A K S A M spor
Çikolata »e Şekerlemelerini son sahibemizde
Her yerde ısrarla arayınız. _ J
Sene 31 _ No. 11058 — Fiati: her yerde 10 kuruştur. PAZAR 24 Temmuz 1949 Sahibi: Necmeddin Sadak — Yaa İşlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
İzmir havalisindeki
Emekli
r*
depremin merkezi Sakız adasıdır
darlığı yok
Şimdiden ilkbahara kadar yetecek »tok var
sandığı
Burada kordon boyundaki bütün evler yıkıldı
İzmir havalisinde en fazla zarar gören Karaburun ve Çeşmedir. Bu iki kazada yüzlerce ev yıkıldı, 3 ölü var. Bazı köylerden henüz haber alınamadı
İzmir 23 (Akşam) — Bu akşam İzmlrde, saat 18.04 sularında şiddetli bir zelzele oldu ve 12 saniye devam etti. Güneyden kuzeye müteveccih olan bu deprem, yer altından gürültülerle başlamış ve eshi büyük zelzeleyi hatırlattığından halk dehşetli bir korku ve heyecan geçirmiştir. O anda bina dahilinde bulunanlar derhal dışarıya fırlamışlar ve zelzelenin devamını dışarda seyretınişlerdi ( relerin ve diğer bihalaı nin. devam ettiği 12 saı de sallandıkları pek çokları ta-re tından görülmüştür. Halktan bayılanlara da bu arada Taşlanmıştır. Büyük binaların çoğunda sıva dökülmeleri ve çatlamaları olmuştur. Hükümet konağı ile Tekel binasının duvarlarındaki çatlaklar, diğer binalardaki çatlaklardan daha büyüktür.
Merkez Sakız adası
İzmir ve havalisindeki zelzelenin yaptığı hasar hakkında en. son malûmatı almak üzere bu sabah tamir Valisi Osman Sabri
Son depremde zarar gör en Çeşmeden bir görünüş
telefon ederek konuştuk. Saat dokuzda Karaburuna hareket etmek üzere olduğunu söyilyen vali şu malumatı verdi:
«— Zelzeleden en Tavla basar gören yerin Sakız adası olduğu anlaşılıyor. Zelzelenin vukuundan 15 dakika evvel rıhtımdan ayrılan bir motorun kaptanı, Sakız adası kordon boyunda-kL evlerin hemen kâffesinin yıkıldığını karşıdan gördüğünü söylemektedir. Bu kaptan şlm-
Yugoslavya çetecilere yardım elmiyecek
Dışişleri bakanı bunu resmi ilân etti
surette
i

Londra 24 (R) — Belgrad radyosu bu sabah Yugoslav Dışişleri Bakam Kardelj’in bir demecini neşretmlştlr. Bakan bunda Yugoslavya'nın Yunan çeteci harekâtını daha uzun müddet destekllyemiyeceğini söylemiştir. Bakan komi reformun yeni Yugoslav hükümetine karşı devamb entrikalarının bunu imkânsız bir hale koyduğunu söylemiştir. Kardelj. Yugoslavya’nın Yunan hududunu her iki tarara kapadığını ilk defa olarak resmen söylemiş ve demiştir kİ:
-Yugoslavya geçmişte çetecileri tesirli surette desteklemedi. El'an memleketimizdeki çok sayıda yaralılara ve mültecilere bakıyor. Fakat kominformun aldığı vaziyet üzerine entrikaların başlaması, bilhassa Makedonya meselesinde çevrilen dolaplar bundan sonra yardıma İmkân bırakmamıştır.
2 Romanyalı subayın ilticası
Londra 24 (R) _ RomanyalI iki subay bindikleri uçakla Yugoslavya'ya liuca etmiştir. Bunlar pilotu Yugoslavya'ya inmek. İçin tehdit etmişlerdir. İki subay yere İnince Romanya komünist partilinin Yugoslavya-ya karşı takip ettiği politikaya muarız olduğunu söylemiştir.
Sovyetlerin bir notası
Londra 24 fR) _ Sovyet Rusya Yugoslavya'ya bir nota ve-’ rerek bu hükümeti İngiltere ile gizil anlaşma yapmakla itham etmiştir. Bu anlaşma mucibin-
Yugoslav Dışişleri Bakanı Kardetj
di Çeşmede bulunmaktadır.»
İzmir Valisinin söylediğine göre, İzmir civarında en fazla hasar görer) yerin de Karaburun olduğu anlaşılmaktadır. Burada 250 den fazla ev yıkılmış ve hasara uğramıştır. Çeşmede yıkılan evlerin sayısı da 80 - 90 arasında tahmin edilmektedir.
Vali Osman Sabrl Adat, mümkün olursa akşam Karaburun-dantzmlre döneceğini, bütün yardım ekiplerinin de muhtelif kollardan en çok hasar gören yerlere hareket ettiğini şe şimdiye kadar ancak 3 ölü tesblt edildiğini söylemiştir.
Karaburun’da 407 ev hasara uğradı
Karaburun 24 (AA.) — Dün akşam saat 18 1 10 geçe 35 saniye süren şiddetli bir deprem olmuş ve şimdiye kadar toplanan haberlere göre, ilçe ve köylerde 407 ev hasara uğramış ve birçok evler de oturulmıyacak hale gelmiştir. Bazı köylerden henüz haber alınamamıştır. İki kişi ölmüş, bir kişi ağır. İki kişi de hafif surette yaralanmıştır. Deprem fasılalarla ve hafif surette devam etmektedir.
İzmir 23 (Akşam) — Alınan haberlere göre zelzelenin merkezi Sakız adası ile çeşme ve Karaburun ilçeleridir. Karaburun merkezinde üç ev yıkılmıştır. Karaburunun Amberskl köyünde yıkılan evlerin ankazı altında iki ağır yaralı çıkarılmıştır. Köy odasında tedavi altına alman bu yaralılardan biri maalesef ölmüştür
Çeşme ilçe merkezindeki hasar daha büyüktür. Burada 70 -80 kadar ev yıkılmıştır. Ne kadar ölü ve yaralı olduğu hakkında henüz malûmat elınama-(Arkası sahile 2; sütün 3 te)
Ankara 24 (Akşam) — Bazı gazeteler, piyasada şeker darlığı olduğundan ve ithalât yapılmadığı takdirde, bu darlığın daha fazla da artacağından bahsetmişlerdir. Dün Ticaret Bakanlığından salâhlyettar bir zat bana şunları söylemiştir:
«— Piyasada şeker darlığı yoktur. İthalâta gelince, geçen senekl kontenjandan 12,000 ton daha getirmek hakkımız vardır.. Ancak memlekette İlkbahara kadar yetecek miktarda şeker stoku mevcuttur. İthalât ancak yılbaşından sonra düşünülebilir Şimdiden döviz bağlamağı doğru bulmamaktayız.»
Mektup ayırma makineleri
Ankara 24 (Akşam) — Posta, Telgraf, Telefon genel müdürlüğü Holandalılar tarafından icad edilen ve transforma adı verilen mektup ayırma makinelerinden satın alınacaktır. Gidecekleri merkezlere göre saatte 15000 mktubu ayırabilmekte olan bu makineler, hem sürat ve emniyet ve hem de tasarruf bakımından birçok faydalar Bağlıyacak tır.
Aylıkları artacaklar ve bu işlerde çalışanlara verilecek gündelik
Siyasî münakaşalar şiddetlenmeğe başladı
Başbakanın demeci hakkın* da demokratların mütalâası
Başbakan Şemscddin Günaltay llaydarpa>ada gazetecilerle görüşüyor

İki Bakan geldi
Adalet Bakanı Fuat Strmen ve Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal bu sabahki trenle Anka-radan şehrimize gelmişlerdir.
Ankara 23 — Başbakanın İs-tanbuldakl beyanatı, Ankara Demokrat Parti mahfillerinde çok alâka uyandırmıştır. Parti Genel idare kurulu âzalarından İçel MUetvekıU Refik Koraltan şu sözleri söylemiştir:
«— Üç buçuk seneden bert hep aynı teraneleri dinliyoruz: Olacak. yapılacak... Artık milletin beklemeğe tahammülü ve bir türlü tahakkuk etmlyen bu va-itlere inancı kalmamıştır. H&lk
(Arkası sabife 2; sütun 6 dal
limanımıza geliyor
23 Temmuzun yıldönümü

Pakistan torpidosu bu sabah saat dokuzda limanımıza geldi
Dün Hürriyeti Ebediye tepe1 sinde bir toplantı yapıldı
Limanımıza gelecek olan Juneau Itnıvazoru
Birleşik Amerikanın Altıncı grup filosundan yedi gemiye dahil Juneau kruvazörü 27 temmuzda limanımıza gelecek, 1 a-ğııstosa kadar kalacaktır.
Juneau, Amerikan donanmasının en yeni kruvazörlerlnden-dir. 1945 yılı temmuz ayında denize indirilmiştir. Bu kruvazör 8.000 tonilâtoluk olup geminin saatte 31 mil sürati vardır.
Pakistan torpidosu bu sabah geldi
İngllterede memleketine Jhelum İsimli Pâklstan topldo-
tâmlr edilerek dönmekte olan
su bu sabah saat 9 da limanımıza gelmiştir. Gemi komutanı saat 10 da karaya çıkarak maiyetiyle birlikte Vilâyete gelmiş ve Vali adına muavin Rüştü Ül-gen tarafından karşılanmıştır. Vali Dr. Lûtfl Kırdar. şehrimizde bulunan Başbakanla birlikte olduğu için, bu kabulde hazır bulunamamıştır.
Saat 12.30 da Rüştü thgen torpidoya giderek gene Vali adına Vilâyete yapılan ziyareti İade edecektir.
Misafir harb gemisi ayın 28 I-ne kadar limanımızda kalacaktır.
Dünkü toplantıda bir hatip nutuk sölüyor
23 1 .
yetin ilânının 41 inci yıldönümü münasebetiyle dün Milli Türk Talebe Birliği tarafından Hürriyeti Ebediye Tepesinde bir toplantı tertib edilmiştir Toplantıda muhtelif parti ve müesseseler mensupları bulunmuştur.
Temmuz 1908 de Meşruti- 1 Tören İstiklâl marşiyle açıl-ha--------• mış; sora Milli Türk Talebe Bir-
liğinden Kâmuran Evliya, eski Rize Milletvekili Ekrem Rlae. C. H. P. Eminönü ilçe başkanı Fehmi Ataç. Demokrat Partiden Sani Yaver tarafından nutuklar söylenmiştir.
ce Yugoslavyanın Avusturya da arazi isteklerinden vazgeçtiği İleri sürülüyor.
Hudutta dostluk tezahürü
Atina 23 (A.A.) — Yugoslav hududundan verilen basın haberleri, Yugoslav hudut muhafızlarının Yunan hudut muhil-fızlarlle dostluk münasebetlerinde bulundukları hakkında çıkan haberleri teyit etmiştir, Kıral taraftarı uAkrapolts* bu hususta şöyle diyor: «Bu iyi bir başlangıçtır Temenni edelim kİ, devamı daha esaslı okun.»
Bağımsız Katimernl Yunan halkının hnrbden evvel Sırplarla olan dostane münasebetleri tekrar kurmaya hazır duğunu belir Uy ot,
Lozan uzlaşma sının 2 6 inci yıldönümü
Bugün Lozan andlaşmasınm 26 ncı yıldönümüdür. Bu mutlu gün münasebetlie yarın saat 16 da üniversite merkez binasında bir kutlama töreni yapılacaktır.
gazete olan
YENİ TEFRİKAMIZ
GİZLİ POLİS
Devrimizin en büyük edib-lerinden Somerset Maug-ham'ın bu heyecanlı eserini Vâ Nû tercüme etmiştir. Pek yakında boşlıyor.
DİKKATLER
Bir takatin cezası 3500 liraya çıkarıldı. (Gazeteler)
Şimal memleketlerinden gelenler uzun senelerden beri tayyare ile ağaç tohumu serpildiğini, bu sayede ormanlar yetiştiğini hikâye etmektedirler. Buna dair türlü neşriyat da var. Dağ sporlarını seven turistlere yalıut Alpinistlere mini mini kese kâğıtları içinde türlü ağaç tohumlan verirlermiş; gezdikleri yerlerin münasip köşelerine serpiştirirlerse.mcm-lekcte yadigâr bırakacaklarından elbette zevk duyacaklarını kendilerine söylerlermiş. Bundan dahi miisbet neticeler hâsıl olurmuş,
Liibnanı ziyaret eden gazeteci arkadaşlarımız anlatıyor:
—. Yalnız Şimalimizde değil, Cenubumuzda da buna yakın romantik bir ormancılık var. Lübnan dağlarına da tayyare tle ağaç ekildiği-
m ve bundan musbet neticeler alındığını oralı nazırlar bize haber verdi. Hattâ böyle yetiştirilmiş yeni ormanları gösterdiler.
Gelgeldim bize . Çamlıca nın çamları yalnız isminde kaldı. Eğer büyiik Ata-türkümüz, bir gün motor le geçerken, Harem, Salacak kıyılarını parmağı ile göstererek, «Nedir buranın çoraklığı? Biraz yeşillik olsun.» demeseydi, şimdi orası da, meselâ bugünkü Şeınsipaşa-nın yürekler acısı harabe sanlığını arzedecekti.
Biz işin tayyaresinden ve romantiğinden vaz geçtik, şu İstanbul şehrinin âmmeye tahsis edilmiş en göze görünür yerlerine üç, beş yüz ağaç diktiren ağaç bayramlarına devam etsek bari ve ormanlarınuzı tahrip etme-
— Bu ne hal yahu? Hem yüzün gözün sargı içinde hem de sevincinden nerede ise oynıyacaksın!
— Ne yaparsuı birader, dün adanııu biri bana birkaç toka* attı dal...
Snhlfe 2
AKS,’, M
24 Tpmîhuz 1949
Halk istiyor
Dun de yazmıştım. Okuyan bir kaç kişi hak verdi. Beyaz unlu ekmekten var. geçilmesinin tek sebebi, tu çıkan buğday mahsulünü idare ile kullanarak fazla sarara uğramadan gelecek mevsimi bulmaktır. Bahis mevzuu olan buğday tasarrufudur. Eğer hiikûmct aldığı kararla biraz kara ekmek yememiz pahasına vasiyeti kurtarırsa tebrike lâyıktır. Bu fedakârlığa hepimiz millet halinde seve seve katlanırız.
Ekmek çeşnisi, insafla düşünülürse, hiç de kötü değildir. Dünyanın böyle bir devrinde bembeyaz undan ekmek yemek, biraz ihraç fırsatı ekle etmeyi akla bile getirmeden varı yoğu harcamak liikse kaçmak olur. Lezzeti iyi, gıda kuvveti lüzumu kadar, fakat rengi biraz kara ekmeğe, kıtlığın olmadığı yıllarda bile tahammül etmek daha uzun devirler millî vazifedir. Hele böyle kıtlık yıllarında...
Fakat mesele, yukarıda da söylediğim gibi, gaye olan buğday tasarrufuna ulaşmaktır. Fena niyetli adamların. menfaat düşkünlerinin fırsattan istifade ederek bu yerinde kararı baltalamalarına meydan vermemektir. Ne yazık ki simdi iki türlü hilekâr hem hükümetin, hem de halkın aleyhine çalışıyor. Birinci hilckâr, biraz un çalmak için ekmeği hamur ve olması lâzım geldiğinden daha kara çıkarmıya kalkışandır. Bunlar halkı çileden çıkarıyorlar. İkinci hilekâr ise kaçak francala yaparak kapı kapı dolaşandır. Bunlar da hükümetin buğdaydan tasarruf kararını hiçe indiriyorlar.
Bu iki türlü hilekânn üzerine de en sert tedbirlerle yürümek hükümetin boynuna borç olmuştur. Memleket menfaati uğruna her fedakârlığa razı olan halkımız bunu hükümetten istemektedir. Şevket RADO
Manavın tatili ili hız kardeş ne iliyor?
Muzaffer ile Bahire tevkif edildi cinayeti müdafaai nefs için işled klerini söylüyorlar
Ka.ılil iki kızkardcy Mıuaffcr ile Bahire
Beyoğlunda Yeniçarşıda Tosbağa sokağında 19 numaralı evde oturan Muzaffer ve Bahi-
re adlarında iki kızkarde.şln,
Gazeteciler bayram
Basın mensupları, bugün bayramlarını kuthyacaklar
İki bakanın seyahati
Reşat Aydınlı bir sözlü soru önergesi verdi
Terbiye kongresi
Çalışmasını dün sona erdirdi
elblrllglyle Maçkaıia Selâmlık
Ankara 23 — Denizli Milletvekili Rcşad Aydınlı B M. M. Başkanlığına bir soru önergesi vermiştir. Başbakan Yardımcısı Nihat Erimle. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlunun son seyahatlerine taallûk eden bu soru önergesinde şöyle denilmektedir:
«Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Nihat Erim İle Millî Eğitim Bakanı Tahsin Bangu-ırtlu yalnız Bakanlık vazifelerinin ifası İçin kendilerine devlet tararından tahsis edilen otomobillerle yaptıkları uzun gezi esnasında mensup oldukları Faik Partisinin propagandasını yaptıklarını ve ayrıca gizli toplantılar tertiplediklerini gazetelerden öğreniyoruz.
Bu parti propagandası gezisinde Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı ve Milli Eğitim Bakanı sıfatiyle devlet bütçesinden bu zevat harcırah almışlar mıdır? İktidar partisi men-saplardie bir arada siyasi partilerle ilgisi olması gereken valiler. a kerter ve diğer memurlar gizil olarak tertip edilen bu top-Inntrtara iştirak ettirilmiş midir, İ tlrafc ettirüdilerse toplantılardı bahis konusu edilen mevzuları a bilhassa bu türlü gizil toplantıları kabettiren sebep ve sa Ikltr nelerdir? Bu soruların sözlü oltıralt Başbakan tarafından c.-if 'landınimasun saygı ile dilerim *
Kızfcahamsm seçimi
Muhalif partilerin birbirine müzaheret edeceği söyleniyor
Ankara 23 — Yarın (bugün) Kızııcabamamda Belediye seçimleri yapılacaktır Öğrenildiğine göre. Millet Partisi Ankara İl başkanlığından Kızıl çatlamamdaki teşkilâta bir telgraf çekilmiş ve bunda intihaba gf-rilrniyeceii bildirilmekle beraber Halk Partisi adayları lehinde hiçtir müzaherette bulunulmaması tasrih edilmiştir.
Bu vaziyet seçimlere katıl diktan takdirde, muhalefet men-■up'annın birtbirlerini destekliyi'^'1' ıini gösiermette ve Halk Parti :1nin açtığı mücadeleden ■onra İki muhalif partinin birikirine valcloştıgı kanaatini kuvve-tlendlrmektedlr.
Dairelerin yaz çalışma saatleri
Ankara 23 — Yaz devresine a-ft olmak üzere Devlet dairelerinin mesai zamanında değişiklik yapılması kararlaştırılmıştır, 1 ağustostan İtibaren memurlar aabahleyln saat 8,30 dan 11,30 a, «öteden sonra 15 ten 18 • kadar vazife göreceklerdir. ,
Terbiye kongresi çalışmasını dün bitirmiştir. Dün Prof. Halide Edlb - Adıvar’ın gönderdiği tez okunmuş, sonra Prof. Ali Fuat BaşgU kürsüye gelmiştir. Ali Fuat Başgil 25 yıllık maarif sistemimizi şiddetle tenkid etmiş. kitap slsteslne, uydurma dile hücumlarda bulunmuştur
Bundan sonra Recal Cin. Kâzını Naml Duru ve diğer birçok hatipler söz almışlar ve kongre sona ermiştir.
Fazlı Güleç Edirneye gidiyor
İzmit 24 (Akşam) — Edirne valiliğine tâyin edilen Kocaeli valisi Fazlı Güleç, yeni memuriyetine gitmek üzere dün İstanbul'a hareket etmişti. Fazlı Güleç bugün Istan bul dan Edirneye geçecektir. Fazlı Güleç, istasyonda bir çok dostlan ve arkadaşları tarafından uğut-lanmıştır.
caddesinde oturan Necatı İsminde bir manavı öldürdüklerini dün yazmıştık.
Tahkikata nöbetçi savcı Zühdü Tarhan el koymuştur. Cinayetin İşleniş şekli şöyle olmuştur;
Maçkada Selâmlık caddesinde 4 numarada sebzecilik ve manavlık yapan Necati Afctepe, uzun müddetlen beri münasebette bulunduğu Muzaffer Karayelin son zamanlarda kendisine yüz vermemeğe başlamasına kızmış ve evvelki akşam Tos bağa sokağındaki eve tekrar giderek kapıyı çalıp açtırmıştır.l
Eve gelenin Necati olduğunu gören Muzaffer; artık evlendiğini. kendisini rahatsız etmemesini, derhal çıkıp gitmesini söylemiştir. Necati bu sözlere aldırış etmemiş ve merdivenlerden yukarı çıkmağa başlamıştır. Muzaffer. Necattye tekrar İhtar etmiş, fakat NeCfttl küfürler savurmağa başlayınca Muzafferin kızkardeşl Bahire de işe karışmıştır. Bu sırada ellerine birer bıçak geçiren Muzafferle Bahire NecaUye çullanmışlar ve bir kaç yerinden vurmuşlardır. Kavgayı ve feryatları duyan komşular zabıtayı haberdar etmişler. yaralı Necati Beyoğlu hastanesine
YcniçarçKİa içinde cinayetin işlendiği ev
kaldınlmışsa da gece yansından sonra ölmüştür.
İki kız.kardeş yakalanınca, cinayeti itiraf etmişler. yalnız Necatının de kendilerine bıçakla hücum ettiğini. bıçağın birinin ona ait olduğunu, müdafaa fnefs vaziyetinde bu İşi yaptıklarını İlâve eylemişlerdir.
Cesedi muayene eden adal'L doktoru, ceseddeki bıçak yaralarının vaziyetinin ve ölünün hangi bıçakla vukua gelmiş olduğunun teshili için morga kaldırılmasına lüzum göstermiştir. İki kardeş tevkif edilmiş olup soruşturmalar devam etmektedir.
Çocuğunu boğmakla sanık annenin muhakemesi
Konya 23 «Akşam) — Bugün şehrimiz ağır ceza mahkemesinde salonu dolduran büyük bir dinleyici kalabalığı önünde Kopyada oturan Mehmet namında birinin metresi Behtce-nin muhakemesine başlanmıştır. Bellice, allı aylık gayrimeşru çocuğu boğduktan sonra kuyuya atmakla maznundur. Duruşma başka bir güne bırakılmıştır.
Kuduz bir köpek üç kişiyi ısırdı
Dün Erenköyde Bağdat caddesinde kuduran bir köpek o civarda oturan Salih Koç. Öz-demlr Başar, ve Kemaleddln Alemdar isimlerindeki şahısları ısırmış, öldürülmek suretiyle ele geçirilmiştir.
Isınla nlarla, köpeğin ölüsü kuduz hastanesine sevkedllmlş, yapılan otopside köpeğin kuduz olduğunu göstermiştir. Isırganlar hastaneye yatırılmıştır.
Madenler umum müdürlüğü
Ankara 24 (Akşam) — Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı Madenler Umum müdürlüğüne Başbakan-lıkuınumi murakebe heyeti mıl-tehaasulanndan İslâm Vefloğhı tâyin edilmiştir. İslâm Vefioğlu, Galatasaray lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunlarındandır. Bu tâyinle Ticaret Bakanlığı değerli bir eleman kazanmış bulunmaktadır.
Genel kurmay başkanı şehrimizde Genel kurmay başkanı orgeneral Abdürrahman Nafiz OOr-man da bu sabahki trezde şeb-jrimlze geta-ijUr. '
İzmir havalisindeki deprem
(Baş tarafı 1 inci sahıfcde) mıştır. Durumları hakkında lıiç bir malumat alınmıyan Sefcri-hlsardan ve bu İlçenin köylerinden endişe edilmektedir.
Zelzeleden sonra Çeşme 11c Sakız adası arasındaki telefon ve telgraf irtibatı kesilmiştir Sandalcıların ve motörcülerln anlattıklarına göre zelzele esnasında Sakız adası üe Çeşme arasında denizden muazzam bir alev fışkırmıştır.
Hasar
İzmir 23 -AA'ı — Alınan son haberlere göre, Karaburunda 83 ev kısmen hafif, kısmen ağır hasara uğramıştır. Karaburun köylerinde de 130 evin hasara uğradığı haber verilmektedir. Ayrıca Karaburun merkezinde 2 ölü, köylerinde de bir ağır, iki hafif yaralı olduğu lesblt edilmiştir.
Alaçatıda 18 - 20 ev. Kösede -rede 8 - 10 ev hasara uğramıştır.
Vilâyet makamı, aldığı haberlere göre gerek izmlrde, gerekse diğer merkezlerde bu köylere durmadan sağlık ekiplerde ekmek, yiyecek, İçecek ve çadır şevkine başlamıştır.
İzmir 23 — Son dakikada alınan bir habere göre Karaburun ve köylerinde yıkılan evlerLn yekûnu 250 dir.
Cumaovası, Değirmenden? Buca, Seferihisar, Menemen, Kemalpaşa, ödemiş. Torbalı. Bayındır, Bergama, Kınık, Dikili, Kuşadası, Urla, Tire ilçelerinden bu gece yansından sonra resmi makamlara gelen haberlerde, hasar bulunmadığı bildirilmiştir.
Zelzelenin hissedildiği yerler İzmir 23 — Zelzele Sukede. ö-deznlşte, Edremitte, Çanakkale'de, Alaşehir de, Tirede, Bayındırda ve Ayvalıkta hissedilmiştir. Ödemişte 3 saniye sürmüş.
hasar yoktur. SeferihIsaTda 23 saniye sürmüş ve çok şiddetli olmuştur, hatar yok:ur. Bayındırda iki defa ve şiddetli olmuştur. Ayvalıkta 30 saniye sürmüş ve çek şiddetli olmuştur .evlerde çatlaklar vardır Kulada 4 saniye. Çiinakkalcde 30 saniye, Urluda 30 saniye sürmüştür. Ur-lanın Balık ova köyünde’ 3 kahvehane ve bir ev oturuiamtya-eak hale gelmiştir. Edrrmitte hasar yoktur. Bayram içte iki defa olmuş, hasar vardır Bütün buralarda nüfus kavıbına dair haber alınamamıştır.
Şehrimizde
İzmir havalisinde dün akşam, 18.04 de hissedilen şiddetli 2el-( zele şehrimizde de duyulmuştur. Kandilli rasathanesi bu zelzele hakkında şu malûmatı vermektedir:
Bugün 123/1 S-ifli Türkiye yaz saatiyle İS i 4 dakika 22 saniye geçe merkez üstünün rasathaneden uzaklığı 380 kilometre olarak hesaplanan çok şiddetli bir deprem kaydedilmiştir.
Bu zelzeleden gelirimizde hasar yoktur.
tzmirde bir otomobil denize uçtu
İzmir 23 — Gece yansından sonra Vedil. Kemal. Muzaffer, Naci ve Kâzım isimlerinde beş genç. 120 numaralı taksiye binerek, Aisancaktan Konak istikametine gitmeğe başlamışlardır Direksiyonu Kâzuıı idare etmiştir. Fazla süratle giden otomobil. İzmir Palas önünde denize uçmuş, lçlndekilcrden dördü otomobilden çıkabilmişler ve polialer taralından güçlükle kurtarılmışı ardır.
Kâzım, otomobilin içinde kalmış ve cesedi, bugün otomobille beraber denizden çıkarılmış Lir.
Bugün Gazeteciler bayramıdır. Bu münasebetle İstanbul Gazeteciler cemiyeti tarafından âza lata. Taksim gazino .onda bir kokteyl verilecektir. İstanbul Gazeteciler cemiyeti, bayram doiayıajyle, neşrettiği bir beyannamede şöyle demektedir:
Türk kalem dünyasının büyük devrimcisi Şinasinin Agâh efendi ile beraber kurduğu Tercümanı Ahvalden bugüne kadar binbir güçlüğe uğradığı hürriyetini türlü vasıtalarla yok etmek İsleyen müstebit bir zihniyet karşısında gördüğü halde kud-siyetine inandığı vazifesinin Hasında sebat gösteren Türk matbuatı milletimizin takdirine müstahak bir müessese olmuştur.
Onun birbirinden şerefli hizmetleri hakkı ve hakiki müdafaa yolundaki övmeğe değer gayretleri saymakla bitmez. Son asır İçindeki içtimai, siyasi ve medeni tekâmülümüzde gazeteciliğimizin büyük payı vardır.
Tanzlmatı. birinci ve ikinci Meşrutiyeti. Milli Mücadeleyi, Cumhuriyeti ve nihayet bugünkü İleri demokrasi hamlesini müdafaa eden fikirlerini yayan mağduru gaddara, mazlumu zalime. nuru zulmete, hakkı batıla karsı koruyan ve gözeten milletin sesini içeriye ve dışarıya duyuran Türk basını olmuştur.
O. bayramını bugün de kutlarken yalnız mazinin şerefini değil, aynı azim ve kararla İfa edeceği müstakbel vazifelerinin kendisine sağlayacağı vicdan hazzını şimdiden doymaktadır.
Gazetecinin Kıbrıs zindanlarına sürgün edildiği. Köprü üzerinde arkadan katibece vurulduğu. gurbetlerde süründüğü, fevkalâde mahkemeler ve divanı harbler karariyle kaleminin kırıldığı günler olmuştur. Lâkin bütün bunlar fikir hürriyetinin daha da İleri gitmesine, yeni yeni fedailer bulmasına asla engel olmamıştır.
Ne mümkün kabr «te bidat il( iahayi hürriyet
Çatış idraki kaldır muktedirsen ademiyetten
Diye İstibdadın yüzüne baytarmış olan (İbret) başmuharriri NamıJ Kemal beyin o feryadı o zaman bu zamandır bütün meslektaşlarının şuurunda meslek aşkını, ülküsünü kuvvetlendiren akisler yapmıştır.
Bimdi biz, o günlerden bir hayli uzaklayız, lâkin kalemle-1 rimiz hâlâ Basın kanununun bazı hükümlerinin tehdidi altında olmakla beraber ergeç zaferin bizim olacağına imanımız tamdır Zira:
Millet yoludur. Iınlı yoiudnr tuttuğumuz yol
Bu bayram gününde Türk matbuatının yaşlı ve gen başlıca unsurlarını kucaklamakla IfUhar eden İstanbul Gazeteciler cemiyeti meslek şehlöerini ve .ıramızdan ebediyen kaybolanları rahmetle anar, sağ olan aziz meslektaşlarımızı hürmet ve muhabbetle selâmlar.
Türk Basın Birliği kongresi
Türk Basın Birliği genel kurulu, Orhanbey hanındaki merkezinde Muvaffak Sunalın başkanlığında toplanmış ve Derneği ilgilendiren işleri konuşup karara bağladıktan sonra, yeni seçimlerini yapmıştır
İdare kurulu Hakkı Tank Usun başkanlığında şöyle teşekkül etmiştir:
Peyaml Safa (Başkan vekili). Ethem İzzet Benice, Burhan Belge, Faruk Gürtunca. Halil Lûtİi Dördüncü. Haşan Rasim üs. Reşad Feyzi Yüzüncü. Mu-rad Scrloğlu, Galip Kemali Söy-lemezoğlu. Muvaffak S un al, Rıza Ruşen, Münir Süleyman Çapanoğlu, Enver Olcay, Stavro Zervopulos. Mehmet Emin Kanttırk. Nail Demirkan.
Hakcm kuruluna seçilenler şunlardır;
Asım Us. Nazım Poroy. Hakkı Süha Gezgin. İhsan Arif, Rıza Çavdarlı.
Denet kurulunda Reşad Ekrem Koçu, Hüsnü Akkoyunlu, Sald Selen. İbrahim Hakkı KonyalI. İlham i Ahmet Ornekal bulunmaktadır.
= GiiHiia Meseleleri
■ . t,- -.I.!.; (>!> öjIrtUfU
Atlantik paktının Amerika tarafından tasdiki
Amerika ayan meclisi, bir ay suren hararetli münakaşalardan sonra. Kuzey Atlantik paktını büyük bir çoğunlukta tasdik etti. Bu haber dünyanın her taralında büyük akisler uyandırdı. Amerika Ayan Meclisinde ekseriyetin bu pakta taraftar olduğu biliniyordu. Fakat paktın aleyhinde bulananlar bin bir dereden su getirerek ve türlü manevralar çevirerek tasdik için lâzım gelen üçte iki çoğunluğun teminine meydan vermemeğe ca 1 ışıyorlardı. Aleyhdarlar cepheden hücumla muvaffak olmanın güçlüğünü görünce çevirme hareketi yaparak, yâni bir takım tâdil takrirleri vererek Amerikanın hir tecavüz karşısında derhal harbe girmesi mecburiyetine dair olan haydi kaldırmak istiyorlardı. Fakat bu teşebbüsler neticesiz kaldı. Meclis sekize karşı 87 reyle bütün tâdil tekliflerini reddetti.
Son olarak Dışişleri Encümen başkanı Conall.v Dışişleri Bakanı Acfıeson'un Meclise bir mesajını okudu. Bunda kısaca: nl914 te Kayser. 1939 da Hitler. böyle bir vesika bulunsaydı harbe sebep olmazlardır, deniliyordu. Bu sözler büyük tesir yaptı ve Meclis 96 mevcuttan II Cumhuriyetçi, 2 Demokrat olmak üzere 13 muhalife karşı 83 oyla paktı tasdik etti. Bu miktar üçte iki çoğunluktan 18 rey fazladır. .
Acheson'un sözleri çok doğrudur. Hakikaten evvel- e bu yolda bir pakt bulunsaydı ne Kayser, ne Hifler harbe girişmezlerdi. Kayser, Amerika şöyle dursun, İngil-terenin bile harbe girmiycceğine kânidi. Hitler'e gelince o da Amerika’nın harbe girmiyeceğini tahmin ediyordu. Söylediği bir nutukta; «Amerika harbe girpıiyecektir, bir gün girmeğe karar verse bile artık iş isten geçmiş olacaktır» demişti.
Amerika simdi aldığı va ziyetle bu gibi yanlış düşünceleri önlemek istemiştir. Bu hareketin dünya sıılhü için çok faydalı olaca-"1 ' ,*9İzdir. — E. T.
Siyasî münakaşalar
(Baş tarafı J inci vahifede) teminat İstiyor. Tertemiz, namuslu bir seçim İstiyor. Kendi reyinin tam olarak tecellisin) İstiyor. Bu kadar müddetten beri hazırladıkları ve pek mükemmel olduğunu iddia etlikleri yeni Seçim kanununu bekliyoruz. Bunu gördükten sonra Demokrat Parti tarafından hazırlanan Seçim kanununu da umumi efkâra arzedeceğiz. Maksadımız halk reyinin tam mânaslyle baskısız ve ivazsız tecellisidir.»
D. P. mahafill. Başbakanın beyanatında kdl andığı bazı cümlelerde bir tehdit mânası bulmaktadırlar Bilhassa Başbakanın. «Hükümetin kabadayıca atıp tutmalara bir kıymet vererek demokrasiyi yerleştirmek İçin taklb etmekte olduğu yoldan inhiraf edeceğini sananlar zaman La aldanmış olduklarını an Uyacaklardır Yolumuza devam ederken kanundan ayn-1 anlar olursa, kanunun amanstz pençesi onları tedib eder, biz de yolumuza devam ederiz.» cümlelerinde yeni bir tehdidin ifadesini sezmektedirler.
Ulus’un bir makalesi
Ankara 23 — Ulus gazetesi bugünkü nüshasında Milli husumet andının memlekette büyük bir teessür uyandırdığını belirttikten sonra şöyle demektedir:
«— Milli teminat, milli husumet formülüne bağlanınca komiteci lik işlerini en İyi bilenlerden olan Celâl Bayar*m bunun tatbik şeklini tesbitte güçlük çekmiyeceğt söylenmekteydi, çeşme toplantısında bu İşlerin görüşüleceği tahmin edilmekledir.»
Ordunun günlük Laktikaya kasten kanlştınlmak istendiği de bil dirilerek. Çeşmede tehlikeli yollara çtdlleceğt gene aynı yazıda haber verilmekte, hattâ Milli husumet andını tatbik etmek İçin bir «MUîs Kolu» kurul -ması düşünüldüğü, ancak Celâl Bayar'ın işi şimdiden bu derece- ; de ileri götürecek kadar tedbirsizlik yapmıyacağı ilâve olunmaktadır.
Nihat Erim’in bir sözü
Ankara 23 — Başbakan Yardımcısı Nihat Erimin Celâl Boyarın içinde «Efendileri Recep Peker'ln» tâbiri geçen nutku ii-zeıine. kendisinin efendilik devrine yetişmediğinden. Celâl Ba-yar'ın efendileri bulunduğundan bahsetmişti Bununla Atatürk'ü mü kasdcttlğl sorulunca, Nihat Erim ?u cevabı vermiştir:
(— Milletin ebedi minnet kucağında yatan Atatürk'ü olsun rahat bırakamazlar mı? Atatürk hiçbir zaman efendilik İddiasında bulunmadı.
Celâl Bayar. hiç lüzum ve sebep yokken fikir münakaşasını dedikoduya dökmüştür. Sayın Recep Pcker'ln adını ela karıştırarak bana ve arkadaşlarıma tirizde bulunmuştur, istemlye-rek kendisine küçük bir noktayı hatırlattık; «efendi* 11 devreye yetlşmcdlğinıizi söyledik Celâl Bayarın siyasi hayata İttihat ve Terakki komitesinde başladı-
Churchili’in bir nutku
Bugünkü hükümete şiddetle hücum etti
Londra 24 (R) — ingUterede seçim mücadelesi başlamıştır. Eski Başbakan Churchlll dûn ilk seçim nutkunu söylemiştir. Bunda demiştir ki:
«Sosyalizm sistemiyle komünizmin tam tatbiki arasında pek fark yoktur. Sosyalistler İn-giiterenln adım lekelediler. Faşist mütecavizler tarafından işgal re tahrib edilmiş olan Fran -Sa, Hollanda. Belçika gibi mem lekclter kalkındıkları halde. İngiltere ilerlememiş, bilâkis gerilemiştir. Bugünkü hükümet în-glftereyl İflâs edecek vaziyete getirmiştir, Vergiler dünya tarihinde görülmemiş derecede yüksektir Buna rağmen altın stokları süratle tükeniyor.
Devletleştirilmiş olan bütün sanayi büyük kayıplara sebeo olmuştur. Bunlar kazanç temin edecek yerde vergilere zam yapılmasını icab ettirmiştir. İşçiler de vaziyetten memnun değildirler. İşçi birlikleri sosyalizmden en fazla zarar gören teşkilâttır.
Gelecek seçimde halk iki yoldan birfnl seçmelidir: 1 —( Ferdin hürriyeti 2 — Devletin hâkimiyeti.
T ulgarista'nın dış siyaseti
Kolarof bir nutuk söyledi
Londra 24 (R) — Bulgarista-nın yeni Başbakanı Kolarof, dış politika hakkında şu demeçte bulunmuştur:
«Siyasetimiz barışı kuvvetlendirmektir. Balkan devletleriyle dostça münasebetler kurmak b-çln bütün gayretimizi sarfede-ceglz En mühim mesele iktisadi plânın tahakkuk etmesidir. Hükümet ana vatan cephesine dayanmakla beraber başlıca komünist partisine istinat edecektir.
Halayın kurtuluş yıldönümü heyecanla kutlandı
Hatay 23 — Halay bugün mümtaz ve sayılı günlerinden birini yaşamaktadır 18 yıl süren bir esaret devrinden sonra, ana yurda katılışının 10 uncu yıldönümünü, bu büyük kurtuluş günü, Hatay Cumhuriyet alanını, ana caddelerini dolduran 30,000 kişinin içtirâk ell i tezahüratla kutlanmıştır.
ğını herkes bilir Binaenaleyh, maiyetinde çalıştığı Kara Kemal'den başlıyaıak kaç efendiye hizmet ettiğini meraklılar» bizzat Celâl Sayardan sursalar daha iyi ederler.»
Created by free version of 2gDF
Sahife S
P\K SAMSAK ŞAMg|
Milyonluk binadan yağmur sinyor
Dünkü Son posta gazetesinde çok ehemmiyetli bir millî derdimize parmak dokunduruluyor.
Serlevhalar şöyle: Milyonluk bir binadan yağmur sulan sızıyor. — Fen Fakültesi konferans salonunun merdivenleri son yağmurda aktı—
Bu başlığı tak i beden yazı da müellim olduğu kadar en teresan. Fakat tafsilâta lüzum görmüyorum, zira mesele anlaşıldı; ve mesele, maalesef her birimizin muhitinde türlü türlü örneklerine rasladığmıız klâsik belâlardandır.
Geçenlerde yolum. Haseki kadın hastanesine düşmüştü. Bir yazımda, buranın feci umumi manzarasını anlattım. İnşallah, kupürleri yaparak makamı aidine gönderen olmuştur. İnşallah, fıkracığıın verakı milıri vefaya dönmemiştir. İnşallah, tesiratı şifa bahşası görünür
Haseki kadın hastanesini o ziyaretim sırasında, dikkatime o kadar münasebetsizlikler ve müessif tablolar çarpmıştı kî. hepsini aynı yazı içinde sıralıyamadım. Şimdi, üniversiteye ait yeni bir binanın kısa zamanda bo zulması bahsi açılınca, tedai ile su hali esef iştimal aklıma geldi:
tsınigeçeıı hastanede Üniversiteye ait bîr de doğum paviyonu yapılmış. Hangi sene? Oıı iki sene evvel. Bu paviyon, şimdi öyle bir maili inhidam hale gelmiştir ki, duvarlarında çatlaklar ve müthiş bir gebelik hâsıl olmuş: içindeki kadınlar değil o doğuracak. Tabiatiyle boşaltılmış; şimdi artık burada hic kimse barınmıyor. Eşyalar da dışarı çıkarılmış. Ve bina, yanındaki alçak binanın üzerine çökmek üzere. Orada da türlü hastalar ve bu arada hâmile kadınlar, yeni doğan çocuklar yatıyor. Ancak, bu bina dahi perişan. Yeni yapılmış olmasına rağmen perişan; tasrih ediyorum!
Bir kaç yüz metre daha ileri gidelim, ayni üniversitenin, aynı fakültesinin yeni yapılmış konferans salonu, rüküş hanımın hırkası gibidir. Hiç bir iler tutar kalmamıştır. Nereye baksanız bir çatlak, bir patlak, bir sarkın tı. Musluklar kopmuş; sıralar zıngırdıyor, dingildiyor; elektrik telleri salkım salkım sallanıyor; taşlar çentilmiş, kürsü bodoslamış; tokmaklar yamnlmış; çiniler eksilmiş ilh... Bir Allahın kulu da çıkıp «Şurayı en ufak bir tamirden geçirelim.» dememiş. Burası ki, en münevver insanlarımızın yuvası. Gerisini varın kıyas edin.
Ve gerisine dair, her birimiz kendi hususî hayatlarımızdan türlü misaller biliyoruz. Netekim, işte ben de bu sabah, oturduğum Kalamış'ın iskelesinden vapura bindim. Bu iskele, geçen sc-, ne tamir edilmişti. Bu sene tamamiyle batmak üzeredir. Vapur ahşap kısmına yanaşamıyor. Demek ki, son sefer bir bucuk sene müddetle sarfedilen emek ve para hebaen man su ra.
Hangi köyümüzde, hangi dağımızda, hangi deremizde, hangi sahilimizde, hangi dahilimizde buna benzer hebaen ınansuralara Taslamıyoruz? Milli varlıklarımızın bir kısmı, kâh haminto-lara, kâh bilgisizlik neticesi yıkıntılara, çöküntülere sebebiyet veriyor.
Hani, demir elli bir idarenin zebunuyduk? Hani, öyle bir şiddetli ve hiddetli idare hâlâ da siyasetimize hâkim' imiş? Nerede o idare? Allah-aşkına nerede9 Çok arzu e-' dilirdi ki ve millet de seve seve reyini verirdi ki, öyle bir şiddetli idare olsun. Ve bütün bu entüpüften eserleri meydana getirmek için milyonlarımızı harcıyaıılar Nazi kampına benziyen kamplara gönderilsin: hattâ. Timtırlcngin budaklı ka-«jğına çakılsın...
Onay mı, onay!
(Vâ-Nû) |
Vapur yangını
Ehlivukuf, bazı noktaların yeniden incelenmesine karar verdi
ya-•Ço-
Bir çok can kaybına ve ralanmalara sebep olan rum» vapuru yangını hakkında 6 kişilik ehlivukuf tetklkatı devam etmektedir.
Bunlar, kati raporun hazırlanabilmesi İçin son tetkiklerini yapmaktadır. Bazı hususların yeniden İncelenmesine lüzum görülmüş olmasından, raporun hazırlanması İşini geciktirmiştir.
İstanbul Cumhuriyet savcısı Ihsan Köknel dün bu hususta şunları söylemiştir:
— Savcılık hazırlık soruşturmasını tamamen bitirmiş ve icap eden kanuni takibata girişmek için ilmi heyetin vereceği raporu bekliyoruz. Heyet tetkiklerine devam etmektedir. Bu tetklkatın ancak bayram ertesi sona ereceği tahmin lunmaktadır.»
o-
Beyaz Un
Eilerlnde beyaz un bulunan psatacı, börekçi ve tatlıcılarla fıruıcılar bunları ay sonuna kadar ekmekten gayri unlu maddeler İmalinde kullanabileceklerdir. Kararnameye göre ağustos başından itibaren beyaz un satmak ve kullanmak yasak edilecektir.
Mevcut beyaz unlar pek kullanılmadığı İçin bunların tamamen karaborsaya geçtiği anlaşılmaktadır. Söylendiğine göre 6âklûnan has unların miktarı pek fazladır. Ve bunlar ekmekler bozuk çıktığı müddetçe fraıı cola yapılıp yüksek flatle karaborsada satılacaktır. Satışların Şimdiden başladığı da İlâve e-d ilmektedir.
Ay sonunda ticaret bakanlığı, bir tamim yayınlıyarak elinde beyaz un bulunanların, beyanname İle miktarlarını bildirmeğe davet edileceği söylenmektedir. Ticaret bakanlığı bu işte çok geç kaldığı için bundan beklenen faydanın temin edilebileceği şüpheli görülüyor.
Bir gazeteci arkadaşımız evlendi Arkadaşımın Sinan Korle He merhum amiral Ertugrulun kızı Sara Ertugrulun nikâh törenleri, dün saat 12,30 da Beyoğlu evlenme dairesinde akraba ve dostlarından müteşekkil güzide bir topluluk huzurunda yapılmıştır.
Eski Başbakan Rauf Orbay ve eski Rize valisi Nuri Türk-kan İki tarafın şahitliğini yapmışlardır.
Yeni evlileri tebrik ve saadetler temanni ederiz.
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Bir günün mânası
Nadir Nadİ CUMHUR İYETte (Bir günün mânası» başlıklı makalesinde 23 temmuz inkılâbından bahisle diyor ki:
23 temmuzun ferdi hürriyetlere ve realist milliyetçiliğe alt fikir tohumlarını büyütüp geliştirmek. İstiklâl mücadelesi ve Atatürk İnkılâpları sayesinde mümkün olmuştur. Gene bir seçkinler hareketi sayabileceğimiz 1923 ten sonraki devrim hareketleri, geçmişin bütün hatalarından sıyrılarak, yurdu batılı mânasile bir topluluk haline getirmek hedefini gütmüştür. Milli Mlsak dediğimiz umdeler, realist milliyetçilik duygusunun yeryüzünde belki bir benzeri daha bulunmıyan en canlı bir vesikasıdır. Din işlerinin dünya işlerinden ayrılması, büyük halk kütlelerini okutma gayreti, kadına verilen haklar ve bütün öteki sosyal devrim hareketleri de vatandaşı tam mânasile hür kılmak azmi ile göze alınmıştır. 23 temmuzdan kalkahberl nereye kadar gittiğimizi anlamak İçin de. o zamanki seçkinler hareketi yerine yavaş yavaş bir halk şuurunun geçtiğini ve artık milli mukadderatımıza yol çizmeğe başladığını görmek yeter sanırım.

Dünya ölçüsünde bir şehir toplantısı
Ahmet Emin Yalman VA-
TAN’da bu başlıkla yazdığı makalede diyor ki:
Demir perdenin en ziyade gözüne kestirdiği bir hedef mevkiinde bulunan memleketimizde bu sahada hüküm süren alâkasızlık ve hareketsizlik akla sıfmıyacak bir derecededir. Türkiye, gitgide İnfirat haline düşüyor. Her taraftan kendisine uzatılan elleri ya sıkıyor, ya sıkmıyor, fakat bir türlü faal bir rot oynayamıyor.
Memlekette her türlü insan cevheri vardır. Fakat bunlar işlenmiyor, kullanılmıyor. Maksada göre seçilmiyor. Hariçteki fevkalâde temsil vazifeleri, u-mumlyette nöbete bindirilmiş birer arpalık diye telâkki ediliyor. Harice gönderilmek üzere maksada uygun adam seçilmesi, bir kaide değil, tesadüfi bir istisnadır. Hariciye makinesinin işlemesinde de sukut devam ediyor ve bütün İyi niyetlere rağmen hatır ve gönü! sistemi-nl yenmek mümkün olmuyor. İşe yarayan hariciyeciler birer tarafa sinmiş duruyorlar. Çünkü şahsiyetlerini belli ederlerse, kurulu gidişi bozmak mevkiine düşeceklerini ve gadre uğrayacaklarını tecrübe neticesinde öğrenmişlerdir.
hesabına da çok faydalı bir şey yapmış olacaktır, çünkü yeni dünyanın kuruluşunda dahili sulha kavuşmuş bir Türklyenln görebileceği vazifeler büyüktür.

Hürriyet inkılâbının yıldönümü
YENİ SABAH bo başlıklı yazısında diyor ki:
Bugünün politika adamlarının görüşmelerine bakınız, sanki hâlâ bir buçuk asır evvelki zamanda yaşıyoruz sanırsınız. Halbuki bizimle beraber Meşrutiyet ve Hürriyet cereyanlarına kendilerini vermiş olan memleketler faraza Fransa gibi, bu vâdide o kadar ilerlemişlerdir kİ değil Avrupa bütün dünya için birer meş'ale haline gelmişlerdir. Hattâ bizden kopan ve ayrılan bazı memleketler bile, faraza Yunanistan gibi, hürriyet ve meşrutiyet telâkkisini iyice ve tamamile benimsemişlerdir.
iktidara, muhalefete, tarafsızlara memleketin genç ve
Bu seneki meyva bolluğu
30 senedenberi İstanbulda bu kadar bo’ görülmedi, fakat nakliye masrafları yüksektir
Hâldeki meyva bolluğu de- rafı da 17 kuruş kadar tutmak-vam etmektedir. Alâkalılar bu seneki meyva bolluğunun 30 seneden beri görülmemiş bir derecede olduğunu söylemektedirler. Buna mukabil müstahsil bu bolluktan fazla bir İstifade temin edememiştir. Nakliye masraflarının yüksekliği yüzünden bazı müstahsillerin şeftali ve kayısıları toplatmaktan vaz geçtiği haber alınmıştır.
Meselâ bîr kilo şeftalinin Bur şada bahçeden toplatılıp ' tanbula Hâle gönderilmesi masrafı 16 ilâ 20 kuruş tutmaktadır. Buradaki şeftali hatları da 15 ilâ 45 kuruş arasındadır. Bu bakımdan rota ve düşük kalitede olan şeftalilerin İstanbula gönderilmesi imkânı kalmamıştır.
Şeftalinin İzmir rıhtımından hâle kadar gönderilmesi mas-
İs-
Şair Ruhi sokağına elektrik lâmbası konuluyor
Gazetelerin neşriyatı üzerine Üsküdarda şair Ruhi sokağına iki elektrik lâmbası ayrılmıştır. Bunlar pek yakında yerlerine takılacaktır.
TÜRKİYE İŞ BANKASI A. Ş.
Bürosu
Aşağıdaki semtlerde, hizalarındaki gün ve saatlerde, muntazaman, savın halkımız emirlerine âmade bulunacaktır:
Pazartesi Salt Çarşamba Parşeınbe
Cııma Cumartesi

öğleden Evvel
öğleden sonra
Sarıyer Balat
Kasımpaşa
Samatya
Kasımpaşa Şehremini Biiyükdere Kiicük Mustafa paşa Eyüp
DİKKAT: Yalnız bu büroda açılacak tasarruf hesapları arasında çekilecek hususî bir ikramiye konulmuştur.
1 — Klübümüz Büyükada Şubesinin; üye ve misafirleri için tertip etliği yıllık balo 30 Temmuz 1949 cumartesi gecesi verilecektir,
2 — Dönüş için vapur temin edilmiştir.
3 — Elbise mecburidir.
Mahrukat satışları
Belediye kış hazırlıklarını tamamladı
Belediye önümüzdeki kış için mahrukat satışı hazırlıklarını tamamlamıştır. Belediye mahrukatını satacak depolar tesbit edilmiş, odunların cinslerine göre fiatler konularak kaymakamlıklara tebligat yapılmıştır. Depoların sayısı da 6 dan 11 e çıkarılmıştır. Ayrıca beş depoda ucuz mangal kömürü satışları başlamıştır. Kömür satılan depolar Yedikule, Yenlkapı, Fındıklı, Beşiktaş ve üsküdardadır. Bu depolarda kömürün kilosu yalnız Üsküdarda 16, diğerlerinde 17,5 kuruştur.
Belediye depolarındaki kesilmiş odunlar müşteriler istediği takdirde eve kadar götürülecektir. Odunlar evlere götürldü-ğii takdirde nakliye ücreti olarak çekide bir lira alınacaktır. •
Belediye depolarında odunların satış fiaîı şöyledir: Meşenin çekisi 14,5 Uradır. Yalnız Üsküdar deposunda 13 liraya satılmakladır. Gürgenin çekisi 12,5 liradır. Üsküdar deposunda ise 11,5 liradır.
Yeni ekmekten şikâyetler
Bazı fırınların çıkardığı hamur ekmekler müsadere edildi
tadır. Bu gibi masrafların yüksekliği karşısında müstahsil güç durumda kalmıştır.
Armut fiatlerlnde de büyük bir düşüklük görülmektedir. Dün hâlde Mustabey armudu 15-40, Karadeniz armudu 12-17. Edremit armudu 14-16 kuruş arasından verilmiştir. Armut fi-allcrlnde büyük bir düşüklük olduğu halde, armudun şeftali ve kayısıya nispetle naklindeki kolaylık sebebiyle hâle bol miktarda armut göndorilebllmekte-dir. Şeftali ve kayısının ambalajı masraflı olduğu halde armut İçin ambalaj masrafı mevcut değildir. Dün nıotörlerle hâle Edremltten 100 ton kadar armut gönderilmiştir.
Karpuz da bu sene bol ve u-cıızdur. Hâlde dün küçük boy
karpuzlar 2-3 kuruştan, bir buçuk kiloluk karpuzlar 5-10 kuruştan, en büyük boy karpuzlar da 40-50 kuruştan verilmiştir. Şimdi piyasada bulunan karpuzlar İzmirden gelmektedir. Önümüzdeki günlerde Trakya-dan karpuz gelince llatlerln dalıa da düşeceği muhakkaktır.
Vişne, erik ve kayısı fiatle-rlnde mühim bir değişiklik yoktur. Dün vişne 40-55, erik 15-25. kayısı 15-35 kuruştan muamele görmüştür.
Dün hâlde domates 20-30 kuruştan satılmıştır. Yerli domates çıkınca Hallerin geniş mikyasta düşeceği tahmin edilmektedir.
Sebze fiatleri
Dün patlıcan 20-35. kabak 3-8 çalı fasulyast 18-23, biber de 10-23 kuruş arasından satılmıştır.
Yeni tip ekmeklerden şikâyetler azalacağı yerde gittikçe çoğalıyor. Bazı semtlerdeki ekmeklerin tamamiyle hamur çıkarılması şöyle dursun hiç elekten geçirilmediği de anşılmak-tadır. Belediye, bu şikâyetler karşısında alâkasız kalmamakla beraber müessir olacak bir kontrol teşkilâtına malik olmadığı için fırıncılar yine istedikleri şekilde hareket edebiliyorlar. Bununla beraber dün bazı semtlerde yapılan kontroller neticesinde hamur çıkarılan bir kısım ekmekler müsadere edilmiştir Belediye başkanlığı, bu hususta kaymakamlıklara da yeniden tamimler göndererek fırınların sıkı bir şekilde kontrol edilmesini bildirmiştir.
Diğer taraftan kenar semtlerdeki bazı fırınların tamam 1-le has ekmek çıkararak adamları vasıtasiyle evlere gönderdiği ihbar edilmiştir. Bu fırınların tesbit edilerek sahiplerinin cezalandırılması hususunda alâkalı makamlara tezkereler yazılmıştır.
Para yüzünden feci cinayet
Beş çocuk babası bir genç para yüzünden öldürüldü, cesedi yedi parçaya bölünerek gömüldü, kaatiller yakalandılar
Bolvadin — 19.6.949 günü Dereçlne köyünün kiraz bayramı İdi, Bayram akşamı eve dönmlyen Hakkı Doğan İsminde bir vatandaş gerek babası gerekse kardeşi tararından a-ranntış İse de bulunamamıştır. Baba ve kardeş, Hakkının kaybolan İki tayı aramak maksadl-le civardaki köylere gittiğini sanmışlar, fakat neticede bunu alâkadar makamlara bildirmişlerdir.
İlçe jandrama komutanı Kâzım Dayıoglu baba ile kardeşi dinledikten sonra Dereçlne köyüne giderek incelemelere başlamıştır. Komutan köydeki araştırmaları sonunda 19 yaşlarında Osman Ayaz üzerinde bilhassa durmuş ve onu yanına alarak ilçe merkezine gelmiştir.
Komutanın misafiri Osman Ayaz, Kâzım Dayıoğlunun pek mahlrane idare ettiği konuşmaları esnasında suçunu İtiraf ederek :
— Hakkı Doğanı ben öldürdüm, demiştir. O, bayram günü bizim eve gelmişti. Bıçakla kendisini temizledim; cesedini Kavaklı çiftliği He İshaklı İs-
tasyonu arasındaki boş tarlalardan birisine gömdüm.
Demiştir. Filhakika ayni yerde bir metre derinliğinde açılan bir kuyudan Hakkı Doğanın yedi parçaya bölünmüş cesedi çıkarılmıştır
Cinayet paraya tamaan işlen mlştlr. Bayram günü maktulün üzerinde 5 lira bulunmaktaydı. Osmanın babası üzerinde ele geçirilen dört yüz lira meseleyi kâfi miktarda tevsik etmektedir. Çünkü kaatliln babası İsmail d e bu kadar para şimdiye kadar görülmemiştir.
Maktül Hakkı Doğan beş çocuk babasıydı. Cinayet muhitte nefretle karşılanmıştır.
Ermeni patriği meselesi
Ermeni Patrikliği İçin geçen hafta yapılan seçim Ermeni ruhanileri arasındaki gerginliği büsbütün arttırmış ve son günlerde Kumkapıdaki Ermeni Patrikhanesine bazı tecavüzler olmuştur.
Mütecavizler:
(— Patrikhaneyi terkedtn. Sizin burada oturmağa hakkınız yok i» glbt sözler sarf etmişlerdi!
Türkiye iş Bankası
Tasarruf Hesaplan 25 Ağustos İkramiye Plânı Büyükadnda KÖŞK İstanbulda ARSA 1 adet Hayat Sigortası
1 * 5000 Lira
1 > 2500 ■
4 » 1000 »
5 » 500 »
16 » 200 •
40 » 100 •
50 » 50 »
150 » 20 .
Yine seyrüsefer babında!
tstanbulun seyrüsefer işlerini idare eden Emniyet altıncı şube müdürü tetkik seyahatinden dönmüş. İtalya. Fransa. İsviçre ve Mısırın muhtelif şehirlerinde tetkikler yapan bu kıymetli idare adamımızın yeni ve İstanbul için çok faydalı bilgilerle geldiğine şüphe yok. Tetkiklerinin neticesini alâkalı makama bir raporla bildirecekmiş. Bu da âlâ. Gel gelelim, tetkikatın neticesi bir rapor olacak amma, o raporun neticesi ne olacak acaba?
Cevap verecekler:
«— Raporu inceliyoruz. Gösterilen tedbirlerin alınması için lâzım gelen tahsisat ayrılacaktır.»
Ondan sonra tahsisat va-idleri kulak arkasına, tetkî-kat raporu da istif arasına. Seyrüsefer düzene konulacak diye İstanbul beklesin, dursun!
B. Kemal Aygün'ün raporundan. hic değilse hükümetin hazırlamakta olduğu seyrüsefer kanunu tasarısında istifade edilse bâri.
Kalabalık Avrupa şehirlerinde seyrüsefer tanziminde elektrikli işaretlerin ve diğer bazı işaret levhalarının çok faydalı olduğu tesbit edilmiş.
Evet amma, o işaretlere itaat edecek hemşeri nerede? İşaretten evvel itiaatı temin etmek lâzım değil mi?
Eminönü ve Karaköy geçitlerinde resmî elbiseli işaret memurları var. Bu iki nokta şehrin en işlek geçitleridir. Köprüye giden ve Köprüden gelen; vapurlara giden ve vapurlardan çıkan kalabalık, çoluklu çocuklu halk kütleleri buralardan geçerler. Seyrüsefer memurları. iki tarafta toplanan yaya yolcuların karşıdan karşıya geçmelerini temin için arasıra otomobillere «Dur!» işareti verirler. Bay şoförde surat bir karış. Kaşlar çatılır. gözler yuvalarından fırlar. Şeytana uymamak için lahavle çeker. Çünkü şeytan kulağının dibinde mütemadiyen haykırıyor: «Ne duruyorsun? Arabayı son vitese tak, gaza bas, yolunu kesenleri yamyassı et. gec üzerlerinden!» Tamamiyle durmağa gönlü razı olmaz, tehdit-kâr klakson zırıltılariyle otomobili yavaş yavaş sürerek yaklaşır .işaretli geçidin ortasındaki yolculara sokulur, çamurlukları bacaklarına davar. O biçarelerin korku, telâş içinde sendeleyerek, tökezliyerek koşuşmaları, direksiyon başındaki için bir zevktir. Bir an evvel çekilsinler de kendisi geçsin.
Sözlerimiz umuma şamil değil, fakat bv zihniyetten kendilerini kurtaramıvan şoförlerimiz pek çok.
Hal bövlc iken, resmi elbiseli memurun işaretine itaati dahi ağır bir külfet sayan bir adamın elektrik ve ya levha işarelerine riavet edeceğine nasıl günvenîlir?
Cemal REFİK
Kız Sanat Enstitüleri lükse mi kaçıyor?
Ankara 23 (Akşam! — Bazı gazetelerde Kız Sanat Enstitülerine dair çıkan yazılarda lükse kaçıklığı, sergi ve derslerde kullanılan malzemenin pahalı cinsten olduğu yazılmaktadır. Alâkalılardan alınan malumata göre malzeme tedarikinde öî-
Tenımıız sonuna kadar açıla- renc1 ve veiii(?r hiç bir suretle tazyik edilmemekte, getirilen kumaşların kalitesi ne otursa olsun İlgili ders öğretmeni tarafından kabul edilmektedir.
İstanbulda Sadakai Fıtrin miktarı
cak 150 lira bakiyell yeni hesaplar da bu çekilişe katılacaklardır.
Âlâ Orta Aşağı
Buğdaydan 66 58 47
Arpadan 88 85 73
Üzümden 350 292 263
Hurmadan 730 700 370
Hava Kurumumuzun pek ehemmiyetli olan varlığı, yurdu-


muzun hayrına masruf bulunan pek şerefli, pek lüzumlu hizmetleri herkesçe malûmdur. Kızılay Kurumunun bir kısım yardıma muhtaç vatandaşlarımızın imdatlarına nasıl koşup durduğu da şükran İle görülmektedir. Çocuk Esirgeme Kurumunun korunmaya muhtaç bir nice vatan yavruları halkındaki pek şefkatli himayesi de takdirlere şayan Bulunmaktadır. Binaenaleyh aldığı teberrüatı, elde ettiği nakdi muaveneti bu İki kurum He aralarında paylaşan Hava Kuumumu-za her vesile He yardımda bulunmak bizim için vatani, meşkûr bir vazifedir. Bu hususu sayın ahalimize ve bilhassa mail durumları müsait olan dindaşlarımıza ehemmiyetle arz İle sadakat fıtrin şehrimize alt mlkdarı ilân olunur. (10629»
İstanbul Müftüsü
sabite 4
r» ıı -7
I
Nazi ideolojisi hâlâ yaşıyormuş
E ir Amerikan dergisi Frankfurttan aldığı bir mektubu neşrediyor

Kanun Bilgileri
Yeni Malî kanunlar
Frankfurt’tan bir Amerikan dergisine yaöhyöT: Almanya da okullara devam etmekte olan milyonlarca öğrenciye «Nazi» 1-doolojHerinin hiç de fena şey-ter olmadığı öğretilmektedir. Bu memlekette tahsil çağında bulunmakla olan gençlik HlUerin İkinci dünya savaşı patlamadan evvel yapmakta olduğu propagandanın aynı ile yetiştirilmektedir.
Yeni nesle de Ajmanyanın kaybettiği nüfus ve araziyi tekrar kazanmak re hayat sahaları ele geçirmek için d&ğûşmek tnec buriyttindc olduğu telkin edilmektedir. Çocukların her gün işittikleri ve görünüşe nazaran inanmakta oldukları bir mesele «Nazizm» in haddi zatinde fena bir ideoloji olmadığı ve fakat iyi tatbik edilmemi? olmasıdır .Nazi» düşünüşlerine Al-nıanynda tekrar dönülmesi sebebini keşfetmek biç de müşkül değildir:
Müttefikler 1945 senesinde Alman okullarından «•Kani’ unsurları uzaklaştırmak için öğ-retnıe "■>erden yüzde yetmişinin işler: e son vermişlerdi. Bu hal Almanyada süratle halB mümkün olmıynn bir öğretmen buhranı doğurmuştu. İşlerinden çıkarılan öğretmenlerin bir çoğu «Nazilikten temizleme» mahkemelerinden geçtiler. Bir miktar para cezası ödediler. Yahut müttefik makamlarınca çıkarılan umumi af kanunlarından istifade ederek eski medeni hak ve durumlarını — yâni küçük derecede Kari olma variyeti — tekrar iktisap ettiler. Bundan şu netice doğdu: Bugün Alman yada Ingiliz, Amerikan ve Fransız işgal m intak alanlıdaki okullarda Alman gençliğini yetiştirmekte olan öğretmenlerin yüzde altmışını vaktiyle HlUerin arkasından gitmiş İnsanlar teşkil etmektedir. Bu öğretmenlerin bir kısmı genç Almanhğa demokrasi esaslarım öğretmeğe çalışmakta İse de diğer mühim bir kısım çocukların ana ve baba! arının da bu husustaki yardımı İle çocukların demokrasi esaslarını öğrenmemeleri için savaşmaktadırlar.
Geçenlerde Htsse eyaletinde bulunan öğretmenler kolejine giderek burada 20 İle 28 yaşlar arasında bulunmakta olan okur hunn bir çoğu Ue saatlerce uzun görüşmeler yaptım. Konuştuğum gençler Almanyamn yarınki öğretmenleri İdiler. Uzun «üren ziyaretim esnasında t es-bit ettiğim şayanı dikkat mütalâaların bazılarını burada nak-Jedl yorum:
Kollejin bayan öğrencilerinden biri: «Alman gençliğine Hit ler hakkında kötü fikirler telkin etmemeliyiz. Almanyada yarın namuslu bir Hltlcr meydana çıkacak olursa vaziyet nssü o-lacaktır?» sözlerini söyledi.
Kendisiyle bazı meseleler mü nakaşa ettiğimiz bir başka öğrencinin sözlerinden bazı satırlar alıyorum: «Hitlerln programında bir çok iyi şeyler vardı. HiUcrtn İstediği şeyler Alman milletinin İhtiyâcı olduğu şeylerdi.» Harbin neden çıktığı me selesi hakkında bu öğrenci: «Diğer memleketler Almanyayı kıskanıyorlardı. Amerikanın Al-manyadaki yolsuzlukları izole i-çin harbe girmiş olduğunu bize söylemeyiniz. Amerikanın Alman rekabetini öldürmek gibi iktisadi maksatları vardı.» dedi.
Genç bir öğrencinin bazı memeler hakkında serdettiği fikir kr 3ynen şöyle oldu: «Müttefiklerin Alman fabrikalarını sökerek alıp götürmek ve kendilerine rakip olan Almanyayı zebun bir vaziyete düşürmek için harbi vesile ittihaz etmiş olduklarını şimdi anlıyoruz.»
öğretmen kolejinde görüştüğüm okurların blnnisbe yaşlılarından biri de: «Harbden kimin sorumlu olduğu hakkında bir şey söyllyebllmek için vakit henüz erkendir. Müttefiklerin hu hususta söylediklerinin hakikat
olduğuna inanmıyoruz. Geçen , gün harbi Polonyanın çıkarmış olduğu hakkında çok doğru tahliller yapan bir makale okudum.» dedi.
Yine öğretmen kolejinde tema» ettiğim genç bir Almanın mütesavver Birleşik Avrupa devletleri hakkındakl fikirleri «öyledir: «Birleşik bir Avrupa devletleri tesis olunması hakkında bir alay lâf ediliyor.Bizi m
Alman topraklan asırlarca bize verUmlyecek olduktan sonra böyle bîr Avrupa birliği neye yarar?»
Almanların kaybettikleri yeri tekrar geri almak için döğüşüp döğüşmiyeccMcrinl sorduğum bu harbde Alman ordusunda hizmet görmüş bir adam: «Bu yerlerin kurtarılması için ben yarın harbe gitmeğe hazırım.» diye cevap verdi.
Gönç bir Alman bayan: «Bu memlekette herkes Alman yanın şimdi kendisine bırakılmakta o-1 an dar arazide yaşayonnyaca-gını pek iyi bilmektedir.» dedi. Okurlar İle uzun uzun konuştuktan sonra yanma geldiğim öğretmen koleji rektörü talebenin ileri geri ettiği lâflardan dolayı kusura bakmamaklığımı rica etti ve «Biliyorsunuz kİ biz Almanlar demokrasi ananelerine sahip bir millet değiliz.» diye kusurlarını mâzur göstermek istedi Kendileriyle yaptığını konuşmalar esnasında bana fikirlerini açıklamış olan öğretmen koleji öğrencileri yann aynı fikirleri Alman çocuklarına acık-lıyacak ve aştlıyncaklardır. Harb fikri, diktatörlük. Hitlerlzm bu gençlerin asili tel’in etmedikleri şeylerdir.
Alman okullarında eski ananeler mucibince sıkı bir disiplin mevcuttur, öğretmenin talebeye söylediği sözler kanun hüküm ve kuvvetin dedir. Talebenin bir meseleyi Öğretmen ile mü-, nakaşa etmesi asla hoş görülmez. Harb vc işgal Alman eğitim sisteminde bir değişiklik yapamamıştır. Almanyada görüştüğüm Amerikan terbiyecilerinden biri bana: «Alman ü-niversltelerlnde bir değişiklik yapabilme İmkânsızlığına binaen bunl an kendi haline bıraktık.» sözlerini söyledi.
Bugünkü Almanyada halkın neler düşünmekte olduğunu tet kik ve tesblt İle görevlendirilmiş bir İstihbarat subayının tetkikleri sonuncu hakkında bana söy ledlği cümleler şunlardır:
«Alınanlara göre diğer memleketler harbden daha fazla sorumludurlar. Alman milleti memleket İdaresini nasılsa Nıtrilerin eline vermiş olduğundan harbden milleti sorumlu tutmak doğru olamaz. O sebepten Alman ordularının diğer memleketlerde yapmış olduğu tahribatın Alman milletine tâmlr ettirilmek istenilmesi gayrı âdllâ-nedlr. Mûtteülder bu meseleyi bahane ederek kendilerinden da ha başarılı daha kültürlü olduklarını bildikleri Almanların kalkınmasını istememektedirler. Elbette İd Almanya günün birinde yine kendine gelecek ve bunu dünyaya gösterecektir.» Çeviren: B. AKSEL
Birikmiş aylıklarını a la mı yan yardımcı öğretmen
Dûn matbaamıza gelen ve İsmi bizde mahfuz bulunan bir yard uncı Öğretmen vazifesin -den ayrıldığı halde yedi aydır Bylıkiannı alamadığını belirterek şunları söyledi::
■— 13 ocak 1949 dia Yassı viran İlkokuluna yardımcı öğretmen olarak tâyin edildim. Üç ay para alamadan çalıştıktan sonra istifa ettim. Aradan bu kadar zaman geçtiği halde hâlâ alacağımı tahsil edemedim. 47 yardımcı öğretmenin de benim durumumda olduğunu öğrendim. Milli Eğilim müdürlüğüne yapmış olduğum bütün müracaatlar neticesiz kaldı. Milli Eğitim Müdürlüğünden söylenildiğine göre bizim durumumuzda olan yardımcı öğretmenlerin vaziyeti 8 nisan ve 20 temmuz tarihlerinde bakanlığa bildirildiğine göre bakanlıktan henüz bir cevâp alınamamıştır.
Acaba daha ne kadar beklememiz icap edecek?»
Türk gençliğine uçma aşkım aşılamak ve öğretim, sağlık, turizm vc yolcu uçaklarımızı kendi memleketimizde yapabilmek için Tiirk Hava Burumunun attığı başarılı adını, vatanda'jLaninisin sürekli yardımlarından kuvvet almak İhtiyarındadır. (FİTRE) .^ünlerinde bu ihtiyaca cevap verebiliri/.
Fransıda bir cüceler kampanyası
Ciu-elctden bir kısmı tabii boyda insanların yanında
Son zamanlarda Fransa'ya e® yaman çapkınlardandır. U-cücelerden mürekkep bir kum- boylu kadınlara bayılıyor.
panya gelmiştir. Kumpanyanın
başında Enrİco atlında 38 ya- boyu 78 santimetre, ağırlığı 21 çında bir cüce vardır. Boyu bir kilodur. Gnidley kumpanyası metre 10 santimetre olan Emi-| adı verilsn bu cüceler trupu bir
Batı devletleri donanmalarının manevraları; Yukarına zırhlılar ve Kruvazörler, aşağıda
uçak gemileri.
Pakistan - Afgan hududundaki Afridi kabileleri Basa'da tpoianar.nk Afgan hükûmet’nln Pakistan aleyhinde propagandasını bırakmasını istemeğe karar vermiş ve bu zeminde nutuklar söylenmiştir. Yukarıda toplantıda bulunan Afridi'ler görünüyor.
Muamele vergisi komisyonu
Muamele vergisinin tâdili etrafındaki mütalâaları tetkik eden komisyon bu^ün öğleden evvel yaptığı toplantıda. Maliye Bakanlığının tezim incelemiştir.
Cüceler atasında en kısasının
Afganistanda tifo salgını
Lake Success 23 CA.A.) — Dünya sağlık teşkilâtına gelen malûmata göre Afganistan da tlfiis salgını başlamıştır. Teşkilât. Afganlstana mümkün olduğu kadar çok serum ve D. D. T. verilmesini Yeni Dclhldeki bürosuna bildirmiştir.

zamanlar pek meşhurdu. Hltler cüceleri Alman ırkı İçin yüz karartıcı bularak bu küçük a-damlara elinden gelen fenalığı yapmış, trup dağılmıştır, şimdi yeniden toplanarak dünya seyahatine çıkmıştır.
Marmara kupası yelken müsabakaları
Şarpllcrardsı Marmara kupası yelken müsabakası 25 7 949 günü saat 16 da Moda'da yapı-1 lâcakfar.
Aşağıda İsimleri yazılı hakem ' arkadaşların teşrifleri rica olu- j
Rıza Sueri, Behzat Eaydar,
Son haftalar içinde aa- ı kak satıcılarının bile bağı- | ra bağıra isimlerini İlân ederek satmakta oldukları yeni çıkan vergi kanunları hakkında umumi mahiyette de olsa bilgi vermeği faydalı bulduk.
Dört mali kanun çıkmıştır. Gelir, Kurumlar. Esnaf Vergileri Kanunu 11e Vergi Usul Kanunu. 5421 sayılı olan Gelir Vergisi Kanunu 110 maddeden. Jbrate olup ücretler hakkındaki bükümleri 1951 bütçe yılı İptidasında t yani Mart başında), diğer hükümleri 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girecektir. Demek kİ maaş sahiplerinin almakta olduğu paralardan daha az vergi kesilmesine 1951 Martında başlanacak fakat Gelir Kanunu ticari kazançlar, ser-bes meslek kazançları, gayrimenkul sermaye İratları, menkul sermaye İratları İle sair kazanç ve iratlar için kanun 1 Ocak 1950 tarihinde tatbik edilecektir. Gelir Vergisi Kanunu esnafa tatbik olunmayacaktır. Esnaf , İçin 5423 sayılı diğer bir kanun vardır kİ o da 1 Ocak 1950 tarihinde meriyete girecektir. Esnaf Kanunu hakkında evvelce bir makale yazmış ve malûmat vermiş olduğumuzdan tekrar etml-yeçeğlz.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa gelince, (Kurum ) tâbiri (şirket) karşı- I lığı kullanılmış olup bu ka- 1 nun sermaye şirketleri ite kooperatif şirketler ve iktisadi kamu müesseseler! ile dernek ve tesislere ve vakıflara alt İktisadi İşletmeler hakkında tatbik olunacaktır. 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu kanunun hangi devlet veya kamu müesseselerl hakkında tatbik olunmıya-cağı 7 ncl muaflık maddesinde, istisna edilen kurum kazançtan da 8 inci maddede yazılmıştır. Yukarıda yazdığımız şirketlerden kanuni veya İş merkezleri Turkiyede bulunanlar gerek Türkîyede gerekse yabancı memleketlerde elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilmekle tam mükellefiyete tâbi olurlar. Kanuni veya iş merkezleri Türkiye İçinde bulunmıyanlar ise yalnız Türkl.vede elde ettikleri ka-znav ve iratlar üzerinden vergi vereceklerinden dar mükellef sayılmaktadırlar. Verginin nispetine gelince, sermaye şirketlerde kooperatiflerin % ıo, diğer kuramların % 35 dlr ve her sene Mayıs ayında ödenir. Sermaye şirketleri ile sermaye üzerinden kazanç dağıtan kooperatif şlrketleri-
Bayram Gazetesi
Cemiyetimiz tarafından bu bayram «Bayram Gazetesi» Akşam, Cumhuriyet, Hürriyet. Son Posta, Son Saat. Tasvir, Vatan. Zaman gazeteleri ya’,1 işleri heyetlerinin çalışma birliği ile neşredilecektir. Diğer gazeteler çıkmıyac aklardır. İlân vermek isteyenlerin Kemal Salih ve ortaklan ilâncılık kollektif şirketine «Ankara caddesi Kahraman zade hanı -telefon 20094-20095) e müracaatları rica olunur.
Kürek teşvik müsabakaları
B. T. stanbul bölge müdürlüğünden:
Bölge kürek teşvik müsaba-kalan 24/7/949 pazar günü saat 13 de Moda‘da 2000 metre üzerinden şamandıra dönüşlü olarak yapılacaktır. Aşağıda İsimleri yazılı hakem arkadaşların helli gün ve saatte Moda’da Deniz kulübü raltında bulun-
maları rica olunur.
Rıza Sueri, Adi! Üçer. Çelil Karpat, Behıal Baydar, Hüsamettin Bataoğlu, Bedri Koray, Osman Klyatevlç, Hüseyin Ö-zen, Nedim Ulubatnr, Rıza Sd-zeralp, İskender Songu.
Harun Ülmen. Şeref Blrgen, Ml-1 cık Beri, Hanıdl Corkem, Hüsamettin Yulk. Demir Turgut, İskender Songu.
nln işbu % 1(1 a düve ben Gelir Vergisi Kanununun 82 ncl maddesinin 1 inci fıkrası delâletlle 92 ncl maddesine tevfikan ayrıca % 15 nispetinde bir vergi ödemesi İcap etmektedir kİ böy-lece vergi nispetinin vasatisi % 23ü gu bulmaktadır. 1950 takvim yılından evvelki zamanlarda vukubulan faaliyetlere ait vergiler eski hükümlere göre alınacaktır Ancak 2416 sayılı kanunun gereğince alınan Buhran Vergisi İle asgari mükellefiyet tarhiyatı bu hükümden hariçtir. 1
5432 sayılı olup 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan Vergi Usul Kanununa gelince, bu kanun Gelir, Kurumlar. Esnaf. Bina Arazi. Veraset ve İntikal, Muamele, Nakliyat vergileri de Damga Resmi, bilumum İstihlâk ve Hayvanlar ve saydığımız vergi vc resimlere bağlı olan diğer vergi ve resimlerle zamları hakkında tatbik olunacaktır. İşbu Usul Kanununda tarh ve tahakkuk usulleri, tadilâtın nasıl yapılacağı, tebliğler, zaman aşımı ve terkin. yoklama ve incelemelerin şekli, mükelleflerin ise başlamayı. değişiklikleri ve İşi bırakmağı nasıl ve ne zaman bildirecekleri hakkında hükümler olduğu gibi her sınıf mükellefin nasıl ve ne gibi defterler tutacağı, bl-lânço esasına göre, işletme hesabı esasına göre, defter tutma usulleri, banka banker ve slsorta şlrketlerl.vn muamele vergisine alt İta yıllarının nasıl tutulacağı, serkes mesleklerde tutulacak defterler hakkında geniş malûmat vur dır. 209 uncu maddeden itioaren defterlerin nasıl tasdik olunacağı hakkında ehemmiyetli malûmat bulunduğuna göre şimdiden hazırlığa ııas-lamak İyi olu:' kanaatli'de-ylz.
Vesikalar pamı altındaki üçüncü Kumıda yazılacak kayıt, fatura, makbuz vc diğer evrak ve veslkalaı hakkında bükümler mevcut-olduğu gibi bundan sonraki maddelerde değerleme ve vergi değerlerinin lesbitl ile amortismanlar ele alınmaktadır. Usul 1 anununuıı 4 üncü Kitabı ulan kısımda ceza hükümleri hakkında maddeler, 5 inci kitapta ise vergi ihtilâfları yüzünden yapılacak muamele ile başvurulacak merciler yazılnuş-tar. Velhasıl Usul Kareme çok mühim ve geniş hü kümler’ havi ana bir kanun mesabesinde dikkatle üzerinde uunJacak bir kantodur
4vuöat Emcet AC(?

Devlet Operası
Açık hava Temsilleri
25 - 27 temmuz geçejeri
Mme BUTTERFL1
26 temmuz gecesi
SEVİL BERBERİ
(Umumi istek üzerine)
Temsiller saat 21,30 da başlar.
Biletler her gün saat 10 dan 20 ye kadar Şehir Tiyatrosunda, temsil akşamları 20 den itibaren açık hava Uyatrosnda satılır.
Yerler: 5 - 3 - 2 - I Uradır.
Büyük
Yaz Piyangosu
çekiliş
30 Temmuz'da büyük ikramiye 300.000
lira
YENİ YAYLN/gŞ
YEŞ İLADA.
TllftaUtt ve Kabristan o^ku yaba.ı-.-ı memleketlerde de okuyucusu bulunan aylık Türkçe ve InKlMşcc YESİLADA Bieemııauntn lunnut snjııp 19. uncu sayi'iıl güzel, bir kopal: içinde aençln
yuLAiusuşLir. | martadır.
-ve Terakki komitesinde başladı-1 daha iyi ederler,(
iftihar edeceğimiz bîr sanal nar
Birleşmiş Milletler
Rusya ve peyklerinde iktisadi vaziyet fena


işgal senelerinde Pariste Alman büyük elçisi olan Otto Abetz'e atfedilen suçlar, Paul Bernard’ın şahitliği
Şu sırada Paris’te dikkate şayan bir muhakeme cereynn etmektedir. Muhakeme edilen İşgal senelerinde Almanya’nın Paris’le büyük elçi payesiyle bulundurduğu Otto Abelz’dir. Abetz dört seneden beri mevkuftur. Bu kadar uzun müddet muhakeme edilmesine bakarak bazıları: «Abetz’ln muhakemesinde birçok mühim ifşaat olacak, bazı mühim şahsiyetler güç duruma düşecekler. Bu sebeple suçlu muhakeme e-dilmlyecektlr.» diyorlardı. Bunun doğru olmadığı, muhakemeye başlanmaslyle meydana çıkmıştır.
Muhakemenin gecikmesine sebep Alman Dışişleri Bakanlığı evrak mahzeninde bulunan Abetz'ln çalışmasına dair olan birçok evrakın ve raporların tetkik edilmesidir. Bu evrak geç ele geçmiş ve tetkik işi de uzun sürmüştür.
Abetz'e atfedilen cürümler çoktur. Başlıcaları Fransa'daki Musevllerin toplanarak şevki ve bunların eşyalarının müsadere edilmesi, bir kısım Fransızların -rehine olarak tevkifi, bazı mühim şahsiyetlerin tevkif edilmesi ve bunların öldürülmesine teşebbüs, eski Fransız İçişleri Bakanı Mandel'in öldürülmesi. bazı kurşuna dizilmeler gibi her biri diğerinden ağır maddelerdir.
Otto Abelz
Otto Abetz kimdir?
Otto Abetz Almanyada üniversiteyi bitirmiş, iyi tahsil görmüş bir gençtir. Liselerden birinde öğretmenlik ederken Fransa ile Almanya arasında bir yakınlaşma ve dostluk temini gayesiyle ortaya atılmıştı. Bu maksatla 1933 senesinde Fransaya gelerek birçok Fransız ricaliyle görüşmüş ve bir Fransız - Alman cemiyeti kurmuştu. Birinci dünya harbinden muzaffer çıkan Fransızlar, Almanların bu yakınlaşma temayüllerini iyi görmüyorlardı.
Yapılan tahkikattan anlaşıldığına göre Abetz iptidaları cidden iki memleket arasında samimi bir dostluk taraftarı idi. Fakat çok geçmeden Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop kendisini hususi kalemine almış, Abetz onun direktifi de hareket etmeğe başlamıştır.
Abetz sık sık Fransa’ya geliyor, toplantılar tcrlibediyor, hep dostluk lüzumunu ileri sürüyordu. Bu faaliyet Fransız hükümeti tarafından şüpheli görüldüğünden 1939 da kendisine bir daha Fransa’ya, gelmemesi bildirilmiştir. Fakat Ribbentrop, Paris şeriri vasıta.-siyle bu yasağın kaldırılmasını temin etmiştir.
İkinci Dünya harbinde
Mahkemede şahit olarak dinlenen Faul Reynaud
ikinci
Aradan çok geçmeden dünya harbi başlayınca Abetz'ln faaliyet! durmuştur. Fakat 1940 da Fransa çöktüğü, Almanlar Fransanın büyük bir kısmını İşgal ettikleri zaman Abetz evvelâ orta elçi, sonra büyük elçi payesiyle Paris’e gönderilmiştir, vazifesi bir nevi fevkalâde komiserlikti. Onun muvafakati olmadan hiç bir iş görülemiyordu.
Abetz Fransız - Alman dostluğu ve işbirliği İçin bu defa daha geniş ölçüde faaliyete geçli. Fransa İçin kurtuluş İmkânı olmadığına kani olan bazı kimseler etrafında toplandılar. Abetz Paris’te âdeta bir hükümdar gibi yaşıyordu. Vakit vakit Ahnanyaya gider, Rlbbentropla, hattâ Mitlerle görüşür, sonra tekrar Paris’e dönerek vazifesine devam ederdi.
Abetz’ln bu esnada Fransayı, İngiltereye barb İlân etmesi. İçin çok sıkıştırdığı, fakat bunda muvaffak olamadığı anlaşılmakladır Diğer taraftan Fransız vatanperverlerinin gizil mukavemet teşkilâtı Fransız - Alman işbirliği teşebbüsünün muvaffak olmasına meydan vermiyordu. Bidayette Abetz ile biriike çalışmağa başlayanlardan başka hiç kimse işbirliğine yanaşmamıştı. Abetz'ln buna çok kızdığı, bir çok Fransız!an işçi olarak çalışmak üzere zorla Alman yaya gönderdiği anlaşılmaktadır.
20 eylül toplantısında hangi meseleler görüşülecek?
Lake Success 23 (A.A.) —
(Reuterl — Birleşmiş Milletler Kurulu du» 2 0 eylülde Flushing medowoda toplanacak olan dör düncü genel asamblesinin muvakkat gündemini neşretmiştlr.
Ekseriyetle üçüncü asamblede müzakere edilen belli başlı meseleler yeniden bahis konusu e-dtlecelrtir. Siyası gelişmelerde asamblede konuşulacaktır. Mamafih 1940 danber! gündeminde bulunan Franco İspanyam meselesi müzakere edilmlyecektfr.
Gelecek toplantıya kadar, hat tâ toplantı sırasında başka meselelerin de gündeme alınması mümkündür. Buna nazaran ispanya meselesinin nihai listede mevcut olacağı sanılmaktadır.
2> Korenln İstikbali meselesi,
3> Bulgaristan ve Macaristan -da insan hakları ve başlıca hürriyetler! meselesi.
Asamble ilk defa olarak az inkişaf etmiş bölgelere yapılacak teknik yardım meselesini müzakere edecek ve bu hususta mufassal bir bütçe asambleye sunulacaktır.
Bu dördüncü toplantının 10 hafta süreceği tahmin edilmektedir.
Paul Reynaud’un şahitliği
Muhakemenin birinci celsesi ithamnamenin okunmasiyle geçmiştir. İkinci ve üçüncü celseler İsticvabın devamı ,bazı şahitlerin dinlenmesi İle geçmiştir Asıl mühim şahitler dördüncü celsede dinlenmiştir Bunların arasında eski Başbakan Paul Reynaud vardır. Eski Başbakan. Abetz'ln kendisini öldürtmeğe 3 defa teşebbüs ettiğin! söylemiştir.
Reynaud, Abetz'ln «Mandel ve Reynaud’yu elime geçirsem kandl ellerimle boğarını* dediğini İddia etmiştir. Eski Fransız İçişleri Bakanı olan Geprges Mandel. harb esnasında nazl taraftan Fransız! ar a teslim e-dllerek katlettirilmiş». Reynaud İse, Almanyaya gönderilmişti.
Abetz'ln avukatı Reoö Fleu-riot, Abetz'ln, Rippentorp'dan Reynaud’yu öldürtmek İçin emir aldığını, fakat bir çok Fransızlar için olduğu gibi, bu emri de yerine getirmediğini ve bunun infazına mân! olduğunu anlatmıştır.
Reynaud, Abetz’ln Fransızların hayatını kurtarmak İstediği yolundaki İddianın varit olamı-yacağını. Alınanlara lnkiyat etmeyen her hangi bir kimsenin harbe sebebiyet verenlerden sayıldığını İleri sürmüştür.
Muhakeme devam ediyor.
iHwııiM«mmam»ııııııaıı ■■■■■■■■■■■■ aaııı ı imi t ■■«■■ı ■immii t ut m«»i(iii
Sovyet protestosu
İtalya n dışişleri bakanlığı kapıcısına bırakıldı
Roma 23 IAA/ — (Afp) — Sovyet Rusyanın Roma büyük elçisi, îtalyanm Atlantik paktına iştirakine karşı Sovyet Rus-yanın verdiği notanın, İtalyan basınında çıkan bazı haberler hilâfına, 20 temmuz sabahı 1.4ü de Chlgl sarayına tevdi edildiğini bildiren bir tebliğ neşretmesi üzerine, Dışişleri Bakanlığının verdiği yetkiye dayanarak ajans Ansa şu tebliği yayınlamıştır:
Sovyet büyük elçisi tebliğinde adı geçen Rus notası, bu gibi ahvalde cari adetlere göre İtalyan Dışişleri Bakanlığı memurlarından birine tevdi edileceği yerde, müstaceliyet veya ehemmiyetine alt hiç bir kaydı havi olmaksızın sabahleyin 1.45 de Dışişleri Bakanlığı kapıcısına hı rkaılmış: ve binaenaleyh, her günkü muhaberata alt binlerce aieiâde mektupla ayni şeklide muamele takip etmiştir. Bundan dolayı zarfın ait olduğu kimse tarafından 14 saat sonra açılmış olmasına hayret edilemez. Bütün büniardan sonradır kİ Rusça yazılan notanın tercümesine başlanmıştır.
Komünist liderler halkı sindirmek için yeniden yeni bir propagandaya başladılar
Londra 23 tNafen» — Sovyet Rusyada ve Kremlinin idaresi altında Bulunan peyk memleketlerde İktisadî durumun gün geçtikçe kötüye doğru gittiği müşahede edilmektedir. Kızıl liderler yavaş yavaş hakikatleri görmeye başlıyım ve ona göre hareket hattı İttihaz eden halk efkârlarını yeniden uyutmak ve sindirmek maksadlyle yeni bir propaganda kanpanyasma başlamış bulunmaktadırlar. Doğrudan doğruya Demir perde içinde bulunan halklara karşı açılan bu propaganda savaşını İdare edenler Batının ve bilhassa tn-gliterenln içinde bulunduğu ma lî buhrana dört elle sarılmışlar ve böylelikle kendi halklarının durumunu saklamıya çalışmışlardır.
Demir perde içinde yayınlanmakta olan Komünist gazetelerde raslan an makaleler devamlı surette bu meselelere temas etmekte ve bundan âzami surette İstifade etmiye çalışmaktadırlar. Yalnız bu propaganda savaşında nazarı dikkati celbeden bir nokta bulunmaktadır: ♦Evvelki propaganda taarruzlarında devamlı kehanetlerde bulunmayı âdet edinmiş olan bu komünist propagandacıların bu sefer bu kehanetleri İleri sürme dikleri görülmüştür.*
Sovyet Rusyada ve peyk meni leketlerinde başlıyan bu propaganda kan p an yası Pravda’da Viktorov imzası ile çıkan bir yazı ile başlamıştır. Bu yazıya göre bütün müşkülleri çıkaran İngilteredir. Komünist yazarın aynı zamanda müttefikler arasına da nifak sokmıya çalıştığı görülmektedir.
Siyasi müşahitler tarafından belirtildiğine göre. Peyk memleketlerden bir çoklarının Marşal plânından istifade etmek İçin gizil bazı teşebbüslere giriştikleri şu sırada böyle bir propaganda kanpanyasmın açılmış olmasını manidar bulmaktadırlar. Moskova tarafından güdülen ana gayenin, Marşal yardım plânından İstifade eden memleketlerin ne kadar fena (1) bir durumda olduklarını göstermek ve böylelikle bunları bu gizli teşebbüslerinden vaz geçirmek olduğu anlaşılmaktadır Belirtildiğine göre, bu peyk memleketlerde İktisadî durum gayet kötü bir duruma girmiştir. Rusya tarafından bu memleketlere karşı yapılan vaadlerln de yerir.e getirilmemiş olması vaziyet! biis bütün uçuruma sürüklemekte-dlr.
İlgili çevrelerde kaydedildiğine göre, Moskova tarafından a-çilmiş olan bu propaganda kan-panyasını şiddetli tedbirlerin takip etmesi ihtimal dahilindedir.
Hemşire Laborant okullarına talebe almıyor
Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığı, bu sene de Haydarpaşa Nümune ve şişil Çocuk hastanelerine bağlı bulunan hemşire ve lâborant okullarına öğrenci almağa karar vermiştir. Bu hususta hazırlanan kabul şartlan sağlık müdürlüğünce İsteklilere bildirilmeğe başlanmıştır. ,
Bu okullara girmek İçin 15 ya şından küçük ve 25 ten büyük olmamak ve orta okulu bitirmiş bulunmak lâzımdır. Okullarda tahsilin devamı miiddetince öğrencilere para da verilmektedir. Bu ücret ayda birinci sınıfta 20. ikinci sınıfta 25, üçüncü sınıfta da 30 liradır
Prof.FeyhaTalay
ile bir mülakat
Cenevre Konservatuvarından hâtıralar
r l
Cenevre konservatuvannm 6 yıllık yüksek kısmını da fevkalâde başarı ile bitirerek profesörlük imtihanını veren viyolonselist Feyha Talay'm, bir kaç gün evvel şehrimize döndüğünü yazmıştık.
Alaturka ve garb müziklerinde üstün başarılar gösteren fakat garb müziğini meslek edinerek 25 yaşında profesör olan Feyha Talay’ı, Yenlköydeki yalılarında ziyaret ediyorum.
Kapıda beni kendisi karşılıyor Cenevreye gitmeden önce de gördüğüm Feyha, ne kadar da zayıflamış... Lâtife ettim:
— Bu ne? dedim. tsviçrede Fin hamamına mı girdiniz yoksa... Bir insanın bu derece zayıfladığını ilk defa görüyorum.
Geçirdiği çetin İmtihanların kendisini bu hale getirdiğini:
— Bu İmtihanların da, Fin hamamında terlemekten pek farkı yok ya! cümlesiyle İfade ediyor.
Rasim Ferit Talay hasta...
Salona doğru yürürken, hür-metkân olduğum babası eski millet vekillerinden ve Atatürk'ün yakınlarından doktor Rasim Feridl soruyorum::
— Evde değil mİ?
Şahadet parmağını dudakları üstüne koyarak «sus» işareti yapıyor ve gayet yavaş bir sesle:
— Hasta! diyor. Hem de tamam 95 gündür yatakta...
Ayaklarımızın ucuna basarak, çalışma odasına doğru yürüyoruz Her ziyaretimde masası başında çalışırken görmeğe a-1 işliğim Rasim Ferld TaJay’ı. ayni masanın karşısına yapılmış bir yatakta görüyorum: Sararmış ve solmuş .. Yatağına doğru yaklaşırken, sâblt bakışlarını tavandan ayırarak bakıyor ve gayet hafif bir sesle:
— Hoş geldin evl&dj diyor.
— Geçmiş olsun... Ne oldu böyle?.. Haberimiz bile yok...
Frostad ameliyatı geçirdiğini kısaca anlattıktan sonra kızı Feyha Talay :
— Hastalığından, benim de haberim yoktu! diyor.
Sonra öğreniyorum kİ, Rasim Ferld. tam imtihan devresine rastladığından hastalığını kızından saklamış!..
Refikasının vefatından sonra hayatta başbnşa kaldığı kızı Feyha’ya. pek çok babaların fevkinde bir alâka ve bağlılık gösteren Rasim Feridl bu hareketinde de hakh bularak bir kere daha takdir ediyorum, çünkü Atatürk’ün de takdirlerine mazhar olan ve daha pek küçük yaşta iken garb müziğinde fevkalâde İstidat gösteren kızı Feyha uğrunda ne büyük fedakârlıklara ve mahrumiyetlere ’ " rim
Babası Rasim Ferid’in hastalığı — Sıkı imtihanlar — Klâsik Türk müziği hakkında bir konferans — İtalyan sanatkârın çaldığı beste ve semailer — Tanbur yerine viyolonsel — Türk müziğinin Garp müziğine üstünlüğü — Yeni bir angajman — Ankara ve İstanbul konserleri
ğ>

katlandığını yaklnen
bin-
lik.
bir gurur ve sevinç içindeyim.
Konservatuvann en selâhi-yetlilerinin klâsik musikimiz hakkında ne söylediklerini merak ederek sordum. »Klâsik Türk müziğinin melodi ve ritm itibariyle garb müziğinden çok daha zengin ve derin olduğunu kabul ettilec.» cevabını verdi.
— Konferansınızda tamburi Cemil beyin eserlerini ne ile çaldınız?
— Tambur bulamadığım için viyolonsel he çalmak mecburiyetinde kaldım
Öğrendiğime göre Feyha Talay. tsviçrede bir lırma he 1950 senesinin kasım ayı için iki konser vermek üzere angajmana girmiş Bu kış da Ankarada ve İstanbulda konserler vere-1 çektir.
1 Beni kapıya kadar uğurlamak zahmet ve nezaketinde bulunan 25 yaşındaki genç profesör Feyha’ya muvaffakiyetler, babası doktor Rasim Feride de âcil şifalar temenni ederim
Cemaleddın BİLDİK
ne gibi haklar sağlıyor?
— Profesör olarak hocalık etmek, bununla beraber de solist olarak konserler vermek ve oda müziği yapmak haklarım haizim.
— Oradaki hayatınız nasıl geçti?
— Cenevre konser valuvarında kaldığım müddetçe profesör muavinliği vazifesi yaparak İlk ve orta sınıflar talebelerine ders de verdim. Bu konservatuvar-dan başka oradaki «Artistik müzik okulu» nda da bir ay kadar, esas hocanın askere gitmesi üzerine ona vekâlet ettim.
İmtihanlar
Feyha Talay, son sınıf imtihanlarının sıkılığına İşaret ederek :
— Senede üç konser vermek mecburiyeti de az üzücü şey değildir. diyor ve bir dosya içinden çıkardığı 3 programı önüme seriyor :
— İşte bahsettiğim üç konserin programlandır bunlar...
15 haziran 1949 da verdiği konser programını gözden geçiriyorum. En ağır parçalar çekilen kurada Feyha’ya İsabet etmiş., Bach’ın birinci süiti, Haydn’in remajör konçertosu, Holman'ın çıkrığı ve daha üç dört ağır parça...
Diğer programlan tetkike lüzum görmüyorum;
— Ah! diyor. Hele o tevzi mükâfat günü olan 30 haziran...
Bunu bir vesikaya istlnad ettiriyor. Görüyorum ki konservatuarın 60 mezun talebesinden 7 sİ «temayüz» etmiş ve bunların arasında da Feyha Talay var. Bu arada Journal de Ge-neve, Tribüne de Genev ve La Sulsse gibi İsvlçrenln belli başlı gazetelerinde de Feyha Ta-lay’dan takdirle bahsedilen kritik yazılar görüyoruz. Türk müziği hakkında bir konferans
— Bu sene orada, diyor, bîr de konferans serisi tertip edilmişti. Bana da klâsik Türk müziği hakkında konferans düştü. Bir ay evvelinden bu konferansımın misaller vermek hususundaki hazırlıklarını yapmağa başladım ve muvaffak da oldum. “Misaller» demem de şundan ileri geliyor. Konferansımda bahsedeceğim bazı parçaların okunması... Bunun için bir İtalyan sanatkârı olan mad-mazel Vivarelli ile anlaşarak ona Dede'nln ferahfezâ bestesini, Rahmi beyin «Etme beyhude figan» ini, Bekir ağanın hicaz bestesini, Mustafa efendinin Beyat’ı yürük semaisini adamakıllı öğrettim. Ben de inmburi Cemil beyin hicazkâr peşrevi ile ferahfezâ saz semaisini çaldım. 3000 dinleyici ö-niinde çaldığımız bu eserlerin ne derece alkışlandığını kabil değil anlatamam. Hâlâ büyük
Kayıtsız teslim
New - York Times Ruzvelti müdafaa ediyor
New-York 23 (A A ) — (Afp) (New-¥ork Times* gazetesi bugünkü yazısında, dün Avam Kamarasında Berin tarafından ortaya atılan mihver memleketlerinin teslim olma şartları meselesi hakkında Rooseveit’i müdafaa ederek.
Müttefiklerin yalnız kayıtsız şartsız teslimi talep etmeleri lâzım geldiğini beti itmekte ve o tarihte — 1043 senesi ocuk ayı— kuzey Afrika savaşının henüz bitmemiş, Pasiflktekİ harbin cereyanının henüz tesblt edilmemiş. stratejik zaferin tamamlanmamış olduğunu ve Normun di çıkarmasından bir buçuk sene evvel olduğunu hattırlatmak ta ve şöyle devam etmektedir:
Durum 2eklce ve emniyet tel-| kin eden bir tavır almasını i-cabettiriyordu. Mantık Roosc-veltle beraberdi. Bitler, Musso-lini veya Tojo’dan evvelce kanun harici ilan ettiğimiz adamlarla müzakereye girişmeğe mec bur olmaksızın, şarta müteallik teslim talep edemezdik.


Concours hippiques programı hazırlandı
Süvari binicilik okulu tarafından tertiplenen concuors hippiques gösterilerine alt program hazırlanmıştır.
Mecidiyeköyünde- Galatasaray stadında yapılacak olan müsabakalar 18 ağustosta baş-lıyacak ve 21 ağustosta sona erecektir.
18 ağustosta at terbiyesi, 19 ağustosta sivil amatör birincilere mahsus atlayış yarışması ve bütün binicilerin katılabileceği av parkuru. 20 ağustosta bütün binicilerin katılabileceği atlayış yarışması, 21 ağustosta sivil amatörlerle bir-’ likte bütün binicilere mahsus olmak üzere iki atlayış yarışması yapılacaktır.
Z'
Cenevre konservatuvarı
Cenevre konservatuvarı
orta ve yüksek olmak üzere üç kısımdır. Feyha, bu konserva-tuvara gittiği vakit imtihana çekilmiş ve doğrudan doğruya yüksek kısma alınmıştı. Beşinci sınıfa kadar tahsilini devam ettiren Feyha. 1946 da birinci mükâfatı alarak memlekete dönmüştü, Fakat İçinde, altıncı sınıfa da devam edip profesör diploması almak ateşi yanıyordu.
Geçen sene Temmuzda kalyaya giden Feyha, Siyana müzik akademisinde İki ay kadar Cassado ile çalıştıktan sonra Cenevreye geçmiş ve konserva-tııvarm altıncı sınıfına girerek on ay tahsil etmiştir Şimdi Feyha Talay, diplomasını ve profesörlük payesini alarak emeline kavuşmuş olmanın sevinci ile şehrimize dönmüştür
— Şu diploma, diyorum size
artistleri
Nuri 1 ur kan
Maestro İLnj Huruer
»e uıaıeue nazır ounuımaıarı mzjuıuu.
1V0U3 |
10761
Bugün Nönetçi
Eczane
Taksim Eczanesi ı
Acıktır
»irste kir Mithat Aka İta
Mahkeme Koridorlarında
RADYO
Madam Jeraldin, farmasonluğu hiç sevmezdi, çünkü sakin ve eve geliş saatleri son derece muntazam olan kocası Antuvan, farmasonluğa intisap ettikten sonra, artık evinden sık sık tagayyûp ediyor, karısına:
— Bu gece eve gec geleceğim, diyordu.
^Karısı, kocasının alışık bulunmadığı bu yeni âdetlerine şaşıyor:
— Niçin geç geleceksin? diye soruyor, o da:
— Çünkü bu akşam, locada toplantımız var, cevabını veriyor.
Karı koca arasındaki bu muhavere, artık mutat olmuştu. Haftada iki üç gece mösyö Antuvan toplantılara gidiyor, baza» ancak şafak sökerken eve geliyordu.
Madam Jeraldin şaşırmış bir vaziyette:
— Kocacığım Allah aşkına bu kadar saatler ne konuşuyorsunuz, diye soruyor Antuvan esrarengiz bir tavır takınarak:
— Kadınlar, böyle şeyleri sormazlar mukabelesinde bulunuyordu.
Antuvan İle masonluk arasında hiç bir münasebet bulunmadığım söylemeğe lüzum yoktur sanırız. Antuvanın gittiğinden bahsettiği İçtimaları, pekâlâ tahmin edersiniz ki, arkadaşla riyle beraber tertlbetll-ğl hovardalık âlemleri İdi. Fakat o, karısını şüpheyi davet etmeksizin allatmak İçin kullandığı hileden öğünüyor, eğlence arkadaşları da:
— Dikkatli ol Antuvan, bir gün foyan meydana çıkacak diyerek onu ikaz ediyorlardı.
Antuvan:
— Sanki ne olacak diye aldırmıyordu.
— Bir gün karın ile beraberken hakiki bir masona rash-yacaksın. Masonluğa dair bir bahis açarsa cevap veremez, faka basarsın.
— Merak etmeyin arkadaşlar! Ben avanak değilim.
Fakat bir gün az kaldı An-tuvanın foyası meydana çıkı-' yordu, tslm gününü tebrik için bacanağının evine gittiği zaman fena bir tesadüf eseri olarak masonlukta yüksek mertebe sahibi olan bir avukat orada bulunuyordu.
Madam Jeraldin, avukatın mason olduğunu işitince:
— Benim de kocam masondur diyerek övünmek istemişti.
Antuvan, karısının dediklerini işitir işitmez, pancar gibi kıpkırmızı kesilmiş:
— Böyle şeyler söylenmez-Jeraldin diyerek karısını susturmak istemişti.
Fakat avukat, bu konuşmaya ilgi göstermiş:
— Mösyö hangi mason locasına mensuptur diye sormuştu. ,
Antuvan vaktiyle Grand Orient ismini işitmiş olduğu için bu fırsatı kaçırmadı ve:
— Grand Orient locasına mensubum cevabını verdi:
Avukat tekrar sordu:
Üstadı âzaminiz kimdir?
Antuvan, «Üstadı âzam» tâbiriyle her hangi bir öğretmenin kastedildiğini sandı ve İstifini bozmadan cevap verdi:
— Profesör Prokopta.
Avukat:
— Amma da yaptınız ha diyerek hayretini izhar edince
Antuvan kulağına eğildi:
— Rica ederim foyamı meydana çıkarmayınız. Sonra size anlatırım sözlerini mırıldandı ve bu müşkül durumdan bu sayede kurtuldu. O akşam hovardalık arkadaşları İle buluşunca vaziyeti onlara anlattı:
— Az kaldı foyam meydana çıkıyordu dedi.
Arkadaşlarından Nikola, söze karıştı:
— Be Antuvan, niçin bu kadar üzülüyorsun, mason oluver-sene diyerek öğüt verdi.
— Bu ݧ o kadar kolay mı?
— Niçin kolay olmasın, iyi ve namuslu bir insansın seni tabii kabul ederler. Sonra benim mason locasında mevki sahibi bir arkadaşım var. Ben onun vasıtnslyle seni kabul ettiririm.
— Bu iyiliği bana yaparsan vallahi halaskarım olacaksın.
— Sus kardeşim aramızda teklif mi var sanki?
Aradan bir hafta bile geçmemişti ki Antuvanın arkadaşı, kendisine büyük müjdeyi verdi:
— Perşembe günü seni locaya kabul edecekler. Nihayet masonluğun esrarını Öğreneceksin, yalnız dikkat et de korkml-yasın.
— Benim için bir tehlike var nıı?
— Hayır... Yalnız cesaret ve metanet göstermeli, sana ne derlerse yapmalısın. Ben de o-1 rada bulunacağım.
— Sen mason musun?
— Tabili masonum. Fakat kimseye söylemiyordum. Az kaldı sana söylemeği unutuyordum. Kayıt ücreti olarak 15 bin frank ödlyeceksln.
Nihayet büyük gün geldi. An-tuvanın arkadaşı Nikola. gece saat dokuzda yazıhanesine uğ-rıyarak onu aldı, cebinden çıkardığı siyah bir bezle gözlerini i bağladı:
| — Giderken, gözlerin kapalı,
dönerken açık olacak usul böy-1 ledir dedi.
Aniuvant, gözleri bağlı, daha birçok kimselerin bulunduğu kapalı bir otomobile bindirdiler, Otomobil bir müddet sonra durdu, kendisini aşağı İndirdiler. Antuvan, kendisini bir 1 merdivenden yukarı çıkardıklarını, sonra bir odaya sokarak ' bir iskemleye oturttuklarını | hissetti, bir dakika sonra arkadaşının :
— Kardeşler! Şimdi yeni kardeşimiz Antuvanın locaya kabul töreni bağlıyacak diye haber veren sesini işitti. Görmediği bazı eller, evvelâ ceketini, j sonra pantolonunu, kunduralarını ve gömleğini çıkardılar, [soğuk bir kış gecesi idi. Oda ı ısıtılmadığı İçin zavallı Antuvan üşümekten zangır zangır titriyor. Fakat sesini çıkarmıyordu.
Meçhul başka bir ses:
— Şimdi yeni kardeşimizin mânevi mukavemeti tecrübe e-dilecek diye bağırınca, sırtına buz gibi soğuk bir kova su dökülmekle beraber, başına, yüzüne tokatlar ve şamarlar inmeğe başladı, sonra odanın içini derin bir sessizlik kapladı.
Antuvan, iki saat kadar gözleri bağlı beklerken:
— Kardeşler, daha ne yapacağım? diye soruyor, fakat hiç bir cevap alamıyordu. Nihayet soğuğa dayanamıyarak gözlerini bağhyan siyah bezi çekip çıkardı ve arkadaşının evinde bulunduğunu gördü. Oturduğu sandalyamn karşısında şu lev-
Aptala malûm olur, bey kardeşim!
Koridorda yanına yaklaşırken âşinâ bakışlarla süze- . rek gülümsedi, başiyle selâm ( yerdi, sonra meyus bir edâ ; ile başını eğip gözlerini bi- ■ teklerindeki kelepçelere dikti. Bu koridorların yabancısı . değil, Biz de kendisini derha tanıdık. Son defa, geçen kış ortasında yine aynı yerde ko nuşmııştuk. O zaman bir do- : landıncılık iftirasına uğradı ı ğını söylüyordu. Bir çok mes lektaşları gibi bu zovallıcık da her seferinde ya iftiraya ; uğrar veya bir kazaya kurban olur I
Konuştuk:
— Gene mahkemeye geldin öyle mi?
Alnında hüzün çizgileri derinleşti, boynu büküldü, sesi titrekleşti:
— Ne yaparsın, beyefendi kardeşim? Kader kısmet böyle imiş.
— Senin kısmetin daima mahkeme kapısında mı açılıyor?
— Orasını Cenabı Allah bilir. Kurban olduğum Mevlâ nerede dilerse orada açar. Bu sefer de gene kodeste yiyecek kısmetimiz varmış zahir. Geçen sefer altı ay yatmıştım, çıkalı çok olmadı.
— Bu sefer suçun ne?
Biraz düşündü, yılışarak içini çekti:
— Cahillik, bey kardeşim, cahillik. Cahil adamın çocuktan farkı yoktur, aklına eseni yapar; bu işin sonu iyi mi gelir, kötü mü gelir, diye düşünmez. Büyük adamlar işte bunu düşünseler de cahilleri ona göre idare etseler ne iyi olur! Yaptığımın sonunda ne çıkacağını benim şu cahil kafam düşünebilir mi? Cahilin kusurunu onun cahilliğine göre hesaplamak lâzım.
— Felsefeyi bırak da senin meseleyi anlat, ahbap. Kusurun ne imiş bakalım?
— Biliyorsun ya, mübarek bayram geliyor, beyefendi kardeşim. Bana desene ki; «Ulan Daltaban Hayri, sen kim, bayram kim? Deliye, her gün bayram. Mübarek' şeker bayramı senin neyine gerek? Cebinde beş on kuruşun varsa yüz dirhem şeker al da tatlı ye, keyfine bak. Ce ketin eski olursa ne çıkar sanki? Hükümet kapılarında işin mi var ki, itibar etsinler diye kılık kıyafet düzeltmeğe uğraşıyorsun?)» Amma velâkîn, benim şu ca- [ hil kafam bu kadar ince şeyleri düşünemiyor ki.
— Düşünüyorsun ya. ahbap? Şimdi söylediklerini senin kafan düşünmedi mi?
Şaşaladı :
— Hımmm... Şeydir o... Benimki kafa değil, hâşa bu meclisten dışarı, meşe odunu. Evvelâ hic bir şeyi düşünmez de, iş işten geçtikten sonra efkârlanmağa başlar. Bu sefer de öyle oldu ya.
Bayram geliyor. Sırtındaki ceket çok eski. Yenice bir ceket uydurayım bârl» diye aklıma esti bir defa. Düşündüm, taşındım, cebimde yedi buçuk kâğıt var. Stırtımdaki ceketi de satsam iki bucuk papelden fazla etmez. On kâğıda yenice bir ceket alınır mı? Bit pazarın m kapısından kovalar adamı. Hiç olmazsa on beş kâğıt lâzım. Canımın sıkıntısını defetmek için kendimi kahveye attım. Çayımı içerken kol-tukçu Halit geldi; «Hayri, bugün ben de mangiz tutuyorum. Papeline bir üç var mısın?» dedi. O zaman kör şeytan kulağımı büktü, kendi kendime: «Ulan, Hayri. İşte kısmet ayağına geldi. Nasıl olsa Halidi yenersin, ceket parası çıkar ' dedim, tavlanın başına oturduk. Evvelâ üç parti ben kazandım, üç panelini aldım. Ondan sonra üç papeline oynadık, kör olası zar döndü, kaybettim. Haydi bir daha, bir daha derken, efendi kardeşim, bizim altı papel suyunu çekti, cepte kaldı yüz elli kuruş. Amma velâkin, bunu Halide çaktırmıyorum tabiî. «Son olarak beş papeline bir beş yapalım» dedim. Ne yaparsın, hiç olmazsa beş kâğıdı kurtarayım da ziyanım bir liraya insin.
— Beş lirayı kurtaracağını nereden biliyorsun?
Gözlerini belertti:
— Ölüsü kandilli zar hep ters gidecek değil ya, bey bilâder? İçime de doğdu zaten. Hani, aptala malûm o-lur, derler ya. Cahil adamın aptaldan ne farkı olur? U-zun sözün kısası, dinine yandığlmm zan gene Halide güldü, beşlik partiyi -de kaybettim. Bunun üzerine; «Halit, lâfın doğrusunu isetrsen bende bir buçuk kâğıttan gayri metelik yok. Sen bana beş papel borç ver de kazanırsam bu oyundan borçlandığım beş liranı da öderim» dedim. Fena mı söylemişim, sen bey bilâder? Amma gel de
ANKARA RADYOSU Bu akşamki program
19 M S ayarı ve Radyo ı*lon or-kontralarına an parçalar, 18,45 S*«
enerleri. 19 M. S. ayarı ve Habrler. 19 19 Geçmişte bugün. 1430 İnce nar (KOrdllt aieizkir (Mlı), 20.15 Paine Maîetem. 30J0 Karıjık garkılar, 21 15 mllıllc: (P1>. a Spor haberleri. M15 Dana raflılgl tPJ-l. 23 15 M. S. ayart »e Haberler.
'fttıb ttbah »• SŞIn programı
7.30 M. S. ayart, 7ai Müzik: Neşeli parçalar (PI.). İM Haberter, 8 Müzik: Şarkılar (PI ). 8.15 Sablh Bfllıbell. 8 25 Günün programı, 8.30 Hatır müzik tPI .
12.30 M. s ayarı ve Kartaık şarkılar. İJ Haberler. 13.15 Sulan orkestralarından melodiler (Pl.). 13.30 Öğle gatelcnl. 13.45 MU
suotıe bedeli
Ramuran 1» — Hult Bl
İdarehane Babıflll elvan
Cemal NadU «okoB' No 19
bııau Halide anlat bakalım. «Masalı bırak da paralan ver. Beş papeli almadan senin yaknı bırakmam» diyerek ağzım oozma£a başladı. Ben aşağıdan aldıkça o dikleşti, nihayet kapıştık. Akacak kan damarda durmazmış: efendi âbi. Halidin de akacak kanı varmış. Kalçasından zımbaladım, hastaneyi boyladı. Sen benim sözlerime mim koy, benefendi kardeşim. Cahilim amma sayenizde her şeye aklım erer. Kurban olduğum Allah benim kısmetimi hapishaneye göndermiş, Halidin kısmetini de hastaneye vermiş.
Mahkeme kapısının aralığından mübaşirin basını Rörür "örmez kalktı, kollarını jandarmaya uzattı.
Ce. Re.
Kullanılmayan Malzeme ve saire satışı
Sümerbank Defterdar yünlü sanayii müessesesı müdürlüğünden :
Müessesemlzde mevcut ve tarafımtzdan kullanılmıyan makine akşamı, bidon, oluklu saç ve sair malzeme teklif almak suretiyle satılacaktır. Bu malzemeye alt liste He kendilerini a Ağustos 1049 tarihine kadar her gün öğleden evvel görmek mümkündür. Ticaret servisine müracaat edilmesi. 10116
Yabancı Memleketlerden Gelecek Öğretmenler Ve Yüksek Okul Öğrencileri Hakkında
ha yapıştırılmıştı:
rSen enaller kiralısın. Biz senden aldığımız 15 bin frankta eğlenmeğe gidiyoruz.»
Çeviren: A. HİLÂLİ
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden :
1 — Etüd gezisinde bulunmak maksadlyle yurdumuza gele cek yabancı memleket öğretmenlerine 24.7,1949 tarihinde başlamak ve Ağustos 1949 sonuna kadar devam etmek iizere Tür-kiyedekl okulların öğretmenleri gibi % 50 tenzilât yapılacaktır.
2 — Doğu illerimizin kalkınmasına katılacak yüksek okul öğrencileri de % 95 tenzilâttan faydalanacaklardır.
Fazla bilgi istasyonlardan alınır, ■ 10103
—----- I —
Kızlara Suikast
ZABITA ROMANI
Varan: Aeatha Christie Tercüme eden: Vâ - Nü
_ Sizin fikriniz, bay Vyse?
— Böyle bir macera, bastırılamaz. Hâdiseler, alâkadar makamlara olduğu gibi bildiril-Inelidir.
Nlck:
— Charles! - diye haykırdı.
— Affet beni, Nlck! Fakat ben hâdiseye adalet zaviyesinden bakıyorum.
Polret, bir kahkaha koparıp:
— Demek 7 kişiye karşı 1 kişi, Japp bitaraf kalıyor,
— Ben tatildeyim. Reyim zaten sayılmaz.
— 7 ye karşı 1... Fakat avukat Vyse’in fikri, kanunun düşüncesini aitse t liri yor. Siz, karakterli bir zatmışsınız. bay Vyse!
Avukat, omuz silkti.
— Mesele açık... Tutulacak bir tek mevzi var.
— Siz, namuslu bir adanısı-
Inız. Eh, ben de ekallLyet tarafında yer alıyorum. Ben. her şeyden ziyade hakikat taramışıyım.
Nlck:
— Bay Poirot- diye haykırdı.
— Matmazel... Siz. beni bu ılşe sürüklediniz. Ben de. davetinize icabet ettim. Artık, susmamı benden istlyemezsiniz.
Benim evvelki tecrübelerden çok iyi bildiğim şekilde, parmağını tehditle sallıyarak devam etti:
— Lütfen hepiniz oturunuz. Şimdi size hakikati öğreteceğim öyle telkin edici bir tavrı I vardı ki, herkes, gayri ihtiyari itaat etti. Nazarlar una çevrildi
— İşte, efendim, bende bir liste var. Bunda, vakaya ka-1 rışmış her şahsın İsini yazılı. Karşısında da mütalâalar var ı
Maggie Buckiey'l acaba kim öldürdü? Onu bulmak lâzım. Hülâsa, bütün şüphelileri A dan J yc kadar harflerle tesbit ettim. J harfi, meçhul bir şahsiyeti temsil ediyor, Şimdiye kadar J nin hüviyetini bilmiyordum; fakat mevcudiyetinden şüpheleniyordum. Cereyan eden son hâdiseler, doğru düşündüğümü bana göstermiştir.
«Ancak, diin, bir hata işlediğime kani oldum. Daha doğrusu bur atlama. Çünkü listede, meğer bir K harfinin de bulunması lâzımmış.
Vyse, hafifçe alay ederek:
— Demek, diğer bir meçhul şahıs? — diye sordu.
— öyle, efendim. J. meçhul bir şahsiyeti İfade ediyordu. K harfinin İse. büsbütün başka bir mânası var. Sahiden de, bu bari. benim listemde mevcut bulunması icabeden. fakat benim kaydını unuttuğum bir şahin temsil ediyor,
Freddıe'ye eğildi ve dedi ki:
— Gönlünüz rahat etsin, madam! Kocanız kaatll değildi. Bayan Maggie'yl «K» öldürdü
Kadın, gözlerini testekerlek açtı.
— Fakat «K> dediğiniz kimdir?
Poirot, arkadaşı Japp'a bir işarette bulundu. Müfettiş yaklaştı: mahkeme huzurunda nasıl alçak ve rahat bir sesle İfâde verirse, aynı perdeden aheste aheste konuştu.
— Aldığım emirler üzerine bu akşam buraya sîzlerin aranıza geldim. Bay Polrot beni gizlice eve soktu. Salonun perdeleri arasına saklanıp bazı manzaralara şahit oldum. Gördüklerim şunlardır: Herkes burada mevki aldıktan sonra, bir genç bayan, benim bulunduğum odaya girdi, elektrik düğmesini çevirdi, Sonra, şömineye doğru yürüdü. Duvar kaplama tahtaları arasında gizli bir dolap açtı. Bir tabanca alarak uzaklaştı. Kendisini takibe t mek fikrine kapıldım. Kapıyı hatifçe a-raiık bırakıp, bu acayip ziyaretçinin yaptığı hareketleri gözetlemeğe koyuldum,
»Davetliler, mantolarını, şapkalarını sofada masanın üzerine koymuşlardı. Genç bayan, tabancasını mendiliyle itlnal
itinalı sildi, bir mantonun cebine koydu. Bu gri manto, bayan Riçe'lndir zannederim,
Nick, bir feryat kopardı.
— Yalan! Tamamiyle yalan!
Poirot, itham edici şekilde, elini genç kıza uzattı ve dedi kİ:
İşte «K* markalı şahsiyet. Kuzini bayan Maggie Buckley i öldüren, Nlck'tirl
Nick:
— Deli Hisliniz — diye bangır bangır bağırdı. Ben Maggie'yi niçin öldürmüş olabilirim?
— Michel Seton'un bıraktığı servete konmak İçin. Kuzininizin de ismi sizinki gibi Magda-la Buckley.di. Tayyareci, sizinle değil, onunla nişanlıydı.
— Siz... Siz...
Rüzgâra tutulmuş i?ir yaprak gibi sallanıyordu. Tek kelime söyliyemiyordu.
Poirot, müfettiş Japp'a döndü.
— Polis merkezine meseleyi haber verdiniz mi?
— Evet. Polisler sofada bekliyorlar. Tevkif müzekkeresini de beraberlerinde getirdiler,
Nick, istihfaf edici bir sesle
11 | udıuuvu çıaarumuşur. | mamaaiT.
ALİ MUHİDDİN
HACI BEKİR
Bahçekapı, Beyoğlu, Karaköy r« Kadıköy tteareihaneteri Pazar ve bayram günleri açıktır.
Sekreter Aranıyor
Türkçe ve İngilizce lisanlarına hakklyle vâkıf daktilo bl- I LLr bir sekreter aranıyor. Taliplerin bonservisleriyle beraber I tekliflerinin tst. 176 posta kutusu adresine «Sekreter.» rü- | muzu ile yazılması.
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden
30,000 adet parke taşı alınacaktır. Talip olanların şartlarımızı öğrenmek üzere hafta zarfında Bahçekapı Taş handaki büromuza müracaatları. 10899
Gölcük T eniz Fabrikaları
Genel Müdürlüğünden
1 — Fabrikalarımıza 40 birinci sınıf tesviyeci alınacaktır
2 — Askerliğini yapmış sanat okulu mezunu birinci sınıf İşçilerden sınavda muvaffakiyet derecelerine göre saatte 70-140 kuruşa kadar ücret verilecektir.
3 — İsteklilerin 15 temmuz 949 tarihine kadar bütün mas-
raflar kendilerine ait olmak Üzere müdürlüğümüze müracaatları. (10200i
Gaziantep Vali iğinden:
Gaziantep - Kilis yolunun 35+660 — 54 + 500 kilometreleri arasındaki bozuk kısımların esaslı onarımı açık eksiltmeye konulmuştur. Muhammen bedeli 26822.07 lira ve geçici teminatı 2011.66 liradır. İhale 5 Ağustos 949 cuma günü saat 16 da tl daimî Komisyonunda yapılacaktır.
İsteklilerin bu işe girebilmek için İhale .gününden enaz «tatil günleri hariç» üç gün evvel İl makamından alınmış bir ehliyet veslkasiyle sicilline kayıtlı bulundukları Ticaret odası belgesini ibraz etmeleri lâzımdır. Bu işe alt keşif evrak lyle fenni ve hususi şartlar her gün daimi komisyon bürosunda görülebilir 10831
I Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
1 — Kabataş araba vapur iskelesi kapaklarının indirildiği rampa mahalline yapılacak elektrik tenviratı işi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Pazarlık 25-7-1949 pazartesi günü saat 11 de Tophanede Genel müdürlük alım satun Komisyonunla yapılacaktır.
3 — Keşif bedeti 1437 lira 50 kuruş geçici güvenmesi de 223 lira 13 kuruştur.
4 — İsteklilerin aynı teknik vasıfta bir yapı veya onarım işini daha önce başarı ile yapmış olduklarına dair belgelerini pazarlık sırasında komisyona ibraz etmeleri, komisyondan alacakları bir yazı ile güvenme paralarını İdare veznesine yatırmaları, şartnamede yazıtı belge ve makbuzlarile birlikte belirli saatte komisyonda bulunmaları
5 — Şartname ve buna ekli kâğıtlar her gün yapı şubesi müdürlüğünde görülebilir. (10766»
Talebe Alınacaktır
İstanbul Selimiye Hayvan sağtığı memurları okulu müdürlüğünden :
1 — Parasız yatılı ve İki yıl tahsil müddetli okulumuza orta okulu bu yıl pek iyi ve iyi derecede bitirenler ile lisede sınıf geçenlerden yaşları 16-20 arasında olanlardan (50> öğrenei alınacaktır.
2 — Müracaat tam evrakla 6.10.949 Akşamına kadardır. Bu tarihe kadar müracaat edenler kadrodan fazla olduğu takdirde orta okulu iyi derecede bitirenler arasında 7 10.949 da (3-kulda Matematik .Türkçe ve biyolojiden müsabaka sınavı yapılacaktır.
3 — Orta okulu pek iyi derecede bitirenler imtihansız alınacaktır,
4 — Köüul şartlan: Vilâyet Veteriner müdürlükleri İle okul
müdürlüğünden öğrenilir. 10517
hâlâ haykırıp duruyordu:
— Sîzler, bağlanmağa müstahak delilersiniz.
Freddie'ye doğru koştu.
— Freddie! Kol saatini bana hâtıra olarak ver... Yanında mı?
Freddie, yavaş yavaş, kolundaki kıymetli taşlarla süslü saati çıkardı. Nick’e uzattı.
Mersi... Eh. artık, şu gülünç ve iğrenç komedinin, akıbetlerine sonuna kadar devam edelim.
— Evet, evet... Kendiniz tarafından hazırlanmış ve Netameli Ev'İn dekorları içinde oynanmış komedi. Size şunu soy-üyeyim ki. bayan, rol tevzii sırasında. Hercule Polrot’yâ başlıca rolü katiyen vermemeliydiniz. Onda hatanız oldu. Büyük hata işlediniz, matmazel, pek büyük hata...
Nick. müfettiş Japp la beraber dışarı çıktı.
XXII
HİKÂYENİN SONU
— İzahat vermemi istiyor musunuz?
Polrot, gözlerini etrafta gez-dridi. Sahte bir levazula gülümsüyordu.
Hepimiz salona çekilmiştik. Hizmetkârlar Dağılmışlardı Croft ailesi, polislerle birlikte gönderilmişti. Yalnız Freddie, Lazarus, Challenger. avukat Vyse ve ben mecliste mevcuttuk.
Poirot. devamla:
— İtiraf ediyorum ki. bu kız. beni ilkönce fena aldattı. Bu Nlck. cin gibi İmiş. Arkadaşınızın pek yalancı olduğunu bana haber verirken haklı İmişsiniz, madam-
Freddie, gene sakin, cevap verdi:
— Nick, bütün hayatında yalan söylemekten gayri bir şey yapmamıştır. İşte bunun İçindir kİ, anlattığı hikâyelerin hiç birine zerre kadar ehemmiyet vermezdim.
— Halbuki ben budala, hepsini yutmuş, durmuştun.
Ben de, safiyetimi İtiraf ettim:
— Demek anlattıklarının hepsi yaianmşı?
— Evet. Uydurur, uydurur, dururdu.
— Nasıl meselâ?
(Arkası var)
; ve Terakki komitesinde başladı-1 daha iyi ederler.»

Sahile 7
kaynağı, yegâne gıdam••
LEONARD
ZAMAN MAĞAZASI
DENTO
Her yerde arayınız.
HECİP BEY
BRİYaHTİHİ
Gayet ucuz fiatle satılıktır. Her an görülebilir. Talipler bizzat 43888 numaraya telefon edebilirler.
3 — İhale 10-8-949 çarşamba günü saat 16 da İşletmemiz ticaret grup müdürlüğünde yapılacağından teklif ve teminatları havi kapalı zarfların en geç ayni gün saat 15 şe kadar başkâtipliğimize tevdiini rica ederiz.
4 — Postada vuku bulacak teehhürler nazarı Itlbare a-lınmıyacağı gibi şartnamemize uygun olmıya nve zamanında verllmlyen teklifler de kabuledilmlyecektlr.
5 — işletme idaresi İhaleyi dilediğine yapıp yapmamakta
serbesttir. 10785
KOLAY
KABİLİ TAMİR
LIMITED
ŞİRKETİ
Kuvvetin, neşenm,5aâhâın VMM®.
t „ ’ J 3 - l 2 3 4 5 ft 7 8
lı/ıla»
Satılık Bina
Zindankapı İle Odunkapı arasında doğru yolda, fabrikaya. depoya, mağazaya elverişli. 20660 Telefon No. ya müracaat
□İdlerin sıhhat ve güzelliğinde
Bayanlar ve Baylar
HEDİYELİK
Zevkinize uygun teminatlı her nevi hakiki mücevherat, tuvalet takımları, inci kolye. küpe ve yüzükler. Zengin lüks eşya ve Itriyat. Her yerden daha ucuz tedarik edebileceğiniz yer:
AZ CE«VAN
ŞARPİ VATI
Saldan snfia : 1 — Baniıbacatu* arkadaşı. â - Tekdir. 3 — Teeessüm etmh. 4— Duadan sonra rüj'lnlr-Trrsı ön değil. 5 — Bir cins kolonya. 6 — Karagözün Bası - Kaim kafalı. 1 — OrtakLıfa ait, 8 — Ninnin Ba;ı -Fiyaka. 0 — Bina elen 10 — Taıffün
?!
II il ♦ 1
M i.

MHpF I
glgjjjte] r

Bütün PHILIPS bayilerinde satılmaktadır
m KİRALIK APARTIMAN DAİRESİ ARANIYOR
Karı koca bir Ingiliz ailesi için deniz görür. 5 odalı kalorifer 7e telefonlu apt. dairesi aranıyor.
Müracaat : Taksim Cumhuriyet caddesinde
«Sevgilim ber gezinil soframızda meşhur Kayserili APiKOGLU
namlı Türk sucuğundan bulundurmayı unutmayalım, kuvvetli ve hoş bir gıdadır» APfKOĞLU Suculdan, Alibey köydeki modem fabrikasında yapılır, her mezeci ve bakkal dükkân lariyie bilümum gazinolarda bulunur DİKKAT : Hiç bir HALETİ ve ŞUBESİ yoktur. Etiketteki Güneş alâmeti f&rikatnna dikkat ediniz.
Tel: 21666.
Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu Müdürlüğünden
1 — Türk Douanmasının gedikli erbaş kaynağı olan «Deıdı gedikli erbaş ortaokula» ve Dz Gd erbaş sınıf okuluna «öğrenci yazımına lîhazlran/949 dan 1/Eylül/949 gününe Kadar devam edecektir.
2 — Birinci sınıfa bu yıl İlkokulu bitirenler, H sınıfa orta okullarda İkinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa da orta okulda İH. cü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedikli erliğe de orta okulu bitirerek diploma alanlar kabul edilir.
3 — Birine) sınıfa 16, İkinci sınıfa 17 ve üçüncü sınıfa 18 yaşından büyük olanlar kabul edilmez.
4 — Gedildi er olacakların 18 yaşını tumamlıyarak 10 yaşından gün almaları şarttır.
5 — isteklilerden tstanbulda ouiunanJann Kasunpaşadato
okul müdürlüğüne, başka yerlerde bulunanların bulundukla» yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıda yazılı vesikalarla müracaatları. 7208
b> Nüfus cüzdanı fotoğraflı
c) Bir seneyi geçmemiş aş> kâğıdı
d> Ailesinin re kendisinin iyi ahlâk sahibi olduğuna dalı iyi hal kâğıdı
e) Okul tastiknamesl veya diploma.
D 12 adet vesikalık fotoğraf.

ARI
hububat unlarıdır,

Motorlu nakil vasıtaları satışı ilânı
Ereğli kömürleri işletmesi genel müdürlüğünden: garajında mevcut olup satışa çıkarılan : motosiklet
kaptıkaçtı
İtfaiye otoru
kamyon
tarihindeki arttırmasına iştirak eden flrma-
İşletmemiz
2 adet eski
2 > >
1 » »
11 » »
un, 29/6/949 .
lann teklif eyledikleri flatlar lâyık hadde görülmediği İçin bu taşıtlar aşağıdaki şartlar dairesinde tekrar satışa çıkarılmıştır.
1 — Talipler bu İşe ait şartnameyi. Ankarada Eubank Genel Müdürlüğünden, İstanbul da Etlbank İstanbul şubesinden, Zonguldakta işletmemiz ticaret grup müdürlüğünden, tamirde Kömür Satış ve Tevzi Müessesinden, Adanada Ticaret ve Sanayi odasında, Trabzonda Ticaret ve Sanayi odasında
alabilirler.
2 — Bahis konusu eski mötörlü taşıtları görmek letlyen-lerln Zonguldakta Karay ol servisimize müracaatta bulanmaları lâzımdır.

İstanbul ikinci Noterliğine
AZILNAME
Azleden... Sabri Akın. İstanbul Unkapanı Tekirdağ iskelesinde 24 numarada mukim.
Azlülunan... Mithat Özkan, İstanbul Fatih Çırçır Fazilet sokak 23 No.
İstanbul ikinci noterliğinde 27/K. evvel/1945 tarih ve 19690/19691 yevmiye numara-siyle tanzim kılınan umumi
vekâletname ile muhatabım mumaileyhi vekili umumi nasb ve tayin etmiştim.
Bu kere gördüğüm lüzuma binaen muhatabım mumaileyhi işbu vekâletimden katiyen az-leyledlm. Mezkûr vekâletnamenin hiçbir kanuni kıymetinin kalmadığını ve ona İstinaden yapacağı herhangi bir muamelenin kanunsuz ve yolsuz olacağını bilmesi ve ona göre hareket eylemesi için tanzim kılınan azllnamelerden birinin muhatabım Mithat Özkana teb ligini ve birinin badettebllğ tarafıma ladesini, birinin de dairenizde hıfzını ve birinin Akşam gazetesinde ilânını rica ederim.
l— STENO-DAKTiLO —1
I Mükemmel Almanca Steno - Daktilo bilen bir Bayan Sek- I
I relere İhtiyaç vardır. Müracaat: SANTİ T.A.O. Rıhtım I
ZAYİ — Türkiye Emlâk Kredi Bankasındaki 12267 numaralı hesabıma ait cüzmanımı kaybettim. Yenlslnf alacağımdan eskisinin hükümsüzlüğünü İlân ederim.
Ayşe şanda
Yeni Kâğıt Fiatları
Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden İZMİT
Müessesemizde mevcut Aşağıda müfredatı yazılı kâğıtların hizalarında gösterilen yeni İnik flütlerle satışına başlanmıştır.
isteklilerin müesscsemlze müracaatları, rica olunur.
Cinsi
Evsafı
İzmit Teslim tonu Lira
Birinci hamur kâğıt ikinci
Üçüncü
»
Muhtelif eb'ad ve Gramajda
Bayındırlk Bakanlığından
Müteahhit nam ve hesabına yaptırılacak ve sahası gelecekte gerçeklcseceğile beraber (125) hektar olan kurşunlu kasabası halihazır haritasının alınması işi açüc eksiltme usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
İşin keşif bedeli (4400ı liradır.
Eksiltmeye 28.7.949 teri hine r&slıyan Perşembe günü Mat (101 da Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği ek-■Jltrae komisyonunda yapılacaktır.
Eksiltmeye girebilmek İçin-
1 — Usulü dairesinde (330ı üç yüz otuz liralık geçici teminat vermeleri.
2 — 25.2.949 akşamına kadar yazı »e Bayındırlık Bakanlığına baş vurarak bu İş için yı terlik belgesi almaları lâzımdır
Eksiltmeye ait kâğıtlar Bayındırlık Bakanlığı Yapı v« f-oıar İşleri Reisliğinde göıuleuıllr, 97*71
M 2 50,60 Gr. Sıkletinde muh telif ebatta ve beyaz renkte
Kahverengi ambal&j kâğıdı M2 40, 45 gr. sıkletinde muhtelif ebadda
Odun kartonu Muhtelif numaralarda ve 70X100 cm.
ebadında
13000.—
1100 —
1000.—
1000.—
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Fen müdürlüğü İçin alınacak bir adet kamyon He bir adet kamyonet 15 gün süre ve kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (220Û0) Hradır.
3 — Teminatı (10501 hradır.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün tutanak ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir
6 — İhalesi 8.8.949 pazartesi günü saat 16 da belediyede toplanan encümende yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 el maddesi sara-
hati veçhile hazırlıyacakları teklif mektuplarını belli günde saat 15 e kadar belediye başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve İhalede hazır bulunmaları lâzımdır. 10503
[
1000 —
Tekel Gene! Müdürlüğü ilânları
Magnezyum Oksld Demir tel (namı hesaba)
Malzeme Alım
Miktarı
30 tan 3500 kilo
Şubesınden :
i H
Teminatı Tarihî
A L
Günü
Sah
Salı
I
E
saati
10
10.15
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır
2 — Pazarlık, hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel müdürlük malzeme alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paraları ve konur! vesaikle birlikte mezkûr koni'syona müracaatları İlân olunur.
5 — İdare kısmen veya tamamen veya kısım kısım ayn ayrı taliplere ihalede serbestli.
10781
S?Wfp R
AKŞAM
24 Temmuz 194»
AKŞAM [spor 1
Futbol hareketleri
Buna benzer geniş projelerin tatbikine geçilmeden evvel iyice düşünmemiz ve federasyonu zor duruma sokmama.,.ız lâzımdır
Açık ve samimi yazmak icabe-dince deriz ki; bölge tertip komitesinin tertip etmekle vazifeli bulundukları rutbol faaliyet programları, gene bu arkadaş- ; lar tarafından sudan bir takım sebeplerle bozuldukça ve bu bozuluşa talimatın kendilerine ; verdiği salâhiyetlere rağmen 11- ı grili makamlar seyirci kaldıkça futbolümüzün kalkınmasında : başlıca âmil olan lig maçlarının : her bakımdan verimli olmasına inanmak çok güç olacaktır.
Umum müdürlükçe yürürlüğe ı sokulan faaliyet programları- ı nın — velevkl federasyonlar ta- 1 rafından bile olsa — değiştiril- ı mesl ve binhetloe kulüplerimizin bunu fırsat telâkki ederek : fikstürlor üzerinde ceffelkalem I diledikleri değişiklikleri yap- > maları ciddiyetle kabili telif sayılamaz. Bıı itibarla, evvelâ bu ; noktanın ehemmiyetle göz ö- ■ nünde tutulması ve bunlara : kati olarak meydan verilmeme- ı sİ lâzım geldiği kanaatiyle mev- ı zuumuza geçiyoruz:
Bu dâvada az çok emeği geç- ; miş bir adam sıfatiyle yakinen : biliyorum ki; 1936 - 31 yılında I ihdas olunan milli küme maç- ; ları «Milli Eğitim mükâfatı fut- : bol müsabakaları» namı altında : oynanmağa başlanınca Sava- I şir in şahsi arzusu bu musaba- ! kaların daha geniş bir çerçeve ı içinde ve tedricen memleket çapında yapılmasını görmek suretinde tecelli etti. Fakat ne ı yazık kİ o tarihten bu yana gelip giden federasyoncu arka- ı duşlarımızın hiç biri bu nokta- ' ya lâyık, olduğu kıymeti veremediler. Ve bu günün ahval ve şeraiti bidayetinde bile Orta A-narolu. Ege. Karadeniz ve Çukurova gibi futbolümüzün nispeten mütekâslf bulunduğu bölge çevrelerine teşmili mümkün bu hayırlı ve yerinde görüşü fiili yat sahasına intikal ettiremedikten başka Ankara, İzmir ve mahdut çevreli maçların her sene muntazaman devamını bile sağlıyamadılar.
Hakikat bu merkezde iken ve 8 kulübün oynadığı 56 maçı tesbit olunan tarihten ancak birkaç ay sonra çok zor şartlar a.tında bltirebilnıişken yeni mevsimde kulüp adedinin iki misline ve dolayısüe müsabakaların hem de deplasmanlı bir şeklide, bir kalemde (2401 a çıkarılmak istenmesi federasyonumuzu birçok müşkülâtla karşı karşıya bırakmaktan başka bir şey ifade etmiyecektir.
Bugünkü futbol faaliyetimizin bizi tatminden çok uzak bulunduğunu hep beraberce kabulde tereddüt etmiyoruz. Ve her halde bu gibi deplasmanlı müsabakaların istilzam ettiği lehimize kaydolunabllecek bir takım esasları da mevcuttur, buna benzer hareketlerin yapılmasını elbette kİ futbolumuza mühim faydalar Bağlıyacaktır. Ancak, etraflıca tetkikini zaruri gördüğümüz bu gibi geniş hareketlerin derhal hallini iltimas etmek zahiri görünüşü kadar basit değildir. Basit değildir, çünkü on sene evveline nazaran bugün için lehimize sayılabilecek gltLikçc artan bir sporcu kitlesinin fut-bole rağbeti, tayyare seferleri, İnönü stadının İnşası ve 19 Mayıs stadının Ankara bölgesine© satın alınması ve Fenerbahçe stadının tevsii gibi bazı avantajlarımız mehenk taşma vurulunca (56) nın (240) a nispeti yanında oldukça kısır kalır.
Kaldı kİ; memleket futbol seviyesinin böyle mahdut deplasmanlarla İstendiği şekilde İleri götürüleceğine ve yarını milli takım kadrosunun da bu suret-
Yazan: Kemal Halim GÜRGEN
le hazırlanacağına kani değilim. Bunları, güreşte yaptığımız gibi Anadol umusun nispeten futbolu mütekâsif çevrelerine teşmil etmek lâzımdır ve sanıyoruz kİ bu vazife federasyonun omuzlarına yüklenmiştir. ;
Belkide biraz uzun, fakat vereceği hasıla bakımından bizi fazlaca tatmin edecek bu esaslı noktanın fedcrasyonumuzca tekrar tetkikini temenniden sonra bugün için düşünülen deplasmanlı maçlar konusunun tatbik safhalarını gözden geçirelim:
1 — & İstanbul. 4 Ankara ve 4 İzmlrden «ki her halde 948 -949 lig maçları neticesine göre olacak sanırım» (İti kulübün bir kümenin ve (340) oyunun süresini zaman mefhıımlyle telif edemediğLm İçin üzerinde no zaman başlayıp, ne zaman biteceğini esaslı olarak hesapiıya-madım. Yalnız alâkalı arka daşlar bunların hiç bir takıntıya uğramadan 26 haftalık bir zaman alacağını söylediler. Biz, buna en azı kar, yağmur veya komitelerle hakemlerin takdir haklarına bırakılmış tehirlerini de (2) hafta olarak ku-bul edelim. Federasyonumuzun 949 - 50 mevsiminde iştirakimize karar verilen dünya şampiyonası İçiıf Avusturya ve Suriye (4) maçı ile (1) İtalya temasını ekliyelim. Bu (33) haftaya kamp, İstirahat devresi gibi lüzumlu veya lüzumsuz tedbirlere baş vurmadan devam edebilir ve maçlarımıza faraza 17 eylülde başlıyabllirsek oyunlarımızı normal olarak (1) mayısta bitirebileceğiz.
Bu müstakar fikstürün tatbikatına federasyonumuz azmet-se bile kulüplerimiz 949 - 50 mevsimi zarfında hiç bir ecnebi teması yapmak Istenıiyecek-ler midir? Ve ara yere velev ki iki üç haftalık olsun çocuklara
lar mıdır? Yabancılarla yaptığımız temaslardan fayda mı ummuyoruz?...
2 — Biz âzami yabancı temaslarla birlikte senede 20 - 25 maçı hem de İstanbulda oynanması şartiyle fikstürlerin son tatbikat devrelerine doğru zor çıkarabilir ve hattâ daha ileri giderek diyeceğim ki bir muhtelit takımın (11) ini sahalar-, da hoparlörlerle davete kalkarken takribi bir hesapla belki de (45 - 50) ye kadar varacak | bu maçları bugünkü takımları- | tnızın hangi kadrolarına güve-, nerek intaç ededeğlz. Böyle bir programın kabulünü hangi cesaretle federasyonun tasvibine sunacağız?
3 — Biliyoruz ki Ankara ve hele İzmir kulüpleri bu gibi sayı Lı iki üç maç için bile ekserisi müesseselerde çalışan oyuncularına mezuniyet alamadıkları cihetle İstanbula zayıf kadro-
TANINMIŞ SPORCULAR ^^p**»*^
Futbolda millî küme — Demode puan sisteminden vazgeçelim —GalatasaraylIların yerinde bir sözü
Resimde gördüğünüz İngiliz koşusunu atletlerinden (Jack Holden» dlr İngiltere koşu şampiyonların-dandır. 1933. 1931, 1935 ve 1939 senelerinde milletlerarası kır koşularında dalma birinci olmuştur.
Bu maruf atlet geçenlerde İştirak etliği büyük bir maraton
kazanması üzerine şöhreti bir kat daha artmıştır.
Bu maraton koşusunda birinci gelebilmek için J. Holden (212) koşucuyu mağlup etmiştir.
Atlet bu resimde maraton koşusunda kazandığı mükâfat ile görülmektedir.
Dünya kupası
Avrupa tenis
Maçlarının ilk turları Avrupada başladı
1950 yılında Brezilyada yapı-
larla gelmişler ve bazan mas- lacak olan dünya kupası maç-r aflarını bile kurtaramamışlar- larının ilk turları Avrupanın dır. Bu vaziyet karşısında (8) muhtelif memleketlerinde baş-ay devam edecek bu deplâs-, lamıştır. Bu cümleden olarak manlar İçin hangi makam ve mercilerin himaye ve müzaheretlerine güvenerek çocuklarını hazırlıyabllece (derdir?
4 — Bu dâvanın çok çapraşık mali noktalarım — her bölge nalıncı keseri gibi kendilerine yontmak istiyeceğiııe göre — nasıl, halle decekle rdlr ?
5 — Teferruta olmakla bera- ;
ber esastan ayıramıyacagımız; saha, hakem Ankara veya İz-mlrde İbate meselelerini (yataklı vagonlarda yattığımızı ha-tırlıyarak) nasıl başaracağız?
Binaenaleyh teemmül olunan buna benzer oldukça geniş hareketlerin ve projelerin tatbikatına geçilmeden evvel dört başı mamur düşünmemiz lâzım-dr. Yoksa hem federasyonumuzu müşül bir duruma sokar, .- hem de Dimyata pirince gider- takımı Belçikayı (4-1) yenmlş-bir dinlenme payı ayırmıyacak- ken evdeki bulgurdan oluruz.
I
İsviçre - Lüksemburğu 5-2. İsveç - Irlandayı 3-1 yenmiştir.
şampsyonu
24 temmuzda Parts te Italyan ve Fransız takımları arasımla bir tenis karşılaşması olacaktır. Fransı21ar Macarları ve İtal-yanlar da Yuogsiavları mağlûp ederek Avrupa finaline kaldıklarından bu maç büyük merakla beklenmektedir. Takımlar arasında bir müsavat görenler olduğu gibi İtalyan takımının bu müsabakayı kazanması ihtimali olduğunu iddia ednenler de vardır.
Yugoslavya takımı ağustos İçinde Filistin ile karşılaşacaktır. Galip geldiği takdirde 9 ve 30 eklinde Belgrad ve Parlsle olmak üzere Fransa İle İki nıaç yapacaktır. Biz de Surlyeyİ yendiğimiz takdirde Avusturya İle İki maç yapacağız.
İtalyan federasyonu Paris maçından sonra 21 ağustosta •İstanbulda yapılacak milletler arası tenis turnuvasına iştirak edecek İtalyan tenisçilerini seçecektir.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü futbolda millî kümenin yeniden İhya edilmesi İçin çalışmaktadır. Bizzat genel müdür evvelâ İstanbul, sonra Ankara ve nihayet İzmir klüpleri-Je temas ederek bu sene yapılacak olan milli kümenin esaslarım kararlaştırmıştır. Bu a-rada ortaya bir şayia atıldı, Sözde deplasman maçları blta-i rai bir sahada oynanacakmış, karşılaşmaları yoklur. Her takımları ya Bahlçe.'irde veyahut Eskişehirde karşıla iMAklarmış.
Dünyanın hiç bir yerinde böyle acayip bir millî küme karşılasmaalrı yoktur. Her takım biriblrlle İki defa karşılaşır ve bir maçı kendi sahasında ikinci maçını, da rakibinin sta- ı dında oynar. Zaten futbolun I beşiği olan İngllterede de Ug! maçları millî kiime şeklindedir ( Bizde de demode olan şehir lig mçalarını bırakarak deplasmanlı milli kümeye başlamak zamanı gelmiş ve geçmiştir. Fakat Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün düşündüğü gibi deplasman maçlarının bitaraf bir sahada oynatılması milli kümenin seyirci bakımından bîr türlü, anlamıyorum, ehemmiyetini dörtte üç azaltır, çünkü İstanbul, âııkara ve İzmlrden başka hiç bir şehrimizde futbol bu saydığımız iîç şehir kadar tutulmaz ve seyirci toplamaz Onun için bir adım atarken her şeyi etraflı düşünerek hareket etmek mecburiyetindeyiz
Demode puan sisteminden vazgeçelim
Futbolda milli küme esasını kabul ederken, hiç de modern ve hattâ milletlerarası futbol nizamnamelerine uygun olmı-yan puan sistemini de artık lerketmek zaruretLndeylz.
Dünyanın futbol oynanan her kösesinde puan sistemi, galibe 2, beraberliğe 1. mağluba
□e şekilde olursa olsun 5 puan esası üzerine kurulmuştur. Nuh Nebiden kalma bizim puan sistemi artık dünyanın hiç bir yerinde kullanılmamaktadır. Eğer milletlerarası futbol camiasında yer almakta ısrar e-diyorsak bu demode ve külüstür puan usulünü bırakalım da biraz otsun diğer milletlerin puan sistemine ayak uyduralım. Bu usulde ısrar etmekte fayda değil zarar görmekteyiz,
Gala tat ar aylıların yerinde bir «özü
Geçen hafta ortaya nereden çıktığı, kimden geldiği belli ol-tnıyan bir haber atıldı Sözde Galatasaray klübü ve bilhassa | futbolcuları dağıhyornıuş. Sorduk soruşturduk. Bu haberden I kimsenin, hattâ gidecekleri klübün ismi söylenen futbolcuların bile haberleri olmadığını öğrendik.
Bilmem ki böyle soğuk şakaları kimler ve niçin yaparlar Büyük bir kültür yuvasına malik bulunan Türklyenln bu en eski klübûnden ne İstiyorlar Bakın bu hususta GalatasaraylIlar ne güzel düşünüyorlar:
aidare heyetimh böyle bir hâdiseden malûmatlar değildir. Cemiyetin âtisi İçin İdare heyetimiz bazı kararlar almış bulunmaktadır. Galat »saraylılık şerefinden kendilerini mahrum etmek isteyenlere de söylenecek hiçbir sözümüz yoktur,, diyan Sarı - Kırmızılılan ne kadar takdir etsek azdır. Klüp idare heyeti bu şekilde düşündüğü takdirde yurdumuzda futbol ve diğer spor şubeleri eskisine nazaran üç msill daha ileri gider. Dedikodu değil iş asrmdayız. Hodri meydan. Kendine güvenen, Galatasarayı takip etsin.
Masa tenisi maçında Fransız
Nihaî maçların oynanacağı Brezilyada Rio de Janeior belediyesi tarafından 150 bin kişilik bir stat İnşa edilmektedir.
Dağılacağı hakkında asılsız bir çok dedikodular çıkarılan Galatasaray takımı
Pin - Pong maçında
Fransızlar galip
Çekoslovakyanın bütün dünyada şöhret kazanmış İki maruf tenisçisi Drobny ile Çernik hürriyeti seçmişler ve İsvlçrede iştirak etlikleri turnuvadan memleketlerine dörunemilşredLr. Bu İki marui Çek tenisçisi yanyana görünüyor.
Fransa Wemblev stadında yapılan Rugby maçında İnglltereyi 2-5 yenmiştir. Yukarıda bu milli maçtan heyecanlı bir safha görünüyor.

Comments (0)