.. BUGÜN
8 İNCİ SAYFADA
Sene 32 — No, 11389 — Flati: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 25 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İşlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Son giinlerinhaberleri
ruz. A. F. P. ajansının şu telgrafım aynen tercüme e-diyoruz:
«Amerikan askerlerine göre, Atlantik Paktı devletlerinin silâhlı kuvvetleri 1953 ten evvel takviye edilmediği takdirde Batı Avrupa ciddî tehlikeye maruz kalacaktır. Vaşingtondakı askerî uzmanlar tahmin ediyorlar ki Sovyet Rusya derhal 175 tümeni seferber edecek ve iki ayda da 300 tümen teslih e-debilecek vaziyettedir. Aynı çevrelerin hesabına göre
Başbakanın grupta beyanatı
Batı cephesinin durumunu anlamak için Fransa, İsviçre gibi memleketler gazetelerine arasıca göz atmak. bu gazeteler muhabirlerinin muhtelif Atlantik ülkelerinden gönderdikleri müşahedeleri okumak kâfidir.
Elimize geçen bir «Figa-ro» gazetesine, Nevyorktan yazıldığına göre, son zamanlarda gerek Başkan Truma-nm, gerek Dışişleri Bakam M. Achesonun yer yer gezerek söyledikleri nutuklar Amerikan halkım tatmin et- Sovyet Rusya ve müttefikle----------- a ' fj har|j ZUpU1Unıia bin tank çıkarabilirler ve Sovyet Rusya, Amerikanın uzun mesafeli B - 36 tipi uçaklarına malik olmamakla beraber dünyanın en fazla uçağına maliktir. Aynı uzmanlara göre, dünyanın en kuvvetli denizaltı filosu Rusya-dadır ve zaman, bilhassa a-tom silâhında Rusya lehine çalışmaktadır. Amerikan uzmanları şu inandadırlar ki Sovyet Rusya 1953 senesi bir atom stoku yapmış olacak ve askerî kudretinin zirvesine erişmiş olacaktır. Bundan dolayıdır ki askerî şefler Amerikanın tâbiyevî müdafaa silâhları istihsalinin çoğaltılmasını tavsiye ediyorlar...»
Batı gazetelerinden hulasaten çizilen şu manzaranın ümit verici olup olmadığına siz hükmediniz.
Amerika devlet adamları ve askerleri tehlikeyi görüyorlar, takdir ediyorlar, anlatmaya çalışıyorlar. Memnun edici tek nokta üudur. Fakat Amerikan efkârı — propagandalar neticesi olacak — hâlâ tereddüt içindedir ve Batı Avrupa henüz ihtilâflar arasında çırpmıyor.
Umalım ki 1953 ten önce tehlikeyi sezmiyen kalmıya-caktır.
Necmeddin SADAK
mjyörmuş. Bilindiği gibi, A-J merika devlet adamları, halk efkârını Sovyet Rusyanın harb hazırlıklarına ve tecavüz emellerine inandırmak, bu suretle de Avrupaya yardım etmek lüzumu karşısında sürekli fedakârlığa katlandırmak için şon zamanlarda çok gayret harcıyorlar.
Bahsettiğimiz gazete muhabirine göre (müşahedeleri biç şüphesiz doğrudur) Başkan Trumnnın bir nutkunda «sulh» kelimesi op yedi kere geçiyormuş. Sovyet Rusya aleyhinde en şiddetli ilhamları kucaklıyan meşhur Saint - Louis demecinde de gene barış kelimesi tam yirmi dokuz defa tek-rarlanıyormuş Gazeteciler nelere dikkat ediyorlar!
Bundan başka Truman, Amerika askerî hazırlıklarının sırf müdafaa maksadiy-le yapıldığında çok ısrar ediyormuş. Bu nutuklar pek az heyecan uyandırıyor, M. Achcoonun nutuklar da as okuni'vornıuş, Hulâsa, hükümetten. diınya ahvaline çare bulmak için bir nevi sihirbazlık bakliyen, hayli i-yınıser ve son derece safdil •Amerikan halkı memnun değilmiş.
Fransız muhabirinin müşahedeleri, kısaca, böyle. Bir İsviçre gazetesinin muhabiri de gene Amerikadan bildiriyor ki Fransada baş gösteren tarafsızlık cereyanları ve Avrupamn. Rusya ite A-r.ıerika arasında üçüncü kuvvet olarak kalması, yani gürültüye karışmaması temayülleri Amerika efkârında menfi tesirler yaratıyor, yapılan silâh yardımlarının boşa gitmesi endişesini u-yandırıyor.
İngiliz İşçi Partisinin geçen hafta mühim bir beyanname neşrettiği malûmdur. Bıı beyannamede İngiliz iktidar partisi Avrupa Birliği fikrini İngiltere için kabule şayan görmüyor, İngiltere-nin ekonomik bakımdan Av-rupadan ziyade İmparatorluk camiasına bağlı olduğunu belirtiyordu.
Fransız gazeteleri bu beyannamenin Avrupa Birliğini sekteye uğrattığını ve İn-gilterenin kendi kendisini ^Avrupa kıtasından ihraç ettiğini yazıyorlar.
Fransanın teklifi ile Av-rupada kurulmasına çalışılan ana sanayi birliğine İn-gilterenin iştirak etmek istememesi karşısında bir İsviçre gazetesinde Amerikadan gelme şu haberi okuduk:
Amerika, bu durum karşısında, Avrupa politikasını değiştirebilir. İngilterenin, Avrupa ekonomik işbirliği gayretlerine karşı takındığı bu tavır. Amerikanın iktisadi ve askeri yardımlarım boşa çıkaracak mahiyette sayılıyor ve hayal kırıklığı doğuruyor.
Batı cephesinin, kendi gazetelerinden anlaşılan durumu budtır. Simdi bir de öbür cepheye. Doğuya bakalım. Orada ne olup bittiğini kendi ağızlarından öğrenmek mümkün değil. Nutuklar söylenmediği gibi, o diyardan kus uçup kervan geçmiyor. Fakat hiç durmadan bir şevler yapıldığı da muhakkaktır, Neler olduğunu gene Batıdan öğreıılyo-

Şekerde tenzilât yarın
yürürlüğe girecek
Undan istihlâk nergisi kaldırıldı, ekmek /illilerinde de 3 kurun indirme yapılıyor
Ankara 25 (Akşam) — D. P. Meclis Grupunun dünkü toıı-lantısı fasılasız olarak beş buçuk saat sürmüştür. Grup. Hükümetin hayatı ucuzlatmak için aldığı ve almakta bulunduğu tedbirler hakkında Başbakan Adnan Meneder'in uzun izahatını dinlemiştir.
İlk sözü D. P. Başkanı Adnan Menderes alarak. Hükümetin iş başına geçtiği şu bir ay gibi kısa müddet zarfında aldığı tedbirler sayesinde 40 milyon liralık bir tasarruf sağladığını, ikinci bir tasarruf listesi daha hazırlanacağını ve bununla bütçede bir kuruş bile tasarruf edilemiyor eğ ini iddia etmiş olan Halkçılara fiilen cevap vermiş olduğunu .söyliyerek alkışlanmıştır.
Ekmekte ve şekerde yapılan indirmeler
Adnan Menderes sözüne devam ederek dün Bakanlar Ku-
ruluhca verilen bir karar mucibince undan alınmakta olan istihlâk vergisinin kaldırıldığını belirtmiş ve bunun bütçeye 23 milyon liralık bir tesir yapacağını ve İstihlâk vergisinin kaldırılması. ekmekte 3 kuruş bir indirme yapmak mümkün olacağını ve bu İndirmenin bugünlerde İlân edileceğini ilâve etmiştir.
Müteakiben. şeker flütlerinde yapılacak tenzilâta temas eden Başbakan demiştir ki;
«— Kesme .şekerin kilosunda 20. toz şekerin kilosunda 30 kuruş bîr indirme yapılmış, buna ait kararname bugün Bakanlar Kurulunun tasdikinden çıkmıştır Cumhurbaşkanının tasdikine de sunulan kararname yarın Resmi Gazele ile ilân edilecek ve neşri tarihinden itibaren yürürlüğe girecek ve şeker bu tl-atlcr üzerinden satılmağa başlanacaktır,
Yamyamlık hâdisesi
« •
Öldürülen kızın
cesedi bulundu
tah-
Bu tenzilât da. bütçeye minen 25 milyon liraya mal olmaktadır. Geri kalan kısım fazla istihlâk suretiyle karşılanmış olacaktır.»
Benzin fiatinde herhangi bir indirme yapılacağına dair Başbakan bir açıklamada bulunmamıştır. Öğrendiğime göre bu husustaki tetkikler devam etmektedir.
( Arka sı aahife 2; sûtuıı 7 de)
Programda devletçilik daha vazıh bir şekil alıyor ve köylü ile daha sıkı temas Ve kalkındırılmasını sağlayacak esaslar konuyor
Ankara 24 — C. H. P. Divanı bu sabah da saat 10 da toplana! ak kurultaya arzedilecek tüzük ve program üzerindeki değişiklikler hakkında konuşmalarına devam etmiştir.
Bugünkü toplantıda bilhassa Halkevleri üzerinde durulmuş ve bunlara verilecek şekil etrafında müzakereler cereyan etmiştir.
Komitaya arzedilmek ûz?re C.H.P. prgorammda yapılan değişiklikler şöyle hülâsa edilebilir:
Programa devletçilik hakkında yeni esaslar konmakta ve
bu mevzu daha vazlh bir hale sokulmaktadır.
Mutedil bir devletçiliğin ele alındığı ve köylü ile daha ı ıfcı münasebetler kurarak köylünün kalkındırılmadı esaslarıma tesblt edildiği anlaşılmaktadır.
Partinin seçim âritesinife İlân ettiği beyannamedeki esaslar programa konmuş bulunmaktadır.
Kuvvetler aranndaki muvazeneyi temin maksodlle Âyin Meclisinin teşkili de programa alınmıştır.
Divan pazartesi günü sabah saat 10 da toplanarak çalışmalarına devam edecektir.
İngiliz filotillası geldi

Tarım Bakanı
Adana 24 IA.A.) — Tarım Bakanı Nihat Eğriboz, Çukurova pamuklarına arız olan yeşil kurtla mücadele için alınan tedbirleri mahallinde incelemek üzere bugün uçakla şehrimize gelmiştir.

Facianın şahidi küçük Bahri, diğer çocuk Fahri’nin pişirilerek yendiği yeri de gösterdi
İngiliz muhripleri İstanbul limanında
İzmit 24: — Yamyamlık hâdl-’ sesinin yegâne şahidi ve muhbiri Bahri Teke'nin iştirakiyle bugün Eskişehlre yakın lılr mahalde yapılan kâşiftf* Âbid La-
....................................
rafından öldürüldüğü söylenen kızııı gömülü olduğu yer bulunmuştur. Ceset meydana çıkarılarak tetkik edilmiştir. Kızın (Arkası sahife 2; sülün 7 de)



Tanınmış Amerikan seyyahlarından Attilio Gat-tinin hayatını tehlikeye koyarak Afrikanın insan ayağı basmamış bakir ormanlarında vc sarp kayalıklarında senelerce geçirdiği korkunç sergüzeştleri anlatan bir eserdir.
VAHŞÎ
AFRİKA
Bu ıssız ve vahşi bölgelerde yamyamlar, aslan lar, parslar, gergedanlar yabani boğalar, filler timsahlar, zehirli yılanlar,, maymunlar, velhasıl sıkla, hayale gelmiyen hayvanlar, ve vahşette bunlardan hiç aşağı kalmıyan yerli halk ve cücelerle cereyan eden korkunç mücadeleleri bütün tafsilâtı ile belirtiyor.
3. üncü muhrlb nlotHlâsı komutam Albay Durlacher'ln komutasında bulunan îngllte-renin Akdeniz filosuna mensup «Saintes», «Vigo*. «Armada» ve ' «Grawelin.es» muhrib-lerl dün sabah saat 9 da limanımıza gelerek Dolnıabahçe önünde demirlemişlerdir.
Bu İngiliz filotillası komutanı Albay Durlacher, dün saat 9.30 da İngiltere başkonsolosu Mappfer’i, müteakiben vali ve belediye başkanı Dr. Fohreddin Kerim Gökay’ı makamında ziyaret etmiştir.
Durlacher. vali ve belediye başkanın» İstanbul» 1922 senesinde bir defa daha geldiğini vc şehirde gördüğü büyük terakkiye İşaretle Türle milletinin başardığı İşleri görmekle zevk duyduğunu söylemiş ve dalın ilk dakikadan itibaren tstan-bulda karşılaştıkları dostluktan çok mütehassis olduğunu liâve etmiştir.
Albay Durlacker, müteakiben İstanbul komutanı Korgeneral Şükür Kanadlı ve İstanbul deniz komutanı tuğamiral Fuat Uzgftren'i makamında ziyaret etmiştir,
Vali, İstanbul ve deniz komutanları bu ziyaretleri iade etmişlerdir.
tnglllz filosu 29 Hazirana kadar hm anımızda kalacaktır.
Filo komutanı dün 1G.30 da Santes muhribinde bir basın
toplantısı yapmış ve {içmiştir ki: 4
«— Ziyaretimize karşı gösterilen yatan alâkaya çok teşekkür ederini, İstanbulda kalacağımız beş gün bize çok tatlı hâtıralar bırakacaktır.»
Bulgar notasına verdiğimiz cevap
ARADA BiR
ölüm pahalandı
Asri mezarlıkta gömülme fiııti arttırılacakmış. Hayatın ucuzlamasını beklerken, ölümün pahalandığını görmek. yine de hayra alamettir. İnsanlarda belki yaşama hevesini arttırır.
Boylere, artık lıiç kimsenin aklına:
— ölsem de kur t nisanı! -
fikri kolay kolay gelemiye-cektir. Ne mutlu!
Modasıdır, Arapça konuşalım:
— Lâ rahate fi-d-dünya’* nm mabadı de olduğu görülüyor.
öldürülen vatandaşımızın na’şile cip arabasının iadesini ve ailesine tazminat verilmesini istedik
Ankara 24 (A.A.) _ Türk-Bulgar hududunda 10/11 haziran gecesi vukubulaıı ve bir Tiirk vatandaşının ölümlyle neticelenen hudut hâdisesi münasebetiyle Bulgar hükümeti a-
hlren Sofya elçiliğimize bir nota vermiş ve bunda, silâhlı üç Türk vatandaşının rakip oldukları bir cip otomobiliyle mezkûr tarihte hasmane tahrtkât-(Arkası Sahile 2. sütun 6 da)
Afrika kabilelerinde çocuklar daha küçük yaşta zehirli ok ) almağa alıştırılıyor
Bu heyecanlı eseri yakında «AKŞAM » sahifelerinde zevk ve heyecanla okuyacaksınız.

J
Valinin başkanlığında hır toplantı olmuş, şehirde gürültü ile mücadele meselesi de konuşulmuş.
Şehirde gürültü, deyip geçmemeli. Dünyanın hiçbir yerinde İstanbulda olduğu kadar gürültü, hem de lüzumsuz bir gürültü yoktur. İştanbulun gürültüleri, medeni şehir gürültüsü değildir. N’evyork, Londra, Paris gibi dünyanın en kalabalık, en gürültülü olması gereken merkezlerinden İstanbul» gelen yabancılar hayret ve dehşet içinde kalıyorlar. Gürültüden kaçan Amerikalılar tanıyoruz ki Ankuıayı sırf
bundan dolayı tercih yorlar.
Sabahın eriten saatlerinde sokaklarda bağırmaya baş-lıyan gezici esnafın sesi her an bir boğa boğazlandığı, bir cinayet işlendiği, yahut deliler diyarında sokak ortasında en kaba, en canhıraş gırtlak yarışma girildiği zarınım uyandırır. Gezici esnaf habire bağırır. Ne hakları var? Şoförler lüzumlu lüzumsuz boyuna glakson çalar, çalmaktan zevk duyarlar. eıı sertini seçip afi keserler. Halk, kuvvetli ve mütemadi gtaksoıı sesine o (Arkası salıife 2; sulun 5 u.)
Bfthlfc 3
A K n M
25 Haziran 1550
Tütün kongreri dün sona erdi
Hükümet, tütüncülerin dileklerini destekliyeceğini ve gereken yardımı vadetti
Sab ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Ankara 24 — Bugün saat 11 de Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında, tütüncüler kongresinin son umumi toplantısı yapılmıştır Toplantıda Başbakan Adnan Menderes. Dışıjeri Bakanı Fuat Köpıulü. Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtii Veli-beşe, Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Össan da hazır bulunmaktaydılar.
Oturum açıldığı zaman süz alan Ticaret ve Ekonomi Bakrını Zûhtü Velibeşe. hazırlanmış olan raporu incelediklerini söylemiş ve yalcında yürürlüğe girecek olan yeni ithalât ve ihracat rejiminin tesbltindc de bu rapordan çok İstifadeler te-miD edildiğini belirtmiştir.
Bundan sonra, laporda bildirilmiş olan, Türk tütününün İhraç ve dahilen satışı hakkında müzakereler yapılmış, bu mevzuda söz alan delegeler dileklerini ve temennilerini bildirmişler. Başbakan, Dışişleri Bakanı, Teke) Bakanı da bu hususta lâzım gelen açıklamalarda bulunmuşlardır. Netice o-
Anıl - Kabir ve Meclis binası istimlâkleri
D. P., Gensorunun hükümetçe yapılan tahkikatın sonu alınıncaya kadar açılmamasına karar verdi
Ankara 24 — Demokrat Parti Meclis grupunun bugünkü toplantısında Seyhan Milletvekili Sınan Tekelıoğlunun Anıt - Katur ve Meclis İnşaatı arsalarının istimlâki mevzuunda gensoru açılması için Büyük Millet Meclisine yaptığı teklif görüşüldü.
İlk rea -Hp Muammer Alakan t dedi ki:
•— Ortada eğer yolsuzluklar varsa, mesulleri aranıyorsa veya münakaşa edilecek bir durum varsa. Mecliste umumi bir konuşma açılsın, her milletvekili vicdanının sesine uyarak konuşsun. Halk Partililer de kendi görüşlerini bildirsinler. İcabeti erse müdafaalarını yapsınlar. Eğer Mecliste bu mevzu üzerinde umumi konuşma açılmaz, her şüpheli nokta aydmlatü-mazra. halk efkân inkisara uğrar..
Başbakan Adnan Menderes gensoru açılmasının hükümete tecvijı edilmiş bir vaziyet olduğunu. gensorunun hükümetleri isticvap etmek için kurulmuş bir müessese olduğunu, halbuki hükümetinin bu mevzuda alâka ve merahyetinin buhmmadığnıı, ancak tahkikat yapmak, meseleyi aydınlatmak vazifesiyle mü kellef bulunduğunu bildirdi.
Bundan sonra söz alan Cihat Baban, gensoru açılması aleyhinde bulundu. Meselenin anket parlamenter He haflcdilmes! tezini mûdaaa etti.
Muammer Alakant bu teklife İtiraz ederek her milletvekilinin konuşması lâzım geldiğini söyledi:
•— Şüpheli bfr vaziyet görülürse bir komisyon kurulur .mesuller hakkında takibat açılır. Anket parlâmenter ile ise bu yol kapanır» tirdi.
Neticede Baymdırhk Bakanlığınca yapılmakta olan tahkikatın sonuna kadar bu konu üzerinde gensoru açılmamasına karar verildi.
Diğer mevzular
MûtaaJtıben iki mevzu üzerinde müzakare açıldı. Bunlardan biri hakkında şöyle bir karara varıldı: Seçim yolsuzluklarına dair şikâyetler müruru zam çına tâbi olmıyacaktır.
Son olarak görüşülen diğer meselede. Kâzım Taşken din. milletvekillerinin sual takrirleri hakkında grupa verdiği takrirle alâkalı idi. Bu takrirde, sual takrirlerinin evvelâ ilgili komisyonlarca incelenerek ve ilgili Bakanların mütalâası alındıktan sonra heyeti umumlyeye sevk; isleniyordu. Bu teklif uzan tartışmalara yol açmış, neticede bu usulün Anayasaya, Meelte tüzüğüne ve milletvekil-
larak. Türk tütününün dış piyasalardaki eski mevkiinin iadesi için, delegeler tarafından Heri sürülen tekliflerde hükümetin de aynı fikirde olduğu, bu mevzuda gerek Tekel ve gerekse Dışişleri Bakanlığı tara-fmdn lâzım gelen yardımın yapılacağı, İç ve dış piyasalarda Türk tütününün lâyık olduğu değeri muhafaza etmîsi için, her türlü vasıtadan istifade edileceği belirtilmiş, tütüncüler birliği, kooperatiflerin gelişmesi meseleleri müzakere edilerek,, aydınlatıcı malûmat serdedUmiştir. Bu 3rada ağustos ayının başında ikinci büyük kongrenin yapılması da karar altına aJınmuptr.
Toplantının sonunda Başbakan Adnan Menderes: Tütiin tüccarının hükümetle beraber çalışmasından ve bu mevzuda hükümetin mesuliyetine iştirak etmelerinden dolayı memnuniyetini beyanla, delegelere teşekkür etmiş, muvaffakıyle-ler dilemiştir.
hala temas ederek diyor ki:
■Millet Meclisi âaaları, bir isim ve meblâğ okunurken: «Haram olsun Divanı âli kurulsun» diye kükremişlerdir. Ay nca Halk Partisi Grupunun olduğu tarafa, alaycı ve esef edici nazarlarla bakmışlardır. Halk Partisinin şimdi Mecliste kalabilen grupunda. böyle eski arkadaşlarını müdafaa edecek kuvvet ve kudret mevcut değildir. Herkes kendi derdinin tasarına düşmüştür.
Mecliste gensoru açılacaksa, şüphe yok ki vaziyet o zaman, daha etraflı ve sahih şekilde anlaşılacaktır. Biz, sabık iktidarda kilerin temize çıkmasını memleket namına temenni ederiz. Şimdilik bu tahkik safhasının neticesine intizaren şunu söyliycbilirlz:
İşte hakikat diye gûya IsLlh-zalı dil kullananlara İşte hakikatlerin ucu ve başlangıcı.»
*
Siyasetle ticaretin bağdaşmazlığı
Selim Ragıp K™fÇ SON POS-TA'da yazdığı başmakalede A-nıi-Kabir ve Meclis binası için yapılan istimlâkler meselesinden bahisle diyor ki:
«Âmme hizmeti kabul etmiş olan insanlar, umumi vc hususi bayatlarında son derece temkinli hareket etmek mecburiyetindedirler. İki rahmetten biri:
Ya cemiyet emrinde bir hizmet kabul edince, onun, bütün icaplarına riayet göstermeli; ya-
Grev
A biti in Davcr, CÜMHURİ-YETlc grev hakkına dair yardığı başmakalede diyor ki:
•Memleketimizde grev hakkı tanınırken vatanperverliği malûm bulunan Türk işçisinin Tanırına olarak komünist tahriklerde ve gizli siyasî maksatlarla yaptırılacak grevlerin, içtimai, iktisadi ve siyasi hayatımıza ağır darbeler İndirilmesini önleyecek kanunî tedbirleri almak yolunda azami itinayı göstermek - lâzımdır. Aksi takdirde grev, bir haksızlığı te mir edici ve yapıcı değil, yıkıcı olur. İleri demokrasi devletlerindeki terakki ve refah seviyesine ulaşmak için çok çalışması lâzım gelen yurdumuz, grevden fayda yerine zarar görür.
Hülâsa yeni İktidarın, kendi programına koyduğu grev hakkını kanunlaştırırken grevin bütün mahzurlarını önlemek. İşçiye ve memlekete zarar vermemek hususlarını birinci plânda gözönünde bulundurması ve bu mühim dâvayı her cephesinden iyice tetkik etmesi lâzımdır. Yeni iktidarın böyte yapacağına da şüphe etmiyoruz.»

Arsa istimlâki meselesi
YENİ SABAH başmakalesinde Anıt kabir ve Meclis binaları inşaatı için yapılmış olan istimlâklere dair Bayındırlık Bakanının Mecliste verdiği iza-
G.Sarayl-Racingl
Dün yapılan ilk yüzme yarışlarını Moda Spor klübü kazandı
Gökten düştü diye bir tâbir vardır. İşte Lübnan ve Beyrut şampiyonu Racing Club hafta İçinde uçakla çıkageldi. Fenerbahçeliler futbol mevsiminin geçtiğini ileri sürerek müteaddit defalar gelmemelerini bildirmelerine rağmen Lüb-n a n 111 a r her türlü masrafları kendileri göreceğini ileri sürerek İstanbula gelmişlerdir. işte böyle bir emri vâki ile karşı karşıya kalan Fenerbahçeliler çaresiz olarak organizasyonu tertip etmişler ve ilk maç dün Fenerbahçe stadında Racing Club ile Galatasaray a-rasmda ve iki üç bin seyirci önün yapılmıştır İki rakip Çekip Ak dumanın hakemliğinde maçı şu kadrolarla oynadılar:
R. C.: Dana — Hani, Hakim
— Korian, Tavil, Şoveiti (Ka-mel) — Mehran. Altiûyan, Sabuk, Abunader, VaUslas (Salett)
G. S.: Turgay — Naci, Fâzıl
— Doğan, Muzaffer, Ruhi — Halûk, Coşkun, Reha, Rober, Bii lent.
Oyuna Gala tasara ylılar başladılar İlk dakikarian itibaren oyuna hâkini olan San-Kırmı-zıhlar ilk gollerini 7 nci dakikada Hikmetin sağdan yaptığı ortadan Rehanm yakın mesafeden çektiği sıkı bir şütie yaptılar. 12 net dakikada Reha sürüp çektiği sütle ikinci golü, 17 nci dakikada 30 metreden bir frikik a t işiyle Naci üçüncü golü yaptı. Üç golden sonra Galatasaray lüsr durakladılar. Nitekim 32 nci dakikada Galatasa-rayîar isteksiz oyunlarının cezasını, Lübnanlı santforun a-yafiyle yaptığı golle çektiler. İlk devre de böylece Galatasaray™ 3-1 galibiyetiyle bitti.
İkinci devreye Lübnanlılar sol hafi arı ile sol açıklarını değiştirerek boşladılar. 2 nci dakikada Rehadan yerinde bir pas alan solaçık Bülent dördüncü golü de kuvvetli bir şûtle Galatasaray takımına , kazandırmakta güçlük çekmedi.
25 İnci dakikada solaçık Bülent sakatlanarak çıktı, yerine genç takım oyuncularından küçük Bülent girdi.
30 uncu dakikada Rnh! san-trhafa, Rober sol hata. Doğan sağ beke, Naci sağ hafa, Muzaffer soliçe geçtiler. GalatasaraylIlar mütemadi şekilde hâkim oynamalarına rağmen çektikleri şütierl Lübnanlı kaleci güzel müdahalelerle bertaraf ediyordu. Havanın çok sıcak o-luşn oyunun yavaşlamasına sebep oluyordu.
Oyun da mevsimin hayli 1-leriememtş olmasından dolayı tatsız bir seklide Galalaaa-
liği hakkına mugayir olduğu belirtilmiş ve reddedilmiştir.
Anıt kabir arsaları hakkında , Korgeneral Şahap Gürler’in bir tavzihi
Korgeneral Şahap Gürlerden dûn şu mektubu aldık:
•Ankarada Anıt kabrin inşası için yapılan istmlâkler hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Bayındırlık Bakanı sayın Fahri Belen tarafından verdin malûmatı uünkü gazetelerde okudum. Bu arada 564 lira tapa kıymetli gayri menkul için 21,774 liranın bana ö-dendıŞi Cumhuriyet, Teni Sabah ve Son Telgraf gazetelerinde yazıtıdır. Hürriyet gazetesinde de bu paranın Şahap Gürler adında bir zata verildiği yazılın ıştır.
Büyük MiUet Meclisi kürsüsünde okunan ismin nc olduğunu bilmiyorum. Benim adımın gazetelere ya bir isim benzerliği. yahut başka bir yanlışlık yüzünden geçmiş olduğu anlaşılıyor. Benim ne böyle bir arsam, ne de böyle bir satış mu a melesinden haberim vardır. Tabıatüe bana böyle bir para da ödenmemiştir. Keyfiyetin muhterem gazetenizle bu mektubumun derci suretlle tavzih edilmesini rica ederim. Üniversite kampları-
Ankara 25 (Akşam) — Millî Savunma Bakanlığı üniversitede her sene yapılmakta olan askerlik kamplarının kaldırılmasına karar vermiştir. Karar bu sene içinde tatbik edümik üzere alâkadarlara -bildirilmiş tir.
Dun Milli Savunma Bakanlığından verilen bir malûmata göre yedek subaylık kanunu tasaren üzerinde çalışmalara devam edilmektedir. Çalışmaların kısa bfr zamanda sona ereceği ve tasarının Bakanlar Kurutuna sevkedikceğl haber verilmektedir.
Ticaret Ofisinin Lağvı yürürlüğe girdi
Ankara 25 (Akşam) — Harb yıllarının fevkalâde şartlan için kurulmuş olan Ticaret Ofisinin lağvına karar verilmiş ve kararname dünden İtibaren yürürlüğe girmiştir. Ofis kadrosundaki memurların çoğu ek vazife ve iicret aİm akta olduk-lanndan âali vazifelerine iade edileceklerdir. Diğer memurlar da Ofisin ihdasından evvel bulunduktan Bakanlıklara döneceklerdir. Bu itibarla Ofisin iifivı ile hiç bir memur makdur d Ur tunda kaimi varakta»
Brezilya 4 —■ Meksika 0
Rio de Janeiro 24 (AA.) — Dünya futbol kupası karşılaşmaları bugün dünyada futbola en meraklı memleket olan Brezilyanın başşehrinde yeni tamamlanan muazzam belediye stadyumunda Brezilya ve Meksika takımları arasında başlamıştır.
Şeref tribününde yer alanların mcyanında Başkan Dutra İle Jules Rlmet bulunmakta t-dl. Oyun başlamadan evvel beş bin güvercin uçurulmuş ve 21 pâre top atılmıştır.
Oyunun İlk dakikalarından itibaren hâkimiyeti ele alan Brezilyalılar İlk devrede takip kaleye bir gol atmağa muvaffak olmuşlardır. MeksikalIların müdafaa hattının kaya gibi dayanmasına rağmen maç 4-0 Brezilya takuıuıuu lehinde bilmiştir.
hut da böyle bir sevdadan vaz geçmeli.
Dünyanın hiç bir tarafında bu gibi karpuzlardan ikisinin bir arada bir koltuğa sığdırılablldl-ğl hiçbir yerde görülebllmlş değildir. Çünkü siyasetle ticaret, birbiriyle bağdaşamıyan iki ayrı mevzudur.»

Halk Partisinin meseleleri
Profesör Sadi İrmak SON TELGRAF'ta yazdığı başmakalede yakında toplanacak olan C.II.P. kurultayını mevzuuba-his ederek diyor kİ:
«Bizim kanaatimizce, partinin yaşama ve yeniden kuvvetlenme şansı vardır. Bir kere eleman bakımından geniş bir kadroya sahiptir. Memleketin ihtiyaçlarına uyan yalnız daha iyi İfadelendirilmesl ve daha iyi anlaşılması gereken bir programı vardır. Hükümet ve parti tecrübesi emsalsiz derecede zengin bir lideri vardır. Bu unsurlar bir arada ve ahenkli bir tarzda çalışırlarsa her müşkül yenilebilir.
Kurultay, maziden ziyade İstikballe meşgul olmalıdır. Kusurlar meydandadır. Şifa çareleri de malûmdur. Memleket ve hattâ dünya efkân Halk Partisinin kurultayını haklı bir alâka ve tecessüsle takip edecektir. Halk Partililer bu ağır, fakat şerefli İmtihana hazırlanın alıdır.»
İmzasız ve müstear isimli ihbarlar dikkate alınmıyacak
Ankara 24 (AA) — Sağlık VC Sosyal Yardım Bakanlığından:
Bakanlığımıza, imzasız veya müstear nam İle, memurlarımız hakkında suç isnat eden bir çok ihbarlar yapılmaktadır.
Umumi hükümlere uygun bir şekilde tetkike tabi tutulan bu ihbarlardan mühim bir kısmının iftiradan ibaret olduğu tahakkuk etmekte ve ihbarı yapanın hüviyetini tesbit çok kerre mümkiin olmadığı için ahlâk ölçülerine uymadığı kadar kanunen de memnu bulunan bu hareketin failleri takipsiz kalmaktadır.
Bundan başka, bir esasa İstinat etmiyen bu gibi ihbarlar yüzünden devlet daireleri lüzumsuz yere meşgul edilmekte ve bu yüzden devlet hazînesi mühim denecek zarara maruz kalmaktadır.
Bu sebeple Bakanlığımız, İmzasız veya müstear nam ile yapılan ihbarlardan müııdere-catı itibariyle hiç bir delile dayanmayanları muameleye tâbi tutmayacaktır.
Memur ve vatandaş haklarının korunması bakımından alınmasına zaruret gördüğümüz bu tedbirin iftira ve İsnatları da önîiyecegine şiiphe etmemekteyiz.
Bu hususta azami titizlik ve hassasiyetle hareket etmeleri, vatandaşlardan aynca rica olunur.
rayın mütemadi gol kaçırmala-riylc 4-1 lehlerine bitti.
U. S.
Mevsimin ilk yüzme yarışı dün yapıldı İstanbul ou sporları ajanlığı tarafından teritiplenen mevsimin ilk yüzme yarışı dün akşam Lido yüzme havuzunda yapılmıştır, Seçkin bir kalabalığın alâka ile Laklp ettiği yarışlar oldukça heyecanlı geçmiş ise de mevsim başında olduğundan dereceler çok düşük olmuştur.
Alınan teknik neticeler şunlardır:
100 metre serbest:
1 — Nejat (Modaspor) 1.08 2 — Lâzime (Modaspor), 3 — Kâmil (Modaspor)
100 metre kurbağalama:
1 — Aydın (Modaspor) 1 40 1 2 — İnal (Modaspor), 3 — Metin (Vefa)
100 metre sırtüstü:
1 — Hüseyin (Modaspor) 1.31 2 — Fuat (Modaspor) Müsabaka harici ferdi olarak yarışa giren Nevzat 1,29 hık bir derece yapmıştır.
400 metre serbest:
1 — Haldun (Modaspor! 5 56 2 — Haldun (Yüzme İhtisas) 3 — Hüseyin «Modaspor)
3 X 100 bayrak yarışı:
Birinci Modaspor takımı | (Fuat, nal. Kâmil) 4.44
Bugünkü maç
Bugün Lübnan ve Beyrut şampiyonu Racing Club İkinci maçını Fenerbahçe stadında saat 18 de Fenerbahçe İle yapacaktır.
Bu mühim karşılaşmadan evvel Fenerbahçe ve Vefa genç takımları hususi bir karşılaşma yapacaklardır.
ARADA BİR
İstanbul gürültü şehri
(Baş tarafı 1 inci sabifede) kadar alışmıştır ki hiç aldırış etmeden caddelerde gezer. Başımızı arkaya çevirip otomobil geliyor mu diye bakmaya lüzum görmüyoruz. Nasıl olsa müthiş bir ses bize haber verecek. Dünyanın neresinde böyle glakson çalınır? insaf.
Vapurlar, vakit demez, sayfiye demez boyuna öterler. Şehir içinden geçen banliyö trenlerinde lokomo-tifçiler, ince düdüğü bir musiki makamı tutturup hiç durmadan dakikalarca öttürürler. Evlerde uyuyanlar olup olmadığını düşünmezler. İnsaf!
Böylece İstanbul sersem-letici, lüzumsuz, iptidai gürültüler içinde sabahtan akşama. gece yanlarına kadar bunalır. Bir acıyanı, çare bulanı yoktur.
Bunları menetmek mümkündür, kolaydır vc zarurîdir. Hiç olmazsa bazı şekiller bulunur, gürültü azalır, gece erken biter, sabah çok geç: başlar. Fakat devamlı çalışarak bunu iş edinmek ister.
Saym valimiz büyük
Diinya güreş şampiyonluğu revan? maçları
Önümüzdeki aralık ayının ikisi ve üçünde spor sarayında yapılacak
Amsterdamda yapılan milletlerarası güreş federasyonu toplantılarından dönen, milletlerarası güreş federasyonu ikine) başkanı ve güreş federasyonumuz başkanı Vehbi Emre, alınan kararlar hakkında şu izahatı vermiştir:
«Milletlerarası güreş federasyonu Amsterdamda yaptığı toplantılarda milletlerarası güreş nizamnamesinin kati şeklîni tesbit etil. Yeni nizamnamede Stockholmde yapılan müsabakalarda tatbik edilen usullere nazaran bazı ufak değişiklikler vardır. Bu toplantılarda her sent bir başka memlekette yapılmak üzere «Dünya şampiyonluğu revanşı» hamiyle bir müsabaka yapılması üzerinde mutabık kalınmış ve bu müsabakanın hasılatının milletlerarası federasyona bırakılması kararlaştırılmıştır. Bu müsabakalarda iki senenin Greko-Romen ve serbest güreş şampiyonları her İki stilde birer maç yapacaklardır.
Milletlerarası federasyon «.Dün ya şampiyonluğu revanşı» müsabakalarının İlk organizasyonunu. fikri ortaya almış olması dolayısiyle Türkiyeye bırakmış-
tır. Bu suretle önümüzdeki aralık ayının 2 ve 3 üncü günleri İlk dünya şampiyonluğu revan-şı karşılaşmaları Spor ve Sergi sarayında yapılacaktır
Bu müsabakalar 1949 serbest güreş şampiyonları İle i 950 Stokholm şampiyonları arasında yapılacağın» göre bizden serbestte a. Yücel Nasun Akar, servet Meriç, C. Atik. Y, Doğu. Âdil Can demir Greko-Rpmende ise dünya şampiyonumuz Muharrem Candaş olmak üzere 7 güreşçimiz İştirak edeceklerdir. Dışarıdan gelecek olanlar da 5 1 İsveçli, diğerleri Mısırlı, Macar, hanlı ve FinlandiyalI pl-mak üzere 9 güreşçidir.
Diğer taraftan Alpıan federasyonunun milletlerarası teşkilâta kabul edilmesi münasebetiyle evvelden kararlaştırılmış ve bu defa kati şeklîni almış çılan Türkiye- Almanya GrekoRomen ve Serbest milli karşılaşmaları 7 ve 8 ekimde İstan-bulda yapılacaktır.
Bu müsabakalar Türk - Alman milli takımları arasında İlk temas olacağı gibi Almanların da harb sonrası dış memleketlerle yapacaktan ilk teması teşkil edecektir.

Bulgar notası
Yamyamlık hâdisesi
(Baş tarafı 1 inci sahifette) bir bacağı ve ciğerleri yoktur. Belden yukarısı bir iskelet halindedir. Doktor raporuna göra, vaka 25 gün eve) cereyan etmiştir. öldürülen kız 23 yaşlarında tahmin edilmektedir.
Bunuıila befaber’ göçebelerin çadır kurdukları' yarlerle .ateş yaktıkları yerler Qe görülmüştür, Küçük Bahri evvelce âteş "yakıldığı aniajılan hir yeri işaret ederek:
— İşti FaHrlyl burada pişirerek yediler,1 demletir.
Şahitler; «Biz bu' adanılan göçebe halinde buralarda gördük» demelerine, rağmen suçlular inkârlarına »statla devam e-diyarlardt. şimdi onlar da İtirafa başlamışlardır. Fakat Fahriyi öldürüp yediklerinin tamamen yalap olduğunu İddia et-inişlerdir. ‘ '
Küçük Bahri, göçebelerin her yıl âyin yaparak insan ciğeri yediklerini de tekrar tekrar söylemiştir.
Bu göçebeler Kara-uya gelmezden evvel Şile, Agva ve İstanbul civarında bir müddet kalmışlar, en son olarak Kandı-raya gelmişlerdir. Bugün Eski-şehirde çıkan ceset ve Karasuda dinlenen şahitler hakkında kabilenin reisi Abide bu durum karşısında ne diyeceği sorulmuş. soğukkanlı olarak «Havai-iah beyim, klzib klzib. demiş w başka bir şey söylememiştir.
Tahkikata ve araştırmalara ehemmiyetle devam edilmektedir. Bugünkü durumla, faciayı örten esrar perdesinin sıyınr-maîc üzere olduğu anlaşılmaktadır.
(Baştarafı 1 inci sahıfede) ta bulunmak üzere Bulgar topraklarına girdiği ve bıı otomobilin verilen İşarete rağmen durmaması üzerine Bulgar hudut müfrezesince açılan ateş neticesinde bir vatandaşımızın öldüğü İleri sürülmüş ve Bulga-ristanm hükümranlık haklarına tecavüz diye tavsif olunan bu hâdise dolayısiyle hükümetimizin protesto edildiği ilâverolun-muştu.
Dışişleri Bakanlığımız bu hâdise hakkında Bulgar hükümetine bir nota 11e cevap vermiştir. Bu cevâpta, hâdise etrafında yapılan tahkikatın 10/11 haziran gece yarısına doğru bir cip arabamızın yolunu şaşırması neticesinde Bulgar toprağına girdiği, ancak bir yanlışlık yüzünden hadis olan bu halin mu-tad komşuluk kaideleri çerçevesi içinde iki taraf, hudut makamları arasında ha) ve intacı mümkiin İken buna mezkûr notada Türkiye cihetinden vâki hasmane tahrikler mahiyeti I-zafesine teşebbüs edilmesinin, hayreti mucip olduğu, zira hükümetimizin Türk - Bulgar münasebetlerini daha fazla bozmak gibi bir tahrik maksadı bulunmuş olsa, bu gibi vasıtalara başvurmasına hiç lüzum ve mahal olmıyacağı, çünkü Bulgar hükümetince Türkiyeye karşı her sahada tevessül olunan sistemli şekildeki gayri dostane ve hasmane tedbirlerin bu hususta geniş fırsat ve imkânlara esasen zemini açık bırakmakla bulunduğu kaydedildikten sonra. Bulgar hudut memurlarının komşuluk münasebetlerine sığmıyan düşmanca bir hareketle bir Türk vatandaşım öldürmeleri hâdisesinin vahametine işaret olunmuş ve yersiz görülen Bulgar protestosu şiddetle reddedilerek Bulgar hudut makamlarının elinde bulunan cip otomobilinin ve vatandaşımızın nâşının bir an evvel makamlarımıza teslimi ve müteveffanın ailesine tazminat verilmesi talep oluimuştur.
Karagiicleri futbol maçları
Ankara 24 (A.A.) — Kara
güçleri futbol karşılaşmalarına buğün 19 mayıs stadyomn dış sahasında devam edilmiştir.
İzmir Karagücû. Erzurum Karagücûne 4-3 galip gelmiş. İstanbul ve Ankara Karagüçleri 1-1 beraber kalmışlardır.
bir sinir doktorudur. İstanbul halkının sinirlerine acır elbet... Memlekete de acır sanırız, çünkü yâr ve ağyara karşı bu kadaı gürültü çok ayıp oluyor. Hangi memlekette, her canı is-tiyenin bütiin bir şehir halkım bu derece rahatsız etmeye hakkı vardır?
Halkçı
Başbakanın beyanatı
(Baş tarafı 1 inci sahrfede)
Kanunlarda yapılan tâdiller
Af kanunu başta olmak üzere, yeni Matbuat kanunu. Memurin Muhakemnt kanunu, ft. Belediye vı Muhtar seçimleri Kânunu te sarıları son şeklini almıştır Şu bir kaç gün İçinde Medlse sunulacak ve yaz tacilinden evvei Meclisten çıkacaktır.
Hesap sornıa meseleni
Adnan Menderes, bütün Bakanlıklarda kırtasiyecilikte mücadele için fahşmalar yapıldığını vc bütün vatandaş işlerinin hiçbir zaman sürüncemede bv ı raknmıyacağuu söyUycrek Halk Partisinin dalma «Hesap »-rulsun» elemesine temas slmlş re CJ1.P. nln kanun teklif etmek mevkiinde bulunduğuna, bo İtibarla hesap larulmut hakkında bir tonun teklinnt Meclisi: getirdikleri takdir d* buna memnuniyetle kabul *4« •■eklertni söylemiştir.
25 Haziran 1950
A K 8 A M
Bahlfe 3
^KŞAMafetAKŞAMg]
İstanbul la Atina arasında uçarken
Belediye, yemek fiatlerinin indirilmesinde İsrar ediyor
Belediye, lokanta tarifelerinin indirilmesi üzerinde ısrarla durmaktadır. Dün, şehrimizdeki bütün lokantaların tarifeleri getirtilerek tetkik edilmiştir. Neticede tarifelerin bir ay evveline nazaran hiç değişmediği anlaşılmıştır. Bu vaziyet karşısında Lokantacılar cemiyeti mensupları davet edilerek görüşülmüştür.
Belediye, yiyecek maddelerinin ucuzlamağa başlaması ü-zerine bugünkü rayice göre yemek maliyetlerini hesaplamağa karar vermişitr. Bu suretle tarifeler yeniden tesbit ve talik edilecektir. Bu İşe hemen başlanacaktır.
Verem ile mücadele
Hemşireler de verem tekâmül kursuna alınacak
Sultanahmet verem dispanserinde açılan Yakın Şark verem tekâmül kursunda hemşirelerin de kurs görmelerine karar verilmiştir.
Bu suretle 9 temmuzda baş-lıyacak birinci devre hemşire kursuna evvelâ şehrimiz hastanelerinin verem, röntgen ve dahiliye servislerinde çalışan hemşireler kursa alınacaktır. Bu kurslar da 15 er gün devam edecektir.
Diğer taraftan Kah i reye gitmiş olan Birleşmiş Milletler sağlık teşkilâtı mümessili doktor Berther 3 temmuzda şehrimize gelecek ve mütaakıp devrede kursa kimlerin alınacağı kararlaştırılacaktır.
Beyaz peynirler
En iyi cinsinin 180 kuruştan yukarı satılmaması tebliğ edildi
Belediye İktisat Müdürlüğü murakıpları kontratlarını gittikçe arttırıyor. Bazı yiyecek maddelerinin perakende flat-lerlnde hissedilir ucuzlamalar başlamıştır. Bilhassa beyaz peynirlerde bu görülmektedir.
Belediyenin yaptığı hesaplara göre, şehrimizde en İyi kalitedeki beyaz peynirin 180 kuruştan fazlaya satılmaması lca-betmektedir. Bu husus bütün i bakkallara bildirilmiştir. Kaşar peynirinin flatt de hesaplanmaktadır,
Diğer taraftan dûn murakıplar şehrimizde 361 esnaf ve müesseseyl kontrol etmişlerdir. İhtikâr yaptığı anlaşılan 32 esnaf hakkında ceza zaptı tanzim edilmiştir. Ayrıca noksan vezinde olduğu tesbit edilen 110 pide müsadere olunmuştur.
Murakıplar haftanın İki gününde otobüslerle topluca bir semte giderek bütün müessese-leri birden kontrol etmekte, diğer günler semtlere dağılarak çalışmakladırlar.
İngiliz dostlarımız, Türk gazetelerinin başmuharrirlerini değil de, biz fıkracıları dâvet ettikleri için, galiba, umumî hatlara dayanan mücerret müşahedelerden ziyade küçük teferruatla işlenmiş mozaik tabloları Türk okuyucularına anlatmamızı istemiş olacaklar.
Düşündüm ki, en basit şekilde, gördüklerimizi sıralayarak vazsanı, okunması dalıa kolay olur. Ancak geri döndükten sonra, muayyen mevzular hakkıııdaki toplu müşahedelerimi yazacağını. Buradan gönderdiklerim bir hâtıra defteri kabilinden, birbirinin peşine eklenmiş enstantanecikler olacaktır.
Bir fıkra sütununa da en fazla yaraşan seyahatler notları öylesidir sanıyorum.
Şu satırları yazdığım sırada, Yunanistan» pek yakın denizler üzerindeyiz. Aşağıya bakınca, suların maviliği lodosta çöp dökülmüş Marmara gibi lekeli görünüyor. Evvelce yaptığım seyahatlerde buna dikkat etmemiştim. Bu lekeleri, kopmuş yosunlardan hâsıl olma ve rakid denizde duran nıuzahrefat sanmıştım. Halbuki büyük dalgaların köpükleri imiş.
Burhan Felek arkadaşımız dikkatimi çekti: Dalga köpükleri muayyen noktalarda âdeta sabit gibi duruyor.
Ancak rüzgârın vurduğu yerlerde köpükler görülüyor. Vapur seyahatlerindekine benziyen bir intiba.

Evvelce uçtuğum — hattâ pek modern ve dört mo-törlü — tayyarelerin pencereleri, eski usul vapur alt kamaralarının lombuzları gibiydi. Buradan aşağısını görmek, ancak pencere yanında oturan yolcular için kısmen mümkün oluyordu. Halbuki BEA İngiliz uçaklarının pencereleri, manzaranın iyi seyredilmesine imkân verecek kadar geniş. U-zakta oturan bile aşağısını seyredebiliyor.
Bu pencerelerin yanında, hiç de hoşa gitmiyen bir yazı var: «Tehlike halinde filânca sapı çekmeliymiş. Pencere açılırmış, oradan atlamalı imiş.»
— Can yelekleri nerede? Yahut paraşütler?
Yanımdaki İngiliz, koltuğun altım gösterdi.
— Can yelekleri buradadır. Bittabi, denize düşüldüğü takdirde bundan istifade edilir. Karaya inebilmek için paraşüt kullanmak ise, ihtisas işidir. O, yok.
§ Türkîyemizin Marmara bölgesinin manzarası, Yu-ııanistanınkinden çok daha yeşil: Hem tarlaları daha e-kili, hem ormanları daha çok.
İnsan, tayyarenin içinde, gürültüsü çok, koltukları nispeten pek rahat bir otobüs içinde gibidir. Bu modern uçağın pencereleri, söylediğim gibi, daha rahat olmasına rağmen, bundan geniş ve mükemmel bir görüş sahasına ihtiyaç duyuluyor. Uçak sanayii, makine kısmına ehemmiyet verdiği derecede. yolcunun seyretme ihtiyacını da karşılasa, hava yolculuğuna elbet rağbet artacaktır.
Meselâ, her yolcunun karşısında, hedefi arzuya göre değiştirilir bir dürbün servisi olmalıdır. Belki müstakbel tayyarelerde yapılır. Amma, patentini bana ver-miyecekler...
Pilotun yanında oturup etrafı seyredince, doyum olmuyor. Aynı imkânı her yolcuya vermek de. sanırım imkânsız olmasa gerek. Hattâ radar beraber.
*
Bir taraftan kahvaltı yemek, öte taraftan Atinaya «□iş manzarasını seyretmek oyaladığı için ilk mektubumu bitirip Atinadan postaya veremedim. Roma yoluna devam ederken sıralıyorum.
§ Atina uçak alanının intibaı evvelâ üzerimde (Arkası 4 üncü sablfede)
(Vâ - Nü)
Rahmetli Esat efendinin kitapları Hukuk Fakültesine teberru edildi
Hukuk Fakültesi eski profesörlerinden ve Defteri Hakan! Nazırı merhum Esat efendinin ailesi, merhumun çok sevdiği kitaplarını, İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesine hediye etmiştir.
Hukuk Fakültesi Dekanlığı bu kıymetli bağıştan dolayı ailesine ve oğullan Dr. Mühendis Ertuğrul Esat'a, profesör tsfendlyar Esat’a ve Korkut Esat'a teşekkürlerini bildirmiştir.
MİÇAM NEDİR ?
Dünyanın en sat ve en meşhur Nane Esansı MİÇAM'dır.
K A D Y O L İ N
Diş M acunu Bu esansla yapılmaktadır.
Lokanta tarifeleri
Montemar rövüşü
Ana Esmeralda kilosunu bilmiyor — Istanbulda Yeniçeri arıyor — Aşk hakkında ne düşünüyor — Marucci Vivonun sesi — Sonya Arovanin annesi iki yıl Istanbulda yaşamış — 11 ya-
Yanı başımdan bir ses duyuldu:
— Oie!.
Dönüp baktım: Şehrimizin tanınmış, fakat adının yazılmasını lstemlyen simalarından biri aşka gelmiş. İspanyolca takdir nidaları çıkarıyor.
Kıvrılıp dönen vücutlar, ayak tempoları, kastanyet şıkırtıları, renk renk elbiseler, hareket...
Toz bulutları arasında prova
Tepebaşında emektar Dram tlyatrosundayız. Sahne, toz, duman içinde. Artistler, hayatlarında böyle tozlu sahne görmemişler. Hem dansediyorlar, hem de yükselen toz bulutuna şaşkın şaşkın bakıyorlar.
İstanbul sergisi münasebetiyle gelen «Montemar. revüsü ilk provasını yapıyor. Sahnenin bir yanında piyano çalınıyor; artistler ortada oyun oynuyorlar. Sahnenin önündeki İlk sırada revünün sahibi M. Montemar o-tumuş. seyrediyor, ara sıra da talimat veriyor.
Gençlerin hepsi de 16 ile 22 yaş arasında hâlis kan İspanyol tipleri. İstisnasız hepsi de esmer ve canlı.
Ana Esmeralda
şimdi Ana Esmeraldayı sahnede görüyoruz. Günlük elbisesini çıkarmadan çalışıyor. Üstünde beyaz üzerine siyah güller bulunan bir emprime var. Ellerinde kastanyetler, dönüyor, dönüyor.
Resimlerinden de farketmlş-slnizdir kİ Ana Esmeralda sülün boylu, ceylân bakışİL bir İspanyol dilberidir. Dansını bitirip yanıma gelince bir daha baktım: Kulaklarında ince u-zun küpeler, simsiyah saçlar, u-puzun siyah kaşlar, kapkara gözler ve sağ yanakta bir ben...
— Boyunuz ne kadar?
— 1.65, J __
— Kilonuz?
Güldü:
— Doğrusunu isterseniz şimdi onu söylemek biraz güç. İstan-bula gelmek üzere vapura binerken 55 kiloydum. Vapurda ve geldlğimdenberi burada Türk yemeklerini yiye yiye herhalde hayli kilo aldım. Yeniden tartılmam lâzım,
İstanbulu nasıl tahayyül ediyormuş?
— Size beylik bir sual soracağım: İstanbula gelmeden önce burayı nasıl tahayyül ediyordunuz?
— Doğrusunu İsterseniz ben hayalimde bambaşka bir İstanbul yaşatıyordum: Feraceli ve peçeli kadınlar. Yeniçeriler ve daha neler neler.. Velhasıl hayalimde 1001 gece masalları vardı. Halbuki İstanbul İspanyadan da modernmiş. Ben buraya gelince Yeniçeri göremediğimden fazla lüks otomobil görüşüme hayret ettim. Mükemmel gazinolarınız, binalarınız var. Hele o Boğaziçi bir âlem. İki ğiinde pek fazla yer gezemedim amma gördüklerim bile bu şehre hayran olmama kâfi.
Türk yemeklerini beğeniyor
— Türk yemeklerinden beğendikleriniz hangileri?
— Hepsi de fevkalâde şeyler, fakat bilhassa tas kebabı, çiroz balığı ve baklavaya bayıldım.
14 yaşında dansa başlayıp bu güne kadar Hollanda, Ingiltere. Belçika. Norveç ve İsvlçreyi gezmiş olan Ana Esmeraldaya Türkleri sevip sevmediğini sordum.
— Çok sevdim, dedi; onun 1-çin burada çok kalmak İstiyorum. Hem biliyor musunuz, ben burada sarışın kimseler göreceğimi hiç tahmin etmiyordum. Halbuki ne çok sarışın var.
İstanbul halkı güzel mi?
— Buranın İnsanlarını fizik bakımından nasıl buldunuz?
— Türk kadınlan çok güze).
— Ya erkekler?
Gülümsedi:
— Erkekler de çok yakışıklı.
Bugüne kadar 7 filim çevirmiş olan Ana Esmeraldaya aşka inanıp İnanmadığını sordum. Oözlerl parladı. Heyecanlandığı belli oluyor:
şında dünya dans birincisi olan genç kız Kastanyetler üşüyormuş
Muharririmiz Ana Esmeralda ile vapurda konuşurken
— Tabii İnanırım, dedi, ben çok romantik tabiatlıyım.
Bir an durdu. Sonra devam etti:
— Fakat benim İçin aşk, danstır.
Bu ara İspanyol halk şarkılarından çok güzel bir kaç ör—| nek dinledik. İspanyanın en İyi gitarcısı olan Juan Gonzallnln tatlı nağmeleri arasında Manu-ella de Jerer «Fiorella» adındaki parçayı okudu. Bu kadının güzel ve gür bir sesi var. Onun arkasından sahneye çıkıp dört şarkı söyllyen Marucci Vlvo a-dında 18 yaşındaki kıvrak İspanyol dilberi, orada kendisini belki beş yüzüncü defa dinliyen arkadaşlarını bile mesteltl.
Meğerse bu genç kız 1949 yılı İspanya halk şarkıları okuma birinciliğini kazanmış. Bu aOSİ dinliyen bir kimse onu bir daha unutamaz.
Sonya Arova kim?
şimdi sahnede şahane bir manzara var: Uzun boylu, ıctzıl saçlı, güzel bir genç kız, ayaklarında bale pabuçları olduğu halde fini fırıl döne döne, bir tüy hafifliğiyle dansediyor. Bütün gözler ona çevrili. Sesler kesildi. Herkes seyrediyor.
Bu, Sonya Arovadır. Ve kendisi bu 24 kişilik kafilede İspanyol olmıyan tek kadındır. Aslen İngiliz olan Sonya Arova Sofyada doğup Parlste büyümüş. oradaki dans akademisine devam ederek madam Preobra-jenska gibi bir bale hocasından ders alıp Sorge Llfar gibi bir şöhretle uzun zaman dünse imiş. Anlatıyor:
Dünya dans birincisi
— 11 yaşındaydım. O sene Parlste dünya dans birinciliği müsabakası tertip edildi. Girdim ve boylece 11 yaşında dünya dans birincisi oldum, Ondan altı ay sonra yâni 11 buçuk yaşında İlk filmimi çevirdim. Bu filimin adı «Kuğunun ölümü» idi. Parlste. tahsilim bltin-
: ce. Londrada Kraliyet Tiyatrosunda çalışmağa başladım. Bundan 6 ay önce Norveçe gittim ve Kiralın huzurunda «Kuğular gölü» nü oynadım. Kırai dansımı pek beğendi, gözünde yaşlar birikti ve ertesi gün beni sarayına dâvet ederek bir daha tebrik etti. Oradan İspanyaya geçtim ve İki ay zarfında İspanyolca yı öğrendikten sonra bu trupa girdim.
Somyanın İstanbul intihaları
Dünya çapında bir şöhret o-lan Sonya Arova İstanbulu vc Türkleri pek severmiş.
— Memleketiniz çok güzel, dedi. Hele in.ıanlanmz o kadar cana yakın kimseler id... Hiç yapmacık halleri yok. oldukları gibi görünüyorlar. Zaten annem de İstanbulu bana pek methetmiştl. Haklıymış,
— Anneniz İstanbulu nereden biliyor?
— A.. Size söylemedim mİ? Annem gençliğinde Istanbulda İki sene kalmış ve üstelik burada bir Türkle nişanlanmış. Evlenmek kısmet değilmiş, şimdi kendisi, babam olan İngillzle evli olup Parlste yaşıyor.
Sonya Arovanin hakikaten sanatkâr bir genç kız olduğu her halinden anlaşılıyor. İddiasız ve çok terbiyeli bir tavrı var. Kastanyetlerini görmek istedim. Çantasından ufak bir kürk mahfaza çıkarıp uzattı. Kastanyetler bunun İçindeydi. Kürk mahfazayı merak edip sordum:
— Kastanyetin yapıldığı tahta, soğuktan müteessir olur, bu yüzden kastanyetin sesi fena çıkar. Onun İçin kastanyetler hep böyle sıcak bir yerde, saklanır. dedi.
Saate baktım: 18.30.
Buraya saat 14,30 da gelmiştim. Hoşa giden bir muhitte vakit ne çabuk geçiyor...
Şahap BALCIOĞI.U
Küçüksu iskelesi
Halk, iskeleye az vapur uğradığından şikâyette bulundu
Küçüksu İskelesine sabahları az vapur uğradığından bu semtte oturanlardan bazı kimseler dün Valiye gelerek şikâyette bulunmuşlardır.
Müracaatçıların söylediğine göre sabahları Küçüksu İskelesinden 8,20 de kalkan vapuru kaçıranlar bundan sonra onu beş geçe kalkan vapuru beklemek zorunda kalmakta ve bu surette işlerine yetişmemektedirler.
EmlrgAna uğradıktan sonra doğru Köprüye giden 65 numaralı seferi yapan vapurun Kü-çüksuya uğraması temin edildiği takdirde bu İskeleden 9.15 de bir vapur daha Köprüye yolcu götürebilecektir.
Valilik vaziyetin düzeltilmesini Denizyollarında» istem iş-(ür.
Esnafın ihtikârı
Belediyenin şikâyet bürosu faaliyete geçti
Belediyenin kurduğu şikâyet bürosu faaliyete geçmiştir. Bu büro bilhassa ihtikâr yapan esnafla mücadele edecektir.
Filvaki son İki gün zarfında büroya 50 kadar şikâyet gelmiştir. Şikâyetler daha ziyade umumi müesseseler in müşterinin göreceği şekilde tarifelerini asmadıkları, tarife haricinde para aldıkları, buzcularla sucuların tarifeden pahalıya buz ve su sattıkları bildirilmiştir.
Ayrıca Fatih semtinde diğer semtlere nazaran umumiyetle çok pahalı yiyecek maddesi satıldığına ve Beyoğlundakl kadın berberlerinin Belediye tarifesinden fazla para istediklerine dair şikâyette bulunulmuştur.
İktisat müdürlüğü, şikâyetleri ehemmiyetle dikkate almakta ve ismi bildirilen müessese ve esnafı kontrol etmektedir. Müşteriler esnaf ve satıcılardan faturalarını göstermelerini isteyebilecek
Belediye başkanlığının halka yaptığı tebliğe göre her müşteri yiyecek maddesi satın aldığı esnaf ve seyyar satıcıdan, istediği takdirde, fatura sorabilecektir.
Bu vaziyetin, sahte fatura tanzimine yol açacağı haber verilmektedir. Belediye, buna mâni olmak için Halde bir komisyon teşkil ederek verilen faturaların vize edilmesini uygun: görmektedir. Bu hususta tet-1 kiklere başlanmıştır.
Fasulye ve kuş yemi ihracatı
Londra Ticaret ataşeliğimizden gelen bir yazıda belirtildiğine göre İngiliz hükümeti son olarak fasulya. kuşyemi ve da-rıyı umumî açık lisans usulüne tabi tutmuştur.
RADYO
Hamamlarda temizlik
Havlular etüvden geçirildikten sonra müşterilere verilecek
Hamamlarda müşterilere verilen havluların daha temiz olması için Belediye bazı kararlar vermiştir. Bu kararlara göre yakında hamam havluları yıkanıp etüvden geçirildikten sonra ağzı mühürlü kâğıt paketlerin içine konularak müşteriye verilecektir.
Bu işin bir müddettenberi Bıırsada başnriylc tatbik edildiğini öğrenen Belediye, bu ıı-sulün şehrimizde de yapılmasını kararlaştırmıştır.
Pazartesi günü bütün hamamcılara gereken talimat verilecektir.
Turali öksürüğü keser I
İSTANBUL RADVOSÜ öğle ve aksam programlan 1151 Açım ve programlar.
13,00 Haberler.
13.15 Knrıifik hatif mütlk (Pl.)
13.30 Dans mOelSI (PL).
13 M Serbest saat.
14,00 Saı eserleri, »arkı vc ttJrkOler
14.45 Filimlcrden müzik (Pl.).
15.00 Kanairtö (Pil J5.45 Tangolar İPL), 16 00 Programlar ve kapanı».
1757 Açılı» ve programlar.
10.00 Cskl Vb'bnfldan. melodiler (Pl.!. 11130 Dan* mttalgl.
1000 Haberler. 1915 İstanbul haberleri.
19.20 Caz sarkılan (Pil
19.30 Saz «erleri, »arkı ve türküler
20.15 Rumba ve sambalar fPl-l
20 30 Budln Kalesi - Radyofonik
temsil.
2ioo Hafif ara müziği (Pi l
21 05 Spor hasbıhalleri.
2120 Fasıl heyeti konseri «Hüseyni-22.00 Dinleyici İşlekleri IKlinik batı mUzlJI)
22-46 Haberler.
23 00 Dans müılfcl (Pl.) 23JÛ Hafif gece müzlıll (Pl.)
24 00 Programlar Ve kapanı»,
ANKARA RADVOSU öğle ve aksam programları 12.00 Yurttan seslv-r korosu.
12.30 Telden Tele. Okuyan: Nevin
Demidövcn. Çalanlar: Ruşen Kam. Vccihe Nadaraglu. Cevdet Kornlıofilu.
lî.W Oyun havaları (Bağlama talakımı).
13.00 Haberler.
13.15 Dans milzigl (Pl.l.
13.30 Öfile Gazetesi.
13.15 Dans mUzlfil (Pl.l.
11.00 Hava raporu, taklam programı vc kapanış.
17.59 Açılı» ve program.
10.00 M. S. ayarı ve İncesaz (Kürdlli-hicorkâr faslı). Okuyanlar: Mc-Uluıt Pars. Müaehher Güyer. Sabite Tur. Muzaffer Blrtan. Ekrem Gücr, Çalanlar: Fahri Kopuz. Naci Tcktcl. Züht d 3ar-dakogiu. Hayrl Tümer. Osman Güvenir. Salih Orak.
10.00 M. S. ayarı vc Haberler.
10.15 Gev mİ 5 Ic Buslırı
10.20 Yarım saat dnn-v (Pl).
10,50 Akjamın karıpa müziği (Pl.l.
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Sanat heveslileri saati.
20.15 Genç mllzlkçlnln swl saati. 21,00 Ölmeyen melodiler (Pl,).
21.15 Müzikle gezi (Pl.l.
22.00 Konuşma: Spor saati (Günün haberleri!.
22.15 Dans müziği (Pl),
22.15 M. S. ayarı ve Haberler. 23.0ü Program vc kapanı».
Yarın sabahki program
7.20 Açılış ve program.
7.30 M, S, ayarı.
7.31 Hafif parçalar (Pl.),
7,45 Haberler.
ıı.«X> Cegıtİİ melodiler (Pl.
11.23 Gül nün protCraını vc llnVa ra-
11.30 Operet müzikleri (PL). 9,00 Kapanı».
İdare meclisleri
Hükümetin tasarruf tedbirleri üzerindeki incelemeleri, sünger kâğıdına damlamış mürekkep gibi mütemadiyen yayılıyor, nüfuz sahasını genişleterek merkezden muhite doğru devlet daire vc müesseselerinin köşesini bucağını yokluyor. Vaktiyle çeşitli m ül âh azla ra istinaden ihdas edilip zamanla yerleşmiş, mevcudiyetine a-lışılmış; yokluğunun veya şekil değişikliğinin idare cihazında mühim sarsıntılar husule getireceği vehmi zihinlerde kökleşmiş teşkilât, tesisat vc mevzuat birer birer ele alınıp dikkatle gözden geçirildikçe, bunlardan bir kısmının bugünkü ihtiyaçlara uymadığı, bünyesinde esaslı değişiklikler yapılarak mâkul bir çalışma sistemi ile daha verimli bir hale gelebilecekleri ve bu sayede bütçe üzerindeki masraflarının da hafifliyeceği görüîüyor.
Bir kısmının ise idare cihazında tamamiyle lüzumsuz, bütçeyi beyhude tazyik eden birer masraf kapısı oldukları meydana çıkıyor. Buna eski iktidar devrinden de misaller alabiliriz. Meselâ bir zamanlar devlet dairelerinden bir çoğunun emrine binek ve servis otomobilleri verilmişti. Günün birinde bunlar irice delikti bir tasfiye süzgecinden geçirilerek bir kısım otomobiller kadrodan çıkarıldı. O zamanlar böyle bir tasfiyenin mahzurlarını sayıp dökenler otomobilsiz kalınca işlerin yürümiyeceğini yana yakıla ileri sürenler olmuştu. Fakat netice bu iddiaların yersiz, mahzularnı tamamiyle vehimden ibaret olduğunu gösterdi. Otomobiller kaldırıldı ve o dairelerde işler yine eski minval üzere yürümekte devam etti.
Bu defa idare mekanizmasının en yukarı makamlarına kadar teşmil edilen otomobil tasfiyesiyle beraber teşkilâtta da esaslı tasarruf elemeleri yapılıyor.
Bir kaç gün evvel gazeteler, iktisadi devlet teşekküllerinin idare meclisleri üzerinde de tetkikata girişi İd i-ğini bildirdiler. Kuvvetle tahmin ediyoruz ki bu incelemeler de isabetli kararlarla neticelenecektir.
İdare meclisleri, muhtelif kaynaklardan toplanmış ser mayelerle kurulan şirketler de lüzumlu teşekküllerdir. Sermayede dardan veya onların mümessillerinden terekküp eden idare meclisi, şirketin bilumum muamelelerini sıkı kontrol altında bulundurur, faaliyetini dü-zenliyecek tedbirler, kararlar alır. Bu teşekküller, şirketlerin dimağı mesabesindedir.
Fakat tamamen devlet sermayesiyle kurulup Bakanlığa bağlı bir umum müdürün idaresi altında çalışan ofis, ziraat işletmeleri kurumu vc emsali müesse-İcrde idare meclisleri, vücutlarından hiçbir fayda görülmiyen, hiçbir fayda bekleıımiyen fuzuli teşekküllerdir. Sıkı bir tasarruf hamlesine girişen hükümetin. adam kayırmak mülâ-hazasiyle kurulup bütçeye açılan bu beyhude masraf kapılarını kapatmasından daha tabii bir şey «lamat.
Cemal Refik

Moda - Adalar yüzme mukavemet yarışı
Moda deniz kulübü. Moda iskelesi ile Büy likada vapur iskelesi arasında bir yüzde mukavemet yarışı tertip etmiştir. Müsabakaya 25 haziran pazar günü saat 9.30 da başlanacak ve bütün amatörlerle spor kulüpleri yüzücüleri bu müsabakaya iştirak edebileceklerdir.
Samsundaki uçak kazasında ölen yok
-Ankara 34 (A.A.) — Samsunda devlet hava yollan uçağında vukua gelen kazada öieo ve yaralanan yolcular olduğuna dair bazı gazetelerde çıkan ha-I herlerin asıl ve esası yoktur. Kazada yalnız uçağın bir ka-|nadi hasara uğramıştır.
ŞgntU 4 A K | A K 25 Haziran 3050
Verem hastalığı
Fatih okulları sergisi
Verem en çok inçlerin memelerinde görülür — Veremli ineklerin sütlerini içen çocuk ve gençler vereme tutulurlar •— Bu sebepledir kİ her ileri memleketlerde süt meselesi çoktan halledilmiştir — Bu sayede veremin verdiği telefat miktarı yü?de bire kadar indirilmiştir.

Yavan; Cafer Fahri DİKMEN
Verem,; hayvanlar şuasında en çok ineklerde görülür. Mikroplar. ineğin melesinde yerleşir. Yavaş ya.va§. mepıeyi yg-muşalır,. cerahatluıMürır. mikroplar. sagıJan İneği» şütqne ı karışır. Böyle verem mikroplvı ( Mc buiR-îmıg Qİan şiltleri çly i ■jÇpıjJcre hastalık sirayet eder. 1
Köylerde. küfiük çocuklara ı sütü 'mnatmaclaa verdikle- ( önden ekseriya barsak, veremi olarak ölmektedirler- Vermiu ı sirayılue de itikatları olmadı- t ğıncian verem kolaylıkla her t tarafa sirayet ederek mühim t tahribat. yapmaktadır. v
Bu. yüzden. memlekfl timizde t veremliler o kadar çoğalmak- j tadır ki hususi ve resmi verem s ta».si-uı»ir rinde verem illeri yatıracak- yer bulunamıyor. Şura- j da burada, sürünerek her taralı t bulaştırmaları da büyük lehli- ; ke oluyor. ı
Hır sene binlerce leicial ver- f diren bu verem âfetinden mil- ( leti kurtarmak iğin lüzumu ka- > dar verem hastaneleri açmakla , beraber halkı veremin siraye- ( Ünden muhafaza etmek ve en ziyade veremin sirayetine va- [ sı ta olan âmilleri ortadan kal- \ dıraıak şarttır. .(
Bu sebeple önce süt meselesi el* alınmalı, yani süt veren > İneklerden alınan sütlerin ^S- ( tam mikropsuz, saf oldukları | bakteriyoloji muayeneleriyle anlaşıldıktan sonra Pastörize , edilip halka içirilmelidir. Bu , hususta daha fasla izahata bu- ( rada lüzum görmüyorum. Yal- , tuz şurası teessür İle arzolunur ki süt meselesi halledilmemiş , memleket kalmamıştır.
Et ve diğer gıda maddeleri , de sıkt bir kontroia tabi tutulmalıdır.
Teneffüs yoluyla da veremin , sirayetine mâni olunacak ted- î birleri halka anlatıp veremi kötünden halletmeğe çalışma- ( tidir.
Verem; en ziyade bakımsız, , zayıf, kansız, sefalet ve sefahet İçinde bulunanlar arasında hükmünü icra ettiğinden, önee ' fakir halkımızjn sıhhatlerini mı,halaza etmeğe çaiışmaldır. Bu tla ancak iyi yemek ve İyi bakılmakla temin edilebilir.
Köylülerimiz et, batık, yumurta, süt. bal ve meyva gibi insanı besiiyecek ve kuvvet verecek şeylerin yenmesine ve tedarik edilmesine lüzum bile cvrınezler
Ancak un çorbası, bulgur yemekle yaşamağa çalışmaktadırlar. Tabii bu gıda kâfi gelmediğinden günden güne zayıflamakta. hele bu bakımsızlık yüzünden doğan çocukların yansından ziyadesi ölmektedirler.
Halbuki halkı bu sefaletten kurtarmak mümkün ve kolaydır Ancak öğretmek, göstermek ve anlatmak gerektir.
Meselâ, deniz, göl ve ırmak Civarında olan köylülerin balık tutup yemeleri hiç akıllarına gelmez. Hattâ Karadeniz sahil-terinde hamsi balığı karaya vurduğu zaman o kadar bol Çıkar ki eskiden teneke dolusunu on paraya verirlerdi Bu tene de tenekesi 10 - 15 kuruşa satılmıştır.
Bazı seneler o kadar bol hamal çıkar ki tarlaları gübrelemek için kullanmaktadırlar.
Palamut ve torik akını da böyel değil midir? Çok çıktığı zaman eğer Yunanistan ve İtai ya çekmezse denize döküyoruz. Bu kıymetli balıklarımızdan Yunanistan. İtalya, Almanya vapurlar ve vagonlar He memleketlerine nakil ile milletlerine yedirdikleri halde biz bu nimetten halkımızı istifade ettiremiyoruz.
Dnha garibi bu bizden giden ve bezenmediğimiz balıklar gittikleri yerlerde konserve yapılarak tekrar memleketimize i ithal olunmakta ve biz de seve »eve alıp yem ek teyit
Bu balık işi bir sanat ve | sermaye işidir. Bizde balıkçılık' iptidai halde devam ettikçe' köylünün ve iç vilâyet halkının ' balıktan istifade etmelerine imkân yuttur.
Fakat köylülerimizi sefaletten kurtarmak, verem» karşı
daha mukavim bulunduracak ve para^z başvur ulaklı çareler vardır.
Malûmdur ki kum su hayvanları; tavuk, ördek, hindi ve kay uhldeştirUmeaden evvok yabani olarak kırlarda, ormanlarda ve göl kenarlarında kendi koadl-terioe yaşarlardı ve elyevra memleketimizde de yüzlerce ördek süröteri yaşamaktadırlar.
Bunu burada arzotmekten maksat her köylü masrafsız kesip yiyeceği kadar ördek yetiştirebilir. Bütün masrafı bir erkek ve bir dişi ördek ahnak ve kışın kar altında kalmamak üzere üstü kapak ulak bir yer yapılırsa gelip geceleri oraya sığınırlar ve alışırlar.
Bil- ördek her sene gizli bir yere yirmi yumurta yapar ve hemen üstüne oturup yavru çıkarır. Çıkan dişiler de her sene yirmişer yavru yaparlarsa artık az bir zaman içinde bir çok ördek yetiştirilmiş olur Erkeklerini ve palazlarım yemek en kuvvetli bir olur.
Avrupa köylüleri kışın kalmamaları için kümes canlarından maada ayrıca tavşan da beslerler.
Kezallk her köylü bir an kovanı kurup masrafsa yiyecek ve satacak kadar bal yetiştirebilir.
Daha kotayı var. Evin önüne veya tarlasına birkaç meyva ağacı dikip meyvasından İstifade etıhiyen bizde çok köylüler vardır.
Meyva gibi mühim bir gıdadan halkın istifade etmesi temin ediimelldlr, Bu bahis pek önemli bir konudur.
Hulâsa halkımızı verem aletinden kurtarmak İçin süt meselesi halledilmeli, köylüyü bakımsızlıktan, zafiyetten ve sefaletten kurtarmalı, karnını doyurmak, balık, yumurta, bal ve meyva yedirmeğe alıştırmalı ve veremin bulaşıcı bir hastalık olduğunu anlatmalıdır.
kesip
gıda
etsiz hay-
DEVLET TİYATROSU OPERA Bölümü Temsilleri Bu akşam saat 21,30 dan itibaren Elen Devlet Operası Bas sopranosu ZOİ VLAHOPOULOU nun işürâld Ue Madame BUTTERFLY Opera 3 perde
27
Haziran saat 21.30 da
Soprano AYHAN ALNAR yalnız bir defa içip Madame Bu iteri ly operasını oynıyacakür. Not: Bu akşamdan 30 Haziran akşamına kadar olan bütün biletler satışa çıkarılmıştır.
Telefon: 42137
KAŞIT RIZA TİYATROSU TEMSİLLERİ
Çarşamba: Amavutköy Çiçek Sinemasında Perşembe: Büyük dere Beyaz Park'ta Cuma: Kadıköy Süreyya sinemasında Pazartesi: Yeşilköy Röne Parkta
|S akşam S|
Abone bedeb
Ttimtv. Kfneaı
Tttrklya Rcneöı
Senelik 1800 kurut M'Hı kurun
e aslın 1500 » bw t
3 aylık soo > ı«x> •
I aylık Un . -
Adres tebdili Içıo elli aurusiuk pul sönoeriimeiidJi ak» utkdLr-ır Mrtt defti: t ir ilmez
tdorctuuıo tiabuLlı oıuarı
Cemal Naaır «Raftı N*. |3
17 okulun iştirakile Akşemseddin okulunda açılan sergi takdir ve hayranlık uyandırmıştır
Sergiden bir köşe
İstanbul ilçeleri arasında en çok okulu bulunan semt Fatihtir. Burada 38 ilkûkul vardır.
Ders yılının sona ermesi münasebetiyle her İlkokul, sergiler tertib ederek velilere, çocuklarının başarısını göstermeğe çalıştı. Ayrıca her İlçenin bir o-kuhmda ilkokul öğrencilerinin en güzel eserlerinden müteşekkil sergiler de açıldı.
Fatihle Akşemseddin ilkokulunda 17 okulun IşttrâJdyle bir sergi meydana getirilmiş. Bu serginin methini birçoklarından dinlediğim için merakım arttı.
Kaymakamlık binasının üstündeki cadde sizi bu okula kolaylıkla götürüyor Sergi, okulun alt ve üst salon! ar iyie bir kısım dershanelerini dolduracak kadar zengin. Bir sergide fazla eserin bulunması onun kıymeti hakkında sarih bir fikir vermezse de, bu sergideki eserlerin güzelliğinden başka çok sayıda İş, resim, ve yazının bulunması ayrı bir başarıda.
Sergiyi dolaştığını* zaman hayretinizi sakbyamıyacaksı-n»! İnsan gayriihtiyari, bütün bu güzel şeyler hakikaten en büyüğü 12 yaşında olan çocuklar tarafından mı yapıldı? diye âdeta şüpheye düşüyor. Burası bir ilkokul sergisinden ziyade Güzel Sanatlar Akademisinin bir sergi salonu gibidir. Sözlerim mübalâğalı değildir, Zlira on binlerce çocuk arasından resme istidadı olan yüz katlar cocuk bulmak çok mühim bir şey olmasa "erek. Asık mühim olan
istidatlarını keşlederek onlara çalışma lmkünlariyte bu sanata alt Uk bilgileri doğru olarak verebilmektir.
Şehrimiz İlkokullarında umumiyetle resim - İş ve yazı öğretimi mükemmeldir. Hakiki bir sanatkâr oJan genç müfettiş Osman Yalçın, bu ders yılı başına kadar öğretmenler İçin semt semt açtığı resim - İş ve yası öğretiminde yetiştirici kurslar bu sahada istidadı ve hevesi olan Öğretmenlere pek faydalı olmuştur. Fakat Osman Yalçının merkez müfettişliğinden alınarak şehre sık sık gele-miyecek derecede uaafc bir İlçeye gönderilmesi, bu faydalı kursların faaliyetini sona erdirmiştir.
Muhtelif okulların eğerleri
Serginin bir hususiyeti de her eserin üstünde, hangi okul öğrencisine aıd olduğu ve çocuğun sınıfı İle yaşının yanıldığı birer etiket bulunmasıdır. Bu etiketleri berabere* tetkik edelim:
Bıı sergiye güzel olduğu katlar da fazla sayıda eser gönderen okulların başında Muallim Naci ilkokulu eellyor. Bu okulun yerini sordum. Atikoli ile Edtr-nekapısı arasındaki Yenileşme semtinde imiş. Eski 17 jıc| ilkokul.
Geçen sene Milli Eğitini Müdürlüğünün bütün ilkokullardan gönderilen resim - İş ve yazıların en iyilerini seçerek açtığı Vilâyet sergisinde bu okuldan hayU eser seyretmiştik.
Mullim Naci ilkokulunun de-
sen ve çlnllerlvk' türlü dekoratif yazılardan verdiği eserleri başka okullarda pek göremiyoruz. Bu okulun çalışkan öğretmenlerinden Turhan'ın bilhassa bu sahada çocuklara pek faydalı olduğunu gerek müfettişler, gerekse Milli Eğitim Müdürlüğü mensuplan haber verdiler. Kendisini biz de tebrik e-derlz.
Sergiye bel ve güzel eserler veren okullardan birisi de Çapa ilkoludur. Burada en ziyade resme ehemmiyet verildiği anlaşılmaktadır.
Serginin açılmış olduğu Fatih Akşemseddin okulunun da basma desenlerine alt resimler, basma fabrikalarımız İçin ihmal edilmiyecek bir memba olabileceğini haber vermeliyiz.
Silivrikapı okulunun halı örnekleri, Nişancı Mehmetpaşa okulunun kilim desenleri son derece güzeldir.
Sergiyi ziyaret edenlerin dikkatinden kaçmıyan ve Muallim Naci ilkokulu Öğrencilerinden olduğunu etiketlerden anladığımız Yüksel Boztepenin Mar-shall yardım heyeti tarafından açılan resim müsabakasında ü-çünçöküğü kazandığım haber aldık. Henüz on yaşında olduğu anlaşılan bu küçiik sanatkârın iş ve resimleri karşısında hayranlık duymamak mümkün değildir.
Onu ve öğretmenlerini, ayrıca bu sergiye İş ve resim gönderen çocuklarla onları yetiştirenleri ne kad&r tebrik etsek azdır.
S. G.
AKŞAM'dan AKŞ£ MA
İstanbulla Atina
arastnda uçarken
(B*.ş taralı 3 üncü sahiftdei mükemmel bir tesir bıraktı: Bizimkilerden bir-
kaç misli hareketti. Zeminine de, Alman istilâsından kalına delikli demirler döşemişler. (Kuntlu sahalarda kullanılanlardan). Bir kısmı da asfalt olan Atina hava alanı denizin yanındadır. Son seneler içinde Atina ile Pire arası birleştiğinden, Atinayı da, — bu meydanını da hesaba katarak — artık sahilde bir şehirsayabill-riz.
§ Tepkili uçak tecrübesi varmış. Kıra! da uçak meydanına gelmiş. Kalabalık toplanmış. Bu sebeple yola Çıkışımız 20 dakika daha gecikti. Acente hesabına limonatalar ve ve çaylarla ağırlandık ve uçuşu seyrettik. 2! yaşındaki delikanlı pilot, kellesini ortaya koymuştu; kellelerimizi koparıp uçurmak istercesine yakınımızdan takla ata ata geçiyordu. Neyse, ondan canımızı kurtardık, fakat bir AtinalI bayandan can yongamızı kurtaramadık.
Yolcu bekleme salonunda Yunan i s tanda ıı hediye götürmek istiyenlerc türlü mallar arzediliyordu; Vazolar, bebekler, yüzükler vesaire.
Üç kartpostal aldım. İngiliz parası kabul edeceklerini söylediler, a Yasıma, fitti kolay, üstünü getiririz!» dediler. Neticede, ÜÇ kartpostal ve pullun için ben-
den dört buçuk Türk lirası karşılığı bir para aldılar. Kiiçiik bayan:
— Ne yapazaksin? Bu is böyle! - der gibi tavırlar takındı.
Milli Korunmaya müracaat kabil değil. Fakat acaba beynelmilel bir korunma teşkilâtı kurup seyyahların soyulmalarını önlemeğe İmkân yok mudur?
*
Gelecek mektuplarımda da intihalarımı zaman ölçii-siyle sıralayıp, okuyucularımı. gazeteciler heyetinin dolaşacağı şehirlerde hayalcn gezdirmeğe gayret edeceğim.
Şu satırları İyonyen denizi üzerinde İLalyaya yaklaşırken yasıyorum.
(VA - Nü)
Zabıtanın dün geceki teftiş ve taraması
Dün akşam emniyet arama «kipleri Tophane, Kasımpaşa, Züncirlikuyu, Tarlabaşı, Takdim ve Beyoğlu mıntakaiarını teftişten geçirini ? i erdir. Bu aranuı neticesinde 7 bıçak ve 1 tabanca müsadere olunmuştur. Kontrolü ücm saat 1 e kadar devam edilmiştir, Bar ve kokteyl salonlarında yapılan kontrol farda da 19 uygunsuz kadın yaftalanmış ve muayeneye st-v*-edilm iştir. Ayrıca bar kapılarında geç vakitlere kadar çi-, çek satan iki kış çocuğu d» velilerine teslim olunmuştur. |
Killer, Tibet’te, Borinan İspanyol Fasında imiş
Bir gazeteci bunu iddia ediyor, bir başka gazeteci ise Borman’ın Sicilyada bulunduğunu söylüyor
iilUer öldü mü. yaşıyor mu7~. Martin Borman ne oldu?... İkinci dünya harbinin sona erdiği giindenbarl herkesin en çok merak ettiği İki nokta budar. Sovyet kuvvetleri Berlin'e girdikleri zaman Hlllcr'ln intihar ettiği ve cesedinin petrol dökülerek yakıldığı İddia edilir Hattâ bir çok kimseler bu seh-neye şahit olduklarını söylerler ve tafsilât verirler.
Halbuki, bir müddelLenberi HiUer'iu hayatta ulduğu, Asya-mn İçerilerinde Tibet'te yaşadığı iddia ediliyor. Bu iddiaya göre Hltler, son dakikada Berlin’den kaçmış, hüviyetini gizil yerek uçakla Tibet'e sığınmış, orada Tibet‘11 bir rahip olmuş.
BLr parça masala benzemekle beraber bunun doğru olduğunda ısrar edenler vardır, Hltler, dünyanın bu sapa köşesinde beklemekle vakit geçiriyormuş Zamanı gelince ortaya çıkacak, 1§ başına geçecekmiş!
Martin Borman'a gelince, Hit-ler'ln muavini olan bu adamdan, İkinci dünya harbinin sona erdiği günden beri haber yoktur. Borman’ın hayatta olduğu ve bir yerde saklandığı iddia ediliyor. Fakat bu yeri bilen yoktur.
Son zamanlarda çıkan bir rivayete göre Borman 1945 te Ispanya'ya kaçmış, oradan İspanyol Fas'ına sığınmış, şimdi orada İmiş, Hattâ bir gazeteci kendisiyle görüşmüş. Böyle bir mülakat vaki olmuş mudur, yoksa hayal midir? Burası bilinmiyor. Fakat gazeteci yazdıklarının doğru olduğunda ısrar ediyor.
Yazısına (W, P.> İmzasını a-
Martin Borinan
tan bu gazeteci diyor ki:
«— Martin Borman hayattadır, kendisini gördüm, uzun müddet görüştük Borman bana şunları söyledi: «Beş sene geçmeden iş başına geçeceği* ve bütün dünya şaşıp kalacaktır, Son nefesimize kadar mücadele etmek azmindeyiz. Biz ölünce yerimize başkaları geçecek. mücadeleye onlar devam edeceklerdir." Bir gün gelecek dünya karışacaktır, O zaman faşizm galebe çalacaktır Evet artık bunu açıkça söylemek zamanı gelmiştir.!
Bu gazeteci, bunları iddia ederken başka bir gazeteci de Borman’ın Sicilya adasında, Gulliiano ile birlikte yaşadığını, kendisini gördüğünü, uzun müddet görüştüğünü söylemektedir. Bu İki iddia arasındaki fark ikisine de İnanmak caiz olmadığını gösteriyor.
Askerî yerdim
Tom Connaly'nin ayan dış komisyonunda beyanatı
Vaşlngton 24 fAPl — Dün, Amerikan Ayan meclisinde 1 222 500.000 dolarlık yabancı devletlere askeri yardım tahsisatı bakıcındaki müzakereleri açan âyan dış işleri komisyonu başkanı Demokrat Tom Con-naiy. Kuzların, barış gayretlerini akamete uğratmak İçin gösterdikleri faaliyet karşısında, hür milletlerin »zamanın ihtiyaçlarını karşılamaya kaa>Ur birer müdalaa sistemi kurmak mecburiyeti Ue karşıla^tiklan-nu ileri sürmüştür,
Connaly, «leab ederse kullanmak Oaml Ue yan yana bulunan kuvvetin, muhtemel bir üçüncü cihan harbini bertaraf edebilecek en iyi tedbir olduğunu» kaydetmiştir.
Tasan Atlantik paktına dahil olanlar ve diğer dost devletlere yardımı derpiş etmektedir kİ. Cumhuriyetçiler bunun bnaı kalemlerine itiraz etmekledirler.
Bu itirazlara telmih eden Connaly «Şimdi tcterruMJft uğraşmanın zamanı değildir. Ateşli silâhların kullanılmasına mâni olacak usullerin münakaşası. bir cani evinize ateş eder-| ken yapılamaz» demiştir. j
Çelik ciğer
Bu sunî ciğerle akciğer hastalıkları iyi oluyor
San Franslsco 24 (A.A.İ — (Afp): Akciğer hastalıkları
mütehassislan kongresinde fco-nuıjan Dr. Alvasch, yeni bir tedavi usulü keşfettiğini bildirmiş ve vücudün içinde ve dışında hava tazyikini sabit tutan yeni bir model çelik ciğer İma! ettiğini haber vermiştir.
Bu suretle tabii teneffüs kesildiğinden yaraların süratle kapanması mümkün olmaktadır.
Dr. Alvasch, bu suretle Kolombiya üniversletel hastanesinde ıs ilâ 29 hasteyı iyi etmeye muvaffak olmuştur.
Mısır muha'if
partileri
Mebusan ve ayan meclislerini boykot ettiler
Kahire 24 (A.A.I — (Afp>: Muhalif liberal Saati is t ve milliyetçi partileri müştereken neşrettikleri bir beyannamede Mısır halkına w tabla, âyan meclisinin teşekkülünde muhalefet zararına değişiklikler derpiş eden son kararnameleri gayri kanun! ve anayasaya aykırı olarak protesto etmişlerdir.
Muhalif partiler her iki meclisin çalışmalarına iştirakten istinkâfla parlâmento çalışmalarına boykot edeceklerini oil-dhmişlerdir.
İngilterede Wlnlfred Havcs ve Doreen Dünyan adında iki genç kız daktiloluğu bırakanı*: fil terbiye ediciliğine ba*-''mış-lardır. Yukarıda iki genç kız, iki aynğı üncünde duran bir illin Üzerinde goritiüyor.
Paris mektupları
Fransız frangının istikrarına doğru
Sonbahara doğru frangın istikrarı gerçekleşebilecektir, Elverir ki siyasî ve içtimai kargaşalıklar buna manı olmasın
Fransız Maliye Bakanı M. Pefsche
Paris (Hususi muhabirimiz yazıyor) — Son günlerde Fransız •frangının istikrar1 bulacağına dair şayialar dolaşmış ve derhal tesirleri görülmüştür.
Fransız esham ve tahvilâtı yükselmeler kaydetmiş ve para borsasında canlı bir faaliyet görülmüştür.
Müdebbirane bir siyaset
Fransız trangı 1050 senesln-denberl mevkiini sağlamlaştırmağa devam etmiş, altın mütemadiyen. düşmüş, döviz üstleri resmi kurlara yaklaşmış Lir. i Bugün karaborsada dolar ve yahut İsviçre frangı alını satımı İçin hiç bir temayül yoktur. Bankaya satmak suretiyle, aynı miktarda frank almak kabildir.
Fransız frangının bn tereffüü müdebbirane ve mahlrane bir mali politika takibi sayesinde imkân dahiline girmiştir. Şimdiki ve evvelki kabinelerde Maliye Bakanı olan M. Petsche, Fransanm en kuvvetli maliyecisidir. Franga eski kıymetini İade etmek için biraz sabır gös-. termek icabetmiştlr.
Maliye Bakanı, kredileri sıklaştırmağa başlamış, hu suretle ellerinde döviz ve altın bu-tund uranlar. Fransa: frangı tedarik etmek için bunları satmağa mecbur olmuşlardır.
Döviz ve altından başka bir şeye emniyet ve İtimatları olmayan bir çok spekülâsyondular, Fransız frangını bulabilmek için fahiş faizler ödemişlerdir. Bugün taahhütlerini tesviye etmek için döviz ve altınla rını satmak zorunda kalıyorlar.
Diğer taraftan ecnebi piyasalara. bilhassa İsviçre ve Amerika piyasaları. Maliye Bakanının düşüncelerini sezerek ve bilhassa turistler tarafından vaki olacak talepleri tahmin ederek Fransız frangım satın almağa başlamışlardır. Bu, mühim bir işaretti. Bir sene evvel Fransa frangı hakkında konuşulduğu zaman İsviçreliler, omuzlarını kaldırıyorlar ve Fransız frangına emniyet ve itimat caiz olmadığım söylüyorlardı. Vakıa bugün de ihtiyattı olanlar yok değildir. Fakat artık omuz kaldıran yoktur.
Frangın istikran ne zaman olabilir?
Dolaşan rivayetlere göre Fransız frangını^ istikran sonbaharda vuku bulabilecek Ur. O zaman hükümet döviz piyasasını serbes bırakacaktır.
Herkes doları, şimdiki kura 350 frank üzerinden alabilecektir. Bundan başka, Fransa bankası da, eşhası hususiyetten bugünkü kurdan biraz yüksek o-lan Nevyork kuru üzerinden ■JUn satin alacaktır.
Şayet bu istikrar, sonbaharda perçekleçirae ilk defa Fransız frangı bir sükûnet devresine girmiş olacaktır. Çünkü kurtuluştan beri altın fiati sonbaharda daima yükselmekte idi.
Yaz tatilinden evvel ve işlerin durduğu mevsimde altın düşüyor,, fakat şenlenin son ayında bir yükselme hamlesi kaydediyordu. Vaziyetin değişip değiçmiyeceğinl bu sene görece-tir.
Bu takdirde franga emniyet ve itimat kuvvetlenecek ve Fransız parasının sukut tehlikesi asgarî hadde inecektir.
Maliye Bakanı M. PeUce’in, son balların frank İçin meşum olmaması için müteyakkız bulunması beklenmekledir. Fakat şayet para istikran vuku bulmazsa frangın şimdiki iyi mevkiini muhafaza edeceği umulmaktadır.
Prenses Margaret ağustosla nişanlanıyor
Prensesin müstakbel kocası memleketin en büyük servetinin varisidir
frenses Margaret, kendisine sunulan buketi alıyor. [Alt köşede görülen prensesin müstakbel nişanlısıdır]
Tiyatro ve sinemacılığımız
Islaha muhtaç iki sanat şubemizdir
Feridun Çölgeçen, Fransa ve Ingilterede yaptığı tetkikata istinaden hazırladığı bir projeyi yarın Başbakan Adnan Menderese verecek
Frank istikrarının sonbaharda istikrarına mâni olabilecek siyasi ve İktisadi âmiller bulunması melhuzdur. Meselâ İngiltere, Bretton Woods anlaşmasına istinaden bu istikrara itiraz edebilir, çünkü sterlin, bugün Pariste resmî kurdan daha aşağı bir Ha ile satılmaktadır.
Frangın İstikran Lsc sterlinin bugünkü düşük kurunun normalleşmesini Lnaammım edecektir. Londra nın ise bunu islemediği aşikârdır.
Franktan başka hükümeti İşgal eden başka bir mesele daha vardır: Bu da iktisadi buhrandır. Franrada hüküm sûren bu buhran ise, frangın mevkiini sağlamlaştırmak için alınan tedbirlerden ileri gelmektedir.
Maliye Bakanı, kredileri takyit etmekle franga hizmet etmiş, fakat İşler bundun çok müteessir olmuştur.
Para darlığı yüzünden fabrikalar tam bir randımanla çalışmamaktadır. Ciddi bir İşsizlik tehlikesi mevcuttur. Üstelik satışlanQ durgunluğu, ele para geçmesini menetmekte ve ticaret iyi bir durumda bulunmamaktadır.
Hükümet, bu vaziyeti evvelden biliyordu. Fakat frangı kurtarmak, ellerinde stok bulunduranları, bunlan satmağa zorlamak ve bu surette hayat pahalılığım önlemek lâzımdı. Fransızlan, az kazançla İktifa etmeğe alıştırmak gerekti. Şimdiki buhran.» doğurmak pahasın*. piyasayı temizlemek zarureti vardı.
Şimdi M, Petscheln İstediği şartlar, gerçekleşince şimdi buhranı önleyecek tedbirleri almak temayülü görülmektedir. Şimdiden şu İki mühim tedbir alınmıştır:
1 — Krediler genişletilecektir. Bu münasebetle Fransa bankası Iskonto faizini indirmiştir. Para tedarik etmek kolaylaşacak ve fabrikalar ile ticarethaneler geniş bir nefes alacaktır. Bu, iktisadi siyasette bir değişikliği tazammum etliği için büyük bir ehemmiyeti haizdir.
J — Alınan diğer tedbir de mesken inşa edenlere kredi açmaktır. Bu krediler sayesinde işler canlanacağı gibi, mesken tedarik etmek üşüyenlerin vazıyetini de kolaylaştıracaktır. Franazlar. mesken oldu mu. her şey yoluna girer, derler. Şayet hükümet tarafından temin edilen krediler, Fransada inşaat faaliyetine ha verirse işsizlik de önlenmiş olacaktır.
Londra 24 (AP> — Prenses Margaret, çay masalarında dedikodu mevzuu olmaya başlayan biT aşk macerasının kahramanı haline gelmiştir. Kendisinin kızıl saçlı bir Iskoç genci İle seviştiği söylenmektedir.
Buckinghan sarayı çevreleri, prensesin doğum günü olan 21 Ağustosta 20 yaşını tamamlanmasından sonra iki gencin, nişanlarının İlân edileceği hakkındaki haberleri tekzlb etmeyi uygun görmemiş ve bu haberleri bu şereften malınım bırakmıştır.
Prensesin alâkadar olduğu genç, Buccicugh Dükü'nün varisi olan Dalkeith kontudur.
Üç senedir mütemadiyen
prensese refakat eden Kont, bir gün İngiiterenln en muazzam servetlerinden birine sahih olacaktır. Filhakika babasının ölümü halinde kendisine altı Konttuk İçinde bulunan muazzam altı malikane ile yarım milyon dönüm genişliğinde arazi kalacaktır. Kendisi Margaret ile beraber büyümüştür, ve kıra! ailesi ile Gloucester Dükü'nün eşi marifetiyle bir garabeti vardır.
Tam olarak İsmi Walter Francis John Montagu Douglıs Scott olan kont’un babası ile, 1919 senesinde kıra! VI ncı Georgc’un kızkardeşi prenses Mrry’nln evlenecekleri rivayeti dolaşmıştı; fakat bu tahakkuk etmemişti.
tu buçuk yu evvci, izmiz Yazan Cemaieddın BİLDİK Şehir Tiyatrosundan ayrılarak lttııtıı«ıııııııııııtııııa»ııvıı»ıaı»»»ı»»ııııııııııı>ıı»ıı»ıııı»»ıa Fransaya gittiğini gazetelerde okuduğumuz Feridun çölgeçen, evvelki gün İslanbula gelmiştir. Fransada ve Ingilterede bir taraftan tiyatro, diğer taraftan-da filim sanatkârlarının durumları üzerinde tetidkat yapan Feridun Çölgeçen, Tûrki-yede tiyatro ve filim sanatkârlarının İstikballerini sağlam esaslara bağlamak lâzım geldiğine ve bu sahada çalışanların hem direktörlerine hem de seyircilere karşı bir mesuliyet yükü altında bulunmaları İcap ettiğine dair bir proje hazırlamış bulunmaktadır.
Dün kendlsile konuştuğum bu eski tiyatro sanatkârı, hazırladığı projenin bizde pek başı bo-ş bırakılan bu iki sanatı yalnız bir meslek olarak değil, sanatkârın hayatını da garanti altına alack csslara raptedeceğini söyliyerek:
«— Projemi, Ankaraya gider gitmez, Başbakan Adnan Menderes’e takdim edeceğim.» demektedir.

Tabii, bu yarın olacak bir şey değildir. Bunlar, bLr takım temayüllerdir. Fakat şayet bu temayülleri, siyasi buhran, beynelmilel vaziyetin vahimleşmesi gibi âmiller, suya düşürmez-
se Fransa, tekrar müreffeh bir piyasa olacaktır. Vakıa harbilen evvelki refah seviyesine u-I aşılnıiyacakaa da Fransa buhranı atlatabilecektir, elverir ki dediğimiz gibi siyasi ve sosyal karışıklıklar, bu temayülleri bozmasın.
Jose d’Orieni
Trygve Lie komünist mi ?
Birleşmiş milletler umumî kâtibi bir beyanname neşretti
Lake Success 24 (A A.) — (United Press): Dünkü basın toplantısında, kendisine komünist olup olmadığı sorulan Trygve Lie, daha sonra aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır;
Bugün öğleden sonra yaptığım basın toplantısında sorulan komünist olup olmadığım yolundaki lüzumsuz ve çirkin sualden hayret ve İnfial duy-
Blrleşmi? milletler genel sekreterine böyle sual sorulmaz.
Norveçte siyasetle meçgul olduğum mazim hakkındaki kayıtlar herkesin okuması için meydandadır. Bu kayıtları okuyan bir irimde, benim komünist değil. sosyalist olan İşçi partisinin âzalığmı yapmış olduğumu bilir.
Bugün bütün hükümetlere ve bütün birleşmiş milletler halkına karşı mesul bulunmaktayım ve milli yahut milletlerarası hiç bir partizan siyasete İşti • rak edemem. Müdafaa ettiğim yegâne ideoloji dünya barışı ve terakkisidir.
Trygve Lie, ünümüzdeki cuma günü çıkacağı Avrupa seyahatinde önce Londraya giderek Ingiltere Başbakanı element Attlee 11c görüşecek ve Londra'da bir demeç -verecektir. Lie, Londra’ya 1 Temmuzda varmak ve 4 Temmuza kadar kalmak niyetindedir. Bundan sonra Cenevre’ye giderek ekonomik ve sosyal konseyin yaz oturumlarına 3 gün iştirak edecektir,
7 Temmuzda Parısç giderek en az İki gün kalacak ve Fransız Dışişleri Bakanı R. Schu-man İle görüşecektir.
Trygve Lie, Paris’ten Kopenhag yolu ile memleketi Norveçe gidecektir. Kopenhag-da bazı Danimarka resmî ışan-Bİyetleriyle de görüşmesi muhtemeldir.
Norveç'te btr müddet tatil yapacak olan Lie, güvenlik konseyi mühim bir toplantı yaptığı takdirde hemen uçakla geri döneceğini bildirmiştir.
Formoza meselesi
Acheson, Amerikan siyasetinin değişmediğini söyledi
Vaşington 24 (AP) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson. dün, yapmış olduğu bir konuşma esnasında. FormO-za'ya karşı takib olunan Amerikan siyasetinin 5 Ocak tart-hlndenberi değişmemiş olduğunu söylemiştir- O tarihte, Başkan Truman, milliyetçi Çin kuvvetlerinin Formoza adasını müdafaa edebilmeleri İçin, kendilerine askeri yardım yapılması ihtimalini bertaraf etmişti.
Bir basın konferansında Acheson'a, Amerikan Müdafaa Bakanı Louls Johnson'un Japonya seyahati münasebeti İle. Formoza meselesinin yeniden giinûn mevzuu haline geldiği söylenmişti.
Bunun üzerine. Amerikan siyasetinde bir değişiklik olup olmadığı sualine Acheson menfi cevap vermiştir.
Acheson bu arada, Romen diplomatlarının, Amcrlkada seyahat serbesti! erine ait bir protestosunu reddetmiş (diplomatlar Vaşlngtonun 35 mil çevresinde gezmekte serbesttirler).
Başkan Tr umanın Ncvyorklu bir avukat olan Charles Spof-ford'u Atlantik paktı konseyine yardımcı temsilci olarak tayin etmesinden memnuniyetini beyan etmiştir.
Atatürk bulvarında benzin deposu
Belediye. Atatürk bulvarında bir benzin deposu kurmak için yapılan müracaatı kabul etmiştir.
Atatürk bulvarı şehrin en İşlek ana caddelerinden birisi haline geldiğinden burada benzini bittiği İçin caddenin bir kenarına çekilip benzin bekli-yc-n otomobiller görülmeğe başlamıştır.
Bu vaziyeti göz önünde tutan Belediye, bulvarda şimdilik bir benzin deposunun açılmasına müsaade etmiştir.
İleride yeni ihtiyaçlar belirirse başka depoların açılmasına da izin verilecektir.
Islaha muhtaç iki sanat şubesi
Feridun Çölgeçen. bu akşamki ekspresle Ankaraya gidecek ve projesini pazartesi günü mümkün olmazsa, salı günü Başbakan Adnan Menderes’e verecektir.
İzmir Şehir Tiyatrosunda bulunduğu zaman Hamlette Polo-miııs rolünü alan, mezkûr tiyatrodan ayrıldıktan sonra da kurduğu «Çölgeçen Tiyatrosu» nda Otelloyu sahneye koyan Feridun Çölgeçen'e soruyorum
— Şu halde siz. bizde tiyatro ve sinemacılığı ıslaha muhtaç görüyorsunuz. Öyle mİ?
«— Evet! Bu İki sanat şubesi de ıslâha mutlak surette muhtaçtır. Bu arada bilhassa İşaret etmek isterim ki 60 küsur sene evvel Muhsin Erlufcrul dünyaya gelmemiş olsaydı, tiyatromuz bugünkü durumundan da çok geri kalmış olurdu. Çünkü Muhsin Ertuğrul’un tiyatromuza hizmeti çok büyüktür ve bu. inkâr edilemiyecek bir hakikattir. Fakat bu, bizim tiyatromuzun tam mân asile inkişaf ettiği mânasına da asla gelemez. Tiyatroculuğumuzda, sinemacılığımızda inkişaf sağlayacak ıslahat tedbirlerinin süratle alınmasına muhtaçtırlar.»
Feridun Çölgeçen, Fransada t cni sil ettiği ..Kör- piyesimi* Selma rolünü alan Lolla Atadoalena ile beraber, Feridun Çölgeçen bu temsilde Salih rolünü almıştır
açılmasına 10 dakika kala tiyatrodan ayrılarak trene bindiler ve İstanbula gittiler. Şimdi zavallı Raşlt Rızanın salonu dolduran seyirciler karşısında ne feci bir duruma düştüğünü tahmin ve tahayyül edebilirsiniz. Aralarında bir İhtilâf dahi olsa ilânı yapılmış, seyircileri biletlerini alarak içeriye girmiş bir tiyatroda direktörü yüzüstü bırakıp gitmek doğru mudur? Sanatkârlar, her şeyden evvel seyircilere karşı sahneye çıkmak mecburiyetinde oldukları-düşünmeli değil raiydiler?»

Sanatkârı kim tecziye edecek

yarak başka bir şirkete geçen artistleri de hep sendikalar cezalandırmaktadırlar. Bizde de bir sendika kurulursa, bahis mevzu hareketleri yapan sanatkârları. Avrupada olduğu
gibi ebediyen kendi sahalarından uzaklaştırmak korkusu altında tutmak ve o hareketlere böylelikle meydan vermemelerini temin etmek İmkân dahiline girer. Eîttabl bu sayede sanatkârlara da, evvelâ seyircilere karşı bir vazife mesuliyeti ve borcu altında bulundukları öğretilmiş olur.»
Bunun gibi daha nice misaller sayılabileceğini söyleyen Feridun Çölgeçen, sözlerine devamla diyor ki:
■__ Bir sanatkâr, diğer bir
tiyatro ve kumpanya direk-
Fransadaki temsilleri
Feridun Çölgeçen. Fransa’da kaldığı zaman zarfında Vedat Nedim Tör'ün »Kör» piyesini Fransız artistleri ile temsil etmiş, Hamlet’i de sahneye koymuş... Bu temsillerine temas
türü tarafından verilen 10 lira ederek diyor kİ: fazla parayı tercih ederek öte tarafa geçebiliyor. Para mev-zuubaiıis olmasa da sanatkâr sırt bir kapris uğuruna diğer bir kumpanyaya geçmekte asla tereddüt etmiyor. Bu gibi hareketlerin o tiyatro veya sinema direktörüne telâfisi gayri kabil zararlara mal olacağı hiç düşünülmüyor. Sanat hayalımda, ikinci perded’ dahi tiyatroyu terkeden sanatkârlar görmüşümdür. Şimdi sorarım size, bu sanatkârı kim tezciye eder?»
— Peki bu sanatkâr o kumpanya direktörü He bir mukavele yapmamış mıdır? Verir
Alınması gereken tedbirler
— Sizce bu ıslahat tedbirleri nelerdir?
(— Gerek tiyatro ve gerek filim sanatkârlarını kayıtlara ve şartlara tâbi tutmak, disiplinli hareketlerini sağlayacak esaslar kurmak... Moda, mevzuu hükümetle birlikte münevverlerimizin ele almaları İle mümkün olur. Şunu da İlâve edeyim ki dünyanın her yerinde bu iki I mahkemeye, mukavetenaınede-sonat şubesinin inkişafında kİ tazminatı çatır çatır alır, sendikaların çok büyük rol oy- •— ük nazarda bu öyle gö-nadıkları inkâr edilemez bir tünüyor. Fakat mesele bununla hakikattir. Bizde de böyle sendikalar kurulmasına İhtiyaç görüyorum, Başbakan Adnan Menderes'e takdim edeceğim projede sendikalar mevzuuna da temas etmekteyim. İngiltere ve Fransadakl tetklkatımda sanatkârların disiplinli hareketlerini sadece sendikalariD temin ettiklerini yaklnen gördüm.»
— Bizde hu İki sanat şubesinde disiplin olmadığını söylüyorsunuz. Buna dair misaller verebilir misiniz?
«— Hem o kadar çok nrifltü verebilirim kİ saatlerce yasanız sonunu getiremezsiniz. Mamafih bir iki misal saymakla fayda mülâhaza etmekteyim; 1935 te sahneye İlk çıktığım sıralarda İdi. Hocam Raşlt Rıza Ankanula Yeni Sinemada piyesini oynayacaktı. O akşam sanatkârlardan beşi, perdenin
hal oiunamıyor. Zaten o sanatkârı öbür taraftan çeken kumpanya müdürü, mukavelede yazılı tazminatı göze almıştır. İşte başı boşluk da burada ya... Bir sanatkâr, kumpanya direktörlerinin oyuncağı halinde... Dünyanın hiç bir yerinde böyle vakalara rastlanmıyor. Çünkü sendikalar o sanatkârı hayatları boyunca tecziye ediyorlar. Tiyatrolarda ve fiLlmclllkte bunun misalleri yok değildir. Fakat ben size bunların haricinde bir misâl vereyim: Almanyanın en meşhur boksörlerinden biri, sokakta birisine yumruk attı diye bir daha müsabakalara iştirak ettirilmedi. Hem de bu boksör, bütün maişetini bu yüzden temin eden bir adam ı olduğu halde... Tiyatroda para ve kaprisi uğruna sahneden ayrılardan da, bir filim için angajmana girdiğini hiçe ra-]
«— 17/Hazlran/1914 tarihi Türk tiyatro tarihinde mühim bir gündür. O gün büyük Fransız sanatkârı Antoine İstanbula gelerek belediye konservatuva-nnı ve tiyatrosunu kurmayı kabul etmiştir, işte o zanıan-danberi Türk tiyatrosu inkişaf yoluna girmiştir. 1S50 yılının 17 Nisam da Türk tiyatro tarihimizde keza mühim bir gündür. Zira ilk defa olarak bir Türk piyesi Paris tiyatrosunda oynanmıştır.»
Feridun Çölgeçen, aldığı bir davet üzerine Porteden Tngilte-reye de gittiğini, Şeksplr festivalini bu suretle görmek fırsatının kendisine buhşed ildiğini anlattıktan sonra tekrar ötedeki sanat hayatının başı boşluğuna temas etmiş ve sözlerini şöyle bitirmiştir:
«— Sahne hayatında çivi çakan adamdan, muharrire, münekkide, hatta bu sanat seferberliğinde rol alan herkese, tâ dekoratöre kadar hepsinin disiplini. geçim standardı ancak ve ancak hükümetin mevzuu ehemmiyetle ele alması ile mümkündür.»
Feridun. Çölgeçen, projesini yarın veya öbürgün Başbakan Adnan Menderese verecektir. Bakalım hükümet bu şahlbîa. tedbirler alacak nu?
Ccmaledditı BİLDİK.


piyesi veren, piyesi kritik eden aktöre. rejisöre.
Created by free versiön of 2PDF
S’hlfe 8 AKSAM ______________________________________________________25 Haziran 1950
^m:n akşam j^rıt HtKÂre
Dağda

macera
— Küçük Minelin dağ havasına şiddetle ihtiyacı vardır. Tavsiyemi dinlerseniz pişman olmazsınız. Benden çocuk için ilâç istemeyiniz. Çünkü ilaçların ona hiç bir faydası dokun-mıyacak.
Doktor Morlsln bu sözleri be-nl ikna etti. Esasen beni Pa-rlstc alıkoyacak sebep de yoktu. İzdivacımızdan üç yıl sonra Rober öldüğûndenberl yalnız yaşıyor ve tekrar evlenmeği aklımdan bile geçirmiyordum. Esasen evlenmek için de kendimde hak göremiyordum. Hayatım oğluma aitti. Onu üveğl babanın cllııc nasıl teslim edebilirdim. Acaba yeni kocam. Mtşell sevecek miydi?
Mişel, şimdi sekiz yaşma basmıştı. Fakat zayıf ve cihadı. Bugune kadar denediğimiz bütün İlâçlar, sıhhatimle beklediğimiz salâhı husule getirmemişti. Bu itibarla doktor Morlsln tavsiyelerine uyarak bir hafta, sonra oğlum ile beraocr Tirola hareket ettim. Banı Kollens bölgesini tavsiye etmişlerdi. O mıntakada mükemmel bir otel buldum Muvasalatımızdan on beş gün sonra .Ml-şel tamamile değişmiş, sıhhati iyileşmiş, yanaklarına kan gel-
Kosiye tırmanmak için yola çıktık. Hareketimden evvel küçük Mlşeli kucaklayıp öptüm ve otel müstahdemlerine ona dikkat etmelerini tembih eltim. Öğleden evvel otele dönecek lim.
Tırmanmadan size uzun uzadıya bahsetmiyeceğlm. Bu. güneşe, nura, gök yüzüne doğru bir yükselişti. Yükseklere doğru çıktıkça sevincim artıyordu. Hafiflediğimi, uçtuğumu sanıyordum.
Tepeye vardığımız zaman güneş gök yüzünde parlıyordu. Güneş bize o kadar yakın görünüyordu kt. ellerimizi uzat-sak ona dokunacağımızı sanıyorduk,
tklmlz de kan ter İçinde kalmıştık, Irving, dağ tepesinde bulunan sığmağa koştu, ocakta ateş yaktı, terimizi kurutmak ve yorgunluğumuzu ğlder-mek için sığınağın içinde oturduk. Meğer İ r v i n -g I n, tereddüt etmeğe ve korkmağa hakkı varmış. O zamana kadar bizi dayanılmaz bir kuvvetle birbirimize doğru, sürükleyen duygularımıza ga- | lebe çalmıştık. Fakat şimdi' dünyadan uzak, başka bir ha-| yat yaşadığımızı, kâinatın yegâne İki mahlûku olduğumuzu sanıyorduk.
Oğlumu zayıf çocuklar İçin bir kayak mektebi açmış olan İrvlng namında genç bir İsviçreliye tevdi etmeğe karar verdim. İrvlng. Mişele büyü* bir şefkat ve itina gösteriyor ve yormadan kayak egzersizleri yaptırıyordu.
Küçük Mişel ile hocası, az bir müddet sonra sıkı fıkı ahbap oldular. Oğlum şen ve neşeli idi. Mişel bana:
— Bir kaç gıin sonra üçümüz, kızakla kaymağa başlıya -cağız, dağ tepelerine tırmanacağız. Hocam, oralarının çok güzel olduğunu söylüyor dedi.
Ben de dağ sporlarını seviyordum Bir sabah, içim neşe ile dolu olarak uyandım ve Mişeli kollarımın arasına alarak:
— Bugün hocanı, senden çalacağım dedim.
ikimiz birlikte İrvingln evine gittik. İsviçreli kayak hocası bizi nezaketle karşıladı, kendisine hitabederek:
— Ben de vaktile kayak spo-nı yapıyordum. Sizden dileğim, baııa eski formumu bulmağa yardım etmektir dedim. ı
— Bana güvenebilirsiniz ma* ma dam!
İrvlng. takriben yirmi sekiz yaşlarında, bakışları manalı, çok yakışıklı bir erkekti.
Yarım saat sonra Gessing dağının yamaçlarında ski ile kayıyorduk. Arlık onsuz yapamazdım. Mesut ve bahtiyardım O gündenberi Mişelin ho-^ casile sık sık buluşmağa başla-' dun. Kosi dağının zirvesine çıkmağa can atıyordum. O tepeden etrfın görünüşü harikulade olduğunu işitiyordum. İrvlng, benim bu arzumu öğrenince çok sevindi. Bununla beraber. o tepeye tırmanmayı geciktirmek için mütemadiyen bahaneler icat ediyordu. Fakat nihayet şiddetli ısrarlarını, galebe eldi.
Bir sabah, şafak sökerken
Bir an İçinde, dudaklarımızdan tek söz bile çıkmadan bl-riblrlmlzln kollan rasına atıldık. Bu nasıl oldu. Size anlatamam. Sonsuz bir saadet hissediyorduk.
| Otele döndüğümüz zaman ortalık kararmıştı. Mişel. ortada yoktu. Garsonlardan uirl. kıicük Mişel'in geciktiğini gö-I rünce, beni karşılamak için o-| telden çıktığını ve dağa doğru gittiğini söyledi. O andan İtibaren artık kimse onu gömıc— mIşti,
, İrving bir an bile fevt etme-
1 di. Skilerini ayaklarına taktıktan sonra dağ yolunu tuttu. Geceyi müthiş bir endişe İçinde geçirdim. Çünkü ikisi de otele dönmemişlerdi. Sabah güneş doğarken İrvlng çıkageldi. Kollan arasında Mişeil taşıyordu.
Paris'te Fransız milli havacılık günü Fransız ve müttefik devletler hava kuvvetlerinin iştirakiyle kullanmıştır. Yukarıdaki klişe Orly hava meydanında t»pkill uçakların geçişi görülüyor
Mahkeme Koridorlarında
Secdeye yatınca evin kapısını hatırladım!
Telâş ve heyecanla:
— Mişel yaşıyor mu?
sordum,
I İrvlng cevap vermeden şını yere eğdi. Her şeyi anla-dun. Demek oğlum ölmüştü, irvlng, oğlumun dağ yamacında yolunu şaşırarak bir uçuru-yuvarlandığmı ve alaca ■ i karanlıkta cesedini gördüğünü' bana anlattı. Biricik oğlumu, ebediyyen kaybetmiştim. Ölümünden de ben mesuldüm. 2i-1 ra dağa tırmanmak için onu bütün gün yalnız bırakmıştım. Dağ sığınağında geçirdiğim kısa saadet dakikaları bana çok I pahalıya malolmuştu.
1 iki etin sonra Tiroldan ay-| rıldım. İrvlng. beni teşyi İçin' istasyona kadar geldi. Fakat j ağzını açıp tek söz söylemedi, j , Benden uzakta duruyor, ve hiç bir zaman unutamıyacağım
■ mahzun bakışlarla bana bakı-,
■ yordu. O da benim gibi bedbaht] t olmuştu. Kader, aramıza ölii
' küçük Mişel'i koymak suretil^ ' bizi yekdiğerimizden ebedıyyen ayırmıştı.
ı Çeviren: A. HİLÂLİ
diye
ba
Yukarıda resmini gördüğünüz madam Blumer. Londra hayvanat cemiyetinin sergisine evinde beslediği ve bir sandık içinde muhafaza ettiği iki korkunç Boa yılanile gelmiş ve bunları boynuna dolayarak seyircilere göstermiştir.
Ankara dün gitti, İstanbul da bugün gidiyor
Denizyolları idaresinin «Ankara» vapuru dün saat 12 de 350 yolcu ve 100 ton yükle Batı Akdeniz hattı seferine çıkmıştır.
Diğer taraftan tamirden yeni çıkan nistanbuh vapuru da bugün saat 14 de Güney-Doğu Akdeniz seferine gidecektir.
Batı Almanyaya tütün numunelerinin ithaline izin verildi
Frankfurt ticaret ateşliğimizden şehrimiz ticari çevrelerine gelen bir yazıdan anlaşıldığına göre posta yoluyla tütün ve mamullerinin Batı Al-manyaya ithalini meneden askeri hükümet kararı Amerikan yüksek komiserliği tarafından meriyetten kaldırılmıştır. Yan! bundan sonra bedelsiz tülün numunelerinin Batı Almanyaya ithalinde biç bLr mahzur yoktur.
Koridorda sırtını pencerenin kenarına sürterek kaşınan çember sakallı efendi amcanın yanına gittik, selâm verdik. Güler yüzle elini gögsüne bastırarak selâmımızı aldı. Sorduk:
— Mahkemede işin mi var babalık?
Kasketini çıkarıp koltuğunun altına kıstırdı, ustura ile kazınmış kafasını o-ğuşturarak göz kırptı:
— Gurbet diyarında başıma böyle işler de geldi. Is-tanbulun hekiminden medet umarken hâkiminin de karşısına çıkmak aklimıza yazılmış. Üzerinize afiyet, gövdemde bir kaşıntı peyda oldu. Tamam iki senedir çekiyorum. Bizim oradaki hekimlere bakındımsa da ilâçları fayda vermedi. Konu komşu: »Hüseyin ağa, sen kalk. İstanbula git de oradaki büyük hekimlere kendini göster» dediler. Onların akima uyarak ben de kalkıp geldim. Çok şükür, burada bakındığım hekimin ilâcından favda görmeğe başladım. Kaşıntılarım günden güne azalıyor.
— Geçmiş olsun. Mahkemedeki işin ne?
— Onu anlatsam sîz de şaşarsınız. İstanbulda iki ay kalacağım için orucumu tutuyorum Genç yaşımdan beri namazımı hiç bırakmam. Dün gece teravih namazına gittim. Camii şerif çok kalabalıktı. Yatsı namazının sünnetini kıldıktan sonra sıcaktan bunaldım, sırtımdan ceketimi çıkarıp yanıma koydum. Farzı kılmağa başladık, secdeye kapandığım sırada bir aralık kulağımın dibinde bir hışıltı duydum. Secdeden doğrulunca bir de baktım ki bizim ceket yok. Namazı niyazı bıraktım: «Aman bre, ne oldu benim ceket?» diye sağa sola bakınmağa başladım. O sırada bir adamın câmi kapısından çıktığını gördüm. Zaten ben kapıya vakın yerde olduğum için hemen herifin arkasına takıldım. Dısan.a çıkınca koşmağa başladı. O kaçıyor, ben de peşi sıra; «Şu adamı yakalayınız. Ceketimi çaldı- diye bağırarak koşmağa başladım. Herif bir aralık ceketi vere attı. Hemen koşup aldım, baküm ki cebimden cüzdanımı almış. Gene bağırarak arkasına takıldım. Allah razı olsun, kar şı taraftan gelen iki kişi herifi yakaladılar O sırada polislerle beckileı de geldiler, hep beraber kara?"'.a gittik. Bre Allahın zâlimi! Cüzdanımı alrn da beni bu gurbet diyarında parasız pulsuz bırakırken hic mi yüreğin sızlamadı?
— Cüzdanın bulunmam mı?
— Nasıl bulunmaz? Karakolda herifin koynundan çıkardılar.
Maznun bu keridorun eski âşinâlarından. Görü .ıce o da bizi tamdı ve başını eğdi. Yanına sokulduk:
— Namaza mı başladın, ahbap?
— Ne yapalım, beyefendi abi? Mübarek Ramazanı şerif on bir ayın bir sultanıdır. Orucu tutamıyoruz, hiç olmazsa namazı kılalım da yarın Ahrette yüzümüz kara olmasın. Eveİ Allah, sonra sizin sayenizde, dini bütün Muslümanlardanım ben. Oruca da niyet ediyorum amma bu sıcakta susuzluğa dayanamıyorum. Eh. her zaman böyle gitmez ya. Bir gün mübarek Ramazan kışa rastlıyacak tabii. O zaman bir gün oruç yediğimi görürsen yüzüme tükür.
— Peki, ne diye namazı yarıda bıraktın da camiden çıktın?
— Hımm... Onun sebebi var. Yatsının farzını kılarken imam «Allahüekber» deyip de secdeye yatınca birdenbire evin kapısı hatırıma geldi. Abdest alıp camiye gelirken kapıyı kilitlemeyi unuttum. Evde başka kimse yok. Hırsızlar girip soyacaklar. İşte bunun için hemen namazı bırakıp dışarıya fırladım.
— Giderken şu adamcağızın ceketini ne diye aldın?
— Hâşa... Ben böyle şeylere tövbekar oldum. Harama el uzatmıyorum. Herif ceketini çıkarıp benim yanıma kovmuş. Ben camiye giderken ceketimi evde bırakmıştım. Kapının telâşı ara-stnda bunu unutmuşum, başımı kaldırıp ceketi orada görünce kendi ceketim zannederek alıp yürüdüm.
— Peki, ceketin sahibi arkandan seslenince niçin kaçtın ya?
— Estağfurullah. Onu da kabul etmem. Ne kaçması i-mlş? Giderken arkadan sesler duyuyordum amma kime bağırdığının farkında bile değildim. Ben bir an evvel eve yetişip kapıyı kilitlemek için koşuyordum. Sırtımdaki ceket herifin olduğunu anlayınca çıkanp attım. Bilerek çalsaydım bırakır mıvıdım hiç? Cami dediğin Allahın evidir. Orada fenalık yapan insan çarpılır.
— Ya şu cüzdan meselemi nasıl oldu? Adamın cüzdanını da senin koynunda hul-muşlar.
— Bunda da yanlışlık var beyefendi abi. Tövbekar olduktan sonra elâlemin cüzdanım alır da kovnuma sokar mıyım? Sırlımdakini kendi ceketim sanıyordum. Eve yetişmek için kasarken cebimdeki cüzdan düşmesin diyerek çıkardım da koyntl-ma soktum.
— Bu işlerin ustası olduğun için masalı da iyi uydurmuşsun ahbap. Fakat, bilirsin ki mahkemede böyle masallara kulak asmazlar.
Mahkeme acildi, şefaat ılınan bakışlarla davacıyı süzerek kalktı.
Ce. Re.
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: VaJentin WiUiam$ Tercüme eden: Vâ-Nû
annesi Üe babası ve ablası, hürriyet fikirlerine tamamiyle yabancı İnsanlarken, o, daha çocukluğundan itibaren, Ingiliz İşçilerinin geniş fikirlerine ve iyi niyetlerine sahip oluvermişti. Spor hevesi olduğundan, bir çok ahbaplar edindi. At yarş-lar ına. ring müsabaklarına devam etti, durdu.
Gayet faal, cevval bir insandı. Biraz da ırkının icabı olarak heyecandan, değişiklikten hoşlan irdi.
Ticaret İnsiyaklarına uyarak, eşya alım satımına girişti. Garip İnsanlar, geceleyin dükkânın arkasındaki odaya gelirler, kendisini ziyaret ederlerdi; eD garip pazarlıklara girişilirdi.
Şimdi, kalemi elinde mölon şapkası en*c-(ne İtilmiş, ö-niinde açılan bir gazetenin üze-
rine itilerek yarışta kazanan atların haberlerini inceliyordu. Umumiyetle gündelik faaliyetine bu şekilde başlardı. Köşeba-şındaki kahveye ondan sonra giderdi.
Rosanın kardeşi, bu sabah, parlak bir ruhi halet içinde. Çünkü hâdiseler ailesi için fevkalâde bir reklâm teşkil etti. Meşhur cinayeti yazan haberler ortasında, bayan Rosa'nın resmi şaşaa saçlyordu.
Kaldırımda bir ayak sesi işiterek başım kaldırdı. Uzun boylu bir adam; sırtında gri kaşmir bir kostüm, vitrine bakıyor.
Bayan Rosa'nın. kardeşi şapkasını düzeltti: eşya arasından yürüyüp kapıya doğru yaklaştı.
Meçhul adam, paslı demir karyolalarla ,sinek tersi lekeleri olaQ tablolarla ilgileniyor al-
giydi. Çok temiz giyinmişti. Nüfuzlu. itibarlı bir şahsiyete benziyordu.
j Bugünlerde ticaret de iyi git* ,mlyor. Binaenaleyh faaliyete geçmeli...
Yahudi delikanlı, güler yüzle:
— Bonjur, bayım! — dedi. — Bugün hava ne lâtif, değil mİ, bayım? Size bir eşya satmayı ne kadar arzu ederdim, efendim. içeri buyurun, rica ederim Acaba çalışma odanız İçin eşya mı arzu edersiniz? Mükemmel bir Amerikan bürosu var. Meşedendir. Gizli gözleri de var. Yaie kilitli... Gayet yenidir ve pahalı değildir. Bedavaya yakın bir fiatle size bırakacağım. İsterseniz iyi ev eşyam var. İçeri girin bir de mükemmel büfe var.
Meçhul adam, merasimsizce mal hahibim dirseğiyle itti ve dükkâna daldı. Sonra ona bakıp:
— Bayan Rosa hâlâ burada mı? — diye sordu.
Yahudi tüccarın gözleri yan yarıya kapandı. Ecdadından kalma hisler, İngiliz terbiyesiyle tamamiyle bozulma d iğı İçin, po-
listen müthiş bir korkusu vardı. Meçhul adamın emredercesine ifadesi, lâkayıt tavırları, sert sesi, kalbine dehşet saldı.
Zaman kazanmak maksadıyla :
— Niçin sordunuz? — dedi.
Meçhul adam, cevap verdi:
— Mağazasından geliyorum, kapalı. Komşuları sizde oturduğunu haber verdiler. Kardeşiniz değil mİ?
Tüccar:
— öyle efendim — dedi.
Bakışları möbllyeler üzerinde dolaşıyordu.
Adam, dedi kİ:
— Ablanıza söyleyin, onunla görüşmek İstiyorum
Möbllyecl .sordu:
— Polis olacaksınız değil mİ. efendim ?
Ziyaretçi İlk defa olarak güldü; bir sıra beyaz dişi göründü.
— Yok. ne münasebet?
Bunun üzerine, diikkârı sahibi meçhul «dvmı bir daha süzdü, trl yarı idi îtina ile giyinmiş, iyi traş olmuştu. Kocaman kemikli çenesi var. Ağzının ifadesi müstehzi... Kırlaşmağa başlayan siyah saçlarını arkaya doğru taramış. Gözlerinin bakı-
şı cesur. Fakat bu bakışlarda hem istlrap. henı de meydan okuma gizli...
Bu ifadeyi vaktiyle bir yerde görmüş olacaktı ama nerede ve ne zaman olduğunu hatırlamadı
— Siz, ablamın dostlarından olacaksınız, değU mi efendim?
Adam, tashis etti:
— Kendisiyle sadece alış veriş münasebetlerimiz vardır.
Yahudi möbllyecl İssy, meçhul adamın ellerine de bir göz attı; eldivenli İdiler:
— Çok teessüf ederim, efendim. Rosa gitti. Daha tamam malûmat vereyim, polis tarafından çağrıldı. Bu sabah gazetelerde okumuşsunuzdur. Bir elna yet İşlenmiş. Şahit sıfatiyle malumat almak üzere çağırdılar.
— Ne zaman geri döner?
— E, polisin vaziyet) bilinmez. Bütün gün öteye beriye sürükler, yürütürlerse, şaşmam doğrusu.
— Pek yazık! Rosa'yı görmeği son derece arzu etmiştim.
— Galiba bir İş için geldiniz, öyle söylemiştiniz, değil mİ?
Meçhul adam:
— öyle bir şey söylemedim.
— dedi.
Bunun üzerine muhaverenin arkası kesildi,
İssy. ne yapacağını bilemediğinden elini yeleğinin cebine soktu: san bir kalem çıkararak bununla bir müddet dişlerinin arasım karıştırdı:
— Hemşiremin bulunmadığı şu sıralaçla size faydalı olabilir miyim, bayım?
Doğru bir adam olduğunu göstermek istercesine bütün parmaklarını gererek garip bir Jestle elini havaya kaldırdı.
— Şu şartla kİ dürüst iş olsun, efendim. Ben hem mü-essesemln, hem de şahsımın itibarlı olmasına çok itina ediyorum. . . " ,z .
Ziyaretçi: .— ***’’ .
— Hele bak!— dedi— Sia karşınızdakini kim zannediyorsunuz. rica ederim? Nereden çıkarıyorsunuz bu lâflan? Beni yoksa hırsız mı zannettiniz?
Gözlerinden tehdidler saçılıyordu. Saldırgan bir hal takınmıştı. O derecede kİ, yahudt bir adım gerilemek zorunda kaldı.
Şaşkınlığa uğrayarak:
— Affedersiniz, patron!— diye boynunu büktü— Ben sizi
gücendirmek Ütemedim.
Beriki hâlâ tehdidkâr cevap verdi;
— Öyleyse iyice düşünüp taşınmadan ağzını açpıağa kalkışma! Yoksa pişman olursun.
Sokak taraf ma doğra mobilyaların arasından geçerek yürüdü. Dışarı baktı ve birden geriledi:
— tşle ablanız da geliyor. Kendisine bir sürpriz yapacağım. Burada olduğumu söylemeyin. Tezgâhın arkasına giz-leenceğim. Ben gizli iken Rosa içeri girsin, bakalım.
Bu garip teklife karşılık yahu di tüccar ne yapacağını bilemedi Meçhul adam ilâve etti:
— Buraya bak, hazret! Eğer ablana bir kelime çıtlatırsan kıçına öyle bir tekme yersin kİ ayağım kundurularımı bırtlatıp dışarı fırlar.
Dükkâncı, korkusundan dilsizle ştigi için razı oluşunu ancak bir baş hareketi ile bildirdi. Yere düşen kurşun kalemini titrek parmaklariyle kaldırdı, tezgâhın arkasına geçti. Başım gazetenin üzerine lğerek gûya yarışlarla meşgul olmağa başladı. (Arkası varl
Sahlfe 7
25 Haziran 1950
Hzl.
Nane esansı ile hazırlanmış
BULMACA
Bir GULETTE Tın; mok.0OM»do Mo«. GULETTE bKO§ın( LuManAğuuid*. dunyonın en mükemmel ııslen>ınd«o istifade etm.» ekınumn- GULET’E lıoj maldın» ve bıçoklorı için yopıtm^ı» Değeri bu elobitir. fol ol doho dayarut.ı
r4MElUK tl) t
Gillette BlAOES
Gillette
Hususi surette getirtilen Dünyanın en saf en meşhur
İstanbul Sular idaresinden
İdare İhtiyacı İçin 1300 kgr. yağlı sığır köselesi saün alınacaktır.
şartnamesi bedeli mukabilinde idare veznesinden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5 nlsbetinde yatıracakları teminat makbuzlarile 26/6/950 pazartesi saat 15 de idare merkezinde yapılacak pazarlıkta bulunmaları. (8148)
Tarsus Belediyesinden
Belediyemiz elektrik işletmesinin evvelce 15.Haziran'1950 de teklif verme usulü ile salın alınacağını ilân ettiği Skodo yapısı dize) gurubuna alt yedek malzeme ihalesi görülen lüzum üzerine 19/7/1950 çarşamba gününe tehir edilmiştir. Alâkalılara duyurulur. (8513)
RADYOLİN
Ağızda fevkalâde köpürür hoş rayihalı bir serinlik bırakır, en ekenonıik ve s: en sıhhi
Â


diş macunudur
>
M.S.B. Kara Kuvvetleri Komutanlığından
1 — 1050 - 195i öğrenim yılı için aşağıda İsimleri ve bulundukları yerler yazılı olan As, Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den İtibaren uaşlanâcıiktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzika meslek ve Od, Erb Hzl. Orta okulları İçin 15 Eylöl’de. As. Orta okul için 1 Eylülde ve Musiki Od Erb. Hzl. Orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd Erb “ ‘ Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tûstlknamftil öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaan, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenim! bırak anlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremlyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına iki yıl öğrenim! bırakanlar alınabilir» Yaşlarını tashih ettirenlerin tashlhden evvelki yaşları esas tutulur, Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu İmtihan-lan baştın ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartları taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin As. Ş. Icrlne ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe İle baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerde 3 adet vesika fotoğrafı ekllyeceklerdlr.
Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler. (6606)
Okullar:
İstanbul'da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okul
Ankara'da: Muzika Meslek ve Musiki Gd. Erb. Hzl. orta okulu.
Merzifon’da: I ve İL Gd. Erb. Hzl. Orta okulları.
Soldan saBn: 1 — İstanbul UH bir kapısı. 2 — Elbiseyi kufin demirle düzeltmcJr. 3 — YemeJdı davet 4 — Tersi mühendisin bası - İfri kesilmiş. S - Küçük torba - Bir çift, S — İsyan, ? — pusunun yarar - Tersi «inlrlt. 8 — Gelecek - Nnmret. £1 — Yalcın yerde. 10 — Tersi kalaylı Inee demir levha.
Yukarıdan aşafiıya: 1 — Cehresi •ftk değil, 2 - Bit tayyare meydanımı». 3 — Tersi yapağıdır - Nota -McSRuIfyet. 4 — Ekil - Tersi kumarın başlanıl. 5 — Terarmm bir cöro • Cümle, C — Venl dünyadan. 7 — Bal depoyu - Basit, 8 — Tersi kızılcığın ba-fi - İller
ÇEÇEN BULMACANIN HALLİ
Solran sağa: 1 — Antikacı, 2 — Saikalar. 3 — Milime, 4 — Amaç. Ne;. S — Kcv, inr. C — Ahenk! er. 7 — Bal. Tane. 8 — An. Sın. 9 —
7 — Eatıe. Tane, a — An. Sin, 9 — Gıl.ıf. Ari. 10.-— Imnmalîve.
Vükarjdan a^ı.'»: 1 -r Armakabb-gr. 2 — Naimehanım. 3 — Tilâvet. La, i — ftaıc. Sam. 5 — Kan. İktifa. I — Akma İn n. 7 — Ca. Eren. AV.
8 — b-ai,-Redde.
Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından: 948/79
Kadıköy Söğütlü çeşme caddesi 220 No. da mukim iken 9/7/1948 tarihinde ölen Marikanın mirasçıları mevcut ise sıfatlarını gösteren belgelerle ve yine ölüden alacaklı ve borçlu olanlar varsa haklarını müsbit vesikalarla tarihi İlândan itibaren üç ay içinde mahkememize müracaatları, aksi halde haklarında medenî kanunun 569 uncu maddesi hükmünün tatbik olunacağı ilân olunur. (8509)
Açık eksiltme ilânı
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Müessesesinden:
»MIHLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi Tesis tarihi: 1863
Sermayesi:
10.000,000. Ingiliz lirası
Merkezi idaresi: İstanbul — Galata Istan bulda; Yenlcaml, Beyoğlu, Kadıköy ve şişLl-de ve Türkiyenln. başlıca şenirierije...
Paris, Marsilya. Londra, Mançester. Mısır. Kıbns. ırak, Filistin ve Maverayı Ürdünde.
Şubeleri:
Suriye ve Lübnanda Pllyaileri vardır.
-----■-------
Her türlü banka muameleleri yapar
Divriği Demir Madenleri Müessesesi Müdürlüğünden
Müessestiniz için diplomalı, Bir Sıhhat Memuru, Bir Hemşire Alınacaktır.
Taliplerin evrakı müsbitelerini, durumlarını ve isteyecekleri ücret miktarlarsın bildirir bir dilekçe İle İ5/7/1950 tarihîne kadar müdürlüğümüze müracaatları rica olunur.
saat
gün
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara ucuz arsalar mıntıkasında yaptırılacak muhtelif makadam şosa yolları ile beton büz ferşl İşi kapalı zarf usulü ile eksiltme ve ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif oedell (299038) lira (12) kuruştur.
3 — Teminatı (15711) hra (52) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve keşif cetveli her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6— İhalesi 3/7/950 Pazartesi günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunmak mühendis, yüksek mühendis olmaları veya bu gibi fen adamı ile teşriki mesai ederek sözleşmeyi birlikte imza etmeleri ve bir defada en az (100,000) liralık şose İşi yapmış olduğuna dair vesika ibraz ve ihaleden üç gün evvel (tatil günleri hariç) müracaatla Fen Müdürlüğünden yeterlik sikası alarak teklif mektubuna eklemesi lâzımdır.
8 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 inci maddesi ge-
reğince hazırlıyacakTarı teklif mektuplarını belli günde saat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermelidir. (7955)
1 — Zonguldak kömür havzasından İstanbul ve İzmir şubelerine teşmacak kok ve taş kömürleri İçin 12/6/950 tarihinde saat 15 de müessese merkezinde yapjlan tetklkat sonunda verilen tekliflerin lâyık haddinde olmadığı görüldüğünden açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Açık eksiltme 26 Haziran 1950 pazartesi günü
15 de müessesenin Ankara merkezinde yapılacaktır.
3 — İstenilen tek Bat hakandaki şartnameler her mesai saati dahilinde:
Ankara Etibank Genel Müdürlüğü Ticaret servisinden, Ankarada Türkiye kömür satış ve tevzi muesscsesl satış ve muamelât servisinden,
Jslanbulda Etibank şubesinden,
İslanbulda Gafatacta Yeni Yolcu salonu üçüncü kâtta Türkiye kömür satış ve tevsi müessesesl İstanbul şubesinden,
Izmirde Türkiye kömür satış ve tevzi muesesesinden, bedelsiz alınacaktır.
4 — Müessese 2490 sayıh arttırma eksiltme kanunu hükümlerine tâbi olmadığından sözleşme serbestisin! muhafaza etler.
M EY VAI UZU
Mimi myaşluif, luiı
Şişmanlığı önler, şetai-lere dokwna?.
k

ve-
Çok müsait faiz şârtlarile tasarruf ve mevduat Hesaplan açılır.
Tasarruf hesaplan için Uç ayda bir İkramiye keşideleri yapılır.
Daha (azla malûmat almak için Osmanlı Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir.
CAFER FAHRİ DİKMEN’in
Eserlerinden

İstanbul ve Beyoğlu As. Dairesinden:
931 ve bu doğumlularla İşleme tabi mükelleflerin son yoklamasına 1 Temmuz 950 tarihinden, itibaren başlanacaktır.
İlgililerin mensub oldukları As. şubelerine müracaatları İlân olunur. (2788 - 8405)
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara : Keçiören, Etlik. Bentderesl asfalt yollann-yaptırılacak asfalt kaplama işi kapalı zarf usulü ile eksilt-
Mahkeme, tapu.icra ve noter ilânları
Bedelleri hususi şamalar tarafından ödenen mahkeme. İcra, tapu ve noter Hânlar» gibi resmi Hânlar eskiden olduğu (1-bl doğrudan doğruya «AKŞAM» İdaresi tarafın-dan kabul edilmektedir.
Göz Mütehassıs:
Dr. Cemil Görür
Cağaloğla Nuruosmanlye caddesi Alay Apartunanı Pazardan Başka her gün saat 14 ten 18 e kadar. Telefon: 29058
Çocuk hekin» dofclot
Ahmet Akkoyunlu
Taksini - Talimhane
Palaa. Telefon: 82627
CRmflŞlRLGRI nızı HOR GİBİ BEYAZLATIR

ZAYİ — Bakırköy nüfus dairesinden aldığım ve içinde as-l kertik muameleleri kayıtlı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Vasfı Koçaynnfe
Pazarlık eksiltmesi
Yeşilköy hava meydanı inşaat Şefliğinden
Yeşilköy Hv. Meydanı ihtiyacı İçin 22/6/1950 perşembe günü saat 15 te 5920 lira keşif bedelli kalın etli ve manşoıüu çekme su borusuna talip zuhur etmediğinden 6866 »raya çıkarılan keşif bedelli İş yeniden pazarlıkla eksiltmeye çıkarılmıştır.
Eksiltmesi 26/6/950 pazartesi günü saat 15 te Yeşilköy Hv. meydanı inşaatında toplanacak emanet komisyonu tarafından yapılacaktır. Taliplerin sözü geçen günde saat 12 ye kadar 514 lira 88 kr. olan muvakkat Lcmiııatlarını İstanbul muhasebe müdürlüğüne yatırarak alacakları makbuz ve diğer lüzumlu evrak ile yukarda yazılı komsiyona müracaattan İlân olunur. (8483)
da me ve ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif bedeli (165714) liradır.
3 — Teminatı (9535) lira (70) kuruştur,
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve keşif cetveli her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 3/7/950 pazartesi günü saat 16 da Belediye'de toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunmaları, ehliyeti belediyece kabut edilecek asfalt mütehassısı bir yüksek mühendis veya mühendis olmaları veya bu gibi bir fen adamı ile teşriki mesai ettiğini isbat eylemeleri ve sözleşmeyi birlikte İmza etmeleri ve (100.000) liralık asfalt yapma İşi yapmış olduğuna dair vesika İbraz etmesi ve asfalt makinesi ve konkasör makinesi bulunduğunu tevsik ederek ihaleden üç gün evvel (tatil günleri hariç» müracaatla Fen Müdürlüğünden yeterlik belgesi alarak teklif mektubuna eklemesi ve ihalede hazır bulunması lâzımdır.
8 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesi sa-
rahati veçhile teklif mektuplarını belli gün ve saat (15) ön beşe kadar komisyon başkanlığına vermeleri. (7954)
BAKTERİYOLOG Dr. Necmettin Ülker LÂBORATUVARI (Çoraba Hastanesi Lâboratuvar Şefi) Kan, tdrrar, Balgam, Ga-zurat vesalr tahliller, gebeliğin idrar muayenesiyle erken teşhisi.
İstanbul — Cagaloçlu Eczane karşısı Ha. 23 Müracaat: Saat 15 - 18.
Muhtelif cins hurda demir satılacaktır
| Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
İ. E. T. T. işletmelerin den
1 — Muhammen bedeli 60.000 lira olan 1000 ton hurda demir pazarlık suretiyle satılacaktır.
2 — Bu işe ait şartnameler levazımdan parasız tedarik edüebiiir.
3 — isteklilerin 4500 liralık geçici temlnatlarlie birlikte
25/6'950 perşembe günü saat 10 da Metrohan 4 ncû katta toplanacak arttırma eksiltme komisyonunda hazır bulunmaları. (8149)
Malzeme Alım Şubesinden:
1 _ Mevcut şartnamesi mucibince 1 adet şerit «testere tezgâhı açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 2500 lira olup muvakkat teminatı 187,50 liradır.
3 — Eksiltme 7.7.950 cuma günü saat 10 da Kııbataşta Genci müdürlük malzeme alım şubesindeki komisyonda yapıla-saklır.
4 — Şartnamesi her gün sözü geçen şubede görülebilir.
5 — İsteklilerin belirli gün ve saatte güvenme parası ve
kanuni vesaik ile birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (8320)
Seni arıedık Av ve salon köpekleri Savaş ve polis köpeği Tavukçulukta muvaf Ta kıy etin sim Nas ıl tavuk çul ak yapmalı?
Tavukçulukta nasıl kazanılır?
Tavukları yumurtlatmak için ne yedirmeli dir?
tttvuR has ta'ıklan Kanarya
KıtaiKitardan arayıau
Kn
50
50
u
25
25
25
25 1541
Almak, Satmak, Bulmak İçin
Ankara Belediye Başkanlığından:
KÜÇu., İLANLARI
En meyi ve en emin vasıtadır
1 — Belediye hastahanesl için alınacak cerrahi ve lâbo-ratuvar malzemesi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (11102) liradır.
3 — Teminatı (832) lira (65) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve malzeme listesi her gün Belediye tutanak Müdürlüğü kal eminde görülebilir.
8 — İhalesi 12/7/1950 çarşamba giinü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanun gereğince hazırlayacakları teklif mektuplar mm belli günde saat 15 e kadar makbuz karşılığında komisyon başk anlığına vermeleri. (8317)
t
S .lire 8
A K 3 A M
25 Haziran 1950
AKŞAM | SPOR|
Futbol işlerimizi yeni-
den ayarlamalıyız
Profesyonelliği resmen kabul edelim ve yahut maçların adedini azaltalım
Atletizm
bayramı
Birleşik Amerikada 1050 beyazbol lig maçları başlamıştır. Resimde, Reis Tnı beyazbol mevsimini açmak üzere Washingtonda Griffith stadyomuna sağ ve sol eliyle birer beyazbol topu atmağa hazırlandığı görülmektedir.

Bugün 17 de İnönü stadında yapılacak
•*»r
Galatasarayla Beyrut şampiyonu Racing arasındaki maçtan bir enstantane

Üzün senelerdenberl tekrarlanmakta olan İstanbul atletizm bayramı bugün saat ı? de İnönü stadında yapılacaktır. Müsabakaların seçmeleri geçen hafta yapıldığından bugünkü yarışmalara ancak geçen sefer finale katmak hakkını kazanan atletler katılabilecektir. Müsabakaların daha fazla çekişmeli olmasını temin İçin Ankara ve EskLşehirden tanınmış bazı atletler davet edilmişlerdir. Kıymeti spor adamlarımızdan Adil Giray. Jaffe ve arkadaşları tarafından ortaya atılan bu müsabakalar senelerdenberi aksamadan yapılmakta ve mevsimin en cazip atletizm hareketi vus-ı kazanmakta olduğundan seferki yarışmaların da zevkli geçeceği tahmin edilmektedir.
înönü stadının futbol sahası tamir ediliyor
Fazla maç yapmaktan dolayı futbol sahasının çimleri bozulan înönü stadında bu haftadan itibaren tamirat başlıya-cak ve futbol sahasının sanir kısmı ile kale önlerine blok
halinde çim konduğu gibi bazı kısımlarına da İngiliz çim tohumu ekilecektir.
Haftanın dedikodusu
Yazan: Şari TEZC-AN
Altı ay devam eden lig maçlarından sonra yedi hafta suren Milli Eğitim kupası futbol karşılaşmaları, Sunderland maç ları. İranla yapılan milli müsabaka, I-Iapoel karşılaşmaları, Iz-mircle oynanan Türkiye birincilikleri ve en nihayet Başbakanlık kupası...
Açıkça söylemek lâzım gelirse bu kadar uzun süren futbol mevsimi ne futbolcularımızda, ne idarecilerimizde ve ne de seyircilerimizde tahammül bırakmadı. Çok sevilen bu spordan âdeta tiksinti geldi.
Futbolcular; fazla ın3ç yapmaktan mütevellit isteksizlikle son maçlarını âdeta deflbelâ kabilinden oynadılar. Kulüp İdarecileri, sakatlanan elemanlarının yerine daha sağlamlarını koymak için bin bir çâreye başvurdular. Bursa kaplıcaları zaman zaman bir şifahane haline geldi, seyircilerin, kalitesi çok düşük olarak devam eden bu maçlardan bıktığı son karşılaşmalarda tribünlerin tenhalığından belli oldu.
Bütün bunlar açıkça göstermektedir ki bu kadar maç bize fazla gelmektedir. Geçenlerde bir refikimizin İngilterede bile bu kadar fazla maç yapılmaz, şeklindeki iddiası hilâfına açıklamak lâzundır kİ İngiliz takınılan orada kulüp adedi fazla olduğu İçin yalnız lig maçlarında 40 dan fazla maç yapmak zorundadır. Bu adede kupa maçları dahil değildir. Fakat bir mevsimde bu kadar fazla maç yapan İngiliz oyuncuları profesyoneldir. Yani hayatlarını futboldan kazanan kimselerdir ki onlar maçları bir vazife olarak kabullenmişler ve bu husus için kulüpleriyle taahhüde girişmişlerdir.
İngilterede hal böyle İken bizim çocukların onlaraan ne eksikliği var ki bLr mevsimde 25, 30 maç fazla geldi iddiasında bulunuyorsun diyeceklere de şu şekilde bir cevap verebiliriz. Bizim futbolcular ne kuştu. ne devedir. Bal gibi profesyoneldirler. Çoğu bir vazifede çalışmak lüzumunu duymıya-cak derecede kulübünden dolgun aylık alır. Fakat bir profesyonel futbolcunun tâbi olmak mecburiyetinde bulunduğu rejimin altına giremez. İdmanları atlatmağa çalışır, perhiz nedir bilmez. Hele etraflarına toplanan hayranlan He gece âlemlerinden hiç ayrılamaz. Tabia-tlyle bu kadar ağır şerait altında da fazla maç yapmaya takatleri kâfi gelmez. Bir Amerikalı antrenör bunun en güzel
Haftanın notları
İstanbul sergisi günlerinde spor eulara düşen vazife yok mu ?
Dünyanın büyük şehirlerinde yaz mevsiminde, milletlerarası 1 sergi ve fuarlar açılması bugün adet haline girmiştir. Şehircilik ve turistik bakımlarından bunun sağladığı faydaları uzun usun izah etmek mevzuumuzun dışında kalan bir konudur.
Bizde milletlerarası ilk fuarı açmak şerefini İzmir belediyesi kazanmıştır, İzmirden sonra İstanbul aynı yolu tutmuştur. Bu sene İstanbul sergisi ikinci yı-hm idrâk edecektir.
Şimdi asıl konumuza gellyo-ruz:
Hatırlıyoruz ki son zamanlara kadar İzmir fuarı günlerinde çeşitli spor organizasyonları yapılırdı. Seneler ilerledikçe, spor idarecilerimizin İşi gevşek tutmaları yüzünden fuar müsabakaları sönük olmağa başladı. Nihayet büsbütün yapılmaz oldu. İzırılr fuarına soprcu gençliğin gösterdiği İlk alâka, kısa zamanda böylece kayboldu. Biz İZm irde olsun, îstanbulda olsun sergi ve fuar zamanlarında sporcularımızın da muhakkak bazı organizasyonlarla bu şehircilik tezahüratına katılmalarını bir vazife gibi telâkki ediyoruz.
İstanbul belediyesi sporculara yaptığı yardım ve himaye bakımından dünyanın bir numaralı belediyesi olarak vasıflandırılmak şerefini kazanmıştır.
Belediyenin özenerek, didinerek hazırladığı bu sergiye yardim etmek her şehirli vatandaş gibi sporculara yaraşan bir vecibe sayılmaz mı? Yalnız yapılacak organizasyonun derme çatma olmaması için ciddi ve esaslı tedbirler alınması icap eder. İstanbul sergisinin temmuz ayma rastladığını düşünerek mevsim sporlarını canlandırmak imkânları da elde edilmiş olur.
Başta atletizm olmak üzere

tenis, yüzme, yelkencilik, bisiklet ilh... gibi sporlara inhisar edecek olan milletlerarası İstanbul sergi spor organizasyonu ciddî tertiplenirse büyük alâka görebilir.
Temmuz aylarında her sene Amerikalı atletlerin Avrupa turnesine çıkmaları âdet haline gelmiştir. Zamanında yapacağımız teşebbüslerle Amerikalı şampiyonları îstanbula celbet-mek mümkündür. Diğer spor branşları İçin bazı yabancı şampiyonlar davet ederek enteresan müsabakalar tertibi düşünülebilir. Yalnız organizasyonun başarılı olması için bazL şartlar vardır. İşi hesaplı ve maddi zorluklara sebep olacak kadar geniş tutmamak, teknik husu-satta bilhassa titiz ve dikkatli hareket etmek gerektir.
İstanbul sporcuları yukarıda İzah ettiğimiz gibi bir organizasyon hazırlayabilirlerse, şehir idaresinden gördükleri yıllık bir milyonluk yardıma karşı bir cemile yaparak sportmence bir jest yapmış olurlar. Sporculardan da beklenen budur.
Biz de (voleybol cıılar) ımızı hazırlıyalım...
I Fransız federasyonu 1051 nesinde Paristc Dünya voiev-
1 bol şampiyonasını organize e-dccektir. Fransızlar ilk ılefa tertipleyecekleri bu Dünya bi- i riııciliği için şimdiden hazu’- evvelâ bu
lanmaktadırlar. Bizde son se-1 nelerde voleybol büyük rağbet görmektedir. İdarecilerimizin. Parıstcki turnuvaya bir Türk takımı göndermeleri şayanı temennidir.
se-
İki haftadır dikkat ediyorum İstanbul atletizm hakem toplantısında daima mevzuu şahsiyete döküp dedikodu yapmaktan iş görmeğe imkân olmuyor (Dedikodu İle İstanbul atletlz-' minde gelişme temin edilmez.
İstanbulda hâd şekilde atle-
Türk takımının Fransızlarla karşılaşması suya mı düşüyor!...
hastalığın teşhisini yapmak lâzımdır. Bu teşhisi, onu bunu çekiştirmekle değil de işin esasına nüfuz etmekle yapabiliriz.
1 — Kulüpler eskisi gibi atletizme ehemmiyet vermemektedirler.
2 — Okularda da atletizmden eser kalmamıştır.
on sene evvel Tiirkiyenln re-kordmen ve şampiyonları Haydarpaşa, İstanbul ve Galatasaray liselerinden yetişmişlerdi. Muzaffer Baloğlu. Ruhi Sarıalp Haydarpaşa; merhum Ceznıi Or Galatasaray; Eşref Aydın. Gü-ner Frik İstanbul liselerinden yetişen birer şampiyon ve re-kordmen atlettiler.
Muhakkak ki bugün: bunların yetişmelerinde önayaka olan öğretmenler ve o zamanlar maarifte bu işi idare eden elemanlar iş başında değillerdir. Boşlukları bir türlü doldur ulamadığı için okullarda atletizm adı sönmüştür.
Fransız futbol federasyonu on beş gün evvel yaptığı bir toplantıda Fransız milli tası-minin yapacağı maçları tesbit etmiştir. Bu program şöyledir:
Bir ocakta: Fransa - Macaristan. Bir kasımda: Fransa -Belçika. On aralıkta: Fransa -Hollanda, Dört haziran 1951 de: Fransa - İtalya.
Bizim idarecilerin Fransızlarla milli bir karşılaşma yapmak üzere yaptıkları müracaata henüz cevap alınmadığına göre hu maç suya düşüyor ue-mektir.
Kulüpler niçin eskisi gibi atletizme ehemmiyet vermiyorlar? Çünkü atletizm kulüpler için bir varidat temin etmiyor. Futbolda birinci kümenin sonuncu takımına lig maçlarında yedi seki2 bin lira safi lıasılât kalıyor. Ne yapsın masraf kapısı olan atletizmi bu kulüp? Yalnız küçük kulüpler mi ya... Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi üç büyük kulüp de bir yılda futboldan elde ettikleri yüz binlerce lira yanında ana spor atletizmle niçin uğraşsınlar?..
Okullar niçin eskisi gibi atletizmle uğraşmıyorlar? Bundan
Görülüyor ki dâvanın esası İstanbulda atletizmin benim-senmemesidir.
Bence bunun yegâne mesulleri; bu milletin dişinden tırnağından arttırdığı paralarla olimpiyadlara gidip, yurda dönüşlerinde atletizme sırt çevirenlerdir.
Neredesiniz, 1924 Paris, 1928 Amsterdam, 1936 Berlin, 1948 Londra oiimpiyadlarına idareci veya atlet olarak giden atletizm uleması ve şampiyonları !.. Bu mühim dâvanın halli için sîzlerin vazife başına gelmeniz icabedlyor. Bu milletin parası ile gördüğünüz ve öğrendiklerinizi. yetişeceklere göstermek ve öğretmek mecburiyetindesiniz. Aksi takdirde bu millete ve Türk atletizmine karşı vazifenizi yapmamış ve dolayıslyle memulsunuz.
teşhisini koymuştur. «Mum iki tarafından yanmaz»...
Kanaatimizce idarecilerimizin bu işe kesin bir hal çaresi bulmaları elzemdir. Ya bu oyuncuların profesyonelliği kati olarak ilân edilmeli ve kulüpleriyle konturat yapılarak bir profesyonelin tâbi olacağı rejimler kendilerinden istenmeli veyahut bu kadar fazla maça müsaade edilmemelidir.
Fransada deniz sporları mevsimi başlamış tsl - Adanda yüzme havuzu açılmıştır. Yapılan yarışlarda 400 metre yüzme aerbes muşa bakasınJ a birinci ve ikinci gelenler y ariyana go.u-nüyorlar.
Haluk SAN
Belçika mili! basketbol takımı, Fransayı (48> pııvana karşı 54 puvanla yennışftlr. Yukarda klişe de bu heyecanlı maçtan blı enstantanedir.
a

Comments (0)