1946 Kasım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1946 Kasım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

vu.nAMtdi UUlNLtKI ÇIKAK
Başbakanın nutkunda işçiyi
alakadar eden taraflar
sm>R>---
Başbakanın Cumhuriyet Bayramını açış ııatku üzerinde, lehte, aleyhte, bol bol konuşuldu. Biz daha ziyade işçi sınıfını aiâ kadar eden tarafları üzerinde duracağız.
Sistemli bir kavrayışla yazılmamış olduğu görülen nutkun nmumî havası insanda şu intibaı yaratıyor : Bu memleketin en akıllı, en vatanperver insanları ı olan bizler, işte bunları yaptık. Yapmağa da devam edeceğiz. Neticelerine katlanınız. Daha kısası, hayat daha da pahallıla-şacaktir, buna da tahammül edeceksiniz.
Sermayenin büsbütün insafsız hale gelen vurgunlarını önlemek, devlet masraflarını fahiş gelir lere yüklemek suretile fiyatları yukarıdan aşağıya itmek yolu ; dururken, bir kararname ile Türk lirasının dış değeri düşü rülmüştür. Seçim'.erde “I oimısın da kim olursa olsun„ zihniyetile ekonomide serbestçilik temayüllü Demokrat Partiye itibar gösterilme»', C.H.P. Ce, halkın serbest rekabete iltifatı şeklinde olunnuş olması nm da bu kararda hiç şüphesiz hissesi vard r. Yâni, “Serbest rekabet mi? Bunu biz de yapa riz„ denilmiştir. Bıı suretle Demokrat Partili tüccarlardan bir kısmının kalbini C.H.P. ye aktarmak mümkün olmamış da değildir.
7 Eylül kararları tesirini göstermekte geçikmemiştir. Fiyatlarda yeni artışlar hemen bütün
düşü :
5:H:P

maddeleri sa'mış, vaitleriı» ter-] sine olarak ulaştırma târifele-ı rine zamlar yapmak zorunda | kalınmış, Başbakan başka zamlar da yapılacağını bildirmiştir. Gelirleri şişirmek, giderleri düşük fiyatlarla İv saplanmak suretile hazırlanan 1947 bütçesi, yüz küsur milyon açık göster mektedir. Bu açık da, bu gidişle, dönüp dolaşıp halkın sırtına yüklenecektir. Kısaca, se rmayc çevreleri palazlanmağa devam ederken, işçinin, köylünün, memurun ve diğer dar gelirlilerin izdiraplarl da o nisbet-te artacaktır. Bunlar herkesin bildiği şeyler. Kitlelerce bizzat yaşanmakta, üzerinde bol bol konuşulmaktadır. Başbakan nutkunda halka bunların aksini düşündürecek delil değil, bu kanaatleri perçinliyecek ema reler vardır
Nutkun Tüık *şç(»iüi doğrudan doğruya ilgilendiren taraf larina gelince; Başbakan diyor ki :
“/ik ana fikir olarak şunu arzet-inek isterim ki aldığımıt büyiik küçük her tedbirde bir memleket parçasının mahalli veya bir sınıf halkın mahdut menfaatini değil, bûtiin vatandaşlar kitlesinin esasta birbirine ayrılma: surette bağlı olan rahatını emniyet altında bulundurmak için, memleket hacminde geniş bir görüşle hareket etmek bütün çalışmalarda hükümetin başlıca dikkat noktasını teşkil etmekte di .
Türk vatanını bölünmez bir küt ta- . aldığız gibi ve o kadar mühim olarak L Tiirk vatandaş-kitlelerini de kAr, m(>nH faat , kazanç, külfet, hizmr.t ve her 11 nevi haklr-r v
• bir birinen ayırt rdit,.ez bir birlik tanımamız lâzımdır. X .ten bizim siyasi inanımıza kaynak te.fikil eden Cunıha-Halk Partisinin halkçılık vasfı da bunu emreder.
Birbirine zıt m(‘nfaatlı sınıf ve zümreleri bulunan bir ekonomide bu iddiaların mantık ve nazariyece, doğru bir tarafı bulunmadığı gibi, slrf bu gün içinde bulunduğumuz maddi şartlarda bunla'm tamamen a-ksini isbat etmektedir. “Bütün vatandaşlar kitlesinin rahat ve refahı„ Türk vatandaş kitlelerinin kâr, menfaat, kazanç, hizmet ve her nevi haklar ve vazifeler bakımından birliği. Güzel sözler, ona gerçek değil. Fabrikatörlerle işçi, ağa ile yarıcı, ırgat, tüccarla küçik memur, şöyle tanıdıklar arasından, müşahhas oiarak bir kar-şilaşlırlllversır.v • h: ikat ne fsniş ? c . ’4>’v.’!*c4ktir.
Başb akan o b'iyük sözlerinin I heyecanile olacak:
"Eğir bir muhitte orta halli bir vatandaşın ortalama kazanç sev i yeşil e I yaşamak için elzem olan malın ortalama fiyat seviyesi az çok mütenasip bir halde bulunuyorsa, orada hayata baskı yapan bir pahalılıktan bahsedilemez. Biiyiik kütleyi teşkil eden çif-çilerin, rcnç.berlerin, esnafın, tüccarın kazançları

| Yaşadığımız, gördüğümüz, her! I güu haşir ueşir olduğumuz ha-l kikatlan düşünerek, bizzat Baş-(bakanın Lile p'u~~ sözlere_jnan-n
Cumhuriyet Bayramı ve
• •



W- ’ ’ ' " E» ■ Egj : 'fe i f-*» -s« *■ • lz.'v’ M nl 7 > •* • •/ '
■'-t aH
r® ’v* >>
Kocaeli işçi sendikalar birliği Cumhuriyet bayramı merasime iştirak etmişler ve bayram alayına katılmışlardır. Ayrı-
ca Cumhuriyet abidesine de bir çelenk konulmuştur. Yukardaki reümde sendikacıları çelenklerile birlikte görüyorsunuz.
İşçi Arkadaşlar :
Yakında çıkacak günlük siyasî gazetemizi bekleyiniz.
sinin Davalarını Güder
Fiyatı 10 Kuruştur.
9 Kasım 1946
Kömür Havzasında İşçi Ücretleri Mes’elesi...
Zonguldak kömür havzasında işçi ücretlerinin tâyini meselesinde genel ekonomik kaidelerin ve dünyanın başka tarafla- 3 rinda tatbik edilen usullerin yeri yoktur. Ücretler, burada saye göre ücret ana prensibi | yerine zaman zaman yukarıdan gelen emirlerle şu şekilde tayin edilir :
Kazmacı, şu kadar kuruş; kazmacı yedeği bu kadar kuruş ilâ.... Aradan altı ay geçer, memleket ekonomisinde büyük gelişmeler kaydedilir. Hayat pahalılaşır veya kazara ucuzlar., fakat ücretler gene aynidir. Ücretleri günün hayat şartlarına uydurmak kimsenin aklına gelmez. Memur ikramiye alır, bir sürü değişik isimli zamlar alır. İşçinin eline ise gündeliğinin ay sonundaki tutarından başka adilâne bir surette tevzi edile-miyen bir kaç lira prim verilir. Bu verilen para işçiye az veya çok gelebilir. Tabiî İktisadî şartlara ve hayat pahalılık seviyesine göre fazla geldiği vaki değildir. Bu paraya çalışmak istememek olamaz, ay başında iş başına gelmiyen işçi jandarma tarafından yakalanır ve karakol, karakol gezdirile-lerek ocağa getirilir.
Bundan başka çok entresaıı bazı vak’alar sık sık göze batmaktadır. Meselâ: Devrekli Ahmet adında bir işçi Eylül a-yında kazmacı olarak çalışsa ve çalışma müddetini bitirdikten sonra köyüne dönse... aradan bir veya bir buçuk ay gibi kısa bir zaman geçtikten sonra tekrar ocağına avdet etse.... E ğcr kaz.macılık için boş yer yoksa kendisine meselâ 110 kuruşluk
bir ücreti olan yedeklik verilir. İş kanununa göre sebebsiz olarak işçi yevmiyelerinde kısıntı yapılamaz. Burada ortaya meraklı bir sual çıkıyor; ayrı parası, ayrı askeri ve Ankara'daki üç vekâlet kadar memuru olan E-reğli kömürleri işletmesinde iş kanunu yürürlükte değirmidir?
Bunu tekzip etmek mümkün değildir, çünkü tekzip edilmi-yecek kadar çok misallerini her an görmek mümkündür.
İşçinin iyi çalışmadığından, daha doğrusu raudiman veremediğinden şikâyet ediliyor. Bu yanlıştır, işçide kabahat a-I ramak bir haksızlık ve bir nankörlük eseridir. İşçi memnun edilmemiş ve iyi randıman verebilmesi için gereken tedbirler ya hiç alınmamış veya yarim bırakılmıştır.
Altı senelik ikinci dünya harbinde memleketimizin en büyük ihtiyaçlarından biri olan mâden kömürünü alnının teri ile ve bazen hayatı bahasına çıkaran mâden işçisinin diğer senayı işçileri gibi iş kanununun kendilerine bahşettiği hak ve istifadelerden nasibini almağa hakkı yokmudur?
İşçiler ne istediklerini ve ne istiyeceklerini iyi biliyorlar. Bir kısm^ kendilerini müdafaa edeceğine inandıkları Mâden işçileri sendikasına üye olurlar-larkeıı, diğer kısmı da zaten madenciliği meslek edinmiş olmadıkları için bir an evvel ücretli iş mükellefiyetinin kalkmasını bekliyorlar.
Bunlar acıdır, fakat ııe yapalım ki, hakikattir.
Armağan KERiMOL
En aşağı ücretlerin tesbiti en yakın bir zarurettir.
> * ~ W.
İş kanununun 32 inci madde-si, normal ve en aşağı ücret prensibini vaz etmiştir. Bu ölü pre-sip alabildiğine kazanç ve köıeleştiric’ ücret nizamını yıkacak bayram topunu bcklemck-ted.r.
İşç gittikçe daha fakirleşir, gittikçe daha fena yaşar, gittikçe daha az gıda alır, gittikçe yoksullaşır, tavan aralarında, yer altlarında oturmağa gittikçe daha çok mecbur olurken sermaye ile çalışma a-rasındaki kâr ve ücret münasebetlerinin ayarlanması, ış veren İşçi menfaat çatışmalarının kol-lektif mukavelelerle sistemleşmesi, yalnız iş gücünün himayesi icaplarından, yalnız sosyal,
güvenin müeyyidelerinden ve yalnız yasak savmanın zaruretlerinden değil yurdumuzun iktisadi ve sosyal kalkınma davalarının bir numaralı gereklerindendir.
Milli istihsal mi? Umumi refah mı? Nüfus politikası mı? Randıman meselesi mi?^Veri«e-lilik ve ihtisas mı? Sanayileşme programı mı? Şurada tek dava, tek mesele gösterîiemezki iş kanunun 32 inci maddesindeki mefluç prensibe bayat verecek tüzüğü beklemesin.
Kâr hadlerini tesbit etmenin soygun hırsını normal kazanç temposuna uydurabilmenin en kuvvetli müeyyidesi en aşağı L/namı 3 üncü tayfada
9 Kasım 1946
Savfa *2
Yurttan haber:
Sendika ^Gazetesi İ
İŞÇİ SAĞLIĞI :
Kömür Havzasında Bîr Verem Sanatoryomu Kurulacak
Sendikanın
alâkalı vekâletlere yaptığı teklifin iyi karşılandığı görülüyor
Muha
Zonguldak (Hususî birimizden)
Maden Kömür havzası ri Sendikasının Ekonomi, Çalış ma ve Sağlık ve Sosyal yardım bakanlıklarına, Zonguldakta bir Verem hastanesinin kurulması için yaptığı müracaat adı geçen bakanlıklarca iyi karşılanmış ve Sendikaya bu yolda cevap verilmiştir.
Sağlık ve Sosyal yardım bakanlığı verdiği ccvapda, bakanlıkça Ekonomi bakanlığına gönderilen yazının bir örneğini ilâve ederek şöyle demektedir : “...tesisin bir an evvel vücuda getirilmesi için yüksek bakanlıklarınca da ilgililere lâzım gelen emirlerin verilmesine müsaadelerinizi arz ederim.,, Bakanlıklarla birlikte Ereğli Kömürleri İşletmesine yapılan müracaata, işletme tarafından cevap verilmesine lüzum görülmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Ekonomi bakanlığınca işletmeye yazılan yazıdan sonra, İşletmenin tutacağı hattı hareket bu rada merakla beklenmektedir.
Zonguldak işçileri Cumhuriyet bayramında yapılan törene iştirak ettırİlmedik-lerinden müteessirdirler
29 - Ekim Cumhuriyet bayramında vilâyetçe Maden Kömür Havzası İşçileri Sendikası davet edilmemiş ve yer ayrılmamıştır. İşçi mehafilinden öğrendiğime göre, işçiler bu hareketten çok müteessir olmuşlar ve keyfiyeti protesto etmeğe ka rar vermişlerdir.
Yeni kurulan ve kurulur, kurulmaz işçi cemiyetlerine musallat olan dernek Yeni kurulan ve kurulur kurulmaz Halk PartisiniA himaye sine girdiği anlaşılan işçi der neği, bir müddet evvel kurul muş olan ve mütevazı bir şekilde çalışmalarına devam eden Maden Başçavuşları cemiyetini içine almak ve Cemiyetin kasa slııda birikmiş olan sjkizyüz küsur liraya sahip çıkmak istemektedirler.
Başçavuşlar Cemiyetinin ileri gelenlerinin söylediklerine göre, cemiyet azalan böyle bi»-şeye taraftar bulunmamakta ye bu hareketi infialle karşı!?.-maktadırlar.
Derneğin gayeleri hakkında um imi bir fikir mevcutsada he nüz ana nizamnamesi neşredilmemiş olduğund ıı tam malûm t edinmek mum.-,ün olmamakta dır.
Bir dernek varmış
Bîr varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, sekiz kişi varmış Bunlar işlerinde uslu akıllı çalışırlar ve alnlarlıılsı teri ile ekmeklerini kazanıyorlar mış. Bir gün kendi.erinden olmayan kendi dertlerini bilmeyen bir dokuzuncu adanı aralarına girmiş; “Yahu ne duruyorsunuz? Bir dernek kurun,, diye bağırmış.
Paradan bahsetmişler •— Para benden, demiş. Eşyan ız mobilyamız yok
işçile-
inişler,
— Ben veririm demiş:.
İlle ve. lâkin dernek kuracaklarının, derneğin isminden ve gayelerinden en ufak bir malûmatları yokmuş. “İyi amma bu dernek ne yapacak, gayesi nedir? demişler.
Ayni adam cevap vermiş:
— O nasıl lâkırdı, böyle şey sorulmaz.. Ben ne dersem o o-lacak. işçiyi müdafaa eder görünecek fakat kat’iyyen ileri gitmiyeceksiniz. Ben. Evet ben ne istersem işçi onu yapacak, demiş.
Muhayyel işçi derneğinin her şeyden bihaber kurucuları hayretle sormuşlar
— Ya sonra?
— Halâ anlamadinizmı? Yahu ne anlamaz, adamlarsınız Şu mürteci heriflerin kurdukları Maden Kömür Havzası İşçileri Sendikasını yıkıverin yeter. Her birinizi ihya ederim.
» *

Sayın okuyucu, İşçi arkadaş!
— Bir eski zaman masalından bahsettiğimi zannetme. Bu Zonguldakta Kozlu İstihsal bölgesinde bir işverenle Halk Partisi mensubu, sekiz işçi arasında geçen konuşmanın karika-türize edilmiş şeklidir.
Zonguldak işçi mehafilinde herkes kûmet, esaslar düğünü
hayretler içindedir. Hü-memleketin demokratik üzerinde ilerlemekte ol-her fırsatta ilân eder-
ken, Onyedinci asır modeli parlak düşünce ve hareketlere ne kadar hayret edilse yeridir.
Maden İşçileri Sendikasını kuran mürteciler, yani bizler ; bu şekilde konuşanları mazur görürüz. Onlar yirminci asırdan doğmuşlar, yirminci asırda büyümüşler, fakat onyedinci asır terbiyesi almışlardır.
Onlar, “Yaşasın Demokrasi,, sözünü, “Yaşasın keyfi hareket,, olarak anlarlar. Orta kulak iltihabından ileri gelme bir arıza yüzünden kulakları her sözü, her ihtarı tersine çevirmek hassasını kazanmıştı-i.
Bizi tahkir edenleri, elimiz deki delillere rağmen adalet karşısına çıkarmak istemiyoruz. Çünkü biliyoruz ki; onları mazur görmek lâzımdır.
Sosyal sınıfları inkâr edenlere »on ihtarımız şudnr:
— işçinin şeref ve haysiyeti ile oynamağa kimsenin hakkı yoktur. Sayesinde ekmek yediliniz işçinin dertlerini anlıya-mazsıniz. Siz onlardan değilsiniz ve hiç bir zaman onlardan olamıvacaksinız. İşçiler kendi kendilerini sizin önünüzde temsile muktedirdirler. Onların haklarını sizin kurduğunuz dernekler değil, kendi içlerinden çıkan, ihtiyaç’* *n doğurduğu Sendikalar verecek veyahut verdirecektir.
de-
Mâdenci nystagmus’u ()
Mâdcnci Nystagmus mâden ocaklarında çalışan işçiler ara sında sık görülen bir arızadır. Bu belirti bilhassa genç mâden işçileri arasında görülür. En ileri yaş hududu 45 dir. Mâdcnci Nystagmus ocak içinde çalışanlarda rastlanır. Ocak haricinde "çalışan amelelerde hiç bir zaman bu âriz.a görülmez.
Mâdenci Nystagmus’un meydana gelişinde önce ışık azlığının rolü ileri sürülmüştür.
Diğer bir görüşe göre bu â-rıza göz yuvarlağının dış tara findaki adelelerin zafiyetinden ileri gelmektedir. Nystagmuz husulünün sebeleri şunlardır:
1 — Kömürden çıkan zehirli gazlar. Bilhassa karbon mo noksit ve metan.
2 — Mâden kuyularındaki hararet ve rutubet değişiklikleri.
3 — Ocaktaki bakteri vc vi-ruslar.
4 — Vrraset.
5 — İç kulaktaki muvazene organlarında, helezonda bir bozukluk.
Bütün bu faktörler bir arada rol oynarlar. Hiç birisi tek başına mâdcnci Nystagmus'un fenni sebebi değildir bugün mâ denci Nystagmus’unda ışık azlı ğl sebep olarak ayakta durmaktadır.
Birleşik Amerikada ki mâden ocaklarında çalışan işçi ve mühendislerde Nystagmus’u « Av-rupada ki lere nisbetle son de recede azdır. Zira, a,nerika’ da ki mâden ocakları son derecede geniş ve iyi ışıklandırıl-mıştır. Kömürün ışığı aksettirme hassaleri pek az olduğundan ocak içi tenviratında asetilin lâmbası veya elektrik tertibatı kullanılmaktadır.
Bizim kömür ocaklarımızda tenvir son derecede iptidaidir. Bu itibarla bizde madenci nys-tagml's'unuıı çok fazla olması icap eder. Bugüne kadar memleketimizde endüstri hekimliği mevzuu esaslı bir şekilde ele alınmadığından ve iş bölgelerimizin özelliklerine ait doğru istatistikler neşredilmediğinden işçi sağlığı hakkında her sahada olduğu gibi bu sahada da kat’î bir hükme varmağa imkân yoktur. Ulu orta karalanmış yazıların ve hiç bir istatistik malûmatına dayanmadan verilen kesin hükümlerin değeri olmı-yacağı tabiîdir. Mâden ocaklarında genç işçiler arasında fazla bulunması muhtemeldir.
Madenci Nystagmus’u görülen işçiler de ayni zamanda şu belirtiler de meydana çıkar:
1 — Baş ağrıları arka kafa ağrıları tarzında ve şiddetlidir
2 — Baş dönmeleri devamlı ve inadcidir.
3 Pisko çöküntü bazı bu inhitat gidebilir.
4 — Çarpıntı
5 — Göz kapaklarının sıkışması ve titremesi.
6 — Başın durduğu yerde sallanıp titremesi.
• 7 •— Göz yuvarlaklarının içeriye doğru raksi şekil de ihtizazı.
nevrozlar, ruhî nâdir vakıalarda intihara kadar
/'/ Nytfvgrnu» : her iki göz yuvarlağının rakseder tarzda bir tarafa doğru kaymam ve muvazene organlarının bozukluğu ile kendisini gösteren bir belirtidir.
Sağlıkçı
Maden kömür havzasında vasıflı kömür işçileri yetiştirme meselesi
Memleketimizin belli başlı kömür havzası olan Zonguldak Kömür havzasında bu gün iki nevi işçi vardır.
1— Her sene muayyen bir müddet çalıştıkları için, işletmece madenciliği meslek edinmiş sayılan işçiler.
2— Millî Korunma kanununa dayanılarak ücretli iş mükellefiyetine tabi tutulmuş ve madenciliği hiç bir surette mes lek edinmemiş işçiler.
Madenciliği meslek edinmiş oldukları kabul edilen işçiler, havzanın topraksız ve başka suretle maişetlerin* temin niyen köylülerden ibareti.... en niıı ınuayy® bir kısmıııAt, fijbâj? ı zaruri maşla.. için ocak-ndilerine bir ııiktar.iu para
e
Zonguldak kömür havzası, işçi ihtiyacını kendi mıntıkasından temin etmek gibi büyük: bir avantaja sahiptir Buna rağmen vasıflı yani kalifiye işçi bulunamamakta bu yüzden gerek randıman ve gerekse istihsal, havzanın verebileceğinden çok düşük bir seviyede kalmaktadır bunun sebeblerini bun- |
Yeni kurulan sendikalar
Adanada iplik ve dokuma fabrikaları işçileri sendikası kurulmuştur.

kanununa da-
vBgileriııi ve raflarını karşı! lara gelirler; (aç ay vetece kaçandıktan avde^edeıler.
Millî korunma yanılarak ücretli iş mükellefiyetine tabi tutulan işçiler ise, meslek ve san’atları nazarı itibara alınmadan gelişi güzel toplanır veya jandarma kuvveti ile ocaklara sevkedilir.
Bu iki işçi grubundan başka birde gayri muayyen zamanlarda havzaya gelen ve bir müddet çalıştıktan sonra memleketlerine avdet eden işçiler vardır ki bunların ekseriyetini şarkî karadeniz işçileri teşkil eder.
mükellefi-işçilerden
dan evvelki yazılarımda incelemiştim. Fakat dava çok bil yük ve geniş olduğu için üz.c-rinde biraz daha durmak faide den hali olmıyacaktır. Zoııgul-ilâ'.etinin takriben 760.
* ♦
İzmirde ayakkanı işçileri sen-digası kurulmuştur.
* *
V.karada madeni işicr vc makine işçile-i .sendikası kurulmuştur.
Izmirde Mensucat işçileri Sendikası kurulmuştur.
çalıştırılan işçilerin yetiştirilmesi teşebbüsü hiç bir netice vermemiştir. Zaten yete tabi tutulan
geri kalanları iyi yetiştirildikleri taktirde bu günkü stihsa-Mâttan daha faz.lasıt.l verebilir ler ve randımanları da bu günkünden çok daha yüksek ola blir. Bıı hususta ilk yapılacak iş; işçiyi yetiştirmek için açılacak kurslarla beraber, ona itimad telkin etmesini öğrenmektir. İşçiye itimat telkin etmek şu şekilde olabilir :
«i insan zurnan iyi ği bilinmeli ettiği velMfcylk ol şçi taktir görmeli ceği terT. v.c m elden hilbe^d
- Her işçi kabiliyetii^HEö r işe oHban
azamî istifade çareler, a anmak.
5— Münaazalarda aıâ hükümlere saplanmamak, mes’eleyi tahkik ve tetkikten geçirdikten sonra karar vermeli ve işçinin de haklı olabileceği unu tutmamalı.
6 Her şikayetle derhal alakadar olunmalı, harekete geçilmeli ve baştan savmaktan vazgeçilmelidir.
7— Her işçi muayyen zaman larda kendi iş vaziyetinden vc verdiği randımandan haberdar
n 138 lıekta lam kısmı ise faydalanması kabil olmayan arazidir. Bu araziden alman mahsul is|g|1.944 Sönesi ilde 29. 18.000 toıjk ton bakiiystt kadar az bir mahsulün havzayı besliycmiyeceği aşikârdır. B91. 000 ııufusundan ancak 140.000 i ziraatle uğraşır, geri kalanı kazancını işçilik ederek veya başka yerlere giderek maişet lerini temin etmek mecburiyetindedirler-
Bu köylülerin ocaklara bağlanarak vasıflı işçi yet ştiril-ne-leri çok kolay olabilirdi Fakat bu güne kadar bu cihet ihmal edilmiş ve kendileri ile hiç meşgul olunmamıştır.
Mükellefiyete tâbi tutularak
edilmeli.
r->u h ususlann temin edilebilmesi için evvelemirde bu günkünden başka örneklere göre İslahı lâzımdır
Yanlı/. Ereğli kömürleri iş-esiııi değ I, bir çok bakan-Ulan da alâ tadar eden bu revzuıın, memleket içtimai politikası ç zilirken göz önüne alınması lâ.-ımdır. Nihayet işçinin mesleğini benimsemesi ve işinde usta hale gelmesi her şeyden evvel onun teşkilatlan masma ve bizzat kendi teşkilâtı ile hal larını arayacak bir dereceye ulaşmasına bağlıdıı. Bu da ancak bağımsız işçi sendikasınla serpilip gelişmesi ile kabild r.
Yanıt tedbirlerle vakit geçirmek için ne memleketin teham-mülü ve ne geçim durumu gün günden kötüleşen maden işçimizin sefil vaziyetinin ne de makiı eleşmiş yirminci asır tekniğinin teha-nmülü vardır. Bundan başka, unutulmamalıdır ki; yarım tedbirlerin verecekleri zarar, hiç tedbir almamanin ve-reçeği zarardan aşağı değildir.
Armağan Kerirnol
9 Kasım 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa : 3
İnsan hakları
Cemiyetine dair
İnsan Hakları cemiyetine dair Mareşal Çakmağın başkanlığı altında memleketimizin ileri demokrat ve inkılâpçı münevverleri tarafından (İnsan Hakları Cemiyeti) kurulduğunu bundan önceki sayılarımızda okuyucularımıza müjdelemiş ve bu cemiyetin daha kurulduğu gün faşistlerin nasıl taarruzuna uğradığı, önceden hazırlanmış bir komplo hissini veren bir tahrikatla demokratik inkişafımız bakımından müsbet bir adım sayılabilecek bu teşebbüsün nasıl boğulmak istendiğini açıklamıştık. Yapılan bütün tahrikat ve te virata rağmen sırf kurucularının memleket meselelerindeki samimiyet ve azimkar-tıkları sayesinde (İnsan Hakları Cemiyeti)' dimdik ayakta durabilmiş ve ilerisi için esaşlı kararlar alarak şerefli ödevine devam edebilmiştir. Istanbulda İnsan Hakları Cemiyeti kurulduğu ilk gün aynı adla Ankarada Halk Partisi tarafından diğer bir cemiyetin tertiplenerek alelacele radyo ve gazetelerle ilân edilmesi hadisesi de tek başına-bu konuya ne kadar önem verildiğini göstermeğe yeter.
İnsan Hakları Cemiyetinin çalışma proğramıudaki maksat ve gaye faslının üçüncü maddesi aynen şöyledir :
Bu gaye ve maksatlara inanmış olan erkek ve kadın bütün vatandaşlar diktatörlüğe ve faşizme hizmet etmiş olmamak şar-tile cemiyete aza olabilir.
İşte şayanı dikkat olan nokta insanlık haklan cemiyetinin yapılan bütün hüdumların bu maddeye istinat ettirilmesidir. Sırf bu maddenin nizamnamede bulunmasından rahatsızlık hissedenlerin kimler olduğunu ve ellerindeki neşir vasıtaları ile an-ti demokratik kampanyayı kimlerin açtığını elbette ki okuyucularımız bu güne kadar gör miişler, okumuşlar ve anlamışlardır. Ne gariptir ki faşizmin uluslar arası teşekküllercc lanetlendiği ve dünyayı 'barbarlık ve felâketlere sürükliyen saliklcri-nin ipe çekildiği bir sırada Tür-kiyede İnsan HaklarrCemiyetine faşistlerin neden dolayı alınmadığı suali resmen soruluyor ve
sadece bu noktadan hareket edilerek bu teşekkülün dağıtılmasına savaşılıyor. Bu lanetleme sorulara cemiyet kurucularının verdiği cevap da enteresandır:
İnsan Hakları Cemiyeti insan haklarının yalnız fzşistler tarafından çiğnenip yok edildiği için onun saliklcrini arasına almamıştır.
Hakkında yapılan bütün tahrikat ve tezvirata rağmen insan hakları cemiyeti birleşmiş milletler ana yasasında kabul edilen Roozveltin dört hürriyeti (söz ve fikir hürriyeti, vicdan hürriyeti, korkudan kurtulma “azatlık hürriyeti,, yoksulluktan kurtulma hürriyeti) ile ana yasamızın Türk vatandaşlarına sağladığı şu hak ve hürriyetleri:
“Her Türk hürdür. Hürriyet onun tabii haklhrtndandır. Baş kasına zarar vermiyecek her şeyi yapabilir. (Madde 68).
Türkler kanun önünde müsavidirler. Her çeşit imtiyazlar yasaktır. (Madde 69).
Türk vatandaşının şahsı masundur. Vicdan hürriyeti düşünce hürriyeti, söz hürriyet’, yayın hürriyeti, şerbetçe yolculuk, bağlanma — sözle ve yazı ile— yeti, lım bir
kurma, vatandaşının esaslı haklarıdır, (madde 72 ■ 73).
Vatandaşın canına, malına, ırzına el atılmaz, keyfi surette evine girilemez, (madde 71-76)).
Hiç bir kimse tâbi olduğu mahkemeden başka mahkemeye çağrilamaz ve gönderilene/, (madde 83).
İşkence, eziyet, mala el koymak, angarya yasaktır, (madde 75).
Bir kimsenin felsefî ve dinî inancı kendine suç sayılamaz, (madde 75).
Gerçekleştirmeye çalışmakta dır. Sendika gazetemiz insaıı haklan cemiyetinin faaliyet programının ana hatlarını yukarıda gösterdiğimiz, noktalarda hemen çalışmaya başlamasını temenni eder.
(Başmakaleden devam ) Ulayacağını t-’htnin ediyoruz. Kendilerinim bu hükümlere vardıran, aile bahçeleri anketleri inidir? Şehir ve köy fiyatlarına ait rakam serileri midir? Ücret istatistikleri mi, geçim endeksleri midir? Hayır: Bern elçisinin İsviçre vC Beyoğlu’nıın pahalı sayılan lokantalarındaki müşahedeleri. Başbakan endeksler hakkında şunları söyliyor :
“Ecnebi memleketlerdeki yiyeceğe ait resmî fiyat endoksleri, ne miktar ve. ne. de kalite bakımından, bir insanı doyurmayan, bilhassa kalitesi dü$iik ve vesika ile verilen maddeler ürerine tanzim olunuyor.,.
Ecnebi memleketlerde geçinme ve bunun içinde gıda endeksleri bir çok modalarını fiyat değişikliklerine göre tanzim edilir. Önce türlü sınıf ve tabakalara mevcut ailelerin hayat şartları üzerinde geniş anketler yapılır. Muhtelif istihlâk maddelerinin, bu arada gıda istihlâkine giren türlü maddelerin büdçelerdeki hisseleri, nis-betleri hem miktar hem de kalite bakımlarından tesbit edilir. Aynı kalitedeki bir maddenin 1 kilo, 1 metre gibi muayyen bir miktarının normal bir yıldaki perakende satış fiyatına göre büdçede tesbit edilmiş olan miktarlar kuruşlandmhr, ve büdçedeki gıda masraflarının yekûnu anormal yıl için (100) ad edilir. Diğer ay ve yıllardaki fiyat değişiklikleri, aynı
murların hali haraptır. Fakat iş-çilerinki daha da harap.
Köylülere gelince: başbakanın bu geniş kitle hakkındaki sözleri de sağlam hesaplara dayanmıyor. Demek istiyorlar ki, köylünün salın aldığı mamullerin fiyatları arttıysa, sattığı ma-
Toplan pamuk fiyatları kilosu - kuruş
Adana
mulleriıı fiyatları da artmıştır; mamul fiyatlarının düşmeesi, mahsul fiyatlarının da düşmesi demektir; bu da köylünün aleyhinedir. Kendilerinin pamuk ve pamuklu misalini ele alırsak vaziyetin hiç de böyle olmadığını görürüz :
Muhtelif köylerimizde kaput bezi ve basma fiyatları i r vasatisi
(metresi - kuruş)
İzm
piyasa klevland akala yerli kaput bezi basn
parlağı I i
1939 35 41 48 41 20 25
1943 81 96 106 125 220 250
1946 107 130 115 20) 300
işleme ve çalışma hürri-mülk sahibi olma ve ma dilediği gibi kullanmak •raya toplanma, dernek şirket kurmak türk
İŞÇİLER
Fuat Köprülü’yü protesto ediyorlar
Sendika gazetesi neş iyat müdürlüğüne
Demokrat Parti kurucularıııdâıi işçi sınıfı ve onun kurduğu bağımsız teşkilâtla ı Sendikalar halikındaki neşriyatı dolayısiyle birliğimize bağlı Şendi alatdan almış olduğumuz pek çok protesto mektuplarından bb ini ilişik ol Jak sunuyoruz. Gazetenizde aynen neşrin» diler saygılarımızı sıi aıız'
İşçi Sendikacılar birliği.
Demokrat Parti kurucularından ■; Fuat Köprülünün her^-^frsat düştükçe işçi sınıfını inkâr cttiğîni W Türk işçisinıîi ’-ft-ungereğince kurmakta olduğu bağımsız sendikalara karşı düşmanca iftira ve tahkirat yaptığını görüyoruz ve okuyoruz.
1 Kasım 946 Başkent altı demokrat parti gazetesinde yine bir numaralı işçi düşmanı diye vasiflandırabilece^imız iftira ve tezvirleri sendikalarımıza ve sendika gazetemize karşı yağdıran Fuat Köprülü kendi profösörlük ve münevverlik vasf yle yakıştı ramıyacağımız hakaret dolu bir alay sözle bize ve teşk İdimiz da çalışan namuslu ve feragatli işçi arkadaşlarımıza afi? dolusu küfürler savuruyor. Fuat Köprülü acaba bu hakaret ve tahkirleri hangi selâhiyetle ve neye dayanacak yapıyor ?
Biz İstanbul İnşaat işçileri Sendikamız üyeleri Fuat Köprülünün hiç b r esasa dayanmayan tezvir ve iftiraları .ı protesto ederiz.
•tîaflBRjp’ı ii | ü’nüuKz
İstanbul inşaat işçileri sendikası üyeleri adına
Mesul Muhasip Sendika Kâtibi
K. balyoz M' İrgat
Mesul Kâtip
Yusuf Ziya Giray
kalite ve büdçedeki aynı nis-betlere göre hesaplanarak endeksler yürütülür.
Y*ni. (100) ad «dilen yılın ve kalitelerinde sonraki yıllart gi$ik1i'( yapılmadığını» göre, rin miktar bakımından az, kal mtudan bozuk maddeler üzerinde yapıtmış olmasının bile h'ıç bir ehemmiyeti yoktur. Kaldı ki zaten bu da varıd de. fildir. Sonra, bu endeksler bir Sır olarak- devlet dosyalarında saklanan malumattan çıkmaz. Aynı malumatı bakımsız üniversiteler, türlü enatitülfer ve bilhassa sendikalarda toplarlar. Bu teşekküller bizzat endeksler yaptıkları gibi gibi, resmi endeksleri de kontrol ederler. Bu yüzden yanlış endeks neşretmek hi., bir makamın hatırındım bile geçmez. Ecnebi memleketlerde istatistik işleri bir âmme hizmeti sayıl «aktadır. Bîr memleketin nesi var nesi yoksa, memlekette ııc olup ne bitiyorsi bunları istitîstiklerle de ojrenmek haikın hakkıdır. Demokrasi buuu ©uırcdcr. Bizde-ki geçinme endekslorinc gelince; bun-lırın bTrKus'irı: 'vardır Kİ, b U da Baş-Ifanıp, aui.ij.uw-- v-t->
Çoğunluk kontrata bağlanmayan işçi ve fakir memur meskenlerinin kiraları harp içinde arttığı halde, milli korueın* kanunun İlukuiu guz. önünde tutularak mesken endeksi, umumî endekse hep Z700- alarak virmekte vft-unınrni endeksi daha düşük göstermektedir. Y*rıi hayat pahalılığı Uu/nmâ endeksin gösterdiğinden daha /azla artmıştır. Gıda endekslerine itibar et-•neK aönö argmcftlr. fo\~ nal.tka!
endeksli veya endekssin. Başbakanın sözlerini fektib etmektedir. Başbakanı 'Bu nisbetler bakımından en geride bulunan aylıklı vatandaş\urin mümkün oü-uğU kad-.Tİ korfak i\1n d derecesinde.
’ fiiyor Aylıklı vat^Başlarm, yani memurların az maaşlıları gerçekten cok geri hayât sevi yeşildedirler Hatta yapılacak zamların dajfakir m' muı laM iz-dıraptan kuriaramıyacağıua kani glaıaU^ayrica snlj^y^in Üzülüyoruz. Amma en az maaşlı memurlar bile, memleketimizdeki geçinme seviyelerinin en gerisinde değildirler. Bu yer maalesef isçilere aiitir. Baremin en aşağı basamağı olan 15 lira aslî maaşlı bir memurun, bütün kesintilerinden sonra eline avda aynî yardımla b rlikte Anka rada seksen sekiz (8-), diğer yerlerde yetmiş iki (72) lira geçer. Çocuk başına 5 lira çocuk zammı da hariç. Buna mukabil, vergiler çıktıktan sonra ayda eline bu kadar para geçen işçi ancak parmakla gösterilebilir. İş şartlarındaki büyük farklar ve fazla mesaî cabası. Tekrar ediyoruz, az maaşlı fakir me-
mikdar 3a bir de-endelcsle-lite balcı-
fe
rrn teklif ediyoruz „
(
En aşağı ücret-lerin tesbiti.
(Baştraafı Birincide ücret haddinin tesbitidir.
Hayat sevtyesile fiyatlar arasındaki ahenk, kâr normasının iniş ve çıkışları nisbetinde ücretlerin . yar lan ması suretiledir ki istihsal ve istihlâk kabiliyetlerini âdil bir çığıra sokabiliriz ve ancak bu suretledir ki iş ücreti kemmiyet ve keyfiyet itibarile harcanan emeğe göre istihlâk vasıtalarının temininde bir vasıta olabilir.
Ücret tarifeleri tanzim edilmeden, bölge iş müfettişliklerinin ve hatta kurulmalarını ya-kinen beklediğimiz iş mahkemelerinin ve hayırlı inkişaflarının sevinçle gördüğümüz sendikaların faaliyet mevzuları daima kısır kalmaya mahkûmdur.
Üç çocuklu işçi ailesine normal sağlık ve vasati konfor sağ-lıyacak bir seviyeyi en aşağı ücret tesbitinde esas olarak almadıkça tarife faydalı olmaz.
Hâdi MALKOÇ
Dokuma işçisi Sefer Uluer’e
Mektubunuzu, yazılarımızın çokluğundan bu hafta neşredemedik. Gelecek sayıda mütala amızla birlikte yayimliyacağız.
Görülüyor ki, pamuk fiyatları (1939—100) itibariyle en çok 300 e yükseldiği, yrnı %200 arttığı halde, pamuklu dokuma fiyatları yine (1939—100) itibariyle en az 1000 e çıkmış, yani %900 artmıştır. Başbakanın kendi misallerinden çıkan netice budur.
Başbakan 7 eylül kararlarını almak için “uzmanlan dinleme-7ğe„ ihtiyaç görüldüğünü söylü' yor. Başbakana nutkunun malzemesini verenler de her halde ayni “uzmanlar,,. Dışarıya satılacak mahsullerin değeri, yabancı paralar bakımından, eksileceği halde, nutka bu değerin artacağını, birikmiş dövizleri serbest ithalâta ayrıldığına göre tediye muvazenemiz aleyhte bozulacağı halde tersice, düzeleceğini telkin edenler de her halde yine onlar. Bazı gazetelerde, ihtisas inhisarım almış gibi konuşan bu uzmanlara Başbakana yanlış malûmat vermemelerini tavsiye edeceğiz. Hükümetten tekrar istediğimiz de memleketimizdeki muhtelif sınıf ve zümrelerin kazanç ve geçinme vaziyetleri tetkik edilerek, en perişan hayat şartları içinde yaşayan işçi sınıfına, hakiki ücretler arttırılmak sureti ile biraz olsun nefes aldırmasıdır.
SENDİKACI
Dünyadan^ haber
Bulgaristan’da sendikaların inkişafı.
Bulgaristan’da ilktrade- uni-on’iar ve madenciler sendikası 1905 de Gcorgi Dimitrov tarafından kurulmuştu.

1914 e kadar bu sendika hareketleri tedrici bir inkişaf gösterdi. 1923 den sonra Bulgar sendikaları faşist hükümet tarafından kapatılmış, Bu sendikalar teşki lallarını muhafaza ederek gizli faaliyet göst^rm şlerdir.
Eylül 1944 de meydana g hiıyîik’ halk kıyamı Perilik dincileri ve Sofya'daki tramvay ı’r yolları ime esil ta ra-teşkilâtlandı^’mifflr. Üç ay sonra vatan cephe Sİ hvkûme-idareji altında, Bulgaristan umum meslekî isçiler birliği G. M. F. V. 250.000 âza kaydetmiştir Bu gün bu birlik âza-ları 500.000 ne varmıştır ki bu bütün Bulgaristan işçisinin yüzde 72si dir. Geçen sene mensucat işçileri, madenciler, gıda istihsali sanayi işçileriyle patronlar arasında kollekt f anlaşmalar imzalanmıştır. Bunun gibi yiııc işçilerle patronlar arasında 10 müşterek anlaşma yapılmaktadır. Umum meslekî işçiler birliği fiyatların kontrolünü ve ücretlerin artırılması mes’elesi-nde hükümetle iş birliği yapmıştır.
Danimarka’da Grevler...
22 Eylülde Danimarka’da Endonezya’ya asker sevk edilmesine karşı muhtelif nümayiş grevleri yapılmıştır. Nümayişi polis silâh kuvvetile durdurmağa çalınmışsa da grevciler hareketlerin; devam etm:şlerdir. 24 Eylülde Danimarka S. S. Boissevaitı gemisi bir çok askerleri hâmil olarak Endonezya’ya hareket etmek üzere idi. Bu sebeple Amisterdam’da a-mele 24 sıatlik bir nümayiş grevi tertip etmiş, şehir 24 saat t ra m vay s İz ve gazsız kalmıştır Ertesi günü grev tramvay işçilerinden belediye işçilerine sirayet etmiş, sıra ile liman a melesi, demir yolları amelesi ve mürettipler de greve iştirak etmişlerdir. Ayni günlerde fabrika dökme ocakları amelesi çelik sendikaları amelesi, tayyare fabrikaları amelesi de işlerini bırakmışlardır. 24 saat sonra grev umumî bir mahiyet almıştır. Polis nümayişçilere kılıç ve tiifenkle hücum etmiş ve bir çok yaralanmalara sebep olmuştur.
24 Eylül gecesi hükümetin a-mele üzerine silâh çekmesine rağmen amele, biz Endünezya-lılarln hürriyetini ve istiklâlini istiyoruz, onlara asker Sevk e-dilmesine ve öldürülmelerine muhalifiz, diye bağırmışlardır.
Sayfa : 4
Sendika Gazetesi
9 Kasım 1946
Ankara Madeni İşler ve Makine İşçileri Sendikası (ANA NİZAMNAMESİ)
^Geçen sayıdan devamj
4 — Girme ve Çıkma :
On sekiz yaşını bitirmiş bütün Makine ve Maden İşçileri, Sendikaya girebilir. Ancak anlâkerı sükût etmiş, akıl hastaları ve medeni haklarını kaybetmiş bulunanlar, işverenlere işçilerin aleyhinde hafiyelik edenler, demokrasi cereyanlarına düşman olanlar Sendikaya alınamazlar. Bunlarden alındıkları anlaşılanlar idare heyeti karariyle Sendikadan çıkartılırlar.
- Teşkilât:
M. I. M. 1. S. nın en büyük organı kongredir. Kongre yılda bir kere toplanır ve 11 kişilik İdare Heyetini seçer. İdare Heyeti, kongrenin kararlarına vc ana nizamnameye göte Sendikayı idare eder.
6 — Kongre, idare heyetinin karariyle bir yıldan evvel fevkalâde olarak toplanabilir.
7 — İdare heyeti, fevkalâde kongreler hariç, yıllık kongrelerde seçilir. Eski idare heyeti yeniden seçilebilir.
8 — İdare heyeti aşağıdaki bürolara ayrılır.
A) Sekreterlik bürosu.— Bu buronun reisi aynı zamanda Sendikanın Genel Sekreteri ve İdare Heyetinin Başkamdir.
Büro Sendika azalarının siçillerini, içtima zabıtlarını tutar. Muhaberatı temin ve aza kaydına bakar. Sendikayı resmi makamlar nezdinde temsil eder. Para işlerine veznedarla (Bütçe vc hesap işler: sekr; ter ) birlikte imza koyar. Sendika adına taahhütlere girişir.
r) Teşkilat bürosu: Teşkilâtlandırma işlerini teşvik ve temin eder.
C) Kültür t ü.-osı: : 3 üncü maddenin (C) fıkrasındaki maksatların vah ıkkukuna çalışı-
D) İşçi Haklan Bürosu: 3 üncü maddenin (B) esaslar da.resinde çalışır.
E) Bütçe hesap jşkri bürosu : Sendikanın gelir ’ tanzim c-ter. Her üç aybk ı lanço vaziyetini azalara
fıkrasında yazılı
ir ve masraflarını ra bildirir. Plan-ço hakkında yapılan itirazlar Kontrol Komisyonunca tetkik edilir. Aza aidatını toplar, oağ şiarı vc Sendika gelirlerini alır, bunların hesaplarını tutar. İdare heyetinin kararı veya genel sekreterin tensibiyle’ sarfiyatta bulunur. _________( Devamı gelecek sayıda)
İstanbul Basın ve yayın kafa ve kol işçileri s e nd ikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
geçen sayıdan Devam
b ) B. Y. I. S. maksat ve gayesine daha esaslı bir surette varabilmek, azasına kolayca iş temin edebilmek ve fiili yardımlarda bulunmak üzere matbaa ve yayınevi açmak ve buna mümasil iktisadi teşebbüslerde bulunmak.
c ) Meslek erbabı arasında tesanüt ve teavün duygularını geliştirmek ve fiili hareketler haline yükseltmek gayesile bir yardım sandığı kurmak, gerek sandık üyelerine ve gerekse üye olmayan ve çalışamıyacak derecede ihtiyarlamış ve hasta düşmüş meslek erbabına aynî vc nakdi yardımlarda bulunmak.
d ) Sendikaya dahil olmayan kafa ve kol işçilerinin gazete idarehanelerinde ve matbaalarda çalıştırılmaması için lâzım gelen teşebbüsatta bulunmak ve bunun temini için bir Sendika kanununun çıkarılması hususunda hükümet makamları ve Büyük Millet Meclisi önünde önayak olmak. (Devamı gelecek Sayıda)
İzmir Ayakkabı İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
SGefrn sayıdan devam)
6 - Teşkilât :
Sendikanın faaliyetlerini 10 kişilik bir idare heyeti sevk,w idare eder. Bu heyeti bir sene için çoğunluk ile Sendika azalarının umumî içtimai seçer. En az bir olan be kendisine verilen içtimai işlerde nan her aza idare heyetine seçilebilir,
Muvakkat hüküm : (Sendika kurucularından en az üç kişi ilk üç aylık kuruluş devresinde idare heyeti vazifesini görür. Bu lalan umumî eyi olduğu ğibi veya ve nizamı ida’
İzmir mensucat sanayii işçileri sendikası
(NİZAMNAMESİ)
1 — İzmirde mensucat st-nayii işçileri sendikası adı altında gayri siyasi bir cemiyet teşekkül etmiştir. Birliğin merkezi Fevzi paşa bulvarı 1'0-5 üncü sokak 2 numaradır. Sendikanın uğraşacağı mevzu vc maksatları şunlardır.
2 — Mensucat işçilerini işverenler, hükümet makamları vesair idare âmirleri önünde temsil etmek her sahada onların hak ve menfaatlerine uymi yan durumlara ve muamelelere karşı, teşebbüslerde bulunmak
A) İş kanununun ve Büyük Millet Meclisinde çıkacak diğer iş gücünü koruma İçtimaî sigorta kanunlarının hükümlerine riayet edilip edilmediğini daimi surette araştırmak- Onlara aykırı halleri ve muamelen ortadan kaldırmak için işçileri harekete geçirmek, icabında gereken yerlere baş vurmak ve işçilerin haklarının korunması için onlar adına dâva açmak.
B) İşçilerin fikri ve bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları spor talimleri ve oyunları memieket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanatlar dersleri, korolar ve sair* organize etmek ve bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi kulübü açmak ve idare etmek.
C) İşsiz kalan sendikda âza-larina iş bulmayı temin etmek işçi katagorisini tâyin etmek hastahane, doğum evi, çocuk yuvaları tesis etmek.
D) Teker teker muhtaç bir duruma düşen sendika â/alanna eşya, gıda ve para yardımlarında bu lunmak geniş ölçüde işsizliğin umumî haline karşı bir Sağlam ihtiyat akçesi vuciide getirmek, maksadı ile karşılıklı yardım sandığı yaratmak işçiler araşınca tesanüt ve taavvun duygularını genişlettirmek ve fiilî hareketler haline yükseltmek.
3 — Kurucular:
Mustafa Arınsoylar dokumacı, Ömer Akkaııat dokumacı, Abdul Celâl Barlak dokumacı, Musa Özbey dokumacı,
Haşan Oytun iplikçi, H.Tahsin Elbir dokumacı, Hüseyiu Melek depocu.
4 — Sendikaya girmek ve sendikadan çıkmak: mensucat senayiinde çalışan tekmil işçiler dinleri, milliyetleri ve siyasi görüşleri ne olursa olsun sendikaya âza olabilirler. Ve olmaları arzu edilir. Âza kayıt olmak için bu nizamname hükümlerine riayeti taahhüt etmek kâfidir. Sendika mensucat istihsalinde çalışan bütün işçileri içine almak gayesini güder. Bu yolda s:stemli bir teşvik faaliyeti yürütür.
5 — Yalnız ahlâkan sukut etmiş olanlar, iş verenlerle işçiler arasında fesat çıkaranlar ve sendika hakkında menfi pro-poganda yapanlar ve işçi sınıfı menfaatlerine aykırı harekette bulunanlar, faşist propogandası yapanlar, işçilerin metalip hareketlerini’sabote edenler sendika âzası olamazlar. Ve bu gibiler her hangi bir surette sendikanın içine sokulabilmiş-lerse gerçek hüviyetleri meydana çıkar çıkmaz heyeti idare karariyle sendikadan çıkarılırlar.
6 — Sendikanın çalışmalarını yedi kişilik bir idare heyeti tertibiyle yürütür. Bu heyet-bir sene için sendika âzalair-nln umumî İçtimaî çoğunluk e sasına göre seçer. En az sendikada bir seneden beri kayıtlı bulunan ve kendisine verilen içtimai işlerde kabiliyet göstermiş bulunan her üye idare heyetine seçilebilir.
Devamı gele cek sayıda
Bakırköy Bez Fabrikası İsçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
Geçen Sayıdan devam
12 — Sendikaya kayıtlı aza her alt: ayda bir defa olmak üze-alelâde toplantı yapar. Bu toplantılarda günün en mühim işçi »selelerine dair raporlar dinlenir; müzakere edildikten sonra ha-
re
me,
rekel tarzları kararlaştırılır. Sene sonu toplantısı (yani kongre) kapanmazdan evvel idare heyetinin geçmiş hesabatı tetkik edilip gerekli hararlar alınır ve yeni idare heyeti seçilir. Bu scçimcer.: başka ayrıca 5 kişilik bir kontrol komisyonu da seçilir.
13 — Sendikaya kayıtlı azanın umumî içtimalara daveti ve bu içtimalarda alman kararların azaya bildirimi ya bîr beyanna-
| me neşir veyahut gazetede yayınlanır.
14 — Kontrol Komisyonunun ödevleri : iler üç ayda bir olmak üzere e:ı az senede dört defa olmak üzere Sendikanın hesaplarını tetkik etmek vc müşahebelerini bir rapor şeklinde umumî içtimaa sunmak Sendika azalan arasında veya azalarla idare heyeti araşında çıkacak ihtilâflarda hakem rolü oynamak, üçüncü maddede yazılı sebeplar dolayısiyle Scndikadad çıkarılmaları idare heyeti tarafından kararlaştırılan azaların itirazlarını kabul ve müdafaalarını dinlemek vc edineceği kanaate göre çıkarma kararlarını bozmak veya katileştirmek, arkadaşlığa uymıyan hal ve tavırlarından dolayı mesul tutulan azalara disiplin cezalan tayin et-mekt.r.
15 — Sendikada uygunsuz kareketleri görülen azalara tatbik edilecek cezalar şunlardır : İhtar, tevbih ve geçici çıkarmadır. Temelli çıkarma yalnız dördüncü maddede yazılı hallerde tatbik olunur. Kontrol Komisyonu kararlarına ancak kongre nezdinde itiraz olunalilir. Kongrenin kararları katidir.
16 — Sendikanın Gelir Kaynakları :
Sendikanın gelir kaynaklan girişte her yeni azadan bir defaya mahsus olmak üzere 150 kuruş işçilerden 250 ustalardan yazılma ücreti alınır. Azaların her ay ödemeye mecbur oldukları 100 kuruş aidat, ihtiyari teberrüler Sendika faydasına verilecek müsamere ve temsillerin bıraktığı kârlar.
17 — Sendikaya aidattan fazla para yardımında bulunmak imkânına malik olan azalar bu yardımı teberrüler şeklinde yapabilirler.
18 kadan
19 menfaatlerinin korunması için saklanır. Bu ihtiyat akçesine kışık zamanlarda bile el sürülmez.
20 — Sendika faaliyetini tatil zorunda kaldığı takdirde cemiyetler kanunu ahkâmı dahilinde tasfiye muamelesi yapılarak Sendikanın tasarrufundaki bütün malları İstanbul işçi Sendikaları Birliğine devrolunur. Böyle bir teşekkül mevcut değilse lstanbuida mevcut azası en çok olan üç İşçi Sendikası arasında taksim olunur.
21 — lstanbuida mevcut İşçi Sendikaları Birliğine dahil olmak için Bakırköy Bez Fabrikası İşçileri Sendikası umumi bir içtimaa aktederek alınacak karara göre Birliğe dahil olunur.
22 Sendika merkezi şimdilik Bakırköy—Yenimahallededir.
23 Kurucular i
Sabri (>zcan tesviyeci, Enver Tenşi dokumacı, Yaşar Yasak dokumacı, Reyhan Ozan kaynakçı, revzi Aksakal dokumacı, Hüseyin Bekol dokumacı, Cemal Yaman dokumacı, Abdullah Hançer dokumâcîr Sefer Hançer dokumacı.
— Sendikaya aza. olan her üye ancak üç ay sanra maddi yardım görebilir.
— Aidattan elde edilen gelirlerin dörtte biri işçilerin
Sendi-
umumi
en sı-
Kocaeli Nakliye İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Çeçen sayıdan devam)
(Muvakkat hüküm : İlk kongre toplanıncaya kadar N. I. S. kurucular heyeti tarafından bu ana nizamnameye göre idare olunur. gu heyet ilk kongreyi Şendikanın resmen teşekkülünden en çok üç ay sonra toplantıya çağırması mecburidir.)
14- 1
Seı_^.-- „ _
üzere her azadan tür
çeği asgari 50 kuruş aidatla: ler, Sendika faydasına; " J
caj
—«Gelir kaynakları:^ .
ndikarnn gelir kaynakları, girişte bir defaya mahsus olmak ir lira yazılma ücreti ve her ay azanın vere-f ve bunpap. başka ihtiyari teberrü-k müsamere, temsil V.s. nin bıraka-

muvakkat idare heyeti üç ay sonra yazılmış olan aza içtimaa çağırır. Bu toplantı ana nizamn değiştirerek çoğunluğun reyi ile kabul e seçer).
7 — İdare heyetinin vazifeleri ikinci maddede sayılan gayeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza aidatını ve tcbcrruatı toplamak veya kabul etmek: bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek, kundura işçilerinin umumi menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim kısmını bir sağlam ihtiyat akçesi halinde saklamak, işçileri ilgilendiren her çeşit iş şartlan, sağlık ve gündelik meselelerini aralıksız göz önünde bulundurmak ve onların müşterek adlarına teşebbiişlere girişmek, icabında protesto mitingleri yaptırmak kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş vurmak, mühim kararlar almak zarureti hasıl olunca olağanüstü toplantılara çağırmak ve ila.dır,
8 — İdare heyetine seçilen azalar umumi içtima sonunda ilk toplantıları yaparlar. Kendi aralarından birini Sendika mes’ul kâtipliğine bir diğerini muhasip ve veznedarlığa ve bir ûçüncüsünü de teşkilât ve kültür işleri kâtipliğine seçer, her günlük işleri bu üç aza ve ihtiyaç olursa muavinleri idare eder ve teşkilâtlandırır.
(Devamı gelecek sayıda)

Sendikalan Birliği veya buna benzer Irnaz Nakliye İşçileri Sendikası umumi
,ğı kârlar ve benzer leı
İ5 KoTOlmdc _ bir teşekkül vücut bulur bir içtima aktederek alınacak karar üzerine bu birliğe iltihak edecektir.
16 — Sendika faaliyetini tatil zorunda kaldığı takdirde tasarrufundaki malları Kocaeli İşçi Sendikaları Birliğine, mevcut değilse İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine devrolunur o da mevcut değilse lstanbuida azası en çok üç işçi Sendikası orasında taksim olunur.
17 -- Sendika merkezi şimdilik Kocaeli İşçi Sendikaları Birliğinin bulunduğu Mahaldir.
18 — Kurucular :
Ahmet Taşlı nakliye işçisi, Kema» Kayralcı nakliye işçisi, Enver Gündoğdu nakliye işçisi, Demir Karışık nakliye işçisi, Ahmet Giirçay nakliye işçisi, Mustafa Incebel nakliye işçisi, Kâzım Kahraman nakliye isçisi, İsmail Kara nakliye işçisi, Necati Durak nakliye işçisi, İsmail Tel nakliye işçisi, Osman Çolak nakliye işçisi, Abdullah Çolak nakliye işçisi, Rahim Çivi nakliye işçisi, Süleyman Taşyılmaz nakliye işçisi, Şükrü Oğar nakliye işçisi.

Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: llitatğ Kemal Ak kanat Tertip ve Baskı F - K Basımevi

Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar :
ı
Yakında çıkacak günlük siyasî gazetemizi bekleyiniz.
j

Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sap 10
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
2 Kasını ' ) 1 >
Hükümetin İktisadî tedbir ve kararları karşısında Demokrat Partinin vaziyeti
-------------- «O ..... -- - s
Demokratlar iktidarda Olsalardı halkın sefaletini önle mek için alacaklari tedbirler neler olurdu? Demokrat Parti bu suali cevaplandırmalıdır
1 - Gündeliklere Zam
2 - Nakil vasıtalarında
tenzilâtlı işçi tarifesi
İSTİYORUZ!
Hükümetin 7 eylül kararları hatırlardadır : Türk Lirasının dış değeri düşürülmüş, “ İthalâta geniş serbestlik* verilmiş, serbest piyasa fiyatından ucuza altın satışına başlanmış, “maliyet unsurlarında indirmeler sağlamak suretiyle sanayi mamulleri ile orman mahsulleri fiyatlarında ve eşya uakliyat tarifelerinde mümkün görülen indirmeler * yapılacağı vaadedilmişti. Bu kararların neticeleri de meydanda : iç fiyatlar yeniden j-ük- I selme yolunu tutmuş, piyasaya tekrar para çıkarmak zorunda kalınmış ve nihayet hükümet, vaitleriniıı tam tersine, nakliyat tarifelerine zamlar yapmıştır. |
Basit bir iktisat aıılayişiyle 7 eylül kararlarının bu neticeleri vereceğini kestirmek zaten zor bir şey değildi. Teknik sebepler yüzünden iki haftalık bir gecikme ile basılan yazımızda, Gazetem-zin 28 eylül 1946 tarihli sayısında bunun böyle o-lacağını kesin olarak söylemiş tik.
7 eylül kararları karşısında, Demokrat Partinin tavrı ise, ilkin uzun zaman susmak oldu. Bu tavır başlıca iki sebepden ileri geliyordu. Bir kere kararların ne netice vereceğini kes tiremediler. Neticeler belli olduktan sonra konuşmayı daha “ akıllıca „ buldular. Müphem sözlerle, hükümete s ualler hazırlamakla vakit kazanmağa çalıştılar. Öteki sebep ise şu idi: İlân edilen kararlar, Demokrat Partinin başlıca dayanağı olan ticaret sermayesinin, ithalâtçı ve ihracatçı tüccarın işine geliyordu. Demokrat Parti iktidara geçseydi alacağı kararlar tıpı tıpına bunlar olacaktı. Ne yazık ki bunlar C. H. P. tarafından alınmıştı. Ve sırf bu yüzden Demokrat Parti tarafından resmen alkışlanamadı.
Artık olan olmuştur. Geriye dönüimiyecektir. icabı, kararların Demokrat Partili masına da sebep
Celâl Bayar’ııı 26 Ekimde Kirklareli’nde yaptığı konuşmayı işte bu çerçeve içinde gözden geçirmek lâzım :
“Hükümet, mali ve iktisadi yeni kararlar almıştır. Bu kararların kat’i neticesini görebilmek için daha geçen zaman pek azdır. Fakat, bence vaziyet taayyün etmiştir. Alman tedbirler vadedilen ucuzluğu | büyük salonu ve on
Parti taktiği tenkidinden tüccarın kırıl* kalmamıştır.
getirecek mahiyette değildir. Paranın düşürülmesi hem mÜ8bet hem de menfi tesirler yapar. İhraç mallarımızda canlılık yaratır, buna mukabil ithal malları yükselir. Parayı düşürmek çok defa bir tedbir olabi* lir, fakat bu arada elzem olan şey fiyatların yükselmesini önlemek, bunları aynı seviyede tutmaktır. Bu yapılmadığı takdirde gaye kaybolur. Bu iş hakkında alâkalılar beyanatta butundular, muvaffak olunacağını söylediler. Söylenenlerin -tahakkuk'- etmesi için bir müddet daha sab-’retmek lâzımdır. Buna rağmen tahakkuk ettiği takdirde bütün iktisat kaidelerinin üstünde, bilinen prensiplerin dışında bir vaziyet hasıl olacaktır. Bizim Bütün temennimiz onların haklı çıkmalarıdır.
Scnflik"aBMİer ^on«frcyi h«r*r«tle -takip ediyorlar.
XI
inşaat İşçilerinin Olağanüstü Toplantısı
İstanbul sendikacılığının talii nedense fırınlarda açıldı. Sendika gazetemiz metruk bir fırın da mayalanıp pişiyor. İstanbul Sendikalar Birliği Beşiktaş’ da Hasfırına nakledildi: oldu iki fırın. İşçilerimizin gayretleri bu hızla yürürse İs tan bu-lun fırın buhraniyle karşılaşması yakındır.
Beşiktaş’ın Hasftrını sarı badanalı cephesinde yirmiye yakın pencere, üç kat üzerinde iki altıya
Görülüyor ki Demokrat Parti Başkanı vaziyetin artık “ taayyün* ettiğine ancak şimdi kani olabilmiştir. Ama yine “iktisat kaideleri* nden, “bilinenn prensipler* den bahsetmelidir. Eğer bugünkü sözlerini kararların ilânından önce, yani netice-ri henüz belli değilken d uy saydık, nedense adı “iktisadçı* ya çıkan Celâl Bayat’ın iktisat ka’ idelerinden oldukça anladığına bazı prensipleri bildiğine hük-medebilirdik. Şimdilik kendilerine. tereddüde düşmeğe mahal olmadığını, “iktisat kaidelerinin üstünde, bil nen prensipleri dışında b r vaziyet h«sıl„ olmıyacağını sö^/clim.
Toplantıda bulunan b r genç Demokrat Parti Başkanı’na şu suali sormuş :
“iktidar partisinin bu işler başaramadığı ve başa-raraıyacağı görülüyor. Demokrat partinin alm-Pevaznı 4 üncü sayfada
yakın odasiyle^hakikaten birHı-riıı için fazla, Sendikalar Birliği için de daha şimdiden dardır.
Badanasız odalar, tahta merdivenler, kırık camlar, tavanlar keser, çekiç ve rende senfonisiyle renk ve şekil değiştiriyorlar. Elektrikçiler, marangozlar, sıvacılar kendilerini bir sürat yarışma kaptırmışlar.
Sendikalar Birliği Reisi Hakkı arkadaşla odaları geziyoruz. O usta bîr işçi olduğu kadar
Son birkaç sayıdanberi sendika, pahalılık konusundaki görüşünü bildiren yazılar yayınlamakladır. Bu yazıların güttüğü miisbtt dava, bu hesapsız fırlamaların işçi sınıfı üzerindeki tesirini azaltabilmek için iş ücretlerine zamlar yapılması isteğid-r. Evvelce de belirttiğimiz gibi bu isteğe karşı gösterilen sükût boykotu devam etmektedir. Ne çalışma Bakanlığı, ne de İktisat Bakanlığının bu hususta harekete geçtiklerini gösterir en ufak bir alâmet yoktur.
Kömür İşçilerinin ücretlerine yapılması düşünülen zammın yüz-de kırka kadar olacağı ve bu ju vc müsteCel bir |ıa]jne gej.
zammın günde şu kadar, haftada şu ve bu miktarlara tekabül edeceği santimine kadar hesaplanıp gazetelerde yayınlandığı halde, henüz ücretlerin bilfiil arttırılıp artırılmadığı, arttırıldı ise evvelce meselâ bir lira alan işçinin şimdi elmc kaç para geçtiği şimdilik meçhuldür.
değerli bir teşkilâtçı olan ,Hak-kıgarkadaş :
Dört güne kadar tamirat bitecek diyor. Gözleri ışıl ışıl, kulağıma iğiliyor. Burada çalışa» arkadaşların hepsi sendikalist-tir. Biz yalnız malzemeyi alıyoruz. Para ile olacak işler mi bunlar? $u çocukların canla başla, nefes almadan kendi yuvaları için seve seve döktükleri alın terini görürde insannın gözleri yaşarmaz mı?
( Devamı 3 öncü sayfada )
« Diğer tıraftan, günün en mühim derdi olan pahalılık bir salgın halinde devam etmekte ve artmaktadır. Buna karşı, İş ücretlerine zam yapılması isteğiie birlikte şu noktalan da hükümetin dikkatine arzetmeyi vazife biliriz;
Vapur ücretlerine yapılan zamlar, işçiyi çok sıkıntıya düşürmüştür. Bunun için sabah ve akşam, tenzilâtlı işçi tarifeleri tatbik edilmeli ve bu tren, vapur, tramvay, otobüs gibi bütün nakil vasıtalarına teşmil edilmelidir. Bu, bütün memleketlerde bilinen ve tatbik edilen bir usuldür. Bizde de. tatbiki çok Jiiz» m-
iniştir.
Yol masrafının işçi bütçesinde büyük gedikler açtığı ve buna mutlaka bir çare balunması lâzım geldiği kanaatindeyiz.

Cumhuriyet Bayramının 23 cü yıl dönümü ve işçi şendi -kalar birliği:
İstanbul işçi sendikaları birliği 18 Ekim 946 tarihli bir dilekçe ile Vilâyete mü'aeaat ederek bu en büyük millî bayra-m mızda , yapılacak olan geçit resmine İstanbul işçi sendikaları birliğinin iştirak edeeeğini, bu hususta törende kendisine ayrılacak yerin bildirilmesini istemiştir. İstida uzun bir havale muamelesine tâbi tutulduktan sonra (Emmiyette karar kılmış) emniyete gönderilmiş ve ancak 26 Cumartesi günü öğleden sonra geçitteki işçi birlikleri arasındaki yerimizi öğrenmek üzere protokolü imzalayan vilâyet makamına müracaat etmemiz g-erektiği yolunda vasih ol mı yan bir cevap alınmıştır. Cevabı hamil zarfın üzerinden İstanbul işçi sendikaları b rliğini aramak maksadile İstanbıılun 'muhtelif semtlerine zarfın gönderildiği ve asıl cevabın 23 Ekim 1946 tarihinde yazılmış bulunduğu öğrenilmiştir.
Cevap elimize 26-10-1946 öğ-ledenden sonra geçtiğinden ve 28-10-1946 günü ancak vilâyetten malûmat almak mecburiyetinde bulunduğumuzdan İstanbul işçi sendikaları birliği muhtelif sendikaların bu kadar kısa zaman içhde hazirlanamıyacağını anladığından bildirememiş böy-lece 23 ıcü yıl dönümünü kutladığımız Cumhuriyet bayramı 3eçit resmine bağımsız işçi sen-ikalanmız iştirakten mahrum kalmışlardır.
Sendika gazetemiz işçi arkadaşlarımızın bayramını kutlular ve yukarıdaki hususu açıklamayı kendisine milli bir borç^sayar.
Sayfa: 2
Sendika Gazetesi
2 Kasım 1946
Artık hiç
Çalışına bakanının 25-10-946 tarihli gazetelerde çıkan beyanatı dolayısîle :
Çalışma Bakanının 25-10-946 tarihli İstanbul gazetelerinde çıkan beyanatından: Eski iş kanunumuzun üzelinde bakanlıkça gerekli değişiklikler yapılarak meclisin tasdikine arzolun-duğuııu biz sendika mensupları teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Teessürle diyoruz çünkü iş kanunun alması icap eden son şekli üzerinde eıı ilgili söz sahibi olmamız gereken bizlerin fikrimiz alınmadan A sindan Z ine kadar işçi sınıfını alâkadar eden yeni iş kaminu kalem?. alınmış bulunuyor.
Üstelik birde İstanbul Sendikaları Birliği genel sekreteri sıfatile ben İstanbul çalışma müdürlüğüne davet olunmuş, İngiltercden iş hayatımızı tanzim maksadile getirilmiş mûte hassısla tanıştırılmış ve bir kaç ay gibi kısa bir müddet zarfında kurulan bağımsız sendikaları mı hakkında uzun ve etraflı bir konuşma yapmıştık. Konuş mamızın sonunda İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Genci Sekreteri o’arakdavet edilişimin asıl sebebinin çalışına bakanlığınca ’ değiştirilmesi kararlaştırılan iş kanunumuzda Sendikalar Birliği bakımından tebdil veya tadili istenen noktaların yazılı o . iarak 10 gün zarfında bakanlığa bildirilmesi olduğu açıklandı ve bu husustaki düşüncelerimizin etraflı bir şekilde rapor halinde kalemi alınmasını zira yeni iş kanunumuzun hazırlanmasında bu raporun esas ittihaz edileceği de ayrıca ilâve edildi. Biz çalışma bakanlığının samimiyetinden emin olarak hali hazır iş şartlarımızı dikkatle e-leyip dünyanın belli başlı demokratik memleketlerinin iş kanunlarım da tethik ederek iş kanunumuzun bu günkü şartlarına uygun bir şekilde nasıl olması lâzım geldiğini işçi sınıfının menfaatleri bakımından kaleme aldık.
güvenimiz kalmamıştır
2 — Madem ki iş kanunumuzun nasıl olması lâz.lm geldiği
hakkındaki fikirleri kale aiınmı yacaktı da sırf bu husus için İstanbul çalışma müdürlüğüne davet edilen İşçi Sendikaları Birliği Genel Sekreterlerinden ne için rapor istenmiştir.
3 — Çalışma bakanlığınca Türk İşçisinin fikirleri alınmadan tez elden kaleme alman yeni İş Kanununun son derece a-cele hazırlanmasının sebebi nedir.
4 İşçinin fikri alınmadan sür’atle hazırlanıp meclise sunulan yeni iş kanunu tasarısının
acaba ana hatları nelerdir ve eskisinden hangi noktalarda ayrılık gösternıekted r.
İşte bu gün uyanık Türk işçisinin kafasında bu ve bunlara benzer karşılık bekleyen birçok istifhamlar kıvrılmakta ve yığılmaktadır.
Çalışma bakanlığının önce İn-giltereden celbettiği mütehassısın tavassutuna kullanarak değiştirilecek olan iş kanunumuz ve Sendikalar hakkındaki düşüncelerimizi sordurup sonra da vereceğimiz, cevabı beklemeye lüzum görmeden mezkur kanun tasarısını meclise sunması kendisine bağladığımız ümidi kırmış hattâ tüketmiştir.
Bu durum karşısında arttk hiç güvenimiz kalmamıştır.
SENDİKACI
İşçi sağlığı
Dokuma işçilerinin sağlık durumları
20 Müesseseye birden bakan doktorlar
19 10/46 Son saat gazetesinden :
Raporumuzu tamamlayıp çalışma bakanlığına kemali samimiyetle sunacağımız sırada çalışma bakanının yukarda kaydettiğimiz beyanatı ile karşılaştık. Artık iş işten çoktan geçniş bulunyordu. Türk işçisinin 'hayati menfaatleri üzerinde kprar verilirken onun fikrinin usulen alınmasına lüzum görülmemesini hele önceden sendikalara değiştirilecek iş kanunu hakkındaki fikirleri sorulup da daha kendilerinden cevap almayı beklemeden karara varılmış bulunulmasını bu günkü ileri demokratik durumumuzla hiç bir noktadan bariştıramadık.
Olayları bu suretle sıraladık- | tan sonra insanın aklına şu sualler geliyor.
I — İş kanunumuzda devrin iş şartlarına ve yeni demokratik gelişmemize uygun olarak değişiklikl-r yapılacağına göre bu hususta en çok selahiyetli söz sahibi şüphe yok ki işçinin bizzat kendisi ve onun bağımsız sendika teşkilâtlarıdır. Bu itibarla eski, kifayetsiz ve tatbikatta da hiç yeri olmayan iş kan.ınumuzuıı tadil veya daha doğru b r tabirle baştan aşağı tebdilinde nihai karara varılmadan önce Sendikaların fikirleri acaba neden alınmamıştır?
İstanbul bölge çalışma mü dürlüğü imalathane, fabrika ve mekteplerin sağlık durumları hakkında son yaptığı incelemelerde bu müesseselerin kanunen mecbur bulundukları doktor tutmak ödevlerini hepsinin sözde yerine getirdikleri fakat ismen var olan bu doktorların cismen hiçbir zaman mevcut olmadıkları ve bu ödeVi pek az bir meblağ karşılığı olarak mahalli hükümet tabipleri ile bir kaç profesörün formaliteyi karşılayacak tarzda arada sırada müessesede göründükleri tesbit olunmuştur, jstanbuldaki sayısız imalâthane, fabrika, mektep, ateliyenin bir kaç profesyonel formalite hekiminin elinde olduğu da anlaşılmıştır. Bu arada yalnız bir ilçe tabibinin Beşiktaş’dan Arnavutköy’ üne kadar olan sahadaki mektep ve fabrikaların hepsinin resmi doktoru olduğu bu arada meydana çıkarılmıştır. Bu tabibin yedi kudretinde olan müessese yekununun 20 yi aştığını söylersek buralarda sağlık işlerinin nasıl yürüdüğünü okuyucularımız çok iyi anlarlar. Aynı şekilde bîr başka Kaza hükümet tabibî 17 muesseseye ancak maaşlarını almak suretiyle bakmaktadır. Bu hadise bütün İstanbul için böyledir.
Bu müesseselerin her biri 20/30 lira gibi pek cüzi bir para ile doktor formalitesini yerine getirmekte ve resmî makamlara karşı bu hekim adlarını bir paratoner gibi kullanmaktadırlar.
Esasen kaza dahilindeki sağlık meselelerinin kontrolü hükümet tabibinin vazifesi olduğu için kurnaz müessese sahipleri bu mesul şah«ı kendilerine dok tor diye tutarak şimdiye kadar sızıltıya meydan vermeden işi yürütmektedirler.
Bu işi yalnız hükümet tabipleri değil üniversite profesörlerinden bazıları da görmekte, bilhassa büyük fabrika ve müesseseler y sak savmak kabilinden bu profesörlerin titrin-den faydalanmakta beri tarafta binlerce işçinin hayatı asla kale alınmamaktadır. Çalışma ve bağlık bakanlıklannınm bu #nemli işle ilgilenmelerini temenni etmekle gazete sözünü bitiriyor.
Sendika : Biz işçi sağlıyı adlı seriden endüstri hekimliği başlıklı yazımızda daha önce
bu konuya işaret etmiş müesseselerden bir çoğunun sağlık işlerini bir doktor değil ancak tam teşkilâtlı bir hasta-hanenin karşılayabilecek durumda olduğunu belirtmiştik.
Sağlıkçı
ve
Bu işçi kızın hakkı-nı kim arıyacak
Feriköy Bilgiç sokak 24 numaralı sırma fabrikası sahibi Sepon Civan ve aym fabrikanın işletme müdürü Tarkum Halukyan aleyhinde. Pangaltı Türk beyi sokak 17/2 de oturan fabrika işçilerinden Alis Nalbatyan İstanbul Cumhuriyet savcılığına bir dava açmıştır, iş Kanunu nizam ve emirlerine aykırı hareket ederek genç kızın yaralanıp sakatlanmasına sebep olduklarından haklarında kanuni takibatın yapılması istenmiştir.
Hâdise şöyle olmuştur: Alis Nalbatyan by fabrikada iki şenedir, çalışmaktadır. Diğer işçilerle fabrikada yevmiyelerinin a'ttırıl-
dir çalışmaktadır. Diğer işçilerle fabrikada yevmiyelerinin arttırılmasını istemişlerdir. İşletme müdürü buna yanaşmıyarak sadece onlara fabrikada bir jrıkana cak yer temin edeceğini -vadet-miş ve bunun için de kendilerine fabrikanın abdesthanesini göstermiştir? işçi fabrika kazamı; dan sıcak suları buraya kovalarla taşıyarak yıkanmağa başlamışlardır. Soğuklar başlayınca da bir mangal yanmış kömür de abdesthaneye konulmaktadır.
8-11-1945 günü her tarafı kapalı yerde işçi yıkanırken birden bire fenalık geçirerek mangalın üzerine yıkılmıştır. Hâdise derhal arkadaşları taraf.ndan görülerek imdadına yetişilmiş büsbütün yanmaktan kurtarılarak fabrikanın yardımiyle evine gönderilmiştir. Bir müddet fabrika doktoru tarafından tedavi edilmiş vî beş ay hastanede yatmiş
tır.
Genç işçi kız şimdi çalışamı-yacak bir durumdadır. Yürürken

Dokuma ve buna bağlı sanayide bizzat mesleğin tesir yaparak husule getirmiş olduğu ehemmiyetli bir hastalık mevcut değildir.
Dokuma işçilerinin umumî sağlığı yaşadıkları hayat şartlarına, sosyal çevrelerine ve bilhassa ça-lışdıklari müesseseııin teknik organizasyonuna bağlıdır. İş mahallinin ve işin yapılma şeklinin hijyen kaidelerine uygun olmaması, y'apılan işi düşünüp, yapanın ihmâl edilmesi bir takım ârizâlara sebep oiıır.
Dokumacılarda en fazla görülen ânzalar hazım ve teneffüs cihazı hastalıkları, adale ve mafsal romatizmaları ve bilhassa kadın işçilerde fazla görülen bevli tenasüli bozukluklarla kansızlıklardır.
Dokuma sanayiinin bazı hususiyetleri iş mahallerinde özel bazı fizik şartları icap ettirir. Dokuma iplikleri kuru havada adeta cam gibi kırıldığından bunların işleneceği mahallin havasının çok rutubetli olması lâzımdır. Kuru hava aynı zamanda bazı kazalara da sebep ola bilir. Meselâ fazla kuruluk ipek liflerinde statik bir elektriklenme husule getirir, bunun neticesi de yangınlar zuhur edebilir. İşte bu sebepten iş mahal leri daima rutubetli olarak tutulur. Yalnız bu rutubeti tanzim etmek ve aynı zamanda hararetle de uygun bir seviyede tutmak iktiza eder. İplikler için en uygun olarak ve hareretle beraber ayar edilmiş bir rutubet işçilerin çalışması için de muvafıktır. Fakat hararet ile rutubet arasındaki bu uygunluk aranmaz, yani yalnız iplikler göz önünde tutulup işçilerin sağlığı kale alınmiyacak olursa bu vaziyet bir taraftan işçilerin iş gücünü azaltır, diğer taraftan da bazı hastalıklara sebep olur. Zira tam rahatlık hissile hiç üşümeden ve sıcaktan da sıkıntı hissetmeden çalışabilmek için sabit bir hararet (meselâ 18 derece) ve buna uygun muayyen bir miktar rutubete ihtiyaç vardır, ve her sıcaklık derecesine uygun gelen rutubet derecesi de değişiktir. Bunların arasındaki münasebet tanzim edile-meyip lâalettayin bir sıcaklıkla (meselâ yazın çok sıcak, kışın soğuk) fevkalâde fazla bir rutubet bulunacak olursa havanın fena tesiri dediğimiz hal baş gösterir. Hem-işçilerin iş veri mi azalır, hem de teneffüs ciha-z.ı hastalıkları ve romatizmalar ortaya çıkjır. Modern işletmelerde bu (sıcaklık - rutubet) uygunluğu hususî cihazlarla temin edilir ve daimî kontrole tâbi tutulur. Küçük fabrika ve işletmelerde ise işçiler çok gayrı
müsait bir hijyen şartı içinde çalışırlar. Buralarda hava yenilenmesi de hava ceryam şeklinde yapıldığından nezle, bronşit, hatta zatürrie hiç eksik olmaz. Teneffüs cihazı hastalıklarına sebep olan diğer bir âmil de havaya karışan yün, pamuk ve ipek tozlarıdır. Bunlar bir taraftan ak ciğerlerde tahrişler yaparlar, diğer taraftan da bazı hassas kimselerde astm nöbetleri (nefes darlığı) tevlit ederler. Modern teknikle işleyen yerlerde havadan bu tozlar daima emilerek alınıp yerine ayni sıcaklıkta temiz hava verildiğinden bu mahzur da bertaraf edilmiştir.
Dokuma işçileri ekseriyetle ayakta çalıştıklarından kolaylıkla deveran bozukluklarına uğrarlar ve bunun neticesi varisler (bacaklarda kara kan damarlarında kanın birikmesi neticesi bu damarların dolgun ve bariz bir şekil alması) teşekkül eder. Ağır yük kaldıran veya itenlerde (bilhassa kadın işçilerde), kannlar'yle masaya dayanıp veya itenlerde ekseriya bağırsak düşmeleri ve bunun neticesi müzmin kabızlar husule gelir.
İşe küçük yaşta başlayan kız çocuklarında otururken veya a-yakta çalışırken işin icap ettirdiği yanlış vaziyetler kemiklerin anormal bir şekilde gelişmesini mucip olur ve bunlar da gebelik ve doğumda kendini gösteren bir takım havsala çarpıklıkları tevlit eder. Bu sebepten dokumacılıkta çalışan kadınların gebelik hallerinde pek erken aylarda başlayan bir ihtimam ve nezaret zaruridir. Ancak bu şekilde doğum âriza 1 arının önü alınabilir. Endüstri tekniğinin ilerlemesi ve alman sosyal yardım tedbirleri sayesinde dokuma sanayii buğün artık kadınlar için en muvafık ve müsait işlerden birisi olmuştur. Meselâ Sovyetler Birliğinde kadınlar bu sanayii randıman ve bilhassa desen zevkleri bakımından âdeta yarım asır ileri götürmüşlerdir.
Üzerinde ehemmiyetle durulması gereken diğer bir nokta da ğeri ve küçük işletmelerde çalışan işçiler arasında ötedenbe ri mevcut olan fena bir itiyaddır. İşçiler mekik ipliğini ağızlariy-le emmek suretiyle geçiriler. Bu bilhassa ince iplik kullanan tezgâhlarda, ipliğin sık sık kopması hallerinde çok nır. Aynı bir tezgâhın zamanlarda muhtelif tarafından işletilmesi
bu iplik geçirme şekli verem ve frenginin geçişinde âmil olması dolayısiyle çok tehlikelidir. Buna bu sebepten (ölüm öpücüğü) ismi de verilmiştir. İpliğin mekiğe demir bir tel (kroşe) ile geçirilmesi lâzımdır. Modern otomatik dokumacılıkta bu şekil mekikler ortadan kalk 'tığından bu ârızanın da önü a-lınınıştr. Modern teknikte aynı zamanda kumaş boyalarında ve apre ile baskıda kullanılan kimyevî maddelerin tevlit ettiği zehirlenmeler ve cilt hastalıkları lahakik ? da gittikçe azalmaktadır.
Devimi 4 üncü sayfada
çok zorluk çekmektedir.
Hem altı ay işinden olmuş, sıhhatini kadınlık zerafetini kaybetmiş, hem de hiç bir maddî te minat karşişında bulunmamaktadır.
Soruyoruz : acaba hâdisenin vuku bulduğu gün fabrika müs tahdemleri onu tedavi ve muayene eden doktorlar neden vakayı âzım gelen alâkalılara polise, müddeiumumiliğe bildirmemişleridr.
Vaziyeti iş Bakanlığının da bir | daha baştan tetkik ve t--------
etmesini bekleriz.
tekrarla-muhtclif kimseler halinde
*
2 Kasım 1946
__________________________________________ o ayıa : 5
İnşaat İşçilerinin Olağanüstü toplantısı 1946 İngiliz Trade-Union’lar
■■■■■■ -__ ■
( (İVftaraf) 1 inci sayfada )
Hakikaten bu işçi gençler en çok sevilen bir türküyü söyler-gibi, en fazla arzulanan bir yemeği karşılar gibi çalışıyorlar. Emininıki her birinin beşer öner senelik işçi hayatlarında bu kadar zevkle, iştahla çalıştıkları gün yoktur.
Üst kattaki büyük salona iskemleler taşınıyor. İstanbul inşaat işçileri Rendikasmm olağanüstü toplantısına hazırlanıyorlar. Hakkı arkadaşla henüz pencere camları yeni takılan küçükçe bir odaya geçtik. Doktor odası... Tütüncüler Sendikasından güler yüzlü bir işçi :
Sormayın diyor. Doktor, üç gün sonra geldiğimde şunları işteşim diye bir liste bıraktı. Hemen de tamamladık gibi. Ge çen hafta şu dışarıya tam kırk hasta işçi sıralanmış. Soğuk bir taraftan, elektrikler yapılmamış ışık yok, benim elimde bir muin, hastalar şu soğuk masanın üzerinde. Doktor arkadaş bizi iyice haşladı. Yerden göğe kadar haklı, amma bu sefer o da şaşıracak.
Hakkı usta ile göz göze geldik. Düşündüklerimizi daha evvel kelimelendirdi:
Bu günlerimizi yarınki işçi I nesillere tatlı birer hatıra olarak nakledeceğiz.
Saat, 13 ayak sesleri, rende ve çekiçler durdu. Büyük salo nun ön sıralarını iki yüze yakın inşaat işçisi doldurmuş. Diğer Sendikaların misafir hey’etleri-ne ve Sendikalar birliğine yerler ayrılmış. Kurucu hey’eti» mes’ul kâtibi oturumu açıyor. *
Arkadaş ve kardeş toplantısını açıyorum. Bu nasırlı ellerin kendi benliği için çalışması ancak Sendikacı arkadaşların candan alâkalarına bağlıdır.
Oturumu idare edecek hey e-te başkan Sa(ahaddin kayayı, kâtipliğe de Abdülkadir Basa ve Kavlanı aday gösteriyorum.
Adaylar çoğunlukla kabul edildi. Tasnif komisyonuna Haşan fitil ve Yusuf Ziya Giray seçiliyorlar. Oturum başkanı idare ve mürakaba hey’etleri aday listesini okuyor. Yirmi üç kişiden on beşi seçilecek. Bu liste haricinde adaylığını koymak istiyen arkadaşlar var mı? Yok.
Matbu aday listeleri dağıldı. Seçim gizli oyla yapılacak. Yer yer grup grup münakaşa ve müşavereler salonu hareketlendirdi. Bir kasket içinde toplanan rey pus'aları tasnif heybetinin önünde. Tam bir saat sonra neticeler oy sirasiyle okunuyor.
Yusuf Ziya Giray; Mustafa İrgat; Abdülkadir Basa; Selâhat-tin Kaya; Kemal Balyoz, Haşan Çatmaz, Mustafa Ayylldiz, Ahmet-Kavlan, Hamdi Akın, Ahmet Özdemir. İdare Hey’etine İsmail Erçakar, Dimitri Papa-yan, Gavriyel Kohen, Fethi İrk, Tacettin Ağırbaş Kontrol Komisyon azalıklarına İdare Hey’eti kendi aralarında Yusuf Ziya Giray’ı Sekreterliğe, Kemal Balyoz’u muhasipliğe, ve Mustafa Irgadı teşkilâtçılığa seçiyorlar.
Sekreter Yusuf Ziya konuşuyor:
İşçilerimizin hak ve menfşatlarının müdafaası .ancak teşkilâtlı bulunmamız ve candan bağlılıklarımızla gerçekleşebilir.
Dokuzuncu Millî Tıp Kongresi Ankarada, Üniversite binasında toplandı. Kongrenin başlıca kokularından ikisini kaydedelim: “Vitaminler ve köy sağlığı.» Sağlık Bakanı Behçet Uz. açış nutkunda şunları söyledi :
“Buralarda (Türkiyede) yaşi-yan yurttaşlarımız, hayatın ve sıhhatin kaynağı olan saf hava ve bol güneş ışığından en yüksek derecede istifade ederler. Yurdumuzda bu iki hayatî ve sıhhî madde hem boldıir hem de hiç bir maddî külfete tâbi değildir.» Sayın Bakan, bu pek ııaz.arî sözünden sonra, “fakat şunu da itiraf edelim ki„... ile başlıyan başka bir cümle ile, köydeki sağlık şartlarına biraz, olsun temas etti.
Öldürücü Çukurova güneşi altında çapa sallıyan ırgat kadına, veya Orta Anadoiunun ayaz kesen steplerinde, çift süren köylüye havayı övmeğe nek cesaret edemeyiz. Evet, Türk halkı bu topraklar üzerinde mesut ve sihhatli yaşıyabilir, fakat bunun böyle olması için ne yapılmıştır ve ne yapılmaktadır, mesele burada. Havadan ve güneşten istifade etmenin, »hiç bir maddî külfete tâbi olmadıkı» fikrine, biz işçiler, herkesden iyi cevap verebiliriz. Hava ve güneş kıtlığından vereme ve türlü hastalıklara tutulan bizler değilmiyiz ? Daracık pencereli, l'işıksız, rutubetli kulübelerimiz, de bunalan bizler değilmiyiz.? Çocuklarımızın sıhhî, havadar, ve derli toplu yerlerde oynayamamalarının derdini çeken biz değilmiyiz. ? Birçok memleketlerde olduğu gibi, senede bir, dinlenme evlerinde ve tam ücretle tezgâha çekilmek, deniz ve yayla havasından istifade etmek hakkımız değilmidir?
Bu memleketin işçisi, köylüsü, ufak memuru, çileli münevveri, “Vitamin ve Tıbbî müstahzarlar,» sergilerinden ne anlayacak?

Sendika Gazetesi

Bütün arkadaşlar bu öz varlıklarında derecesiz, çalışmalıdırlar. İşçilerimizi korumak, seslerimizi duyurmak ve haklarımızı kurtarmak mücadelesinde bir bütün, bir tek olarak yürümeli-yiz. Bizden olmayan derneklerin bizim davamızda yeri yoktur. Himaye değil hak istiyoruz. Bizim tanıyabileceğimiz, yüksek organ ancak ve ancak İstanbul Sendikalar Birliği olabilir. Biz bu birliğe katılacak üçüncüyüz, fakat on üçüncümüz kapıda sıra bekliyor.
Yusuf Ziyanın İstanbul Sendikalar Birliğine katılma teklifi dakikalarca alkışlandı ve kabili edildi. İnşaat işçilerinden biri, hakkı işçi gazetesi olan SENDİKA ya abone olalım onu yaşatalım dedi. Sendikalar Birli ğinden Yusuf Birlik adına te-şe tkür etti. Tütüncüler Sendikasından Fahri İşçilik şuurunun perçinlendiği bu çeşit toplantıların sıklaşdirilması dileğinde bulundu. İnşaatçılardan İsmail Çakar samimi bir eda ile Sendikanın ve Sendikalar Birliğinin yaşaması uğrunda icabederse sırtındaki eski caketini de satacağını ve inşaat işçilerinin an-
cak senenin dört ayında doğru dürüst çalışabileceklerini, borç harç içinde çekilen sıkıntıların bundan böyle paylaşacağını söyledikten sonra :
Arkadaşlar! Ne duruyorsunuz kuçaklaşulim, bayramlaşalım diye haykırdı. İdare heyetinin ve umumi heyetin yer yer fotoğrafları almıyor. Beni, İsmail Çakarın şiir gibi sıcak, içten ve hür sesinde büyüleyen mert ve namuslu işçilerimiz hakkında şüpheye düşenler, bu toplantıda bulunsalardı yalnız, yüzleri kızarır ve yalnız, utanırlardı. Hakkı arkadaş ellerini uğıışdu-ruyor :
Eksiğimiz, var. Avuçlarımız, birbirlerimize kenetli. Fakat gırtlaklarımızda düğümlenen gür seslerimize halâ bir melodi bulamadık.
Onun ne demek istediğini anlıyorum. Toplantıyı terke hazırlanan bütün işçi arkadaşların gözlerinde ayni sualin pırıltıları çakıyor. İstanbul Sendikalar Birliği Türkiye İşçilerinin erkek sesine yakışacak bir MARŞ Arıyor .
Hadi MALKOÇ
Bu Sene Trade-union lar kongresi Brighton da toplanacak ve amele hükümetinin bir senelik’ faaliyetini gözden geçirecektir. Hiç şüphe yok ki bu kongre de geçen sene Bourormouth deki kongreden daha kuvvetle, memleketin karşılaştığı bir çok mes’-ele lere yakından temas etmek fırsatını bulacağız. Bunun se-bebide İngiltere’de bilhassa a-mele arasında vaz’iyyetiıı iyileşeceği yerde kötüleşmesine karşı duyulan telâştır.
Halkın tahakkuku için rey verdiği —Sulh, Mesken ve emniyet— mes’ele ferinin halline sulhten beri halâ yaklaşılmamış tır. Emtea fiyatları yükselmekte, bununla beraber kâr hadleri ve işsizlik artmakta, harici mes’e\eler durumunda hiç bir değişiklik görülmemektedir. Bundan başka 40 saatlik hafta mesaisi ve tatmin edici ücret mes’ele leritie hükümet tarafından muhalefet gösterilmektedir. Ingiliz Trade-Union larına göre bütün bu mes’ele ler halkın is-ikbali ile o kadar alâkadardır ki Trade-u nioıı’la^ kongresinin bu celselerinde ön safta müzakere edilmelidir.
Bu kongrede amele partisinin seçim programı da mümessille rin dikkat nazarına arz edilecek, İngiltere Trade-unionTa-rinın ileri sürdüğü “İstikbale bakalım» formülü gözden geçirilecektir. «İstikbale bakalım formülünde hükümetin harici siyasetine ait bazı mes’eleler üzerinde hüküm yürütülmekte bilhassa üç mes’ele üzerine dikkat çekilmektedir:
1 — Yunanistan’da reaksiyo-ner unsurları kuvvetlendirmeğe, kralın dönüşünü temine, terakki perver unsurların ezilmesine yardım eden, hükümetin takip ettiği siyaset.
2 — Hâlâ faşist bir devlet sistemini muhafaza eden general Franco ile İktisadî ve siyasî münasebetlerin devamı.
3 — İngiltere ile Sovyet rus ya arasındaki münasebetlerin düzeltilmesi.
Bundan başka İngiltere ekonomisinin kapitalist Amerikaya bağlanması, Almanya’nın nazi-lîkten kurtarılmasında müessir adımlar atılmadığı meseleleri de kongrede konuşulacaktır. Hükümetin tâkip ettiği bu siyasetin, amele partisinin seçim programında kabul edilip edil-miyeceği hakkında kongrenin reyini bildirmesi istenecektir
Kongre bu mes’eleleri şu sebeple ehemmiyetle dikkat nazarına almıştır: geçen seııeki | kongrede kararlaştığı üzere bir İııgiHz Trade-union’lar hey’ eti Yunanistan’a gitmiş, buradaki Trade union’lar seçiminde I müşahit olarak bulunmuşlardı. ' Kongrede Yunan hükümetinin seçimlerin neticesine riayet etmesi kararlaştırılmıştır. Fakat Yunan hükümeti seçimi müteakip yeni kanunlar çıkarmış, Yunan Trade - union'ları kapanmıştır. Bu hareket İngiltere Trade-union'lan tarafından nefretle karşılanmıştı. Bunun gibi amele hareketi içinde büyük bir alâka ile tâkip edilen amele hükümetinin haricî siyaseti üzerinde de kongrede mühim müzakereler yapılacak ve amele hükümetini tazyik edici ka-
Dokuzuncu Millî Tıp Kongresi Hakkında

Sayin Bakan diyor ki: “Müstesna ve tam bir gıda olan saf ve temiz sütün büyümekte olan çocukların lıergünkü içkisi olduğuna bütün yurttaşları inandırmak, taze sebzelerin, hayvauî ve nebati proteinlerin yenilmesi her fırsatta ileri sürülnelidir. (Türk mutfağı) da incelenecek bir konu hâlinde durmaktadır.. „ Yani sütün yüzünü gördük te hayır mı dedik? Sayın Bakan, sütün kilosu kaça, kaç para kazanıyoruz, işçinin ve köylünün ortalama geçim vaziyeti nedir, bunlardan haberli mı?
Geçim zorundan sütünü şehre taşıyan köylünün, ve bu sütü çocuğuna alacak durumda olmayan işçi, ufak memur, fakir münevverin, sütten faydalanmaları için, yoksa sayın Bakanın bir plânı mı var? Bize bir kolaylığı mı olacp.k? “Taze sebzelerin vanı proteinlerin yenilmesi her fırsatta ileri sürülınelidir...»
Amenna, doğru, ileri sürülsün, hayvani veya nebati proteiui ye-ınemezlik etmiycceğiz ama, Sayın Bakan bunları alabilmemi^ için bir çâre mi buHu? Hele (Türk mutf iği). Sayın Bakan için cidden incelenecek bir haliude durmaktadır.»
Öğütten, ve vaatlerden yana verimli kongreler değil de, bizi veremden, açlıktan, havasızlıktan, güneşsizlikten, kurtaracak kongreler istiyoruz. Bunlar sıhhî bir gıdayı yeter miktarda alabilmemiz için hükümete baş vuracaklar, çocuklarımıza sütü ulaştırmak için çare bulacaklar, veremlileri kurtarmak için geniş bir plânı tatbikte ön ayak olacaklar, işçiler ve diğer az kazançlı vatandaşlar için yeni sıhhî mahallelerin inşası için kendi cephelerinden icabedeni yapacaklardır. Yoksa hâli vakti yerinde olanlara vitaminlerden vitamin beğendirmekten ne çıkar, böyle kongreler neye yarar?
konu
Altın DAĞLI
Sayfa: 3
kogresi
VYorld News and revieti's'den Yazan: Ben Bradltg
rarlar alınacaktır. Bu kongreden sonra derhal hükümetin müstakbel siyasetinde amelenin menfaatlerini sağlayan büyük bir değişiklik olacağı tahmin ve ümit edilmektedir.
Bu kongre müııasibetiyle dört millî teşekkülün -Demir yolları amele cemiyeti, demir yollan işçileri sendikası, Clerical işçiler sendikası, tüt ıı işçileri sendikası- Trade - unionizim ve ' müs emlikelerde ki amelenin hayat seviyesi hakkında verdikleri karar’arda çok enteresandır. Verilen kararlara göre bu mes’ eleleri tetkik için müstemlekeleri ziyaret edecek bir hey’et seçilecektir. Hindista • ve dünya sendikaları federasyonu hakkında da mühim kararlar verilmiştir.
Beş mühim karardan biri de nasyonalizasion mes’elesidir.
Nasyonalize edilen sanayide, hisse senetlerini ellerinde bulundu ranlara devletin malî tazminat vermesi mes’elesi de kongrede şiddetle münakaşa edilecektir. Bu tazminatın asgariye indirilmesi, bu sanayicilerin malî va-z’iyyeti iyice tetkik edildikten sonra kabul edilmesi teklif edilecektir. •
Çelik sanayii mes’elesinde kongreden, hükümetin teklif ettiği plânı büyük bir dikkatle ğözden geçirmesi, nasyonalize edilecek senayide hükümetin teknik ve pratik adamlarla istişare etmesi, çelik sanayiinin sür’atle nasyonalize edilmesi istenecektir.
Mesaî saatleri ve ücretler hakkında da mühim kararlar verilmiştir. Trade-union’lar u-mumî meclisi muhtelif sendikalarla istişareden sonra bir milli ücret siyasetini formüle edecek bir asgari ücret plânını hü-kü mete bildirecektir. Amele i[e patron arasındaki ücret müzakereleri metodu da gözden geçirilecektir. Bir çok union’lar 40 saatlik hafta mesaisi etrafında yapılan Kampanyanın (Cam pagne) kuvvetlendirilmesini, bir çok sanayide patronların amele ile yaptığı müzakerelerde ki hareket tarzı hakkında Trade union’lar umumî meclisinin hükümetle temasa geçmesini, umumî meclisin 1945 deki raporunda ileri sürdüğü hatlar dahilinde sanayi amelesiyle patronlar a-rasinda yapılan anlaşmaların iş vekâleti tarafından tesçil edilmesini istemektedirler.
İngiltere’nin kalkınması plânında union’larm vaz.’iyyetini kuvvetlendirecek bir çok kararlar da verilmiştir. Bu kararlar amelenin sanayii tanzim ve kontrola iştirakini kabul etmektedir. Hükümetin İktisadî plânını tatbik, ııasyonaliz.as-yon plânında muvaffak olması, bu prensiplerin kabulüne ve tatbikine bağlıdır. Bunlardan başka, mesken, işsizlik, fiyatları kontrol ve dünya milleteri arasında İktisadî Cooperation gibi hayatî mes’eleler hakkında da mühim kararlar verilmiştir 1946 Kongresinin ruzname-sinde . görülen bu kararlar bu sene İngiliz Trade - union’lar kongresinde amelenin hakiki ruhunu ve ihtiyaçlarım aksettirdiğini göstermekte, amelenin Bornmouth da son sözünü söylemediğini hükümete anlatmaktadır. Brighton da toplanan bu kongre seçim programının bu noksanlarını tamamlayacak mahiyette yapılmasını arzu eden altı buçuk milyon ameleyi temsil etmektedir.
(Halen kongre toplantı halindedir )
Şayia : 4
Sendika Gazetesi
2 Kasım 1946
H t kin itin iktisadı tedbir | ve kararları karşısında De mokrat Partinin vaziyeti
(Baştarafı Birincide) ması lâzım gelen tedbirler hakkında hazırladığı bir projesi varmıdır? Mec lise teklif yapılacakmıdır?,.
Tam yerinde bir sual. Celâl Bayar btı suale bakın ne cevap veriyor :
“Sana bir misal vereyim yavrum. Karşımda beş tane aşçı var. Sen hepsine şekerini, ununu, velhasıl lâzım olan bütün malzeme yi veriyorsun. Hepsi helva yapıp getiriyor. Bu beş helva da aynı nefasette o-labilir mi? Biri ağza alın- 1 mıyacak kadar kötü, diğeri şöyle böyle, belki içlerinden bir tanesi fevkalâ de olabilir- Burada iş, aş çının merhametine kalmıştır. Hüner helvayı yapan eldedir. Bilmem anlatabildim mi ?„
Demokrat Partinin yalnız son kararlar karşısındaki durumuna değil, doğrudan doğruya hikmeti vücudunu da bu kadar veciz bir teşbihle anlatan bu sözler ancak Parti Başkanın» ağzından dinlenebilirdi. Kararlar, helvanın malzemesinden başka^ birşey değildir. Neticeleri za allnmıyacak kadar kötü,, çık-dıysa, kabahat sadece ahçıdadır. Demokrat Partinin her lavrl, her hareketi maalesef hep ayni zihniyeti belirtiyor: “Helvayı sen pişirme, ben pişireyim,. Helvayı yiyenler daima aynı zümrelerdir. Bu kazanın abında yananlar ise, başta işçi sınıfı gelmek üzere halk kitleleri, kısaca, Türk halkı.
Delikanlının tam yerinde, pek zekice sualini biz de tekrarll-J yarak Demokrat Partiden soru-yoruz : *■ ’ - - ”
iktidarda olsalardı, pahalı iği halkın sefaletini önlemek için alacakları tedbirler neler olurdu? Bu hususta hazır bulunması lâzım gelen bir projeleri var midir? Varsa nedir?
Demokrat Parti bu suallere cevap verirse, Türkiye’deki bütün sınıf ve tabakaları hep birden refaha kavuşturacak sihirli değneğinin ucunu da biraz olsun göstermiş olacaktır.
SENDİKACI
Gelecek sayımızda Başbakanın Cumhuriyet bayramını açış nutkunu ele alacağız. ,
Kocaeii Hakliye İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ;
(Geçen sayıdan devamj
Ankara Madeni İşler ve Makine
İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
5 — Teşkilât:
N. 1. S. nın merkez idare hey’etini 11 kişilik daimi bir idare meclisi azaları teşkil eder. İdare meclisine seçilen azalar ilk içti-mada kendi aralarından birini Sendika mes’ul kâtipliğine, bir diğerini hesap ve vezne kâtipliğine ve bir öçüncüsünü de teşkilât kçtippğine seçeılcr. Bu suretle teşekkül eden üç kişilik daimi icra komisyonu Sendikanın bütün işlerini tedvir ederler. Ve idare meclisine karşı mes’uldürier.
6 — idare meclisi lüzum gördüğü takdirde, daimi icra komisyonuna yardımcı olarak mümessiller ihdas eder. Mümessiller daimi surette mesul kât p ile temas ederler ve ona karşı mesuldürler.
7 — Sendikanın bütün muhaberatından mes'ul kâtip mesuldür, g — İdare meclisi azalan ayda bir defa olmak üzere mesul
kâtibin başkanlığında içtima eder ve daimi icra komisyonunun vereceği faa|iyet raporunu tetkik eder.
9 — Sendikanın idaresi bu ana niztfmname ile ve idare meclisinin vereçeği kararlara göredir. Daimi icra komisyonu bunun haricinde hareket ed. m z.
10 — Sendikaya kayıtlı aza her altı ayda bir umumî içtima ak-teder. Bu içtımada işçi sınıfını ilgilendiren umumi meseleler, görüşülür, münakaşa edilir ve idare meclisine lüzumlu direktifler verilir.
11 - Sendika azası her sene muntazaman kongre akteder ve bu kongrede idare metlisinin-vereceği raporu ve hesabatı tetkik ederek idare meclisini faaliyetinden dolayı ibra eder veya alınması içap eden tedbirleri karar altına alır. Sendikaya kayıtlı azanın umumî .içtimaa, kongreye daveti ve bu içtimalarda alınacak kararların azaya bildirimi ya bir beyanname veyahut gazetelerle neşredilmek suretiyle yapılacaktır.
12 — Senelik kongrelerde sendikada mevcut azanın ekseriyetile idare meclisi azalan yeniden seçilir. Bundan başka kongre 5 kişilik bir kontrol komisyonu seçer. Ana nizamnamenin tadili de ancak kongrelerde ekseriyetin vereceği kararla yapılabilir.
13 — Kontrol komisyonu reisini kendi arasından seçer ve her üc ayda bfr muntazam toplanarak Sendikanın hesabatını tetkik eder ve azanın nizamnameye aykırı hareket) karşısında disiplin cezaları veya sendikadan çıkartma kararı verir. Kontrol komisyonunun vereceği karorlara ancak kongrede itiraz, olunabilir. Kongre kararları katidir.
1 _ Ankara Madeni işler ve Makine İşçileri Sendikası adı altında gayri siyasi bir cemiyet kurulmuştur. Cemiyet kısaca M. İ. M. İ. S. remzile adlandırılır.
2 — Şumulü: Ankara dahilinde fabrika, imarethan *, atel-yc, dükkân v.s. müesseslerde veya tek başına makine ve maden işlerinde çal şan bilumum (kadın, erkek) kol ve kafa işçilerini sinesinde toplar.
3 - - Gayesi î
A) Madeni işler ve Makine İşçilerinin ekonomik ve sosyal menfaatlerini müdafaaya kadir toplu bir kitle halinde birleştirmek, işverenler ve alanların mümessilleri nezdinde onları temsil etmek ve haklarını korumaktır.
B) Yürürlükte olan iş Kanunu ve Sosyal Sigorta Kanununun ve işçinin menfaalleıiyle ilgili diğer kanunların hükümlerine uyulup uyulmadığını daimi bir surette araştırmak ve Madt-ni İşler ve Makine İşçilerinin huoisi çalışma şaıtlarının gt tekli kaldığı kanun ların çıkarılması için uğraşmak ve bu kanunlara uymayan halleri,, muameleleri ortadan kaldırmak için kanuni yollardan işçiler, harekele geçirmek, gtrckeıı yerlere başvurmar veya onların ( d na dava açmak.
C) İşçileri ihtisasları ve kültürleri bakımından yetiştirmek ırak-sadile ihtisas kursları, spor kulüpleri açmak, memlckrt ve dünya m( selelerine dair konferanslar v.s. tertip ederek çeşitli küllûr faaliyetlerinde bulunmak.
D) İşçiler arasında bağlılık, birlik ve yardımlaşma hareketlerini sağlamak.
E) Sendika azalarına yardım maksadiyle bir yardım sandığ: ve bir istihlâk kooperatifi kurmar. (Bunun için ayrıca iç tüzük hazırlanacaktır)/
(Devamı gelecek sayıda)
işçi sağlığı
Baştarafı 2 inci sayfada
Genç işçilerde yanlış oturma ve ayakta her hangi bir şekilde çarpık durma neticesi vücûdun normal inhinaları artar ve bilhassa göğüs kafesinde iğri-likler husule gelir ki bu da kalp ve ak ciğerlerin normal çalışması üzerine tesir ederek bir takım ânzalara sebep olur. Böyle ak ciğerler muhtelif en feksiyonlara ve bilhassa vereme karşı çok müsait bir şekil alır. Bu müsait duruma besi yetersizliği, mesken şartlarının uygunsuzluğu, fazla yorgunluk gibi sebepler de inzimam edince verem yayılmağa başlar.
İş mahallerinin iyi ve muvafık bir şekilde aydnılatılmama-8i bir takım görme bozuklııtla-rı doğurur. Bu sebepten dokuma işçilerinde^miyopi fazla görülü».
Her türlü sıbhîj şartlan kontrollari temin edilmiş müessede bir işçinin (-ynı
inanda, birkaç tezgâhı birden i-dare etmesi dahi hiç bir yorgunluk ânzası tevlit etmez. Yorgunluk, ve meslek hastalığı bu sanayi şubesinde doğrudan doğruya sıhhî ve sosyal şartlara ğbalıdır.
ve bir za-
1 — İzmir ayakkabı işçileri sendikası adı altında gayri s yasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 Sendikanın uğraşacağı mevzu ve maksatlar şunlardır :
A) Ayakkabı işçilerini iş verenler, hükümet makamları vesair idare âmirleri Önünde temsil etmek her/ sahada onların hak ve menfaatlarına uymayan durumlara ve muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak.
B) İş kanununun ve Büyük Millet Meclisinden çıkacak diğer iş gücünü koruma, çtimaî sigorta kanunlarının hükümlerine riayet edilip edilmediğini daimî surette araştırmak. Onlara aykırı, halleri ve muameleleri ortadan kaldırmak için işçileri harekete geçirmek, icabında gereken yerlere baş vurmak ve işçiler n haklarının korunması için onlar adına dava açmak.
C) İşç lerin fikrî ve bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları, spor talimleri, ve oyunları, memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar güzel sanat dersleri, korolar vesaire organize etmek bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi
resinde idare, heyeti vazifesini görür. Bu muvakkat idare auyuh kuiübu açmak ve idare etmek.
D) İşçiler arasında tesanüt ve teavün duygularını geliştirmek ve fiilî hareketler haline yükseltmek.
E) Bir karşılıklı yardım sandığı kurmak, teker teker sefalete lık âza'arına aynî veya nakdî yardımlarda bulunmak ve işç lerinin menfaatlannı korumak için sandık mevcudunun mühim tir kısmını saklamak.
Devamı gelecek sayıda
Devamı geleek sayıda
Bakırköy Bez Fabrikası İsçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
Geçen Sayıdan devam
4 - Teşkilât :
Sendika faaliyetlerini yedi kişilik bir idare heyeti sevk \e ida-eder. Bu hevetı bir sene için çoğunlukla Sendika azalarının
re
umumî içtimai seçer.
5 — Muvafakat hüküm :
Sendika kurucularından en az ûç’kişi ilk uc aylık kuruluş dev-
üç ay sonunda yazılmış azalan umumî içtimaa çağırır, bu toplantı ana nizamnameyi ya olduğu gibi veya değiştirerek çoğunluğun reyile kabul eder ve nizamı idare heyetini seçer.
6 — İdare heyetinin vazifeleri 3 cü maddede de sayılan ga^ yeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza ı mak veya kabul etmek, bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek, fabrika işçilerinin umumî menfaatlerinin korunması için varidatın bir kısmını sağlam bir ihtiyat akçesi halinde saklamak. İşçileri ilgilendiren her çeşit iş şartları, sağlık vc gündelik meseleleri aralıksız göz önünde bulundurmak ve onların müşterek adlarına teşebbüslere girişmek, kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş vurmak, mühim kararlar almak zarureti hasıl olunca azalauı olağanüstü umumî toplantılara çağırmak ve ilah ..
7 — İdare heyetine seçilen azalar umumî içtima sonunda
ilk toplantılarını yaparlar. Kendi aralarından bir Sendika mesul kâtı oi, bir muhasip ve veznedar ve bir de teşkilât ve kültür işleri I kâtibi seçerler. «i
8 — İdare heyeti haftada bir defa mesul kâtibin başkanlığında toplanacaktır.
9 — Sendikayı resmi makamlar, işletmeler ve resmi makamlar önünde temsil etmek ve para işlerinde veznedarla birlikte imza koymak ve sendika adına taahhütlere girişmek yetkileri nesul kâtibe aittir. Mühim işlerde idare heyeti onunla birlikte temsile iştirak etmek üzere bir veya birkaç azasına vekalet verebilir.
10 — Vezne ve hesap kâtibi aza aidatını makbuz mukabilinde teslim alır ve bunların hesabını tutar. İdare heyeti karariyle zaruri masraflar yapıldıktan sonra kasa mevcudunun 25 liradan fazlası mesul katibin ve veznedarın müşterek hesaplarına bir bankaya yatırılır.
11 — Teşkilât ve kültür İşleri kâtibi Sendikanın kayıtlarını tutar ve kültür faaliyetlerini tanzim eder. (Dcvamı geeciek sayıda)
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Mitat’ Kemal Akkanat Tertip ve Baskı F - K Basımevi
u maddede de sayhan ga- Jöşen santj aidatını, teberrüatını topla- ay’kkabı iı
İstanbul Basın ve yayın kafa ve kol işçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 —■ İstanbul vilâyeti sınırlan içinde mevcut bilumum matbaa ve gazete idarehanelerinde çalışan mürettip ve makinist, rnuhar-ve müstahdem gibi yâni kol ve kafa işçilerinin kâffesini bağ-
t r
rında toplamak üzere Basın ve Yayın işçileri Sendikası adı altında gayri siyasî bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Sendikanın adı bu nizamnamede kısaltılmış olarak B.Y.İ.S-.emzi ile gösterilmiştir.
3 — Sendikanin uğraşacağı maksat ve gayeler şunlardır :
a) Matbaa ve gazete idarehanelerinde çalışan muharrir, mü-rettip, makinist ve t unların çırak ve yamaklariyle küçük müstahdemleri hükûn et makamlarile iş verenler önünde temsil etmek ve sendika âzalarının iş hayatlarını ve geçim vasıtalarını düzeltmek için gereken her çareye baş vurmak, kanun, kararname ve talimatnameleriyle bağlanmış haklarını korumak, işçilerin hak ve mcnfaatlarına uymayan durumlara muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak üzere yetkili makamlara müracaat etmek ve ica-i bında mücadele etmek.
Devamı gelecek sayıda