Plutarkhos'un Demosthenes biyografisinin Haydar Rifat tarafından, Fransızca bir çeviri üzerinden yapılmış Türkçe çevirisinin tam metnidir.


DEMOSTEN
Muht. Ziya Somar’a
H. R.
DEMOSTEN
Azizim Senesion, olimpik oyunların araba yarışlarında muzafferiyeti üzerine Alşipyat hakkında çıkarılan kasidenin müellifi sayılan Öripit,yahut bir başkası, saadetin ilk temeli ünlü bir şehirde doğmak olduğunu iddia eder. Bana gelince benim için bunun aksine olarak, bir gün hakikaten bahtiyar olacak, saadeti kendi seciyesinde, ruhunun istidadında bulacak olan kimse için fakir ve bilinmez bir yerden gelmek veya çirkin, ufak tefek bir anadan doğmuş olmak kafiyen müsavidir.Ken-disi de büyük bir ehemmiyeti haiz olmayan Seos adasında küçük bir parça olan Lulis şehrinden., yahut biratinalı tarafından bir yağ lekesine benzetilerek Pire limanının önünden kaldırılması lüzumu öne sürülen Eğin adasından mükemmel komedya aktörleri ve yüksek şairler yetişip te,doğruluğu tanır, fikri yüksek, ruhu derin bir adam yetişemiyeceğini iddia etmek gülünç olmaz mı?

Hakikat şudur ki. ancak zenginleşmek, şan ve şöhret kazanmak için ilerletilen sen’atler küçük, meçhul yerlerde çürür: fakat fazilet, içinde can re kuvvet kaynayan bir nebat gibi işlenmeğe müstaît bulunan ber toprakta kök salar, imdi kendimizde akıl eksik ise., makul bir hayat ya-şamayorsak bundan dolayı yurda değil, kendimize sitem etmeliyiz.

II. — Hadiseleri elinin altında ve kendi yur-ttzca değil de yabancı yerlerde gelip geçmiş ve bir çok esğtzık eserlerde izler bırakmış olan zz tarih yazmak isteyen muharririn, her şey-ttz ervel kalabalık ünlü, irfanı itibariyle ileri t-r memlekette oturması .Azımdır. Aradığı vak’a-?2 t— ancak beyle bîr yerde birçok kitaplar belan Jzr : aranın münevver kimseleriyle görü-şerek tarihçilerin gözlerinden kaçmış oldukları — nafca zahzasmda yer tutmak suretiyle «at ye: gârterea o vak'alan eleyebilir. Bu va-dide mükemmel ve ana hatlarından hiçbiri eksik oynayan bir eser ancak bu suretle çıkar.

kî. küçük bir şehirde (1) doğmuşum, daka küçük cımaması için orada kalmak isterim; Roma da vesair İtalya şehirlerinde memur oldu-g-m sâyaaı işlerle ve oturduğum yerlerde verdi* felsefi konferanslarla o derece dağınık bir hale düşmüşüm ki Jâtinceyi ancak uzun bir zaman Ve yaşım ilerlemiş bulunduğu halde öğren-. . ~ £,4es »uydâL paytaktı Teb olan Beotiya meğe çalışdım. Bu yüzden b^ma inanıl cak bsr şey geldi: Okuduğum vak’aları keliL. i ’ l— m ı T ^1 w i w J «1 1 — — 1 * __ ı • « *
leri hallederek değil, kelimeleri daha evvelden bildiğim vak’alar ianesiyle anlayordum.Lâtincenİn
güzelliklerini, canlılığını insanın ta içinden ması., istiarelerini, teşbihlerini, ahengini,velhasıl nutka revnak veren bütün ziynetlerini kavraması şüphesiz büyük bir zevktir. Fakat böyle bir vukuf ancak uzun bir mümarese ve zorlu bir mütalea neticesinde elde edilebilir. Bunun için insanın müsait çok vakti olması ve o şahikaya varmak hırsını besleyebilecek bir yaşta bulunması lâzımdır.

III— Şimdi Demosten ile Çiçeron’u gördükleri işler,( siyasal meslekleri, seciyeleri, ruhî haletleri bakımlarından mütalea etmek, fakat belagatleri-nın yükselttiği abideleri mukayeseden., ikisinden hangisinin nutuklarında daha mülayim ve daha şedit olduğunu aramakdan uzak kalmak isterim.

Bu iki hatip ayni kabpta dökülmüş gibidirler: Seciyelerinde ihtiras,ruhlarında âmmenin aşkı,savaşlarda ve tehlikelerde ürkeklik gi i ır?° çizgileri birbirine benzer: Bu ilk tohum ara sadüfe atfolunan daha bir çok hal er f İkisi de zavıf ve karanlık bir kayna tan g__________
he .kzc; cefa kaçmak ıtirarında — ( ı? cüşczaz eline düşmüşler ve vatanlara zz zürrıye tiziz göçtüğünü görerek hayattan çe-kfemsşierdLr. Şayet tabiat ile tesadüf, artist olarak zâzf •iz.ire caza borciu dur 1 ar i eminde bu iki yük • se£ varhğa dair mücadeleye girse! erdi; tabiatla bzzzrz zzazevıyazza mı yahut tesadüfün hayatla-rzzı saran vık alan e: daha çok fark koyabildi-j : £ i 5- z e i gü : t zrd t
”• — Harp D ez: istenin babası.T enepomp'un
az'atzjzza güre Azzâ'diz en birinci hemşerile-rzzez tir: âdı içince silâh yapmak üzere bir çok esirler: -şiezzğr nü yük bir tezgâh sahibi olmasına tezzzîz *Kız:cı, İzkabiyle anılırdı.
Hatip Eşiz iz ani atağına göre Demostenin azası ziyazehzcaz dolayı Atina’dan tard olunan G_1:d isminde bir babadan ve yabancı bîr ana-saa doğma İzi: faka: haiibîn bu sözünün doğru bet yoksa bir isnat mı olduğunu tetkik eder z:-.z.
3 em esten daha yedi czî ve oğluna büyük bîr
yaşında iken babası miras bıraktı ki, bu miras cnneş talan 1) olarak takdir edilmiştir. Fakat vasileri sadakatsiz bir idare ile bu servetiz -ir kısmını çaldılar, bir kısmını teseyyüpleri yüzünden mahvettiler ; çocuğun hocalarının ay-hklanm bile ödemek istemediler. Demosten bu u.fc4e zengin doğmuş bir çocuğa lâyık bir ter-
t — kra = aitm frank
koştnrmaya ve hocalarına bunu düşünüp cebretme-âe imkân vermedi.
Çocukluğunda böylece sıska ve hasta mizaçlı idi. Onun bu düşkün halinden kinaye olarak arkadaşları kendisine Battalus diye hakir bir ad takmışlardı, Bu ad, kadın halli bir flavta-cının adı olduğu ve bu flavtacınm şair Anüpan tarafından yazılan bir komedyaya mevzu tutulduğu iddia olunur.
Bazdan da bunun eserleri gevşeklik ve sefahat kokan bir şairin adı olduğunu söylerler.
Demosten’e bir aralık Argas lâkabı da verilmiştir ki, bu da bir rivayete göre sert ve şedit ahlâkına, yahut dinleyicilerinin kulaklarını tır-v-ry -» 1 ** c ■» v ülrî TT nİTltli? FITİTTI SClll^lDS L$aret-

etmiştir. Mûrebbi mahkeme salonunun kapılarına nezaret eden mübaşirleri tanıyordu; bunlar çocuk için görülmeden her şeyi dinlemeğe elverişli bir yer verdiler. Kalistrat büyük bir muvaffakiyet kazandı, bütün dinleyicileri hayran etti. Bunlar hatibi gökleri tutan alkışlar içinde izzet ve ikbal ile teşyi ettiler. Bu derece şerefli bir imtiyaz, çocuğu gjpte içine attı ve bu 'suretle her şeyi yenen, her şeyi tatlı tatlı kabul ettiren hitabetin sıhırına tamamen bağladı. O günden sonra kendi gibi çocuklara gösterilen bilgileri., ekzersizleri bir tarafa bıraktı; günün birinde Atina’nın en büyük hatiplerinden biri olacağına bütün bir iman ile bağlanarak nutuklar tertibine başladı İzokrat’m umumî mektebi henüz açık olmakla beraber o hoca olarak îze’yi tuttu. Bazı müellifler buna sebep olarak İzokrat’m almakta olduğu on mini (l) verecek halde olmamasını gösterirler. Halbuki başka bir takım müellifler bunu Demosten’in İze’nin belâgatini, daha diri, daha coşkun veya ruhu iktizasına daha uygun bulduğuna atfederler ki, bu akla daha mülâ-yimdir.

Hermipüs birtakım muhtıralarda Demosten’in kendine Eflâtun’u üstat tuttuğunu ve bu feylesofun derslerinin Demosten’in belâgatde kemale n varma«ına pek çok tesiri olduğunuğunu söyler.
Ve yine ayni müellif Çesiyüs'&m naklen Demosterim siraguzalı Kalias vesaire delâletiyle L.& lira
— 11 —
İzokrafın ve ayrıca Alsidamas’m u«ullerini u ettiğini ve bunlardan da çok istifade gördüğünü söyler.
VI. —Demosten müsait bir yaşa gelir gelmez(l) vasileri aleyhine dava açtı ve dava kâğıtlarını kendisi hazırladı.Fakat suçlular büyük çapta tezvir yoluna saparak davayı her sefer günden güne atıyorlardı. Demosten bu mühletler arasında Tüıi-dit’ın eserlerini inceliyordu. Birçok zahmetler ve tehlikeler içinde nihayet ancak “davayı» kazandı; vâsilerinin elinden hakkının küçük bir kısmını
almaya muvaffak olabildi. Bu dava münasebetiyle halk huzurunda söz söylemek âdet ve cesaretini tecrübe etmiş bulundu ve güzel söz söylemenin verdiği şeref ve itibar başlangıcı kendisine meclislerde bulunmak ve umumî işlerle meşgul olmak arzusunu aşıladı.
Rivayet ederler ki, Orhomenli Laomedon dalak hastalığına tutulur, kurtulmak için he im erin tavsiyesiyle çok uzun yürüyüşler yapar. Bu zor u temrinler sonunda iyi olur, hattâ mükâ at a mak üzere yürüyüş yarışlarına girer, buna benzer bir şey geçirmiştir :
Hitabete kendi işlerini müdafaa için tı.Bu suretle iyi söz söylemek hususun a J
ve kuvvet ' azanarak,—oyunlarda o ı o da kazanmuk üzere siyasal iş er
1. — On yedi yaşında idi. Kendi ^kr‘‘Çin şahsen girmeye bu yaşta müsaade ou
sa bir zamanda bu vadide parladıkça parlar,bütün becerilerini geçer. Fakat halk huzuruna yeni çıkıp ilk söz söylediği zamanlar o kadar gürültü olur ki.kendisini dinletemez.Hattâ nutkunun ma-nayı iglâk eden uzun cümleleri ve birçok kıyaslarla kabarık bulunması yüzünden açıktan açığa istihzalara uğrar. Zaten sesi zayıf ve teleffuzda güçlük çeker olduğundan ikide bir sözünü keser, nefes alır ve dinleyenler için manayı kavramak büsbütün zorlaşırdı.
VII.— Bu hâl dolayısıyle artık halk meclislerine gitmiyordu. Birgûn Pirede tasa içinde dolaşırken TrzYazfli Önomis isminde ihtiyar bir adam bu hâlinden dolayı kendisini şiddetle kınadı.Söz söylemek hususunda Perikles ayarında bir meleke sahibi iken, gevşeklik ve sıkılganlık yüzünden kendini öyle bırakmış olmasını tenkit etti. Halk tabakasının gürültüsünü bastıramamak ve hitabet mücadele-rinden kaçmak ve çürümek günah olduğunu anlattı.Halk huzuruna yeniden çıkışdı,gene ıslıklarla karşılandığından bu nikbetten bunalmış bir halde evine dönerken dostlarından Satirüs isminde bir komedya aktörüne ras geldi.Eve birlikte girdiler. Demosten yanmakta olan içini dökmeye başladı:
Bütün hatipler içinde kendini en çok yoran ben im. Güzel söz söylemek uğurunda hemen tekmil gücümü sarfettim, öyle iken halka yaranmadım. Cahil,ayyaş gemiciler kürsüye çıkıyor, kendilerini dinletiyorlar. Ben hakaretle karşılanıyorum...
______________ —
“Haklısın.Fakat ben l„T senin hakarete uğramamanın caJ . " zaman(ia Bunun için bana Öripit'd^ yahut ( rbolaca8'®-birkaç m,„. .k„maP„, |X£****.
bu dileği hemen yerine «tirir (t tirüs onun ardı sıra ayni m.sraları okur- 0 k>7 güzel okur ve taalluk ettiği ,ah.iyetin ’ duru^ na, ruhi haletine o kadar uygun bir ses ve hâl ile okur ki, Dernosterı’m kendisi de dinlediklerinin bir an içinde büsbütün başka bir şeyler olu-verdiğini görür. O zaman eda ve evzam ve sesin söze verdiği tatlılığı, ateşi, canlılığı candan kavrar, benimser ve bir nutuk tertip etmenin onu söyleyişin ve söylerken mevzua uygun tutulacak hâl ve hareketin yanında ehemmiyetsiz., hattâ hiç mesabesinde bir şey olduğuna iman eder.
VIII. — O günden sonra yer altında bir oda yapdırır, ki buna ben yetiştim, gördüm. Hergün buraya girer; evzaını.. etvarını». sesini terbiye et* mek suretile çalışır. Hele iki üç ay buna hiç ara | vermez. Hattâ nekadar isterse istesin, utanıp dı şan çıkmamasını temin etmek üzere başmı olarak tıraş ettirir.
Sonra sonra, kim gelse., kimide ne onı I her iş kendisine hünerini ikmale >en‘ ,r joeJ, verir. Serbest kaldıkça hemen o o kendisine bahsolunan bütün U gefl.
aleyhde ileri sürülen delille» . k jin|eddrç« dr. tak. w». Sir-ı B t.ı.™
u______ıJui kendine tekrar!.»- *» ♦ |
dan dinlediği veya kendisinin başkalarına söylediği şeyleri düzeltmeğe uğraşır.O kadar ki,bu yolda idmanları neticesinde“güç anlamak„ve “söylemedeki belâgati ve hüneri ancak çalışma mahsulü olmak,, üzere fena bir ün alır.Netekim hiç kimsenin Demos-tenin hazırlıksız olarak söz söylediğini duymamış olmasını ve çok kere meclislerde bulunurken halk tarafından hattâ ismiyle kürsüye çağırıldığı halde söyliyeceği şeyleri evvelce düşünüp hazırlamış bulunmadıkça icabet etmemesini buna delil tutarlar.
IX. — Bu yüzden diğer hatipler Demosten ile alay eder olmuşlardı. Demosten nutuklarını daima yazdığı gibi söylemediğini, fakat yazmadan da bir nutuk söyleyemediğini anlatır. Hattâ halka hitap eden bir adamın nutuklarını mutlaka evvelden hazırlaması lüzumuna kanidir; bu dikkati halka hoş görünmek lâzımesine muvafık bulur. Halkın huzurunda verilen nutuklar hakkmdaki bu fikrîni istihfafı, kanaat vermekten ziyade kuvvete güvenen oligarşi taraftarlarına yakıştırabilir.
Hazırlanmadıkça söz söylemekten çekingenliğinin bir delili de halkın şamatası üzerine şaşırdığı zaman Demad\n kalkıp onun delillerine destek olmasıdır; halbuki Demosten’ın Demad için böyle bir şey yapmasına hiç mahal olmamıştır. Fakat : [İş böyle ise ZfşvTfin Demosterı için «nutuklarından gösterdiği cür’etle en çok hayret verici bir adamdır.„demesinİn manası nerde kalır ? Ati-nllı 1ar aleyhine taşkın bir sel gibi saldıran BizanslI Pitorin karşı koyan hatip, niçin yalnız De-
— 15 —
mosteıı olabilmiştir ?Mirinli Lamaküa Ollarında İskender ve Filip için k:_ ,'®p °yu«»-
duğu ve bunda Teblilerin, OlentiyahlaS î"* birçok atıp tuttuğu zaman ona karŞ1 koya^*"* sıraladığı vakıaların arasına kuvvet taşan müh* kemeler katarak Teblilerin, Halsidiyah’lann (H yunanistana yapdıklan önemli hizmetleri ortaya atan ve bil’akis MakedonyalI dalkavuklardan ge-len kötülükleri sayan döken Demosten değil midir? Bu sırada bütün dinleyicileri sıhırlayarak hasmini halk safları arasında yükselmeye başlayan uğultudan ürkerek gizlice kaçıran Demosten değil midir ?] demek kabildir.
X.—Böyle bir mülâhazaya cevap şudur: Demos* ten kendine Perikles’i örnek tutarken bu meşhur hatibin sesine verdiği ahengi, her nevi mevzularda ne çabuk, ne de hazırlıksız söylememek vasıflarına hassaten bağlanabilmek üzere diğer meziyetlerini bir tarafa atmıştır.Perikles in şöhretini o vasıflarına borçlu olduğuna kanaat etmiş, bun lan tamamen edinmeğe özenmiş, irticalen nutu vermekte! temayüzü büsbütün ihmal *
beraber hünerinin kemalini asıl bu çeki en e lememiştir. Yahut Eratosten etDeınetriü>e9 takımı şairlere inanmak lâzım gelirse .
kuvvet ve eûr eti-y.z.r.k v.rdŞl de, hazırlanmadan verdiği nutu arın önünde hitabet ederken bazen *cc > - Chalcidie=Selânik ve OrUn» körf«»>eri jL
— 16 —
dinden geçer, bazen köpükler saçan deryalar gibi kabarır,kükrer., sözlerini manzum ve mukaffa mısralarla takviye ettiği olur (1); terdit, ezdat toplama senatlerinden istifade etmeyi de bilirdi.
XI.—Herkes Demad'ın tabiî halinde önüne geçilmez,önünde durulmaz bir kuvvette hiçbir hazırlık' sız olarak verdiği nutuklarında, Demoste’nin düşünerek., yazarak verdiği nutuklara üstün geldiği noktasında birleşiyordu.
Sakızlı Ariston, Teofrast’m hatipler hakkında verdiği hükmü anlatır: Bu feylesofa birgün Demosten için fikri sorulur: Vatanına lâyıktır, der; ayni suali Demad hakkında sorarlar : Vatanından üstündür, der. Aynı feylesof nakleder ki, o sırada Atina’da hükümet edenlerden Poliyökt, Demosten’in gayet büyük bir hatip olduğunu tasdik ederdi; fakat az söz içine çok mana koyabilen Fosyon’u bu bakımdan ondan üstün bulurdu.
Demoste’nin kendi de Fosyon ayağa kalkıp aleyhine söze başlayacağı sırada dostlarına: Nutuklarıma arız olan balta işte şahlanıyor, derdi. Fakat bundan rakibinin belâgatini mi, yoksa muhakemesindeki kuvvete dair haiz olduğu şöhreti mi kasdediyordu, yoksa fazileti ile halkın itimadına liyakatini isbat etmiş bir adamın tek bir
İ. - J en jore par la terre et les eaux des fontaines, Des fleaves.dtB ruisseaux qul fecondent nos piaines.
— 17 —
sözünün, tek bir işaretin en güzel nutuklard daha tesirli olduğunu mu murad ediyordu, bilb nemez.
XII.—Falerli Demetriüs artık ihtiyarlamış Demos-ten’den dinlediğini söyliyerek anlatır ki,hatip,doğuş-dan üzerinde bulunan tabiî kusurları düzeltmek için birçok emekler vermiş,birçok zahmetlere katlanmıştır. Bir kere dilinde pelteklik varmış, sonra telâffuzda güçlük çekermiş. Bunlardan kurtulmak için ağzına küçük çakıllar doldurur, o halde durup dinlenmeksizin manzum, mensur uzun parçalar okurmuş.
Evine büyük bir ayna yerleştirmiş, bunun karşısına geçer., hazırladığı nutukları etvar ve evzaını düzelte düzelte tekrarlarmış.
Günün birinde biri gelir, kendisini döğdük-lerini anlatır, davasına bakmasını ister. Demosten ona :—Dostum,bu sözünüz doğru değil L.der.Adam-cağız bu sefer birkaç perde yukardan:— Ne ? Beni döğmediler mi? diye inler. DemostenHah, şimdi hakaret gören bir adamın halini görüyo rum.. mukabelesinde bulunur. Bu sözü eda ye tavrın söylenen söze inandırmak İÇIQ QC bir kuvvet olduğuna dair imanına işarettir.
Onun söz söyleyişi halkı garip lr gittikçe daha çok sarmıştır. Fa enJin
Oemetriû. de dahil olarak zevks en kimseler bunları necabet, yükse • j
kımından eksik bulurlardı. - 2
hatipler hakkında reîyi sorulduğu zaman Hermi-un rivayetine göre eskilerin halka hitaplarındaki derin kibarlık ve vekara hayran olmamak kabil olmadığını, fakat Demosten’in nutuklarını okuduğu zaman onlarda daha çok kuvvet ve sen’at bulduğunu söylemiştir.
XIII. — Hakikat. Demosten’in evvelce kaleme alınmış nutuklarında her kim olursa olsun büyük bir keskinlik, yüksek bir kudret görmemek mümkün değildir.Bazen birdenbire mecbur kaldığı çarpışmalarda işi lâtifeye dökmeği de bilirdi. Bir gün Demad : Demosten bana ders vermek istiyor, fakat bu bir balığın Minerve (7) hocalık etmeğe kalkmasını andırıyor, der. Demosten : Evet, fakat Minen geçen gün Kolit kasabasında zina ederken tutuldu. mukabelesinde bulunur. Kalküs isminde bir hırsız Demosten’in geceleri uyumaması, kendini çalışmaya vermesi ile eğlenir. Demosten şöyle cevap verir: Anlayorum, lâmbamın bütün gece yanması senin hoşuna gitmeyor. Fakat ey Ati-nahlartsiz bir çok hırsızlıklar olduğuna şaşmayınız: Bizde hırsızlar tunçtan (2), duvarlar topraktandır.
Bu misalleri çoğaltmak pek kolay olmakla beraber hükûmetde gütdüğü yol bakımından seciyesini, ahlâkını mütaleaya geçmeği tercih ediyoruz.
XIV. — Demosten’in kendi de söylediği gibi î — Minerv = hikmet ve güzel sen'atler müvekkeiesi. 2 Herifin adı olan Kalküs tunç dernekdir.

politika işlerine Fose muharebeleri Slrastnrl girmiştir. Netekım bu, son kıSmı Foselilerin inhi zamlarından sonra yazılmış olan Filipiklerin’den de anlaşılır. Zaten bu Filipiklerin ilk kısımları da bu harbin son zamanlarına düşen birçok vakalardan bahseder.Otuz iki yaşında Atina’da daha yeni yeni itibar ve şöhret kazanmış bulunduğu bir sırada Midias aleyhine yürür (1). Hatta kendisinin Midias’a karşı kinini para uğurunda feda etmesi de bu yenilik yüzündendir.Çünkü yaradılışda kendisi ne yavaş,ne de kolay teskin edilebilir bir şey değildi. Bilâkis intikam güder ve sert huylu idi; fakat serveti, belâgati ve dostlarının çokluğu sayesinde korkunç müdafaa vasıtaları olan birine galebe hususunda kendini pek zaif görerek araya girenlerin şefaatlerine ram olmuştur ;yoksa bence galebeden emin olsaydı öyle üç milyon drahmi alarak bu yüzden hasmınm yakasını bırakmazdı.
Politikaya girince kral Filîp’e karşı yurdunun hürriyetini müdafaa etmek gibi önünde parlak bir fırsat buldu. Büyük bir belagat ve bir okadar cür'etle yapılan bu müdafaa kendisini şana, şöh rete garketti. Bu suretle kısa bir zamanda butun Yunanistan kendisine meftun bulunuyordu.Ha a büyük kral da saygı duygularının measirını saç .
Flip hatipler içinde en çok Demosten e *he naiyet vermiştir. Rakipleri de Demos en
1- — Demosten politika işlerine 27 *****dki 0 Ve Eşin’e hücum etmiştir.Plütark t bövie y
henüz sayılır bir mevki tutmadığım düşün
korkunç bir hasim görüyorlardı. Netekim Eşin ve Hîperit bile onu itham ederlerken bu hakikati tasdik ediyorlardı.
XV.— Teopomp’un Demosten için: Sabit bir seciyesi yoktur, ayni şahıslara ve ayni alâkalara uzun bir zaman bağlı kalamaz.demesi neden ileri geldiği bilinemez. BiFakis daha başlangıçta girdiği partiye sonuna kadar vefalı çıkmış ve bütün ömrünce prensip değiştirmek şöyle dursun, değiştirmemek uğurunda hayatını vermiştir. Hükümette değişikliklerini haklı göstermek için Demad gibi ilk duygularını çok kere sözleriyle sakladığını söylemek zaruretinde kalmadığı gibi cümhuriyetin menfaatlerine karşı hiçbir zaman hiçbir şey söylememiştir.
Melanopüs hükümette Kalistrat’m rakibi olup hasmine çok kere para mukabilinde satıldığı halde, halka : O benim her zaman düşmanımdır, fakat bugün genel menfaat bu düşmanlığa üstün gelmektedir., derdi. Mesenalı Nikodem Antipater’in partisini bırakıp Demetriüs tarafına geçdiği halde bu hareketiyle duygularını hiçbir suretle tekzip etmediğini,çünkü en kuvvetlilerle elbirliği etmeği daima faydalı bulur olduğunu söylerdi. Halbuki Demosten için böyle şeyler hatırdan bile geçmez; onu ne sözünde, ne işinde rüzgârlara uyar, eğri büğrü gider olarak hiç kimse görmemiştir. Prensiplerinde daima sabit bir halde hep ayni yolda yürür ve işleri için çizmiş bulunduğu plândan hiç şaşmaz.

XVI. - Feylesof Panetiü^ e5re D nutuklarının çoğu şu prensibe dayanır • RC miza yalnız başına ve kendiliğinden mİS bulunan güzelliktir. Tahta dair nutuklarında Zadegânlık ve imtiyazlar hakkmdaki hitabelerinde-hep bunu temelleşmiş bir halde görürüz. Bu Filipinterinde de böyledir. Vatandaşlarım kendi-lerine daha kolay., daha tatlı., daha faydalı şeylerin değil..her yerde verdiği derslerle hatta emniyetin,âmmenin selâmetinin — güzellikten,dürüstlûk-den sonra geldiği fikrini aşılamak ister.Eğer politika hayatında taşıdığı necip duygulara, nutuklarında parlayan ruh büyüklüğüne askerî bir hamaset ve tam bir feragat de katabilmiş olsaydı kendisi zamanın Merokles, Poliyökt, Hiperit kabilinden en büyük hatipleri arasına konmakla kalınmaz, çok daha yükseklere çıkarılır.. Simcnlar. Tûsiditler. Periklesler payesinde tutulurdu.
Fakat Falerli Demetriüs’e göre Demos ten cenk adamı olmadığı gibi hediyeye., behiyeye karşı a pek dayanamaz, yumuşardı. Filip in, Makedonya i altınlarının yetişemiyeceği bir yüksekli te a makla beraber-Süz’^n, Ekbatan’dan ^nderılen-leri pek âlâ kabul etmiştir. Demosten ec faziletlerine imtisalden daha çok onları senay bir yaradılışta görülmüştür.

XVII. - Bununla beraber rak, hâli zamanın hatiplerinin eP jjjan dür : Hatta halka onlardan daha sernkullanır.. Kalabalığın ihtiraslarına daha kuvvetle galebe ve kusurlarını daha şiddetle tenkid eder. Nutukları başdan başa bunları göstermektedir.

Teopomp’un anlattığına göre Atina’lılar De* mosten’i birini itham hususuna cebretmek isterler ; Demosten reddeder. Halk hoşnutsuzluk gösterir, bunun üzerine Demosten kalkar, şunları söyler : Atina'lılar, ben daima size nasihatler vereceğim, hatla bunu istemediğiniz zamanlarda bile vereceğim. Fakat hiçbir zaman gammazlık yapmayacağım. hatta bunu istediğiniz zamanlarda bile yapmayacağım...

Antifon hakkmdaki muamelesi Aristokrat fırkasına ne derece bağlı olduğunu gösterir. Bu adam mühim bir işde halk mahkemesi tarafından ademi mes’uliyet kararı almıştı. Demosten işi yeniden ele aldı, herifi yüksek mahkemeye çek-dirdi, halkın hoşuna gitmiyeceğini hiç de düşünmedi, ve onun Filip’e Atina tersanesini yakmayı taahhüt ettiğini ispat ederek aleyhine ölüm kararı aldı.

Teoris isminde kadın bir kâhinin birçok yolsuzlukları içinde bir de esirlere efendilerini aldatmayı öğrettiğinden dolayı aleyhine mahkemeye çıktı,kadmı ağır bir cezaya mahkûm ettirdi.

Apolodor'un general Timote aleyhine irad ettiği iddianameyi Demosten’in hazırladığı ve bu suretle generalin hâzineye büyük bir tazminata mahkûm olduğu temin edilir. Formion ve Stefanos’a ait kâğıtlar da keza Demosten’in kaleminden çıkmış ve bu hareketi Demosten’e n.k ı mal olmuştur. Çünkü Apolodor Formion 1 hine Demosten’in yazdığ! nutku okumuş ve b ' suretle iki hasmın evrakını da ayni zamanda Dr mosten tanzim etmiş bulunmuştur..

XVIII. — Umumî hutbeleri içinde Androtion, Timokrat ve Aristokrat aleyhine olanları başka hatipler namına kaleme almıştı;çünkü daha o sıralarda kendisi henüz başkaları namına iş alamıyordu.Bunları yirmi yedi veya yirmi sekiz yaşlarında yazdığı zannolunur. Aristojiton aleyhine olan nutku ve kendisi de söylediği gibi Sabriaoğlu Kre-zipüs hakkmdaki nutku bizzat irad etmiştir. Bazıları Demosten’in bu işi görmesi bu delikanlının anasıyla evlenmek arzusundan ileri gelmiştir.Hal-buki bu arzusu yerine gelmemiş ve nihayet sisamlı bir kız ile evlenmiştir. Sahte sefaret meselesinden dolayı Eşin aleyhine olan nutkunu söylediği muhakkak değildir. Halbuki Eşinin ancak otuz ekseriyet rey ile kurtulduğunu lode-men temin eder.
XIX.—Demosten ömrünce tutacağı si} asal daha sulh zamanında ortaya atmıştı. ı a ya kralının hiç bir hareketini bütün kuv H, tenkit etmeden geri kalmıyordu. € nun edepliden neler çıkabileceğini ap karşı
atmalıları heyecanlara 'e sarayı°d*
'irkesi uyanık bulunduruyordu. 1 ,p»öslfluyordJ| |
Demn^A’nin k»h«i hic ağırdan $ Demosten de onuncu elçi olarak Makedonya ya gönderildiği zaman kral hepsini dinledikten sonra ancak Demoste’nin nutkuna itina ile cevap verdi. Bununla beraber Demosten’e ötekilerine gösterdiği izzeti,ayni hayırhahlık eserlerini göstermedi. Eşin’e ve Filokrafa büyük ihlâs gösterdi.Bu sebepledir ki, bu iki hatip Filipi belâgati,güzelliği, içki içmekteki zarafeti bakımlarından Öğdükleri zaman, Demosten içinden gelen bir kin ile onları tehzil etmiş, bu vasıflardan biri safsatacılara,obi-ri kadınlara, üçüncüsü de süngerlere mahsus olduğunu ve bunların içinde bir kralı öğmeye yarar hiçbir şey olmadığını söylemiştir.

XX. — Bir taraftan rahat yaşamak bilmiyen Filip’in heyecanı, öte taraftan atmalıları tahrikten bir an geri kalmayan Demosten’in kaynaması yüzünden ortalığı harp havası sarar sarmaz Demosten’in ilk tavsiyesi hainlerin Filip’in boyunduruğuna attığı Ağrıbozun imdadına koşulması olmuştur. Bu suretle atinalılar Demosten tarafından yazılan kararnameye tevfikan Ağrıboz adasına geçmişler ve makedonyalıları adadan kovmuşlardır. Demosten bundan sonra Peritlft ve Bizans'a yardım yollatmıştır. Bu iki ülke ahalisi hakkmdaki nefret ve hiddetlerini yenmeleri ve müttefikler harbinde onların yüzünden uğranılan dertleri unutmaları hususlarına halkı ikna etmesile atinalılar asker yollamışlar ve oraları Filipin elinden kurtarmışlardır. Kendisi Yunanis-tan’ın muhtelif kıt’alarını murahhas olarak dolaşıp halkı nutuklariyle öyle bir heyecana ki, pek az bir istisna ile bütün Yunanktan Fih aleyhine ayaklanmış, derhal on beş binpiJd ve iki bin süvariden mürekkep bir kvvvet parılmış ve kendi hesaplarına silâhlanan şehir askerleri bundan hariç bulunmuştur. Yabancı askerlerin masrafları ve maaşları için lâzım gelen para da çarçabuk toplanmıştır. Teofrast’ın rivayetine göre o zaman müttefikler herbirinin verecekleri hisse miktarının hakikatini sormuşlarsa da hatip Krobilüs harbin ölçülü bir mikdar ile beslenmediği cevabını vermiştir.

XXI. — Ağrıboz, Ahai, Korent, Megar, Lö-kad, Korsir şehirleri ahalisi de el ele vererek Yunanistan baştan başa ayaklanmış ve hâdiselere müterakkıp bulunmuş oldukları halde Demosten e mühim bir iş daha düşüyordu: Bu ittifaka Teblileri de katmak...

Tebliler Atika ile hemhudut İdiler. Cenk ile ülfet etmiş hazır askerleri vardı. Yunan a ı içinde silâh bakımından en parlak mev ıı °n a tutuyordu. Fakat kendilerini birlikte *uru "*e kolay bir iş değildi; çünkü Fosıd mu ar® rinde gördükleri büyük yardımlardan dj^ bu büyük hükümdara bağlanmış ».I Mr halde
Halbuki Filip gururlanarak birden biate ( ) 11 kotnşo b,r 5 . (
17— Elate = Fosit’in Beotiy*’Ya

/'üw/7almış ve bu nagehani istilâ üzerine atinahlar faikına dönerek kimseler ortaya çıkıp ağız açamaz bir bale gelmişti; meclis kararsızlık ve sükût içinde idi. Böyle bir ande yalnız Demosten ortaya atılmış ve Teblilcre müracaatı yeniden tavsiye etmiştir. Almalıları nuhıklariyle harekete getirmiş ve âdeti veçhile herkesi öyle bir ümide atmıştır ki,kendisi de içlerinde olarak Teb’e birkaç murahhastan mürekkep bir heyet gönderilmiştir.
Manyas ın anlattığına göre Teb’e Filip’de aynı zamanda ikisi de MakedonyalI olan Amıntas | ve Kleark’dan mürekkep bir heyet göndermiş, bunlara Tesalyalı Daohüsile Trazideyi de katarak, heyeti Atina dan gönderilen heyete cevap vermeğe memur etmiştir.

lehliler kendileri için en büyük faydanın ner-de olduğunu saklamıyorlardı: Fosid muhare-beklerinin başlarına açdığı dertleri unutmuş değillerdi, yaraları daha pek taze idi; fakat Teo-pomp un anlattığına göre Demosten’in sözlerindeki sıhır,şedit bir rüzgârın küçük bîr kıvılcımdan cehennemler yaratması kabilinden, teblileri tama* | men efsunlamış.. Böyle ihtiras yüzünden girecekleri işin akıbetindeki vehameti gözleri görmez olmuş., içlerinden korku, ihtiyat, hattâ minnet duyguları hep birden silinmiş., kendilerini nazarî bir halde dürüst, namuskâr bir yola atılmak heyecanına kapdırmışlardır.

jXXll. Atinah hatibin bu muvaffakiyeti çok ayjp sulh istemiş., bütün yunanistan gözlerini istikbale dikerek şahlanmış., yalnız atinah ğ*. nerallar değil, tebliler’de Demosten’in emri al-tine girmişlerdir. Demosten Teb’de de, Atina’da da bütün meclislerin ruhu kesilmiş., her iki şe-hirm ayni derecede kıymetlisi, ayni derecede hâkimi olmuştur. Teopomp’un da işaret ettiği gibi, bu mazhariyet istihkaksız değildi ; o, bu umumî hürmete tamamen hak kazanmıştı.Fakat işlerin gireceği pek büyük bir inkılâp içinde o devrede Yunanistan’ın hürriyetine son vermek merkezinde görülen ezelî takdir, bu kadar güzel örülen tertipleri bozmuş ve gelip çatacak şum vak alara dair birçok işaretler vermiştir. Bu arada Delf de bildiriyorlardı.
Termodon'un Beotiya'da bir nehir olup ne nin yanından geçdiği ve döküldüğü soylenir. Halbuki bugün Beotiya da böyle bir nehir yoktur. Belki bugün Emon dediğimiz ne nehirdir. Bu nehir Hergül mabedinin uvar Çöğerek geçer. Yunanlılar or^u*arin\^U ,^sıni ne-Yanına kurmuşlardı. Gene belki h-re bir çok kan dökülen ve sonsuz eeşad y bu muharebe münasebetile verilme

—- Emon eski yunancada kan demek

Tarihçi Düris de Termodon'un bir nehir adı obuavıp burada çad.rlanm kurmak .çın toprağı fuarlarken askerlerin küçük bir mermer heykel bekfaklanm. üzerindeki yazıdan bunun Termo-don isminde bir zabit olduğunu, heykelin kollarında yarak bir kahraman kadın tuttuğunu söyler.

XXHI. — Demosten Yunan silâhlarına tamamen mutmain., düşman üzerine atılmak için ancak işaret bekleyen bu adeden yüksek askerlerin kuvvet ve hararetlerde fevkalâde mütehey-yiç olduğu halde o kehanetlerlere pabuç bırakılmamasını ister.. Hattâ bu kâhinlerin Fiiip tarafından satın alınmış olmalarından şüphelenir.. Gerek teblilere, gerek atmalılara Perikles’in de, Epaminondas'ın da böyle masalları alçakların ci-billetlerinı saklamak için birer vesile sayarak ancak muhakemelerine tebaiyet ettiklerini sayar,döker,hatırlatır.

Demoçter buraya kadar büyük bir hamaset göstermiş, fakat asıl muharebelerde nutuklarının şiddetile mütenasip şerefde hiç bir iş görmemiştir. Hattâ kaçmış, ve kaçarken silâhlarını atmıştır.Kalkanının üzerine yazdırdığı“Zafere kadar !.» Düsturunu tekzipden olsun utanmamıştır.

Filip muzafferiyetin verdiği müfrit sevinç içi»" de hayayı yırtarak kendini işrete vermiş ve tamamen sarhoş bir halde naışlarla dolu harp mey-danında dolaşarak ölüleri tezyif etmiş ve Demos-ten’in kaleme aldığı kararnameyi “Pecınikasabasın"da doğmuş olan Demosten oğlu Demosten dfr .. den itibaren besteleterek herkese tempo t . ’ muştur. Fakat içkinin tesiri geçerek kendine e? diği zaman henüz etrafını kuşatmakta bulnnaJteh-likeler gözünün önüne gelince kendiline tek bir muharebede ve bir günün pek küçük bir kısmın-da krallığını ve hayatını kaybettirebilmek istidadını göstermiş olan hatibin kuvvet ve kudreti karşısında örperme duymuştur.

XXIV. — Demosten’in şöhreti İrana kadar uzanmış ve Iran şahı şatraplarına büyük hatibe verilmek üzere mühim paralar yollamış ve onu bütün greklerden üstün tutmalarını ve çünkü yunanistan tarafından gaileler çıkartarak kral Fîlip’i Asya’ya musallat olmaktan alıkoyacak kuvvet ondan ibaret bulunduğunu iblâğ etmiştir.

Bu mektublar sonraları İskender’in eline geçmiş ve Sard şehırinde Demosten’den gelmiş mektuplar ile İran generallarınm defterlerinde Demosten’e verilmiş paraların kayıtlerini de bulmuştur.

Yunanistan’ın Şerone’de uğradığı felâket üzerine Demosten’in düşmanları o yüzden ken ısın tahkir vesilesi bulmuşlar, hatta ma vererek yaptığı işin hesabını aramış ar Fakat kalk „„„ ademi k""'’ ' , „
tulmasiyle de kanaat etmiyerek ayrıca men. Şerefle tatyibini iltizam etmiş uamm.tfa|ryr Saati uğurunda en gayretli bir a ıp ve ûiden iş başına geçirmiş ve Şeron kemikleri Atina’ya getirilen atmalıların hatıralarım tebcil zımnında bir mersiye ırad etmesmı dilemişlerdir.

Bu hal, Teopomp'un rivayeti hilafına olarak mağlûbiyet üzerine halkın maneviyatı yıkılmadığını., solmadığını gösterir. Kendisine harbi tavsiye etmiş bulunan kimse hakkında bu tâzim ve muhabbet hareketleri halkın onun vesayasını takip etmekten pişman olmadığına kesin delilidir.

XXV. — Demosten istenilen mersiyeyi söylemiş. fakat o tarihten sonra teklif ettiği kararnamelere, bir derde uğramamak üzere dostlarının imzalarını koydurmuştur. Şerone muharebesinden sonra çok yaşamamış olan Filip in ölmesi üzerine cesaretini yeniden bulmuştur.Kâhinlerin son sözleri olan zafer galiblerin mezarı olacaktır hahe-rıle bu ölüm vak’ası arasında münasebet görülmüştür. Demosten Makedonya kralının öldüğünü gizlice haber almış ve atinalılara ilerisi için inan aşı-lamak üzere yüzünde sevinç dalgaları parlayarak meclise çıkmış ve bir gece evvel Atina için saadetlerle dolu bir rüya gördüğünü bildirmiştir. Az sonra da sâiler Filip in Ölümü haberini getirmişlerdir. Atinahlar bu mes’ud haber üzerine şükrane olarak hemen kurbanlar kesmişler ve Fılîp’i Öldüren Posanias namına bir mükâfat tahsis etmişlerdir. Kızı Öleli daha bir hafta olduğu halde Demosten çiçeklerden yapılma bir taç takmış ve gayet mükellef esvaplar giymiştir.

Eşin bu münasebetle Demosten’j avı . cuklarına muhabbetsizlikle kınar. Fı Ve Ç0‘ nasebetle gevşeklik ve bayağıhk il? mü‘Jacak biri varsa o da yemet ve şefkatine inlemeleriMazâllüm’leri hü\ tutarak aile felâketlerine sükûn ve itidal He kab lanan humaseti levmetmiştir.

XXVI. Ben kendi hesabıma muzafferiyetini itidal ile kullanarak atinahlar felâkete düşdük-leri bir sırada okadar insanca muamele etmiş olan bir kralın ölüm haberi üzerine atmalıların çiçekler takınılmak, kurbanlar kesmek gibi hareketlerini doğru bulmadığımı itiraf ederim. Böyle bir hal Tanrıların gazabını celbedebildikten başka işde necabetden de eser yoktur. Filip hayatta iken tâzim etmişler», kendisine Atina hemşeriliği hukuku vermişler., sonra bir katilin hançerine kurban düşünce de sevinçlerini yenememişlerdir. Naşmı çiğner gibi bir hal almışlar ve gûya mağlup etmişler gibi zafer şarkıları terennüm etmiş’ lerdir. Halbuki Demosten'in şahsî felâketlere ağ lamayı, inlemeyi kadınlara bırakarak vatanı için faydalı sandığı bîr yola gitmesini ancak medhe lâyık bulurum. Bence civanmert ve hükümet et ineğe lâyık bir ruhun şiarı: ammeye aid menfâat lere sarsılmaz bir surette bağlı kalmak.. eD 1 kısa ve işlerini devlet menfaatlerinden son atnıak.. mevkiinin şerefini- hükümdarlar v tebitler rolünü oynayan ve bu sırada ken > tesirlerine göre değil vazifeyi ancak: tenis»

ki.„te,ta durumu». «*. «»'«"• “M6r-
Dertli bir fert dahi kendi haline bırakılmaz, vc yaralarına merhem olacak teselliler kendinden esirgenmez. Onun durumuna uygun sözlerle ha-tın hoş edilir. Gözü ağrıyan bir kimsenin onune kendine zarar verecek olan şiddetli, parlak renkler yerine meselâ yeşil gibi tatlı, hafif bir renk konulması kabilinden o dertlinin zihni de daha lâtif şeylere götürülür. Hal böyle iken ailece felâkete uğramış bir adam için vatanının saadetinden üstün ne olabilir? Şahsî derdi halkın saadeti ile karışlayarak acı duyguları bu tatlı duygularla bertaraf etmekten daha münasip ne vardır ? Bu mülâhazalara girişim Ejnf in Demosten’e hücumlarından teessür duyan ve gevşeyen ve yanlış bir rikkate kapılan bir takım kimselere rastgelmiş olmaklığımdandır, (1).

XXVII. — Demosten’in teşvikiyle bütün Yunanistan şehirleri yeni bir ittifak aktederler. Hatibin kendilerine silâh tedarik ettiği Tebliler kafelenni işgal etmekte bulunan askerlere hücum ederler (2) ve bunların büyük bir kısmını öldürdüler. Atmalılar bu harbin yükünü teblilerle beraber taşımak üzere hazırlanırlar. Kürsüden inmeyen Demosten, Anadoluda İran generallarına bir çocuk diye bahsettiği İskender’e harp açmalarmı yazdı î fakat İskender işlerine ni, bir ordu başında Beotiya’ya girince ve'’P yelkenleri suya indirdiler, Demosten d. olan şiddetini kaybetti. nutad Müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılan kendi kendilerini müdafaaya kalan teblfler şehirlerinin tamamen yıkıldığını gördüler. Bu vak'a atinalılar arasına öyle bir karışıkhk atdı ki, başka birkaç kişi ile birlikte Demosten’i İskender’e elçi olarak göndermeğe kalkdılar. Fakat İskender’in gazbından ürken batıp, Siteron da-ğında arkadaşlarından ayrıldı, elçilik ödevim atdı.

1 ~ Çiçerotı ds Eşin’ıo fikrine iştirak etmez.
2 — Makedonya askerlerine

XXVIII. — İskender derhal Atina’ya bir kaç murahhas göndererek, tarihçi İdomen ve Duns’e göre, kendisine hatiplerden on kişinin teslim edilmesini istemiştir. Fakat itimada en çok lâyık olan tarihçilerden çoğu bu istenen hatiplerin Demosten, PolyÖkt, Efialt. Likörg. Mirokles, Kalisten ve Şarıdem den ibaret sekiz kişiden olduğunu teyid ederler. Bu münasebetle Demosten atinaldara köpeklerini kurtlara teslim eden koyanların hikâyesini anlatır; bu hitabede sini ve diğer hatip arkadaşlarını balk yo un * boğuşan sadık köpeklere, Makedama kr* Yırtıcı bir kurda benzetir. Ve devam de Pazarda tücarda bir kap içinde bu# oC tine rastlarız ki, bu örneklerle c « varsa sürerler. Tıpkı böylece sil de , yohyla kendinizi de teslim etmiş olacaksınız,buna hiç şüpheniz olmasın..r der. Bu nakil Kesendireli AristobüLden aynen alınmıştır, (1). Atmalılar İskender’in dilekleri üzerine müzakereye tutuşurlar, hiç bir karar veremezler. Bu sırada Demad öteki hatiplerden beş talan alarak İskender’in huzuruna elçi sıfatıyle tek başına gitmeği ve onların affını dilemeği üstüne alır. Bunu ya kralın dostluğuna güvenerek, yahut bir çok hayvan parçalayıp iştahı yatışmış bir arslan kabilinden intikam duygularının yatışmış olacağını umarak yapar. Netekim gider hatipleri affet-tirîr ve Iskenderle atmalıların arasını bulur.

XXIX. — İskender gittikten sonra öteki hatiplerin kredisi göıülür derecede artar, Demos-ten’inki çok düşer. Lasedemorıya kralı /^zs’in harp açması sırasında biraz yükselir, fakat bu da çok sürmez. Atinalılar kımıldamadığından La-sedemonya’lılar bozulur ve kralları muharebe meydanında ölür.Stezifon aleyhine saltanat davası bu tarihde ele alındı. İşe Şerone muharebesinden az evvel Şaronda’nın baş majistralığı zamanında başlanmış bulunuluyordu.

Halbuki hüküm ancak on yıl sonra Aristo-fon un baş majistralığı zamanında çıkmıştır. Ge-rek çarpışan hatiplerin ünü, gerek hâkimlerin gösterdiği hamaset bakımlarımlarından bu dava yanında bulun kadar alâka uyand.ran bir dava görfil^ Gerçe Demosten e hucum edenler arkal MakedonyalIlara dayayarak ellerinde pek bZ bir kudretle hareket etmişlerse de hâkimler Demosten i mahkûm etmek şöyle dursun öyle bir beraat kararı verirler ki, Eşin Demosten m aldığı reylerin beşte birini tutamamış ve bu hezimetten sıkılarak hükmün tebliğiyle beraber şehirden çıkmış ve ömrünün alt tarafını Rodos’da, Yonya’da hitabet ve ders vererek geçirmişdir.


1. — Aristoblil İskender’in seferlerinde muş ve tarihini yazmıştır.

XXX. — Harpalüs tantana sevdasıyle büyük irtikâplarda bulunmuş ve dostlarını dahi yıldırmış olan İskender’in gazbmdan korkarak yanından ayrılmış, Asya’dan Atina’ya dönmüştür. Atina’dan himaye dileyor ve servetiyle,gemileriyle, caniyle ona sığmıyordu.Diğer hatipler altınlarının şaşaasıyle gözleri kamaşarak ondan tarafa oldular ve Atina’lılara herifin dileğinin kabulünü ve himaye edilmesini tavsiye ettiler. Demosten hemen~ ar palüs’ün ters yüzü çevrilmesi, haksız ve lüzumsuz bir sebeple şehrin başının tehlikeli bir ar sokulmaması reyinde bulundu.

Birkaç gün sonra Harpalüs’ün servetinin env teri yapılırken Demosten’in krallara kupanın şekline, işine hayran bir ne kadar gördü ve hatipden eline alarak İÇJ° e pe. altın olduğunu tahmin etmesini rıc^ je^erini kösten kupanın ağırlığına 1 tajan jedb sordu. Harpalüs gülümseyerek - ku-

Akşam üstü ortalık kararırken ha payı 20 de talanla gönderdi. Yüzün çizgilerinden, gözlerin parlayışından bir adamın seciyesini ve paraya olan iptilâsmı anlayıvermek Harpalüs için hiçden bir iş idi !

Demosten oltanın bu yemine hiç dayanamamış, aldığı hediye kendisini gönlünden vurmuş, Harpalüs tarafına geçmiş, ertesi gün meclise boynu yün bezler ve kuşaklarla sarılı olarak gitmiş. Ahali kalkıp reyini bildirmesini emredince sesi kısık olduğunu işaret etmiş. Bu düzme hastalık, bazı lâtifecilere gece soğuk değil, mutlaka başka bir şey aldığına telmih yollu istihza vesilesi olmuşdur.

XXXI. — Ertesi gün Kupa hediyesi haberi etrafa sızmış, Demosten müdafaası yolunda söze kalkınca sözü kesilmiştir. Demosten bağırıp çağırmaya, çırpınmaya başlamış. Bu sırada biri kalkarak: Ey ahali! Kupayı evinde tutan adamın sözlerini dinleyecek misiniz? diye sormuştur.

Halk Harpalus’û şehirden çıkmaya mecbur tutmuştur. Hatiplerin herifin serveti yağma edilmiş olması vesilesiyle İskender’in gazap etmesinden korkan halk hepsinin evlerinde inceden inceye araştırmalar yapmış. Bundan yalnız Kalikles müstesna tutulmuştur ki, bununda sebebi yeni evlenmiş olması ve hareminin evinde bulunmasıdır.
Demosten kafa tutmuş ve yüsek mahkemenin bu işe bakmasına, para yemiş oldukları anlaşılanların mahkûm edilmesine dair kendisi bir kararname teklif etmiş. Senato ilk önce Demostpn,. ele almış, elli bin talan (1) para cezasına Ve bu parayı verinceye kadar hapiste kalmasına karar verilmiştir.

XXXII. — Bu lekeden duyduğu utanç ve vücudunun nehafeti itibariyle hapis hayatıyla ülfet edememesi kaçmaya karar vermesine sebep olmuştur. Gardiyanların bir kısmı aldatılmış, bir kısmı kaçmasını kolaylaştırmıştır. Şehirden henüz uzakta bulunmadığı bir sırada düşmanlarından bir kaçının koşarak kendisine doğru geldiğini görmüş. İlk önce saklanmayı kurmuş. Fakat ismiyle seslenmişler ve az sonra yetişmişler ve kendisine getirdikleri bir miktar parayı vererek bunu yol masrafı olarak kabul etmesini rica etmişler ve arkasına düşmelerinin illeti yalnız bu olduğunu anlatmışlar. Metanet göstermesini, felâkete katlanmasını tavsiye etmişler. Demosten bunun üzerine şikâyetlerini, tazallümlerini iki kat artırarak: İnsan için düşmanları bile bu kadar at cenap olantbaşka bir yerde düşmanları ayarın a bulmak müşkül olan bu şehiri bırakıp gider yanmam ? demiştir. Bazen Ejin’de, bazen de geçirdiği bu menfa hayatında çok zaı1 *>Ştir. Attika’ya her bakışında gözler1 nıak.. fütur saçmaksızın ağzını --^den,
siyaset hayatında gösterdiği at*şten üzerinde eser görülmemiş^* içlere si*Kendisiyle görüşmeğe gelen bu yasete karışmamalarını öğütler ve onunla iştigalimin başlangıcından itibaren bana biri hitabet ve ölümden ibaret yalnız iki yol göste-kfg$eydî\\ ■(' ■ öefr/ejw her türlü fe Aonto/uro. iftiralara ve bunlardan tatara otan savaştaro aklını yetseydi. başı-Aemeft •>: * tutardın:.. derdi.

— Aşağı yukarı 250.000 lira —

XXXIII. — İskender olduğu zaman Demosten bâlâ sürgün hayatı yaşıyordu.Yunanistan yine hemen ayaklanmış ve el ele vermişti.Leosten büyük seterlere kalktı ve Antipater'i Landa şehrinde kuşattı; şehrin etrafına büyük duvarlar çekti, ikisi de Atina'dan matrut bulunan hatip Piteas ile Karabüs lâkabım taşıyan A’.: .7 eden Antipater’in tarafını tuttular ve bu hükümdarın dostlan ve elçileriyle bütün Yunan şehirlerini dolaşarak umumu bu hükümdarla ittifaklarını bırakmamalarını, bırakıp atmaklarla birlik olmamalarını temin için çahşnlar.
Halbuki Demosten Atina elçilerine katıldı.Yu-nanhlan makedonyalıların üzerine atılmaya, ma-kedonyahları yunanistandan atmaya tahrik için onlara olanca kudretile yardım etti. Filark’-m naklettiğine göre Arkadiyanm bir şehrinde Piteas ile Demosten karşılaştılar, aralarında şedit bîr münakaşa oldu; meclis huzurunda biri make-donyaldann, öteki yunanlıların tarafını tuttu. Piteasm: Nasıl bir eve eşeJt sütü götürüldüğü görülünce orada bir hasta bulunduğuna şüphemiz cP mazsa, bir şehre de Atina elçilerinin girmesi orada Hastalık olduğuna şüphe bırakmaz, demesi üzerine pemosten: Eşek sütü nasıl bir eve sıhhat vermek için girerse Atina elçileri de bir şehre ancak saadet içtirmek için gelirler, suretinde mukabele etti. Bu kutlu münakaşa neticesinde halk Demosten’-in Atinaya dönmesi için bir kararname çtkart-mıştır. Kararnameyi Peania kasabasından Demos-tenin amcaoğlu Damon kaleme almıştı.

Ejin'e üç çifte bir gale gönderilerek Demosten davet edildi.
Demosten Pire’ye yanaştığı zaman butun ma-jistralar, papazlar, arkalarında butun Atina halkı olduğu halde Demosten’i karşılamaya gitmişler ve hatibi büyük sevinçlerle bağırlarına basmışlardır.

ManisalI Demetriüs rivayet eder ki, o sırada Demosten ellerini yukarıya kaldırarak vatanına şerefle dönmek müyesser olduğundan dolayı te-berrük etmiş ve Alsipyad hemşerileri tara* hndan cebir neticesinde kabul edildiği halde ken* dişinin halkın isteği île dönmüş olmasından dolayı hamdetmiştir.

XXXIV.— Halbuki Demosten’in mahkûm oldu* I p Para cezası hâlâ duruyor ve halk bunu silmeğe kununî bir yol bulamıyordu. Nihayet işi kitaba ^durmak üzere şu düşünüldü: Gafururrahun otan upiter için her yıl kesilen kurbanlar müna»e e ® bu Tanrıya tahsis kılınmış olan ®esc’. fırlayan kimseye bir para vermek âdetti, o Demosten’e^ b.rakıld. ve kendisine borcun. ÜUadil bir para verilerek hesabı kap.t.ld.

Demosten vatanına kavuşmuş olmak zevkinden uzun zaman istifade edememiştir;aradan çok geçmeden atinahlar tamamen ezilmişlerdir. Meta-jeitnion(l)ayında Kranon(2) muharebesini kaybettiler; Boodromion (3) ayında makedonyalı bir sınıf askeri Munihiyum kalelerine sokmaya mecbur kaldılar. Dcmosten’de Pyanepsion(4) ayında öldü.

Antipater ile Krater’in Atina üzerine yürüdükleri haberi gelince Demosten ve parti arkadaşları alel’acele şehirden çıkmışlar ve Demad elile kaleme alman bir kararname mucibince halk tarafından ölüme mahkum edilmişlerdir.

XXXV. — Kaçanların her biri bir tarafa dağılmış, Antipater Turiumlu (5) Arhias isminde birini emrine verdiği askerlerle bunları toplamaya memur etmiştir. Arhias hayatına trajedi oynamakla başlamıştı; hattâ Yunanistan’ın en yüksek aktörü olan Ejinli Polüs'iin bundan ders aldığı rivayet olunur. Arhias’ı Hermipüs hatiplerden Lakritüs’ün şakirdi olarak gösterir, halbuki Demetriüs’e göre hocası feylesof Anaksimen’dir.

Arhias hatip Hiperid’i, Aristoniküs’ü,Himereyi Enjin de Ajaks mâbedine saklanmış oldukları
1. — Metajeitnion = Ağustos.
2. — Tesalya’da Pene üzerinde kurulu şehir ki, Antipa-ier ve Krater’in yunanlıları tamamen bozguna verdikleri muharebenin burada olması dolayısıyle ün almıştır.
3. — Boedromion = Eylül.
4. — Pyaneprion « İkinci teşrin.
5 — Eski Yunanistan’ın kolonilerinden bir kasaba

halde yakaladı; ve çıkartıp Kleon’a (() j. ladı. Antipater o sırada oradaydı ve bunları he-men öldürtdu. Hiperid’i öldûrtmeden dilini kestirdiği rivayet olunur.

Arhias Demosten’in Kolori’de Neptün mabedine sığındığını öğrenmiş, yanında trakyalı askerler bulunduğu halde birkaç küçük gemi ile bu adaya geçmiş, Demosten’e oradan çıkmasını ve kendisiyle Antipater’e gitmesini, hiç korkmamasını telkine çalışmıştır.

Demosten bir gece evvel bir rüya görmüş, rüyada Arhias ile Trajedi oynamakta müsabaka etmişler. Demosten en büyük muvaffakiyeti kendisinin kazandığını, halkı hayran ettiğini, fakat rakibinin tezyinat zenginliği ve güzelliği bakımından üstün tutulduğunu sanmıştır.

Arhiüs Demosten’i iaâbetden dışarı çıkarmak için nafile yere tatlı diller dökıîiüş,her ne demişse De-mosten bir türlü inanmamış ve durduğu yere“ gözlerini kaldırarak Arhias’a : - Bu gece rolünü oynarken üzerimde hiçbir iyi tesir bırakma m Şimdi bu vadinle birşey elde edemiyece sın-«istir. Arhias köpürmüş, işi tehdide döknJU’’ nun üzerine Demosten: Şimdi Make ony' ler S‘bi söylüyorsun, daha evvelki hâlin a mf ‘di. Biraz bekle. Evime vasiyetlerimi yazıp ( demiştir.

, , ■ _JÇXXV. - Bunu söyliyerek SIIHJ- - Kleon Argoiid’de bir kasaba, Argos ıe dalmış ve yazı yazacakmış gibi yaparak kalemini ağzına götürüp ısırmıştır. Düşünürken, bir nutuk hazırlarken kalemi böylece ağzına götürmek âdeti idi. Kalemi bir müddet ağzında tuttuktan sonra esvabına sarılmış, başını eğmiştir. Mâbedin kapısında bekleyen askerler onun bu hâline bakarak ölümden korkuyor, diye eğleni-yorlarmış. Nihayet Arhias yanma gider, kaldırmak ister, yine güzel güzel söyler, Antipater ile arasını bulacağını vadeder. Zehirin tesirini iyice yapdığını Sezen Demosten: —Trajedideki Kreon rolünü şimdi iyice oynayabilir ve cesedimi merasimsiz bir surette dilediğin yere attırırsın. Ey Neptün, işte evinden diri olarak çıkıyorum. Fa* kat makedonyahlar benim ölümümle bu yeri daha az lekeleyecek değillerdir... demişdir.O sırada üzerine titreme gelmiş, sallanmış, adım atabilmesi için tutmalarını istemiş.Mâbedin dışında ilerlerken derin bir nefes alarak düşmüş, ölmüş.

XXXVII.— Ariston'a göre Demosten anlattığımız gibi kalemi ucunda sakladığı bir zehirle kendini zehirlemiştir.
Hatıraları, Hermipüs’ün tarihine esas tutulmuş olan Papüs rivayet eder ki, Demosten mescidin önüne yığıldığı zaman kâğıtları arasında Demos-ten’den Antipatefe adresi yazılı bir mektup bulunmuştur. Böyle çabucacık ölmesine şaşılı nca trak-yalı askerler Demosten’in bir çamaşır arasından birşey çıkarıp ağzına attığını gördüklerini, altın
yutuyor sandıklarını, fakat işte zehir olduğu an-Aşıldığını söylemişlerdir.

Demosten’in hizmetine bakan genç bir esir pemosten’in çokdanberi üzerinde iyice sarılı, düğümlü, muska gibi bir şey taşıdığını bildir iniştir.

Eratosten, Demosten’in ötedenberi bilezik gibi taşıdığı içi boş bir halka içinde üzerinde zehir taşıdığını anlatır, (1).
Tarihçilerin bu ölümün şekline dair birbirini tutmayan rivayetleri okadar çoktur ki,bunları saymaya lüzum yoktur.Fakat hatibin akrabasından olan Demohares’in (2) hatibin zehirlenerek ölmediği.. kendisini Makedonya’lılarm işkencesinden Tanrıların tatlı ve çabuk bir ölümle korudukları sözünü de kaydedelim.

XXXVIII. — Demosten ikinci teşrinin on altısında ölmüştür ki, o gün Temofori bayramının en yaslı bir günüdür. O günü kadınlar Sere mâ-kedinde yere oturarak ve akşama kadar ağızla-nna hiçbir şey koymayarak kutlularlar.
Demosten’in ölümünden az sonra Atina aha-,is> hatibin hatırasına lâyık derin saygılarına m-«an* olarak bronzdan bir heykelini dökdürmuş ailesinden en yaşlı erkeğin tekmil masraf arı millet hâzinesinden tesviyesi hakkında ^£tmıştır.
* - Plin de ayni şeyi söyler. daha zl-5ade hatip.

• Demosten’in kız kardeşinin oğlu.

Demosten’in mezar taşında şu anlamda bir dörtlük yazılıdır.
Demosten, neden senin maddî kudretin yüce belâgalinin derecesiyle denk değildi ? Şayet bu müyesser olsaydı hiç grekler makedonyalıların zincirine vurulur muydu?

Demosten’in bu kitabeyi Kalori’de zehiri yutmadan evvel kendisi yazdığını ileri sürenlerin iddiaları boştur.
Atina seyahatimden az evvel geçen şu vakıayı da yazmak isterim : Kumandanı tarafından mahkemeye verilen bir asker para namına nesi varsa Demosten’in heykelinin eline kor.Heykelin iki elinin parmakları birbirine geçmiş bir haldedir ve tâ yanı başında bir çınar bitmiştir, yaprakları ya rüzgâr tarafından, yahut askerin kendi eliyle heykelin elini tamamen örter. Bu suretle oracığa emanet edilen altınlar uzun müddet kalır. Asker Atina’ya döndüğü zaman paralarını koyduğu yerde bulur. Bu vakıa Atina’nın şairlerine Demosten’in feragatine dair bir takım manzumeler yazdırmıştır.

XXXIX. Demad kazandığı şan ve şerefden zuun zaman fayda görmemiştir. Demosten’in intikamını murat eden takdir Demad’ı kimlere alçakça dalkavukluğa tenezzületmiş ise lâyık olduğu cezayı gene onların elinden görmek üzere Makedonya’ya sevketmiştir. Onlar içlerinden kendisinden zaten iğrenirlerdi. Hâl böyle iken Demad bu münasebetle bir pot kırmış ve bundan yakasmı kurtarmak kabil olmamıştır: Demad tarafmdan Per-dıkas’a yazılmış, Makedonya’ya hücum ederek oraya artık yarı çürük ince bir iplik ile bağlı bulunan Yunanistan’ı kurtarmaya teşvik eder bir mektup ele geçer. Yarı çürük iplik ile Antipa-ter kasdolunuyordu.Hukukı umumiye namına Ko-rentli Dinark söz söylemiş ve mektubun Demad tarafından yazıldığı sabit olmuştur. Kasandra ilk hiddetle oğlunu katletmiş ve müteakiben asıl mücrimi de öldürtmüştür.Bu suretle hainlerin herkesten evvel kendilerine hıyanet etdikleri bir kerre daha sabit olmuştur.

Demosten bunu kendisine birçok defa ihtar etmiş, fakat o kulak asmamıştı.
İşte kıymetli Senesion,konuşarak., görüşerek., okuyarak Demosten’in hayatı hakkında toplayabildiklerim bunlardır.


Comments (0)