Sene 32 — No. 11458 — Fiatı; her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 2 Eylül 1050
Sahibi: Necmeddln Sadak — Tazı İslerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Truman Kor ede sulh
için 8 maddelik bir program teklif etti
Kore’ye asker
Yunanistan bir tugay gönderiyor
Harb Akademisinden mezun olanlar
Üç Batı devleti Dışişleri Bakanlarının görüşecekleri meseleler
Küreye gitmek üzere Nevyorlttan San Franslskoya hareket eden Amerikan bahriye sllâhtll-dazları istasyonda aileleriyle vedalaşıyorlar
Atina 2 (A.P.) — İnanılır kaynaklardan dün verilmiş olan malûmata göre, Yunan kabinesi, Kore'ye bir tugay göndermeğe karar vermiş ve bu kararını Birleşmiş Milletlere de bildirmiştir. Tafsilât verilmemiştir.
Nevyork 2 (R) = Başkan
Truman, radyodaki konuşmasında Yunanistamn Koreye asker göndermeği teklif ettiğini haber vermiş ve: «Bu memnunlukla karşılanacak bir haberdir» demiştir.
Cumhur Başkanı
Bu aksam An’ıara’ya dönüyor
s.
Bir buçuk asırdanberi
Yazan: A. ADNAN-ADIVAR
İHI IH
Z-
Jk.
llarb akademisinden kurmay namzedi olarak mezun olanlar [Yazısı İkine! sahltemlzdej
C. H. P. ııin merkez
binası ve Halkevleri
Hacca
gidenler
Le Monde isimli Paris gazetesinin son nüshasında: cTürkiyede hükümet ile muhalefetin arası tamamen açıldı» başlıklı bir fıkra vardı. Bu fıkrayı yazan muharrir Ulus gazetesinin Nihat Erim, imzalı bir başmakalesindeki şu sözlere bilhassa dikkat etmiş; «Bizi susturmak için kaimlerimizi kırmak, dillerimizi kesmek yetişmez, bizim canımızı almak lâzımdır» [1]. Bu makalenin bilhassa hükümetin diş siyasetinin vr? başlıca Kore'ye asker şevkinin muhalefet tarafından tasvip edilmediğini bildirdiğini ve kabine resinin muhalefet bu kararlan tenkidi? devam ederse tedbirler alacağını tehdit makamında söylemiş olmasına rağmen Nihat Erim beyin gerek partisi ve gerek şefi İsmet İnönü namına hükümet kararlarına ve icraatına hücuma devam edeceğini beyan ettiğini söylüyor. Gazete fıkrasının sonunda muhalefetin bu hücumlarının hükümetin dış siyaseti üzerine asla t olımyacağını v? fakat hücum ve tenkidlerin________
büyük parti arasında tamamen bir ayrılık ihdas ettiğini, yani seçimlerden sonra intizar edildği gibi dış siyasette her iki parti arasında birlik mevcut olmadığını gösterdiğini llâvi’ etmiştir.
Fıkrada bahis mevzuu harici mesele hakkında ecnebi gazete muhalefetin tam fikrini anlamamış olabilir Çünkü bizim bildiği-mize göre Halk Partisi o meselenin esasına itiraz et-
tesiri t bu ı iki
mekten ziyade tarz-ı halline taraftar olmadığını iddia etmişti. Bu husus her vakit münakaşa edilebilecek bir keyfiyet olduğu gibi İki ay sonra Mecliste bu hususta alenî müzakerelerin cereyan edeceğinden şüphe edilemez. Simdi biz bu ciheti değil, böyle biraz şiddetlice muhalefetler, aykırı nutuklar ortaya düşer düşmez h.?men kalem kırmak, dil kesmek, can almak, kan vermek gibi sözlerin meydan aldığı noktasına dikkati celbetmek istiyoruz.
Bundan 161 sen»? evvel, yani 1789 senesi haziranının on yedisinde Fransız Millet Meclisi âzası Kiralın emriyle Meclisi terketmeğ.? davet olununca, zamanın meşhur hatibi Mirabeau'nun «■Biz buraya milletin kuvvetiyle geldik, ancak süngü kuvıvtiyle çıkarız» (Yani can vermeden çıkmayız) de-diğindenberi ne vakit siyasî hürriyetler tehdit edilse derhal en son söz olarak değil de en ilk söz olarak candan, kandan bahsedilir. Nitekim Tanzimatın meşhur vatansever şairi hürriyete yazdığı kasidede:
«Kaçar mı merd olan bir can için meydanı gayretten»
[11 Makalenin Türkçe metnini tedarik edemediğimiz için böyloce tercüme ettik; itizar ederiz
diye meydan okumuştu, Daha sonra İkinci Meşrutiyette kalpaklar, kabalaklar üzerine «Ya ölüm, ya hürriyet» yazıldı. Nihayet demokrasi hareketi başlayınca söylenen nutuklarda da cKanımızın son damlasına kadar» teranesi memleketin sakin havasını sarstı idi. Şimdi de aynı b?rane. Demek bizde ve belki bütün dünyada ne vakit hürriyetler tehdit edilse bu ölüm
(Arkası safıife 2; sütun 1 de)
Nevyork 2 (R.) — Başkan Tru man radyoda bir konuşma yapmış, Kore ve Uzakdoğu meseleleri hakkında Amerikan milletine izahat vermiştir. Başkan, Korede sulhün temini İçin 8 maddelik bir program İleri sürmüştür. Bu program şudur:
1 _Hür. müstakil ve birlik bir
Kore teşkili,
2 — Çarpışmaların umum! harbe sebep olacak şekilde genişlemesine mân! olmak,
3 — Çin'in, harbe girmemesi,
4 — Formoza hakkında millet lerarası anlaşma,
5 — Uzakdoğuda harbe son verecek tedbirler alınması,
0 — Tecavüz! harblerln reddi,
7 — Birleşmiş Milletler vaaı-tasiyle sulhun temini,
8 — Askeri malzeme İmâlini arttırmak
Başkan Truman demiştir kİ: «Kore komünistler! başka taraftan yardım görmezlerse Kore harbi umumi harb halini a-lamaz. Fakat komünist emperyalizmi çinin harbe girmesini ve Uzakdoğunun daha ziyade karışmasını İster. Rusya bugüne kadar vaadlerlnl tutamamıştır. Komünistler sulh vaad ediyorlar, fakat tecavüzde bulunuyorlar. Rusya, Hltlerln ve Japon yanın tecavüze geçmek suretiyle yaptıkları hatayı tekrar etmemelidir.»
Askerî durum
Nevyork 2 (R) — Güney Korede komünistler bir saat süren topçu ateşinden sonra tankların yardımlyle taarruz ederek bir miktar İlerlemişlerdir. Nak-tong - Nang nehirlerinin kavşağı taarruzun merkezidir, A-merlkalılar Yongsan şehrini boşaltarak şehrin gerisindeki yüksek araziye çekilmişlerdi. Bu sabah karşı hücumla şehri tekrar ele geçirdiler.
Amerikalılar bu sabah Pohang kesiminde, tanklarla bir taarruza geçmişlerdir. Uçaklar, deniz kuvveti hücumu destekliyor.
Nevyork 2 (R) — Korede 15 a-ğustosa kadar Amerikalıların kaybı 8888 dır. Bunun 443 ü ö-lüdür.
Üçlerin görüşeceği meseleler
Londra 1 (A.A.) — On güne (Arkası sahi t e 2; sütun 2 do)
Çeşme 1 — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bugün Çeşme belediye Başkanı tarafından verilen ziyafette ve «Çeşme koyunları» sergisinin açılışında bulunduktan sonra ötedenberl â-inaşı olduğu Mehmet Alinin kahvehanesine giderek Çeşmelilerle konuşmuştur.
Bayar, gazetecilerin beyanat İstemelerine cevaben, durumumuzun İç ve dış politika bakımından emniyet verici geliş meler yolunda olduğunu söylemekle iktifa etmiştir. Cumhurbaşkanı cumartesi günü saat 14 te Çeşmeden tzmlre hareket ede- ' cek ve akşam üştü uçakla Ank ı-raya dönecektir.
Uludağa hava hattı
Bursadaki şirket faaliyete geçiyor
Bursa 1 (Akşam) — Uludağa yapılacak hava hattı projesi bugünlerde Bakanlığa gönderilecektir. Bu hat İçin şehrimizde kurulan bir şirket yakında faaliyete geçecektir. Hariçten gelecek malzeme için 300 bin lık kredi temin edilmiştir.
llra-
Tekel bütçesi
Ankara 2 (Akşam) — Tekel genel müdürü Hâdl Hüsmen bugün şehrimize gelerek hazırladığı Tekel İdaresinin yeni yıl bütçesini Bakanlığa tevdi edecektir.
Genel müdür aynı zamanda husus! teşebbüse devredilecek Tekel tesisleri üzerinde de Bakanlıkla temaslarda bulunacaktır. Tekel’e alt tesisler hakkında tstanbulda mufassal bir rapor hazırlandığı öğrenilmiştir.
Bir tecessüsün tahlili
Dünkü gazeteler, Sovyet sefaret memurlarının Kore’ye gidecek Mehmet -çilıfcrin ağızlarını parkta şahsan aradıklarından ve bu tecessüslerinden dolayı karakola götürüldüklerinden bahşediyordu,
Demir perde memleketlerinin teşkilâtı, kutu kutu içinde atom bombasının esrarına ermek için demokrasi memleketlerinin düzinelerle âliminden faydalanıyor. Her aradığı yerde kim bilir kac grosa casus buluyor. Böyle olduğu halde, Türkiyedeld tecessüsünü bizzat kendi sefaret memurlarına yaptırmak mecburiyetinde mİ kalıyor?
Eğer vaziyet öyleyse, camiamız namına memnun olunacak bir durum.
Halk Partisine mensup hukukçulardan mürekkep bir komisyon durumu inceliyecek
geldi. Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisinin mallarını gas-belmek İçin çare arıyorlar. Bütün gayretler beyhudedlr. Halk Partisinin malını mülkünü müsadere ederek muhalefeti bu yoldan yıldırmak, susturmak ls-
Ankara 2 (Akşam) — Halk Partisinin merkez binası He Halk evlerinin hukuk! durumları münakaşa mevzuu olmakta devam ediyor. Maliye Bakanlığı bu hususta faaliyete geçerse Halk Partisine mensup hukukçuların teşkil edeceği bir komisyon du-. tlyorlarsa yine aldanıyorlar» de-rumu İnceliyecek ve bir dâva mevzuuna kalbedecektir.
inektedir.
Bunlara 7,5 milyon liralık döviz müsaadesi verildi
Ankara 2 (Akşam) — Bu sene Hacca gitmek üzere İlgililere müracaat edenlerin sayısı G488 1 bulmuştur. Bunlardan ancak 3500 kişinin gidecek durumda oldukları anlaşılmıştır. Hacı namzetlerinden dört yüı kadan kadındır. Gidecekler İçin yedi buçuk milyon lira civarında döviz müsaadesi verilmiştir.
ireated by free version of 2PDF
o
Ankara 1 — Halkevlerine Devlet bütçesinden yapılan yardımlar ve Cumhuriyet Halk Partisi genel merkez blnaslyle arsaları hakkında Maliye Bakanı Halil Ayan tarafından verilen beyanattan sonra, Halk Partisinin sözcüsü hukuki mahiyet! yakın bir zaman içinde taayyün edecek durumun şöyle olduğunu !-fade etmektedir. «Halkevlerine yapılan yardımlar kayıtsız şartsız yapılmıştır. Büyük Millet Meclisi Halkevlerini fayadlı bir müessese telâkki ettiği İçLn her yıl bütçeden bunlara tahsisat ayırmayı uygun görmüştür. Halk Fartlsl, bundan dolayı kim şeye hesap vermeğe mecbur değildir. Kaldı kİ Halkevlerinin parası, yalnız Halkevlerine harcanmıştır.»
Parti genci merkez binası İçin de şu mütalâa Heri siirülmekte-
Eyüp türbesi dün açıld
«Halk Partisi merkez binası eski İttihat ve Terakki kulübüdür. İttihat ve Terakki feshedilince devlete geçmiştir. Birinci Büyük Millet Mec'lsl burada toplanmıştır, şimdiki Meclis binası. Atatürk tarafından îuw ■■ ---- •
Halk Partisi Binası olarak | m«lır. Törende İstanbul mlll-1-lınlmaga baîlannnaUr, Pak.it, «ekllKrl Hüsnü Yaman. Dr.
Vali ve Belediye Reisi. İstanbul milletvekilleri Hüsnü Yaman, Mükerrem Sarol dua ediyorlar
Tarih ve sanat bakımından büyük değeri bulunan Eyüp türbesi dün Vali ve Belediye önce Helsl tarafından törenle açıl-
İnşaat henüz başlangıçta İken genişletilerek Meclis binası haline getirilmiştir. Meclis oraya taşınınca, Atatürk tin emriyle Halk Partisi de şimdiki binasına yerleşmiştir. îklncl Cihan Harbi esnasında hava bombardımanlarına karşı. Meclisin arkasında yeraltında bir toplantı salonu yaptırılmak icap etmiştir. Burası Cumhuriyet Halk Partisine alt bulunuyordu. Daha doğrusu Atatürkün şahsi mülkü olarak vasiyeti üzerine Halk Partisine intikal etmişti. Acele yapılması lâzım gelen sığınağa burasını tahsis etmekte hiçbir mahzur görmeden Halk Partisi tereddüt etmemiştir, Halk Partisinin şimdi otufduğu binadan Meclisin sığınağının yapıldığı yere kadar kadastro ve İmâr parselasyonu yaptırılınca bu arazinin yekûnu üzerinden Halk Partisinin 9 bin metreye tekabül eden hissesi baki kalmıştır. Bu 9 bin metre bugün serbest satılacak olsa değerinin bir buçuk milyon liradan fazla tutacağını bu civardaki arsa flütlerini bilenler teslim etmektedirler.»
(Jlus’un bir makalesi
Ankara 2 (Akşam) — Ulus gazetesi bugün bir yazısında «İftiralardan millete artık tiksinti
Mükerrem Sarol, Şehir Meclisi üyeleri ve bir çok zevat bulunmuştur.
Vali ve Belediye Reis! Prof. Fahreddln Gökay bu münasebetle bir nutuk söylemiştir.
Güzellik kıraliçesi
Yarın ahsam İlaiyaya gidiyor
* Kırallçe Gazeteciler Cem .-etinde defteri İmzalıyor
1950 Güzellik Kıraliçesi yarın akşam İtalya'ya hareket edecek, orada yapılacak Avrupa Güzellik Kıraliçesi müsabakasına İştirak eyllyecektlr. Kırallçe dün İtalya sefirini, öğleden sonra saat 10 da Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etmiş. Cemiyetin şeref defterini imzalamıştır.
Rüzeîîik Kıı aliçesinin evinde
Röportajı üçüncü sahlfemtade bulacaksınız

« —— ■ ■ -
Hafta Sonu Notları
Bizde matbuatın ro.ü
Bir ssun&n münazara mevzuu olmuştu: Matbuat umumi efkârı mı aksettirir. yoksa umumi efkârı yapan matbuat mıdır?
Bu İki srmle d* muhtelif memleketlerde «evet» demek mümkündür Nitekim Başbakan yardımcısı Samet A-paoğlu çeçen gün Gazeteciler Cemiye cinde gazetecilerle gö-riışürken «Birde rfkân umumi peyi yapan matbuattır» dc-mk Doğrudur Fakat aynı çrsp Fransız matbuata, tn-p.ılsz matbuatı. Amerikan matbuatı için doğru değildir. Oralarda matbuatın rolü efkârı nmumiyeyl aksettirmekten ibarettir. Bizim mcmlr-kt-timizte dîğrr memleketler i'.rasında matbuatın aynı ro-lıı İl» esmemesi oralarda zümrelerin teşkilâtlı olma-larmdan iteri gelir. Son Ankara seyahatimde eski Başbakan yardımcısı Nihat E-rtaıte aynı mavzuu görüşmüştük. Fransada bir gazete muayyen siyasî meselelerde halkı başka türlü düşünmeye sevkedemez. Çünkü orada sanayiciler, İşçiler, av uka ti ar. ticaret erbabı, müstahdemler teşkilatlıdırlar ve mensup oldukları teşkilâtın muayyen siyasi, İktisadi meseleler etrafında lesblt otunmuş kanaatleri vardır; ayrıca mensup oldukları partilerin programları vardır. Aynı zümrelerden olan insani ar m siyasi, iktisadi nıe-seleter karşısındaki tepkileri aşağı yutan birlbırlne benzer. On.ua için meselâ Frati-saria gazeteler muayyen zümrelerin fikirlerini aksettir irişe onların ne düşündüklerini belirtirler, fakat kendileri onlara yeni bir düşünce aşıla ram azlar. Eğer bunu yapmaya kalkarlarsa zaten o zümrenin gazetesi olmaktan çıkar okuyucularını kaybederler
Btadc variyet tamamen terziledir. Zümreler henüz organize değildir. Muayyen
endişelerle kurulmuş siyasi teşekküller yoktur. Hattâ İki büyük partinin programlan arasında derin farklar mevcut değildir. Bir Halk Partili derhal karar verip Demokrat Partiye geçebilir, bir Demokrat Partili dc Halk Partisine yazılmakta mahzur görmeyebilir. Nitekim bu gt-bl hâdiseler olmuştur ve olmaktadır. Diğer taraftan blz-dekl meslek teşekkülleri mensuplarına bir nokta! nazar telkin edecek kuvvette değildirler. Her avukat, her sanayici, her tüccar, her İşçi muayyen siyasi ve İktisadi meselelerde başka türlü düşünebilir? Ve daha ziyade okumakta oldukları gündelik gazetenin düşüncesini benimserler. Onun İçin muayyen meseleler karşısında halka bir düşünce telkin etmekte en mühim rolü bizde gazeteler oynamakta ve böylelikle efkârı umum İyeyi bta»₺ hatnrTaraaktadırlar. Nitekim son senelerde demokrasi İstikametinde gelişen hâdiselerde her şeyden çok gazeteler müessir olmuştur. Hakikati gören devlet »damlan bunu kabul etmek mecburiyetindedirler. Cumhuriyet Halk Partisi bu hakikati son zamanlarında genç elemanlarmm gözüyle görmüştür. Demokrat Parti ise iktidara gelişinde gazetelerin rolünü çok İyi bildiği için muhalefet mücadelesinde gazeteleri hiç bir zaman ihmal etmemiştir.
Memleketimizde efkârı u.-mumiyenln teşekkülünde matbuatın rolü bu derece mühim olduğuna göre dikkatli bulunmak belki de siyasi partilerden ziyade matbuata düşen bir vazife oluyor. Gazeteciler Cemiyetinin gazeteciliği bir meslek haline getirmek İçin çırpınmaları bundandır. Hangi hükümet bu gayenin gerçekleşmesine hizmet ederse memlekete hizmet etmiş olacaktır.
Şevket KADO
2 Eyiuı ajju
X IS
Sah ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Balıkçılar cemiyeti
Hava Kurumunun vaziyeti
Abidin Dav’er CUMHURİYET le yudığı bir başmakalede Türk Hava Kuruma fabrikalarının Devlete bedelsiz utarak devredilmesi lâzım geldiğini ileri sürdükten sonra cemiyete de yeni bir şekil verilmesini teklif ederek şöyle demektedir:
«Hava Kurumunun variyetine gelince. Kurumu büsbütün Ilga etmektense başka bir şekil vermek daha doğru olur. Askeri ve rivti havacılığımı inkişaf halinde olmakla beraber, henüz ba?-ka memleketlerin kine nispetle geridir. Bu yolda bir hay)) merhale daha katetmek mecburiyetindeyiz. Propagandaya, hatrâ milletin bağışlarından faydalanmağa ihtiyacımız vardır. Havacı nesiller yetiştirmek, uçar millet olmak, göklerimizde hâkimiyet kurmak İçin çok çalışmamız lâzımdır.»

Yol dâvası
HURRIVETTn başmakalesinde
Ana doluyu kalkındırmak için derhal yol dâvasının balll lâzım geldiği belirtilerek şöyle denmektedir:
«Anadoluyu kalkındırmak için har ne göndereceksek bunların oralara kadar gitmesi İçin behe-maha) yola İhtiyaç vardır. Tâyin edeceğimiz öğretmenden, doktordan tutunuz da memura kadar her şey bu ücra Anadolu köy lerbıe ancak bir yoldan gidebilirler. Yine o yoldan bu yurt köşelerine kültürü, demokrasiyi, tekniği götürebilmek mümkün olabilir Bu yol köye her şeyi götüreceği gibi, cehalet de köyü yine aynı yolu takiben terkede-ceklir Yolu olmadığı İçin en az senenin yarısı boyunca memleketin öteki köşelerinden bihaber yaşayan, hattâ burnunun u-cundakl kasabalara inemeyen köy İnsanları, ne dersek diyelim dalma oldukları gibi kalmağa mahkûmdurlar. O İtibarla bundan sonra gelip geçecek hükümetlerin tek bir siyasetleri olmalıdır. O da yo) siyaseti. Bu siyaseti muvaffakiyetle sona er-
diren hükümet Tiirk köyünü de kalkındırmış olacaktır.»
A
Hapishanelerimiz
ülunay YENİ SABAH'taki fık-rannda hapishanelerimizde büyük çapta bir inkılâp yapılması lâzım geldiğini ileri sürdükten sonra şunları yazmaktadır:
«öyle bir İnkılâp kl bütün bu hayret edilecek cezaevi rejimini kökünden devirsin ve yerine adalet cihazı yardımcı bir tesis vücuda getirsin.
Adalelin vazifesi yalnız tecziye değildir. Mücrimin mânevi-yatı üzerinde hayra masruf bir değişiklik husule getirmek ve unu emsaline ibret teşkil edecek vesaitle ıslah eylemektir.
Bu şartlar içinde ceza sistemi adaletin İcraatını kolaylaştırmış sayılamaz.
Ne türlü olursa olsun başına bir felâket gelerek hapse düşen bir adam ekseriya ziyan olmuş bir vatandaş demektir. îçtlmal bilançomuzda onun İsmini zarar hanesine kaydediyoruz. Ya -zık değil mİ?»
yardım istiyor
Cemiyet Başkanı halkımızın nüfus başına senede ancak 20 kuruşluk balık yediğini söylüyor
Kurmay namzedleri
C. H. P.
Bı buçuk asırdanberi
(Bas tarafı 1 ı»o sahifede) ve kan mefhumu yeniden yeniye işitilmek mukadderdir. Halbuki hür bir mem-lekettc insanlar arasında «tasfiye» yapılmadan evYzl kanunlar arasında tasfiye yapılarak antidemokratik olanları bir liste halinde meriyetten kaldırılınca sadece adalet ve kanun hükmünü infaz edeceği için ne tehdit, ne de kan ve can vermek sözlerine lüzum kalır. Demokrasinin bu ttafhasına vardığımız gfm ne mübarek bir gün ve O günü görebilecek o Lanla i ne bahtiyar kimseler olacaktır.
Ecnebi parelerde Tür-biyeden bahsedilmediğinden şikâyet eder dururduk; me-ğ»T ki bahsetmemeleri daha hayırlı İmiş. Le Monde’ön bu fıkrasındaki «izler gibi bütün dünya karşısında dıs siyasetimizde nvnlık gösteren şekildeki bahisler ne kadar hazindir Her iki taraf da biraz daha samimi hüsnüniyet gösterseler v? bu hususta otu2 Mnelik tecrübe dağarcığı y-le her vakit övünen muhalefet partisi önayak olsa ne Ivi olurdu?
A. ADNAN - ADI VAR
Dünva sağlık teşkilâtı Doğu Akdeniz bölgesi kongresi
4 eylül 1950 tarihinde Istan-bıılda toplanacak olan dünya «üdık teşkilâtı Doğu Akdeniz belgesi kongresine İştirak etmek üzere PanamerikaQ uçagj ıje iki Mısır uçağı ile üç delege şehrimize gelmiştir
Truman’ın 8 maddelik teklifi
(Bitarafı I inci sahifede) kadar vaşingtnnda toplanacak olan üç Bati devleti Dışişleri Bakanlan konferansı gündemi başında Uzakdoğu meseleleri bulunacaktır.
Konferansın gündemi tesblt edilmiş bulunmaktadır. Her ne kadar yetkili çevrelerde bu hususta sükût ihtiyar edilmekte İse de gündemde başlıca sekiz □okta bulunduğu anlaşılmıştır:
1. — Uzakdoğu Kore, Formo-m. Güney Asya memleketlerine İktisadi yandım,
2. — Uzakdoğu hâdiseleri ışığı altında Birleşmiş Milletlere ait meseleler. Bunlar arasında komünist çinin Güvenlik Konseyinde temsil edilmesi meselesi bulunmaktadır.
S.— Japonya De barış andlaş-ması meselesi.
4.— Almanya meselesi.
5,— Atlantik paktı meselesi.
8— Batı ve Sovyet Rusya ve peykleri devletler ile iktisadi münasebetler.
7— Ortadoğunun, Türklyenln İranın savunması meselesi ve Yunan meselesi,
8.— Afrika ve bilhassa eski İtalyan müstemlekeleri meseleleri.
Kara, deniz ve hava harb a-kademilerlnl bltlrerekü ordumuzun şerefli saflan içine katılan 169 genç kurmay namzedine dün, Yıldızdaki okul binasında diplomaları verilmiştir.
Bu münasebetle yapılan törende Vali, Harb akademileri komutanı korgeneral Feyzi Mengüç, korgeneral Şükrü Ka-nadh. korgeneral Nureddin Ba-ransel, İstanbul Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç, Teknik Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Hulki Erem, Amerikan Askeri Yardım Heyeti Başkam General Arnold ve basın temsilcileri hazır bulunmuşlardır.
Harb akademileri komutanı korgeneral Feyzi Mengûç nutuk acyliyeL'ek. Harb akademilerini bu sene başarı ile bitiren subayların muvaffakiyet nispetinin yüzde floksan sekiz buçuk olduğunu belirtmiştir. Korgeneral nutkunu şöyle bitirmiştir:
«— Dünya ufuktan henüz karanlıktır. Yer ytr sıcak ve soğuk UarbJer devam etmektedir. Her zamandan daha uyanık ve hazırlıklı bulunmak mecburiyetindeyiz. Kıtalarınıza döndüğünüz vakit Mehmetçiği yeni teknik vasıtalarla yetiştiriniz. Unutmayınız ki onun mânevi varlığı çok yüksektir.
Mukaddes toprak ve vatanımıza bir tecavüz vaki olursa, sîzler bu vatan için seve seve kanınızı akıtacaksınız. Gizlere bütün Türk milletinin güven ve İnanı vardır. Siz, temte ahlâkınızla, güzel seciye ve insanlığınızla, mesai ve bilginizle, bti-
yüklerinizin sevgisini, küçüklerinizin saygı ve güvenini kazanacaksınız.»
Bundan sonra bir kurmay namzedi kürsüye gelerek arkadaşlarının hislerine tercüman olmuş ve diplomaların tevziine başlanmıştır. Diplomaları, Orgeneral Nuri Yamut, İstanbul komutanı Korgeneral şükrü Kanadlı ve İstanbul Valisi Prof. Fahreddln Kerim Gökay dağıtmışlardır.
Mütaakıben Genelkurmay Başkanı da bir nutuk söylemiş, diplomalarını alan kurmay subaylara başarılar dilemiştir. Heybeliadadaki tören
Diğer taraftan dün Deniz Harb okulu ve kulelinin 174 ün-1 cü yıldönümü, Heybeliadadaki' □kul binasında parlak bir tö-1 renle kutlanmıştır.
Töreni, okul komutanı albay Fevki açtı. Bu yıl okuldan 57 sİ güverte, 18 1 makine ve 10 u levazım olmak üzere 85 deniz subayı mezun olmuştur. Güverte sınıfının birincisi Mustafa Kaba, makine sınıfının birincisi Halûk Sengerdi. Okul komutanı mezunlan tebrik etUk-ten sonra. Deniz kuvvetleri komutanının bir mesajını okumuştur. Genç subaylara bilhassa denize âşık olmayı ve karaya ayak basmam ayı temenni eden bu mesajın okunmasından sonra, genç subaylar, masanın etrafında dizilerek ellerini Türk Sancağına koyarak and içtiler. And İçme merasiminden sonra Amiral Koral, diploma ve mükâfatları dağıtmış ve okurların yaptığı geçit resmlle törene son verilmiştir.
Londra 1 (AA.) — Reuter: Doktor Malcolm Burr, îstanbul-dan yolladığı ve Londra’da Fortnightiy mecmuasında bugün çıkan bir yazısında Cumhuriyet Halk Partisinin samimi bir muhalefet teşkil etmek İçin zihniyetini değiştirmediği takdirde parçalanacağını yazmaktadır.
Doktor Burr, bunun «bütün tehlikeleriyle beraber» tek parti hükümetine dönmek demek , olacağını yazmaktadır.
Doktor Burr. bu yazısında Türk iyede Cumhuriyet Halk I Partisinin 27 sene iktidarda kal' diktan sonra ağır surette kay-bettiğl umumi seçimler hakkında tefsirde bulunmaktadır. Burr şunları ilâve etmektedir:
«Cumhuriyet Halk Partisi hâlen rakiplerinden hiç bir merhamet beklememektedir. Kirli çamaşırların ortaya çıkarılmasını İstemeyenler bulunmasına rağmen hükümet eski yolsuzlukları meydana koymakta tereddüt etmiyor ve bu çamaşırların bir kısmı hakikaten kirlidir.»
Doktor Burr yazısını, İktidara geçen Demokratlar «Kendilerine İtimat ediyorlar. İşe İyi başladılar ve memlekette iyi düşünen herkes tarafından destekleniyorlar* diye bitirmektedir.
Barboros çeşmesi
*
Güreşçileri seçme
• ve 10 eylül günleri İstanbul muhtelitiyle karşılaşacak elan Amerikan serbest güreş takımına karşı çıkacak Türk güreşçilerini seçmek üzere 2 eylül cumartesi saat 15 te ve 3 eylül pazar günü saat 12 de Kasımpaşa Güreş kulübü lokalinde bütün İstanbul güreşçilerinin iştirakiyle seçmeler yapılacaktır. İNgûKkiyllyblr

f
' «a»»
-

A
1950 Türkiye Güzellik Kıraliçe-sinin taç giyme töreni 3u akşam AÇIKHAVA TİYATROSUNDA Emeldi Şaline Sanatkârları yararına verilecek müsarnered? yapılacaktır. Müsamereye giriş fiatları İ, 2 ve t liradır. t
Biletler Şehir Dram Tiyatrocu gişenin de satılmaktadır. 12020
İki numaralı parkta dün
, 2 No. lı parka nakledilen
ı Barbaros çeşmesinin eski eser-| teri koruma cemiyetinin nezare-ı ti altında restorasyonu tamamlanmıştır. Dun Vali ve Belediye Reisi tarafından açılış töreni yapılmıştır.
Açıkhava Tiyatrosunun karşısında mermer sanatının bûtiin
i
açılan Barbaros çeşmesi
Balıkçılar Cemiyeti tarafından Başbakanlığa mühim bir müracaatta bulunulmuştur. Memleket balıkçılığını yalcından İlgilendiren bu müracaat hakkında kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Cemiyet Başkanı Yusuf Yarar şunları söylemiştir:
«— Bugün balıkçılığımız şimdiye kadar hiçbir devrede tesadüf edilmemiş olan bir sıkıntı geçirmektedir. Bu sıkın ti, ihracat yapılamamasından, yakıt ve av malzemelerinin yüksek flat-İcrle tedarik edilmesinden ileri gelmektedir. Hâlen balıkçılığımızın kalkınması İçin Marşa! yardım plânından balıkçılitı-mıza gemi, malzeme vesaire tedarik edilmektedir. Bu yardım dolayısiyle İstihsalimizin artacağı şüphesizdir. Halbuki bugünkü av teşkilâtımızla tutmakta olduğumuz balıklan bile İhraç etmek veya dahilde satmak suretiyle kıymeticndlremlyoruz.ı Bu yüzden mevcut balıkçılık teşkilâtımız muattal bir hale gelmiştir. Çünkü İhracat yapılamadığından ve dahili İstihlâkin istihsalimizin yüzde yirmi nispetinde bile olamaması yüzünden balık flatleri çok düşüktür. Bu sebeple masraflarını bile karşı!ayamıyan balık-
çılar ne yapacaklarını şaşırmış vaziyettedirler.
Diğer taraftan yurt nüfusu 20 milyona yakın olduğuna göre senede nüfus başına ancak 20 kuruşluk balık İsabet etmektedir. Dünya balık istatistiklerine göre de en az balık yiyen memleket, Ûç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen maalesef Tür-kiyedlr.
Bu gerçekler karşısında Başbakanlığa müracaat ettik ve ■. hükümetten yardım İstedik. Bu arada halkımızı balık yemeğe ■“ alıştırmak İçin evvelâ bilhassa toplu olarak mensuplann.-ı yemek yediren fabrikalara, sair müesseselere. bilhassa orduya her mevsim balığından haftada C en a2 iki defa balık yedirilmesi ,O usul unun tatbikini istedik. Bu suretle yâni ete nazaran çok o-cuz olan balığın yedirilmesiyle İaşe masraflarında büyük tasarruflar yapılacağı gibi, balıkçılığın kalkınması ve İnkişafı İçin de en mühim tedbir alınmış olacaktır.
Diğer taraftan, Balıkçılar Cemiyetinin bu müracaatı şehri- "O mlz ilgili çevrelerinde çok müs- 0 pet bir İntiba bırakmıştır, şimdi bu hususta Başbakanlığın alacağı karar merakla beklen- Jr u
2 0 >
0 P
Enternasyonal
tenis şampiyonası
Bh f)ün DömifinaUerde Harper ile Cucelli ve Kovalevski He Gardini oynuyorlar
5 inci Enternasyonal tenis şampiyonasının dömifinal karşılaşmaları dün kalabalık bir seyirci huzurunda merakla seyredildi. İlk karşılaşmayı Cucelli 11e Gardlni (kardöftnal) Gar-rett. F. Weiss’e yaptılar,
1 İnci seti çok sert ve düzgün bir oyun çıkaran Garrett ve arkadaşı 6/2 aldılar. 2 nci setin ortalarına kadar bozuk bir oyun çıkaran Cucelli ile Gardlni 3/2 durumdan sonra açıldılar ve üst üste oyunlar aldılar. Bu arada Cucelli ve arkadaşı 40/û dan bir dc setbol kaçırdılar. Bund3n sonra oyun yine müsavi gitmeğe
başladı. r/9, 10 9 ve 11/9 a kadar süren bu seti Cucelli ve Gar-dinl aldılar. Son sette İtalyan ekip! çok at3k oynadı, cu tellinin sıkı vuruşlarını Gardlni filede iyi kullandı ve seli 6/3 kazanarak dömlfLnale kaldılar. Harper H, Welss çifti. Kumar İle Deyro'yu kolay yendiler. Harper ve Welss’ln mükemmel vole ve smaçlarma Deyro ve Kumar bir şey yapamıyorlardı. Bu maçta Harper’in gayet müessir sıkı paralel vuruşlarını zevkle seyrettik. Netice fl/2. 6/3. 6/3 Harper ve tveiss'ln...
BORSA
Attlee radyoda nutuk söyliyecek
Londra 2 (R) — Başbakan Attlee bu akşam radyoda millete hitaben bir nutuk söyllye-cek, Churehlll’in bir halta evvelki nutkuna cevaF verecektir.
Türk parasını koruma kararnamesi
Ankara 1 — Türk parasını koruma kararnamesinde bazı değişiklikler ve ilâveler yapılmıştır.
Yapılan bir İlâveye göre, «An- ' cak Maliye Bakanlığı, İcabında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasını, tesbit edilen esaslar dahilinde döviz permisini haiz olnuyanlan döviz salmağa yetkili kılabilir »
İşletmeler Bakanı Bursa’da
Bursa 1 (Akşam! _ işletmeler Bakanı Prof, Muhlis Ete dün akşam şehrimize gelmiştir. Bugün şehrimizde işletmelerde tetkikler yapmış, iş adamları ile temaslarda bulunmuştur. Bakanın yarın şehrimizden ayrılması muhtemeldir.
ÇEKLER
Kapanı*
Londra 1 Sterlin Ttrr
Ncw York 1(*> Dolar Mn-
Par» 1» Fransa T 0.80
Slokholm 100 İsveç K. #4.12W
Cenevre im İsviçre r. ura
Amstcrdam 100 Florin J3 tM4u
Brüluel 100 Belçika T t«ı
Lizbon 100 EskudeV «1390
ESHAM VE TAHVİLÂT
% T FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas - Erzurum 1 313S
Sivas - Erzurum î-1 2» Ö4
İMİ Demiryolu 1 20.23
ivil Demiryolu 11 ».M
1341 Demiryolu 111 Î0 20
Milli MUdafao 1 SL—
Milli Müdafaa 11 20.20
Milli MUdaraa IU »10
Mitil Müdafaa IV 2103
% t FAİZLİ TAHVİL
1941 Demiryolu 95-.70
Kalkınma 1 9G.4O
Kalkınma n 06 40
Kalkınma tll SC40
UMU ıstı İcran I 96 35
JM8 İstikran 11 0630
1949 litikrazı 1 95 70
% «.s FAİZLİ TAHVİL
1949 tahvili 9S.30
% 5 FAİZLİ TAHVtLLEH
1933 Ergani 22 50
1938 İkramiyen »23
MilU MUdnina »95
Demiryolu IV 07.10
Demiryolu V 98 40
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU
Tahviller ABC >1L—
Hisse senetleri % W 22.30
MiimessU senet 63-
121. -
İS»
inceliklerini taşıyan çeşmenin kurdelâsıru. Vali ve Belediye' Reisi, su dâvasının halli hedefine yaklaşıyoruz, çeşmeden akan su milletimize ve lıemşeri-lcriırılzc hayat ve sılılnıt kaynacı olsun diyerek kesmiş ve, iJjc bstrdak suyu İçeıck davetli-! tere teşekkür etmiştir.
ŞİOKET HİSSE LEHİ
Merkez Bankası
Arslan Çimento
T. Ticaret Bankan İş Bankası
Sark Değir mene Ilık
I Milli Rcnstlrang__________
Kumaşları
Bütün Paris modasını yaratan yegâne kumaş markasıdır.
Gulden Türk Itran Şiirlin
KOlçe Rcjal
23,23
W.-
Kovalevski ile Dorfman. Cu-celrt ile Gardtoi’nln maçı merakla bekleniyordu. İlk sette Amerikalılar rakiplerine göz açtırmadılar. 6/1, 2 nci ve 3 üncü setlerde vaziyet yine aynı, dalma fileye çıkarak vole ve smaç-laıia Cuceülnin sıkı vuruşlarını hep köşelere gönderiyorlardı.
Kovalevsklnin bomba gibi ser visierinl Cucelli ile Gardlni zor çeviriyorlardı. Bu setleri 6 3 ve fi/2 alan Amerkalılar maçı kolayca aldılar. Çift kadınlarda bizim Bahtiye - Muallâ kıymetli bir galebe kazandılar ve İngiliz-lerln kuvvetli ekip! olan Tuckey - P. Ward‘» 6/4, 3/6. 6.-4 elimine ederek finale kaldılar. D. Head üe M, Weiss' de İtalyan e-klpl olan Mlgllori ve Maniredf yi 6.4, 7/5 yendiler. Tek kadınlarda D. Head gayet güzel bir oyunla İngiliz P. Ward’ı eledi. Bu maçta Amerikalı tenisçinin mükemmel vuruşlarını alkışladık.
Bugün yapılacak olan karşılaşmalardan Harper ile Cucelll-nin maçı merakla beklenmektedir. İki komple ve kuvvetli tenisçi olan Harper ve Cucelllnln karşı karşıya oynamaları bize fevkalâde bir maç seyrettire-cektir. 2 nci tek karşılaşma cilan Kovalevski İle Gardlninln maçını Amerikalı tenisçinin kolay kazanmasına normal olarak bakabiliriz. Bugünkü karşılaşmalar arasında tek kadınlarda M. Weiss’l Tucke'ye ve karışıklar da Mlgllori Cueelllyi Hollan-danın kuvvetli ekip! He emsen I-le LJnk’e karşı seyredeceğiz.
Celâl ULUft
Bugünkü futbol maçları
Bugün saat 16 da Fenerbahçe stadında Fenerbahçe - Adalet, saat 18 de Galatasaray - Beyi; a
SARRAFI.ARDA ALTIN
____________ Bab'laı
»M
«.70
«117
se» takımları karşılaşacak!ardır.
I

2 Eylül 1950
AKSAM
Sahile 8
jXlÇ$AM(fetAKŞAMg]
Bizim Ömer ağanın yüksek ahlâkı
Hakikî hayat tablolarından birini naklediyorum;

Mensup bulunılueıım müesseseler iıı birinde, bir Ömer ağa var. Hademelik ediyor. En büyük derdi de, çalışmamızın civcivli saatinde cuma namazına gitmektir. Biitiin hafta, hepimizle iyi geçinir. Cuma sabahı boynunu büker halinden, anlarız;
— Haydi. Ömer ağa...Sen namazını kaçırma... Bizi de günaha sokacaksın... — dedik mi yüzü güler.
Hele:
— Duadan eksik etme! — dememiz üzerine Cebrail alevhisselâmın kanadının rüzgâriylc savrulmuş gibi camiye koşar.
Hani eskiler, iyi ahlâklıları: «Beş vakit namazında, müslüman adam!» diye sena ederler ya... İşte Ömer ağa öyle medhü senaya değer. içi dışı temiz bir miiş-lüman... Kendisinde mürailikten eser olmadığına, bu adım üzerinde, din terbiyesinin müsbet bir tesir bıraktığına .Allahın ve kulların huzurunda şahitlik edebilirim.
Din ve lâiklik münakaşalarının başında, «Din yoluyla vatandaşlara ahlâk vermek» niyeti birinci plânda müessir olmuştu. Neticede. dinciler, bildiğimiz gibi. galebe çaldılar. Köylü, kasabalı, şehirli vatandaşların bir çoğu, yeniden canlanan sofuluk cereyanları neticesi sırf eşkâle düşme-yip şu bizim Ömer ağanın mânevi seviyesine bilfiil u-taşsalar !ne mutlu!- diyeceğim.
Bakınız, geçen gün ne oldu.
— Ömer ağa! — dedim.
— Efendim? — dedi,
— Ben bir kusur işledim. Sen tamir edeceksin.
— Elimizden gelirse hayhay.
— Akşam gaztesinin mürettiphanesine, bu yazıları sabahleyin gönderecektim; geciktirdim. Arkadaşlar bana kim bilir ne kadar kızmışlardır. Sen şimdi diyeceksin ki: «Bana zamanında vermişti. Cebimde unutmuşum. Aman alın, söylemeyin. Belki de öfkelenir; cuma namazından olurum.»
Düşündü, vazifeyi kabullenip gitti. Muvaffakiyetle başarıp gelmiş, tamam haberini verdi. —
— Ömer ağa! Bana da, kendine de birer gazoz söyle, haydi.,. Ferah lıy alım...
Tereddütle;
— Peki. — dedi.
Çıktı; tek şişe gazozla döndü:
— Kendim içmedim. Çünkü ihtimal günahtır.
— Amma da yaptın ha... Gazoz günah olur mu, Ö-ıner ağa...
— Yok. gazoz ispirtolu değil İr. İçerim. Yalnız bu seferki rüşvete benziyor da-Biraz çapraşık düştü. (Gördüğü işlere karşılık, bahşiş kabul etmek Ömer ağanın âdetidir.) Yani, sen, benden bir yalan söylememi istedin. Ben de düşündüm.
Bir otomobil devrildi
Bir kişi öldü, 4 kişi yaralandı
Dün akşam ûstii Sarıyerde Sultansuyu yolu üzerinde feci bir tomobll kazası olmuştur.
Kumkapıda oturan marangoz Leon. hususî otomobille, tuhafiyeci îstapan İle Türkân, Mariya ve Elenl adlarındaki üç Jnzı alarak Büyükdereye gitmişler .otomobil buradan Sultansuyu yoluna dönmüştür. Kibrit fabrikası önlerine gelindiği bir sırada buradaki virajı hızlı dönen otomobil birdenbire devrilmiştir.
Bu devrilme neticesinde, oto-blldekilerden îstapan. beyni patlamak suretiyle ölmüş, diğerleri de yaralanmışlardır. îşe el koyan zabıta, yaralıları Balta limanı hastanesine kaldırmış, İstapanın cesedi, hükümet doktoru tarafından muayene edll-lerek gömülmesine İzin verilmiş ve ailesine teslim olunmuştur.
İthalât ve ihracat yapan tacirlerin talepnameleri
Yeni dış ticaret rejiminin | icaplarından olarak ithalât ve I ihracat yapan tüccar bu İşlere alt talepnameleri bugünden itibaren Merkez bankasından alacaktır.
Bu maksatla bankada kurulan yeni bir büro sabahtan iti-, baren faaliyete geçmiştir.
Dr. Ali Şükrü Şavlı Amerika’ya gitti
Sinop milletvekili ve çocuk hastalıkları mütehassısı doktor Ali Şükrü Şavlı, Panamerlkan tayyaresi İle Amerlkaya hareket etmiştir, Amerikada 2 ay kadar mesleki tetkiklerde bulunacak, aynı zamanda da Nevyork'ta toplanacak olan Dünya Tıp Birliği kongresine Etibba odası tarafından murahhas tâyin e-diimiş olduğundan bu kongreye de iştirak edecektir..
Bulun larıh muharrlrtarknln yar-duniyle neşrolunan -Roılmll Tarih Mecmuan- nu> î utıcu tayın da çorulmeml, realmlerla çıkmıştır.
Memleketimizde ilk defa tarih sevgisi yaratan bu hakikî tarih mecmuasını benzerlerinden ayırabil-için ismindeki «Resimli* kelimesine dikkat edilmelidir.
Ayrıca verilen ilâvesinde OsmanlI tarihi hülâsasına başlanmıştır.
Adret: Potla kuiuau 11, tılanbul E«k| nüahalann mevcudu arıtlm akladır.
Güzellik kıraliçesinin evinde
Annesi öğretmen Fatma Arıman neler anlatıyor ?
Üç saat gecikerek eve geliş — Ana ve babanın nıeialıı — izinsiz misabakaya iştirak — Arkadaş kandırması — lahmin edilmeyen bir netice — Pişman değiller amma üzgünler...
Yeni mahsul
İhtiyaca yetecek» ihracat yapılamıyacak
Islahat kolay değildit
Dînin üç verde yalan söylenebilir. Birisi, ara bulmak üzere zararsız yalandır ki, hu, ona uyuvor. Günahı yok divc kabullendim. Fakat valan söylememe karşılık gazoz içireceksin, işte onu kabul etmem. Neme lâzım. Be”û de günahtır. O kadar derinini bilmiyorum.

tşte Ömer ağanın d(ndar-llğmdan doğan pratik bir ahlâk ki. emsali coğalsa, cemiyet elbet faydalanır. K?s’(e mürşitler, halkımızda F-eli ren ve gittikçe artan mistik hisleri bu istikamete şevketseler... Edebideler ...
Halbuki gecen gün, yine vapurda, «Dini ticarete alet edenlere» rasladım:
İkindiyi kaçıracak şekilde ortalığı kalabalık eden bir kar çocuk, «Evlâtlarına beş vakit namaz öğretmek isti) illere» kitap satıyordu. Arkadan bir krem satıcısı, konferanstı reklâmla kv?ın ve traş bıçağı sattı. Epey siirdü. Arkadan çantalı iri yarı bir adam çıktı. Sermayesi bir kuruş eden bir ta-
kım kâğıtlar çıkararak uzun konuştu. Hiilâsaten dedi ki:
— Şu gördüğünüz servi şeklindeki yazıların şöyle şöyle kerametleri vardır. Evleri yangından korur. Şu gördüğünüz gül şeklindeki yazıların da sövle şöyle kerametleri vardır. İnsanları hastalıklardan muhafaza eder. Tanesi 10 kuruşa... Var mı istiyen?... Evinizde, üstünüzde birer tane bulundurun bu muskalardan
Bu ağız kalabalığını, polisi de, sivili de dinledi. Fakat askerî dc, başıbozuğu da iltifat gösterip bir tane bile ticaret olmadı.
Kadıköy vapurunda ak-siilâmcl bu merkezde amma, ı köyde ve kasabada nasıl acaba?
Yine mürşitler önayak olsalar, babalarımızın, ana-farımızın dini bıı şekillere dökülmese; siyasete dc ticarete de alet dilmesi?...
Din, Öıner ağada tasvir ettiğim tezarürleriyle samimî olsa; ve hayatın iyileşmesine yardım edebilse...
(Vâ - Nu)
Beş güzellerin başı, Kırallçe Güler Arıman'ı evinde ziyaret edip konuşmak, dört kızkarde-ştn| görmek, annesi ve babası ile tanışmak, bir röportajcının en tabii vazifesidir. İyi amma, Kırallçe. Italyadakl güzeller arasına katümağa hazırlanıyor, terzi ile kunduracı arasında mekik dokuyor... Vapur ve tren yolculuğunu göze alıp tâ ideal tepeye kadar gittikten sonra bulamıyara’ geri dönmek de var... Böyle düşünüp dururken kıraliçeye Beyoğlunda Taslandığı haberini aldım. Aradım, taradım. nihayet Dağcılık klii-biinde milletlerarası beşinci Enternasyonal tenis turnuvasını seyredenler arasında buldum, çıkarken sokulup, randevu rica ettim.
— Ah! dedi. Öyle çok işlerim var kİ... Mamallh bu akşam 19 da eve dönmüş olacağım zahmet olmazsa teşrif buyurun...
Tam saat 19 da İdeal tepede idik... Trenden iner inmez Tasladığımız iki bayana, kırallçe-nln evi nerede? diye sorduk. Deniz tarafında, plajdan sonra üçüncü beyaz ev olduğunu öğrenerek bahçeye girdik... Bir 'müddet yürüdük... Bizi bahçe-[ de dolaşan küçük bir kız karı şıladı:
— Buyurun! Buyurun!..
— Kimi aradığımızı biliyor musun?
— Tabii biliyorum. Ablam için geldiniz...
— Sen Kırailçenin kardeşi misin?
— Evet...
— Adın ne?
— Işın...
— Kaç yaşındasın?
— Dokuz...
Bizi doğruca bahçedeki kameriyenin altında oturan annesinin yanına götürdü. Seke seke, zıplaya zıplaya yanımızdan ayrıldı, bahçenin derinliğine doğru koşarak uzaklaştı.
şimdi ana Kırallçe ile karşı karşıyayız... Tanışıp oturduktan sonra:
— Güler hanımla burada saat 19 da buluşmak lçiıı mutabık kalmıştım. Saat 19 u çeyrek geçiyor. Gelmedi mİ?
— Geç kaldı! diye cevap verdi. Merak da ediyorum Ne yapsak acaba?..
Terzi de provayı, hediye vermeği vâdeden mağazaları dolaşmış olması ihtimalini hatırlatarak teskine çalıştım. İnanmış gibi görünüyordu. Fakat evlâtlarına son derece düşkün: bir ana olduğu, içi burkula burkula kızı Güler'l beklediği I her halinden anlaşılıyordu.
— Hiç böyle geç kalmazdı, diyor. Sormayın başımıza bir iştir geldi...
— A!.. Pişman mısınız yoksa!..
— Değiliz anıma oldu bir kere... Kızımın, arkadaşına uymasından başka bir şey değil bu ...
Ankarada Mimar Kemaleddin İlkokulunda öğretmen olduğunu öğrendiğim Kırallçe Güler Arıman’ın annesi bayan Fatma nın son sözii üzerinde biraz durmak ihtiyacını hissetmiş-! tim: ...
— Öyle anlıyorum kİ, dedim, kızınız Güler, annesinin ve babasının rızasını almaksızın bu müsabakaya iştirak etmiş. Nasıl
oldu bu iş?..
Anlattı:
— Zevcim Zeki Anman Ankarada Siyasal Bilgiler okulunda Almanca hocasıdır. Ben de Ankarada öğretmen olduğum İçin Ankarada oturur, yalnız yazları bu evimize geliriz. Bu defa gelişimizde dostlarımızdan birinin kızı. Güler'ln arkadaşı Sevimi de getirdik,,. Bir gün ikisi îstanbula inmişlerdi. Be-yoğlunda Foto Süreyya’nın önünden geçerlerken Sevim:
— Güier! Sen güzel bir kızsın. Gel şurada resmini çektir de Cumhuriyetin Güzellik müsabakasına İştirak et... demiş Güler, bizim rızamız olmadan bu işi yapamıyacağuiı söylemiş İse de arkadaşı kandırmış... Fotoğrafhaneye girerek resmini çektirmiş... '
Akşam üzeri eve döndükleri zaman bize böyle bir iş yaptıklarından bahsetmediler. Fakat Gülerin de. Sevimin de hallerinde bir üzgünlük müşahede ediliyordu. Sordum. -Bir şey yok!» dediler. Bir kaç gün böyle geçti.
— Gazetede resmin intişar . etmesLnden sonra hakikat meydana çıkınca ne oldu?
(Arkası 5 inci sahlfedel
Resmi ve hususi çevrelerden verilen malûmata göre bu yıl hububat mahsulü evvelce tahmin edildiği kadar bol olmıya-caktır. Yapılan yarı resmi tahminlere göre rekolte 1948 yılın-daklnin aynı olacak, yani ancak İç ihtiyaçları karşılayabilecek, ihracata mal ayrıJmıyacaktır,
İstihsal bölgelerinden gelen haberlere göre bu senekl buğdayların hektollktelerl az ve ba-aklarda her ne kadar tane varsa da bunlar cılızdır.
Bu haberler karşısında İlk tepki olarak şehrimizde çuval fiatlerl düşmeğe başlamıştır.
öğretmenlerin sağlık muayenesi
Bir kaç gün evvel Sağlık ve Sosyal Yarım Bakanı. Muallimler Birliğini ziyaret ederek öğretmenlerle görüşmüştü.
Muallimler Birliği mensupları Bakandan şehrimizdeki bütün öğretmenlerin umumi sağlık muayenelerinin yapılmasını İstemişlerdir. Alâkalılar, kalabalık sınıflarda ufak tefek rahatsızlıklara aldırış etmeden sene-lerdenberi vazife gören öğretmenler arasında hasta olanların tesblt edilerek süratle tedavilerine başlanmasının zaruretini belirtmektedirler. Bu hususta Milli Eğitim müdürü İle görüşmeler olmuştur.
Prof. Dr. Tevfik Berkman
Paris ve Londra'da kanser ve radyoloji kongrelerine İştirak etmiş olan porfesör Dr. Tevfik Berkman bu seyahatten avdet etmiştir.
RXQYO
RESMÎ OKULLARA MUADİL ÖZEL
ısesı
Kuruluş tarihi: 1879
I YATILI - YATISIZ - KIZ - EiKEK

Devlet imtihanlarındaki yüksek muvaffakiyeti, öğretim ve eğitimdeki ciddiyeti, disiplini. Bile muhitlerine mahsus itinalı bakımı ile tanınmış olan okulumuzda ANA. İLK, ORTA, LİSE sınıflarına öğrenci kaydına devam edilmektedir.
Çok ehemmiyet verilen yabancı dil öğretimi İlk kısım 3 üncü sınıftan başlar.
fş saati: 9 dan 1? ye kadardır. Tel: 30547.
Nişantaşı Çınar caddesi
Sürpriz Gömlekleri Piyangosu 6 ncı Noter Bay Ha m dİ Selçuk huturunda çekilirken
İSTANBUL RADYOSU
Ğ6I« vo ak w m oroqranu
12.57 Açılış ve programlar 13,00 Haberler
13.15 Dans müzlfl İPLİ
ı:ı,w Sar eserleri ve Oyun havalan 1-1,00 Radyo salon orkestrası konseri 1-1.30 Serbest saat
14.10 Şarkılar. Okuyan; Necdet Cici (CalaUs.- av kaptanı)
15.15 Dans mıiziSJ (Fİ.)
15 15 Türküler. Okuyan; Aziz Şcnseı İS,00 Car. m'IZİSI (P1 >
16.30 Klâsik saz eserleri
16.45 Haftanın programı
17.00 Dan- müziği (P14
17.30 Şarkılar. Okuyan! Cemal Kft-
18.10 Kr.-.np mektupları
10.13 C •rwcr ve arkadaşlarından dans mCIdil.
İH,45 Sat eserleri
lo.M Haberler
18.15 İstanbul hnbertert
10.20 Şarkılar Okuyan Snlme Sinan 20,01 Valslar ve polkalar (Pl.)
26.30 Bağlamayla oyun havalan. Çalanlar: Necati Bajara ve arkadaşları.
M5O Serbe» saat
21.00 Dinleyici İstekleri
Îİ.4& Müzeyyen Sonar Işıldan, tevil-miı şarkılardan mürekkep özel
I program
'32.30 Şehirde bu hafta. Hazırtıyan: Orhan Boran.
22.45 Haberler,
23.00 Dans milrJJI (Pl.)
23.30 Hafir gece müziği (Pl.)
24.00 Programlar ve kapanı».
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akıam orogranu
12.28 Açılış ve program
12.30 M. S ayan
J2.3O KUcük orkestralardan melodiler (Pil
13.00 Haberler
13.15 Klâsik saz eserleri
13.30 Öğle Gazetesi
13.45 Şarkılar, Okuyan: Muzaffer Bir-
li.00 Mtlzlk
14,W D«a havaları fPl.»
14.55 Spor haberleri
10.00 Kavıp mektupları. Hava raporu, Aksum programı ve Kapanış.
10.55 Açılış ve program
17.00 Çocuk saati
10.00 M. S. ayarı
18,00 Dans nıüzlgl İPİ.)
18.30 Şarkılar. Okuyan: Muzaffer tıkar.
19,00 M. S. ayarı Ye habcrltt.
19.15 Tarihten Bir Yaprak
1B.20 Yurttan sesler
19.45 R.ıdyo ilo İngilizce
20,00 Varyete müzikleri (PL)
20.15 Radyo Gazetesi
20.30 Serbes saat
20,39 incesaz (Karcığar faslı)
21.15 Morart - Küçük Bir Geca musikisi (Pl.l
21,35 Opera Aryaları (Pl.)
22.00 Konuşma: (Havacılık haftasıI
'22.18 Şarkılar. Okuyan. Nevin Damlr-döven.
22,4# M. S, ayarı ve Haberi».
23.00 Dansa Davat (Pİ.)
23.30 Program ve Kapnm*.
L
REFHAN BARLO
İle TEVFtK BİLOL Nişanlandılar.
31.8.1950
Yine bütçe mevsimine girdik. Bakanlıklar 1951 yılı bütçelerini hazırlıyorlar, ö-tedenberi bu hazırlıklarla geçen zaman, idare cihazında bîr telâş, endişe devresi teşkil eder. Bütçe hazırhğı-| na daima «tasarruf» naka-I ra tiyle girişilir. Yeni yıl büt-çesindc âzami tasarruf temini için telâşlı bir faaliyet başlar. Bakanlıklarda, ınnum müdürlüklerde bütün teşkilât sıkı bir tetkik süzgecinden ge-irilir. Hangi masraflardan kısmalı, hangi israf deliklerini tıkamak? «Az memur, tok randıman» prensipini tatbik edebilmek için kadroların ne tarafından kırpma h?
Yukarı mamakmlarda bu gayretler devam ederken dairelerde memurların zihinlerine bir endîşe kâbusuLL çöker. Kadroda değişiklik,Q başka vere nakil, tasfiye ih-û_ timallcri birer korkunçCM hayalet halinde gözlerinin»»— önüne dikilir. O
Nihayet bütçe meydana q çıkar. Tasarruf, tasarruf— d ken bir de bakarız kİ P «gelin» hanesi eski seviyede 0 l almış, fakat «gider» hane- > sinin yekûn rakamları ge* Q) çen seneninkinden daha 0 yüksek.
Yeni hükümetin tasarruf-*» vaidlerinin kuvvetine ve ilkE* icraat arasında bazı ısraTO deliklerinin tıkanabilmesine 0 bakılırsa 1951 bütçesinin*^ şimdiye kadar gördükleri- Q mizden başka bir şekilde*^ karşımıza çıkacağı anlasılı-s-r yor. Fakat bu seferki hazır-1 lık devresinde memurların zihinlerine çöken endişe kâbusunun baskısı günden güne artıyor. Bütçe ile meşgul olanların lâf arasında «Memurdan tasarruf» kelimelerini sık sık tekrarlamalar! istikrarsızlık havasını ağırlaştırıyor.
Hükümet ricali, devlet daire ve müesseselerinde esaslı ıslahat ve icabına göre ban büroların lâğvi, bazılarının birleştirilmesi suretiyle şekil değişiklikleri yapılarak asgari kadro prensipinin tatbikine çalışılacağını söylüyorlar. Yeni bütçe tasarılarının hazırlanmasında bu cihetler elbette nazarı dikkate alınacaktır.
Tasavvurlar güzel amma, ıslahat ancak derin vukufa, esaslı tecrübeye istinat ederse müspet netice verebilir. Yeni hükümet henüs pek genç. İktidar tebedıliilü-nün tabii icabı olarak idare mekanizmasının yukarı kademelerinde bir çok değişiklikler yapılmıştır. Bu vaziyette teşkilâtın iç yüzüne nüfuz etmek kolay değildir. Islahata girişirken, ileride vukuu muhtemel ufak tefek hataların dahi ehemmiyetle göz önünde bulundurulması lâzımdır. Aksi takdirde, muvaffakiyete doğru atılan adımlar sürçer, tashihi müşkül yanlışlıklara düşülebilir, dönüş güç olur.
Günler geçtikçe hükümetin omuzundaki ağır yükün tazyiki artıyor. Bütün ümidimiz. genç bünyesinin kuvvetiyle zorlukları yenip hedefe süratle ulaşmasıııdadır. Allah muvaffakiyet ihsan eylesin.
Cemal REFİK
FEVKALÂDE ÇEKİLİŞE İŞTİRAK İÇİN
I SATILIK ECZAHANE R
İstanbul'un en iyi bir yerinde meşhur bir eczûhane satılıktır. Müracaat: Cumartesi, Pazardan başka hergün saat 15-18 arası.
Tel: 68090
Sfihlte 4
AKSAM
2 Eylül 1950
Avrupayı tehdit eden tehlike
Paul Boncour Kore harbinden ders alınmasını istiyor
Yaran: Eski Fransız Başbakanı J. Paul - Runcaur
Hlndlçlnldekl zaruretlerini ve Kore meselesinde nıllletlerara-eı vecibelerini aynı zamanda karşılamak için jucgör Fransa, insan ve malzeme bakımından, çok fakirmiş. Binaenaleyh, sembolik mahiyette bir tek avizo gemisi göndermekle İktifa edecektir.
Pekâlâ... Fakat, hiç olmansa. askeri harekâtı lakibelmek maksadile bir kaç tecrübeli subayı Kore’ye gönderemez mİ?
1938 de, Dışişleri Bakanı İken. Madrid askeri ataşemizle görüşmüştüm. Aramızda cereyan eden bu konuşma hâlâ hatır undadır. İspanya dahili harbi esnasında, Alman uçaklarının yaptıkları bütün manevraları muhatabım büyük bir sarahat ve katiyetle bana tasvir etmişti. Eğer bu dersten istifade etmeği bilmiş olsaydık, 1940 tarihinde Alman taarruzu karşısında o kadar gafil avlanmaydık.
Askeri mütehassıslannusfdan Nr kaçını derhal Kore'ye gönderelim ve İliç olmazsa, bu det& dersten İstifade etmeği bilelim.
Evvelâ, hava kuvvetlerinin her şeye kifayet ettikleri fikrini tashih etmek lcabeder. A-tom bombası hariç, sırf hava kuvvetlerlle zaferi elde etmek mümkün değildir.
Gerçi, hava şartlanın, üs fıkdanım. hareket noktalarının uzaklığım İleri sürenler vardır. Lâkin, müstakbel bir harbin patlayacağı meçhul noktada aym müşkülâta maruz kalın-mıyacağını kim temin edebilir?
Yine, kızıl Kore'lilerin kuvvetlerini dağıtma tablyestaden, çete harbinin hususiyetlerinden bahsedenler vardır. Lâkin daha mühim orduların bu ta-küyeden Uham almayacak) an ne malûm?
1940 harbi 1914 harbinin devamlı cephelerini tarihe karıştırdı. Gelecek harbin 1940 savaşının kütle halinde asker toplulukların] tasfiye edip, onlara geniş bir sahada dağıtılmış ve uçakların darbelerine hedef teşkil etmeyen küçük asker gruplarım ikame etmeyeceğini kim İddia edebilir?
Muharebe meydanlarının kıralı denilen piyade kuvveti değerini, mihaniki esllhaya ve insanların İmhası için İcat e-dilrnlş bütün madeni vesaiti harblyeye taraftar olanların zannettikleri kadar kaybetmemiştir. Makinenin insan köksün ün yerini tutamadığını Kore savaşları İspat etmektedir
Son harbde Amerikalılar pek haklı olarak askerlerinin kanlarını tasarruf etmişlerdir. Ancak, bu muntazam ve İhtiyatlı İlerleyiş ve zayiatta yapılan bu tasarruf Rusyada hırpalanmış ve duçar olduğu hezlmeUer yüzünden maneviyatı bozulmuş ve cesareti kirilmiş bir Alman ordusuna karşı İcra edilmiştir.
Aynı muvaffakiyetlerin kızgın bir ideolojiden ilham ala-
rak hissiyatı kabarmış ve vahşi bir cesaretle savaşan yeni ordulara karşı ihraz edilmesi mümkün müdür?
Şayet diğer âmiller zuhur etmezse vc zannettiğim veçhile, Rusya İle Çin harbe katılmayarak, yalnız bazı malzeme ve mahdut miktarda askeri yardımla likLlfa ederlerse, nihayet Amerikalılar sonsuz memba lar ı ve harbi kazanmak hususunda kati emel ve azimleri sayesinde, muvaffak olacaklardır. Maamaflh, bidayette duçar oldukları muvaffakı-yetsizllklerden onların ve bahusus blzlerln ders alması iktiza eder. Zira. Kore’nin bu kadar süratle İstilâsı hepimiz için bir İbret levhası olmalıdır.
iki sene evvel, Parlâmentoda iradettlğim son nutuk esnasında, haklı olarak Rus ordusunun kuvvetini ve teşkil ettiği tehlikeyi tebarüz ettlımiş-Lim. Bazı ahmaklar benim bolşevtame İntisap ettiğimi zannetmişlerdi,
1870 felaketi arifesinde, albay Stofîel Fransamn nazarı dikkatini Alman ordusunun kuvveti üzerin» çekmeğe gayret etmiş ve «İşte karşı koymak mecburiyetinde kalacağımız müthiş ordu* demek istemişti.
Ümit edelim kİ Rus ordusuna karşı koymak mecburiyetinde bir gün bulunmıyalım, Lâkin, askeri sistemimizin teşevvüşü içinde, bu ordudan örnek alarak, her ihtimale karşı hazırlanalım ve aynı taassup ve şevkle silâhlanalım.
Zafer bayramı tebrikleri
Ankara 1 (AA) — 30 Ağustos Zafer bayramı münasebetiyle Cumhurbaşkanı Celâl Bayar İle Genelkurmay Başkanı orgeneral Nuri Yamut arasında şu telgraflar teati edilmiştir.
Sayın Celâl Bayar Cumhurbaşkanı
Akhisar
Türk silâhlı kuvvetleri mensuplan adına 30 Ağustos Zafer bayramı tebriklerimizi ve tâzim-lerlmlzi arzederlm.
Genelkurmay Başkanı 1 orgeneral Nuri Yamut
Sayın orgeneral Nuri Yamut Genelkurmay Başkanı
Ankara
30 Ağustos Zafer bayramımız münasebetiyle Türk silâhlı kuvvetleri adına çektiğiniz teli hürmetle aldım. Tarihe eşsiz zaferler maletmeyl an‘an e haline getirmiş olan Ttirk silâhlı kuvvetlerimize tebriklerimle beraber teşekkürlerimi bildirmenizi rica ederim.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar
MMERIm idi A ftEi
BeyoŞtu Hnlkovlndon. NlSnn, dü-4 Un ve «Cinnet dUgUnU 01 bl aUc toplulukları İçin halkımıza yardım olmak üzere galonlarımız ubnlo •dilmektedir. Arzu edenler h«r «tin Ev BUro-zunn mUraceat edebilirler.
BEYAZLI KADIN
Aşk ve macera romanı
Yaran: W. ff. CoUlnn Tercüme eden: (Vâ-NÛ>
Tpfrilr. NO. 34 ■
— Eğer yanılmıyorsam, mektubunuzda yazdığıma esaslar üzerinde ısrardasınız?
— Evet, rica ederim. Nihayet anlaşabildik. Biraz daha oturunuz talerseniz
Cevap vermeksizin kapıya doğru yürüdüm. Çıkmadan önce geriye döndüm,
— Her ne gibi bir vaziyet o-loraa, sizi vaziyetten evvelce haberdar ettiğimi hatırlayın.
B. Falrlle. İçeriye giren uşağa dedi kİ:
— Louta! Bayı aşağıya götürün, Kendisine :y| bir öğle yemeği İkram edilsin.
Daha fazla bir sözü ağzımdan kaçırmamak İçin kt-üdinil zor ■aptetUm ilk trenle Londraya döndüm Ertesi cuma günü kontratı gönderdim Bu Kontrat MucibnLce. bayıın Falrlle, vari-
Eski insanlar banyonun ne olduğunu bilmezlerdi
Amerikada ilk banyo 1842 senesinde yapıldı ve düşmanlıkla karşılandı
Modem bir banyo
Banyo etmekliğin yemek ve içmek gibi bir İhtiyaç olduğunu yaşayışlarında lüzumsuz ve fü-zûll hareketler bulunmayan, hayvanların hayatını tetkik ettiğimiz zaman anlarız. Serçeden tutunuz da kaz, geyik ve fil kadar bir çok hayvanların zaman zaman yıkanma için büyük bir İhtiyaç duymakla olduklarını görürüz. İnsanın da henüz tabii bir hayat geçirmekte olduğu ilk çağlarda daima su kenarlarında yaşamış olduğunu tarih bize göstermektedir, İptidai insanuı dalma su kenarlarını takip etmesi sade içme suyu ihtiyacını karşılamak için olmayıp bu hususta yıkanmanı r da rol oynadığı muhakkaktır.
İnsanlar medenileşmeğe başladıkları zaman bu şevki tabiilerini İhmal etmemişlerdi. Yunanlılar ve Romalıların hayatında yıkanmanın oynadığı fevkalâde ehemmiyetli rolü malû-mumuzdur. Bu İhtiyaç tatmin edilirken ne kadar lökse kaçılmış olduğunu Sezarlann çok ihtişamlı hamamları bize göstermekte olduğu gibi hafriyatta meydana çıkan eserlerden alelftde Roma hemşehrisinin de bu sıhhat amilinin ehemmiyetini takdir etmiş olduğunu anlamaktayız. Oerek Italyada gerek Roma İmparatorluğunun hâkimiyeti altında . bulunmuş olan vilâyetlerde yapılan hafriyatta meydana çıkarılan meskenlerde hamam kısmının evin müştemilâtı meyaıunda ehemmiyetli bir mevki İşgal etmekte olduğu görülmektedir. Roma-dan çok uzaklarda kenar memleketlerde orman içlerinde konak kurmuş olan Romalı LeJ-yoncrlerln böyle yerlerde bile, sıcak su İle yıkanılabllir ha-' marnlar yapmış olmaları kadim çağ İnsanlarının yıkanmağa no derece mühim bir ihtiyaç na-' zarlle bakmış olduklarını bize arı tatmaktadır.
Orta çağda AvrupalIlar medeniyetlerini geliştirmek için bir çok sahalarda Romanın tesiri altında kaldıkları halde yıkanma ve sıhhat koruma me-, selelerinden Roma medeniye-1 tinden İbret ve örnek almamış-
sine servet bırakmak bakından bllriU mahrum edilmiş bulunuyordu.
Düşündüm kİ. esasen bunu ben şayet yapmasaydım. yerime başka bir avukat çıkıp bunu yapacak değil miydi?
Benim bu hikâyede oynadığım i ol. şimdi nihayete ermiştir. Laura Falrllle. maalesef, benim istediğim şekilde bir kontratla evlencmiyecekUr.
Üçüncü kısım
HAYAN HAI.COMBE'UN
HATIRAT DEFTERİNDEN
1
LLmmeridge, 8 kasım
Bay Gilmore bu sabah bizden | ayrıldı, gitti. Laura He konuşuşu, şüphesiz ki, onu, tasavvur ettl-ğiclen pek fazla müteessir etmiş olocakLir Kardeşimin haliyle benim halimin kendisinde bazı
P.T.T. Bahisleri:
Telflralçı Mustafa El.
P.T.T. yüksek mektebi mezun farından Baha Gökoğlu’-nun Mustafa Efendi ve Türk telgrafçılık tarihi hakkın-dahi enteresan araştırmaları — İstanbul P.T.T. tiler cemiyetinin isabetli bir kadirşinaslık hareketi
— 3 —
Yazan: Hüsnü Sadık DURUK AL
lardır. Orta çağ şövalye ve saz şairlerinin romantik hayatlarını tetkik ederken bu adamların hayatlarında bir defa olsun yıkanmamış olduklarını öğrenerek hayret İçinde kalırız. Gerek Müslümanlık gerek diğer bazı dinler yıkanma ve temizliği dinin esası ve şartları me-yanına ithal ederek pisliğe karşı mücadele ettikleri halde Hıristiyanlık kilisesinin sudan korkan orta çağ insanlarının haleti ruhlyeslnl okşayarak temizliğe ve beden taharetine karşı hasmane bir vaziyet almış olması şayanı hayrettir. Kilise tarihini tetkik ettiğimiz zaman temizliğe mucip günah bir lüks damgası vuran Hıristiyanlık kilisesinde sıkça yıkandıklarından dolayı bazı keşiş ve rahibelerin cezaya çarptırılmış ve yedi sene ve daha fazla yıkanmayan ve saçlarını taramıyan sofuların da takdir ve taltif edilmiş olduklarına tesadüf ederiz. Orta çağ Hlrlstl-yanının temizlik ve sudan kork [ması yüzünden zaman zaman zuhur eden bulaşıcı hastalıklar çok korkunç tahribat yapmışlardır.
HlnriIslanın hakim din kurucuları çok eski tarihlerde beden temizliğinin önemini takdir ettiklerinden mukaddes (Ganjı nehrinde yıkanmağı Hint dininin İbadetleri meva-mna ithal etmişlerdi. Uzak Doğunun en temiz milleti olan Japonlar da yıkanmanın sıhhat koruma bakımından olan ehemmiyetini bildiklerinden eski zamanlardan beri bol bol yıkanırlar. Çinliler yıkanmağa pek o kadar rağbet göstermezler ve makamı mazerette o yabancılar sıkça yıkanırlar. Çünkü onlar bize nazaran pistirler.» derler.
Zamanımızda yıkanma İnsanın itiyattan arasında yer almıştır. Bugünün insanlığının havsalası daha evvelki zamanlarda yıkanılmadan nasıl yaşanabildiğin! zor kabul etmektedir. Amerikada banyo tesisata mevcut ohmyan ne otel, ne de ev vardır. Amerikada bugün İnsan banyo He beraber doğar gibi bir zihniyet hâkim İse de banyo meselesi Amerikada da bundan bir asır evvel hiç de
şüpheler uyandırmış olmasından korkuyorum. Belki de hakikat! az çok kavramıştır.
Ne bedbaht bîr tesadüf, nc bedbah bir bağlanış İmiş onunkisi! Bu derece ciddi bağlarla bir kalb rabıtası olabileceğine lbtlnaal vermezdim. Ben, yalnız, resim hocamız Ha rlr içlin nezaketi. nezahett, samimiyeti ile kardeşim üzerinde müsait bir tesir bıraktığını zannetmiştim. Halbuki yanılmışım.
Bu sabah, odasına çıktığım zaman, onu, bir aşağı, bir yukarı dolaşır buldum. Ağzımı açmağa vakit kalmadan, kardeşim boynuma atıldı.
— Seni ne kadar görmek İsterdim, ablacığım! — dedi, —I Gel. yanıma otur, ben artık bu. İşe tahammül edemiyorum. Bir nihayet vermeli.
Yüzü, alı alına, moru moruna İdi! Bu sözleri söylerken, sesi titriyordu. Oturduğu koltuğun yanında duran masanın üzerindeki küçük meş'unı albümün kabını parmaktarlyle okşuyor...
Usulle kalktım Albümü aldım Göremlyecegl bir tarara götürdüm
— Ne yapmak listeci i ğin i bana ,
bugünkü şeklide değildi, Ame-rlkada İlk banyo 1842 senesinde yapılmıştır. Clnclnnatl şehrinde yapılmış olan bu küçücük banyoya karşı her taraftan düşmanlık hisleri İzhar o-lunmuş ve bu kadar lüks bir eşyanın Amerika gibi demokrat bir memlekete yakışmayacağı belirtilmişti. Virglnla eyaleti 1850 de yaptığı bir kanunda bütün banyoları eğir bir resme tâbi tutmuştu. Boston eyaletinde bir banyo yapılabilmek İçin bir hekimden rapor istihsali mecburiyeti vardı.
Çeviren: B. AKSEL
Mevlût
Zeki Ulupınar'ın eşi, Suzan Santur ve Nuran Ulupınar'ın anneleri:
LEMAN ULUPİNAR'ın
ölümünün senesine İsabet eden 3 Eylül 1950 pazar günü Şişil camiinde öğle namazını müteakip okunacak Mevlüduna, merhumeyi sevenlerin ve arzu eden dindaşların teşrifleri rica olunur.
Eşi: Zeki Ulupınar Kızlan Suzan Santur ve Nuran t’lupınar
rOrtlv» Ccncbl
Sen el IS ÎMC mini? S4W Kuru?
4 «ylık 1500 » &0C »
Ş aylık «W • 100* •
l aylak W0 ■ -
» Adres tebdili l«U> eU> «urujlua pul ganaeriimelidir ak® ukdir-nr adre* »eriştirilmez
Telftfonlnrımı» Baçmuhnrru Z05SS
Yazı «len ZOT45 - İrilire İ06U1 Muaflı tfHin
Zilkade İS — Hub 120
tnuak Gft Ööl» lirindi AZ
E. 8.59 10.42 5.3(1 0.11 12,00 1.3»
V. 4,42 6.25 13.14 10.M 10,42 21,17
idnrehane: tıtubul Habıllı civarı
Cemal Nadir tokagı No 13
Memleketimizde P. T. T servislerinin halkın haberleşme ihtiyaçlarını karşılayacak muntazam bir şekle sokulmasını temin maksadiyle lüzumlu teknik ve İdari eleman lan yetiştirmek üzere Meşrutiyet devrinin İlk senelerinde İstanbulda bir P. T. T. yüksek meslek mektebi açılmıştı. Bu mektebin açılması hususunda çok değerli muhterem hocamız Mehmet Emin Kal-muk’un mühim rolü olduğunu burada kaydetmeği bir kadirşinaslık borcu sayarız. Mezkûr mektepten mezun olanların bir kısmı bu günkü P. T. T. gene) idaresinin İhtisas şubelerinde i mühim mevkiler işgal etmekte olup mesleki bilgilerinden ve tecrübelerinden istifade edilmektedir.
Mustafa efendi ve Türk telgrafçılık tarihi hakkındakl a-raştımalanndan bu yazıda bahsettiğimiz Baha Oökoğlu da P. T. T. İhtisas mektebini bitirenler arasındadır. Fen kaleminden başlamak suretiyle atıldığı memuriyet hayatını tstan-bulda ve Ankarada idarenin aktif servislerinin muhtelif kısımlarında geçIrmLştlr.
Baha Oökoğlu P. T, T. mesleğine karşı olan derin sevgisi ve sarsılmaz bağlılığı dolayısiyle memuriyet hayatına atılır, atılmaz telgrafçılık tarihini ilklendiren araştırmalarda bulunmağı İhmal etmemiş ve bu husustaki sürekli çalışmalarından enteresan neticeler elde edilmesi de gecikmemiştir.
Bu cümleden olmak üzere 1933 te yayınlanan «Telgrafçılıkta ana dilimiz ve Mustafa efendi» adındaki birinci kitabında söze başlarken bu mesleğe karşı duyduğum alâka kalbimin çarpıntısı gibidir. Bu bağ. mektepten çıktım çıkalı beni telgrafçılık tarihi hakkında tetkik merakına şürekiedl diyor.
P, T. T. mesleğinin gönüllü kahramanlarından biri olan bu müteşebbis ve genç telgrafçının 1935 te yazdığı (Batı ve Doğuda telgrafçılık nasıl doğdu?) başlıklı İkinci «tabında da P. T. T. mesleğine karşı çözülmez bağlılığını şöyle İfade ediyor: Bir milletin Kurtuluş Savaşında telgrafçılığın ne değerli bir rolü olduğunu Atatürk de büyük nutkunda bize ve dünyaya öğretmiş bulunuyor. Bunun için ben. milli tarihimizin eksik olan telgrafçılık tarihini yazmağı bir vazife saymaktayım diyor. Aynı zamanda, bu iki kitaptan sonra, OsmanlI İmparatorluğu ve Cumhuriyet devri telgrafçılık tarihi hakkında üç ve dördüncü kitaplarının da yayınlanacağını müjdeliyor.
Fakat ne yazık ki. zavallı Baha Gökoğlu bLr kaç sene evvel tutulduğu hastalıktan kurtuja-mıyarak pek genç yaşında hayata ebediyen gözlerini yummuş bulunuyor. Tamtakır denilecek kadar boş bulunan P. T, T. meslek kütüphanemize kıymetli eserler hediye edeceğini bizlere
müjdelemiş olan bu genç ve değerli Türk telgrafçısının vakitsiz ölümü hiç şüphe yok M. meslektaştan arasında unutulmaz derin bir teessür yaratmıştır.
Merhum Bahanın telgTaf ve telefon İşletme dersi notlan da dahil olmak üzere, muhtelif kaynaklardan topladığı malûmattan faydalanarak yazdığını biraz evvel söylediğimiz birinci .kitabında Türk telgrafçı-lanmn piri ve üstadı olan Mustafa efendinin resmi ve husus! hayatı izah edilmiştir. Bu şebekle, Türkçe muhabere usulünün kurucusu olan bu zatın meslek bayatı hakkında daha fazla eöz söylemeğe lüzum görmüyoruz. Bununla beraber, Mustafa efendinin memuriyet hayatının SlcUİl Osmanı'de (sahlfe 4891 tasaca anlatılmış olduğunu burada kaydetmeği münasip bulmaktayız. Türk telgrafçılığının kurulmasındaki mühim rolden hiçbahsetmiyen Sicilli Osman! kendisinin lisana âşinâ ve dirayetli olduğuna işaretle İktifa etmekte ve vefat tarihinin 18 recep 1313 olarak göstermektedir.
Baha Gökoğlu kitabında da kayıt ve tasrih ettiği gibi Mer-kezefendi kabrısanında metfun bulunduğu tesbiı edilmiş otan telgrafçı Mustafa efendinin fotoğrafı tarafımızdan da araştırılmış ise de elde edilmesi maalesef kabil olamamıştır
Büyük pederleri Muştala efendi hakkındakl hâtıra deflerini genç meslektaşımıza tevdi etmek suretiyle telgraf tarihinin karanlık kalmış noktalarından bir çoğunu aydınlatmak imkanını verdiklerinden dolayı torunları sayın bay Vehaba biz de teşekkür etmeği bir meslek borcu sayarız.
Musatofa efendinin cliirr torunları Milli Eğitini Bunan lığı müsteşarı sayın bay Beum'dtn büyiik pederlerinin meslek hayatı hakkında henüz yayınlanmamış diğer vesikalar mevcut İse iade edilmek özere e erek bu vesikaların, gerek keza mevcudu varsa, bir fotoğrafım :ara-fımıza lütfen göndenn/erini rica ederiz.
İstanbul P. T. T. -çiler cemiyetinin kadirşinaslığı
Geçenlerde gazetelerde İstanbul P. T. T. eller cınetvclinin ilik Türkçe telgrafı yazan Mustafa efendi için Dİr anma töreni tertip etmek üzere faaliyete geçtiğine dair bir havadis vardı. Son günlerde Akşam saatleriyle neşredilen yazılarımızla telgraf muhaberesinin Türkçe yapılmasını sağlamak hususunda giriştiği çetin mücadelelerinden ve Edlmeden îstanbula yazdığı ilk ; Türkçe telgrafın mündereca-tandan bahsettiğimiz bu Düyûte Türk telgrafçısı için mezkûr cemiyetin gösterdiği kndirsinarit
(Arkası 7 nci sanifede)

sâkin bir şekilde söyle, kardeşim. Bay Gllmore seninle konuştu ınu? — dedim.
Başını salladı:
— Bu meseleye dair bir şey konuşmadı. Avukatımız bana karşı çok hayırhah davrandı, ablacığım. Fakat. İkimizin de selâmeti namına şu işe bir son vermek zorundayım.
— Laura’cığım! Kendi kararınla, kendi bildiğin gibi hareket etmek cesaretini buluyorsun demek?
Yine yerinden fırladı. Kollarını boynuma doladı. Başı, omuzuma düştü. Bakışları, babamın resmi üzerinde uzun u-zun durdu.
— Hayır, abla, hayır! Verdiğim sözü asla geri alamıyaca-ğım. Çünkü teşebbüs edeceğim şekillerden her hangi biri, benim İçin felâket olacaktır. Bâri ben, verdiğim sözü geri almak suretiyle bu felâketin üzerine bir de utanç katmıyayım.
— öyleyse niyetin?
— Slr Percival’e bütün hakikati anlatacağım. Bj vaziyete göre, şayet kendi isterse bana hürriyetimi iade etsin. Ben talip olmıyâcagım Nişanı o ken-
diliğinden bozsun.
— «Bütün hakikat! anlatacağımın derken kandın nedir? «Bütün hakikate nedir? Sen bu izdivaca istemeye istemeye rnzı olduğunu söylersen, maksat İçin kâfi gelmlyecek mİ?
— O kadarla sözü kessem, babamın arzusuna muhalefet etmiş olurum. Bu do, mukaddesatı çiğnememekle eştir. Ben. sözümü tutmak niyetindeyim. Fakat kalbimde başka bir hta gittikçe büyüyüp duruyor, abla.
— Laura! —diye haykırdım.— Böyle bir İtirafta bulunmak derecesinde küçülmeni görmek istemiyorum.
— Daha bile aşağılara İnerdim; şayet böyle bir hakikati müstakbel kocamdan saklasay-dım.
— Fakat onun bunu bilmeğe hiç hakkı yoktur.
— Yanlış, ablacığım, yanlış! Ben kimseyi aldatmak hakkım haiz değilim. Bilhassa kocam olacak bir İnsanı. Ben, beni o derece seviyorsun kİ. güzelini; kendinin de müşkül durumda kabaydın yapacağın İşlerden beni müstesna tutmak istiyorsun.
Hayatımızda İlk defa olarak roller tersine dönmüştü: O kati kararlıydı, ben mütereddittim.
Bu sâkin, saf. tertemiz kardeşi şöyle bir, uzun uzun süzdüm: İtirazlarım dudaklarımda söndü.
— Bana darılma, ablacığım. — diye, yüzüme mahzun mahzun baktı.
Onu, göğsüme bastırdım.
— Gûnlerdenberi bu bahsi hep düşünüyor, üzülüyorum. Cür’et ve caseret gösterebileceğimden eminim; zira vicdanını bana hak veriyor. Nişanlımla yarın konuşacağım. Fakat yüreğin rahat etsin, abla, seni u-tandıracak bir şey söylemlye-ceğim. Ah, bir kere söylesem, kalbım rahaihyacak. Sözümü dinledikten sonra. Lord, kararım verecektir.
Akşam yemeğinden sonra, Laura, nişalısma karşı her seferinden daha tabi! davrandi-Sonra, piyano başına geçti. Modern müzik çaldı. Zira Harto-righfin bizden gitmesini mü-Umkıb Mozart'ın eserlerine hiç el sürmüyordu.
Bir Percival’e: «Allah rahatlık versin!» dedikten sonra, ertesi
sabah kendtalyl.* konuşmak arzusunu bildirdi Bu sözler üzerine. Lord’nn rengi atlı Benimle e! sıkıştığı sırada parmak ları titriyordu.
Uyumadan önce, muindim, Laura'run odasına girmek, ona bakmaktır. Çacuklarm en sevdikleri oyuncaklar olur ya; ben de mahut albümü, kardeşim İn yastığının üstüne koyduğunu gördüm ve başımla işaret eltim.
— Bana bu albümü bu gecelik olsun bırak! — dedi. — Çünkü yarınki gün benim içlıı çok vahim bir gün olacak. Kendisin-dejj ebediyen ayrılacağım.
9 Kasım
Ressam Hartrlcht'len aklığım mektup, cesaretimi hiç de arttırmadı. Ben kendisine. Slr Per-cival'den gelen cevabı yazmıştım. O da. bana, tasa ve acı bir bir ifadeyle, bu mevzulara karışmak hakkını kendinde bulmadığını yazıyordu. Sonra kendinden bahsetmekteydi: Eski işleriyle beyhude yere uğraşmağa çalışmış; fakat muvaffak olamıyormuş. Avrupadan uzak bir yerde bir vazifeye tâyin e-dilmek İstiyormuş. Şayet böyle (Arkası var)
Dostum Ludtvlk anlatıyordu;
— Her şehrin kendine malı-■ils aşklar, kendine mahsus maceralara, kendine mahsus dramları vardır.
Evvelâ memleketim. Veuadik-ten size bahsedersem ,banl mazur görünüşe. Fakat siz de tasdik edersiniz kİ. Venedik cebrinden cereyan eden, dünyanın başta bir yerinde vuku bulmuyor.
inerden heykelini yapmasını ta IsbettL
Heykeltıraş sevgilisinin bu talebine;
— Sanatım böyle bir eseri yaratmağa yetmez. Fakat bundan daha iyisini yapacağım. Tabiatı kopye edeceğim.
— Bunu nasıl yapara kainiz?
____ Maruf insanlar öldükleri zaman çehrelerinin alçıdan ölüm maskelerini yaparlar. 81-
zln için de aynı şeyi yapacağım. Çehrenizin kalıbını alacağım Fakat yüzünüzün kalıbını almakla iktifa etmlyerek vücudunun alçıdan kalıbını da alacağım. Acaba bu İşe ne zaman başlıyablllriz şekerim?
— Ne zaman istersen?
— O halde yarından tezi yok. Ertesi sabah heykeltıraş, sevgisinin kollarının kalıbını al-| maki a işe başladı. Sonra ayak-
Slze anlatacağım macerada ne gondollardan ne de mehtapta büyük kana! altında cereyan eden gere seyranlarından bah-setmiyeçeğfcn.
Fakat dünyada biç bir macera yoktur K, bunun kadar gerçek ve hakîkî olsun. Ona bu ger çektiği, bu hakikî damgayı vuran şey nedir diye sorarsanız, tahramanlaırm ruhudur cevabını v ereceğim.
Masal dilile size anlatayım: larınm, baldırlarının ve göğsil-Evvel zaman içinde kalbur sa- nün kalıbını almağa başladı, man İçinde, takriben on beş, “ " ’ '
yirmi yıl evvel meşhur bir heykeltıraş ile hakikaten asilzade bir kadın ebedi ve derin bir aşk la se-: işmişler dİ.
Heyse’.ttraşm adı Gulnto A-sflzade kadın da kontes Boian-da idî.
Arkadaşım m sözünü:
— Heykeltıraş Guintonun Ölmez eserlerinden bazılarını hayranlıkla gördüm diyerek ttm:
— Acaba Gûliü kaduı kelini de gördünüz mü? sordu.
— Zannedersem en büyük ve en kıymetli eseri de o heykeldir. cevabını verdim.
— Hakkınız var dostum! O, hayat ve aşkının eseridir, heykelin temsil etliği kadın kontes Kolandadır Heykeltıraş, bu eserine. Venedikli kadın için aşk I-le dolup taşmış olan bütün ruhunu döktü Kontes, harlkulâ- i ne kadar çok sevdiğini gösteride bir kadındı. Vücudu Venüs yordu.
heykeli eibl mütenasip bir vü-1 Seven bir kadın için aşkına ’uttu. saffet ve güzellik timsali aV™ şiddetle ve hararetle mu-bir cehrenf vardı. I kabele edildiğini görmek kadar
Kocasını, eritenden kaybetme b,ıyuk saadet °,ama*- Ro’andö nin asilzade kadın İçin İyi mi bu saadetl doya doy* ud‘-veya fena mı olduğunu bllml- t u t ,
Şayanı ehemmiyet olan bir el het de kontesin heykeltıraşla münasebetini sağlamaya lüzum görmemesi İdi.
Muaşakaları on yıldan fazla devam ediyordu. Niçin evlenmediklerini bana soracaksınız. Sebebini bilmiyorum. Fakat İnsanın bunu anlaması güç bir şey olmasa gerek.
Kolanda ile Gulnto gibi çıldırasıya sevişen tk! âşık İçin İzdivaç aşkları İçin bir tehlike teş ki) ediyordu
Çünkü aşkları geniş ve sakin izdivaç hayatı kinde kösteklenerek ve yavaş yavaş sönecekti.
Halbuki sevgilerinin kayıtsız ve serâzad olmasını isliyorlar ve ancak bu sayede hiç bir zaman ihtiyarlamıyacağmı dalma zln-| de katacağını ve aynı hararet-' rek: le devam edeceğini sanıyorlardı.
•Güllü kadın heykeli, unut- ______________ ___________ ________________ __,o>.....
mannş Ro-ıa heykeltıraşlık ser-( morunu avuçlarken, gene kon- günün birinde yıpranışını giiz-_j • lllıaucı,vı; perinin önünde teşhir etmek ve
| Çehrene istediğin İfadeyi ver-' sanatkâr ellerinden çıkmış bu müddet geç- mek kin bir dakika vaktin var.' har Uçul âde eserle porsuk ve llı-
T
kes-
hey-dlye
Şimdi sıra başının kalıbını almağa gelmişti.
Fakat Oulnto, buna başlamaz . dan evvel kontesin kalıplara alçı dökerek bunları birleştirerek vücudunu tecessüm ettirmeğe sonra yüzünün kalıbını I-lâve etmeğe kadar verdi. Sonra sevgilisinin vücut heykeline kendi usul ve metodu mucibince tabii rengini verecekti.
Bu çalışmalar, uzun günler devam etti. Sanatkâr sabahtan akşama kadar kan ter içinde bu İşle meşgul oluyor, eserinin gün geçtikçe, bütün haşmet ve gü-zelUğile candanlığını görerek seviniyordu.
Güzel kontesin de sevinç ve saadeti sevgilisinin kin den hiç a-şağı kalmıyordu.
Çünkü heykeltıraşın bu eseri yaratmak İçin bıkmadan ve usanmadan seve seve sarfettl-ği emek ve gayretler, kendisini
1
çin gözlerini kapıyacaksın. Ağzını yan açık bırakabilirsin dedi.
Aradan bir dakika geçtikten sonra sevgilisine baktı. Kontesin mesut ve bahtiyar kendisine gülümsediğini gördükten sonra avuçları içinde tuttuğu al çı çamurunu, bu emsalsiz çehrenin kalıbını almak İçin yüzüne sıvamağa başladı. Kalıpta bıraktığı iki delik tam burun, deliklerine İntibak ediyordu.' Binaenaleyh endişe ve telâş etmeğe hiç bir sebep yoktu. 1
Fakat İki üç dakika sonra ku- , Fakat son demlerinin yaklaştı-rumuş olan alçı kalıbını çekip • kaldırdığı 2aman kontesin çehresinin soğumuş ve ölüm sarısı rengini almış olduğunu dehşetle gördü.
— Rol and o. sevgilim gözlerini açsana... diye bağırdı. Fakat bu feryadaıa hiç bir cevap alamadı. Demek sevgilisi ölmüş, ebediyen onu kaybetmişti.
Fakat farkına varmadan na-' sil ölmüştü? Hâdise kendisine gayri kabili kah görünüyordu. Heykeltıraş ne yapacağını şaşırmış İken yanındaki masanın üzerinde duran bir mektuba gözleri ilişti. Zarfın üzerine bir göz atar almaz, kontesin el yazısını derhal tanıdı.
Mektup kendisine hitaben yazılmış İdi. Gulnto elleri tüyerek mektubu açıp şu satırları okudu:
«Sevgili Gulnto, beni önünde ölü gördüğün zaman yeis ve ıstırabını gözlerimin önüne getl-
kayeseye sevketmek hakkını ha iz değilim. Bıi sebepten dolayı, daha genç ve terütaze hayatıma son vermeği tercih ettim.
Sana îstemlyerek tattırdığım bu büyilk acıdan, dolayı beni affet. Aklım, fikrim sende hayata gözlerimi yumuyorum.»
Dostum Ludvîk sözlerini şöyle bitirdi:
— işte bu emsalsiz aşk macerası bu şekilde bitti. Heykel Gulln tonun atölyesinde remele r-oe kaldı ve heykeltıraş, bir gün bile onu yanından ayırmadı.
ğını hissettiği başkalarının ellerine geçmemesi için bu şah eseri kırıp parçaladı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
İzmir fuar radyosu
Verici istasyon tam takatla çalışmaya başlıyor
İzmir 30 — Fuarın açılmasına tekaüdüm eden günlerde ve meydana geLlrllen İzmir kısa dalga radyo istasyonu halen 48 metre üzerinden neşriyat yapmakladır. Son günlerde neşriyatın eskisine nispetle daha net ve düzgiln oluşu nazar; İtibara alınarak bu dalga uzunluğu lazerinde karar kılınmıştır. Bu rıyorum. Bu »autları «udunun gü„e 40a „wt1.
»aman ben ebediyete İntikal et- nln hcpslnl Mlra^ ctmeyen el-mlş olacağım, içtiğim zehlrin haz lam tokatla faaliyete geçi-
İzmir radyosunun montajı bitirilmiş ve Kültürparkta 9 Eylül kapısının sağ tarafındaki
hiç şakası yoktur. Bunu İçenler İçin kurtuluş ümidi yoktur. Bunu niçin yaptım diye soracaksın? Sebebini kısaca sana I-______________________ ______________
zah edeyim. Ben bugüne kadar jen bürosu binası küçük , senin yanında yaşayıp İhtiyar- | çapta bir radyo stüdyosu haline lamotrf.an hnalra «AtT rldıttil» — ..... ._ı>_2.11.
[ Gulnto, bu eseri tamamlama* ğa uğraştıkça genç ve güzel kadına karşı sevgisi de artıyordu.
Heykeltıraş, vücudunun heyke- ı . . (___________________*__________
llni tamamhyarak çehresinin' lamaktan başka bir şey düşün- getirilmiştir. Pazar günü öğle-maske kalıbını alacağı gün. gü-1 . . ...
zel kontesin neşe ve saadetine payan yoktu.
Gözlerinden sevinç ve şetaret
taşıyordu.
Gulnto, son hazırlıklarını tamamlamakla meşgul İken sev-, Hilslne döndü:
- Meleğim, bir İki dakika da
ha sabret. Hemen şimdi işe baş telkin etti, ruhumu hereümerç
I Uyacağım dedikten sonra, yüzü- etti. Vücudumun bu güzel hat-ne geçireceği maske kalıbına' K“—a—''-'1- «—
nefes almak ve boğulmamak I-çln İki burun deliği bırakmış olduğunu izah etti:
— Hiç üzülme. Hiç bir tehlike
ye maruz değiliz dedi.
1 Kontes tatlı tatlı gıilömsiye- egoizmin eseri olduğunu san-
• vk: ima! Beni bu harekete sevkeden
I — Fakat ben tehlikeden kork sebep, sana karşı beslediğim de
I muyorum kİ... cevabını verdi. ı rin ve sonsuz muhabbettir.
t-l Sanatkâr, hazırladığı alçı ça- Evet sevgilim! Vücudumun
müyordum. Çünkü ömrümün rfon sonra bu radyo istasyonu-blrlcik gayesi, son nefesime ka- nun davetliler ve belediye mü-| kar senin yanında, kollarının a- j mesınerl önünde açılışı yapıal-rasmda yaşamaktı. Dünyada caklır. sanıldığına göre beledi-| bundan başka hiç bir emelim ye 0 güne kadar knti bir karar ve gayem yoktu.
Fakat beraber çalışarak yap- teslim alınıp alınmaması husu-maga karar verdiğimiz bu heykel. zihnime başka düşünceler
;verecek ve radyo İstasyonunun
sunda bir fikir beyan edecektir.
,1 lan bende değil heykelin üzerinde kalacak. Ergeç bu fftnî dünyadan göçüp gideceğiz, ne sen, ne ben baki kalmıyacağız.
Oıılnto, bu hareketimin sebe-| bini şimdi anladın mı? Dar bir
Filistin uzlaştırma heyeti gelecek hafta gelecek
Dün şehrimize gelmesi beklenilen Filistin uzlaştırma heyetinin gelecek hafta îstanbula geleceği haber alınmıştır.
-----------...... nv.vaaat.9a1n on- , IRIIII 1111U HVIJÇi;
kirinde birinci mükâfatı kazan-'(ese hitabetti:
inişti.
Aradan az. bir r--’1-'-1-* , ,„ u„ U„„,M ,„RM vo(_ııv .ou»
ilkten sonra sevgilisinden mer- ( İçine alçı çamuru girmemek İ- ] Uyarlamış vücudumu seni mu-
Yugoslavya’da casusluk
Londra 31 (R.) _ YugoslavyalI» Sovyet Rusya hesabına casusluk etmekten suçlu olanların muhakemesine başlanmıştır. Rlsta tllç İtirafta bulunmuş. diğer 4 sanık suçlu olma-, dıklannı söylemiştir.
■A^Jarihten Sayfalar
Yusuf Izzeddin Efendinin intiharı
— V —
Yusuf İzzeddln Efendinin rahatsızlığı evvelâ kalb, sonra kanser vehmiyle başlamış ve kanser olan, bir vellahtın tahttan ıskat edileceği korkuslyle son haddine varmıştı.
Veliaht, Ayanın, Meclisi Me-busanın, hükümetin, gizli kararlarla kendisini veliahtlıktan ıskat etmiş bulunduklarına İnanıyor ve başta padişah olmak tize re birçok şahsiyetlerden yeminli senetler alıyordu. Veliahtlıktan ıskat edildiği vehmini bu senetlerle de glderemlyen Yusuf İzzeddln Efendi, hayatını da tehlikede görüyor. Sultan Re-şattan sonra tahta geçirileceği sandığı Vahldeddln Efendinin -kendisine muhakkak bir fenalık yapacağııatırabı içinde yaşıyordu.
Balkan Harbi sırasında şiddetli bir hal alan bu rahatsızlıklardan İzzet Fuat Paşa şöyle bahsetmektedir: (Balkan Harbi sırasında Edilmenin istirdadından sonra efendi hazretlerinin zihni muvazeneleri haleldar oldu, veliahtlık makamından ıskat olunmaları gibi bir vehme kapıldılar.
(Beni buradan çıkarmıyacak-lar, büyük büyük fırsatlar kaçırdım: muharebeden sonra vaziyetim bütün bütün fenalaşacak ve o vakit çare bulunnuya-çaktır) sözlerini hep tekrar ediyorlardı. Bir gün bana (Aman beni kaçır, otomobille Çekmeceye gideriz, oradan şimendifere bineriz) demesi üzerine (Beni tanırlar) cevabını verdim. Kendileri de (Tahtelbahirle kaçır) dediler. (Benim vücudum tahtelbahir merdiveninden sığmaz) diye mukabele ettim.) (1)
Vellahtın kendilerinden senet, aldığı şahsiyetler arasında Talât Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa. Haydarizade İbrahim E-fendl. Adliye Nazın İbrahim Bey. Dr. Nâzım Bey. Bahaeddln Şaklr Bey, Fetva emini Haydar Efendi. Operatör Cemil Paşa, Dr. Hâzım Paşa, Osman Sahip Bey. Damat Ahmet ZÜlklfll Paşa, Abdülhak Hâmlt Bey vardı.
Hüseyin Cahit Bey de (Meclisi Mebusanda efendi hazretleri hakkında bir karar verilmemiş ve buna dair de hiçbir şey İşitmemiş olduğunu miibeyyln yemini havi) bir senet imzalamıştı. (2)
Sadrazam Salt Paşa da yeminli bir senet vermekle beraber, mühürdarı Osman Ferit Beyi, vellahtın Çamlıcadakl köşküne göndererek ayrıca teminatta bulundu.
Osman Ferit Bey bu ziyaretini şöyle nakletmektedir: (Sadrazam Salt Paşa namına vellahtın Çamlıcadakl köşküne gittim. Teşrifatçı Rüştü Beyin delâletiyle huzura girdim. Yusuf tz-ze d d İn Efendi, bent ayakta kabul etti, mütemadiyen yüzünü buruşturuyor, dudaklarını oynatıyordu.
Kendisine, Sadrazam ellerinizden öptü, hafif bir nezleden rahatsız olduğunuzu haber aldı, pek müteessir oldu, kendisi romatizmadan fevkalâde müteessir olduğu İçin gelemedi, ftfiyet temennisinde bulundu dedim.
Evet «Nezle geçirdim, Aman Sadrazam hazretlerinin malûmatı var mı? Benim hakkımda Avrupaya bir telgraf çekilmiş, siz mühürdarı olduğunuz için görmüş olmanız lâzım gelir» dedi. Böyle bir şeyin katiyen varld bulunmadığını temin ettim ve huzurdan çıktım,) (3)
Boy 1 ece tedavi edilmek iizere gönderildiği Viyanadan Yusuf izzeddln Efendi yeni bir vehimle dönmüş bulunuyordu. Veliaht Vlyanada tedavi edildiği sanatoryumdaki profesörlerin kendisinde cinnet olduğuna dair hükümete gizil bir rapor verdiklerine inanıyordu.
Veliaht Vlyanada pek rahatsız günler geçirmişti. Beraberinde bulunan hususi hekimi Miralay Hilmi Bey. o günlere alt hâtıralarını şöyle nakletmektedir: (Vlyanada da ağzında kanser olduğu vehminde İdi. Eğer bende kanser yoksa sizi kanımla aşılıyayım, diyerek kendisiyle daire halkından diğer bazıların)]
Stasan
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
vücudunun bir tarafından çıkardığı kanla aşıladı. Fakat sonradan; kandan kanser geçmez, diş eti kanından tahtelcllt sana zerkedeyim; diye ısrar ettneğe başladı. Diş etleri dibinde toplanan muhtelif cinsteki mikropların kana karışmasında büyük tehlikeler olduğu fennen malûm iken her türlü tehlikeyi göze alarak bunu da kabul ettim.
Fakat fevkalâde mustarip ve hattâ günlerde eslr-1 llraş oldum ve Dr. Kozld tarafından yapılan cerrahi ameliyat neticesinde hayatımı kurtarabildim.) (4)
Askeri doktor mirlivalığından mütekait Hâzım Paşa da (Veliaht m Vlyanada nerede bir .araba veya otomobil görse, hemen firar etmeye b.ışladığLnı, Vlya-nalı doktorlardan da tahriri te-minatnameler aldığını) söylemektedir. (5)
Türlü vehimlerin sonunda veliaht artık tek çıkar çarenin İntihar olduğuna İnanmıştı. Her gün kendisini öldürmek İçin yeni çareler arıyordu.
Hususi hekimlerinden Nuri Kenan Paşaya da bir gün şunları söylemişti: (Sen benimle Viyanaya gelmedin de beni o-rada etıbbaya muayene ettirdiler. Cinnet vardır diye rapor aldılar. O rapor üzerine hükümet benim veliahtlık makamından ıskatım lâzım geleceğine fet va aidi-Ben Sultan Azizin mahdu muyum; benim onurum vardır. Bu hale tahammül edemem, göreceksin ki ben kendim! telef
edeceglm. benim mecnun olmadığıma rapor verir mlsciu?J (fl) Yorgun ve hasta veliaht teşrifat İcaplarına uydurulmaya çalışılıyor, merasimlerde, hattâ harb mevkilerinde de bulunduruluyordu. Çanakkalede harb yerlerini gezerken, yanında dairesi müdlri umumîsi Osman Bey de bulunmuştu. Osman Bey İntihalarını şöyıe nakletmektedir: (Çanakkalede
İken atılan toplar ne topudur? diye sordular. Cevaben. Lâtife buyuruyorsunuz. Bulunduğumuz mevki atılan topların ne olduğunu tâyine kâfidir; diyerek maksatlarını daha ziyade izah etmelerine meydan vermedim.> Çanakkalede vellahtın şehit askerlerimizin yerlerde Kalmış cesetlerinden de müteessir olduğu ve bu teessürle Enver Paşayla aralarında sert bir münakaşa geçtiği de söylenmektedir.
Yusuf İzzeddln Efendi, cesetlerin kaldırılması İçin ordu emrine mühim bli' para vermiş ve îstanbula döndüğü vakit rahatsızlığının pek arttığı da görülmüştü.
Çamlıcadakl köşkünde başını bir şişe kolonya ile yıkamış ve mütemadiyen başından dumanlar çıktığından, fevkalâde rahatsız bulunduğundan bahsetmiş ve artık her an ve her vasıta İle İntihara teşebbüs eden bir ha! almıştı.
(Bilmedi)

(1, 2) Başbakanlık Arşivinde Yusuf tneddin Efendiye ait dosyadaki vesikalardan.
(3) Osman Ferit Beyin makale muharririne naklettiği fıkra. (4, 5, 6) Başbakanlık Arşivinde Yusuf tzaeddin Efendiye alt dosyadaki İfadelerden.
Güzeller kıraliçesinin evinde
(Baş tarafı J üncü sahilede) _ Daha ondan evveli var... Güler in arkadaşı Sevim her gün Bostancıya İner, gazete alır, resmin çıkıp çıkmadığına bakarmış. Yine bir gün Bostancıya inince gazetede resmi görmüş, getirmiş o gazeteyi Gü-ler’e vermiş. Kızım, görmlyellm diye bu gazeteyi evde bir yere saklamış, babası ve ben kendisine kızarız, darılırız, çıkışırız diye merakından da sabaha ka dar uyumamış. Ertesi günü de öyle, bakmış kİ uyuyamıyor, uyku ilâcı alarak uyumuş... Bunları bize sonra, yaptkları marifet meydana çıkınca anlattı. Gazetede Güler in resmini bizim aileden İlk defa gören. Bostancıda kızımın anne annesidir. Onlara gitmiştik gazeteyi babasının eline vererek:
— AH Bak. kızın ne İşler yapmış! dedi. Babası da ben de fena halde kızdık amma ne çare... Artık olan olmuştu.
— Kızınızın Kırallçe seçileceğini tahmin ediyor mıydınız?
— Asla!.. Hattâ yalnız biz değil, Cumhuriyet gazetesi de tahmin etmiyordu.
— Bunu nereden biliyorsunuz?
— Kızımın gazetede çıkanı resmini görmüşsünüzdûr. Büyük eb’atta tek resim olarak gazetede çıkmadı da diğerleri arasında küçültülerek çıktı.
Artık hava İyice kararmıştı Eve geçtik. Salonda oturduk. Saat sekiz buçuk oldu Kırallçe yok.. Dokuz oldu yok... Dokuz bucuk,, on oldu yok... Artık a-narun üzüntüsünü bir düşünün.
Kırallçenln babası Zeki Anman da kapısı salona açılan odada 38 derece hararette hasta yatıyor ve geldi mi? diye kızını soruyordu. Meraktan kıvrım kıvrım kıvranan ana. kendini unutarak ara sıra içeriye giriyor ve zevcini teskine çalışıyordu. Bayan Fatma Anman o derece perişan bir halde İdi kİ zevcinin bJr bardak su İstediğini bile unutmuştu.
— Fatma! diye seslenince hatırladı amma, suyu götürün-ceyç kadar bay Zeki:
. Ana Kıraliçesin! Billyo-
rum. Fakat ben de Kıralım!.. Bir bardak su istiyorum— Cum-lesile lâtife etmekten geri kalmamıştı.,.
Nihayet saat 22 yİ 10 dakika geçiyordu. Üç saat 10 dakika tehirle Kırallçe Güler Araman, yanında, arkadaşı Sevim olduğu halde İçeriye girdiler...
— Neredesin a kızım! Bu vakte kadar evine dönmez mİ insan?..
Yanakları pençe pençe kızaran Güler, mahcubiyetinden başını önüne eğmiş, vaziyette annesinden azûr diledi, odaya girerek babasının elini öptü ve af etmesi ricasında bulundu..
Eren köyden bir otomobile dolarak gelen kadınlı erkekli kalabalık bir aile grupu da sabırsızlıkla bekledikleri Kırellçe-yl gördüler ve gittiler. . Yarın da Kırallçe ve babası Zeki Anman İle konuştuklarımızı yazarım. Cc. - Be
Dünya Gençlik Teşkilâtı 1951 toplantısı
Her üç senede bir yapılan Way (Dünya Gençlik Teşkilâtı) genel kurul 1951 toplantısı ağustosla Amerikada olacaktır Ame rlka gençlik organizasyonu bn toplantıya 400 delegenin iştirak edeceğini, yol masruflan da dahil delegelerin bütün masraflarının Amerika hükümeti tarafından ödeneceğini ve bv işe G00 bin dolar tahsis edildiğini bildirerek Milli Türk Talebe federasyon undan seçilecek İft delegenin bu toplantıya davetli bulunduğunu blldlmıl.*tlr.
Aklî muvazenesini kaybeden birinin cinayeti
Konya 31 (Akşam) — Çum-rada oturan Şuayip adında biri aklî muvazenesini kaybederek jandarma komutanı yüzbaşı Salâhaddln Taygan’a dairesinde iken hücum etmiş, elindeki büyük demir parçasiyle beş defa kotasına vurarak parçalamıştır.
Yüzbaşı 30 yaşında, evlidir. ! Dört çocuk babasıdır. Haatîî , tevkif edilmiştir.
B’hlfe 8
AKSAM
2 Eylül 1950
Ra
bambaşka gayelerle çırpındığı muhakkak.
karlığın, daha doğrusu görenek . hastalığının derecesine
Yukarıkl ve sağdaki resimlerde, şu veya bıı sebeple plaja., sayfiyeye gidemediği için sabahleyin bahçede, öğleden sonra da terasta güneş banyosu yapan sarışın bir dilberi görüyorsunuz.
ER sene yaz geldi mi, yazla beraber bir takım endişeler de beraber geliyor. RU bakımdan bazıları için ön plâm işgal eden dertler: Yazlık gar-d ropla sayfiye meselesidir.
Bütün bir mevsim boyunca, rahat etmek, bunalmamak, ter banyosu yapmamak İçin yegâne çare şehirden mümkün olduğu kadar uzaklaşıp serin ve gölgeli sayfiyelere sığınmaktır.
Pekiyi... Ya sayfiyeye gidemeyenler?. Onlar da fırsat buldukça kıra ve .plâ.ia gideceklerdir.
Denize girip çıKtıktan sonra da. sıtmaya tutulmuş gibi titrememek için de yegâne çaren in bir müddet güneşte durmak olduğu malûm Bu da plâja giden herkesin İster istemez yanmasına ve şu mâlıut bronz renge bürünmesine şehep oluyor.
San seneler boyunca yanık ten bir nevi kartvizit. mâhiyetini aldı zaten. Bununla, şunu demek Istiyenlere çok tesadüf ediliyor :
— Ey dostlar, ey düşmanlar... Hepiniz bakın ve görün İşte... Ben plâflarda. sayfiyelerde lüks bayat yaşıyarak böyle yanıp kavruldum... ‘.hastalığının derecesine bakın.
Yaz boyunca, bilhassa kolları bahçesi, balkonu, terası olma-lle baraklarının bronzlaşması- ' yan genç kızlarla genç kadınla-na. yüzde be? yüz ehemmiyet rın, tıpkı mart ayındaki kediler vermeyen bir tek kadına tesa- 1 gibi, vücutlarını yakmak gayc-düf edemezsiniz. ! siyle dama çıkıp yan çıplak gü-
Şu veya bu sebeple plâja. say- ne5 banyosu yaptığı çok görül-flyeye gldemiyenler. yanmak ! miişlür. Onlara göre yakmasını bakımından hemcinslerinden ' bilmek için, önce yanmasını ög-gerl kalmış olmamak İçin balı- j renmek şartmış, çeleri varsa orada, yoksa bal-1 Güneş banyosunun sıhhî balonda yahut terasta güneş ban- J kımdan bünyeye sağladığı fay-yosu yapacaklardır. Hattâ feda- dalar asla İnkâr edilemez. Bil-
5^/ - Ibûknydz boyunca mçın simsiyah o/uncAyâ hâi/âr yanıyorsunuz ?
Cevâp?- butun kışboyuttcâ gecen ydz/n rMdtemifii t ut m âk içm...
-----------------------------------------------------1
Ayağa giyilen delikli pabuçlar, boyuna takılan sahte inciler, plajda giyilen döpiyes ınavolar, bilâ istisna her yerde çiğnenen iikletler gibi, yaz mevsimi boyunca simsiyah oluncaya kadar yanmak modası da aldı yürüdü. Kışın kömürsüz kalmak tehli-kesnie karşı daha şimdiden alınan bir nevi tedbir __» mi bu acaba? ___
L.
hassa kumla birleştikten sonra ültravtyole şuaların şifa hassası büsbütün artıyor.
şu halde plaja gitmek, yan çıplak soyunarak kendimizi gü-
neşLe kumun kolları arasına atmak tamamlyle yerinde bir şey. Fakat sıhhi endişelerle plâja gidip kendilerini kumla güneşin sinesine terkeden
bıınyeli üç beş İhtiyardan başka kimseye tesadüf edemezsiniz.
Bu üç beş kişiden gayrı, plajları dolduran bütün kalabalığın
mariz
Kadınların ön plândaki gayesi: Vücutlarını alaturka güreşçiler gibi kıyasıya yağladıktan sonra saatlerce güneşin altında yatarak sıcak suya girmiş ıstakoz gibi mümkün olduğu kadar kızarmak, Kızarmaktan maksat. günün modasına uyarak, şehirde, sosyete muhitlerinde ve gece toplantılarında sükse yapmak.
OMO DİNİN çıngıraklı tfsnat akislerle çalmağa başlı Şimdi yalaktan uzanan çıplak bir kol alışık hareketlerle saati arıyor. Buldu ve. çıngırağın d ilgi netine bastı ,
Odanın İçinde karanlıktan Ziyade aydınlığa yakın bir loşluk var. Kapalı perdelerin kenar a-ralrklanndan. günün çift ıjıgı şeffaf lıailur seklinde odaya sızıyor.
Karyoladaki genç kır, yavaş yavaş doğruldu Gözlerinde mahmurluk. vücudunda hâla uyuyan taraflar var Bünyesinin bütün kıvraklığını meydana çıkaran hu-ıclmtterle «erindi. Bu gerinmede, Bilrüıuncym bir varlığın hayalini ktıcaklıvan İfadeleri sezmek hiç de «Uç değil. Pencereye d*S-rulııp perdeleri açar açmaz oda birdenbire aydınlandı.
Tül kadar ince geccllfilnln İçinde genç kız fideto yarı çıplak gibi duruyor. Mahcup etmemek için ona hakmasak daha İyi. Maama-flh avııaya bakmamızda mahzur yok. Şimdi gene kız bu mucizeli cam parçalımın karşısında hayran gözlerle kendini seyrediyor. Parlak bakışlarında bitmeyen tılr rüyanın tatlı hâtırası var. Dudakla-rmdaki küçük esnemece, kollarındaki gerinmenin son UrpcrtJ-lorl refakat ediyor. Saçlarını bir baı hareketiyle arkaya iterek radyoya koştu ve düğmeyi çcVlr-
— Eller yukarı...
Emri veren »eri bir erkek »esidir, AlUh Allah... Hem de tıpkı ıngrter filmlerindeki klâsik ta-
birle. Odaya eli tabancalı haydut mu girdi yoksa’
Hayır, hayır, □eğilmiş ses devam ediyor: «Göğüs dı rı. karın içeri. Yavaş yavaş öne doğru eğiliniz.. Bir.. İki- Üç...»
Kültür fizik faslı -da bittikten sonra genç kız havluyu yakaladığı gibi soluğu banyoda alıyor. Takip etmeğe ne hakkımız var, ne de yeikimh’, o dün (inceye kadar komodinin üstündeki albümü karıştırarak sabırla bekliye-biliriz. İste bir resim. Taj gibi kolalı yakası, sımsıkı iliklenmiş dar cekeıl ve kocaman bıyıkİn-riyle bir adam. Yanında da etekleri yeri süpüren urun saçlı mahcup yüzlü bir kadın var. Büyük annesiyle, büyük babasının İlk İnkılâp senelerinde çckllmll bir resmidir bu...
Büyük annesi halâ snğ. Allah uzun ömür versin... Kadıncağız, torununun sabah erkenden çıkıp ancak akşam knranlıuıııdn eve döndüğünü gördükçe, çenesi büsbütün sarkıyor, gözleri İliz umundan fazla büyüyor-
— Bizim zamanımızda kızlar kırk yılda bir sakağa çıkardı O da aııalarlyic* beraber...
Toruıı aıılamıyan, idrâk cde-miycn ifadelerle büyük annesine bakıyor.
Genç kızların bir vakitler an-
»k kırk yılda ucaK
niteleriyle beraber sokağa çıkabil meşinde ne romantik ne s»ı-blr İsraf var.. Fakat bueUn 'ju durum insana sadece kefeliyor...
Bu düşünceyle Reııç kıs bü-Ulc annesinin yanağını hafifçe tlakeliycrck şakrak bir kahkaha atıyor. . Sonra çılgın hamlelerle merdivenlerden ajagı...
Simdi bisikletine allamış, ar-kndaglariylc aÖılejttfil yere doğru pednl çevirmekledir. Lâsllk tekerleklerin asfalta temasından çıkan sesle, insanı tepeden tırnağa öpen rüzgârın serinliği ııc güzel...
İste nrkadnîlariyle buluşlu. Arlık bit. tenha yollarda bıışbasn. omuz omura verip şarkı dıı Büyüyebilirler, avaz avaz da bağırabilirler... Ne karışan var ne do «drİlsen. Akıllnrınn esen her go-yİ yapmakta serbest hepsi...
Saatlerce süren bu gezintinin yorgunluk tarafı bile onlar için bir nevi zevk... Yollar kır kahveleriyle, gazinolarla dolu. Dinlenmek. serinlemek ve taze kuvvetlerle ddnüj yolunu tutmak 1-Çln bunlardan birine girmek kâfi.., Bütün inkemlclcr bol olduğu halde kızlardan bazıları mananın hattâ barın üstüne çıkacaktır. Maksat malClm: Hac a klarının kusurauzlufiunu teshir...
Gelsin koka-kola.. Gitsin İlmo-
— Garson bir bira daha... Amma cok soğuk olsun...
GUncge kar. ateşe buz mu dayanır? Adnan Tabir
(ikinci yatı gelecek hafta)
(Blr taşla İki kuş vurmak» tekerlemesini hayatta lâykı İle tatbik edenler ancak kadınlardır. Plajda yüzükoyun, yahut
sırtüstü yatarak cayır cayır yanarken. onlar aynı zamanda güzelliklerini teşhir etmiş olmuyorlar mı? Fakat kim ne derse desin, çıplak bir kadın, hiçbir zaman giyimli kadın kadar müessir ve tahrik edici olamıyor.
Plâjda kendini bütün teCerru-atlyle gözlerimizin önüne seren bir kadına şöyle baştan savma bir bakış attıktan sonra geçip gidebiliyoruz da. trende aynı kadının dalgınlıkla açılan diz-
kapağı karşısında büyüyen gözlerle saplanıp kalıyoruz.
Bilhassa bacaklarının güzelliğine güvenen kadınların, umumi yerlerde mütemadiyen dalgınlaşmasından. onların da bu noktayı çok iyi bLldlklerl ve bundan müstesna bir zevk duydukları neticesini çıkarabiliriz. Uzun etek modasının kısa zamanda fiyaskoya uğramasının sebebi de budur şüphesiz şüphesiz değil, muhakkak.
OEMODORAC£e alle-
sindendlr. Çiçekleri be-
yaz, kokulıi ve fevkalâde süslüdür; ömürleri maalesef pek kısadır. Bu sebepten Sanseviera’ lar çiçeğinden ziyade yaprakla-| rı İtibariyle salonlarda yetiştirilir. apartman dahilini süslemek İçin bunlar hakikaten ideal ve modern stildeki mobilyalara çok uygun bir fidandır. Kuraklık, toz, rutubet vesaire gibi en gayrlmiisait muhite kolayca İntibak ederler.
Sansevlera'lar, uzun ömürlü, havai saklardan mahrum, kalın sert, sık ve dik yapraktı bir fidandır. Belçika Kongosundan Avrupaya İthal edilmiştir. Yaprakları alelekser uzunlamasına bir kurdelâ halinde alacalı, ba- le de teİ£Slr edillyor. yapılacak. lar ayrı ayrı ve bir İki santimi zı varyetelerde de beneklidir, j amellye. yaprak ufki olarak ke- kuma girecek surette dikiliyor. Yapraklarının rengi bazıların- slllr ve ](M5 sanLlm munjugun. Bu ameliye kışın sıcak yastıkta da koyu yeşil, bazılarında be- I da parçalara ayrılır. Bu parça-1 yapılmalıdır.
yaz. bazılarında açık sarı renktedir. Hemen hepsi de alacalıdır. Yaprakların ebadı fidanın I yaşma göre tahavvül eder. Boyu bir metreye kadar varabilir, fakat yaprağın genişliği hiçbir zaman on santimi geçemez.
İçlerinde Cy'indrlca ismi verilen bir varyete vardır ki bunun yapraklan üstüvane şeklinde ve çelik rengindedir.
Bu fidanların yetiştirilmesi gayet kolaydır. Kullanılacak , harç, müsavi miktarda İri taneli kum, ham toprak ve yap-. rak çürüğünden İbaret bir ha-I likadır. Bakım hususunda tav-, siye edilecek noktalar şunlardır: Kışın miimkün mertebe az sulamak. 3-4 senede bir saksılarını değiştirmekten İbarettir,
ÇOĞALTILMALARI = Mart-nisan aylarında büyük fidanlar ayrılır ve ayrı ayrı saksılara a-lınarak çoğaltılır. Bir de yaprağı kesip kum içinde kökletmek-
Sanseviera



ıh
*
Kaktüsleri tanıyalım


— t
Çiçek meraklıları tarafından cok iyi karşılanan, çiçek bakımı hakkmdaki bilgi yazılarımıza devam ederken bundan bir müddet sonra daha tatminkâr olmak için aynı yazılara haftada iki kere yer vereceğimizi şimdiden müjdeleriz.
J

Tarihten çizgiler
J
»*' I
Ccphaloccreus Senlll*

i

(İktibas »e telli hakkı mahluzdur)
Mahalle arasında bir baskın!
Uzun bir zamandır mahalle dedikodu ve huzursuzluk İçindedir... Kösedeki kırmızı boyalı eve taşınanların bu evi (koltuk), — randevu evi — olarak kullandıklarına artık şüphe kalmamıştır. Uzun ve meraklı tarassut ve takiplerden sonra evde yine bir gece âlemi yapıldığı ve zampara bulunduğu, tesbit edilerek baskına karar veriliyor ve basılıyor,.. En önde atılan imam:
— Bir lâhza durunuz, bakalım, şer'işerif ahkâmı gereğince icabına tevessül şarttır. Hatun kişilerin üryan bir halde olduklarını müşahede ettim, olcanlbe at-fünazar günahıkebairden sayılır, çevirin başlarınızı hele bir ben bakayım!...
— Mahallemizin namusunu telvise cür'et eden sansarlar, ySrüyiin bakalım karakola!.. Ellişer sopa!
Kapının arkasında müstehzlyane gülen ev sahibesi; — Zaptiye Nazırının oğlu avucumun içinde, şimdi siz görürsünüz!...
2 Eylül 1050
Mahkeme Koridorlarında
Nâ mübarek kademi sahraya bastı!..
Kısa boylu, şişman, pelte gerdan!), gözleri sürmeli hanım teyze paytan paytak yürüyerek geldi, sag elini kaşının üstüne siper edip bi-blzim kasketli delikanlıyı enine boyuna süzdükten sonra biraz daha sokuldu:
— Efendi oğlum, sen buralarda ne dolaşıyorsun?
— Niçin sordun, teyze hanım? Merakına mı dokundu?
— Şey,.. Bir işim var da onu danışacaktım. Arzıhal İşlerine aldın erer mi senin?
— Şikâyetin mi var?
— O tarafını açıp da dertlerimi deşme. Bağrım yanık. Başımdaki derdi kime anlatacağımı bilemiyorum. Bak şu halime. İnceldim inceldim iğne ipliğe döndüm. Sinirlerime de zafiyet gelecek diye korkuyorum.
— Boşuna üzülüyorsun teyze hanım. Sen zayıf değilsin, toplusun maşallah.
Meiül mahzun bakarak başım salladı:
— Sen beni eskiden görmeliydin. Derli toplu, eti budu yerinde bir kadındım. Yere bastığım zaman erin döşemeleri zıngır zıngır oynardı. Eridim eridim de İşte bu hale geldim. Tahammül edemiyorum artık. Dünyalar başıma zidan oluyor. Nerede o eski günlerim? Kendi basma buyuruk bir insandım. Karışanım, görüşenim yoktu. Rahat rahat yaşayıp keyfime bakıyordum. Evin içinde yediğim önümde, yemediğim arkamda idi.
— Şimdi işlerine karışan mı var? Kimden şikâyiçl-sin?
— Sus evlâdım, sus. Kendi elimle kendi başımı nâre yaktım. Ah, bu analık.
— Oğlunla mı geçinemiyorsun?
— Yok, öyle değil. -Galib-ciğimi çok severim. Nasıl sevmem, a canım? Biricik evlâdını sevmez mi insan? Kimin varsa Allah bağışlasın. yavrucuğum büyüdü, yetişti, adam içine karıştı. Tabiati de rahmetli babasına benziyor. Hık demiş, burnundan düşmüş. Akıllı, uslu, terbiyeii bir çocuktur. Basgoz edeyim de mürüvvetini göreyim diye hevesleniyordum. Velâkin( ne zaman kendisine böyle bir lâkırdı açsam: «Anne, bu işlerden vaz geç, el kızını eve getiririz. sonra geçimsizlik çıkar, senin de rahatın bozulur, benim de. Gelini i evin idaresi zordur» diyrek sözümü ağzıma tıkardı. Evlâtcağı-zım hep beni düşünürdü. Velâkîn benim içim rahat etmedi. Bir giin belki kötü kadının birine kapılır da yanlış yollara gider diye korkuyordum. Helâl süt emmiş bir eksik etek bulayım da çocuğu kendi elimle dünya evine sokayım, dedim. Hay. demez olaydım. En nihayet oğlan razı oldu, ben paçaları sıvadım. Bir kaç kıza baktım, gözüm tutma-
dı. Tanıdıklardan biri şimdiki gelini sağlık verdi. Evlerine gittim, gördüm, kuşum kondu, Bana bir iltifat, bir iltifat. Yerlere, göklere bırakmıyor. Elinden gelse başının üstüne oturtacak.
Pek sevdim, oğlum da beğendi, evlendiler. Vay efendim vay! Meğerse gelin diye bir yılan almışım. Evde ayağına yer etti, oğlanı avucunun içine aldı, ondan sonra bayrakları açtı. Bütün zoru ben .Nerede o eski iltifatlar, hürmetler? Kırk yıllık evimde bir sığıntı oldum. Evin içinde ne bed kaldı, ne bereket. Nâmübarek kademi sahraya bastı, otunu kuruttu, suyunu kesti. Uğursuz ayağım basmasiyle beraber mutfağını tamtakır oldu. Ben yemeklere çok yağ koyuyormuşum. Kendim de çok yemek yiyormuşum. Kâfir kahbe. teidolabı bile kilit altına aldı, anahtarı koynuna koydu. Oğlum çarşıdan bir meyva, bir tatlı alıp getirse, kan dolaba sokup kilitliyor. Bunlar çok ağınma gidiyor. Lâf söylemeğe kalksam azarı basıyor. Bazan canım çok yanıyor, ben de onu haklıyorum amma faydası yok ki. Evde dirlik düzenlik kalmadı. Dün akşam oğlum iki okka şeftali getirmişti. Kan bana üç tanecik şeftali verdi, geri kalanını dolaba kilitledi. Sabahleyin mutfağa girdim, şeftalileri görünce canım çekti. Ekmek bıçağını dolabın kapağının arasına soktum, uğraşa uğraşa kiLitl kırıp şeftalilerden yansını bir tabağa doldurdum, odama götürdüm. Biraz sonra gelin de mutfağa gitti, şeftalilerin farkına vannca kıyametler koptu. Artık canıma tak dedi; «-Parayı kazanan da, şeftaliyi alan da benim oğlum. Evlâdımın parasını benden mi esirgiyorsun. kâfirin kızı?» diyerek üzerine yürüdüm. Eşiğin üstünde boğuşurken kafası duvara çarptı, biraz kanadı.
— Vayyy!... Gelini yaraladın öyle mi?
— Yok, evlâdım. Ben bir şey yapmadım. Kendi kendine çarpıldı, kafası bir parçacık sıyrıldı. Benim bir kusurum, günahım yoktur.
— Peki, buraya niçin geldin?
— Kâfir oğlu kâfir gözümü korkuttu. (Seni mahkemeye vereceğim, hapishanelerde süründüreceğim» diyor. Bunun için geldim. Hâkim beye bir arzıhal vereyim de eğer o şirret gelin beni şekva ederse inanmasınlar, diyorum. Nasıl etsek bu işi?
— Böyle arzıhal olmaz, teyze hanım. Gelinin şikâyet ederse o zaman sen de mahkemeye gelir, bunlan anlatırsın.
Şakağını kaşıyarak biraz düşündükten sonra mınl-dana mini dana uzaklaştı.
Ce. Re.
Telgrafçı Mustafa ef.
(Baş tarafı 4 üncü sahi irde)
hareketini ve meslek severliğini memnuniyeti® karşılarız.
Başka memleketlerde kurulmuş olan bu gibi mesleki teşek-külerin hem üyeleri arasında tesanüt ve yardım bağlarını kuvvetlendirmek, hem de mesleklerinin gelişmesi ve yükselmesini temin husularında mühim rol oynadıklarını biliyoruz. Bu sebeple, İstanbul P. T. T. eller cemiyetinin de aynı maksat ve hedefe yöneltilmesi gereken teşebbüs ve faaliyetlerinde muvaffak olmasını hâllsane temenni ederiz.
Ancak, bu büyük meslek adamı İçin İhtifal yapılması fikri ilk defa 1933 te Baha Gökoğlu tarafından ortaya atılmış olduğuna İşaret etmek isteriz. İstanbul ve diğer şehirler gazeteleri tarafından da desteklenen fikrin P. T. T. genel İdaresince de iyi karşılanıdğını ancak bu İhtifalin Mustafa efendi çapında bir Türk tel ra f-çılık üstadına lâyık bir şekilde ve umum telgrafçılara teşmili suretlle 1934 te yapılmasının kararlaştırılmış olduğunu Baha kitabında zikir ve tasrih eder. Bu isabetli kararın tatbik mevkiine konulup konulmadığını bilmiyoruz. Bununla beraber, o tarihte böyle bir anma töreni yapılmış olsa bile Mustafa elendi gibi büyük meslek üstadSarı İçin sık sık ihtifaller yapılması kadirşinaslık borcu olduğu gibi, mesleğe karşı bağlılık ve sevgtyl de İfade etmek ltlba-rlle tekrarlanması her halde temenniye şayandır.
İstanbul P. T. T. çiler cemiyetinin daha evvel yapacağı mühim bir İş vardır kİ o da telgrafçı Mustafa efendinin kabrinin tanzim edilmesi ve mezarına konulmak üzere merhumun Türk telgrafçılığına yaptığı hizmetin ehemmiyetini belirten bir hitabenin hazırlattırılın asıdır.
Yapılacak anma töreni tarihinin tesbltl meselesine gelince: Ya, vefatının yıldönümüne rastlayan günün veya büyük Türk telgrafçısına ebedi bir şöhret sağlayan İlk Türkçe telgrafı Erilmeden İstanbul» yazdığı günün İhtifal tarihi olarak kabul ve tesbit edilmesi lcabe-der. Eğer yanılmıyorsak, bunlardan birincisi her yılın ocak ayının 4 üncü gününe ve İkincisi d« her yılın mayıs ayının 5 İnci gününe tesadüf eder.
Filerimizce, bu ikinci tarihin kabulü hâdisenin ehemmiyetini belirtmek bakımından daha uygun olur.
İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığından
1 — Fakültemi® Lisans öğretim ve İmtihan yönetmeliğinin 22 nel maddesi gereğince, Ekim ayında yapılacak imtihanlar 2/X/1950 pazar leşi günü sabahı başlamış bulunacaktır.
2 _ Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin a, b. c fıkralarında yazılı şartlan yerine getirmiş bulunan öğrencilerin «Haziran devresinde imtihana girmiş muvaffak olmamış veya kısmen muvaffak olup da bıraktıklan derslerin imtihanlarına girecekler dahil» imtihan harçları İle noksan kalmış muamelelerini J6 IX/)950 cumartesi günü saat 12 ye kadar İkmal etmiş bulunmaları şarttır.
3 — Ekim ayı İmtihanlarına girecek öğrenci miktarının
fazla olması ve imtihan günlerinin İmtihan başlangıcından asgari bir hafta evvel Fakültede ilân edilebilmesi için harç, beyanname ve sair muamelelerin İkinci maddede yazılı 16/1X/195O tarihine kadar behemehal İkmal edilmesi bu tarihten sonraki muracatların hiç bir veçhile kabul edilmeyeceğini de talebemizin goz önünde bulundurması lâzımdır. tl-glll talebemize ehemmiyetle bildirilir. (11936)
ir 7 eylül perşebme günü saat 17 de Kızılay Hemşire okulunu bu sene bitirenlere törenle diplomaları vrllecektir.
* On birinci Milli Türk Tıp kongresi 16-19 ekimde Anka-rada toplanacaktır. Bu kongreye bütün hekimler davetlidir. Kongreye tekliflerde bulunacak hekimler 1 ekime kadar tebliğleri hakkında Etibba odasına İzahat vereceklerdir.
ir Şlblnkarahlsarlı Mehmet Şeker isminde biri, evvelce nişanlanıp ayrıldığı Perihan isminde bir kıza, Pcrapalas civarında bir erkekle beraber rast gelmiş, bu sırada çakır keyif olan Mehmet şeker, tabancasını çekerek hem Perihan). hem de yanındaki NlkoJa İsmindeki erkeği yaralamıştır. Yaralılar Beyoğlu hastanesine kaldırılmışlar, Mehmet de adllyeye verilerek tevkif olunmuştur.
ir Savcılıkça hakkında adlî takibat açılmış olan «Yeni Baştan o dergisi sahibi Mustafa Büyü kalp şimdiye kadar aranmış ise de bulunamamış ve hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi kesilmişti. Mustafa Bü-yukalp dün zabıta tarafından yakalanmış ve adllyeye teslim edilmiştir. Dergi sahibi doğruva cezaevine gönderilmiştir.
ir Hacce gitmek üzere şehrimize gelen Mecltdzlü AH Demirin zarfçılık suretiyle 870 lirasını alan sabıkalılardan E-mln, Kemal ve Ali Tekin. Emilirin ii merkez komiser muavini İhsan Tunçay tarafından yakalanmış. adllyeye verilerek tevkif olunmuşlardır.
ir Denizyolları İdaresinin ■Adana »vapuru yarın saat 14 de güney - doğu Akdeniz seferine çıkacaktır.
Türk Hava Kurumu İnegöl Şubesinden:
Kurban Bayramında şubemiz mıntakasında toplanacak tahminen 3500 koyun, 400 keçi 75 sığır derisiyle 1000 barsak ayn ayrı açık arttırmaya konmuştur, 13 Eylül 950 çarşamba günü saat m da flat değer görülürse İhalesi yapılacaktır. Şartname şubemizle İstanbul şubesinde her gün görülebilir.
İsteklilerin İhale gün ve saatinde koyun derisi İçin 200 lira re diğerleri için yüz lira teminatlarıyla birlikle şubemize müracaatları. (11884)
AKSAM
İLÂIN:
1 _ Büro, depo vc tamirhaneler İhtiyacı için imtihanla en aşağı orta okul mezunlarından stajyer sekreter alınacaktır
İmtihanları kazananlar 950 mali yılı sonuna kadar denemeye t&bl tutulacaklardır. Bu müddet İçinde tahsil ve liyakat derecelerine göre ve geçici olarak 150, 200, 300, 400 lira aylık ücret verilecektir.
2 — imtihana girebilmek İçin:
Askerliğini yapmış, 28 yaşını geçmemiş olanların aşağıdaki belgeleri ve dilekçeleriyle İstanbulda 1. Orduya, Ankarada Gn. Kur. Ordonat Dairesi Bşk lığına müracaat edeceklerdir.
Dilekçelerine bağlanacak belgeler:
a) Nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti.
b) Emniyet müdürlüğünden doğruluk kâğıdı (Bu kâğıtta ecnebi kadınla eril olup olmadığı belirtilecektir.)
c) Okul şehadetnamesl.
d) Sağlık kâğıdı.
e) Denemede muvaffak olamazsa geçici vazifesinden çıkarıldığı zaman İçin hiç bir hak İddia etmiyeceğlne dair ve keza muvaffak olduğu takdirde 4. maddede yazıldığı gibi tahsil ve liyakatlerine göre Barem derecesin® geçirildiğinde daha az para alacağından dolayı bir günâ hak İddia etmiyeceğlne dair Noterden tasdikli senet.
f) Evvelce çalıştığı yerlerden İş ve durumuna dair bonservis.
3 — İmtihan Ankarada Yedek Subay Okulu binasında, İstanbulda 1. Ordu karargâhında yapılacaktır. İmtihan zamanı 15/Eylül/195Q Cuma günü saat 0.30 dadır.
4 — İmtihan ve denemede muvaffak olanlar 951 yılı kadrosuna sekreter unvanı He alınacaktır. Tahsil derecelerine göre 20 - 25 asil maaş verilecektir. Bu suretle kendilerine verilecek maaş miktarı evvetee bir tekaüt hakkı tanınamıyarak geçici olarak kendilerine verilmiş olan ücretten az olacaktır. Bundan dolayı 2. maddede yazıldığı gibi bir hak İddia etmlyeceklerlne dair bir noter senedi vereceklerdir.
5 — Askeri sekreter sınıfına geçirilenlerin 5 sene müddetle mecburi hizmetleri olacaktır. Bu müddetten evvel aynlanlann almış oldukları maaşları tazmin edeceklerine dair kefllll bir noter senedi vereceklerdir.
6 — Asker! sekreter sınıfına ayrılanlann maaşları (70) Ura aslî maaşa kadar yükseltilir. Ve askerlik kıyafet kararnamesi İle tensip olunacak askerî kisveyi giyerler.
NOT: îmtlhan merkezlerine ve atandıkları yerlere kadar yollukları kendilerine ait olacaktır.
Noter senedi sureti imtihan yerlerinden alınabilir.
(11673 — 3791)
Adıyaman kasabası Türbo - Generatör, Cebri Boru montajı ile Yüksek ve Alçak tevettür şebekesi yaptırılacaktır
iller Bankasından:
1 — Adıyaman hldro-elektrik santralına banka tarafından verilecek 213 HP takatında türbo-generatör grubu cebri boru monte edilecek, ayrıca yüksek ve alçak tevettür şebekesi yapılacaktır.
2 — tşln keşif bedeli 75.943,70 liradır
3 — Geçici teminat 5.100,— Hradır.
4 — Kapalı teklif zarflan makbuz mukabilinde en geç 12/9/950 salı günü akşamı saat 17 ye kadar bankamıza teslim edilecektir.
5 — Kapalı teklif zarflan 13/9/950 çarşamba günü saat 15 de bankamız satmalına komisyonu tarafından açılacaktır.
6 — Eksiltmeye İştirak edecekler, evvelce hldro-elektrik montaj işi yapmış olduğuna dair Bayındırlık Bakanlığından alınacak belgeyi tekliflerine İlişik olarak vereceklerdir.
7 — Postada vale! gecikmeler nazarı İtibara alınmaz.
8 — Bu İşe alt şartname (10,—) lira bedel mukabilinde bankamız Muhasebe Müdürlüğünden alınabilir.
9 — Teminat mektubu mukabilinde avans verilemez.
10 — Bu İşe alt bilcümle devlet ve belediye vergi ve resimleri, noter harç masrafları He bunların zamları İşi alana ait olacaktır.
11 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (11033)
İLÂN
Ankara, İstanbul, İzmir Ticaret ve Sanayi odalarına şartname ve resimler! gönderilmiş bulunan salmastraların alı-mma geçilmeden emi mezkûr salmastra resimlerinden her biri İçin İkişer adet, şartnamesine göre sentetik kauçuktan imal edilmiş nümün® salmastra He aynı hamurdan yapılmış birer kauçuk plâğın ve bu salmastraların fiziki tecrübelerinde elde edilen kıymetleri gösterir Üstelerin ve teHkf sahiplerinde tecrübe aletlerinin mevcut olup olmadığını bildirir birer belge 11e birlikte Gnkur. fen ve Sanat D. ce tetkik ve tecrübeye tabi tutulmak ve neticede muvaffak olan firmalar üzerinde mehdud eksiltme yapılmak üzere münakaşaya girme belgesi verileceğinden 15 Ekim 950 gününe kadar mezkûr nümune salmastra liste ve belgelerin Ankarada Fen ve Sanat D. Bşk. na teslim edilmesini, 15 Ekim 9bû saat 17 den sonra gönderilecek salmastra liste ve belgelerin kabul edll-mlyeceğl Hân olunur. Bu İlân hiç bir taahhüdü tazammun etmemekle beraber yapılacak masraflar da firmalara alt olacaktır. (1167i _ 3789)
Devlet Orman işletmesi Araç Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Göller bölgesinin Hatıpköpriisü ve Geley bölgesinin bostan İstif yerlerinde mevcut 2809 adet dengi 1061, 353 M3. Köknar tomruğu 9 parti halinde 22/8/950 tarihinden itibaren 18 gün müddetle ve açık arttırma sureti Ue satışa çıkarılmıştır.
2 — Arttırma 8/9/950 Cuma günü saat 15 de Araç İşletme Müdürlüğünde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün tahmini bedeli 36 Ura olup her parti çln % 7.5 hesabı 1le geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartnameler Ankarada Orman Genel Müdürlüğü ile Merkez Orman İşletmesinde, İstanbulda Bnhçe-kapı Lintan han kat 3, No. 41 Orman İşletme Müdürlüğünde ve Karabük. Kastamonl, Daday İşletmeleriyle İşletmemizde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve ilk
teminatları İle komisyona müracaatları. (11786)
Dz. Gd. Erbaş Orta Ok. K. da.
1 — 1950 - 51 öğretim döneminde okulumuz birinci sınıfına alınacak öğrencilerin seçme sınavları aşağıda belirli tarihlerde saat 9 da başlamak üzere, Kasımpaşada Dz. Od. erbaş O. okulu K, lığında yapılacaktır,
2 — Kayıtlı öğrenrllerln belirli gün ve saatlerde okulda
bulunmaları İlân olunur. (11690)
18 Eyl./95O Matematik - Türkçe
19 > Z050 Tarih - Coğrafya
Sah Ife 1
I. E. T. T. Eşletmelerinden
I— İdaremiz ihtiyacı İçin 22 kalemde ceman 103000 metre NKBA kablosu alınacaktır.
2— Şartnamesi Beyoğlu - Metro Han 4 üncü kat haricî Levazım servisinden bedelsiz olarak verilmektedir.
3 Tekliflerin 15 Kasım 1950 akşamına kadar Umym Müdürlüğümüze verilmesi İlân olunur. (11658)
I. E. T. T. Umum Müdürlüğünden
1 — Tramvay arabaları İçin muhammen bedeli 8000 Hra tutan 100 adet Mücerrlt Kontrol silindiri alınacaktır.
2 — Şartnamesi Beyoğlu, Metro Han 4 üncü kat Harici Levazım Servisinden bedelsiz verilmektedir.
3 — Tekliflerin 15.10.950 akşamına kadar Umum Müdürlüğe verilmesi. 111803)
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Ekim 1950 imtihanlarına girecek öğrencilerin, imtihan harçlarını 1 Eylül 950 den 15 Eylül 1950 akşamına kadar ödemeleri gerekmektedir. O günden aonra vaki olacak geclkmler hiç bir suretle kabul edilmiyecektir. 12011

Fatih 8. lincii Sulh Hukuk Yargıçlığından: 949/1139
Yorğı Eftis tararından VasU Hıristo, Koço ve Marlka Kal-yopl ve Elenl aleyhlerine Fatih Kırkçeşme mahallesi Şehzade-başı sokağında eski İM yeni 72taj kapı sayılı gayrimenkulla) şuyuunun izalesi hakkında açılan davanınyapılan yargılama' sında:
Hissedarlardan Beyoğlu Aamalımesclt sokak 50 numarada İkamet eden Vasll ve Hlristo He Kurtuluş Azak sokak 13 numarada İkamet etmekte iken halt hazır adresleri malûm olmayan Koçoya on beş gün müddetle U&nen tebligat İfasına karar verildiğinden duruşmanın bırakıldığı 20.9.950 saat 9,30 da mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde gıyaplarında davaya bakılacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
12025
Topçu Gedikli Erbaş Okuluna öğrenci alınacak
1 — Polatlıda bulunan topçu gedikli erbaş okuluna 1950 -1951 ders yılı İçin aşağıdaki şartlan haiz öğrenci alınacaktır:
2 — Okul yatılı ve parasızdır, öğrencilerin İaşe ve giyimleri okulca sağlanır.
3 — Okulu başarıyla bitirenler topçu gedikli çavuş olurlar.
4 — Müracaat İçin Plathda bulunanların doğruca okula, Polatlıdan dışarıda bulunanların da bulundukları yerin Askerlik şubelerine başvurmalar) lâzımdır..
5 — Kayıt ve kabul İşlerine başlanmıştır. 15 Eylül 1950 ye kadar devam edecektir. Okula girmeğe İsteklilerin bu tarihe lcadar evraklarını tamamlamış olmaları lâzımdır.
6 — Aranılan şartlar:
A — Türk vatandaşı olmak,
B — Orta okulu bitirdiğine dair okul diploması veya daha yüksek okuldan tasükname almak,
C — Tahsili terketmlş durumda İken müracaat edenlerrin en çok İki yıl terki tahsil etmişolmamainn lâzımdır.
D — Sınıf Od. Erb. okulunu bltrdldlğl zaman 18 - 23 yaşında olmak.
7 — Lüzumlu evrak:
A — Okula girmeğe istekU olduğunu bildirir dilekçe,
B — Aşı kâğıdı,
C — Kendisinin, ailesinin, veUslnin iyi ahlâk sahipleri olduklarını gösterir doğruluk kâğıdı. (Mahalli hükümet başkanlığından»
D — Nüfus cüzdanı veya tasdikli örneği
E — Tam teşekküllü sıhhi kurulu olan askeri hastanelerden askeri okula girer diye asğlam rapru almak,
F — Gd. Erb. okuluna kabul olunduğu takdirde okulun tâbi olduğu kanun, nizam, talimat ve emirlere riayet edeceğine ve mecburi hizmetini doldurmadanaynlmıyacağına dair velisi tarafından verilmiş noterlikçe musaddak taahhüt senedi.
8 — Evrakını tamamlamış olanlara okuldan verilecek sıra numarası öğrencilerin ev adreslerine gönderilir. Bilâhare okula kabul edilenlerin adreslerine bilgi verilmek suretiyle okulda bulunacakları tarih bildirilir.
9 — Okula kayıt ve kabul edildiği anlaşılanların bulundukları yerlerden okula gelinceye kadar yol masraflariyle okula geldikten sonra her hangi bir şekilde glremlyeceğl anlaşılanların dönüş yol masrafları kendHerine aittir.
10 — Gedikli erbaşlar İçin kanunen sağlanan hususlar şunlardır:
A — Gedikli erbaşların aylık asıllan İle tutarları aşağıda
gösterilmiştir:
Aylık Aslı Tutan
Rütbesi Lira Lira
Gedillk Çavuş 20 »75
Gedikli Üstçavuş 25 x00
Gedikli Başçavuş 30 225
Başgedikli 35 250
Birinci yükselme kademesinde 40 300
İkinci yükselme kademesinde 50 350
Üçüncü yükselme kademesinde 60 400
B — Gedikli erbaşlara maaştan gayrı er tayını de vardır.
C — Terfller, subaylar gibi sicil esasına göre yapılarak üç senede bir terfi îmkânt sağlanmıştır.
D — Kadrosuzluk hallerinde bir şart aranmaksızın iki üst derece yükselebilmeleri esası kabul edilmiştir.
E — Eski hükümlerde mevcut taahhüt ve mecburî hi2met esasları değiştirilmiş, subaylar gibi 15 senelik mecburî hizmet usulü kabul edilmiştir.
F — Vazife esnasında aile ve kendilerine yolluk, Ankarada mesken zammı ve yiyecek İstihkakları aynen veya rayice göre para olarak verilir
G — Subay ve askerî memurlar gibi sanatoryum ve prevantoryumda parasız tedavileri temin edilmiştir.
H — Rütbesini muhafaza ederek ayrılaııiar için yedek «başlık İhdas edilmiş ve bu esasa göre yeni yaş hadleri tes-blt edilmiştir.
t — Malûllyet ve tekaüt haklan subaylarda olduğu gibi İşleme tabi olup rütbe maaşlarına göre bağlanmakta ve tam fiili hizmet sonunda 4800 lira ikramiye verilmektedir.
H — Diğer gerekil İzahat askerlik daire ve şubelerinden öğrenilebilir. (12047)
AKŞAM
2 Eylül 1950
Satıl te 8
SÜRPRİZ Gömlek ve Pijamaları ikramiye çekilişi
31.8.1950 Perşembe günü, İstanbul 0 ncı Neleri Bay Ham-dl Selçuk ve birçok kalabalık huzurunda Beyazıt Marmara lokalinde yapılmıştır. Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar ve kazandıkları hediyeler aşağıdadır: 005050 001634 02149 028153
Otomobil Radyo
»
034503 HALI 082974 »
084653 d 0074-21 Kol saati
10,— TL.lık eşya Kazanan ı Son dört rakamları 1833 4770 7-
2838 5068
3730 0095
010680 Kol saati
049493 Kol saati
012180 Dolma kalem 037950 Dolnıa kalem 058592 Dolma kaleni numaralar:
0183
1994
1303
He nihayet bulan 100 adet bHet
1.50 TL. İık İkramiye Kazanan numaraları rakamları
4784
4857
909 L
9573 9991
ı adet bilet
ELEKTRİKLİ
Son dört ı
0126
1199
1355
2352
3913
İle nihayet bulan 100
2,50 TL, iık İkramiye Kazanan numaralar;
Son üç rakaıu lan 007 113 124 199 239
[
PANHAGD
ÇAMAŞIR MAKİNESİ : 420 Lira peşin
450 taksitle (100 peşin, 35 lira on ay>
M A T A Ş
Galata, Tabir Han. — Tel: 4199fi
Lâstik Çizme işçisi aranıyor
Tecrübeli ve usta lâstik çizmeci kadın Işçllet aranıyor. Hakikaten ehliyet sahibi olanların müracaatları.
BALİNA Lâstik Fabrikası Bahariye - Eyüp.
304
315
425
478 77L 1le nihayet buianiOOD adet bilet
NOT: Hediye kazananların, gömleklerini aldıktan mağazalardan ikramiyelerini atmaları rica olunur.
SÜRPRİZ GÖMLEK ve PİJAMALARI
1 Elylûiden sonra satışlar yeni biletlerle yapılacak, kazanamayan eski biletler hükümsüzdür.
Bu devredeki çekiliş de evvelkilerden çok zengin olacaktır
Hediyeler arasında 1 Ev - 2 Otomobil - 9 Radyo - 2 Avrupa seyahati - 1 Buz dolabı - 5000 den fazla muhtelif eşya bulunacaktır.
ORTAŞARK TİCARET T. A. Ş.
Gafaıojotsy - Mevulfy#, «ı(L40 telefon ı 41294
Tejhlı yeri: Beyoğlu tünel, Galip Dede cad. No. 36
YARA MERHEMİ
YAR.A YANIlZ,ÇATLAK. UÇUKÇIDAN v. DERİ USTU MİKROPLU HASTALIKLARINA KARŞI İYİ GELİR.
YATILI
KIZ
YATISIZ ERKEK
Kayıtlara devanı edilmektedir. Eski öğrenciler kayıtlarını yenilemelldlrler. Tarifname gönde-
K33SH rjür, Şehzadebaşı - Tel: 22534 IS3!Et3I
flHa9 doktor mna
EMİR NECİP ATAKAM
Kadın - Doğum Hastalıktan ve ameliyatları mütehassısı Beyoğlu İstiklâl Cad. 403 kat 2 Şark Pazarı karsısı
Muayene: 15.30 - 19 ■■■ Tel: 43864 İKS3T.
PROTEJİH
Frengi ve BeLsoftukluğunun teminatlı bit koruyucusudur.
DERMOJEN
Yanık, Ekzema ve cilt yaralarına fevkalâde iyi gelir-
PAPAZYAN
BİÇKİ VE DİKİŞ YllRDU
Kurtuluş
Yeni kaıytlara başlanılmıştır. Feriköy Tepeüstü 116 No. Papazyan Apartımanı
ZAYİ — Kumkapı nüfus ida-ersinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybetlm. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1325 doğumlu Torna oğlu Kostanti Tiiysüz
dimiye imar bankası
Sermayesi: 1.500.000 T.L.
Kurulusu: 1928
Yenlpostahane arkasında Aşirefendl Caddesi No. 35 - 37 Vadesiz Tasarral Tevdiatına % 4.5 Vadeli Tasarruf tevdiatına 7o ₺
Faiz verir ?e vadeli mevduat faizleri arzu edenlere aylık olarak ödenir.
jVez*V7/o/
ÇARPIHtl, BAYGINLIK. SIKIHT»H«»LERİHE
KARŞI
YÜZÜNÜZ / ÇAMADIR DEĞİLDİR f
Gençlik ve güzel- 1 fiğinizi, ten rniırn. f kadife yumuşak- * lığını muhaf aza K İçin beyaz sabun V yerine PURO TU- \ VALET SABUNU B kullanınız.
BOL KÖPÜKLÜ NEFİS KOKULU
PURO
TUVALET SABUNU
EN İYİSİ ve EN UCUZU
İLÂN:
1 — Yurt içi bölge K. lığı İs. İnşaat şubesi ihtiyacı için şimdilik (950) mali yıl» sonuna kadar İstihdam edilmek üzere âzami (550) liraya kadar aylık ücretle diplomalı veya ruhsatnameli yüksek mühendis veya inşaat mühendisi alınacaktır..
a) 788 sayılı memurin kanununun •»
haiz olup devlete karşı mecburi hizmeti bulunmıyacaktır.
b> Yaşları 45 den fazla olmayacaktır.
c) Ecnebi okullardan mezun olan yüksek mühendis,, mühendis veya fen memuru ve teknikerlerin ruhsatnameleri Bayıdırlık Bakanlığı veya Millî Eğitim Bakanlığınca tasdikli olacaktır.
2 — Müracaat şekli:
Yukarıda yapılı hallerden idaresinin tensip edeceği şubedeki memuriyete talip olduğuna dair dilekçesi.
Dilekçeye ekil olarak;
— İkamet tezkeresi.
— Hüsnühal kâğıdı.
— Sıhhat raporu.
— Noterden tasdikli nüfus tezkeresi.
— Mahalli savcılıktan mahkûmiyeti olmdajğına dair belge.
— Şimdiye kadar çalıştığı yerlerden bonservisleri örneği.
— Kendisini tahkik için iki daire veya müessese İsmi.
— Üzerinde müracaat edenin adresi yazılı 15 kuruşluk pul yapıştırılmış açık boş bir zarf.
— Noterlikten tasdikli diploma veya ruhsatname örneği.
3 — Diğer şartlar:
— Müracaatlara eldeki belgelere göre ücret takdiri ve seçimi Kara kuvvetleri komutanlığına aittir.
4 — Müracaat yeri ve tarihi:
İkinci maddedeki dilekçe ve buna bağlı (10) parça belgeleri 1. Yurt içi Bölge K. lığı İs. İnşaat Ş. ne bizzat veya posta ile göndermeleri Hân olunur. 3918 — 12048
Sayın Halkımıza
İst. Bl. Şehir Armonisi Şefliğinden
Şehir Armonisi Kurulu; haftanın Çarşamba, Cumartesi günleri Gülhane Parkında. Perşembe günleri Atatürk Bulgari Parkında saat 17 den 18.30 a kadar ve Pazar günleri de saat 18 den 19,30 a kadar tııönü gezisinde açıkhava yaz konserleri vermektedir. (117241
Eylül 1950 birinci 15 güniükprogram sayın halkımıza İlân olunur.
1. HAFTA PROGRAMI ■
Çocuk hekimi doitıoı
Ahmet Akkoyunlu
lakslm • talimhane
Palas. Telefon: «2627
1 — Liberty Marche.: A. Messler
2 — Die Stunnıe von Porticci - Ouvertüte: Auber
3 — Amlna - Ser^nade: Paul Uncke
4 — Donau Wellen - Valse: j. tvanovicci
5 — Bayaderes Marche: G. âliler
6 — Ela Verdi - Potpourrl: K. Mennel
T — Graf - Zeplin, Marsch: C. Teleke
I İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI|
Odun ve kuru ot alınacak
Tahmin bedeli Lira Kuruş
İlk teminatı Lira Kuruş
ZAYİ — T. C. Ziraat bankası İstanbul şubesinden aldığım 11/11/941 tarihli 25422 sayılı cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eslklnln hükmü yoktur.
Reçetelerimiz tanınmış fabrikaların saf İlâçları He
İtinalı olarak yapılır. Yeril ve ecnebi müstahzaratın muhtelif teşkilleri emrinize âmadedlr. ZİYA BOYER ECZANESİ
Earakiiy, Tünel yanı
İskender Tanerl
E
Ri
MENKUL EŞYA SATIŞI
Beyoğlu dördüncü sulh hukuk yargıçlığından: 948/100
Terekesine mahkemece el konulan müteveffa Artine alt Pan galtı Ergenckon caddesi 65 sayıl» dükkânda bulunan eşyalar açık arttırma suretiyle 8/9/950 cuma günü saat 15 te satılacaktı'. İsteklilerin yukarıda gos- | terilen gün ve saatte mahallinde hazır bulunmaları İlân olunur.
(121311
i™ ' *- ■' ’
■ Aile Biçki • Dikiş Yıırdu tntebe kaydına başladı [ R Yıllarca Yurd idare etmiş olan NİMET ERİM. tecübcsl I R ve en İleri metodu He biçki, dikişi talebesine kolaylıkla öğ- I R retir. Milli Eğitimden tasdikli diploma verilir. Adres: Be- S | şlktaş - Şair Nedim caddesi No. 63. Ekrem Başaran Ap. |
__ BİÇKİ ve DİKİŞ YURDU
| ANINA PECAROIPUUO
R Kayıtlar başladı. Pazardan başka her gün saat 10 dan
R İ6 ya kadar Galatasaray, İstiklâl Cad. Kurtuluş Apt. No.
| 285 3/6. Tel: 43222, 2 Ekim Pazartesi kurslar başlıyor.
44270 00 3320 25 İstanbul Belediyesi Birleşik Ma-
halli İdaresi için kilo muhammen flatl 4 kuruştan 358,400 kilo kesilmiş meşe ve 206,350 kilo gürgen He kesilmemiş 7 ton meşe ve 475 ton gürgen odunu.
16586 75 1244 00 İstanbul belediyesi temizlik işleri
teşkilâtı hayvanlan için alıncak 132.694 kilo kuru Ot.
Tahmin bedelleriyle ilk teminatlar» yukarıda yazılı İhtiyaç maddeleri kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır.
Şartnameleri İstanbul Dlvanyolunda Belediye Merkez binasındaki Zabd ve Muamelât Müdürlüğünde görülecek ve alınacaktır.
İhale 21 Eylül 950 Perşembe günü saat 15 te İstanbul Belediyesi Merkez binasında müteşekkil Daimî komisyonda yapılacaktır.
İsteyenler odun şartnamesini 111 kuruş bedel mukabilinde İstanbul Belediyesi Levazım Müdürlüğünden satın alabilirler.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubu ve 950 yılı Ticaret Odası vesikasını havi olarak hazırlıyacakLan kapalı zarflarını llıale günü saat 14 e kadar Daimi komisyona vermeleri lâzımdır, (110211

İL HAFTA PROGRAMI:
1 _ Tanhauser Marsch: R. Wagner
2 — Flotte. Boursche - OUverture: Fr. Suppö
3 — Karntnerlleder ? Varlati önen: Josef Srobl
4 — A Tol - Valse: Waldteufel
5 — Lola - Seren ad e: K. Panspert
0 — Melodienfloge - Paganlnl On.: Fı. L£har
7 — Marche Amerlcaine: J. P, Sousa (11924)
Özel idare emeklilerinin 3 aylıkları veriliyor
İstanbul Belediyesinden:
1 — Maaş sahiplerinin aşağıda gösterilen günlerde saat
9 dan 12 ye ve 13.30 dan 16 ya kadar maaş cüzdanlarlle birlikte Türbede Tramvay caddesindeki Belediye blnas: alt kat salonunu doldurtacaklar» yoklama ilmühaberleri He gelmeleri ve orada bulanan Zat İşleri memurlarına müracaatla muamelelerini yaptırarak aylıklarım almaları.
2 — Aylıkları yükseltilmek üzere alman resmi senetler alâkadarlara İade olunacağından resmi senetleri alınanların ellerinde bulunan makbuzları getirmeleri.
3 — Maaşları tediyesinde sıra numarası takip edileceğinden aylık sahiplerinin gününde gelmeleri ilân olunur.
4 — Iskonto ettirenlerin aylıkları 4/9/950 pazartesi gü-
nünden İtibaren eskisi gibi Ziraat Bankasından verilecek. Günlerde gelmeyenlerin maaşları çarşamba günleri Zat işleri Tekaüt bürosunda bulunacak banka memurları tarafından tediye olunacaktır. (12044)
özel İdare müracaat günleri:
1— 410 4/9/950 Pazartesi
417— 754 5/9/950 Salı
- 755—1010 8/9/950 Çarşamba
1017—1210 7/9/950 Perşembe

Comments (0)