BUGÜN
6 ncı SAYFADA


F'
Sene 32 — No. 11473 — Fiatı; her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 17 Eylül 1950
L.
Sahibi: Necmeddln Sadak - Yan İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik - Aksam Matbaası.
Vilâyet ve Belediye
Belediye Başkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini istiyenler var
Raşhanın Meclis üyesi olmayanlar arasından seçilip seçil memesi münakaşa mevzuu olacak
Ankara 17 (Akşam) — İstanbul Belediyesinin vilâyetten ayrılması hak-kındaki tasarıyı, Menderes hükümetinin yeni mali yıla kadar kanunlaştırmak kararında olduğunu evvelce bildirmiştim. Bu tasarıya göre Belediye Başkanı ile bazı müdürler Meclis tarafından seçilecektir. Yalnız müstakil Belediye
i Başkanının Meclis üyesi ) olmayanlar arasından seK——,----------------------
çilip seçilmiyeceği meselesinin hükümet ve Demokrat Parti idare heyetinde münakaşa edileceği anlaşılıyor.
Salahiyetli çevrelerden edindiğim kanaate göre, müstakil Belediye Başkanı namzedinin şehir Meclisi dışında kalan bir zatın olması ihtimali çok kuvvetlidir. Namzet Meclis dışından olduğu takdirde bunun
Meclis içinden çıkabıle-
Üçlerin kararından sonra
Amerika, İngiltere, Fransa Dışişleri Bakanları Tür biyenin Atlantik Paktına gir-
mek için ileri sürdüğü dileği kabul etmemişlerdir. Va şington toplantısından önc(
gelen haberler bu
belirtiyordu. Anlaşılıyor ki akla gelen ilk tahminler hilâfına hükümet, böyle biı
resmi teşebbüsten evvel hangi hususî bir yoklan:
bulunmamıştır. Bu yolda hareket etmek için her hal
de hükümetin, bizim bilme-
diğimiz bazı mühim ve âmillere dayanmış gerektir.
Türkıyenin Atlantik Pak
tına alınmamasını
göstermek için ortaya atılan deliller yeni değildir. Bu arada meselâ, Türkiyenin Atlantik bölgesinde olmadığı söylenir. Yahut
Atlantik Paktına dahil devletlerin, mevrut taahhütlerini Türkiye, Yunanistan, ve hattâ İrana kadar genişletmekten çekindikleri tekrarlanır. Amerikan Kongresi nin, Atlantik Paktının neticeleri tanıamiyle belli olmadan yeni bir taahhüt vesikasını tasdikıctmiyeceği bahanesine dayanılır. Gereçktc bu sebeplerden hiçbirinin mantık vc hadiseler karsısında tutar yeri yoktur. Asıl sebepler başkadır. Fakat burada bunların münakaşasına girmeye imkân yoktur. Bizce lüzum da yoktur. Çünkü bu konuda karşılıklı münakaşalar neticeyi dcğiştiraıiyeceğl gibi faydalı da olamaz. Biz eminiz ki eğer Amerika. İn- giltere, Fransa kabul ebııe-selerdi dahi diğer küciik devletler Türkiye ve Yunanistan ın pakta alınmalarına razı olmazlardı. Bilhassa Şimal devletlerinin siyaseti hâlâ tarafsızlık hududu içinde bocalamaktadır. Asgarî taahhüt, asgarî tehlike politikasını güderler. Esasen. son ayların hâdiseleri, Atlant'k Paktının Türkiyeve menfaat temin edem iveceğini, gösterdiğine inandığımız İçin bahsi uzatmak istemiyoruz.
Muhakkak olan şudur ki gerek Amerika, gerek İngiltere ye Fransa. Tiirkiycnin kendi emniyeti bakımından ' Heri sürdüğü delilleri haklı bulmaktadırlar. Bundan dolayıdır ki, Tiirkiyenin Atlantik Paktına g-rıneşîne — kendilerince — imkân görmemekle beraber, bu dost ve müttefik memlekete ilgilerini ispat etmek için hayli ehemmiyetli bir karara varmak istedikleri görülüyor.
Gelen haberler henüz müphem olmakla beraber, anla* şıldığına göre, Atlantik Paktı askeri plân heyetiyle Türkiye Genelkurmayı arasında bir rabıta tesisi düşünülüyormuş. Bunun mâna ve gayesi şudur:
Atlantik Paktı gereğince beş müdafaa bölgesi ayrılmıştır. Bunlardan biri Batı .lkdenizdir. Batı Akdeniz müdafaası için, İngiltere, Fransa, İtalya arasında — Amerikanın vardımiyle — müdafaa plânları hasırlanmaktadır. Doğu Akdeniz müdafaa edilmedikçe ve bu müdafaada Türkiye ile işbirliği yapılmadıkça Batı Akde-nizin nasıl müdafaa edileceği dost ve müttefiklere tarafımızdan boyuna sorulmuştu.
Türkiye bir tecavüze uğradığı takdirde müttefiklerimiz Ingiltere ve Fransa yardıma geleceklerdir. Amerika da aynı teminatı daima vermektedir. Fakat bu yardımlar nasıl ve ne şekilde olacaktır? Bunun önceden az çok kararlaşması zaruridir. İttifaklarımız ve yardım teminatı bir yanda dururken, öbür taraftan yalnız Batı Akdeniz müdafaa tertibatı almak anlaşılır bir iş değildi. Bu zarureti nihayet anlamış olacaklar kİ üç Dışişleri Bakanı, Batı Akdeniz
(Arkası sahife 2; sütun 1 de)
Necmeddln SADAK

Almanyanın silâhlanması
Bu hususta henüz anlaşmaya varılamadı
Birleşmiş Milletler
cek herhangi bir namzetten fazla oy alarak seçimi kazanması gerekmektedir.
Belediye Başkanının tek dereceli olarak doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini Istl-ycnler de vardır.
Tasarı Büyük Millet Meclisinde müzakere edilirken bu noktal nazarın ortaya atılacağı anlaşılıyor.
kuvvetleri Seul’un kenar mahallelerine girdiler
VVallace
Terakkiperver parti başkanlığından çekildi
Nevyork 17 (R> — Amerika, Ingiltere ve Fransa Dışişleri Bakanlarının dünkü toplantısında Almanyanm silâhlanması hakkında anlaşmaya varılamamıştır. Fransa, Acheson tarafından bu hususta yapılan teklifin tetkiki için daha fazla zamana İhtiyaç olduğunu söylemiştir. Mesele yeniden görüşülecektir.
Londra 17 (R) — Korenln
batı kuzeyinde, Seul'un limanı olan İnchon’a çıkarılan kuvvetler ileri hareketlerine hızla devam ediyorlar. Bu sabah bildirildiğine göre Birleşmiş Milletler kuvvetleri Seul’un kenar mahallelerinden birini İşgal etmiştir. Ş’hrln merkezine d İlerleyen diğer kuvvetler Ham nehrini geçmişlerdir.
İnchon limanı tamamen Birlenmiş Milletler kuvvetlerinin eline geçmiş ve liman temizlenmiştir. Gemiler buraya asker ve malzeme çıkarıyorlar. Bu sabah Yak tipi üç uçak gemilere taarruz etmiştir. Bir İngiliz kruvazörü bunlardan birini düşürmüştür. Kruvazörün yakınına düşen bir bombanın patlaması neticesinde mürettebattan, biri ağır olmak üzere üç yaralı vardır.
VVallace
Schumacher ne diyor?
Londra 17 (R) —Batı Almanya muhalefet partisi olan sosyal demokrat partisi başkanı Schumacher Almanyanm hangi şartlar altında yeniden silâhlanması lâzım geldiğine dair demeçte bulunmuş ve demiştir kl: «Batı devletleri Rusyanın hücumundan mütevellit tehlike ve mesuliyetleri aynı şekilde paylaşırlarsa Almanya silahlanmayı kabul edebilir.»
Mac Arthur cephede
Korenln Güney kısmı, İnchon limanı ile Seul'u gösterir harita
Londra 17 (RA —Korenln kuzeyinde Seul İstikametinde yapılan harekete çok ehemmiyet veriliyor. İnchon limanında büyük faaliyet vardır. Genera* Mac Arthur cepheyi teftiş etmek için İnchon’a gitmiştir. >
Birleşmiş Milletler kuvvetleri üyorlar. Bu kuvvetler çember I Güney Korede Komünistler cuzey Kore ordusu ekseriyetinin bulunduğu bir yere doğru 11er-
içine alınmak tehlikesi karşısın- Naktong nehrinin öbiir yakası-dadır. :
na atılmışlardır.
r

Nevyork 17 (R) — Eski Cum-hurbaşkan yardımcısı Wallac9, müfrit sol cenah terakkiperver partisi başkanlığından İstifa etmiştir. İstifaya sebep, bu partinin Kore harekâtına muarız olmasıdır. WalUce evvelce Atlantik Paktına muarızdı, ştmdl bu paktın doğru bir şey olduğunu kabul etmektedir,
Eski Cumhurbaşkan yardımcısı, atom bombası da dahil bütün silâhlardan İstifade ederek Amerikanın silâhlanmasını kabul ve Rusyanın Kore siyasetini takbih etmektedir. Wallace diye- kl:
— Evvelce Stallne bir mektup göndermiştim. Bugün mektup yazacak olsam bu tamamen başka mealde olacaktır.■—
Prof. Halide Edip - Adıvar
Büyük edibimizin Akşam için hazırladığı makale serisinin neşrine bir iki güne kadar başlıyoruz.
■ neeu-üi
Zeytinyağı, yine halkı alta almasın...
Edinburg Dükü
Diin uçakla İz mire döndü ve fioile birlikte İzmirden ayrıldı
Lıiinbur’ Diıkü Yeşilköy hava alanında ihtiram kıtasını teftiş ediyor LYazısı 2 nel sahifedel
Tiirkiyenin Atlantik paktı-naalınmamasınınakisleri

Italyan ordusu
Ankarada dünkü görüşmeler, Zafer, Ulus, Kudretin makaleleri
Ankara 17 (Akşam) — Turki-' yenin Atlantik paktına alınmayacağı yolundaki haberler bugünkü gazetelerin başyazılarına mevzu olmaktadır.
Zafer gazetesinde Mümtaz: Faik Fenik «Evvelâ şunu söyleyelim kl pakta alının ayışımız hakkmdakl habere bakıp da bu İşin tamamlyle suya düştüğü neticesine varılmamahdır.» diyor ve pakla alınmayışımızın sebep'erlni tahlil ederek coğrafi durumumuzun bunda rol oynadığını reddediyor. Mümtaz Faik yazışım şöyle bitiriyor:
«Üçlerin bir askeri anlaşma akdi için İhzari konuşmalara tevessül edilmeden evvel Atlantik hakkındakt talebimizi red etmeleri cidden teessüre şayandır. Bu şekilde bir hareket neticeler üzerinde hiç bLr tesir icra etmese bile muhakkak kl Tiirk umumi efkârında bir kırgınlık yaratacaktır. Onun için Üçlerin derpiş ettiği askeri konuşmalara derhal başlamak ve bunları süratle- bitirip bir karara varmak ve yapılan hatayı hu şekilde tashih etmek mümkündür.»
Kudret gazetesindeki baş yazısında Hikmet Bayur, Atlantik paktına alınmayışımızın İki sebebini de reddediyor.
Atlantik bölgesine dahil biı çok memleketlerle mukayeseleı yaptıktan sonra mevcut şartları ve hükümetin bu sahada gösterdiği faaliyeti hülâsa ediyor. Hü-, kümelin başarısızlık ile karşılaş-zeytin- V1&ını da kaydettikten sonra
bir takım yükler yüklemiş ve komtntormun aleyhimizdeki faaliyetini yalnızca arttırmıştır.»
Ulus'ta Hüseyin Cahit Yalçın: (Arkası sahife 2; sutuu 7 de)
Ordu mevcudu 12 tümene çıkarılacak
Londra 17 (R) — Amerikanın İtalyaya vereceği uçakların ilk partisi teslim edilmiştir. Önümüzdeki aylar zarfında kalyanın 250 harb uçağı olacaktır.
ttalya askeri kuvvetini 12 tümene çıkaracaktır.
Hükümet zeytinyağının harice satışına izin veriyor.
— İstihlâk edeceğimiz miktardan aşkın bir istihsale erdik mî? - sualine karşı, alâkadarlar, bin dereden bin su getiriyorlar.
— Diğer nebatî yağlarla birlikte iç ihtiyaç tatmin edildikten başka, bir miktarının da artması melhuzdur! - kabilinden müphem sözler...
Eğer gümrüklerden giriş ve çıkıştaki serbeslikte ted-riçli bir müsaade olacaksa, zeytinyağı gibi hellibaşlı teme! gıda maddeleri en sona bırakılmalı. Ve esasen unutmamalı kî, zeytinyağı, İkinci Umumî Harb sırasında daima üste çıkmak (diğer bir tâbirle halkı alta almak) hünerbazlığını göstermiş yağlı pehlivanlardandır.
Yaptığı faulleri, halk u-nutmami.ştır.
İntikam maksadiyie değil, cezalandırmak maksadiyie de değil: lâkin sırf baş gösteren nisbi bir ucuzluğu baltalamamak için:
— Fiat ler tepreşir tepreş-mez. ihracın vine men’i...
Eski hükümetler, ya»ı ihracın., her liat âksa- Hutmel Bayur .öyle diyor: yışında vaşak edip müsteh-1 e— Bizce Adnan Menderes İiki korumak istemişti. Şim- hükümetinin dış siyasası iflâs di ne olacağını merakla bek- etmiştir. Bu siyaset bize fiili liyoruz. I biç bir fayda temin edemeden
Spiker — Burası İstanbul Radyosu. Sayın dinleyiciler, şimdi temsil saatinde «İnhisar» adli bir eser dinleyeceksiniz. Yazan: Eşref Reşat Oy. Mikrofona koyan: Eşref Reşat Oy. Müzik: Cevdet Reşat Oy. Radyofonik adaptasyon yine Eşref Reşat Oy. Temsilden sonra Radyo salon orkestrasını dinleyeceksiniz. idare eden: Cevdet Reşat Oy...

• ı ■ J7 E,lui
Sahile 2__________________________________________ ........ - - - — ■ ■ —

Sayınlar ve yüksek katlar!
tatürk’ün efendi, ağa. bey, paşa gibi lâkapları kaldırıp yerine yalnız «bay» ı koyması herkese ayııı şekilde hitab edilsin diye idi. Bu iş maalesef olmadı. Yine köylü zengini ağa, küçük esnaf efendi, memur, münevver bey, general paşadır. Dilimiz alışmış- Başka türlii döndiiremiyoruz. «Bay» kamında kalakaldı. Padişahlığın «Huzuru âlilerine» hitabını görünce Cumhuriyet devrine nakletmekte gecikmedik. Dildeki sadeleştirmede bunıın karşılığını da hemen bulduk. Bakanlıklara dilekçe yazarken «Yüksek katına! " diye bir başlığı hemen konduruyoruz, «Muhterem» yerine «sayın» demeği kâfi görmüyoruz. «Çok sayın», «pek çok savın» diyoruz. «Mümkün olduğu kadar sayın» demediğimize şükredelim. .
Fakat ııc ulursa olsun «pek çok sayın» tabiri «yüksek katına!» kadar komik değildir. «Bilmem ne Bakanlığı yüksek katına' diye balıklandırılmış dilekçeleri gör-diikçe hep O binalarm üst katları, üst katlarında bir oda. belki dc bir çatı arası aklıma gelir. Öyle dilekçeyi hakikaten Bakanlığın iişt katında bir yere bırakmalı. Çünkü dilekçeyi yazan oraya sesleniyor!
Eğer Bakanlıklar böyle yazılmış dilekçeleri kabul et-mesefer. başlığı düzeltmek üzere sahibine geri verseferdi bu komiklik devam edip gitmezdi. Yeni Ulaştırma Bakanı Seyfi Kurtbek’tcn Allah razı olsun. Yeni çıkardığı bir tamimde sayınlı ve yüksek katlı hitapları istemediğini, bu gibi yazılarda sadece dairenin adını yazmanın kâfi olduğunu bildirmiş. Tabiîye ne kadar güç geiivoruı Yarabbi! Şevket RADO
1 ürk ve Yunanlı boksdrler berabere kaldılar
müdafaa bölgesi plânları hazırlanırken Türkiye ile askeri işbirliği yapılmasını Atlantik devletlerine teklif etmişlerdir. Bilhassa başlıca Akdeniz devletleri olan İngiltere ve Fransa ile ittifakımız, İtalya ile yeni imzalanan anlaşma. Akdenizde bu askeri işbirliğine büyük ehemmiyet kazandırır.
Atlantik Paktına alınmak İçin yapılan müracaatın za-man-nda ve şeklinde mutabık değiliz. Fakat müracaatımız kabul edilmedi diye acı duymamak lâzımdır. Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, bu münasebetle, hiç müteessir olmadığını söylemekte tamamiyle haklıdır. Bu müracaattan, Akdeniz müdafaa plânlarında işbirliği gibi bir netice çıkması dahi küçümsenmiyecek bir başarıdır, Bu, mühim bir adımdır, müşterek müdafaa hazırlığına götürebilir.
Siyasette fiitıır ve ümitsizlik yoktur. Millî dâvaların peşini bırakmamak, gayele-ferimiz gerçekleşinciye kadar hiç yorulmadan, usanmadan haklarımızı anlatmak, karşımızdakiler! inandırmak devletin ve devlet adamlarının vazifesidir.
Kanaatimizce Atlantik Paktı diye bir hedefe saplanmamak lâzımdır. Üçlerin vardığı karar — eğer doğru ise — Akdeniz emniyet bölgesine giden yolu açıyor. Dün izahına çalıştığımız gibi, Türkiye bu yol üzerinde yürümezdir: Türk - Ingiliz ■ Fransız ittifakına, her hangi bir şekil ve formül bulunarak. Amerikanın da iltihakı- Diğer Atlantik devletlerinden Türkiyeye hiçbir yardım gelemez.
Atlantik Paktının Batı Akdeniz müdafaa bölgesine Amerika da dahildir. Tiirki-yenin, müttefikleri İngiltere ve Fransa ile bu bölge müdafaası plânlarında işbirliğine girmesi, Amerika İle dc askeri işbirliğinin başlangıcıdır. Bu yolda yürümek, gelecek için ümit vericidir,
Türkiyenin, bu karışık dünyada, kendi emniyeti 1-Çin Amerikaya ihtiyacı vardır. Fakat unutmamalı İd Amerika da Türkiyeye muhtaçtır, Avrupa da... Nasıl olsa bir gün bize geleceklerdir, Türkiye, Avrupa sulh ve emniyetinde asta İhmal edilmez bir kuvvettir. Büyük bir millete yakışan vakar içinde metin ve sabırlı olalım.
Necmeddin SADAK
Memleketimizin misafiri olan İngiltere Kiralının damadı E-dinbıırg dükü, yazdığımız gibi, idiîn sabah saat 10,45 te Yeşil-kövden kalkan hususi bir uçakla İzmlre hareket etmiştir. Dük hava alanında Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, komutanlar, İngiliz Büyük Elçisi ve elçilik mensuplariyle ihtiram kıtası tarafından uğurlanmışım. Tayyare hareket etmeden önce Türk ve İngiliz milli marşları çalınmıştır.
Evvelki gece Emirgân korusunda Valinin, misafirimiz şerefine verdiği ziyafette bulunan dük, korunun havuzunda kendisi İçin hazırlanan gondoDa gezmiş ve kürek çekmiş: «Birkaç gündür uzak kaldığım denizin hasretini burada çektiğim küreklerle gidermeğe çalışıyorum» demiştir.
Ziyafette hazır bulunan Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, memleketimizi ziyaretinden dolayı duyulan memnuniyeti belirtmiştir. Dük de gördüğü sıcak kabulden dolayı teşekkürlerinin Cumhurbaşkanına bildirilmesini rica etmiştir.
Misafirimize İstanbul hâtırası olarak kadife üstüna alim sırma İle Türk motifleri işlenmiş bir hediye, refikaları prensese verilmek üzere. Nazif Bölükbaşı ve Kalemi mahsus müdürü Nabl Up tarafından konsoloshanede bizzat düke takdim edilmiştir. Dük İzmirden ayrıldı
İzmir 16 — öğleyin saat 12 de , hususi uçağı ile İstanbuldan gelen Edlnburg Dükü fuarı ziyaret etmiş, evvelâ İngiltere Devlet pavlyonunu. Batı Almanya pa-viyonunu, Sümerbank, Bebek sergisi ve Tarihte İzmir pavl-yonlarmt gezmiştir. Dük, Sümeı bank paviyonunda sanayümlzîe ilgilenmiş. Tarihle İzmir pavl-yonunda bir müddet kalmıştır.
Edlnburg Dükü saat 17.25 te Mac Pee’ye avdet edince İngiliz filosu halkın alkışlan arasında limanı terketanlştir.
Güler Anman geliyor
Avrupa güzellik kırahçesi müsabakasına İştirak etmiş olan Türkiye güzellik kıraliçesl Gıiler Arıman bugün saat 15.30 da uçakla memlekete dönecektir,
ÖLÜM
Pakize Talayîn Eşi
Kocaca’da bara} inşası
Bursa 18 (Akşam) _ Orhan-HJnln Kocaca akıntısı üzerinde bir baraj kurulması jçin yeniden faaliyete geçilmiştir. Bu ba- ' raj yapıldığı takdirde şehre! 30.00(1 kilovat işkalında bir e-Jeklrlk enerjisi temin edilecek-Ur. |
ve Oüzln Dağlardelen, Berin Özenin babaları. Avukat Süreyya Dağlardelen, Sü-merbank Alım ve Salım müeasesesl memurlarından Talip özenin kayınpederi emekli deniz subaylarından
KADRİ TALAY
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 17/9/950 Pazar günü İkindi namazını mütaakıp Fatih camiinden kaldırılarak Merkeze fendi deki ebedi lslira-haıgâluna tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eyleye.
Elektrik kulübü tarafnidan davet edilen Yunanlı boksörler ikinci karşılaşmalarını Spor ve Sergi sarayında yaptılar.
Türk - Yunan karşılaşmalarından evvel Yorgo'nun hakemli ğtade yapılan diğer müsabakalarda Apt! (Boks İhtisas) Yorgo (Beyoğluspor) yu sayı hesabiyle, Aieko ‘Galatasaray) Ruhi (Beşiktaş) ye blrlnct ra-vundun «onunda teknik nakavt ile, salon spikeri tarafından üçer dakikadan beş ravund üzerinden yapılacağı ilân edilen Hüsnü (Elektrik) Vladlmtr 'Galatasaray) maçı üçüncü ravund sonunda orta hakem tarafından tatil edilerek Hii&nü sayı hesabiyle galip İlân edildi ve bu netice de seyircilerin protestosuyla karşılandı.
Gecenin en mühim karşılaşmaları şüphesiz kİ Türk boksörleri İle Yunanlı boksörler arasında yapılanlardı.
Müsabakaların orta hakemliğini 1941 yılı orta sıklet dünya şampiyonu Andon Hristoforidls! yapmış ve maçlar İkişer dakikadan 6 ravunddu,
İlk karşılaşmayı 64 kiloda Recep özkntlu ile Yunanlı Panayo-tldis yaptılar. 6 ravund döğiiş-ten sonra iki boksör beraberlikle neticelendi.
ikinci karşılaşmayı 72 kiloda Garbiş İle Yunanlı Lambldis yapacaklardı. Yunanlının kaşında, geçen akşam Tayyar İle djjgü-şilrken aldığı yaranın üstünde band vardı, itiraz edildi. Doktor 11.05 5 10,
Yunanlı boksörün döğüşnıesinl orta hakemiyle birlikte muvafık bulmadılar. Yunanlı boksör döğftşmek İstiyordu. Ama bırakmadılar. Neticede Garbls galip İlân edildi ve Garbise rakip olarak Oktay çıkarıldı, 6 ravun-dun sonunda rakibine nazaran daha İyJ döğüşen Garbls hakemlerin karariyle galip geldi.
Gecenin son karşılaşmasını 80 kiloda Yunanlı Çalflarîs He Suphi Okur yaptılar. Çok heyecanlı ve bol yumruklu geçen 6 ravundun sonunda Yunanlı İttifakla galip ilân edilerek Türk ve Yunan boksörleri arasında yapılan karşılaşma da böylece berabere bitti. H. S.
Fransız bokserleri bugün gelemiyorlar
Bugün geleceklerini bildirdiğimiz Fransız boksörleri, uçağın bazı sebepler yüzünden Parlsten hareket edememesi dolayısljrle ancak çarşamba günü şehrimize gelecekler ve İlk karşılaşmalarını önümüzdeki cumartesi gecesi Spor ve Sergi Sarayında Boks İhtisas kulübü boksörleriyle yapacaklardır.
Ankara atletizm birincilikleri
Ankara 16 (A.A.) — İki gün devam edecek olan Ankara atletizm birinciliklerine bugün 19 mayıs stadyomuıyla öğleden sonra başlanmıştır. Elde edilen! neticeler aşağıdadır:
400 engelli: 1 — Sabrl öztekin 2 — Turgay Zileli I
1 1.07 9/10. 3 — Süreyya şenlen
- 1,09 7/10 r 200 metre: 1
- bay 23 4/10, 2 ! 2" 9/10, 3 —
- 24 2/10.
- 800 metre: 1 — Ekrem Koçak l 1.58 4/10.
■ 5000 metre: 1 — Mustafa Öz-can 15 35 4/10. 2 — Nâzım İçil
ı 16,30 7/10, 3 — Yaşar Öğe 17.01 -
■ Uzun atlama: 1 — Yekta Ser. tel 6.47, 2 — Akın Altıok 0.31. ; 3 — Turgay Zileli 5.30
. Sırıkla atlama 1 — Muhittin : Akın 3.75, 2 — şetfan Toker 3,60. l 3 _ Celâl Yenenoğlu 3 40.
s Giüle atma: 1 — Necdet Akın 1J.28.5, 2 - Ali Bağdatlıoglu 12.59.
4 X 400 bayrak: 1 — Gençler-blrilğl takımı 3,50 5/10.
. Birinciliklere yarın da devam ı edilecektir.' ' ■
ingilterede lig maçları
Londra 16 (AA.) -
İngilterede yapılan birinci küme lig maçlarının neticeleri aşağıdadır:
Arsenal 6 Huddersfield Town 2. Aston Villa 0 Bolton Wande-rers 1, Burnley 1 Newcastle United 1. Chelsea l west B. Alblon 1, Dcrby County 3 Ful ham 2, Everton 1 Llverpool 3, Manches-ter U 3 Charlton Athletic 0, Portsmouth 5 Stoke City 1. Shef-' fleld W 0 Middlesborough 1, Sunderland 0 Blacpool 2, Wol-verhampton tVanderers 2 Tot-I tenham Hotspur 1.
— Doğan Acar— Yusuf Yerdeş Hakan Heper
Malice müfettişleri Halk Partisinde tetkiklere başladılar
Ankara 18 — Cumhuriyet
Halk Partisi merkezinde bugün bir basın toplantısı yapan Genel Sekreter Kasım Gülek, maliye miiie 11 işlerinin, binalar mevzuu üzerinde Halk Partisinde tetkiklere başladıklarını söyledikten sonra Cumhuriyet Halk Fa itişinin her hesapla alnının açık olduğunu söylemiştir.
Kasım Gulek, memleketin muhtelif yerlerindeki Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkevi binalarının CH P, nln tapulu malları olduğunu, An karadaki merkez binasının Atatürk tarafından Cumhuriyet Halk Partisine hediye edildiğini, diğer arsa ve binalara alt islerin blrbi-
rine girift ve çok karışık bir halde olduğunu bu yüzden muamelelerinin nihai kararın sona ermediğini anlatmıştır.
Kasım Gülek sözleri»! şöyle bitirmiştir:
Biz tapu lie sahip olduğumuz binalarımızda hukuki durumumuzdan eminiz. Kanun devleti olan Türkiyede mülkiyet hakkına riayette devam olunduğu müddetçe binalarımız bizim olarak kalacaktır. Bımuja dışında fevkalâde tedbirlerle böyle elimizden alınmağa teşebbüs edilirse derhal şunu İfade edelim kİ, biz çadırda da olsa, .şerefli muhalefet vazifesine devam kararındayız.!
Üç gün evvel üzerinde iki ı tabanca 16o fişekle üsküdarda yakalanan ve hüviyetinin tahkikinde 644 senesinde üniversite İktisat Fakültesinde profesör Neumark’ın asistanı İken mim isilik suçundan tim mahkemesinde hapse ve dokuz ay mahkûm edildiği
Mlssori üniversitesi mezunu otuz beş yaşlarındaki MJhri Belli ismindeki genç hakkında emniyet müdürlüğünce lâzım gelen
ko-Sıkjyöne-lkl sene sürgüne anlaşılan,
Gazetelerin bayram tatili
Şeker ve Kurban Bayramlarında gazeteler çıkmıyarak basın mensuplarının tatil yapması çok eski zam an dan beri teessüs etmiş bir an’anedlr. Geçen bayram bir gazetenin bu an’a-neye riayet etmemesi yüzünden gazeteler çıkmak mecburiyetinde kalmışlardı, önümüzdeki kurban bayramında böyle bir hâdise karşısında kalmamak I-çin muharrirler. Basın Teknisyenleri Sendikası Ankaraya müracaatta bulunmuşlardır.
Mustafa Fehmi Gerçeker vefat etti
Ankara 10 — Birinci Büyük Millet Meclisindenberl mebus bulunan, birinci Mecliste umuıu şer’lye ve Evkaf Vekili olan, bir ara tera Vekilleri Başkanlığı da yapan Mustafa Fehmi Gerçeker hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Su birikintisinde boğulma
Ankara 16 (Akşam) — Hacı-tepe parkı civarında yapılmakta olan yeni Tıp fakültesi inşaatı temellerine dolan su birikintisine Türkmen adında bir genç düşerek boğulmuştur.
Faruk
Gerede
Talim esnasında yaralanan genç dün vefat etti
Ankara 10 — Bir kaç gün önce yedek subay okulunda talim esnasında elindeki bombanın patıamasiyle ağır surette yaralanan Faruk Gerede bütün ihtimamlara rağmen kurtarılanla-, mış ve bugün hastanede vefat' etmiştir.
Eski Büyükelçilerden Hûsrev Gerede oğlunun ameliyatında bulunmak üzere prfesör M. Ke-, mal İle beraber bu sabah İstan-buldan gelmişse de oğlunun son 1 dakikalarına yetişememışllr.
Faruk Geredenin ııa’şı defnedilmek üzere, askeri cenaze töreniyle bu akşam îstanbula gön derilmiştlr. Faruk Gerede ile beraber yaralanan Kaya Kayaalp ve üsteğmen AH Candemirin sıhhi durumları ağırlığını muhafaza etmektedir.
Değişen valiler
Ankara — Malatya Valizi Sait Koçak İçişleri Bakanlığında umum müdürlüklerden birine, İsparta Valisi Mustafa Bağrıa-çık Eskişehir Valiliğine tâyin edilmiştir.
Dışişleri Bakanlığı teşkilât tasarısı
Ankara İS 'Akşam) — Dış- soruşturma yapılmış ve dön Üs-işleri Bakanlığı yeni bir teşki-, küdar adliyeslne teslim edllmlş-
tir.
Sulh ceza hâkimi huzuruna çıkarılan Mlhri Belli, hâkimin komünist oiup olmadığı sualine:
— «Komünist partisine kayıtlı değilim» şeklinde cevap ver-
lât kanunu tasarısı hazırlamaktadır. Bu tasan ile Bakanlık emrinde çalışan fakat meslekten olmıyan memurların hariçte vazife alabilmeleri mümkün olacaktır. Tasarının Meclisin -- —------- ■»...— ------, • --
yeni devre çalışmasına kadar miş. mahkûm olduğu hapis tamamlanacağı söylenmekte- cezasını çekttkten sonra sürgün d ir.
Kore’ye gidecek birliğimize konser Ankara 16 ‘Akşamı — Kore-
cezasından kaçıp Fransaya gittiğini, bir buçuk ay evveline kadar orada kaldığını, af kanunu çıkınca, hukukî durumunu anlamak üzere Türkiyeye gelmek İçin sahte pasaportla
«Talebimizin reddedilmesini I-2ah eden sebepleri gözden geçirirsek bunların içinde bizi tatmin edebilecek makul mülâhazalara tesadüf etmediğimizi söylemek mecburiyetindeyiz.»
Hüseyin Cahit Yalçın. Türklyenln coğrafi durumundan dolayı Atlantik paktına alınmaması kararını reddediyor, fakat neticenin pek de mühim olmadığını, Amerika ile bir bölge anlaşması ve İşbirliği yapılmasının da aynı neticeyi doğurabileceğini İfade ediyor ve:
«Meselenin bütün ehemmiyeti Amerikan İşbirliğinde ve Amerikan yardımındadır. Koredc Birleşmiş Milletler namına harb eden Birleşik Amerikanın Türkl yede dç taarruza karşı aynı fedakârlıkla harbedeceğine biz eminiz.» diyerek yazısını bitiriyor.
Ankarada

4
.....geımeK için sante pasaporııa ye gönderilecek askeri birliği- Sayfaya geçip, oradan Beyruta mlçln «‘epfinn Ankara raHm- ________________ n-
mlzin. şerefino Ankara radyo- gittiğini, oradan da para 11e sunda bir Kore gecesi tertip j nüfus kâğıdı tedarik ederek edilmiştir. Pazartesi günü ya- Türkiyeye geçip Haydarpaşa ya pılacak olan bu gecede sesleri geldiğini oradan Kadıköye ve plâğa alınan bir çok askerleri- " mlz konuşacaklardır. Gecenin programı radyo müdürlüğü tarafından zengin leştlrll inektedir.
928 lilerin terhisi
Ankara 16 — Askerlik müddetlerinin kısaltılması kararı üzerine Milli Savunma Bakanlığının 928 doğumluların terhisi t-çln gereken hazırlıklara başladığı bildirilmektedir. Savunma Bakanı Refik Şevket İncenin Ankaraya avdetini mütaakıp terhis kararının imzalanacağı tahmin ediliyor.
Sab ah Gaz eteleri Ne Diyor ?
İpi kopardılar
Sedat Simavi RÜRRİYET-te yazdığı makalede diyor ki: «Son Atlantik Paktına alınmamamız hâdisesi, bizimle Garp devletleri arasındaki ipin koparılmasından başka bir şey değildir. Bu hâdise de İspat ediyor kİ, bundan sonra Türkiye, diğer devletler gibi bezirganca hareket etmek zorundadır. Badema müsavi şartlar altında çekişe çekişe pazarlık etmesini bilmeli ve hissiyat politikasına artık kati olarak bir son vermeliyiz.
Artık biz kocaman ordumuzla, sapasağlam milletimizle kenarda kalacağız ve felâket dünyanın neresinde patlak verirse versin, biz sadece kendi mukadderatımızı düşüneceğiz, o
*
Memlekette emniyet yok mudur?
J SON POSTA gözetesi hu başlıkla neşrettiği makalede diyor ki:
«C.H.P. erkânından bazılarına hoş görünmedikleri İçin; bu memlekette bir çok
iKs
tanda? hapislerde süründürül-müşlerdlr. Kabahatleri, merhum Atatürk ün sözüne güvenerek memleketin yeni bir hürriyet rejimine kavuştuğu inancı İle bu dâvaya katılmış olanların çektikleri azap ve işkenceler; onları ha-tırhyanlarda, hâiâ tüyleri ürpertecek bir tahassüs yaratmaktadır.
Bugün, hiç kimsenin aklından; bunların öcünü almak geçmiyor. İntikam hissi; demokrat olmak şerefini taşıyan her vatandaştan uzaktır. Fakat bu arada vc o da C.H.P, nln tahriklerde bazı hakikatler ortaya dökülüyorsa; müsaade buyurulsun da, hiç olmazsa, bu kadareık olsun, açık kor.uşulabilsln. Bu konuşmalar, kimseyi yıldırmak gayesine matuf değildir. Hedefi; tekerrür etmemesi gereken bir takım müessif hâdiseleri hatırlatmak ve dün yaptıklarını bugün küUiyen unutulmuş gibi sureti haktan görünenlere, tazı hakikatleri, hatırlatmak ve kendilerini, bir miktar düşünmeye ve biraz da sıkılmıya davet etmekten ibarettir.»
Türk İstanbul’un beş yüzüncü yıldönümü
M. Nerml YENİ İSTANBÜL-ıla bu başlıklı makalesinde diyor ki:
«Yıldönümü hazırlıklarımız en yüksek bir bilgi kuruntumuzda. üzücü aksaklıklar gösterirse, başka alanlarda yapılması gözönünde bulundurulan şeylerin de daha aksak olması ihtimalleri kendiliğinden uyanabilir. Biz onun için hazırlıklarımızı yaparken, büyük tarih gününün şerefine aykırı düşmlyen şeklide çalışmak zorundayız. Önümüzde bir kaç yıl daha vardır.
Teşkilâtımızı hemen kurar ve gereken parayı derleyebiliriz. Fakat Kabuli ve Hamidl divanlarını gördükten sonra Türk İstanbul un 500 üncü dönüm yılma ayak basarken, üniversitemizi, bilgide lâubalilik gösterenlerden kurtarmak en büyük milli vazifemiz olmalıdır. Fatih Devrini törenden önce tortusundan silkinmiş ve sıyrılmış bir üniversiteyle kutlamak, bizim anlayışımıza göre, her halde daha yerinde bir harekettir.»
Üsküdara geçtiğini, Üsküdar-dakl bir ahbabını arayıp bulamadığını, sabaha karşı saat üçte sabahçı kahvesine uğrayarak îstanbula geçmek üzere bir kayıkçı İle pazarlık ettiğini, bu sırada bir polis memurunu, kendisine yaklaşarak çantasını muayene edip tabanca ve fl-fişekleri bulduğunu, bu tabancaları hudutta herhangi bir hâdise ile karşılaşırsa kendisini müdafaa için aldığını anlatmıştır.
Hâkim, sanık hakkındakl suçun mahiyetine, tstanbulda muayyen ikametgâhı bulunmamasına. hazırlık soruşturmasının derinleştirilmesine lüzum , görmüştür. Binaenaleyh sa-! nığın salâhlyetll hâkim huzu-I runa çıkarılıp yeni bir karar i ittihazına kadar ceza muhakemeleri usul kanununun 104 n-cü maddesine göre tevkifine ve dosyanın savcılığa ladesine karar vermiş, karan mütaakıp Mihri Belli Paşakapısı Cezaevine gönderilmiştir.
I,
I
Amerikanın müttefiklere yardımı Londra 17 (R> — Amerikan kongresi, müttefiklere yardım için ı milyar 700 milyonluk fevkalâde tahsisat lâyihasını kabul etmiştir.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, yanında Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü olduğu halde dün saat 15 te Yeşilköy hava meydanından askeri bir uçakla Ankaraya dönmüştür.
Dışişleri Bakanı, hareketinden evvel saat 10 da Fransız Büyük Elçisini, 12.30 da da İngiliz Büyük Elçisini vilâyette kabul ederek görüşmüştür. Bu görüşmelerde üçlerin. Türklyenln Atlantik Paktına alınması hakkında müspet bir karara varamamalarının mevzuu bahis edildiği söylenmektedir.
Fuat Köprülü vilâyetten çıkışında gazetecilere: «Ankaraya gidince resmi malûmatın mahiyetini anlıyaeağım, O zaman I-cap ederse gazetecileri çağırır, izahat veririm.» demiştir.
Ankaradaki görüşmeler
Ankara 16 — Atlantik Paktım na alınmamızın üçler tarafından kabul edilmediği yolundaki haberler, siyasi mahfillerde dikkat ve alâka He takip edilmektedir. Hükümet mahfilleri bu mevzuda en küçük bir tefsirden çekiniyor, Hâdiselerin inkişafını ve bu hususta sarih malûmatın gelmesini beklediği tahmin olunmaktadır.
İstanbuldan uçakla Ankaraya dönen Cumhurbaşkanı İle Dışişleri Bakanı, doğruca Bakanlığa giderek bu mevzu hakkında görüşmüşlerdir. Başbakan Adnan Menderes de iki saat devanı eden bu görüşmede hazır bulunmuştur.
ÖLÜM
Herse ki, merhum Mehmet Ali , Paşa ve esbak Moskova Büyük Elçisi Galip Kemali Söylemez-oğlu torunu ve sabık Brezilya Büyük Elçimiz Husrev Gerede ve Lâmia Gerede’nin sevgili oğlu, Selçuk Gerede’nin kardeşi:
FARUK GEREDE
Ankara Yedek Subay Okulu tâlimleri esnasında yaralanarak dün sabah 16 - 9 - 950 de şehit düşmüştür. Cenazesi bugün 17-9-950 de Haydarpaşa garından alınarak, Beyazıt CamlLnde ikindi namazını mütaakıp Mer-kezefendl kabristanında aile makberesine defnedilecektir.
Allah rahmet eylesin.
Kasım Gülek’in beyanatı
Ankara 16 —Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Kasım Gülek kendisiyle konuşan gazetecilere şunları söylemiştir;
(— Atlantik Paktı hakkında henüz resmen haberimiz yoktur. Fakat bu İşin mekanizması, evvelâ, üçlerin bu meseleyi konuşması ve karar verdikten sonra, konseye arzetmesidlr. Üçler toplantısı bittiği ve böyle bir karar verilmediğine göre, Türklyenln doğrudan doğruya Atlantik Paktına alınması konseye arzedll-meyecektlr. Bu hususta Uk İfade etmek istediğim fikir, Türkl-yenln Atlantik Paktına alınması gerekliği ve alınmamasının bir noksan olduğudur.

17 Eylül 1950
Bıraktığımız yerden derse devam,,.
Ekmek fabrikaian

AKŞAM
Nejat Tahsin Alper isimli gencin telif ettiği «Semaya karşın isimli şiir kitabını, üstat Mithat Cemal gibi klâsik şiirimizin tanınmış bir siması bahis mevzuu ettiği için zaten merakım uyanmıştı. Genç şair, eserinden bana da bîr nüsha göndermek nezaketini göstermiş.
Sahifeleri birlikte çevirelim.
Aruz... Yine aruz... Yine
aruz...
Harman yerinde dinledim öç telli bir sazı. Yurdumda yayla mevsimi... Bir «gün kavuşması» Sarmış bütün gönülleri tılsımlı bir heves; Karşımda bayrağımdaki naz, renk, ışık ve ses, Bin bir çiçekli varlığı bir İnce dal gibi. Başlar yavaşça raksa semavi masal gibi: Kartal kanatlarlyle uçar mavl-, ilklere.
Bazan ağır ağır süzülüp diz vurur yere. Kıvrak belinde saçlarının kumral örgüsü. Ceylân bakışlarında onun en güzel süsii! Al çevresinde dalgalanır yayla . rüzgârı Bir kahraman edasına benzer duruşları...
Es. ey gönül, ömür boyu hür yaylalarda es...
Kezban. mı İsmi, Lâle mİ, Zehra mı. Ayşe mi. Bilmem kİ hangi Tanrlçe sarmış düşüncemi? [İJ
Diğer bir manzumeden: Ben yaşlı gözlerimle veda ettiğim sabah. Ufkumda rengi gurbetin olmuştu simsiyah
Diğer bir manzumeden: İçsem huzuru bir çınar altında kan masa m, Yıllarca sürse, bitmese rüya, uyanın asam...
İlh...
Nejat Tahsin Alper'in hece vezniyle de manzumeleri var. Bazı eserleri şarkı haline de getirilmiş. Fakat ben, ne bunlardan bahsetmek, ne de Nejat Tahslni: «Bir şiir istidadı doğdu!» diye umumi efkâra göstermek istiyorum. Bu fıkrayı tarnamiyle başka bir maksatla yazıyorum.
Genç bir edebiyatçı, aruzla yazılar yazmak külfetine katlanmıştır. Biz de o külfeti dikkate alıyoruz. Emeğe, emekle mukabele ediyoruz. İçinde şiir havası olmadıktan gayrı, küllü aybmdan maada, bir de emek olmiyan serbes mısra dergi ve broşürlerini aldıkça, derin bir sükûtla mukabele ederek e-meksizliğe emeksizlilikle mukabele ettiğimiz gibi...
Gerçi şu da var ki, aruzla eser neşreden bir şair, bu yolun son üstatları olan (Fikret - Cenap - Akif (■ Yahya Kemal - Ahmet Haşim ■ Mithat Cemal . Faruk Nafiz) zincirinin aruz hünerinde bir adım ötesi olabilmelidir ki. zikre değsin. İliç değilse, onların — şiirde olmasa bile — hünerde seviyesine varmalıdır. Yahut, hünerde biraz acemi olup muhtevada, ruhta orijinal olabilmelidir.
Fakat, şiirdeki ihtilâlle övle sersemiz ki, biraz da mahut hatibe kendimizi benzetiyoruz.
Kürsüde konuşurken, suikastçının bombası patlamış. Cesetler kaldırılınca, hatip:
— Nerede kalmıştık, arkadaşlar? Bıraktığımız yerden devam edelim! - demiş.
Serbes mısra bombası patlayıp. ortalığı cesetler doldurduktan sonra, acaba ananevi kasdederek:
—> Bıraktığımız yerden devam edelim, arkadaşlar' -demek mümkün olacak mıdır?
Fakat bıraktığımız yerden başlamak da hayli müşkül... İpin ucunu kaybettik.
(Vâ - Nû)
Tl! İlahe karşılımı, Tanrlçe so/Hiıü Ahmet Ccvat Emre kat etmişti. Demek şiire de girdi. ,
Şehrimizde 12 ekmek fabrikası yapılacak
Şehrimizde ekmek fırınları kısa zamanda tarihe karışacaktır. Zira bunların yerine ekmek fabrikalardın İnşasına başlanmıştır.
İki ay kadar evvel temeli atılan Sütlücedeki ekmek fabrikasının İnşaatı süratle devam etmektedir. Bu fabTlka önümüzdeki ocak ayı başında günde 40 bin ekmek çıkarmağa başlıya-caktır. Dün de imar müdürlüğünden Hürrlyetlebedlye civarında kurulacak ikinci fabrikanın İnşaatına dair ruhsatiye alınmıştır, önümüzdeki hafta bu fabrikanın da temeli atılacaktır. Bu fabrika martta faaliyete geçecek ve günde 40 bLn ekmek çıkaracaktır.
Hususi şahıslara alt olan bu İki fabrikadan başka kooperatif halinde birleşen İstanbul fırıncıları on ekmek fabrikasının daha inşasını kararlaştırmıştır. Yeni kooperatifin tasdik İçin Ankaraya gönderilen statüsüne alt formaliteler tamamlanınca faaliyete geçilecektir.
İstanbulda günde 400 bin ekmek sarfedllmektedlr Bunları da hâlen mevcut 180 fırın çıkarmaktadır. Kurulacak 12 fabrika otomatik cihazlarla ve hiç el değmeden 400 bin ekmek çıkaracaktır. Mevcut fırınlar da ekmek bâyillği yapacaklardır.
Claude Farrere
Dün Ankara vapuru ile Istanbuldan ayrıldı
Bir buçuk aydanberl şehrimizde bulunan meşhur Fransız edibi Claude Farrere dün saat 12 de «Ankara» vapuruyla memleketimizden ayrılmıştır. Tanınmış bir Türk dostu olan Fransız edibini burada Kandillideki köşkünde misafir eden kont Jean Ostrorog, Türkiye Turlng ve Otomobil Kurumu başkanı ve Türk-Fransız dostluk cemiyeti Türk temsilcisi Reşit Saffet Atablnen. diğer bazı kurum temsilcileri ve dostları uğurlamışlar dır.
Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri adına da Muhittin Sandık-çıoglu Claude Farrâre'e hem bir buket hem de Bakanın iyi yolculuk ve sıhhat temennilerini havi Fransızca bir telgraf takdim etmiştir. Bundan sonra Claude FarrCre arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«— 26 yaşında ilk defa olarak geldiğim güzel memleketinizi 74 yaşında belki de son defa terk-ettlğlm İçin çok müteessirim Şahane bir güzelliğe malik bulunan İstanbulda dostum Plerre Lotlyle birlikte vaktiyle yaptığımız kıymetli gezintileri hatırlı-yarak bu defa da yaptım, ts-tanbulu çok değişmiş ve modernleşmiş olarak buldum. Dönünce bunları makalelerimde belirteceğim. Taksim hep modem apartimanlarla dolmuş Atatürk bulvarı da çok güzel olmuş. Fakat bu kübik ve tatsız yapıların yapılmasından bir gün İstanbulun bir Chicago olmasından korkuycvuın İnşallah böyle bir şey olmaz.»
Peyami Safa aleyhine takibat
Ankara 16 (Akşamı — Ulus gazetesi muharrirlerinden Pe-yami Safanın 20 ve 30 tarihli gazetelerde çıkan fıkraları do-layıslyle savcılıkça takibata geçilmiştir. Gazete mesul müdürü Cema! Saglam’ın Ankara sorgu yargıçlığında dün İfadesi alınmıştır. Peyami Safa İstanbulda bulunduğundan, İfadesi İstinabe İle alınacaktır.
Genel nüfus sayımında
. ■ --... •* ' •
halka sorulacak sorular
Nüfus sayımı talimatnamesi tabettirilerek alâkalılara gönderildi
Ekimde yapılacağını yazdığımız genel nüfus sayımı hazırlıkları devam etmektedir. Sayım ve denetleme memurlarına dağıtılacak olan talimatname basılmış ve alâkalılara gönderilmiştir.
Bu defakl nüfus sayımında sorulacak sualler çokluğu döla-j'islle sayım memurları için konferanslar tertlb edilecektir.
Sayımda sorulacak sualler arasında şunlar vardır: Sayımı yapılan kimse hangi devletin tâblyetlndedir?! Hangi dindendir? Nerede doğmuştur? Devamlı olarak nerede İkamet eder (Yerleşmek kast ve niyetiyle oturduğu yer)? Ana dili nedir? Başka bir dil konuşuyorsa en iyi konuştuğu dil hangi-sldlrî Kaç yaşındadır? Hâlen evli midir? (Eşi Ölmüşse «Eşi
öldü», mahkeme karariyle ayrılmışsa «ayrıldı» diye yazılacaktır.) Okuma biliyor mu? Yazma biliyor mu? Bir okula devam ediyor mu? Mezun olduğu son tahsil müesessesl nedir? Son yıl İçindeki asıl mesleği nedir? Son hafta içinde kaç gün çalışmıştır? Şayet çalışmamışsa sebepleri nedir? îşl ile İlgisi devam ediyor mu? İş mİ arıyor?.. Son haftaki mesleği nedir? Çalıştığı yerin mahiyeti nedlr?(Ne çeşit İmalâthane, veya satış yeri veya hizmet yeri?) Çalışma şekli nasıldır (Kendi hesabına evinde mİ çalışıyor? Kendi hesabına d işarda mı çalışıyor? Aile reisinin işinde ücretsiz mİ çalışıyor? Başkasının İşinde veya yanında mı çalışıyor?) Sayım günü evde bulunmayan aile reisleri varsa bunların meslekleri,
çalıştığı yerler ve çalışmalarının mahiyeti.
Asıl mesleğin tâyininde de şu hususlar nazara alınacaktır:
Silâh altında bulunan yedek subaylarla erlerin orduya girmeden önceki meslekleri. Yalnız ev işlerinde çalışan kadınlar İçin «ev kadını». Ailelerinin işlnda veya başkalarının yanında çalışan kadınlar İçin yaptıkları İşe göre meslekleri. Emlâk ve arazi geliri ile geçinenler için, başka meslekleri yoksa «irat sahibi». Talebe oldukları halde, gelir getiren bir İşte çalışanların yaptıkları İşe göre meslekleri. Şimdiye kadar hiç çalışmamış olanlardan iş arayanlardan «hiç çalışmamış», çalışmaya gücü olmıyanlarla ihtiyacı olmıyanlar İçin «yok» dLye yazılacaktır.
Umumî Meclis
Sağlık Bakanlığı müsteşarlığı
Tarifeler meselesi
Seçilecek üye adedi tesbit edildi
İstanbul valiliğinden tebliğ edildiğine göre İstanbul umumi m eslisinin. İstanbul belediyesi hudutları dışındaki İlçelerden seçilecek üye adedi, idarel umumlyeyi viiâyat kanununun 4928 sayılı kanunla muaddel 103 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı nlsbetlerde ve 5670 i .yılı kanunun 4 üncü ek maddesine göre 11 İdare kurulu ve belediye daimi komisyonundan müteşekkil müşterek heyet tarafından aşağıda gösterildiği şekilde tesblt olunmuştur.
Adayların Uça esası üzerine ve 5670 sayılı kanunun 3 üncü maddesi gereğince bir misil fazloslle tesblt olunması lâzımdır.
İstanbul umumi meclisinin belediye hududu dışındaki ilçelerden seçilecek üye adedi:
İlçe Seçilecek üye adedi
Çatalca 5
Kartal 2
Silivri 2
Şile 1
Yalova 2
Yekûa 12
Diyanet işleri reiji
Bursa 16 (Akşam) • - Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Diyanet İşleri Reisi Ahmet Hamdl Akseki bugün Eskişehir yolu İle Ankaraya hareket etmiştir.
Dr. Faik Yargıcı bu vazifeyi kabul etmek istemiyor
Şehrimiz sağlık ve sosyal yardım müdürü doktor Faik Yargt-cı’nın emekliye ayrılacak olan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı doktor Ekrem Tok't-an açılacak Bakanlık müsteşarlığına tâyin edileceğini bazı gazeteler yazmışlardır. Kendisiyle görüştüğümüz sağlık ve sosyal müdürü bu hususta demiştir ki:
— Müsteşar Ekrem Tok beyin tekaütlüğünü istediğini öğrendik. Ekrem beyi kimin Istlhlâf edeceği hakkında herhangi bir malûmata sahip değilim.
Bununla beraber Faik Yargıcıya böyle bir teklif yapıldığı fakat istemediği, açılacak müsteşarlığa Ankara Hıfzıssıhha enstitüsü müdürü doktor Niyazi Erzln’in tâyin edileceği söylenmektedir.
Ankara vapuru ile gidenler
Denizyolları İdaresinin «Ankara» vapuru dün 450 yolcu ve 180 ton yükle Batı Akdeniz hattı seferine çıkmıştır. Gemiyle giden yolcular arasında Ord. Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan da vardır. Kendisiyle görüşen arkadaşımıza doktor şunları söylemiştir:
«— Üyeliğine seçildiğim Fransız cerrahi akademisinin İlk toplantısında bulunmaya davet edildim. Bu arada Fransız cerrahi kongresinin bu yılkl toplantısında «Suni yemek borusu» mevzuunda bir koınılnlkede bulunacağım.» I
Eski bir belediyeci, müesseselerin vekâletini alıyor
Bir gazinonun tarifesine zam yapılması hakkında Belediye İktisat işleri müdürlüğüne yaptığı müracaat reddedilmişti. Bu müessese talebinin daimi encümende tetkikini İstemesi üzerine İktisat İşleri müdürlüğü zam yapılmasına lüzum olmadığını belirten bir mütalâa ile evrakı encümene sevketmlştl.
Daimi encümen, bu tek müracaatı şümuliendlrerek ve fevkalâde ahvalin sona erdiği id-dlaslyle Belediyenin, tarife verdiği biitün müesseseleri serbes bırakması hususunda karar vermiştir.
Valinin bu karara İtirazı ve meseleyi Vilâyet İdare heyetine havalesiyle daimi encümenin kararı bozulmuş ve müesseselerin eskisi gibi tarifeye tabi olmalarının lüzumuna karar vermişti.
Eski Belediyecilerden bir avukat müesseselere müracaatla haklarını Devlet Şûrasında müdafaa edeceğini bildirerek müesseslerin vekâletini İstediği söylenmektedir. Müesseselerin bir kısmının bu vekâleti verdiği İlâve ediliyor.
Belediyede yolsuzluk mu?
Sahlfe 3
İhraçtan evvel tedbir lâzım
Yeni şehir meclisi iki kitap hakkında izahat isteyecek
Ay başında toplanacak olan yeni şehir meclisinin Belediyede vukuu İddia edilen bazı yolsuzluklarla meşgul olacağı öğrenilmiştir.
Bu arada iki zatın hazırladığı Mahalli İdareler Kılavuzu va yine eski Belediye âzasından bir zatın hazırladığı ve takımı 75 liraya satılan Yürürlükteki Tüzüklerimiz adlı kitaplardan müelliflere yardım maksadlyle Belediyenin 120 bin liralık satın aldığı ve bunların memurlara dağıtılmasına rağmen mühim bir kısmının depolarda bulunduğu haber verilmektdlr Bu meselenin aydınlatılması İçin yeni meclise verilmek üze-ze hazırlandığı söylenen takrirde: Belediye, çalışmalarını ve bilhassa tstanbulu yabancılara ve halka yakından tanıtacak kitaplar alarak bu yoldaki faaliyetini arttıracağı yerde kanunların bir araya ceminden İbaret eserlere büyük paralar sarfının yerinde olmadığı İleri sürülerek mesele hakkında İzahat isteneceği ilâve edilmektedir.
Ekonomik kalkınmamızın
başlıca şartlarından biri ihracatımızı âzami hadde çıkarmaktır. Bu da ancak istihsalimizin arttınlmasivle kabil olur. Aksi takdirde, memleket içinde istihlâk edilecek mahsul ve mamullerimizi döviz temini mülâhaza-siyle dışarıya satarsak iç piyasamızda buhran baş gösterir ve neticede hayat pahalılığı artar. Yakın mazide tatbik edilen bu sakim usulün akisleri hâlâ devam edi-
yor, acısını hâlâ çekiyoruz. Yanlış hesaplara dayanılarak zümrelerin istifadesi uğruna verilen ihraç müsaadeleriyle, kendi İhtiyacımızı dahi karılıyacak miktarı bulmıyan nadide mahsullerimizden bir kısmı dışarıya satıldı, içeride fiatler yükseldi, bunun ıstırabı halkın LL omuzlarına yüklendi. O
Demokrat Parti hükümeti û_ istihsalin arttırılması İçin CM çeşitli tedbirler alıyor. He-*t nü? bunların semerelerini °
Şehrin âmme hizmetleri hakkında valinin raporu
İstanbulda sık sık vukua gelen su borularının patlaması, elektrik cereyanının kesilmesi ve umumi nakil vasıtalarının kifayetsizliği ve halkın devamlı surette şikâyetine sebep olan diğer çeşitli işler Ve bunların giderilme çarelerini alâkalılarla görüşerek tesblt eden Vali ve Belediye başkanı Porf. Gökay bir rapor halinde İçişleri Bakanlığına göndermiştir. Raporu hükümetin ehemmiyetle dikkate alacağı tahmin edilmektedir.
Çumra belediye başkanı seçilemedi Konya 16 (Akşam! — Çumra belediye azalan arasında çıkan' ihtilâf yüzünden parti teşkilâtında ikilik çıkmış, bu yüzden belediye başkanı seçllemem iştir.
Yeni bir yerü filim: Padişahın Gözdesi
RADYO
tSTANBUl RADYOSU
öfrl» v« akılın orogruaı
12.5? A.’ilıS ve programlar.
13.00 Haberler.
13.15 Dan» mlirJBt Pt.
13.45 Saz ezerleri oyun havalan. 14.00 Sertıes saat.
14.15 Hafif müzik
14.30 Sarkılır. Okuyan: Mustafa Cağlar.
15.15 DinkyicL işlekleri (Klasik batı mtı-igıi.
1S.M Salcılar. Okuyan: Berrin Kurt
14.30 Konserto Pl.
■ 17.15 S'vılmll Beslerden melodiler Pl '17 30 Dans müziği ve Türkçe tangolar.
10.00 B.-«tekâr simaları: Eduard CTİeg Pl,
18.20 Fasıl heyeti konseri «Muhayyer» IB.On Haberler.
İfi.’â İstanbul haberleri
18 20 Şarkılar. Okuyan: Saifya Ayla it' OO Serbes saat »1,10 Ara müziği PL 2Û.1S Radyo Gazetesi.
20.30 Ut soloları,
20.45 Spor haberleri.
21.00 Vals Kıralı Strauss - Radyo tonik temsil.
21.40 Ara müzlfti Pl.
21.45 Şarkılar. Okuyan: MuMaia Ko-
22.20 Şan soloları Söyleyen: Bariton Nuru Halı Ta,kıran. Piyanoda Cemal Reşit Rey.
22.43 Haberler.
23.00 Dans müzlfti Pl.
23.30 Karışık hafif gece müzlfti PL 24.00 Prngtr-mlar ve kaptuug-
Buğday ucuzluyor
Buğday Halleri düşmeğe başlamıştır. Ucuzluğun sebebi Doğu vilâyetlerindeki mahsulün İdrak edilerek piyasaya çıkarılmış olmasıdır.
Toprak mahsulleri ofisinin mübayaa etmediği yeni mahsul buğdaylar serbest piyasada ço-fialmağa başladığı için flatler kiloda 2-3 kuruş inmiştir. Bir iki ay zarfında ucuzluğun daha* ziyade artacağı ısrarla söyleniyor. |
Yukarıdaki resimde, tpekfllmlbu fllnıln yabancı memleketle-stüdyosunda çevrilen «Padişa- re, bu araçla Amerlkaya da gönlün gözdesi, adındaki filine alı derilmesl temiıı edildiğinden,
dekorların
hazırlamanı
görü-
de kor işine
ehemmiyet yedi-
yorsun uz. Bestekâr Sadullah ağanın hayalını canlandıran
inekte ve Topkapı sarayından alınan eski Türk motifleri ku.1-
lanılmaktadır. Eserin rejisörü Vedat Ar. belli başlı rolleri Cahit L-gat. İhsan Evrim. Sema Ar. ; ır kıları İse Münir Nurettin Sel jk ve Perihan Altındağ Sö- j zeri tarafından deruhte edilmiştir.
ANKARA RADYOSU
Ö4ie ®« nJtıam programı
12.00 Yurtlan Sesler Karosu.
12.30 Telden Tele, Okuyanlar: Mefharet Birtan. Belliye Tetlker. Berrin Erbay.
12,54 Oyun havalan «Bağlama takımı} 13,00 Haberler
13.15 Dans müzlfti Pl.
13.30 Öğle Gazetesi
13.45 Dans müzlfti Pl.
14,00 Hava raporu. -oksam programı ve kapanı*.
17.58 Açılı» ve program
18.00 M. S. ayan ve İncesaz (Muhayyer faıUıt Okuyanlar. MclAhat Pars. MUzehher GUyer. Sabite Tur. Muzaffer Birtan. Ekrem Güyer.
10,00 M s. ayarı ve Haberler
10.15 Tarihten Bir Yaprak.
10.20 Yarım saat dans Pl
19,50 Akmamın karma müzlfti PL
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Şarkılar.
20.45 Halil melodiler Pl.
21.15 Müzikle gezi Pl.
22.00 Konuşma: Spor saaU (GOnOn haberleri!.
22.15 Dans müziği Pl.
22.45 M. S, ayan ve Haberler. 23,00 Program ve kapanış.
Yarın sabahki program
7,24 Açılış ve program.
7,M M. S, ayarı.
7,31 Hali t Uvertürler PL
7.45 Haberler.
S.0O Çeşitli melodiler PL
8,23 Günün programı ve hava raporu.
8,30 Hatif müzik PL 8,00 Kapanış.
gö' ecek kadar zaman geç- C m-diği için müspet netice- ,O n;ıı tahakkukunu ümitle bekliyoruz.
Harb yıllarında ihraç mallarımıza ve bahusus yiyecek maddelerimize Avrupa piyasaları kucak açıyorlar, fla-tine bakmadan kapışıyorlardı. Fakat bugün vaziyet ta-nıamlyle değişmiştir. Her türlü yabancı mahsul ve mamuller, bizim İhraç madde-İtrimizle sert bir rekabete C0 giriştiler. Bu vaziyette dış 0 pazarlarda müşteri bulabilmek için istihsali süratle arttırmak, kaliteyi yükseltmek ve fiatteri indirmek mecburiyetindeyiz. İhraç mallarımızdan birçoğu ge-
2 0 >
0 P
rek fiat yüksekliği ve gerekse kalite düşüklüğü yüzünden dışarıda rağbet bulamı-
yor.
Bu defa Ticaret Bakanlığının bir miktar zeytinyağı ihracına müsaade edeceğini gazetelerde okuduk. Bakan da bu mevzu üzerindeki konuşmasında, bu sene zeytinyağı İstihsalinin fazla olduğu tahmin edildiğini, elde stoklar da bulunduğunu söylîyerek. bir miktar yağ ihracında mahzur kalmadı-
ğını bildiriyor.
Geçen senelerde de zeytinyağı mahsulünün İhtiyaçtan çok fazla olduğu Heri sürülerek ihracına müsaade edilmesi için mütaaddit defalar hükümete ısrarla baş vuruldu. Fakat yapılan tetkikat neticesinde, İddia edilen mahsul fazlalığının, memleketin hakikî ihtiyariyle değil, tacirlerin stok kaklarının istiab haddi ile ölçüldüğü ve elde kâfi miktarda yağ, stok kab bulunmadığı için bir kısım zeytinyağının ihraç edilmek istendiği anlaşıldı.
Temenni ederiz ki bu defa stok hesaplan esaslı tetkiklere istinadetmlş olsun Tahminlere dayanan hesaplat ekseriyetle yanıltıcı neticeler veriyor.
Diğer taraftan, mahsul hakikaten fazla olsa dahi İhraç karannı verirken İç piyasada sıkı tedbirler almak lâzımdır. Zira bol da olsa yiyecek maddelerinin ihracı, ban menfaat düşkünlerinin çevirecekleri dolaplarla İç piyasamızda sunî bir buhran yaratır ve halkın sıkıntısı pahasına üç beş kişi havadan para kazanır.
Ticaret Bakanlığının bu ciheti de ehemmiyetle nazarı dikkate alarak fırsat düşkünlerine göz açtırmıyacak şekilde tedbirli davranacağını umuyoruz.
Cemal REFÎK
Kocaeli gaz gemisi
Bir müddettenberi havuzda bulunan. Kocaeli» tankeri dün İstlnyeden çıkmıştır. Gemi bugünlerde Napollye gidip daha büyük ve teşkilâtlı bir havuzda esaslı surette gözden geçirilecektir.
TURAL
öksürüğü keser
Sahile 4
Tabiî ömrün uzamasından doğan meseleler
Amerikada bu hususta görüşmek üzere bir milli konferans toplanıyor
çektir. Federal emniyet şubesi İdarecisi Oscar R. Ewlng bu hususta şunları belirtmiştir, «Yaşlanma işinde aile hayatı, yaşama aranjmanı, ev İnşaat me-todları, yaşlı insan lann tapı olarak camla hayatına katılmaları, şahıs sağlığını İdame ettirmek, kronik hastalıklardan muztartp olanlar İçin sağlık servislerinin ihdası ve yaşlı adamlarla çalışacak personelin tâlini ve terbiyesiyle İlgili esasları gözden geçirecektir.
Konferansta, hayat süresinin artması neticesinde Amerikada nelerin başgösterdlği anlaşılabileceği gibi bu değişikliğin milletimizin «ağlık, saadet ve refahını desteklemek bakımından bazı işaretlerin elde edilmesine önayak olacağını ümit ediyorum.»
Pistoıa fidancılık bayramı
Her yıl İtalyanın Platola bölgesinde merasimle kutlanan fidancılık mevsiminin başlamasında hazır bulunmak üzere Büyükdere fidanlık müdürü İbrahim Teze an dün ttalyaya müteveccihen yola çıkmıştır. 15 gün sürecek otan bu fidancılık bayramı münasebetiyle fidanlık müdürü ayrıca îtalyada tetkiklerde de bulunacaktır.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Türk masası şefi
Bir müddettenberl memleketimizi ziyaret etmekte olan İsrail Dışişleri Bakanlığı Türk masası şefi M. Sabetay Dinar tsraile müteveccihen uçakla îs-tanbuldan ayrılmış ve gitmeden önce kendisiyle görüşen arkadaşımıza Türklyeden çok müs-bet intibalarla ayrıldığını söylemiştir.
Pakistan İçişleri Bakan Yardımcısı şehrimizde
Pakistan İçişleri, basın yayın ve radyo Bakan Yardımcısı Dr. İştiyak Hüseyin Kureşi dün bir Pan Amerikan uçağı İle şehrimize gelmiştir.
Bakan Yardımcısının şerefine dün akşam. Pakistan basın ataşesi Yakup Dadaş! tarafından, ateşenln Nlşantaşmdakl apartmanında bir kokteyl verilmiş vd toplantıda gazetecilerle elçilik erklini hazır bulunmuştur.
Paklst&n İçişleri Bakan Yardımcısı İle Pakistan büyük elçisi dün vilâyete gelerek vali ve belediye başkanını ziyaret etmişlerdir.
Yumurta ve halı ihracatı
Dün şehrimizden İtalya ve Yunanistana külliyetli miktarda yumurta, Fransaya da mühim sayıda halı ihraç edilmiştir.
' insanların tabi! ömrü artıyor. Bir zamanlar ortalama 45 yaş1 feçmlyen tabii ömür, bugün bir çok memleketlerde altmış baş! geçmiştir. ömrümüzün uzam alı tabii sevinecek bir şeydir. Fakat bunun bir takım İtktlsad! ye İçtimai meseleler doğruduğu görülüyor. W yadını bulanlar İçin geçim temini, bu gibilerin İhtiyarlık hayatlarını mümkün olduğu kadar rahat geçirmeler! hakkında tedbirler alınması bu cümledendir. Hemen bütün Batı memleketler! bu İşlerle meşguldür.
Amerikada İhtiyarlık meselelerini görüşmek ve alınacak tedbirleri kararlaştırmak üzere bir milli konferans taplanmasma karar verilmiştir. Bu konferans hakkında Nevyork’tan şu malûmat veriliyor:
Amerika Birleşik Devletleri Cumhrbaşkanı Truman'ın talebi üzerine Amerikada yaşlı intanların günden güne artması netlcesnlde başgös teren meseleleri tahlil etmek üzere bir milli konferans toplanacaktır. Konferansa 1.200 den fazla İş adamı, işçi önderleri, doktor, öğretim mensubu davet edilmiştir.
Birleşik Amerika federal emniyet şubesi tarafından tertip edilen bu konferansta yaşlı insanlara alt meseleler esaslı bir şekilde tetkik edildikten sonra hükümete, hususi müesseseler# ve umumi olarak İş alanına tavsiyelerde bulunulacaktır. İktisadi meselelerden başka emekliye ayrılma bakımından psikolojik görünüşler ve yaşlılıkla a-İftkası alan tıbbi meseleler bahis mevzuu olacaktır.
«Yaşlı İnsanlar için programlar» 1 '-mİ altında hazırlanan 40 sahifelik bir rapor konuşmalara esas teşkil edecektir. Rapor, altı Amerikan hükümet şubesine mensup bir hususi komite tarafından İki yılı aşan bir zaman Kırlında hazırlanmıştır. Rapor, Birleşik Amerika nüfusunun artmasını, halihazır durumu tahlil edip İhtiyarlık meseleleriyle ilgili olacak muhtelif me-todları tavsiye etmektedir.
İhtiyarlık meselelerinde gösterilen İlgi 85 veya daha fazla yaşlı İnsanların 1900 yılından-beri kesin olarak artmasından ileri gelmektedir Neteklm 1900 yılında bu gibiler 3.080.400 iken bu«rün 11.270.000 e çıkmıştır. Bu durum gayet tabii olarak daha uzun bir hayata doğru gidildiğini müjdeleyecek mahiyettedir.
Eu şekilde başgös teren artışın önayak olduğu içtimai ve İktisadi meselelere yardımda bulun mak üzere gerek federal ve gerekse eyalet hükümetleri daha şimdiden sosyal emniyet ve tekaüdlye programlan hazırlanmıştır. Diğer taraftan bir çok hususi iş meseleleri emekli pansiyonları için tedbirler aldıkları gibi altmış beş yaşını bulan e-meklllerin işden ayrıldıkları vakit meşgul olmaları İçin «emekli okulları» kurulmuştur.
Yapılacak olan bu milli konferans, yaşlıları İlgilendirecek butun meseleleri gözden geçire-
BEYAZLI KADIN
Ajk ve macera romanı
Famı: W. W. CoUins Tercüme eden: (Vâ-Nü)
•»yerinde, gıDel hâtıralarla dolu bir mazim vardır İşte mazimi düşünerek kuvvet ve cesaret buluyorum. Bunun da fena bir şey olduğunu bilmiyor değilim. Fakat neylersin ki sen, benim yanımda değilsin. Uzun geceler hep onu düşünüyordum. Çünkü kocam da beni tiyatro arkadaşlarına katılmak maksadlyle terk edip gidiyordu. Eğer fakir olsaydım da reslın hocamızın karısı olsaydım, hayatım ne mesut geçecekti, onu düşünüyorum. Sırtıma bir önlük, mutfakta çalışarak onun gelmesini beklemek ne saadet olacaktı. Hartrlght'ı o kadar seviyorum kİ, onun uğruna çalışmağa ha-
zırım. O, eve yorgun ıırein dö-| neeektl Ben de onun karşi’iı.a sevdiği yemekleri çıkaracaktım Bari o benim derecemde bed-
Tanınmış üç Fransız
artjst[Holl[vood’aj[diyor
Gidecek artistlerin başında Danielle Darrieux bulunuyor
Bir seneden brl Hollyrcood boşanıyor... Tanınmış yıldızlardan çoğu Avrupaya geldi. Kimisi İtalyada, kimisi Fransada, kimisi tnglltcrede filim çeviriyor Avrupanın daha neşeli, daha eğlenceli hayatı yıldızların hoşuna gittiği İçin bir filim çevirmek üzere gelenler bu bitmeden başka bir filim için mukavele yapıyorlar. Bazdan Hollyvoodla alâkayı tamamen keserek Avtu-pada yerleşmiş gibidirler Amerikalı genç kızların çok sevdikleri Tyrone Pover bunlardandır. Karısı İle birlikte İtalyada yerleşen ve Rbmûda filim çeviren Tayrone tekrar HoUywood'a gitmeği aklından bile geçirmiyor. İtalyada bir ey satın aldığı İçin. Amerlkaya gitse bile muvakkat olacağını, İçi biter bitmez tekrar İtalyaya döneceğini söylüyor. Artist şimdi karısı Lln da Crlstians İle birlikte Vene-dlktedlr. Filim festivalinde bulunduktan sonra gondolle büyük kanalda gezip duruyor.
En garibi meşhur komik Lau-rel ve Hard/nln de Avrupada filim çevirmeleridir. Ikt komik Paris'te epeyce gezip eğlendikten sonra Fransanm güneyine, (Cannes) ve (Nicele gittiler. Şimdi orada bir taraftan filim çeviriyor, bir taraftan eğleniyorlar. Laurel de, Hardy de Avrupa hayatını çok beğenmiştir. Gittikleri yerde halk da kendilerini güler yüzle karşılıyor, lâtlfeler ediliyor.
Hollywood, elindeki artistlerden bir kısmını kaçırmıştır. Fakat tamamlyle boşanmış değildir. Bir taraftan da Avrupada tanınmış yıldızlan çekmeğe çalışıyor. Son zamanlarda Fransız artistlerine karşı büyiik alâka Goldvyn Mayer stüdyolarında gösterilmektedir Corinne Cal-vet, Mlchellne Presle bugün Hollyvood'un başta gelen yıldızlarıdır. Bunlardan sonra şimdi de tanınmış üç Fransız artistinin Hollyvood'a hareket etmek üzere olduğu haber veriliyor. Bunlar, Danielle Darrieux, Dallo ve Ellen Dosla'dır
Danielle Darrleux on İki sene evvel bir defa Holleyrouod'a gitmiş, fakat orası ile İlk temasından hiç memnun almamıştı. Bir müddet konturat mucibince alması lâzım gelen parayı vermişler, fakat kendisiyle alâka-lanmamışlardı. Artist bu vaziyete tahammül edemiyerek: «Ben buraya boş oturup para almak İçin gelmedim. Ya fUirn çeviririm, yahut Avrupaya dönerim.» diye ültimatomu vermişti. Bunun üzerine bir senaryo hazırlandı. Fakat, çok berbat bir şeydi. Artistin yanında bulunan o zamanki kocası Fransız sahne vazij Henri Decoin bir çok noktalara itiraz etti, sener-yoda değişiklik yapıldı. Buna rağmen filim iyi bir şey olmadı ve artist Avrupaya döndü.
Bu defa İkinci tecrübeyi yapa çaktır. Eylülün sonlarına doğru,
baht olmasa da, benim onun hasretini çektiğim gibi, o da benim hasretimi çekmese...
Bu sözleri söylediği sırada sesi her zamankinden daha tatlı, daha şefkatli olmuştu. Güzelliği arttı; ve gözler] pırıldıyordu.
Ben, derhal müdahale ettim:
— Walter Hartright'ten bah-setmiyelim. Onun hâtıralarını ikimiz de anmasak İyi olur. Bu teklifime razı mısın?
— Seni müteessir etmektense, konuşmamağı tercih ediyorum. — dedi.
— Ben, bunu senin menfaatin İçin söylüyorum. Laura. Çünkü eğer kccan konuşulanları işitecek olsaydı...
— Her halde pek hayrete dü'-rn'radi.
Yerimden sıçradım:
— Ne demek istiyorsun ? Beni
Avrupadan hareketle Holiyvo-oda gidecek, orada Metro
Jc Pastemk'ln idaresi altında bir filim çevirecektir. Filim renkli ve şarkılı olacaktır. Dar-rleux bu filimde bir Fransız şarkıcı kadını rolünü sapacaktır.
Dantelle Darrleuz'den sonra Hollyvvood'a gidecek olan Mar-cel Dallo, Fox filim şirketi tarafından angaja edilmiştir. Dany Kay e ve MicheUne Presle l!e birlikte bir filim çevirecektir. Ml-chellne şimdi Fransadadır. yakında Amerlkaya hareket edecektir. Çevrilecek filimi Fritz Lang idare edecektir. Dallo A-merlkada İki buçuk ay kadar kalarak Fransaya dönmek niyetindedir.
Ellen Dorla'ya gelince, güzel sesi İle tanınmış olan bu artist müzikli bir filim çevirecektir. Artist bundan ewel Şlkago operasında Thals Nevyork’ta Metro Polltan operasında Tosça ve Manon operalar.nda baş rolü yapmışta.
korkutuyorsun!
— Hakikati söylüyorum abla. Kocam, benim sırrımj Roma’da keşfetti. Slr Percival'ln dostları olan bay ve bayan Marki and tarafından şehirdeki İnglllzler şerefine verilen bir ziyafete gitmiştik.
«Bu kadın, tanınmış ressamlardandır. Davetlilerin arzusu üzerine eserlerini bize gösterdi. Pek beğendim, samimi şekilde tebrik ettim. Fikirlerimi söylediğim sırada hayrete düştü; ve benim de resim yapıp yapmadığımı sordu.
(— Vaktiyle resim yapardım, dedim. Fakat evlendikten sonra yapmaz oldum.
«— Eğer resmi seviyorsanız, yeniden çalışmağa başlayınız. dedJ. Arzu ederseniz, size fevkalâde bir hoca tavsiye edeceğim,
«Ben muhavereyi çevirmek İstedim, fakat bayan Markland ısrar etti:
(— Ben çok resim hocaları tecrübe ettim, diye devam etti. Fakat en iyisi, şüphesiz ki, I Haıtrlght isminde biridir. Ga- i yet kibar, fevkalâde nazik bir ; insandır. İsterseniz,, sizi tanış-
MahkemeKoridorlarında
Yorgan gitmiş amma kavga bitmemiş!
Yunan hükümetine güven
Atina 18 — Meclis Venlzelos hükümetine 43 muhalife karşı 153 oyla İtimat beyan etmiştir. ETkşâTS
Abone bedeli
Senelik »»0 Kuruş Mw «urus
4 «yük 154» • &MX •
j aylık «» » ım »
ı ıvlık w » -
Adres tebdili İçin elli «unışluB ouJ gönderilmelidir Ak» Mkdir-ae adres değiştirilmez.
reletonlanmn Başmuharrir ZO5B5 Va» taleri 205B5 - Idarr »681 Müdür ZHin
Kelepçeli bileklerini bacaklarının arasına sokmuş, Közlerini karşı duvara dikmiş, kendi kendine söyleniyor:
— Hev kargalar, kargalar ... Ceviz dalını ırgalar.
Bizim delikanlı yaklaştı:
— Ne yapıyorsun, ahbap? Şiir mi okuyorsun?
Gülümsiyerek doğruldu:
— Ne haltlar ettiğimi ben de bilmiyorum, bey kardeşim. Amma velâkin, sen benim babamı görmedin, bilmezsin. Büyük adamdı herif. Oturduğa çerde kitap, defter karıştırmadan öyle beyitler söylerdi ki dinliyen-lerin ağızlarından şırıl şırıl sular akardı.
— Şairlik sana da babadan miras kaldı öyle mi?
— Ne konuşuyorsun, bey birader? Babam kim, ben kim? Onun kesip attığı tırnağa bile değmem ben. Şair-ci olmak kolay iş değildir. Böyle şeyler Allah vergisidir.
— Kargalar, kargalar, diye bir şelyer söylüyordun da, şiir okuyorsun zannettim.
— Kulak asma. Oturduğum yerde yüreğime sıkıntı bastıkça çenem gevşiyor. Ve-lâkln. ağzımdan çıkan lâfları kulağım duymuyor.
— Cok sıkıntılısın demek?
Kollarını uzattı:
— İnsan şu halkaların içinde kevfe gelip göbek atmaz ya. Sen olsan sıkılmaz mısın sanki? Dünyanın her türlü cefasına katlanıyorum da su ölüsü kandilli meretlere alışamıyorum, efendi kardeşim. Ne zaman taksalar, Cinler başıma toplanıyor.
— Demek evvelce de takmıştın bunları.
— Bundan evvel üç defa taktılar, tadına baktım amma ısınamadım vesselam. Senin siftahın yok galiba.
— Çok şükür, o taraklarda bezim yok.
— Öyle söyleme, bey kardeşim. Kader, kısmet meselesidir bu. İnsanı kendi keyfine bırakmazlar ki. Bir de bakarsın, sikir şıkır kelepçe takılı vermiş.
— Evet amma, dururken takmazlar onu. Elbet bir suç işliyorsun da kelepçe vurup buraya getiriyorlar.
— Orası doğru. Velâkin, suç gelip de ayağına dolaşırsa ne yaparsın? Bir defa gelip balta oldu mu, kovsan da, sövsen de gitmez. Beni görüyorsun işte.
— Suç geldi de senin ayağına dolaştı öyle mİ?
— Sen rakı içer misin, bey abl? .
— ETı, arasıra elime geçerse kaçırmam.
— Hımmm... Mademki t-çlyorsun, o meıedin de erkânını bilmelisin. Rakı masa-
“ MEVSİMİN GÜNEŞ ve RÜZGÂRLARI
KREM PERTEV
ile hafif bir surette örtülmüş cilde tesir edemez.
tırayım. Çok beğeneceğinizden eminim.
«Bu sözlerin benim üzerimde bıraktığı tesiri tasavvur et. abla. Soğukkanlılığımı muhafaza için çok çabaladım. Fakat, başımı kaldırdığım zaman kocamın bana dikkatli dikkatli baktığım gördüm. İstihza İle:
«— Fevkalâde bir fikir! dedi. İnglltereye döner dönmez hemen bay Hartrlght'ı bulalım. Lady Glayde’ln kendisini çok beğeneceğinden eminim.
•Kıpkırmızı kesildim
«Otele erken döndük. Hususi dairemizin salonunda, kocam, kapıyı Kilitledi ve bana bir iskemle uzattı.
«Dedi id;
«— Limmerldge'de o sabah bana İtirafta bulunman üzerine, sevdiğin adamın kim olduğunu öğrenmeği fevkalâde İstemiştim. Bir aksam yüzüne bakarak sırrını öğrendim. Demek, resim nocan bah Haıtriçhl'mış? Sen de o da. ömrünüzün so-|nuna kadar bundan pişman o-1 ılacaksınız. Haydi git yat! Eğer I gönlün dilene rüyanda da onu |gor. Fakat omurlarında çaldı-!
sına oturduğun zaman yanındaki arkadaşlara İyi dikkat edeceksin. İnsanın aya-
ğım kırbacın İzleri bulunacaktır.
«O günden itibaren ne zaman öf kelense, benim İtirazlarıma dair telmihlerde bulunuyor, kendisini bir türlü susturamıyorum. Alaylarından bizar oluyorum.
Bu sözleri İşitince oklun başımdan gitti. Yazıklar olsun bana kİ, olanca riyasetimi kullanmış, sevdiği erkeği kardeşimin muhitinden uzaklaştırın iştim. Laura'cıgı da. Slr Perdval gibi kaba ve vicdansız bir adamın kolları arasına atmıştım. Vicdan, azabı İçinde kıvrandığım sırada Laııra’nın beni ikaz eden sesini duydum:
— Vakit gecikti, abla! Ko-Tuluk epey karanlık oldu. Neredeyse gece büsbütün bastırır.
— BLr dakika daha oturalım da kendimi toplayayım.
Hakikaten de etrafmızı saran karanlık meşum bir ha) almıştı.
Kardeşim korkmuş gibi:
— Evden çok uzağız. Donelim abla. — dedi.
Sonra, birdenbire durarak bana hangarın kapısını gösterdi.
Ürküntü İçinde dedi kİ:
— Şuraya bak!
en yakın, can ciğer kuzu sarması olduğun arkadaşa bile güvenmiyeceksin.
— Senin ayağına dolaşan suç da rakı masasında mı geldi?
— Yok, bizimkinin içine avrat karıştı.
— Kadınlı eğlenti yaptınız öyle mi?
— Yok be yahu. Haydar ile ikimiz karşı karşıya içtik. Yarım kiloluğun üstüne bir de kırk dokuziuk yuvarladıktan sonra biraz hava alalım diye gezmeğe çıktık. Kol kola gezinirken bir avrada rasladık. «Haydi bakalım, Haydar. Şunu kafesliye-bilirsek bizim evde bu gece sabaha kadar eğleniriz i dedim. Haydar sağdan, ben soldan. karıyı makasa getirdik. İlk evvelâ biraz nazlandı amma sonra ahbaplığı ilerlettik. Ben bâr dükkâna girdim, yarım kiloluk bir şişe rakı ile biraz da meze dizdim. Hep beraber bizim eve gidip yeniden çilingir sofrası kuracağız. Benim plânım böyle idi. Fakat yan yolda Haydar havayı değiştirdi. Beni bir adım geriye çekti: «Ömer, bu gece avrattan sana hayır yok. Onu ben alın eve götüreceğim. Kan İle de aramızda konuştuk bunu» dedi. Birdenbire şaşırdım; «Bıı nasıl iş. Haydar? Avradı ikimiz beraber yakaladık. Bizim eve gidip eğleneceğiz, diyerek ben bir sürü masarif ettim, rakı, meze aldım p dedim. Havdar çanıur-laştı; «Sen burada masarif ettinse. meyhanedeki hesapları da ben gördüm. Sen rakını götürür, evinde kendi kendine içersin. Kaıı benimle beraber gelecek» dive ayak diredi. Sonra da karıya; «Ulan, eğer benimle beraber gelmezsen vakarım seni» dedi. Bunun üzerine karı; «Ben sizin gibi, m a ra zarı serserilerle hiçbir yere «ritm m, doğruca kendi evime pide-ceğim. Eğer üzerime düşerseniz bağırırım, ikinizi de polise teslim ederim» dîv«-rek bizi bırakıp tüvdü Ru sefer Haydar; «Ulan, karım sen kaçırdın, benim isime engel oldun» diye bana kafa tutmağa başladı. «Hay-darcığım. anlıyorum ki bu gece rakı sana fazla dokundu. Sarhoşluğu bırak, aklını başına topla da durun dururken şurada hır cıkarmı-yalım. Avradın kıtlığı yok ki. Biri gitti ise başka birini buluruz» dedimse de Havdar çamurlastıkça camur-laştı. En nihayet: «Karı Öyle kaçınlmaz, böyle kaçırılır» diyerek bıçağa el attı. Serserinin sakası yoktur ha. Bir defa çekerse saplar. Baktım ki is fenaya varacak: «UTan. benim anam ağlıvacağma, senin anan ağlasın» dedim, ondan evvel bıçağa asılıp iki bilek oynattım
rı rakı içtikten sonra mey*!
dana çıkar. Her zaman kuzu Mübaşir çağırdı, kaslarını, gibi oturan adam kafayı ci- gözlerini oynatarak kalktı.
lâladıktan sonra huyunu de-
ğiştirir. Çilingir sograsında, Ce. Re.
Gölün öte tarafında, içinde kımıldayan bir gölge görünüyordu. Bıı gölge birdenbire kayboldu.
İkimiz de çok asabLleşmlş bulunduğumuzdan yola çıkmak İçin biraz beklemek zaruretini duyduk.
Laura, sordu:
— Kaybolan gölge bir insana ald miydi dersin?
— Bir kadın gölgesine benziyordu.
— Bu karanlıkta kadını erkeği ayırdetmek güç. Korkuyorum, abla! Yolu bile iyi seçemiyorum. Ya, bu gölge bizi takip ediyorsa?
— Hayır, Laura. Göl. köyden pek uzakta değil. Her hangi bir İnsan gezinmek İçin gelmiş olabilir.
Şimdi artık koruluğun zifiri karanlığı içindeydik. Bir metre ötesi görünmüyordu. Kardeşimin koluna girdim; mümkün olan süratle yürümeğe başladık.
Laura, birdenbire durarak:
— Dinle, arkamızdan bir ayak sesi duydum. — diye fısıldadı.
— Kuru yapraklar hışırda-mıştLr, yahut dallar düşmüştür.
— Yaz. ortamındayız, abla!
sislerin Yaprakları hışırdatacak ualiarf düşürecek rüzgâr da yok.
Kardeşimi sürükleyerek:
— Adam, aldırma yürü! —dedim— Biraz sonra eve yaklaşmış olacağız.
Adımlarımızı büsbütün hızlandırdık. Çünkü koruluktan çıkabilmiştik. Biraz durup soluk aldık.
Arkamız sıra, derin ve ıstıraplı bir İç çekiş dikkatimizi çekti. Gecenin karanlığında hafif adımlar uzaklaşıyordu.
Aydınlık hole girdiğimiz zaman. Laura, yüzü sapsarı, gözleri yuvalarından uğrayarak bana baktı:
— Korkudan ölecektim. Kimdi acaba bu?
— Yarın öğreniriz. — diye cevap verdim. — Şimdilik bu hâdiseden kimseye bahsetme!
— Niçin?
— Çünkü sükût etmek daha İhtiyat kirliktir. Bizim de bu evde emniyete ihtiyacımız var.
Laura, odasına çıktı; ben de gayet tabii bir eda Ue kütüphaneye grdlm.
(Arkası var)

B. birliğinin Fontainebleau-daki karargâhını ziyaret
Bir İngiliz gazetecisi Beş devlet askerlerinin buradaki çalışmasını anlatıyor
Mareşal Montgomery ve diğer asker! erkân şatodan çıkıyorlar
Prens Sa&ahaci(ilF»lın) eşi va koso„„
Çengel köyünde oturdukları tek odayı nasd buldum?
Çengelköyünde bir berberin tarifi — Yol gösteren delikanlı' nın anlattıkları — Evde kızı ile karşılaşma — Bahçeye taşınan
Evinin bahçesinde, prensin refikası Tabînâk ve kızı Fethiye ile konuşurken
Atlantik paktına dahil 12 devletin Dışişleri Bakanlan şu sırada Nevyork'ta toplanarak dünya vaziyet! hakkında mühim görüşmelerde bulunuyorlar. Bir taraftan bu görüşmeler yapılırken, diğer taraftan Batı Birliğine dahil devletlerin askeri mütehassislan batı Avru-panın müdafaa İçin müzakerelerde bulunmaktadır.
Bilindiği gibi, Atlantik paktından başka bir de Batı Birliği vardır. İngiltere, Fransa, Belçika. Hollanda ve Lûksemburg’ un dahil olduklan bu birlik elli yıllık bir anlaşmadır. Beş devlet anlaşmayı 17 mart 1948 de Brüksel'de İmza etmiştir. Anlaşma Atlantik paktının çekirdeğini teşkil etmektedir.
Atlantik paktı yapılmakla beraber Batı Birliği ortadan kalkmamıştır. Birliğin bir kurmay heyeti ve komutanları vardır. Başkomutan meşininde Mareşal Montgomery bulunuyor, kara kuvvetlerine Fransız general de Latre de Tassigny deniz kuvvetlerine Fransız ami-' ralj Jaujard, bava kuvvetlerine İngiliz Mareşelİ James Robb kumanda ediyor.
Batı Birliği askeri heyeti Paris'e yakın Fontainebleau'da Foııgeres şatosunda çalışıyor. Fomainelbleau ormanlık, tabii manzarası itibarîyle çok güzel bir yerdir. Burada birinci Fran-çols’nm yaptırdığı büyük bir şato, diğer daha küçük şatolar vardır. Burasım ziyaret eden bir İngiliz gazetecisi karargâhta gördüklerini şu suretle anlatıyor:
Batı Birliği karargâhında
Bugünlerde, Paris'in takriben 56 kilometre güney batısında kâin Fontalnebleau şehrinin çarcısında yalnız Fransız madam Dumas'ı değil, fakat İngiliz Mis. Joncs vea HollandalI madam Van Elstraete’in de eve erzak olmak için dükkân dükkân dolaştığını görebilirsiniz, ,
Aynı tarzda şehrin sokaklarında ve Fonta''icbleau'yu çevreleyen büyük ormanın paiika-lannda 5 ayrı o:dunun üniformaları da göze çarpmaktadır. Fantaiııebleau'da bir muhaverenin bir dileten başlayıp başka bir dilde sona erdiğini İşitmek alelade şeylerdendir.
Genel karargâhta büiiin gün bir arada çalışan Fransız. İngiliz Belçikalı ve HollandalI asker personel paydos saatinde yine hep bir arada büyük servis otobüslerine binip şehre dönerler. Askerler aralarında bir Batı Birliği karma futbol takımı hile kurmuşlardır, intan ancak bu olaylara dikkat *ftikten sonra milliyet sedkılıiütn bir çokları-
lamağa başlamaktadır.
Bütün bu hâdiseler, bir zamanlar Fontalnebleau sarayının has ahırlar kısmını teşkil eden ve 200 den fazla odayı İhtiva fiden «IV üncü Henrl avlûsuı denilen binalar blokunun taş duvarları arasında gerçekleştirilen dikkate şayan «kaynaşma ve imtizacın» derecesini belirtmektedir. İdari bürolar, Batı Birliğinin kara, deniz ve hava komutanlarının kurmay heyetleri ve kendi çalışma daireleri sarayın bu kısmmdadır. Yine bu kısmı gezerken bazen koridorlarda .ikinci dünya harbinin kapanış safhalarında Fransız kuvvetlerine kumanda e-den cevval ve parlak askere, gene rai de Latre de Tassigny, ye, Fransız «Richelieu» zırhlısının barb sonrası komutanı kır saçiı ve güler yüzlü amiral Jaujard'a ve İngllterenin harb devri hava liderlerinden hava başmareşaiı Sîr James Robb'a rastlamak mümkündür. Batı Birliği kara kuvvetlerine general de Tassigny, deniz kuvvetlerine amiral Jaujard ve hava kuvvetlerine mareşal Sir James Robb kumanda etmektedirler.
IV. üncü Henrl avlusunun duvarları harita kaplı çalışma o-daiannda en dikkate şayan hususiyetlerden biri hemen hemen bütün subayların kıyafetidir. Ekserisi sivil elbise giymektedir.
Buna İlk defa temas ettiğim 2aman subaylardan biri: «Milliyet farklarım ortadan kaldırmağa vardım ediyor da ondan» dedi. Subaylar ekseriyetle yalnız resmi günlerde veya huduL-lar aşın seyahatlerde üfllforma-lannı giymektedirler.
Bir İngiliz Kraliyet hava kuvvetleri subayı radar müdafaa-siyle ilgili özel bir komisyondaki çalışmaları hakkında izahat verirken şunları söyledi; «Bu İşi yaparken bir İngiliz olarak değil sırf bir havacı olarak çalışıyorum. Üniformamın rengiyle yaptığım İşin arasında münasebet yoktur.»
Her kademede işbirliği
Bu misaller teşkilâtın zihniyetini belirtmektedir. General de Latre de Tassigny J|e amiral Jaujard'ın yaverlerinin de İngiliz olmaları keyfiyeti tipiktir. 3 komutanın. çalışmalardı koordine eden 63 yaşındaki meşhur siyah bereli komutan Mareşal Lord Montgomery'nin ise Fransız ve İngiliz yaver ve emir Subayları vardır. Bu subaylar komutanın en yüksk seviyesinde imtizaç ve kaynaşma siyasetini tatbik mevkiine koymaktadırlar.
Mareşal Montgomery. Atlantik paktı çerçevesi dalılIİndeki
nın nasıl ortadan kalktığını an-ren önemli Ve kudretli teşekkiil-'lerden biri olan Başkomutanlar komitesinin başkamdir. Resmî genel karargâhı Londra'da, White Hali binalarından Dover House'dadır.
Bununla beraber başkomutanlıkla İlgili teferruatlı çalışmaların en mükim kısmı Fontal-nebleau civarında kâin Chateau de Fougâre'de yapılmaktadır. Mareşal Montgomery'nln şahsi ikametgâhı şehrin 9 mil dışında Courances şatosudur.
Fougâres genel kargâhım» komutanı mareşal Montgomery* nin kurmay başkanı tümgeneral R. F. K. Beiehem'dlr. Harb devrinde doğrudan doğruya Mont-gomery’nln emrinde hizmet etmiş olan 39 yaşındaki Bel ehem
Kadınların en çok itibar gordugu hır nlke
Alaskada bekâr bir tek kadın yoktur ihtiyar kadınlar bile kendilerine bir eş bulurlar
Kanadanın batısında, Amerikanın bir parçasını teşkil fiden Alaska erkek nüfusu çok, kadını az bir kıtadır. Geçende yazdığımız bir yazıda bu kıta hakkında ba2i malûmat vermiştik. Bugün de bir Amerikalı muhabirin Alaskadan gönderdiği bir yazıyı tercüme ediyoruz:
Alaska ekseriyeti göçebe hayatı yaşayan, evsiz barksız gezici insanlarla dolu geniş bir ülkedir. Bu âvâre İnsanlar koskoca bir ülke İçinde, huzursuzluklarım dağıtmak ümldile mütemadiyen dolaşıp dururlar. Fakat. arazinin büyüklüğüne rağmen nüfus oldukça azdır.
Alaska nüfusunun en enteresan tarafı, kadınların son derece az olmasıdır. Bu sebepten 15 yaşındaki kızların % 74 ü evlidir. Sokaklarda bekâr bir tek kadına tesadüf etmek İmkânsızdır. Hattâ evlilik çağında olmayan çok genç ve çok İhtiyar kadınlar bile kendilerine derhal bir eş bulabilmektedir. Alaskadakl evli kadınların nispeti, Amerika nüfusu İle tnu-kakyese edilirse, Alaska da bir kadının evlenme İmkânı, Amc-rikada olduğundan % 14 fâzla olduğu anlaşılır.
Alaskada bekâr kadınların hiç bulunmamasına rağmen erkeklerin yansı bekârdır. Bu da evlenecek beyaz kadınların az olmasından iler! gelmektedir Bekâr erkekler bütün vakitlerini barlarda ve meyhanelerde
geçirir. Bu zavallı bekârlar kadın darlığının verdiği bir kederle teselliyi İçkide ararlar. Sırf erkeklerin tıklım tıklım doldurduğu gürültülü ve şarkılara gark olmuş meyhaneler Alaskada en sık görülen manzaralardandır. Bu sebepten A-merlkan bayrağının hâkim olduğu yerler arasında en çok içki Alaskada harcanmaktadır. Meselâ geçen yıl Alaskaya 6.5 milyon dolarlık ylyeeck İhraç edilmişken, bunun yanında 6.717,000 dolarlık İçki gönderilmiştir. İçki İstihlâkinin bu kadar yüksek olması balıkçı, maden amelesi ve umumiyetle İşçi olan Alaskalılann evlenecek kadın bulamamaları yüzünden, ve aile saadetinden mahrum olmaları neticesi düştükleri feci durumu göstermektedir.
Alaskada kadınsızlık yüzünden hazan garip vakalara tesadüf edilmektedir. Meselâ bir seferinde Yuh on nehri civarında bir gezintiye çıkmış olan Amerikalı hastabakıcılar ve daktilo kızlar, sürülerle erkeklerin taarruzuna uğramıştır, A-laskada, Barrow mevkiinde veremle mücadele eden Dr. Wil* Ham B. Karr Amerikan Umum! Sıhhat Servisine yaptığı bir müracaatta, Alaskaya güzel ve derilmemesln! rica etmiştir. Buna sebep te Alaskaya gelen her hastabakıcı derhal evlenmekte ve işin! terketnıek mecburiyetinde kalmakladır.
Maarifte tâyinler
Lise müdürleri arasında yapılan nakil ve tâyinler
Ankara 15 — Mllil Eğitim Bakanlığı bazı nakiller yapmıştır: Kandilli kız lisesi müdürü Resmiye Boysan İstanbul kız lisesi müdürlüğüne. İstanbul kız lisesi müdürü İffet Cin, Kandilli kız lisesi müdürlüğüne, Trabzon lisesi müdürü Temel Turan Giresun lisesi müdürlüğüne. Edirne lisesi müdürü Cemal Gökçe Çanakkale lisesi müdürlüğüne, Mer sin lisesi müdürü Orhan Deniz Kütahya lisesi müdürlüğüne, Kastamonu lisesi müdür baş-muavlnl Cemil Yener Çorum lisesi müdürlüğüne, Gaziantep kız ortaokulu müdürü Mefcure Sezer Erzurum kız ortaokulu müdürlüğüne, Akşehir ortaokulu müdürü Halis Akça Sarıyer ortaokulu müdürlüğüne. Konya lisesi öğretmenlerinden Sami Alademlr aynı İlse müdürlüğüne, Konya lisesi müdürü Ah met Özbek Mersin lisesi müdürlüğüne, Bayburt ortaokulu müdür muavini Kâmil Deniz Samsun ortaokulu müdürlüğüne, Erzurum lisesi müdürü Meh m et. Alptekin Çanakkale lisesi müdürlüğüne nakledilmişlerdir.
Diğer taraftan Kütahya lisesi müdürü Nejat Malkoç müdürlükten alınarak Yozgat lisesi felsefe öğretmenliğine, Çanakkale lisesi müdürü Saiılr Ertan Mersin lisesi coğrafya öğretmen llğlne ve Erzurum kız ortaokulu müdürü Osman Güney de Erzurum lisesi Türkçe öğretmenliğine nakledilmişlerdir,
■mıuıııı ıu umu(MMUuuu»uHtmu4iu«u«ULti»niu» İngiliz ordusunun en genç ve muktedir general ler İndendir. Kendisine bağlı kurmay heyeti takriben yansı İngiliz 20 subaydan müteşekkile! İr.
Foug^rea şatosunda askeri a-l&ylş yoktur. Tablatiyle gerek genel karargâhın nizamiye kapısında ve gerek mareşalin Co-urance kasabasındaki şahsî ikametgâhında küçiik muhaliz kıtaları ve nöbetçiler vardır. Fakat umum! hava bir askerî genel garargaâh hissini vermemektedir. Batının müdafaası en geniş ölçüde, bu genel karargâhın müzeyyen dekoru İçinde sükûnet ve sebatla tam ahenk İçinde çalışan İnsanlara bağlıdır.
fi Eylül tarihli gazetemizde doktor Bedl Şehsuvaroğlunun «Büyük Türk sosyologu prens Sabahaddln bey» hakkında bir makalesi çıktı. Prens Sabahad-dlnin şahsiyetini, bütün ömrünü hürriyet mücadelesi ve vatana faydalı olmakla geçirdiğini belirten bu yazıdan sonra da, merhum prensin yakın arkadaşlarından Ahmet Bedevi'nin yine Akşam'da bir makalesi intişar etti.
Ahmet Bedevi'nin makalesini (•) okuyan her hürriyet severin. içinin derinden sızlamamış olmasına İhtimal veremem. Prensin bütün ömrünü, servet ve saadetini vatanı uğruna harcadığını belirten Ahmet Bedevi bu yazısında, prensin refikası ile kızının Çengelköyünde ufak bir evin daracık bir odasında ömürlerinin bakiyesini günden güne ağırlaşan sefalet içinde geçirdiklerine işaret ediyor!..
Şöyle bir düşünelim: Büyük Türk sosyologu... Hürriyet mücadelesi ve vatanı uğruna bütün servet ve saadetini harcıyân insan... Bu büyük İnsanın geride bıraktığı refikası İle kızının sefalet İçinde çırpındıklarına inanmak kolay değildir. Muharririn şahsına da, yazılarına da itimadım tam olmakla beraber, Çengelköyüne kadar giderek prensin refikası ile kızını bulmak, konuşmak, uğradıkları haksızlıkları kendilerinden dinlemek ve hayatlarını yakından görmek arzumu bir türlü yenemedim.
Çengelköyüne giderken
Evvelki giin köprüden hareket eden vapurda Çengelköyüne giderken Ahmet Bedevi'nin, prens Sabahaddln hakkındakl makalesini bir kere daha gözden geçirdim :
« O faziletli mağdur, vatan ve vatandaşları İçin tahditslz İsraf ettiği maddi ye manevî benliğine mukabil insanlık mef-| hunıunun ve beşer havsalasının kavrıyamıyacağı kadnr haksız-1 tıklara ve takdirsizliklere uğra-' iniştir »
»Bilnıenı. Hükümeti hâzıra,' memleket namına kurban edilen bedbahtlara hidemati vataniye tertibinden tahsisat ayırmağı düşünüyor mu?»
Vatanı uğruna çalışmaktan başka gayesi olmayan bu hürrl-yetpever insanın, çıkarıldığı yurt dışında, vatanının, refikasının ve kızının hasretiyle yana yana gözlerini hayata kapadığını blimeyen yoktur sanırım. Fakat ne yazık ki, bugün Çengelköyünde daracık bir odada sefalet içinde çırpındıklarına İşaret edilen refikası ve kızı İçLn hldamet! vataniye tertibinden şimdiye kadar tahsisat da ayrılmamış olduğunu Ahmet Bedevi' nln yazısından öğrenmiş bulunuyoruz.
Çengelköyünde
çengelköyünde vapurdan çıktıktan sonra oranın eskilerinden olduğunu bildiğim bir berbere:
— Prens Sabahaddln beyi tanır mısınız? diye sordum.
— Tanımaz olurmuyıım a be-
(•) Bu yazı 12 Eylül 1950 tarihli gazetede İntişar etmiştir.
ylm! dedi. Merhumun refikası ile kızı köyümüzde oturuyorlar...
— Bana adreslerini verebilir misiniz?
— Adres olarak veremem. Fa-akt oturdukları evi size güzelce tarif edebilirim. Kolaylıkla bulursunuz...
Muhatabımın yüzünde bir sevinç belirmişti.
— Onlara yardım mi edeceksiniz? diye sordu,
— Demek yardıma muhtaç vaziyetteler öyle nü?
— Gider,, evi bulur, kencllle-rlle konuşursanız, göreceksiniz kl yardıma son derece İhtiyaçları olan bir ana kız...
tskelden birini çağırarak:
— Evlâdım! dedi. Bu beyi hanımefendilere götür.
Delikanlı, «hanımefendi» denir denmez nereye götürüleceğimi anlamıştı.
— Hay hay— Götüreyim bey amca...
İskeleden caddeye çıktık, Ha-! vuzbaşı’na doğru yürümeğe başladık... Bu yolculuğumuzda delikanlı:
— Allah İnşam düşürmesin! diyordu. Fevkalâde günler yaşa... Mal mülk sahibi iken bütün bunlar elden alınsın, sonra bir oda kirası dahi verecek paran olmasın... Çok acı bir şey...
Bilmemezlikten gelerek:
— Kimden bahsediyorsun.? dedim.
— Prensin refikası İle kızından! cevabını verdi.
Evde...
Havuzbaşı meydanlığına geldikten sonra bir köprü geçtik. Yokuş çıktık, sağda bir bahçe kapısı önünde durduk:
— İşte! dedi. Hanımefendi burada oturuyor...
— Kimin evidir burası?
— İhtiyar bîr dul kadının... ı — Prensin refikası ve kızı bu evin tamamında mı oturuyorlar.
| — Hayır! Tek bir odasında oturuyorlar..
Bahçe kapısından girdik. Biraz ilerledik, yedi sekiz basa-| mak taş merdivenle çıkılan ahşap bir evle karşılaştık. Kapıda bir posta müvezzll vardi. Kumral saçlı, 40-45 yaşlarında tahmin edilen bir kadınla konuşuyor,
— Prens Sabahaddin beyin refikası burada mı oturuyor?
Posta müvezzll İle konuşmakta olan kadın derhal kapı dışma çıkarak:
— Evet! dedi. Burada oturuyor. Bendeniz de kızıyım...
— Vatdenlz hanımefendi de buradalar mı?
Posta müvezzllnln uzattığı bir I makbuzu imzaladıktan sonra merdivenlerden aşağıya indi ve:
— Hayırdır İnşallah efendimi diyerek ilâve etti: Ankaraya bir müracaatta bulunmuştuk. Acaba onun İçin mİ geldiniz?..
— Hayır efendim! îatanbııl-dan geUyorum. Gazeteciyim. Valideniz hanımla konuşmağa geldim —
— Fakat annem rahatsızdadır, yatıyor...
— Yattığı yere kadar çıksam da kendisini rahatsız etmeden konuşsam. Nasıl riıır acaba?
Yüzünde teessür ç-’glleri be-

lirdi, rengi sarardı. Ne diyeceğini kestirememenin heyecanı içinde idi. Bir müddet sus'»klan sonra:
— Hakikati söylemeğe mcc-Iburum maalesef! detil. Bu evin tek bir odasında oturuyoruz. Sizi oturtacak yerimiz yok da...
Hemen İçeriye girdi. Ev sahibesinden bir İskemle aJarak bahçeye İndirdi:
— Buyurunuz! dedi. Burada oturunuz da bir lskelme daha bulayım ve anneme haber vereyim.,.
Az sonra elinde bir iskemle, kırık dökük bir koltukla geldi. Birisine ben. diğerine prens Sa-bahaddinln kızı Bayan Fethiye oturdu. Koltuk da annesi İçin boş duruyordu.
— Anneme haber verdim! dedi. Biraz sonra İnecek. -Pek merak ettim. Annemle ne konuşacaksınız?..,
— Uğradığınız haksızlıkları, bugünkü hayatınızı, Ankaraya ne gibi bir müracaatta bulunduğunuzu kendisinden dinlemek istiyorum.
Gözleri dolmuştu... Yaşlar damlalar halinde yanaklarının üstünden aşağıya doğru yuvarlanırken :
— Haksızlık! dedi. Bunun hangi birini anlatsak acaba... Bugünkü hayatımız! Bir sefalet olduğu müşahede ediliyordur sanırım... Ankaraya müracaatımız! Varakı mlhrl vefayı kim okur kim dinler...
Biraz sonra prensin refikası Tablnâk hanım, merdivenden ağır ağır inerek yanımıza geldi ' ve uzun boylu konuştuk. Neler konuştuğumuzu da yarın yazarım.
Ccmaleddiıı BİLDİK
Emekli sandığı
2 yıl sonra aylık geliri 125 bin lira olacak
Ankara 10 (Akşam) — Emekli Sandığı tarafından memurlara verilen avans tedlyatı, bu İş I-çln tahsis edilen paranın bitmiş olmasiyle durdurulmuştu. Genel müdürlük, avanslardan her ay tahsil edilen taksitleri müracaat sahiplerine dağıtmağa karar vermiştir. îkl sene vade ile verilen avansların normal olarak İki sene sonra tahsili tamamlanınca sandığın aylık muntazam geliri vasati 125 bin lirayı geçecektlr.Sandığm bLr banka gibi çalışması için hazırlıklar yapılmaktadır 80 bin müracaat sahibinin muameleleriyle hâlen dört memur meşgul olmaktadır, İşlerin daha süratli görülebilmesi İçin yeni bir kadro yapılacaktır.
â 111 l
IBugün
Taksim Eczanesij
___________Açıktır.______|
| 1-tAFTANtN DEDİKODUSU
| 7W2Û/^Öj2 T5ûks
Horoz sıkletle Rolıert Ko- " hen Cezalı ve Şimalî Afrika şaıı.piyonu, Fransa İkincisi ve millî.
Tüy sıkletle GOI)İH I«A-t'Rİ 1950 Fransa Cetair şam-
piyonu.
Hafif sıkletle RAMOND GRASSİ Dünya ikimisl. Fransa 1950 şampiyonu ve millî.
Yarı orta sıklette JAK KANDI) milli olıtp Avrupa muhtelitinde yer almış ve A-nıerikada atlın eldiven müsabakalarına iştirak etmiştir.
Orta sıklette JAN LA LAL'-Nl müstemleke şampiyonu ve
Fransız amatör boks takı-milc birlikte bütün Dünyada meşhur Snanyör SAVİNYOK ve Fransız boks feedarsyonu mümessili RAT PATRONDUR da İstanbul'a geleceklerdir.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün resmi organı olan uoks federasyonunun yapmadığı bu gibi mükemmel organizasyonları boks ihtisas vc Elektrik klüpleri mükemmel bir şekilde başarmaktadırlar. Türk boksu için cidden sevinilecek bir olay.
..............I
SPOR haberleri
İKİNCİ Dünya savaşı g ile ikinci Dünya savaşı arasında merhum Küçük Kemalle Melihin atemdarlık ettikleri amatör Türk boksörleri son zamanlarda hayli ileri adımlar attıklarım üç se-nedenberi yapmakta oldukları temaslar ile İspat etmişlerdir.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün lüzumsuz müdahale ve kararları olmazsa dalla çok hamleler yapabilecek olan boks sporuna en büyük darbe, 1948 Londra olimpi-yadlanna Türk boksörlerinin göt ürülmemelerile vuruldu. Dîiblinde yapılan Avrupa boks şampiyonasında Halil ile Vural'ın elde ettikleri iyi neticeler, gerek Türk milli takım elemanlarının ve gerek boks
S.? ■ ■■■
ihtisas klübürıün İspanyol. İtalyan ve Avustruyalı boksörlere karşı çıkardıkları müsabakalar Türk boksu için birer iftihar vesilesidir.
Geçen hafta içinde Elektrik klübü boksörlerinin l'unanls-tanın en iyi boksörlcrile yaptıkları karşılaşma da buna bir delildir. Hele Avrupa amatör boks âleminde en birinci safı tutmuş olan Fransızların millî boks takımına dahil olmuş elemanlardan müteşekkil bir ekip boks ihtisas klii-bünün davetlisi olarak şehrimize gelecek, Spor vc Sergi sarayında Türk hoksörlerile karşılaşacaklardır. Gelecek Fransız boksörleri şunlardır:
Sinek sıklette JOZEL PE-REZ Fransa İkincisi, Llyon şampiyonu ve inilti.
Hulük SAN
Boksörlerimizden Halil Ergöniil
Pentathlon yüzme müsabakaları
İSTANBUL Yüzme İhtisas Kulübünün Pentathlon yüzme müsabakası 24 eylülde ; yapılacaktır. Müsabaka 100 M Ser. 100 M. sırt. 100 M. Kur 500 M. ser. ve 10 metreden atlama-I dan ibarettir ve bir günde bttl-i rllmesi şarttır. Bıı müsabakaya Haldun İşmen. Fikret. Süha Er-I ler. Suat Erler. Şükrü Bekan, I Mithat Candan, Nihal Taşde-mir, İsmail Kireççi. Ekrem JTe-nizman Iştlrâk edecekler ve aynı müsabaka ortalar, küçükler ve ı bayanle- İçin de yapılacaktır. | j Kanlıca İle Ortaköyde kulüp ı lokali arasında tertlb edilen Ö.5 • Km.İlk yüzme mukvemet yarışı
17 eylfıl pazar sabahı saat 10 da İcra edilecektir.
Bayramın dördüncü günü kulübün 1950 senesi birincilikleri Lldo’da saat 18 da tertlb edîle-çektir.
OTUZ SENELİK MASSÖR!..
M ATTUCHÎ, dünya şampiyonu Uruguvay takımı-
I nm massörüdür. 1924 te ve 1928 de Uruguvayhlar Olimpiyat şam piyonu oldukları zaman masaj yapan yine (Mattuchll idi. lfi?0 ’ senesinde Urugııvay takımı' dünya şampiyonu oldu. Ta- • kimin massörü aynı İdi. Bit ay evvel Uruguvay takımı Bre-
1 ziiyayı yenerek tekrar dünya I ı şampiyonu oldu, Uruguvay fut-I bole uların İn massörü vlne Mat-! tuchl İdi. Zaferlerle süslenen 30 senelik bir spor tarihi yaşıyan IMattuehhye ne mutlu!...
AMERİKALILAR (19) REKOR KIRDILAR!
BU yaz mevsimi muhtelif müsabakalara İştirak e-ı den Amerikalı yüzücüler şimdi-■ ye kadar (191 milli Amerika rekoru yapmışlardır.
VOTBOt MEVSİMİNE
Kulüplerimizin kadrolarına bir bakış
Beşik taşın kaybettiği Şükrü
YENt futbol mevsiminin ay sonunda açılacağı kati surette belli oldu. Kulüpler harıl hani hazırlık yapmakta ve dişlerine kestirdikleri nispeten zayıf takımlarla karşılaşmaktadırlar. Bu arada sürprize benzl-yen bazı neticeler alındı ise de bunlara bakarak hüküm yürütmek doğru olamaz. Çünkü 13ml üzerinde bu karşılaşmalar hazırlık maçlarıdır. Takımlarda ilk defa oynıyatı elemanların arkadaşlarına alışması için, aksadığı halde oynamasında tsrar edilir ve daha buna benzlyen birçok teknik İşler bu hazırlık maçlarında alman neticeleri takımın kudreti hakkında bir kıstas olarak ele almamıza İmkân bırakmaz. Takımlarımızın esas kuvvetleri ancak lig maçlarında belli olacaktır Yalnız şimdiye kadar yapılan kulüp faaliyetlerinde Vefanın eskisine nispetle blı hayli gelişmiş olduğu gözümüzden kaçmadı. Ve öyle tahmin ediyorum kl Yeşilbeyazlılafr bu mevsim Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüplerine ciddi bir rakip olarak gözükeceklerdir.
Başta giden kulüplerimizin kadrolarında esaslı bir değişiklik olduğu İddia edilemez. Transfer ayında ortalık birbirine girdi. Kulüp idarecileri oyuncu alışverişi yüzünden yekdiğerinin kaiblnl kıracak hareket-
Yazan: Şazi TEZCAN
lerde bulundularsa da fiiliyat sahasında bunun müspet tesirlerini göremedik. Takımlar yine eski tas eski hamam. Geçen gün Fenerbahçe, Adaleti 1-0. o da penaltıdan yaptığı golle kazandı. Başka tarafla İşim olduğu İçin gidemedim. Fakat ertesi gün gazetelerde çıkan lakımı okudum. Yine Ahmetli, Fikretli, Kamilli, Muzdatlı. yani eski kadroyu aynen muhafaza eden ekip. Bir değişiklik kaleci Şalaplde. O da geçen mevsim sonunda Fener takımında oynamağa başlamıştı.
Beri tarafta Beşiktaş aynı eün iki takım birden çıkarmış, birinde Elektriğe karşı mağlûb olmuş. diğerinde Beyoglusporu mağlûb etmiş. Onda değişiklik biraz fazla. Geçen mevsim oy-
Fenerbahçenin sevgilisi Lefter
dolayıslyle sıkı çalışma neticesinde liglere diğer takımlarımızdan daha fazla hazırlıklı gerecekleri muhakkaktır. Takımda solaçıkta Vefalı Bülent, müdafaada eski Necml. sağaçıkta Hikmet oynıyaeaklar Bakalım bu ufak tefek değişiklikler birinci kümenin kuvvet muvazenesi üzerinde bir tesir yapacak mı? Bunu bize ancak lig maçları gösterecek.
Amerikanın tanınmış kadın tenisçilerinden Gusste Morau
MtrC&zfcc- : tyafyast t ÂDİL ûİRAV
İAAEŞHUR TWISIZ TENİSÇİSİ
Gussie Morau’nun hususiyetlerinden biri de korta çıkarken kulla d ılığı orijinal kıyafetlerdir.
D AĞCILIK klübü önümüzdeki hatta İçinde ufak çapta yen! bir turnuva tertip etmektedir. Bu turnuvaya Paris tenis klübünün en kuvveti! oyuncularından (Bo-rotra), (Dubuc) ve (Kermadecl iştirak edeceklerdir.
Fransanın bu üç namlı tenisçisi İle bizim çocuklar üç gün sürecek çeşitli müsabakalar yapacaklardır. 19 eylül sah günü başlıyacak olan maçlara çarşamba ve perşembe günleri devam edilecektir.
Fransız takımı Atinadak! maçları mütaakıp Yunanlstan-da bulunan bizim tenisçilerle beraber uçakla şehrimize gelmiş bulunacaktır.
On beş gün evvel beşinci ts-
tanbul enternasyonal turnuvasını kazanan İtalyan (Cucelll) yİ geçen mevsim kapalı sahada mağlup eden (Borotru) nın ka-rlyert bütün Dünya tenisçilerine örnek olacak derecede parlaktır.
sporcu Türklyeye İlk defa gel-
t Borotra i bugüne kadar 159* defa Fransa şampiyonu, (201 kere İngiltere şampiyonu, İki defa Amerika, üç defa Avustralya şampiyonu olmuştur. Elli yaşında olmasına rağmen şimdiye kadar genç ve tanınmış bir çok tenisçileri mağlûp eden bu eşsiz sporcu Dünyanın en mukavim atleti olarak şöhret bulmuştur.
Mübalâğaya kaçmadan denilebilir kl şimdiye kadar bu derece şöhret yapmış yabancı bir
mektedir. Spor ve tenis meraklılarına böyle bir tenisçiyi görmek fırsatını veren Dağcılık klübünün bu teşebbüsünü çok yerinde buluyoruz.
(Borotra) ile beraber şehrimize gelecek olan diğer Fransız oyuncusu (Dubuc) yine Fran-sanın kuvvetli tenisçilerinden olup 1946 da Wlmbledon şampiyonluğunu kazanan iPetral yı ve (Bergeiinı I mağlup etmiştir. Takımın üçüncü oyuncusu (Kermadec) e gelince: Geçen senek! tasnifte Fransanın sekizinci oyuncusu olarak şöhret yapan bir tenisçidir. Fransız takımına karşı koyacak Dağcılık klübü oyuncuları En es, Su-zan. Behbut. Nazml. Fehmi vc arkadaşlarından seçilecektir.
Fransız bok'
sörleri bugün geliyor
Boks İhtisas Klübü tarafın-
Her gün biraz daha nigunlaşaa Fenerli Kâmil
Fenerin kaybettiği Bülent
nıyan tstanbulsporlu Kâmil, tamiri! müdafi Kemal, solaçık İzmirli Cihat ve Ankarah Recep... Bu arada Ankaradan getirttikleri Recebi çok methettiler. Beşiktaş bu sene eskisine nazaran daha çok çalışmak mecburiyetindedir. Çünkü hü-' cum hattından Şükrü ve Bülent I gibi kıymetli iki oyuncuyu kaybetmiş vaziyettedir.
I GalatasaraylIlar hâlen Lon-drada bulunuyorlar. Bu seyahat

Bu hafta İstanbula gelecek olan meşhur Borotra küçük hayranları arasında
Kadın tenisçilerimizden Bn. MuallA
Şükrünün ayrılmasından evvelki Beşiktaş takımı
Fenerbahçe takımının 1950 başlarında çekilmiş bir resmi
dan çağırılan Fransız amatör boks takımı bugün uçakla Pa-rlsten şehrimize gelecekler v» ilk karşılaşmalarını önümüzdeki çarşamba gecesi Spor ve Sergi sarayında Boks İhtisas Klübü bok-örlerlle yapacaklardır.
Vefa kupası turnuvası maçları
Vefa klübü tarafından tertip edilen Vefa kupası ikinci hafta maçları 17/9/950 pazar günü Vefa stadyomunda saat 35 - 17 Kurtuluş - Alemdar, 17 - 19 Un-kapnnı - Vefa arasında oynanacaktır.
a
1QRfl maç’an 30 eylül cumartesi günü başlı yaraktır. Bölgede toplanan
I w klüp temsilcileri anlaşma suretiyle maç fikstürünü tertib etmişlerdir. Bazı klüpler, fikstürün kur'a ile tertib edilmemesine itirazda
Birinci hafta
Cumartesi:
Vefa — Beykoz Galatasaray — Kasımpaşa Pazar:
Beşiktaş — Emniyet Fenerbahçe — İstanbulspor İkinci hafta
Cumartesi:
Galatasaray — Em Diyet Beşiktaş — İstanbulspor Pazar:
Beykoz — Kasımpaşa > -
Fenerbahçe — Vefa tJçiinoü balta .
Cumartesi:
Galatasaray — İstanbulspor
re maç fikstürü şudur: Fenerbahçe — Beykoz Pazar:
Emniyet — Kasımpaşa Beşiktaş — Vefa
Dördüncü hafta Cumartesi; Beşiktaş — Beykoz Fenerbahçe — Kasımpaşa Pazar:
İstanbulspor — Emniyet Galatasaray — Vefa
Beşinci hafta Cumartesi:
Beşiktaş — Kasımpaşa Vefa — İstanbulspor Pazar:
bulunmuştur. Birinci dev-
Fenerbahçe — Galatasaray Emniyet — Beykoz
Altıncı hafta Cumartesi: Fenerbahçe — Emniyet Vefa — Kasımpaşa
Pazar:
Beşiktaş — Galatasaray Beykoz — İstanbul* por
Yedinci hafta
Cumartesi:
Galatasaray — Beykoz Vefa — Emniyet
Pazar:
İstanbulspor — Kasımpaşa Beşiktaş — Fenerbahçe
17 Eylül 1950
AKSAM
1 A
Sahife 7
fSSS I Aşk tedavisi
Mimar Bob, pratik fikirli ve akıllı bir adam olduğu için kadınlarla düşüp kalkmaktan «>n derece çekinirdi. Arkadaşlarını, salonların canlı kukJalarlyle kâh hazin, kâh gülünç maceıa-lannı gördükçe nefsine bu derece hâkimiyet kudretini verdiğinden dolayı Allaha şükrediyordu. «Aşk* kelimesini duydukça, kalbini bu âfetten korumak istiyormuş gibi, ceketini sımsıkı ilikliyordu.
Fakat o da erkekli ve geçici aşk maceralarına İhtiyacı vardı. Pratik fikirli ve dûrendlş bir adam olduğundan, bu geçici ma ceraları İçin kendisine temelli yük olmıyacak kadınlan seçerdi. Hafifmeşrep bir kadınla münasebet tabiî sürekli olamazdı.
İnsan, karşısındaki kadının ne olduğunu bilir ve en nihayet kendisine birkaç Ura daha pahalıya malolabUlrdl. Fakat Bob. buna hiç aldırmazdı. Çok para kazanır, ve sevkı için masrafları düşünmezdi. Mimarın hayatı, böyle akıp gider, sık sık metres değişllrir ve sağlam bir kafa İle vaktini İşlerine hasr ve tahsis ederdi.
Son zamanlarda Lola namında uzun boylu, cazibeli, vücudu bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi son derece mütenasip, yeşil gözlerinden sihir ve füsun akan güzel bir kadınla tanışmıştı.
Lola, bir operet trupunun ü-çûncü sınıf artistlerlndendt. Fakat dediğimiz gibi güzel olduğu için birçok erkekleri peşinden sürüklemişti.
Bob, bu kadınla, gezip eğlenmiş, sahneye koyacakları müzikli yeni temsile lüzumlu tuvaletleri için epey para harcamıştı. Su münasebet. İnkıtaa uğramadan devam edip gidiyordu.
Fakat mimar, günün birinde, bu sergüzeştin lüzumundan fazla sürdüğünü anladı. Kadını başından defetmek zamanı gelmiş, hattâ geçmişti bile. O gece bir eğlence yerinde viskilerini İçerlerken lüzumundan fazla bir nezaketle genç kadına bu alâkayı kesmek hususundaki niyetinden bahsetti. Esasen kadına geçici bir arkadaşlıktan başka bir şey vadefmemlştl, Beraber geçirdikleri tatlı saatlerin bir hâtırası olarak İstediği hediyeyi almak İçin kendisine ertesi sabah külliyetli bir para göndereceğini, izzeti nefsini kırın lyac ak tatlı bir lisanla söyledi.
Lola, bu sözlere İtiraz etmedi, vakurane bir eda ile hediye İstemediğini söyllyerek yeşil gözlerinden akan iki damla yaşı mendiliyle sildikten birkaç saniye sonra mihaniki bir surette gülümsedi. İlk defa ikinci bir viski ısmarlıyarak içtikten Sonra mimara, saf ve masum kal tileri çamurun içine atan bugünkü sosyeteden acı şikâyetlerde butundu.
Bob. bu sözlerden çok müteessir olduğu için, o gece hiç uyu-yamadı. Ertesi günü temdi provasının sona erdiği saat 1 de o-tomoblllyie tiyatroya uğnyarak genç artisti alıp götürdü.
Aradan beş ay daha geçti, bu müddet zarfında mimar, sıkletinden 2.5 kilo kaybetti. Korktuğu başına gelmiş, Lolaya a-damakıih vurulmuştu. Bu sev-1 giden nasıl kurtulacağını sormak için ruh doktoru olan bir arkadaşına başvurdu. Doktor, hiç tcreddûd etmeden:
— Derhal başka bir kadınla münasebet kurmalısın, çivi çiviyi söker, diye bir ata sözü vardır. Ruh hastalığı olan aşkın da tedavi çaresi budur; dedi.
O gece Bob, arkadaşının tavsiyesi üzerine, aynı operette oy-nıyan Rena*ya randevu verdi; bu. sanat, müzik ve şiirden an-lıyan münevver bir kızdı. Fakat genç kız. ruhunda büyük bir boşluk hissediyor, nefsine lâyık bulmadığı bir hayat sürdüğü I-çln kendini bedbaht addediyordu. Rena'ya göre artistlik iyi bir meslekti. Fakat aldığı ücret, İhtiyaçlarını temin etmediği I-çin «kendilerinden hiç hoşlanmadığı muhtelif pereatlşkftrları-nın tekliflerini* kabule mecbur kalıyordu.
Bob. ilk andan İtibaren Rena-yı sevdi. Rcna İle beraber bulunduğu zamanlar, Lolaya mühim bir işi çıktı diye bir yalan umduruyor, Llola ile beraber kaldığı geceler de Renaya acele bir plân hazırlamak İçin bürosunda çalışacağını söylüyordu.
3
Mimar, bu ikiz aşktan kurtulmak İçin üçüncü bir münasebet kurdu. Rula Ue tanıştı. Rula, mimarın kalbini kasıp kavuran canlı bir volkandı. Tabii bu güzel kadın da mimarın metresleri kafilesine katıldı. Bobun dördüncü m&şukası Flfl namında son derece hisli ve zarif bir kızdı. Ailesini geçindirmek İçin bir büroda çalışıyordu. Mimarı çıldırasıya sevdi; mimar, geç kaldıkça baygınlıklar geçirmeğe, şiddetli kıskançlık sahneleri yapmağa başladı.
Bobıın hayatı, cehennemi bir hal almıştı. Bunların başından atabilmek İçin birkaç metres daha tuttu. Fakat hayatı düzeleceğine daha ziyade fenalaş-mıştı. Evj, bürosu, metreslerinin şiddetli kıskançlık sahneleriyle çınlıyor; telefonu durmadan çalıyor; müracaat sahiplerin! kabul İçin fırsat ve vakit bulamıyordu. Fakat müracaattan kabul etse bile nasıl intaç edecekti? Not defteri, metreslerine verdiği randevu saatleriyle dolu İdi, boş bir dakikası hile yoktu.
Mimarın İşleri kesildi, uykusu Iştlhası kaçtı, paralan suyunu çekmeğe başladı. Gözlerinin etrafı morardı. Eczanelerin tartı Aletleri, durmadan kilo kaybettiğini, vücudunun eriyip bittiğini gösteriyordu; bir gece intihar etmeği düşündü. Fakat tam o esnada muavini Keti bürosuna girdi.
Keti, takriben 26 yaşlarında ağır başlı, vakur, cidden sevimli, mimar mektebinden mezun bir kızdı; bir ressam veya heykeltıraşa model olabilecek dere-1 cede güzeldi.
Keti, tatlı sesiyle mimara: |
— Bir emriniz var mı? artık 1 geç oldu; diye sordu.
Bob, İlk defa gözlerini kaldırarak kıza baktı. Mimar, «vurulurum» korkusiyle o güne kadar Ket İye bakmaktan çekinmişti. O da tatlı bir seslet
— Evet size şiddette İhtiyacım var matmazel! Zevcem olmağı kabul etmezseniz, İntihar edeceğim. Şimdi bunu düşünüyordum.. cevabını verdi.
Keti, sevinçli bir hayretle sordu:
— Ne dediniz? Fakat siz beni düşündüğünüzü bugüne kadar ihsas etmediniz ki...
— çabuk bana cevap veriniz matmazel! Edebiyatı bir tarafa bırakalım. İkimiz de pratik insanlarız. Teklifime ne cevap ' vereceksiniz. Evet mi, hayır mı?
— Evet!
Bob. bu cevabı alınca Kelly! kollan araşma aldı, O gece kurtulmuş ve hakiki saadeti tatmıştı. Ertesi sabah da metreslerine. nişanlandığı İçin artık kendisini rahat bırakmalannı telefonla söyledi.
Çeviren: A. HİLÂLİ
BULMACA
I 1 1 ♦ 0 A 1 8
1 1 1 ı 1 1 ı 1 1 ilil 1
1 i 1 1 1 1 1
ı ■' ı : ■ 1 1 1 1 II
■ ı ı ■ ı II Bili
1 1 1 ■ I I
1 ■ 1 1 1 1
1 1 I 1 1 !■
Soldan 1 — Telslı ölcölerln-
d(fi. 3 — Bir (Ut kahr*m*n. 3 — Büyük adamlar* yapılan »on maraslm dekoru. 4 — Bir *onı - Terai kamara. S — İftihar vesileleri. 8 — tersi hamsidir - ? — Cin de-
ğil - Terai tatlı beli. 8 — Adalet tahıbl - Altın. 0 — Bir hart - Boj ■ezen. 10 — Bir cin* el₺!*e boyası.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Tanı dik's maklneal parçalarından - Hırs, 2 — Sakin olan. 3 — Terai bir cırt koyum. * — Bajına «S* celine evin bir kıa-mıdır - İskambilde bir kâŞıl - Kırının, 8 — EJlene hayatı -Vidanın b»T. S — Eakt mekteplerden - Minarede okunan. 1 — Isıtma lerUbaV. 8 — Tersi bir cin* toprak - COsterme veya marka.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — Bajbakan, 3 — Eğilmedi, 3 — Şafaklar. 4 — AkapM S — Ön. II. • — Zail, Kn. î _ otlama. 8 — Talr. Cır. S — Urtabajı. 10 — Ejina*.
Yukarıdan »sağıya I — BetyOzotuı, 2 — Ağa. Nala». 3 — Şif». ilil*. 4 — Blakılaray, S — Amkat. Bl. 8 — Kelo. Kaçan. 7 — Adalar. Isa. S — .Vira rirıs.
Çocuk hekimi dokıoı
Ahmet Akkoyunlu
faklım - İnlimhane
Palss Tele fon:
Sebep aramaca. Hakikat tecelli eder.
İstanbul Filarmoni Derneğinden
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğünden
1 — İstanbul Teknik Üniversitesinin inşaat Mimarlık. Makine ve Elektrik fakültelerine öğrenci adayı kaydına 18 Eylül 1950 Pazartesi günü saat dokuzda başlanacak. 7 Ekim 950 cumartesi günü saat on üçte sOn verilecektir.
2 — Öğrenci adayları üniversiteye verecekleri dilekçede gireceği fakülteyi yazacaktır. Muhtelif fakültelerden tercih ettiği fakülte birden fazla ise her fakülte İçin ayrı dilekçe verilecektir. Dilekçe formüleri üniversiteden alınacaktır. î. T. Ü. ye aday yazılma harcı her fakülte için bir Uradır.
3 — öğrenci adaylarının üniversiteye verecekleri belgeler şunlardır:
1) Olgunluk diploması veya buna eşitliği tasdik edilmiş belge.
2) Kimlik cüzdanı veya tasdikli sureli. (Yabancı devlet tabiyetlnde olanlar için oturma belgesi veya tasdikli sureti.)
3) Lise olgunluk imtihanı verdikten sonra İki yıl geçmiş olan öğrenciler için İyi hal belgesi.
4) Etrafı için tehlikeli ve bulaşıcı hastalığı olmadığına dair sağlık raporu. (Üniversiteye öğrenci yazılanlar ayrıca özel bir sıhhi muayeneye tabi tutulacaktır.)
5) Aşı kâğıdı.
8) 12 adet 3X4 boyunda cepheden alınmış ve zamanla bozulmayacak şekilde fotoğraf.
4 — Her fakülteye alınacak talebe sayısı ayrıca üniversitede ilân edilecektir.
5 — Fakültelere yazılan namzet sayısı tesbit ve lifin edilecek miktan aşarsa talipler arasında şartlan aynca ilân edilecek şeklide bir tercih yoklaması yapılacaktır.
6 — öğrenci adaylannın doldurması gerekil formülerler
t. T. Ü. öğretim bürosundan temin edllebUlr. (12778)
Zarf yaptırılacak
Maliye Bakanlığından:
Devlet Daireleri İhtiyacı İçin sarf ve Bant kâğıdı ile sandığı depodan verilmek ve günde yüz bin adet teslim edilmek şartlle 4J92.000 adet 12,5 x 18 eb'adında posta zarfı yaptırılacaktır.
LsteklUerin 643 lira 80 kuruş teminat parası ile birlikte 18 Eylül 1950 pazartesi günü saat 14 te Beşiktaş'ta Devlet Kâğıt deposunda hâzır bulunmaları. (12212)
İstanbul sular idaresinden
idare İhtiyacı için muhtelif ebad ve miktarda düz manşon salın alınacaktır. Manşonların teslim müddetinin kısalığı tercih sebebidir.
Şartnamesi bedeli mukabilinde İdareden temin edilebilir. İsteklilerin, teklif bedellerinin^ 7.5 ğu nlsbetlnde yatıracakları teminat makbuzlariyle şartnamesi dairesinde hazır Uyacakları teklif mektuplarını en geç 27/9/950 çarşamba günü saat il e kadar İdare muamelât dairesine vermeleri. (12617)
Cr4(2rk(2SC(2 SQL>i/c/İ, ve Ş^ünyan/n ka/birti kazand.
9 Eylül 1950 cumartesi günü ekseriyet hâsıl olmaması dolayısile toplanamıyan genel kurul 21 Eylül 1950 perşembe günü saat 18 de Dernek merkezinde ıSakasellm sokağı No, 3, Beyoğlu, ekseriyete bakılmaksızın toplanacktır.
Sayin aslî âzamızın teşrifleri rica olunur.
DİKKA T. kaleli iler Amer iladan yeLan, (Şcc/cr) aynandan, ImaL vdilmîftîr- .....
HELLENİC LINES Ltd. NEW-York - İSTANBUL -NEW-YORK
19 Eylûl'de limanımızda beklenen
HELLENİC STAR Vapuru
20 Eylûl'de
N E W - YORK
İÇİn eşyayı ticariye alarak hareket edecektir. Fazla tafsilât için Galata Veli Alemdar Hanında umumi Acenteleri
S. TOPER et Co Vapur Acenteliğine müra-
caat. Tle: 41929 BBM
DAVET
Güde ve Ayvat köyleri yardımlaşma cemiyeti başkanlığından:
Cemiyetimizin senelik umum! heyet toplantısı 24/9/950 pazar günü saat 15 te Galata Yağka-panı Kasap hanında yapılacağından üyelerin teşrifleri rica olunur.
Gündem:
1 — idari, mal!, mü ra kip raporlarının okunması.
2 — İdare heyetinin İbrası.
3 — Yeni İdare heyetinin seçimi.
Mahkeme, tapu, icra ve noter iânları
Bedelleri tiussul şahıslar tarafından ödenen mahkeme, İcra, tapu ve noter lifini an gibi ream! İlânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya • AKŞAM» idaresi tarafından kabul edilmektedir.
YÜZÜNÜZ ÇAMAŞIR DEĞİLDİR^
Birçok bayanlar yüzlerine beyaz sabun W kullanmokla, kendi
güzelliklerini kendi | elleriyle bozmaktadır-
l lor. Kirli çamaşıra ve
|k bulaşığa kullanılan
|b beyaz sabunla yüzüj
F nüzü yıkamamaksınız.
Günlük tuvaletiniz için hususi surette | imal edilen
» Bol köpüklü- Nefis kokulu
Tuvalet sabunu 100 da 100 saftır.
SATILIK DOKUMA ve MASURA MAKİNELERİ
İşler vaziyette muhtelif enlerde armürlü ve armürsıiz dokuma tezgâhları ve bütün yedekleri İle birlikte 3 adet 20 şer İğlik Leesona markalı masura sarma makin ası gayet ehven Hatla satılıktır. Görmek ve konuşmak İsteyenlerin Kazhçeşmede Mensucat Santral T. A. Ş. tine müracaatları. Telefon: 16 - 43.44
LEYLİ TALEBELERE MAHSUS BEYAZ EŞYA 5EREİ5. 7AHARİADİ
i ETERİ —.
Aile BlçkJ - Dikiş Turdu talebe kaydına başladı
Yıllarca Yur d İdare etmiş olan NİMET ERİM, tecıübesi I ve en ileri metodu İle biçki, dikişi talebesine kolaylıkla öğ- I relLr. Milli Eğitimden tasdikli diploma verilir. Adres: Be- K şlktaş - ş&lr Nedim caddesi No, 83. Başaran Ap.|
İstanbul Belediyesinden
Belediye Emlâk ve Kamulaştırma Müdürlüğünde açık bulunan 20 Hra asil maaşlı memuriyetler İçin harlçde de vazife görmek üzere eylemli askerliğini yapmış İlse mezunu erkekler arasında müsabaka Ue memur alınacaktır.
Yazılı İmtihan 19/9/950 salı ve sözlü imtihan da 20/9 950 çarşamba günleri saat 14 de Belediye binasında Genel MecU* salonunda yapılacaktır.
30 yaşını geçmemiş taliplerin Belediye Başkanlığına hitaben yazılmış birer dilekçe lle tahsil belgesi, nüfus cüzdanı, askerlik terhis vesika^ ve dört adet en son çekilmiş 4.5 x * ebadında fotoğraflarla birlikte 18/9/950 pazartesi gününe kadar Zat işleri Müdürlüğüne müracaatları İlân olunuı (12743)

Eıi’sa, kendileri de güzel olduk-iaynı evdeki kedinin yavrularına larının pekala farkında. Dör- gösterdiği yakınlık yüzünden resimdeki. Buldoğ da, şefkat rekorunu kırmıştır.
AKSAM
YANDAKİ ve aşağıdaki resimlerde kedilerle köpekleri görüyorsunuz. Sağ taraftaki ı:edi, Şikagodakl bütün kediler arasında talihsizlik rekorunu kırmış bulunuyor. Zavallının bütün suçu Adolf Hitlere ben-I zem esin den ileri geliyormuş. ; Bunu bir nevi siyasi suç sayanlar, onu «Hayvanları himaye yurduna. kabul etmek İstemedikten başka hudut dışına sürülmesi İçin teşebbüse bile girişmişler. Nihayet kimsesiz hayvanları hiyamestne almakla 1 meşhur İhtiyar ve zengin bir dul, bu zavallı kertlye de sahip çıkarak onu sürünmek ve hudut dışı edilmek tehlikesinden kur-
KİNCİ resimde derin derin uyuyan bir köpek görüyorsunuz. Kendisi dişidir. Adı da Dorelta. Bütün korkunçluğuna rağmen çok uysal bir hayvan. Buna rağmen aynaya kafiyen tahammülü yokmuş. Yüzün» ayna tutulduğu zaman fena halde havlamağa ve etrafına aldırmağa başlıyormuş. Doret-a, San Franslsco sergisinde yapılan köpekler arası bir müsabakada çirkinlik rekorunu . kırmıştır.
S E ÇÜNCÜ resimdeki kediler Londradâ. yapılan bir müsabakada güzellik rekorunu kırmışlardır. Bunlar mavi tüylü İran kedisiymiş. Fotgnratçının karşısında aldıkları poza bakı-

Zekânın Azlıâı
Gazete sütunlarını dolduran ölüm ve yaralama hadiselerinin yüzde doksanını mahiyet itibariyle otomobil kazaları teşkil ediyor. Buna sebep olarak fazla sürat nispetinde yolların bozukluğunu da pekâlâ , _gösterebiliriz. —. J
nccek de, ^onra yol açılacak.
Bu vesileyle çok dikkate -şayan bir rivayeti hatırlamak hiç de fena olmıyacak. Vaktiyle zengin Amerikalılardan biri İstanbul! gelmiş. Otomobil ile şoförü de beraber. Fakat araba rıhtımdan çıkarak şehrin sokaklarına daldıktan beş dakika sonra şoför efendisine dönerek özür dilemiş; «Beni affedin Sir, bu caddelerde insan kaalil olmadan otomobil kullanamaz.» Amerikalı şoföre yüzde yüz hak vermek lâzımsa bizim şoförlere yüzde bin hak vermek lcabedlyor. Sürat bir tarafa, bu bozuk yollarda vuku bulan kazaların bütün günahı belediyenin boynuna.
Ü günün dinamik adam», «erişir menzili maksuduna aheste giden» atalar sözü ile çimdi alenen alay ediyor, tnsan bir şeyle alay ettiği vakit, bu şeyin ister İstemez aksini yapmak mecburiyetindedir. Onlar da öyle yapıyor. Çılgın bir sürat... Kırılan kollar, patlayan katalar, parçalanan otomobiller-. Gideceği yere bir an evvel varmak için altındaki kamyonu, motosikleti deli gibi sürenler gerçi bir an evvel varıyor... Fakat hedefe değil, öbür dünyaya. Kendi gittiği yetlşmiyormuş gibi ara yerde müşterisiyle, piyadeleri sürükleyenler de var. Biz, mütemadiyen tekerrür den kazaların sebebini, sokaklarımızın caddelerimizin darlığı ve bozukluğu ile izah ediyoruz. Halbuki kazaların yegane sebebi yersiz ve luzumsuz sür attir. Aksi halde Avrupa İle Amerikanın geniş ve muntazam caddelerinde hiç kaza olmazdı. Yandaki resimler bunun tamamlyle aksini ispat ediyor. Birinci resLm. Müthiş bir çarpışmadan sonra, çarpışan arabaların hali. İkinci resim,. çarpıştıktan sonra tutuşan İki araba. Bir tanesi alevlerden kurtulmak istercesine havaya fırlamış. Üçüncü resim; Öyle bir kaza kİ, otomobilin parçalarını' bile birbirinden ayırmak mümkün değil artık. Dördüncü resim: Olan oldu bir kere. Son pişmanlık fayda vermez. Sabaha kadar oturup düşünsen yine de kıymeti yok. Beşinci resim: Yersiz bir telâşla, lüzumsuz bir acelenin sebep olduğu acıklı netice. Altıncı resim: Bir çarpışma daha... Arabalar parçalanmış, içindekiler de hurdahar olmuştur. Şimdi zabıt tutulacak, haklı haksız aranacak, şahitler dlnle-

Comments (0)