r-- Y a r ı n-
SPOR
_______
AKŞAM
Paslanmaz ve
Oyulmuş U.S.A. Patent
Oyulmuş
PAL
TRAŞ BIÇAKLARI
No. 2202588
Sene 32 — No. 11388 — Fiatl: her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 24 Haziran 1950
Giiler yiizle konuşmak
Başbakan yardımcısı Sa-mel Ağaoğlu, Millet Meclisinde. memurlar hakkında bir soruyu cevaplandırırken «Devlet idaresinin yüzlü olması için gerekli tedbirleri alacağız-* tir. Güler yüz, memleketimizde gerçekten az raslamr hir meziyettir. Çatık kaklılık — sayın yardımcının tabinle cRuy-u-abus» ise. yalnız tek partili devlet idaresi devrinde ve yalnız memurlara mahsus bir sıfat değil, milletin çokluğunda, her devirde görülen bir manzaradır. Güler yüz veya abu3 çehre, siyasî şekillerin değil, ruhî âmillerin tesirine bağlıdır. Bir idaıe ve irade işi olmaktan 2iyade sanırız ki bir terbiye meselesidir. Ne yazıktır ki memleketimize gelen giden yabancılar Türk lerin az gülen bir millet olduğunu söylerler. Bu. hakikaten bir kusurdur ve sevimli Devlet Bakanının M’c-lis kürsüsünden verdiği bu haberi bir müjde gibi karşılamamak mümkün değildir. Umarız ki memurları güler yüzlü kılmak için işe hükümet ricalimizi ve Milletvekillerini biraz güler yüze a-Ihtırmakla başlanacakta. Bundan sonra da devlet i-daresinin güleı yüzlü olması için gerekli «tedbirlerimerakla bekliyeceğiz.
Bu nokta üzerinde duruşumuzun sebebi daha ciddidir.
Halkımızda hükümetin a-labildiğl her türlü tedbirin kudret ve kerameti, acayip bir jnan halinde yaygındır.) Devlet Bakanının güler yüzü. umumileştirecek tedbirlerden bahsetmesi bu kanaati bize hatırlattı. Bizde hakikaten. milli terbiyenin a-sırlık geleneklerine ■ bağlı ahlâk ve karakter meselelerimden. memleketin bünyesine dayanan ekonomik dâvalara kadar, her işi ve her meseleyi hükümetlerin şu veya bu kararla halledebileceği zehabı çok yerleşmiştir. Devletin «Herşeye kaadîr** olduğunu sanırız. «Hükümet baba-, prensipi. İlâhi iradenin Devlet otoritesinde tecelli et.tiği eski devirden kalmıştır. Hükümetin her şeyi yapabileceği ve lıerşeyi hükümetten beklemek kanaati, belki de çeyrek asrın D-evletçilik sisteminde per-kinleşmiş olacaktır. Vatandaşların büyük ekseriyeti sıkıntılarının, yoksunluklarının sebebini sadece hükümetlere yüklerler. Bir çok insanlar, ferdi gayretlerde erişemedikleri refah ve saadeti hükümetlerin icraatından beklerler. Bir kanun çıkarmakla, bir karar ve tedbir almakla, memlekette sosyal ve ekonomik gelişimin bir anda yüzde yüz değişe-ceğlni ümit edenler, hükû-'metlerin «Statik* faaliyetinde ferdin kaderine hâkim tılsım görerek cemiyetin «Dinamik,, gayretlerine hiç bel bağlamıyanlar çoğunluğu teşkil eder.
Bunun içindir kİ bizde her hükümet değişikliği bir yandan yeni ümitler doğururken. öbür taraftan bütün işlerde durgunluk yaratır. Hele, ilk defa bir parti değişikliği, türlü sıkıntılarımı-1 zı hemen giderecek mesut bir devrin başlangıcı sayılır. Halbuki, vatandaşın mesut olması memleketin daha faz la ilerlemesine bütün milletin refaha kavuşmasına, ik-tis idi kalkınmaya fazla İstihsale, millî servetin aılma sına ve saireve bağlıdır. Bun lar da hükümetlerin karar ve tedbirlerile kendiliğinden hemen oluveren işler değildir. Vatandaştan daha fazla emek, daha çok çalışma, daha esaslı feragat ve fedakârlıklar ister. Hükümetlerin memleketi kalkındırma, refah ve ümranı arttırma gayretleri, bir hii-
güler
derrûş-
kûmet mekanizması içinde kapak kalamaz.
Asıl gayret vatandaşa düşer. Biz, biraz da aksini beklemeye alışmışız.
Bunun büyük mahzuru her yeni hükümetin, halkı hemen memnun edecek iş-lere girişmek mecburiyetini kendinde duymasıdır. Meselâ kaç zamandır şeker u-cuzlıyacak diye bekleniyor ve hükümet ne yapacağını bilmiyor. Halkın refahı şekerin beş kuruş ucuzlamasına mı bağlıdır?
Refah ve servet, şu bu maddenin, biraz ucuzlamasına değil iktisadi kalkınmaya bağlıdır. Bu da, zamanla ve sürekli çalışma ile gerçekleşecek plân işidir. İktisadî kalkınma plânları, bazı zümreleri derhal memnun ve müstefit etmez. İş ve zaman olur ki bir iktisadi refah plânının tatbiki, halkın bazı hususlarda sıkıntı çekmesini icabettirir. Fakat ne plân yapmaya, ne bunu tatbik etmeye vakit yoktur. Her hükümet, ilk a-dımda, memnun edici, hoş görücü bazı sathi kararlar almak zorundadır. Çünkü inanıyoruz ki hükümet bir tedbirle her şeyi yapar, «KaadiriküL* dyr, «Ruyü a-bıisu» bile güler yüze çevirir.
Siyasî terbiyemizi tamamlamak için halka, hükümetlerin kudret ve imkân hudutlarını öğretmeliyiz, ve medenî memleketlerde her şeyi hükümetlerin değil, milletle beraber hükümetlerin yapabildiğini anlatmalıyız.
ihtiyar, fakiı bir kadının: •«Varayım Demokrat Partiye reyimi vereyim, belki bir ev sahibi olurum» dediğini bizzat işittim. Ev sahibi belki olamayız amma Demokrat Parti sayesinde inşallah, hasretini çektiğimiz güler yüze kavuşuruz.
Necmeddin SADAK
İşçilerin grev hakkı
Ankara 23 (A.A.) — Hükümet programında vâdolunan grev hakkının kabul edllmlye-ceği veya savsakianmakta olduğu yolunda bazı muhalif gazetelerde yazılar çıktığı görülmiış-türk. Bu mevzu üzerinde yaptığımız soruşturmalarda bu haberin hiçbir esasa Lstlnad etmediği öğrenilmiştir.
ŞEKER, EKMEK FiATLERiN
DE YAPILACAK TENZİLAT
Toz şekerde 30, kesmede 20, ekmek kilosunda 3,16 krş. indirilecek
Aııknra 24 — Hükümet mahfillerinden verilen malûmata göre şeker ve ekmek flitlerinde yapılacak indirmeler etrafındaki çalışmalar sona ermiştir. Bu husustaki kararın bugün ilân edilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Petrol ve benzinde de bir müddet sonra İndirmeler yapılacaktır. Hükümet çevreleri şekerde ve ekmekte yapılacak indirme miktarı hakkında çok ketum davranmakla beraber inanılır kaynaklardan sızan haberler. İndirme toz şekerden 30. kesme şekerde 20 kuruş olacaktır.
Bunun bütçede yapacağı tesirin 30 milyon lira olacağı te-mLn edilmektedir. Fakat bu partinin istihlâkte görülecek fazlalık ile kapatılacağı söylenmektedir.
Ekmek rintlerinde yapılacak tenzilât, undan alınmakta olan muamele vergisinin kaldırılına-6İle sağlanacaktır. Bunun gelir bütçesinde tesiri 20 milyon 11-
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Anıl - Kabir istimlâkleri hakkındaki soru istizaha çevriliyor
Bayındırlık Bakanı, istimlâkler hakkında kimlere ne kadar pata verildiğini söyledi
ra kadar olacaktır.
Undan alınmakta olan İstihlâk vergisinin kaldırılması İle un, kilo başına 5.28 kuruş ucuzlayacaktır. Bu, îstonbulda ekmeği kilo başına 3,16, An karada. 2.98, îzmlrde 3.16 ucuzlatacaktır.
Şeker ve ekmek ucuzluğu devletin gelir bütçesine 50 milyon liraya mal olacaktır. Fakat Menderes hükümeti, bütçede yaptığı söylenen 100 milyon liralık tasarrufla bunu kapatacaktır.
D. P. Grupu bugün toplanıyor
Ankara 24 (Akşam) — Demokrat Parti Meclis grupu buğun öğleden sonra saat 15 te toplanarak, hükümetin hayatı ucuzlatma tedbirlerini ve bütçece yapılacak tasarruflar hususunda alınan kararları münakaşa edecektir.
Bugünkü toplantıda şeker ve ekmek Hallerinin indirilmesine dair hükümetin teklifi de mü-
toplantıda
Sinan Te-ve Anıt -
nakaşa edilecektir.
Ayrıca bugünkü Seyhan Milletvekili kelioğlunuıi Meclis
Kabir İnşaatları için satın alınan arsalar hakkında gensoru açılması teklifi de görüşülecektir.
Posta ve telgrafta tenzilât
Ankara 24 (Akşam) — P. T. T. genel müdürlüğü hususi telgraf ücretlerinde tenzilât yapmak İçin incelemelere başlamıştır. Yapılacak tenzilâtın miktarı yakında belli olacaktır.
Muhtaç bölgeler halkının yiyecek yardımı
Ankara 23 (AA.) — Muhtelif illerdeki muhtaç halkın yiyecek İhtiyacının kredi ile karşılanması dün Bakanlar Kurulunca karar! aş ta almıştır.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından vilâyetlere gerekli talimat verilmiştir.
Ankara 23 — Büyük Millet Meclisi bugün Fuat Hulusi Demircilinin başkanlığında yaptığı toplantıda, bağımsız milletvekili Sinan Tekeiioğlunun yeni Meclis binası İnşaatı He A-nıt-Kabrln yapıldığı arsaların kimlerden ve kaç paraya satın alındığı hakkındaki sözlü sorusu, Bayanıdırlık Bakam Fahri Belen tarafından cevaplandırıldı.
Bayındırlık Bakam evvelâ şu malûmatı vermiştir:
(— tnşa edilmekte olan Büyük Millet Meclisinin arazisi 326,528 metrekaredir. İstimlâk İçin harcanan 2,326.819 liradır. Bu arazinin 11,346 metrekaresi Ankara belediyesinden. 3656 metrekaresi Kızılay d andır. 7889 metrekaresi Mısır elçiliğinden, 303.587 metrekaresi muhtelif şahıslardan alınmıştır. Hususi
(Arkası Sahile 2, sütun 6 da)
Bayındırlık Bakanı Fahri Belen

Amerikadakl başarılı turnesinden dönen Beşiktaş takımt, Ankaraya giderek Başbakan ve
ı

Amerikadakl başarılı turnesinden dönen Beşiktaş takımı, Ankaraya giderek Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından kaoul edilmiştir. Yukarıkl klişede Celâl Bayor Beşiktaş takımı oyuncularile bir arada görünüyor.
Cumhurbaşkanı tarafından kaoul edilmiştir. Yukarıkl klişede Celâl Bayor
T ürk misafirperverliğine yakışmayan bir manzara
Devlet ve devletçilik mü-esseselerinin üslûp ayarsızlığı üzerine dikkati çekmek istiyoruz: Kimi, maliye tahsil şubeleri gibi, lüzumsuz yere tantanalı. Kimini de beş bin liralık halılar ve mafo-ken koltuklar müdüriyet n-dalannı süslüyor. Acaba niçin?...
Fakat yurdumuza gelen bütün ecnebilerin uğradıkları ve saatlerce bekletildikleri pasaport, ikamet tezkeresi yerlerini, hattâ o işlerle meşgul müdürün odasını bir gözden geçiriniz. İptidailiğin bu kadarı acaba başka hangi memlekette kalmıştır?
Devlet işlerimize dair menfî intiba hâsıl etsinler diye imiş gibi, bütün misafirlerimizi orada bekletip, sürüklendirip, yurttan içeri alıyor, dışarı salıveriyoruz. Her şey bir tarafa, Tiirk misafirperverliği ile kabili telif değil. En fakirimizin bile iyi döşenmiş bir misafir odası vardır, kendi yolcularımız için de. ne kötü bir selametleme yeri...
Tiirk devletinin ve devlet-1 elliğinin her tıırlü mües.ic-i seterinin üslûbunda bir a-1 yarlanış, bir mantıkileşme sağlanamaz mı?
Saraçoğlu ve Halik Renda’nın cevapları
Meclisin sabık iki reisi istimlâklerin nasıl yapıldığım izah ediyorlar
Ankara 24 (Akşamı — Meclisin dunkii toplantısında Seyhan milletvekili Sinan Tekelioğlu-nun Meclis ve Anıt - Kabir arsalarına dair sözlü sorusu bazı tezahürlere vesile oldu. Şükrü Saraçoğlu bu mevzu hakkında bugünkü Ulus gazetesinde şu
açıklamadı yapmıştır:
(— Yeni Meclis binası bahçesi ve Anıt - Kabir için yapılmış olan istiml âklarda nüfus kullanıldığını ortyaya atan Sinan Tekeiioğlunun sözlü sorusu üzerine verilen cevapta adımın (Arkası sabite 2; sülün 1 dc)
oyuncularile bir arada görünüyor.
Beşiktaş takımı

Tanınmış Amerikan seyyahlarından Attı hu G (fitinin hayatını tehlikeye koyarak Afrikalını insan ayağı basmamış bakir ormanlarında ve sarp kayalıklarında senelerce geçirdiği korkunç sergüzeştleri anlatan bir eserdir.
VAHŞîı



AFRİKA
Bu ıssız ve vahşi bölgelerde yamyamlar, aslanlar, parslar, gergedanlar, yabani boğalar, filler, timsahlar, zehirli yılanlar, maymunlar, velhasıl akla, hayale gelmiyen hayvanlar, ve vahşette bunlardan hiç aşağı kalınıyan yerli halk ve cücelerle cereyan eden korkunç mücadeleleri bütün tafsilâtı ile belirtiyor.
kV




.102 yaşında vahşi bir kabile reisi
Bu heyecanlı eseri yakında * AKŞAM» sahif elerinde zevk ve heyecanla okuyacaksınız*

Af kanunu tasarısı
Askerî suçlar hariç, son şeklini aldı
Ankara 23 — Af Kanunu tasarısı dün geceki Bakanlar Kurulu toplantısında son şeklini elmiş bulunmaktadır.
Yalnız askerliğe dair suçlularla askeri memurların bu af kanunundan faydalanmaları hususunda kesin bir karara varılamamıştır.
Bu hususun ikmalini ınûtoa-kıp tasarı Meclise sevkedlle-cektlr.
Af kanunu tasarısının pazartesi günü Büyük Millet Meclisine verilmesi beklenmektedir.
Bir Bulgar notası daha
8 Bulgar mültecisinin iadesini gene istedi
Londra 24 (Radyo) — Salyadan bildirildiğine göre Bulgar hükümeti Türkiyeye yeni bir nota vermiş ve sekiz Bulgar mültecisinin iadesini istemiştir. Bulgar hükümeti notasında Bulgar tayyaresinin pllotiyle telsizcisini öldürmüş olan bu sekiz Bulgarin gıyaben idama mahkûm edildiklerini ileri sürmekledir.
Türkiye hükümeti, Sofya hükümeti tarafından evvelce vaki olan iade talebini bu sekiz Bulgarin siyasi mülteci olduklarını beyanla reddetmişti.
ARADA BiR
Bağımsız Milletvekili Dr. Kemal Türkoğlu milletvekilleri ödeneklerinin kısılması için, bir kanun tasarısı sunmuş. Gayesi tasarruftur. Meclis masrafları iki milyon lira kadar azalacak.
Milletvekillerinin aldıkları az mıdır, çok mudur, bundan ne kadar tasarruf edilebilir... Bu ayn mestle. Dr. Türkoğlu, bugünkü ödeneği çok buluyor, halk üzerinde iyi tesir yapsın diye a-zaltnıak istiyor.
Bizce meseleyi, dedikodu sahasından çıkarıp, siyasî bir görüşle kökünden halletmek için en münasip zamandır. Yani ödeneği bir geçim vasıtası, milletvekilliğini de yüksek maaşlı bir memuriyet, bîr nevi meslek olmaktan çıkarmalıdır.
İşini güciiııü bırakıp Ankaraya yerleşen bir milletvekili, bugünkü ödenekte ancak geçinir. Fakat milletvekili bu değildir ve bıı olmamalıdır. Milletvekilliği, tek parti devrinde yüksek maaşlı ve devamlı bir memuriyet haline getirildiği içindir ki siyasî bil vazife değil, bir geçim vasıtası olmuş, bu ödeneğe heves edenler mebus olup yıllarca Mecliste kalmayı âdet edinmişlerdir. Her dört yılda bir seçilmi-yen mebuslara iş ve geçim bulmak, partinin ve hükümetlerin mühim kaygısı o-hırdu.
Halbuki milletvekili, bu yüksek vatan vazifesinde kendinden tam istifade edilir, fikir istiklâline sahip bir (Arkımı sahile 2 sütun 1 do).
Sahile 2
Eorsa hanının yıktırıl-
ması kabul edildi
Boğaziçindeki korular ifraz edilmiyecek ve tahrip edilerek binalar inşa edilmiyecek
Sab ah Gaz eteleri Ne Diyor ?
Anıt - Kabir istimlâkleri
r IsU.nbul Dmuoıl Meclisi dön raat 15 te bîrine! başkan vekili Sırrı Enver Batur'ıin reisliği altında toplanmış ve beşinci seçim dönümünün dördüncü içtima senedini bltirmlşlb-.
Vilâyet hususi idaresine ait (Kayahnlılli medresesi) nin Ka ragıiınrtılc Gençlik kulübüne. Tophanedeki KıhÇ Ali medresesinin çocuk Esirgeme kurumana tahsisleri; İnönü ge-flshıûe bîr posta ve telgraf merked İhdası, hayvan İdeleri İçin bir teştlthane kurulması muvafık görüldü.
Bundan sonra bir iki seneden beri bahis mevzuu olduğu halde bir tûrlii hal vt intaç edilemeyen Galatada belediye malı olan Borsa hanının yıktırılarak yerinin meydan haline getirilmesine dair Kavanin encümeni mazbatası okundu. Bazı kzalar SOI alarak leh ve aleyhte söylediler.
Bundan sonra büyük bir ekseriyetle hem Borsa hanının yıktırılması, hem de Karaköy meydanındaki seyrüsefer kolaylığının temini İçin alınması İcap eden tedbirlere dair olan mazbatalar büyük bir ekseriyetle kabul edildi.
Emlâk ve istimlâk müdürlüklerinin birleştirilmeleri hakkın-dnki mazbata da kabul edildi.
Bunu mütaakıb geçen celsede hararetli münakaşalara sebep olan Belediye hastanelerinde fakülteye tahsis edilen kısımlar hakkında teşkil edilen ve Belediye başkan muavini Suat Ku-
lak ile Meclis âzasından doktor Murat Cankat’m raporu okunmuş ve tetkik edilmek üzere Sıhhiye encümenine havale e-dllnılştir.
Sinemalarda haftanın muayyen bir gününde halk için tenzilâtlı seansların bütün gün devam etmesi kararlaştırılmışlar.
Belediyenin İştirakiyle evvelce teşkil edilen tmar limitet şirketi sermayesinin beş yiiz bin liraya çıkarılması hakkmdakl mazbata da kabul edilmiştir.
Meclisin dünkü toplantısında muhtelif imar plânlarına alt mazbatalar kabul edilmiştir.
Bebek - Kuruçeşme İmar plânı ve bu arada Boğaziçindeki koruların vaziyeti münakaşa e-dldl. Korular, Boğazın sine ti ve güzelliğini teşkil ettiğinden ve bunlar elden çıktığı takdirde telâfi edilemiyeceğinden koruların aynen muhafazası muvafık görülmüş ve koruların ifrazı hakkmdakl mazbata reddedilmiştir.
Mısır çarşısındaki dükkânların, yeniden kiraya verilmesi hakkında Belediye «sisliğine salâhiyet verilmesi muvafık görülmüştür. Belediye reis muavini Suat Kutak. 4,5 milyon lira ile yapılacak 30 İlk mektep binası hakkında izahat verdi.
Ruznamede konuşulacak bazı işler de Belediye reislik makamına havale edildikten sonra Meclis. Vali ve Belediye reisi profesör Fahreddin Kerim Gök-ay'ın alkışlanan bir hitabesile sona erdi.
C.H.P. Kurultayı
M. NOrml, YENİ İSTANBÜL-da yazdığı başmakalede diyor M:
■Görülüyor M. CH.P, Kurultayı, son derecede ehemmiyetli sayısız konulara dokunmak ve onları sosyal gerçekliğimize göre incelemek zorundadır. Fakat nasıl? Bize göre eski program yokmuş gibi.. Devrim, milletin malıdır. Bunu bütün partilerin üstünde imanlı ve uzlaşmaz bir anlayışla korumak her Türk vatandaşının borcudur. Ekonomik işlerde yollarımız ayrılabilir. Onun için C-HJ*. nln de kendine göre bir yolu olabilir. Kurultayın, memleket İçin en ehemmiyetli dâvası da bu olabilir. Çok dileriz ki, C.H.F., bu konuyu realist bir görüşle ele alsın ve bu surette İç politikamızda tanı m ân asile millî dâvalarımız daha geniş ve daha temelli bir ölçüde incelenmek imkânlarına kavuşsun. Partilerimiz, kendilerine düşen sosyal vazifeleri ancak o zaman daha İyi görmüş olabilirler.»
Müspet hareketler
YENİ SABAH başmakalesinde Menderes Kabinesinin karma kanşık devir aldığı memleket idaresini düzenlemekle meşgul olduğundan bahisle diyor ki:
«Bütçenin samimi ve hakiki denkliği ve her türlü ferdi fa-llyetlerin devlet baskı ve el komasından masun bulunacağı kanaatinin yerleşmesi, memleket havasında, geniş bir ferahlık yaratacaktır. Yalnız şu noktaya işaret etmek yerinde olur. Devlet işletmelerinin ferdi teşebbüs sahasına terki keyfiyeti, etrafında çok münakaşa edilmek vc ihtiyatlı hareket edilmesi İcap eden bir mevzudur. Bu vâdide fazla isticale ve fevri hareketlere hiç de ihtiyaç yoktur. Bozuk düzen İşlemekte olan bir tertibi, yerine daha İyisini ikame etmek imkânı olmadıkça rahatsız etmemelidir. Bahusus kİ önümüzdeki devre, biribir türlü şüpheli ihtimallerle doludur. Cihanın ekonomik istikbal ufku öyle harlkulâde aydınlık ve pürüzsüz görülmüyor.»
C.H,P. muhalefet yapıyor
Selim Kapıp Emeç, SON POSTA’da yazdığı başmakalede C.H.P. nin muhalefetinden bahisle diyor ki:
«D. P. İktidarının taahhütlerinden vazgeçmesini İcap ettirecek ortada hiç bir ciddi ve mâkul sebebin mevcut olmadığı düşünülecek olursa bugünkü bekleme devrinin sadece bir imhai safhası olduğu derhal anlaşılabilir.
Fakat bir muhalefet İçin böyle bir durumu istismar et-memezllk tasavvur olunabilir mi? Elbette ki olunamaz. Bu bakımdan bu şayiayı çıkaranlara ve Demokrat Partinin karar ve gayretlerini çürütmeğe çalışanlara hak vermeli ve hiç şaşmadan demeli ki; Demokrat Parti muhalefet yapmakta haklı idi de CHP. ve tarafdarlan haksız mı olacaklar? O halde manevra sarahat kesbedlyör ve bugün bunların basit hükmü şu noktaya İnhisar ediyor:
C H P. muhalefet yapıyor ve bira da yapmasını öğreniyor.»
Saraçoğlu ve Rendanın cevapları
(Bas tarafı 1 İnci Mbifcde) geçtiğini duyduğum için vaziyeti vatadaşlarıma bildirmeği vazife sayıyorum.
Bundan 22 - 23 yıl kadar önce husu«l bir şahıs tarafından çalılığa çıkarılan Atatürk bulvarındaki bir arsanın altı parçasından bir tanesini de ben salın almışımı.
Bundan dört yıl kadar önce I de benim bu arsamı komşu arsa ve evlerle beraber Meclis binası ve bahçesi için istimlâk ettiler. İşittiğime göre biçilen kıymete razı olmıyan komşuların bazıları mahkemeye müracaat ederek bir miktar zam elde etmiş-
ARAOA BİR
IMebuslulk meseüesl
(Baş tarafı i inci sabifede) insan olmak için, her türlü lüzumlu evsaftan başka bir de meslek sahibi, kazanır ve geçinir adam olmalıdır. Yaşamak için milletvekili ödeneğine muhtaç olmamalıdır. Vazifesini ancak o zaman tam istiklâl ve salâhiyetle yapar. Milletvekilliği diye bir meslek olmaz. Olmamak için de milletvekili seçileceklerin meslekleri olmalıdır. Bu şekilde, seçim zamanı •Meclise hücum > da görülmez.
Bu neticeyi elde etmenin şartı, — gelecek Meclisten muteber olmak şartiylc — milletvekili ödeneklerini, her yerde olduğu gibi, geçime yarar aylık şeklinden çıkarıp gayet az bir tazminat haline. meselâ ayda 250 liraya indirmektir. Fakat bunun için de Meclis bütün yıl toplanıp boyuna çalcjmamalı ve milletvekili kendi mesleğiyle meşgul olabilmelidir. O zaman milletvekilliği, feragat ve fedakârlık istiyen bir vatan hizmeti olur. Memleketteki itibarının, mânevi harsının ve kıymetinin ne derece artacağını hesabedi-nia!
C. H. Partisi bunu yapamadı. Aksi yolu tuttu. Demokrat Parti bu prensip kararını bugünden verirse en büyük şerefi kazanmış olur. Yoksa, dedikodu oluyor diye, aylıkları bundan evvelki miktara indirmek başka geliri olmıyanları sıkıntıya Sokmaktan başka işe yaramaz, — Halkeı
ier, ben itiraz etmedim. Ve böy-lece arsamı mahkemenin diğer arsalar için takdir ettiği kıymetten daha az bir bedel mukabilinde vermiş oldum. Hakikat, bundan ibarettir.
Satış muamelesi rızaya müstenit değil, bir istimlâktan ibarettir. Bu böyle olmakla beraber eğer arsam İade olunursa bedelini geri vermeyi memnuniyetle kabul ederim.»
Abdülhalik Renda ne diyor?
Diğer taraftan Abdûlhallk Renda da şunları söylemektedir:
«.— Bahis mevzuu evj intifa hakkı ölünceye kadar kendime ait olmak üzere Kızılaya bağışlamıştım. Bllâhara bu evin de dahil olduğu sahaya Meclis binası yapılmasına karar verildi. Bin3 ile bahçe belediyeden gelen bir ehli hlbre tarafından takdir edilen 250.000 lira bedel ile salın alındı. Bu para aynen Kızılaya verilmiştir. Kızılay kurumu binanın intifa hakkı ölünceye kadar bana ait olduğundan paranın iade edileceğini Jüldirdi. Fakat ben kabul et-mıyerek: «Pâranın bir kısmı He bana bir ev satın alınız. Bu evin de intifa hakkı ölünceye kadar bana ait olsun, öldüğüm zaman yine Ktzdaya kaktın* dedim. Bu söz üzerine Kızılay kurumu 180 bin liraya Yunan elçiliği binası karşısındaki evi satın almıştır. Bu binanın da İntifa hakkı ölünceye kadar bana aittir. Fakat Kızıjayın malıdır. Bu binanın bugünkü kıymeti de 350 bin liradan fazla tahmin edilmektedir.»
Sual takrirleri
Meclise dün de bazı takrirler verildi
Ankara 23 — Agn mlitetvekl-li Celâl Yardımcı, hastane, okul, park, meydan, cadde, stadyom ve emsali müessese ve yapılara, yaşıyan İki kişi adlarının konmaması hakkında Büyük Millet Meclisine bLr kanun teklifi yapmıştır.
Diğer taraftan İstanbul milletvekili Sani Yaver de yeniden bastırılacak para, pul, tahvil, çek ve bilumum evrak ve madeni paralar üzerine konulacak resimler ve remizler hakkında bir önerge vermiştir. ■
Tokat milletvekili Halûk Peke ren eski Türk Ocaklarının feshi üzerine Cumhuriyet Halk Partisine devir ve teslim edilen malların yeniden kurulan Türk Ocaklarına iadesi hakkında Meclis başkanlığına kanun teklifi vermiştir. Tekliflerin alâkalı komisyonlarda incelenmesine başlanmıştır.
Dr. Ali Şükrü ile Şükrü Hâzımın tekaüde sevkı karan nakzedildi
Sabık Sağlık Bakanı doktor Kemali Bayezlt, çocuk doktoru AJi şükrü ile asabiye mütehassısı şükrü Hâzımı tekaüde sev-ketmişt.1. Bu İki doktor, Danış-taya müracaatla bu karara itiraz etmişlerdir. Dantştay. bu müracaatı haklı bularak karan bozmuştur. Bu karar mucibince, doktor Ali şükrü İle doktor Şükrü Hazım m eski vazifelerine ladesi ve maaşlarının ödenmesi lâzım geliyor, fakat Dr Ali Şükrü elyevm milletvekili olduğu İçin bu karardan yalnız doktor Şükrü Bâzım faydalanacaktır.
Bir yolcu uçağımız kapaklandı
Pilotla telsizci öldü, 4 yolcu ağır yaralandı
Ankara 23 — samsun hava meydanında feci bir tayyare kazası olmuştur.
Devlet Havayollarına alt Domino tipi yolcu uçaklarından biri dün saat 13 te An karadan Samsuna müteveccihen hareket etmiştir, İçinde telsize! ve pilottan başka dört yolcu da vardı. Yolcu tayyaresi Samsun nava meydanına geldiği zaman inişe geçmiş, fakat pist üzerinde birdenbire yere kapaklanmış tır. Pilot ve telsize! ölmüşlerdir Yolcular ağır yaralıdır. Kazanın sebebi alnaşılamanuştır.
C. H. Partisi divanı
Parti tüzüğünde
€»a&lı değişiklikler yapılacak
Ankara 23 — CHP. Kurultayı hazırlıklarına devam edilmektedir. CJH.P. Divani bugün öğleden evvel ve sonra toplanmıştır. Öğleden sonraki celseye İnönü riyaset etmiştir. Bu toplantıda CBJ3. tüzüğü gözden geçirilmiş ve CU.P. tüiüğünün bir muhalefet partisinin çalışma tarzına uymadığını gözö-nünde bulundurarak esaslı bazı değişiklikler yapmağa karar vermiştir.
Sızan haberlere göre Komitaya arzolunacak tüzük tasarısında parti başkan vekilliği vazifesi bulunmıyacak, partinin umumi İdaresi genel başkan tarafından ifa edilecektir.
Divan yarın (bugün) de toplanarak parti programında yapılacak değişiklikleri görüşecektir.
Raman petrolleri
Ecnebi firmaların teklifleri hükümetçe inceleniyor
Ankara 23 — Hükümet Râ-man petrollerinden faydalanılması üzerinde durmaktadır.
Ecnebi petrol şirketlerinin eski hükümete yapmış olduğu işletme teklifleri İncelenmektedir.
Diğer taraftan devlet karayolları genel müdürlüğü Raman petrollerinden elde edilen ve hariçten getirtilen asfalttan çok daha ucuza mal olan yeril asfaltla yollarımızın asfaltlan masına karar vermiştir.
tik olarak İstanbul - Ankara yolu yeril asfaltla yapılacaktır.
Refah faciası şehitlerinin aileleri Ankara 23 — Kırşehir milletvekili amiral Rlfat Özdeş, Büyük Millet Meclisine bir sözlü soru önergesi vermiştir.
Bu soruda Refah vapuru faciasında şehit düşen 208 denizcimizin ailelerine verilmekte olan şehit maaşlarının 949 senesinde Meclis tarafından yapılan bir tefsirle kesildiği ve bu yüzden, şehit ailelerinin çok perişan bir durumda oldukları belirtilerek, hükümetin bu hususta ne düşündüğü sorulmakta ve Mecljs yaz tatiline girmeden bunların müşkül durumlarının düzeltilmesi için bir kanun çıkarılması :$tenmektedir.
Devlet Operasının üniversite talebesi şerefine temsili Şehrimizde bulunan Devlet tiyatrosu opera bölümü sanatkârları İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği şerefine 28 haziran çarşamba günü saat 21.30 da öze! bir program tertip etmişlerdir.
(BnşUrafı 1 İnci sahJfedc) şahıslardan alınan arazi 112 parseli ihtiva etmektedir ve bedeli 1.600,815 liradır>
20 bin liradan fazla para alanlar
Bundan sonra Fahri Belen sözlerine şöyle devam etmiştir:
«— Size, vaktinizi almamak için bu istimlâk neticesinde 20 bin liradan fazla para alanlar m isimlerini teker teker bildireceğim:
8 parsel halinde 10,340 metre kare arazi 28431 liraya Ali oğlu Mustafa ve şeriklerinden; 1 par sel halinde 7358 metrekare arazi 21,774 liraya İsmail Sabuncudan; 4 parsel halinde 13.887 metrekare arazi 41,961 liraya general Ali Batpten; 6 parsel halinde 6680 metrekare arazi 42,130 liraya Naşide, Vasıf ve Hamlt Kalaydan; 4 parsel halinde 4467 metrekare araz! 20375 liraya Ramazan ve Ahmetten; 5 parsel halinde 5174 metrekare araz! 27,554 liraya Ali Fuat Cebesoydan, 17 parsel halinde 43,317 metrekare arazi 228.864 liraya Hulusi İbrahim Sadıkoğ-lundan; 18 parsel halinde 39.781 metrekare arazi 195,725 liraya Sadık Soyhan ve arkadaşlarından; 1 parsel halinde 3294 metrekare arazi 150.000 liraya Şükrü Saraçoğiundan (alkışlar ve hesap soranlara bak! sesleri); 1 parsel halinde 726 metrekare arazi 41,500 liraya Abdurrah-man Naci Demirağdan; 1 parsel halinde 1450 metrekare araz) 32120 liraya Mustafa Semih A-tayurddan, 1 parsel halinde 8624 metrekare arazi 28 bin liraya Süleyman Sırrı veresesinden bu arsalar istimlâk yolu ile alınmıştır.»
Anıt - Kabir arazisi
Arsalar hakkmdakl izahatından sonra Bayındırlık Bakanı, bina alarak istimlâk edilenlerin kimlere ait olduklarını ve kaçar lira ödendiğini hcıklomıştır.
Mütaakıben Fahri Belen, A-nıt-Kabrin inşa edildiği araziye geçmiş ve demiştir kİ:
«— Burası 569,965 metrekaredir. İstimlâk için harcanan para 1,175,927 liradır. Bu arazinin 43,575 metrekaresi belediyeden. 446,007 metrekaresi husul şahıslardan, 53,713 metrekaresi hazîneden alınmıştır. Hususi şahıslara 1,018,851 Hra istimlâk bedeli ödenmiştir. Bu istimlâklerde 20 bin liradan fazla para alanların isimleri şunlardır:
22 parsel halinde 21,880 metrekare arazi 54.075 liraya Madde Coşardan, 23 parsel halinde 20,713 metrekare arazi 78,008 liraya Aliye ve Samedden, 26 parsel halinde 27,446 metrekare arazi 78,948 liraya Şef ika Erenden, 42 parsel halinde 53.610 metrekare arazi 204255 liraya İş Bankası, Recep Zühtü ve arkadaşlarından. 134,867 metrekare arazi 67.000 liraya Burhan Çakır ve arkadaşlarından İstimlâk yolu ile alınmıştır.»
Hüviyetleri belli olmıyan isimler
Bayındırlık Bakanı Fahri Be-
BORSA
hl»nbul Barttlınıa 33/»/l»S0 llalllrl
len bundan sonra İlgili makamlardan alman bu isimlerden bazılarının, hüviyeti erinin belli olmadığını, bunların da açıklanması icap ettiğin) söylemiş, tahkikatın hitamında bu İsimlerin de açıklanacağına işaret etmiştir.
Bu arada Halk Partisi milletvekilleri arasından bir ses duyulmuştur:
— Divanı muhasebattaki evrakta vardır.
Fahri Belen, tetkik edeceğini zöyilycrek kürsüden inmiştir.
Sinan Tekelloğlv demiştir kİ: . ,
(— Bu milletin Atatürk . için varlığını ve hayatını vereceği aşikârdır. Fa kat. ney e Ahit-Kabir Atatürkûn çalışarak meydana getirdiği vc yemyeşil bir hale koyduğu Orman çiftliğinde yapılmamıştır da, şimdiki yerinde yapılmıştır. Bunda bir maksat olduğu aşikârdır.»
Arkası gelecekmiş
Sinan Tekel loğlu sözlerin o şöyle devam etmiştir: •
«— AmC-Kabrin burada yapılacağını bilen bazı kimseler buradaki arsaları evvelden ucuz fiatie alıp sonradan müstear adlarla hükümete satmışlardır. Buniaruı isimleri bende vardır. Fakat hükümet söylemediği 1-çln şimdi ben de ifşa etmiye-ceğlm
Arkadaşlar, bu mevzu üzerinde müzakere açılması ve hepimizin konuşabilmesi için başkanlığa bir gensoru takriri veriyoruz. Eğer kabul ederseniz bu meseleyi hepimiz müzakere edeyiz.
Henüz İstimlâk paralarını a— lamıyan hak sahipleri bulunduğuna da İşaret eden Binan Tekelloğlu dedi kİ:
«— Bazı kimselere metre karesi 75 kuruştan para verildiği halde Saraçoğlu Şükrüye kendi şerefiyle mütenasip olsun diye arazisinin beher dönümü İçin 50 bin Ura ödemişler (Haram olsun! sesleri) müstear isimlerden biri eski Büyük Millet Meclisi reisi Abdülhaük Kontladır. Bunun Kızılaya hediye ettiği blnay 200 bin lira, bahçesine 45 bin Ura verilmiş ve istimlâk böyle yapılmıştır
Meclis başkanlığı divanı bu istimlâkleri bizzat yapmış reislerini kayırmışlardır. Bu. siyilin birincisidir, arkası gelec-fc-tir.
İstimlâk muamelelerini yapan heyetlerin vazifelerini suiistimal ettikleri meydandadır. Bunların adalete tevdi edilmesini rica ederim.»
Gensoru talebi
Bundan sonra, Abidin Pot-oğlu, kürsüye gelerek Tek e) i of -lunun İstediği gensoru açılması meselesine temas etti ve gen soruya parti gruplarının karar verebileceğini, bunun İçin şimdi bu yola gldilemlyeceğini söyledi.
Başkan İse Tekelloğlu bağımsız bir milletvekili olduğundan ve Meclis grupu ile alâka» bulunmadığından istediği zaman gensoru açabileceğini belirtti.
Halk Partisi milletvekillerinden Avnt Doğan kürsüye gelerek?

Beyrutun Racing takımı geldi
ÖLÜM
Usturumca eşrafuıdan merhum avukat Hüsnü beyin mahdumu, Talât Korurun eşi, muharrir Zekeriya Sertelin teyzezadesi. Halkalı Zirat Okulu müdürü Rl-fat Ekinin eniştesi. Gümrük ve Tekel Bakanlığı Tetkik ve Murakabe heyeti üyesinden Nevzat Korurun ağabeyisi, Beyoğlu ortaokulu müdürü Hamdl Hızaltn amcazadesi, Güneri ve Kunt Korurun babaları. Gümrük komisyoncusu
CEVAD KORVR
23 haziran 1950 cuma günü saat 20 dç Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün (24 haziran cnmartesl) Teşvikiye camiinde ikindi namazını mütaa-kıb kaldın]arak Feriköy mezarlığındaki aile makberesine def-nedHeceklir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
Ailesi
Lübnanlı futbolcular Yeşilköy hava meydanında
Beyrut şampiyonu Racing takımı, dün uçakla şehrimize gelmiştir. Bugün saat 18 de Fenerbahçe stadında Gûlatnsarayla, yarın da yine aynı stadda Fenerbahçe İle karşılaşacaktır. Hafta orası da başka bir UuiübumüzLe bir maç daha, yapacaktır. Bu lakımın Beşlkalş olması muhtemeldir.
Racing takımı, Ankaraya da giderek Geoçlerbirllğj ve Demirspor takınılan. ile de karşılaşacak Ur.
ESHAM VE TAHVİLAT
% J FAİZLİ TABVtLLBB
Sivas * Enururo 1 Sıva» - Erzurum 2-1 1911 Demiryolu 1 M.T» Sİ 05 2125
İMİ Ojmlrvolu U 3H08
İMİ Demiryolu tD 21 W
Milli M Uda İm SI İD
Milli MUdalA» U 20 .JS
Milli Müdafaa 111 21 —
Milli Müdafaa fV ît 10
% t FAİZLİ TAHVİLLER
Kalıcınma ı 100 —
Kalkınma D 97 W
K«Uutıına m 97,60
V-U- LTUKIİZ) 1 100-
M« IMlkTBD □ 100 —
İMİ Demiryolu 9Î15
UH9 İstikrarı L 98-
% tj FAİZLİ TAHVİLLEB
im» tanvia »9-25
% S FAİZLİ TAKVtLLEB
1Kİ3 Erflaıu E. 50
IMS hcramlseU ».40
Milli Müdafaa S 10
Demlrroıu IV OT —
Demiryolu V »S —
ANADOLO DEM1RYOLO OBVPO
TanvlUer 1-3 I12J0
filme «-netleri 4 22 30
Mllraeeall »«mnl 64.-
ŞİRKET HİSSELEM
MerKea Banka» K4--
Aralan Çimento 15 25
T. Ticaret ûanKosı 6.-
U Banka* 30 —
SARRAFLARDA ALTIN
Saikla»
Gulden >1.50
Tura tiraaı S3Z5
Sterlin «US
R«»t M25
KULç.
«— Ben, hükümetin programının müzakeresinde bir Halk Partili arkadaş olarak Haksız mal iktisabında bulunanla', a karşı takibat yapılmasını can ve gön'ilde.ı rica etmiştim. Bu işi, bir memleket meselesi -tdâk . İd ederek siz arkadaşlanlınn gensoru takririni desteklemesini rica ederim.» dedi.
Bundan sonra Sinan Teke’.l-oğlunun gcı. sorusu Meclise ar-zedûdi ve ekseriyetle gensoru takririnin başka bir gündeme alınmam kabul edildi.
Bundan sonra gündemde başka bir şey olmadığından Meclis pazarte'l günü saat 15 te toplanmak üzere oturuma son verdi.
Toprak ve Ticaret Ofislerinden açığa çıkarılan memurlar
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesinde ücretle çalışan 46 memurun işine son verilmiştir. Haber verildiğine göre, rJ memurlar harb seneleri zarfında ofise alınmış, şimdi de normal çalışma devresinin avdet etmesiyle İşlerine son verilmiştir.
Diğer taraftan Ticaret ofisinin tasfiyesi için çalışmalar devam etmektedir. Burada da. 150 memurun İşine son verilmiştir.
21 Haziran 1950
A K B.A M
Sahtfe 3
|ÂK.Ş AMatfcAK Ş AMg]
Ben, sert terbiye taraflısıyım
Maarifteki her değişikliği mütaakıp, bende öteden beriı yerelmiş aşağıki fikri tek-rarlamışımdır. Gerçe ne nazariyat. ne tatbikat benim görüşlerime uyamıyor. Bilâkis. tersine bir cereyan var. Fakat Tevfik Fikretin dediği gibi:
Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin
Çocuk yetiştirme usullerimizle’ büyüdükten sonra sürdüğümüz hayat tipi atasında muazzam tenakuz
Yeniköyün imar plânı Bayındırlık Bakanlığı, plânı düzeltilmek için geri gönderdi
Yeniköy semtinin imar plânı, belediyece hazırlanıp umumi meclise tasdike sevkedllmiştl. Umumi meclis tarafından da kabul edilen plân tasdik için Bayındırlık Bakanlığına gönderilmişti.
Bakanlık plânı, köy içindeki yol şebekesinin iyi tanzim edilmediğini, kavşak noktalarla İnşaat adalarının stvrl köşeler teşkil ettiğini ileri sürerek düzeltilmesi temennisiyle İade et-
200 harb öksüzünü barındıran müessese
Harbde ana ve babalarını kaybetmiş bu talihsiz yavrular, kendi dil ve ananelerine göre yetiştiriliyor
Bugün, belki dünyanın en iyi Mektebin en çok muvaffak
mekteplerinden biri îsviçrenin olan sınıfları, öğretmen, anne kuzey doğu dağları arasına ve babaların kendi çocukları
Vilâyette toplantı
Şehrin asayişi, temizlik, ihtikârla mücadele ve dilenciler meselesi görüşüldü
İSTANBUL HAYATI
İşsiz ziraat memurları
var.
Evlâtlarımızı yumuşak yetiştiriyoruz. Gûya paşazadedirler. Yahut müreffeh Anglo - Sakson diyarlarının bolluk içindeki vatandaşları olacaklardır.
Sert muamele yok. Ceza yok. Tabura girme yok. Sıkı yok.
Büyüyünce: Sert muameleye maruz kalma var. Cezalar yüzünden hapishaneler adam almıyor. İkinci umumi harb sıralarında sivil meslektekiler boyuna tabur içinde gibi yaşadılar. Esasen sanayi dünyası, tabura girmeği icap ettiriyor. Hele sıkıyı sorarsanız, gemisini kur taran kaptan! Hayat yaman bir badiredir.
Eğitim ne içindir? Aslı — iş’arı ahire değin — öz Türk çe olduğundan, mânasını anlıyor gibiyiz: Eğmek... Eğitmek... Ağaç yaşken eğilir Evlâtlarımızı da. gençliklerinde. müstakbel hayat için eğitiyoruz. Milli eğitim, eğitmen, öğretmen hep bu maksatla çalışıyor.
Fakat ağacı, ters tarafa eğitiyoruz. Ben o kanaatteyim ki, eski İspartalılar gibi sel t bir usul lâzımdır. Türk terbiyesi de, İspartalılarınki gibiydi. Asır değişmiş bile olsa, Türk terbiyesinin bu karakteristiği gene milli eğitimimizin belkemiğini teşkil etmeliydi
Sert ana ve babaların evlâtları, hayata atıldıkları za man çok daha muvaffak oluyorlar. Etrafınıza bakın*?.; bin bir misalini göreceksiniz. Maarifimiz sert terbiyecilerin elindeyken yetişen nesillerden de çok daha iyi netice aldık. Tetkiki kolaydır.
Tavsiye ettiğim şey. elbette falaka, dayak, tahkir, asık surat, muhabbetsizlik değildir. Sert eğitim, bunlaı sız da olabilir, Ben şahsen sektesiz çalışabilmek kudretimi, en sert hocalarımızın üzerime vazifeleri yığmalarından aldım. Nefis terbiyesi. bu sayededir:
«— Hava güzel. Plaj nefis. Kızlar cıvıldıyor. Neylersin ki işim var.»
Bu ruh gelebilmelidir.
Geri kaldığı muhakkak bîr divarın el birliğile ileri götürülmesi için, canımızı törpülememiz icap C-der. Bu da, (dandini paşam! Maşallah kızım!) ile olmaz. Sağlam seciyeli babalar, mü rebbiler olup edik iradeli, hayat kavgasına dayanıklı evlâtlar yetiştirmeliyiz. Türk ananesine dayanarak. Yalnız Türk ananesi bahsi değil, modern Türkiyenin ihtiyaçları da bunu emrediyor.
(Vâ - Nû)
Profesör Hikmet Birant
Ankara 23 (Akşam 1— Ankara Üniversitesi rektörü profesör Hikmet Birant Stokholmda beynelmilel botanik ve biyolojik İlimler kongrelerine iştirak etmek. İngiltere ve Almanyada-ki Üniversitelerde tetkiklerde bulunmak üzere dün akşam ts-tanbula hareket etmiştir.
MİÇAM NEDİR ?
Dünyanın en saf ve en meşhur Nane Esansı MİÇAM'dır.
1 RADYOLİN
Diş Macunu
Bıı esansla yapılmaktadır.
miştir.
Belediye, Bakanlığın İleri sürdüğü mahzurları yerinde bulmuş ve Yenikoyde tekrar tetkikler yaparak plânın icabeden kısımlarını tashih etmiştir.
Yeniköyde Avusturya sefareti önünden geçen ve evvelce 9,5 metre genişlikte olması kabul edilen yol bu sefer 12 metreye çıkarılmış ve keskin noktalar kavisler haline getirilmiştir.
Sahilden geçen ana cadde de 25 metreden 19,5 metreye indirilmiştir. Bu suretle istimlâk masrafları azaltıdığı gibi istinat duvarlarının da şimdiki şekilde muhafazasına İmkân hâsıl olmuştur.
Yeni plânda iskele meydanı da kısmen küçültülmüştür. Sahil caddesi, cami civarında daraldığından. caminin muhafazası mülâhazasiyle bu kısımda yol İki kola ayrılmıştır.
Cankurtaran merkezleri
Dört operatör, ilçe baş tabibliklerinin emrine verilecek
şehrimizde vukua gelen kazalarla çeşitli yaralama hâdiselerine süratle tıbbi müdahalede bulunmak üzere Belediye İki sene evvel cankurtaran merkezlerinin kadrolarını takviye etmişti.
Bu takviye kadrolara 4 operatörle 4 doktorun İlâvesi suretiyle olmuştur. Fakat yapılan (tetkiklere göre bu doktorların ıhâdiselere ancak eskisine nazaran yüzde bir derecesinde müdahale ettikleri görülerek dört operatörün cankurtaran merkezlerinden alınarak Eminönü, Fatih. Beyoğlu ve Üsküdar Belediye baştabiplikleri emrine verilmesi uygun görülmüştür.
Ayrıca Beyoğlu hastanesinde nisaiye servisi bulunmadığından Haseki hastanesi poliklinik şefinin haftanın muayyen İki gününde Beyoğlu hastanesinde vazife görmesi kararlaştırılmıştır.
Bu kararın tatblkına yakında başlanacaktır.
Mitli Eğitim müsteşarı emekliye ayrılacak
Milli Eğitim müsteşarı Besim Kadırgan emekliye ayrılacaktır. Bu arada Bakanlık merkez teşkilâtında da bazı değişiklik-' ler yapılacağı da bLldirllmek-I tedir. Evvelce Bakanlık emrine alınmış bulunan Erkek Teknik öğretim müdürü Fuat Üner ve Bursa müzeleri müdürlüğüne nakledilen Eski Eserler ve Müzeler umum müdür muavini Nureddln Can da eski vazifesine iade olunmuşlardır.
Diğer taraftan haber verildiğine göre İstanbulda U2Un müddet hizmet gördükten sonra taşra kadrolarına nakledilen ilkokul öğrtemenleri bu yıl tekrar İstanbul'a nakledileceklerdir.
Tuz tesisleri genişletilecek
Tekel İdaresinin Marşal yardımı faslından ayrılan parayla tuz tesislerini tevsi ve takviye İçin bir müddettenberi çalıştığını yazmıştık, idarenin bu maksatla Avrupaya yolladığı fabrikalar grup müdürü Ömer Refik Yaltkaya İle tuz müdürü Hakkı Evlnsel bugün şehrimize döneceklerdir. Bu zevat Almanya ve İtalyada çeşitli temaslarda bulunarak Çamattı ve Yavşan tuzlalarında kullanılmak üzere 840 bin liralık teçhizat satın almışlardır.
sıkışmış ufacık bir köyde ou-lunmaktadır. Bunun adı Pes-talozzi okuludur.
Burada harbde yetim kalmış 200 çocuk mükemmel bir ana şefkati muhiti İçinde terbiye edilmektedir.
Mektebdeki 200 çocuk 5-15 yaş arasında kız ve erkek olmak üzere Polonya, Yunanistan, Fransız, Alman, İtalyan, AvusturyalI, FinlandiyalI ve Macar gibi muhtelif milletlere mensup anasız babasız yetimlerdir, Bu biçare ve günahsız yavrular en lecl bir sefalet ve ümitsizlik İçinde ölüme mahkum olduğu bir zamunda toplanarak buraya getirilmiş, kendilerine bir çocuğun normal İhtiyaçlarına cevap verebilecek bir muhit temin edilmiş. ve tekrar kendi memleketlerine faydalı birer varlık olarak yetiştirilmeleri sağlanmıştır.
Postalozzi'nln belki en mühim tarafı bunun bir enstitü şeklinde kurulmuş olmamasıdır. Mektebi kurmaktaki yegâne gâye, çocukları bir aile muhiti İçinde yetiştirmektir. Her çocuk sanki kendi erkek ve kız kardeşleri arasında ve hepsinden mühim olan ana ve babalarının şefkat ve ihtimamları içinde yetiştirilmektedir.
Postalozzi'de çocuklar kendi milliyetlerine göre ayrı evlerde yaşarlar. Her ev yine çocuklarla ayni milliyette olan ana ve babalar tarafından idare
olunur. Bu ana ve babalar ekseriya evli, ve çocuklu klnue* lerdir. Bu ana ve babalar ve çocuklar tıpkı bir aile muhiti içinde imiş gibi yaşarlar. Çocuklar bozan ailenin işlerine yardım ederler. Kendi dillerini konuşur: ve memleketlerinde kabul edilen öğTctlm sistemlerine göre derslerine devam ederler Hattâ bunların takip ettikleri kültürel an'ane kendi memleketlerinin an'anelerlnln aynıdır.
Çocuklar yemeklerini de hususî olarak yerler. Çünkü her memleketin yemek tarzında ayrı bir hususiyet olduğu gibi yedikleri yemekler de farklıdır. Meselâ Yunanlı çocuklar tarçınlı yemekleri, tuzlu yemeklere tercih etmektedirler.
Kari mektupları
Yasak nerede kaldı?
Ayda 1© LSr® Taksirli® I
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır. I
Mahmutpaşa, Kapalıçarşı kapısı yanında No. 19 '
■ SALA II ADDIN KARA KA Ş L I
İle diğer çocukların hep birlikte oturdukları sınıftır. Meselâ FinlandiyalI çocuklara tahsis edilen kısımda öğretmenlerin bir çocukları dünyaya gelmiş, bütün mektep aralarına yeni çocuğun doğumunu büyük bir bayram havası içinde karşılamışlardır. Çünkü çocuklar arasında en çok sağlam olan, kardeş ve aile sevgisidir.
Postalozzi mektebi İlk defa 1946 da kurulmuştur. Mektebin kurulma işine 4() muhtelif memlekete mensup talebeler bilfiil yardım etmiş, ve mektebin mali ihtiyaçları İsveçliler tarafından temin edilmiştir. Meselâ Zurichllier aralarında 40.000 dolar toplayarak mektebin bir binasını İnşa etmişler, Bascl'de bir fabrika İşçimi 1 de diğer bir bina yapmışlardır.
Binalar bittikten sonra kızılhaç tarafından seçilen çocuklar teker teker muayeneden geçirildikten sonra binalara sevkedllmişlir. Çocuklar ilk defa mektebe geldikleri zaman ekserisi son derece hasla, gıdam olduklarından bir müddet kendilerine gelememiş, i.ı-kat sonradan böl güneş, kuvvetli gıda ve uyku ile normal sılıhata kavuşmuşlardır. Fakat fikir ve ruhlarına yapılan fe nalıkların tamiri kolay olmamıştır.
Çocuklar mektebe İlk geldiği günlerde, bir müddet hırsızlık etmekten kendilerini alamamışlardır. Çocuklar bir gün yi-
ne yoksulluk İçinde kalacaklarım düşünerek, buldukları her türlü yiyecek maddelerini yatak ve yastıklarının altlarına saklamağa başlamışlar, fakat her gün buldukları sıcak yemeklerinin bir hayal olmadığını anlayınca hırsızlık etmekten vazgeçmişlerdir.
Fakat çocuklar arasında harbin doğurduğu düşmanlık bir türlü unutulamamıştır. Meselâ bir gün PolonyalI çocuklar. Almanların oturduğu binayı ateşe vermek İstemişlerdir. Hâdise tam zamanında durdurulmuştur. Bunun üzerine PolonyalI çocuklara, büyük bir binayı yakmaktan korkup korle-mıyacaklan sorulduğu zaman şöyle cevap vermişlerdir: «Neden korkalım? Biz yanıp kül olan nice binalar gördük!».
Bazan harbde birbirleri İle harbetmek zorunda kalan milletlerin çocukları arasındaki husumetin önüne geçmek mümkün olamamaktadır. Bu çocuklar arasında birbirlerine küfür etmek gibi kötü haller, hattâ çok kere saç saça baş-başû kavgalar eksik olmaz: fakat yine de bu düşmanlık büyüklerindeki kadar esaslı değildir. Bir dakika evvel birbirleri ile kavga eden çocuklar, kavgadan sonra yine can ciğer olmasını biliyorlar.
Postalozzi mektebinin ne kadar hayırlı bir müessese olduğu meydandadır. Şimdilik mek-tebde terbiye edilen 200 yetim yerine 200:000 çocuğun bakılması için tedbirler alınmaktadır.
Nakleden: A. D.
Vali ve Belediye başkanı profesör Fahreddin Kerim Gök-ay dün saat 10 da İstanbul kaymakamlarını vilâyete davet ederek kendileriyle muhtelif meseleler hakkında uzun müddet görüşmüştür.
Vali, evvelâ İlçelerin Asayiş durumunu gözden geçirmiştir. Başıboş dolaşan mütecavizlere fırsat verilmemeni hususunda alınan asayiş tedbirlerine aynı ciddiyetle devam edilmesi kararlaştırıldıktan sonra şehrin umumi temizliği, ihtikârla mücadele ve dilenciler meselesi görüşülmüştür.
Vali ve Belediye başkanı, bir çok semtlerde umumi temizliğe lâyıklyle ehemmiyet verilmediğini söylemiş ve eldeki vasıtaların kâfi gelmediği mazeretini dlnlemiyeceğinl, temizlik İşleri müdürlüğünün İhtiyacı İçin yeniden 24 çöp kamyonu sipariş edUdiğlnl, bunların yakında servise gireceklerini, bilhassa yaz mevsiminde umumi temizliğe mümkün olan İhtimamın gösterilmesini İstemiştir.
Ayrıca son zamanlarda dilencilerin arttığını söyliyen Vali bunların da eskisi gibi ciddiyetle takibedllerek toplattırıl-malannı ve açılacak kampta hakikaten hasta ve aceze olduğu anlaşılanların Darülâcezeye şevkini, diğerlerinin geldikleri yerlere gönderilmesini istemiştir.
Ayrıca Belediye iktisat İşleri müdürlüğünün geniş ölçüde başladığı kontrol ve murakabe işlerinden neticeler alınmamağa boşladığını kaymakamlarla nahiye müdürlerinin kendi semtlerinde esnafı kotrola devamlarını ve kontrol ekiplerine elden gelen kolaylığın gösterilmesi kararlaştırılmıştır.
Ayrıca diğer şehir ve vilâyet İşleri de görüşülüp toplantıya son verilmiştir.
RADYO
Nişantaşında bir okuyucumuz yazıyor
Gerek Maçka bahçesi He yayalara mahsus asfalt yollarda. gerekse Valikonağı karşısındaki Çocuk bahçesi önündeki kaldırımda mütemadiyen bisikletli delikanlılar dolaşmaktadır.
Çocukların gezip oynadıkları bu yerlerde bisikletle dolaşmak ötedenberi yasak olduğu halde son zamanlarda buna hiç riayet edilmemektedir. Hattâ Maç-kada bahçe önünde bisiklet kiralanmağa bile başladığından çocuklarımız daimi bir tehlike altında bulunuyor.
Yasağa riayet ettirilmesi için alâkadar makamların dikkat nazarını çekmenizi rica ederim.
L_ ,
İzmir limanının faaliyeti bu yıl azaldı
Bu yıl. İzmir limanında faaliyet pek yavaş cereyan etmektedir. Gerçi mendirek İçini dolduran gemi sayısı eskiye nispetle fazla görünüyorsa da, bu artış daha ziyade Doğu ve Güney Akdeniz seferlerinden dönerken îzmlre pek cüzi miktarda yük getiren gemilerin uğrak seferler yapmasından İleri gelmektedir.
Otomobil Bostancı dan sonraki asaflt üzerinde adetâ uçuyor. Sürpriz gömlekleri piyangosundan 2679’7 numaralı kuponla bir Villa kazanan talfhu delikanlı İzmirli NADİR ÜÇKUN’a anahtarları teslim etmeğe gidiyoruz.
İdeal tepede durduk. Otomobilden İndik, biraz İleride bedavadan kazanılan VİLLÂ bahtiyar sahibine kucağuu açmış gülümsüyor.
NADİR UÇKUN son derece memnun... Bana anlatıyor:
— İzmir’de İnönü lisesinden mezunum, okulda pek talihli değildim, hayata atılınca şansım açıldı. Üç defa Tayyare Piyangosundan 100 zer Hra aldım. Son 100 liranın 12.5 llra-slle bir Sürpriz Gömleği aldım. VİLLÂ'nm bana İsabet edeceği adetâ içime doğmuştu. ÇekHlş'en bir gün önce rüyasını gördüm. Kardeşlerime «Yarın İstanbul’a gidiyorum...» dedim. Hayretle «Bir işin mi çıktı? Ne münasebet?» dediler. VİLLÂ'yı tesellüm edeceğimi söyledim, güldüler, ben maneviyata çok güvenirim. Ertesi gün gazetelerde rüyamın hakikat olduğunu gördüm ve çok sevindim.
— Fakat sizi fazla heyecanlı görmüyorum.
— Doğrudur, hâdiseleri sükûnetle karşılamağa alışkınım Bir Gömlek alana 15.000 liralık VİLLÂ vermenin mümkün ol-madrğını iddia edenler vardı. Halbuki işte onlar yanıldıklarını ve Sürpriz Gömlekleri sahlöi FİKRET IŞIN’ın İmkânsızı da mümkün kıldığını anlamış bulunuyorlar.
VİLLÂ’yı birlikle geziyoruz. Bir dönüm kadar arsa içinde üç oda. bir hol. mulbak vc banyodan ibaret şirin bir yuva... Geniş ve ferah bir taraçası da var. Anahtarları mes ut delikanlıya teslim ediyoruz. Ona soruyorum:
— Kaç yakındasınız ve ne |ş yapıyorsunuz?
— 23 yaşındayım, İzm İrde Ağabeyimin Kundura mağazasında ve Atelyeslnde çalışıyorum. Kundura ve Terlik yaparım.
— Burayı satmak ister misiniz. İsteyenler bulunduğunu İşittim.
— Evet, bazı teklifler oldu, lâkin her halde satmak fikrinde değilim. Oturmayı isliyorum. Ailem satmak kararını verirse diyeceğim yoktur. Şu sırada hele bedavadan ev sahibi olmak büyük bahtiyarlıktır
— Evlenmek istemez misiniz?
— Şimdiye kadar İmkânsızdı. Artık düşünebilirim.
İdeal tepede ideal bir yuva... Önümüzde yüzlerce vc binlerce VİLLÂ, ev ve köşk kalabalığı sahile doğru yayılmış... Marmarattın durgun ve mavi sulan ufuklara kadar pırıl pırıl ışık içnlde... Âdeta gözleri kamaştırıyor. Serin bir rüzgâr bu sıcak Haziran gününde yalnız bedenlere değil, ruhlara da ferahlık veriyor.
Kim bilir kaç yüz bin kişi bütün ömürlerince böyle bir yuvanın hasretini çekecektir. Nadir UÇKUN onların en talljı-Hâldir. Talih, gözleri kapalı bir çocuktur, kısmet dağıtır. Sürpriz Gömleklerinin bundan sonraki kenşldesine vereceği Otomobil, Radyo. Buz dolabı gibi Bin iki yüz hediye bakalım kimlere isabet edecek. Onlar arasuıda siz de bulunabilirsiniz.
İSTANBUL RADVOSÜ
öğle ve akşam programlan
12.57 Açılış ve programl»r.
13.00 Haberler.
13.15 Zehra Bilir ve Suıan ■akardan memleket türküleri «FJ-».
13.30 Dan» mütlgi «PL».
13.45 Sa- ««erleri - şarkı ve türküler Okuyan: Ekrem Koııgar. Çalanlar: Sadi Işılay. lar.cddin ökte, Yorga BacanM
14.30 Car mütlgi «Pl ».
15,00 Serbes «aat.
15.15 Radyo aalon orkestran konseri
15.45 Hartanın programı.
10 00 Programlar ve kapantı.
17.57 Açılı» ve programlar.
18.00 Saz eserleri. Çalanlar: Nubar Tekyay «Kemim. Ercüment Ba-lanny «Tambur».
lft.15 Dans mürigl >P1,».
19.00 Haberler.
19.15 İstanbul haberleri
19.20 caz »arkıları. Söyleyen: Ruç-han Camay.
19.10 Hafif ara ntUriği «PL».
19.45 Şarkı ve türküler. Okuyan Mefharet Yıldırım. Çalanlar: Hakkı Derman. Şerit İçil. İsmail T«elll,
20.15 Dinleyici İstekleri. «Hatif batı müziği».
*11,00 Savgısıikırl* mOc-adeîe cemiyeti adma konuşma. Konudan: Dr Prof Zeki Zcren.
21.15 Ar. Müzik Birliğinden şarkı vc türküler.
22,00 Sesle Çizgi. Takdim eden Celâl Sabin.
72 30 Dans orkestraları geçidi «PL».
22,« Haberler. 23,00 Hallf ındrlk «PL». ’
23.30 Dana müuŞi «Pl.».
24.09 Programlar Ve kapanış.
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam programlan
12.28 Açılın ve program
12.30 M S. ayan vc şaton orkestraları
13,00 Haberler.
13.15 Kilsi k sır eserleri.
18.30 Öğle Gazete».
13.15 Şarkılar.
14,ı» Cumhurbaşkanlığı Armoni mızıkası.
14.40 MiLrik: «PL».
14.55 Konuşma: Spor haberleri.
15.00 Kayıp mektupları, akjam programı. hava raporu ve kapanı#.
15.58 Açılı; vc program.
17 00 Çocuk Saati.
18.00 Dans orkestraları çalıyor «Pl.».
10.30 Şarkılar
19.00 M, S. ayan ve Haberler.
19.13 Geçmltle Bugün.
19.20 Yurttan Sesler
19.45 Radyo ile İngilizce.
20,00 Melediler «Pl ».
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 özel program.
22.00 Konujma.
22.15 Çeşitli hafit parçalar «Pl.».
22.45 M S. ayarı ve Haberler.
23.1» Dana müziği .Pl .
23.30 Program vc kapatıl*.
Sözüne ve bu sahadaki malumatına itimat ettiğim bir dostum bana şunları anlattı:
«— Memleketimizde meslek erbabına çok ihtiyaç olduğu söyleniyor. Bu bir hakikattir. Fakat ortada acı bir hakikat daha var. Bugün Ankarada bir (yüksek ziraat enstitüsü > ve yurdun muhtelif bölgelerinde ziraat mektepleri, teknik bahçıvanlık okulları mevcut. Buralardan her sene bir çok talebe mezun oluyor ve iş bulamıyorlar. Hükümet bun lara çalışma sahası temin edemediği için, kendi başlarının çaresine baksınlar diye, mektebe girerken taahhüt ettikleri mecburî hizmet hakkından da vaz geçerek iş bulmakta serbes bırakıyor. |j_ Ziraatçı olarak yetişen genç Q lerdeıı bir kısmı, meslekleri- q 1c alakalı olmıyan Tekel vesaire gibi müesseselere kapı- t| lanarak ekmek parasını cı- 0 karmağa çalışıyorlar: bir kısmı onu da bulamıyor, ö- & tede beride amelelik ederek ■— hayatlarını kazanıyorlar. jO Bugün ziraat mekteplerin- 0 den mezun üç yüz kadar > genç, ziraat memuru olmak q ümidiyle, stajyer namı altın 0 da sıra bekliyorlar.*
M”
Evet, acı bir hakikat. C. >s H. P, nin iktidar devrinin JQ sonlarına doğru hükümet, memlekette işsiz münevver- 0 ler yekûnunun yıldan yıla +2 artmasını gözöniine alarak «J» tedbirler düşünmüş ve ilk iş olarak lise ve üniversite tahsilini tahdit edip meslek mekteplerini çoğaltmak yolunu tutmuştu.
Bugîiıı iktisadi kalkınma sahasında gayretlerimizi tek şife çalıştığımız en mühim nokta toprak istihsalinin arttırılmağıdır. Marşal yar-dtmiyle girişilen kalkınma faaliyetlerinin en verimli ve en kat i neticelerini ziraî inkişaf programının tahakkukundan bekliyoruz. Köylüyü topraklandırmak, toprağı sulamak ve ziraati teknik usul ve vasıtalarla geliştirmek için var kuvvetimizle çalışırken bilgilerinden faydalanacak elemanlara ihtiyacımız aşikârdır.
Hal böyle iken, gayretlerin alabildiğine hızlandığı bir zamanda ziraat mektebi mezunlarının bu memlekette işsiz kalmaları, hükümet bütçesine bir hayli masraflara mal olarak mektepten çıktıktan sonra başka sahalarda maişet kapısı aramaları cidden gariptir.
Bugün en geniş faaliyet kaynağı olması icap eden ziraat sahasında ziraat mek tebi mezunlarından istifade imkânları bulunamazsa, yarın çeşitli meslek mektepleri çoğaltılınca bunların yetiştirecekleri meslek erbabından memlekete ne gibi faydalar umulahilir?
Temenni ederiz ki yeni hükümet bu cihetler üzerinde esaslı tetkikler yapsın, ciddi tedbirler alsın: işsiz münevverler meselesini halledelim derken bir de işsiz meslek mektebi mezunlan dâvasiyle karşılaş m ıyalım.
Cemal REFİK
Kamyonlarla yolcu taşınmayacak
Kamyon ve kamyonetterle yolcu taşımak seyrüsefer talimatnamesiyle yasak edildiği halde bu tarz nakliyata devam edildiği, ayrıca yüklü kamyonların üstüne adamlar oturtulduğu görülmektedir.
Vali ve Belediye başkanlığı 6 ncı şube müdürlüğüne gereken direktifi vererek bu hale ?on verilmesini istemiştir.
6 ncı şube müdürlüğü de teşkilâtına dün tamimler göndererek kamyonlarla yolcu taşındığı görüldüğü takdirde yolcuların derhal İndirilmesi ve şoförü hakkında ceza zaptt tutulmasını bildirmiştir.
Prof. Dr. A. Tevfik Berkman
Beynelmilel kanser ve radyoloji kongrelerine iştirak etmek üzere bir buçuk ay müddetle tetkik seyahatine çıkmıştır.
4
Sahile 4

ütüm
Devlet Tiyatrosunun yeri flnkaradır
Ankara Devlet operasının j genç artistleri temsiller vermek ( üzere şehrimize gelmiş bulunu- i yorlar. 1
Bir çok teknik, maddî ve i mânevi noksanlar İçinde yetiş- ı miş olan kıymetli gençler kısa s bir ramanda büyük bir kabili- « yet göstermişlerdir. Hiç unut- ( mamak lâzımdır kİ bu gençle- l rln bir veya ikisi müstesna büyük bir Devlet operası hak- i kında hiç fikirleri yoktur. Çüü- « kü görmek fırsatını bulamadı- I lar. Halkımızın büyük ekseri- ( yeti de aynı vaziyette bulunu- ı yor. t
Garp musikisi ile ünsIyeUerl ı olmadığından vatandaşlarımızın operaları anlamaları ve ] sevmeleri şimdilik kabil değil- | dlr. Bu. zaman meselesi olduğu j için çok çalışmak lâzımdır. .
İşte bu sebepten dolayı yeni ı operamız Ankarada daha doğ- 1 TUŞU memlekette lâyık olduğu 1 rağbeti görmüyor. Hâsılat ya- : pamıyor. Devletin verdiği taiı- , sıratla yaşamağa çalışıyor. : Dünyanın hiç bir yerinde Devlet operası kendi hasılatı ite l yaşamaz. Bu sebepten medenî i büyük ve küçük devletler hu uğurda bütçelerine milyonlarca ' para koymaktan çekinmemişlerdir.
Büyük sanat hareketleri bir milletin medeni seviyesinin ölçüsüdür. Biz şahsen açık hava tiyatrosunda opera temsillerinin. aleyhindeylz. Sebebi sarihtir, tekniktir. Ses meselesidir. Artistler için tehlikelidir. Kord vokallara zararlı olabilir. Diğer taraftan dc-korsuz bir opera ifadesini kaybeder. Açık hava tiyatrosu dekorsuzdur. Operalar güzel sanatları teşkil eden şubelerin aynı zamanda bir araya gelerek yaratmış oldukları şaheserlerdir.
Dünyanın hiç. bir yerinde yeni yapılmış açık hava Liyıl-rosu yoktur. Opera temsil «dilmez. Ancak eski zamanlardın kalmış harabelerde pek nadir olarak tarihi eserler temsil e-dilir. İkinci dünya harbinden sonra Italyada açık hava tiyatrosunda operalar temsil fici ilmeğe başlandı. Fakat bu bir zaruretin İfadesidir. İtalyan milleti opera meclûbudur. Hayat pahalılığı karşısında büyük halk kitlesi operalara gidemiyordu. Çünkü duhuliye çok î’a-halı geliyordu. Az bir para mukabilinde yazın açık hava tiyatrosunda opera temsillerine İtalya mecbur oldu.
İstanbulun henüz kapalı bir tiyatrosu yokken açık hava tiyatrosu İnşa etmek sahne hayalı hakkında bilgisizlikten başka bir şey değildir. Hülâsa acık havada opera artistlerinin sesleri tam randıman vereme:'. Sesleri için de tehlikelidir. Dekorsuz bir opera seyircilere eser hakkında fikir veremez. Halk için cazip olamaz. Kabiliyetlerine inandığımız gençlerimize muvaffakiyet diteriz.
Şimdi çok mühim bir nokta-
Yazan: Aziz ESENBEL. Çorlu

A K 8 A M
Perihan Altındağ
Tesadüfün himmeti — Sahnede okumağı istemezken... — İlk taliple evlenme — Altı kilo fazlalık — Ses sanatkârlığından filim yıldızlığına — Ezberindeki bin şarkı
ya temas edeceğiz. Son Posta gazetesinin 20 haziran tarihli nüshasında Ankara Devlet o-perasının bu sene Istanbula nakil için ilgili makamların valilikte temaslar yaptığını yazıyor. Evvelâ bir Devlet operasının yeri Devletin merkezindedir. Bütün dünyada bu böy-lecllr.
Aksi tokdride mânası kalmaz. Operası, Tiyatroları, Konserleri, bulunmayan bir payitaht iptidai bir manzara arze-der. Devlet operası İstanbul» nakli He fazla hâsılat temin edileceği düşüncesi varsa tamamen yersizdir.
İstanbulun Cemal Reşidin büyük kabiliyeti sayesinde her gfın ileri adımlar atan bir senfonik orkestrası vardır. Her 15 günde verdiği konserlerde pek az kalabalık oluyor. Avrupadnn bir meşhur solist geldiği gün biletler kapışılır ve kara borsa-ya intikâl eder. Halbuki aynı şeftir, aynı orkestradır. Varmak istediğimiz netice şudur.
istanbulda Şark musikisi hâlâ galip bir vaziyettedir. Büyük bir ekseriyet Garp musikisinin muhtelif şubeleri ile tenıas etmedi. Henüz anlam az ve sevenle?. Beyoğlu muhitinin i _
kendine mahsus bir pisikoloji- İstediğimizden ben okuma fas-] beğenirmiş. Beni bir kere si vardır. Bu da haklı veya ' ~ - -■
haksız, hariçten gelene rağbettir.
Emek ve para sarfliç vüeude getirdiğimiz Devlet operasının yeri hükümet merkezi olan An kara dır. Ankarayı uyuyan bir şehir yapmayalım.
_ A. E, Ç —
Sevimli ses sanatkârımız Fe- Konuşan: SADEDDİN GÖKÇEPINAR rihan Altındağı Taksimdeki a- -------.........................
partımanında ziyaret ettim.
Çiçek gibi tertemiz, zevkle döşenmiş bir daire. Perihan Altıııdağın da aynı zamanda mükemmel bir ev kadını olduğu apartımandan anlaşılıyor.
Mini mini salonda karşı karşıya oturduk. Güler yüzlü ve sıcak kanlı genç sanatkârımız aynı zamanda pek de nazik. Kapıda biraz bekletildiğim için mütemadiyen özür diliyor.
Perihan Altındağ
Bunların haricinde evimizde otururuz. Geceleri çok geç yattığımız için tabii geç kalkıyoruz. Bu sebeple günümüzün geri kalan saatleri ancak ev İçlerde geçiyor.
Beğendiği bestekârlar ve ses sanatkârları
— Ne çalarsınız?
— Biraz piyano. İki üç sene ders almıştım. O da alafranga. Çocuğumuz olunca onu da terke mecbur oldum.
— Bestekârlardan kimleri beğeniyorsunuz?
— Selâhaddin Pınar, Şerif İçli ve bu sene çok tutulan Şükrü Tunar ile Osman Nihat en beğendiğim bestekârlardır.
— Ses sanatkârlarından kimleri beğeniyorsunuz?
I — Bir dinleyici goziyle Münir ... , „ ,___...„ Nureddin’i çok sever ve takdir
— Alfa sene evvel evlendik. ?
Kocam Emin Süzeri evlenmC. ^erlm O her bakmdan ağabeyimin tahsiline den 6nce bClU henöz görmedi- kcayBel bir sanatkardır. Ha - - - - 1 Ilımlardan da Müzeyyen Se-
nar’ı. Onun çok tesirli bir sesi |var. Hem de kalbi pek temizdir.
Biliyor musunuz, biz Münir Nureddin beyle beraber bestekâr Sadullah ağanın hayatına ait bir lilim çevireceğiz. Filimde Sadullah ağa Münir bey, ben de onun sevgilisi Mihriban
Hayatı ve yetişmesi
Perihan Altındağ hayatını şöyle anlattı:
— tstanbulda doğdum. 26 yaşına bastım. Üç kardeşiz. Ben ortancalarıyım. Kızkarde-şlm Neriman Altındağ Ankara radyosunda Halk türküleri o-kuyor. Emin Süzeri ile evliyim ve Leylâ İsminde beş yaşında .
bir kızımız var. | _ Ne zaman ve nasıl evlen-
Küçük yaşta Ankaraya gidip diniz? yerleştiğimiz için ük ve orta okullarj orada bitirdim. —
' ziyade
Nasıl evlendi?
ise | ciddi şekilde devam etmesini gj bmdc radyoda sesimi dinler. ?Jl- İstediğimizden ben okuma fas- b(.Senlnnlç, Beni bir kere m-
DEVLET TİYATROSU OPERA Bölümü Temsilleri Bu akşam saat 21,30 CAVALLERİA KESTİ CANA Opera 1 perde PALYAÇO Opera 2 perde (SON TEMSİL» Yann akşam saat 21,30 dan İtibaren Elen Devlet Operası Bassopranosıı
ZOİ VALAHOLPOULO nun iştiraki He Madame BUTTERFLY Operası
27 Haziran saat 21,30 da Soprano
AYHAN ALNAR yalnız bir defa İçin Madame Butterfly operasını oynıyacaktır.
Not: Bu akşamdan 30 Haziran akşamına kadar olan bütün biletler satışa çıkarılmıştır. Telefon: 42157
RAŞIT RIZA
TİYATROSU
TEMSİLLERİ
Çarşamba: Arnavutköy Çiçek Sinemasında Perşembe: Büyiikdere Beyaz Park'ta Cuma: Kadıköy Süreyya sinemasında Faza rtesi: Yeşil köy Böne Park'ta
Balının müdafaası hol silâhla sağlanacak
Fransızlar, Batı Aî manyada muhtemel Rus taarruzuna karşı istihkâmlar yaptılar
llkierlni, zira uzmanlara ihtiyaç
hm,-Sanat enstitüsüne girmek xakta kendisine göstermişler.I suretile atlatmak niyetinde'umduğu gibi bulmadığı için idim. I beğenmemiş. Bir kere de rad- 1
Mesut Cemil beyin de hazır yoya geldi. Tanıştık. Ciddiyetle bulunduğu bir aile toplantısın- karşıma çıkıp ben! İsteyen ilk da bana şarkı okuttular. Se- talip Emin olmuştur. Hemen simle alâkalandı ve radyo İni- ilk talibime vardım. Kızımı da iinanlaıına girmeğe beni îeş- — eğer beğenirse — ilk İsteye-, Tik elli. |»e E«lend>eime hiç
Bu «d da d. p15»» de6Utel. ç«« me,,,-, ■ «„ «.«. ..." çeri-
girdim. Orada kaldığım 7 sene dum. Kamvaldem ve kalnpedc-. üvken , „
hem ders alarak yetişiyor, hım rimden de çok memnunum. I y «Lvor ?
Yanımızda bulunan Emin ,lWar 2elJyor.
ISüzeri dedi ki:
| — Perihanla evlendikten son-1 ra o evin kızı, ben de damat oldum. Anam ve babam onu benden fazla severler.
İreceğim için nasıl becereceğim ' ime fena-
de neşriyat yapıyor ve konser-' ler veriyordum. 1
Sahneye çıkıp şarkı söyle-( meği katiyen istemezdim. İn- ( san sahnede hakiki hüviyetini j gösteremez. Şahsiyetinden fe-, dakârlık da yapması lâzımdır. Fakat kısmet imiş. İstanbuldan] öyle cazip teklifler alıyordum kİ nihayet 947 de buraya gelip sahnede okumağa başladım.
şunu ilâve edeyim ki sahneye çıkmak niyetinde olmadığım- ' dan yapılan tekliflere karşı kabul edilmesin diye ağır şartlar koşuyordum. Nihayet her şeye razı oldular. Bu suretle diğer solist arkadaşlarıma nazaran daha müsait şartlarla İstanbul» geldim I “alttan hoşlanırım. Yemek
|dc pişiririm. Bizim bey bilhas-'
Şimdiki halde sahne haya- -m yemeğe çok titizdir. I
tından memnunum. Eksik ol—, — Hangi yemekleri seversl-masınlar halktan, ümidimin niz? fevkinde bir sevgi görüyorum. ( _ Şişmanlamağa müthiş is-
Bu hal cesaretimi arttu-d). Ar- tidadım var. Onun İçin insanı.’ _ ____________ _______
tık sahneye öyle alıştım ki rad- (şişmanlatan yemekleri ylyeml- musunuz?
Timin Airnm^v •»,» m>in>.T_ yorum ve inyağlıları tercih’ — Çok şükür memnunum.
niz?
Merakları
Modayı takip eder mlsi-
— Aman bu öyle bir belâ ki takip edilir gibi değil! Siz birine uyuncuya kadar yerine başkası çıkar. Tabii her kadın gibi modaya uygun giyinmek isterim. Fakat doğrusu para yetişmiyor.
i — En çok neye meraklısınız?
— Ben evimin İşlerini yap-
Istanbul radyosu
I — İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?
i — Hiç memnun değilim. Bütün sanatkârlar da aşağı yukarı benim fikrimde. Bu memnuniyetsizliğin sebebi dc hepimizin tanıyıp sevdiği alaturkacı bir zatın bu işlerin başında olmayışıdır. Daha ziyade saz çalanlardan müteşekkil bir kadro da olmalı. Böyle bir kadroya ses sanatkârlarının gireceğini ummuyorum.
’ı — Siz kaç şarkı bilirsiniz?
I — Repertuvarımda 2500 kadar, şarkı vardır. Bunların bini ez-berimdedir. Bu da Ankara rad-ı yosundaki çalışmalarımızın İyi | neticeleridir. Ben bugünkü vaziyetimi aşağı yukarı Ankara
i radyosuna medyunum dur.
Masrafları
ı| — Kazancınızdan memmıti
Vaşiııgton 23 (AP) — Birleşik Amerika Ayan Meclisinin iki tali komitesi dün. yeni ve kütle halinde istihsal edilmiş silâhlar vasıtası İle, Batı rupanın, düşmanın her tümenine karşı bir tümen çıkarmaya İhtiyaç kalmadan kolaylıkla müdafaa edilebileceğini ileri sürmüşlerdir.
Bu kanaat, Dışllşcri ve Silâhlı Kuvvetler komisyonlarının, İzhar ettikleri görüştür ve yabancı devletlere askeri yardım için 1.222.500.000 dolarlık tahsisatın Âyan Meclisi tarafından tasdiki lehine verilen bir kararla beraber ifade edilmiştir.
Batı Almanyada müdafaa tesisleri yapıldı
Frankfurt 23 (AF) — Alman-yadaki Fransız işgal makamları1 dün resmen, Batı ’
muhtemel Rus taarruzlarına' karşı müdafaa tesislerinin İnşa edildiğini bildirmişlerdir.
Fransıziar bu resmi beyanatı,] Ren havzasındaki meşhur Lo-reiei kayası yakınlarında yapılmakta olan müdafaa hazırlıklarına ait haberlerin neşri üzerine yapmışlardır.
Tebliğ, cLorelei’da yapılan tesisler hiç bir veçhile ayrı bir mahiyet t*~--------
bunlar müttefikler ________________
müştereken hazırlanmış olan edilebileceklerini bir plânın tatbikinden İbaret' 01dugu kanaatini tesislerdir» denmektedir. | üaVe
Fransız yüksek komiserliği tarafından yayınlanmış olan aynı tebliğ, Almanların Lo-relel kayasının uçurulaeağı ] hakkındaki endişelerini •saçma» olarak tavsif etmek- ; tedir.
2500 yabancı Amerikan ordusuna alınıyor
Vaşington 23 (AA.) — (Alp): Temsilciler meclisi, 86 ya karşı 201 oyla, orduya Bakanlığın, tasvibiyle 2.500 yabancıyı asker alma yetkisi veren kanun tasarısını kabul etmiştir.
Bunlar beş sene hizmetten |
olan Av-

olduğunu belirtmiştir. Uçan kalelerin Pasifikte gizli uçuşları
San Fransisco 23 (AP) — On tane altı motorlu B—36 üstün uçar kalesi dün, Pasifik
rinde gizil bir uçuş yapmak maksadı He buradan. 15 er dakika ara ile kalkmışlardır
Hareket sahaları îo.ooo mil olan bu uçakların Hawai'y® doğru gidecekleri ve bir kısmının da muhtemelen oraya inecekleri hava kuvvetleri genel komutanlığı tarafından bildiıilmiştlr.
Hidrojen bombası
Vaşlngton 23 (A A.) = (Afp) î General Electric şirketi mü-jhendişler! dün gizli bir toplantı .yapan atom enerjisi parlânıen-AvrupatTa., ^arma komisyonuna hidro-jen bombasj imalinde tahak-I1 kuk ettirilen terakkilere dair bir rapor vermiştir.
Komisyon başkanı Ayandan ı demokrat Mac Mahen gazetecilere raporun hidrojen bombası ile denizaltılârin şevkinde 1 kullanılacak olan atom reaktöründen bahis olduğunu söylemekle iktifa ederek, sözlerine atom reaktörü üzerindeki çalış-taşmnamaktadırlar; majarui( ticaret gemilerinin do __________alom enerjisi ile sevk ve idare belirtmekte beslediğini
Amerika d a mecburi ' askerlik uzatıldı
_ı| _ Vaşington 23 (A.A.) — (Afp'): de Âyan meclisi dün. bugün gece yarısı müddeti bitecek olan askere alınma kanununun muvakkaten uzatılmasını kabul ettikten sonra, sulh devrinde askere alan kanunun da daha üç sene meriyette kalmasını kabul etmiştir.
Tekel heyeti Hindistan’dan dönmek üzere
, Teke! İdaresinin çay siparişi sonra Amerikan tabiyetine ge- vermek için Hlndistana yolia-çebileceklerdir. fdığı çay heyeti on güne kadir
Kanun tasarısı Senatoya su- memlekete dönecektir. ______
nulmuş bulunmaktadır. Bu çay mevzuunda İki Hint flrtna-meclls geçe sene 10.000 yaban- sıyla blrer an!aîma tmzaladtk-alın- Un sonra Seylân adasına geçmiştir. Burada da bir anlaşma silâhlı | imzalanması kuvvetle muhie-başkanı meldir.
Heyet,
emin Amerikan ordusuna alınmasını tasvip etmişti.
Temsilciler meclisi, kuvvetler komisyonu .
Cari Vüıson verdiği beyanatta, l Yapılan bu anlaşmalar
askerî makamların bu kanun' resince seakedUecek onu, y» İ‘.“‘.r“.'.".'..,.“V.'.b.l.r,‘. tOT'nni Ç»»l»r memlekete Beline. Tekel ■■■■■■■■■■■■■■•■■■■■■■■■a»■■■■■■■ i caylarının daba ustan bir har-yakışını yap derim. O da ya- , . . .
imanla yapılacağı ve bugunku
.nenece m
tuzını mesıegunızae iyi giyin-,: .. . .
... , . içileceği haber verilmektedir,
mek şart. Sesin kulağa hoş gel- ( '
yoda okumak âdeta güç gelmeğe başladı, tsfanbula geleli 3 sene oluyor. Fakat bu müddet zarfında İranı, Irak ve Suriye-yi, Filistin!, Lübnanj ve Mısın dolaştığımızdan tstanbulda pek az kaldık.
Şimdi yâlnız Küçük Çiflik parkında ve radyoda okuyo- sen bizim yegâne ı rıım, ‘kışın sinema, yazın
mesi kâfi değil. Gönlü ve gözii de hoş etmeli. Bu söylediklerim daha ziyade han un dinle-ı uvbmm — junuı jucııınuııuuı. yicller içindir, onların arasın-
1 ediyorum. Kendimi 6 kilo fazla Elimize epey para geçiyor. Fa-[da bu gece ne giymişler? diye
■ bulduğum için bu kiloları ver- kat kalmıyor kİ. Kazancımızın merak edip gelenler de var.
mek istiyorum. Her gün Meçi- yansı giyime gidiyor. Bilhassa Perihan Altındağ, günde se-ı dlyeköyüne kadar yürüyüşe yarım saat giymek İçin yaptır-Jkiz gazete aldıklarını, cinai H-
■ başladım. I djgımız tuvaletlere... Terzi ve lim ve romanları sevdiğini ve
I — Ev işlerinden başka? 1 kumaş bulmak ayrıca bir dert- İngilizce öğrenmeğe karar ve-
— Denizi çok severim. Esa- tir, Fakat ben şahsen sade gl- rerek karı koca ders almağa eğlencemiz ylnmeği sevdiğim İçin kumaşıt başladıklarını sözlerine ilâve ı denizdir, alır terzime götürür ve bana etti.
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
Bedeller) nususl şahıslar taratın dan ödene n mahkeme, icra, tapu «e noter ilanları gibi resmi Hânlar eskiden olduğu ’i-Di doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafın-dan kabul edilmektedir
Created bv free version of 2PDF
Tefrika No.: 02
— Akşama tekrar görüşürüz. Don a te ila,
— Orövar Armando.
Ağzından başka bir lâkırdı çıkaramadı. Armando kapının eşiğine gelince arkasını döndü ve sordu:
— İyisin, bir şeyin yok değil mı?
— Evet, evet, çok iyiyim.
— Bu sabah acayipliğin üstünde de.
— Hayır, bir şey değil
— Fakat öyle kederli kederli durma DonatelJa. Herşey yine eskisi gibi olacak, göreceksin.
— Evet Armando.
Armando, Donatellanın üzerine doğru eğildL DonateUa bu vaziyetten biraz ürktü. Armando:
— Bana bir öpücük verir misin Don a te İla? dedi.
Donaiella kollarını boynuna doladı, dudaklar birleşti. Fakat Donatellanjn bıı defaki öpüşü pek sathi oldu.
— Adıyo. Armando, dedi.
— Bu akşam yine görüşürüz, Donntf-lla. üsiu uslu otur, istirahat et.
Armando çıkınca derin bir nefes aldı. Biraz sonra telefonun zili çalmağa bazladı. Yine Romadan Ottavlo arıyordu. Gitmeğe karar verip vermediğini anlamak için telefon ediyordu, Donatella:
— Elbette karar verdim, merak etme. Biletim bile çantamda. Yarın sabah oradayım. Harekete kati surette karar vermiş bulunuyorum
Telefonu kapadı, yıkandı, giyindi. Vakit biraz geç olmuştu. Mutfakta acele bir şey hazırlayarak karnım doyurdu. Valizin son hazırlığını bitirdi.
Masanın başına geçti, Ar-mandoya bir kaç satırlık bir mektup yazmağa başladı.
• Armando, sen beni artık sevmiyorsun, ben de seni rahatsız etmek istemiyorum. Aşkımızın ebedi olduğunu zan-nettllî. belki de öyle olacaktı Ne yapalım, kaderde değilmiş. Pek parlak bir imkân ile tahlı yardımıma koştu. İyi ve dolgun bir ücret mukabilinde Amerika jile yedi senelik bir mukavele . imzaladım. Belki hayal sukutu-Jna uğrayacağım, belki de parlak
sükseler yapacağım. Muvaffak olursam senin koltukların iftiharla kabarır. Yann Romadan uçakla Amerikaya hareket ediyorum. Muvaffakiyetime dua et. Sana ıstırap çektirdimse şenden af dilerim: bunu hiç istemezdim. Seni mesut etmek için hayatımı bile fedaya hazırdım, fakat muvaffak olamadım. Kendimden fazla seni sevdiğimi ve her zaman da seveceğimi bilirsin. İnşallah yine bir gün kısmet olur da tekrar görüşürüz. Seni seviyorum. Senin küçük Donaft-llan »
Hemen çıkıp gitmek daha iyi olacağını düşündü. Uçağın hareket zamanına kadar vâktJni istasyonda geçirirdi. Her hangi bif sebep dolayıslyle Armando eve döner, onu bulabilirdi. Bırna mâni olmak lâzımdı.
«Tekrar yüz yüze gelir, bana
bir şeyler söylerse herşey bitmiş olur, gitmeğe artık cesaretim kalmazı»
İşte herşey hazırdı, valiz kapalı duruyordu. Donatella etrafına bakınıyor, hâlâ adımını dışarıya atmakta tereddüt ediyordu :
«Her şeye rağmen pek de bedbaht olmadım. Onunla beraber yaşadım. Onun sesini, adımını işittikçe İçim rahat ederdi. hattâ son zamanlarda bile bu sükûnu hissetmiştim. Artık bir daha buraya dönmlyeceğlm, masada yanyana oturamıyaca-giz...»
Boğazı kurudu, gözleri yaşla doldu, içinde yavaş yavaş doğduğunu hissettiği ıstırap karşısında fazla kalmamak için birdenbire dışarıya fırladı. Koşa koşa merdivenden inerken: •Nereye gideceğim? Nerede u-
yuyacağım? Kim beni sevecek? Beni kim tedavi edecek?» diye dünşündü.
Tren istasyona girmişti, fakat arkasına yataklı vagon daha bağlanmamıştı. Bir sıraya o-turarak sabırla bekledi. İçi bir türlü rahat edemiyordu:
«Bcnslz ne yapacak? Bana lanet edecek, benden nerret edecek. Ona bir boşluk yarattım, artık hiç kimsesi yok. Ben de onu bırakıp gidiyorum. Crlstina ile Valentina onu benden ayırmak için ellerinden geleni yaptılar. Şimdi onlara hak veriyorum. şimdi ne yapacak? Müthiş ıstıraplar içinde kıvranacağını bUlyormn. Ne yapalım, kader böyle İmiş. Ben de neden bir hırsız gibi kaçıyorum? İslersem şimdi buradan kalkıp eve giderim. Evet gitmeliyim, onun yanma dönmek istiyorum. Dün
geceki gibi ona sarılacağın, onu öpeceğim, o da anlayacak. Onu tekrar görmek, bir defa daha onunla kanuşmak istiyorum.»
İstasyon memurlarından biri ona yaklaştı. Çoktanberi onu tetkik edip duruyordu. Tren hareket etmek üzere idi. Valizi a-yagı ucunda, yataklı vagonun san bileti elinde idi. Memur sordu:
— Madmazel yataklı vagonda bir yeriniz var mı?
— Evet. Geç mİ kaldım?
— Tren on dakika sonra kalkıyor,
Donatella:
— Birini bekliyordum da, dedi.
Ayağa kalktı ve memurun arkasından yürüdü.
Kompartımanın penceresi ö-nün'de durdu. Gözü etrafta, ruhu dışarıda dolaşıyordu. Oturduğu yerden ruhu uçmuş, eve dönmüş, Armandoya bağırıyordu: «Sakın o mektubu okuma, okumadan yırt. Ben gitmiyorum, yanında kalacağım.»
Bütün gişeler kapanmıştı Tren yavaş yavaş harekete geç-
tiği sırada uzaktan onu gördü.
Pardesüsünü koluna almış, başı açık, kalabalığı pararak ilerliyordu. Gözlerinde öyle bir endişe, bir hüzün seziliyordu ki en parlak sözler bunu tarif etmekten âcizdi. Gözleri lisan haliyle sanki: «Gitmemelisin. Gidersen ölürüm Seni seviyorum» diyordu.
Donatella ayağa kalktı, küçük pencereden dışarıya doğru sarktı. Fakat haykıramadı, dili tutulmuş gibi İdL Yalnız ruhu haykırıyordu: «Ben de seni seviyorum... Ben de»
Koridora doğru yürüdü, kapıyı açmak İstedi- Tren o kadar yavaş gidiyordu ki tehlikesizce kendisini dışarıya atabilirdi.
Ayağım birinci basamağa attı. Qözü hep Amandoda İdi. Dışarıya atlar gibi bir vaziyet alınca biri koluna yapıştı. Mâni olmaması İçin haykırdı, tepindi. Fakat faydasız... Mukadderatın önüne geçilemezdi. Tren yavaş yavaş gözden kayboldu.
— SON —
â^Bârihten Sagfalar
Comte de Keratry V. Muradı anlatıyor
Mısır ve Avrupa seyahatleri — Abdülazizin verdiği cezalar — Fransız Tiyatrosunda takma sakallı ve şapkalı Veliaht — îlk anayasa projesinin bir Fransız avukata havalesi — Murat efendinin hazırlamak istediği anayasa —. Karşılaşılan güçlükler
1863 yılında amcası Sait paganın yerine Mısır valiliğine geçen İsmail paşa İstanbula gelerek Abd ili azizden HldlvUk unvanını almaya muvaffak oldu. Yeni Hldiv. Padişaha (Fey-zlcihat) adında bir yat da hediye etmişti. Abdülâzlz bu hediyeden pek memnun kalmış ve bir çocuk gibi sevinmişti. Mısıra bu gemi ile yaptığı seya-hatta, Istan bulda yalnız kalmasından çekindiği Veliaht Murat efendiyi de aldı.
Veliaht. İstanbula dönüşünde amcasının sebepsiz ve şiddetli öfkelerine maruz kaldı. Padişah para İkraz etmek üzere gelen Tmgıroğlu Agop efendi İle Murat efendinin görüşmesine mâni olmuş ve Veliahdı üç gün hap-settlrmlşti .
Murat efendinin hu keyfî muameleden şikâyetini öğrenince Abdülâsrtz büsbütün hiddetlenmiş ve (Ya demek benim İrademi haksız buluyor ha. bc-n ona mırıldanmayı Öğretirim, kendisini bir sene dairesinden çıkmamaya mahkum ettim) diye bağırmıştı.
Bu suretle Murat efendi bir sene dairesinde kapalı kaldı. Padişaha yağdırdığı mektupların hiç birisi fayda vermedi.
Bu çetin cezanın tamamlanmasından sonra Padişah biraz yumuşamıştı. 1867 yılında Avrupa seyahatine çıkarken beraberine Veliahdını, Abdülhami t- firene! İyi ve oğlu Yusuf İzzettin efendlyide almıştı. Fakat henüz Marsilyaya varıldığı gün Murat efendiye karşı olan hiddeti a-yaklandı ve onu (Feyzicihat) yatında hapsetmek, yahut gerisin geriye İstanbula göndermek hususlarmda mütereddit kaldı.
Fuat paşa meseleye cesaretle müdahale etti. (Avrupa hükümdarları zat) şahaneleri yanında oğlunuzla İki yeğeninizin bulunduğunu biliyorlar, birisinin geride bırakılması, hoş karşılanmaz! dedi. Bu sözler karşısında Padişah. kararından dönmek mecburiyetinde kaldı. Fakat genç prensle beraber Fuat paşaya da büyük bir kin beslemeye başladı.
Bu kin, sonradan tamamlyle Murat efendinin üstüne yıkıldı. Her gidilen sarayda kin ve önce büsbütün alevlendi. Her fırsatta Murat efendiye çatıyordu. Halbuki Veliahdın hareketlerinde sön götürür bir cihet yoktu, Osmnnh prensi yüksek bir zevk sahibi idi ve centilmence hare-reketleri takdir uyandırıyordu.
Sultan Aziz, m. Napoiyonun, Kıraliçe Vikloryanın ve müstakbel Almanya İmparatorunun on yaşındaki fazla şımartılmış Yusuf İzzettin efendiden ziyade bu yirmi yedi yaşındaki genç ve sevimli prense iltifat etmeleri karşısında çok öfkeleniyordu. Bıı sebeple bütün bu hükümdarlara ve dolayıslyle Avrupa medeniyetine âdetp düşman olmuştu
İstanbula dönüldüğü vakit Parlste, Londra da ve Berlinde gördüğü iltifatlar Murat efendinin burnundan geldi. Artık büsbütün göz hapsine alınmıştı. Bazan Dolmabahçe sarayındaki dairesinde, bazan Kurbağa!itlere çlflİğinde oturur, arada bir de kapalı bir araba ile dışarı çıkmasına müsaade ediliyordu.
Veliaht, alış veriş ettiği esnaftan başka kimseyi kabul edemez, saraydaki şenliklerin hiç birine katılamazdı). Buna mukabil Yusuf İşettin efendi veliaht muamelesine tabi tutulur, selâmlık resmine iştirak ederdi
Murat efendinin Dolmabah-çedeki dairesinin ve Kurbağah-deredekl kasrının etrafı dalma Jumalcılarla doluydu. Fakat kendisi halkın sevgisini kazanmıştı. Bu gizil memurlara rağ-
men kıyafet değiştirerek dinarlara çıkabiliyordu.
tirdi. Fakat çok geçmeden bu türlü bir eser için lüzumlu bilgilere sahip olmadığını anladı.
Şüphesiz bu İstediği şeyleri modem medeniyetin siyasî teşkilâtına alt malzemeyi Arapça ve Türkçe edebiyat eserlerinde bulamazdı.
Bir defasında Beyoğlunda o-turaıı bir dostunu ziyaret etti ve kendisine Fransız tiyatrosuna gitme teklifinde bulundu. Ecnebi dostu ya sizi tanırlarsa ne yaparız, diye sordu. Murat efendi bu takma sakalımla ve başımdaki şapka ile nasıl tanıyabilirler, haydi nazlanmayın bu akşam ben Harunurreşidlm. siz de CafersLnlz, cevabım verdi.
Beraberce tiyatroya gittiler ve temsili rahat rahat seyret-yeme başladılar. Fakat o sırada Murat efendi tanıdığı bir paşayı gördü ve ihtiyata riayet etmek üzere eve dönmek İstedi. Dostuna haydi eve gidelim. Size piyano çalarım, sonra da felsefeden bahsederiz, dedi.
Murat efendi, bizim Batı Avrupada bilinen mânada kuvvetli bir tahsil görmemiş olmakla beraber her mevzu üzerinde gayet güzel konuşurdu. Zekâsını açmak, işletmek isti-yen bir insan gibi sualler sorar. şüphelerini belirtirdi.
Din mevzuunda ve siyasette en ileri, en cüretkâr llklrier o-nu Irklltmezdl. Bizzat kendisi geniş bir liberalizm ve müsamaha taraftarıydı.
Kendisi (Asıl candan arzu ettiğim şey tahta çıkar çıkmaz despotluğu ortadan kaldırmak ve İmparatorluk halkını İstibdattan kurtarmaktır) derdi. Bu maksatla İstanbul da bulunan bir Fransız avukatına Padişah olunca ısdar edeceği bir anayasa hazırlamışım söylemişti Bu anayasada bütün hürriyetlerin bulunmasını istiyordu Gerek avukatın bu işi becerecek kabiliyette olmamasından ve gerekse başka bir sebepten Murat efendinin bu arzusu gerçekleşemedi
Bu noksanı tamamlamak, gidermek istJyen genç prens bizzat kendisi anayasa hakkında-
H fikirlerini bir kâğıda ge-1
OsmanlIlarda, AvrupalIların anladığı mânada bir vatan fikri yoktu. Kemal bey yatan kelimesine bu mânayı vermek istediği zaman bu yabancılara mahsus düşünceyi vatandaşlarının ruhuna tam olarak nüfuz ettiremedi.
Araplarda Yunanlıların ve Romalıların anladığı mânada ve bugün de İngiliz, Fransız ve Amerikalıların aldıkları mânada hürriyeti ifade edecek bir kelime yoktur. Araplar için hürriyet çölde başı boş dolaşmak salâhiyetidir.
Murat efendi İçin esef edecek nokta kendisini mallhuül-ya yapan müzik hevesinden ve mimarlık merakından vaki* ayırıp Fransız edebiyatını tetkik etmemiş olmasıdır.
Veliaht bir anayasa hazrlar-ken şu suallerin cevabını verememişti. Hakiki adalet nasıl olmalıdır? Bunu gerçekleştiren çarelerin en iyileri hangileridir. Yolu üzerindeki mânileri nasıl yok edebilecektir?
Bunların bir çoklarının cevabını Beyoğlundaki arkadaşıma. kendisine anlattığı umumi felsefe nazariyelerinde aramıştır. Fakat bu felsefe çok mücerret olduğu için onda hiç bir şey bulamamıştır.
Eğer on sekizinci asır Fransız edebiyatım okumuş olsaysı o vakit tahlil ve müşahede yolu ile bir neticeye varabilirdi
Bütün bu müşküllere rağmen Murat efendi Avrupa seyahatinden istifade etmiştir. Yalnız onun eksik tarafı devamlı bir çalışma yapamamasıdır. Müstakbel bir kanun vazıınm siyasi, içtimai İlimlerin müşkül meseleleri üzerinde derin derin çalışması lâzım gelirdi.
Saraydaki mahpus hayatı İmkânlarını daraltmış ve kendisinin görüşme yoluyla edlne-' ceği istifadeleri azaltmıştı.
(Bitmedi)
Fransada tenis kadınlar arasında da çok rağbettedir. Yukarılı! klişede tenisçi kadınlar için yapılan halli ve tenise çok uygun bir elbise görünüyor.
Kıbrıs meselesi
205 Yunan mebusu ilhak beyannamesini imzaladı
Atina 23 (AP) — 260 kişiden müteşekkil Yunan parlâmentosunun 205 âzası dün, Yunanistan İle Kıbrıs'ın birleşmesini kabul eden bir beyannameyi İmza etmişlerdir. Bu keyfiyet, hâlen Yunanlstanda bulunan Kıbrıs heyeti tarafından bildirilmiştir.
Londra 23 (AA.) — (Reuter) Kıbrıs milli kurtuluş koalisyonunu temsil eden üç kişilik heyet, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşme yolundaki taleblerine karşı İngiliz Sömürgeler Bakanlığının muhalif bir tavır takındığını, bugün Londrada bildirmiştir.
M&gosa belediye reisi A. Ada-mantos, terakkiperver halk partisi sekreteri E, Papalgaıı-nen ve Kıbrıs İşleri komisyonu sekreteri E. Joamdos’dan mürekkep olan heyetin memlekete dönmeden evvel yayınladığı beyannamede sömürgeler Bakanı James Grifflth’in 18 Riin beklettikten sonra kendileri ile Kıbrıs meselesini görüşmeyi reddettiğinden şikâyet edilmektedir.
Formozayı müdafaa
Amerika Savunma Bakanı adanın müdafaası fikrinde
Nevyork 23 (Nafen) — Birleşik Amerika Dış Bakanlığı ve Müdafaa Bakanlığını bugünlerde en çok işgal eden meselelerden birisi muhakkak ki milliyetçi Çinlilerin elinde bulunan Formoza adasının komünistlere karşı müdafaasıdır.
Müdafaa Bakanı Louls Johnson Formo2a adasının her ne pahasına olursa olsun hattâ Amerikan askeri kuvvetlerinin bile gönderilerek adayı komünist Çin kuvvetlerine karşı korunması fikrindedir,
Johnson bu fikrinde ısrar etmekle ve John Foster Dulles' İn de halen Amerikan Dışişleri Bakanlığını bu fikre yanaştırmak üzere gayret sarfetmek-tedlr.
Vzak doğu eksperleri milliyetçi kuvvetlerin maneviyatının gayet yüksek olmakla beraber dışardan bir yardım temin edilmediği takdirde adanın kurtarılmasının imkânsız olduğu kanaatini İzhar etmektedirler,.
Ayni eksperler komünistler G hafta İçinde Formoza’ya hücum etmedikleri takdirde Temmuz sonunda başlıyaeak olan tayfun fırtınaları mevsimi bir kaç ay İçin bu adaya çıkarma yapılmasının imkânsız olacağına nynl zamanda İşaret etmektedirler.
Milliyetçilerin ŞangaJ civarında Yangsee nehrinin man-sabına mayln dökmeleri ve diğer aldıkları bu nevi bir çok tertibat Temmuz sonuna kadar komünistleri oyalamak, ve bunu mütaakıp tayfun mevsiminde ise behemehal Ameri-kadan yardım temini yoluna gl denekleri anlaşılmaktadır.
Uçak kazaları
Bedford (Virglnal 23 (AP) —
Dört motorlu bir uçak dün
Bedford üzerinde havada tu-
tuş arak düşmüş dört veya
beş kişinin ölümüne sebebiyet vermiştir.
Diğer yandan Tokyodaki Amerikan hava kuvvetleri tarafından bildirildiğine göre, bir B-29 uçağı Guam üzerinde bir yerde kaybolmuştur. Üçakta 11 kişi vardır.
Otobüs içinde 18 yolcu yandı
Gııayaqulı 23 (AP) — Dün burada bir lokomotif Ue çarpıştıktan sonra tutuşan bir otobüsün içinden çıkamıyan 18 kişi yanarak ölmüşlerdir. En as 11 kişi de ağır surette yaratan-
Savaronayı gezerken: 9 [•]
İnönü, Savarona ile en çok Geliboluya gitmiş...
Harb zamanında askerî teftişler
————| Yazan : Cemaleddin Bildik
İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı olarak Savaronaya ilk gelişi — Yunanistan seferi — Yatta, ziyafet — Kıral FaysaPın İskenderun - Marsilya seferi — Ürdün Kiralının İstanbul’a gelişi — İsmet İnönü’nün Savarona ile son seyahati — İnönü’nün yatta geçirdiği günler...
r
Savaronada yemek salonundan sonra güneş salonunu görmeğe giderken, Faruk kaptan, bu salona «çin salonu» da dendiğini söylüyordu. Çin ve güneş arasında münasebet göremediğime İşaret ettim. İzahatından sonra anlaşıldı kİ aslında «■Güneş salonu» adını taşıyan bu salonun eşyalarından çoğu Çin İşi İmiş... Bu yüzden salona «Çin salonu» da deni-yormuş... Salona girdiğimiz zaman eşyaları şöyle bir gözden geçirdim; Çin işi eşyaya daha çok yer verilmiş. Yanda bir divan önünde bir siyah masa var kİ, üstünün motifleri fevkalâde... Geminin en çok güneş a-lan bu salonuna istirahat İçin divanlar ve şezlonglar konmuş...
İsmet İnönü’nün Savaronaya ilk gelişi
Faruk Ekin'den, İsmet İnöırî-nün Cumhurbaşkanı olarak Savaronaya gelişi tarihini hatırlayıp hatırlamadığını öğrenmek istedim.
Konuşa konuşa yürüdük ve başka bir salona girdik. Köşede evvelâ göze bir kuyruklu piyano çarpıyor. Buraâı müzik salonu imiş. Geminin en büyük salonu da bu... Kütüphaneler gayet güzel tanzim edilmiş kitaplarla dolu... Dünya yüzünde her dilden çıkan ansiklopediler ve İlmi eserler... Bir konsol görüyoruz kİ üstü deri kaptanmış...
— Ne derisidir acaba? de-[ dlm. Faruk kaptan, ceylân derisi olduğu cevabını verdi ve bu arada tsmet tnönünün gemiye, İlk defa ne zaman geldiği hak-kındakl sualimi hatırlıyarak cevaplandırdı:
«— Tarihini pek hatırlamıyorum amma İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olarak Savaronaya ilk defa ineboludan bindi. Oradan Amasraya geçildi. İsmet 1-nünü Amasrada gemiden çıktı; gezdi, sonra Zonguldağa gelindi. Biz yatı Zonguldaklan boş olarak İstanbula getirdik, ismet İnönü kara yoliyle Anka-raya döndü.»
Yunanistan seferi
Yatın seyir Jurnali defterini tetkik ettiğimiz zaman, Ata-tfırkün vefatından sonra Sava-ronanın, İnebolu seferini takiben Yunanistan seferine çıktığı görülüyor. O zaman Şükrü Saraçoğlu Dışişleri Bakanıdır. Gemi 25 şubat 1939 da Pire limanına gitmiş, o gece yatta kordiplomatik şerefine bir ziyafet verilmiş ve Şükrü Saraçoğlu ertesi günü yatla İstanbula gelmiş. Defterde. Yunan Kiralının, Başbakan Metnksasın yatı gezdikleri de yazılı...
28 şubat 1939: tsmet İnönü. Dolmabahçe önünde demirli bulunan yata geliyor. Yalova -Erdek - Gelibolu - Tekirdağ -İstanbul - Derince seferi yapılıyor. İsmet İnönü Derincede karaya çıkarak trenle An karaya gidiyor.
Askerî teftişler
1940... İkinci Dünya Harbinin en haretll zamanı... ismet İnö-nünün Savarona ile sık sık Ge-llboluya gittiği, seyir jurnali defterindeki kayıtlarla sabit..,; Askeri teftişlerle alâkalı bu se-ferleri tesbit eden sah İteleri karıştırdıkça görüyoruz:
Haziran 1910: İsmet İnönü, Savarona Ue İlk defa Çanakta-leye gidiyor ve GeUbohıya uğruyor.
Temmuz 1940 perşembe: İsmet İnönü An karadan Derinceye geliyor, yata geçiyor, İstanbula getiriliyor.
26 ağustos 1940 pazartesi: ts-tanbuldan Marmara Ereğllsine gidiliyor, tsmet İnönü de yattadır.
29 nisan 1941 sahi ismet İnö-
z
İsmet İnönü Savaronad.ı
nü yatla Çanakkale ve Gelibolu seferi yapıyor.
21 haziran 1941 cumartesi: İsmet İnönü Savarona İle İ$-tanbuldan Derinceye çıkıyor ve kara yoliyle An karaya dönüyor.
1942: Yalova - Gölcük - Gelibolu seferi.
1943: İstanbul - Yalova, İstanbul - Florya, İstanbul - İzmit seferleri.
18 mart 19-14: tsmet tnönü, İstanbuldan yatla Derinceye geçiyor ve kara yoliyle Ankara-ya gidiyor.
10.12.1944: İstanbuldan Gell-boluya;
22.11.1945: Yine İstanbul -Gelibolu seferi...
Defterdeki kayıtlardan anlaşıldığına göre İsmet İnönü Savarona İle en çok Geliboluya gitmiştir. Bütün bu seferler, askeri teftişlerle ilgilidir.
Marsilya seferi
25 mayıs 1946 Marsilya seferi: Savarona cumartesi günü Dolmabahçe sarayı önünden hareket ederek 28 mayıs, salı günü İskenderun Umanına gidip demirliyor. 29 mayıs çarşamba günü Irak Kıralı Faysal. Savaronaya geliyor. Aynı gün, İskenderun Umanından hareket eden yat, 4 haziran 1946 da Marsllyaya gitmiş. Kıral Faysal saat 15,10 da gemiden ayrılmış, 6 haziranda Marsllyadan ayrılan Savarona 11 haziran 1946 da İstanbula dönerek Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiş... Kıra! Faysalın Savaronaya som gümüşten büyük bir yemişlik hediye ettiğine, bundan evvelki yazıda İşaret etmiştim. Kıral bu yemişliği, yaptığı İskenderun - Marsilya seferi münasebetiyle hediye etmiştir.
Ürdün Kiralının seyahati
1 ocak 1947 çarşamba: Savarona İstanbuldan saat 24 te Hayfaya hareket ediyor ve 4 o-cakta Hayta limanına demirliyor. 6 ocak saat 13 te Ürdün Kıralı Abdullah, Savaronaya gelerek İskenderuna gidiyor. 7 ocak saat 9 da yattan ayrılan kıral, orada kendisini bekllyen Cumhurbaşkanlığı hususi treniyle istanbula geliyor. Savarona 11 gün İskenderun Limanında bekliyor. Kıral 18 ocakta yine hususi trenle İskenderuna geliyor ve Savarona ile Hayfaya dönüyor. Savarona ayın 20 sinde Haytadan ayrılarak 23 ünde İstanbul limanına gelip Dolma bahçe önünde demir atıyor.
Seyir jurnali defterinde görüldüğü veçhile İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı olarak Savarona İle son seyahatini 14 eylül 1947 de yapmıştır. Faruk kaptan bu seyahat hakkında diyor kİ:
(— Savaronayı boş olarak Trabzon limanına götürdük. İsmet İnönü karadan Trabzona gelerek Savaronaya bindi. Oradan Rlzeye gidildi. Birkaç saat Rizede kalındı. Sonra yine Trabzona dönüldü, Giresun ve Orduya geçildi. Giresun ve Orduda btrer gece kalındı. Bu seferden İstanbula donulduktan sonra Savarona başka sefer yapmadı. Kanlıca koyunda o günden beri demirli durmaktayız.»
İnönü’nün Savarona hayatı
Konuşmamız arasında Faruk kaptana:
— Oh! dedim. 1947 eylülünden beri burada rahat rahat o-taruyorsunuz...
*— Rahat mı? Böyle rahat eksik olsun... Şu yatı ne yapacaklarsa yapsalar da biz de kurtulsak... Yalnız ben değil bütün gemi mürettebatı can sıkıntısından p a Ilıyacağız... Bir geminin bu vaziyette durmasından denizcilerin günlerini ne derece azap içinde geçirdiklerini meslekten olanlar gayet İyi takdir ederler.»
Savarona bugüne kadar bir süvari değiştirmiştir İlk süvarisi Sait Özeğe idi. Şimdiki de 1940 tan beri Faruk Ekln'dkr. Atatürkün Savarona hayatı hakkında pek çok hâtırası olan Salt özeğe hâlen Tarsusun süvarisidir ve Amerika seferinden dönmek üzere yola çıkmış bulunmaktadır. Kısmet olursa dönüşünde Salt Özeğe'nin de hâ-ttralannı tesbit ederiz.
İsmet İnönü'nün Savarona hayatını ise yakînen Faruk E-Idn biliyor. Bu itibarla kendisinden İnömine ait hâtıralarım öğrenmek istedim.
ç— Şayanı kayıt bir hâtıram yok. dedi. İnönü Savaronada kaldığı müddetçe hep kitap o-kur. arasıca da yanındaki Vekiller ve mebuslarla memleket meseleleri üzerinde konuşurdu.»
— ismet İnönü, Savaronayt beğenir miydi?
(— Çok beğenirdi. Fakat! masraflı bir yat olduğu için satılmasını veya tâdil edilerek bir yolcu gemisi haline konulmasını da çok arzu ederdi. Sava-ronanın satılması Mecliste mev-zuubahis olmadan çok önce İsmet İnönü bu fikirde idi.»
Savaronayı gezmemize ve bazı hâtıraları gözden geçirmemize burada son verirken, İşaret etmek İsterim ki Salt Özeğe kaptanla Atatürkün berberinin hâtıralarım da müsait bir zamanda nakletmek fırsatını bulurum.
(*J Savarona hakınrt.ıki diğer 8 yn« 1U II. 13, 15, 17. 19. 20, 22 haziran 1950 tarihli gazetelerde çıkmıştır.
S’hlte 8
AKSAM
24 Haziran 1950
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
[Aptal kim
Jan Garniyo: 35 yaşında bir mirasyedi.
Piyer Dosu: Janın ayni yaşta avanak sanılan arkadaşı.
(Oarniye, evindeki çalışma odasında, sinirli sinirli bir aşağı, bir yukarı mekik dokurken odanın kapısı ansızın açılarak arkadaşı Piyer elinde av til-fengi, belinde de kılıfından kabzası dışarı fırlamış tabanca ile içeri girdi.)
Garnlye (mütehayytr) — Piyer. sen çıldırdın mı ayol? Böyle tepeden tırnağa kadar silâhlı nereye gidiyorsun? Afrika ormanlarında vahşi hayvanlan mı avlıyacaksın? Yoksa kaynanana harta mı İlân ettin?
Piyer — (aklörvarl jestlerle) ruii zemin ve müsavat titresin, korksun. Bu defa kanlar, hem de dere gibi kanlar akacak
Garnlye — Palavraları bırak Piyer! Çıldırmış isen polisi çağırıp «eni teslim edeyim. Sana ne oldu ayol?
Piyer _ Yarın sabah düello ediyorum.
Gemiye — Av lüfengi ile mİ?
Piyer — Tü/enk avlanmak İçindir. Belimde gördüğün tabanca ile düello edeceğim.
Garnlye — Sen kim, düello ve av kim? Dünyanın en halim ve sakin adamısın. Ömründe bir karga bile öldürme m işsin-dır. Sen kİ. doğuya nişan alilken kurşunun batıya gidecek. Muhakkak fazla sıcaktan aklını kaçırmışsmdır.
Piyer — Hamdolsun aklım yerinde dostum. Dupon ile düello edeceğim. Kendisiyle kahvede sık sık briç oynadığım o ayı gibi herifi tanırsın değil mi’ Kendisiyle çatıştık. Bana şiddetli tokat nşketti. Kavgamızın sebebi de şu: Herif balinaların yumurtladıkları İddiasında.. Ben İse aksini İleri sürdüm. Doğrusunu sana söyliyt-yim mi, ben balinaların nasıl doğduğunu bilmiyorum. Her ne hal ise boğaz boğaza geldik. Yarın da ölesiye vuruşacağız.
Garniye — Sen zır delisin Piyer. Nişan almağı bilmediğin halde düelloya kalkışıyorsun. Ya avlanmak İstemediğine ne diyelim? Ava gitmek İçin bil düello macerasından sağ va salim kurtulacağım mı sanıyorsun?
Piyer — Alçak herifi, muhakkak öldüreceğim. Şu tabancayı gürüyormusun? Bunu nişancı tık öğrenmek için satın aldım, Önu öldüreceğim. Yarın, öbürğîin sana da vurduğum tavşanları hediye olarak göndereceğim.
Garniye — Turp sıkayım aklına*
Piyer — Katlyyen şaka etmiyorum. Yarın bütün gazeteler b'nden bahsedecekler. Göreceksin.
Garniye — Yarın ya hastanede veyahut da tımarhanede olacaksın.
Piyer — Bana İnanmıyor musun? Sözlerimin doğruluğundan şüphe mi ediyorsun?
Kurşunu Duponun alnına isabet ettireceğime dair bahse tutuşmağa hazırım.
Garnlye — Benimle mİ tutuşacaksın? Ciddi mİ söylüyorsun—
Piyer — Gayet ciddi!
Garniye — Muvaffak olamazsan bize bir ziyafet vereceksin,
Piyer — Gerek düelloda, gerek avda muvaffak olursam ziyafet senden olacakI Kabul mil?
Garnlye — Kabul! Ziyafet parasını şimdiden hazırlamam sana tavsiye ederim. Seni şimdiden âleme karşı rezil ve mahçup olmuş görüyorum dostum!
Piyer (pür hiddet) — Bıınu göreceğiz. Ben kana susaını-şımdır,
Garnlye (ellerini uyuşturarak) — Âleme maskara olacaksın. Ziyafeti şimdiden kazandım Piyer!
(Garnlye ertesi gün öğleden sonra dostlarına keyifli keyifli ve ballandıra ballandıra Plyerin macerasını anlatır*.
Garniye — Eminim kl Piyer şu saatte gülünç bir vaziyeLe düşmüş ve bahsi kaybetmiştir. Ziyafete hazırlanınız. Bu aptalın hesabına bol bol yiyip içeceğiz.
Garnlye’nin arkadaşları — Aferin sana! Şampanya da içeceğiz değil mİ?
Garniye — Tabiî tabii! Pl-yer düello edecek. Sonra ava da gidecekmiş.. Güleyim bari! Ömründe eline çocuk tabancası bile almamış bu avanak harb ve darb adamı olmuş ha. Bahsi yüzde yüz kazandığıma eminim!
(O sırada kapı çalındı. İçeriye giren bir müvezzi, çantasından iki telgraf çıkararak Garni’ye uzattı.)
Garniye (arkadaşlarına dönerek) — Ben size söylememiş miydim? Gördünüz mü bahsi kazandım.
ı (Birinci telgrafı acele acele açarak okur).
«Dupon ile düello ettim. Rakibimi yaralayamadım. Fakat bahsin yarısını kazandım. Çünkü tabancamdan çıkıp hedefini şaşıran kurşun bir tavşanı öl. dürdü. İmza: Piyer.
I Garniye — Hay kör şeytan hay...
(Öteki telgrafı da açarak okur!)
«Avda tavşan vuramadım. Fakat ayni yerde avlanan Du-ponu arkasından vurdum. İskemleye oturabilmek İçLn aylar geçmesi lâzım. Bu suretle bahsin diğer yarısını da kazanmış oldum, Ziyafeti hazırla. Arkadaşları da davet et. Keyifli ve iştahalı geliyorum. İmza: Piyer».
(Garnlye bu satırları okur okumaz düşüp bayıldı.)
Çeviren: A. HİLÂLİ
Tarihten çizgiler:
(İktibas ve telif hakkı mahfuzdur)
Eski ramazanlarda tuhaf sahneler...
— Kaç gündür takipte idik; nihayet bugün nakzı siyam halinde derdest edeceğiz.
— Şer’i şerif üzere tecziyeleri lâzımdıı komiser bey... Hemen yakalıyalım! Yirmişer sopa!
— Çorbacı çekil bakahm...
— Yok içerde OsmanlI beyler komiseı bey... Hem bur da ecnebi restorant, içerde girmek yasak!!
İngiliz ordusunun topçu manevralarından bir enstantane: Motorlu 5.5 luk bir top görülüyor
Mahkeme Koridorların da
Kapıyı kilitledim, pencereden feryadı bastım!
Belediye memur ve aileleri parasız tedavi edilecek
Bir müddet evvel İçLşlerî Bakanlığı, belediye memur ve müstahdemleri nizamnamesinin 73 üncü maddesine göre belediye memur ve müstahdemlerinin aileleriyle çocuklarının I belediye hastaneleri ve belediye tabipleri tarafından parasız tedavi edilmeleri ve reçetelerinin de belediye parasiyie yaptırılmalarını bildirmişti.
Belediye, bu ilâç palannı karşılamak üzere bütçesinde bazı aktarmalar yapmaktadır.
Venizelos, Harrimanı Atina’ya davet etti
Paris 23 (AP) — Dün açıklandığına göre, eski Yunan Başbakanı Sofokles Venizelos, Başkan Trumanın «soğuk harb» müşaviri W. Awerell Har-riman’ı Yunanistanı ziyarete davet etmiştir.
Davet salı günü, Harriman ve Venizelos arasında vuku bulmuş olan bir konuşma esnasında yapılmıştır.
Paris 23 (AP> — ECA Lktisadi işbirliği teşkilâtının Paris bürosu dün. Başkan Truman’ıı «soğuk harb* müşaviri Averell İHarrlman'm Yunanstanı ziva-
Ingiliz veliahdı Ağustosta doğuracak
Londra 23 (Nafen) — İngiliz veliahdı prenses EIizabcth’‘n ikinci çocuğu Ağustos sonlarına doğru dünyaya gelecektir. Bu yeni çocuğa birincisi için yapılmış olan hazırlıkların hiç biri yapılmıyacaktır. Orta halli bir Ingiliz çocuğu gibi bu yeni beklenen çocuk ağabeylslnin yatağında yatacak, onuıı arabasında dolaşacak ve onun evvelce giymiş olduğu elbiseleri kullanacaktır.
Köy öğretmenleri tekâmül kursu açıldı
Arifiye (Akşamı — Köyümüzde mevcut Köy Enstitüsü mezunlariyle Bolu, Bursa, Bilecik. Kocaeli. İstanbul köy öğretmenlerinden yetmiş beşinin iştirakiyle bir tekâmül kursu açılmıştır. Kursa iştirak edecek öğretmenler, gelmeğe başlmış-1 ardır.
retl hakkında hiç bir plân yapılmamış olduğunu açıklamıştır.
Çocuk bekimi doKtoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talim nane Palas. Telefon: B2«?
— Cenabı Haldun gücüne gitmesin, şikâyet etmiş gibi olmıyayım amma susuzluğa dayanamıyorum vesselâm. Hele ikindiden sonra içerime bir hararet basıyor, ateşler gibi yanıyorum.
— Oruca dayanamıyorsun demek, teyze hanım.
— Suuus, tövbeler olsun. Oruçtan şikâyetim yok. susuzluğa dayanamıyorum. Cenabı Hak cümle ümmeti Muhammedinkini kabul eylesin, dünyalar yıkılsa ağzımı açıp da mübarek uruca karşı bir tek lâf etmepi-
— Burada ne arıyorsun, teyze hanım? Susuzluğu unutmak için vakit geçirmeğe mi geldin?
— Aa, deliye bak! Evde bir sürü işim var benim. Mu barek günde işi gücü bırakıp şu karının peşine takıldım da buralara geldim.
— O kadınla aranızda bir şey mi var?
— Bir şey de nedemekmiş, oğlum? Şıllığın bana ettiklerini duymadın mı? Evvelki akşam yedi mahalleyi ayağa kaldıran ben değil miydim?
— Haber alamadık, tey-' ze hanım. Anlat da Öğrenelim bari.
— Hangi birini anlatayım? Karı bana öyle işler etti ki, şaşkınlıktan ağ^un bir karış açık kaldı.
— Kavga mı ettiniz?
■— Tersine lâf etmese-ne, oğlum! Elin kahbesile ne diye kavga edecekmişim?
— Neden şikâyetçisin ya?
— Dur. zihnimi karıştırma da sıra ile anlatayım. Zaten oruç basıma vuruyor, bir de sen lâkırdıyı karıştırıp şaşırtma beni. Bak. sözümü unuttum işte. Nereden başlamıştım?
— Başlamadın ki, teyze hanım?
— Fesübhanallah! De-mindenberi boşuna mı lâf ediyorum. Başladım da sen unutturdun.
— Unutma. Şu kadının sana yaptıklarını anlatacaktın.
— Aaa. öyle ise baştan başlıyayım. İftar yakını gene susuzluk bastı, musluğun başına ceciD soğuk su ile ağzımı calkalamağa başladır.!. O sırada kapı calindi. Besmele çekip kapıvı açtım, su kan karşımda boynunu bük tü; «Hanımcığım, oruçluyum. Evde iki tane vetim çocuğum da var. Akşama ağzımıza koyacak bir lokma ekmeğimiz yok. Biraz ekmek ver de hem kendim iftar edeyim, hem de çocuklara yedireyim» diye yalvarmağa başladı. Oruç sıkıntısının ne demek olduğunu bildiğim için kadının haline yüreğim sızladı. «Biraz bekle de ben sana peynirle ekmek getireyim-' diyerek kadını kapının önünde bıraktım, ben mutfağa gittim. Yarım ekmek kestim, arasına da oeynir koydum, tekrar kapının ö-
tım. Ben mutlaka gidip çıkıncaya kadar beklememiş, savuşup gitmiş. Ne yapayım, iftar zamanı arkasına düşüp sokaklarda onu anyacak de ğilim ya. Kapıyı kapayıp tekrar mutfağa girdim, o sırada minarenin kandilleri yandı. Hemen besmele çekip ağzıma bir zeytin tanesi attım, bir bardak da su içtikten sonra sofraya oturup ye meğimj yemeğe başladım. Çorbayı içerken bir aralık kulağıma tıkırdılar gelir gibi oldu. Şöyle bir dinledim, sesler yukarıdan geliyor. Evde benim kedim yok ki yukarıda oynuyor diyeyim, iki sene evvel bir kedi da-danmıştı. Sevaptır, beşliye- |j_ yim diye heves ettim amma Q kâfir oğlu kâfir dişi imiş, avlunun köşesine yavrulavı-verdi Ben de yavrularile be- t| raber kendisini bir sepete Q koyup gece götürdüm, kasap dükkânının önüne bira- £ ki verdim. O gün bugündür. — eve kedi bastırmıyorum.
— Tıkırdılaı ne imiş ya? (D
— Ne bileyim ben? Mutfakta otururken yukarıdaki (D tıkırdmın ne olduğu bilinir mi? Allahım, sen hayır eyle, »t diyerek kaşığı bırakıp kalk-tim Avluya çıkınca bir de _Q ne göreyim, şu kan elinde -q kocaman bir boğça ile mer-diyenden inmiyor mu? Beni +■* görünce geriye dönüp tekrar yukarıya kaçtı, bende de C korkudan takat kalmad Oracığa oturup biraz göğsümü, şakaklarımı oğuştu-rıınca aklım başıma geldi. Oradan kalktım, evvelâ sokak kapısını sıkıca kilitleyip anahtarı cebime koydum. ondan sonra kapı yanındaki odaya koşup-pence-reden başımı uzattım: «Yetişin. a dostlar! Bizim evi eşkıyalar bastı. Can kurtaran yok mu?» diye feryadı bastım. Komşular koştular, bekçiler geldiler, hep beraber evin içini arayıp taradık, en nihayet tavan arasında yakaladık karıyı. Meğerse ben ekmek getirmek Kn mutfağa gittiğim sırada o kah be içeriye girmiş, yukarıya çıkıp sandığımda sepetimde ne varsa toplamış. Avak tıkırdısım duy-ma?aydım beni soyup soğana çevirecekti kaltak.
Mahkeme açıldı. hırsız kadınla konuşamadık.
Ce. Re.
Darıçayıf! köyünde/ cinayet
Karasu — ilçemize bağlı *Da-rıçayın köyünde bir KtşinZn ölmesi ile biten bir kavga olmuştur.
Hâdisenin tafsilâtı şudur:
325 doğumlu Şukr'ii oğlu İsmail Talay aynı köyden 32? dokumlu Mehmet İznik arasında mevcut olan ihtilâf bir hayvanın tarlaya girmesinden tazelenmiş ve Mehmet tznilc’in ö-
nüne dönünce baktım kî ka- Jumune sebep olmuştur, din yok. Flkaranin bu kadar | Asıl aralarının açılmasına «e-nazlısına hic Taşlamamış- beP bir kadındır.
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Vatentin tVilliams Tercüme eden: Vâ-Nû
Tefrika NO. 27 - —■ -
benzer bir vaziyet geldi. Man-derton’un zihninde bir tablo 1 olduğunu ve bu tabloyu tamamlamak üzere meslektaşımın bir çok mozaikleri yanyana dizdiğini görüyorum. Fakat, bazan da göremez oluyorum, çünkü araya bir vücut giriyor; c-lkkatle baktığım manzara kayboluyor.
Kendisini itina İle dinleyen muhataplarına dür.dü ve âdeta hiddetle baktı;
— Bu işin İçinde esrar var. baylar! — dedi. — Biri dolaşıyor, Her tarafa kargaşalık saçıyor. Eski tecrübelerim, hayaiâ-tımı genişletmiştir ama, haya* len dahi onu bulamıyorum. Buluta benzi yen, suya benzlyen bu kaygan hail nedir? Kimdir? Zihnimi kazıyorum, kazıyorum, Bulamıyorum... Hayatınızın saadetini kim bozdu?
Jlm, heyecanlı bir sesle yalvardı:
— Çok rica edenm, daha vazıh konuşunuz.
Fakat, Boulot, omuzlarını kaldırdı: sigarasının izmaritini boş şöminenin İçine fırlattı. Başını salladı:
Gözlerini odada gezdirerek:
— Elbette daha vazıh konuşmam lâzım gelir — cevabını verdi. — öyle da yapacağım, dostum, daha Herde... Şimdilik olamıyor. Esasen, öyle zannediyorum. lüzumundan fazla gevezelik bile ettim. Çok rica ederim beni beyhude yere konuşturmayınız. Daha düşünelim, daha araştıralım.
Birdenbire, demin. Dolorestn oturduğu sarı divana döndü. Bu divanı dikkatle tetkike koyuldu;
ı — Kuzum efendim, bayan Carmen'in vefatından evvel sayıkladığı san divan bu olacak! Ne güzel mobilya imiş bu.
Bu söze cevap veren George oldu.
Jlm, dirseklerini dizlerine ve çenesini avuçlarına dayamış, yeis ve futur heykeli gibi hareketsiz duruyordu.
— Demek, yengem, ölmeden evvel bu sedirden bahsetmiş?
Fransız, ona döndü:
— Evet, efendim öyle. Son nefesinde bu san divanı sayıklamış.
— Daha vasılı konuşun. Ne demiş?
— Başka bir şey dememiş. Sadece, «aart divan» demiş. Galiba aynı sözü İki defa tekrarlamış.
— Cidden garip!
— Biraderiniz, yengenizi vefat ettiği sırada kendisini odasında tasavvur ettiğini ve onun. İçin bunu sayıkladığım tasavvur ediyor.
— Eğer zavallı yengemi İyi tanı dunsa, ki tanıdığımı zannederim, azizim efendim, son sözleri başka bir şeye dair değil.
kocasına dair olması İcabederdl. Yengem, ağabeyimi çok seviyordu. Halbuki, bakin ne diyorsunuz. Son sözleri, sarı divan olmuş Bunun esaslı bir sebebi olacak. Bu mobilya, yengemi maziye bağlamaktaydı.
— Ne dediniz?
Bu sual, birdenbire duyuldu. Boulot, avukata dönüverdi. George, sükûnla devam etti: — Bu divan yengemin New -Yorktan ayrıldığı sırada beraberinde getirdi yegâne eşyadır
Fransız, hayretle sordu:
— New-York mu dediniz?
— Evet, tabii... Yengem harb" den. evvel New-York’la bulunu-* yordu, biliyorsunuz?
— Evet, biliyorum. Fakat, bu divan? Bu divana dair bana ne gibi talsllât verebilirsiniz?
— Carmen bu san sedirle çok* ilgiliydi. Bunun çeyizi, drahoması olduğunu lâtife yollu söylerdi. Amerikada bulunan bir Çinli tüccar, bunu babasına vermiş imiş. Genç kızlığında, bu divan, ona karyola vazifesini görürmüş. Sonra da, Greenvich köyündeki atölyesine bunu nak-( letmlş. Pek beğenirmiş bu diva-ı m değil mİ, Jlm?
Kardeşi .meyus bir sesle cevap verdi:
— Bu möbilyeye bakıp da karımı tahayyül etmemek İmkânsız. Şunu alıp buradan götürmelisin, ben de kurtulayım. E-vlmde uzun zaman kalmasına tahammülüm yok.
Boulot yaklaştı; sarı sediri her cihetinden muayeneye başladı.
İnce ipekten turuncuya yakın sarı bir kumaşla kaplıydı bu... Siyah, ağır tahtadan dört bodur ayağa basıyordu. Ayaklar topuz tutan pençeler halinde oymalıydı.
George Cranmore, kendisine arkası dönük duran Boulofya hitabetti:
— Söylediğiniz gibi, bu vakanın İçine güya esrarengiz şahsiyetler karışmış da teair edip duruyorlar. Ne tekim işte, zavallı Carmen’in ölümünden evvel bu divandan bahsetmiş olması da aynı derecede gariptir.
Boulot, kaşları çatık, bakışları sert, tekrar ona döndü; sağ aparmağını burnunun tepesine değdlnBc George Cranmon'u süzdü:
— Azizim! Bazı sözlerinizle bana yardım edebilirsiniz, öyle zannediyorum. Fakat şimdilik...
Masanın üstünden, geniş kenarlı siyah şapkasını aldı.
Avukat, sordu;
— Nereye gidiyorsunuz?
Odada bir an sükût hüküm sürdü. Güneşli bahçede oynaşan çocukların hay kırışmaları duyuluyordu. Uzaktan sokağın gürültüsü akseriyordu.
Kapının yanına vardığı zaman. Boulot geri döndü:
— Cinayetin sebebini aramağa gidiyorum. — dedi.
xın
ESKİCİ KADIN BİR DARBE DAHA YİYOR
Hammersmlth'de möbllyeclllk eden ve mahut Rosa’nın kardeşi olan adamın dükkânı, umumiyetle bütün möbilye mağazaları gibi gamlı İdL
Bütün yıkılmış ocakların elemi. bu kullanılmış möbllyelerin üzerine sinmişti. Hakat fırtınalarının ah ve vahi işitiliyordu. Üstelik de, bu eşyalar, gidecekleri evlerin kaprislerine tâbi o-lacakl ardır.
Bir tarafta ölüm ve İflâs, bir tarafta izdivaç ve kurulan yuva, bu dükkânların med ve cezrini ayarlar.
Fakat, bu güzel haziran saba, hında. bayan Rosa’nın kardeşi olan otuz yaşlarındaki genç erkek, hiç de böyle fikirlerle meşgul değildi, iri burnuyla, birbirine yakın gözleriyle, siyah ve düz saçlarıyla epeyce neşeli bir hali vardı.
Fulham sokağındaki bir elbi-secinln lütfü sayesinde epeyce de temiz giyinmişti. Dikkatsiz bir gazeteci, onun şekil ve şemailine bakarak alelacele karaladığı röportajında, «şık» diye de bir sıfat İlâve edebilirdi.
Rosa’nın kardeşi, orta Avru-panın Ghetto denen Yahudi mahallesinden, Londra’ya göçmüş Benllsrailln ikinci batınına mensup bir tipti. Ve bu tlptn klâsik nümuneslydl.
Hocası, hayatın ta kendlsijrdi. Üniversitesi bir çamaşırhaneydi. Orada çalışarak düşe kalka her şeyi öğrendi; bir İngiliz zihniyetine temessûl etti. Lemberg şehrinin Ghetto’sunda yetişen
(Arkası var)
24 Haziran 19 5Ö
AKSAM
Sahlfe 7
Oiinyada olup bilenler
İngiliz kiralının saatçisi — Körlere mahsus haritalar — Televizyonun azizliği — Delice şapkalar
thgills taralı vi. George'nin saat yapıcısı bir kadındır ve adı Mrs. Russel Spınak'tır. Haf-tadar bir kere sarayı ziyaret edip saatleri kontrol eder. Saatçilik işinden başka Mrs. Spmk modadan da anlar. Geçenlerde Yerilen bir ziyafette kendisi portakal renginde püskül şeklinde bir çift mercan küpe ile görülmüştür.
Körler için haritalar yapılıyor
Korler Içiıı en. fena şey onların sokaklarda yürürken yolu katiyen ezberi iyemem elidir. Bu mesele halledilmektedir. İngiliz milli körler enstitüsünde Londranm yeraltı tren hatlarının haritası yapılmaktadır-Her istasyonun üzerinde körlere mahsus harflerle ismi ve İşareti yazılacaktır. Harita 27 sahifeilk bir kitaptan ibaret Olacaktır. Fakat hepsi taşınmasın diye bir seyahatte bir sahile taşınacak, şekilde İmal edilmiştir.
Amaların bunu evlerinde ezberlemeleri daha kolay olacaktır. Zira körler olmayanlardan daha çabuk ezberlerler.
Kadın artistler ile televizyon
■Televizyonda son zamanlama bir azizlik yapmışlardır. Ekranda görülen normal artistler kısalmış ve kısa boylular da bir cüce olarak görülüyorlar. Binaenaleyh televizyon art’-ıti olmak için lıızım şartlan haiz kadınlara makyajın her şeyi tamir edebileceği tavsiye edilmiştir. Belki bu. televizyon artisti olmak Isfiyen kadınlar arasında yeni bir moda yaratacaktır.
Gemide coğrafya dersleri
Pek yakında bir gemi Lon-drayı terkle Batı Afrlkaya doğru yola çıkacak ve onun seyrini bütün bir mektep ta-kibedecektir. Gemi lord Lloyd George. mektep de Surrey La-ne osuludur, Tayfalarla talebeler geçen sene bir gemi sosyetesi tarafından tanıştınl-mışlardır. Gemicilik hakkında çok az bilgileri olduğunu gören gemi kaptanı bunları mekteplerinde ziyaret etmiş ve zavallı kaptan ilk defa olarak çok kısa bir zaman yüzlerce çeşitli suale cevap vermeğe mecbur olmuştur. Giderken kendisine mektep rozetleri takdim edilmiştir. O da mektebe geminin bir modelini hediye etmiştir. Şimdi mektepte seyahate çıkacak1 geminin yolu hakkında bir ders açılmıştır. Kaptan coğrafyanın bu kadar çok sevilmesine âmil olduğunu bilse çok sevinirdi.
17 nci asrın bakindi tenceresi
Basınçlı kazan kadınların işlerini, kolaylaştıran yeni bir keşirtir. Fakat bunun on yedinci asırda bilindiği keşfedilmiştir, O zamanlar hazım âleti denilen bu cihazdan bahseden John Evelyn şöyle demektedir: «Nr. Paplnln evinde en sert etleri bile yumuşatan ve bunların susuz ve yağsız olarak pişirildiği musluklu bir kazana rastladım». Hâtıra defterindeki bu sözler geçenlerde bir adamın evinde böyle musluklu bir tencere 11e karşılaşıp bunu alâkalılara gösterdikten sonra bulunduğu anlaşılmıştır. Binaenaleyh bu âletin keşfi Fransız-iara ve bilhassa bu meçhul Mr. Papin'e ithaf edilmelidir.
Deli bir muhitte delice şapkalar
Kadınların kendileri İçin mi, iradın arkadaşlarını kıskandırmak için veya erkekleri cez-betmek için mİ giyindikleri hakkında münakaşalar devam ederken yeni şapkaları kadınların gösteriş İçin giydiği münakaşa kabul etmez. Son zamanlarda Londranm meşhur şapkacılarından birinin içi civciv dolu bir canavar yuvası veya yarı izmaritlerle süfilenınış veya Mr çocuk oyuncak tavşa-niyle süslü şapkaları bunu İspat etmekledir Biçimsiz olan bu şapkalar şapkacının dediğine göre İyi satılmaktadır. Gene şapkacı. İyi kadın mankenleri sayesinde bunlun satabildiğin! ve bu mankenlerin ■ de iyi satıldığını söylemekledir
Dünyanın en büyük deniz uçağı
Saunders Roe firmasının Wight adasında. Cowes'deW tezgâhlarında İnşa edilen «Princess» tipindeki 3 deniz u-çağmın birine şimdiki yolcu uçaklarının komple dümen akşamı büyüklüğünde bir kuyruk dümeni takılmıştır. Montaj a-tölyesinin çatısı, dev cüsseli uçağı lamamlyle istiap edeml-yccek irtifadadır. Bu İtibarla komple dümen tesisleri, dış dümenlerle birlikte, uçak atölyeden çıkarıldıktan sonra yerlerine takılacaktır.
İkinci uçağın gövdesine kanatların orta kısımları monte edilmiştir. "Üçüncü uçağın da İnşaata bir hayli ilerlemiştir. «Princess» in çift katlı gövdesi ve teknesi şimdiye kadar her hangi bir uçak için İnşa edilmiş olan en cesim madeni iskelettir. Saunders Roe’nln teknisyenleri bu gövde istiabının, cConstellatlon» tipindeki yolcu uçaklarına kıyasen 3 buçuk misli fazla olduğunu hesaplamışlardır. Beher uçağm inşaatına 2 buçuk mil uzunluğunda İrtibat kablosu, 1469 yarda kare madeni kaplama ve 3 milyon perçin gitmiştir.
«Princess» sınıfı deniz uçakları, havacılık desen ve inşaatında önemli bir muvaffakiyet sayılmakladır. Dünyanın en büyük sivil deniz uçağı olan »Princess», sürat ve konfor bakımından da eşsizdir. Harekât sahası 4.000 mildir. Bu tip Alçaklar Brlstol firması tarafından bilhassa imal edilen türbo pervaneli «Protcus H» motör-lerle mücehhezdir. Sürati saatte 340 mil olacaktır. Şimdi Brlstol firması mühendisleri «Proteus» motorunun muaddel bir şekli olan «Mark IH» mö-törleri geliştirmektedirler, Bu molörler istenildiği zaman şimdiki tiple değiştirilebilecektir. Yeni tip motörle teçhiz edilmesi halinde «Princess» uçaklarının harekât sahası 5.500 mile ve süratleri saatte 85 mile yükselecektir.
BULMACA
13846878
- ' ı ıaı
I I ■ I I
- u ■ ıı’i
“ İlli I I
- Zlt■ i i i
■ ■
" I I ' ■ L
s_____I I l l I I
Solcin tı safin: 1 — Diki eserler mll-İrhaaaı.-ıı. 2 — Yıldırımlar. 3 — Ital-jada bir jehlr, 4 — Hedef ve saye -Twri m ulu lap zamiri. S — Kemirin yarısı - Tcraa çobandır. 6 — Harmoniler. 7 — Daldır - Aılei. II — Uiıza -¥«. 9 — Kflıl - îsîm. 10 — T«v* UcameleâlıLardakı tıan.vo yeri.
Yu kandan atağıya: 1 — Upuzun bir •rba, 2 — Bir boyan. 3 — Okuma -Kota, « — Tersi bir elns bıçak -Zehirli rürf&r. 5 — Dem - Yeterlik, f - Bir cin» hava nakil vasıtan elde eden, 7 — Tersi tok defU - Vâsıl otan - Şikâr. B — Tersi limon rengi -Marangozun tafamlarmdiin.
ÇEÇEN MLMACMİM KAİLİ
Soldan safıı: 1 — IkıOnıruı, z — Cumudlyc, 3 — Amar. Gk, 4 —
Zararıma. S — Erat. Kav, C — Tohum. Te. 7 — Ay, Hasıl, 8 — Lurarn. Mi. 5 — Ana. Akıl. 10 — Nuh. Tare.
Yakandan aşağıya: 1 — Icarctalah. Z — Kumaroyunu. 3 — imar .ıh. Kah. « — Kırakura. 5 — U(1. Mamut. S — Ki. Ik. Ka. 7 — Uyumayınız. S —
Amerika hava filosu devâsâ uçaklarla kuvvetlendirilin ekledir. Yukıırıkl ö motorlu bir dev askeri uçağının uçuşu ve ıılt kısmına küçük bu tank yükleyişi görülüyor.
Londra'da moda haftası başladı
Askerî hava üsleri
Bundan maksat, deniz asm müşterilere İngiliz modalarını göstermektir
30 mayısta başlayıp 12 hazirana kadar süren Londra Moda Haftası bu yıl Büyük Britanya-da bu alanda yapılan en belil-başlı faaliyettir.
Maksat denizaşırı alıcılara mahdut bir zaman zarfında yapılan moda ticaretinin en geniş panoramasını gösterebilmekti. Bunun için ileri gelen ticaret teşekkülleri, sonbahar tayör ve mantoları, spor giyim eşyası ve yün örgüler, akşam ve apremldi roblan. kürk, çamaşır ve giyim aksesuarlarından müteşekkil koleksiyonlar hazırlamışlar ve defileler terfih etmişlerdir. Alıcılara aynı zamanda muhtelif moda müesse-selCTlnta listesi de sağlandığı gibi, toplu gösterilere İştirak fiden firmaların salonlun da gerilip koleksiyonlar daha bol zamanda ve rahat rahat gözden geçirilebilir İştir.
Moda haftasının açılışında. 30 mayısta denizaşırı alıcıların şerefine Lancaster House’da bir müsamere verilmiş ve bu toplantıya Kıral ailesi mensuplarından Athlene kontesi Prenses Alice başkanlık etmiştir. Ertesi gün nıanto ve kostüm İmalâtçıları İhracat grupu. manto ve layörlerden müteşekkil zen-
İki kabile arasında
Kız kaçırma yüzünden kavga oldu, 4 kişi yaralandı
Karasu (Akşam) — İlçemize bağlı Kirazlı köyünde 4 kişinin yaralanması ile neticelenen ve İki kabile arasında cereyan e-den bir kavga olmuştur. Hadisenin tafsilâtı şudur:
Beş altı ay evvel Mehmet Ali çağlıyan adındaki genç İn-gençlar kabilesinden 20 yaşlarında Ayşe atlında bir tazı kaçırıyor. Neticede barışıyorlar. Ve kendisinden 750 lira ağırlık almıyor. Fakat kız tarafından bu işe muvafakat etmiyen Haydar İngenç fazı kaçıran Mehmet Ali'ye (kızı bırakacaksın ı diye tehdit ediyor ve kendisine yemin ettiriyor. Ta-biatiyle Mehmet Ali kızı bırakmıyor. Bu şekilde İki kabile a-rasında husumet peyda oluyor.
Hâdise geceleyin şöyle patlak vermiştir:
Necatlye hoş geldin diyen Ali Kara'ya Necati'nin babası Şükrü Çata)baş (oğluma alay ediyor.! diye hücum ediyor. İkisi arasında başlıyan mücadeleye İki kabileden orada bulunanlar da iştirak ediyorlar. Ortalık bir hart meydanına dönüyor. Neticede Çağlıyanlar kabilesinden 3, İngençlerden 1 olmak1



gln bir koleksiyon teşhir etmiş ve aynı gün öğleden sonra kelen ve patiska dokumalar sergisinin açılışı münasebetiyle Lon-drnnın Hupper Grosvenor sokağında bir müsamere verilmiştir. 1 haziran perşembe günü son moda yağmurluklar «Rubber Proofed Garmen» fabrikatörleri Cemiyeti tarafından yine Grosvenor House’da teşhir edilmiştir. Diğer bir grup alıcılar şerefine Kırallyet Akademisinin PicadlUy'dekl Burlington merkezinde bir müsamere verilmiş ve ziyaretçiler yaz sergisini halka açılışından- evvel görmek fırsatını bulmuşlardır.
5 haziranda St. Guthuruna konağında bir mücevhercilik ve giimüşçülük sergisi açılmıştır. 6 ve 7 haziranda alıcılar, İngiliz Kürk Ticaret! Birliği tarafından tertiplenen kürk defilesini seyretmiş ve sabahleyin moda endüstricileri tarafından tertiplenen bir sergiyi görmüşlerdir. Aynı teşekkül öğleden sonra diğer bir salonda ikinci bir defile tertiplemiştir.
Defile 12 haziranda çamaşır desinatörleri tarafından takdim edilen çamaşır modelleri koleksiyonunun gezilmesiyle sona ermiştir.
Türkiyedeki terakkiler
Somervell, Türkiye-de 25 yılda dev adımları atılmıştır diyor
Nevyork 23 (A.A.) — fünited Press»: 7 haftalık bir Avrupa seyahatinden dönen general Brehon Somervell. *U£.S, America» gemisiyle Ncvyorka varmıştır.
Somervell, Türkiyede İki hafta kalarak Zonguldaktakl kömür madeninin makine leş tiril-mesl ve liman tesislerinin kurulmasına müşavirlik etmiştir.
Somervell, Türkiye'den bah-ı sederek şöyle demiştir:
16 sene önce yaptığım ziya- , rettenberi Türkiyenm her Irada büyük terakki kaydetmiş1, olduğunu gördüm. Yapılan İler-L lemeleri görmek, memnuniyet vericidir. Ankara lamamc-n ye-, »i bir şehir hadni almış. I
Hükümet sağlam bir ekonomi 15 den 16 ya kadar açık arttar-vûcude getirmeye çalışmakta- j ma suretile peşin para ile salıdır ve esas mesele bütün meni-. lucakur. lekelin itibarını iade ettirmektir. 25 sene içinde bu yolda dev adımlar atılmıştır.
üzere 4 yaralı besbit edilmiştir
Yaralılar Adapazarı Memleket hastanesine kaldırılmış, zabıta tahkikata başlamıştır.
1
“"-M


Bu yaz, bîr program mucibince ıslah ve teçhiz edilecek
Ankara 23 (AJk )— Öğrenildiğine göre, Türk hava kuvvetlerine ait muhetlif hava üslerinde pist ve barındırma tesislerinin inşaatı 11c ilgili, önemli bir program bu yaz tatbik mevkiine konacaktır. Amerikan askeri yardım kurulunun yardımı ile başarılacak olan bu program hava alanlarında Bayındırlık Bakanlığı tarafından yapılan pist inşaatına ilâveten tatbik mevkiine konacaktır.
Bir kaç haftaya kadar Türkiye'ye gelecek olan Amerikan mütehassıslar grupıl projeler için plânları ve şartnamelerin hazırlanmasında Milli Savunma Bakanlığındaki dairelerle işbirliği yapacak »e ilerde fiilen İnşaata başladığında lüzum ve ihtiyaca göre Amerikan vs Türk mühendis ve nezaretçlle-rile birlikle çalışacaklardır.
EHVEN FİYATLA
Acele Satılık OTOMOBİL |
948 Model Hllman 10 I beygir hususi oto acele sa- I t ılıktır. Müracaat: Kornon I U Tokaloglu sokak Zûm- I riit Garajına. I
SATILIK BİNA
557 metre kare Çarşıka-pı durağına elli metre mesafede üç yol ağzında Sinema, Otel, Yurd veya her katında 4 daire Apartman yapılabilir bir bina satılıktır. Fiyat ve görmek için 16-182 numaraya mü-* racaat.
Gayrî menkul satış ilânı
İstanbul beşinci icra, memurluğundan: 948/3942
Bir borç için mahcuz olup evvelce yapılan açık arttırmada talibine ihale edilmiş İse de verilen mehil içinde satış bedelini yafarmadığından İhalenin fesblle yedi gün müddetle yeniden arttırmaya çıkarılmasına karar verilen Eminönünün Yalı mahallesinin Kâtip Kasım sokağında eski 20. yeni 37, 37/1 kapı sayılı ve Ada 992, parsel 1 sayılı olup İçinde çamur ■ harçlı İ’ârglr bir bostan kulü-I besi, küçük bir ahır, bostan ı kuyusu, havuz tesisatı ve 4 in-| cir, üç erik ağacı olup cephesi salkım ağaçlan ile kaptı ve tamamı 125640) lira değerli ve 2542 metre kareden ibaret boşlanın 8/180 hissesi İstanbul beşinci icra dairesinde 3 Tem-, muz 950 pazartesi günü saat
Ari turnaya iştirak edecekler % 7,5 nisbcunde olmak üzere 85 lira 56 kuruş nakit veya bu değerdi' milli bir bankanın teminat mektubunu depozito o-larak tediyeye mecburdurlar.
İsteklilerin belli gün ve saatte İstanbul beşinci icra daire -rinde hanr bulunmaları ve fazla malumat almak istiyenje-rln 948.-3942 numara ile satış gününe kadar dairemize müracaatta serbest bulundukları İlân olunur, 110755)
Zayi — Pangaltı AnaraÜiiğ-yun İlkokulundan aldığını 53207 No. 1 pasomu zayi ettim, yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ayda Tanikyan
Zayi — Türk Ticaret Bankası A. Ş. Lâleli Ajansı nezdindeki 4041 sayılı vadeli mevduat cüzdanımı zayi ettim- Yenisini a-lacagımdan eskisinin hükmü yoktur. Halide özdeğan
YENİ YAYINA
Eccelderden ilâç
Meşhur bir ha şer at bilgininin enteresan ifşaatı
Nevyork 23 (Nafen) — Birleşik Amerikanın meşhur .lort başerat bilginlerinden biri bulunan Dr. Harray B. Weiss ayni zamanda 26 senetlenberi Nevyork Entomological Society' nin yayınladığı dergide baş yazarlık vazifesini de görmektedir. Kendisinin 20.000 İngiliz lirası kıymet biçilmiş olan m-iş-hur bir böcek ve yılan koletsi-yenu vardır.
Dr. Weiss şimdiye kadar böcekler hakkında 1500 den fazla makale yazmıştır. Doktoran bu kıymetli böcek koleksiyonu Nevyork şehri müzesi kendi binası dahiline naklettirerek emin bir yerde bulundurmak istemekledir.
Dr. Weiss böcekler hakkında «öyle demektedir:
«İnsanların böceklere yaptıkları eziyetlere nazaran böceklerin yaptıkları hiç mesabe-sindendlr.» Misal olarak şunları göstermekledir:
Bazı Amerikan çiftçileri sarılığı tedavi etmek üzere bit yutarlar.
Jamaika hlntlilerl hamam böceklerinin küllerini ilâç yerine içerler.
Hlndistanda bir kabile erkek çekirgeden merhem yapıp asabı bozuk kimselere bununla masaj yaparlar.
Yunanlılar ev sineklerinin bir kaç tanesini bal ile karıştırıp hap yaparlar ve karın ve mide ağrılarının tedavisinde kıülamrlard ı.
Dr. W(ıss ın bu misallerine ilave olarak la Demir perde arkasın«la Çekoslovakyada bazı köylülerin korku ve heyecanları gidermek İçin anları yulaf ve mısırla pişirip yediklerini yc-nl öğrenmiş olduğunu söylemiş tir «■■■■■■(■«■■■■■■■■I
Napoli sihirbazı
Tito’nun suikaste uğrıyacağmı haber veriyor
Roma tA-A.) — Afp>? Roma ve Milr.no gazeteleri, «Napoli sihirbazı» sıfatiyle îlal-yada ve ecnebi memlekeilerde tanınan Achlllo Angelo'nun fevkalâde hayret uyandıran kehânetlerindeki bahsetmektedirler.
Angelo, mareşal Titonun yakında bir sulkasda uğrayacağını ve etrafındakilerden kendisini koruması gerektiğini, der hal lâzım gelen ihtiyat te âhirlerini almadığı takdirde, maiyetinde bulunanlardan biri tarafından bir kaç güne kadar katledileceğini bildirmiştir.
Ingrid Bergman
Çocuğunun hastalığından Oscar mükâfatını almak için Parîse gidemedi
Paris 23 (AP )— İngrid Betg-mann dün, Fransız sinemacılarına Romn’dan çekmiş olduğu bir telgrafta, kendisine tevcih edilmiş olan Fransız Oscar mükâfatını şahsen almaya gelemediğini, çünkü çocuğunun hasta olduğunu söylemiştir.
Bergman'ın Jeanne d'Arc filmindeki rolünün, ecnebi artistler İçkide en muvaffak olmuş rol olduğu kabul edilmiş ve kendisine mükâfat tevcih edilmiştir.
Orson Welles’de. keza en iyi ecnebi erkek artist olarak, İn-gilterede çevirmiş olduğu üçüncü adam lilmlnden dolayı mükâfat kazanmıştır.
■ ■■MI
Deniz Gedikli Erbaş orta okulu Komutanlığından
1 — Türk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan »Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu» ve «Deniz Gd. Erbaş Sınıl Okuluna» öğrenci yazımına 1 Haziran 950 den 1 Eylül 950 gününe kadar devam edecektir.
2 — Birinci sınıfa ou yıl ilkokulu bitirenler İL sınıfa ortaokullarda ikinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa dâ ortaokulda in. cü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedikli erliğe de ortaokulu bitirerek diploma alanler kabul edilirler.
3 — Birinci sınıfa 13 - 16. .İkinci sınıfa 14 - 17 ve üçüncü sınıfa 15-18 yaşlan içinde olanlar kabul edilirler.
4 — Gedikli ar olacakların 16 yaşından küçük olmamaları şartur.
5 — isteklilerden Istaobuida bulunanlar Kasımpaşadakl
okul müdürlüğüne başka yerlerde bulunanların bulunduktan yerin askerlik şubesi naşkanlığına aşağıdaki yazılı vesikalarla müracaattan. (6316)
A - Dilekçe,
B — Nüfus cüzdanı - Fotoğraflı -
C — Bir seneyi geçmemiş aşı. kâğıdı,
D — Ailesinin ve kendisinin İyi ahLflk sahibi olduğuna dair İyi hfll kâğıdı,
E — Okul tastiknamesi veya diploma,
F — 12 adet vesikalık fotoğraf.
Şehir suyu tesisatı yaptırılacaktır
İller Bankasından
1 _ Aşağıda isimleri keşıfbedelleri ve geçici teminat mifc-darian gösterilen kasabaların İçme suyu inşaatı yaptırılacaktır:
Kasaba adı Keşif bedeli Geçici teminat
ita ıra 25S.231.O2 13.879.24
Kozan 2C4.674.91 6.483.75
Maçka 4&A45.88 3.453.44
Osmancık 45.000.00 3.375,00
Sonu 46.141.90 3.460.64
Sürmene 53.17638 3.908.83
Şavşat 35.724.97 2.679.37
Yeniköy 35.478.40 2.600.88
2 — Bu keşif tutarlarından font boru hususi aksam ve armatür bedelleri hariç olup bunlar E ar.kanın tstanbuldaki deposunda müteahhide testim edilecektir.
3 — Her kasaba için ayn teklif mektuba verilecektir.
4 — İhale 30 Haziran 1950 cuma günü saat 15 de toplanacak olan bankamız İhale komisyonunun inceleme sonucunun İdare meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 30 Haziran 1950 cuma günü saat 12 ye kadar bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır.
6 — Her bir İşin eksiltme evrakı 5.— lira bedel mukabilinde hankamızdnTi alınabilir. Projeler bankamızda görülebilir
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına İhale gününden cn az üç gün evvel yaptıktan İşleri gösterir belge-ierile müracaat ederek bn işi yapaLil-cek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi aunatarı icab eder.
« — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesttir. (8000)
Sahife 8
AKSAM
24 Haziran 1950
TAÇ fVlTtlt HAM»» « ilIANVUL
AKTA> ı.A.^. „^ 4S4 m.m»
Teklif isteme ilâm
Türk Kodeksi evsafında 1 - 25 kiloluk Fabrika Orijinal ambalajlarında Toz Siilfadiyazinden hâlen ellerinde mevcut bulunan firmalar fiat ve miktarlarım yazı ile kesin olarak belirtmek suretiyle tanzim edecekleri teklif mektuplarını en geç 3 temmuz 1-950 günü akşamına kadar İstanbul Levazım âmirliğl-ne göndermeleri (2680 - 8287)
T“^edZu”‘ Munir Sa,ra *e Ortakları
Çiçek pazar No. 4U — İstanbul.
NEVYORKa EN KISA YOLİ
S4S. İskandinavya Hava Yollarının •Uçan Yataklı Vagonlar- diye anılan DC-6 uçakları. Cuma sabahı saat 9 40 da sizi Yeşilköy'den alır ve Cumartesi sabahı saat 9 da Hev-i york'a bırakır!...
Hiçbir Hava Şirketi, sizi. İstanbul'dan Nevyork'a bu kadar 'çabuk götüremez... Buna bir de $AS uçaklarındaki konfor ve ananevi İskandinav misafirperverliği ilâve edilecek otursa, arlık İstanbul-Nevyork yolculuğunun tercihan S AS ile yapılmasındaki isabet kendiliğinden meydana çıkar.
S'CAA'D/jVA
A/Kl/MfS SVSffM
/SEMDİM VYA
hava vouak/
Açık Arttırma ile mevsimin en zengin satışı
Stil eşya arayanlara büyük fırsat. 25/Hazlran/lS>50 pazar günü saat 10 da. GÖZTEPE'de istasyon caddesi (Göztepe tramvay durağın soldaki asfalt yolunda) (Tren istasyonuna da yakıtıdır) 38 NO.lu villada bulunan ve Ereğli ştl. sabık tasfiye müdürü Bay M. AUDOİN'e ait tekmili İngiliz ve Fransız eşyalar saks Vlyena, Kapodi monli, Veniz ve Kanton biblolar ve vazolar, kıymetli bakara, kristal ta t tamlar. yağlı boya tablolar «Ve «aiıe. Açık arttırma İle satılacaktır.
P AŞAĞIDAKİ TAFSİLÂTINI OKtjYÜNUZ:
Louis XV stilinden gayet iyi halde 7 parçadan ibaret paline ve minyon salon takımı. Louis XV stili İngiliz mamulatı ve maon ağaçmdan mamul yine gayet iyi-halde, 9 parçadan ibaret Vlktoriyen zengin salon takımı. 9 parçadan İbaret Vlyena sistemi maon ağacı iki taraf vitrini! ve markoleri garni YEMEK ODA TAKIMI. Malla mamulatı İngiliz ustaları tarafından imal edilmiş ve bilhassa sayfiyeye çok uygun olan 1 parçadan ibaret komple yatak oda takımı. gayet zengin masif ceviz bir çift. Louis XV Berjer kolluk, ayrıca bir çok çift ve tek İngiliz mamulatı koltuklar. Pelesen ve Maon oyun ve orta masaları ve tabureler. Hind Pelesent ağacı gayet zengin bir paravan ile bir Bahu, Suriye mamulatı salon dolapları, orta masalar ve tabureler ağaç oyma, billur. Bohem ve Bronz masif avizeler, Bohem, Çbl ve ampir abajurlar, gayet zengin ve büyük İlle tüller kütüphane, etajer, yaldızlı ve Maon vitrinler Markelori masalar ve Bahıı, ampir konsol ve tarifi gayri kabil bir çok kıymetli eşyalar. Biblo kristal ve Porselen kısmı. Saks Drezden komple tabak lakımı ayrıca eski Rus Grruer tabak takımı pek nadir bulunan eski Viyana 3 parça yani 2 büyük vazo ve bir jardeniye, saks dantelli heykeller. Kapsimoni. saka, Viyana ve saire kıymetli hakiki Bakara, kristal Bol takımı ve kadeh lakımı, kristal mezelik çorbalık metal tabaklar, tepsiler ve tarifi gayri kabil bir çok kıymetli parçalar. Anatol Frajıs, Henrj Berean, Piere Be-noit ve Fransız ihtilâli ve hanedanın tarihleri Thlers tarafından ve saire kıymetli eşyalar. İmzalı eski yağlı boya tablolar. Gayet yeni halde hakiki Goblin bir piyano. Acem ve Anadolu halılar ve seccadeler. Tafsilât Eliye Be-har. Konak oteli karşısında Su terazi sokak No. 12.
Yedikule iplik fabrikası
Türk Anonim Şirketinden:
1950 yılı Mart ayıttın 23 üncü günü âdi surette toplanan ortaklar genel kurulunda 1949 yılı safi kârından tediyesi tasvip edilen temettü hisselerinin tevzii tarihinin tayini hususu yönetim kurulumuza bırakılmış olduğundan, şirketin hisse senetlerine > 39 numaralı kupon mukabilinde tediye edilecek temettiıün 23 Haziran 1950 tarihinden itibaren — Cumartesi günleri hariç olmak üzere — her gün saat 10 ile 12 arasında şirketin İstanbulda Yeni Postahane arkasında Hanımeli sokağında İstanbul hanındaki İdare merkezinde ödenmesi bu kere yönetim kurulumuzca karar altına alındığı ilgililere bilgi edinilmek üzere Mân olunur.
Elektrik Hava Hattı Montörü Aranıyor
Anadoluııun muhtelif yerlerinde çalışmak üzere 1 inci sınıf Elektrik hava hattı Montörüne ihtiyaç vardır. Taliplerin şimdiye kadar nerelerde ve kimlerin yanında çalıştıklarını gösteren vesikalar ve istedikleri ücreti bildirir bir yazı ile birlikte TAMİŞ ADALET HAN Galata adresine müracaatları;
■mi cIIuIUuIIÇgUÜcbmİ asazEs DOKTOR mh
1 .Denize nazır bahçeli 5 *r I odalı, konforlu daireler kl-1 ralıktır. Her gün Fencr-1 bahçe Dalyan sokak bak-I kal Hırlsloya müracaat | edebilirler. | EMİR NECİP ATAkA.M I 1 Kadın - Doğum Hastalıkları 1 1 ve ameliyatları mütebx’>sısı! S Beyoğlu. İstiklâl Cad 403 1 1 kat 2. Şark Pazım karşısı 1 g Muayene: 15.30 - 19 £ Tel; 43864 ■■■
Deniz Kolejine öğrenci alınacaktır
Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığından
ı — Deniz Kolejinin yaiınz birinci sınırına öğrenci alınacaktır.
2 — Kayıtlar 1 Haziran 950den 10 Ağustos 950 ye kadar devam edecektir.
3 — Alınacak öğrencilerin 14 yaşından küçük ve 17 yaşından gün atmamış olmaları lâzımdır.
4 — İsteklilerin Ortaokulu bitirme ve Devlet Sınavında muvaffak olmuş bulunmaları şarttır.
5 — Kayıt ve bakul İçin tstanbulda olanlar Heybelladada Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığına, taşrada bulunanlar İse askerlik şubelerine Direr dilekçe ile baş vurmakla beraber, dilekçelerinin bir eşini de Okul Komutanlığına göndereceklerdir,
6 — Fazla bilgi edinmek lsıjyenlerİD Heybelladada Deniz Harp Okulu ve Koleji komutanlığna başvurmaları. (.6613)
DİLEKÇELER:
A — Diploma veya okulu bitirdiğine dair belge,
B —Nüfus kâğıdı aslı veya Noterlikçe musaddâk örneği,
C — Bir yılı geçmemiş aşı kâğıdı,
D — 12 adet vesikalık fotoğraf,
E — İyi hal kâğıdı. Bağlanacaktır.
Seçme sınavları 15 - 20 Ağustos 950 arasında yapılacaktır.
PHILIPS Röntgen laboratuarlarında büyük titizlikle yapılmış olan PHILIPS “ORALI X„ diş röntgen cihazı, bu sahada yepyeni bîr buluştur. Bir toplu iğne başından daha küçük olan ince fokUs sayesinde, fevkâlade net radyografiler temin edilmektedir. Bu cihazla* rın üç muhtelit modeli mevcuddur.
FİATLAR:
Müteharrik modeli:.• 1700
Duvar modeli:.1600
Diş ünit üzerine monte edilen: - 1450 (CİHAZLAR
PHILIPS*
DİŞ RÖNTGEN Cİf
TL
T.L TL GARANTİLİDİR)
K A N 2 U K
ECZANESİ Beyoğlu istiklâl caddesi
Dün Törenle Açıldı.
Yüz yılı aşan büyük isim ve şöhret tekrar işe başladı.
Tıbbın on son keşiflerine ait bütün müstahzarlarla. Parfümeri, kauçuk ve Sıhhi bilcümle malzeme bütün çeşitleriyle emirlerinize amadedir.
Bu ilânın davetiye olarak kabulünü matbuatımızdan.
müşteri ve dostlarımızdan rica edenır. ^Eczac£aıCHlt>DİN KANŞrK
U-ı,
HEMA
Mide tıağmalı karaciğer taüıssıtas için hır erte buluması tuzumludrn. şekerölere »rarsırtır farta $ı$man Irktan mnleveffil rahatsırlıkian anler
SATILIK
İPLİK MAKİNELERİ
İşler bir halde mükemmel bir iplik Gazaj makinesiyle bir İplik büküm makinesi ve muhtelif ıno-törler ve bobin makineleri toptan veya ayrı ayrı ehven flatle satılıktır. Telefon: 2182-1 numaraya mü-rucaat.


Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden:
1 — Mevcut şartnamesi mucibince 44 takım hademe, 4 takım itfaiye elbisesi açık eksiltme ile yaptırılacaktır.
2 — Eksiltme 11 Temmuz 1950 salı günü saat 14,50 de Topkapı Sarayı müzesinde satiûalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedeli 2300 Ura olup İlk teminatı 1’2 lira 50 kuruştur.
4 — Şartname çalışma gün terinde sözü geçen müdüriyette görülebilir.
5 — Geçici teminat İstanbul yüksek okullar saymanlığı
veznesine yatırılarak alınacak makbuzla birlikte bu gibi işleri başarı İle bitirdiğine dair belgeleri komisyona getireceklerdir (0459’
Branda bezinden 6 adet Tente satın Alınacaktır
Bayındırlık Bakanlığı İstanbul S. A. K. Reisliğinden:
1 — Branda bezinden 6 adet tente 1754 lira muhammen bedel üzerinden açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Şartnamesi her gün dairede görülebilir.
3 — îstektllerln 131 lira 55 kuruşluk geçici teminat mak-
buzu veya banka teminat mektubu ve 1950 yılı Ticaret Odamı belgeleriyle 20.5.1950 pazartesi günü saat ıö da Karaköy Perçemli sakak Cemaat ham l.cl katta Satınalma Komisyon reisliğine gelmeleri. (7652)

Comments (0)