AKŞAM

Sene 32 — No. 11264 — Flatl: her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ 20 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Seçim kanunu çıktı
Her partinin lştirâkiyle seçim serbesliğlni imkân dairesinde emniyet altına alan bir kanun nihayet çıktı. Bunun bizde derhal ideal bir seçim temin edeceğine inanmak doğru değildir. Esasen en ileri demokrasilerde dahi seçimin aksadığı noktalar vardır. Unutmamalıdır ki demokrasi ağır hamlelere, yüksek sıç.armalara dayanan mütemadi bir ihtilâl veya inkılâp havasında değil, tekâmül içinde yürür, ileriler. Ve programlara daima sığmıyan hayat şartlan değiştikçe kendini ona göre ayarlar ve tedbir alır. Demokrasi «bir darbe, bir duman» la dünyayı Cennete çeviren bir rejim değildir. O, çok köklü, ve her kökü toprakta yerleşmek için zamana muhtaç olan bir ağaca benzer. Dal budak salıvermesi, yemiş vermesi, nesilden nesle geçen uzun bir çalışmaya muhtaçtır. Meyvası da Cennette biten daima bal gibi tatlı bir nesne değildir. Gerçi dünvavı Cennet yapacaklarını iddia eden rejimler yok değildir. Fakat onlar umumiyetle demir perde arkasında kurulur, ve arkasından arada bir sızan sesler pek de Cennet İlâhilerine benzemez.
Demokrasi, kâğıt üstün-dpn realiteye bir anda ge-\ çen bir rejim olmadığı, bir "Tek insan veya zümrenin değil, büyük cemaatler ve cemiyetin beraber çalışarak yarattıkları, ‘ve hiçbir zaman demir perde arkasına saklanamıvacağı için daima tenkide, tashihe ve yeni yeni tâdil ve ilâvelere muhtaç bir rejimdir. Ancak hür iradelerin beraberce yaratabileceği bu rejimi, işletmek, demokrasi mekanizmasını kullanmak ancak onu yaşatabilir. Çünkü insan insan oldukça ihtirasını tatmin ve rakibini alt etmek için zaman zaman akla gelmedik kötü vasıtalara da baş vurmuş ve dalma da vuracaktır. MatlOb olan şey, bu gibi vasıtalara baş vuranlar meydana çıktıkça Ceza görmelerini temin edebilmek vc bu emnivet hissini bir millete verebilmaktir.
Memleketimizin iç - şart-acaba ne kadar fire ile bu kanun sayesinde seçim ser-beşliğini başaracaktır? Bunu tahmin etmek ne kadar güç olursa olsun, bir çeyrek asra yakın tek parti ve totaliter zihniyetle yasamış olan bir
memleketin Meclisinden böyle bir kanunu geçirmek, modem mânada demokraside bir köprü - başı elde etmek demektir. Bu kanunla umum! seçime girerken — hiç olmazsa şehirlede ve kasabalarda — eski seçimlerden fazla halkın reyini ser-besçe kullanması imkânı hasıl olduğuna inanmak mümkündür.
Bir asırdan beri siyasî demokrasiye ulaşmak mücadelelerimizi, inkisar!annıızı ve bazı acı tecrübelerin verdiği olgunluğu dikkate almıyanlardan «Kanun ne kadar mükemmel olursa olsun, biz de hilenin, mücadelenin önü alınmasına çare bulunmaz» diyenler çoktur. Bu gibi ihtiyatlı zihniyetin faydası yok değildir, fakat tamamen de haklı değildir. Çünkü bunlar, demokrasi denilen şeklîn bu son dört beş sene içinde meydana çıktığı kanati'ne mütemayildirler. Halbuki...
Parlâmento hayatına giriş bizde İkinci Abdıilhami-din mecburen verdiği Birinci Meşrutiyetle başlar. Yani demokrasinin siyasî tohumu atılalı çok olmuştur. Bu Birinci Meclis o zaman mutlakıyet zihniyetini o kadar sarsmış, sultanı o kadar ürkütmüştü ki, sultan sadece
(Arkası sahife 2; sütün 6 da) HALİDE EDİB
İnönü niin adaylığı
Bir çok vilâyetler halkı, İnönü'yü namzet göstermek istiyor
Ankara W — Cumhurbaşkanı İsmet tnönünün. önümüzdeki seçimlerde adaylığının Ankara-dan gösterileceği muhakkak sayılmaktadır. Bununla beraber. Seçim Kanununun verdiği imkâna istinaden, İkinci bir yerden adaylığının gösterilmesi yolunda cereyanlar vardır.
Esasen baa seçim çevrelerinden Cumhurbaşkanına bu hususlarda istirhamlarda bulunulmuştur.
Konya 20 »Akşam! — Cumhurbaşkanı ismet tnönünün, ö* nümüzdeki seçimlerde Konya-dan da namzet gösterilmek İstenmesi. Konya umumi efkârında ve Demokrat Parti çevrelerinde çok iyi karşılanmış, sevinç tezahürlerine vesile olmuştur.
Ankara 19 — Şehrimize gelen haberlere göre, MalatyalI C. H P. İller kendi vilâyetlerinden adaylığını koymasını tnönil’den rica etmeğe karar vermişler Malatyada bu münasebetle zahüratta bulunmuşlardır.
ve te-
Recep Peker’i ziyaret
Vali ve Belediye Başkanı Ordinaryüs Profesör Dr. Fah-reddin Kerim Gökay dün eski Başbakan Recep Peker’i Sultanahmet teki evinde ziyaret etmiştir.
flmerikaıı - Bulgar münasebetleri kesiliyor
Vaşîngton, Sof yad akı Amerika sefirinin hudut haricî edilmesi kararının iptalini talep etti
Belgrad 19 — Sofyadaki 43 Amerikalıya hafta sonundan evvel Birleşik Amerika İle Bulgaristan arasında siyasi münasebetlerin muhtemel olarak kesileceği bildirilmiştir.
Güvenilir kaynaklardan alınan haberlere göre, Birleşik A-merlka son 48 saat İçinde Wa-shingtondakl Bulgar orta elçisine verdiği bir notada Bul-gartstanın Birleşik Amerika orta elçisi Donald Read Heatl'i hudut harici etmek için almış olduğu karan 48 saat İçinde ibtal etmesini istemiş Ur. Birleşik Amerika, Başbakan muavini Kostov'un ismi geçen almak üzere
tevdi etüSi Uk notaya cevap vermek İçin tam bir ay beklemiştir. Koster, Yugoslav, İngiliz ve Amerikan yardımı ile Sof yıldaki komünist rejimi devirmeğe teşebbüs suçu İle asılmıştı. İddianamede Kostov'un Heath ile işbirliği yaptığı bildirilmiş, fakat Heath bu İddiayı reddetmişti. Birleşik Amerika, geri çağrılma talebi İptal edilmediği takdirde münasebetlerin kesileceğine dikkati çekmiştir. .
muhakemesinde Hcath'l geri Bulgar latanın
Sofyadakl Amerikalılar elçilik mensuplar: olan 43 kişinin A-merLkan talebi Bulgaristanca kabul edilmediği takdire cuma günü Bulgaristan: terkedecek-lerinl bildirmişlerdir.
Almanyadaki Rus kuvveti
400 bine çıkarıldı
Rusya, iktisaden fena bir durumdadır. Beş senelik kalkınma plânını geliştiremedi
Berlin 19 (A. A.) — United Press: Güvenilir kaynaklardan dün alınan haberlere göre Kuşlar son aylarda Almanyadaki kuvvetlerini tahminen 400,000 kişiye çıkarmışlardır. Almanya-dakl Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransamn müşterek kuvvetlerinin adedi aşağı yukarı 250 bin kişidir. Batılı müttefik karargâhlarına gelen haberlere göre, Ruslarm geçen yaz Al-manyada 350.000 kişilik bir kuvvetleri vardı. Rus kuvvetlerindeki bu artış ya terhisi kaldırmadıklarından, yahut da 19 - 26 yaşlarındaki sınıfın terhisini geri bırakmalarından İleri gelmiştir. Bu sınıfın geçen manevralar sonunda Rusyaya dönmeleri lâzımdı, izah edllemlyen bazı sebeplerden dolayı bu kıtalar terhis edilecekleri yerde, ancak İzinle sılaya gidebilmişlerdir. Bu 19 - 26 yaş arasındaki sınıfın terhisinin sadece Alma nyada mı geri bırakıldığı, yoksa bunun nerede olurlarsa ol sunlar, bütün Sovyet kuvvetlerinde mi tatbik edildiği öğrenl-lememiştlr. Batılı makamların söylediklerin^ göre, İşgal kıtalarının da terhisinin durdurulması harbin sona erdiğinden beri Rusların tesblt edilen talihte bu kıtaları lerhlr etmekte mu-vaffakıyetsizliğe uğradıkların: ilk olarak göstermektedir. Terhis edilecek 19 - 26 yaş atasındaki sınıflardan son grup 1948 aralığında sılacı edilmişlerdir. 400,000 kişi tahmin edilen Almanyadaki Sovyet kuvvetleri. her dört devletin 1946 da 750.000 kişi tutan işgal kuvvetlerinin yansından biraz fazlardır.
Londra 20 (Nafen) — Soyyet Rusyanın beş senelik kalkınma plânı bu senenin sonunda hitama ermektedir. Bu hususta bir etiid hazırlamış olan haftalık StatLst İktisat dergisi Mosko-ra radyosu ve gazeteleri tarafından yayınlanan bütün İstatistiklere, yüzdelere ve rakam lara rağmen, Sovyet Rusya hükümetinin gayet kötü bir İktlsa-
Berlin Rus askeri valisi
general Kotikof
di durumda bulunduğunu kaydetmektedir.
Statla t dergisine göre, bütün bu rakamlara rağmen, 8ovyet Rusyanın beı senelik kalkınma plânını istediği gibi geliştiremediği anlaşılmaktadır. 8ov-yetler dahi ounu itiraf etmektedirler-
ilgili çevrelerde belirtildiğine göre, Sovyet Rusyanın İktisadi plânlarının baltalandığı bölgeler bilhassa Merkezi Asya Müslüman memleketleri bölgelerile Ukr aynadır. Son zamanlarda Kızü Çin ile Rusya arasında aktedllen iktisadi andlaşmada ileri sürülen yardım miktarı da Sovyetlerin iktisadi alanda ne kadar kötü bir durumda bulunduğunu göstermiştir.
Amerika Almanya ile hali harbe son
vermek niyetinde
.... ■ -- ,
Vaşington hükümeti Batılı devletlerden bir deklârasyon neşretmelerini istiyecek

Merkez bankasında
Sanayicilerin iştira-kile mühim bir toplantı yapılacak
Ankara 20 (Akşam) — Bugün Cumhuriyet Merkez bankasında genel müdür Sadi Beklerin başkanlığında sanayiciler ve diğer LL devlet sanayi teşekkülleri ileri p! gelenleri mühim pir toplantı Q_ yapacaktır. Tolantida Maliye.^ Ticaret ve Ekonomi, Devlet Ba-t| kanlığı temsilcileri yeni kuru- Q lan 8anayi bankasının ' ‘ heyeti. İstanbul bölgesi Sanayi birliği başkanı İle başkan vekili. > beynelmilel imar ve Kalkınma bankasının iki mümessilinin de bulunacağı bu toplantıda yabancı krediden ne şekilde istifade edileceği meselesi görüşülecektir. (
İdare
O
$2 (D >
(D
Muamele
vergisi
Maliye Bakanlığımı tasan üzerindeki çalışmaları sona ermek üzere
■o 0 ro 2 lnQ
313330933
Kırdığımız ceviz bini aşıyor
Washington 20 (AP) — Bildirildiğine göre. Birleşik Amerika, Batılı müttefiklerin, Almanya İle harb haline son verecek olan bir deklârasyon yapmalarını talep etmek üzeredir.
Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları Parts konferansı esnasında İngiltere tarafından yapılmış olan bir teklifi dört aydır tetkik etmektedirler ve bu tetkl-kat sona ermek üzere bulunmaktadır.
İngiliz ve Fransızlarla teati edilecek görüş esnasında, bu harb haline son verilmesi keyfiyetinin bazı pratik faydalar temin edeceğinin, belirtileceği
söylenmektedir. Bununla beraber Rusyanın bu sahada acele davranarak, harbin sona erdiğini bildirmesi, müttefiklerin bu baptaki hareketini çabuklaştırabilir,
Yapılacağı tahmin edilen teklifler içerisinde işgal kuvvetlerinin derhal geri almma-sının ve bir barış andlaşması-nın İmzalanmasının yer almı-yacağı da kaydedilmektedir.
şayet İngiliz ve Fransızlarla yapılacak görüş teatisinden bir netice alınırsa, Londrada bir Büyük Üçler konferansı toplanacaktır. Resmi kaynaklar bu derece ileri bir adım atılacağından şüphe etmektedirler.
Ankara 20 (Akşam) — Muamele vergisi tasarısı etrafında Maliye Bakanlığınca yapılan çalışmalar bitmek üzeredir. Eski muamele vergisi kanununa nazaran sistemde büyük değişiklikler yapan ve İstanbul sanayicilerinin hazırlamış olduğu raporun mühim bir kısmını ihtiva eden tasan önümüzdeki günler içinde Metilse verilecektir. Maliye Bakanlığı gelirler genel müdürlüğü yurdun muhtelif yerlerindeki odlge müdürlüklerine gönderdiği bir yazı ile tasarının önümüzdeki günlerde Meclise sevedileceğlnl bildirmiştir.
Ankarada kesif sis
Ankara 19 — İki günden beri akşamlan An karayı kesif bir sis tabakası kaplamaktadır. Bu şekilde kalın sis tabakasına şimdiye kadar Ankarada ilk defa raslanmak tadır. Sisin kalınlığı bilhassa gece yarısına doğru artmakta, 15-20 metre İlerisi görülememektedir. Bu yüzden taksiler ve otobüsler güçlükle re sık sık korna çalarak Uerllyebll-m ektedirler.
Galatasaray 2
Fenerbahçe 1
valatasaray kalecisi Turgayın bir kurtarışı lYaaisı ikinci salıifcmladel
Gazete haberleri arasından:
«Son aylarda memleketimizden ihraç edilen cevizlerin yüzde otuz nispetinde çürük olması dolayısiyle alıcı memleketlerde mallarımıza karşı şikâyetle birlikte bir isteksizlik göze çarpmaktadır. Londra ve Kanada gibi ticaret müşavirliklerimizden gelen raporlarda bilhassa iç kabuklu çeyiz ihracatı üzerinde durulmakta ve cevizlerin standardizasyona tabi tutulmasının muhakkak lâzım geldiği bildirilmektedir.»
Yalnız şu kuru yemiş mevzuunda memleket mahsullerimiz aleyhindeki cereyanı önlemek üzere senelerce uğraşıp durmuştuk. Demek tekrar kırdığımız ceviz bini aşmağa başladı!
Bir ceviz muayenesini yapabilmek durumunda değilsek «ticaret ataşelikleri» n-den başlavınız, «standardizasyon» gibi müthiş tâbirlerden devam ediniz, «devletçilik» merhumuna kadar varınız; bütün bıı külfetlere ne ihtiyaç kalır?
«— Bozuk malın ihracı memnu!» diye bir maddelik bir kanun çıkarmak, gümrüklerin sıkılığını hu tek madde üzerinde tatbik mek kâfi değil mi?
| Mümkün de değil mi?
AÜÎAM'IN ‘BüYük» ANKETİ
TlSİİLcTMIŞ 20 TOOİWİM?|
M. Tekinalp'ın cevabı
Anketi yapan: SADEDDIN GOKÇ^PINAr]
et
Son yarım asrı bizzat yaşamış, hâdiselerin yakından şahidi olmuş ve mühim şahsiyetlerle temas imkânım bulmuş olan M. Teklnalpı Güven hanındaki yazıhanesinde buldum. Halen Umumi McclLs âzası ve piyasanın tanınmış iş adamlarından olan Tcklna.p, 1909 tarihniden ölümüne kadar Ziva Gökalp'ia beraber çalışmış, onun ilhamı ile Fransızca ve Almanca değerli eserler yazmıştır. Chur-chill'in de hâtıralarının dördün cü kitabında bahsettiği bu eserlerden «Kemalizm İdeolojisi» isimli olanı halen Sorbon Üniversitesinde okunmakta ve klâsik eserler mertebesine yükselmiş bulunmaktadır Atatürk'ün de sitayişler bahsettiği bu eser, eski Fransız Başbakanı ve halen Fransız Parlâmentosu başkanı Mösyö Herriot bir mukaddeme yazmıştır.
M. Teklııaip, anketimize cevap vermesini rica ettiğini zaman dedi kİ:
— Bu suale doğru dürüst cevap verebilmek için son yarım
asırlık siyasi, iktisadi. Umi, edebî ve içtimai tarihimizi, bu devirde rol oynayan yüzlerce şahsiyeti birer birer gözden geçirmek, onları oirbırlerlyle mukayese ederek her birindeki üstünlük cihet terini araştırmak lâzım getir. Bunu da ancak bir tarih hllâme&l iâyiklyle yapabilir. Ben kendimi tarih allâmeliğinden uzak bildiğim için anketinize başka türlü cevap vereceğim.
Ben bu yarım asırlık tarihi bizzat yaşadım. Fevkalâde dev-rimlere sahne almak İtibariyle bir çok asırlara bedel olan bu yanın asır zarfındı» vukubulan hâdise ve inkılâpları a2 çok uzaktan ve yakından takip etmek vaziyetinde bulundum, Bun larda başrolleri oynıyanlaruı kimler olduğunu söyl i ye bilirim Fakat bunların adedini şu veya bu rakamla tahdit etmek imkânı yoktur. Bu İL1 barla sualinizi şu şekilde değiştirmeme müsaade ediniz:
(ArKası 7 nd sahilede)
Sahife 2
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Döviz ararken
İtalyanL-u sevinç içindedirler- Memleketlerine milyonlarca liralık döviz girecek. Çünkü bu sene Koma kilisesi tarafından mukaddes sene ilân edilmiştir. Dünyada ne kadar Katolik varsa Papanın ziyaretine ee-leoclL 1954J bir nevi ilaç senesidir. Ualyanlar — neşriyattan anlaşılıyor — hacılarla beraber gelecek dövizleri hesab ederek ellerini ovuşturmaktadırlar. Bilhassa Amerika dan gelecek seyyahlar için biiyük hamrlıklar yapılıyor. Dolara ihtiyacı olmıyau memleket var mı?
İlnlvanl.vnn kân bol olsun, diyelim. Harbden yeni çıktılar. Memleketleri yer yer harab oldıı. insanları fakir düştü. Gelecek dolarlar onların yaralarına en iyi merhemdir.
Ama hu arada brzim için de bir fırsat var ki oıın göz göre göre kaçırıyoruz. Türkiye Turizm Kıırıımıınıın bülteninden öğrendim: Amerikada bulunan bazı Rıım ortodokslardaıı bin kişi, belki de katolîkliğin mukaddes senesinden ilham alarak İstanbul da ki Rum Ortodoks Kiliessini ziyaret etmek, bu arada Patrik Athenugoras'ın elini Öpüp memleketlerine dönmek inere Istanbula gelmeye karar vermişler. Fakat ba bin kişinin içinden bir kısmı nıcnı lekele giremiyor ek mübadil Runılardanınış. Onun için mübadiller Yunan ısta uda kalacak, diğerleri İstanbula gelip oraya döndükten sonra Amerikaya avdet edeceklermiş.
Mübadil Rumların memlekete bir uğrayıp çıkmalarında resmi makamlar artık bir mahzur görmüyorlar. Fakat ortada bir kanun vardır ki buna mfinl. Uğraşılıyor. uğraşıl'yor. o kanun bir türlü tâdil edilemiyor. Ve biz muhtaç olduğumuz döviıderi bir de hu yüzden kaybediyoruz. Şevket RADO
Ankara güreş takımının zaferi
Ankara takımı 3 ü tuşla olmak üzere Romayı 7-1 yendi
İtalyan güreşçiler dün gece İkinci kanjüafinnra'jnı Greko * Rorncnde Spor ve Sergi sara-yınrta Roma muhteMll ntur.ı altında Ankara muhteliti 1te yaptılar. İki İtalyan yan hakeminin himmeti »e ölr wt rrrel Na-suh Aknr, Mel ime* Okta» »e Muharrem Candnpr matlûp addedilmeleriyle h.’anbnl mahirli Un i 5-3 yenmeleri dûn geçi-ki gûre^i CTİn ehemmiyetini bilhassa arttırıyordu.
Ankara güreş atanmın verdiği bir Kütahya »aranma Roma takımının idarecisi bir bayrakla mukabele etti re iki taraf güreşçileri aeyfrrttere takdim edildikten sonra müsabakalar başladı.
52 kilo
Gecenin ilk karşı asmasını 52 kiloda Romalı Plch. iLi Ue AnkaralI Hafit Balamlr, İtalyan Kosklnin hakemlisinde yaptılar. 6 dakikayı beıabcre geçirdiklerinden atılan kur’a neticesinde Halli ûaltc ttalyan altta İlk 3 dakikayı geçirdiler, İkinci 3 dakikada Halil altta İtalyan üstle. Netice yok Son 3 dakikayı İki rakip ayakta güreşerek bitirdiler. Bu son üç dakika içinde Halit rakibine nazaran daha çok atak yapmasına rağmen İtalyan yan hakemi aleyhte rey »erdi Fakat buna rağmen Hallt ekseriyetle hakkı cilan galibiyete- ula» t:.
57 kilo
Gecenin ikinci kırçıl amasın t Romalı Lombardı ile Ankarah Melih Eren. Türk VeflÇin hakemliğinde yaptılar. 6 dakikada İtalyan ı hakemler üstün gördüklerinden Lombardlnin İsteği üzerine güreşe ayakta devam edildi. M»’ıh »eni bir güreşçi olmasına rağmen ollmpi-yad şampiyonu Lumbardiyi İki defa yarım köprüye getirerek istikbali olan bir güreşçi olduğunu ispat, elti, İtalyan daha çok oyun gösterdiğinden hakimlerin ittifakı ılr gafip ilân edildi.
62 kilo
Gecenin üçüncü güreşini 62 kiloda Romalı Grarainl İle AnkaralI Cemal özfüı k, İtalyan m hakemliğinde yap'ılar. İkinci dakikada Cemal kendi oyunu He bir aralık köprüye geldi, orta hakemi tuş olup olmadığını diğer İtalyan yan hakemine »ordu. Görmediğini söyleyince güreşe yeniden başlandı. Altı dakika sonunda hakemler îtai-yanı üstün gördüklerinden, llalyanirı isteği üzerine güreşe ayakla devam edildi. Son dakikada İtolyanı köpııiye getiren Cemal 2-1 ekseriyetle güreşi kazandı.
67 kilo
Gecenin dördüncü güreşini 67 kiloda Romalı Granagliola İle Ankarah Tevfik Yüce. Türk Kâmilin hakemliğinde yaptılar.
Tevnk yüce ikinci dakikada
ltalyanı üst -İste iki de ta köprüye gelirdi. 6 dakikada hakemler Terfikin ustun güreştiğini ilin edince, Yücenin İsteği üzerine güreşe ayakta devam edildi. 7 nel dakikada Tevfik güzel bir salto ile 1 tel yanı köprüye setirdi 12 net dakikada da Tevfik bir tünde ile îtnlyanı tekrar köprüye getirdi. 15 inci dakikanın sön unda Tevfik. baştan İLİ haren hâkim güreştiğinden. İttifakla galip ilân edildi.
73 kilo
Gecenin beşinci güreşini 73 kiloda Romalı Cecchinl Ue AnkaralI Celâl Atik bir ttalyanın hakemliğinde yaptılar. 6 dakika zarfında hakemler ekreriyetle güreş! berabere gördüğünden, atılan kura neticesinde İlk üç dakikayı İtalyan üstle, Celâl alt ta güreşmekle geçirdiler. ikinci 3 dakikada, Cel&l üstte güreşirken 10 uncu dakikli 37 nel saniyede bel künde&lyie İtalyanın sırtını yere getirdi. Bu suretle Celftl iki gecedir yapılan Gre-ko - Romen güreşlerde İlk tuşla kazanan pehlivan oldu.
79 kilo
Gecenin altıncı müsabakasını Mhffrt He Ankara !j Ali özde-mir Türk Mustaf&nın hakemliğinde yaptılar. 1 dakika 40 saniyede Ali ffcdemlr güzel bir kafa kolla rakibinLn sutım yere getirerek gecenin ikinci tuşla ga libiyetini Anka raya kazandırdı.
87 kilo
G rccnin yedinci güreşin! kiloda Romalı İntrono İle
B7 _________________________ AnkaralI Âdil Can demir, İtalyan m hakemliğinde yaptılar, tik dakikadan itibaren îtalyanı altına olan Âdil, altı dakika içinde bir şey yapamadığından, hakemlerin ekseriyetiyle güreş berabere tiân edildi. Atılan kuria neticesinde Âdil altta, İtalyan üstte güreşmesine rağmen, Candemir iki defa rakibini köprüye getirdi ikinci 3 dakikada Âdilin üstte. İtalyanın altta güreşmelerinden netice çıkmayınca, son 3 dakika ayakta güreşmekle geçti 13 üncü dakikada Adil güzel bir finde ile rakibini lk! defa köprüye getirdiğinden ve altına aldığından, ekseriyetle galip ilân edPdl.
Ağır sıklet
Gecenin sekizinci ve son karşılaşmasını ağır sıklette Romalı Fantanı İle Ankarah Salim Ünal Türk Yusuf Aslanın hakemliğinde yaptılar. 1 dakika 2 saniyede İtalyan. Salimi »altoya aldı, fakat kendisi dönemlyerek sırt üstü yere yatıverdi. Böylece gecenin üçüncü tuşunu da çok kısa bir zamanda Salim. Anka-raya kazandırdı. Bu suretle Ankara. Romsyı üçü tuşla olmak üzer*;-? - 1 yenerek İstanbul un da öcünü almıştır,
Halûk HAN
A K $ A M
Milyonlar getirecek turstler
Abidin Daver CUMHURİ-YKT*tc yardığı başmakalede bu£Îin gelecek 5ÜÖ Amerikan seyyahından bahisle diyor ki:
«Biz, eski vatandaşlarımızın muayyen ve muvakkat bir müddet için rnenılekelimlze geünelerlne ne kadar çabuk karar verirsek,
kadar büyük olur. Beş on yıl sonra., başka memleketlerde oturan yabancı vatandaş nesilleri çok azalacak ve kalanlar da böyle bir seyahati göee al-dıramıyacak kadar mış oiaeaklafdjr.
Bu mühim döviz uan faydalanmam®
Türk vatandaşlarının memleketimizi ziyaret etmelerine hu-kümetimMn. bir an evvel müsaade etmesi çok yerinde olur, lere, hele 40 Temmuzunun tec-
kazancımız o
ihtiyarla-
kaynağın-İçin eski
6. Saray 2 - Fenerbahçe 1
Fenerin mağlûbiyetine en büyült âmil takımın fena teşkil edilmesi ve Galatasaray müdafaasının canlı oyunudur
Dün mevsimin en mühim iki , Bu durum karşısında iki taka rşılaşması, fevkalâde güzel kını da onar oyuncu ile maça bir havada İnönü stadında, 20 devam etmek mecburiyetinde binden fazla bir seyirci kalaba- kaldılar. Beykoz, kaleye solbck-lıgı önünde yapıldı. | lcrl Nurcdıilnl almış, sol beke
Galatasaray - Fenerbahçe' Fehmi, »olbafa da Gazanfer karşılaşması, 1_______________.
şampiyonluğu; Emniyet - Bcy-koc mart da Emniyet veya Vefadan birisinin dördüncü olması ve Bcykozun ^onunculuktan kurtulman bokunla rıhdan çök önemli idi.
İşte bundan dolayıdır kİ bütün futbol meraklıları İnönü stadın ı doldurmuşlardır. Galatasaray m şampiyonluk yolunda hiçbir İddiası olmamasına rağmen. Fenerbahçe ile Beşiktaş a-rasında nâzım rolünü oynaması, maçın ehemmiyetini arttırıyordu. Neteklm Galatasaryah-Jar maça, iddi» lan olmaman bakımından, çok rahat, buna mukabil Fenerbahçeliler şampiyonluk birsiyle sinirli başladılar. Galatasanyın dün Fener-bahçeyi yenmesi bu sebeple mümkiin oldu.
Bugüne kadar hiçbir Türk ha keminde görmediğimiz çok güzel bir İdare tarzını dün Su'ni Garan'dan seyrettik.
tngiilzicr »en az bala yapan» m en 1yı Lnı-cm olduğunu söylerler. Hakikaten dünkü maçta Sulhl bir hata yaptı diyemeyiz. Maçtan sonra staddan çıkan gerek Fenerbahçeliler ve gerek GalatasaraylIlar hep birden hakemin yerinde verdiği penaltılardan bahsederek Sui-hiyl övüyorlardı-
Galatasaray, dünkü galibiyeti, başta Bu'.en t Gündüz, ts-fendiyar olmak üzere Turgay, Had, Doğan. Mnstı. Muzaffer ve Muhtarın sayesinde kazanmıştır. Buna mukabil Fenerbaiıçe-ye maçı idarecileri kaybettirmişlerdir. Ahmet gibi apandisit ameliyatından yeni kurtulmuş bir oyuncuya takmnda yer verir iken, Salâhaddin. Murat, Sanıim gibi Fenerbahçeyi şamplj’on çıkarmış elemanları takım dtçin-(Ja bırakmak gibi hatalar Fe-ncrbahçenLn mağlûbiyetinin başlıca âmilidir.
Beykoz da Emniyeti, hem de kalecisinden mahrum olarak kazanınca şimdilik hem sonun-culuktan kurtuldu ve hem Vefanın dördüncülüğünü ladı.
Beykoz 1 - Emniyet 0
Günün İlk karşılaşmasını Bey-kozla Emniyet, Hüsomcddin Bökenin hakemliğinde şu kadrolarla yaptılar:
Beykoz: Feridun - .Mehmet, Nureddln - ilasan. Retet, Fehmi - Hikmet, Orhan, Samı Gazanfer. İsmet.
Emniyet: Mehmet - Muammer, Adli - Vecdi. Celâl, Vedat -Sflbahaddin. Süreyya, Necdet, Şahap, Cahit
Oyunun İlk devresi baştan a-şağı Beykozlulann baskısı altında geçti ve bu arada Orhan muhakkak iki gol fırsatını kaçırdı Emniyetlilerin arada sırada yaptıkları hücumlar da tehlikeli oluyordu, Devre böylece golsüz olarak bitti.
hdntjl devrede hücumlar karşılıklı oluyordu. 1 nel dakikada Emniyet santrforu Necdet Ue Beykoz kalecisi Feridun çarpışarak ikisi de sahayı baygın bir halde sedye Ue terkettJler. i
- Fenerbahçe Fehmi, »olbafa Fenerbahçenln 1 geçmişli.
Istendlyar sağ içe geçti, de böylece 1-1 berabere
İkinci devre
İkinci devreye Fenerbalıçell-
- 1er başladılar. Fenerliler tekrar galibiyeti tamın etmek için
, duiıu canlı oynuyorlar .takat, ■ başta Bülent olmak Özere Gala-. tasar ay müdafaasını y aramı -y urlardı.
4 üncü dakikada tsfendiyarnl , ortasını Muzaffer fevkalâde pir > kala vuruşu İle Fenerbahçe ka-. leşine havale etti. Cihadın ha-
- rikulûde kurtarışı takımını bir j gol yemekten kurtardı. Galata-
Ayrıca böyle bir hareket, Cumhuriyet Tûrklycsinln ve Türk milletinin yüksek vc medeni tesamüh ruhunun yeni bir delilini vereceği İçin bilhassa Amerikada çok lehimizde İntibalar uyandırır.»

Kabinenin durumu ne olacak?
YENİ SABAH, baymnkalc-sinıle yeni seçimleri nıcvzuu-bahis ederek şöyle diyor:
•Seçimi yenileme karan artık pek yaklapnıştır. Bütün belirliler bunu gösteriyor. Meclis böyle bir karan verince, kabinenin durumu nc olacaktır? Yeni kanun ile yeni seçimleri şimdiki kabine mi yapacaktır? Yeni kanunun ilk tatbik senndnde, çeşitli parti-
rübesl varken bazı teminat ve-rilmiyecek midir?
Şemsedtlln Gûnaltay şahsen seçim emniyetine taraftar olduğunu hareket ve fiillerde 1e-bat eylemiştir tuna, riyasetindeki heyet, olduğu gibi memlekete seçim devresi İçin güven telkin eder mi?»
Binaenaleyh ya istisnai olarak seçim devresi İçin muteber. husus! kanunla, tarafsız yüksek memur v* şahsiyetlerden mürekkep bir kabine knr-mah ve eğer buraya kadar gidilmek istenilmezse, hiç olmazsa, bir koalisyon kabinesi kurmalıdır. Yine Günultayın başkanlığında olacak bu heyete, Demokrat ve Millet Parti mensupları behemehal alınmalıdır. Müstakillere de yer verilebilir.
Kanun yapmak kâfi değil., emniyetli tatbikat da şarttır •
10 dakika sonru Necdet çenesi sarılı olarak oyuna girdi. Beykoz gene on kişi İle oynu-yortlu-
21 inci dakikada âni bir Beykoz hucumuznta Grhandon yerinde bir pas ulan Hikmet, fevkalâde güzel bir şütle Beykvsu galip duruma getiren golü yaptı. On oyuncu Ue oynıyan Bey-koolular, maçın mütebaki kumun gürel bir muda3a* oyunu Ue geçirerek sahadan 1-0 galibiyetle ayrıldılar. Bu suretle Emniyet dördüncülükten Beykoz da «onunculuktan tuldü.
Galatasaray 2 —
Fenerbahçe 1
Günün ikinci ve mevsimin cn mühim maçını Galatasaray la Fenerbahçe Sulhl Garanın hakemliğinde şu kadrolarla oynadılar:
Galatasaray: Turgay - Naci, Ruhi - Muşu, Bülent, Doğan -İsfendlyar. Muhtar. Gündüz, Muzaffer, Cnrbls.
Fenerbahçe: Cihat - Hilmi. Ahmet - Müzdat, Kâmil. Nus-ret - Erol, Mehmet Ali, Cemal, Lefter, Hallt.
Fenerbahcenin golü
Oyuna GalatasaraylIlar başladılar. Karşılıklı hücumlar tıraşında geçen maçın 9 uncu dakikasında Turgay topu tuttu. Cemal kaleciye şarj yapmak l-çln giderken Ruhi on sekiz l-çinde favul yaptı. Hakemin haklı, olarak verdiği penaltıyı Lefter gole tahvil etti. GalatasaraylIlar Anî olarak yedikleri bu golden sonra Adeta şahlandılar ve Fenerbahçe kalesine yüktendiler.
Galatasaraym beraberlik Folü
12 nel daklkp.da tsfendlyar çok güzel bir çalımla Ahmedi atlatarak topu ortaladı. Gündüz bir yarım daire çizerek döndü ve çektiği Sıkı şütle beraberlik golünü ualntasaraya kazandırdı.
Bu golden İki dakika sonra Cemal bütün Galatasaray müdafaasını atiatttığı halde botti boş kalenin yanından topu avu-ta attı.
29 uhcıı dakikada 50 rnetrc-den Nncinin çektiği frlkikl Fenerbahçe kalesinin üst dlı*eği kurtardı.
35 inci dakikada Muhtar sağ açığa. Devre bitti.
oldu, kor-
sarayı da muhakkak bir golden mahrum etti.
« taç! dakikada Lefter sağ açığa, Erol sağ içe, Mehmet Ali sol içe geçti
10 uncu dalüknda Muhtar çok müsait durumda lopu boç Fe-nerbfdıçe kalesinin yakınından avuta atla,
Galatasarayın galibiyet golü
12 nel dakikada fcfendîyar-dan çok müsait bir pas alan Gündüz çok güzel bir vücut çalımı Ue Kâmili allattı ve Cihat Ue karşı karşıya kaldı. Kâmil on sekiz dışında Gündüzün beline sarıldı, fakat Güntlus yine sıyrıldı. Bu sefer on »ekiz İçinde Kâmil Göndüsün tekrar beline sarılarak yere yıktı Hakemin yerinde verdiği pensi tiyi Naci gole tahvil ederek Galata-sarnyı galip duruma getirdi. Bu golden sonra Fenerbahçenln hücumları daha fasla sıklaştı »e bir ara Galatasaray müdafaasını bunalttı.
32 nel dakikada Cemal «1 beke. Ahmet sol içe, Lefter santrfora. Mehmet Ali sağ İçe. Erol sağ açığa geç tilerse de netice değişmedi ve İki ezeli rakibin bu karşılaşması GalatasaraylIların Fenerbahçelilere 2-1 galebesiyle sooa erdi
Dûnkiı güzel İdaresiyle hakem Sulhlyi ve iyi oyunlariyle galip gelen GalatasaraylIları tebrik ederiz.
Haluk SAN
Yunanlılar Mısır karmasını 1-0 yendiler
İskenderiye 19 (AA.)
(Alp): Yunanistan milli
bol takam yaptığı bir dostluk macında Mısır karmasına 1 - 0 maglöp etmiştir.
tutt-

Gediklilerin durumunu ıslah için bir tasarı Ankara 19 — Gediklilerin durumunun ıslahı icln Feridun Fikri Düşünsel. Meclise bir kanun teklif etmiştir. Teklifin başlıca esasları şunlardır: 1 — Gediklilerin maaşlarının 20 liradan başlamadı. 2 — Üç senede bir terfi etmeleri, 3 — Diğer memurlar gibi aylıklarını peşin almalan, 4 — Prevantoryum ve sanatoryumdan istifade etmeleri.
D. P. l.l&nbul II kongresi
3 martta toplanacak ve Celâl Bayaria D, p, Genel idare Kurulunun iştirak edeceği Demokrat Parti 11 kongresinin Eminönü Halkevi salonunda yapılması için alâkadarlara müracaat edilmiştir.
Aydmlfnın muhakemesi
Ankara 20 (Akşam) — Reşat Ayciınlınm duruşmasına bugün birinci asliye ceza mahkemesinde devam edilecektir, Bugünkü celsede, şayet davetiye kendisine .tebliğ cdllaıjg. ise. Demölrrat Parti Genel Başkanı Celâl Bavar da dlnlc-fUecekUr. ,
I
Halksvîeriniıı 18 inci kuruluş yıldönümü
Dün şehrimiz Halkevlerinde parlak törenlerle kutlandı
Halkevlerinin 18 inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle dün bütiin yurtta olduğu gibi, şehrimi» HalkevIndC de törenler ya-pılmıştir. Eminönü Halkevi har-talık rengin bir program hazir-Mmıştir. Dünkü töreni Halkevi Başkanı Kanal Çillnglröğlu açmış, Emlnontı Halkevinln çalışın al arını Ralkevlertoln inkılâbı yaymak vazifesini anlatmış, yeni bir milli sanat ve yeni bir milli dünya görüşü yaratan Halkevlerinin rolünü belirtmiştir
Bu törende Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kertin Gök-ay Ue Cumhuriyet Halk FarUri Bölge müfettişi Sadi Irmak, İl idare kurulu üyeleri ve çok kalabalık bir halk kütlesi bulunmuştur.
Eminönü Halkevi Balkanının konuşmasından stuıra milli o-yunlar oynamış, halk türküler! söylenmiş ve programa Aynaroı Kadısı temsiliyle son verilmiştir.
Beyoğlu ve Üsküdar
Beyoğlu tialkevinde yapılan törene sat !5 te İstikifiJ marşly-le başlanmış ve Doçent Ali Rıza Kurap bir konuşma yaparak Halkevlerinin maksat ve gayesini anlatmıştır.
Bilâhare Halkevleri orkestrası klâsik bir konser vermiştir. Bunu bale çocuklarının gösterisi LakLb etmiş ve akşam saat 1M9 da verilen Türk musikisi konse-
Seçim kanunu çıktı
Baş tarafı 1 inci sahifede)
MecLisi kapatmakla kalmamış, hemen otuz sene Mebuslar Meciisi, Parlâmento, Meşrutiyet Ribi tâbirleri â-deta yasak etmişti. Deme!; ki bu millet şunca yıl evvel milletin menfaatini temsil eden bir Meclisi seçmek olgunluğunu gösterebilmişti.
İttihat ve Terakkinin ilk Meclisi de aynı şartlar için' de seçüdl. Fakat ondan sonra az istisna fle tek parti hükümetinin tasvib ettiği a-damlardan başkası seçilemez oldu. Cumhuriyet rejimi de kısa bir müddet sonra tek parti icaplarına sımsıkı sarıldı. Bu devirlerde muhalefetin vanliz kötüsü, yani şahsi olanı değil, halkın menfaatini kasdedeni dahi bir hiyanet telâkki edildi. Bundan sonra mebusluk muayyen bir teşkilâtın aı»u-siyle nasbedlien bir memuriyet oluverdi. Ve Avrupa-nın ban yerlerinde tek parti., tek şef, tek taraf zihniyeti o esnalarda moda olması. tabii bkde de bu iş! kolaylaştırdı, Fakat Avrupa medeniyetinin bir hastalığı gibi türeyen bu nevi re imler, yenilmez gibi görünen muazzam ordularına, hayrete şavan mekanik kudretlerine rağmen, başlangıçta nispeten geri ve zayıf görünen demokrasi ordularına mağlûb olunca iş değişti.
Türklyenin İkinci Dünya Harbinde hiçbir tarafla beraber. bilhassa totaliter ordularla birlikte harbe girmemesinin tarihimizde ne mühim ve hayatî bir mâna ifade ettiğini burada tekrara lüzum yoktur. Bunun ne-ticeslyledir kl bugün modern demokraside elde ettiğimiz köprü - başına daha fazla bir emniyetle yerleşebilir ve ileri doğru gidebiliriz.
Bundan evvelki umumi se Çim, bugünkü kanun elde olmamasına rağmen, mansup milletvekili ananesini bir dereceye kadar kırdı, bir hayli mebus halkın hür reyi ile Meclise geldi. Bu veni kanun tatbik sahasında ne kadar aksarsa aksasın, hiç olmazsa bir havli yerde vatandaşa istediği parti listesine reyini serbesçe vermek imkânını bahşetmiş olduğuna inanıyoruz. Bu bir kazançtır! Fakat...
Gerçi şu veya bu parti mensuplarının kendi partilerine rey vermeleri az çok tabiî ise de. savılan her halde beş altı milyonu geçen ve
20 Şubat 1950
riyle tören nihayete ermiştir.
Üsküdar Halkevlnde yapılan töreni de nüyük bir kalabalık taklb etmiştir. Yapılan konuşmadan sonra, bir konferans verilmiş ve Karagöriln Kütahya Salası oynatılmıştır.
Bakırköy Halkevinde
Bakırköy Halkevinde, Halkevlerinin kuruluş yıldönümü parlak bir türenle kutlanmıştır. Halkevi Başkanı Hüseyin Gürel güzel bir nutuk söyllyerek, gûniln ehemmiyetini ve Halkevlerinin kültürel ve sosyal hizmetlerini ve Bakırköy Halkevi-nin faaliyetini anlatmıştır. Törenden sonra alaturka. Vc alafranga konserler verilmiş. Bakırköy Halkevinln dikiş vc nakış kurslarına devam eden bayan ve kızların teftlb ettikleri çok güzel bir nakış ve dikiş sergisi de açılmıştır.
Ankaradaki Lören
Ankara 15 — Hakevleri kuruluşunun 18 inci yıldönümü münasebetiyle bugün Halkevinde bir tören tcrJb edilmiştir. Törende Cumhurbaşkanı İsmet tnönü. Başbakan Şemseddin Günaltay, HUmî Uran ve Bakanlar hazır bulunmuşlardır. İstiklâl marşını rr.ütaakıp C H. P. Genel sekreteri Cevut Dur-sunoğlu bir konuşma yapmış ve Halkevlerinin hayatından ve memleket kültürüne yaptığı hizmetlerden bahsetmiştir.
hiçbir parti ve tamamen mal olmıyan vatandaşlarm neye ve nasıl rey vereceklerini tahmin etmek imkânsızdır. İşte bu, kendi başına üstünde durulacak ve ciddiyetle tetkik edilecek bir meseledir. Çünkü demokrasi fi tarihinden beri (en büyük ekseriyetin en büyük faydası ve saadeti» demektir. Mamafih demokrasinin aynı zamanda akaUiyetlerin, hattâ ferdin hakkını korumakla mükellef olduğunu da unutmamak lâzımdır. Bu noktanın bütün demokrasilerde az çok muvaffakiyetle halledildiğini hatırda tutmak şar-tiyle. en hilyük ekseriyetin en büyük faydası ve saadetinin ne kadar muhtelif, hattâ baran zıt görünen ne kadar çok cephesi olduğunu düşünmek ve ona göre hazırlanmak yalnız siyasi partilerin değil biitün rev sahibi vatandsıslarm da kabiliyet ve kudretlerine göre düşünmek. vazifelerini çapmak için bu büyük sgçlm. çok mühim bir fırsat olacaktır
HALİDE EDİK
Şehrimizde kurulacak veremle mücadele merkezi ReckfeUer sağlık teşkilâtı bn? hemşiresi Mlss Ellıtıbeth Te-natte. Yakında şehrimkde kurulacak Orta Şark verem mücadele merkezinin hazırlıktan İçin sağlık müewRelerml2de İşbirliği yapmak üzere dlln saat 12.30 dn hava yolu lift şehrimize gelmiştir.
Kıra! Abdullah
üniversitelilerimizi kabul etti
Amman 19 (A.A.I — (AFP): Ürdânde bulunmakta olun Ankara vc İstanbul Üniversitelilerinden 20 öğrenci dün Kudlbıe giderek ş^hfl ziyan t etimşler-dlr i m ı >
öğrencileri kabul eden Kııai Abdullah, kendileriyle Türkçe konuşmuştur.
Miki tipinde Nasred-din Hoca filmi Ankara 20 (Akşamı — Oenç karikatüristlerden Eflâtun Nuri adındaki sanatkâr tuuu çalışmalar sonunda Valt Disne-yln Mlkllerl tipinde «Nasreddin Hoca» adlı üç clakikalık bir İllini yapmağa muvaffak olmuştur. Sanatkâr dalın uzun filimler meydana getirmek İçin çalışmak tadır.
20 Şubat 1950
Sahile S
aylık)
Şahap BALCİOCLU
6000 kiloluk bomba
Başı bir köpek Lgzında bulundu
koope-kadar
Üniversiteye talebe kaydı
1 Şubattan 15 Şubat; kadar devam etti
CP1.J
KILıp
Hatif
Senelik adedi
Amerikan kâğıt fabrikalarında tetkikler
Kurb^antn gözü
Hazırlanan tasarı Meclise sunuldu
Dinleyici İstekleri (Klislk müziiD
Haberler
Dans milzICI (PLİ Programla r ve kapantı,
AnUl adalarında güzellik kıraliçe.ri seçiminde matmazel Prensine Aenıo (ortada) birincilimi kazanmıştır. Resimde kıra liçe iki danıdoürü ile birlikte görünüyor.
olarak şunu söyllye-Şehlr hatları işletmesi.
Arkası var...
Devam etmek istiyor musunuz? İstiyorsanız, şair sınıfı geçti (içmektir. Gelelim derece almasına.
Bakanlığı, Feshane yangını hâdisesinde genişlemesinin, önlen-söndürülmesl işinde 70
bu işletme, en kı-modern vasıta v( yenilenmeye muh-
Roğaz:
Kıvrım kivi im uzar gider vol halısı, Boncuk boncuk serpil!
bin bir valisi; Koylar, korular seren birer çerçevede, Renk, dile gelmiş, e leğimsağ malısı.
Eski bir sarayda: II
Hâlâ kimi kıskanır bu
atlas perde, Gül yaprağı ten sayıklıyan minderde? Yaldızlı sedir, yanıp söner görmiyecek. Avizeyi, hardan süzülen gözlerde.
idare çoğu eski 58 vapurile senede
48 milyon yolcu taşıyor
Hava kuvvetleri subayları bu yeni keşlin atom bombasına da tatbik edilebileceğini söylemişlerdir. Fakat bir emniyet tedbiri olarak, Enluetok adasında yakında yapılacak olan tecrübede böyle bir bombanın kullanılıp kullanılmıyacağı hususunda bir açıklamada bulunmamışlardır.
Haber alındığına göre Birleşik Amerika atom bombasının azami ağırlığını 5000 kilo olarak tesblt etmiştir.
Emirgân Kahvesinde:
Ön yaprağı poyrazın dirilten nefesi, Son yaprağı ay benekli dallar kafesi, Gök beste, deniz beste
bu yaz şarkısına. Çay rengi çınar gölgesinin kafiyesi
Şubat de olay-
Eski bir sarayda: I
Gözden söz acar şu mavi, saçtan bu san. Tenden, şuranın kumalı mermer duvarı: Elpençe seğirtir gibidir
loş sofada, Kopmuş halayık zincirinin halkaları
Devrimizin heccavlarından diye bildiğimiz Nurullah Ataç üstadımız, birçok hususiyetleriyle meşhurdur: Tarihçi Atâ Beyin oğludur; radyo dinleyicilerinin hayran kaldıkları emsalsiz münevver Dr. Galip Ataç merhumun kardeşidir; mükemmel Fransızca, mükemmel Fransız edebiyatı, Mükemmel Divan edebiyatı bilir, öz Türkçe makalelerini Ulus’ta neşreder, Türkçe makalelerini İstanbul gazetelerinde bastırır. Ve Nurullah Atacın, kalemi gibi, dili de keskindir: Espri uğruna
dosllariyle darıldığı sık sık vâkıdır. Her halde, hamurunda NeFînin toprağı azıcık karışmış olsa gerek.
Münekkîd Nurullah Ataçın, pek meşhur olmıyan bir hususiyeti, Riyaset icumhur sarayında vazifeli olmasıdır. Münekkid. bundan bir hayli evvel, hususi bir edebiyatçılar meclisinde aynı sarayın esaslı rüknii Cemal Yeşil’-den lâf açtı. Cemal Yeşil’in şair olduğunu biliyordum; fakat Nurullah Ataçın, fırsattan istifade hicvetmesini bekliyordum. Biber gibi münekkid tenkid etmedi; bilâkis sitayişle konuştu: hattâ hafızasından bazı şiirlerini okudu. «İyi bir şair., diye de tasnif etti.
O andan itibaren, Cemal Yeşil'e dikkatim takılmış bulunuyordu. «Riiabiler» isimli 74 sahifeli, gayet iyi tabedilmiş kitabı çıkınca, alâkayla aldım. İltimas etmiş olmamak, gadre de uğrat, mamak irin, her hangi bir sahifec;ni rri’sigüzel açıyorum- haiieri aşağıya Hakleri m:
Washlngton 19 (A.A.) _ Dün resmi memurlar, hedefe sevke-dilebilen 6000 kiloluk bomba ile, menzili 500 mil olan kendi kendine giden mermilerin, inkişaf ettirildiğini açıklamışlardır.
İzmitten bildirildiğine göre, Gölcüğün Mürııriy? köyünde şöyle bir hâdise olmuştur;
Bir köpek, ağzında kesik bir insan başı İle köye girerek dolaşmağa başlamıştır. Çocukların taşlaması üzerine köpek başı bırakarak kaçmıştır Bö başın iki ay evvel ortadan kaybolan ve izi bulunamıyan • yaşlarında Abdullah Derine ait olduğu anlaşılmıştır. Abdullah Derin Haşan Kara adında birini öldürmekten 2( seneye mahkûm olmuş ve 14 sene hapiste yattıktan sonra 10 seno-slni aftan istifade ederek çıkmış ve bu köyün yakınında Gürgen tepede kendi yaptığı kulübede yalnız başına yaşantıya başlamıştır. Cesedin kol ve bacakları Akhisar deresi üzerinde ağaçlarda, elbiseleri de bir kovukta bulunmuştur. Tahkikat yapılmaktadır.
Üniversitede bu sene devresi hem imtihan1 hem yeni öğrenci kayıt devresi muştur. Bundan sonra da nl vaziyet devam edecefctlr-
Ünlversite rektörlüğü, 1 battan 15 Şubata kadar nr telif fakültelere yeni öğr kaydetmiştir. Ayın 15 İnci g akşamı kayıtlar kaparımı Bu müddet zarfında Tıp fakültesine 141, Kimya Mühendis kısmına 27. Eczacı okuluna 55, Orman fakültesine 6, Fen fakültesine 18, Edebiyat fakültesine 134. İktisat fakültesine 34. Hukuk fakültesine 132 yeni öğrenci yazılmıştır.
Bunlardan Edebiyat, İktisat ve Orman fakültelerine müracaat edenlerin hepsi alınmıştır. Diğer fakültelere girecek olanlar arasında seçim yapılacaktır. Neticenin önümüzdeki hatta İlân edilmesi bekleniyor.
bahsedi-köylerln hinterlandında bulunan çlfllk, bostan, sebze ve meyva bahçe-
gelmiş olan sa zamanda malzeme ile taçtır.
Son söz biliriz: İs tan bulun mühim bir sosyal ve ekonomik unsurudur. Ancak gemilerinin bir çoğu artık birer müşahhas tarih haline
İSTANBUL RADYOSU öğle ve akşam programları
Eski yalı:
Açtım bu okunmuş, untulmuş masalı: Dıştan direnir ne varsa içten varalı. Çepçevre kafeslerden bir
sargısı var.
Besbelli ağır hasta, harap eski yalı
Knrıjık şarkılar
Haberler
Uvertürler (PL) öğle gazetesi.
Keman soloları ıPİ.l
Havı raporu. aKwn programı ve kapanış.
Açılış ve program.
Ankara 19 (Akşam ) — Mar-shall pcânından istifade etmekte olan 12 memleketin 33 mümessili Birleşik Amerikanın kâğıt hamuru tabrikatannda ve kâğıt merkezlerinde 9 hafta süren tetkiklerde bulunacaktır Bunların arasında Türkiye temsilcisi olarak İzmit sellüloz fabrikası müdiııü Necati Başkurt da bulunacaktır.
Nr.ci1 buldunuz?
Bana gelince, ben düşünüyorum:
— «Yeni şiir» lerin rat.if hisse senetleri birbirine benzemeğe başladığı bu devirde. Cemal Yeşil, hekesten ayrıldığı için, enteresandır. fEski usul üzere» yazıp yeni dille yeni manzaraları ressamcasına tasvir ediyor. Edebiyatımızda «ressam şair» nadirdir. Cemal Yeşii’de bu «ressam., hususiyetini buldum. Btırava devretmediğim diğer şiirlerinde
Teknik üniversite konferans salonunda keman konseri
Ankara Devlet Konservatu-varı keman profesörü Necdet Remzi Atak ve talebesi Halûk Onarır piyanist Y. Müh. Ömer Refik Yaltakaya refakatinde İs tanbul Teknik üniversitesi konferans salonunda 21 şubat salı günü saat 18 de bir keman konseri verecektir. Davetiyeler Teknik üniversite talebe birliğinden temin edilebilir.
Feshane yangınının söndürülmesinde gayreti görülenler İçişleri fabrikası yangının mesl ve fevkalâde gayret sarfeden kadar itfaiye ve polis mensubunun para mükâfatı ile taltif edilmesi İçin Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahrcddln Kerim Gök ay tarafından yapılan teklifi kabul etmiş ve vilâyete 4000 Ura göndermiştir. Bu para yangın esnasında gayretle çalışan 70 itfaiye ve polis memuruna 50. 60. 70. 80 ve 100 lira olarak dağıtılacaktır.
Gazetemizin 16 şubat tarihli nüshasında çıkan bir haberden öğrendiğimize göre; İstanbul Belediyesi yoksul ailelere parasız olarak dağıtmak iizere yüz beş biu kilo mangal kömürii satın almağa karar vermiş. Kömürlerin bedeli on dokuz bin lira tutuyormuş.
Sevinilecek bir haber. Belediyemiz, geçiminden âcil hemşerilerimizin kış ıstırabını biraz olsun hafifletebilmek için bütçesinden on dokuz bin lira tahsisat ayırmak şefkatini göstermiş.
Tevziatın miktarını bilmiyorum amma vasati olarak aile başına yirmi beşer kilo kömür verilse, dondurucu kar fırtınaları esnasında dört bin küsur yoksul yuva? nın mangalları tütecek. boU-mideleriyle soğuğun azab£J na tahammül edemiyen b,nQ_ terce vatandaş ve bunlar XXI ra sın d a hastalar, mektep cukları, kundak bebekleri a«O yazdan moraran ellerini ıı-C zatacak birkaç ateş parçasıO bulacaklar demektir. 'yj
Gel gelelim, gazetede btAj-haber çıktığı gün İstanbul-^ da lâtif bir bahar havası hüküm sürüyordu. Ocak ay$ iptidasında başhyan şiddet-^ li ve sürekli kar tipileri, karayel fırtınaları sükûnet>> buluş, hava ısınmağa başla.0 mıştı. -q
Şubatın 16 ncı günü gaze-(p temizde çıkan kömür tıabe*± rinin altı tarafını da okuya-İS lım: t.
»Kömürleri vermeği taahÇ^ hüd edenin mallan evsafa uygun göriilmîyerek reddedilmiştir. Belediye bu işi yeniden eksiltmeye çıkarmıştır. Ayın yirmisinde ihale yapılacaktır.»
İstanbulun havasına güvenilenler. Bazan bütün mevsim boyunca şiddetli ve devamlı kış hüküm sürer, bazı seneler de hafif geçer. Fakat normal olarak aradık ayından mart ortasına kadar kışın şiddetli devresidir, kış hazırlıklarının esası bu hesaba istinad eder. Belediyenin de fakir halka kömür dağıtmağa karar verirken bu hesabı göz önünde tutması tabiîdir.
Karar vrrilmiş, tahsisat ayrılmış, kömür de ısmarlanmış, fakat şubatın on beşi geçtiği halde fakir halk henüz bu yardımdan faydalanamamış.
Sebep gene o mâhut kırtasiyecilik. Satın alma kararı alâkalı komisyona bildirildi, eksiltme müzakerelerine girişildi, en uygun fîati verene ihal“ edildi: bu muameleler haftalarca, aylarca sürdü ve neticede müteahhidin getirdiği kömürler evsafa uymadı.
Bugün tekrar başlıyan işler kim bilir ne kadar sürecek ve bakalım bu defa gelen kömürler evsafa uygun olacak mı?
Meşhur sözdür: «Göle su gelinciye kadar kurbağanın gözü patlar»!
Cemal Refik
Son bir hafta İçlr.de limanı- ' miza 9 ecnebi gemisiyle, kül- : llyetll miktarda ithal malı gel-miştLr. Gelen eşyalar arasında 400 metre küp kereste, 233 ton cam. 58 ton boya, 336 ton kos-I tik soda, 979 ton demir çubuk, 150 ton kâğıt, 22 ton zincir, 407 ton tel çubuk. 113 kutu j radyo, 13 ton tartarik asit, 392. ton teneke levha, 50 ton pata- ; tes hülâsası, 10 ton naftalin, 20 ton saç, 22 ton litopon. 20 ton deştirin hülâsası bulurv maktadır.
Ankara 19 (Akşam) — Adli tıp müessesesi hakkında Adalet Bakanlığınca hazırlanmış elan yeni kanun tasarısı Meclise sunulmuş ve Adalet komisyonunda müzakere edilmeğe başlanmıştır. Tasaııd3 Adli tıp mües-sesesi umum müdürünün .idaresi altında toplanan müdür muavini ve yardımcısı İle beş ihtisas şubesinden ibaret olan Adil tıp meclisi toplantılarına Tıp fakültesi öğretim üyelerinin de Lştirâkl kabul edilmektedir.
Yeni tasan Adalet komisyonundan çıkar çıkmaz derhal heyeti umumiyeye sunulacaktır,
İki gün önce İstanbul, otuz senedcnberl görülmemiş bir sis tabakasile yarım, gün örtülü kaldı. Deniz nakliyatı tamamen durdu ve şehir hatları işletmesinin ehemmiyeti bu münasebetle bir kere daha ortaya çıktı. Çünkü sis yüzünden vapurlar işlemeyince şehrin umumi hayatında büyük bir aksama oldu. Her gün şehrin muhtelif semtleri arasında va-' purla gidip gelen on binlerce hemşerimlz bu defa yerlerinden ayr ilam adi.
şehir hatları işletmesinin şehrin günlük sosyal, ekonomik ve kültörel hayatında oy-ı nadığı mühim rol kendiliğin-, den ortaya çıktı- Biz de bu yazıda> adı geçen işletmenin yaptığı işler ve içinde bulunduğu imkân ve şartlardan bahsetmek istiyoruz.
Başında umum müdür muavinlerinden Enis Kanstl bulunan Devlet Denizyolları şehir hatları işletmesi şu hizmetleri görmektedir: Bir kere Anado-iluyu Avrupaya bağlar. Günün erken saatlerinden itibaren başlayan ve her gün sayısı 1118 e varan Kadıköy - Haydarpaşa - Köprü seferlcrile sene-j de 15 milyondan fazla yolcu I taşır. Bundan başka İstanbul ı şehri İçinde bulunar. Boğazda 33, Haliçte 13 ve Mormaradn 17 köy, kasaba ve ada halkı, ekonomik ve sosyal yaşayışlarını geniş nispette bu İşletmenin gemilerlie başarmaktadırlar.
Filhakika, bütün bu İskeleler ile İstanbul arasında günde ortalama (708) sefer tertip edil-, mlş olup, İşletme elinde mev-[ cut (55) yolcu gemisi ile bu hizmet yürütülmekte ve İstanbul şehrinin nüfus İli bar İle
yarısından fazlası bu bahsedilen yerlerde oturduğuna göre, buralar halkının yiyecek ve 1 yakacak, çocuklarının tahsil | durumu, hastalık halinde te-davilerlnin temini ve her türlü I İhtiyaçlarının sağlanması geniş nispette bu kanal 1 yan etmektedir. I Buna ilâve olarak. I len kasabaların ve
sefer Senelik dcvrlçark saati
AKŞAM^AKŞAMg]
20 Şubat 1950
A K 0 A İt
Sahile (
Daıımrkada tavukçuluk
Son senelerin mühim
Evvel zaman içinde..
Kısa bir zaman zarfında nasıl teessüs etti ve gelişti?
keşfi: Televizyon
Bazı hâtıralar
Yatan: Cafer Fahri DİKMEN
den sonra ecnebilerin rekabeti İle ziraat mahsullerin in fiat-lerinin düşmesile bir çok çlf-cller toplanıp varidatlarının art tınlmıun İçin d ütünmüşler, bu arada ilk verdikleri karar kümes hayvani arının ciıı .ilerini ıslah ve çoğaltıp yumurta hanla tını arttırmak olmuştur.
Bu yük çlfliklerdr kumee hayvanlan yemunneğe bn^la-dıklaruıda bunun faydahuı pek aşikâr olduğu görülünce yavaş yavaş köylüler üs kümes hayvanlan yetiştirmeğe banlamışlar ve bunun çok kârlı bir İş olduğunu görünce tavukju-luğu halka öğretmeğe baMa-
Şimdiden sinemaya rekabet etmeğe başlayan televizyonun geleceği çok parlak görünüyor
Her hatta mahfuzdur
fckidcn D an İm artada tavukçuluğa hiç ehemmiyet ve-rümezdi. Tavuklar kendi haline pırairıimış her tarafta kendi yiyeceklerini ararlar, bulurlardı Yazın meralarda buldukları bol yeşillikler, «oluca1», kurt vc böcek gibi hayvani yemleri ile, VÜCUd-ları gibi küçük yumurta yaparlardı. Kadınlar tavuk yunur lalarını saklarI sur ve köylere gezicilerin getirdikleri u-rak tefek eşyalar ite değiştirip ıslıfade ederlerdi. Bu sebeple tavuklarının kışın aç kalmamaları için biraz yem ayırırlardı. (Hâlâ bizim köylerde oî-( _
duğu gibi köylü yumurta ye- yarak bu suretle şehirlerdi- tama Ancak kadınlar sakladık- vuk yetiştirmek merakı hasıl lan yumurtaları çember, bon- olunca artık Danlmurkanın cu* vesaire ile değiştirirler. Ve her tarafında köylerde şehirde dalma alıcı buldukla- yetiştirmeğe baş Unum nndan pasar günleri şehre, tün köylere yayılmıştır. Bu sa-götürurler ve EUfade etmeğe yed? tavukçuluk Danlmarkada çalışırlar.) büyük bir gelir kayneği olmuş-
Danlmarkada geçen asrın nl- tur.
haycline doğru büyük bir ku- Danimarkauıı yumurta mah-raklık yüzünden halk müşkül sülünün artmasına re yum ur-vasiyete düştü. Halkın İh Uy a- laların büyük olmasına ve ana riraatin bazı meler kâfi piyasada makbul tutulmasına geim'dlğini gören hükümet fn büyük âmil Bahrlsvfıı şe-daima para eden yumurta is- birlerinden (Mlnorkaı gibi bü-Uhralîne önem vermeğe başla- yuk yumurta yapan tarak dı. İtalya ve İspanyadan cins elnrierinden damalık horoa-tavuk danuziıkları ithal ederek ı»r İthal ve mevcut yeril tavuk dış piyasaya göre mevcut ta- cin dertle çlfteşiirmekle büyük vuklanrun cinslerini lalsth et- yumurta yapan cinsler haline mefe banladı. ; konmasıdır. Kr m.Hk çok yu-
Ingılterede makbul olan sa- ( murtlayan Bahrlsefil cinsleri kabuklu re Alman yada dairinden (Legorn) i---------------’•*■*— , _ ___ _____
u wk »n «İM Hım ju-,nl d. Ilh«l eUl*. Uu I*1 dm. blt"di>e-’u>sycnlur'l>lr «.murl.'r 'prt (u-
mnrfnlar vrLLıtllrme^ İrin İA- VlûnlmrAİranın havjı r. ı.v/lll- v .. . 1 . _ .. rr, «w, k.«
Eski bir vatandaş — Paris’teki işler — kredi Liyoneye bir müracaat — Ahmet ağanın börekleri, baklavaları — Sııriyeye kabul edilmiyor
Semilı Mümtaz 8.
* 5“’" Televizyon wn rin en
leklc buyuk muhUn keşiflerinden biridir kuler haline Bu keşif «ayetinde bir İnsan, o-Uk çok yu-1 lurdu£u yerden kilometrelerce te(İC I anıkta olup bitenleri görebll-
daraJ1^'tl“r,‘j inekledir. Televizyon ilk keşfe-Rt> liri rina .
yen İstasyonların neşriyatını alıyorlarsa televizyon makineleri de televizyon neşriyatı yapan istasyonların ' yayınlarını almaktadır.
Televizyon yayını yapan te-
cbaal Devleti aliye! Osman iyeden «idi olan» bir Ermeni vatandaşımız_____İdi olan
dedim. zira rourtian galiba 1-ran tabiiyetine İntikal etmişti — O zamanın Hariciye Neza retinden İstihsal etliği bir ticaret ataşeliğiyle Parla sefareti senlycsi maiyetine verilmişti. Zekâsına re şeytanetine dayanırdı. Meşrutiyetten sonraki höyüklerin sayesinde aldığı vazifede büyük kapasiteler eh-! llyet ve feraset gösterdi. Akıllara hayret veren bir savletle servet edindi. Rivayete göre şöyle ile bir iççik (|) yaptı. Bir petrol imtiyazı işinde verilecek müsaade mukabilinde alınacak resmi ve hususî hisseyi olbapta-kl muameleyi kararlaştıran hükümetin, yani İttihat ve Terakki hükümetinin çekilip g) ün esi üzerine, bir yolunu bulup kendi hesabına geçli dİ, yan geldi, salaya baktı. Bit de şöyle bir İşgüzarlık yaparak (sukutlarından evvel tabii) İttihat ve Terakki reislerine büsbütün çatmak İstemişti; fakat na&tUa bete rem emişti. Vc bu becerilesi.dik doğrudan doğruya kendi hesabına yaptığı bir iş olduğa İçin muvailsKiyeteizliğinin sitemini ona ta t kırmamıştı.
O teşebbüsü şu idi: İkinci Sultan Abd'iihanüdin hail üzerine Almonyada bulunan paralarını elinden ve bankasından kolaylıkla alıvermişlerdi ya... Fransada da parası varsa bunu da ben atayım, hükümete yaranayım hülyasına düştü. Ve teşebbüsünden; demek Lstlyorum yapacağı İşten Paris zefiri kebirini de haberdar etti. Müspet bir cevap alamayınca, doğrudan doğruya Parlsteki Kredi Uyun e Bankasına çitti ve Sultan Hami t Han hal edildi; ben sefaretin ticaret ataşesiyim. Biliyorsunuz, Alnıanyadaki servetini Almanlar verdiler. Siz de-tabia tiyle sîzdeki parasını hükümetimize vereceksiniz, demeği ihmal etmedi. Savmak dilediler, ısrar etti re nihayet bu esvabı aldı: «Biz Abdülhamlt Han diye bir müşteri tanımıyoruz Sonra da sizi tanımıyoruz. Kimin namını geliyorsunuz, demeğe de lüzum görmüyoruz. Biz eşhası selâseye hesap ve pa’-a verebilecek bankalardan değiliz. Sis bize geleceğinize sefiriniz Hâriciyemizle konuşsun. O zaman biz de vereceğimiz cevabı düşünürüz ve herhalde emniyete hiyanel edeceğimizi san netmeylntz.»...
bir konağa sahih oldu. Refikasını orada oturttu. Topluluklarda kendisi de bu konakta bölünürdü. Topluluklarda de inekliğim şundan dolayıdır: Zira Patisin en meşhur otellerinden birinde bir dairei mahsusası vardı, ondan ayrılmazdı. Evindeki aşçıba-îtsı Ahmet Ağadan oteline getirttiği börekler ve baklavalar: envaından dolmalar, bahusus elmasiyeler Pari sin mldesever muhitinde şoh-retşiar olmuştu ki, zengin elendi de bununla mağrur ve memnun olurdu: Ekûl idi dc- Yerdi, yerdi, yedlrirdl. Yalnız fıkara-sever olmadığını onu yak inen bilenler söylerlerdi.

Servet efzâyiş bulunca ağniyâ hisseticnir
Ona bir Suriyeli avukatın can sıkıcı bir muamelede bulunduğunu da bir aralık söylerlerdi, ben daha Patiste iken! Bu rivayet de boylâ idi. Bu zatın bir dâvasını deruhte eden ve muvaffak olan avukat, bir türlü yöndeşini alamamış: beklemekten, a-1 lacağı mikLarın birkaç Ditil in: Pariste sarfa mecbur olmuş! Bir müddet sonra talih kcndı-sini kollar. Fr ansızlar Suriyede iken en büyük mevkilerden birine çıkar. İş adamı, yaptığı işi unuturdan yağlı bir (je daha konmak hevesiyle Sııriyeye koşar gelir. Nazik bir mektupla vûrudunu ve yevmi vûrudunu haber verdikten sonra. Vapur limana girer girmez, polis memurları içeriye doğru üşüşürler, misafiri hassı arar ve tabii olarak bulurlar. O İstikbal olunuyorum zanneder. Polisler ertesi ’ günü kalkacak olan aynı vapurla geldiği yere dönmesini ve çünkü kendisinin memlekete sokulmıyacağını ihbar ederler. Ve böylece dost avukatla dost milyoner İstiklâli hak etmiş o-■ lurlar. Sonra bunu da duyduk
Dostu olan avukatının hukkını vermediğini unutarak, herif beni memleketine sokturmadı (tû) der dururmuş!
S. M. S.
heyecandan boğazım kurutmak veya kalbini hoplatmak hususundaki kudretini ispat etmiştir.
BBtTnin Londrada, Alexandra Palas televizyon İstasyonunda harptenberi bir çok teknik gelişmeler yer almıştır. Bu gelişmelerden en önemlisi iki yeni ■telesine» projektörünün montajı olmuştur. Şimdiye kadar flllmlerin televizyonla nakli İçin, stüdyolarda kullanılanlara müşabih kameralar kullanılırdı. Yeni «telesine, projektörlerle, resimler çok daha net, parlak ve hatlar bakımından keskin bir şekilde akset tirilebÜ-mektedlr,
Bu projektörlerden her biri 20 dakika müddetle takriben 700 metre uzunluğunda filmi akreltircbUmekte olup, bir arada çalıştırıldıkları zaman herhangi uzunluktaki filimler! nakletmek iktldanndadır. Beher cihaz tek bir makinist tarafından İşletilmektedir. Ma-klna üzerinde bulunan bir kont rol ekranı sayesinde, makinist, akseden resimlerin evsafını hassas bir çekllde ayarlıyabil-mektedir. Ayni zamanda yeni tip projektörler sayesinde, evvelce televizyon resimlerinin kenarlarında beliren gri veya beyaz parıltılar ve fluluk izale edilmiş ve sLyahlan beyaza kadar bütün ara renklere tam kıymetleri verilmiştir,
İdeal stüdyolar
BBC şimdi bütün gayretlerini ideal stüdyolar inşasına temerküz ettirmiştir. White Clty’de 90 milyon lira sortiyle muazzam ve yepyeni bir radyo ve televizyon sitesi kurulacaktır. Şimdiden Alezamlra Palasta bu alanda bir çok yeni denemelere girişilmiştir.
(Arkası 6 inci sahifede)
meye basarak ve radyo gibi dı. Bu yayın en çok 80 - 90 kl-ayar ederek dünyanın dört kö- iometrc uzağa kadar gidebill-şesinde cereyan eden vakaları ı yordu. Bu bakımda? yen! keş.-___rin Hııvrılr ilişler vnnncnfo
vuklannm cinslerini ıslah et- fundan, memleketin her tarn-Uter. Bu saretie Danimarka ----------------'-*• «*•--• -•—
yumurtaları du piyasalarda çok rağbet gördü ve büyük şöhret kazandı.
Bu şöhret ancak hükümetin sıkı bir kontrolü sayesinde olmuştur. Avrupada pazara çıkarılacak «dan yumıortalar gösterdikleri vasıflara ve büyüklüğüne göre ûç boya (sınıfa) hem et ve hem de yumurta ayrılırlar. Danlmarkada birinci İçin ithal olunan (Pilmotrok), sınıf vasfını gösterenüyen kü-j (Vlyandot) ve Amrrikanın çük yumurtalar katiyen dışarı iRodayland) cinsleri de ayuı neticeyi vermiştir Kün es hayvanlarından tavuk yetiştirmenin ziraatta mühim olr mevkii vardır. Çünkü küçük s'raatintiz arasında çok tavuk yetiştiril meal bir çok boş yerlerin işle tilme si ne se be bölmüştür.
Aşağıdaki rakamlar tavuk yetiştirmenin ne kadar çoğalıp faydalı olduklarını gösterir. Danlmarkada 1888 de ya’ pıtan ilk sayımda dört milyon tavuk ve horoz My.lmıjlır 1898 de dokuz milyon, 1900 da on iki milyon, 1914 te yapılan sayımda yirmi yedi milyon tavuk olduğu g _ _
(Bugün Mm bilir kaç mÜyotij Tabii aynı sentle ra “ Danl olmuştur) Danlraaricı(ja ^.1 markada mühim bir miktarda dek. az miktarda hindi de ye-|Fumurta ssrfolun-
muştur.
Yukarıdaki rakamlar Daui-markanın iktisadiyatı üzerine tavuk yetiştirmenin ne büyük faydalar temin ettiğin! pek aşikâr olarak gösteriyor Gelecek yaramızda yumurtaların ta^ ve kolaylıkla satılma lan içt'i kurulan yumurta satış koop*.1-tifierlnden bahsedeceği
lına yayıldı. İthal ed.len bu r insi erin damızlık norozia'i yumurtlama kabiliyetini, vasıflarını yeril cinslere vermeleri sayesinde memlekette yetişen rMelezı cinsler rok faydalı olmuş ve ekseriye»! teşkil eylemişlerdir.
Bundan başka Danlmarkada yumurta
görebileceği nnncdUmlşU. O* germeden bunun doğru olmadıkı. aneak televizyon istasyonlarının yayınlarının alınabileceği anlaşıldı Bu bakımdan radyo 11e arasında büyük bir benzerlik vardır. Radyolar nasıl her sessl değil ancak muay-
yapacağı
Halbuki
bir vasfa malik olanıtyon yumurtaları çıkarmak teşebbüsünde bulunanların yumurta-tarı müsadere edilir, kendileri ağır para cezasına mahkûm olurlar
Dammarkadan çıkarılan her yumurtanın üzerine (Darvsh) markası vurulmuş ve tarih konmuştur. Almanya ve ingll-terede herkes bizim çavuş ve Amasya ebnası araoıgıtns gibi Danimarka yumurtasını w-rar Bu marka ve tarihinde katiyen hile ve yanlışlık olamaz
Danimarka hükümetinin boy te kısa bir müddet içinde bugünkü terakki ve tekâmüle nazil vardığını izah etmek İçin hükümetin Mraal müşaviri ve tavukçuluk mütehasnu mösyö (Koek) tarafından 1924 ve 193(1 da çıkardığı resmi iki broşürün aynen yazılması bizde dc tavukçuluğun pek kolaylıkla yapılabileceği hakkında 1yi bir fikir vermek için kftflcİT. Bunda deniliyor M;
•Dantmartanm ziraatı
kalmamış, yumurtaların dışarı gönderilmesi İşleri de o nispette ileri götürülmüştür
DanLmarkanın yumurta *h racı bidayette pek az ve basit idi. ÎİJc İhracat yelken gemileri ile (Norveçe) yumurta göndermekle başlamıştır. Yumurtalar eski sandıklara, yağ fıçılarına İnce samanla İstif e-dertk gönderilirdi. Daha sonraları tngil tereye muntazam vapurlar İşlemeğe başlayınru Danimarka yumurtalarına İngiltere bir mahreç olmuştur. 1914 te kırk altı milyon sekiz yüz bin ve 1923 te yük altı» iş
göl ölmüştür. j milyon yumurta ihraç eylemiş-kar mıhon'Ur. Tabii aynı senelerde Dan t-
tlştirllmlştlr. Bu son senelerde kaz yetiştirilmesine çot '
verilmiştir.» Danlmarkada kümes vanlarının yetiştirilmesi kiyle terakki ve tekâmüle başladıktan sonra yumurta ve tavuk eti satışı da çok iteri gitmiştir. Bu terakki yalnız yu 1880 murta hasılatının »rtmasilr
Önem
hay-hak-
tin büyük akisler tahmin edilmiyordu gün geçtikçe istasyonlar çoğalmağa ve bunların r.eşlr sabon genişlemeğe başladı. Muntazam bir programa dayanan bu yayınlar her taraf tu büyük alâka uyandırdı. Bir kaç gün evvel gelen telgraflar, bilhassa Amerikada, televizyonun sinemaya büyük bir rakip olmağa başladığım bildiriyordu.
Televizyon sinema, tiyatro radyonun hususiyetlerini nefsinde toplamaktadır. Gerçi gösterilen eserlerin fikir ve sahneye konuş tarzı el'an oldukça muğlaktır. Fakat bunun yavaş yavaş basitleşeceği ve televizyonun er geç tiyatro, sinemanın üstünde bir sanat .yekli alacağı muhakkaktır.
Bir tecrübe
Televizyon akranının küçüklüğü veya stüdyolardaki karışık şartlar sadece geçici güçlüklerdir. Televizyon rejisörlerinin şimdiden elde ettikleri başarılar gelecekteki televizyon sanalı hakkında fikir vermeğe kâfidir. Meselâ. BBCnln tclevzl-yonla yayınladığı başarılı bir eseri, bir dramı seyredenlerin, küçük ekranda canlanan hayallere tamamıle dalmış, koltuklarında kımıldamadan o-turduklanna bakmak ve o anda çektikleri heyecana şahit olmak, bu keşfin geleceği hakkında hir fikir edinmeğe kâfidir. Televizyon artık, seyircinin
talanbul B«ladtyc«ı g«hlı tiralrora
Bu akşam t*%r.
Saat 20,30 da
KU51EDİ KISMI
HANIMLAR f;sl
TERZİHANESİ • .¥ Yazan: Georgeâ Feydau
TürkçeSl: Mahmur Yesarl
I.
Daha sonrası
Bu adamın devam eden muvaffakiyeti Pariste büyük elçinin değişmes’nden sonra büsbütün istikrar eyledi- Onu sefaretin mali müşaviri yapttlar Birinci tTraumî Muharebenin sonuna kadar da kendisini bu-! Matineler: Cumar
yük işlerde kullandılar. O da 1 “si oazar 15 te
büyüklük hevesine düştü Fa- Pazartesi Akşamı Kadıköy -risln en mükemmel caddesinde Opera da
MC’AMBIER KARACI OPERET-
Ma lulmcte Saat 20,30 da
SÎZİN SOKAK
Tefrika No: 50
Mahkemenin bltnu-sinJ bekliyordum. Nazlıyı Avrupaya ailemin yanına götüreceğim. Orada doğurur. İcabedcrse yedi aylık doğurdu, deriz. Mesete örtbas, kimsi; kuşkulanmaz
Yine bir sükût
Gûya görünmez bir el pencereleri fora etti. Rüzgârın uğultusu şimdi odada işitiliyor. Ve çamın ait dalı, panjurları artan bir hışımla zorluyor. Üçü de göolcri başka banka noktalarda dikin bu sesleri dinliyorlar.
Nazlı, hissediyor, kendi durumunu öğrenişinden ziyade doktoru Vahdetin cevabı sarstı. Egoist suratına o da bir tokat yemiş gibi rendeledi. Oturacak yer aradı
— Bu baha biçilmez fedakârlığın tebrike değer. — dedi.
Sesi pürüzlenen işti. Vahdet .gülümretıi:
— Fedakârlık denin, doktor-cuğurn Kırkma merdiven dayamışsın, kuzum, sen ömründe hiç sevmedin mİ?
Sevdim... Karımı sevdim . BUtekin.
— Dtmek aşktan anlıyorsun?
Osman Ömerli, bu muhavereden sıkılmışlasın a taalAnc baktı:
— Anlamasına anlarım oma, Blzinkirine aşk demezler. — dedi. — Aşk, mukaddes bir şeydir, aşk, bedenle değil ruhla İlgilidir. Aşk. bir duadır bir İbadettir Aşka ön plânda cinsiyet hlosl hükmetti mİ bir küfür olur.
Vahdet, müstehzi cevap verdi:
O halde olrier kâfir değiliz... Mesele kalmadı. Fakat, doktor-cuğum, seni de dinleyen der ki, karın ölen ÎU badat samandır, ya bu şokla cinsiyet hissini çay-beylediıj ondan bu denlı'ı garaz-kârsın, yahut da sen. doktor JakylI gibi İki şahsiyetli bir doktorsun.
Nazlı, «bu sözleri ona nasıl söylesin?» der gibi alt dudağını ısırarak Vahdete baktı ve jake-Urıln eteğini usulca çekti. Doktordan kinci ama nasıl kinci bir cevap bekliyor .
Onun mahzunlaştığını görünce şaşırdı.
Osman Omerli, kırgın bir İfade Ue. ağır ağır:
— Senin de beni anlamayışın
ÇERÇEVE 0151
NİHAL tAlfA/AALAlLALI - ■— -
AŞK VE MACERA ROMANI
m ineri tyalımı bozdu —dedi — Kendime karşı itimadım sarsıldı.
Vahdet, heyecanla atıldı:
— Benim de istediğim bu ya.. Kendine karşı İtimadın kalmasın. Bir gayrete gel, çık şu dar varlığının hendesesinden!... 2la-ten tabiat tahdit etmiş, cemiyet tahdit etmiş, bir de ren nefsini tahdit etmişsin ...
Yerinden kalktı, doktora yaklaştı; elini, dostça onun koluna koyarak devam etti:
— Allah rızası İçin kurtar zihnini şu «ahlâk çerçevesi» fikri sabitinden!... Vaz geç nefsini baskıya koymaktan1... Tabiatın kaideleri dc »enin ahlâk diis-lurlaruı kadar güzel değil mi delirin?... İlle bir şey telkin etmek istiyorsan bunu telkin et... Çerçevelerim uışıuda tabi»
bir insan olmayı. .
Doktoru âdeta okşarcasına munis bir sesle konuşuyor, içini çekti:
— Zaten senin İddian hilâfına ahlâk mutlak bir şey değildir. Her şahsa göre ahlâk vardır. Ahlâk her bünyeye göre kalıp alır. Her insan ahlâkını kendi yaratır... Sokma akıl gibi sokma ahlâk da bir pul etmez!
Doktorun gözleri Nazlıyı buldu. Sitemli baktı:
— Yalnız bu nom lada sana hak verdim, — dedi ,— Sokma akıl gibL nrla telkin edilen ahlâk, insanı inkisara uğratmaktan gayri bir şeye yaramıyor...
Birdenbire sustu Başını şiddetle salladı:
— Değmez artık bunun »u nakaşasL..
Asabi adamlarla kapıya doğru yürüdü.
Vahdet, muammalı bir sükût İçinde onu takibetti.
Nash da bir tereddütten sonra yerinden yavaşça kalktı. Mevcudiyetini mümkün mertebe sillldeştimıtğe çabalayan suçlu bîr çocuk tavrıyla o da sessizce antreye sütüldû.
Osman Ömerli giyiniyor. Gidecek. Ve belki bir daha dön-miyecek. Mahzun bir hali var. Ebedi ayrılığın açın yüreğine çökmüş gibi...
Eldivenini giymeden elini Vahdete uzattı:
— Tekerleklerinin zinciri yok; maalesef bugün arabamı çıkaramadım. — dedi. — Yoksa reni lake leye kadar götürürdüm.
Derken, bakış an Nazlıyı bulda:
— Allaha ısmarladık, kızım., Bıı bir celvedândır. Nazlı, katıla katıla ağlamak arzusunu duyuyor. Yediği tokadın acısını unuttu. Yine griln, doktorcu-ğum, yine geün. feryadını güçlükle boğdu.
Kapı açıldı, Osman Ömerli şapkasıyla son bir selâm verdi. Vc dışarıya adımını attığı anda tipinin horLumite yutulup gözden kayboluverdi.
Şayet, Vahdet bu ayrılış sahnesinde hazır buiunmasayth, Nazlı, ümitsizliğinin çılgınlığı ile onun arkasından bahçeye fırlayacak; ağlayacak, yalvaracak, ayaklarına kapanacak; bu ayrılığın son ayrılı!:olmamasını dileyecek. Belki de doktoru merhamete getirecekti.
Fakat. Vahdetin mevcudiyeti şu anda İzzelinetinin önüne kalkan oldu.
Genç adam, onun aklından geçenleri sezmiş gibi, vücudunu kollarıyla .sararak Nazlıyı içeri çekti; kapıyı kapattı. Yan şaka, yan ciddi bir İfade Ue:
— Şimdi bana bu kadar aydır atlatılmamın hesabını ver. — .iedi — Nedir doktorla aranız-Idahi su?
Ve bu sualiyle Nazlının doktorun peşine takılı zihnini çeliverdi.
Nazlı, ensesinden aşağı buz kavmışçasına irkilerek göllerini açtn
— Ne sırn?— Yine mi sır lâfı?
— Tabii, sır!.. Muammalı konuşmanız .. Cemilin karısı olmayacağına dair ona yemin etmişsin, niçin?...
Salonun camlı bölmesinden vuran ışık, antreyi hafifçe aydınlatmaktadır Nazlı, erkeğin simsiyah gözlerinde korkunç şüphesinin yandığını gördü. Doktorla her karşılaşmada, her çatışmada onun kalbine düşen şüphe tohumu .bu geceki hâdiseyle alabildiğine İnkişafa İstidat gösteriyordu «Aranızdaki sır» derken bir gönül sırrını kastettiği muhakkaktı.
Nazlı, onu elinden yakaladı. Tekrar salona girerlerken:
— Hakkın var, sır — detil. — Bir aile sırrı. Sen de Ögrene-bihrsin arlık. Hiç mahzur kalmadı,
(Aıluııı var)
Gazeteler, Gazeteciler
Türkiyede sansür
İkinci sansür 1878 de Abdülhamid zamanında kondu, meşrutiyete kadar sürdü
offifrAPAZSfc t&~,1
baren on beş gün müddetle tatil edilmiştir.
Rab i an n Basiret, sahibi imtiyazı bulunan ızretlû AB efendi aleyhine «İstikbal, gazetesi tarafından namusu ihlâl edecek bazı şeyler isnat olunduğu bazı ısnatıaraa muunuı- k iş «ir mahkeme huzurunda İş mahkemeye aksetmiş.' dertleşti niyet bulunduğu hal-- .. . .._-l —' J ■ ■«...«,(> il, İli. AÎL r^’tAnrlî be —
ispatta lüzumundan teahhur eylediğine ve
Matbuat İdaresi tam bir mubassır tavrllc hareke*, ediyor, şalisi neşriyata ve gazeteler a-rasmdaki münakaşalara da karışıyordu. Meselâ t İstikbal) gazetesi tarafından (Basiret) gazetesi sahibi A11 efendi lıak-, kında bazı isnatlarda bulunul- ( ve >Ş biı mıı s, iY ...—-----------
Ali efendi beraetlnl ispat et-, de mumaileyh Ali efendi inekte lüzumundan fazla ge-, raetini i clkt,idinden matbuat İdaresi (ziyade buna rızası olmadığım bildiri-( halbuki hizmeti matbuatta bulu yor. runu. ----------------|
dialarını ispat etmelidir» dl- h’ye ve yor. c!=~
bU IlîUII
Mahkemeye İntikal etmiş bir (tehir meseleye matbuat idaresinin karışması gariptir. Fakat aley-j hinde isnatlarda bulunulan' zatın isnat edilen şeylerle alâ-j aksı olmadığını ispat etmeğe davet edilmesi bundan daha gariptir. Usulen bir İsnatta bulunan kimsenin isnadını ispat etmesi lâzımdır. Bir üçüncü garip nokta da muhakeme aleni olduğundan artık gazetede yazmağa lüzum olmadığının ve matbuat idaresinin bunu yasak ettiğinin bildirilmesidir' . Alenî bir muhakemenin safhalarını yazmağı men temek hir bir hukuk esası ile telif e-dilemez.
i rızası oımaoıcuu uuuıu- --------------------------------
«iki taraf bir an evvel İd-.nacak adamların haysiyet n-.................... — 'tiyo ve namusça mükemmel j olması lâzım gelip binaenaleyh ' bu muhakemenin hükmüne »un .u*h* getiren esbabın iltaına matbuat idaresinin asla rızası olmadığına nıebni bu muhakeme emrinde eğer mumaileyh AH efendi tarafından aniden ve uzun uzadıya tehir vukua getirilirse isııadatı vakıanın sıhhati ve Ali efendinin mukabelesi' üzerine «İstikbal» taraflından ispatı mîiddca hususunda teahhur ika edilirse o-nun iftirası anlaşılarak her halde şu münazaa! gayri mat-lûbenin katiyen ortadan kaldırılması için icap eden şeraiti haiz oImıjanlar gibi muameleye mecbur bulunmakla banlan bir an evvel tesviye! muhakemeye davet eyler, ve muhakemeleri zaten aleni görüldüğü cihetle sureti mnhakft-rn elerini tekrar gazetelerine yazmağa ihtiyaç olmadığından kendilerini bundan dahi katiyen meneder.
Matbuat idaresinin bu mesele hakkında 27 temmuz 1876 118 recep 1293) tarlhlle gazete-' kere gönderdiği tebliğ şudur; I
Fransa’da alkolizm
Sağlık Bakanı M. Sohneiter Fransa’da alkolizmin artması münasebetilc tetkik yapılmasını istemişti. Sıhhat enstitüsünün alkolizm şubesi tetkikini bitirerek raporunu vermiştir.
Fransa, İkinci dünya harbi esnasında bir içki yasağı devri geçirdi. Raporda deniliyor İd: (1939 da İçki yüıünden zehirlenme yakalan görülmemi.? bir dereceye çıkmıştı. Harb yıllarında bunun azaldığı hattâ tamamen ortadan kalktığı görüldü, Fakat son senelerde yine artma başladı, sebebolduğu — mense neticesi nispeti şudur:
1936
1943
1944
1945
1946
1947
1948
Sinir hastalıkları tedavi e len müeşseşelere girenlerde aynı vaziyet göze çarpar, müessesede yap-Ian tetkik neticeyi vermiştir;
IMS
1946
1947 1848
Hapishanelere let Bakanlığı tarafından başlı-ca üç hapishanede yapılan | tetkik şu neticeyi vermiştir:
Cinayetlerin yüzde 14,5 ğu | doğrudan doğruya alkolin te- dostlarını İtham etmek için İse sicile yapılıyor. Cinayet İşle-' sen dc dostların gibi yat uyu yenlerden % 25,3 ünün baba- J'*‘" *“* lan alkoliktir. Alkollü içki is-tihsal eden departmanlarda Emştem nazanyesi bu, nispet daha fazladır. Mcsc- 1 Genç matematikçilerin hazır lâ Deux Sevresde yüzde 53, bulunduğu bir toplantıda, ma-Calvados’da yüzde 50, yukan lemntlkçllerden biri söz alarak Saönede % 40 dır.
Alkolizmin «DeUrium Tre-ölüm vakaları
Fena kadın ve filozofluk
Socrat, diğer filozoflardan farklı olarak evlenmeğe, dalma menfi bir gözle bakmıştır. Filozofun bu hareketini, karısından memnun olmadığına atfedenler vardır. Soeratın evlenmenin lehinde söylediği yegâne söz şudur:
«— Vakit kaybetmeden bütün bekârlar evlenin. Eğer İyi bir kadına düşerseniz, saadete kavuşmuş olursunuz. Eğer karınız fena çıkarsa buna üzülmeğe değmez. Çünkü fena ka-“ dınlar insanı filozof yapar. ’* Filozoflukta her erkeğin özenmesi İcap eden bir şeydir.
İki kaynana
Nüktedanlığı ile tanınmış Killovenli Lord Russel'a bugün bir mecliste şöyle bir sual sorulur!
— Lord hazretleri İki kadınla evlenen kimselerin çektikleri en büyük ceza nedir?
— İki kaynanaya sahip öl-
1 maları...
641
690
963
1,666 gelelim. Ada-
mizaçlı adamın âlim bir zata hepsi uykuda,
Dalkavuğa susturucu bir zat
Dalkavuk biri, bir gün • Dostlarımın
ben de Allaha duaya gidiyorum» demesi üzerin?, âlim zat şu cevabı verir:
— «Eğer Allaha dua etmen,
daha iyi...ı
bulunduğu bir toplantıda.
Einstein'ln teorilerini izah etmeğe başlar. Matematikçi Ud
Formoz adası için hararetli mücadele
Milliyetçiler burasını sıçrama tahtası olarak, ellerinde tutmak, komünistler ise buna meydan vermemek için çalışıyorlar
Formoz'un başşehri Taipch'dcn bir görünüş
Matbuat idare i lıclıiyesinden: Medeniyetin cünılci levazı- | minilin olan matbuatın icat
re
li meyan imla intişar halkın hllvüctıh yardım edecek efkârı haseneyi sına müsaade edilmlyeceği derçle beraber halkı hadavisî edildi. İlân şudur, mzigârdan dahi haberdar et-1 mt'k gibi makaşııb cemileden ibaret iken bir zamandan beri
«Basiret», «istikbal» ve «Vakit» rasile gazete ruhsatı istihsali-gazctelerinin şu maksadı esa- ne herkesin istihkakı olduğu siııin haricine çıkmış oldukları derkâr ise dc ahvali hazıra gerek erbabı mütalâa caniple- icabınca yendien evrak ihdası' rinden ve gerek matbuat ida- için ruhsat itası münasip ola- j ı*esî tarafından mûâritetrssu» mıyacağuıda görülmektedir. j ledielistizan
Bu uygunsuzlüğun menşe’ ve * "* -*~
sureti cereyanını arayarak ona göre bir hüküm vermek lüzumu varidi haıtr olur ise de bu hal çt> son zamanlara mahsus olmayıp âdeta eski bir vakitten beri cereyan edcçelnüs ve matbuat idaresi bunları terki mü-ı-azanya bir kac defalar davet eylediği halde bunlardan hiç birisi ihtiyarı sükût etmemiştir. Erbabı miıtalâuın evrakı havadisten bık te lükleri şey
bunların, şu münazaatı hususiye terinden ibaret olmadığına ve matbuat idaresinin rızası dahi bu hale müsait olnuyacağına i aauouı
mebni en sonra nazarı teessüf-' Türkiyede ikinci sansür 1878 le görülen ahval üzerine Marti '1285) te Abdülhamid zama-m.ıtbuat şu üç gazete hakkın-, rnnda kondu ve meşrutiyetin da atiyÜMİkir katarları ver- ilânına kadar devam etti. Bun-rneğe mecburiyet görmüştür: | ve ’3klL vakit canlanan
Evvelâ .İstikbal* gazetesi. diğer sansürlerden başka bir gûya matbuat idaresine isma yasda bahsedeceğiz.
etmek istediği ahvalin rrtî serd ve iş’arında ve ida-rei mezkûre riyasetinde bulunan zatla maiyeti mvmurtartn-dan bazılarının mevki ve memuriyetlerine dokunacak mertebede şiddetli lisan kullanmış mezkû, «UtikbaU hafladanberi şehrimizde bulu-garelrM bı.gunbu tarihten zlnuU fakQ1Uil dekan] pra ... “L.*? r"" BllJd’’p,le fesor Celâl Ta/ıruuuıı başlatıl edilmiştir. Jkanlığındaki 37 kişilik kalite
Saniyen .VakıU gazetesi ri-'bu£ün saat 17 Üe Erzurum va-cati devletten bir mrh ashabı puriyle hareket edecek, 5 mart-rîîtbeden diğer bir ı.ılm kendisi areyhinc yine kendi Hhn-Icrilc. hiç bir cuna taarruzları vukuuıdmudığı hfllılı-. kendisi bilâkis isimle rile, sınıflar ite bilimrib erbabı edep ve terbiyenin telâffuzundan hayâ e-deeekteri elfazı raliza ite tahkir etmiş oldıı(ııııdan bugnn-hh tarihten becF ile «Vakit» gazetesi (lahi on beş giın müddetle tali) frılmnnstır.
Saflara Basiret n gazetesi
saiifıizztkir iki sahibi rütbe zallaıu tahkir yolunda «VaJut» gazetesinin yazdığı şeyleri ay-j nen nakteyte dikten maada I rauıuuaj vâkada taalluka t şimdiye kadar hiç rcehite
*ure(i sarahate çıkmamış »lan memurin şeri şerifte» bir zata dahi ismiyle ve «ılatijU tahkir elmiş olduğundan -Basiret»1 gazele»! bugünkü tarihten iti-’
1
I Matbuatı tazyik etmek İçin muhafazasından maksat as- alınan tedbirler kâfi görülme-eyiedîği di, 29 temmuz 1876 ( 20 recep
istifadesine ' 1393) de yeniden gazete çıkma-ilân
İlân resmi
Muamele! nizamiyesinin
lc-
'I
maatteessüf ( mıyaeağından makamı âliden ı ahvali hâıira’
bertaraf oluncaya kadar hiç bir kimseye ruhsat verilmemesi mukarrer bulunmuş olmağın ilânı keyfiyete iptidar kılındı.
Ruhsat istihsal ederek herkesin gazete çıkarmağa hakkı olduğu kabul edildiği halde yeniden gazete çıkarılmasına müsaade edilmiyeeefrinin ilâm mantıksızdır Tebliğde «ahvali hâzıra bertaraf oluncaya kadar» deniliyor. Ahval! hâzıra1 ile ne kaydediliyordu? Bu malûm değildi.
İkinci sansür
sa-
Yetimhaneye giren saat kadar konuştuktan sonra nihayet dinleyicilerin canlan siklim aya başlar; ve daha yaş-Roma 19 (Nafen) — Güney lı bir matematikçi ayağa kal-îtalyada bir yetimhaneye ge- karak şöyle bağırır: celeyin girmiş olan hırsızlar' — «Muhakkak ki siz Elns-beklenllmedik bir hâdise İle tein'den daha büyük bir fJzlk-karşılaşmışlardır. Bunlar yük-' elsiniz. Çünkü. Elnsteln'l yer te hafif pahada ağır ne bul- yüzünde ancak 12 kişi anlıya-dularsa sırtlarına yüklemişler biliyor. Halbuki sizi anlayan fakat tam kaçacakları sırada bir tek kişi bile yok.. * patardı çıkarmalardır. I __ ,
Bunun üzerine uyanan rahl- Yamyamın hayreti
beler derhal mutfağa koşmuş-____________________________
Iar ve ellerine geçirdikleri kep-1 sonra Bravlslaw Mallvowski'yc çe, tencere ve sahanlarla hır- harb baklandaki fikklerinl so-sızlara hücuma başlamışlardır.1 ran bir gazeteci, Malivowskl-lan bu beyaz hayaletler karşı-1 smda da hırsızlar çaldıklarını bırakarak kaçmışlardır.
hırsızlar!
Birinci dünya harbinden
I
yasda bahsedeceğiz.
Eni* Tahsin Tİ₺
Kıbrısa giden Ziraat Fakültesi talebeleri
İskenderun 17 (Akşam) — Kıbrıs Türk cemiyi ileri federasyonunun davetlisi olarak bir
la yurda dönecektir.
A İmi ne bedeli
ta»
Geceleyin birdenbire peyda o-1 den şu cevabı alır:
’ " " " ’ ' — »Afrikaya gittiğim zaman
thllyar bk yamyamla kaışıJ&ş-mışıtm. Yamyam bana Avrupacı a harbde bıı kadar muazzam sayıda öldürülen insanların sağ kalanlar tarafından nasıl yendiğini sordu. Ben de Avrupalılaşın birbirlerini yemek için öldürmediklerini söyleyince yamyam dehşet içinde şöyle cevap verdi: «Birbirlerini maksatsız öldürdükleri için bu AvrupalIlar hakikaten barbar İnsanlar olmalı!..*
Bir ev çığ altında kaldı
Vakfıkebir 18 (A.A.) — İlçenin Lcfkiye köyünde bir ev çığ altında kalmış ve evde bulunan çocuğunu kurtarmağa koşan annesi ve çocuğu enkaz aJtında kalarak ölmüşlerdir.
Yedek subay okulunun 28 nci dönemini bitiren yedek tabiplere. okul komutam tümgeneral Selâbacidın Seli şık tarafından evvelki gün törenle diplomaları verilmişlir 245 yedek tabip bu törende diplomalarım almışlardır. Yukarıdaki resimde diploma tevziinden bir esiantanç görülmektedir.
Oaı»
Madam Trunıan (Sağda ve Amerika Başkan yardımcısı Bark ley in (-şj) Amerikanın karşılaş! iği büyüt güçlüklere rağmen lUoi de neşenin) muhafaza ediyor.
Komünlst kuvvetler Çin’i tahmin edildiğinden çok çabuk zamanda baştan. başa tşgıü ettiler. Şimdi milliyetçilerin' elinde yalnız biri Formoz, diğeri Halnan olmak üzere iki ada kalmıştır. Formoz gerek büyüklü, gerek stratejik durumu İUbarile bilhassa dikkate şayandır. Milliyetçiler burasını ellerinde tutmak ve müsait bir fırsat bulunca sıçrama tahtası olarak kullanmak istiyorlar. Komünistlerde böyle bir ihtimalin önüne geçmek için For-mozu ele geçirmeğe çalışıyorlar. Flgaro gazetesi bu münasebetle yazdığı makalede diyor ki:
•İkinci dünya harbinin sonunda Amerikalılar tarafından Çinlilere teslim eden Formoz adasının uzunluğu 370, genişliği ortalama 125 kilometredir. 1938 deki Japon istatistiklerine göre nüfusu 5,800,000 dl. Bunun 310 bini Japon. 130 bini adanın içerilerinde yaşayan yan vahgi yerliler, geri kalan kısmı Cinlilerdi. Şimdi nüfusu altı buçuk milyondan fazladır. Japonların hepsinin gitmesine rağmen nüfusun artması Şang Kay Şek ordusunun ve bu ordu İle birlikte bir çok muhacirin gelmesi neticesidir.
Formoz'a yeni gelenler Amerikan dolarlarım, altınlarım da beraber getirdiler. Adanm başşehri olan Taipeh mühim bir mali merkez oldu.
Adaya askerden başka, ade-lerile birlikte, bir çok memurlar, mütehassıs işçiler, hart) gemileri yapan tersaneler (bll-hass büyük Hanyang tersane-nakledileli. Milli kuvvetlerin
başında Birmanya, kahramanı general Sun Li Jen bulunuyor. Bu zat. Amerikan generali Stilvel ile birlikte Japonları mağlûp ederek onlar tarafından ele geçirilen toprakların bir kınım n ı geri alnuştı. Adanın mûdafaasım teinin eden deniz kuvvetlerinin komutanı amiral Kuel Youen Tchlng'tir.
Mareşal Şang Kay Şek’e gelin- ' ^HARBİN;
«. rami obmmmam, , „ „ , kÇUft!
sadece Kuomintang partisinin v N G O L IST^N.* c ' c ' ii: '
reisi bulunmasına rağmen ada- . . .. c-
ya hükmeden odur.
Formozdaki askeri kuvvet j:’
200 bin kişiden, mürekkeptir. Fakat Gl. Sun. Lj Jen adede değil, askerin harb kabiliyetinin mükemm el olma «u na bakıyor. AnıerikaiıMria birlikte harbettUtl için askerini Amerikan usulünde talim ve terbiye etmekledir.
Çin'de harbeden millî kuvvetler kendilerine verilen A-merikan silâhlarını komünistlere lerkettlklerl zaman Ame-rUçarlan gelmekle olan diğer silahlar, uçaklar toplar, tanklar. otomatik silâhlar, bombalar, obüsler, kurşunlar Fomıoz adasına gönderilmiş, depo edilmiştir.
General Sun un 5 anında A-nı er ikan mütehassıslar da vardı. Nankin ve Şonglıay muhatara edildikleri zaman İyi talim ve terbiye edilmiş, harbe girmeğe hazır bir çok tümeni vardı. Bunlar, maneviyatı bo- / [j N A N zulmuş askerlerle temas etme- „,-.*** meleri için, adada ahkunoldu- * lar. Yine bu düşünce Uedir kî Şanghay'dan dente yolile çekilen kuvvetler Formoz değil |Hain*n adasına gûndAlidiier.
(D
fakat muvaffak olamamışlardı. P Diğer taraftan bu hafif fl-»^~ ioyu muhafaza etmek İçin İyi bir hava kuvvetine ihtiyaç o vardır. Komünistlerin elindeki uçaklar Japonlardan kalmadır. Jn Bunlar eski sistemdir, mllll-js yetçllerln hava kuvvetile boyCÖ ölçüşemez. Komünistler Rus-0) lardan bir miktar yardım rüyorlnr. Moskova hava kuv-'*/ veli İçin mütehassıslar göndermiştir. Fakat komünistler, Formoz*a taarruz İçirt, mütehassıstan ziyade iyi uçağa muhtaçtırlar. Sovyetler bu u-çakian verecekler ml? Moskova'daki görüşmelerin neticesi bunu gösterecektir.
Kızıl Çin bayrağının Formoz üzerinde dalgalanmasında Sovyet Rusyanın büyük menfaati vardır. Diğer taraftan Mao Tse tutuyor.' Tung Rusların pek açık bir t müdahalesinin Çin halkı, hattâ Kızıl Çin ordusu üzerinde yapacağı tesiri hetaba katmak ; mecburiyetindedir.
; Mao Tse Tung’un elindeki ı başlıca kuvvet propagandadır. . Fojmıoz'da propaganda Çin'de-ı ki karar kolay yapılamaz.. Fa-. kat bu silâhı kullananlar sa-i hırlıdırlar. Bunlar her şeydim . evvel deniz kuvvetlerini el( geçirmek istiyorlar. Mllllyetçl-i ierin polisi de uyanık bulunu-. yor.
Mao Tse Tung Formoz işin) ’ bitirmek niyetindedir. Burasını i açlıkla . ele geçirmeğe imkân yoktur. Çünkü ada halkın!
• ityecek ve ihracat yapacak kadar çok pirinç yetiştirir. Pet-’ rol vesalr levazım için döviz* , muhtaçtır. Bunu şeker, çay, meyva satarak temin edebilir. Amerikan iktisadi teşekkülü do ı adaya yardımda bulunnıakta-' dır. Teşekkülün elinde bu sene .jFonnöj: adası için 28 milyon ı] dolar vardır.
Çin komünistleri 11c milliyetçileri arasındaki mücadelenin ne netice vrreceğl şimdl-
General Sun Amerikan usulünde yeni tümenler teşkiline devam ediyor. Şimdiki halde çok iyi teçhiz edilmiş, talim ve terbiye görmüş altı tümeni vardır.
Hava kuvveti hemen kamilen Formozdadır. Bu kuvvet modern Amerikan bombardıman. ve avcı uçaklarından mürekkeptir. Bir kısmının üssü bu ad*dg, bir kumının Pesca-dores adalarındadır. Nankin. Şanghay, Kanton’u bombardıman eden, adalara çıkarma yapmak için toplanan kuvvetlerin toplandıkları Fııkien kıyılarını, şüpheli gemileri bombalayan uçaklar buradan hareket ediyor. Çin kıyılarının abhıkasmı devam ettiren yine bu kuvvetlerdir.
Deniz kuvveti hemen bütün çin filosunu elinde Komünistlerin elinde pek az gemi vardır. Bu sebeple propaganda yaparak deniz kuvvetini kendi taraflarına çekmeğe çalışıyorlar. Bunun tesirde muhtelif gemiler bir kaç defa komünistlerin elindeki limanlara kaçmak istemişlerdir. Bu vaziyette kaçmağa teşebbüs fiden gemiler hava kuvvetleri tarafından bombardıman edilmiştir.
Mao Tse Tunç’un kuvvetleri bütün Çin’i ele geçirmiştir. Fakat Formoz adası Fulden kıyılarından 200 kilometrelik bir denizle ayrılmıştır. Adayı ele geçirmek İçin komünistlerin bir donanmaya maili- olmaları lâzımdır ki kolay bir iş değildir. Donanma olmayınca cesur an e bir hareketle adaya çıkmağı düşünmüşlerdir. Bunun için mümkün olduğu kadar çok sandala, hafif deniz vasıtasına motSr takarak fır-1 nat bulunca bununla adayaj çıkmak istiyorlar. Bu düşünce’ ile otomobillerin motörlerini. sökerek sandallara takıyorlar.' Jüponlar harb esnasında bu usulü tatbik etmek İstemişler,1 den söylenemez.
ffNGTU
NİNCjİA*
Çin’i ve Fûrinoz adasıaı göMerir harita

M 11W
I Veremli âşıkla j
— İnan bana Emil! Çok İyiyim. Benim İçin İliç üzülme... Dışarı çık da dolaş, biraz hava al... Son zamanlarda hiç hareket etmiyor, yünınrüyomn... Sevgili Llzetinin nasihatlerini dinlememeğe devam edersen korkarım kİ sen. de hastalanacaksın
Ben ya taraş kırap okuyacağım, yahut nakış işleyeceğim. Belki güzhaâû kapayıp haya-lata dalacağm. Güneş batmazdan evvel JMr tur yapmaca git-Ben seni burada bektiyeceftiın.
Ltet, bu siteleri söyledikten sonra balmwm eta* sararmış yanaklarını kocaunun dudaklarına uzattı. Genç kadm, sanatoryum - otetta tera&osna yerleştirilmiş. şealongua içinde, yumuşak yastıklar arasında liranmış yatıyordu.
Lfaetın kocası Emli. uzun boykı, atlet yapıü yatapkh bir erkekti Karısının cıiu ve sıska vücuduyla hazin bir teart teşkil ediyordu. Emil, iskemlesinden kalktı sevgili hasta karısına tebessüm ettikten ve şefkatle dolu son Bir narar aifettlk-ten sonra yanından uzaklaştı,
’ Ab sonra şosetle yalnız yürüyordu, izdivaçlarının ilk günlerini derin bir elem He hâtırJı-yordu. Lizet, ince «e hastalıkh' bir kadındı. Emil, karısının bu zafiyetini İlk zamanlarda fazla çalışmağa ve İyi beslenme m esine atfetti. Fhkat az bir müddet sonra hastalığın asıl sebebini anlamakta gecikmedi.
Konsmın göğsünü sarsan kesik öksürük şüpheli bir araz teşkil ediyordu. Likefl muayene edeıı mûtehasss bir tabip, kocasının şüphelerini teyit etti. Genç kadımn hastalığı veremdi. Lize yapraklan solup dökülen güller gibi yavaş yavaş eriyordu. tşte o zaman Emil, karamı kurtarmak, biç olmazsa ömrünü uzatmak ftmidiyle bu sanatoryum - otele getirmişti.
'n Emil, yolda yfiıfirtan hep bunları, Lizetsiz yaşayamıyaca-ğmı düşünüyordu. Liret eriyip söndükçe, ona karşı sevgisi de artıyor, şiddetleniyordu.
Her akşam ateşler İçinde yanan bembeyaz ellerini, öksürdükçe yaşla dolan tç konuklarının içine çekilmiş olan gÜB-Cİ gözlerin:, menhus hantalı ftın arasıra kırmızılık verdiği yanaklarını seviyordu. Bu «ayıt ve nfirın vücudun gırnrlc»r| pinn eriyip bir dert ile kemikten İbaret kaldığını grirrlüity» Iralhlruie sonsuz bîr keder re ıstırap duyuyordu.
Emil, btadenbire durdu. Yl-rûye yürüye, düşüne düşüne yorulmuştu:
— Bastonumu atmalı mim, diye söyledi, alnındaki terleri _ süıtt ve mevkiin şairane manzarasına bir nazar attı.
Tap taze ve canlı taUatten fışkıran neşe ve şetaretin sanatoryum - otelde ölümü bekliyen talihsizler İçin çok acı Mr İstihza teşkil ettiğini düşündü Sevgia kansı Liset/în ölümünden sonra tabiatın güzelliğini muhalim edeceğini, Çl-çelderin gene açacağım aklına ittirince bu şirin yerleri görmemek lçhı gözlerini etleriyle kapadı.
Artık gezltttirine devam etmek istemiyordu. Saatine btr göz altıktan sonra :
— Otele dönüp bastonumu bastonumu alacağım, sonra
şehre ineceğim. Belki şehirde ka nmın hoşuna gidecek bir hediye bulup alırım diy« İçinden söylendi.
A
Emil, Sanatoryum Otelin taraşına dönüp, karısının oturduğu şezlonga yaklaşmağa ve âdeti veçhile, geldiğini bildirmek İçin Ku - ku diye bağırmağa hazırlandı Fakat Lizet, yaimx değildi. Oturduğu şezlongun yanında başka bir şezlong da vardı ve bunda bir erkek oturuyordu.
Emil, bunun otelde oda Komşuları oian Jerar namında-M yakışıklı genç olduğunu gördü, Jerar, öksürüğünü kesmek İçin mendilini dudaklarına götürdükçe üzerinde kan lekeleri peyda oluyordu. Delikanlı, haşmı UKtlD başiBUl yanına dayamıştı. Etele vermişlerdi. Jerar. yavaş, fakat sık sık Öksürük tarafından testten bir sesle htalı hızlı konuşuyor, Lizet de derin bir şefkat ve meftuniyetle götlerinin içine bakıyordu. Birdenbire rllni Jerarm avuçları içinden çekerek taraşta kimsenin bulunmadığına emin olmak için etrafına goe gezdirdi Sonra kollarını delikanlının boynuna dolayarak dudaklarından hararetle öptü.
Emil, saklandığı köşeden bu sahneyi tâkibediyor ve şimdi her şeyi anlıyordu. Liretin yemek sofrasında, Jer ara uzun r.ııuı Kalrmnjeı drlik-anlının ikide bir, birer bahane İle genç kadının ellerini öpmesi, sırlanın açığa vuruyordu.
Demek güzellikte ve felâkette birbirine benziyen bu iki talihsiz mahlûk sevişiyorlar ve daha vakit varken sevgilerini göstermeğe İstical ediyorlardı. O mm an Emli, kendisinin başka bir İnsan tabakasına mensup ve Liretin yabancısı olduğunu anladı. Kendisi yaşamağa devam edecek, ötekiler nerede ise öleceklerdi.
Karisiyle Jerarm ıstırapla, hastalıkta, aşkta w ölümde blrieşrnlo oklukların} alıyordu. Yavaş yavaş merdivenden aşağı İndi ve höyük şosede tekrar yürümeğe başındı. Çok yorgun ve bîtaptı. Sevgilisinin sarhoşluğu arasnda ölüm tehlikesini unutan Liret ile Jera-n kıskanıyor ve karşılıksız imlan aşfrmdn kendisini yapyalnız hissediyordu
Bir aralık, yere çöktü, ve şiddeti! hıçkırıklar içinde ıstırabına, kıskançlığına ve aşkına Mrtoes bir mecra verdi. Lizet için. Jerar İçin ve bilhassa kendi nelri İçin sıcak göz yaşlan döküyordu
Çeviren: A. HİLÂLİ
Devlet Karayolları genel müdürlüğü
Ankara 18 (Akşam) — Yent teşkil olunan Devlet Karayollar Genle müdürlüğü 1950 bütçesi hazırlanmış ve Meclis gündemine alınmıştır. Bu tasarıya göre, Genel müdürlüğün 1950 yılı bütçesi 53 milyon 303 bin 878 liradır. Bu paranı r. 3 milyon lirası personel masrafı. 10 milyon lirası devamlı tâmiratlar, 17 milyon Hrun yapı, S milyon liram mevcut makine ve araçların onarılması, 1 milyon 500 bin lirası da yeni alınacak makineler için aynlmıştır-

I
4
AKSAM
AMAMIN
‘BüVük (
ANKET. ]
M. Tekinalp'ın cevabı
| Anketi yapan SADEDDIN GOKÇEPHMAr]
Baş tarafı 1 inci sahifede) «Son 50 yıl içfnde siyasi, iktisadi, İlmi, edebi, mail ve içtimai sahalarda lider veya kahraman rolünü oynamak sureliyle hayatımız» en çok tesir etmiş şahsiyetler kimlerdir?»
Esasen siz, anketinizde hayatımızı değiştirecek derecede e-hemmiyeUi hâkine ve inkılâplar dan bahsetmiyor musunuz7 Bu gibi hâdise ve İnkılâplar ancak liderlere veya kahramanlara İzafe olunur. Lider veya kahramanlar kendileriyle beraber ça-İşan bütün diğer şahsiyetlerin mümessilleri mı hly elindedir ter.
— Anketimizin de esası budar.
— Fakat unutmayınız ki sİ-yaal, edebi, iktisadi IJmi ve iç-tim:ü sahaların her birinde temayüz etmiş lider ve kahramanlar ayn ayrıdır. İlâve etteyim ki tarihimizin hiç bir devrinde bu kadar kısa bir müddet zarfında tarihin seyrini bugünden yarma değiştirecek derecede fevkalâde hâdiseler ve inkılâplara tesadüf olunamaz. Bu itibarla bu kısa müddet zarfm-da beş on senelik devreler başlı başına birer tarih mesabesindedir.
Devrelere göre mühim şahsiyetler — Birine! devre îflOO den 190i senesine kadardır. Bu devre istibdat devrinin son perdesi olmakta beraber Meşrutiyet devrine müncer olan «kaynaşma» faaliyetine satın* olmuştur. Tabiidir İd bu akynnşma faaliyeti, son zamanlarda işgal altmda bulunan memleketlerde gördüğümüz realstance, yani mukavemet veya İsyan hareketleri gibi gizli kapaklı cereyan eder. Elebaşılık eden dört ben kişiden yüzlerce, hattâ binlerce höcre taazzu eder. Hocrvterin âzası diğer hücrelerde kini tanımaz. Hücrelerin mensuplan birer fedaidir. Malûm tâbiriyle toprak altında cereyan eden bu kay-na*na devresinde tepeleri yani kahramanlan sezmek pek zordur. Bu devrede kahraman olarak maruf olan bir şahsiyet varsa o da Ahmet Akta dır 8e-senlerce müddet Avrupada gazete neşrettiğinden kahraman rolünü gizli kapaklı oynama-nı ıştır
— Bu devrede başka teimler akla gelmez mİ?
— Gelir amma Ziya paşanın dediği gibi:
(Çok hâdlerln çıktı haçı ıtri bağllden» (koltuk altından) İkinci devre 1908 den stiklâl savaşına kadar uzanır. Bu devrenin ayn sahalarda kahramanlan vardır, Siy »t sahada belli başlı kahramanlar Enver ve Talât'tan İbarettir. Bu İki şahsiyet, o zamanın hayatına devamlı olarak devrenin aonu-na kadar tesir icra etmiştir Bu İtibarla siyasi sahada Meşrutiyet devresini bu Lkl şahsiyet temsfl eder.
Mali ve iktisadi sahalarda ise lider rolü Cavit beye aittir. Malum olduğu veçhile memleketimize modem bütçe mefhumunu bu zat sokmuştur,
İlmi, kültürel ve içtimai sahada lider ve İnkılâpçı şüphesiz id Ziya Gökalp’dır Hayatımızın bu cephelerinde inkılâplar yara taa ve elyevm yeni yeni şekiller ve istihaleler geçirmek suretiyle gelişmeğe devam etmekte olan yeni lisan, yent hayat, Türkçülük, millî iktisat gibi cereyanlar en ziyade onun eseridir. Aynı devrede bu sahalarda büyük hizmetler ifa etmiş olan âgaoğlu, Akçura, Köprülü Fuat, Hamdullah Suphi ve Şemscridin Günaha y gibi munterem bir çok şahsiyetler de vardır. Ancak Ziya Gökalp, bu zümrenin İtiraz kabul etmez lideridir.
Edebi sahada başrolleri oynayan kalem erbabımız da az değfldir. Bunların arasında Halide Edib, Hüseyin Cahit, Mtmeym Rahmi. Ret* Hali» gibi güzide edlhleri zikretmek yerinde olur. Bu sahada lider ve» kahraman seçmek bahis mevzuu olamaz.
üçüncü devreye germeden evvel eski tâbirle «fasılaJ saltanat» diye vasıl landırılakiten kısa bir zaman vardır. Bu müddet zarfında eski devrin ba-klyyetssüyufu dahili ve harid düşmanlarla işbirliği yapmışlar. İttihat ve Terakki hükümetinin ıniılîâlinden İstik'.âl savaşının inkişafına kadar geçen bu kısa zaman, tarihi gelişmemire hiç bir tesir yapmamıştır.
Üçüncü devre olarak İstiklâl savaşım ele almak yerinde olur. ■Gerek bu iiçiineü ve gerek içinde yaşadığımız dördüncü devrenin lider ve kahramanlarından hem Kemalizm, hem de Türk Ruhu adlı kitaplarımda uzun uzadıya bahsettim. Bunların isimleri yalnı» Türk iyede değil, bütün dünyaca maruf olduğu için tekrarına lüzum görmüyorum. Burada Atatürk ve ismet InöniFünden bahsetmek ma-Uimu ilâmdan başka bir şey değildir. Bu devrede başrolleri oy nomış şahsiyetlerin bir çoğu hayattadır. Bazıları, »erde belki yine rol asmayacaklardır Bu itibarla bunların hakkında hüküm vermeği tarihe bırakmak daha doğru olur.
Yalnız bazı muayyen sahalarda başrolleri oynayan şahsiyetlerin isimlerini zikretmekten var geçemiyeeeğinr.
satire. Bilhassa Vakup Kadri realist roman! ar nida bu neslin mili »teşdini, görüş ve düşünüş tarzlaniM büyük bir nazar nüfueu İle aksettirmeğe muvaffak olmuştur
Şiir sahasında Yahya Kemal.
İktisadî sahada Celâl Bayar, İnkılâp rejimimizin başlıca umdelerinden Mrl otan devletçilik siyasetini büyük eserler vuruda, getirmek suretiyle uzuvlandır-mıştır.
Siyasi ve Idflr’ sahalarda
Rauf Orbay, Fethi Ofcyar gibi mümtaz şahsiyetlerin efe tarihi rollerine İşaret etmek yerinde olur.
Okuyucularjmrz-dan Tuncay Yrlcan-nın listesi
1 — Atatürk. 2— İnönü, 3 — Fevzi Çakmak. 4 — Celâl Kayar, 5 Tevfik Fikret, 6 — Ertuğrul Mühsln, 7 — Cemal nadir Güler. 8 — Adnan Say-gun, 9 — Sedat Slmavl, 10 — Salt Faik Abasıyazıık, U — •Sabahattin Ali, 12 — Haşan Âli Yücel, 13 — Cemal Reşid Rey. 14 ■— Yaşar Nabl Kayır, 15 — Orhan Veli Kanık, 16- — Hazım Karmukça, 17 — Hamdl Var-oğlu, 18 — Haaan Âh Ediz. 19 _ Vedat Kedim Tör, 20 — Bütün genç şa»r ve hikayeciler.
Mısır ve İsrail
, Kahire 19 fA.A.) — Mısır gazetesi Ahbar Elyom'un dün bildirdiğine göre Mısır hükümeti İsrail'in iktisaden yıkılmasını mtiyonTarca erkek, kadın ve çocuğu sürmenin haklı bir cezası olarak sevtnçte karşılayacaktır
Gazete bilhassa tngiHerenin müteaddit ısrarlarına rağmen İrak hükümetinin Haytaya petrol getiren boruyu açmamasından Hayra tasfiyehanelerinde daimi petrol yokluğunun İsrail ekonomist İçin çok zararlı olduğuna işaret etmektedir.
BULMACA!
! 2 3 4 ö B T g
Soldu «atv: 1 — Kana memuru,
2 — Göslerllmek sureByle. 3 — Çarpına. 4 — T*rsl letmya.ıın bir mua. 5 — Bir auımız • Bir emir - Teni bir Ermcııl ııUatu. 6 — 'freal krodldLr.
7— Yama - Teni yanlı» dcfll. t — İsim - Bir cmit. 9- — Fonograf. 10 — Dayanma.
YVIcanden u»atf«ya: 1 — Bir renk.
3 — Erkek - Loaantolarda bir aervia usulü. 3 — Bir erkek ismi - Parlak ıir(n. 4 — Nnsılıatlrr - Notu. S — UiHlııa «C» geline korkaktır. 8 — Hır kıymetli Mumas • Korkutma, 7 — Bir Rum Ihml - Teleftir tlMeuıl. 8 — Kabul etmemek - T»« öksürdür.
CEÇEI» BULMAC «İtil* RALLİ
Soldan uğa: 1 — iftiracı. 2 — Saadettim. 1 — Kilo »em, 4 — Elurca. 5 — NampklvU G — Yer, A», 7 — Eluvah. 8 — Rvpls. Ey. 9 — W, Ayşe. 10 — Nine, altl
1 Yukandan BiaŞıyaz 1 —kundanın. İZ — Faika. Leml. 3 — Tailmyapan. t — tdarecvi. 5 — Rerckrara. 6 — Aleni. Yi. 7 — Cim, Ya. Esi, 8 — İm, Cinayet.
Sahîfp 1
Mahkeme Koridorlarında
Kaynana numarasına kurban oldum!
— Hay yanına tükürdüğümün dünyası hay! Herkes kendi aklının rüzgârına yelken açmak istiyor. Sanki be-mın kafamda yelken yokmuş.
Kanapede etrafa göz gezdirerek söylenen maznuna yaklaştık, bizim kasketli delikanlı konuştu:
— Neler söylüyorsun, ahbap? Gemicisin galiba.
Gök bebekleri kıvılcıınlan-di. basını önüne eğdi, topuklarım birbirine sürterek homurdandı!
— Alay mı geçiyorsun, bey kartfeştm? Gemciye benzer yerim var mı benim?
— Daınlma be kardeşim. Yanlış bir şey söyledimse kusura bakma.
— Yanlış işlere benim aklım ermez, hey alıi. Velâkin, söttünü bilerek söyle. Ben senin bildiğin gibi ukalâlardan değilim. Şimdye kadar denizde gördün mü beni?
— Denizde görmettim amma yelkenlerden bahsettin de...
— Yelkenleri ağzımıza aldıksa günah mı işledik yani? Eloğlu eşşeğl kuyrugıyle yutuyor da. ben ağzıma yelken lâfını alınca çok mu görülüyor?
— Çok görmedik, ahbap Sen de aç yelkenlerini.
— Yapma be yahu. Bizde öyle şeyler yok. Ben akıl yelkeni üzerine lâf ediyorum. Kızı görünce anasını danasını da akıllı uslu bir şeyler sandım. Meğerse herkes ak-bna göre yelken açıyormuş.
— Sen blr şeye içerlemişsin, ahbap. Neden öfkelendin?
— Bırak dînini seversen. Aklım, sıra bir iş yapayım, dedim.
— Yapamadın mı?
— Kolay mr zannediyorsun, efendi ahi? Bugünkü zamanda dünya evine herkes girebilir mi?
— Sen de mi dünya evine girdin?
— Dalgayı bırak, dinini seversen. Bir şey yapmak istedim. yü2üme gözüme bulaştırdım. O işi becerebii-seydim, şimdi mahkeme kapılarında pinekliyeceğime. evimde oturur da rahatıma bakardım.
— Niçin beceremedin? Kız sana yüz vermedi mi?
— Kızı karıştırma bu işe. üzün sözün kısası, dünya evine gireyim derken kodese giriyoruz.
— Sebebi ne? Kodese niçin gidiyorsun?
— Görüyorsun ya, enseleyip mahkemeye getirdiler. Baksana, kelepçe de vurdular elime. Buradan da kodesi boylıyacağıa tabii Benim gibi enayilerin hali budur işte. Desene; «Ulan, sen kilim, evlenmek kim? Koca kan He beraber ömrünü geçirip gidiyorsun. Böyle zamanda kan idare etmek kolay mı? Hele bir de kaynana karışırsa hapı yutarsın.» Doğru değil mi, bey kardeşim?
— Sözlerinden bir şey an-
lamıyorum ki.
— Anlamıyatak ne var, efendi kardeşim? Kaynana numarasına kurban gittim. Ben böyleyimdir İşte. İyiye iyi, fenaya fena derim. Kötüyü görüp de iyi demeğe ağzım varmaz. Amma diyeceksin kİ sen bu kafayı değiştirmezsen her zaman burnun yere sürtülür, tşte, bu sefer de öyle oldu.
— Kaynanan mı dâva açtı?
—Suıms, bereket versin ki kaynana olmağa vakit kalmadan bu işi yaptık da kodese girmekle yakayı sıyırdık. .
— Ne iş yaptın? '
— Yemek meselesinden LJ başımız derde girdi. Karı Q-milleti değil mi. gösterişine CM fazla bel bağlamağa gelmez. Kaynana olacak kan bana öyle itibar ediyordu ki karşı- C sına çıkınca utanır gibi olu- oO yordum, Ne zaman evlerine (/) gitsem; «Buyur, evlâdım» fc diyerek baş köşeye oturtur, kahveler, cigaralar ikram eder. Gel gelelim, karının, su- S* rafı çok berbat. Surat değil. JZ mahkeme duvarı. Bir günden bir güne yüzünün gül- *** düğünü göremezsin. Dün -0 beni evlerinde akşam yeme- "O ğine dfivet ettiler. Doğrusu- _Q) nu ütersen ben akşamlan (g sofrada bir şişecik imam su- (jj yu içmezsem yediğim lok- Jr malar boğazıma düğümlenir. Amma velâkin bizim nisabının »ıvine yemeğe ilk defa gideceğim için cebimde rakı şişesini götürmekten çekindim, tçmeden de olmaz tabiî. Evvelâ meyhaneye uğradım, dört drble içtikten sonra kalkıp davete gittim. Sofra kurulmuş, salatalar, tabaklar dizilmiş. Bismillah dedim, masa başına çöktüm. Bizim kaynana olacak kaıı bir aralık; «Evlâdım, kendi elimle lahana turşusu yaptım. Üzerine biraz daha sirke koyayım mı?» dedi. Karının suratına baktım, kendimi tutamadım; «Valide banım, sen o sirkeyi kendi suratına deksen daha iyi olur» dedim. Vay dinine yandığımın karısı vay! Sen misin söyllyen? Kan küplere bindi; «Benim suartrmdn ne varmış? Ben turşu muyum ki suratıma sirke dökeyim’ Sen şimdiden böyle edepsizliğe kalkarsan kızınu aldıktan sonra kim bitir n?ler yaparsın bize? Kızımı vermiyorum sana Çık, defol evimden. alçak köpek!» dlverek açtı ağzını, yumdu gözünü, «öfkelenme, şaka söyledim» dedimse de ys tıstıramadım kanyı. Sıcak yemek sahanının kapağını başıma fırlattı. Kızı da anasından yana çıkmaz mı? Dcui bir olup üzerime Yürüdüler. Baktım ki vakayı kuıtaranuyacağım. masanm üstimden ekmek bıçağını kaptığım gibi kac-t kanmn iki koluna iki zımba attım.
Mahkeme acildi, bıçaklı damat homurdanarak kalktı.
Ce. Re.
Sfenks Uykuda Aşk ve Macera Romanı frtee; J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ - Nft)
1 - TpfriUn No 22 _
Ronıüye diye tenttıi küçult-tûklcri RtMMtid Merrick gözlerini bir müddet «IgaraanMian &-yrramadı. Sonra hteöçe &>ür-dtı
— Siz Doria Locke-a tanır mı-
■nuz? — dedi.
— Bfrey uzun zamand&nberL
— Tafciî t»y Marabfı da tanırsınız?
— Evet.
— rkist «e Mavi Salondalar... Kapıyı açtım ve . oradaydılar.
Merrick sustu. MgMMtal tablaya fırlattı. Artık söyllyecek bir şey kürhamış gıtj], yo| batarının ıkrerinde bir ana*! blr yukarı yûrıunolte koyuldu. Söylediklerinden Hotavn acaba bir mâna çıkarıyor mu diye düşünmek tnraflıst voıûnmüyordn. u — M
Alime. w.( halUdey- l "Ü‘iu»' M.
dİ: l«M»ıın bw „yl m„„„eL,u „k„„ . ,B„_
;nun sırf farazlyeden ibaret bu-
Blhayet pulladı:
. — Sabnm kalmadı I — dedi.
— Ne hususta ?
— AntayozmyrıCttm rfonrttm Dorîa bu adamda ne gibi cazip blr nokta buluyor? Thorley onun taban yerinde!
— Demek M Dorts ite Marsh hakkında bariz Ur tc-lmihte bulunuyorsunuz0
— Elbette... (Dettkanlı, lâ-kayt gibi davranarak devam etti:) Oayet geniş düşüncel» bir kısan olduğunu aize batar vermek İsterim. Her şeye olağan nazarlle takttın... Tabii' Muayyen şartlar altında... Meselâ Şu bayan Marsh... Hani ölen bayan...
Holden, birdenbire lıeyeean-
lunduğunu flûveyr haert yok ) Onun olgtro birini, hattâ kendirinden pek yaşlısını seçmesi normaldir. Fakat Doris'e gelince; mesele öyle değil.
İyi İzah edemiyorum galiba .. Dorîa, basit fanilerden değildir, başka blr insandır Hoş, Doria’le bay Marsh arasında blr «fenalık» mevcut bulunmadığına da kaniim... Doriıln-kl. mrl gençlik orijinalliği! Fakat aeçe seçe Dlçla, gitsin de şu Morah'ı seçsin? Bunu aklım almıyor I Şekil vc şemaili de fevkalâde değil Difrı akşam Doris'le Londrada buluştuk. Onu dans etmeğe götürdüm, Bugün Vltfestairs, malikânesine beraber gelip ge-lernlyeceğlml ona sordum. Razı oldu. Fakat yolculuğu benimle birlikte yapmak istemedi, çünkü Marsh onu otomobilinde getirecekmiş;
Buraya geldik geleli, beraber oturmak, beraber gezmek istiyorum. Benden boyuna kaçınıyor; bep yan çiziyor. Ve işte şimdi, geliyorum... Geliyorum, bakıyorum... fitisin!, çifte kumru gibi başbaşa vaziyette yakalıyorum-
Merrlek, mahcubiyette sustu Bu sırada, galeriye üç insan girdi. Bunlaıdan biri. Dorts'kn babaaı Slr Danvers Locke'tu; yağlı boya salondan zuhur etmişti. öbürleri de, Dorla'ln kendisi İle Thorley Marsh’b; onlar da mavi salondan çıktılar.
Her iiçü, çivilenmiş gibi, yerlerinde durdular. Sonra Slr Dan vers yürüdü. Kızıyfe Thorley de ona doğru flittiler-
Buluşuklan zaman, Holden'lc ressamın durduğu pencerenin önü oldu. Donald, bu gelenlerin kendilerini pek görmediğini sandı. Zira o, ressamla beraber maskelenmiş blr noktadaydılar
Slr Locke, ellisinde blr zat olmasına rağmen, biçimli Mi Bu sayfiye şartlarına göre taşralı şemailinde idi anın, yine de yakışıklı olduğu muhakkaktı. Bir elinde bastonu, öbür elinde kasketi vardı. Çıkık elmacık kemikleriyle, sual sorarmış gibi dn nryorrhı.
Kızararak, gözleri pm! doyarak, sökünü Dorts bovıhır
— Babama söyleyin, Thor-ley! — diye haykırdı.
Thorley, asabiyetle gülümse-
di:
— Babama söyleyin, haydi!
Thorley, krravatını düeelti-yormuş gibi başını ve boynunu salladı.
Samimi blr seste:
— Azizim Locke' — dedi — Zannederim, bizi tebrik edeceksiniz. Doris'le ben, evlenmek kararını verdik
Cevap yerine, »un bir sükût.
Locke kımıldamadı; ağzım dn açmadı. Thorley ise, evvelce elini uzatmışken dona kaldı; kararsızlığı belliydi.
Tam o sırada, ressam Ronnte Merriefe gözü ilişti. Bakışlarında şimşekler çaktı; fakat sesi sükûnunu muhafaza etti. Şatonun sahiplerinden olmasına rağmen, ev sahipliği terbiyesini çiğnedi:
— Zannederim çekilebilirsiniz, delikanlı! Slot mazur görürüz! — dedi.
İpnotlzmln tesirinden uya-nırcasına sallanan Ronnie:
— Ya?... — dedi. — Pekâlâ' Anladım! Tebriklerini graede-rim.
Geniş geniş adımlar atarak, dalgm, bitkin, uzaklaştı Ytığiı
boya salona doğru gidiyordu.
Bir sandalyeye çarptı.
Dorls, sessiı bir hüzünle:
— Ronle! — diye haykırdı. — Durunuz, bekleyiniz— Ben arzu etmezdim ki...
Thorley, genç kızjr. koluna c-llni koy:irak'
— Hayır, endişeye mahal yofc! — dedi. — Bırakın, o, gitsin... Babanua gelince...
Tam o sırada, Slr Dan vere, Holdenln. orada bulunduğunu gördü; yüzünde bir memnuniyet hasıl oldu. Bastonunu, kuk etini bir masanm üzerine bırakıp yedek binbaşının e-llne sarıldı.
— Sevgili dostum Holden.... Tekrar aramıza karıştığına mem nun oldum. . Ne kadar memnun oldum... Demek ölümüne dair haber, sırf bir harb bile-slyraiş?
Holdenin Merrlck’i takibede-rek uzaklaşmak istediğini görünce:
— Hayır, hayır . Gitmeyi niz... — dedi. — Bana her şeyi anlatmanızı işüyorunı. îtal-yoda mı idiniz? Orada vaziyet nasıldı?
Dorls:
— Baba’... — diye haykırdı.
Locke, Holden'in elini bırakıp kuma dönerek:
— Buyur, evlâdım!
— Bana İliç ehemmiyet ver-miyecek misin yoksa?
Kız, gayet heyecanlıydı. Gözlerinden kıvılcımlar saçıyordu
— Ben. aylardanberl Thor-ley'e âşığım i Derhal evleneceği®. derhal...
Slr Donvers:
— Derhal, yani bay Marsh .n matem) biter bitmez mi? — diye sordu.
Meclise blr soğukluk ânz »i-dtL
Locke. koltuklardan birini pencereye doğru İtip eturdr*. Thorley, fevkalâde bozulup gü-eenerek onu sllzdıi.
— Sizi kendime dost zanr.e-derdim! — dedi.
Locke:
— Niçin olmasın? Sizin elbette dostunuz um.
Yine Thuriey:
— Ben. Duris’I seviyorum.
Sesindeki sarnlmîyetten hlc şüphe edllenıeadi AşUmm derinliği de belliydi
1 Artalı var)
Sahlfe 8
A TC S A M
İstanbul, Eminönü
8
SİNGER
Gece bekrilerine mahsus kontrol saatlerinin en dakik ve en sağlam markasıdır.
Yangından vetıırsızdan sizi muhafaza eder
Resmi dairelere, bankalara, depolara, fabrlkajtua, hastanelere ve mekteplere fevkalâde lüzumlu bir kontrol Aletidir. Bir senelik kâğıt mineler 6 anahtarlı ve meşin kaplısıdır. Taşraya bedel karşılığı gönderilir. SİNGER marka-
r Saatleri
sına dikkat, Sipariş veren müesseselerin saatlerini bir an evvel teslim almaları rica olunur. _____
Ankara Yurd sokak No. 1 Vagonll karşısında
Evinizin
Ferahlığını
BRASSO
MADEN CİLASİLE
SAĞLAYINIZ
20 Şubat 1950
KİNİNLİ
GRİPİN
Son senelerin mühim keşfi televizyon (Bsştarafı 4 üncü sahitede)
Evlerdeki alıcı aletlerin ekranlarında görüldüğü şeklide, televizyon resmi. mütehavvil enlanrltoU ve ekran üzerinde muvazi ballar veya bandlar «eklinde dolaşan uçucu ışıklardan ibarettir. Şimdiki halde BBC tarafından kullanılmakla olan 505 hat sistemi, eski 30 hat sistemine kıyasen muazzam bir İlerleme teşkil etmektedir. Eski sistemdeki resimler, kaba saba ve güçlükle seçilebilen şekillerden İbaretti.
Bununla beraber, televizyon resimlerinin netliğine, Ein&teih' dan evvel «esir» tâbiriyle anılan hava boşluğunda yayının genişlik huzmesi »esir etmektedir Buna band genişliği adı verilmekte olup megaslkle ölçülmekledir. BBC’nin (05 hat sis teininin band genişliği 2,7 megas ikidir.
Ayni zamanda band genişliğinin de arttırı İm aması halinde. sadece hatların sayısın t fazlalaştırmak suretiyle resimlerin netliği ıslah edilemez. Bu itibarla meseli 625 hat için 4.5 meg a&lMllk bir band genişliği lazımdır. Bandın genişliğini arttırmak ise yeni müşküller meydana çıkarmakta olup. bu takdirde, İngi1 terede gayet yüksek frekanslar denilen dalga uzunluklarını kısaltmak icabetm ekledir.
Bundan başka hatlar sayısının hissedilir şekilde arttırılması yeni teknik meseleler doğuracak mahiyette olup, alıcı aletlerin maliyetlerini de yükseltmesi melhuzdur. Alıcı aletlerin seri halinde imali neticesinde Hatların ergeç düşmesi melhuz ise de. şimdiki halde bu artış, daha ucuz aletler yolundaki terakkiyi muvakkaten durduracak mahiyettedir.
Uzmanlar arasında «daha fazla hatların» fazileti hararette münakaşa edilmektedir. Fakat kanaatimizce insan gözü en İyi bir kılavuzdur Meselâ BBC nin (05 hattlyle Amerlkada cari 525 hatlı sUteıa arasındaki fark o derece hafiftir kİ. sıhhatli bir mukayese yapmak imkânsızdır. îngilteredekl Amerikalılar. BBC televizyon yayınlanılın kendi yayınlarından daha iyi olduğunu beyan etmişlerdir. Birleşik Amerikadan donen İngnizlerden bazıları İse, bunun aksini iddia etmişlerdir. Bununla beraber, İngiHz televizyonunun, göz İçin son derecede tatminkâr olduğunda şüphe yoktur.
Amme hizmeti İçin kurulan herhangi bir televizyon sisteminde. iktisadi elverişlilikle nazari kusursuzluğun imtizaç ettirilmesi elzemdir. Fakat hatlar hakkın dakl münakaşalardan da daha önemli bir cihet, Avrupa İçin müşterek bir standart üzerinde mutabık kalınması lüzumudur. Böylcce Avrupa memeleketlerl arasında program teatileri İmkân dahiline girecek ve televizyon alanındaki ticaret engelleri ortadan kalkacaktır.
Muhtelif elektrik nakilleri satın alınacaktır Etibank İstanbul şubesinden
Bu husustaki şartnameler 24/2/950 tarihine kadar her gün İstanbul şubesinden temin ediicbUlr. (2085*
İstanbul Genel Dokumacılık Türk Anonim Şirketinden:
Şirketimiz Ortaklar Genel Kurulunun yıllık âdi toplantısı 21 Mart 1850 tarihli Salı günü saat (11) de îstatıbulda Yenlpostahane arkasında Hanımeli sokağında İstanbul Hanındaki ŞLrket Merkezinde yapılacağından, aşağıdaki gün-demede yazıh işleri görüşmek üzere her biri en az elli hisseye malik ortakların veya vekillerinin hazır bulunmaları ve muvakkat senetlerini toplantı gününden bir halta evvel şirket Merkezine tevdi etmeleri Ticaret Kanunu ve Şirket Ana sözleşmesi hükümlerin* tevfikan İlân olunur.
GÜNDEM
1 — Yönetim Kurulu ve Denetçi raporlarının okunması;
2 — 1049 yılı Bllânço ve kâr ve zarar hesabının Incelene-rek tasdiki ve yönetim kurulu ile Denetçinin ibrası;
3 — Müddetleri sona eren iki yönetim kurulu üyesinin tekrar seçilmesi;
4 — 1850 yılı için Denetçi tâyini ve yıllık ücretinin tes-
bltl. YÖNETİM KURULU
İnşaat ilânı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden
1 __ Gemlik Suuglpek ve Viskos Mamulleri Sanayii MÛC3-
sesesl ambar binası inşaatı birim flatı esasiyle ve kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yapılacak İnşaatın keşfi (200,000.—) lira ve geçici teminat miktarı (11250.—) liradır.
3 __ Eksiltme evrakı Ankara’da Sümerbank Genel Mua-
melât Müdürlüğünden (50) lira ya alınabilir.
4 __ Eksiltme 10 Mart 1050 Cuma günü saat 11 de An ka-
rada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon martfetile yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte (150.000.—) liralık benzeri betonarme İnşaatını bizzat ikmal ederek kabu.. erini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka İhaleyi dilediği şekilde icrada serbesttir,
(2028)
Hasköyde Gümrük Muhafaza Deniz Bölge Komutanlığından:
Deusche Werker marka altı silindirli Tam Dizil 200 Beygir kuvvetindeki Dizel maklnaian İçin Komutanlığımızda mevcut nümuneslnln aynı olmak şarUIe 11 Delikli 30 Adet Mazot püskürme Menxsi (Enjektör) satın alınacaktır.
Ellerinde olup Batmak üşüyenlerin teklifte bulunmaları, (1851)
CAFER FAHRİ DlKMEN’in Eserlerinden
Krş
lenJ arıcılık 50
Av ve salon köpekleri 5U
Savaş re polis köpeği 50
Tavukçulukta muvaf (akıyetln sırn 25
Nasıl tavukçuluk yapmalı? 25
Tavukçulukta nasd kazanılır? 25
Tavuktan yumurtlatmak için ne yedirmeli dir? 25
Tavuk hastalıkları 25
Kanarya 15ü
Kitapçılardan arayın»
TÜRKİYE i$ BANKASI
Tasarruf hesaplan 1950 ikramiyelerinden faydalanınız
6 çekiliş 6 Ev 6 Dükkân
ve çeşitli para ikramiyeleri...
önümüzdeki Çekilişler ‘
21 Nisan (Çocuk hesaplan için), 1 Haziran, 25 Ağustos. 31 Ekim, 29 Aralık.
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler:
Büyııkada’da Köşk, Ankara’da Dükkân...
Dikkat :
Ev ve Dükkânların intikal ve veraset vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
BAŞ, DİŞ, NEZLE, ADALE, SİNİR, ROMATİZMA ağrılarına karşı dalma muvaffakiyetle kullanılmaktadır.
GRİPİN
GRtP, NEZLE gibi hastalıkların başlangıcında bir çok fenalıkların önüne geçer.
Dört saat ara İle günde üç lmşe alınabilir.
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir bufcanlarına;
nevrol
iO DAMLASI OFflML PİffMtAMimit eViflhMlgMl/TIAKA BÜLUMMuhuT^
Lâstik kapak ve fırça alınacak Maliye Bakanlığından
Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Devlet Kâğıt Deposu İhtiyacı İçin depodaki numunesi gibi Zamk şişelerine mahsus 40 bin adet lâstik kapak ve fırça, açık eksiltme ile. satın alınacaktır.
tsteklüerln 450 lira teminat parası ile birlikte 7 '3/950 Salı günü saat 14 te mezkur depoda hazır bulunmaları.
(2234)
Hapı işleri ilânı
Bayındırlık Bakanlığından
1 — Bundan evvel yapılan eksiltmede İstekli çıkmamış olan T. B. M. Meclisi yeni yapısı xn. inci bölüm sıva, iç duvar ve döşeme kaplama işi yeni fiatlere göre kapalı sarfla tekrar eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif tutarı: (2.091.720.41) liradır.
2 — Eksiltme 28/2/1950 Salı günü saat 16 da Bayındırlık Bakanlığı Yapı vc imar işleri Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usullle yapılacaktır.
3 — Eksütme şartlaşması ve buna bağlı kâğıtlar Yapı ve İmar işleri Reisliğinden (53) lira karşılığında alınabilir.
4 — EksUtmcye girebilmek için İsteklilerin usulüne göre (76,501,79) liralık geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartlaşması gereğince Ticaret Odası belgesi ibraz etmeleri şarttır.
5 — isteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi iyi bir surette başardığını veya İdare ve dearetlediğinl İspata yarar belgelerlle birlikte ih&le gününden en az (tatil günleri hariç) üç gün önce Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu İşin eksiltmesine girebilmek İçin yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına 50 şer kuruşluk pul yapıştırıp İmza ettikten sonra teklif nıektuplarlle birlikte zarfa koymaları ve eksiltme günü saat 15 e kadar Yapı ve İmar işleri Eksiltme Komisyonu Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (L676>

^^Muhısip Aranıyor hm
Muhasebe ve büro İşlerinde tecrübeli, müsbet referans verebilir bir bay veya bayana İhtiyaç vardır. Lisan bilenler tercih olunur. İsteklilerin bir hafta zarfında Beyoğ-lunda Galatasaray Eczanesincrinc 12 ilâ 15 arasında bizzat veya yazı ile müracaat eteneleri.
■■■■ DOKTOR
FETHİ ERDEN
LABORATUVAİH
(BuKcenyuloilk, Biyolojik ve kimyevi tahliller yapılır Beyoğlu ililesim e giderken Meşeli sokağı Ferah Apariımam Tet 40534
Lokman Hekinr
(Dr. HAKİZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Dıvanvolu No. 104 Muayene saatleri Pazar hariç beı gün 2.5 • 6
Tel: 23398
İstanbul 3 ncü İcra Memurluğundan;
' Dosya No. 949/5080
Bir borçtan dolayı mahcuz olup 18000 lira değerinde olan ALLİa - CHALMER3 markalı H. D. 10 modeli W 7592 Traktör numaralı 471267 '91) - C motor numaralı. 12 Woltluk aki-mülâtör, Transmisyon, dişlisi, Fren balatası, Debreyal freni, tüb şeklinde perçin, bir elvata ve iki somunu eksik bir adet traktör hail hazır vaziyetile 23/2/950 perşembe güuü saat 12 den itibaren Ağaçlı linyitlerinin bulunduğu Ağaçlıda birinci açık arttırma surctllc satılacaktır. Mezkûr günde takdir edilen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde aynı mahalde aynı saatte 28/2/050 sah günü ikinci arttırması yapılacağı ilân olunur.
2000 metre kıl tela satın alınacak
I. E. T. T. işletmelerinden
1 — Muhammen bedeli 0060,— Lira olan yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme 23/2/950 Perşembe günü saat 10,30 da pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminat 454,50 liradır.
3 — Şartnameler Levazımdan «Metrohan* parasız tedarik edilir. (1941)
Türkiye kömür satış ve tevzi müessesesiıden
Sayın Üsküdar halkının dikkat nazarına
Üsküdar Paşallmanı caddesi 51/54 numarada bulunan müesscsemlze alt kömür deposu Şemsi Paşada Belediye odun deposu yamada yeni ihdas olunan depoya nakledilmiştir.
20 Şubat 1950 Pazartesi gününden itibaren alâkalıların bu depoya müracaatları rica olunur. (2282i

Çoeuu neıcımı doktor
Ahmet Akkoytınlu
1 aks ım - Talimhane fala» Telefon: XZ6Z7
Mahkeme, tapu. icra ve noter ilânları
Bedelleri hususi şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu vc noter ilânları gibi restin Hânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruyu ■AK.ŞAM* idaresi tarafından kabul edilmektediı
SAYIN MÜTEAHHİTLERE
İstanbul Emniyet Sandığından
Menkul ve gayrimenkul teminat karşılığında TEMİNAT ve KEFALET MEKTUBU verilmektedir.
Tafsilât İçin Cagoloğlu Merkez Şubemiz Müdürlüğüne
müracaat edilmesi rica olunur. (22öl)
SULFADERME
jjjB& YARA MERHEMİ
HtRAZELS İÇİN HER fZAMAN LÜZUMLU
BİR İLÂÇDIR
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Temlzıık işleri İçin alınacak üç adet şasi kamyon 15 gün süre ve kapalı zari usulü ue eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (27750) liradır.
3 — Tenıinbtl (2081) Ura (25> kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 _ Şartnamesi her gün belediye Tutamız Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
ö - İhalesi H7.2.950 pazartesi günü saat 10 da Belediyede toplanacak komisyonda yapılacaktır. İsteklilerin 2480 sayılı kanunun 32 nel maddesi sarahati veçhile hazırlıyacaklan tekili mektuplarını fecili günde saat 15 e kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermeleri ve İhalede hazır bulunmu'an lâzımdır 1017
Çimento sanayiine ait müstamel değirmen ve sair demir aksamiyle lakizol boya, kauçuk levha, bakır tel satışı Sümerbank alım ve satım müessesesi Müdürlüğünden
Sümerbank Bakırköy Pamuklu SanayU Müessesesi fabrika sahasında mevcut yukarıda isimleri Dildirilen malzeme 27 Şubat 1950 Pazartesi giinii saat 14 de Bahçekııpı Sümerbank-taki müessesemiz merkezinde pazarlık suretlle satışa çıkarılacaktır.
Bu satışa ait şartname müessesemiz satış servisinde tedarik edilebilir. Ve malzeme fabrika sahasında görülebilir.
İlgililerin müesseaemize müracaatları rica olunur. (1826)

Comments (0)