1945 Aralık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1945 Aralık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
o. 2 ARALIK 1945 PAZAR- No. 2-
Demokrasi Dâvamız
CAMİ BAYKURT
İt ham e d i y o r
• . ADR ESJ- ■ ■ • 12Ö Kumbaracı Yokuşu Beyoğlu - İstanbul Telefon : 40758 p. K. 2068 ' AİBON'Ef; 1 Ssne : ' 23 T, L. 6 Ay î 15 T. L. 3 Ay : - «T. L. Adres değiştirmek 2SK.
F İ ATİ 10 KURUŞTUR
Neşriyat Müdürü:. CAMİ BAYKURT



Londra, 1 (Radyo) — Mareşal Tito bugün iki meclisin müşterek toplantısında kısa bir demeçten sonra istifasını vermiş, akabinde mec,is hükümete alkışlar arasında güven oyu vererek Titonun devlet şefliğinde kalmasında İsrar etmiştir.
Sahibi : VEDAD BAYKURT
İki yıl önce faşist İtalya, altı ay evvel de naz! Almanya, müttefik demokrat devletlerin intikamcı yumruğu altında ezildiler. Evet, intikamcı diyorum; çünkü faşizmi nazizim, totalitarizm—ne nam İle ifade ederseniz ediniz—masum kana bulanmış bu menhus tesis İle insanlığın göreceği bir hesabı, aiacağı İntikamı vardı. Bu nesap geçen mayıs ayı Berimde kapatıldı. Haydutların ini kendi başlarına yıkıldı.
Ezilmiş, namus ve hayatı ayak atımda çiğnenmiş milletler nefes aldılar. korKunç bir kâbustan uyanmışlardı. Artık bu son facia olsun, dediler, insanlık nayslyetlnl yeni bir tecavüzden kurtarmak istiyorlardı. bunun Içm de Rooseyelr’ln dört Azadeliğini muoataa etmek, ner yerce gerçek demokrasiler kurmak, tertlere korkusuz düşünmek ve düşündüklerini yumadan söylemek, hakikatleri ogrenmek^ve öğretmek hürriyetini vermek istiyorlardı. Ancak boyle-ce içtimai sefalete, tecavüzlere ve harplere mani olabileceklerini umuyoriaroı. işte, faşizmin zalim kalesi yıkılırken hürriyeti dünyaca kurmak İçin doguşen milletler bu necip şevk ile ayaklanmışlardı, birkaç aydânoerl bizi meşgul eden Türk demokrasi davası da bu şevkin eseridir,
Bu ânda Türkiye naşı! bir rejim altında bulunuyordu; bir ae ona bakalım t Demokratik bir ana yatfâmız varcı;- çunku cumnurij eti inkar etmedikçe onun bu sıması oegışcırılemezol.. Fakat bu nalaçı yasa, Abouiınecıt zamanı.nca yalnız resmi .salnamelerde kayıtlı Kalan lz»d tarınlı kanun esası gibi... hakikaua İse memleket, faşist kaynaklardan alınmış kanunlarla idare olunuyordu, bon aort ay _xaı fınoa kaıp asçaya benzeyen bu rejimi tarif İçin ya zılmaoık soz kuımâaı. bu nalı, deyışme ve yenilenme zaruretini ııies’uı devlet aaamiarı, nukumet gaze-' temleri pile naran açıkça, çok Kere ustu kapalı ola* rax kaoui ve ıtırar ettiler, rtu.-tumet ve_ıvultet.meclisi bu kanunları taaıl yoiuııaâ tereaoutlu bir adım atmak ısteoı ve yarı yoma durau: lŞ\e bugünkü vazıyet.
Sanfransiskoya gittik. Yalnız kendi memleketimizde aee>ı, Ouiıyaııin iler yerınûe Oemokrasıyı tesis etmek Vecmesınî kabul ettik; ve îmyîe bir senet-ır?-zaıauık. urauan geıirmış oidugûmuz.«birleşmiş mil-leıier mısakı»- nı. tsuyuk miller mecıı.şl iasuık eaerek bu vecibeleri millet namına kaoul.ettiği gun ruerıı-lekeumıze sokulmuş\ öıan ıaşıst Kanunların hepsini ’7 ...bırueıı k.aıuırniae geiekil; yoasa kenuısıııl saıııe CtıT .... 5 *J.LS*" “M ,.2t“ru^L'Çİi^k j-jı I îte t.-.iş.k.1 necjl'.’ph.''
- aoaru yüıa^ınhek'. İstemediler, mucipsiz &rfr iâaffe' n.uuuetlnı uzattılar, meclis'kapılarını kapaouar, yaz ramine gittiler, rnçm Y
Şüphe, yok kİ Büyük ,Millet_Mecllsi ve onun iti-i.- madına dayanan hükümeti bu yanlıszyola sürükleyen
“Müttefik Kontrol Komisyonundaki Amerikan miimessilleriAlman mâlî müesseseler ile ilgilidir
Moskova, 1 (a.a.) — (Tas ajansı bildiriyor) Amerikada Gousse’ın şerefine tertip edilen bir'akşam ziyafetinde söz alan senatör Kilgore, Sovyet halkına ve kızıl orduya saygı hislerini belirterek, .Birleşik Amerika ile Sovyetler. Birliği arasında sıkı ticarî münasebetler kurulmasını istemiştir.
Senatör, Birleşik Amerika, Sovyetler birliği ve İngiltere'nin Potsdamda Almanyayı askerî ve İktisadî bakımdan silâh-
sızlandırmak suretile faşizmi ortadan kaldırmak hususunda anlaşdıklanna işaret ederek demiştir ki:
“Müttefik kontrol komisyonundaki bazı mümessillerimiz bu politikayı.istemiye istemi-ye tatbik etmektedirler. ;Bun-IarAlmanyadaki JıayaÇsev1-yĞsile aşikâr surette, fazla meşgul oldukları halde AI-manyanın kurbanı olan memleketlerdeki hayat seviyesi ve iktisadı 'inkişafla ilgilenmemiş görünüyorlar.,, .
Hitler sağ mı ?
Sovyetler yeniden araştırmağa başladılar
İHTİKARLA MÜCADELE
Ticaret Bakanlığına gönderilmek üzere bazı raporlar hazırlandı
.. Ankara, 1. (Hususi) - A-nayasaya aykırı .maddeleri Öı-tivş.edeıi' Matbuat, cemiyetle polis - vazife ve selâhiyetleri ,y?PJ.lâ£.şk-. değişikliklere; ajf. k'3-n un, i- tâsarıl atıf Ş ~ Şaşlâa^âipİığa gelmiştir'.' • ' - .
Bu kanunlarda yapılacak değişiklikler hakkında son za-m aın 1la.rda._M at buata,akseden,
Moskova — Tas ajansı bildiriyor :
Tebrizde çıkan «Azerbay-can>7gazetesij;4ran [Azerbay-canı Halk Meclisinde Demokrat Partisi liderlerinden “Pe-şevari» memleketinin (stekleri hakkındaki söylediği sözleri yayınlamaktadır. Peşaveri A-zerbâycanın İrandan ayrılmak gibi > bir-- istediği olmadığını yalnız asırların-;. köhne örf ve geleneklerinden sıyrılmak, mil-lî-'lisanı ve millî hakları kurtarmak maksadını güttüğünü söylemiştir. Peşaveri demiş-tirki: '
“İranŞMeclisine Millet' Vekillerimizi göndereceğiz. İrandaki bütün-milletler kardeşi-mizdir. Anladığımız ve istediğimiz; kendi evimizin sahibi olmak, bu eve istediğimiz nizâm ve intizamı vermektir.*.
Daha sonra 'Peşaveri şun-lan söylem'ştir :
.“Halk için normal hayat şartlarının tahakkukunu . istiyoruz.'Plânlarımızı ve arzularımızı halkın münakaşasına bırakacağız. Millet tarafından asvip edilenleri tatbik, diğer-
lerini de reddedeceğiz.,, «Kendi kendine idare sisteminin tahakkukundan sonra Azerbaycanın ihyasına çalışacağız. Harap, bakımsız köylerimizi ve şehirlerimizi kuracağız. ' Mektepler ve müesseseler açacağız.,, ‘
Peşaveri ziraat meselelerine geçerek ziraatın terakkisine çalışılacağını söylemiş ve bu modern teknik ve fen asrında Azerbaycan çiftçilerinin hâlâ ortaçağ âletleriyle çiftçilik yaptıklarından da bahsetmiştir.
Iran notasına Sovyetlerin cevabı «
Moskova, 1 (R.)
■ Iran dış işleri bakanlığının Sovyetler Birliğine verdiği notada İran Kürdistanındaki isyanların. ve isyan çıkaranların Sovyetlerden yardım gördüğü ve Iran jandarmalarının isyan mıntıkalarına gönderilmesine. ve Iran adlî makamlarına Sovyet temsilcilerinin zorluklar çıkardığı yolunda ispatsız iddialar vardır.
Natada, ; İran r Türk hududunda karakollar bulunmamasının Sovyetler birliğinin ka-'bahati ’gibiı göster ilmektedir.
. S^bVy e ilerin cevabında, Alayiş-ayında Tahrana 25 bin ton zalıire gönderilerek Irana
Berlin. 1 (A. A:)— Ruslar Hitler’in ölümü hakkındaki tahkikatı yeniden, ele almışlar ve bu maksatla Hitler ve 'Eva Brâun’nu.içinde intihar ettikleri sanılan Alman Başbakanlığı binası sığınağının enkazı arasında araştırmalara başlamışlardır. Son günler zarfında Başbakanlık binasının bir kısmında infilâklar j işitilmiştir. Bu, infilâkların Hitler’in özel daireleriyle sığmak arasında bir gizli tünelin.' bulunduğu rivayet edilen kısımda vuku-b’ulmuş. olması, manalı görülmektedir. G.P.U; memurları sığınağı bir çok defalar ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerin birinde yanlarında bir Fransız olduğu sanılan bir yabancı memur da bulunmaKta, îdi.
Diğer taraftan ' Britanova, ajansının « bildirdiğine - göre, bazılarınınH>ir faşist topiınuğu bazılarının da deliler (; birliği de4iği..hınsbyanlılç^-jslâhtatçj.-
______________ Gan-' diye 'atıen (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı - birleştirmek için gönderilmiştir ) ■ sözünü
ve cemiyetler kanununda, gü nün ihtiyâçlarına uygun değişiklikler yâaılacaği söylenmektedir. ... ;
J.^'..Yç.Ûl.en ^mütemmim malû-'f. ; .s
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbit olunacaktır.
Ankara,’2 (Hususî)— Umumiyetleiyi haber alan mahfillere göre, yeni kurulacak olan Partinin ismi “Demok I rat Halk Partisidir.,, . .1
Kurucuları meyanında eski' hariciye' vekili Dr. Tevfjk.Rüş I tü Araş' da bulunmaktadır | Kurucu üye olarak ' şimdili! Refik Koraltan,. Adnan Meç. deres,.' -Fuat Köprülü, ' -\eskj.
..(amir. Belediye Reisi-
Evliyazadenin ve eski - Aydıı.gglg‘1^.^ parti Reisi Etem .Menderesin^^^^^ isimleri zikredilmektedir^
?.îfe' w®




W
yardımda bulunulduğu ve ku-■zey^ İranda, \vali ; ve . memur
P’Ş’-'-'âo e tu *> u ntdgi rıtıek ■. Ista mittiler. ■ mucipsiz ••.e.TiftraSFb ] n.uuuetıııı üzânılar, meclis/Kapılarını Kapaoılar, ya«. tatiline gittiler. Niçin T
Şüphe, yok ki Büyük MİI!et_M?.cllsi ve. önün İtimadına uayanan hükümeti. bu_yanlıj*yo!a sürükleyen seoep'ıer varaır; ve .nukumet du seuepıerı açıkça soy-lemege.mecDuraur; bger gerçekten cumnürıyet rejimi anında yaşıyorsak... buyun ıvııllet meclisi âzâst-. . nın sik sık ızııar . ermekte olaugu bir haleti runiye vardır kİ, galip fırkanın dışınoa kimsenin söze ka-, rışmasmı İstemiyor, kendi Tirka âzâsının.bile Sözlerinden sinirleniyor. Biz de herkes gıol zevahire hür-met edelim. Bu efendileri millet vekili olarâk kabul edelim. Fakat memlekette bugünkü mebuslara vekâlet vermemiş olanlar da var.Bu kabil vatandaşların sayısı birçok binleri aşar. Bunların Mecliste vekili yok ki memleketin idare mes’ullyetinl üzerine alan galip fırkadan sual sorsun. Fakat bu vekili olmayan paryalar para vergisini ve lüzumunda can vergisini ve. rlyorlar. Kendi mukadderatlarını alâkadar eden mag-’ şuş İdare sisteminin devamı sebebini bilmek ve öğ-: renmek onların da hakkıdır. Bu hakkı zorla elimiz-
- den almak Meclisin selâhiyeti haricindedir.- Yoksa keyfî idarelerin en kötüsü olan parlemento Istipda-dını koymuş olurlar. ' ■ • - ■■■
Bu bahiste söyleyecek çok sözlerimiz var. Fakat şimdilik bu kadarı yeter. Hükümet, /demokrasi yolunda attığı İlk adımda niçin tereddüt etti? Niçin gazeteleri söyletiyor da buna mani olan kanunları kaldırmıyor ? Bu mes'ele üzerinde niyeti hâlis İnsanlarla konuşmağa hazırız. Ancak bu konuşma—efendice olsun ve fikir ismetine hürmet edilsin.
■gelmiştir.-. .. ' . ■
Bu ■ • kanunlarda yapı i a cak değişiklikler hakkında son zamanlarda Matbuata aks eden, 'fakat esaslı tadilleri ihtiva .et; madikleri cihetle yeniden tenkitlere maruz kalan1 .tasarıların e hi bir tetkike tabi tutulacağı^ bildirilmektedir.
Bu arada gazete gazete kapatmak salâhiyetinin Danıştayız verilmiyerek yeui .bir esasa bağlanacağı; poiis vazife' ve salâhiyetleri kanununun vatandaşın her türlü masûni-yetini telıdit eden 18 inci-maddesinin büsbütün kaldırılacağı Kteİbe
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbı’t olunacaktır.
' Diğer taraftan İstanbul ile diğer bazı vilâyetlerde tatbik edilmekte olan sıkı yönetim (Örfî idare) nin müddeti bu ayın sonlarına doğru bitmekledir. Sıkı- yönetimin uzatılması hakkında;' -başbakanlıktan meclise henüz tezkere gelmemiştir. Bu ayın yirmisine kadar Neclisce bu tezkere altı merii takdirde sıkı yönetim kendiliğinden kalkmış olacaktır, ~ '
î
snı
Harp suçluları mahkemesi
Yarın devam ediyor
Londra. — Nüremberg mahkemeleri beynelmilel askerî mahkemesi başkanı, Rudolf Hess’in yargılanmıya katlanabilecek kadar akılca norma farzedildiğini bildirmiştir. Tıp raporları ve ken-kendisinin taktik sebeplerden dolayı unutkan göründüğünü dün bildirmesi üzerine mevcut fa-raziyeler sona ermiştir. (-
Alman entelligence Servis’iniri eski, başkan muavinin tümgeneral Lahausen’in dünkü ifşaatını müteakip, bu gün yine ifadesinin alınmağa başlanmıştır. iddia-makamının yetkili suallerinden sonra, Mareşal - Keitel’in avukatı da sorguya başlamıştır.. J ! : .
Lalîöusen, 1 (R.) —« Keitel’in nihaî zaförei inandığını ve Hitlere, muhalif fikir sahibi bîr subayın mevcudiyetine tahammül edemediğin söylemiştir.. . Y. ■
Eski Alman emniyet bakanı Katel Braun’un avukatının bir sorusundan sonra, mahkeme pazartesiye talik edilmiştir. ’ •
İşçi partisi hükümeti tenkid ediyor
Nev-york 1, (Radyo) — İşçi. ve komünist parti âzaları btjgün Ingiltere’nin bir çok şehirlerinde Atlee hükümeti aleyhinde tezahüratta bulunarak hükümetin, aynen konser; vatörlerin kör politikasını takip etmelerini protesto etmişlerdir.
'■ t Daily vvorker » gazetesi seçmenlere vâd edilen program ’ ve politikanın tatbikini istemektedir., ,
Ingiliz kıt’aları çekilmezse hükümet istifa edecek
Boston, 2 (Hususî) — Associated Press’in verdiği bir habere göre dün Mısır’da üç vekil, Ingiliz kuvvetlerinin Mısır’ı derhal tahliye etmedikleri takdirde istifa edeceklerini beyan etmiş. ■
Koalizyon hükümetine dahil olan Veft partisine mensup vekillerin çekilmesi hükümetin de... düşmesine sebep olacaktır.
„■ İyi haber alan mahfillere göre, başvekil Nakraşi.paşa da Mısır notası kabul edilmediği takdirde istifasını verece-
ğini söylemiştir.
w
.?■
- Bîr kaç gön evvel şehrimize gelen .yunan Enosis futbol takımı ilk maçı dün saat 1.4530 da Beşiktaş, stadlann-da Pera takımı ile yapmışhr. lQbin kişinin heyecanla takip
ettiği bu meraklı maçi misa fir takımı 2-1 kazanmıştır. Yukarıdaki resim bu maça bik enstantaneyi tâkik etmektedir. Tafsilâtı dördüncü sahifededir
neşrettiği bir demecinde"Gan-dıye atten (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı • birleştirmek ıçm gönderilmiştir ) sözünü eıe almakta ve Hitlerin allah ile iblis ( arasında hakemlik yapacağı hezeyanını ileri’ sürmektedir. '■ ■ '
Tiirkiye -Macaristan münasebeti eri;
Budapeşte 1, (A.Â.) Macar başbakr.nı M.Zoltan 4Tildy, hükümetinin programını izah eden ■ nutkunda, hükümetinin Türkiye ile mümkün olduğu kadar ; çabuk - siyâsî münase-betler ‘tesis 'etmek arzusunu belirtmiştir.
Tuticeli Askerî Valisinin Selâhiyeti Alınıyor
Ankara, 1 (Yeni Dünya) — Tunceli Vilâyetinin idaresine dair kanunun yürürlükten kaldırılması. hakkındaki tasar bu günlerde B. M. Meclisine verilecektir.
Kanun .1936 yılındanberi tatbik ' edilmektedir. 4 üncü umum müfettiş ve Tunceli askeri valisi, Vilâyetin idaresine ait geniş selâhiyetlere sahip bulunmakta, ve lüzûm gördüğü takdirde Vilâyet içinde oturanları bir yerden diğer bir ,'yeıe nakleder, vilâyet dışına çıkartırdı.
Her türlü takibatın durdurulmasına cezanın , teciline selâhiyetli olan vali, ölüm ce zalarmı tecile tâbi tutmazsa infaz edilirdi. j
Kanun bu ayın sonunda müddetini doldurmaktadır.
r
Evliyazadenin ve eski- - Aydıı
parti Reisi Eteın Menderesin^^MttM isimleri zikredilmektedir.' ’
Yeni , partinin programı İç --- - 2^ ~ ~ '
Bakanlığa sunulacaktır. ... ... * Yeril partinin lideri ı C./BAYAR
ÇANKAY-ŞEK Komünistleri - meclise alıyor,.
Londra, 1 (R.) — Çin istihbarat nazırının, Reuter muhabirine verdiği malûmata göre, Çin ’ kömuhistlerile «merkezî hükümeti arasındaki müzakerelerde çıkan en mühim müşkül, şimalde mahallî. ' valiliklere komünistlerin .tayini ve bağımsız bir ordunun idamesi işinden çıkmıştır.
Mareşal Çan-Kay-Şek, Çin anayasasını tâdil için, millî meclis toplanmadan evvel, komünistlerin meclise alınmasını gözden geçirmeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
r~....... —
Apaçık, Dosdoğru...
Mayıs ayında Tahrana 25 bin ton zahire gönderilerek İrana yardımda bulunulduğu ve kuzey Iranda: vali ve memur yokluğu yüzünden mes’uliyet taşınamıyacağı, memur naklinde yardım edildiği, hatta İran memurlarından Beyyat’ıu Tebrize gitmesi için uçak ve* rilniği bildirilmiştir.
İran-Türk hududuna jandarma karakollarının yerleşmesi zor olduğundan, İran’ın haberdar edildiği ■ ve İran’ın bu işi üzerine almaktan çekindiğini yazmıştır.
A d il oğlu
D e g i ş i y o ı\
510 .numaralı kararname ihtikârla mücadeleye ait

DJŞMAN! F
•W.
BU tâbiri pervasızca kul-• lanan küstah şunları iyi öğ-tensin:'- ■■■

■ Biz', irticaınfaşizmin Ve fa. jİştirÇdüşmânıyız.,
Biz/'her çeşit yobazın ve . yobazlığın düşmanıyız.
Ve bte Türk halkının ekmeğine, hürriyetine ve istiklâline göz dikenlerin düş maniyiz!...

ile
kararnamenin tâdili ve harp sonu durumumuza daha uygun bir şekile getirilmesi hakkında alâkalı birlikler ve ticaret odalarından Ticaret Bakanlığına, raporlar gelecektir. ./Aldığımız malûmata nazaran Bakanlık, kararnamenin tamamen kaldırılmasından ziyade: bugünkü şartlara intibak edecek şekilde tâdilini, daha münasip görmektedir. Yalnız kararnameye bâzı maddelerin ilâvesi üzerinde durulmaktadır.
Yeni kararnamede ticarette mevzu meselesi ön plâna alınacaktır. Bu atada eski kararnamedeki kâr hadleri bulunan maddeler serbest bıra-j kılacak ■ ve'serbest olan maddeler.'içini de • -bazılarına kâr .hadleri tâyin ‘ edilecektir. Bu hususta yeni bir listenin hazırlanmasına başlanmıştır.
Tâdil edilen ' kararname yakında Bakanlar Kurulunda görüşülmeğe başlanacaktır.
— Devamf dördücüde —
akliyle, tek partili, sözüm .. „ ona demokrasi sistemini müdafaa edenler, imtiyazsız sınıfsız bir millet. oluşumuzu, halk kütleleri’ arasında ideolojik menfaat ayrılıkları bulunmadığını ileri sürerlerdi.
Sınıf tasfiyesini yapmayan, dolayısiyle sınıflı cemiyet ka-rekterîni muhafaza eden'bir milletin bütün kütlelerinin tek bîr siyasî parti çatısı altında toplanabileceğini sananları, hâdiseler pek çabuk tekzip etti-Hem öylesine ki, .tek parti sistemi ilk akşûlameiini kendi bünyesiriçinde gösterdi.'
İki gece evvel partiye bağlı gazeteler erkânının hususî toplantısında alman kararlar da gösteriyor ki, millî vesayet dâvâsıriın daha fazla yürütü-lemiyeceğini, partinin bütün milleti'temsil etmekte olduğu, iddiasının*’da tamamiyle iflâs ett’ğini artık--kendileri de anlamış bulunuyorlar..
Bundan aşağı yukarı on yıl evvel İstanbulini o .zamanki parti başkanımn diktatörce Söylediği .şu' sözlerin de bugün için gülünç olmaktan başka hiç bir değeri .kalmamıştır: (Tür-kiyede'C. H. Partisinin vesayetinden müstağni kalacak tek bir fert bulunamaz.»
Halbuki bugün milyonlarca vatandaş kanunlarda mevcut yığın yığın engellere, yasaklara rağmen teşkilâtlandırmak ye ideolojik saflar kurmak ihtiyacını duymakta, uzun yıllar sürmüş olan tek parti hükümranlığını artık sona er-irmek istemekte di r.
Millî beraberlik mes’elesi ile, tek adam ve tek otorit sistemini birbirine karıştıran birini diğerinin zarurî neticesiymiş gibi gösteren meşhur demagojinin artık nefesi kesilmiş gibidir.
Milletçe beraberlik demek, bütün milletin C. H.’ Partisinin çatısı altında zorla toplanması ve zorla bir tek idareye bağlanması demek değildir. Böyle bir iddia değersiz olduğu kadar da gülünçtür.
Bir yeraltı işçisinin, topraksızdır köylünün, ’ günlük geçimini saıı’at bilgisi veya küçücük sermayesi ile yürütenlerin, büyük sermayedarlarla, toprak bilgilerde C. H. Partisi çatısı altında ' tezatsız bir siyasî birlik vücıide- getirileceğini sananlara artık kimse kulak asmamaktadır. Çünkü, bu tezatlar İktisadî ve İçtimaî şartların zarurî neticeleridir.
‘1 YENİ DÜNYA
ŞEHİRDE «YENİ DONYA»
Sur dışında insanoğlu . .
■ Öİr dçri fabrikasında
-Amele: hayatın: görmek üzere
...Gönderdiğimiz muharririn gördükleri
Yerde iki üç mezar, etrafında korkunç mü teaffin bir koku; leş. ölü hamam otu, lağım, pi-yün, barsak köktiau. Önümüzde .sarı, sarı yüzlü bir adam.
— Kaç saat çalışırsın hemşerim?
— Sekiz, dokuz, on, onbir...
— Fazla çalışdığın zaman mesai alır mısın?
. — Hayır!
— Cumartesi öyleye kadar, tabii?
— Ne münasebeti. Akşama kadar. Burada cumartesi mt'murtesi bayram mavram yoktur.
— Ya hasta olursan?...
— Hasta olursam yatar kalırım. Umursayan olmaz bereket odam var. Şuralarda kahve peykelerinde daracık odalarda bit, pire, tahtakurusu içinde yatan binlerce adam var. Şurada Gazlı-çeşmede. Gidip bir görün. î
Oradan ayrılıp başka bir imalathaneye giriyoruz. Fabrika sahibi fabrikayı gezdiriyor. Sessiz ..işçiler bize bakup işlerine dönüyorlar. Kşndilç.'ine bir şey sormağa, konuşmağa imkân yok. Bu imkân olsa bile hiç on saat çalışıyorsa sekiz, saat demez olur mu insan, fabrika sahibinin yanında?
Şu ne güzel ihtiyar! Zayıf,, içine iki kazak giymiş, bir dede yüzü,..
■— Merhaba babacığım.
Elini mi uzatsın yoksa başını mı eğsin, ne yapsın bilemiyor. Elini uzatacak oldu. Çekindi.
. Palamutlu elini tuttum sıktırjı.
— Kaç yaşmdasıfı baba?
—. Altmış sekiz oğlum.
— Kaç senedir çalışıyorsuu ?
— Kırk iki senedir.
— Aynı yerdemiş
— Yok, burada yirmi iki seneliğim.
— Ne alırsın ?
'325 kuruş.
— Nerelisin?
Cevabını alamadım, |Kırmızı yüzlü kâtip:
— Emekdarımızdır, dedi.
Patronun amcası oğlu kısa boylu, babayani şekilde şık giyinmiş genç kolumdan yakaladı. Beni başka taraflara sürükledi. *
4 Soruyorum : ■ ’
—- Bir eczaneniz var mı burada?
— .Tabiî!
/ — Öğle yemeği veriyorsunuz. Akşam ıbirşey dermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1.
___ Hasta olııncaAşciye _yardım eder.misiniz?
PIERRE VAN RAASSEN
Of '
ASRIMIZIN GÜNLERİ

Vatikan'ın entrika
4* * ★ ★ ’
ALMANYA NİÇİN HÂLÂ HİMAYE
■; ’ ;★
“Papanın yakınlarından Kardinal von Gariach’ın da karıştığrbir casusluk dâvâsı,
bu hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır...
r:
-İkinci cihan harbinde milletler arası politikaya çok müessir olan bir âmil vardır: Katolik apostollk Roma kilisesi. Vatikarıın birinci cihan harbinde merkezi devletleri demokrat devletler cephesine karşı ne kadar ısrar ile müdafâa ettiği malûmdur. .Aynı kilisenin nazizmin teşekkülü esnasında ne? suretle mües-' sfr olduğunu gösteren bu I makaleyi:.«Açtlon» gaze-'
fesinden aynen naklediyoruz

ISIS ıiiiİMö
Sonraları,. Cenevrede ve-, Kee dayı, .sanayi iş hacminin : za- gelişmesiyle birdenbire kanlı
CRANŞ[Z katolik şeflerinden ■ Piou Papa'nın Münihte-ki mümessili Kardinal Pacelli ile 1917 de görüşürken^şu a-cı cevabı almıştı: «Gidin sevgili ■- vilâyetlerinizi araştırın» Papalık, mukaddes makamı, merkezî imparatorluklar hesabına, monarşileri kurtarma imkânı verebilecek ve uzun zaman kendi tasarrufunda’ bulunan Avrupa hakimlik mevkiini teinin edecek ( galip |ve mağlubu bellisiz barış» Hususunu -müzakerejetnıek" teşeb-büsüne -1 çalışıyordu. Vatikan müessese!erinitr_cevmen a ast-hığuna_kapılmış memurları va-sıtasıyle ön plâna geçirmek is-' tedığı: tezin parolaları şunlardı: (ne galipler, ne de mağluplar» ve bilhassa ne [^mütecavizler, ne de mütecaviz kur-banları» Papanın yatııJarından Kardinal ..von:.. .luarlaçfi’in da. karıştığı bir casusluk/dâvası bu 'hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda,
ya başka bir yerde, ne man: Haile Selâssıe veya Dr. milliyetçilik -kavgalarına dü-
' ' ’ ” ’’ Ş6n Avrupalılarm tarihlerini
çizmek bakımından yeni bir devrin arifesinde' olduklarını söylerdi. •
Senelerden sonra şunu diyebilirim ki sınıfların ve insan topluluklarının üzerine sıvalı insanlığın sefaletini, ve duçar oldukları akıbeti tanıdığım ve rasladığım devlet adamlarından hiç biri Kee da-. yı kadar kesin olarak görememişti.
Tahminime göre, dayımın dünya meselelerinde bu isabetli görüşleri Parisde san’at akademisinde: uzun bir tahsil devresi geçirmiş olmasından ötürüdür. Viiıcent Von Foh le arkadaşlık etmiş, Victor Hugo, Renanın toplantılarını diniemek fırsatını bulmuşdu.
Kee dayı, uzun yürüyüş'e-rîmizde, Paris komününün.kan-Jau?lullua j— macerasını, Avrupada. ha-
iller arasında ..en şerefli bir kikî ilk halk hükümetinin jştar menkıbe olarak anlatılır. e»‘ği emirnamelerin manâsını
Kasabamızın suın ve sükûn' anlatırken yüzü ateşlenir, bil-içinde .geçen hayatını hiç bir munım nadıse bozmamıştı. Kıştan sokanlar donmaz, kilisenin çanı senede bir gün değişik nava çalar, ihtiyarlar kanâl boyunca sıralanmış sıralara oturarak dalgın ' dâığın sulan • seyredene., zab.t.er mahnıuzlânni şiKirclataran genç kızları takıp ederler, nedıreu ne yenıaen tânzimine yetten-yanğın olur ve senede bırcıe-ta kraliçenin, apguın gününde geçit res.ni yapnır, sosyalist- Herşeydej. sanatta, aşıcda, ıeraen başka nemes purtanal aınue adilik, ou soz.erıme iyi .jenjt'.Koraeıa ,tA(ıp jımoriara
İçer.’"' “ ‘ ' ' ■ J
İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa burjUazısnıı enkazı al-sabâsınua.Nee aayııma çocuk- tında bırakacak gunierae yatuğumun eıi.guzeı-g.uıuerı geç- şayacansın,,
Veizman istikballerini Inğilte- ( rerenın yüksek menfaatlerinde ( gördüklerini anlatan sözlerini ( işitsen yahut Lord cecil veya s Edenin tekrarladıklarını duysam,- yahut Azana ve Gandi ninjlngiliz kalleşliğinden bah- ' seden konuşmalarını hatırH- , sam müşekkil vucutlu Rom ( Paul Krugerin Utrech deki toplantıda söylediği şu sözler hâlâ kulaklarımda çınlar.
İngiltere kapılarının yüzüme kapanmalarını emretti ve hepsi itaat ettiler..
Doğduğum ve büyüdüğüm Gorcum kasabası Hollanda Cumhuriyeti kadar eski 13. asırlık bir târihe sahiptir, Jan v'an der Heyden bizim kasa-oamızda doğmuştur ve HollandalIların en büyük evlâdı ' sayılan • Milletler Cemiyetinin auKukçu'.aria ' babası Hugo Grotıuş un bir saat kadar kasabamızda kalmış olması yer-
değildir; ekseriya geçmiş geleceğe emretmektedir ve Versay ve SenjermenYmu-ahedelerinin düşmanları, [ve milletler cemiyetini .tahkirden zevk duyanlar gelecekteki milletlerarası sözleşmelerin i-natlı yıkıcıları olmak-tehlike-s'ndedirler
1918 propogondacıları^«harp mesuliyetlerinin' ı^dâvet ettiği umumi laneti bertaiafvet-mekle nasıl çalışdılarsa, şimdi de katolik . kilisesinin salahiyetli s.es’eri sona ermiş^harp karşısında «Alman ^halkının müşterek mesuliyetsizliği» mevzuunu yem olarak, oltalarına takmaktadırlar.
Bugünkü;_Papa, 12.*PiuS, bütün sıyasîjjmesleğini Alman yada yapmıştır. W17^de Papanın mümessili olarak... sulh tarzının aracılığını yapmak üzere -Münihe gönderilmişti; muvaffak olamadı, fakat orada kıymetli dostluklar edindi. Barıştan sonra Alman hükümet merkezine yerleşen diplomasi ' heyetleri içinde en kıdemlisi iuı.
Bu papalık mümessil hakkında‘Jnğıliü [sefiri; ,L'ord A-bornom: «birliğinin en fazla haber.alan, adamıdır» diyor-du.j. • =
Bu devir; sosyal— demok-
Papa Hazretleri
Papahk.nazarmda’'Alman ları£imra’adıkları muhahede'.e'
İmparatorluğu-ve [Avusturya- re riayet etmiye teşvik etme-
* ura dud- 7^.. - * ; ■
kurban- ratlann merkez katoliklerıyle
diler,' bilâkis, Alınanlara adaletsiz.bir koalisyonun l....—
lan oldukları anlatıldı: « Mu-
hasemat hemen her t-.........-
kesilmiş olsa da, hattâ : bazı
Macaristan monaışisi, tradisi-siyonel tarzda hoşlanılan körü körüne otorite ve sosyalizme muhalefet prensiplerini sembolize ediyorlardı;-halbuki, m.üteffikler, boş ve .saçma .-barış'mukavele’.eri de. imzalan*
itttıfalc ederek reis Ebe-t in
tarafta yeruden kurulmuş, olan.erkâ? nı harbiyenın deıaletıyie Alman ihtilalini tasfiye ettikten şeyleîfe ' kapılmtş • -demokratik ^/Bül^sâ, kökleşmiş kin e:_ ı:u___ır„-r_ . * * ligi: şansoıye örunınng ın vaı.
iarı meyaana çıkarmıştır, d a- ..., "T humlarl da,“a ka aCakhr‘*. nızca . katoııkfere dayanarak
rışçı propaganda, katolik ra* görünüyorlardı. Buncan (Papanın kilise ruhanilerine- • jutunnbtıecegi KUd-
şen tararından ilham edilen di- başka, muzaffer olduğu tak- gönderdiği mukaddes yazılar- rette olduğu kanaatini -hü-
bir liberalizmin taraftarı ola-
ettiği emirnamelerin manâsını
hassa PıerreLachaıre mezarlığında yapılan katliâmı hatırlarken büyük bir heyecana düşerdi.
“O gün bütün Avrupanîn sırtlanları taçlı veya taçsız kurtlar hürriyeti ebediyete Kadar boğduklarını zannetmişler, dünyayı kısır munayyneıerın-
!* mışierdı.. Buğun bu arzularının neticelerini . görüyoruz.
nı harbiyenın deıaletıyie Ai-
humları daima kalacaktır.'
J-çuiuk ver sen. /Avrupa. . Kaza-ninfn b’ıraen' p.ıüâyıp bytun
'OğTeTyemeğ-r'veriyöfsuhüz. AkşâmüKîrşey bu 'Eusustâ'.'çevrilen ''entrika-ian meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda, katolik 1 şen taralından ilham edilen di- ' leKtıflerüen müstesna şekilde 1
■ ■ ■■ 1 gıdalâhiyördu. Bir koy -papazının öğrettiklerini Capoıetto, dâ gayet iyi şekilde takıp ettiklerinden dolayı suçlu sayılarak zavallı piyade erleri kurşuna dizilmemiş miydi?
Milletler ve . müteffik hükümetleri, tam bir tarih bilgisizliği içerisinde uzun zaman papalık mukaddes makamını ruhanî bir kudret zannetmişlerdi; halbuki,;o herşeyden ev- _ velj-muhafaza_edilecek maddî larak_kutlanmadı. ve ■ siyasî-^menfaatler endişesi-' . . —
lefmüteharrik dünya mikya- karnın namzetliği MilIetler.Ce-sındâ bir teşkilât olarakjjortaya miyetinde bertaraf edildiği va-A.kit Papalık metinleri Almaıi-
vermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1
— Hasta olunca işçiye yardım eder misiniz? .— Tabiiiîl
. -r~. Ne kadar zaman yardım edersiniz?
— Biz kanunî hadden çok ileriye-bile -geçeriz. Ben iki sene adamlarımdan verem olmuş birine baktım.
— Sonra iyileşti mi?
Tabiiiî, diyecek sandım demedi.
— Hayır öldü, dedi.
— Çok hastalık var mıdır işçi arasında?
Tabiî demiyeceğini biliyordum. Amma bunu söyliyeceği hiç aklıma gelmezdi:
. —. Efendim, burada hastalık olmaz. Bu kireç, palamut, çam kabuğu, tanen, heropor, sama, alkol, asid sülfürik^mikrobu mikrop tutmaz, l'.at’iyyen burada hastalık olmaz. Büyük kolerada Istanbuldâ kıran olmu.ş;ş-şburada kimsenin burnu kanamamış.
—- Kaza falan da olmaz mı?
bir liberalizmin taraftarı olarak görünüyorlardı. Bundan başka, muzaffer olduğu takdirde ortodoks Rusya Roma . katolizmi için bir tehlike teşkil edecekti.
1917 şubatında, Vatikan’ın bütün v3Sitalariyle mâni ol-ıriıya çalıştığı Amerikan müdahalesi, onun bütün tasavvurlarını mahvetti;bundan sen-ra, Roma’da somurtkan bir sessislık içerisine girildi, riiha-yef -zafer geldi, re 11 İkinci Teşrin günü hoşa gitsin veya gitmesin,' bir bayram’gün'iijö-
■ Daha sonra, Papalık.], ma-
:■ "mis.- OUIUnba/'TvaîClcrsr’Tra-MiM---------------------------------r-'
t y r . . , . , . Ix U£i: şansoiye Brunırmg- in yah
humları daima kalacaktır.* -
(Papanın kilise ruhanılenne ,„1£Iard3 .tiltUllnbıiechgı KUd-gÖnderdiği mukaddes yazılardan 19ZV ) Roma, kendi öncülerinin hezîmetini kalp neş-esile kabul edemezdi. Papa bir mümessili Fruvirth isicdi-yüksek bir papaz bu hususda vaktile şöyle demişti. «AI-
manyas yüksek kurabilmesi icabeden_bir nu-surduri herkesçe işitilmesi hoşa gitmeyen, fakat bugün isbat^edilmiş , olan?bu şeyleri hatırlatmak hiç de faidesiz
mukaddes makamın ümitler kurması ve
_ . katouklöre ‘dayanarak iktidarda';tutuıiıibııecegı Kudrette .ötdugu kanaatini - /hükümet başına -g-eçırüıgı senesine_ kadar ; suienıimışti.
Zaten Katolik merkez partisi oe nıçte grup saynmıya-câk bir tarzda, «meşru yeni nizama yani_lll . ncü . rayiha müsbet yardımiyle ,tberaber kayıtsız riayetini »_,ilân_ ettikten bir. kaç zaman^sonra 1930 de ortadan , kalkıyordu. .Partinin iki şeti. vatanıannı terket-tiler. .
— Devamı "var
' ’ nının bıraen patıayıp^ b'çrun
; İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa. Duquazıs,m enkazı al-sabasınua.Nee aayımıa çocuk- tında OıraKacaK gunıerae ya-lugumuıı en.guz.eı.guıı.erı geç- şayacaKsm, ti.' riıçasınrâıaoı.ecegı-ıııevzu öuıaDp.meK için ceuuui r ıan-aeraa oeraoe^ce üzün gezinu-ler^yapar, geceıerı ae viran KOy m.sarırnanelerınae {Koy.u-ıe.ıe anpapuK ederaiK. ts.ee dayıdan meKtepte okuduklarından -^daha tazıa tarın oğ-rendim,s.En_çok sevdığı^mev- _
zuıar Fransa - Rusya narbi, slz milletine karşı hudutsuz „ _ —T T^öl " • bir sevgi taşıyordu.
3.. uncu Napolyon devri ve -
Fransız komün:?, ihtilâlij idi. - (Devamı 4var).
“Bu kazanı kim patlatacak Kee dayı,, •
“Kendileri, bunlar kuvvete dayanarak yaşadılar, buğun kuvvetin karşısında param parça olacaklar,, '
Dayımın ikinci vatını da Fransa idi. Fransaya ve Fran-
— Pek ufak tefek. Ben büyük bir kazaya ■ şahit olmadım. Olsa da yardım ediyoruz.
Mikroba karşı mikropla mücadele eden Pas-tör gibi bir adam hüviyeti almağa başlayan .fabrika sahibi, artık ne sorsam “Tabiiî,, diyordu.
îş kanununun emrettiği .herşeyi yapıyormuş. Eczaneyi görmedim. Temiz musluklarını, geniş, havadar imalâthanelerini gördüm. Ortalık, da temizdi. Yalnız hastalık olmaz demesiyle 40 a-. melenin yerini tutan makineyi anlayış, kafası...
Ah, o kafası'!... 40 amelenin yorucu işini .hafifleten, 40 işçiye daha mürehfeh bir hayat temin için insan kafasının yaptığı ejderha çelik arkamda hâlâ, homur homur homurdanırKen ısmarlanmış çayın son yudumumu içmekte idim. Fabri-ka sahibi hâlâ bahçesini methediyordu: .
— Şu güzel bahçede amelelerimiz otururlar, ;sigaralarını içer gezerler. Şimdi kış ' zamanı ol-. duğu için kimseler yok, her halde yirmi iki senedir orada çalışan, üçyüz' yirmibeş kuruş alan ihtiyar herhalde şu horoz ibiğinin dibine çö-melmiş sigarasını içiyordurl. ’ ■
- ■Küçük bahçede, bir kanape bile yok. İki tane sandalye var. Bu çiçekler ne tuhaf... kasımpatla-rı ite ateşçiçekleri yazın iıeden bakanların ;gön--jüriü' gözünü açmak için açtıklarını insana söyleyiveriyorlar. Hele Lir horoz ibiği var içlerinde, geveze: - • --:■■■
— O ihtiyar mı ? Onda iş’yokl Bir güncük dibimde çömelip bir sigaracık içmişti de,..;dı-yiveriyor adama. İhtiyara bu bahçede ne güzel •oturulur, çiçek seyredilir diye sorsam bana ne der.'acaba, diye düşünüyorum.:
. . ' '■"'■Ne ideceğim çiçeği efendi.?».
..-.-v- ■ ;. ■■ S. F. ABASI YANIK
çıdıyordu,
İnğilizlerin i dişle/i__ Eernard Shov : ^?’Va*‘inıd«nJ*vey/°ı^®^^r Dünyânin'meşhur zekâların-.' k:, dan b|r| de Bernard Shov dır. Ti-
pik sakalından kahnjayakkabıla-rına kadar meşhur olan bu 80 lık Ingiliz sosyalistinin Rusya seyahatinden sonradır ki, İngiliz .fkârı umumiyesi sosyalist Rusya hakkında hakiki birfikir edinmek İçli ara'ştırmalare başla-mışlaraır.j
Hattâ denilebilir ki Bernard mem- shov ur Rusya seyahatti dünya
> . r----- u
saçların tedavisi uğrunda bir çok ileri memleketler senelerdir mil- ( yorilârca.Tahsisat ayırıp bilgin- ( lerinl laboraruvarlarda çalıştırır- j lar. Vakât şimdiye; kadar, kabak , kafalı .İstanbullu b.ir-berberln İddiası hariç, bu sahada müsbet blrrkeşıf yapılamamıştır, Saç dö- ( kulme'-naştalığı umûmldfr. Tür- , kiyeden Ârjantlne, Esklmodan Malezyaya-kadarvbütün ______ ____
leke.ı-lerde ve insanlar arasında efkârı umumiyesi için Litvinov’un ou nal .görülür, bir de baz. mil- merhum Mil(et,er Cemiyetindeki letlere nas tabii nakısalar var- par|ak nutuklarlndan daha a,â. dır. Meselâ Ingılizlerjn dişleri..- Ka|, 0|muşo,ur.
uunya mılleılerinl dişlemekte İnğilizlerin dernekçi tablyat-pek mahir-oian £ıı. millet neden- |an hatırlanırsa Bernard Shov se kopardıklarını çiğnemek tır- gibi bir adam için kurmuş olduk-susunoa tabiatın kalleşliğine uğ- |an türlü türlü cemiyetleri tan-, ramıştır. İstatistiklere göre 16 min etmek zor değildir.
ile lb yaş araşınca bulunan i,;-
• , ■ . . , . -■ ■■ . . pat lan nuıuıttaı
dır. Meselâ IngılizlerJ.n -dişleri..- Ka|, olmuşd.ur, uunya mılleılerinl dişlemekte
ile yaş arasında ouluııan l(|- cemiyetlerden birinin tertip
gıllzlerln yüzde .12 sİ dişlerini ettiği ziyafete gitmeğe mecbur söktürerek takma diş taktırırlar, kalan Snöv hissiyatını açıkça öilnassa aristokrat ve plütokraf söylemekten kendini alamamış ailelerin kızları, İlerde daha zor- ve verdiği kısa bir söylevde şöy-luk..çekmesinler dlye.küçuklukle- I® demiştir.
rinde dişlerini,yenilerler., ueçen «Sevgili dostlarım, Kendi a-nâfta/dış koruma cemiyeti bu ranızda İstediğinizi yapmakta sahada laboratuar ’ tecrübele- .serbestsiniz. Toplantılarınıza dedril hızlandırsınlar d ye” İngilte- vam-ediniz. Benim-politik görüşmenin 4 meşhur: üniversitesine lerimi, sizin anlayışınıza gö-3.60,000 .Inğl.Uz. lirası teberru- rB -hmo mil-
da bulunmuştuf.’Bakalım Ingiliz milleti dişIerlzğı sağlşmlrğını terhin -edebilecek .'mİ?
sizin anlayışınıza göre kabul ettiğiniz şekilde münakaşa ediniz. Sevgilerimi kabul -ediniz. Sizden bir tek ricanı var; allah aşkı nız.
tına beni yalnız btrakı*
de .Celâl Ba- başında olduğu kadar saf^vç yeni-bir parti ktl- samimî bulunduğunu,. kema-rac iğini teyit etmektedir. Tas- lizolden, bâşka herhangi bir vir bu arada “Atatürk’ün te-'ideoloji ile hiçbir alâkası ol-_ _______________ sis ettiği rejimin bir ^nsuru1"^'?1"1 söylemiştir.
Bayar’ın yeni bir fırka^kurmak- olarak çalışan ve^bü repm.hü-
Celâl Bayar’ın yeni partisi
Dünkü sabah gazetelerinde ilk başta gelen mevzular Celâl
işi mutlaka zamana {bırakmak gerektir. Dilde bir mütareke İlân edilmeli, beyhude«savaş-tan vazgeçilmeli. Zamanla her-şey yoluna girecektir. Bugünkü iki türlü Türkçe arasında mevcut aykınlık^kalkmalı.
, ' - .l®
SIVAS’taTçıkan “ÜLKE; gazetcsininJT neşriyatına
Tasvir bucu bilhassa kaydetmeğe ■' lüzum görüyor ve Celâl Bayar*ın başka fikirlere sapmıyacağını tekrar ediyor. Aynı gazetenin bir gün evvelki nüshasındaki fıkra hatıra - ~
geliyor. Ce'.âl Bayar’ın âdı karşı Zekeriya’sSertel millet yeni çıkan mecmuaya yazı ya- ö n ü n d e he-zacaklar arasında görüldü- saplaşmak is-ğünden dolayı Tasvir pek acı-_tediğini şöy- / yor, Celâl Bayar’ın >onlar. ara- jüyOr. Haİ k ' r sında yer alacağına şaşıyordu. Partisinin ver-Tasvir bu: endişesinden ken- Jiği 400^.000 dini kurtulmuş sayabilir. lira ile Sivas- A-..
İnsanı şaşırtan- bir de şu ta. bir gazete var : Vatan ve Tasvir ’ gibi'ç i k ar ildiğini yazmakta ve kendi hakkında dönen dedikodulardan da bahsetmektedir. Onlar da Ze-keriya Sertel’den, hesap sormuşlar. Zekeriya yevmî bir gazetenin sahibidir. Moda’da köşkü vardır, diyörlarmış. Ze-
kametlerinde vekillik ve başvekillik vazifeleri görmüş olan Celâl Bayar’ın es.aseıı başka v^. ____ e bir ideolojiye; hizmet' edece-
aliyetlere geç- [f./ ■ ğini ummak veyahut onun bu
j. şekil kemalizm’den; başka bir
' ideolojiye taraftar' olabilece-
ğini göstermek isteyenler bu hususta _ tamamen yanılmışlar-, dır,, diyor.
Ah-..
ÎAN, Celâl Bayar m diğer var: Vatan ve Tasvir gibi' partisini' kurmak üzeıe yekdiğerine aykırı iki gazete-m^vzua^ geçmektedir. O da geçtiği faaliyete ehemmiyet nin bu bahis üzerinde ihsas « a •• ettikleri reylerin birbirine pek
. benzemesi. ' ?■' ' ■'
9
HÜRSES’e nazaran Celâl
Bayar’ın yeni partisinin , . .. . - -
mevzuundan sonra en mühim keriya Sertel de, cevaben otuz yer alan dil meselesidir. Beşinci beş senelik bir-meslek hayatı Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve. işe _ darlık içinde Bu mevzu da yeni bir havadis başladığını ve nihayet mes-canlılığı vermiyor değil. Onun /f 1
biri de bü hususta Celâl Ba- 'Çin meseIâ Burhan' Belgenin yar'la • bir mülâkatta bulun- dünkü Hürses’tek. başmaka-
. ı-ı d ı dil durumumuza, dairdir,
muştur. Celal Bayar kema- Muhan.rird gö;e bir nevi mü-liznie ve onun -.istihdaf ettiği tareke ilânı lâzımgeliyor. Eğer millî hâkimiyete bağhlığıuın, sade bir lisan isteniyorsa
üzere eve'.ce verc'iği söylenen kararını nihayet teyit ettiği ve bu yolda fa _$şa aliyetlere geç-tiği etrafında toplanıyordu. Xf' ,
VATAN An- '
kara muhabirinden telgrafla aldığı haberleri yazıyor. Fakat Ankaradan met Emin Yalman aynca ... telefonla anlatarak diğer bir.
“Yeni Dünya,, gazetesinin in- vererek f‘Oö- " tişarının arifesinde çıkan “Gö- rüşler„ mec-rüşler,, mecmuasındaki neşri- muasma eski yattan Celâl Bayar ile arkadaş- vekilin larının müteessir olduklarıdır. ’
Celâl.Bayar “Görüşler,, mec- yaça'ğı.’keyfi-muasınm tahrir heyetine dahil yeti günün olmadığını söylemiştir. Ahmet meselesi öl-Emin Yalmana göre mecmu- düğünü ilâve ayı çıkaran Sertel’ler bir gaf daha yapmışlardır. Ahmet Emin’in anlatmak istediği; kendi gazetesinin muhalefetile diğer gazete ve . mecmuaların neşriyatı arasında hiçbir alâka ve münasebet bulunmadığıdır.
yazı
yazıp .yazını-..
ediyor. Tan’nı Ankara muha-
Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve, işe darlık içinde
canlılığı vermiyor değil. Onun
lekte muvaffak olmuşsa bunun hesabını millet .önünde vermeğe hazır bulunduğunu söylüyor. Onların , ise böyle bir hesap vermeğe lıaztr olmadıkları için işi demagojiye çöktüklerini ilâve ediyor. .
(3)
2» 12-945 YENİ DÜNYÂ
sal olarap lıer balçığın
İHAN kaynaş-ması içindeyiz:
1) Bir gün, önce .. Asyanm ■doğusun d;a • sonra Afrika-
• ' [ nın bir nokta-
sında patlak veren, milyonlarca insanın milyonlarca^ insanı —yıldırımlarla|basarak,şehirler, ordular, devletler silip • süpürerek. — köleleştirme çılgınlığı, nihayet son şidde-tiyle İleri Avrupa’nın da am göbeğinde boşanıverdi. Japon eşderi’nin ihtiyar, -barışçı , jtevekküllü J Çin’de , İtalyan Donkişötu’nun cahil, ■ gafil, zavallı Habeşistan’daki zaferleri, o kâdâr engelsiz, kazançları o kadar iştahlandırıcı oldu kij «Herşe-. yin üstünde» ki Alman ro-botosu, daha ziyade J dayanamadı ve dünya'nın ,en az,, bin yıllık g kaderini - tayin etmek ,üzere görülmemiş bir ^kudurganlıkla ş-gök-leriJ^basmıyaj^yerlerrsarsnıı-yaAbirbirıggardınca •- devletleri yutmıyag-koyuluverdi.'VÂ? yâ’dag da Avrupa’da_ da, Al-rika’daj da saldırışlar önce-
leri öylesine başarılı; kazanç- tını, hüriyetini, haysiyetini lar öylesine büyük olmakta kurtarmak için birleşelim, da-devam etti ki Üç Ahbab yanalım.» diye haykınyorlar-Çavuşlar büsbütün kudurdu- dı. Bu kıyamet içinde çok lar ve dünyanın işini bitir- müthiş çok uzun, insanı per-mek için sağdan soldan Amerika’ya bile çull anmaktan çekinmediler. İşte böy-lece kanj- ve ateş fırtınaları, dünyanın hemenj hemen bütün karalarını; bütün havalarım, bütün denizlerini sarmış oldu.
Saldıranların bayrakları şuydu: «Bütün dünya nimetleri yalnız bize; bizden başkalarına da yalnız ölüm ve kölelik!» Büyük devlet ç.a-pındaki bu üç haydut, bütün dünyayı soyup paylaşmak, paylaşırken de aralarında boğazlaşmak • azmin-deydiler. Bunların baskınına, ateşine ve talanına uğrıyan-lar, bir yandan dişlerini sıkıp dayanarak bu cihan afetini . durdurma hazırlıklarına yeni koyulurlarken, öteyan- yonlarca aç, milyonlarca sa-dan> «Ne mediniyet kalacak, ne insanlık; insanlığın lıaya-
Bugüne kadar dünya tanat'ı » umumi zaman karanlığın, kör menfaatin yan i İfrit’in pençesinde kalmıştı. Milâd’-nı yirminci yüzyılı’nm bu üç-perdel i Cihan Savaşı bu iki ruhun bütün insanlık ölcü-
boto kendini öldürdü,». ejder şaşkın, fakat henüz ayakta. işte bu ânda; şaşma takati kalmamış dünyayı yeni- sünde ilk ve son boğuşma-
den şaşırtan yepyeni birşey oldu: Bütün hesapların milyonlarla milyarlarla yapıldığı. bu dünyanın anababa gününde iki Japon şehrine atılan birerden yalnız iki bombacık, bu cihan yangınını yepyeni bir yangınla çıktığı yerde söndürdü : Ej-der’in de işi bitmiş ve perde inmişti.
İşte böylece Milâd'ın yirminci yüzyılı’nm bu üç perdeli Cihan savaşı ile, dilleri dinleri renkleri safları ne o-lursa olsun, yeryüzünün dost sandaki düşman bütün insanları, bü- Banatkâr Ruhu, tün dünyayı saran ayni ölüm Dünyası yıkılan, tarih ve ıstırap havası içinde ken- kapanan Balçık-lnsan'in can ’a yıkıldılar: Sayısız diliklerinden birleştiler ve bu damârı, kör menfeatti; birçok devlet hara- y°^a tarihte ilk defa gerçek natkâr Ruhu milyonlarca ölii, ir.
M itat HEREKE
deyse yeise düşürecek kara yıllar geçti. Fakat baskına uğrayan hazırlıksız taraf, yılmadı, dayandı, hazırlandı ve günün birinde Ahbap Çavuşlar’ın soluklarının ke-silmiye başladığı farkedildi. Derken duraladılar, derken gerilemiye başladılar ve nihayet .saldırışlarından pek çok daha, müthiş karşı saldırışlar altında, korkunç yıkılışlarla yıkıldılar: f şehir, besi,
sidir. İfrit’in’ dünyası yıkılmış, tarihi kapanmıştır; bundan sonra ancak çete muharebeleri verilecektir.
3) Şimdi, yanmış yıkılmış, harp malulü dünyamız üstünde kara Cihan İmparatorluğunun milyarca ezik tebealarından ibaretiz; dünyamızı cennete, her birimizi hür, haysiyetli ve mesut birer Dünya Vatandaşına çevirecek kim ? Şüphesiz bu Cihan Savaşının Cihan zaferi’ni kazanan, yani in-aydmlık, ışık sevgi
Sa-ise ancak uç-
r.il- bir cihân imparatorluğu, ken- suz ■ bucaksız bir sevgidir. . diliğinden, doğuvermiş
kat, hasta, deli ve çtplak... Bütün insanların
Donkîşot öldürüldü, ro_ ıstırapta bu ilk tam
'1 Metropoliten galerisiinde şöhret pazanan tablo: JOıartet
zülme dedim ya! Müslümanın mak için gelirken ihtiyatlı dâvran-müslümana yardım etmek bor- mış, yol parasından ayrr cebine altı cu. Bu hasta halinde İstanbul yüz liraçık koymuştu. Yanmdakirie: gibi yere derman aramıya gelmişsin, “Yüz elli liram var. Yol parası seni yüz üstü bırakmak hemşeriliğe ile otel parası da içinde !> "dedi.
oldu. beven, kendini değil sevdi-acıda Xln* düşünür; kendisi için birleş- fleİi! sevdiği için yaşar. malu_ beven verir, verir, verir, bu ka- Sanatkâr, kör’ menfeat ka-
sığar mı? Bak dinle beni: şu koskoca şehirde bir tane er saslı doktor gördüm. O da sağlık yurdununn sahibi ğının dokunduğu yerde illet kaimi- bulda yarana pansıman bile yapmaz-yor. Eli pek hafif. Dört yerinden karnını lar- Gittiğimiz doktor ne kadar da gözü deştiği adamlar bir hafta sonra Hay- tok olsa gene masarifini alacak, çoluğu darpaşa’ya, tirene yürüye yürüye gi- çocuğu bu yüzden ekmek yiyor, ke-diyorlar. Hele böbrek, ciğer, yürek seden veremez ya 1 O röntgen makine-ameliyatında . bitirmiş, Avrupada bi- si adamın içini dışını göstermek için le üstüne yok diyorlar. Bir muayene- ne kadar elektrik yakıyos, biliyor mu-hanesi var, içindeki âletleri İstanbulun sun ? Üstelik film de bulunmuyor, bir hastanesinde göremezsin, Alman- Ben rahmetli kardeşim için ne kadar ya’dan hususî gelmiş. O röntgenler, aradım. Karaborsadan ateş pahasına o aynalar, o cemekân içindeki pırıl alacaksın. Vazgeçelim bu işten de sen pırıl gümüş makaslar, bıçarlar,. o süt yol paranı yimeden Niğde’ye dön. gibi beyaz ameliyat masaları, canım, anlatmakla tükenecek gibi değil ki... Hastanesi deniz kenarında, padişah saraylarının 1 başını kaldırıp baksan selâtin camilerinden yedisini sekizini birden görürsün, limana giren bütün ecnebi vapurları ayağının altında. Dedim ya, tarifi mümsünsüz.»
x— ■■■» —............ . ı > Öteki birden-
— bîre olduğu yerde,
SABAHATTİN ALİ I sokağın ortasında
I durdu: «Ciddî mi söy-İrfan bey. Bıça- lüyorsun-?» .dedi, «Bu para ile Istan-
işin şakaya gelmiyeceğini anlıyan Avni:
«Yok canım,» dedi, «tanıdık hem-
nız rcenarjnua, pauışaıı . .
bitişiğinde. Yatağından ŞerlIe^en beş on kuruş daha bulu-
.. ruz. Şu dertten bir kurtulalım da..» Doktor onları pek bekletmeden kabul etti. Muayenehanesi pırıl pırıl aletlerle doluydu. Avni artık alıştığı, fakat bir türlü sevmediği o acayip
mesı, bu yanık, harp
İti dünya üzerindeki _________
ra Uman imparatorluğu, ydıanndan kurtulan, gerçek Dünya Birliği’nin ' h"""tr • -l“ 1
dir.
2) Yeryüzünün savaşların bu en en müthişi de, 1 vaşlar gibi, ne falan yerde başlamış ne filan yerde bitmiştir; bütün savaşlar, İnsan da başiar İnsan da biter.
İnsan denen mahlukta en eski zamanlardanberi karanlıkla aydınlık, balçıkla ışık, kör menfaatle • •sevgi. trrit’le Sanatkâr ’ Ruhu- boğuşup j durmaktadır. Çin'de H:nt te, Turan'da, İran’da Küçükasya’da Mısır’da, Yu-
negatırı'- h^rıük içinde kendini de âlemi de oldukları gibi gö-gördüğü umumisi butun sa-
-•.rjşn, hayatı.ve hor şeyi - m-,. sanları, hayvanları, dağıarı her ve sek Sini çalışân ruhtur. İşte anca( bu ruhla, bu ruh içinde yıkana yıkanadır ki şimdiki
»s ...
Kara Çınanw lmparatorıugun-..dan .. '.haysiyetli, mesut,
e pırıl pırı! bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Uüneş-lnsan’ın ktarını başıı--yAö^tır.^.-Elinde . Atom.,;...ku'd-
bitkilerı denizleri yıldızları şeyi, her şeyi - seven boyrnce geniş ve yuk-yaşamanm yüksek neşe duyan ve duyurmıya ruhtur. İşte bu ruh
Avni Akbulut önce can kulağıyla kokusunu gene duyunca hemen dinlerken sonlara doğru mahzun bir orada bıçak altına yatırmışlar gibi tavurla başını sallamıya başlamıştı; bb-emeğe başladı. İçinden: «Gene Karşısındaki belki de bunu farkederek düştük bu naletlerin eline.» diye söy-susunca, ümitsiz bir sesıe mırıldandı: ‘enıy°r> Bu ândan itibaren artık hiç «Oraların fiyatı da ona göredir. ?eyin kend> elinde olmadığım, on-Böyle lüküs yerler bizim için değili» bağlık yurdu ile sahibini fazlaca övdüğünü anlayan adam, üst ğından ön dişleri dökülmüş doğru uzanan kır bıyıklarını sağa sola sıvazladı, kül rengi gözlerini bir ân küçültüp düşündükten sonra :
«Yok canım,»»şdedi, «sana söyledim ya, heiâl süt jemmiş ^adam 1 Undaki insaniyeti kimsede bulamazsın. Halden anlar, paran çıkışmazsa der-dını amelıyatsız .da ...sağaltır. Bir de konuşmaları var, hani insanın illetini-dıliyle çekip alıyor -desem -hilâfsız—»-
duda-ağzına
lar ne derse itiraz etrheden yapmağa mccour kalacağını biliyordu.
Kendisini beyaz örtülü, yüksekçe bir sedire yatırıp karnını iteleyen a-dama baktı: bu kısa, kalın, yassı birisiydi. Her ân bir kalp durmasından öluverecekmiş -hissini veren kırmızı, şişkin, iri delikli yüzü yağlı^gibi parlıyordu. Denşetii canı-sikiımış gibi bir hali vardı. Hastanın karnını, göğsünü, sırtını, ağzını, burnunu muayene ettikten ve Kayseri'de çekilen röntgen filmlerini gözden geçirdikten sonra:
... .'«Sizi ^kliniğe, ..kaldırıp .müşahede
. Avni . şüphe, ile başını^salladı : | altlna alalım, ıcabederse ameliyat ede-"2/Benim^derdimsöyıextatlı dil Jle riz- Bünyenizin böbrekte taş yapmak ameliyatsız iyi olacak soyundan de- temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-
ırrrr.ıe’ - sanatkar" k tınır do- -ğuşupj durmaktadır. Çin'de ‘ Hint te, Turan'da, Iran da ' Küçükasya’da Mısır’da, Yu-nun'da Roma’da, Rönesans ' Avrupası’nda ve Modern ’ Dünya’ da hülâsa her yerde . her zamar. mini mini yahut büyükçe tektuk güzel zafer parıltıları görünmüş; merhamet, hak, adalet, hürriyet, sevgi, insanlık, kardeşlik gi bi sesler yükselip kaybol muş fakat Milâd’ın son bir kaç yüzyılı içinde bü sesler bilhassa. Avrupa ve Amerika’da gittikçe ■ bütün dünyanın havasını dolduracak bir gürlüğe varmıştı. Hele yaşadığımız yüz yıl içinde aydınlığın karanlığı Işığın balçığı sevginin kör menfaati, Sanatkâr Ruhu’nun 1..........
gittikçe büyümekte olan zaferlerle ve büyük ölçülerde ezip • sürmiye başladığı o kadar açık göründü ki İfrit büyük tehlikeyi toptan defetmek için açık ve toptan bir hamle yapmak zorunda kaldı. Yaptı ve yıkıldı. ”
ROMANCI LVE^ HARP
ramanlart~(harb27alanındaj(ba- bu mucizenin karşısında göz-yatlarını tehlikeye koydukları, [eri kamaşmış duruyor. Barış yahut da sanata dair konuş- ' ' " hıkları zaman hep bunu . düşünürler. Böyle bir fikirden kaçmak gerçekten mümkün müdür? Zaten devamlı saadet olmıyacağını bilen tek mahlûkun saadeti aslında bozuktur. İnsan yaratılışında şuur ve bilgi ile belâsını bulmuştur. Ama insanın asıl büyüklüğü de buradan gelir. İnsanı kemiren bu ıstırap, bu yok olma korkusu, onu yok olmaktan kurtarmağa götürür.
ı kurtaranlayız, miş birisinden öğrenebiliriz, bunu biliyoruz, ama vücudu-Üstelik bu müşahidin eski?muzdan başka kalacak bir şe- şaşıyorsak, tıpkı öyle, ölmeğe le, disipliniyle, kardeşlikleriyle dünya götüşünü de bilirsek fayda büsbütün artar. Zira onun bugünkü görüşleri ile dünkülerini kıyaslarsak, aradaki farkı tesbiteder ve böylece harbin verdiği dersleri ortaya koyabiliriz.
Malroinun . harb sonunda
.yazdığı son eserini okurken işte bunu düşünti-. yordum. Malro .hem günümüzün en büyük, en derin romancılarından, hem de Mukavemet .Hareketinin belli başlı şeflerinden biri’dir.. Elbette bu harbin verdiği ..dersleri onun eserinde bulmak mümkün olacaktır.
“insan ölmeğe mahkûm ol-duğunu bilen tek mahlûktur.» “Bu cümle bir 3abit fikir gibi . Malronun. eserinin hemen her sah'fesinde görünün Kah-
am altı'yıl sür-I/Îa dü bu harb. Bu IV İ'altı yılı^yaşannş, 6) bu korkunç" ıztı-İa rabı tatmış, olan-^j lar; ne gibi tec-rübeler edindiler, bu büyük dersten nasıl,-Haydalandılar? Acaba- bunu kimden öğrenmeli ? -
Bunu ancak bu harbe katılmış, onda faal bir rol oynamış, ama gene de ister kendisinin, ister başkalarının harb - içindeki durumlarına tarafsız ıbir müşahid gözüyle bakabil- Vücudumuzu
günlerinde onu iyice kavrıya-mamıştık bu mucize devamlı olduğu için bize bir mucize gibi görünmüyordu. Ama şimdi her saniyesinde ölümle karşı karşıya kaldığımız anlar yaşadık. Her an ölmemiz mümkündü. İşte bu sebeple hayatın hakiki manasını, büyüklüğünü anlamış olduk. Var olmak günün akışına katılmak, üzgârı, soğuğu, sıcağı duymak bu ne büyük mucize, nr anlatılması, inanılması güç şeydir. Nasıl bir mucizenn bitişine değilde var olmasına yat, günlük hayat, sevinçle riy-
yıtnız de yok mu sanki?
işte bu gaye ile en asil, en yüKsek işler yapılabiliyor. Meuenıyetıer doğup yükseliyor. beısi. garip gelir ama öıüm korkusu, Jjlümıin kaçınılmaz bir şey olduğunu bilmek, insan gayretlerini körükleyen asil amil değil de nedir f Üıum hemen her yerde hayatın yardımcısı olmuştur. Hayatın büyüklüğü, zenginle ğı onunae Oıum ne kadar zavallı kalıyor..
Harbin sebebvlduğu yıkın-
değil yaşamakta olmamıza şaş- ne kadar daha zengin, iıejka-malı. bu mucize bitmez tü-.dar, daha manalıdır. Yok ol-kenmez bir saadet kaynağıdır.
Harbden önce Malro: “İn- tın kıymetini, bayağı olmadı-sanlığm Hâli,, ni anlatmak
hayatın sırrını öğretmek için küçük dediğimiz taraflarının isyan edenlerin, öldürenlerin, enemmiyetını kavrıyoruz; onmama mankûm olanların, afyon çekenlerin, en aşağı sefalet çukuruna yuvarlananların rurı hallerini tanlıl etti. Ancak bunların insan hayatına bir derinlik, bir mâna verebildiğine inanıyordu. Ama bir şey yoktur. Ölüm bile bu ne kanar yanıtmış olduğunu geniş hayat içinde kendi ye-tılar arasında hayat devam e- gördü. Bu harbde ölenıer de, rini alıyor, dip gidiyor; ot büyüyor, ta- öldürenler de, insanlığın en a-vuklar geziyor, yanan köyler şağı mertebesine inenler de üzerinde yükselen güneş ha- pek çoktu. Malro onları ya-yatın zaferini işaret ediyor;, kından gördü, tanıdı, ne öl-bize hep o büyük sırrı, büyük menin, ne öldürmeu’n ne de mucizeyi hatırlatıyor:. hayatta zulmün hayata yeni bir mana olmak mucizesini. İnsan oğlıl ilâve etmediğini gördü. Ha- (Devamı 4 üncü
mak tehlikesi -önünde, haya-
ğını öğreniyoruz. Hayatın şu
lar hayatın tabii unsurlarıdır : hayat da (bunu harb te, ölümle Karşı karşıya kaldığımız zaman ögrendiK) hiçbir zaman kııçüK aegııdır. Tam tersi, ondan daha büyük, daha geniş
Malroyu barış zamanlarında günlük hayatını hor görüp macera arkasından koşan Mal-ro’yu, büyük bir sükûnet kaplamıştır. Bu harb yük maceraların hayatta ol-
ona en bü-
pırıl pırıl bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Güneş-lnsan’ın ^tarıtıı başlı-yacaKtır. ^Elinde Atom kudretiyle. ve daha^ başka bu-luşları ile^gGüneş-jnsan, açlık, tembellik,~ taassup,j yılgınlık, açıkgözlük, kabarma ve böbürlenme gibi İfrit’in târihinden kalma türlü se-illîkleri dünyasından boğacak ve bütün insanlara gerçek hürriyetin, gerçek haysiyetin, gerçek kardeşliğin hülâsa gerçek neşe ve saadetin kapılarını ^ardına kadar açacaktır. Her ne kadar uzun zamanlar çete ;mu harebelerine girişecek olan İfrit, yine boş durmıyacak bilhassa doğacak çocukların İfrit’i *Ç,n^e Yeni Dünya’yı dinamitlemek için usanmadan tekrar tekrar saldıracaksa da Güneş - ınsan’ın sağlam, sade, temiz ve ferah dünyasında yenile yenile nihayet silinecektir.
Nerde, hangi devirde ve hangi ad altında olu-sa olsun kendinde İfrit’in zincirlerini kırıp atarak kendini de âlemi de hür olarak görüp gösteren hayatı ve âlemi sevip sevdiren, köle milyonları uyandırıp kurtarmak için yanan bütün geiıp göçmüş Sanatkâr Ruhları taparcasına anmak, onların - her biri birer Gûneş-In-san olan ve Güneş-lnsan dünyasını pınan lerıni hında
yerinde olacaKtır. baıçiK-lnsan dan Uüneş-lnsanın dogmasını , Unlar sagıaaııar; Yeni Dünya yı ounıar Kuracaslaraır; bunlar, Kendileri içın hıç bir_şey
. istemiyen, kendilerini İnsanlığın bahtını yüceltmiye veren bu Sevgi Kahramanları...
, Yeni Dünya Anayasasının temel maddesi, Kayıtsız Şartsız Sevgi, Yeni Dünya’da temel iş, vatandaşlarda Sanatkâr Rulîu’nu geliştirme ola-captır.
Mitat HER EKE
hazırlama yolunda çır-- günümüzdeKİ kardeş-\ em Dünya'nm saba-canaan selamlamak, peK
sahife4e )
Y---F —.J, — -....„.u-.~y,r.
Avni şüphe, ile başını^salladı : } «Benim- derdim^öyıe ;- tatlı dil ile ameliyatsız iyi olacak soyundan değil, bir böbrekjjiki taş bu, bıçağı yi-ırieden çıkar mı ?»
Öteki güldü : .
«Tabiî fcçıkar. _ ilâçla eritivermce aşağıdan dökülür gider. Bu doktorda öyle ilâçlar" var ki Istanbalun bir hastanesinde bulamazsın, Alamanya’-dan hususî gelmiş l»
Avni hâlâ tereddüt eder gibiydi, fakat öteki durmadan doktorların vicdansızlığını, bunlar arasında operatör trfan’ın nasıl bir inci olduğunu, «Allah doktorları günahkâr kullarını ce-, zalandırmıya yollamış, ama günahsız kullarını da yüz üstü kommamış!» diyerek anlattı. «Tatlı canına acıman yok mu senin?» diye boyuna tekrarladı. Ertesi gün işini gücünü bırakıp onunla birlikte bu «helâl süt emmiş» adama gitmiye de razı oldu, Gündüzkü uykusuna rağmen hâlâ yol yorgunluğunu atamamış ve bu heyecanlı konuşmadan büsbütün harap düşmüş olan hasta, «Hayırlısı neyse o olsun.» diyerek yatağına uzandı, sabaha, kadar inleyip oflayarak, hattâ bazan birdenbire gelen keskin sancıların tesiriyle bağırıp yerinden fırlayarak döndü durdu.
Kuşluk vaktine doğru beraberce yola düzülüp operatör Irfan’ın yazı-nehanesine gittiler. Bu doktorun resmî işi olmadığı için öğleden önceleri de yerinde bulunuyordu. Değirmi sakallı hayır- sahibi: Yanında kaç paran var ? Malûm ya, yorganına göre ayağını uzat demişler.-riaramız belli olunca tedaviyi, ilâcı da ona göre tutarız,3 işin Hantazi-yesine kaçmayız.» • .
Avni Akbulut-^bir (taraftan hastalığın ve^te da vinin "fan taziyesi nasıl oluyor acaba diye düşünürken, bir taraftan da cebindeki paranın hesabını yaptı. Öyle göründüğü kadar da züğürt değildi. Nüfus memurluğunu bıraktıktan sonra elindeki bir bağ, bir de elma bahçesi ile gül gibi geçiniyor, ikisi de evli o-olan " büyük oğullarının yardınıile küçük oğlu Süleymanı ve birtane-cik kızı Ferideyi ortaokula . gönderiyordu. • Hastalığı için Niğde ve Kayseride ettiği. masrafların topu yüz lirayı bulmazdı. Ama şimdi ls-kanbula bu derdi kökünden aldır-
altıııa alalım, ıcabederse ameliyat ederiz. Bünyenizin böbrekte taş yapmak temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-laçıar lazım.» dedi.
Değirmi ■ sakallı ^.dorlu «Müsaade buyurjis^jdiyejjd^ktoru'bir kenara çekerek, Avntnin de duyabileceği bir sesle, hastanın bu masarifi kaldıramı-cağını, kendisini sıkıca bir muayeneden geçirip Almanyadan jgelen ilâçlarla derdine derman olmasını rica ettiğini söyledi. Avni söze karışıp: «Bilmem olur mu ki? Bana Kayseride bu taşlar ameliyatsız düşmez dediler-di.„ diyecek oldu,- fakat doktorun sert bir el hareketi onu susturdu:
«Düşmez ne demek? Taşın cinsine bağlı, ilâçla eriyen taş . var, erimi-yen var. önce iyi bir tahlil yaptırıp bunu anlamalı, bünyenin hususiyetlerini her bakımdan incelemeli, tedaviyi buna göre tayin ermeli. Operatif müdahale en sonra düşünülecek şeydir, öyle her karnı ağrıyana ameliyat diyen doktorlara pek güvenme. Bu gün tababetin esası kimyadır. Cerrahlık yayaş yavaş maziye karışacak.„
Bu ilmi mülâhazaları pek iyi kav-rıyamıyan ve doktorun yüzündeki can sıkıntısı ifadesinin artmakta olduğunu fark eden Avni : “Siz nasıl münasip görürseniz öyle yapalım, doktor!,, diyerek razı oldu.
Bundan sonra yirmi gün kadar süren muayene ve tedavisinde Borlu, hemşerisi Avniyi hemen hiç yalnız bırakmadı. Elinden gelen her yardımı her kolaylığı gösterdi. Ara sıra : işlerinin yüzüstü kaldığından bahsetse bile, Avninin: “Siz artık zahmet etmeyin, ben kendim gider gelirim.,, yollu tekliflerini asla kabul etmiyor, onunla birlikte karaborsada röntgen filmi a-rıyor, bulunca pazarlığını' kendisi edi* veriyor, Avninin bünyesini iyice anlamak için her birine bir kaç defa gittikleri • bakteriologlar, dahiliyeciler, mide mütehassısları, asabiyeciler, kalb-çiler, gözcüler, kulakçılarla o konuşuyor, çeşit çeşit yapılan kan ve idrar tahlilleri için çeşit çeşit lâboratu-varlara girip çıhıyur, raporları okuyup, tecrübelerine dayanarak izah ediyor, nihayet doktor İrfanın reçetelerinde yazılı olup piyasadan kalkmış bulunan şifalı Alman ilâçlarının el altından satıldığı yerleri o meydana çıkarıyor vei biraz pahalı da olsa, elde edilmesin-sağlıyordu.
— Devamı var
Politikası
i KİNCİ DÜYA HARBİNDEN I sonra cihan politikasında rolü
ikinci dereceye inmiş olan Büyük Bi-rıtanya İmparatorluğu okyanuslar üze- / rindeki hakimiyetini Avrupada hakemlik rolünü kaybetmiştir. Ekonomik’ kanunların baskısı, Amerikanın ticarî rekabeti ve yine Amerikan pâ-
’ rasma muhtaç olması. Ingiltereyi cidden güç bir mevkie koymuştur.
Faşist cephesine karşı zaferi kazanan üç büyük müttefik arasında, . şüphe yok ki, İngiltere’nin başaracağı iş çok ağır ve güçtür. İııgilizlerin sarsılmış olan imparatorlukla: 1 pekiştirmek için her tarafta ve hususiyle Akdenizde giriştiği siyasî mücadele, bizim için merakla takip edilmeğe
■ değer. Herkes bilir ki, Ingılizlerın , kıraliyet idaresine karşı bir zââıf vardır. Dünyâ harbinden sonra Ingilteıe politakısınm, hususıle Akdenizde, kendi nüfuz bölgelerinde yaşayan milletlere krallık rejimini zorla kabul ettirmek yolundaki gayıe lerini iik bakışta bu ' zâafa isnat ermek kabildir. -Fakat dikkatli bir göz çabucak farkeder ki Akdeniz ve hüsusile Yakın Şarkta ■ İngiliz İmparatorluk politikasını tat-biKe memur olanlar sadece hk - politikasının peşinde yorlar. • Onlar koyu taşıst yaşatmağa ve totaliter iar çıkarmağa uğraşıyorlar.
büyük Britanya imparatorluğunun bu bölgelerden geçen yollarını müdafaa için ölmesi icabeden milletleri yürütmek icabediyor. 'labiî bu millet.erin efradı gönül hoşluğu ile kendilerini .-öldürtmek istemezler — hele bu fedakârlık Londradaki City'nin birkaç milyoneri hesabına olursa... Her ta-ratta mılier.erı köıe sürüsü gibi kamçı altında yürütecek otoriter faşist . hükümetler kurmağa çalışmalarının sebebi budur. İspanyada, İtalya'da aç çok guçıiiKİe maksatlarına ermiş gibidirler. Ancak Yunanistanda gerçekten hür dpğmuş bir .avuç mıııet, erendııerı terletmektedir.
İngiliz dıpıomatlarınmjbu politikalarını en z’ıyaue-kolaymcla .ateik ettik- ”’ leri yerler, şüphe yok kiYakın Şarkın arap memıeket.erıaır.tfuralaraa oıan biten işlerin bizi^daha ziyade^alâkadar etmesi ıcabeaer. Şuudî Arabıstanaaki,
Belgrad 1, (A A.)-—Yugoslav Müessisân Meclîsi bugün bir çok kanun tasarısı tasvip etmiştir.
Bunların arasında- kıra! Pierre’in koğülarak memlekete dönmesine, mani olunmasın isteyen bir tasarı da bulunmaktadır.-
Bundan sonra Müess'sân Meclisine sunulan- bir tasarıda yeni Cumhurbaşkanlığı- vazifelerinin, müessesan başkanı ve 6 Yugoslav federal birliğini temsil eden 6 başkan muavininin teşkil edecekleri bir heyet- tarafından ifa edilmesi istenmektedir.
i Ingiliz gazetelerinin ı miltalsaları
Londra, 1 (AA.) — Yu-| i gos’.av Kurucular Mec’isi ta-I î rafından cçmhuriyetin ilânını | yorumlayan yazılarda bu ka-1 rar karşısında pek az bir hayretin izhar edildiği görülmektedir. Bu yorumlara göre ve Times’in de işaret ettiği gibi seçimlerin neticeleri, seç menlerin kırallıksız bir istikbale doğru yol almak hususundaki azimlerini belirtmiştir, fimes, yazısında şunü .ilâve ediyor :
“İngiltere’de he. kes Yugoslav Koruyucular Meclisini
kral-koşmu-rejimleri kral—ık-Çiirikü
Namzet sayısı SOdur.
Yeniden 4 kişinamzetliğini koydu
etmişlerdir.
| X-' l.VU J U S3".
bacı Mustafa Ögtüzün, pastırmacı Simon Kalaycıoğlu ve muharrir Hikmet Nisandır.
Seçim bu sabah Eeyazıt-taki Üniversite konferans salonunda yapılacaktır, nin rğieden tahmin edilmektedir.
Şehrimizde^bugün münhal I-etliklerini ilân bulunan bir milletvekilliği için j Bunlar Sainı Sertkollueı seçim yap.l ıcaktır.
Seçim hazırlıkları’ ikmal edilmiş ve namzet sayısı da belli olmuştur. Eevelki akşa-! ma kadar 30 kişi namzetliğini koymuş bulunmakta idi. Dün de vi âyete babı müracaatlar yapılmış ve 4 kişi daha nam-
hükümranlık bir teşekkülden başka telâkki etmiyor.,,
Gazete bundan sonra kur-i tarılan' toplraklardaki müca-i dele esnasında vatanseverler: tarafından' kurulmuş ve müte- j akiben de teşkilâtların: muha-1 fazaya devam etmiş olan ma-d hallî komitelerin, kurtuluş ko- ■ mite'erinin ehemmiyetine işa- j ret etmekte ve halk arasından I seçilmiş olan bu komite’erin 'I’ito’nun muvaffakiyetinde bir âmil te.kil etmiş olduklarına dikkati çekmektedir.
İngiliz gazetelerinin baş makalelerinde-ve yorumlarında da işaret edildiği gibi, ratık alınmıştır ve nıç imkân yoktur.
Binaehaleya liberal
Chronic.e gazetesinin t dığı gibi KiraJ Bıene'ın du.u-mıaıeaı.st bir göıü;îe edeceği^ ve ve.çafia yata çekileceği ümit ed.lmek-iedir. Eski -kırai durumuna gîıen yalnız kendisi değildir, z-ira harp esnasında bir çök ! tahtlar ■ devrilmiştir ve aynı Net.ce- jiiJtimal daha bir kaç kırallığı sonra alınacaği > beklemektedir.
1 i
i, karar tâai.me
Vaşington 1. (A.A) Diş-işleri ^Bakanlığı, Atina’daki seçim hazırlıklarında "müşahit olarak bulunan Henry Grady-nin mütalâalarını • yayınlamıştır.
Henry Grady ezcümle şunları söylemiştir:
Istediği - hükümet şeklini tayin etmek Yunan milletine aittir. Ümit ederim ki bizim - hazır bulunmaklığımız, Y unan milletinin serbestçe, taraftarlık olmadan ve -korkusuz olarak seçim yapabilmesine yardım edecektir-
ıl Niycz
ele yaz-
: 510 No. kararname i değişiyor >
■ — Birinciden devam — j Btrtcan başka Tcaret Oda-!
i
: lan hazırladıkları raporlarda I • toptancı ve perakendeci kâr
■ hadlerinin değiştirilmemesi^ ! isıemektediıler. Bakanlıktaki
ıcanaat ise, buı 1 uın indirilmesi j lâzım olduğu merkezindedir.
Diğer taraftan Ticaret Bakanlığında bugünkü fiatlarm
■ tetkiki ve pahalılığın önlen;
i Altın fiatları
j Dün borsa dışında bir Re-j şat altını 34.80, İngiliz 42 — | •C'.y/a/'VA m OH af» *3*3 -
îsveçre 31.20, Golden 33 — Külçe 5.19 kuruştan satılmş-tır.
mesi hususunda tetkikler yapan bir komite kurulmuştur. Komitenin hazırlıyacağı rapor hükümete verilecektir. •
kabu. özel ha-
L

JOHN STEİNBECH
Hârp yıllarında yazılmış hareket ve heyecan dolu bir eser.
. Bu ehadî tefrikaya yarın başlıyortı
b por
.V İhracat ve ithalât da” döviz ve takas işi _ ; J Mühim rol^oynamaktadır
Ge.ek ithalat gerek ibra duğu İsrarla iddia racatıınızda esaslı dünya pi- tedir. yasalarına vani ldgiliz^ve A-
2
edilmek- t
Bu gün yapılan takaslara
Ç» a x m 3 kî 3 î> ı
KajdK şiH.-’j.
Abdiillâtiı adında biri Su-riyeden^kaçaic olaraıc ‘getirdiği ZJ.ojj çaKmaktajinı Hayrı', Mustafa, Şükrii ve Sait vası-tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç ustu yakalanmıştı.
... Maznunlar o ir.ci.as.iye ce-
EN.S 2 ■ B. Şpor t
Eriösîs takımı.teknik .ve enerjik bir oyunla B. Sporu yendi
İKİNCİ DEVRE Enosis takımı 4 , , Bu devrede de Yunan .ta-
L üoeii n îlii-lİ m • I-J4 t'-i—*-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu
yasalarına vanı Idgılız-ve A- »uğun yapılan ■ takaslara .. Maznunlar o inci as.>ye ce- * t • • ı,,L,-,,;
.merıkan^ahalarjRalyaöisma.
Hadiselerinin içyüzü İran muvakkat komitesi Boston, 2 (Hususî)-— Tahrandan alınan haberlere nazaran Azerbay'canın muhtariyeti için dövüşen ve kendine “Muvakkat Komite,, i. mini veren meclis diin {millet vekillerini seçmiştir.
Bu haber Tahranda . bir bomba tesiri yapmıştır.
Sovyet kıtaları İranı Tahliye ettiler Tahran, -2 (a.a.) — Reuter ajansının muhabiri yazıyor: Resmen haber verildiğine göre, Tahranda kalan Rus kuvvetlerinin bakiyeleri şimendifer istasyonlarıyla münakale merkezlerinden çekilmiştir. Şimdi Rus kuvvetlerinin karargâhı şehirden 4 kilometre uzak bir noktada bulunmaktadır.
Bu geri çekilme hareketi, İran hükümetinin Rus işgali altında bulunan kuzey bölgelerine asker gönderme talebinin Bevyetler tarafından reddedilmiş olduğunu bildiren notanın açıklanmasını takip etmektedir.
Burada hükümet mahfillerinde bu nota, İngiltere, Amerika ve Iran devletleri tarafından sçın zamanlarda Rusyaya verilmiş olan .bütün notalardaki talepleri reddetmiş gibi telâkki edilmektedir.
Tahranda dolaşan söylentilere göre, İngiliz ve Amerikan kıtaları kuzeyde sağlam bir surette yerleşmektedirler. İran kıtaları. da, Sovyetlf rin ıed cevabına rağmen, kuz'eye doğru ilerlemekte bulunuyorlar. '
Vaşington’dan gelen bîr habere göre,(• Tahran Amerikan büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycahldarm isyan merkezi olan Tebriz şejırinegönde-

arap memıer.et.erıöır.Buralaraa oıan biten işlerin bizÇdaha ziyade ^alâkadar etmesi ıcabeaer. öuudî Arabıstanaaki çengin petrol monbaları etrafında Amerika, Lıgiliz petrol krallarının uzun çekişmelerden sonra anlaşmaları, menfaat taksimi, sağa sola bahşiş tevzıa gibi yağlı ışıeri şimdilik Dır tareta bırakacağız, i.ıgılteıe Yakın Şarkda geçen narpoe ihdas etmiş. olduğu ıvıısır krallığı ve bir alay manda memleketleri, cPan-Arap» mes elesini icat ede,ek önce bünye-de fransızlarla ve bu günlerde Fi-listinde yahudilerle ihtilâfa düştü. Fakat bunlara be_e; kazandığı, beş arap krallığından ibaret yeni bir müdafaa blökudur. Bu blokun içinde reislik yerini Mısır .krallığı aldı. Hâşimîlerin Irak krallığına İbnussuut boyun eğmez, Haşımıleri koğmuş olan bujHı-caz kralına onlar itaat etmezler, naenaleyn ister istemez İngiliz, tikası Halepden Akbeye kadar . nan yeni büyük bir krallık daha makla meşgul : Büyük Suriye lığı. Bunuiı başına da Haş.mîlerden Emir Abdullahm getirileceği söyleniyor. Tık bakışta akla ge.en şudur-: Kahireye karşı Şamı, eski Emev.ye saltanatının tarihî nüfuzunu ihya etmeğe, bu suretle şarıda Ingiliz hâkimiyetine isyan etmeğe alışiK milliyetçi Mısın ikinci bir mevkie dü3ürmeğe gayret sartedilmekte... böyle olmakla beraber Mısır, Hicaz ve huriye arasında üstünlük dâvasından çıkacak çekişmelerin ardı arası kesılmiyeceği muhakkaktır. Bu sebepledir ki Ingil.ız diplomasis.nın şarkta a, ap.arın fevkinde birleştirici nüfuz hâkimiyetini haiz bir kıiyvete ihtiyacı vardır. Ingılte.e bu
• nüruzu ararken eski Tan-Arap» - yakın şarkta iken Osmanlı İmparatonu-
• ğunubaşka bir şekil ve surette diriltmek ■ zaruriyetile karşı karşıya gelmiş olduğunu tahmin edebiliriz. Geıçe, o imparatorluğun temel taşı olan Türkiye l.ıgilteı enin bugüri müttefiki sayılmakta ise de Ingılterenin arzusuna uygun bir rejim altında değildir
-. Cumhuriyettir. Ancak İslamlık dola-yısile arap âlemiyle bir rabıtası var-’ dır. Bundan doıayıdır ki bir Cermen federasyonuna benzeyen yeni' siyâsî terkibin içinde Prusya rolünü' oyna- ’ yamaz. Fakat Osmanlı imparatorluğunun mirası arasında - bir de İslâm halifeliği mes’elesi vardır ki son zamanlarda Mısır meliki bu makama
>T 'v"Tjcri yerler, Şüphe yok ki Yakın Şa
c?i-poli-uza-kur-kral-
racatımızda esaslı dünya piyasalarına vani ldgiliz_-ve A-merikan sahalarına yaklaşmamızın lâzım geıdıği butiin resmi ^makamlar tarafından kabul_ edilmektedir, Merkezi Avruka sanayıî vs iktisadi vaziyeti kendisini buluncaya kadar geçecek olan asgarî 4-5 sene zarfında her iki piyasayla tekmil temaslarınızı muhafaza etmemiz icap etmektedir. İngiliz Sahasıyla Amerikan ^piyasalarından İhı halat yapmamız iukânları gittikçe çoğalmaktadır. Fakat döviz noksanlığı bu fırsattan gereği gibi istifade edebilme? mizi imkân haricinde bırakmaktadır. Bu günki takas mevzuatımız bv. memleketlere yapacağımız ihracat neticesinde döviz teminine mani olmaktadır. Bu gün tatbik edilmekte olan tasas sistemlerinin memleket için çok zararlı o’.-
çıkmak sevdasiyle hayli teşebbüs er yapmış, fakat İngiliz politikasının muhalefeti yüzünuen bu hülyanın ömıü çok kısa olmuştu, Fon bazı alâmetlere basarak kendi kendimize soruyoruz: Acaba In-giıte.e arapns â.emini ve Hindistan’daki sayısı 90 milyona varan İslâm akallıyeiinı toplu bir halde el aıtındayuıü-tebilmek için bir çeşit ruhanî makam vücude getirmek mi istiyor? Böyle bir tertip Ingilic emperyai politikasını idare edemer için düşünüimi-yecek bir şey değildir.- Ve zannederiz kr mevcut kanunî ■ manialara rağmen memleketi-mizi-gorültü’ü ve mümayişli bir ' tarzda ziyaret etmiş olan eski Osı.ıanlı hanedanına mensup bir prensesin aramızda ikametini bu yolda atılmış-bir hatve gibi telâkki etmek yanlış olmaz.
tedir. |
Bu gün yapılan takaslara 0/o_12ıJ yani jYerbesfypiy asala- : ra uazarar. °/o 80 kadar- fazla fiat koyulunca dövizli piyasaların Hatlarına kadar düş’mesi daima gecikmektedir. Halbuki bizim bu piyasalara süratle intibakımız elzem görülmektedir.
Diğer taraftan ihracatçı hususî takasla yapılan bu muameleleri ve % 80 primi müstehlike intikâl ettirmektedir. Meselâ isveçe % 120 takasla 200-220 kuruştan satılan deriler müstahsilden 110 - 120 kuruştan alınmaktadır.
Hususî takasta kabul edilen bu primle memleketimiz, ihracatı yapan memleketten her hangi bir istifade ..temin edememektedir.. Ancak müstehlik kütlesinden almanan % 80 nispetindeki bir para ihracatçıya intikal etmetedir. .
Takasla yapılabilecek ithalât ve ihracat işlerinin normal olabilmesi için takastaki primin tahdidi lâzım geldiği ileri sürülmektedir. Yani serbest piyasalardaki Hatlardan % 20-25 arasında bir prime müsaade edilmelidir. Bu prime de ayrıca % 40 nispetinde . döviz prim ilâve edilince bu miktar % 60-65 nispetini ala-z aktır.
’iYiuştamT^’^'CTfCirn VÖ^53TTr^a§ti" tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç- ustu yakalanmıştı.
Maznunlar 3 ir.Ci as.ıye ceza mahkemesine verilmelerdir. Duruşma dun neticelenmiş, Abdudâtif 5 ay hapse/ 3iWu lira ağır para cezasına, Mustafa, ve baıt 5 şer .ay,. Şükrü ije Hayri de 3 e.- hapse mah-se mahkûm edilmişle.dır.
Bir Kedin Meselesi
Beyoğlu Abanoz sokağı 29 numarada oturan Bekir Kurum ile Bayram sokağı 10 numarada oturan Sabri Ertuna adında iki arkadaş, Taksimde bir kadın meselesinden kavgaya tutuşmuşlardır.
Faz’.a hiddetlenen Sabri bir aralık bıçağını çekerek Bekiri yaralamıştır.
Yaralı hastaneye kaldırılmış, maznun yakalanarak tahkikata başlanmıştır. .
fviiliî Korunma Mahkemesine Verilenler
Galetada toptancı sabun tüccarı İvle.ımet Kurun ile Maiı-mutpaşada fildişi taciri-IVlen-med mallarını satışa arzetme-mekdeıi, Dalatan a saatçi Ar-şa.k IVıa.casyan fazla tiatla saat satmak suçundan millî ko-lUiıma sazcmguia verilmiş .erdir.
B.“Sporu" yendi
İncirlerimiz geri çevrildi
Ankara .1 (Yeni dünya)— Amerikalı tüccarların Eg e bölgesinden mübayaa ettikleri-500 ton inciri bey enine dikleri ve geri çevirdikleri hakkında alâkalı, makamlar şu malumatı vermektedirler:
. — Geri çevrilen incir miktarı 500 tondan daha azdır. Bu incirler kontrol edilmeden ihraç edilmiştir. Çünkü kontrol e tmek tabidir.
alıcının arzusuna
Romancı va harp
İkuiCi sa.urbetı mak macerası önünde ne
k.a" dar so.ıuk kaicııgını, en bu-yu(c muc.ze.nn yarın ua güneşi görmek, çay ıç.;ıex, dostlarla bıriiK urup Dır gaye uğrunda çalışmak olduğunu öğretti. .-
Harbin bize öğrettiği bu-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu Eııosis takımı 4 maç yapmak üzere şehrimize I gelmiş ve _dün ilk maçını ( Beyoğlu-spörla_yapmıştır.
Dünkü maçta Yuııan-^takı-mı Beyoğlu-spordan dahakiyi oynamış, bilhassa teknik ve. enerji bakımından seyircilerin takdirini kazanmıştır.
■ .. Oyun niutad veçhile 14.15
te ‘başlıyâcağı yerde 25 dakika rötarla başladı. •
• Sahaya çıkan Enosis takımının forması sarı - siyahtı ve göğüs erinde çift başlı kartal bulunuyordu. Takımlar sahada şu şekilde yer aldılar.
Enos’s: Devalinyas, Papa-dopulos, Gosparis, Spiridis, Cane tis, Maginos, Markodu-ios, Y alamidİs, . Mavropulos, Niköiaidis, Kandolemis.
Beyoğlu spor: Şalabi, Pa-nar.i, Cive.ek, Yafas, Maruli Kazikas, Çiçopulos, Filibos, Culaii, Koçis, Karnik.
| Hakemler: Saii Tezcan -
11 Feridun Kılıç, belamı Akol. Oyun Enosis.n vuruşiyle
■ başmal. Pera ka.esine indııer-• se ae bu âkın ofsaytla kesildi.
■ ı op bir nıudaer ortalarda do--1 taştı. 4 cü dakikada Enos,sm - oır akinmaa sag ıç güzel bir i Yur çekti, takar top sag Kaıe
anegmı yalayarak âvta çıktı. Dana sonra rera’nın bir akinmaa Kazıxasın erıres bir Sanuenru LnosıS kaıec.sı çok gu-e. b.oKe. ederek ten, meyi uerrarâr etti.
Maç dev: e ortalarında her oyunıy.e sonlarda bir uştün-inci. dakı-Polas sıkı bir ı ilk galibiyet
' İKİNCİ DEVRE
Bu devrede de Yunan .takımı üstünlüğünü . muhafaza etti. 6 ncı dakikada Gene Movropıılos siki bir şütle 2 inci golü çıkardı.
Üst üste yapıları akınlarla Pera kalesi müteaddid defalar tehlike içinde kaldı.
20 inci dakikada Enosis'e penaltı verildi. Koçi bu fırsatı kaçırarak, topu hafif bir şütle kalecinin kucağına veriverdi.
Enosisin yaptığı akınlar bir netice vermedi.
32 inci dakikada Koçi saû köşeden güzel bir şütle tikı-
kân büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycanlıların isyan merkezi olan Tebriz şehrine gönderilmiştir.
Büyük bir kaçakçı şebekesi mahkemeye verildi
Suriye ile şehrimiz arasında kaçakçılık yapan büyük bir şebeke yakalanmıştır. Bu şebekenin mensubu bulunan! lardan yataklı vagonlar şef-Hamdi Kıvrak, garson Hüseyin ile karısı Fitnat, garson Osman, komiser muavini Ne şet, polis memuru Muammer,
I3 JOUllo IllvIUurU IYlUaEQHlCr> kırtasiye tacirlerindey Mehmet ve Sırrı dün mevkufen Kadı-altında devam ederken 2 galebiyetle bitti. '
Yunan takımı Beyoğluspor- [ dan çpk daha güzel bir oyun | çıkardı.
yük şey, küçük dediğimiz, bayağı bulduğumuz- günlük, hayatın kıymetidir.
(Rögar CaiüoisJ dan
E.. BATI
iki takımla müsavi devam etti, Fakat tnosis takımı-bariz mk temin -etti. 35 Kada Movro şütle . takımın;
golünü çıkardı,. Pera kalccesi Eııosis hücumlarını güzel kurtarışlarla gollere mâni oldu. Devre 1-0 Enosisin galibiyetiyle bitti.
• 11 köy Asliye Ceza mahkemesi-
! ne verilmişlerdir.
Kolu kırılan işçi
Hasköy Şark değirmeni Doğan İYİGÜNGÖR amelelerinden Haşan Çalış değirmede çalıştığı bir sırada kolunu makinaya kaptırmıştır. Kolu kırılan Haşan derhal hastaneye kaldırılmıştır.
Kaza etrafında tahkikata başlanmıştır.
Boynuz satmadığından millî korunmada
Mahmutpaşa Abut han karşısında boynuzcu Mehmçt Fildişi, dükkânında bulunan 10 ton boynuzu satmaktan imtina ettiğinden millî korunma savcılığına verilmiş ve hakkında tahkikata başlanmıştır.
Yeni tayinler
Münhal bulunan Vilâye ve Belediye sağlık sosyal yardım müdür muavinliğine Niğde sağlık müdürü Dr. Kâmil tayin edilmiş ve dün vazifesine başlamıştır.
Diğer taraftan bu vazifeyi yekâleten yapan Dr. Bediî sari hastalıklar mücadelesi müdür muavinliğine tayin edilmiştir. ■
GalatasaraylIlara
Müjde
Galatasaray Klübü idare Heyeti 27.12.1945 tarihince topı ınarak yeni bir karar vermiştir.
baş.captanlığa MelımeriLeb lebi getirilmiştir. Tem başKap-tana muvaffakiyetler temenni eoeriz.
ülimpiyatlar Avrupada YaptiacaK
Filadelfiya, 1. a.a.-
Ame.-ıkanın oiimp.yat oyunları Komitesi üyeıerınuen M. Kirby Avrupa meaııe-setıerın-den çoğunun mali üurumları-nıiı AmeriKaya sporcu tadımlarını göndermeye müsait olmaması sebebiyle önümüzdeki olimpiyat oyunlarının Avrupada yapılacağını söylemiştir.
M. Kirby bu oyunların İsviçre’de veya İngiltere’de yapılacağını zannetmekte olduğunu da ilâve etmiştir.
Basıldığı yer;: NAM Basımevi

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
1 ARALIK 1945 Cumartesi - No. 1
i
ADRES:
129 Kumbaracı Yokuşu Beyoğlu ■ İstanbul Telefon : 40758
P. K. : 2063
i
Sene :
6 Ay :
3 Ay :
Adres değiştirmek 25K
Neşriyat Müdürü: CAMİ BAYKURT
ABONE
Sahibi: VEDAD BAYKURT
SOVYET-BULGAR FUTBOL MAÇİ
-'' - - - - - 4.-.-■-•-s,.-.



^FSafıa,'3O (4) . eV
' JS«Sta’in» lokomatif fabrikası amelelerinin TORPEDO futbol takımı yarın ilk maçını Sof-yada yaöacaktır. - ■ - ■ ’ ■ ’ .
Bütün biletler şimdiden satılmıştır.

Büyük, küçük bir millet yok ki şu daralmış yeni c,jnyamızda müstakil bir politikaya sahip öldüğünü artık iddia edebilsin. Mâruf tâbiriyle "Biz bize benzeriz,, diyebilecek hiçbir millet. kalmadı. Kültür, istihsal kudreti, maddî refah ve daha diğer bakımdan herkesten üstün planlar bile, gülünç olmadan bu davayı güdemezler. Yeni dünyamızda. mesafeler o derece kısaldı ki milletler birbiri İçine girmekte ve kaynaşmaktılar. Böyle, bir dünyada hangi meseleyi, Türkiyeye mahsustur, diye ayırabiliriz? Bu bakımdan son zamanlarda memleketimiz basınını meşgul etmeğe başlayan iç meselemizi, değişme ve yenilenme dâvamızı asıl dünya çerçevesindeki mevkiine koyarak gözden geçirmek daha doğru olacak. Harp sonu dünyasındaki mevkilinizi tâyin etmek de bu suretle kolaylaşmış olur.
Biz öyle sanıyoruz ki dünyayı ve onun içinde kendi mevkiimlzi anlayabilmek İçin herşeyden evvel zorla kafalarımıza tıkılmış binbir çeşit masalları, hikâyeleri, düzme haberleri - bir ân için unutmağa çalışmalıyız. Bu ameliye, şimdi her zamandan ziyade .kendini hissettirmektedir. Gerçek, dünyayı kendi şeniyeti içinde görmek için kendimizi zorlamak zamanıdır — Eğer - tehlikeli . bir zemin
Moskova ile temaslara W_devam ediliyor
Sovyet-Yunan münasebetleri
zorlamak zamanıdır — Eğer - tehlikeli , üzerinde kaymak İstemiyorsak.
Ferdi hayatımızda bazan büyük olur kİ o zaman kuruntularımızdan, hülyalarımızdan ayılırız, gözlerimizi oğuşturur, iptidaî lnsanıp^-se-lim aklı ve duygusiyle yaşadığımız ânın şeniyetinl kavramağa çalışırız. vardir; ve biz bütün an yaşıyoruz.
Resmen harp
sarkıntılar
Mllleıler. İçinde böyle ânlar dünya ile beraber böyle bir
Tahran, 30 (A. A.) -- Şahşa-vend kabilesinin, şimdi derhok: ratların elinde bulunan ve Tebriz’in doğusunda Sarab şehri üzerine yürümekte olduğu ha' ber verilmektedir.
Vaşhlngton, 30 (A. A.) — A-erbaycan’a kuvvet gönderme müsaadesini reddeden Sus notasından sonra Iran hükümeti müşkül bir durumda bulunmakta, meselenin parlamontoda bugün tetkik edileceği tahmin olunmak tadır.
İran elçisi başkan Truman ile vaziyet hakkında görüşmüş . ve İran’da başka memleketlere men sup kuvvetlerin bulunmasının hiç bir suretle mazur görülemiyeceği hususundaki kanaati belirtmiştir. Elçi, geçen haftaJÂmerika tara-. fındt n Moskova'ya verilmiş olan notadan bir netice çıkacağı ümidini izhâr etmiştir. .
Tahran takviye ediliyor
Tahran, 30 (A.A.) — Dün ; akşam başkente ' [yeni itan • kuvvetlerinin, gelmiş olduğu.
bitti, silâhlar - sustular; . zafer bayramı yaptık; şenlik fişekleri ve toplaı attık, nutuklar söyledik. Gerçi uzaklarden' top sesleri gelmekte., tpgiliz Hind ordusu 60 milyon Asyaiı’yı bir avuç Felemenklinin kasası önünde yeniden secde ettirmek için onia ın başına ateş yağdırıyor. Fakat onlar müstemleke halkı, Kanları muban insanlar...
Garbi Avrupanın erendi milletleri (Nazi diliyle konuşuyorum), onlar dâ gerçekten sulna kavuşmuş degıııer, koıku ve itimaasızliK İçinde yaşıyorlar. Hertârafta yeni kuvvet tecrübeleri ve müdaıaa tertipleri var. Denilebilir ki ikinci dünya harbini hazırlayanlar, şimdi sulntah korkuyorlar. - Onlar .kı sınıl Ye zümre menfaatlerini korumak uğrunda? milletlerin kanını dokturmekten, geçmiş nesillerin biriktirmiş olduğu medeniyet sermayesini yakmaktan çekinmediler; Dana aciKİİsı şu Kİ altı yıldır milyonlarca insanın takatini yiKicııikta. kullandılar.-; Va-, kiâ bu.y.memleKetler.aa nergurt çalışarak ekmeğini kazanmağa mecbur olan geniş, halK yığınları harp.*
îaKa,-:-eT?/rdhr;r ■ suidıcn kork’J- ___
yor ve "fenerindeki ouyuK basınları,. ajanlarıyla. o.n.larıj;j?ja^^^y;^jg^ da devâmiiü.E»îr^

Iran Kraliyet Ailesi
haber verilmektedir. Bu kuv-vec.er şimdi d halde, iki piyade ve bir süvari tümeliyle bir motorlu tugay, tank ve zırhlı otomobillerle teçhiz e-dilmiş münferid teşkiller ve
topçu/ve jandarma takviyele rinden J.nürekkep bulunmaktadır. Tahran’a gelen bütün yollar buç^kıtaların nezareti altındadır. İstasyon^ muhafız kıtaları takviye edilmiştir,.
Uzun süren bir ayrılıktan sonra düzelmi-ye yüztuttu
.Atina 30, (AA) —Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor:
Hükümet afkânnı eksetti-ren mahfillerde, Sovyet Rusya ile Yunanistan arasında diplomatik münasebetlerin yeniden -kurulması Molotof’un teşebbüsüne atfedilmekte ve bu ^başarı Yunan's.anda demokrat bir hükümet kurulması ve bilhassa Sofianopulos’un dışişleri bakanlığına getirilmesinin bir neticesi olarak görülmektedir.
oelgradda 120 bin kişilik sek inç-tezahürUı
lâhîyetleri vatandaşlara-sağla numv&t kar.yİanri bir -ân ey
^;Ankâra,.30J ( Hususî)-- 1 _
Son.günlerde,' -yeni .- bir mak. ye anayasaya^ aykırı ka İrtriıİacağı ?- hakktiSa ntmTycPkar-pdanri' bir-ân (y
t-Belgrid: 30. (a. >) yugos-lavyayı bir-’ federal / cumhûri-
d
i Şehrimizdeki Yugos lav Başkonsolosunun /gazetemize beyanatı
A - f.- -♦ — J
■ 29. İl.jİ945 perşenbe'gü-
ışıavya fçde/a s v p n u
yor ve-crrerınaexruçyuK“B-a«ınıv.rn-^-aprnjaırnr.«^«»^™^r oa devamlı cır nuzursuzluk içinle yaşariyorlar;' '
- Faşizm tecrübesi ümit olunan netîceyl vermedi. Harpten çınarı butun milletler ve hana o felaketin içine düşmemiş olanlar şıriıpi şKonomik kanunların huKmu aiıina düşmüşlerdir. Intiyar Âvrupahıh milletleri bozun düzenlerini ayakta tutabilmek için sosyalizm tecrübelerine giriştiler.' SerbesV ekonomi ve rekabet mektebinin son. kalesi olan Amerika da dipken gelen dalgalarla çalkanıyor. 19 uncu asrın m-ıs-teml'ekfecl ve emperyalist politikasını butun kuvvetlle temsil eden Buyuk Britanya. İmparatorluğu, Iberya yarımadasındaki devletlerde en koyu faşizmi; ital-yada, Yuuanıstanda neofaşizmi ve nemen ner tarafta krallığı ve otoriter hükümetleri müdafaa ediyor. Bu suretle duyanın en hür milleti olarak tanılan Ingiliz-ler. hamına nertarafta irticai arkalıyor. Çunkii İngiliz devlet adamlarına hâkim olan yegâne duygu korkudur.'Kendi memleketleri içinde içtimai-yenilikler zaruretini kabul eden işçi parti, dışarıda köhne faşizm silâhını kullanmaktadır. Böylece de demokrat ve ileri İngllterenîn yanıbaşında mürteci bir İngiltere, bunun karşısında Sovyetler tarafında da kolay kolay şifa bulmaz bir itimadsızlık var.
Fakat bu İtimadsızlık yalnız Sovyetlere mahsus değil. Son nutuklarından birisinde Amerika cümhur-relsl "Tru man,, zamanımızın en büyük âfeti, halkın kendisini İdare edenlere ' itimadsızlığıdır, diyordu. Nasıl itimad edebilsinler kİ dünya sulnunu korumak İçin buldukları tek çareyi, Sanfransisko misakıni; daha başında iken kendi elleriyle torpillemeğe kalkıştılar.
Dünya milletlerini idare edenler bir yandan sulha talip, bir yandan harbi hazırlamakla meşguller. Demokrasiyi kurtarmak için milyonlarca kan dökmeğe sebep olanlar, selâmetlerinin çâretmi faşizmde arayorlar. işte kendi iç meselelerimizi, demokrasi dâvâmızı, faşist kanunlarımızı hep bu zaviyeden görmek dana doğru olur. Nisbetler baki olmak şartile biz de onlar gibiyiz, değişmekte olan bir âlemi zorla durduracağımıza kanmışız.
hiyef almağa başlamıştır. İnanılır kaynaklardan- öğrenildiğine göre kurulacak partinin programı ve nizamnamesi ta-, marnlanmak üzeredir/ Bu ay içerisinde müracâat yaptlaca-cağı rivayeti dolaşıyor. Partinin, programında ele aldığı ana meselenin, anayasanın vatandaşlara tanıdığı hak ve şa-
temin ' etmek olacağı anlaşılmaktadır. ■ ' ■
Partiyi kuracaklar arasında Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltanın isimleri ileri sürülüyor. Celâl Ba-yarveTevfik Rüştü Aras'ın bu parti ile alâkalarının bulunduğuna dair bir belirti yoktur.

?:> ■' ■'
Torçevîç'TTan^ânınFîşzâFe de'iF «tınıcıı ■ mecııs beyannamesin-
SONU GELMEYEN MjCADELE
JOHN STEİNBECK
Harp yılları içinde yazılmış bu fevkelâde hareket ve heyecan dolu esere
PAZ A R T ES
i
Göring bir şahid için “bu 20 Temmuzda unuttuğumuz adamdır,, diye bağırdı
Londra30(R.)—Nurenbu'rg-lıarp suçlularının bugün-duruşması. müddei tarâfı-ı ilk • şahidinin ifâdelerde
câl m hüviye tinin ilânı dolayi-s.yle şehrimizdeki Yugoslavya konsolosluğunda 17,hû da oir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Yugos.avya başkonsolosu Mıha! Rüziç bir nutuk söylemiş ve Yugoslavya millî federasyonu cümhuriye-tınin iiânını l'ürkiyedeki Yugoslav kolonisine tebşir ede-,ek vatandaşlar! tebrik etmiştir.
—Bu münasebetle gece Yugoslav kulübünde de -bir suma- yare verilmiştir.
Kurucu mecııs beyannamesin-oe deniliyor ki:
Yugos.avyanm bütün milletleri taralından serbestçe gösterilen irade gereğince, ıe-ueral meclisle mıiııyer.er meclisinden kurulmuş oıan Yugoslavya kurucu meclisi, mıiıet adına ve ner iki meclisçe alınan kanunî kararlara dayanarak. şu kararı, vermiştir.
1.— Demokrat ve federal Yugoslavya, «Yugoslavya mil-etleri federal cûmhuriyetin adı altında bir halkçı cûmhu-.iyet olarak ilân . edilmiştir.
Truman
Potsdam kararlarının ■tâdilini istiyor.
Vaşington, 30 a. a. — Başkan Truman dünkü basın' konferansında, Postdam anlaşmasında yapılacak bazı değişiklikleri belirtmiştir: . . ■
Bu, Amerikan teşebbüsü, Truman,ın talebi üzerine Almanya-daki şartlar üzerlnda incelemeler yapan Byren Price’in Alman-yanın idaresine dair tevdi ettiği özel raporun ışığı altında tetkik edilmelidir.
Prlce raporunda şunları söylemektedir:
- ■ Eğer Birleşik Amerika mü-rakabe noksanı yüzünden Alman İşlerini idare etmek imkânsızlığı içinde kalırsa, kuvvetlerini Avrupa’dan çekecek ve her nevi İdarî teşebbüslerden vaz geçecektir. • ',
Rapor Fransızları bütün kararların müştereken verilmesine dair hükümleri, müşkülât çıkar-, mak gâyesile kullanmak ve böyi lece Postdam anlaşmasının prensiplerinin tatbikine engel olmakla itham etmektedir.
G. H. P. Partisi
Muhalefete karş
j Mareşal Tito
Yugoslavya milletleri federa’ .cümhuriyeti, Yugoslavya sınırları içinde bı’rarada kalmak iradesini serbestçe izhar etmiş olan eşit milletlerin
( De vamı 4 üucüde )
| (DevamV 4 ncüde) '
r————-
j Apaçık, Dosdoğru...
Bu da, birkaç sözdür!
Adiloğlu
idam edilmiş, ya hapis edilmiş Ierdı'r.lkinci grup, Hitler’i doğ rudân doğruya ortadan kaldır-maktaraftan idi. ’
Bundan sonra şahit Lehistan taarruzunda kullanılan Leh üniforma ve teçhizatının Himm-ler’e ne şekilde verildiğini ifşa etmiştir.
Nürenberg’ mahkemesinde general Nazauser’in ifşaatı, Nazi mahkûmları arasında hiddeti mucip olmuştu. Goering, onun bir vatan haini olduğunu bağırmış ve :
Yirmi temmuzda unuttuğumuz adam budur, demiştir.
Amirai Kanaris Himmler’e son derece muârız olduğundan, Himmler’in emrile evvelâ azil, sonra da idam edilmiştir. Fakat bu haber şimdiye kadar teyit edilmemiştir.
Amiral Kanaris 4916 da Birleşik Amerikaya giderek .Amerikada müzik âletleri satıcılığı yapmış, fakat hakikatta sabotaj hazırlamıştır.
Orta Şark işlerile de' meşgul olmuş ve İranda Almanya hesabına sabotaj tertip etmiştir.
da kü nın açılmıştır. Dinlenen şahit Almanların gizlf’ istihbarat servisine mensup tümgeneral Erich. Nahauser, bu şahit, kendı-şininde iştirak ettiği gizli oir toplantıda nazi haydutlarının Galiçyadaki 1 ya-hadi köylerinin atese verilmesinin bozlaştırıldığını ve ayni--zamanda esir bir Kızılordu komiserinin kurşuna dizilmez sinin ve diğerlerinin de poli-tikman tehlikeli sayılmanın istendiğini itiraf etmiştir.
Alman casus t ş k i 1 â-tının telsi Amiral Kanaris’in kurmay heyetine mensupu.
Şahit, şefi amiral Kanaris’in, Hitler’den ve onun sisteminden nefret ettiğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
,zr Nazjlere. karşı iki grup halinde, Alman casus teşkilâtı çalışmakta . idi.' Birinci grup, amiral Kanaris’in. idaresi altındaki grupa dahil olanlardır. Bunlar 944 temmuzunda Hitle-re kadar yapılan ayaklanmanın meydana çıkmasından sonra, ya
r“
t Dün ai.ş ım~ parti blnasındz Halk Partislnef-bağlıjfgazetelerli sahlp^ve^başmuıiarrirleri ou jtop-la.ıcı yapmışlardır. ı
Parti Raisinin divetl üzerine yapılan bu toplantıda, | partici gazetecilere,üC. H. P. si nizamnamesinin 154 ncü .maddesi hatırlatılarak,1 ^muhtelif jjgazetele, batıismevzuu , edilmiş ve muhalefete .karşı parti gazeteleri tarafından fikirle mukaoeld edilmesi istenilmiştir.
Ayrıca; parti gazeteleri tarafından hükümet icraatının tenkil edilmemesi tuzumu^ da tekrar edilmiştir.
başlıyoruz.
M- ,
Pek Yakında
BÜYÜK MUHARRİR
ŞOLOHOF’UN
Evet’, yarın İstanbul halkı sözüm ona serbest seçim yapacaktır. 1 ek parti hüküm-' "darlığının son artıkları hukukî ve meşı jtiyeti zaten şüpheli olan salâhiyetleri kullanarak, millete «vekil» seçeceklerdir.i. ...
İyi amma,'.efendiler, yııâr-danberi ayni oyunu oynamaktan bıkıp usanmadınız mı? İçinizde millî hâkimiyetin mânasını ve bu hâkimiyetin. nasıl temsil edilebileceğini bilen «bir tek' İnsan» . , yok mudur ? .
Türk demokrasi hâlâ sizin oyuncağınız mıdır ? ■
Yeni Macar hükümetinin müttefiklere teşekkürü
Londra 30 (R.) Yeni seçilen Macar hükümetinin- ilk toplantısında medis reisi Ma-caristanm demokrasiye! kavuş-masında büyük yardımda bu. lunan Sovyet Rusya, Inğike.e ve Amerika hükümetlerine teşekkür etmiş ve meclis namına, üç büyük devlet liderine teşekkürlerinin telgrafla bildirilmesine karar verilmiştir.”
Bu ğün dostlarımızın ve niıhalifierimizin karcısına yi-u ner zaman.d göründüğünüz ve olduğumuz gibi çi.(-naktayızj Bizi hasret.e be.c-leyenjjpkuyucular bulunduğumu ^biliyor, onlara kavuşmuş ■ jlmaktanŞŞsaadet duyuyoruz.
-Yine_bu arada/ge'sinler^de gjelım..,, “Çıksınıar^bakalın. neymişler..„diyen!erden de haberdarız ve kendilerine söyleyecek pek çok şeylerimi, olduğunu da şimdiden habe. veriyoruz.
“YENİ DÜNYA,, mn kafa ve kol işçilerinden herbi.i bu yurdun yal.ıız j-e(ah ve saadetim oeğil, daha ziyade iz-tıraplarını, yoksulli&Iarını paylaşmış, ve halk tabakalarının içinde uzun yıllar çı.e çekmiş, millet hayatini safha safha yaşamış insanlardır.-Bu sebepledir ki onlar yalnız doğ. uyu konuşmak, acı .ve tatlı yalnız hakikati yazmak zorundadırlar ve bu ya'çın mücadeleden vazgeçmemek onlar için sadece bir şeref ve namus borcudur. ■
Biz milletimizin mazisine.
görenek ve ge'eneklerı’ne bağlı olduğumuz kadar, onun ge-, lecek gûnleririinde lefah,hürriyet ve adaletle, yd.clıi. olmasını candan dı.eyenlerdeniz. du uğurda payımıza düşen nizmetleri takarımızdan aşırt da oısa, yapmağa çalışacağız, /e kendimiz ıçm m,hnecten aaşka2bırîey beklemiyoruz ve ıramıyoruz.
Şu halimizle biz elbet te birçoklarının, yani millet sırandan ars.an'payı isteyenlerin, nalzın tepesinde iktisadi bir .ıü.çümraniiK kurmağa çalışanların, “benden sonra tutan» deyip millj sefaletin karşısında çubuk tüttürenlerin, haksızlıklara,' siyasî, ve içtimai adaletsizliklere alkış dağıtan--iann hoşlarına gitmeyeceğiz.
Ve elbette birçoklarının, yani, milletleri' köleleştirmek ve kendi . halklarını da istismar cr sofralara has ekmek gibi dağıtmak isteyen kötü niyetli insanların, faşistlerin, demagogların, nurdan kaçan yarasa, ruhlu ve hakikat düş-
(Devamı 4 nciide)
(2)
V.

8
i
YENİ DÜNYÂ
ı _ a
a
1-12-945
Mösyö Edmond Rostand’ın
CYRANO’SU
■Müsyü Edmond Rostand ıa cyranosu — çünkü iki cyrano de Bergerac yardır : Biri galiba on yedinci asırda yaşamış Parisli bir aristokrat kötü şair, ötekisi de Rostand’ın Gaskonyalı bir asilzadesidir ki o da on dokuzuncu asrın sonunda sahnede dünyaya gelmiş, bütün Fransanm kötü şîirinin methiyesini, hakiki Fransız duru zevki yerine bayağılığı, yirminci yüzyıl başlangıcın da beliren çirkin burjuva zevkini senelerce temsil etmiştir.— İşte Müsyü Edmond Rosta-nd'm bu cyrahos- Pariste Pprte-Sair.t Martin ti- ratifçiliğin esaslarını kurmuş-
I—'
yatrosuhda ilk Oynandığı gece seyircilerin, büyük tezahürünü görmemek için gözlerini kapanan bir nüktedan :
— Büyük bir fark yok, demiş.
Anlamamışlar, açıklamış : ■ "
—- Beğenmenin gösterisi olan alkışla beğenmemenin gösterisi ıslık ve yuha arasında...-
Bir Racine' hayranına dâ sormuşlar :
— Beğendiniz, mi ?,; '
— Racinei beğenmediğim kadar, demiş. ’
Kötü edebiyatın büyük zaferi (!) cyrano de-bergerac sahnemizde oynanırken böyle dedikodular olmadı, Rostand hayranları aç aktörlerimizi, fakir sahnemizi- kötüleyip durdular. Farfaranın mânidar sükûna, kötünün iyiye, güzelin çirkine, romantiğin realiste, aşkın hoppalığa, fikrin lâtifeye, gevezenin iki kelime ile içini dökene, şiirin teşau.ıe ve şaşaaya feda edildiğini, tercih edildiğini görmek isterseniz Şehir Tiyatrosuna koşunuz! Zevksizliğin, basmakalıp ahlâkın, kötü şiirin,' âli gibi gözüken âdinin, Fransa'da bitip' bizde başlayışını güleceksiniz.
Arap filmlerinin kötü masallarına ağlıyan fair mahallekızlarını küçümsı'yen zengin türk hanımlarının adî nükteler, bayağı > tekellümler, çirkin-aşk'-gösterileriyle coştuklarını göreceksiniz. Ellerinde Rimbauld, Gide, Prouste gezdiren birçoklarının bir sürü lâf karşısında ellerini çırptıklarını göreceksiniz. ■ . ,
Ama şarkılarında «mâni oluyor halimi takdire hicabım» şiiri bulunan bir memleketin aşkın farlaraya, kahramanlığın lâfa, idealin nükteye, zevkin bayağılığa diişmiyeceğine şüphem yok.
Bir sevdiğim arkadaş: ■
— Bu sene başka piyes oynanmazsa' hiç şrşmam, dedi.
Beğendiğinden böyle söylediğini' sanmazdım. Meğer beğenirmiş, üzüldüm.
Ben de eminim.' Belki bir iki sene İstanbul halkının o kısmı, Şehir Tiyatrosuna koşacak. Kötünün zaferini alkışlıyacak. Ama bir akşamüstü bir mahallede,Cyrano de Bergerac laflarından, havâsındanj çirkinliğinden uzak, belki de Şphir Tiyatrosuna parası olmadığı için gidememiş fakir, uykulu gözlü bir İstanbul kızı büyük biJ şairin ;,Koca Muştapaşasında «mâry oluyor . haliıjıi takrire hicabım» şarkısını söyleyecektir. Zaferin Şehir Tiyatrosundaki Cyrano değil, bu bir. tek mısrada olduğunu duyana ne mutıu!'
Bizim sahnede nasıl oynandı: • ■ ■
ve Bunların Faşist Bünyeleri \
men’şelerini araştırdığımız za- ç ‘
man; bu teşekküllerin amele ■?■■’ V A 7 A M ■ '
haı ebetlerinden doğduğunu ,• (~ .
görürüz. Yüzikınci senei dev- | M İ) I
riyesine girdiğimiz, yani 1844 l J
yılının sonbaharında Ingiltere- - .. -
ne Roshdal’in yirmı’sekizfakir . ' .
mensucat amelesi ilk koope- bütQn bu teşekküllerin koo- meşinden bahseder. Ezcümle: peratif esaslarınna dayanan müeseseler olarak mütalaa edilmesine imkân yoktur. Bunlar daha ziyade tasarruf ve ikraz müesseseleri idi- «İtibar ziraî birlikleri» kısmen ziraî kooperatif hizmetlerini ifa et-
KOOPERATİFLERDE
İDARÎ .VESAYET:
Hülâsateri diyebiliriz ki : bidayette' belki yeni doğan bir çocuk gibi devlet bu müe-seseleri sıkı bir murakabe altına almak lüzumunu hissetmiştir. Fakat nihayet bu vesayet müessesidir. Nasıl cuğa muanyen bir yaşa dar vasi tavin edilirse ve
nunda vesayet kaldırılırsa, demokrasinin mektebi diye

PIERRE VAN RAASSEN
T
5 sene içinde 21 dtfa bakıya “Verceniging,, sulhunu imza-verilmek muvaffak'y’tini- 'abi- Hürriyet ve haklar için kazanan bu eser 600 sdhife- yapılan muharebe kaybedilme yokıtı o!d‘ ğu için kısmen mişdi. -telhis edilmek suretiyle (er- O zamanlar Ingilizlerin cume fdildiğmi, ayncâ, cenubî Afrikadnki galibiyet-Türk efkâ ı umumiyetini leri henüz benim çocukluk ptkalâkad^r etmiyrcık olan muhayyelem'de derin bir iz fasılların da hıfzedilmiş ol- bırakmıştı, sabah, vaazlarında dnğunu sayın karilerimize bu niyazlarla kulağım dolduk- -bildiririz - tan. sonra-yegâne vazifesi yer
...yüzünde adaleti temin' etmek ■. •olan allahin . kendisine tama-;
. men inanmış .--ve bağlanmış plan .- insanların- bu iblis kuvvetlerini imha etmesine nasıl olurda meydan bırakırdı sua- . Iini sormaktan kendimi alamazdım.
bir ço-ka-so-
kooperatiflerin ve birliklerni kurulması, ana mukavelenamenin ihzar ve tâdili, işten el çektirilen idare kurulu üyele- adlandırılan kooperatiflerde de rinı’n yerme yenilerinin atan- vesayetin peyderpey kaldırılması, işlerin en ince teferrü- ması, zarurîdir. Vesayetin de-atma kadar kontrolü, memur- .vamı, yani faşist idare tan: ların vazifelerinden çıkarılma- milleti sersemletir. Bakanlıkta, lafı, gayrı menkul mübayaası, hamî değil,-.günün birinde) ya-tutulacak defterlerin saptan- n[ bugün olduğu gibi «sahip-ması, yedek akçelerin sarfı, fjk hissi» doğar. Bir kuruş erişmek isliyorlardı. Hububat, yade köylüdeki matlubatını c.-tak dışı muamele, yapılması, "sermayesi olmadığı halde en erzak ve elbise satmak içil?. daha emin bir tarzda tahsil ziraat bankasından, gayrı ban- büyük 'sermayedarmış, gibi
laıdı. Roshdal’in hak ve adalet mürşitleri dediğimiz bu küçük amele topluluğu şu maksat ve mevzuu güdüyorlardı: Her biri bir İngiliz liralık hisse se-nedile temsil edilen sermayeyi bir araya getirerek âzâla- mekle beraber kanunen* ko-rınm İçtimaî ve ailevî şartla- operatif» unvanından mahrum fini düzeltmek ve ıfıaddî bir diler. -k kazanç temin etmek amacına ----
Ziraat Bankasının daha zi-
bildiririz'

bir mağrza açmak,' karşılıklı edebilmek için bu kooperatif- kalırdan, para istikrazı, birlik müdaheleler yapar. Kendi sir
lerin kurulmasında önayak genel direktörünün tayini ve yasetini gütmek için bu cüesr
olduğu görülür!1 Bu zihniyet işten çıkarılması, üçüncü bir seselere birçok vergi işleri nitekim 2.11.935 tarihinde neş- mürakibin seçilmesi ve azli, vazifesi yüklemek ve en sert veya ücretleri sık sık rolünan Tarım (Satış ve Kre- umumî heyet kararlarının tas- tatbik usulleri ihdas etmekle
yekdiğerine yardım etmek isteyen âzâsı için de ev yaptırmak veya satınalmak, işsiz kalan ı
üçüncü bir seselere birçok vergi işleri i ve azli, vazifesi yüklemek
tenzil edilen-ortaklarına ;iş te-, di Kooperatifleri kanunlarında vîbi Ticaret Bakanlığının mut- kooperatifçilik davasının komini ■ maksadile kooperatifin da hakim olmuş .ve 2836 sa- lak se’.âhiyetleri cümlesinden- küne baltayı muvafık göreceği maddeler üzerinde imalâtçılığa tevessül etmek, aynı maksatla ziraata elverişli Toprak satın almak vey.a kiralamak faaliyet mev-
vurmaktan çe-
yılı kanunun birinci muvak- dir.: Bakanlıkta her sene ■ şid- kinmez.
kat maddesinin 5 nçi fıkrasın- detini arttıran bir tazyikle bu Kredi kooperatiflerinde de da 1470 numaralı kanunla ku- selâhiyetlerini arttırmaktadır.-, durum ayinidir. Fakat vasil rulan kooperatiflerdaki ortak-. Demokrasinin zarurî icâp- , buraca Ticaret Bakanlığı'ye-ların tahsili şüpheli-beş mil-: {arından olan kendi, kendini rine; kıraat Bankasıdır. ■. Bu zulan içine giriyordu. Şirket yona yakın borçları beş yıl ;dare ve kontrol, bu koope- batika", kooperatiflere . kredi mümasil müesseselere yardım müddetle takside bağlanmış. ğğ^flerin . çalışma tarzlarında açtiğı için, vesayet haklarını
etmeyi . ye itidal ve kanaati ve mahallinde satış koopera- tesadüf edilmez, neşir ve tamim etmeyi de tifi bulunan kredi kooperati-proğramı dahiline almış bu- f leri ortaklarının bu teşekkül-lunuyordu.?; lere girmeleri mecburî kılın-
mıştır.:
Hulasaten diyebiliriz ki bu- kanlığın birtalcıriı mülâhazala-gün elimizde kooperatif mev- rile ayrı birlikler tesisi hak-, zuatı olarak ticaret: kanunu- l{indaki heyeti umumiye mu-
lunuyordu. .
Yukarıdaki hedefe varmak için tutulacak yolda, şu kaideler esas ittihaz edilmişti:
1 f— Eşyanın ticaret fiatı-na satılması,
Meselâ: Birçok mıntıkalar -halkın içinden doğan kooperatif kurma talepleri Bakanlıkça reddedilmiştir. Yine Ba-
zuatı olarak ticaret: kanunu- kındaki heyeti umumiye mu-
nun bu şirketlere ait olan fas- karreratı reddedilmiştir. Kont-
2 — Mubayaa miktar ve lı ahkâmına uygun surette te- ro{ ve teftiş işlerinin hiçbir
nisbetine göre fazla alınan essüs eden ahkamı umumiye zaman gereğince yapılmadığı,
kârın tevzii ve iadesi, kooperatifleri "mevzuatı, 2834 büyük suıstımâl ve dediködu-
3 — Şirketin demokratik numaralı Tarım Satış, kooe-esaslara göre idaresi'. ratifleri ve birlikleri kanü-
Yüzikr îene evvel temel- nu ile 2836 numaralı Tarım leri atılan ve kapitalist âlemin kıedi kooperatifleri kanunu cfuymuş’jolan'-- bir avuç amele-;--: bu fikir etrafında ve tında tââzuv etmiş bulunu-Âordıi. : '
çok şiddetli bir şekilde tatbik eder.
TOPRAK KANUNU VE KOOPERATİFÇİLİK Toprak kanununun İçtimaî cephesi hiçbir suretle küçük-senemez; bâyini satan adama ' sâyiinin hakiki değerini' ver-
. sebebiyet verilince kefa-olarak umum müdürlerin istifaya daVet edilmeleri sık tesadüf edilen hadiselerdik Buna bir de cezaî mesu-
lara ret ■
sık.'
diri ouna oır ___ _____
îâyjeti olduğu"resmî ağızlardan
İlk hâtıralarım, 35 sene Neyerthlând de ki/mütevazi kasabada geçen günlere; kadar. uzanır. Bir sıra dut agaç-larintn-ve- duvarlardan aşan elma dallarmın gölgelediği, ‘"“^''inci Edvard’a -sadakat yo! boyunca birbirine omuz etmektense sürgün elvermiş 9. bmadan.-ıbaret mek- mayl eJ- go-f kahra.'
teb. hatırladıkça orta çağdan manjanndan bazıları- harpten ge.en hafif bir me.temm yü- sonra kasabamı2a er! • ler, zumu okşar g.bı olduğunu hâ- gençHk hiîIyalarlmı2ln kabra. • hissederim. Yayam bir ka- . . . j
• . , •; , . , - manian* olmuşlardı,
yısje kemerlenmış k a p i s ı n ın . ?»T . • ,
..' . j * i i j ı .y Uzun kış gecelerinde bu
üzerinde asm levhada-bu ıba-, » , w
. » . kahramanların sazından Kem-
re yaz.hyd., ' berley ve Rand’daki altm
Burası İncil okutulan bir mâdenlerinin, elmas tarlalarını mepteptir; e]de etmek için yapılan mü-
A’fah korkusu hikmetin başlan- ,
» caddelerin tafsilatını lord işte böyle bir müessese- Kitchner’in tebliğinden bide hayatımın en tesirli 7 se- rinde “HollandalI kadınlar annesini geçirdim. Mektep oto- nelik' hislerinden tamamen riter idarenin tam bir mode- âridir,, dediği kimseleri çocuk-li gibiydi. Talebeler hususi larından ve kocalarından ayı-temayüf ve işteşleri - olmayan rıp . temerküz kamplarına sev-küçük otomatlar olarak telâk- kederek orda viskiden deje-ki edilir ve-onagöre muamele nereleşmiş Ingiliz askerlerinin görürlerdi. Bert ve merhamet mezalimine n.asıl.maruz kal-bılmeyen disiplini ile iki yüz dıklarının hikâyesini -dinler-sene evvelki Hollanda mek- dim. - '■ ■ '
r tepıerinden farksızdı. 'lale- Bütün bunlar, diğer kü- : beıer henüz okuma yazma öğ- çük çocuklarla, beraber kasa-rönmeden İncilden uzun taşıl- hamızdan o kadar uzak- olmı-’ lâr ezberlemeğe mecbur tutu-, yan Thamis şehrine gidip iri-( ıtırlar hın^tıyaniık aile oğacı-. tikanf atmak . düşüncesini ve- ; nin bütün usul .ve füruunu bir recek kadar bızieri hiddet ' nejesae 'sayamazsa, en ağır içinde bırakırdı.
_ cezalara çarptırılırlardı. ' Büyüklerimiz, Hollanda-
dirmek kadar İnsanî bir hareket tasavvur olunamaz. Fakat, istismar edileni istismar edici bir unsur olarak meydana getirmemek ve işin gerek ferdî faydalanma ve gerekse milli servet bakımından, yanı gısacası İktisadî cephesini de köz önünde tutmak kaydiyle.
Bugtjn küçük niraat işletmelerinin rasyonel olmadıkları herkesçe malûmdur. Ziraat,
ıztı'rapİanm • iliklerine kadar vardır.? - -,... ( ■-
______1 i- JAhkâmı?^. $rr>umiyer şekil al- kooperatifleri. f . beyan edildiği ve zabıtlara
u; ? Muhteuf vilâyetlerimizde ge^tl-ği ha(de m'üdürler hak- -................,------------
-au. .. .. . aitmiş beş kadar mtıhlak koo- .klnda tâkibatın du durulduğu bütün beşeri ekonomik faali-
l:£&4A£Âârihindeıx 3dnra^ko^^^.^L ,y?£4|ri.LQ&js^^.y!^L.vakİdii-. Esasen; bir ,bakanlığın yetin en geri kalmış bir .. şu-

Şehir Tiyatrosundaki Cyrano değil, bu bir tek mısrada olduğunu duyana ne mutıü!
Bizim sahnede nasıl oynandı:
Yanımda oturan bir Franız, edebiyat .profesörü : '
— Hiç de fena değil, güzel oynuyorlar, dedi. Ben:
— Ne yapsınlar, Edmond Rostand kötü şair, dedim.
O: ' . .
— Zararı yok', dedi. İnsan güzel kadından usandığı gibi güzel eserden de usanır bir gün. O zaman hafifliğe can atar.
Hiç de doğru söylemedi. Fransız Moliere’ den bıkar mı ? Moliere derken hatırıma geldi: Biz Naşid’den bıkmış mıydık ? Naşid sağ olmalıydı. O da İstanbul'un Beyoğlu’na geçmiyen halkına Cyrano’yu tulûatta oynamalıydı. Kim bilir nasıl alay ederdi?
Ne Sırrı Esad'ın güzel fransızca bilmesi, ne aktörlerin cansîparane gayreti... Cyrano’yu hiçbir şey kuı taramadı. Onu zevk mahkûm etmişti.
Bu piyesle Sabri Esadın iyi . fransızsa bildiğini, Hüseyin Kemal’in boş lâfları ezberlemekteki kudretini, Cyrano etrafında'dönen- dedikodulardan da, kötü eseri sahneye koymak için mi hastalanmış şüphesini uyandıran Ertuğrul Muhsin in asıl maksadının belki de bu olduğunu öğrenmiş olduk. S. F.
r YENİ NEŞRİYAT:
GÖRÜŞLER
HAFTALIK SİYASÎ MECMUA İLK SAYISI BUGCIN ÇIKTI
“Görüşler„in, bu sayısında en tanınmış imzaların iç ve dış mes'eleler üzerindeki tahlil ve tenkitlerini bulacaksınız. Mecmua birçok fotoğraf ve karikatürlerle süslenmiştir. ,
“Görüşler„in çıkışını kutlar, uzun ömürler dileriz. „
. G 0 N
Bu haftalık Kültür ve Aaktüelite gazetesinin 4üncü sayısı çıkmıştır.
Bu sayıda: Esad Adil, E. ö. Toprak, Kemal Yalazkan, Hüsameddin Bozok, Doğan Rü-şenay. Cemil Meriç, Orhan Kemal,Aziz Nesin, Haşmet Akal, Adilğolu, İlhan Berk’ imzalı makale ve hikâyeler, şiirler ve Kültür haberleri vardır. Sayısı 10 kuruştur. Tavsiye ederiz. ;
TÜRK TIB CEMİYETİ MECMUASI.
Profesör Dr, Muzaffer Şevki Yenerin baş* kartlığı altında neşredilmekte olan “Türk Tıb Cemiyeti Mecmuası’,, tim 89 uncu sayısı da çık* m ıştır. içinde Dr. Ekrem Şerif Egeli, Ali Eşref Gürsel, Naşid. Erez,,.Muzaffer Şevki Yener ve Sehzed K. Yeğen, . Kâzim İsmail Gürkan, Cafer Tayyar Kankat'ın cemiyet toplantılarında yaptıkları tebliğler ve bunlara aid tartışmalarla, gene ö toplantılarda verdikleri konferanslar Vardır. Mecmuaya her zamanki gibi ayrıca bir de İngilizce ve fransızca kısım eklidir. Tıb müntesip-lerine tavsiye ederiz.
beyan edildiği ve «uıu».
tında taazuv etmiş bulunu- .hakt® mÜdÖrler,
Zordu.
■ 1848 tarihinden sonra ko-
operatifçiliğin âmele hareketlerini muvazi ■ olarak inkişaf etmiş veya duraklamış olduğunu görürüz.i
Bu çok kısa şekilde bir yıl dönümü hatırlandıktan sonra şimdi memleketimizdeki kooperatif hareketlerine geçebi-, liriz.- “
BİZDE KOOPERATİFÇİLİK
MEVZUATI:
Kooperatifçilik tarihimizde İktisadî ve İçtimaî mânâ-sile halk tabakalarından doğmuş bir harekete rastlayanlayız. Bunun yegâne âmilini hde devletin antidemokratik kanunlarla idare edilmiş olmasında aramak doğru- olur.’ı-i' Z-
Meşrutiyet zamanında tânzim edilen Ticaret kanunu,lâyihasında gerek kooperatif ve gerekse Tiniited şirketler için hiçbir hüküm -mevcut doğildi.
1926 senesinde lâyihanın Meclise şevki sırasında bu eksiklik göze çarparak noksanlık'tamamlanmak istenmiştir. Kooperatifler için seçilen mehaz Belçika ticaret kanunu olmuştur. Belçika kanununun pek cüz’i bazı tadilâtla aynen alınması, şimdiki mevzuatımızın kifayetsizliğine ve kanu-.
nursuzdaki tezat ve mübaye- ,'ZIRAÎ KOOPERATİFLERİ-netlere sebebiyet veren yegâ- m|ZPE FAŞİST BÜNYE: ne âmil olarak mübelea edilebilir. Ticaret kanunu çerçe- Ziraî sahada çalışan kre-vesî dışında müstakil koope- di ve satış kooperatifleri ka-ratif kanunu haziran 1929- ta- nünlan fâni. bir demokratik rihinde inkişaf eden 1470 nu- bünye' arzetmezler. Çünkü maralı” «ziraî kredi koope- Profesör Kessler’ın de dediği ratifleri» kanunudur. Bu ka* gibi bu müessese., «bu sunun bizde kredi işlerini o vak* retle, mahiyeti bakımından, ts kadar tanzim eden 22 nisan devlet tarafından yapılan zı-1340 tarihli Itibarıgiraî birlik* rai siyasetin ve ziraî kredi sileri’ kanununun yerine geç- yasetinin organlarından başka miştiri - Bundan, evvel.de . 12 bir şey çimiyor.’. Bu organ-mart 1329 tarihli Îdareî'ûhıü- Jar demokratik'- bir bünyeye miy6 vilâyet kanunünün 78inCi Sahip olsalardı bîr diyeceği* maddesinde «yerli iktisat ve olamazdı. Fakat, meselâ 2836 > itibar sandıkları teşkil veya numaralı kanunun yi, mi altı j küşadına ruhsat ifası’ vilâyet* maddesinden ondördü Ticaret I lere ait mahallî hizmetler me* Bakanlığından’ ve onun her j yanında zikredilmişti. Fakat şeyi onaylaması veya tayin et-
d; Muhtelif ı altmış beş kadar istihlâk koo- | peratifi vardır. Dokumacılık . mevzuunda çalışan yüz yirmi beş küçük sanat kooperatifi ile otuza yakın da-Yapı kooperatifi mevcuttur.
2 — Tarım satış kooperatifleri:
İzmir İncir .ve Üzüm Satış
Kooperatifleri Birliğine, bağ- ki en ileri* memleketlerde bile Iı 36. âmme işlerinde böyle bir du-
Bursa Koza Tarım Satış ruma tesadüf edilmez. Birlik KoopertifleriBirliğine bağh 10 genel direktörü Bakanlıkça ta-
herkesçe malumdur. Ziraat, bütün beşerî ekonomik faaliyetin eıı geri kalmış bir. .. şubesidir. Bugün bu sahada da insan emeğinin daha iyi Lir kullanma şekli bulunmak isteniyor. .Li. -■ J: ■:
Eski zirai doktrin, mâlikâ-
kında takibatın du durulduğu vakidir. Esasen, bir bakanlığın «seçtiğim ve iş başına getirdiğim adam suç işledi veya idaresizdi; müesseseyi zarara soktu’ demesi kadar işlerin ve; mantığın tabiatına aykırı bir şey olamazdı. Bu adetâ neyi, malı — başka bir ifade kendi kendini tenkit etmedir
Çukurova Pamuk'Trım ŞaV;yin ve azle dildiğinden gerek tış Kooperatifleri - . Birliğine umumî heyete ve gerekse i-bağlı 4 .
Gaziantep Fıstık Tarım Satış Koperatİfleri Birliğine bağlı 5
Gaziantep Hasarıkeyif Tütünleri Kooperatifi T
Giresuri Fındık Tarım Satış
Kooperatifleri Birliğine bağlı
’• 15
İstanbul Yaş Meyve ve .Umumî heyet kararlarının sebze T. Satış Kooperatifleri tasvibine gelince: Kanun bir B..Bağlı 3 ay müddetle tasvip işinin te-
İğdırda da iki satış. koç- kemmüiünü- mecburî kıldığı peratifi olmak üzeı :
ile — malzemesiyle birlikte toprağı, birinci plâna alıyor ve mal ve malzemenin kullanılması. bakımından 'insanı mü-talea ediyordu. Tam rasyonel çalışmaya başlamamız ve bilgisizlik yüzünden inkişafımıza köstek vurmamız icabediyor.
Toprak kanunu/.yalnız İçtimaî zaviyeden tetkik edilmemeli, İktisadî cephesi de bir tarafa atılmaksızın tatbikatta
dare meclisine karşı kendisini sorumlu hissetmez. Teşekkülün umumî-siyasetinden ziyade .şahsî - politikasını güder. Yersiz ve lüzumsuz ^müdahale Ye tedbirlerden dolayı faydalı neticeler ‘doğurabile-nihayet Bakanlıkça azlonulur, fakat zararlı neticeleri yine kooperatif sineye çeker..
mu UULUU U.U, IMiua..» .... nejesae 'sayamazsa en ağır cezalara çarptırılırlardı.
Bir gun daima, .altı yaşında bir çocuğun hafızasın-' dan umulmıyacak, bir muvaffakiyetle bütün bu peygamber şereresini saydığım za man takdirden .ziyade bir acıma hissi ile bana cAfıdevson-dar hikâyeler» adlı kitabi hediye etmişdi. . '... - .
Muhafazakâr düşüncede yerlilere göre bu Incil okutan papas mektepleri, Fransa ihti- i lâliyle avrupayı kaplayan hür düşünce ve hür tedrisat sistemiyle zehirlenmiş sayılan HollandalIların kültür yapılarını koruyan birer kaledir, ve es-
cek bütün şarjlarhazırlanmalı-dır. Bu mevzuda birçok kitaplar yazılmış, muhtelif memleketler tecrübelerinden iyi neticeler almışlardır!
Noktai nazarımız şudur: Kredi ve sâtışj kooperatifleri peratifi olmak üzeı : çem’an ve bu müddetin uzatılması 2ıra’ ’srihsal kısmı kale alın-bu kanunla kurulmuş altı bir- jçjn Bakanlığa herhangi bir maksızm - yani mesnetsiz o-lik ve yetmiş dört satış koo- selâhiyet vermediği halde Ba- larak - kurulmuş hıüesseseler-peratifi mevcuttur. kanlığın .bunu «inceliyorum»
3 — Tarım kredi koope-, diyerek aylarca geri brakması ratifleri: . '.
Bunların^ adedi de 531 ka-
dardır, ■
da ahvali âdiyedendir. ‘
dir. İstihsalin başı boş kaldıkça bilhassa kredi işlerinde is-Devamı üçüncü sahifede
dan daha fazla ehemmiyet verilir. Pertinaks şimdi Fransa’ya müteveccihen yoldadır.
Kaçık Amerikaalılr
© Ordu istatistik şubesi tara-
F eriinaks
Fransızların .1 numaralı gâ zetecisi vardır: Pertinaks. Ame-rlkadan verilen bir habere göre, asıl İsmi Andre Beraud olan Pertinaks 5 sene 4 aydan sonra ar* tık Fransa’ya .dönmektedir, 5 geçen hafta neşredilen bir Istatis-harp senesi içinde Valte'r Lep- tik Amerikan efkarı umumiyesini man gibi.meşhurlar arasında bü* büyük bir dehşete düşürmüştür, yük bir başarı gösteren bu 63 n"'" —
yasındaki gazeteci Tahran konferansını ilk defa dünyaya haber vermek ve daha Başlangıçta Tlto'nun Mihalloviş’e galebe e-deceğitii tâhmih etmek muvaffak . H , BUBİ
kıyetini göstermişti. Nev‘‘ York g milyoh 300 bine bâlif plan-ve Vaşington siyasi mahfillerinde bu fâzla nörötık insanlar hak-Pertinaks’m yazılarına Avrupa kında hükümetin alacağı acele muhabirlerinin verdiği raporlar, tedbirler süratla bekienmektediJ1
Ordu ..servislde askerlik -muayenesi neticesinde müracaat e-derilerin % 12 sini nakli m jhake-melefinin anormal o! luğu anlaşılmış ve askerliğe kabul edilme;, meçlerdir, . . ........
»vyvft —• ------
içinde bırakırdı.
Büyüklerimiz, Hollanda-nıpzait durumunu dildikleri için ırkdaşlarımıza karşı Ingil-tereniri yaptığı bu tecavüzden dolayı sadece kuvvetli bir nefret hissi duymaktan ileri gidemiyorlardı.' . .
Bir pazar, sabahı, kilisedeki mutat toplantıda bir cenubî afrika" yerlisi vaz ederken -«Tranval’ halkının ,çek-diği ıstırapları . peygamber aslanlar,,çukuruna . atılır yahudi . peyganberinin hayatiyle me'şa-
■ Bu hiç bir zaman unuta-mıyâcağım müjıeyyiç bir; s,ah-
ne idi.
ki dîni kıymet hükümlerinin saltanatını ancak bu müesseseler koruyabilecektir.
Ufak bir tahrik, meselâ bir fısıltı ve ya kiki r d a m a karşısında üstü ince kemerli cilâlı cetvelini tehdidini her an hatırlarım. -Hele, seneler geçtikçe daha ” haris ve müstebit olan mektep-müdürünün sarı dişlerini meydanda bırakan dudaklarını bir kaplan gibi kısarok ahret meseleleri üzerinde bir serzenişte bulunmuş {talebenin : üzerine atılıp bayılmcaya kadar dövüşü vardır..
Mektebe ilk geldiğim gün müdür sabah vâzina Ingiliz müstevlilerine karşı hüsnüniyetlerini müdafaa eden Trans-val ve Boer deki ırkdaşları-mız için bir "dua faslı ilâve etmişdi.
• Allahım! yardımlarına koş geç kalma... Çünkü su. dudak lara kadar yükseldi., kardeş-Ierimizin {intikamını al ki dün-ya-senin' korkun ve haşmetinle dolsun... ; " •
-Fakat bütün bu vaazler İngilizlerin askeri kudreti karşısında kahramansa döğüşen Boe leri izmihlâlejjdüşmekten kurtaramadı. General Buller ve Fran* sızlar çiftçileri teker teker imha ettiler. Reis K r u g e r Hollandaya kaçtı ve Botha
— Devamı var —
DİKKATİ
Gazetemiz İş ve İşçi ariyan okuyucularımıza bir hizmet, olmak üzere parasız bir ilân servisi kurmuştur.'
tş isteyenlerle işçi arıyau-lar ilânlarını, doğrudan doğruya gazetemize gönderebilirler
Adreslerin açık yazılmasını rica, ederiz. .
Bahçevan aranıyor
Selçuk kız sanat enstitüsü 62,5 lira maaşla bir bahçevan alaoakdır.
Mübaşir alınacak
İstanbul savcılığından: İstanbul ve kadıköy mahkemelerinde münhal 15>lira maaşlı iki j mübaşir için 3 aralık 945 pazartesi günü saat 2,30 da Büyük Postane, binasındaki Adalet- dairesinde imtihan .yapılacaktır.
İstekli olanların mömürin .kanününıln. dördüncü' maddesinde yazılı belge ve dilekçe lerile Adalet komisyonu başkanlığına müracaat etmeleri.
I
YENİDÜNYA
E.
AT YARIŞLARI
Lira kuruş
istihsal olunan bütün

(AT YARIŞLARI]
"îu hafta koşacak at-arı ve favorileri bildiri-
yoruz._____
tu hafta koşacak__at-i arı ve favorileri bildiri-
SABAHATTİN ALİ
(3)
ricaret Bakanlığı Türkiyede ne pam'.kyağını devlet
_______ pamuk kadan kilosunu 135 kuruştan sa-çekirdeklerine, tohumluk kısmı tın alacaktır.. " ayrıldıktan sonra elkoymuş bulunuyor. Bu tedbirden maksat muamele vergisi, mübayaa hissesi ve toprak mahsulleri . vergisi olarak zeytinyağının yüzde ellisini eline geçirdikten sonra bütün pamukyağı istihsalini de stoklarına ilâve etmektir.
Mezkûr Bakanlığın bu işin tahakkuku için ilgili fabrikatörlerle bir mukavele' akte'miş olduğunu öğrendik. Mukavele esasları da şöylece hülâsa edilmekte; dir:.- ■ ....
T — Fabrikatörler 13,8 ran-
dımanlı paniuk çekirdeğini tab-, ve 360 kilo küspeyi . müşteriye rlka. tesılmr 18.50 kuruştan mü- tevdi etmeyi kabulleniyorlardı bayağa edeceklerdir. • Şimdi bu sırayı takiben he-
2 — istihsal olunacak rafi--sabimizi yapalım.
3 — Buna (mukabil' pamukyağı ^müştaklarından sabun, ılnter, deşe, küspe fabrikatörlere bllabedel terkedilmiştik.
Halbuki fabrikalar, müşterileri il? bundan evvelki senelerde yaptıkları mukavelelerle^ bir ton pamuk çekirdeğini İşlemek ve bütün istihsal maddeleri müşteriye ait olmak üzere 48 lira almakta idiler. Fabrikalar bir ton çekirdekten de 136,50 kilo-pamukyağı, 15,50 kilo pamuk sabunu, 5 kilo linter, 2 kilo deşe
1000 kilo çekirdek kilosu 18,75 l.ı-rüştân ■
Fabrikatörün ödediği ücret 1000X18,75= ■
Fabrika bir ton çekirdeğe mukabll devlete ' '(■ muamele vergisi tenzilinden sonra 135—24,250=110,750 kilogram pamükyağını teslim ederek kiloda 187 kuruş carlkaatır. v 187X110,750= . 207,
Fabrikaya kalan 16 kilo sabun bedeli 14,
Fabrikaya kalan 365 kilo küspe bedell18, Fabrikaya kalan 5 kilo Ilnter „ 3,
Fabrikaya kalan 2 kilo deşe ,,‘ _0,
187. 50

30
25
00
60
- - . 243,20. .
Fabrikatörün çekirdeğe ödediği bedelin tenzili
187,50
55,70
Nevyork (H.) ya uğraşan Amerikan hisse se-
“P. M.„ Gazetesi harbiye. netleri sahipleri Almahyanıp nezareti ittiham ediyo.' ve eline sulhte dünya piyasasını Amerikan iŞgal mıntakasında nüfuzu altına alacak, harp ha-bulunan bü muntazam kimya finde de harp malzemesi, ya-kartelinîn tahrip edileceğine pacak korkunç bir silâh ver-kurtarılmaya ' çalışıldığını ve meğe gayret ediyorlar.»
Niğde~eskignüfus memuru Avni Akbulut, elinde yiyecekj sepeti, arasında ■ hammalj, Sirkecideki « Güzel Nevşehir^» otelinin daracık kapısından girdi. Burayı daha da darlaştırmak ister gibi bir -kenara dizilmiş olan mermer-’masalarda taşra esnafı kılıklı birkaç âdâm 'çay _ , , „ _
içiyorlardı. Avni Akbulut, -köşedeki de iki taş birden görmüşler. Artık camekânlı yere sokuldu : « Kâtip, nerede ?> diye, bitkin, yan duyulur bir sesle sordu. İçine bir kişinin güç halle sığabildiği camekânda kocaman bir defterin üstüne eğilmiş çıplak kafalı, . gözlüklü, orta yaşlı bir adam: ( Buyurun, hoş geldiniz!» diye doğruldu. Avni Akbu’.ut oradaki bir iskemlenin üstüne dermansız böncük boncuk dökülen terleri siliyordu.’ Kilitleri tutmadığı, kâyışla-
mış, röntgen yaptırmış, doktor böbrekteki taşı çıkarmadan olmaz, çok büyümüş, ilâçla düşecek gibi değil demiş, Avni de çoluk ’ çocuğuyla he-lâllaşıp bıçağın altına yatmış. Beş altı ay rahat etmiş ama, hastalık bu sefer öteki böbrekte tepmiş. Yeniden röntgen yaptırınca sağ böbrekte hem
yoruz.____________
Sonbahar at yarışlarının onbirinci^haftaTkoşularışyarın Ankara-hipodromunda-yapıla-lacaktır.^ ___________________
Bu haftaki koşularından bilhassa» İngiliz ve büyük arap-Iann yarışı ehemmiyeti haiz , birr'mahiyet’arzetmektedir. Fettan. ve Gelinciğin nisbeten kısa olan bu mesafede yarış- , ması çok enteresan görülmektedir. -Bundan başka”-günün ikinci ^ıfıühim koşusu-olan büyük -araplarm yarışı, haridiko • pörüne-kilo tevzii işinde titiz ve -isabetli davranmasından huvvetleri müsavi bir ha e sokmuş bulunmaktadır. Bundan dolayı da yarış ehemmiyet kesbetmiştir.
■ Koşuların program ve tahminlerini veriyoruz:
1 inci koşu (Handikap) yarım kan ingilizlere mahsus, mesafesi ltSüü metre, ikramiyesi 300 lira, ’ ’'
Kayıtlı atlar:
• 1 bebâreftar 63 kilo
2 — Burgâz ■ 58 »
İki hayvanın kayıtlı bulun-1 duğu bu koşu hiç de alâKa çe-k.ci değildir. Burgaza faik bir durumda buluumâk Sabâ-, reftârm aradaki beş kilo far-: ka rağmeu koşnyu kazanması normaldir.
Favori: Sabâreftardır.

Halbuki aynı işi fabrikatörler
48 liraya yapmakta olduklarına nazaran -
Faz'adan fabrikatöre kalan kâr
Fabrikaların toptancı kârını
‘ nılmadığımızı, efkârı umumiye-1 ne kadar' yl.de tenvir etmek üzere, Ticaret j kazançlı ^old^uklari| meydana çi- Bakanlığının tavzihen yayımlamasın^ bekleriz. Bu şerait altında mukavele yapılmasının ne müştakları asgarî kıymetler uze- kadar yersiz olduğunu başka bir rlnden hesaplanmıştır, yazımızda açtklıyacağız.
1 alarak satacak teşkilâta malik bulundukları gözönunnde bulundurulursa bu işten r t______■ ••
kâr. Neticede millet bu parayı kesesinden ödeyecektir demek-, tir. Bu- hesaplarda pamukyağı
48,00
7,70 •
Hesaplarımızda yanılıp
ys-
Kayseri doktorlarına inanmaz olmuş, Istanbula gelmiş.
«Bakalım şunların Kocaları ne biçim imiş. Kayserinin operatörü kötü değildi ama, işini sıkı tutsa öbür böbrekte yeniden tepmezdi, Demek hastalığın kökünü ’ bulup çıkaramamış, PeKriz et diye tutturdu. Yemeden, içmeden vaz geçecek olduktan sonra bir halde oturmuş, alnından kamımı deşti.-irmiydim? Ağzına et koymayacaksın dedi.' Et girmeyen yemekte tat olur mu? Uzatmıyalım, bi-
Teeyyüd etmeyen haberlere göre, Sovyetler Birliği ediyor. Gazete ezcümle şun- J. G. Farben ve Opel fabri-ları ilâve ediyor : -
«Amerikan sivil işler iş-
letmesi , kimya mühendisleri-
mizi bu karteli kurtarmak için içinde yalnız Alman orçbıla-Almanyaya gönderiyor. -El- al- rina harp malzemesi yetiştir-tındaıi yapılan bu ış İ.,,G. Far- memiş, ayni zamanda dünya ben-lnaustrie’ kartelinin- da- yüzündeki geniş teşkilâtı sa-' ğıtjlması hakkmdaki ilk anlaş-- yesmde bir casusluk şebekesi malara zıddır. Bu karâr. Ame-' de ■ kurmuştur.* Bu şirketin lri-ı rikan .başkomutanlığı tarafın- giiız «Imperial Chemicals» ve dan alınmış-.ve»-Postdani yan--'.Amerikan «Dupont de Numo-. laş'maslfılei" teyidi edilmişti/»’ ■i(:?ur»'’şirketlerine ğizİ»-' anlaş-(k -9* Tarben'i kurtarriıa-" malan vardır. • *
bu hususta' alman kararların hâlâ gizli--'tutulduğunu' ifşa
kalarını harp borçlarına mahsuben talep etmektedir. .
Y._D, 1. G. Farben harp
OIŞ HABERLER -
■ • takşitn^^ediînıiştirl^laVfep
İÇ HABERLERE
Eğede pamuk mevzuu .. İznıir (H)- Eğede Amerikanın akala çeşidi pamuk ziraatı yapılmaktadır. Bu bölgenin sununet tarKları aoıayısıylo pazı senelerde zamaninaan evvel yağmurların başlaması neticesi olarak pa-rıiuK tamamen idrak eoıimeınek-ıddfr. uolayılsyle koza açmaaıgi görülmekle ye toplama guçlugu «arşısınoa kalınmaktadır. t>u ne--ua.iıi iklim şaruaçııııiza güre ıs-ıân> ıslan .istasyonunun üzerine düşen Pir vazireoır. bu araca lyı kaiıteue «onumlugun. dağıtılması ııa uııen, verııııişiıüir. , . ...
: Harp sonrasında dokuma sanayii o-an memleketlerle rekabet euılepılmesi , için evvelemirde p'amuıt isıınspl mâliyetınijt duşu-, ruimesl. ,lçâpeımekteçiır.; ı-ıetae-, nâu ar Egeue tın uza r ııiazlnaıarıy-le pamuk ziraatı yapılmama ise us sulama, çapalama gıol diğer 'maliyet anasırının ucuzlatılması lazım gelecektir. Buçun^bu./.bol;.
Kömür nakliye işinde yenilikler
Ankara 30 (H).
Kömür tevz.i müessesesi halkın Kömür almaztazı muşzûlâ-tını bertaraf etmez, için yeni tçabırıer almazladır. levzı yenerınde Ki vesaitin ibtıdaı-ıığ. haseoıle bir vagon ancaz dört saatta .. boşaltıımazta, bu Sebepten dolay, haık soğuzta, kar ve yağmur artında saat.eı ce beklemezledir." bu yerierae yeni kurıiıâcaK tes.slene bir ■' ’ı il vagon aort saniyene boşaltv-lapueçektır. jaaıe geieziı mal-i zemenın temim ıç,n s.parışıe-rı yapmaztaaır. Bunaan başsa çadır ” bezinden yapılmış çuvallar ■, içerışinae ; . komurıer
2 nci köşn: İngiliz" atlarına mahsus, mesafesi 140'J metre, ikramiyesi 1000 lira.
Günün en güzel koşusu olan bu yarışı Fettan mı, yoksa Gelincik mi kazanacak? şte bu sual bu. hâftaki koşuların en mühim sırrını ihtiva etmektedir.- Kanaatime göre mesafenin' biraz kısa oluşu bütün ümitleri Geuncık üzerinde topluyor? Bir hafta istirahat etmiş bulunan Gelincik hiç şüpne yok ki bu koşu ■ ıçm--hât:rinanmıştır;''flettan ne Gelinciğin çekişmesinden Çiğdemin- istifade edeceği akla yakın gelmektedir.
Favori: Gelincik . .
rı koptuğu için urganla sarılmış o-' z>m hükümet doktoru buradaki hoca-Ian körüklü bavulu sırtından indir- sına mektup ■ verdi, git kendini gös-meye çalışan hammal da ter içindeydi. Kâtip karşısındakinin bitkin halin1 farkedince alâkâlandı :
«Geçmiş olsun, rahatsız mısınız?» «Evet, dermanım yok... Yol da az değil., lstanbulun s.cağı da yamanmış Ka !>’
Kâtip biraz düşündü, önünde hızlı hulı soluyan adamı süzdü, sonra: ( Size tek yataklı oda vermel.ydi ama, hepsi dolu. Dur bakayım, oh iki numarada bir yatâk boş. yanınızda yatacak olan çok ağır başlı, müslüman bir adamdır. Sabah çıktığını, gece.eyin ge.ip yattığını bile duymazsınız. Yataz tıyatı da tabiî ikra-mlıdır.» .
Hasta, hasta iki gün yolculuktan sonra şöyle bir uzanıp dinlenmekten başka şey düşünmeyen Avni:
«Neresi o.ursa clsu, sen bana odayı gösteri» dedi, hammalla hesabı kestikten, nüfus kâğıdını teslim ettizten sonra kâtibin arkasından merdivenleri çıkmıya başladı, Be,e-Ket oda birinci Kattaydı, öıyah etez-lizli, topuklan yır «ne siyah çoraplı, şıpıdık terindi şişman bir kadın yerleri siliyordu. Katibin emri tize-, nne ellerini üstüne ^unılayarak/on iki numaranın kapısını açtı, yorganın ucunu kaldırıp bakarak: ( Dana demiz, buyurun l » dedi. Arkadan bavulu getiren bir garson üstü mer-
ter, lüzum ise o seni ameliyat da e-der. hastalığı kökünden alır, dedi.Biz de evimizin nafakasını kestik, buraya geldik. Ne yapaısın, can herşeyden üstün. Bu gideceğim doktor da profesörmüş.» " ' •
Deminden beri karşısındakinin sözlerini, «bilirim bunlaım hepsini»,, demek isteyen bir gülümseme ile dinleyen değirmi sakallı, profesör kelimesini duyunca âdeta hiddetlenmiş gibi kaşlarını çattı t
.«Adı neymiş o profesörün?» diye sertçe sordu.
«Dirim yurdunun sahibi Osman bey.» ■■■>-.
Öteki korknnç bir şey görüyormu gibi, gözleri büyümüş, yerinden fırladı:
«Tatlı canına acıman ' yok mu senin?» diye bağırmağa başladı, «Kim verdi sana o kasabın adını? Herhalde ortak, olmalılar.. Yanımda adrnt 1 anma, içim fena oluyor. Daha bir bu-! çuK ay önce, aslanlar gibi ‘ kardeşimi ö.dürdü. .Bıçağının altına yatanın sağ kalktığı gö.ü.müş.mü ? Üstelik te soy-1 guncunun başta gideni.: Bin- liranın 1 yüzünü görmeden kân çıbanı bile -. deşmiyor.» ; • ..
Avni onun sözünü kesecek oldu;
«Bizde o kadar para ne gezer, devletin hastanesine gideceğim, . bu profesö.ün asıl vazifesi, oradaymış.»
bavulu getiren bir garson üstü nıer- Önsezi, cahil, tecrübesiz bir ço-
aÂarak. cuğu düşüncesizce ataca*. »rlmâ.»
D IS HABERLER
Londra (H.) .
Türkiyenin İktisadî kalkınması hakkında yâpilan gayretler ve bu arada bej senelik plân, iş ' mahafillerinde ehemmiyetle takip ..edilmektedir.
İngiliz basını şöyle diyor:
“Türk hükümeti kimya, mensucat ve metalürji sanayi-, ierinin kalkınması için 150 milyon İngiliz liralık beş se-lik bir plân hazırlamıştır.
“Ayrıca lstanbulda' 2 milyon lira sermayeli bir vapur inşaat şirketi kurulacaktır. Bu şirket 500 ilâ 1000 tonluk tekneler inşa edecektir. Zonguldak havzası için,de-ayrıca 15 senelik bir plân ■ hazırlanmıştır. Bu plân havzanın senelik istihsalini 3 den, 7 milyon tona çıkaracaktır.
Sovyet Otomobil İstihsali
Londra (H.) •
Sovyet hükümeti büyük Gorki motor ve makine . fabrikaları için beş senelik bir plân hazırlamıştır. Bu plânla fabrikanın istihsal kapasitesi 4,5 misli artacak ve senede 300.000 otomobil ve kamyon imal edilecektir. Şimdiki halde otomobil imalâtında Sov-yetler Birliği bütün dünyada dördüncü, • Avrupada birincidir; kamyon bakımından ise bütün dünyada ikinci gelmektedir.
Alman firmaları faaliyette
Vaşington (H).
Maliye nezareti tarafından neşrolunan bir rapora göre, eksperler tarafından yapılan araştırmalar neticesinde halen bitaraf memleketlerde 750 alman firmasının başka isimler altında faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır. Bu firma-ar muhtelif memleketlere şöy
maıarı varuır.
le taksim edilmiştir: Isyiçre 214, Ispanya»112, Arjantin üö, Portekiz 58. Yalnız i. G. Far-ben’in İsviçrede 8,- İsveçde 4, Portekizde de 3 şubesi vardır. ' -•
İktisadî teşekküllerimiz
(Baş tarafı ikinci sahifede) rafın ölçüsü yoktur. Bu itibarla istihsal, kredi, ve satış mevzularını bir kül olarak mü-talea etmek doğru olur. Meselâ: hususile pamuk ve tütünden başlamak üzere zirai istihsal kooperatifleri kurmak süıetile tohumun, selezsıyonu ziraat makinalannın .ye ambalaj maddelerinin nörmalızas-yonunu da, faaliyet hudutları çıne alacak bir kanunuuun Hazırlanmasını faydalı- bu,uyo-ruz. bu tasdirae koüperarır, küçük işletmeleri buyuk bir ışıecme haıme sokaca.c, tarla sahipleri kendi arazilerinin uze; rınae çalışmak suretıy.e beae-nîiV.eya tıkr’ı sayaermm nakden Kiymeuenuıgını rğörecek-lerdir. razıa ısansal aoıayısae eski- senelere nazaran hem kendileri, hem de millet istifade etmiş oıacaKtır.
LlemoKratiK tarzda kurulmuş aemosratık muessese.erıe en .rasyonel şekilde zirâi sa-nada Kolsınma ı.e siyasî de; moKrasıye de hazırlanma im-Kanı banşediimiş olacaktır ka-naatındayız. :.,. .
M,. Ü. '■
318 HARBİYE MEZUNLARI TOPLANTISI
Harbiyedan diploma aldıkla-, Tinin 43 üncü yıldönümüne tesadüf eden 6 aralik 345 perşembe günü saat 15,te 318.111er İstanbul. Orduevinde toplanarak yıldönümlerlni kuthyacak ve şe-hid arkadaşlarını takdis edeceklerinden o gün sınıfdaşların hazır bulunmaları rica edilmektedir.
..—-o.--.........maftuıaidrı/’ te pamuK ziraatı yapılmakta ise us sulama, çapalama gıol 'dlger maliyet anasırının ucuzlatılması lazım geleceKtır. Buğun bu bol-goue UtindScia tranıvr -’.iniıyac« 11 ö ı11 ( ı ı r.
Modası geçmiş' Platt ye Arms-tronğ mâKinalârı yerme Sav.-gin çırçırlarının yavaş yavaş yerleşmesi eski maKİnaların Kenölligm-deıi tasf.yeye; tâbi., tutulmasına müncer olacaktır. Şayet Su.mer bank rasyonel bir çalışma sisteı mı Kurmak tasavvurunda Tse çır-çırlama neticesinde : hasıl olan çeıdrdekleraen tonumluga2 ayrılan kısım hâricinde kalanlardan pamuk,yağı, sabun, deşe, küspe gibi müştaklarını da işleyecek tesisatı ’ geçikmeden: ve' mahal-, llnde kurmalıdır. Bu takdirde dokuma -senayli daha uçuz bir maliyetle işlemiş olacaktır. . ...
Bug_n çekirdekleri satmak su; retlyle elinden .çıkaran Sümer Bank, her yıl milyonlarca "■ liralık kârdan mahrum kalmaktadır. (■ '
"KONSER.
■' Piyanis Necla Tarcan yarınA akşam ,21.42 de Ankara radyosunda bir konser verebâkdlr.
KARADENlZDEKİ SERSERİ
MAYINLAR '
Son günlerde çıkan, fırtına yüzünden Karadeniz sahillerine bir çök serseri rriâyin vurmuş-, tur. Bu maylnierln derhal İmha edilmesi İçin ilgililere lâzım gelen emirler verilmiştir.
Mayinler bilhassa, Iğneada-riın Panayır iskelesinin .' İki mil açığı İle Kefkeh fenerinin Poyraz cihetinde ve sahilden altı mil mesafede ve gene 'Ketken feneri önü ve şilenin Ağva deresi önlerinde bulunmakdadır.
DUL-YETİM VE EMEKLİ .. MAAŞLARI' VERİLİYOR Üsküdar, Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Beşiktaş, Kadıköy. Mal-müdürİüklerinden, malî senenin ( değişmesi yüzünden bir defaya mahsus olmak üzere emekli dul ve yetimlerin aralık 1945 zat maaşları pazartesi gününden itibaren verilecektir. Tediyat perşembeye .kadar devam edecek ve bir aylık aynî yardımlar da veı ilecektir. Yılbaşında da ocak, şubat, mart aylıkları ödenec ektir. İKTİSAT VE fASÂRRUF HAFTASI ' “î ' ' ■ _ ;
. iktisat ve taSarrılf haftası Aralık ayının . 12 sinde başlayacaktır.
Bu hususta ilgili makamlar çalışmalara başlanmıştır.
zemenın . teuiını ıçm s.parışıe-rı yapmaktadır, bunaan başka çadır bezinden yapılmış çuvallar içerısinae KOuıUner evıere kaaar komyoniarıa taşınacak, bu surete herkes kö-müıüııü evinde teslim alacaktır. Halen lstanbulda’ bulunan Genel: Müdür' Sadreddin Enver Kiıruçeşmede bu tesislerin kurulup kurulmıyacağı ile de ayrıca meşgul olmaktadır;'Aıîkâraya ilk kar yağmıştır. Serpinti halinde deavm etmektedir.
I - TIB. TALEBE CEMİYETİ . .
- Cemiyetimizden yıllık kongresi 30/11/945 cuma günü saat 16 da. Üniversite merkez binasında 6 numaralı fizyoloji dershanesi nde.yapılacaktır. Arkadaşların gelmeleri rica olunur.
RESİM SERGİSİ
Aralık ai inin ilk günü açılacağını yazdığımız Zeki Faik ize’ rin resim sergisi 9 aralık cumartesi günü Beyoğlunda İsmaij Öyğâr atölyesinde açılaçaktır. Sergide ressamın yağlı boya, sulu boya resimlerde fotoğraf eser leri teşhir olunacaktır. Sergi on beş gun müddetle açık bulunacak ve herkes tarafından serbestçe gek İlebilecektir.
BUGÜN AMERİKADAN BİR TİCARET GEMİSİ GELECEK
Bugün limanımıza Amerikan Bandralı Espo-t llnes kumpanyasının Esecutor gemisi gelece*-tlr gemide külliyetli miktarda İthal malları bulunmaktadır.-
Ayın 12 sinde de glne Ayni firmanın Esc Hester vapuru limanımıza gelecektir.
Her iki gemi İçinde yük ver; mek üzere müracaatlar başlamıştır.
DARÜLACİZE PİYANGOSU '• DON ÇEKİLDİ -
Darülacezenin 50 inci yılının kutlanması dolayısiyle tertip edilen piyango dün çekilmiştir.
Altın Fiyatları
Dün Bct;a hariol ölr reşat ale tını 34.80, gülden 32.95, istiçre 31.10 Ingili-. 42.50 külçe 5.18 kuruştan satılmıştır.
Gelinciğin çekişmesinden Çiğdemin istifade edeceği akla yakın gelmektedir. . : : ■
Favori: Gelincik
Plase: Fettan—Çiğdem
3 üncü koşu:, iki .yaşlı.in-gilizlere mahsus mesafesi. 14du metre, ikramiyesi 6dJ lira. ■
Koşuya kayitlı 4 taydan ilk nazarda göze. çarpan «Roket» tir. Son zamanlarda kuvvetli bir tay o 1 d u-ğunu ispat eden Rokete en yakın rakip olarak Yoncayı görmekteyim..
Favori: Roket — Yonca
4 üncü koşu.-’.Üç yaşında arap.: taylarına mahsus mesafesi .1000 metre, ikrâmiy’eş.i 500 lira.
k? Aşağı yuk?,.-ı, müsavi kuvr vetlere malik bulunan bu 4 arap tayından Kovboy ve Nurcan diğerlerine nisbeten faik bir durumdadır. Çok süratli geçecek olan bu koşuyu kanaatimce Kovboy rakibinin elinden alacaktır. Son haftalardaki koşulariyle de bunu ispat etmektedir. ( .
Fovodi: Kovboy
5 inci koşu: (Handikap) Büyük arap atlarına mahsus mesafesi 2000 metre, ikramiyesi 500 lira
Koşuya kayıtlı atlardan Tarzan ile Tufanın kiloları oldukça ağırdır. Bu yüzden koşturulmayacaklar! muhtemel görülmektedir. Yarışa iştirak ettirildikleri takdirde dahi netice alamıyacakları muhakkak gibidir. Br. vaziyete göre Fışfış ve Çağlayân ön plâna geçmektedir. Yılmazruşen ve Mihrace de plase olarap zikredilebilir. zb- -Favuri: Fışfış. — Çağlayan Plase t Yılmazruşen
Çifte bahiı ’2 - 3 üpcü ko şular arasındadır. .
' ikili bahis 5 inci koşuda dır. - '■■■ .
Maaşla? veriliyor
Ücretli memurların aylıkları düri tevzi edilmiştir. Maaş alan memurların' aylıkları da bugün verile.çektir.
mjhmu açtı,- .yorga-'• ı.ın ucunu kaldırıp bakaran: « Dana demiz, buyurun! * dedi. Arkadan bavulu getiren bir garson üstü mermerli komodinden sürahiyi alarak suyunu değiştirdi, sonra her üçü: ( Hoş geldiniz, istirahat buyurun, » diyerek çekildiler. .
Kendini elbisesiyle yatağın üstü* ne atan Avni Asbuıut he.nen uyudu. Bir takım tıkırtılarla uyandığı zaman ilk gözüne çarpan şey tavanda - sönük bir ışıkla yanan, sinek pisliği içindeki elektrik lâmbası idi. « Desene, akşam olmuş. » diye düşünerek ' başını yana çevirdi. Elli yaşlarında) kısâ değirmi sakallı, kıyafep tine ; bakılırsa Anadolulu bir ' adamın' pabuçlarını çıkarıp, somyası gı-cır gKir. eden karyolaya yerleştiğini gördü'.' Kendisi de biraz doğruldu. Onun' uyandığını farkeden karşı yataktaki, sakalını sıvazlıyarak:
«Lafa geldiniz, yabancısınız her halde?» diye sordu.
«Safa bulduk. Niğdeliyim.»
«Dimeyinl Ben.de Bor’Iuyum.»
- «Çok güzel, kimlerdensiniz?»
Hernen ahbap oluverdiler. Değirmi sakallrsık sık Niğdeye gidip geldiğini,'orada birçok bildikleri olduğunu söyledi. Hattâ kızını Niğdeli birine verdiğini anlatırken, «Nikâh için nüfus kayıtları çıkarttığımda sizi görmüş olacağım, baı-.a hiç yabancı değilsiniz !> diye tanıdık bile çı.ctı. Ayak esnaflığı yapar, memleketten eima Kurusu, fasulya, nohut getirtir, hurdan oraya da’ kıl çuval, kösele, uiıh, nalça gönderirmiş. Elhamdülıllâh işi fena, değdmiş ama-,’ geçenlerde memleketten birkaç hısıdı hasta olup Istanbujâ gelmi.-ler, onları doktor doktor gezdirmekten işleri yüz üstü Kalmış. Eloğlu birbirinin elinden ekmeğini almak için kurt gibi bezliyor-muş. Doktorun, da iyisini, helâl süt emmişini buluncıya kadar hayli dolaşmışlar, hayli masarife girmişler. Maazallah insan bir soysvzunun eline düşerse malına mı,'canına nn yanacağını Bilemezmiş. ?■.”•’ :■■■
Lâkırdı hastalık ve doktor meselesine dökülünce Avni Akbulufun da dili açıldı. O da Istanbula derdine derman aramıya gelmişti. Üç seneden beri çektiği böbrek sancısından kurtulmak işin almadığı ilâç kalmamış, bir yıl önce Kayseri hastanesine var-
‘ «Bizde o kadar para ne: gezer, devletin hastanesine gideceğim, bu protesöıün asıl vazifesi, oradaymış.»
Önsezi, cahil, tecrübesiz bir çocuğu düşüncesizce atacağı adımdan alıkoymak isteyen şefkatli bir baba gibi biraz üzüntülü, -biraz hükmedici bir tavırla Avni'nin yanma sokuldu:
«Daha beter . ya,» dedi, «adamın iflâhı işte o-hastane dediğin yerde kesilir. Belli, senin bu doktor milletinden haberin yok... Aslan kardeşim, orada hastaya bakmazlar, aca-mi doktorlara de.ş gösterirler. Ellerine bir düştün mü yakanı kurtarabilirsen aşkolsun. Kesip biçecek in* san lâzım onlara... Adamın karnını bir yardımlar mı, yandı fıkara: gayri... Hasta olan yerini de deşerler, hasta olmıyan yerini de... Oranın usulü öyle... , Yeni yetişen doktorlar bakacaklar. . Afet olan yer ile? sağlam yeri ayırd etmesini öğrenecekler. O profesör dediğin, hastaya elini bile değmez, başına, kum gibi üşülen parmak kadar oğlanlara, kızlara: kes şurayı, kes burayı der, o zibidiler de çalarlar bıçağı. . Allah yardımcın olsun. Dedim ya, sana o mektubu veren doktor dostun değil imiş. Hadi, diyelim o eloğlu, senin kendine acıman yok mu?» ' •
Ayni Akbulut dili tutulmuş- gibi karşısındakinin yüzüne baktı kaldı. Birkaç kere yutkundu, fakat müdhiş bir korku, gurbet ellerde çocuğun çocuğun bıçağıyla doğramak korkusu, bütün vücudunu bir ter ve titreme halinde sarmıştı. Boğazından ses çıkmıyordu. Değirli sakallı yatak komşusu elini yavaşça o-muzuna koyarak:
«Üzülme canım,» dedi, «Ama üzülme demek de. boş lâf, can pazarı bu. Ve lâkin her şeyin çaresi bulunur. Doktorun da helâl süt emmiş, vardır elbette... Dedim ya, çok’gezdik, dolaştık, çok masarif ettik amai şu doktorların iyisini, kötüsünü bilir olduk.»
Bir parça kendini toparlamıya çalışan Avni, âce.e bir yardım bekler gibi iki elini birden uzatarak:
..“Kurbanın olayım, bildiğin bir insaniyetli doktor var mı? Hani şu böbrek işinden da anlıyan bir doktor...»
Öteki, merhametli bir gülümseme ile başını saliıyarak cevap verdi:
— Devamı var —
Miste? kendi eden ’ bah-. insan-
Dünya Devleti
Ingiliz' dış bakanı
Bevirı son nutkunda memleketini alâkadar birçok meselelerden sederken zamanımız
larına teselli ve .e.ı bir hayale de dokundu: Tek dünya devleti. İsterseniz buna, başkaları gibi biz de, milletler federasyonu diyelim. Bu hayal yalnız politikacıların, gazetecilerin değil, ■ hattâ Einstein gibi pozitif ilimlerle meşgul rın da aklından Son Lördlar Kamarası zâkeresinde, hükümeti sek meclis âzası temsil eden Lord
meş * koline
Sarp-mede •
insanla-geçiyor, mü-yük-nezdinde Cramborn da aynı mes’e’.e üzerinde konuştu. Bahis mevzuu, Einstein için olduğu gibi muhterem Lord için de yine atom bombası mes'elesi idi. Lord diyor ki düf.ya eleleriniri biriktiği Avrupa „ kıt-.ası yarısı ta, yarısı şarkta' iki niyet halinde geç’Imez sed-lerle biribirindcıı ayrılmış, bulundukça bir dünya, hükümetinin teşkili ihtimali yoktur. Bunun için ' herşey-' den evvel Sovyet Rusya-nın garp millet erine karşı olan itimatsızlığını gidermesi' icabediyor. Muhterem Lofda göre Sovyetler kendi hudutlarını Avrupa müşahitlerine, ajanlarına açıkça her mes'ele hallolacak.
Eski muhafazakâr hükümetin ’ H i n d i s ta n nazırı Mister Ame.-y de - bir toplantı ; esnasında milletler - federasyonu lehine hemen hemen ,ayni sözleri tekrar ediyor.' [Hâttâ . eski nazıra’ ' göre ' milletler" kendi ’’ istik- ' lâlle tini i muhafaza ederek ancak rıza - ye muvafakat-lariyle böyle bir federas-
(1
Yeni vergiler
Dünkü Meclis toplantısında bazı yeni ka-■ rarlar alındı
Ticaret ve sanayi odası meclisi dün saat 15.30 da topianmış-tır. Toplantıda Maliye bakanlığınca hazırlanmakta olan dam ga kanunu tasarısı hakkına oda mütalaasını bildiren rapor okiınmuş" ve’ tansiri edilmiştir. Bilâııara muhtelif sanayi’ ve ticaret erbabının kazanç vergi-, leri hakkında yazılan .aporda okunarak kabul olunmuştur.
Diğer_taraftan izmirde yapılan üç büyük ticaret odasını kararlarını Ankaraya Ticaret Bakanlığına arzetmek üzere şehrimiz ticaret odasından Miinaı nemli ve Suad Kara Osman seçilmişlerdir. bu nususa yapılacak olan görüşmelere Izmirden Hakki Balcı ve şeref Remzi’ Reye.?t, Ankara Tıcrret-odasından ise Ven-bi koç ve uzeyır Avunduk iştirak eaecekleraır,
Bazı haberlere göre: Ticarî navlun ucuzlayacak - Yağ fiyatları yükselmeyecek--Şeker. kumaş ve zarurî gıda maddelerinin fiyatlarında indirmeler yapılacak
bugünkü fiyatlar sabit tutulacaktır. •
Bu mese’enin de kat’î surette tespit edilebilmesi için, Bukanhk müfettişleri ishasal bölgelerinde tetkiklerde' . bulunmaktadırlar.
Yiyecek madde'erindea eri mühimmi olan Şekerin ucuzlatılması içn Ekonomi Bakanlığınca yapılan tetkikler bitmiştir. 946 senesinde Şeker fiatlarında bir miktar ucuzlatılması muhtemeldir.
Zahire fiatları için ise toprak mahsulleri ofisi yakında tanzim satışlarına başlayacaktır. .
Giyecek maddeleri fiatla-ıında değişiklik yapma se’â-hiyeti Ekonomi Bakanlığına verilmiştir.
Sümer Bank, Bakanlığın emriyiz bir iki ay evvel kumaş fiatlarında yaptıdığt ucuzlat-
Yakacak madde'erinde
özel
Ankarada toplanan bakan’ar arası komüsyon çalış nalannâ devam etmektedir. Şehrimize ge’.en haberlere göre komüs-yön hayatı ucuzlatmak huşu-ı sunda bazı kararlar almış, j bilhassa zarurî ihtiyaç madde- i leri fiatlariyle nakil masrafları fiatlârının topyekûn ucuzlatılmasını-pıensıp olarak kabul etmiştir. .
Bundan başka ucuzlatılması düşünülen maddeler şöyle sıralanmaktadır.
Yiyecek, giyecek, yakacak maddeler’ ve nakil masrafları meselesi vardır. Yiyece.t maddelerinin en önemlisi olarak ekmek, yağ, şeker, zalıiıe ve et gösterilmektedir.
E-kmek ve et hatlarının düşürülmesi için mahalli be lediyele.in vâzifelendirilmes ayrıca bu işle hükümetin de meşgul olması düşünülmektedir.
Bu arada ekmeklik unla yapılan maddelerin Hatlarının indirilmesi ve ' ekme.c imal masraflarına tesir eden amillerin ortadan kaldırılması, dü- ‘ Işünü’en meseleler arasında-■dır.A.-• ’
Bundan başka ulaştırma Bakanlığı et • nakliyatındaki navlun için ayrıca tetkikler yaptırmaktadır.
Yağ meselesini halletmek işi Ticaret Bakanlığına verilmiştir.' . 'T
Zeytinyağı Hatlarının buğun için, düşürülmesi i imkânsız görülmektedir. Sadeyağ Hatlarını, düşürmek de kabil olmazsa yeni vaziyette kadar
MAŞAN ALl YblitL lunüha’uain avucI e-üiyuR
Loddra: 3J. aa —
■ Anadolu Ajansının munabıri bildiriyor:
Unbeşğûnaenberi Halke-v.inde se.ı halinde devam etmekte olan ’konıeransiafıh sonuncusu dun Kalabalık dınle-y.c; olıuhoe Haşan'Atî Yuc'eı' ra.atnıaan verilmiştir.
İngiltere’ye ' gelmek arzusu, ingniz millerinin dû narp esnasında gösterdiği " gayret ve güttüğü davaya hayranlık,’ milletlerarası eğitim kongresinde iurkiye’yı temsil vâzi-resı beni İngiltere ye ğitırdi, dıyere.c söze’ bâş.ayari cakan, i urKiye de ' 20 yıı ıçınae üs“ tünde-'durulan Daşlıca meseleler: sağlık, ziraat, sanayi, bayındırlık ve ■ demokrasinin tekamülü • yö/v'naâ ablan' âdim-, iar baıtınıından iç siyasetimiz üzerinde Konuşmuştur. İngiltere a e kî bir ayine ikameti es-ini Aa.tîjröexSi
İI ve ilçelerdeki güzelleştirme cemiyetleri tarafından bir müd? dettenberi halktan para toplanmakta idi.
Bu [eklide halktan mecburi para alınması birçok dedikodulara;^ şikâyetlere yo! açmıştır. : Alâka,'!’makamlar nezdînde yapılan müracaatlar nazarı itibare alınmış ve bu husus tahkik, e-dHdikten sopra İç işleri Bakan-
II 11 11
madan sonra 946, yılı içinde de fiyatlardan yüzde 15 - 20 nispetinde de bir indirme yapacaktır. Bu arada pamuk ve ipek iplikleri fiatları da indirilecektir.
Ayrıca* yine 946 yılı başında halka yünlü elbiselik kumaş tevziatı da yapılacaktır.
Yakacak maddelerinde şimdilik bir tenzilât yapılmasına imkân görülmemektedir.
Mahallî kömür hatlarının düşürülmesi ile de o yerlerin Belediyeleri meşgul olacaktır.
Nakil ücretleri meselesini de Ulaştırma Bakanlığı ele almış ve bu hususta bir ucuzlatma programı hazırlanmıştır. Bu programa göre ucuzluğa evvelâ ticarî,.fakat zarurî olan maddelerin navlunlarından başlanacak ve yavaş yavaş bütün nakil ücretleri ucuzlatacakdır.
Bazı vilâyetlerin Güzelleştirme cemiyetleri halktan zorla para toplamış L.
lığından (I ve ilçelere birer tamim gönderilmiştin Bu tamimde güzelleştirme cemiyetleri âdına halktan mecbürîpara.alıfımama-sı tasrih edilmektedir. Arzu eden şahıslar bu cemiyetlere teberru da .- bulunabilecek, rifîkât biç kimseden zoflâ para ■Alınmayacaktır. ] '-'i ■■
Bu tamim il ve İlçelerde bu-d® karşılanmıştır. ,
_t,ı£ 1İCOn«iamaUü-l■
fZMİFİ VALİSİ J ’ ANKARA’YA ÇAĞRILDI
İzmir, 30 (hususî)— İç İşleri Bakanlığı, İzmir valisi Şefik Soyeri Ankaraya çağırmıştır. Valinin pazartesi günü Ankaraya ' gideceğini söylenmektedir : '
Hatırlarda olduğuna göre cümhuriy.et bayramı gecesi Şefik’ Soyerîn oğlu Dündar Soyer, balo dönüşünde, Nafıa müdürüne ait resmî otomobili, arkadaşı Isfendiyar ,ve karısı doktor Perihan Ata-mer’e vermiş, otomobili kullanan - Lfendı'yar Kdrdonbo-yundan geçerken bir kâza neticesinde iki kişinin yaralanmasına sebep olmuştur.
Izmirde çıkan Ekonomi gazetesinin, bu havadisi yazması üzerine vali, siyasî neşriyat yaptığı iddı’asile ve matbuat kanununun 18 inci maddesinin kendisine verdiği salâhiyete dayanarak kapatmıştı. Ayrıca da gazete ’ sahibini mahkemeye de vermiş ise de savcı meni muhakeme kararı vermişti. ...
ij Mersinde yağmur ve fırtınalar
Mersin: 30. a. a.
Mersin’de üç gündenberi devim eden şiddetli yağmurlardan sonra bugün limanda şiddetli bir fırtına çıkmış ve konya vapuru boşaltma işini yarıda bırakârak İskenderun’a gitmiştir. Limanda yük almak ta olan İsveç bandıralı Likind-land vapuru da fırtınanın şiddetinden karaya oturmamak için limandan 1 mil açılmıştır. 3 motor limanda demirliyken batmıştır. Bir motor de karaya oturmuştur. Liman şirketi: nin bir mavnası batmıştır.
Halifaksrri ziyareti
Neyyork Z3Q (R) . ,Va-
şîngtondan . bildiriliyor : . ,ln-giliere,'elçisi . Lord Halifaks Amerika hariciye nazırını zi-yaret etmiş ve aralarında günün mes elelerine daha uzun ' ' ' ' ’ ....
■( Ankara,30 (Hususî) — Bakanlar gelir vergisi hakkında-ki görüşlerini mâliyeye bildirmişlerdir. İlgili diğer tasarılarla beraber bu günlerde Meclise sunulacaktır, hukukî ve hükmî şahsiyeti haiz herkes bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratlarının safi tutarı üzerinden 'vergiye tâbi tutulacaktır gelir ticarî kazançtan, mâaş ücreti, aylık aidat, tahsisattan serbest mes-lek kazançlârından, ziraî kazançlardan, menkul sermaye atlarından gayri menkul sermaye iratlarından terekküp edecektir, gelir kaynakları bir beyanname ile İlgililere bildirilecek, verginin tesbitinde bü beyannameler esas olacaktır. Gelirin ilk 2O0ö lirasından yüzde,' on, sonra gelen 4000 lirasındân yüzde 15, sonra gelen 4000 lirasından yüzyirmi sonra gelen 4000 lirasından yüzde 25, sıra gelenSOJJ lirasından yüzde 30, sonra gelen 8000 lirasından yüzde 35 sonra gelen 16000 lirasından yüzde 40,. sonra gelen 24000 lirasından yüzde 45, sonra ğe-30000 lirasının yüzde 50 ve 100000 lirasından yüzde 55 ' nisbetinde vergi alınacaktır. Gelir vergisinden başka ku* rumlar vergisi işletme ve gez ginci işler vergisi tasarısında meclise verilecektir. Bu tasarıların mecliste şiddetli mün-kaşâlar mucip olacağı tah min edilmektedir. Celacek yıl içerisinde tasarılar kanunlaşacak, 1947 yılbâsından itibaren defterlerin tutulmasına başlanacaktr.
TAYYAREDEN S3NRA şimdi de bir İngiliz denizaltısı kayboldu
Londra, 30 (A. A.) \
Bir denizaltı gemisi kaybolmuştur? şimdiye kadar henüz bulunamayan meteor uçağından sonra şimdi de bir denizaltının ^Kaybolduğu bildirilmektedir. Bu
lariyle böyle bir federasyona dahil olabilirler.
Hariciye nazırı ve diğer İngiliz ■ devlet adamları, eğer söylediklerine kendileri de inanıyorlarsa bilmeleri ica-beden bir nokta var ki bugün herkesi tehdit eden üçüncü bir dünya harbi tehlikesi ulu orta bir ihtiiâfdan . doğmuyor : Uzun, sosyal, ekonomik bir tekâmülün neticesinde dünyanın iki büyük parçaya ayırtmasından tevellüt ediyor. İşte Lord Crâmborn’un . işaret ettiği iki bölge, bir tarafta sosyalist iş sistemi, diğer cihette ferdî mülkiyet hukukuna dayanan "bildiğimiz sistem. Bu İkinciler 1917 inkılâbından sonra pek iyi^ anladılar ki eğer .'sosyalist iş sistemi birleşir, muvaffak oluısâ kendileri ’ iç’n mukadder olan- ölümdür. Çünkü ferdî mülkiyet, serbest ekonomi ve rekabet sisteminde istihsal, kâr ü-zerine ' hesatedilir. ' Sosyalist sisteminde ise istihsal, milletin ihtiyaç listesine göre tanzim olunur ve istihsal, bu liste yekûnunu geçecek surette tertiplenir. İşte muhterem İngiliz tipleri bu biıibirine" man "olan iki sistemi bir dünya federasyonu de biribirile barışdıracaklarını izah edemiyorlar, veya izah etmek işlerine gelmiyor?
1917 ■ inkılâbından sosyalist iş sistemini lemek için yi pılan tecrübeler Rusyada harpler, Finlandiya mal sahillerinden Alnîan ve Fin tecavüzleri, •’ Uzak Şarktan Japon istilâsı, daha sonra Şovyetler ülkesinin bir karantina duva- . rile çevrilmek ve bu duvarın gerisinde hazırlanan milletler arası faşizm, bü- .
ha-düş-nasıl için-

sonrâ torpil-bir sıra
dahilî ‘ ve şi-Ingiliz,
H te.e uexi bir aylık : iKamecı es-m nasında gördügu misafirper- I verlikten ve nezaketten teşekkürlerle bahsederek sözlerine nihayet vermiştir.
1 bakan A.î Yücel dün akşam Claridge ' otelinde İngiltere Millî Eğitim Bakanı Mıss Vilikinson ve Devlet Bakanı Noel Baker şerefine bîr ziyafet v rmiştir.
Haşan A"î Yücel başkanlığındaki Türk heyeti bugün Kahire yoİiy’e Türkiye'ye hareket etmiştir.
Aydın, 30. (Â.A.) !
Aydın Belediye Meclisi Kasım ayı toplantılarını bitirmiştir. Meclis 1946 yılı belediye bütçesini 271337, elektrik ve su idaresi • bütçesini de 163,046 lîra ve denk; ola? rak. kabul, etmiştir.
Mersin 30. (A A)
İki gündenberi Mersin.ve çevresine çok faydalı yağmur yağmaktadır. Çiftçilerle ■ bah-çivanlar sevinç içindedir-
Belgradda sevinç ttezahürleri
(Baştarafı İnci sahifede) hallî hükümetlerinden cûm-huriyet şeklinde birâraya gelmiş halkçı bir devlettir."
2.— İşbu kararla, Yugoslav milletleri adına Yugos-lavyada kralçılık kesin olarak kaldırılmış ikinci Petro ve onunla beraber ‘ Karajorjeviç hanedanı evve’ce kendilerine verilmiş olan haklardan iskat edilmişlerdir.
Belgrad, 30 (A A.) Yugoslav maliye bakanının tavsiye ■ sile niyabet meclisi,' Yugoslav millî bankası - müdü-rü ile müdür muavinine ve idare' meclis üyelerine işten eL çektirmiftir.
, Yeni idare meclisi, bu bankanın Yugoslav federasyonuna dahil devletler tarafından tayin edilen tüccar ve işçilerden mürekkep bulunmak-tedır.
\ Belgrat (R.) — Yugoslav-yada Belgrat, Zağrep, Ûsküp gibi şehirlerdeki halk tezahüratı devam etmektedir. Belgrattaki tezahürata 120 binden , fazla-insan iştirak etmiş ve millî cephe hükümetine; millet kahramanı Mar-şal Titoya-ve Yugoslav federe Cümhuriyetine bağlılığını haykırmıştır. -
tün bu haçlı seferlerinden bir şey çıkmadı, hattâ be .(-Ienmiyen neticeyi de verdi.
Şimdi Avrupa politikasını idare edenler ve Ame-rikaya hâkim olan yüksek finarıs mahfilleri bir çıkar yol arıyorlar. ' San Fransis-ko emniyet miSakile neo-faşizm tertibatı-", atasında bocalamaktadırlar. Bu me-yânda, arada sırada, dünya federasyonu gibi • tatlı sözler de dinlemek fırsatını buluyoruz. Fakat okuyucularımız bizi bedbin zannetmesinler. -Milletleri üçüncü dünya harbine sürmek kolay olmıyacak. Mösyö Bitler, harbi -Londra şehrinin göklerine kadar taşıyarak dünya sulhüne büyitk • bir hizmet etmiştir. Çiihkü ■ bu sayededir ki ^ondralılar ilk defa- olmak üze.e harbin bugünkü -manasını fiilen anlamış, oldular.
■ — — .^Yçrii.Pün-ya
Konsolosun gazetemize beyanatı
(Birinci s. devam)
Başkonsolos bu hususta ken-d:şde_ görüşen muhabirimize aşağıdaki beyanatta bulunmuştur :
“29.11.1945 günü Yugös-lov milletvekilleri başvekil Tifonun başkanlığında tarihî bir toplantı yaparak «Yugoslavya millî federasyonu cumhuriyetini ilân etmiş, kral ve ailesinin bütün hükümranlık haklarının ilgası ve mülklerinin millete mal-edilmesi hakkında bir kanun çıkarmıştır. Artık kralın Yugoslovya ile hiçbir ilgisi kalmamıştır.
Yugoslav milleti için.yeni bir ufuk açılmıştır. Şimdi Yu-goslavyada bütün milletlerin ve vatandaşların eşitliğine dayanan birlik kurulmuştur. Kral zamanında bu mümkün değildi. Çünkü kral ve partizanları reaks yonerdiler. Kral zamanında şoven bir nasyonalizm vardı. Hür yaşamak mümkün değildi.,.
General Mihailoviç in, Yugoslav milletini, yakında kopacak ayaklanmaya hazır olmaya davet ettiği haberi üzerinde fikrini soran muhabirimize . başkonsol şunları söylemiştir:
“Kral ye Mihailoviç Yu-goslavyayı mahvetmek için uğraşacaklardır, Fakat bu uğraşma boşuna olacaktır. Yu-ğo. lav milletini kendi reyiyle yürüdüğü yoldan hiçbir kuvvet çeviremiyecekıir. Bunların , halk üzerinde hiçbir tesiri [olmayacaktır. Yugoslavya bu-I gün sağlam bir temel üzerine kuıülıîiiışhır» Bu temelde
Kudüs, 30 (A.A.) Reuter muhabiri bildiriyor : İngiliz dışişleri bakanı M. Bevin’in Filistin meselesi hakkında son demecine biı- cevap telâkki .. olunan beyanatında Filistin yahudi idaresi icra komitesi' başkanı M. David Ben Gurion İngiliz dışişleri bakanının' demecini beş noktadan tenkid etmiştir:
1— -Nutukta/4şçi' Partisinin Filistin siyaseti., hakkında hiçbir kayıt yoktur.
2 ~ Nutuk yahudi mille’ tinden bahsetmekte, fakat sık sık “Yahudi'ler,, veya “Yahudi Camiası,,- gibi tâbirle-kullanmaktadır.-Halbuki manr da, yahudi milletini resmen tanımaktadır. Ve esasen yahudi milleti mandanın mevcudiyeti sebebini teşkil eder.
3— Milllî yahudi uydur
mefhumu yok olmuştur. Be-vin yalnız yahudi yurdundan bahsetmektedir. .. / \
4— Nutukta deniliyor ki: Mandanın ilâuındahberi Filistin tarihi bir arap-yahudi mücadelesi tarihinden ibarettir. Acaba, Bevin iki .harp arasında yahudi milleti tarafın-
İsveç
Komünistlerle sosyalistlerin beraberliği
Istokholm 30 (R) — Ma-yısda yapılacak olan belediye seçimlerinde ' komünistlerle sosyalistler namzetlerini tek istedb birleştireceklerdir.
ou lamım ıı ve .ıiçalerde bû-iyaret etmiş ve aralarında gü-yuk bir İlgi ile karşılanmıştır. , nün meselelerine daha uzun __________ .________ ■_______■ ■ | b,r konuşma olmuştur.
Filistinliler Bevin’i
dan başarılan emsalsiz imar ye kalkınma teşebbüsünde u oahsedildiğinı duymamış mıdır? . / .
“ Bezinin beyanatında yahudi milletinin bugüne, için yurtsuz olduğundan da bahsedilmiyor. .
M; Gurion, Kudüs’de toplanan yahudi meclisinin olağanüstü oturumunda şu beyanatta bulunmuştur:
Kabul etmek lâzımdır k:, Bevin’in beyanatı kurnazca hazırlanmıştır. -Nutukta’ pek çok müphem noktalara ve hafif imalara' tesadüf ediliyor. Hiç şüphe yok ki, bu nutuk, Dışişleri Bakanlığı erkânının işçi Partisi karşısında beyanatının hem yahudileri hem arapları memnun' ettiğini iddia edebilmesine müsaade edecek bir tarzda hazırlanmıştır.
Bevin sionizm’e karşı harp açmış bulunuyor. Bununla beraber yahudilere 'iltifat savurmaktan da "geri kalmış değildir. Bir yandan yahudi «Juisling’lerihi, bir yandan da Arap Birliğini Yahudi'lere karşı" seferber etmektedir.
son cihan faciasında ölen bir buçuk milyon Yugoslavın cesedi vardır. . Halkın kendi is-teğİle kurulan bir rejim yıkı-lama*....
\ eni Dünya ı Federatif Cumhuriyetin, dost Yugoslav milletini, ebedî bir sulh dünyas çerisinde, refah ve saadete alıştırmasını temenni eder.
ingilizler tedbir alıyor
Batavia 30, ( &.A.) - Ingiliz resmî kaynakk ından alınan haberlere göre, Cava’nın doğusundaki kara nakil vasıta-arı gittikçe tealikeli bir duruma girmektedir.
Hava kuvvetleri, yollan açmak ve baskın hareketlerinde müdahalede bulunmak suretiyle bu askerî kafileleri ve ikmâl şevkiyatını ■ himaye etmektedir." ’
bulunamayan meteor uçağından sönta şimdi de bir denizaltının Kaybolduğu bildirilmektedir. Bu denizaltı ıngılızler tarafından ele geçirilen ve mütarekeden sonra teslim olan 86 denizaltı gemisinden mürekkep bir düşman (kafilesine mensup bulunmakta İdi. Batırılmak üzere gece vakti Malın fiead açıklarına götürülmüş-tüı'Ertesi sabah? hiçbir iz bırakmadan kaybolduğunun farkına varılmıştır. Torpitolardan mürekkep bir filotilla ve bir uçak tilosu derhal karakol gezmeğe başiamışr fakat hiçbir netice elde 'edllmmelştir.Bu denizaltının uzunluğu 45 metre ve'hacmlde 250 tondur.
Amirallik, bu denizaltının kuvvetli patlayıcı maddelerle dolu olduğunu ve dikkatle hareket edilmesinin gerektiğini bildirmeği muvafık görmüştür.
J3u da,birkaç sözdür!
(Birinciden devam)
manı müfsitlerin hoşlarına gitmeyeceğiz. Bütün bunları, biliyoruz. Onların zehirli oklarını nasıl kahbece kullanacaklarına vakıfız. Gizli ve açık bütüni muhtemel, taarruzlara karşı"£tek_ müdafaa silâhımızın ne ^olacağınızda burada Şifşa ediyoruz : Bu silâh, onların mazilerinden . ve vicdanlarından söküp çıkaracağımız ve mîllete teşhir edeceğimiz giz-li^vejddrli^hayatlarıdır l. , -
Dostlarımıza gelince-, onlar bu milletin belki heyeti-ümumiyesidir. Çünkü, ^biliyoruz ki, Türk milleti bizi asla kendinden ayırt etmiyecektir. O, bizim; kendisi .için ve yalnız kendi müşterek saadeti için herşeye katlanarak savaşacağımızdan emindir.
Köylerde, şehirlerde, yeraltı've yer üstü iş sahalarında, köylü,'işçi, esnaf, memur ve münevver- bütün emekçi ve n.amuslü dostlar, hepinize selâm 1 hepinize saygı I ve hepinize refah "ve saadet 1
Adil OĞLU