p- Y a r ı n---—>
Küçük ilânlar
AKŞAM
m
ı 'hu iti
BUGÜNÜNÜ SAYFADA^
Sene 32 — No. 11211 — Fiati: her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 29 Aralık 1949
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı islerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Suriye başkumandanlığı bir beyanname neşretti
Son hareketin Cumhuriyeti imha plânına karşı koymak maksadile yapıldığını bildirdi Halil Elazem Kabinesi bugün güven oyu isteyecek— Sur iyede sükûn hüküm sürüyor
Bugiin and içecek olan SuriycDevlct Başkanı Hâsim Atasi masası başında
Şam 28 (Arkadaşımız Şa-kir Çeçen bildiriyor) — Suriye ordusu başkumandanlığı neşrettiği beyannamede şahsî garazlardan âri olan son hareketin, Sami Hınrıa-Vî'rin Suriyeiıin istiklâlini ve Cumhuriyeti imhaya matuf plânını suya düşürmek nıaksadiyle yapıldığını açıklamıştır. Halep ve Haına liva âmirleri de orduda ikilik bulunduğunu, bazı subayların mevkuf tutulduğu veva kaçtıkları şayialarım yalanlamışlar, ordunun siyasetle meşgul olmadığını, yalan haberler çıkaranların divanı harbe verileceklerini ilân etmişlerdir.
Yeni Kahine
Şam 29 — Halid Elazem kabinesi işe başlamıştır. Hakti Elazem. Zalm tarafından devrilen kabinenin Başbakanı idi. 30 mart hükümet darbesini mü-taakıp eski Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli ue birlikte hapsedilmişti. Bundan sonra aerbes bırakılmış ve Atası kabinesinde Maliye Bakanlığını yapmıştır
Yeni kabinede Milli Savunma Bakanı Ekrem Borani, Albay Edlb Şişakli'nln şahsi dostudur. Kabine bugün Mecliste güven oyu istiyecektlr. Devlet Başkanı
Haşlm Atası de bugün and İçecektir.
Başbakan, Anayasadaki yemin formülünün değişip değişml-yeceğinl soranlara, bıı meselenin Mecliste halledileceğini söy-
lemiş. ordunun bir takım şartlar ileri sürdüğünün aslı olmadığını bildirmiştir.
Suriyede sükûn hüküm sürmekte, vaziyet normal şekil almaktadır.
Tekel işçileri
Hasta ve izinlilerin yevmiyeleri ihtilâfı halledildi
geç-do-
Bir Ingiliz mebus heyeti
Yugoslavya’ya gitti
Heyet hayat şartlarının, hükümet makinesinin nasıl işlediğini tetkik edecek
Yugoslav parlamentosu, memleket tarihinde en yüklü bütçeyi dün ittifakla kabul etti
Londra 29 (R) — Avam Kamarası âzasından 19 kişilik bir heyet uçakla Yugoslavyaya gitmiştir. Heyet evvelâ Zagreb'e uğnyacak, sonra Yugoslaryanın muhtelif mıntakalanndakl hayat şartlarını, fabrikaları, maden ocaklarını, hükümet makinesinin ne suretle işlediğini, kooperatifleri tetkik edecektir, Heyet 2 hafta sürecek olan bu tetkikten sonra Belgrad'a glde-
rek Mareşal Tito’yu ziyaret e-decektlr.
Zagreb 29 — İngiliz saylavlarından mürekkep bir heyet u-çakla buraya geldi.
Ankara 29 (Akşam) — 1949 yılında Tekel işçilerine hasta ve İzinli oldukları günlerde tahakkuk ettirilen yevmiyelerinin verilmemesinden doğan ihtilâf halledilmiştir. ihtilâfı doğuran sebep hastalık ve izinli günlerinde işçilere tahakkuk ettirilen ücretlerin bütçede karşılıksız borçlar kısmına alınmış olması idi. Bir müddet evvel Bursa sendikalar birliği başkanı ipek ve tütün işçileri sendikaları başkanlar! İstanbul Milletvekili Ali Rıza Arı İle beraber Gümrük ve Tekel Bakanlığı İle temasa mlş, ihtilâf neticesinde
ğacak ve doğmuş durum üzerinde izahlarda bulunmuştur. Bakanlık bu İzahlar üzerine vaziyeti tetkik etmiş ve iki aylık ek bütçeye 90 bin liralık j ödenek koymayı kararlaştırmıştır.
Bu teklifin dün Mecliste görüşülmesi sırasında kabul edll-' mlştlr. Diğer taraftan Tekel işçilerinin mühim bir kısmına zam yapıldığı halde diğer bir kısmı bundan faydalanamamıştı. Neticede bu da ikinci bir ihtilâf mevzuu olmuştu. Bu mevzuun da halledilmesi için Bakanlıkça karar alınmış bulunmaktadır.
1950 yılının ilk ayından itibaren hayat standardının yüksek olduğu yerlerde zam gör- Fahreddin Kerim Gökay, tniyen Tekel işçilerine ryardım. akşam Bakırköye giderek Hal-yapılmaya başlanacaktır. Bu ........................'..........
suretle Tekel işçileri arasındaki tefrik ortadan kalkmış oia-
, çaktır.

Millî husumet
Ofis tipi yemeklik yağl»r yılbaşında salı$a çıkacak
Kooperatifler odukları
pek cüz?î bir kâra razı takdirde yağın kilosu 330 kuruştan satılacaktır
Sadeyağ flütlerinin artmasına mani olmak ve fiatieri normal hadde indirebilmek gayesile top • rak ofis tarafından hazırlandığını yazdığımız «ofis tipi yemeklik yağ> lar, 1 Ocaktan itibaren satışa çıkarılacaktır.
Toprak ofisi İstanbul bölgesi müdürü Enver Gürell'nln verdiği malûmata göre memurlar kooperatifi ve buna mümasil teşekküller tarafından satışına başlanacak yağların flatı 330 • 340 kuruş arasında olacaktır
Ofis müdürü:
(— Yağın flatı 340 kr. olarak tesbit edilmiştir. Fakat koopera
tiner pek az bir kâra tazı olurlarsa bu takdirde yağların 330 kuruştan satılması mümkün o-lacaktır.ı demekte ve İlk parti olarak piyasaya 50 bin ton *o-fis tipi yemeklik yağ» çıkarılacağını söylemektedir.
Bu yağlar yılbaşından İtibaren hem açıkta, iıeın ikişer, ve dörder kiloluk kapak teneke ler İçinde satılacaktır.
Henüz cüzi miktarda teneke yapılmış olduğundan, bol miktarda tenekell satışlara ise an -cak yirmi yirmi beş gün sonra baş lanabllec ektir.
Veremle mücadele
Dünleş toplantıda mütehassıs Dr, Thomson, Profesör Tevfik Sağlam. Sağlık Müdürü Faik Yargıcı ve gazeteciler LYazısı ikinci saiufemlzde)
kararı
Refik Koraltan bundan vazgeçilmeyeceğini söylüyor
Ankara 28 — Demokrat Parti erkânından Refik Koraltan, ü-lus'un «Milli husumet karan geri alınıyor mu?» yazısını cevaplandırarak, böyle bir şeyin varld olmadığını, bu kararın İktidar ve mesuliyet mevkiinde bulunanları hatalı yoldan çevirecek, millet ve memleketi uçurumlara sürükllyecek fili ve hareketi önleyici mahiyette olduğunu söyledi.
Geldi çattı

Bir bakıma fena haber, bir bakıma iyi haber. Fakat, «Normal» i iyi saymak mecburiyetindeyiz. Normal İktisadî devirlerin hususiyetleri, bolluktur, ucuzluktur, can -s ipe ran e rekabettir. Yüzde beş ve yüzde altı kârlarla yetinmektir.
Batı dünyasını dolaşıp gelen tacirlerimizin, cihan iktisadiyatında bu normalleri gördükleri gazetelerimizde haber veriliyor. Ve bu nur -malîn, yerli iiktisad üzerine bir kara bulut gibi çökere -ğindetı ve çöktüğünden balı-solunuyor. Aciz halleri, iflâslar arttıkça artıyormuş. Kısa zaman içinde, bir şehrimizde yedi, bir şehrimizde iki firma çökmüş. Diğerlerinin de eli kulağında imiş. Çünkü, meselâ, yirmi bes liraya satmak istedikleri, fantezi kadın kumaşları, Fransa’dan, bize, beş liraya teslim edilebilirmiş. (Dünkii Cumhuriyet gazetesinden.)
Eski dinlerde, iyi günlere erişmek irin bazı evlâdlarını kurban etmek âdeti varmış. Yeni iktisadda da. normal günlere erişmek için, bazı a-normal evlâdlan feda et -mekten gayrı çare yoktur.
Fl-muk^dder lâ-yetegay-J«r!
Bu seneki bütçe
Belgrad 28 (AP) — Yugoslav parlâmentosu bugün, Yugoslavya tarihindeki en yüklü bütçeyi İttifakla onaylamışlar.
Bu seneki bütçe 3,474,920.MO
dolar masrafı iltizam etmektedir. Sarfiyatın en mühim kısmı, askeri masraflara ayrılmıştır. Savunma Bakan vekili Orjneral îvan Ooenjak dün gece bu konuda parlâmentoya verdiği İzahatta askeri masraflardaki bu artışın, askeri bir müessese kurmağa değil, sadece Yugoslavya-tun savunma hazırlıklarını idameye matuf olduğunu beyan etmiştir.
Vali, Bakırköyliilerin dileklerini dinledi
Fahreddin Kerim Gökay, dileklerin imkân nispetinde ve ceste ceste yerine getirileceğini söyledi
Vali ve Belediye Başkanı Prof, dün
kevlnde halkın dileklerini dinledi. Evvelâ Bakırköy C. H. P. İlçe başkanı Avukat Ekrem Özden söz alarak Bakırköy halkı-kının dileklerini dinlemeğe gelen Vali ve Belediye Başkanına, Bakırköy halkı ve kendi namına teşekkür ettl.Mütaakıben Vali ve Belediye Başkanı uzun bir konuşma yaparak Bakırköy halkıyle beraber 16 yıldan beri aynı yollardan geçtiği aynı kireç 11 suyu İçtiği ve ilk gençlik çağını Yeşilköyde geçirdiği İçin bu taraftan ve ihtiyaçlarını çok İyi bilmekle beraber, halkın dileklerini kendi ağzından da dinle-

mek İstediğini söyliyerek hazır bulunanları arzularını bildirmeğe davet etti.
Bİınun üzerine birçok vatandaşlar söz alarak Osmaniye köyünün ilkokulunun tevslinl. Mahmutbey bucağının harap yollarının yapılmasını, sahilde okluğu halde denizden istifade edemlyen Bakırköy halkının plâjlardan istifade ettirilmesini, Florya çifllği halkının senelerden beri zerettiklerl tarlaların kendilerine temliki İçin Vilâyet makamının tavassutta bulunmasını, kız ortaokulunun yeniden açılmasını, Bakırköy binek arabacıları da. otobüslerin Bakırköy Akıl hastanesine (Arkası sahife 2; sulun 7 de>
Ödenek
dâvası
Mahkeme Celâl Bayar’a yemin teklif etmeğe karar verdi
Ankara 29 (Akşam) — Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuz tarafından Celâı Bayar aleyhinde yolluklar ve ödeneklerden dolayı açılan alacak dâvasına dün üçüncü asliye hukuk mahkemesinde devam olunmuştur. Bilindiği gibi Celâl Bayar. adı geçen parayı kendisinin şahsan almadığını, parti adına aldığını ve bu sebeple borçlu olmadığım, Ahmet Oğuz İse bu parayı şahsan Celâl Bayara verdiğini ve Bayarın şahsan borçlu olduğunu. ödemesi gerektiğini İzah etmekte idi. Dünkü duruşma sırasında mahkeme Celâl Bayara yemin teklif etmeğe karar vermiştir. Bu münasebetle duruşma başka bir güne bırakılmıştır.
Clark Gable balayım
Honolulu’da geçirecek
(•

I


I



Clark Gable ve karısı Sylvia Asthley
(Yazısı beşinci sahifemtzde)
ÇERÇEVE DIŞI
Mhal Karamağarahmn bu aşk romanını 2 ocakta AKŞAM'da
ve macera okuyunuz
/

29 Aralık la49
A K 3 A M
Sah ire 3
Veremle
savaş
bu-
Ege tütün
piyasası
Piyasa vaziyeti
nihayet verdi.
B
CO
2 O
Lozan 28 (AJ» ) — Prens Ali Han. karısı artist Rlta Hay-worth'un dünyaya bir kız çocuk getirdiğini ve bebeğe (Yasemin» adı konulacağını bugün bildirmiştir.
M. Dorr sulama işlerini tetkik etti
Ni-
ye
yave
güç iste-
Dün 6 milyon kiloya yakın satış oldu
First Vienna maçındaki hâdise Pazar giinkil First Vienna maçındaki hâdiselerde İdaresizliği görülen hakem Ferih E-aln'e iki ay müsabaka boykotu verilmiştir. Hakem komitesinin verdiği bu cezadan sonra merkez hakem komitesinin de ayrıca meseleyi gözden geçlr-meri beklenmektedir.
Bayındırlık Bakanı ve Başbakan yardımcım birer nutuk söylediler
Ankara - İstanbul Yılbaşı katan
Ankara M — Yılbaşı dolayı-slle Istanbula gidecek yolcular İçin cuma günü akşamı saat ı
Elektrik, tramvay
İzmir 28 — Ege tütün piyasasında satışlar hararetle devam ediyor. Yeni yıl mahsulünün hemen hemen yansı bir kaç gün içinde satılmıştır. Müstahsil, Tekelin i la t kırmasından şikâyet, diğer firmanı alardansa memnunluk beyan etmektedir. Fiatlerde İlk güne nazaran görülen ortalama 30 -35 kuruş düşüklük Tekelin Hat kırma manevrasına atfedilmektedir.
Bugün İzmirde altı milyon kiloya yakın mubayaa yapılmıştır. İyi evsafta tütünler kalmamış gibidir. İki gün 1-çlnde yapılan satışların yekûnu 23 milyon 350 bin 490 kiloyu bulmuştur. Umumi ortalama liat 233 kuruştur. İki günlük satışlarda tüccar başta gelmekle, Amerikan firmaları 7 milyon 876 bin «0 kiloyla ikinci. Tekel de 3 milyon 407 bin 120 kiloyla üçüncü durumu muhafaza etmektedirler.
Rita Hayworth bir kız dağurdu
— «Yol şebekesi 9 yıllık programındaki 23 bin kilometre ile kalmıyacak, belki 70 bin kilometreye varacaktır. Son 2-3 yıllık çalışmalar bu hedefe u-laşılablleceğlni göstermiştir. Gün geçtikçe mühendislerimizin ve müteahhitlerimizin tecrübeleri artmaktadır.» demiştir.
Merasimden sonra Bakanlar otomobille Anka raya dönmüşlerdir.
da öyle. Kime
Amiral Ginder’in bir mesajı
Piyasada iki firmanın variyete düştüğü ve iflâs Binde bulunduğu bildiriliyor. Birinci firma bir İpek fabrikasıdır. Borcu 240 bin liradır, ikinci firma kazmlrcldir borcu 200 bin liradır.
Merkez bankasının isi haddinde bir tenzilât yapma’ ğı düşündüğü söyleniyor. Tenzilât yüzde yarım olacak, bu suretle Iskonto haddi yüzde 3.5 olacaktır.
İzmir 28 — Marshall yardım plânı Türkiye idarecisi misler Russel Dorr bugün hususi bir uçakla İzmir'e gelmiş, hava alanında vali İle belediye başkanı tarafından karşılanmıştır.
Mister Russel Dorr, vali ve belediye reisi İle birlikte Deniz gazinosunda öğle yemeğini yemiş, akşam üzeri beraberindeki zevatla birlikte aynı uçakla İstanbul'a hareket etmiştir.
Mister Dorr ve yanındaki mü tehassıslar Büyük Menderes vâdisi üzerinde uçakla dolaşmış, bu vâdide ele alınmak istenen yeni ve eski sulama, baraj ve mümasil İşlerin bir etüdünü yapmışlardır. Mister Door, İstanbul'dan Ankara'ya dönecektir.
Mendres vadisi
Kıza Yasemin adı verildi
ve Doğu Anadolu yollarının bir kavuşağı haline gelmekte olduğunu anlatmıştır.
Müteakiben konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Nihat Erim de; bayındırlık İşlerimizde umumi yol faaliyetini izah ettikten sonra:
tara-mü-aley-kuruşluk» ı niyetine mahkeme-
Halkevleri ve maden tetkik arama tahsisatı hararetli müzakerelere sebeboldu
Vali Bakırköyde ( (Baş tarafı 1 inci sahifede) uğratılmamasuu; gençlere bir spor Bahası temin edilmesini istediler; ilçeye getirilen Terkos suyunun evlere verilmesi için Sular İdaresince 250 lira gibi fahiş bir bedel islendiğinden, sakaların. İhtikârından. Florya plâjtanndaki nahoş vaziyetlerden şikâyet ettiler.
Cemal pehlivan da ayağa kalkarak, 200 yağlı güreş pehlivanının yeni kurdukları Pehlivanlar Kulübünün fahri başkanlığını kabul etmesini validen rica etti; Fahreddin Kökay bu teklin alkışlar arasında kabul etti. Mütaakıben dilekleri cevaplandıran vali, Osmaniye köyü İlkokulu, harap yolların tâmirl ve spor sahasiyle meşgul olacağını, Bakırköy evlerine ucuz tarife '? su verilmesini tetkik edeceğini, Florya çlfliği köylülerinin vaziyetiyle alâkadar olacağını, luz ortaokulunun gelecek sene yeniden açılması için müracaatta bulunacağını, Florya plajlarında şikâyet edilen nahoş hallerle meşgul olacağını, Bakırköy halkının denizden faydalanması işini ilgililere tetkik ettireceğini söyledi: binek arabacılarının talebLü ise. Akıl hastanesinde yatan 2,000 talihsizin ve ailelerinin menfaatini üstün tuttuğu için kabul edemi-yeceğlnlve dilekleri im kâr nispetinde ceste ceste yerine getirmeğe çalışacağını söyliyerek ve kendisine gösterilen sıcak kabule teşekkür ederek sözlerine
Konya 28 — Ankara - Konya yolu bugün törenle açılmıştır. Başbakan yardımcısı Nihat E-Irm, Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan, Konya valisi Şefik Soyer. Amerikan yardım heyeti yol kısmı başkanı mister Wllliams, şose ve köprüler reisi Vecdi Diker ve diğer davetliler sabahleyin sekizi on geçe Ankaradan ayrılmışlar ve on üçe yirmi kata buraya gelmişlerdir.
Heyet Konyada pek samimî bir şeklide karşılanmış, avukat Fahir Usman bir konuşma yaparak bu yolun her sahadaki ehemmiyetini belirtmiştir.
Bunu müteakip Bayın drlık Bakanı kısa bir nutuk söylemiş ve Konyanın bütün Batı
Okulları dinlenme tatili
Ankara 28 CA.AD — Milli E-ğltim Bakanlığından bildirilmiştir:
1 — Yüksekderecellleri ile yapı kalfa okulları. Ankara İkinci Sanat Enstitüsü, İsmet-paşa ve Atatürk Kız Enstitüleri. Ankara Akşam Kız Sanat okulu, İstanbul Kız Teknik öğretim Olgunlaşma Enstitüsü aynk olmak üzere:
a) Meslek ve teknik öğretim kurumlannda,
b) İlk öğretmen okullarında, e) Orta okullarla liselerde.
2 ocak 1950 pazartesi sabahından 9 ocak 1850 pazartesi sabahına kadar derslere ara verilmesi uygun görülmüştür.
2 — Bu genellengln blfinct maddesiyle ayrık tutulan okullar dinlenme tatillerini, bağlı _ . _____ bulundukları teknik öğretmen
21 de yataklı bir katar hare- okullarıyla beraber yapaçak-
işleri Bakanı, bütün vakıalara gözlerini yumdu. Suç üstü yakalanan, yazılı müdahale emri veren âmirlere bile dokunulmadı. olsa otsa memuriyetleri tahvil edildi...
«ileri» sinden vazgeçtik, sadece basit demokrasi icaplarına bile uymak kolay değildir. Bir parti, çeyrek asırlık toptancılığından hürriyetçiliğe geçerse tablatlyle bir çok zorluklara uğrar. Hele alt kademelere yeni direktifleri anlatmak, su İçmek kadar basit değildir. Fakat ciddi İsek ifratlardan kaçınmak, hattâ dil ifratı parılan bile uyandırmak sarsmak İcabetler.
*
Çayı görmeden
Selim Ragıp Emeç SON POS-TA’d» yukanki başlıkla yazdığı makalede son günlerde iktidarı ciddi surette alâkalandıran meselelerden biri de kabineye Meclis dışından Bakan alınıp ahnmaması meselesi olduğunu yasıyor ve diyor ki:
İleride teşkil edilecek bir c. H. P. si veya D. P. kabinesinin muhtemelen uğrayabileceği
Umumî Meclis bütçeyi görüşmeğe başladı
©Süm
Sabık Bartın Kaymakamı merhum Molla Arif beyin zevebri salihati nlsvaa-dan
AKİLE TURGVD hanım Hakkın rahmetine kavuşmuş, cenazesi 28/12/ 949 tarihinde kaldırılarak Eyıipteki aile makberesinde Hakkın, mağfiretine tevdi kılınmıştır.
Bestekâr Osman Nihat tından İstanbul radyosu dürü Haşan Refik Ertıığ hine açılan «bir tazminat dâvasının dün asliye hukuk ı rinde devam edilmiş ve şahit olarak Hamiyet Yüceses ile Balâhaddin Fınar ve Nceml Rıza Ahıskan dinlenmişlerdir.
Bunlar Osman Nihat ile Radyo Müdürü arasındaki hâdiseyi bildiklerini, Osman badın bestelerinin Ankara İstanbul radyolırınaa çalındığını. fakat geçenlerde Osman Nıhadın bestelerinin İstanbul radyosu programına konmamam: hakkında program memuru Kadri tarafından Hamiyet Yücesese tebligat yapıldığını anlattılar.
Hâkim, gelmeyen şahit Âkile Artımla Müzeyyen Senar Işıl, Muallâ Gokçay, Rikkat Uyanık Ve Perihan Altındağ Sozeri'nin ÇRğırıhp dinlenmelerine karar vererek duruşmayı gelecek ayın yirmi beşine) gününe bıraktı.
Hararetli ve heyecanlı hava
YENİ SABAH İni başlıklı makalesinde diyor ki:
1946 temmuz tarihi, hakikaten, tarihimizde Dir kara taş ile kaydedilecek gün olup kalmıştır. önümüzde yazın ve yahut belki daha evvel, yeni bir seçim vardır. Bütün muhalefet, daha doğrusu memleket aynı hâdiselerin tekerrüründen ve aynı oyunların oynanması ihtimalinden endişe ve telâş duymaktadır. Filhakika, kabine başkanmın dediği gibi oldukça emniyetli bir seçim kanun projesi tezgahtadır ama bu kanunun metni bakalım Meclisten nasıl çıkacaktır? Sonra, asıl mühim Dokta, yeni ve teminatlı olacağını umduğumuz kanun fiiliyatta nasıl tatbik edilecektir? Bu noktaların hele son noktanın bilinmesinde büyük fayda vardır, çünkü 1946 temmuzundaki hâdiselere de, yürürlükte olan kanunlar. hiç müsaade etmiyorlardı ve edemzelerdi. Ama o zamanki kabine ve bilhassa lç-
Açılan dâvaya dün devam edildi
Ağa Han memnun
Kahire 29 (AP) — Oğlu I Prens Ali Hanın eşi Rlta Hay' worth'un bir kız çocuğu dünyaya getirdiği kendisine bildirilen Ağa Han, bu «İzdivacı takdis elmiş olan Allah'a şükürler olsun» demiştir.
Ağa Han gazeteciler tarafından kendisinin Lausanne’a nu gideceği yoksa gelini ile oğlunun mu Mısır'a gelecekleri hak-kındaki sualleri cevaplandır-
Umuml meclis dün Elektrik, Tramvay vç Tünel umum müdürlüğünün 1950 senesi bütçesinin müzakeresine devam etmiştir. 2 sene evvel elektrik kilovatına yapılan zam tutarının İdarenin tesis ve ıslahına mı tahsis, yoksa belediyeye mİ verilmesi icabedeceğine dair münakaşalar yapılmış, neticede bu paranın idarenin noksanlarının ikmal Ve ıslahına ait olduğu anlaşılarak kabul edilmiştir.
Meclis bu sabah saat 10 da toplanarak bütçenin müzakeresine devam etmiştir.
Üniversitelilerin paso işinde bulunan formül
C. H. P. şehir meclisi grupu dûn toplanarak üniversitelilerin paso meselesini yeni bir formüle bağlamıştır.
Grupta alınan karar, şehir meclisinde aynen kabul edildiği takdirde üniversite öğrencileri belediye otobüslerinde cumartesi, pazar günleri ile tatil devresi hariç yüzde 50 tenzilâtla seyahat edebileceklerdir.
Bir kuruş’uk tazminat
Kapıcı parasına tamaan öldürülmüş
Biiyükadada Rum yetimhanesi kapıcısı Dlmitrl Lâzerldis bundan beş gün evvel odacında ölü olarak bulunmuş ve ö-mı şekil şüpheli görüldüğünün ceset morga kaldırılmıştı.
Morgta yapılan otopsi netlisinde Dimitrinin başına o-unla vurulmak suretilo ölmüş ılunduğu neticesine varıldı-ından savcılık ve zabıta toh-ikata el koymuştu. Yapılan ıruşturmalar ve tetkikler ne-cesindc Dlmltri Lâzaridls’ln civarda İnşaat işlerinde çatlın Hamza. Mehmet ve Memlş Harında üç arkadaş tarafının paraya tamaan öldürülüş olduğu anlaşılmış ve bun-rdan Hamza ile Mehmet yatla nm ıştır. Memlş de anmakta olup kısa zamanda ya-Lİanması beklenmektedir.
kaldırmak için hükümet ne yap m ıştırj. dedi.
Bu sual üzerine kürsüye gelen içişleri Bakan' Emin Erl-şlrgil bu hususa alt tasarının dört güne kadar Meclise getirileceğini söyledi.
Ekrem Amaç bundan sonra zabıta kadrosunun takviyesi mevzuuna da temas etti ve:
«— Bir zamanlar geceleri eşleriyle Beyoğlu caddesinden geçmeği bir cesaret sayan İstanbullular bugün emniyet 1-| ı çerisindedirler, İstanbul nıüs-Q tııkil bir belediye zabıtasına^» süratle kavuşturulmalı ve be--^. lcdiye zabıta memurları İçin, bir .ihtisas kursu açılmalıdır.» q dedi. Tekrar kürsüye gelen İçişleri Bakanı, Ekrem Amaç’a g teşekkür ettikten sonra: •—
*— Türklyenln asayişi çok {O İyidir. Her ihtimale karşı dalma hazır bir vaziyettedir Bun- > dan başka, büyük şehirlerde^ kıtayı muntazıra bulundurü-yoruz. Polislerimizi bu yıl tek-.*— nik vasıtalarla teçhiz edeceğiz. İstanbul behdiye zabıtası 950 malî yılından ’tibaren mü3^_ lakll olarak teşkil e lils "O
dedi. Ve bütçenin luıbuliı yapıldı. “’
Birleşmiş Milletler verem mütehassısının demeci
Kazanç vergisi ruhsat tezkereleri martta verilecek
Ankara 28 — Mail yılbaşı marta alındığı için kazanç vergisi mükellefleri, ocak ayı zarfında almakta olduktan ruhsat tezkerelerini mart ayında alacaklardır. Buna mukabil ruhsat tezkerelerine iki aylık zam yapılmıyacok. eskiri gibi bir senelik ücret alınacaktır.
Vali, Rum patriğinin ziyaretini iade etti
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddin Kerim Gökay, dün saat 12 de Fenerdeki Rum Patrikhanesine giderek Patrik Athenagoras'ın ziyaretini iade etmiştir.
Vali, Patrikhanede merasimle karşılanmıştır. Patrik Athe-nagoras, Türk milleti için dal-
iki aylık bütçe dün kabul edildi
mütehassıs sıkıntısını halletmek İçin, her halde, bir çok çare bulunabilir. Kanaatimce, bugün, böyle bir meseleyi ortaya atmak: şiddetli bir açlık hisseden bir adamın bu ihtiyacını gidermek için; onun ıstırabım nazarı dikkate almadan; karşısına geçip baklava mı, yoksa börek mi? yedirelim; diye bir münakaşaya tutuşmaktan farksızdır Bu münakaşa devam ederse o adam ö-lebiiir. Binaenaleyh ve her şeyden evvel onun açlığını gidermek lâzımdır. Bu İse; sıcak bir çorba ve bir miktar ekmekle ve kolaylıkla temin olunabilir. Gelecek seçimler neticesinde Meclise kâfi derecede mütehassıs mebus temin edilememesinin müstakbel kabinelerimiz İçin yaratabileceği sıkıntıyı, vakti geldiği zaman göz önüne alabiliriz. Bugün bizim ihtiyaç duyduğumuz şey; teminatlı bir kanunla doğru, dürüst bir seçim yapmaktan ibarettir. Evvelâ bunu yapalım; gerisi kendiliğinden hallolunabilir. Benim kanaatime göre. buna, çayı görmeden paçaları sıvama derler.
İki firma daha güç durumda
Ankara 28 — 1949 senesi Bütçe kanununa ek, ocak ve şubat aylan bütçe tasarısı bugünkü Meclis toplantısında görüşülmüştür.
198 milyon 347 bin 437 Ura olan bu ek bütçe etrafında Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal İzahat vermiş ve ocak ayının başına bir iki gün kalmış olması dolayıriyle tasarının müstaceliyetle müzakere ve kabulünü istemiştir.
Bunun üzerine müzakere başlamış, muhtelif fasıllar kabul e-d i İmiş, sıra Halkevleri ve Halkodaları İçin 210 bin liralık bir yardım faslına gelince Demokrat Partiden Kemal Özçoban söz alarak. Halkevlerinin hakikatte, Cumhuriyet Halk Partisinin siyasi gaye ve maksatlarını tatbik ettiği bir yuva olduğunu ve C. H. P. ye siyasi faydalar sağladığını anlattı ve bu 210 bin liralık yardımın bütçeden çıkarılması hakkında bir önerge verdi.
Bunun üzerine Bütçe komisyonu sözcüsü Muammer Eriş, izahat vererek mevzuubahls 210 bin liranın Halkevlerine yardım olarak verildiğini. Halk Partisinin bundan faydalanmadığını söyledi.
Gene söz alan Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal da, Halkevlerine bu yardım yapılmadığı takdirde kapılarını kapamak zorunda kalacaklarını anlattı
Kemal Zeytlnoğlu, Suphi Battır ve Âbldln Potoğlu, verilmesi İstenen bu tahsisatın ısrarla aleyhinde bulundular. Fakat neticede bu tahsisat kabul edildi. Maden Tetkik. Arama heyeti için ayrılan 5 milyon lira da bazı itirazları mudb oldu. Komisyon sözcüsü Muammer Eriş, bu paranın nerelere sarfedi'.e-ccğlnl İzah etti. Ve neticede ocak ve şubat aylarına mahsus ek bütçelSS milyon 347 bin 437 Ura olarak kabul edildi.
Mecliste bir kısım Bakanların cevap vermesi icab eden bazı sözlü sorular vardı. Bunların konuşulması önümüzdeki cuma günü yapılacak toplantıya bırakıldı.
Bütçe encümeninde
Ankara 28 — Büyük Millet Meclisi bütçe komisyonu, içişleri Bakanlığı bütçesini, seçim tahsisatında 500 bin liralık bir tenzil yaparak kaoul etmiştir. Müteakiben emniyet genel müdürlüğü bütçesinin müzakeresine geçilmiş, ilk sözü İstanbul Milletvekili Ekrem Amaç almıştır. Ekrem Amaç. İstanbul-daki Ermeni vatandaşlar arasında Patrik seçimi dotayısiyle bir ihtilâf mevcut olduğunu söyliyerek:
«— Memleketin emniyet ve asayişi ile alâkalı otan bu anlaşmazlığın önüne geçmelidir. Anayasamıza ve lâiklik prensiplerimize göre, bu cemaatin dini ve ruhani işlerini kendi aralarında ve demokratik esaslara göre ele almak lâzım-, dır. Bu anlaşmazlığı ortadan
Amerikan askeri yardımından donanmamıza katılan muhribi görüp gezmek için basın mensuplan bu sabah gemiye gitmişlerdir. Gazeteciler akşama kadar destroyerin yapacağı tatbikatı aynı gemiden taklb edeceklerdir.
Bu münasebetle Amerikan yardımı Basın direktörü Mr- D. deki» dün Park Otelde bir kokteyl parti vermiştir. Toplantıda Türkiye yardım heyeti Amerikan deniz grupu başkanı Amiral Glnder ln bugün yapılmakta olan gösterjjıe ait mesajı okunmuştur.
Amiral, mesajında süratle gelişen Türk denizliğinin bu sahada bir misal teşkil edeceğini söyledikten sonra sözlerine şöyle son vermektedir:
«— Türkiye, iftihar edilecek bir donanmaya sahiptir ve bu donanma Türk deniz kuvvetleriyle Amerikan deniz grupu a-raBindaki yakın anlaşma ve gayretli çalışma sayesinde hacmi ve değeri bakımından dalma büyümekte devam edecektir.»
fc, ’’ • ■ ' '
IBlr DAV LUKCJR otomatik
Pikabıdır.
' Memleketimizde misafir lunan Birleşmiş Milletler Sağ-iık teşkilâtı verem mütahassısı , Dr. Thomson diin bir basın toplan tısı yaparak demiştir kİ:
«_ Türkiyeyi. ceremle savaşla icab eden yardımı sağlamak ve devlet adamlarlyle temaslarda bulunmak için ziyaret ettim. 1 Ankara ve İstanbuida gördüğüm verem savaş dispanserleri beni ’ çok memnun elti Ayrıca diğer verem müesseselerini de ziyaret ettim. Bu güzel eserleri takdirle karşıladım. Vereme gösterl-ten alâka senede 40 bin zayiatı olan bir hastalığa karşı çok ye-rindedir. Tüberküloz zayiatı takriben dolanda da yüz binde ı 21, Danimarkada 20. Amerikada ' 40, İngllterede 68, İsvlçrede 48, Türklyede 200 dür.
Veremi önlemek için sadece çok yatak kâfi değildir. Koruyucu verem dispanserleri üzerinde de durmalıdır. Bu dispanserlerde çalışacak mütehassıslar yetiştirilmelidir. Biz Türklyede bu elemanları yetiştirecek bir enstitü kurulması taraflarıyız. 1950 de dünya sağlık teşkilâtının ve Türkiyedekl veremle savaş müesseslerinin yardımlyle bu enstitünün kurulabileceğini umuyorum.»
Bundan sonra B. C. G. verem aşısına temas etmiş ve Avrupa İle Orta Şarkta iki senede 9 milyon kişiye bu aşının yapıldığını, yüzde 80 nispetinde muafiyet verdiğini, Ankarada yeniden bir aşı merkezi kurulduğunu, buradan komşu memleketlere de aşı gönderileceğini söy-llyen mütehassıs, memleketimizde veremin ehemmiyetini dalma belirten Türk basınına teşekkür etmiştir.
Ankara’da iken de öyle idî. burada
rastlasam: «Dil kurultayı neve karar verdi? Dilimizi düzelttiniz mi? > diye soruyorlar.
Bu «dil düzeltmek tâbirinde «izlenen alayı sezmemek kabil değildir,» «Dili düzelttiniz nü? ■ derken ..bir takım adamlar toplanmış, dil hakkında, Kelimeler havlunda kararlar veriyorlar. Dili konuşan, kelimeyi kullanan benim. Dilimin ucuııa gel en kelimeyi söylemek, kaimime sarılan kelimeyi yazmak için dâleme Amrçntnk değilim ya! Kim dinler onların verdikleri kararı.» demek istiyorlar. r .
Hakları var. Hakları var ama dil üzerinde b-r kaç münevverin, bir kaç mütehassısın konuşmasından, çekişmesinden zarar gelmez, gelirse fayda gelir. tortU-tayda dil işini dert edinen’er soyluyordu: ikinci C ihan Harbinden sonra Radar, Atom, harp silâhları vesaire gibi keşifler, icadlar dolayısiie dünyaya tam 250 bin yeni terim gelmiş. Amerikalıların, yalnız yeni silahlardaki terimleri biraraya toplayan silâh sözlüğünde tam 21 bin yeni kelime varmış. Türk lügatinin 20 bin kelimelik olduğu düşünülürse Türkçenin ne şiddetli bir yeni kelime yağmuru altında olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Bunlardan hiç olmazsa yarışma Türkçe karşılık bulmak zorundayız. Terimler dâvası budur.
Konuşulan Türkçcdeki Arap. Fars kelimelerine karşılık bulmak bahsine gelince kurultayın verdiği karar en acık ifadesile şudur: Türkçeleşme devam edecek. Fakat. hu yazıda olduğu gibi, hem «lügat», denecek, hem «Sözlük» denecek, hem «Hakiki» denecek, hem ■gerçek» denecek. Zamanla hangisi hangisini aliden «gürüne o gidm*. iitrti Kalaylı. .Yani kısacası: Yaşayan kelimeyi korla öldürmek yok. Kelimeler (le «çilenle ölecekler! Şevket RADO

lı/aribul B«ra*»nın C
ESHAM VE TAHVİLAT
% J FAİZLİ TAHVİLLER
Slvaj • Erzurum 1 M» d
Sivas - Erzurum 2-7 »70 b
1W Demiryolu 1 »75
1941 Demiryolu □ !l 70
mi Demiryolu III
Milli Mıldnfaa »-• '■
MIDI MQdAt£â □ 21.58 t
Mili) Müdalajı III ?I.B5 O
Milli MUdalaa IV »85 s
% ■ FAİZLİ TAHVİLLER a
Kalkınma 1 »750 (
Kalkınma H »- _
Kalkınma tl] M 60 "
IH8 istikran t 99 50 k
S4B Utlkran □ M k
1941 Demiryolu S7 - n
1949 İstikran L 97.— .
% S FAİZLİ TAHVİLLER
lt>33 Ergani
1938 bcramlyell - 30.80
Milli MOdalaa 3ü5)>
Demiryolu IV 00 so
Demiryolu V 95 DO
% ti FAİZLİ TAHVİLLER
M9 tahvili 06 50
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU
Tahviller 1-3 M».-
Hisse senetleri 'S 60 63 -
MQn>v«sil a«n(îi (J8 -
SARRAFLARDA ALTIN
Sanılar
Gulden 40. m:(
Türk lira* 42 ? ‘
Sterlin 51. >. 3
Külce ... g
29 Aralık 194!»
AKSAM
8ahlfe I
[a K Ş A.M fl^AK Ş A Mg|
T ekaütlük
Tekaütlük, altmış beş yaşında. Memurlar, ikramiye alıyorlar; eski maaşlarına nisbetle, bir miktar az gelir* le yetiniyorlar. Mucize kabilinden bir de tasarrufları, varsa, küçük bir ev sahibi o-lup başlarım bir dam altına sokuyorlar.
Ve, münakaşa mevzuu:
1 — Hâla işe yarayabil* ■ cek bir yaşta iken, atıl batıl oldular.
2 — İş başlarını, ihtiyarlar, altmış beş yaşına kadar tıkıyor; gençlere inkişaf imkânı yok. Üstelik, ihtiyarlar, tekaüd olduktan sonra bile, ücretleri işleri kaplıyor, kimseye meydan vermiyorlar.
Hangi noktainazar doğru?
Nasreddin Hoca gibi bir hüküm vereceğim:
— İkisi de doğru.
Ve. Nasreddin Hocanın mübarek hatununu, hayalimin penceresinden, bana doğru sarkmış fısıldarken farkediyorum:
— Efendi, böyle hüküm o-lur mu?
— Sen de haklısın, ha -nuncığtml - dtyemiyeceğim
Çünkü, iki noktai nazarda da haklı taraflar var. Bunları barıştırıp yeni bir neticeye varmak mümkün.
Yaşım ilerledikçe, benden biraz daha büyüklere, biraz daha küçüklere baktıkça, şu sonuca varıyorum ki, bîr insan, ellisine geldiği zaman tekaüt olmalıdır.
Kaşlarınızı çatmayınız, a-cele etmeyiniz, itirazda bu -lunmayınız, daha fikrimi tamamlamadım.
Şu mânada tekaüd olmalı: Cemiyet o derece teşkilâtlanmış bulunmalı ki, elli yaşına gelinceye karlar, sırf ekmek parası kazanmak uğrunda, güc ve yıpratıcı mesleklerde didinen kadın ve erkek şahıs, hiç değilse, asgâri maişetini, bir tekaüdiye ga -ran tisi ile sağlamış bulun malı; bir nevî imtiyazlı in -san vaziyetine geçmeli.
Tabiat, onu, çerden çöp ■ ten. çelimsiz çalımsız bir hüviyet halinde yarattıysa, varsın gitsin köyde çınar altında, bir kahvede manza -ra seyretsin. Kudretinin bakiyesini, bahçeciğinin yemiş ağaçlarına versin.
Lâkin, elli yaşını aştıktan sonra, pek çok insanlarda, «Yanlış meslek seçmişim, keşki bu yolda hayatımı kazanmak zorunda kalmasay-dmı. Ben. daha neler, neler yapardım.» zannı hasıl oluyor. Maişet derdi o derece a-ğır ki, ellisinden sonra da öyle ağırlaşıyor ki, fantezi -ler uğruna ekmek parasını feda etmenin imkânı yok -tur.
Viran olası hanede evlâd-ü ayal var.
İnsan, boylere, dünyaya gelmiş gelmemiş, bir varmış bir yokmuşa döniiyûr. Normal olarak is havalı yirmi yaşında başlar. Şimdiki neslin kötü tertip yüzünden, otuzunda, otuz beşinde baltaya sap of an yüksek tahsillilerini istisna tutarsak, çalışmaya yirmide başlanıyor.' ellisine kadar otu?, sene e-der. Cemiyet, artık, insana hangi meslekte olursa olsun;
— Teşekkür ederim, sen hizmetini gördün. Küçücük evin ve asgarî geçimin emrine amadedir. İnşallah doksanına, yüzüne kadar yasarsın. Bütiin imkân ufuklatı önünde acıktır. Tekaütlüğün bedbinliğine kapılma. Kendi arzu ettiğin şekilde işler yan. - demeli.
Demeli, diyebilmeli, dediği memleketler var. Biz dc onlardan biri olmayı içtimai gavc saymalıyız.
Ferdi eri ıı e böyle bir imkânı hazırlayan cemiyet, tec-riibelenmiş genç tekaütlerinin iki numaralı faaliyetlerinden herhalde pek daha fazla müstefit olacaktır.
(Vâ - NÛ)
Ziraat Bakanı
Şehrimizde bulunan ziraat Bakanı Cavld Ora! dün vilâyete gelerek vali ve belediye başkanı doktor Fahreddln Kerim Gökay’ı makamında ziyaret etmiştir. Vali He Bakan bir müddet görüşmüşlerdir.
Devlet tahvilleri
Tüccar ve halk arasında fazla rağbet buluyor
Son günlerde şehrimizde altın piyasası çok gevşek gitmektedir. Yaptığımız tahkikata göre bunun sebebi devlet tahvilâtına karşı gösterüen büyük rağbettir. Filhakika 1950 yılının İlk gününden itibaren tatbikine geçilecek olan y«nl Gelir Vergisi sistemi devlet tahvilâtını vergiden muaf tutmaktadır. Bu sebeble elinde para bulunduran her tüccar ve müteşebbis şimdi bu parayı devlet tahvilâtına yatırarak vaziyetini garantilemeye çalışmaktadır. Bu sebeble Merkez bankası, kalkınma tahvillerini prim eklemek suretiyle satmaya başlamıştır. Böylece yüzde yedi ve yüzde altı faizli devlet tahvilleri bir. hattâ bir buçuk yıl işlemiş faizleriyle primli olarak satışa arzedilmekte, buna rağmen muazzam bir alıcı kütlesi bu tahvillere rağbet etmekte, yani bilfarz 19 liralık tahviller 20.50 - 21 liraya satılıp alıcı bulmak tadır,
İşte bu sebeble altın piyasası da gevşemiştir.
Sene sonunda
piyasa vaziyeti
Sene sonu münasebetiyle bütün İstanbul piyasası bilanço ve envanter hesaplarıyla meşgul olmaktadır. Bu defakl sene sonu hesapları, önümüzdeki Pazar gününden İtibaren tatbikine geçilecek olan Gelir Vergisi sistemi dolay isiyle ayrı bir ehemmiyet atfetmektedir.
Piyasada şimdiye kadar deftere tâbi tutulan müessese sahipleri yeni vergiden âdilâne bir sistem diye bahsederek mem nunluklannı belirtmekte, bunların yanı sıra bundan böyle deftere tâbi olacak müesseseler tereddüt göstermektedirler. Fakat piyasaya hâkim olan umumî kanaate göre yeni vergi âdilâne bir sistemdir.
Hususî teşebbüs müstahdemi erini ilgilendiren tasarı Hususi tşeebh’is müstahdemlerini İlgilendiren yeni bir kanun tasarısının yakında Büyük Millet Meclisine sevkedlleceğini evvelce yazmıştık. Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan bu tasan tetkik edilip fikri alınmak üzere İstanbul Ticaret, ve Sanayi Odasına yollanmıştır. Odanın mütehassısı tarafından ] bu hususta yazılan bir rapor1 yarın Oda meclisinde müzakere] edilecektir. Müzakerenin hayli ( alâka çekici olacağı tahmin edilmektedir.
C. H. P. Vilâyet kongresi
C. H. P. vilâyet kongresi hazırlıkları tamamlanmıştır. Kongre yarın saat 10 da Eminönü Halkevinde toplantılarına başla yacaktır. Kongre'de hazır bu -lunmak üzere Başbakan Şem-seddin Günaltay, yann akşam Ankara’dan hareketle Cumartesi sabahı şehrimize gelecektir Günaltay beklenen nutııkıınu Cumartesi günü verecektir.
Kongrede şehrimizde bulunan Bakanlarla Milletvekilleri bulunacağı çıbl halk dileklerine cevap vermek üzere bazı Ba -kanların da Şemseddln Günal-tayla birlikte şehrimize gelmeleri beklenmektedir.
I Şubat 1950
İkramiye Çekilisine katılabilmek için
31 Aralık 1949
Öğleye kadar bankamızda en az 150 LÎRALIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır. 1950 Yılının bu birinci çekilisinde büyük ikramive:
Ankara'da Güven mahallesinde
Müstesna bir EV
(İki katta 5 oda, 2 hol, 1 bodrum, balkon ve her türlü konfor)
T. İş Bankası
Pakistan mektupları
Sadakallahülâzîm ile sona eren İngilizce hitabeler Konferansın umumî toplantıları ve
Türkiye hakkında büyük sevgi tezahürleri
Karaşi
sergisinde Kemal Atatürk kapısı
nezya şerefine hâzıırûnu üç kere (Hip, Hlp. Hurrah) diye bağırmağa davetinden ve bu davet büyük tezahüratla yerine getirildikten sonra dinleyiciler arasından gür bir ses (Nâra! Tekbir diye bağırıyor ve binlerce ağızdan bir anda (Aliahü Ek-ber) nidası yükseliyor ve bu da üç defa tekrarlanıyor. Karamızda Hip Hlp Hurrah İle Aliahü münasebet veçhinl a-ramağa çalışırken, asırlardan beri alıştıkları yabancı âdetleri ne kadar tekrarlamağa gayret ederlerse etsinler, kulblerlnde yaşattıkları büyük İmanın terkilerinin. zaptedllemediğine ve gayrlihtlyari (Hurrah» nın ur-, kasından (Aliahü Ekber) nidalarının yükseldiğine huşü He şahid oluyoruz.
l Esasen bütün konferansın' devamı müddetince resmi ve] yeknasak formaliteler arasında ı bu müşterek inancın yarattığı camimi havanın heyecanlı te-1 zahiirlerlne sık sık rashyoruz ı ve Besmele ‘.le başlıyan vc ara ] yerde Ayeti kerime ve Hadi.il şeriflerin tekrarlandığı ve Sn-' dakallahiilâzim diyerek sonu I eren İngilizce hitabeleri artık' yadırgamıyoruz.
Bu merasimden sonra ilk rapor; (Ziraat ve zirai reformlar1 komisyonunun raporu, Arap Birliği delegesi Celâl Hüseyin Bey tarafından okunuyor ve mü ] nakaşasız kabul ediliyor. Bundan sonra Fas, Cezayir, Maska t ve Umman delegasyonu beyanatı okunduktan sonra sıra İkinci komisyon raporuna geliyor İslâm Ticaret Odaları Federasyonu komisyonunun raporu, komisyon başkanı Türk delegesi Mümtaz Kavâlcıoğlu tarafından okunuyor ve bu rapor da münakaşasız kabul ediliyor-
Türkiye hakkında bir tezahür Pakistan delegesinin uzun hitabesinden sonra (Nakliyat ve ulaştırma) komisyonunun raporu da okunarak kabul ediliyor] ve Tunus delegesi Dr. Thamlr'ln I
Karaşt: aralık — Yakıcı sıcakta çalışmak imkânsızlığı yüzünden konferansın son üç u-muml toplantısı geceleri saat dokuz buçukla başladı ve nispeten rahat bir şekilde çalışmak İmkânını bulduk.
Aralık ayının 1 İndeki umumî heyet toplantısı İran heyeti reisi ekselans (Fethullah Nuri İsfendlyari) ııln başkanlığında ve şimdiye kadar olduğu gibi, I Ekber’in Suudi Arabistan heyeti reisi' (Mehmet Abdullah AH Rıza» nın (Elem Neşrahleke) suresinin kıraatiyle başladı.
Beş günden beri devam eden komisyon çalışmalarının neticeleri alınmaya başlandı; nihai raporlar teker teker umumi heyete geliyor. Komisyonlarda günlerce ve uzun uzun müzakere ve münakaşası yapılan meseleler umumi heyette en küçük bir münakaşaya dahi lüzum görülmeden kabul ediliyor.
Başkanın teşekkürü ve açılış nutkundan, (Âzad Keşmir) delegesi (Mian Nûrırûddin) İn hitabesinden sonra İran delegesi (Cemşid Miifahham) hitabesini okudu. Büyük bir alâka ile dinlenen ve alkışlarla sık sık kesilen bu hitabelerden sonra umumi heyeti yeni bir heyecan havası sardı. Umumi kâtip Hüseyin Malik, geçen celsede mev-cud olmadığı İçin bayrağı veri lemiyen (Endonezya) müşahidi Mr. (tcihamı ı kürsüye çağırıyor. Çok yakın günlerde resmen istiklâline kavuşması beklenen genç Müslüman Cumhuriyeti (Endonezya) müşahidinin kürsüye gelişi ve kısa bir hitabeden sonra konferans bayrağını alışı büyük sempati gösterilerine vesile oldu ve bu münasebetle biz de günlerden beri artık alıştığımız tezadtardan birisine daha şahld olduk. Meselâ İngilizce o-larak heyecanla söylenen bir hitabenin sonu ya (Esselâmv. aleyküm veya ıFl amanillâh1 diyerek bitiyor. Bu sefer de Organizasyon komitesi sekreteri Mr. Hallk'in kürsüye gelerek genç İslâm cumhuriyeti (Endo-


i
Pakistan Ticaret Odasının Luzury Otelin deki toplantısı
Hemşire okulu
Şişlideki okulu bu yıl 11 hemşire bitirdi
şişli çocuk baştaban esine bağ h olarak faaliyette bulunan hemşire ve iâborant okulu bu sene ilk mezunlarını vermiştir.. Yetmiş mevcutlu okulu bu yü 11 hemşire bitirmiştir.
Memleketimizdeki sağlık teşkilâtının İstenilen şekilde tan -zlm edilmesi İçin mevcut hemşire sayışı pek azdır. Halen dev let sağlık müeaseselerinde vazife alan 5 - fi bin hemşire vardır. Hastahanelerdekl yatak, doktor ve mütehassıs sayısına göre hemşire mevcudunun 25 -30 bin olması icabeder. Memleketimize gelen her ecnebi mütehassıs doktor tıastahanelerde hemşirelerin esaslı yardımcılığından İstifade edilmediğini belirtmektedir.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler sağlık teşkilâtı, doğu mem leketlerlnde umumiyetle hernşl -re ve laborant »ayısına ihtiyaç tan az olduğunu nazara alarak memleketimizde komşu memle -kellerden gönderilecek hemşire namzet mezunlarının yetiştirilmesi meselesini etüd ettirmekte dlr. Makbuzları Birleşmiş Milletler sağlık teşkilâtından ödenecek olan bu teşkilât kurulursa şehrimizdeki hemşire okulları inkişaf ettirildiği gibi tevsi de edilecektir. ____________
Balıklı Rum hastahanesi
Balıklıda kurulmakta olan beş pavyonlu verem hastahaneslntn tamir ve tadil İşlerile tefrişi tamamlanmış gibidir Ancak has-tahanenin su ihtiyacını temin 1-çln bir müddettenberi açılmasına çalışılan artezlyen kuyula -nndan henüz su çıkmamıştır şimdiye kadar 105 metre derinliğe inlldlğl haıde suya tesadüf edilememiştir. Mühendisler 120 metreden sonra su çıkacağını temin etmektedirler-
Yeni hasta hanenin su ihtiyacı temin edilmeden mûessese-nin faaliyete geçmesine İmkân görülmemektedir. ”
Arapça hitabesi İngilizceye tercüme edildikten sonra, blzlerl gene büyük heyecanlarla sarsan ve Türkiye hakkında büyük sevgi tezahürlerine vesile olan yeni bir hâdise oluyor. U-nıumi kâtip Hüseyin Malik. Pakistan milleti ve ve hükümetinin hâs ve sempatik misafiri (Turkl Hatun) Perihan Kutur-manı kürsüye çağırıyor ve bir celse evvel münhasıran delegelere verilen ipek konferans bayrağını kendisine veriyor. Gerek bu bayrak takdimi, gerekse Ku-turmanın kısa teşekkürü salonda bir anda (Turkey zlndebad) âvazelerlnin yükselmesi için kâfi geliyor ve çılgın alkışlar uzun uzun devam ediyor1.
Toplantının sona ermesini fırsat bilen birçok meraklı gene sıralarımızı kuşatıyor ve her elden küçük bir defter uzanarak İmzalar attırılıyor. Üç gün sonra yapılacak olan umumi heyet toplantısına Türk delegesinin başkanlık edeceği şimdiden ilân edilirken dağılıyoruz.
Bir garden parti
Ayın 2 sinde konferansın mühim günlerinden birini yaşıyoruz. Governor general ekselans Khvaja Nâzımüddin’ln umunu valilik sarayı bahçesinde verdiği gardenpartinin ihtişamı kolay kolay kalemle anlatılacak gibi değlt Her davetiyenin yanında otomobillere yapıştırılacak renkli kâğıtlar ve saraya girilecek kapıların numaraları yazılı. Sarayın bahçesi İse başlı başına bir âlem. Üzerlerinde rengârenk yüzlerce papağanın uçuştuğu muazzam palmiyelerin ve hurma ve Hindistan cevizi ağaçlarının çerçevelediği muazzam bahçe yemyeşil çimenlerle örtülü; çimenlerin ü-zerlne çok büyük halılar örtülmüş ve kalçalarına kadar siyah çizmeler giymiş, kırmızı beyaz elbiseleri İçinde ellerinde mız-raklarlyle bir heykel gibi dimdik duran muhatız alayı erlerinin
RADYO
İSTANBUL RADYOSU ÖŞle vo ak^ıun orogramı
12.57 Açılış vc program.
13,00 Haberler
HİS Kartelle «arkı ve «Orkttler (Pil
13.30 Riciınrd Wamıcr‘ln operalarından orkestra eserleri (Pl.l.
13,50 Kojıujmn: »Ev kadını Mail -Yen! dog.ın çocuk» Bn. Melâ-hat Akkoyunlu.
14,00 şarkı ve türküler. Okuyan: Ahmet Üstün
| I I.U> Dana müziği (Pl.l
i 15.00 Programlar vc knpnnıg.
: 17.57 Açılı; ve programlar.
18,00 Caz müziği (Pl )
18.30 Sevilmiş küçük orkestra eserleri (Pl),
18.45 Neyle saz eserleri. Çalanlar: Süleyman Erçtlner (Ney). AMf Etgüner (Yaylı tambur).
19,00 Haberler.
19.15 Dans mllzljfl (Pil.
19.(5 Udi Hırant fasıl heyeti konseri. Çalanlar: Hırant Emre. Hakkı Derman. İsmail Scnça-Inr. Sılkrll Tımar. Maksut Ar-
20.15 Temsil.
21.15 Fasıl «Hüzzam faslı»
22.00 Küçük orkestradan melodiler. 22 20 Varyete müziği (Pl).
23.30 Dans mtizlŞI İPİ).
28,(5 Haberler.
23,00 Dans müzljı (PI ı.
23.15 Haliç gece mUîlfil (Pl.l.
23.30 Programlar ve kopanı*.
ANKARA RADYOSU
Aklan» programı
17.58 Açılış ve program. ..
18.00 M. S. ayan ve İncesaz (Hür-zam faslı!, , ,
18.45 Müzik: (Pl.l.
19.00 M S, ayari ve haberler.
19.15 Ceçmljle Bugün.
19.20 Yurttan Sesler.
19.45 Müzik: (Pi l.
20.15 Radyo Gazetesi,
30.30 Scrbea Saat.
20.35 Beste vc t-aıkılar.
21.00 Unesko GoMtesl-
21.15 Dana mılzltl (Pl).
21.45 Konuşma
22.00 MüzlIcıcVcrkH M3tl
22.45 M. S. ayart ve Haberler.
23.00 Program ve kapama.
Yarın «abah ve fai.'a programı
7.30 M. S. ayarı.
7.31 Hafit müzik (Pl.l.
7.45 Haberler ve hava raporu
800 Şarkılar ÇP1-).
8.15 Müzik: (Fi.).
8.25 GünUn programi-
8.30 Hafif melodiler (Fİ.).
8.15 Tango, Rumba, Kongo ve Sambalar (Pl.l.
9.00 Kapanış.
12.28 Açılış vc program.
12.30 M. S, ayarı; Koşma ve türküler.
13.00 Haberler
13.15 Salon orkestraları çalıyor (Pl.l.
13.30 öğle Gazetesi.
13.45 Salon orkestralar» (Pl.).
14.00 Aksam programı, hava raporu ve kapan ıj.
EİU-'ÜUMJ
Köprüler diyarı!
Allah selâmet versin, eski valimiz muhterem Dr. Kır-dar, yedi tepe üzerine kurulmuş olan İstanbulini yamn yumru yerlerinden bir kısmını merdivenlerle süsledikten sonra, vazifeden ayrılacağına yakın Taksim bahçesiyle Serp Sarayı meydanı a-rasmda bir de köprücük kurarak Belediyeye köprücülük fikrini de aşılamayı ihmal etmedi.
Allah muvaffakiyet ihsan eylesin, yeni valimiz sayın Dr. Gökay'ın devrinde köj>-rii hevesi aldı yürüdü. İstanbul ile Üsküdar arasında kurulması tasarlanan köprü üzerindeki tetkikatın ne safhada olduğunu bilmiyoruz.
Üsküdar köprüsünün yakın zamanda temel atma merasiminin ve kısa zamanda da kordele kesme töreninin şerbetlerini içmek için dua edip beklerken iki köprü müjdesi daha aldık.
Şehir Meclisinin olağanüstü toplantılarından birinde âzadan bir zat, Köprünün Kadıköy iskelesinden Ziraat Bankasının önüne bir köprü kurulmasını istemiş.
Pekâlâ! Kurulsun. Ziraat Bankasının önünden Şişhane yokuşunun başına da bir köprü kurmalı.
Gene aynı toplantıda âza-dan diğer bir zat da Balat’la Ilasköv arasına bir köprü kurulmasını teklif etmiş.
Bu da güzel bir fikir. Derhal kurmalı. Bala t kapısının türküsü meşhurdur, bir dc Balat köprüsü neden olmasın?
Güzele göz ağrısı da yaraşır, Güzel îştanbulumuza ne yaraşmaz ki? Meselâ Baye-zît kulesinin tepesinden Galata kulesinin tepesine de bir köprü kurulsa fena mı olur? Suyumuz yok, hiç değilse bol bol köprülerimiz olsun!
Dua edelim, her sene Belediyemize Yılbaşı Piyangosunun büyük ikramiyeleri çıksın, şehrin yedi tepesini asma köprülerle birbirine bağlasın , memnun oluruz amma bu zamanda Balat’la Hasköy arasında köprü kurma isteğine akıl erdiremedik. Bu teklifi yapan zatın Şehir Meclisi üyesi olması itibariyle şehri iyi tanıması icab eder. îlasköy bugün nakil vasıtalarının işliyebîle-ceği yollarla hem Şişliye, hem Kasımpaşaya ve dola-yısiyle Şişhane yokuşunun başına bağlıdır. Fakat buralardan gelecek vasıtalar Hasköy köprüsünden Balata geçince hangi yolda islt-yccekler? Galatla Keresteciler arasında yol denilen daracık sokakta iki araba yan yana zorlukla geçiyor.
Şayet bu sayın üye Batattan Haskiiye köprü kurulurken Balatİa Unkapaııı arasındaki yolun »la açılmasını istiyorsa bu dilek insana; «Ya dayak yememişsin, ya hesap bilmiyorsun» lâkırdısını hatırlatır!
Cebi delik Belediyemiz henüz başını sokacak bir çatı altı bulamıyor, a devletlim!
Cemal Refik
......................IIIIU*
C. H. P. Edirne 11 kongresi
Edirne (Akşam) — C. H. P. Edirne İline bağlı merkez ve İlçeleri kongreleri sona ermiş ve bugün İl kongresi şehir kulübünde toplanmıştır. Kongreler münasebetiyle şehrimizde bulunan parti müfettişi Bolu Milletvekili Haşan Şükrü Adal İle Edirne Milletvekili Mahmut Nedim Gündilzalp ta hazır bulunmuşlardır.
Kongre başkanlığına seçilen Mahmut Nedim Gündüzalp delegelere hitaben parti ve memleket işleri hakkında izahat vermiş, ve parti müfettişi de samimi bir konuşma yapmıştır. Eski kurulun çalışma raporu ittifakla kabul edildikten sonra hesap ve dilek komisyonları seçilmiş ve akşama kadar devam eden müzakereler sonunda yeni idare heyetine avukat Nejat Köknar, avukat Ebat Var-dar, kitapçı Hilmi Alakan, eczacı Ferit Çardaklı, Fuat Ozan, fabrikatör Rahmi Akıncan, zür-radan Fevzi Oker. Ali Gümrükçü, sinemacı Hüseyin Kuradayı ve tüccardan Fikret Önder seçilmişlerdir.

F
29 Aralık 19-59
8ahlTe I
Fvukatlık kanuıuıua beşinci maadesi Mardin Milletvekili Kâmil Boran bu maddenin kaldırılması için Meclise bir kanun teklif etti
Ankara 21 (Akşam) — Önce İstanbul Barosunun teşebbüsü, sonra da diğtr Baroların illl-hakiyle avukatlar Avukatlık Kanununun 5 ııci maddesinin kaldırılması için resmi makamlara müracaat etmişlerdi. Mardin Milletvekili Kâmil Boran bu müracatlar ülserine Biiydk Millet Meclisine 5 İnci maddenin kaldırılması hakkında bir kanun teklifinde bulunmuştur. Bütün avukatları yakından alâkadar eden bu kanun teklifinin gerekçesini aynen bildiriyorum :
1/12/1938 tarihinde yürürlüğe giren 27/6/1938 tarihli ve 3499 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinde aynen şöyle denilmektedir:
(Maaş veya ücreti Devlet. Vilâyet ve Belediye bütçelerinden yahut Devlet. Vilâyet veya Belediyelerin İdare ve murakabesi altındaki daire veya müsssesse yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatlar yalnız bu daire, müessese veya şirketlere ait işlerde avukatlık edebilirler.
Mahkeme veya kazaî mercilerde mensup oldukları daireyi temsil eden Hukuk Müşaviri veya Muavinleri baroya kayıt olunmaya mecburdurlar).
Ayni kanunun muvakkat 8 d maddsei bu madde hükümlerinin tatbikinin üç sene tehir edilebilmesi selfihiyetânl vermiş, bu selâhiyet kullanıldığı halde muhtelif tarihlerde uzatılmasına zaruret ve İhtiyaç hissedilerek 13/12/1941 tarihinde yürürlüğe siren 8/12/1941 tarihli ve 4143 sayılı kanunla daim iki sene tehir selâhiyeti verilmiş; 9/9/1944 tarihinde yürürlüğe giren 4/9/1944 tarihli ve 4659 sayılı kanunla sözü geçen 5 inci madde hükümlerinin uygulanması 18/1/948 tarihine kadar ve 19,1 1948 tarihinde yürürlüğe giren 16/1/19+8 tarihli ve 5163 sayılı kanunla da 18/1/1950 tarihine kadar geri bırakılmıştır.
Evvelce üç yıl kadar geciktirilebileceği derpiş edilen bu madde hükmü 11 yıl tatbik mevkiine girmemiş, daha doğrusu girememiştir.
Vaktile bir avukat veya dava vekilinin müteaddit resmi teşekkülün ve sayışız hususi şahısların vekâletini deruhte edip tabletiyle bu vazifelerden hiç birini lftyiHyle göremem°sin!n sık rastlanır hallerden olması ılo'.ayıriyle doğan bir aksülâ-melln ve müfrit bir ihtlyat-köriıgın neticesi olduğunda şüphe bulunmayan bu hüküm İt yit gibi hiçte azımsanamıya-eak bir süre boyunca tatbik sabasına girememek suretiyle bünyemize uygun olmadığı ve tatbik kabiliyeti bulunmadığı düşüncesini bilhakkın uyandırmıştır İlk zamanlar bir İntikal devresini temin maksadiyle bu hükmün tatbikinin tehiri yetkisi verilmiş İken bilâhare çıkan 4659 ve 5163 sayılı kanunlarda kat'l ve mutlak bir İfade ile belirli tarihlere kadar tatbikinin geciktirilmesi de bu düşünceyi, vazn kanunun da İhatalı ve İsabetli görüşüyle benimsemiş olduğunun açık bir dellUdir. Kaldı ki bu hükmü ortaya koyan ana kanunun içinde bir tehir maddesinin mevcudiyeti sadece bir intikal devresinin derpiş edilmiş olduğunun değil hükümetin ve vazu kanunun bahis konusu hükmün muvaffakiyetle tatbik edileceğine kat'l kanaati bulunmadığının İfadesi olarak yorumlanması da mümkün ve tabiidir.
Sözü geçen hüküm tatbik sahasına konulduğu takdirde kİ - 18/1/1950 tarihinde bu durum hâdls olacaktır - karşılaşacağımız manzara ve vaziyet şudur:
Avukatlık kanunun 5 İnci maddesinde yazılı müesseseler-den her biri bir avukatın mesaisini kendilerine hazret tire-bilmek İçin o avukatın vasati kazancını kendisine ödemek zorunda kalacaklardır. Sayısız iktisadi güçlüklerle karşılaştı-
ğımız bu devirde böyle bir mecburiyetin çok ağır külfetler doğuracağından şüphe yoktur. Diğer taraftan avukatların kesif sayıda bulunduğu bir kaç büyük şehrimiz hariç, memleketin diğer taraflarında mali külfeti göze alan müesseseler dahi hizmetini kendilerine hasredecek ayn bir avukat bulmak imkânını maalesef ele ge-çlremtyeceklerdir. Mahdud sayıdaki avukatların mesailerini resmi teşekküllere hasretmeleri bir çok yerlerde halkı hukuki istişare ve yardımdan mahrum bırakmak gibi bir ikinci vaziyet daha doğuracaktır kİ bu da ayni derecede ehemmiyetle üzerinde durulacak bir meseledir. Vazıh olmak için bir misali ileriye sürmeyi faydalı buluyorum:
Orta hnin bir kasabamızda ayrı ayn avukat tutmak ihtiyacında bulunan vasati sekiz müessese mevcuttur. (Hazine, Orman, Vakıflar, Belediye. Özel îdare, P. T. T. Tekel ve Ziraat Bankası gibi). Bütün bu müesseseler müstakil bir avukat tutmak için gerekli tahsisatı vere-büdil ierl takdirde dahi o yerde bu muesseselerln İhtiyacını karşılamak üzere sekiz ve halk İhtiyacı için de hiç değilse İki avukat ki cem'an yekûn on avukatın vücuduna zaruret vardır. Memleketimizin ekseri böglele-rlnde bu sayıda avukatı bir arada bulmağa fiilî ve maddi imkân tasavvur edilemez.
Esasen bir teşekkülün hizmetine alacağı avukatın istihdam şartlarını kejıdi İhtiyaç ve imkânlarına göre serbestçe takdir ve tesbitine hiç bir mani bulunmadığından böyle bir hükmün kanunlarda yer almasına da kat’l bir zaruret mevcut değildir. Böyle bir hüküm mevcut olmasa dahi her hangi bir teşekkül menfaatian vc ihtiyaçları gerektirdiği ve maddi İmkânları elverişli bulunduğu ' takdirde İstihdam edeceği avukatın bûtiin mesaisini kendine hasretmesini şart koşabilir. Ve maksadını lstihsara da muvaffak olur.
Avukatlık kanunun sözü geçen beşinci maddesi hükmünün memleketimiz şartlarına göre tatbik kabiliyeti bulunmadığını uzun bir tecrübe devresinin meydana koymuş ve hükümetin de yukarıda arzedll-dlği üzere muhtelif tarihlerde tehir hükmü almak için getirdiği kanun tasarılarlyle bu zarureti tesblt ve kabul eylemiş olmasına on bir yıllık tecrübe devresindeki şartlarla bugünkü şartlar arasında esaslı bir fark ve değişiklik bulunmamasına, hükmün tatbikine geçildiği takdirde hem teşekküller, hem de avukatlar İçin yenilmesi güç fiili ve maddi müşküller ve huzursuzluklar doğabileceğine binaen sözü geçen hükmün kanunda ibkasının mahzurlu olacağı düşüncesiyle ilişikteki kanun teklifi hazırlanmış ve sunulmuştur. Kabulü halinde ölü bir hükmün şayan bir kanundan çıkarılması sağlanacağı gibi böyle bir hükmün tatbikinden doğacak külfet ve mahzurlar da Lamamiyle önlenmiş bulunacaktır.
Mardin Mlleltveklll Mehmet Kâmil Boran
f

Hindiçinîde damat geline bir çift leylek hediye eder
Erkek için yedi boşanma sebebi — Ölüye diğer dünyaya yolculuk için verilen pasaport
r— —l
I Hâmi BEKEM U____________________J
Raiıh denilen ruh çok tehlikelidir ve bu hâmile kadının taşıdığı yavruya düşmandır ve bu ruh bu yavrıya el attığı takdirde çocuk dünyaya gelmeden ana rahminde ölür denir. Bundan dolayı hamilelik zamanında ve çocuk dünyaya geldikten sonra bu ruhun müsterih olması İçin kurban verilerek fedakârlıkta bulunulur.
Hâmile Anamit kadını kendi evinin İçinde çocuğunu doğu-ramaz. Bu maksatla evin avlusunda veyahut önünde yani yakın bir yerde ufak bir bam-bustan yapılma kulübe kurulur. Kadın doğum esnasında bu dört direk üzerine kurulmuş olan kulübede kalmak zorundadır ve doğumdan sonra da bir ay müddetle burada vaktini geçirir.
Fakir İnsanların, yani bu kulübeyi kuracak imkânı olmıyan-tarın kanlan herhangi bir pis köşede doğuma mecbur kalır-
Evvel zaman içinde..
Yine saraylara dair
Saraylarda misafir kabulü — Gece misafirleri — Saz takımları — Dersler ve hocalar — Sazende bir harem ağcw
(2)
susi dersler verirler ve saz takımlarını; müzik sanatkârlarını ihzar ederlerdi. Bu hizmefc-lerüe de Iğtlrar ve İftihar eylerlerdi; (İsimleri mazbuttur). Alaturkada; meselâ Kemani A-fianınt Tatyos efendinin; Haca Arif bey gibilerin yetiştirdiği saz tekimi için emsali duyulmamış sİ t ây işi er yapılırdı. Bu hocalar da bununla bihakkın İftihar ederlerdi.
B undan bir evvelki yaaıyu
İlâve olarak şunları da arzedeylm: Sarayların bir güzelliği de misafir kabulünde yüzünü gösterirdi- Çünkü blrblrin den güzel birçok halftyık, misafir kabulü için teşrifatçılığa, ayrılırlardı. Başlarında bir de «Kafam» bulunurdu. Ağırlama, soyma ve giydirip kuşatma odala-1 nnda misafir beklerlerdi. Ve kim gelirse gelsin, derecelerine' göre kabul ve İkram ederek e-fcndilerlne haber verirlerdi. Zira bu takımın işi bilhassa mİsafirlerle meşgul olmaktı: İkram etmekti. Kahveler, sigara- . lar, şuruplar, şerbetler veya çay alafranga müziğe daha müh lar, pastalar, reçeller vesaire mayii olduğu halde otuz üç s vermekti; yemek vakti İse ye - ne devam eden saltanatı mü mek yedirmekti. Hülâsa gelen- detince sarayındaki alatur leri tatylp etmekti. Ve bunla- saz kıymetinden kıl kadar ka nn hepsi efendilerinin namına betmemlştl. Bunu padişah yapıldığı için kibarane yapılır- kendisi de bildiği için bunla dı Lâüballllğe, arsızlığa İmkân dan da konserler verdirir. 1 çünkü müsaade yoktu. I leşine ve adamlarına ve sarı
G- £• 1 _• erkân ve efradına dinlettirir
ece misafirleri mrt>un lçkl|
Gece yatısı misafirlerinin sa- ' babamla babamı vakitsiz öldî ray tâbirine? İtibarlılarına ay- jr: —----—»j«i
nca saz veya müzik çaldırmak ta âdet İdi. Sıralı sırasız verdiğim bu malûmata ekllycrek diyeceğim ki, bu âdetler içinde sultanın veya şehzadenin misafirlerini kabul etmesi, sofrada veya eğlencede beraber bulun -
Biraz evvel arzeltiğlm gibi!, saraydaki alaturka saz İcra h eti ve kodamanlan hakikaten fendi, san-'atkârlardan mürel kepti, tkinel Sultan Hamld'

dü...» cümlesini sırası geldi! çe tekrar etmekten ûşenmey bu hünkâr, yalnız içki sevmt di. İçenleri de beğenmezdi. Y sa musiki; resimler; tablo!: elişleri; marangozluklar (kent sİ de mükemmel bir marang» du zira) onun âdeti, mahbupia-n idi. Halıları ve halıcılığı da severdi, Hereke fabrikasUe hemen diyebilirim bizzat meşgul olurdu ve çini fabrikası İçin de begayet titizdi.
Sarayın saz takımı heyeti ic-raiyesi içinde hayretle görülen halden biri de ak veya harem ağalarının musiki zevki ve merakıydı. Ben bunlardan Sürür efendi isminde birini tanımıştım. Kuzgun! siyah olan bu adam udunda ve sesinde ve hünerinde yekta idi Onu çok severlerdi; mızrabını ele aldıkça çocuk gibi sevinirlerdi. Sebebi? En iyi ve en güzel şarkıları o söylerdi, o çalardı. Kimseyi yalvartmaz, muttasıl okur ve çalardı.
karardan haberdar ederler. Fakat esas alâkalı olanlar bütün
Hindlçinİ’de yaşayan milletlerden biri de Anamitlerdir. Anamitler için bu mıntakayı iyi tanıyanlar katiyen müsait bir fikir vermezler. Anamitler hllekâr, kindar. kötü ruhlu, yalancı ve son derece hırsızlığa mütemayil İnsanlardır denmektedir. Bununla beraber A-namlt adli kanunları çok haşindir. Bu İnsanlar çok çalışmasını sevmezler ve varlıklı olanlar, hiç bir iş görmediklerini ispat etmek için, el tırnaklarını uzatırlar. Üç senede bir Anamitler dişlerini yeril bir lâk İle boyarlar ve Hindistan cevizinin kabuğunun yakılması suretlle elde edilen kömürün tozile boyanan dişleri parlatırlar. Bu gibi diş boyatma ve cl-lâlatma esnasında herhangi bir matem içinde, hâmile veyahut âdet günlerinde bulunan kadının hazır bulunması ve bu 0-layı görmesi katiyen memnudur. Zira ne lâk ve ne de cilâ tutar denilmektedir. Çünkü bu gibi halde bulunan kadınlar uğursuz addolunur.
Bu mıntakada yaşayan AvrupalIlar İse bu insanlar hak- . tanda müspet bir fikir vermek- ’ar ve hattâ çok defa doğum tedirler. Bunların Anamitlerin' mütevazı, misafirperver, muti, nezaketli ve büyüklerine daima hürmet ettiklerini tebarüz ettirirler. Bu insanların teknik kabiliyetleri büyüktür. Meselâ oymacılık, gergefle işlemek ve İncilerle dişlerinde fevkalâde I Çccuk dünyaya geldikten bir maharet göstermektedirler.1 sonra kısa bir zaman, ölüm. Anamitler son derece kumara hastalık, uğursuzluk, kaza gibi düşkündürler. Kumarda bllhas- 1 kelimeler ev içinde katiyen asa ağır başlı, hesaplı ve soğuk-, Svza alınmaz, çünkü bu gibi kanlı olmaları sayanı hayret- Kötü vakaylln ruhlarının ev tir. Hattâ küçük yaşta olanla- «Çine girmemesi İçin çağırılma-ruı bile kumarhanelere devam masını teminen bu sözler kul-etmesl dikkati çeker. Bununla «anılmaz. Bugünlerde aynı su-, beraber tiyatro temsilleri dahi reUe evin 1Çlnde bir W kızar' bu insanlan çok alâkadar et-, ,dmaz -ana ve çocukta sivilce- ‘1er çıkar» denilir. Çocuk bir
yaşına basınca, kendisine bir isim verilir. Tercihan kötü bir isim meselâ köpek, domuz denir. Çocuğun etrafına korkarak kötü ruhların uğramaması İçin bu suretle İsimlendirilir.
çocıık rahatsızalnırsa bir rozam anla hibe satılır ve derhal oracıkta geri satın alınır. Çocuğu satın alan papaz, çocuğa yen! bir ] İsini verdiğinden, çocuğun bu Anamitler Ma dedikleri ruh- ‘ suretle ismi değişmiş olur ve Jardan çok korkarlar ve bu ruhlar da şaşırtılarak, çocuğu ruhlara devmalı surette zengin bulamazlar!
fakir bol bol fedakârlıklarda' Çocuklar bir yaşma bastık-bulunurlar. Bu da bir miktar lan anda, çocuğun hayatta pirinç, batar paralar ve boru mesleğini tâyin etmesi için ö-gibi sarılmış altın yaldızlı kâ~ nüne bir hayli İş aletleri, silâh, ğıtlarla olur. Ruhlar bu gibi bir yazı masası bir mandcllna parlayan şeylerden haz duyar- mühiirü konur. Çocuk bu önü-lar denir. Bilhassa kaplandan ne konulan eşyadan hangisini 1 son derece korkan Anamitler,'ele alır veyahut elini ona uza-I kaplan diyemezler ve ancak tırsa, o eşya ile alâkalı m esle-
■ Kaplan bey* derler Aynı şe- ğe intisap edeceği belli olur, kilde kendisine daha mezarı bulamayan ruhlardan çekinirler. Bu ruhlara Magni derler. Bazı diğer hayvanlar meselâ yaşlarında fil. balina ve dellinin iyilik se- bunlarda yalnız ebeveyin verliğinden balısolunur
. Hâmile kadınlara
'sokak ortasında herkesin gözü önünde vukubulur. Kesilen göbek şeridi gayet İhtimamla saklanır ve çocuk ilk senelerde 1 hastalandığı takdirde, vücut ateşine karşı İlâç olarak kullanılır.
I Çocıık I sonra k
inektedir.
Anamitler fevkalâde dindar İnsanlar değildirler. Bu diyar İnsanlan Buda dinindedirler. Fakat burada Buda dini bir çok batı) itikatlarla karışıktır. Ruhlar ve şeytanlar burada da biî-yük bir rol oynar. Buralarda1 Hrlstiyanlık dini de yayılmaktadır.
Ruhlardan korku
Kadıköy SÜREYYA Sinemasında
Bu akşam yeni yılın şerefine lâyık şahane program I 2 muazzam film birden
1 — BİR ÇİÇEK ÜÇ BÖCEK
DFANNA DVRBİN
2 - NEHİRLER KRALİÇESİ |
HKMBHH ,V0N l>t KARLI)
Kat esas aıanau oıanıar duluh( ■-j- -o.*.™.., — —
bu olan bitenden haberdar de-. mas> protokeler değildi İstediği ğUdirler. Hattâ beşikte 0Î5= «vhi« «ı.Ofirt irau^i «.hotki çocuklar dahi blrlblrile nişan- j 1 andırılırlar. Eğer damat varlıklı ise nişanlısına hediyeler getirir. Bu hediyeler bazan kıymet ifade ederler. Hakikî mücevherat, boyalı kutular, kumaşlar, mumlar, pirinç şarabı ve hattâ besili bir domuz dahi hediye ederler. Fakir damatlar, kayınpederlerinin yanında işe elrerler. Esas düğün, âdi bir ev işi gibi telâkki olunur. Damattan yeniden hediyeler getirilmesine vabestedir. Âdet mucibince, talih ve bahtiyarlık alâmeti olarak, bu hediyelerin kısmı âzaminin kırmızı renkte olması tercih olunur. Gerek kız ve gerekse erkeğin evinde atalara fedakârlıklar edilir. Bunu mütaakıp damat geline sadakatin timsali olarak bir çift leylek hediye eder vc gelin güvey, evliliği himaye eden Taunların «kırmızı ipliklerin âlemi» veyahut »bayan Ay» önünde diz çökerek bu bir çift leyleği ona hediye ederler. Bunu mütaakıp muhteşeme bîr ziyafet verilir ve düğünün birinci günü bu suretle son bulur.
(Arkası 7 inci sabi rede)
olan' ve sevdiği misafiri kabul ederdi. — 1 hembezm olurdu. İstemediğine ' saray erkânı yo İlle iltifat ve ikram ettirirdi. İşte benim gördüğüm saraylar böyle idiler-Ve bir tanesinde yani her bir tanesinde seksen, yüz kişilik müstahdem bulunurdu. Bu da vardı, bu âdemlerden bazılarının hariçteki akrabaları da bir yolunu bularak gelir misafir olurlar, kendilerine baktınrlardı. Yerlerdi, İçerlerdi, giyinir, kuşanırlardı. Bir kaba kulp oluncaya kadar maişet güçlüğü çek mezlerdJ.

Hele Çerkesler, bilmem kİ nasıl arz ve tarif edeyim? Tâbir caizse böyle diyeceğim, meselâ, Bileclkten Kafkasyaya kadar ak raba zinclrlerlle bağlı külfetçe yağlı bir ağırlık taşır ve taşı -tırlardı. Saray lçtndekllcrden bitmez, tükenmez bir karabet silsilesi yalnız Çerkeslerde meşhut ve bu keyfiyet meşhur İdi
Saz takımları
Çocuktum ama onun bir sunu hâlâ gözümün önünden gitmemiştir. Bebekteki yalımıza gelmişti ve bir İki gün İçin misafir olmuştu. Mehtaplı bir geceydi, büyük sofanın apaçık pençereleri dnünde udunu calip şarkılarını okurken, müm -kün olduğu kadar rakısını çekiyor ve hüngür hüngür ağlıyor
Acele Satılık Apartman
Pangaltı - Kurtuluş Türkbey sokag- 144 No. lı dört katlı, konforlu, odaları geniş ve pek ferah havadar manzarası mükemmel dört daireli apartı-man satılıktır. Arkasında Bahçesi de vardır. Üst kat-takilere müracaat.
talanbul Beledi»mi Şelılt Tiyalto»» Bu akşam Saat 20.30 da DRAM KISMİ ________ PAKA UĞRUNDA Yasan: Nah id Sırrı Örik KOMEDİ KISMİ NEMO BANKASI Yazan: L. Verneuil Türkçesl: Fehmi Ballaş, L. Ay
8
Eski tekkeler mlsJllû son dev-
rin sarayları dahi birer musiki du. O simsiyah yüz gözyaşlari-evl, birer musiki mektebi hizmele parlamıştı! İyi de bir adam-tlnl; zira İçinde; Içfndekllerden di- Çok te vefalı ve terbiyeli 1-müstalt ve hevesi! olanlar ders dİ. Hak rahmet eylesin. Zaval-gorürlerdl. En meşhur hanen- lı âşık öldü!! deler, sazendeler saraylarda hu
S. M. S.
?ann Matinelerden İtibaren
KADIN
SEVERSE
Dâhi Arttel YVSUF VEHBİ'nin rejisörlüğünde çevrilen Türkçe sözlü ve şarkılı ve şimdiye kadar gösterilenlerden bambaşka bir mevzuda
SARAÇ Mü NUR — BEŞARE YAKIM ve yeni yldız
KAMELYA
HOLÎVOOD ve İngiliz Stüdyolarının paylaşamadığı Yıldız
J
MUAMMER KARACA OPERET) . « Maksimde
\ Saat 20,30 da 1T\ SİZİN SOKAK

I.
Matineler: Cumar teai pazar 15 te PuartMJ aktarnlArı teoıMl volttur.
Bu akşam
SARAY ve İNCİ Sinemaları
A
Evlenme tarzı
Anamitler on sekiz ve yirmi evlenirler. Bu iş . ta' rafından tedvir olunur. Oenç-Ma con Jerm cbevcyinlcri atalarını bu
TEŞEKKÜR
Muazzez Retikamm Rahmeti Rahmana intikalinden mütevellit hayatımın sonsuz elemini paylaşan bütün dostlanma minnettar kalbimle teşekkür ederim.
Harun Saffet
Yılbaşı münasebetiyle Eagte * Lion Plim Şirketinin en güze) ti İmini seçmiştir.
BOBEBT CUMMİNGS — ARLENE DAHL
11e berabej yarattıkları
İstiklâl Fedaileri

Aşk ve macera dolu muhteşem bir dram: Un utulmryacak dramatik mevzulu güzel film.

f GÜNÜN MEVZULARI 1 Gelir vergisi bir medenî cesaret şaheseridir
Serbes sütun
Millî Korunma Kanunu ve ticarethaneler
Hayattan sahneler
rCrcttr vergini» manzumesi 1950 de tatbik sahasına gire-eokttr. Bu, vergiciliğimizde, Türk malî bayatında büyük bir İnkılâp oiacakLır.
Yani vergi alstemunia artık tn »irin fa» bu VCTgirtİn P.skı a-nargilı, adaletsiz, sistemsiz, verimsiz. iptidai vergiciliğimiz karşısında her haltımdan yiik-sekliğtal İspata kalkışmak lüzumsuz ve faydasızdır. Mükkel-lefler. memleket artık bir «emri vaki» karşısındadırlar ve yeni sisteme uymak mecburiyetindedirler.
Bütün milletin. mükelleflerin yeni vergi nizamını güler yüzle karşıladığını, inllbakm kolay) olacağını zannc.mek hayalcilik: ©Jur. Bütün hukuk nizamında1 olduğu gibi, vergi işlerinde de) halk, mükellefler alıştıkları e-saslardan ayrılmağı pek bulmazlar.
Gelir vergisinin de, bu kaideye uygun olarak, az ve hazan çetin bir mukavemet doğurmasını tabii bulmak lâ- ■ nmriır. Hattâ bu yeni vergi sisteminin İktidar partisine : karşı, bazı muhitlerde bir de- ' receye kadar soğukluk yaratması bile mümkün ve hattâ muhtemeldir.
Fakat kendine hürmeti, memleketin, milletin devamlı menfaatlerine bağlıliğl tam cilan bir parti. İcap ederse, hoşa gitmiyen bazı hareketlerde bulunma!:. demagoji zihniyetine kendini kaptırın yarak, hattâ sevimsiz olmak feragatini göstermek mecburiyetindedir.
Siyaset hayatında geçici değil, fakat devamlı muvaffakiyetin baş şartı medeni cesarettir. Gelir vergisi, hakikaten, iktidar partisinin bir «medeni cesareti» hamlesi, şaheseri sayılabilir. Bu hamlenin İktidar partisi aleyhine bir İstismarı nlarnfrıru Int.min Alrnr.l-
hofl
ruhî çok
Imlııı masından endişe ederek biraz lerdedüt güdermiş idik. Fakat şükran ve takdir ile gördük kt mevzu iyi işlendi, İstişareye âzami kıymet verilerek, objektif mütalâalar dinlenerek, nihayet ortaya as kusurlu bir eser çıktı.
Bütün millet bu yeni vergiye uymakta, bu sisteme göre devlete borcunu ödemekte âzami iyi niyeti göstermelidir. Vergi kaçakçılığını devamlı bir zenginleşme vasıtası yapanlar da devlet ve millet düşmanı muamelesi görmelidirler.
Mükellef kati olarak anlamalıdır kİ, vergi kaçakçılığı, vergi hırsızlığı «kârlı bir İş» değildir. 'Maliye cihazımız kötü niyete 1 karşı âzami enerjiyi, şiddeti 1 göstermelidir. Ancak yeni sisteme alışıncaya kadar bazı zühullerin, hataların vukuunu. da beklemek lâzımdır, kötü niyete dayanmıyan yanlışları da müsamaha İle karşılamak gerektir. Bu müsamaha zihniyetine de, eski dar hazine menfaati ölçüsünün üstüne çıkılarak, yeni vergi sisteminde yer verilmiştir.
Ancak hataları müsamaha
İle karşılamak kâfi değildir. Ehemmiyetli olan mükellefi hatadan İrorumkatır. Bunun içta de mükellefi tenvir ve irşat hükümetin en esastı vazifesidir w menfaati icabıdır.
Yeni vergi manzumesinde derpiş edilen «danışma büroları» mükellefin her türlü tereddüdünü süratle izale edecek tarzda ve derhal çahşmağa başlamalı, ilk tatbikatın zorlukları asgari hadde İndirilmelidir. Danışma büroları, yeni verginin yaratacağı havayı yumuşatma bakımından, birinci derecede bir rol oynayabilir ve oynamalıdır. Bu bürolar yeni vcTgiuin politik cephesinin en esaslı unsurlarıdır. Maliye Bakanlığının bunu takdir ettiğinden ve danışma bürolarının terkip ve İdaresine büyük bir ehemmiyet verdiğinden eminiz.
Bu bürolar bir nevi mürşit rolü aynıyacaklardır ve başlarına, işlerinde ancak bu vazifeye lâyık ve maliye muhitinde bol olarak mevcut kıymetli ve bilgili unsurların geçmesi ve girmesi tabiidir.
CEVAT NİZAMİ
Sanat kardeşliği
de serveti ve şöhreti temin etmişlerdir.
Bunlara Avrupada «möcene* derler. Kadim Roma şövalyelerinden biri olan Mtcönc, biı çok şairi, bn meyanda, Horace İle Virgile’i de himaye etmiştir. Bu sebepten dolayı da bugün
Sanatta inkişaf edebilmesi için, her şeyden evvel müsait bir zemin, bir muhit bulması lâzımdır. Bu zemini, bu muhiti de sanatkârlar, bir araya gelmekle, toplanmakla, anlaşmakla, birbirine karşı sevgi bağlarlle bağlanmakla yarata bilirler. Ancak, bu birleşmele- Möcdne gelimesi sanatkâr hâ-rin devamlı, bu topluluğun ve- misi mânasına kullaruJır, vcsHcsi olacağını tahmin etmek1 eünil olabilmesi için halkın da Vaktüc bizde de «Meceneo 1er güç değildir. En müptedi poli-* alâkasını kazan3bilmelidlr. (vardı. Şairlerimiz, bestekârlan-tıkacılar bile, hele bir secimi Bizde, maalesef, sanata he-ı mız bunların lûtuflanndan arifesinde, bunntı böyle olaca- nüz derecede alâka göster-'müstefit olmuşlardır. Bugün i-pir.ı düşünebilirler. Maalesef en Rn»mtiArl»Hn »nemur-! (® marldi mnnfantlvr t»mîn
hamiyeti! vatandaşlar arasında bile, sıhst, geçici menfaatlerin taşır ine Yapılabilecekler olur, buluTıiır. Fakat bu ihtimalleri düşünen, bunlardan korkan tür hükümet memleketin âtisine kzrşı vazifesini yapmaz yüksek siyaset, yerine günlük ve küçük pot; :i la yoluna girer.
Yüksek ve her sahada nıilli; rir.astft gütmenin tek şarta memleketin devamlı menfaatlerini çok önünde bulundurarak bazı muhitlerin ve zümre-! terin tazyıklarına ehemmiyet'mtn maişet yolu arıyoT-
vermemc-ktir. Bu bakımdan, ge- lar- Fakat hu yol onları bazen lir vergisi, umumi hatları ne sanattan çok uzaklara cidden yükselt bir görüşün ” “ —
mahsulüdür.
Bu yeni vergi manzumesine kusursuz demek belki mümkün 1 değildir, bilhassa ziraî gelirler için kabul edilen esaslar, ver-j gi reformunun bizce temelini sarsacak mahiyettedir. Medeni : eesaretîn âzamisini gösteren : kanım vazıı, zirai gelir mev- : euunda kendini bir dereceye : kadar bazı fikri ve mânevi tazyiklere, belki bir nevi demagojiye kaptırmıştır.
Ziraî kazançların gelir vergi-rindeıı muaf olmaları yeni vergi binasının mimarisini boz- (y°k değildir, I munum,
makta, vergi adaleti prensipta-] Fakat, tek tük, bir İki lstls-,,inema şahsiyetlerinden. Nevin
miyoruz. Sanatkârlıkla memur-) $e, maddî menfaatler temin luğu birbirinden tefrik edemi- maksadile de olsa, sanatkâriû-yoruz. SanatkâHanınızın en bü n himaye eden zenginlere, İş yük emeli memur olmak ve mu-) adamlarına tesadüf ayyen bir barem mucibince ile- mümkün olmuyor. Ser ma ye-rilemektir. Burada ilerlemenin darlar sanat üzerinde speküias-mânası da maaşma zam yapıl- yonlar yapmağı hatırlarından masıdır. O kadar. Sanatta ye- bile geçirmiyorlar,
ni hamleler yapmak, sonsuz jju sebepten dolayı da sanat-mcrdivenln bir kaç basamağı- g^r]ar ya memur olarak istih-nı çıkmak değil, İdam veya kendi hallerine ter-
Gfizele doğru tırmanmaktan- Gediliyorlar. Bu vaziyet karşı-'sa rahata doğru gitmek daha şuıda bazı sanatkârlar arala-| kolaydır. Sanatkârların hepsi nnda toplanmağı, birbirine sa-gcçfıune derdine düşmüşler, e-mim i ve dostane bir el uzatmağı döşünmüşler ve «Sanat Dostlan Cemiyeti» nl kurmuşlardır.) Böylece şehrimizde, ve henüz ı kûkçük de olsa, bir sanat muhiti kurulmuş oluyor. Bu cemi-1 yetiıı gayesi, sanatkârları bir araya toplamak. aralarında dostluk ve samimiyet rabıtalarını kurmak ve takviye etmektir.
Bunun da en büyük misali
Bîr Mületveklh tarafından Milli Korunma Karnınım An baaı AeğiHUclı itler yapılmosmıt dair bir takrir verildiğini gazetelerde okuduk. Teklifin mahiyetini ve ne ğibl değişiklikler talep e-dildiğlni bilmiyoruz. Yalnız ortada üzerinde aylarca çalışıl-muş ve bir hayli safhalar da geçtikten sonra Meclise şevke dilmiş ve ne gibi bir sebep ve düşünce İle sonradan geri alınmış karma komisyonunun bir kararı vardır. Bu karan bir tarafa bırakarak başka bir şekil, başka bir kombinezon ortaya atılmak isteniliyorsa bunda büyük hatâ ediliyor.
Milli Korunma Kanununun gayrimenkul sahiplerinde açtığı yara çok derindir. Kangren olmak derecesine gelmlşltr. Bu mes'eleyl kökünden kesip halletmek lâzımdır. Tâli ve karma komisyonları da bu netice ve kanaate vardıklarından bir intikal devresi kabul ederek ticarethanelerin 950, meskenlerin de 951 de serbest bırakılmasını kararlaştırmışlardır. Yalnız kar ma komisyonunun ticarethaneleri meskenlere tercih ederek bunları bir sene daha evvel ser bes bırakmasında mâkul ve mantıkî bir sebep yoktur. Vâki şikâyet ve müracaatler de bu noktada isabet edilmediğini göstermektedir. Ticarethaneleri şimdiden serbes» bırakmak 1951 de serbest bırakılacak o-lan meskenlerin durum ve vaziyetini de müşkül bir mevkie sokabilir. Bunun içta her iki kısmın intlknl devresini birleştirerek 951 dc serbest bırakmak daha doğru olur.
Eğer sayın takrir sahibi bu noktaya temas ediyorsa haklıdır, bir diyeceğimiz yok, eğer zam veya intikal; müddetinin ı uzatılması gibi dilekleri ileri sürüyorsa bu Milli Korunma Ka nununun ebedileşmesini İste -metten farksız olur. Mülk sa -hiplerl (Ayasofya'da dilen Sul-tanahmette sadaka ver) vaziyetine düşmüşlerdir- tld seneden-berl dişlerini sıkarak büyük bir I sabır ve tahammülle kArma komisyonu kararının Meclisten geçerek kafileşmesini bekliyorlar
Eğer seçim zamanı yaklaşıyor diye hükümet bir takım sî-yasl mülâhazalarla bu mühim etmek dâvayı gelecek Meclise bırak-
ı götü-) ruyor. Böylecc ağaç, meyvesini vermeden kuru odun oluyor. Böylecc nice limitler sönmüş, nice istidatlar heder olmuştur.
Bin bir müşkülâtı yenerek bir ressam eserlerini bir sergide teşhir eder, bir müellif talr tiyatro eseri yazar, bir musikişinas bir konser verir. Ekseriya önümüzdeki ay. kıymetli sahne sergi ziyaretçisiz kalır, eser, ve sinema sanatkârlarımızdan her nedense oynanmaz, konser Mümtaz Enez'in yirmi beşinci akşamı salon hemen hemen sanal, yani fedakârlık yılım boştur. Bu bir kaiılel külliye tesit İçin tertip edilecek olan olmamakla beraber, çok defa jüibiledir. Bu müsamerenln terbiyledir Mamafih, hamdolsun, tip heyeti Vedat Nedim Tor gi-bu acı kaidenin istisnaları da bi müellif ve muharrirlerden; ■ |Baha Gelenbevl gibi tanınmış •sirtpmn » K d r* 1 I *' Ar•
mak gibi bir yol tutarsa, tart -hin bir eşini daha kaydetmediği büyük bir vebal ve mes’ull-yet altında kalacaktır. Bütün mülk sahiplerinin yaşlı ve matemli gözleri Büyük Millet Meclisine çevrilmiş, hak ve adale -tta bir an evvel yerine getirilmesini bekliyorlar.
Evlevlyetle ve müstaceliyetle çı , kacak kanunların başında MU-Ili korunma kanununun (30) ncu maddesi gelmektedir, Bunun aksini düşünmtk mülk sahiplerinin on senedenberi çektikleri ı sıkıntı vc sefaleti, uğradıkları zarar ve ziyan vc haksızlıktan görmemezliğe gelmek demektir.

Altına İmzamı?. ı koyduğumuz ve daha bir kaç gün evvel yıldönümünü kutladığımla İnsan Haklan Beyannamesinde. Anayasa ve Medenî kanununda yazılı mülkiyet haklarını bundan sonra olsun koruyalım, ■üzerimize yüklenen maddi ve manevi meşguliyetten kendimizi ancak bu suretle kurtarabiliriz.
ile hiiyuk bir rahne uçmakta- na He sanal hayatımızın kur- ***aya gib! tiyatro sanatkârdır Bir zaman .fizyokratlar tulabiLmesl imkânsızdır. Biz ’nundan. Ferdi Tayfur gibi
Eski Defterdarlardan:
Ali Kısa AŞAR
Ayda 78 lira ile iki nüfus nasıl geçinir?
Tramvaydan indirilen çağla rengi mantolu kadının anlattıkları — Saatli meydan — İşsizlik — Kapısı açılmıyan apartıman! — Tramvayda kaybolan mendil — İhtiyarın göz yaşları...
Ayın 26 m... Günlerden Pazartesi.,, Saat de 15,10...
Sirkecide, Beyoğluna çıkacak tramvaylardan birinden yaşlı bir bayan indiriliyor. Arkasında çağla rengi manto, başında lâcivert zemin üzerine çiçekli bir eşarp var... Bir taraftan koluna biletçi, diğer taraftan da yolculardan biri girmiş. Tahminen 60 — 65 yaşlarında olan bu ihtiyar kadın, konuşamıyor, a-dım atamıyor- Yüzünün Tengi de sapsarıl... Belli ki, hasta...
— Ne olmuş bu kadıncağıza?
— Tramvayda birdenbire bayıldı. EUerile aşağıya İndirilmesini İşaret etti- Biz de indiriyoruz. Cevabını verdiler.
— İndirip ne yapacaksınız?
— Şurada kapalı durağın 1-çlne sokup kenefine gelmesini bekllyeceğlz.
İki damla eter!..
Tramvay durağının bir köşesine oturtulan ihtiyar kadın, güçlükle nefes alıyordu. Etrafına biriken kalabalık arasında bir telâştır başladı:
— Aman! ölecek...
Sokulup, kimin nesi olduğunu, nerede oturduğunu soranlar var sa da kadıncağız cevap vermiyor, sadece kalabalığın açılmasını, kendisine hava gelmesini İşaret ediyor.
Gençlerden biri Eminönü merkezine koşarak polise haber veriyor. On dakika sonra ikJ polis geliyor ve kadıncağıza adını soruyorlar amma zavallı bir tek kelime dahi konuşamıyor.
Bir aralık halinde selâh emareleri beliren İhtiyar kadına polis soruyor:
— Ne oldun hanım?
Dudakları arasından bir iki kelime dökülüyor:
— Kalbim var... Aman bana bir iki damla eter...
Gençlerden biri yakm ecza -haneye koşarak bir parça pa -muk üzerine damlatılmış eter ile geliyor. Kadın, pamuğu koklarken işaretlerle anlatmağa çalışıyor:
— Pamukta değil, suda bir 1-kî damla eter.,.
Bu defa polislerden Mri ecza-haneye koşuyorsa da boş dönüyor.
— Ne oldu ? Neden eter gc -tirnıediniz? Diye soruyorum. Başını iki tarafa sallayarak:
— Eczacı, pamuğa damlatılmış eter gönderdiğin! söyleye -rek fklncl bir defa daha eter ve-remlyeceğinl söyledi.. Cevabını veriyor.
Nihayet az evvel getirilen e-lerll pamuk, kahveden getirilen bir bardak suya atılarak kadına uzatılıyor. Zavallı ka-bardağa bir can kurtaran sarılarak İçiyor...
din gibi
«i’azan; —
Cemaleddin BİLDİK
— Ben mutlaka Kurtuluşa gitmeliyim.
Kurtuluşa gitmenin sebebi
İhtiyar bayanı, polisle beraber koluna girerek çağırdığım bir taksiye sokuyoruz:
— Eve gidemem...
— Eve değil, sizi Kurtuluşa götürüyorum...
İhtiyar kadının yüzünde hafif sevinç çizgileri beliriyor...
Otomobilde konuşuyoruz:
— Kurtuluşta kime gidiyorsunuz?
— Bir mühendisin evine...
— Ne yapacaksınız orada?
Ağlayarak cevap veriyor:
— Hanımı oğluma bir iş bulacağını vadetmlştl de onu sormağa gidiyorum.
— Evi biliyor musunuz?
— Apartımanın ismini ve sokağı bilmiyorum amma, meydana geldikten sonra bulurum.
Meydandan, Kurtuluşun son durağını kasdettlğtal anlayarak oraya gidiyoruz.
— Burası mı?
— Hayır... Burada meydan saati yok- Galiba Kurtuluş diye yanlış söyledim.
Meydan saati denince gideceği yerin Taksim olduğunu tahmin ediyor ve otomobil ile Tak sime geliyoruz.
— Hah! tşte burası...
İstanbul kulübünün önünde o-tomobilden İniyoruz. Kadıncağız yan sokağa saparak il eril -yor:
— Allah razı olsun sizden... Tamam burası işte...
Apartunana kadar beraber yü rüyoruz. Üst kata çıkıyor, idle basıyor, cevap yok... Bir daha, bir daha, kapı açılmıyor.
Bey az ıda dönerken
Bir köşesinde 15 kuruş dönüş tramvay parası bağlı olan mendilini, indirdikleri tramvayda düşürdüğü İçin paran olmadığı-
Yemen den Aden’e
Basit bir kurnazlıkla kaçmağa muvaffak olan adam
bütün vergileri, kendilerince istihsal mefhumuna tamamen ve münhasıran uyan, 2iraate yükletmek tezini müdafaa etmişler İdi.
Bir i «e bu ifrattan tefrite kaysrak riraatl gelir vrrgtsJ (hıymt!a bırakmaktayız ki, bu ancak crçici bazı mülâhnzala-rm mahenlü olsa gerektir, Bîr giirt bu aksaklık, nrantıksrahk ve Intfmriık mulaakkak tırmir edilecek ve gelir vergisi ahenkli bir vergi olacaktır
Bu hamleyi yapmak, bu medeni cesareti de Rûstermek şerrimi biz aynı iktidar partl-«mir. hakkı biliriz. Medenî ver-çıcikt yolunun orlpsnıdıı durmak caiz değildir: böyle uir hareket inkılâpçı thr partiuen beklenemez.
itiraf ederiz ki biz de refor- ( mun başlangıcında, bilhassa yabancı, bünyemize uymıyatı , baa siflemlerin tesiri altında ;
hâlâ sanatta her şubesinde bir fantalristelerden, Orhan Borar dâhi bekliyoruz; vc bllmiyo- musikişinaslardan ruz kİ yüksek zirveler ancak bir îekkildir.
çok dağların, tepelerin, tepe-) Bir sanatkâra kirşi kadirşi-ciklcrln arasından sıyrılıp «e- nislık göstermek üzere bir çok malara doğru uzanır. sanat mümessillerinin bir ara-
) Muhit veya zemta müsait ol- ya toplanması hiç şüphesiz ki
Bir artist Filipin Cumhurbaşkanı ile evleniyor
Nevyork 28 (A.A.) — 22 ya-uı- J- ~r.ou.uM. »uç jupnesız jvı ?ndaki Filipinli güzel opera madıkça bîr dâhinin yetişmesi pek mesut bir hâdisedir. Yaşa-!5ftnWz*1 C(”»chita Oaston dün mümkün değildir. Kanuni ol- dığmıız maddiyattan İbaret 0-;PUIpln Cınnhurbaçloını Elpidlo ICJtririno île evlenmek tasavvu-,'tunda bulunduğunu yalanla-. nuştır.
ı Şantör bir M anili a gazetesin-.' de çıkan ve Cumhurbaşkanının maksadı tle bu ğeteöek ay Birleşik Amerikaya . ~1—zel evlenecekle-
{rine dair haberin dedikodu ol-
mnte-

masaydı Sinan alelade bir kalfa olarak yaşar ve ölürdü. Ka-ramfntn kendisine bahşettiği imkânların Eayestndedîr ki Sinan dehasının ölçüsünü gösteren esprler ritetıda getirebilmiştir,
Dtınyanm her tarafında sa-|nau ve sanatkârları reTırl bol bir memba add»-drn İş adamları. sermayedarlar vardır. Bir ressamın tabloları, tat murikişi-nwH eseri, bir mfrHfln piyesi onlarm nazarında mühim kârlar getirebilen birer metadır. Bu adamlar bazı sanatkârları sömürmüşler, tokat nicelerimi )
lan acı bir devirde sanatkârların el ele vermeleri ve böylecc manevî olduğu kadar maddi bir varlık da göstermeleri takdire şayan değil midir? Diğer ta-, raf hin, yukarıda saydığım isim tıbbi Wr tedavi İrr, tertip edilmekte olan ___’. * ~ '
müramerenin pek parlak ola- gelmesi sırasında cağına da delildir. )..............
Halkımızın, sanatkârların bu doğunu bildirmiştir.
güzel davetine tepkiyle İcabet' Bununla beraber bayan Gas-elmesinl bütün kalbimizle ta- ton, Cumhurbaşkanı Qııirino-memni o.. ™_,..„'nnn b|f çofc defa Manila'dan
I kendirine telefon ettiğini ya-İanlanıamıştır, Genç kız ge-[çenlerde Karmcn rolü İle opera j bayatına başlamışUı.
merini etmekteyiz. Bu suretle' sanatkârlar artık kendilerini) hamisiz ve öksüz addetmekten kurtulurlar.
ÜkrâB Reşit REY
Kadınla konuşuyorum
Eteril suyu İçtikten beş on dakika sonra biraz daha açılan İhtiyar kadına soruyorum:
— Admız ne?
— Havva...
— Soyadın»?
— Tınma?,..
Bir taraftan polisin de bunları not ettlğtni görüyor ve öğrenmeğe çalışıyorum:
— Ne olacak bn yazdıkları -nız?
— Kadıncağıza bir hal oluverirse diye ihtiyaten not .alıyorum, diyor..
Kadına dönüyorum:
— Nerede oturuyorsunuz?
— Beyaadta, Softan ağada.,.
— Beyoğluns mı çıkıyordu -nua?„
Kesik kesik cevap veriyor:
— Kurtuluşa gidiyordum.
— Haliniz yok! Sizi evinize götüreyim de İstirahat edin.. Kurtuluşa yarın gidersiniz,
— Olamazı diyor. Behemehal gttm eliyim...
Bu arada gözlerinden yaşlar damladığını görerek teselliye ça hşıyorum:.
— Üzülmeyin, sizi evinize kadar otomobü ile götürüp bıra-
ı uıv.ııu
l,kacağım.„
nı, derin bir mahcubiyetle söyleyen ihtiyar kadını Taksime kadar çıkardıktan sonra tramvaya bindiriyorum.
Şimdi de tramvayda usulcacık konuşuyoruz. 17 sene evvel kocasının vefat ettiğini, vilâyet lerden birinde ev 11 bir kızından başka bir oğlu olduğunu, Beya-sadtakl evinde (tek oda) oğlu 1-le beraber oturduğunu anlattıktan sonra:
«— Üç sene askerlikten sonra diyor, oğlum sekiz ay evvel terhis edilerek döndü ve bir iş buldu- Ayda 120 Ura alıyordu. Çalıştığı yerde İşçileri tasfiyeye tâbi tuttuklarından üç aydır açıkta,,. Elde avuçta beş paramız yok.
Bir taraftan oğlum, diğer taraftan ben iş arıyoruz, bulamıyoruz. Mühendisin hanımı bugün için oğluma bir İş vadet-mişti amma, onu da evinde bulamadık.»
İki gözünden yaşlar dökülerek sözüne devam ediyor:
«— tnan oğlum! yiyeceğimiz de yok... Yiyecek alacak paramız da... Sata sata evde de para eder şey kalmadı. Sabahleyin ağzıma bir lokma bile ekmek koymadım. Midem, dûn akşam yediğim bir dilim ekmek, dört zeytin He duruyor,.. Oğlum da gün geçtikçe zayi nam aktadır.. Verem olacak diye korkuyorum»
Beyanâta tramvaydan indikten sonra İhtiyar kadına sokağının başında veda ettim. Elimden daha ne gelebilir kİ...
Matbaaya dönerken İhtiyar kadının bana anlattıklarını düşünüyordum. üç ay evvel oğl-t ayda 120 lira İle çalışırken onlar 25 lira oda kirası. 5 elektrik, 2 lira da su parası veriri er. geri kalan 78 lira ile de geçinirlermiş! Bir ayda iki nüfus 78 lira ile ne alır, ne yer de geçinir, takdirinize bırakıyorum Şimdi İse bu 78 Hra da yok... Hayat ne acı sahnelerle dolu... Bir çok larmı ayakta ve hayatta görü -yonız ama... Bir dokım bin ah İşft...
Cemaleddin BİLDİK
Glark Gable
Balayım HonoMu’da geçirecek
Tanınmış film artisti Clark GableTn Lady Sytvia Ashley He evlendiğini telgraflar haber ver mIşti. Yeni evliler balayım geçirmek üzere Havai adalarının başşehri Honoluln’ya gitmişler, vapurdan çıkarken on bin kişilik kalabalık bir halk kütlesi tarafından selâm lan» ıslardır.
Artist, kolunu karısının beline sarmış olarak onbeş dakika güvertede kalmış, halkın t>eza • kuralına gülerek mukabele etmiştir. Gelinin bileğinde, kocası tarafından hediye edilmiş ve üzerinde 3 büyük pırlanta bulu nan bir bilezik göze çarpmak*.a-Idl.
Yeni evlilerin balayım «pırlanta burnu» denilen yerde deniz kenarında bir evde geçirecek lerdlr. Evin güzel bir plâjı vardır.
Clark Gable 48 karısı 42 yaşın dadır. GabJe bundan evvel üç, yeni karısı da 3 defa evlen -mlştL Binaenaleyh ikisi de şfmd> dördüncü defa evleniyorlar demektir. Kadın eski bir İngiliz ailesine mensuptur. Üçüncü kocası Douglas Falrbanks l-dL
Clark Gable bir kaç sene evvel tanınmış film yıldızı Çarede Lombard ile nişanlanmıştı. Düğünleri yapılacağı sırada C -role bir uçak kasacında ölmüı, K.İUUU ııııııuııtrıııı rica etmısur.. . , - ... „
« -L. 1 4UJ- t- » , , bu hadise Clark Gablc'l ç«ı’s
Askerler, Abdusseıamın hastalı- • , .
, , , . , , . ; müteessir etmişti
ğma tamamiyle kani bulunduklarından onu çadırda yalnız bı- .....
rakmakta mahzur görmemiş er i terinden yardım görmüş ve .ri-ve oradan ayrılmışlardır. I tıayet FiUstine citm ktc »lan Bundan faydalanan mahpus Yemer.H Yahud-l-rin nn(*ıv ■ hemen kaçmış, Sana’yu çitmiş I nşarak eiîmmiıga ‘-u-
orada hür Yemen partisi üye-, vaffak olmuştur.
Aden, 28 (AJL.) — Geçen o-cak ayında Yemen İsyanım çıkaran. İmam Yahyayı öldürten ve sonradan İdam olunan Elve-zlr'in başkanlığında da meşruta bir hükümet kuran bilr Yemen partisinin genç üyelerinden Ab-d üsse İsını, hapishaneden basit bir kurnazlıkla kaçmağa muvaf fak olmuştur.
Abdüsselüm, affı hakkında 1-ınam Ahtnede bir mektup yazmış ve âdi bir cürümden yatan diğer bir mtüıbusun İmzasını. Abdüsselâm'ı İmzasını atmıştır.
Kısa bir tahkikattan sonra bu nıahbusun tahliyesine karar ve rilmlş, fakat İstidayı Abdüsse -lâm verdiği için kendi serbest bırakılmıştır.
Ancak, birkaç gün sonra işin farkına varılmış ve KohlRn bölgesinde sekiz kişilik bir devriye kolu tarafından tekrar yakalanmıştır. Her ne bahasına o-lurza olsun kurtulmak İsteyen Abdüsselâm, dönüş yolunda keti dini hasta gibi göstermiş, hiç bir şey yiyip içmemeğe başlamıştır.
Bir konak yerine geldikleri vakit Abdüsselâm .askerlere bir kaç dolar vermiş ve bu para île kendilerine yiyecek vc ona da vasiyetnamesini yazmak özete kâğıt almalarını rica etmiştir..

r
Sahlfe O
IKHN
29 Aralık 1949
Genç kızların tahsili
Birinci dünya harbinden evvel kadınlar umumi hayata karışmazlardı. Kadınların siyasi hakları yoktu. Kadın İçin fazla tahsile lüzum görülmezdi. «Kadının yeri evdir, bir kadın ev işlerini öğrensin yeter!» denirdi.
Birinci dünya h3rbl bu düşüncenin yanlış olduğunu gösterdi, Erkekler silâh altına, çağrılınca bunların yerlerini kadınlar aldılar ve deruhte et-, tikleri işleri muvaffakiyetle başardılar.
Harb bittikten, erkekler terhis edildikten sonra da kadınlar eskisi gibi âtıl durmamağa başladılar. Harb yıllarında hayat pahalılarmış. geçim güçleşmişti. Bu yüzden kadınlar, erkeklerin yükünü hafifletmek İçin, çalışmakta devam ettiler. Bugün. Amerika da dahil olmak üzere, bazı memleketlerde çalışmıyan kadın yoktur.
Kadınlar son kırk sene zarfında erkeklerle müsavi haklara malik oldular. Her İşe giriyor, her yerde çalışıyor, mebus seçiyor ve seçiliyorlar. Bakanları arasında kadın bulunan memleketler çoktur. Kırk sene evvel bu, gerçekleşmesi pek güç, bir hayal gibi gelirdi. O zaman kadınlar sadece seçim hakkına malik olmak İstiyorlardı.
Şu noktada herkes İttifak e-dlyor: Kadınlar deruhte ettikleri İşlerde en az erkekler kadar muvaffak oluyorlar. Ka-din fen erbabı, sanatkârlar ba- : zı sahalarda erkeklerden fazla İktidar gösteriyorlar.
Şimdi ortaya yeni bir mesele çıkmıştır: Kadın yüksek tahsil yapmalı mıdır, yapmamalı mıdır?... Böyle bir mesele çıkmasına sebep bazı memleketlerde üniversiteleri kızların doldurmağa başlamasıdır Bunu lüzumsuz görenler vardır Bu fikirde olanlar «Kadın İçin orta tahsili yeter- diyorlar.
Diğer taraftan böyle bir düşünceyi kırk sene evvele dönmek telâkki edenler: «Bırakınız, yüksek tahsil yapabilecek kabiliyetle olanlar okusunlar. Memleket bundan zarar değil, kâr eder» diyenler vardır. Bu münakaşa Amerikada bilhassa hararetlidir.
Kadınların tahsiline bir sed çekmek tabiî doğru değildir ve kimsenin buna hakkı yoktur. Bu sebeple ortaya atılan fikrin bir parça gürültü koparmaktan İbaret kalacağı, kadınların j elde ettikleri hakların tahdit edilemiyeceğl şüphesizdir.
Eski bir elbiseyi yenileştirmek
Geçen sene giyilen bir elbiseyi değiştirmek. yenileştirmek için bir plâstron bir beyaz yaka yahut renkli bir kravat ilâve etmek kâfidir.
1 — Yaka altından bağlanan renkli kadifeden bir kravat elbiseyi değiştirir. Bilhassa bu
sene moda olan İri İnciler etrafına dikilerek dizilirse.
2 — İnce şifon yahut linon-dan yapılan yaka ile Jabo ensiz antıödö ve kenar valansi-yen dantelleri İle süslenmiştir. Ensiz kadife kordele ile yakası altından bağlanmıştır.
3 — Elbisenin renginde kadifeden büyük bir plâstron ve yaka yapılmıştır. Flastronun etrafı sim yahut sırma küçük ponponlarla süslenmiştir.
4 — Etrafı festen işlenmiş çift yaka arasından siyah kadife kordele bağlanmıştır.
Amerika'ya gidip gelen öğrenci
Faülk Sfzdemlr
Bazı memleketlerin halkı se- trenle Florlda’nın
yahat etmeği çok sever. Onlar İçin yurd İçi gezmeleri hele yay atıcı memleketlere seyahat etmek zevklerin en büyüğüdür.
Bize gelince; esefle söylemeliyiz kİ mecbur olmadan bir şehrimizden diğerine gitmek hele yurd dışına çıkmak İstemeyiz. Neden istemeyiz? Sebeplerin başında maddi İmkânsızlık olsa gerek. Umumiyetle biz, ferd ve aile olarak eğlence ve İstirahat İçin avuç dolusu para harcıyacak kadar kazanan İnsanlar değiliz. Eh, seyahatin İlk şartı olan para mevcut olmazsa diğerlerini saymağa ne lüzum varl
Bununla beraber gençlerimiz ve çocuklarımız arasında türlü fırsatlarla gezip dolaşanlar ve seyahat edenler de eksik değil. Bu bahtiyarlardan birisi hâlen Beyazıt ilkokulunun 4 A sınıfında okuyan 9 yaşındaki Faik özdemlr dlr. Bu se-
vimll öğrenci 7 yaşında Ame-rikaya gitmiş, orada bir sene kalmış. Onunla konuştum. Ba-
merkezin-
de olan dayımın evine gittik. İstasyonda bizi karşıladılar. Dayımın bir av köpeği var. Her gün komşuların çocukları o köpekle oynuyorduk. Bir giin dayım eski otomobiline bizi bindirerek ava götürdü. Dönüşte bir arkadaşının evine uğradık. Onların büyük bir bahçesi vardı. Türlü türlü mey-valarla kamımızı doyurduk. Oralarda çiftçiler v$ İşçiler çok yok. Olanlar da olzdekller gibi değil. Evleri güzel, otomobilleri var. Elbiseleri yeni. Tıpkı mecmualarda gördüğümüz resimlerdeki gibi. Çocukların da hepsinin bisikleti var. Oyuncakçı dükkânlarında her şey beş kuruşa, on kuruşa satılıyor. Hele naylon otomobiller. Burada 1,5 - 2 lira. Orada beş kuruş. Ben onlardan alıp getirdim.
Dönme zamanı geldi. Orası güzeldi. Fakat babam, ablam, mektebim ve arkadaşlarım İstanbul'la olduğu için oradan
eşyalar öylece taş olup kalmış.
İstanbul* geline* babam, ablam ve akrabalarımız bizi karşıladılar, geldiğimize çok sevindiler. Onlara bir sürü hediyeler de getirdik. Annem, göstermeden bana da hediyeler almış. Burada verince ben de onlar kadar sevindim.
— Siz büyüyünce ne olacaksınız?
— Doktor.
— Bu fikir size nereden geldi? |_|_
— Bilmem. Evde birçok boşQ şişeler vardı. Onlarla oynar-fi dım. Boyalardan, renkli tebe-ç^ şiflerden İlâçlar yapıp onlara* sanki hasla- Q
gibi o sulan elime
MODA HABERLERİ
İr Kolalanmış beyaz işlemeli yakalar koyu renk elbiselere takılıyor.
E>de örülmüş bluz, atyör Ve elbise çok giyiliyor.
İr Mantoların içini ipekli yerine yünlü kumaşla astarlamak teanımüm ediyor.
j Faydalı bilgiler I
Ellerin çatlamaması için dikkat edilecek noktalar
Soğuk havalarda ellerin çatlamaması, yumuşak ve beyaz olması için ŞU bir kaç noktaya dikkat etmeli:
Eldlvenslz sokağa çıkmamalı. Elleri kafiyen mangala, sobaya. radyatöre tutarak ısıtmama 11. Eve gelince eller donmuş Lse bilâkis soğuk su İle yıkamalı bu, kanın devrer&n etmesini temin eder, ve elleri ısıtır.
Hiç bir zaman tileri yıkarken sıcak su kullanmamalı.
Nihayet eller yıkandıktan sonra her parmak ayn ayrı havlu İle kurulanmalı ve şu losyon ellere sürülmeli:
Birer çorba kaşığı limon suyu, gül suyu, kolonya ve gliserin, bir şişede karıştırılıp kullanmalı.
Mutfakta kullanılan tahta eşya
Mutfakta kullanılan tahta
eşyanın daima kar gibi beyaz kalması İçin ince arena İle temizlemek lâzımdır. Tahta kaşıklar, hamur tahtası, merdane gibi eşya sıcak sabunlu su ile yıkandıktan sonra ince kum olan arena İle uzmalı, çal kan -malı, kur ulam alı.
ir Manto yakasının altından kadifeden, ve yünlü kumaştan ekoseden bir eşarp bağlamak yapılıyor.
modadır. | İnciden yapılan kolye, bl-
* Kısa ve uzun pelerinler çok lezık küpe eskisinden fazla rağ kullanılıyor. Bunla: kürkten, bet görmektedir.
Bütün îâlıana dogması
Küçük yuvarlak bir lahana, yarım kilo koyun yahut sığır kıyması, İki irice baş soğan, bir kahve fincanı pirinç, dört kaşık sade yağ. yarım kahve fincanı domates salçası, üzüm fıstık. tuz. karabiber.
Lahananın üst yapraklarını ve sapını ayıkladıktan sonra bütün olarak on dakika kadar tuzlu su İçinde haşlaman, sonra süzülmeğe bırakmak,
Diğer taraftan bir kuşaneye İki çorba kaşığı yağ İle rendelenmiş soğanları koyarak sarı bir renk alıncaya Kadar kavurmalı, sonra İçerisine fıstığı biraz sonra da kıymayi katmalı. Kaşıkla ezerek plşirmell ve (kızartmadan) ateşten indirmeli. Evvelceden yıkanmış olan pirinci, üzümü, tuzu biberi katmalı domates salçasını az su İle hallederek İlâve etmeli, ka-rıştırmalı.
Lahanayı alarak yapraklarını, şeklini bozmadan aşağıya doğru indirmeli. Gchek kısmını bıçakla keserek çıkarmalı, yerine hazırlanan İçten kaşıkla koymalı. Etraftaki yapraklan kapamalı, diplerine birer kaşık iç yerleştirmeli; gene yaprakları kapamalı. Bütün İçi bu su-relte yapraklar arasına yerleştirdikten sonra en üst yaprakları kapamalı, İnce sicimle rosto sarar gibi bağlamak.
Tencereye İki çorba kaşğı yağ koymalı yarım kaşık domates salçasını ezerek İlâve etmeli. varsa et suyu, yoksa adi su
|| Müşküllere cevap |
Sütlü sütsüz çikolata
Haydarpaşa D. D loj. No. 15 Sevim: Sütlü ve sütsüz çikolata şöyle hazırlanır:
Sütlüsü: Adam başına bir çubuk sütsüz çikolata. İki tatlı kaşığı süt. ayrıca bir çay fincanı süt, şeker.
Tercihan emaye bir kap İçerisine parçalara taksim edilmiş çikolata ile İkişer tatlı kaşığı sütü koyarak hafif ateşe yerleştirmeli. Tahta kaşıkla eserek karıştırmaiı. Çikolata krema gibi olunca sıcak olan sütü İlâve etmeli, arzu edilen miktar şeker katarak bir İki taşım kaynadıktan sonra fincanlara taksim ederek ikram etmeli.
Sütsüzü: Sütlü çikolata gibi hazırlanır. Yalnız süt yerine su kullanılır ve fincanlara taksim edilince üzerlerine birer tutam toz tarçın ekilir.
Yüz pudralandıktan sonra...
Yüz pudralandıktan sonra saç köklerini yumuşak bir fırça ile fırçalamak lâzımdır. Beyaz tozlu saç kökleri kadar nazara çirkin görünen şey olamaz.
koymalı, lahanayi İçine oturtmalı (su lahananın yarısına kadar gelmeli).
Sert olmıyan ateşle pişirerek suyunu çektirdikten sonra sicimi sökmeli tabağa almah.
Sofrada dilim dilim keserek İkram etmeli.
na yolculuğunu ve Amerikayı şöyle anlattı:
Hareket ve yolculuk
— Babamla kız kardeşimi İs-tanbulda bırakarat annemle birlikte oradaki akrabalarımı-! zı görmek İçin yola çıktık. Ablam gidişimize çok üzüldü. O-! nun mektebi olduğu için bizimle gelemedi. Evden ayrılırken rahat gidip gelelim diye arkamızdan su döktüler Şimdi İsmini hatırlamadığım bir şilebe bindik. Polisler nüfus kâğıtlarımıza. pasaportlarımıza baktılar. O gece gemide yattık. Sabahleyin uyandığım zamanı gemi çoktan kalkmış. Biz denizin ortasındayız. Gemiyi do-1 laşmağa başladık Kaptanın iki köpeği vardı Onlarla oynadık. O gece fırtına çıktı. Ben hastalandım. Kaptan bana:
— Anlaşıldı, sen kaptan ola-; mazsın, dedi. Kaptan bunları İngilizce söyledi. Btn anladım, fakat cevap vermedim.
Yolculuk 15 gün sürdü. Pek eğlenceli geçti doğrusu. Bir Arap garson vardı bir de şişman aşçıbaşı vardı, ikisiyle de pek çabuk dost olduk. Bizim bayramlarımız gibi Amerikalı-, lann da İstr denilen bir bayramları var. Yolda bu bayramı birlikte yaptık. Benim İçin bü-j yük bir pasta hazırlamışlar. Etrafım renkli yumurtalarla süslemişler. Yumurtalarımızı birbirlyle vuruşturduk, Bana:
■— Bu yumurtaları senin için tavşanlar getirip bıraktı, dediler. Ben tavşanın yumurtlamı-yacağını bildiğim için Şaka söylediklerini anladım, inan-, madun. Onlar boyuna tavşan getirdi diyorlardı. Buna kim | İnanır! Nihayet Florida‘ya vardık. Gene motor geldi, bizi alıp karaya çıkardılar. Deniz-1 den bıktığımız için karaya çıkmak hoşumuza gitti. Ertesi gün
ayrılmak bana zor gelmedi. O-
rada iki yavru kaplumbağa almıştım. onları da getirdim. Dönüşte îtalyaya uğradık. Gemiden çıkıp gezdla. Pompeyi harabelerine gittik. İnsani ar yanmış, taş olmuş öyle duruyorlar. Bir bakkal dükkânı var. Damı çökmüş ama bakkal, dükkânda bulunan İnsanlar ve
koyardım. Sonra lanmışım dökerdim. Bazan annemi çağırıp ona iğne yapıyorum. Bunlar doktorlukmuş. Evde Faik doktor olacak diyorlar. Ben de ses çıkarmıyorum.
— Tekrar Amerikaya gitmek ister misiniz?
— İsterim ama gene dönmek! olsun. Ben burada doğup büyüdüm. Arkadaşlarım burada. Sonra Bursada evimiz var. Orada da arkadaşlarım var. A- "O merlkaya gidince burada bt- ÇP Taktıklarımı göreceğim geliyor. (0 Ama yüksek tahsilimi yapmak 0 için beni Amerikaya göndere-çekler. Bakalım o zaman belki'** alışırım.
8. G.
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
Cevap vermeden önce, sigortacı içini çekti:
— Baylar! Çok müteessirim; fakat sizinle daha fazla kala-mıyacağım. Ortalığı iyice karanlık basmadan buradan gitmeliyim. Aksi takdirde kazaya uğrarım, hayatıma mal olur. Yarın, savcı ile görüşeceklerim var. Bu müddet zarfında, savcının velev katil, velev intihar meselesinde bir karara varmış olacağacını sanıyorum.
Alan, avukata döndü:
— Madem kİ siz bir cinayet işlendi kanaatindeslnlz, öyleyse savcı niçin tahkikat açmıyor? Bu İşe Scotatad Yardi 12] neden karıştırmıyor?
Avukat bu sefer samimi şekilde kızdı.
— Vay, İskoçyamıza inglllz-lerln Sccıtland Yard'inı mı so-kocağız? Bvylc şeyleri akımız-
dan nasıl geçirirsiniz, kuzum?
— Niçin geçlrmlyellm?
— Manasızlık ederiz, tskoç kanununun kendine göre usul ve kaideleri vardır.
Chapman, çan (asiyle dizine vurdu, ve haykırdı:
— Evet, doğru. Ben bu memlekete geleli ancak iki ay oldu. Henüz zihniyeti lâyıklyle öğrenemedim.
[2] InglUzlerin merkezi zabıta teşkilâtı. (Mütercim).
— öyleyse ne yapmak İstiyorsunuz?
Cevap veren Colin oldu:
— Sîzler münakaşa ile vakit geçirdiğiniz sırada, ben boş durmadım. İstikbale alt plânlarımı ortaya vuracak değilim. Fakat ne yaptığımı öğreneceksiniz.
Teşebbüsü aleyhinde düşünmekten muhataplarını menet-
mek lstiyormuşcasına onlara şehditkâr baktı. Sonra dedi kİ:
— Ben buraya Gedöon Feiri getirdim.
Ducan, çenesi titriyerek kekeledi:
— Hani şu adam...?
— Evet... Aklınıza gelen zat... üstelik İlâve edeyim ki dostumdur.
— Peki ama, masrafların a-zametinl düşünmediniz mİ?
— Yahu! Beş dakika olsun parayı aklınızdan geçirmemeniz kabil değil mİ? Endişe etmeyiniz, sizden bir santim bile İsteyen olmıyacaktır. Kendisini misafir edeceğim, vessel&ml Eğer biraz ücret de verirseniz reddetmez elbette.
Avukat, gayet kuru bir eda İle cevap verdi:
— Paraya karşı istihfafınız yüzünden bugünkü durumunuza düştüğünüzü biliyoruz, azizim Colin! Bugünkü durumunuzda İse, büyük müşkülât İçinde yüzüyorsunuz İşte bundan dolayı para meselelerini nazan İtibara almak bana düşüyor. Akrabanızdan olan bu zat (ba-şlle Alan’ı gösterdi) niçin bir aile meclisi topladığımı bana
sordu. Sebebini İzah etmenin _ zamanı gelmiştir. Eğer sigorta kumpanyası, talebimiz olan parayı vermeğe yanaşmazsa, bu dâvayı mahkemelere sürüklemek zorunda kalacağız ki, bize pek pahalıya oturacak.
Colin sinirlendi:
— Ay, bu İki çocuğu Londra-dan keselerini açacaklarım umduğunuz için mi çağırdınız? Olur şey değili Alimallah kafanızı kırarım!
Avukat, sarardı ve perişan olup dedi kİ:
— Bana bu şekilde muamele edilmesine tahammülüm yoktur.
— Alışırsınız... Kafanızdan ne gibi fikirler geçtiğini söyleyin bakalım!
— Kırk senedenberl ailenizin menfaatlerine sadakatla hizmet ediyorum; ve...
— Hah hah hah!
Chapman, iki münakaşacının, yanına sokuldu. Colin bâzü ao-rlyle bazı şeyler yapabileceğini düşünerek. Alan da, iki erkeğin arasına girdi elini kuzeninin omuzuna koydu ve ona:
— Sözünüzü kestiğim için affınızı rica ederim! — dedi. —
Lâkin babanım bana küçük bir miras bıraktığım haber vermek istiyorum. Eğer bu paranın size bir faydası dokunabilirse...
Colin, hiddetle haykırdı:
— Vay, demek tabanız size küçük bir miras bıraktı? Siz de bunun böyle olduğunu biliyordunuz demek Dunca n, biliyordunuz?
Avukat kekeledi. Boğulurca-sına cevap verdi.
— Bu işle uğraşmamı istiyorsanız pek âlâ...
— Evet... İstediğimiz sizin uğraşmanızdır. Haydi şimdi aşağı inelim.
vın
Tek kelime kontışmaksızm, dört erkek, kule merdiveninden aşağı indiler. Zemin katma var dıkları zaman, sigortacı, avukatı beraber götürmek İçin teklifte bulunmak suretlle sükûtu bozdu. Avukat, somurtuk, başl-le bir tasdik işareti yaparak daveti kabul etti.
Sigortacı, soğukluğu dağıtmak üzere, yağmurdan, iyi havadan ve türlü basmakalıp vaziyetlerden bahsetti. Methalin eşiğinde Colin ile Duncan öyle bir soğuk İfadeyle birbirlerin-
O $2 0 >
0 p
ıııtııııuıiBiuıuıııııaB
Olimpiyatlar
Sovyetlerin iştiraki muhtemel görülüyor
Moskova 28. (APî — Helsinki” de yapılacak olan Olimpiyat mü sabakalarına Sovyetler Birliğinin de bir takım göndermesi mümkün görülmektedir.
Bu imkânın tahakkuku, Sov-yetlerln. Olimpiyat müsabakalarına İlk dera İştirakleri demek olacaktır.
Moskovada bulunan bat'lı müşahitler, Rusyanın Bakan -lar Kuruluna bağlı olan Kültür Fizik ve Spor Komitesinin res mî organı olan «Sovlet Sport» gazetesinin bir makalesini bu şekilde tefsir etmektedirler Anılan makale, batılı sporcuları, Sovyet sporcularına, milletlerarası müsabakalarda meydan okumaya davet mânasını tazaiıi-mun etmektedir. Bu kabil temaslar için, Sovyet gazetesi iki şart koşmaktadır:
1 — Rusyanın beynelmilel sahada müsabakalar yapacağı at -letler, Rusya ile dostane münasebetlere İnanmış olan memleketlere mensup olacaklardır;
2 — Bunlar Sovyetler Birliği veya sporu hakkında iftiralar Heri sürmeyeceklerdir.
Açıkça görülmektedir kİ, Sovyetler Birliği dünyanın spor lideri olmak emelindedir. Sovyet
Büyük bir vapur
İngilizler 83 bin tonluk bir vapur yaptıracaklar
Londra 28 (A.A.) — Bugünkü basın haberlerine göre Cunard Whlte Star şirketi transatlantik filosu için yeni bir ekspres yolcu vapuru İnşa ettirmek tasa vvurundadır.
Daily GraphiC yeni geminin en aşağı 15.000.000 İngiliz lirasına çıkacağını ve 83.763 tonluk olan Queen Elizabeth gemisinden 10.000 ton daha büyük tonajda olacağını yazmaktadır.
Daily Telegraph gazetesinin muhabirine göre geminin ihalesi 1950 yılının başında İlân edilecektir. İnşaat en aşağı üç sene sürecek ve gemi 1954 ten önce hizmete giremiyecekUr-
ler şimdiden onblr beynelmilel spor teşekkülünde âzadır -lar ve diğerlerinde de ve hattâ iştirak ettikleri takdirde Ollm -plyatlarda da söz sahibi olmak İsteyeceklerdir.
Dün, Sovyet Bakanlar Kurulunun spora alt bir kararnamesinin neşrinin yıldönümü idi; bunda; Sovyet sporcularının beynelmilel dereceler elde etnıe leri lüzumuna İşaret olunmuş -tur.
den ayrıldılar kİ. onları gören, ertesi sabah şafak sökeceği sırada blrblrlerlle düello edecek iki hasım sanırlardı.
Kapı, gidenlerin arkasından, gürültüsüzce kapandı,
Colin yürüdü: Ebpat hala ile ve çay için küçük Kathryn'le buluşmak arzusunu gösterdi.
Alan, salonun şu andaki man zarasını pek hoş bulduysa da, manzaranın hoşluğundan zevk duyacak hali hiç de yoktu. Alçak bir abajör altında, İki bayan. âdetâ bir ziyafet masası başına geçmişlerdi. Sofrada neler yok: Türlü kuru balıklar, etler, yumurtalar, patates, çay ve dağ gibi pasta. Şömine de İse, keyifli bir ateş çıtırdayıp duruyordu.
Colin, iskemlesini masaya yaklaştırarak dedi ki:
— Avukat Duncan'm artık İşlerimizle uğraşmıyacağını biliyor musunuz, hala?
İhtiyar kadın, omuz silkerek cevap verdi:
— Bunu birinci defa işitmiyorum. Sonuncu defa İşitmediğime de kaniim. Bir hafta evvel de aynı şeyi söylemişti.
Biraz daha yivine oturarak,
Alan sordu:
— Sakın fena kızmış olmasın?
— Hiç de kızmam ıştır. Yarın bütün işler tekrar yoluna girer. Elspat, çok müteessirim! Fakat hiddete kapılan kötü bir tabiatım var. Tuh, be - Bu yüzden hep zararlı çıkıyorum. Sinirlerime daha hâkim olsam pek sevineceğim. Olamıyorum, Allah belâsını versin.
Elspat hala, masanın öte tarafından sitemle baktı.
— Konuşma şeklini, İfade şeklini de kontrol altına alsan İsabet edersin. Sözlerini İşitmek bana utanç veriyor. Üstelik bir çocuğun karşısında böyle konuşuyorsun.
Kendisine «çocuk» denilen Cathryn. mahcubane sordu:
— Kulede bir şey keşfedebildiniz mi?
Colin, ağzı dolu, cevap verdi:
— Hayır, küçük kediciğim!
— Allah Allah!... Bana öyle küçük kedicik filân demeyin. Bana burada herkes bebek muamelesi yapıyor.
Elspat hala homurdandı:
— Saçma konuşma
(Arkası var.)
29 Aralık 1949
AHSAM
Sp.hffp 7
[“‘X[ DAMAT J
Mahkeme Koridorlarında
Pakistan mektupları
Doğru
Paskal: Zengin emlâk sahibi Fani: Paskalın kızı
Gertrud: Paskalın kız kardeşi.
Sera (inat Hizmetçi kadın Hırsız: Meçhul bir şahıs. (Paskal elinde bir mektup, köşkün salonunda mekik dokuyarak deli gibi bağırıyor)
Paskal — Yaşasın Gertrudi Aferin sana. Gertnıcl bu işi mükemmel becerdin.
Fani — Ne oluyorsun baba? BaCırnıaJannla ortalığı birbirine kattın. Halam Gerlrud ne yaptı baba?
Paskal — Ne mi yaptı? Bunca zamandır zihnimi kurcaiı-yan en mühim, en çapraşık dâvayı hallettif
Fani — Ne dâvası bu?
Paskal — Kızım, gayet müşkül hir dâva halletti: Sana koca buldu.
Fanl (sevincinden kızararak)
— Şaka etme babacığım!
Paskal — Katiyen şaka etmiyorum. İşte halanın mektubu elimde. Bak ne yazıyor: «Kardeşim! Fani için mükemmel bir Raca buldum. Müstakbel damadının ad» Hanri Ver-ınoıı’dur. Kendiri mükemmel bir gençtir. Senede bir kaç büı lira geliri vardır» Buna ne dersin? Memnun oldun mu kızım?
Fani — Son derece babacığım!
Paskal — En mühim noktayı sana söylemedim. Mösyö Hanri seni görmek ve benimle tanışmak için bize bu akşam geliyor.
Fani (heyecanlı) — mu söylüyorsun baba?
Paskal — Tabii doğru söylüyorum. Bunu halan mektubunda açıkça yazıyor, Ne duruyorsun? Hazırlanmak İçin kollan, paçaları sıva bakayım. Seraftna neredesin yahu?
(Hizmetçi kadın odaya girer)
Beratına — Beni mİ çağırdınız mösyö?
Paskal — Tabii seni arıyorum. Ellerin, kolların böğründe ne duruyorsun böyle karşımda? Müstakbel damadını bu akşam bize geliyor. Haydi bakayım, kolu, paçayı sıva da köşkü, eşyayı yerli yerine koy. İsterim ki her taraf pırıl pırıl parlasın. Haydi ne duruyorsun? Handise damat gelecek!
Fani — Bende babaağun fîe-rafinaya yardım edeceğim.
Paskal (tazına) — Tekrar ediyorum: Sen tak takıştır, süslen, püslen, güzel ve cazibeli görünmek İçin ne mümkünse yap! Haydi göreyim seni kı-
. Fani — Sen merak etme babacığım!
Paskal (hizmetçiye dönerek)
— Sen de Seraf ina hamarat bir ev kadını olduğunu göster. Damadımı bekliyoruz. Kolay bir İş değil bu!|
Fani heyecan içinde süslenmeğe gider. Hizmetçi kadın kollarını sıvar, süpürgeyi eline a-kr. Ortalığı süpürmese, her tarafı silmeğe başlar, bu telâş esmasında acık göz bir hırsız kimseye sezdirmeden köşke girer, yükte hafff, pahada ağır eşyayı birer birer toplarken kendine söyleniyor)
Kirşiz — Emsalsiz bir bu! Meğer ne büyük him varmış. Ortalıkta kimsecik Jer yok. (Evin öbür tarafından Paskalın sesi duyulur)
Paskal, Seralina gözlerini dört aç. Her tarafı iyi sil süpür, Hamarat bir kadın olclu-Runır bugün ispat etmelisin. Her şeyi topla bakalım.
Hırsız (kendi kendine içinden) — Merak etme ben de o-nu yapıyorum babalık!
Paskalın ayak sesleri yaklaşır. Hırsız, yakalanmamak için elbise dolabının içine girerek saklanır)
Paskal (memnun memnun enerini uğuşturarak) — Mii-kemrpeL Her şey yeril yerinde, (saatine bakarak) Vakit de geldi. Nerede Jse damat teşrif edecek (salonun İçinde sinirli sinirli dolaşır) Uzaktan lokomotifin düdük sesi duyulur. Tren geldi. Fani, Serafina gözlerinizi dört açınız (heyecanlı heyecanlı) damat- geliyor, geliyor, anlıyor musunuz geliyor, aradan bir çeyrek saat geçtiği halde damat görünmeyince Paskal telâşa düner. Mihaniki bir hareketle elbise dolabını a-çarnk İçinde hıran; ı saklanmış görünce onu damat, s katıktı halan ba ıarb
Hırsız — BHlyor mu» Size bir şaka...
Paskal (M.riinri kese;-.
muk istediniz . Bu. m ıj
kendi
fırsat tall-
bir buluştur. Meğer tas kardeşim sizin cin göz bir genç olduğunuzu yazmakla çok doğru bir keşifte bulunmuş.
Hırsız (şaşkın) — Yani ya_
Paskal — Şakayı bırakınız her şeyi anladım: Habersiz 0-larak buraya geldiniz, sizi kar-şılıynn olmayınca bize güzel bir oyun oynamağı düşündünüz ve dolaba girerek saklandınız-Ha... hahah. Doğrusu çok hoş bir şaka. Kızım Fani, sevincinden bayılacak. Doğrusu siz cin göz bir gençsiniz.
Hırsız — (kekeliyerek) Evet mösyö! Çok doğru söylüyorsunuz.
Paskal — Haydi benimle beraber gel. Sofrada bizi bekliyorlar.
Damat!! Fani İle tanışır ve lam bir centilmen gibi ona karşı davranır. Beraber yiyip içtiler. gecenin geç vaktinde! Damat kalkıp gider. Herkes şen ve memnun! Sevincinden uyku su gelmlyen Paskal kaltap faz kardeşi Gertruda tetefone eder.
Paskal — Allo, sen misin sevgili hemşireciğlm. Sana binlerce teşekkür! Kızım Fani için bulup gönderdiğin koca pek mükemmel ve emsalsiz bir genç, şakacı mı şakacıl Düşün bir kere._ Köşkten giderken lâtife olsun diye bütün gümüş takımlarını alıp götürmüş. Çok memnunum. AJferin sana!
Gertrud — Sen çıldırdın mı kardeşim? Hangi damattan bahsediyorsun? Mösyö Hanri, düşüp ayağı incindiği İçin bu akşam size gelemedi- Sen ya deli ya sarhoşsun! Ayol kendine gel kardeşim.
(Paskal hemşiresinin bu sözleri üzerine hızsızı damat sandığını anhyarak düşüp bayılır.)
Çeviren: A. HİLÂLİ
Ticaret odasında vazifelerine son verilecek memurlar
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası, teşkilâtında çalışan memurlardan elli kadanam işine bu sene sonunda nihayet verecektir. Yaş haddi, İşe yaramamak veya öğrenci olmak se-beblerlyle vazifeleri sona eren bu memurlar şimdiye kadar çalıştıkları her sene için iki maaş tazminat alıp ayrılacaklardır.
İnşaat kalfaları derneği idare heyetinin toplantuı
İstanbul İnşaat kalfaları derneği kongresinde idare kurulu üyeliklerine seçilenler cemiyet merkezinde toplanarak başkanlığa Mustafa Karayı. Ikinei baş kanlığa Adnan Yeğeni, umumi kâtipliğe Kemal Yılmam, muha-lspllğe Haşan Celâsun’u, sekreterliğe Nuri Yükseleni seçmiş -lerdlr.
Toplantıda 4S85 sayılı kanunla kalfalara verilen hakların Bayındırlık Bakanlığınca geri alınması protesto edilmiştir.
Yapağıyı korumak için alınacak tedbir
Piyasada dolaşan bir söylentiye göre Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı yapağıyı korumak nüksadiyle bu malı da deblo-kaja tâbi tutacaktır. Hattâ bazı çevreler bu kararın alındığını dahi İddia etmektedirler. Piyasada bu haber memnunlukla karşılanmıştır, göre bu suretle durgun giden yün piyasası canlanacak ve eldeki 7-8 bin tonluk
Bclirtildlğine aylardanberl
stok satılabilecektir.
Mısır Kralı nişanlanıyor
Nevyork 28 (AA.) — Nevyork-tan gelen raporlara göre, Mısır Kralı Faruk Neriman Sadek adında 18 yaşında bir genç kızla nişanlanmak üzeredir, Neriman, Birleşmiş Milletler Ekonomi Uzmanı Zahl Havyanla şanlı îdi, son günlerde bu şan bozulmuştur.
nl-nl-
Spor derneği kongresi
Spor derneği kongresi dün
Cebini doldursun da ondan sonra gelsin yanıma!
— Cebinin delikliğini nereden. biliyorsun ya?
Dudak büktü:
— Biz adam sarrafıyız, insanı gözünden anlarız. Cebinde parası olsa tramvayın dnündeki birinci mevki arabayı bırakır da ikinci mevki vagona tıkılır mı?
— Sen de o vagonda miydin?
— Tabiî değil mi ya? O vagonda olmasaydım bu serseriyi görür muydum?
Biraz durakladıktan ra telâşla ilâve etti:
— Amma sey oldu, bineceğim sırada tramvay kalktı, birinci vagona yetişemediğim için İkinciye atladım. Yoksa ben ölsem binmem ikinci mevki tramva-ya.
— Peki, sonra ne oldu?
— Tramvayda yanıma sokuldu, yılışıklığa başladı. Aldırış etmedim tabiî. Tramvaydan indikten sonra da peşime takılıp sululuk etti. Yanıma yaklaşıp sözde aşk masalları söylüyor. «Haydi, doğru yoluna git. Ben senin bildiğin kızlardan değilim» dedim, dinlemedi. Kovuyorum, gitmiyor; yanıma sokulup dirseğini koluma dokundurarak söylenip duruyor. Azarladım; bu sefer de; «Eğer benimle konuşmazsan seni şöyle yaparım, böyle yaparım» diye külhanbeyliğine başladı. Nihayet benim de kafam kızdı; «Ulan serseri! Sen evvelâ cebini doldur da ondan sonra çapkınlık et. Bana, ne yapacakmışsın bakalım?» diyerek yüzüne tükürdüm, bir de çanta vurdum.
— Ellerine sağlık, hanım abla. Terbiyesini vermişsin keratanın.
— Evet amma o da benim üzerime atıldı, yüzüme gözüme yumruk savurmağa başladı. Etraftan yetişip kıntarmasaydılar daha fena yapacaktı.
Delikanlının yanına gittik. O da öfkeli. Kaşlarını kaldırarak sordu:
— Ne sövlüyor o kahpe?
— Arkasına takılmışsın da kavga etmişsiniz, onu anlatıyor.
— Takılmışsam ne olmuş sanki? Giinah mı işlemişim? Ben erkeğim, o kadın. Elbette takılırım. Sokakta bir ka-
Kumral saçlı, uzun boyltı, yüzü sanlı bir genç kız ceza mahkemeleri koridorunda köşeye dikilmiş, karşıda zabıta memunıûim yanında duran delikanlıyı kindar bakışlarla süzerek kendi kendine söyleniyor.
Yanma yaklaştık, aldırış etmedi, pirim kasketli delikanlı yılışarak biraz daha sokuldu;
— Dâvanız mı var, küçük hanım?
İrkilerek döndü, azarladı:
— Niçin soruyorsun? Ne karışıyorsun herkesin işine?
— Gücenme, küçük hanım abla. Seni burada görünce merakım uyandı da.
— Haydi oradan, terbiyesiz. Erkek değil misiniz? Sizin merakınızı bilirim ben?
— Ona da peki diyelim amma benim fenalığımı nereden anladın?
Sinirli bir tavırla yan yan baktı:
— Senin de ne mal olduğun yüzünden belli. Merakı bahane ederek aklın sıra lâf açıp beni kandırmak istiyorsun değil mi? Öyle şeylere benim karnım tok. Sen git de kendine uygun birini bul. Aşk masalı dinlemiyorum ben.
— Estağfurullah, hanım ablacığım. O nasıl lâkırdı? Senin karşında aşk lâfı etmek bizim haddimize mi düşmüş? Sana hususi otomobilli âşıklar yakışır. Benim gibilere yüz vermezsin ki âşıklık edeyim.
Gururla omuzlan dikildi:
— Bunu biliyorsun da benim neyimi merak ediyorsun?
— Şey işte... Mahkeme kapısında beklediğine göre, elbette bir dâva işin var. Yüzün de şey olmuş.
İncecik kaşları kav İslen-
di:
— Ne olmuş yani? Beğe-[ nemedin mi yüzümü?
— Hâşaaa... Sana öyle bir şey söyliyenin ağzı çarpılır. Beğenmemek de ne demekmiş? Valla billâ karşıdan sana bakarken insanın kanı kaynıyor, hani,..
Dudakları mağrur bir tebessümle kıvrıldı:
— Zevzekliğin lüzumu yok. Zaten şu serseriye sinirlendim, bir de sen dikilme karşıma.
— O delikanlı ne yaptı da dunla konuşmak yasak mı?
sinirlendirdi seni? ' ’ '
— Yüzümün halini görmüyor musun? O serserinin marifetidir bu. Hem burnum kanadı, hem dişim kırıldı.
— Vah vah. Çok üzüldüm bu işe. Senden ne istiyormuş? Niçin yaptı bu edepsizliği?
— Onu kendisine sor. Aklı sıra bana âşık olmuş. Cebinin deliğine bakmadan benimle aşık atmağa kalkıyor aptal
— Kendisini evvelden tanıyordun demek?
— Ne münasebet? Öyle serserileri nereden tanıyaca-ğnn ben?
Milletlerin garip adetleri
son-
Ben
— Konuşmak yasak değil amma önüne gelen her kadınla konuşulur mu? Seni istemiydi kadım zorla konuşturmağa ne hakkın var?
— Enayiliği bırak. Bunların hepsi masaldır, bey kardeşim, Kadının istemiyeni olur mu hiç? Âdetleridir, evvelâ kendilerini naza çekerler. sonradan yumuşarlar. Onları yola getirmesini bilmek lâzım.
— Ağzına burnuna yumruk vurarak mı yola getirilir kadınlar?
Mahkeme açıldı, delikanlı yumruklarını sıkarak kal1’11'
(Başlarufı 4 ncü sayfada)
Ertesi giinii sabahın erken saatlerinde geline gelinlikleri giydirilir ve gelin damadın e-vlne götürülür. Yine damadın evinde gelin evliliği himaye eden ruhların mihrabı önünde diz çökerek dua eder ve bunu mülaakıp sıra İle ailenin sülâle, kayınpeder ve valdesl ve taallukat önünde diz çökerek e-ğilerek, bu aileye İntisabım beyan eder. İşte işbu andan itibaren, gelin artık kocasının ailesi arasına girmiş ve evlilik dahi tekemmül etmiştir.
Boşanma kolaylığı
A nam İt kadınlan, bilhassa ana sıfatlîe hürmet görmekte iseler de, hayatları hiç bir zaman gıpta edilecek bir durum değildir. Boşanma Anamitlerde bilhassa erkek için son derece kolaydır. Yedi sebep yüzünden
- 1 —.-...I-UlAU
Bay AH Safî'nin başkanlığında Ibc(în 11 n,a oIablUr- En mühim üç toplanmış, idare heyeti, raporu- scbcp k,5,nIk- gevezelik ve ku-nun okunmasından sonra seçim1 k!ULÇİllnu:‘ Ptk zengin olan yapıknışbr. Yeni' idare heyet,1JAnamltier müteaddiden evlc-Rmiâk Banlcası Müdürü Niza-ln*r'Pr- Fakat daima usulü dai-mein. Gam anlı Banka i Mıidii-!^,nde “l,na,n. ".k kftn' ™eTW rii Yani Vufidis. 74yu Kılıç, ". *
£ sduhah ve eczacı Arif ten te-;
ıcl hfkkül etmiştir. ı
ı ve kuvvet sahibidir,
| Cenaze merasimi
I Anaınltlerln itikadı alala
(Baş tarafı 3 üncü sahifedc)
manzarası o kadar haşmetli ki insan bakmakla doyamıyor. Bİİ- I tün kor diplomatik ve konferans delegeleri, ve her birinin taşıdığı ve kıymetleri binlerce lira ile ölçülen Benares (sari) lerine sarılmış PakistanlI bayanlar ekselans Umumi valinin teşrifine lnttsaren bu muazzam dekor İçerisinde dolaşıyorlar
■ Biraz ilerideki çimenlikte erili- ' nal ve şatafatlı elbiseleri İçerisinde kalabalık bir Skoç bandosu heyeti sazlarını ayarla-j makla meşgul. Biraz sonra tiz .
bir borazan sesi ve arkasından ’ çok cazip ve kıvrak havalarlyle Skoç takımı selâm havasına başlıyor ve ekselâns Umumî va-j U, yanlarında şeref misafiri
(Maakat Sultanı) olduğu halde, yaverlerinin ortasında bahçeye ' şeref veriyorlar. Sayın Umumî valinin her fırsatta heyetim Iz-den esirgemedikleri çok samimî İltifatlarına burada da muha-tab oluyoruz ve hepimizin elimizi sıktıktan, sonra blzlerl misafirlerine takdim ediyorlar.
Tamamen yerli elemanlardan t teşekkül eden Skoç takımı zarif üniformaları içinde ve muazzam ' çimenlerin üzerinde İleri geri yürüyerek ve davul tokmataa-’ rını döndüre döndüre havaya : atarak tatlı havalar çalıyor. 1 ’ bu muhteşem gardenparti çok samimi bir hava İçerisinde saatlerce devam ediyor ve ekselansla şeref misafiri sarayın . sahanlığında cemaatle akşam [ namazlarını lalarken, yavaş ya- . , vaş misafirler sarayı terkedl-' yorlar. O kadar kalabalık ve t yüzlerce otomobil sıraya dizilmiş kİ arabanızı bulmağa Im-. kân yok. Binek teşmın olduğu yere konulan bir amplifikatör yardınüyle ve oparlörlerle arabalar numûralariyle çağırılıyor ve bahçenin boşalması ve davetlilerin dağılması da en az bir : L saat sürüyor. BIzler de bir hu-çuk saat sonra Beach Luxury Otelde Pakistan Ticaret Odası tarafından verilecek ve şeref misafiri olarak Pakistan Veziri âzami Liyakat Ali Hanın konu-k şncakları senelik akşam yeme-L ğinde hazır bulunmak İçin elbise değiştirmek üzere acele acele arabamıza giriyor ve evimize . gidiyoruz. Esasen on iki gün bütün ömrümüz günde üç dört defa elbise değiştirmekle geçti L dersem mübalâğa etmemiş olurum.
Luxury Otelin büyük ve geniş '' : bahçesi yüzlerce elektrik ampu- ' > lü ile aydınlatılmağa çalışılmış. . (Çalışılmış diyorum; çünkü Ka- , . raşide en sıkıntılı şey elektrik- ' lerln gayet sönük ve ışıksız , i yanmasıdır. Sokaklarda sık sık ( . elektrik ampulleri dizilmiş ol- , i masına rağmen, şehrin manza- j . rnsı aşağı yukan (pasif korun- ] ı ma) tecrübelerini andırıyor. As- ( . lında şehre kifayet etmlyen e-lektrlk kudretine ilâveten cereyan veren türbinlerden birisi de ■ epeyce bir zaman evvel bozul- ! , muş ve henüz yerine bir yenisi » konulamamış olduğu için, gece- 1 ' lerl dört, beş ampul yanmasına ı rağmen, odanızda İki satır yatı 1 yasmağa veya bir kitap okuma- ( ğa İmkân yok.) ı
Pakistan Ticaret Odası Reisi 1 ve Karaşl Belediye Başkanı * Mr. AUana'tun nutkuna sayın | Başbakan Liyakat AH Kan u-zun bir cevaplat mukabele ediyorlar ve bu suretle resmî cephesi sona eren toplantı; hazırlanan büfelerin etrafında samimî hasbıhallerle devam edip gidiyor.
Ayın 4 ündeki umumi heyet toplantısına biz başkanlık edece giz vc bir gece sonra da bayrak merasimiyle konferans çalışmaları sona erecek. Her iki gece Türk heyeti için çok heyecanlı olduğu kadar memleketimiz için de yeniden büyük tezahürlere sahne olacak ve gelecek yazımın mevzuu, bu İki toplantı celsesinin hulâsalarını ihtiva edecektir. Dost ve kardeş Pa-tastandan memlekete hasret dolu selâmlar
Sırrı Enver BATUB
Yıldızlar dünyası
Büyük Palomar teleskopunun hizmete girişi, astronomide mesut bir devredir
Palomar dağının dev gözü, ilk aldığı fotoğraflarla dünyadaki en kuvvetli rasat aJetl ol-Idugunu gösterdi. Kaliforniya-daki bir tepe üstüne kurulan 5,08 m. çapındaki bu teleskop Kale'nin yirmi yaşındanberi düşündüğü, göğün derinliklerindeki sırlan açiklıyacak. belki de zayıf ışıklı hareketsiz işaretler keşfedilecektir. O zaman o. ef-, sanevi yaşlı yıldızlar dünyasını meydana çıkaracaktır. Işınlar bu uzak kaynaklardan çıkarlar, yenli teleskopun, fotoğraf plâğına geçmeden önce milyonlarca sene seyahat ederler.
çok meraklı bir devirde yaşıyoruz. Belki bu âlet asırlar-danberi insanları düşündüren esrarengiz bir suali bulmamıza, j yardrnı edecektir. Acaba kâinatla ölçülerini ve bunların ihtiva ettiklerini, ne zaman ve nerede başlı yapaklarını öğrenebilecek miyiz? Ve onun gözü bizim onların aslını ayırt edebileceğimizi ebediyetin önüne serebilecek mi? Acaba kâinatın geleceği ve mukadderatı hakkında evvelden bir şey söylemeye cesaret edebilecek miyiz?
ler - bu isim rasathanenin ortasında âlimlerin yattığı malikâne - ye aittir.
Bu küçük ışıklı noktaların «ıfl-kikl uzaklıklarını meydana koymak İçin milyonlarca fotoğraf ve spektogram almak lâzımdır. En yakın neblualan dalma bildiren ışıklı kaynakların efsanevî sayılarını. kendi aralarında mukayese etmek, alınan şuaların, renklerini tahlil etmek lâzımdır. çıplak gözle görmek için yüz. defa daha soluk olan bir yıl dia sisteminde, astronom bizim âlemimizin yıldızlarına yapıldığı gibi yıldızları tetkik etmek İçin ayırmıya çalışır.
Buna rağmen, harikulade İmkânlarıyla dev Palomar teleskopu, yıldızların vazıh fotoğraflımı alınmasına hizmet eden İyi bir âlet değildir. Gözden bir milyon kere daha kuvvetlidir. Karanlık ve sakin gecelerde resim almak için poz müddeti bü’ saat kadardır.
Bu İyi şartlarla. Palamarın dev teleskobu Schmidt ismin-I deki mucidindcn ismini alan ve Schmidt odası diye isimlendirilen bir küçük âletle beraber çalışır.
Palomar devi kuvvetini ancak fotoğrafın bir noktasına toplar, göğiin bir köşesi olan gizli kolu ancak bir toplu iğne başına alabilir. Fakat Palomar dağına kurulan 122 cm.lik Schmidt odası, yalnız bir kilse üzerine belki bin defa daha geniş saha hasıl eder.
Bu büyük Schmidt odası, Astronomi tarafından İleri sürülen bazı suallere cevap ver-miye elverişli göle noktalarını’ sistemli olarak aramıya hizmet edecektir. Eğer 5 m. çapındaki teleskop rahatsızlanmazsa yalnız bu leke için 600.800 fotoğraf almak lâzım olduğu tahmin ediliyor ki dev iş yüzlerce seneye dayanacaktır Schmidt odası, tamamen aksine olarak, bu araştırmaları dört sene civarında tamamhyacaktır.
Bugün ölmüş olan Dr. George Ellery Hale kâinatı anlamıya ya riyan fevkalâde çapta son bir teleskop düşünüyordu. 1898 da Wiscousinde 102 cm. çaplı reflektörü ve Yerkea rasathanesini yaptı; bu 1396 da dün-yadakilerln en mükemmeliydi. Hale İçin bu birinci adım değildi. Yeni krediler bulmak için dağ tepe dolaştı, Kahfomlyada yerleşecekti. Orada Wilson dağı rasathanesi 182 andık reflektörünü ve 254 andik teleskopunu ons borçludur Korkunç âletin yıldızlara alt bütün su-aJIerl açıkhyacagı sanıldı; fakat. İSIT de hizmete girince.1______________________________,
[hudutsuz göz eskiden sorulmuş.planetlerin tasvirini yapamıyan suallere cevap olarak daha yeni Palomar dağı teleskobu. teles-sualler buldu. | koptarm İnşaatların aynı pren-
Bu defa Hale on defa daha. slplerine hâvidir. Mamafih astro keskin bir teleskobun inşasını jnomlar yatan komşularımızı teklif etti, aynasının yüzü dört|£afat etmeyi umuyorlar. Astro-kere daha fazla olacaktı. 1928,nonıi konusunda dünyaca ta-de, büyük İşe başlanmıştı. lO.nınnuş Dr. Edvln Hubble Me-
Sehmidt odası kozmik şuaların. esrarım ve daimi olarak geçen manzarası yıldızı andıran ışıklı parçacıkların esrarını aydınlatacaktır. Meçhullerden birini, meselâ yıldızların doğuşunu ve ölüşünü, bu garip vak arım sırlarını açabilecek tetkiklerini yapmıya 5 metrelik teles-ı kop müsaade edecektir. İtibari girince, ( olarak tayin edilen lekelerle.
oe, ouyutv oaşıanmışu. ıv. oııumş Dr. Edvln Hubble Meşene geçmeden Hale öldü. Fa-jriue alt kanalların mevcudlye-
kat. çekilen fotoğraflar, şüphesiz kİ onun doğru görmüş olduğunu gösterdi,
Pn.lom.ar dağında akşam, bir astronom ve asistanı dağın 1700 m. yüksekliğindeki tepesine varıp, karanlıklara dalmış geniş rastahaneye girerler; gece atmosferin şeffaflığını ölçerlerken İş gevezeliği yaparlar. İçerde ayrılırlar: biri, muazzam makinenin kafesi İçinde yutandaki rasat odacığına çı-l kar. diğeri birinci katta kalır ( ve bir orgun tuşlarına benziyen.| kumanda âletlerini havi sıranın önüne gelir.
tlne kati olarak inandırıcı klişeler alınması mümkündür sa-ölyor. Merih ne gll>L bîr görünüşe maliktir? Kanalların şüpheli görünüşü hayalden başka bir şey değildir.
Yün ve paraşüt İpeğinden paltosuna iyice sarınmış rasıt, telcskobım içine sallandırılmış çelikten kabinenin ...
tabureye oturur. Bir »sık parıl-j dar. telefonda kelimeler teati, olunarak boşluktaki seyahat başlar.
Yazık ki bu meraklı sual daha 5 sene kadar muallâkta kalacaktır, zira Merih 1954 den Önce iyi bir rasata müsait nıev-(kii almıyacaktır. Fakat unut-ve'mamahdır ki bizim temiz at-! mosferimlz orta bir görüş sahası olarak mevzu ubahfstir ve bu tarihte dünyanın en iyi âletleri tamamlyle ikna edici fotoğrafları vermiye belki çıe iktidarsız kalacaklardır.
Şimdilik bu zayıf İhtimal
. f içinde memnun otmutıyız* Bü-lçlııde bar1 Yüls sayıların kanunların uzude-. .. . I farda, milyarlarca yıldızın arn-
1 smda yaptığı bizim güneş- sitemimize benzi yen bir şey mevcuttur.
tapınmak esasına bağlı olduğundan, her ölenin ata mevkiini alması dolayıslle, bu olaya gayet muhlin bir mevkii verilir ve ölen için eayet muhterem nıcrsalm yapılır ve bu suretle ruhunun cehenneme gitmeyip cennete gitmesi temin olunur.
Cenazenin göğsüne bir beyaz ipek parçası konur ve ölüden ayrılacak ruhun bu beyaz ipek kuma? İçine sarılmasını teml-nen bu parça ölünün göğsü üstüne konur. Yanan buhurdanlıklar 11e rahipler ölüye son hürmeti ifa İle nöbet beklerler. Kapının önüne bakır ufak para serpilir ve kötü ruhlar bu paraya sevkolıırııır. Cenaze mukaddes bk su ile yıkandıktan . sonra oğulları ve varsa torunla-’ ___________________________
n tarafından giydirilir ve kendi, ler. Nihayet bir sihirbaz ölüye vn_ vo IslIc SUMıırma2 IK.rd.7| -----, ?'
sine son yemek takdim kılınır. J (H6er dünyadfl yolculuk için blr^ker Gözümügü’iLkrVven1 nname!er 11..........
B.r w ,nnUn> „„kten
madeni para ağzına konur ve (cenaze mezarlığa götürülür. 'Eczaya kaydolurlar.

— Seleet.InnMan — Batur AKJJLÇ
• Teleskop uysalca döner, görüş ı zaviyesinde hareketsiz kalır, ; sonra mihver göğe tevcihine ya-. yaşça ahenkle teslim olur. Uzak , bir gök gürültüsünü andırır ! ehemmiyetsiz sesler akseder. , Kubbe döner. aradaki kanatlar açılır. Her şey sessizdir. Aşağl-: daki muazzam aynadan küçük bir okülerin sahasına akseden bir yıldız belirir. Hnsıtın tecrübeli ellerinden biri şebekenin yürüyüşünü merkezileştirmek İç ta mikronletrlk vidayı düzeltir, hassas levhasıyla beraber fotoğraf çerçevesini yeılne ko-| yar ve »şık sızdırmaz
Fakülte talebelerinden muhtaç olanlara yardım
Milli Eğitim Bakanlığı muhtaç talebelere fakülteler banaliyle yarehra yapılmasına karar vermiş, bu karar büyült memnunlukla karşıla nmıştrt. Dün matbaamıza İktisat: Fakültesi talebesinden bir gurup gelerek yardımın fakülteye giriş be-Incîckj baba mesle-— -- T—-£ taitlr-,mek gayesile kalem memurları - tarafından yapıldığını, yardıma Gece bu şekilde geçer. As Ira- j hakikaten muhtaç olanlardan bir kısmının yardım dışında bırakıkliğuıı söyledi, ve şildi-. , ı - ------ — ---------- ,knranhk odada levhaları deva- yette bulundu. Şikâyetin faküı-
Lineşher» üstüne konur. Bu ka-j teren bir bayrağı taşıyan ikin- loppe eder. Dağın diğer köşe- tece dikkate alınacağım ve hak-jm.ıie bir ima katlı evi andı-^cl hir „=h;- =« _= ' «ç» „» ynm«««!c bir 51zhga meydan verılmiy.’ceğ’.ni
Bütün taallukat Hlndîçlnîde âdet olılugu gibi matem İşareti 'olarak beyaz elbiselere bürünfir-
madeni para ağzına konur ve J cenaze nıc-zarlıga götürülür.1 cenaze gayet mükellef bîr ta-.Cenazenin önünde bir kişi ya-1 buta konur. Kapandıktan son-(narı hir mumla yürür. Arkasııı-rn üstüne bir çok tılısım ifade.da üstünde ölünün itim oldu-eclen eşyalar konur ve ağaçtan | ğunu, mevkiini vcsıür hususi-1 eliği asansörle tekrar mamul muazzam bir katafalk yellerini vnmi. hir hnwn m,.-.! karanlık odada levl”
jua ııarunde ölünün kim oldu-«om kubbenin boyunca yûksel-. gııntı mıeviriİT>ı «««ir in.c..oi_1 ellûl asansörle tekrar İner. Bir
mamul muazzam bir katafalk yellerini yazılı bir halde gö3-j
»meşheri» üstüne konur. Bu ka-'teren bir bayrağı tağjyan Ikln-taîalk bir kaç katlı evi andı-]cl bir şahıs yüriir. Ve* ölü me-'sinde, sıcak ve yumuşak
Sahlfe R
B.((. t *_1JLL!LL. ggL.l'±JLllgBE—g«>HITİBlirg3KEI
Grip, Nezle ve Kırıklığa karşı En başarılı ilâç olan Kininli
GRİPİN
Alırken
Kutuların üzerinde, Gripinin muhtelif dünya sergilerinde kazanmış olduğu madalya resimleri bulunan kutuları ısrarla isteyiniz.
Her mağazada tecrübesi mümkündür ve meccanidir.
Bakkal bana ÇAPA
tadını bozacaktı amma...
kalmadı diye ağzımın
Kuruluş Tarihi: 1915

Dünyanın en teshir edici kadını, kokusunu intihap etmiştir:
CHACUN SON TOUR
Paris modasının takdir ettiği bu parfümü şahsiyetinizi belirtecektir.
THERY - PARİS
ihtiyacı
ka-
müessesemh gecikmeler
En makbul ve eû fazla hoşa gidecek
YILBAŞI HEDİYELİKLERİ
için hH tereddüt etmeden Eminönü
IWMA
SÜPER LASTİKLERİ
En son teknik icatlara göre imâl edilmekte olan dünyaca tanmnuş
il
Müessesemizın 1950 senesi koyun ve sığır eti palı zarf usulile ihale edilecektir.
1 — Koyun eti ta kimine a 15 Ton.
2 — Sığır eti tahminen 10 Ton.
3 — İhale 5/1/950 Perşembe günü saat 18 da Müdüriyet binasında yapılacaktır. Postada vaki kabul edilmez.
4 — Muvakkat teminat akçesi 2.500 liradır. İhaleden en az bir gün evvel teminat müessesemlz veznesine makbuz mukabili yatırılmalıdır.
5 — Talipler bu İşleri yaptıklarına dair vesaik İbraz edeceklerdir.
6 — Şartname her gün müessesemiz Ticaret servisinde ve Sümerbank alım ve satım müesse ses İnde görülebilir.
7 — Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
(18154)
İstanbul deniz komutanlığından
»48 modeli binek otomobili için satın aldırılacak 820X15 Fireston marka iç ve dış lâstikleriyle oto çamurluk zincirini vermeğe istekli olacakların Komutanlığımız İkmal şubesi müdürlüğüne teklifte bulunmaları, (18200)
Deniz müzesi müdünüğünden
Müzemiz her hafta Salı ve çarşamba günleri tamamen kapalıdır. Müzeyi umuma açık bulunduğu günler dışında gezmek istlyen okul ve müesseselerln bu ciheti ğözönünde bulundurmaları rica olunur. (18245)
Tam yg yarım Oto
matik çakmaklar
Büyük bir rağbet görmüş bulunan tam ve yarım oto-ınatik çakmakların satış flatlan 15 liraya indirilmek suretiyle satış depolarımızda sayın halkımıztn isteklerine arze-I dilmlştfr (18271)
I İSTANBUL TEKEL BAŞMÜDÜRLt)61)
Göz Mütehassısı □r. Cemil Görür Cağaloğlu Nuruosmaniye caddesi Ata.v Apartımanı Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar. Telefon: 29058
Çocuk kekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Faksım - Talimhane
Palas Telefon: 82627
S i N G E R Saat Mağazasını
ziyaret ediniz. Yeni gelen BİLEZİKLİ SAATLER İle BROŞ VB ÇİÇEKLER’In zarif ve zengin çeşitleri, en son model ŞÖVALYE YÜZÜKLERİ, CEP, KOL, MASA ve DUVAR SAATLERİ görünü*.
Yeni çeşitlerimizin bütün cazip şekillerini neşretmek imkânsızlığı sebebile yalnız birisinin resmini dercediyoruz.
İSTANBUL Eminönü No. 8 — ANKARA Yurl Sokak Vagonu Karşısı No. 1.
ENDIA SÜPER,, kamyon, otobüs, otomobil ve traktör lâstikleri, memleketlinizin her tarafında geniş ölçüde yaptığı tecrübelerlle eşsiz bir şöhret kazanmış bulunmakladır. Lâstik almadan evvel «INDIA» SÜPER LÂSTİKLERİNİ kullanmış olanlardan bir fikir almanızı tavsiye ederiz. Memleketimizin her tarafında satıcıları vardır.
Türkiye Umum Acentalığı :
TEVFİK YILMAZ
Beyoğlu, Tariabaşı Cad. No. 62 Telefon: 40301
FETHIERDEN LABORATUVAHI (Bakteriyolojik. Biyolojik ve kimyevi tahliller yapılır Beyoğlu Taksime gider-j kon Meşeli sokağı Ferah [ Apartımanı TeL 40534
Mahkeme, tapu , icra ve noter ilânları
Bedelleri nusue) şahıslar tarafından odeneu mahkeme icra tapu vc noter ilânları gibi restin ilânlar eskiden olduğu in-bi doğrudan doğruya aAKŞAMs idaresi tarafından kabul edllmektedlı
* ’tık Düşünmeyiniz
En notu malzeme, en yüksek san'at, en makbul hediye
ŞAMLI HACI NAİM
BAKLAVA ve TATLILARIDIR
Yılbaşı ziyaretleriniz İçin siparişlerinizi vermeğe acele ediniz.
Merkezi: Karaköy Bebek Tramvay durağı 66. Ayrjca Yalnız Beyoğlu İstiklâl caddesi 97 No. da KARAKÖV Muhallebicisinde satılmakladır.
Telefon: 49328
AN KAR ADA, Yayla Sut Evi - Aur,ijrlc Bulvarı No. 130-132
hediyelik
Kıymetli Hakikî taşlarla süslü bilezikler, broşlar, Şövalye Yüzükleri, zengin gümüş ve Kristal takımları, lüks eşya ve her nev'i Itriyatı her yerden daha ucuz tedarik edebileceğiniz yer: ZAMAN MAĞAZASI Bahçekapı Nor 37 — İstanbul
BEYAZ VİZON KÜRK!
Amerikan malı İliç kullanılmamış çok kıymetli beyaz Vizon kap acele satılıktır. Tel: 22643.
İstanbul Belediyesinden:
Mükellefin ismi: Haralambos kızı Ağlaf, Mustafa veresesi.
Bilinen son ikametgâh adresi: Taksim Âbide karşısı 10/1. Topkapı Maltepe cad,
G. menkulün bulunduğu mahalle: Sandemir, Hobyar.
Sokağı: Kıbleçeşme, Actmüslük.
Kapı No.: 42, 17.
Takdir olunan irat: 108,
Bina vergisi:
6 lira 91 Kr.
Buhran vergisi: 3 Ura 45
2 lira 30 Kr.
İÛ lira 37
|BULMAC4j
I Snnn| fi RMUİMİ
GELİR VERGİSİ
OSMANLI BANKASI
i
Maliye Bakanlığınca yayınlanan Gelir Vergisi Kanunu ve İzahları kitabı ile vergi broşürleri, mevcudu kalmadığından, bu kerre yeniden tab edilerek Defterdarlık binasında ve bütün Maliye şubelerinde satışa çıkarılmıştır.
Gelir Vergisi izah namesi 250 kuruş, Broşürler 60 şar buruştur.
Türk Anonim Şirkeit, Tesis tarihi: 1863
Sermayesi:
10.000.000. İncilli Urası
İstanbul — Galata
Soldan «aga: 1 — Işıldamak, t — ... Moru moruna. 3 — İnayet buyurun, 4 — Başına (C» ccllrsc hortlak olur - Tersi feryat «e fıganımdiT. 5 — Bir «ayı, S — Nota - Bn^ına «B» Ifellrae duman borusu olur, 7 — Çok yakına yaklaşma. A — Bir peygamber - Haftanın bir günü. 9 — Mü-bnyas edilen. 10 — 'Itrsi kitaplarla meSgul olur.
Yukarıdan ajafiıyu: I — Kasatura kayışları. 2 — Bulaşık - Tersi eski Türk beylerinden biri, 1 — Tersi kesip dafirama laıUI, 4 — Söt - Zıplayarak yürü - Tersi kir »ayı, S — Herkese - Birine! oy. 0 — Tersi onu teshil ettim demektir T — Savlet 8 — Tersi toprak kabın siyahı.
ÇEÇEN BULMACAMIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — şarlatan 2 — Alilim. Be. 3 — Bahambas, 1 — Emlre, S — Sap&c. Se. d — En. İfrat, T — Rasikalı. 8 — Ananab, 0 — En-I veriye, 10 — Re. Bıçak.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Şaheserler. 2 — Alamana Nc, 3 — Rahjp. sav, 4 — LUrsiineb. 9 — Ammesi-kfirı. a — Ranıç. 7 — Aba. Sahaya. 8 — Neşret, Bek.
MEMUR ARANIYOR
Ticari bir müessesenin Muhaberat işlerini İdare edebilecek hesap ve istatistik işlerini başa-rabllecek bir memur aranmaktadır. Eski türkçe veya stenografi bilmesi şarttır. Lisan bilenler tercih olunur. Maaş ehliyet derecesine göre tesbit olunacaktır. İsteklilerin hal tercümesi ve bonservisleriyle Lâle sineması yazıhanesine müracaatları.
Utan bulda: Yenlcatni. Beyoğlu, Kadıköy ve Şişlide ve Tür kiy enin başlıca şehirlerile...
Paris, Marsilya, Londra, Mançester. Mısır. Kıbns. ırak, Filistin ve Maverayı Ürdünde
Şubeleri:
Suriye ve Lübnanda Fllyalleri vardır.
Kr.
1 941 den itibaren müdafaa:
3 lira 45 Kr. 2 lira 30 Kr.
İtibar senesi: 936, 938.
Yukarda adları yazılı bina vergisi mükelleflerinin son İkametgâh adresinde bıılunamamû sı ve tebellüğe salfihlyetl! kimse de göstermemiş olduklarından keyfiyet 3092 sayılı kanunun II iııcl maddesi gereğince kendilerine tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
İstanbul 1 İnci İcra memurluğundan: 949/906
Borcun temini İçin mahcuz açık arttırma ile satışı mukarrer 100 lira kıymetinde İsparta malı taban halısı satışa konularak 18 ocak 530 çarşamba saat 14 de Ortaköy Tayyareci Buphi sokak No. 6 da satılacaktır. Satış bedeli takdir olunan kıymetinin % 75 İni bulmazsa 2 nci satışa bırakılarak 20 ocak 950 cuma aynı mahal ve satte en Ia21a arttırana peşin para ile İcra İflâs Ka. 112 İlâ 122 nci md. hükümlerince satılacağı ilân olunur. 949/906 dosya he. (7598)
Zayi — Tek ati: arabamın 1228 No. lı plâkası kaybolmuştur. Yenisini alacufımdan eskisinin hükmü yoktur.
Tevflk fşıkyıldız
Vefada Azabasker a. No. 1
Her türlii banka muameleleri yapar
Çok müsait faiz şartla rtle tasarruf ve mevduat Hesaplan açılır.
Tasarruf hesaplan tçln üç ayda bir İkramiye keşideleri yapılır.
Daha fazla malûmat almak için OsmanlI Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir.
, L inci sınıf
Verem ve dahiliye hastalıkları mütehassısı
Dr. Sadık Bilgisem
Muayenehane: Fatih tramvay cad Kristal kıraathanesi karşısında Pazardan başka her gün saat 3 30 - 8 arasında
İTOIMVMLJ
İKTİSAT VE TİCAHET ANSİKLOPEDİSİ İkUsat ve Ticaret Ansiklopedinin -4 üncü cildinin 42 nci fasikültl de ti-tls bir itina ile alfal-çtUc olarak hazırlanmış ve (E) harfine alt bir çok kelimelerle intişar etmiş bulunmaktadır.
Bu tasiküldekl kellıuck-r dc yurdun tanıtımı; meslek ve Ulm a damları tarafından kaleme alınmıştır. Bastıca Kllabevleri ve bayilerde bulunur. Okuyucularımıza tavsiye ede-
İstanbul beşinci icra memurluğundan: 949'4493
Borçlu: Saffet Akdoğan.
İstanbul Bey oğlunda Tarla-başı caddesinde Hüseyin ağa sokak 14 - 19 No.
Beyoğlunda, Çukur Mahalle, Karakurum sokağında 22 numarada Mahrube Tekdurmaza 86 lira ve ayrıca icra masrafı borcunuzu ödemeniz hakkında namınıza çıkarılan ödeme emri ikametgâhınızın meçhııliyetl hasebile bulunmamanızdan dolayı bilâ tebliğ iade olunmuş ve İcra yargıçlığınca bir gazete İle 20 gün süre ile ilânen tebliğma karar verilmiş olduğundan bu müddet zarfında borcu maa masraf ödemeniz ve borcun tamamına veya bir kısmına ve yahut alacakltnıtı takibat icrası hakkında bir itirazınız varsa yine bu müddet içinde istida İle veya şifahen İcra dairesine bildirmeniz ve büdirmediğiniz takdirde bu müddet İçinde 74 üncü madde mucibince Ummanız
mazsanız hapisle tazyik edileceğiniz ......
hali! l nız hapis ile rılacağınız ve bu müddet zarfında borç ödemez veya İtirazda bulunmazsanız cebri İcraya devam olunacağı ödeme emri tebliğ makamına kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur. 7590
mal beyanında bu-ve beyanda bulun-
ve hakikate mıı-beyanda bulunursa-hapis ile cezalandı-
Lokman Hekim
(Dr HAFIZ ÇEMAL)
Dahil iye Mütehassısı
Divanyoiu No. 1U4 Muayene saatleri Pasaı hariç bet «un 2.5 - i Tel: 23398

Comments (0)