— 86311 ’°N — Z£ 0U3S Fiati: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 26 Mart 1050
İnönü'nün ikinci nutku
Devletimizin Demokratik,
medenî teşkilâtının
eksikleri tamamlanacak
OYULMUŞ
Traş bıçaklarının kiralıdır.
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İslerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Ali Fuat
Cebesoy
Halk Partisinden istifa etti mi?
ta at
Seyyareler arası seyahat


Kırıkkale 25 (A.A.) — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu sabon saat 11,15 te Kırıkkaleye gelmiş, Ordu evinde bir müddet oturduktan sonra, Seçim Kanununa göre, açık yerde nutuk söylemek için muamele tamamlanmamış olduğundan, hazırlanmış olan yeri bırakmış ve kapalı sinema salonum! ( aşağıdaki konuşmayı yapmıştır: Aziz vatandaşlarım;
Yeni seçimde beni tekrar milletvekili olarak kabul etmeniz için, yakın geçmişte yaptıklarımı ve önümüzdeki devre 1-çin düşündüklerimi size anlatacağım.
Biz, iç politikada, beş seneden beri yeni bir devre intikal etmeğe çalışıyoruz. İç İdaremiz, bütün siyasi ve İçtimai telâkkilerimiz. anlayışta, prensipte. İcraatta ileri bir devreye niriyor. Vatandaşın memleket idaresinde kendi mesuliyetini anlaması ve reyi İle memleket 'daresl-ne istikamet vermesi usulü geniş. canlı bir şekilde işıemeğe başlamıştır.

Bu devre İçinde memlekette huzuru, vatandaşlar arasında düşmanlık olmamasını emin bulundurmak, en mühim vazife, ve en güç vazife idi. En mühim vazife olduğunu hepimiz kolaylıkla anlıyabUlrlz. Siyasi mücadeleler düşmanlık usullerine bağlanırsa, memlekette dirlik düzenlikten eser kalmı-y a cağına şüphe yoktur ve bir memleketin vatandaşları, bir defa birbirine güvenmez hale geldikten sonra, onların, dışarıdan gelecek felâketlere ve Içe-
Tide çıkacak felâketlere karşı memleket İçinde birlik muhafaza edebilmeleri imkânı kalmaz
Geçen dört sene zarfında en güç vazife, İktidarda tulunan partiye düşüyordu. Türlü taşkınlıklara karşı memlekette a-saylşl, mal ve can emniyetini muhafaza etmeğe mecburdu. Birdenbire parlıyan tenkldler ve şikâyetler yanında, türlü maksatla faaliyete geçenlerin her türlü tecavüzlerine, iftiralarına, sövmelerine karşı, geniş yürekli ve sabırlı davranmak 1-cab ediyordu. Her milletin kendine göre bazı vasıflan yumuşak ve bazı vasıflan serttir. Türk milleti, söz tecavüzüne az dayanan bir millettir. Vatandaşlar arasında en ağır kav-
galann sebepleri, çok defa. söz tecavüzüdür. Bu memlekette yüzlerce seneden bert devamlı bir hürriyet rejimi kurulamamıştır. En uzun îamanı bla geçirdik. Bununla, kendimizi babalarımızdan daha anlayışlı ve daha ileri görmek İddiasına kapılmamalıyız. Babalarımız da bizim kadar bu ihtiyacı t İliyorlardı. Fakat, müşkülâtı yenemediler. İktidarda olan, nihayet tahammülünü kaybeder, ve İktidarda olmıyan. tahrikleriyle nihayet iktidarı devirir, ve yeni bir sabırsız ve tahammülsüz usulü yerleştirir. Geçen beş senede sîzlerin sabırlı, nefsinize hâkim olmanız, aynı zamanda memleketin asayişini korumağa muvaffak olmanız, memleketimizi büyük bir medeniyet merhalesini kestirmeğe muvaffak etmiştir- şimdi, hâdiseleri daha soğukkanlı. cİstak f2orc-blllriz, önümüzdeki merhaleyi daha ileri bir boşan haline getirmeyi düşünebiliriz.
Yeni Anayasa
önümüzdeki devrede Ur büyük işimiz, yeni bir Anayasa 1-le devletimizin demokratik, medeni teşkilâtının eksiklerini tamamlamağa çalışmak olacaktır. İkinci bir Meclisin kurulmasını Devlet Reisi ile ve hükümetlerle Meclisler arasındaki münasebetleri düzenlemeği anyaca-ğız.
Halk Partili vatandaşlarıma söyllyeylm kİ, bizim inandığımız altı oklu prensiplerin Anayasa'dan çıkarılması tabii olacaktır. Biz, Halk Partili olarak
Ali Fuat Cebesoy
Bu sabah bir gazete Konya milletvekili Fuat Ccbesoy'un Cumhuriyet Halk Partisinden İ3tlf3 ettiğine dair Ankara’da bazı şayialar dolaştığını, parti ileri gelenlerinin bu hususta malûmatları olmadığını söylediklerini yazıyordu.
Rivayet edildiğine göre Ali Fuat» Cebesoy evvelki akşam Ankara’dan İstanbul’a hareket ederken dostlarından birine «İstifamı bıraktım» demiştir. Bu sabah Ali Fuat Cehesoy’u evinde aradık. Gece geç yattığı için uyuduğundan kendisl-ie görüşmek kabil olamadı.
H 4 I 'T'"
Dün feci bir uçak
—t

(Arkası »ahire 2; sütun 6 d»)
Adnan Menderes
Af tasarısı
cevap veriyor
“Muhalefete şiddet politikası atfetmek tamamıyla haksız ve yersizdir,, diyor İzmir 25 — Bugün. Demokrat Parti İzmir ti merkezinde, merkez, İlçe ve bucak başkan-lariie idare heyetlerinin iştirak ettikleri bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda seçimler arifesinde vukuu muhtemel bütün hâdiseler ortaya dökülmüş ve konuşmalar bu mevzular ürerinde cereyan etmiştir. Toplantıda bulunan Adnan Menderes, sorulan suallere Genel İdare Kurulu adına cevaplar vermiştir.
Adaylar içinde çeşitli meslek sahiplerinin bulunması lâzım geldiğinden bahseden Adnan Menderes ezcümle demiştir kİ:
•— Listenizi, ağız ve gönül birliği yaparak tanzim ediniz. M-sclâ. bir idare kurulundan 7 kişi birden kendini aday göstermemelidir. Bu uğurda feragat zihniyeti ile hareket edileceğine eminim.»
Adnan Menderes. İnönü'nün !_ Folatlıdakl sözlerine de cevap 0 vermiş ve demiştir ki
L «— Bizi şiddetle ajukalandı-31 ran meselenin parti, deha doğ. ru-u tek İdare hâkimiyetine temci olan düşünce tarafının hâlâ ya-amakta olmasıdır, Bunun delilini sayın İnönü'nün son nutkunda görmek mümkündür. kısa, nlsbî ve hattâ tertipli bir

»
İ
*
4
İ
i
Milletvekillerinin biiyük bir kısmı dün Ankaradan ayrıldı
Ankara 26 (Akşam) — SeçLm hazırlıklarına he(- tarafta hız verilmiştir. Muhtelif partiler şimdi göseterecpk.'eri namzed-leri görüşmekle meşguldürler. Cumhuriyet Halk Partisi adaylarının yüzde otuzu, DemokTat Partinin yüzde yirmisi merkezden. mütebakisi mahalli teşkilatlar tarafından gösterilecektir, Merkez kendlslı-iD göstereceği nam2edleri karalaştıracaktır. Mahallî teşkilât bazı yerlerde şimdiden faaliyete geçmiştir.
Meclisin, seçimin yenilenmesine karar vermesi üzerine milletvekilleri Ankaradan ayrılmağa başlamışlardır Bir çok milletvekili dün hareket etmiştir. Mllletvekilerinden bir kısmı ts-tanbula, bir kısmı da seçim dairelerine gitmiştir.
C.H.P. Divanı yarın toplanıyor
Ankara 25 — 7 nisanda toplanacak olan Cumhuriyet Halk Partisi divanı pazartesi günü fevkalâde toplantıya çağrılmıştır. Bu toplantıda namzedler işinin görüşüleceği namzedinin 24 nisan pazartesi günü ilân edileceği zannediliyor.
Bakanların seyahati
Ankara 26 (Akşam) — Seçim
kazası oldu
Ankara'da bir yolcu tayyaresi parçalanarak yandı, içindeki 15 kişiden hiç biri kurtulamadı
Amerikada bir acente bilet kesiyor!
Tasarının bir ilim heyeti tarafından inceleneceği söyleniyor
Aılnan Menderes
Ankara 25 — Dünkü Meclis toplantısında, adalet komisyonuna iade edilen Af kanun tasarısının yeni Meclis tarafından incelenmesinden evvel gerek hükümet tasarısının gerekse adalet komisyonunun genişleterek hazırladığı tasarının bir İlim heyeti tarafından yeniden İnceleneceği söylenmektedir.
Ananenin zıddına...
New-York 26 (Nafenl — Ay’ın. I İmtiyazını İsteyen bir cemiyetin kurulduğu ve bunun da Amerikan hükümetine müracaat ederek bu hakkı aldığı bildirilmişti. Şimdi de Uk «seyyarelerarası seyahat acenteninim teşkil e-diidiği bildirilmekledir.
Yalnız kurulduğu bildirilen, bu seyahat acentesinin ancak 15 mart 1975 den İtibaren bilet kesmeğe başlayacağı da İlâve edilmektedir.
Diğer taraftan Ay'a gitmeyi düşünen bazı kimselerin de bu tarihten de evvel bu «hayali projenin» hakikat olacağını kaydettikleri ilâve edilmektedir.
münasebetiyle Bakanlardan çoğunun memleketin muhtelif mahallerini, bilhassa seçim dairelerini gezerek nutuklar söyii-yeceklerl haber verilmektedir.
Cemil Sait Barlas Antebe gitti
Konya 25 (Akşam) — Devlet Bakanı Cemil Sair Barlas bugün Ankara'dan otomobille şehrimize geıdi. Cihanbeyli'de Vali tarafından karşılandı.
Bakajı vilâyette bir müddet İstirahat ettikten sonra aynı gün trenle Antep'e hareket etti. Bakan Antep'te hemşehrileriyle görüşecek ve bir nutuk Büyüyecektir.
Başbakanlığın tebliği
Ankara 25 (AA > — Başbakanlıktan tebliğ olunmuştur:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24/3/1950 tarihinde milletvekilliği seçiminin yenilenmesine karar vlrdlği s^çlm kanununun altıncı maddesi gereğince bütün vatandaşlara ilân olunur. Yeni seçim mayısın 14 üncü pazar günü yapılacaktır.
Celâl Bayar Konya’da
Konya 25 — Büzün otomobille Ankaradan şehrimize gelen De-mokrirt. Parti Genel Başkanı Celâl Bayar. D. p İller tarafından tezahüratla karşılandı. Konak oteline misafir olan Bayar, pencereden halka hitaben kısa bJr nutuk söyledi.
Demokrat Parti fiilen seçim devresine girmiş sayılmaktadır. Fakat asıl seçim kampanyasının Bayarin yarın (bugün) yapacağı konuşuma ile bağlıyacağı anlaşılmakladır. Demokrat Parti Başkanı kısa bir İstirahattan sonra Konya n kongresine gitti ve kongreyi sonuna kadar dikkatle takip etti.
Bayarın. akşam Ankaraya dönmesi muhtemeldir.
(Arkası sahife 2 sütun 2 de)
Helçika buhranı
Yeni Kabineyi kurmağa Devize memur edildi
Brüksel 26 (R) - Kabine buhranı devam edlçor KırsJ naibi, yeni kabineyi kurmak vazifesini Liberallerden De vize *( tevdi etmiştir. Devize. Liberallerle, Sosyalistlerden ve Demokratlar dan mürekkep bir kabine kurmağa çalışacaktır. Devize dün demiştir kİ:
«Ben de muvaffak olamazsam halka, ne istediğini açık surette sormak lâzım gelecektir.»

8 inci Sayfada
vayollarında uzman, tn&lllz tebaası).
(Arkası sahile 8: sütun 5 te)
Ankara 25 — Devlet Havayollarına ait olup başpiiot Remzi Gökçen İdaresinde Bulunan bir C - 47 yolcu uçağı İstanbul - Ankara normal hava seferini yapmak üzere tstunbuldan hareketle saat 13,10 da sivil hava alanına İneceği sırada âni kar tipisiyle karşılaşmış, alan civarındaki tepelere çarparak parçalanmış ve tamamen yanmıştır.
Uçakta bulunan 4 personel. 10 yolcu ve bir çocuk maalesef kurtulamamışlardır. Kurbanlar şunlardır:
1 — Bakırköy bez fabrikasında eczacı Müct-Uâ Emir: (İstan-bulda Ak sarayda İnkılâp sokak 23 numarada oturmakta İdi).
2 — Muzaffer Abacı: ( An karada ayakkabı alım satımı İle meşguldü).
3 — Leon Hanelel: (Tüccar).
4 — Tevfik Sınmaz: ıİnşaat mülaahhldldlr. Hakârl, Van vilâyetleriyle Hendek kazasında büyük İnşaat İşi almış bulunmakta idi. Ankaraya bu işleri hakkında alâkalılarla görüşmeğe geliyordu Evlidir, ikisi erkek biri kız olmak üzere 3 çocuğu vardır).
â — Jcan Vllengas: (Yunan tebaası).
6 — îvan Jakof.
7 — Fctko Pctkof.
(Bu İki yolcu Bulgar konsolosluğu memurlanndandırlar ve Ankara elçiliğine evrak ge-[ llrmekte idil.
8 — Amerikalı Kohle.
9 — Amerikalı Kohlentn e§1 (Karı koca Ankarada Park
FaiM'la oturuyorlardı. Birkaç gün evvel kızlarını İsrar.bulda Amerikan kolejine vermeğe gitmişlerdi. Kızlarını koleje verdikten sonra Ankaraya dönüyorlardı)
10 — Gürkan Gökçeni Başpl-lotun ogluı.
I U — Mr. Stcwart (Devlet Ha-
Siyaset adamlarımızın hususî hayatları: 6
Kandırada Kur’an, Pariste de papazdan Lâtince dersi...
Başbakan yardımcısı Nihat Erim’in. Hukuk Fakültesindeki hayatı ve Pariste doğan yeni bir arzu — Agreje olmak için — Galatasarayda iken başlayan nişanlılık devresi ve evlilik — «Bir eve iki hukukçu fazla gelir» sözünden sonra...
(İktibas hakkı mahfuzdur!
Başbalun yardımcısı Nihat Erim’in sayın eşi Bayan Kâmile ile altı sene evvel çektirdikleri bir resim
Başbakan yardımcısı Nihat Erim karşımdaki koltukta, onun yanında da u-hkası Bayan Kâmile oturuyorlar. Çocuklardan Işık annesinin, Işıl da babasının yanından ayrılmıyorlar. Görüyorum ki «erkek çocuk anaya, kız çocuk babaya düşkün olur» sözii bu evde de aksi iddia edileme- bir hakikat halinde...
İtti kardeş de, bayatını s»n-latan babalarını dikkatle dinliyorlar.
1033 te Galatasaraydan mezun olup da hukuka geçm esile ticaret hayalına atılmak fikrine ebediyen veda etmesinde kimin rol oynadığını merak etliğimden, öğrenmek istedim.
(Arkası 3 üncü sahil ede)
Sabah oldu, horozlar öttü. Dükkânlar kapalı. Güneş, iki mızrak boyu ufukta yükseldi. Saat dokuzdur. Dokuzu beş geçiyor, on ge çiyor. Dükkânlar kapalı olmakta berdevam.
Mazeret de basmakalıp:
— Bu saatte müşteri gelmez ki. ne demeğe açalım?
Müşteri kimdir?... Meselâ, diğer dükkânların sahipleridir. Mesela memurlardır. Meselâ âmirlerdir. Ilh. .
Sabah olunca vaktinde sokağa çıksalar, işte müşteri de kendiliğinden hasıl ulur.
Geç yaşamağa başlıyoruz
içinde İstiklâl mahkemeleri kurmadık. Tenkid ve münakaşalara tahammül gösterdik.» Demek hâlâ geçmişte İnandan ve dayanılan antidemokratik esaslara Ve zihniyete bağlı kalmakta olduğunu ispattan başka mâna ifade etmez.»
Adnan Menderes Anayasadan da baiflsle şunları söylemiştir.
•— Biz de. anayasanın demokratik bir idare sistemine ı . . .. , _
temel teşkil edecek mahiyet ve Aj*ır ve lenfavî yaşıyoruz.
-- . _____kuvvette olmadığına kaniiz Erken savuşuyoruz. Hulâsa!
hürriyet devresi | (Arkası sabite 2; şutun 1 de) j kelâm, az yağıyoruz.

Sahlfe 2
SabahGazeteleriNe Diyor?
Inönünün ikinci nutku
Yeni meclise doğru
Meclisin seçimi yenileme kararı vermesiyle partiler arasında seçim mücadelesi en geniş ölçüde başla-nnş oluyor. Altı hafta sonra yapılacak seçimlerde hangi parti ekseriyeti temin ederse elsin Büyük Millet Meclisinin çehresi muhakkak ki çok değişmiş olacak. Cumhuriyet Halk Partisinin tüzüğüne göre milletvekili namzetlerinin yüzde yetmişini vilâyet teşkilâtları tesbit e-derektir. Bu nispet Demokrat Partide yüzde seksendir. Şimdiye kadar tek partili rejimde milletvekillerinin yüzde sekseni, hattâ belki daha fazlası merkezilen teklif e-diliyordu. Şimdi iş tersine dönmüştür. Partilerin başında bulunanlar ancak yüzde yirmi veya otuz nispetinde namzet gösterebilecekler. Bu vaziyet yeni meclîsin çehresini değiştirecek âmillerin başında gelir.
Şimdiye kadar yeni meclisin çehresi haklımda yorumlarda bulunan barı kimseler, mahallî teşkilâta verilen fazla namzet gösterme salâhiyetinin neticesi olarak meclise yalnız mahallî şöhretlerin gelebileceğini, bu mecliste tanınmış münevverlerin pek yeri olrru yarağını iddia etmekte idiler. Bu iddianın doğru çıkmıyacağuu gösteren bazı deliller vardır: Her iki partinin mahalli teşkilâtlan tarafından namzet gösterilmek istenen kimselere dair haberler vilâyetlerin namzet ararken yalnız vilayet sınırlan içinde kalmadıklarını, İstanbul ve An-karadaki münevver muhitlerden tanınmış şahsiyetleri aralarına almağa ehemmiyet verdiklerini açığa vuruyor. Parti teşkilâtlarının namzet seçerken memleket idare etmek mesuliyetinin omuzlarında olduğunu hissettikleri şüphesizdir. Demokrasideki olgunluğumuz bu hassasiyetin derecesiyle ölçülecektir. Şevket RADO
İkinci Meclis
ClFMIllfRİYET bu başlıklı yazısında diyor ki:
•Kuvvetlerin muvazenesi prenslpine dayanan iki meclisli parlâmento hayatının bir faydası da, tek meclisteki ekseriyetin anayasaya az çok aykırı olarak kabul ettiği kanunların ikinci meclis tarafından düzeltilmesine İmkân vermesidir.
Cumhurbaşkanımız, nutkunda «İkinci Meclisin» başlıca Anayasanın İstikrarını temin etmesi ve her kanunun Anayasaya uygun olarak çıkmasını ayrıca vazife olarak üzerine alması düşünülebilir» Közile bu mühim noktaya da temas etmiştir.
Bu bahiste öteki partilerin bilhassa Demokrat Partinin de düşüncesin! açıklaması yerinde olur. İki büyük parti bu e-ıas üzerinde anlaştıkları ve Anayasada tadilât yapılarak Hdncl bir Meclİ3 teşkili hususunu beyannamelerine koydukları takdirde, bu mühhtı dâvanın gelecek Meclis tarafından kolayca halledileceği tabiidir.» A
Zihinde dizilen ukteler
Ahmet Emin Falnıaı TAVda diyor ki:
VA-
«Acıiba Garp dünyasının bocaladığı bu sırada şahsi ihtiraslarımıza galebe etmenin Vc hangi siyasi safta bııhınuf-sak bulunalım. birbirimizde Türk sıfalile elele iş görmenin imkânını Iceşfedemez miyiz? Nefsimize karşı kazanacağımız zafer neticesinde elde edeceğimiz milli gayeler o kadar büyüktür ki seçim mücadele devresini bir nefret »e ayrılık devresi yerine bir sevgi ve İşbirliği devresi haline koymağa çalışmak hepimiz İçin zahmete değer. Nihayet hepimiz aynı gemi İçindeyiz vc bu gemi fırtınalı ve tehlikeli denizlerde yol aramağa çalışmaktadır.
Başbakan Profesör şemse d -din Günaltay. Meclis kapanırken söylediği güzel ve veciz hitabede Türk milletinin büyük İmtihanından bahsetmiştir. Bu imtihanı ancak aranızda kardeşlik ve sevgi vc müsamaha hislerini hâfclın kılmak surctilo kazanabiliriz. Mukad-deyziımıza alt fiili ve kanuni mesuliyeti taşıyan hükümet erkânı, bu sahada iyS örnek olmağa ve bize milli işbirliğini her suretle kolaylaştırmağa ve teşvik etmeğe doğrudan doğruya borçludurlar. Seçim devresinin havası bu borcun öde-
nip ödenmlyeceğlne göre kati şeklini alacaktır.
| (Bas tarafı 1 inei sahifedei altı oklu prensiplerimizi vatan-flaşlarımıza beğendirmeğe çalışmakta devam edeceğiz Bu suretle diğer siyasi partilere . karşı kendi prensiplerimizi A-nayasa İle imtiyazlı bir mevkie koymuş olmaktan çıkacağız; amma, şurasını hemen İlâve et-, m eliyim. Yeni Anayasamız bazı .1 prensipleri bütün vatandaşların, bütün siyasi partilerin müşterek umdeleri olarak tesblt ve tâyin etmeğe mecburuz.
I Benim şahsi fikrim buatır. A-
İnönü ve Anayasada değişiklik ihtiyacı
SON TELGllAFla Ethem
İzzet Benice iliyor ki:
nTek şahıs gibi tek parti ve! (ek meclis olkLatöryası da bir milletin hayat İstikrarını, hâ-kbnJyet ve hürriyet hakkını ! daima tehdit edebileceği için-, dlr İd, kuvvetlerin ayrıhşı nl- “enun ’aD6‘ IIHrim A'
zaımna gitmek ve bu nizamı! demokra-
blr an önce tahakkuk ettirmek lst’krar bu'
yolunda Türk milleti yerinde ,unm“’D>» Ist'kbaide Cumhur! • ve haklı bir anlayışla muhak-1 yetln ve Cumhuriyetin aziz kak ki İnönü'nün lzmden ay. prensiplerinin âni vc tehlike!! rılmıyacak ve yeni secmllente. kanunlardan masun buJunma-bu ülküyü tahakkuk ittirmek 9m* tem,n ^«ektir. Buçunkü yolunda milli iradesin! kullan- J Anayasamızın çok kuvvetli lamayı oilecelctir. I rafları yanında, açık l.ıyafları
Milli inkılâp eserlerinin k0- »ardır. 27 senelik tecrübeden nmmasından şahsi emniyet ( baz^ esasiı dersler alınmıştır, duyularına kadar her türlü1 Bîr şiddet politikası garanti ancak Batı dcnHAra*-1 Vatandaşlarım;
yalaruun asırlar boyupca mü-J Vatanda dirlik düzenliğin' eadeld, ve araştırma sonunda muhafazası, htr şeyden evvel, vasıl olduklar» ■kuvvetlerin siyaset mücadelemizin fena bir ayrılığı muvazenesi» sistemin-Lhastalıktan kurtulmasına bafi-dc bulunabilir. Ancak bu mer- bdır Bu hastalık tarihten ge-haleyl de kat edebilmemizden' jen köklcrlvc bizim beş senelik
, ıen KOKicrıve oızım oeş seneııt sonradır kİ, Türklyedc geniş. Uze demokrasimizin tecrübesiz bir emniyetle ve nefs itimadı ite:
— Demokrasi vardır ve
kimdir... diyebileceğiz.»
hâ-
Sanıkların muhakemesine dün başlandı duruşma devam ediyor
| Şenol ve ambar LstifçL'i Yakup Akyıidız.
Dünkü oturumda sanıklar-Idan ilk iiçünûn sorgusu yapı-I labilmişUr. İmalâthane sahibi İli Lagor, infilâkın tabanca mantarlarından vukua gelcmi-. ycceğini, bunların üzerlerine çok sert bir cisimle vurulmadıkça patlamıyacağıni. yüz dereceden fazla bir hararete dahi mütehammil olduklarını.
Geçen sene Çorum, vapuru ı ambarında vukua gelen infilâk vc yangınında 61 kişi ölmüş, yirmi beş kişi de yaralan-' mesti.
Faciayı müteakip yapılan
tahkikat ve incelemeler sonunda. infilâkın. ambara
yüklenen oyuncak tabanca
mantarlarının büyük bir tazyik altında kalarak vukua geldiği neticesine varılmış ve on bir kişi sanık olarak birinci ı binaenaleyh İnfilâkın bu yiiz-ağır ceza mahkemesine veril-,den olamıyacağım söyledi, misti. | Diğer sanık Ahmet Bozkurt
Sanıklardan bir kısım evvel-'da aynı mütalâalarda bulundu ee tevkif edilip bilâhare yük- ve buna sek nakdi kefaletle fu,îr“'---------
edilmiş olduklarından bunların duruşmalarına dün birinci a-ğır ceza mahkemesinde gayri mevkuf olarak başlanmıştır.
Dikkatsizlik, tedbirsizlik ve vazifede İhmal yollan ile ölüme sebebiyet suçundan mahkemeye sevkoluhan ve insan kaybının. fazlalığı dolay ıs ile haklarında âzami cezanın tatbiki İslenmiş sanıklar şunlardır:
ı ilâveten, tabanca tahliye , mantarlarının ambara teslim - edilirken sandıkların üzerine
• hırdavat» diye yazmayıp
• mantar» olduğunun yazıldığını beyan etti.
Üçüncü sanık nakliyeci Q-ruç Vurgun ise, Ahmet Bezli urdun İddiası hilâfına, vapura yüklenmek üzere kendisine teslim edilen mantar sandıklarının üzerine «mantar» ke-
Patlayıcı mantar imalâthanesi sahibi İli Lagar, yine ima-, lâfçılardan Ahmet Bozkurt, I nakliyeci Oruç Vurgun, nakliyeci kâtibi Adil Polat. nakliyeci Enver Otmak ile Çorum vapuru personeli Necati Bay-ramoğlu, Reşat Karabaş, Celâl Nişancı. Ziya Güney, Akil
Adnan Menderes
devam
F. Bahçe Böztepeyi 8-0 Vefa Alfayı 2-0 yendi
Ankarada ki maçlarda Galatasaray Demirspor 3-0, Beşiktaş Gençlerbirliğini 3-1 yendi
Mili Eğitim kupası maçlarına dün înönü stadında devam edildi. Hk maçı Vefa - Aitay, ikinci maçı da Fenerbahçe -Göztepe yaptılar. Saha çok çamurlu ve kaygan olduğundan iki maç da umumiyet itibariyle zevksiz cereyan etti.
Devre yavaş bir tempo ile başladı. 10 unctı dakikadan İtibaren hâkim oynamağa başlayan Vefalılar, 30 uncu dakikada Suphi'nin sık» bir şutu ile ilk gollerini kazandılar. Devre 1-0 sona erdi,
İkinci devrenin başlamasiyle hücuma geçen Vefalılar. 4 öncü dakikada Bülend ve Suphi'nin müşterek gayretleriyle ikime! gollerini de yaptılar.
Oyunun bitmesine 15 dakika
ilmesinin yazılmadığını, bilâkis Lala Altaylılar, canlanır gibi ol-ahirciavat» kellmpsl vnr»1rl-ı*ını n.t..* I.:-.ı.-: . ...
•hırdavat» kelimesi yazıldığını ve kendisine .hırdavat» olarak ; teslim edilmiş olduğunu, lçln-, de tabanca mantarı olduğuna dair malûmat bulunmadığını söyledi.
Vaktin müsaadeslzlîğı dola-yısiie geri kalan sekiz sanığın, sorgularına devam edilmek ü-zere duruşma başka güne takıldı.
bı-
u
Partiler
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Bunun delil! mevcut anayasanın yürürlükte bulunduğu devrede memlekette demokratik bir sistemle hiç alâkası olmı-yan zümre veya tek parti hâkimiyetinin kurulabilmiş ve son zamanlara kadar ettirilebilmlş olmasıdır.ı
Şiddet politikasının muhalefetten geldiğini iddia eunek sadece abestir. En küçük tenkiti ve muhalefetin bile bir nevi vatan ihaneti telâkki o-Itınduğu bir memlekette bütün kusurların muhalefete yüklenmek istenilmesi beyhude bir meret oluyor. Basit bir haku kattir id, millî vicdanda hüküm sûren hürriyet aşkı ve demokratik bir idarenin kurulması yolunda hissolunan derin hasret ve iştiyak daima lkti-dann şiddet politikası Ue karşılamak İstenilmiştir. Zaman zaman hâd derecelere varan şiddet politikasının hakikatte en mühim sebebi budar.
IMG seçimlerinin memlekette derin bir siyasi buhran yaratmış olduğuna şüphe yoktur. Bu ise Halk Partisinin behemehal iktidarda kalmak niyetinin bir neticeddlr. Halk Partisinin, her ne bahasına ı olursa olsun iktidarda kalma-1 ğl. trk nıaddcll bir program I olarak kabuJ etmiş olması vc L «eçlmlerl böyle, bir programın I"
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
C.H.P. adayları
C. H. p. Genel sekreterliğinden bugün aldığımız tebliğ aşağıdadır: Cumhuriyet Halk Partisinin adaylarını tesblt edecek olan İl yoklama kurulları 9 nisan 1950 pazar günü toplanacaktır. Partimiz milletvekili iği adaylığı için yapılacak müracaatların bu tarih göz Önünde tutularak yapılması rica olunur.
Beşiktaş’ta bir toplantı
C. H. P. Beşiktaş bucak merkezi tarafından dün Beşiktaş' ta Güler Sinema salonuda bir toplantı yapılmış, bunda milletvekillerinden Refet Bele, Ali Rıza An, Atıf Ödül, Ekrem Amaç, Parti i) başkanı İlhaml Sancar ve parti mensup! arı bulunmuştur.
1 cluiar. Fakat bütün gayretlerine
■ rağmen gol çıkaramadılar. Maç
■ bu şekilde 2-0 Vefanın galibl-> yeti ile bitti.
İkinci maç, Fenerbahçe Ue Göztepe arasmda idi.
Oyunun başlamasiyle hücuma geçen Fenerbahçeliler, İkinci dakikada Mehmet Ali'nin kala vuruşu ile ilk gollerini kazandılar. Bunu 8 İnci dakikada HalJd’ in, 10 uncu dakikada Lef ter'in golleri takip etti.
Devrenin sonuna kadar baskılarını devam ettiren Sarılâci-vertlller, 20 nel dakikada Kâmil'in güzel bir frikik! ile 4üncü, kırkma dakikada da Lefter'in rakiplerini atlattıktan sonra köşeyi bulan kısa bir vuruşu ile 5 inci gollerim kazandılar.
İkinci devrede Fenerbahçeliler yine oyuna hâkim idiler. Göztepe müdafaası fazla gole mâni olmak için biraz sertliğe kaçan bir oyun oynuyorlardı.
17 nci dakikada Cemal 6 ncı, 38 inci dakikada Kâmil yine İri-ktlkten 7 nci, İki dakika sonra da Mehınct Ali & İnci golleri yaptılar. Maç bu mretle 8-0 Ft nerbalıçenln farklı galibiyeti ile neticelendi.
nn ayağı Ue üçüncü götlerin! attıktan sonra mac biraz sert ve ağır oynanmağa başlanmış ve Demirsporun gayretleri bir netice vermeden 3-0 G-alatasâ-rayın galibiyetiyle sona ermiştir.
Günün ikinci karşılaşması saat 15.40 La hakem Bedri Kayanın idaresinde Beşiktaş ile Gençlerbirliği arasında yapılmıştır.
Oyunun ilk dakikaları süratU ve karşılıklı akınlarla, fakat sahanın karlı, çamurlu, havanın tipli! olması yüzünden oyun zevksiz geçmiştir.
16 ncı dakikada Gençler aleyhine verilen bir kornerden Hüseyin Beşlktaşın birinci golünü atmıştır. Gençleroirliği kalesi arka arkaya Necibin güzel kurtarışları sayesinde tehlikleri atlatıyordu.
Beşiktaş birinci devrenin son dakikalarına, kadar hâkim oynamış ve 35 inci rtaJcikaıin Şahap GençlerbirüğiuİD beraberlik golünü atarak birinci devre 1-1 berabere bitmiştir .
ikinci devrenin tik dakikalarında Beşiktaş Faruk'un ayağı Ue ikinci golünü de kaydettikten sonra GençTerbirUği müdafaası aksamış ve Beşiktaş oyuna hâkim olmağa başlamıştır.
35 inci dakikada da Beşiktaş Fahreddlnin ayağı Ue 3 üncü golünü atmış ve oynn tamamen Beşiktaşın hâkimiyeti altında netice değişmeden sona ermiştir.
lhti-
Kla-
Neticede takviyeli boks sas kulübü Avtırtnryanın genfurt- takımım 5-2 yenmiştir
Dışişleri Bakanı
Dün İtalyan Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi
Roma 25 (AA.) — Türkiye Dışişleri Bakanı Neemeddin Sadak bu sabah Qpicn!al sarayında İtalya Cumhuı başkanı Lugt ESnaudi tarafından kabul edilmiştir.
Bundan sonra Roma Belediye başkanı Rebecchirlyi Cnpitole’ de ziyaret eden Sadak daha sonra Romadan 25 kilometre mesafede bulunan Outie hafriyatını gezmiş ve bir çok İtalyan ■ şahsiyetleriyle birlikte yemek yemiştir.
Türkiyenln Roma Büyükelçisi Hüseyin Ra&ıb Boydur ve Dışişleri Bakanlığı birinci şube mü- ı dürü Bülend üşakllgil kendisine slfl|el’“in»
mücadeleleri içinde muhalefet partilerinin bünyesine yerleşmiştir, Bu hastalığın adı şiddet politikasıdır ve şiddr-.t usullerinin muvaffakiyet vasıtası zannolunmasıdır. Aynı milletin aynı istidatta evlâtları olarak, iktidarda bulunan blzter de, şiddet usullerine kendimiz! kaptırabilirdlk. Eğer tabalarımızdan daha sabırlı olmasaydık, bugün İçinde bulunduğumuz rejim daha birkaç sene evvel sona ererdi. Biz iş taşında kalarak, şiddet taraftarları iş başına gelerek, sona ererdi... Ve yüzlerce ve yüzlerce seneden beri tarihin göğsüne kazılmış olan hüküm, yani «Bu topraklarda demokrasi olmaz, hürriyet olmaz» hükmü bir Kere daha ispat edilmiş olurdu. Bizim sabamız, memleket! bu neticeden kurtardı.
Fakat karşı partiler içinde idareyi ellerinde bulun-duranların şiddet politikasına mâni olmağa İmkânımız yoktur. Memlekette açıkçı söylemek isterim ki. demokratik rejimin feyizli olarak devam etmesi, iktidarda bulunanın sabırlı, tahammüllü olmasına, hakh şikâyetleri haksızlardan ayırarak, vatandaşı memnun edecek tedbirleri bulmasına ne kadar bağlı İse. muhalefette bulunan partilerin sabit fikirlere kapılmıyarak vc aşikâr hakikatleri reddetmiyerek. şiddet politikasından vazgeçmelerine rie o kadar bağlıdır- şiddet politikasını muhalefet partileri İçinde taşvlb etmlyen, tu paı-
BORSA
tilerin güzide unsurları, hesapsızdır. Amma, partilerinin İdaresi şiddet taraftarlarının elindedir ve yürümekte olan politika adnr.
İki misal
Şimdi size, kolaylıkla ar.Ayacağınız. bildiğiniz iki misal söy-tlyeylm: Bunlardan birisini Keskinliler gösterdi. Buradan An karaya gelen bir heyet, Keskin halkının çok ehemmiyet verdiği bir meseleyi halletmeğe çalışıyordu. Bu mesele memleket ölçüsünde pek sadedir. Fa-kSt. Keskin ölçüsünde, vatandaşlarını onu çok ehemmiyetli bulmuşlardı. Bu mesele. Kes-kln'de bir hükümet konağının süratle yapılmasıdır, İktidarda bulunan ve Dulunmıyan partilere mensup vatandaşlar, müşterek dâva olarak, bumuı için Anl-.araya gelmişlerdi. Salâhiyet ve tesir sahibi farzettllderi herkese dertlerini an la tıkları gibi, Cumhurbaşkanına da, meselelerini anlatmağa karar vermişlerdir. Son âmda Demokrat Par-' linin üyeİerihefAflkaradıüc> idare' hcyeLlerİ «eiıfnİita-Ödşknnına gidemezsiniz, köngrenlH Unrarf vars demişler ve onları'mene t-m işlerdir Demek kİ, par: i içindeki vatandaşların mülâhazaları ve ihtiyaçları tesirini gösterecek halde değildir. Cumhurbaşkanına niçin gidemezlermiş?
Bıınun felsefesini İzah ediyorlar: çünkü o gayrim--uldiir, elinde bir kudret yoktur, yahut olmamak lâzımdır. Onu.ı için, bir dert söylemek üzere ona gidilemez. cHayır, hiçbir iş söyle-miyeceğlz, sadece, ziyaret edeceğiz» diyenlere de. «Ha, bu da, kongrenin karan üzere, saltanatın el etek öptürmesi gtbi b!r şeydir, onun için gidilemez . » Görüyorsunuz vatandaşlar; şiddet politikacıları ne kadar insafsızdırlar ve vatandaşları sarih haklarından ve ihtiyaçlarından mahrum edecek bir politikayı ne kadar pervasızca yürütmeğe kıyam ediyorlar.
Şimdi arkadaşlar; olr cemiyete vatandaşların münasebeti iki sebeple olur: îa, hiç işi yoktur. bir nezaket ve İnsi:ılık temasıdır: ya bir derdi vardır, İktidar sahibi bir adama onu söylfyecektir. Bu iki şıkkı da bertaraf ettin mi, bir. şehirde, bir siyasi partinin başını oturmuş olan zat, kendi par: isinde bulunan vatandaşları Cumhurbaşkanı Be temastan men edebilmekledir. Halk idaresinin rüçhanL hususiyeti, her hangi bir dertli vatandaşın Cumhurbaşkanına kadar derdini söylemek için İmkândan mahrum olmamasıdır. Bir parti taçlrilâfı başkanı olarak vatandaşı, Cumhurbaşkanı ile değil, her hangi bir devlet memuru ile tauıastaz merıedemenıek lâzım gedı
İkinci misali, iki hafta evvel, Eskişehirde gördüm. Serbes vatandaş veya Halkçı ve Çemok-rai. felâkete uğramış vatandaşlar. sular içinden ve ölümden çıkmağa çalışıyorlar. Bir geçmiş olsun diyeyim: belki çprdlikle-rinıle hükümete, arkadaşlarıma Böyliyecek bir şey görürüm diye gittim Vatan flaşlarım memnun oldular. Derhal, Bs'sişehir-de muhalefeti idare eden faal politikacılar, on beş, vırrnl seneden beri olan hatalar üzerine benimle miitecavizane münakaşa açmak istediler. İki genç, ateşli politikacı, galiba İki kardeş veya akraba, ve biri milletvekili. teselli ve İlk tedavi ve derman harasını, koyu ve şiddetli bir politikanın çekişmesi şekline sokmağa çakş'.ıla:
Bu hâdiseler Aİyaıri hayatımızın bünyesine yerleşen şiddet politikasının ânzalandır. Muhalefet partilerinin bünyesine ârız olan şiddet politikası, gene kendi içlerinde, kendi arkadaşları tarafından reddedilip düzeltilinclye kadar, şiddet politikasının tanrı, yıkıcı neticelerini bu memleket çekecektir.
Yeni «eçiro
Va n Haşlarım *.
Yuu seçimde memleketin siyasetini hastalıktan kurtarmak seçmenlerin elindedir. Memleket tahammül, sabır ve vatandaşlar arasında düşmanlık olmamasını. benim anladığım gibi. her meselenin üstünde bir ehemmiyette tutarsa, reylerle, memleket siyasetini bu istikamete tevcih edecektir. Siyaset mücadelesini hiçbir felâket â-nında dahi bırakmamak ve vatandaşı, hattâ Cumhurbaşkanı ile temas etmekten menetmek Usulünde ve iddiasında bulunan politikacıları teerim ederse, inlrriir milletin, ve hürmet bl-

Kanamı 1X50 »lifi 090 5* 12 5« &4IC.
73.M4O
5.60
9.7290
Londra 1 Sterim
N e w Soru 100 Dolar Parts 100 FVaMlzF.
(-«-ı.ı--ı-j 10û İsveç Kr.
Cenevre 10# İsviçre F A m esterdi m 100 Florin Brüksel 100 Belçika F.
Lfabon 100 E'.l.mlo
refakat etmişlerdir.
Roma fahrî hemşehriliği
Roma 24 — Roma Belediye başkanı bugün öğleye doğru. Neemeddin Sadağı CapifoJdc merasimle kabul ederek, kendisine Roma şehrinin madalyasını takdim etmiş ve nazikâne ve dostane bir hitabede bulunarak Roma şehrinin hemşehriliğini tevcih etmiştir Sadak teşekkür ederek üzerinde isminin yazılı bulunduğu Roma şehri madalyasını en kıymetli bir hâtıra olarak saklayacağını ve Capital gibi tarihi bir yerde kabul edilmekten duyduğu hissiyatı ifade etmiştir.
ESHAM VE T AH VI Lk T
% » FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas - Erzurum l
Sivas - Erzurum 1
İMİ Demiryolu I
1X1 Demiryolu II
İHI Demiryolu Uf
Milli MûdaL-u
UDU Müdafaa (1
Milli Müdafaa Uf
Milli Müdalaj IV
% • faizli tahviller Kslumma l
Kalkınma İD
«I istikraz. I
MI i30Uraz> Q
1M!‘ kutra» L
% S FAİZLİ TAHVİLLEB
1933 Ergani ı
1938 ikrani^rU 1Cİ1U Müdafaa Demiryolu IV Dem inrolu V
% FAİZLİ TAF.Vh.LEB
1M9 lahvib STJ5
ANADOLO DEMİR YO LO CROPO
Tahviller 1-2 finse senetleri Z, 60
Mdrnessfl senet
M
21J5
11. İS
21.TS
2126
Boks maçları
Avusturya Klneenfurt boks takımı üçüncü karşılaşmasını da dün gece Spor ve Sergi sarayında takviyeli bokr ihtisas kulübü Ue yapu, Neticeler:
51 kilo: Kristof - Gevat arasında yapılan maç karşılıklı hû- . cumlarla geçti ve beraberlikle sona erdj.
Gaustencr - Recep maçında daha üstün dövüşen Avusluryah sayı hesabiyle galip geldi.
54 kilo: Gnster - Abdi arasındaki maçla Abrb sayı hesabiyle galip geldi.
58 kilo: Everhara Ue Hüsnü arasında oldu, baştan sona kadar hâkim dövüşen Hüsnü maçı sayı hesabiyle kazandı.
82 kilo: Talcl - Frank arasında yapıldı. Tak! sayı ile kazandı 67 kilo: Kranner - Garbls maçı sıkı bir dövüşten sonra Garbisin galebesiyle sona erdi.
73 kilo: Kohlinger - Ayhan maçını Ayhan S3yı hesabiyle kazandı.
80 kilo: Ameisb'ehler - Enver arasındaki maçta AvusturyalI 3 üncü ratmdıia teknik nakavt ile galip. çeldi.
21.10

Uçak kazası
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
12 — Remzi Gökçen (başpi-lot).
13 — İlhaml Uçaner (pilot).
14 — Alfan Beken (teIs*2Ci)-
15 — Ekrem Oysu (makinist).
Kaza nasıl oldu?
Kaza, uçağın Etimesgut hava alanının garp tamtinda İnişe geçtiği sırada olmuştur. Uçağın sol kanadı, pistin kenarında bulunan ve üzeri karla örtülü tepeye çarparak kırılmış; bu sadmede taklak atan uçak düşerek parçalanmış ve derhal alevlenerek yanmıştır.
□çağın piste ineceği sırada şiddetli bir kar tipisi rus şartları e.ok fena
1 Ankaradaki maçlar ı Ankara 25 — Bugün 19 May» i stadyomunda MJl’i Eğitim kupan maçları oyncj-jnıştır. İlk maç Galatasaray ile Demlrspor ' arasında hakein Abdi Armağanın idaresinde yapılmışlar.
! Birinci devrede giiael bir oyun çıkaran Galatasarrny 6 ncı dakikada Muhtann ayağı i iç birinci golü, 17 nci dakikada da Hebanın ayağı De İkinci gollerin! yapmışlardır Sahanın çamurlu ve karlı olmasından top kontrolü zorlaşmıştı, tklncl devreye de canlı bir şeküde başlayan. Galatasaray, ikinci devrenin ikinci dakikasında Muhta-
ŞİRRET
Mtrkeı Banmsı t’ Banka»
.T Ticaret Bankası l Arslan Çimento
tatbiki halinde yapmış olmasıdır kİ, geride bıraktığımız dört senenin bütün siyâsi ıstıraplarının ve çekişmelerinin, kaynağı olmuştur.
Hal böyle iken, vatandaş ve millet haklarım müdafaa ve [ istihsale çalışan muhalefete şiddet politikası atfetmek ve hürriyetten mahrum geçen u-zun yılların mesuliyetini muhalefete yüklemeğe çalışmak
sarule 3
AKŞAMLIKSAM*]
«Bey» lik merakı
>
-■



Hepimiz hey!
Sözde lıcpinıiz bay olacaktık...
Halbuki, bay lâedri gibi bir hal aldı- Bazan istihfaf kabilinden kullanılıyor. «Beyliği .• hakketmiyenlere -sabık ağalara - rütbe ilâvesiyle, (meselâ çavuş olmayana. çavuş; paşa olmayana paşa der gibi) yarı alaycı bir eda ile söyleniyor. Yahut da tramvay biletçisi açıktan «bay» diyor. Eskiden bu makamda, «Sakallı, Zem-billi. Hacı bey!» filân denirdi. Bu da o kabil.
Aklımız «bey» likte .. Biraz tahsil, hop »bey» lige... Ama nasıl tahsil? En enti-püftenî. Okuyup yazma bilirmiş, iş göremezmiş. Ne zenaat. ne sanat! Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur! Sanki kâtiplik doğru dürüst iş görmekten evlâ...
Yahut, biraz para. Birazcık para. Hemen eve hizmetçi. Hemen dükkâna tezgâhtar. Hemen bir otomobil, hemen fabrikatör mukallitliği... Etin ne, butun ne. bayım? Sermayen ne id, kediye yükletmekten kork ratıyorsun? Kaç atımlık barutun var? Sen bir garip çingânesin, nene gerek gümüş zurna? Ayranın yok içmeğe. tahtırevanla gidersin su içmeğe. Her renk boyadın cengari kaldı. Bir fesli-yenin eksikti o da tamam. Bu ne haldir, birader? Bu ne «ihniyettir?
Biraz talihi güler, ikramiye idi. terfi idi. yahut mirastı. vatıut elindeki stokun azıcık firlamasıydı, bir kaç kuruş kazanır; hanıma kürk manto, kendine fötr şapka... Yamnlrruş evinin duvarını payandalatnıaz, damını ak-tartmaz. «Bey» oldu. «Bey» oldu idi. Beyefendiliğe heveslenir .
Her hastalığın ilâcı, çoğunun da sanatoryumu var. $ıı »bey» lik hastalığının da tedııvihanesini bulup zihniyetimizi tedavi ettirsek.
Bir kitapta okumuştum: Şark'ın bir ismi de Cenup’-muş. Cenup'ta ise güneş bol; armutlar kendiliğinden pişiyor, ağızlara düşüyor. İnsanları tembel eden iklim mis. Tabiat cömert, insanlar müstağni. Şimal’dc, diğer tâbirle de Garb'te ise bunun aksi. Arabistan’daki tertip ağaç altında yatılmaz; Hindistandaki tertip Gandi kılığında gezilmez ve keçinin memesine yapışılmaz, Bir dam altı için, üst bas için, güç maişet için pençeleşeceksin. Garplıyı faal. cevval yapan iklimmiş.
E. Allah rızası için söylensin. bizim neremiz Şarklı? Bizi hangi iklim şımartmış, pohpohlamış, lenfavileştir-miş olabilir? Bizim İklimi miz gayet çetin bir iklimdir. Daha dün kocakarı soğuğu bitti, kırlangıç fırtınası esti. Mart kazma kürek yaktırıyor. Sitteisevrin eli kulağında. . Sayılı fırtınaların ardından sayısız fırtınalar var. Ve bunlar içtimaidir, iktisadidir, askeridir, siyasîdir.
Hele tabiatın cömertliğini hic aramayın. Orta Anadolu, dünyanın mümbit yerlerine kıyasla dönüm başına onda bir derecesinde mahsul veriyor. Bazı yerler müstesna, topraklarımız eskimiş toprak. Bu yarım çölleri Filis-tinvarî modernleştirmek için. bütün dünya bazirgân-Iarının sermayelerini seferber etmeli. Gizimse, Ameri-katla, ismini bilmediğimiz mürüvvetti milyoner dayılarımız yok. Arkamızı kimseye veremeyiz. Ümit, hikâyedeki can çekisen çiftçinin ııa-sihatindedir: Paçaları sıvamaktadır. Kızlı, kızaıılı çuha kırnaktadır. Bu da «bey»-lik kafa siyle olmaz. Belki
Balıkhanenin ıslahı işi
Yeni balıkhanenin Unkapanında kurul-
ması düşünülüyor
Son kanunla şimdiye kadar maliye tarafından idare edLlen şehrimiz balıkhanesi belediyeye devredilmiştir. Burası bundan sonra belediye tarafından tanzim ve İdare edilecektir .
Balıkhanenin belediyeye devri işi şehrimizde bir çok kimseleri meşgul etmektedir. Bu hususta çeşitli mütalâalar İleri sürülerek belediyenin burada yapacağı yeni işler etrafında görüşmeler olmaktadır.
Bu işten anlayanlara göre balıkhaneyi şimdiki yerinde bırakarak ıslaha kalkışmak hata olacaktır. Zira balıkhanenin ıslahına imkân yoktur. Bu sebeple balıkhaneyi başka yere nakletmek icap ediyor. Bu da Haliçten başka bir senat olamaz. Zira kış ve lodostu havalarda kayık ve motörler ancak Haliç e girip yanaşabilin ektedirler. Bu yüzden yeni balıkhanenin Unkapanına yakın bir yerde kurulması muvafık olacaktır.
Maliye, son kanunla lâğvedilen saydlye resminden senede 700 bin lira varidat elde etmekte idi. Şimdi bu resim Kaldırıldığı için belediyenin balıkçılara arzettlği hizmete mukabil onlardan belediye resmi alması icap etmektedir. Şimdiye kadar mâliyece tahsil -dilmekte olan saydlye resminin kalkmasından balıkçılar büyük bir memnuniyet duymuşlardır. Zira bu resmin tahsilinde kolaylık olması İçin tutulan balıkların hiçbir yerde satılmadan doğruca balıkhaneye getirilmesi İcap etmekte ve bu yüzden piyasa' İle diğer şehirlere ancaz bayat balık çıkarmak zaruri olmakla idi. Balıkçılar bundan sonra balıklarını İstedikleri yerlerde satabileceklerdir.
Siyaset adamlarımızın hususî hayatları: 6' Beyoğlu
Kandırada kur’an, Pariste de papazdan Lâtince dersi
hastanesi
PRİMİMİ
Muvakkat tedavi ve cankurtaran merkezi olacak
■ ■■
bir ve
Belediyenin malı olan Sırasel-vilerdekl eski Beyoğlu hastanesi binası Sağlık Bakanlığınca satın alınmıştı.
Bakanlık bu hastanenin kısmını. Anadoludan gelen
bir hastanede yatmak 'çin otel ve han odalarında sıra oekjlyen fakir hastalara misafirhane şeklinde muvakkat bir tedavi merkezi haline getirecek, diğer kısmını da âcil vakalar için geniş ve modern teşkilâtlı bir can kurtaran merkezi yapacaktır.
Binanın bu iki ayrı maksada elverişli şekilde tâdil ve icap eden kısımları t âmir olunmak üzere keşfi yaptırılmıştır. Dûn bakanlığa gönderilen keşlfna-me tasdik edilerek gelir gelmez İşe başlanacak ve tadilât sonu erince yeni tesisler kurulacaktır
Salça dövizi
(Baş tarah 1 inci sahlfede) Nihat Erim. Hukuk Fakültesine geçnıcsllc başlaysn hayatını şöylece anlatıyor: Tahir Taner’in rolü a— 1033 te İstanbul Hukuk Fakültesine geçtim. O zaman Darülfünün lâğvedilerek İstanbul Üniversitesi olmuştu, ilk talebe olarak da biz kaydedilmiştik... Hukuk Fakültesinde bilhassa âmme hukuku dersleri birinci sınıftan itibaren beni fazlaca alâkadar etmeğe boşladı. Buna mukabil Hukuk usulü, Medeni hukuk gibi derslere pek istekli değildim. Ne tekim sınıf geçme numaralarımda bunlar ? ile 8 a-ı rasmda değişirdi. Bilhassa İşaret etmek isterim ki Âmme hukuku dersleri içinde en ziyade Ceza hukuku İle İlgilendim. Bunda, hocamız Tahir Taner’in büyük rolü olmuştur. İkinci sınıfta İken onun Ceza seminerine devam ettim Ferdi hürriyetin teminatı adı altında hazırladığım bir seminer vazifesini sayın Tahir Taner çok İltifatla karşıladı Vc beni ceza sahasında çalışmağa teşvik etti. Tahir Taner’in bu müdahalesi benim üzerimde derin tesir bıraktı. Artık tüccar olmaktan, ticaret yapmaktan da büsbütün vazgeçtim ve hocamın gösterdiği yolda yürüyerek ünlverslter bir karyer yapmağa karar verdim.»
— Paris'e nasıl gittiniz?
«— İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdiğim zaman profesör Tahir Taner'i bularak doktora yapmak üzere Paris'e istediğimi söyledim, bunu büyük bir memnunlukla karşıladı vc beni teşci edici sözler söyledi. Nihayet 1936 da doktora yapmak üzere Paris Hukuk Fakültesine kaydolundum. Orada doktora yapmak için hukukun İki branşında şifahi imtihan vermek Ben Âmme hukuku 11e şubelerini seçtim.» Paris hayatı ve bir arzu
Nihat Erim, profesörlüğüne tekaüdüm eden günlerin hâtıralarını şöylcce hülâsa ediyor: «— pariste doktora imtihanı İçin Âmme hukuku He IktlsaL şubelerini seçmiştim. Fakat o sıralarda Pariste muntazaman okuduğum (Le Temps» gazetesi İle diğer mecmua ve neşriyat, bir taraftan o zamanki milletlerarası hâdiselerin canlılığı, diğer taraftan da devletlerarası hukuku dersinin bana çok cazip gelişi ceza sahasından yavaş yavaş Âmme hukuku ve devletlerarası hukuku sahasına kaymama âmil oldu...
Pariste Hukuk Fakültesine bağlı bir de «Milletlerarası Tetkikler Yüksek Enstitüsü* vardır. Ben buraya da girerek sertifika ve diploma aldım. Bu enstitüde yalnız Fransanın değil, bütün dünyanın en tanınmış ve kıymetli Devlet adam-lariie profesörleri d₺rn verirlerdi. Hâlen de öyledir ya...» — Paris Hukuk Fakültesinde doktora imtihanınızı ne kadar zamanda tamamladınız?
«— şart olan İki imtihan grupunu bir nenede tamamladım. Fransızcam tanıdı ve beni bu kuvvetlendirmişti Fakat bu başarı bende başka bir arzu uyandırdı. Profesör olabll-— — »-riuue; muıuamuctı ımurn ve naııp- mek... Fransız ünlversltclerin-
2 0 kilodan fazla kaçak tütün lere vali tarafından çay ve pas- de profesör olabilmek İçin ve hayvan yakalanmıştır, [ ta ikram edilmiştir . , agreje olmak lâzımdır. Bunun
Adalara
seri vapurlar
Bazı müteşebbisler süratli vapur siparişine teşebbüs ettiler i Geçen hafta kabul edilen kanunla limanlarımız arasında ı yük taşıma inhisarı. Denlzyol-lanndan alınmış, diğer gemilere de yük taşımalarına müsaade edilmiştir. Yine bu «canunla, liman dahilinde yolcu nakliyatı da serbest bırakılmıştır. Bu yeni hükümler şehrlmlzd'-kJ deniz ötesi yerler arasında hususi gemilerle yolcu nakletmek imkânı hâsıl olmuştur.
Kanunun verdiği bu imkândan İstifade ederek ve Denizyollarının gerek Adalar ve gerekse Boğazın U2ak semtlerine işlettiği az süratli vapurlardan halkın şikâyetlerini bilen bir kaç müteşebbisin şehrimizde çalışmak üzere yolcu vapurlun sipariş etmek için teşebbüse geçtikleri haber alınmıştır-Gelecek vapurlarla Adalarla Köprü arasındaki iki saate yakın bir zaman isllyen yolculuğun yarım saate İneceği söylenmektedir.
Dr. Bedi Şehsuvar-oğlu
Doktor Bed! Şehsuvaroğlu merkezi Pariste olan Milletlerarası İlimler Tarihi kongresine üye olarak davet edilmiştir. Kongre Ağustosta Amsterdaında toplanacaktır.
gitmek Kendisi
şarttır. İktisat
yeni
Valinin imam ve hatiplerle dünkü konuşması
Geçen hafta Meclis, imam ve hatipler hakkında yeni bir kanun kabul etmişti- Bu kanuna göre İmam ve hatipler Vakıflar İdaresinden alınarak Diyanet İşlerine bağlanmakta, maaş ve ücretlerinin de bu dairece ödenmesi kabul edilmektedir,
Vali ve belediye başkanı dün saat 14,30(1:1 şehrimizdeki İmam ve hatipleri Eminönü Halkevi-ne davet ederek kendileriyle görüşmüştür. Vali bu konuşmasında yeni kanunun kendileri . ----- ..........-. İçin daha lyl bir vaziyet yarat-
dan Trabzon ve Edirne bölge- tığını anlatmıştır.
iertnde son bir hafta İçinde' Mütaaklben İmam ve hatip-
Nihat Erim hayatını anlatırken
İçin de iki şifahi İmtihandan
- sonra bir üçüncüsüııü vermek
• İcap eder. Bu üçüncü İmtihan Roma hukuku. Hukuk tarihi şubelerinden olacaktı. Fakat
. Roma hukuku ve Hukuk tarl-‘ hl şubelerinde derin bilgi sa-1 hlbl olmak için de Lâtince bU-mek şarttı.»
Lâtince ders
• Bu sırada Nihat Erini, Parls-ı te talebe müfettişi olan Avnl
- Raşman’ı bularak konuşuyor
■ vc beslediği arzuyu anlatıyor. . Avnl Başman, Franszıîann yabancılara agreje olmak hakkını asla vermediklerini söyliı-
• yor. Bu konuşma Nihat Erimin hevesini kırmış değildir. Bakın
, ne diyor;
; «— Ben buna rağmen Pa-
rlste bir papaz bularak ondan
• Luunce ders almağa başladım.
■ Maksadım üçüncü İmtihanı da , vermek ve agreje unvanını ve. ren İmtihana girmek İçin btr . nevi emrivaki tertip etmekti.
Netektm muvaffak da oldum.
- İmtihanı hazırladım. Birinci ve İkinci dersten vasatinin ils-ilinde numaralar aldım. Asıl Lâtince bilmeği İcap ettiren derste de sorulan suallerin vaplarını verdim.»
Nihat Erim, bu arada lıâtıraşım nakletti:
t— İmtihanda, dedi. 10 tırlık Lâtince bir ibareyi aynen
■ tekrar etmek lâzımdı, eltim. Arada geçen Lâtince bir kelimeyi kuvvetli Lâtince bilen bir İnsanın telâffuz etmlyeccği şekilde telâffuz etmişim. Profesör o kelime üzerinde durarak bana doğrusunu söyletmek İstedi, bilemedim ve Lâtlnceye ancak uçı aydonberi çalıştığımı itirafa mecbur kaldım. Bunun üzerine bu hocam bu kadar zurnanda bu derece Lâtince öğrenmiş olduğum İçin beni lebrlk etti ve:
«— Bir İki sene devam ederseniz, lâzım geldiği kutlar Lâtince öğrenmiş olacaksınız.» diyerek İmtihana nihayet verdi.
— Peki imtihan neticesi ne oldu?
■— Ne olacak,. Biraz sonra öğrendim k! 30 esası üzerine 12 numara vererek beni o dersten ikmale bırakmışı Bu suretle agre.le olmak hususundaki arzum ilk adımda engel İle karşılaşmış oldu. Bu sırnda bir yandan da tezimi bitirmek zorunda olduğumdan üçüncü lmUhandnn vazgeçtim. Nihayet tezimi bitirdim, 1039 şubatında müdafaasını yaptım ve doktor unvanını alarak memlekete döndüm.»
Evlilik
Bu konuşmamızda
ce-
Farabî’nin 1000 inci yılı kutlanacak
Bu 3«ne Ekim ayında Farabl-nln doğumunun 1000 İnci yılı kutlanacaktır. Kutluma hazırlıklarıyla meşgul olmak üzere yarın üniversitede bir toplantı yapılacaktır-
RADYO
bir
sa-
gir-
sor-
İSTANBU1 RAPfOSt) öğle ve aksam ıa.«
13.00
13.15
13.20
Bayan Kâmile Erim zevcine hitabetti:
— Nihat! Oldu olacak onu da anlatıver artık...
Tahminimde yanılmadığımı anlıyordum:
— Peki amma, dediler, bir aşk İzdivacı yaptığımızı nereden anladınız?
Hakikati söyledim:
— Tahmin falan değil, sadece baş atıp dolu tutmak istemiştim, İzdivacınız bir aşk izdivacı değil mi?
Her İkisi de;
— Eh!., dediler, öyle oldu... Ve sonra Nihat Erlin anlatmağa başladı:
«— Ben Gaiatasarayın 11 İnci sınıfında talebe İdim. O zaman Kâmile de Erenköy lisesinde talebe İdi. Lise sınıflarımla muadildi. İşte bu sırada tanıştık. Liseyi bitirince de nişanlandık. Bu nişanlılık devremiz üniversiteyi bitirinceye kadar devam etti ve evlendik.»
— Hanımefendi de Üniversite mezunu mudur?
«— Hukuk Fakültesine mlşti. fakat bitirmedi.»
Bayan Kâmile Erim‘e d um:
— Avukat mı olmak istiyordunuz?
*— öyle... dedi. Avukat olmak İstiyordum amma, Nihat »bir eve İki hukukçu fazla gelir» dedi ve benim hukuku bitirmeme mâni oldu.»
— Parlse beraber mİ gittiniz?
Nihat Erim cevap verdi:
«— Evet. Parlse beraber gittik. Refikam evde, ben ders başında.. Parlslekl hayalımız böyle geçti...»
— Pek merak etlimi dedim. Ana ve babalar evliliğin bu şekline muarızdırlar. Hele er-] kek anaları gelinlerini İlle de kendileri bulmak isterler. Sizin ailenizde de bu hava var mıydı?
Nihat Erim, bu sualimi de «ayet tabii karşıladı:
«— önceleri her İki taraf da : muarızdılar. Bilhassa benim . İçin daha ne olacağı belli de- ■ ftil deniliyordu. Sonraları arlık • İtiraz falan kalmadı, dediğim : gibi Hukuk Fakültesinden mo- , «un olunca evlenmemize rıza ] gösterdiler.»
Yarın da bu çiftin Parlatekl hayntıru, hususiyetlerini. Nihat Erlm'ln nasıl profesör ol- : duğunu, kendi tâblrlle günün birinde kendisini ringin ortasında nasıl bulduğunu anlatı- i rım. CemaİMldin BİLDİK ,
lik kafa siyle olmaz, kaba dtistü ama:
Acı şeyler Halûk fakat gerçek «Bay,. ||ğa razı olalım, Ata yadigârıdır. Ve hayli düşünülüp taşınıldıktan sonra bize takılmış bir unvandır.
(Vâ NÛ)
Kacak tütünler
Tekel takip teşkilâtı taratman Trabzon ve Edirne bolce-'
Bayan
Kâmile Erim de salonda İdi:
— Paris seyahatinizde bekâr mıydınız? dedim.
Bayan Kâmile Erim, zevcine hltabcdcrek:
— Bak Nlhatl dedi. Neler soruluyor?
Nihat Erim, tebessümle refikasına bakarken:
— Hususi dedim, bu edemem...
Gayet
Bundan cesaret alarak:
— Hattâ, dedim, bana öyle geliyor ki sil bir aşk İzdivacı yapmışsınız.
Bayan. Kâmile Erin* de zevci de gülerlerken ben ilâve c-dlyorum:
— Ve tahmin ederim kİ Pa-rise de refikanız hanımla gittiniz?
hayat denince, tarafını da İhmal
tabii karşıladılar.
19 Mayıs gençlik bayramı hazırlıkları
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı hazırlıkları başlamıştır. Şehrimiz Milli Eğlılm Mu-dürlüğîi tarafından hazırlanan spor ve beden terbiyesi nareket-lerl programı, Milli Eğitim Bakanlığınca tasdik edilmiştir. Bu suretle kati şeklini alan program okullara gönderilmiştir. Ay başına kadar ilse ve ortaokul öğrencileri beden terbiyesi derslerindeki faaliyetlerini bayram hazırlıklarına hasrerteceklcr-dlr Nisan başından İtibaren ayrıca haftada bir gün umumi provalar yapılacağı gibi merasimin yapılacağı stadyumlarda da müşterek provalar tera edilecektir Bu senek! merasim t-nönii ve Fenerbahçe Radyumlarında yapılacaktır Bu bayrama askerî okular da dahil olduğu hlde on bin öğrenci İştirak edecektir.
prı-cramlaFı
Acıt(3 ve proc(omlar.
Haberler.
Hafif ar* mOıir «Pl».
Radyo tango orkeatraıı konsert idare eden: Orl,ar> Avjar. Jnhny Gunmerdrn piyano ile S»s «erleri, »*.rltı ve türküler Okuyan: AkW> Artun. Çalanlar: Sadi I;>lay. incddın Öktc YorKo Bacana» Kü%(ik rruım Hatan Kaplan hakkında. Konuşan: Bedri Rahmi EyUboAlu Hafit ıra müıitı «P1 • Tamamı» «e» »anaikArlanndın türaaiar »Pl.».
inılnü (tadından naklen Milli Elti'.İm kupon maçlarının yayını Maçların hitamında programlar ve kapama. Açılı) ve programlar. Dnnn mürlffl rfl.».
CeftUl liifll mujik »Pl.». Haberler
XMver Cugat nrkeıtraaından dana mOzlgi »P1.».
Sac «erleri, garkı vc türküler. Oknynn: Safiye Ayla. Çalanlar: Sadi itil ay. tereddin ökte. Yor-o Bacana».
Dana milliği Çalanlar: U/itly ve arkadaglnrı.
Şarkı Ve tOrkdlrr «Pl.».
Spor lıaabilıallerl, Konujan: Ej-rel Şefik.
Faaıl heyeti koııaerL Senfonik mOıik »PL». Hnbeıler Tlno Rnui'den şarkılar »Pl.». Dana müciğı «Pl ».
Hatif «ece inlimi «Pl.» Programlar vc kapanı) ANKARA RADYOSU AKŞAM PROGRAM! Açılı» ve program .
M. S. oyarı vc lnccaaa (Mahur faali l.
M. S. ayarı ve Haberler. Coçmljtc Uııgıln Varım ıtaal rianr «Pi r Akşamın karma mUziğl «Pl.». Radyo Gnretc»| Sonat lıeve»İlleti nail. Genç ınilılkçlnlıı »eal. Müzikle geri. Konujma: Spor »aatl haberleri.). Dana mUzlfli (PI.». M. S. ayart ve Haberler. Program ve kupam» Yarın «abahkcl rrog»m
M. S. ayarı. Hafif UvcrtOrler »Pl.». Haberler ve hava rnpoiu. Hafif melodiler »Pl» Günün programı. ÇcgllU rnUrlk «Pl». Kapanı»,
al
İngilizce öğrenmeli istersenls Ankara radyosunu dirıleyiniı Nlsan'ın ilk haftasında Ankara radyosunda «Radyo İle İngilizce» derslerine başlanacaktır. Yarduncı kitap satışa çıkarılmıştır. Ankara'da toptun ve perakende BERKALP Kitapevi nde ve MIHI Eğitim Bakanlığı Kitapevinde İstanbul, İzmir ve başka şehirlerde oütün kllap-cvlerindo bulunur FlaU 75 kuruştur.
13.45
11.00
n,u
14.15
13.00
13.11
1T.57
1B.00 IBM
10,W
10,ıs
İ0.ÎS
M. 13
CGOnOn
Hastalarımızın hayatını kurtarmak için aradığımız ilâçların bir kısmını eczanelerde bulamıyoruz.
Sebep?... Dışarıdan gelen bıı ilâçlara döviz verilmediği için sipariş edilemiyor.
Hastanelerde röntgen filmi kalmıyor. Acele ihtiyaç var. Sağlık Müdürlüğü, A-merikadan uçakla filini getirtmek için alâkalı rr.akam lara baş vuruyor. Ticaret Bakanlığı bu teklifi ırddedi-yor.
Sebep?... Uçakların nakliye ücreti yüksektir. Filim nakli için fazla döviz tahsis edilemez. Vapurla getirilsin.
Her yıl on binlerce insan zayiatına sebeb otan verem âfeti ile mücadeleye girişiyoruz, tedbirler alıyoruz. Fakat veremin tedavisi için devamlı surette kullanılması zaruri olan ilâç günün birinde tükeniyor, tedavi aP tındaki hastalar ilâçsız katıyorlar. Sağlık Bakanlığı acele ilâç getirtmeğe teşebbüs ediyor, muvaffak olamıyor.
Sebep?... Öbür Bakanlık ilâç için döviz veremiyor.
Didiniyoruz, kıvranıyoruz: Aman, şu nefis kuru ve taze meyvalarımnı dışarıya satalım, memlekete döviz girsin. Üzüm, incir, fındık, ceviz, kayısı, şeftali, elma, armut, portakal, mandalina Memleketimizde envai ve en âlâ cinsleri bol bol yetişiyor.
Amerikan unundan ekmek yapıp yiyoruz. Buııa mecbur kaldık. Çünkü geçen sene ekin tarlalarımızın bir kısmı kuraklıktan kavruldu, bir kısmı sel altında mahvoldu. Altınlarımızı verip Amerikadan buğday al-mastıydık aç kalacaktık.
Lütfen bir de aşağıdaki listeye göz atınız:
«Ananas okservesı. Amerikan mamulatı. Fiat i 925 kuruş»; «Şeftali konservesi. Amerikan mamulatı. Fiati 725 kuruş»; «Karışık meyva konservesi. Amerikan mamulatı. Bir kiloluk kutunun fiati 925 kuruş ».
Daha garibi var: «Şişeler içinde domates salçası. Amerikan mamulatı. 100 gramlık bir şişe 600 kuruş».
Bu listeyi Amerikan gazetelerinin reklâm sahibelerinden kopye ettim sanmayınız: İstanbuldaki bakkal
dükkânlarından rasgele birinin vitrininden not aldım.
Görüyorsunuz ya. Ame-rikadan neler geliyor! Ananas bizim memlekette yetişmez D da yetişmeyiver-sin. Yemezsek neremiz eksilir? Ya şu meyva konservelerine, domates salçasına ne buyurulur? Çok ucuz fiatle yerlilerinin envai ve en âlâları dururken Amerikan konservelerini ateş pahasına alıp yiyen vatandaşlar olmasa bunlar getirtilmez tabiî. Demek alıyorlar, yiyorlar. Âlemin parasına ve keyfine karışmağa hakkımız yok. Fakat röntgen filmine, verem ilâcına döviz veremi-ycrı Bakanlık, şeftali konservesi. domates salçası için Amcrikava akan dövizleri nasıl veriyor ne aba? Bu hususta bizi lütfen tenvir buyururlar mı?
Cemal Refik
Çay ithalâtı
Memlekette herhangi bir çay darlığını önlemek maksadıyla Tekel İdaresi tarafından yeniden külliyetli miktarda Hindistan çayı İthal edilmiş ve mallar dün şehrimize gelmiştir.
Denizlide Tekel binası
Tekel idaresi Denizlide yeni bir idare binası yaptırmaya karar vermiştir. İnşaata yakımla başlanacak ve iş bu yıl sonuna kadar bitirilecektir.
• Türk Dekoratörler Birllğ!-nln genel kongresi dün saat 1( te Beyoğlu Halkevlndc yapılmış ve neticede başkanlığa Celâl Uslar, üyeliklere de Baki Aktar, Halit Çanga ve Reşat Sevlnçsoğ seçilmişlerdir.

Sahile 4
AKSAM
Avustralya mektupları
İki taraflı açık gözlülük
istanbuldan MÖ mil uzak yeni ve başka bir âlem


Milletlerin Garip Adetleri]
■■
Avustralya nasıl bir yerdir? — Nüfusu, başlıca şehirleri —Hayat şartları — Nakil vasıtaları
Orta Asyada 3 memleket Tibet, Moğolistan
Tarım havzası
çay
Edirnekapıda bulunan bir çömlek içindeki define, Haliç Fenerinde bir bakkala 3890 liraya nasıl sattlmış?..
îaıın! Remzi TOZANOCF.Ü
Polis vakaları arasında zaman ilerinin önünde canlanmıştır, zaman rastlanan bir Up «dolan- Bakkal İsmail bir hayli dii-dincilik» vardır la, İnsanın bu şünmüş, taşınmış, nihayet Fe-şekılde dolandırılan bir adama ceza vereceği gelir ve gûya açık gözlülükle, tamahkârlığın ona verdiği maddî ceza bertaraf, günlerce, haftalarca, bozan da aylarca zabıtayı işgal eder ve muhakkak kİ bu dolandırıcılığı yapanlar da günün birinde yakalanarak adalete teslim edilir vc kanunun ona hazırladığı ceza her ne ise kabullenip geçer gider.
ner zabıtasına müracaat ederek başına geleni anlatmaktan başka çare bulamamıştır. Bir taraftan Fener polisi diğer taraftan Emniyet müdürlüğünün alâkalı kısım memurları, soruşturma ve araştırmaya geçmişler ve kısa bir müddet sonra da İshak ile Kadirin ve diğer iki arkadaşının hüviyetini muvaffak olmuşlardır.
Bunlar zabıtaca Ekşi Ahmet namlyle tanınan şahısla, arkadaşı Osman adındaki sabıkalılardır ,
Bu iki sabıkalının bu ijle alâkalan tesblt edilmekte beraber yapılan bütün araştırmalara rağmen ikisi de efe geçmemiş, hazırlanan tahkikat evrakı Kadir ve İshakla Dirlikte adli-üyeye verilmiştir, iki sanığı sorguya çeken hânm. bunlardan Kadiri tevkif etmiş, Ishakı da gayri mevkuf cıarak onunla birlikte mahkemeye şevketin iştir.
Sekizinci ceza hâkimi huzurunda sorguya çekilen Kadir ve İshak suçlarını tamamen inkâr etmişler, bakkal İsmail de başına gelenleri yanayakıla anlatmıştır.
Hâkim Bekir Sıtk, Kunt, evrakı tetkik etmiş ve mevcut sanıkların suç ortakları olarak gösterilen Ekşi Ahmedin Samsunda bulunduğunu, Osman ın da yapılan bütün aramalara rağmen, bulunamadığına dair olan bir tezkereyi görmüştür
Hâdisenin daha etraflı bir şekilde tavzihi İçin bunların da dinlenmesi zaruretini gören hâkim, Ahmedin Samsundan getirilmesine, Osmanın da her tarafta aranması İçin savcılığa müzekkere yazılmasına karar vererek duruşmayı başka gmıe bırakmıştır.

Bakkal İsmail, uçup giden 3890 lirasuuu bir daha gen gel-miyeceğine muhakkak ki kanidir. Fakat hiç olmazsa bu parayı alanların cezaya çarptırıldığını işitebilmek için duruşma safhalarını bizzat takibden - ri kalmamakta vç yine muhakkak ki çömlek içindeki uydurma altın külçelerinin hayali gözl- rl-nin önünden ayrılmamaktadır.
Tibetlilerin giyiniş tarzı ve gıdaları — Yağlı çay ■—■ Tuğla — Dalai Lama nasıl seçilir? — Rahip tabakası
sevilen bir nevi içkidir. Bu İçki ayni zamanda buranın milli bir içkisidir ve her bir misafire İsrarla içirtilir ve hattâ seyahatlerde dahi tercihan beraber taşınır. Bu içki dahi yukarıda bahsettiğimiz gibi tuğla çayından İmal olunmaktadır, bu içkinin terkibi gayet gariptir, bir miktar tuğla çayı, kalıptan kesilir ve gayet koyu bir çay yapılır. Bu çaya bir miktar karbonat ilâve olunur, bu çaydan bir miktar tereyağı fıçısına konur, bunun üzerine bir kaç litre sıcak su ilâve edilir ve bu tuhaf içkinin içine bir topaç yağ atılır, bir miktar tuz buna ilâve olduktan sonra bu yağlı çay iyice çalkanır ve bunu mütaakıp hattâ sıcak olarak içilir. Her Tibetlinin çinde bir tahta maşrapası vardır. bu çaydan içtikten sonra bu maşrabalar yalanır ve herkes maşrabasını cebine yerleştirir.
Bu içkinin her bir dolu maş-r a basına bir nevi çorba halinde olan bu içkiye Tibetliler bir kaç lokma ekmek veyahut hamur katarlar. Bayram günlerinde, düğünlerde, rahiplerin misafir olarak bir eve geldiklerinde veyahut herhangi bir kıymetli misafir geldiğinde evlerde bu yağlı çay, gayet sa-nalkârane işlenmiş bronz tas-1 larla gelenlere veyahut hazıru-I na İkram olunur.
Resmî din
Tibette resmi din Budadır.
1 Buranın Buda inancına göre ilâhlar insan şekline girerler ve bu suretle Dalai-Lama dün’ yaya gelmiş olur ve ilâh kuvvetler, insan şeklinde bu İnsanlara göre; tezahür eder diye , inanılmaktadır. Dalai-Lama-dan gayri daha bir çok Llâh-1ar vardır. Bunlara da Ebubli-gûn yani yeniden doğanlar denmektedir. Daiai-Lama'nın ....u ■ .... _—'7**r, eski
_____ ____ uzun, Dalai-Lama ölür ölme^, baş ra- _ konçlu çoraplar giyerler. Pan- hlplik hemen diğer bir çocuğa [da haberi vardır ve kendilerine ' t muayyen bir de bir hisse verilecektir. Bunun lâzım gelir, i
za-
Orta Asya güneyinde Hlma-laya dağlan batışındı; rçaru-kuruın, Pamir Tian-Şan, Ala-tan ve Altay dağları kuzeyinde Sayan ve Jablon dağlan doğusunda ise Şingan ve Çin hudut dağları olan topraklara denilir. Coğrafi üç memlektı bu topraklar içinde bulunur. Tibet. Moğolistan ve Tarım havzası. Bu toprakların hususiyetleri hâlâ bir derecede susuzluktur. Bu susuzluk icabı olarak bu milletlerde hususi bir kültür türemiştir.
Bu memleketlerin coğrafi vaziyetlerine gön, buralarda yaşayan İnsanlara da Tibetli, Moğol ve doğu Türkistanlı denilmektedir. Bu memleketlerin hudutlarında melez halk tabakalarına Taşlanmaktadır ki bunlar Moğolların Çinli, Hintli ve İranlIlarla temaslarından doğan insanlardır. Orta çağda MogcPann Avrupa-
eore. .mn»»». .ounce. nm yopt,klar,
(On,;e 1 librenin 12 (le HrxBt> Ma„
'.akutların beşiği burasıdır. Do-feu Türkistan milletleri, bllhas-895 sa Kırk’ızjar> antropolojik nazari yelere göre Moğol değil, bu buna milletin ayrı bir kolu diye addolunurlar. Bu ayrılma çok
I eskiden vukubulınuş ve kuzey Hayat şartları j Asyada bu millet inkişaf et-AvustralyalI işçiden başlıya- mlştir ve bunlara da Tiirkis-
Altın, 1 milyon 688 bin kömür, 20 bin ton bakır, bin ton demir, 13 milyon bin «ounces» gümüş ve
, benzer bir çok maden elde e-A_ dilmlştir.
I ■■ ■
(Ltanbulda doğmuş ve Avustratyada yerleşmiş bir vatandaş bize Avustralya hayalına dair muntazaman mektuplar gönderecektir. Avustralya pek az tanınmış yeni bir dünyadır. Buradan gönderilecek mektupla- 1 rın alâka ile karşılanacağına eminiz,]
Melbou rne I Akşam)
vust rafya, Türkiyeden takriben
sekiz bin mil uzak, mesahası , T.„.. „ .. — „ ... ... ............ „„ . ——
7,703,000 kilometre olan büyük iun; Fabrikada veyahut çittik- tanlı denilmektedir.
bir adadır. Nüfusu tam sekiz te, işçi (ve çiflik amelesi) gün-1 Orta Asyada yaşayan Mogol-müyondur. Ada yedi vilâyete de tam 8 saat (halfada 40 lann tarzı hayatları basit vc sarılmıştır. Bir zamanlar baş- saat) çalışır: asgari haftalığı yeknesaktır. Bu milletler, bir'j kent Melbourne (Mclburn o- g _ 15 Avustralya lirasıdır; 8 kaç kabilesi meskûn ise de
Tibetli bir karim
tesblte
(Mclburn o- g _ 15 Avustralya lirasıdır; ~ ~-
kunıırı idi. 1927 de burası bı- saatten fazla çalışınca, çalış-' umumiyet itibarlle göçebe ha-rakıldı, hükümet (Canberra beher saat için, iki misli yatı sürmektedirler. Bu insan-Kenbraf şehrinde yerleşti. A- ödenir. Bazı mütehassıs işçiler lann bütün meşgalesi hayvan-danın başlıca şehirleri şunlar- haftada 15 Avst. lirasına kadar [ etliktir. Buralarda koyun, at. | kazanabilirler; bunu elde et- sığır ve keçi yetiştirilir. Bu In-nüfusu mek İçin, haftada 7 gün ve 1 sanlar yurt denilen, keçeden (MEL- g\incıe 12 saat çalışmak şart- yapılmış, bir buçuk metre yiik-Brisbane tır. Bunu da ilâve edelim ki, sektiğinde, tavanı malırutî ve ~ ___ . çnha Hnrncn eoIrlInAC, gayet
; Preth buri değildir işçinin isteğine kolay kurulan ve yine toplanı-Canberra bırakılmıştır. Böyle çalışıp la- lan çadırlarda yaşarlar. Kisve- - - - ........ kendileri tarafından
dokunulan keçe elbiselerdir.
_ ‘ “ s elbise olarak
-—.-------------o— ■- ---------.su, çamaşır yıkama makinesi, kullanılmaktadır. Son zaman-
ın, garbi kısım da mutedildir. [ve buna benzer asri bir hayata! larda dokum.') tezgâhlarında Halk, büyük ekseriyetle be- lâzım olan eşyaları veresiye o- İmal olunan kumaşlardan kaba ................ » rahat elbiseler dahi buralarda tercih _ olunmaktadır, Moğolların en
İşçi senede 15 gün, Noel yor-[garip kisvesi başlarında taşı-5 diktan koyun pösteklslnden mamul kalpaktır. Kadınlar saçlarını uzatır ve örerler ve bunlara bir çok tezyinat asarlar. Kurdelâ, cim boncuk, renkli taşlar, gümüş tokalar, bundan maada küpe, yüzük ve t bu-
dır:
Sydney
1,398,000
BÜRN) ---------------------_- „„„„ _________
(BRIZBİN) 370580. Adelaide tu tarz çalışma, katiyen mec- soba borusu şeklinde,
lEDİLEİD) 362.5Û0, ...... . .
(PERTl 263,000. ( ________________________
(KENBRA) başkent olmasına sraruf edecek olursa, küçük bir.lcri de
rağmen, ancak 15,000 nüfusu ev, ve müstamel bir otomobil J-'.........'
▼ardır. Adanın şimal kısmı sı-[ sahibi olabilir. Evinde, radyo--At derileri de
cak, cenubu soğuk ve yağmur- 5u, çamaşır yıkama makinesi, kullanılmaktad
(SİDNİ)
Melbourne
1,170,000,
£ Çeviren:
| Hâmi BEKEM |
L
ve Lepralar güneyde sakindirler. Bütün bu insanlar dünyanın en büyük yaylasında, yani dört bin beş yüz metre yükseklikte yaşarlar.
Tibetlilerin kisvesi yünlü bir ceketten ibarettir. Buna çak derler. Kış mevsiminde ise bir kojrun pöstekisi giyerler ve bunu beherine pir kemer ile bağlarlar. Ayaklarına, seçilmesi gayet gariptir, tabanı deriden olan ------- T---------a,"~ ---
uzun,
A-
İşte bu dolandırıcılıklardan yeni ve aoa bir misal:
Haliç Fenerinde bakkallık eden İsmallin dükkânına Kadir ve ishak adlarında İki şahıs geliyor. Bu adamlar, bakkal İs-mama altına olan merakını pek ■ İyi bilmektedirler İsmallin şöy- [ le başı boş kaldığı bir sırada' yaptıkları bu ziyarette, uzun, boylu bir girişe lüzum görmeden ' onun can damarına basıyorlar:
— İsmail efendi, biz Edirne -kapı civarında yaptığımız bir yer kazısında bir çömlek İçinde külçe halinde altın bir derine bulduk, demişler ve külçeden bir parça kesip kendisine bırakacaklarını, beğendikleri takdirde iki gün sonra gelip geri kalan külçeyi de kendisine satabileceklerini söylemişlerdir.
İsmail, gözü önünde koparılarak bırakılan külçe parçasını almış ve iki gün sonra yine görüşmek üzere Kadir ve İshak oradan ayrılmışla!dır,
İsmail, elindeki küçük parçayı ertesi gün hemen Lcabeden yere muayene ettirmiş ve bunun hakiki altın olduğunu öğrenmiştir. Daha ertesi gün Kadir lie İshak tekrar bakkal İsmallin dükkânına gelmişler ve neticeden fimin bir halde tezgâhın yanında yer almışlardır. Bakkal İsmail de az sonra yapacağı kârlı işin sevinciyle, güler yüzlüdür.
Kadir ile İshak, diğer küçük bir paketteki külçeleri de İs-maile vermişler ve aralarındaki pazarlık mucibince 3890 lira parayı almışlardır. Bu sırada bakkalın önünde iki kişi daha beklemektedirler. Kadirin, bakkal İsmaile söylediğine göre bu definenin bulunuşundan bunların

yaz ırka mensuptur, fakat bü- larak salın alabilir ve tün Avustralyada hâlen 48 bi- pjr hayat sürer, ne yakın zenci vardır; bunlar? j. ; ::
ormanlarda veyahut şimal çöl- tuşunda çalışmaz; ferinde, kendi aralarında yaşa-1 yan ziyansız insanlardır.
Avustralya. dünyanın en «engin memleketlerinden biri-, «lir desek, hiç de mübalâğa etmiş olmayız. Sayın okuyucularımız. aşağıda gösterilen mahsul rakamlarından bir fikir e-dinıbilecekler:
105 milyon koyun, 1 milyar libre yün, 4 milyon inek. 212
senede gün hasta olunca, gündelikleri tamamen tediye edilir. Hükû-[ met hastaneleri, meccanidir. 69 yaşına basan bir işçi, çalı-, şamıyacak bir vaziyete gelse, I hükümet tarafından kendisine ....u»uu n.up«.. ju₺ı 2 Avus. lirası ve 2 şilin hafta-1 kollara takılan bilezikler iık verilir. Irada çok makbuldür.
Yeni doğan bir yavruya, be-| Moğolların gıdası, lediye, süt ve buna benzer el- ’■**
----*—. . —_^_zem gıda maddelerini meccani -----------------------------? bin ton tereyağı (senevi mah- olarak tedarik eder; büyüyün- mektir. sul), 35 bin ton peynir, 1 mit- ce, mektebe parasız olarak ka- Dsamba derler bu ekmek yon 360 bin at v. s.
Fabrikaların adedi 27 bin lere, icab eden maddi olup, 760,500 işçi çalışmakta ve'nevi yardımlar esirgenmez.1 semde 891 milyon Ingiliz lirası Böylelere, Avustralyanın 6 ikni-kıymetinde eşya istihsal et- veraitesinln kapıları açıktır, inektedir. Bu fabrikalarda va- Orduda hizmet mecburi de-pur. otomobil, tayyare, loko- ğildir. Yalnız harp esnasında, motif, ziraat makineler! sahifede)

_ ı, kavrulduktan sonra, un haline konulmuş buğdaydan mamûl ek-Buna bu insanlar luvaıvuv pat tısız, utiiran KU-.-—vu v*»u«.k İle
| bul edilir ve çalışkan talebe- J beraber Çinin en âdi çayı olan lere, îcsb eder, maddi ve ma- tuğla çayını içerler. (Tuğla is-Jmi bu çayın tuğla şeklinde kalıp haline konarak satılmasından ileri getir). Bu çay bu diyarda çok makbuldür ve hat, tâ para yerine kaim olmaktadır. çünkü bir tuğla şeklinde olması bunun müdavil bir şe-
konçıu çoraplar gıyerıer. ran- nıpım nemen talon veya gömlekler! yoktur.; naklolunmaz, .... Kadınlar ise kıvrımlı eteklik-'müddetin geçmesi fer giyerler, erkekler dahi saç-(bu da üç sene kadar bir larını uzatırlar ve araya pa- mandır.
muklıi iplikler takmak sureti-1 Tibetln baş sihirbaz rahibi, le örerler ve başlarına takar- Nnstçua manastın çocukları Inr. Kadınlar ikame1, ettikleri arasından münasip bir çocuğu mevkie göre saçlarını örerler.' araştırıp bulmakla mükelleftir, Kadınlar teznlyatı çok sever, Tibetln en büyük başrahibi gerdanlıklar, taçlar taşırlar. | olan Dalai-Lama, bu insanla-~ - - - ...........ruı itikatlarına göre, ölen
[ Dulal-Lama'nın ölüm saatinde dünyaya gelen bir çocuğa, ruhu intikal eder Bu suretle [dünyaya gelen çocuk selefinin ruhunu taşır, denmektedir.
dehşetli kuraklık olması ve bu| Yeni dünyaya gelen bu ço-insanlar yıkanmayı dahi adetâ cuk eski Dalai-Lama he olan alâkasını ve onun ruhunu taşıdığını, bu çocuğun önüne konulan eşyaları tekrar tanımak suretiyle isbat etmesi gerekir, Yeni seçilen Dalai Lamanın vücudunun her türlü inşadan İri, sağlam ve güzel bir (Arkası 8 neı sabfîede)
Bu kadınlar yüzlerine bir nevi hamur sürer ve bu hamurun üstüne muhtelif hububat taneleri ve tohumları koyarak, yüzlerini gayet garip bir şekilde süselmiş olurlar. Tibettc
için Kadir, daha bakkal dükkânında İken paranın 1000 lirasını İshaka vermiş, İshak dışarı çıkıp diğer İki adamla beraber geçip gitmiş, az sonra Kadir de İsmaile vedâ edip ayrılmıştır.
Bakkal İsmail, ertesi gün, iki gün evvel küçük parçayı muayene ettirdiği yere tekrar giderek mütebaki külçeleri de göstermiş, fakat bunlar mihenk taşma vurulunca altın olmadıkları görülmüştür.
İsmail, bu feci hakikati öğre-nlnee birdenbire fenalaşmış ve verdiği 3890 liranın hayali göz-
lılınouı Bu akşam Sası 20.30 da ORAM KISMI K ATIL
Sazan: Rıcharc Voss Türkçesl: Cemal Rıfat
KOMEDİ Kısan
HANIMLAR
TERZİHANESİ
Yazan: Georees Feydau
Türkçesl: Mahmur Yesarl Pazartesi akşamlar ortur fcumır.ca Salı akşamlan Komcu Kuuıında »emrll volttur
Yem yapılan köy cr.cri te traktörle ziraat
bilmediklerinden bu vûze sürülen hamurdan tezyinat haftalarca yüzlerinde kurur ve kalır. Bu insanlar son derece pistirler bu da buradaki su kıtlığından ileri gelmektedir. Tibetliler umumiyet itibarlle dört köşe çadırlarda ikamet et... ..... inektedirler, tamamen bir yerli ilde olmasını yani elden ele dc R-lkjn olanların, taşlardan geçmesini temin eder. Bu ln-mamûl kulübeleri vardır, sanlarda hayvan mahsûlleri I Tibetlilerin gıdası Mogol-koyun eti, peynir tereyağı ye- lann ayni gibidir, bu diyarda nir. Siit ve komlz İçilir. I bilhassa bir nevi yağlı çay. bir
Buralarda yaşayan Moğol AvrupalI için sakınılacak, fa-halkı Buda dminc mensuptur-' kat Tibette her saatte içilen ve lar. Daha doğrusu Lamalara | inanırlar. Bu dinin merkezi » Buda rahiplerinin merkezi ve-' sirlerle dolu olan Lhassadır. I Buda baş rahibinin payitahtı bu şehirdir. Tibet daha tamamen tanınmayan bir karanlık diyardır. Buraya AvrupalIların girmemesi için katı talimat vardır. Bundan dolayı burada yaşayan insanlar hakkında pek az malumat vardır Tibetliler dahi tam mânasile Mo-goldürler. Bu diyarda Tangut-lar kuzçy doğuda. Sifonlar güney doğuda, Ladakhlar doğuda, GuıuLig, Magar, Mislimi
Gösterilecektir.
Beyaz Perdenin 3 Büyük ArUsti
CLARK GASLE — CHARLES LMJGHTON ve FRANCHOT TON E nin
yarattıkları fevkalâde eser

MUAMMER KARACA OPERET
Maksimde Saat 20.30 da
Osman Bikes
Matineler: Cumar tesl pazar 15 te

Deniz Ejderi
ıMutiny İn The Bonty)
Türkçe sözlü bir harika
Pazartesi Matinelerden itibaren
IPEK’te
Metro Goldvyn Mayer Sirkelinin en büyük, en muazzam RENKLİ FİLMİ OLAN
AŞK ADASI
(On an ıslanıl wîth you)
Artistler: ESTHER BİLLIAMS — PETEK LAVVFORD — RİCARDO
MONTALRAN — JIMMV DVRANTE — CYD CHARLISSE vc X A V i E R G U J A T Orkestrası yerlerinizi şimdiden ayırtınız.
Yarın akşamdan itiaren şehri m «in iki büyük Sinemasında birden
D
Dişleri çörümekten korumanın yolu bulundu
Sağlık bahisleri
Kaşınma ve deri hastalığı neden gelir!
Dişçi mektebinde açılan yeni servis — Profesör Gottlieb’in keşfi — Çocukiar
büyüklerden daha talihlidir
Tjp. gerek tedavi, gerekse koruyucu hekimlik sahalarında durmadan ilerlemektedir. Hekimlik mesleğinin gayesinin de hastaları tedavi etmek değil, sağlam insanların hasta olmamalarını temin etmek olduğu anlı, şılmıştır.
İleri memleketlerde toruyucu hekimliğe verilen ehemmiyet gün geçtikçe artıyor- insanı, ömrünün son gününe kadar sıhhatli ve neşeli bulundurmak ve aynı zamanda mümttün olduğu derecede normal ömrü u-zaimak tıp âlimlerinin bnşlıca endişesi olmuştu t
Tıbbın bir kolu olan dişçilikte de aynı yoldun llerlenmektedir. Memleketimizde dişçiler, yakın zamanlara kadar tedavi ve tâ-n.ır işleriyle uğraşırken arlık bu sahada bizde de koruyucu dişçilik başlamıştır
Dişçi mektebindeki yeni servis
Dişçi mektebinde Prot. Suat İsmail Gürkan'ın himmetiyle çocuk dişleri servisi açılmıştır. Burada İlkokul çağında bulunan çocukların dişlerinin çürümemesi İçin Ameri tada tat-bik.ı başlanan usullerle çalışılmaktadır.
Bu yeni servisin faaliyeti hakkında İzahat almak için Dişçi
Bîr çocuğun dişleri ilaçlanıyor. Profesör Suat İsmail arkadaşımıza izah al veriyor
Mektebine giderek Prof. Suat İsmail'i buldum. Birlikte yeni servise indik. Bembeyaz gömlekler giymiş genç dişçi namzetleriyle asistanlar dişçi kolluklarına oturtulmuş çocukların ustunc dikkatle eğilmiş, çalışıyorlar. Prof. Suat İsmail dedi kİ:
— Çocuk dişlerinin tedavisi, şimdiye kadar büyük insanların dişlerini tedavi 6111611112 poliklinikle yapılıyordu. Her İki işi bir arada yapmanın güçlüğünü nazara alarak birkaç ay evvel şu gördüğünüz çocuk dişleri servisini kurduk.
Çocuk dişlerini çürümemen ve bozulmaktan korumak işi ileri memleketlerde büyük bir ehemmiyetle ele alınmıştır. Bu iş tedaviden çok daha mühimdir. Çocuk dişlerinin minesi on yaşma kadar teşekkül eder Minelerin muhafazası, doiayısiyie dişlerin çürümesine mâni olma işi bu yaşa kadar olan çocuklarda ehemmiyetlidir. Bu sebeple dişçilikte koruyucu faaliyet ilkokul çocuklarına inhisar etmektedir. Hattâ bu okulların da birine! ve İkinci sınıf talebeleri bizim için daha mühimdir, çocuk dişlerini çûrümekte’i korumak İçin, evvelâ bunlara dahilen İlâçlar ve vitaminler verilebilir. Amerikada çocukların dişlerini muhafaza etmek i-çln klor sınıfından Filuur İsminde bir madde veriliyor. Bu madde İçilecek sulara da İlâve ediliyor Çünkü tecrübelerle çok miktarda Filuur alan çocuğun dişlerinin çürümediği anlaşılmıştır.
Bir müddet evvel İsvlçrenln
bazı şehirlerinde, umumi suların filuurlü olması için belediyeler faaliyete geçmişlerdi. Tabii bu iş faydalı olduğu kadar da masraflıdır.
Prof. Gottlieb’in lütufkârlığı
Bizim bu serviste yaptığımız iş daha pratiktir. Eski Alman âlimlerinden olup, hâlen Ame-rikada bulunan Prof- Gottlleb, bir latam İlâçlarla dişlerin çürümesine mâni olan nlr usul bulmuş ve çok müspet neticeler almıştır. Profesörün faaliyetini uzaktan takib etmekte İdik Neticelerin verimli olduğunu öğrenince kendisiyle muhabereye başladık. Bize hüsnü kabul gösterdi. Her sorduğumuza fazla-siyle cevap gönderdi. Kendi u-sullyle başladığı işte kullandığı ilâçlardan da bize yolladı ve fazla olarak formüllerini de verdi. Biz de İlâçları hazırladık:. Bunlar üç ayrı ilâçtır.
Malûmdur kİ dişler her noktadan çürümez Çürükler daha ziyade azı dişlerindeki tabiî (;o-kurluklarda, yarıklarda ve çatlaklarda husule gelir. Alman profesörünün İlâçları, bir pamukla bu yerlere sürülünce, bu ilâçların esası olan gümüş madeni bu yarık ve çatlaklarda teressüb edince, oraları tıkayıp kapatıyor ve bu suretle hem çürümenin önüne geçiliyor, hem de çürümeğe müsait yerler takviye edilmek suretiyle Herifti çürümeler de önleniliyor Bu İlâçlardan hasıl olan gümüş teressübatı o kadar mükemmel bir surette bu zayıf yerlere nüfuz ediyor id dişlerin
Karşıyaka Çocuk Esirgeme
bu noktalardan çürümesine artık imkân kalmıyor.
— Bu tatbikatın neticelerini tetkik ettiniz ml?
— Bu İşin neticelerini almak senelere mütevakkıftır. Bununla beraber gümüş teressüb ettirildiği takdirde bir daha sökü-lemlyecek derecede dişleri takviye ettiğini biliyoruz- Bu sebeple neticeden ümidimiz çoktur.
Medenî yaşayış dişleri bozuyor
Medeni yaşayış, dişlerin çabuk bozulmasına sebeb oluyor, derler; doğru mudur?
— Ben meslek hayatımda üç ayrı neslin dişlerini gördüm. Dişlerin gittikçe bozulduğu mu-hakkatır. Bu sebeple çocukluk çağından itibaren dişlerin çürümemesine ehemmiyet vermek çok lüzumludur.
— Tatbik ettiğiniz bu usul masraflı mıdır?
— Hayır. Gayet ucuzdur. Burada profesörün gönderdiği formüle göre hazırladığımız ilâçların yerine profesörün bizzat hazırladıklarını kullanmağı tercih ediyoruz. Bu sebeple profesörden İlâç göndermesini İstemiştik. Aldığımız cevapta, bunları Fllistinde bir firmaya verdiğini bildirdi- Oradan getirtmeğe karar verdik.
— Bu İlâçların tatbiki kolay mı?
— Bu üç İlâç sırasıyte arka arkaya sürülüyor ve çocuğa on dakika bir şey yememesi tembih ediliyor. On dakika sonra gümüş teressüb ettiğinden, artık çocuğun Ömrü boyunca bu kısım çürümez hale geliyor,
Türlü türlü kaşınma vardır. Bunların bir kısmı deri hasta-lığındandır. Bir takımı da vücudumuzun içinde bulunan bası uzuvların husule getirdikleri kaşınmalardır.
1 _ Kan bozukluğu.
2 — Karaciğer bozukluğu.
3 — Böbrek bozukluğu.
4 — Mide bozukluğu.
5 — Sarsakların bozukluğu.
Kaşıntıdan kurtulmak için sebebini bulmak lâzımdır. Hangi hastalığın alâmetini, belirtisi olduğunu anlamak gerektir. Bu sebeple bu hastalıklar meydana çıkmazsa ilâcını bulmak zordur. Belâlı ve tatlı kaşınmaktan kurtulmak müşküldür. Ben öyle anlıyorum kİ (cilt hastalığı) nın yüzde sekseni dahili, İç hastalıklardan gelir. Bu cihetle dahilî hastalıklarla uğraşan hekimlerin bu hususta kuvvetli rolleri vardır. Bilgileri, tecrübeleri, denemeleri, görgüleri çok fazla olmak gerektir. Her zaman hatırımızda bulundurmalıyız ki yalnız deri üştüne sürülen İlâçlar kâfi değildir! Hastalığı kökünden kesmek, kesin olarak yoketmek için lüzum görülecek ilaçlan almak gerektir.
Hele unutmamalıyız kİ deri üstünde husule gelecek döküntüler, kabarcıklar, sivilceler, eskidikçe yerleşir. Genişler. Küçücük bir döküntü İle başlayan belirli gün geçtikçe büyür, birinci kat deriyi geçer, ikinci kat deriye doğru girer. Yani çok hisli, duygulu yerleri sarar. Ağrı, sızı artar. Fena kokular zuhur eder. Hattâ bazılarında İrin (cerahat) de baş gösterir.
IBu cihetle derinizde zuhur edecek en küçük bir sivilceyi, kaşıntıyı vakit geçirmeden deri hastalıklarının veyahut iç keyifsizliklerinin mütehassıslarına, uzmanlarına müracaat ederseniz bir çok fenalıkların önünü almış olursunuz. Eğer bulaşıcı, yapışıcı bir hastalık ise ailenizi ve çoluk çocuklarınızı belâdan kurtarmış olursunuz.
Lokman Hekim
Paris güzeli
İzmir (Akşam) — tzmlrln Karşıyaka semtinde faaliyet gösteren «Karşıyaka Çocuk Esirgeme Kurumu) r.un yıllık kongresi, çok hararetli geçmiştir. Başlarındaki idarecilerin olağanüstü gayret Icrile senede 40.000 liradan fazla gelir sağlayan bıı kurum, çocuk yuvalar! açmış, Akdenizde büyük bir vapur gezisi tertip etmiş.
hayli muvaffakiyetler göstermiştir. Bu sene Buea sayfiyesinde bir Bakım Yurdu açacaktır. Teşebbüs, şimdiden fiiliyat sahasına İntikal etmiş durumdadır.
Yukarıdaki resim Karşıyaka çocuk Esirgeme Kurııınunun yıllık kongresinden bir görünüştür.
— Bütün çocukların dişlerini bu suretle çiirümekten KoreYa-maz mısınız?
— Tasavvurumuz bodur Milli Eğitim Müdürlüğünden Uk-I okul çocuklarının sıra He mektebimize gönderilmesini istedik. Hazırlıyacağmuz programa göre İlkokul öğrencilerini çağıracağız.
— şimdi hangi çocukların dişlerini ilaçlıyorsunuz?
— Dişleri için annesinin, babasının yanında gelen Çocukları bu servise de getirip dişlerini İlaçlıyoruz. Tabii bu suretle perakende çalışma Lst.cnilen neticeyi vermez-
- Bu İlâç büyük yaşta olanlara tatbik edilemez ml?
— Edilebilir amma, çocuklarda alınan netice beklenemez. Söylediğim gibi, diş mineleri on yaşından sonra teşekkülünü tamamlamış bulunuyor.
Çocuklar, büyüklerden daha talihlidir, çünkü İlmin ve fennin yeniliklerinden onlar daha fazla faydalanmak imkânına s alı ip tirler.
Sadeddin GÖKÇEPİNAR
1950 senesi Paris güzellik kıraliçesl seçilmiştir. Yeni kı-raliçe matmazel Genevlcve Aubry adında ve 24 yaşında bir şantözdür.
Su mahsullerinden alınan vergi
Su mahsûllerinden alınmakta olan yüzde 12 resmin kaldırılmasına dair tasarı kanunlaşmış bulunmaktadır. Bilindiği üzere çiftçilerin aşarına muadil olan bu vergi, âşar kaldırıldığı halde su mahsûllerinde devam etmekteydi
Yüzde 12 resmin kaldırılışı şehrimizdeki balıkçılar arasında büyük bir memnunluk ve sevinç doğurmuştur. Bugiin yalnız İstanbul çevresinde takım sahibi olarak 3000, tayfa olarak dn 7-8 bin kişi hayatlarını mı mahsûllerinden kazanmaktadır.
Meclisin yenileme kararından sonra
Dört yıllık toplantıda cereyan eden üzücü ve sevindirici hâdiseler...
Devlet Bahanı ile Bakanlar, Meclis başkanı ve başkan vekili, Demokratlardan fual Köprülü, Millet Partisinden Ahmet 1 ahlakılıç ne diyorlar?
de cihetteki iimit vc heyecan veren en mühim hâdisedir.»
— Seçim kanununun kendisini sevindireli bir hâdise olup olmadığını da bu arada Öğrenmek istedim.
a— Hayır! dedi. Seçim emniyeti yalnız seçim kanunu demek değildir. Kaldı ki bu kanun da seçim emniyetini sağlayacak şekilde dcğildir.n
Meclis Başkanınm cevabı
Fuat Köprülü diyor ki
Demokrat Parti kurucularından profesör Fuat Köprülü şu cevabı veriyor:
a— Son seçim kanununun, malûm şekilde çıkmasını mebus olarak, sevindirici bir hadise addediyorum. Bu, hiç şüphe yok, memleket hayrına mühim bir adımdır.
üzen fazla ki
lı âdise! Bu. n kadar m çok üzenini tâyin-
1 Ahmet Tahtakılıç İle konuş-' de müşkülât çekiyorum, ümu-dönerken uğradığım (nü olarak söyîiyeyim: Parti Büyük Millet Meclisi Başkam menfaatlerinin ve şahsî ihii-şu raslann memlekel menfaatini ' hiçe sayacak kadar ileri götü-____| Bence Meclis, normal ruidnğü zamanlar..»
»um, N. Sağlık Bakanının
.. bir *>ok uzucu- nc dc Ç°k mctnnnn ,
Görmekte idim. ı cdici hâdise hatırla yamıyorum. Cevabi
1 Seçim kanununu da altı yıl Sağlık ve Sosyal Yardım Ba-evvel inkılâp hareketlerinin kanı Dr, Kemah Bayezlt şu başladığı yolculuğun tabii üt- cevabı verdi;
teri addettim.
Cemil Sait Barlas ne diyor?
Devlet Bakanı Cemil Barlas, sualime şu cevabı ve- üunı I riyor:
«— Amerika Marshnll
İdimi, tiraj vesaire olarak „ ... _ — r
milyon dolar vereceğini bildir-. ma katiyen uygun değiidir.
vaş kanununu Meclisi en çıkardığım gün duydum.
Meclisteki arkadaşlar hakkında yeni zihniyetin eskilere galebe çalması da beni memnun bırakan olaylardan biridir. Seçim kanununun muhalefetin, de iştiraki ile çıkması keyfiyetini bn cümlede mündemiçtir.» çok u»n bodur, M««ıs. Ticaret Bakanı Ve-II aî münakaşa sahnesi
Ankara 25 (Arkadaşımız Cc-maleddln Bildlk'ten) — Seçimin. yenilenmesi kararlaşınca ilk Tasladığım ve kendislle konuştuğum Başbakan yardımcısı ve Devlet Bakanı Nihat Erime sordum:
— Büyük Millet Meclisinin son dört yıllık içtima devresinde sizi sevindiren ve üzen hâdise olmuş mudur ve bunlar nelerdir?
Başbakan yardımcısı Nihat
Erim, şu cevabı verdi;
«— En çok üzen hâdise, De-
mokrat Partinin milli husumet kararı almasıdır. Cidden bu ”........
kararı ben bir gerilik olarak 9ükrii Saraçoğlu sualime telâkki ettim ve üzüldüm. Çün- cevabilerdi: kü Demokrat Partiyi kolayca' tekâmülünü yapıp StP— bizim yerimizi alabilecek parti olarak Son büyük kongrelerinde günlerce devam eden atıp tutmalar ve onun sonundaki karar bende bir sukutu hayal yarattı.
En çok sevindiren hâdiselere
gelince:
1 — Sultanham.it veresesi işinde devlete 100 milyondan fazlaya mal olacak bir kararın önüne geçilmiş olması.
î — Seçim kanununun, m»-lûnt şekilde kabul edilmiş ol- , ması. Yani Demokratların da beyaz oy kullanmaları. Bu işte çok gayret sarfcltim. x«.!u. bizim, değil, karşı tarafın da kendisini emniyette bulması ve tatmin etmesi mulâhazasîle çalıştık.»
Maliye Bakanının cevabı
Nihat Erimden sonra konuştuklarımı, kendilerini bulmam ve konuşmam sırasına göre yazıyorum. Aynı suali Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal'a da sordum. Diyor kİ:
a— Her bütçenin Meclisten çıkması benim için sevinçli bLr hâdisedir. Gelir vergisini Mec- [ listen çıkardığım gün, cidden1 çok sevinçli bir günüm olmuş-1 tur. çünkü memleketin İstikbalini ona bağlı görüyorum. |
Üzen hâdiselere gelince, bun-' lar Mecliste sık sık cereyan eden ve senelerce de malûm, olan hâdiselerdir.»
Ahmet Tahtakılıcın
cevabı
Millet Partisinden Ahmet
Tahtakılıç, şu cevabı verdi:
«— Beni en çok üzen hadi- ağır ibarelerle çokluğu incitici «e, memlekette Meclis otorite- , bir vaziyet alıyordu. Siyasi sinin ve varlığının, tek parti partiler arasındaki bu sertlik zihniyeti yüzünden yok dene-(koridorlara kadar yayılmıştı.!
■— Hayatım boyunca unıı-tamıyacağım üzücü hâdise, bu Dikin dört sene evvel Büyük Mîllet Meclîsinin açılışında Sait Devlet Reisi İsmet İnönü nut-, kuan vermek üzere salona gi-I rerken muhalefet mebuslarının yar- ayağa kalkmamaları. Bu hare-30 ket, benim demokrasi anlayışı-
3U 1ÎUS ___.... __ istedik. En çok sevinci de veı
Yalnız Sonrn mi**yon verdiler. O havadisi aldığını gün cidden
( çok sevinmiştim. Bu Devlet Bakanı olarak beni sevindiren bir hâdisedir. Seçim kanonu çıkarken Demokratların da beyaz oy kullanmaları, sevindirici bir hâdisedir.
Gelelim milletvekilliğine, be-
, nj en çok üzen hâdise, Meclis-' teki dinî münakaşa sahnesi . p>. ı ş- »• ■ •
olmuştur. Mebuslar biribîrleri- LİİCIC I dlVOT ki
' ne girdiler.» I Ticaret ve Ekonomi Bakanı
’ Bu hâdiseyi hatırlayamadı- Vedal Dicleli sualime §u cevabı fiımı söyledim, izah etti: | verdi:
*— Geçen sene olmuştu, de-
ldi, bu münakaşa Kuran Türk- hadise karşı partiniı |çc okun mu olmasın mı mev-.n,anlar(,a antayış '. zuıuıda kopmuştu.» [rnesîdir. Ne idi
I El.
i bahsedeyim. IJu da Kurultay- birikirlerine adeta (da lâiklik mevzuunda Hamdul- kün bakıyorlardı.
lalı Suphi ile çekışmemdir.» Feridun Fikri Duşünsel'in cevabı Büyük Millet Meclis! başkan kendi vekillerinden Feridun Fikri konuşma tanınızda geçen
Düşünsel diyor kİ; nakaşalardır.»
sa-
Beni en fakla sevindiren son za-gös terli eski-Halkçılar
Bir de enteresan hâdiseden *îen( Demokratlarla bahsedeyim. IJt» da Kurullar- biribirlerine adeta yan ve küs------------------------------------------------şlm((. îse normale doğru gidilmektedir. En fazla üzen tek bîr hadi e tayin edemiyeceğim, Bunlar epeyce çoktur ve tim a mi» te ıramızda cereyan eden mü-
hk Köprülünün be
halefe! ravet şedit ve
tarzı
Ulaştırma Bakam Kemal Satır da şunları söyleme İttedir: , _ - . . •— Sevindiren hadise, secim
cek bir hale geldiğini müşahe- ti kadar ki Demokratlar Halk- kanununun Demokrat parti İade etmek olmuştur. Bilhassa çılarla konuşmuyorlardı bile bir çok milletvekillerinin kanaat ve düşünceleri rey verip el kaldırdıklarını gör-l mek en acı batıranıdır. ______ _ ....
Sevindiren hâdiseye gelince, yışlı bir sarhaya girmiş olma-' statükonun devam etmesini Is-I teyelliler haricindeki halk kitlesinin köyde, kasabada ve şehirde hakiki bir milli irade mücadelesinin taımımen benimsenmiş olduğunu görmek
te muhalefet gayet şedit ve
rafmdan da benimsenmiş ol-Muhakkak ki bu üzücü bir hâ- ması ve biitcc konuşmalarında hilâfına dişe idi. [ muhalefet partisi namııın söz
Son iki sene içinde ise par- söyleyen profesör Punt Köprû-Inıncnto hayatının daha anla- ]ûnün beyan tarzıdır.
Muhalefet partilerinden ban Millet Vekillerinin Mecliste, en makul işlere karşı dahi sırf muhalefet olsun diye sin söylemeleri ite takındıkları tavırlar bent üzen hâdiselerin başında gelir.»
srm sevindirici bir olay olarak kaydedebiliriz. Bu, ilerisi için (le çok iyi bir alâmettir. Ntic-kim Demokratlar, son seçim kanununda da bir anlayış gös-terınişlcrdir.u
Fransa'da Paris - Liyon hattının Larachc - D)Jon kısmı elektrikle işlemeğe başlamıştır. Hat 1952 de tamamen elektrikle Ljllyccektir. Yukarıda yeni trenlerden biri görülüyor
AKŞAM
26 Mart 1950
IIER AKSAM Bili HİKÂYE
Artistin aşkı
Milletlerin garip adetleri
Mahkeme Koridorlarında
Hiç bir kadın Kamargo kanar zamanında güzellik ve sanatıyla muhiti teshir etmemişti- Daha on altı yaşında İken Parisle‘büyük bir şöhret, kazanmış ve Versailles sarayının giizc-1 kadınlan, onun gibi giyinmeğe, onun gibi yürümeğe «e tavrı hareketlerini taklide âdet euln-ınişleıdi, Kamargo, yeni açmağa başlayan bir gül gonçaz.na benziyordu. Danslarında o [kadar büyük bir hafiflik vb ahenk vardı ki, onu bir defa görenler, sihir ve cazibesine kapılmaktan ken dile rlnl k ur tur am ıyor la ı:dı.
Bununla beraber genç ve güzel artistin kalbi henüz aşkı tatmamış, kimseye gönül ^ermemişti. Halbuki artistliğe başlayalı iki sene olmuş ve on sekizine basmıştı.
O zamanlarda Flandres savaşlarında cesaret ve atılganlığı He şöhret kabanmış genç bir subay Parlse geldi. Bu. kibar ve nâzik tavırlı, suıı derece yakışıklı Vikont dö Martey idi.
Genç asilzade bir gecece ümeraya gittiği zaman güzel artiste meftun oldu. Fakat Kamargo hakkında toplad’ğı malûmat hiç de cesaret, verici değildi. Genç artistin ka’blnl fethetmenin güç, âdeta İmkânsız bir şey olduğunu kendisine söylemişlerdi. Vikont, bunları dikkatle dinledikten sonra :
— Pekâlâ, görürüz, cevabını Vermekle iktifa etti.
Aynı gece operadaki temsil bittikten sonra dansözün odasına girdi, Genç artisti,, küçük bir çocuk gibi kullan arasına alıp kaldırdı ve veriş pelerini ile sardıktan sonra kapıda bekleyen arabasına götürüp içeri koydu.
Kamargo. şaşkınlığı zail olup ağzını nçıncaya kadar arhba Paris kaldırımları üzerinde son süratle koşmağa başlamıştı.
Vikont dö MarUy, rakkaseyi arabanın yeşil kadife ile döşenmiş arka taralına yerleştirmiş. kendisi de gülümseyerek karşısında oturmuştu.
Artist, hayreti zail olur olmaz içinde hiddet ve hayret parlayan güzel gözlerini Vikonta dikerek sordu:
— Benden ne istiyorsunuz?
— Sizi seviyorum madmazell SiZin de beni sevmenizi istiyorum.
Rakkasa alaylı bir sesle cevap verdi:
— Aşkınızj bana izhar etmek İçin mükemmel nir hareket doğrusu! Beni ne zamandan beri sevmeğe başladınız?
— Sizi gördüğüm andan İtibaren... Takriben İh* saat kadar evvel...
Rakkasenin gözıeri hiddetle parladı:
lip oluncaya kadar sabredeceğim.
Araba bir müddet daha git" tikten sonra Vikontun Belİzede-kl şatosunun kapısından İçeri girdi.
Artık, artist mahpus sayılabilirdi. fakat bidayette kendisi için mahpes addettiği bu şato, az bir müddet sonra aşk yuvasına döndü.
Vikont mükemmel bir gençti. Artistin kalbini kazanmak, çaresini bulmakta gecikmedi. Esasen rakkaseyi bütün kalbi 11c seviyordu. Hattâ ailesinin büliin İtirazlarına rağmen o-nunla evlenmeği bile düşünüyordu.
Aradan bir müddet daha geçti. Vilâyetlerdeki turnuvasından dönen rakkase, artık sahnede nâdir görünmeğe başladt. O sıralarda Flandreşdc yine savaş başladığı için Vikont, cephedeki alayına gitmeğe mecbur kaldı. Artist yalnız kalmıştı. Bir gece, operadaki odasında, sahneye çağrılmasını beklerken, ansızın kapısı çalındı ve İçeriye bir süvari askeri girdi. Elbisesinin tozlu ve yüzünün kan ter İçinde bulunmasından çok uzak bir yerden geldiği anlaşılıyordu.
Artistin önüne gelir gelmez, elini göğsüne götürerek İç cebinden buruşuk bir kâğıt çıkarıp verdik Titrek bir eî ve kırmızı mürekkeple kâğıda şu satırlar yazılmıştı:
«—Sevgilim, az sonra hayatta olmıyacağım. ölürken, aklım, fikrim hep şendedir. Elveda...»
Mektup burada bitiyordu. Rakkase, altında imza bulunmamasına rağmen mektubun Vikont tarafından gönderildiğini anladı. Kalbi endişe ile dolu olarak askerin vereceği İzahatıj dinledi:
— Madam. Vikont hazretleri, I bir hücum esnasında yaralandı ve az sonra da can verdi. Fakat son nefesLnl vermezden evvel bir kalem İstedi ve yarasından akan kanlara batırarak size vermek üzere bana emanet ettiği bu kâğıdın üzerine gördüğünüz satırları karaladı.
(Baş tarafı 4 üncü sahifede) İnsan evlâdı olmasına ehemmiyet verilir. Bütün bu olaylardan gayri bu çocuğun ilâh bir doğum olup olmadığı dahi araştırılır. Bu çocuğun İkamet ettiği evin civarındaki ağaçların vaktinden evvel çiçeklerini açmış olması, evdeki hayvanların fazla doğurmaları, bazı gayrikabll tedavi hastaların ani olarak İyileşmeleri, bütün bu olaylar DaJal-Lanıa olacak çocuğun ilâh kuvvetinden İleri geldiği kabul olunur. Dala 1-Lama olarak seçilen çocuklar, manastıra on sekiz yaşına kadar gayet sıkı bir şekilde talim ve terblyq görürler ve bu yaşa vardıklarında tam vazifeyi deruhte ederler.
Rahip tabakası
Dalal-Lama harice karşı hiç bir zaman bir hükümdar şeklinde değildir, bu ancak bir din adamıdır. Yani Buda kilisesinin papazıdır. Devlet hizmeti hükümdar vc nazırlara tevdi olunmuştur, Bunlar Dala! Lama'ya bağlı gayet kesif bir rahip tabası vardır. Meselâ Lhassa'da on sekiz bin rahibin mevcut olduğu sabittir. Bu rahipler sınıflarına göre belli olurlar.
Tibetli Budlstlerln İbadeti: Bu insanlarda İbadet bir for-
'mülün tekrarlanmasında başka bir şey değildir. Bu insanlar yalnız dudakları İle dua etmekle kalmazlar, ilâhlara dualar matbu bir şekilde veyahut taşlara oyulmuş bir şekilde de sunulur, bu taşlar uzun diyarlara dağ geçit mahallerine veyahut ehramlara konulur. Bu dualar da gayet gariptir: «Om mani pad-me-hum» diye kâğıtların. üzerine yazılıdır. Yani «Allahım, lotosdaki cevher,! amin» bu cümleyi söylemek ve devamlı surette tekrarlamak, cennette tekrar dünyaya gelmek için kâfi gelir denmektedir. Bu duaları tekrarlamak İçin bir dua makinesi vardır. Bu makineyi çevirmek sureliyle de bu duayı ifa etmek kabildir, evlerde dua etmek İçin ufak evlere mahsus değirmenler vardır. Bu değirmenin içinde bir kâğıda yazılmış olarak yukarıdaki dua vardır. Ve bu değirmen döndürülerek bu dua söylenmiş addolunur, mabetlerde daha büyük dua makineleri vardır. Ve hattâ bazı varlıklı insanlarda rüzgâr veya su kuvveti ile bu duayı döndüren makineler vardır, bunların evlerinde Bu dua devamlı suretle yel veyahut su değirmeni va-sıtasiie döndürülerek ilâhlara arzolunur.
Sarhoşluğun belâsına çattım!
Bir kaç dakika, sonra artist sahneye çıkıyordu O geceki ra-kısları hiç biir zaman bu derece içli, ahenkli ve İlâhi olmamıştı. Fakat birdenbire sahnenin üzerine baygın düştü, O geceden itibaren bir daha sahnede görünmedi. Bir müddet sonra Pa-rlsl terkederek şehrin civarında satın aldığı bir evde inzivaya çekildi.
Aradan uzun yıllar geçti. Halk, sessizlik ve nisyana gömülen büyük sanatkârı unuttu ve nihayet günün birinde sevgilisine kavuşmak için sessiz, sadasız bu fani dünyadan göçtü.
— Çok küstah ve saygısızsınız mösyö! Şimdi söyleyiniz: Beni ne yapacaksınız?
Vikont sakin bfe sesle cevap verdi:
— Kadınlık zaafınızdan istifadeye Kalkışacağımı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz madmazel! Ben sadece size beni sevmek fırsatını vermek istedim.
Dansöz somurtarak mukabele etti:
— Sizden nefret etmeğe başladığımdan emin olabilirsiniz.
Vikont, bu cevaö» tebessümle karşıladı:
— Nefretiniz sevgiye münka-
Çeviren: A. HİLÂLİ
Millî Eğitim müdür-
lüğünde yeni bir
müdür muavinliği
Milli Eğitim Müdürlüğünde yeni bir müdür muavinliği ihdas edilmiştir. Yeni müdür muavinliği yüksek tahsil talebelerinin burs işleri ve öğretim meseleleriyle meşgul olacaktır.
Bu yeni vazifeye mülga yüksek öğretmen okulu müdür yardımcılarından Âdil Zeren tâyin edilmiş ve işe başlamıştır.
İngiliz Parlâmento binası ha'bde epeyce hasara uğramıştı.
Hasar tamir edilmiş ve bina yeniden açılmıştır. Yukarıda Parlâmento binası vc civarı kuşbakışı görülüyor.
1588 de batan ve yenilmez armadayı teşkil eden gemilerden bLr kısmında çok miktarda altın vardı, ?!mdi bu altınları bulmak için araştırmalara başlanmıştır Yukarıda denize inmekte olan ve denizden çıkar, bir dalgıç görünüyor,
I
Maznun pek kederli görünüyor. Yaptığına pişman olmuş gibi bir hali var. Sorduk:
— Suçun ne, ahbap?
Ürpererek göğüs çeçirdi:
— Hiç sorma, bey kardeşim. Derdini cok büyük.
, — Vah vah! Başından bir kaza mı geçti?
— Kaza mıdır, belâ mıdır, ben de kestiremiyorum. Ah şu dinine yandığımın rakısı yok mu?
— Sarhoş oldun da kavga mı ettin?
— Yok be yahu. Ben öyle sulu sarhoşlardan değilim
Gözlerini belerterek sordu:
— Senin karın var mı bey birader?
— Hayır, bekârım.
— Öyle ise bir ye de bin şükret haline. Karı milletiyle başa çıkmak kolay değil dir. Bilirsin ya; «Kannın fendi erkeği yendi» derler. Sahiden de onların fendine akıl ermez.
Sustu, başını eğip birkaç defa yutkunduktan sonra mırıldandı:
— Bunda karının günahı yok ya. Amma velâkln, benim ne kabahatim var? Her ne ise, oldu bir şey...
— Ne oldu? Anltıver bakalım.
Gene ürpererek doğruldu:
— Bir insanın karısı hiya-netlik ederse ne yapar o a-dam?
— Ne yapacak, karısından boşanır.
Yüzünü buruşturdu:
— Boşanmakla iş biter mi, bey abi? Nikâhı yoksa ne o-lacak?
— Daha iyi ya. Kadını kolayca sepetleyiverir.
Öfkelendi:
— Böyle konuşma, dinini seversen. İster nikâhlı olsun, ister nikâhsız. Bundan bir şev çıkmaz. Demek ki e-vindeki karı sana hıyanetlik edecek, sen ona bir şey yapmadan kolundan tutup u-ğVrlıyacaksın. Yoook, bey kardeşim. Erkekliğe sığmaz bu. Böyle şeyler benim kar nımı ağrıtır. Karının cezasını kendi elimle vermezsem benim erkekliğim nerede kalır? Hele insan bu hıyanetliği sarhoş kafa ile yakalarsa ifrit kesilmez de ne o-lur?
— Başına böyle bir iş mi geldi?
— Benim başıma gelenleri sorma- efendi kardeşim. Durup dururken belânın katmerlisine çattım. Pisi pisine mahpushaneye girmek buna derler İşte.
Gözlerini ovuşturarak ilâve etti:
— Doğrusuna bakarsak senin aklın daha yüksek, bev abi. Öyle ya, Avrat milletiyle uğraşıp da belâya girmenin, ne lüzumu var? O-nun yakasını bırak, başka birini bul. İstanbul diyarında karı kıtlığı mı var? Hele şu darlık zamanında boğazı tokluğuna metres olacak
karılar dolu. Amma velâkln, deminden de söyledim ya, olanlar oldu bir defa. Ah şu dinine yandığımın rakısı ah. Şişede durduğu gibi durmuyor ki mered. Biraz fazlaca kaçırdın mı, insanın karnını da, kafasını da Çarşamba çanağına çeviriyor. Ne ise, gelelim bizim meseleye. Anlatayım da bak, bunda benim günahım var mı? Dün akşam meyhanede arkadaşlarla muhabbete daldık. Lâf arasında ölçüyü şaşırmışım, rakıyı fazla kaçırmışım. Eve giderken sağa sola sendelediğimin farkındayım. Karı uyumuştu, Ben de soyunup yatağa girdiğimi hayal mayal hatırlıyorum. Sızmışım. Her halde sırtım açık kalmış. Sabaha karşı öksürerek gözümü açtım. Zannedersin ki ağzımın içine kireç sıvanmış. Öksürük de ciğerlerimi sö-[küyor. Malûm ya, birkaç nefes cigara çekince öksürük durur. Ben de bir cigara ya-1 kayım diyerek kalktım, e-lektriği yaktım, bir de baktım ki masanın üstünde bir cigara tabakası duruyor. Ben ömrümde tabaka kullanmam, cigarayı paketle taşırım, Tabakayı alıp açtım ki içinde üç tane cigara kalmış. Beynim bulanıverdi. Benim evimde, hem de yatak odasındaki masanın üstünde erkek tabakasının ne işi var? Belli ki eve bir er- j kek misafiri gelmiş. Bana gelmedi ya, karıya geldi tabiî. Karşı karşıya cigaralar içiö zevk etmişler, giderken tabakasını unutmuş enayi-Bana böyle şey yapılır mı, bey kardeşim? Karının o-muzuna iki yumruk çakıp uyandırdım: «Kalk ûakalım kahpe! Benim odama kadar soktuğun dostun, kimdir? Çavuk söylen dedim. Karı gözlerini ovuşturarak kekelemeğe başladı. «Numarayı bu-ak ulan, dedim. Bana ce-' vap ver, Bu tabaka kimin?» Karı; «Ne tabakası? Sen neler söylüyorsun? Lâflarını anlamıyorum» diyerek dır-| lanıp duruyor. Yutar mıyım böyle şevleri? Suratına iki 1 tokat çaktım amma hırsımı yenemedim, iki bacağına da birer bıçak attım.
Gene derin derin içini çekti:
— Ah, dinine yandığımın rakısı, ah!
— Yaptığına pişman oldun galiba.
Yüzündeki elem çizgileri derinleşti:
— Sorma, bey kardeşim. Pisi pisine hem karıvı şişledim, hem kendi başımı belâya soktum. Bu işte karının kabahati yokmuş amma sonradan farkına vardım.
— Neyin farkına vardın?
— Tabaka meselesinde karının hiçbir günahı yokmuş. Yüzümü yıkayıp da aklım başıma gelince hatırladım ki, o tabaka meyhanedeki arkadaşlardan birinin elinde idi. Sarhoş kafa ile çıkarken tabakayı a-
Avustralya mektupları (Baş tarafı 1 üncü sahifede) vatanı korumağı hor genç boyun borcu sayar.
Tren, tramvay, uçak
Hayat şartlan sütunumuzu tamamlamak İçin, bazı enteresan malûmatı vererek, yazımıza devam edelim.
Avustralya tren yollarının uzunluğu 27 bin mildir. Tramvay hatlarına geLlnce 508 milden İbaret olup, 1 milyon 09 bin yolcu taşarlar. Şoselerin uzunluğu ise, tam yarım milyon mildir. (Bütün yollar gayet geniş ve asfalt olarak yapılmıştır)'. Tayyarelerle uçan yolcuların adedi de 5?2 bin 157 dlr.
Avustralyada inşa edilmiş evlerin adedi 1 milyon 800 binden fazladır. Hiç durmadan, mükemmel evler ve apartmanlar da yapılmaktadır. Hükümet ahiren 250 bin ev inşasına ruhsat vermiştir.
Bu büyük adada 850 bin otomobil kaydedilmiştir. Motosikletler ve bisikletler ise, otomobillerin üç mislidir. Radyo sahihlerinin adedi (son lstatis-tike göre) 1 milyon 483 bindir. Ruhsat için, Posta müdüriyetine senede bir A. lirası ödenir.
Avustralyada senede 169 bin 569 kişi doğar, 79 bin 231 kişi öliir, 62 bin 822 kişi evlenir ve 7 bin 145 kişi boşanır
Vergiler
Vergilere gelince... Haftada 9J Avuç. lirası kazanan bir bekâr 14} Şilin vergi öder. Bundan maada, bilvasıta, sinema, biletlerinden. İçki ve tütünden gümrükten, alım-satun muamelelerinden, binalardan ve bazı eşyalardan hususi vergiler tahsil edilir. Evliler ve evlât sahibi ebeveynler, bekârlardan daha az vergiye tabidirler.
R. P.
Millî talebe federasyonu kongresi İzmlrde toplanacak olan Türkiye Milli TaLebe Federasyonu kongresinde Teknik Üniversite talebe birliğini temsil eunek ü-zere 15 kişilik delege heyeti İz-mlre müteveccihen dün Bandırma yolu He hareket etmiştir.
Denizyolları idaresinin Akdeniz seferleri
Öğrendiğimize göre Devlet Denlzyoları İdaresi Akdenlzda yapılmakta olan muntazam posta seferlerine karşı yolcuların gösterdiği geniş alâka karşısında, yaz programlarında mühim yenilikler yapmıştır. Bu meyan-da yolcu navlunlarında tenzilât yapıldığı gibi, grup halinde yapılacak seyahatler ve gidip gelme bilet ücretleri İle 180 gün müddetli biletlerde yüzde 15 ile yüzde 30 arasında tenzilât yapılmıştır. Ayrıca dış hatlarda çalışan gemilerin dahili dekorlarında da değişiklik yapılmıştır.


lıp cebime sokmuşum, evde soyunurken de çıkarıp masanın üstüne koymuşum. Sarhoşluğun belâsıdır bu.
Mahkeme açıldı, ahlar,oflar çekerek kalktı.
Ce. Re.
t--------------------------------
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ • Nû)
l— Tefrika No. 55 .
— Canım efendim, demin size söylemedim mi? Hakiki İsterikler katiyen intahar etmezler. şurası muhakkak: Margol Mars, aşkının tesiriyle, o anda o.ehemehal intlhat e;-mek niyetindeydi. Hattâ, zehl-rl bile içmek raddelerine vardı. O cihet, evet, doğru... .
— Peki öyleyse?
— Fakat, İlk IztirapLar, onu büyük bir korkuya düşürebilir, ölümden çekinebilirdi. Nitekim, Thorleyl imdada çağırmam:? mıydı? Arzu ettiği neticeye vermek İçin, bu intihar manzarasıyla onu zorlaması da kabildi, işte, bu vaziyet böylece, nihayete erecekti. Şayet...
Locke, âdeta rica etti:
— Ama bitirin!
— Şayet biri araya girip de Thorl?y’i zamanında çağırmasına maııi olmasaydı. Ve böyle-
ce, zehrin tesirini göstermesine imkân vermeseydi... İşte bunun İçindir ki, ben, kaatilin evde bulunduğunda rnuslrrım.
Locke, haykırdı:
— öyleyse, kaatll. şunlardan biri olabilir: Evvelâ, Thor-leymarsh... (Hayır, bu kabil deglil) Soııra, Celia Devereux... (Bu da imkânsız, buna da İnanılmaz,) Yahut, mebus De-rek Hurst Göre.
— Hayır, ille böyle olması icabetmez.— dedi.— Kaatlil size şimdi göstereyim ini?
Locke. etrafına avcu tarafından takibe uğramış bir şikâr gibi bakında:
— Hani? Nerede?
Doktor Fen, dedi ki:
— Celia’nın anlattıkları, kaa-tilln kim olduğunu vazıh surette gösteriyordu. Peşrembe akşamı Caswall şatosuna gel-
diğim zaman, hepinize bat,ı sualler sordum, Öğrenmek istediğim şeyi öğrendim Hey gidi hey!... Hattâ daha fazlasını bile öğrendim.
Doktor Fell. iskemlesini geri iterek ayağa kalktı:
— Kaatilin şatoya girebilmesi İçin...
Sir Locke, İtiraz etti:
— Binaya dışardan girilmesine İmkân yoktu.
— Niç İnmiş bakayım?
— Çünkü, Casroall şatosu her akşam, tıpkı bir kale gibi muhafaza altına alınır. Bundan maada, dokuz metre genişliğinde, üç metre derinliğinde Lir hendek, bu şatonun etrafını çevirmektedir ve suyla doludur.
Doktor Fell:
— Mesele bundan ibaretse, kolay.— dedi.
— Nasıl kolay?— Hani kaa-til?
— Kaatll mi?... Buradan bir kaç metre ötede bulunuyor.
Tam o esnada, cinai kısım âmirlerinden başmüfettiş Had-, ley, gurup un karşısında beliriverdi. Meğer bekleme salonunda otururmuş ve onun geldiği-.
n! kimse farketmemiş.
Bir an herkes susııp ona bal: Doktor Fell, bütün nazarim tuplayan şahsiyet olmaktan oır an çıktı.
Polis âmiri, alay etti:
— Ters istikamete bekjyodsunuz!
Locke, haykırdı:
— Elverir artık1.,. Bitirin şu işi, yahu! Kaatilin bil anda burada olduğunu mu ‘ıldia edîyaı-sunuz?
Doktor Fell:
— Evet, Öyle. — dedi, — itaatli, bidayette nberl hep bura-! daydı, İşte bunun İçindir ki. Hadley’i jetirdlm. Kaatlil xtıı- , dişine teslim edeceğimi vâdet- ! Um, Sevgilisini zehirleyerek öl-' meğe sevkeden adsın, Thcrlcy' Marsh'la boğuşmuştur. Bir parça su bulabilmek için, süıûkle-nerek yürümüş ve bayılmıştı!.
— Sürüklenerek mİ?
— Evet, sürüklenerek banye dairesine kadar gitmiş. Ta-Lf ettiğim gibi...
Doktor Fell. aheste adımlarla (odanın sonuna doğru yürüdü; duvardaki kara perdelerden birini çekti. Mutfak kapısının bitişiğinde, banyo dalresmuı
kapısı belirdi.
Doktor Fell, bu kapıyı ardııa kadar açtı. Elektr.k düğmesini çevirdi,
Celia, feryadı kopardı.
Banyo odasında bir adalı vardı; bacaklar: örtünde sallanıyordu. Safi ellndrblr şey puıl-dıyordu, Bu biı uıtura idi. A-dam, usturayı hızlı bir hareketle boğazına doğru götürdü
Doktor Fell, iri gövdesiyle derhal müdahale elti. Fakat, seyredenler bir medyumun tesirinde kalmış gibiydiler. Aııunun solgun yüzünü, sebit gözlerini ve alnının üzerine düşen karmakarışık saçlarım gördüler.
Bu kaatll, ressam Ronle Merrlck'dl.
XX
Ertesi akşam, Oloucester Ga-te'in büyük salonunda dok o-Fell, beyaz meşin Kaplı bit sedire uzanmış; hikayesini tamamlıyordu.
Yanında, evvelâ, yalnız Donald Holden'le Celia va»»ıı Genç kız, koltuğun arkasına abanmış, bakıyordu :
— Margot'un mektubunda, ressam Ronııle'nin İsmini okuyunca, bunu havsalama yedire-
medim. — diye İzah etti. — Nasıl olur? Honnie yirmisinde bile değil?
Doktor Fell, başını salladı.
— İşte, esas nokta da bu ya...
— Ne demek istiyorsunuz?
— Merrick, gayet ehemmiyetli bir şahsiyet olan, yüksek mevki sahibi bir babanın şımartılmış oğlu idi. Psikoloji noktasından mütalâa edilirse, ne yaptığını farketmlyecek kadın gençti. Onun lehime söylenebilecek tek hafifletici nokta bu-dur. Bununla beraber, hayırlı oldu da...
Holden, tamalad::
— Hayırlı oldu ria kendi cezasını kendi veril öyle değil mi?... Bize her şeyi anlatın, doktor Fell!
Şişman adam, Cella’ya baktı:
— Ablanız gençlııtten hoşla-nırdu — dedi.
Celia:
— Evet. — cevabını verdi.
— Ablanızı öln.üş görünce, zihninize gelen ilk düşünce bu oldu. Halden’e ne dediğiniz hâlâ aklımdadır: «Ablam, bu ocak ayında otuz altısını bitirecekti, demiştiniz. O ki, gençliği bu kadar severdi.»... Dernek kİ, aşı-
ğını teşhis etmemiz lâzım geldiği takdirde, civara bakıp o âşığı delikanlılar arasında arayacaktık. öyle icabederdl. Fakat. İtiraf ederim, sizin bu şekilde nazarı dikkati celbetmiş olmanızdan, birdenbire ben dahi İstifade edemedim. -
«Anlattığınız hikâyede. İki nokta, bilhassa bana, manidar göründü, Ceilal
«Bunlardan birincisi: Cinayet oyunu sırasında, ablanızın ö kocakarı Dyer.in rolünü almak istememesiydi. Bayan Thomp-son'un rolünü ona versinler diye Israr etmişti. Mevzuu hatırlarsınız ki, bu kaatll kadın, a-şığı İle blrleşlp kocasını öldürmüştü. Aşığı da kendinden pek genç bir oğlandı Bu acaba sırf tesadüf müdiir? Zannetmem,
«Dikkatimi çeken diğer nokta da: Doktor Robert Buchanan’ın şahsiyetine bürünmesi gereken ressam Ronnle'nln, güya bu adamın tercümel nulinl bilmiyormuş gibi bir tavır takmma-sıydı. Mahut vakanın ne olduğundan haberdar mısınız?
Celia;
(Arkası var)
26 Mart 1950
AKSAM
Sahile t
bir cinayet
İzmir — Cumaovasmın Keler köyünde nam as yüzünden tecl bir cinayet işlenmiştir. öğrendiğimize göre, vaka şöyle olmuştur :
Karışma küfretmiş diye tahra ile öldürdü
Köy halkından Ahmet Apak isminde bir şahıs, bundan beş ay kadar evvel köy meydanlığında ve köylülere hitaben, Osman Bilgin adındaki arkadaşının karısı hakkında fena küfürler savurmuştur. Bilâhare bunu haber alan Osman Bilgin aradan beş ay geçtikten sonra evinin penceresinden dışarıyı seyrederken Ahmedln çeşmeye doğru geçip gittiğini görmüştür Böyiece Ahmede oıan kini tazelenmiş olan Osman hemen tahrayı koltuğunun araşma sıkıştırarak Ahmedl güdlce takip etmeğe başlamıştır. Ahmet çeşme başına gelip su doldurmağa başladıktan bir kaç saniye sonra çeşmenin arkasından ansızın önüne çıkarak Ahmedln yakasına sarılmış ve ona: 'Ahmet söyle bakalım, köyde benim kanma nasıl küfürler etmiştin!» demiştir. Ahmet ses vermeyince Osman sualini tekrarlamış, fakat. Ahmet yine ses vermemiştir. Bunun üzerine Osman koltuğu altında sakladığı tahrayı bir defa Ahmedln boynuna sallamış ve derlin olr yara açmıştır. Buna kanmıyan Osman, ikinci defa salladığı tahra ile Ahmedln boynuna yana düşürmüştür. Kaatil Osman. Ahmedl bu şekilde öldürdükten sonra kanından bir avuç alarak içmiş ve oradan kaçmıştır. Osman evine geldikten sonra, bahçesinde çalışmağa başlamıştır. Keyfiyeti haber alan jandarmalar kaatil! aramağa başlamış ve evinde yakalamışlardır.
BULMACA
Soldan sata: 1 - Vakit. 2 — MQ-kcmmcl - Şaibe. 3 — Sucul, 4 — Kokulu bu- ot. 5 — Tersi meşhur İtalyan naydudu. 6 — Alışıklık. 7 — Hatırdan çıkarma. S — Tersi bir cenup vilâyetimiz - Nota. 0 — Bir gıda maddesi - Garyarı edet. 10 — Yüksek «es perdesi ■ Sahsa.
Kaatil sorgusunda, Ahmedln karısına çok kötü ve müstehcen küfürler savurmasından muğber olarak bu işi yaptığını söylemiştir.
Yukarıdan naağıya: 1 — Yoksunluk. 2 — Bir erkek adı - Çıplak tc.-.ım - İstikbal. 3 — Arab Latanda bir tnınlakn. 4 — Tersi kan sızıyor.
6 — Tersi orta oyunu topluluğu. 6 — Kellilik • Salâhaddimn bayı. 7 — Tersi yapma - Meye a suları, s — Madeni ip - Sonuna *L» gellrsl askeri bir rütbe.
GEÇEK BULMACANIN HALLİ
Soldan safa; 1 — Koordine. 2 — Ortaokul. 3 — Adom. İri. * — Luram. La. 5 — İl)}. Suc. S — Slt. Sası.
7 — Ue, İlik. S — Yaralama. 9 — On, Vatan. 10 — Nı*. Ha.
İstanbul 1 ci İcra Memurluğundan: M9/871
Borcun temini için mahcuz açık arttırma ile satışı mukarrer 161 lira kıymetinde bir varilde 300 litre benzin Ue 3 tenekede 48 litre vakum motöT yağı satışa konularak 474/950 salı saat 14 te Sultanahmet Dl-vanyolu Cad. No. 520/122 de a-lenen satılacaktır. Satış tutan takdir olunan kıymetinin %75 İni bulmadığı takdirde 2 ci satışa bırakılarak 6/4/950 perşembe günü ayni saat ve mahalde en fazla arttırana peşin para ile İcra iflâs ka. 1İ2 İlâ 122 ci md- hükümlerince satılacağı ilân olunur. 949/874 dosya ile.
8W
DOKTOR
MEDİNE MEHMETOGLU
Çocuk hastalıkları mütehassısı. Soğanağa Mithat paşa cad. No 31 den aşağıdaki adrese nakledilmiştir Soğanafea Büyük Haydar Efendi sokak No, 15. Tel; 25780 cuma, pazar hariç her gün saat 16 - 19 a ■■ kadar muayene
»“ Satılık antika eş/a
Yolculuk dolayısiyle, satılık hakiki Fransız yapısı İki yatak odacı, bir yemek odası takımı iki vitrin. Obüsson Duvar halısı, Beyoğlu, İstiklâl Cad. ADA STİL Mobilya Mağazasında teşhir edilmektedir,
İstanbul 1 ci icra Memurluğundan: 850/9
Borcun temini için mahcuz olup açık arttırma İle satışı mukarrer 500 lira kıymetinde (Avrupa para kasası kristal camlı yazıhane - yazıhane -dolap - masa ve iskemleler vesaire) Batışa konularak 31/3/850 cuma günü saat 14 te Kçükpa-zar hal No. 48 de satılacaktır. Satış tutan takdir olunan kıymetlerinin %75 ini bulmazsa 2 elye bırakılarak 3/4/950 pazartesi ayni mahal ve saatte en fazla arttırana peşin para ile icra İflâs ka. 112 İlâ 122 el md hükümlerince satılacağı 1-lân olunur. 950/8 Nolu dosya Ue. 8966
Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığından
Evvelce artma savaş kurullarında savaş memuru veya sağlık koruyucusu ünvanlan Ue bir müddet çalıştıktan sonra askerlik. veya her hangi bir maseretle Bûkonlıkçu VMlfelertne son verilenler hariç vazifelerinden ayrılmış bıılunnnlardftn Bukanlıçka tayin edilecek yerlerde tekrar hlametc «irmek is-ıiyenierln!
A — Son ayrıldıkları böigo ve «ube adı Ue ayrılı* sebebi
B — Hangi yılda hangi bölgede kurs gördüğü
O — Sicil n um ar as j vo bu günkü açık adresi
D - Bakanlıkça tayin edileceği her hangi bir bölgede hizmete lıuır olduğu slkrolunmak ve .vskorllk terhis vesikasının tasdiki! olr örneği de bağlamak suretllc 15 Nisan 1850 tarihine kadar bir dilekçe İle Bnkanlıfia başvurmaları ilân olunuf- (37201
Tarım Bakanlığından:
Toprak işleri Göne) Müdürlüğü teakllâtı İçin ro adet kamyonet satın alınacaktır.
Kamyonetler Ankara veya İstanbulda teslim olunabilir,
Teslim vöi Tesellüm şartlnnnıı ait malûmat Anjtaradu Toprak îşiori Q»n*4 Müdürlüğünden, fetanbuldu Ziraat Müdür-lüğiindun ahnsbiih
Tekliflerin *ıı vec 10 Nisan |)5Ü tarihine ou dairelere y-ıpumau ’Azınnjr. (3tli6j


CARDO Macar usulü tahta Mobilya
İhracat işleriyle mejgul
L I G N l M P E X
Döşeme, Tohto ve Kâğıtçılık işlerindo dıj 'kareli idare eden millî bir rojebbü*.
Budoptnl. V. INADOR - U. 4. Tel. ı 182 ■ 960 Tclgrol : UGNIMPEX. Budope-ıi.
TÜCCARLARIN DİKKAT NAZARıNA
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından:
4355 sayılı kanunun 33 üncü maddesi Odalarda kayıtlı azanın senelik aidatını üç ay zarfuıda ödemelerini, aksi halde bu aldatın üç misil tahakkuk ve tahsil olunacağı hükmünü tazammum etmektedir.
1950 aidatını henüz ödememiş bulunan azalanınızın üç misli tediyeye mahal kalmamak İçin aldatın son mehlini teşkil eden 31.3.1950 akşam ma kadar - Tahsildar göndermek İmkânı bulunamadığından - Odamız muhasebe şubesine müracaatla işbu aidatlarım ödemeleri lüzumu arz ve rica olunur. (2623)
Dana İyi. d»*» h,x" *° ’ .
«.a..... «e-
...»•’ “
,. . kma lortları uMurO® t
MMU. id. -T’1'0'
Panair do Brasil
İSIARSUI ■■ 4*^aiu.GotoMl«aT 20. î.l P K 3074
aMKAkA ■ rol°’ Ol*''
Samsun Hırlaz Kap'ıcaları Birlik Başkanlığından:
1 — Samsun Hırlaz Kaplıca otelinin 34724.70 Hra keşif bedelli İkmali İnşaatı kapan zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur
2 — Eksiltme 3. Nisan. 195₺ tarihine rastlıynn pazartesi günü saat 15 te özel saymanlık müdürlüğü odasında yapıla* çaktır .
3 — Bu işe alt eksiltme şartlaşması ve buna bağlı Kâğıtlar her gün mesai saati dahilinde Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için İsteklilerin usulüne göre 2604.35 liralık geçici teminat vermeleri ve 1950 yılı Ticaret O-dası belgesi İbraz etmeleri lâzımdır.
o — İsteklilerin ihale gününden tatil .günleri hariç en az üç gün evvel dilekçe ile il makamına müracaatla bu İşi yapabileceğine dair yeterlik belgesi almaları lâzımdır.
a — İsteklilerin teklif mektuplarının her paıçasma 56 kuruşluk pul yapıştırdıktan sonra ve 4 ncü maddede yazılı geçici teminatı özel İdare veznesine yatırdığına dnlr makbuzla 5-inci maddede yazılı yeterlik belgesi ile 1950 yılına ait Ticaret Odası vesikasını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarlfntı dairesinde hazırlayacakları kapalı zarflan ihale giınü saat 14 de kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü Alarak posta İle göndermiş olmalar' lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. 3200
50 adet otobüs mubayaası eksiltmesi tehir edilmiştir i. E. T. T. işletmelerinden
Batın alınacak 50 adet otobüs için tekliflerin kabulü 1/5/950 tarihine talik edildiği ilân olunur.(31521
Kalorifer tesisatı yaptırılacak
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden:
Bucağı Mahallesi
Merkez Tomtom
> Evliyaçelcbl
> Asmaiımesclt
>, Şahkulu
a Karne rh a t un
a Kalyoncu
> Hûscylnağa
a Çukur
> Kuloğltı
a Ffır uzağa
Taksim Şehltmuhlar
a Kâtip Mustafa Çelebi
> Cihangir
a Gümüşsüyü
a Harbiye
a İnönü
> Eskişehir
a Yenişehir
a Hacınhmet
a Bülbül
a Boslan
■ Kocatepe
Galata Arapcaml
a Bereketinde
» Emekyemez
a Hacımlml
a Kemankeş
> Kılın çali
> Müevyetzade
a Ömer Avnl
a Pürtel&ş
> Yenlcaml
Şişli Bozkurt
a Cumhuriyet
a Du stepe
a Feriköy
a Halâskârgnzl
a Mecidiye köy
a Meşrutiyet
a Pangaitı
» Paşa mahallesi
• Şişli
a Kâğıthane
Kasımpaşa Kuçükplyale a Kaptanpaşa
a Burur!
a Yahya Kahya
a Çatma Mescit
> Bedre tün
a Camilkebir
a Kadımehmet
» Kulaksız
• Hacıhilerev
Hasköy Sütlüce
a Keçeci Piri
> Firlpaşa
I
1 — Büyükderede Orman Fakültesi binasında 40097 lira) „ kuruş keşif 11 kalorifer tesisatı İşinin 3z'Ntauı/1050 Pazartesi günü saat 15 te Rektörlükle kupalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Eksiltmeye girebilmek için istekliler eksiltme tarihinden Uç gün evveline kadar Rektörlüğe müracaatın bir kalemde] 40 hin liralık benzer bir h yaptıklarına dair Üniversite Mimarlığından belge almalıdırlar
3 — îatekllltr 3457,32 liralık geçici teminat makbuzlarını,! alacağı belge ile Ticaret Odası kâğıtlarını ve teklif zarflarımı İhale günü saat 14 e kadar Rektörlüğe vermiş olmalıdırlar.
4 Bu İşe alt keşif, şartname ve gerekli evrak Rektörlükte görülüp, (3048) i
60
İş bulmak isteyenler; işçi arayanlar; emlâk, arsa, eşya alıp I satmak arzusunda olanlar için
En verimli en ucuz vasıtadır
••T Doğrudan doğruya "AKŞAM,, ilân servisine müracaat.
Telefon: 20681 |
*
DENİZYOLLARI
DENİZ YOLCULUĞUNA RAĞBET ARTTI
Sevlet Defiızyollarının lüks yolcu gemı|eıı aradığınız bulun iıo» 'yellere salupliı."
Devlet Orman işletmesi Adapazarı Müdürlüğünden
Miktarı M. Bedel Teminatı
Bölgesi istif yeri Cinsi Adet M3.D3. Lira K. Ura K.
Akyazı Dedeler alü » > Köknar Tomruk 157 > ' > 98 > > 24 103 370 63 145 18 220 55 55 55 00 00 00 427 261 68 00' 00 00
1 — işletmemizin Akyazı bölgesinin Dedeler altı İstir yerinde mevcut yukarıda cins ve miktarı yazılı köknar tomruğu iiç parti halinde acık arttırmaya çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 5/4/1950 çarşamba günü saat 15 de Akyazı bölge şefliği binasında toplanacak komslvon önünde yapılacakta.
3 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde; Ankara merkez,, İstanbul, İzmit işletme müdürlüğünde, Adapazarı merkez. Akyazı bölge şefliğinde ve İşletme müdürlüğünde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte evrakı mûsbltelerlle birlikte komisyona müracaatları
ilân olunur. (3317)
Beyoğlu Kaymakamlığından
5545 Sayılı Millet Vekili seçimi kanununun 14 îıncü maddesine göre ihtiyar heyetleri tarafından tertiplenen seçmen kütükleri ayni kanununun 19 cu maddesi gereğince 27/MartZ, 1950 Pazartesi günfı sabah saat sekizden, 2/Nlsan/1950 günü akşamı saat 17 ye kadar yedi gün müddetle aşağıda yazılı yerlerde askıya çıkarılacaktır.
sayın seçmenlerden kütüklerde İsimlerini bulamiyonların bu müddet içinde oturdukları ,mahallenin muhtarları vmntasiyle İhtiyar heyetlerine sözlü veya yazılı olarak müracaat etmeleri ilân olunur. (3850)

Seçmen kütüklerinin asıldığı yerin adresi
İstiklâl caddesi 285 sayılı Kurtuluş hanı pasajL
Aybastl sokak No. 17.
Sofyalı sokak 26.
Tünel meydanı Kazevecl sokak No. 10/2
Hamalbaşı caddesi önıertıayyum No. 58/L
Çamcımusa sokak No. 23.
Sakızağacı caddesi No 33.
Sakızağacı caddesi No. 33.
Tornncıbaşı su terazisi sokak No. 27 rum lisesi methali. Boğazkesen Çukurcuma caddesi 26.
Mahyacı sokak 12 sayılı muhtarlık.
Taksim Maç sokak 12 NoJu Muhtarlık.
Taksim Maç sokak 42 No. lu Muhtar ilk.
Gümüşsüyü caddesi 2 No.lu Behçet Bakı garaju
Maçka caddesi 45 saydı Maçka garajt
Çayır sokak 12 No. lu muhtarlık.
Pervaz sokak 55 No. lu muhtarlık.
Haeıllbay sokak 6 No. lu Avangelistra kilisesi.
Kurtoğlu sokak 21 No. lu muhtarlık, fierdaromer 10 No. lu muhtarlık.
Yayaköprü No. 3 muhtarlık.
Taksim Valdeçeşme cad. 11/2 No. }u muhtarlık.
Arapcamil avlusu İçerisinde.
Kuledibi kule sokak No. 23.
Tutsak sokak musevi lisesi alta
Beyazıt sokağında.
Necatibey caddesi baş cerrah sokak No- S- ,
Nceatlbey caddesi Salıpazan C. H. P. Kılıçall sem' ocağı karşısında.
Serdar Ekrem C. Komando han avlusu.
Fındıklı Molla Çelebi cami çıkmazı.
Fındıklı Molla Çelebi cami çıkmazı.
Fermeneciler caddesi tersi dükkânı üstü Abdulkodlr TolonmO No. 77/79.
Halaskar Gazi caddesi No. 130/7.8
ŞUH Havaryun sokak No. 24.
Ergenekon caddesi 137.
Baruthane caddesi 57.
Hnlâskâr Gaıtl caddesi 130 Pasaj içinde.
Mecidiyeköy BüyüJrdere caddesi.
Kodaman sokak
Hfdâskâr Gazi caddesi 130 Pasaj içi.
Avukat caddesi 9.2
Abldei Hürriyet cad. No. 251.
Kâğıthane köy heyeti İhtiyariye odası.
Nalıncı yokuşu No. 2
Zincirlikuyu caddesi 68.
Çatık kaş sokak No. 74.
Karanlık çeşme sokak bakkal Hikmet.
çivlcller sokak bakkal Suphi.
Yaşmak sıyıran No. 10.
Dörlkuyu caddesi belediye karakolu.
Haslahone arkası No. 28.
Yenlçcşme sokak No. 13.
Tahtaköprü sokak 28.
Bademlik caddesi muhtar odası.
Hasköy vapur iskelesi muhtar odasL Hamam sokakta bakkal dükkânı yanı-
AKŞAM | sfor|
Dünya ikinciliğini nasıl kazandık?
Stokholmda pazartesi gecesi! Tevflk Yüce ilk defa girdiği başlayıp perşembe gecesi biten bir Dünya şampiyonasında ve i gece 3 gün devam "(..................
Dünya Greko - Romen güreş şampiyonası neticesinde İsvçe-lller 15 puanla birinci, Türk-ler de 13 puanla ikinci oldular. Bu İki puan fark İsveçlilerden birini-yenmekle elde edilebilecek bir sikletin birine İliğinden İleri gelmektedir. Ali Özdemlr İsveçli rakibi GKOMBERG’l yenebjl.seydi — ki hakemlerin larafkirllğl yüzünden 2-1 puan farkiyle kaybetmiştir. — pek iilâ bu İki puan fark lehimize . kaydedilecek ve İsveçlilerle bâşbaşa gelecektik? Talihsizlik’ yüzünden, bir şampon-lüklan mahrum kaldık.
Türk takımında bütün güreş meraklılarını sukutu hayale uğratan 62 kiloda Diinya ve Olimpiyat şampiyonu Mehmet Oktav olmuştur. Celâl Atik ve Halil. Kaya biri kâfi İdmanı olmamasından diğeri de şansızlığından bizi muhakkak birer şampiyonluktan mahrum ettiler. Halil Kaya bu sefer üçüncü defadır ki Mısırlı Haşana sayı hesabı 1 e mağlûp o-iarâk. Dünya şampiyonluğunu ral:(bjne kaptırıyor. İlk defa 1947 do Pragda yapılan Avru-
____-.oit uunya şampiyonasında eden tecrübesizliği yüzünden üçürı-; cii oldu. İlerlkl senelerde bilhassa 1952 Olimpıyadında Greko - Romen güreşin bir yıldı-. 74 ve demir leblebisi olacağına > delil İsveç gazetelerinin hakkında yazdıkları sitayişkâr yazılardır.
Ali Özdemlr 1948 Londra O-limpiyadmdakl muvaffakıyet-. sizliğini bu sefer talihsizliği yüzünden ikinci olmakla ortadan kaldırdı. Ali Özdemlr Türk takımının en şansız güreşçilerinden biridir, lllıi yar olsaydı pek ttnın şampiyonu Kuvvet ve teknikçe : duğu İsveçli rakibi
BERG'e hakemlerin verdikleri bir karar i de mağlûp ve doiayısile ikinci olması da buna en birinci de-, ilidir. İsveç gazeteleri de Ali Özdemirin 1952 Ollmplyadında yenilir, yutulur bir lokma ol-mıyacağmı yazmaktadırlar.
Emekdar güreşçimiz Adli Candemir kendisinden en aşağı iû kilo fazla rakiplerile a-ı ğır sıklette güreşmek mecbu-, riyetinde kalışı bu pehlivanımızın da talihsizliğinin bir
Güreşçilerimiz, rakiplerile şakalaşıyorlar
/--———— >>
Terfi maçı bugün
İkinci küme şampiyonu Adalet ile birinci küme sonuncusu Emniyet karşılaşıyor
İkinci küme şampiyonluğunu tâyin etmek üzere 11 A ve B gruplan birincileri Adalet ve Elektrik klüple-j ri arasında yapılan maçları Adalet takımı kazanarak " ikinci küme şampiyonu olmuştu. Tâlimatname mucibince şampiyonun birinci kümeye geçebilmesi için birinci kümenin sonuncusu Emniyet takımı ile iki maç yapması içab etmektedir. Bu maçların birincisi bugün saat 11 de İnönü stadında yapılacaktır.
Gerek Adalet ve gerekse Emniyet, kendi kümelerinde bidayetten itibaren temiz maçlar çıkardığından. bu karşılaşmanın da güzel ve sportmence cereyan edeceği muhakkaktır. Mamafih müsabaka kiüp-, lerin istikbalini tâyin edeceğinden çekişmeli ve o I nispette heyecanlı olacağı şüphesizdir.
Eğer ta-âiâ sıkle-olablllrdJ. üstün ol-GROM-haksızca neticesin-
Haftanın notları
Fenerbahçe-Altay ve Vefa-Göztepe bugün karşılaşıyor
Maçkr, verilen karar mucibince Fenerbahçe stadında icra edilecek
Vefa ta-bugunka stadında
Güreşçilerimizden sonra ecnebilerin beğendikleri Türk sporcuları basketboicularımızdır
İkinci dünya harbinden sonra dünya geçilsin', saran basketbol oyunu tam bir mektep sporu olarak her memlekette geniş bir alâka ve sevgi toplamaktadır. Bizde de bir avuç meraklı bir iki çalışkan ve gayretli idareci sayesmde basketbol, milletlerarası müsabakalarda yüzümüzü ağartan bir spor branşı haline gelmiştir
Dünya Greko -pa Greko - Romen şampiyonasında. İkinci defa 1948 de Londrada Olimpiyatlarında Greko - Romen şampiyonluğunda ve son olarak da Stokholmda Diinya şampiyonasında Mısırlı rakibini yenecek müsabakalar çıkarmasına rağmen bir taktik hatası yüzünden mağlûp olan Halil Kayayı talihsizler listesinin en başına yazabiliriz,
Türk takımının en yeni elemanlarından olan Ali Yücel, Tevflk Yüce ve Ali Özdemlr-den Ali Yücel çok genç ve tam mânaslle bir serbesçiıilr. Dünya İkincisi olması kendisi İçin büyük bir başarıdır.
üçüncüsü
takımının sürprizini
misâlidir. Elinden geleni yaptı. Çek ve İtalyanı yenerek a-ğir sıkletin Dünya oldu.
şüphesiz kİ Türk en beklenilmeyen
Muharrem Candaş yaptı. Gerek ağırda, gerek 87 kiloda girdiği Avrupa ve olimpiyat serbest ve Greko-Romen şampiyonalarında tir türlü birinci olamıyan Muharrem Candaş nihayet 87 kiloda hakkı olan birinciliği en kuvvetli rakibi Norveçli ANDERSON'ıı sekiz dakikada tuşla yenerek ulaştı.
Ayak oyunlarında çok kuvvetli olan Türk güreşçileri ser-bes güreşteki başarılarını, ka-
Romen birinciliklerinden heyecanlı bir enstantane
fa oyunlarının semere verdiği Greko - Romende de temadi ettirmeleri Dünya güreş â-lemin.de büyük bir varlık olduğumuzun en birinci delilidir.
İsveçlilerin dedikleri gibi Kara saçlı kuvvet ilâhları yine «Türk gibi kuvvetli» sözünü

yeni bir mütalâa ve kritik Co-riâro dello Sport İtalyan gazetesinin iki mart tarihli nüshasında çıkmıştır.
Cafiero Perella İmzasını taşıyan bu yazıda deniliyor ö:
!(__îalyan takımının Paris te
Fransızlara karşı çıkardığı o-yundan sonra bizim çocukların istediğimiz gibi bir mevcudiyet gösterdiklerini kimse iddia edemez. Yazık kİ basketbole ulrn .-mız üç senedir bir antrenörle çalışmaktadır Bir ay evvel İrisi1’ deki son turnuvadı* basketbol-cularımız yalnız »endi gayretleri İle kazanmağı? muvaffak olmuşlardı. Bir Fransız antrenörünün çalıştırdığı Fransız takımı bizden çok üstündü.
Daha evvel kesirli memieketi-ı mizde Türklerln jepimlzi n ’-'yecana getiren güzel ve petıczli oyunlarını ne kadar alkışlamıştık. Türkler bu kanar güzel oy-namayı yine kend yerli antre-'nölerlne *101510 idiler. Bir Amerikalı olan İtaly3n antrenörü bizim çocuklara beklediğimiz hızı verememiştir.'
İşte her vesile İle yabancı memleketlerde ba.-Ketbolcuıa.ı-mız hakkında okuduğumuz güzel yazılardan Diri.
Biz şimdi 6 nisan perşembe günü Spor sarayında başlanacak İstanbul milletlerarası turnuvada baskatbolcularım1zıa parlak ve başarılı oyunlar ç.-karmalarını bekliyoruz,
İstanbul turnuvasına Fransa, İtalya, İspanya, Yugoslavya, Yunanistan. Mısır Suriye. Lübnan talomlan davet edilmişlerdir. Bu turnuvanın başarılı geçmesi Türk basket boluna buyı k bir hız vereektir
Adil GİRAY
| Milli Eğitim kıması maçlurı-| nın ikinci hafta karşılaşmalarına bugün de Ankara ve İstanbulda devam edilecektir. Günün programı şöyledir, İstanbulda Vefa - Göz*-tepe. Fenerbahçe - Altay. Au-karâda Beşiktaş - Demil'spor, Galatasaray - Gençıerblriiği.
Dünkti yazımızda belirttiğimiz gibi İnönü stadının dinlend i ■. ilmesi için badema cumartesi maçlarının İnönü stadında, pazar maçlarının da Fenerbahçe stadında oynann asma karar verildiğinden İzn-.’rll futbolcuların Fenerbahçe ve kımlarlyle yapacağı maçlar Fenerbahçe oynanacaktır
Dünkü karşılaşmalarda çok-tanberi sahalarımızda göremediğimiz İzmirli fubioculann o-yurJarına dikkat ettik. Arala ■ nnda fert itibariyle kıymetli elemanlar bulunmakla beraber takım .milinde oynadıklar' anlar çok az oldu. ? men eskideı. olduğu gibi süratli, enerjik ve mücadeleci tempo, oyunlar ıs a tamamen hâkim C'uyor. Tabii bu yüzden aldıkları neticeler as tesadüfi olmaktan yukarı çıkamıyor. Mamafih Göztepeyı, Alfaya nazaran daha düzgün bulduk.
Fenerbahçeliler Israile yap tıkları seyahat doıayısly-yorgunluktan Bu arada Sarı Lâcivert hücum hatlında Erol İle Lefterin çLnaı-dıklan ve rakip kulüplere karş. galebesini sağlayan deplasmanı oyunlarına da son zamanlarda rastlayamadığımız't İşaret etmek isterim. Her ne oldu ise bu iki kıymetli fulboleunuıı bu günlerde tanı randımanlı çal’ş-
-. —o.„. ------------ -------- seyahat
bütün Dünyaya bir kere daha [ç henüz duyurttıılaı*. Var olsunlar. Gre- I kurtulamamışlar, ko - Romende Dünya İkincisi olan Türk pehlivanlarının, 1951 yılında Finlândiyada yapılacak Diinya serbes güreş şampiyonasında hakiki değerlerini İspat edeceklerine şimdiden muhakkak nazarlle bakabiliriz.
Halûk SAN
Nuri hoca, hasınım yere serdikten sonra Halil Kayayı öpüyor tığı İddia edilemez. Müdafaanın da müstakar bir oyun çıkarmadığı muhakkaktır Mamafih bu hatta sık sık yapılan değişikliklerin de bunda rolü vardır. Gönül istiyor ki Fenerbahçe g. -bl memleketin en «rvilmiş kulübünün esas bir kadrosu olsun ve değişiklik ancak çok muzta: vaziyetlerde yapılsın Vefalılara gelince her zaman aynı tempoyu İdame ettirebilen bu ekip yavaş yavaş düzelmekte ve ilerisi İçin ümit oanşetmektedlr Kıymetli hocaları Rebli takımın aksayan ve gol çıkarmakta kısır kalan hücum hattını da olgunlaştınrsa Vefalıların bL-* çok kulüplerimize ciddi bir rakip haline geleceği şüphesizdir.
Şazi TEZCAN
Bu hakikati kavrayan İstanbul bölgesinin İyi görüşlü idareciler] Spor sarayında ilk defa büyük çapta bir turnuva organize efi-met üzere elli bin Lira tahsisat ayırmağı muvafık bulmuşlardır. Milletlerarası turnuvalarda müptedi sayılan basketboletılirimiz Mısırda vç İtalyada yaptıkları müsabakalarda elde ettikleri başarılarla kısa zamanda beynelmilel sahada bir varnk ve mevcudiyet gostereckleruıi ispat etmişlerdir.
Basketbolcularımi2in yabancı memleketlerde yapı kları bu seyahatlerden sonra Avrupa mecmualarında bizi sevindiren, yarın için çok ümitler uyanâ’ian enteresan yazılar çıkmıştır.
Türk basketbolü hakkında
Bugünkü maçlar RM8RBAHÇE STADINDA:
Saat 13,30: Vefa - Göztepe. Hakemi: Reşat (Ankara).
Saat 15,30: F. Bahçe-Altay. Hakemi: Muzaffer (Ankara),
Sağda ve solda: İki tuş, ortada Nuri hoca ecnebi güreşçilerle hasbıhal ediyor

Comments (0)