Sene 32 — No. 11152 — Flati: her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ Sİ Ekim 19®
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yas iğlerini fiilen idare eden: C. Bildik — Altsam Matbaası
Çoban ve sürü
Yazan: HALİDE EDİB
— Vâ - Nû’ya —
Ziya Gökalp’m yirmi beşinci yıldönümü münasebetiyle yapılan merasimde bulunmama hastalık mâni oldu. Mamafih bu «anmak» ve ihtiram vazifesine bütün kalbimle iştirâk ettim. Kendisini tanıdığım ifk günlerden. tâ Ankaradan bir kağnı içinde Diyarbakırda fikri faliyetine devam için ayrıldığı güne kadar hâtıraları hâfızamda canlandı. Hayatında etrafına nur saçan bir insandı, nur içinde yatsın!
Bundan sonra da bu son merasim münasebetiyle yazılan ve elime geçen şeyleri okudum. Bilhassa Vâ - Nû’-nun yazısı üstünde durdum, çünkü onun neslini, istikbal gençliğine yolu aydınlatacak fenerciler ve meşaleci-ler telâkki ederim, Bizlerin çoktan göçmüş olacağımız o güne rehber olacak fikirlerin bazıları üzerinde durup gençlerle açık konuşmağı bundan dolayı mânevi bir vazife biliyorum.
Vâ - Nû'nun büyük şair ve mütefekkirin «Sürülerin hani. Çoban nerede?- sözleri üzerinde durmasında mânevi sahada bir çoban, bir başkan, hulâsa mutlak bir şef hasreti seziliyordu. Gerçi, bu hasret, başka başka devirlerde, başka başka i-simler altında hiçbir zaman içimizden eksik olmuş değildir. Genç meslektaş ve oğlumuz Vâ - Nû'nun bu hasreti ifadesinde hiç şüphesiz büyük ve faydalı bir insanın hâtırasına .kan» duyduğu hayranlık da vardı. Hakşinaslığını ve vefasını tabii takdir ettim. Fakat...
Geçmişte ve gelecekte, siyasi, içtimai, hattâ ahlâki sahalarda liderlerin lüzumunu kabul etmiyen tek insan yoktur, bununla beraber. Şarkın ve Yakın Şarkın, geçirmiş olduğu uzun ve bozan acı tecrübelerden sonra, lider veya rehbere «çoban», cemaat veya millete «sürü» demesi, sırf sembolik bir mânada dahi olsa, bir tehlike işareti olduğuna inanıyorum. Tabiî bu nevi zihniyet bilhassa maddî sahada dalıa fazla tehlikelidir. (*) Mânevi sahaya gelince Gerçi, zamanımızın insaniyeti yutan su katılmamış materyalizm cereyanından gençliği halâs edecek bir değil, birçok rehbere, ve sarih bir hayat felsefesine ihtiyacı vardır: ve bu sadece bizde değil, Garp ulemasının ve fikir adamlarının mütemadiyen üstünde durdukları bir mevzudur. Bundan dolayıdır ki, bir vakitler keçisi ve kıyafetiyle alay edilen a-ziz Mahatma Gandhi için Amerika Senatosu muazzam bir âbide yapmağa karar vermiştir. İnanıyorum ki. Gandhi'nin insaniyete karşı beslediği muhabbeti ve hayatım bütün ıstırap içinde olanlara, vakfetmesi daima hürmetle ve heyecanla anı-
lacaktır. Fakat, acaba, daha dün. siyasi çobanlığın, yani diktatörlüğün dünyayı nereye sürüklediğini gördükten sonra, mânevi sahada da bir nevi mutlakıyet ifade eden diktatörlük veya peygamberlik hasreti bir tehlike ifade etmez mi? A-caba bu hasret yeni baştan bir takım tarikatlar ve şeyhler yaratmaz mı? Ve bu şeyhlerin mübarekleri olduğu kadar '.Nur Baba» örnekleri de bulunmaz mı?
Şurasını itiraf etmek gerektir ki, eski günlerde Şarkta ve Garpta tarikatlar mânevî, hattâ maddi sahada insaniyetin oluşunda mühim rol oynamışlardır. İlim, ahlâk, İçtimaî nizam, insan münasebetleri, hattâ sanat ve şiir vesaire bakımından Ortaçağda ve biraz sonrada birçok kıymetler getirmişlerdir. Fakat aynı zamanda, zarar tarafları da vardır. En mühimmi. fertte «nemelazımcılık» uyandırması, ferdin mesuliyetini şeyh efendinin omuzlarına yükletmesi olmuştur. Tarikatlara mensup bir hayli kıymetli fertler kendileri i-çin Cennette yer temin etmekle meşgul olurken, yaşadıkları cemiyeti belki büyük İçtimaî faydalar temin edebilecek hizmetlerinden ve huzurlarından mahrum etmişlerdir. Diğer taraftan şeyhler arasında pek mübarek şahsiyetler olduğu gibi, fertlerin vicdanının mutlak hâkimi olmak sıfatiyle bir lüğe ve ahlâksızlığa yol açan Haşan Sabbah'-lar da zuhur etmiştir. Demek kİ insanlar bir ferdi, sadece maddî sahada rehber olarak değil, hattâ mânevî sahada vicdanlara hükmedecek lâyuhti bir şef diye kabul eder, hareketlerini hiç düşünmeden bir otomat gibi onun emrine göre ayar ederlerse, bu zihniyetin insaniyeti nerelere kadar götüreceği belli olmaz.
Her münevver insan ve u-mumiyetle milletler atom devri denilen henüz neticesini tahmin edemediğimiz yeni bir çağa girerken maddî ve bilhassa mânevî sahada, kanaatlerimizi dikkatli bir muhasebeden geçirmek mecburiyetinde bulunuyoruz. İşte bundan dolayı., Durkhelm felsefesine göre ayarlanan, birçok faydası olduğu kadar tehlike tarafları da olan merhum Gökalp Ziyanın iki vecîzesini kısaca, fakat dikkatle ve samimiyetle gözden geçirerek bir karar vermek dakikası gelmiş olduğuna inanıyorum.
(Devamı 3 unca sahil ede)
Rusya Finlandiya’ya el atmaya uğraşıyor Yugoslav hududunda 6-7 tümeniik Rus kuvveti var
Ayandan Fergusonun Tiirkiyeye ait beyanatı
T ürk! eri, komünizme karşı cephe aldıklarından her Amerikalı gribi ben de seviyen! ve takdir ediyorum
Londra M (AJL) — United Press: Sovyet Rusya, Flnlândl-yada muazzam siyasi kuvvetler harekete getirerek İktidarın komünistlere geçmesini .sağlamağa ve İskandinav memleketleri etrafında kurduğu ağı takviyeye çalışmaktadır. Yetkili kaynaklara göre. Huşlar, komünistlerin Danimarka, Finlandiya ve
Norveç seçimlerinde uğradıkları ezici mağlûbiyetten sonra bu sahada taarruza geçmişlerdir.
Huşlar tskandlnavyadakl peyk memleketler legasyonlannda değişiklikler yapmışlardır. Bu değişiklikler çok m inalıdır ve Rus casus çemberinin Kanada-da parçalanmasından sonra Rusların, peyk memleketler le-
gasyonları vosıtasiyle çalışmak arzusunda olduklarım göstermektedir. Meselâ Budapeştede polis şefliği yapmış olan Perene Mucnnich. Macaristan m Helsinki elçiliğine tâyin edilmiştir. Bundan sonra Bulgarisatnın eski Moskova büyük elçisi Bayan Stelia Blagoeva, Buigaristanın (Arkası sahife 2 sütün 5 de)
Âyaudan M. Perguson kendisini karşılayan Amerika Büyükelçisiyle beraber
İki gün evvel şehrimize gelen Amerika Âyan Meclisi heyetinin 4 üncü üyesi Mr. Homer Forguson, eşi ile birlikte, dûn hususi bir uçakla Bclgrad'dan şehrimi»? gelmiştir
Mr. Ferguson hava alanında gazetecilerle konuşmuş ve Yugoslavya durumu hakkında 'şunları söylemiştir:
l «Yugoslavya'da fazla kalmadım. Bu memleket şimdi dünya İşlerinde çok alâka, çekmek-
te ve bu da. Yugosiavyada Tito ve Stalin İdeolojisinin çatışmasından Heri gelmektedir.
Orada komünizmin tesiri İle vücuda gelmiş bir millî ruh vardır. Bu ruh emperyalist komünizminden uzak. Batı dünyası kapitalizmi ile bağdaşmağa çalışan bir ruhtur. Yugoslavya kendini kalkındırmak için programlar hazırlamışta. Halkın yüzde 5 h tam münasip
{Arkası nahife ! sütun S de|
Dışişleri IhUuuu Necmcdin Sadak vali ve belediye reisi profesör Falıreddia Kerim ile beraber Yeşilköy hava alanında
Dışişleri Bakanı dün Paris'e gitti
Millet Meclisi yarın açılıyor
Bulgar köylüleri buğday vermiyor
Tito - Moskova ihtilâfı ve İsrail ile münasebetlerimiz hakkında beyanatla bulundu
C.H.P. bugün riyaset divanı namzetlerini teabit edecek
(*> Tanınmış bîr vatandaşımız mütareke esnasında Malta’ya götürülmeden evvel, Sultan Vahi dettin İte görüşmüş vt heniir baslıyûn milli mücadelenin lüzumundan bahsetmişti. Sultan sözünü ke-' serek, «.... Bey . Bey, ben ço-l ban millet de benim sürümdür-,' denıîştL Maalesef kontrolsuz | kudret haftakini çoban ve halkı sürü telakki etm ek i emaya-tünü dalma uyandırmıştır. '
*-_Edebl Anket —
MtuKaFflr
yetişmiyor
Bu suale ORHAN VELÎ ne cevap veriyor?
Bugün 4 üncü »ûhifede
Dün sabah Ankaradan şehri-1 sebetler hakkındakf soruyu şöy-mize geldiğini yazdığımız Dış- le karşılamıştır: işleri Bakanı Necmeddİn Badat,1 bu hafta _ . _____ w_______ . _______u __
Avrupa konseyi Dışişleri Ba- tsralle bir maslahatgüzar gön-kanlan komitesine iştirak et- ! dcrecektlr. Aramızdaki mûıuıse-tnek Üzere dün akşam aaat 17.46 de uçakla Par ise hareket etmiştir.
Hava alanmda, Vali ve Belediye başkanı Dr. Fahrettin Kerim Gökay ve dostları tarafından uğurlanan Dışişleri Bakanı hareketinden önce kendisi İle görüşen gazetecilerin Yugoslav-yanın bugünkü durumu hakkında sordukları suale şu cevabı vermiştir:
(— Tito’nun Moskovaya bağlı olmıyan bir nevi milli komünizmin mübeşşlri olnıak İstediği anlaşılmaktadır. Kendisinin inanmış bir komünist olduğuna da şüphe yoktur. Moskova ile Tito arasındaki ihtilâf, Bel-grad'ın komin forma itaat ve
İsrail elçisi yakında Tür-Parlsle toplanacak kiyeye gelecek ve Türkiye de
,1
betler, taraflann siyasi temsilcileri teati edildikten sonra inkişaf edecektLr., Bugüne kadar olan ticaret münasebetlerimiz iyi bir safhadadır.»
Dışişleri Bakanı 10 kasımda yurda döneceğini sözlerine ilâve etmiştir.
İşletmeler, bu gibi ihtiyaçları düşünmelidirler
Büyük Millet Meclisi yarın Cumhurbaşkanının bir nutkuyla açılacaktır. Bunu müteakip Meclis riyaset divanı intihabı yapılacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Meclis grupu bugün toplanarak riyaset divanı için namzetlerini seçecektir. Demokrat Parti Meclis başkanlığı ve başkanlık divanı için namzet göstermlyecek ve seçime de iştirak etnıiyecekUr.
Samsun - Ankara telefonu
Samsun 30 (A-A.l — Samsun Ankara şehirlerarası telefon görüşmeleri bugün başlamıştır.
, , . . , , . • _ , rina barınak
inkıyat derecesinden çıktığını .|n„||n
Gösterivor- Titn Vılpnıtlav Wr>- ' .
gösteriyor- Tlto, Yugoslav komünistliğine yüzde pek ufak nlsbette lstikllâl latemlş olsa gerektir. Bu memleketle olan münasebetlerimizde hiç bir değişiklik yoktur. Yeni Büyük elçimiz vazifesi başına gitmiştir. An karadaki heyetle yapılmakta olan müzakereler iyi bir safhadadır..
Dışişleri Bakam Türkiye ibe tsrail atasında mevcut miina-
Milletlerin Garip Âdetleri
Ahalinin sıhhatini, rahatını düşünmeli.
Büyük tramvay duraklarına barınak 1 âz ıradır. Me-----,-------1 üst başında, rüzgâra ve yağmura maruz olan halk hastalanıyor. Tünel Hanının altındaki kısım, ambar vazifesini görüyormuş. Açmalı ve barınak haline getirmeli.

öyle iskelelerimiz var ki, bir bardak su içmek, bir paket sigara almak mümkün değildir. Bilhassa Kadıköy iskelesindeki bu eksiğe evvelce de işaret etmiştik; Bu kış başlangıcında tekrar işaret ederiz. İhtiyarı var, hastası var. İstasyon ve iskelelerde bazı maddelerin satılması teamüldür. Bu teamüle biz de riayet etmeliyiz.
İr
Çok meraklı resimli bir yazı serisi
Pek yakında AKŞAM sütunlarında okuyacaksınız.
Hiçbir iskelenin aptesanc-siz olmaması lâzımdır. Ve bu mümkündür. Devlet Deniz* yollarının ve Elektrik İdaresinin bu noktalar üzerine dikkatlerini çekeriz ve iuılk
J^ıauuna rîea öderi*.
Created by free version of 2PDF
Bu seneki mahsulü, ekimden evvel kaldırmak için yapılan gayretler netice vermedi
Londra 31 (Nafen) — Sofya-dan gelen haberlere göre, bu sen e kİ hasadı ekim ayının sonundan. evvel kaldırmak için yapılan bütün faaliyet hiç bir netice vermemiştir. Bulgar komünist gazeteleri tarafından verilen haberler daha birçok ekini bölgelerinde hasadın köylünün elinden alınmamış olduğunu açıklamaktadır.
Bulgar komünist idarecilerinin almış oldukları bütün şiddetli tedbirlere rağmen köylü elindeki buğdayı teslim etmemekle ısrar etmekledir. Köylünün sakladığı hasadı ele geçirmek için devamlı baskınlar yapan milis kuvvetlerinin toptan tevkif hareketlerine de giriştiği bildirilmektedir. Bununla beraber pasif mukavemetin
azaldığına dair ortada hiç bir emareye raslanmamaktâdır.
Bulgar radyoları tarafından İçeriye doğru yapılan yayınların Kaba kelimelerle tertip edilmiş şiddetli İhtarlarla dolu olduğu bildirilmektedir Bu radyolar hasadı sakladığından dolayı yakalanmış olan köylülerin de isimlerini uzun uzadıya nakletmektedirler.
İlgili çevrelerde belirtildiğine göre. Bulgaristandakl memnuniyetsizlik köylü ve İşçi tabakalarından yukarı tabakalara kadar gitmektedir Son haftalar zarfında tanınmış birçok idarecilerin tevkif edildikleri haberi verilmektedir. Bunların arasında eski komünist Bakan ve Bakan muavinlerinden birçok kimseler bulunmakladır
Galatasaray 1 - Vefa 0
[.Yazısı İkinci sabite del
ümlulasaray * Vefa maçından bir enstantane
Sahile 1
AKSAM

Mr. Dorrve Waker
Cumhuriyet
Gazeteciliğin güçleşeceği günler
Yüreğinden koparcasına «Ab şu gazeteciler! diyerek seze başhyaû bir zat «Nedir gazetecilerdeki bu itiraz illeti?., diye şikâyet ediyordu. «Vekil ne yaparsa itiraz ederler, müdür ne yaparsa itiraz ederler. Belediyeye itiraz, şuna itlraa. buna itiraa, hep ve daima itiraz. Böyle gazetecilik mi olur? Anlamadım kL!«
Hakikaten eğer gazetecilik, yukarıda adı geçmiyen zatın söylediği gibi, daima itiraz, gölü kapalı İütm »eklinde tatbik edilirse öyle gazetecilik olmaz. Birde de gazetecilik çok şükür böyle değildir. Mantığa uygun, bir ihtiyaca cevap veren ve kalabalığın yararına bir kararın gazetelerimizde itirazla karşılandığını hiç görmedim. Bu türlü kararlara itiraz etmek zaten dünyanın en güç işlerinden biridir. Bu işi başaracak bir gazetecimiz yoktur, çünkü evvelâ gazetesinde tutunamaz. İngilterelie her fikrin tersini söylemeyi itiyad edinmiş bir muharrir olduğunu, oradan gelen bir arkadaşım söylemişti. O da ciddîye alınmaz. «Bugün bakalım hangi tersliği müdafaa ediyor?» diye merak edenler tarafından gülmek için okunurmuş. Bu zatın dünyada da tek olduğunu söyliye-biliriı. Çünkü tersliğin müdafaasını merak edenlerin sayısı da çok değildir.
Gazetecilerimiz şüphesi* birçok kararlara itiraz e-diyorlar. Fakat bu kararlar ya mantığa uygun değildik, ya ihtiyaca cevap vermiyordur; ya zamansızdır, yahut da kalabalığın yararına düşmemiştir. Bu türlü kararlara itiraz etmek ise dünyanın en kolay işlerinden biridir.
Yukarıdaki vasıflan taşıyan kararların sayısı azaldıkça itirazlar da azalacak ve o zaman bizde gazetecilik çok güç bir hale gelecektir. Şevket RADO
Celâl Bayann
Manisadaki nutku
Şimdiden tereddütsüz söyliyebilirim ki dâvamız muvaffakiyet yolundadır
Manisa 30 — Bugün beraberinde Demokrat Parti Uerl gelenleri olduğu halde şehrimize gelen D. P. başkanı CelfiJ Ba-yar, Parti binasında halka bir nutuk söylemiştir. Bayar bu nutkunda:
«— Şimdiden tereddütsüz jĞyllyebilirim ki dâvamız mu-v^fakıyel yolundadır. Bize zaman' raman diyorlar ki, vatandaşlar birbirlerini sevmelidirler. Birbirini seven bu kesafet önünde böyle söz söylemeğe yer var mıdır?
Gayeye erişmek İçin her mâ-niayı aşacağız ve dâvamıza ciddiyetle müdafaa edeceğiz. Bu bir kusur İse onun hesabını gene millet önünde vermeğe.
Seçim tasarısı
İlmî heyetin tasarıda geniş tâdiller yaptığı söyleniyor
Ankara 30 — Seçim tasarısını inceleyen ilmi heyet, çalışmalarına devam etmektedir.
Şimdi D, P. nin vermiş olduğu tasarı tetkik edilmekte ve hükümetin tasarısiyle karşılaştırılmakladır.
Söylendiğine göre D. P. nhı sunduğu tasandan birçok esaslar alınmakta ve hükümetin hazırladığı tasarıda geniş değişiklikler yapılmaktadır.
İlmi heyetin mesaisi neticesinde vereceği raporun bir «ür-pri2 teşkil edeceği söylenmektedir.
Macarlar, Bulgarları 5-0 yendiler
Budapeşte 30 (AA.) — (AFP): Milletlerarası futbol maçında Macaristan Bulgaristan» 5-0 galip gelmiştir.
Lippman geldiler
Dorr, Paristeki toplantı, Lippman da Yugoslavya ve Çin mese'eleri hakkında beyanatta bulundular
Parlste toplanmış olati Avrupa Kalkınma Teşkilâtı merkez komitesi oturumlarına İştirak etmiş olan Marshall Yardım Plânı Türkiye İcra heyeti başkanı Mr. Russel Dorr. dün saat 13,30 da Fransa uçağıyle şehrimize gelmiştir.
Russel Dorr, hava alanında kendisiyle konuşan gazetecilere. seyahati hakkında aşağıdaki izahatı vermiştir:
«— parlsteM toplantıda. Maraba)! plânına dahil memleketlerin İktisadi durumları da incelenerek. bu memleketler arasında ticaret münasebetlerinin daha sıklaşması, milletlerarası ticaret serbestlsinln arttınlma-m Heri sürülmüştür. Umumi kanaat program ve projelerimizde lüzumlu süratle ilerlemediğimiz noktasında toplandı. Plâna dahil memleketlerin İstihsal kabiliyetlerinin azlığı bu gecikmeye başlıca sebep gibi görülmüş ve istihsalin arttırılması lüzumu ittifakla kabul olunmuştur.
Bu maksada erişmek için de Avrupanın tek tip ekonomi sistemi üzerinde çalışması İleri sürülmüştür.
Toplantıda. 195-2 senesine kadar Avrupanın şimdiki durumu ile kendi kendine yeter iktisadi kabiliyete erişmlyeceği bUrtlIdi-ğlnden, daha süratli bir çalışma lâzım geldiği anlaşıldı.» e-
temas eden Mr. Dorr, şunları söylemiştir:
«Toplantıda esas İtibariyle u-muini meseleler hakkında konuşulduğundan. meaılı-kellerln hususi durumları Ue meşgul o-lunmamıştır. Yalnız, bu arada ben Türkiye programımızın projeleri etrafında ilgililere lâzım gelen izahlarda bulundum »
Walter Lippman geldi
Amerikanın tanınmış gazetecilerinden Walter Lippmann, dıün Fransız uçağıyie Ramadan şehrimize gelmiştir.
Lippmann. Yeşilköy hava n-lanında Vilâyet adına Protokol şefi Nazif Bdlükbaşı, Dışişleri Bakanlığı adına öze! kalem müdürü Necdet Kent, Amerika sefaret! erkanı ve basın mensuplan tarafından karşılanmış-
hazırız.
Bütün Manisa hemen hemen burada Demokrat Parti elra-hndadır. Nasıl oluyor da daha dün burada Halk Partisi ara seçimlerini yüzde 42 nispetiyle kazanmış oluyor? Bu akıl erecek bir şey değildir Ortada bir muamma vardır kl çözülmesi lâzımdır. Bunu da size yeni seçim kanunu verecektir.»
Demiş ve bu nutku; Adnan Menderesle Fevzi Lûtfi Kara-osmanoğlunun hitabeleri ta- sanayiin kalkındırılması ve tiki betmiş tir.
Bunlardan sonra da Partinin Manisa 11 başkanı Şem'l Erdin Ue İlçe başkanı Muzaffer Kıır-banoğlu dün bir konuşma yapmışlardır.
Fiat ve ücret’er meselesi
Mr. Dorr, toplantıda bahis konusu olan flat ve ücretler meşe -leşine temas ederek demiştir tel: «Memleketlerin İhtiyacı olan teknik yardım, sermaye ve flat meseleleri konuşulurken fiatle-rin İndirilmesi, ticaret âleminde daha geniş pazarların temini.
tır.
Walter Lippmann. hava a-lanında kendisiyle görüşen gazetecilere Türkiyeye ilk defa geldiğini, bu sebepten Türkiye hakkında henüz bir şey söyliye-mlyeceğinJ bildirmiş ve Yugos-lavyanın şimdiki durumu hakkında sorulan suale şu cevabı vermiştir:
«Yugoslavya meselesi hakikaten en büyük bir dâvadır. Bu hâdise ile dünya olaylarında büyük değişiklikler vukua gelmiş ve oradaki durumu Balkan memleketleri lehine değiştirmiştir. Bu durumun devamını ümit ve temenni ediyorum.»
Çin durumu hakkında W Lippmann, şunları söylemiştir:
«Çin, Batıklar İçin kaybedilmişse de. Rusya için kazanılmış sayılmaz. Esasen Çin dâvası bahsinde şimdiden konuşmak fikrimce, mevslmslzdir.il
Walter Lippmann, dün akşamki ekspresle Ankarnya git mlştlr.
Karısını
bıçakladı
| caretl tahdid edici mânilerin ö-' nüne geçilmesi göz önünde tutuldu. Burada şunu da belirtmek İsterim W, ticari tahditlerin kaldırılması, yüksek flatle-rln düşürülmesi bazı memleketlerin zararına olacaktır. Mamafih, zamanla bu zarar İzale o-lunablllr. Memleketlerin hayat standardı ancak bu şekilde yükselir kanaatindeyiz.»
Memleketimizin durumuna karşılaşacaklardır.
Fransa - Yugoslavya ile berabere kaldı
Paris 30 _ Dünya kupası futbol karşılaşmalarında Fransa İle Yugoslavya 1-1 berabere kalmışlardır. İki takını, bitaraf bir memlekette üçüncü defa
Hâdise, sokağa çıkıp çıkmamak yüzünden çıktı
Hava kur
vıilerimiz
Harikzedegân apartımanları
bayramı tebrikleri
Başkan Truman’ın
İnönü’ne tebrik telgrafı
Ankara 30 (A.A.I — Cumhuriyetimizin yıldönümü müna-• sebetiyie Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile Cumhurbaşkanımız arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir:
Ekselans İsmet İnönü Türkiye Cumhurbaşkanı Ankara
I Türkiye Cumhuriyeti müli bayramının yıldönümü vesilesi ile ekselanslarına ve Türk milletine Birleşik Devletler halkının kalbi tebriklerini ve iyi temennilerini göndermekten büyük bir zevk duymaktayım.
Hür milletlerin her türlü tazyikten âzade olarak barış yolunda serbesce inkişaf! annı sağlamayı müşterek gaye edinen memleketlerimiz arasında mevcut dostane ve sıkı münasebetleri. gelecek her yıltn, daha da takviye edeceği ümidini kuvvetle beslemekteyim. Bu gayeye ulaşmak hususunda geçen sene zarfında kaydedilen ilerleme, bizim için bir memnuniyet mevzuu olmuştur
Harry S. Truman İnönü’nün Truman'a cevabı
Ekselans Harry S. Truman Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı Vaşington
Cumhuriyetin yıldönümü vesilesiyle gerek şahsım, gerek' Türk milleti hakkında Birleşik, Devletler halkı adına İzhar buyurulan tebrik ve temennilerden çok mütehassis oldum. Kalbi teşekkürlerimi ve ekselânsla-riyle Birleşik Amerika Devletleri halkının nerah ve saadetler! hakkındaki Türk milletinin samimi dileklerin! sunmakla büyük zevk duymaktayım.
Hür milletlerin her türlü tazyikten azade olarak barış yolunda serbesce inkişaflarını sağlamayı müşterek hedef tutan memleketlerimiz arasındaki dostane ve sıkı münasebetleri gelecek her yılın daha kuvvetlendireceği hususunda İzhar buyurduğunuz ümide tamamen l.ştirâk ettiğimi kaydetmekle bahtiyarım.
İsmet İnönü
Rusya
-t.
ü •
Galatasaray 1 - Yefa 0
Isianbulspor 1 - Emniyet 1
Sarı kırmızdılar dün güzel oyna yarak galebeyi haketliter
Edlrnekapıda Sofahçeşme sokağında oturan Melâhat Sezerle kocası Timur, Yedikulede bir ahbaplarının evine misafir gitmişler, burada bir müddet oturup eğlendikten sonra, 'Timur, yalnız başına sokağa çıkmak İstemiştir.
Karısı Melâhat buna mâni olmuş ve kendisini de beraber götürmesini istemiştir. Timur ran olmamış, karısı da ısrar e-dJnce aralarında, kavga çıkmış, bu sırada hırsını yenemlyen Timur, bıçağını çekerek kadını muhtelit yerlerinden yaralamıştır.
İşe el koyan polis, yaralı kadını hastaneye kaldırmış, carlh ı koca hakkında takibata girlşll-I iniştir.
Yakında bize tepkili uçaklar da gelecek
Ankara 30 _ En son harlı tekniğine göre teçhiz edilmekte bulunan ordumuzun hava kuvvetlerinde gittikçe İnkişaf eden bir gelişme vardır. Havacılık çahşmalnriyle alâkalı Amerikan mütehassıslar, Türk havacılarının bu sahada yeni uçaklara süratle ve büyük bir meharetle İntibak edebildiklerini takdirle anlatmaktadırlar. Hava kuvvetlerimizin takviyesi için yapılan çalışmalar arasında «tepkili uçak filoları» teşkili İşi de vardır. Yakında birçok Vampir uçağının memleketimize gelmesi belkenmektedlr.
Üniversite talebe sitesine tahsis edılmiyecek
a-
Lâlelideki Harikzedegân partımanlaruıın boşaltılarak, talebe sitesi haline getirileceği yazılmıştı. Yüzlerce ailenin evsiz kalmasına sebeb olacak böyle bir karara dair bir haberin aslı olmadığı anlaşılmıştır. Dün bizzat Vali ve Belediye Reisi Fahrcddin Kerim Gökay, bir arkadaşımıza bu haberin ta-mamiyle asılsız olduğunu söyledikten sonra demiştir ki:
— Hiçbir kimseyi yerinden, yurdundan etmek taraftan değiliz. Talebe sitesi yeniden inşa edilecek, fakat bu maksatla bir bina boşaltılmıyncaktır.
hlç
Yapı ve Kredi Bankasının ikramiyeleri
(Baş ta t rafı 1 İnci sahîfede) Helsinki elçiliğine tâyin edilmiştir. Blagoeva Komünist partisi merkez komitesine dahil o-lup hayatının yarısını Rusyada geçirmiştir. Bu suretle, İsveç mukabil casusluk servisinin iyi çalışması karşısında Rusların şimdilik Heislnklde çalışmak istedikleri anlaşılmaktadır. Yugoslav hududundaki Rus kuvvetleri Londra 30 (AA.) — United Press: Doğu Avrupadan gelen haberlere göre, Ruslar Yugoslav hudutları boyunca 6 11ü 7 tü-menlik bir kuvvet bulundurmak Ladırlar. Bu konuda hâkim olan kanaat, Rusların bu tedbirleri Avusfuryadaki ulaştırma hatlarını korumak İçin aldıkları merkezindedir. Zira, iyi haber alan çevrelerde, Yugoslavyûyı istilâ etmek için 20 tümenllk bir kuvvete ihtiyaç olduğu sanılmaktadır.
Bu kuvvetlerin mevcudiyeti, Tito'yu yıldırmak ve Romanya İle Maearlstanda bulunan Tito taraftarlarını korkutmak, diğer taraftan da Tlto'nun İstikbalinin tehlikede olduğunu Müttefiklere hissettirmek gayesini gütmektedir Geçen hafta alınan raporlarda bahis konusu e-dllen bölgelerde Rus kıtalarının hiçbir yeni hareketi kaydedilmemiştir._____
Dün lig maçlarının dördüncü hafta karşılaşmalarına İnönü stadında devam edilmiştir.
Dünkü maçları İdare eden iki Fenerbahçeli hakem Hüsa-meddin Böke Ue Mehmet Reşat Naylr yan hakemlerinin bayrak sallamaları yüzünden bazı 'hatalara düştüler.
tstanbulspor 1 Emniyet 1
Günün İlk müsabakasını talan bu lspor Emniyetle Hüsa-meddln. Bökc'nln hakemliğinde ve şu kadrolarla oynadılar:
tstanbulspor: Turan — SaJm, Kenan — Mustafa. Kâmil, Nevruz — Şeref. Aydemir, Salim, Hidayet Metin.
Emniyet: Mehmet — Muammer, Cahit — Vedad. Celâl, Adil — Sabahaddin, Süreyya, Necdet, İbrahim, Şükrü.
İstanbulsporluların başladıkları oyunun İlk dakikaları zevksiz ve heyecansa oynanıyordu.
Yavaş yavaş hücuma geçen Emniyetliler, 10 uncu dakikada sağ açıklan Sabahaddinin ortaladığı topu yakalayan sol açıklan Şükrünün güzel bir volesiyle yegâne gollerini kazandılar.
Devrenin sonlarına doğru a-çılan tstanbulsporlalar, 35 İnci dakikada Salimin beceriksizliği yüzünden muhakkak bir gol fırsatı kaçırdılar.
İlk devre de böylece 1-0 Emniyetlilerin üstünlüğü De bitti.
İkinci devrede rüzgârı lehlerine alan İstanbulsporlular baştan sona ka(tav__hâWm .oynadılar. Bu arada Emniyet takımının seyrek olarak yaptığı hücumlar, istanbulzporlulara nazaran daha tehlikeli oluyordu.
13 üncü dakikada bir favul atışından faydalanan İstanbul-sporlular beraberlik gollerini kazandılar. Hidayetin çektiği frikik evvelâ Emniyet kalecisinin ve sonra da kale direğinin üstüne çarparak geri geldi. Salim yetişerek İstanbulsporun beraberlik golünü yaptı.
Oyunun sonlarına doğru İs-tanbulsporlular Emniyet kalesini şüt bombardımanına tut-tularsa da,. maçın neticesini değiştiremediler ve karşılaşma da böylece İstanbulsporla Emniyetin 1-1 berabere kalmaları Ue sona erdi.
ikinci devreye Vefalılar Kahra iyi solaçığa. Zekiyi sol hafa, Bülendl de sollçe alarak başladılar.
Devre başlar başlamaz Muhtar bir gol daha yaptıysa da, hakem, yan hakeminin yanlış bir kararına uyarak bu golü saymadı.
GalatasaraylIlar bu devre rüzgârı da lehlerine aldıklarından, mütemadi şekilde Vefa yarı sahasında oynuyorlar.
10 uncu dakikada Musanın çektiği güzel bir şüt, Vefa kalesinin üst direğini yalıyarak a-vut oldu.
18 İnci dakikada Gündüzün kafa 11e Muzaffere aşırttığı pek müsait pası, Muzaffer nvuta attı.
20 nel dakikada Rahmi, M irşatta ile yer değiştlrdllar; 27 nd dakikada ânl bir YeşUbeyaz hücumunda Vefalı Bülent, Gala-tasaryh Bülentten sıyrılarak çektiği şüt, Galatasaray kalesinin yan direğine çarparak gol olmaktan kurtuldu.
Bu kaçan gol fırsatından sonra 5 dakika kadar Vefalılar. GalatasaraylIları sıkıştırdılar» da bir netice alamadılar. Sarı-kırmızıhlar tekrar hücuma geçtiler.
40 inci dakikada Galibin ıskasından çok güzel faydalanan Gündüz, Vefa kalecisiyle karşı karşıya kalmasına rağmen fena bir vuruşla topu şükrünün eline verdi. Oyun da böylece Oala-tasarayın ilk devrede yaptı*ı golle sona erdi.
Halûk SAN
En son puan durumu
Beşiktaş Galatasaray Fenerbahçe Kasımpaşa tstanbulspor Vefa Emniyet Beykoz
o. c
4
4
4
4
4
4
4
4
4
2
2
1
0 o o o
B. M. A:Y P. 0
2
2
2
3
2
2
1
0 21:3 12 0
0 7:4 10
1
1 3:6
2
2 2:8 a
5:2 W
5:4
2:7
8
7
5
6
2:13 5
İstanbulini
iaşesi
Valinin riyasetinde bugün bir toplantı yapılacak
t yandan Fergııson
(Baş tatrafı t inci sahîfede) le komünisttir. Ve Rusyaya meyyaldir. Fakat halkın umumi kanaati komünizmin aleyhindedir.
Mr. Ferguson, memleketimiz İçin şöyle demiştir:
«1947 senesinde Türklyeye gelmiştim. Turkler kuvvetli karakterleri ve hürriyet scverlik-leri ile komünizme karşı cephe almışlar ve kendilerini dünyaya bu şekilde tanıtmışlardır. Bu yüzden her Amerikalı gibi ben de, Türkleri çok seviyor ve takdir ediyorum.»
ı
Galatasaray 1 Vefa 0
Günün ikinci karşılaşmasını Galatasaray'la Vefa, Mehmet Reşat Nayirtn hakemliğinde yaptılar. İki raldp sabada şu şekilde yer aldılar:
Galatasaray: Turgay - Naci, Ruhi - Musa, Bülent, Özcan -Muhtar, Varujan, Gündüz, Muzaffer. Gıırbis.
Vefa: Şükrü - Mustafa, Saiâ-haddln - Melih. Galip. Rahmi -Cevdet. Aziz, Suphi, Zeki, Bülent.
Oyun. GalatasaraylIların hü-cumiyle başladı. Fakat maçın ilk tehlikeli hücumunu Vefalılar yaptılar.
GalatasaraylIlar yavaş yavaş oyuna hâkim olarak Vefalıları müşkül durumlara düşürüyorlardı. 11 inci dakikada Gündüzün ayağından topu şükrü güzel bir hareketle kurtardı. İlk devrenin 25 dakikası daha ziyade Galatasarâyın bastırması ve Vefanın savunması ile geçti. Mamafih bu arada Vefalıların seyrek de olsa, yaptıkları hücumlar Galatasaray kalesi İçin hiç de tehlikeli olmuyor değildi 37 nel dakikada Muhtarın çektiği kornerden gelen topu Gündüz enfes bir vole ile Vefa kalesine havale ettiyse de Şükrü fevkalâde bir yumruk vuruşiyle topu defetmek istedi. Top gene Gündüzün kafasına geldiyse de bu sefer Vefa kalesinin yanından nvuta gitti.
Devrenin bitmesine 30 saniye kala Musanın yaptığı bir ortayı Gündüz güzel bir kafa vuruşly-le Vefa kalesinin ağlarına takarak Galatasarayın ilk devreyi 1 - 0 galip oıarak bitirmesini temin elti.
Vali profesör doktor Fahred-dln Kerim Gökay. bugün şehrin iaşe vaziyeti hakkında. Belediye İktisat müdürünün ve Toprak Mahsulleri ofisi müdürünün iştirakiyle bir toplantı yapacak, ayrıca gecekondu mevzuunu yerinde İncelemek üzere Emniyet müdürü ve diğer alâkalı şahsiyetlerle birlikte Zeytinbumuna gidecektir.
Bir çocuk kaynar su ile haşlanıp öldü
Samatyada Kuşdibek sokağında oturan Lemarnn üç yaşındaki çocuğu İsmail, dün gece mangaldan üzerine devrilen bir tencere su ile haşlanmış, derhal Haseki hastanesine kaldırılmışsa da orada ölmüştür. Tahkikata savcılık el koymuştur.
Dün geceki üç
I yaralama vakası
! Dün gece CTbalIde Hlsaraîtı , sokağında oturan Bülent ile ı kardeşi Arif Necdet, «Beyaz deniz» İsimli bir motörHe çah-
. şan Yakup Sarı ve Niyazi adlarında iki tayfa İle kavga etmişlerdir. Bir aralık bıçağını çeken ı Yakup. Bülent ve NecdeU nıuh-: telif yerlerinden yaralamıştır. Yaralılar tedavi altına alınmış. Yakup yakalanmıştır
Dav u (paşada oturn Ali Riza De sabıkalılardan arabacı Topal Numan gece keyif bir hnhle beraberce evlerine pitmektoter İken yolda kavgaya tutıişmııilar Nıunan Ali Rİ2ayı bıçakla yaralamıştır Bu yaralı da tedavi altına r' -mış, arabası Kguıan
* vakâlaııaı ıştır.
31 Ekim '9-19
k„AKŞAM*|
Bir anketin dedikodusu
Ege bölgesi tütünleri

Arkadaşının Sadeddin Gökçepınar'ın gazetemiz için hazırladığı «Muharrir neden yetişmiyor? »anketiniıı ikinci kısmına gençler cevap vereceklermiş.
Bıı genç muharrir, şair ve cdiblerin isimlerini de gazetemiz neşrediyor:
Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Calıit Sıtkı Tnranca, Ahmet Muhip Dranas ve Şevket Ra do.
İçlerinde galiba en genci Şevket Rado'dur. Şevket Rado, bundan takriben on bes sene evvel ilk şiirlerini neşretmiş vc Halit Ziya merhum tarafından takdir görmüş bir sanatkâr muharrir arkadaşımızdır. Bize nazaran elbette genç ve tendii-rüsttür amma, o da kude-malaşnııştır. Hattâ ahvali ruh iyesi dc eskisi gibi yeni neslin şiirlerine fazla sarkmıyor.
Şevket, kendi kendini yetişi irmek zorunda kaldığından. fi tarihinde hem yüksek tahsilini yaptı, hem de geceıeri pek uyuma-yıp musahhihlik vazifesi görüyordu. Bir sefer, önüne sabaha karşı getirilen müsveddelerde kendi adını görerek silkinmiş. Meğer Halit Ziya merhum diğer gençler arasında onu sezerek okuyuculara sena ediyormuş. Hulâsa, Şevket edebiyat tarihine malolmuştur. Ve Şevket Rado, eski harfleri ha’-lariyle, hı'larîyle bilen — gerçi şahsan lıâlâ genç — fakat edebiyat ve matbuat I alanında hiç de yeni olmt-yan bir arkadaşımızdır. Hele ismi gecen öbür zatlar a-rasıııda, saçları ağarmışlar ve yaşı benimkine yakınlar eksik değildir. Bunlar, âbı hzfat mı içmişler ki boyuna genç sayılıyorlar ..
Beş sene evvel, şu ölçüyü kovmuştum:
«Eski harflerle rik'a döktü ’nler, artık genç edib diye tasnif edilmemeli,. Yenisine bakalım. Yeni edib nerede?
Fiatler geçen senekinden daha yüksek olacak
İzmir — Yeni mahsul tütünün tesbitlne 15 kasımda başla-lanacağı söylenmektedir. 1949 Ege bölgesi tütün ıekolteslnin kırk milyon kilo olacağı hesaplanmaktadır. Zira zerrlyat yüzde 2& noksan olduğundan havaların da kurak gitmesi verimi azaltmış ve istihsalin az olmasına sebep olmuştur Diğer bir tahmine göre de, rekoltenin 46 milyon kiloyu bulmasL ihtimal dahilindedir.
Başbakanın rolü.
■CPMHÜR1VBT» te « Başbakanın rolü" unvanı altındaki başyazıda bizde Başbakanın rolü ixah olunmakta ve bunun her yerdeki gibi sadece kabineyi teşkil, ona riyaset ve hükümeti Meclise karşı temsil gibi kanuni ve siyasî olmadığı belirtilmekte ve bugünkü kabinedeki Vekillerin hemen dörtle üçünün devlet memuriyetinde bulunmamış, devlet adamlığında henüz müptedi zatlar olduğu beyan edilmektedir.
Başyasıdn. bu sebeplen bizde Başbakanın devletin diğer memleketlere nazaran bambaşka olduğu tekrarlandıktan sonra makale şöyle bitmektedir:
«İş böyle olunca, Başbakanın bu yazıda bahis mevzuu ettiğimiz şahsi müdahalesine hemen hemen her mühim kararda ihtiyaç hasıl olacağı görülüyor Gerçi Şemseddin Günaltay dtı hayatında maarif hizmetlerinden başka siyasi ve idari memuriyet vermiş değildir, anın yaşı, hayat tecrübesi vc aklı selimi ona arkadaşlarından çok
kendi vekâlöllotinde yapacakları geniş İşlerde artık (tâdil edici = Moderatourı bir unsur olarak kullanmasında fayda, hattâ zaruret mülâhaza etmekteyiz.»

Âyan Meclisi
«HÜRRİYET.; bizde Ayan Meclisi kurulması fikrine temas eden başyazısında:
«Âyan Meclisi fikri aldı yürüdü. Böyle bir Meclisin zarure-
Para yüzünden bir cinayet
Yeni mahsul fiat İçin henüz kati bir tahmin yapılmamakla beraber, kalitenin geçen yılın üstünde olacağı ve 190 kuruşu aşacağı ümidi kuvvetlidir. Zira bu setteki satışlarda kapalarla Amerikan gTadlara geçen yıllardan fazla Hat verilmiştir.
Bu vaziyete göre mahsulün
geçen yıldan daha değerli bir daha fazla bir kiyaset sağla-flatle satılması şansı fazladır. | mıştır. Bunu kabine erkânının
Çoban ve sürü
ve
Çünkü: Millet içinde milletler arasında, bütün zaman için medeniyete esas
Osmaniyede kasap Mustafa adında biri öldürüldü
Aradan bir hayli zaman daha geçtiğinden, bu iddiam büsbütün kuvvetlenmiştir elbette. Eski harfleri bilini-yenler arasında şimdi 30 - 32 sinde münevverler vardır. Bunların meşhur edibleri, şairleri nerede? Arkadaşımız Sadeddin, Diyojen gibi bir fener vakmalı. asıl onları aramağa çıkmalıdır.
Çember çevirmenin, mektebe girmenin, fulbole başlamanın, futbolu terketme-nin çağları olduğu gibi, şiire başlamanın, muharrirliğe başlamanın da — umumi kaide olarak — çağlan vardır. Kırkından sonra saza da başlanınız, şiire de! Şairler umumiyetle 17 - 21 arasındayken bir edebiyat neslinin sinesinde parlarlar, sonra kimi şairlikte devam eder, kimi nesre geçer.
Hani onlar?
İnşallah Sadeddin Gökçe -pınar arkadaşımız bîr de 17 ■ 21 arasındakilerin altın madenini keşfeder de, umumî efkâra üçüncü seri olarak arzeder.
Bıııncısr .Fert yok, cemi-
yet rar. dır. Bunun çok ca- o|an bazI haldan kabu, el. zıp bir taran oldusrunuıh- mek jaruretindevir. Türlü lazlrntilr; Bdlıas- türlü millet İçi ve milletler-sa XIX. Asrın müfrit fer-I arası münevver teşekkülle- ı Niyetçilikten sonra, insanla-, rin hemen hcr öllsa, tcba.
_ _ îç.in uğTaştığı i
birinci mesele de işte bu fer- ( din hakkı meselesidir. Vazifesi ne kadar küçük veya . büyük olursa olsun, menşei, düşüncesi, rengi ve kanaati ne olursa olsun, her ferdin muayyen haklarını bir cemiyet kabul etmek ve bu haklan muhafaza etmek mecburiyetindedir. Aksi takdirde. ne kadar iyi isler gibi görünürse görünsün, ve isterse bir saat gibi iğlesin, fertlerinin hakkı yok. vazifesi var olduğuna inanırsak, o cemiyetin bir karınca, bir arı topluluğundan, düğmeye basınca sağa veya sola, öne veya arkaya hareket eden bir kukla cemiyetinden farkı kalmaz. Bilhassa bu hakikati gençlerimize ne kadar tekrar edersek, gençlerimizin | bu hakikati ne kadar kendilerine malederlerse. memleketimizin ve insaniyetin beka ve İstikbali namına o kadar vazifemizi yapmış o- • luruz Vazife ve hak, bunlardan biri öteki olmadan payidar olamaz. Her hangi ce miyette bir hakka sahib olan fert o hakka mukabil üstüne bir vazife almıştır. Ve cemiyetin kendisine hattâ bir emek ve kabiliyet mukabilinde bahşettiği hak ne kadar büyük; verdiği nimet ne kadar yüksek ise vazifesi de o kadar geniş ve zordur.
Bunun için verilebilecek misaller o kadar çok ve barizdir ki, değil bir makale, hattâ bir kitap içine bile sı-ğamaz.
HALİDE EDİB
rın biraz da halkın ve cemiyetin hayrına nefsinden fedakârlık etmek zaruretini kavramaları cok yerinde bir ihtiyati tedbir olabilir. Fakat ahlâk, fazilet, ilim, idare kabiliyeti gibi kıymetlerin bazı fertlerde üstün olduğunu, bunların kabiliyetlerine ve meslek! bilgilerine göre rehberliklerini yerinde tanımak şartiyle! Bilhassa demokrasiyi her hangi sahada «Halkın sesi. Hakkın sesi*, diye kabul etmek gibi bir tefsirin tehlikesini henüz idrâk etmemiş memleketlerde! Her halde, aziz ve merhum Gökalp Ziya ile bu nokta üstünde pek cok münakaşa ettiğimizi hiç u-nutmıyacağım. Kendisi de, bilhassa Maltadan döndükten sonra bu noktada daha çok mutedil düşündüğünü Ank aranın Kalaba köyündeki küçük evimizde konuştuğumuz zamanlar anladım. Kendisi, aşağıdaki basit hakikatleri kabul ediyordu:

Osmaniye — Bundan bir hafta kadar evvel ilçemiz civarında feci bir cinayet işlenmiş, kasap Mustafa Gfcübüyük büyücek bir çukur İçinde öldürülmüş, gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş, kafa derisi tamamen yüzülmüş ve tanınmıyacak bir hale getirilmiş olduğu halde bulunmuştur.
Bir taraftan C. savcılığı, diğer taraftan da zabıta bu esrarlı ve feci clayetin tahkikatı üzerinde önemle durmuşlar vc bugün iki sanığı nezaret altına almışlardır. Bu sanıklar. Nuri Çenet ve Şevket adında boş gezen ve ahlâkan düşük oldukları iddia edilen İki kişidir
Bildirildiğine göre, maktül Mustafa Oözübüyük. hâdiseye takaddüm eden günlerde mal almak üzere kasap arkadaşları İle birlikte İlçe çevresindeki köylere gitmişti. Bu muammalı cinayetin tahkikatına önemle devam edilmektedir
tine biz de inanıyor ve demokrasinin temellerinden biri ol»-duğuna kani bulunuyoruz. Fakat anlamadığımız bir şey varsa o da, Âyan Meclisinin bugünkü şartlar dahilinde ihdas edilmek istenmesidir. Yani, bugünkü mebus adedini makul bir hadde indirmeden Âyan Meclisini açmak, tedbirsizliğin en büyüğüdür. Bugün, mebusları İçin en çok tahsisat ayıran milletlerin başında geliyoruz. Bu yetmiyormuş gibi, bir de Meclis-i Ayan açacak olursak, bütçemizin mühim bir kısmını bu Meclislere tahsis etmiş olacağız. Bundan dolayı mebus adedini yarı yarıya indirmeden bir Âyan Meclisinin açılmasına taraftar detil İz.» diyor.
*
Politikaya ram olan ilim
«SON POSTA» mu başyazısı: «Politikaya ilâm Olan İlim, başlığını taşımaktadır. Totaliter rejimlerin evsafını anlatan bu yazıda, şahsiyata girişilmeden umumi birçok mütalâa zikredildiken sonra.:
«Kürsüdeki sözleri henüz talebelerinin kulaklarında çınlarken: Ciiâli politika merdivenlerinden bu söylediklerini inkâra kalkan profesörlerin hareketlerini ancak böyle İzah edebiliriz. Keza beynelmilel birer kıymet halindeki şöhretlerin iktidar önünde dize gelmelerini de yine böyle mânalan-dırabllirlz. .
İlim yaratıcı ve aydınaltıcı olabilmek için yüksek bir ahlâk seviyesinde tutulmak ve İlim erbabı her şeyden evvel bu ahlâkın sağlam kaideleri İçinde her türlü tesirlerden âzade bulunmak ihtlyacmdadır.ı inektedir.
Beden terbiyesi
Merkez istişare heyeti çalışmasını bitirdi
Gene sairler, edibier . Neredesiniz?
(Vâ - Nû)
Rahmetli Nafi Atuf’un cenazesi
Ankara 30 — Vfatı derin bir teessür yaratan genel sekreteri milletvekili 'afi Atuf Kansu*. nun cenazesi bugün saat 12 dc öğle namazını müteakip Hacı-bftyram camiinden törenle kal-'( dınlarak ebedi istlrahatgâhına
Cemiyet fertlerden çıkar: fertleri teker teker ne kadar maddi ve mânevi sahada t-lerlemis ise. bilhassa bu iki saha arasındaki ölçüyü bulmuş ise, o cemiyet o kadar ileri ve medenî bir cemiyettir. Cemiyeti şahsiyetlerden tamamen âri kıldığımız an, derhal sopası kudretli bir tek çobana ihtiyaç gösteren bir sürü haline geliriz. Bir cemiyet için müfrit ferdiyetçilik, bilhassa «egoizm» ifade eden bir ferdiyetçilik kadar dağıtıcı ve tehlikeli bir sev tasavvur edilemez. Ve marazı bir ferdiyetçilik tesiriyle her hangi cemiyet ve-va millet parça parça olduğu an, milletler daima bir çoban hasreti duyar, ve bu hasreti istismar ederek kendilerini birer Hâli gibi lâ-vuhti gören diktatörler türer. İste bundan dolayıdır ki, bugün, her yerde daha iyice bir dünya nizamı kura-ı bilmek için dünya münev-
C H P, eski ............
ve Kukiareii verlerî kafalarını yorarken ı Atuf Kansu . en üstünde durdukları , nokta, en fazla ayarlamak ı istedikleri şey, fert ve ceml-‘yet mefhumlarının birinin tevdi edilmiştir. Tabut Türk diĞeri tarafından yutulma-bayrağına sarılmış bulunuyor-'sebeb olacak kadar, bi-nmn veya diğerinin iyzam 1 edilmemesidir.
I
du.
Cenaze töreninde, Büyük Mil-.
let Meclisi başkam şükrü Sa-; ............... ........
racogiu. Başbakan şemseddin var„ vecîzesidir. Âciz kana-Oünaltay, Büyük Millet Meclisi a timce, bu sukatılmadık bir başkan vekilleri, milletvekilleri ■ tehlike işaretidir: Ve ancak ve dostları hazır bulunmuşlar- müfrit sağ veya müfrit sol dır. Başta İnönü ailesinin ol- totaliter rejimlerin esasini inak üzere, pek çok celenklerle az çok teşkil eden bu vecîzc, s&slûy bulunan merhumun ce- istikbal için islenilen adına naı-’si, bir kıta asker, polis ve ............................ ’
izciler tarafından selâmlanmış- nizamın tır. (Çünkü:
İkincisi: ıHak yok, vazife
Sahffe a
Ankara 29 — Beden terbiyesi merkez İstişare heyeti bugün toplanmış ve çalışmasını bitirmiştir. Heyetin sen toplantı günil içtimaa gelen Milli Eğitim Bakanı, Beden terbiyesi umum müdürlüğünce hazırlanıp âz ay a dağıtılmış olan IkJ kanun tasarısını tetkik etmelerini bildirmiştir.
Beden terbiyesi umum müdürlüğünün hazırladığı tasarı merkez İstişare heyetinin şimdiki gibi üç ayda bir değil, dört ayda bir toplanmasını derpiş etmekle ve teşkilât salâhiyeti eskisinden pek de farklı bulunmam aktadır.
istişare heyeti, bu toplantısında güreş federasyonu reisi Vehbi Emreden İstişare heyeti kararlarına uymaması sebeplerini istizah etmiş, sicil ve lisans talimatnamesinin bazı hükümlerini değiştirmiş ve ezcümle askerlerin de ekim ve kasım ayları zarfında transfer muamelesine tâbi olmalarına karar vermiştir.
Ayrıca bir ay zarfında profesyonellik nizamname inin heyete getirilmesi kararı futbol federasyonuna tebliğ edilmiş ve stadlara bedava gireceklerin bir protokola bağlanması takarrür etmiştir.
Son olarak da Atina hâdiseleri ile İstişare heyetinin vaktinde İçtimaa davet edilmemesi ı ve bazı talimatnameler ahkâmı-I nın tatbik edilmemesi hususları I da gelecek İçtimada görüşülmek
denil- üzere âzadan üçünün verdiği , takrir îizcrlne kabul olunmuş ve —’ gelecek içtima tarihi 22 kasım olarak tesblt edilmiştir.
YAPI ve KREDİ Bankası
30 Ekim ikramiye çekilişi
DÖRT EVİ Kazananlar
1. îstanbulda, İbrahim Zeki Aktın
2. Ankarada, Sami Bilge!
3. İstanbulda İstavro Kar^ «jüloğlu
4. Kadıköyde, Hüseyin önoİ
1000-er lira kazananlar
İzmirde: Alim Urus, ÎStanbuIda: Neriman Barlas, Ö«ran Canıtez, Fazda Berksun, Daniel Karbcryan.
500-er lira kazananlar:
İstanbulda: Mustafa Sözmen, Edvard Lebe t, Emine Oskay, Avni Oktürk. Galatada Ali Kurdoğlu, Ev-ripidis Karasarafidis, Kadıkövde: Sabri Kütükçii, Matilda Nikolaidis, Mebruke Ülker, İzmirde: Faruk Çulla.
Aslan kafesinde bir tavuk
Fransada bir cambazhanede kİ aslanlardan birinin kafesi-ne bir tavuk girmiştir. Tavuk kafeste korkusuzca yiyecek ararken aslan buna pençesini atmağa tenezzül etmemiş, yukarıda görüldüğü gibi uyuklar vaziyetle kalmıştır.
yeni demokrasi dediğimiz bas düşmanıdır
İstanbul
sergisi
Kandil yağından tasarruf!
Bütçede tasaruf gayretleri gene hızlandı. Her sene bu mevzuun ele aJınmasivle beraber çeşitli dedikodular da yapılır. Memurlar arasında tensikat, memur maaşlarında tenzilât havadisleri bunların başında gelir ve alâkalı makamların tekziplerine rağmen, bütçe Biiyük Millet Meclisinden çıkıncıya kadar memurların içlerinde ürpertiler devam eder-
Mevcutlara zam veya yeni bir vergi ihdası endişesi de mükelleflerin yüreklerini haylice hoplatır Öteden beri böyle olageldiği için bu endişe kafalarda kökleşmiştir.
Bütçe hazırlıkları daima tasarruf gayretiyle başlar, fakat yıl geçmez ki Mali ve |j_ Bakanı bir sürü zaruretler i- Q leri sürerek Meclisin karşı- Jr1 sına yeni bir vergi teklifiyle çıkmasın ve halkın vatanperverlik hislerine hitah e- 'fc den süslü hitabelerle, fedakârlık dilekleriyle teklifim C müdafaaya çalışmasın.
Bu sene de mûtat üzere, gene tasarruf gayretiyle hazırlıklar başladı. Bu maksatla Ankarada kurulan komisyon. Bakanlıkların bütçelerini tetkik ve kendi nnktai nazarına göre mümkün olan tasarruf tedbirlerini t es- >s bit edecek, sonra Bakanlık- -O larla temasa geçerek tasar- -q ruf tedbirlerini kabul ettir- Q) meğe çalışacakmış. ■Jg
İs pazarlığa biniyor demek. Komisyonla Bakanlar arasında çekişmeleri seyrey-O leyin.
— Sizin bütçenizden su masrafların kısılmasını biz uygun buluyoruz. Bunu yapmakla umumî bütçede şu kadar tasarruf temin edeceğiz.
Muhatabın kaşları ve elleri kalkacak, küskün eda ile itiraz edecek:
— İmkânı yok. Bütçemden para keserseniz bütün işler yüz iistü kalır. Bunun mesuliyetini ben üzerime alamam.
— Hiç değilse şu taraftaki tahsisattan biraz indirelim.
— Bu d;ı mümkün değil.
Bu gece yarısı kapa-
nacak sergiyi 736
bin kişi ziyaret etti
İstanbul sergisi bu gece saat
24 de kapanacaktır iki günden
beri sergi görülmemiş bir rağ- ..
bete mazhar olmuştur. Cumar- Zaten biz açığımın kapa ta -tesi günü sergiyi 70 461 kişi ] gezmiştir Dün saat 10 dan , 1630 a kadar sergiyi gezenlerin
sayısı 21.810 kişidiı Sergi açıl-
dığı günden dün akşam saat
ia.30 a kadar sergiyi 736 171
kişi gezmiştir. Bu rakamlara nakli vasıtalarından bilet ala-I rak sergiyi gezenler dahil de-
ğildir.
Yurdun su işleri
Hazırlanan tasarı bu devrede Meclise verilecek
mıyoruz. yeniden ücret, fiat zammı imkânlarını araştırıyoruz. Bıı vaziyette tahsisatımızda bir tasarruf gediği açılırsa muamele felce uğrar.
Neylesin komisyon? Eller sakakta, gözler tavanda dü-.. şün bre düsiin. Mademki tasarruf teşebbüsüne girişildi ve bu teşebbüs umumi efkâra duyuruldu, hiç değilse ıl-fak tefek bir şeyler yapıp sembolik br tasarruf başarısı göstermek lâzım. Al eline kelemi, çek öniîne memur, müstahdem cetvellerini. Şuradan bir daktilonun, buradan iki hademenin vazifelerine nihayet vermekte, beriden de iki kâtibi emekliye
Bayındırlık Bakanlığı, yurdun su İşleri dâvasını kökünden ______________
halletmek maksadilc. mühim ‘ sevketmekte büyük bir mah-blr kanun tasamı hazırlanmış zur yoktur. İcah ederse son-bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, cok muazzam bir dâva olan su işlerimiz, ya-| pilan hesaplara göre ancak 1 - 1.5 milyar Hra sarfedilmtk] suretlte ve en as 10 senede başarılabilecektir. Halbuki hükû-, met su l
I ra yerlerine yenileri alınır. Tantanam. Yaz emri, vap tebligatı ve al sana bütçe ta-«ırrufu!
Bu sene bir de tenvirat tasarrufu hazırlıklarına gv ı-eckllr. Haım«ı niMra-!*Wistai «areteler- bMiri-Mlerunra itin. b»tt«len. ’
2» "liran lir. .nr.»l-’ «a'r--lerde "»«•
"^.r Bu d. an™. 6u -m rabsma ra en «"»h-
leyin sekizde başlayıp aksam on altıda sona erecekmiş. bu suretle elektrik sarfiyatından tasarruf edilecekmiş-
Okuyup da gülmemek kabil mi* Dairelerin, kış mevsiminde birkaç av devam eden bir saatlik elektrik sarfiyatı kac kuruş tutuyor a-eaba? Milyarı aşan biîtc'de kandil yağından tasarruf!
Cemal Refik
O £ (D > (D P
İçin mümkün olabilmiştir. Bu para ile su tesislerimizin 50 ve. 75 senede bile yapılabilmesi İm- , k&nsi£ görülmektedir. Kaldı kİ, yapılacak su tesislerinin sen?-' lik bakım masrafı en az 50 milyon Ura tutacaktır.
Bütün bu hususları gözünü ne alan Bakanlık, su işlerimiz İçin Amerika'da ve hemen hemen bütün Avrupa memleketlerinde-cari olan bir usulü uygulamak kararındadır.
Yeni hazırlanan tasarıya göre her bölgede su tesislerinden, faydalanacak bütün teşekküller, çlfçller ve halk tesislerin yapılma ve bakını masraflarına Kemal Kovacı'nın eşi ve Doğan iştirak edecek ve hükümete (Sigorta şirketinde memur 2a-nıuayyen bir müddet için borç-.fer Kovacı'nın annesi merhıı-lanacaklardır. ' nıe Talla Kovacı'nın ölümünün
Bakanlık yurdda bir an evvel kırk inci gününe rastlayan
sulama baraj ve hldro tesisleri- 2/1 i'949 çarşamba günü Şişli nin İnşasını temin maksadile ‘ ' "" "
hazırladığı konun tasarısın.!, son bir defa gözden geçirdikten sonra Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki devresine yetlştl-reeekUr-
IM®Vİûıâ
Yargıtay üyeliğinden emeldi
camiinde öğle namazından sonra mevlûdu okunacağından merhumeyi sevenlerin ve arzu buyuranların teşrif ve zahmetlerini rica ederiz
Kovact ailesi
Sahıte 4
AK9
31 Ekim 2949
\ \J . JkKNA.’VI İN PUYÛK g Jefrf
Post», Telgraf gi$e ve tevziat servisleri
Evvel zaman içinde..
Reşid Akil paşaya dair
Telefon santrallarmdaki memurlar — E-hemmiyet verilmesi lâzım gelen noktalar — Yapılacak ilk is
Yazan: Hüsnü Sadık DüRUKAL
Geçen yazımızda posta, telgraf. telefon servislerinden, gişe ile tevziat servislerinin ıslahından bahsetmiştik. Bugün telefon santralları ile ehemmiyet verilmesi lâzım gelen bazı noktaları tetkik edeceğiz.
tşsah İpleri, İdarenin gişe ve tevziat memurlarından başka, bir de telefon bağlantıları için telefon santrallarmdaki memurların vasıtalıklarına müracaat ederler. Manoel sistemli telefon tesislerindeki konuşmaların ve umumiyet İtibariyle şehirlerarası konuşmalarının temin edilmesi gibi hususlar da telefon memurları vasıtalık etmekle olduklarından bu memurların da halkın müracaatlarını iyi karşılamaları. gereken kolaylığı ve nezaketi göstermeleri İcap eder. Bu memurlar tarafından gösterilecek nezakete aykırı muameleler ve lüzumsuz bekletmeler de biç şüphe yok ki, İşsahlplerinl sinirlendirecek ve İdareye karşı fena bir duygu beslemelerine sebebiyet vermiş olacaktır.
İşte. bu saydığımız servislerde çalışan memurlar. İşletme idaresinin halkla temasta bulunan başlıca elemanları olduğu cihetle servislerin bu bronşlarına daha çok ehemmiyet verilmesi modem İşletmeciliğin 1-caplarından bulunduğu unutulmamalıdır. Nitekim, bankalar, ticaret ve sanayi müesseseler! de teşkilâtlan arasında en ziyade müşterileri ile doğrudan doğruya temasta bulunan gişe ve büro servislerine hususî bir itinâ göstermek suretiyle faaliyetlerini İdame ettirmeyi muvaffakiyetlerinin başliîa âmili saydıkları malûmdur. P.T.T. İdaresi de İşlettiği servislerin mahiyeti bakımından. nihayet İktisadi bir teşekkülden başka bir şey olmadığına nazaran, müşterilerini teşkil eden memleket halkını memnun edecek tedbirleri almak hususunda her tûriû gayret ve faaliyeti göstermesi gerekir.
tik iş
Bunun İçin yapılacak İş. ileri
bir İşletmecilik zihniyetiyle tan zim edilmiş olan başka memleketlerdeki PTT. İdarelerinin yaptıkları gibi halk İle temasta bulunacak elemanların çok iyi yetiştirilmesini, bunlara meslek terbiyesi, meslek sevgisi aşılanmasını sağlamaktan İbarettir. Fakat, ilk önce geçenlerde A-merlkaiı posta mütehassısının ' gazetelere yaptığı beyanatLa belirttiği gibi memurların hayat standardının yükseltilmesini temin edecek tedbirlere baş vurmak icap eder. P.T.T. İdaresinin aktif servislerinde çalışanların. bilhassa, bunlar arasında gişe-, tevziat ve telefon memurlarının İkramiye verilmek suretiyle vazife ve meslek-'lerine olan bağlılıklarının takviyesi gibi teşvik vc takdir edici çarelere müracaat edilmelidir.
Esasen, gişe ve tevziat servisleriyle telefon santrallarında çalıştırılan memurlar vazifelerini anlatmağa çalıştığımız tarzda ve şeklide ifa etmedikçe, diğer bir tâbirle bu servislerdeki memurların vazifelerini liyı-kiyLe yapmalarına alt İdarece gereken tedbirler alınmadıkça P.T.T. servislerinin intizamı hak tanda halkın İyi intibîi edinmesine zaten imkân tasavvur edilemez.
Bütün kasaba ve şehirlerde heybetli ve süslü P.T.T. binaları kurulsa. İdarenin merkez teşkilâtında çok bilgili ve kabiliyetli elemanlar bulundurulsa, postalar Hellkopternerle nakle-dllse. telgraf haberleşmesi en modern ve yüksek randımanlı makinelerle temin olansa, telefon muhaberesi son sistem ter-; llbatla ve süratle yapılmış olsa bile idarenin halkla temasta bulunan bahis mevzuu elemanları İşaret ettiğimiz şartlan ve vasıflan haiz olmadıkça ve bun lar tarafından yapılan hizmetler halkı memnun edici bir tarzda yerine getirilmedikçe P. T .T. servislerinin intizamından bahsetmek biraz güç olur,
’c Hüsnü Sadık DURUK AL
“Farzedelim ki muharrir yetişmiyor. Amma acaba daha evvel yetişiyor mu idi? Bugünün genç yazarları arasında hiçbir değerli imza bulamı-yanlar bundan yirmi beş otuz yıl önce, yani gençliklerinde ne yapmışlardı ? Onların o gün yaptıklarından bugüne ne kaldı?„
| Anketi yapan: Şadeddln GDKÇEPINAR j
Her hakkı mahfuzdur Semih Mümtaz M
- 2 _
Amerika adliye tarihinde İlk defa olarak Zencilerden mürekkep bir lüri heyet! görülmüştür. Heyet Kentucky vilâyetinde Franckrori şehri ağır ceza mahkemesinde teşekkül etmiştir. Jüri bir Zenci hakkında mahkûmiyet kararı vermiş, suçlu 3 sene hapse mahkûm edilmiştir. Yukarıda Zencilerden mürekkep jüri neyeti görülüyor.
Genç neslin en şöhretli şairlerinden Orhan Veliyi bir yolculuğa çıkmak iucre iken ele geçirdim- Telâştı, ayni zamanda heyecanlı görünüyordu.
«Yolcu biraz da şairdir» diyen Ahmet Hâşim, hem şair hem de yolcu Orhan Vtli’yi görse idi kim bilir ne derdi?
«Aynlış» isimli sun şiirinde;
Bakakalının giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel.
Serde erkeklik var, ağlıya-mam.
Diyen Orhan Veli, deniz vapuru yerine kara vapuriyle hareket etmeden önce anketimiz hakkında bana şunları söyledi:
Muharrir niçin yetişmiyor?
— «Bizde niçin muharrir yetişmiyor?» sualini, çoğu, yaşlılara sordunuz. Böyle bir sual on lann hoşuna gitti, çünkü, suali «Niçin sizden sonra muharrir yetişmiyor?! şeklinde aldılar. Böyle olunca da sualin doğru o-lup olmadığı üzerinde düşünmek akıllarına bile gelmedi. Doğruluğu peşin peşin kabul e-dilmlş bir niikme sudan sebepler aradılar. Oysa ki. her şeyden önce, bu sualin doğru olup olmadığını düşünmek lâzım. Size hemen İtiraz edip «Hayır, bizde de muharrir yetişiyor.» di yecek değilini. Diyelim kİ muharrir yetişmiyor. Amma acaba daha evvel yetişiyor muydu? Bu günün genç yazarları arasında hiç bir değerli İmza bulamıyan-lar bundan yirmi beş otuz yıl önce, yâni kendi gençliklerinde, ne yapmışlardı? Onların o gün yaptıklarından bugüne ne kaldı? Üstelik, nesillerin yetişmesinde daha evvelki nesillerin de payı olacağına göre, bugün bizde muharrir yetişmem esinin so rumluluğuna bugünün yaşlıları iştirak etmlyccekler mi? Ne ya zık kİ, bu günün gençleri eskilerden, ancak kötü örnekler görerek faydalandılar.
Eskiler bugünün gençlerine yapılması gerekeni değil, yapılmaması gerekeni gösterdiler. Gerçi bu da bir hizmettir. Amma hizmeti bundan İbaret olun bir neslin kendinden sonsakile-re d 11 uzatması da biraz fazla olur gibi geliyor bana.
tşl bir nesil mücadelesi haline getirmek İstemiyorum. Bununla beraber, sualinizi, içlerin deki hıncı boşaltmak için bir fırsat sayanların bugünkü nesil ler hakkında biraz daha bilgi sahibi olmalarının. kendilerini de biraz daha İyi tanımalarının
Orhan Veli
şart olduğuna İnanıyorum. Meselâ anketinize cevap verenlerden biri, yeniler için alabildiğine atıp tutarken, yenileri o-kumadığını söylüyordu. Bir nesil yahut da bir eser hakkında hüküm verirken ilk şartın o e-serl veya o neslin eserlerini o-kumak olduğunu bir tarafa bırakalım — çünkü bu şart çok küçük bir şart — ayrıca, her o-kur yazar, zevkini olsun bilgisini olsun, yeni oluşlarla terbiye etmek zorundadır. Kendinden osnrakl oluşlara gözlerini kapayan insan yerinde sayan İnsandır. Hükmünün de gençliğinde vereceği hükümden farkı yoktur. Bu günün yazarı hakkında bundan ut,u£ yıl önçe ş3y lenmiş bir sözün değeri olabilir mİ?
Bir başka yazar da, gençlerin, dili iyi kullanamadıklarını söylüyordu. Başkası söylese yüreğim yanmaz; anıma bu söz, kusurlarının başında İfadesinin bozulduğu gelen bir yazar tarafından söylendi mİ, ben de nc diyeceğimi bilemiyorum. Demek, sndecc yenileri değil, kendilerini de tanımıyorlar.
Neyse, dedikoduları bir tarafa bırakalım; asıl meseleye çelelim. Bizde muharrir yetişmiyor dedik. Gerçi ne yetişmişse son zamanlarda yetişmiştir: a-ma, onları da yetişmemiş faız-edellm; niçin yetişmediği üzerinde düşünelim. Kanaatimce bunun hem bir çok sebebi vat. hem de bu sebepler birbirine pek bağlı, öyle sanıyorum ki sebeplerin başında fakir bir millet oluşumuzla okur yazar bir millet olmayışımız geliyor. Yazar yetişmesi, yazının para e-der. yazarını geçindirir bir meta’ olmasına bağlı. Yazının para- etmesi, müşteri bulmasına bağlı. Müşteri bulması, halkın, okuyup yazma bilmesine, ayrıca da kitaba verecek parası olmasına bağlı. Halkın okuyup
yazma bilmesi, ailelerin hallerinin — Çocuklarını çifte, oduna, çarşıya, fabrikaya göndermek zorunda kalmamaları İçin — sıkıntı çekmeden geçinebilecek kadar düzgün olmasına bağlı. Yazarın para İm kânlarına bağlı. Bir yazar, ekmek parasını bile günü günüe kazanırken, ondan hiç bir geçim derdi düşünmeden aylarca, hattâ sırasına göre yıllarca çalışarak meydana getirilebilecek bir eser beklemeye hakkımız var mı?
Bunlara, bir de, yazarın eu nl kolunu bağlıyan biirrlyctslı-llği ilâve edin. Halktan bahseden. halkı okutmak, halkı kalkındırmak. sefaletten kurtarmak gerektiğini söylemJye kalkan yazarın — üç beş kişinin çıkarı uğruna — kötü kişi olduğunu, Komünist, sol, muhalif ve saire gibi damgalarla damgalan mıya mahkûm olduğunu ilâve edin. Böyle bir memlekette kolay kolay muharrir yetlşmiye-ceğinl, yetişemlyeceğinl takdir edersiniz.
Değişen dilin edebiyata tesiri
— Bu işte dilin bugünkü halinin tesiri yok mu?
— Sanmıyorum. Bu günün yazarları, büsbütün tersine, yazı dilinin iyi bir yola gitmesine çalışıyorlar. Bir çok şeyde olduğu gibi, dilde de. devrimci ha raketlere karşı durmak isteyen lur kendi güldükleri işin doğruluğuna, değişmezliğine inananlardır. Bunlar tez zamanda yıkılıp gideceklerdir. Zaten bu hareketi günün icadı sanmak da yanlış. Dil hareketi bu günün İşi değildir. Edebiyatı halkın değil de ufak ve mümtaz bir zümrenin malı sayan divan devri yazı dilini konuşma dilin den ayırıyordu.. Bir milletin İki ayrı dili olamıyacağını, edebiyatın o mümtaz zümreden çok hal kın malı olduğu tanzlmatla an taşıldı. Dil alanındaki çalışmalarımız, Tanzimattan hemen sonra, fiili olarak Şlnaalnln Şair Evlenmesi, nazarî olarak da Fu ad ve Cevdet Paşaların Kavaldı Osmaniye’si İle başlı yan. Ziya Paşalar, Namık Kemal’ler, Ahmet Mithat Efendiler. Vefik Paşalar, Şemseddin Sami'lerle devam eden ve en şuurlu halini Genç KaJemîer'de alan hareketin devamıdır Doğruluğuna İnanmış olmalarına rağmen, on lar, bu dâvanın gerçekleşmesi yolunda pek uz şey başarabilmiş ler. Bu yolda en hayırlı adımlan son yılların yazarları attı-; lar. Kendilerine lâtln harflerini kabul etmiş olmamızın da büyük yardanı dokundu. Halkı küçümsememek, ayrıca da.
Bir evvelki yazıda Reşid
Akif paşadan bahsetmiş bir de gazelinden bir kısmını karilerime takdim etmiştim. Bu yazıda yine o gazelden ve bir de tahmisinden okuyucularımı haberdar edeceğim. Re-şid paşanın bu gazelini tahmis edenler meyanında Sami Fethi, Ve Tcvfik Lâml bey merhumlar da vardır. Sami Fethi bey yani Turhan Tan’ın oğlu,elbette babasının bu eserinden de haberdardır. Binaenaleyh onu ben burada haber vereceğim ve bugün yalnız Reşid Akif paşanın gazelini Faik Ah üstadım ve dostumun tahmisiyle beraber bir daha arzedeceğlm. Zeval olanca mukadder bu mihrü mahı dahi Değer mi rağbetü hasret refahü caba dahî Değer bu mestîi sevda bin intibaha dahi Çıkarma ab dili kurbi ârşgâha dahi Uzatma desti temennayı
padişaha dabi-
Diyân heeru firak oldp insi vâ-âlı im Şebi garibi beyaban içinde
güm rahim Uzun gecem gibi m indim
sababı gutahım Bu matemi günü İdrâk İçin mi Allahım? Kabahat azvedeyim tatil siyaha dahi.
Gönülde busesinin neş'ei müebbedi var Başımdan eksi içmez şairane
hülyalar Fakat gelip yine saki hemen
piyale sunar Ayılmamak dilerim tâ sabahı
haşre kadar Getir o mutlu meyi tövbeler günaha dahi-
Eder tebessümü çeşmü tabile dilde hubûb Benefşeran •eherjîhn
sülsitani gurup Ben iltifatına oldum musahha.ru meclûb Çakılmasın bana karşı o
ebruranı ğadûb Tahammül eyleyemem öyle bir nigâha dahi.
Bu anda günlüme tiıri melal hasretidir Gözümde şimdi tüten hep
buzum devletidir Huzur devleti şiirin metali hürmetidir Bu izzi-nefs Rcşidâ büdâ
emanetidir Onu feda edemem en büyük pena ha dahî.
Meram o zatı kermekâra azn şükrandır
lâtin harfleriyle yazmak zorunda olan yazar Türkçe yazmak zorundadır. Halkın dilinde her şeyi anlatmıya yetecek kadar fourmıre vardır. Kelime yoksa. İcat edilir. Tayyare kelimesine ahşan millet uçak kelimesine de alışır. Kaldı kİ birinin kökü ya-, bancı bir dilde, öbürünün kökü kendi dilinde.
Ve yoksa vasfı kemalinde hame hayrandır O mürşidi viizeradır Reşid
ayandır ülüvvü himmeti reşk-âver
otsa şayandır Veziriazam her devre padişaha dahi.
Bu tahmisi nefis 1335-1919 da yazılmıştır. Ve yukarıda da ar-zettlğlm gibi her mânada necip ve hassas şairimiz üstad Faik Âli beyindir. Reşid Akif paşa merhumun daha bir çok güzel gazeli vardır. Bir çoğu da hatı-rımdadır. Sırasını getirip bazılarını inşallah yine ara ve merhuma alt bazı menkıbeleri nakledeceğim. Allah rahmet eylesin pek müstesna ve mümtaz olan bir hususiyete sahip İdi Reşid Akif paşa (merhum).
S- öf. S.
RADYO
İSTANBUL RADYOSU
Almm DroUTanu
18458 AÇ1İIJ ve Program.
10.00 Haberler.
18 20 Şarkılar ve türküler (Pl.)
18 45 Vlncenl Loprr öritMtrasmdsn melodiler (Pl.)
2000 Normun Cloutier orketürnın»-dnn melodiler (PJ.I
20 15 KüçQk orkestra kon«r).
120 35 Şarkılar ve türküler (TÛ.)
30 55 Sar eserleri ve cyun havalan I (FU
21.05 Memleket türküleri ÇP1.)
2115 Fani «Hicaz faslı» Peşrev -Baktıkça httsnO anına - Neyle j teskin eyle - Ah felek yaktın -
ÂS>k oldum - Taksim - Sorııt-rr.erın bana ■ Kederden mİ neden bitmem - İndim bittim -Sat lemnlsl.
21.30 Batı Ameri tından sesler fl*l.) İ22.00 Peter Caykovıkl. «Fındık taran»
»ülti, çalan: Stokovskl İdaresinde PhlLadcJplıla Ork (Pl)
2225 Hafif orkestra eserleri cPl I
123 35 lnwintt Miller orkestra :in dan dana müziği (PİJ
2245 Haberler.
123 oo Dans mUzlgi (Pl.) 2330 Program ve Kapanı;.
ANKARA RADYOSU
AKSAM PROGRAMI
17-58 Açılış ve Program.
' 18.00 M. S. ayarı.
18,00 Dan» m&Uft (PH
1830 Konuşma.
18.45 Hatif melodiler ıPU
19.00 M. S. ayarı ve Haberler.
1 19.15 Gecmifte bugün.
1920 Ç «fitli sololar.
19.45 Tarihi Türk müziği.
2015 Radyo gazetesi.
20.30 Serbes saat,
1.20.35 Radyo senfoni orkestrası: ıRo mantlk program)
2120 Konuşma.
,21.35 Karışık şarkılar ve türküler*
122.00 Dans müziği (Pl)
2245 M. S. oyarı ve Haberler. 23 00 Program ve Kapanla.
Yarın «abalı ra öfllo programı
i IX M. S. »yan.
' 7-31 H»rry Horllek orkestrası ıPl.)
7.43 Haberler ve Hava raporu.
9.00 Şarkılar (Pl.)
1 8.13 Havai müzikleri (PL
1 825 Günün programı.
, 830 Hafif müzik (PİJ
B.50 Tango, Rumba. Kougö vo Sambalar (Pl.)
9.00 Kapanıp.
1223 Acı tıs ve Program.
1230 M. S. ayart
1230 Şarkılar.
I3M! Haberler.
13.15 Salon orkestralarından melodiler (PİJ
13 30 Öğle gazetesi
1335 Salon orkztraUrından melodiler
13.45 Sen parçalar (Pl.)
İSÇO Kanu »m a: (Kızılay derneği
adına)
14.00 A taam programı. Hava raporu ve Kapomt
Created by free version of 2PDF
- 26 -
Adria kalbi parçalanıyor, vücudu titriyordu. SeDl... Sefil. Bu menfur, sefil adam nasıl oluyor da bu kadar zalimane yalan söylüyor?
Arlan, yavaşça ve .soğuk bir eda İle;
— Hayır, dedi, inanmıyorum. Buraya gelmekle fena bir hareket etmiş oldum.
— Bana Lnan Harlan, bana İnan. Sana yalvar ırun. İnanman İçin ne yapmalı? Emredeceğin, istiyeceğin her şeyi yapmağa hazınm.
Bunlan söylerken sesi titriyor. âdeta ağlamak İstiyordu. Arlan hiç cevap vermedi. Adria İçinden: «Onu ben uyandıracağım. Ümitsiz âşık rolünü oynamaktan onu ben tarriarcaRım. dedi.
Moris, Arlanın yüzünü elleri anısına aldı. Artan, eliyle, hayır yapma, İşaretinde bulundu. Fakat sonunda öpmesine mümanaat etmedi. Atlrla, pencerenin önünde hareketsiz duruyordu, haykıramadı. (Burada... Evimde... Evimde.»
Artan, riltanerek Morisln kol-
larından myrddıt
— Ne delilik! Ne delilik Yarabbi. Bonne Nult Moris
— Arlan...
Moris yalvarıyordu. Kız aldırmadı. Merdivenleri çıktı. Odasına girdi, ışığı yaktı.
Biraz sonra Moris de odaya girmişti. Adrianın çehresi hemen tecavüzkâr bir hal aldı,
— Odaya girdiğim zaman u-yuyor gibi mİ yapıyordun?
Adria derhal taarruza geçti;
— Bu kız yarın evimizden ayrılacak değil mi?
— Dell mi oldun?
Morîsi yakasından tutarak..
— Hayır, deli değilim, dedi. Bahçenin penceresinden sizi gördüm. Bundan sonra öpüşmek için dâhâ gizil bir köşe seçiniz.
Moris, karısını İterek:
— Sen deli misin, dedi.
— Bizi gördüm, gözlerimle gördüm. Yalan söyleme.
— Allah aşkına Adria, böyle İsterik sahneler yapma. Biz a-lay ediyor, gülüşüyorduk. Yemekte biraz fazla içmiştik, hepsi bu.
— Ona söylediklerinin hepsini İşittim,
Satın alınmış kalb
ftZN LUCMIll PEVESELLhÇPnKH-NKZM MRSMİ,
— Su halde ne saçma sapan şeyler konuştuğumuzu biliyorsun.
— Saçma sapan mı? İstediği her şeyi yapmağa hazır olduğunu söylüyordun: her şeyi...
Adria açı acı ağlamağa başlıyordu.
— Allah aşkına Adria, beni rahat bırak. Böyle sahneleri görmek istemiyorum
Kendisini yatağa attı, kollarını arkasına kavuşturdu.
Adria, yanma gitti, hâlâ ağlıyordu.
— Nasıl oldu da bu sözleri söyleyebildin? Nasıı söyleyebildin? Sarhoşluk bile olsa yine mazeret götürmez. NaSıl söyleyebildin?
— Adria, biraz akıllı, biraz insaflı ol. Sana hanikati söyle-
yeyim. Arlan bana metelik bile vermiyor.
— Arlan benim umurumda değil. Beni en ziyade alâkadar eden senin ona olan meylindir.
Moris İçini çekti:
— Mesele bu İse, kabahat hiç kimsede değil. Nc sende, ne bende, ne de onda
Bir mezar taşı gibi soğuk o-lan bu sözler. Adriayl silâhlarından tecrit etti.
— O, Moriş... Moris... Nasıl oldu da evimde böyle bir şeyi yapabildin?
— Allah aşkına Adria, çocuk olma.
Ne yapmalı? Ne yapmalı? Yalvarmah mı? Her şeyin geçmesini beklemeli mİ? Korkutulalı mı? Tecavüze geçip tehdide, tahkire mi baş vurmalı? Tehlikeyi önlemek, eski huzur
ve emniyeti tekrar ele geçirmek İçin ne yapmalı?
Odada bir aşağı bir yukan dolaştı. Moris uyumuştu. «Allahım, Allahım, Sen bana yardım et»
*
Ümitsizliğe düşen kıskanç ruhların yaptığı her şeye baş vurdu. Tatlı, nazik, anlayışlı göründü, şiddet, hiddet gösterdi. Tahkir etti, en acı sözleri söyledi. Ağlayarak yalvardı. Mû-d af asız bir çocuk gibi boynuna sarılarak ağladı,
— Moris, sevgilim, ruhum. Arlık bent sevmiyor musun? Söyle, neden? Ben artık senin Adrian değil miyim? Ben artık senin her şeyin değil miyim? Annen, maşukan, ku kardeşin
değim miyim? Moriz Moris. bana bak.
Moris bozan bu sözlerine bir gülüşle mukabele eder, daima kaçamak, müphem cevaplar verirdi. Bazan onu kollan araşma alarak:
— Biliyorsun kİ. derdi, ben yalnız seni seviyorum. Yine biliyorsun kİ aramızdaki başka bir şeydir. Esasen beni baştan çıkaran senin bu delicesine hareketlerindir. Beni rahat bırak. Hayatımı İmkânsız bir hale sokma .Benden ne İstiyorsun?
O akşamdanberl bir defa olsun Adrla’yı okşamamıştı. Adria da onu eskisi gibi istemiyor. âdeta ondan soğumağa başlıyordu. Moris şimdi koridorda küçük bir odada yatıyordu. Sıcaktan, uykusuzluktan mustarip oluyormuş. Her akşam geceniz bayır olsun, demek viçin odasına girdiği zaman Adria, hicap ve korku içinde onu biraz fazla tutmak İçin bahaneler arardı. Kollarını boynuna sarar, Moris ise bu pallayım ateşe karşı hep hissiz kalırdı.
— Sevgilim. Biraz daha yanımda otur. Ne olursun. Çok
değil. Ben uyuyuncaya kadar. Ne büyük bir üzüntü İçindeyim anlamıyor musun?
— Kendi kendini üzüntüye sokan sensln. Hayır kalmıyorum Adria, O sahnelerinle beni zehirledin.
Adria, ellerini çeker, ağlamağa başlardı:
— Görüyor musun? İşte hep onu seviyorsun.
— Yine mİ başlıyoruz? Doğru da olsa her zaman bunu tekrarlamaktan. beni üzmekten ne zevk alıyorsun?
— Gördün mü? İtiraf ediyorsun... Niçin onu seviyorsun? Onda ne buldun? Hem soğuk, hem de kalbsizin biri. Benim sana verdiğim aşkı o hiç bir zaman vercmlyetektir. Güzel değil. Bunu sen de söyledin. Bir kaç sene sonra bir cadı gibi o-lacak. Yalnız gençliği var. onun için mi?
— Aman Allahım!
Kapıyı şiddetle vurarak çıkardı. Adria bütün gece yatağın kenarında oturur, çıplak ayakları döşemede, gözlerinden yaşlar, boşanırdı .
(Arkası var)



A

Parisin büyük moda evleri ve matbuat ataşeleri
Paris modası nasıl yapılır, propaganda servisi nasıl çalışır?
1950 kış modası basın mümessillerine teşhir ediliyor
Moda Panste doğar. Bu şehrin büyük moda evleri İbda ettikleri koleksiyonları senede iki defa tertip ettikleri gala müsamerelerde teşhir ederler, Bundan otuz sene evvel yetil bir moda sadece meslek ve kadın mecmuaları meşgul olduğu halde bugün matbuatın her çeşitl moda hareketleri İle yakından İlgilenmektedir. Fransız şevkini ve Fransız işçiliğinin yüksek kailli' derecesini dünyanın seçkin tabakalarına göstermeğe hizmet eden bu meşher-; ter yeni modaların bütün dün-nard bu büyük tersi evinin pTO- ■ paganda yapmaktadırlar. Moda İşlerinde propagandanın oynamakta olduğu rolün ehemmiyetini takdir eden Parisin büyük
moda evleri, tıpkı büyük elçl'lk-ler gibi, birer matbuat ataşesi bul und urmaktadırlar.
Jean Patou. Parisin büyük moda evleri İçinde İlk defa mat bu at ataşesi tâyin elmiş olan müessesedir. 1923 senesinde du İş İçin vazifelendirdiği M. Be’ -naud bu büyük terzi evinin propaganda işini şayanı hayret bir muvaffakiyetle idare etliği gibi moda evleri matbuat ataşeliği mesleğinin bugün işgal ettiği çok ehemmiyetli mevkii ılımasında uıühlm rol İka etmtı-Ur. Vazifesini bir spor müsaoa-kasına girmişçesine takıp eden M. Bemard Parlse bir yıldız gelir gelmez bu yıldızı İneceği o-telin müdüründen evvel karsılar ve ne yapıp yapıp bu misa
firi (Patou) evinde giyindirir sonra otelin resmini çeker ve fotoğrafı aynı gün dünya matbuatında yayınlamağa muvaffak olurdu.
Günün aktualiteleri ile müesseseler! arasında mevcut en küçük ilği ve münasebetten mahirine bir şekilde istifade ederek yüksek terzi evlerinin şöa-retlni bütün dünyaya yayan matbuat ataşelerinin faaliyetleri sadece matbuat sahasına m hisar etmlyerek bunlar sinema ve radyolardan da propaganda İçin İstifade etmektedirler. Moda evlerinin en yeni koleksiyonu, modellerini İbda eden sanatkârlar bunları mficssesenin
(Arkası 1 nci sahifede)
Dünyanın en ufak elektrik motörü
Fen. âleminde bir taraftan yeni makineler ifcıt olunurken, diğer taraftan da mevcut makineleri daha mütekâmil bir
hale wkmak için gayretler sar-tedilmektedir. Bu arada elektrik motorlerinl daha ufak çapta yapmak modası almış yürümüştür. Şimdiye kadar
İnşa edilebilen en ufak elektrik motoru tngilterededlr Bu moto
run çapı 0.50 cm. kadardır. 1,5 voltluk bir elektrik kuvvenle çalışabilen bu ufacık motor dakikada 7.000 devir yapacak kudretledir.
Durgun su sazlarından faydalanma
.Amerika fen adandan Chlo-Tella denen ve yazın durgun ve taze sularda olan sazlıklardan yağ ve protein imâl edilebileceğini bildirmişlerdir.
Fen adamlarının dediğine göre bu tecrübeler daha başlangıçlar. Daha Ciılorellanın İnsanlar ve hayvanlara gıda o-iup olanuyacaftı hakkında bilinecek çok şey vardır.
Chlorella'daıı ekle edilecek yağlar boya ve sabun sanayiinde diğer hayvani ve nebati unsurların yerini tutabilir.
Tecrübe yapanlar Chlorella’-dan elde edilen proteinin insanlara et ve kümes hayvanlan vasıiaslyle verilebileceği söylenmekledir. Fakat yavaş yavaş diğer yiyecek maddeleri ile de insanlara geçirilebilir.
"jniî.»
S
hlanbul tHlodly*.! Ş*hl» Tlyalıora Bu akşam saat îö de KOMEDİ KISMI
N E M O BANKASI
Yazan : L.. Verneuii Türkçesl: Fehmi Ballaş, L AY Paxnrle«l akşamları Dram Kırcmır.da
Salı akşamlan Kumcu K ou.unda
Irıull yoktur
Sahlfe ö
Demek ki kızın başka birine meyli varmış!
Mahkeme Koridorlarında
A K Ş A M
31 Ekim 1949
ku^ŞAMiKari^
gel-
al-tav-
konuştuk. Kızını benim oğluma vermeyip de şehzadelere verecek değil ya Kız kendi eliyle kahvelerindi! pişirip getirdi, içtik, ondan sonra da anaslle sözü kestik.
— Hayırlı, uğurlu olsun, hanım teyze Düğün ne zaman? Onu da bi» haber vermeden yaptınız mı yoksa?
— Senin aklından zorun var, bir hocaya git de kendini okut, oğlum. Düğünü nereden çıkardın şimdi? Ortalıkta kır var mı kİ düğün demek yapayım? Şu yüzümün halini görmüyor muson?
— Görüyorum amma nc olduğunu sormağa vakit bulamıyorum.
— Havadan elvadan lâflar edeceğine, doğru dürüst konuş da anlatayım. Karı bana neler etti biliyor musun?
— Hangi kan?
— İşte, baksana şu kart yosma yapılı karıya Yiizümü lirim Urım yırttı da bu hailere getirdi beni. Kız anası değiL dev anası. Kızı da başında paralansın habbenin. Kenarına bak, bezini al, anasına bak, kızını al diyenler yalan mı
ALMANCA - İNGİLİZCE BİLEN -Viyanalı bir bayan mürebbiyelik ara-mıKUdr. isteyenlerin «G B.» rti-muzuna mtlracaallnrı. İM — 1
BİR MVREBBIYE ARANIYOR -13*4 yomdaki bir «kek «ocuğuna matmazellik yapmak ürere inslllr.cc ve Fransızcaya vAkıl bir ecnebi bayan aranmaktadır, Harbiye Kervansaray soma kat yaııhaneye müracaat. Telefon 641*4. S2
— Nerede o ahu bakımlı, güler yüzlü kız?
— Buraya beraber mİ iniştiniz, teyze ham"
Teyze hanım çenesinin tından dolanıp tepesinde
şan kulağı gibi düğümlenen sargı bezini hafifçe düzeltti, sağa sola bakınarak sordu:
— Kimdir o, benimle beraber buraya gelen? Kör olasıca kan ile beraber cenneti âlâya bile gitmem ben.
— Güler yüzlü kızı arıyordun
ya
— Heri geri lâf edip de zih-
nimi karıştırma, evlAömı. Güler yüzlü kız kaldı mı kİ arayayım? Nerede o günler? tik defa Allahın emri İle istemeğe gittiğimiz gün halini görseydln sen de bayılırdın vallahi. Kahve getirdi, tepsiyi bana uzatırken gözlerinin İçi kıkır kıkır gülüyordu. Öyle hoşuma gitti, öyle sevindim kİ kendimi tutamadım; «Bana bugünleri gösteren Allahıma şükürler olsun» dedim. Asık suratlı İnsandan İliç hazetmem ben Rahmetli erendlden az mı çektim? Kaşları bir defa çatıldı mı. dünyalar bana zindan oturdu. Ken- _ —«... -
di kendime: «Hey kurban ol- söylemişler? Öyle karının kızı dıığıım Allah, bana kocadan da kendisi gibi olur tabii. Ge-giiler yüe göstermedin, oğlu da ne Allahıma binlerce şükürler babasından huy kaptı, asık su- olsun ki ne marifeti varsa vak-ratlara bakmaktan gözüm,'tile gösterdi de başımızı daha gönlüm karardı. Hiç olmazsa büyük dertlere sokmadı, baııa güler yiizlü bir gelin na-| — Allah bağışlasın, sizin ge-sip eyle de ömrümün son eya- ün hanım çok marifetli öyle mında İçim açılsın» diye gece'mi? gündüz dua ederdim. | _ aelln haıum deyip de cln-
— Nihayet o murudına da Icrl başun* toplama, o şirreti
erdin demek- 'gelin diye eşikten içeriye bastı-
— Beni alaya mı alıyorsun’ nr mıyım ben? Karamanın ko-îşte geldim, işte gidiyorum. Şu yunu sonradan çlkar oyunu O fani dünyada murat gördün kahbe de evvelâ güler yüz göster mü. diye sorsana bana. _ I dl benim gönlümü çeldi, son-
— Kahve getiren kızın gül- radan ne mal olduğunu mey-mesi at mı geldi?
— Lâkırdımın sonunu
tirııvYİen t"------- ________________ _________ o_.
beynimin içerisini karıştırma-' tik geiinle Dünür hanımı ala-sana. otlum. Kahveden sonra- |ım da n^Atı müdürlüğüne gi-kl halini biliyor musun kırın? deIlm dedlk Vay cîendlm. vay.
— Ondan haberim yok, ha- Kapıdan girdik kı evin içinde
nım teyze. kızılca kıyametler kopuyor. Bl-
— Haberin yoksa ne diye zim gelin odanın ortasında iki _ - , . , . ,, .
karşun*. geçip de benimle çene dişinin üstüne çokmuş, hun- df. derlll ufc[,re mıktuan
yarıştırıyorsun? Olup bitenleri güüüür. hüngür ağlıyor. Bir- (ooon u» Bahçek>pı Taj H«n m Temin evvelinden ilâ ahirine ka-'denbire nevrim döndü, şaşırıp lc/on î3a*1 10
| dİ. benim gönlümü çeldi, sonradan ne mal olduğunu mey-‘ dana vurdu. Her işleri bitirdik, ış nikâha kaldı. O gün Huriye burnunu sokup hanımla beraber evlerine git-
IX ■ U YASLARINDA KIZ. ERKEK COCUK aranmakladır. 50 Ura ücretle yemek te verilecektir. Müracaat. Mac ka allAhhane cad. No. W Ekspres boya evi. 115 —
AYARPAŞADA BOS TESLİM — Ayaspaşa Ülker sokak 4 No. lu 2da-Ireal tam konforlu a par Ilınan bej tealim MUlıklır. 32000 Her gün yerinde görülebilir. 58 1
UCUZ SATILIK EV — Edırnckapı Tckfursaray Slgehane caddesi 05 KAgir mermer antreli muşamba döjcll essiz man r* rai ı elektrikli, bol gulu İki bölük bos tealim her gün 14 den 10 ya kaçlar. Cumartesi. pazar sabahlan aksama kadar görülür 44
KÖŞEBAŞrNDA - GO«te:l|l müfterisi bol, her Ije elverişli 1 İnci Binit kıraathane devren çalılıktır. Müracaat Alcoa ray Mustafa Kemal Pata caddesi Doğu PalM Ap altında □ofu kıraathanesine. 090
BAYAN MEMURA İHTİYAÇ VARDIR — Bürodu çalışmak üzere müsait maaşla tıcr gün 0 dan 13 e kadar mü raca*!. Taksim KrUıUl Gazinosu arkasında 1/1. 8TI77 138 —
3ATIUK PA
KİRALIK ODA - İki bek*r erkek için mobilyalı ve manzaralı bir büyük oda kiralıktır. Nişantaşı Kodaman cad edil Dikmen Apart 80/2
88
SATILIK DEPO VE EY — Bakır-köyli Tajlıan caddesi Tas iskele sırasında sahilde Uç ylb metre kare arsa Üzerine dört Odal| ev v« fabrika için müsait büyük depo bos satılıktır. Müracaat Karaköy İS Can alıl Nike
ERENKÖY'ÜNDE — S oda mutfak, banyo. 1038 metre tüterine etrafı duvarla çevrilmio İçinde 54 d Mı faala kümesi her Cins tavuklar ördekler hindiler tavşanlar muhtelif cins güvercinlerde 14 inek bağlamak için a hırı ayrıycten 2 oda 2 kuyu 8 ha-vur.lte satılıktır. Erenköy Kazasker Camı civarında Hilmi posa sokak No. e Telefon 62411 88
DEVREN ACELE SATILIK DÜKKÂN — A/.lmet dolaytslyle acele devren ljler vaziyette d-ÜkkSn Müracaat: Mısırçaraıaı No, Sİ Baharatçı Mustafa Akın. 80
SATILIK ALMAN KUHT KÖPEKLERİ - Seki», yedi ve U( »ylık yavrularla Bolduk, av fino, Rus yavruları Müracaat Unınçarjt 217 Sabun kahvMilnde Mırrll't 93 İNCİL tZCE DEM ALMAK İSTİ-YENLERE — ®8İ> Seh00( mezunu ve tngUlzoeye biluftlan vakıf. KadıkOy cihetinde oturan bir bayan saati M liraya dere vcrmektecflr. Arzd edenlerin Akeam'da R. T rtlmuzana yaz-
FAA.L VAZİYETTE — PlyaMda ta [ lunmıa iyi ts yapan ve lam leafMilı bir ImalAlhaneri farla ciro ve sa- tır y«pms«ı için »,000 Lir# termayell bir ortafla İhtiyacı vardır. Müracaat Pasta kutuıu 210 tatanbul 11 — y
İNGLIZCE DERS ÜCRET 1 LİRA— Bir Türk bayan öğretmen ortaokul. İlse, üniversite talebelerine; (iğrenmek veya ilerletmek İBllyen bayanlara Kadıkfiydc evinde ders vermektedir İmtihanlarda muvafafkıyet garantilidir. Alcçamda ■Engllshu rû-muzunn mektupla müracaat. 11 - 1
İNGİLİZCE — Aznerlkada okumu? vc Amerikan mekteplerinde ln«ıli«c Ogretmlj bir genç üç aydı. Usan öğretir. Aksam «D S.» rumuzuna müracaat. 101 —
İŞE ORTAK ARIYORUM — Faal
VATANDAŞLARIMA MÜJDE — ' Parlıtn tanırımı:) lerr.l metodu üzerine kadın ve erkek Biçki makasını pak yakın zamanda rtlz liraya ajre-llyorum. Taliplerin adrese buyurmaları. Adres: Beyoğlu Tartabajı cadde »1. çukur sokak No. 10 üst kat. tatanbul. 100 — vaziyetteki dokuma teıgAfıİArım» bej bin lira sermaye koyacak ortak arıyorum Şehremini Seyit Ömer mahallem Gündelikçi sokak 3 No. da Osman San Arslana. 79 — I
Gazele mu idarecim adres oıaraa ««etermiş olan ünlerimizden A.E.1. — Bayan öğretmen — A.M U.S.T. - Englteb — R. T MOrebblye — DOS. Namlum* galen mskteplar, »da- oloaar
TAVUK MERAKLILARINA — Rol. Llgora, HIM, Nemae. SUsek», Brahma. tspenç. Haeıkadtn. Berç Ördekleri. tavşanlar cilverclnlerln muhtelif cinsleri, acele satılıktır. Osman-beyde Narclleclyan ec7atene*| kar-
müracaat Telefon «HİT W Lokman Hekim (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye Mütehassısı Divanyoiu No. 1(M Moayeoe «La ileri Fa gar hariç heı gün î-5 - 6 Tel: 23398
BİRİNCİ SIRIK _ Ve «üralll tn-Cllizce - Türkçe - lrufilizce her nevi fakat bilhassa teknik tercüme İtleri Tel. 40247 TS
İNGİLİZCE TERCÜMELER — İngilizceye vakıf üniversite mezunu bir gene, her türlU ticari, tıbbi, ve veterinerliğe ali tercümeler yapmaktadır. Dolapdere caddesi No 267. Kal 1. PanEalu M

ALMAN PİYANOSU — Yarım kuy ruhlu. mükemmel variyette satılıktır. cihangir coddml &B. Günceli A-pariıman 1, 122 — 1
ALMAN (KAFB- MARKALI — Bir kuyruklu piyano satılıktır. 12 • 14 de kadar görülebilir. Tabim Cumhuriyet cad, istiklal Apartıman No. 15/2 113 - - 3
SATILIK BOŞ EV — iki kat. allı oda. havagazı. terk« vc lektrikU. Pere palas arkasında ÇalnUifteOClil, Kuyu sokak No. ı/î. Tel asoıs.
_________________95
K AÇIRILMIYACAK FtRİAT — Sullanhamam Yetılcomı Sakalar sokak ve Sullanhamam cadd-Ml İki cepheli eakl Haçepolu ve yeni ASTAŞ. Keçeci Tahsin Poraeınay Mağazaları 11 - 29 ve 31 numaralı muhtelif oda ve lalonları havi kâgir pırlanta gibi mağaralar satılıktır. Fırçatı kaçırmayın. TataUlt: Sultanahmet Birinci Sulh Hukuk mahkemesi 049/21 dosya 94 — ■
KELEPİR — Bakırcılar Fuat pasa caddesiyle Süleyman İye caddesinin birleşti*) kösede alt katı atelyeye mü asit İki daire genIS ÜÇCf Odalı kâglr ev acele sanlıktır Müracaat: Era-Llkçi Amel Funda LSlell. Ordu caddesi 340 104 —
lAleLİNIN — En mühim yerinde deniz görür ondört büyük Odalı 590 M2 bahçen konak acele satıl tktır Lâleli: Emllkçl Ahmet FUNDA.
105 — 1
iller bankasından
Created by free versionı of 2PDF
ÇOK KELEPİR — 941 İPcefcct Ford! hususi oolmobll çok yeni de dertli taksiye müsait
ŞİLE OTOBÜSLERİ DURAĞINDA — Her Myle müsait bakkaliye devren satılıktır öoküdar ScİmenpAk cade-si No. 18/1 Aynı dükkâna müracaat
DEVREN KİRALIK — tkl adet sıvama tezgAh ve kaliplarlylc birlikte devren kiralık dükkân verilecektir Müracaat: EmlSkçi Ahmet FUNDA'ya Ordu caddesi 3W İM — 1
dar dinlesene bir defa. Neler kaldım. «Niçin ağlıyor bu kıt?» ■■M9FF oldu, neler. Bizim oğlan olulu- djye anneline sordum, çalımlı fflull
AYLIĞI ıs LİRAYA — 3 odalı a partıman katı. Elektrik, terkaa. bahçeli. banyolu. Atikall SaroyaŞAii caddesi Lodos sokak No. 13- 8*
KİRALIK APARTIMAN DAİRESİ — Kadıköy Küçük Moda tramvay durağı No. 12 apart imanda 4 odalı, konforlu daire kiralıktır Kapıcıya müracaat edilmesi 133 — I
nu aştu «Şunu baş göz edeyim çalımlı; «Elbette ağlar Ana| dikkat - ipotek isteyenlere ta-de murada ereyim» dedim. Btı- yuvasından ayrılmak kolay , va»ut eder Emiik. ar mi ıUm satanı günün eyamınd* oğlan evlen- mı’» dedi Gel de kuma baka- l,e hUaeim kabul »den ter-
lim. Lâhavie çekerek odaya girdim, yanına coınelip omura-
SATILIK ÇAMLIK ARSA - Götte pe istasyonunda 30 m. cepheli, kuyulu. oııü asfalt cad. ve ye»ll sahadır. 1322 M2 Telefon 42331, «»------*
dürmek kolay değil.
— Kıt mı onlamıyorsun?
— Lâkırdımı tersine çekme ' HU. okşadım: «Ne oldun, kızım? > rcıcı Evvel Allahın izniyle kızdan bol Niçin ağlıyorsun?» dedim. Kız-> xc ne var? Elimi salla&am ellisi, da cevap yok. Kırk defa tekrar İsı darieiı tut kan bw> ait kat 60
“ ‘ — ■ .. ... - . çgvap Ura. Arkacında müstakil bir odalı 40
Ura gelirli evi ile bcrabcY Ü«l kata her zaman mtlracasl Feriköy Avukat Cad Şahmerdan sokak No. M
138 - S
AZİMET SEBEBtLE ACELE KİRALIK KÖŞK — MOtena bahçeli 4 oda 1 bol fici uygun çiftchavuzlsr caddesi 13. Hergtin görülür. İM —
1 — Niğde iline bağlı Derlnkuyu kasabası için şartnamesine uygun olmak üzere su motopompları, değirmen moujru. değirmen taşı ve 1 adet 4ü - 45 beygirlik dizel grubu satın alınacak ve alçak gerilim şebekesi yaptırılacaktır.
2 — Bu işlerin keşif bedeli 72.577.25 liradır.
3 -
4 —
Geçici teminat (879.- liradır.
Zarflar makbuz mukaollinde- en geç 17/Kasım'949 perşembe günü saat 17 ye kadar bankamıza teslim edilmelidir.
5 — Kapalı teklif zarfları. 18 Kasım'949 cuma günü saat IS de toplanacak bankamız satmalına komisyonu tarafından açılacaktır.
6 — Pastada vâki gecikmeler nazarı Itibare alınmıyacaktır.
7 — Bu işe alt şartname CS,-ı Hra mukabilinde oankamız muhasebe müdürlüğünden temin edilebilir.
8 — Bu işe alt tnicürafe devlet ve De!erliye vergi ve resimleri, noter ve harç masrafları İşi alana ait olacaktır.
9 — Teminat mektubu mukabilinde avans verilemez.
10 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. 14281
kolumu sallasam tellisi gelir , ettim, ağzını açıp da amma kızdan kıza fark vardır, vermedi. O zaman benim İçime Evime gelen kızı alıp da gelin kurt düştü. Nihayet kendimi diye evime sokar mıyım? Ba- tutamadım: «Demek kİ bu kı-— — __».— var.
Böyle gelin bana yaramaz» dedim. Doğru söylememiş miyim?
— Ağzına sağlık, teyze hanım. Sonra ne oldu?
— Sonrası belli İşte. Suratımın haline baksana. Benim bu sözüm üzerine anası olacak kahbe; «Vay, sert benim kızıma İftira ediyorsun» diyerek bayrakları açtı, üzerime yürüdü.
Mübaşir şenlendi, hanım teyze sözünü tama tnlıvam adı.
Ce. Re.
na akça pakça, güzelce, güler zın başka birine meyil yüzlü. ırz ehli bir ekslketek lâ-rım Sağa danıştım, sola sor-(Lum. en nihayet bu kızı sağlık verdiler Bizim Huriye hanımla ber-'ber gidip gördük, ikimiz de beğendik Kapalı çarşıda bizim oğlanla da karşıdan karşıya görüştüler, birlblrlerinden hoştandılar. Ondan sonra efendime söyllyeyim. bir gün gene Huriye hanımla beraber evlerine gittik, Allahın emriyle. Peygamberin kavliyle İstedik kızı. On-in da babası yok, anastle
5 000 LATAYA BÜTÜN KONFORU İLE VİLLÂ — Üç oda. hol. banyo »e saire kıl gir ev Injaalı İki ayda tealim, Taksim Kristal gUİBMU »rkaaında Milli EmUklj 8X771. 721 - - I
SU AD İYE İSTASYONU YANINDA — Bağdad caddesine. Suadlyc duraklarına » metre Mesafede bir dönüm meyva bahçeli konforlu iki daireli kusk bo» teslim Mtılıktır. Her gün gezilebilir. Suadlye Ayseçavuj sokak B numara İkinci kata müracaat.
120 — î
İYİ Sİ* MEVKİDE ACELE BATİLIK — Sehzadcbajında Milli Sinema arkasında Acemınelcr sokak II No. lu üç katil CV acele satılıktır S Odalı, hamamlı, mutlağı, bahçesi vardır isteyenlerin Galata Sesi t han No. S a müracaatları. Telefon: 406X1
İM — 1
Türk Hava Kurumu İstanbul şubesinden
Şubemizin nakli münasebet He bir kısım dolap, masa, sandal-ya ve sehpa gibi eşya 2 Kasını 949 çarşamba günü saat İS de şubemizin bulunduğu Yeni poetane caddesinde 47 numaralı binada açık mezat usullyle satılacağından isteklilerin mezat günü ve saatinde şubemize müracaatları. 15235
K AZLI çeşmenin - En gürci yerinde fabrika, depo yapılmağa müsait etrafı tuğla duvarla çevril, demir kapılı 2100 M2 arsa satılıktır 21571 ye telefonla müracaat 163
İNŞAAT YAPTIRACAKLARA -Her nevi inşaat, tamirat, tadilat teminatlı olarak yapılır. Paraca İzaml kolaylık gSaterllir. Telefon: 40JM Galata Perşembe patan Arslan han kat: 2/8. in - ••
UCUZ SATILIK 9 ODALI EV — Fatihte Darüjşafaka caddesinde 01 numaralı, tkl daireli, 9 odalı, bahçesi, terke» ve elektriği, altında bir de dükkânı bulunan, 24 metrelik asfalt cadde üzerindeki bu ev, ucuz ftaUe acele Milliktir. Bir dairesi bos teslim edilecektir. Müracaat: Fatih. Mal ta çarsıaı. Mobilya vc Emtak Alım Salım yeri. No. 24. Süleyman Plyaie ııo — 1
SATILIK BOŞ EV — Kadıköy Yoğurtçu parkı W, bahçesiyle »5 M s oda. 3 hol nezareti mükemmel ıtatı ehven. Her gün 10 ■ 12 arası aynı caddede 142 numaraya müracaat.
135 - S
Ankara Belediye Başkanlığından
6ATILIK - Gelirli 9 odalı kArgtr ev. tkl oda bos. Taksim Sırasctvllcr Hocazndc No. M. Müracaat yeri. Ut Mercan Tıgcıiar No. 43.
Al
9.500 LİRAYA SATILIK — Bakır-köyünde Küçükbaşlarda 19 numara. 3000 metre kare Ürerinde 12x8x3'1 bina. Müracaat aynı
lise ve ortaokul — Talebelerinin matematik ve fizik derslerini kolayca başarmaları, -emİti metotlar ve ehven şeraitle garanti edilir. Ak-yom'da (i. T. Ö.İ rümuruna müracaat. 100
1 — Ankara, Anafartalar caddesinde yeni inşa edilmekte olan tlcaretevi zemin zatında 3 No. mağaza beş sene müddetle ve kapalı zarf usulü Ue arttırmaya konulmuştur
2 — Beş senelik kira bedeli (21,000/ yirnılüir bin. liradır
3 — Teminatı (1575) liradır.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün belediye tutanak müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 11-11-949 cun.» günü saat 16 da oelediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 inci maddesi sa-
rahati veçhile haaırlıyacakları teklif mektuplarını belli günde saat 15 e kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığındı vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları i âzım dit 15163
Bir Aşk Gecesi
Yazan: Karen Bramson Tercüme eden: Vâ - Nû
I— Tef r ik a
Adam sen del Bu takdirde, sadık uşağı Françols onun lehine şahitlikte bulunur İbmai Ci olan telefoncu kızlar çok. Bu da unutmuştur Demek, aleyh-de kati cdclil» yok.
Bu korkunç müphem durumdan biran evvel kurtulmalı.
— Metin ot giızellm! — dedi. — Doktora hemen telefon et.
Antoinette, muti bir lıalde, te lotona yaklaştı Lâkin, âhlzeyı eline alırken, vücudunu bir tit reyiy kapladı Masaya yapışmak mecburiyetinde kaldı Nazarları, ölünün kanlı yüzüne tesadüf etmişti.
— Elimde aeği!, yapamıyaca-ğım' — dedi
Bayılacak gibi bir hali vardı. Jacques, onu kolundan tuttu
— Öyleyse ou işlerle sen uğ-
No. 15
raşma, yavrum. Yapılacakları ben yaparım.
Kadını sedire oturttu.
— Dinlen. İatirahate ihtiyacın var. Çiinkü pek müşkül anların mihnetine katlanman lâzım gelecektir
Antoinette kendini yastıklar üzerine bıraktı Gözlerini kapadı, Yaşlar, kirpiklerinden süzülüyordu.
«— Pek müşkül anların mihnetine katlanmak,..*
öyle ya: Yarın Susy babasının seyahatten saat kaçta geleceğini soracak. Bu sualin cevabı nedir? Hakikati nasıl saklasın? Babasının öldüğünü Işl-dince kız ne ne türlü meyus olacak.
Susy'nin ıstıraplarını gözünü ne getirince, Antoinette. sırf bunlara şahit olmamak için, ölmeği tereltı edeceğini anladı
Keşke Jacgues, Luclen'in kendisini vurmasına mâni olmasaydı... Susy, babasın m «yakında geleceği» efsanesiyle ne kadar müddet avutulabllir? Kendisi, siyahlar giymek mecburiyetinde kalacaktı. Çocuk bu yas a-lâmetlnl görünce... Hem, ne kötü âdet bu: Niçin siyahlar giymeli?
Antoinette’in dimağı arlık normal düşünemez olmuştu. Ge çirdiği müthiş dakikalar, ona bir nevi uyuşukluk vermiş'i. Merhumları kaybetmişti. Sinir İtri artık emirlerine itaat etmiyordu. Gözlerinin önünde bir hâilenin cereyan etliğini görüyor; l&kln gûya bizzat bir aktris gibi bu drama karışmıyordu Artık ekendi» olmaktan çıkmış tı.
Sevgilisine bakıyordu: Gayet soluk; yumrukları sıkılmış; al-nı ter İçinde: telefon başında bekliyor. Bu adam, dünyada her şeyin fevkinde sevdiği adam de ğildi. Bu da. Cereyan eden dra mm aktörlerinden biriydi. Yerde, şakağındaki delikle yatan Luclen'de, kendisini senelerden beri kıskançlık işkencesine tâbi tutan ve demin öldürmeğe
kalkan o tahammülfersa insan değildi. Hayır, bunlar hep birer kâbustur belki! Bu akşam, kızına: «Senden hiç ayrıimıyaca-ğım!... Aslâ... Aslâ...» diye tat lı sesle mırıldanan adam bu olamazdı.
Halbuki işte. kızcağızını terkedip gitmeği bizzatt o istemişti. Kızını ebediyen terket-mişli. Şeytani bLr şekilde intikam almak için bunu böyle yapmıştı. Rakibinin kaalil olup müthiş cezalar görmesini İstemişti.
Lâkin bu vaziyet. Luclen'in kızına karşı duyduğu aşka kıyasla karısına karş« duyduğu aşkın daha az olmadığını da ispat etmiyor mu?..- Buna imkân var mıî.„ Artık An-toinette'in havsalası hiç bir şey almıyor... Beyni durdu.
Düşüncelerinde karışıklık artıyor. Mümkün olsa da gözlerini asla açmasa ...Arlık hiç bir şey düşünmese... Yüzüne değdirdiği yastığın İpek kılıfı pek hoşuna gidiyor. Orada, kımıldamakst-p.ın kalmak istiyor. Hiç bir şey düşünmeylp, sırf şaştığın ipeğini düşünmek, ipeğin cilde te-
ması, ne hoş. ne hoş!
Telefon eden Jacquse’ın sesini pek uzaktan ve derinden duyuyor. Jacgues. dostu Luclen'in intihar ettiğini anlatıyor: An-loinette'in, telefon edecek durumda olmadığtnı söylüyor. İmkân nispetinde süratle gelmesini rica ediyor.
Jacuues. telefonu kapattı. Antoinette’in yanına gelip oturdu.
— Demek?... Gelecek?... — diye, genç kadın, yastıkların arasından başını çıkarmak3izın sordu.
— Evet, derhal geleceğini söyledi.
Sükût içinde beklediler.
Zavallı kadın! Acaba buna kudreti yetecek mi? Söyleyeceği her kelimeyi teki r teker öğretmek lâzım gelecek
— Yavrum, Anroinıte'clğlm! Belki de seııi istintak ederler. Pek fenana gidecektir.
Genç kadın:
— İstintak mı? Peki ama, peki ama. . Ne diyeceğim? — niye Kekeledi.
— Benim mukadderatımı tâyin edecek Olan, belki de senin
şahadetindir.
Antoinette’in yüzünde bir damla bile kan kalmamıştı. Gözleri dehşetle dışarı uğrayarak:
— Ne demem lâzımsa söyle... — dedi. — Aman Allahım! Ya beceremez, şaşırrırsam?...
Jacğiıes. kaşlar çatık, dudaklar kısık, düşünceliydi. An-toinette'in neler söyliyeceini zihninde hazırladı, durdu, lık versin!» demiştin. Yatmak üzereydin. Tam soyunmağa başlamıştın kİ Wr tabanca patladığını duydun. Evi ela kendi kendine: cSes sokaktan gelmiştir; bir lâstik patlamış olacak!» dedin. Lâkin, kocan yemekle çok üzüntülü, çok suratlı olduğu için, içine birdenbire korku düştü. Aceleyle givlııip buraya indin. Elinde tabanca, ölü yattığını gördün.
Jacques, metresine dikkatle baktı:
— İyi anladın mı? — diye sordu.
Antoinette, cevap vermeksizin, başın salladı.
Jacoues. zihnen hâlâ meşgul, sistemini kurmakla meşgul.
Bir kaç dakika sonra, Antol-nette, başını kaldırdı; titrek bir sesle sordu:
— Hâlâ burada, yerde yatması ne feci... Hizmetçileri u-yandırsam... Yatağın? taşısak...
— Hayır, dok tarar, gelmesini beklemek daha makuldür. Cesedi. düştüğü yerde bulmalı Bu suretle, hiç bir 3eyi gizlemediğimiz kanaatine varır.
Yine uzun ve elim bir sükût.
Sonra. Jacques, ayağa kalktı; başı eğik, elleri ceplerinde, asabi asabi dolaşmağa başladı.
Sağ elL. tabancasına dokundu.
Birdenbire durakladı:
— Aman Yarabbi!
— Ne var? — diye Antoinette dehşet içinde sordu.
— Tabanca!... Olur şey değil... Tamamiyle unutmuştum. Luclen'in tabancasında bütün kurşunlar yerli yerinde duruyor. Ben delirmişim galiba .
Cesedin yanına koştu. Katılaşan parmakları gevşetti. Arasından tabancayı çekti. Kendi brovnlngLnl itina ile sildi ve üzerinde hiç bir iz kalmamasına çalıştı Bu tabancayı ölünün parmakları arasına soktu.
(Arkası var)
31 Ekim 1M9
AHŞAM
Sahile 1
[jsrs j insafsız bir rakip Tokat çevresinde
Hari, bitkin ve üzgün bir sesle anlatıyordu:
— İçinden benimle alay ettiğini, belki de beni aptal bir adam sandığım anlıyorum. Belki hakkın var. Çünkü senin düşüncelerin benimkinden bambaşkadır. Hissi meseleler, seni hiçbir zaman İşgal etmedi, ömründe nefsinden ve paradan başka bir şey sevmedin-
Sen hayatta muvaffak oldun, balhukl ben...
Arkadaşı, Hark’nln sözünü keserek cevap verdi:
— Dostum, sen, İçil, hisli, romantik bir adamsın. Biricik aşkından inkisarı hayale uğrayınca kalbini dünyanın bütün »erklerine ve eğlencelerine kapadın. Denizlerde vapurların tabii sıfatiyle, perişan bir hayat sürmek istiyorsun.
İşte ben bunu anlayamam dostum, dünyada sevdiğinden başka Radın kalmamış mı sanki?
— Beni dinlersen halimden anlarsın. AH İle çocukluğumuzdan beri sevişiyorduk. Evlerimiz bitişikti Ailelerimiz de ahbaptı.
Hari. bir gazinoda bir masanın başında karşı karşıya oturduğu arkadaşına bunları anlatıyordu. Önünde duran viskiyi içlikten sonra sözüne devam etti:
— Afi İle beraber oynuyor, beraber okula gidiyorduk. Liseyi bitirince ben teknik üniversiteye girdim, o da piyanist olmak Jçin könservatuvara devam etmeğe başladı. Bu suretle birbirimizden ayrıldık Afi. çocukluğumuzda olduğu gibi artık beni elimden çekmiyor, ona Taslayıp, kendisine söz söyledikçe pancar gibi kızarıyor, gözlerini yere İndiriyordu
yerden tekrar başladı. Sonsuz bir saadet İçinde yüzüyordum. Yalnız üç yaşındaki oğlu saadetimizi gölgeliyordu. Çocuk öz evlâdım gibi sevdiğim halde benden hiç hoşlanmıyordu. Annesi çocukunun benden nefret ettiğini gördükçe beni teselli ediyor:
— Biz evlenlnceye kadar çocuk da sana alışacak, diyor.
hayvancılık
Parisin büyük moda evleri
Türk-Sovyet hudu dunda bir gezinti
Hayvan hastalıklarına karşı şiddetli bir savaş yapılıyor
vu* u» — - _ -w— | Tokat (Akşam) — Daha ri-
Ben de bu sözlerle avunuyor- yade bir ziraat ve hayvancılık dum memleketi olan ve kalkınması
Bir sene sonra evlenmeyi ka-' bu iki sahaya bağlı bulunan 111-rarlaştirdık. Çocuk beş yaşma mirin büyük ve küçük bir bu-bastiğı İçin vaziyeti Kavramış l""M *'** u,_
olacağını sanıyordum. Kendimi, çocuğa sevdirmeğe var kuvvetimle çalışıyordum. Nihayet beklenen gün geldi. Çocuğun yatışmış olduğunu sanıyordum Fakat bu defa Afi benimle evlenmeyi reddetti. Bak, gönderdiği mektupta bana ne yazdj:
(Baş tarafı 5 inci sahlfede) diğer branşında çalışan miis-tahdlmierden gizil tuttukları halde evlerin matbuat ataşeleri İçin mahrem olan hiç bir şey yoktur. Parisin büyük moda evi Carven in matbuat ataşesi madam Deb-rie aslen DanimarkalIdır. Müessese sahibi matmazel Carven’ in çok eskiden beri yakın bir şahsi dostu olan madam Debrie matbuat ataşeliği faaliyetini şu şekilde anlatmaktadır:
»Ben müessesenln basuı, filim âlimi ve radyo İdareleri İle olan münasebetlerini İdare ederim. Carven müeszesesi bütün dünyada çok beğenilen ala Pa-rizlyen ve ala Jöneti makası İle maruftur. Matmazel Carven ile dünyanın bir çok taraflarında birlikte dolaşarak her defasında Parlse yeni yeni fikir ve buluşlarla döneriz.»
Harbden evvel çok lüks bir hayat yaşamış olan ve muhteşem şatosunda tertip etmiş olduğu şahane ziyafetlerden halâ bahsolunmakta olan prenses de Favclgny Luclnge şimdi Jac-ques Griffe moda evinin matbuat ataşeliğini yapmaktadır. Pransanın en İyi giyinen kadınlarından biri olmakla tanınan prenses harb içinde servetini kaybettikten sonra bu işi kabul etmiştir.
Balmaln müessesesinln matbuat ataşeliğini 1930 dan beri bir İngiliz prensesi olan prenses Roban yapmaktadır. Dört yabancı dil bilen ve giyim İşlerinde bir otorite olan prenses 1928 ] de İflâs eden bazı Amerikan bankalarına yatırdığı serveti kaybettikten sonra bu sahada vazife almıştır. Prenses şimdiki işinin çok ağır olduğunu ve işlerin müsaadesi olmadığından on seneden beri tatil yapamadığını söylemiştir.
Müessesesinin matbuat ataşesi Mösyö (Slmonlı Pariste çok sevilir.
Simonl demiştir M: (Fallı) ın yeni koleksiyonları Paramouııt şirketi .taralından. J*iev|zvonin olarak ilime çekildiği gibi her hafta Foka jurnal tarzında ayrı bir illim de çevirtiriz ve yeni modellerimizin kısmen fotoğraflarını da alır. Bütün dünyaya müessesemlzin yeni buluşlarını yapacak bir fotoğraf ve mimlerin alınabilmesi İçin İşleri tertip etmek de benim vazifemdir, Son defa koleksiyonlarımızı teşhir edeceğimiz zaman 10 gün 10 gece sendöviç vr siıt ile İdare etmek şarttie müessesede kaldık. Amerikan Moda evlerinden aldığımız siparişleri zamanında yetiştirebilmek için zaman zaman Air France şirketinden uçak temin ederek hususi şekilde tahrik et tlğimlz olur.»
Bu müessesede matbuat ataşeliği makamını bir kaç yüksek tahsil diplomasına sahip ve kıy metli bir şehslyet olan matmazel Marie - Thöse işgal etmektedir. Ataşe matmazel vazifesini şu satırlarla anlatmaktadır: «Ataşenin rolü ilânattan ziyade propagandadadır. Ataşe mensup bulunduğu firma 'de matbuat arasında bir dostluk ağı tesisine çalışır. Ben Pariste çalışan (600J kadar gazeteci l>e şahsi dostluk tesisine muvaffak olduğum gibi Amerika, tngllte* . . . .
re. İtalya, İsviçre ve İskandinav âdeta bir tfanıştay. ihtiyar çtf-memlcketlerinden koleksiyon- ' d. sahile vurup parçalanan lanmıaı görmek İçin zaman za- dalgaların kükreyişine ve her man Parlse gelen ecnebi basiti dalga ile yuvarlanıp çekilen mensupları ile de tanışırım » * deniz taşlarının şakırtısına
Öz olarak çeviren: B. AKSFI. âşık.
Associated Presse muhabiri Greenwald’ın Hopa’da gördükleri
Hopa (AP) — Çayın kenarında, küçük, beyaz bir okul binası var. Orada oynayan küçük Türk çocuğu, okul binası kapısından topunu savursa, kolaylıkla çayın öte tarafına düşürebilir. Fakat, atmaması lâzımdır ve atmaz Zira bu çayın öte tarafı Rusyadır. Küçük Türk çocuğu ile bütün milletinin dev cüsseli, haberli, tarihi düşmanı.
Bu su akıntısına Sarp çayı adını vermiştir Sarp ve yüksek dağın bir geç İtinden İnmekte ve Karedenize karışmaktadır. Tepelerde daima alçak ve koyu bulntiar dolaşır. Bu kesim ıssız ve kasvetli.
Çayın öte tarafında. Rus toprağında sınır muhafızlarına alt iki beyaz bina ve heybetlice bir nöbet kulesi yükselmekle. Türk toprağında, çlfçllerle sınır muhalızl arır.m yaşadıkları ufacık bir kasaba mevcut.
Küçük Türk çocuğunun bir sıçrayışta aşabileceği Sarp çayının kenarında bir de nöbet kulübesi var, BJr Türk muhafız daima burada nöbettedir. Öte tarafta da bir nöbetçi kulübesi var, fakat İçerisinde Rus betçl yok. O geride, bir gerilerdedir. Bu kesimde, nöbetçiden başka hiç bir m.in Rus göremezsiniz, lar.
Fakat orada oldukları diliyor. Hopa'dan, tam güneydeki bu hudut ve kasabasına her hareketimizi nöbet kulesinden takip etmekte olduklarını biliyor, dürbünlerini âdeta üzerimizde hissediyorduk. Fakat açıkta dolaşmıyorlar, kendilerini asla göremezsiniz.
AlrnluaiHg* ürıünae oynayan çocuk, her hangi bir korku duymıyacak veya bunu aklede-mlyecck kadar küçük. Fakat bunu duyabilecek kadar büyükler, Türklyenin bu Kuzey -Doğu köşesinde, bütün bu sarp sahil boyunca yaşıyanlar. «Soğuk harbin» kızışması halinde, fiilen top menzili İçinde kalacak olanlar da her hangi bir korku hissetmemektedirler.
Tek bir endişe ve huzursuzluk izi bile yoktur. Buna, isterseniz. Şark ın son derecede huzur verici bir felsefesi, fatalizm deyin. Buna, hattâ Rusya kadar kudretli bir muhastma karşı bile. Türkterin kendi öz kuvvetlerine İmanları, diyebilirsiniz Bunu, dilediğiniz şeklide tefsir edebilirsiniz: Fakat keyfiyet meydandadır
tstnnbuldan hareketimizi müteakip, vapurda Şevki Os-manlaroğlu ile tanıştım Oğlunu görmek İçin Ltanbula gelmiş Sert, dik fakat sevimli ihtiyar bir çlfçl. Şimdi İşten çekilmiş: aynı zamanda Hopa'nın •gayri resmi» belediye reisi. Makamı. Hopa'nın tek caddesi üzerindeki bir kahvehanede her zaman İşgal etliği masa. Burası, başı sıkışan hemşeriler! İçin
Fakat Şevki Bey harb oyununu da bilenlerden. Bu esld muharip, İstiklâl harbinde kendisine düşen Ödevi fa2İasiie başarmış.
Bir soruma cevaben: «Ne,
korkmak mı? Rustan mı?» dedi. »Harb gelirse, göreceği de var». Ve kalın kollarını büyük bir Jestle İki yana açarak ilâve etti; «Şu dağlar bir kaç dakika içerisinde kadınlanmış ve çocuklarımızı saklar. Fakat her erkek, savaşa hazır, sahilde bulunacak ve Allah'a kavuşuncaya kadar çarpışacaktır, ölüm dediğin nasıl olsa günün birinde mukadderi»
Hudut garnizonu komutanı binbaşı Zeki Belen, cüsseli, sert fakat sevimli bir asker
Kendisine gelen erler, ekseriyetle yeni silâh altına ahnaıi gençler. O da bunun böyle olmasını tercih Ediyor, »İra hudut birliklerinin özel ve İhtisası icabettiren bir talim görmeleri lâzım. Bu hayati kesimde, emrindeki insan ve malzeme kaynağı, yalnız ve münhasıran kendisine ve bağlı bulunduğu yüksek komutaya alt bir sır. Sadece «iyidir» dedi ve başka bir şey söylemedi.
Onda da her hangi bir endişe yok. Deniz kenarındaki bir bahçede kahvelerimizi içerken şunları söyledi: «Bu taraflarda
hisse- korkan bir fert yoktur. Bu söjr-5 ledlğim tamam İle samimi ve sallU hakikattir ve bunu böyle anla-motörle gelirken manın ve inanmanızı isterim.»
tir. İlimizden geçen müteaddit ırmakların suladığı mûnhat a-razlll ve bataklıktı vâdilerde yayılan hayvanlarda kesretle görülmekte olan kelebek hastalığına karşı tedbirler alınarak (37)95) baş hayvana distofajln ilâcı verilmek suretiyle tedavileri yapılmış ve bu hastalıklardan korunmuştur. Mandalarla sığırlar arasında görülen ve ekseriya öldürücü olarak seyreden pasLörelloz Barbon hastalığına karşı da (12875) baş hayvan koruyucu olarak aşılanmak suretiyle hastalığın tehdidinden kurtarılmıştır. Yine ayni cins hayvanların hastalığı olup büyük mikyasta telefatı mucip olan yanıkara hastalığına karşı (10539) baş sığır aş11 an arak bu hastalığa karşı garanti edilmiştir. Hastalık çıkmadan önce koruyucu olarak aşı tatbikatı yapılmak suretiyle salgın hayvan hastalıkları önlenmiş ve bu suretle ilimizin milli serveti olan hayvanlarımız arasında telefat verilmemiştir.
Diğer taraftan tarım bakanlığının yardımı İle ilimiz merkezinde bir hayvan hastanesi açılmış bulunmaktadır. Son sel felâketi ile tahribata uğramış bulunan hastane binası kusa bir zamanda onarılarak faaliyete bağlıyacaktır. Bu suretle hayvanların âdi hastalıkları burada bertaraf edilmiş olacaktır. Bütün bunlarla beraber hayvan yemi işine de önem verilerek muhtelif ilçe ve köylerde yonca ve korunga gibi yem nebatlarının ekimi için köylü teşvik edilmektedir'
çuk milyon başa baliğ olan bir hayvan serveti bulunmaktadır. Bunların adetlerini olduğu gibi, verim kabiliyetlerini de arttırmak, ayni zamanda kendilerine ârız olan türlü hastahklarlyle savaşmak İçin ilimi» Veteriner servisi esaslı bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir. Et, süt ve iş verimi bakımından tam m&naslyle kombine bir tip olup köylerimizin aradığı ve Kazova inekbaneslnln yetiştirerek köy-‘ I lere dağıtmış bulunduğu kırnıı-z> sığır cinsinin vilâyetimizde] I yayılmasını ve çoğalmasını temin İçin her bucak merkezinde 30 ar başlık boğa bakım durak -lan inşasına geçilmiştir. Başta sayın valimiz Abdülkadlr Sözen'in hassasiyetle takip ettiği durak inşaatları bitmek üzeredir. Hâlen 11 bucakta boğa bakım duraklan tesis edilmiş ve köy boğalarının bakımlar buralarda sağlanmağa başlanmıştır. Bu duraklarda Kazova 1-Afi İle buluştum. Yine genç ve nekhaneslnden temin edilmiş güzeldi. Yalnız güzelliğine bir 210 boga mevcut bulunmak-hûzun çökmüştü. O şahane göz- tadır, terinden elem ve matem a- ( kıy ordu. Afi, çocuğunu ebedi- jÇ|n bu yıl 5 ilçemizde açı-yen kaybetmiş, beklenmedik bir lan aşım duraklarında 14 baş ” ' “ aygır çalıştırılarak ceman 721
baş kısrak tohumlanmış ve geçen senedeki sıfatlardan 263 baş tayın doğmuş bulunduğu tesbit edilmiştir. İyi cins ve bakımlı hayvan yetiştirmeyi teşvik maksadiyle tarım bakanlığının yardımı İle vilâyetimizin Artova, Turhal, Nik.au Uçalu-rinde ehil hayvan sergileri açılarak bu sergilerde derece kazanan 95 baş hayvan sahibine ceman 3400 lira dağıtılmıştır.
Köylerde damızlığa yaramayan at. sığır, koç ve lekelerin macerasını enenme İşleri de ehemmiyetle Su,... ele alınarak bir yıl içerisinde
hastalık onu on üç yaşında İken mezara götürmüştü
Ben onu çıldırasıya seviyor, 'fakat aşkımı kendisine söylemeğe cesaret edemiyordum. Çünkü o, zengindi, ben ise fakir bir genç olduğum için aşkımı kendisine söylemek için ünl-ver.iteden diplomamı alıp para sahibi olmayı bekliyordum.
Nihayet diplomamı aldım. Beni bir şirket angaje etti ve bir barajın inşasına nezaket etmek İçin bir sene müddetle] taşraya gönderdi.
Hareket edeceğim gün kendi- ; tiyle ved&laşırken gözlerimi gözlerinin içine dikerek sordum;
— Afi. bir sene sonra döneceğim. Beni bekliyecek misin?
Bu basit sözler, aşkımın İlk 1-tiralı idi.
Fakat bildiğin gibi, hareketimden az sonra İkjncl Dünya Harbi başladı. Askere gittim. Araş ıra ondan aldığım mektuplar. bir müddet sonra kesildi.
Harb bitip de Parlse döndüğüm zaman Affyi duJ ve üç yaşında bir çocuk annesi olarak buldum. Çektiğim ıstırabı anlatamam.
teklif
Yine ona evlenmeyi ettim. Teklifimi n Erik ân e reddetti.
— Israr etme dostum! Çocukuma ölmeden evvel evime başka bir erkek girmlyeceğine dair söz verdim. O. benden bunu istedi. Ben de ona videttlra,, dedi.
Görüyorsun ya. çocuk öldüğü halde beni yere serdi, saadetime mâni oldu.
■;

nö-hayli bu za-dl yor-
Created by free version of 2PDF
Diğer taraftan atçılığın İnki-
BULMACA
Hari, bu hazin macerasını anlattıktan sonra sustu. Sonra' ayağa kalkarak arkadaşına ve- 1133 baş muhtelif cins hayvan dâlaşmak İçin elini uzattı.
— ölünceye kadar okyanuslarda serseriyane bir hayat sürmek alnıma yazılmıştır. Dediğin gibi, dünya yüzünden kadınlar kalkmamıştır. Fakat ben Ali'den başka bir kadının yüzüne bakamam ve gönül veremem, diyerek omuzlan çökmüş, ağır adımlarla uzaklaştı
Çeviren: A. HİLALİ
Afi, beni sevmekten bir an bile vazgeçmediğini itiraf etti w yıltardanberi meflüç yatan babasın ın ısrarı üzerine havariyle evlenmeğe mecbur kaldırım ilâve etti Onun sevgisi ve tatlı tebessümü olmasaydı şimdi hayatta oimıyacaktmı. Aramızdaki muaşaka, bıraktığımız
Mahkeme, tapu.icra ve noter ilânları Bedelleri nususl şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra tapu «e noter llânıan gibi resmi ilânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafın dan kabul edilmektedir,
enenmiş bulunmaktadır.
Bu işlerle atbaşı yürümesi icap eden sâri baysan hasta-lıklarlyle de savaşta büyük başarı sağlanmıştır Gerek insanlar ve gerekse hayvanlar arasında öldürücü olarak seyreden ve et. süt gibi maddelerle insanlara bulaşan şarbon hastalığına karşı radikal bir mücadele açılmış ve koruyucu maksatla (49772) baş muhtelif cins hayvana aşı tatbik edilmiştir. Bu suretle her sene muhtelif İlçe ve köylerde görülen şarbon hastalığı vukuatı durmuştur.
Keçi ve koyıınlara ârız olup İktisadi zararlar doğuran uyuz hastalığına karsı da auh im-' bir alınmış, başta keçi kesafeti 6 - irmi bir nevi tikim m>ur» -bulunan Reşadiye ve Artova il- Temi köpek, 7 - A(ı»iar d«nixi h»»-i çelerinde 3 ay müddetle sürekli ” ' -
' mücadele yapılarak (56320) baş koyun ve keçi uyuz banyolarından geçirilmek suretiyle hastalık tamamen bertaraf edilmiş-
Soldan MÇa: 1 — Vurlu ve aydın, 2 — Bir meyva - Köyün büyüğü. 3 — Hlr cin» »UAhtar. 1 — Tersi ağırdan kokuyn ıfiderlr, S - Mtuırlılann ter-poju - Bir kokulu ol. 8 — Genişlik -Ekmekle beraber yenir. 1 — İspirto. B — Görele ve kitabın İptida! mnd-(lc»l - Beyaz. S — Usandırma. 14 — Yol - Tersi »ezici demektir
Yukarıdan asodıya: I — Alim ve düjftnce sahibi. 2 — Müteessir olan -. Üye. 3 — Bir memleketin ahalisi -I Vakit otan, 4 — Çalıgm» mahsulü -j Tersi bozuk yumurta. 3 -
il bir nevi 1.1 kim
I'
ran - Teni körlüktür. 8 — Twot İhale eder - Katet.
GECEN bULMACAhlN HALLİ
Seldan «ağa: 1 — Aıpasuyu, 2 — Haile. Oy. 3 — Al, Alaka, 4 - Binlik. i — Ayılmak, a — Cem. üleş. 1 — Amasra. B — La. Aıuri S — Alcko, AL 10 - Ray. İtele,
Yukarıdan ajaftıya: 1 — Arabacılar, S — Ratıyv. Ala. 3 — PL Nııa, Ey. 4 — Afaflamnk. S — Selim. A»or. 6 — Akarau, 7 - Yok, Kerrst. 8 - Uyan. Saldı-.
Hopa küçük ve müstesna bir sahil şehri. Gelirini denizden ve münbit yamaçlarının verdiği muazzam fındık rekoltesinden sağlamaktadır. Bu isi çok iyi bUcu ÇcaJU O-’innntar ugia; TH yıl ihraç rekoltesinin 3 milyon kilo tutacağını söyledi.
Kasaba halkı sessiz ve -huzurlu, görünürde müreffeh ve lamamüe kendi işiyle meşguldür. Kasabanın sahili takibe-den dnr caddesinden Ford, Chevrolet ve Dodge kamyonları gelip geçmekte fakat ka'abada tek bir binek otomobili yok. Küçük şehir tertemiz, tki sucak supurucüsö, ellerinde çalı süpürgeler. mütemadiyen çalışmakta.
Hopa'yı ziyaret elliğimiz gün, sokakta pljamalı çocuklar oynıyordu. Temiz giyinmiş papl-yon. kravatlı bir kaç genç yanımızdan geçerken yabancılara şöyle bir göz attılar Yabancıya pek fazla İtibar etmedikleri belli Nazik coğrafi durumları göz önünde tutulursa, bu hisleri pek mâkul. Bilhassa, yabancı, benim gibi dürbün ve fotoğraf maklneslte sahile çıkarsa...
Derhal bir çavuş ve iki polis memuru tarafından durduruldum. Pek az sonra bir subayla anlaştık ve karım iki oğlum ve ben büyük bir nezaket ve samimiyetle karşılandık.
İnsan, bir kahvehane önünde kaldırıma attığı iskemlede oturur, bu kasaba halkının hareketlerini. yüzlerini ve sakin hayatlarının normal meşgalelerini tetkik ederken, röle» tarafın bu kadar yakın olduğunu güçlükle idrâk edebiliyor.
AvusturyalI Stinman adında bir aslan terbiye edicisi, bu işte muvaffak olma-
ndfın ZİAİ(»VI I*TflROrfa ... . . .
u'" cfco*ü'* Ütıuıjt ızuıvıoı, uu uıuvaıiMK Çilim-
dışından dolayı rrnsaaa işten çıkarılmıştır. Steinman mahkemeye baş vurarak 8G2 bin frank zarar ve Van istemiştir. Mahkeme heyetine muvaffakiyetini Göstermek üzere de içinde 3 dan bu unan ka'tae Girerek bunlara birçok hareketler yaptırmıştır Yukarıda Steiman aslanlar arasında görülüyor.
Ahine! Akkoyıınlu
Pariste c(>* ( (ıi'rin grevi ruzüıdeu asker çöpleri loplamaktaûr. lukanda .ı.'kCıl- riu çuplrri toplama faaliyeti güıüliiyur.
Nahife 8
AKHI
31 Ekim »49
Satılık Eczane
İSTANBUL SERGİSİ
Görünüz.
Pazarlık ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden
Ankara Belediye Başkanlığından
RADYO LİN
Yer yüzünde 100.000 000 kadın
Renkler şu şeklide yanlıdır: Orange. Scarlet. Raspberry. Magic Red, Cyılamen, Cherry.
KADIN ÇAMASIRLARİ ve B E Y A 2 I $
En son Paris modellerini Getirdi.
Şişil Halfıskfir Gazi Cad. Sırmalı Apt. 332/1 T«H *15»
Istnabulda tramvay caddesinde iyi bir eczane satılıktır. Müracaat; Küçük-pazar Tcge Laboratuarı Bay Cemil.
tJu ay. kazanç verginin ikinci ve son taksit ayıdır. Ay sonuna kadar her mükellef mensup bulunduğu Maliye şubesine -miMavaat ederek vergisini ödemelidir. Vaktinde ödemi yenlerden ayrıca viradr (ın ceza alınır.
Okuyucularımızı ikaz
/yte aSı! ışık!
En parlak ışığa ve en iktisad ampule kavuştuk. Artık daima TUNGSRAM ampullerini kullanacağız !,
TUNGSRA
EN AZ PARA V A
Sabah - öğle - ahşam
Her yemekten sonra dişlerinizi RADVOLIN Diş macunu ile fırçalayınız.
1 — Balta Umanı kemik ve mafsal veremi hastanesi çatı anarımı pazarlık UMiliyle eksiltmeye çıkarılmşLtır.
Keşfi bedeli (3100) liradır.
Eksiltme 2/11/940 tarihinde çarşamba günü saat 15 de tst. Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme. Bayındırlık işleri, genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje keşif hülâaaslle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye İştirak etmek için taliplerin (271) Hra (50)
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve (949) yılında Ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hâmli olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel Vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alma» ve yukarıda 2 inci maddede yazılan evrakı göriip eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair İmzalaması şarttır. (15416)
Devlet Orman işletmesi Dursunbey Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin orman dışı fabrika istif yerinde mevcut (102144) adede denk (2048.479) metreküp normal çara kereste (22) parti halinde 31/10/949 tarihinden İtibaren ön gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Arttırma 14/11/949 pazartesi günü saat 15 de işletme müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Kerestelerin beher metreküpünün tahmini bedeli (120) liradır. Her parti için 7d5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartname Ankarada Orman genel müdürlüğünde, İzmir orman başmühendisliğinde. İstanbul, Balıkesir, Bursa, Bandırma, Eskişehir, Adana işletme müdürlükleriyle Konya orman bölge şefliğinde görülebilir
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte nıüsbıt evrak ve ilk temin at lıtriyle komisyona müracaatları. 15344
Kapanıyor. Mutlaka
Türkiye Kızılay Derneği
İstanbu Deposu Direktörlüğünden:
ETİKET, BANDROL ve PROSPEKTUZ
Bastırılacaktır.
1 — Depomuzda bulunan mühürlü numunelerine göre, muhtelif eb’adda cem'an 3018 000 adet etiket, bandrol ve prospektüz 11/11/949 tarihine raslıyan Cuma günü saat 14 te açık eksiltmeye vazolunmu ştur.
2 — Nümune ve şartnameler depomuzda görülebilir.
3 — Demeğimiz arttırma ve eksiltme kanununa tabi değildir.
1 — Asfalt yolların tamirinde kullanılmak üzere alınacak olan (48) ton bllüm 15 gün süre ve kapalı •zart usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (18.720) on sekiz bin yedi yüz yirmi liradır.
3 — Teminatı (14041 bin dört yüz liradır.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — şartnamesi her gün tutanak ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 14-11-940 pazartesi günü saat 18 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin 2490 sayılı kanunun 32 inci maddeal gereğince hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale gününde saat 15 e kadar komisyon başkanlığına makbuz kar şılığında vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır.
15165
SULFADERME
İİ YARA MERHEMİ

Comments (0)