BUGÜN
SAYFA DA 33
■ .. --------
Sene 33 — No. 11577 — Ftatı her yerde 10 kuruştur.
6 ncı
CUMARTESİ 30 Aralık 1950
FOTOĞRAF Fİl* I |
ve kâ^itiaki:
l J
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden; C. Bildik — Akşam Matbaası
“Korede nihai zafer bizim olacaktır
w
Cepheyi teftişten dönen yeni komutan
kesin kanaatini böyle ifade etti
Doğu sahili cephesi
14 kilometre geriledi
Birleşmiş Milletler birliklerinin bulundukları mahallerin açıklanması yasak edildi
Korede sıfır altı 20 derece »ağvk alımda Birleşmiş Milletlerin Mr ıfrf topçı» kılası çeri metallere naklediliyor
Amerikan
Komünist tecavüzüne karşı yegane müessir müdafaa, mukabil taarruz iktidarıdır.
siyaseti
Dış siyaset müşaviri Dulles durumu açıkladı
Dünya buhranı içinde beliren çeşitli siyasî cereyanlar f Demokrasi ve hürriyet cephesi, büyük tehlikeler ari- | fesinde, yeni yıla bir fikir ve siyaset perişanlığı için- I de giriyor.
I Necmeddin ŞADAK J
Kore'de iki tarafın hazırlıkları devam ediyor. Politika cephesinde Amerika. İngiltere ve Fransa dörtlü bir toplantı yapılarak hem Alman va meselesini, hem de diğer pürüzlü işleri konuşmak için Sovvet Rus-yava verdikleri notaların cevabını bekliyorlar.
Yılbaşı tatillerine rastlayan bu askeri ve siyasî bekleme günlerinin seşşlzljği sinirleri daha fazla germektedir: Cinliler ne zaman taarruza başlayacaklar. Birleşmiş Milletler kuvvetleri tutunabilecekler mi? Moskova ne cevap verecek?
Karşı tarafın bu esrarlı , durgunluğu devam ederken Batı cephesinde türlü cereyanlar yol almaktadır.
Batı Almanyanın Atlantik devletleri ordusuna asker vermesi güçleşiyor. Almanlar bu şekilde bir ortaklığa yanaşmıyorlar, eşit devlet muamelesi istiyorlar. Aynı zamanda Batı ve Doğu Almanyaların devlet adamları arasında hususî konuşmalar olduğuna veya olacağına dair haberler geliyor. Almanyanın iltihakı olmadıkça Amerika. Avrupava yardımdan çekiniyor.
infirat ve inziva politikası hayli heyecan uyandırdı. Başkan Tınman, evvelki gün bu politikaya taraftar olmadığını açıklamıştır.
Kore harbinin acı neticeleri, bu neticelerin Ameri-kada ve Avrupada yarattığı ümit kırıldığı, bu kötü ahvale çare bulmak gayretleri (Arkası 3 üncü sahifede) I
Karede S İnci ordu karargâhı 29 (A,A.) (U, P.) — Bugün cephe hattında yaptığı teftişten dönen 8 inci Amerikan orducunun yeni kumandanı general Matttıev Ridgvay, kumandası altında bulunanların Çin taar-1 malarına karşı koyabilecekleri -na tam bir itimadı olduğunu belirtmiştir.
General Waltoıı Walker'ln ölümü üzerine vazifeye yeni tâyin edilen general Rldgway. İlk defa bugün bir basın toplantısı tertip etmtş ve gazetecilere şunları söylemiştir:
«Sol cenahla düşmanın denizden gelerek gerilerimize çıkarma yapacağını zannetmiyo-
General, kumandası altında bulunan askerlerle Güney Kare ordusunun, suhunet sıfırın altında 20 derece olan bir memle-
| Arkası Z ncl sahifede]
tanaataı
New - York 29 (Af* 1— Birleşik Amerika hükümetinin Cumhuriyetçi partiye mensup dış siyaset müşaviri John Fos ter Dul-(Devamı 2 ncl sahifede)
BUGÜN-
4 »ahi t eli parasız Renkli
İLÂVEMİZİ
MUvezzİlerden isteyiniz
Kacak eşyaya cenaze töreni!
Avrupa müdafaası bu zorluklar içinde bocalarken Avrupada ve Amerikada yeni cereyanlar beliriyor.
Amerikanın eski Devlet Başkanı M Hoöver geçen hafta bir nutuk söyleyerek Avrupamn müdafaa eclrle-miyeceğini ve bundan vazgeçilerek Amerikanın sadece kendi kendini müdafaa etmesi gerektiğini' ileri sürmüştü. .Muhalefet partisinde- az cok kuvvet bulan ve Avruoamn gevşekliği yüzün-; den Ar -r • n erknnnda revaç bulmağa başlayan bu(

Sherlock Holmeg serisinin en kuvvetli ve en heyecanlı romanıdır.
Bugün başladık. Besinci sahifede
-----------------------------------------
Kaçakçıların gözyaşları dökerek camiye getirdikleri, cenaze namazını tabutun içinde ceset
bir yiğuı kıymetli eşya çıktı
kıldı klan yerine kaçak
İskenderun 29 (Akşamı — Reyhanlı ilçesinde bir kaç gün evvel çok enteresan bir kaçakçılık vakası olmuştur. Kaçakçılar yükte hafif pahada ağır çok kıymetli eşyayı bir tabuta doldurmuşlar ve arkasında göz-(Devamı ikinci sahifede)
Büyük Türk filozofu Fârabî anıldı
Akdeniz savunması
Yakında Vaşington’da müzakereler yapılacak
Yunan Başbakanı bu müzakerelere Amerika, Ingiltere, Fransa ve Italyadan başka Türkiye ve Yunanistanın de katılacağını bildirdi
Kahire 29 (AA) — (Reuter): Yunanistan Başbakanı Sofok-les Venlzelos, bugün Kahirede verdiği beyanatta yakında Va-şingtonda Akdeniz savunmast üzerinde yapılacak görüşmelere Türk ve Yunan heyetlerinin de İştirak edeceklerini bildirmiştir,
Venizelos, bu konuşmalara İngiltere, Birleşik Amerika, Fransa ve İtalya gibi Atlantik paktının güney grupuna mensup milletlerin de İştirak edeceğini bildirmiştir.
Kahirede ailesi yanında yılbaşı tatilini geçirmekte olan Venizelos, sözlerine şöyle son vermiştir:
Birleşik Amerikanın liderliği altında bulunan hür milletler topluluğuna Yunanistan da iltihak atm^tlr
Bir hücum yapıldığı vakit Yunanistan muhakkak dövüşecektir.
Yunan ordusu fevkalâde teçhiz ve talim ettirilmiş olup bugün A vr tıpanın en İyi ordu-
Yunan ŞaşbaL snı SofoUes VenhClM
sudur-
Venizelos, Mısır Başbakanı Nahoş paşa ve Dışişleri Bakan Yardımcısı İbrahim Farag beyle tekrar görüşmüştür.
Kore Birliğimizin başarısı ve Moskova
Bir Ingiliz dergisi, Moskova radyosunun tahriklerini kaydederek Türkiyenin dürüst ve azimli durumunu belirtiyor
Dünkü toplantıda bulunanlardan bir grup
Londra 29 (A.A.) (Lps) — E-konomlst dergisi Türk kuvvetlerinin Keredeki harbe İştirakleri ve kahramanlıklarından bahsederek şunları yazmaktadır:
«Komünist propagandasının direktiflerinden birinin Batılı müttefikler arasına nifak sokmak olduğunu herkes biliyor. Moskova Türklerle Amerikalıların arasını açmak İçin bu taktiği kullanmış, fakat muvaffak olamamıştır. Sovyet politikası, son günlerde, Türk kuvvetlerimi. Korede uğradıkları ve mevcutlarına nazaran ağır olan kayıplarını istismar etmeğe mft-tuftur. Moskova propagandasının tipik bir mlsnll de şudur: «Korede Türk tugayının cenahında bulunan Amerikan askeri birlikleri geri çekildiler ve Türk-leri yalnız bıraktılar.» Bunun kadar hakikate aykırı bir şey
otamaz. Türkiye, Birleşmiş Milletler'Anayasası gereğince ken-
IArkası 2 ncl sahifede]
»ajb (ı
Süt işini de ecnebi mütehassıslar mı
halledecek?
Büyük Türk filozofu Fârabl-nln bininci ölüm yıldönümü münasebetiyle dün saat 14 te Fen fakültesi konferans salonunda bir tören yapılmıştır.
Töreni, Hukuk fakültesi dekanı Şevket Mehmed Ali Bil-glşın açmış ve sözü Dr. Bcdl Şehsuvaroğlu'na. bırakmıştır. O
da şöyle demiştir:
. FArabi’nJn adını Türk (ocuklarına tanıtmak ve hatırlatmak İçin Edebiyat fakültesi dershanelerinden birine, Fürabi dershanesi adını vereceğiz. Şimdilik Fârabi hakkında bir broşür çıkarttık, ilerde bir kitap bastıracağız.»
Bundan sonra. Tahran Felsefe fakültesi dekanı Flrıızan-ferin gönderdiği bir mesaj okunmuştur."
Mülaakıben prof. Müfcrlmin Halil de Fârabi’nln şahsiyetinden bahseden bir konuşma yapmış, Prof. Hilmi Ziya Ülken de FArubl'nln felsefi ve din] cephelerini anlatmıştır
Süt İşini hal için Fransa-dan mütalıassıs gelecekmiş. Nispeten basit olması gereken bu mevzuları da ecnebi mütehassıslara hullrttirmc-ğc kalkarsak, nesillerden beri Avrupalara, Amerikalaru tahsil için yolladığımı?, ziraatçılarımızdan, lıaktcrio-loğlartmızdatı, iktisaclçılari-mızdnn kâfi bir netice aldık v₺ alıyoruz saydır mı?
Üstelik mütehassıs gelecek: «Sunu şöyle yapın, bunu böyle edin!» diyecek, yine biz bildiğimizden ayrıl-
mıyacağiz.

Birleşik Almanya
Batı Almanya, Doğu Almanya Başbakanının müzakere teklifini kabul etti

Bonn 29 (A.A.) (United Press) — tyt haber alan kaynaklar. Ban Almanya Başbakanı Ade-nauer'in Almanyanın blrlaştl-riimeol hdsuianrla Do&v 4L-A0 -yanın yaptığı müzakere teklifini kabul edeceğini bugün bildirmişlerdir.
(Devamı ikinci sahifede)
Eflâtun’un mezarı bulundu
Mezarın Konyada Alaeddın tepesinde
olduğu anlaşıldı
Konya 29 (Akşam) — Eski Yunan filozoflarından Eflâtu-
Hım mezarının Konyada olduğuna dair mevcut rivayetler
(Devaııu ikinci sahifede)
Nezaket Yazıcı ile otelde bir konuşma
Liyondan dönüş — Binicilik okulunda öğretmenlik — Üsküdarda evlilik — Generalin hususî hayatı — Tarih, askerî kitaplar ve İngilizce — Yüzlerdeki ifade...
General Tahsin Yazıcının eşi Nezahet Yazıcı o£lu Balı Yıızıcı He
[Yazısı iıçüucü sahifede)
Sahile S
A 1.
Yeni bir
Perşembe günü Fillmcl-lLk Türk Anonim şirketi tarafından hazırlanmış «Üçüncü Selimin Gözdesi» »dh Türk fUimİni acyrettlk.
Evveli Tıir) filim çekme tekniğinde b’s filimin ileri bir adını sin uğunu söylemek lâzım (1J Sa utl« berraktı. • mirdi, nyrfı.ınktı. Seyirciler donuk, ı u'-«nık bir perde karşısında ırmsya mahkum edllnvm’UL Amerikan fllir’I erini gfae göre en İyiyi istemeye ulış.k olan seyirci «Üçüncü Selimin Gözdesi, filim inde bu bakımdan bir ruh t (azlık idssetnıjyecektlr.
Filimin senaryocuna gelince paye, Üçüncü Selim devri" :1e zamanımızı blribirl-ne bağlamaktır Onun İçin bir modern nik İyeye lüzum, görülmüştür. iiiriblrlcrinl seven bir kızla bir erkek vardır, Erkek hem Kompozitördür. hem de müelliftir. Ü-çöncü Selim çevrine ait mu-rikill bir sahne eseri yazmış, bir taraftan gümin vakası cereyan edersen o eser de sahneye konmuştur- Filimin tarihî Kısmını bu kutun teşkil etmektedir.
Hemen itiraf edelim kİ Üçüncü Selim devrine ait olan ou tarihi kısım modern, kısımdan kat kat güzeldir ve muvaffak oümışt.ıır.
Türk (ilimleri müşteri bulmak endişesiyle alaturka musikiden vazgeçecek duruma henüz /elmenişlerdir. «Üçüncü Selimin Gözdeli» fllimindc musiki cidden hay-
Türk fili mı
slyeıll cinsinden scçllmoştlr. Türk musklsinin üstatları o-İan Üçüncü Selimin, Sadul-iah Ağanın. Mustafa Çavuşun, Hafız Post’un, Su Yolcu Salih'in besteleri filimin sonuna kadar zevkle dinleniyor. İki taammış ses sanatkârı Münir Nureddln Selçuk ile Perihan AJtmdnğ bu kısmı sesleriyle zenglnleşllrmiş-lerdir.
Kuvvetli sinema artistlerimiz olmadığı, sinemaya çıkan artistlerimiz objektifin karşısında tabii hallerini bile kaybettikleri için bu filimde de oynayış bakımından harikulade bir şahsiyet göremedik. Fakat hepsi eseri kendi hallerince sonuna götürmüşlerdir.
Türk seyircisi bilhassa tarihi tasımda olr araya toplanan kuvvetli musiki, tanınmış ses sanatkârları, eski denirlerin havası vc saire gibi âmiller dolayıslyle bu eseri çok beğenecektir. Kilimciliğimizin, hiç değilse yeni filimler çevrilerek bu sahada yeni ustalıklar elde edebilmesi için bu türlü rağbetlere İhtiyacı vardır Fillmcl-llk sahasında Amerika İle rekabet etmenin güçlüğü gaz önünde tutulursa ancak yerli filim seyretmek istiyen-ler in vereceği cesaret bu sahada yeni adımlar atmamızı mümkün kılabilir. «Üçüncü Selimin Oösdesl. rağbet bulacağı İçin dana İyiye ve güzele doğru yürümek cesaretini f ilimciliğini ire verecektir sanıyoruz.
Şevket KADO
Ankarada dünkü büyük satış
Bir Amerikan kumpanyasına bir partide 45 milyon liralık tütün satıldı
ihtisas adamları
iki yerde vazife alamıyacaklar
Eiserchouer di w kî:
Korede nihaî zafer bizim olacaktır
Sadıkoğlu vapuru
Ati antikte tutulduğu fırtınadan mucize kabilinden kurtuldu
Hava bozdu
Cezair 29 (AA ) — (Alpli Türk bandıralı 9.000 tonluk Sadıkoğiıı şilebi dün direkleri kırılmış ve güvertesi harap i olmuş bir halde Cezair İtaları- ' na girmiştir. Zonguldak kömür madenlerine Flnlandlyadan ma-' den direği yüklemiş olan gani
Atlantik'te fırtınaya tutulmuş ve İmdat İşaretlerine bir cevap alamamıştır
Güverteye yerleştirilen yükün yarısını dalgalar götürmüştür. Dümen dolabı kırılan gemi, mucize kabilinden Cezain? »nrahllmiıjlir Basit bir tamir gören şilep dün akşam İstanbul» hareket etmiştir.
Fil yavrusu anjin olmuş
Arka ra 29 ( Akşam) — Hindistan Başbakanı Nehrunun Türk çocuklarına hediye ettiği yavru fil Mohinl bu sabah erkenden şehrimize geldi.
Mohinl bakıcısı Sultan İle tstanbuldan Antaraya tadar husııû bir vagonda seyahat etmiştir. Mohiniyi garda İlkokul çocukları ve meraklı büyükler karşıladılar.
Kısa bir müddet lstirahatten sonra Mohinl ayni hususi vagonla Orman çiftliğine götürüldü ve hayvanat bahçesinde hazırlanan hususi dairesine yerleştirildi.
Mohinl Btanbula getirilirken deniz havasına alışık olmadığı için anjine tutulmuştur. Bu sabah bir baytar tarafından muayene edildikten sonra boğazına Undürdiyot sürülmek suretiyle tedavisine başlan-mıştır,
Mah ininin arkadaşı da geliyor Ankara 29 (AA.) — Pa-
kfcrtan büyük elçiliği basın ataşeliğinden aldığımı? mnin-mata göre, Pakistan hükümeti tarafından Türkiye ye hediye
edilen Azadl - Hürriyet isimli fLl Aralık ayı başlarında Doğu PakisUmın Çltagon.. limanından «Asiria* gemisiyle hareket etmiştir.
Fil Matlras-Aden ve Port Salt yolu ile îstaobula gelecek-
Karadenizde şiddetli fırtına var, kar yağması bekleniyor
Dün sabah şehrimizde hava birdenbire bozmuştur. Dün bütün gün şiddetli bir rüzgârla birlikte yağmur yağmıştır Sühunet derecesi de bir hayM düşmüştür.
Yeşilköy Meteoroloji İstasyonundan. dûn gece geç vakit aldığımız malûmata göre hava bugün de tamamen kapalı ve yağışlı geçecektir. Bu arada yağmurla karışık kar yağması da muhtemeldir. Dün sühunet derecesi + 3 e kadar düşmüştür.- Rüzgâr saniyede 20 metre hızla esmiştir. Bugün de ayni şekilde eseceği tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan Karadenizde hüküm süren şiddetli fırtına yüzünden, diin gece stat 3 te Sinop postasına kalkacak olan Tırhan vapuru hareket edememiştir. Dûn sabah saat 10 da kalkması İcabeden Ege vapuru da ancak 12 de hareket edebilmiştir. Fırtına yüzünden Ege'nin yatan Karadeniz Umanlarından birine sığındığı talimin edilmektedir.
Diin hava seferleri de yapılamamıştır.
Avrupa da soğuk dalgası
Londra 29 (Radyo) — Avru-pnda şiddetli bir soğuk dalgası hüküm sürmektedir. Pirene dağlarında kar 1.70 metreyi bulmuştur. Batı Alman yada soğuk bazı yerlerde — 21 e kadar düşmüştür.
Dünkü Yangın
Dün Nişantaşı Güzelbahçe sokağında 1 numaralı iki katlı kâgir, çatısı ahşap Arazyan ■-partTn »ininin iklnnl katandan baca kurmnlannın tutuşmasiy-le yangın pirmiş çatı yandıktan sonra söndürülmüştür.
^Mevlûd-^
Kore Şehitleri
Av-iv ruhlarına ithaf e-rt ilmelr üzere Cemiyeti Hayriynmiz tarafından Üsküdarda Nuh kuyusu Seyit Ahmet Camii Şerifinde 31/12/950 pazar frünti ikindi namazını müteakip tanınmış h&-fızlar tarafından Mevlû-dtı Şertf ve Mersiye okunacaktır.
Arz ueden ihvanı dinin teşrifleri rica olunur.
İranlIlar Hayır Cemiyeti
Ankara 29 (AA.) — Haber aldığımıza Köre, gerek memleketimizin, gerekse Balkanların hiç bir yerinde şimdiye tadar kaydedilmemiş büyüklükteki bir parti tütün satışı bugün Aııka-rada yapılmıştır. Filvftk) memleketimizle dolma iyi münasebetler tesis etmiş olan Dİ American Tobacco kumpanyası umum müdiirii bay Orfeo Baksû-lls bugün An karaya gelerek E-konoml ve Ticaret Baltanı Züh-tû Velibeşeyi ziyaret etmiş ve Bakanlıkta alâkadarların İştirakiyle yapılan ve üç saat kadar süren müzakereler sonunda serbest Amerikan dolan İle 45 milyon liralık tütün satılmıştır.
Bu tütünler Ege ve Samsun bölgeleri menşeli olup destekleme mevzuu olarak alman mallardır.
Bu muazzam tütün stokunun Ameri kaya satılması münasebetiyle bugün Anadolu kulübünde Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ziihtü Vellbcşe tarafından bay Baksalls şerefine bir öğle yemeği verilmiş ve bu yemekte Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Ka-raosmanoğlu 11c alâkalı Bakanlıklar ileri gelenleri hazır bulunmuştur.
Amerikan siyaseti
(Baştarafı 1 inci sahîfede) İğs bugün verdiği ve eski Cumhurbaşkanı Herbert HooverTn geçenlerde İleri sürdüğü tavsiyelere cevap teşkil eden bir demeçte. Amerikanın asla kabuğuna çekilip yalnız başına kendini müdafaa etnıiyeceğlni beyan etmiştir. Dulles şunları İlâve etmiştir; «Birleşik Amerika ve diğer hür devletler için .komünist tecavüzüne karŞı yegâne müessir müdafaa! mukabil taarruz İktidarıdır.»
Dış siyaset müşaviri Dulles bugünkü konuşmasında filhakika demecinin Hooverie bir cevap teşkil etmediğini söylemişse de, eski Cumhurbaşkanının ortaya altığı, fikirleri ve kullandığı terimleri aynen zikrederek demiştir kİ;
«Kâğıt üstünde plânlar kurmak ve aşılmaz bir müdafaa gibi görünen bazı İsimleri sıralamak kolaydır: Çin Şeddi. Majl-□o hattı. Cebelütank Kayası, AüantUı ve Pasifik hendekleri.., Fakat bu tarzdaki müdafaa çökmeğe mahkûmdur. Çöküntüsüne yol açacak tohumlan öz bünyesinde taşımaktadır. Muhasarayı kabul eden bir müdafaa süratle İnfisah eder. Bu bin kere ispat edilmiştir.»
Dulles, Amerikanın dış siyasetinin ana hatlarını belirten ve radyo İle memleketin her tarafında yayınlanan konuşmasında, Sovyet nüfuz ve kudret çemberine yakın bütün hür memleketlerin mümkün b'-r Rus taarruzuna karşı tamaı.ıiyle müemmen kılmamıyacağını kabul etmekle beraber şunları ilâve etmiştir: «Buna teşebbüs edip her tarafta kuvvet bulundurmak İflâs ve hezimete müncer olur. Ancak bu. kollektif emniyet fikrinden vazgeçip yalnız bize faydalı olabilecek iktidardaki memleketleri seçmeli ve onların yardımı ile kendi öz müdafaa bölgemizi kurmalıyız şeklinde anlaşılmamalıdır. Bir kenara çekilip barbarların Av-rupayı istilâ etmelerine seyirci kalabilecek bir Amerika kendisini de müdafaa edemez. Hilr dünya Sovyet nüfuz bölgesini İktisadi, siyasi ye askeri kudretle kuşaünahdır. Böylelikle bu bölgeye yatan memleketlerin bozguncu ve yıkıcı metodlar. kışkırtılan iç harbler ve hattâ peyklere yaptırılan taarruzlarla fethi İmkânsızlaşır. Sovyetler Birliğinin kendisi açık bir tecavüz harbine girişecek olursa o zaman Birleşik Amerika ile diğer hür devletler için yegâne müessir müdafaa, mukabil taarruzdur.»___________
Bîr üfürükçü mahkûm oldu
Üfürükçülük suretiyle yedi kişiyi dolandıran Mehmet Zarif İsminde birinin altıncı asliye mahkemesinde yapılan muhakemesi dün bitmiş re bir sene 'dokuz ay hapse, 250 lira para i cezasına mahkûm edilmiştir.
Hükûmet işsizliği önlemek için böyle bir prensip kararı verdi
Ankara 29 (Akşam 1 — Büküme! ■ Bakanlar Korulunun son toplantılarından birinde İki yerde çalışan devlet memur ve hizmetlilerinin ek vazife almadan yataı» bir yerde çalıştırılmaları hususunda prensip kararı vermiştir.
Ba tarar gereğince bilhassa İki devlet müessesesınde vazife gören doktorlar İktisadi devlet teşekküllerine merbut teknisyenler, mühendisler ve bankalar mensuplan bundan böyle yalnız bir vazifede İstihdam e-dllebilcccklcrdlr.
Fakat hükümetin bu prensip kararı, barem kanununun 19 inci maddesinin tâdilini icap ettirdiği için tatbiki zaman meselesidir. Bu hususta bir kanun teklifi hazırlanması İçin gereken İncelemelere ve hazırlıklara başlanmıştır.
Bilindiği gibi barem kanununun 18 inci maddesi doktorlara mühendislere İki yerde vazife görebilmeleri İmkânını temin etmektedir. Bu kanun hazırlandığı raman doktor ve mühendis gibi elemalnarın adedi memleket ihtiyacını karşılayacak durumda değildi.
«Kuvvet sayesinde sulhu elde etmek gayemizdir»
New - York 29 (AA.) (Afp) - Dün akşam New - York garına gelen Kuzey Atlantik kuvvetleri başkomutanı general El-senhower şunları söylemiştir:
«Eğer müttefiklerimizle Amerika milleti aracında birlik tezahür ederse, Atlantik müdafaasının başarılacağına emin olabiliriz. Amerikalılar, gayret «ar-fetmekte birlik oluriaTsa her şeyi başarırlar ve bu birlikle «kuvvet sayesinde sulhu elde etmek* gayemizi tahakkuk ettiririz.»
Eşi ve yeni kurmay başkanı general Gruenther ile müte-nekkiren Saint - Louls'den gelen generali Pansilvanya garında halk tanımış ve tezahürat yapmıştır.
50
YU-olaıı otel, ğlbl
Kore birliğimizin başarısı (Baştarafı 1 inci sahifede)
Yılbaşı gecesinde ı eğlence yerlerinin kontrolü
Yılbaşı gecesi eğlence yerlerinde müşterilerden fazla para alınmaması için belediye ted-ı birler almıştır.
Dün bu hususta Emniyet Mü-I dûrlüğü ile kaymakamlıklara .birer tamim gönderilmiştir. | Vali ve Belediyç Başkapınm 'imzasını taşıyan tamimde eğilence yerlerinde, sivil emniyet ı memurlariyle takviye edilecek - - ı belediye murakıp ve müfetüş-
lerinden müteşekkil ekiplerle 1 uı - ,>.-(.>» » . m» butün yaplmısı
|ve bu işle kaymakamlarla nahiye müdürlerinin yatandan alâkadar olması İstenmektedir.
Umumî Meclis, dün Elektrik bütçesini görüşemedi
Umumi Meclis dün Alâettln Nasuhioğlunun başkanlığında neye şurup oır uuufiuııcı, “u|fc ’ '
an’ane vatandan uzak cephe- idaresinin 1951muza-ierde yapılan ve insanca yiata uğranan savaşlara
dine düşen vazifeyi ciddiye •lan ve Kore cephesi için muharip bir birlik teçhiz eden nadir milletlerden biridir.
28 Kasım İle 30 Kasım ara' sında, 4500 kişilik Türk tugayı Korenin kuzey batısında bir gediği doldurmak vazifesini almıştı. Türkier ita gün müddetle S düşman tümenine karşı savaşmışlar ve aynı safta çarpışan bir

kendi gözleriyle gürmüşler ve , takdir etmişlerdir. Türk kuvvet- j lerl Sun - Clhan'a doğru yo] üzerinde yapılan geri çekilme hareketinde artçı kuvveti vazifesini görmüşlerdir.
Türk tugayı ağır kayıplara uğramıştır. Fakat Türkier kaderin bu darbesinden hiç müteessir olmamışlardır. Çünkü' onlar kuvvetli bir askeri an'a-j --------- —’
neye sahip bir millettirler. Bu toplanmıştır Meclis.
(Baştarafı 1 inci sahîfede) kette fevkalâde İşler başardığı-■ nı belirtmiş ve sözlerine devamla: «Nihal zaferin tarafımızdan ean-ılacağına olan kesin itimadımı size açıklamak isterim.* demiştir.
General Rldgıvay. 8 İnci orduya bağlı kolordu ve tümenler ve İki Güney Kore kolordusu ko-mtıtanlariyle Güney Kore Cum-hurrcisl Syngman Rheeyi ziyaret etmiştir. General bu teftiş! esnasında cephe hattını da ziyaret ettiğini bildirmiştir.
8 inci ordu kumandanı basın konferansında gazetecilerden kendisiyle İşbirliği yapmalarını, hiçbir harekât plânını açıklamamalarını ve gizil haberlerden İstifadeye çalışmamalarını İstemiştir.
General aynı ramanda basın mensuplarından, kumandası altında bulunan birliklerin bulundukları mahallerin bundan sonra açıklanmamasını talep etmiş ve sözlerine şu şekilde son vermiştir:
«Mesleğiniz için mühim olan haberleri takdir ve sizin de burada hayatınızı tehlikeye koyduğunuzu kabul ediyorum. Fakat ne olursa olsun sizden benimle işbirliği yapmanızı tekrar istiyorum.»
Basın toplantısında kendisine sual sorulmamağını talep eden general Rldgvay, gazetecilere gelecekte bir çok basın toplantıları tertip ederek harekâtın o zaman göstereceği inkişaf filerinde serbestçe münakaşalar yapmayı vâdetmlştir.
Doğu sahilinde cephe 14 kilometre geri alındı
Tokyo 29 (AA.) — (United Press! 8 inci ordu sözcüsünün bildirdiğine göre, komünist Çin birlikleri Koreangpo'ya doğru ilerlemektedirler.
Doğu sahilinde bulunan Birleşmiş Milletler kuvvetleri ağır düşman tazyiki altında 14.000 metre kadar gerilemişlerdir. Diğer bir dost piyade taburu ayni bölgede 6,000 metre kadar yer kaybetmiştir.
Sözcünün İlâve ettiğine göre, doğu sahilinden 43 U& 27 mil içeriye doğru olan bölgenin muhtelif notetalarmda kuzey Koreli oldukları tahmin edilen ve sayısı 8.000 1 bulan düşman kuvvetleri bulunmaktadır. Sözcü güney Kore kuvvetlerinin Birleşmiş Milletler kuvvetleri savunma hattının doğu cena-
' kere edecekti. Fakat bütçe en-ajt ciimenl, mazbatasını henüz ha-Klm” ve 'tarihle doludur. Türk «rlamadığı gibi- otoparklarda duracak otomobillerden alınacak ücrete alt tarife de tanzim edilemediğinden müzakereye devam edilememiş ve celse tatil e-dllmiştlr. Bundan sonra Meclis, yarım saat kadar parti grupu halinde toplanmış ve Elektrik idaresi bütçesi etrafında umumi mahiyette bazı noktalar görüşülmüştür. .
rad-'
radyosunun Korede çarpışan kıtalar için özel surette hazırlanmış programlarını dinlemek; lâzımdır. Bu programlar Türk karakterinin metanet ve yüksekliğinin delilidir. Türk
yosu muntazaman şöyle demektedir: «Biz, vazifesin! yerine
getirmesini bilen bir millet olarak hükümranlık hakkımıza uygun bir şekilde hareket ediyoruz.»
Diğer taraftan Tilrklyeden alman son haberlerde bir çok Türkün Korede çarpışmak için gönüllü yazıldıkları bildirilmektedir.
Rusları çok iyi tanıyan Türk-lerin ekseriyeti Batilı devletlere, Moskovaya karşı daha, azimli hir tavır takınmalarını ■ daima tavsiye etmektedlr.Türk-lcr. Başkan Truman tarafından Uân edilen fevkalâde halin yatıştırma siyasetine son verdiği kanaatindedirler. Harb. ondan korkarak, kaçmak İsteyenleri kovalayan bir musibettir. Türk-lerin dürüst ve azimli durumlarının irabım Rog yıldırma siyasetinin onlara verdiği asırlık tecrübelerde ve aynı zamanda Türklerln 1923 de Moskova komün teminin Türk hudutları dahilinde genişlemesin! ve kazanç elde etmesini İmkânsız kılan sosyal bir Ihtllâ] yapmış olmalarında aramak lâzımdır.»
Harika
ilâç
Korede yaralanan askerleri kör olmaktan kurtaracak
|Baş tarafı 1 inci sahifede) bugün kuvveden fule çıkıuış durumdadır,
Konyanın Kadim devrine ait bilgi veren yazma eserler üzerinde tetkikler yapan Konya müzesi asistanlarından Mehmet ' Önder, Konyada Eflâtunun mezarı olduğu neticesine varmış ve meznnn Alâeddln tepesinde esta Mağa kaleci civarında, ol-,. duğunu tesblt etmiştir.
Mezar yeri bugün tamamiyle ortadan kaybolmuş, yalnız mezar taşı metruk bir halde Üçler mezarlığında bulunmuştur, zlarlo

Yugoalavyaya 38 milyon dolarlık bir yardım daha W*sbington 29 (AP) — Yu-goslavyaya 38.000.000 dolarlık munzam bir yardım yapılmasını sağlayan kanun tasarısı bu gün Başkan Truman tarafından imzalanmıştır. Mareşal Tifo* nun komünist hükümetine ya-; pılacak yardım tutan böylece-89.000.000 dolara baliğ olmuştur.
Birleşik Almanya
(Baştarafı 1 İnci sahîfede)
Başbakanlık, resmi cevabın Doğu Almanya Başbakanı Ûtto Grotesrohl'e verileceğini açıkla-
İnanılır kaynaklar Adenauer* İn Almanyanın birleştirilmesi İçin müzakereleri kabul etmekle beraber, bunu birleşmenin Sov-y eti er tarafından hazırlanan bir esas üzerinden kabul etmiyereğini belirtmektedirler.
Batı Almanya Başbakanlığı bu görüşmelerin şeraiti ve muhtemel neticelerini İhtiva eden bir beyaz kitap neşredecektir.
Qrotewohriin mektubuyla a-llkah evrakın tasnifine başlanılmış Ur.
Nevyork 29 (Nafen) — Mafsal romatizmasını süratle tedavi etmekte olan Acth İsimli ilâcın aynı zamanda yaralı askerlerin kör olmalarına da. mâni olduğu bildirilmektedir. Harika D&ç olarak gösterilen Acht'ın Korede yaralanmış olan askerlere de tatbik edileceği ve bunların bir kısmının kör olmasının böylelikle önleneceğinin de ümit edildiği bildirilmektedir.
Kacak eşyaya cenaze töreni!
(Baştarafı 1 inci sahîfede) yaşlan dökerek camiye gelmişlerdir. İmam tarafından cenaze namazı kıldırılmış, dualar, fatihalar okunmuş, sonra cenaze cami kapısına çıkarılmıştır. Bu Bu sırada vaziyetten şüphelenen gümrük memurları cenazeyi açmışlar ve kaçakçıların foyasını meydana çıkarmışlardır. Kaçakçılar derhal adalete terdim edilmişlerdir.
hmdan ve 38 İnci arz dairesinin 10 mil güneyinden bugün hücuma geçtiklerini bildirmiş va komünist Çin kuvvetlerinin 8e-ui'ün kuzeyinden doğuya doğru harekete geçtikleri halde bu kuvvetlerin henüz savunma hattının doğu ucunda görülme dikleri nl belirtmiştir.
.Sculün kuzeyinde yeni dört komiiniEt ordu.su daha bulunduğu tesblt edilmektedir. Komünist Çin generali Lin Piaos' un emrindeki kuvvetler savunma mevzilerine gelmişlerdir.
40 cı ve 42 nci komünist Çin kolorduları merkezi Korede 38 nci ordu kuvvetleri İle birleşmişlerdir ve bati keriminde 15 ve 16 nçı ordular 39 uncv ordunun yerini almışlardır.
Şahap Gürler Tokyo'da 11
Tokyo 29 (Nafen) — Hong pk Kong'dan hareket etmiş olan t* korgeneral şahap Gürlerin bu- “ raya varması beklenmektedir. Keredeki Türk tugayını teftiş edecek olan Türk korgenerali Tokyoda general Mac Arthurila C da görüşecektir. Korgeneral Şaha. Gürler general Mac Arthur İle görüştükten sonra Tokyodan Koreye gidecektir.
Açılan bîr gedik kapatıldı
Tokyo 29 (APı — Kore harekâtı hakkında izahat veren 8 inci Amerikan ordusu sözcüsü Kuzey Kore kuvvetlerinin, cep- o hentn doğu - merkez kesiminde müttefik müdafaa hattında 3 "J? millik bir gedik açmış oldukla- ^3 nnı, fakat şimdi bu taarruzun C0 önlenlldifetnl açıklamıştır. Ha- JD rekât dün 38 inci arz dairesi üzerinde kâin Puyongıın güneyindeki dağlık kesimde soğu sahillerinden takriben 35 mil dahilde cereyan etmiştir. Komünist Korelilerin tahminen 101)00 kişilik bir kuvvetle ânl bir taarruz yaptıkları anlaşılmak) a-dır. Sözcü: «Kuvvetlerimiz sürekli mukabil taarruzlara girişmiş olup düşman taarruzunun önlenildiği söylenilebilir.» demiştir.
Berin'm mesajı Lngiltcrcdc çok iyi karşılandı
Londra 29 (Nafen) — İngiliz Dışişleri Bakanı Sevinin Türkiye Dışişleri Bakanı Köprülüye bir mesaj göndererek Koredeki Türk tugayının gösterdiği yararlıkları övmesi IngliterenLn siyasi ve askeri çevrelerinde olduğu kadar halk tarafından da gayet iyi karşılanan bir hareket olmuştur.
fngilterede aranan taht taşı
Hyde Park içindeki gölün dibinde ona benzer bir taş görüldü
Londra 29 (AA.) (Reuter) — Polis bugün bir sualtı periskopa kuianmak suretiyle Hyde Park' tâki Serpe tin e gölünde çalman taht taşı olduğu tahmin edilen geniş bir taş parçası tesblt etmiştir, Taşın üzerinde bulunan geniş demir halkayı görmek kabil olmamıştır. Fakat resmi bir şahıs halkanın taşm çamura gömülü olan öbür tarâfında bulunmasının mümkün olduğunu söylemiştir. Polis taşı çıkaramadığından kuvvetli bir vlnçin getirilmesini beklemektedirler.
Arama neticesiz kaldı
Londra 29 (Radyo) — Hyde-park’tata gölde yapılan tarama neticesinde taht taşı bulunamam ıştır.
TEŞEKKÜR
' Kıymetli aile reisimiz eczacı Ömer Kenan Eremln ölümü do- '
, layısUe cenaze merasiminde | bulunan, telgrafla, telelonla, , mektup veya bizzat gelerek acı-i&rımızı paylaşan alırabalan-miza merhumun meslektaşlarına ve dostlarımıza ayrı ayn teşekkürlere lıı kân bulamadı-|ğımızdan gazeteniz vasıtarile teşekkürlerimizin iblâğını rica ederiz.
Eşi: Bedi.ı Ecem; Oğlu- Güven Krem: K>n: Beri a Bibin: ı Damadı: Eczacı Yıb. Adnan Bibin: K«t: IHnhmedet Ereni.
Hudutlar açılsa Arnavutluk 3 günde boşalacak
Londra 29 (Nafen) — Arnavutluktan kaçan 12 Müslüman İle 4 Yun ani mm Yunan topraklarına sığındıkları bildirilmektedir. Bu mültecilerden biri şöyle demiştir: «Arnavutlukta basta o kadar şiddetlenmiştir ta. Üç gün Arnavut hudutlarını açsalar memlekette kimse kalmaz.»
tmrak Gtl Öaie tkinu! AH. Vat"
E. 12.51 1S5 7J8 ®.« H(» 1
V. B.38 734 12.17 141Iİ.49 l“.aî
Telefonlarının Basmuhfirrif ■
Yarı Uleıl 3U7Ö5; lUa-’t îm»!
MfltlOr U7
o $2 0 >
0 p
(0
O
Nezahet Yazıcı ile
işleri
AKŞAMDAN= AKŞAM\
Demokrat ve sevimli bir umum müdürün matbaamızı ziyareti
Koredeki tugayımız
İSTANBUL^
~= HAYATI
Tj1 Pğv fasılalarla. «Dikkatler» sütunumuzda sigara ambalajları hakkında iki yazı çıktı.
Birincisi: 25 kuruşluk birinci nevilerin paketleri sakil, imalleri kötüydü. Ansızın ıslah edildiğine göre, halk hayrettedir: «Durup dururken bana böyle bir ikram olmaz. Dur bakalım, altından ne çıkacak?» diye düşünüyor. Evet, halk. ıslahata o derece alışmamıştır ki, şaşkınlık içkidedir.
Bu ilk yazımızın bir aksü-iâmcli olmamıştı.
İkincisi: Bafra paketleri gayet kötüydü. Islah edildi ama. Amerikan ambalajlarının tıpatıp kopyasıdır. Bunu şahsiyetsizlik sayarız. Amerikan tütünleri suni kokuları ihtiva ettiğinden bir takım parlak kâğıt ve zarlarla sarılıyor. Bizim 35 kuruşluk sigarada bu tekeiiüfe hacet yoktu. (Meselâ, birinci paketleri gibi olsa, daha tasarruflu olurdu, diye düşünmüştük.}
Tenkid yazımızın Tekel’de bir aksülâmel uyandırmasını beklerdik. Fakat bizzat sayın Umum Müdür bav Hadi Hüsmaıı’ın haklı savdığı bir faaliyetini yine vasıtamızla efkârı umumiye karşısında müdafaa etmek üzere matbaaya kadar gelmesini. bize, maddi deliller, kamlar göstermesini, mokrasimizin güzel bir zahürü sayarız.
*
Claude Farire birliğimizin kahramanlığını övüyor
, Tanınmış Fransız edibi ve Türk dostu Claude Farerc Vali , ve Beledlya başkanı profesör , Oökay’a tugay-mizın Koredeki . kahramanlıkları dolayısıyla bir mesaj göndermiştir. Mesajda ' şöyle denilmektedir:
«Ekselans I
Koreye gönderilmiş olan Türk ‘ tugayının en güzel şecaat destanını yaratarak bütün dünya ‘ he Birleşmiş Milletler ordusuna bir şehamet misali teşkil ■ ettiğini İlân eden haberleri işittiğim vakit duymuş olduğum i derin sevinç ve şeref hislerini i bildirmeği bir vecibe sayarım.
Aynı zamanda bu husustaki sevirfclme, nayranhğıma ve acılarıma bütün Fransanın da !ş-tlrak ettiğini belirtmek isterim. şirin Anadolumuzdan uzakta bulunan er meydanında şehit düşen mağrur Türk ev’ lallarının düşüncesiyle kalbi-mln kanadığım da ilâve eder, ken asil Türklveye olan derin bağlılığım He birlikte en sıcak , duygularımı tekit eder, saygı , hislerinin kabulünü ekselânsı-mizdan rica ederim.»
Vali ve Belediye başkanı bu ı mesajdan pek mütehassis olmuştur. Kıymetli muharrire yakında hararetli bir teşekkür mesajı gönderilecektir
ra-de-te-
Uyuşturucu maddeler
otelde bir konuşma
Liyondan dönüş — Üsküdarda evlilik — Değerli komutanın atı — Tarih, askerlik kitapları ve İngilizce —• Ana - Oğulun yüzlerindeki ifade...
Belediye 3 mühendis ve mimarı imara memur edecek
Istanbulda da bir hayvanat bahçesi kurulmalıdır
Şehircilik mütehassısı Frost'un mukavelesinin Feledlye meclisi tarafında nfeshlne karar verilmesi Ankarada alâka İle karşılanmıştır
Alâkalı makamlar telefonla Vali ve Beledi ye haşkanmdan bu hususta izahat almışlardır.
Belediye. Prost’un şimdiye kadar yaptığı İşlerini mümkün olan süratle bitirmek, şartlyle mukavelesinin nlç olmazsa 8 ay daha uzatılmasını istediği halde şehir mnclbl bunu tasvip etmemiştir.
Belediye, yanda kalan İşlerin tamamlanması için üç mühendis ve mimarı bu işe memur etmeğe karar vermiştir
Şehrimizde yıllardanberi çalışan Prost buradan ayrılırken uğurlanacaktır.
Milletlerarası (öp kongresi
Umum Müdür, şu yazıyı vardığını masanın üzerine, çantasından çıkardığı ve türlü memleketlere ait sigara paketlerini numune diye göstermek için yaydı- Bu numuneler, Tekel koleksiyonuna ait mostralıklarmış.
Sevimli Umum Müdür, taklitçiliği kabul etmiyor; bu isnadımıza hattâ gücenikliğini, nezaketle bildirdikten sonra şunları anlattı;
— Dünyada üç tip ambalaj vardır: 1 — Amerikan usulü poşet. 2 — İngiliz usulü sürgülü kutu. (Bu iki tip, makine iledir.) 3 — Bildiğimi? eski kutular. (Modern istihsalde, ancak lüks sigaralarda kullanılıyor. Öbürlerini idare etmiyor. Zira el ile çalışılır, çok amele kullanılır.)
«İşte karşınızda numuneler. Dünyanın her tarafındaki sigaralara bakınız. Bu üç tipin dışında değillerdir. İstisnası nâdirdir. Çünkü bunlar, artık standarttır. Biz de. yeni ambalajlarla, hem zarafeti, hem tütünün evsafını muhafazayı, hem de tasarrufu istihdaf ettik. Meselâ, Balranın yeni tipi sayesinde kiloda 34 kuruş kazanıyoruz. 400 işçi «tasarruf» ettik. Eski paketler hem saldl. hem gayri fenni idi.
«Ambalajda kullandığımız selofanca gelince, şimdi bu madde, dünyanın her yerinde — hattâ domatesleri sarmak için bile:— kullanılıyor. Tütünlerin yalnız suni kokusu değil, rütubet derecesi de bu sayede korunur.
«Türk sigaralarında, nevilerin icabına göre yukarki anı-.1 baiâjların her birini kullan-! dik, kullanıyoruz ve kullanacağız.»
Yeşilay gençlik derneği şiddetli tedbir alınmasını istiyor
Yeşilay Gençlik Demeği, milletvekillerine dağıtılmak üzere bir beyanname hazırlamıştır.
Beyannamede, eroin ve diğer uyuşturucu maddelere daLr Amerlkada neşredilen istatistiklere göre bu maddelerin en fazla istihsal edildiği yer olarak Türkiye gösterildiğine İşaret edildikten sonra Amerika matbuatında bu hususta yazılan yazılara temas edilmekte ve bu vaziyetin önlenmesi için memleketimizde gerek eroin istihsal edenler, gerekse kullananlar hakkında Ceza Kanununda mevcut hükümlerin ağırlaştırılmasını ve zaman zaman çıkarılan af kanunlarından eroincilerin istifade ettirilmemesi için kanuna sarih bir madde ilâve edilmesini istemektedirler.
Heyet dönüyor
Anadoluya izam olunan İzzet paşa heyeti Kuvvayı Milliye ile müzakeresini İtmam ederek Ankaradatı İstanbul’a müteveccihen yola çıkmıştır. Heyet İslanbulda hükümet mnhaf ilini, müza-kerat halikında hiç bir malûmat vermemiştir.
30 Kânunuevvel/1920
Bir Umum Müdürün, böyle bir izahta bulunmak üzere muharriri matbaada şahsan araması, 32 senelik muharrirlik hayatımda ilk defa vâki oluyor. (Bakanlar, milletvekilleri, siyasi şahsı-jetler olduğundan gelmiş-terdir. Fakat koleksiyonda Umum Müdür yoktu.) Bunu, demokrasimizin güzel bir tezahürü olarak kabul ediyoruz.
Şüphesiz, ziyaret, şahsıma ve gazeteye olmaktan ziyade, efkârı umumiyeyi tatmin irindi. Müsaadenizle, hep birlikte bir «Teşekkür ederiz!» diyelim.
Ve nice vurdum duymaz müc-sseselerin ’ ’ ' ’ çınlatalım.
kulaklarını
(Vâ-Nû)
/■1 -
ÇOCUK SİNEMASI
YAPI ve KREDİ B.ANKASTNIN geîlrdlğl öğretici ve eğlendirici filmlerle her Pazar günü .saat 10 da
Atlas - Marmara Süreyya
SİNEMALARINDA Atlas ve Marmara’da pazar diğer filmlerle bera -ber fil yav.usu Mohlnlnin istanbula gelişi gösterilecektir.
Her yer 30 kuruş. Bu pazar İNCİ Sinemasında çocuk sineması yoktur.
TUR
Koredeki savaşlarda göster-ı — Ne zaman Ankaraya glde-dlklerl kahramanlıkları takdir çeksiniz?
ve teltlfen Amerika hükümeti tarafından verilen «Siver Star» madalyalarını re3eliüıu etmek üzere Ankara»! an şe hrimize geldiklerini yasmığımız general Tahsin Yazıcının eşi bayan Nezahet Yazıcı i'e kurmay yarbay Salihaddi.v Tokay*ın eşi Melâhat Tokay’a dün bu madalyalar. Taksim gazinosunda törenle verildi.
Kahraman Kore tugayımızın komutanı general Talisin Yazı-cfnın eşi Nezahet İle oğlu Ball’nin misafir olduklar: Tokat-liyan otellndeyim. Bayan Nezahet de, oğlu Ball de büyük bir sevinç İçin d-ler
Nezahet Yazıcı'y» soruyorum: — Zevcinizden en son ne zaman mektup aldınız?
(— 12 aralık tarihli mektup, en son elime geçen mektubudur.»
— Arada kaybolanı da var mı acaba?
«— Hayır... Muntazam geli-
yor.»
Bu esnada bir şey hatırlamış olacaktı ki:
— Ball! diye .-eslendi.
— Efendim anneciğim?
— Bugûn ;uma değil mİ?
— Evet...
— Dün babandan eve mektup
‘ gelmiştir .
Ve sonra bana dönerek İlâve etti:
«— Ekseriyetle perşembe gün- __ . „ —
leri mektup geliyor. Kuvvetle başka gnzetede çıkan beyanau-tahmln ediyorum ki dün de gelmiştir, Fakat mektup Anka-rada biz burada...»
— Üzillme-.in hanımefendi! dedim. Ankaraya gidince okursunuz,
«— Evet! öyle amma. İnsan bir saat evvel mektuba kavuşmak arzusunu yenemiyor.»
«_ Pazartesi günü...a
Değerli komutanın eşini. İyice tanıtabilmek İçin suallerimi hususi hayatları üzerinde temerküz ettirmeğe başlamıştım:
— Kimin kızısınız hanımefendi?
«— Doktor Cevat beyin kızıyım. Aslen İstanbulluyuz.,
— General İle ne zaman evlendiniz ?
«— Bundan tamam evvel, Üsküdarda... Tahsin yüzbaşı idi.
Llyonda binicilik tahsiline gitmişti. Dönünce binicilik olculuna öğretmen oldu. İşte o zaman evlendik...»
22 sene O vakit Fransada
— Asker alle3l olmanın güçlüğünden bahsedenlere tesadüf ettim. Bu doğru mudur?
«— Asla... Ailemizde askerle evlenen olmadığı halde ben asker tercih ettim. Şimdi de hayatımdan son derece memnunum, fjnı da ilâve edeyim kİ asker ailesi olacaklar hemen bir general ailesi olamazlar tabii... Nitekim benim zevcim de. kendisi ile evlendiğim zaman yüzbaşı İdi... Zevcim, mesleğini 3even bir insandır. Askerlikte temayüz etmenin yegâne sırrı da mesleği sevmektir. Ben asker ailesi olmanın hiçbir güçlüğünü görmedim. Asker ailesi olmak zevkli.
1~A olmabahce rıhtımı tık-Iım tıklım dolu. Türlü türlü kıyafetlerde binlerce ilkokul öğrencisi geniş rıhtımın dört kıyısına çevrelenmişler. Ortaya mikrofonlu nutuk kürsüsü kurulmuş, etrafa oparlör tesisatı yapılmış.
Çocukların ellerindeki levhalara göz attım. «Hoş geldin Mohini kardeş!», «Küçük fil şeni Amasvanın elmala-riyle besi iveceğiz». «Mohini seni şekerle besi iveceğiz,»
Çocukların yüzlerine dikkat ediyorum. Birbirlerinin ellerindeki levhalara bakıp «şeker», -Amasya elması» kelimelerini okuyarak yutkunuyorlar. ..
Uzunca bir intizarda)) SPIF bb ra Mohini sökün etti. Sırtında kalın bir keçe battaniye, Donun üstünde viizü kırmızı kaplı yorgan örtülü. Sulî m 't adındaki Hintli dadısını da ® omuzuna almış. Buna mem- C nun oldum. Şimdiden ağırlık O
’ £ (D > (D

bu
(Arkası 1 nci sahifedel
Cemaleddin BİLDİK
Tıp Fakültesinin tesis edeceği kan merkezi
Profesör Kâzım İsmail Gürkan’ın operatör Avni Aksel’e cevabı
Tıp Fakültesi Dekanı Profesör Kâzım İsmail Oürkan’dan şü mektubu aldık:
Gazetenizin 28/12/1950 tarihli sayısında CKan merkezi) hakkında benim üç gün evvel bir
ma cevap olarak sayın meslektaşım Avnt Aksel'in beyanatını okudum. Aşağıdaki maruzatımın bahsi tenvir için, neşrini rica ediyorum:
1 — Bir genç muhabir benimle Tıp Fakültesinin yapmakla olduğu işler üzerinde görüşmeye geldi. Birçok İşler arasında Çer-
Parlste toplanacak Milletler arası çöp kongresine Türkiye namına 1X1 mümessilin gönderilmesi kararlaştırılmıştı. Gidecek mümessillerden birisi doktor olduğundan bunu Sağlık Bakanlığı, diğerini şehrimiz Belediyesi seçecektir. Belediye bu lş İçin fen işleri müdürlüğünden mühendis Faruk Akçer’l tesbit etmiştir.
Faruk Akçer dün Vali ve Belediye Başkanı İle görüştükten sonra vaziyet daimi encümene bildirilmiştir.
Giden mümessiller kongreden döndükten sonra şehrimizdeki çöplerden faydol-ntnak hususu İçin icabetken » lölr’er alınacaktır.
rahpaşada merhum Ziya Gıin tesisinden bir (Trahom m uca d e le merkezi*, ayrıca fakülte tahsisatından bir (Kan nakil merkezi) karmakta olduğumuzu söyledim. Ertesi gün «Ziya Güm tesisinden Kan nakli merkezli kurulduğu şeklinde havadis yayınlanınca tavzih ettim. Bu defa «Türklyede ilk defa- başlığı İle çıktı.
2 — Kurmakta olduğumuz merkezin mahiyeti İle tarlhçe-
Yılbaşı gecesi ilâve vapur seferleri
Denizyolları idaresinin yılbaşı geceni şehir hatlarında ilâve seferler yapacağını evvelce yazmıştık.
Alınan karara göre, o gece Ka-dıköyden Köprüye saat 2 de,
Köprüden Kadıköye saat 3 te,
Köprüd.-n Adalara saat 2 de.
Büyükadadan Köprüye saat 1.5
ta. Üskudardan Köprüye saat 2 de, Köprüden Bogazlçlne saat 2
de birer vapur tahrik edilecektir.
_____________________________W ısı« si üzerinde sayın arkadaşımlaI aramızda görüş farkı olabilir.1
Eğer mesele yalnız kan vermek-(Arkası 4 üncü sahi(ede)
Dünya buhranı içinde beliren çeşitli siyasî cereyanlar
(Ba>larafı 1 inci sahifede)
— her buhranda olduğu gibi — çeşitli fikir cereyanları doğurmaktadır
Amerikada Cumhuriyetçt-1c. yeniden yalnızlık politikasını ileri sürerken Avrupada. bilhassa İngilterede. Asyanm büsbütün bırakılması tavsive edilmektedir. Liberal (Observer> gazetesine göre. Amerikanın Koredeki yedi tümeni, İngilizle-rln Korede, Hong - Kong’da ve Malezyadaki beş altı tümeni, Fransanın Hindiçini-deki bütün ordusu Avrupa-ya nakledilirse 1951 de tecavüze karsı korunmak imkânı bir dereceye kadar elde edilir Bu suretle Avrupada 25 tümenlik bir ordu bulunur. Bu kuvvet bir Rus tecavüzünü önlemeğe yetmez, fakat herhalde bugünkünden daha iyidir.
Esasen, harbi mümkün oi-duğu kadar geciktirmek İsteyen ve Amerikavı da bu yola götüren İngiliz politikasının hedefi. Cinle veya Rusyayla harbe tutuşmak-tansa Korevl bırakıp gitmektir. Fakat, anavatanı müdafaa etmek İçin ancak
iki tümeni olan Fransanın, Amerikaya Koreden vazgeçmeyi tavsiye ederken bütün ordusunu hâlâ Hlndicinîde tutmasını ve Asyarun bu köşesinden vazgeçmemesini de Amerika anlamıyor.
Çıkmazdan kurtulmak ve Avrupayı kurtarmak için Asyayı bırakmak cereyanı Avrupada başlarken Amerl-kada daha tehlikeli siyasî fikirler ortaya atılmaktadır.
Batı Avrupa devletlerinin silâhlanmak. fedakârlığa katlanmak, kendi müdafaalarını bizzat sağlamak hususunda çok ağır davranmaları. Kore harbinde Ame rikayı tek başına bırakmaları, Avrupa müdafaasını da hep Amerikadan beklemeleri Amerlkada sinirli bir hava yarattı. Bu gidişle Amerikanın Avrupadan ümidi keseceği günler yakın gibidir. Bu ümitsizliğin neticesi olarak Amerikanın, yalnız İngilte-
re ve Almanya ile anlaşarak Atlantik paktuıı bir tarafa bırakması fikri ortaya atılmıştır. Bu haberi «Le Monde» gazetesi başya ısında bildirmekte ve «New - York Times» den şu satır'.an almaktadır: «Başta askeri rical olmak üzere Vaşingtonun nüfuzlu çevreleri kendi kendilerine şu suati soruyorlar: Amerika ne kadar asker ve-malzeme yardımı gönderse de Fransa ile İtal-yada, hakikî bi; Rus teca* vuıiıne karşı koyabilecek mânevi kudret var mıdır?»
Bu suale »’lavır» cevabı verildiği takdirde bundan cıkacak netice hic şüphesiz. Amerika siyasetinin temelinden değinmesi olacaktır.
Büyük t?hlike arifesinde, demokrasi ve hürriyet cephesi yeni vıla bu fikir ve siyaset perişanlığı içinde giriyor.
Necmeddin SADAK
DAİMA EMRİN İZDEDİR
TARİH
BHl
I
—TOZ SOĞAN —|
Yemeklerinize lezzet, evinize rahatlık verir. Beyoğlu Bos- I tan mahallesi Serdar Ömer Cad. No 138 Telefon: 86149 '
Birinci yılını, okuyucularının büyük sempatisi Ue Türklyede erişilmemiş rakamlara çîKaran.k, mu-vaffakıyetle bitiren «Resimli Tarih Mecmuası» 13 üncü sayısı Ue ikinci cildine başlamıştır
Bu senesi için çok ilgi çekici yenilikler yapan bu eşsiz mecmuanın sürprizlerini müjdeleriz.
Bir sanat şaheseri olan birinci cilt kapaklarının satışına devam edilmektedir.
Ciltti
yaş va her sınıfın vatandaş için en mükemmel yılbaşı hediyesidir.
İSKİT YAYINEVİ
F. K 1$ İstanbul
taşımağa alılıyor. Daha be? yaşında iken kırk yaşındaki dadısını sırtında taşırsa büyüdüğü zaman daha ağır şeylere tahammül eder, buraya geldiğine pişman olmaz!
Mohini meydanın ortası- S>» na gelirken etrafını büyük- -Ö ler san verdiler, çocukların -q pek çoğu Şirini göremediler. Q)
Bekleme yerleri giriş geçidinin yanına rastladığı için q fili görmek bahtiyarlığına t. nail olan çocuklar ellerinde- O ki «şeker», «elma» levhalarını ters çeviriverdiler. Kendilerinin ele geçirip de yiyebilecekleri şeker ve elmalara» bir seneliğini küçük Mohini-nin bir lokmada yutuvereçe-ğini anlayınca gözlerinin korktuğu besbelli!
Hindistandan çocuklara hediye olarak gelen Mohini, meydanda etrafına halkala-nan yaşlı başlı adamlara Yadırgayan nazarlarla bakarken kürsüde nutuklar söylendi, oparlörlerle etrafa yayıldı. alkışlar şakırdadı.
Bir aralık geriden parde-stmün eteği çekildi, döndüm. Sekiz on kişilik bir çocuk grupu hep bir ağızdan soruyorlar:
— Amca, Mohini kardeş d nutuk söyliyecek mi acaba? Kürsüye çıksa da yüzünü görsek bari.
— Havır. dedim. Mohini henüz Türkee öğrenmediği İçin nutuk söylemivecek.
Mel ut mahzun dönüp geriye çekildiler.
Gelelim Mohîniye. Bu küçük fil. Doğan Kardeş mües-sesesinîn ricası üzerine, Hindistan Başbakanı muhterem Pandit Nehru tarafından İstanbul çocuklarına hediye edildi. Fakat buruda her nedense program değişti, filin Ankaraya götürülmesine karar verildi. Kanaatimizce bu karar isabetsizdir, filin Ankaraya götürülmesi doğru değildir. Ankarada bir hayvanat bahçesi var. Gazeteler. oraya muhtelif ülkelerden her cins hayvanın getirtilmesi için teşebbüslere girişikliğini bildiriyorlar. Bu arada Ankara için başka bir fil de tedarik edilebilir.
Hem mektepleri çok. hem de turistik bir şehir olan İs-tanbulun mükemmel bir hayvanat bahçesine ihtiyacı inkâr edilemez bir hakikattir.
Hindistandan İstanbul çocukları için gelen Mohini burada kurulacak bir hayvanat bahçesinin nüvesini teşkil etse ve yavaş yavaş genişletilerek Istanbula bir hayvanat bahçesi kazandı-nlsa daha iyi olmaz mıydı?
Cemal REFİK
koleksiyonu her
Liberasyon listesinde yapılacak tadilât
Liberasyon listesinde yeniden değişiklik yapılacağını yazmıştık. Listeye ithal edilecek maddeleri teşhis için Ankarada yapılacak olan toplantıya katılmak üzere önümüzdeki çarşamba giinu şehrimiz sanayicilerinden mürekkep bir beyti An-karaya gidecektir.
rn -! vergi U_,U' kamını»! w nci madaeaı aeımeu,.c hukuk iuui manKemtıen Kanunun m ve mz dcI maddelerine tevfikan tebliğ yerine geçmek üzere İlân olunur. (18258) I J“—~
DOSTLARI
80.000 YiLDIZ okuyucusuna tıitap ediyoruz
12 yıldır. 15 günde bir çıkan YILDIZ teşkilâtını genişleterek bugünden itibaren
HAFTALIK OLARAK ÇIKIYOR
Her hafta (h5fee£tnti filmi seçmeni» için nae hal Lanın filmlerini, haftalık tam radyo programlarını vererek olan YILDIZ’da en güsel yeril film, seş ve tiyatro u.n»tkârizn-nın röportajlarını, resi inli Holiıut. Mıcır ve Türk atüdyo-lan haberlerini kalacak «ın»v, Avne a artist olmak Meyea-lerr büyük final!.
24 rrnkU sayla — 25 Kurae
Bugün bir YILDIZ, alımı I
nilJ:W:l-H:l:l
V«b-> riy«J10f Dr»m kanır Saat ?.W da ŞATJÜrTa ÇELEN KADIN
,\le>a*>Fru Cmois
Tflrkçoi: ve M. Türkır.nn
KOMEDİ K I a M 1 «İTTE K E B A M E T Yatan TrHlan Bcnımıl •Juıttgcji- Hey a Nur» GUntekln
MUAMMER KARACA OPERETİ MAKSİM htr aktöre 20^0 da TE-RKOE EVLENİYOR OumaıtMİ. pazar saat la o* matine.
cumartesi malin» ve oercerobe lalebeye .carili». Paıarteti ak-
Tıp Fakültesinin tesis edeceği kan merkezi
(Baştarnfı 3 üncü salıifede) se bu tatbikatın memleketimizdeki tarihi — maalmemnuniye — kendilerinin balamasından. (Ja daha eskidir. On itki sene evvel fakülte İkinci cerrahi kliniğinde, on sekiz sene em! Haydorpaşada ve yedi acne evvel O urabada yine böyle kan nakleden merkezle d» açılmış olduğunu bilirler, keıa Ankarada Cebeci hastanesindeki merkez de malûmum urdur. Binaenaleyh birim şiıı di yapacağımız zannetilkleri gibi birinci. İkinci, üçüncü değil bilmiyorum kaçıncı? dır. Lâkin her şey re hayat tekâmül ediyor. Çok ümit ediyorum kİ yeni kuracağımız merkez daha biraz ilerlemiş halde olacak ve bundan — en aşağı benim karlar — sayın arkadaşım memnun kalacaklardır.
3 — Herkesin hakkına, her hizmetin kıymetine riayetkar olduğumu bilen arkadaşım olan Avninin bana «mütevazı çalışmalın inkâr eden» birisi gözly-le ilk defa baktığına üzüldüm Bilhassa bu münasebetle tevazu perdelerini açtığım söylemek tevazuunu da izhar ederek pek telâşlı. Asabi bir beyanat vermelerine bilmem lüzum var mıydı? Tıp Cemiyeti reisi olduğum zaman kan nakli üzerine bir konferans vermeleri İçin ısrar eden, kendilerine cemiyetin üç kişilik komisyonunda kan bankası üzerine benimle çalışmaları için ricada bulunan ben mİ bu haklan saklıyorum?
4 — Memleketimizde tıp âleminde yalnız bugün değil, dün
de olup bitenlerden biraz haberdar olduğum İtikadın dayını. Bunları (bilerek) örtmek, isnadını açıkça reddederim. Yalnız bildirilmek İstenenlerin ortada olduğu da muhakkaktır, telâşa lüzum yoktur.
5 _ Banim Haseki hastanesinde Oarabada. Cerrah paşada. Hsycianpaşada kan verildiğinden haberim vardır. Lâkin bunun arzu edilen bir (Kan merkezi veya bankası) olduğuna Avnl Akse) İnanmışlar mıdır? Bir andan re bir de Haseki lıastaritainde bir operatör bulunduğundan haberim vardır. Bir (Baş operatör) den bihaberdim ondan da yeni haberdar oirlum.
6 — Dâva birincilik, beşincl-llklc değil, tekâmüldedir. (Güneşin altında yepyeni hiç bir şey yoktur) kafiyesi malumdur. Daha İyisini, daha mükemmelini yapmak emelindeyiz. Burada sen - ben değil memleketin. |ş] vardır Meselâ şimdi beş yüz Türk çocuğu Kore’ye gönderilmek üzere kan vermeye hazır olduklarını bildirirlerse bunu yapacak halde iniyiz? Tc-fahürlü ve »dialar bir milleti yükseltmez. Memleketimizde yirmi senelik bir tatbikat mazisi olduğu halde maatteessüf bu işte geri ve noksan knldiğimizi İtiraf edelim ve çalışalım. Son defa Sağlık Bakanı Ankarada milyonluk bir kan merkezi kurmak üzere oldukları müjdesini verdi. Bu işlerden şahısların reklamı değil, milletlerin felahı doğnuüıdır. Saygılarımla...
Aşka. ıstıraba, heyecana sahne olan İTALYA Gönüllere yas, gözlere yaş dolduran büyük film
7 ÎİRKÇE3I ORİJİNAL
Bugün LALE A R’da
Cesur Yüzbaşı
İT* ’ 'Caplauı Caıcy ü. S. A.) tO* •' ALAN LAI,D — WANDA
' HEN ÜRİX'in yarallığı şaheser
Düşmanla boy oçiişen bir avuç kahramanın zafer destanı
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Penisilin alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyanundau:
1 — 39200 şişe 2ÖÛ.Û0Û ve 9000 şişe 500.000 Ünitelik Penicilin G. Sodlum kapalı zarf usullyle satın alınacaktır.
2—Muhammen bedeli 28600 lira olup muvakkat teminatı 2145 liradır.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak damıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 8 Ocak 1951 pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Sa'ınplnıa Komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen ulan saatten evvel ele geçecek tarzda İadeli taahhütlü olarak posta , ile t .ıderilmesL 17488
BUGÜN
OEORGEB SİMENON'un meşhur romanından sinemaya alınan ve PATRtCÎA ROC — CHARLES LAUGTTON - FRAN-CHOT TONE tarafından parlak bir tarzda yaralnan
Eylel Kulesinin Esrarı
Renkli ve Büyük Filminin
Orijinal kopyası Türkçe kopyası
Sümer ve Ten FERAH
Sinemalarında 81 nemada
Mutlaka görünüz. Barları, bulvarları, riyalan, lüks ve İhtişamı ve esrarlyle bütün Paris...ören Plim
B U G 0 N
adıköy OPERA sinemasında
Senenin en muazzam filmi
V
Üç Silâhşörler ~
ı j fcı d a; immü PMwrala?ı(Al ki rı
Şair Ui-bç-t Kemal Çağlar 1 ocak pazartesi günü saat . 18JO da Kadıköy Haikçvlnde 1 «Destan» mevzulu bir Konferans verecektir.

1 — Haydarpaşa Numune hastanesi su tesisatı onanını açık eksiltmeye çıkarılmıştır. Keşif bedeli (25000) liradır,
Eksiltme: 11/1/951 tarihinde perşembe günü saat (151 te İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon taralından yapılacaktır.
2 —■ Bu İşe ait evrak şuhlardır: Mukavele, eksiltme. Bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje, keşif hülâsasiyle buna mütcferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 —- Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin 1835 liralık mu-
vakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve 950 yılında Ticaret. Odasmda kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması Eksiltme gününden tatil günleri hariç üç gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikacı alması ve yukarıda ikinci maddede yazdan evrakı görüp, eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. 17458
Santral şefi aranıyor
Murgul Bakır işletmemizdeki Termik ve îdrolik santrali ar şefliğini yapmak üzere tecrübeli bir makin» veya elektrik mühendisi aranmaktadır.
Görüşmek üzere 4.1.1951 tarihine kadar EUbank İstanbul şubesine müracaatları. 18038
ÇIKAN TEFRİKALARIN HÜLÂSASI
AntalyalIn eı-zacı olan üvey babacı t üt (i beyin tecavüzlerine us rayan Aysel, annesinin erinden İstanbul» kaçmı-tır. Ondükte çalışarak bayatını kazanıyor. Adnan isimli yj biı adamın karısı olan iki çocuk annesi Feri dey i abla «ibj seviyor.
— 8 —
Ev sahibesi, bu sözleri söyledik len sonra, küçük aparl.ıma-nın yatak odası kısmında misafirini yalnız bıraktı. Kendisi mutfağa gitti.

Feride Kuntcl va'dinl tutmuştu. Kocası Adnan İrfana Ayselln macerasını bütün, te-ferruatlyle anlattı.
Gayet dürüst ve hâdiseleri olduğu gibi görür bir adam olan Adnan. AntalyalI eczacı Lütfi Kızanoğlu’ya karşı fevkalâde hiddetlendi. Yüksek tahsil görmüş, içtimai mevki sahibi ot-
muş bir insanın bu derece küçülebilmesine hayretler etti. Feride, bütün hâdiseyi sindlre Fİndire anlatmışa; zatin haklı olan Ayseli. evini terkettiği İçin, Adn&na iyice haklı göstermişti.
Aysel bıru istirahat ettikten sor.ra yemek vakti sofraya gelineAdnan İrfan onu hakiki bir enişte gibi dostça karşıladı. iki elini birden avuçları arasına alarak, dedi ki:
— Aysel, kızım... Bu koca İstanbul şehrinde seni türlü tehlikelerden koruyacak olan namuslu bir ailenin kapısını sana açtığım için gayet bahtiyarım. sen burada, kendini evinde sayabilirin,
Genç kız, heyecanla cevap verdi:
— Teşekkür ederim. Ben de sîzlere Lâyık olmağa bir pot kırmamağa çatışacağım.
Adnan öyle tatil öyle dostça bakıyordu kİ. Ayselln. başından geçen bunca macera yüzünden kuuiiınaa, taşırı önüne eğmesi lâzım gelmedi Adnan eniştenin bu sözleri, ona, bayatta esaslı bir duymak teşkil edecekti. Adnan:
«— Sen namusklr bir kız ol-
Daktilo aranıyor
Fener Askerlik Şubesi İçin 100 Ura ücretle bir daktilo alınacaktır.
Taliplerin memurin kanunundaki evsafı nalz olması, sıhhatli olması, As. yapmış olması en az Orta okul mezunu olması, yanlışsız ve ivedi yazması şarttır. Müracaat 12 ocak 951 gününe kadar imtihanları yapılmak üzere Fener As. Şubesine müracaat lan. (18180)


000
10
20 40 100
500.000 200.000 100.000 50.00 30.00 20.00 10.00 5.00
500.000 200.000 200.000 250.000 300.000 400.000 400.000 500.000
I
0 L000.000
S 1.000.000
0 500.000 0 400.000
0 LOOO.OOO 02000.000
5MZte54ML4.000 216.000
200’&54U(, 1.000 54.000
AŞK ve MACERA ROMANI — Nakleden: Ali MARMARA
duğun için namuslu İnsanlar seni muhitlerine alıyorlar!» demek istiyordu. -Sen ancak namuslu olduğunu ve namuslu kalman şartlyle uilemlz Ortasında bulunabilirsin!» demek de istiyordu.
İstanbula tat başına gelmiş ve yerleşmiş bir genç kıza, bu. kapalı bir ihtardı da... Fakat şu dakikaya kadar bütün tehlikelere karşı durmak azmi, Aysel'de yüzde yuz tamamdı. Onun için, sofra başındaki üç insan, biribirlerine pe(t fazla tafsilât vermeksizin, kendi aralarında bir prensip anlaşması imzalamış gibiydiler.
Epey zamandan beri misafirinin ha] ve tavırlarını, alelade muhavereler sırasında tetkik eden Adnan dedi ki:
— Seni biraz solgun gördüm. Aysel kızım. Ne zamandanberi
İstanbuldatın?
— On İki gûndenberl burada bulunduğumu ablama da söy-l emi.aıtn.
— Demek bir yerde çalışıyorsun?
— Vallahi, işe başlamadan önce üç gün kadar boş oturdum. Bu müddet zarfında da kendime bir oda arndm. Oda bulmak ne mftjMl. tasavvuı edersiniz. Aynı üç gün içinde eski patronum terzi Leblbt hanıma muhtelif seferler gitmem lâzım geldi. O, beni yeni patron uinia tanıştırdı. Bir nevi imtihan geçirdim Çok şifrûr muvaffak da oldum.
— Demek ren. hayata gözlerini ye ol açan bir Lnsan olduğun halde, kora erkeklerin başaramadıkları nayat mücadelesini tek basma basardın?
Kız. biraz memnun, biraz
Imahçup:
| — Neylersiniz? Gemisini kur-
taran kaptandır! — dedi
— Keşke bizi görmeğe daha evvel gelseydin Belki bir yardımımız dokunurdu.
Aysel kızarrlı.
— Hayır. Adnan enişte. Gemimi kurtardıktan sonra alnını açık, yüzüm pâk olarak yanınıza gelmeği tercih ettim. Çünkü mesuliyetlerime sizi karıştırmamanı gerekiyordu.
Adnan, kararındaki doğruluğu anlıyordu. Fakat sesinde ağabeyce bir azarlayış perdesi yükseldi.
— Ah çocuk ah! Demek sen, bu işde ailenin taraflısı çıkacağımdan. rniçin evden kaçtın?» diye sana aleyhtar kesileceğimden korttan?
Kız. mahcup nıahçup:
— Evet. Her halde istanbul-
da bir boşuna yaşamamı mü-nasnp görmiyerektlnizl
— Antalyadan birdenbire ay-nlmasaydın. makul bir sebep 11 eı^, sürerek aynlsaydın, daha İyi ederdin .
— Bu mesele fazla kurcalanırsa annemin saadetini bozmaktan korktum. Kendimi değil, atuıemi düşündüm.
— Orası da vur... Lâkin...
Adnan, omuz silkti, Müstehzi bir tavırla sordu:
— Annenin bu derece gençliğe bağlı kalışını anlayamıyorum, doğrusu? Büyümüş bir evlâdı olduğunu, ona karşı vazifeleri bulnduğuna unutmuş annen... Fakat bu mevzuları bırakalım... yerleştiğin atölye nerede? ly! kazanıyorsun ya?
— Beyoftlunun ara sokaklarından birinde... îstlklftl caddesine pek yakın . Kendi yağımla kavrulacak kadar kazanıyorum.
— Ne kadar alıyorsun?... Sormak ayıp olmazsa?
— Günde yedi lira... — diyerek, Aysel, mağrur, başını kaldırdı.
Adnan, endişe etti:
— şimdi ha «at, o kadar pa-,
halı ki> pazar dahil, her gün çalışsan ayda 210 lira eder. Halbuki oda kirası, yemek, üsk baş, nakliye, daha öbür ulak tefek masraflar . Seul ucuza çalıştırıyorlar kızım... Günde 20 lira alan terziler bile var.
Aysel hafifçe buzuldu:
— Benim ete maaşımı arttıracağını söylüyorlar... Fakat Antalyadayken bunun yarısını zor kazanabilirdim
— Antalyanin masrafları, ls-tanbıılunklne benzemez... Sıkıntı çekmiyerin ,evlâdım.
— Ben çok tasarruf ederim,.. Yalnız bir kadın, nasıl olsa, işin içinden çıkar... En güç kısım, ev kirası . Mobllyeli bir oda kiraladım.
— Ne tarafta?
— Yine Beyoğlu civarında... İşimin yanında .. Fakat boğuk bir yer... Hem dar, hem havasız, lıcm güneşsiz... Bari uçur olsaydı...
Feride, gülümsedi:
— Adam!... Ne yoksuzluklai çekiliyor... Mesele, maişetini uydurmakta... Sen nasıl olsa, yalnız yatmaktan yatmağa ev» gidiyorsun...
(Arkası var)
i|cczasuıa manzum euumışur. jov.vuu.uuu uoıaja oaug uunuşıur. |
₺ıf»n; Ki/j! MThmedet Ei

I
RaK Emerson un vucudu zangır zangır titriyor, kaftu şiddetle çarpıyor, kendisi de nereye gittiğin! biliniyordu. Ta-'mamlyle mahvolmuş sayılırdL 'Çünkü «engin nîkndaşı Cimin imzasını taklit ederek tanzim ettiği sahte çeki borseda sût-nıştı.
On gün -zarfında çekin muhteviyatı olan beş yüz sterlini tMİeınease çeki ratın alan b(>r’ tacı parayı tahsil için Cime baş vuracak ve o zaman Rallin aahtekârlıfe meydana çıkacaktı. Bu da Ralfın tevkifini, mahkûm edilerek hapse atılmasını ve âleme karşı rezil olmasını İntaç edecekti.
Ralf bir defa daha Cimden yardım istedi. Zengin bir fabrikatör olan Cim. o güne kadar eski arkadaşına bir çok defalar yardımda bulunmuş, fakat o, doğru yola döneceğine kumara ve eğlenceye dalmıştı.
Bu şartlar altında Cimin kendisinden bıkıp usanması ve biraz evvel Rallin ağlayarak Ve artık ıslahı hal edeceğine dair bin bir vait ve yeminde bulunarak istediği son yardım» rrcıdetmesl tabii idi.
Ralf, şaşkınlığından dolayı doğru dürüst düşünmediği İçin Cimi felâketinin müsebbibi ve en amansız düşmanı addediyordu. Cim. kendisine 500 sterlin daha borç verseydi, iflâs mı edecekti? O kadar zengin idi ki bu para, kendisi İçin sadaka kabilinden sayılabilirdi, Fakat Ralfın zannına göre hasisliği onu en eski dostuna karşı bu kadar sert ve merhametsiz davranmağa sevketmiştk Bu vahim anında kendisine Cimden başka yardım edecek kimsesi (1 e yoktu.
Çünkü diğer arkadaşlarından borç aldığı paralan bugüne kadar iade etmemişti. Ralf bu çaresizlik karşısında aklını kaybedeceğini hissediyordu. Artık kendisi için hiç bir kurtulup: çaresi görmüyordu.
Yahut yegâne kurtuluş çaresini. Cimin, sahte çeki kendisine göç '.erilmeden evvel ölmesinde görüyordu. Halbuki arkadaşının sıhhati yerinde İdi ve ölümü on binde bir bile IhtLmal dahilinde değildi.
Ralf. bu müşkülüne bir hal çaresi ararken müşterek bir dostlarının kendisiyle Cimi sayfiye; ıe davet etmiş olduğunu hatırlayınca zihni hani hani İşlemeğe başladı. Çehresi şeytani bir tebessüm ile parladı. Gözlerinden vahşiyane kıvıl-cunlar fışkırdı. Aklına iblisane bir plân gelmişti.
Üç "ün sonra Cim İle Ralf ve daha bazı arkadaşları dostlarının villâsında buluşmuşlardı. Cim, arkadaşlarının yanında Ralf İle dostane konuşuyor, fakat başbaşa kalınca istihfafın sırtını ona çeviriyordu.
Villâya muvasalatlarının ertesi günü, uzun ve yorucu bir gesflntl yaparak yoruldukları için uyumak üzere, erkenden odalarına çekildiler.
Ralf, odasında yalnız kalınca. cebinden küçük bir tabanca çıkardı. Bu tabanca tazyikli hava İle İşliyor ve mermiyi gürültüsüzce atıyordu. Tabancanın mermisini namludan çıkarıp üzerine keskin bir çakı ile bir takım yivler kazdıktan ve aza-cık su içinde erittiği beyaz bir
mek lâzımdı. Ralf tetiği çektikten sonra işittiği seste» kurşunun, Cimin vücudunu delip geçtiğini ve kurbanının ya ölü veyahut yaralı olarak yere yuvarlandığını tahmin etmişti.
Ralf, geri dönerek kapıyı açtı ve odanın İçine bir göz atarak yerde bir vücudun hareketsiz yattığını görünce, cesaretlenerek içeri girdi. Fakat o zaman Cimin oturmuş olduğu koltuğun evvelce gördüğünden başka bir yerde bulunduğunu hayret ve dehşetle gördü.
Mamafih bu muammayı halletmek İçin uzun uzadıya düşünmeğe vakti yoktu, Derhal yere diz çökerek kurşunu bulmak İçin döşemeyi elleriyle a-raştırmağa başladı.
Derken koltuğun karşısında ortasından çatlamış gibi görünen bir ayna gördü. Aynaya yaklaştı ve camının merminin İsabeti ile kırılmış olduğunu müşahede etti. Demek İşittiği madenî ses, aynanın kırılma-
toza batırdıktan sonra tekrar namluya sürdü.
Bu beyaz toz, gayet şiddetli bir zehirdi, Ufacık bir sıyrıktan uzviyete girdiği gibi derhal ölümü İntaç ediyordu. Ralf. bu ze-hlri kimyager bir arkadaşının iâboratuvanndan çalmıştı,
Ralf. hazırlığuıı bitirdikten sonra Cimin oda kapısını sessizce yan açtı. Bir şamdan, o-danın içini bahifçe aydınlatıyordu. Ralf, karşıda koltukta o-Luran siyah bir cisim gördü.
Demek Cim. hâlâ yatmamıştı. Ralf, bu müşahede üzerine kanının damarlarında donduğunu hissetti. Ya arkadaşı kapıyı açarken kendisini görmüş ise?
Fakat ha yır I Cim hareketsiz durduğu için her halde koltukta uyumuş olacaktı.
Ralf. tabancasını o siyah kitleye doğru çevirerek tetiği çekti, Merminin, arkadaşının hangi noktasına İsabet edeceğinin hiç ehemmiyeti yoktu. Çünkü i ölümü, mermi değil, zehir getirecekti.
Tekrar odanın kapısını çekip kapadı. Bir madeni ses işitir gibi oldu. Acaba, mermi. Cime ı isabet etmemiş miydi? Fakat | bu İhtimali düşünürken bir vû-I cudun yere yuvarlanışını işitin- | ce geniş bir nefes aldı. Demek İşler yolunda cereyan etmişti villâda bulunanlardan hiç biri, bu hâdisenin farkına varmadı : O esnada herkes uyuyordu-
Ralf, tabancasını holdeki a-, çık pencerelerin birinden bahçeye atarak odasına dönmeğe, hazırlandı. Fakat şayet polisler, ı o yivli kurşunu cesette bulur-1 larsa üzerinde yapışmış beyaz tozdan şüphelenerek tahlil ettirecekler ve kurşunun zehirli olduğunu anlayacaklardı.
O zehir, alelade zehirlerden değildi, Kimyager arkadaşı,' kurşunun zelıire batırılmış olduğunu gazetelerde okuyunca şüphelenecek, o beyaz zehirli tozu sakladığı kutunun İçinden birazının çalınmış olduğunun farkına varacak, Ralfın lâbora-tuvarına vaki olan ziyaretini ve o zehlrin dehşetli ve ani tesiri hakkında kendisine vermiş olduğu izahatı hatırlayacak ve tabii bütün şüpheler Ralf üzerinde “toplanacaktı.
Binaenaleyh kurşunu yönet-
sonra... Kendinizi Fransızca veya İngilizce konuşul' buluyorsunuz. Şiveniz fasihtir. Yabancı kelime ve cümleler tereddütsüz dudaklarınızın ucuna gelmektedir. Unguafon milyonlarca İnsana bunu ispat etmiştir.
Ne kadar kolay olduğunu görün...
Koltuğunuza yerleşerek plâklarımızı gramofona km ve ders kitabını da elinize alıp çalınanları kitaptan takip edin. (Mânalarına da ayrıca verdiğimiz Türkçe kitabından bakın). Bu İşi bir kaç defa tekrarlayınca beraber çalışan kulak ve gözlerinizin, yabancı seslere alıştığını ve bunları kolayca bellediğinizi, okuyup konuşmağa başladığınızı hayret ve sevinçle göreceksiniz. Kuponla resimli ve izahlı
broşürümüzü isteyin, adresinize memnuniyetle gönderelim^
Delikanlılık çağına varan Abdürrahman namı diğeri Müslim, artık zalimlerden intikam almağa karar verdi. Sağlam, bükülen ve kırılmayan bir kılıca ihtiyacı vardı. Bir gün münazaa neticesinde bir derebeyinin mağrur ve küstah oğlunu tek yumruk darbesiyle cansız yere serdi
bir ağırlık değildi. Lâkin De-
sından İleri gelmişti.
Aynı zamanda sol avucunda hafif bir acı duydu. Aynanın kırık tarafı onu avucundan yaralamışta. O esnada arkasından bir ses duydu:
— Ralf, burada ne arıyorsun?
Korkudan titreyerek başım çevirince arkadaşı Cimi, karşısında ayakta gördü.
Cini, müstehziyane bir sesle:
— Katili mi arıyorsun? Bu gece ucuz kurtuldum. Haydudun biri arkamdan bana, daha doğrusu karşıki aynaya akseden sekiline ateş etil. KaatUln bcıd ölmüş zannetmesi için derhal yere yattım.
Cim. bu sözleri söylerken lâmbayı yaktı. Fakat Ralfı yere diz çökmüş gö'iince, dehşetle geritedl. Arkadaşının çehre eşkâli tamamlyle değişmiş, gözleri yuvalarındım dışarı uğrayarak etrafı mosmor kesilmişti.
(Arkası ? nei sahifede)
Çeviren; A. HİLÂLİ
— Ağlama, anneciğim, ağla-mal dedi. Söz v;riyonun, ön sekiz yaşıma girinceye kadar, bir daha böyle şeylerden bahsetmem! Hıçkırıklarını kes de beni kucakla!
Kelime doğruldu. Oğlunu, bütün annelik şefkatiyle kucaklayıp bağnna bastı:
— Aferin yavrum I Ben de söz veriyorum kİ artık ağlamayacağım.
Müslim, altı seneyi nasıl geçirdiğinin farkına varmayarak on sekiz yaşma basmıştı. Bu müddet zarfında çok şeyler öğrenmiş; bilhassa herkesten iyi kılıç kulanmayı, herkesten güzel ata binmeyi bellemiş; kuvvet. cesaret ve zekâ itibariyle de herkesten ziyade yükselmiş: yaman bir delikanlı, zorlu bir babayiğit olmuştu.
Müslim, kendisini yalnız Ma-han’a değil, civar köylere de tanıtıp sevdirmişti. Adı dilden dile dolaşıyor: her konuşmada, her toplantıda bahsi geçiyordu.
Müslim'in hiç bir noksanı yoktu; nerşeyi tamamdı. Hattâ kendisine İyi bir at bile satın almıştı. Yalnız, kılıcından mem nun değildi, çılnkü kılıcı, herkesin kullanabileceği âdi bit kılıçtı. Halbuki o. öyle bir kılıç istiyordu kİ kendilinden başka kinişe kullanamasın.
Bu arzusunu annesine açtı:
— Anneciğim! İyj bir kılıç bulamadım gitti Hepri de yaprak gibi hafif çıktı Benim kullanacağım kılıç, hem herkesin kullananııyacağı kadar ağır olmalı. hem de İcabında eğilip bükülmeli ve kınlmamalı. aynı 'zamanda, üzerinde kan lekesi kalmamalı...
I Kelime, har.iıı bir sesle:
I — Haklısın yavrum, dedi, i Fakat İstediğin şekilde bir kılıç yaptırabilmek İçin kâfi mlk-, tarda paramız yok Riraz sabredersen, belki AJInh bir sebep yaratıverir.
| — Sen de haklısın anne. Bir az daha sabretmemiz lâzım.
I Ana ile oğul böyle konuşurlarken İçeri bir delikanlı girdi. Bu, Müslim'in en çok konuş-, tuğu bir arkadaşı idi.
| - Müslim, dedi Çabuk hazırlan? Seni bîr yere götüreceğim.
| — Nereye?
— Sonra öğrenirsin
— Şimdi söyle, canimi
— Hani İki .naat ileride büyük bir çlfllk var.
— Ece?...
— İşte oraya gideceğiz,
— Gidince ne olacak?
— Eğlenceli bir gün geçireceğiz.
— Dcrebeylerindcn birinin oğlu gelmiş. Çok kuvvetli bir adammış. Ortası delik yüz okkalık bir taşı boynuna geçirerek omuzlan üstünde gezdl-riyormuş. Babası da yanında bulunuyormuş. Çlfllğin geniş
ÇIKAN TEFRİKALARIN HÜLÂSASI
Göllerine Haccac tarafından mil çekilerek kör edilen ve kocası Esri de idam edilen Kelime otlu He beraber Kesir namında biri tarafından gidice gene Mery şehrine götürüldü. Kesir in kör kadının ihtiyaçlarını temin ettiğinden kimsenin haberi yoktu.
Fakat bir gür, kötü bir tesadüf oldn. Kesir’in zevcesi Halime bir ziyaretten dönerken kocasını bir eve «irerken gördü, «izli gizli taklbetti ve kendirine başka bir katimla İhanet etmekte bulunduğundan şüphelendi. Karı koca arasında şiddetli bir kavga oldu.
Kesir karısının hu manasız şüphelerine hırsla ua-rak: — «Allah belânı versin» diyerek şiddetli bir şa- ' mar aşiretti.
Halime: — İhanetin cezası ölümdür diyerek koy-nundan çıkardığı hançeri, kocası Kesirin kalbine saplayarak onu cansız yere serdikten sonra:
— İmdat, imdat! Kocamı öldürdüler diye haykırmağa başladı. Bu çığlıktan duyarak eve dolan halk arasında Nasır ibnl Seyyar da vardı.
meydanında, herkese bu hünerini göstereekmiş. Yalnız köylerden değil, şehirlerden bile yüzlerce insan gelmiş.
Müslim, bu haberi alınca sevindi, Çünkü o da yüzlerce insan karşısında kuvvetini denemek fırsatını elde etmiş olacaktı. Hemen ahıra koştu. Atını dışarı çıkarıp eğerledl, Fakat yanma kılıcını almayı unuttu.
İLK BAŞARI
Mevsim yaz ve vakit öğle olmasına rağmen, hava serindi. Gökyüzünü bulutlar kaplamıştı.
Çlûlğin büyük meydanı, gerçekten çok kalabalıktı. Yüzlerce İnsanın konuşmasından haşıl olan müthiş bir uğultu iie kulaklar doluyor, başlar dönüyordu.
Herkeste sonsuz bir merak ve sürekli bir heyecan vur di. Fakat bu hal fuzia devam etmedi. Birdenbire ağızlar kapandı. Uğultular kesildi Çünkü bekledikleri adam gelip meydanın ortasına dikilmişti. Mağrur bakışlarla etrafını gözden geçiriyordu. Delikanlının yanı başında ortası ddlk kocaman bir taş vardı. Seyirciler bir bu taşa, bir de onu omuzları üstünde taşıyacak delikanlıya bakıyorlardı. Gerçi yüz okka, pek fazla
rebeğinln oğlu, unu kaldırabilecek bir cüsseye malik bulun-myordu.
Nihayet numara başladı. Delikanlı, ıkınıp sıkınarak taşı yerden kaldırdı; zorlukla boğazına geçirebildi ve omuzları üstünde bir kaç dakika gezdirdi. Sonra yine zorlukla boynundan çıkarıp yere bıraktı, Meydanı bhr alkış tufanı kapladı.
Müslim kararını vermişti. Hemen meydana çıktı. Alkış seslerini gür haykırışı ile bastırdı:
— Ey millet! Bu taşı tek başıma ben de kaldırıp omuzlarımın, üstüne gezdİTebllIrim!
Onun bu haykırışı alaycı kahkahalarla karşılandı Müslim, buna hiç ehemmiyet irmedi. Sağ etini taşın deliğine sokarak doğruldu
Kahkahalar birdenbire kesildi. Ortalığı derin bir sessizlik kapladı. Hayretten donakalmalardı. çünkü Müslim, o taşı tek eli İle kaldırıp sekiz on a-dım ileri fırlatmıştı.
Derebeğinin oğlu Müslim’in bu muvaffakiyetini çekemedi. Tekrar meydana girip:
— Delikanlı! diye bağırdı. Senin bu yaptığın küstahlıktır! Kendine o kadar güveniyorsan, boy ölçüşelim!
Müslim:
— Hay hay! dedi. Seninle boy ölçüşmeğe her zaman ha-
— Demek benden korkmuyorsun?
■ — Sen kimsin ki korkayım?
— Vay! Al öyleyse hakkını?...
Müslim, çevik bir hareketle yana sıçradı. Karşısındakinin, salladığı yumruk boşa gitti, ikinci yumruğu da boşa gideren Esed’ln oğlu, kulağı tözüne yerleştirdiği müthiş bir yumrukla, herifi yere serdi.
Derebeğinln oğlu, bir daha kalkamadı ve kalkamazdı da... Çünkü ölmüştü.
DerebcğJnin altmış kadar askeri vardı. Bunlar, bejlerinden aldıkları emirle hemen Müslim! n üzerine atıldılar; lâkin atma binmesine mâni olamadılar.
Müslim, atına binerken yerden kaptığı Dtr odun parçasını kılıç ve kalkan glb! kullanarak kendisini müdafaa ede ede kaçmağa muvuffak oldu.
Müslim, bu surette kuvvetini denemiş ve yakasını kurtarmıştı. Fakat İstemeden İşlediği cinayetten dolayı müteessirdi. Hasmının bir yumrukta öleceğini hiç tahmin etmemişti. «Ya benim yumruğum çok kuvvetli. yahut onun ecel! gelmişti» diye düşündü. -Şuura:
— Adam sende, dedi. Kabahat kendisinde... Edebini muhafaza etseydi de canından olmasaydı.
(Arkası var)
— 1 —
boğuşma esnasında, bir mavzer kurşunu ite omuzumdan yaralandım, Yaranın tesiriyle, onsuzum ve köprücük kemiğim paramparça olmuştu. Böyle bir , kötü durum içinde, düşmanın kursu tamamlamak üzere Net-j eline düşmem işlen bile değildi, ley'e gittim. Kıırsiaki çalışma- fakat kahraman ve sadık emlr-larırnı da tamamladıktan son-. berim Murray beni tuttuğu gibi ra. beni Beşinci Norlhumber-i bir yük atının üzerine bindirdi; Jand birliğindeki operatörün;ve salimen geriye. İngiliz hat-yanına asistan olarak verdiler. J ' O tarihte birlik HlndlStandaİ bulunuyordu, ve ben kıtama dahil olmadan evvel ikinci Afganistan harbi patlak verdi. .
Bombaya ayak basar basmaz, i birliğimizin hareket ederek, düşman topraklarına çoktan girmiş olduğunu Öğrendim. Bunun üzerine benimle ayni durumdu olan diğer subayları atayıp buldum. Hep birlikte Kan- . dehara hareket ettik. Bereket'' versin birliğimiz Kandehaf’da ı bulunuyordu ve şehre vasıl ı olur olmaz derh.il yeni vazife- ı min başına getirildim, l
Harb. bir çoklarına mükâfat- 1 lar ve terliler bahşederken, ba- 1 na felâket ve sefaletten başka 1 hiç bir fayda temin edemedi. ı Maluana’da yapılan korkunç c
1878 senesinde Londra üniversitesinden Tıp Doktoru alarak mezun oldum, ve orduda çalışacak opera türlere mahsus.
Sherlock Holmes serisinin en kuvvetli romanı
Yazan: Sir A. Conan Doyle
larına kadar gelebildim.
| İnciliz hatları benim gibi ya-
balı askerlerle dolu İdi. Hepimiz Nihayet aylardan sonra bir mu-çektiğüniz meşakkatler, ve al-jclze kabilinden tekrar gözlediğimiz yaraların tesiri İle bit- rinıi açtığım zaman, o kadar kin bir hale gelmişti!’ Böyle bir halsiz ve bitkin bir haldeydim vasiyete daha fazla tahammül, id, doktorlar İngiitercye gön--denılyeceğlmiz için, hepimizi * derilmem için bir güıı bile geç-Pişs‘v:ırdakl üs hastaneye nak-1 meşine müsaade etmediler. Bu-löltiier. Hastaneye nakledildik-[ nun üzerine vakit kaybetmeden ten bir müddet sonra bir parça Oroni es nakliye gemisine bin-kepdlme gelebildim. Hattâ ya-' dirildim, ve bir ay sonra şali -
lar, artık benden ümit kesmişti.
fime göre geçirebiliyordum". Üstelik aldığım yevmiye, harcamakla bilmiyordu. Böyle şartlar altında tabin tiyle Londra'ya
yerleştim. O zamanlarda Londra biıtriıı imparatorluk dahilinde işsizlerin ve başı boş dolaşanların parasını harcamak İçin türlü vasıtalar icat eden balıkhaneden böyle bir yerde.
daha otur-
■lağımdan kalkıp nöbetçiler ara- men Pnrtsmou’h limanına vasıl sında dolaşabiliyor ve biraz oldum. Karaya ayak güneşlenmek ümidi İle hastanenin balkonuna kadar çıkabiliyordum. Fakat, bu sefer de Hiadlstanın baş âfeti olan tifo humması yakama yapıştı. Aylarca, gece gündüz kendimi bilmeden yatağımdan kalkamadım. Başımda bekleyen dok Lor-
haslığım zaman sıhhatini telâfi ediimi-yecek bir şekilde bozulmuştu. Fûkât bereket versin, hükümet tekrar kendime gelebilmem İçin dokuz aylık bir izin verdi Ingilterede Allahtan başka kimsem yoktu. Bunıır. için günlerimi istediğim gibi, tam kay
bir farksızdı. İşte Slraud'ta bir otele yerleştim. Burada hayatım oklukça rahatsız Günlerimin hiç bir maksadı kalmamıştı, yere avuç dolusu para harcıyordum. Tabii böyle bir hayatı tarzı içinde çok geçmeden mali vaziyetim adanı akıllı sarsıldı: ve derhal Londra’yı terkederek daha mütevazı bir yere yerleş-
geçiyordıı. mâna ve
Sebepsiî
Çevircn: Arif Dercbeyoğlu inek zaruretinde olduğum, yalı utta yaşayış tarzımı adamakıllı değiştirmek lâzım olduğunu farkettim. Kurtuluş çaresi olarak ikinci sık. bana cazip geliyordu. Derhal
dugum oteli terkederek. daha az masrafla ve daha az gösterişli bir eve nakletmek...
Kararımı verdiğim gün Crl-terion barında, bulunuyordum, Barda oturmak İçin kenefime bir yer ararken, birisi arkamdan hatifçe omuzuma dokundu. Başımı çevirir çevirmez genç arkadaşım SUuııfordla karşılaştım Stanıford, Bûrt'ta iken bana muavinlik etmiş, çalışkan bir arkadaştı. Londrsnın bin-bir çeşitli insanları arasında, bir dost yüzü ile karşılaşmak
hakikaten sevinilecek bir şeydi. Stamford'la İlk karşılaştığım gün, kendisine pek yüz vermemiştim. Fakat bugün gördüğüm zaman, sanki bLr baba dostu ile karşılaşmışım gibi kendisini hararetle selâmladım. Stamford ta beni gördüğünden son derece memnun olmuştu. Bu müşterek sevinç içinde, kendisine Holburu'da beraber yemek yememizi rica ettim. Ricamı kabul ederek derhal bir arabaya atladık.
Arabamız Londra’nın kalabalık sokaklarından salianarak Uerlerken. Stanıford büyük bir merakla sordu'
— şimdiye kadar nerelerde idin, Watson? Sanki deri de-ğişlirmiş gibi simsiyah olmuş, İğne ipliğe dönmüşsün.
Arkadaşıma başımdan gelip •geçenleri birer birer anlatmağa başladım; sözümü bitireceğini sırada, lokantaya geldik.
Stamford uğradığım felâketleri büyük bir alâka İle dinledikten sonra, derin bir lç çekerek, »Yazık olmuş!» diye cevap verdi Sonra İlâve etti:
— Peki, şimdi ne yapmak niyetin desin.*
— Evvelâ kendime barınacak bir yer bulmak istiyorum, dedin». «Amma ucuz oimuk şartı ile...».
Stamford, «tuhaf» diye cevap verdi; «Bugün ayni şeyi bir arkadaşım daha söyledi.»
— Pek), kim bu arkadaş?
— Hastanede kimya lâbora-tuvarında çalışan bJrl... Bu sabah bana gelerek gayet güzel bir pansiyon bulduğunu, fakat aylığım tek başına verecek parası olmadığı İçin, başka biri İle müştereken tutmak istediğini, söyledJ.
SLamford'un sözünü keserek, ■ amanı diye bağırdım. e O adamın bulduğu pansiyonu yarı yarıya tutmağa hazırım. Yaln.ua oturmaktansa. bir arkadaşla, beraber yaşamak hem daha eğlenceli, hem de daha ucuza mal olur.»
Stamford şarap bardağının üzerinden garip nazarlarla yüzüme baktı,
— Sherlock Bölmes in kim olduğunu henüz bi İnliyorsun, dedi. «Tanıdıksan sonra belki kendisi ile dah.il arkadaşlık I yapnı ak istem ezsl n •
(Arkası var)
" 1 > :«! u. u' UMUMU S7 nel maddea dettkUrl. Hukuk usul mahkemskrt konunun H1 n 1» „cl muldukrtne tertlun UMU serine seçmek ünse lljn olunur. (1KSS> I “",ur '
AKŞAM/POR-HSifi!
Feneri yendikten sonra Beşlkiaşa yenilen Admlra takımı İle bugün de Galatasaray karşılamıyor. Resimde San Kırmızıları görüyorsunuz.
Yugoslav takımı Sarajevo'ya karşı İlk maçı Vefa yapacaktır. Yukzrkl resimde büyük ümitler vaadeden Yeşil Beyazlılar görülüyor.
FUTBOL ZİYAFETİ---ı
İnönü stadında bugün ve yarın iki ecnebi takımın oyununu birden seyredeceğiz.
ı ...... " ■> Yazan: $azi l'EZCAN ,ı ı» ■ n-j.
f Futbolumuzun Istihale^de^i’eleri ve^ bugünkü durumumuza kısa bir bakış

LİG maçlarını tehire uğrattıkları için hücuma manız kalan büyük kulüplerimiz liglerin kefaretini öder gibi İstanbul halkına bugünden İtibaren futbol ziyafeti çekiyor ve bizlere aynı günde lkl ecnebi takımının maçını birden seyrettiriyor... Futbolumuzun kalkınması İçin ötedenberl İttifakla üzerinde durduğumuz ecnebi takım teması bu sel er biraz uzun sürdü amma galiba sonu iyi bağlanacak. Biraz mâkul ve münsifane düşünecek olursak aynı günde lkl ecnebi takımına saha'arımızda maç yaptırmak bûyiik para fedakârlıklarına bağlı, başarılması o nlsbelte güç ve ender olarak tatbik olunan bir organizasyondur. Bu bakımdan büyük kulüplerin idarecilerini takdir etmek lâzımdır. Çünkü bunun sonunda kulübe varidat temini kadar büyük zararla karşılaşmak ihtimali de vardır.
Tesbit edilen programa göre bugün. İnönü stadında Galatasaray Be Admlra, Veig İle Sarajevo. yann yine aynı stadda Vefa İle Admlra. Beşiktaş ile Sarajevo karşılaşacaktır. Bu suretle mukavele mucibince dört büyük kulübümüzün yapacağı maçları tamanılıyan Ad-mira gidecek ve Yugoslav takımı gelecek hafta cumartesi günü Galatasaray ile. pazar günü Fenerbahçe İle oynıyacak-tır.
Admlrayı geçen hafta Fenerbahçe ve Beşiktaşa karşı seyrettik. Üzerinde fazla •ak medı.
takımına...
yarın olan Büyük.
ciurula-bir varlık olarak gözük-Kanaatlmizce bundan evvelki seyahatlerinde daha iyi idi. Avusturya futbolun ün yine eski şaşaalı günlerine doğ-
1
Henüz kimseye yenilmemiş bulunan zenci boksör Ray Sugrır Robinson geçen hafta Pariste Spor Sarayında mâruf Fransız boksörlerinden Robeıt VÜlemain ile karşılaşmış vc dokuzuncu raundun ortalarında rakibini ada-
makıllı sarsarak teknik nakhutla mağlûp etmiştir. Yu-kar ki resimlerde zenci boksörün rakibini nakauta götüren yumruğunu atarken ve attıktan sonra görüyorsunuz.
ru yükseldiği iddia edilmekte İse de — her hakle bu ekipte mitli eleman az olduğundan — bu. husustaki kanaatlerimiz sarsıldı. Aynen bizim gibi mücadeleci ve hattâ sırasında haddinden fazla sert ve favullü oynamaktadırlar. Eski Avusturya takınılan gibi kombine ve seyri zevk veren hücumlarına pek şahit, olamadık. İçlerindeki iki üç elemanın şahsi kabiliyetine dayanan bir tempoları var kİ, bu çeşit futbol zaten bizde mevcut.
Gelelim bugün Vefa. Beşikt.a-la karşılaşacak Sarajevo
lıarbden bu yana karşılaşmak kısmet olnuyan Yugoslav fut.-boleiı lirinin methin! çok işittik.
Bilhassa Londra olimpiyatlarındaki muvaffakiyetleri İle İngilizlerle yaptıkları millî marta gösterdikleri güzel oyunun tesiri altındayız. Uzun müride ttenber i Türkiyeye bir Yugoslav takımı gönderilmediği cihetle bu seferki seyahatlerine her halde hazırlıklı gelmişlerdir. Malûm olduğu üzere Yu-goslavlar hariçteki reklâma azami surette ehemmiyet verirler. Gelen takım umumiyet itibariyle genç ve İri yapılı oyunculardan mürekkeptir. Tam mânaslyle Yugoslav futbolünii temsil edeceğini pek zannetme-mekle beraber Türkiyede yapacakları maçlarda yİ neticeler
Sıırajevo takrnıı antrenman yaparken
için olacak diğer kulüplerden takviye edilmiş vaziyette olduğu vc İçlerinde kaleci Glon-çak. sağ bek Kapıloviç. sağ haf Jakovetiç. sol İç Lovrlç gibi milli lakımda zaman zaman yer almış millî futbolcülcr bulunduğu haber verilmektedir. Buraya gelmeden evvel yaptıkları hazırlık maçlarında hâlen Yugoslav liginin lideri bulunan Haydok takımı He ‘ — 1 ve 2 — 2 berabere kalmışlardır. Bakalım çoktan beri sahalarımızda görmediğimiz Yugoslavya fulbolcülerlne karşı bizimkiler nasıl bir netice alacak Yalnız yazımıza son verirken futbolciilerlmlzln temİ2 bir maç çıkarmalarını ve İyi bir futbol göstermelerini temenni etmek-Len kendimizi alamıyoruz.
I
Bir futbolcuya verilecek en uygun gıda nedir?
Avrupa turnelerinde başarılı oyunları ile dikkati çeken Rus futbolcularına şu yemekler verilmekte imiş.
Maçtan 4 saat evvel:
— Beyaz francelâ ile,
— Bol tereyağı,
— Sosis.
— Bir bardak çay, çok şekerli.
Bu gıda baremi uzun bir incelemeden sonra tanzluı edilmiştir Rusların iddiasına göre bir futbolcuya uygun gelen en iyi gıda bunlardır.
Maçtan iki saal sonra:
— İki bardak sut.
— Bir tabak çorba, etil.
— Bir porsiyon patates.
— Bir porsiyon piliç.
— Dondurma.


BEDEN Terbiyesi eski u-mum müdürü sayın Savaşır, spor işlerimizi tedvir vazifesini üzerine aldığı ilk günlerde hakkımda teveccüh göste rerek ben i Anka raya çağırmış ve kendisini pek de tatmin etmeyen o zamanki futbol durumumuzun gelişmesini sağlıyaçak bir rapor istemişti. Federasyonun An-lıarada bulunacağı esasına göre takdim ettiğim raporun teferruatı hatırımda kalmamakla beraber — hafızam beni aldatmıyorsa — şu e-saslı noktaları ihtiva ediyordu:
1 — Federasyonun yeniden kurulması,
2 — Müstakar bir programın tertibi ve talimatname-ter,
3 — Hakemler mevzuu,
4 — İstano'.ılda bir Federasyon mümessilinin bulundurulması.
1 — Bu spor şubesinin mümkün olduğu kadar gelişmesini temine yaraT düşüncesiyle sunulan bu rapordaki e-saslarnı mucip sebeplerini a-çıklanıadan önce Federasyonun Ankara.va nakli üzerinde biraz durmak faydalı olıır. Federasyonların Ankaraya nakli dâvası; ilk defa olarak 936 kongresine takaddüm fiden aylarda T. İ. C. İ. merkezi umumisinin Istanbulda Dördüncü Vakıf Hanındaki Federasyonlar Merkezi bürosunda yaptığı bir toplantıda Dağcılık Federasyonu vc Ankara m ın t akası reisi B. Şükrü Koçak tarafından ortaya sıtıldı. Nizamnamenin «İttifakın merkezi Ankaradır.» maddesine dayanılarak ileri sürülen bu fikir şpor teşkilâtımızın kuruluşundan tanı on üç yıl sonra müzakere mevzuu oldu. Bu düşüncenin ortaya atılışı büsbütün başka sebeplerden, iki federasyon arasındaki bir prensip ihtilâfının mevcudiyetinden ileri gelmişti. Mevzuumuz bu olmadığı gibi uzun boylu bunun âmillerini tetkike burada lüzum da yoktur. Su kadar kİ bu fikir o zamanki Federasyon reisleri tarafından İltifat görmedi ve bilhassa futbol, atletizm ve güreş sporları gibi milli takım elemanlarını münhasıran İs-tanbuldan seçmek mecburiyetinde kalan Federasyon reisleri tarafından şiddetli bir muhalefetle karşılandı.
Esasen dünyanın her yerindeki federasyon heyetleri daima ve miînhnsiıran o spor şubesinin mütekâslf bulunduğu şehirlerde kurulurlar. Bunun inkâr olunmaz faydalarını takdir eden merkezi u-muml ve 936 kongresinden sonra da vazife gören «Türk Spor Kurumu., ortaya atıla*
Başbakan Adnan Menderes bir vakitler Spor Kuruntunu uzun| müddet başarı ile idare etmişti.
rak tezin müdafii bulunmadı ve böylcce federasyonların bir kısmı Beden Terbiyesi V-mum Müdürlüğü zamanına kadar İstanbııld» vazife gördüler.
Bugünkü durumumuz tetkik edilirse görülür ki yirmi yedi senelik bir faaliyetin mahsulü olarak güreş ve Nailî arkadaşımızın şahsi gayretleriyle atletizm- memleketin diğer vilâyetlerinde de elle tutulur bir hale getirildiyse de futbolda İstaebul milli takımımızın hemen hemen bütün elemanlarını vermekte ağır basmakl t devam ediyor.
Bu balcımdan eski kanaatimde İsrar ederek futbol federasyonunun ÎManbulda vazife görmesine bugün de ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim.
1 — B. Savaşırın işe başladığı tarihlerde futbol federasyonumuz şöyle bir manzara arzediyordu: Heyeti teşkil ------------------------
Maçların programı
Cumartesi:
İnönü stadında
Saat 12,30; Galatasaray -Admlra.
Hakemi: Feridun Kılıç.
Saat 14.30 Vefa - Sarajevo Hakemi: Reşat Nayır.
Pazar;
Saat 12,30: Vefa - Admlra Hakemi: Ziya Ozan.
Saat 14,30 Beşiktaş Sarajevo.
Hakemi: Mustafa Güven-
eden arkadaşlardan Danyal Ak bel maarit müfettişliği vazifesiyle yükümlü olduğu için daimi surette Anka tada bulunamıyordu. Ulvi askerlik vazifesini ikmal için kıtasına iltihak etmişti. Necmi Ataman ticaret ataşesi olarak Mısırda bulunuyordu. Bu suretle ortada mesul tutulacak bir federasyon bulunmadığına göre işlerin tedviri de tabıatiyle sekteye uğramıştı. (Talihin cilvesine bakın ki, on sene sonra da aynı akıbetle karşı karşıya kaldık. Ve federasyonumuzu ayrı ayrı halkalar halinde Arıkaradan Tekirdağına kadar serpiştirdik, durduk.) Bu vaziyet karşısında herkesin akima gelebilecek ilk iş federasyonu yeniden teşkil etmek olurdu. Esasen ben daha Ankaraya gitmeden evvel gerekli sondajlar yapılmış, fakat müsbet bir netice aiınamanıışlı. İşin ehli ve bu spordaki otorite ve bilgisi yıllarca tecrübe süz geçinden geçirilmiş Hamdi Emin federasyon reisliğine yanaşmadı. Senelerce federasyonda beraberce çalışmaktan fayda ve zevk duyduğum Haindi beye ben de ricada bulundum. Olmadı vc vazife kabulünden imtina etti. Kat* olmamakla beraber sanıyorum, Haşan Kâmil Sporele yapılan teklif de müspet bir netice vermedi ve federasyona Sadi arkadaşımız getirildi.
Sudinin ilk yıllarındaki federasyon heyetini beıı de bilmem. Ancak son yıllarında İm heyete Nedim Kaleci İle Hikmet Barlan iltihak etti. İşte o tarihten itibaren belki
Ur.
WU8 olmıutar. “““““ I Mjtannlrt Krem. |L

30 Aralık 1950
Bahire 7
Dördüncü Vaka: Deniz Korsanı Uskumru Yani Bir kaç güne kadar başlıyoruz.
Nezahet Yazıcı ile otelde bir konuşma (Baş tarafı 3 üncü sahîfcd) aynı zamanda da şerefli bir şey...»
Zevcinin askerlik hayatına temas ettim:
— Şimdiye kadar kaç defa harbe girdi?
(— İki defa... Cihan harbinde Kafkasyada. Sonra da İstiklâl savaşında...»
— Hiç yaralandı mı?
«— Hayır...*
— Kaç yıl evvel general oldu?
(— İki yıl evvel,»
— Bu defakl madalya İlk madalyası mı?
(— Hayır! İstiklâl harbi madalyası da vardır. Bu defakl madalya, harbdekl muvaffakiyetinden dolayı kazandığı İkinci madalyadır.»
— Oğlunuzu dâ mı asker yapmak İstiyordunuz?
«— Ben arnı etmiyordum amma, oğlumu bu arzusundan vazgeçirmek mümkün olamadı. O da asker olarak.»
Oğlu Ball'ye soruyorum:
— Harblye’de misiniz?
•— Evet! diyor. Birinci nıf tayım.»
— Babanız, evde boş vakitlerini ne İle geçirirdi?
«— Hep askeri kitaplar ve tarih okur. Lisana da meraklıdır. İngilizceye çalışıyor.»
Resimli hikâye
(Baştarafı 5 inci sahifede) Ağzından köpükler çıkıyordu.
Cini, telâşla sordu:
— Sana ne oldu Ralf? Bana biraz su getireyim, diyerek o-dadan dışarı fırladı.
Fakat odaya oöndügü zaman Ralli ölmüş buldu Zabıta, zehirli kurşunu Rallin sol avucu İçinde bulda. Cim kendisiyle konuşurken o, kurşunu bulmuş ve 601 avucunda saklamıştı. Fakat kurşunun üzerindeki zehir, ayna kırgının avucunda açtığı hafif yaradan kanına karışmış ve Ölümüne sebebiyet vermişti.
sı-
Ayrılacağım sırada idi. Neza-het Yazıcı:
•— Zevjlmint Kore savaşından da muvaffakiyetle döneceğine kanilin.» diyor ve ilâve ediyordu:
»— Yaralandı diye bir Tınh-çıkmışlı. O zaman nc derece üzüldüğümüzü tahmin, edersiniz. Elhamdülillah haber doğru değilmiş. Bunu sonra kendi mektuplarından da öğrendik: ve ferahladık...»
Kendisini tebrik ederek ayrı-1 lirken ana - o&ula bir kere daha
Kâra ortak veya ücretli
Fransızca, İngilizce muhabereyi iyi bHcn İHRACAT. İTHALÂT işlerinden anlar hariçte müşterileri olan veya tanıyan bir arkadaşa ihtiyaç vardır. Ortaklık veya ücretle çalışacakların mektupla: (Mısır Çarşısı No. 16 KARS ÇİFTLİĞİNE) bildirmeleri.
Halay Lisesinden melunlar Derneği İstanbul Şubesinden: Yıllık kongremiz 2/1/951 günü S3at dokuzda yurt merkezinde yapılacağıdnân âzala-nn teşrifleri rica olunur. 18190
Gündem:
Raporun okunması İdare heyet! seçimi.
dikkatle baktım. General Tahsin Yazıcının, bütün Türk milletinin ve dünyanın göğsünü iftiharla kabartan muvaffakiyeti onları daha içten sar-I mıştı ve bunun en bariz ifadesi yüzlerinde okunuyordu.
Cemaleddin BİLDİK
1951 Yılı ""
İkramiye plânında ev K. EV EV EV
EV
ve müteaddit para ikramiyeleri
BEYOĞLU Şubemiz müşterileri bu İkramiye keşidelerine iştirak edecekleri pçibi ay- , j rica bu şube için tertiplenen !
20.000 Lira,,k
Para ikramiyesinden de İstifade edeceklerdir.
Türk Ticaret Bankası

HOOVER
Elektrik
süpürgeleri
en sevilen
hediyesidir
YÜKSEK KALORİLİ, BOL VİTAMİNLİ ARI UNLARI YAVRUNUZUN BESLENMESİ İÇİN EN FAYDALI GIDADIR.
pÂRIl
I ümBI I
Aceleye geldiniz ve bir hediye alamadınız.
Hiç düşünmeden Pazar sabahı bu satışa geliniz. Mutlaka güzel ve ucuz bir şey bulacaksınız.
AÇIK ARTTIRMA İLE
300 küsûr kalem her eve ve tıer keseye uygun çeşitli biblo, çalgı, vazo, resim, avize, tabak, seccade vesalrenin satışı.
1950 Aralık ayının 31 inci Pazar günü saat 10 da Sunuluşta lam Slnemköy tramvay istasyonundaki garajın arkasmda Değirmen sokağında 78 numaralı hanede mevcut ve HERDAN SERO'ya alt binblı çeşit sevimli ve elzem eşya açık arttırma İle satılacaktır. 9 parçalı gayet güzel masif bir yemek oda takımı, yatak odası İçin dolap ve komodinler, krome karyola Amerikan, kanape ve 2 koltuk, 9 parçadan mürekkep salon takımları- hayli elektrik avizeleri, kadı-1 fe perdeler, tablo ve resimler, eski Kütahya vcsalr vazolar, çeşit çeşit sehpa ve kolonlar, pik heykel bakır ve sarı mangallar, hayli bardak ve kadeh takımları, portmanto ve her çeşit ev eşyası, 6 lâmbalı mükemmel bir Alman radyosu, meşhur Kolombla marka bir gramofon ve yüz adet seçme plâk, 4 oda muşamba, Anadol ve Acem halıları, gayet güzel bir «det Mnnolun hııkiki udu, 3 adet İtalyan ve Fransız kemanlar^ 2 adet kil ara ve 2 adet kanun. Muameleyi yapan
A. BABİKYAN — Telefon: 41221.
Açık arttırma iie lüks ev eşyası satışı
Yarınki 31/12'950 pazar günü saat 10 da Maçka'da Vali Konağı çarşısındaki Emlâk caddesinin 37 numarasında ikftln DE.'dİRAO Apartmanın 5 No. Iı dairesindeki Jüks eşyalar salon takınılan, sufle koltuklar, lüks yemek odası takımı, oüyük ve çok lüks yatak odası tahıınlan. hakiki kristal takımlar Bcvr bonbonyer ve heykeller Jozefln Baker markalı renkli kristal vazolar ve şekerlikler, Tebriz ve İsparta halılar ve seccadeler. 10 plâk çala» his master Volce otomatik pikaplı 9 lâmbalı Markonl maTkah büyük möbl Radyo, 8 ayaklık motorlu Amerikan buz dolabı, Yun-ker markalı çift fırınlı havagazı ocağı, Slnger dikiş ma-klnası, tü! perdeler, kristal su, şarap, şampanya ve rakı takımlar) ve saire açık arttırma ile satılacaktır
İstanbul Toprak ve iskân Müdürlüğünden
1 — Göçmen Misafirhaneler! İçin «t»0ü* adet Battaniye 600 adet nevresim 600 adet yatak çarşafı 600 adet yastık kılıfı 2490 sayılı kanunun 46 cımadde.siııln L. F«kraa> gereğince açık eksiltmeye bırakılmıştır.
2 — Hepsinin muhammen bedeli 44800 Jlmdır.
3 — Muvakkat teminat 1725 liradır.
4 îhalr-sl birden yapılacaktır.
5 — İhale 2/1/1951 salı günü saat 14 dc Sirkeci Mlriıat-paşa Han birinci katla Toprak ve İskân Müdürlüğündeki komisyonda yapılacaktır.
6 — Şartname nncnk 2/1/1051 sah günü Inalden evvel bu
müdü rliikte görülebilir, 118244 >
M ATAŞ
üJk’*vxg
-tSTANBUl R4ÜYOSU
Jİ57----------------------'
13.00
1349
1340
34.00 Şarkılar
1435 Haftanın projrmmı
15,00 Kenugma.
15.10 Türküler
15.30 Vefa - ttarııyevn maçının İnönü dadından naklen yayını.
10.30 Dan» orkef.-fllaH eeçlfll Pl,
10.40 Sar eserleri
17.00 Dans mûzlfii “I
17,13 Sark! ve lÜrKİUrr.
17.45 İtfaiye saati
17M Radyo Klâsik Türk musiki»!
birliği konrcrl.
1030 &kl danslar ">J.
18.43 Ispanyol şar'tıları.
13.00 Haberler
18.LS Kısa şehir haberleri.
10.20 Arjantin tangoları Pl.
1Ö.İ0 Şarkılar.
10.15 Radyo CaıeLetl
20.30 Dlnlisylcl istekleri »Hafif bata müziği».
İ1.İS Şarkılar.
22,00 Konuşma.
22,ıo Panr milzlği Pl. 22J0 Şehirde bu hafta.
22.45 Haberler
23,00 Programlar ve eglenîe yerlerinden naklen yayın SİM Kopanız.
ANKARA RADYOSU
13,15 ASKER SAATİ: .10 oı, W - 17840 K(7» T. A.
Açıllş ve prnaromliı Haberler
Dana mllr.lfil Pl Radyo salon nrkeetı
Galata Tali îr Han Kat 4 Telefon: 44996
KALİTESİ COK YÜKSEK BMnMHHB
ARLON]
S a atlarını__|
■■■kullanmak hakikî bir zevktir^
Zarafet ve çengin çeşitle tanınan
Dolma kalemleri
Yılbaşında yapacı.ftınız en güzel hediyedir, rCollte bakımından diğer markalardan farksız olmakla beraber Hatlar her keseye uygundur.
İ. 1BENİ — İstanbul
t İt
POLİS EMEKLİLERİNİN
Tehirsiz 3 - 1 - 95-f günü ÇEKİLECEK EŞYA PİYANGOSU ffind/ye kadar yapılan Zşya piyangolarının en zenginidir. aİLErıeni aAt/nenoeN abavihiz.
İ475 krş. Urfanın - Siverek Yağı
I Mevsimin son fedakârlığı olarak KARS ÇİFTLİĞİ
■ fMısıı çarcısı No. 16) nın bir defa İçin itina İle hazırlattığı
Baz miktardaki safi 5 kiloluk— Kap bedeli alınmaz _________
■ SİVerek YAĞLARININ kilosu 475 kuruşa satılmaktadır.
DİKKAT: Yağlarımız her hususla garantilidir.
4MHI Beğenmediğiniz tenekeler açık olarak Jade alınır, ■■
İstanbul Defterdarlığından
& H. Mükellefin
No Senesi No adı ve soyadı Mükellefin iş! Mükellefin adresi Kazanç Faanı Buhran M zam Kira Mu. H.K.Y. Karne Ceza Yekûn İh. No. Nevi
1 04B 678 Suphi Gürbüz Dahili Ticaret Z. K. çardak C. 29/2 125.61 62.80 188.41 79/9. 7/101461 I Cl
3 948 40 AJi Tonkay Mühendis R. P. Maksudlye H. 27 33.56 83.56 16.71 — — 183,83 70/14
3 MS 1702 M. Tevfik Güç-
İlgi! Dahili Tl. Ş G. Ankara C. 109 — — — 141.89 — 70,94 312.83 70/16, 7/101454
4 048 214 Mazhar Zeytin baş Top. Zeytinci A. Ç. Balıkhane S, 23 10,— 10,- 7/101450 »
5 048 1216 M. celâleıtln Ülgen ( Müteahhit R. P. Nafıa II. 21 144.98 72.49 217.47 70/19. 7/101407 »
e 048 342 Karabet eşi Veyanoş Balık Teneke imali Z. K. İpçller 10-18 121.91 60.95 182.86 70/20, 7/101408
7 048 69 Şefik Altın ve
Hablp Çalkayaor Nakliye Komls, Z. K. Soğancıbaşı 13 228.79 223.79 4576 — 50334 5/23 »
8 947 1070 Muzaffer Çalı Kabzımal Aksaray Horhor ç. 12 Hırkaİşerlf Gönül 240 — 24.— 48,— 30ü.— .50 306.25 918.75 1/26, 120482 »
9 947 55 Mc-mduh Arıkan Nakliye Ko. apar t iman 17/4 107 16 — 125 90 — 86.70 53.67 37.32 410.75 2/29, 101329 •
İn 11-17 3303 Hristo Caylrdls Toptancı Tuzcular 10 6.— —.00 1J20 — — - 7.80 2/30 »
Tasfiye vergi dairesi müdürlüğü Eminönü şubesi mükelleflerinden yukarıda adı, işi ve tlcaretgâh, adresi yazılı şahıslar İşlerini bırakmış ve gösterdikleri adreslerinde bulunamamış oldukla tından hizalarında gösterilen kazanç ve buhran vergllerile zamlarını havi İhbarnamelerin bizzat kendilerine tebliği mümkün olamamıştır.
H' vfiv .-t vergi usul kanımın 07 nel maddesi delâletiyle hukuk usul mahkemeleri kanunun 141 ve 142 nel maddelerine tevfikan tebliğ yerine geçmek ürere ilân olunur. (18258)
______________________________ t. kısa dalga Doırtaalyle beraber yayıp».
12,15 Memleketten telam.
12.30 Askerin İıtedlftl havalar. 13,00 HşMrlcr.
1345 Klâsik saz eterleri. >340 öSlle Gazetesi
13,45 Şarkılar. 4kuyo»: Muzaffer Birtan,
14.00 Radyo *aloa orkestrası. (8.111
1 Onarman ve ar kadınlan».
14.30 Fdtal yildrtlArı Söylüyor Pl. ;ı« — 1MÖ
10.43
İO.ttl
20.15
20
MAS
23.3)
KpBupna: Spor haberleri Kaiop mektupları, hava raporu ak.»nı programı ve kapanır. Açılış ve program Çocuk saati
M. S. ayarı ve dam: mOzifl Pl. Şarkılar Okuyan; Salnıe Sinan M- S. ayarı ve Haberler Tarihten Bir Yaprak, Yurttan usnler. İdare ede t şalter SaTıSfecn Radyo Ue İnyıuree. Varyete müzikleri Pl. Radyo Sazatcrt. Şerhe* saat.
tneesaz »Rumeli türküleri». O* koyanlar: .yjelâhat Pare. Mü-«hhrr Glfcrer. Ekrem Güycr. MunıHer Hlrtan
Salon orkestralından melodiler PL
MLLilk; Pl
Şarkılar. Okuyan: Mıi:e;>ea Senar tjü.
M s. ayarı ve Haberler. Dans oar-:alan Pl.
Pnocr.ım .-e i-apoıus
Futbolumuzun istihale devreleri
(Baş tarafı 5 net sahifede) de bilmcdititnıı mücbir bir takım sebepler vüzündcu futbolumu; kendi kabusuna çekildi ve fiili\ahnnıız ila tedricen İran ve İsrail mem-fckellcrt gibi futbol seviyeleri düşük, kıymetsiz karşılaşmalara inhisar cttirilCTcIt varlığını kaybetti.

1948 Londra olimpiyatlarına kadar devanı eden bu federasyonun İcraatı, S adinin federasyon reisliğinden çekilmesiyle stna erdi. 1936 dan ₺□ yana bu federasyonun geçirdiği istihale devreler) pek karışık olduğu için, Yeoalıa ne zaman federasyon umumi kâtipliğine seçildiğini kati bir tarihle tesbit müşküldür.
Ancak, Olimpiyatlar dola-yısiyle federasyonun daimi olarak İstuııbuldn vazife görmesini faydalı bulan u-mum njüdürluK faaliyet merkezini burada teksif ederek vekâleti bizzat üzerine aldı. Bu tarihe kadar oldukça dağınık bir manzara arzeden federasyon da san sene Sait Salâhaddin heyin Utlbakiyle de tam teşekküllü bir heyet haline kalbedildi Fakat ne yazık ki federasyon reisliği vekâletinden umum nıüdiir çekilince için için devanı e-degelen fikir ve görüş ihtilâfları son günlerde gazele sütunlarına aksedecek kadar arkadaşların arasını açtı ve nihayet çeçen haltı, federasyonun velev muvakkat dc olsa Ankaradaki arkadaşlardan teşkili zaruri görüldü.
*
İşte 14 senelik bir federasyon bünyesinin gösterdiği manzara ve çeçlrdliğl istihale devreleri kısaca bundan ibaretti», işin bu bale çelmesinden kuvvetle kaniiz kİ sorumlu arkadaşlar da bizim kadar ve her halde dalın fazla üzüntü duymuşlardır l'c-nl arkadaşlarımıza muv.ılfa-kıyet dilerken, federasyonlar dâvasının ve salâhiyetlerinin kökünden hallini yeni kânun uhkânıındaı beklediği mizi (lı« arıkça tıelirtrnrgi yerinde bulur u

Sanife 8
Modanın merkezi olan Paris, kendi büyük terzilerinin modellerine uyan ölçülü zevki OMEGA saatlerinde bulmuştur. Fransanın ve bütün dünyanın sık kadınının OMEGA saatlerine itimat etmesi tesadüf eseri değildir. Her yeni model yüksek terziliğin en yeni icatlarkle hem ahenk tir. Yeni bir biçimin saflığına. OMEGA. hassaslığı bütün dünyanın cn salahiyetli teknisyenleri tarafıridift taâdik edilen ve yüz yıllık bir tecrübenin mahsulü olan bîr mekanizmanın mükemmeliyetini ilftve etmektedir. Artistler tarafından hazırlanan O MEGA modelleri, hakiki şıklığın saygılı işareti olan yen) ve ki» bar bir kadınlık alameti vûcude getirmektedirler.
ARSAM
30 Aralık 1950

Alâkadar tüccarlara ALMAN
JERTRiX
Marka cep fener pilleri gene piyasamıza gelmiştir.
A.LMANYANIN EN BÜYÜK
Bisiklet ve Hafif Motosiklet Fabrikası
llaiûki ALMAN
>ERTRiX Marka radyo batarya ve telefon pil'.erir.den sonra bu defa
CEP FENER PİLLERİ de gelmiş ve piyasaya satışa arzedllmlştlr. Alman PERTRtK markasının alâmeti farika renklerini taşıyan (Sar. . Mavi) mallar garantili olarak satılmaktadır. İzahat ve toptan sa'ış Hatlarının ALMAN PERTRİZ Umum Mümessillik i.iden sorulması Telgraf: ARMEMİŞ Tel: 26916
«t lipari? etmek İıtljrenlrro şerait gön-derilir. Slparhirrinb poıU ile gönderilecektir. Bfğerıirjeniı ılırıınıı. Mcktub-u ratır m a* t: (Utanbul poşu kutusu LM>
Piyasaya arzetmekle iftihar duyduğumuz bu bisikletler dünya sergilerinde en üstün bisikletler sınıfına . geçip madalyalar kazanmıştır.
Hâlen dünya piyasalarında GÖRiCKE En üstün Alman bisikleti diye vasıflandırılma M a dır.
’ Türkiycde satış deposu:
JAK DEKALO ve ORTAKLARI
TahLakale 51 — İstanbul.
OERMOJEN
Yanık. Eksem* re cilt fanlarına fevkalâde iyi gelir.
OMEGA dünyanın itimadını haizdir.
Bu itimat olaylara da-uanmaictadir. O M E G A Keta-Teddington flnoll* tere} rasathane since ta»' nınmıj yeaflne resmi ha*» faalde rekorunu 1MJ jn» tından beri muhafaza et» »n ektedir. 1J« de Nen» chltrl rasathanesini* ftvfcaMde milletlerarası müsabakasında OMEC4İ saatinin kot saatlerinin en hastan oldudn ani*» ftlmifhr.
f OMEGA Cenevre (İsviçre) de saatçilik endüstrisi İsviçre şirketinin mamulatı TİSSOT;
SATIŞ YERLERİ:
SARAN: Beyoğlu İstiklâl Caddesi 388 BAYMAN KAROEŞLEk: BAHÇE KAPI Hayrı Efendi Oad. II
Y, PANCİRİS ve S. SAVAÎDİS: Galata Köprü Cad. 7 BURHAN «UBf: BEYOĞLU İSTİKLÂL CAD, 398
İstanbul 5. ci İcra Memurla» ğundan 847/30R#
tstanbulda Göztepede istasyon caddesinde kolağası Sami beyin köşkünde kiracı iken hâlen İkametgâhları meçhul bulunan Aziz kızı Müveddet ve Mehmet Neslb ve Mehmet İzzet Fatma UJvlyeye dairemizin 947/3089 sayılı dosyası İle alacaklı Dini Itri oğlu Vasll Pirif tiden tenı-Llken Haşan Uz’un yukarıda gösterilen borçlular aleyhin* yaptığı rehinin paraya çevrilmesi yoluyla alacak takibinden dolayı ipoteğin gayrim en külleri satılarak satış bedeli borcu ta-maıntyle karşılamamış olduğundan bakiye 94 Ura 98 kuruş borçları kalmıştır,
îşbu borçlarının öden meal, aksi takdirde alacaklı tarafından paraya çevrilmesi istenilen diğer ıpotekU 204 metre murabba mda kİ arsanın bakiye borcundan dolayı paraya çevrileceğini zımnında namlarına yazılan muhtıra borçluların ikametgâhları meçhul olduğundan tebliğ edilememiş ve tebligatın 2o gün süre verilmek suretiyle llânen yapılmasına İstanbul İcra yargıçlığının 18.12.950 gün ve 950/9569 sayılı karan veçhlyle karar verilmiş olduğundan ve namlarına yazılan muhtıra daire salonuna yapıştınldığından tebliğ makamına kaim olmak üzere İlân olunur. 1&193
Zayi — Türkiye İş Bankası Beyazıt ajansından aldığım 18192 NO. 11 Küçük Cari hesap cüzdanımı zayi ettlrp Hükmü yoktur.
Lûifiye Ynvuı

PROTEJİN
Frengi vc Bt-lsoğulıloğunun teminatlı bir koruyucusudur.
(“Ayda 10 Ura taksiti*
Merlncs kumalından ısmarlama elbise 135 liradır. ■ Yerli ve Avruoa paltoluk, pardeslllük kumaşlarımız gelmiştir. I
Tüccar Terzi Salâhaddin Karabaştı
Mahınudvaşa Kapnlıçary k>pın yanındu No l8 J

Comments (0)