GÜCÜNE İNCİ SAYFADA
AKŞAM
ÇORAP SATANLARA
Sağlamlığı ve ucuzluğu ile meşhur GLAMUUR GİRL İngiliz NAYLON Çoraplarımız gelmiştir. (Dikişli ve Dikişsizi Yusuf adell ve Şeriki Marpuççular Barnatan Han No. 1
J
Sene S2 — No, HM1 — Flatl: her çerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ IS Aralık 1049
Sahibi: N’ccmeddin Sadak — Yazı İsterini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası,
Bakanlar yurt içinde seyahate çıkıyorlar
Barbakan Sivas, Erzincan ve İstanbulda; Nihat Erim İzmitte; Şevket Adalan İzmirde
SON DAKİKA
Suriyede yeni isyan
Büyük kalkınma plânımızın esasları
Hilmi Uran Mersin nutkunda, izahat verdi
Askerî kuvvetler, bu sabah Şam şehrini işgal ettiler
m"him birer nutuk göyliyecek!er
Bayındırlık Rakaaı
Şevket Adatan
Başbakan yardımcısı Nihat Erim
Başbakan Şemseddin Günaltay
Şam 19 (A.A.) — (ÂFP): Askerî kuvvetler sabahın erken saatlerinden itibaren Şam’ı işgal etmişlerdir. Genelkurmay da-
iresi kordon altındadır. Radyo istasyonu işgal edilmiştir. Silâh sesleri duyulmaktadır ve durum karışıktır.
Yeni seçim tasarısı
Bulgar seçimleri
D. P. görüşünü bugün bir tebliğ ile açıklayacak
Tek namzet listesi çoğunluk kazandı
Başbakan Şemseddln Gûnal-tay. önümüzdeki cumartesi günü Slvasta toplanacak olan îl kongresinde bulunmak üzere, yanında Dışişleri Bakanı Nec-meddin Sadak ile Çalışma Bakanı Şemseddin Sfrer olduğu halde perşembe günü Sivaşa hareket edecektir. Başbakanın Sivas İl kongresinde iç politikaya dair mühim bir konuşma yapacağı tahmin edilmektedir. Başbakan, Slvasta iki gün kaldıktan sonra yanındaki zevatla Erzincana gidecek ve Erzincan îl kongresinde de mühim bir hitabede bulunacaktır.
Trabzona, C. H. P. Genel sekreter yardımcısı Cevat Dursunoğ-lu da Afyonkarahls&rına hare-1 ket etmişlerdir.
Bayındırlık Bakanı Şevket A-doian da, 7 ocakta toplanacak olan İzmir ti kongresinde bir konuşma yapacaktır. İlgililer, Başbakanın. İzmir kongresine davet edildiğini, fakat, henüz
bir cevap vermediğini Llerl sürmekledirler.
Demokrat Parti mahfilleri, bu seyahatlerin doğrudan doğruya 1950 seçimleriyle ilgili bulunduğunu, iktidar partisinin şimdiden harekete geçmekle, seçimlerin daha evvel yapılmasının muhtemel bulunduğunu söylüyorlar.
De-
Şemseddln Günaltay. Erzln-candan şehrimize gelecek ve 30ı aralıkta Eminönü Halkevi salonunda toplanacak ve fasılasız dört gün sürecek olan İstanbul 11 kongresine iştirak edecek, kongrenin son günü, iç ve dış politika üzerinde hükümetin görüşünü açıklıyan bir hitabede bulunacaktır. Ü kongresine C. H. Partisi Genel başkan vekili Hilmi Uran ve C. H. Partisi Genel sekreteri Terfik Fikret Sılay da lştirâk edeceklerdir-Alâkalılar, Parti Genel başkan vekilinin, tl kongresi nihayete erdikten sonra, İstanbul teşkilâtının çalışmalarını gözden geçireceğini ve bu arada partililerle görüşeceğini ileri sürmektedir.
C. H. Partisinin İzmit tl kongresi, aralık ayının 24 üncü, günü toplanacaktır. Bu kongrede, Başbakan Yardımcısı Prof. Nihat Erim, Gümrük ve Tekel Bakanı Dr. Şerefeddin Bürge hazır bulunacaklardır. Nihat Erim, kongrenin İkinci günü mühim bir nutuk söyllyecekllr.
Diğer taraftan, C. H. P. Meclis Grupu Başkan vekili Faik Ahmet Barutçu, Trabzon ti kongresinde bulunmak üzere
Polis ve jandarmalar, iki tarafı ayırmak için müdahaleyemecbur oldular
Millet Partisinin Beykoz bu- ; cağı ile. Gümüşsüyü ocağının . açılış töreni dün Beykozda yazlık gazinoda yapılmıştır. Yine dün Demokrat Partinin de bir toplantı tertip etmiş bulunması her iki parti mensupları arasında bir hâdise çıkmasına sebep olmuştur.
D. P. nln toplantısı öğleden evvel yapılmış, saat on dörtte de M. P, iller toplantıya başlamışlardır. Millet Partililer o sırada Beykozdan ayrılmış olan Demokrat Parti İstanbul II İdare kurulu başkanı Esat Çağa'yı da davet etmişler, Esat çağa, da beraberinde İl idare kurulu âzasından Emin Nihat, doktor Mükcrrem Sarol. Fahri Köstem ve Hüsnü Külçer olduğu halde toplantıya gelmiştir. Bu sırada Fuat Artla ve Nuri Lef lef de toplantıya gelmişlerdir. Nuri Leflef söz alarak son suikast ihbarı İşine temas etmiş ve bu-
nun Celâl Bayar’ın bir tertip eseri olduğunu söylemiştir.
Bu sözler üzerine Demokrat Parti mensuplan da bağırıp çağırmağa ve «yuha, çekmeğe başlamışlar, bu bağırışlar arasında Fuat Arna da kürsüye gelip aynı şekilde idare! kelâma geçince etrafında bulunan Demokrat Partililer, Fuat At-naya karşı oldukça ağır »izler sarfetmlşlerdlr. Bunun üzerine her İki parti mensuplan, oturdukları sandalyelerin üzerine çıkarak mütekabil hücumlarda bulunmuşlardır.
Nihayet polis ve Jandarma kuvvetleri hâdiseye müdahale mecburiyetinde kalmışlar. Millet Partililer bu şekilde toplantılarını bitirmeden dağılmışlar. Demokratlar da «Dağ başını duman almış» marsını söyleyerek oradan uzaklaşmışlardır.
Ankara 19 (Akşam) — .
mokrat Parti Genel îdare kurulu devamlı surete toplanarak İlmî heyet tarafından hazırlanan Seçim Kanunu tasarısını ve hükümet teklifini esaslı surette tetkik etmekte İdi. Çalışmalara dün akşam geç vakte kadaT devam edilmiş ve tetkikler sona ermiştir.
Bugün bir tebliğ neşredilerek Demokrat Partinin Seçim Kanunu mevztıundakl görüşünün açıklanacağı öğrenilmiştir.
Bu sabahki Zafer gazetesi, Seçim Kanunu hakkındaki görüşünü şöyle belirtmektedir:
«öyle görülüyor ki hükümetin hazırladığı tasan Ue seçtin meselesindeki İhtilafları kökünden halledip bitirmek şöyle dursun, belki yeni münakaşa kapılan açılacaktır.» diye belirtmektedir.
Londra 19 (Radyo) — Sofya-dan bildirildiğine göre muhalifler IştLralc ettlrilmekslzln tek. namzet listesi üzerine yapılan seçimlerde hükümetin namzetleri oyların yüzde 97 sini kazanmıştır. 4,5 milyon kişi oy vermiştir.____________
Bir kulübe çöktü, 2 kadın yaralandı
Unkaponında Emirler hanı içinde Battal İsminde birine alt olan tek katlı ahşap bir kulübe' dün birdenbire çökmüş ve içinde bulunan SaLme ve Medlha İsimlerinde İki kadın muhtelif yerlerinden yaralı bir halde enkaz arasından çıkarılmışlardır.
plân hakkında
Mersin 18 — Bugün şehrimize gelen C. H. P. genel başkan vekili HU m! Uran, Halkevinde kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından ilgi İle taklbedllen bir konuşmada bulunarak asılsız tenkidlere cevap vermekle meşgul olnuyacağını. Mersinli hem-şerilerine İktidarca başarılmakta olan işlerden bahsedeceğini açıklamış, her şeyden evvel bugünkü iktidarın Türkiye Cumhuriyetine hür dünya milletleri arasında lâyık olduğu yüksek mevki ve yüksek saygıyı temin ettiğini belirtmiş ve demiştir ki:
«— Her türlü aks: İddialar hilâfına olarak bugün hür dünya âleminin her tarafında «Türküm» diyen saygı ve sevgi görmektedir ve Türkiye devleti dünya hür milletleri birliğinde Ye beraberliğinde sayılı, hürmet edilir ve ihmali asla düşünülemez bir kuvvet diye telâkki edilmektedir.
Dikkatli, anlayışlı ve sabırlı bir sevkü İdarenin neticesi o-lan böyle bir dünya durumu Türkiyeye bugünkü iktidarın sağladığını söyllyen Hilmi tiran, bu başarıda muhalefetin iktidara hiç bir yardımı olmadığını kaydetmiştir
Bundan sonra Hilmi Uran A-nıerikan yardımından ve bu yardımın kalkınma plânımızın gerçekleştirilmesine imkân ver-; d iğin den bahsetmiş ve Türkiye ı Cumhuriyetinin şerefli mevkiini çalışarak aldığını, bunun , «her hangi bir tesadüfle ayağımıza gelmiş bir nimet» olmadığını ve «iktidarın devam b ça-lışmalariyle temin edilmiş bir
nimet» olduğunu oeiirtmi’tlr.
İç ve dış mali Kayn.uclarm ayarlanması suretiyle tanzim edilecek olan büyün kalkınma p&lnıntn halkaları olarak daha bugünden ele elinmiş olan prgoramı toplu bir şekilde mütalâa eden Hilmi Ifran bu programı, yer altı ve yer ustu servet kaynaklarının inkişaf ettirilerek bunlariD o.1’ ve ucuzca istihsal edilebilme* en iyi şartlarla taşınabilmesi ve en müsait şeklide satabilmesi ledbir-lcri olarak izah etmiş, ziraat!» mizin bol miktarda getirilmekte olan ziraat makineleri 11e iptidailikten nasıl sıyrılacağım, kömür havzamızda alınması kararlaştırılan ve 400 milyona (Arkası s.ıhife 2; sütun 5 te)
Başbakan yardımcısının Basın toplantısı


T*!
Üç Bakan Ankaraya avdet etti
Şehrimizde bulunan Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, Milli’ I Savunma Bakanı Hüsnü Çakır. Adalet Bakam Fuat Slrmen dün akşamki ekspresle Ankaraya avdet etmişlerdir.

İfrattan tefrite!

Created by free version of 2 PDF
Galatasaray 1 — First Vienna O
Dünkü mattan hç/ccatdı bir enstantane
LYasıaı üçüncü aahlfcmizdel
Bu sütunda öz Türkçenin ifratlarına karşı pek çok yazılar yazdık. Şimdi, fukaradaki son Dil Kurultayı münasebetiyle. memlekette zaten mevcut «anti - inkılâp* hareketine bir yenisinin katıldığını çürüyoruz: Bir çeyrek asırdır, hattâ daha evvelden beri devam eden mi! Ii gayretleri kökünden baltalamak istiycnler var. Kökünden baltalamamak, lüzumsuz dalları budanıulı. Isırganları ayıklamak, yapılacak şev bundan ibaret.
Yoksa. Türkçe birçok eski metinleri ve Türkçedeki bütün mahallî ağızları taramadan geçirerek meydana getirilen meşhur eser dahil; üzerinde o kadar emek sarfe-dilen, kimi mâkul, kimi müfrit terimler dahil, bütün bu İnkılâp hareketi Türkçenin hayrına olmuştur. Zararı, ancak müfritliğinde: Tarihin lıizc verdiği menus kelimeleri. Tiirkçtmizden atmak ve veni nesle unutturmak yolunu tutmuştur.
Şimdiki Dil Kurultayı. Türkçenin yeniden fakirleştirilmesine değil, zenginleş-tirilmcsine vol açsın.
Vaktiyle Osmanlıcanm tasfiyesine gidildiği gibi, bıı sefer de öz Türkçenin tasfi-j yesine gidersek eyvah Tiirk-ı çeııiıı başına gelecekler?
Başbakan Yardımcısı Nihat F.rim, yeni Seçim tasarısı hakkında basın toplantısı tertip etmiştir. Yu karık! klişe bu basın toplantısını izahat vermek için bir gösteriyor.
r
Nihal Karamağaralı
Bu kıymetli muharriri, AKŞAM okuyucuları ,bîr çok hikâyelerinden ve üç evvelki telif romanından, muhtelif tercümelerinden iyi tanırlar.
NİHAL KARAMAĞARALI
nlrlRL RRnHnİHUHnALI *R2ıl/
ÇERÇEVE JO
DIŞI
îsimlı en son ve güzel romanını da Akşam’a vermiştir
Sene başında tefrika etmeğe başlıyoruz
£


w /I
jg-,

I
V
A K S A W
1
19 Aralık 1949
Sahlfe a

Şam fıstığındaki hakikat
akın zamanlara kadar kilosu 7 liraya, 6,5 liraya satılan Şam fıstığının kilosu bu sene İstanbulda birdenbire 250 kuruşa düştü. Hattâ Ankarada 225 kuru-
' Merak ettim; ucuzlamanın sebebini birkaç kişiye sordum. Biri: «Fena, dedi, bu sene Sanı fıstığı ihraç edemedik. Mal memlekette kaldı. Müstahsil elden çıkarmak için ucuza veriyor.»
İhracat yapsaydık da müstahsil daha fazla bir şey kazanamazdı ama memleket bir miktar döviz kaybetti, diye düşündüm. ..
Birkaç gün sonra bîr başkası aynı suale şöyle cevap verdi: «Bu sene işler mükemmel. Fıstık ağaçlarına geçen sene İ). D. T. sıkılmıştı. Mahsulü yiyen böcekler tamamen öldürüldü. Bu yüzden mahsul fevkalâde oldu. Hem ihracat yaptık; hem de memleket içinde ucuz ucuz sar-Tetik. Dansı öteki mahsullerimizin başına!»
Bu sefer aldı beni bir sevinç! «Dâvamız istihsal dâvasıdır» deyip duruyoruz. Altı ay önce görüştüğüm bir ziraat mütehassısı bana: «Mahsullerimizin yüzde o-tuı beşini böcekler yiyor! »aşeratla gerektiği gibi mücadele etsek mahsulümüz birdenbire yüzde otuz beş artar» demişti.
O güzel hayal acaba Şam fıstığında hakikat mı olmuştu? Hem ihracat yapıp döviz elde etmiş, hem de memleket halkına bu lezzetli yemişi ucuz yedirmiştik.. Şayet haber doğru ise diğer mahsullerimiz için de tutacağımız yol budur. Bize yalnız, yiyeceğimize ortak çıkan. mahsulümüzü yerken dövizimizin de kökünü kurutan haşeratla mücadele düşüyor. _
Haber şayet doğru ise Ama doğru olmaması için sebep var mı? Şevket RADO
I
Abdullah
İsveç güreş antrenörü
S ah ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Dilde itidale doğru
CUMHURİYET, «Dikle itidale doğru» başlıklı makalesinde, dil kurultayının toplantısından bahisle diyor ki:
Bugün toplanmış olan dil kurultayının muhterem üyeleri geride kalmış olan işlerin semereli ve İlmi kısımlarını alıp, posalar ve tortularını bırakarak oluz kırk sene evveline gelinceye kadar yabancı kelimelerin İstilâsından mustarip olan güzel dilimizi, şimdi de aslı, esası olmıyan, çeşnislz, ahenksiz, uydurma kelimelerin haksız tasallutundan kurtarmağa, yani 1 itidale doğru kesin kararlar alarak bu milletin dedesile torununu, kütüphanesiyle dershanesini birbirinin dilini anlar bale getirecek ve geçmişle, gelecek arasındaki bağın kopmamasını Bağlıyacaktır. Bunun İçin gidilecek yol çatallı değildir. Balkanlarda yüz sene evvel bizden ayrılmış memleketlerde bile teşkil edilmiş olan «akademi» yi biz de kuracağız. Dilinin sıhhatini korumak Isti-yen her millet böyle yapmıştır. Biz de öyle yapacağız.
Temenni edelim kİ; bu seferki dil kurultayı yıllardanberi dilimizi çatallaştıran, ilim kitaplarımızı mizah mevzuu yapan ifratları önleyecek kararlar a-hrken bundan sonra Türk milletinin bilgisi ve sağduyusu na-
mınn Türkçeye tasarruf edecek ilim otoritesi kurulmasını hükümete tavsiye etmeyi de unutmaz.
Isanlar olarak kabu. etliği gün. bu memleketin İşleri düzene girebilecektir.»
*
Bugünkü kongrenin mânası
Ahmet Emin Yalman yukar-ki başlıkla yazdığı makalede bugün Anka nida toplanan dil kongresinin ehemmiyetinden ve
Beşiktaş Demir
Sporu 4-2 yendi
Kudüsün beynelmilel leştirilmer.i kararını tenkid ediyor
Türkleri serbes güreşte yenecek hiç bîr takım yoktur, eliyor
Stockholm 18 (AA.) — United Press: tstanbul Güreş Kulübü ile yaptıkları karşılaşmalardan yurtlarına dönen İsveç rakımı oyuncuları adına takım ıııraı. »ucusun umıcııcrttru-( antrenörü Eten Svenson bugün n şehir haline konmasına dair, United Press Ajansı muhabirine Birleşmiş Milletler karannı vs hniımam»
blihassa diğer Arap memleketlerinin bu karara karşı takındıkları tavrı tenkid etmiştir. Ürdünün siyaset gayesini komşu milletle barış ve Kudûsû Arap kontrolü altında muhafaza etmek karan olarak tarif eden kıral, sözlerini şöyle bitirmiştir:
«İşle -gayemiz bodur. Bundan böyle hareketimizde serbestiz ve kimseye verilecek hesabımız yoktur.»
Beytuliâhlm Belediyesine yakın çevreler Kıral Abdullaiun. Batı Ürdün hükümdarı safatiy-le İsanın doğduğu şehirdeki ananevi Noel merasimlerinde hazır bulunmak üzere 24 aralıkta Beytüllâhlm'e' geleceğini temin etmektedirler.
Nablus 18 (AA.) — AFP:
Nablus yakınındaki Tobas köyüne giden Kıra! Abdullah, radyo ile yayınlanan i beyanatta bulunmuştur.
Kıral. Kudüsün milletlerara-
Stroptomycin
Bu ilâç ishali 24-48 saat zarfında tedavi ediyor
demeçte bulunarak arkadaşlarının Türkiyeye ve güreşçilerine karşı ancak hayranlık duyduklarını belirtmiş ve Türklerin onlara karşı gösterdikleri sıcak kabulü övmüştür.
İsveç takımı antrenörü şöyle demiştir:
«Dünyada Türk milli takımını serbes güreşte yenebilecek hiçbir takım tasavvur edemiyorum. Greko - Romende Türk-Jer aynı durumda değildirler, yalnız bu stilde de çok büyük bir hızla ilerlemektedirler.»
Sözlerine devam eden antrenör, Türk seyircilerinde milli his ve gururun çok yüksek olduğunu, Türk hakemlerinin maçları büyük bir salâhiyetle İdare ettiklerini söylemiş ve güreş karşılaşmalarının Tûr-kiyede uyandırdığı İlgiye temasla İstanbul gazetelerinin ilk sahlfelerinde müsabakalara geniş bir yer verdiklerini ve bundan duyduğu hayreti anlatarak demiştir ki:
«Serbes güreşte Türk takımının yalnız bir kategorisi diğerlerine nispetle zayıftır; o da ağır sıklettir. İsveç takımında ise oyuncuların zayıf olduğu bir iki kategori vardır. 52 kiloda Moe!-ler ve 87 kiloda Wong, Greko -Romende daha İyi güreşirler.»
Svenson’a göre, İsveç takımı, tstanbul güreş takımını üç dört karşılaşma yapmak üzere önümüzdeki sonbaharda tsveçe davet edecektir.
Svenson, sözlerine şöyle son . vermiştir:
| (52 kiloda Ali Yücel ve 62 B-
Stroptomycin loca Nureddin Zaferi de İçine t _____e ço- ajan ^u (3^^ tsveç halkına
Birleşik Amer ikada yapılan tecrübeler, çocuklar ve gençler arasında belli başlı bir ölüm sebebi teşkil eden ishalin hârika ilâç Stroptomycin ile 24 ilâ 48 saat kadar kısa bir zamanda tedavi edilebileceğini açığa vurmuştur. Tecrübe mahiyetinde yapılan tedaviler Va-şlngton Çocuk hastanesinin çocuk hastalıkları uzmanı Dr, Sidney Ross ile dört arkadaşı tarafından belirtilmiştir.
Tecrübelerde £•*——»— tedavisi, umumiyet itibarile ço-“■ ““ «•■uıu uduma
euklar için bir ölüm tehlikesi cidden güzel bir güreş göstere-teşkl) eden ShlgoUosis'in sebe- çektir.» blyet verdiği bir ishalde tatbik edilmiştir. Lâkin, mahdut tecrübeler Stroptomycin’in aynı zamanda diğer tipteki ishalleri tedavi etmek bakımından da gayet müessir olduğunu belirttiği doktorların raporlarından anlaşılmıştır.
Hr, Ross. tecrübeler esnasında Shigollosis’den m uzlar] p bulunan 34 çocuğun hastaneye kabul edildiğini söylemiştir. Çocuklardan 24 ü hâd derecede hasta idi. Ateşleri yükseldi, bağır.',aktan mütevellit rahatsızlıkları ciddi bir durum ar-■ettiğt gibi vücudun bir kısmı susuz kalmıştı. Ağız yollyle verilen Stroptomycin, harareti düşürüp en lıâd derecede hasla olan çocuğun ishalini dahi 12 ilâ 24 saat sonra azaltmıştı. Fakat. 48 saat sonra, çocukların vücudlarından dizanteri hastalığını belirlen bütün izler tamamen İzale edilmı# bulunuyordu.
Romanyada para kargaşalığı


Hükümetler ve gazeteler
HÜRRİYET, yukanld başlıkla
yazdığı makalede bizde gazete ___________________
denince hükümet ■damlarımı- .|(. (lefa olarak memleketin bir zın yüzleri ekşidiğinden bahis-!e şöyle diyor: ____________
.şimdiye kadar tenkid yasağı • |ldltl rtnDCdUen bir fikri yüzünden hasıl olan bu zihni- | k5riine, hulûskârlık etmek
lakım olarak basmakalıp sözler ve kudret sahiplerince makbul
Maç, çamurlu ve kaygan bir sahada cereyan etti
yete bir son vermenin zamanı ne vakit gelecek? Ne zamana kadar hükümet, bir gazetenin kendi emrinde olmadığı halde iyi niyet beslediğini ve bitaraf neşriyat yaptığım kabul edebilecek? Biz zannediyoruz ki, bir gazete hükümete mensup olmadan da, ondan yardım görmeden de memlekete faydalı neşriyat yapabilir. Bir gazetenin hükümetin görüşüne uygun neşriyat yapmaması onun muhalif damgası taşımasını İcabettlnnez.
Biz öyle Vekiller tanıyoruz kİ, bir gazeteciyi gördüler mİ şeytan görmüş gibi oluyorlar. Memleketin faydası namına bu kanaatlerin artık sona ermesi icabedlyor. Hükümet gazeteleri ciddi birer müessese ve gazetecileri de bu memleketi en aşağı kendileri kadar seven In-
İçin değil, serbes bir münakaşa yapmak ve ortalama bir hal çaresi bulmak İçin toplanmakta bulunduklarından bahisle diyor ki:
«Bu mühim meselenin münakaşasına fiili surette karışmak fırsatına kavuştuğumdan dolayı büyük bir hoşnutluk duyuyorum. Müfritlerce birbirini boş yere kırmadan ve gücendirmeden; kongrede karşılıklı sevgi, saygı ve vakar İçinde, sırf ilmi ve vatani bit zihniyetle konuşmak ve anlaşmak mümkün olacağına kuvvetle İnanıyorum. Ben kendim, her halde bu zihniyet içinde canla başla çalışacağım. Aynı mutedil gayede işbirliği kurabilecekti» vaziyete hâkim olmalarını ve bizi içinde hapseden çemberin nihayet yarılmasın- candan ü-,mit ve temenni ediyorum.»
Ankara 18 (AA.) — Bugün 19 Mayıs stadyomunda şilt maçlarına devam edilmiş, Beşiktaş ve Demirspor takımları karşılaşmışlardır.
Maçın tafsilâtı aşağıdadır:
Takımlar sahaya şu kadroları de çıktılar:
Beşiktaş: Mehmet - Yavuz, Ve dil - Çaçl, Leon, Hüseyin -Süleyman, Şeref, Bülent, Fahrettin, Faruk.
Demirspor: Abdülkadlr - İskender, ismet - Mehmet, Süleyman. Muzaffer - İsmail, Kadri, Abdullah, Mustafa, Halit.
Hakem: Ziya Ozan.
Maç 14,25 de başladı. Bir kaç gûndenberi yağmur yağmış olduğu ve dûndenberi sahada dört beş maç yapıldığı İçin çamur ve yer yer su birikintileri lop kontrolüne mâni oluyordu. îlnl ’"lerdP *iW°r " no cıı hirilrintilnrinrt» leo ninnin
sonra canlanarak hasım kaleye tehlikeli akınlar yapmaya başladı. Bu orada 15 İnci dakikada, Beşiktaşlılar 18 pas çİ2gisi içerisinde HaUd’e şarj yaptıktan için hakem penaltı verdi. Vaziyet 4-2 Beşiktaş lehine.
Bu penaltıdan sonra oyunda sinirli bir hava esmeye başladı. Maç, karşılıklı akıtıl arla devam ederken 4-2 Beşiktaş lehine sona erdi. .
Fikir işçilerine ait
kanun tasarısı
Fikir işçilerini koruyan tasarı bu* günlerde B. M. Meclisine verilecek
Oyun, Beşiktaşlıların, akını ile başladı. Yedinci dakikada Bölendin yaptığı bir akını müteakip santrfor Abdullah Beşiktaş kalesi önüne geldi ve şüt çekti ise de Mehmet topu tuttu. 13 üncü dakikadan itibaren De-mlrsporlular açılarak hasım kale önüne geldiler. Çamur içerisinde bir kaç dakikalık mücadeleden sonra Kadrinin Halide verdiği topu Halit 17 nel dakikada kafa ile Beşiktaş kalesine soktu. Bu ilk golden sonra Beşiktaş haf hattında bir değişiklik yaptı. Leon çıktı Te yerine I Maruli girdi. Oyun, müsavi ■-
Ankara 18 (Akşam) — Fikir işçilerinin durumunu her bakımdan emniyet altına alan kanun tasarısı bugünlerde Büyük Millet Meclisine verilecektir. Tasarının şümulüne aldığı müstahdemler iş akdi, Iş müddetleri, sağlık ve emniyet İcapları ve sosyal slgorta'ar bakımlarından sağlanan hak ve menfaatlerin teminatı altında meslekî hayattaki rollerini daha geniş bir verimle başarıya teşvik edilmiş bulunacaklardır.
Tasarının şümulüne giren meslek erbabı şöyle tarif edilmektedir:
a — Her türlü sanayi ve maden İşletmelerindeki ticari hizmetlerde veya ticari mahiyette olmayan İdari hizmetlerle teknik hizmetlerde çalışanlar.
b — İşverenin nam ve hesabına seyyar ticaret memuru, mümessil veya ajan gibi sıfatlarla çalışanlar
e — Resmi veya hususi teşebbüsle r ler yahut serbes meslek erbabı tarafından işletilen ticarethane, büro, idarehane, muayenehane, mağaza, dükkân ve benzerleriyle ticari mahiyette olan veya olmayan her türlü işlerde çalışanlar, ezcümle,
1 — Banka ve her türlü kredi müessese!eriyle tasarruf, ikraz ve tekaüt sandıklarında.
2 — Her türlü sigorta şirketi ve müesseselerlnde
3 — Piyango büro ve gişelerinde,
4 — Gazetelerin ve mevkut dergilerin yazı, idare ve büro işleriyle istihbarat büro ve ajanlarında,
Belgrad 18 (AA.) _ United Press: İyi haber alan bir kaynaktan öğrenildiğine göre, yılbaşından biraz sonra yeni para reformu yapılacağı hakkında-kl söylentiler üzerine Romanyada İktisadî bir kargaşalık hüküm sürmektedir.
Bunun İlk emaresi, resmen Sovyet müesseseler! memurlarının, 15 ocaktan sonra yapılan hizmetler ve verilen mallar mukabili Romen leyini kabul etml-yeceklerinl bildirmeleridir.
Bilindiği gibi, Romanyada en önemli ticaret muameleleri, başlıca müdür ve memurları Sovyet tabası olan Romen -Sovyet mürsseseleri tarafından ■yanılmaktadır I
5 — Avukatların ve noterlerin bürolarında,
6 — Doktor muayenehanelerinde, .
7 — Mühendis, dekoratör, desinatör ve benzerleri nezdinde,
S — Her türlü depolarda,
9 — Simsarlar nezdinde,
10 — Her türlü şirket, tesis ve dernek gibi tüzel kişilerin emrindeki işlerde çalıştırılan kimseler,
11 — Tiyatro, sinema, gazino, çalgılı yerler, bar ve dansingler gibi mahallerde,
12 — Hastane, muhtelif tedavi müesseseleriyle eczahane ve lâboratuvar gibi yerlerde,
13 — özel okullar ve kütüphanelerde çalışan kimselerle gü2el sanatlara ait faaliyetleri bir İşveren nam ve hesabına yapan kimseler,
a — Her türlü kooperatiflerde çalışanlar,
b — Kâr gayesi takibetmc-yen her türlü işlerde çalışanlar,
Tasarının esaslarına göre, muayyen müddeti bir sene veya daha fazla olan iş akitlerinin yazı İle mukaveleye bağlanması mecburi olacak, buna riayet etmiyenlerden 25 para cezası alınacaktır,
deti muayyen olmıyan İş akitlerinin iş veren veya müstahdem tarafından iş bitmezden önce feshe dile bilmesi İçin asgari 3 ay önce ihbarda bulunulması, aksi halde 3 aylık ücretin tutan ile beraber aynca işinin mahiyetine göre miktarı hâkim tarafından tayin olunacak bir tazminat ödemeğe dahi mecbur tutulacaktır.
lira
Mûd-
Hüsnü Kayalı tevkif edilerek müşahede atlına alındı
Bakırköyde Kürkçü sokağında oturan Hüsnü Kayalı isminde bir şahsın evvelki gece Taksim Belediye Gazinosunda durup dururken beş el tabanca [ attığını ve çıkan kurşunlardan birinin de garson yardımcılarından Haşanın yaralanmasına sebeb olduğunu dün yazmıştık
Belediye Gazinosunda hâdiseyi çıkarttıktan sonra kaçmağa başlıyan Hüsnü Kayalıyı, garsonlardan bazıları kovalıya-dursun, hâdiseden az evvel gazinodan çıkıp evine gitmekte o-
Göktan da tek başına kaçan şahsın takibine başlamış ve az zamanda ona yetişerek durmasını ihtar etmiş ve garsonlarla beraber Hüsnü Kayalıyı yakalamıştır. Hüsnü, bu sırada elindeki tabancayı bir tarafa fırlatıp atmışsa da yapılan arama-■ (la bu da ele geçirilmiştir.
Hüsnü Kavalının şahsiyeti hakkında yapılan incelemeler neticesinde, zaman zaman bazı taahhüt işleri yapan bu urlum m evvelce iki defa ana ve babasını öldürmeğe teşebbüs ettiği,
(Baş tarafı 1 inci sahifede) yakın bir para sarfını lüzumlu kıl3n tedbirlerle havza istihsalimizin 7 milyon tona kadar çıkarılacağım, Seyhan nehri havzasında 150 milyon Türk lirası değerinde yapılacak bent, santral ve diğer tesislerle Çukuro-vanın bugünkü veriminin 1,5 milyon dönüm arazi ıskası su-_________ ~____
r.Ujle üç mislin» çıkaracağı- ! n'^l
m söylemiştir. 1 . ...
C, H, P. genel başkan vekili, İstanbul, İzmir, İskenderun, Samsun ve Mersin limanlarını ıslah ve inşa etmeyi hükümetin programlaştırdiğini bunun için de iç ve dış büyük ödeneği göze aldığını belirterek, milyonlarla para harcamak ve senelerce çalışmak suretiyle başarılacak olan bu geniş kalku.ma programının her şeyden evvel hür milletler safında eainmiş olduğumuz yüksek itibarla başarılacağına dikkati çekmiş ve sözlerine şöyle son vermiştir:
Bu itibarı bize, milli bünyenin İçten ve dıştan her sarsıntıya karşı metanetine gü-venklebilen durumu sağlamıştır. Milli bünyenin malzemesi de sîzlersiniz. Binaenaleyh bütün sîzlere dayanan iktidar hükümeti gibi, aslında bu yüksek İtibar da sîzindir, Yapılmış ve yapılmakta olan bütün bu eserler de şirindir,
Tarsus konuşması
Mersin 19 — Hilmi Uran, Tarsus ta bir konuşma yaparak seçim mevzuuna temasla seçimlerin bir particilik kavgası haline soku) mamasını tavsiye (leşi önüne geldi. Demirspor orta etmiş, seçimde muvaffak ola- ; hafi topu kaleciye vereyim der-bllmek İçin her şeyden evvel ken top çamura oturdu. Bülent partililer ansında birlik ve J kaleci Mehmet'ten evvel topa tesanüde riayet eailmesini, her yetişti ve Beşiktaşın üçüncü go-partinln, vatandaşın kapısına hünü attı. Bunu, 10 uncu daki-kadar giderek kendilerini seçl-|kada FahreddLnin attığı bir gol me iştirake davet etmelerini, takip etti, Vaziyte 4-1 Beşiktaş talep etmiştir.
Bu sırada hukuK talebesi bir genç. Hilmi Urandan Milletvekili sayısının azaltılıp azaltılmam ası hakkında, yani seçim kanununun 7û bin nüfusa bir veya 40 bin nüfusa bir Milletvekili seçilmesi hakkında Halk Partisinin nokta! nazarını sormuştur. Hilmi Uran bu soruya verdiği cevapta, paı tinin seçim mevzuunda ve seçim kanununun seçim emniyeti ve selâmeti hak kındaki hükümleri için prensip karan almış olduğunu izah etmiştir.
Hilmi Uran Ankaraya dönüyor Mersin 18 — Geceyi burada geçiren Hilmi Uran, beraberin-! de bulunan Seyhan Milletvekili Kemal Çelik, Çorum Milletvekili doktor Cemal Kazancıoğ-lu He birlikte bugün otomobille Ankaraya hareket edecektir.
kazandı
Ankara 19 — Ankara - lstan-^_ ' bul şildi maçları Fenerbahçenln Q üstünlüğü He neticelenmiş ol-cin. Galatasaray İkinci, Beşik- q taş da üçüncü olmuştur. Bu.— maçlarda cn güzel oynıyan ve biıyük takdirler toplayan Fe- 0 nt-rbahçe takımı, temin etiği en > yüksek hasılatla, organizasyo- 0 nun Galatasaray ve Beşiktaş 0 maçlarındaki zararlarını ka-v^ patmaya da medar olmuştur.
_Q Fransa 2 — İsviçre 2"O Polonya 5 — -2
Macaristan 2 q Paris 18 (AA.) - (AFP): L-
Bugun öğleden sonra ikisi nıiiAj hlm olan bazı futbol karşılaşmaları yapılmıştır. Bunlardan ilkinde Fransa İsviçre ile 2 - 2 berabere kalmıştır. (İlk devre 2-0 İsvlçrenin lehine bitmişti.) İkincisinde Polonya Macaristan! 5-2 yenmiştir. (İlk devre 4-1 bilmişti.)
I dakikada, soldan inkişaf eden ( bir Beşiktaş akının da top Fah-1 rettin’den Bülend'e geldi. Bü-|lent hal ve bekleri allatarak Beşiktaşın ilk golünü attı. Vaziyet 1-1 berabere.
Devre sonlarına doğru Beşik-ta$ın yaptığı akınlar bir netice vermedi. Oyunun bitmesine beş dakika kala bir Demirspor akını esnasında Halit boş kaleye 'atamadı. Devre berabere sona erdi.
İkinci devrede takımlar oyuncularında bazı değişiklikler yap m ıslardı. Beşiktaşta Şükrü sol I açığa geçmişti. Demirspor, sağ beke İsmeti, sol beke Şevke t'1 sağ hafa Celâl'i ve sol içe Niyazi’yi alarak çıkmıştı. Devrenin ilk dakikalarında Demirspora korner oldu. Şükrünün soldan attığı korner Demirspor beki îsmet'e çarptı ve kaleye girdi.
Beşiktaşlılar hasım kaleyi sıkıştırmağa başladılar. Dördüncü dakikada, Bülent bir fırsat kaçırarak boş kaleye şüt çekmekte geç kaldı, Celâl yetişerek topu uzaklaştırdı. Beşine! dakikada top tekrar Demirspor ka-
lehinde.
Demirspor, dördüncü golden
Valinin, Nişantaşın-daki teftişi
Vali ve Belediye başkanı profesör doktor Fahreddin Kerim Gökay dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir. Üç gün kadar Ankarada kalacak olan Fahreddin Kerim Gökay’in alâkadarlarla temas ederek görüşeceği mevzulardan başhcasmı İstanbulun beş yüzüncü fetih yıldönümü hazırlıkları teşkil edecektir.
Vali ve Belediye başkanı ordinaryüs profesör Fahreddin Kerim Gökay dün öğle üzeri Nişantaşinda Valikonağı caddesini teftiş etmiş; meyva, sebze kabuklariyle diğer çöpleri atmak suretiyle caddeyi kirleten esnafa gayet sıkı tembihlerde bulunmuş, Hamidiye çeşmesinden su alan sakalarla halkın vaziyetini tetkik etmiş, halkın tamamiyle ihtiyacını temin etmeyen bu çeşmenin biri halka, diğeri sakalara mahsus olarak çeşmenin ikiye ayrılmasını rica edenlere bu noktayı esaslı surette tetkik ettireceğini ve icabını yapacağını söylemiştir.
Vali, bundan sonra sebae, meyva ftatleriyle et satışım gözden geçirmiş, yüksek flatle et satan bir kasabın etiketini değiştirerek eti daha ucuza satması lâzım geldiğini ihtar etmiş, İngiliz okulunun dış duvarı dibine dökülen çöplerin kaldırılıp burasının temizleItirilmesf-ni alâkalılara emretmiştir.
Ingiliz - Sovyet Ticaret anlaşması
Başlayan müzakerelerin tam bir çıkmaza girdiği açıklandı
Londra 18 (AA.) — United
Press: İngiltere ile Sovyet Rusya arasında uzun vadeli bir anI laşma yapmak üzere başlıyan müzakerelerin dün artık tam bir çıkmaza gSrdiği açıklanmıştır. Bununla beraber, Rusya İle İngiltere arasındaki ticaret münasebetleri ehemmiyetli nispette devam etmektedir.
İngiliz Ticaret Odası başkanı 1 Harold Wllson. Avam Kamara-1 sına gönderd.ği yazılı bir beya-| natta 1947 Anglosakson anlas-hakkınd-ı
tabi tutulduğu, iki defa da Akıl hastanesinde tedavi görüp çıktığı tesbit edilmiştir.
Hüsnü Kayalı adliyeye veril- masının uzatılması______________
iniş ve hakkında tevkif mûzek-, yapılan müzakerelerde hiçbir keresi kesilerek Tıbbı adlîce İlerleme kaydedilmediğini
1
Bcrl yandan Ticaret dairesinin resmî raporlarına göre.bu sene Sovyet Rusyanın inglltereden yaptığı mübayaat geçen senekinin iki mLsllnl bulmuştur. Rusların sterlin mevcudu çok azalmıştır ve Sovyetier tn-giltereden yapmakta oldukları ithalâtı kauçuk, yün, makine ve elektrik malzemesi gibi mallara inhisar etttlrmektedlr. îngilta-renin Sovyeierden yaptığı ithalât keresteye münhasırdır ve iki misline çıkan Sovyet mubayaasına mukabil İngiliz İthalât! bu senenin ilk dokuz ayında gecen senek! nispetin sadece dörtte
I
19 Aralık 1949
AKŞAM
Sahlfe S
[^KŞAM^AKŞAMg]
Dil Kurultayına arzederim ki...
Dil Kurultayına beni de üye olarak davet etmek nezaketinde bulunmuşlardı; hususî işlerimden dolayı İtizar etmek mecburiyetinde kaldmı. Yoksa, şu anda An-karada, irticaın değil, ifratın da değil, mutedil fikirlerin miidafiliğini yapanların safına katılmağı pek arzu e-derdim.

Yukarıda:
Dil, Kurultayı üyesi... dedim.
Kurultay kelimesine taraf tarım, üye kelimesine de. Bunlar, koca bir inkılâp hamlesinin bize lutuflarıdır. Onları getirenlere, lisanımızı zenginkştirenlere çok teşekkür ederiz.
Kurultay kelimesi, tarihte mevcuttu, diriltildi. Şimdi kullanılır sözler arasında o da bulunma saydı, Dil Kurultayı merhumunu nasıl i-fade edecektik? Dil kongresi mi, dil konferans ımı diyecektik? Tiirkçede konferans vermek, başka bir mânayadır. Kongre ise, daha ziyade, beynelmilel mahiyetteki toplantılar hakkında kullanılıyor. Kurultay, millî mevzulardaki büyük bir toplantıyı ifade ediyor. Binaenaleyh, faydalıdır. Bir fikri netleştiriyor. Osmanlıcada, bu derece vazıh bir kelime yok. Kurultay hareketleri, bu gibi faydalar sağlamıştır.
Sağlamıştır kelimesini de muhabbetle sineye çekiyoruz. Temin etmek tâbiri vardı gerçi; fakat, etmek, etmek, etmek gına veriyor, sağlamak, tek lâfızla tek mefhumun ifadesidir; onun için de o da başımızın üzerine...
Demin bahsettiğim üye kelimesine gelince: Bunun karşılığı Osmanlıcada, âza idi. Halbuki, vücudun da â-zası var. Tek kelime ile, (tiye) dendiği zaman, kongrelerde, kurultaylardaki (âza) vazıh olarak anlaşılıyor. O dahi buyursun sefa geldi.
Ve öbürleri de buyursunlar. Oluk oluk, fevç fevç, ordu ordu, kitap kitap teşrif etsinler. Cidden fakir olan lûgatçelerimizi, lügatlerimizi istilâ ederek Türkçeyi zengin dillerin evci bâlâsına çıkartsınlar.
Fakat, tarih boyunca kazandığımız şu evci bâlâ'mn da yakasına sımsıkı yapışıyorum.
Çünkü, o olmasa onun yerine ne diyeceğiz? Tepe mî diyeceğiz? Dağ tepesiyle ka-nşıyor.Umumiyetle diğer tepeler de karışıyor. Üst kat mı diyeceğiz? Üst kat, ekseriya apartımanlardadır. Doruk mu diyeceğiz? Tütünlerin en yüksekteki yaprağı akla geliyor. Bir de dağın doruğu var. illi... Halbuki, evci bâlâ, OsmanlIca ölçüsü ile tam yerinde kullanılmış kelime... Amma terkipmiş, anıma pek cok lise mezunu dahi, ne demeğe geldiğini bilmezmiş. Fransız lisesi. İngiliz lisesi, Alman lisesi mezunları arasında da, bir muharririn kaleminden çıkan biitiin kelimeleri anlamı-yanlar pek çoktur, lûgata bakarlar. Bilmece, bulmaca hallederken bunları Öğrenirler. Vc bu kelimeler, ille millî köklerden, ille modern değildir; kimi Grekçeden, kimi Lâtinceden. kimi Keltçeden, kimi eski Cermen köklerindendir. Ezberleyin, baylar, bayanlar:
— Evci bâlâ, evci bâlâ, evci bâlâ...
Bizim kara kaplı lügat defterlerimiz vardı, yazar erberlerdik, siz de ezberleyin.
Zira, bir lisan, orta snııf halkın hafızasındaki kelimelerden terekküb edemez. Orta sınıf halkın hafızasında birkaç bin kelime vardır, lisanda ise birkaç on bin kelime olmak gerektir. Terimleriyle, nadir ıstılahlariyle, yakası açılmadık tâbirleriyle öğreneceksiniz, öğreneceğiz, öğreneceğim, öğreneceksin.

Vaktiyle, ben hakir, Dil Kurultayı ifratlarının çok a-leyhinde bulundum. Fakat, asıl itirazım:
— Uydurma kelime yapıyorlar. - diye değildi. Bilâkis, beynelmilel mefhumlar arasında birçokları, Türk lâfız-.
Linyit sarfiyatı
ŞeKrimizde linyit kullananlar çoğalıyor
Şehrimizde linyit kömürü kul lananlar çoğalmıştır. Kok kömürü almak hususunda konulan sıkı kayıtlar ve diğer hususlardaki güçlüklerle birlikte odun Hallerinin yüksekliği linyit sarfiyatım gittikçe arttırmaktadır.
Linyit kömürü kullananlar so ba borular»e bacalarını sık sık temizlemedikleri takdirde bacaların tutuşmaslle yangına sebebiyet verileceği anlaşıldığından belediye bu hususta bazı tedbir ler almağı ve belediye zabıta talimatnamesine hükümler koy m ağı lüzumlu görmüştür. Umumi meclisin önümüzdeki hafta yapılacak fevkalâde toplantısın da bu hususta görüşülüp karara bağlanacaktır.
Ayrıca halkı, usulü dairesin -de linyit yakmağa teşvik etmek ve her isteyenin bu kömürü kolaylıkla temin etmesi hususunda da bazı tedbirler dil -şünülmektedlr.
Türk yazı sanatı
Topkapı sarayına» açılacak olan Türk yazı sana tinin tarihini gösteren salonun tamir ve tadili ile eserlerin tasnifi işi tamamlanmıştır. Yakında ziyaretçilere açılacak bu salonda Padişah tuğralarının en iptidai şeklinden en mütekamil tarzına varıncaya kadar geçirdiği İstihalelere ait orijinal numuneler, güzel minyatürler ve çeşitli yazı örnekleri teşhir edilecektir.
Kösele ve deri fabrikaları temslicilerinin toplantısı
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kösele ve deri fabrikalarının temsilcilerini 26 aralıkta Anka-rada, bir toplantıya davet etmiştir. Ticaret odasında yapılan bir toplantıda seçilen temsilciler 24 aralık cumartesi günü Anka-raya hareket edeceklerdir.
lariyle eda edilememektedir. Kelimeleri o kadar çok uyduralım ki. bu mefhumlar, Türkler tarafından da söylenilsin, anlaşılsın. Bunu da da elbet, kendi ana dil hâzinemizden faydalanarak yapacağız. Dil hareketinin doğru tarafı, kelime uydurmaktır. Bunu, can ve gönülden alkışlarım. Elverir ki. o kelime, anlaşılır neviden olsun, yahut anlaşılmağa elverişli bulunsun. Ve diğer bir kelimeyi kovmak gayreti işin içinde bulunmasın. Eğer tarihte o kelimeyi ifade e-den bir yabancı lâfız Türk-çemize girmişse, yerli yerinde dursun; öz Tiirkçesini icada ihtiyaç yoktur. Meselâ, mektep vardı, mektep kalmalıydı. Okul kelimesi ise, edebiyat ekolü, sanat ekolü mânasında alınmalıydı. Yani, her yeni lâfız, yeni ağza yeni taam kabilinden olmalı. Bir nüansı ifade etmeli. (Üye misalinde gördüğümüz gibi.)
Yukarıki fikre devam ediyorum:
Benim asıl itirazım, dil inkılâbı cereyanının, yerleşmiş kelimeleri Türkçeden atmak gayretine idi.
Şimdi, dil inkılâbı ettiğini buluyor. Onun da muteriz-leri, inkılâbın getirdiği mübarek kelimeleri, Türkçemiz-den tarha ve tasfiyeye gidiyorlar. Aynı hatâ! Türkçe zaten, Osmanhcalan yolunup bir tarafı cascavlak kalmıştı, şimdi öz Türkçeleri yolunup öteki tarafı da dımdızlak kalacak.
Sakın hal

Öteden beri direttiğim fikirde geııe sabilkadeınim. Dil, tarihî bir müessesedir; Fars ve Arap tesirleri gibi öz Türkçe cereyanı da bizim lisanın tarihine dahildir, hepsini birer vakıa kabul etmeli, hepsinin nimetlerinden faydalanmak.
Diyeceklerimin özeti bu-dur, efendim: Mevcut kelimeleri kapı dışarı etmemeli, yeni kelimeleri, eskilerin yanına buyur etmeli.
(Vâ - Nû)
Avusturya İlginde hâlen İkinci durumda olan Vlyanarun tanınmış takımlarından First VI-enna, dün İnönü stadında ikinci karşılaşmasını İstanbul şampiyonu Galatasaray la yapmıştır.
Dünkü maçın tafsilâtına girişmeden evvel şu noktaları bilhassa işaret emeği doğru buluyoruz:
1 — Bu gibi ecnebi temaslarda gerek orta ve gerek yan hakemlerini seçmekte biraz daha temkinli hareket etmeliyiz. Daha dördüncü sınıf bir karşılaşmada yan hakemi duramıyacaS kimselere böyle maçlarda eline bayrak vererek sahaya çıkarmak Türk futbolii İçin kötü numara almak demektir. Orta hakemine gelince; Maçın sertleşmesi ve oyunun sonunda seyirciler tarafından nahoş tezahüratla karşılanması, bizi futbol hakemliği İçin derin düşüncelere sevk ediyor.
2 — Yirmi beş senedir îsan-bulda Admlra, Austria, Vaker, Wlcnner Spor. W A. C , Hakova, Rapld, Llbertas. B. A. C. ve hattâ bu gelişinden evvel üç defa da First Vieıına gibi Avusturya futbolünün en ön safını elde e-den takımlarını seyrettik. Fakat hiçbirisinde dün rakibine kastı kata alan futbolcuya ras-gelmedik. İnce Viyana futoblü-nün üsadlarından ve evvelki giiniin en iyi oyuncusundan bu hareketi beklemiyorduk.
3 — Galatasaray takımı son günlerde oldukça düzeldiğini, evvelâ Ankaradakl maçlariyle, diin de Vlcnııalüar karşısındaki oy uniyle gördük, tkli kalecisi. İsfendiyar, Naci, Bülent, Muzaffer dün bilhassa temayüz fiden oyunculardı. Ruhi, özean, emektar Musa, MuBtafa, Gar-bls, Koçl de çalıştılar. Muhtara gelince: Bütün oyun ImUdadın-ca gösterdiği iyi oyunun, Vlen-naklann kendisine favul yaptıkları bir sırada kastı bir hareketiyle silinmesine sebeb oldu.
GalatasaraylIlar birinci devrede oynadıkları seri ve çok güzel oyunla galibiyeti Pakettiler, tklncl devrede Viennalılaruı hakem kararlarına sinirlenmeleri yüzünden sert ve favullu oynamaları GalatasaraylIlara da tesir etti ve onları da bozdu. Eğer Galatasaray İkinci devre biraz daha dikkatli oynasaydı, galebeleri çok gollü olurdu.
şekip Akduman'ın hakemliğinde yapılan bu maça İki takım şu şekilde çıktılar:
G- S.: Erdoğan (Turgay) -Naci, Ruhi - Musa, Bülent, öz-can - İsfendiyar, Mustafa, Muhtar, Muzaffer. Garbls (Koçl).
F. V.: Engelmayer (Ploc) -Rlbitzky, Novotny - Chaffer, Sabedİtseli. Loidold - Küller, Decker. Wallner. Nlckerl (Ma-eheni, Probst,
Oyuna GalatasaraylIlar başladılar. İlk anlarda hücumlar karşılıklı oluyordu.
Galatasaray First Viennayı 1-0 yendi
Oyunun ikinci devresini Viyanalılar çok sert ve favullu oynadılar
Galatasaray kalecisi Erdoğan topu kornere çıkarıyor
sonra şülünü çekti. Vlyanarun emektar kalecisi Ploc fevkalâde bir atılışla topu kalesine girmekten kıırtard. Fakat top Muhtarın önüne düştü. Muhtar Viyana» kalecinin yerde olmasından İstifade ederek topu ha- ' vadan Avusturya kalesine attı.
Bu sefer Ploc havaya fırlıya-rak topu yakaladı. Ve çok alkışlandı.
34 üncü dakikada âni bir Viyana hücumunda sol açığın or-toladığı topu, sağ açık Galasa-ray kalesinin ağzında havaya dikerek avuta attı.
35 İnci dakikada Viyana san-trhafı, Galatasaray santrforu Muhtara önü bomboş hızla giderken yumrukla on sekiz dışında vurdu. Muhtar mukabele etmek İstedi, arkadaşları mâni oldular. Bu sırada çekilen friklkl Viyanalılar taca çıkar-dılra. Muzaffer taç atmağa giderken, biraz evvel Vlyanalı santrhaf İle Muhtarı ayırmasına İçerllyen sağ haf Schaffe-rin bir kafa vuruşuna maruz kaldı. Hakem çok haklı olarak Vlyanalı oyuncuyu sahadan çıkardı.
Oyunun mütebaki kısmı AvusturyalIların sert ve favullti o-yunlariyle geçti ve maç da böylece Galatasarayın İlk devrede yaptığı bir golle ve 1 - 0 galebesiyle sona erdi.
First Vlennayİ dördüncü gelişinde üçüncü mağlûbiyete uğratan GalatasaraylIları tebrik ederiz.
___________Haluk SAN
Maraton hazırlık koşusu
İstanbul atletizm ajanlığı tarafından tertiplenen Maraton hazırlık koşusu dün sabah Me-cldiyeköy İle Boyacıköy arasında gidip gelme olarak 25 kilometrelik bir mesafede yapıldı.
Beş atletin girdiği müsabakada Şişliden Mıgır 1 saat 34 dakika, 27 saniye ile birinci, Galatasaray d an Mehmet İkinci, Tekelden Şaban üçüncü oldu. Müsabaka harici koşuya giren Kocaellnden Mustafa 1 saat, 34 dakika 25 saniyelik bir derece yaptL _______________
★ Gedikpaşa caddesinde esnafın ve halkın yardım ve te-şebbüslcrile Hamam caddesinin köşesine yapılan, beton polis kulübesi tamamlanmıştır, şimdi telefon teli ve diğer teferruatın ikmaline çalışılıyor. Bu kulübeye bir memurun İkamesi için, çarşı esnafı, arasında hazırladıkları mazbata ve dilekçeyi imzalayarak, Mimar Hay-reddln ve Çadırcı mahalleleri muhtarlık ve ihtiyar kuruluna C.H.P. Gedlkpaşa semt ocağı İdare kuruluna sunmuşlardır. Muhtarlık ve ihtiyar kurulu, mazbata ve dilekçeyi vilâyete vermiştir.
10 uncu dakikada AvusturyalIların üst üste yaptıkları iki hücumda evvelâ santrforları topa vuramadı, sonra da sağlç-leri yakaladığı fırsatı elden kaçırdı.
10 ncL dakikada Musadaıı Mustafaya, Mustaf&dan Isfen-diyara geçen topu İsfendiyar Vlennalı sol beki atlatarak kale yanından çektiği kuvvetli şütle Galatarayın galebesini sağhyan golü yaptı. Bu golden sonra GalatasaraylIlar adamakıllı oyuna hâkim oldular.
28 İnci dakikada Garbisin soldan çektiği kornerden gelen topu Mustafa ortaladı: Muzafferin nefis bir kafa vuruşu VI-enna kalesini yalıyarak avut oldu,
33 üncü dakikada Vlenna so-llçi Nlckerl, sakallanarak çıktı; yerine Machen girdi.
37 nel dakikada Erdoğan sakatlanarak çıktı; yerini Turgay aldı.
39 uncu dakikada oyunun en kritik ânı oldu. Muhtar sol bekin vurup da defedemedlği topu yakalıyarak İkinci golü de Galatasaray» kazandırdı. Fakat yan hakemi, futbol kaidelerinden büıaber olduğunu bayrak sallıyaark. bu golün ofsayd-dan atıldığını iddia etmekle gösterdi.
Futbol kaidelerinin 11 inci maddesi ofsaydı tarif ederken şöyle der:
«Topun oynandığı anda; bir oyuncu hasım kale hattına toptan daha yakın bulunursa ot-sayd vaziyetinde addedilir- Ancak top en son bir hasım oyuncuya değmiş veya bir hasım o-yuncu tarafından oynanmış İse offayd olmaz.»
İşte bayrak sallıyım yan hakemi futbol kaidelerinin bu en basit kaidesini bilmediğini bu bariz gole ofsayd verdirmekle İspat etti.
Bu esnada Vlenna kalecisi Engelmayer de sakatlannrak. çıktı; yerini Avusturya milli takımının emektar kalecilerinden Ploe aldı.
Devre de böylece Galatasara-yın üstünlüğü vû l -0 galebesiyle bitti.
İkinci devre
İkinci devreye AvusturyalIlar bağlaçlılarsa da bl rnetlee alamadılar. Hâkimiyeti tekrar GalatasaraylIlara kaptırdılarsa da, sun kırmızılıların hücumları semeresiz kaldı.
2 nel dakikada tsfendlyarın sağdan çektiği fevkalâde İki güzel korner birer talihsizlik yüzünden gol olmadılar.
15 inci dakikadan itibaren o-yun karşılıklı hücumlar arasında geçmeğe başladı.
16 ncı dakikada Garbls çıktı, Koçl girdi.
J7 İnci dakikada santrfor yerine deplasman yapan İsfen-dlyar soldan çok güzel bir pas aldı. Güzel çalımlarla iki Vlnayalı futbolcuyu allattıktan
Ekim vaziyeti iyi
Anadoluda traktörlerden istifade genişliyor
Emet (Akşam) — Son yağmurlar bu havalide ekinlere çok faydalı olmuş, köylünün yüzünü güldürmüştür. Bunum neticesi olarak buğday 29 kuruşa düşmüştür. Arpa 23 - 25, mısır 20 - 24, fasulye. 28 - 30, patates 10 - 14, soğan 5-7, nohut 23-25 kuruştur.
Traktörlerden istifade genişliyor. Biri Dolaman çlfUğinden gelme olarak Hacı Kebir köyde ve diğer üçü İse, Marshall yardımından tahsisli olarak Emet merkezi ve Yenice köy ve ayrıca Örencik nahiye merkezlerinde olmak üzere Emet Uçeslnde, dört adet traktör mevcuttur. Bunlar hayli İş Ye hizmet görmektedirler.
Yalnız traktör sahipleri, sık sık tamirci ve gözetici ekiplerin gelerek makine ânzalaruu tamir etmeleri İşinin de hallini bekliyorlar.
Konya ovasının sulanması
Bu iş ciddiyetle ele alındı
Konya 'Akşam) — Konya ovasının ıslah ve sulama işleri Bayındırlık Bakanlığınca ciddiyetle ele alınmıştır.
Yedi ay zarfında İkmal edilecek olan etüdlere göre; kanallar önümüzdeki sulama mevsiminde temizlettirilecek, tahliye kanallarının temdidi suretlle ovanın sulama işleri yapılacaktır.
Beyşehir gölü sulan, göl kenarındaki köylerin mer’alannı sık sık bastığından bunun önlenmesi, Akşehir ve Eber gölleri sularının istilâ ettiği geniş arazinin de kurtarılması. Bakanlığın çalışma mevzuunu teşkil etmektedir.
Bu cümleden olarak köprülerin tamir ve . muhafazasına, Çayırbağı deresi üzerine yapılması düşünülen barajın ö-nümüzdeki yılda ele alınmasına çalışılacaktır.
Pedagoji cemiyetinin yıllık kongresi
Padagojl cemiyeti başkanlığından: Kuruluşunun ikinci senesini idrak eden Pedagoji cemiyetinin yıllık kongresi, 25 aralık 949 pazar günü saat 14 te, Eminönü Halkevlnln küçük salonunda (eski binanın üst katında) yapılacaktır.
Gündem: 1 — Kongreye başkan ve kâtip seçilmesi, 2 —
idare heyetinin yıllık raporu,
3 — Murakabe heyetinin raporu ve idare heyetinin İbrası,
4 —'Yeni İdare heyetinin seçimi, 5 — Yeni yıl bütçesinin müzakeresi ve kabulü, 6 — Dilekler.
t-------------------
Kari Mektupları
Terazi hilelerde mücadele
15 aralık 949 tarihli gazetenizin üçüncü sahifesln-de İkinci sütununun altında Terazi hileleri başlığı altında Belediye bu iyi usulü tatbik etmeğe başladı. Bu yazıyı dikkatle okudum. Yazının sonunda Sultanah-mette pazar yerine bir Belediye polis memuru konularak halkın aldığı mallar tartılıyormuş. Belediyece, şehrin her tarafına, pazar yerlerine birer Belediye polisi »e teraziler konulacak İmiş.
Doğrusu çok memnun oldum. «Halk aldatılmak-I tan kurtulacak, dedim. Ye-I rindedir. Yapılması lâzımdır. Malûm ya eskiden beri ı Çarşıkapıda pazar kurulur. Halk buradan İhtiyacını temin eder. Sultanahmette olduğu gibi buraya da bir Belediye polisi İle bir terazi konulması lâzımdır. Bu İhtiyaç gün geçtikçe fazlalaşmaktadır. Nazarı dikkati celbede rlm.
Ali Ertûrk
Değişmeyen manzara
İstatistik Genel Müdürlüğü memlekette her sınıf ailenin geçim şartlarını teshil için anket kâğıtları hazırlamış. Ocak ayında bu kâğıtlar evlere dağıtılacak, suallerin cevaplan yazıldıktan sonra toplanıp bilgi ve ihtisas sahiplerinden müteşekkil bir komisyon tarafından tetkik edilecekmiş.
Haylice masraf ve külfetlere malolması tabii bulunan böyle bir anketin hükümete veya halka temin edeceği fayda nedir? İs başındaki idare adamlarımız bu memleketin hayat şartlarını, halkın nasıl yaşadığını bilmiyorlar, denilemez. Geçim mevzuu her gün gazc-telerde sütunlar dolusu yer işgal ediyor, mütemadiyen ağırlaşan hayat şartlarından şikâyetler ayyuka çıkıyor.
Alâkalı makamların istatistik daireleri her ay memlekette hayat şartlarının devamlı surette yükselişini rakamlarla gösteren bültenler neşrediyorlar.
Yurdun muhtelif bölgelerinde hayat seviyesinin düşüklüğü, acıklı sefalet sahneleri Büyük Millet Meclisinde uzun uzun anlatıldı, milletvekilleri hükümeti i-kaz ettiler, halkın ıstırabını dindirecek tedbirler alınmasını istediler ve en salahiyetli hükümet ricalinden bir zat, hatiplere verdiği cevapta aynen şunları şöy-ledi:
«— Ben Trabzondan Rize-ye giderken gördüğüm manzara karşısında kendimi tutamadım, ağladım. Sonra başka yerlerde daha başka manzaralar da gördüm.»
Sil çırılçıplak hakikatler göz önünde dururken vatandaşın ıstırabını kendi el yazısiyle vesikaya bağlayıp istatistik doldurmanın sebebi ne ola?
Alâkadarlar bilirler ve bilmeleri icab eder ki bugün halk, geçim şartlan bakımından bellibaşlı iki sınıfa ayrılmıştır.
Birincisi, kazançlariyle masrafları arasında ayarlama mecburiyetini hissetmi-yen civanbahtlar zümresi. Bunlar daima kazançlarını masraflarından kat kat yüksek seviyede tutmak imkânlarını ellerinde bulundurdukları için hayat şartlarının mütemadi yükselişlerinden katiyen müteessir olmazlar.
İkincisi, hayat şartlarının her gün ağırlaşan yükü altında en zarurî ihtiyaçlarından dahi fedakârlık etmelerine rağmen kazançlarını masraflarına uydurmak imkânını bulamıyan sınıftır ve umumî nüfus yekûnunda ekseriyeti bu sınıf teşkil e-dcr.
Binaenaleyh, İstatistik Genel Müdürlüğünün anketi, tetkik gezintilerinde hükümet ricaline göz yaşı döktüren manzaralara, o gözlerin göremediği manzaralar ilâve edecek. Bilgin ve ihtisas sahiplerinden müteşekkil komisyon anket cevaplarını inceledikten sonra memleketin bugünkü manzarası değişecek mi acaba?
Ümide bağlanıp avunabilmek iyi bir tescili vasıtasıdır amma muhal hayaller peşinde koşmanın sonu hüsrandır.
Cemal Refik
Almanyadan alacaklı olanlar
İstanbul 17 (AA.) — İstanbul Tüccar Derneği Almanya alacaklıları komitesinden bildirildiğine göre, İşgalden evvel Al-manyaya mal sipariş etmiş ve bedellerine mahsuben Merkez Bankasına yüzde 25 avans ödemiş olan tüccarımızın bu alacaklarını müfredatlı şekilde 15 aralık tarihine kadar bildirmeleri hakktndakl tebliğ üzerine bu tarihe kadar 243 müracaat vaki olmuşsa da bir kısım alacaklıların henüz listelerini ha-zırlıyamadıklan anlaşıldığından, müracaat müddeti bu ay sonuna kadar uzatılmıştır. Alacaklıların hepsi hakkında İncelemelere ve teşebbüse girişilirken her hangi bir alacağın takipsiz kalmaması İçin henüz a-lacaklannı kaydettllrmemlş 0-lanların İstanbul Tüccar Derneğindeki komiteye bunlan bir liste İle bildirmeleri lâzım gof» inektedir*

AKŞAM
19 Aralık 1949
3nhtfe 4
Para uğrunda
Bir telif eseri bol bol alkışlayanı açlığına, onun hakkında silayişkâr cümleler yalamadığına insan ne çok üzülüyor!-
Münekkld; bir telif eserin u-yand irdiği ümitlerle tiyatroya gidiyor. Kalbi müsamaha İle doludur. Ufak tefek hatâları görmemeğe karar vermiştir. Gördüğü meriyetleri büyütecek ve uzun uzan methedecektir. İlk temsilin müellife verdiği heyecanın bir nebzesini kendinde duymaktadır. Bu da müellifle kendiri arasında bir nevi yakınlık, sanki bir rabıta teri* eder. Fakat sahneler, meclisler, perdeler birbirini takip ettikçe ümitler boşa çıkar, müsamaha yavaş yavaş azalır, kaybolur, yerini bir nevi İnfiale terkeder. Münekkidin nazarında müellif bir fırsat kaçırmıştır. Beraber kazanılacak bir dâvayı kaybetmiştir. Münekkidin bu infialinin sebebi, sadece bir sukutu hayalin neticesidir. Eserin son sözleri üzerine perde kapanınca aradığını, beklediğini, ümit ve 3tzu ettiğini bulamayınca, bir iki saat evvel heyecanlarım paylaştığı şeriki tarafından a-detâ kendini hıyanete uğramış addeder. Bundan dolayı da müellife karşı adetâ hiddet duyarak tiyatroyu terkeder. Fakat çok geçmeden bu hiddet derin bir üzüntüye kal bol ur. Miinek-Idd: «Beklediğim eser bugün de doğmadı!> der, içini çeker ve şu satırları yazar.
Baştan başlamak lâznngellrse piyesin İsmini beğenmediğimi söylemeliyim. Müellif! tanımıyo rum, fakat İnce, zarif, hassas bir zat olduğunu duydum. Bu takdirde bu derece kulağa nâ-hoş gelen bir ismli nasıl intihap edebildiğine bir kat daha hayret ederim- Bu çirkin kelimelerin İfade ettikleri mânayı daha kapalı, daha dolambaçlı, daha mecazi ve şairane surette söylemek mümkün değil miydi? Para uğrundaki «dobra dobra» lık insanı rahatsız ediyor. Bu nevi isimleri çoktanberl unutmuştuk. Bunları 50 — 80 sene evvel, yani naturallste piyesler de görebilirdik ancak- Kaldı ki. Brleux, hâkimlere hücum e-den piyesine La Robe Rougc (Kırmızı elbise) Mlrbeau, İş a-damlannın katı yüreklerini tas vir eden eserine Les Affaire» sont les Affalres (İş iştir) Bec-«pıe’de ayni nevi adamları gösteren piyesine Les Corbeaaz (Kargalar) isimlerini vermişlerdir. Ma'ûmdurkl bu saydığım üç zat başlıca naturallste mû-elMflerdendlr.
Belki Mlnnkvnn efendinin rtpertülre’ı içinde (Para Uğrunda) isimi! bir piyes bulmak kabildir Yoksa bile, olabilirdi.
Eserin ismi üzerinde biraz durduktan sonra mevzuu ele a-Ialım:
Bîr adam var, bir iş adamı. İsmi Şakir. Bu adam zengindir, zira güz»! refikasını - İsmi münevverdir - ileri sürerek birçok kârlı işler görmüştür. Lâkin kadın. pek tehlikeli elan kırk yaşma yaklaşmaktadır. Bu sebepten dolayı da bir taraftan artık nüfuzlu kimselerin arzularım güçlükle uyandırmakta, bir taraftan da delikanlılara karşı önüne geçilmez bir meyil duymaktadır. O derece kİ, Oğuz 1-simll bir genci adetâ beslemektedir. Hattâ, kocasını terkedip onunla yaşamağı bile kuruyor, şakır, kansının bu tasavvurunu Mebruke isimli bir aile dostundan f!) öğreniyor. Bu kadının en büyük arzusu Şakırın kanat aynı zamanda da ortağı olmaktır, zira Münevverden genç ve belki de ondan daha beceriklidir.
Evde bir de güzel bir hizmetçi vardır kİ. Mebrukenln emellerini beslemektedir, yani hizmetçilikten çıkıp o da kârlı İşler yapmak hevesine kapılmışlar
Güzel muhiti
Mevzuu anlatmıyacağnn. Şahısların tahliline geçersek görürüz kİ, caractereler iyi tersim edilmemiştir. Şöyle ki:
Şakir kansın t seviyor mu? seviyorsa neden (Para uğrunda) onu ileri sürmüştür ve kadın ölür ölmez neden Mebruke-yi telefonla peyliyor?.. Sevmiyorsa neden arkasından gidip onıı genç Oğuzun kollarından a-hyor ve evine getiriyor? Aynı sualler Mebruke hakkında da sorutabilir ve aynı İstifhamla karşıla’)'>r» Gene Oğuz hakkında da fikirlerimiz daha kat'! değildir. Zira ev sahibesine
İhtiyarlık sigortası
Ankara 17 (A^.) — Bugün saat 15.30 da Ankara otobüs lş-(letmesl lokalinde iççi Sigortası Ikurumu Ankara şubesi tarafından hazırlanmış olan İhtiyarlık Sigortası sicil karneleri Çalışına Bakanlıhğı ve kurum İleri gelenlerinin. huzuru ile Ankarada mevcut İhtiyarlık Sigortasından faydalanacak işçilere törenle dağiLlnııştır.
■ bu da acalp bir kadın» Meb-rukeyi sevdiğini söylediği halde paraya mukabil ondan vazgeçiyor
Şâ kirin m*ü variyeti hakkında da fikirlerimiz mütereddit kalıyor, Nasıl kalmasm! Zengin zannettiğimiz, bildiğimiz bu adanı, bu büyük iş adamı doksan bin liradan hissesine ödemek düşen yirmi İki bin beşyüs lirayı bulmak için refikasının a-partımanım salıyor!
Tiyatro san’atl bakımından bu piyes kusursuz değildir. Evvelâ meclisler çok uzundur. Sah nede hemen hemen daima ancak İki şahıs bulunmaktadır; bunlar da birbirlle konuştukları İçin yüzlerini pek tabiî olarak birbirine çeviriyorlar, bu sebepten dolayı da halk onları hep profilden görüyor; Karagözde olduğu gibi...
MebrurenJn ayn ayn perdelerde iki defa bayılması da müellifin pek mahir bir tiyatro a-danu olmadığını gösterir. Zira bu tekerrür büyük bir zaaf eseridir.
Mük&lcmeler de hayretimizi mucip oldu. Birinci perdenin başında evin efendisüe hizmetçisinin arasındaki muhaverenin lüzumundan çok fasla nazikâne tâbirlerle süslenmiş olduğundan câil görülmektedir. Hizmetçi erilip büzülürken, kırılıp dökülürken, hanim kocasına: «Beş parasını kocasına kaptırmayan bir kadm olmadığımı bilmiyor musun?... Bir toplu iğne bile vermem!» gibi sözler sarfedlyor ve bîr kan İle koca arasında yeri olmaması lâzım-gelen bir mevzu üzerinde durarak blzleri adetâ rencide e-dlyor.
Meclisler uzun olduğunu söylemiştim. Bu meclislerde bir çok lüzumsuz sözler var. Müelliflerimiz ne zaman umumiyet üzerine fikirler yürütmekten. aynı muhaverede birbirine hemen hemen rabtedllmemlş mevzular hakkında mütalâalar beyan etmekten, vecize tarzında söz söylemekten, derinliklere nüfuz ediyoruz diye boşluklara düşmekten ne zaman kurtulacaklar?
Bir adam, karısının kendisine hlyanet ettiği anda hizmetçisi! e felsefi bahislere girişiyor. Odasını bir gence kiralayan bir kadın, bu genç kadınlar hakkında konferanslar veriyor. Söylediği sözler de malûmu ilâmdan başka birşey değildir. Bu gibi meclisler yazılırken hakikatin, I hayatın nerede olduğu düşünülmüyor mu?
' Bu yanlış telâkkiler karşısında nasıl üzülmeyelim!—
Eserin muvaffakiyetle temsil edildiğini söylcyemlyeceğlm Hadi, Şakir rolünü mütemadi bir ycknasaklık İçinde oynadı-Münevverin rolünde Perihan Yanal, kendisine uymayan ve rahatsızlık veren bir elbise giymiş gibi idi.
Komedilerde neş'esl, güzelliği. sevimliliği ile içimizi a-çan Perfhanı burada görerek muzdarlp olduk. Sesini bile a-yariayamadı. 3 neü perdede hemen hemen işitilmez oldu. Geçen yazımda bahsettiğim kadro meselesinin ilk kurbanı Perihan Yanaldır.
Perihan çakıl'ı da duyamı-yorduk. O da rolünü benimseyememişti. Pek kıymetli Şaziye de beyhude yere harcandı- Büyük bir alâka İle takip edilmesi iâzımgelen Muzaffer Ar s! an, kâfi derecede başdöndürücü, lüzumu kadar cynlgue fdl. Kant ile Neşetin - hele Kaninin -çizdikleri «sllhouette» lere hayret ettik. Şakir gibi büyük bir İş adamının ortaklan böyle midir?
Piyesin sahneye konuşunda durgunluk fste.Uque) hüküm sürüyordu. Yeşil duvarlı bir o-dada mal eşyalar da göze hoş görünmüyordu.
Hulâsa, çok yazık!-
Ekrem Reşit! REY
Gazeteler, Gazeteciler ___________________________j Tunus Nadi bey
İkdam gazetesinde yazı işleri müdürlüğü ve kısa bir hal tercümesi
İkdam gasetesl, 31 Mart vakasından sonra uzunca bir müddet kapalı kaldı. Gazete tekrar İntişara baş’adığı zaman yazı İşleri müdürü, eski gazetecilerden Ebüssiireyya Sami beydi. Sami bey bir kaç ay çalıştı. Fakat günün birinde gazetenin sahip ve başmuharriri Ahmet Cevdet beyle arasında çıkan ihtilâf üzerine tkdam’dan ayrıldı. gazele sekreteralz kaldı.
Bir müddet sonra bir yazı İşleri müdürü geldi. Fakat bu, gazeteci değil, şairdi. En büyük merakı da balık avı İdi, Gazetecilik hoşuna gitmedi, çekildi. Onu bir başkası takip etti. Yeni gelen de uzun müddet kalmadı.
Nihayet bir gün Ahmet Cevdet bey, yanında orta boylu, tombulca, gözlüklü bir zat olduğu halde tahrir odasına girdi:
— Size yeni sekreterimizi takdim cdlyrum. Yunus Nadi bey meslekten yetişmiş muktedir bir arkadaştır. Birlikte çalışmanızın İyi netice vereceğine eml-
Dedl ve yanındaki zata dönerek ilâve etti:
— Buyurun, yerinize geçin.
Yeni sekreter masanın başındaki yerine geçti, (u zamanlar İkdam gazetesinde muharrirler uzun bir masanın iki tarafında oturarak bir arada çalışırlardı) Ahmet Cevdet bey adadan çıkar çıkmaz etrafındaicllerle teklifsizce görüşmeğe başladı. Bir a-ralık önündeki yazılara baktı:
— Bunlar Famsızcadan tercümeler, değil mi?
Cevap verdim:
— Evet, ajans vg karşı gazeteleri tercümeleri... Avrupa postası henüz gelmedi.
Müsveddeleri ellle tarttı:
— Burada bir okkaya yakın, yazı var, dedi. Bu kadar erken yetiştirmek İçin kaçta İşe başlıyorsunuz?
— öğle vakti. Mektebi Hukuktan çıkar çıkmaz yemek yiyip geliyor ve işe başlıyorum.
— Çok iyi, hem size hem bize kolaylık...
O zamanlar İstanbul'da OsmanlI, KostantlnopL Nasyonal, Fumler adlı dört ajans vardı. Bunların hepsi bültenlerini Fransızca verirlerdi Bu bültenleri Türkçeye tercüme etmek lâzımdı. «Karşı gazetelerin adı verilen ’e Bcyoğlunda çıkan La Turguie, Jeun Tıırc, Stanboul, Levant Herald, Monüeur Orien-taf.dan ve bilhassa yarısı Fransızca çıkan Osmânlscher Loyd’ den de sütun sütun haberler, mektuplar tercüme edilirdi.
Yeni sekreter müsveddelere baktı, fena bulmadı. Gülerek:
— Bana serlâvha koymaktan başka iş kalmıyor, dedi.
Bir Gelibolu seyahati
Yunus Nadi beyle İşte bu suretle tanıştık ve on. ay kadar birlikte çalıştık. Bu müddet zarfında en ziyade dikkatimi çeken onun mesleğe bağlılığı ve herkesten âzami derecede ne suretle İstifade edilebileceğini takdir etmesi oldu. Nadi bey gazeteciliğe hakikaten aşk ve şevkle bağlı idi. Neşriyatı muntazaman takip eder, Paris gazetelerini, bilhassa Tempes'i okumağı katiyen İhmal etmezdi Muharrirlerden istidatlı gördüğü gençlere de mutat meşguliyetleri dışında vazifeler verirdi. Bunu mütebes-slm bir çehre liç ve o kadar tatlı bir dille yapardı ki hiç kimse itiraz edemezdi.
24 temmuz 32S (S10) da. Hürriyetin ilânının ikinci yıldönümünde kalabalık bir heyet Gelibolu'da Süleyman paşanın ve Namık Kemal beyin kabirlerini ziyarete gidecekti. Her gazeteden bir muharrir davet edilmişti. Yunus Nadi bey İkdam namına benim gitmemi münasip gördü:
— Hep tercüme He uğraşmak olmaz. Meslekte İlerlemek için biraz da başka İşler görmelisiniz dedi.
İstanbul’da parlak eğlenceler tertip edilmişken bırakıp Gelibolu’ya gittim. Bu seyahat münasebetiyle «Vapurumuz, bir slnel simini andıran denizin sathı mücellâsı üzerinde muttarit gürültüler çıkararak ilerliyor, hafif hafif esen bir
Yunus Nadi beyin gençlik resmi
badı lâtif duradur ufuklardan peyamlar, selâmlar getiriyor» diye başlayan ve bugün âdeta gülünç gelen bir mektup yazdığımı pek iyi hatırlıyorum!...
Samuel efendiye telefon
Yunus Nadi bey ikdam'da çok çalışırdı. Bir aralık Ahmet Cevdet bey Avrupa seyahatine çık-mş. Almanyada Reihenchal adlı küçük bir şehre gid.rek burada iki ay kadar kalmıştı. Bu yüzden bütün yazı işleri Nadi beyin sırtına yükleniyordu Sekreterlikten başka lcHbında makale de yazması lâzım geliyordu. Çok yorulduğu zamanlar resmi telefonla Fener merkez memuru Samuel efendiyi arar, onunla biraz şakalaşarak dinlenirdi. Sonraları polis kısmı siyasî müdürü olan ve Mahmut şevket paşanın kaatilirlnln tavkifi esnasında dizinden yaralanarak sakat kalan Samuel efendi bir 'zamanlar gazetecilik de yapmıştı. Yunus Nadi beyin eski 'arkadaşı idi.
! Nadi bey. Tasviri Efkâr gazetesi İntişar etmeğe başladığı zamana kadar İkdam’da kaldı. Ebûzzlya Tevfik bey Tasviri Efkâr*] çıkarmağa karar verince oraya geçti.
i Nadi beyin hayatı
I Yunus Nadi bey 1880 senesinde Fethiye'de doğmuştur. İlk 1 tahsilini memleketinde yaptıktan sonra Rodos'a giderek Medrese! Süleymaniye’dç okudu, O-
tadan İstanbul’a geldi, bir müddet Mektebi Buiteni’ye (Galatasaray) devam etti. Sonra Hukuk mektebinin imtihanına girdi, muvaffak olarak Mektebi Hukuka yazıldı. Mektebe giderken 6ervct ve Malûmat gazetelerinde çalışmağa başladı.
Genç Yunus Naul ateşli bir hürriyet taraftarı idi. Abdiilha-mid’in istibdat idaresine şiddetle düşmandı, Paris’te çıkan ve o zamanki idare tarafından «evrakı musarre» denilen gazeteleri alıp okur, hürriyetperver gençlerle düşüp kalkardı. Bu hareketleri yüzünden bir gün tevkif ve 3 sene hapse mahkûm edildi. Mahpuslyetl müddetini geçirmek üzere Midilli’ye gönderildi. Burada 3 sene kaid,. üç sene sonra serbes bırakıldığı zaman memleketine gitti, orada okuyup yazmakla vakit geçirdi.
1908 de Meşrutiye*. İlân edilince İstanbul’a geldi. Bir İki gaze-
tede çalıştı. 190® senesinin sonlarına doğru İttihat ve Terakki cemiyeti Selânikte «Rumeli» a-dında bir gazete çıkarmağa karar verdiği zaman bu gazetenin yazı İşlerinin idaresini Yunus Nadi beye tevdi etti. Nadi bey Se lâniğe gitti. Fakat burada çok kalmadı 1910 senesinin ortalarına doğru İstanbul’a geldi. Evvelâ İkdam’da, sonra Tasviri Efkâr'da yazı işleri müdürlüğü yaptı, 1913 de Ebûzzlya Tevflk bey vefat edince Tasviride baş muharrir ve şerik oldu, gazetenin idaresini eline aldı. Beş sene Velid Ebüzziya beyle birlikte çalıştı. Fakat 1918 de aralarında ihtilâf çıktığından Dunun halline lntlzaren gazetenin neşriyatını tatil ettiler.
Nadi bey çok geçmeden, şimdi Cemal Nadir sokağı olan eski Acımusluk sokağında bir bina kiraladı, buruda «Yeni Gün» adıyla bir gazete çıkarmağa başladı.
Fakat İstanbulda İşgal idaresinin tazyikine devam edemiyerek 1920 senesinde matbaaslyle birlikte Ankara’ya nakletti. Sakarya harbi esnasnda bir aralık «Yeni Gün» Kayseri'de çıktı. Fakat çok geçmeden tekrar Ankara’da İntişara başladı, Nadi bey 1924 de İstanbul’a gelerek Cumhuriyet’! kordu.
Yunus Nadi beyin gazeteci ve mebus olarak faaliyetinden ve hayatından başka bir yazıda bahsedeceğiz.
Enis Tahsin TİL
Uzun bir fasıladan sonra Paris’te tekrar «La dame aux ca-
mellüas» kamelyalı kadın piyesinin oynanmasına başlanmıştır-Marguerite Gauthler rolünü şimdi Edwige FenilleTe, Arman Du-val rolünü de Jqucs Berthîer yapmaktadır. Yukarıda Edıvigc Fenlllere mükellef süvare elblsosHe görülüyor.
Evvel zaman içinde..'
Avrupa hâtıraları
Fransız - Alman futbol maçı — Maça gidenler — Mahşerden bir numune — Fransız hukukşınasının bir sözü
Semih Mümtaz S.
Her hakkı mahfuzdur
Pariste idi Almanlar gelecek, Fransızlarla futbol oynayacaklar, dediler. Zannederim 1030 senelerinde İdi. Sporcularla amatörler ve meraklılarla gösteriş severler âleminde bir kıyamettir koptu. Paris şehrini yerinden oynaıtL Şimendiferler oyun gününe mahsus tarifeler yaptılar. Trenleri ziyadeleştirdiler. Hususi ve belediyeye alt otobüsler hareket saatlerini ve şehrin nerelerinden kalkacaklarını ilân ettiler. Taksiler ve yüzlerce taksi arabaları İşleten müesseseler dahi halka â-zam i kolaylık gösterici faaliyete girdiler. Bu sayede maça gidecekler ne yapacaklarını öğrendiler, bildiler ve ona göre programlarını çizdiler.
Eğer tâbir caizse spor nâ aşina olduğum, yan) spordan haberdar olmadığım için, gürültüye karışmamış; hattâ k azışmak İçin bir dakika olsun düşünmemiştim. Ve hattâ bir gün İçin olsun Paris boşalır diye memnun bile olmuştum, şanzeilze’-nln Korno caddesindeki a partini an unda sükûn ile gazetelerimi bermûtad okurken dakkl - bab edildi (kapı çalındı). Açlım. Dostlarımdan Emil de Leon: «Aman efendim ne duruyorsunuz? Hiç böyle bir günde evde gazete okumakla vakit geçirilir mİ? Haydi sizi almağa geldim» diye tutturdu. «Olmaz, gelemem» dedim. Israr etti. Halın-' m kırmak İstemedim, giyindim. Şu fark ile ki beni rahatsız edişine de giyinmiştim. Ayaklarım, tersine yûrûrcesine merdivenden indim, sokağa çıktık.
Mahtum beyime tesadüf!
Emil'in otomobili kapının ö-nün deydi. Binmek üzereyken. Pariste tahsilini yapmakta bulunan mahdum beyimle karşılaştık. Meğer kim o da bu futbol e gitmek istiyormuş. Al sana!! Çünkü bu tesadüften dolayı yolda olsun Emirden yakayı sıyırmak projesi artık suya düşmüştü. Hep beraber arabaya bindik, yola revan olduk. Port Mayo’ya vâsıl olduğumuz zaman orada toplanan vesaiti nakli yenin ve bunlara hücum eden halkın çokluğu yüzünden, koca meydan bizim tramvayların İçine benzemiştii. Tıkandık durduk. Bereketler versin, oranın seyrüsefer âmirleri ve memurları yaptıklarını bilen tecrübelilerden oldukları için herkes gibi bizi de bir arş düdüğiy-le yürütmeğe muvaffak oluverdiler. Ve arbalan sıraya koyarak yolu açmağa başladılar. Söküldük. Hem. asla birbirimizi geçmek hevesine kapılını yarak. — Esasen buna pek imkân yoktu. — Stadyumun bulunduğu köye vâsıl olduk. Ben üzüleceğimi unutmuş, arkadaşlarımla Lâfa dalmıştım.
Mahşer misali
Ne göreyim’ Mahşerden bir
BU AKŞAM ATLAS Sinemasında I
Hâtırasını, guzeUJğlDJ, nefis ve harikulade mevzuunu öm-riinüzce nnutamıyacağiruz şahane bir süper fiılml YENİ GÜNEŞ (The Sun Comes Öp) Renkli - Yaratıcıları:
L L O î I) NOLAN — CLAUDE J A R M A N JEANETTE MACDONALD
ve Harika Köpek L A S Ş V
Metro - Goldwyn - Mayer Şirketi Süper Filmidir. İlAve olarak: Fox Dünya havadisleri Numaralı biletler erkenden aldmlmalıdır.
Z”" ■■ 11
BUGÜN Matinelerden itibaren
5 P E K Sinemasında
Büyük ve muazzam bir film göreceksiniz.
Ağır Ceza (Act Of Violence) İngilizce - Baş Rollerde:
VAN H E FL6 N J A NET LEİCB-MARI AS TOR
En büyük heyecanlar... Vahşi ihtiraslar... Harikulade bir mev®u... İlâve olarak: Fox Dünya havadisleri
nümunel (İnsanlar ne tuhaftır değil mİ? Gûya mahşeri görmüşüm gibi yazıyorum.) Nerede İse köy çathyacakl O kadar tıklım tıklım! Evlerin damlan, pencereleri. ağaçların üzerleri, dallan budaklan Âdem evlâMariyle ö-rülü! Stadyumun bütün kapı önleri, merdivenleri, duvarları ve duvar üstleri karıncalar ü-şüşmüş gibi simsiyah ve güneşin akisleriyle parlak. İçeriden de bir vaveyladır geliyor, zira ,o aralık Almanlar geliyor, stadyuma giriyoriarmış! Alınanlardan bahsederken muttasıl Boş -Boş! diyen. Fransızların, gerçi kendi memleketlerinde, Alman-! İaren da misafiri oldukları memlekette bir hırıltı çıkarmı-yacaklan meczumum ise de, doğrusunu arzedeyim. bu manzaralar önünde telâş etmemiş değildim. Halbuki bunda da aldatmıştım. Her iki taraf gûya 100 seneden beri tanışan ve sevişen bir aile çocukları gibi o-yunlarını oynadılar ve neticede birbirimizi çok yorduk, affedersiniz gibi bir eda ile birbirlerine sarıldılar...
Bir gün sonra Fransız hukuk-şlnaslanndan Mösyö Hanri Şatneyl gördüğüm ve bu gördüklerimi ona söylediğim vakit. I adamcağız sakalını bir karıştırdı ve bana bunu söyledi: «Azizim Semi Bey, (Semih diyemezlerdi bir türlü Fransızlar) arada biz olmasak, onlar; hattâ âlem çoktan can ciğer olurdu!!!» Derhal anlamıştım. Maksadı polltlkâcılardi-
S. M. S.
teanbui 6»leO»T««ı Şthir Tl T *1 rolü
Bu akşam
Saat 20.30 da
KOMEDİ KISMI
NEM O BANKASI
Yazan: L. Vemeuil
Turkçesi: Fehmi Balta;, L. Ay
Pazaıtcsi akşamları Drau* Kım>ır.cu Salı akşamları Kome■> K^ır.ııııaa temşfl «olnıtr
Cumartesi ve çarşamba Günleri 14.30 da Çocuk Tiyatrosu

yem katsak.
■stniım sam B/e ır/MfTA Be-It/HMAUHM BIB B/ŞfBAtt
BİATİ HİÇ IHMBAS
ZAPAA VOAT eeMM CK rf/BcM >fec&K mkai ifnt param Bat-
efAnıN BOÛSU.K...
l—USSU OSt/FUN çocu/aAR!. F£ilFçeıtx> TARAFIM ZMs
Istanbulda ikinci Tıp Fakültesi kurulması
Sinir hastalıkları mütehassısı Dr. Ethem Vassaf bu fikri ileri sürüyor
/_)// Kurultayı Toplanırken
Terminolojimiz
Senfonik şehir orkestrası
Tıp fakültesinin Hay d arpa-paya dönmesinde fayda olup olmadığı etrafındaki tetkiklerimize devam ederken sinir ve akıl hastaLıkalrı mütehassisı Doktor Ethem Vassaf ile konulmayı da faydalı bulduk. Uzun seneler Amerikada çalışan bu değerli doktorumuzun mütalâalarını yazıyoruz:
— Tjp fakültesi tekrar Hay-darpaşaya dönebilir mİ?
— İS sene evvel görülen lüzum üzerine f akültenin Istan-bula nakledildiği zaman hiç jüpnesiz ki tekrar geri dönmek düşünülmemişti. 15 senedir bir lisemizin İşgal ettiği bu binadan zaruret halinde istifade edilebilir. Bu zaruret şöyle hülâsa edilebilir: tstanbuldaki
fakülte kendisinden beklenen randımanı verememiş olmalı kİ böyle bir nakil meselesi ortaya çıkmış olsun. Bence fakülte İstanbul, nakledildiği gündenberi esaslı bir şekilde yerleşmeğe çalışmaktadır. Halk da bu fakültenin bakım vasıta ve hastanelerinden lâzım geldiği kadar İstifade etmektedir.
Fakültenin bugünkü dağınıklığı bu nakli lüzumlu gösteriyor diyenler var. Dağınıklık sadece bir zaman kaybına yol açar. Bu da hususi talebe o-tobüsleri İhdas etmekle önlenebilir.
Ben Haydarpaşadaki binadan başka şeklide İstifade e-dilmrsl üzerinde durmak istiyorum, Hiç şüphesiz ki burada yeni bir Tıp fakültesi vücuda getirilebilir. Hattâ bu iş hem lüzumludur hem de yerinde o-lur. Bu suretle hem fakültenin bugünkü izdihamı önlenmiş hem de boca mevkiine çıkmış mütehassıslardan daha ziyade istifade edilmiş olur. Memleketimizdeki nüfus günden güne, artmaktadır. Kırk bİDİ miite-
Dr. Ethem Vassaf

cavız köyün sıhhi teşkilâtına hizmet edecek verem, trahom, sıtma ve türlü çocuk hastalıktan daha çok sayıda hekime ihtiyaç gösteriyor. Binaenaleyh Haydarpaşada açılacak yeni bir Tıp fakültesinden başka İznıirdc, Adanada ve nihayet Kon yada, su ve yeşillik m erke zi Bursada da birer fakülte »-çitaası zaruret olacaktır. Hay-darpaşada açılacak ikinci fakültede yetişecek mütehassıslar ve porcfesörler kurulacak bu yeni mûesseselerin elemanları olabilirler. Biz ölçümüzü bugüne göre değil yarının ihtiyaçlarına göre tutmalıyız.
— Bu yeni fakültemiz kurulursa İlk öğrencileri nereden alınır?
— İstanbul fakültesinin kalabalık olan İlk sınıflarının bir kısmı buraya nakledilebillr ve müteakiben diğer sınıflar yavaş yavaş meydana gelir.
— Amerikada uzun zaman kaldınız. Oradaki fakültelerin vaziyet! nasıldır?
(Arkası 7 (nci sahlfede)
Terminolojimiz, üzerine öte-denberl kitaplarımda ileri sürdüğüm ve tartışmalarda savunmağa çalıştığım genel İlkeleri kısaca veriyorum:
1 — Dil. milleti teşkil eden milyonların ve onu tahsil İle elde eden yabancıların kafalarında yaşıyan fsodal) bir kurumdur; bu bakımdan mûda -haleye elverişli dcğtidlr-
2 — Genel dil İçinde ihtisas dilleri flangues speciales) vardır; Sporeuiann, türlü oyun oy-nıyanlann, türlü sanal ve zanaat sahiplerinin, avukatların, yargıçların, doktorların, terzilerin, kayıkçıların, bahçıvanların, gemicilerin... kullandığı kelimeler. - genel dil tçlnde - ayrı ayrı argolar teşkil etmektedir. Bunlar da müdahaleye çok mu* kavemetlidir. Misal olarak tavla argosunu alalım: Hep yek. dubara, dün, dört çıhor, dübeş, düşeş, İki bLr, m ba dü... vb. tki alb çok kolay anlaşılır ama tavla oyn iyonlar düşeşi bırakmak istemiyorlar. Dil. bu argolar yüzünden, mim vasfını kaybetmez.
3 — Genel dil İçindeki İhtisas dillerinden değişenler vardır: ölçü. İlâç, idare... sistemleri ve her türlü modalar banlardan -dır: Arşın, kulaç, karış... okka, dirhem, kantar, m İşkal, çeki, . yerine metre sistemi geçn^ştir. Eski ölçü İsimleri eski kitap -lorda. ve sözlüklerde kalmıştır. Aktarların sattıkları ilâçlar kalk mış, yerlerine yen! kimya ve eczacılık argosu İle adlanan, baş döndürücü bir süratle değişmek te olan yenileri geçmektedir. Eski eyalet, Yfl&yek, aaneak... üzerine kurutmuş olan İdare sistemi; eski thttsnp ve belediye slstc-aıl- .eski kaza ve muhakeme sistemi... değişmiş ve günden güne değişmektedir. Sis -tem ve rejimlerin değişmesi, terkedilen, uzaklaştırılan mefhum lamı da adlariyle birlikte bırakıl maaı na, yerlerine başkalarının gekn erine sobop olmaktadır.
4 — Kültürün bütün şube! e -
Dil kurultayı bugün toplanıyor. Kurultay en ziyade terminoloji ve imlâ konularıyla meşgul olacağını evvelce ilan etmişti. Dil mes'deleni e senelerde□-beri uğraşan Dil Kurumu Gramer Kolbaşısı Ahmet Cevat Emre her iki kona hakkında birer tez hazırlamıştır. Bugün terminoloji hakkmdaki teri neşrediyor:
ikinci konser
hayata Ömrii içince
Ahmet Cevat Emre
ri de birer ihtisas dil! (birer argo) Be anlatılan mefhumları içlerine almaktadır; bu argo -lar genel öğretim ve eğitim sistem İnin konulandır. Kültür şubelerinin »kİ terimleri (riyaziye, tib. hukuk, fıkıh, mantık, felsefe... ıstılahları), blsde, yabancı bir morfoloji (Arap sarftı üzerine kurulmuş argolardı. Bu argoların tahsiline hazırlan mak için her fert çocukluk hayatının tki üç yılını feda etmek zorunda idi-
5 — Brid kültür argolarının bazı şubelerde, öğretime tatbiki, erkenden: Arap sarfının tah dünden ünce başlardı; matematik (riyaziye) bu şubelerin en önemlisi kh: Bekiz cm yaşlarındaki çocuklara maksimum aleyh, mütesaviyüssakeyn... gi-
bi ıstılahlarla hesap ve hendese' dersleri vermeğe çalışılıyordu: bu yüzden kültür tahsilimiz zayıf tadıyordu.
4 — Arap morfolojisiyle kurulmuş olan esld kültür argo-larınm mahzuru ferdin ild uç yılını harcamaktan ve riyaziye tahsilini zayıf bırakmaktan 1-baret değildir: En büyük mahzur bu argoların, meslek hayatına kifayetsiz olmalarından ile rl gelmektedir.
Bulun kültür şubelerinde işe yarar kitaplar ve her türlü ihtisas dergileri, Batı dillerince, grek-lâttn ıınsurlariyte kural -muş temlnolojilerle yazılmaktadır, Bunun için, yüksek kül -tür mesleklerine mensup olanlar. bir de. Batinın grek-lâtin elemanları üzerine kurutauş Ih tlsas argolarını elde etmek zorundadır. Bu yüzden de ömrün birkaç yıh daha feda edilirdi, ve e di ta ektedir
7 — Bu malız urlarından dolayı, Cumhuriyet. Arap morfolojisi üzerine kurulmuş olan kültür argolarını bırakmak, yerlerine işe yarar başka argolar koymak ihtiyacını şiddetle duyup harekete geçmiştir- Cumhuriyet bu dil hareketine geçerken, İdeoloji bakımından. iki ayn nazariye karşısında kalmış far:
1 ) Kültür argolarını (terml -nolojlleriBÜ öz dtl kaynakların- | dan almak (Türk dili için: Sad-ri Maksudl 1931);
2) Terminolojiler İçin, en büyük kaynak olarak, grek-lâtin elemanlariyle kurulmuş olan Bntı terminolojilerin! kabul etmek, fakat ör. dilsel İmkânları da ihmal etmemek. 'Yeııl bir
(Arkası 7 nci salûfede)
»evdireçek, tekrar bizi bağlıyacak kudrettedir.
ı bin bir mahrumiyet geçen ve gepgeuç yaşında ba-. yala veda eden büyük sanatçı, , denilebilir kİ kendisinden sonra geleceklere iyimserlik telkin eden bir musikiyi hayatı pahasına hazırlayıp bırakmıştır.
Senfonik Şehir Orkestrasından ziinic-Hiûimi.' Mozart ın senfonisi bizi en ince, en derin hislere aşina kılacak derecede mükemmeldi. Orkestranın her konserde görülen elle tutulacak kadar bariz ilerleyişini Umuri ın ve bilhassa Mendels-sohn’un senfonisi dolayısiie beürtmek isteriz. Mozart'ın bir eserini İdare etmenin güçlüğünü tekrarlamayı zait buluruz. Onda maddeden uzak âdeta o eriri cevheri bulup bu kadar başarı ile Lfadc eden Şefe minnet borçluyuz.
Mendelssohn'un üç numaralı İskoç senfonisi bestecinin İs-koçyaya yaptığı seyahatin mti-bal arını taşıyor. (Ftngal mağarası) uvertürü de yine bu mesut seyahatin mahsulüdür. Genç besteci bu seyahate yirmi yaşında iken çıkmıştı: bu senfoniyi on iki sene sonra, o '-'ünlerin ilham taslakları üzerine bestelemiştir. VVagner senfoninin ilk Allegrosu Scherzo'suna hayranlığım »rUniş ve Mendelssohn'un
12 Aralık 1948 pazartesi akşamı şehİT Dram Tiyatrosunda senfonik Şehir Orkestrası mevsimin İkinci kanserini verdi. Orkestrayı Şef Cemal Reşit-Rey idare ediyordu. Programda iki senfoni vardı: Mozart'ın Do Minör No. 41 (K. 561) sen-îcftılslle Mendelssohn'un ta Minör Op. 56 üç numaralı İskoç senfonisi.
Mozart'ın her hangi bir eserini ve hele bir senionisfcil dinlerken Saint Fotomun «Mozart'ın Senfonileri» adh eserindeki bir kaç satın hatırlamamak mümkün değil: «Hakikatte senfoni kadiri mutlak bir Tanınım hüküm sürdüğü bir mâbcd halini alıyor. Data sonraları Beethoven bu mabede (İnsani ı sokacaktır.»
Mozart'ın bir senfonisi bizi onan ses mâbttfine ve boylere o eşsiz ses Tanrısına yaklaştırıyor. Yapmacıksız, doğduğu gibi kaleminin »ırama geliveren o İncecik ses oyalan, en hisli bir yerimizde gerili duran bir tele şöylece dokunup geçiyor; ve ondan eş nağmeler çıkarıyor. Onun bir Adagio'sunda yeis ve fütur içindeki büyük : sanal adamının acıklı haya- 1 Undan bir anı yaşıyordu. Mozart’ın bir Andante'si düşünceli ve hüzünlü halinden çok defa ne çabuk sıyrılıyor, ve bir Allegretto'nun iç açıcı, gönül ferahlatıcı neşesine kavuşmak. derecede bir Jpaysaglstea için nasıl sabırsızlanıyor! Bii-, olduğunu bir çok defalar tek-—... ----- mris»mı«nr. Fakat bestecinin
bu manzarayı tesblt ctms're ve onu seslerle resmetmekteki muvaffakiyeti ne olursa olsun, bu şöhretli senfonisini diğer eserlerinden ayıran cihet İskoç halk melodisinden mülhem olmasıdır. Eserin boş tarafında obua, klârlnet, fagot ve korno-
bu
He be-□bl-
yük bestecinin bir Allegro'su rarlamışlır. bitip tükenmez bir canlılık, bir ~
hayat kaynağıdır. Timaların şayanı hayret bir sadelikle ve 1 âdeta İrticalen doğuşuna ve 1 bunların sarmaş dolaş oluşuna ' aynı sevinci duyarak, aynı nc-şeye kavuşarak şahit oluyoruz. Mozart'ın bir senfonisi; heri' yanımız kara, karanlık düşün- ,ann hPp bir ‘an girişi, çelerle çevrili iken bize hayati] (Arkası t» ne» sahifede)
Sahile 8

39 Aralık 1940
Mahkeme Koridorlarında
Bir erkek için avradın biri az, ikisi fazladır!
Davacı kırk yaşlarında, orta boylu, zayıfça bir adam. Sol kolu boynundan asılmış, başı ve yüzü tentürdiyotlu bezlerle sarılmış. Dert ortağı ariyan bir âşinâ eda-siyle bizi süzdü. Yanma sokulup konuştuk:
— Geçmiş olsun. Tramvaydan mı atladın?
Müstehziyane gülümsedi:
— Fırtınaya tutuldum, beyefendi kardeşim. Karı fırtınasının ne olduğunu bilir misin?
— Çok şükür, şimdiye kadar öyle bir fırtına geçirmedim.
— Evli değil misin?
— Henüz böyle bir işe de niyet etmedim.
— Haaa. işte bu olmaz, bey kardeşim. Genç adamsın, ne diye bekâr oturuyorsun? Bu gençlik her zaman ele geçmez ha. Dünya evine gir de rahatına bak. Şunun şurasında kaç günlük ömrümüz var ki? İnsan dediğin bir var, bir yok. Avratsa geçen ömrün tadı tuzu yoktur
— Sen tuzlusundan da memnunsun galiba.
Sıntı:
— Alay mı geçiyorsun, bey kardeşim?
— Yoook, lâfın doğrusunu konuşuyorum. Sen biraz evvel avrat Artmasından şikâyet ediyordun, şimdi bekârlığı kötüliyorsun.
— Hımmm... Benim işe bakma sen. bey birader. Şunu iyice bil ki bir erkek için avradın biri az, ikisi çoktur.
— Demek sen iki evlisin?
— Meselenin o tarafı karışıktır.
— iki kadını nasıl nikahladın?
— Nikâhı nereden çıkardın. bey abi? Benim gibi adam nikâh altında avrat tutar mı?
— İki kadınla dost oturuyorsun demek?
— Orası karışık, dedim ya.
Karsıda zabıta memurunun yanında duran iki kadını işaret etti :
— Şunları görüyorsun ya. Sağ taraftaki esmer avrat benim karımdır. Nikâhımız yok amma bir senedir beraber oturuyoruz. Bundan üç ay evvel ev sahibiyle aramız açıldı, oradan çıkıp başka eve taşındık. Sol tarafta duran sarışın karı yeni ev sahibimiz.
Boynunu uzatıp sesini yavaşlattı:
— Söz aramızda, eli ayağı düzgün, akça pakça bir şeydir. Kocasından boşanmış, anasiyle birlikte evin üst katında oturuyor. İlk evvelâ dünya ve ahiret kız kardeşim saydım, sağlam niyetle baktım. Velâkin. yavaş yavaş iş değişmeğe başladı. Kan oynak bir şey. Ne yalan söyliyeyim, o fingirdedikçe benim de niyetim bozuldu. Birkaç defa bizim karı evde yokken buna lâf attan, en nihayet konuştuk.
— Peki amma iki kadını bir arada idare etmek kolay değildir. Sen nasü cesaret ettin bu işe?
— öyle sev olur mu, bey
kardeşim? Avradın biri az, İkisi fazladır, demedim mi sana? Benim niyetim başka türlü idi. Ev sahibiyle işi pişirdikten sonra eski karıyı sepetleyip berikiyle oturmak istiyordum. Hazır evi de var, kendimiz üst katta otururuz, aşağı katı da kiraya veririz, diyordum. Gel gelelim, karı dost oturmağa razı olmadı. Daha İlk konuşmamızda: «Karını defedersin, ondan sonra seninle nikâh-lanırım» dedi. Nikâh benim işime gelmez amma evvelâ teklifini kabul etmiş gibi göründüm. Hele biraz daha konuşalım, yavaş yavaş yola getiririm, diyordum. Eski göz ağrısını da birdenbire sepetlemek kolay değil ha. Babasından kalma bir dükkânı var, ayda seksen kâğıt kira alıyoruz oradan. Zaten onu da, nikâhianaca-ğız diye bir senedir atlatıyorum. »Benim nüfus kâğıdım yok. Yenisini çıkartmak için uğraşıyorum. Nüfus kâğıdını aldıktan sonra hemen nikâh muamelesini yaptıracağım» diyerek şimdiye kadar gün geçirdim. Fakat kan kurnaz. Bu sefer ev sahibine karşı yumuşadığımın farkına vardı; «Ya bu evden çıkacağız veyahut da hemen nikâh kıydıracağız» diye dayatmağa başladı. Baktım ki kurtuluş yok: «Nüfus kâğıdım çıktı, belediyede muameleye başladım. Beş on gün sonra nikâhı kıydıracağız» dedim. O zamana kadar ev sahibini kafelsemeğe ahdetmiştim. O da tilki gibi kurnaz. Kolay kolay kafese girecek takımdan değil. »Karını sepetlediğin gün sen de buradan çıkarsın, her muamele tamamlanıp nikâh kıyıldıktan sonar tekrar gelirsin» diyor. Uzatmıyalım efendim. Nasreddin Hocanın mavi boncuk hikâyesi gibi nikâh lâkırdısiyle iki tarafı idareye çalışıyordum. Meğerse ben onları idare edeyim derken onlar benden baskın çıkmışlar, ele ele verip iki cambaz bir ipte oynamağa karar vermişler. Zaten birbirlerine hor bakıyorlardı. Dün ben evde yokken hırlaşmağa haşlamışlar, o arada bizim foyamız meydana çıkmış. Benim hiçbir şeyden haberim yok tabiî. Dün gece birkaç kadeh içtikten sonra eve gittim, kapıdan girer girmez kıyametler koptu. «Alçak herif. Sen ikimizi de nikâh lâfiyle kandırmağa çalışıyorsun öyle mİ? Kadın kandırmak öyle olmaz, böyle olur» diyerek ikisi birden üzerime saldırdılar.
— Kadınlardan dayak yedin de bu hale geldin öyle mİ?
Mübaşir çağırdı, bizim ahbap kaşlarını çatıp: *
— Onu kabul etmem, bey kardeşim. Evvel Allahın izniyle ben erkek adamım, kimseden da vak yemem. Velâkin, avrat takımına el kaldırmak istemem.
Diye söylenerek çalımlı adımlarla gitti.
Ce. Re.
Müzik
(Baş tarafı 5 inci sahifedc) îskoçyaldarın mUU sazı olan gaydaları mükemmelen hatırlatıyor. İlk Allegro İle bundun önceki giriş musikisinde, yukarıda saydığımız nefes sazlarının teşhir ettiği melodiyi yaylı sazların da sardığını İşitiyoruz. Orkestrada ezeli şikâyet mevzuu olan nefes sazlarının bu son konserde bilhassa kiime halindeki beraberliği pek başarılıydı. (Vivacce non troppo) Scherzo yaylı sazların plzzlcato halinde eşlik ettiği ve klârlne-tin çaldığı şen bLr halk melodisi İdi.
îskoçyada gayda ile çalman bu türkülere Pibrûch adı veriliyor. Adagio biraz önceki Scherzo'nun neşesi1* taban tabana zıt, karanlık düşünceleri aksettiren hüzünlü bir parça-Yer yer sanki bir cenaze marşının ağır ve matemli yürüyüşünü dinliyoruz. Son Allegro'da kemanların, çaldığı savaş karakteri taşıyan yine bir halk türküsü dinliyoruz. Ve nihayet kornoların sesiyle bir kat daha kuvvetlenen bir nevi choral İle senfoninin sona erdiğine şahit oluyoruz.
Mendeissohn bu eserini, kısımlar arasında hiç durmadan, dört kısmı bribirl ardı sıra çaldırmak suretlle idare edermiş. Eserin kuruluşundaki mükemmellik ne derecede olursa olsun, ona asıl değerini veren, öyle sanıyoruz ki, halk melodisine dayanması, onıı eserinin baş tacı yapmasıdır. Gelip geçmiş bir çok sanat eserlerinin bu kaynaktan faydalanmak su-retUe bugüne kadar ayakta durabildiklerini ve benzerleri arasında teferrüt ettiklerini ibretle görmemek mümkün mü? Musikimizin istikametini tâyin edecek değerde olan bu ana probleme bestecilerimizin gereken ehemmiyeti verdiklerini memnuniyetle görüyoruz.
Mendelssohn’un İskoç senfonisi gibi mühim bir eseri başarı İle çalan orkestrayı takdir etmek bûrcumıızdur. Biraz evvel de belirttiğimiz gibi nefes sazlarının bu konserdeki beraberliği, seslerin temizliği, yaylı sazlarla nefesliler arasındaki anlaşma ve düzen dikkati çekecek kadar mükemmeldi.
Günden güne repertuarı zenginleşen ve tezgâhına daha miıhim yeni eserler koyan orkestra, şehrimizin musiki hayatında en faal bir rol oynamaktadır. Şehir Dram Tiyatrosundaki aylık senfonik konserlerinden başka Filarmoni Derneğinin senfonik konserlerini de yüklenmiş bulunmaktadır. Orkestra, İstanbul radyosunda da hafta iki konser vermektedir. (Salı ve cuma günleri saat 19,20 de) yirmi dört kişilik küçük bir yaylı sazlar orkestrasından bugünkü genç senfonik orkestrayı kuran Şef Cemal Reşit Rey'ln yorulup yılmadan sarf ettiği enerji ve emeği bu vesile ile belirtmeği borç biliriz.
Fikri ÇİÇEKOĞLÜ
Lokman Hekirr
(Dr HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu No. 104 Muayene saatleri Patar hariç her gün 2.5 - 5 Tel: 23398
acele — Nakdi kefalet verebil*, eek bayan memur aranıyor. Ankara caddatl Vilâyet karşısı izzettin han No. 48. 642 —
İNGİLİZCE LİSANIYLE MUHABERATI BAŞARABİLİN — Türkçe, in-gıllzeo. Frnnsızciıy: bilen, makinede yazan. İngilizce istcnografiden anlar bayan iyi m Hassemde yarım gün için ta arar. Aicşam'a (5601 ya yazılması.
5641
BAYAN HİZMETÇİ ARANIYOR — Bir bayın bütün ov talerini görebilmeli Km hal tercümesi İle müracaat Akşam'da (Bn. Hizmetçi) rumuzuna.
845 — 1
ŞİRKETLERE - BANKALARA -Kahvehane ve her İşe civerişil, dükkân devren kiralıktır, Aksaray Atatürk Bulvarı Doğu Palas apsrtımam altındaki köjcyc her gün saat 10 don 4 o kadar müracaat. 573 — 1
KİRALIK ODA — Oncıanbey Had Manvur sok. 02. Bir aile yanında. Yalnız kadın kiracıya verilecektir. İçindekilere müracaat. kh — 2
SATILIK DÜKKÂN _ Aktar»?_______________________
poHtahane karşısında Uludağ o parti- elverişli 13
GELİR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE — Defler tan timi için tecrübeli muhasip - ayrıca Almanca, İngilizce, Fransızca ticari muhnbero. referans. Telefon: 22142 555 -1
AZ ÜCRETLE — Gelir vergisine göre defterleri tutmnğıı muktedir tecrübeli muhasip her lıatıgl müesse-nede günde iki saat çalışacakta-. (Muhasip» Salıkpazar No. 58. Tel: 22896 ya müracaatları. «n — 1
TECRÜBELİ BİR DADI İŞ ARAMAKTADIR — Pınraltı. Ham.ım Saksı eokak 31 No da kolacı Hayık'a.
891
A.
KASA İŞLERİNİ İDARE EDECEK— Orta tahsilli genç buyan aranmakladır. Taliplerin İstanbul Hasırcılar No 40 Kuru yemişçi iki Kardeşler mağazaaınn müracaat etmeleri.
58» | -
man altında her ljc elvereli hâlen açıktır. Müracaat KadıltBy imren Boyahanesi No. 30. T. 00993. 611 — 8
DAKTİLO ARANIYOH — Llse.vf bilirmiş daktiloda iyi yazan gene bir bayan aranıyor. Müracaat: Fincancılar Muştala Paşa Han No. I - 8 John Cıould. 824 —1
DİKKAT — Bahıflllde en merkezi yerde mükemmel teşkil A Ilı uun konforlu ve kaloriferli her işe elverJjli betonarme modern yeni bina derhal bos tealim satılık vo kiralıktır. Ak-gam'da ı’JC. Ü) ye mürcaal 613
ACELE SATILIK ODALAR _ Mercan Valide hanında I. nel kapı üst katta İmalâthane, depo ve atelyeye 14 No. lu yekdiğerine muttasıl kâgir odalar ayn veya ikini birden ehven flitle sadıktır. Taliplerin saat 12 - 1330 arasında Galata Voyvoda caddesi Nur handa avukat Esat a. Güven e veyahut 4, efl icra memurluğunun 919/481'3 sayılı dosyasına müracaatları. 635 — 1
3- ALIM-SATIMttfÜÖI
MÜESSESELER VE YAZIHANELER İÇİN — Mükemmel teshin mazot sobası tlall gayet ehvendir. Görmek İçin Taksim bahçesi arkasında Güney park bahçeli lokantada yanar vaziyette görülebilir.________________511 - 6
SATILIK HUSUSİ OTOMOBİL — 39 modeli 4 kapılı Fiat marka iyi vaziyettedir. Fatih Fevzlpaşa caddesi Eski Al tay Sokak No. 1 584
SATILIK — Ben» Mersedeı hususi otomobili, ayrıca bir adet komple aan-jıman. bir adet arka tlefrarısiyal. bir adet molörü Sultanahmet Yerebilin caddesi 50 numaraya mttra-
ACELE SATILIK APARTIMAN -Kadtköyün İşlek caddesi üzerinde 3. 4. 5 odalı, üç katlı, tam konforlu, bahçeli opurtımon acele satılıktır. Bankaya Olan on tene vadeli borcu (9000- lira tatta bedelinden indirilir.. Müracaat: Kadıköy Mısırlı oğlu otobüs durak karşıtı. Numara 1/1 Emekli Öğretmen Kltabcvl, Rcşad. 630 —
ÇEMBERLİTAS — Vczlrhan cadde* sinde her İşe elverişli geniş bir dükkân devren satıhklır. VczlrhAD caddesi 62 numarada berber Cafer'e müracaat. 637 _ 2
ACELE SATILIK ARSA — Beşlk-tn$ta Uzuncaova coddeıindc iki yüzlü nezaretli d₺rt eve «rnz edilebilecek «at ılık arsa. Akaretler B numaralı yazıhanede Bnhaeddln'e m&raeaat.
TİCARİ VE SANAYİ — Muhasebe ve organizasyonu. Tecrübeli, bonservisi!, kefaletli. Yüksek Ticaret mezunu müsait Şartlarla kabul edw. Akşam'da «Anc-ka» remzine yazılman.
638 — 1
MUAMELE VERGİSİ — kayıtlarını bilir. Türkçe ve Fransızcaya vakıf tecrübeli gene bayan katibe, daktilo, kasadarlık aramaktadır. Taliplerin Galata P. K. HM e yazmaları.
«38
TEN MEMURU — Sirkelerde müteahhit yanında iş aramaktadı Taşraya da gidilir. Akşam gazetesinde (Sabırlı) rilmuzuna yazılman.
«43 —
32.
PİYANOLAR — Yılbaşı geliyor, acaba nc hediye alayım diye düşünmeyiniz. Osmanbeyde Nargllcciyan eczanesi karşısında 211 numaralı Fahreddln Kocakarzemlr,piyano ve
kanarya sergisinden 1000 liradan yukarı olan piyanolarını yarısı peşin kalanı da 6 taksitle. Gece gündüz üten kanaryaları da 25 liraya alabilirsiniz. Demelyo mandolinleri, kanaryalar, her cins tavuklar ve güvercinler de rdır. Telefon: 8Z4.17. 648 — 2
uı Agftf.ii i ı tn
BİR MUHASİP — Gelir vergisi İcaplarına uygun ticari her nevi muhasebe usullerine vâkıf tecrtlbeU referanstı muhasibe ihtiyaç gösterenler Öğleye kadar 62474 telefonla müracaatları. 6.32 — 1
muhasip — Gelir vergisine tabi tüccarların denerlerini günün muayyen canilerinde kanuni şekilde ehven bir ücretle tutar. Müracaat: Telefon 42202 044 — 3
ipotek isteyenlere tavassut eder. Emlâk, aran alım satımı Ue vekâlet işlerini icabın eden herkesin İtimadını kazanmış olan Şuhu-let Emlak Zarif Öııta Bcyoftlu Büyük parmak kapı kBşebsş: No. 4. Telefon: 42396. ?6 — 14
SATILIK ARSA — GümOşsuyun-da Mühendis mektebinin karşısında cadde Üzerinde fevkalâde manzaralı 16 metre yüzü ve 650 metre murabba: altı kata müsait arsa satılıktır. Avukat Salâhntıin Merey. Sirkeci Liman han No. ««. Telefon 80804 ve 22617 müracaat. 601
S ATILI K EV VE APARTIMAN ARANIYOR — Kadıköy ve Erenköye kadarkl semt dahilinde satılık ev ve apartımaıı arıyorum. Müracaat: Kadıköy posta kutusu numara: 3.
«31 — 1.1
GALATA GÜMRÜĞÜNE YAKIN -S0 metrekare kiralık dükkan Galata VeU Alemdar hani kahvecisine müracaat ___________ 155 - 15
ERENKOYDE — Acele satılık Uç katlı yeni apsrtıman ve yeni köşk. Her ikisi de boş teslim. Kaptanarlf sokağında sarı köşke müracat.
503-2
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
___^^_Tefrü;a No. 8 .
— Peki dinleyiniz, madmazel,] ben gayet geniş düşünceli bir İnsanım.— diye süratle konuş-1 tu.— Esasen muhavereyi böyle nahoş bir zemine intikal ettirdiğimden dolayı da müteessirim. Nahoş ve tehlikeli bir zemin.
— Fakat...
— Bütün gece gözünüzü kırpmadığınızı söylemekle mübalâğada bulundum. Hakikat şu kİ, siz, ışığı söndürür söndürmez ben yudum. Daha artık ne yaptığınızı, ne ettiğiniz) duymadım vallahi... (Gevrek gevrek güldü.) Bu hadiseyi gayri hepimiz unutalım, olur mu, efendim?
Alnn, tasdik etki:
— En iyisi de budur.
— Kuzum Alan Cambell siz nasıl oluyor da...
Genç kız, sözünü bitiremedi.
Swan, kolunu uzattı ve turist acentası Önünde duran mavi bir I otomobili Eösterdi. Llvrell şoför, drekslyan başına geçmişti bile ..
— İşte arabamız. Kılavuz tuttum, bize lcabeden tafsilâtı verecektir. Umarım ki hoş bir gezinti yapalım.
IV
Otomobil, bir fabrikanın boyunca İlerliyordu. Tepeyi aştıktan sonra süratini arttırdı.
Şoför, ufak tefek, tıknaz, kırmızı yüzlü müstehzi suratlı bir adam... Irlandal] Swan onun yanına oturmuştu. İki tarih profesörü .arkadaki kanapede yer almışlardı. İrlandalI, şoförle gevezelik edip duruyor; şoför de onlara bir takım harikulade vakalar anlatıyor. Hikâyelerin mübalâğalı olup olmadığı-
nı sonradan kontrole karar verdiler.
şoför, dedi kİ: Ekseriya, cenaze arabalarında çalışır muteber zatların cesetlerini nakledermiş.
Swan, fırsatı fevtetmiyerek sordu:
— Yoksa bundan sekiz gün evvelki cenaze merasimini de siz mİ İdare ettiniz?
şoför, bir müddet cevap vermedi. O kadar uzun düşündü kİ, öbür üç yolcu, adamın, suali işitmediğini yahut söyleneni anlamadığını zannettiler. Bununla beraber, şoför bir müddet sonra dedi ki:
— Shlra şatosundaki İhtiyar Campell’ln cenazesi.
Swan:
— Evet. — diye tasdik ettiL
— öyleyse sîzler o aileden 0-lacaksuuz?
KanadalI:
— Ben değilim. — diye cevap verdi ve başıyla arkadakilerl İşaret edip İlâve etti: — Bu ikisi aileden. Benim İsmim, kâh, Mac Holster, kâh Mac Queen.
iMLunııiknm
TÜRK MÜREBBİYE ARANIYOR — Tanmmış İyi bir ailenin çocuklarına bakmak, ev talerini İdare etmek, evin hanımına yardım ve arkadaşlık etmek Üzere, İyi talisi! görmüş İyi aileye mensup bir Türk mürebblye aranıyor. Talip olanların hal tercümesi ve fotoğraflarlyle birlikte. Samsun Posta kutusu 40 numaraya acele olarak müracaatları rica olunur.
809
MUTFAK İŞLERİNDE — Daim! veya baltada Uç gUa çahjmkk Özere orta y««lı bir bayana ihtiyaç vardır. Taliplerin Gatata Bankalar caddesi No. 66 da bay Abdullah Güzel bey'e her gün saat 9 ilâ 10 ar a i> rolira-caaUarı, soo
MUHASİP ARANIYOR — Ticarethanede devamlı çalkHcalt twrüb«ll. İngilizce, bajka IUM bilen, ithal, ihraç, ljlerlnde çalıgmı* tercih edilir-iktidarına göre maaj verilir. Hal tercümesi. relerini ve isteklerini İstanbul 548 posta kutusuna mektupla:
«18 — 1
Şoför, onu, yan gözle süzdü.
Fakat, Swan, ciddiyetini mulıa- Çıkarıp
faza etti.
Şoför, dedi İd:
— Dün bir CampbeU‘1 götürdüm ama hiç de Iskoçyalıya benzemiyordu. Bilâkis, tam İngiliz gibi konuşuyordu. (Şu sözleri söylerken suratını ekşitti:) Arabacı gibi küfür ediyordu. Aman ne ağız bozdu bana, ne ağız bozdu. Gûya, Shlra, emniyetli bir yer değilmiş Hoş, aslını ararsanız yalan da söylemedi ya...
Otomobilde, bir müddet sükût hüküm sürdü. Sükûtu Cathryn bozdu:
— Orası niçin emin yer değil? oksa, hayaletler, hortlaklar mı var?
şoför .havaya mühiir basmak İster gibi bir hareket yapmak üzere ellerinden birini drefcsi-yondan ayırdı ve:
— Hortlak var mıdır, yok mudur orasını bilmem ama, doğrusunu isterseniz, yoktur dahi diyemem. — diye cevap verdi. — Ben şunu söylerim :O şato, emin yer değil.
Swan, dişleri arasından ıslık çaldı. Cebindeki rehber kitabını karıştırmağa başladL
KİRALIK YAZIHANELER — 5 o-daiı 3-3 tek odalı yazıhaneler aynen 300 metrelik bir salon kiralıktır. Galata Veli Alemdar Hanında Veli Alemdar yazıhanesine müracaat m - 31
12.000 LİRAYA BOŞ OLARAK SATILIK AHŞAP HANE — Üsküdar t cad İye Çamlıca caddesi 17 sayılı. 4 odalı, bahçe, elektrik, havagazı, sarnıç ve kuyusu ile denize nazır. Müracaat: Telefon: 20218. Pazar günleri aynı yere saat 18 ya kadar. 585 - ;
SATILIK VE KİRALIK GARAJ — Elmadağ: asfaltı üzerinde 321 metrekarenin 210 metresi beton bina, 110 metresi dc arsadır. Depo, tamirhane ve fabrika için çok elverişlidir. Ka-rakSy: Ziraat Bankası sokak No. 13/15 e müracaat. 592
ACELE SATILIK EV — Taksim Turan caddesi Çejme sokak 40 No. lı 3 katta 4 odalı konforlu kâgir ev satılıktır, ipoteği vardır. Görmek İçin İçindekilere her gün öğleye kadar görülmek için telefon Jo — 249
«14

SATILIK APAHTIMAN İskelesinde Mtlhürdarbağı 8/1 numaralıdır. Denize hâkim zaralı yeni yapıdır. Vergiden muaf, varidatı mükemmeldir. Üst kaltakUe-re müracaat. Tel: «0511. 594
LİSE VE ORTAOKULLARIN sınıfı Ue olgunluk lmtinnnlanna reçetelere matematik re üzlk dertleri verilir. Mektupla mOraeaaı KadıkOy. Halldaga Cad. No Sİ. Afi
m
t
______________________________________________
KERESTE. KUM. ODUN DEPOSU ARAYANLARA — Yenlkapı. Davut-paşa iskelesi arkasında, bir tarafı deniz, bir tarafı yol olan yer acele satılıktır. Mektup adresi: P, K. «. Beyazlı - İstanbul. Görmek için: Yeni-kapı, Kumsal sokale No. 195.
649 — 3
SATILIK — İstanbul cihetinin en iyi «emlinde 420 m2 arsa üzerinde, arsa Haline satılık kâgir bina. Müracaat: İst. EK. 749 Kİ
012
Nihayet aradığını bulmuş câv cak. Şu satırları yüksek sesle okudu:
Şehre giden ana yola varmadan önce, seyyahlar, (sol taraftaki) Shlra şatosuna bir göz atmalıdırlar. Mimarî bakımdan binanın istisnai bir ciheti yoktur. Temeli XVI inci asırda atılmış, ilâveleri sonradan yapılmışta*. Güney - batı kanadına hâkim yuvarlak kulesiyle derhal göze çarpar. Kulenin üstünde, kubbe şeklinde kiremit bir dam vardır. Yüksekliği on sekiz metredir, Buraya, daha büyük ölçüde bir bina yapılacakmış ve bu kule ona dahil olacakmış ama, ilk İnşaattan sonra bundan vaz geçilmiş.
Efsaneye göre, 1692 şubatında Glencoe katliâmını müteakip.
Swan, okumağı kesti, bukatll-âmdan evvelce bahsedildiğin! söyledi. Çenesini sıvazlnyarak-tan dedi ki:
— Hatırlıyorum ki, çocukluğumda, Detrolt mektebinde... Peki ama ne oluyorsunuz?
Bu son suali, gözlerinden iri
AÇILACAK — Muhallebici ve paa-talıane dükkânı İçin sermayedar ortağa ihtiyaç vardır. Dükkân hazırdır. Aksaray İnebey mahallesi Kocıbey ao-kalc No: 33 Tuncay apartıman. kat. 1 ye müracaat. S71 — I
Cilt hastalıkları mütehassısı alınacak
Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları
Müessesinden
«Karabük»
Müessesemiz sağlık kortuna servisine bir cilt hastalıkları uzmanı alınacaktır.
İsteklilerin aşağıda yazılı belgelerini bağlıyacakları dilekçeleriyle en geç 5. 1. 950 gününe kadar müessesemize başvurma lan ilân olunur. (17748)
1 — Nüfus cüzdanı.
2 — Terhis tezkeresi.
3 — «Varsa» hizmet belgesi.
4 — İhtisas belgesi.
iri yaşlar akmeaya kadar gülmeğe başlayan şoföre sordu.
— Ben de sizin Amerikalı olduğunuzu zaten tahmin etmiştim. Durun size bir hikâye anlatayım, şu meseleye dair.
Sıvan, onu, bir ei hareketiyle susturdu:
— Teşekkür ederim. Anlatacağınız hikâyeyi zaten biliyorum. Esasen, ben, Detrolt'te mektepte okumama rağmen, A-merlkalı değil, KanadalIyım. Kaç kere dinlediğim hikâyeyi bana bir kere daha anlatacak adam olursa vallahi boğarım. Gelelim, şu katliâm meselesine: Mevzuu, bu tarihi hâdise olan bir piyesi mektepte oynamıştık. Aklımda kaldığına göre bir boğazlaşma vardı ama, Mac Dona ld'lar mı Campbeli'leri öldürüyordu, yoksa Campbell'ler mi Mac Donaid’lerl pek bilmiyorum.
Cathryn, söze karıştı:
— Her halde Campbell'ler Mac Donaid’lerl kılıçtan geçirmiş olacak. Aksi takdirde bu havalide Campbell kalmazdı. Sizin de fikriniz bu merkezde nü?
Swan, okumakta devam etti:
Efsaneye göre, 1692 de Glencoe katliâmını müteakip Geln-lyon Campbeli’lerinden olan tan Campbell, vicdan azabı Ue sinirleri bozularak kendini kuleden aşağı atmış ve taşlar üzerinde hurdahaş olarak ölmüş.
Başını kitaptan kaldırıp sordu:
— şimdiki ihtiyar Cnmpboll de aynı şeklide Intahar etti galiba, öyle değil mi?
Şoför:
— Evet, — cevabın verdi .
Diğer bir efsaneye göre, bu intihar, vicdan azabı yüzünden değilmiş. Kurbanlarından biri, kendisini odadan odaya takip ediyormuş. Bu sessiz cismin takibinden kurtulmak İçin. İan Campbell .başka bir çare bulamayıp kendini...
Swanr kitabi gürültü Ue kapattı:
— Artık kâfi galiba? — dedi. — Ama doğrusunu İsterseniz,
(Arkası var)

Sah ire ?
AKŞAM
19 Aralık 1949
jBULMACAİ
Detrolt'teki zengin Çinli tacir Çing - Fu, kaza vuku bulduğu sırada kapısmin eşiğinde bulunuyordu. Meçhul bir otomobil. caddenin bir tarafından öbür tarafına geçmek is-tiyen bir yolcuyu yere devirmişti. Yürek parçalnyıa bir feryat duyulmuş ve yolcu, otomobilin tekerlekleri altına sürüklenmişti.
Şoför duracağına, süratini arttırarak gözden kaybolmuştu. Orada bulunan birkaç kişi, derhal yaralının yanına koşmuşlar ve yerden kaldırıp Çinlinin evine nakietmlşlerdi.
Çinli tacir çing - Fu:
— Niçin hastaneye götürmüyorsunuz? Orada kendisine daha İyi bakarlar, demekle beraber yaralıyı İçeriye almak İçin kenara çekilmişti.
Yaralıyı kaldıranalrdan biri:
— Belki de yerinden kımıldatmamak lâzım. Dahili bir pezlf oimdaığı ne malum? cevabını vermiş, bir .başkası da meçhul yaralıyı, salonun divanına yatırdıktan senra:
— Ben doktor çağırmağa gidiyorum demiş ve az bir müddet sonra yaşlı bir erkek ile av det etmişti. Bu. doktor Stim-son idi. Çinli tacirin güzel kızı hâlâ baygın yatan kazazedenin yanında duruyor ve doktorun teşhisini endişe ile bekliyordu.
Doktor, kazazedeyi dikkatle muayene ettikten sonra:
— Korkarım ki, zavaDnın dimağı, sarsıldı. Yerinden katiyen kımıldatmamak lâzım. Kurtuluşu hareketsiz durmasına bağlıdır. Yarın sabah, ne halde olduğunu görmek için tekrar geleceğim, dedikten sonra tacirle kızını selâmlryarak diğer iki şahıs He beraber çıkıp gitti. Onlar gittikten sonra kazazede kendine geldi. Gözlerini açarak Çinlinin kızına gülümsedi:
Babası da bundan cesaret a-lar ak:
Çinll tacirin gaybubeti esnasında haydut Dik salonda sinirli sinirli mekik dokuyordu. Sokaktan iki üç defa parulaiı ıslıklar duyuldu. Belli ki, haydudun arkadaşları, zabıtanın kendilerini yakalamasından korktukları İçin sabırsızlanıyorlardı.
Çinli k», elleri dizleri üzerinde oturuyor, babasının dönmesini bekliyordu. Hakikaten tacir, dönmekte gecikmedi. Haydut, derahL yanına koştu. Çing - Fu, cebinden iyice bağımmış kalın bir deste banknot çıkarıp uzattı. Haydut, banknot destesini eline alarak «öylece bir tarttıktan sonra cebine soktu, sonra tabancasını Çinli tacirle kızına çevirmiş olarak gerisin geriye kapıya doğ ru yürüdü ve sokağa fırladı
Haydut gittikten sonra Çinli, kızının ellerine sarıldı.
— Aferin sana kizimi Kurtulduk Meğer sen tahminimden daha zeki İmişsin. Bereket versin haydut Çince bilmiyordu da kendisine oynamamı söylediğin oyunu anlamadı. Fakat ben her İhtimale karşı 20 bin dolarlık öbür paketi de üzerimde taşıyordum. Eğer haydut. banknot yerine kâğıt parçaları verdiğimi anlasaydı çıkarıp 20 bin dolarlık paketi kendisine verecektim. Kendisi-nl aldattığımızı anladığı zaman artık bize fenalık yapacak bir durumda olmıyacak dedi.
Dik, Detroit'ten epeyce uzakta banknot destesini açtı ve aldatıldığım görünce hırsından kuduracak raddeye geldi. Dik İle çetesi, parasızlık yüzünden hududu geçerek kaçamadıkları için zabıtanın eline düştüler.
Çeviren: A. HllAl.İ
Biiyiik Britanya festivali
Dil Kurultayı toplanırken
4 6 6 7 8
rr
1 1 1 ■1
■| 1 1 i 1
1 1 ■ ■ 1 1 1 ■
1 1 1 1 l
I. 1 | ■
1 1 ■1 1 1
■ 1 1 !
1 1 1
Mahkeme, tapu. icra ve neler ilânları
Bedelleri hususi şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu «e noter Hânları gibi resmi Hânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafından kabul edilmektedir
1951 de Büyük Britanya'da yapılacak şenlikler için şimdiden hummalı hazırlıklara girişilmiştir
— Umarım ki yarın sabaha kadar evinize dönmek için ta-mamlyle iyileşmiş olacaksınız. Mam»fth kalacağınız müddetçe burasını eviniz gibi saymanızı rica ederim, dedi.
Çinli tacir, daha söz söylerken, meçhul şahıs yerinden fırladı, müstehzlyane bir kahkaha salıverdikten sonra cebinden tabancasını çıkararak baba İle kıza nişan aldL. Gözleri vahşetle parlıyordu:
— Sakın kımıldamayınız, benim hiç şakam yok ikinizi birer kurşunla temizlerim ha,., diye haykırdıktan sonra seri bir hareketle odanın kapısını kilitledi ve sözüne devam etti:
— Kendimi size prezante edeyim Ben gangsterler taralı Dik Polton'um. Bir hafta var ta hapishaneden zaçtım. Polisin elinden kaçabilmek için 20 bin dolara ihtiyacım var. Evinize girebilmek için arkadaşlarımla bu uydurma otomobU kazasnu nasıl tertlbettlğimi gördün ya... OtomobU şoförü, beni yerden kaldırıp evinize nakleden üç kişi, gelen doktor, çetemin efradından dır. Vereceğiniz paralarla kendilerine iltihak etmek için oeoi sokakta bekliyorlar. Çabuk olunuz. Çünkü polis peşimlzdedlr. Bir an evvel hududu geçmemiş lâzım. Kanadada emniyette olacağız. Haydi bakalım çing - Fu! Bana öyle alık alık ne bakıyorsun? çabuk ver yirmi bin doları!
Çinli tacir, şaşkın şaşkın:
— Fakat üzerimde bu kadar çok para bulunmuyor. Dostlarımdan birinden ödünç almaklığım l&zım!
— Bunun İçin sana ne kadar zaman lâzım?
— Bir saat kadar.
— Yarım saat sonra burada bulunmalısın. Dikkatli ol dostum! Polise haber vereyim deme! Unutma ki kızın elimde bulunuyor. Bize İhanet ettiğinden şüphelendiğim gibi kızının beynine bir kurşun sıkacağım. Şimdiye kadar birçok cinayetler işledim. Bir tane daha İşlersem ne olacak sanki? Belki bir gün bütün bu cinayetlerimin hesabım elektrik sandalyeni üzerinde ödlyeceğlm.
Güzel Çinli kız. babasına Çince bir şeyler söyledi
Tacir, çıkarken başını çevirdi, eli İle kızının yanaklarını okşı yarak:
— üzülme kızım' Farzet ki, ticarete 20 bin d* lar kaybettim. dedi.
Gangesler. hiddetle:
— Hâlâ burada mısın? diye köpürdü
Nallıhan - Çayııhan Bucağı Yetiştirme
Yurdu Satmalına Komisvonu Başkanlığından
Cinsi Miktarı Kilo Fiat! Lira Kuruş Tutan Lira Kuruş
Sade yağ 850 6 50 5525 00
Beyaz peynir JÛO 2 20 220 00
Zeytin yağı 72 3 20 230 40
Zeytin tanesi 350 1 40 490 00
Bej az sabun 200 J 20 440 00
Yeşil sabun 200 1 60 320 00
çamaşır sodası 50 0 40 020 00
Tiftik eti 1600 1 40 2240 00
Kesme şeker 300 3 10 630 00
Toz şeker 300 1 80 546 00
Çay 50 16 00 800 00
İç fındık 50 2 00 100 00
Kuru kayısı 160 0 60 090 00
Kuru erik 200 0 50 100 00
Kuru üzüm (Çekirdeksiz) 200 1 00 200 00
Kuru incir 100 1 on 100 00
Ceviz içi 100 2 00 200 f»0
Pekmez 200 1 00 200 00
Tahin 100 2 00 200 00
Tahlnhelvası 150 2 00 300 00
Makarna 450 1 00 450 00
Şehriye 50 1 00 50 00
Nişasta 60 2 00 100 00
Aşurelik buğday 50 0 76 037 50
Pirinç 400 1 00 600 00
Bulgur 250 0 75 167 50
Kuru fasulye 600 0 50 250 00
Mercimek 200 0 50 100 00
Nohut 500 0 50 250 00
ince tuz 60i) 0 25 125 00
Safça 60 1 00 60 00
Sirke 20 0 50 10 00
Ekmek 10000 0 44 4400 00
Buğday una 450 0 50 225 00
Patates 1000 0 25 250 00
Kuru soğan 1200 0 15 180 00
Kuru sarımsak 10 O 50 5 00
Lâhaoa 400 0 15 60 00
Pırasa 250 0 15 37 50
Ispanak 400 0 20 80 00
Havuç 150 0 20 30 00
Balkabağı 200 0 50 100 00
Elma 600 0 30 150 00
Portakal (adet) 1000 0 15 150 00
Meşe odunu 25000 0 3 750 00
Çıra 200 0 5 10 00
Gaz yağı teneke 20 5 39 118 60
1 — Nallıhan İlçesi Çayırhan Bucağında açılan yetiş Lir-
mt yurdunun yukarıda adlan yazıh yiyecek ve yakacak ih-
tiyaçları eksiltme şartnamelerine göre her biri ayn ayrı ol-
ve
Londra'dan yazılıyor: 1951 de yapılacak Büyük-Britanya Festivali, şimdiden, hem neş’eli ve hem teknik bakımdan kusursuz olmak vâdındadır. Bir çok milli ve milletlerarası gösteriler yapılmış olmakla beraber, yer yüzünde bunun gibi bir şey hazır) anamamıştır. Festivalin gayesi, İngiliz yaşayış tarzının hikâyesini anlatmak, Büyük -Britanyanın geçmişte, şimdiki ve bilhassa gelecekteki Batı düşünüş ve hareketine kazandırdığı ve kazandıracağını anlatmaktır. Tâbirden anlaşılacağı veçhile, Festival memleket Ölçüsünde olacaktır. 1951 de bütün Birleşik Krallık, kendi öz milletine ve dünya mUletierlne bir sergi halinde gösterilecektir. Milletin hayatiyet kabiliyeti, sergiler ve güzel san'atlar festivalleri dahil, bir çok yollarda belirtilecektir.
Londra'da 3 sergi açılacaktır: Thanıes nehrinin Güney yakası üzerindeki Merkez Sergi (Bu sergi hakikatte, memleketin her tarafındaki diğer bütün sergiler için anahtar mesabesinde oluca k tı r), South - Kenslngton'd a bir İlim sergisi vc Londra’nın East End mahallesinde, bombalanmış bir kesimde kurulacak olağanüstü canlı bir mimari sergi.
Seyyar sergiler
İki seyyar serginin memleket turnesine çıkmaları kararlaştırılmıştır. Bunlardan biri kara yolu İle ve diğeri, İngiliz Amiralliğinin bu iş İçin tahsis ettiği, Carnpanla uçak gemisiyle deniz yolu He seyahat* çıkacaktır. Bu gösteriler. Güney Yaka üzerindeki Merkez Serginin
I
(Baş tarafı beşinci sahîfede) gramer metodu: A. Cevat 19311.
Gazi, önce, birinci nazariyeye önem vermiş; fakat az sonra ikinci Dazariyeye de yönelmiş -tir. (Açı, üçken, dörtken, yüzey, eşkenar... yanında kare, küb, prizma, paralel aritmetik... terminolojisi bil İki nazariyenin birlikte yürürlüğe konmasından çıkmıştı^.!
Atatürk'ten sonra birinci na-eariyeye Kuramca daha çok önem verilmiştir. Felsefe terimleri bu nazari safhanın çalış-malarlyle hazırlanmıştır.
Henilz kesin şekillerini almı-yan Edebiyat terimleri de, aynı ideolojiyle hazırlanmış, ondan pek az ayrılmış görünmektedir.
8 — Arap malzemesiyle, eskiden kurulmuş olan terminolojiler. birer kîilt&r argosu ol -duğu gibi. Cumhuriyetin hazırlattığı ve hazırla ünakla oldu-
geniş ya -

mak üzere açık eksiltme suretlle eksiltmeye konulmuş her cinsin tutarı karşılarına yazılmıştır.
2 — Her birinin ayn ayn olmak üzere İhaleleri 307X11/1949 günü saat 14 te Nallıhan Kaymakamlığı odasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Hey’et Umumiye üzerinden yapılacak teklifler kabul edllmlyecektir. Her bir cins İçin ayn ayn flat leklir edilecektir.
4 — Her madde için teklif edilen flat muhammen bedelden yüksek olmıyacaktır.
5 — Eksiltmeye gireceklerin 1949 yılı Ticaret odası, 2490 sayılı kanun hükümlerine göre ellerinde bulunan belgelerle komisyona başvurmaları.
8 — Geçici teminatların eksiltme saatinden önce Nallıhan Malmüdürlüğüne yatırılması lâzımdır.
7 — G-çicl teminat her cins tutannın % 7.5 dur.
8 — Eksiltme şartnamelerini görmek isteyenlerin Nallıhan
Milli Eğilim Memurluğuna Anzara Milli Eğitini Müdürlüğüne başvurmaları (176231
daha küçük ve «etkin nüs-
halan olacaktır.
Büyük-Brilanya Güzel San'atlar Konseyi ile müştereken tertiplenen Güzel San'atlar Festivalleri için şimdiden, Al-bedurgh, Bath, Brlghton. Can-Lerbury, Cheltenham, Endln-burgh, Stratford-on-Avon, Wor-ceeter, Swansea ve Llangollen gibi şehirlerde merkezler kurulmuştur. Bunlara ilâveten Ll-verpool, York, Norwich ve Bournemouth gibi şehirlerde de
I95Î de 4 yeni festival merkezi bulunacaktır. Londra. 8 harta sürecek, kendi öz Güzel San'atlar festivalini seyredecektir.
1951 de İngiltereyl ziyaret edecek misafirler, memleket .........-- -----------------------
turnesine çıkmağa ve halta'terminolojiler de blrerkül-kendl öz muhitlerinde İşbaşında *“r argosudur; başka Jûrlü ol-ve eğlencede görmeğe teşvik. edileceklerdir.
Bu itibarla, tarih, endüstri, tarım; mimari, ilim, kendUerlni İlgilendiren saha ne olursa olsun ziyaretçiler İngiliz yaşayış tarzı hakkında bir fikir edinmek fırsatını bulacaklardır.
Gal’deki Llangollen ve Wis-beeh gibi şehirlerde mahalli ticaret fuarları tertiplenecek ve İngilterenln bazı merkezlerinde halıcılık ve dokumacılık gibi mahalli ve kadim zenaatlar’da-ki mütehassıslar arasında maharet vc kabiliyet müsabakaları yapılacaktır. Memleketin Batısında müzik, ziyafet vc şarkılı biracılık festivalleri tertiplenecektir.
Eti büyük merkezlerden en küçük köylere kadar her yerde yabanet ziyaretçiler candan karşılanacaklardır. 1951 yılı hakikatte, Buy uk-Brl fanyanın tarihinde bir işaret noktası olarak beşeriyetin hatıralarında yaşıyacaktır.
Jstanbulda ikinci tıp fakültesi kurulması
(Baş tarafı 5 ncl sahlfedc)

rlyle karşılaştırmak kâfidir, Böyle bir mukayese sonunda bir genel Batı terminolojisinin mevcut olduğunu tastık etmemek mümkün değildir.
özel şartlar
11 — Taslamın yapılmasını gerektiren ve beğenilmesini sağ iıyan özel şartlar vardır: onlara riayet edilerek yapılan terimler İçin tutunmak şansı büyüktür. Bu şartların başlıcala-nnı vermeğe çalışıyoruz:
a i Taşlanıl yapılacak yabancı terim genel konuşma diline girmemiş olmalıdır-
Bütün milletin (veya tabakalarını malı olmuş,
bancı menşeli bir kelimenin tas lamı eski kelimenin yerine geçemez.
b) Yıldan yüa genişlemekte olan ilk ve orta öğretim yeni te cimleri genel dile geçirerek onlara milli nitelik kazandırabl -Ur; yabancı malzeme İle olan eski terimler, öğretimden atıl -mak yollyle, kullanılıştan da çıkabilir
cl Tasla mı yapılacak kelime bir yabancı morfolojinin ku-railarlyle yapılmış olmalıdır: ancak o takdirde taslam eski kelimeden daha kolay anlaşılır; genel kullanışa geçmesi kolay olur.
dı Kelime zamanımızda kullanılır (actııel) olmalıdır: tarihe karışmış herhangi bir fen -nin. bir tekniğin, bir bUgi şu -besinin veya bir İdare sisteminin terimlerini taslamada fayda ve gereklik yoktur: bunlun Türkçeleştirmek İçin uğraşmak boşunadır.
Taslamın da. tutunabilmesi I-çln, yapılışında riayet edilmesi gereken şartlar vardır;
a» Taslam kolay anlaşılır olmalıdır.
Eski kelimenin konusu olan kavramı kolayca anlatamıyan yeni terim, mânah kelime niteliğini kazanamaz: eskisi kadar dar yabancı kalır. Kullanılış sahası dar. uzak, bizce anlaşıl -maz temeller terminoloji tas -lamlarında Kullanılmamalıdır
b) Yeni yapılacak terim, Türkçenln yapı seklilerine uygun yapılışta olmalıdır. Morfolojimizin şekillerine aykırı düşen yenilikler milli dilin seciyesini bozar Yeni terminoloji sınamalarında morfolojimizin ka-hpiarını kırmak. hırpalamak çala değildir.
e) Taslamın fonetiği, kültürlü Türklerin işlenmiş fonetiğine göre olmalıdır; foneiik bakımından kazanılmış olan X» blllyet genişliği feda edilmemelidir.
d) Yeni -sapılacak terimlerin kusurlu, ahenksiz bir cihetleri olmamalıdır.
e» Bu şartları kendisinde toplıyamıyan t asi .anı lordan vaz geçmek, eskisini kullanmak hayırlıdır.
Ahmet Cevat EMRE
T. D- K Gramer Kolbapsı
O Û_ c\ı
İmanın da imkanı yoktur. Öz Türkçe malzeme İle, eski ıstılahların yerine geçmek üzere yapılacak olan terimler, İster istemez dile yeni sokulmuş kelimeler olacaktır. Ve ister iste -mez bütün İlgililerce yeniden öğrenilecektir. îşte mukavemet bundan ileri gelmektedir.
9 — Eski ıstılahları ömürleri boyunca Kullanmış olanlar a-lışmtş oldukları kültür argolarını kolay kolay bırakamıyorlar. öğretim ve eğitim yoHyle yeni terminolojileri öğrenen ve eskisini hiç bllmlyen nesiller I-çin mesele yoktur; Onlar eski ıstılahları anlamıyorlar ve sevmiyorlar, onlardan en küçük bir Itlra2 sesi çıkamaz.
Milletlerarası terimler ve millî taslanılan
10 — Fransızcada, grek-Ifttln-elemaniarla hazırlanmış kültür terimlerinin milli dil malzemesiyle yapılmasını - dökmecilik tabiriyle - taslamak ıcalquer) ve bu yolda yapılmış kelimeye taslam (calque) denilir. Almanlar. Ruslar. Macarlar, Japon -lar... en çok taslam kullanan milletlerdir.
Taslam çok defa tutulmaz, halk yabancı kelimeyi tercih eder 'Bizde, traln. statlon, ehemin de fer . çlbl kelimelerin t»s lamı olmak üzere katar, mevkii demiryolu denilmiş ve resmi mu amelelerde uzun zaman kullanılmış, hattâ bugiin kullanıl • makta bulunmuş iken, halk ya! bancı tren, istasyon, şlmendi -L ter... kelimelerini tercih etmektedir.)
En geniş ölçüde taslama sls-tenline meyleden milletler dahi 1 grek-lâtln malzemesiyle kurut-muş genel Bata kültür ve tek -nlk terminolojisinden. bol öoı ’ faydalanmışlardır Bu hakikati 1 anlamak İçin bu müierierin an-blr, siklopedllerlni alıp taslama sis-

müreffeh bir şekilde geçirirler. Orada hekimler, bulundukları yerde en sözü geçen, bir çok cemiyetlere Hilen hizmeti dokunan nüfuzlu birer İnsan o-iarak tanınırlar. Mektep ve aileler, malûmat ve reylerine sık şık müracaat ederler, kon-I 1 feranalanndan faydalanırlar.
’ Fakir cemiyet lerlne de fahri başkan olurlar. Bütün bunların haricinde spor ve müzik sahalarında, şehircilik işlerinde kendilerinden istifade cdilfr. Geniş kültürleri vardır. Bu Isa- j hatun Amerlkada hekimin ....................................
aile dostu ve hayat kurtaran temini hiç uıtbik”etmiyen Fran şefkatli bir insan olduğunu an-|WI VCya înglliz ansiklopedik-tatmağa kâfi gelir. |______________________________
Amerikanın 48 hükümetinde, “———
İst. Lv. Amirlimi İlânları
— Amerlkada tıbbiye de dahil olmak üzere yüksek mek-tpelcrin ekserisi hususidir. Talebe de şahsen hayatını kazanarak bu mekteplerde okur. Dört senelik bir kollej tahsilinden sonra oldukça yetişmiş olarak yaş da bahis mevzuu olmaksızın tıbbın ilk sınıflarına girilebilir. Sınıfların kesafeti hiç denecek derecede azaltılmıştır. Meselâ Har Wood Tıp fakültesinin bazı sınıflarında 4 talebe vardır. Bütün mektep 250 talebeye ders verir. Bu 250 talebenin 500 ü mütecaviz hocası vardır. Talebe azlık İçinde geniş profesörler teşkilâtından istifade etmesini bilir. Materyal boldur. Talebe klinik sınıra, t"r kaçı müstesna, bir, iki hattâ) geçtiği zaman kİ bıı üçüncü daha fazla tıp mektebi vardır, sınıftır, hastanelerde yemek iç- Bugün Amerlkada 250 bin he-, mek ve yatmak karşılığında kim ealışır. Bunların en çok gece hizmetlerini alır ve taül yardım gördükleri İnsanlar günlerinde de hastane lâbora- ( hemşirelerdir. Bu teşkilâtta tuarlarmda hizmet eder. Bu Çobşanlar yüz binleri geçer. | suretle hem teknik hem nazari I malumatları daha talebe sıralarında iken kuvvetlenir. Staj ' sınıflarına geçtikleri vakit hasta kovuşlarında yadırgamadan yardımcı hekim olarak İş gö- ' riirler. Talebeye bu işleri için . ücret verilmez. Çıkan hekimlerin İhtisas yapmak İçin mü- ' racaatlanna mutlaka müsbet ) cevap verLHr. Mütehassıs olmak , isteyenler daha önce hayatlarının 8-10 yılını hastanelerde ) geçirmişlerdir. Mütehassıs olmak İsteyen hekim imtihana ’ girer, muvaffak olursa mütehassıs olur. Orada yalnız bir sınıf mütehassıs vardır.
Netice olarak diyebiliriz kİ Haydarpnşanın buğun ki ı binası ve etrafındaki hastahanelerle çamlıcadakl sanatoryumlar ve etrafındaki boş arazi talebelerin istifadesini temin hususunda bulunmaz bir membadır. Bu mü essese, geniş i&boratuarları sayesinde ayni zamanda Fakültenin ıncherche merkezi de olabilir ki bu da çok lüzumlu bir şeydir. Burada türlü hastalıklarla ilâçların araştırma merkezi olabilir Ve burada bir çok teknisyen de yetiştirilebilir. Hay-darpaşadakl hemşire mektebi de bu teşkilâttan daha çok faydalanır ve kadrosunu genişletebilir.
Muasır devletlerle ayni safta yürürken ilim vadisindeki kuvvet ve kudretimizi de yükseltmemi? her cihetçe temenni edilen bir şeydir. Bugünkü fakül-
Mütehassıs olmak istem iynn-ier umumi tababet hayatına atılır ve en küçük köylerde açtıkları muayenehanelerinde, yanlarında hayat arkadaşı olarak bir de hemşire varsa onunla birlikte hem Hâç dağıtır, hem, te de onun İlk yardımcı kuvveti hasta bakarlar ve hayatlarını olacaktır. s. G.
Faydalı bir ilân
Müessesemlz eskisi gibi KÜRK MANTOLARI on acne-garantlll taksitle ve kefaletsiz olarak satmaktadır. Gc-
ye _ .___________
rek taşra vc gerekse îstanbulda bulunan sayın müşterilerimizin bllâ ücret manto tarifemizi istemeleri tavsiye olunur.
KORK SMANT© EVİ
Maiunutpaşa Kürkçü Han 8/9 İst. Tel: 21086

1> Tahinin edilen bedeli 22650 lira olan 3 adet MDNB - 20 tipi Narkoz cihazı ve 15 adet OK. 10 Protoksıtda-zot ve 15 adet OK 10 Oksijen gazı bombası ve 3 kulu Sodallne nıaddesUe birlikte 23 Aralık 948 günü saat 11 de Harbiye Lv. ânılrliği Sat. Al. Komisyonunda açık eksiltme He satın alınacaktır.
2) Geçici teminatı 1688.75 Ura olup evsaf ve şartnamesi Komisyonda görülür, (4723 - 16920)
İstanbul Üniversitesi Eukuk
Eakültesi Dekanlığından
Fakültemiz Medeni Usul Hukuk ve tera-iflâs Hukuku kürsüsünde bir asistanlık açıktır- Bu asistanlığa İstekli olanların:
Memurlar kanununun 4. üncü maddesinin A. B, C, H, Z fıkralarında yazılı şartlardan başka,
1 — Hııkuk lisan diplomasını almış olmaları.
2 — İngilizce, Almanca. İtalyanca bllLm dillerinden biri-
ni bilmeleri ve memurlar kanununun 4 cü maddesinin yukarıda zikredilen fıkralarında yazılı şartları müsbit belgeler ve Hukuk diploması 11e beraber, hangi yabancı dilleri bildiğini açık layan bir dilekçe ile Hân tarihinden 15 gün zarfında Dekanlığa müracaat etmeleri lüzumu Hân olunur. Yabancı dil imtihanları, İstanbul hukuk fakültesinde yapılacaktır. (17770
Avaryalı levha teneke satışı
Yurda ithaUerl esnasında ıslanmaktan mütevellit avar-yalanmış bulunan İstanbul Depolarımızda mevcut G4,450.400 kilo levha teneke satışa çıkarılmıştır.
Bu tenekeler gıda maddeleri kaplarında kullanıhnamayı teahhüt edenlere satılacaktır.
İsteklilerin 24/12/949 tarihinde saat 10,30 da ofisimiz İç ticaret şubesine müracaat etmeleri 23/12/949 akşamına kadar şubeden alınacak vesika He tenekeler mahallerinde görülebilir. (17739)
Telefon No. 24236 TİCARET OFİSİ
Telgraf adresi: TARFO leni Valde İlan Kat 5
Snhlfe 8
AKSAM
19 Aralık İfrTO
PADYO
İSTANBUL RADYOSU
Ö9İ» v« »kffcm vrofiTkUM
12 57 Açılış ve programlar.
13.00 Haberler.
13 13 Perihan Alfandai Sözerl'den
şarkı ve türktuar (Pl.)
13,'41 Semlramis, orkMtrcmtvJan haftt melodiler.
1'100 Celitll memleket türküleri (Pl.)
11.15 Mustafa Cnflar'dMl «arkı vo türküler (Pl.)
J J 70 lolıaıuı Sebnrtian Buch. chd keman için konser t o* çal unlar: Pougnet ve Grnornmeux.
14.45 Dana müı.lğl (Pl.)
15.00 Programlar ve kapanıp.
1T.5T Açılış ve programlar 1800 Çeşitli memleket türküleri.
1820 Lütfi Güneri. Talisin Karnkug. Akile Artun ve Melek TokgOt-den şarkılar (Pl. >
18 W Sar eserleri. Çalanlar: Nuber Tekyajr (kemani. Ercüment Ba-tanay (tambur).
W (W Haberler.
1915 Sonatlar (PLİ
19.40 Piyano soloları. Çalnn: MocU Tercan.
20 00 Kontuma: Müseleri gaılyoriB ■Resim ve Heykel müteai».
2010 Küçük orkestradan melodiler (Pl.)
20(10 HaU'oli adasından melodiler (Pl.l
SO-tS Şarkı ve türküler. Okuyan: Cemal KAmil. çalanlar: Sadi Isılar. I'rzcd'din ökte. Yongo Bacanı».
21.10 Harp noloları (Pl,)
21.15 Fcıııl (Hlcar.k8r faslı*.
22 00 Dinleyici istekleri (klâsik batı mûrigl).
2240 Dans müaiil tPl 1
33 ıs Hatır gece müzijı CP1.)
3340 Programlar ve kapanış
ANKARA RADYOSU
Akşam programı
1800 Dans parçaları (PL)
18 30 Konugmıı.
1645 Film yıldızları söylüyor (Pl.)
19,00 M. S. ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişte bugün.
1920 Şarkılar.
li» Konuşma: (Maliye Bakanlığı . adına).
19'15 Tarihi Türk müslgl.
20 IS Radyo gazetesi.
30. M1 Radyo senfoni orkestrası.
21.15 Kbnuşmn.
31 39 Varyete müzikleri ve lutit parçalar (Pl.)
22.00 Konuşma: BM M. saati.
22.15 Dans mttafil (PL)
2245 M. S. ayarı ve Haberler.
Yarın sabah vs ö#le programı
TJt Müzik: ;PL)
T.4S Haberler vc Hava rapora.
800 Türküler (Pl.)
■ 15 Tangolar (Pl.)
8 25 Günün programı.
8.30 Bale müzikleri (P1.)
1230 M. S ayarı ve Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Salon orkestraları çalıyor (Pl.i
13.» Ötle gazetesL
13.45 Müzik: (PL)
14 09 Akşam programı, Hava raporu
ve kapanış,
İSVEÇ
UDD£H°lM
KİŞSİZ BORULARI GELMİŞTİR
YUMUŞAK ODUN KÖMÜRÜ ÇELİĞİNDEN MAMUL,
100 atmosferde tecrübe edilmiş kazan boruları,
450 atmosferde tecrübe edilmiş yüksek tazyikli hidrolik borular ve kalın etli payanda boruları.
İstanbul, Eminönü, No. 18 - Ankara Turd Sokak Vagonll Karşını No. 1
TÜRK ÇİMENTOSU ve ASLAN ESKiHiSAR ÇİMENTO Şirketlerinden:
ZEYTİNBURNU ve DA RİCA fabrikalarından 1949 senesi zarfında tesellüm e-dilmek üzere siparişe bağlanarak teslim sıralan tesbit edilmiş bulunan ihtiyaç Îâhîpiennui çunentSıâniUû vetiiiilesİfiKserte nmayeıine kadar devıu^ ölüFıâCSk-tır.
Ancak, Şirketlerce tâyin edilmiş olan günlerde çimentolarını kendi istekleriyle çekmiyenlerin siparişlerinin 1950 senesine intikal ettirilmeyin iptal olunacağı, bu gibilere 2 ocak 1950 tarihinden itibaren bir ay içinde yapacakları müracaat üzerine en geç Mart - Mayıs aylan için yeniden sıra tertib edileceği, ancak bu gibilerin çimentolarının verilebilmesi için teslim gününe kadar ihtiyaçlarının devam etmekte olduğuna dair alâkalı makamlardan alacakları belgeleri Şirketlere ibraz etmeleri lâzımdır.
Ocak ayı içinde
Hidroelektrik tesisatı su ve yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır
İller Bankasından
1 — ödemiş kasabasına bağlı Birgi bucağının hidroelektrik tesisatının su ve yapı kısmı inşaatı yaptırılacaktır.
2 — tşln keşif bedeli 111876-18 lira ve geçici teminat 6833.31 liradır.
3 — thaıe 10 Ocak 1950 Salı günü saat 15 de Bankamız ihale komisyonunca yapılacak ilk inceleme sonucunun İdare meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının en geç 10 Ocak 1950 3alı günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır. Postada veya sair surette vaki olabilecek gecikmeler nazarı itibara alınmaz.
5 — Bu işe ait ihale evrakı lira bedel mukabilinde Bankamızdan veya belediyesinden alınabilir.
6 — Eksiltmeye girebilmek için Bayındırlık Bakanlığına eksiltme gününden en az üç gün evvel yaptıkları benzeri işleri gösterir belgelerde müracaat ederek bu İşi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine
vermekte serbesttir. (17398)
Fabrika tahtası alınacak
Posta, Telgraf ve Telefon Fabrikası Müdürlüğünden:
Şartnamesi mucibince açık eksiltme ile (2X25X400) santimetre eb'adında (40) metre mikâp, Köknar Fabrika tahtası satın alınacaktır .Muhammen bcdelL (7200), ilk teminatı (540) liradır. Taliplerin (24/12/949) Cumartesi günü saat (11) de Sirkecide, Salkımsöğülteki Fabrika Mubayaa Komisyonunda hazır ı>ulun malan îiân olunur 117382)
YILBAŞI
HEDİYELERİNİZİ
İntihap için «arif broş ve çiçekler, şövalye yülükler, bilezikli ve bil eziksiz kol saatleri oep ve mask saatlerinden mütevekkil yeni meşherimizi görmeğe geliniz.
Yeni çeşitlerimizin bütün cazip .şekillerini neşretmek imkânsızlığı hasebiyle yalnız birisinin resmini dercediyütu*.
SİNGER Saat Mağazası
Bütün eb'at Ehven fiyat
TRANSTÜRK LİMİTED ŞİRKETİ
Yeni Han 11 /16, İstiklâl caddesi 322, Beyoğlu - İstanbul
Telefon : 42833 - 42141 - 41511
Galata Mumhane Caddesi Kemankeş Gümüşhalka So. No. 4/6

— SERVİS İSTASYONLARI İÇİN (
W A YNE
4 tonluk İDROLİK. OTOMOBİL ve KAMYON KRİKOLARI ve KOMPRESÖRLERİ Amerikadan gelmiştir.
Türkiye mümessili: OTOKAR Şti. Taksim - Şehit Muhtar caddesi, Tel: 82608

f Yoro, Yanık, Çatlak, Çıban ve Deri I l üstü mikroplu hastalıklarını iyi eder I
l M E W ECZANEDE BULUNUR -----J
’ _ "‘7"
Levend Mahallesi Evleri
Emlâk Bankası tarafından Levend mahallesinde İnşa edilmekte olan evlerin plân ve projeleri Eminönündc Banka binasında teşhir edilmektedir. Satış 22 Aralık 949 günü sabahından itibaren bağlıyacaktır. Evlerin arsalarını mahallen görmek istlyenler İçin her saat başı Şlçli'den Levend mahallesine otobüs harzket etmektedir.
'’ARLAK ZIYA VEREN IŞIK AMPULLERl

Comments (0)