POP
V. „ BUGÜN Q 6 İNCİ SAYFADA
AKŞAM
Fiatlerlnde görülmemiz
I İRİ 171 lltf ç,rt *ak* p*»aB lir* UVULLUh Pijama 9,75 >
Eminönü Nimet Abla
sırasında No. 7
M. K, M.
PAZAR İS Aralık 1949
Amerika, Atlantik
paktı memleketlerine
yardıma başlıyor
Fransız Dışişleri Bakanı, Almanya’nın silahlandırılmasının aleyhinde olduğunu söylyor Paris 18 (R) — Bir Fransız sözcüsünün haber verdiğine göre, Amerikanın Fransaya yapacağı askeri yardım hakkında tanı sChlaşma olmuştur. Sözcü: «Bizi güç duruma sokacak şartlarının hepsinin kaldırılmasını temin ettik» demiştir.
Atlantik Paktına dahil diğer memleketlere de askeri yardımda bulunmak için bu hükümetlerle Amerika arasında görüşmeler oluyor. Bu görüşmelerin neticesinde iki taraflı anlaşmalar yapılacakuır.
Almanya silâhlandırılacak mı?
Paris 18 — Almanyanın silahlandırılması meselesi etra-1 fında münakaşalar devam ediyor Fransız gazeteleri ve bükü-met adamları bunlara şiddetle|
Fransız Dışişleri Bakanı Scbumann
I muarızdırlar. Bunlar, Almanya-
«Almanyanın yeniden nması şimdiki mevzilerinde kalması İçin Sovyet Rusyanın eline bir bahane vermiş olacaktır, Bu ise. sorumluluğa üzerimize yüklenecek yeni bir gerginlik yaratacaktır.»
Avrupanın AlmanyaSız teşkil edllemlyeceğlne ve Fransız -Alman yakınlaşmasının mümkün olamıyacağmı kaydeden Fransız Dışişleri Bakanı, İki millet arasındaki barışmanın. Almanyanın yeniden sllâhlan-maslyle temin edllemlyeceğt kanaatini İzhar etmiştir.
silâh-
Sahibi: Ifecmedffln Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaam,
First Vienna 3 - Fenerbahçe 3
i
Düukü maçtan heyecanlı bir safha: Fenerbahçenin bir hücumu [Yazısı İkinci sahifemizdej
[Maça ait diğer resimler 8 İnci sahifededir]
Askerlik müddeti
Taksim gazinosundaki hâdise nasıl oldu
Tabancasını çekerek ateş eden adam yarın adliyeye verilecek
Dün akşam saat 23 sularında, Taksim Belediye Gazinosuna bir müşteri geliyor. Hüsnü Kayalı adındaki bu müşteri, büyük, salona giriyor, bir müddet ayakta durarak oturacağı yeri İntihap ediyor.
Hüsnü Kayalı, masalardan birine geçip iskemlesine oturduktan az sonra karşısına gelen garsona yemek yiyeceğini söyII.yerele bir şeyler ısmarlıyor.
Garson, on beş dakika sonra elinde yemeklerle gelirken, Hüsnü Kayalı ayağa kalkıyor, cebinden çıkardığı tabancası-lle ateş etmeğe başlıyor. Üçüncü kurşunun patlamasından sonra:
— Vuruldum! diye bir çığlık duyuluyorsa da Ali Kayalı aldırış etmiyor. Dördüncü ve beşinci kurşunlan da patlatıyor...
— Vuruldum! diye bağıran, gazinoda garson yardımcısı 18 yaşlarında Haşan Turunçtur. Garsonlar yaralının yanma koşarlarken Hüsnü Kayalı, masadan ayrılarak kapıya doğru koşuyor ve teri süratle atlıyor;
— Çabuk Fakat bu
yalının arkasından koşan diğer garsonlarla kapıcı, taksi şoförüne hareket etmemesini, otomobile giren adamın hâdise çıkardığını, kaçmak istediğini söylüyorlar.
Hüsnü Kayalı, hemen otomobilin kapısını açarak asfaltta koşuyor ve geziye giriyorsa da garsonlar peşini bırakmıyorlar, ve nihayet kendisin! yakalıyorlar.
Yaralı Haşan Turunç
Bir taraftan A|| Kayalı, yakalandığı yerden tekrar Taksim Gazinosuna getirlledtırsun diğer taraftan da yaralı Haşan Tııruncün hastaneye kaldırılmasına çalışılıyor. Kurşun, Hasnmn sağ koluna girmiş
ve öbür Varırından çıkmıştır Derhal bir otomobile alınan
Haşan, tedavisi yapılmak üzere tur.
Gümüşsuyu hastanesine kaldırılmıştır. Kurşun, kol kemiğini zedelemediği İçin yarasının e-hemmlyetll olmadığı, kısa zamanda kapanacağı anlaşılmıştır.
Hüsnü Kayalı kimdir?
Yakalanan Hüsnü Kayalı, Balurköyde Zeytinlik mahallesinde Kürkçü sokağında 8 numaralı evde oturan vc müteahhitlik yapan 30 - 35 yaşlarında biridir.
Yapılan tahkikatta, Taksim Gazinosuna gelmeden başka bir yerde rakı içtiği ve kendisini bilmeyecek derecede sarhoş olduğu anlaşılmıştır.
Yarın adliyeye teslim edilecek olan Hüsnü Kayalı hakkında polisçe tahkikata devam edilmektedir.
Hâdise gazinodaki müşteriler arasında telâş ve heyecanı mucip olmuş, eğlenmeğe gelenlerden bir çoklan, gazinoyu ter-ketınfşlerdir.
Türk - Yunan
futbol hâdisesi
Milletlerarası federasyon ihtilâfı halletti
indiriliyor
Millî Savunma
Bakanının demeci
Emeklilik kanununun orduda tatbik şekli - Yedek subaylık
Şehrimizde bulunan Milli Sa-
Paris 17 (AP) — Milletlerarası Futbol Federasyonu İcra Konseyine, Türk ve Yunan Fut- vunma Bakanı Hüsnü Çakır, E-bol Federasyonları arasındaki mekllllk Kanununun ordudaki bir ihtilâfın. Milletlerarası Fut- tatbik şekil hakkında izahat Ls-bol Federasyonu Başkanı Jules tiyen gazetecilere şunları söyle-Rimet'nln müdahalesi üzerine, mlştlr: dostane bir esasa göre halledil-I (_ bu kanunun hükümleri, dlğl bildirilmiştir, | Milli Savunma Bakanlığınca da
Bilindiği gibi bundan bir ordunun esas usullerine tevfl-müddet evvel iki memleket ara- kan Yüksek Askeri Şûraca ve-sında milletlerarası bir futbol bir kararla tatbik edll-
turnuvasmı rnütaakıp ciddi bir mettedir. Bu karar, üst rütbeye anlaşmazlık vuku bulmuştu. Her yıikselmiyeceklerl tahakkuk e-ikl memleket federasyonları, den albaylardan yaş haddine gelecekte bu gibi hâdiselerden ' ‘ kaçınmayı vadetmlşierdlr.
Üsküdarltların istediği
950 yılında gelir vergisi nasıl üdenecek?
Gelir Vergisi memur maaşlarında 1351 yıli Martından itibaren tatbik edilecek

lan müddet İçinde bağlı oldukları vergi dairelerine verecekler ve tahakkuk edecek vergilerini sözü geçen kanunda yazılı zamanlarda ^deyeceklerdir,
B — Mülga kazanç vergisi kanununa göre iş yerlerinin gayrK süt i iradı üzerinden vergi veren mükelleflerin 1949 takvim ^ılı, faaliyetlerine alt ver -gllerf 1950 vılı zarfında eski esaslara p^e tahsil olunacaktır.
C — Gündelik gayri sâtl kazançları üzerinden kazanç vergisi ödeyen T.akiı vasıtası sa -hlplerl, seyyar satıcılar, sanatkârlar, ustalar, seyyar tellâl, kabzimat ve madrabazlar gibi gezici esnafın kazanç vergisi 1950 bütçe yılında eski hükümlere göre alınacaktır.
D — Bilumum hizmet erbabı hakkında 23 Şubat 1951 tarihine kadar eski hükümlerin tatbikine devam olunacaktır.
E — Kazanç vergisi kanununa göre ruhsat tezkeresi ve vergi karnesi almak mecburiyetinde olanlar da kurunı’ar vergisine tâbi olanlar dışında kalan şirket, müessese ve iktisadi İşletmeler 1959 yılında da eski hükümlere göre harçlarını ödemek suretlle ruhsat tezkeresi ve karne alacaklardır.
Ankara (Akşam) — Gelir vergisi 1 Ocak 1950 takvim yı -Undan İtibaren yürürlüğe gl -recektir. Fakat 1950 takvim yılı yalnız tahakkuk yılı olacaktır. Tahsilât 1951 takvim yılında (1 Ocaktan) itibaren başlayacaktır. 1951 devlet bütçesi:-
1950 takvim yılında yapılacak talıakkuknta istinaden hazırlanacaktır. Bu sebeple memurla^ nn gelir vergisinden doğma fark ile yükselmiş maaş şekli
1951 senesinden İtibaren yürürlüğe girecektir.
Memur maaştan devlet bütçesinin gider mevzuu olduğu !-çln 1951 bütçesinin yürürlüğe girdiği 1 Mart 951 mali yılın -dan İtibaren tatbik edilecektir Yani içlııde bulunduğumuz ay sonundan ondört ay sonra yürürlüğe girecektir.
Bu vaziyete göre gelir ver -gtsi tahakkuka ti yapılırken mükellefler 950 senesi İçinde şu suretle vergi vereceklerdir:
A _ Müle.a kazanç vergisi kanununa göre t 1050 senesi I-çln tahsilatın yapılmasına devam edilmekledir) beyanname usııllle vergi verenler 1949 takvim yılı kazançlarına alt beyannamelerini 1950 yılında kazanç vergisi kanuniie belli o -
Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır
yaklaşmış olanları 39 uncu i maddeye tabi tutmaktan lba-retUr, Albaylardan yüksek rütbelilere gelince, bunlar hakkında esasen Yüksek Askeri Ştırâ kendi kanunu mucibince haiz olduğu salâhiyete istinaden ayrı ayrı karar verir. Bu suretle ordunun yeni teşkilât İcabı ortaya çıkan kadro zaruretleri karşılandığı gibi, yetişmekte o-ian genç elemanların tedricen I iş başına gelmelerine de yol a-çilmiş bulunuyor. Görülüyor kl 39 uncu maddenin ordudaki tatbikatı, bugünün ihtiyaçlarına cevap verecek usul ve kaide-lere bağlanmış bulunmaktadır.
Lise mezunlarının yedek subay olamıyacaklan hakkındaki kanun tasarısı etrafında da I-zahat veren Milli Savunma Bakanı, tasarının bir iki güne kadar hükümete verileceğini, bu kanunun İlse ve muadillerini bitirenlerin ordu birliklerinde bir devre askerlik yapmasını esas tuttuğunu anlatmış ve demiştir kl:
«— Yüksek tahsillerini bitirenler yedek subay yetiştirilmek Üzere mektebe alınacaklardır Tasarıya göre, liseden sonraki askerlik devresiyle yüksek tahsilden sonraki yedek subay adaylık vc subaylık devreleri yekûnu bir buçuk seneden ibaret olacaktır.
Yüksek öğretimi taklb etml-yen İlse mezunları yukarıda 1-şaret ettiğim İlk askerlik devresini fâsılasiz olarak 18 ay müd-de He yapacaklardır. Gene bu
tasarıya göre, bugün yaptırılmakta olan kamp usulleri kaldırılacaktır Mütankıp haklara da riayet edilecektir.»
Askerlik müddetinin azaltılacağı hakkında bir takım rivayetler dolaştığını söyllyen ve bunun ne dereceye kadar doğru olduğunu öğrenmek istiyen gazetecilere. Hüsnü çakır:
«— Gene Mecliste bulunan Askerlik Mükellefiyeti Kanunu, piyade sınıfının müddetini 2 sene olarak tesblt etmiştir. Diğer sınıflar da bu müddete göre ayarlanacaktır.)
t---------------
Birdenbire bir «Üsküdar» ınedasıdır çıktı. Hangi gazeteyi açsanız, manşetler, makaleler. fıkralar:
— Üsküdar.
Valinin bir ziyareti, bir müjdesi, fakir llskiidara bir ufuk açmış gibidir.
Şair Yahya Kemal'in mısraı akla geliyor:
(G »eteler)
Uskumru akını devam ediyor.
mermer merdiven-inerek bir taksiye
çek’ diyor.
sırada Hüsnü Ka-
Kurultayın çalışmalarından okuyucularımızı günü gününe haberdar edecektir.
Az sürer belki fakir Üskü-darın saltanatı...
Kurultay konuşma ve tartışmalarına iştirak etmek üzere davet edilen arkadaşımız
ŞEVKET RADO
Adalet Bakanı bu akşam Ankara’ya hareket ediyor tk| gündenberl şehrimizde bulunan Adalet Bakanı Fuat, Slr-men bu akşam An karaya hareket edecektir
16 motörlü tren satın alınacak
Ankara 18 (Akşamı — Devlet Demlryollanmız için ig motörlü tren satın alınması hakkında incelemelere başlanmıştır. Bu trenlerin bir kısmı, Adapazarı -İstanbul ve Çukurova hatlarında İşletileceklerdir.
Ms-caristan bir Amerikan tebaasını daha tevkif etti Londra 18 (R) — Macar hükümeti bir Amerikan tebaasını daha tevkif etmiştir. Amerika hükiuneu pıoiestoda bulunmuş-
Flbct; ihtimam şimdiye kadar «tahta köprülük». «Arnavut kaldırımlık» bile değilken şimdi birdenbire «asma köprü», «Tünel* bahsi açılırsa, bütün İstanbul, Üsküdarı kıskanacaktm
— Bütün rağbet ona mı? Evvelâ şu Bey oğlunun münakalesi düşünülsün, ondan sonra... - denecektir.
Ve Üsküdara itibar, böv-lece uyuyup kalacak, serap, riiva olacaktır.
Onun için: Asma köprii ■ siinden vazgeçtik: Abideleri' nîn tamiri, âbide meydan -larının açılması, sahillerinin kaldırımlı yollarla döşenmesi... Üsküdar, böyle rnüteva-' zi şeyler istiyor.
Aitıncı Dil Kurultayı yarın toplanıyor
— Balık bu kadar bol çıkyor da yine kıymetini hllmljorıul
— TuzUyıcılor onlun peku lâ kıymetlendiriyor yal...
AKSAM
18 Aralık 1949
Sahiüe 2
AvusturyalIlarla yapılan ilk maçta
Seçim tasarısı
Şeytanın ayağını kırmalıyız
Biz, tarihimizin hangi dönüm noktasından beri hazan büyük, bazaıı ufak tefek işlerimizi yoluna koymak için dışardan mütehassıs getirmeğe başlamışız? Merak ederim. Yalnız Cumhuriyet devrinde getirttiğimiz mütehassısların verdikleri raporlarla arşiv raflarının dolduğuna bakılırsa Cumhuriyet devrinde mütehassıs çağırma gayretinin hayli arttığı iddia edilebilir.
Bozuk giden işleri düzeltmek için dışardan yabancı mütehassıs getirtmenin, işleri bilen insanların fikirlerim almanın, hemen söyliyeyim ki. haysiyeti kıracak veya gururu zedeleyecek bir tarafı olmadığına: tam pek akıllıca hareket etmenin deldi sayılacağına inanıyorum. Sokakta giderken tanıma ile adamdan yol sormak ayıp değildir. Bilmediğimiz yere gitmenin en kestirme çaresi şüphesiz budur. Yol sorulur ve gösterilen istikamete gidilir. Ama yol sorulur da gösterilen istikamete gidilmezse yol sormakta hiç bir fayda yoktur. •
Biz, mütehassıs çağırma işinin yalnız birinci kısmını başarıyoruz. Mütehassıs geliyor, raporunu veriyor, gideceğimiz yolu tarif ediyor. Biz, sanki bilmediğimiz yere sahiden gitmek istemiyormuşuz, maksadımız sadece yol sorup vakit geçirmekmiş gibi tariflere aldırmıyoruz. Hattâ gün geliyor, bize yol tarif edildiğim de unutarak başka bir mütehassıs çağırıp tekrar yol soruyo ruz...
Bu huyumuzu artık yabancılar da öğrendiler. Bir kalkınma plânı hazırlamak üzere davet edilen son mütehassıs Barkcr. eğer tatbik etmiyccekseniz boşuna plân yapmıyayım. demiş. Kendisine bu plânı tatbik etmek azminde olduğumu* söylenmiş. Plânların tatbikine bir kere balasak belki askıda duran raporlardan da istifade ederiz. İş tatbika başlamakta, şeytanın ayağını kırmaktadır ______________Şevket RADO
F.Vienna: 3-Fenerbahçe: 3
Birinci devrenin sonu ile ikinci devrenin başında F. Bahçeliler çok güzel oynadılar
Maliye Bakanlığı 1950 bütçesinin gerekçesini bastırarak dağıttı
Ankara 17 — 1950 bütçesinin gerekçesi bütçe komisyona üyelerine dağıtılmıştır. Buna nazaran 938 senesi ile 948 arasında milli gelirin Norveçte 255 den 253 e. Hollandada 323 den 250 ye. Fransada 236 dan 328 e. A-vusturyada 179 dan 130 â, İtal-yada 127 den 105 e indiği halde Ingiiterede 378 den 401 e, BeJel-kada 275, 288 e çıkuğı ve bu arada Türkiye de 63,3 den 96,4 e çıktığı kaydedilmekledir. Gerekçede milli savunma ve sosyal yardım işlerinde muhtelif senelerde sarfiyat mukayese edilmekte ve her sene bir .artış olduğu bildirilmektedir.
Kadrolara gelince 939 senesinde 45455 memur mevcut iken 949 da 85697 ye yükselmiştir. Bu artışın yıllık tutan 125 milyon lirayı tecavüz etmektedir. Kadroların çoğalmasında bir çok hizmetlerin genişlemesi başlı başına bir âmil olarak gösterilmektedir. Gerekçede 949 da muvakkat hizmetliler katma bütçeler, iktisadi devle: teşekkülleri hesaba katılırsa memur adedinin 226418 e baliğ olduğu kaydedilmektedir. Muhtelif memleketlerle mukayesede Belçlkada yüz nüfusa 1.59, Türkiyede 1,15, İsvlçrede 1,89. İtaiyada 2.34, Bulgaristanda 2.42 memur isabet etmektedir.
Gerekçede paramızın vaziyeti Uk kıymet tahlil edilerek hazırlanan toplan indekse göre 938 de bir Türk lirası 100 kuruş iken 1949 da 509 a yükselmiştir. Tedavüldeki paramız 938 de 193.9 milyon iken 948 de 932,1 milyon, 938 de Merkez bankasına yatırılan vadesiz mevduat 23.4 milyon iken 948 de 3513 milyona çıkmıştır. Diğer bankalardaki vadesiz tasarruf mevduatı 938 de 62,9 milyon iken 948 de 312,3 milyon, vadesiz ticarî mevduat 938 de 135,2 milyon İken 948 de 409 milyona çıkmıştır.
Altın stokuna gelince 938 de 23,706,376 kilogram, 939 da 26.190.490; 947 de 151.171,139; 048 de 144.237.191 Kilo; 13 aralık 949 da 136.070.000 kilogramdır.
Bu suretle 947 denberi altın stokumuzun bir miktar azaldığı gö rülmektedir. Bunun Türk lirası ile 21.847.273 Ura tuttuğu, döviz azalmasının ise 127.128.000 lira miktarında olduğu ve bu suretle 148 küsur milyon liralık bir a-zalma bulunduğu görülmektedir.
Meclisin yarınki gündemi
Ankara. 17 — Meclisin pazartesi gündeminde üç sözlii soru önergesi vardır, Bunlar Ahmet Remzi Yüregirln îsvlç-rede ölen Abbas Hilmi paşanın dış memleketlerdeki hukuki durumu ile intikal eden emvalinden alınacak veraset vergisi hakkında, Fahri Kurtuluşun askeri uçak kazaları hakkında ve Vehbi Kocagiiney'ln yolluk kanununda bir değişiklik yapılıp yapılmayacağı halkındaki sorulardır. Ayrıca gündemde ikinci müzakereleri yapılacak tasanlar vardır.
32 nel dakikada Vlenna sol içi Koller, Fenerbahçe kalecisi Erdal’ın bir saniyelik tereddüdünden istifade ederek üçüncü golü de takımına kazandırdı.
Fenerbahçeliler 3-0 mağlûp duruma düşünce, sanki bunu bekliyorlarmış gibi harekete geçtiler. Bu sefer üst üste hücumlarla Sanlâclvertlller, VI-ennalılan sıkıştırmağa başladılar.
36 ncı dakikada Mehmet Alinin çektiği Ani bir şüte VlennaLı kaleci ancak dokunabildi- Erol, Vlennalı kalecinin yerde olmasından istifade ederek ilk golü Fenerbahçeye kazandırdı.
40 inci dakikaya kadar ânî bir Vlenna hücumunda Fenerbahçeliler topu kornere çıkardılar. Bu esnada top patladığından oyun durdu. Böyle karşılaşmalarda ihtiyat top bulundurmak itiyadında neden bu-lunmıyan organizatörlerin gafleti yüzünden ve yağan yağmurdan dolayı hakem oyunu tatil etti.
15 dakikalık bir gecikmeden sonra oyun tekrar Vtennalıla-rın korner atışlarlyle başladı.
İlk devrenin bitmesine 30 saniye kala ânl bir Fenerbahçe hücumunda Vlenna kalecisi topu defedemedi. Hallt yetişerek boş Avusturya kalesine top'-i yuvarlıyarak İkinci golü de Fenerbahçeye kazandırmış oldu.
Hakem, evvelce on beş dakikalık bir istirahat vermiş olduğundan, ikinci devreye takımlara yer değiştirtmek hemen
Başbakan yardımcısı hükû metin görüşünü açıkladı
D. P. nin Kadıköy ilçe kongresi
D. P. Kadıköy İlce kongresi dün saat 17 de yapılmıştır. Kongre başkanlığım Emrullah Nutku seçildikten sonra yoklama yapılmış ve yıllık faaliyet raporları okunmuştur. Raporlar tenkid edilip kabul edildikten sonra İl İdare kurulu başkanı Esacl Çağa söz alarak Hilmi U-ranın son nutkuna cevap vermiştir.
D. P. 11 başkanı, nutkunda, Halk Partisine hücum etmiş, fikirden ziyade bu partinin İcraatına bakılmasının doğru olduğunu söylemiş. Halk Partisinin 25 senede yaptıklarının bir bilançosunu çizmiş ve ten-kldlerde bulunmuştur.
D. p. iı başkanı H. P. nin İktisadi bakımdan programsız olduğunu, zamanın hâkim havasına göre ayak uydurduğunu ve bu yüzden istikrar temin edemediğini açıklamıştır.
TÜRKİYE ÖŞ BANKAS1
Hizmetlerinizi daha yakından ifa etmek gayesiyle hare-“• 22/12/949 ÇARŞAMBA ününden I
lUtoren, seyyar Bİ,ro,,n„„HER GÜN MUNTAZAMAN AYNI SAATLERDE şağıdaki I mahallerinde «nülerinize amade bulundurulacaKtır.
Saat
Çifte - Fırınlar (Kurtuluş) 0.— Bâ 10.30
Pangaltı 10.45 ilâ 12.30
şişil (Meydan) 12.45 İlâ 14.45
Nişantaşı 15.— İlâ 16.30
Teşvikiye 16.31) İlâ 18.—
Avusturya futbol İlginde hâlen 16 puvan ve gol averajla ikinci durumda olan First Vlenna takımı. dün İlk karşılaşmasını sekiz, on bLn kadar tahmin edilen bir seyirci kalabalığı önünde İnönü .stadında Fenerbahçe ile yaptı.
F. Vlenna, bu seferki Ue birlikte dördüncü defa olarak yur-rumuza gelmektedir. Bundan evvel 1927, 1836 ve 1938 yıllarında üç defa şehrimize gelmiştir- 1927 yılında ilk gelişinde Galatasaray la 1-1 berabere kalmış, Fcnerbahçeyl Uk karşılaşmasında 4-1. rövanş maçında da 4 - 3 yenmiş, Galatasaray -Fenerbahçe muhtelitiyle de 2-2 berabere kalmıştır.
1936 yılındaki ikinci gelişinde İzmir muhtelitine 4 - lyenlimlş, İstanbul muhtelitiyle 1-1 berabere kalmış, Ankara muhtenteli tini de 4 - 0 yenmiştir.
1938 yılındaki üçüncü gelişinde İse İstanbul muhtelitini 3-1, Ankara muhtelitini 5-0, Beyoğlusporu 5-0, yenmiş; Şişil takımına İse 3 - 2 yenilmiştir.
First Vlenna takımı Türklye-de en iyi neticeyi elde etmiş bir takımdır. Fenerbahçeyl 22 sene evvel üst üste İki defa yenen Vlenna takımının dün yaptığı karşılaşma bu bakımdan çok enteresan bir durum arzedlyor-du.
işte bu nazik durumu gören Fenerbahçeliler, 3-0 mağlûp durumdan şahlanarak, haklan olduğu galibiyete, şan&sızlıkla-n dolayıslyle ulaşamaddarsa da hiç olmazsa oyunu 3-3 beraberlikle bitirdiler,

Bu ufak başlangıçtan sonra maçın, tafsilâtını okuyucularımıza vermeğe çalışacağım. Şamili Duransoyun hakemliğinde iki takım maça şu şekilde başladılar:
F. V.: Engclmayer - Ribllzki. ı Novotny - Schaffer, Schabe-dltsch, Loidold - Machau, Decker, Wallner ((Nickerl). Koller, Probst.
F. B.: Erdal - Hilmi (Murat), Ali (Hilmi) - Refet (Müzdat), Kâmil, Nusret - Erol (Fikret), Mehmet Ali (Erol), Miizdat (Salâhaddln, Mehmet Ali), Lef-ter, Hallt.
Oyuna First Vlenna başladı. İlk andan i ti baıen Vlyanalılar oyuna hâkim oldular. Toplu ve takım halinde iyi çalışıyorlardı. İçlerinde sağ haf Schaffer, sağ İç ve Viyana da yapılan Türkiye - Avusturya millî karşılaşmasında AvusturyalIların galibiyet golünü yapan Decker, geçen sene Admira takımında seyrettiğimiz solaçık Probst güzel oyunlariyle bilhassa nazarı dikkati celbedlyorlardı.
Fenerbahçe takımı İse Uk an-lardadurgun oynuyordu Nete-kim bu durgunluğunun acısını bir gol yemekle çekti.
12 nci dakikada, AvusturyalIların temadi edip gelen baskısı esnasında sağ haf Schafferjn çektiği şüta Erdal yumrukla kendi kalesine attı. Vlennalılar Fenerbahçe kalecisinin hatasından faydalanarak kazandıkları bu golden sonra baskılarını ziyadesiyle arttırdılar.
23 üncü dakikada Ankaradan uçakla gelen Salâhaddln, Murat ve Fikret, seyircilerin alkışlan arasında soyunmuş olarak sahaya çıktılar. Bu esnada Viyana santrforu Wal]ner‘ta çektiği çok sıkı bir şut Erdalın suratına çarparak korner oldu. Komerden gelen topu, arkası Penerbahçe kalesine dönük olduğu halde, ânl bir şüte çeviren Deckner, bu hareketiyle klâs bir futbolcu olduğunu İspat etti
24 iincö dakikada Viyana sol açığı Probst’m çektiği ânl ve sıkı şûtünû Erdal çok güzel kurtardı-
25 İnci dakikada Ali çıktı. Murat sağ beke girdi, Hilmi de sol beke geçti.
27 nci dakikada Vlenna sol açığı Probst, Muradı atlattıktan sonra topu sürdü ve Erdalın da zamansız çıkışından faydalanarak ikinci golü takımına kazandırdı. :______________________________
30 uncu daklkade Refet oyun- mahiyette görmüş, doktoru 7 dan çıktı. Müzdat sağ hata geç- gün hapse, 10 lira ağır para ce-tl, Salâhaddln dc orta muhacim sasına mahkûm ve cezasını te-
I k t İsa t
kongresi
İkinci toplantının gecikmesi muhtemel
İstanbul 17 (A.A.) — Tüccar Demeğinin Türkiye İkinci İktisat Kongresi toplantısının temini için alâkalılar arasında yaptığı teşebbüslere menfi cevaplar gelmiştir İstanbul ve İzmir Ticaret Odalar yeni odalar kanununun, İzmir Sanayi Birliği ise Sanayi Kanununun çıkmasını bekllyecekl erini ve 1950 senesinde kongrenin akdine imkân görmediklerini bildirmişlerdi.
Tüccar Derneği, 22 aralık perşembe günü yapacağı toplantıda bu hususu gözden geçirecek ve 1950 senesinde Türkiye İktisat Kongresinin toplanmasına İmkân olmadığına dair oda ve birliklerden gelen cevaplar hakkında gereken kararı verecektir.
Bu toplantıda ayrıca dış ticaret organlaşması hakkmdaki raporun tekikı, pamuk, yün ipliği ve mensucatı ithali meselene dair demek noktal nazarının tâyin ve tesbltt ve istanbulini İktisadi meseleleri de görüşülecektir.
Turizm danışma kurulu
Ankara 17 — Turizm Danışma Kurulu pazartesi günü saat 16,30 da Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesinde mühim bir toplantı yapacaktır. Toplantıda müzakereleri gazeteciler de takip edebileceklerdir. Burada belirtildiğine göre Türkiyede turizmi teşvik hususunda İlk ciddi adımlar atılmaktadır.
Dr. Mustafa Kentli mahkûm oldu
İzmir 17 — Anayasaya aykırı kanunlarla itaatsizliğin suç teşkil etmlyeceglnl bir nutkunda söylemekten sanık Millet Partisi kurucularından Dr. Mustafa Kentli aleyhindeki dâva 4 üncü as)İye ceza mahkemesinde bitirilmiştir.
Mahkeme, nutku, halkı kanuna itaatsizliğe tahrik eder
' başlat ti-
lkin cl devreye Fenerbahçeliler çok hızlı başladılar ve hemen Vlenna kalesini şüt bombardımanına tuttular. On bir AvusturyalI, kendi on sekiz çizgileri İçinde oynuyorlar, buna mukabil Fenerbahçeliler de hiç olmazsa beraberliği kurtarmak gayretiyle çalışıyorlardı.
35 dakika süren bu Fenerbahçe baskısı, Banlâcivertll oyuncuların şanssızlığı yüzünden, ancak bir golle neticelendi. Halbuki bu on beş dakikalık oyunla Fenerbahçeliler pekâlâ galibiyeti lehlerine çevirebilirlerdi.
9 uncu dakikada Salâha âdinin verdiği güzel bir pastan İstifade eden Erol, sıkı bir şütle beraberliği Fenerbahçeye temin etti.
15 İnci dakikadan sonra Fenerbahçeliler yoruldu. Vlenna-lılarda da hücum edecek takat kalmamıştı. Oyunun mütebaki kısmı bir kör dövüşü şeklinde ve ortalarda devam etti durdu.
37 nci dakikada Salâhaddln çıktı, Mehmet Ali santrfora, E-rol sağ İçe geçtiler, Fikret de sağ açık oynamağa başladı. O-yun da böylece 3-3 beraberlikle sona erdi.
Halûk SAN
Ankara 17 — Bugünkü basın] ketlerde de şimdi bizde olduğu toplantısında beyanatta bulu- gibi 40 bin veya bundan az nan Başbakan yardımcısı Nihat Erim, seçim tasarısı etrafında hükümetin görüşünü a-çıklamış ve ilim heyetine teşekkür etmiştir.
Dün akşam Büyük Millet Meclisine sunulan seçim tasarısı, Nihat Erim’in anlattığına göre yedi ayda hazırlanmıştır.
Başbakan yardımcısı, hükümetin tasarıyı etraflıca tetkik ettiğini ve vardığı neticeleri de şöyle anlatmıştır;
•1 — Seçim emnlyetlle İlgili noktalarda İlim heyetinin hazırladığı metindeki prensipler aynen muhafaza edilmiştir. Bu prensiplerin tatbikine dâir olan noktalarda tatbikat bakımından göze çarpan mahzurlar doğurabilecek olanlarda değişiklikler yapılmıştır.
2 — Seçim eraniyetile İlgisi olmayan diğer hususlar mümkün olduğu kadar ilim heyetinin tesbit ettiği şeklide bırakılmıştır. Ancak, gene türlü bakımlardan uygıın görülmlyen bazı maddeler değiştirilmiştir. Emniyetli bir seçim
Hükümetin İş başına geldiği zaman, verdiği sözü tuttuğuna işaret eden Başbakan yardımcısı, şu noktayı bilhassa belirtmiştir:
(— Hükümet emniyetli bir seçim yapılması İçin ve seçim neticelerine herkesin itimadının menfi propagandalarla sarsılmasına meydan vermemek m aksa dile, memleketin müstakil muhtar miiessesele-rinden seçilmiş zatların hazırladığı metnin seçim emniyetine dair olan kısmına aynen bağlı kalmıştır. Seçim emniyetine taalluk etmeyen hususlarda hükümet. İlim heyetinin tesbit ettiği metni mümkün olduğu kadar az değişiklikle Büyük Millet Meclisine göndermeğe İtina etmiştir. Hükümet tasarısının gerekçesinde de açıklandığı üzere, yapılan değişiklikler iki grupta toplanabilir.
Değişiklikler
Bunların arasında 40,000 nüfus için bir Milletvekili seçme esası bulunmaktadır. İlim heyeti 40,000 yerine 70 bin rakamını tercih etmiştir. Gerekçesinde bir çok memleketlerde 70 - 80 bin nüfusa bir Milletvekili seçildiğini işaret etmiştir. Hükümet, 7o - 80 bin rakamını kabul eden memleketlerin hepsinde Millet Meclisinden başka bir de Âyan Meclisi bulunduğunu ve bazı memle-

Ankaradaki maç
Ankara 17 — Şlld m açlan turnuvasında Beşiktaş, Gençler Birliği İle karşılaşmıştır. Maç 3-3 berabere neticelenmiştir.
Dünyanın en sağ’am memleketi
Amerikanın yeni Belgrad elçisinin Türkiye hakkında demeci
Vaşlngtou 17 (AA.) — Amerikanın Beigrad Bûyükllçiliğine yeni tâyin edilen Dışişleri Bakan yardımcısı George Ailen. Vaşlngton'da söylediği bir nutukta Türklyeden bahsederek demiştir kİ:
«Türkiye Cumhuriyeti yer yüzünde tanıdığım en sağlam memleketlerden biridir. Türkiye bugünkü durumundan emindir ve kendini şiddette müdafaa edecektir. Haslar Amerikayı harb İçinde Tüıkiyeye ödünç verme ve kiralama malzemesi gönderdiğinden dolayı teııidd etmişler ve sebep olarak da Türklyenin tarafsızlığını ileri sürmüşlerdi. Amerika harbden sonrası İçin gizli fikirlerle Türklyenin askeri kudretini tarsln etmekle de ittiham olunmuştu.
Ruslar. harb İçinde Boğazlardan serbesçe geçmek müsaadesini müttefiklerden İstemişlerdir. Amerika bu talebe daha İlk anda muhalefet etmiştir. Bunun üzerine Ruslar Boğazlarda Türkiye İle ortaklaşa bir İdare kurmak İddiasını İleri sürmüşlerdir, Fakat Rudların niyeti Boğazlar boyunca deniz üsleri kurarak buranın idaresini mutlak olarak ele almaktı. A-merlka böyle bir şeyi asla kabul edemezdi, çünkü Türkiye-nln hükümranlık haklarına bir tecavüz olurdu,>
miktarda nüfııs İçin bir Milletvekili seçilmekte olduğunu da hesaba katınca mevcut sistemi değiştirmeyi teklif İçin kuvvetli bir sebep bulunamamıştır.
Meclisin tasvibine sunulan huluslardan biri de şudur:
tlim heyeti, seçim bitip tutanaklar tanzim edilip milletvekilleri belli olduktan sonra yapılacak İtirazları her hususta kesin karara bağlamak yetkisini Yüksek Seçim mahkemesine vermek istemiştir. Yani Milletvekilliği sıratının bihakkın kazanılıp kazanılmadığı hususunda son sözün bu mahkemeye bırakılmasını düşünmüştür. Hükümet bu ' hususta ilim heyetinin teklifini aynen benimsemeği uygun görmemiştir. Memleketimizde ötedenbe-rl tatbik edilen usul nihai kararın bizzat Meclis umum) heyeti tarafından verilmesidir. Kaldı ki bu usul, bize mahsus da değildir. Meselâ, Amerika Birleşik Devletlerinde, Avustralya. İtalya. Fransa ve Belçlkada aynı usul güdülmektedir.
Hükümet, nihai karar vermek hakkının Büyük Millet Meclisinde olduğunu ve yüksek seçim mahkemesinin sadece hazırlayıcı ve ayıklayıcı bir vazife göreceğini sarahatle İfade etmek İstemiştir.
Parti temsilcileri
îlim heyeti tasarısında, siyasi partilerin temsilcilerinin seçim kurullarında vazife alabilmeleri bazı şartlara tâbi tutulmuştur. İlkkurultayıru yapmış olmakla 20 Ude teşkilât kurmuş bulunmak gibi Bu kayıtlar ilerisi için lüzumludur Fakat memieketfmzide çok partili hayat yenidir, partiler henüz gereği gibi inkişaf edememiştir. Bu İtibarla hükümet tasarıya 1950 seçimleri için, bugün Büyük Millet Meclisinde temsil olunan partilerin seçim kurullarında temsilci bulundurmalarına İmkân verecek ek bir madde koymuştur.
Hükümetçe üzerinde durulan belli başlı noktalar bunlar olmuştur. Ufak tefek bazı başka düzeltmeler ve ilâveler yapılmıştır.»
Tasarının mümkün olduğu kadar çabuk kanunlaşmasına çalışılacağını da belirten Başbakan yardımcısı: «Sekizinci Büyük Millet Meclisinin en güzel ve en büyük eseri bu kanun olacaktır:» demiştir.

BORSA
İstanbul BoMitının 17/12/1949 liularl
Londra 1 Sterlin New York 100 Dolar
Paris
Slokholno
Amertoroam 100 Florin Brüksel 100 Belçika F.
Lizbon IOO Eskudcs
% r FAİZLİ tabvilleb'
Slvns • Erzurum 1 Sivas - Erzurum 3-1 1941 Demiryolu I 1911 Demiryolu H 3941 Demiryolu □!
MİIİf Müdafaa
Milli Müdafaa D Mim Müdafaa m Milli Müdafaa IV
100 Fransız F. iı» tzvcc Kr.
İM İHVİcrc F.
#4.12 50
% • FAİZU TAftVlLLEB
Kalkınma 1
Kalkınma a
Kalkınma OT
919 istikrazı I
948 istikrazı U 1IM0 Demiryolu FV 1949 istikraz» 1.
% 5 FAİZLİ TAHVİLLER
1933 Ergani iâ 75
1933 ikramlyell aı 75
MIHI Müdafaa 20.25
Demiryolu IV 99.110
Demiryolu V 95.75
% 4,3 FAİZLİ TAHVİLLER
MS tahvili 90.75
Ankara avukatlarının Meclise bir müracaatı
Ankara 17 — Ankaranın 300 avukatı, avukatlık kanununun beşinci maddesinin tam tatbik edilmesinin sağlanmasını temin için Büyük Millet Meclisine bir İstida vermeye karar vermişlerdir. Avukatlık kanununun beşinci maddesi, resmi daire ve bunlara bağlı mües-seselerin avukatlarının, serbes avukatlık yapanuyacağını âmir dfr. Fakat bunun bu maddesinin t&tblkl çıkardan muhtelif kanunlar İle geriye bırakılmış-
Motorlu vasıtaların çoğu bozuk
M.4S W.35 »5.60
M .30
97.30
97.50
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU Tahviller 1-1 11#.—
Hisse senetleri % W 64 50
Mümc-ssU genel B» 50
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankası
İS Bankan T. Ticaret Banka» Arsitın Çimento
Gulden TUrk llrOto Sterlin
Külçe
Ankara 17 (A A.l — tçlşlerl Bakanlığından tebliğ edilmiştir: Seyrüsefer vasıtalarını kontrol* memur motorlu ekip tararından 8-16 aralk 949 tarihleri arasında, Ankara - Haymana - Sivrihisar - Eskişehir. İnegöl - Bursa - Karacabey - Bandırma - Susurluk - Balıkesir -Eskişehir. Balya - Yenlcc-Çan -Çanakkale , Eceabat - Gelibolu - Keşan - Uzunköprü - Edirne, Babaeski - Lüleburgaz -Çorlu - İstanbul yollan üzerinde yapılan kontrol neticesinde (205) motorlu vasıtanın muayenesi neticesinde, 37 nakil vasi-
tasının fenni muayene cüzdanı bulunmadığı, 131 İnin belediyesinden kontrol cüzdanı almadığı, 13 ünün ehliyetsiz şoförler tarafından idare edildiği, 37 si-hln direksiyon ve parollarında boşluk olduğu, 81 İnin lâmbalarının bozuk ve eksik görüldüğü, 71 inin seyir tablosu müşirlerinin bozuk ve eksik olduğu, 57 sinin geri gösterme aynaları bulunmadığı, 31 vasıtanın usulsüz yolcu aldığı ve 9 vasıtanın da uzun yolu tek şoförler idare ettiği görülerek tesbit edilmiş ve haklarında kanuni İşleme tevessül olunmuştur.
Mevlâna’nın 671 nci Ölüm yıldönümü
Ankara 17 (AA.) — Mevlâ-nanın 671 İnci ölüm yıldönümü münasebetiyle bugün Dil - Tarih ve Coğrafya fakültesi konferans salonunda, bir anına tö-
18 Aralık 1949
Sahlfe S
|âWAlWMCŞAMg]
Münevver ve ustabaşı
Şadırvan mecmuasında şair Behçet Kemal Çağlana bir mısraı dikkatimi çekmişti;
Galatı hilkat olduk bizler münevver diye.

Valinin seyahati
Profe&or FaKredcHn Gökay bu akşam Ankara’ya gidiyor
Behçet Kemalin şiire «daha yakın akraban mısraları olduğu muhakkaktır. Ancak, hakikate bu kadar yakut mısra yazan şairler de enderdir.
Meşhur bir tekerlemede şöyle bir .Acem mübalâğası yapılır:
— Elli min dâne serasker, yeddi min dâne müşir.
Bizim de cemiyetimiz, böyle bir acaiplik gösterir oldu.
Modern ordularda, er -nefer kalabalığı ile komuta eden subaylar arasında bir de mutavassıt erbaşlar kitlesine ehemmiyet veriliyor.. Sivil hayat teşkilâtında da aşağı yukarı bunun böyle olması lâzım. Amele İle mühendis - yüksek mühen -dis - zümresi arasında geniş bir ustabaşıiar kitlesi i-cabediyor. Dünyanın her tarafında beyledir. Bizde ise, ancak, biçarelik yüzünden bir genç bu orta yola boynu bükük sapmayı adetâ, hayatta kendisi için bir gadir sayıyor.
Temizce giyinmiş bir deli- ' kanlıya, Pazar günü, bir gezinti yerinde:
— Hangi meslektensiniz? Yahut:
— Hang mesleği seçeceksiniz? - diye soracak olsanız, göğsünü gere gere:
— Tornacı... Tesviyeci... Elektrikçi .. Tesisatçı... İlh, diyemiyor.
Bunu demek, gûya, hayatta muvaffakiyetsizliğin bir itirafı yerine geçiyor. Söyle- , yen bakımından olduğu gibi, dinleyen bakımından da , maalesef bu böyle.
Halbuki, bizzat hayat, bizim bu sakim düşüncemizle tezad haline gelmiş bulun -maktadır. Rakamlar, düşüncemizin sakatlığını bağır bağır bağırıyor. Üç, beş saat süren «alelade» işlerimizi yapan ustalara:
— Ne istersiniz? - diye sorduğumuz zaman, gözlerini bile kırpmakstzın:
— Yirmi lira... Yirmi beş lira... diyebiliyorlar.
Bunu da, «Giizel hatın -mız için» yaptıklarım ilâve ediyorlar. Haksiz da değillerdir. Çünkü, gündeliğin daha fazlaya getirildiği vâki.. Günde yirmi liradan bir ustabaşı, ayda beş, altı yüzü doldurmak ki, çoluk çocuk yetiştirebilsin. İşçi sınıfının üst kısmı olsun. Ticaret Odasının. meşhur 400 liralık endeksini dolduramadığı tak dirde, vay proletaryanın haline’... Onun için, ustabaşı sınıfına, Türkiyemizde, normale yakın hakkını çalışa -raktan alıyor, denebilir. Normal olan odur.
Münevver sınıfa gelince: Cemiyetin kaymağını gûya o yiyor: hakikatte o değil, onun içindeki nadir mümessiller kavmak yemekte, geri kalan büyük çoğunluk yine Ticaret Odasının meşhur endeksini dolduramamakta dır. Yüksek mektep mezunları tümen tümen... Bunlar, 200 liralık aylığa, hele büyük şehirlerde kalmak kay-dıyla can atıvorlar.
İşte: Galatı hilkat olduk bizler münevver diye...
Kaldı ki, miinevverliğin bir de rekortmenlik kısmı var. Sporda 100 metreyi hiç değilse, 11 küsur saniyede katedeceksin ki. eh. sana sporcu desinler. Fakat iyice bir sporcu olmak için, Türkiye rekorunu, dünya rekorunu nazarı itibara almak şarttır. Münevverlikle de böyle. Muharrir misin, kimyager misin, profesör mu -Sün, beynelmilel normalar var; onları kıracaksın, onları aşacaksın. Ve illâ felâ!..
Bazan çok İlıktan yeni kaliteler doğar. Bizde münevverlik heveslisi çoktur; münevver değil. Ortada bir kalabalık var, kuru kalabalık. Darası çok. özü az. Mümkün olsa da, bu darayr orta bölgeye, şanıyla şcrcfılç usta-başıhğa devredebilmek, O zaman daha normalleşmiş sayılacağız.
(Vâ - Nû)
Saban Gazetelerime Diyor?
Vali ve Belediye Başkanı Profesör Fahrettin Kerim Oökay, bu akşam Ankara'ya gidecektir.
Kendisile görüştüğümüz Doktor Fahrettin Kerim Gökay bu seyahati hakkında bize şu izahatı vermiştir:
— Ankara’da nışma Kurulu _ Turizm meselesi şehrimizi de çok yakından alâkadar ettiğinden bu kurulun İçtimain da ben de bulunacağım Bu arada Ankara'da kaldığım müddetçe vilâyet ve belediyeyi ilgilendiren diğer İşler ve bilhassa Fethin 500 üncü dönüm yılını kutlama hazırlıkları! e meşgul olacağım. Bu maksatla şehrimizde yapılacak İşleri tanzim edecek olan komisyonun İstanbulda teşkili ve çalışmaları hususunda MUU Eğitim Bakanı ile temaslarda bulunacağım. Ayni zamanda şehrimizin imâr ve iktisat lşle-rlle de uğraşacağım, işlerimi bitirebilirsem Perşembe günü dönmek İstiyorum.
— Çat al ağzından şehrimize cereyan vermek İçin Etibank bir Amerikan şLrketlie anlaşma yapmıştır. Bu cereyanın şehrimize çok pahalıya mat olacağı söyleniyor. Şehri çok yakından alâkadar eden bu işle de meşgul olacak mısınız?
— Bu çok mühim bir meseledir. Bu hususta da alâkalılarla görüşeceğim.
Turizm Da-toplanacakur.
Barışmayı reddedince
Tasan
Nadir Nadi CUMHURİYET te yeni seçim kanunundan bahisle diyor kİ:
İdare memurlarının seçim kurullarından uzak tutulması lytdlr. Yalnız il seçim kurullarının bünyesini meydana getirecek üyelerde aranan şartlar bize fazlaca nazari göründü. Tasanda bu üyelerden yedisinin ayn ayrı siyasi parti temsilleri olması isteniyor. İlk kongresini yapmış ve en aşağı yirmi yerde altı aydanberi teşkilâtını kurmuş olan partilerden yedi tanesini hâkim kur'a ile seçecek, bu yedi parti de kurula birer temsilci göndereceklerdir. Bu noktada seçim bilim komisyonunun memleket realitesini bira* gözden kaçırdığı anlaşılıyor. Bizde ilk genel kongresini yapmış ve altı aydanberi en az yirmi yerde teşkilât kurmuş yedi siyasi parti var mıdır? Bugün olsa bile yarın, yahut öbür gün mutlaka olacak mıdır? En kuvvetli partilerden birinin mühim bir merkezde kuriyı kazanamaması bir çok güçlükler doğurabilecek tehlikeli bir İhtimaldir. Bize kalırsa bu hüküm de düzeltilmeye muhtaçtır. Büyük partiler seçim kuruluna her zaman temsilci gönderebllmelidlrler. Artakalan üyelikler için belki kur’a usulüne başvurulabilir.
Beş yüz seçmen yerine üç yüz seçmen için bir sandık ayrılması da düşünülecek bir noktadır. Böylece, bir seçim çevresindeki sandıkların ve tutanakların sayısı durup dururken bir misli kadar arttırılmış oluyor. Bunun neticesi olarak sandık başlarındaki anlaşmazlık, tartışma, kavga ve şikâyet ihtimalleri de aynı nispette

Taşla karısını başından ağırca yaraladı
Fatihte Şeyh Resmi mahallesinde Otlukçu sokağında oturan Ömer Şenbafcış, bir müddetten beri ayrı yaşamakta olduğu karısı Ayşeye dün sabah rastlamış ve kendisine barışmak teklifinde bulunmuştur. Kadın bu nu kabul etmeyince yerden büyük bir taş alan Ömer kadının başına vurarak ağır surette yaralanmasına sebep olmuştur. İşe el koyan zabıta, yaralı kadını Haseki hastahaneslne kaldırmış, Ömer hakkında kanuni takibata girişmiştir.
çoğalacak demektir. Beş yüz seçmene bir sandık esasını olduğu gibi muhafaza etmek, fakat nüfusu beş yüzden az olan köylere de birer sandık ayırmak bizce daha doğrudur.
Yukarıya çıkardığımız hükümler, yeni seçim tasarısında göze çarpan başlıca kusurları gösteriyor. Bunlar ufak tefek şeylerdir ve tasarıya hâkim o-ian güven duygusunu daha ziyade açığa vuracak, mahiyettedir. Seçim bilim komisyonunun hazırladığı güzel eser bu gibi küçük rötuşlarla ancak daha mükemmel bir hal alabilir. Meclisin bu hususta nasıl bir yol tutacağını merakla bek-liyoru*.
tan gelmiştir. Kuru nümayişçi milli taassup, milletimizin İnkişafına bir destek değU, bir engeldir.
ilk okul binaları
Kalkınma gayretleri

Millî taassup ve millî asalet
Ahmet Emin Yalman TAN’da diyor ki:
Bizim geç giriştiğimiz bizden evvel başlayan ve usta yetiştiren memleketler var. Bu ustaların tecrübe ve ihtisasından istifade edecek yerde o memleketlerin asırlarca uğraşarak geçirdikleri zahmetli ve külfetli tecrübeleri biz de aynı merhaleler aşarak, şimdiye kadar pek çok hususlarda yaptığımız gibi, kıymetli zamanlarımızı kayıp mı edelim? Bilgisizlik ve tecrübesizlik yüzünden ne kadar yanm ve fena İş yaptığımızı, ne kadar zaman emek ve para israf ettiğimizi görmüyor muyuz?
Dini taassuba karşı da mücadele açmanın ve memleketin hakikî menfaatlerini ve milletimizin şeref ve İtibarını kuru nümayişçi neviden milliyet alâka ve İddialarına karşı korumağa çalışmanın zamanı çok-
VA-
lşlere

Bir kapı ya açık, ya kapalı olmalı
YENİ SABAH bu başlıklı makalesinde diyor İd:
Bir kanunun 112.1ın zaman tatbik edilmeyip bilâhare birdenbire tatbiki veyahut şu veya bu şahsa tatbik olunmayıp diğer bir zata tatbiki en telıll-bell, emniyetsiz ve kötü bir sistemdir. Faraza memurların politika İle İştigali, siyasî yazı yazmalan ve klüplere iştiraki yasaktır ama memur Halk Partisine hem İntisap eder, hem faal bir uzuv olur, hem her gün makaleleri gazetelerde çıkar. Bu onun için mesuliyeti mucip olmaz ama tarafsız veya başka bir partiden bir memur böyle bir harekete tevessül etse derhal muhakemeye verilir ve hâkim de eldeki kanuna göre, bu zatı mahkûm eder, edebilir. Bu halin tahakkukuna, Yücel in Maarif Bakanlığı zamanında şahit oldu İdik ve bir yüksek mektep profesörü, Suphi Nuri Heri, bu yüzden meslekten çıkarılmış ve bilâhare de as bir müddet sonra kederinden irtlhal etmiş İdL
Bu mağşuş, müphem ve kaypak vaziyetlere son verilmesi yolundaki temennilere. Hür Fikirler! Yayma Cemiyetinin sarih düşüncelerine bütün iyi niyetli yurttaşların hattâ Halk' t^ Partililerin İştirak edeceğinde şüphe yoktur ama bu endişelere İştirak yetmez hemen harekete geçmeli ve Nihat Erimin de iki yıl evvel vâdettlği antidemokratik kanunları Uga a-mellyeai yapılmalıdır.
Azametli ve pahalı binalar yerine ucuz ve kullanışlı okullar yapılacak
Şehrimlzde 200 kadar İlkokul binası vardır. Yapılan son tedklkler neticesinde bu binalardan ancak 50 sinin okul olacak vasıfta bulunduğu anlaşılmış, geriye kalan 150 binanın da bir kısmının esaslı şekilde tamirine lüzum görülmüş, bir kısmının da tamir edllmlyecek halde olduğu tesbit olunmuştur. Bu hususta hazırlanan rapor Milli Eğitim Müdürlüğü İle Belediyeye verilmiştir.
Alâkalılara göre şehrimizde her biri bir milyon liraya yakın para sarflle inşa olunmuş okul binaları vardır. Bu şekilde pahalı binalar İnşa etmek ve bunlara lüzumundan fazla para sar fetmek doğru değildir. Bu kadar para İle muntazam dört yeni bina yaptırılabilir. Pek büyük in şa edilmiş bazı okul binalarının bazı katlan bomboş durmaktadır. Bu arada Fmdıklı’daki büyük okulun üst katı halen boş vaziyettedir. Buna mukabil eski ve ahşap binalarda yerleşen ekseri İlkokullar, dershanelerin darlığı ve kifayetsizliği yüzünden büyük sıkıntı içindedirler.
Bu sebeple önümüzdeki yıl ı belediye bütçesine okul inşası I için konulan tahsisatlarla ar-azametll ve pahalı binalar İnşa ettirmek yerine ihtiyacı karşılayacak fakat az masraflı binalar yaptırılması hususunda prensip karan verilecektir.
İşçi sigortaları tasarısı gündemde
Iş kanununda işçilerin lehine bir çok değişiklikler yapılıyor
Meskensîzlere arsa
Yakında şehrimizde tevziata başlanacak
Profesör Perraux gidiyor
Yirmi gündür memleketimizde bulunan, tstanbulda beş saatlik tktlsat Semineri yapan, faydalı konular üzerinde birkaç konferans veren tanınmış Fransız âlimi Perroux yana memleketine dönecektir.
Bir eroincinin evi dün bakıldı
Samatyada Ağahamamında t-nekçl sokağında oturan Ziya Derin İsminde bir şahsın oturduğu evde dün sabah zabıtaca yapılan aramada, dıvarda kurulan gizli bir dolapla Ziyanın metresi Handanın roplarının muhtelif yerlerine dikilmiş olan eroin paketleri ve ayrıca külliyetli miktarda paketlenmemiş eroin ve eroin imaline mahsus ham maddeler bulunmuştur.
Ziya, metresi Handan ve şoför Cemil adında diğer biri yakalanmışlar ve emniyet müdürlüğüne getirilmişlerdir. Soruşturma devam etmektedir.
Türkiye İktisat kongresi
Tüccar Derneğinin geçen
22
İstanbul Milletvekili Ali Rıza Arı dün sabahki ekspresle Ankara’dan şehrimize gelmiştir. Bu akşam tekrar An karaya dönecek olan Ali Rıza An. dün kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
(— Bu defaki gelişim Umumi İşçi Hastalıkları Kanun Tasarısıyla İlgilidir. Geçen defa da izah ettiğim gibi işçiler İçin büyük faydalar sağlıyacak olan bu kanun tasarısı bu Pazartesi veya Çarşamba günü Büyük Millet Meclisinde müzakere edilecektir. Bu akşam İstanbul işçi sendikaları birliği ldure heyetinin toplantısında bahis mevzuu tasarı hakkında izahat vereceğim. Tahmlnlmce tasan. Mecliste büyük bir değişikliğe uğramadan kabul edilecektir. Bugün Türkiye’de 60q bin sanayi işçisi vardır. Bunların 320 bini İş Kanunundan faydalanmakta ve bu işçilerin de 98 bini İs-tanbulda bulunmaktadır. Istan buldaki işçilerin bu yeni sigorta dolayısiyie verecekleri ve yarısı işveren tarafından ödenecek yüzde dört primlerle İstanbul kısa zamanda bir kaç yeni hastane ve sağlık tesisine kavuşacaktır. Yeni sigorta 1951 yılından İtibaren tatbikata gi-■recek ve Gelir Vergisi dolayıslle
Kasımda yapılan aylık toplan- [l5Çİ verguerinde yüzde 12 nls-tıdan sonra Türkiye İktisat ( betinde düşüklük vuku buiaca-Kotıgresinİn toplanmasının temini için Dernekçe alâkalılar arasında yapılan teşebbüslere menfi cevaplar gelmiştir. İstanbul ve İzmir Ticaret Odaları yeni Odalar Kanununun, İzmir Sanayi Birliği İse Sanayi Kanununun çıkmasını bekliyecekle-nnl ve 1950 de kongrenin akdine İmkân görmediklerini bildirmişlerdir. Bu durum karşısında Tüccar Derneğinin tutacağı yol, aylık toplantıda kararlaştırılacaktır
Tüccar Derneğinin toplantısı
İstanbul Tüccar Demeğinin evvelce 23 Aralık Cuma günü j olacağı ilân edilen yirminci aylık toplantısı bir gıin evvele | alınarak Perşembeye yapıla-j çaktır. İstanbul Vali ve Beledi-1 ye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fah-| rtetln Kerim Gökayın, huzuru ile yapılacaktır. ı
ğından işçinin bu yeni sigorta dolayısiyie kendi hissesine vereceği yüzde iki nöbetindeki prim ona yük olmıyacak, hem de bu suretle işçi üç ay tedavi edilmek hakkını kazanacaktır.
İşçi kanununda yapılan tâdiller
Diğer taraftan 3008 sayılı
■ Kanununun birçok
de İşçi lehine tâdil edilmektedir. 1, 7, 13, 18, 18, 23, 24, 29 ve 32 nel maddelerin tâdil edilmiş şekillerinin çalışma komisyonundaki müzakeresi bitti. Geriye kalan 34, 42, 51, 53. 50, 78. 89, 92 ve 96 ncı maddeler de önümüzdeki hafta ortasında , ; tetkik edilecek ve böylece muaddel İş Kanunu da hemen Mec-; j İlse sevkedllecektir. Bıı kanunun . yeni 13 üncü maddesine göre * allı ay çalışan bir işçi İşten çı-I karılmadan on beş gün önce, ; S aydan bir buçuk seneye kadar Içalışanlar dört hafta önce. bir.
buçuk seneden üç seneye kadar çalışanlar altı hafta önce, üç seneden beş seneye kadar çalışanlar sekiz hafta önce haberdar edilmiş olacaklardır. Bu ihbar müddeti zarfında İşçiye her gün en az iki saat iş arama müsaadesi verilecek, İşçi isterse bu İki saatlerin yekûnunu toptan kullanabilecektir.
Yine bu kanunun 32 İnci maddesine göre bundan sonra artık asgari ücret tarifesi tatbik edilecektir. Bakanlığın tensip edeceği yerlerden başlamak iizere îş Kanununa tâbi her işçinin asgarî ücreti tesbit edilecektir. Bunu yapacak olan mahalli komisyon, bölge çalışma müdürünün başkanlığında bir işveren, bir işçi temsilcisi, bir sendika temsilcisi, bir bele-l diye meclisi üyesi, bir ticaret . ve sanayi odası temsilcisi ve hü-. kûmet tabibinden mürekkep yedi kişiden İbaret olacaktır.
■ Bu heyetin hükmüne itiraz vaki olursa o zaman çalışma Ba-
ı kanlığında. Bakanın tensip ede-
■ ceğl bir zatın başkanlığı altında
■ İkisi Çalışma Bakanlığından,
• biri Ticaret ve Ekonomi Ba-
• kanlığından, biri de İşletmeler ; Bakanlığından olmak üzere beş
• kişilik bir heyet son karart ve! recek ve Bakanın tasvibiyle ka-
■ rtır kesinleşecektir. Bu yen! usul . sayesinde İş piyasası ayarlana-ı cak ve işçiye iyi Ücretli işlere
■ kaymak gibi hayırlı bir hız geL lecektlr. Bütün bunlardan başı ka yeni hazırlanan ve iş hayal turnada bir inkilftp olan «iş . Mahkemeleri Kanun Tasarısın
da Büyük Millet Meclisine sev-kedllmlş bulunmaktadır.*
Meskenslz aileleri ev sahibi yapmak İçin geçen sene kabul edilen kanunun tatbikine yakında şehrimizde de başlanacaktır.
Bu İşe tahsis edilecek hazine, belediye ve evkafa alt arsaların süratle tesbit edilmesi I-çln belediye İS kişilik bir ekip teşkil etmiştir. Bu ekip Defterdarlıkla tapu İdaresinde kayıtlan tetkik ederek devlete ve devlet teşekküllerine alt arsaları tesbit etmekle meşguldür.
maddeleri
RADYO
İSTANBUL RAPTOSD
İdare mekanizmasının çok mühim işler üzerinde faaliyet sahasını mütemadiyen genişletmekte olduğunu belirten sürekli nutuklar, beyanlar, izahlar dinliyoruz. Gel gelelim, gayret teşebbüslerinin sahası genişledikçe, ulaşmak istenilen gayeler birbirine kenetlenip muazzam birer dâva haline geliyor ve memleketin en müb-rem, en müstacel işleri o karma karışık dâvaların azameti arasında -gözden ve hatırdan siliniyor.
Piyasa bozukluklarından, muhtekirden, hilekârdan dert yansak yukarı makamlar cevap veriyorlar:
«— Yapılacak işleri toplu Mr halde pragramlaştınyo-ruz. Bunun üzerinde mütehassıs elemanlar çalışıyor. Memleket dâvalarını kökünden halletmek için umumi bir kalkınma hareketi yapacağız, o zaman bu işlerin hepsi düzelecek.»
Ticaret ve ekonomi sahasındaki kargaşalıktan, ithalât, ihracat düzensizliklerinden şikâyet etsek yukarı makamlardan aynı nakaratı dinliyoruz :
*— Bunlar büyük dâvalardır. umumi kalkınma programımızın tatbiki ile a-1 âk alı dır.»
Hayat pahalılığı üzerinde ağız açsak, yine yukarı makamların gür sesleri duyuluyor:
«— Ekonomi ve tarım işlerini düzenleyip istihsali arttırmak için hazırladığımız umumi kalkınma programında bu cihetler ehemmiyetle göz önüne alınmıştır. Gereken tedbirler üzerinde mütehassıslar tatki-kat yapıyorlar.>»
Yıllardan beri hep bu gür sesleri dinliyoruz, tetkiklerin sonunu bekliyoruz .hele biraz daha dişimizi sıkalım diyoruz, fakat ufukta ümit aydınlatıcı bir kıvılcım beliremiyor. Teşebbüs sahasındaki genişleme sürati, kalkınma kudretinin tahammül kabiliyeti ile âyarlanamadı-ğı için dâvalar büyüdükçe hamleler zayıflıyor, göze küçük görünen müstacel ve mü brem işler üzerinde mevzii hareketlere takat kalmıyor ve bundan doğan aczin tazyiki altında oyalama politikasına bas vurmak zarureti hasıl oluyor.
Ticaret, ziraat, ekonomi, eğitim, ulaştırma, bayındırlık, gümrük ve muhtelif işletmeler sahasında mütemadiyen değişen, birbirine uymayan. kâh verimsiz, kâh zararlı neticeleriyle işleri büsbütün aksatan muvakkat kararlar ve tedbirler tama-miylc aczin tazyikinden doğan telâş eserleridir. Oyalama gayretiyle başvurulan bu isabetsiz tedbirlerin sebebiyet verdiği istikrarsızlık vatandaşın itimadını sarsıyor, umumi efkârda güvensizlik yaratıyor.
İşleri kolaylaştırmak için programlı çalışma, büyük dâvaların halli yolunda tını u mî kalkınma hareketleri elbette lâzımdır. Fakat o büyük dâvaların arasında halkın günlük yaşama zarure-retinin icap ettirdiği işleri yüzüstü bırakmamak, onlara da bir kuvvet payı ayır-nıak şarttır. Her işi büyük dâvaların kuyruğuna ekleyip vâdesi belirsiz kalkınma plânlarının yaldızlı vâidle-rivle oyalama gayretinden vaz geçelim.
Cemal Refik
O Û_ cxı
O
o $2 0 >
0 p
■o 0 ra S? u
Açılış ve program
Haberler.
Hafif ara m Ozitl ffl.1
Radyo tango ork«(TMi konaeri Orhan Av (ar İdaresinde.
Saı eserleri, sardılar ve türkü-ler. Okuyan MuallS Mukadder. Çalanlar: Hakkı Derman. Şerif içli. Hamdi Tokay. Şefik Gür-merlf.
tününü stadından naklen Ga-İataaaray - First Wlennn maçının yayını. Mavin hitamında programlar ve kapanı», Açılış ve programlar.
Varyete müridi (PL) Dans müziği (Pl.) Haberler.
Hatif ara mart» (Fİ.) garkı ve türküler Okuyan: Perihan Altında* SirecrL Çalanlar; NeeaU Tokyay, Şükrü Tunar. İsmail Şcnçalar.
20.00 Türk musikisinden koro sesleri (Pl.l
20.15 Rumba ve sambalar (Fİ.)
20.3) Sevilmiş tangolar (Fİ.)
20.45 Müscyyen Sen ar Işıldan şarkı vo türküler (Pl.)
2100 Konuşma: Haftanın spor hareketleri «Eşref Scfık>
».15 Hüzzam faslı.
22.00 Senfonik müzik (PL)
22.45 Haberler.
23.00 Bcnjamino Gigli'detı
(PLİ
23.15 Tex Eleneke orkestrasından dans mûzl£( (Pl I
23 W Çeşitli hafif gece müridi (PL) 24.00 Programlar ve kapanış.
1257 1300
13.1S
1320
13.45
Bu husustaki kanuna göre arsalar 20 senede ve on müsavi taksitte ödenmek üzere evi olmayan ailelere tevzi edilecektir. Arsaların kıymeti bedava denlle cek derecede ucuz olacaktır. Bu arsalara tevziinden İtibaren 2 se ne İçinde ev yapılmak mecburidir.
Belediye, arsalan tesbit edip tevzi esaslarını düşünürken ev yapacaklara İnşaat malzemesi tedarik hususundu ve diğer İşlerde kolaylıklar temin de beklenmektedir.
Adalet sarayının inşası için tahsisat Sultanahmedde İnşasına karar verilen Adalet sarayına başlanmak üzere yen! sene bütçesine yarım milyon Ura tahsisat konulmuştur. Bu paranın konul duğu şehrimizdeki alâkalı makamlara bildirilmiş ve hazırlıklar yapılması İstenmiştir, İnşaata Martta başlanacaktır.
Haber verildiğine göre Adalet sarayı İçin 950 senesi bütçesindeki inşa tahsisatı yalnız yarım milyon lira olmıyacak yıl içinde aktarma suretiyle yeniden tahsisat verilecektir.
1425
etmesi
Okullar arasında koşu müsabakaları Kız ve erkek liseleriyle Sanat okullan arsında tertip edilen koşu müsabakalarına dün başlanmıştır. Bugün de devam edilecektir.
Kız Liseleri ve kız Sanat okullan arasındaki müsabaka dün öğleden sonra Çamlıca kız Lisesi koşu parkurunda başlamıştır. Müsabakalara Liselerle Teknik okullara mensup 6ıl kız atlet İştirak etmiştir.
Bugün de saat 11 de erkek Liseleri ve Sanat oku’lan atletleri arasında Rami parkurunda 100 kadar öğrencinin iştirakiyle yapılmaktadır. Koşu mesafesi 2000 metredir.
Diğer taraftan dün de okullar arasında tertip edilen voleybol ve basketbol müsabakalarına Kadıköy ve Eminönü Halkevi salonlarında devam edilmiştir.

ANKARA RADYOSU
17 58 Afili] vo program. 18.00 MS, ayart.
18.00 incesaz (Nihavent faalli.
19 00 M. S. ayarı ve Haberler.
10.15 Geçmişte bugün.
19,20 Yarım saal darı» (Pl.l
1930 Akşamın kamu müziği ÇP1-)
20.15 Radyo gazetesi;
20.30 Mızraplardan nağmeler.
20 45 MUatlr saati.
21.15 Müzikle gezi (PLİ 22.00 Konulma Spor saati
haberleri >.
2318 Dans müziği |TI )
22.45 M. 9. ayarı ve Haberler, 2300 Program ve kapanıy.
Muallimler Birliği kongresi toplanıyor
Diin toplanan birlik İdare heyeti, bu ayın 30 uncu Cuma gününde muallimler kongresinin yapılmasına karar vermiştir. Bu senekl kongrede çok mühim konuların konuşulacağı anlaşıl m ak tadır.
(Gün On
T.»
7.31
7 45
7.45
81i
8JS
M. S. ayarı. Marslar (Pl.) Şarkılar ÇP1.1 Haberler ve Hava raporu. Voli foilvol orkestran (Pil Günün programı. Hafif müzik (PL) Kapama. Açılış ve program. M. S. ayarı. K.ırıjık «arkılar.
Haberler.
ÇeslUI paraflar Pi l öfile RnıetMl.
Gitar düetinden melodiler.
Sava raporu. Akjjui pocgriün.1 w jmftuug.
Karaköy köprüsünde tehlikeli bir nokta
Karaköy köprüsünün 24 v® 26 numaralı direkleri arasında açılıp kapanan demir kapağın tramvay raylarına bitişik yeri, otomobil ve araba tekerleklerinin saplanabileceği derecede bir açıklık peyda etmiştir. Bir kazaya meydan verilmeden acele tâmlri için ehemmiyetle a-lâkalılann dikkatini çekerix
Ubyor
Çocuk Esirgeme Kurumu dispanser lerinin faaliyeti
Çocuk Esirgeme Kurumunun Eyüp. Kadıköy, Yalova, Bakırköy, Kasımpaşa ve Çarşıka-pı dispanserlerinde Kasım ayı içinde 524 dü kadın 306 sı erkek olmak üzere 830 hasta mu-I ayetle ve tedavi olunmuştur.
Sabite 4
AKŞAM
18 Aralık 11)49
Gelir vergisi, gayrı menkul iradları
Birmanyada doğum
Vali ve Belediye Reisinin Üsküdarlılarla konuşması
Yasan; Avukat Reşat KAYNAK
günkü çok
1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan Gelir Vergisi kanununa göre, gayri menkul sermaye iradlan da vergiye tâbi tutulmaktadır.
Sayın Vâ-NÛ, geçen «Dikkatler» sütununda,
haklı ve çok yerinde olarak, bu mükellefiyetin, yeni İnşaatı teşvik eUnek şöyle dursun, buna bilâkis sekte vereceği kanaatin! izhar, bunun bir ek madde He tatbikinden vazgeçilmesini tavsiye etmiştir.
Sayın Vâ-Nü, mesken buhranı mevzuunu mütalâa buyururken, y&|nız yeni inşaatın, yani esasen Millî Korunma Kanunu hükümleri dışihda kalan gayri menkulleri nazarı dikkati! almışlardır.
Bu zaviyeden dahi tetkik edilirse. yeni inşaatı Oeîir Vergisi tatbikatı dışında bırakmak çok yerinde, çok isabetli olur. Ancak., bu meyanda, 1939 senesinden beri Milli Korunma Kanu-nllc bağlı bulunan eski gayri menkul sahipleri her halde Gelir Vergisi muvacehesinde daha fazla, hiç olmazsa ayni derecede himayeye lâyıktırlar.
Zira, geçen on sene zarfında aldıkları cüz'l kiralarla ancak masraflarını karştlayabilmlşter-dir. Arada Varlık Vergisi ile de mükellef tutulmuşlardır, ve yıpranan. eskiyen gayri menkullerinin zaruri esaslı tamirlerini yapmaktan da çok defa aciz kalmışlardır. Bugün bu vaziyete bir dc Gelir Vergisi inzimam ederse, bilmem id işin İçinden nasıl çıkılacak?
Kaldı ki, 5020 saydı kanunla değişen M. K. K. nun müzakeresi sırasında, ha tınında kaldığına göre, kanun gerekçesinde, bu kanunun mer'i kalacağı müddet zarfında gayri menkul vergilerine hiç bir suretle zam yapılmıvacağı söylenmişti.
Bu variyete göre. M- K. K. mer’i kaldığı müddetçe Gelir Vergisini gayri menkullere tatbik etmek zaten doğru olmıya-eaktır. Bu itibarla, hiç olmazsa M. K. K. me'rlyetten kalktığı amana kadar Gelir Vergisinin gayri mepkuUef^ ait kısmının tatbikinden bir ek madde sarfınazar etmek, adalet
nısfet kaidelerine uygun olur kanaatin deyim. 'geçmez. Meseıe şanısıa negu,
Ancak. M. K K. kalknml, m,? hIdbMedlr. Ve buna beraer Bunun zamanı gelmiş midir? Âmme menfaati bakımından kalkması hyaırlı mı olur?
Umumi bir mevzuu ete alırken, şahsî ve ziimre menfaatle- ; ri bir an için ikinci plânda kal-,; malı, ve yerine âmme menfaati yeti gösterdi, ve bugün 1939 se-kaim olmalıdır. îdeai vatandaş nesine nazaran 8-10 misline tipi de, bence, bunu başarabl- çıkardı. Servet mlkdarını bu ten kimsedir. Ben şahsen ideal ( kadar İsabetli ölçmek mümkün vatandaş olmak iddiasında de- değil amma, meselâ, harbden ğlilm. fakat, bu mevzuu dü^û-] evvel tramvayla, taksi ile rider-nürken, şahıs ve zümre menfaa-| di. şimdi İse mağazasının tinden teeerrüd ederek. *—----------•
men objektif olarak ve menfaatini üstün tutarak yam-
ite n şahsen M. K. K. mm koyduğu takyldatın mağduruyum, J939 rayicine göre ve 5020 sayılı , « yukarı-!kanun hükümleri gereğince an-
suallme. yani M. K. K. enk % 50 fazJa kira vermekte-da
lle
yetli bulduklarını not ediyor. Bu husus dikkate şayandır. Müspet bir çalışma metoduna sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Üsküdarlılar her gelene dert yanmışlardır amma, şimdiye kadar sadece dinlemekle iktifa olunmuş, not almak gibi bir zahmete dahi katlanılmamiş-tır. Bu İtibarla Valinin bu sahadaki müspet hareketi Üsküdarlıların dikkatini çekmiş bulunmaktadır.
4 — Üsküdar İle İstanbul a-rasında bir köprü yapılacağına dair konuşma şu suretle cereyan etmiştir.
Muharrir Burhan Felek, Belediye Meclisinde Üsküdar mümessilidir. Toplantının sonunda söz alarak, Üsküdann dertleri hakkında konuşurken, Üsküdar ile İstanbul arasında bir köprünün inşa olunmasını ileri sürdü ve bu köprünün inşası değil hattâ sözünün dahi Üsküdar için kâr olacağını zikretti. Felek’in bu sözleri halk arasında tezahürata vesile olmuştu, Vah kalkarak Üsküdarlılara hitaben dedi kİ:
«— Henüz proje sahasına bile girmeyen, sadece bir firmanın müracaatından ibaret olan bir hâdiseyi sîzlere bildirmeği aklımdan geçfrmiyurdum. Ancak, sayın Burhan Felek böyle bir köprünün yapılacağı haberinin söylenmesinde dahi Üs-küdarca bir fayda olduğunu söyleyince, vaki olan müracaatı size havadis kabilinden vermeği faydalı gördüm.
BLr lld gün önce, bana bir firma resmen müracaatta bulunarak Üsküdar ile İstanbul arasında bir köprü İnşasına teşebbüs edeceğini bildirdi. Bu firmaya gereken etütlerin yapılmasını. ancak bazı mütehassislarca Boğazın manzarası ile köprünün telifi kabil olmıya-cağı dermeyan olunduğundan, tünel yapmak bakımından da meselenin tetkiki gerekeceğini anlattım. Belediyeden para is-temiyerfik bu işin yapılacağı öne sürüldüğüne göre, vaki teşebbüsü yukardaki ihtiraz! kayıtlan dikkate almak şartlle teşvik etmekten dahi çekinmem. Bu müracaat meyval&rını verirse ben de Üsküdarlılar kadar sevinmiş olacağım.
Valinin verdiği bu havadis coşkun alkışları ve muhabbetleri yarattı. Halk memnun Vali memnun bir şekilde bu toplantı sona erdi.
Şuna inanıyorum ki, Devlet adamları halk arasında ne kadar çok kalırlarsa muvaffakiyetleri o nispette büyük olacaktır. Soh Üsküdar toplantısı da gösterdi kİ, artık büroya kapanıp masa başında çalışmak devri geçmiştir.
Bu kadar İyi niyetle canlı ve fc-dakârcasma çalışan ve halkın hizmetinde bulunmakla en biiyük şeref hissesine nail olduğunu her zaman anlatan Vilimlztn işlerinde başarılar dilemeği bir Üsküdar hemşe risi sıfatile gönülden temenni ederim. Reşat KAYNAR
Halkı gönülden seven bâr tasanın, natnl sevildiğini, nasıl candan karşılandığını bir kere daha Üsküdar toplantısında gördüm. Üsküdarlılar Vali ile kendi öz çocukları gibi, kendi kardeş ve babalan gibi konuştular ve dertleştiler.
Bu toplantının ana hatlarını şu surette tesblt etmek mümkündür. Dertlerimiz başlıca dört noktada toplanıyordu,
A — Dünyaca güzelliği kabul edilen ve İstanbulun üç elmas parçasını teşkil eden Üsküda-nn, Çamlıca, Şemslpaşa vc Salacağı bugün perişan bir haldedir, şemripaşa çöplük, Salacak harabe vc Çamlıca da İptidaî bir durum arzetmekledlr.
B — Sadece yıkmak ile vakit geçirilen ve yapıcılığın en küçük izlerine bile raslanmıyan meydan, Üsküclarda bulunmaktadır. İskele civarı yıkılmış iki yüz dükkân istimlâk olunmuş, meydanda parselasyon yapü-madığından Belediye, en az bLr milyon lira kazanamamış vfi| Üsküdar da, hususi teşebbüsle-1 rbı imar faaliyetinden mah-; rum edilmiştir.
C — Nüfus kayıtlarından yüz sekiz bin nüfusa malik olduğu tahakkuk eden Üsküda-nn. yirmi senedenberi verdiği vergiler şehrin muayyen ve mahdut yerlerine sarfedilmiye-rek, kendisine tahsis edilseydi, Üsküdar çoktan kalkınmış olacaktı. Adaletle telifi kabil ol-mıyan bu harekete son verilerek, şimdiye kadar nasipsiz kalan fakir Üsküdar m, artık hakkı verilmelidir.
D — Işık bakımından İstanbul kazalarının en çok İhmale uğrayan yeri Üsküdardır. Ruhu aydınlık, şirin ve sevimli Üsküdann geceleri de ışıklandırılın alı ve petrol lâmbalarından kurtarılmalıdır.
Üsküdann dertleri Valiye samimi bir dille anlatıldı. Müşahedelerimi İkmal etmek İçin Vali hakkındakl görüşlerimi de şu yolda çlzgiteştirlyorum.
1 — Sayın Gökay, halk ve hayatını bihakkın tanıyan bir insandır. Vatandaşlar, Devlet nüfuzunu temsil eden bir zatın huzurundaki ağırlığı duy-' mak şöyle dursun, sanki bir aile erkânı arasında buiunu-yorlarmış gibi rahatlıkla sohbet edebiliyorlar ve konuşuyorlar.
2 — Valinin vâdetmekten bilhassa çekindiği görülmektedir. iki saat devam eden toplantıda Üsküdarlılara ettiği yegâne vâlt, iskete meydanındaki çamurluk bir sahanın hemen parkelencceğidlr. Aradan btr hafta gibi kısa bir zaman! geçmesine rağmen, tahsisat bularak buromn İhale edildiğini öğrendim. Demek ki. tahakkuk fittlremiyeceği vûltlerden İçtinap ve vâdettiği şeyi de hemen yaptırmak ve takip ede-ek neticeyi İstihsalin bu zat İçin itiyat halini aldığı açıkça görülmektedir.
3 — Vatandaşların, dertlerini dinlemekle kalmıyor. Ehemmi-
Kadınların çoğu, yapılan işkence yüzünden bir çocuk dünyaya getirmekten sakınırlar Birmanyada bir çotuğun doğumu, eski Adetlere göre İfrat derecede merasime tabidir. Bu merasim kadının, doğum sancılan kâfi gclmlyormuş gibi ona hakiki bir eza teşkil eder. Hâmile kadının, sancılar başladığı anda, onası vc yahut bir arkadaşı vasıtaslyle doğum Tanrısına hediyeler vermesi lâzım gelir.
Bu birkaç kap pirinç, bir miktar para ve yahut birkaç baş soransak İle yapılır ve yeni doğacak nevzat için «Hayatin kapılan açık olsun. a« ve kederden Tanrılar seni korusun ve sevinç İçinde yaşa» diye dua edilir. Bu olayı müteakip gebe kadın bir hasır üzerine yatırılır. Bu andan itibaren, zavallı kadına vahşice eza edilmeğe başlanır. Bundan ötürü birçok Birmajiya.li kadınlar çocuk dünyaya getirmekten «nkuurlar.
Doğum Tanrısının yardımına mazhar olmak İçin, hâmile kadın bir miktar pirinci elinin ayasına koyarak, güneş batarken eğilerek «Bent korkutma, beni heyecanlandırma, bana a-cı verme ve nefeslini alma» diye dua eder ve avucundaki pirinci, doğum esnasında kullanılacak olan ufak bir İskemlenin üzerine serper.
Hâmile kadının yattığı oda-lya artık temiz hava girmez, bilâkis odada bir Bnnda olduğu kadar bir hararet derecesi 1 mevsime bakılmaksızın temin 1 olunur.
Doğum halinde olan kadının vücudu günde üç defa safran ile uğulur ve her gün bir defa sıcak su banyosu alır. Bunu müteakip vücut uğulur. dan sonra tahminen üç metre 1 uzunluğunda olan bir hamam 1 havlusuna sarılır. Kadının ba-1 şına beş kat sarık gibi bezler sarılır. Bu da gûya baş ağrısını 1 önlemek İçindir ve kadına safran ve tuzla kaynatılmış bir ı nevi içki İçmek İçin verilir. Bu olaylar yalnız esm> iş için bir ! başlangıç teşkil cdet. Bununla beraber zavallı kadın ufak bir 1 iskemle üzerinde, bir mangal ö-nûnde oturur ve âdeya kızarır. Bu mangalın önünde otururken kadıncağızın vücudunun ı yanlan ve arkası sıkı sıkı örtü-ı lerle örtülür. Oda kinde soba gece ve gündüz bilbinklta ya-■ nar ve mangala da daha fazla , sıcaklık teni İni lç'n birkaç kaya parçası kızgın bir hale ge-ı tlrilir, üstüne de ateş konur. , Yakılan ateşte güzel koku neşreden baharat ağaçlarının dalları yakılır, bu kokuları da [bu işkencelere tahammül eden kadın teneffüs eder. 1 Yedi gün süren eza Yedi gün bu eza ve cefalı hayat içinde hâmile kadın geçirir ve bu yedi etin zarfında doğum vaki olurda, kadın kay- i nayan baharatta karışık su 1 tenceresinin çıkardığı buğu va-! sıtaslyle bir şark usulü banyo eder ve derhal hasır ve örtülere sarılarak bir saat yatar.
Bunu müteakip kadın derhal bir de soğuk sn banyosu yapmakla mükelleftir. Fakat yatağından kalktıktan sonra yed! adım ancak atar, ayaklarının şişmemesi için bu soğuk su ' banyosunu yapmağa mecburdur. Bu esnada dünyaya gelen çocukla anası ancak yedi gün ı sonra alakadar olabilir.
Bu yedinci günden itibaren yeni doğan çocuk için doğum ve beşik merasimi yapılır. Çocuğun beşiğinin dört köşesine ilk iş olarak, pirinç, bir miktar para, Hindistan cevizi, kokulu yapraklar ve bir olu ihtiva fiden ufak torbalar asılır. Bilhassa her güne mahsus olmak üzere muayyen yarraklamı bu torbaların İçinde bulunmasına ehemmiyet verilir. Bilhassa çocuğun doğum gii-----.... oejiK- lüzumlu yaprağın torbada
ta, Elnnn Para cnmll şerlHnde Jolmasma çok dikkat edilir niht'nn ithaf edilmek üzere' mev.'.ûd ı şerif okunacağından I Çocuk doğunca,,. ker.dl.-lnf tanıyan ve sevenlerle1 Yeni doğan çocuğun üstüne sayın din Kardeşlerimizin teş- bir örtü örtülür, eğer erkek ço-rilleri rica o’nntır. cuk İse tam takım bir erkek
Annesi: Meveıldet. (giyimliği, bir bel kuşağı, bir
derelerinde Mr lehim yunma 80-100 kuruşa yapılırken, bugün ayni yama 5-6 liraya yapılabiliyor: buna mukabil as tora aldığım kiraya mukabil 5020 No. Kanun hükümlerine göre ancak 30 lira alabiliyorum
Fakat, madem ki tedrici zamlar yapılamadı, yahut lüzum göriiİnmedi, bugün, hârb hail bitmiştir diye. M. K. K. unu kaldırmak ev kiralarını tamamen serbest bırakmak, bir her-cümerce sebeb olmaktkan. bir panik ya ratmak tan başka bir şeye yaranma. Ve btnnetl.ee yine blrJer, yani mal sahipleri, başka türlü mutazarrır oluruz. Unutmamalı kİ, kiracılar gibi, mal sahipleri arasında da ölçüyü bilmeyen, fırsattan istifade etmek isteyenler bulunabUir. Netice,, tekrarlıyorum, her lld zümrenin de aleyhine olur. Bu itibarla bugün İçin M. K. K. unu tamamen kaldırmak mevzuu-bobis bile olmamalı.
Peki, bu variyette M K. K. bu şekilde devam mı etmeîi?
Hayır, zira, bugün İçin bu şekilde devam etmesi, bariz bir haksızlığın devamından başka bir şey olmaz.
Bence, bu kanunun kısmen tâdili bir zaruret halindedir.
Evvelâ meskenleri ete alalım. Bunları iki kategoriye ayırmak icab eder. 1939 tarihinde asli kirası 50 lira olan yerler için % 100; ve yine 1939 senesinde asil kirası 50 liradan yu kan olan yerler İçin % 50 zam yapılır. Kısmen ikametgâh ve kısmen İş yeri olarak kullanılan yerler serbest bırakılır.
Yalnız İş yerler! ise, yani depo, mağaza, dükkân, ardiye vs. vs. tamamen serbest bırakılır. Zira bugün hemen hemen bütün tüccar, esnaf vs. hayatlarını ve kazançlarını günün icaplarına göre ayarlamış bulunuyorlar.
Mesken kiralarını tamamen serbest bırakmağı ne kadar yersiz buluyorsam, İş yerlerinin kiralarını da kayd altında tutmağa devam etmeği o nisbette mânâsız buluyorum.
Bir çok misaller arasından birisini arzederek fazla uzamakta olan yazıma son vermek İsterim.
Tabii kimseyi teşhir aklımdan geçmez. Mesele şahısta değil,
V ’.ş ' >1
M
Birmanyalı hlr kan koca merasime giderken (kocanın yüzünde ma ske vardır)
Bun-

dişeler de pek çoktur. Muayyen bir kimse, 1939 tarihinden beri, ı muayyen bir İş yerinde kiracıdır. Harb senelerinde. esasen [yolunda olan İçini. daha fazla ı yoluna koymak zekâ ve kablll-
, - k” tama-. pısuıda Amerikan marka ve âmme (beheri 20.000 den yukarı kıymet-“**“ te üç otomobili vardır, Ve bu ayni şahıs, servetinin 8-10 misli ■ arttırdığı İş yerinin kirasına
fakat, buna rağmen, dnki ________ ___
kalkmalı mıdır,, sualine, Hayır dlr. Her halde bu kadan olarak cevab veriyorum. I
Neden? Acaba, bugünkü kay t ________________
altında bulunan kiralan. 5-G dlrdc. bu gibi aksaklıklar misli artan hayat şartlan ____*
hemahenk bulduğum için mİ daha adilâne bir şekilde tat-Hayir diyorum. Asla. Zaten bu blk edilmiş olur, nu iddia etmek, güliinç olmak1 demek olurdu.
Ancak. 1939 senesinde ilk defa tatbik edilen MKK.una her sene ek maddelerle. % 10, % 15 gibi zamlar yapılmış olsaydı, bugün, yani kanunun Dk tatbl- gJuen 1KU
»İnden sonra hayat «rtyeslne «t
F"' .!„;■>!«. H1C. Hmlir maM „ ,, B„kr| j] ,nuU„ehe bir seviyeye yükselmiş: olurdu, ru.
Tedricen yapılan bu zamlar, j
hnn mal sahlbterinı kısmen ol-1 ERTUGRLL PETORAK'ın
Bününe nut-
hemen hUsMUmmm»» »m. ,Ble namEln, mûtcaki
fadadır kanaatindeyim.
Teklifim kabul edildiği tak-
He men önlenmiş olur, ve
kıs-kanun
Vahe Malkom
MEVLÛT
, An karada müessif bir ötomo-I bil kazasına kurban giden İkti-
hemen hissedilmeyecek şekil-' de olurdu. Zira, şu ciheti nazım dikkate alalım kİ. bilhassa serbest çalışan esnaf, kazan*'ı.mm ve ücretlerini bugünkü hakiki hayat seviyesi ile ayarlamış pu-hınuyorlar Çok basit hiı ml-‘âL AİKCaglin. 11/39 dan evvel, çu-tı |
ceket, bir sarık, bir hançer ve ailenin altın veya gümüş nıü-j cevheratı, bir ayna, bir tarak, bir yahut yüzük — varsa — kıymetli taşlarla İşlenmiş küpeler konur. Birmanyalı güzellerin vüçutlarj İçin bizzat, imal ettikleri Tanaka denilen pudradan bu eşyanın üzerine bir miktar serpilir. Bunu müteakip çocuğa sembolik bir gıda verme merasimi yapılır. Çocuğa bir miktar pirinç İle bir kökün suyundan takdis edilmiş bir madde verilir.
Bunu çocuğun -.ır ası değil, ebe kadın verir. Ebe kadın çocuğun başını tıraş eder ve el, ayak bileklerine ve boynuna yedişer adet beyaz pamuk tire bağlar. Bu merasimlerden huy-suzianan çocuk artık kendi başına bırakılır ve artık evin koruyucu ruhu ile alâkalanmağa başlanılır.
Bu ruhun ikametgâhı bir Hindistan cevizidir, bu ceviz bambiîs sazından mamul bir sepet içinde- evin önündeki bal-ept içinde evin önündeki balkonda asılıdır, bu ruhların Ika-[metgâhı Birmatıyanın heryılba-'şmda ve Budalacın oruç devre-I İednin başlangıcında ve sonun-Ida değiştirilir. Bilhassa bu değiştirmenin çarşamba günü ve (yahut terbiisaninin dördüncü, j altıncı ve yahut dokuzuncu gü-|nü olmamasına dikkat edilir. ,Bu ikametgâh değiştirme ile j beraber Hindistan cevizi de o .evde bir çocuk dünyaya gelirse tebdil olunur.
Bu evdeki fevkalâde olay do-layısiyle sevinç bulunur ve ruha ve yahut onu temsil eden cisme, beşik merasimi dolayı-siyle, muz, araka cevizi, çiçek, çay, pasta şurup yumurta gibi hediyeler ikram olunur. Bu esnada Hindistan cevizi aşağı indirilir. Çocuk yürümeğe başladığında, iki san bez içine sarılır ve «San bornozların asil heyetine» namzet olduğu tebarüz ettirilir ki, çocuk her hangi bir şekilde, heyeti ruhaniyeye intisap etmeden ölürse, İtikadı belli olmuş olur.
Evlerde en yaşlılar beşiği sallarlar ve çocuk İçin dualar e-derler. Bu dualarda »Çocuk yüz yirmi yaşma kadar yaşasın, âlim olsun, zengin olsun, güzel bir insan olsun vc kendisinde fevkalâde takdire şayan huylar» bulunsun dlyedir.
Çocuğa ad verme resmî
Çocuğa isim vermede bütün teallûkat ve köyün bütün yaşlıları davet olunurlar, bundan mada evlerin istiap edebileceği kadar bütün komşular dahi davet olunur ve bütün misafirler
gayet süslü bir şekilde merasime gelirler. Uzur. bir zaman hep bir arada oturulur vc konuşulur. Bu arada hazirandan en yaşlısı, konuşurken aklına gelmiş gibi anide çocuk için bir isim ortaya atar, hakikatte İse çocuğun ebeveyni çocukları için bu adı haftalarca düşünmüşler ve karar vermişlerdir.
Fakat, böyle bir merasim yapmadan, çocuğunun isminin belli olması terbiye ve nezaket harici olduğundan şimdiye kadar gizil tutmuşlar ve yapılmakta olan merasimde köyün en yaşlısı çocuğa bu İsmi koymuş gibi, . verilecek adı İlân eder.
Çocuğa İsim takmak ana ve babanın hakkı İse de bu hususta tabii isim seçmede birçok talimat ve âdetlere uymak gerekmektedir. Meselâ çocuğun babasının adiyle tesmiyesi ve yahut da sülâleye İzafeten her hangi bir isim alınası doğru değildir. Bundan mada Btr-nıanyaiılarda soyadı dahi yoktur.
Çocuğun İsmi verilirken çok defa hangi günde doğdu Ue o gün bilhassa isim vermede mühim bir rol alır.
Neşe ve nükteyi sevenlere emsalsiz bir ziyafet 1 Lira. VARLIK YAYINLARI
Ankara caddesi: 80/1 İstanbul-
Acele Satılık Apartııran
Pangaltı - Kurtuluş -Turkbey sokağı 144 No. lı dört katlı, konforlu, odaları geniş ve pek ferah havadar manzarası mükemmel dört daireli apartı-man satılıktır. Arkasında Bahçesi de vardır. Üst kat-tatilere müracaat.
1 T—
Yann Matinelerden İtibaren (KP'E^IKL SlüeiiiaSl llda
(Afit Of Violcnce) İngilizce Başlıca yaratıcılar: VAN BEFLİN — JANET LEIGH — MARY ASTOR
r—1.............
Senenin en güzel Süper Filmlerinden bir tanesi Prodüksiyon: Metro - Goldreyn - Mayer
YENİ GÜNEŞ
Yaralıclar : JEANETTE MAC DONALD
LLOYD NOLAN — CL.1UDE JAR51AN
Aldığı numara: = 10 =
Cinsi: Renkli (Technlolor)
Gösterilme tarihi: 19/12/949 Pazartesi akşamı ■'
Gösterileceği sinema: ATLAS Sineması I
Işık, renk, çiçek
Limanımızın
ülkeşkJSVEÇ
isveçliler, Holanda ve Yeni ZelandalIlardan sonra en çok yaşıyan insanlardır
Spor sahasındaki İleri mevkii, pehlivanları ve atletleri 11c taammış İsveç'in bir seyyeha İlk arzedeceği zenginlik, memleketin her tarafını kaplayan btabir çeşit renklerdir. Parklar, aralık dar sokaklar hatta pencere içleri uzun yaz günlerinde yetişen türlü çiçeklerle doludur. Kışın sayısız göl ve nehirlerin berrak sulan, kuzey semasının rengârenk ışıklarını aksettirir. Bundan başka İsveçin vasi hidroelektrik sistemi, memleketin her tarafını ışıklarla donatmıştır.
Kasabalarda evlerin badanalı duvarları yeşil, san, kırmıza, pembe ve mor renkte çiçeklerle bezenmiştir. Evlerin İçi. odaların duvarion İnce sarmaşıklarla süslenmiştir. Hattâ bazı evlerde, bilhassa merdiven başlarında fıçılar içinde ağaçlar bile yetiştirilir. Bir İsveçli memleketindeki çiçek bolluğuna temas ederek şöyle demiştir: «Evet memleketimiz kürenin en kusey noktasında. Fakat kalplerimiz yaz mevsimi He dolu...»
Güneşin avdeti
30 Nisanda memleketin her tarafında meş'aleler yakılarak «güneşin avdeti» kutlanır. Bu Adet tsveçte putperest devrinden kalmıştır. Yazın tam ortacı olan 24 Haziranda bütün şe- 1 birler adetâ boşalttı ve genç ihtiyar herkes sahillere dökülerek devamlı güreş banyolarına başlar. Uzun ve kasvetli bir kas mevsiminden sonra, güneş banyolarına başlamak İsveçte. 1 adetâ bir ihtiyaçtır. Hatta açık havaya karşı gösterilen bu lpti-İA yüzünden bir kaç hafta işler sekteye uğrar.
Umumi kanaatin aksine olarak. isveçliler esmer ve kumral benizli kimselerdir. Halbuki bir Çok kimseler İsveçlileri sarışın olarak tanır. İsveç kadınlan bir tek kelime ile güzeldİT.
İsveçte vasati ölüm yaşı da hayli ilerdedir. Yer yüzünde İsveçlilerden daha uzun ömre sahip yegâne İki millet Hollanda ve Yeni Zelanda’dır. İsveçlilerin çok yaşamalarına sebep, bu milletin hiç bir şeye slnlrlen-memeşidir. Sıhhatli olmaktan başka, İsveçliler dünyanın en boylu ve endamlı insanlarıdır.
İsveç coğrafi bakımdan tam bir paradoks teşkil etmektedir. Dik Golf Stream akıntısı memleketin batı sahillerini yalayarak geçer. Fakat memleketin altıda biri, kutup bölgesi dahilindedir.
Seyahat kolaylığı
1000 mil uzunluğunda ve 200 mil genişliğinde olan İsveç uzun bir şerit manzarası araetmekte-dir. Memleket dahilinde seyahat etmek, harikulâde denecek kadar kolaydır. Her tarafa işleyen otobüs ve uçak servislerinden başka memleketin dört bir tarafı 10,000 nıil uzunluğunda muntazam şoselerle kaplıdır. Seyyahların emrine tahsis edilen oteller son derece ucuzdur; ve İsveç otellerinden daha temiz otellere dünyanın başka tarafında tesadüf etmek, İhtimal ki imkânsızdır.
otellerde verilen yemekler de ancak 7fj cent'tir. Avrupa gibi yiyecek darlığı içkide bulunan bir kıt’ada, İsveç benzerine tesadüf edilmeyen bir bolluk içindedir.
İsveççe alkollü içkiler de az taıHanıiır. İsveçliler realist millet oldukları için, karne
faaliyeti
Ekim ayında 90 vapurla 36 bin tonluk ithâl mah geldi
Ticarct ve Sanayi Odası tarafından yayınlanan rakk aralara göre, 1949 Ekim ayı İçinde İstanbul limanına 00 Yap ur gelmiştir.
17 sİ Türk bayrağını taşıyan bu vapurla gelen çeşitli İthal eşyası 36 144 ton mlkta-nndadır. Bu İthâl eşyası miktarları tonaj ve gruplan itibariyle şöyle inklsam etmektedir:
Makine ve yedek akşamı 1101 ton. knrn nakil vasıtaları 73 ton. otomobil ve kamyon lastikleri 41 ton. hırdavat ve madeni eşya 647 ton. İnşaat demiri ve boruları 2114 ton. elektrik malzemesi 63 ton, manifatura 136 ton. pamuk ipliği 871 ton. yün ipliği 211 ton. tıbbi ve kimyevî eşya 446 ton ya» kâğıdı 86 ton. kırtasiye 26 ton, matbaa kâğıdı 110 ton, zücça-clye cam porselen 413 ton, ham ve mamûl deriler 161 ton, çuval. ve kanaviçe 367 ton, akaryakıt 13.340 tan. madenî yağlar 7241 ton. müteferrik eşya da 9422 tondur.
dır. Milletin hep beraber aldığı 1 mektedlr. Ana dilinden başka tedbir sayesinde son 30 sene dört ecnebi dil daha bilir. Ruhi zarfında alkollü içkilerin kulla- kabiliyetlerinden başka ve yanılması yan yarıya azalmıştır.Işının hayli ileri olmasına rağmen mükemmel bir yüzücüdür, Kıral Gustav yanında muhafız gezdirmekten nefret eder. Bir seferinde kırâhn bu hareketine hayret eden bir hükümdara Gustav memleketinin nüfusuna telmih ederek şöyle demişti: «Benim muhafızlarımı görmüyor musunuz? Bakın 65 milyon İsveçli beni muhafaza ediyor!»
İsveç milleti bilhassa cömertliği ve İnsan severllğl De tanınmıştır. Ayni zamanda isveçliler bu cömertliklerini makûl ve insani yollarda harcamasını bilen bir millettir. Meselâ tsveçte geliri umumun hayrına sarfedilmek iizere bir çiçek varidatı cemiyeti vardır. Bir kimse öldüğü zaman, cenazeye, diğer yerlerde olduğu gibi çelenk göndermek, âdet değildir. Fakat cenazenin ahbapları gönderecekleri çiçeklerin parasını bu cemiyete gönderir. Cemiyette biriken parayı daha makul bir hayır işine ______________
İsveç muhakkak kİ dünyanın görülmeğe ve tetkik edilmeğe değer bir köşesidir. Her halde İsveç! bir kere tanıyıp ta burayı sevmemenin imkânı yoktur.
Meselâ İsveçte yemeksiz içki ısmarlanamaz. Diğer taraftan da yemek ısmarlamak için kimse kimseyi mecbur edemez.
İsveç parlâmentosu
Rlskdag denilen İsveç parlâmentosu Avrupanın en eski parlâmentolarından biridir. Klks-dag 1435 te kurulmuştur. 17 nel asırda İsveçliler Estonya, Finlandiya, Letonya, Kuzey Al manyada iki eyalet, merkezi Norveç, vc bugünkü Leningrad havalisinde mühim bir arazi parçasını işgal ederek İdareleri altına geçirmişlerdi. Fakat sonradan bu kadar vasi bir ülkeyi idareler! altında tutamıyarak bundan 100 sene evvel tarafsızlığını İlân etti. Çünkü siyasi hayaLta taralsi2İık dünyada en yüksek yaşama standartlarından biridir. Bir seferinde bir İsveçli şöyle demiştir: «Eğer Almanlar bir parça akıllıca hareket etmesini bilselerdi, onların da ayni şeyi yapmaları ederdi.»
İsveç ordusu
Tarafsızlığına rağmen oldukça mükemmel bir orduya maliktir. Komünizme karşı bir mani teşkil eden ordu, Amerikan yardımından ziyade milletin kredi fedakârlığı ile teçhiz edilmijtîr. Harpten sonra orduya 1000 tayyare daha İlâve edilmiştir; ve tayyarelerin ekserisi yer altında saklanmaktadır. Fakat ordusunun kuvvetli olması. İsveçin Rusya’ya karşı koyabileceğine bir delil sayılmaz. Diğer taraftan Hltler Rusyaya nazaran daha geniş bir deniz ve kara ordusuna malik olduğu halde, ve İsveç! istilâ etmek için iki Re re teşebbüse giriştiği halde sonradan bu işten vazgeçmiştir.
İsveç Kıralı
İsveç Kıralı Gus Lav V hâlen 91 yaşındadır. Gustav kır allar arasında bilhassa tevazuu ve , zekâsı ile tanınmıştır. Zekâ ve
İcap
İsveç

bir
, ----------usu- j tevazulundan başka kırat Gus-
hınü de ortadan kaldırmışlar- Lav gayet sâde bir hayat sür-
İsyej; te bu ııtclju çıkckiı vc
sarfeder.
Edebiyatçılar mahfeli
AWöHıOâlinFhrjısiflü “riisvei,, laiıiıiı lir tırçıı...
Süleyman Nazif, Faik Ali ve Celâl Sahir telâş içinde berberi susturmağa çalışıyorlar: «Sen şairi âzamm karşısında şiir okuyacak adam mısın?!.-Fakat o, durmadan okuyor!..
Avrupada Arjantin takımını yenebilecek takım yok!..
Altı ay müddetle Arjantinde kalarak hakemlik yapan İngiliz idarecilerinden Ch. Mac-kenna Londra’ya dönmüştür. Bu meşhur Ingiliz hakeminin verdiği beyanata göre, bugün Avrupada Arjantin takımım yenecek kuvvette bir futbol takımı yoktur. AvrupalIlara nazaran Cenubî .Amerikalılar daha seri, daha kontrollü ve daha müessir bir futbol oyen maktadırlar. Hele kuru bir havada onların süratine dayanmak cidden güçtür. 1950 senesinde Dünya kupası maçında Arjantin takımının kazanacağım İddia etmek pek kuru bir tahminden ibaret değildir. Finale Arjantin ve Brezilya takımlarının kalması büyük bir İhtimal dahilindedir.
i
B.irdtre»! Sahil Tiransan Bu akşam
I Saat 20.30 da
DRAM KISMI PARA üGRüNDA Yazan: Nahid Sırrı Ürik KOMEDİ KISMİ NEMO BANKASI Yazan: L. Vcmcuil
Türkçesl: Fehmi Balta?. L. Ay
P«uu- rünlcrl matine 15.30 da
Pazartesi akvamlar» Dram Kısmms* Salı ak lamları Komrn Kunaında temsil velettir
Bundan 30 - 36 yıl kadar evvel... şişlide Ösmanbeyde küçük bir «Perukar Salonu» açılmış...
Kısa zaman içinde devrin belli başlı edebiyatçılarının bir uğrak yeri haline gelen bu berber dükkânında o gün öğle ü-zerl Süleyman Nazif İle Faik Ali ve Celâl Sahir otururlarken İçeriye Şairi âzam Abdulhak Hâmil giriyor.
Dükkân sahibi Hüsnü efendi, sakal tr&şına pek meraklı olan Abdüllhak Hâmld'l hürmetle selamlar ve koltukta yer gösterirken şairi âzam:
— Aman Hüsnü efendi’ dl-yoT. Her ne kadar itimadımız varsa da bugün iyi bir sakal traşı istiyorum.
Ayağa kalkan Celâl Sahir, Faik Âli ve Süleyman NazLfe i oturmalarını rica ederek koltuğa geçen Abdulhak Hâmld'ln boynundan aşağıya bembeyaz patiska örtü konuyor...
Berber Hüsnü efendi, bir e-linde makas, diğerinde tarak olduğu halde Şairi âzamin sakalını keserken arka taraftaki iskemlelerde oturmakta olan Süleyman Nazif. Faik Al! ve | Celâl Sahir de «rüşvet» mevzuu ffi--rade bir konuşmaya dalmış b J.unmaktadlırtar.
Makasının ucu ile ensesini kaşıyarak traşına devam eden berber Hüsnü efendi:
— İşte, dedi, tam bu rüşvet konuşma sırasında idi. Biraz geri çekiktim, memleketin sayılı dört edebiyatçın karşısında Ziya paçanın rüşvete dair bir kıtasını okumağa başladım:
Milyonla çatan mesned-1 inette şerefrâz,
Bir kaç kuruşun mürtekibi câjr-i kürektir.
Abdulhak Hâmld'ln arka tarafındaki iskemlelerde oturan Celâl Sahir, Süleyman Nazif ve Faik Âli durmadan ellerile işaret ederek susmamı İstediklerini anlatmağa çalışıyorlar!,. Derhal kavradım kİ onlar:
SİZİN SOKAK
Matineler: Ctımar teri pazar 15 te Psrartcst atcfnmları iCTr.-fl yoktur.
Çeviren: Arif Dcrebcyağlu
• ■■(:«■«»« t «*«■« t ııırHaııarm »«■■■■ ııı ntnnnııım rııııaııs e nııı
Nevyork’la açılan köpek sergisinde birinci mükafatı kazanan Ve «köpek ktrallçesi» adı verilen dişi köpek. Bu köpek Ef-ganlitan'da doğmuştur, tüyleri hıuubi bir berber Uualuıdaa Iruaumı^ur.
Yazan : Cemaledain BİLDİK
Berber Hüsnü'nün hem eli hem çenesi işlerken
mektebi bırakarak tam sekiz yaşında berberliğe başladım. Ondan sonra da tahsil hak getire! İşte hayatımda bu üç aylık mektepten başka bir şey görmedim. Tabii bu da tahsil «myılmn»
Demek kİ şu okuduklarınız lıep kupma şeyler?..
— Çünkü dükkânım bir edebiyatçılar mahfili halinde idi. Devrin bütün şairleri, muharrirleri bende traş olurlardı, otururlar konuşurlardı... Bu arada kendilerinden ne kaparsam onunla kalırdım. Dükkânım bana hem sanatımı ilerletmekte faydalı olmuş hem de bir ezberci edebiyatçı olmama yardım etmiştir!
Yalnız, edebiyatçıların değil, hanedana mensup şahsiyetlerin de berberliğini yaptığını söyleyen Hüsnü efendi. Sultan Ham id'in oğlu Abdürrahim, Sultan Re şad "in oğullan Ömer Hilmi ve Zlyaeddta, Halife Ab-
dülmecid'in oğlu Ömer Faruk, Enver paşanın kayınbiraderi Abdülhalim efendi, Sadr.ızam Tcvfik paşanın oğlu et'kâıuharb binbsşılarmdnn İsmail Hakki, Sultan Hâmld’ln en büyük kızı Şaziye Sultan ile evli olan Fahir, Zülfü İsmail paşa ile müşir Ömer Rüştü. Keçecizade izzet Fuat ve doktor Aristidl paşaları d.a devamlı müşterileri arasında saymakta ve her birinin ayrı ayrı hususiyetlerine işaret etmektedir
Hiç şüphe yok ki müşterilerinin hususiyetlerini bilen berberler olduğu gibi aile esrarına vakıf olanları da çoktur. Bakalım Şairi âzam Abdulhak Hâ-mit. Süleyman Nazif. Faik Âli ve Celâl Sahlr’in bu orada da hanedana mensup bazı şalisi-yellerin bilmediğimiz ue hususiyetleri ve traşta ne gibi titizlikleri vardır? Bunları da başka bir gün yine bu sütunlarda yazarım,
CemaleclcUn BİLDİK
Aile hasta bakıcılık kursu
•Hüsnü! Sen Şairi âzamin karşısında şiir okuyacak adam mısın!..» demek istiyorlardı...
Fakat aldırmadım*, kafamda rüşvete dair ne kalmış İse hepsini birbiri ardına sınılayım da görsünler diye düşündüm ve Peygamberin Hadis! Şerifinde de şöyle yazılıdır diyerek ilâve etlim: Cenabıhnk raşrre de.
mürteşiye de, re'şe de lanet CtSDD.n
Şairi âzam da, diğer edebiyatçılar da dikkatle beni dinliyorlardı. Bundan büsbütün cesareL alarak Fuzullyl. hatırladım ve evvelâ şikâyetname-' sinde -selâm verdim, rüşvet değildir deyu almadılar.» dediğini söyledim ve ilâve ettim: «Fuzulîden bir satırcık daha: Girmek olmaz bihişt'r rüşvet ile.»
Bu sene kursu bitiren bayanlar, kıırsu idare eden Lakraan hekimle bir arada
Eminönü Halkevinde Doktor Lokman Hekim tarafından kurulan aile hastabakıcılık kursu tnış ettiklerini muvaffakiyetle devam ediyor rin»rn hlr nnr. Flıı kıırsa devam eden havan -
A
Berberlerin hem ellerile hem de çenelerüc t söylerler. Qok doğru bir söz...1 Bu kursa devam eden bayan-SaçlannM kestirmek üzere gittiğim Maç kati akı Işık berber
-salonunun sahibi Hüsnü de. traşa devam ederken çenesini de işletiyordu! Fakat bir gazeteci İçin hiç de kaçırılacak hâtıralar değildi bunlar.
Sordum:
— Her halde siz de hır edebiyat meraklısı olacaksınız? Tahsiliniz ne?
Güldü:
— Tahsil mİ? dediniz?
— Evet...
— çok yüksek... o kadar yüksek kİ bu derece tahsil, u-mit ederim hie bir kula müyesser olmamıştır; hele bu itk tahsil mecburiyetinden sonra hiç olmaz... Selânlkte yedi ya-' çında İken beni mektebe vön-derdlier. Üç ay kadar gittim, ■ baktım kİ olacak gibi değil, bayat beni çalışmağa zorluyor,.
lanı umumi sıhhat dersleri verilmekte, hastabakıcılığa ve enjeksiyon yapni3ğa ait İşler öğ-
retllm ektedir. Bu sene için yeni talebe kaydına başlanmış -tır. Kurs dersleri çarşamba gün İtri iki saatten ibarettir. Bu sene kursu Hediye Özkan. Nec -nıiye Yurdagün, Meliha Demirci, Mclûhal Selrna Nlşancıoğlu, Hediye Oğuz Erten bitirmişler ve diplomalarını almışlardır.
Paris’te harb malûllerinin Opera civarında nümayişi. Nümayişçiler kendütrine verilen ücretin ariürıimasuu istiyorlar.

Safirle'
18 Aralık 1949
A K Ş A 1W
HER AKŞAM BÎR HİKÂYE
Perili köşk
Mahkeme Koridorlarında
Kör talihi güldürmek istedik
( Satılık Emlâk )
Erenköy Kız Ilırıt okul - aile birliği 21 aralık 949 çıır*amba aaat 14 30 Kadıköy Halkevi salonunda açıklamalı Türk gösteri sanatlar! günU. Meddah - HokkaWır - Kuragöz -Orta oyunu. En mcnktır sanatkârlar tarafından. Her yer 80 kuruş
Fatih Halkevinden: Evimizde İngilizce. piyano, keman ve mandolin kursları açılmıştır. Knvdolmok isteyen yurddajların her*Qn saat 9 dan 21 e kadar Evimiz idare müSUrlUğll-ne müracaatları.
sahte idi. İkinizi kendime varis tâyin ettiğimi öğrenince, servetime tek başına konmak için zavallıyı Öldürdün. Sen sefil bir kaatllsln. Defol buradan! Bir daha yüzünü görmek istemiyorum, diyerek şatodan kovdu.
Dlno, gitti. Ertesi sabah delikanlıyı civardaki ormanın bir ağacına asılı buldular.
Derin bir hayret İçinde notere sordum:
— Janııa'yı bir daha bulamamışlar mı?
— Hayır! Kimse de zavallı kızın Akıbeti hakkında bir şey öğrenemedi. Az bir müddet sonra kont Dormea kederinden öldü. Köşk de ıssız kaldı. Çünkü hiç bir fert İçinde oturmak İstemiyor.
İhtiyar noter, beni nezaketle tabııl etti. Kendisine:
— Dormea şatosu hakkında sizden bazı malûmat almağa geldim. Öğrendim kl şatoyu satmağa vekâletiniz var. Şayet fiatl uygunsa satın almak istiyorum. dedim.
Noter:
— Uygun... da söz mü? Bu şato, yok pahasına satılıyor, cevabını verdi.
— Sebebi ne? diye sordum.
— Size doğrusunu söyllyece-ğim Fakat müsaadenizle evvelâ sizden bir şey sormak istiyorum. Siz cinlerden korkuyor musunuz?
— Bilmiyorum. Hayatımda bugüne kadar cine raslamadım. Yoksa Dormea şatosu tekin değil mi?
— Kasaba halkı, orada bir
facia cereyan ettiği İçin tu zan da bulunuyor. Dormea şatosunun hikâyesini biliyor mu- alarak yerleştim. Köşkte endl-sunuz mösyö? | çem! davet edecek hiç bir hA-
Hayır mı? O halde ben size dlaeye de raslamadım. anlatayım: Köşk İle beraber. İçindeki
Kont Dormea sergüzeşt dolu'eşyayı da satın almıştım. Bun-blr hayat sürdükten sonra bu ların arasında otomatik kilit-kssntadı yerleşmece selmlı »e'lenen oüyül bir sandık da karşıkl burunun müntehosın- 'vardı. Bir gün merak ve teces-da gördüğünüz güzel şatoyu siis şevkiyle bu sandığı açtım. İnşa ettirmişti. Kont, hovarda (Gördüğüm manzara beni deh-ve bekârdı. İhtiyarladığı za- şet İçinde bıraktı. Sandığın man bir aile kurmak ihtiyacı- İçinde bir kadına alt olduğunu nt duymuş Dlno namında fa- tahmin ettiğim bir İskelet kir bir oğlan İle Janna adında vardı, öksüz bir kızı yanma almıştı, j tklsl de aşağı yukarı aynı yaşta İdiler. Kont, zamanla İki , çocuk arasında büyüyen ve gelişen alâkayı memnuniyetle gördü, hattâ teşvik bile etti. Dîno İle Janna'nın. evlenmele-ı . ,
rint kolayMtamak İçin «Jort “»nl.'mm
, . _ TT>n«ı İrin sannıftn f»lf
kendisine varis tayin ederek, nişanladı. Yakında düğünlerini yapmağa da karar verdi. ı
Şimdi faciaya geliyorum: Bundan üç yıl evvel 25 temmuzda kont Dormea, bazı hu-, susî İşleri İçin Milânoya gitti. Dlno İle Janna kontu, otomobille İstasyona kadar uğurla-
Bu İskeLetin Janna’ya alt olduğuna şüphe yoktu. Genç kızın bu sandığın içinde nasıl kilitli kaldığını keşif ve tahmin etmekte güçlük çekmedim. Zavallı kız, saklambaç oynarken, ’ 1 bulma-
ması için sandığa girip saklandı, içinden kolayca çıkaca-: ğını sanıyordu. Fakat kapağını kaparken sandık otomatik surette kilitlenmiş oldu. Kilit, İçeriden değil, ancak dışarıdan ı açılabilirdi. Fırtınanın şiddetli gürültüleri, sandığın içinde ka-ı panıp kalmış olan genç kızın dö^iİeı-.,!erS'atlaru>l DtaoUe ihtiyar thujsr blamet,! Katerta ö6le Ultmtslne
yemesinden sonra bahçeye in-.™5"1 olmu.lıı Bu suretle Jan-dlklerlnl gördü. Saat üçe doS-,*’®- havasızlıktan boğulmuş, ru gökyüzü kararmağa başladı, sandık kendisine mezar ol-az sonra şiddetli bir fırtına »««tu.
koptu. Dlno ile Janna bahçe-1 Ba keşfime kadar şatoda hiç den sırsıklam köşke avdet et- bir korku hissetmemiştim. Fa-tiler ve elbise değiştirdikten kat sandığı açıp İçinde İskeleti sonra vakit geçirmek İçin sak- bulduğum andan itibaren ar-lambaç oynamağa başladılar. | tık bu şatoda kalamazdım. th-Bu oyunun ne kadar sürdü- tlyar notere, köşkü satılığa çı-ğünü bilmiyorum. Fakat bir karması İçin vekâlet verdim, aralık Janna ortadan kaybol-(Fakat bugüne kadar alıcısı çık-r%,__ ---*-------- madı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
du. Dlno, köşkün her tarafını ı araştırmasına rağmen genç kızı bulamayınca büyük bir en- • dişeye düştü. Acaba Janna, ne olmuştu?
Dışarıda fırtına bütün şld-detlle devam ediyordu. Akşama doğru kont Dormea Milâ-nodan döndü. Genç kızın ortadan kaybolduğunu öğrenince zihninden müthiş bir şüphe geçli. Muhakkak Dlno, tek başına mirasına konmak için genç kızı öldürmüş ve cesedini bir yerde saklamıştı. Kont, bu şüphenin tesiri altında delikanlıyı yanına çağırdı. Sert bir sesle:
— £en Janna’yı gerçekten sevmiyordun. Ona karşı aşkın
Kanapede yanyana oturmuşlar, gülümseyerek birbirlerine kaş. göz işaretleri yapıyorlardı. Bizim yaklaştığımızı görünce tavırları ciddileşti, işareti de kestiler. Sağ tarafta oturan açık başlı maznun evvelâ jandarmaya baktı, sonra arkadaşının bacağını çimdikleyip bize döndü:
— Sizi de mi posta ettiler, yoksa şahitliğe mİ geldiniz, beyâbiler?
Bizim kasketli delikanlı eski bir aşina samimiyetiyle sokuldu:
— Ne sayarsan say, ahbap. Malûm ya .burada her kesin kendine Göre bir işi vardır.
— Eyvallah, efendi âbi. İşi olmıyan insan buraya gelip de enayi gibi ömrünü geçirmez tabiî.
— Sizin işiniz nedir?
— Bizimkini bırak dinini seversen. Pisipisine posto olduk. Amma velâkin, Allah seni İnandırsın kl kabahat şu Süleymandadır.
Arkadaşı dirseğile böğrüne vurdu:
— Sus ulan, enayi! Ne diye kabahati bana yüklüyorsun? Beni çağıran sen değil misin?
Berikinin sesi biraz daha yükseldi:
— Numarayı bırak, saloz oğlu saloz. Ben seni adam yerine koyup da çağırdımsa fena mı ettim? Marazayı sen çıkarmadın mı?
Münakaşa alevleniyordu, bizim kasketli delikanlı araya girdi:
— Burada kavga olmaz, ahbap. Ağız dalaşını bırakınız da konuşalım.
Bu defa Süleyman lâfa girişti:
— Böyle şeylere boş ver, beyefendi kardeşim. Bize bakma sen. Sırasına göre iyi de konuşuruz, kötü de. Sözüm meclisten dışarı, köpek gibi dalaştığımız da olur. Burada hırlaşsak bile kodeste gene birbirimizin yüzüne bakacağız. Aslında şu Ahmet iyi çocuktur amma biraz enayidir, çenesi açılınca fazla dırdır eder .
Bu defa dirsek muştasını Ahmet vurdu:
— Enayi sensln ulan. Adanı gibi konuşmasını öğren de ondan sonra el âlemin karşısında lâf et.
İstanbul Üniversitesi Hukuk
Bize döndü:
— Bu serserinin kusuruna bakmayınız, bey âbiler. Posta olunca öfkelendi de ne söylediğini bilmiyor. Onu adam diye karsıma aldığım için asıl enayilik bendedir.
— Neden posta oldunuz? Kabahatiniz ne?
— Orasını hiç karıştırma, beyâbi. Bir insanın kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar, demişler ya. doğru lâf etmişler valla billâ. Dinini seversen doğru söyle, sen talihinden hoşnut musun?
— Talihin cilvesi belli olmaz. İnsanı bazan Güldürür, bazan da küstürür.
— Ağzın, dilin var olsun, bey efendi kardeşim. Kör talihin Gidişatına sahiden de akıl ermez. Amma velâidn, Benim sorduğum başka. Yani senin anlayacağın, sizde handan, hamamdan ne haber, demek istiyorum.
— Bizde öyle şeyler arama. Tavuk kümesi bile yok.
— Al bizden de o kadar, bey birader. Şu netameli dünyada kuru canımdan Gayri bir şeyim yok. Cenabı Allah can vermiş de yanı sıra talih vermemiş. Aklımız sıra biz de talihi Güldürelim de biraz adam olalım diye uğraşıyoruz amma mahtol-mayınca cahdın elinden ne Gelir? İşte şu Süleyman da benim gibi iflâhsızm biri. Geçmişi tenekeli talih ikimize de gülmüyor vesselâm. Dün Bitpazarında bir takım elbise satışına aracılık ettim, Allah bereket versin, benim payıma beş kâğıt kâr çıktı. Aksam kahvede otururken Süleyman geldi. Beş papeli çıkarıp masanın üstüne koydum; «Ulan, Süleyman, Görüyorsun, buna para derler. Partisi iki buçuk kâğıttan bir tavlaya var mısın?» dedim.
— Kumar oynuyorsunuz öyle mi?
— Yok bey âbi. Kumar kim bfe kim. İki buçuk kâğıdın kumarından ne olacak? Kör talihin ensesine bir parmak otalım da bakalım hanGimizin yüzüne gülecek .dedim.
— Hanginize güldü?
— Bırak ailasen. Talih bizim nemize Gülsün? İkimizin de anadan doğma iflahımız kesilmiş. Tavlada bir parti ben aldım .bir parti de Süleyman kazandı. Üçüncü partide dananın kuyruğu kopacaktı amma olmadı işte.
•— Oynarken polisler mi yakaladılar?
— Talih ters gidiyor dedim ya. Biz adam Gibi oynasaydık, polisin ruhu bile duymazdı. Gel Gelelim, oyunun yansında maraza çıktı. İsmail yanlış oynadı, ben kabul etmedim, masanın başında itişirken aksi gibi dev-riyeler kapının önünden ge-. çiyorlarmış, camdan bizi
Dosya No. 516-42
İstanbul Defterdarlığından:
Cinsi Kıymeti Teminat!
Lira
Eminönü, (Kumkapı) Muhslne hatun mah. Acemdağ so. 714 ada, 14 parsel 168 M2 arsa. Kartal, Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi so. 78 pafta, 732 ada, 28 parsel 5160 M2 tarla. Kartal, Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi so. 78 pafta. 732 ada. 31 parsel 2980 M2 tarla. Kartal, Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi so. 78 pafta, 732 ada. 33 parsel 5281 M2 tarla. Kartal, Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi so. 78 pafta. 732 ada. 34 parsel 2200 M2 tarla. Kartal, Çavuşoğlu mah- Yalnız selvi so. 78 pafta. 732 ada, 35 parsel 7084 M2 tarla. Kartal. Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi SO. 78 pafta, 732 ada, 36 parsel 8365 M2 tarla. Kartal. Çavuşoğlu mah. Yalnız selvi so. 78 pafta, 732 ada, ı parsel 11206 M2 tarla (eski 63 kapı sayılı) Kartal, çavuşoğlu mah- Yalnız selvi so, 78 pafta, 732 ada. 2 parsel 6764 M2 Bostan. Kartal, Maltepe mah. 18 pafta, 302 ada, 1 parsel yeni 4 kapı sayılı 1824 M2 tarla. Kartal. (Maltepe) Gülsuyu mah 18 pafta, 302 ada, 3 parsel 918 M2 tarla. Kartal. Maltepe mah. 18 pafta. 302 ada. 2 parsel 918 M2 tarla-Kartal. (Maltepe) Gülsuyu mah. 18 pafta, 312 ada, 2 parsel eski 4029 kapı sayılı 918 M2 tarla. Kartal. (Maltepe) Gülsuyu mah 18 pafta. 302 ada, 16 parsel 918 M2 tarla. Kartal, (Maltepe) Bağlarbaşı mah. 30 pafta, 269 ada. 59 parsel 3463 M2 tarla.
Yukarıda yazılı gayrlmenkuiier 6/1/950 Cuma günü saat 15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır.
İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile satış günü komisyona, fazla bilgi İçin sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir.) (17799)
5213—993
5213—994
5213—905
5213-996
5213—100i
5213—1002
5213—1205
5213—1227
Şubemiz Binası dahilinde muhtelif tarihlerde bulunmuş ve şimdiye kadar sahipleri zuhur etmemiş oîan gösterilmiştir.
kıymetler aşağıda
Bulunduğu tarih
Kıymetin cinsi
Kıymetin Miktarı
Eakültesi Dekanlığından
Fakültemiz Medeni Usul Hukuk ve İcra-tflâs Hukuku kürsüsünde bir asistanlık açıktır- Bu asistanlığa istekli olanların:
Memurlar kanununun 4. üncü maddesinin A, B, C, H, Z fıkralarında yazılı şartlardan başka,
1 — Hukuk lisan diplomasını almış olmaları.
2 — İngilizce, Almanca, İtalyanca bilim dillerinden biri-
ni bilmeleri ve memurlar kanununun 4 cü maddesinin yukarıda zikredilen fıkralarında yazıiı şartlan müsblt belgeler ve ,_ ,_ ,,
Hukuk diploması ile beraber, hangi yabancı dilleri bildiğini açık görmüşler. «Kumar değil, la yan bir dilekçe ile İlân tarihinden 15 gün zarfında Dekanlığa kahvesine oyunuyoruz» de-müracaat etmeleri lüzumu İlân olunur. Yabancı dil İmtihanla- dik amma tavlayı kaldırınca n, İstanbul hukuk fakültesinde yapılacaktır. (17774) altından paralar sinttl- Bü- du:
5/1/949 17/1/ „ 21/1/949 16/3/949 18/3/949 18/3/949
9/4/949 10/5/949 18/6/949 18/6/949 22/7/949 23/7/949
9/8/949 26/8/7949 31/8/949 25/9/949 27/9/949 28/9/949 27/10/949
8/11/M9
Para
T L.
12.—
5.—
10.—
5.—
2.50
10.—
2.50
10.—
2.50
8.—
1.35
10.—
20.—
10
22.35
36—
1.— 100.—
5.—
2.50
(17777)
1952 olimpiyat or ganizasy onu müşkül durumda!..
1952 ollmplyadının Flnlândl-yada yapılacağı malûmdur. Flnlândlyada sporu İdare eden, iki teşekkül vardır. Biri sivil diğeri amele teşkilâtı
Finlândlyada spora hâkim olan bu iki müessese arasında son zamanlarda bir anlaşmazlık çıkmıştır. Bu yüzden işçi teşekküllerine hâkim İdare olimpiyat organizasyonuna ka-rışmıyacağını bildirmiştir. İşçi federasyonu bu fikrinde ısrar ederse 1952 olimpiyat organizasyonunun suya düşmesi ihtimali vardır.
tün kabahat Süleymanda. Bes dört atıp da dübeş oynamasaydı hırlaşmıyac aktık, Oyun da namusiyle bi tevekti.
Süleyman bir omuz vur-
— Kabahati benim üzerime atma diyorum, ulan.
Münakaşa yine kızışıyordu. bereket versin mahkeme acildi, seslerini kesip kalktılar Ce. Re.
Fransız millî takımı Türkiye’ye gelecek
Bir Fransız gazete sin İn yazdığına göre 1950 senesinde Fransız (B) milli atletizm takımı Atinada Yunan millî takımı ile karşılaşacaktır. Fransız gazetesinin yazdığına göre Fransız takımı Atina d an sonra Turkiyeye gelecek ve Türk milli atletizm takımı ile karşılaşacaktır.
Biz işlerimizi mâkul bir program ile yürütmek itiyadında olmadığımız için Fransızların bu arzusunu nasıl karşılayacağımızı şimdiden kestiremeyiz. Bu yaz aynı Fransız takımı Atinaya gelmişti. Fakat bir türlü becerikli çıkıp da onları tstanbula davet edemedik!,.
- - - ■■■■■ ı ,
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
L Tefrika No. 7
— Kaç paraya olursa olsun. SLz hele şu mallan paket edin. Alıp götüreceğim.
Satıcı kadın, paketi yapmak üzere dükkânın arka tarafına çekilince. Sıvan, derin bir hürmet ifadesiyle, şapkasını çıkararak. Kathryn’ln karşısında e-ğlldl. Eöylece, sert ve san kıllarla kaplı komik kafası da meydana çıktı.
Boğuk bir sesle şu itiraflarda bulundu:
— Vallahi küçük hanım, bütün dünyayı dolaşmış İnsanım; fakat şu Iakoçya, rasladığun memleketlerin en harikuladesidir.
— Yok canım!
— Doğruyu söylüyorum. Buradaki insanların gûya İşleri güçleri yok; sabahtan akşama kadar blrlblrlerlne şaka yapıyorlar. Meselâ demin otelin
I barın a girdim; barın müsteclri, İskoç ya hikâyeleri anlatarak müşterilerini katıltıyordu. Lon-dradan ilk trenle geldiğim İçin ancak birkaç saattir buradayım. Garabete bakın: Aynı hikâyeyi dört defa dinledim.
Katheryn
— Biz, daha böyle bir tecrübede bulunmadık I — dedi.
— Halbuki, efendim, buralılar konuştuğumu işitince, bana hep Amlrakalı mıyım diye soruyorlar. Kendilerine, nezaketle. Kan&dalı olduğumu söylüyorum. Lâkin, ehemmiyet verdikleri yok. Derhal, Amerika ya giden tskoçyftlının fıkrasını anlatıyorlar; fıkrayı hoş da bulmuyorum hani!,,. Tasavvur edinç Bir kaynana, bir kaynanayı kaynanalar heklcında uydurulmuş çiçeği burnunda bir hikâyeyi anlatmak üzer® arıyorJ.
Of. ne can sıkıcı şeyi
Alan, sözü yarıda kesti:
— Size bir şey sormak İsterdim. Seyahat acentesinde bize haber verdiklerine göre, bay Swan isimli biri, bugün öğleden sonra, Shlra şatosuna gitmek üzere bir otomobil klra-almış. Yoksa, o zat siz misiniz?
Swan’ın yüzü, garip bir İfade aldı. Bir mesele halletmek üzere gayret sarfediyor gibiydi. Sonra, boğuk boğuk sordu:
— Evet... Benim... Niçin sordunuz*
— Blzler de oraya gitmek mecburiyetindeyiz. Acaba aynı arabaya binsek sizi rahatsız eder miyiz, diye sormak İstiyoruz. Benim İsmim doktor Campbell: bu bayan da kuzinim Miss Kathryn CampbeU’-dir.
Swan, genç kzın karşısında tekrar eğildi. Bu tanıtma merasimiyle ferahlamış gibiydi.
— Niçin rahatsız olayım? Bl-lâstlki Birlikte seyahat edersek memnun olurum (Sesinde hiç de sahte bir ifade yoktu. Cidden memnun olduğu belliydi. Fakat şu suali sorduğu sırada gözlerinde mavi bir pırlU be-
lirdi:) Demek akrabasınız?
— Evet... Fakat uzak akraba... Peki sizin, aüe He münasebetiniz?
Bu sual üzerine, adamın yüzünde biraz sinsi yeni bir ifade hasıl oldu.
— Mademki adımı duydunuz ve Mac Holster’lerle yahut Mac Çueen'lerle akraba olduğumu öğrendiniz, Shlra’daki o Camp-bel'lerle de yalun olduğumu iddia edemem, değil mİ? Kuzum efendim, Elspat Campbell isimli bir matmazel hakkında bana izahat verebilir misiniz? Böyle bir İnsan işitmiş miydiniz?
Alan, başlyie, menfi bir İşarette bUllindu, tanımadığını anlattı. Kathryn İse, heyecanla söze karıştı:
— Acaba Elspat buladan uu bahsedl y orsunus?
— O mudur, bitmiyorum, matmazel. Bu şahsiyat bana tamamen meçhuldür.
Genç kız anlattır
— Elspat hala, hakikî halamız değildir. Hattâ, sahici soyadı Campbell bile değil. Halbuki bütün dünya, onu bu soya-dlyl» tanırdı. Aslında İsa, ö-
nun kim olduğunu, nereden geldiğini bilen yoktur. Bundan kırk sene evvel zuhur edlvermiş. O tarihten İtibaren Shlra şatosunda yaşıyor Bugünkü günde doksan yaşlarındadır ve muhitine dehşet salmaslyle meşhurdur. Ben şahsan onunla hiç tanışmadım.
Swan'ın bir cevap vermesine İmkân kalmadan, satıcı kadın, dükkânın İç tarafından çıktı. Paketi uzattı. KanadalI, parayı verdi ve satıcı kadına veda etti. Dükkânın kapısını açarken dedi kl:
— Galiba, arabamıza gitmemizin zamanıdır. Şatoya kadar epey yolumuz olacak. Gece bastırmadan dönmeği tercih e-derlm. Her halde orada sabahlamak niyetinde değilim. Harb dolayısiyle karartmanın burada da tatbik edildiğini sanırım. Of, geceleyin trende patladım.
— Trende uyuyamaz mısınız?
— Mesele o cleğlL Bitişik kompartımanda bir kan koca, bütün gece kavga etti. Clev-land İsimli bir bayan yüzünden. Gözümü kapatamadım.
Alanla Kathryu, bakıştılar.
Swan ise. bunu farkedemiyecek derecede zihnen meşguldü.
Nihayet dedi kİ:
— Ohlo’da epey müddet yaşadığım İçin bu Clevland'lar-dan çok kimseyi tanırım. Onun İçin kulak kabarttım; fakat fazla bir şey öğrenemedim. Russel islmil birini de parmaklarına doladılar. Bir de, Charles dedikleri vardı. Lîkin kadının dalgası Russerie mi İmiş yoksa Charles'le mİ, kompartımandaki kadının kocaslyle mİ, anlayamadım. Ağız kavgasının mevzuunu öğrenemedim, vesselâm! Esasen ara kapıyı vurmam ü-zerlne hemen lâmbalarını söndürdüler.
Kathryn, arkadaşının konuşmasına mâni olmak İçin:
— Doktor Campbell I diye seslendi; lâkin, geç kalmıştı, çünkü genç âlim özür dilemeğe koyuldu:
— Çok müteessirim, ama, korkarım kl, dün gee'e bitişik kompartımanda sizi rahatsız e-deno müz’lç komşular ben ve kuzinim olmıyalım.
Svan, yürüdüğü sırada, birdenbire durala dr.
— Siz mİ?
Gözü. Kathryn’ln soi eline, yüzük parmağına çevrildi. Parmakta yüzük olmadığını gördü.
Bu keşif 'üzerine, adam, hemen muhavereyi değiştirdi-Zoraki bir konuşma ile devam etti:
— Burada, tskoçyada, gıdcT mevzuunda o kader kıtlık yok gibi görünüyor .şu vitrinlere bakınız. İşte, pastalar da var. İstediğiniz kadar et de var... İnsan arzu ettiği takdirde... /
Kathryn, gözlerini açtı:
— Bay swan! — dedi. — Fevkalâde yanıldığınızı size söylememe müsaade eder misiniz? Ben, Harpenden Yüksek Kl» Okulu Tarih Profesörüyüm.
— Ömrümde ilk defa olarık etli pasta ile karşılışyorum. sayın bayan! Fakat fazla iştahna-ver bulmadığımı da itiraf ederim.
— Çok rica ederim, bay Swan, beni bir an dinler misiniz? Doktor Alan CampbeU’de üniversitede profesördür.
Sıvan, birdenbire durdu Kimsenin kendilerini işitip İşitmediğini anlamak üzere etrafına bakındı. Sonra alçak ve yumuşak bir sesle: (Arkası var)
Pohlfe
Parlste 10 memleketin sosyalistlerinin iştirakile bir kongre toplanmıştır. Resimde Fransız delegesi Gnımbach Ue Alman delegesi Ollenhâııer görünüyor-
t
AKŞAM
18 Aralık 1949
Cmnmi Anu Üzerine
BIILMAC
BOL’RJOIS
iaduıın paycnHulıit
ı—ı n«H)a
otH7OV ö '

2 S 4

Kalite Sek Şaraplarımız Badema
Ren tipi şişelerde arzolunacaktır.
KAVAKLIDERE ŞARAPLARI Ltd. Şirketi
S Büvet yeri kiraya verilecek Devlet Demiryolları Haydarpaşa işletmesi mubayaa komisyonundan
1 — Floryada deniz köşkü karşısında ldaremiez alt saha dahilinde 6 metrekareden İbaret bir yer kapalı zarf usullyle kiraya verilecektir. ,
2 — Kiraya verilecek olan yerin muhammen bedeli 14400 lira vç muvakkat teminatı da 1080 liradır.
3 — Bu İşe alt şartname ve mukavele projesi komisyonda görülebilir.
4 — Arttırma 27/12/949 tarihinde salı günü saat 15,30 da
Haydarpaşada 1. ti İşletme binasındaki işletme komisyonunda yapılacağından isteklilerin teklif mektuplarını kanuni tarif a ta uygun olarak ihale saatinden bir saat evvel makbuz mukabili komisyona vermeleri. (17423)
Deniz kuvvetleri komutanlığı İkmâl Başkanlığından
Yevmiye 10.000 adet kiloluk ekmek imâl edebilecek mazot, elektrik veya kömürden biri İle çalışabilecek ekmek pişirme makinesi mübayaa ettirilecektir. İsteklilerin verebilecekleri makineye alt evsaf ve şartlarını katalog Ue birlikte 30. Aralık 949 sonuna kadar başkanlığa bir mektupla bildirmelerini.
(17750i
WfllIES
Diş macunu
Yeniden eczanelere tevzi edilmektedir.
Türkiye Eczacıları Deposu
DÜŞÜRÜLMÜŞ SAAT Beyoğlu Yerli Mallar yanındaki çiçekçi Sapuncakls bitişiğindeki sokaktan Rejans Lokantası pasajına kadar olan yolda Singer Markalı pırlan-Lalı kadın kol saat! düşürülmüştür. Bulup getirene 100 llra verilecektir.
Şişli Kocamana ur sokak No 55
2 4 13 7
Her türlü meyva İhtiyacınızı evinize, mağazanıza yazıhanenize kadar gönderen YAYLA ANBARInın telefonudur. Ağzının tadını, rahat 7e menfaatini isteyen herkesin, bu telefon numarasını not etme*ini tavsiye eyleriz. Siparişler her gün saat 20 ye kadar kabul edilir.
KemlscUar cad. Alemdar flau Z/H

ZAYt — Talebe pasomu kaybettin. Yenisini çıkaracağından eskisinin hükmü yoktur
Fatma Barlas
Hlgh - School
Ingiliz Kız mektebi talebelerinden.
| Tekel Müdürlüğü hânları |
Malzeme alım şubesinden
Güvenme t h a 1 e
Parası Tarihi Günü Saati
Hidroelektrik tesisatı inşaatı yaptırılacak
iller Bankasından
Cinsi
Miktarı
Araba muşambası «nam ve hesaba» 10 Adet 270 LL 23-12-949 Cuma ' 11.
Araba muşambası «nam ve
hesaba* 10 I 240 >
Pencere teli «nam ve hesaba» 1300 Metre 468 . 23-12-949 Cuma 11 15
Asma kilit 1955 Adet 2348 » 30-12-949 Cuma 11.15
2
Elektrik Motorlu sabit arpa tefrik cihazı
Portatif el ile müteharrik arpa
tefrik cihazı 3 » 360 » 3-1-950 Salı 10
1000 Tane arpayı sayma
tartma cihazı 5 s
Mühür kurşunu 2000 Kilo 345 > 30-12-940 Cuma 10
Arap sabunu 2000 » 128 » 30-12-949 Cuma 10.15
1 — Bozdoğan kasabasının hidroelektrik tesisatı su ve yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır.
2 — İşin keşli bedeli 86.285,00 iira ve geçici teminatı 5564.25 liradır.
3 — 27 Aralık 1945 Salı günü saat 15 de Bankamızda [hale komisyonunca yapılurak ilk inceleme sonucu idare meclisine tasdik edildikten sonra ihale kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının 27 Aralık 1949 günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde verilmesi şarttır Postada veya sair surette vukubulacık gecikmeler kabul edilmez.
5 — İhale evrakı ve projeler 10___llra bedel mukabilinde
Bankamızdan alınabilir, veya Bozdoğan belediyesinde görülebilir
S — Eksiltmeye girebilmek için Bayındırlık Bakanlığına İhale gününden en az üç gun evvel yaptıkları İşleri gösterir belgelerle müracaat ederek bu i.şl yapabilceklerlne dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesttir. (171321
Süleymaniye Askerî
Basımevi’Müdürlüğünden:
1 — süleymanlyede İstanbul Askeri Basımevi için
A)
B)
C>
D)
çaktır.
120 Hra mukabili 175 nra aylık ücretle bir mürettlp
120 lira mukabili 175 Ura aylık ücretli bir linotip ustası
120 lira mukabili 175 llra aylık ücretli bir çlnkograf
85 llra mukabili 130 llra ücretli bir kâğıt verici ahna-
1275
Laboratuar cihazı ve malzemesi ve listesi mucibince
Kimyevi madde » » 533 b 3-1-950 Sah 10.15
Bakır levha 2310 Kilo 778 b 27-12-949 Salı 10.45
Saç levha 13679 b 1050 » 30-12-949 Cuma 10.30
Kâğıt kesme bıçağı 6 Adet 20-1-950 Cuma 10
Karton kıyma bıçağı 80 b 675 b
Kalın kınnap 23650 Kilo 7100 b 30-12-949 Cuma 10 45
İnce kınnap 350 b 150 •
Muhtelif Elektrik Ampulu 2250 Adet 170 » 37-12-949 Sah 10.15
Pirinç ve Çinko klişe Işl Şartname 1328 b
üzerine 27-12-949 Salı 11
Keten hortum 750 Metre ı
Otomatik Rakor 110 luk 48 adet J450 Li. 30-12-949 Cuma 11
Zımpara taşı Şartnamedeki
mlkdarlardan. 480 b 20-1-950 Cuma 10.15
miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Aşağıda yazılı evsaf ve şartlan haiz İsteklilerin 20/12-949 perşembe günü zevaline kadar ellerindeki vesikalarla Bası nevine müracaat ederek numara almaları.
a>
b)
cJ
terden
d) tazam hastalıkları bulunmadığına blbden rapor almak.
e) Basımevine kabulünde, İstenilen noter senedini vermek fi Sınava girecek kâğıt verici Pedal. Lito ve Tipo uıakl-
nalarında çalışacak ve sağlı sollu kâğıt verecektir.
g) Linotip ustası sınavına girenlerde mürettiplik bilenler tercih edilir.
3 — 30 12/949 cuma günü saat İ3 de sınavlar yapılacağından sıra numarası alanların hazır bulunmaları İlân olunur.
„ (11756)
Tiirk olmak .
En az ilkokuldan diploma almış bulunmak
İstenilen Işın ehil olduğuna dair evvelce çalıştığı yerelinmiş fen vesikası olmak
Bulaşıcı hustalıkian olmadığına veya vazileslnl muü-olarak yapmaya mâni olabilecek bedeni akıl Arıza ve dair Basınevknkı göstereceği ta-
Devlet Orman İşletmesi Biga Müdürlüğünden
1 işletmemizin Karablga orman dışı İstif yerinde mevcut 1555 adede 485.247 metreküp çam azmanı altı parti halinde 15-12-949 gününden itibaren 15 gün müddetle açık arttırma suretlle satışa konulmuştur.
2 — Açık arttırma 30-12-949 Cuma günü saat 15 de Biga İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Beher metreküpün tahmini bedeli 7o Uradır. Her parti İçin % 7.5 hesablle geçici teminat alınır
3 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde İstanbul Orman İşletme Müdürlüğünde Çanakkale Orman İşletme Müdürlüğünde karadağ Ornıan Bölge Şefliğinde ve Müdürlüğümüzde görülebilinir.
4 — isteklilerin belli giin ve saatte müspit evrak ve İlk teminatları Jle komiryona müracaatları.
A. Necdet Tanere
Türkiye Denir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi Mütiürlüğünden:
Yiikümlii hizmeti mficssesemize verilen 120ö« sicil numaralı A. Necdet Taner 21.9.949 tarihinde bir ay izinli giderek bir daha işine dönmediğinden 15 gün zarfında i^ine dönmediği veya yazılı müracaat etmediği taktirde hakkında kanuni kavuşturma yapılacağı açık, adresine tcbîiğat yerine kaim olmak üzere ilân olunur. (176011)
Malzeme
Sayın Doktorlara
AMPUL DODONAL
1 — Yukarıda cins ve
2 — Pazarlık hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük
Alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanuni
vesaikle birlikle mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur,
5 - t 'nre Itınnen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısım ayrı ayn ta-
liplere İhale etmekte serbesttir, (17727ı
S
AKSAM
38 Aralık 1949
AKŞAM IsporI
Galatasaray Vienna’ya karşı ne netice alacak?
Haftanın dedikodusu'
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne açık mektup
San kırmızılılar, güzel bir oyun tuttururlarsa galip gelmeleri kuvvetle muhtemeldir
Avusturya İkincisi First Vienna takımı ikinci maçını bugün İnönü stadında Galata -sarayla yapacak. Dünkü neticeden sonra bugü.ıkü karşılaşmanın da alâka toplıyacagı tahmin edilmektedir. İçlerinde bulunan milli futbulcular Viyana takımının ahenkli bir şekilde oynamasını temin etmekte vu bu hal takım halinde futbol oyununun güzelliğini meydana çıkarmaktad'i. Galibiyet ve mağlûbiyet mevzuu bahis olmadan çıkardıkları takım oyununun havranı olduk, öteden-beri yegâne eksik tarafımız o-lan bu teknik meselenin halli için artık bir çare aramak zorundayız. olimpiyatlar ve dünya kupası maçları gibi beynelmilel karşılaşmalara iştirak e-dtyoruz. Fakat beri tarafta hâlâ futbolun en İptidai şartı olan takım oyununu beceremiyoruz.
Bir oyunumuz diğerini tutmuyor. gerek kulüp takımlarınız ve gerekse en seçkin futbolculardan kurulan milli takımımızın müstakar bir sistemi yoktur. İşin fenası bu eksikliği gördüğümüz, hissettiğimiz halde bir tedbîr almaya da teşebbüs etmediğimizdir Muhtelif ecnebi takımlara karşı kazan-, d 'imiz galebeler h?p tesadüfi olmakta ve daha fazla futbolcularımızın şahsi kabiliyetlerine inhisar etmektedir.
Bu, neden böyle oluyor diye uzun boylu düşünmeye lüzum yoktur. Senelerin verdiği tecrübeler bu müiılm işi açıklamış ve takım oyununun ancak kuvvetli ve bilgili antrenörlerle kabil olduğunu göstermiştir. Bu bakımdan Türk futbolunun kuvvetli antrenör'r-re ihtiyacı muhakkaktır. Futbol federasyonumuzun başında bulunan Türk futbolunda İsım yapmış idarecilerimiz milli takım İçim, maçlarından büyük hasılatlar saglıyan kulüplerimiz kendi takımları için antrenör getirtmek yolunda artık teşebbüse geçmelidirler, Ve ancak bunu yaptıkları gün Türk futmolunun İstikbaline emniyetle bakabiliriz.
Bugün Galatasaray Viyanah futbolcuların karşısında acaba nasıl bir netice alacak diye u-zun boylu düşünmeye lüzum var mıî.. Sarı kırmızılılar sene-lerdenberi alıştığımız birdenbire parlıyan ve ou parlama ânında en kuvvetli takımları ortadan sillveren oyunlarından birisini tutturdukları takdirde kazanmaları ihtimal dahilindedir. Bilhassa bu ateşli oyunda Gütıdüz'ün rolü büyüktür. Bu kıymetli oyuncu kendi oynadığı gibi etrafım da oynatmasını bilen bir cevher taşımaktadır. Bülent ve Naciniıı de müdafaa-—
Bugün First Vienna ile karşılaşacak olan Galatasaray takım» Yazan: ŞAZİ TEZCAN
da gösterdikleri muvaffakiyetli oyun takımın umumi ahengi ne tesir etmekte ve sarı kırmızınlar bu üç elemanın iyi bir gününde olması ile galibiyete ulaşmaktadır. Fakat bir futbolcu her zaman aynı tempoyu muhafaza edemiyeceğlne göre bunların bazan bozuk çalışma-
lan takımın çözülmesine sebep olmakta ve o zaman Galatasaray takımının alacağı netice tesadüfe kalmaktadır. İşte ileri sürdüğümüz takım oyununun faydası buradadır. Çünkü futbolda 11 kişinin oynamasly-le netice alınır. Temenni ederiz kİ sarı kırmızdılar bugün tam bir anlaşma ile takım oyunu çıkarsın.
Haftanın notları:
Güreşçilerimize sık sık ecnebi temasları yaptır malıyız
Son güreş müsabakalarına İsveçliler millî güreş kadrolarına yakın kuvvetli bir seçme takım gönderdiler. Dünya güreş piyasasında bugün en ön plânda yer alan Türkîyeye İs-veçjllerln başka bir tertipte seyahat etmeleri zaten beklenmezdi.
Bu kuvvetli İsveç takımına İstanbul güreş kulübü milli ta- • kımımızda -yer almış elemanla-
Ispanyol takımı
-----■-----
İlk defa olmak üzere İst^nbula bir İspanyol takımı gelecek
---■------
ötedenberi Avrupada iyi bir futbol oynamakla iştihar eden İspanyolları nihayet sahalarımızda görmek kabil olacak. Bir zamanlar dünyan m en yüksek kalecisi olan Zumora'yı yetiştiren t^panyollar Türkl-yede maçlar yapmak üzere miiracaâlte bulunmuşlar ve organizatörler bu müracaa-te müspet cevap vermişlerdir.
Müracaatı yapan kulüp İspanyanın en kuvvetli ve halen lig maçlarında ikinci vazityelte bulunan VALLA-DOLİD kulübüdür. Son zamanlarda haıbdcn evvelki şöhretlerini kazanmağa başlayan İspanyol futbolcularını önümüzdeki aylar içinde sahalarımızda görmenin futbol meraklıları için enteresan bir hâdise teşkil edeceği şüphesizdir .
Yazan: Adil GİRAY
n da alarak kendi sporcuları ile karşı koydu. Bizim takımda bir iki güreşçi hariç diğerlerinin çıkardıkları müsabakalar pek ümit verici olmadı.
Diğer taraftan maddi fedakârlıklara katlanarak Avrupa-nın bir numaralı bir güreş takımını yurdumuza davet eden güreş klübümüzün bu müsaba-
kala.-da bilhassa kendi eleman-
Aziz Vildan Savaşır,
Malûmunuzdur. «Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar» diye meşhur ve eski bir ata sözü vardır, tşte ben de hem doğru söylemeyi ve hem de ko-ğulmayı istediğim için size hitap etmeyi daha faydalı buldum.
2-9 ocak 1950 tarihleri arasında NLste yapılacak basket -bol turnuvasına 15 gün kaldı Hâlâ ortalıkta federasyon tarafından bir hazırlık yok. yalnız bol bol dedikodu ve şayia t... Yine duyduğumuza göre sayenizde, sbn zamanlarda büyük bir varlık olan basketbolcuları-rnızın bu seyahate iştirakleri İçin tahsisat ve müsaade çıkmış!...
Ben de, spor şubeleri içinde büyük bir hızla, büyük bir terakkiye ulaşan basketbole ularımızın Rio de Janerio'da yapılacak dünya şampiyonasına katışmalarına imkân verecek Nts turnuvasına gitmelerine taraftarım. FakatI... İşte bu fakat büyük bir istifham İle ortalıkta beliriyor?
Napoliden döndükleri günden beri bir araya gelmeyen ve bir tek toplu antrenman yapmıyan basketbol milli takımımızın seyahat günleri de dahil 15 gün içinde böyle bir turnuvaya hazırlanmasına ve iştlrâk etmesine. son seneler içinde bu sporun idareciliğini yapmanın ve millî basketbolculanmızı yakından tanımanın verdiği cesaretle İmkân göremiyorum.
Bugün dünya yüzünde hiç bir antrenör, iki ay İstirahat etmeğe alışmış ve ayrı ayrı grup takımlarında iki üç kere oynamış bir ekipi 15 gün İçinde çok sıkı millî maçlara hazırlayamaz. Herhalde sizi ve merkez danışma kurulu üyelerinizi; Na-pollye gitmeden evvel İdareciler ve Napolide de oyuncular arasında ikilik ve nifak sokanlar kandırmış olacaklardır!...
Yoksa sizin gibi senelerin verdiği bir tecrübe sahibi idareci-basketbolcuianmızı böyle âkl- ' beti karanlık bir maceraya göndermez; bütün dünyada eıı akademik basketbol oynadığı tasdik edilen ve büyük bir sükse yaratmış olan Türk basket-bolcularını Nişte sonuncu olmak felâketi ile karşı karşıya bırakmazdı.
Zararın neresinden dönülürse dönülsün kâr olacağı kanaatinde olduğum için sizden yegâne
■ ricam, bir iki İdarecinin seyahat keyfi olacak dLye basketbolcu-Nise yollamaktan vaz ge-Onlan hep birden, daha
doğrusu basketbol sporundan lâyıkiyle anlayanlardan meselâ Turgut Atakol, Naili Moran, Nihat Ertuğ. Feridun Koray, Ve dat Abut gibi kıymetlerden faydalanarak mart ayında İstan-buldla yapılması kararlaştırılan İstanbul kupası milletlerarası basketbol karşılaşmalarına hazırlamak en doğru hareket olur Halûk SAN
larına yer vermesi de pek tabii İdi. Üç gece devam eden bu karşılaşmalar bizim için pekj ları faydalı oldu, îkinel plânda yer Çin,
laydık oldu. İkinci plânda yer
alan bazı güreşçilerimizi bu vesile İle bir tecrübeden geçirmiş
olduk.
Bu tecrübeden anladık kİ milli takım elemanlarımız dışında kalan, güreşçilerimizi İleri de İsveçlilere nazaran daha zayıf takımlar karşısında denemek daha hayırlı olacaktır.
Böyle yaparsak onların cesaret ve heveslerini arttırarak büyük bir ümitle çalışmalarını da sağlamış oluruz Esasen bu usul yer yüzünde güreş dahil bütün spor şubelerinde tatbik edilen bir sistemdir.
Bizde en çok sevilen vetutu-lan güreşin heve3kârlan gün geçtikçe çoğalmaktadır. Sayısı gittikçe artan güreş amatörlerinin başka yerlerde olduğu gibi bizde de kategorilere ayrılması pek faydalı neticeler verebilir. Güreşçilerimizi şöyle bir kategori tasnifine tâbi tutabiliriz.
1 — Milli takım elemanları, 2 — Birinci kategori, milli takım namzetleri, 3 — Müptedl-Jer.
Millî forma İle bir güreş yapan sporcu milli takım elemanı Vasfını kazanmış demektir. Milli takım seçmelerine iştirak edenler ve milli takıma ihtiyat seçilenler birinci katagori ve , milli takım namzedi sayılırlar. Bu kategoriye menrup güreşçilerden Türk (B) güreş mllü
takımı kurmak da çok yerinde olur.
Müptodiler sınıfında çalışan-1 lar da birinci kategori için bir depo vazifesi görürler. Güreşçilerimiz müteaddit defalar Avrupa birincisi ve olimpiyat şampiyonu olmalarına rağmen maalesef diğer millet güreşçilerine nazaran daha az milli temas yaparlar. Bu yabancı temas azlığı tedrici olarak bizim güre? üstünlüğümüzün zayıflamasına sebep olabilir.
(A) milli takımımıza ve kuraca ?ım iz (B) millî takımımıza senede asgari üç dört milli temas yaptırmalıyız. İstanbul klübünün yaptığı gibi bazı hususi temasları da buna ilâve ederek İşlerimizi senelik bir programla yürütmeği âdet haline koymalıyız.
Yarın öbür gün güreş minderinden uzaklaşacak olan Ali j Yücellerln, Celâl Atiklerin. Ya-| şar Doğuların yerlerini başka ! türlü doldur amayız.
iki takım kaptanı el sıkışırken
Viyana spor takımı İnönü stadında
Lef ter in bir hücumunu Viyana kalecisi k urt anrfcea
Fenerin bir akınını Viyanalılar uzaklaştırmağa uğraşırlarken
Partste yapılan son atletizm müsabakalarında Fransız atletlerinden Damitlo 2.02 metre atlamak aureUle yüksek atlama rekorunu kırmıştır. Yukarıkl Damitlo allarken görülüyor.

Comments (0)