Gerekli Tarama
Gereksiz taramalardan kaçınan site
Ana Sayfa
Gazete Arşivi
Kitap Arşivi
Nasıl Yazılır
Köşemenler
Ulus - Mart 1937
Gazete içeriği aşağıdadır.
Kaynak:
Ankara Üniversitesi
ULUS 1 MART 1937 PAZARTESİ 6 ıncıda Ankara röportajı HAVA NESLİ ON SEKİZİNCİ YIL. NO: 5598 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Hatay anayasası Görmenler çarşambaya Cenevreye gidiyorlar I Halayda tetkîkat yapan görmenler Kudüs. 28 (A.A.) — Halaydaki Milletler Cemiyeti görmelileri Cenevre'de toplanmış olan mütehassıslar komitesine rapor vermek üzere çarşamba günü Cenevre'ye hareket edeceklerdir. Habeşistanda yapılan suikast Graziyaninin yarası ağır Cibuti, 28 (A.A.) — Adi&ababadan bildirildiğine göre Grazİaninin s-İhhi vaziyeti endişeyi mucib olmaktadır. Mareşal, bombanın parçaları ciğerlerine saplandığı için yaralar neticesinde hasıl olmuş bir zatürrieden mustarib bulunmaktadır. Taç giyme şenlikleri ve Habeşistan Londra. 28 (A.A.) — Londrada halen mevcud bulunan Habeşistan orta elçiliğinin bir delegesi. Haile Selâ&inin Kudüste bulunan oğlunun Londra Uç giyme şenliklerine iştirak edeceğini bil dirmiştir. Yeni sene büdcesi Büdcede mühim bir fazlalık var Maliye Vekili B. Fuad Ağrılı ISııshrtkf UM t IHLARIMIZ Falih Rıfki AT AY Sayın Başbakanımız istanbul ve İzmir limanlarını tetkik etti. Başbakanın bir limanlar politikasını süratle gerçeleştirmeğe karar verdiğini bildiren sözlerinin her -kes üzerinde bir müjde tesiri bırakmasının sebebleri vardır. Sene-Lerdenberi meselâ şu veya bu cins bir malın Hamburg'dan istanbul'a nakil navlonu ile gemiden karaya çıkma masrafının bir olduğunu işitir, dururuz. I.imanlı yerlerde vaziyet böyledir: Karadeniz'e yollanan malların adreslerine ne zaman teslim olunabileceğini size hiç kimse temin edemez. Eğer gemi Trabzona vardığı vakit fırtına varsa, mal Batuma gidecek, belki bütün Rus kıyılarını dolaştıktan so ra tstanbula dönecek, bir ikinci seferde malımızı Trabzondaki adrese teslim tecrübesini tekrar edecektir. Karadeniz coştuğu vakit, en iyi sığınak açık denizdir. Limansız kıyılardan kendilerini dalgaların kucağına atmağa muvaffak olamıyan gemiler, kayalara çarparak parçalanmağa mahkûmdurlar. Hulâsa bu öyle bir derddir ki Türkiyenin kıyı şehirlerinden herhangi birine gitmek üzere vapura binebilirsiniz: fakat oraya çıkabileceğinizi, ancak, rasat mütehassısları tahmin edebilir. Ne yapalım? Türkiyenin bütün baynıdırlık işleri cumhuriyete kalmıştır. Raylarmızı henüz şark hu-dudlarna yaklaştırmağa uğraşıyoruz. Büyük nafıa işlerinin her biri milyon altınla takdir olunabilir masraflar istemektedir. Demiryollar ve limanlar mühim olduğu kadar nakil için ne kadar ehemiyetli ise, geniş mikyasta sulamak ve tarım kombinaları ile, endüstri müesseseleri de nakledilecek olanlara vücud vermek için o kadar mühimdir. Mesele şu veya bu işe sıra gelme-sinda ve başlamak için imkân bulun-masındadır. İstanbul ve İzmire sıra geldi. Dun Hollanda ile imzalandığını gördüğümüz kredi anlaşmasının i-çinde liman inşasının da yer tuttuğunu görmekteyiz. Bu kredi ile Trabzon transit ve Ereğli demir ve kömür limanını başarmak ihtimalinden gazetelerde bahsedildiğini görmekteyiz. İstanbul rıhtımlarındaki yeni in saların, İstanbul şehri planındaki liman tasavvurlarına hiyanet etmi-yecek olduğu hakkrnda Ekonomi Bakanımızın inancalarına hususi bir kıymet vermekteyiz ileri »e- Fenerbahçe şampiyon oldu — Fener- li maçın 11 inde de galib Dün lıtanbuldan aldığımız telefon haberlerine göre, İstanbul futbol şampiyonan maçları dünkü karşılaşmalarla bitmiştir. Neticede, oynadığı on bir maçın on birinde de galib gelen ve 47 gol atıp yalnız bir tele gol yiyen Fenerbahçe 33 puvan-la şampiyon olmuştur. İkinci Güneştir. Üçüncülük Beşiktaş ile Galatasaray arasındadır. Bu iki takım ay-nİ derecede puvan almışlardır. Ferd itibariyle bu mevtimde en fazla gol atan oyuncu fenerbahçeli Esaddır. Bu Esad, 14 gol atmıştır. Mîllî kümeye, Istanbuldan Fenerbahçe, Güneş, Galatasaray ve Beşiktaş ayrılmıştır. ( M.ıı I.m nı tafsilâtı 6. ıncı tayfadadır) Ankara maçları Demirspor Kırıkkaleyi 1 e karşı 2 ile yendi B. Ribbentropla B. Eden görüşmesi Londra, 28 (A.A.) — iyi malûmat alan ingiliz mahfilleri, B. Fon Ribben-trop'un B. Eden tarafından kendisine Belçika bitaraflığı hakkında yapılan teklifleri vermek üzere Berlİne gideceği hakkındaki şayiayı yalanlamaktadırlar . Mezkûr mahfiller, Belçika meselesine temas edilmediğini ve tngiltere-nin bilhassa Lokarno hakkındaki teklifine cevab almağa ehemiyet verdisini tasrih etmektedirler. birlerin binlerce nesle devredilecek olan büyük menfaatleri, hiç bir sebeble, bugünkü kolaylık veya fayda fikirlerine feda edilemez. Türkiyenin her türlü iş hacmi boyuna artıyor. Memleketin her parçasını diğeri ile, ve bütün memleketi, bölge bölge, cihan girid ve çıkıdlan ile münasebette bulunduran liman* larrn emniyet vasıtaları ve modern işleme cihazlariyle donatılması, hiç şüphesiz, vatanm bahtiyarlığına geniş Ölçüde hizmet edecektir. • ı V p * Jt laf • Dünkü maçlarda bulunanlardan bir köşe fYazısı altıncı sayfadadır.,) ATİNA MEKTUPL/aRI : 2 Afinaya ılık bir cenub havası içinde giriyoruz Atina, - 15 şubat - Kar İstanbul da kaldı. Atina'ya ılık bir cenub den alaca karanlıkta alçak tepeler çük mabedleri, yumuşak eteklerde lan, servileri ve bu zengin bahar yan binlerce dost insan yüzünü se Dtşarda hayat daha canlı... serviler daha kısa ve koyu... da ve Selânik'e kadar Makedonya-baharı içinde giriyoruz. Pencere-üzerine yerleştirilmiş servili kü-ki köyleri, renkleri, çiçekleri, kır-sabahı İçinde hususi treni selamlı-yrediyorum. İstanbul - Atina yolunun hudud-dan Selâniğe kadar olan kısmında imparatorluğun izleri daha kaybolmamıştır. Trenimiz uzun zaman taşan bir nehrin suları İçinde yürüdü. Sonra iyi işlenmemiş, ağaçlanmamış kırlara girdi. Büyük küçük şehirler, kasabalar, köyler bu boş. ıssız ve kimsesiz hissini veren kırlar içinde toprağa tatbik edilmemiş, tam şekillerini almamış maketlere ve bütün tabiat bizim Trakyaya, kısmen de orta Anadoluya benziyordu. Penceremin önünde kendi kendime, diğer bütün anlaşma sebeblerini bir tarafa bırakarak; tek başına bu ağaçsız kırlar, bu taşan nehirler, bu imarı çok zaman, çok para, ve çok alın teri isti-yen topraklar, Anadolu ve Balkanlarda Balkanlar sulhu idralini ayakta tu tabilir diye düşündüm. (Sonu S. inci sayfada) Yeni büdce bugün Kamutay Başkanlığına veriliyor. İcra Vekilleri Heyetinin yeni büdce üzerindeki tetkikleri bitmiştir. Dün, Maliye Vekilimiz B. Fuad Ağralı rahatsız olduğundan vekâletler muhasebe müdürleri vekilimizin evinde toplanmışlar ve büdceye aid son muameleleri de ikmal etmişlerdir. Büdce bugün anayasamızın bu husustaki maddesine göre Kamutay başkanlığına verilecektir. Yeni büdcemi* zin yekûn itibariyle mühim bir fazlalık arzettiği söylenmektedir. Bu fazlalıkların da bilhassa. Naf ia. Ziraat Millî Mft dafaa ve Maarif büdcelerinde olduğa tahmin edilmektedir. Yeni büdcemiz, tnönü Hükümetinin 92S seneaindenberi hazırladığı büdceler gibi tamamiyle mütevazindir. Fıkra: Paris sergisinde Sen nehri kıyılarında 43 devlet teshir saraylarını veya pavyonlarım kur • mağa başlamıştır. İyi bir şey tatla bit masraf, hem de yüzde yüz döviz masrafı demek olduğu için, milli müdafaa ve milli endüstri işleri ile ne kadar uğraş-makta olduğunu bildiğimiz hükümeti • mizin tereddüdüne hak vermek lizım gelir. Fakat Paris'e o kadar çok insan gelecek ki biz, bu sefer, küçük bir pavyonla bile, fakat Brükseldeki gibi İçti ve tütün pavyonu değil, bir maketler, fotoğraflar ve örnekler pavyonu ile serginin bir köşesinde yer tutmamızı arzu ederdik. Bizce bunu güzel sanatçılarımızla basın birliğimiz, şu Balkanlarla Suriyedekİ panayırların her bİrfc ne verdiğimiz kadar bir para ite başa • rabilir. Geçenlerde bir senedenberi Anka ¦ rada, hem de memleketi tanımak vazh fesi ile çalışan bir ecnebi gazetemizi geldi. Burhan Belge yanımda idi. Misafir Ar isminde bir küçük dergiyi masa* mm üstünde gördü ve sordu: — Türkçe, bu tarzda çıkan ilk dergi burnudur? Şahsi kütüphanemin bir kısmı matbaadaki odamdadır. Rafların birinden bir Servetifünun cildi çektim ve açtım* Tam kırk senelik! Hayrette baktı; — Böyle şeyler görmek tuhafta — Dahası var. dedim: derginin on yedinci cildini görüyorsunuz! Hakikat budur. Bizim için sergiler hiç bir ticaret menfaati temin etmeseler de, bizim. Türkiyenin garb medeni* yeti Alemine mensup bir devlet olduğunu cihana tanıtmamızın müstesna, politik ve ekonomik ehemiyeti vardırt Hattâ sergi masrafı Ekonomi Bakanlığının mı, yoksa Dış Bakanlığının mı büdcesine yükletilmesi lâzım geleceği düşünülecek kadar, politika ehemiyeti üstünde duran bir şeydir. Fransa'nın yaptığı birçok kolaylıklardan dolayı, yeni dünya ve eski dünyanın milyonlarca insanı ve bütün Fransa'nın aylarca kaynaşacağı sergi muhitinde Türkiye kelimesinin dahi bulunmamasına gönlümüz ra • zt olmıyor. Daha iki ay da vaktimi» var. — Fa tay 1 ULUS tercüme ve Tercümelere dair — I.iza romanının tercümeni dolayısiyle — ihtilâl umanında Fransa'da yalayan Dostum Süreyya Sami Eren in M -yük rus edibi Turgeniev'den tercüme ettiği Li« romanı ile Varna'dan gönderdiği bir mektubu aynı günde aldım. Mrktub. romanı okumamı, bilhassa, başına ilâve edilen önsözde ileri sürülen bir takım fikirler hakkında - ister lehte, ister aleyhte - mütalcamı yarmamı tavsiye ediyordu. Şimdi, önsözü de. romanın bütün tercümesini de okumuş bulunuyorum. Şu halde mütalea yazmak zamanı gelmiştir. Bu müulcalarda Liza mütercimi ile bir takım noktalarda uyuşamı-yacağım için önceden özür dilemece de lüzum yok; çünkü dostumun Varna -dan gönderdiği mektub. zaten, bu hakkı bana bağışlamış bulunuyor. Süreyya Sami, Önsözünde bizde tercümeden, tercümelerin okunmadığı hakkındaki şikâyetlerden bahsettikten sonra, bütün kabahati mütercimlere buluyor. Eğer kifayetsiz mütercimler elinde bir takım şah-eserler değerlerini ve cazibelerini kaybediyorlarsa Liza mütercimine, yerden göğe kadar, hak vermemek elden gelmez. Yalnız Süreyya, bahsi şu tarafından tutturmaktadır: "Yalnız bir noktaya işaret etmek isterim: bu işi, bayatını gündelik gazetelere sütun sütun yazı yazmakla temine çalışan ve buna mecbur olan kimselerin yapacağına kani değilim. Çünkü bu iş aceleye gelme*. Tercümeler. Özenilerek beğenilerek, dikkatle yapılmak gerek -tir. Jao Jak Rnso. 'İtiraflar-' inin bir yerinde şöyle diyor: — Satılmış kalemlerden büyük, kuvvetli bir şey çıkamaz. İhtiyaç, belki tamakİrlık, güzel olmaktan ziyade büyük bir süratle yazı yazmaya beni mecbur kılabilirdi. Eğer muvaffak olmak ihtiyacı beni mücadelelere sevketme -şeydi, doğru ve faydalı olanı söyleye -cek yerde cemiyetin hoşuna gideni söy-liyecek ve meşhur bir müellif olmak imkânı rarken hayatımı alelade bir yancı gibi bitirecektim. Hayrr. bayır! ben daima hissettim ki bir müellifin iştihar edebilmesi ve herkesin saygısını kazanması, profesyonel olmamasına bağlıdır. Yalnız yaşamak İçin düşünenlerin asî-İane düşünmeleri çok zordur... Ruso. bunu müellifler için soylu • yor. Aynı düsturu biz tercüme işlerine de teşmil edebiliriz. Yabancı dillerden çevrilerek gündelik gazetelerimizin sû-ttznhrtnr dolduran ve sırf yaşamayı temin kaygusiyle tercüme olunan HM -yeler edebî zerkin uyanmasına hiç bir zaman yardım edemez. Bunların hayatı topu topn yirmi dört saattir.,. Kendi mütalcamı varmadan, önsörün bir başka yerinden birkaç satır daha nakledeyim: " Lira'nın tercümesinde lâubalilikler yapmamağa çok çalıştım. Tekste o kadar sadık kaldım ki. görecel-sînir. bazı yerlerimle düşüklükler bile oldu. Halhmki isteseydim, bunları bir kalem darbesiyle düzeltir, kulağa daha boş gelecek bir şekle sokardım. Bunu yapmadım. Yapsaydım tekitten ayrılmış olurdum. Düşük kalmasını tekstten oui -laşmmya tercih ettim. Bence en iyi tercüme tekitten uzaklasmamış olan ter • cümelerdir.„ Bu mütalealardan anlaşılan şudur: Süreyya Sami Eren'c göre yabancı dillerden türkçeye eser tercüme etmek isteyen bir kimsenin hiç bir gazete ile hiç bir alâkası olmamalıdır. Gazete idare -haneleri, scnelerdenberi. içinde yaşadığımız bir âlem olduğu için. oralarda nasıl çalışılır, biliriz. Zaman zaman, bîr takım gündelik tercümelerin aceleye geldiği ve yirmi dört saat içinde hayatını tamamlıyacak olan bu yazıların yamru yumru ortaya çıktığı da meç -hulümüz değildir. Fakat bu misalleri göz önünde tutarak, gazetelerde tercüme halinde tefrika edilen edebî eserler hakkında, topyekûn. "kötüdür,, kararını vermek de insaflı bir hareket olmaz. Edebî zevki yüksek, ecnebi bir dili de kendi Öz diline yakın bilen bir vatan -daş tasavvur edeceksiniz ki bunun bol bol bot zamanı olacak; gazete idarehanelerinde vazife almıyacak; Süreyya Sami, ancak buna tercüme hakkını veriyor. Halbuki, zamanımızda bütün meslekler bir gazete idarehanesi kadar, o-rada çalışanları meşgul edebilir. Jan Jak Ruso'nun "müellif hele inkılâp ve bir müellif için söylediği sözler, bugünün yazıcı ve mütercimi için, nasıl, tatbik olunur, bu da ayrı mesele. Size bir misal verebilirim: Ulus gazetesi, bir iki senedir, seçme garb eserlerini Önce tefrika, sonra kitab halinde neşrediyor. Bu seri. son günlerde on dördüncü kitabını millî kütüphanemize armağan etmiştir. Bunları tercüme e • denlerin hepsi, gazetede çalışır arka -daşlardır. Kendi yaptıklarımı istisna ederek soyliyeyim: bunların üzerinde dolaşacak dikkatli ve insaflı bir göz, bu tercümelerin gazetecilik çevresi dı -çında kalanların yaptığı tercümelerden hiç geri kalmadığını, bilâkis, çoklarını geride bıraktığın görür. Zevk sahiH. dil bilir bir gazetecinin yazı yazıruk ve tercüme yapmak hususunda herhangi bir hariciye memurundan daha az titiz, daha az İtinalı olduğuna nasıl hükmedebilirsiniz? Sonra, yazı yazmayı meslek haline getirmenin, bunda meleke sahibi olmanın öir üstünlük temin edeceğine inanmamak için, ne gibi delilleriniz bulunabilir? Gazetecinin elindeki kalem satılık değildir. Onun. nihayet, yazısına, çıktıktan sonra, para verilir. Ruso ile aramızda zihniyet farkı olduğunu ve bu -nun böyle olmasına lüzum bulı*-'' -ju-nu da unutmamalıyız. Bİz. 1 "_ün "cemiyetimizin hoşuna gidecek yazılar,, yazmayı zevk ve imanımızın bir icabı saymaktayız. " Tekste sadık kalmak için ibarede düşüklükler yapmaca katlanmak,, mü -taleaszm ise tamamiyle. yadırgadığımı söyliyeyim. Büyük bir edibimizin de dediği gibi böyle bir düşünüş ancak noter tercümelerinde gÖsetilebilir. Bir garb edibini ele alacaksınız ve onun tekstine sadık kalacağım diye ibare düşüklüklerini hoş göreceksiniz, türk okurlarını tercüme eterlere rain -dırmak ve onların aevklerim yükseli -mek için tutulacak yol 'iu mudur? Her dilin kendine mahsus tâbirleri, idyomları, ata sözleri vaıdır. Bunları bir başka dile çevirirken bazan aynen tercüme edebilirsiniz: fakat 'uzıİaıuu da ikinci dilde bulunan mukabilleriyle çevirmek bir zarurettir. Bunun güç ol-şüphe yok; fakat bu güçlüğü k. bu zorluktan korkmamak da "tercümede gösterilecek titiz İtina ve dikkat., cümlesinden değil midir? Başındaki önsöze bakılınca iddialı bir tercüme eseri olduğu anlaşılan "Li-za» nın yapraklarını çeviriyor ve üze -rinde kurşun kalemle yaptığım notlan bakıyorum. Eserin İlk cümlesi şudur: "Hoş bir ilkbahar günü. tonuna varı -yordu.* "Sona varmak,, türkçede böyle bir mürekkeb masdar var mıdır ? "Sona ermek., masdan. gazetelerde çalış -madiği ve kalemini satmadığı için vakti bol olan mütercim tarafından metne sadık kalmak endişesiyle mi ''sona var- RADYO İÇİN STÜDYO YAPILIYOR Türk hava kurumu binasının ar-kasnıdaki arsaya yapılacak olan büyük stüdyo binasının projeleri imar müdürlüğünce tetkik edilmektedir. P. T. T. idaresi, arsanın kızılaydan satınalıoma muamelelerine baltamı ı-br. Stüdyo, küçük, orla ve büyük olmak üzere üç kısım olarak inşa edilmektedir. Büyük stüdyoda 80 İrişinin çalışmasata imkân verecek büyük salonlar vardır. Etiracıudda kurulacak 60 kilovattık uzun ve 20 kilovattık kısa mevc tüllü istasyonlar için açılan münakaşaya müracaatlar vc teklifler devam etmektedir. 60 kilovattık istasyonun 120 kilovata yükseltilmesi mümkün olabilecektir. Tek*if yapan firmalar arasında, dünyanın en tanınmış vc meşhur müesseseleri var dır. Uzun ve kısa her ikî İstasyonun da ayni zamanda kurulmasına başlanacaktır. Bayındırlık bakanlığı, ilk defa mnhdud bir çerçive içinde açtığı konkoru, bu defa genişleterek ve elçib'klerimiz vaaıtasiyle bütün memleketlerin alâkasını çekerek tertib ettiğinden, yapılacak istasyonlarımız en modern ve bütün teknik vasıfları taşıyacak şekilde kurulacaktır. mak.. şekline konulmuştur? Aynı sayfada bir cümle içinde "kendisi., ve "kendine"*. ikinci sayfada gene bir tek cümle içinde iki tane "kadar" kelimeleri tekrarlanıyor; biraz aşağıda "o» müfred failinin fiili "birleştiler,, şek -tinde cemitenmiştir. Bu tayfanın so - nunda "on beş yıl süren...... diye başlı - yan bir cümlede faile bir türlü tesadüf edemedik. Buna benzer birçok misaller bulmak mümkündür; bunları görünce "yeni tercüme telakkisi,, nın kırk yıllık kitabet" ve "gramer,, kaidelerini ortadan kaldırmış olduğuna mı hükmetmek, yoksa "titiz itina,, nın buralara uğra -madiğim mı düşünmek lirim? Bu misalleri, Liza müterciminin kusurlarını sıralamak için değil, onun iddiacım te-yid etmek için gösteriyorum: tercümede itina lâzımdır! ve şimdiye kadar yapılan İtinasızlıklar, tercümelerin "kalemi satılmış., gazeteciler elinden çıkmasından üeri gelmemiştir. Uzun uzun dikkat ve itinaya vakti rnüsaid olan mütercimlerde de bunlara tesadüf olunabiliyor demektir. Şu halde kabahati şu veya bu zümreye yüklemektcnse, ortadan, paylaşmak daha doğru olacaktır. Süreyya Sami'nin tercümesiyle kütüphanemize değerli bir eser kazandırdığını söylemek bir vazifedir. Sözün bu tarafını kısa kesmeme sebeb, önsözdeki iddialariyle fazla uğraşmamdan ileri geldi. Nuıetrin ART A M Ankara Halkevinin Dört günlük Bayramda çalışmaları Temsil, sinema ve tiyatrolarda 11.000 yurddaş bulundu Ankara Hatkcvinde 21.2.937 günü yapılan halkevleri yıldönümünden tonla araya giren bayram münasebetiyle halk, bol bol tiyatro, sinema, kukla ve karagöz ve zengin müzik programlarından geceli gündüzlü istifade etmiştir. Halkevinin sosyal yardım komitesi bayramın dört gününde gündüz çocuklar için bir kukla ve karagöz, sinema programı hazırlamış bu program dört defa tekrar edilerek Ankara çocuklarının candan rağbetlerini ve faydalanmalarını temin etmiştir. Gene bayramın devam ettiği müddetçe her gece halk tiyatro, sinema, musiki, kukla ve karagöz temsillerinden istifade ettirilmiştir. Bu programlardan (11.000) yurddaş faydalanmıştır. Gene Halkevi köycülük kolu bayramda dört kişilik bir kafile halinde 417 kilometrelik bir koy gezisine çrkmış 12 köyü ziyaret etmiş ve beraberinde götürdüğü bîr çok mekteb malzemesi ve kitabları bu köylerdeki köy talebeleri • ne fakir çocuklara dağıtmıştır. Gene bu köy gezisi esnasında iki yerde koy halkına faydalanabilecekleri mevzu üzerinde iki defa sinema gösterilmiş, köylü İle konuşmalar yapılarak İstekleri, dertleri tesbit olunmuş şehir- KÜMİilük kolu 117 kilonu i-rı-lik bir gezi yapmış 12 kuyu gezmiş, k i lal lar ve mekteb malzemeni dağıtmıştır. Köylerde halka Hİnema gön-terilmîş ve ihtiyaçları tebit olunmuştur. deki bir çok işlerine aid notlar alınmış* tır. Bazı köylerin ağaç gibi. kitab gibi ihtiyaçları da tesbit edilmiş ve bunla*, rın Ankara Halkevi tarafından teminat ne karar verilmiştir. Ayrıca koy mekteblerânin eczanelerine bu kafile yanlarında bulunan ı :..;• lardan kâfi miktarda bırakmıştır. Gene halkevinin güzel sanatlar ko» lunun hazırladığı ve 21 şubatta C.H.P« Genel Sekreteri Şükrü Kaya'mn bil nutku ile açılmış olan resim sergisini, ziyaret devam etmektedir. Bu sergide 98 tablo vardır ve bu taoV lolar halkerinde çalışan değerli 17 ret* sam arkadaş tarafından vücude gctiril* mistir. Sergi ziyaretçiler üzerinde iyi bir tesir bırakmaktadır. tstanbulda sırt hamallığı Utanbul, (Telefonla) — Belediyede sırt hamallığı meselesi için ayrılan konu »yon çalışıyor, birik, iskele, bölük ve mağaza hamallıklarının kaldırılması için üç dört aya lüzum görülüyor. Hamallıklar yavaş yavaş ve mm taka mın-taka kaldırılacaktır. Şehrin vc bilhassa adaların araba çıkmaz ve kamyon işlemez sokaklarında hamallar gene çalışabileceklerdir. Hafif yük taşıyan küfe hamallıklar i nın kadmlnmsı bahis mevzuu değildir. İsianbulun çöp meselesi İstanbul. (Telefonla) — Sınat vekâleti hrfzısaıhha umum müdürü Asım şehrimize geldi. Burada kaldığı müddet içinde Istanbulun çöp mesciesfyle uğraşacaktır. Önümüzdeki yaz için ne gibi tedbirler alındığım validen sormuştur. Van çölü için motor ter Van golünde işletilmek üzere kurulmakta olan motörlerden bahseden bir İstanbul gazetesi, takmak ve sökmek yerine monte etmek, de-monte etmek sözlerini kullanmıştı. Ayni gazete, ayni iş hakkında, bu sefer de türkçe tezgâh yerine fran-sızca şantiye kelimesini kullanıyor. Fakat, fransızca, almanca veya in-gilîzccden, kendi dilimizden imişler de herkes de bilirmiş gibi, böyle, kelimeler almak zamanımız gazetecileri için bir âdet hükmüne girmiştir. Ancak, bu kelime kaçakçılığı böylece devam edip giderse milli piyata, günün birinde, yabancı rnallariyle dolacak, ve o zaman, fikir alışverişi edeilmemiz için, türkçeden başka en az üç lisana dilimizin ıınrlarmı açmamız lâzrm gelecek. Kendimize acıyalam! Tunus'taki 20 bin aç Tunusun cenub ahalisinden 20.000 kişi açtır. Çünkü zaten bu nuntaka çok verimsiz olduğu halde bu yıl, fazla o-tarak, kıtlık dn zuhur etmiştir. Bu *se-bebler yetmiyormuş gibi, vergi memur- lan her zamanki vergiyi dc zorla almışlardır. Şimdi, Tunut şehri civarında toplanıp kendilerine çalıdan çırpıdan kulübeler kuran kadınlı, erkekli ve çocuklu 20.000 aça devlet, iki günde bir yiyecek göndermek suretiyle bakmaktadır. Alınmış olan vergi ile acaba bu açları doyurmak kabil oluyor mu? Bir mahkeme kararı On yılda en çok çocuk doğuracak kadına verilmek üzere 650.000 lira bırakmış olan kantıdalıdan bu sütunlarda bahsetmiştik. Bu müsabakayı yedi kadın birden kazanmış vc kendini birinci far i eden biri de diğerleri aleyhine dava ikame etmişti. Toronto mahkemesi davacıyı haksız görmüş olduğu İçin para bu yedi Hçok çocuklu ana" arasında taksim edilecektir. Mükâfatın yedide birini, yani aşağı yukarı yüz bin lira alacak olan davacı çok büyük, dayanılmaz bir zarara girmiş oldu ".undan bahsetmektedir. Zavallı kadın! isimler ve lâkahlar Bİr lzznsr gazetesi, Buca'da kumar yüzünden vuku bulan bir cinayeti haber veriyor: "Gâvur Alinin oğlu Mümin ve kardeşi Mustafa. Koca kafa Mehoted-" İsimlere dikkat ederseniz kumar oy-nıyan bu adamların bir cinayet çıkarabileceklerini, siz de, uzak görmezsiniz. Emirler ve memurlar Kedilerle köpeklerin öldürülmesi hakkında verilen bir kararın o kararı tatbik edecek otan memurlarca yanlış anlaşılmış olduğunu, çünkü, bu memurların hususi bahçelerde ve hattâ açık pencereler önünde kedi ve köpek görünce bahçeye ve evin içine zehirli yiyecekler atmakta olduklarını iddia e-den bir İzmir gazetesi şu neticeye varıyor: "Verilen emirleri tatbik edecek o-L.nın, o emrin sebebini ve gayesini anlaması lâzımdır." Şöyle demek daha doğru olmaz mı idi? "Küçük memurlarca yanlış anlaşıl-marnaları için emirlerin çok tarih olması gerektir.'' Basra vapuru kurtarıldı İstanbul, (Telefonla) — Sı. yu. den Heybeli açıklarında karaya oruraav Akay idarecinin İJaara vapuıu Pendik vapuru tarafından çekilmiş kurtarılmıştır.. Zarar yoktur. Edirnede Eğitmen kursları açılıyor Edirne, 28 (A.A.) — Son günlerd* tarım vc kültür bakanlıkla rın m selâhl yetü direktörleri ve mütehassısları E-dirneniu ve çevresinde günlerce çalış* mıslardır. Lülcburgazda satın alman vs. açılan devlet ve öğretmen çiftliğiyle koy eğitmenlerinin kursları ve nisan a yında Edinimin Karaağaç mevkiinde Gazi yatı okulunda açılacak cgitmcnlea kurtlan ve işlenecek toprak hakkında kararlar alınmıştır. Bugünlerde İşe baş lanın.ık için emir beklenmektedir. Gümrüklerde tetkikler İstanbul, (Telefonla) — Gümrük» Ur umum müdürü Mahmud Nedâm gun» rüklerde tetkiklerle meşguldür. Yolcu salon maketlerini gözden geçirmekte» dir. HAVA Havalar ısınıyor Meteoroloji crutitüsünden verilen malûmata göre dün şehrimizde hava kısmen bulutlu gelmiştir. Dün gönün en düşük sühuneti sıfırın altında 1, en yüksek sühuneti de sıfırın üstünde 13 derece olarak kaydedilmiştir. Dün yurdun Karadeniz sahillerinin sark kısmına yağmur yağmış, yurdun dıgca yerleri hafif bulutlu geçmiştir. Hava evvelki güne göre dün yurdun butu a mm takalarında 1 - 6 derece arasnıda s» •inmiştir. En düşük sühunetler stfırnf altında olmak üzere Erzurumda 8, Kartta 11 derecedir. En yüksek sühunetler sıfırın üstünde olmak üzere An-talyada 17, Adana, Manisa ve İzmırde 18 derecedir. ULUS 2 MART 1937 SALI 4 üncüde Avrupanın en çetin işi: Avusturya ON SEKİZİNCİ YIL. NO: ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Yeni büdce 229.676.000 lira MALİYE VEKİLİNİN BEYANATI Bu sene büdcede 17 milyon lira bir fazlalık var Yeni ser.e büdceu hakkında gazetemize beyanatla bulunan Maliye Vekili Fuad, Ağralı Bttşbctke : Türk Nasyonalizmi Fatih Rıfhı ATAY Sancak davamızı çürütmek için, Türkiyenin sınır dışında sergüzeşt aradığını ileri sürenler bizi hiç tanımayan bazı safları kandırmağa muvaffak olmuşlardır. Kandırmak sözü yerine ümide düşürmek tabirini dahi kutlanabil! -riz. Bunlar türk nasyonalizminin de, nihayet, taarruzcu nasyonalizm ler arasına karışmak üzere olduğu zanmna kapılmışlardır. Zanla-rının doğru olup olmadığını anlamak üzere Ankaraya kadar zahmet eden bir iki misafir fikir adamı ile biz de konuşmak fırsatı bulduk. İstanbul'da Ankara'daki tetkiklerden sonra derin bir umu saya uğramışlarsa da, bir tezad karşısındaki hayretlerini de saklama-mışlardır: .Sınır-a m Aıç 6ır amacı olmtyan genç bir nasyonalizm! Fakat osmanlı imparatorluğunun türk parçası üstünde teessüs eden yeni Türkiye Sancak'tan gayri hiç bir yerde Um bir türk bölgesi içinde türk ekseriyeti bırakmış değildir. Yeni Türkiye'nin Balkanlar türklüğü politikasını yakından bilmeyenler, onun davasındaki samimiyeti anlıyamazlar. Yüzbinler aldık ve yüzbinler alacağız! Biz osmanlı İmparatorluğunun, Kemalist Türkiye'nin kuruluş prensiplerine uymıyan maddî manevî bütün miraslarını içerde ve dışarda tasfiye etmekteyiz. Yeni Türkiye Avrupa'daki nasyonalizmlerden hiç birinin şartlan içinde değildir. Bizim nasyonalizmimiz, heyecanlı ve şevkli kalmak »Çin, emperyalist veya irredantist gayeler edinmeğe muhtaç değil -{Sonu S. İnci say/ada) Ne bir vergi arttırılacak ne de yeni vergi konacak Hükümet 1937 büdçe projesini 1936 yılı büdçesine göre 17 milyon Btekt*d:r. Ve 229.676,000 lira olara d- 'ıaz-1 lanmış bulunmaktadır. Maliye Vekili B. Fuad Ağralı 1937 büdce projesinin Kamutaya verilmesi dolayısiyle gazetemize Mir1 mi söylemiştir: "— 1937 yılına aid büdce hükümetçe 229.676.000 lira olarak hazırlanmış ve bugün Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Büdcedeki fazlalık 1937 büdcesinde bulunduğumuz 1936 yılı büdçesine nazaran 17 milyon Ura kadar fazlalık bulunmaktadır. Bu fazlanın 2.300.000 lirası maarife, 1.500.000 lirası ahiye ye, 900.000 lirası ormanlarımızın ıslâh ve inkişaftnı temin edecek olan orman kanunu tatbikatına, 8.000.000 liran da memleketin sanayileşmesi, madenlerin işletilmesi, şimendüfer inşan için geçen sent fevkalâde varidatla karşılanmış olan ve önümüzdeki sene de alınması mutasavver fevkalâde tahsisatın karşılığını teşkil e-den borçların ödenmesi için büdcede mevcud tahsisata ilâve olarak tahsis olunmuştur. Geri kalan 4.300.000 lirası da memleketin her sahadaki in-kişafiyle mütenasip olarak genişlemekte olan hizmetlerin daha iyi görülmesini temin için muhtelif dairelere tefrik olunmuştur. Ne bîr vergi arttırılacak, ne de yeniden konacaktır Bu sene hiç bir verginin tezyidi veya yeniden ihdası bahse konulmuş değildir. Kuvvetle ümid ederim ki türk yurdunun her vatandaşına inşirah veren iktisadi inkişafı önümüzdeki senede de bu yılda olduğu gibİ varidatın artması imkânını verecek, her vatandaş vergilerini seve seve ve kolaylıkla ödemek suretiyle zevk dün Kamutaya vermiştir. Proje küsur bin lira bir fazlalık göster-k tamaıniyle mütevazin bir şekil- Büdce fasılları Ankara, 1 (A.A.) — Bugün Kamutay'a tevdi edilmiş bulunan 1937 mali yılı büdcesi, masarifa-tı vekâletler ve daireler arasında şu suretle inkısam etmektedir: B. M. Meclisi Riyaseti cumhur Divanı Muhasebat Başvekâlet Şurayı Devlet İstatistik U. M. Diyanet İşleri Maliye Vekâleti Düyunu Umumiye Tapu ve Kadas. U. M. Gümrük ve İnhisarlar Dahiliye Vekâleti Matbuat U. Mü. Emniyet İşleri U. M. Jandarma U. M. Hariciye Vekâleti Sıhhat Vekâleti Adliye Vekâleti Maarif Vekâleti Nafıa Vekâleti Ihtısad Vekâleti Ziraat Vekâleti Milli Müdafaa, Kara • » Hava » deniz Askeri fabrikalar Harita U. Müdür. Meteoroloji U. M. 3.S90.200 401.540 602.550 1.301.960 236.740 312.920 608.350 19.740.078 53.328.100 1.361.806 5.374.040 4.880.032 136.390 5.009.934 9.372.700 3.340.830 6.487538 9 272.612 12.S70.690 15.003.322 5 683.060 6.098 550 46.733.220 7.823.755 6.061.780 3.065.990 745.890 532.135 duyacaktır., ATİNA MEKTUPLARI : 3 Atinada bizim için arfık yep yeni bir hayat başladı Ekonomi Bakanımız B. Celal Bayar Ser gide alakadarlardan izahat alırken Kömür kullanılmasını fazlalaştırmak için Sergide seçilecek en kullanışlı, en ekonomik bir tip ısıtacak vasılası bütün memlrk ette kullanılacak Kömür ve kömür yakan vasıtalar enternasyonal sergisi hazırlıkları, hararetle devam ermektedir. Ekonomi Bakanımız B. Celâl Bayar dün sergiye gelmiş ve uzun boylu çalışmıştır. tktısad Vekâleti, serginin açılması arifesinde, memleketteki kömür yoğaltımını arttırmak ve hazırlanmış olan mahrukat kanunu projesinden en çok faydalanmayı temin edecek bir karar (Sonu S. inci sayfada) Ribbentrop'un nutku Almanyanın sömürge istekleri Fon Ribentrop Fon Ribbentrop Almanyanın sömürge isteğine dair Laypzig'de bir nutuk söylemiştir. Nutuk beşinci sayfamızdadır. Balkan Basın Birliğinin İlk toplantısın aptığı Atina Akademisi fYazısı S. inci sayfadadır ' Perşembe £Ünü Meşhur Fransız Romancısı H o no re de Balzac'ın Eugenie Grandet Adlı Romanını Tefrika Etmeye Başlı yacağız Okuyucularımızın alâka ile takib edeceklerine şüphe etmediğimiz bu güzel eser, dilimize NASUHİ BAYDAR tarafından çevrilmiştir. Fıkra: Uludağ — Bereket jandarmalar Karabelen-den geri çeviriyorlardı.. — Altı saat ski ile dağ tırmandıktan sonra odasız kalmak! Bu sene Uludağ her yıldan fazla İtibar görmüştür. Çünkü Türkiye'nin kış sporlarına en elverişli yeri orası • dır. Uludağ'a gidenler, oranın isimlerini işîte işite bıktığımız birçok Avrupa istasyonlarından daha değerli olduğunda müttefiktirler. Fakat biliyor musunuz ki otel en kötü yere ve berbad yapılmıştır. Anka-radan giden bazı bayram misafirleri onun temizliğini de pek methetmiyor* lart Halbuki hangi bir Avrupa mimari mecmuası kollekslyonu açsanız, orada bir dağ oteli örneği görürsünüz... Fakat bizde, hele şehircilikle mimarlıkta, asla mütehassıs tanımayıp kendi key • fimizi kılavuz edinmek moda olmağa başladığı için, bizim otel böyle olmuştur. Uludağ şimdilik büyük sporudur. çünkü Karabelen'den sonra oraya çıkmak için, tipilerde, sislerde 6 saat en Çetin dağcı canbarlıkları yapmak lâzım. Buna rağmen otel dolu. Halk Partisi -n/n evi dolu.... Çünkü Bursa gibi essiz bir sanat şehrinin hemen yanında Ulu-dağ gibi eşsiz bir kış cenneti!... Ve aynı /amanda yaz cenneti! Şehir'den Uludağ'a bir hava hattı çekmek lâzım! o kadarf Filorya'yı yapıyoruz, Yalova'yı yaptık. Bursada güzel bir otel ve kaplıca müessesesi vücuda getirdik. Uludağ da var. Artık bunları bağlıyalım: Mudanya ve Yalova'dan Bursa'ya muntazam yol ve Bursa'dan Uludağa hava hattı! Turizm için diğer yapılacak şeyler (temizlik, şehir yolu, ve saire), geçende dediğimiz gibi. esasen bizim vatandaş ve hemşeri olarak İstediğimiz ve muhtaç olduğumuz şeylerdir. — Fatay ULUS 2 - 3 - 1937 Politika bahisleri Karagöz Geçenlerde, Halekvleri'nin yıldönümü günü, Karaeöz, »ahneye fu sözlerle cılktı: Perde kurduk, şam'a yıktık Halk-evinde biz bugün; Cümle yaran gelsin artık, seyre baksınlar bugün: Yepyeni bir âlem ile başlamakta bu düğün; Himmet ettik Halkevi'ne girdi artık Karagöz! Prolog, bundan daha uzundu. Biz yalnız bu kıtayı kaydediyoruz. Ve bu kıta, esasen, bütün hâdiseyi anlatmıyor mu? Karagöz hakkında, şimdiye kadar birçok yazılar yazılmış, nere -den geldiği, ne ifade ettiği şahıslarının karakterleri anlatılmıştır. Biz, bu noktalar üzerinde duracak değiliz. Karagöz, eski şeklinde, eski karakterleri we dialogları ile yaşayamaz. Onu içimizden bir kısmı anlasa bile, hicivlerini teyîd ede -cek hâdiselerden ve içtimaî hal -den eser kalmadığına göre, ister istemez bir pastiş tesiri bırakacaktır. Demek oluyor ki, dava, Karagöz'ü günümüze uydurmak, günümüzün içtimaî hali (e'tat so-cial) içinde dirihmelrtir. Bun« nasıl yanabiliriz? I. — İdeolojik kısım. O günü, halk çocuğu Karagöz, enderun artığı hacivad'a vaziyeti anlatmağa çalıştı. Halkçılığımızdan ve yeni dil hareketinden kuvvet alarak, "muştaları konuşma meraklısı,, Hacivad*ı alaya çek -meğe başladı. Yani Karagöz ile Hacivad arasmda, roller değişti -rilmiş ve âlim mevkiine Karagöz cahil mevkiine de hacivad geçirilmişti. Bu buluş keskin bir hicivden ziyade propaganda tandansı taşımağa mecburdu. Eğer buna bağlı kalırsak. Karagöz'ü bir "halk hatibi,, yapıyoruz demektir. Fakat bu, Karacöz'ü sevimli olmaktan derhal çıkarır. Ve onun saf bir i. m çocuğu olmak karakterini derhal bozar. Halbuki, Karagöz, somaltrn gibi som halk çocuğu kalmalıdır. Asla ukalalasmama -lıdır. Karaeöz için önce yeni bir sosyal türkü bundan sonra da yeni dialoglar ve maceralar tertib e -d*rken d'Vk?t edeceğimiz en mühim noktalar bizce şunlar olmalıdır: 1. Karagöz oyunu bir açık tan-dans vasıtası yani bir propaganda orıpnı haline getirilmemelidir. 2. Karagöz'ün kendisi, açıkça hiciv edebilmeli ve halk ağzı, halk mantığı, halk doğrugörüşü ile, k-«kîn hücumlarını yapabilmeli -dir. 3. Hacivad, "günün ukalası" mevkiinde kalmalıdır. 4. Bütün r"nlara rağmen, Ka-rapöz oyunu, hem yeni sosyal görüşlerimize uygun olmalı hem de bizi e ç] en d irmeli, bize neşe vermelidir. Görülüyor ki, dava, hiç de kolay değildir. Karagöz çünkü hal-k'm bir sembolüdür. Eğer onu, yukarda da dediğimiz gibi, "ulusal bir halk h-*ir»i„ vaî-?yetine koyarsak, kendisi hacîvadlaşmış olacağına göre hacivad'a lüzum kalmı-yacak ve oyuncu kıtlığından oyun derhal bitecektir. Rnnrlan bm«*ca hMkın d"h-.Sını aksettiren oyunlara müdahale, mukabil bir deha çıkarılamadığı takdirde hîç olmazsa derin bir kültüre ve kâfi bir zekâya ihtiyaç güs»erme7 olur mu? II. —Teknik kısım Karagöz, eskiden, kahvelerde yani nihayet 50 - 100 kişinin önünde oynanırdı. E ¦ ,ı onu büyük tiyatro salonlarında oynatmağa çalışıyoruz. Bu bizim karşımıza, elbette ki, bir teknik dava çıkar -mis oluyor. Müsamere günü, Karagöz per-de-înin arkası elektrik lâmbala -rİ*'l» »'"ItnUtılrmstı. Doğru bir şey. Şu halde, perdeyi bir sinema perdesi kadar büyültmeğe, figürleri büyültmeğe ve derhal birkaç Karagözcüyü birden çalıştırmağa imkân olacak demektir. Hattâ, bunlarrn Önüne birer bar-mikrosu koyarak, sesleri takviye etmeğe imkân vardır. Bu takdirde çünkü, alışık olduğumuz "intonation,, lar oynatanların avazları çıktığı ka -dar bağırmaları yüzünden bozul mıyacak, buna rağmen fa " iki en büyük salonda, herkes, hem perdeyi mükemmel görecek hem sözleri mükemmel işitecektir. Pek t-Siî bir şey ki. bu, bizim teknisyenlerimize, perde arkasında daha büyük figürlerle cereyan edecek oyun için bazı vazifeler tahmil etmiş olacaktır. Ve, bir Karagözcü nün yerini birkaç ta -nesi yanİ bir "Karagöz tropu,, almış olacaktır. Bunlar, şimdilik hatırımıza gelen şeylerdir. Ankara Halkevi'ne ilk teşebbüsü için ne kadar teşekkür etsek azdır. Şimdİ lâzım olan bir "Karagöz komitesi,, nin toplanarak bu işi muayyen bir program dahilinde ele almasıdır: a) Muharrirlerimizi yeni diyaloglar ve sahneler irin seferber etmek, para mükâfatları ilân etmek. b) Bir Karagöz k'Vr-"'Unesi meydana getirmeğe çalışmak. c) Yaşayan karagözcüleri bir kongreye çağırmak, d) Yeni karagözün yeni ideolojisini ve yeni tekniğini hazırla • m ak. e) Salon Karagöz'üne geçiyoruz, diye eski yani bir tek karagözcü ile idare edilen perdeyi asla Öldürmemek ve bilâkis teşvik eylemek. Yalnız, kontrol etmek ve mevzu -larla beslemek. Burada bir mütaleamızı daha söyliyelim. Hep hatırlarız. Meşrutiyette bir "Canlı Karagöz,, teşebbüsü yapılmıştı. Muvaffak olmadı. Sebebiı Karagöz canlı yani plastik olamaz. Bütün hususiyeti bir perde ve gölge oyunu olmasın dadır. Fakat bu perdeyi ve bu gölgeleri büyültmekte ve Karagöz'ü bir bakımdan ve kendi bünyesine uygun bir şekilde sahneleştirmek-te mahzur olmasa gerektir. BURHAN BELGE Türkkuşu tayyarecileri İzmirde Cuma günü, iki tayyare ve iki planörle altı kişilik bir grup halinde ve yüzbaşı B. Zekinin filo kumandanlığı altında Eskişehir -İzmir - Bursa üıerinde yolculuğa çıkan türkkuşu tayyarecileri dün Bursadan lzmire geçmişlerdir. Tayyarecilerimiz 1250 kilometrelik bir seyahat yapmaktadırlar. Bu seyahat, türkkuşu tayyarecilerinin ilk büyük memleket turudur. Bundan evvel yalnız Ankara -Kayseri ve Ankara - Eskişehir yolculuğu yapılmıştı. Tayyarecilerimiz gittikleri yerlerde büyük bir sevgi ve alâka ile karşılanmaktadırlar. Filo, Eskişehir, ve Bursada planör uçuşları ve grup halinde paraşüt atlamaları yapmış, bu hareketler binlerce halk tarafından seyredilmiştir. Yalnız Bursada halktan 20 kişi uçurulmuştur. Memlekette havacılık sevgisini yaratan ve yayan memleket gezilerine devam edilecek ve bu arada bu ay içinde Adanaya kadar uyulacaktır. Hayvan sağlık zabıtası Trakya müfettişliği Ziraat Vekâleti Merkezi Trakya olmak ve doğrudan doğruya vekâlete bağlı bulunmak üzere (Hayvan sağlık zabıtası Trakya mıntakası mücadele müfettişliği) kurmuştur. Vazife hududu, Trakya umum müfettişliği hududu için deki saha olan bu müfettişlik, hayvan sağlık zabıtası kanun, nizamname, talimatname ve emirlerine aid bütün tatbikleri kontrol edecektir. Muğlanın plânı Belediyeler İmar heyeti Muğla şehrinin su plân ve projelerini haz ir la- mı)l,r Y^içnıU — '"**L v"""Vt1rfth' Satranç şampiyonu Müsabakaları başladı Ankara satranç kulübünün tertib et o'ği santraç şampiyonluğu müsabakalarına Eti Palas otelindeki kulüb merkezinde başlanmıştır. Müsabakalar bir ay devam edecektir. Zeytinciliğimizin inkişafı için bir proje hazırlandı Projede zeytincilik için alınan bütün tedbirler sayılmaktadır Ziraat Vekâleti, geçen ay içinde cilik kongresinin tesbit ettiği esas fına ve alınacak tedbirlere dair Projede, zeytin ve zeytinyağ istihsalimizi kısa bir zamanda artırmak ve zeytin mahsullerine hakiki kıymeti verebilmek için el konması ve üzerinde ehemiyetle durulması icab eden başlıca iki mevzu vardır: 1 — Mahsul vcıcn zeytinliklerin verim kahiliyeUni arturmak, 2 — Bugünkü ya^ istihsal endüstrimizi teknik bir disipline tabi tutmaktadır. Yabanî zeytinliklerin aşılanması, fidan veya dikme ile yeni zeytinlikler tesisi projede gayeye varmak için iki mevzu olarak ele alınmıştır. Projede idari tedbir olarak zeytinliklere otlatma maksadiylc hayvan sokulmasının meni. zeytinliklerde çift sürme veya nakilde kullanılan hayvanlara iş sırasında ağızlık takılması, yasın zeytinliklerde yangın çıkmasına meydan verilmemek üzere zeytinlik altlarının otlu bulunmamasını temin için zeytinliklerin İlkbaharda sürülmesinin mecburi tutulması, zeytin bakımına engel olan ve bir çok anlaşmazlıklara yol açan zeytinikerde ağaç ve toprak memleketlerini- birleştirilmek suretiyle halli, zeytin bakım teşkilâtı mütehassısla-riyle bakım memurlarının ve zeytinci ustalarının çabşukları mahallin en büyük mülkiye âmirlerinden azamî yardım görmelerinin temini ve zeytin muhafaza teşkilâtının kurulması teklif edilmektedir. Projede alınması teklif edilen sınaî tedbirler arasında taze zeytinlerin aylarca bekletilmesinin meni, fabrikaya geldiği tarihten İtibaren azamî bir hafta içinde tâsir edilmesi mecburiyeti, günde 50 çuvaldan farla zeytin isleyen tâ-•»rMneterde «amrıiuı knllıntlmaii, taV şehrimizde toplanmış olan zeytin* lar içinde, zeytinciliğimizin inkişa* kanun projesini hazırlamıştır. sirlıanclcrdc temizlice azami itina gösterilmesi, iş sırasında cigara içilmemesi, açıkta ateş yakılmaması ve bütün diyarların kireçle badana edilmesi, yeniden kurulacak fabrika veya tadil edilerek ıslâh edilecek yağhanelerin plân ve makine tesisatının vekâlet tasdikinden geçildikten sonra tatbik mevkiine konulması vardır. En iyi giyinen odum Avrupa gazeteleri Amer İka dan (U haberi alıyorlar: "Amerikan terziler birliği "en İyi giyinen adam" mükâfatı-m reis Roosevelt'e vermişlerdir. Cumhur reisi meşhur sinema aktörü Fred Astaire'i bu işte zar zor mağlub etmiştir. Şimdi terziler birliği reisini dinleyiniz: "Roosevclt, bizim, tören kılıklarında güve yenikleri olmıyan ve elbise hususunda oldukça muhafazakâr sayılmak lâzım geldiği halde bir kaç moda Çıkarmış, olan ilk devlet reisimİzdir. Fred Astaire'e gelince: bu zat, frak'ın gülünç bir kostümlü balo elbisesi olmayıp en dürüst kıyafetlerden biri olduğunu amer i kaklara Öğretmiş olmakla iftihar edebilir.** Japon kavgacılığı Tokyo şu haberi veriyor; Politikn-nın b.ribırine düşman ettiği ski mebus, sosyalist Maçumoto ile muhafazakâr Nanjo, ordu encümeninin bugünkü toplantısında döğüşmliflerdir. İki kavgacıyı ayırmak imkânı bulununcaya kadar bîribırini o derece hırpalayıp yaralamışlardır ki ikisini de derhal hnstaha-neye kaldırmak icab etmiştir. Bu haberi, İspanyada olup bitenlerle karşılaştırıp ideoloji mücadelelerinin, yalnız milletleraasında değil, milletlerin kendi içinde de ne neticeler verebileceğini kendi kendinize düşününüz. İspanyada harb Ovicdo'da Buonovista futbol sahasının y.tnınd.ıki bir binayı dinamitle atan hükümetliler bu binada bulunan iki yüz kişiyi, böylece, diri diri gömmüşlerdir. Oviedo'nun dış mahallelerinde yıkılmamış bir tek ev yoktur. Yangınlardan ve atılan kumbaralardan çıkan dumanlar bu şehrin havasını teneffüs edilmez bir hale getirmiştir. Bomba, gülle ve dinamit gürültüleri cehennemi bir konser halinde sürüp gitmektedir. Manzara gözlerinizin önüne geliyor mu? Musiki lehinde yeni bîr hamle mi? İngiliz terbiyeci kadınların açtıkl ırı büyük sergide, teşhir edilmiş olan 2850 liralık (paramızla 1850U liralık,), bilmem kaç tane piyano, bir çeyrek saat içinde satıh vermiştir. Piyanoya gösterilen bu itibarı acaba mu siki severlerin radyoya karşı bir reaksiyonu sayabilir miyiz? Diğer taraftan yine ingiliz gazeteleri, İngîl terenin bazı taraflarında, telleri sökülüp piyanoların reçel dolabı haline getirilmiş olduklarını haber veriyor ve ilâve ediyorlar: "Çünkü radyo, musiki île bizzat uğraşma ihtiyacım bırakmamıştır." Bu son cümleyi radyolar lehinde bir nevi reklâm farzedecek olursak yukan-ki suale verilecek cevabın yerinde olduğuna hükmedebiliriz. Almanyada evlenmek için Bir framız gazetesi şu haberi veriyor: Almanynda evlenmek istiyen subaylara şu sual varakası verilerek ce-vabları istenilmektedir: — Nişanlınız saf alman kanından mıdır? — Nişanlınız iyi şöhret sahibi midir? — Vatansever midir? — Hürmet telkin eder mi? — Genç kızın ana babası hürmet telkin ederler mi? — Vatansever midirler? — Kuracağınız yuva, para bakımından, sağlam bîr temele dayanacak mıdır? Genç evlilerin sıhhati hakkındaki kanunun hükümlerini biliyor musunuz? Bu sualler arasmda, her evlenecek genci düşündürmesi lâzım gelenler yek mu? Mayısa iki ay kaldı Paris, inci çiçeği kıraliçcsİni seçmiştir. Güzel kıralİçe, mayıs aymda yapılacak olan çiçek bayramına başkanlık e-decektir. Gazeteciler genç kıza soruyorlar: — Kıraliçe seçilmenize sevindiniz mı? — Çİçek bayramına ba» kanlık edeceğime seviniyorum. Fakat bol çiçeğe kavuşabilmemiz için daha iki ay beklemek lâzım. — Çiçekleri bu kadar çok mu seversiniz? — Sevmesini bilen bir kadın için çiçekten fazla sev ilebilecek ne vardır? Düğünümde onlan, ölümümde on lan isterim.» "Düğünümde ve ölümümde onları..." Çelenk aleyhdarlarının kulakları çınlasın. Demir fabrikamızı kuracak mühendisler geliyorlar İstanbul, (Telefonla) — Karabük fabrikasının kuruluşunda çalışacak mil hendis ve telcnisiyenlerden mürekkeb' 50 kişilik bir grup mümessili Makcn-zen ile beraber ayın beşinde Isunbula gelecektir. Yumurtalar nasıl nakledilecek? Son defa Cenevrede milletler arasral da akd ve hükümetimiz tarafından da imza edilen enternasyonal mukaveleler gereğince yumurta naklinde sağlık va menşe şahadetnamesi aranmaması karat) 1 aştın İmiş olduğundan bu husus hakkında konulmuş bütün kayıdlar kaldırılmıştır. Bu suretle iç memlekette trenleri» yapılacak hayran ve maddeleri nakliyatında aranılacak vesikalara dair cwt| ce verilen emrin yumurtalara aid huk mu de ortadan kalkmış bulunmakta* dır. Çocuğunu sokakta Bırakan anne Mahkemeye verildi İstanbul, (Telefonla) — Bugün 16 yaşında genç bir ana adliyeye veril' aT^^Bu~T^^^^^o!oEurmıg^ı^çoe^^urîaı fakirliği yüzünden bakamamış. sokağa bırakmış, çocuğunun kimsesizler yurduna konduğunu Öğrenince idareye baş vurmuş kendisini süt anne olarak ka« bul ettirmiş, çocuğuna bakmış, fakat kendisin.n çocuğu sokağa bırakan ana olduğu öğrenilince bu suçlu mahkemeye verilmiştir. Fabrika ve Müesseselerin kontrolü İş dairesi İş kanununun 93 üncü maddesine göre fabrika ve müesseselerin kimler tarafından mürakebe ve kontrol edileceğine dair bir nizamname projesi hazırlamak tadr. Alacağımız vapurlar hakkında görüşmeler İstanbul, (Telefonla) — Son dövül vaziyetinin almanlara sipariş edilen va purlann inşa faaliyetini durduramayacağı burada teyid ediliyor. Bugün krup delegeleri deniz yolları idaresinde toplanarak görüşmelerine devam ettiler. HAVA Havaıar ısınıyor Mcıcoımuji erutuıusunacn *u*£iauz. malumata gure dun şehrimizde hava kısmen bulutlu geçmiş vc gunun en yuk sek sühuneti sıfırın üstünde 15 dereceye kadaı yükselmiştir. Dün yurdun Kars, Rize, Giresun çevreleri yağışlı diğer yerlerde hava umumiyetle hafif bulutlu geçmiştir. Yağış Kars ta kar, diğer yerlerde yağ. mur şeklinde olmuştur. Hava evvelki güne göre dün memleketin her tarafında 1 . 3 derece arasında ısınmıştır. En düşük sühunetler sıfırın altında olmak üzere Bumda 2. Kırşehir ve Diyar.bkio de3, Erzurumda 6, Karsta 8 dercedir. En yüksek sühunetler sıfırın üstünde olmak üzere Manisa, Adana vc Dörtyol* da 19. İzmirde 20 derecedir. ULUS 3 MART 1937 ÇARŞAMBA 6 ıncıda B. Eden'in dış politika hakkmda söyledikleri ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5600 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Başvekil tiyatro mektebini gezdi — ismet İnönü diyor ki: — Millî varlığın en güzel kısmı olan güzel Türkcemiz en doğru ve beliğ telaffuzumuzu Türk sahnesinde bulacaktır... Burada gördüklerim ümidimi arttırdı Başvekilimiz Hoyhi'llo Yeni büdce Fatih Rtfkt ATAY Inünü hükümeti on dördüncü cumhuriyet büdcesini pazartesi günü Kamutaya vermiştir. Yeni büdcede 17 milyon lira fazlalık var. Finans Bakanı: "— Fakat, ne vergileri artıracağız, ne de yeni vergi koyacağız!,, diyor. Büdce-nin fazlasından Kültür Bakanlığına 2 milyon 300 bin. Sağlık Bakanlığına 1 buçuk milyon, orman işlerine 900 bin lira ayrılmıştır. inönü ilk büdcesini, 30 milyon açıkla, gelir faslı 153 milyon olarak hazırlamıştır. Fakirlik yalnız bu rakamda değildir: o zaman, şimdi halk ve memleket hizmetinde çalışan büyük kredi müesseselerinden eser yoktu; varı dahi yok sayılabilir bir halde idi. inönü hükümeti, ekonomi, tarım ve ticaret bakımrndan, ümid verici imkânlarla da karşılaşmış değildi: Ankara kapılarına step açlarım üşüştüren Anadolu kurağını, dünya buhranı takib etti. Ekonomi düsturları ve tabiî münasebetler birer birer iflâs edip gitti. Piyasalar henüz açık olduğu vakit yeni Türkiye emniyet kazanmamıştı; emniyet kazanmağa başladığında ise piyasalar kapandı. Doğrusu umulmaz talisizliklere karşı büyük cesaretle savaştık: bunu henüz dumanı üstünde tüten hürriyet harbimizin bize imkânsızlıkları yenmeği öğreten terbiyesine borçluyuz. Ekonomi ve finans işlerindeki acemiliğimizi de unutmamak lâzım gelir: kapilülasyonlu ve bürokrat saltanat rejiminden, müstakil bir iş devletine hizmet edebilir ihtisaslarla miraslanmamış-tık. Genç inkılâbın cerasetini kırmakta yerliler yabancılardan daha insaflı davranmadılar. Yapa- fSonu 6. ıncı sayfada) Uun Başbakan İsmet İnönü yanlarında Kültür Bakanı Saffet Arıkan, C. H. P. Crupu Reis vekili Hasan Saka olduğu halde Musiki Muallim mektebini teşrif buyurmuş ve Tiyatro ve Opera sınıflarının derslerini teftiş etmişlerdir. Başbakan tiyatro uzmanı Prot. Kari Ebertin tatbikat dersleriyle ritmik jimnastik ve opera sınıfı şan derslerinde bulunmuşlardır. Başbakan Tiyatro sınıfından ayrılırken talebeye iltifatta bulunmuşlar ve talebenin çalışmalarından, derslerden alınan neticelerden memnun kaldıklarını beyan buyurarak şu sözleri söylemişlerdi! : " — Tjibikat derslerinizi gördüm. Çalı,manız ümitlerimi çoğalttı. Muvaffakiyetleriniz bundan sonra göstereceğiniz gayretle mütenasib olacaktır. Milli sahnemiz için yetişecek olan değerli sanatkârlarımız bu memlekette her vakit en yüksek itibara ve şerefe mazhar olacaklardır. Üç beş sene sonra içinizden millî sahnemizin büyük sanatkâr namzetlerinin yetiştiğini görerek en çok sevinenlerden biri ben O-lacağım. Mîllî vsrtığm en güzel kısmı olan gü/el türkcemiz en doğru ve en beliğ telaffuzunu türk sahnesinde bulacaktır. Bunu sizden bekliyorum. Sanatkâra yakışacak kuvvetli bir karaktere sahib olarak göstereceğiniz meslek sevgisi, çalışma heyecanı mu-vaffakiyetinizin temeli olacaktır. Tekrar ediyorum: gördüklerim ü-mitlerimi artırdı... Hüyük kültür seferberliği 32.000 köy 10 senede okula kavuşacak Hazırladığı büyük kültür programı ile türk köylerini okul ve öğretmene kavuşturacak o-lan Kültür Bakanı B. Saffet Arıkan Y \ R I \ Meşhur Fransız Romancısı Honore de Balzac'ın Eugenie Grandet Romanını tefrikaya başlıyoruz Dilimize çeviren NASUHİ BAY D AR Köy kalkınması en kısa zamanda gerçekleşecek Kültür Bakanlığı bugün okulsuz ve öğretmensiz olan 32.000 türk köyünü en kısa bir zamanda okul ve öğretmene kavuşturmak gibi rejimin ana davalarından birini gerçekleştirecek bir program hazırlamıştır. Bu programın temeli, geçen yıl ilk tecrübesi yapılmış olan ve orduda çavuşluk etmiş erbaşları kurslarda yetiştirerek köylere muallim olarak göndermektir. İlk muvaffak tecrübe: Geçen yıl. Ankara merkez kazasına bağlı köylerden 79 erbaş, bir deneme mahiyetinde olarak, Eskişehirdeki Çifte- (Sonu 6. ıncı sayfada) Millî küme maçları için görüşmeler başladı Şehirlerarası maçlar Ankara stadında yapılacak Millî küme maçları hakkında görüşülmek üzere davet edilmiş olan İstanbul ve İzmir futbol ajanlarının huzuriyle dün bir toplantı yapılmıştır. Yukarıdaki resimde bu toplantıda bulunanları görüyorsunuz. Bu husustaki yazımız ikinci sayfadadır. ATİNA MEKTUPLARI : A- Balkan basın birliği konferansı açılırken Balkan Basın birliği konferansı üyeleri konferanstan çıkarlarken [Yazısı 2 inci sayfamızdadır.J Italyanın askerî hazırlığı Faşist Konseyinin aldığı kararlar Roma, 2 (A.A.) — Istefani ajansı bildiriyor: Geçen gece, büyük faşizm konseyi toplantısında B. Musolİni, milletin askerî hazırlıkları hakkında izahlarda bulunmuş ve bu münasebetle büyük konsey aşağıdaki karar suretini kabul etmiştir. : "B. Musolini'nin askeri hazırlıklarımız hakkındaki geniş raporunu dinli-yen büyük faşizm konseyi, bu hazırlıkların memnuniyete değer bir halde oldu ğunu kaydetmiş ve fakat uzak dahi ol-(Sonu S. inci sayfada) Bayır Bucak nahiyeleri Haleb, 2 (Hususi) — Bayır Bucak nahiyeleri mukadderatı vatanı ic-ri şiddetle alâkadar etmektedir. Bu hususta Bayır, Bucak halkının Sü-riyede kalmak istedikleri hakkında yalan neşriyat yapılmaktadır. Buna mukabil, Bayır, Bucak nahiyeleri halkı da Surİyede kalmak istedikleri hakkında Elkabes gazetesinin 17 şubat tarihli haberini tekzib etmektedir. Fıkra: Sir mektebin önünde.. Ağzımı bir türlü ismine alışmama-dığım eski mülkiye mektebinin, [acaba yeni Siyasal bilgiler okulu'nun edebim yat derslerinde eski t e n a f ü r bahsi var mı.'] her ne ise, politika bilgileri mektebinin önünden geçerken kendi kendime düşünürüm: — Mekteb tam yerini bulmuştur. Talebeden büyük bir kısmı idare memuru olacaktır. Bizde idare memurları demek devletçi yeni Türkiyenin vazf-felerini temsil eden. halka, belediyelere, her türlü bayındırlık faaliyetlerinde kılavuzluk eden, hattâ bazı bölgelerde tek kılavuz olan liderler demek» tir. Ankarada ilk şehir plânını tatbiU eden bir belediye, en yeni tarım ve a-ğaçlama usullerini tecrübe eden bir Orman çiftliği, memleketin tarım şartlarını tetkik eden büyük enstitü, yakın köyler, hulâsa ameli hükümet adamı yetiştirmeğe hizmet edecek her türlü vasıtalar var. Fakat acaba gençlerimiz haftada hiç olmazsa bir günlerini, sıra ile, tatbikat ve tecrübeye ayırabiliyorlar mı? Hattâ birçok sivil hizmetlerde dahi, askerlerin iş rüçhanları, derslerini tatbikat ve tecrübe ile tamamlamalarında de-* ğil midir? Nazari dersten vakit olmadığını söy-liyenler olursa, kendilerine La Faillite de Penseignement adındaki mükemmel eseri tavsiye ederim. Buğdayın ne çeşit bir nebat olduğunu kaymakam olduğu kazanın köylüsünden Öğrenen eski mülkiye mezunları büyük semere vermediler. Hattâ meşrutiyette dahiliyecilerin bile, a-caba mülkiye mektebinden başka mek-teblerden çıkanlar, askerler, mühendisler, hattâ doktorlar (v.s.) faaliyet adamı olmağa daha elverişli değil midir? sualini sormalarına sebeb oldular. Malûm ya, ders programları için en çok istifade ettiğimiz Fransanın valileri i-le Türkiyenin valileri arasında belki de hiç münasebet olmamak lâzım gelir. - Fatay Atina Mektupları: 4 Balkan basın birliği konferansı açılırken Atina, — Balkan Batın birliği İkinci kooferansı bugün on ikiyi biraz geçe Atina akademisinin büyük merasim salonunda açıldı- Merasimde S. M. Kral Georges Hazretlerini Ccneral Strim-ber, antant devletlerini Ceneral Metak-sas, M. Stoyadinoviç, M. Antonctco, Dr. Tevfik Rüştü Aras, Atina ilim ve sanat muhitini de, Akademi Umumi Katibi Prof. Oeconomou ile Atina ü-niversitesi Rektörü Papamichaıl. profesörler, muharriler. gazeteciler temsil ettiler. Orta büyük riyaset masasında sağdan sıra ile Vedad Tor, Papadakis. Ni-coloudis. Nccscsti, Sokiç. masanın sağındaki ikinci koltukta ve M. S'oya-dİnoviç ile Çeneni M-.?ksas ansınJı da mümtaz sefiremiz Salihe Ruşen Eşref Onaydın oturuyor. Salonun ciddi, ağır ve çok samimî bir havası var. Şimdiye kadar gazeteci olarak memleketimin iç ve dışında beynelmilel birkaç konferansta bulunmuş fakat bunların hiç birinde - şimdikine benzer - biç bir fevkalâde hissin hâkim tesiri altında kalmamıştım. Hayatımda ilk defa bugün, bir adamrn rey ve karar salâhiyeti İle. mesuliyetsİz bir adamm herhangi bir rey ve karara taraftar veya aleyhtar olma hakkmı büyük bir vuzuhla birbirinden ayırabildim. ¦ Nutuklar başladı. Açış nutkunu Yunan Matbuat ve Turizm siyasî müsteşarı Nicoloudis söylüyor. Bu nutukta benim çok muhun bulduğum öç noktadan bîri. müttefik ve dost Elen milletinin büyük esere (BBB) verdiği yüksek kıymet, ikincisi, müttefik ve dost Balkan matbuatını müşterek davada faydalı kılacak - vc dost memlekette 13 haziran 1916 danberi tahakkuk eden - şartların vuzuh ve cesaretle tesbiti, üçüncüsü de. dost memleketin milli tarihinde 4 a-ustos 1936 danberi inkişaf eden yeni devrin, Balkan antantı ideolojisine göre izahı idi. No tuk büyük bir dikkatle diklendi ve alkışlarla bitti. Sonra Papadakis konferansa hastalığından dolayı iştirak edemiyen Ethnos gazetesi sahibi ve (BBB) Elen Millî Komitesi Reisi Ni-colopoulosun bir mektubunu okudu. Ve bu dakikadan itibaren aynı zamanda (BBB) Elen Milli Komitesi İkinci Reisi olan Papadakis konferansın reisi oldu. Açılış celsesinde konferansın verdiği üç karar şunlardır: 1 — Balkan antantı devletleri reisleriyle, 2 — Balkan antantı hükümet reislerine (BBB) liginin tazimleri bildirilecek, 3 — Balkan konseyi reisi M. Stoyadinoviç üe koney azaları Central Metaksaa. Dr. Tevfik Rüştü Aras. M. Antoneskodan ve Elen Matbuat ve Turizm siyasi müsteşarı M. Nicoloudis -den konferansın fahrî reisliğini kabul etmeleri' rica edilecek. Kararlardan sonra gene nutuklar başladı. Murahhas heyet şefleri harf sı-rasiyle konuşmağa başladılar. Bu nutuklar da fevkalâde güzeldi. Nutukların sırabiyle hepsinde birinci plânda Balkan antantının, antanta dahil memleketlere yıllardanberİ kazandırdıklarından bahsediliyor, ananevi Elen misafirperverliğine teşekkür ediliyor, sonra (BBB) liginin müşterek Balkanlar sulhu ve teşriki mesaisi idealine yapacağı hizmetler vc yardımlar izah ediliyordu. Burada bir noktaya dikkat ettim; dinleyiciler, seviyesi ne olursa olsun, kalabalık karşısında söylenen nutuklardan hatırda merak ve alâkayı en çok tahrik edeni kalıyor. Meselâ; Tor nutkunda Balkan milletleri dostluğunu, gebelik ıstırabı çeken ananın çocuk sevgisiyle anlatmıştı. Konferanstaki arkadaşlarım günlerce nutkun bu parçasının tesiri altında kaldılar. Fazla yidik-leri veya fazla içki ile midelerini bozdukları zaman koca elleriyle karınlarını oluşturuyorlar, gebelik ıstırabım mide bozukluğu ile karıştırıyorlar, arada münasebetler buluyorlar, tekrar nut- ku ve Balkan milletlerinin ıstırabından doğan. Balkan milletleri dostluğunu konuşuyorlardı. Gene bugün Sokiç nutkunda bire. büyük devlet adamı Ceneral Mctaksa-sm siyasî hayatını anlattı. Bir devlet adamı ki; bütün siyasî faaliyetlerini büyük bir cesaret ve sebatla memleketinin sulh içinde büyümesi davasına tahsis etmiştir. Burada hepimiz; Yur.anîstanı umumî harb sonunda Küçük Asya macerasına sürukliyen politika adamlaır ve diplomatlar karşısındaki güzide r\--' adamını hürmetle selamladık. C.ncra' Metaksası sayın doktor Tevfik Rüştü Aras da beyanat!.umdan birinde; Av-rupanın sayılı devlet adamlarından biri olarak anlatmıştı. Günler geçiyor, vakalar çoğalıyor, biliyor, fakat bu küçük cümlrler içindeki büyük intibalar sab'. fikirler halinde nesillerin hattâ ahlâkı oluyor. A/ejer Halil ATAY Istanbulda sırt hamallığı İstanbul. (Telefonla) — Hamalların sırtla yük taşımalarını men için tedbirler ariyan komisyon işini bitirdi. Hazırlanan raporda nakil vavt-I.ırınm iş-liyebileceği her yerde sırt hamallığı menncdilmiştir. Dr. Nimet Varşova Üniversitesine Pıofesör oldu İstanbul. (Telefonla) — İstanbul üniversitesi: tarih doçenti Doktor B. Nimet Vorşova üniversitesİnm Biranı tarihi profesörlüğüne tayin edilmiştir. izmir fuarı için kolaylıklar , 2 (A.A.) — Lloyd Triestino. İtaliana ve Sitmar vapur kumpanyalarının vapurlariyle enternasyonal İzmir fuarı münasebetiyle Akdeniz vc Karadeniz limanlarından İzmirc gelecek yolcularla fuarda gösterilmek ü-eere getirilecek eşya navlunlarında yüzde SO tenzilât yapılacağı İstanbul umum acenteliğinden fuar komitesine bildirilmiştir. = ULUS = Çocuk esirgeme kurumunun yardımları Çocuk Esirgeme Kurumu genel merkezi tarafından 15-2.1937 tarihinden 1-3-1937 tarihine kadar 2517 çocuğa yardım edilmiştir. Bunlardan 165 hasta çocuk ve anne genel meıkezin. jıolıbinliklerinde ba. kılmış ve tedavi edilmiştir. Ayııca diş bakım evinde de 206 çocuğun dişleri bakılmış ve tedavi edilmiş tir. 1560 çocuk ve anne genel merkezin banyolarından İstifade etmiştir. Süt damlasından her gün 98 çocuğa süt verilmiş vc 15 günde yekûn olarak 784 kilo bedava süt dağıtılmıştır. İlk okullardaki rayif çocuklar için genel meıkezdc açılan aşhaneden her gün 476 çocuğa sıcak etli öğle yemeğî verilmiştir. Yardım için genci merkeze baş vu. ran 12 yoksul çocuğa para yardım, yapılmıştır. 3-3-1P37 Maden tedkik Enstitüsünün Avrupaya Göndereceği talebeler Maden tetkik ve arama enstitüsünün tahsil görmek üzere Avrupa'ya yol-lıyacağı talebeler için açılan imtihan dün lktisad vekâleti konferans salonunda yapılmıştır. Be'ediye polikliniklerinde tedavi (ekli İstanbul. (Telefonla) — Belediyenin Polikliniklerinde tedavi görecek hastaların tediye kabiliyetinde olanlardan yirmi kuruş ücret alınmazı hakkında bir teklif hazırladığı haber verilmektedir. Teklif kabul edilirse gelir, yeni poliklinikler inşası işine tahsis e-dilcccktir. Küçük san'atlar için tedkikler lktisad vekâletinin, hazırladığı kitaba mctercyl Almak üzere latanbuldaki küçük sanatkârların son 25 senelik meslekî inkişafları hakkında tetkikler yapılmaktadır. Oı man kanununun tatbik şekilleri Orman umum mudur vekili B. Fahrinin reisliğinde orman şube müdürlerinin ve mütehassısların iştirakiyle toplanan bir komisyon dün orman kanununun tatbik şekilleri etrafında geç vakitlere kadar uğraştnıstrr. Millî küme maçları için görüşmeler başladı Şehirler arası maçlar Ankara stadında yapılacak Ounku sayımızda da haber verdiğimiz gibi An kara dan iki, bmafa den iki ve Istanbuldan dört kulübün iştirakiyle yapılması kara.. ı- rılmış olan millî küme maçları hakkında görüşülmek üzere davet edilmiş olan İstanbul ve izmir futbol ajanlarının da huzuriyle, dün, Türk Spor Kurumu Asbaşkanı B. Halİd Bayrağın reisliğinde bir toplantı yapılmıştır. Milli kümeye Ankaradan Ankara Gücü ve Gençler Birliği, Is-tanbuldan Fenerbahçe, Galatasaray, Giines ve Beşiktaş, tzmirden Altay ve Karşıyaka. Dünkü toplantıda maçların yapılış tarzı hakkında kura çekilmiştir. İlk maçlar, şehirlerin kendi kulublcri arasında olacaktır. Bundan sonra şehirlerarası maçlar baslıyacak ve bunlar An-karada yapılacaktır. Maçlar 14 martta başlıyacak ve 9 temmuzda bitecektir. Maçlar için her mıntaka namzed o-larak birkaç hakem göstermiştir. Federasyon bunların arasından istediğini seçecektir. Dünkü konuşmalarda bu maçların muntazam olmasını temin için gereken inzibati tedbirlerin alınması üzerinde katî bir anlaşmaya varılmıştır. Maçlardan birinci ve ikinci gelene birer kupa verilecektir. Ayrıca millî küme birincileri için bir şild konulmuştur ki ,;.u şild birinciler arasında devredilecek ve her birincinin İsmi üzerine yazılacaktır. Dünkü konuşmaların esasını, maçların varidat ve masrafların dağıtış şekli teşkil etmiştir. Konuşmalara bugün de devam edilecektir. Kati kararların bugünkü toplantıda alınması kuvvetli bîr İhtimal içindedir. Boks maçları A nk ü.ı Boks Kulübü başka alığından: 21 mart 1937 pazar günü saat (14) de Şehir bahçesi kışlık salonunda kulübümüz tartından Ankara boksörleri arasında beş sıklet üzerine yapılacaktır. Maçlara girmek arzusunda bulunan kulüp mensubu amatörlerin (5) cuma (8) pazar (10) çarşamba günleri saat (7) den (8) e kadar kayıt muamelelerini yaptırmak üzere müsabakaların yapılacağı Şehir Bahçesinde bulunacak olan kulübümüz umumi kâtibine müracaat etmelerini rica ve ilân ederiz. Bari radyosunun Türkiye gecesi Bari radyosu bu aym dördüncü perşembe günü Türkiye ile 19.50 de Necîl Kâzımın piyano ve fülüt için hazırladı* ğı Sonatı neşredecektir. Bir havanın Servet re nüfuz na" yı kim bilmez? Her dinliyeni neşeli re.ru ile perili ve çiçekli bir âleme doğru sanikl^yip götüren bu hafif ve zarif havanın yetmişinci yıldönümü, bugünlerde Viy anada kutlanmıştır ve bestecisi Johan St-raust'un heykeli kendisinin hayranları tarafından çclenklcrle donatılmıştır. Yetmiş yıl önce, yani Avusturya -Macaristan imparatorluğu ve Almanya muharebesi sonunda ve o senenin karnavalında çıkan bu ince vals hâlâ ihtiyar lamaznı ştsr. Ayda'yı, Faust'u, Madam Böltcrflay'ı ve benzerleri operaları da hatırlayınız. Sonra, musikide ne gibi yeni eserler vardır, bunları düşününüz. Acaba, musiki parçaları sevilmek ve tutulmak için, şarab gibi, eskimek mi lâzımdır? — Kocanız yeni bîr kostüm almış. — Hayır. — Fakat ben bir değişiklik farke-der gibi oluyorum. — Haklısınız. Yeni kocamı size tanıtmağı unutmuştum I Sulh manası Bir f ran sız gazetesi şunu naklediyor: "Seyyahlara Versay sarayım g.z-diren bir kılavuz, üzerinde 1918 sulhunun imzalanmış olduğu masayı göstererek: "Dünya harbine nihayet veren sulh muahede i bu masana üzerinde imzalanmış ve muahededen de geriye kala kala bu masa kalmıştır.,, demiş. Gazete, hikâyeye ilâve olarak şunu teklif ediyor: "Bu söz o kadar doğrudur ki, masanın bir köşesine hak edilecek olsa bizden sonraki nesillere belki Versay muahedesini hatırlatacak tek vesika halinde kalır.,, Sular alttndkai MhUipi vadisi Bir amerikan âlimi, Mâcâsâpî nehri vadisinin bir zamanlar, baştan başa sular altında bulunduğunu iddia et-miştL Amerika'dakı ton tufandan sonra bâr amerikan muharriri, bu İddiayı hatırlıyarak, o jeolojik devirleri göz önüne getirebilmek için uzun boylu düşünmeğe lüzum olmadığını söylemektedir. Muharrir, «Pencerenizi açıp bakabilirsiniz, diyor. Amcrikada en fazla servet sahibi bir istatistiği neşredilmiştir istatistiği hazırlıyan Bayan olanların Fakat bu Anna Kocbestor servetin yanına nüfuzu da eklemiştir. Zira, istatistikçiye göre servet, nüfuzla takviye edilmedikçe hakiki servet demek değildir. Meselâ Morgan ailesi en zengin aile olduğu halde bu istatistikte bastaki Rockefeİler'den sonra gelmektedir. Ford ise, kendi otomobil fabrikaları üzerindeki nüfuzundan başka bir nüfuza malik olmadığın-dan en gerilerdedir. Rakam dışında kalan istatistiğe bu adı r\uıl vermeli? ''On bir «?mir„ Belki biz de öfkedeyiz; fakat amerikan gazetelerinin de bu fikirde olması bizâm yeşil avcıları fena halde sevin-dırccrklır: Otomobil kazalarında şoförlerin içki kullanmaları büyük bir tesir yapmaktadır. O dereceye kadar ki, bakım/. A-merikada çıkan Portland, Evcning Poct gazetesi, bu mevzua dair, ne diyor : "Eğer Mutanın «on emir- i çık' i zamanlarda şoförlerin sarhoşluğu diye bir mesele bulunsaydı, o zaman bu «on emir» muhakkak, «onbir emir* olurdu. Türkkuşu tayyareleri İzmirde • İzmir, 2 (A-A.) — Dün saat 8.S0 da Bursadan hareket eden Türkkuşu (dosu saat 11.30 da şehrimize gelmiş ve şehir üzerinde bir tur yaptıktan ve lzmİ-ri selamladıktan sonra Gazİemir tayya-re meydanına inmiştir. Türkkuşu filosu iki motorlu tayyare ve bir G.9 planöründen ibarettir. Bu hafta içinie filo tarafından büyük niva gösterileri, paraşüt atlamaları yapılacağından İzmir hava kurumu şubesince hazırlıklar yapılmaktadır. KÜÇÜK İÇ HABERLERİ * İstanbul'da torik satın almaya italyanlarda geniş ölçüde iştirak etmek» tedirler. İtalyanlar dun 24 bin çift torik almışlardır. * İzmittcn vali ile B. Hüseyin Ca-hid Yalçın arasında açılan karşılıklı 'Livanın geri bırakıldığı haber veriliyor. * Istanbulda dostluk kupası finali maçı pazar günü Beşiktaşla Guncş arasında yapılacaktır. * İstanbul belediyeci Bakır koyun» de arteziyen kakılmasına ay başında baslrv-ıeaktTr. Kaç Vııyu açıl»"?.' tetkikler sonunda tesbıt edilecektir. * Dün ingilizler İstanbul piyasasından biralık arpa satm almıya başlamışlardır. :¦: Istanbulda veya Bursada lktisad vekâletinin bir ipek şartlama müessesesi kuracağı haber verilmektedir. * Erzurum sihat ve içtimaî muavenet müdürü Doktor B. Selim ikinci sı-nrf sihat ve içtimai muavenet müdürlüğüne terfi ettirilmiştir. * Vakıflar umum müdürlüğünde, açık müfettişliğe divanı muhasebat mü-rakib muavinlerinden B. Ali Rua tayin olunmuştur. :¦: Gümrük ve İnhisarlar vekâleti Bandırma gümrüğünü lağvetmiş ve ye« rinc bir baş müdürlük ihdas etmiştir. HAVA Havalar ısınmakta devam ediyor Meteoroloji enstitüsünden verilen malûmata göre dün şehrimizde hava öğleye kadar açık öğleden sonra kısmen bulutlu geçmiş ve hava tariyikinin düşmesi dolayrsiyle aksam üzeri başlıyan rüzgâr gece geç vakitlere kadar şiddetini gittikçe artırmak suretiyle devam etmiştir. Dün sühunet sıfmn üstünde 16 dereceye kadar yükselmiştir. Dün yurdda yalnız Karsa kar yağmış, diğer yerlerde hava umumiyetle bulutlu geçmiştir. Hava sühuneti evelki güne göre dün cenub Anadolusundan başka yerlerde yeniden 1-3 derece arasında ısınmıştır. Dün en düşük sühunetler sıfırın altında olmak üzere Erzurumda 4, Karsta 5 derecedir. En yüksek sühunetler sıfırm üstünde olmak üzere Yalova. İstanbul ve Bursada 19. Nazilli ve Akhisarda 20. îfcmirde 21 derecedir. Bir tashih Burhan Belgenin dünkü "Karagöz balıklı yazısındaki "Sosyal örgü yal türkü., şeklinde çıkmıştır, ederiz. -Sos-Tashih ULUS 4 MART 1937 PERŞEMBE 3 üncüde İspanyol hükümetçileri Oviedo şehrine giriyorlar ON SEKİZİNCİ YIL. No. 5601 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Karabük demir ve çelik fabrikaları İnşaat 15 güne kadar başlıyor Bugün şehrimize gelecek olan B. Makenzi İstanbul, (Telefonla) — Karabük demir ve çelik fabrikalarını kuracak o-lan Brassert firmasının dört salahiyetli mümessili şehrimize gelmiştir. Bunlardan B. Makenzi gazetecilere şunları söylemiştir: "— Bu akşam Ankaraya hareket e-dİyorum. Alâkalı zatlarla görüşeceğim. On beş gün içinde 50 kadar teknisiyen ve mühendis gelmektedir. Karabükde on beş gün sonra inşaata başJıyacağız. Tesis ve işletme işi iki senede bitecektir. Karabükde dünyanın en büyük fu-runlarım; modern ve teknik tesisatını kuracağız. Fabrikalar 939 senesinde tam randımanla çalışmaya başlıyacak-tır. Bu fabrikada iki bin türk işlisi çalışacaktır. Atatürkün yüksek bir alâkaları İstanbul, 3 (Telefonla) - Dünkü fırtınada Dolma-bahçe önlerinde Gümrük Muhafaza teşkilâtına aid bir motor batmıştır, irinde bulunanlar kurtarılmış yalnız bu arada bir nandaleı denize düşmüş fakat o da sonradan çıkarılmıştır. Kazanın vukuunu Dolma-bahçedeki mesai odalarından gören Atatürk denize düşen sandalcıyı saraya aldırtmışlar ve sarayın doktoruna tedavi ettirmişlerdir. Umumî sular devletin mülkiyetine geçiyor Mısır Montrösü Fatih Rıtkı AT AY Dost Mısır devletinin istiklâli hakkındaki muahede geçen senenin 26 ağustosunda İngiltere Dış Bakanlığının Lokarno salonunda B. Eden ve Nahas Pasa tarafından imzalanmıştır. Muhalif liberal partisi reisi Mahmut Paşa, muahedenin askerî kısımlarına itiraz etmişse de, muahede Mısır parlamentosu ile Avam kamarasında sonteşrin ayında tasdik olunmuştur. Böylece, birkaç aydanberi, 26 ağustos Mısırın millî bayramı olduğu gîbi, lngilterenin Kahirede-ki fevkalâde komiseri de, artık, Mısır elçtstdir. Mısır devletinin halledilecek iki meselesi daha var: bîri Milletler Cemiyetine girmektir. İngiltere hükümeti, Milletler Cemiyetine girmek için Cenevreye müracaat etmesi hakkında, bu şubat ayı i-çinde Kahirede resmen teşebbüste bulunmuştur. Mısır hükümetine ilk yardım vadinde bulunanlar a-rasında Türkiye, İsviçre, Irak ve Yunanistan vardır. Cenevre ideolojisini zayıflatmak azmi karşısm-da, Mısırın azâlığı meselesi, onu müdafaa etmek ve kuvvetlendirmek iradesinin yeni gösterilerine sebeb olmuştur. Dr. Tevfik Rüştü Araş, Cemiyet umumî kâtipliğine yazmış olduğu ve metni Le Temps gazetesi tarafından neşrolunan mektubunda şöyle diyor: "Cemiyetin üniverselliği pren-sipini ne derece yürekten istediğimizi ve büyük Cenevre müessesesinin enternasyonal sahadaki mevkiini ne kadar sağlamlaştırmak arzusunda bulunduğumuzu bilirsiniz. Bundan başka, dost memleketin, - kovenan kendileri için bir toplanma noktası olan - Milletler ailesi içinde kendine isabet eden yeri almış olduğunu görmek mak-sadiyle Kahire nezdinde yapmış olduğumuz teşebbüste Türkiye ve Mısırı birleştiren dostluk bağları da müessir bir âmil olmuştur.,, Gerek Mısır, gerek Milletler Cemiyeti hakkındaki düşüncelerinde Dr. Tevfik Rüştü Arasın Türkiye kan.oyuna tam tercümanlık ettiğini zikretmeğe bile lüzum yoktur. (Sonu 6. ıncı sayfada) Italyanın silâhlanma kararı Almanyada sevinçle karşılandı Berlin, 3 (Hususi) — Büyük Faşist meclisinin kararları büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Politika gömenleri, alman ve italyan milletlerinin alınyazılarının birleştiğine işaret ediyorlar. Politika mahfilleri Almanya, İtalya vc Frankist ispanyanın dünya yüzünde bir barış ve sükûn unsuru olduğuna, sulh zamanında milletin seferber edilmesinin, evvelce Almanya tarafından gerçekleştirilmiş olan bir işin tekrarlanmasından ibaret bulunduğunu söylüyorlar. Diğer taraftan Almanya. Italyanın Akdenizde silâh yansına kalkışmasını vc lngilterenin ileri sürmüş olduğu garb Avrupasına aid bölge paktlarına karşı çok az alâka göstermesini kaygı ile karşılamaktdır. A'manya, Berlin -Roma mihverinin kudretini ilân etmekte ve bunu Paris - Moskova • Prag mihverine karşı tutmakta devamdadır. Fakat Italyanın dün büyük faşist konseyi-CSonu 6. ıncı say/ada) Cumartesiye Şehircilik Mimarlık S A Y 1 A S I Hatay H.öaüşü Görmenler bugün Ankaradan geçiyorlar Hatay vaziyetini Milletler Cemiyeti namına yerinde tetkike memur edilen görmenler bu sabahki Toros ekspre siyle, Cenevreye gitmek üzere, şehrimizden geçeceklerdir. Aynı trende Suriye vatanilerinden B. Hasan Cabiri de bulunmakladır. Sular kanunu projesi hazır Nehir ve kanallar için bir teşkilât kuruluyor Bayındırlık Bakanlığı Kamutayın son toplantılarında alınan 31 milyon lira ile yapılacak büyük su programını tamamlıyan '225 maddelik bir sular kanunu projesi hazırlamıştır. Bakanlık bu projenin niçin hazırlandığını mu-cîb sebebler lâyihasında şöyle izah et. mektedir: ''— Ziraî, iktisadî, sıhî ihtiyaçları- BUGÜN Meşhur Fransız Romancın Honore de Balzac'ın EUGENİE GRANDET Romanını tefrikaya başladık Dilimize çeviren NASUHİ BAYDAR Bu güzel romanı bugün 5 inci sayfamızda alaka ile takib edeceksiniz. Üzüm kongresi çarşamba günü toplanıyor Başlıca üzüm ihracat merkezlerimiz den biri olan tzmirden bir manzara İktisada vekâleti, milli mahsullerimizin en İyİ şartlar altında ü-retim ve ihracını Kongrenin başlıca gayesi çekirdeksiz kuru üzümlerin standardizasyonu için a.ınacak tedbirleri tesbit etmektir. temin maksadiyle yaptığı seri kongrelerden yedincisi olan urum kongresini önümüzdeki çarşamba günü şehrimizde toplayacaktır. Kongrenin gayesi çekirdeksiz kuru üzümlerimizin standardizasyonu için alınacak tedbirlerin teshiridir. Toplantıya çekirdeksiz kuru üzüm ihracatçıları, I«nir borsasının üç delegesi, İzmir ve Manisa vilâyetlerindeki üzüm istihsal mıntakalarından toplantıya gelmek istiyen bütün alâkalılar. İzmir ve Manisa mebusları ile »/um ti-(Sonu 6. ıncı sayfada) mızın siklet merkezini teşkil eden su işlerinin mütemadiyen inkişaf ederek teknikleşmesi, yurdumuzun toprak üstünde ve altında daimî veya muvakkat olarak akan ve yahut durgun bir halde bulunan umumi ve hususi sular dolay*» siyle hakiki ve hükmî şahıslar arasında vücud bulan münasebetlerle, bunların devletle olan münasebetlerinin bütün teferruat vc şümuliyle müeyyede-lere bağlanmasını bir emri zaruri haline getirmiştir. Şimdiye kadar ki mevzuatla sularm mülkiyetinin tam ve açık bir surette -nüeyyedelere bağlanmamış olması şehir, kasaba ve köylerde birçok ihtilâfların münazaaların mevcud bulunması ve bu yüzden birçok facialarm tekerrür etmesine sebeb olmuştur. Su politikasının ilk adımı: Yurdumuzun zirai, iktisadi, sıhî vaziyetlerinde en mühim rolü olan sulardan doğacak hukukî, idari ve teknik münasebetlerin bütün teferruatiyle birer müeyyedeye bağlanması işi, başlamak arifesinde bulunan büyük su siyasetinin atılmış ilk ve esaslı adımını teşkil etmektedir. Projenin ihzarında (Sonu 6. ıncı sayfada) Fıkra: Hayat terbiyesi Bizde hayasızlık'ın sebebini, parasızlıkta zannedenler, daha u-zun müddet hayrette kalacaklardın "—İzmir ve etrafı halkının eline bu sene de milyonlar geçti. Halâ şehir iç sıkıyor !,. Fakat açlık ve korkunun butun havayı kapladığı yıllarda Rusyayı ges-miş olanlar, bu fikirde değildirler. Orada insanların fırın ve tiyatro kapılarının önünde aynı iştahla kaynaştıklarını görmüşüzdür. Kadın hürriyeti ve güzel sanatlar kültürü olmayan kalabalıklardan hayat şevki nasıl doğabilir.3 Dilimizdeki kuru kalabalık tâbirini, bizim sokaklarımız, bahçelerimiz, kahvelerimiz içia eskisinden daha iyi manâda kullanabiliriz. Kuru, yani kadınsız, yani şarkısız, musikisiz.. [Tabii ssz iniltilerini murad etmiyorum.] Bu hayatın nesli cumhuriyet mek-teblerinde yetişiyor. Şarktan garba onların sıralarında geçiyoruz. Hayat hürriyetinin, tefekkür hürriyetinin, vicdan hürriyetinin isimleri, nazariyeleri, hattâ kanunları kolay konabilir: fakat garb âlemi dahi, hiristiyan ortaçağından bu hürriyetler aydınlığına geçebilmek için onbeş asır kadar boğazlattı. Biz bir, nihayet iki nesil sabredeceğin. Dıştan içe doğru, terbiye ve ahlâkta garblılaşarak! - Fatay ULUS 4 - 3 1937 Atına Mektupları: 5 Büyük bir neş'e içinde geçen bir öğle yemeği Atina, Şubat, 1937 — Evvelâ kon-tey azalan, sonra delegeler grup halinde salondan çıkıyorlar. Kalabalığın içinde ; bana, iki saat evci garda yugosîav-bulgar anlaşmasının Balkan antantını İnfisaha sürükleyip sürüklcmediğini soran viyanalı arkadaşımı arıyorum. Hiç birimiz heyecanımızı becerip İ-çimizde saklayamıyoruz. Neşe, alkış, kahkaha; beynelmilel toplantılarda misli nadir görülen bir cömerdlikle, akademinin ağır başlı salonundan Atina so-kalanna taşıyor. öğle yemeğinde ben B işaretli masada ve Messager d'Athcncs'in direktörü ile Vremc gazetesinin siyasî muharriri arasında oturuyorum. Karşımda Somoouprava'ın direktörü arkadaşım Jovanoviç var. Beyhude yere ciddi olmağa, ciddi şeylerden bahsetmeğe çalışıyoruz. Sonra uzak masalardan işaretler başlıyor, kadehler kalkıyor, boşalıyor, tekrar kalkıyor, tekrar boşalıyor; uzu, mastika, şarab, şampanya.... içki kadehlerden damla, damla boşalıyor ve boşaldıkça büyük bir nehir gibi küçük lokantanın resmi nesi varsa hepsini sürükleyip götürüyor. Cümleler küçülüyor, hitablar müfredlcşiyor, küçük i* •imler ezberleniyor, kol yanındalbnin omuzuna yerleştirilerek, eü karşısındakinin dizine vurularak ve mütemadiyen gülerek yep yeni, tap taze bir hava i-Çİnde; — Balkan matbuatının Balkan milletlerarasındaki dostluğun inkişafına yapacağı yardımlar konuşuluyor. a işaretli masada madenî bir ses sonra çığlık halinde bir neşe... Vedad Tör kadehini Papadakis'in şerefine kaldırıyor. Herkes, hepimiz içiyoruz. Yalnız ben bu işi pek iyi bec e remi yorum. Çok ve karışık içemiyorum. Midem irademe bir kale gibi mukavemet ediyor. Sızın-tı'ya bile müsamaha etmiyor. Atinada Balkan basın birliği ikinci konferansına iştirak eden türk gazetecileri arasında - benîm İçin büyük bir talisirlik olarak - bekâr yalnız bendim. Arkadaşlarımın hepsi karılariyle gelmişlerdi. Onun için her yerde itinalı bir kabul görüyorlardı. Trende, otomobilde, otelde, yemekte, gezintide, her yerde birinci plânı onlar alıyorlardı. Önce bu beni anlatılması oldukça güç hisler içinde bıraktı. Kendimi artık yalnız Corinthe ve mehtablı Akropol gecelerinin şiirine inandıramaz bir hale geldim. Somurtmak için vesileler anyor-dum. Ercümend; — Beyhude kendini zorlama azizim dedi; — Seninki de unutulabilirdi! ve sonra anlattı. Atinaya Ankaradan gönderilen listeye Ercümendin ismi yalnız yazılmış ve Atina ziyaretlerinde sofralar, davetler, her şey bu listeye göre hazırlandığı için Ercümendc her yemekten önce yeni bir liste tanzimi veya liste kontrolü işi düşüyormuş Fakat Ercümend işin bu kadar basit olduğuna bir türlü kendini inandıramıyor. Unutuluşta, mesuller, mesuliyetler ve hattâ kasidler anyor. Bir gün; — Vaziyet beni bazan davetlerden, ziyafetlerden vaz geçirecek kadar sıkıyor, Dîye kendini alabildiğine bir teessüre kaptırdı. Üzülme Ercümend dedim. — Yüzüne bakanlar senin evlenecek çağda olduğunu ko'ay kolay anlayamaz larki I... Hâdiseden sonra kendimi yalnızlığımla doya doya teselli ettim. Küçük Kosti lokantasından tam üç buçukta çıktık. Caddeler ses ve insanla dolu. Beş yüz bin nüfuslu Atina ilk girişte insana içinde bir kaç milyonun o-turduğu büyük bîr şehir hissini veriyor. Parlak, geniş vitrinli mağazalar, sütun-lu, sütunsuz baş döndürecek kadar büyük binalar, otomobiller, otobüsler, yayalar.... lstanbulda olduğu gibi burada da büyük caddelerden yayalann gidiş gelişi tanzim edilmediği için karşı kaldırıma, bir atmalının peşinde, adımlanınız! onunkine uydurarak, korkudan heyecanlanarak, neşeden gülerek geçiyoruz. Saat beşte konferans Atina ticaret ve sanayi odasında toplanacak ve komite inühablannı yapacak. Neşet Halil ATAY Seyhan iniyor Adana, Hususî — Bayramda tabiî Seviyesinden üç metre yükselerek Ha-»utlu bucağı sedlerini a*arak bir kısım eraziyi ve Abdi oğlu, Kapılı, Hareketli, Köyevi köylerini su altında bırakan Seyhan nehri yavaş yavaş tabiî seviyesine inmeğe başlamıştır. Köy hüdcelerinin yeni şeklî Dahiliye vckîletı yeni esaslara göre hazırlanan büdce formülü ile köy he-sab defterleri örneklerini vilâyetlere göndermece başlamıştır. Kanunlarla köylere verilen işleri ihtiva edecek tarzda hazırlanan büdce formülü ile he-sab defterlerinin tatbiklerde görülecek güçlük veya kolaylıklara göre düzeltilmek ve değiştirilmek istenen kısımlarının tesbit ve takibi suretiyle bu yıl bir deneme devresi geçirilmesi vekâletçe kararlaştırmış ve bu karar vilâyetlere bildirilmiştir. KÜÇÜK İÇ HABERLERİ * İstanbul belediyesi dükkân ve müesseseler üzerindeki yazıların şiveye aykırı olmamasını temin için kontrola başla mışür. * Dün İstanbul ticaret odasında ve büyük bir kalabalık önünde vali, Ankara küçük sanatlar sergisinde kazananlara mükâfatlarını vc madalyalarını vermiştir. * lstanbulda yeni yolcu salonu için hazırlanan maketlerden birini tercih e-decek komisyon kararım, jüri çarşamba günü tetkik edecektir. Erzurumda zelzele Erzurum, 3 (A.A.) — Dün akşam saat 19.30 da şiddetli bir zelzele oldu, Kayıb yoktur. Orman memurları arasında Mersin birinci sınıf orman mühendisliğine terfian Afyon İkinci sınıf or -man mühendisi BB. Rağıb, orman umum müdürlüğü amanejman baş mühendis muavinliğine Bilecek ikinci sınıf mühendis Kâmuran. Sinop orman mühendisliğine Devrek mühendisi Mustafa, Karamürsel orman mühendisliğine Trabzon mühendisi Zıya, Çine mühendisliğine Ardıhan mühendisi Enver, Devrek mühendisliğine Zingal ormanı fen memurlarından Vasfi ve İzmir merkez mühendisi Hamid. Zonguldak mühendisliğine Hendek mühendisi Abdi. Bartın mühendisliğine Kandra mühendisi Necati, Safranbolu mühendisliğine Karamürsel mühendisi İsmail, Ereğli mühendisliğine Karasu mühendisi Hüsnü tayin olunmuşlardır. Seyrüsefer kanunu projesi Dahiliye vekâleti, seyrüseferin emniyetini ve kontrolünü temin maksa-diyle hazırlamış olduğu "seyrüsefer kanunu projesi" ni. Başvekâlete takdim etmiştir. Projenin ihtiva ettiği prensiplerden en ehemiyetlisİ üçüncü şahıslara karşı bir sigorta esası kabul etmiş olmasıdır. Proje kanuniyet kazanınca, a-şağı yukarı kazaları azaltmış olacaktır. Kazaya uğrıyanlara otomatikman yardım için hükümler konulmuştur. Bütün medenî milletlerce kabul edilen, en son şekillerdeki hükümlerden faydalanılmak suretiyle hazırlanan bu proje ile, yolcunun mutlak emniyeti, vasıtaların muntazaman kontrolü 've işler bir halde bulundurulması, kazaların asgari hadde indirilmesi temin edilmiş o-lacaktır. Aydın ve Elâzizde su projeleri Belediyeler imar heyeti Aydın ve Elâziz şehirlerinin su tesisi projelerini hazırlamıştır. Tesisler yakında eksiltmeye konulacaktır. SPOR Millî küme maçlarının esasları tesbit edildi Maçlar Ankara, İstanbul ve İzmirde 14 martta başlayacak 14 martta başlaması kararlaştırılan millî küme maçlarının esaslarını vc programını tesbit etmek üzere Türk Spor Kurumu ikinci reisi B. Halid Bayrağın reisliğinde toplanan komisyon dün işini bitirmiştir. Evvelce de haber verdiğimiz gibi toplantıda futbol federasyonu reisleri, üç şehrin futbol ajanları hazır bulunmuşlardır. Kabul edilen esaslar şunlardır.: Millî kümeye girecek takımlar maçlara ancak kendi kadrolariyle iştirak e-dcceklerdir. Federasyon bunlara yeni lisanslar verecektir. Bu lisansları hamil sporcular hakkında hiç bir itiraz kabul edilmiyeccktir. Aynı mevsim dahilinde bir idmancı iki mıntakada millî küme maçlarına girerniyecektir. Şehir Deplasmanlarına iştirak etmiyen kulübler para cezası ödeyeceklerdir. Tekerrürü halinde müsabakalara girmek haklarmı kaybedeceklerdir. Müsabaka yerini (erkeden takımlar yalnız yenilmiş say ı İmi-yacak, aynı zamanda o günkü saha hissesini de alamıyacaklardır. Federasyon tarafından takdir edilecek mücbir sebeblerin haricinde hiç bir maç tehir e-dilmiyecektir. Milli kume birinci vc ikincisine Türk Spor Kurumu tarafından birer kupa verilecektir. Maçları idare edecek hakemler şimdiden tesbit edilmiştir. Bunlar, Ankaradan: Alâaddin, ibrahim, Salâhaddin, Kemal Halim, Istanbuldan: Said Salâhaddin, Sadi Karsan. Nİhad, Şazi Tczcan: İzznirden: Mustafa. Sab-ri, Mustafa Şenhal, Esad'dır. Maçlar 14 martta üç mıntakada birden başlıyacak ve 3 temmuz tarihinde tamamlanacaktır. Maçların fıkstöriinü şehirlere göre yazıyoruz: lstanbulda: 14 Mart Fenerbahçe • Beşiktaş 14 „ Güneş - Galatasaray 27 ., Altay - Fenerbahçe 28 „ Altay - Beşiktaş 3 Nisan Ankara Gücü - Güneş 4 Ankara Gücü - Beşiktaş 11 „ Fenerbahçe - Galatasaray 18 ,. Güneş - Beşiktaş 24 „ Gençler Birliği - Fenerbahçe 25 „ Gençler Birliği • Beşiktaş Yakın tarihe aid bir hâtıra Tayyarenin uzun ca mesafelere gi- '¦ debilir hale geldiği sıralarda, yani Blcriot'nun Manşi geçtiği günlerden biraz sonra, Avam Kamarasında, a-zadan Sir Charles Dİlke o zamanki ingiltere dış bakanı Sir Edward Gray'den sormuştu: « La hey konferansı tayyarelerin patlayıcı maddeler taşımasını yasak cdecekmidir? Bakan, bu meselenin görüşüleceğini ve Ingil terenin bu fikri takviye niyetinde olduğunu bildirmişti. Tayyarelerin otuz yıllık terakkisini biliyoruz, Fakat t tayyarelerin patlayıcı maddeler taşımasının yasak e-dİlmesi fikrî halâ emeklİyen bir çocuk gibidir. Fransada ağaçlandırma meselesi Memleketi ağaçlandırma hakkında mebuslardan Andre Lyautay'in hazırlamış olduğu kanun projesi dolayı-sİyle fransız kamoyu bu ezeli mesele ile meşguldür. Ezeli mesefe, çünkü bu mesele Fransanın her asırda uğraşmış olduğu dâvalardandır. Meselâ, 1550 tarihlerinde Ronsard, orman yıkıcılarından: 'Kendilerini besliyen babalarının katilleri olan bu hakikaten nezaketsiz insanlara diye bahsetmişti. 1800 tarihlerinde Chauteaubriand: Ağaçların yok edildiği her yerde insanlar tedbirsizliklerinin cezasını Çekmişlerdir,» şeklinde ağaç düşmanlığı aleyhinde bulunmuştur. Şu köylü şarkısı meşhurdur . Ormanlar suyu tutar. Sular bize çayır verir. Çayırlar İse sürüleri. Sürüler gübreyi, Gübre de buğdayı. Şu atalar sözüne bakınız: cAğaç-sız köyün evleri damsız olur.» Biz, kanunumuzu çıkardık. Darısı Fransanın basma. Kadınlar Kadınlar, erkekler hakkında az yazıyor, fakat erkekler kadınlara dair, her gün yeni bir istiare, bir teşbih, bir tarif ortaya atıyorlar. Bir lndianapolis gazetesinde okunmuş olan şu satırlara göz gezdiriniz : Kadınlar, — Alâka arayan kitaba, — Çok benzin harcayan otomobile, — Zaman zaman yoldan çıkan tirene, — Hissettirmeden değişen parti programına, — Daima sert duran karyola yayma, — Vakit vakit temizlenmesi lâzım gelen pipoya, — Yakılabilip söndürülebilen ateşe, — Ağrıyan, fakat kendisine alışılan nasıra benzerler. Bu satırları okuyan bayanlara meşhur sözü hatırlatalım; teşbihte hata olmaz ! Gripe karşı tavuk serormı Viyanada çıkan ' Stunde gazetesi -nin haber verdiğine göre avusturalya-lı bazı hekimler, gripe karşı ilâç a-raştırmalarında taze tavuk yumurtasından faydalanma yolunu keşfetmişlerdir: Bir kuluçka makinesine yerleştirilen taze yumurtalar, 21 gün sonra, civciv verecekleri sırada alınıp delinen kabuklarından içlerine biraz grip mikrobu kültürü şırınga edilmekte ve bu muamele böylece 76 kerre tekrer olunduktan sonra mikrobun tesirim tamamiyle kaybettiği görülmektedir. Şimdi bu âlimler, bu tecrübelerini derinleştirmekte ve bulacakları ae-romle da grip hastalığınm kati surette önüne geçeceklerini ummaktadırlar. Yumurtadan grip seromu: Bu keşif hakikat olursa seromun en büyük âmillerinden biri de biz oluruz. İşte çifte faydalı bir keşif 1 Bilmezlik Denizi hiç görmemiş bir köylü ka-dm, bir liman işçisi ile evli kızını ziyarete gitti. Akşam, rıhtım kenarında denizi seyir edip ileride yanan ve sönen fenere dikkat ederken : — Bu denizciler ne sabırlı insanlar, dedi. Kızı sordu ı — Bunu nereden anladın, anne? — Banksa na, şu fener, deminden-beri tam elli sekiz defa söndü, içindeki adamlar da onu 58 defa yaktılar. 1 Mayıs Göztepe - Beşiktaş 2 „ Göztepe - Fenerbahçe 9 „ Beşiktaş • Galatasaray 15 „ Altay - Galatasaray 16 „ Altay • Güneş 23 „ Fenerbahçe - Güneş 29 „ Ankaragücü - Fenerbahçe 30 „ Ankaragücü - Galatasaray 5 Haziran Göztepe - Güneş 6 „ Göztepe - Galatasaray 12 „ Gençlerbirliği - Güneş 13 ., Gençlerbirliği - Galatasaray 20 „ Güneş - Beşiktaş 20 „ Galatasaray - Fenerbahçe 27 ., Fenerbahçe - Beşiktaş 27 ., Güneş - Galatasaray 3 Temmuz Beşiktaş - Galatasaray 3 „ Fenerbahçe - Güneş İzmirde: mart Altay - Göztepe „ Beşiktaş - Altay .. Beşiktaş - Göztepe nisan Gençler birliği - Göztepe „ Gençler birliği - Altay „ Güneş - Altay „ Güneş - Göztepe „ Galatasaray - Göztepe „ Galatasaray - Altay mayıs Fenerbahçe - Göztepe ., Fenerbahçe • Altay „ Altsy - Göztepe Ankarada: 14 mart Ankara gücü • Gençlerbirliği „ Fenerbahçe • Ankara gücü „ Fenerbahçe - Gençler birliği „ Göztepe - Gençler birliği „ Göztepe - Ankara gücü nisan Beşiktaş - Ankara gücü ., Beşiktaş - Gençler birliği mayıs Altay - Ankara gücü „ Altay - Gençler birliği ,. Güneş - Gençler birliği „ Güneş - Ankara gücü ¦ Ankara gücü - Gençler birliği „ Galatasaray - Ankara gücü „ Galatasaray - Gençler birliği Mıntaka dahilindeki maçların hakemleri İki taraf m muvafakati ile tayin edilecektir. Şehirler arası maçları idare edecek olan hakemler doğrudan doğruya federasyonca tesbit olunacaktır. M 2Ü 21 3 4 İU 11 17 18 a 9 23 20 21 27 2a 10 ıı 1 2 H 9 15 22 23 Umumî mağazalar Dün İktısad vekâletinde B. Celâl Bayatın reisliğinde milli bankalarımızdan bazılarının umum müdürlerinin hu-imiyle bir toplantı yapılarak teşkili düşünülmekte olan umumi mağazalar mevzuu üzerinde görüşülmüştür. HAVA Dün yağmurlu geç t ti Şehrimizde hava umumiyetle bulutlu geçmi| ve zaman zaman fasılalarla yağmur ve yağmurla karışık grezil yağmıştır. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden aldığımız malûmata göre dünkü günün en yüksek sıcaklığı sıfı-ıın üstünde ancak 12 dereceye kadar Çıkabilmiştir. Dün yurdun Karadeniz kıyılariyle şarki Anadoludan başka yerleri yağışlı geçmiştir. Yağış Malatyada kar, Antalya ve Dörtyolda dohı ve diğer yerlerde yağmur şeklinde olmuştur. Antalyadaki dolu çiçek açmış ağaçlar üzerinde oldukça tahribat yapmış ve çiçekleri dökmüştür. Dün yurdda yalnız Karsta sühunet sıfırın altına düşmüş ve 6 derece olarak kaydedilmiştir. En yüksek sıcaklıklar srfırın üstünde olmak üzere Dörtyol ve Adanada 19. Bursada 21 dereceye kadar yükselmiştir. Dun gelen malûmata göre evvelki gün Nazilli, Bursa, Eskişehir. İsparta vc Alacalıda mühim fırtınalar olmuş, Nazillideki fırtına bir çok evlerin çatılarını uçurmuştur. ULUS 5 MART 1937 CUP* \ Yarın ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5602 ADIMIZ, ANDIM1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Hayat ucuzluğunun temini için alınan tedbirler Sanayiimizin ihtiyacı için getirilen bazı iptidaî maddeler resimsiz girecek Yeni projenin verdiği muafiyetlerden sonra memleketimizde ucuzhyacak olan yerli sanayi mamulâtı daha çok lktısad vekâleti, gümrük tarife kanununun ihtiva ettiği pozisyonlardan bazılarına giren eşyanın 1937 malî yılı başından itibaren gümrük muafiyetinden faydalanmaları hakkında bir kanun projesi hazırlamıştır. Vekâlet projenin hazırlanmasını mucib sebebler lâyihasında şöyle anlatmaktadır: Halkın satın alma kabiliyetini artırmak için "Hükümetin mühim istihlâk maddelerini ucuzlatarak halkın iştira kuvvetini artırmak yolunda aldığı ve alacağı tedbirler arasında memleket sanayiinin dışardan getirmek mecburiyetinde olduğu iptidaî maddelerin memlekete sokulması sırasında muhtelif nam- (Sonu 6. inci sayfada) I Sesimizi dünyaya duyuracağız Radyo istasyonunda spiker stüdyosu Yeni radyo istasyonları 16 ay sonra bitecek Başbetke : Silahlanmalar Fatih Rtfkt AT AY İngilterenin silahlanma kararından kalyanın bir hayli alınmış olduğuna şüphe yoktu. Londra ve Roma basını arasında bir müddettenberi devam eden münakaşalara, Gentlemen's agreemenf-in bir sulh değil, fakat bir mütareke olduğu hissini vermektedir. Giornale d'ltalia*ya göre, İngiltere ne Milletler Cemiyetine ve kollektif güvenliğe hizmet etmek i-Çİn, ne de faşist tehlikesi karşısında silâhlandığrnı iddia etmemelidir: bir devlet bu kadar yüksek bir masrafa kollektif bir paktı i-nancalamak için değil, ancak milli menfaat şevki ile katlanabilir. Bilhassa tam o zamanda ki İtalya, Afrikadaki fethi ile doygunlar a-rasına geçtiğini ilân etmiştir; Hit-ler Almar.yası bir Avrupa işbirliği plânı teklif etmiştir; İngiltere ve Fransa, komünist Rusyada hususi bir tehlike görmemekte olduklarını bildirmişlerdir. La Tri-buna gazetesi İse, açıkça bu silahlanmanın Akdeniz vaziyeti ile sıkıdan sıkıya ilgili olduğunu yazmaktadır: "Yakında 80 ingiliz gemisi talimler için Akdenize top' tanıyor. VI inci Jorjun taçgiyme töreni sırasında, Londrada, ingiltere ve dominyonlar delegeleri a-rastndaki toplanma müstesna bir e hemiyette olacaktır.,, Voce d'Italia ise daha ileri giderek büyük demokrasilerin başlamış olduğu silahlanma yarışına, diğer büyük milletler tarafından tam ve eş bir askerî cevab verileceğini yazmıştır: "Eğer italya imparatorluğunun tehlikeye girdiğini hissedecek olursa, yalnız onu kurtarmak düşüncesi ile, Avrupada pek büyük fedakârlıklar yapmağa sev-kedilmiş olacaktır.,. Karşı kararların ne olacağı Faşist Konseyinin toplantısında belli olacaktı. Toplantı haberi eri dün ajanslar tarafından yayılmıştır: yeni bir kuvvetlenme plânı vücuda getirmek, harb endüstrisi umumî komiserliği vazifesini beş sene daha uzatmak, 18 yaşından 55 yaşına kadar bütün milletin faal kuvvetlerini tam surette askerîleştirmek, askeri ihtiyaçlar hakkın-(Sonu 6. inci sayfada) Yugoslavyanm dış politikası B. Stoyadinovîçin mühim bir nutku İstanbulda esrarlı bir yangın oldu Bir ev, bir kadın yandı İstanbul, 4 (Telefonla) —Dün akşam Kadıköyde Paris mahalle -sinde bir yangrn oh.?uş, bir evle ev sahihlerinden kırk yaşlarında bîr ermeni kızı yanmıştır. Yugoslav Dış Bakam B. Sboyadlnoviç Belgrad, 4 (A.A.) — Başbakan B. Stoyadinoviç bugün parlâmentoda Yugoslavyanm dış siyasetini anlatarak demiştir ki: (Sonu 6. rncı sayfada) Yangının evde oturan ve altmış yaşında bir ana ile 35 ve 40 yaşlarında iki kızı tarafından kasden çıkarıldığı anlaşılmıştır. ' Bugün hâdise hakkında müddeiumumi yangından evel bir şikâyetin tahkiki için karakola çağrılan bu ailenin gelmediğini, yangının zabıtanın eve zorla girmek teşebbüsü üzerine çıktığım ve eve giren memurların Mari adındaki kızı boğazından kesilmiş bir halde bulduklarını söylemiştir. Tahkikata göre Mariyi başkası öldürmemiştir. Ve zabıtanın yardımı ol-masaymış ihtiyar kadınla diğer kızı da yangından canlarını kurtarmak niyetin, de değillermiş. İhtiyar kadının üzerinde 80 kadar rus, ingiliz ve türk altını bulunmuştur. Ev tamamen yanmıştır. Tahkikat devam ediyor. İçyüzü oldukça karanlık görünen bu hâdisenin bir sinir buhranı yüzünden meydana gelmiş olması İhtimali de vardır. Türkiye iran afganistan ve ırak arasında YARINKİ SAYIMIZDA Mimarlık ehircilik Bütün yurdda çok geniş bir alâka ile takib edilen memleket meselelerimizden birisi daha, en iyi şartlar içinde ve tam bir başarı ile neticelenmiş bulunmaktadır: Nafıa Vekâletinin son zamanlarda en mühim bir mevzu olarak ele aldığı radyo istasyonlarımızın inşası işinin Markoni müessesesine ve. rilmesi kararlaşmıştır. Böylelikle Başvekilimizin Parti Grupunda üzerinde ısrarla durduğu ve Dahiliye Vekilimizin de Halkevlerinin açılış yıldönümünde tekrarladığı "Türkiyentn sesini dünyaya işittirmek,, davası da halledil» mistir. Bu hususta Nafıa Vekâletinden şu haberi aldık: Nafıa Vekâletinde: "Ankara civarında Etimesud'da inşa edilecek radyo istasyonuna muhtelif firmalar tarafından verilen fiatlar mu- (Sonu 6. ıncı sayfada) Bağdaddan bîr manzara Paris, 4 (A.A.) — övr gazetesi pek yakında Türkiye. Irak, İran ve Afganistan arasında bir Asya paktının akte-dileceğini bildiriyor. Türkiye dış bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras birkaç gün içinde Bağdadâ ve Tahran'a giderek orada Afganistan dış bakanıyle birleşecektir. Paktın bu yolculuk sırasında parafe ve Ankarada imza edileceği bil* dirilmektedir. Anadolu Ajansının notu: Ajansın Ankara mahfillerinde yaptığı tahkikata göre, böyle bir paktın bu sene içinde imzalanacağı tahmin edilmekte ise de Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüştü A-ras'ın bu telgrafta bildirilen yolculuğunun kati tarihi hakkında henüz bir malûmat mevcut değil-lir. Fıkra: Kalacak olanlar Kamutay pek iyi bir kaıar yetmiştir. Devlet mahallesinin arkasında milyonlar sar {edeceğimiz yeni bir yapılar grupu için sekiz devletten on mimar istemiştir. Bu mimarlar enternasyonal bir müsabakanın şartlarını ve ayrıca, üç hakem tayin edeceklerdir. Bir devlet merkezinin birçok ameli iş yapıları arasında bir de anıd-yapılart olur. Kamutay, milli tiyatro, müzeler, belediye, posta ve telgraf vj. bunlar arasındadır. Anıd-yapılar da ebedi taş kullanılmak, ve bunların projelerini hiç bir şahsi hevese kurban etmemek lâzım gelir. Kamutayın tedbiri, bütün bu a-nıd-yapılarda kullanılmak gerektir. Milletler Cemiyeti sarayı, ki yeni Avrupanın en iyi eserlerinden biridir, böyle bir müsabaka ile vücud buldu. Müsabakaya çağırılan mimarların ilk suali şu idi: — Hakemler kimlerdir.1 Milletler Cemiyetinin idaresini, yani güzel sanatlardan ve mimariden an-lamıyanları hiçbir büyük sanatkâr hakem olarak tanımadı: — Sanatımı size muhakeme ettire~ mem, bana beni anlayabilecek hakem gösteriniz, diyorlardı. Nihayet büyük mimarlardan bir kısmı müsabakaya iştirak etmekten vazgeçerek hakem oldular. Düsturumuzu tekrar edelim: not • mal yapılar için ya ciddî bir müsabaka, ya büyük bir mimar! Anıd-yapılar için mutlaka enternasyonal bir müsabaka! - Fa tay Politika bahislerij Romanyadaki hâdiseler Telgraf haberlerinden öğreniyoruz ki, Romanya hükümeti, Jas-»y üniversitesi rektörünün yaralanması işini basit bir zabıta vakası telâkki etmiyerek, başvekil Duca'nrn öldürülmesindenberi cereyan eden terrorist hâdiselerin bir tanesi ve (Temenni edelim ki) en soniMicusu telâkki etmiştir. Romanya hükümeti, âdeta devletin durumunu tehlikeye koyan bazı hallerden Romanya topraklarını temizlemek kararını vermişe benziyor. Eğer daha Önceki senelerde daha uyanık davranarak tedbirlerini almış olsa idi terrorist cereyan, başını kaldırmadan tasfiye edilirdi. Romanyada, yabancı ideolojilerin faaliyeti son haddini bulmuş o-lacak ki. daha geçenlerde bir cenaze alayı yüzünden çıkan diplomatik hâdise yatışmadan, bugün, üniversite muhitinde, bir rektöre bıçakla ve dayakla tecavüz edilmesi vakasına şahid oluyoruz. Bu faaliyetler ne olabilir? Avrupanın umumî menzarauH-na göre "internasyonal,, lerle çalışmak metodu, artık sadece sosyalist yahud komünist partilere ve rejimlere mahsus bir hal değildir. Sağdan gelen hareketler de, kendi ''internasyonal., terini kurmak yahud genişletmek peşindedirler. Ve, her hangi bir memlekette sar-fettİkleri gayretler, ve propaganda masrafları, hep, bu gayeye hizmet etmektedir. Sol'ı temsil eden "internasyonal,, ler herhangi bir memlekette hareket noktası olarak, sınıf ideolojisini ve bunun ilk aşılanacağı millî uzuv olarak da işçi sınıfını seçiyorlar. Bana mukabil sağ'r temsil eden "inlernasyonal"!erin hareket noktası olarak hep "yarru-di aleytarlığı,, nı ve bunun ilk aşı- Kıır.rluiKicuk gemiler istanbul, (Telefonla) — Denizyo'la-rı idaresi ile Krup delegeleri arasmda beşer bin tonluk diğer üç gemi için yapılan görüşmeler de '.itti. Hazırlanan projeler tetkik edilmek üzere fabrikaya gönderildi. Alman e'çisi iktisad vekilimizi ziyaıet etti Alman Elçisi fon Keller refakatinde elçilik birinci konseyyesi B. Kol olduğu halde dün İktisad Vekili Celâl Bayan ziyaret ctraış ve aralarındaki gorusme uzun müddet devam etmiştir. Teyld edilmeyen bir haber 3 mart tarihli Akşam ve Haber gazetelerinde Ankara Elektrik Şirketinin satın alınma müzakerelerine başlana-•cağı hakkında çıkan haberlerden ala. kalı makamların malûmatı olmadığı, yaptığımız soruşturmalar sonunda, anlaşılmıştır. (anacağı millî uzuv olarak da gençliği ve üniversite muhitlerini seçiyorlar. ' İster "sağ" ister "sol" dan gelsin bu tahrikçi telkinler, her memleket için "ideolojik bir gümrük kontrolü,, nı emreden tehlikeli idhalâttır. Her hangi bir memleket, kendi sınırları dışında ne gibi fikir cereyanları mevcud olduğundan "ilim kanalı,, ile haberdar olmalıdır. Aksi takdirde, dünyanın ve insanlığın gidişini kendi nam ve hesabına takib edemez. Şu var ki, ister demokrasi, ister komünizm, ister faşizm'den "ilim yolu,, ile haberdar olmak başkadır, muhtelif halk tabaltalarının muhtelif yabancı ajanlar tarafından gizli ve sinsi bir tahrike ve hattâ teşkilâta mevzu olmaları çene başkadır. Ve böyle bir şeye, hiç bir memleket, eğer İspanya dersinden ibret almak isterse, asla müsaade etmemelidir. Nitekim, Romanya hükümeti, şimdiye kadar kî zararın bu son kanlı noktasından dönebilmek i-çin çok şiddetli ve meselâ üniversiteleri kapatmak gibi tedbirlere baş vurmağa mecbur olmuştur. Tekrarında fayda bulduğumuz nokta şudur ki, "yurdda barış., parolası'nın ideolojik emniyet ve zabıta teşkilâtına yüklediği vazife, artık sadece sol'dan gelen yabancı tahriklere karşı değil sağdan gelen ve yuvalarını daha kolay kuran yabancı propaganda ve tahriklere karşı da, aynı nisbet-te uyanık bulunmaktır. Hiç şüphe etmemek lâzımdır ki, zıd ve biribirine düşman ideolojiler, her memleketi kendi mücadelelerine bir mevzu ve sahne tanımakta, kendi hesablartna. hiç bir mahzur görmemektedirler. Bu, han BELGE =^= ULUS ^=^= Vazife harcı için Memleket dışına giden çeklere verilen para Frarlsız frangının kıymetten düşürülmesi üzerine muvakkat bir zaman için bîr vazife ile yabancı memleketlere gönderilenlere verilen gündeliklerin yetişmediği anlaşıldığından bir kararname ile fıansız frangı hesabiyle tesbit olunan mikdarlar türk Lirasına tahvil edilmek ıurctiylc yeniden hazırlanan cedvel vekiller heyetince a. bul olunmuştur. Kararname Başvekâlet çe yapılan bir tamimle alâkalı dairelere bildirilmiştir. Cedveli yazıyoruz; 'Kamutay Başkanı, Başvekil, vc'ıil-ler ve mebuslar dahil olduğu halde baremin 1, 2 vc 3 uncu derecesindeki me. ¦nurlardan delege olarak gideceklere günde 50 tüık lirası 'heyet reislerine vekiller heyeti takdiriyle 10 lira zam-molunur.,, Yukardaki memullardan danışman olarak veya politika görüşmeleri uı_ şındaki kongre vc toplantılarda bulunmak, muvakkat memurluk ve etüdlcr gibi vazifelerle gideceklere günde 40 türk lirasr, baremin 4, 5 vc 6 inci derecesindeki memurlara günde 35 türk lirası, baremin 7 den 19 uncu derecesine kadar olan memurlara günde 30 türk lirası. 5 - 3 - 1937 Turizm müdürlüğünde yenilikler İstanbul, (Telefonla) — Geçen yaz İstanbul sezonu eğlcncc'cıini ıcrtib vc idare eden belediye turizm müdürlüğünde bazı yolsuzluklar yapıkhğı hakkındaki ihbar ürerine belediye müfettişleri tahkikat yapmışlar vc ihbarın bir kısmının do£ru olduğunu tesbit etmişlerdir. Belediye turizm müdüılüğünde tam bir yenileme yapacaktır. Müdürlü-ğüa şimdiki kadrosunda bazı değişiklikler yapılmış, müdür teftiş heyeti emrine verilmiştir. Yeni Devlet meteoroloji teşkilâtının programı Teşkilât memleketin bu sahadaki bütün ihtiyaçlarını karşılayacak Yeni kurulacak Devlet Meteoroloji işleri umum müdürlüğüne Ziraat Vekâleti meteoroloji enstitüsü müdürü B. Tevfik Geymen tayin o-lunmuştur. Yenişehirde Ismetpaşa caddesinde tutulan umum müdürlük binasında kendisini gören bir muharririmize B. Tevfik Geymen şunları söylemiştir: Cumhuriyetten Önceki vaziyet "— Cumhuriyetin kuruluşundan önce memleketin en ufak bir hava hâdisesini muntazam surette rasada tabi tutarak sene sonunda o hâdisenin bütün memlekete şamil bir istatistiğini vücuda getirecek hiç bir rasad şebekesi mevcud değildi. Yalnız şurada, burada gayri muntazam fasılalı bazı rasad merkezleri muvakkat zaman için çalışıyordu. Bunlar daha ziyade hususî mahiyette şahıslar veya müesseseler tarafından kurulmuştu. Yalnız Istanbulda Kandil li raasdhanesi asıl vazifesi olan heyet rasad'ariylc birlikte İstanbul hava hâdiselerini de kaydediyordu. Umumi harb-te muvakkat askeri bir rasad şebekesi kurulmuştu. Bu şebeke iki sene çalıştıktan sonra faaliyet sahasnıdan çekü-mişri. 1928 den sonra Bcynelmi'e! meteoroloji esasları dairelinde vc memleketin bava, ıklım bakımından olan hâdiselerinin muntazam surette ve daha ziyade zirai ihtiyaçlara cevab verebilecek şekilde rasadlanna 1928 senesinde ziraat vekâleti tarafından başlanılmıştır. Ziraat vekâleti bu teşkilâtın esasını ilk önce 1925 senesinde Etlikte bir rasad istasyoniylc kurmuştur. Ayni sene milli müdafaa vekaleti de münhasıran askeri işler bakımından hava hadiseleriyle rasad etmek üzere bir askeri rasad teşkilâtı vücu-de getirmiştir. Bunu takib eden bîr îkî sene sonra nafıa vekâleti de su hâdiselerinin rasadlaruu yapmak üzere ayrıca bir şebeke kurmuştur. Hava hâdiseler m in ziraat, askerlik ve nafıa iş'eri üzerinde tesiri olduğu kadar sıhat işleri üzerinde de tesiri ol- Halâ Altılarım mezarı aranıyor HAVA Kava*ar yeniden sogudu Dun şehrimizde a*va unumyetlc kapalı vc rüzgârlı geçm»a, en yüksek sıcaklık sıfırın üstünde 7 dereceye çıkabilmiştir. Devlet meteoroloji isleri u-muın müdürlüğünden aldı .'¦in.' malû-mata göre dün yurdun hemen her yc-nndc v»e* olmuştur. Yağış Edirne, Is-tanbul, doğu Ana dorusu ire otra Ana-dolunun bazı çevrelerinde ve Kars, Muğla, Kırşehirde dolu diğer yerlerde yağmur şeklinde olmuştur. Hava evvelki güne göre Karadeniz kıyılariyle doğu mmtakalanndan başka yerlerde 1-6 derece arasında soğumuştur. En düşük dereceler sıfırın altında Karsta 2. Edirncde 3 derecedir. En yüksek sühunetler Antalya vc Adanada 16 DÖrt-yolda 17 derecedir. Al ulanın efsa- .--¦ nevî mezarının Banal'd*, Taniı çayı üzerinde olduğuna İnanmaları içm bavı sebefeleri olduğu iddiasında bulunan bazı arkeo-lojicilerin muhla-, oldukları sermayeyi koymak maksadiyle Belçrad'dn bur şirket kurulmuştur. Denildiğine göre, bazı köylüler, bu çay civarında, Attilanın hazinesine aid olduğu sanılan bir çok altm paralar bulmuşlardır. Şunu ilâve edelim kî belgradJı arkeologlar Attilanın mezarını Banat'da aramağa kalkışırlarken Çek mühendisleri de bunu, Çekoslovakyada Had rok bölgesinde arıyorlar. Çek mühendislerine başkanlık e-den Bay Stepan'a gore Attila birbirinin içine konulmuş üç altın sanduka ılc gömülmüştür. Görülüyor ki bu büyük imparatorun mezarı meselesi arkeoloji âlemini bâlâ uğraştırmaktadır. [Berliner Tagebtattan alınmıştır.) Danimarkalı hızlar ve Canlarına kıyanlar azalıyor ma? •daki tıb eı kadınlığı Danımarkarun başlıca kadın cemiyeti on dörtle on sekiz yaslar arasındaki genç kızların mecburi ev hizmetine tâbi tutulmaları hakkında hazırladığı kanun projesini bîr istida ile birlikte hükümete vermiştir. Kanun parlâmentodan geçecek olursa d anim arkalı kızlar, tahsillerini bitirdikten sonra, kısa bîr müddet i-Çin, aileler yanında "Hizmetçiliğe,, verileceklerdir. Bu takdirde de hizmetçiler sendikalının tarifesine göre aylık alacaklardır. Bu projenin mali mecburiyetlerini karşılamak üzere, kadm ve erkek bütün bekârlar vergi vereceklerJir. Maksat, genç kızlara ev işlerini ameli olarak öğretmektir. İnsan sevdadan ölür mü? Par ıs t e çıkan Paris - Soir gazetesinin bir muharrü-i, sokakta rastladığı her keşten, her gün bir suale cevab istemektedir. Bu suallerden biri de: "insanın sevdadan öleceğine ınanzr-rnısmız ?„ Bu sual karşısında kalmış olanlarla verdikleri cevablara bakınız: Altmışlık bur kadın; resmine bakılırsa gençliğinde çok güzelmiş şöy-diyor: — Bence hayır, zira insan karakter sahibi ise buna mukavemet edebilir. Adamına göre bir iştîr bu. Ben şah-»en buna hiç inanmadım. Üniversiteli güzel bir genç kız: — Evet... İnsan sevdadan ölebilir. Fakat ben, şahsen, havırf çünkü ölüm karşısında cesaretli değilim. Kısaca söyliyeyim ki bu çeşit ölümleri budalalık sayarım. Bir Çinli profesör: — Zannederimki hangi devirde ve hangi memlekette olursa olsun aşk daima ayni şeydir ve eğer, hakiki ise insan onun yüzünden ölebilir. Üniversiteli bir delikanlı: — Evet, sevdadan ölmek kabildir. Şayet insan hakikaten severse ve sevgisinde umus.ı yn uğrarsa bu âlemden göçüp gitmek hakkına maliktir Otuzluk, güler yüzlü bir kadm: — sualinize cevab vermek çok güç Fakat, insan kalbinden basta olursa heyecan yüzünden ölebilir, insan aş-kdan birden bire değil, yavaş yavaş ölebilir. Parlak gözlü, zeki bakışlı bir erkek: — Bana kaln-sa însan aşkdan ölmez. Bununla yaşamak kabilse de Ölmek kabil değildir. Sevda yüzünden kendini öldürmeğe gelince: zahmetine bile değmez. bı adli enstitüsünün bir istatistiğine göre bu memlekette, kendilerini oldu renlerin sayısı 1875 den beri yılda 1800 kadardı. Bu rakam, 1928 de 1864 da 1885 da 1922 de 1900 de 1800 de 1886 da 1552 1929 1930 1931 1934 1935 1936 olmuştur. Gelecek yıllarda insanların daha ziyade akıllanacaklarını temenni edelim. Rivaroi'un bir sözü Volaİrc şöyle demişti: "İnsanlar ne kadar aydın olurlarsa o kadar hür o-lacaklardır.,. Kendisinden sonra gelenler. Volta ire 'nin bu sözünü ağyî ederek halka: "ne kadar hür olursanız o kadar münevver olursunuz,, dediler ve böylece bütün kazanç kayİp olmuş oldu. Sömürgeler ve yakın tarih Almanya sömürge istiyor. 1911 de, Fransa dış bakanı Caillaua alman sömürgeleri meselesinden dolayı Poincar* kabinesiyle beraber düşmüştü. Zira dış bakan, Fransanın Fasla kari surette yerleşmesi karşılığı olarak Kongo'da Almanyaya bir takım topraklar vermeği kabul ediyor ve Poınc.ıt d. . başbakan sıfatiyle bu pazarlığa razı oluyordu. Clemen-ceau'nm söylediği bâr nutuk, kabineyi 42 reye karsı 212 reyle azınlıkta bıraktı. Bu üç devlet adamından bugün sağ olan yatara Caillamt'dur. duğu tahakkuk ettiği cihetle sıh « biye vekâleti de Ankara da bir istasyon kurmak suretiyle harekete geçmişti. Böylelikle son seneler zarfında devletin idarî ve teknik her şubesi kendi iş eri üzerinde hava hâdiselerinin izine ve yerine göre çok büyük tesirler yapmakta olduğu fikir ve kanaatini hasıl ederek aşağı yukarı bütün devlet şubeleri, kendi nam vc hesablanna yurd içinde birer meteoroloji ve rasad şebekesi kurmak zaruret ve mecburiyetini hissettiler. İşte bütün bu saydığım vaziyetlerin tabii bir neticesi olarak devlet meteoroloji işleri teşkilâtı kurulmuştur. Yeni kurumun büyük vazifeleri Bu suretle teşekkül eden devlet meteoroloji işleri memleketin adlî, hukukî, ziraî, iktisadi, sınaî, sıhî, içtimai ve bayındırlığı bakımından yapılan ve yapılmakta olan bütün işlerin en kü. çüğünden en büyüğüne kadar her birisinin herhangi bir cephesinden hava, su. iklim hâdiselerinin şekillerine, vasıflarına aid bilgilere istinad eden noktaları pek çoktur, öyle işler vardır kî hava hâdiselerine aid istatistikler elde olmadıkça yapılacak işin teknik esası tesbit edilemez. Bütün bu işlere ve günden güne inkişaf etmekte olan hava ve deniz seferlerinin selâmetle yapılmasına lâzım olan hava raporları bc. ne memleket içinde geniş bîr hava rasad şebekesinin mevcudiyetiyle ve muayyen usullere göre çalışmasiyle müm. kün olabilecektir. Meteoroloji teşkilâtının bugünkü askeri işler bakımından ebemjyctı üzerinde bir an bile tered-düd mevzuubahts olamaz. Belediye ve şehir işleri ve tesisatı hemen hemen hava ve iklim meselesi demektir. Hiç bir belediye ve şehir İsi yoktur ki meteoroloji ile ilgili olmasın. Sokaklara verilecek istikametten, dikilecek ağaçların nevine kadar her belediye İsi buna bağlıdır. İki kısım: 15te bunun içindir ki devlet rneteoro* loji işleri umum müdürlüğü iki kısma ayrılmıştır. Biri geniş ve muhtelif dereceli ve peyderpey kendine mahsus telsiz cıha.-ljriyle çalışacak istasyonlardan murekkeb bir şebeke, diğeri de memleketin hava, su ve iklim bakımından her türlü teknik ve idari işlerine lüzumlu olan malûmatı bazırlıya-cak ve vermek üzere çalışacak 6 teknile şubeli bir merkezden terekküb cimi tir, Bugün zaten mevcud olan muhtelif teşekküllerin devlet meteoroloji işleri umum müdürlüğü camiasına alınma* sı için idari, malt işler üzerinde uğraşmaktayız. Bir ay sonra bütün teşekküller birleşmiş olacaktır. Böyle olmakla beraber teknik çalışma geceli gündür. Yâ bir dakika bile durmadan faaliyetine devam etmektelir. Bundan sonra yapacağımız .iş, memleket içinde aynı merkezlerde bulunan ve muhtelif vekâletler namına kurulmuş olan roüte. addid meteoroloji ve rasad istasyonlarını bir istasyon haline getirerek fazla memurları istasyona olmıyan yerlerde yeni istasyonlar açarak şebekeyi hem genişleteceğiz ve hem sıklaşmaca-ğız. Bu meyanda bilhassa hava ve deniz seferleriyle sularımızın meteorolo. jLk vasıflarını ve rejimlerini tesbit içîn en kısa yoldan ve en pratik şekillerle çalışma tertibatını alacağız. Memleketin ziraî, iktisadi ve sınaî bakımından olan iklim ve hava rasad lan içîn şimdiye kadar mevcud olan meteoroloji servisini de ziraî, iktisadî kalkınmanın her türlü ihtiyaçlariyle elektrifikasyon işlerine cevab verebilecek surette hazırhyacağız. Bundan böyle hava, sü ve iklim bakımından lüzumu kendini hissctireeek olan her türlti yeni bil'I ihtiyaçları tahakkuk ettikçe bun^ra cevab vermek için lüzumlu ve müw'"ia olan her türlü tertib ve tedbirleri alacağımıza da hiç şüphe yoktur.., ULUS 6 MART 1937 CUMARTESİ ugün ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5603 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Başbetke : Millî Hazırlıklar Fatih Rıfkı ATAY Almanya ve İtalya sınırlarından içeri girdiğimiz vakit, topye-kûn harb'ın bütün dekorunu görmekteyiz: gençler üniformalan-mıstır; küçük yaşta çocuklar tüfekle oynamaktadırlar; mekteble-rin yatı kısımlarının dolablarına çizmeler sıralanmıştır. Yedisin-den yetmişine kadar eli silâh tutanlar, tâbiri, eski zamanlarda, en ileri milli cehidlerİ anlatmağa yarar bir edebiyat sözü idi. Şimdi i-se, yirminci asrın teşkilâtlanma kudreti içinde, hakikat olmaktadır. Ceneral Franko bile, daha şimdiden, balila takımları kurmağa başlamıştır. Nasıl bir harb programı gerce-lemekte olduğunu bildiğimiz ingiltere, demokrasilerin dahi aynı hazırlıkta bulunmalarının imkânsız olmadığını gösterecek tedbirler almaktadır. Terbiye bakanı O-liver Stanley Avam Kamarasında fizik eğitim plânından ve onun gayelerinden bahsederken diyor ki: "Diktacı devletlerin bütün mekanik faydalarını, memlekette ferdi hürriyet prensibini koruyarak elde etmek imkânlt olduğunu ispat etmeğe mecburuz.,, Olimpiyat! Komitesinin meşhur başkanı Lord Aberdare fizik eğitim Millî Meclisinin başına geçirilecektir. Spor teşkilâtlarına ilk üç sene i-çin 2 milyon ingiliz lirası yardım edilmesi kararlaştırılmışta*. Plândan maksad. Büyük Brİtanyayı 1 numaralı millet haline getirmek olduğunu yazan bir Londra gazetesi de, İngilterenin [sporcu lngil-tereyi düşününüz!] fizik eğitim bahsinde diğer memleketlerden ve bilhassa diktatoryalardan geride kaldığını yazmaktadır: "Harb zamanında askerliğe elverişli olmayan gençler sayısı mümkün olduğu kadar azaltılmak lâzımdır.„ Bundan başka ingiltere hükümeti doğum azlığına karşı da kati tedbirler almak yolundadır. Eğer Şimdiki vaziyet devam etseydi, üç sene sonra Ingilterede ilk defa doğumlar ölümlerden daha az olacaktı. Dünkü Ulus'da Romadan gelen telgraflar Faşist Konseyinin İtalyada nüfusu artırmak için nasıl tedbirler aldığını bildiriyordu. İmparatorluğu kurmak ve yeni sömürgeler fethetmek için toprağı-nrn darlığını ve nüfusunun artışını sebeb olarak ileri süren italyada, hakikatte bîr zamandanberi doğum azalmakta idi. Son Faşist Konseyine bu hususta Millî Terbiye Bakanı tarafından mühim bir rapor verilmiştir. Birçok nutuklarında Musolini'nin parolası şu İdi: azamı doğum! Ona göre milletlerin kuvveti sayılarındadır. Doğum azlığına karşı hiçbir memlekette İtalyada olduğu kadar savaşılmamakla beraber, hemen bütün ebki tedbirler iflâs etmiştir. Yenileri arasında dört çocuklu aileyi bir tip familya olarak kabul etmek, ve onlara miras ve sair meselelerde bir sürü imtiyazlar vermek ve daha bir sürü maddî menfaatler ve rüçhanlar vardır. Nüfusu artırmak ve askerîleştirmek: fetihlerde bulunmak isti-yen dikta devletlerinin bu programını, şimdi kendilerini müdafaa etmekten başka bir şey düşünmi-yen devletler de taklid etmek zaruretinde kalmışlardır. Nüfus artışı bahsinde daima rt^ru tutacak olan yeni Türkiye, H at ay anayasas ı Görmenler pazartesi günü Cenevrede izahat verecekler Suriyede büyük arap imparatorluğu hülyası peşinde koşanlar var! 3 İstanbul, (Telefonla) — Hataydan gelen tarafsız görmenler bu akşamki ekispresle Ccncvreye hareket ettiler. Gazetecilere. Antakya ve civarında e-saslı tetkikler yaptıklarını, pazartesi günü anayasa komisyonuna şifahî i-zahlarda bulunacaklarım söylediler. Elcezire mtntakastnda Halep, 5 (Hususî) — Elcezire mın-takasında vatanîlerle yerli halk arasın-(Sonu 5. inci sayfada) Güzel Antakyamn bir görünüşü Silâhlanma yarışı İngiliz hava büdcesi bu yıl 31.800.000 sferling fazla Fransa da deniz kuvvetlerini arttırmağa karar verdi Bîr ingiliz gemisinin korkunç toplan BUGÜN 6. 1NCIDA Şehircilik Mimarlık SAYFASI Bu sayfa memleketin tanınmış şehircileri ve mimarlarının yardımı ile yapılmıştır. Şehircilik mimarlık sayfası, her dört haftada bir, cumartesi günleri muntazaman çıkacaktır. Bu sayıda Prof. Eğlinin "Modern aile evi keşfedilmiş midir?,, başlıklı yazısını alâka ile okuyacaksınız. Paris, 5 (A.A.) — Hükümet, muhte. lif deniz kuvvetlerinin artırılmasını istihdaf eden kanun lâyihasını meclise vermiştir . İngiliz büdvesindeki fazlalık Londra, 5 (A.A.) — Sivil hizmet ile gümrük scrvisininkîler de dahil olmak üzere bütün tahminlerin neşredilmiş olduğu şu sırada gelecek malî sene i-Çİnde mükelleflerin omuzlarına binecek olan yükün yekûnunu incelemek pek kolaydır. Bahsi mevzu olan meblâğ, 619.635.205 sterlingdir. Ve bu meblâğ ge. çen senekine nisbetle 82.678.491 ster-üng fazladır. Müdafaa istikrazlariyle elde edilecek ve 80.000.000 sterlinği bulacak olan meblağ, burakamlara dahil değildir . İngiliz hava silahlanmasına dair rakamlar Londra, 5 (A.A.) — 1937 senesi hava kuvvetleri büdce tahminleri sâfisiz 88.588.600 sterlinğe ve safi 56.500.000 sterlinge varmaktadır. Safi yekûna, mü-(Sonu S. inci sayfada) bu davaya; fizik eğitim meselesine bilhassa ehemiyet vermek mevkiindedir. Madride yapılan taarruz püskürtüldü Bombardıman altında kalan şehirlerden kaçan kadınlar, çocuklar. — Harbe dair gelen tlegraflar üçüncü sayfamızdadır. I B. Şuşning yakında | Roma'ya gidiyor Habsburglar meselesini görüşecek Viyana, 5 (A.A.) — Bazı yabancı gazetelerin iddiası aksine olarak başvekil Şuşnig. Roma yolculuğundan vazgeçmiş değildir. Başvekil, bu yolcu'u-ğu mrat sonlarında yapacak ve ora lan da Budapeşteye gidecektir. Roma, 5 (A.A.) — Havas ajansı muhabiri bildiriyor: Romen siyasî mahfillerinde söylendiğine göre. Başvekil Şuşnig'in nisanda vuku bulacak oIjh Roma yolculuğu neticesinde saltanatın avdeti aleyhindeki resmî italyan beyanatı dolayısiyle İtalya ile Avustuıya arasında çıkan anlaşmazlık giderilecektir. Münih, 5 (A.A.) — Avusturyadan getirildiğine şüphe edilmiyen "Habs-burg almanakları,, birkaç zamandanberi, Habsbugların dönmesi lehinde propaganda yapmak maksadiyle cenub Al-manyasının bazı şehirlerinde elden ele dolaşmaktadır. Bu almanaklar, krallık taraftan bir Avusturya teşkilâtı tarafından dağıtılmaktadır. Cenub Almanyası siyasi mahfilleri, bu hâdisenin görünüşte Almanyanın cenubuna da göz dikmiş olan Habsburg-ların bir "Katolik Almanya,, vücuda getirmeleri lehinde bir propaganda mahiyetinde olduğunu bildirmektedirler, Yugoslavya ve İtalya Roma, 5 (A.A) — Yugoslavya Başvekili B. Stoyadinoviçin parlamentodaki beyanatını gazeteler hararetle bahsetmektedir. Yugoslavya - İtalya aıa-sında iyi münasebat bulunduğuna dair Yugoslavya başbakanının söylediği sözler memnuniyetle kayıd ve Yugoslavya-nın Avusturyada krallığın iadesine katiyen muarız bulunduğu tebarüz ettirilmektedir. Fıkra: Tütün Fransız gazeteleri, ParistekJ tütün ve tiryakiliğin sergisinden uzun uzun bahsetmektedirler. Bu münasebetle Christophe Colomb'un getirdiği tütünü İlk defa Fransaya sokan Lizbon Elçisi Jean Nicot'nun sıksık adı geçiyor. Ze-hirjn adı bile bu elçinin isminden çıkmış olmakla beraber, kendisinin hayırla anıldığı söylenebilir. Son çetin buhran yıllarında sinir gerginliğine Nicot'nun zehirinden daha iyi ilâç bulunabilir miydi? Bizdeki ulema tütün hakkında da anlaşmazlığa düşmüşlerdi: baram mı, mekruh mu, mubah mıdır? Basılan ise daha kestirme bir yol bulmuşlar; kimin sıhatine zararı varsa ona haram, kimin bir takım illetlerine iyi geliyorsa ona mubahtır. [Cevdet tarihi.'] Bundan da ileri gidenler var: tütünü bırakmaktan dolayı rahatsızlığa uğnyanlar olursa, bunlar için bilâkis tütün bırakmak günahtır. Nitekim Semerkant ulemasından gayet salih bir zat dermiş ki: "— Rum diyarına geldiğimde bu keyfiyeti çirkin görürdüm. Lâkin buralar, da rutubet olup sıksık nezle olduğumdan, bazıları tütünü sağlık verdiler. Hastalıkları dâfi ve her veçhile vücuduma nâfi buldum.,, Şah Abbas Bağdadi almıştı. Istanbulda asker içine ihtilâl düşerek, zorbalar sarayda hiç nüfuz bırakmamışlardı. Yiğitlik çağına gelen Dördüncü Murad ne yapsa beğenirsiniz: "Kahveyi ve tütünü şediden yasak edip tiryakileri tedib eylemek bahanesiyle geceleri tebuilen şehri dolaşıp nice eşirıayt itlaf etti. Halbuki (Elmerü harisun li-rna müni) fehvasınca halkın kahve ve tütüne hırs ve inhimaki arttı.,, - Fatay 2 ULUS 6 - 3 - 1937 Politika bahisleri: Blum'un mevkii sağlam Fransa'da "Halk cephesi hükümeti,, iktidar mevkiine geldikten sonra, tutunamıyacağı ve Fransada da bir faşist dalganın onu alıp sü-rükliyeceği ileri sürüldü. Bu iddia, esaslı bîr tetkike dayanmryorchı, sadece, faşist cereyanın Avrupanın bazı yerlerinde elde ettiği muvaffakiyetlerden kuvvet ve ilham alıyordu. Halbuki, faşizm'in zuhuru için çalışan âmiller muayyendir. Bunların başında, bir memleketin, önce bir endüstri memleketi olması, ikincisi de sermaye ihtiyatlarına malik olmaması gelmektedir, hal-, ya'da ve Almanya'da, bu âmiller 1918 den itibaren mevcud idi. Hele Almanya, cihan krizine kadar, yabancı sermayelerin ikraz kana -İiyle girerek tamirat kanaliyle çıktıkları bir "ekonomik tulumba,, haline konulmuştu. Bu gibi hususiyetleri Fransada aramak, lojik bir hareket olamaz. Fransa, büyük sermaye ihtiyatlarına malik olan bir memleket olarak tanınmıştır ve bu vasfını, bugüne bugün muhafaza eylemektedir. Bundan başka, Almanyada ve italya'da, faşizmlerin zuhuruna kadar, iktidar mevkiinde, sosyalis partiler bulunuyordu. Bütün suiistimallerden bunları mesul tutma -ğa bir imkân mevcuttu. Fransa'da ise, sosyalistler ilk defa olarak iktidar mevkiine gelmiş bulunuyor -lar. öyle ki, Almanya'da ve İtalya'da faşizmin saflarını şişiren gayrimeranun küçük burjuva kalabalıklar, Fransa'da, bilâkis halk cephesine iltihak etmişler ve bu cepheye iltihak ettikleri içindir ki, onu ezici bir ekseriyetle iktidar başına getirmişlerdir. Binaenaieyh, Fransada faşizm beklemek, arzuyu lojik'e değil bilakis lojik'i arzuya tâbi kılmak ile kabildir ki, bu da, faşist olanlar yahud faşizm'i mizaçları dolayı -siyle sevenler için makul bir sebeb olabilir ama, hâdiseleri oldukları gibi tetkik ve tahlil etmeğe mecbur olanlar için kabul edilebilecek bir muhakeme tarzı olamaz. Fransa'da bugünkü hükümet kuvvetlidir çünkü sosyal reform -larm lüzumuna inanan ve bunla -rın asgari bir haddi üezrinde kendi aralarında mutabık kalan üç en genç partinin müzaheretine ve iştirakine dayanmaktadır. Bu hususta, en bitaraf bir mü-talea olmak üzere, alman propaganda nazırı Göbbels'in kontro -lu altmda bulunan Frankfurter Zeitung'un bir makalesine aid ajans haberini birlikte okuyalım: Berlin, 4 (A.A.) — Frankfurter Zeitung'un Paris muhabiri Friederich Si-eburg "M. Blum'un vaziyeti neden do-layı kuvvetlidir?.,, Unvanı altındaki yazısında bilhassa diyor kî : " Blum hükümeti, parlamentoda olduğu gibi halk kütleleri arasında sağ • lam bir vaziyete sahihtir. Eğer bîr an için iktisadi ve mali müşküllerden sarfı nazar edilecek olursa, Poincare'nin frank kıymetinde istikrar vücude getirmeğe muvaffak olduğu tarihtenberî Fransa'nın şimdiki hükümet gibi sağlam bir hükümete maJik olmamış olduğunu kabul ve teslim etmek icab eder. Hatti şöyle bir neticeye varmak mümkündür: Halk kütlelerinin itimadına mazhar olan M. Blum, muhaliflerin halk kütlelerinin itimadını kazanmak hususunda mazhar olacakları suhuletten çok daha büyük bir kolaylıkla sermayenin itimadını kazanabilir.» Fırkalar, ticaret ve halk M. Blumu besaba katmak mecburiyetindedirler. Hasıl ki Avrupa ve bütün dünya i tansı i başvekiline karşı alâkasız davranamazlar^. Makale, işsizJik hakkındaki bir takım mülâhazalarla' sona ermektedir. Makale muharriri, işsizler adedinin 1936 senesine nazaran 70.000 kişi eksilmiş ol. duğunu ve tasarruf sandıklarına yapılan tevdiatın bu sandıklardan çekilen paralardan fazla olduğunu kaydetmektedir. Muharrir, sözlerini şöyle bitiriyor: "Sosyalist fırkası, memlekette büyük bir yapıcı/ırka olmağa hazırlanmaktadır.,. Daha geçenlerde, Flandin başta olmak üzere, Fransa'daki reak-syoner muhalefetin ileri gelen liderleri Blum hükümetine hücum ederek Fransa'nın malî ve politik durumunu elden geldiği kadar karanlık göstermekten çekinmedi -ler. Halk cephesi politikacıları bu hücumlara şu kısa cevabı verebi -tilerdi: — 1918 Fransasını bu tehlikeli noktaya sürüklemiş olanlar bizler değil sizlersiniz! biz şimdi, sizin tehlikeye atmış olduğunuz Fran -sa'yı kurtarmaya çalışıyoruz. Kur-tarabilirsek, sizlerin günahlarını -zi affettirmiş oluruz. Kurtaramazsak, mesuliyet, gene, bizlere değil sizlere aid kalacaktır. Fakat halk cephesi adamları, bu haklı cevabı bile vermeğe te -nezzül etmiyerek, Fransa'nın demokratik poltika tradisyonuna sadık kaldılar ve sadece, Fransanın tehlikede değil bilâkis tehlikeden kurtulmakta olduğunu işaret et -mekle İktifa eylediler. Friedrich Sieburg, Blum hükümetinin objektif bir müdafaasını mı yapmaktadır, yoksa, malî derdleri gittikçe artmakta olan Almanya namına, kuvvetinden e-min olduğu fransız hükümetine bir politik köprü mü atmak İstemektedir, bunu bu yazımızda tetkik edecek değiliz. Şu var ki, eğer Blum hükümeti, bugün başlamış olan ekonomik kalkınmayı tamamlamağa muvaffak olursa, gelecek teşriî devrede fransız parlemantarizminin her iki meclisi de, bugün birçoklarının beklemedikleri bir manzara arze-decektir. Şöyle ki: Mebuslar meclisinde, reaksyo -ner partiler Öyle bir bozguna uğ -ayacaklardır ki, bugün "orta,, ve hattâ "sol,, telakki edilen radikal sosyalist partisi "mutedil sağ,, i sosyalist partisi "orta,, yi, komü -nist partisi de "sol" u teşkil ede -çektir. Ve, "müfrit sol,, tabiri kalkabilecektir. Yani Sieburg'un de - Baytarlar için bir kurs açılıyor Mayısın on beşinde Bursada merinos koyunları üzerinde sunî tohumlama metodlannı göstermek üzere baytarlar için bir kurs açılacaktır. Bu kursu mütehassıs B. Fahri Araz idare edecektir. Kurs bir ay sürecek ve haziran ortalarından itibaren halk koyunları geçen yıl olduğu gibi sunî tohumlamaya tâbi tutulacaktır. Geçen sencki çalışmalardan alınan -¦ neticeler çok iyidir ve muvaffakiyet ü-midi çoğalmıştır. Bundan dolayı bu se-neki çalışma daha geniş bir kadro ile devam ettirilecektir. Sunî tohumlama usulü pahalı olan damızlık koçlardan tabiî usule göre çok daha faydalı olmaktadır ve garb vilâ-yetlerindeki merinoslaştırma faaliyeti bu metod sayesinde daha süratle yürümektedir. • Ziraat vekâleti baytar umum müdürlüğü bulaşık hastalıklar servisi bu m:n-taka hayvanlanndaki, uyur gibi, bulaşık hastalıklarla mücadeleyi aktif plâna almış vc bu suretle çalışma bir taraftan zeoteknisiyenler, diğer taraftan hastalık mütehassısları vas lasiylc iki yönden yürütülmeğe başlanmıştır.' ö-nümüzdeki yıl birkaç yere yeni uyuz banyoları da yaptırılacaktır. Başvekilimiz Alman Büyük E çişini kabul etti Alman büyük elçisi Fon Keller dün akşam başvekil İsmet İnönü tarafından kabul olunmuştur. Maliye Vekilimiz iyileşti Rahatsızlığı biraz hafifleyen maliye vekilimiz B. Fuad Ağra'ı dün vekâlete gelerek bir müddet meşgul olmuştur. Köyler için Eğitmen seçiliyor Azınlık okullarında kültür dersleri Kültür Bakanlığımız Türkiyedeki yabancı ve a-zrnlık okullarında türk kültürünün anatemel olması, ve diğer derslerin de buna göre tanzimini ve yabancı Öğretmenlerin de bu nokta üzerinde bilhassa dikkatli bulunmalarmı prensip olarak kabul etmiş ve bu mevzu üzerindeki kararını türlü misallerle göstermiştir. Son günlerde, yabancı ve azınlık orta okullarİyle liselerinde kurulmasına karar verilen kültür dersi öğretmenliği bu prensibin tatbikini kolaylaştırmak ve bu müesseselerde okuyan türk ço -cuklannın türk kültürü bakımından di- Maarif vekâletinin alâkalı memurları Ankaranın Çıbık, Ayaş, Polatlı, Afyonun Aziziye, Erzincanın Kİlkit Tercan. Pasinler kazalarında, Eskişehir. Kars, Edirne vc Kırklareli civarında köy eğitmenlerini seçmeğe başlamışlardır. Kurslar 1 nisanda faaliyete geçecektir. Trakyada 100, Eskişchfrtfe 200, Er. zincanda 100 eğitmen ders görecektir. Kurslarda okutturulacak kitabların bastırılmasına başlanmış ve diğer vasıtaları da hazırlanmıştır. diği gibi, sosyalist partisi Fransanın en büyük yapıcı partisi, komünist partisi de "gouvernable" bir parti olacaktır. Senato'ya gelince, onun da bünyesi bir tekâmül kaydederek bugünkü mebuslar meclisi'nin bünyesini hatırlatacaktır. Tekrar edelim, eğer bugünkü halk cephesi hükümeti, demokratik gayelerini demokratik yollardan elde etmekte devam eder ya -ni reforma muhtaç Fransayı Fransanın alışık olduğu yollardan bu ihtiyaçlarına kavuşturmağa muvaffak olursa... Burhan BELCE Denizden çıkarılacak gemiler Maliye vekâleti hükümetin doğrudan doğruya vc ya bir şirket vasrtasiyle hükümet hesabına denizden çıkartacağı batmış gemilerin burda demir ve sair kısımlannm gümrüksüz olarak memlekete sokulması hakkında bir kanun projesi hazırlamıştır. Kadıköy yangınının sebepleri İstanbul, (Telefonla) — Dünkü Kadıkoyünde Paris mahallesinde kas-den çıkarılan yangına aid tahkikat bitmiş gibidir. Hâdise dün de söylediğim gibî dedi kodunun sebeb olduğu bir sinir buhranı tezahüründen ibarettir. Evde ölen kadın yanmıştır. Şaka mı. delilik esen mır Son günlerde, Nevyork'un eğlen oe yerlerinin bulunduğu Broadvvay caddesinde tuhaf bir takım hâdiseler olmuştur. Gece, saat yirmi üçe doğru, sinemalara, kabarelere, tiyatrolara girip çıkan halk birdenbire biribirİne karışmıştır. Bu sırada hemen herkes ağlıyordu. Evet, herkes gözyaşları dokyüyordu. Çünkü caddenin en ka -labalık müesseselerinde, sıra ile, gözleri yaşartan bombalar atmıştı. Sebeb? Polis aramış, taramış, ne banları atanı veya atanları, ne de böyle bir işe teşebbüs edilmesini makul gösterebilecek sebebleri bulamamışlardır. Kimseyi tartaklamayınız 'Anlaşalım...' nsanların hali Bir Avrupa gazetesinin Nevyork muhabiri bildiriyor: "Burada, bu yıl başında vukubulan ve ancak meydana çıkan korkunç bir cinayetle bütün kamoy meşguldür: On altı yaşında bir genç kız, bir gün gezmeğe çıkmış ve bir daha görünmemi}tir. Hususî hafiyelerin yaptıkları araştırmalar neticesinde bu kaybolma hâdisesinin hakikati meydana çıkmıştır. Yirmi yaşında ve tanınmış bir ailenin oğlu, otomobili ile genç kızı çiğnemiş ve sonra, yaraları hiç de ağır olmıyan kızcağızı yanına almış, metruk bir çiftliğe götürüp oradaki kuyuya atmış ve bütün bu yaptıktan yetmiyormuş gibi kuyunun içine dört tane dinamit yerleştirerek cinayetini büsbütün izsiz bırakmak istemiştir. âfatifiL____M Düşüncesiz mücadeleye düşünüp uzlaşmanın üttün olduğunu gösteren bir alman propaganda afifi. Hayvanlarda dayanışma Amerika'da, Hollywood'da, sokaklardan birinde, hemen her gün bir köpeğe rastlanılır. Bu köpeğin takmasındaki zincir.... bir başka köpeğin ağzındadır. Benzerince bu suretle dolaştırılmakta olan köpeğin adı Kok-tel'dir ve meşhur bir yıldıza aiddir. Fakat »anmayınız ki iki köpekten birinin diğerine bu suretle yardan etmesinin sebebi, sinema yıldızının keyfidir: arkadaşı tarafından gezdirilen köpek sadece kördür. Strasburg'lu bir alman genci, sevdiği kadını öldürmekle zan akındadır. Bu işi tahkik eden hakim soru -yor: — Kadın neden öldü? — Bana sadakatsizlik ediyordu. — Yanı bundan dolayı mı onu öldürdün? — Ben Öldürmedim. Öteki sevgilisi öldürmüş olacak. Biz kavga ellik; tuttum, iyice tartakladım. Benden, saltana saltana ayrıldı. Yürüyebilen in -san Ölür mü? Otopsi, kadının sarsılmaktan ölmüş olduğunu meydana çıkarmışta-. Mahkemede alman gencini on sene hapse mahkûm etmiştir. Mart ayındaki hâdiseler. İstatistik veya meraklı hâdise top-lıyanlar sayısızdır. Bunlardan biri de mart ayırım mühim vakalarını bir a-raya toplamıştır: Napoleon, El be a-dasından 15 martta çıkmış ve Juan körfezinde Fransa toprağına girmiştir. Romanya 14 martta (1841) ve Sırbistan 7 martta (1882) kırallık ilân edilmişlerdir. Fransa, Tunus himayesini 30 martta (1881) tesis etmiş ve son Rus imparatoru ikinci Ni-kola da 17 martta (1917) tahtından vazgeçmiştir. ger okullarımızda okuyan çocuklarımızdan farksız yetiştirmek gayesini taşımaktadır. Azınlık okullarının ilk k.sımlarında bu öğretmenlik daha önce kurulmuş ve kendisinden büyük faydalar alınmıştır. Azınlık okullarının da türk mekteb-lcrinde takib edilen inkılâb terbiyesinden mahrum bırakılmaması için kültür* dersi öğretmeni, kendisine verilen direktif dairesinde çalışacaktır. Bu öğretmenlere 60 lira ile 100 lira arasında ücret verilecektir. Mısır hava turuna giren tayyareciler Istanbulda İstanbul, (Telefonla) — Büyük Mısır turuna giren tayyarecilerden alman, fransız ve polonyalı üç tayyareci tay-yareclriylc Istanbula geldiler. Büyük turun birinci ve ikinciliğini alman, ü-çüncülüğünü de bir belçİkalı tayyarecinin kazandığını söylediler. Tayyareciler Istanbulda üç gün kalacaklardır ¦ Istanbnl endüstricileri memnun İstanbul, (Telefonla) — Bazı ham maddelerden vergi alınmıyacağı hakkın* daki haberin İstanbul piyasasında tesiri çok mükemmeldir. Piyasadaki kanaat, tedbirin endüstriyel maddeler fiat-kırında yüzde otuz kadar ucuzluk temin edeceği suretindedir. Ziraat vekâletinin çalışma programı Ziraat vekâleti umum müdürlükle, ri önümüzdeki malî yıl büdcesinegöro çalışma programlarını tanzime çalış, maktadırlar. Orman umum müdürlüğü yeni orman kanunu ile hükmî şahsiyet alan umum müdürlüğün mülhak büdce. sini hazırladıktan sonra kanunun nizamnamesi üzerinde çalışacaktır. Kamutay encümenlerinde bulunan orman muhafaza teşkilâtı, Ziraat vekâleti teşkilât kanunu projelerinin yeni orman kanununun yürürlüğe gireceği tarihe kadar kanunlaşacağı tahmin edilmektedir. Bu tarihten sonra ormanlarımız ü-zerinde yeni ve esaslı bîr çalışma başlamış olacaktır. Bir tuz eksiltmesi Belgradda bu ayın 23 ünde 66 bin ton tuz mubayaası için bir eksiltme vardır. İnhisar ideresi bu eksiltmeye girmeye karar vermiştir. HAVA Havalar açık gidiyor Dün şehrimizde bava umuüyctle a-Çik geçmiş yalnız akşam üzeri biraz bulutlanmış tır. Günün en düşük sühuneti sıfırın altmda 2, en yüksek sühuneti do sıfırın üstünde 12 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji işleri mum müdürlüğünden verilen malûmata göre dürt yurdun İzmir, Muğla çevreleriyle Karadeniz sahilleri, orta Anadoiunun şark kısmı ve şark mıntakası yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış şark mmtakalarnıda kar, diğer yerlerde yağmur şeklinde olmuştur. Hava sühuneti evvelki güne nazaran dün, gece 1 - 4 derece arasında soğumuş, gündüz ise 2 - S derece a-rasmda ısınmıştır. En düşük sühunetler sıfırın altmda Beyşehir ve Karsta 4, Erzurumda 10 derecedir. En yüksek sühunetler Dörtyolda 17, Adanada 18, Silifkede 19 derecedir. ULUS 7 MART 1937 PAZAR 5 iNCide Atina mektupları: Atinaşehrinin ismi ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5604 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Umumî mağazalar için 2 milyon lira sermayeli bir şirket kuruluyor Millî banka müdürleri dün B. Celâl Bayarın başkanlığında toplandılar tik umumi mağazanın kurulacağı liman: Mersinden bir manzara Başbetke ; Ucuz Hayat Falih Rıfkı ATAY Ulus gazetesi Ekonomi bakanlığının endüstri maddelerinin fi-atlan üzerrne tesir edecek bazı tedbirlerini haber verdi. Hazırlanan kanun projesi Kamutaya sunulacaktır. Piyasayı hareketlendirmek, genç endüstriyi kuvvetlendirmek, ihtiyaç duyurma bahtiyarlığını halk yığınları içinde genişletmek bakımından, mallarımızı ucuzlatmak lâzımdır. Haklı fiat yüksekliğini tayin eden zaruretlere karsı çare, ve, yüksek fiatlardaki ihtikâr veya fazla menfaat paylarına karşı da tedbir bulmakta hükümetin zorluk çekmiyeceğini biliriz. Fakat bizde, bilhassa bazı şehirlerimizde hayatı yalnız paha-lılaştırmak değil, vatandaş için zahmetleştiren bir takım noksanlar var ki bu münasebetle onların üstünde de yeniden durmak doğru olur. Bu noksanların başında yüz yirmi küsur bin nüfusun sığındığı Ankaramızın mesken buhranı geliyor. Hakikat odur ki Ankarada mesken meselesinin hususî teşebbüslerle halledilebilecek olanının en büyük kısmı halledilmiştir. Halbuki devlet hizmetinde çalışan memurların yüzde sekseninden fazlası haraegüzar halindedirler. Büyük ekseriyetin ne maaşı, ne de kazancı buradaki arsa Hatlarına, kredi şartlarına ve müddetlerine göre kulübe yaptırmağa bile elverişli değildir. Eski belediyeler otuz paraya aldıkları arsaları toptan hususî şahıslara devrettiler. Aynı mevsim -de mesken yaptırmak şartile ucuz arsa vermek için, plânın hemen yanında veya içinde geniş tarlalar almak ve elde tutmak zamanı henüz geçmiş değildir. Devletin kendisi, böyle bir muamele yüzünden rahat etti, ve spekülasyona, yahud normal fiat yükselişlerine her yapılışta ağır bir vergi ödemekten kurtuldu. Ankarada mesken, yaptıracak olanlar da, ona benzer bir tedbirle, seneler senesi rahat edebilirler. Bahsettiğimiz ekseriyetin bugünkü Yenişehir boşluklarını dolduracaklarını asla zannetmeyiniz: beş liraya toprak metrosu bizim belki de uzun yıllar sonraki barem vasatisinin kudreti dışında (Sonu 5. inci sayfada) lktisad Vekili Celâl Bayar'ın reisliğinde toplanan millî bankalar genel direktörleri İstanbul hariç olmak üzere Mersin'den başlıyarak memleketin belli başlı bütün ihracat ve ticaret merkezlerinde kurulacak umumî mağazalar mevzuunu tetkik etmişler ve bu mak-sadla şimdilik ikî milyon lira sermayeli bir türk anonim şirket tesisini karar altına almışlardır. Osmanlı Bankası, bu şirkete kendisinin de iştiraki için merkezinden talimat istediğini bildirmiştir. Diğer taraftan İstanbul'da bu nevi mağazalar tesis vazifesi verilmiş olan İstanbul liman işleri şirketinin mesai programı lktisad Vekâletince tasdik edilmiş bulunmaktadır. Bu umumî mağazalardan beklenen başlıca iki büyük netice şudur: Birincisi — Resipİse ve varand u-sulü tatbik edilerek mal sahibinin bu mağazalara girmiş malını kısmen ve. (Sonu 5. inci sayfada) İspanyada Madrid valisi Madrid civarındaki siperleri teftiş ederken Âsilerin yaptıkları taarruz püskürtüldü Madrid, 6 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: Hükümet kuvvetleri, Jarama cephesinde Morata del Tajuna ve Perales dö Tajuna mıntakasındaki mevzilerini İslah etmişler ve âsilerin mukabil taarruzlarını püskürtmüşlerdir. (Sonu 5. inci sayfada) Ankaranın merkez oluşundaki hikmet Profesör H. Luinin anadolu tabiati ve onun yerleşme üzerindeki tesiri Güzel Ankaramızdan bir manzara ("Yazın beşinci sayfamızdadır.J İspanyadaki gönüllüler Sınırların kontrolünde yeni zorluklar çıktı Kontrol baslıyamıyor, Portekiz kıyılarının kontrolünü istemiyor Londra, 6 (A.A.) — Talî karışmazlık komitesinin dünkü toplantısı saat 15.30 dan 20.25 e kadar devam etmiştir. İyi haber alan mahfillere göre, fran-sız • ispanyol hududunun kontrolü ile Portekiz sahillerinin muhafazası meselelerinin görüşülmesi sırasında büyük güçlükler çıkmıştır. Delegelerden bazıları, bu güçlüklerin bu akşam gece yansı tatbiki kararlaştırılan kontrola mani olmasından korkmaktadırlar. Fransz delegeleri, karışmazlık hakkındaki anlaşmaya tecavüz vuku bulduğu takdirde fransız • İspanyol hududunun kontrolundan vazgeçilmesini istemişlerdir. Portekiz delegeleri memleketlerinin limanlarında Sovyet harb gemilerinin demir atmasını istemediklerini bildirerek Portekiz limanlarının kontrol altına alınmasına itiraz etmişlerdir. Karışmazlık komitesi, ancak bugün görüşülmekte olan başlıca noktalar hakkında anlaşma husule geldikten sonra umumî heyet halinde toplanabilecektir. Kanarya adalarının kontrolü Londflı, 6 (A.A.) — Karışmazlık komitesinin deniz eksperleri tarafından yazılan raporda bilhassa şöyle denilmektedir: "Kanarya adalarında kontrol tesisi j için bir milyon ingiliz lirasına ihtiyaç vardır. Bundan da anlaşıldığına göre. Kanarya adalarının kontrolü, bütün İspanyanın kontrolü için harcanacak masraf kadar yüksektir. tzvesttyantn bir yazıtı Moskova, 6 (A.A.) — Tas Ajansı bildiriyor: Izvestiya gazetesi "karışmazlık ve Avrupa ufku" başlığı altın, da neşrettiği bir yazıda, karışmazlık hakkındaki kontrolda muvaffakiyetin şüpheli olduğunu bildiriyor ve diyor ki: "Faşist taarruzu karşısında İlân e-dilen karışmazlık fikrinin karşılaştığı tehlikeler ve faşist devletler tarafın, dan karışmazlık meselesinde yapılan sabotaj üzerine hasıl olan zorluklar bugünkü vaziyette de bakidir. İspanya meselesi evvelce olduğu gibi enternasyonal siyasetin umum! meseleleriyle karşılaşmaktadır. Avrupa diplomasisi F ilistinde fevkalâde tedbirler Kudüs. 6 (A.A.) — Gece saat 21 den ertesi günü şafağa kadar sokağa çıkmak yasak edilmiştir. Askerler kışlalarda alakonulmuş ve sokaklarda askerî kamyonlar devriye gezmeye başlamıştır. Yeni karışıklıklar olmasından korkuluyor. Bugün bir arab ölmüş ve bir arab ile bîr yahudi de ağır surette yaralanmıştır. Tunusta karışıklıklar Paris, 6 (A.A.) — Tunus komur havzasındaki karışıklıklar neticesinde ölenlerin sayısı 16 ya çıkmıştır. Bu. gün Paris'e gelen Tunus umumî valisi Hariciye müsteşarı Vienot ile görüş, tükten sonra beraberce başbakanın nez-dine gitmişlerdir. Yeni bir cidal Nak avt Karışmazlık komitesi reisi Lord Plimot bir arkadaşiyle beraber toplantıdan çıkarken . İspanyol meselesinde kuvvetsizliğin a-çık bir neticesi olarak, yarım tedbirler almışlardır." Gazete daha aşağıda şu satırları yazıyor: "Oldukça nüfuzlu bazı fransız ve ingiliz politikacıları Frankoyu Londra ve Paris tarafına çekmek ve satın aL mak mümkün olduğunu zannediyorlar. Bu zihniyet, barış için çok kötü bir tehlike göstermeseydi, eğlenceli bir ç,-y olurdu." Fıkra: Mantık kılıcı Le Temps'ın hiddetini sormayınız. Bn gazeteyi bilirsiniz: başyazıları daima dış politikaya aiddir ve yarı-resmi'dir, ikinci imzasız başmuharrir, ilk sütü-nun hemen yanında iç politika bahislerini münakaşa eder. Le Temps esasda sağ olduğu için, bilhassa, Leon Blum hükümetindenberi, bu iki sütun, birbirine tabantabana zıddırlar. Mebuslar meclisindeki son münakaşa Le Temps'ın iç politikacısını bayii sarstı. Fakat bir cümle onu öfkeden köpürtmektedir: "Halk cephesi demek, millet demektir 1„ Ya öteki fransızlar? Ya biz? Eski başbakan Andrâ Tardieu diğer bir sağ gazetede eski başmuharriri olduğu Le Temps gazetesindeki arkadaşına avutucu bir ders vermektedir. Thriers cumhuriyeti yerleştirip sağladığı zaman, bu rejim ya konservatör olur yaşar, yahud da devam etmez, demiş, J. J. Weis ise Thriers'i budalaca biı hükümde bulunmakla itham etmiş. Tardieu diyor ki: "VVeis'ın hakkı vardı. Cumhuriyet altmış sene içinde gittikçe sola doğru aktı. 1936 halk cephesi bir tesadüf değil, bir m a b a a d ' dır.,, Çünkü altmış senederjberi sollar mütemadiyen halk yığınlarım aldatmakta imişler. Sağların aynı halk yığınlarına ne yaptıklarını Tardieu'yn değil, Lâon Blum'a sorunuz. Demokrasilerde halk seçiminin bir değeri var mı, yok mu? Parlamento kürsüsünden bir hatib başvekile bağırıyor: "Şeflerin vazifesi halkın önünden gitmek mi, arkasından sürüklenmek midir?., Bu vazife, seçim sırasında halk yığınlarına ne vâdettiyse onu yerine getirmek değil midir? Hulâsa fransız mantığının kılıcı şimdi iki tarafa değil, dört tarafa kesiyor. - Fatay ULUS 7 - 3 - 1937 Hukuk ilmini yayma kurumunun dünkü konferansı Temyiz icra ve iflâs dairesi rei Ankara Halkevinde ve seçkin bir Yayma Kurumunun bu kış için* ter cincisini vermiştir. Konferansçı sözüne kısa bir başlangıçla girmiş ve ezcümle ferdin cemiyet içindeki mevkiini, cemiyetle muhtelif bakımdan olan milli rabıtalarını ilmî ve müdekkikane bir gözle tetkik ve tahlil etmiş ve Delf - Delphes mabedinin takında yazılı olduğu gibi ferdin kendisini bilmesi lâzımgelcccğini işaret ettikten sonra insanın psikolojik dediğimiz balerinin yalnız dimağın istidadı ve uzvî tevarüs neticesi olmadığını idrâk, hafıza ve bilgide olduğu gibi haz ve elem duygularında da içtimaî unsurlar mevcud olduğunu kaydetmiş, tir. Konferansçı sözlerine şöyle devam etmiştir: İnsan, maneviyatının, moral bünyesinin büyük bir kısmını içtimaî hayata borçludur, lstidadlarımız uzvî tevarüs, te olduğundan fazla içtimai tevarüste daha önemli bir mevki işgal etmektedir. İnsanı öğrenmek için insan cemi. yellerini öğrenmek lâzımdır. Alman lçtimaiyatçıs: Tönnies cemiyetleri ikiye tefrik etmekte birisinde insiyak ve his. siyat diğerinde ise muhakeme ve he-sab sınıfları olduğunu söylemektedir. En doğru görünüş ise bu iki kısmın biribiriyle mezcedilmiş bir vaziyette olmasıdır. Cemiyetten bahsedildiği zaman nizamlı bir cemiyet anlaşılmalıdır. Nizamsız bir cemiyet mevcud olsa bile beka bulamaz. Mevzu vc merî hukukundan bahsedilebilmek için ancak müstakar cemiyetin ferdlerinde içtimaî vasıfların bulunması lâzımdır. Cemiyet terbiyesi almış olan ferdlerde ise ati- si B. Fuad Hulusi Demireiıi dün dinleyici huzurunda Hukuk İlmini tib ettiği seri konferansların on be- laki bakımdan egoîsme ve altrnisme bulunur. Tarih bize cemiyet hayatı ilerledikçe ferdin aklî ve ahlakî melekeleri* nin de mütenasiben arttığını gösteriyor. Cemiyetin bir nizamı da olmaa lâzım* dır. işte cemiyet kendisini vc içinde bulunan fcrdleri hukuk dediğimiz şekle kadar teamül yoliyle muhafaza etmiş, tir. Yalnız bu teamülün statik elastikiyetten mahrum olmaması icab eder aksi takdirde eski Çin ve hİndlilerdekî caste teşkilâtında olduğu gibi istikrar hassasının ifratı ve tahavvüle az müsaid olması cemiyeti yıpratır. Cemiyetin diğer bir rolü de ferdin cemiyetten al. dığı müktesebatı çoğaltarak şahsiyetler yaratmasıdır. Bu gibi şahsiyetler ken. di benliklerine cemiyetten aldıklarını da ilâve ederler. Cemiyetin ferdlc bu mütekabil tedahülleri neticesi olarak dehalar ile cemiyetler biribirine nis-betle bir gayeli bir vasıtalı olurlar. Bu dehaların bazısı tarihî ve bir kısmı da İlim ve sanata mensub olurlar. Tarihî olanlar doğrudan doğruya tarih üzerinde ve ilmî olanlar da içtimai müesseselere tesir yoliyle ve dolayısiyle cemiyet üzerinde mukabil tesirler yaparlar. Yakın ve uzak tarihten buna dair birçok misaller zikredilebilir. Şu hale göre cemiyetle ferd arasında mütekabil tesir ve aksi tesirler mevcud-dur. Cemiyet yalnız ferde tesir etmez, yalnız onu yaratmaz aynı zamanda ferdin haricinde müesseselerde yaratır. Fakat bu müesseselerin daha iyi. daha mükemmel nasıl tasavvur edilebileceğini de ferde telkin eder, onun için ferd içtimaî bir İdealin de hamili sayılır. Politika bahisleri: "Silahlı Tıpkı geçen asrın sonunda ye 1914 ü hazırhyan devrede olduğu gibi, marifetleri kendileri ve ihtirasları kadar büyük "büyük devletler,, bu asrın da "silâhlı baı , devresini resmî nutuklarla açmış bulunuyorlar. Artık şampanya şişeleri çelik teknelere bir umud öpücüğü kondurarak kırılabilirler; silâh laboratuvarları ve keşifçileri arı gibi çalışabilirler; demir ve çelik dökümhaneleri Ölüm âletlerinin en azgınlarını doğurmak bahsinde, kâh kalile kâh kantite bakımından, biribirleriyle yar.,a girebilirler. Büyük ve korkunç yarış, 16 yıllık bir paydostan sonra, tekrar başlamıştır. Ve insanlık, "cihan harbi" ndan hiç bir şey Öğrenmemiş kendi nam ve hesabına hiç bir istifadede bulunmamıştır. Halbuki, silâhlanma yarışını bu kadar mükemmel organize eden büyük levletler, istese idiler, dünyadaki geriliğe ve sefalete karşı harb ilân ederek aynı demir ve çelik istihsalâtı ve aynı iş ve keşif hummasını yaratabilirlerdi. Bu -gün bütün Asya ve bütün Afrika, ileri tekniğe ve Avrupa - Amerika seviyesinde bir refaha kavuşmak istiyorlar. Onların bu ihtiyaçları -m karşılamak karan verilmiş olsa idi, ne mevcud makine endüstrisi ne de mevcud âlimler ve teknisyenler sayısı kâfi gelirdi. Kü -ÇÜcük Avrupa kıtasının kendi refah ölçüsü ve hattâ kendi Hegemonyası bakımından meydana getirmiş olduğu medeniyet cihazı ile medeniyetçi ekiplerini Asya ile Afrika'nın medeniyete ve refaha kavuşturulması hareketi, ilk adımda iş sahibi kılabilir ve dünyanın her tarafından: daha çok doktor, Halkevinde balo Halkevi sosyal yardım komitesi senelik büyük balosunu marun 20 inci cumartesi günü akşamı halkevi salonlarında verecektir. Her yıl büyük bir muvaffakiyetle verilen baıonun bu sene de mevsimin en güzel b-ılosu olması için Çalışılmaktadır. Dün akşam halkevinde toplanan ve memleketin hayır işleriyle her zaman yakın alâkalarını gösteren seçkin bir komite balonun mükemmeliyeti için icab eden bütün kararlan almıştır. O gece balkevinin salonlarında bahan gelmiş göreceğiz ve sosyal yardım komitesinin bir çok sürprizleriyle karşılaşacağız. Balo davetiyleri bu sene de geçen sene olduğu gibi mahdud mikdarda bası'mıştır ve nama yazılıdır. Baloda bulunmak arzusunda olan aileler bir an evvel komiteye müracaat e-derek davetiyelerini*-aîmaldırlar. KUÇUK. İÇ HABERLERİ " Samsun sıhhiye müdürü B. İbrahim Sırrı İkinci sınıf sıhhiye müdürlüğüne terfi ettirilmiştir. * Tetkiklerde bulunmak üzere İzmi-rc gitmiş bu'unan mahallî idareler u-mum müdürü B. Faik sah günü şehrimize dönmüş bulunacaktır. * istanbul Haliç şirketi hissedarları yakında umumî bir toplantı yapacaklardır. Bu toplantıda şirketi yeniden çalıştırmak için teşebbüs kararı vere-cek'erdir. Şirket hissedarları yeni bîr sermaye ile işi yeniden ele almak düşüncesindedirler. * istanbul zahire borsasnda hububat fiatlan gevşektir. Ekstra Pulatlı buğdayları 6 . 6.29 arasında satılmaktadır. * istanbul ticaret odası istanbul plânının hazırlanmasında dikkate alınmak üzere belediye reisliğine bir rapor verdi. * istanbul belediyesi, haziran birden itibaren ölülerin kefenlenme ve gömülme işleriyle uğraşmaya başlayacaktır. İlk yıl tecrübeye ayrılacaktır. Alınacak neticelere göre gelecek yıl şehirde gömme işleri tamamen belediye tarafından yapılacakür. Bu iş için belediyenin yeni büdcesine tahsisat konulmuştur. barış!,, daha çok mühendis, daha çok kimyager, daha çok öğretmen.. Bir kelime ile daha çok ilim ve âlim ve daha çok teknik ve teknisyen lâ -zım!" sesleri yükselebilirdi. Şüphe yok ki, ortada ne işsizlik, ne maddeler "surproduetion" u ne de münevverlerin "surprodueti -on"u kalırdı. Fakat büyük devletler, mevzuu dünyanın ve insanlığın medeniyete kavuşması olan bu büyük hareketi organize edemediler. Buna mukabil, bütün fabrikaların silâh yapmasını, bütün milletlerin silâhlanmasını ve bir yeni "silâhlı barış" devresinin başlamasını, doğrusu mükemmel organize etliler. Şimdi İngiltere: — Dört senede bir buçuk milyarlık silâh yapacağım! Deyip kesesini okşarken, lta!ya: — Dört senede bütün milleti asker yaşacağım! Cevabını veriyor ve servete karşı imanı mobilize ediyor. Bir yandan da, dünya maden Hatlarında, görülmedik bir boom başlıyor ve bu baş döndürücü yükselişi izah edenler çıkıyor: — Çünkü herkes silahlanmaktadır! — Hayır, çünkü Amerika -Fransa - ingiltere, amele ücretle -rini artırmakta ve 40 saatlik hafta usulünü tatbik eylemektedir! Biz şimdiki bir müşahedemiz olmak üzere diyeceğiz ki, artık silâh yarışı başlamıştır ve bu yarış, hele maden fiatlan dikine fırlar -ken, bir "sürat koşusu,, olmaktan ziyade bir "mukavemet koşusu,, dur. Burhan BELGE İzmir fuarı için tenzilâ* İzmir. 6 (A.A.) — İzmir enternasyonal fuarı dolayısiyle Türkiye için. den yataklı vagonla İzmirc gelecek yolcuların gidip gelme biletleri üzerinden yüzde 25 tenzilât yapılacağı yataklı vagonlar şirketinden fuar komitesine bildirilmiştir. Hazineye ait arazi Maliye vekâleti umumî ar:zi yazımı sıracında ha rineye aid olduğu anlaşılan araziyi bundan evvel işgali altında bulunduranlardan ecrîmisil aranılması ve takdir edilen kıymetler noksan bulunursa bunlara itiraz edilmesini defterdarlıklara tamim etmiştir. iplik Hatlarında ihtikâra karşı tedbirler alındı lktisad vekâletinden: 23-6-1936 tarihli ve 3337 sayılı resmî gazete İle ilân edilen ve 1 temmuz 936 dan itibaren merî olan iplik fiatlan fabrika teslimi peşin satış Hatlarıdır. Toptancı tüccar gizli bir surette ve bu Hatların çok üstünde bir fiatla iplik satışı yapmıştır. Bunun önüne geçmek üzere endüstriyel mamûlâtın maliyet ve satış fiatla-rınm kontrolü ve tesbiti hakkındaki 3003 numaralı kanunon verdiği sa'âhİ-yete dayanarak yerli fabrikalar mamû-lâtı ipliklerin toptan satışlarında tüccar ve fabbrikatörlerin riayete mecbru olduktan hüküm'er aşağıdaki gîbİ formüle edilmiştir: a — Gerek fabrika gerekse ticarethane satışlarında bir paket dahi toptan satış addolunur. b — Fabrikasının bulunduğu şehirlerdeki tüccarlar fabrika . fiatından en çok yüzde 1 yükseğine toptan satış ya-pabilir'er. c — Fabrikasının bulunduğu şehir dışındaki tüccarlar ilân edilen fiatlara kendi kâr ve masraflın olarak en çok yüzde 3 fiat farkı ilâve edcbi'irler. d — Fabrikalar başka şehirlerde sa. tıslarını satış mağazası veya büro aç. mak suretiyle bizzat yaptıkları takdir, de o şehirlerde açacakları satış mağazası veya büro masrafı o'.arak fiatlara azamî yüzde 2 fark ilâve edebilirler. c — İlân edilen fiatlar azamî olduğundan fabrikalar bu fiatlardan daha ucuz satış yaptıkları takdirde yukarıki fiatlarda yazılı tüccar kâr ve masraf larınm azamî fiat üzerinden heszp e-dilmeyİp fabrikaların bu ucuz satışı üzerinden hesap edilmesi meşruttur. f — Fabrikasının bulunduğu şehir haricindeki satışlarda toptan fiatlara ayrıca nakliye ücreti zammedilir. g — Paket ambalaj masrafı fabrikalara, balya ambalaj masrafı müşteriye aittir. Balya ambalaj masrafı hakîkî masrafı tecavüz edemez. h — Gerek tüccar ve gerekse fabrikalar depolarında tiplik olduğu halde mubayaa için müracaat eden müşterilere satış yapmaktan istinkâf ettikleri takdirde kanuna mugayir harekette bu. lunmuş olacaklarından kanunun cezaî hükümlerine tâbi tutulacaklardır. i — Gerek tüccar ve gerekse fabrikalar mağaza veya satış bürolarına, komisyon ve masraflarının ilâvesi ile tanzim edecekleri iplik satış fiatlarını mahalli ticaret odalarına tasdik ettirdikten sonra resmî gazete ile ilândan itibaren nihayet 15 gün zarfında umumun görebileceği bir şekilde talik etmeğe mecburdurlar." Maliye Vekilimiz tedavi için Viyanaya gitti İstanbul. (Telefonla) — Rahatsız olan maliye vekilimiz B. Fuad Ağralı tedavi olmak üzere bugün Viyanaya hareket etti. VekU Viyanada bir ay kalacaktır. İnhisarların sofra tuzları İstanbul, (Telefonla) — inhisarlar idaresinin Çamaltı tuzlalarında kurduğu fabrika ük sofra tuzlarını piyasaya Çkardı. Tuzlalardaki tesisin üretim masraflarını ucı zlatacak bir hale getirilmesi için Avrupa tuzlalannda tetkiklerde bulunarak memlekete dönmüş olan inhisarlar tuz işleri müdürü bir rapor hazırlamaktadır. Merinosculuğumuzda inkişaf var İstanbul (Telefonla) — Ziraat vekâletinin emrinde çalışan merinos mütehassısı Baron Fon Septo gazetecilcreı şimdiye kadar memleketimizde merinos yetiştirmek için yapılan tecrübelerin çok müsbet neticeler verdiğini otuz damızlıkla bu sene sekiz binden fazla koyuna muvaffakiyetle sunî telkih yapıldığın, Karacabey harasınla bir meri-nosculuk kursunun açıldığını, Balıkesir, Bursa vc Bandırmada merinos yetiştirme çiftliklerinin kurulacağını Almanya da bu işi tetkik etmek üzere bir heyet gönderildiğini ve bu heyetin oradan 500 dişi, 20 erkek merinos getirtileceğini söyledi. İstanbuldaki tarihî mezarlar İstanbul (Telefonla) — Mezarlıklar müdürü, İstanbuldaki mezarlıkların tarihî kıymetlerine göre bir proje hazırlamaktadır. Belediye, imar ve fen müdürlüğünün tasvibinden geçtikten sonra tarihî kymetleri olanlan saklayacak ve diğerleri yıkılacaktır. Balkanlararası tayyare servisi istanbul, (Telefonla) — Balkan devletleri arasmda bir tayyare servisinin tertibi için teşebbüsler yapıldığı haber verilmektedir.' HAVA Dün Ankara'da sıcaklık 17 derece idi Dün şehrimizde hava yan acık yan kapalı geçmiş ve sıcaklık sıfırn üstünde 17 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden ve-rüen malûmata göre dün yurdun Karadeniz kryılanna Gİreson ve Orduya hafif yağmur yağmış diğer yerlerde ise hava umumiyetle bulutlu gemiştir. Yurdda sıcaklık evvelki güne göre dün 1 - 4 derece arasmda ısınmıştır. En düşük sühunetler sıfınn altmda Sivasta 3, Karsta 4, Erzurumda 8 derecedir. En yüksek sühunetler Dörtyol ve Nazillide 19, izmir ve Adanada 20 derecedir. Genç ror.tuntikleı Yirminci asrı m a d d e ' n i n 1-- hâkim olduğu çağ olarak biliriz. Fakat bunu tekzib eden hâdiseler birbirini takib etmektedir. Meselâ, şu Londra haberine bakınız: Lord Ros-endale'in on yedi yaşındaki kızı Delorah Rosendale bir kaç gün-denberi kayıptır, ingiliz polisi ve ingiliz hariciyesi, genç kızın, Bay VVins-ton Churchil'in yeğeni olup çimdi ispanyada hükümetçiler safındaki gönüllülerle birlikte harb etmekte bu -lunan Esmond Romilly ile buluşmak ve evlenmek üzere Bayonne'a kaçmış olduğunu bilmektedir.,, Hep aleyhinde bulunduğumuz yirminci asırda, bir ingiliz delikanlısı, hayatını muhakkak bir tehlikeye koyarak kalkıyor ispanya cehennemine ken dinî atıyor ve on yedi yaşında bir genç kız da, baba ocağından kaçıp, sevdiği bu delikanlının peşine düşüyor. Yirminci asra, mistiktik asrı adını neden vermemeli? Hayat ve edebiyat. Geçen pazartesi günü, italyalı zengin bir adara, Viyanada, tanınmış bir fan Zweig bir parça mesul değil mi dir?„ avukatın karısını, beraberce gitmiş oldukları sinemadan çıkar çıkmaz, beş kurşunla öldürmüştür. Katil, en büyüğü 19 ve en küçüğü 7 yaşında, yedi çocuk babası ve Öl -dürdüğü kadın da kendisinden kati surette ayrılmak isteyen metresidir. Şimdi hâdisenin vukuuna takad -dürn eden dakikaları tesbit edelim: yaşlı âşık çılgınca sevdiği genç met -resinden son bir mülakat istemiştir. Mülakat yeri bir sinemadır ve göste -rilen filim ise Stefan Zweig'ın bir Düvelinden iktibas edilen "bir akşamın mestliği,, dir. Bu filimde, sevdiği kadın tarafından terke d ilen ümidsiz ve kıskanç bir erkeğin ruhî halleri tas -vir olunmaktadır. Halkın elinden zorla kurtarılan katil şu itirafta bulunmuştur: "onu deli gibi severdim ve onun için deliliklerin türlüsünü yapmıştım. Benden artık ayrılmak istiyordu. Filimde gördüğüm sahneler beni büsbütün çıldırt -tı.„ Paul Bourget'nin Tilmiz admdakî romanını hatırlarsanız bu hâdise karşısında kendi kendinizden sorabilirsiniz: "Bu acıklı vakadan ,onun kahramanı olan italyan zengini gibi Ste - Sır Basil Zaharoffun varisleri! "Zenginin parası züğürdün çenesini yorar,, mış. Harb malzemesi zengini, meşhur Zaharoffun varissiz ölmesi birçok kimselerin muhayyelesini harekete getirmiştir . Londra'da kunduracılık eden bir adamcağız Zaharoffun evlenmedışı doğmuş oğlu ve bu sebeble de varisi olduğunu isbata kalkışmıştı. Şimdi Mısırdan bir ses işitiliyor: "Ben Zaharoffun büyük amcasının oğluyum. Babam hâlâ Halebte ve hayattadır. Evrakım tamamdır. Vera -set davası açmak için Parise gidiyorum.,, Bu adam, Kahirede büyük bir sigara fabrikasının eksperidir, oldukça servet sahibidir ve arab ermenİsîdir. Biz Zaharoffun, eski Tatavla'da doğmuş bir mm olduğunu biliyorduk. Kahire'deki varis, İş güç sahibi ve zengince bir adara olmasa, ceddinin Haleb ermenisi olduğunu ilân etme -sine bakarak aklından zoru olduğuna hükmederdik. Fakat ZaharofPlann aslını ve neslini kim bildi ki! ULUS 8 MART 1937 PAZARTESİ *% üncüde Muhtelif memleketlerde hayat pahalılığına karşı alınan tedbirler ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5605 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Demir-çelik endüstrimiz Hükümet demir endüstrisi için mühim bir proje yaptı Demir ve çelik endüstrimize kurulma ve gelişme imkânları veriliyor Demir endüstrisinde Büyük bir demir fabrikası kurulurken İki usu FalihRıfkı AT AY Acaba eski ve yeni asrın yaman ve tehlikeli sömürge sistemini değiştirmek imkânı bulunacak mıdır? Üç kıtanın yerli insaniyetlerini tahrib eden hırs, 1914 harbi ile garb medeniyeti âlemini de essiz bir boğazlaşmaya sürüklemiştir. Baca' nın metrepoller için politik ve sosyal, sömürgeler için insanî facialarına nasıl nihayet verile-bilir? Cenevre'de 8 martta toplanacak olan ilk maddeler komitesi her halde ne bu suallere cevab verecek, ne de bu kadar büyük hal yolları arayacak değildir 8 mart üzerinde umumi dikkatin uyanmasına, belki de, daveti reddeden Almanya'nın sömürge istekleri ile bu meseleyi biribirine karıştıranlar sebeb olmuştur. Almanlar bu komitenin bazı tezleri müdafaa etmeğe âlet olmaktan gayri ameli bir netice vermiyeceği fikrindedirler. İşİn içinde bir haysiyet meselesi görenler de vardır. Bir alman gazetesi diyor ki: "Komiteye davet eden hükümet. Milletler Cemiyeti azası olmtyan diğer bir memleketle bu mesele üezrinde konuşmuştur,. Bu yazıda İngiltere ticaret bakanı Runciman'ın Vaşington seyahatine ima edilmiştir. Diğer taraftan Berlinde, eğer Almanya böyle konuşmalarda bulunacak olursa, bunun sömürge isteklerinden vazgeçmek manasına geleceği düşünüldüğü de iddia edilmektedir. Bazı neşriyat eski alman sömürgelerinin, bir takım şartlarla, geri verilmesi ihtimalini pek kuvvetlendirmişti. Bu şartlar şüphe -siz Almanya'yı Milletler Cemiyetine almak ve onu müşterek emniyet politikasına iştirak ettirmek olacaktı. O zamanlar Berlin'den Almanya'nrn kendi politika hızını tahdid eden şartlar kabul etmez olduğu bildirildiği gibi, son günlerde Ingiltereden böyle bir iadeyi ümid ettirmiyecek nutuklar ve yazılar yağmağa başlamıştır. 1931 ve 33 de Almanyayı geniş Ölçüde, kara Afrika'nın işlenmesine iştirak ettirmek teklifinde bu • (Sonu S. inci sayfada) Hükümet, kurutmakta olan dem ve gelişmesini sağlıyacak ehemiye Bu proje ile demir ve çelik endüstri ka lüzumlu olan birçok hak ve mua Projenin ismi "devlet tarafından 7 kurulacak demir ve çelik fabrikalarının haiz olacakları muafiyet hakkında ka- I iv..ti" dur. Dört maddeli olan projenin İlk maddesine göre demir ve çelik fabrikaları 1055 ve 2261 sayılı sanayii teşvik ka. nuntariyle tanınmış olan haklardan başka; a — Memleketin her tarafında bu fabrikaların ihtiyacı için yapılacak her türlü bina, iskele, rıhtım ve her nevi tesisat için devlete aid araziden lüzumu kadar parasız verilecek ve bu top. raklara aid taviz muamelesi, 1055 numaralı kanun mucibince yapılacaktır. b — 1055 numaralı kanunun 6 ıncı maddesinin hükmü demir ve çelik fabrikalarının yeraltı boru ve kanallarına d* laarnil olunacaktır. Altıncı madde de aynen şudur; "Sı. naî müesseselerin mebani ve tesisatı veya bu müesseselerle devlet şebekesi arasında bilâresim hususî telgraf veya telefon hatları inşasına müsaade olunabilir. Gerek bu hatla ve gerek müessesenin kuvvei muharrİkesine nakleden hatlar için umumî yolların kenarlariy-le devlete aid arazi de parasız ve sahibi i arazi de sahihlerine lktısad Ve. kâletince takdir olunacak muhik bir tazminat itası suretiyle direk rekr-olunması ve bunların icab ettikçe tamirleri caizdir." Gene birinci maddenin (c) fıkrasına göre, 1055 numaralı sanayii teşvik kanununun dokuzuncu maddesinde yazılı muafiyetler demir ve çelik fabrikalarının tamirleri için lüzumu olup memleket içinde bulunmıyan veya ki-fı mİkdarda istihsal edilmİyen mal re. meye de şümullendirilmiştir. Dokuzuncu madde de aynen şudur: — Sınaî müesseselere aid olup memleket dahilinde bulunmıyan veya kâfi mikdarda istihsal veya İmal edİlmiyen aşağıda yazılı mevad gümrük ve duhuliye resimlerinden muaftır: (Sonu 5. inci sayfada) ir ve çelik endüstrimizin yasaması tli bir kanun projesi hazırlamıştır, si sanayii teşvik kanunundan baş-fiyetlerden faydalanacaklardır. Demir ve çelik endüstrisinde ku Hamlan yüksek izabe furunîart İspanyada Kontrol ayın 13 ünde başlıyor İspanyada devam eden bombardımanlar neticesinde yaralanan kadınlar kamyonlarla hastahanelere gönderiliyor Italyanın yeni asker göndereceği bildiriliyor Londra, 7 (A.A.) — Tâli karışmazlık komitesi saat 15 den 23 • kadar süren toplantıdan sonra deniz ve kara kontrol plânı hakkında bir anlaşma zemini bulmuştur. Talî komite kendisine verilen an. laşma projesini tamamiyle değiştirmiştir. Alâkalılar arasında enternasyonal bir anlaşma yerine tali bir komite a. yağıdaki formülü kabul etmiştir. Evvelâ, anlaşmayı imzalıyanlar, ge. milerin kendilerine ayrılan mıntakalar- (Sonu S. inci sayfada) Ankara Halkevinde açılan resim sergi si dün kapandı. Sergideki eserlere aid bir yazıyı bugün altıncı sayfamızda bu lacaksınız. Yukardaki resimde sergiden bir köşeyi görüyorsunuz. Al manyada Yeni bir motorlu fırka kuruldu Londra. 7 (A.A.) — Sunday Tayinisin hususi muhabiri Almanyanm yeniden dördüncü bir motorlu fırka ve iki topçu alayı ihdasına karar vermiş olduğunu bildirmektedir. Bu muhabir, Almanyanm dana önce 1500 tanklı altı alayı bulunduğunu hatırlatmaktadır. İkişer tank alayı, motorlu fırkalara ayrılmıştır. Bu fırkalarda, bundan başka, zırhlı otomobillerle cîhazlı bir istikşaf grupu, bir topçu ve motörlerlc cihazlı bir süvari alayı bulunmaktadır. Bu fırkalar, saatte altı kilometre yol alacak kabiliyette bulunmaktadır. Elen kralı Giridde Atina, 7 (A.A.) — Kral İkinci Jorj, yanında başvekil B. Metaksas bulunduğu halde bugün Avcrof zırhlısilc Han-yaya varmıştır. Şehir bu münasebetle donatılmış ve halk kralı büyük tezahürlerle karşılamıştır. Adisababa suikasdında Altı bin habeşlinin öldürüldüğüne dair çıkan haber yalanlamıyor Roma. 7 (A.A.) — Geçenlerde Adisababada mareşal Grazianinin yaralanmasına sebeb olan suikast neticesinde 6000 habeşlinin katledildiğine dair yabancı memleketlerde çsham lan Haberleri Stefani ajansı yalanla-nv^tadır Adisababa suikastında Amerika elçiliğine sığınanlar Vaşington, 7 (A.A) —. Hariciye nazırı B. Hul'ün söylediğine göre, A* disababa suikastı üzerine hasıl olan karışıklıklar sırasında yüzlerce ha beşli amerikan elçiliğinin duvarlarını a-şarak elçilik bahçesine sığınmıştır. Bunlar sabaha kadar bahçede kaldık* tan sonra kendi istekleriyle gitmişler dir. B. Hul. Adisababadaki elçilik ve konsolosluğun kaldrrılmasiyle bunun hiçbir alâkası olmadığını ilâve etmiştir. Fıkra: Tuhaflıklar Herhangi bir memlekette bir İsyan çıktığını farzediniz. Hükümetia vazifesi nedir? isyanı bastırmak! Diğer dev letlerin vazifesi nedir? Bitaraf kalmakt Hayır, eğer isyan enternasyonaller* den birine mensubsa, bu cephe devlet* leri isyanı meşru sayabilirler ve asi* nin merkezine elçi, hattâ kıtalar yollı-yabi lirler. Enternasyonaller, Roma gazeteleri* ne gore, üçleşiyor: komünist enternasyonali, faşist enternasyonali, demokra* siler enternasyonali! Biri sağların, ikincisi solların düşmanı, üçüncüsü ise meşhur Edirne fıkrasını hatırlatıyor: — yaşasın.. Kasasın.. — Kim yaşasın? — Daha belli değil! Portekiz kara gömlekliler enternasyonalinden olduğu için, karışmazlık komitesinin kontrolünü tatbik etmek ü-zere Umanlarında Savyet gemileri görmeğe asla tahammülü olmadığını bildirmektedir. Fakat Madridciler kendi kıyılarında faşist gemileri görmeğe razı olmuşlardır. Razı ne demek? Mala* ganin düşme hâdisesini tahkik ediniz. Viyana üstündeki meçhul tayyare, bir film reklamı imiş: Malagayı döven meçhul gemiler hâlâ keşfolunamadı* lar. - Fatay ULUS 8 - 3 - 1937 Politika bahisleri: Bir tarihçe ve bir hal.. "Streza cephesi" günlerinde, Duce, "dörtler,, formülünü ortaya atarak Milletler Cemiyeti'ni ataletten t* kendi tâbirine göre "küçük d*vtetlerin demagojisinden ve anarşisinden" kurtarmak için, dört büyük Avrupa devletinin di-rektuar'ını teklif eylemeğe lüzum görmüştü. Bu teklif yürümedi. "Dörtler,, i bir araya toplamak şöyle dursun, "üçler,, yani 1918 muahedelerini ayakta tutmak isini üzerlerine aslan üç büyük galib devlet arasındaki cephe bile sarsılmağa başladı. — İste Barthou'nun diplomatik manevrası bundan sonra başladı. Fransa, Sovyet Rusya'yı Asya'dan Avrupa'ya getirdi. Fakat plânım tatbik etmeğe vakit bulamadan, Belgrad - Paris arasında, Kıral Al ek san dr ile birlikte vuruldu. Halbuki, Paris'den sonra, bu yol. Roma'dan da geeçcekti. Roma'-dan geçse îdi bir netice verir mi İdi, bunu dünya öğrenemedi, çünkü plân'm sahibi ölmüştü. Plan in tatbikini Laval üzeri -ne aldı. Fakat tıpkı von Schlief -fen plânının başka türlü ve fena tatbik edilmesi gibi Barthou'nun plânından da, birkaç aylık bir müddet içinde hiç bîr şey kalmamıştı. Fransız diplomasisinde "Lava I'isme" devresi başlamıştı Laval, Sovyetler ile olan anlaşmayı ve bunun tasdikini ikinci plâna atarak, asıl Berlin - Roma - Paris hattını meydana getirmeğe çalışıyordu. Bunun zararım, Etyopya işinde İngiltere, Ren'in işgalinde Fransa, netice itibariyle de Milletler Cemiyeti gördü. Bu arada, Locarno yırtıldı ve Versailles'dan eser kalmamış oldu. Şimdi Fransa ile İngiltere bir tarafla İtalya ile Almanya da buta raf ta kalmıştır. Bir kere, demokrasi ile faşizm karşı karşıyadır. İkincisi, Milletler Cemiyeti taraftarlığı ile Milletler Cemiyeti aleyhtarlığı karşı karşıyadır. Üçüncü -sü, antirevısyonizm ile revizyo-nizm karşı karşıyadır. Dördüncüsü, altın ile alımsızlık, h amma d -delere sahib olmakla olmamak ve sömürgeleri vermemekle almak karşı karşıyadır. Ne kadar zıdlık varsa o kadar kombinezon ve kompromis ihtimali vardır. "Baırş,, bu yüzden -dır ki, hareke* ve manevra kaba -Üyeline malik bulunuyor. Ayrsca ve gene bugün, üç ayrı ideoloji (l| bınbıriyle çarpeşmak-ta olduğundan, politik zıdlıkİann sertliğini ve keskinliğini ideolojik menfaatler, ideolojik zıdlıkların tazyikini de politik menfaatler hafifletebiliyor. Bu da, dünyamızın iç tazyiklerini bir hayli gidererek, infilâkın önüne geçebiliyor. Bugün meselâ, ^. Jnız büyük Avrupa devletlerini ele alalım, her kes silahlanmaktadır. Demokrasiler bunu, para ve rakamlarla ifade ediyorlar. Faşizmler ise, organı -zasyon ve İman ifade eden sözlerle ifade eylemeği tercih ediyorlar, öyle ki, zıd rejimlerin mizaçları i-le bünyelerini, "silahlanma,, bahsinde bile bütün karakteristik noktalan ile karşılaştırmamız kabil o-luyor. Bu karşılıklı "kuvvet teshir" seri hamaset devirlerinin şiirlerini hatırlatıyor. Güreşten önceki peşrev ve selâm sahnesi gibi bir şey, daha kapışmadan haber yoktur sanırsınız.. Değil halbuki: Uç yıldanberi, demokrasiler olsun faşizmler olsun, biribirlerim kendi usullerine göre tartmakta -dırlar. Demokrasiler faşizmleri bir nara ve ticaret muhasarası altına almışlardır. Faşizmler ise bu muhasara çemberini ufak "numune harnlan,, 2) ile yarmağa çalışıyorlar. Gerçi bir barış devresi yaşıyoruz. Fakat bu barış devresinde, paralar, ticaretler, diplomasiler, silahlanmalar ve biribirine zıd ordulaama ve silâhlanma telakkileri mükemmel bir harb halinde -dirler. Ekonomiler, krsmen 1918 den itibaren fakat gayet sarih bir surette dünya ekonomik krizin -den beri, "mübadele ekonomisi,, nden çıkarak "mücadele ekono -misi" haline girmişlerdir. Meselâ, para ve altın eski rollerini oynamaktadırlar. Fakat bunlar bugün, göklerinden inmeğe ve halkın arasına katılmağa mecbur olmuş birer tanrı vaziyetindedirler Oyle ki, ufak ve fakir milletlerin dövizsizlik yüzünden serbest mübadele yapa mı yarak kendilerine kliring meseleleri aramağa başladıkları ve bu meseleleri de altınsız ve fakir büyük devletler nez-dinde buldukları görülünce, zen -gin büyük milletler, artık serbest mübadele inadından vazgeçerek kliring usulüne ve "mala karşı mal mübadelesi,, esasına yanaşmakta bir beis görmüyorlar. Binsin bir neticesi olarak, kredi, pazarlara değil pazarlarla münasebetle bulu -nan yerli ticarete açılmış oluyor, ve bütün bu işler devletlerin mü -/l»k«lM;™; yahu d hiç olmazsa devletlerin tavassut ve garantisini şart koşmuş oluyor. İşte barış perdesi arkasında yapıları bu çetin ekonomik ve politik mücadeleler, bu perdeyi henüz yırtmamış bulunuvorlarsa, bunun sebebini, yukarda arzettiğimiz kombinezon ve kompromis paylarında aramak lâzımdır. Dünyamız harekete ve manevraya müsaid kaldıkça, beklediğimiz çarpışma ve infilâk olnuyacaktır. Şu var ki, bu barış perdesi arkasında cereyan eden ekonsonunk ve politik mücadele, sadece büyük devletler arasında değildir. Küçük devletler, bu çetin satranç partisinin, kuşa d ı.ı da, ortasında ve sonunda rol oynıyacak vc netice tayin edecek piyadeleridir. Azalmı- Mülkiye teftiş heyeti teşkilâtı Dahilîye Vekâleti bir kanun pı ojesi hazırladı Dahiliye Vekâleti; mülkiye teftiş heyetinin teşkilât ve salâhiyeti hakkında bir kanun projesi hazırlamıştır. Projeye göre mülkiye teftiş heyeti. Dahiliye Vekâleti teşkilâtı arasmda o. lup, bütün dahiliye işlerini. Dal âliye Vekili narama tetkik vc tefrişe vc dahiliye memurları ile bu Vekâlete bağlı daireler vc memurları hakkında tan. kikat yapmağa salahiyetlidirler. Bu salâhiyet Dahihye Vekilini alâkabyan bütün kanuni teşekküllere; cemiyet ve müesseselere dc şamildir. Dahihyc Vekâletine bağlı dairelerin vc raüc»seseleria muamele vc teşkilâtına vc vilâyet dahiliye daireleriyle mahallî idarelere ve belediyelere ve bunlara bağlı müesseselerin ve memur, lannın çalışmalannı teftiş, dahiliye teftiş heyetinin başlıca vazifeleri arasında bulunmaktadır. Projenin bir başka maddesine göre, mülkiye müfettişleri memur oldukları yerlerde bütün dahiliye müesseselerini, askerî vc teknik işleri müstesna olmak u/ere jandarma vc polis kuvvetleri de labil olmak üzere, bütün zabıta teşekküllerinin, idare heyetlerinin, nüfus dairelerinin vilâyet rn.ih.illi idarelerinin ve belediyelerinin her türlü işlerini, f aali) cimi. hesaplarını, kararla, rını vc bunlara bağlı sıhî vc sair teşekkül ve müesseselerin Dahiliye Vekâleti bakırrundan olan bütün işlerini tcC tİş vc tetkik edebileceklerdir. Mebus seçimiyle vilâyet vc belediye meclisli rine. köy derneğine, muhtar ve ihtiyar meclislerine aid seçim işlerine bakmak da müfettişlerin vazifeleri arasmda bolonsnalrtad ır. yan bir heyecan ve tazelik m bu —iı s ılı lı ji birlikte yapmaları ve bunun dışına atılmamağa ça • IfŞTialan Lâzımdır. İşaret edelim ki. hu ssseraklı uy maun, bugün, ancak kuşad i aslında bulunuyoruz. BURHAN BELGE Cimnastik şenlikleri için Maarif Vekâleti bir program hazırladı Şenlik geçen yıllara göre daha güzel ve muntazam olacak Atatürkün yurdu kurtarmak üze 19 mayıs günü, Maarif Vekâleti ta lek ve teknik mektebi eri için çınına Vekâlet, şenliğin geçen yıllara göre daha güzel ve muntazam olmasını temin etmek üzere şimdiden gereken tedbirleri almıştır. Vekalet idari ve teknik esasları ihtiva eden bir talimatname hazırlamıştır. Bu talimatname şenlik günü, saati, talebe vc muallimlerin kıyafetleri, sıhhi tedbirlerle yapılacak hareketleri tayin etmektedir. Cİmnastİk şenliğine iştirak edecek mekteuleri olau facr şehirde bir (cimnastik şenliği komitesi) kurulacaktır. Komite her yerin cn büyük mülkiye asnsurrunan reisliği ve auarif müdürünün, olmıyan yerlerde mekteb müdürünün ikinci reisliği abında toplanacaktır. Konâtenın diğer atalarını, maarif müdürünün inhası üzerine en büyük mülkiye memur.t seçecektir. Komite reisi, gereken makamlarU temasta bulunarak cimnastik serdiklerinin idari ve inzibati ha sus lirim temin edecektir. Mektebinin cimnastik şenliği her yerde öğleden evvel veya sonra şenlik kornrtcsanin uygun göreceği saatte yapılacaktır. Şenlik günü bava yağışlı olursa komite kararîyle şenlik yapılan-yarakta1. Şenlik lstanbulda iki yerde başka yerlerde bîr yerde yapılacaktır. Meydanlar mümkün olduğa kadar şehirden nzak ohnyacaktiT. ŞenKlriere yaşlan on dörtten küçük talebe iştirak ettrrilmiyectktir. Fazlı ¦ayif oran ve ehemryetn bir hastalık geçirmiş bulunan talebeler, doktorun göstereceği lüzum ürerine ^nlîVlere girmekten içtima edileceklerdir. Küçük Şehirlerde talebesi az olan orta mkteb-kr, cimnastik şenliklerine ayni şehirde- Alh gmnde iyileşen millet Tertib ve tashih yanlışh dair bir bilmece. (J) Demokrasi, sosyalizm re faşizm {2) Etyopya - Ren - İspanya Fransa Banimi eski csrreraorü & Emile Moreau, kaUralarmı nefret - mistir. Tanınanı* maliyeci, eserinin 192S yılı para bukranından bahseden kısmında, o zamanki Fransa ile bugünkü Avrupa yi kjyaJjrarak fikirlerini şöy-île izah ediyor. 'O güaderde Fransa basta idi. Yarayı deşmeğe karar verdim. Fransa alb gönde iyileşti. Şamdi hasta olan birini Avrupadır. Fakat sıhaııni tekrar kazanacağından ümid at eslİfsv^^lw**^4c \ fi aTıTTıCı f T". p, Bu cümleleri okuyanlar, Fransa ve Avrupa yerine Ahmed veya Mehmed-dern bahsedildiğmi Korselerdi bîr cerrahın y.ı. iii karşısında bulunduklarını sanırlardı. Teşbih ve istiare illeti yazıları ba ¦ can deli saçması haline gerirmryor mu? Kaçakçılar. Sınır boylarında yaşayanlar ina -Bilmaz hilelerle bu vaziyetlerinden faydalanma yolunu tutuyorlar. Bir Amsterdam gazetesinden nakl ettiğimiz şu haberi okuyunuz: "Molanda - alman ımrrı üzerindeki arman köylüleri, tavuk lar mı, her sabah Molanda topraklarına gidip orada yemlendikten sonra akşam geri dönmeğe alıştrrmışlardı. Yrilardanberi devam ermekte olan bu zahire kaçakçılığı -Bin önüne geçmek kararını veren Holanda hükümeti bundan böyle bu suretle beri tarafa geçecek tavukla -rın müsaderemi emretmiştir.,, Fakat bana kaçakçılık mı, yan yana kurutmuş »rk köylerin sanır öze -rinde bulunmalarından Beri gelme bir tuhaflık mı, demeli? Shylock Shakespeare'ın "Venedikli tacir" piye-sindeki Shylock*u basstb tini ko-nuBtmzan §*yes zraıtcrç imine verdi, ğhniz cevabı, bu zat hislerini zede-Jeyici mahiyette bulduğundan ba-hinle kue kir nevan daha tenderdi. Şimdiye kadar binde, ne vazık ki, devam edegelmiş olan "sen bilmezsin, ben büurım" tarzındaki münazara, lara gazetemizde yer vermekten kaçınmış olduğumuzu herkes bifrr. Görüşünün en doğrv görüş olduğunda tarar eden vcnedıkli tacir müterciminin hoa cevabım, hu se-beble, neşretmiyoruz, u ık, okumuş olduğu metinlere takılıp kalmakta ve bunların, istisnasız her muhitte ve en geniş manada, tatbik kabiliyeti halmnduğunu san. makta ınad eden bu zare tavsiye e. deriz; tiyatroda dram ve komedi, ain hududu uerede başlayıp nerede biter, lisanda şive neye denir, gramerde ısmitaıl kendisinden san. ra kir isim getirilmek si tin de cümlede neden inü olabilir, mantıkta ya/arz sağduyn inmanr masıl yanlış kayanlara nevkedekilır? Bütün bun. tan tetkik etsin ve matbu yazılarda tertib batanı denüen şeyin nrk sak tekerrür edebileceğim ve bu hataların bazen muitti mozalıüeyh haline getirebileceğini imkânsız buluyorsa makioa ile kazzzladığı ce-rabı od a "teessüf' kelimesinin neden "tezsür* şeklinde yasılmış ol. duğunu düşünsün* Şayet, mütercim bu zahmetleri ihtiyar edecek ve memleketimiz ananelerini de göz önünde bulunduracak o-lursa, bir balath gibi görüşen Sby-lock'a seyrettiğimiz saman, kendi-zruzi, pek zararı kir tedai ile. neden bir karagöz veya ortaoyunu sahnesinde sanmış olduğunuzu rab. ininde insafsızlık yoluna sapmaktan kendisini korumuş olur. Dün bâr arkadaş bir yarıdaki lisan a a ta 1 arma işaret ederek tenrkid etti. Yazıyı getirttik; hata yoktn. Yanlışların tertib veya tashih «ırasında vukubuhnuş old vpun.ı hükmet -tik. Halbuki böyle de delildi. Yanlışlara ski misal verelim Huzme kelimesi darbe, tastandı kelimesi tam ti ı sekimde çıkmıştı. Bu bunacce-yi halledebilir misiniz? Boksör Bdarcel Thil hayatım anlatıyor. Geçenlerde Pariste yaptığı şampiyonluk müsabakasında Kanadalı ra -kibi ta raf m dan nakavt edildiği halde usul-dışı yumruklanmış olduğu kara • tiyle hakenalerce galrb ilân olunan ve bu hâdise üzerine boksörlükten vazgeçen Marcel Tini, büyük bir Paris gazetesinde, baya t mm romanını neşre başladı. Günlerce ve belki ay -İare a devam edecek alan bu tefrikanın adı şudur: "Hayalam, iki yumruk, hepsi bu.,. Sadece yumruklanan ve yumruk -tayan bâr kasan hayatım ancak bu kadar tevazuu tarif edebilirdi. ÇocsıUar Dua otobüsle evime dönerken, yarımda küçük bir kız bulunan bîr genç kadro bUetçİye bir kişi ücreti uzattı, ftilllji derhal sordu: Çocuk kaç ya-Bnaahaf -Baş. — Altı vm—Hıram ben. — Beş ya samda ana — — Aaaa burun benim "senei devriyem,, değil mi? Biletçi yürüdü ve hepimizin vüs -terimiz rütdü. re Anadoluya ayak basmış olduğu rafından lise, orta ve muallim, mes-stik bayramı olarak kabul edılm. tir ki İlk rnektebferin son t mı fi* rm da bulunan ve bu işe yaşları ve sıhhatları elverişli olan talebeleri de iştirak ettirc-_ çeklerdir. Geçid resmi Şenlik yaplacağı meydanda şenliğe iştirak eden mektebler geçid resmi yapacaklardır. Bu geçid resmi cn büyük mülkîye memurunun Önünde olacaktır. En önde türk bayrağı bulunacaktır. Daha sonra her mekteb önünde bir türk bayrağı olduğu halde geçecektir. Gelecek seneden itibaren mektebler ayrı ayrı değil, karıştın 1 ırak geçirileceklerdir. Geçid resminden sonra bayrak çekme merasimi yapılacak. İstiklâl marşı okunacaktır. Şenlik konut esi nın uygun göreceği bir zat 19 mayıs gününün tarihî ehemiye ti ve beden hareketlerinin değeri hakkında bir söylev vere* çektir. Bunu mutça ki b hareketlere başlanılacaktır. Vekâlet, yukarıda da söylediğimiz gibi hareketlerin programını hazırlamıştır. Erkek ve kız talebe için ayrı ayn tertib edilen bu programın dışında hiç bir hareket yaptınlamıyacaktır. Talebe için kıyafet Cimnastik hareketlerinin tam bir intizam içinde yapılmasına dikkat edilecek, tir. Talebenin iyi bir surette şenliklere hazırlanmasından mekteb müdürleri ve beden terbiyesi muallimleri müşterek olarak mesul edilecektir. Maarif müdürleri de beraberliği temine çalrşacık-lar ve neticeden mesul olacaklardır. Erkek talebe için: Kolsuz beyaz atkı fanilası. Beyaz uran pantalen, kuşak (altı santimetre gernşnğrnde kırmışı renkte bezden olacak); Kız talebe için: Beyaz bluz, siyah kılot, siyah file, beyaz Vira çorab; kiyaset olarak Vabol ediumstir. Kadın ve erkek muallimlerin kıyafetleri talebelerin kıyafetine benzer ve düzgün olacaktır. Kadın muallimler sahaya giderken ve sahada Vrsa Ökçelİ iskarpin giyecekler, enerinde çanta bakın d uTmryacaVlar dır. Lüzumlu şeylerini •ol ellerinde taşıyacaklardır. Vekâlet, giyim malzemesinin yeril olmasına bilhassa dikkat edilmesi* ai emretmiştir. Şenliklerde talebenin hasta olmaması ve Üşümemesi için dikkat edilecek vo uhhî malzemesiyle beraber mekteb doktoru şenlikte bulundurulacaktır. Cimnastik şenliği günü mektebler, dışında spor cemiyetlerinin vc halkevleri spor kollarının faaliyetlerini, mekteblerüı cimnastik hareketleri bittikten sonra başlayacaktır. Şenliğe İştirak eden mektebler, bu şenliğin ertesi günü tatil edileceklerdir, HAVA Ankarada hava dün bir az kapalı geçti Meteoroloji Genel direktörlüğünden aldığımız malûmata göre dun Ankarada hava öğleye kadar kapalı geçmiş, öğleden sonra hafif yağmur başlamıştır. Gunun en düşük sühuneti aıiirın üstünde 6, en yüksek sühuneti de 15 derecedir. Orta Anadolu yeryer yağışlı, memleketin diğer kaumlarında ise hava u-mumiyetle kapalı geçmiştir. Yurdda en düşük sıcaklıklar doğu Anadolulundan başka yerlerde 2-4 derece arasında dünden daha yüksek kaydedilmişse dc e* yüksek shuunetler 1-3 derece daha düşük kalmıştır. En düşük sıcaklıklar sıfırın altında Erzurumda 11, Karsta 6 derecedir. En yüksek sıcaklıklar da Anul.-da 17. A danada İs, Dörtyolda 20 derecedir. ULUS 9 MART 1937 SALI * üncüde O. ÇemberleytVin Britanya, Almanya ve sömürgelere dair yazısı ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5606 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Hatay komitesi dün toplandı Sancak anayasası için Türk projesi esas olarak alındı müzakereye başlandı Görmenler Cenevre'de Hava tehlikesine karşı esaslı hazırlık yapılıyor llfn Güzel A ntaky on Tnnnz3Ti l'.ı Jn-tl,'- : İlk temeli er FoYın Kı/Aı ATAK Kısa bir zamanda 32 bin köye eğitmen yollıyacağız. İlk mesud değişme, köy içine tahsil yerine terbiye kelimesinin girmesinde -dir: Eğitmen mürebbi demektir. Birkaç sene evvel amerikalıların üstünlüğünden bahseden bir Fransız muharriri: "— İlk fark, bizim maarif bakanlığı adının orada eğitim bakanlığı olmağıdır!" diyordu. Eğitmen eski köy hocasının yerini tutuyor: bu hoca, asırlarca orada kara kuvveti temsil etti; köyün en küçük âdetlerine kadar karıştı. Balkan köy papası gibi kurtarıcı değil, o, bilâkis, soyguncuların ele basısı idi. Cumhuriyet eğitmeni köyde yeni rejimin nüve-•i'dir. Bu nüveler halkalanarak, büyük disiplin vücud bulacaktır. Sesimiz köye erişecek, köy bir şuur âlemi içinde ağır şark uykusundan silk inecektir. Eğitmen kursları açılmak üzeredir. Bu derslerde tarım ve bayındırlık gibi Ijiyen bahisleri de Şüphesiz esaslı yer tutacaktır. Biz eğitmenlerin köye bir ellerinde kitab, bir ellerinde ağaçla gitme -I' m,ıı istiyoruz. Her evin birkaç meyva ağacı ve her köyün müşterek bir korusu, iklim ve su elverişli yerlerde ağaçlarla tarla hu-duJu: yetişen ağaç, yetişen insan kadar bu memleketin umumî manzarasını değiştirecektir. Ağaç emeğinin Ankara'yı nasıl terbiye ettiğini düşününüz: İstanbul'da olduğu gibi burada serviler kesilse tahammül edebilir miyiz? Bozkır topraklarında fidana bakan, devlet ormanlarının bir dalına nasıl kıyabilir? İnsan yetiştirmesi fikrini Tanrı yetiştirmesi fikri yerine koyduğumuz vakit, güzel tabiat disiplinini kurmağa başlamış olacağız. Çıplak köylü gibi, gözlerimiz, çıplak ufuktan kaçınmalıdır. Köyde âdet dinden de kuvvetlidir, ki ona biz görenek diyoruz: Cumhuriyet eğitmeni ilk günden baılıyarak, yeni âdetlerin, kültür ve medeniyet âdetlerinin temelle-*m atmağa başlıyacaktır Köyün Fransız gazetelerine göre karışmazlık Bir ispanyol gönüllüsü nişanlısı ile veda ederken İspanyaya 10.000 İtalyan askeri gitti Paris, 8 (A.A.) — Gazeteler karışmazlık prensipine yapılan tecavüzler meselesiyle uğraşmaktadırlar. Eko do Pari gazetesinin, kaynak bildirmeden neşrettiği bir habere göre, Cebelüttarik makamları tarafından te-yid edileceği zannedildiği gibi 28 şubatta yani gönüllü toplanmalını vc sev. kedilmesini meneden enternasyonal anlaşmanın yürürlüğe konulmasından sekiz gun sonra bir kaç italyan müfrezesi Cadikste karaya çıkarılmıştır. Bazı kimseler, bu müfrezelerin 10.000 kişi. den ibaret olduğunu söylemekte iseler de bazıları da bu rakamı mübalağalı bulmaktadırlar . Bayan Tabui, Ovr gazetesinde, dün verdiği haberleri teyid ederek yakın- CSonu 5. inci sayfada) manevi 'sini kurtarmak, m a d -d î 'sini kurtarmanın ilk şartıdır. Hiç olmazsa, köy kalkınması ikisinin beraber gitmesine bağlıdır. Cenevre, 8 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Hatay meselesinin halline memur komite, bir haftalık bir tatilden sonra bugün saat 17 de belçikalı Bour-qui'in riyaseti altında tekrar çalışmasına başlamıştır. Fransız mürahhascı Decaix komitenin toplantısında bulnmak üzeıe Ce-nevreye gelmiştir. Komite bu toplantı devresinde Milletler Cemiyetinin müşahitlerini dinleyecektir. Görmenlerden istenilen malûmat Cenevre. 8 (A.A.) — Anadolu ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Komite bugün öğleden sonra geç vakte kadar içtima ve türk projesini e-sas ittihaz ederek müzakerelerine devam etmiştir. Bugünkü müzakere, statünün birinci maddesi üzerinde olmuştur. Komitenin daveti üzerine Sancak'- (Sonu S. inci sayfada) Hat ay d a Başvekil ismet tnönü Sıhiye Vekili ile beraber gaz maskesi tetkikler yaparlarken fıbrikastndı Tazyik hâlâ devam ediyor Vataniler silâhsız türk köylerine saldırıyorlar Memurlar ve hususî müesseselerde çalışanlar kurs görecek Hükümet; iyi tatbik edilmesi ve güzel neticeler alınması için, üzerinde alâka ile durduğu bir mesele hakkında yeni tedbirler almıştır. Bu tedbirler; gelecek harblarla, hava hücumlarına karşı halkı şimdiden hazırlamak ve teşkilâtlandırmak gibi, bugün milli müdafaa işlerinin en ehemiyetlilerinden birini teşkil eden bir mevzu üzerinde daha hassas davranılmasını sağlıyacaktır. Vilâyet merkezlerinde açılmakta o- Haleb, 8 (Hususi) — Vataniler son zamanlarda propaganda faaliyetlerinin ehenüyetli bir kısmını Kuseyr mm takasında toplamışlardır. Bir zamanlar Kuseyr mıntakasntda vataniler adına yarar- lık göstermiş olan Haleb yakınlarındaki Aneden köyünden Şeyh Ahmed adında biri, sırf bu maksadla bu nahiyeye gönderilmiştir. Şeyh Ahmed elinde bir mar-(Sonu S. inci sayfada) Filistinde karışıklık Örfî idare ilânedildi vaziyet çok gergin Filistinde çıkan karışıklıklarda ölen yah udilerin cenazeleri törenle kaldırılırken (Bu husuftaki telgraflar betincİ tayfamız da dır J lan hava tehlikesi ve zehirli gazlardan korunma kurslarında muvaffak olmı-yanların sayısının muvaffak olanların sayısından daima çok olması, Sıhat ve içtimaî muavenet Vekâletinin dikkatini çekmiş ve vekâlet alâkalılara yeni direktifler vermiştir. Bütün memurları, serbest meslek (Sonu S. inci sayfada) Fıkra: İki cumhuriyet Sancak sınırından bahsedildiği ra-kit işittiğinis iki kelimeye bir daha kulak veriniz: bayır, bucak! Türk Sancağa bağlanıp bağlanmamasında tereddüd olunan iki nahiye isimlerinin böyle tesadüf etmesine ne dersiniz? Bunlar kaynak suyu kadar te. miz türkçedirler; bunların iki becesİ içinde, türk köyünün bütüo peyzajları ve musikisi saklıdır. Le Temps gazetesinin türkçe anla* mamış olmasına hak verebiliriz. O Bayır ve Bucak kelimelerini arabça da zannedebilir. Fakat bizim teklif ettiğimiz anayasa'yı demokrasici olmakla tenkid etmesinden ne mana çıkarmalı? Düşününüz: Türkiye cumhuriyeti ile fransız cumhuriyeti arasında bir bölge ve halkı için anayasa yapılmak lâzım* geliyor. Fransız ihtilâlinin cümhuııye* ti, Kemalist cumhuriyete fazla demokrat olduğu için çıkışıyor! Ancak Le Temps'e aklını kaybetti* ren bir şey var: demokrasi Fransa ik* tidarını Leon Bluma verdi. Sağ La Temps bundan o kadar ürkmüştür kl demokrasi sözünü duyar duymaz gözlerinin karşısına Leon Blum'un korkunç hayali dikiliyor ve sol eli ile gözlerini kapayıp sağ eli ile bu hayali itiyor: — istemem t tşallah Leon Blum'un Cenevredekl delegesi Le Temps muharririnin fikrinde değildir: çünkü o vakit me* seleyi bu kadar kolay tevil edeme* yır. - Fa tay ULUS 9-3- 1937 Değerli tir seyahat kitabı AnkaraBükreş — İstanbul Tan Matbaası, matbaacı. | lık ve gazetecilik bürosu • Yazan Sad-ıi Ertem - Fiatı SO kuruş — Patience, Richard vc John. enternasyonal şöhret kazanmış bir fotoğrafçı olan E. Abbe'nin üç çocuğudur. Karısı Polly Platt ise evcice Nevyork sahnesi artistlerindendi. Bu aile. dünyanın hemen bütün memleketlerini dolaşmış, aşağı yukarı, bütün dilleriyle konuşmayı öğrenmiştir. Bu fotoğrafçının kızı Patience, kardeşleri on yaşındaki Richard ve sekiz yaşında Johnny ile son zamanlarda "On bir senede dünya seyahati" adlı bir kitab neşretti: yirmi gün içinde 20.000 nüsha satılan bu kitab, mevsimin en alâka verici seyahat kitabı sayılıyor. Juanita Harrison, - Misisipi'de doğmuş renkli bir amerikalı kadındır. Daha on yaşına gelmeden kısa bir müddet mektebe gidebilmiş olan bu kadın, sonradan hayatını hizmetçilik, aşçılık, ütücülük gibi şeylerle kazanmış, bir müddet sonra genç hıristiyanlar cemiye t ine girmiş ve nihayet 1927 senesinde bütün dünyada bir seyahate çıkmıştır. Okuması, yazması pek kıt olmasına rağmen, görüşleri, Kesişleri çok orijinal ve keskin olan bu kadın da mevsimin en çok okunan seyahat kitab. lanndan birini vücuda getirmiş bulunuyor: "Benim büyük, geniş, güzel dünyam." *** Birisi üç küçük çocuk, birisi de kalem tutmasını pek beceremiyen bir kadın tarafından yazıldığı halde Amerika ve Avrupada büyük rağbetler gören bu iki seyahat kitabının sayfalarını karıştırırken aziz dostum Sadri Ertem, son kitabını bana armağan etti. Felsefe, ekonomi, tarih ve politika hakkında makale vc eser yazan: roman ve hikâye neşreden bu verimli muharririn bu son eseri de, güzel bir tesadüf, "ANKARA . BÜKREŞ" adlı bir seyahat kitabıdır. Olgun vedolgun bir seyahat kitabını ele geçirdikten sonra birincisi Nalve-tesi, ikincisi de, az buçuk, çetrefilliği yüzünden rağbet kazanan ilk iki kita. bı bir yana bırakacağıma şüphe yoktu. Yalnız Sadri'nîn eserindeki ifade ve görüş kuvvetini, mukayese yolu İle, caniandırabilmek için, müsaade ederseniz, masamın üzerinde duran öteki iki eserden iki ufak parça alayım; Patience ve kardeşleri Moskovadan bahsederken diyorlar ki: "Moskovada mektebe gittik. Bn mektebte pek fazla çalışmadık. D aba çok resim yaptık. Bu mektebte musiki parçaları da öğrendik: Enternasyonali ve şu parçayı: Kapitalizm düşüyor. Düşüyor, düşüyor, Kapitalizm düşüyor, Lenin böyle der. Komünizm yükseliyor, Yükseliyor, yükseliyor. Komünizm yükseliyor, Lenin böyle der. Bu mektebteki çocuklar amerikalı idi. Bunlar komünist olduklarını söy. liyorlardı. Hepsi de fakirdiler. öğretmen bizi de komünist yapmak için çok uğraştı; faka komünisler fakirdi. Sonra biz, bütün kapitalistle, ri Öldürmek için harba girişmek fikrînden de hoşlanmadık. Çünkü orada siz de öldürülebilirdim.'. İnsanlar, neden da i ma döğüşüyotlar? Juanita Harrison, kendi kitabında türklcrden şöyle bahsediyor: "Türkler, kadın yolculara karşı çok nazik davranan, çocuklara şefkat gös. teren ve yumuşak konuşan insanlardır. SizinJe dost olurlar, kendi işlerinden bahseder ve sizin işinizi öğrenmek isterler. Beni italyan sandılar. Uzun bir seyahatte, insan, çok defa yiyeceksie kalır. Ben de bir defa kalmıştım. Türkler bana kavun çekirdeği verdiler. Bu çekirdekler önce tuzlu suda ıslandık, tan sonra kavrulmuştu. Benîm bunları yemeğe uğraşmam onları bir hayli eğ. lendirdi...." Bugünlerde yazılan herhangi bîr seyahat kitabında ırkların ve milletlerin hususiyeti, rejimlerin farkı hakkında müşahedelere tesadüf etmemek imkânı var mıdır? Yukanki satırları o-kuduktan sonra Sadri'nîn Romanya va- purunda rastladığı alman gençlerinden bahseden canlı satırlarını tekrarlıya. Irm: "Vapurun ucunda çantalarını başlarının altına yastık gibi yerleştirmiş sarışın insanlar vitrine dizilmiş kunduralar gibi yanyana yatıyorlar. Bunlar, vapur kalkarken bir ağızdan veda mar. Ştnı söyliyen alm.m deliksnlıhrıdır. Kumanda Ue nefes alır gibi uyuyorlar. Evveli Führer neles alıyor, sonra kafilenin ciğerleri hep birden bir körük gibi açılıyor. Muhakkak, rüyalarında Hitler'i görüyorlar ve Göbels*in bir nutkunu dinliyorlar. Çünkü bu nefes alış "Heıl Hit-ler" der gibi geldi bana...» •** Romanya vapuru boğazdan çıkarken Sadri Ertem eserine giriyor. Eğer is-tabultu iseniz ve eğer çocukluğunuz İs tanbulun Boğaziçi kıyılarında geçmişse, ister Romanya mevzuu sizin için bir ilgi kaynağı olsun, ister olmasın, kitabın bu prolog kısmı ile derinden derine alâkalanacaksınız. Beyaz renkli, sülün gibi süzülüp geçen Romanya vapuru, onun kıyılarda bağlı kayıkları bindirme çarpan dalgaları, eski yalıların kayıkhanelerine sokulan ve serpintileri alt pencerelere kadar sıçrayan dalgalar». Bugünün seyahatlerine çıkabilmek için başınıza bir kasket geçirip bir yanını ıa bir dürbün, bir yanınıza bir fotoğraf ma kin ası asmak kâfi değildir. Bilgi dağarcığınızın her gözüne, önceden, birçok malzeme yerleştirip yula öyle çıkmak mecburiyetindesiniz. Okuduğunuz zaman Sadri'nîn "ANKARA . BÜKREŞ" ini. bu bakımd.uı. mükemmel ve yüktü bulacaksınız. Bu kitabta Bükreş'i, macar sınırına kadar Romanya'yı- Romanya köylerini. Tuna boyunu sessiz bir filmde seyreder gibi değil, bir gözünüze taıihin ve sosyolojinin, bir gözünüze coğrafya ve politikacın adeselerini takarak "canlı film" görür gibi "nuitesaem., ve 'elle tutulur,, bir halde görüyorsunuz. Kitab, bugünü canlandtrabi İmr k için dünkü Romanyanrn ne olduğunu anlatmayı lüzumlu saymıştır. Bunun için Romanya vapurundan çıkıp hemen •tarih dekoru içindeki Romanya" ya giriyorsunuz. Romanyalıların kimlerden olduğu hak km da ki rivayetlerden sonra 1881 de ilân edilen kırallığa gelirken kendi tarihimizi ilgilendiren bazı pasajlar da eserin zevkle okunacak kısımları arasında yer almıştır. Kitabın bu kısmını bitirirken "modern seyyah, iyi tarih bilmelidir" hükmünü vermişainizdir. "Hayat dekoru içinde Bükreş" faslını okurken "seyyah, hayali kuvvetli bir romancı iee fena olmı-yor„ diyorsunuz. Bn iş içûı coğrafya bilgisine lüzum olduğu zaten şüphesiz; "Vitrinlerin arkasmdaki Bükreş", -Sefaletin kısa bir tahlili., ve "Petrol kuyuları" ekonomi ve sosyolojsîz. "partiler arasındaki Tuna boyu„ ile "dış politikanın temelleri., politikadan anla-maksuın yazılamazdı. Bu türlü seyahat eserleriyle kitab raf 1 arını çoktan doldurmuş olan Amerika- Hayvan sağlığı için çalışmalar Ziraat Vekâleti, memleketimizin değerli bir servet kaynağı olan canlı,hayvanların sağlığı işiyle yakından alâkalanmak tadır. Vekâlet mücadele teşkilâtı bilhassa bulaşık hastalıklara karşı geniş ölçüde bir savaş açmıştır. Ruam da bunların arasındadır. Geçen aylar içinde bu savaktan alınan neticeler hakkında rakamlı bazı malûmat vermiştik. O zaman yazdığımız gibi ruam savaşı yalnız İstanbul belediye hududları içinde devam ediyordu. Artık bu hudud içinde de savaşın esas kısmı bitirilmiş olduğundan bu İşte çalışmakta olan heyetin sekiz aylık çalışmasın.n devamına lüzum kalmamıştır. Laboratuvar ve pratikte de çalışmak üzere, İstanbul belediye baytarlık işleri direktörünün reisliğinde bay tir ve fen memurlarından mü* rekkeb altı kişilik bir ekil» bırakılm ş-tır. Önümüzdeki yıl içinde savaş eylülün İS inci günü başlıyacak vc birinci kânun sonunda bitecektir. Savaş mınta- Mekteblerde yazılı imtihan günleri Maarif Vekâleti lise ikinci devre birinci, ikinci ve üçüncü sınıfların ikinci yazılı imtihanlarında sualleri vekâletten gönderilecek ders ve grupların adlariyle bunların imtihanlarının hangi tarihte yapılacağını tesbit etmiştir. Lise müdürlüklerine bildirilmek üzere bulunan bu programı yazıyoruz: kası şu suretle tesbit edilmiştir: Kocaeli, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Manisa, İzmir, Kars, Erzurum ve Ağrı vilâyetlerinin bütün ka-zalariyte Kastamoni vilâyetinin İnebolu. Küre vc merkez, Ankara vilâyetinin Çubuk, Polatlı, Antalya vilâyetinin merkez, İçel vilâyetinin Tarsus. Silifke ve merkez, S-vas vilâyteinin Zara, Gazianteb, Elâziz, Diyarbckir, Muş, Bitlis. Siird, Van ve Hakkâri vilâyetlerinin merkez, Trabzon vilâyetinin Maçka ve merkez, Gümüşhane vilâyetinin Bayburd vc merkez, Erzincan vilâyetinin Refahiye, merkez kazaları. Vekâlet mücadelenin yapılma şekli vc muktazi teşkilât için bir program hazırlamaktadır. Vilâyetler şimdiden mücadeleye tâbi at sayılarını tesbît ederek vekâlete bildireceklerdir. Gene hayvanların sağlığı için, Ziraat Vekâleti vc devlet demiryolları i-daresi anlaşarak hayvan vc hammaddelerini taşıyan vagonların temizlenme ve dezenfcnksiyonlarını sağlıyacak tedbirler almışlardır. Hayvanlar ve ham* maddeler vagonlara yükletilmeden evvel fennî temizleme yapılacaktır. Sağlam ve şüpheli hayvanlara göre bu temizlik şekilleri de tesbit olunarak bütün istasyon müdürlüklerine bildirilmiştir. Diğer taraftan vekâlet birçok mın-takalarda hastalık bakım m dan yaptırmakta olduğu muayenelere de devam etmektedir. Geçen aylar içinde Erzincan vilâyetinde 2358, Kars vilâyetinde 38558 baş ki ceman 41916 hayvan gözden geçilrîTmiş ve sağlam bulunmuştur. da Üç çocukla renkli bir kadınm üstün-körü yazılmış kitablarr bir ay içinde binlerce satılacak kadar rağbet görebi. lir. Bize lâzım olan kitab ise, daha u-zun bir zaman için, Sadri'nîn Roman, yadan yol hediyesi olarak getirdiği ANKARA - BÜKREŞ janndakİ eserlerdir. Boğaçiçi kıyılarından baştıyarak bir Gagauz köyünde biten eser, dost Ro-manyayı iki taraftan iki türk kolu ile kucaklıyor. Nurettin ARTAM Ankara'da evlenenler 936 senesinde, 935 e göre fazlalık var Ankara belediye hududları içinde evlenenler sayısı, 936 da 935 şe göre bir fazlalık göstcrmektelir. 935 dc ikinci kânunda 56; şubatta 47. martta 51; nisanda 52; Mayısta 60; haziranda 75; tcmmuzda64; ağustosta 59; eylûlda 60; teşrinievvelde 58; teşrini sanide 70; kânunu evvelde 56 çift evlenmiştir. 936 senesinde İse ikinci kânunda 63; şubatta 41, martta 49, nisanda 73, mayısta 58, haziranda 82; temmuzda 60; ağustosta 43; eylülde 40; ilk teşrinde 51; İkinci teşrinde 66; ilk kânunda 47; çift evlenmiştir. Yeni senenin ilk ayında evlenenlerin sayısı 47 d ir. Belediye ve hususî idarelerin tahsil usulleri Dahiliye vekâleti belediye ve hususi idarelerin muhasebe ve tahsil usullerinin birleştirilmesi etrafında tetkiklerde bulunmak üzere bir komisyon kurmuştur. Komisyon Dahiliye vekâleti hususi İdareler umum müdürü B. Fa_ ik'in reisliğinde dahiliye muhasebe müdürü B. Edip ve defterdar muavini B. Hasan Fehmîden müteşekkildir. Komisyon yakında toplanacaktır. Göçmenler için program İskân umum müdürlüğü bu sene yurdumuza getirilecek göçmenlerin miktarını, nerelere yerleştirileceklerini ve hangi aylarda getirileceklerini tesbit etmektedir. Afgan Büyük Elçisi izinli olarak memleketine gitti Af gani itanın Ankara Büyük Elçisi Ekselans Sultan Ahmed Han dünkü trenle Afganistana gitmek üzere şehrimizden ayrılmıştır. Büyük Elçiyi istasyonda kordiplomatiğe mensup zatlar ve dostları uğurlamışlardır. Sultan Ahmed Han'ın mezuniyetinin üç ay kadar süreceği haber verilmektedir. Ekmek Hatları Belediye, bugünden itibaren birinci ekmeğe on, francüaya 14. francalalık unun çuvalına 878, birinci nevî unun Çuvalına 728, ekstra onun kilosuna 17, birinci unun kilosuna \\ ikinci onan kilosuna 11, üçüncü unun kilosuna 6 kuruş fiat koymuştur. gönüllüler İspanyaya giden spanyaya gi- den gönüllüler meselesi hakkında Lond-ranm politika mahfillerinde şöyle bâr hikâyenin ağızdan ağza dolaşmakta olduğunu gazeteler yazıyor.* "Gönüllü gönderilmelinin fransız hükümeti tarafından yasak edilmesinden önce Paris t eki Osteriic. Utasyoanmdnn franszz hududuna gitmek üzere hareket eden trenin üçüncü mevki hoınvsjtimsnla-nnda ispanyol hükümeti tarafdarı ve ¦kinci ve birinci mevki fcıııısjısılmsnıİB nnda da Franko taraf dan föuâDüler bulunuyor, istasyon nhtmu üzerinde i-sc, esmer, zayif ve ispanyol olduğu belli bir genç dolaşıyordu. Bir zat bu gence yak kasıp surdu: — Siz de bun barla bcıabcr gitmiyor musunuz? — Ben mi? Hayır, ben ispanyolum? İngiltere Kiralının taç giyme töreni Önümüzdeki mayısın on ikinci günü, İngiltere kiralı altıncı Corc'un taç giyme töreni yapılacağını biliyoruz . Gazeteler bu tören baklanda yem -reni haberler veriyorlar. Mesela, törenin yapılacağı yerlere nazar binaların penceruseri, şrmdideu hemen kamilen, karalanmış ve katta, bunlar üzerine spekülasyon bile başlamıştır. Tribünlerin ön sıraların daki yerler, paramızla, ISO liraya alınıp satılmaktadır. En iyi yerlerin Hari, bunun, esi az, bir mislidir. Bu yüksek fiat lan seve sere ödeyenlere gelince : bunlar da amerikanlarla ılmuiııj ııku zenginleridir. Parayı alıkoyunuz! lngilterenin Hindistan ordusuna men-sub bur zal, kn-ml beşinci Corc'un bir heykeli yapılmak için lüzumlu paranın toplanm-ı-rm temin edecek bir usul bulmuş ve buna "parayı alıkoyunuz" adını vermiştir. Usul şundan i-ba retti: "ingiltere bankalarında ala-cakU hesabı olanlar, muayyen bir günde, bu besablannm hep birden kesilerek ingiliz lirası "küsuratının" heykel be sabra* getirilmesine muvafakat edeceklerdi. Bn usul tatbik olunmuştur. Bundan hasıl olan paranın mikdannı tahmin e-dcbilir miliniz? 1.200.000 türk İrrasr. Kurtulmak ve kavuşmak Kötü kullandığımız tabrrfer arasm- da kurtulmak ve kavuşmak, hele gazete sayfalarında, hemen her gün bir kaç kerre karşılaşmakta olduklarımı zdan-dır; filan yer susuzluktan kurtuldu, falan yer elektriğe kavuştu gibi.... Kendilerinden kurtulduğumuz şeylerin mevcudiyeti ve kendilerine kavuştuğumuz şeylerin yokluğu bize dayanılmaz istırablar vermiş ır*mah lazımdır. Acaba hakikat bu mudur? 22 mart: birinci sınıf (cebir), ikinci sınıf (edebiyat), üçüncü sınıf edebiyat şubesi (kimya) - fen şubesi (firik), 24 mart: I (tabiiye), II (kimya), III (fizik) - (Kozmoğrafya). 25 mart: I (hendese), II (tarih). III (kozmoğrafya - kimya). 26 mart: I (fizik). II (cebir), III (tarih) müşterek. 27 mart: I (edebiyat), II (fizik), III (coğrafya) müşterek. 29 mart: I (tarih), II (coğrafya), III (cebir - edebiyat). 30 mart: I (coğrafya), II (tabiiye), III (edebiyat - cebir). 31 mart: I (kimya). II (hendese), III (tabiiye) müşterek. 1 nisan: yalnız üçüncü sınıfta (hendese ve müsellesat). Talebeler suallere bir buçuk saatlik bir zaman içinde cevab vermeğe mecburdurlar. Yalnız grup halindeki derslerde bu müsaade İki buçuk saate çıkarılacaktır. Vekâletten gönderilen suallerle a-lâkalı bahisler herhangi bir sebeble henüz talebeye okutulmamış ise o sualler yerine muallim tarafından talebeye başka sualler sorularak keyfiyet mu-cîb sebebleriyle ve suallerin birer sureti ile birlikte vekâlete bildirilecektir. İmtihan kâğıdları muallim tarafından okunup not takdir edildikten sonra mektebte alıkonulacaktır. Su projesinin tatbiki hazırlıkları Nafıa vekâleti büyük su projesinin tatbiki etrafında çalışmalarına başlamıştır. Vekâlet yapılacak işleri mıntaka itibariyle gruplara aynmış vc bunun ı-çın bir kadro hazırlamıştır. Kadro bugünlerde başvekâlete verilecektir. Af isa j işini belediye alıyor îstnbul (telefonla) — Şehir meclisi ıin bugünkü toplantısında belediye reisinin afişaj işi hakkmdaki teklifi o-kundu. Belediye reisi bu işi belediyenin üzerine alacağım soyuyordu Urun münakaşalardan sonra teklif esas İti. briyle kabul edilerek encümenlere gönderildi. Erzurum gecesi hazırlıkları Ankaradaki Erzurumlu gençler, ö-nümüzdeki çarşamba ve perşebe akşamları Ankara halkevi salonlarında memleketlerinin 19 uncu yıldönümünü kutlayacaklardır. Bir aydan beri devam e-den hazırlıklara göre gecenin çok eğlenceli geçeceği ve Erzurum oyunla-riyle türkülerinin, her yıl olduğu gibi, bu yıl da geniş bir alâka ile karşılanacağı anlaşılmaktadır. Deniz yolları tarife komisyonu Îstnbul (Telefonla) — Deniz yolları tarife komisyonu bugün de toptandı, tetkiklerine devam etti. Hafta sonuna kadar mesaisini bitirecektir. AVA Havalar ısınmakta devam ediyor Dun şehnrnszde hava umumiyetle hafif bulutlu geçmiş ve sıcaklık sıfırın üstünde ancak 15 dereceye kadar çıka-bilrniştır. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dün yurdun hiç bir yerinde yağış olmamış, bütün mın takalar da hava bulutlu geçmiştir. Sıcaklık Trakya ve Ege mı n takaların da gece biraz soğumuşa* da gündür umumi olarak 2-4 derece Ji .ısında yemden ısınmıştır En düşük sıcaklıklar yalnız doğu Anadolu sun da sıfırın altmda olmak üzere Erzururnda 7. Karata İS derecedir. En yüksek sıcaklıklar sıfırın üstünde olmak üzere Bursa vc izmir dc 20, Manisada 21. A-dana ve Dörtyolda 22 derecedir. ULUS 10 MART 1937 ÇARŞAMBA 4. üncüde Almanya ve Montrö anlaşmasına dair bir ingiliz dergisinin yazısı ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5607 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Yabancı dil konuşan türkler Atatürk bugün şehrimize şeref veriyorlar Atatürkün trenden inerlerken alınmış bir resimleri İstanbul, 9 (A.A.) — Cumhur Reisi Atatürk, bugün 15.15 de hususi trenleriyle Haydarpaşa'dan Ankara'ya hareket buyurmuşlardır. Adana'daki karardan: Ana dili türkçeden başka dil konudan türklerin yalnız türk dili konuşan kardeşlerinin medenî ve kültürel mevkilerine yükseltilebilmeleri için Partimiz ve Halkevlerimİzin devamlı ve müessir müzaha-retleri içinde çalışacak, [/ mamen hususî faal n .r teşkil edilecektir. B. Şükrü Kayanın Adana Halkevindeki mühim söylevi Lâzkiyede Hatayda Çukurovadaki Alevîler öz Türktür Adana, 9 (A.A.) — Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya dün akşama kadar memleketi alâkadar eden işler üzerinde tetkiklerde bulunduktan sonra, akşama doğru saat 5.30 da Halkevinde yapılan toplantıda hazır bulunmuşlardır. Halkevinde dört yüze yakın münevver ve güzide bir kütle kendisini bekliyordu. Bugünkü toplantının mesud ve hususî bir mahiyeti vardı. Çünkü saltanat devrinin kötü miraslarından biri olan ve bizi asırlarca kaniyle, tarihiyle, kültü-riylc öz türk bir kütleden uzak bulundurmuş olan zihniyetinin mahkûmiyetini bu toplantıda ilân ettik. Salonu dolduranların yansını saltanat cehaletinin, manasız bir mezhep davasınm adlarının başına bir arab kelimesi ilâve ettiği ve ırk d a şiarımız dan mürekkeb grup teşkil ediyordu. Suriye ve Türkiye Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri, Son günlerde Suriye basınının aleyhimizdeki neşriyatının üzerimizde hiç de iyi bir tesir bırakmıyacak şekil aldığını ve bu neşriyatın iki memleket arasındaki dostluk münasebetlerine halel verecek bir mahiyette olmasından türk milletinin müteessir olduğunu, halbuki Suriye kamoyunuu Hatay davasındaki türk hakkını teslim etmiş bulunduğunu söyledi. B. Şükrü Kayanın konuşması B. ŞükrU Kaya, kendisini sabırsız- lıkla bekliyen bu münevver ve değerli insan kütlesini tatmin için derhal konuşmaya başladı. Evvelâ iktisat! ve kültür bakımından Türkiyenin büyük bir merkezi olan Adana'ya geldikten sonra a danahlarla bîr konuşma yapmak hususunda duyduğu arzuyu ifade eden vekil, bu konuşmalarının esasını bittabi politika işleri de dahil olduğu halde memleketi alâkadar eden iktisadî ve kültürel işler olduğunu söyledi Ve her şeyden evvel teşkilâtı esasiye kanunundaki son değişikliğin ve partimizin altı umdesinin ana yasamıza geçmesinde görülen lüzum ve faydaların nelerden ibaret olduğunu izah etmekte büyük fayda göreceklerini ilâve ettiler. Bu hususta çok değerli ve ikna edici tafsilât veren vekil, altı umdenin kanunu esasimize geç-mesindeki lüzumu şöyle ifade ettiler: "— Bu umdelerin kanunu esasimize (Sonu 6. ıncı sayfada) Gündelik Bugünkü Kongre Kemal ÜNAL "Halkçı, halk için, halkla beraber demek; halkı sevkederek devleti idare etmek demek değildir; halkın iştirakiyle, halkın severek ve bilerek iştirakiyle iş yapmak demektir.,, Parti Genel Sekreterinin onbeş gün evel halkevleri yıldönümü töreninde bu cümlelerle veciz olarak ifade ettiği büyük prensipi, yeni Türkiyenin her ileri adımında; siyaset, kültür, ekonomi, hulâsa millî faaliyetin her şubesinde en bariz hatlariyle görürüz. Bugün Ankarada açılan Kuru Üzüm Kongresi, halkla yapı-lan verimli ve müselsel çalışmaların en yenisidir. Tütün ve fındık kongrelerinin iyi neticelerini almış bulunuyoruz. Bu yıl Ege mın-takasında tütün, bir ay içinde en •on demetine kadar satıldı. Fındık, on milyondan on üç milyona çıkarak şimdiye kadar türk ihracatında ikinci büyük rakam olan kuru üzümün yerini aldı. Bugünkü kongre; kuru üzümlerimizi en müsaid bir vaziyette ele almış bulunuyor. Cumhuriyet yılları, her istihsal kolunda olduğu gibi kuru üzüm içfn de bir inkişaf devresi olmuştur. Son iki yılda seksener bin tonu bulan istihsal; eldeki otuz yıllık rakamların en yükseğidir. Büyük harbdan önce de en yüksek rakamın yetmiş bin tonu asmadığını gö-rüyoruz. Kum üzüm yetiştiren milletler arasrnda her zaman ikinciliği muhafaza etmiş bulunuyoruz. Ancak dünya ölçüsünde türk istihsalinin hacmi sekizde bire kadar inmişken son yıllarda bu nitbet üçte bi-re yaklaşmış bulunuyor. (Sonu 6. ıncı sayfada) Maarif Vekilinin söyledikleri B. Saffet Arıkan türlü kültür işlerini anlattı İstanbul, (Telefonla). — Maarf Vekili B. Saffet Arıkan Parkotelde muhtelif kültür işlerimiz üzerinde şu m'.ihim beyanatta bulunmuştur. — Burada bulunduğum müddetçe Üniversite işleriyle meşgul olacağım Üniversiteye yapılacak binalar İçin hastanelere ilâve edilecek 450 yataklı pavyonlar da dahil olmak üzere; icabe- üzüm kongresi Bugün toplanıyorl Bugün saat onda lktisad Vekâletinde memleketimizin mühim istihsal maddelerinden olan kuru Üzümün istihsal, standardizasyonu ve ihracı İşlerini ko- (Sonu 6. ıncı sayfada) den tahsisat diğer senelerede sari olmak kaydiyle verilmiştir. Yapılacak plân ve resimler bitmek üzeredir. Bitirilenler derhal şartnamesine göre mü-(Sonu 6. ıncı sayfada) Asya paktı İrak Elçisinin söyledikleri Paktın bu yaz Tahranda imzalanması muhtemel Dost ve komşu İrak'ın Ankara Elçisi B. Naci Şevket bir ay süren bir dinlenme seyahatinden dönmüştür. Dün bir muharririmiz kendisini ziyaret etmiş ve muhtelif meseleler hakkında fikirlerini sormuştur. Sayın elçi Asya paktı hakkında şunları söylemiştir: "— Muhterem Tevfik Rüftü Arasın paktın imzası için Bağdad'ı ziyaret ettikten sonra bizim hariciye vekilimizle Tahran'a geçeceklerini tanıyorum. Afganistan Hariciye Vezirinin de Tahran'a gelmesi ve miaaktn Tahranda imzası çok muhtemeldir. [B. Naci Şevketle muharririmizin yaptığı mülakat ikinci say famız da-dır.] Karışmazlık Komitenin kararları bizde de tatbik ediliyor Kontrol plânına göre ispanya sınırlarının nasıl kontrol edileceğini gösterir harta [Bu husustaki havadisler beşinci sayfamız da dır.] Fıkra: Ev Hitlerin, büyük mesken politikası şu düsturu kılavuz edinmiştir: "Heim-los heîmatlos" Herkese sığınabileceği kadar mesken, birkaç çiçek tohumu atacağı kadar toprak parçası: Savyetler yıllarca tecrübeden sonra mesken mülkiyetini yeniden tesis ettiler. Son defa Rusyada iken Kızıl komünist muharrirlerinin kendi ev plânları üzerinde nasıl şevk ve ihtirasta meşgul olduklarına hayretle bakmıştım. Hâtıralar, yuva ve ocak mesken havası içinden başka nerede kurulabilir? Kooperatifleri teşvik ed*-niz; kredi faizlerini azaltınız ve müddetini uzatınız. Bu tedbirler dabi yet* miyecek olanlara mesken yapıp veriniz. Az kazançlı ailelerin mesken ihtiyacım gelircilerin yemliği ol * maktan çıkarınız! — Bakınız, karşınızdaki ev sahibi şu yapıyı berbad bir malzeme ile 14.000 lînaya çıkardı, içinde ahıra benzer 7 a-partıman var. Kaçak tavanarasını bile 50 liraya kiralıyor! Bunlar Ankarada masal olmalıdır, Ankaramızda böyle nice şeyleri masal-/aştırmadık mı: mesken davası, pahalı da olsa, nihayet hepsi kadar pahalı, fakat verimli olmakta, maddi manevi, birçoğundan ileridir. Plân Yenİşehirinin İçinden geçerken etraftaki boşluklara artık bakmayınız: onları zenginler doldurabiliri Plânın henüz hiç yol ve iz işlenmemiş olan kısımları içinde [çûnlcü plân 300 bin nüfusa göre yapılmıştır.] tarlalar satın alınız, evvelâ binlerce mesken i-çin bol toprak bulundurunuz ve bunu, katiyen, aynı mevsimde bina yapmıya-cak olanlara sattırmayınız... Hep aynı mülâhazalar! Fakat ne çare, bahar havayı ısıtıp inşa kazmalarının sesini duyurduğu zaman, hep, bir kışlarını daha pis kerpiçler içinde pi-nekliyerek geçirmiş ve bir yazlarını daha aynı cehennemin bin türlü haşeresi ile yanyana geçirecek olanları düşünüyorum. - Fatay ULUS 10-3-1937 EDEBÎ MESELELER Millî edebiyat, milliyetçi edebiyat tabirlerinin manâ ve şümulü nedir? Tabir ve formüllerin zahiren ifade eder gibi göründüğü manâlara aldanan bazı aydınlarımızın biribirine karıştırdıkları mefhumlar arasmda, "millî e. debiyat,, dan yanlış olarak "milliyetçi edebiyat,, manasının çıkarıldığına sık sık rastlamaktayız. Millî vasfına lâyik bir edebiyatın mutlaka bir milletin kahramanlık destanlarını, büyük hareketlerini ve yaşa. yış hususiyetlerini anlatması gerekeceğini sananlar az değildir. Hattâ bir çok defalar "bizde bir milli edebiyat var-mıdır?,. "Millî bir edebiyat yaratmak için ne yapmalıdır?,, tarzında anketlerin gazete sütunlarını haftalarca işgal ettiğini de görmüşüzdür. Böyle ceviz kabuğu doldurmayacak mevzularla fikirlerin beyhude yere işgal ve hattâ teşviş edilmesini önlemek için, her şeyden Önce, edebiyat piyasasına sık sık sürülen bu nevi dövizlerin kıymetini tayin ve tesbit etmeye çalışmak her halde faydalı olur, sanıyoruz. Evvelâ, meseleleri memleket ölçüsünde mütalea etmekle iktifa etmiyerek, dünya ölçüsünü gözden İrak tutmazsak gördüğümüz bir hakikat şudur ki, "millî edebiyat., diye bir mesele yaratmaya çalışan gayretkeşliklere ancak bizim aramızda rastlanmaktadır. Bizde kastedildiğini gördüğümüz manada edebiyatta bir "millilik,, meselesi mevcud delildir. Çünkü kendi çocukları tarafından kendi ana diliyle vücuda getirilmiş olan telif eserler, her milletin millî edebiyatını teşkil eder. Bazı milletlerin çok yüksek bir kıymet taşıyan ve enternasyonal mahiyette pek çok eserlere sahib olan edebiyatlarda gıbta edenler, "bizim de ne zaman bir millî edebiyatımız olacak,, derlerken, "millî., tabirini "kalite,, yerinde kul. landıklarınm farkında olmıyorlar. Bizim hikâyelerimiz, romanlarımız da mevzularını türk milletinin yaşayışından almaktadırlar. Ancak, türke has bazı hususiyetleri, cemiyetimizin bazı karekteristklerini, diğer bazı milletlerin romancıları kadar muvaffakiyetle akscttiremiyorlarsa, bu, "millî,, olma- yışlarından değil, aynı derecede bir derinlik vc kabiliyet gösteremcmclcrindcn ileri gelir. "Milliyetçi edebiyat,, formülü ise, "millî edebiyat,, tabirinden daha hususî ve daha dar bir mana ifade eder. Burada millî hisleri tehyic, millî heyecanlan tahrik, millî terbiyeyi yükseltmek gibi gayeler karşısında bulunuruz. Edebî eser bu gayelere vasıta edilmiş olsun veya olmasın, bu nevi eserler, bir milletin edebiyatı içinde zarurî olarak küçük bir mevki işgal eder. "Milliyetçi edebiyat,, , dar bir çerçevedir demiştik. Bütün edebiyatı böyle dar bir çerçevenin içine hapsetmek istemek demagojik bir düşünce olur. Elbette ki cemiyetin ve hayatın aynası olan edebiyat cemiyet ve hayat kadar geniş bir çerçeve içinde yetişip büyüyecektir. Falih Rıfkı Atay, "millî,, bir sanat yaratmak endişesiyle, bir çok şehirlerimizde pek kötü mimarî eserleri yapılmış olduğundan şikâyet ederken şu sa. tırları yazıyor : "Millî sözünde fazla ısrar etmeyiniz. Garb medeniyeti âlemi içinde, hele bu umumî manzara bakımından benzeyişler, bcnzemeyişlerden pek çoktur. Millî diye ne çirkin, ne kötü, ne çürük yaptırılamaz. Millî, aksi vasıfta olanla, rın bize has karakteri demek olacaktır. Biz evvelâ yüksek bir mimarî sanatı kuran mimarlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Millî orada doğacaktır. Bununla millî sözünün ticareti arasında ne büyük fark varl..,. Bu veciz sözler, edebiyat mevzuu bahis olurken de kıymetini aynen muhafaza etmektedir. Bİz güzel, büyük, derin eserler özlüyoruz. Böyle eserlerden mürekkeb bir edebiyat, türke şeref veren "millî edebiyat,, olacaktır. Bu itibarla, özlediğimiz edebiyatın vücude gelmesini te. menni ederken "millî,, sözünde ısrar etmiyeceğiz. Çünkü edebî eserler arasında bir millî, gayrı millî tasnifi, sunî-liği nisbetinde, zihinleri teşvişten de geri kalmaz, YAŞAR NABI Tahsil edilmemiş vergiler için Yeni tetbirler düşünüldüğü doğru değil Maliye Vekâleti ileri gelenlerinden bir zat vergiler hakkında yeni tedbirler düşünüldüğü etrafındaki neşriyat üzerine şu malûmatı vermiştir: •'— Tahsil edilmemiş ve müruru zamana uğramış vergiler hakkında yeni tedbîrler düşünüldüğü doğru değildir. Esasen kanunî müddeti geçirmek suretiyle müruru zamana uğramış vergiler hakkında vekâletimizce yapılacak bir muamele yoktur. Halen tahsil edilmemiş vergilere gelince vekâlet yeni teşkilâtiy-le beraber bekaya vergilcr'e senesi içinde tahakkuk eden vergilerin tahsiline lâzımgelen ehemiyeti vermiş ve bunun ilk semeresini almış bulunmaktayız. Bu scbebten tahsil edilmemiş vergiler için yeni bîr tedbire lüzum olmadığı gibi böyle bir karar ve tedbirin düşünülmüş olduğunu dahi tasavvur etmiyorum. Memurlarımızın vergi tarh, tahakkuk vc tahsil işlerim daha kolaylıkla başarabilmeleri vc halkın memnuniyetini mucib olacak usuller temini için vergi kanunlarımızın birleştirilmesi etrafındaki kanun projesinin hazırlığına devam etmekteyiz. Projeyi, Kamutayın önümüzdeki toplantısına yetiştireceğimizi tahmin ediyoruz." KÜÇÜK İÇ HABERLERİ * İnşaatı biten istanbul üniversitesi radyoloji ve biyoloji enstitüleri ayın sonuna doğru törenle açılacaklardır. * Urfa vakıflar müdürü B. Hasan Tahsin İçele, İçel vakıflar müdürü B. Bekir Urfaya tayin olunmuşlardır. k * Sihat ve İçtimai Muavenet Vekâ- leti Ankara Numune hastanesi diş doktoru B. Rıza Oktay'ı, çene cerrahisi ve ameliyatlarına aid son terakkiyatı tali kib ermek üzere, İstanbul üniversitesi xf profesörlerinden B. Kontrovİçin nez-t dine göndermiştir. tj B. Oktay bu ay sonunda vazifesi ba- ri şır.a dönecektir. • Ziraat vekâleti türk ormancılığının en büyük hizmetini görecek olan orman fen memurlarını yetiştiren orta orman mektebinin müfredat programını değiştirmeye karar vermiştir. Mektebin i-darc ve tedris heyetleri ve teşkilâtı bugünün ihtiyaçlarına uygun bir surette hazırlanacaktır. Ağaç ve ekin Hastalıklarile savaş Ankaıa vilâyeti ziraat mücadele teşkilâtı kış ayları içinde ekinlere zarar vermekte olan Urla fareleri için bir mücadele açmıştı. Ankaramn kaza vc köylerinde yapılan bu mücadele çok iyi neticeler vermiştir. Bir kaç gündenberi Ankara civan bağ vc bahçelerde zararlar yapan böceklere karşı bir savaşa başlanmıştır. Şehir içindeki akasyelerdeki koşnil cinsinden böceklerde yok edilmektedir. Bu böcekler fazla miktarda değildir ve mücadele ihtiyatı bir tedbir olarak yapılmaktadır, Yenişehir ve Çankayada başlıyan mücadele sahası bugünlerde genişletilecek ve teşkilât büyütülecektir . Sahte rapor istanbul adli tıb başkâtibi Raife sahte rapor hazırlamak suçundan işten el çektirilmiştir. Fazla istihsalin hududu Sanayii teşvik kanunu sürpodakriyon için bir nizamname yapılacağını emretmekte idi. İktisat vekâleti kanunun bu hükmünü yerine getirmiş ve hazırladığı proje Başvekâlet yoliyle Devlet şurasına kadar gelmiştir. Devi şurasında nizamname üzerindeki tetkik ve müzakereler neticelenmek üzeredir. Nizamnamenin hazırlanmasındaki gaye şudur: sanayileşme yolunda büyük bir faaliyet göstermekte olan memleketimizde yem bir fabrika kurulması lâzım geldiği takdirde istihsal fazlasını da düşünmek ve ona göre tedbir almak gerekecektir. İşte bu nizamname ile istihsal fazlasının hudud ve şartlan tesbit olunacaktı. Asya paktı İrak elçisinin söyledikleri Paktın bu yaz Tahranda imzalanması muhtemel Dost ve komşu Irakın Ankara E İçişi B. Naci Şevket, bir ay süren bir dinlenme seyahatinden dönmüş ve işlerine başlamış bulunmaktadır. Bir muharririmiz dün kendisiyle görüşmüştür. Konuşmasını şöyle anlatıyor: — Sayın elçiyi, son günlerde şark devletlerini ve beynelmilel bir hâdise olmak itibariyle de avrupalı-ları alâkadar eden "Asya paktı,, hakkrndaki düşüncelerini öğrenmek için ziyaret ettim. B. Naci Şevket, güzel bir türkçe ile konuluyor, sorduğum suallere, tebessümü hiç kaybolmayan bir yüzle, ve çok nazikâne ccvablar veriyordu. — Son seyahatinizden memnun musunuz? dedim. — Çok, dedi, seyahatim çok güzel geçti. Evvelâ, Viyanada bulunan kardeşimle görüştüm. Sonra, refikamla, Pa-rise, oradan Nisc gittik. Çok yorgundum. Bu bir aylık seyahat, yorgunluğumu gidermesi bakımından çok iyi oldu. Zaten uzun zamandanberi de mezuniyet yapmamıştım. — Ekselanstan, dedim, müsaade buyururlarsa imzası yaklaşan Asya paktı hakkında ne düşündüklerini rica edecektim. Asya paktı — Asya paktı, yani "misakı rubaî" nin esasları iki sene evel hazırlanmış ve pakt o zaman Cenevrede bulunmuş olan dört devlet hariciye vekilleri arasında parafe edilmişti. O zamandanberi imza İÇİn müsaid bir fırsat beklenmektedir. Muhterem Tevfik Rüştü Arasın, paktın imzası için Bağdadi ziyaret ettikten sonra bizim Hariciye vekilimizle Tahrana geçeceklerini sanıyorum. Afganistan Hariciye vezirinin de Tahrana gelmesi ve misakm Tahranda imzası çok muhtemeldir. — Paktın imza tarihi kararlaştırıldı mı ? — Hayır, henüz takarrür etmiş bir tarih yoktur. Fakat benim zannıma kalırsa imza merasimi, bu ilkbaharın sonlarında veya yaz başlangıcında olacaktır. , — Paktın imzasını, sizin bakımınızdan tehir eden bir sebeb mevcud mudur? — Hayır, biz dört şark devletini biribirine kardeşçe bağlarla bağlıyacak ve bugünkü münasebetlerin azamî inki- Satdtk yanardağ Bir takım ada-ların, sar.ibleri olan devletlerce satılığa çıkarıldıklarını gazetelerde sık sık okuyorduk. Fakat bir volkanın satılabileceğini kim akla getirirdi? Halbuki böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünen de bulunuyormuş: Honduras hükümeti, 2000 metre yüksekliğinde ve yılda birkaç defa indifa etmekte olan bir yanar dağı 250.000 dolar mukabilinde satmak istediğini ilân etmiştir. Yalnız, altı aydanberi devam eden bu ilâna rağmen henüz dağa alıcı çıkmamıştır. Sen nehrindeki zuhaf Paris sergisine Almanyada hazırlıklar Paristen geçen Sen nehrinin suları bugünlerde, fransız devlet merkezî halkını kaygılandıracak kadar kabarmıştır. Suların yükseliş derecesinden her gün okurlarına malûmat vermekte olan gazeteler: "Sular zuhaf m ayaklarına çıktı, beline yaklaştı, çenesini buldu'* gibi cümlelerle bir sahaftan bahsedip durmakladır. Halbuki zuhaf, bildiğimiz gibi. fransız-larm cezairde ihdas etmiş oldukları bir asker sınıfıdır. Sen nehri suları münasebetiyle kendinden bahsolunan zuhaf a gelince: bu, meşhur Alma muharebesini anmak makaadîyle, kurulan bu namdaki köprünün kenarına konulmuş o-lan bir zuhaf heykelidir ki nehir sularının yükseliş derecesini hemen bütün parislilere haber verir. Ve zuhaf sulara gömülünce de şehir için hakikî tehlike başgöstermiş sayılır. Hulâ- sa zuhaf. Sen nehri sularının mikda-rını ölçmeğe yarıyan bir nevi derecedir. 342.000 ağaç Paris şehrinde ne kadar ağaç bulunduğunu öğrenmek istediği halde defterlerinde böyle bir kayıd bulunmadığını anlıyan Paris belediyesi yeni bir sayım yaptırmıştır. Birçok memurun kullandığı ve birçok paraların harcandığı bu sayım neticesinde bu büyük şehirde tam 342.000 ağaç bu-lunduğu tesbit edilmiştir. 342,000 ağaç, yani hakikî bir orman! Dansı şehirlerimizin başına. Stenografi kaç yasında imis? Daktilograf kullanıldığı yakm tarihlerin bir icadı sandığımız stenografı, bir tarihçiden öğreniyoruz ki, hiç de yeni bir şey değil, bilâkis 2000 yıllık ömrü olan eski bir varlıkmış: eski Roma foromunda, senato azası tarafından söylenilen nutukları Mar-cus Tulius Tiro bir takım işaretlerle kaydedermiş. Bu icad. 1558 tarihinde bir fizikçi tarafından biraz ıslâh edilmiş, 1836 tarihinde de Samuel Pepys tarafından tamamlanmıştır. Şimdi, genç daktilograflarca hemen hemen her dakika kullanılan bugünkü stenografi ise türlü unvanlannı Samuel Pepysin usullerini tadil etmiş olanların isimlerinden almıştır. Alman gazeteleri, A! manyanın 1937 Paris sergisindeki paviyonunu süslemek için yapılmakta olan hazırlıkları haber veriyorlar. Bu paviyo-nun duvarlarından birine asılacak o-lan büyük bir halı Bavyeralı yirmi halıcı ustası kız tarafından dokunmaktadır. Bu halının hava, ateş, toprak ve suyu temsil eden konusu Almanya güzel sanatlar odası reisi B. Ziegler tarafından çizilmiştir. Kral Faruk hakkında bir hikâye Isviçrede dağ sporlan yapmağa giden kıral Faruk'un Fransadan geçmesi, Paris gazetelerine, bu genç ve sevimli hükümdar hakkında sütunlar-ca yazı yazdırmıştır. Bu yazılardan birinde şu hikâye naklediliyor: "Kırat Faruk'un babası Kıral Fuad, Aiexsandre Duraas'nm hayranlarından imiş ve oğlu dünyaya geldiği sırada bu muharririn "Uç Silahşorlar" adındaki romanını okuyormuş. Kendisine, bir oğlu olduğunu haber vermişler. Kıral Fuad deı "Allahtan dilerim, oğlum Porthos gibi kuvvetli, d'Artagnan gibi kahraman, Athos gibi asîl ve Aramış gibi kurnaz olsun" demiş. Kıral Fuad, bu hikâyeyi anlattıktan sonra ilâve ediyormuş: "Ha'bukı tali, beni Aramİs gibi kuvvetli ve Porthos gibi kurnaz yaptı." şafa mazhar olabilmesi için geniş imkânlar hazırlıyacak olan misakm bir an evel imzası taraftarıyız. Ancak İranla aramızdaki ihtilâfın daha evel halledilmiş olması arzu ve temenni edilen bir şeydir. Bİlyiorsunuz; İranla aramızda Şat-tülarab meselesinden .doğan bir ihtilâf mevcuttur. Fakat memnuniyetle söyli-yebilirim ki Bağdadda cereyan etmekte olan müzakerat epey ilerlemiş, iki tarafın noktai nazarı son günlerde yaklaşmıştır. Ümid ederim ki pek yakında iki tarafı da memnun edecek bir hal su« reti bulunabilecektir. Bundan sonra ilk yapılacak işin "misakı rubai'' yi imza etmek olacağını söylemeye lüzum yoktur sanırım.,, Türkiye - Irak Muhterem elçinin çok nazikâne hareketi bana daha bazı sualler sormak cesaretini veriyordu. Rica ettim: — Irakın Türkiye ve diğer devletlerle olan münasebetleri hakkında U-lus'a bazı lütuflarda bulunmaz mısınız? dedim. — Türkiye ile Irak arasındaki münasebetler pek samimidir ve tatlıdır, dedi. Sayın başbakan lnönünün de bir münasebetle söyledikleri gibi hudud. da iki devlet bir el gibi çalışıyor, biz Türkiye ile kardeşiz ve birbirimizden ayrılamayız. Kardeşliğimiz hem maddî, hem manevî sahadadır. Aramızda ne şimdiye kadar bir ihtilâf olmuştur, ne halen mevcuddur, ne de İstikbalde bir ihtilâf çıkması ihtimali mevcuddur. Irakın diğer devletlerle olan münasebetlerine gelince: İktidar mevkiindeki kabinenin neşrettiği beyannamede de serahatle ifade ittiği gibi umumiyet, le dostanedir. Irak - ingiltere Hükümetim, müttefikimiz Ingil-tereye olan sedakatini muhafaza etmek' ve ki devlet arasındaki muavenet bağlarım kuvvetlendirmek kararındadır. İranla olan münasebetlerimizde, bir az evvel temas ettiğim gibi, inkişaf yo. lundadır. Muallâkta kalmış olan bazı ma selelerin en kısa bir zamanda halledilmesi için Irak elinden gelen gayreti sarf etmektedir. Suudi arabistan hükümetine gelincel Mevcud olan ittifak ve arab kardeç» ligi esaslarına müstenid olan bağların takviyesine ve diğer arab memleketleri ile de kardeşlik alakalarının kuvvetlenmesine çalışılmaktadır. Irakla diğer memleketler arasında mevcud dostlukların muhafazası ve kar şılıklı menfaatler dairesinde inkişafı için gayret sarf etmekten çekinmemek hükümetimin takib ettiği esas prensiplei cümlcsindendir. İstanbul Belediyesi ve afişaj işi İstanbul, (Telefonla) — Belediye a» fişaj işini 23 marttan İtibaren kendisi idare edecektir. Hazırlıklara başlanmıştır. Büdce encümeni kadro tahsisatını kabul eder etmez tatbikata geçecektir, Yeni büro ilân işlerine, şehrin tezyini zaruretlerini göz önünde bulundurmak üzere hazırlıyacakttr. AVA Hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava bulutlu geçmiş ve en yüksek sühunet sıfırın üstünde 17 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dün yurdun Karadeniz sahillerine hafif yağmur yağmış, diğer yerlerde hava umumiyetle bulutlu geçmiştir. Dün sühunet yeniden 2-3 derece arasında ısınmıştır. En düşük dereceler sıfırın altında Erzurumda 7, Karsta 11 derecedir. ULUS 11 MART 1937 PERŞEMBE Yarın : Tayyare Piyangosu numaralarının tam listesini neşrediyoruz ON SEKİZİNCİ YİL. NO: 5608 ADIMIZ, ANDIM1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk dün Ankaraya büyük şeref verdiler Atatürk Ankarada tezahürle karşılandı Dokuz sonhânunda istirahat etmek üzere tstanbula giden Büyük Önderimiz Atatürk iki aylık bir ayrılıktan sonra kendini çok özliyen Ankara'ya döndüler. Ankaralılar sevinç içinde idi. Bahar havasiyle bir kat daha güzellemen şehir, binaları, sokakları süsliyen bayraklarla bir bayram günü yaşadı. Cumhur Reisimizin hususî katarı tam saat 14.32 de istasyona girdi. Carda, Kamutay Başkanı B. Abdülhalik Renda, Başvekil İsmet İnönü, Genel Kurmay Başkam Mareşal Fevzi Çakmak, vekillerimiz, Ankarada bulunan mebuslar, generaller, hükümet ileri gelenleri, halk mümessilleri ve istasyonu dolduran, taşan bir kalabalık vardı. Vagonlarından neşeli ve mütebessim olarak inen Atatürk kendisini karşılamağa gelenlerin birer birer ellerini sıkarak iltifatta bulunmuş ve hatırlarını sormuştur. Büyük Önder, karşılayıcıların alkışları arasından geçerek otomobille-rlnm binmişler v+ Çanhayayc gitmişlerdir. Büyük Ömlerir tiz Atatürk jAnkarayı teşrifleri umumdu Ankara garımla kendilerini karşılayanlar Arasında Hatay anayasası Cenevredeki komite projeyi tetkik ediyor Cenevre, 10 (A.A.) — Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Sancağın statüsünü ve anayasasını ha-zırlıyacak olan eksperler komitesi, dün öğleden sonra çalışmalarına devam etmiştir. Komite, kendisine çizdiği çalışma usulü içerisinde B. Numan Menemen- Gündelik Çekirdeksiz üzüm kongresi B. Celâl Bayar mühim bir nutuk irad etti. Bu nutuk, istandardizas-yonun güzel ve orijinal bir tarifini de ihtiva ediyor; "Teknik itibariyle alâkalılara düşen vazifeleri tesbit, çalışma tarzlarını tevhid ederek, bu suretle milli sayın muhassalasını artırmaktır.,. Dün şehrimizde yeni bir millî kongre toplandı: "Çekirdeksiz üzüm Ankara birinci millî kongresi". Kongrenin hedefi, bu nevi üzümlerimizin istan-dard tiplerini tespit etmektir. Çekirdeksiz üzüm ihracatımızın, İhracat mallarımız arasında kıymetçe daima ya i-kinci veya üçüncü geldiği ve her sene memleketimize vasati 8,5 milyon liralık bir servet getirdiği düşünülürse bu kongrenin ehemİyeti kendiliğinden meydana çıkar. -Geçen yıl üzüm ihracatımız 10 milyon lirayı bulmuştur. 1927 de bu rakam 19 milyondu. Memleketimizde, izmir sahas:nda yetişmekte olan çekirdeksiz üzüm batı memleketlerinde "Sultaniye,, veya "Sultana,, yani kıraliçe denen nevidir. Şimdi her tarafta korent namiyle anılan ve e-vclce Anadolunun her köşesinde bolbol yetişmekte iken, teşkilâtsızlıktan yavaş yavaş ihraç imkânı zorlaşarak kaybolan kuş üzümleri nev'İ, ne yazık ki, türk ihracat maddeleri arasından çıkmıştır. Kuş üzümleri bakımından yerimizi Yunanistan, Çekoslovakya, Cenubi Afrika ittihadı, Avustralya, Kaliforniya ve çekirdekli üzümler bakımından da bu memleketlerle beraber, hemen (Sonu 6. ıncı sayfada) Üzüm kongresi açıldı Ekonomi Bakanı B. Celâl Bayar çok mühim bir nutuk verdi Uç encümen türlü mevzular üzerin-de çabşmaya başladılar. Ankara birinci çekirdeksiz uzum kongresi dün sabah saat onda iktisad vekâleti konferans salonunda açıldı. Vekâletler otobüs durağında bir levha, kongrenin toplanacağı iktisad vekâleti binasını işaret ediyor. Kapıdan itibaren odacılar gelenlere yol gösteriyorlardı. Kongre salonu bayraklar, palmiye ve çiçeklerle süslenmişti. Kapıda büyük bir masa üzerinde kongre azasına dağıtılacak dosyalar vardı. Bunların içinde: şapoğrafla çoğaltılmış altı rapor, dünya üzüm ticaret ve tekniği hak-knıda iki kitab, son ticaret odaları kongresinde alınmış rasyonalizasyon ve stan-dardizasyon kararlarım havi kitab bulunuyordu. Kürsünün iki tarafındaki masalardan biri Türkofis stenograflarına diğeri gazetecilere ayrılmıştı Salonun bir tarafı üzüm ticaretinde rakib memleketler, yani Yunanistan, Kaliforniya, Avusturalya, cenubi Afrika, Iran üzüm numuneleri, tam ambalajlı üzüm sandıklan ve üzüm ticaret endüstrisine aid teknik vesikalar ve bilgiler-le, diğer tarafı türk üzümleri ve türk ihracatçılarına aid sandık ve numunelerle birer küçük sergi haline getirilmişti. Diğer bir köşede bütün memleketlerin üzümleri, standard numaralan itibariyle yanyana getirilmişti. Bu dünya ü-zümlerini kıyaslamaya imkân veriyordu. Tam saat onda delegeler, mebuslar (Sonu S. inci sayfada) Nutuktan parçalar: Türkiye haricî ticareti Türkiye millî kalkınmasının en büyük temelidir. Sadece tabii ve güzel mal yetiştirmekle mesele bitmiş olmaz, piyasanın ve ticaretin isteklerine uygun ve rakiplerin tekniklerine üstün ve hiç değilse müsavi şekilde onu hazırlamak ve satışını temin etmek lâzımdır. Standardizasyon dediğimiz zaman bu zarureti ve bu menfaatleri göz Ö-nünde tutmuş bulunuyoruz. Yukarda Ekonomi Bakanı nutkunu soy lerken. Aşağıda: Kongrede bulunanlar cioğlu tarafından verilen ve komitenin Çalışma unsurlarından birini teşkil eden projenin lüzumlu ve esaslı hükümlerini görüşmek suretiyle konsey tarafından 27 ikinci kânunda tasvib edilmiş bulunan rapordaki prensiplerin tetkikine dLvam eylemiştir. Bu suretle. Komite, sancağın dış işlerinin ilerdeki idaresine, enternasyonal anlaşmaların imzası ile katilik alışına ve Suriye devleti ile para sistemi birliğine dair olan meseleleri tetkikten geçirmiştir. Komite, bugün, görmenlcrin Bayır, Bucak ve Hazne nahiyeleri hakkındaki düşüncelerini dinliyecektir. Fıkra: İdare vazifesi Bir paradoksa çok benzemese, idare memurlarının fotoğraf objektifleri ile teftiş edilmelerini teklif ederdim: ber kim bulunduğu yerin umumi manzarasında bir değişiklik yapmağa muvaffak olmazsa, onun düzgün kâğıdcılık etmişinden ne çıkar.3 Türkiye bir valiler memleketi idi: uzun müddet -y/e kalacaktır. Cumhu -rıyetin koyduğu fark, ber işte olduğa gibi, keyif ve ceberut unsurunu kaldır-maktır. Bayındırlık zulümsüz olabilir: mecburî hizmet zu.'üm değildir. Eski valiler, hattâ meşrutiyet valilerinden velev küçük bir kısmı, köylüyü vatandaştan saymadıkları :in, onların çektiği eziyete de zulüm adını vermezlerdi. Brşlıca kılavuzlarımız idare adamlarıdır: onlar Öğretecekler, onlar anla. tacaklar, onlar sevkedecekler, onlar tedbir bulacaklar, onlar yaratacaklardır. Hele bir tekim vilâyetlerde bizim idare adamlarımız Amerikanın İlk piyonıye-lerinın vazifelerini görmek mevkınde-dirler. Ve gençler için, gerek hizmet etmek, hattâ perek politikada ad alarak yükseğe ermek istiyenler için, Türkiye'de daha uzun seneler en iyi i.'cr' w ve ulaşma vasıtası, her türlü faaliyetlere aç ve açık olan iç vazifelerde çalışmaktır. — Fatay. ULUS = 11 - 3 - 1937: Politika bahisleri: Ankara - Bükreş insanlar, iki »ey sevmeğe alışmalıdır: KiUb ve çiçek. Bunlar • dan birincisi, kafalarımızdan, cehaletin pasını; ikincisi de, miraçlarımızdan, kabalığın ve hoyratlığın nasırlarını sökecektir. Kitab. kendi değerine inanan insanın, ölünceye kadar, en yakın dostudur. İyi kitab ve fena kitab diye bir (ey yoktur. Okumasıuı ve U . miii durmaksızın inşa etmesini seven için, fena kitab, iyi kitabı takdire yarayan bir zarurettir. Gölge olmasa ışığı tanımlıyız? Demiyorum ki, her kitab sonuna kadar okunabilir. Bazan bir göz gezdirme bile, önümüze çıkan yeni tanıdığa ısınmak yahud ısınmamak için kâfidir. Şu var ki, gezen göz, gezmesini bilirse, takılacağı noktalar bulur. Ve bu noktaların çoğaldığını gördü mü, artık ondan ayrılamaz. Bir de vardır ki. kitabtan önce, gelip, şöhreti sizi bulur. Yahud kitabın üzerindeki imza, kitabın kalites' için tecrübe edilmiş bir garantidir. Kısaca, kitabı sevme • nin bir usulü ve mektebi vardır. Ve kitab sevgisi, insanın değeri için şaşmayan ve aldatmayan bir Ölçüdür. Sadrı Ertem, genç türk muharrirleri arasında, tanınmış bir arkadaştır. Eğer kitablarını yal_udan takib ettinizse, onun, bir cemiyetin yahud bir davanın bünyesi içine, bir köstebek gibi girdiğini ve yoklanmadık, didikTenmedik, tahlilin ne*' rinden teşrih edilmedik noktalar bırakılmadığını görmüş-sünüzdür. Bilhassa sosyal makta -lan, tam yerinden yani sosyal münasebetlerin düğüm noktalarından geçirmesini bilir. Bundan başka, bu muharrir, ki-tablarının hiç birisinde "şekil'1 i "öz" e tercih etmemiştir. Konuş -tuğu gibi yazmayı kâfi görerek, yani her türlü stilizm endişesine muayyen bir had tanıyarak bütün muharrirlik kuvvetini, asıl, davalarının tahliline ayırmıştır. Sadri Ertem'de cümle ve kelâm, gaye değil vasıtadır. Bunun içindir ki, yabancıların objektif alâkalarını, Yazan: Sadrİ Ertem onun kitabları hem çekmeğe hem tatmin etmeğe muvaffak olmuş -tur. Ankara - Bükreş, Romanya hakkında bir röportajdır. Kitabı okursanız, kendi kendinize sorar-srnız: acaba kaç ay kalmış? Halbuki, muharrir, Romanya'da bir hafta on gün kalmıştır. Yalnız, gezerken okumuş ve okuduklarına göre gezerek gördüklerini ve duyduklarını notlar halinde tesbit etmiştir. Adı gibi çalışkan ve köstebek kadar mevzuu tanımak bahsinde kararlı ve işgüzar olmak vasıflarına malik olunca, geriye, kafanın teşekkül tarzı, üslûb ve zeayk kalır. Bunlar, Sadri Ertem'de mevcud dur. Bu muharrir her şeyden Önce, günümüzün meselelerini günümü • zün tetkik adesesi altına koymasını bildiği için, Ankara - Bükreş seyahatnamesi, Romanya'yı her ta -rafından herkese gösterecek »e anlatacak kadar canlı bir eser olmuştur Sadri Ertem'in çok türk olduğunu işaret etmek lâzımdır. Kitabı okursanız, göreceksiniz ki, muharrir Romanya'yı anlatmağa başlamadan bu memleketi Evliya Çe-lebi'nin nasıl anlattığını öğrenmek istemiş yahud bu husus.a öğren -diklerini hafızasında tazelemiştir. Buna lüzum görmüştür. Bundan başka, Romanya'ya bakış, tamamen, Türkiye'den bir bakıştır. Bugünkü Türkiye'den ve dünkü yani tarihî Türkiye'den. Oyle ki, osmanlı tarihi ile 1937 Romanya'sı arasındaki, kültür muvasala hatları tamamdır. Ve Ankara - Bükreş, bu muvasala katlarını kendi kendine tesis etmek zahmetine girişmiş ciddi bir muharririn ciddi bir eseridir. Ciddi dedim ise, kitabın miza • cını ve iklimini değil, muharririn eser vermek cehdini kastettim. Yoksa Ankara - Bükreş'in, bizim tanıdığımız ve sevdiğimiz zeki ve spiritüel Sadri Ertem'in bir o ka -dar neşeli ve ferah eseri olduğuna şüphe yoktur. Barkan BELGE inhisarlar VekiH B. Ali Rânâ Tarhan'm Trakyada tetkikleri İstanbul, (Telefonla) — Trakyada gümrük ve İnhisar işlerini tetkik eden gümrük vc inhisarlar vekili B. Ali Rânâ Tarhan bugün Istanbula döndü Gazetecilere Trakyada idari mahiyette tetkikler yaptığını, Uzunköprüde gümrük işlerini etüd ettiğini söylemiş, inhisarlar idaresinin Ankaraya taşınıp taşm-mıyacaği hakkındaki suale de idarenin yeni bina yapılıncaya kadar iki sene daha lstanbulda kalacağını söylemiştir. Bir Türkkuşu Filosu İstanbula gidiyor Pazar günü lstanbulda yapılacak o-lan büyük hava tezahürlerine iştirak etmek üzeıe bugün şehrimizden beş tayyardık bir Türkkuşu filosu daha Is-tanbula gidecektir. Filo; bir Yünkers, bir Gordon. bir U.2, bir Rönişbcrber tayyarelerinden ve yedeklrrındeki planörlerden mürek-kebdir. Filoya pilot 1 Basri kumanda edecektir. Montrö anlaşması pulları İstanbul, (Telefon a) — Darbhanc vc damga matbaası boğazlar anlaşmasının imzası dolayısiyle kullanılan posta kolleksiyonundan 150 kolleksiyon hazırlamaktadır. Bunlar boğazlar mukavelesine iştirak eden delegelerle, Montrö konferansında temsil edilen devlet reislerine ve dış bakanlara verilecektir. fKÜÇUK İÇ HABERLERİ * Ziraat vekaletinin zeotkini işlerine bakan dördüncü seksiyonu ve haralar -atçılık işleri mütehassısları B. Salâhad-din Batu ve Dr. Çikı, önümüzdeki yü çalışmalarım programlaşürmak için gereken tetkikleri yapmak üzere vekâlet tarafından Karacabcye gönderilmişlerdir. * Ziraat vekâleti yenî orman kanununun tatbiki etrafındaki hazırlıklarına devam etmektedir. Dün sabah bütün orman umum müdürlüğü müdür ve şeflerinin iştirakiyle ziraat vekili B. Muhlis Eritmenin reisliğinde bir toplanu yapılmış ve toplanu saat bire kadar sürmüştür Hukuk Fakültesi Dekanı İstanbul, (Telefonla) — Hukuk fakültesi dekanı Sırddık Sami sıhhi sc-bebler dolayısiyle bu vazifeden çekilmiştir Edirnede hava kuru-muuun kadınlar kolu kuı uluyor Edirnede ikisi halkevinde biri de Yeni imaret Halk Partisi ocak binasında olmak üzere üç büyük toplantı yapılmıştır. Bunlardan biri. Hava kurumunda bir kadınlar kolu teşkil etmek maksa-diyle yapılmıştır. Edirnenin bütün münevver kadınlarının iştirak ettiği bu toplantıda bir idare heyeti seçilmiştir. İdare heyeti hemen faaliyete geçmiştir. İkinci toplantı gene Halkevinde E-dirnc ziraî kredi kooperatifinin senelik kongresi idi. Bu toplantıya da İSO kişi kadar iştirak etmiş bulunuyordu. Toplantıda kooperatifin senelik faaliyeti raporu okunmuş, yeni idare heyeti seçilmiş ve kooperatifi ilgilendiren meseleler üzerinde uzun boylu konuşmalar yapılmıştır. • Üçüncü toplantıda Yeni İmaret Par ti ocağının yeni binasının açılması münasebetiyle tertib edilmiş ve ocak binası törende hazır bulunan vali Osman Şahinbaş tarafından yapılmıştır. Mersinde sırt hamallığı kaldın iyor Mersin. 10 (A.A.) — Şehrimizde sırt hamallığının kaldırılması esas i-tıbariyle karart aş Ur ılmıştıı. Bu kararın yakında tatbik edilmesi için al.ik.ı-¦! i müesseseler şimdiden faauyclc geçmiş bulunmaktadır. Uçak Gençler birlisinin yıldönümü Uşakn Gençler birliği 14 üncü yıldönümü münasebetiyle Halkevi salonunda bir balo vermiş ve balo sabaha kadar devam etmiştir. Balo çok nezih ve eğlenceli olmuştur. Maliye memurları halka bütün kolaylıkları gösterecekler Maliye vekâletinin direktifleri Maliye Vekâleti, yeni teşkilât kanununun ana gayesi hazine menfaatiyle vatandaş hakkının bağdaşmasını temin edecek seviyede memurlar yetiştirmektir. Vekâlet buna büyük bir ehemiyet vermektedir. Ve bu gaye ile maliye meslek mektebinin randımanını artırıp mezunlarını çoğaltmakta ve mezunları finans makinemizin en fazla ıslaha muhtaç sahası olan s-rk vilâyetlerimize göndermekte idi. Vekâlet, bir taraftan bu şekilde ça- lışırken diğer taraftan da memurların halkla en fazla temas halinde olduğu vergi tahsil işlerinde kolaylüc, sürat temin etmek ve herhangi bir haksızlığa mahal vermemek için azami duyganlık göstermelerini bütün teşkilâtından ısrarla istemiştir. Vekâlet bu arada Maliye memurlarının vergi konulmasında gösterdikleri alâkasızlığa da temas etmiş ve memurların maliye dairelerinde evrak beyannameleri tetkik ve muamelelerini yapmakla vazifelerini İfa etmiş sayı lam ryacaklarını, masası başından kımıldanmıyan, kanunî hak ve salâhiyetlerini kullanmıyan, kanuni vazifelerinden haberi olmıyan, şahsî ve müesseselerin maliye idarelerine karşı o-lan varife ve mecburiyetlerini bilip takip ettirmiyen bir memurun maliye teşkilâtında çalışacak vasıfları taşımış sayılamıyacaklarını da bildirmektedir. Maliye memurlarını İyi çalıştırmaya ve onların faaliyetleriyle yakından alâkalanmaya mecbur bulunan malmü. dürü, varidat müdürü ve defterdar gibi amir vaziyetinde bulunan maliye memurlarının bütün bu sayılan işlerden pek büyük mesuliyet hisseleri olduğunu, şimdiden sonra işlerini lâyikîyle yapraıyanlar veya alâkasızlık gösterenler hakkında gerek memur ve gerek a-tnir olsun pek şiddetli cezalar tatbik edileceğini de bildirmiştir. Vekâlet bundan başka vergilerin bütün safhalarının ve bilhassa cezai hükümlerinin halka etraflı anlatılmasını türlü scbcblerlc konulma vc alınmasında bilhassa güçlüklere rastlanılan veraset ve intikal vergisi uzermde memurların fazla dikkat ve alâka göstermelerini istemiştir, ölenlerin menkul mallarını, banka ve sigorta şirketlerinde para, esham ve tahvilât ve bayat sigortası kıymetleri mevcud olup olmadığının da dikkatle tetkik ve takib e. dilmek suretiyle veraset ve intikal vergisi vaziyetinin daimi surette kontrol edilmesi hususunda dikkati çekmiştir. Güzelliğin malzemesi Bir sinema gazetesinde şunları o-kuduk: "Meşhur sinema yıldım.... güzellik enstitülerinin hazırladıkları kremlerden bıkıp usanmış olduğu iç n, yüsünün derisini sütle yumuşatmağı tecrübe etmiş ve buna .eski zaman güzellerini taklid ederek, haftada bir kere de, yumurta akı sürmeği ilâve etmiştir. Yumurta akı yirmi JsUfa^sj kurumakta sonra, yüz sıcak su ile yıkanıp limonla oğuşturuUnaktadrr.., Güzelliğin malzemesine dikkat ediyor musunuz: yumurta akı, süt ve limon... Acaba midemiz gibi cildimiz de bu gibi şeylerle mi rahat edebili -yor.? Para inşam mesud eder mi? Paris - Soir gazetesinin, Paris sokaklarında gedip geçenleri durdurup kendilerine bir takım sualler sorarak cevablarını alan arık e t çi muharriri, bu sefer de, "para insanı mesud eder nn ' Sualini anketine mevzu yapmıştır. Para insanı mesud eder mi? Bu- aktör, buna şu cevabı veriyor: — Hayır, paranın insanı mesud edeceğine inanmıyorum, zira tek mi-det k»l bun dedir. Bir telgrafçı: — Öteberi almak için, evet. insanı mesud eder ama hisleri bakı -mından hayır... Comedie - Française artistlerinden Bayan Ser* i ere: — Evet. para inşam mesud eder, ÇÜnkü para ile, satm alınabilen bütün saadetleri elde etmek kabildir. İhtiyar bir balon satıcısı: — Para zararlı bir şey değildir; fakat saadeti temin eden yalnız para olamaz, sı ha t ber şeye üstündür. Bur lokantacı: — Bazan para insanı mesud eder, zira parası olan ekseriya istediğini yapabilir, tabii her vakit değil.. Gazete müvezzü bir kadm: — Para İnsanı mesud etmez, sa • dece saadetine yardım eder. İnsan, parası olmazsa kendini çok bahtsız sanır. Parası olunca bu bahtsızlığını unutabilir. En güzel cevab sizce hangisidir. Bize kendi cevabınızı bildirir imsiniz? Zihin ve mide Yardım gören evlenmeler Frankfurter Zei-tung yazıyor: Almanya Maliye Nazırı Bay Reinhardt, 1933 den beri, kendi dairesince, ev -lenmek isteyen 700.000 gence, para yardımlarında bulunulmuş olduğunu bildirmiştir. Maliye nazırının dediğine göre devletin avans şeklinde yaptığı bu para yardımları sayesinde 500.000 çiftin evlenmeleri kabil olmuş ve devletin bu tarzdaki müdahalesi neticesinde kurulmuş olan yuvalar vatana yarım milyon çocuk vermişlerdir. Bir kadının suali par.» Zihinlerimi/, midelerimiz gibidir: mühim olan, ikisinin de içine koydu -ğumuz şeylerin azlığı veya çokluğu değil, onların ne kadar hazmedebil • dikleridir. — Albert Fay Nock Bir dolandırıcı bankerin karısı, ko casiyle arasıra buluşabilmek içîn tevkifhane gardiyanını kandırmış ve dolandırıcı da bu adamın gafletinden istifade ederek kaçmıştır. Bu hareketinden dolayı kadım muhkeme üç sene hapse mahkûm etmiş, jüri ise hükmün teciline karar ver -niştir. İntibalarıni Öğrnemek üzere mu • racaat eden gazeteciye genç kadın soruyor: "Bir kadm, kendisine her türlü iyiliği etmiş, saadetin her türlüsünü tanıtmış olan kocasını, taliîn nikbetine uğradığı zaman, erkeği ile aralarında mevcud bağları çözmeğe, onu unutmağa ve herkesle beraber telin etmeğe mezun mudur?,. Bu gibi suallerin cevablarını ferd-ler teker teker başka türlü, cemiyet ise büsbütün başka verecektir . Karabükte inşaat başlıyor Karabük demir ve çelik fabrikalarının yapılmasını üzerine alan Br as sert şirketi delegesi B. Makenzi, iktisad vekâleti ve Sümerbank umum müdürlüğü Ue temasta bulunduktan sonra İngilte-reye dönmüştür. B. Makcnzî ay sonunda tekrar Ankaraya gelecektir. İnşaat işlerinde çalışacak olan fen heyetine mensub üç mühendis bugün Karabüke hareket edeceklerdir. İstan* buldan gelen daha dört mühendis de pazar günü gidecekler ve hepsi derhal işe başlayacaklardır. Bunları daha bir çok fen adamları takib edecektir. Yolcu salonu projesi seçildi İstanbul, (Telefonla) — Yolcu salonu projesini tetkik eden jüri komisyonları bugün bep beraber bir toplantı yapmışlar ve kararlarını vermişlerdir. Müsabakaya iştirak eden 23 mütehassıstan üçü maket göndermediği için müsabaka dışı sayılmış, inşaat esası olacak proje ile ikinci ve üçüncülüğü kazanan projeler tesbit edilmiştir. Obürgün jüri kararını verecektir. Halk konseri Cumhurbaşkanlığı filarmonik orkestrası 16 mu halk konserini Müzik öğretmen okulunda yann saat 15.30 da verecektir. Program şudur: Şef: Hasan Ferid Alnar 1 — W. A. Mozart (1756 - 1791) , Sihirli Flüt (Zaubcrflote) operası uvertürü 2 — Franz Schubert (1787 - 1828) Rosamunde, birinci antrakt müziği 3 — Hasan Ferid Alnar (1906) Uç orkestra parçası; a) Zeybek havası b) Çifte telü c) Sirto 4 — W. A. Mozart Do majör senfoni (Jübitcr) a) Allegro vivacc b) Andante cantabil ç) Allegro (Menuetto. Trio) Ç) Molto allegro Gelecek konser 20-3-937 cumartesi günü saat 15-30 dadır. AVA Dün Ankarada bir yaz havası vardı Dün şehrimizde hava umumiyetle açık geçmiş ve sıcaklık sıfırın üstünde 21 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden aldığınız malûmata göre dün yurdda hava umumiyetle bulutlu geçmiş ve hiç bir yerde yağış olmamıştır. Dün cn düşük sıcaklıklar sıfırın altında olmak U-«cre Sivasta 2, Erzincan da 6, Erzurum-da 7, vc Karsta 12 derece kaydedilmiştir. En yüksek sıcaklıklar sıfırm üstünde olmak üzere Nazillide 20, Manisa. Silifke, Dörtyol ve Urtada 21 derecedir. ULUS 12 MART 1937 CUMA S incide : Tayyare Piyangosu numaralarının tam listesini neşrediyoruz ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5609 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Dr. Aras diyorki: "Türk milleti sulha bitişiktir, Türkiye her zamandan daha kuvvetlidir,, Üzüm kongresi azalarına verilen ziyafette Dört Vekilimiz dün çok kıymetli nutuklar söylediler Üzüm kongresi azalarına verilen ziyafette bulunanlar Türkiyenin davası kalite davasıdır. Ankara, 11 (A.A.) — Ankarada toplanmakta olan "Çekirdeksiz üzüm,, kongresi azaları şerefine, Ekonomi Bakanı B. Celâl Bayar tarafından, dün şehrimizde Anadolu Kulübü büyük salonunda 200 kişilik bir ü^le yemeği verilmiştir. Yemekte azalardan başka, Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya. Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras. Adliye Vekili B. Şükrü Saraçoğlu, Ziraat Vekili B. Muhlis Erk-men. iktisad ve ziraat encümenine men. sub mebuslar ve vekâletler erkânı hazır bulunmuşlardır. Ziyafet dört buçuğa kadar devam etmiş müstahsiller namına doktor Sey-(Sonu 6. ıncı sayfada) Gündelik Yeni Büdcemiz Kemal ÜNAL Martın ilk günü Büyük Miüet Meclisine verilmiş olan 1937 büd-cesinin, tek tek masraf rakamları değilse bile 229 milyonluk yekûnu hafızalarımızda bütün . ğiyle yaşamaktadır. Bu mikdarın geçen yıla göre*, 17 milyon lira fazla olmarını da zevkle hatırlamaktayız. Çetİn mücadelelerle temin o-lunduîunu asla unutmamakla beraber büdcelerimizin denk olması, yeni Türkiye için artık tabiî bir hal olmuştur. Şimdi bütün itinamız onun yeterliği üzerindedir. Genç cumhuriyetin ktıriî'm: e korunma işini, bunun hacmi ne o-lursa olsun, bu nesil başaracaktır. Ancak hal ve şartlar normal olarak devam ettikçe, yurddaşın ödeme kabiliyetini ihmal etmemek de esaslı bir prensipdir. 14 cumhuriyet yılının büdce yekûnlarına bakalım: bunların çizdiği münhani memleket ekonomisine muvazi olarak bir müddet yükselmiş, buhran yıllarında inmiş ve kalkınma devrinde gene yükselmiştir. 1937 yılı büdcesi de son yıllarda yükseliş hızı alan mesud bir devrenin yeni ve ileri hamlesini taşımaktadır. Yeni büdcemiz; bütün kuvvetini, henüz içinde yaşadığımız ve pekaz sonra kendisinden ayrılacağımız büdce yılının taşkın '-a-yatiyetinden almaktadır. Filhakika 1936 yılı büdcesintn 8 aylık gelirindeki 14 buçuk milyon lira fazlalık, 1937 yılı için beklenen 17 milyon fazlanın kolaylıkla tahakkuk edeceğini gösterir. Büdcelerdeki bu fazlalığın mahiyeti üzerinde durmak faydalı o-lacaktır. Bir mükellefiyetin hududunu genişletmek veya bir vergi-(Sonu 6. ıncı sayfada) Haya gösterileri Beş tayyarelik bir filo dün fstanbula gitti Dünkü tayyarelerle fstanbula giden Türkkuşu tayyarecileri Türkkuşunun beş tayayrelik bir filosu dün sabah saat 7 de Istan-bula gitmek üzere havalanmış ve öğleden evel Yeşilköye varmıştır Filo bir Yünkers, bir U. 2, bir Gordan ve Rönüşberber tayyarelerinden mürekkebdir. Filoya pilot B. Basri kumanda etmiştir. Pazar günü Istanbulda yapılat lan büyük hava tezahürleri için geniş bir program haz rlanmıştır. Sporcu gençliğin de. Türkkuşunun dolgun bîr kadro ile yapacağı havacılık hareketleri, paraşüt atlamaları ve akrobasi numaralarını seyredebilmeleri için ,azar günü başlayacak olan millî küme r lan gelecek haftaya bırakılmıştır. Türk Hava kurumu; filolarının geçen hafta yapmış olduğu İzmir vc ü-arsa yolculuklarında halkın gösterdiği candan ve samimi alâkayı göz önünde bulundurarak, bu yolculukları diğer şehirlerimize de yapmayı kararlaştırmıştır. Filonun mart sonlarına doğru Ada-naya bir seyahat yapması ihtimali vardır. Ticaret görüşmeleri Fransadan bir heyet geliyor Türkiye . Fransa Modüs vivendisi-nin müddeti 13 nisanda bitecektir. Hükümetler arasındaki teamüle göre ziyaret sırası Fransada olduğundan bir heyetin yeni bir ticaret anlaşması muza. kerelerini yapmak üzere nisan içinde memleketimize geleceği haber verilmektedir. Musolininin Trablus yolculuğu B. Musollni'nin gideceği Trablus'tan bir manzara B. Musolinin iştirakiyle italyan filosu Akdenizde manevralara başladı Tobruk, 11 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Musoliniyi taşıyan Pola zırhlısı yanında Gonizia, Zara ve Fiume kruvazörleri olduğu halde Siragüza önünde Trento, Trİeste ve Polzano kruvazörlerıyle karşılaşmıştır. Bu birinci filo amiral Umberto'nun kumandası altındadır. Manevralar öğleden sonra ce- Zonguldak'ta Büyük tünel törenle açıldı Zonguldak, U (A.A.) — Zonguldak demiryolunun Zonguldaktakİ büyük tüneli bugün büyük törenle açılmış ve candan tezahürler yapılmıştır, önlerinde halkevi bandosunun çaldığı millî marşlarla ve ellerinde bir dağı daha deldik vecizesiyle çok kalabalık işçi kütlesi sevinç heyecanları içinde parti ve hükümeti ziyaret ederek Atatürke ve cumhuriyet hükümetine minnet ve şükranlarını sunmuşlardır. Bu münasebetle halkevinde bir suvare verilecektir. atına Mektupları A tına* dahi konferanslar esnasında basına bir ay yıldız talrarak dolasan küçük bir eten Arkadaşımız Neşet Halil Atayın Atina mektubları beşinci sayfada devam etmektedir. Bugünkü yazısı Balkan Basın Birliği Konferansının son gününe aiddir. nubda başlamıştır. Mukabil tarafta Romeo Bornetti'nin kumandası altındaki ikinci filo vardır. İkinci filo hafif kruvazörlerden keşif ve denizaltı gemilerinden ve deniz tayyarelerinden mürekkebtir. Sovyet gazetelerinin yazdıkları Moskova, 11 (A.A.) — Tas ajansa bildiriyor: B. Musolininin Libyaya yolculuğunu tahlil eden Pravda gazetesi diyor ki; "Bu yolculuk siyasî tezahürdür. Ve bu tezahür, italyanın askeri kuvvetini göstermekten başka ayrıca iki gaye ta* kib etmektedir. Bir kere "italyan imparatorluğu" içerisinde her şeyin yolun-(Sonu 6. ıncı sayfada) Fıkra: Kurtulduklarımız Tütün fıkrasını okuyan bir arkadaşım: — Hocadır, ulemadır bu, başka türlü yapamaz. Yeni dünyadan sarı bir ot geliyor. Seriye gümrüğüne uğramadan nasıl geçebilir: haram mı, mekruh mu, mubah mı? Hocayı öksürtürse haram, ağzını acıtırsa mekruh, keyf verirse mubah! eğer bıraktığı vakit sinirleri oynarsa, bırakmak haram, sadece başı dönerse, bırakmak mekruh, fazla bir ce-sıt yapmazsa, bırakmak mübabl Doksan dokuzlu letva teşbihini tersine düzüne çekip durunuz! "Naima'mo yazdığına göre meşhur hocalar kavgası sırasında, bir istanbullu şeyhlerden birinin yakasına yapışıyor: — Yahu, bize haram dediğiniz malları evinizde nasıl bulunduruyorsunuz? — Budala sen ne anlarsın? Faiz parası haramdır; süs eşyası da haramdır* Biz onları para faizi ile satın alırız: iki haram biribirîni götürür. Acaba bugünkü çocuklar, daha cumhuriyetin ilk günlerindeki hocalara göre, bir banyo odasında kaç haram ve kaç mekruh olduğunun farkında olsalar ne diyeceklerdir? - Fatay Politika bahisleri: Artist Kim hatırlamaz, yahud hangi yaşlı şaiı kendini yoklasa bazı îa-tirablan yeniden duymaz; "Şair" demek, bizde uzun müddet, "mesleksiz ve zavallı bir adam" demek ti. Bugün bile, hangi baba, çocuğunun "şair" olmasına katlanır? Bunun gibi, geri zihniyet, "sahne" yi de uzun müddet "fuhuş" gibi afaroz etmiştir. Tıbla "resim" i ve "heykel„i recmettiği gibi. Gerçi Kısas'ın "recim" cezası türk topraklarına girememiştir. Fakat manevi "recim" mevcuddu ve bugün dahi mevcuddur. "Artist", bir çoklarının nazarında pespaye bir mahlûktur. Sahne artisti, bir maskaradır, bir palyaçodur, bir soytarıdır. Ha kız çocuk "fuhuş"a sapmış, ha erkek çocuk oyuncu olmuş: babalar döğünür, analar saçlarını yolar- Bir yandan da, "güzel sanatlar" dan bahseder, ikide birde telâşa düşerek, edebiyatçı ve edebiyat, ressam ve resim, müzikçi re müzik ararız. Bu mcmlcImlU. en sık yapılan sayım, artist sayımıdır. En az netice veren de, bu olmuştur. Güzel sanatları afaroz etmekte devam etmek istiyen bu "zihniyet" in adını koymaktan çekinmemek lâzımdır. Bu zihniyet, irticadır, ibtidailiktir, geriliktir. Sözü buna bırakmamak lâzımdır. Hiç bir memleket, güzel sanatlar olmadıkça, medenî bîr hayat süremez, güzelin ahlâkına ve ahlâkın güzeline geçemez. Sokaklar, evlerin dışı ve içi, insanlar arasındaki münasebetler, kısaca, bütün hayat, çirkin kalır. Bir çemberin içinde gibi sıkıntılı ve Maliyenin bir yıllık iş bilançosu Maliye Vekâleti; memleketin içindeki bütün teşkillerinin 935 senesine aid çalışma vc verimini tesbit ettirmektedir. Vekâlet bu malûmatla yeni yıl içjı alınması lüzumlu tedbirleri teini t etmiş olacaktır 1935 iş blançosu. tevki, lalın aksayan taraflarını belirtecek ve vekâlet bilhassa bunları Ulah ile uğraşacaktır. Vekâlet; verilecek cevabların haki İrsti tam olarak anlatmasına dikkat edilmesini teşkilâtından istemişi,.. Maliye Vekâletinin en ehemiyeti i ve halkla temas halinde balanın kısmı olması itibariyle ilk olarak muhasebe teşkilâtının durumu tesbit edilmektedir. Her vilâyet ve kara, kendisine sorulan şu suallere, mart nihayetine kadar cevab verecektir : "— Nakden ve mahsuben yapılan tahsil ve tediyelerin kesilen nakid ve mahsııb ita emirlerinin sayıları, mute-medlıkçe. muhasebece vc bankaca kesilen makbuzların sayısı, bankalarca keşide olunan çeklerin sayısı, şahıslardaki zimmetlerin kaç şahıs üzerinde olduğu, emanet defterlerindeki borçların kaç şahsa aid olduğu, yapılan avan il-mü haberlerinin sayısı, kaza ve vilâyetlerin kaç aded mukavele ve ihale işleri olduğu; dul. yetim ve mütekaîd. lerin miktarı, terkedilmiş mallar, orman ve sair hazineye aid kaç dava bulunduğu, muhasebelerde her ay kaç iş yapılmaktadır. Vilâyet ve kazada kaç pul bayii vardiT. Bunlara kaç defa ve ne miktar pul verilmiştir. Vilâyet ve karalarda kaç tane tahsil şubesi vardır. 1935 yılı İçinde muhasebelerden kaç a. det evrak çıkmıştır. Japonya ile ticaret görüşmeleri Hükümetimizle Japonya arasında başlayan ticaret anlaşması görüşmeleri-ne devam edilmektedir. Pek yakında parafe edileceği haber verilen anlaşmanın iki memleketin yüksek memnfaatlcri-ne uygun yeni esasları ihtiva ettiği söylenmektedir. neşesiz kalır. İnsanlar, giilemez, eğlenemez, coşanı... "Artist" i hor gören zihniyet i-le mücadele etmek lâzımdır. Bunun en birinci yolu, memlekette böyle bir zihniyet mevcud olduğu halde "artist" olmak cesaretini göstermiş olan memleket çocukla-rrnı hakir görmemek ve sefil bırakmam alttır. Babalar ve analar görmelidir ki, "artist,, kendisine herkesten çok hürmet edilen ve herkes kadar para kazanan meslek sahibi ve haysiyetli bir insandır. En iyi telkin, budur. İkinci çare, güzel sanatlarla a-lâkadar bütün işlerimizi, acemilikten yahud himayesizlikten yahud neticesizlikten kurtararak memlekette bir "güzel aaantlar devri" nin başladığını, bu sahadaki basanlarla dört tarafa ilân eylecnektır. Devlet bir tiyatro mektebi açmıştır. Bir büyük davaya daha el atmış demektir. İşitiyoruz ki, bu mekteb, kâfi derece talebe bulamamaktadır. Bunun sebebleri ü-zerinde durmazsak osmanlı selâmlığının kasvetinden ve düşük ahlâk seviyesinden daha sittin sene kurtulamayız. Memlektein bütün münevverleri, "artist" in müdaafasmı yazı ile, söz ile ve icab ederse daha kestirme vasıtalarla üzerlerine almalıdır. Güzel sanatlardan her hangi birine intisab etmek istiyen b'ır çocuğu, bir baba bile, yolundan ve isteğinden alakoyarnaraalıdır. A yıb olan, "artist" olmak değil, "ar-tist" in en değerli ve en şerefli bir insan olduğunu bilmemektir. Burhan BELGE Karaçay taştı Şehrimize gelen malûmata göre Cey vedeki Karaçay taşmıştır. Dağlardan ı-aen kar ve yağmur sularından husule gelen sellerle Karaçay kabaran* vc istasyonu kasabaya bağlryao şosenin üzerindeki Karasu Köprüsünün bazı yer. lerini bozmuştur. İstasyonla kasaba a-rasında gidip gelme dün sabahtanbeıi durmuştur. İnsanca bur kayıb oknamış. yalnız Karaçay 150 hektar kadar araziyi su alUnda bırakmıştır. — Tersane projesi — İstanbul, (Telefonla) —Havuzlar ıdarezinin geçen ydhi karı 200 bin lira olarak hesab edilmektedir. Tersane için hazırlanan projeyi müdür pazartesi günü Anka-raya gÖtürecektü. Ingüiz, alman ve Amerika fabrikalarından havuzlardaki yeni tesisler için alınacak makinelerin teklif mektubları beklenmektedir. Kabul edilen beş milyon liranın dört milyon li-rmsmın tersaneye, bir milyonu, nun havuzlara ayrılması ihtimali kuvvetlidir. Adana Sivas telefonu P.T.T. İdaresi şeh»1""1"*» Mribl-riyle vc yurdumuzu Suriye. İrak, İran ve Kafkas Rusyasİyle bağlıyacak olan büyük telefon tesis projesinin ikinci kısmından olan Adana - Sivas hattının inşası hazırlıklarını bitirmek üzeredir. Bu hattın inşası İcİn lüzumlu bütün malzeme hazırlanmış, yalnız ufak bacı eksiklerle direklerin gelmesi kalmıştır. Hattın yapılmasına nisan içinde baş. lanacak ve hat önümüzdeki son baharda bitmiş olacaktır. İstanbul Şehir Meclisinin kararları istanbul. (Telefonla) — Şehir Mec. Hsi bugünkü toplantısında otobüsçülerin belediyeye safi olmryan gelirlerinden yüzde on vermelerine karar verdi. Polikliniklerde bakılacak orta halli hastaların tâbi olacakları ücret fazla, görüldü. Münakaşalara yol açtı ve encümene iade edildi. Enenmen bir de fakirin tarifini yapacaktır. Belediyenin beş senelik çalışma programı da encümenlere verilmiştir. Afi. şaj tahsiatı kabul edilmiştir. On sekiz yaşından küçük gençlerin sandal k*** lannuâUut ıncneUilmeleri hakkındaki mülkîye encümeni teklifi, memlekette deniz sporunun gelişmesini önliyecek mahiyrtte telâkki edildiğinden bunun yalnız sandalcılara teşmili kaydiyle gene encümene gönderildi. Merinosçuluğun ıslahı için tedbirler almıyor Bu yıl 60 bin kadar kuzu alınacağı tahmin edilmektedir İstanbul gazeteleri, Ziraat Vekâletinin merinosçuluk mütehassısı olduğunu yazdıkları Baron fon Cctte'in söylediklerini neşretmişlerdi. Vekâletin merinosçuluk işleri üzerinde çalışan bu isimde herhangi bîr memuru bulunmadığını Öğrendik. Kömür sergisine iştirak edecek ecnebi firmalar Beynelmilel Kömür Sergisi hazır, bklan dünya sınai müesseseleri tarafından gittikçe artan bir alâka île takib edilmektedir. Sergiye Avrupa ve Arac-rikadan 86 firmanın iştirak edişi de bunu göstermektedir. Haber aldığımıza göre sergide teşhir edecekleri malları vapurlara yükletmiş olan bazı müesseseler, denizlerdeki fırtına dolayısiyle memleketimize muvasalatlarının gecikeceğini düşünerek vekâlete müracaatta bulunmuşlardır. Bu arada Doyçe Levant Ünye Kumponyasımn Andros vapuru da ser. giye mühim miktarda teshir malzemesi yüklü olarak yolda bulunmakta ise de. gecikmesi ihtimaline binaen vekâlete müracaatta bulunmuş. serginin mümkünse biraz geri bırakılmasını rica etmiştir. Haber aidığanıza göre vekâlet bütün bu müracaatları nazarı dikkate alarak serginin 23 nisana bırakılmasını tetkik etmektedir. Maarif ve Gümrükler Vekillerimizin tetkikleri İstanbul. (Telefonla) — Maarif vekili B. Saffet Arıkan bugün güzel sanatlar akademisi, recim galerisi haline konulacak olan dolma bahçe sarayının e*ki veltaV"* d;ir*^ini, akademiyi.haki* miyeti müliv^yMt n*cktetını ziyaret e* ücrek tıUrikler yapa. Gümrük ve İnhisarlar Vekilimiz B. Ali Rânâ Tarhan da gümrüklerde tetkikler yaptı. Yarın Haydarpaşa gümrüğünde de tetkiler yapacakta. B. Rânânın cumartesi günü Anka raya dönmesi ihtimali vardır. Cinde uyuşturucu maddeler mücadelesi yenileriyle Uyuşturucu nsıdde ticareti ile uğraşanlara karşı Çtnee. bâr ı#uuaotlaaa«ri. çok şiddetli bir asüen-dele bcşlsssscbr. Bu csücadeieyc aid kanosun biçtiği ceza irlıssrlrr. Gecesi ikin-cikânua vc şubat ay Lirada Pei . Ping-de (Pekinin yeni adıj bütün avssssso-nun huzur uda yapılan kısa bir muhakemeden lonra, uyuşturucu maarif ticaretiyle uğraştıkları sabit olan on iki ki,ı hemen kurşuna dizilmiştir. Bu mücadele, km şekliyle, Çinin butun ketinde şüitûe devam rtrarklsâu. K,tl,b fiatlan İngiliz güzelinin acjcWfc olduğa hâdise? 1935 de lrsgilterede güzellik kuali-ceci ilân cesssniş oku Mas Mıariel On-lord, NevyorkU bir revüde batlıca rol-ktreen birini ııjna ılık lan sonra memks İBBtsB* dönerken, "Paris,, nransall» atiğinde, bu»asi kamarasında, bazı arka-tfn.Ur.yle bniikte bâr veda eğlencesi Kurak gibi, selsele gibi, harb gibi büyük af çelerin insanları kıtlığa uğrattıkları devirlerde yiyecek fiatlan kaça çıkabilir. Umumi Harbse bir kilo ekmeğin —Hem ne ekmek 1— elli kuruşa, bir kilo sekerin dört yân: Ins. ruşa al anıp »atıldığını gördün. Bir fransız gazetesi, 1870 Paris smasussarnsnsda yiyecek maddeleri fişimi gösteren eski bîr listeyi a nar r di yor ı Bîr Tavsan Bir kedi Bir fare Bir yumurta Jambon Şalgam Soğan Bir havuç 75 Frank 15 Frank 2 Frank 5 Frank 40 Frank 75 Frank 80 Frank 1 Frank Ha t ula lalım ki frank o z anman altındı ve altın frank da bugüo takribec otuz kuruştur. ayrılan ingiliz müellif ve aktörü Frank Voıper'i kamaralında ziyaret edip iyileşip iyileşmemi} olduğunu öğrenmek istİyenler bu ıstı bir türlü bulamamışlardır. Vapur durmuş, denize filika indirilip etrai araştırflnuş ve nihayet müellif - aktörün deniıe düşmüş olduğu anlaşılmışür. Bazı kimselerin dediklerine bakılırsa Vosper, kaybolduğu gün, kendisi ile derhal evlenmeğe razı okuyacak olursa ıstırabını dalgalar arasında dindireceğini, ingiliz güzebne söylemi} imiş. Mi» Ooford 21 ve aktör 37 yaş m da insi» ler. Hâdise hazindir. Fakat şu sözleri nasıl buluyorsunuz? 'Isuranı sV'gfUr e-rasında dindirmek!" Kem" isimler Her devirde çocuklara isim koymak bir moda olur ve bu moda daha çok ihtilâl ve inkilâb zamanlarında revaç bulur. Fakat şimdi İspanyada yalnız çocuklara değil, eski isimleri. 000.000 namarajı piyango bileti Aacurâka Bcriccsk Devlerscun reesni piyangoca çekildiği son günlerde cet büyük SCİâlİfan 000.000 nusnara ka-aansnsştst. Halbasu baletler arasmda bu ııyi taşıyan mevcud okcsarlı-ğı için keşidenin tekrarlanması karar-U}tınsss*ş ve km en bir çok itirazlara seseb olmuştan-. Piyango mndurluğu bu hâdisenin hatırası olarak aktı sıfırlı bilet ihdas etmiştir. Mevcud olmadığı halde konan an bn »una »reyi almak site yenler say uradır. Aylıklı hayvanim Ziraat Vekâleti, geçen senelerde Alman ya dan beherini 300 liraya yakın bir para mukabilinde getirtmekte olduğu Merinos koçlarının ihtiyaca yetmediğini ve damızhklann hepsi Almanya-dan getirtildiği takdirde iklim değiştirme dolayısiyle telef olacağım düşünerek alman koyunculuk ittihadiyle bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmaya göre atman koyunculuk ittihadı, Karacabey merinos yetiştirme Çiftliğine saf kan 500 baş et ve yapağı Merinos koyunu göndermiştir. Memleketimizde yetiştirilecek bir kısım koçlar bu sürü içinde doğan kurulardan seçilmektedir. Mükemmel surette yetişmekte olan bu kuzularla şimdilik Merinos mm takası olarak ayrılan Burca ve Balıkesir'in Manyas kazan hududlan içinde Merinos cinsinin üretilmesi işi-ne devam olunacaktır. Bu mm ta kanın merkezî vaziyette bulunan Karaca-bey'de alman koyunculuk ittihadına aid olup hükümetçe istenildiği zaman satın alınması anlaşma icabından bu'.unan sürünün idare amiri, İstanbul gazetelerinde mütehassıs olarak adı geçen bu Baron fon Cette'den ibarettir. Bu zat gazetelerin yazdığı gibi An karaya Vekâletin daveti üesrine değil, hususi işlerini görmek için gelmiştir. Ziraat Vekâleti Merinos yetiştirme işlerinde koçlardan olduğu gibi suni tohumlamadan da faydalanmaktadır. Geçenlerde yazdığımız veçhile ma ynun on beşinden haziranın on beşine kadar Karacabey'de sunî tohumlama için bir kurs açılacaktır. Bu kursa 30 baytar ve 30 küçük sıhiye memuru gönderilecektir. Vekâlet bunların harcırahlarını bulunul klan yerlere göndermek üzeredir. Kursa aid butun aletler ve sair malzeme tamamiyle hazırlanmıştır. Bu kurstan yetişecekler açılacak 30 istasyonda sun? tohumlama işlerini totbıka başbyacakl ardır. Bu yıl tohumlamalardan 60 bin kuzu almacağı tahmin edilmektedir. Suni tohumlamada, memleketimizdeki mevcud şartlara göre yüzde yetmişe yakın muvaffakiyet hasıl olmaktadır. Geçen yıl suni tohumlama yurdumuzda Ok defa tatbik edildiği halde % 60 bir nence a-Unmıjtır. Gelecek yıl merinos çalışma nun takasına Bal ı kesir in diğer kazaları ve Ça n ak kak vilâyeti de sokulacaktır. 60 bin yerine 120 bin merinos kuzucu yetiştirilmek üzere tertibat alınacaktır. Ba mikdar beşinci sene sonuna kadar gittikçe artacaktır. Merinos mm t akalar m -daki halk, sunî tohumlama işlerinden çok memnun bul un maktadırlar Geçen yıl tohumlamadan faydab neticeler alan köylü: koyununun aşılanması için baytarlara başvurmaktadırlar. Milli endüstrimizin en cbcroiyeıli ham maddelerinden olan İnce yünleri elde etmek için Ziraat Vekâletinin harcamakta olduğu çalışma ba suretle müspet bir yolda Derlemekte ve gelecek için büyük ümidler vermektedir. İngiltere derlet ¦ucıtssaona edibniş ¦ ikalın ons» ban hayvanlar da bulunduğunu b'ır Avrupa gazetesinden öğreniyoruz. Bu gazele diyor ki: "*ln-gitlere Maliye Vekilinin son raporuna göre ......anî bûdeedcn verilmiş parslarla yaşryan bir takan hayvanlar varda. Bunlar arasında eTîhraltar'da bir eşekle birkaç maymun, İngiltere Bankası mahzenlerinde hizmet gören Rufus adındaki kedi ve Londra posta merkezlerinde farelere karşı ıııiı¦ailede kullanılan daha birçok kediler sdkrolunabdır. Bu kedilerin haftalığı 1 şilindir. HAVA Dûn yağışlı geçti Dun şehrimizde hava umumiyetle bulutlu ve rüzgârlı geçmiş, vakit vakit serpinti halinde yağış olmuştur. Dün en düşük sıcaklık sıfırın üstünde 4, en yüksek sıcaklık da 15 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji işken umum müdürlüğünden verilen malumata güre dün yurdun Trakya ve Eğe mm ta kala. riyle, orta Anadolunun bir kısan yerlerinde hava yağışlı gcczniğtir. En çok yağış Bursada olmuş vc metre uıuıabba-ma 10 kilo gram su borakmaştu. ULUS 13 MART 1937 CUMARTESİ S incide : Tayyare Piyangosu numaralarının tam listesini neşrediyoruz ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5610 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk dün türk dili tedkik kurumunda 6 saat çalıştılar Atatürk gece 23 de kurumdan ayrıldılar Atatürk dün gece saat 23 de Terim kolu üyeleri ile beraber Dil Tetkik Kurumundan çıkarlarken Cumhur reisimiz fennî terimler üzerinde çalıştılar Ankara, 12 (A.A.) — Cumhur Reisi Atatürk bugün öğleden sonra saat 16 buçukta Türk Dili Tetkik Kurumu merkezini şereflendirmişler ve fenni terimler üzerinde terim kolu üyeleriyle 6 saat a-ravermeden çalışmışlardır. Atatürk saat 23 de Kurum merkezinden ayrılarak maiyetlerinde terim kolu üyeleri olduğu halde köşklerine avdet buyurmuşlardır. Başbrtkp : Eksperler Falih Rtlkı AT AY Hatay'da Yüksek Komiserlik Mümessili B. Durieux Cenevrede bulunmaktadır. Uzun müddet Sancakta dolaştıklarını bildiğimiz görmenler dabi, raporlarını vermek üzere, Milletler Cemiyeti merkezine gittiler. Bütün bu faaliyetlerden maksad, Sancak hakkındaki konsey kararının tatbik esaslarını hazırlamaktır. Fakat aynı zamanda Suriye tarafından bir tahrik kasırgası koptuğunu görmekteyiz. Manzara odur ki Hatay davası hallolunmuş mudur, yoksa henüz münakaşasına mı başlanmıştır, hükümlerinden birini vermekte tereddüd e-denler olabilir. Hakikat nedir? Bizler mîlletler cemiyetinin bir yandan hakkı, öbür yandan şark Akdenizinde barış durluğu menfaatlerini göz önünde tutarak, tesbit ettiği teklifleri kabul ettik. Bazı fedakârlıklara razı olmuşsak, bunun sebebi, Cemiyet azaları arasındaki dayanışmayı korumak ve barış nizamını müdafaa etmek, millî politikamızın bize emrettiği düsturlar olmasındandır. Yoksa San cak, hiç şüphe yok ki tam tamına türktür ve en doğru hâl şekli, hiç tereddüd edilemez ki, Sancağın tam istiklâli idi. Şu halde konseyin hal prensipleri, bizim muvafık kalacağımız asgari haddi gösterir, fstatü ve anayasa tanzim o-lunurken. eğer bu prensipler. Sancağın türkluğü lehine azami tefsir edilmezse, ipleri hangi ellerle çekildiğini bilmediğimiz tahrik kuk-lalarrnın istediği olur: yani Türkiye ve Fransada sağduyu sahibi soğukkanlıların. Milletler Cemiyeti davasına yeni bir hizmette bulunmak hududundaki gayretleri iflâs ettirilmek tehlikesine uğrar Ha yır, eğer Hatay davası hallolunmak istenmişse, bu, istatü ve ana yasa meselesinde oyunbozanlık et m em ek şartiyle, hakikat olabilir. Cenevrede mütehassısların müzakeresi, iyi ve kötü niyet sahihi ce-miyetçiter için yeni bir imtihan safhası teşkil ediyor. Her tarafta tahrikçileri durdurmak. Samak havasını bulandırmamak, hakkı ve barışı müdafaa zaruretlerine i-taat etmek lâzım gelir. Türkiye ne müzakerelerde hakkı, ne de hu-dudlarında emniyeti ile oynanılıı devletlerden değildir. Biz Fransa-nın ve S-riyenin dostu. Milletler Ha ayda işkence! Türk köylerini basıp soydular Humus, 12 (Hususî) — Sancağa aid bazı köylerde türk halkının evlerine tecavüz edilmekte, hayvanları sürüler halinde alınıp götürülmektedir. Kuriye köyünde ve Reyhanı; enin Kaddariye ve Müşerrefi-ye ve Ayrancı köylerinde birçok evler basılmış, anbarlar zabtolunmuş, eşyalar ve hayvanlar alınıp götürülmüştür. Türk köylüleri şikâyet etmişler ve oradaki hükümete başvurmuş-larsa da bu, dikkate alınmamıştır. Türk rozetine benziyen rozetler yasak Şam, 12 (Hususi) — İstihbarat zabiti Reyhaniyede birçok kimseleri toplamış ve onlara şöyle ihtarda bulunmuştur : "— Hiçbir kimse yakasına türk sembolünü en az ihtimalle de olsa andıran bayrak ve altıok gibi rozet takamıya-caktt. Bunları takanlar polis tarafından yakalanacak ve şiddetli cezalara Çarpılacaktır. Rozet taşıyan bir türke dayak attılar Lazkiye, 12 (Hususi) — Kırıkhan-da yakasında bir rozet bulunan bir türk genci polis tarafından tecavüze uğramıştır. Fakat bu tecavüze rağmen türk genci yakasındaki rozeti çıkarmıyaca-ğını söylemiştir. Bunun üzerine kendisi bir müfreze tarafından tevkif edilerek sevkolunmuştur. Karakola gelen istihbarat zabiti türk gencini bizzat sopa ile ağır sure: te doğmuş, sonra da ellerine keleple vurarak hapishaneye yollamıştır. Türk malı ve canı Hama. 12 (Hususi) — Kuseyirdtki arablar vatanilerin kışkırtmalaı üzer-ne öküzlerini ve mallarım satarak cephane salın almaktadırlar. Kuseyirin bazı köyleri bu suretle âdeta cihada ve a. -veye davet olunmaktadır. Birçok arab hocaları köylere dıgıi 'Sn un S. inci ' '! cemiyetinin sarsılmaz azasıyız: her iki vasfımızın da en hafif karşılığı olan, iyi niyet ve adalet esas larrna riayet olunduğunu görmek isteriz. Tahrikçilerin, onların âletlerinin veya oynatıcılarının tehlikede hiçbir menfaatleri yoktur: fakat onların Cenevre veya San cakta su bulandırmalarına müsaade etmek, yeniden ağır mesuliyetlere meydan verebilir. Cenevrede Hstsydski vaziyet hakkın İs komiteye izahat veren tarafsız gornıenlerden ikisi Kuru üzümden sonra Yaş üzüm üzerinde de tetkikler yapılıyor Güzel bir üzüm salkımı Kuru üzüm kongresi dolayısiyle şehrimize gelmiş bu]u« n a n Manisa Amerikan Asma fidanlığı müdürü BB. Reşad. İzmir bağcılık enstitüsü m u d u -r ü Münip ve m u-t e h a s s i s • I a r d a n Şemsi, İzmir ziraat mektebi müdürü Hilmi ile izmir mebusu Rahmi, Manisa mebusu Turğud'un da iştirakiyle dün sabah Ziraat Vekili B. Muhlis Erk. raen'in reisliğinde bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda yaş üzüm işleri üzerinde görüşmeler yapılmıştır. Romanya Dış Bakanı salıya Istanbula geliyor Sayın misafirimiz ertesi gün şehrimizi şereflendirecektir Dost ve müttefik Romanyanın Hariciye Nazırı Ekselans B. Anto-nesko'nun memleektimizi ziyaretine aid resmî program hazırlanmıştır. Sayın misafirimiz, martın 16 sında memleketimize gelecek ve 20 sinde memleketimizden ayrılacaktır. Istanbula geliş: ¦ Romanya haricîye nazın Ekselans Viktor Antonesko refİkasiyle birlikte martın 16 ıncı salı günü Köstence yoluyla Istanbula gelecektir. Mısaür haricîye nazırını getiren vapur saat on dörtte galata rıhtımına yanaşacak ve İstanbul valisi ve belediye reisi, İstan bul mevki kumandanı, merkez kumandanı, emniyet direktörü, müşarİleyhin mihmandarlığına tayin edüen hariciye vekâleti hususî kalern müdürü gemiye Çıkarak misafir nazıra hoş geldiniz di-(Sonu S. inci sayfada) Tiyatro mektebinde bir gün Dost Romanyanın sah günü şehrimize gelecek olan dış işlen bakanı Ekselans Viktor Antonesko Bugün 8 inci sayfamızda bir ark?d»*ın, izin tiyatro mektebinde yaptığı çok dikkate değir bir reportaj bulacaksınız. Yukarıdaki recimde tiyatro mektebi mütehassısı 8. Eybert'î talebeleri arasında gülüyorsunuz ugün 12 ULUS 13-3-1937 Politika bahisleri: Fransız istikrazı Fransada Blum hükümeti, iktidarı ele aldığı gündenberi ve bilhassa "ekonomik kalkınma,, bahsinde, yığmlarrn alım kabiliyetlerini artırmak esasını hasa almak suretiyle Roosevelt'in programını hatırlatan bir hareket tarzı takib etmiştir. Şu var ki, Fransanm ekonomik yapısı ile Amerikanınki a-rasında mühim farklar mevcud olması, fransız hareketini biraz güçleştirmiştir. Meselâ, doları düşürmek ile frank'i düşürmek arasında şu itibarla büyük bir fark vardır ki, Amerika, bütün ham maddelere malik olduğundan, paranın düşmesi, maliyet fiatları üzerinde memleket aleyhine bir tesir yapmamıştır. Fransız endüstri fiatları İse, birçok ham maddeleri dışarıdan tedarik etmek mecburiyeti dolayısiyle, Fransanm tarnamiylev elinde değildir. Nitekim, frank düşünce, Fıatlarda, derhal tehlikeli bir yükselme başgÖstererek. işçi ücretlerine yapılan zamları âdeta hükümsüz bırakmıştır. Bundan başka, fransız sermayedarları ve bunların menfaatlerini temsil eden gazeteler, ilk gününden itibaren hükümetin aleyhinde vaziyet almışlar ve bu yüzden mühim mikdarda paralar, ya dışarıya kaçmış yahud içeride küplere girmiş yani "thesaurises;,, olmuştur. Bunun Önüne geçebilmek için, hükümet, kaçan sermayelerden tekrar memlekete dönerlerse bir "taxe„ şeklinde bir nevi ceza alacağım ilân etmiş ise de, bunun büyük bir tesiri olmamıştrr. Unutmamak lâzımdır ki, Fransada, ekalliyette kalan politik zümreler "Huguenot,, lar devrin-denberi, yabancı memleketlerle menfaat ittifakı yapmağa alışmışlardır. Büyük ihtilâl günlerinde, bütün fransız asilzadeleri düşman saflarına geçerek memleketlerine karşı harbetmişler ve türlü entrikalara âlet olmuşlardır. Bu sefer ise, fransız reaksyonu, âdeta faşist devletlerin emrine geçmiş gibidir. Binaenaleyh Blum hükümetine çıkarılan müşkülâtın hayretle karşılanmaması lâzımdır. Nitekim, kendisi de böyle bir şey yapımya-rak, bütün bu sabotajların orta -dan kaldırılması ve ekonomik kalkınmanın artık arızasız inkişaf e-debilmesi için, "millî müdafaa istikrazı,, nı hazırlamıştır. Önce, İngiltere ve Amerika ile anlaşarak, bu istikraza, ingiliz ve Amerika piyasalarının da geniş bir Ölçü dahilinde yazılacakları teminatını almıştır. Bundan başk.ı, altın işinde, yeniden "open market,, usulüne geçerek, Rist gibi Fransada malî âlemin emniyetini kazanmış bir zatı Para politikasını murakabe edecek komiteye kabul eylemiştir. Üçüncü bir nokta olarak da, "Milli müdafaa istikrazı,, na gerçekten "millî,, bir manâ ve mahiyet atfolunmasına ehemiye* vererek meclislerden, bu kararı, ezici ve âdeta Um bir ekseri yetle geçirmeği gaye bilerek, rc-aksyon ile her türlü polemik'e girmekten sakınmış tır. İstikraz muvaffak olursa, kaçan fransız sermayeleri yeniden memlekete girecek ve küplerdeki altınlarla birlikte bu "memlekete dönmüş,, sermayeler, istikraz kanalından yani devlet eliyle, istihsal sahalarına akıtılmış olacaktır. Burhan BELGE | KUÇUK IÇ HABERLERİ $ Ankara memurlar kooperatif şirketinin o ün toplanacak alan umumi ip yetinin çoğun lu ormadifcindio ?~ mrrı tarihine bırakılmışt r. Yunanistan hükümeti Yunanis-tandaki elçilik ve konsolosluklarımızda çalışan ve yunan tabiyetindc bulunan müstahdemleri kazmç v^ıgisinden muaf tutmuştur. Hükümetimiz de buna bir mukabele olmak üzere yurdumuzdaki yunan elçilik konsolosluklarında çalışan türk tabiyetindeki müstahdemlerin kazanç vergisinden istisnalarına karar vermiştir. * Sny adlarını tescil ettİrmiyenler hakkında v.rîlecek ceza kararlarının a-lâkalılarrn mazertlcri olup olmadığının idare heyetlerince dikkate alınarak bu gibilerin mağduriyetlerine m:ydan veril memesi Dahiliye vekâletince alâkalılara bldirilmiştir. * Haydarpaşa gümrük müdürlüğüne bağlı Darıca gümrüğü kaldırılmıştır. $ Gümrükler '""'"t müdürlüğü güm rüklcrde muvakkat kabul ve muvakkat muafiyet işlerinin kanuni müddetler i-Çİnde takib edilmediğini anlamış ve a-lâkalılara gönderdiği bir emirle bu işlerin dikkat ve itina ile yapılmasını istemiştir. iptidaî maddeler ne zaman ucuzlayacak İktisad vekâletinin gümrük tarife kanununun ihtiva ettiği pozisyonlardan bazılarına giren eşyanın 1937 malî yılı. başından itibaren gümrük muafiyetinden faydalanmalrı hakkında bir kanun projesi hazırlamakta olduğunu yezmıştık öğrendiğimize göre, iptidaî maddeler için ilân edilen listeler henüz son şeklini almamıştır ve projenin kanun halini alıp bu yıl tatbik edilmesi henüz bahis mevzuu değildir. Altınordu kulübü bugün kongresini yapıyor Altınordu tdmanyurdunun, bugün saat 14,30 da belediye salonunda, idare heyeti seçmek üzre fevkalâde kongresini akdedeceği ve üyelerin behe.nahal o saatte belediye salonunda bulunmaları kulüb başkanlığından aldığımız mektub. ta ri-fl «lumraktadır. Maarif vekilinin lstanbulda tetkikleri İstanbul, (Telefonla) — Maarif Vekili bugün üniversiteyi, morfoloji enstitüsünü gezdi. Üniversite işleri hakkında rektörden izahlar aldı. Guraba ve Cerrahpaşa hastanelerine giderek, Guraba hastanesinde üniversite nam ma yapılacak pavyonları Cerrahpaşada da cerrahî ve göz Minikleri hakkında tetkiklerde bulundu. Yeni yapılacak bu İki pavyonun plânlarını gözden geçirdi. Ve derhal işe başlanmasını tavsiye etti. Cerrahpaşa anfininî, müzede pazartesi günü açılacak olan para sergisini gezdi. Vekiurnizin tetkikleri yarın da devam edecektir. ipekli çorapların vasıflan İstanbul ticaret odasının İpekli kadın çoraplaı üzerinde yaptığı tetkiklere aid rapor iktisat vekâletine gelmiştir. Sanayi umum müdürü bu raprou göz den geçirmektedir. Öğrendiğimize göre, bazı fabrika sahiblcri İpekli kadın çorapları tipinin tayinine itiraz etmektedirler. Bu itirazların, kendilerinde tam vasıflar dahimde çorap yapabilecek makine bulunmamasından ileri geldiği anlaşılmıştır. Vekâlet İncelemelerini yakında bitirerek istenen vasıflar drşmdakİ çoraplara da marka koymak suretiyle çorap tiplerinin tayinini sağlayacaktır. Gümrüklerde tayinler Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti Hukuk Müşavirliği Birinci Mümeyyizi BB. Sami terfian hukuk müşavir muavinliğine, Hukuk müşavirliği ikinci mümeyyizi Muhtar terfian birinci mümeyyizliğe, açıktan Zehra muhasebe müdürlüğü memurluğuna. Adliye vekâleti muhasebesi kâtib namzedi Şükrü gümrük işleri müdürlüğü memurluğuna. Açıktan Nezihi levazım müdürlümü memurluğuna, İstanbul idhalât gümrüğü manifesto memuru Şekib tetkik müdürlüğü memurluğuna, İstanbul idha-lât gümrüğü muayene memuru Sadık terfian ayni gümrük birinici sınıf memurluğuna İstanbul baş müdürlüğü memurlarından Talât baş müdürlük muayene memurluğuna, açıktan Nuri ve Zeki İstanbul baş müdürlük memurluklarına, Kilis muayene memuru Şerif Cezre muayene memurluğuna, Anteb gümrüğü muayene memuru Ekrem İslâhiye muayene memurluğuna. Urla idare memurluğundan a-Çikta bulunan Remzi terfian Tıbıl gümrüğü memurluğuna. Çubuklu gümrüğü idare memurluğundan açıkta Edib Der gümrüğü memurluğuna, Birecik gümrüğü idare memuru Hasan Burhaniye gümrüğü memurluğuna, Mardin istasyon gümrük memuru Mchmed Alî İpsala gümrük memurluğuna, Birecik gümrük kâtibi Seyidhan Cezre gümrüğü veznedarlığma, Ordu gümrüğü an-bar memuru ibrahim Rize gümrüğü an-bar memurluğuna. Bartm gümrüğü muhasebe memurluğundan açıkta Enver Ereğli gümrüğü muhasebe memurluğuna tayin olunmuşlardır. Vekâlet muhasebe müdürlüğü tetkik memurlarından Rıfat, Sadi, Mihri, Alâaddin, gümrük işleri müdürlüğünden İsmail birer derece terfi etirilmişler vc vekâlet zat işleri memurlarından Nuri, Abdülkadir ve Tevfikin asaletleri tasdik olunmuştur. Ankara Kızılayının bir yıllık çalışması Şefkat yurdu ve dispanser birer yardım kaynağı lıalini aldı Kızılayın Ankara merkezinin yıllık kongresi bugün Kızılay Genel Merkezinin toplantı salonunda yapılacaktır. Ankara gibi kalabalık ve kısmen sosyal yardımlara muhtaç bir şehrin Kızılay cephesinden ıhtı* yaçlarını alakalılardan dinlemek ve mevzu içinde yapılan yardımlar hakkında da bir fikir edinmek için Kızılay Ankara Merkez Başkanını ziyaret ettik. Bize şu tafsilâtı verdi: — Yıllık gelirimiz 10 bin lira kadardır. Azamızın sayısı 4 bindir. Bizim faaliyetimiz yalnız Ankara merkezîyle merkez kazası sabasına şamil İse de Anka ran in hususî vaziyeti dolayısiyle yardımlarımız bu saha dışından Ankaraya gelen hakiki yoksullara ve malûllere de teşmil edilmektedir. Geçen yıl şu işleri görebildik: Bütün msa rafları bize aid olmak ü-zere iki veremliyi verem hastabanele-rindc tedavi ettirdik. Sekiz veremliye para yardımında bulunduk. Bir kısmı harb sakatı olan 18 malule yardim ettik. Bunlardan birisini de memleketine gönderdik. Muhtaç 37 hastaya yiyecek ve ilâç verdik. Fakir ve yetim 56 mekteb çocuğunun elbise, çamaşır, şapka, ayakkabı ve kitablarını aldık. Bunlardan bir kramı-nı da memleketlerine yolladık. Evini vc tarlasını su götürmüş İki ailenin ve şehre yakın köylerin birisinde her şeyi yanmış bir ailenin ellerinden tuttuk ve kaldırdık. İkİ senedenberi çalışma kadromuz arasında bulunan Kayabaşındaki Şefkat yurdunun çalışma sahasını genişlettik. Şefkat Yurda: Elimize yıkıntı halinde geçen Sey-fiyc medresesinde kurulan bu yurd kimsesiz ve muhtaç kadınların, aç ve Çıplak ailelerin, yetim mekteb çocuk-lannm yuvasıdır, Kızılay umumi merkezimizin tahsis ettiği yorgan, yastık ve şilteleri ile birlikte tam takım kırk karyoladan boş yerimiz yoktur. Noksansız aşevi, hamamı ve diğer temizlik ve bakım servisleriyle hayır işlerine kapısını açan bu yurd, geçen yıl Anka-ranın orta mekteblerile kız ve erkek liselerinin öğle yemeği tedarik e demi -yen 210 çocuğunun bol kalorili yemeklerle karınlarını doyurduğu gibi, pazar günleri mekteb talebesine yemek verilmediği için, her hafta şehrin 170 fakirini aynı şekilde beslemiştir. Talebeden başka yurdda yatan kadınlarm ve çocukların yiyecekleri de hergün muntazaman verilmektedir. Bugün yurd kendileri türlü orta mekteb ve liselerin talebeleri arasında bulunan seçkin derecedeki 32 gencin sığındığı yerdir, bu çocukların yiyecek, giyecek ve kitablanndan ışık ve banyolarına kadar bütün ihtiyaçları yurdu- Telif hakkı Z atılanımız sanatkârlar İçin çetindir. Romancı, şair, İtiyadın kuvveti besteci, ressam Yarattığı eserden maddi fayda temin edemezse ne ile yaşar? Ve nasıl halkeder? Fakat şu hikâyeyi dinleyiniz: Dani-derf bestecidir ve bestelediği musiki parçalarının getirebileceği irad ona hayatta kalmak ve çalışmak imkânını verniktedir. Son günlerde, bu irad hiçe inmiştir. Baş vurabileceği tek çare borç-larunakdrr. Danİdcrf kalmış, 1 müellif-ler cemiyeti" nden yirmi Ura kadar bİr boı-ç almak üzere bu cemiyetin veznedarına müracaat etmiştir. Vezne- \ dar soruyor: "Paraları koymak için çanta getirdiniz mi?" — Sizden yirmi lira borç almağa gelmiştim. Bu para, çanta getirmeğe değer mi? — Telif hakla olarak Amerika dan »ize alh bİn lira geldi; onu verecektim. Ve filvaki veznedar yüzlük banknotları bestecinin önüne dizmiştir. Hâdise şudur: Şarlo, Modern zamanlar adındaki filminde Danidcrf'İn bestelerinden birini söylemiştir: Tiüne, ma Titine Je eherehe ma Titint .. Bu bestenin, hesab edilip Danidcrf'e gönderilen telif hakkı da, dediğimiz gibi, altı bm lira tutmuştur. Buna piyango mu, yoksa fikir adamlarının dayanışması eseri mi, demeli? Liszt ve istibdad Hikâye meşhurdur: Liszt, Rusya Çarının yanında bir konser verirken çarın kendisini dinleeniyerek etrafındaki-lerle konuşmakta olduğuna görmüş ve konsere birdenbire nihayet vermişti. Bu inkıtaı hayretle karşılayıp sebebini soran çara büyük musikifinasın verdiği cevab da şu olmuştu; ¦— Bütün Rusyalar çan konuşurken benim gibi bir adama susmak düşer, Haşmetli. Bu mukabele terbiyeye mugayir sayılmış ve Liszt memleketine dönmeğe davet olunmuştu. Bu hâdise hakkında o zamanın polisince yazılmış olan rapor savyetlerce bulunup geçenlerde neşredilmiştir. Rapor şöyle hülâsa edilebilir: "Liszt adım taşıyan macar mızıkacısının tehlikeli, çapkın, sarhoş bir serseri olduğu anlaşılmış ve küstahça hareketinden dolayı Haşmetli çarın emriyle hudud dışına çıkarılmıştır." Amerika birleşik = devletlerinin Kon-nektiküt hapishanesinde, türlü «uçlarından dolayı topyekûn 117 seneye mahkûm olarak yatan 78 yaşrnda bîr ihtiyarın geri kalan ceza müddeti affedilmiş ve karar, müdür tarafından kendisine tebliğ edilmiştir. Müdürün tebliğini sevinç alâmeti göstermeksizin karşdayan ihtiyar, hattâ m ah: un bir sesle sormuştur: — Demek ki benî müesseseden artık çıkarıyorsunuz! fakat, bu yaştan sonra ben itiyadlarrmı nasıl değiştirebilirim? ltiyad, bazan hürriyetten de kuvvetli olabiliyormuş! Cevabsız kalan mektublar Yüksek mevkilerde bulunanlara her gün sayım nıckiublar gelir. Bunları o-kumak, cevablarını yazmak nasıl mümkün olur? Fransız cumhur reislerinden Falliere bu meseleyi kati bir tarzda hal etmiş olanlardan biridir: "Dostlarımın yazılarını tanırım, mektublarını a- .i. mı ve cevab yazarım. Diğerlerine gelince: insanların mizacını bilmez miyim ki, bunları okuyarak hem zamanımı, hem de sıhhatimi kaybedeyim?" dermiş. Zaman ve sıhh?.L.. Haksız şikâyetleri, hattâ imzasız İhbarları düşününüz. muz tarafından temin edildiği gibi altr aile çocuğu ve sekiz de aileye bakıl*" maktadır. Martın birinci gününden itibaren geçen yıl olduğu gibi orta mek-tcblerle liselerin 257 fakir talebesin* Öğle yemeği vermeğe başladık. Bu yemekler pazar günleri diğer dışardan baş vurup karne alanlara dağıtılmaktadır. Yurd dispanseri: Hayırlı iş olarak yurd dispanserinin çalışmasını söylerken bu dispanserde bilhassa muayeneleri yapmak İçin kıy* metli yardımlarda bulunan mebus Dr, Fatma Memİk ile Dr. Tevfiğe teşekkürü borç bilirim. Haftanın muayyen gün lerinde bu muayeneler parasız olarak yapılmakta ve vasati olarak haftada 80 hasta muayene ve tedavi edilmektedir. Halkevleri içtimai muavenet komitesinin mevzu ile yüksek alâkasını da şükranla yadetmek İsterim. Bu komite ile Kızılay Ankara merkezinin birlik çalışmaları aynı hedefi kollayan müesseseler için numune olarak gösterilebilir. Komite ile elele verilerek bilhassa doktorlarımızın muayenesinden geçen ve ilâç parasını tedarikten âciz olanların ilâçlarını yaptırıyoruz. On ayda bü maksad için sarf ettiğimiz para 1500 liradır.,, Vekâlet emrine alınmış memurlar Vekâet bu memurların maaşları hakkında yeni bir karar aldı Maliye Vekâleti vekâlet enirine a-lınmış. memurların en çok iki veya üç senelik vekâlet maaşları hakkında yeni bir karar almış bulunmaktadır. Vekâletin alm'Ş olduğu ba karara göre t 21 asart 1936 tarihine kadar aldıkları vekâlet emri maaşları hizmet müddetlerine göre iki veya üç seneyi bulanlara artık ba tarihten sonra vekâlet emri maaşı verümiyecektir. 21 mart 1934 tarihine kadar al d Otlan vekâlet emri maaşları hizmet müddetlerine göre iki veya üç seneyi geçmiş olan memurlara bu tarihten sonra başkaca vekâlet emri maaşı veril mi yecek ve eskiden aldıkları maaşlardan bu paraların geri alınması için hiç bir iş yapıhnıyacaktır 21 mart 1936 tarihine kadar aldıkları vekâlet emri maaşları hizmet müddetlerine göre iki veya üç seneyi bul-roaraış olan memurlara, ilk vekâlet emrine airndıklan tarihten itibaren bu müddetleri dolduruluncaya kadar vekâlet emri maaşı ödenecek, bu müddetleri dol durdukları tarihde maaşlarının mest cihetine gidilecektir. kesil- Macaristandan da bir heyet geliyor Feshedilen Türkiye - Macaristan ticaret ve klering anlaşması müzakereleri için bir heyetin nisan içinde memleketimize gelmesi beklenmektedir. HAVA I Dün bazı yerlerde yağmur yağdı Dün şehrimizidc hava kısmca açık, kısmen bulutlu geçmiş ve sıcaklık sıfırın üstünde ancak 14 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji 15leri umum müdürlüğünden verilen malumata göre dün yurdun Kırklareli. Hayrebolu, Muğla, Bolu. Ilgın. Samsun ve Ordu mıntakalarına yağmur yağışı olmuş, diğer yet lerde hava umumiyetle bulutlu geçmiştir. Dün yurdda en yüksek sıcaklıklar Silifkcde 20. Yalova ve Bursada 21, A-dana ve DÖrtyolda 22 dıreceyi bulmuştur. ULUS 14 MART 1937 PAZAR 6 ıncıda : İstanbul şehir meclisinin tarifini istediği bir tabir: Fakir kime derler? ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5611 ADIMIZ, AND1MIZDIR Hatay anayasası Cenevrede türk projesinin ilk tetkiki dun bitirildi Hiç bir meselede henüz karar alınamadı Fransızlar mukabil bir proje verdiler Cenevre, 13 (A.A.) — Anadolu ajansının hususî muhabiri bildiriyor .- Komite türk projesinin ilk tetkikini bitirdi. Bu sahada yapılan müzakere, anlatma, tenvir etme ve fikir teatisi hududunu geçmediği için, çok şiddetli münakaşalara rağmen, hiç bir meselede henüz karar verilmiş değildir. Komite yeniden Sancağa ilhakını islediğimiz üç nahiye ile iskenderun limanı ve yerli polis ve jandarma kuvvetleri hakkında görmenleri dinlemiştir. Para, gümrük, ekalliyetler, askerlikten tecrid ve mahalli polis meseleleri hakkında tûrk-fransız mütehassısların iştirakile milletler cemiyeti mütehas- sıs dairelerin yardanı ile teknik hazırlıklar yapılıyor. Fransız mütehassısı bugün bir mukabil proje esasları metni tevdi etmiş ve komite tarafından bu sabah gözden geçirilmiştir. Komite, pazartesiye görmenleri dil meselesi hakkında dinliyecektir. Frangız Hariciye Nazırı Elçimizle konuştu Paris, 13 (AA.) — B. tvon Delbos Türkiye Büyük Elçisi B. Suad Davaz't kabul etmiştir. ('Bayır, Bucak ve Hazne nahiyeleri hakkındaki yazanız dördüncü sayfamız da dır.) Raşbpfkr : Türkçe konuşma Falih Rıfkt ATAY Parti Genel Sekreterliğinin türk vatandaşlarından türkçe bîl-miyenlere dil öğretmek için düşündüğü tedbirleri sevinçle karşılıyoruz. Türkiye'de türkçe konuş -mamak yoktur: Türkçe konu-ş a m a m a k vardır. Burası Öyle som bir türklüktür ki, maddî manevî, her türlü menfaatler, or a dilini bilmeğe bağlıdır. Oğlunu küçükken Avrupa'da bulunduran bir ahbabımız diyordu, ki: "— Üç lisanı mükemmel biliyor: ingilizce, fransızca, italyanca! fakat türkçesi kıt olduğu için ilerleyemiyor...,, Türkçe bilmeyen, veya az bilen türk! Bir yabancı dil yahud lehçe kesifliği arasına düşen, yp' d, eski Beyoğlu terbiyesinin cezasını çeken türk vatandaş! Bizim hedefimiz, kendi milletimizden olanları kurtarmaktır. Bu memlekette herkes kendinin bildiği dili istediği gibi konuşabilir: sokakl: mızda ne rumca, ne ermenice, ıe yahudice, ne de fransızca işitmekten bir çekindiğimiz yoktur. Fakat Kültür Bakanlığının tam beş dakika ötesindeki dağın bütün yamaçlarında âdeta bir kasabalık halkın türkçe konuşmamakta olduğunu gördüğümüz vakit, bunu, teşkilâtçılık ve teşebbüs kusurlarına vermekten ve Ankara'nın mahallesi böyle olursa, memleketin diğer kısımlarında hal nice olduğunu düşünerek hüzne düşmekten kendi mİ7İ alamayız. Lütfen bîr girîdli göçmenin türkçe konuşmaması mesuliyetinin kendine aid tarafını bana gösterir misiniz? Bu sınıf vatandaşlara mahsus mektebler açtık da veya herhangi bir öğretme vasıtası icad ettik de bu vatandaştan red cevabı mı aldık? Vaziyet cenub vilâyetleri için, doğu illeri için, her taraf için birdir ve budur: teşkilâtlı Türkiye'nin teşkilâtlı türkçesi! Düşmanın bile menfaati memleketin dilini bilmektedir. Türkçe konuş, vatandaş! Fakat zavallı bu afişleri ne okuyabilir, ne de okusa anlıyabilir! Bu söz vatandaşı türkçe konuşturalım manasına geldiği, yani hitab biz-(Sonu 4. üncü sayfada) Batı paktı etrafında Almanya nın cevabı nasıl tefsir ediliyor? Londra, 13 (A.A.) — Royter'in öğrendiğine göre, sefir fon Rib-bentrop, bu sabah Eden'e, ingiliz notasına karşı verilen alman cevabım vermiştir. .Alman elçisinin gelecek hafta tekrar Eden ile gcv-üşmesİ muhtemeldir. Söylendiğine göre, alman cevabı hakkında gazetelerde şimdiye kadar çıkan bütün haberler yanlıştır. Almanya'nın, notasının birer suretini Fransa ve Belçika hükümetlerine göndereceği bildirilmektedir. Notanın metni, sonradan neşredilecektir. Alman muhtarasının pek uzun olduğu öğrenilmiştir. Alman elçiliği bu sefer, her zaman yaptığı gibi, muhtara-nın bir hülâsasını bile gönderememiştir. Sclâhiyetli mahfiller, alman ve i-talyan muhtarasının metinleri arasında büyük bir fark olmadığını ve Roma ile Bertinin yakında başlayacak olan görüşmeler sırasında sıkı bîr temas muhafaza edeceklerini iddia etmektedirler. Bu mahfiller, Alaman muhtarasının eski Lokarno paktının zâminleri olan italya ile ingilterenin teahhüdleri altında olmak üzere bir alman • fransız har. binin gözönüne alınmasını teklif etmekte olduğunu bildirmektedir. ingiliz Dış işler Bakam B. Eden (Sonu 4. üncü sayfada) Vonder Osten'in konferansı Konferansçı fon der Osten ve konferansı dinlİyenieı Dün arkeoloji profesörü ton der Oste n Halkevınde seçkin bir kalabalık önünde Anadolunun medeniyeti ve tarihî yol lan mevzuu etrafında bir konferans vermiştir. Alâka ile dinlenen bu konferansa aid tafsilâtı dördüncü şayiamızda bulacaksınız. HER YERDE 5 KURUŞ Atatürkü dinlerken Gerilla hakkında iki hatıra Türk Tarih Kurumu Belleteninin birinci sayısı çıkmıştır. Bu sayıdan Türk Tarih Kurumu Asbaşkanı Bn. Afet'in Gerilla hakkında iki hâtıra başlıklı güzel bir yazısını aynen alıyoruz. Bu Belleten'e dair fikirlerimizi a yrıca yazacağız. 11 inci Abdülhamit devri... Istanbulda, Harb akademisinde bir zabit.. Henüz yirmi yaşmda... Onun hususiyetlerinden biri: O, kendisinde bir takım mana ve mahiyetini henüz anlıyamadığı duyguların çarpıştığını hissediyor, fakat bunlara ne müsbet ve ne menfi bir türlü mana veremiyor. O, küskündür. O, kederlidir. O, ruhundan gelen anlaşılmaz bir mana ile â-sidir. Fakat kime karşı? Ve ne için? Bunu, o da bilmez. Bir gün ona, yakın arkadaşlarından biri; — Sen, diyor, kalk borusunda bir türlü uyanmıyorsun, dahiliye zabiti karyolam sarsmadıkça kalkmıyorsun. O, cevab veriyor; — Hakkın var.... — Anlıyamadım; ben sana bu anlaşılmaz hayalının sebebini soruyorum, sen bana: Hakkın var, diyorsun. Ben sana karşı haklı olup olmadığım yolunda bir (Sonu S. inci sayfada) Atatürkün Harb Akademisinden mezun olduğu zamana aid bir hatıra Bağda üzüm yiyen bir türk kızı Üzüm kongresi kapandı Alınması lüzumlu olan tedbirler tesbit edildi B. Celâl Bayar dikkate değer Atatürkün telgrafları Celâl Bayar Ekonomi Bakanı ve çekirdeksiz üzüm birinci millî kongresi başkanı ihracat mallarımız arasında önemli bir yeri olan kuru üzümün standard tiplerini tesbit için toplanan kongre, nin yüksek hislerini bildiren telgrafınızı büyük memnuniyetle aldım-Teşekkür eder ve sayın kongre üye. terine ve size bu çok değerli çatışmanızda verimli başarılar diterim. K. ATATÜRK kapanma dolayısiyle çok b i r nutuk söyledi Üzüm kongresinin üç encümeni dün saat ona kadar kendilerine havale edilen işleri bitirdiler vc raporlarını reisliğo verdiler. Saat 11 de umumî heyet reia vekili, İzmir mebusu B. Rahmi Kökenin reisliğinde toplandı. İlk önce ziraat encümeni raporu okundu. Encümen a. retim bakımından kendisine verilen mevzular etrafında uzun boylu tetkikler yaptıktan sonra şu neticelere var* mış bulunmaktadır: Üzümlerde standardizasyon zamanla kökleşeceği cihetle şimdiki halde münakaşası istenilen bu esaslı işe bağ* dan başlamak lâzımdır. Memleket ü-zümcülügünün bugünkü vaziyeti birçok esaslı tedbirlerin alınmasına lüzum (Sonu 5. ıncı sayfada) ULUS 14 - 3 - 1937 Politika bahisleri Hammaddeler Sömürgeler Cenevre'de toplanmış olan "hmmırhMİcleler komisyonu" na Almanya ile rtnrya katılmak tütemediler. Çünkü bu iki devlet, hammaddeler meselesi üçerinde milletlerarası bir anlaşmaya, kendilerine sömürge verilmesini tercih ediyorlar. Yani "hammadde -ler meselesi,, nin ekonomik değil politik olduğuna kaili bulunuyorlar. İngiltere ve Fransa ise, içe sadece ekonomik bir mana ve ehe-mİyet atfediyorlar. Cenevre komisyonunun müzakerelerinde, alman ve italyan tezlerinin müdafaası Polonya tarafından yapılmıştır. Adeta, Almanya ile İtalyanın iştirak etmiş oldukları takdirde öne sürebilecekleri itirazları, Polonya murahhası bir bir saymıştır. Bunlara karşı ingiliz murahhası, şu esaslar dahilinde cevablar vermiştir: — Hammaddeler işinin politik hiç bir tarafı yoktur. Bu iş sadece ekonomiktir. — Hammadde istihsal eden memleketlerde tam bir "açıkkapı" politiaksı ilân edemeyiz. Aksi takdirde bu memleketler fazla zarar görecekler ve kendi iç kalkınmalarım temin edemiyeceklerdır. Meseleyi etrafiyle takdir ede -bilmek için. "sömürgeler , mefhumuna iki ayrı karargâhın verdiği iki ayrı manayı izah etmek lâzımdır. Zengin ve varlıklı büyük devletler, "sömürgelerin yeniden paylaşılması,, tehlikesini iki bakımdan Önlemek istiyorlar: 1. "Sömürge" mefhumunu ortadan kaldırmak yani geçen yüzyıl içinde sömürge olarak tanınmış memleketlere tedrici bir istiklâl vermek ve bu memleketleri birer birer Milletler Cemiyetine almak suretiyle; 2. Hammadde sıkıntısı çeken Romen gazetecileri geliyor Dost ve müttefik Romanysnın Hariciye nazırı Ekselans B. Viktor Antonesko ile beraber gelecek olan romen gazetecilerinin şehrimizdeki misafirliklerine aid program hazırlanmıştır. Gelecek olan mcslckdaşlarımız BB. Poposko Neşeşti ve refikası, Huptiğ (Rador ajansı müdürü) ve M ipte o Ou-goreseo'dur. 17 mart çarşamba günü matbuat tarafından bir ttğle yemeği verilecek. Öğleden sonra lsmerpaşa Enstitüsü, Halkevi, müze ziyaret edilecek ve Çankaya vc şehirde dohunlacartır. Aynı gün A-r.adolu kulübünde matbuat umum mü-d dr İti £11 tarafından brl riyaîet ve gece Hariciye köşkünde balo verilecektir. 18 mart perşembe günü Yüksek zira-at enstitüleri ziyaret edilecek, matbuat birliği tarafından Karpiçte bir öğle yemeği verilecek, baraj ve filtraj istasyonları siyaret edilecek, Romanya elçisi tarafından yemek ve suvare verilecektir. 19 mart cuma günü. Gazi Terbiye Enstitüsü ve yapı mektebi ziyaret edilecek Babada Öğle yemeği yenecek ve Oıman çiftliği gezilecektir. Misafirlerimiz; Eksc'ans Antonesko ile beraber aynı gün akşam gideceklerdir. büyük devletleri hammadde kaynaklarından istifade ettirmek suretiyle. Buna mukabil, karşı tarafın da kendine göre güttüğü iki esas \ ardır: 1. '•Sömürge" leri kaldırmağa lüzum yoktan-, çünkü sömürgeler - de oturan halk, istiklâle kavuşmazdan Önce hakikî medeniyete kavuşmalıdır. Bunu ise Avrupalılar temin edecektir. Yalnız, sömürge sahihleri sÖmürgesiz büyük devletlere bir mikdar sömürge vermeği kabul etmelidirler. 2. Hammadde'lerin sadece eko ¦taşmak telakki edilmeleri davayı halletmez. Çünkü bir memleket sömürge sahibi oldu mu, kendisi ile sömürge arasındaki ticaret aynı para esası üzerinden yapılır. Yani iç para mekanizmasına tâbi olarak işler. Eğer hammaddeleri yabancı sömürgelerden tedarik etmek icab ederse, o zantan orlaya, gene döviz meselesi çıkar ki, sÖmürgesiz büyük devletlerin sömürge istemeleri esasen bu döviz sıkıntısını duymamak içindir Görülüyor ki, bu hammaddeler meselesinin arkasında yatan ye gâne ve en büyük hakikat, gene, varlıklı ve varlıksız, paralı ve pa -rasız, altınlı ve altınsız büyük devletler arasrndaki ihtilâftan ibarettir. 1914 de vaziyet gene bu idî. Yalnız bugünkünden daha az gergin idi. Gerek İtalya gerek Almanya'nın bir mikdar sömürgeleri olduğu gibi kâfi mikdarda sermayeleri, altınları ve servetleri vardı. 1914 de az varlıklı taraf İle çok varlıklı taraf arasında ve liberal bir çerçeve içinde cereyan eden mücadele bugün otarşi taraftarı faşizm'Ier ile liberalizm tr aftan demokrasiler arasında devam eylemektedir. Burhan BELGE Balkan antantı ekonomik konseyi Konsey 18 martta toplanıyor. Heyet dün gitti 18 martta Atinada toplanacak olan Balkan ekonomi konseyine iştirak edecek olan heyetimls dün akşam Istanbula hareket etmiştir. Heyet Trab/on mebusu B. H.ı .m Sakanın reisliğinde Ttrr-kafis Reisi BB. Burhan Zihni. Maliye vekâleti naksd işleri omum m Od uru Halici Nazmi. Hariciye Vekâleti Ticaret vt ekonomi dairesi şefi Atıl, denîs yolları işletme müdür muavini Nihad ve Türkofis Balkan masası sellerin !en Ayet vc Hasandan mürekkeptir. Maarif Vekilimizin tetkikleri İstanbul, (Telefonla) — Maarif vekilimiz B. Saffet Arıkanın lstanbulda-r.ı tetkikleri devam etmektedir. Vekil Üsküdarda Valdebagında öğretmen ve talebeler için yapılacak olan yuı yataklı provantoryomun temel atma töreninde bulunmuştur. Binanın kırk yataklık kısmı cumhuriyet bayramına yetişecektir. Bina 130 bin liraya mal olacaktır. Arazi tahrir komisyon'arı Maliye Vekaleti erszi tahrir komis-yonlarmm faaliyetleri hakkında valiliklere bir tamim yapmıştır. Vekâlet bu tamiminde kış dolayısiyle faaliyetleri tatil edilmiş olan yerlerdeki erazî tahrir komisyonlarının, yeniden kurul, ması ıçm vekaletten emir beklenilmemesini »e bu komisyonlara tayin olunacak şahısların istenilen vasıfları ha is ve bu işleri düzgünce yapabilecek olanlardan seçilmesini bildirmektedir. Sandal nak'i işinin motörleşmesi İstanbul, (Telefonla) — Sandal nakil işinin motorlaştTilması üzerinde tetkikler başladı. Sandalın yalnız spor ve gezinti işlerine ayrılması düşünülmektedir. Bugün lstanbulda türkkuşunun büyük hava gösterileri var Bir sovyet gazetesinin Türkkuşun-daki hamlelere dair yazdığı yazı İstanbul, (Telefonla) — Yarın Türkkuşunun bayramı, şehrimizde büyük tezahürlerle yapılacaktır. Bugün Ankaradan iki motorlu tayyare ile iki planör daha gelmiştir. Bugün tayyareler uçuşlar yaparak çağ» rılaı -atmıklar ve İstanbul halkını y arın Yeşilköydeki hava demon-trasyonlarına davet etmişlerdir. Trenlerde yüzde elli ucuz bir tarife tatbik edilecektir. Ayrıca o-tobüs seferleri de temin edilmiştir. Bugün bilhassa sporcu gençliğin de hava tezahürlerinde bulunabilmesi için yarın başlıyacak olan millî küme maçları geri bırakılmıştır. Türkkuşunun filoları bugün şehir üzerinde muvafakıyetli uçuşlar yapmışlardır. Bu uçuşlar sırasında akropa-tik hareketler yapan Vecihi'nin tayyaresine bağlı planörün madenî halatı kopmuş vc planör Gülhane parkı üzerindeki ağaçlar üzerine inmiştir. Planörde bulunan Türkkuşu üyelerinden B. Ali Yıldız, soğuk kanlılığı ve bilgisi sayesinde bir kazayı önlemiş, yalnız gözlüğü kırılmıştır. Yarınki hava tezahürlerinde bütün İstanbul halkının bulunması bekleniyor. Türkkuşu çalışmasının uyandırdığı alâka Türkkuşunun, bütün memleket genç. li-ini kanadları altına alarak, büyük bir faaliyet göstermesi, enternasyonal havacılık âleminde büyük bir alâka ile takib edilmektedir. Gençlerimizn en kısa bir zaman içinde çok İyi neticeler alması bilhassa takdir uyandırmıştır. Bu ilgiye bir misal olarak Sovyet Rusyanın Assoyohakim kurumunun organı olan Na Straje gazetesinin 28 şubat tarihli sayısından şu yazıyı alıyoruz : Türkiyede merkez hava kulübü vücuda getiriliyor Çeçen sene "Türkkuşu" teşekkülü öğretmen heyetinin ihtisas ve bilgi itibariyle yükseltilmesine büyük bir e- Zekânın bir başka ölçüsü Bîr toplantıda, u-zun bir koridorda ku rulmuş üç yüz kişilik bir sofranın başında id.k. Yemek »onunda, toplantı vesilesini mevzu ittihaz ederek çok güzel, çok etraflı, çok bilgili konuşan oldu. Söylenen sözleri hepimiz can kulağiyle, derin bir haz duyarak, hayranlıkla dinledik. Bütün söylenecek sözler bitmiş olduğu sanılırken davet sahibi, bir arkadaşından - lazım olan kalimayî kullana-ln - bir nutuk İstedi. Bu rat, davet sahibinden o kadar uzakta idi ki nutuk söylemesi arzu olunduğunu bile ancak d. ;cr davetfrieria delâleti 0e haber alabildi. Fakat çekinmeden kalktı ve şu hikâye ile söse başladı; "Eski zamanlarda, günahkârlar aç hayvanlara atılarak cezalandırıldığı devirlerde, dört gün aç bırakılmış bir arslan böyle bir günahkârı yimedi, etrafında dolaştı ve nihayet sessizce ookâlip inine girdi. Herkes buna şaştı vc bâdİMnin sebebi -cinlere, peri iare, ilâhlara atfedildikten sonra - günahkârdan roruldu. — Arslan bani yiyacaktî, fakat kulağına fısıldadım: "beni yimekle kendine ziyafet çekmiş olacaksın. Ancak, düşün kî her liyafetin sonunda bir de nutuk söytomek vardır!** Yerinde kalianalar ve uygun teşbihlerle anlatılan bu hikâye on dakika, toplantı mevnman izahı bir o kadar sürdü ve hazırlıksız söze başlamış olan bu zat en güzel nutuklardan birini söylemiş oldu. Münevverin zekâsı başka ne ile Ölçülür? V^ı^^t^t^CtV 130.0000 liralık bir dava Garabetler Amerikanın iç ve dış piyasalara mahsus mam û Herin dendir. Gene Amerika şu haberi veriyor: "Mis Bacon, 1936 da meşhur Ziegfield tarafından güzeller güzeli olarak seçilmiş bir genç kızdır ki Şikago tiyatrosunda, cazibesi kendi güzelliği olan bir numara yapar. Bu güzel kız, geçenlerde, bir numarasını yapmak için çıktığı yerin birden bire çökmesi üzerine düşerek kalçasından yaralanmış olduğu için tiyatro müdürlüğünden 130.000 liralık tazminat istemiştir. Bu hâdiseden bahseden fransız gazetesi ilâve ediyor: "Çok güzel bîr kadın bacağının kıymeti hakkındaki müş-kulümuzü Mis Bacon halletmiştir." Yeni bir makine Venedik sanatlar mektebi müdürü, bulutları yarıp ötesini gösterecek bir makine keşfetmiştir. Bu makinenin bu İşi nasıl yaptığına dair malûmat alamamış olduğunu kaydeden Avrupa gazetesi, bu vesile ile soruyor: "Acaba burnumuzun ucundan i-lcrîsini gösterecek makine İcad edilebilecek mi?" Çocuklarını görmeğe müsaade olunan ana baba Geçenlerde, büyük şehirlerimizde bir fdmi gösterilen Beşizler (Kanadada bir batında doğan beş kız) m vasisi o-lan zat bu yavrucukların ana ve babaları tarafından ziyaret edilebileceğini gazetelere bildirmiştir. Eğer ana babaya çocuklarım görme izni de verilecek olursa halimis nice olur bizimi Bir erkek Kaçırma vakası Zora dayanan sevgi tezahürlerini biliriz: erkek kızı kaçırır, ve bu suç mahkeme huzurunda evlenme ile suç olmaktan çıkardı. Bu vakaların yavaş yavaş tarihe karışmakta olduğunu düşünmek iktiza eden zamanımız, acayib bir zaman olduğu için inidir, bilinmez, mahiyet itibariyle bir, fakat kaçıran ve kaçırılan bakımından başka bir vakayı kaydetmemize imkân vermiştir: Şikagoda bir kadın, bir avukatı, kendisi ile evlenmeğe icbar etmek kasdiyle, altı şerikinin de yardımı ile dağa kaldırmıştır. Yerine göre adam ispanya sınırlarnun kontrolü işinde bunun İspanya • Fransa kısmına baş mürakîb olarak tayin edilen Danimarka albayı Dunn'un. Fransa ordusu Pirene kıtalarında staj görmüş bir topçu ve ayni zamanda hukuk doktoru olduğunu gazeteler haber veriyorlar. Askerlik, topçuluk, hukukçuluk ve fazla olarak da Pirene dağları hakkında bilgi ve nihayet, bitaraflık.... Bir insanda bütün bunlar bulunduktan sonra İspanya sınırlarını kontrol gibi ince bir işte dahi muvaffak olacağı kabul edilmek tazım gelmez mî? 75 senedenberi uyuyan kadın Bir Roma haberini sütunlarına alan bir ingiliz gazetesi Bettİna Piari adında bir katimin 75 yıldanberi, pek nadir u-yanarak, tekrar uyuduğunu bildiriyor. On beş yaşında iken uyku hastalığına tutulan bu kadıncağızın her uyanışında aklî melekelerine sahib olduğu görülmüştür. Aklı başında olduğu halde kadının uykudan vaz geçmeme »inin sebebi, belki de, etrafına bakmıp dünyanın ne halde bulunduğunu gördükten sonra uykuyu uyanıklığa tercih etrnesmdsdir. hemiyet vermişti. Evelce yazdığımı* gibi. plânörcü ve paraşütçü öğretme*-leri de yetiştirilmişti. Bu öğretmenler tahsillerini İnÖnûndeki plânörcülük mektebinde bitirmişlerdir. 6 öğretmen pilottan mürekkeb olan diğer bir grup ise tahsillerini Sovyet Rusya'daki Kok' tebel plânörcülük mektebinde ve Osso» aviyahim teşkilâtının Kosaref adiyle a-nılan ve pilot Öğretmenlere mahsm merkez hava kulübünde yapmışlarda* Bu grup şimdiki halde kendi ihsisasl*-rint arttırmakla meşguldürler. Bunların talimlerinden maksat Türkiyeâ* tatbik edilen bütün tayyareler üzeri*» de tetkikat yapmakttr. Bu grupun üç ay için tanzim edilmiş olan nazarî ve ameli programı bitmek üzere buluna, yor. Programın nazarî kısmına yeni tip tayyare ve motörlerin tetkiki de dahildir. Bununla beraber gerek aerodinamik ve gerekse seyrüsefere de büyük bir e» hemiyet verilmektedir. Bu öğretmen pilotlar Sovyet Rusyada iyi yetişmiş olduklarından dolayı dersleri iyi kav» ramaktadırlar, öğrtemenler daha şint, diden iki yeni tayyare tipi tetkik ede* rek pilota i hususunda yüksek bir tefc. nik göstermişlerdir. Aynı zamanda bu öğretmenler plânörcülükle de meşguS dürler. En iyi öğretmenler Ferit Or» bay ve Ali Yıldız geçen yaz InönB kampında milli rekorlar tesis etmişlerdi. Ferit Orbay planörle kalkış noktasından 3600 metre irtifa almış, Ali Yıldız havada 14 saat 3S dakika kalmıştır. Türkkuşunun yetiştirmiş olduğa bu grupun diğer Öğretmenleri de iyi türk pilotları olarak telâkki edilir, tu* önü plânörcülük mektebinde çalışan Tevfik Aylan birinci olarak talebeleri» ni yelken uçuşlarına geçirmiş ve kendisi 9 saat 20 dakika havada kalmak suretiyle ikinciliği kazanmıştır. Bütan h* grup tahsillerini hftirdilu ten sonra Ankarada açılacak olan merkez bava kulübünde mesulivtali vazifeler alacaklardır. Türkofis reis vekilliği Atinada toplanacak olan Balkan antantı iktisadî konseyine giden Türkofis reisi B. Burhan Zihninin orada bulunduğu müddetçe kendisine teftiş he. yeti reisi B. Hüsnü Yaman vekillik e-decektir. Seçimler için defterler İstanbul. (Telefonla) — Belediye mebus ve belediye seçimlerine iştirak edecek vatandaşların isimlerinde kın* şıklığa meydan verdmemek için muntazam bir defter hazırlanmasını tamim etti HAVA Dün yurdun bir çok yerlerinde yağışlı geçti Dün şehrimizde hava umumiyetle hafif bulutlu geçmiş vc en yüksek sıcaklık ancak 18 dereceye kadar çıkmıştır. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dün Karadeniz kıyıları Doğu Anadolu yeryer yağışlı geçmiştir. Yağış doğa Anadolulunda kar, Karadeniz kıyılarında yağ* mur şeklinde olmuştur. En düşük sıcaklık sıfırın altında olmak üzere Kas* tamonuda 3, Srvas ve Karata 4, Erm-rumda 8 derecedir. En yüksek sühunetler sıfırın üstünde olmak üzere An-talyada 19, Silifkade 20. Dörtyolda 21, Adanada 22 derecedı.. ULUS 15 MART 1937 PAZARTESİ 3 üncüde İspanya sınırlarının karadan ve denizden kontrolü başladı ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5612 ADİMİZ, ANDIMIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Yüz bin İsfanbullunun önünde Türkkuşu tayyarecileri güzel gösteriler yaptılar Başbetke : İranl a.. Fatih Rtfh AT AY Bugün kardeş iranlılar, Rıza Şah Pehlevinin doğum yıldönümünü kutlamaktadırlar: ne kadar sevinseler haklıdırlar. Çünkü, Iran, onun irade ve idaresi altında, şeref ve hürriyet kazanmıştır. Son Kaçarların İranı, enternasyonal bakımdan bir yarı-sömürge, nasyonal bakımdan geri bir şark pcr-çası idi. Memleket Çar Rusyası ile İngiltere arasında iki nüfuz bölgesine ayrılmıştı. Milleti kalkındı-rabilecek her hareket, eski saray takımı ile kaytaklar tayfasının müşterek cephesine çarpıp kınlıyordu. O da, osmanlı Türkiyesi gibi, dış rekabetlerle iç buhranlar arasında çöküp dağılmak üzere iken, büyük bir {et talıe karşı koydu. İranı garb emperyalizminin ve şark softalığının elinden kurtardı. Pehlevî devri, asil milletin tarihinde, yeni bir istiklâl ve medeniyet devri demektir. Orada da, çetin tasfiyelerden sonra .tefekkür, vicdan ve kadın hürriyetinin sağlam temelleri atılmıştır. Orada da genişliğine, derinliğine bir inşa hamlesi, bütün millî faaliyetlere hâkim olmuştur. Yeni Türkiye ve yeni Iranın kurtuluş yolları ve usulleri büyük bir benzeyiş arzeder. Fakat asıl muhimmı. tarihleri biribirine düşmanlıkla geçen iki milletin gerek karşılıklı dostluk, gerek umumî barış politikasında Um bir ahenk elde etmiş olmalarıdır. Menfaatleri ve tehlikeleri aynı olan milletlerimizin, hanedan rekabetleri yüzünden, birbirlerinden uzaklaşmaları ne kadar sunî ise, şimdi birbirlerine bu kadar yaklaşmaları da o kadar tabiîdir. Bir taraftan ınkılâb davalarımız, diğer taraftan, dışarıya karşı, müşterek barış politikamız bu yakınlığı mütemadiyen artıracaktır. Şimdi yapılacak iş, iki memleketi bağlıyacak yollar ve vasıtalarla ekonomik münasebetleri daha iyi tanzim etmektir. Trabzon - hudud yolundaki faaliyetler bütün hızı ile devam ediyor. Henüz Tahranda bulunan B. Cemal Hüsnü Taray'ın reisliği altındaki heyet de vazifeni muvaffakiyetle bitirecek olursa, gelecek senelerin türkler ve î-ranlılar için müstesna inkişaf yıllan olacağı şüphe götürmez. Türkiye - Iran dostluğu, Balkanlardan Orta Asyaya kadar u-zanan bir nizam ve durluk inancası demektir. Bu manevî ahengi, maddî alâkalarla esaslandırmak, nakliye kolaylıkları ile aradaki mesafeyi kısaltmak, ticaret münasebetleri ile tanışırlığa kuvvet ver-^ '¦ hususlarında her türlü fırsatla, ûan istifade etmeliyiz. Gümrük ve inhisarlar vekilimiz dün geldi Bir müddetten beri Istanbulda ve Trakyada tetkikler yapan Gümrük ve İnhisarlar vekilimiz B. Rânâ Tarhan dün şehrimize dönmüş ve istasyonda ve. kâlct ileri gelenleriyle dostları tarafından karşılanmıştır. Resmimiz vekili istasyonda göstermektedir. Maarif vekili geliyor istanbul, (Telefonla) — Maarif vekilimiz B. Saffet Ankan bu akaşamki ekspresle hareket etti. Vekili istasyonda üniversite profesörleri ve kültür direktörlük ileri gelenleri ve muallimler uğurladılar. İstanbul, 14 (Tcletonla) — Türkkuşu bayramı bugün büyük ve candan tezahüratla Yeşilköy tayyare meydanında kutlandı. Bayram tezahüratını görmek için daha sabahın çok erken saatlerinde yüz binden fazla istanbullu trenlerle otobüs ve otomobillcıle kesif kafileler halinde Yeşilköye akmağa başlamış ve geniş sahayı merasimin başlamasından çok daha evel doldurmuşlardı. Şehrin çok ender gördüğü bu muazzam kalabalık istanbulluları Türkkuşu-na karşı duydukları derin ve candan a-lâkanm en bariz bir işareti sayılabilir. Bayram bandonun çaldığı istiklâl marşı ile başlamış, çoluk çocuk, genç ihtiyar, memur ve mektebli binlerce yurddaşın hep birlikte söyledikleri istiklâl Tmarşından sonra eski tayyarecilerimizden B. Şakir Hazım Ergökmcn bir hitabede bulunarak şunları söylemi btir : (Sonu S. inci sayfada) Batı paktı meselesi Alman cevabı Pariste menfi tesir yaptı İtalya batı paktı yapmaya hazır B. Delbos B. Korbenle konuştu Roam, 14 (A.A.) — Salahiyetli ikinci teşrin tarihli ingiliz notasına selesine dair ingilizlerin üç ve fra neşredilmemiş olduğundan, neşred Fransız Dış Bakanı B. Delbos'un Londraya giderken çekilmiş bir resmi mahfillerde bildirildiğine gore, 17 Italyanın verdiği nota da, Ken me- nsızların da iki notası daha önce ilmiyecektir. Bununla beraber notanın içindekilerin bir kısmı biliniyor. İtalya, eski Lokarno paktının ana hat lan üzerinde yeni bir garp paktı yapmağa hazırdır. Çünkü eski Lokarno söz götürmez hizmetler yapmıştır. Ancak şurası vardır ki, yeni yapılacak pakt, 192S denberi ortaya çıkan bazı milletleri dikkate almalıdır. Meselâ bu tarihte askerlik dışı bir mıntaka olan Ken, bugün alman askeri işgali altındadır. Bundan başka yem pakt, basit ve süratle tatbik edilebilecek mahiyette olmalıdır. Pakt öyle bellisiz teahhüdleri değil tamtersi kesin ve açık teahhüdleri taşımalıdır. Belçikaya gelince, italya, Belçikanın mülk tamlığını Fransa, ingiltere ve Almanya tarafından da garanti edilmek (Sonu 3. üncü sayfada) Ankara Halkevinde Kaybolan arkadaşlar dün heyecanla anıldı Ankara balkevlileri Reşid Calibin mezarı başında (Yazısı 4. üncü tayfada) Gençlerbirliği Ankaragücü berabere kaldılar Ankaragü-cünün kalesine ilk gol böyle girmişti. Ankara Gücü ile Gençler Birliği arasında yapılan maç dün gene bera. bere neticelendi. İki kulüb şampiyonluk İçin tekrar harşdaşacaklurdıı Spor muharririmizin dünkü maça aid yazdığı yazı altıncı sayfamızdadır. Tıbbiyenin yüz onuncu yıldönümü kutlandı istanbul, (Telefonla) — Tıbbiyenin 110 uncu kuruluş yıldönümü dolayısiy. lc hazırlanan tıbbiyeliler bayramı, bugün saat on dörtte üniversite konferans salonunda kutlandı. Toplantıya tıb profesörleri, doktorlar, talebeler iştirak ettiler. İstiklâl marşı ile başlayan toplantıyı dekan Nurcddin Ali Berkol bir nutukla açtı. Dekan .türk tıb mazisini andıktan sonta gençlere hitab ederek, mesleğin kendilerinden beklediği işleri izah etti. B. Nurcddinin, Proi ı Mazhar Uzmanın, profesör Tevlik Remzinin ve doçent ı ¦mu Şerifin kouuş-maları takib etti. Talebeden Fehmi ve Lebit birer söylev verdiler. Tıbbiyeliler bayramı çok samimî bir hava içinde geçti. Fıkra: Bir muvazenesizlik Bizim gazeıelirımiz kanun disiplininden başka hiçbir kayıd altında değildirler. Fakat, ıç ve dış, mühim me-^plr'crie serbes oldukîarı kadar olgun da davarnmaktadırlar. Bunu sayın Dış Bakanımız Tevfik Rüştü Aras'dan dinlemelisiniz. Nazik vazifeler görürken ve basın rükünlerimizle hiç temasta değilken, bu şuur inzibatının tezahürlerini ve faydalarını en çok o tecrübe etmiştir. Buna rağmen, bazen muvazeneyi şaşırdığımız ve o kadar yakın bir meslek dostumuzu sıktığımız da oluyor. Dün Ankaraya geldiğimde Dış Bakanımızı böyle bir üzgünlük içinde buldum: sebebi "Haber,, gazetesinde "Sekip Oon-düz„ imzası ile çıkan ve italyan başba-kanı B. Musolininın Afrika seyahatinden bahseden bir yazıt "Haber./ın mesul sahihlerinin haberdar bile olmadıklarına şüphe etmediğimiz ve imzasını yeni yem gördüğümüz Sekip Gündüz'ün de hususi bir ka-sıdla yazmadığına emin olmak istediğimiz bu yazı, bizim ne İtalya, ne onun milletince o kadar sevilen ve memleketine o kadar hizmet eden muhterem başvekili, ne Akdeniz, ne Afrika hakkındaki telâkkilerimize asla uygun değildir. Biz İtalya ile dostuz; bu dostluk, Musolini zamanında ve onunla birlikte kurulmuştur. Biz Afrikada yerleşmiş olan bütün devletlerle ayrı ayrı iyi münasebetteyiz. Ve umumi banş namına, onların kendi işlerini kendi a-ralarmda ve idare ettikleri halk yığınları menfaatine halletmelerinden başka düşündüğümüz ve istediğimiz de yoktur. Hatay davası hâd safhalardan geçer* ken, Italyanın bize karşı ne kadar du-rüst davranmış olduğunu hatırlamaktayız. Milano mülakatının gazeteleri-mizdeki, mesud akisleri de henüz devam ediyor. Bütün iyi niyetli tefsirler, dış politika işlerine kalem süren arkadaşlarımızın veya bu neşriyatı kontrol etmekle mükellef olanların, daha sıkı ve sert bir dikkat sarfetmelerini bir defa daha dilemekten bizi menedemez, "Haber,,-dekı yazı, laubalilik ve muvazenesizlik eseridir. Mutlaka bazı edebiyat marifetleri göstermek istiyorsak, onları dış ve ıç, anapolitikamıza teallük etu.ıyea mevzulara bırakmalıyız. - F. R. Atay ULUS 15-3 1937 Politika bahisleri Haydar Beyin duvarı (D Firenk dostlarımız bilmezler. Bizim Ankara'da "Haydar Beyin divan,, diye bir hikâye vardır. Ankara'nın ilk günlerinde, zama -nın şehremini Haydar Bey istasyona yakın bir yerde, uzun bir diyar yaptırdı. Niçin? Bu, bugüne kadar bir sırdır. Yalnız, dıvar, 70 bin lira kadar bir paraya çıktı. Sonra bir gün, bu divan yıktılar ve o, yani "Haydar Beyin divan" lüzumsuz bir masrafın sembolü o-larak, halk ağzında yerleşti Şimdi, Avrupanın büyük devletlerinin idaresinde, bir »ilâh yarışı başlamıştır. Harbin ve harb-ların ne olduğunu herkesten iyi bilen biz türkler, barış'ı çok severiz. Fakat kötü bir pasifizme uyarak kendi emniyetimizi garantisiz bırakmak niyetinde de değiliz. Böyle olmakla beraber eğer dün -yada barış fikri 1914 - 1918 tecrübesinden sonra ciddî bir terakki kaydetmiş olsa idi, silâhsızlanma programının yürümesine her halde biz türklerin müşkilât çıkar -mamıza ihtimal olamazdı. Hâdise, yani barış fikri, o türlü inkişaf etti ki, bugün, bir ilerleme yerine korkunç bir gerileme görüyoruz. Bütün büyük devletler arasında başlıyan silâhlanma yarışının bu uğurda sarf ettireceği milyarlar ve bu milyarlara tekabül eden insan emeği, bize, "Haydar Beyin divan,, nı hatırlattı. Çünkü büyük devletler umuyorlar ki, büyük ölçüde umumî bir silâhlanma, 1. Harba mani olacaktır, 2. İşsizlere iş yaratacaktır. İş, ekonomik olursa yani insanlar ve insanlık lehine değerler yaratırsa, iştir. Yoksa, meselâ diyelim ki: "Haydar Beyin divan,, m bu -radan bir Çin'e ve bir de Finis-terre burnuna kadar uzatıyoruz. Buna milyarlar sarfedilebilir. Bu -na milyonlarca insan gücü koşula-bilir. Yıllarca, sayısız insan yığınlarına iş ve ekmek çıkmış olur. Nihayet "Haydar Beyin uzatılmış divan,, günün birinde biter. Cinden Finisterre burnuna kadar bir dıvar. Hem de, lüzumsuz bir dı -var ve bunu yapanlar, gene işsiz. Bu sefer, ne yapmak lâzımdır? Divan yıkmak. Bu, öteki kadar uzun sürmese gerektir. Çünkü insan oğlu, yaptığından çabuk yıkar. Dıva-rı yıktık? İşsizler, gene aynı işsizler... Ne yapacağız? Drvan yeni -den mi İnşa edeceğiz? İşte büyük devletlerin silâhlara harcadıkları paralar tıpkı bu "Haydar Beyin divan,, hikâyesidir. Besbelli bir şey ki, lüzumsuz dıvar gibi, lüzumsuz silâh için, icab eden paraları ne dıvarın inşası ne de silâhların imali ameliyesi tedarik eder. Bu paralar, bîr başka sahadan alınarak dıvara yahud silâha tahsis edilecektir. Bu başka saha, ekonomik istihsaller sahasıdır. O halde, büyük devletler "Haydar Beyin divan,, prenaipi ile silâh yapacaklarına, makine ve çelik istiyen memleketlere istihsal vasıtaları yetiştirseler daha iyi olmaz mı? Meselâ, yalnız İngiltere bu gibi memleketlere, demek ki HAVA Yurtta hava dün yağışsız geçti Dün şehrimizde hava umumi olarak açık geçmiş vc uçaklık 19 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri u-mum müdürlüğünden verilen malumata göre dün yurdda hava umum! olarak kapalı geçmiş, hiç bir yere yağış olmamıştır. Dün sıcaklık evelki güne göre 2-3 derece arasında fazlalaşmışur. En düşük sühunetler Beyşchİrdc 2, Erzurumda 9, Kars t a 10 derecedir. En yüksek sühunetler İzmir, Manisa vc Nazillide 21, Urfada 22, Adana ve Dörtyolda 24 derecedir. yor bir buçuk milyar ingiliz lirasını dört senede tahsis edecek vaziyettedir? Niçin bu yapılmıyor da silâh yapılıyor? Neden medeniyet ileri göturiilmüyor da politika yapılı - .? ? Makine ve çelik yani kısaca medeniyet isteyen memleketlere istihsal vasıtaları yetiştirmek ne demektir? Kabaca bir iki misal verelim. — 400 milyon cinli, fotoğraf makinesi kullanıyor. Netice: Al -manya'da hofurnolar artacağına, Zeiss objektin ve Leica makines: yapan fabrikaların sayısı artacaktır. — 370 milyon hmdli radyo makinesi kullanıyor. Netice: bugünkü Avrupa ve A-merıka'nın fab.ikaları, bu nmki -nelere (kutudan vaz geçelim) anten teli bile yetiştiremez. — Bir milyar asyalı'ya bir ingiliz amelesinin konforu veriliyor. Netice: Dünyada mevcud ne teknik ne de teknisyen ne ilim ne de âlim, böyle bir talebi karşılayacak vaziyette Jeğildir. ? İnsanlık için bu gibi asil davalar beklerken kalkıp "Haydar Beyin divan" m inşa etmesi, hazin bir ideal noksanına delâlet etse ge -r ektir. Burhan BELGE (t) Ba drvar bu ad altında tanındığı için "Bay Haydarın divan,, demedik. Kazanç vergisi alınmıyacak hususî mektebler Mektcblerin resmi ders programla, rını vc talimatnamelerini olduğu gibi kabul eden aşağıda adları yazılı mektebler in kazanç vergilinden muaf tutulmaları Maliye ve Maarif vekâletlerin-co karalaştırılmıştır. Bu liste tuşludaki bütün hususi ve azınlık mektebleri kazanç vergisine tabî tutulacaklardır. Ankarada: Türk maarif cemiyeti lisesi, bizim okul orta mektebi, Bursada maarif cemiyeti kız lisesi, Osman paşa ilk mektebi, Istanbulda Boğaz içi hayriye, Dariişşcfaka, Nişantaşı ışık Şiş li terakki, yüce ülkü liseleriyle okullar Cuneş orta mektebi, yeni nesil, Fatih hayriye. Yeni Türkiye, Yusuf paşa. Hilâl ilk mektebleri. Gedik paşa yavrulu yurdu, Kadıköy çocuk yuvası, Üsküdar Sofu Mehmet paşa ana mektebleri, İz. mirde Kültür lisesi. Yusuf Rıza ilk mektebi, Ravzai irfan, İzmir, Ödemiş, İzmir karşıyaka ana mektebleri, İç elde Issı yuva ana mektebi, Seyhanda Abdullah Mümtaz ilk mektebi, Malat-yada Hekimhan köy mektebi. Hazineden Taksitle alınan inallar Maliye Vekâleti hazineden taksitle mal almış olanların taksit bedellerinin uzatılması hakkındaki kanunun tatbik şekline dair yeni bir karar almıştır. Bu karara göre 25 mart 1931 tarihinden evci taksitle satılmış olan gayri menkullerden gelir olanların, geri bırakma kanununun yürürlüğe girdiği zaman kaç taksiti kalmış ise bu taksitlerin müddetlerine bir misli ilâve olunacaktır. Kısmen ödenmiş olan taksitler geri kalanlarının da uzatılması cihetine gidilecektir. Aynı kaza içinde bir meskeni olan'arın 25 mart 1931 tarihinden evel hazineden satın almış oldukları evler akar sayılacak vc taksitleri kanunun akarla alâkalı hükümlerine göre uzatı-lacakur. Beraberce satın alınmış olan bir e-vin hissedarlarının hisseleri bazen muayyen olmıyacağı için bu gibi evlerde, meskeni bulunmıyan hissedarlardan biri oturduğu takdüde taksitler hakkındaki kanunun meskene, ev ve akar 0-larak kullanıbyorsa akara aid hükümleri tatbik olunacaktır. Bir şahsın 25 mart 931 tarihinden evci taksitle almış olduğu iki evi dc kiraya vererek kendisi kira ile başka bir evde oturuyorsa. bu gibilerin bedeli en fazla olan evi mesken, diğeri akar sayılacaktır. (Yanmış ev) kaydiyle «ablan gayri menkul mallar satıldıkları tarihte irad getirmiyen arsa vaziyetinde iseler, bunla un taksitleri kanunun meskenle alâkalı hükümlerine göre uzatılacaktır. Uzatılma üzerine gerçekleşen taksitlerden müddeti ay başlarında gelenler için ay sonuna kadar bir mühlet verilecek, bu müddet içinde taksitini ver-miycnlcr hakkında "tahsili emval,, kanunu hükümleri tatbik olunacaktır. Bu vaziyete göre Ödenme zamanı gelen taksitler, sahihleri tarafından rızaları ile ödenmezse o gayri menkulün vergisi için "tahsili emval" kanunu tatbik edilinceye kadar beklenecek vc veril-mıyen taksit, vergiden dolayı yapılacak icra takibatı ile tahsil yoluna gidilecektir. Bur aylık mühlet için taksitlerden faizi aranılmayacak, ondan sonra geçen zamanlar İçin yüzde 9 faizi aranacaktır. Cezaevleri pulları Cezaevleri ile mahkeme binalarının inşası karşılığı olarak kullanılan pulların, cezaevi amirleriyle, mahkeme baş-k.mlı vc icra memurları tarafından aln-ması ve bu pulların müddei umumilere verilmemesi Maliye Vekâletince kararlaştırılmıştır. Trakya'nın kalkınması Bir senelik çalışmalar çok iyi neticeler verdi G. Kâzım Dirikin Ulusa söledikleri Edirne (Hususi) — Bu sene Trakyanın çehre» değişti: göçmen köyleri yeşillikler armamda birer inci gibi parıldamaktadır Sürülen ve ekilen toprak, geçen yılın bir misline yakındır. Her yerde hayat, hareket ve neşe var. Büyük kalkınma başlamış gibidir. Değerli ve daima enerjili General Kâzım Dirik, bu kalkınmanın seyrini ve gerçekleştirdiklerini Ulus'a şöyle anlatmaktadır: T ar un Trakyanın bu yıl toprak işleri çalışkan halkın vc hele göçmenlerin büyük gayretiyle geçen yıllardan ileridir. Çok sürülmüş, çok ekilmiştir. Hava'ar vc yağmurlar uygun gittiği için ilkbahar nadas hazırlığı da büyüktür. 937 yılı için Ziraat Vekâletinin kuracağı kombinalar vc ayrıca 936 yıbnda olduğu gibi selektörler Trakya çiftçisini güldürecektir. Ağaçlama plânı Ağaçlama plânı geçen yıldan birkaç misli büyüktür, Edirne fidanlığı bütün fidanlarını şimdiden satmıştır. Dört vilâyetin açtığı büyük kavaklıklar elliden fazladır Bir milyon kavak çelik hesab olunuyor. Ayrıca 1000 dekarlık numune fidanlığı açılacaktr. Büyük, küçük butun belediyeler dc fidanlık açmışlardır. Yoncalıklar Yoncalıklar her Vüâyctte program altında açılıyor. Kayseri büyük istasyonundan meyveli, meyvesiz pek çok tohum getirtilmiştir. Luleburgazda (Devlet Üretme Çiftliği) açılmış ve işe başlamıştır. Bu çiftlik 5 yılda bütün Trakyanın tohumlarını ıslâh edecektir. Hayvancılık Trakyada hayvan kalkınması en hızlı hareketini yapıyor. Hır yandan Ziraat Vekâleti (ruam) ve (şarbon) u kökünden atmak için bur program altında çalışıyor. Diğer yandan dört vuâyctt* deneme (burma) anıt hyesi devam ediyor. Ve belediyelere iyi damızbklar ve-rüıyor. Bu yıl ayrıca 20 merkezde aşım durağı açılıyor. Aygırlar nisan aynda oralara gönderilecektir. Bunlardan başka yedi merkezde sunî tohumlama işleri baytar ve fen memurlarının gözü önünde yapılıyor. Bu sene aşım ve tohumlama işi daha çok genişleyecektir. Kultur hareketleri Küttür hareketleri her vilâyetin kendi ihtiyaçları ve bütçelerine göre biraz daha genişliyor. Köylüler yapı işlerine, vilâyetler dc öğretmen kadrosuna yardım ediyorlar. Bazı çevrelerde köy pansiyonları kurulmaktadır. Yeniden yapılan mckteblcrin sayısı 60, pansiyonların 15 dir. Tarif Bir zata, bazı iş adamları, gayet kısa bir zamanda umduğundan fazla kâr getirecek bir muameleyi İzah ederek bunun başarılmasında delâletini esirgememesini teklif etmişler ve ondan şu cevabı al. mıstardır: — Evet, işin mahiyetini anladım: kanunda yeri olan ve mahkemelerce cezalandırılan bir işi İhtiyarlayan kadınlarda nedamet İngilterede, bîr şimendüfer istasyonunda gar müdürüne müracaat e. den bir kadın söze şöyle başlamış: — Duyduğum vicdan azabına tahammülüm kalmadığı için size suçumu itirafa geldim. Bu sözlerin manasını anlamryan gar müdürü sormuş: — Vicdanınızın teessürüne sebeb nedir? — 1916 da buradan Londraya giderken köpeğime bilet almamıştrm! Müdür, 3 penilik bir bilet keserek kadının İstırabını dindİrmiştir, Bunu anlatan zat ilâve etti: Zengin kadınlarla evlenmeyiniz! "kadınlar yaşlandıkça eski kusurları, nı kendi kendilerine unutturmağa Çalışırlar. Nedamet, yaşb kadınların tek tesellîsidir.,, Nicot'nun yeni rakibi Şimdiye kadar her hangi kamusu açıp tütün veya nikotin sözüne baksanız karşısındaki tarif arasında Frnnsantn Lizbon elçisi Nicot'nun a. dına rastlarsınız. Avrupaya tütünü ilk getiren bu adamdır. Bir tarihçi bu bilginin yanlı» olduğunu iddia ediyor. 1558 de Fransa kırallığı tarih nü v-isi olan Andre Thevet, o yıl gittiği Brezilya'dan dönüşünde "tıpkı kuvvetli bir şarabın dumanı gibi insanın başını döndüren bir dumandan bahsetmiştir. Bu duman ise — bu hikâyeyi anlatan tarihçiye göre — tütünün dumanıdır. Bu iddia üzerine Nicot acaba tahttan indirilecek mi? Amerikanın en güzel genç kadın, larından biri olan Vanderbild'in kızı kocasından boşanmak üzeredir; çünkü zengindir. Çünkü zengindir... Fakat böyle zengin bir kızla evlenip kendisinden ayrılmış olan bir erkeğin söyledikle, rini dinledikten sonra hükmünüzü verin. Bu zat diyor kî: "Bir memur, işini bitirince dairesini bırakır, serbest, rahat dolaşır, hafta tatillerinden, yaz tatillerinden keyfince istifade eder. Fakat karısının memuru olan kocanın biç talih yoktur. Zengin bir kadın, kendisini beslemesi için tabii kocasını çalışmağa zorlamaz. Fakat, kocasından yeni bir elbise istiyecek yerde ona kravat iğnesi hediye e-den kadın bir nevi şeftir ki emirlerini belli etmeden yaptırır. Beni dinleyiniz ve zengin kadınla evlenmeyiniz» Koy eğ ilmeni eri Maarif Vekâletinin 10 senelik bic programla 32.000 köy öğretmenini ye» tiştirmek yolundaki karan üzerine bu sene Trakya ya 100 eğitmen düşmüştü. Bunlar nisanda Edirnede toplanacak t ir. Maarif Vekâleti tarafndan gönderilen fişler köylere dağılmıştır. Hazırlıklarını maarif vc ziraat vekâletleri İmlikte yapıyorlar. Talebe yurd lan İstanbul ve Edirnede Trakya gençleri için açılan üniversite ve lise talebe yurdu muvaffak olmuştur. Bu yurdlae 937 yılı için biraz daha geniş'iyecektir. Bunun için dört vilâyet büdcelerine yardım parası koymuştur. Kız Sanat Enstitüsü Bu sene Edirnede açılan kız sanat enstitüsü de muvaffak olmuştur. Enstitünün 937 yılı için daha yüz mevcudu artacak vc kültür bakanlığınca üç öğretmen verilerek yeniden iki şube daha açtmlacaktrr. Bayındırlık Şehir ve kasabaların su, elektrik, merhaba, harita, şehir plânı ve iskele gibi büinci derecede olsn ihtiyaçları Dahiliye ve Nafia vekâletlerinin planlarına uygun olarak ve bir sıra içinde yürümektedir. Edime şehrinin haritası Almanyads yaptırılmış ve vekaletlerce tasdik olunmuştur. Yeni imar plânı bu sene en İleri mütehassıslara bu harita üzerinde ihale olunacaktır, parası hazırdır. Balkan şosesi de Nafia vekâletinin parası ile ve süratle beton asfalt olarak' devam ediyor. Bu sene Uma mı ihale e-dilecck olan bu yolua 1939 da bitmesi umuluyor. Devlet demiryollarının tarifeleri milli ve iktisadi bünyemizde büyük bic hareket yapacaktır. Halk vc tüccar bunu hararetle bekliyor ve selâmlıyor. Nisan ayında Edirnemizde Türkkuşu istasyonu da büyük törenle açıla -çaktır. Ekonomi Bütün şartlar ekonomi kalkınması • * nı kolaylaştırmıştır. Ziıaat bankasının bu sene yeniden kurduğu 47 ve açmak: üzere olduğu 10 ki topu 57 tarım kredi kooperatifi köylüyü tefecilerden kur-taracaktır. Hepsi 83 e varacak olan bu koope -ratifler hususi bir organ altında sımsıkı teftişe ve sağlama bağlanacak ve bunları bu sene en az 3 - 4 tane satış kooperatifi takib cdecekûr. Bunların başında yapağı, koyunculuk, yumurtacı -lık, yaş meyva ve sebze ve Mırmarada Balıkçılık kooperatifleri gelecektir. Edirncnin terkedilmiş konserve fa& likasını ya Ziraat Vekâleti ve yahut sebze ve meyva kooperatifi işletecektir. Arıcılık, tavukçuluk ve tavşancılık düzgün bir plânla ve teknik altında yürütülmektedir. Ziraat Bankası geçen sene olduğu gibi bu sene de koyun sahiplerine 200 bin lira teredi vermiştir. Yeni Mandıralara daha çok hız ve kıymet verilecektir. Ceza evi Cezaevi tamamiyle çiftçiler ve el sanatlarıylc işleyen bir müessese olmuştur. Bu sene halıcılık şubesi dc açılacaktır. Sıhat işleri Sıhat işleri de iyi bir düzendedir. Dört vilâyetimizde de sıtma roucade -lesi vardır. Bu işler bu yıl bir az daha genişleyecek ve plânlı yürüyecektir. ULUS 16 MART 1S37 SALI t üncüde Madrid'in ölüm saçan şeması altında geçen hayat ON S KİZİNCI YIL. No: 5613 ADIMIZ, ANDIM1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Demir ve çelik fabrikalarımız 1939 da işleyecek Karabükte Temel taşını nisanda Başvekilimiz atacak 1 Ilkkânun 936 tarihinde Brossert şirketine ihalesi yapılmış olan demir ve çelik fabrikalarının inşa hazırlıklarına devam edilmektedir. Fili olarak inşaata nisan ayının ilk günlerinde başlanacaktır. Çok kuvvetli bir ihtimale göre, bu büyük tesisin ilk temel taşını Başba-kan'-^ız tnönü kendi elleriyle koyacaklardır. Temel atma günü, henüz kati ola- Başbrtke Havacılar Fatih Rıfht AT AY Eveli gün yüzbinden fazla istanbullu, her t. rl11 nakil vasıtaları ile, Yeşilköy'e akın etti: bu hücum sadece, Türkkuşu bayramını kutlamak veya paraşütçüleri seyret -mek hevesinden doğmamıştır. Havacılık, milli şevkin başlıca kaynaklarından biri oluyor. Geniş halk yığınları, hayat refahı için baca'ya ne kadar inanmıslarsa, hayat müdafaası için kanada o kadar belbağlamışlardır. Genç havacılar, onun için, büyük kalabalıkları coşturup kaynaştırmaktadır. Millet, Türkiye emniyetinin hava piyoniyelerini boşyere selâmlamıyor: bu asrrn talü ona bağlanmıştır. En büyük sürat ondadır: barışta ve harbta kanaddan istifade edemiyenler, yirminci asır milletleri ile çağdaşlık edemezler. Bazı Avrupa memleketlerinde tayyare seferleri, tren seferleri kadar sıklaştı. Ekspresleri asgari yüz kilometre koşan memleketlerde bile tayyare kendine bu kadar ihtiyaç hissettirirse, henüz iki hu -dud arasını bağlıyamadığımız Türkiye için, kanadı, âdeta bu memleket düşünülerek icad olunmuş telâkki etmek lâzımgelir. Nihayet harb havacılığı dahi, geniş bir barış havacılığına istinad ediyor. Genç havacılardan yüzlercesi, binlercesi yurd içinde ve yurd - aşırı uzun mesafelere kanad alıştırmalıdırlar Türkkuşu'nun başlıca iyiliği, tayyare davasını halk yığınlarrna ve gençliklere tanıtmak, onları havacılığa inandırmak olmuştur. Kanad, Türkiyede dahi, artık süs ve spor telâkkisinden uzaklaştı. Bir kara silâhına ne gözle bakıyorsak, pnu da öyle muhakeme etmeğe başladık. Bunlar basit hakikatler ise de, milletin şuuru içinde köklenmedikçe milli bir havacılık kurmak hayaldir. Halk kız ve erkek çocuklarını havaya atıyor: vasıtaya güvenmektedir; ve onun barış ve harb için ehemiyetini kavramıştır. Bu şevkten alabildiğine istifade etmeliyiz Uçmak, her yerde, herkes için, kolaylaştırılmalıdır: bu vazife, bilhassa, dün on binlerce istanbullunun bayramını kutladığı Türkkuşu'na düşüyor! Tayyare Cemiyeti bu teşebbüsü önümüzdeki sene bir pilot mektebi ile tamamlıyacaktır. Hiç şüphesiz yakında memleketimizde sivil tayyareciliğin, hususî ve resmî, inkişaf bulduğunu, tayyare endüstrisinin kuvvetlendiğini ve tamam lan dığrnı göreceğiz. Bu inkişafı alıkoyabilen, ağırlaştıran her düşünce sakattır: havamıza, karamız kadar yerleşmeliyiz. O-njn üstünde dolaşacakların sayısı az zamanda onSinlrrİ aynalıdır rak tayın edilmiş olnvmakla beraber, tahminlere göre, nisanın ilk yarısında yapılacaktır. Demir ve çelik fabrikaları grupunu teşkil eden muhtelif kısımlar, tayin edilmiş olan faaliyet programına göre yavaş yavaş faaliyete sevkedilecektir. Bu programa göre demir - çelik fabrikaları 1939 senesi başlarında eksiksiz olarak çalışmaya başlamış, bulunacaktır. Fabrikanın yıllık yapımı 180 - 200 bin ton mamul demir ve çeliktir. Yapacağı maddeler arasında her türlü külçe halinde demir, çelik bloklar, her türlü profil demiri ve dökme demir boruları ile bunlara benzer olan maddelerdir. Ayrıca tali madde olarak kömürden üretilmek üzere kok, benzol, neft. kreozot, naftalin ve zift yapılacaktır. Fabrikaların büyüklüğü milli piyasaların son seneler içinde vasati yoğaltımlarının yüzde yüze yakın bir ölçüde karşılayacak ehemiyettedir. B. Saffet Arıkan Türkkuşu Filosu geliyor Istanbulda hava tezahürlerinde uu-yük bir başarı kazanan Türkkuşu filoları bu sabah YeşilkÖyden havalanacak ve Eskişehirde bîr müddet kalarak öyleden sonra şehrimize dönmüş olacak, tır. Kültür Bakanımız Ankara istasyonunda Kültür Bakanımız dün sabah geldi Kültür Bakanımız B. Saffet Arıkan dün sabahk trenle lstanbuldan şehrimize dönmüştür. B. Saffet Ankanı istasyonda bakanlık buyuk memurları ve dostları karşılamıştır. Peştede karışıklık Budapeşte, İS (A.A.) — Stetanı A-jansı bildiriyor: Macar millî bayramı dolayısiylc. birçok milliyetçi talebe grupları tarafından yap lan toplantılar liberal unsurlar tarafından bozulmak istenmiş ve sokaklarda karışıklıklaı çıkmışt r. Polii birkaç kişiyi tevkif etmiştir. Milliyetçi talebe akşam için büyük bir toplantı ıcrtib etmişlerdir. Bu sütunlarda Türkkuşu filosunun Istanbulda yaptığı hava gösterilerine dair üç resim görüyorsunuz. Foto muhabirimizin gönderdiği diğer resimler 6 ıncı sayfada-dır. Romanya dış bakanı Ekselans B. Antonesko yarın Istanbula geliyor Bükreş, 15 (AA.) — Rador Ajansı bildiriyor: Bay ve Bayan Vik-tor Antonesko, yanlarında orta elçi B. Kretzeano ve hususî kalem direktörü B. loanid olduğu halde Is tanbul'a hareket etmişlerdir. Romanya gazeteleri iki memleket a-rasındaki bu dostluk eserine hususî bir ehemiyet vermektedirler. Argus, kamoya terceman olarak diyor ki : "B. Antenesko bugün türk hükümetinin misafiri olacaktır. Bakanımızın bütün müttefik hükümetlerle doğrudan doğruya kurmayı lüzumlu adetliği te. (Sonu S. inci sayfada) Atatürk, yeni Japon büyük elçisini dün kabul buyurdular Japon Büyük Elçisi güven mektubunu takdim töreninde Japonyanın yeni Ankara buyuk elçisi Ektelan» Toshihiko I aketomi güven mektubunu takdim etmek üzere dün saat 16 da Atatürk tarafından mut.«d törenle kabul buyrulmuftur. Kabul etnaaında dı« bakanı Doktor B. Tevfik Ruttu Ara» hanr bulunmuştur. | Şehin Şahın yıldönümü Şahİnşahm Türkiyeyi ziyareti sırasında Ankara treninde alınmış bir resmi Dün dost İranın büyük hükümdan Şehinşah Riza Pehlevinin doğduğu günün yıldönümü olmak dolayısiyle İran büyük elçiliğinde, buyuk elçi S. E. Halil Fahimİ tarafından bir auvare verilmiştir. t'ıkı Tanıtma tasarrufu Biri 120 kilovattık uzun dalgalı, di* geri 20 kilovattık kısa dalgalı iki telsit istasyonunun temelleri atılmak üzere-dir. Ankara'nın S kilovatı ile sesimizi Adanaya bile güç duyuruyorduk: iki seneye kadar Ankara filarmonik kon -serlerini Nankin, San Fransisko ve Kamberaya da işittireceğiz. 20 inci asır milletleri dünya ile konuşur bir ağız ve dünyayı dinler bir de kulak cinası e-dindiler. Cihan. Ankarayı merakla dio-liyecektir. Yeni kültürûmüsün her tarafa erişen sesi ile. türk masalı devrine büsbütün nihayet vereceğiz. Bu telsizler, sergiler gibi, lüks - masraflar değil, hakiki tasarruflardır. Bizim gibi mazi günahı çeken milletler için tanıtma e A o n o • m i k'tir. Ve bu vazife yalnız betimdir. Senelerdenberi yeni Türkiyeden Çok bahsedilmiştir: mesele bunda de • gi/, her gün yeniden bahsolunmakta* dır. Mısıı - ingiliz Tuııng klub'ü binlerce senelik ehramların her gün taze reklamını yapıyor! Eskiyi unutturmak, yeniyi hamlatmak, ve bunu yütmılyonlar ve kıtalar ölçüsünde yapmak: işte Etimesut istasyonları b!,e bu tıry?tı barırlıvnr - F?tay ULUS 16-3 - 1937 P ' 'ika bahisleri Locarno.. Aylardanberi beklenmekte o-lan cevab, nihayet Almanya ile I-talya tarafından verilmiştir. Eski Locarno'nun iki desteği vardı. Bunların biri Versailles muahedesi biri de Milletler Cemiyeti îdi. Bu desteklerden birincisi tarihe karışmıştır. İkincisi ise, hiç olmazsa Almanya ve italya bakı -mından, ehemiyetini tamamen kaybetmiş bulunuyor. Bu yüzden olsa gerek ki, Ingıl-tere ile Fransa, "Yeni Lokarnoyn" imzalarken, bunun bir ucunu Milletler Cemiyeti'ne yani "kollektif barış" esasına bağlamak istiyorlar. Yeni Lokarno, "bölünmez barış" prensipinin ilk merhalesi olmalıdır. Ve bunun arkasından Av-rupanrn diğer parçalarına aid kollektif barış muahedeleri gelmelidir. Meselâ, "Şark Lokarnosu", "Orta Avrupa anlaşması" "Akdeniz anlaşması". Buna karşı Almanya ile İtalya, "iki taraflı anlaşma" esasını ileri sürerek yeni Lokarno haricinde kollektif hiç bir anlaşmaya yanaşmak istemiyorlar. Halbuki, Fransa'nın Orta Avrupa'da ve Şark Avrupasında, Ingilterenin de Akdeniz'de külliyetli teahhüd ve menfaatleri yatmaktadır. Bunlara dair bir teahhüdü Berlin ve Ro-ma'dan koparmadan "Yeni Lokarno" yu imzalamak istemiyorlar. Türkiye bakımından, "Avrupa barışını tayin edecek p-ensip" çok mühimdir. Bir kere Milletler Cemiyeti'nde bulunmamız ikinci- si dc Balkan Birliği'ni kuranlardan biri olmamız dolayısiyle biz de, barış'ın bölünmezliği ve ancak kollektif garantilerle ayakta tutulabileceği kanaatindeyiz. Dört büyük devletin yalnız batı Avrupası barışını güven altına a-larak Avrupanın bütün diğer par-çalarrnı diplomatik spekülasyonlar için mevzu ilân eylemeleri hiç de işimize gelen bir iş değildir. Bundan başka, eski "büyük devlet ve küçük devlet" tasnifine de taraftar değiliz. Bu itibarla, büyük Avrupa devletlerinin Avrupa barışı için tesbit edecekleri prensip'in bizi yakından alâkadar etmemesine imkân yoktur. Gerçi, bu alâkamız, "Avrupa barışı" bakımından mev-cuddur. Ve gerçi, bizim kendi barışımıza gelince, bunu, herkesle iyi geçinmek ve bunun filî delillerini vermiş olmak suretiyle temin etmiş bulunuyoruz. Fakat bu bizim Avrupanın genel barışı ile meşgul olmamız zaruretinden bizleri tenzih edemez. Çünkü avrupa-lıyız. Çünkü barış, Avrupanın her tarafında güven altına alınmıya-cak olursa, bunun neticelerinden er geç bizler de zarar görebiliriz. İşte bu mütalealar sebebiyle, Avrupa barışı üzerinde devam etmekte olan "prensip münakaşası"-nm bir an evel nihayete ererek, yeni bir güven ve çalışma devresinin insanlara ve bu arada bütün avrupalılara geniş bir nefes aldırmasını istemekte ve beklemekteyiz. - B. B. Lindberg perşembeye geliyor Bir İstanbul gazetesi Amerikalı tayyareci B. Lindberg'in Istanbula ve oradan da şehrimize geleceğini yazmıştı. Amerika Büyük Elçiliğinden öğrendiğimize göre, B. Lindberg perşembe günü lstanbulda bulunacaktır. Fakat kendisinin Ankara yolculuğu kararlaş-mış değildir. Lindberg, programını kendisi hazırlamakta olduğundan şehrimize gelip gelmiyeceğİ Istanbula varmasından sonra bellî olacaktır. Tanınmış tayyareci lstanbulda Türk Hava Kurumu adına karşılanacak ve kendisine bir boket verilecektir. Fransanın verdiği yeni kontenjanlar Feshi haber verilen türk - fransız Modüs - Vİvendisinin müddetin bitmesine kadar Fransa hükümeti 1937 yılı için Türkiyeye ek endüstriyel kontenjan lar vermiştir. Bunlar, şekerleme, reçel marmelât ve terlik üzerinedir. Emekli Generallere Birer emir eri verilecek Milli Müdafaa Bakanlığı emir eri ve seyis erleri hakkındaki kanuna ck bir kanun projesi hazırlamıştır. Vekâlet projenin hazırlanmasını projede şöyle izah etmektedir. "Ordumuzda yüksek makam ve hizmetlerde bulunan mareşal ve generallere emekliye ayrıldıklarından sonra hiç bir hizmet eri verilmemekte ve bu yüzden ordunun çok emekli ve şerefli u. zuvları olan bu zatlar emekliliklerinde sıkıntı ve zorluğa düşmektedirler. Bütün ömürlerini ve tükenmez çalışmalarını ordu ve memlekete vakfetmiş ve bu sayede en ulu makam ve rütbeyi kazanmış olan bu gibi kıymetli ve seçkin şahıslara her memlekette maddî ve manevî taltif ve terfih edilmekte ve böylece yapmış oldukları değerli ve şerefli hizmetlerinin karşılığını görmektedirler . Yapılan incelemelerde yabancı or. duların çoğunda emekli mareşallere birer emir zabiti ve bazıforrnda da korgenerallere birer emir eri verilmekte olduğu anlaşılmıştır. Bu sebebten ordumuzda yüksek makamları almış zatların sosyal seviyesini ve orduda adlan ve hizmetleri büyük saygı ve şükranla anılan bu zatların seçkin şahsiyetlerini korumak ordu vc memleket için bir borç ve kadirşinaslık olacakı için bu proje hazırlanmıştır.,, Proje şudur : "Sin haddi ve malûllük dolayısiyle cumhuriyet ordusu mareşallik ve büyük amirallikten emekliye ayrılanlara bir emir subayı ile bir emir çavuşu ve aynı suretle or generallerle or amirallikten emekli olanlara da bir emir başçavuşu ve kor generallikten ve kor amirallikten emekli olanlara da bir emir eri verilir.,. Enternasyonel kömür sergisinin açılması 23 nisana bırakıldı Cumhuriyetin ilk enternasyonal sergisi olan kömür ve kömür yakan vasıtalar sergisinin açılışı 23 nisana kalmıştır. Bütün dünyada çok geniş bir alâka uyandıran sergide mamullerini gösterecek olan yüzden fazla firmanın geniş ölçüde hazırlanmak İstemeleri vc kömürle işleyen vasıtaları getiren vapurların denizlerdeki fırtınalardan dolayı gecikmeleri serginin açılış tarihinin 26 marttan 23 nisana bırakılmasına sebep olmuştur. Ekonomi bakanlığının bu kararı ile, sergimize bütün varlıklarilc iştirak etmek arzusunu gösteren memleketlerin bu isteği yerine getirilmiş ve bir taraftan da sergi hazırbklannın bu alâka nisbet-inde genişleti'mesi mümkün olmuştur. Bu zaman farkından faydalanarak... Ekonomi bakanlığı bu zaman farkın dan faydalanarak, serginin yalnız kömür ve kömür yakan vasıtaları teşhir etmek Çerçivesini aşarak, yeni Türkiyeyi bütün medenî memleketlere tanıtan bir hüviyet almasına çalışmaktadır. Sergiye Cumhuriyet Türkiycsinin bahtiyarlık vasıflarından biri sayılan yeraltı servetlerimizin, bu servetlerin en iyi şekillerde işleten memleketlerin yirminci asır teknik vc bilgisini temsil eden müesseseleri önünde bütün ihtişam ve değerile belirmesi, türk devrinin gerçekleştirdiği büyük var'ıklar ve nihayet kalkınma ha'.inde olan memleketimizi canlandıran vc anlatan eserlerin bir araya toplanmış olarak bulunmasına imkân verecek yeniliklerle dolu olarak hazırlanmaktadır. Serginin getireceği hareket Sergi, bir taraftan yurdun her köşesinden on binlerce vatandaşı, başşehre toplarken, diğer taraftan da gösterilen gelme kolaybkları dolayısiyle yurd dışından yeni Türkiyeyi görmek istiyen büyük bir kalabalığın Ankaraya akın etmesine imkân verecektir. Bu bakım- Ürün vermiyen 1 opraklardan arazi Vergisi alınmayacak Umulmadık arızalar dolayısiyle ü-rünleri yok olan bölgelerden ara2Î ver. gisi alınıp alınmayacağının tesbit şekli hakkında Maliye vekâleti yeni bir karar almıştır. Bu karara göre : Zarar ekilen tohumun ürün vermemesi şeklinde olursa vergi alınmıyacak fakat, tohum atılmadan önce olan arızalar dolayısiyle vergi alınacaktır. Zarar zeytin, fındık ve sair yemiş ağaçlarının ürünleriyle alâkalı ise, arızanın ağaçların ürün vermelerine imkân bırakmamış olmasının anlaşılması verginin silinmesine esas olacaktır. Daha ü-rün verme zamanı gelmeden olan beklenmedik arızalar dolayısiyle verginin düşülmesine gidebilmek için ürün zamanını beklemek ve zararın derecesini anlamak gerekecektir. Düşülecek vergiler ürünün alındığı malî yılı içindir. Brezilya ile ticaret an.aşmamız Müddeti 31 ibirni kânun tarihinde v biten Türkiye - Berezilya ticaret anlaşmasının aynı tarihten itibaren bir yıl uzatılması hakkında Paris büyük elçî_ mizle Berezilya büyük elçisi arasında ki görüşmeler neticelenmiştir. Anlaşma birer nota verişilmek suretiyle müddetin bittiği tarihten itibaren bir yıl u-zatılmıştır. İstatistik Bütün Ankara vilâyeti içinde 750 kör erkek 834 kör kadın vardır. Bîr kolu çolak olan erkekler 1673, kadınlar ise 376 dır. İki kolu çolak olmak üzere 143 erkek 88 kadın vardır. Sağır ve dilsiz erkekler 827, kadınlar 600 dür. 175 kambur erkek, 213 kambur kadm vardır. Bîr ayağı topal erkekler 2695, kadınlar İse 2140 dır. Yaşı 95 den yukarı olanlar Ankara vilâyetinde yaşı 95 den yukarı 17 bekâr, 24 evli, 167 dul, 1 boşanmış kadın vardır. Yaşı 95 den fazla olan erkeklere gelince bunlar, 174 ü bekâr, 71 i evli, 29 u dul, 2 ıi boşanmış olmak üzere 116 dır. Bu hesabça yaşı 95 den yukarı 14 bekâr erkeğe mukabil 17 bekâr kadın isabet etmektedir. Yaşı 95 den fazla kadın dullar, gene aynî yaştaki erkek dullara gorc çok daha fazladır. Pamuktan yollar Şimalî Amerikada yeni yolları pamuktan yapıyorlarmış. Bir gazetenin rivayetine göre bu yeni yollar, şimdiye kadar yapılmış olanların hepsinden sağlam vc dayanıklı imiş. Eğer ingilizcede de türkçede olduğu gibi "pamuk gibi" tabiri olsaydı, o zaman bu yeni yolların bir faydası daha görülür, halk bu caddeleri kolay kolay girletemezdi. Kadm köşesi Parlak eşyaları temizlemek için en fazla işe yarayan maddelerden birisi de sirkedir. Parlak eşyaları parlatmadan önce sıcak su ve sirke ile güzelce bir oğunuz. Camdan yapılmış kab kaçağı sileceğiniz suya da bir kaç damla sirke damlatınız. Banyolardaki kireç lekeleri ve camlarla aynalar üzerindeki sinek izleri dc böyle temizlenebilir. Çift beyinli adam Geçenlerde Avusturalyanın Sidney şehrinde yaşayan bir adamın bir anda iki işi birden başarmak kudretinde olduğu görülmüştür. Bu adamın iki beyni vardır. Onun için iki muhtelif mevzuu ayni zamanda yazmakta veya ayrı ayrı iki tane resim çizebilmektedir. Bu acaib yahud fevkalâde insan, küçüklüğünde solakmış. Anababası onu bu kötü huyundan vaz geçirmek İçin elini sargı ile sarmak mecburiyetinde kalmış. Fakat her şeye rağmen, bugün o, kendine çift beyinli insan dedirtecek kadar kabiliyetini inkişaf ettirmiştir. Bu hâdiseyi iyiden iyiye araştırmış olan ingiliz bilginleri, bu adam hakkmda tıbbî bir mucize demekten kendilerini alamamışlardır. Bu dünyanın İşlerine artık tek beynin yetmiyeceğini galiba tabiat da anladı. • Güzellik için İSO milyon türk Urast ingiliz kadm'.armın güzelleşmek ve güzelliği korumak için yılda en aşağı 150 milyon türk lirası harcadıklarını biliyor muydunuz? Bu, paranın büyük bir kısmı, bugün on binlerce genç kızın çalşıp iyi bir kazanç temin ettiği güzellik enstitülerine verilmektedir. Bu enstitülerde elinden İyi iş gelen bir genç kız bîzim paramızla haftada kırk lira ve ayrıca hatırı saydır bir de bahşiş da almaktadır. Londranın şık ve büyük salonlarında verilen bahşişin ölçüsü iki ile dört lira arasındadır. Fakat, bir ingiliz lirası bahşiş veren kadınlar da az değildir. Orta bir güzellik enstitüsü yılda vasati olarak on on beş bin lira kazanmaktadır. Büyük güzellik salonlarında şeflik eden kadınların ceblerinc yılda en aşağı üç dört bin lira girmektedir. Kısa hîkaye Çok cimri bir — adam vardı. Cimri idi, fakat o nisbette kuvvetli ve kanb i-di. Bir gün gayet zengin bîr başka a-dam fena halde hastalandı. Yatağa düştü. Kansızdı. Zengin adama kan lâzımdı. Aradılar bu cimri adamı buldular: — Bu zengindir, dediler, kan verecek olursan sana dehşetli para var! Cimri, para lafını işitince razı oldu. Kanından bir parça sim verdi ve buna mukabil de hayb yüklü bir para aldı. Fakat zenginin kansızlığı geçmemişti. Bir hafta sonra tekrar kan lâzım oldu. Gene cimriye baş vurdular. Cimri kanından verdi. Fakat buna mukabil aldığı para evelkİ paradan çok azdı. Zengine üçüncü defa gene kan verilmesi İcabetti. Cimri gene kan verdi. Fakat hayret! bu sefet o eski eli genîs zengin cimriye çok az para vermek istiyordu. Cİmrİ sordu: — Ne oldu böyle? Dedi. Cevab verdiler: — Ne olacak? Senin kanın tamamen ona geçti! Enginar fidanı! Yemeğini lokantada yemiyen, yahud aile mutfaklarından getirtmiyenler için pişirteceği yemekleri düşünmek, gerçekten, bir gün sonra yiyecekleri yemeğin t,ulun kaçıracak kadar zevksiz bir yorgunluktur. Bunun içîn bir gazetede çıkan haftalık yemek listesi hoşumuza gitmedi desek yalan olur. Yalnız cumartesi günü pişecek yemeklerin listesinde şu isim dc var: "zeytin yağlı enginar fidanı" Bir türkçe yanlışı en lezzetli bir yemeği ne yenilmez, yutulmaz bir hale sokuyor, gördünüz mü? dan, Ankara, 23 nisandan 23 mayısa kadar şimdiye kadar büyük bayram günlerinde yaşadığı normalin üstündeki günlere hâs olan büyük canblık ve kaynaşma hayatını tam bir ay devamlı olarak idrak edecetkir. Ekonomi bakan-bğı, daha şimdiden halk hizmetleri için müesseselerin serginin devamı müdde-tince ihtiyaca yetmesi için tedbirler almaktadır. Mutlu bir rastlayış Serginin bu geri bırakılışı, şu mutlu rastlayışları da biraraya getirmiş bulunuyor: 23 nisan millî hakimiyet bayramımız ve çocuk bayramımızdır. Bu ba kımdan o gün sergi dolayısiyle Ankaraya toplanmış olan, bilhassa yabancı dostlarımız birisi bize bugünü yaratmış olan bir büyük günün yıldönümünü bir de cumhuriyetin şen ve mesud yavrularının bayram tezahürlerini görmüş o-lacaklardır. Sergi dolayısiyle futbol maçları da yapılacaktır. Bunun için İtalyadan bin takımın getirilmesi ihtimali vardır. Ekonomi bakanbğının serginin çok güzel ve eşsiz olması için hazırladığı zengin program, bunlardan başka daha bir çok yenilikler ve fevkalâdelikler taşımaktadır. Eğitmenler seçiliyor Ankara kültür direktörlüğü müfettişleri açılacak olan köy eğitmenleri kun su için Polatlı, Ayaş, Çubuk, Kalecik kazaları köylerinde 195 namzed seçmişlerdir. Direktörlük bu namzedi ere aid fişleri Kültür Bakanlığına göndermiştir. Bunlar arasından 100 eğitmen sc çilecektir. Ingiltereye ihraç Edeceğimiz kuş yemi Darı ve kuş yemi Ingiltereye gönderilen iharç maddelerimiz arasında e-hemiyetli bir yer tutmaktadır. Yapılan bir anlaşmaya göre bundan sonra bu maddeler İngiltere ile hususi takas mevzuu olamıyacaktır. Ekonomi bakanlığı bu vaziyeti ihracatçılarımıza bildirmiştir. Hükümetimiz evelce gönderilen kuş yemi ve darılara aid muamelelerin likide edilmesi için lâzım gelen ingiliz makamları nezdinde teşebbüslerde bulun maktadır. Meyvelerimiz üzerinde tetkikler Yüksek Ziraat Enstitüsü meyvacı-lık, bağcılık ve bahçevanlık profesörü B. Dr. Gleisberg ve baş asistan Dr. B. Nail Orman, ziraat vekâletinin emriyle cenub vilâyetlerimizde bir tetkik gezisine çıkmışlardır. Bu yolculuk bilhassa mcyvacıhğc mızın kalkınması plânı İçinde bulunan Narenciye kültürünün ilerleme, vc geli* şimiyle alâkalanacaklar ve cenub kryra-rrmızda yabani bir halde bulunan zeytin ağaçlarını ve zeytin kanununun tatbiki işi ile de uğraşacaklardır. HAVA | Dün hava yağışsız geçti Dün şehrimizde hava genelce hafif bulutlu geçmiş, ısı İse sıfırın üstünde 20 dereceye kadar yükselmiştir. Mete. oroloji işleri umum direktörlüğünden verilen bilgiye göre dün yurdun hiç bir yerinde yağış olmamış ve bütün bölgelerde hava genelce hafif bulutlu geçmiştir. Dün yurdda en düşük ısılar sıfırın altında olmak üzere Erzurumda 5, Karata 15 derece idi. En yüksek ısılar sıfırm üstünde olmak üzere Adanada 27. Dörtyolda 28 dereceye kadar çıkmıştır. ULUS 17 MART 1937 ÇARŞAMBA q üncüde İngiliz îşçi Partisi Muhalif Lideri B. Atli'nin bir yazısı ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5614 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Dost Romanyanın dış bakanı Ekselans Antonesko bugün şehrimize şeref veriyor Ro nen dış bakanı Ekselans Viktor Antonesko İstanbul, 16 (Telefonla) — Dost ve müttefik Romanyanın Dış Bakanı Ekselans Antonesko yanlarında Bn. Antonesko, Romanya Hariciye nezareti Protokol Umum Müdürü orta elçi Kredzeana ve Hususî Kalem Direktörü Binvanid olduğu halde dün öğleden sonra saat 14 de Romanya bandıralı Rezgel Kİ vapuruyla Köstenceden Istanbula gelmiştir. t B. Antonesko ile birlikte Bükreş Elçimiz Suphi Tanrıoğer, Ra-dor ajansı müdürü Aleks Hu. ^ ve Bükreşte çıkan Adev rul gazetesi siyasî muharriri Grigaresku da şehrimize gelmiştir. Misafirlerimiz Galata rıhtımında lzmtttc bulunan vali Ustündağ adına vali muavini B. Hüdai, İstanbul Komutanı General Halis, Hariciye vekâleti Hususi Kalem Direktörü Refik Amir. Romanyanın Ankara orta elçisi B. Te-lemak, İstanbul Emniyet Direktörü Salih Kılıç. Romanya başkonsolosu ve konsoloshane erkânı ile Çekoslovak fi Yunan konsolosları tarafından samimi şekilde karşılanmıştır. Antonesko şerefine rıhtım baştan başa romen ve türk bayraklarıyle donatılmış, bando, misafirimiz karaya a-(Sonu 6. ıncı sayfada) Bir vapur yapılıyor İstanbul, (Telefonla) — Haliçte ku rulacak tersane ile Kasımpaşadaki fabrika ve havuzların genişletilmesine aid rapor ve inşaat projeleri fabrika vc ha-vuzlar müdürü B. Cemil tarafından dün akşam Ankaraya götürülmüştür. Eskimeye yüz tutan rıhtımlarda Ka sımpaşadan Azapkapıya kadar yeniden inşa edilecektir. Yakında fabrika ve havuzlarda Akay İdaresi için bir vapur kızağa konacak, tır. Vapur Heybeli ve Kalamtştan biraz küçük fakat onlardan daha süratli çalacaktır. I'.nsh, ili- Misafirlerimiz FoJih Rtfkt AT AY Dost ve müttefik Romanya Dış Bakanı B. Viktor Antonesko ile sayın refikasını ve arkadaşlarını Ankara'da selâmlamak, bizim için hususi bir bahtiyarlıktır. Kendisi geçen sene ağustosunun otuzun-danberi Tataresko kabinesinde çalışıyor. Yeni bakan, bu müddet i-çinde, vazife nüfuzunu ve müstesna şahsi vasıflarını Romanya dostluklarını ve ittifaklarını kuvvetlendirmeğe hasretmiştir. Romanyanın iç ve dış politika durluğu, Balkanlar ve Orta Avrupa barışının esas dayançlarından biri olduğu süz götürmez. Tataresko'nun kuvvetli ve nizamcı idaresi, bütün fesad ve tahriklere galebe çalmağı, ve milli politikayı Romanya menfaatlerinden gayri her türlü tesirlerle yıpratmaktan korumağı bilmiştir. Muhterem arkadaşı B. Antonesko'nun dürüst ve faziletli elbirliği başlıca muvaffakiyet unsuru olmuştur Balkan vatandaşlığı fikrinin zaferine çalışan bizler, sayın misafirimizle reisinin antant davasına hizmetlerini daima minnetle anacağız. Nüfusu 20 milyona doğru yaklaşan, kültür ve bayındırlıkça ileri garbı temsil eden, zengin ve kudretli Romanya, Balkanlar ve Milletler Cemiyetine lâzımdır. Dest millete tarihi hâtıralarla bağlı olduğumuz kadar, yeni zamanın hakikatleri ve zaruretlerinin birbirimize hergün daha fazla yaklaşmağı emrettiğini bilmekteyiz. İkimiz de barış ve durluk içinde mil- lî saadetlerimi zın inşasına uğraş- maktan, kendi hürriyetlerimizi müdafaa etmekten, ve bütün ta-arnızcu fikirleri reddetmekten başka bir şey istemiyoruz. Bu gayeler birliği, diğer balkanlı müttefiklerimiz için dahi aynı derece doğrudur. Yarımadanın tarihi, o-na yeni bir tali veren bu neslin vazife ve mesuliyet adamlarına şeref paylarını ayırırken, Tatare/. o ile onun dış politikayı emniyet ettiği Antonesko isimleri üzerinde hususi bir dikkatle duracaktır. Ankaradaki misafirliğinin hoş geçmesini, gerek kendisinin ve ge- Pamukçuların dertleri Çukurovada işçi meselesi halledildi Ziraat bakanı Adanada pamuk işleriyle uğraşıyor Adana, 16 (A.A.) — Dün Ziraat Vekili B. Muhlis Erkmenin baş-kanlığında Halkevi salonunda Adana ve Mersin valileri, saylavlar, belediye reisi. Adana çiftçileri, fabrikatörler ve Ceyhan çiftçilerinin de iştirakiyle büyük bir toplantı yapılmıştır. VekU toplantının mahiyetini ve Çu- Ziraat Bakanı B. Muhlis Erkmen kurova çiftçisi arasında bulunmaktan duyduğu büyük zevki anlattıktan sonra ziraatin kalkınması yolunda alınan ve alınması düşünülen tedbirler üzerinde malûmat vermiş, bilhassa fazla verimli pamuk üretimi meselesinde uzun uza-dıya durmuştur. Vekil plânların tatbikinde türk köylüsünün iyi seziş, görüş ve kavrayış bakımlarından yüksek kabı-byetini cn büyük başarı âmili olarak gördüğünü söylemiş, bu ttdbülerin elbirliğiyle, işbirliğiyle iyi neticeler vereceğini ziraat poütikamızın ana hatlarını Çok samimi bir dille anlatmış ve kombinaların memleketin üretiminde oym-yacağı büyük role işaret eden vekil. (Sonu 6. ıncı sayfada) Hataydaki türk köylerinde tedhiş Lazkiye, 16 (Hususî) — Buray ların Bodursu köyü civarında dola şimdilik yaptklan şey köylüye aid Bu silâhlılar Bayır - Bucak türklerine karşı tatbik edilmek istenilen tethiş hareketinin ilk unsurlarıdır. Köylünün sürülerinin ellerinden alınması yüzünden yap-(Sonu 6. ıncı sayfada) a gelen haberler bazı silâhlı adamcıklarını göstermektedir. Bunların sürülere musallat olmaktır. rek arkadaşlarının, dostlar için bir sevgi kucağı olan Ankaradan güzel hâtıralarla ayrılmasını dileriz. Boluda zelzele Bolu, 16 (A.A.) — Evvelki gece saat 1.40 da üç saniye süren şiddetli bir zelzele olmuştur. Zelzeleden halk uykudan uyanmıştır. Beş dakika iki saniye süren hafif bir zelzele daha olmuştur. Zarar yoktur. Türk Hava Kurumu Başkanı B. Fuad Bulca, Türkkuşu tayyarecilcriyle btı+ber Tayyarecilerimiz Seyahatlerinden büyük bir sevinçle döndüler Bursa, izmir ve lstanbulda eşsiz bir alâka ile karşılanan buyu., hava gösterileri yapan Türkkuşu filoları, dün şehrimize dönmüşlerdir. Bütün bu seyahatta büyük bir başarı kazanan gençlerimizi karşılamak üzere, başta Türk Hava Kurumu Reisi B. Fuad Bulca da olduğu halde bir kalabalık hava mey danında toplanmıştı. Tayyarecilerimiz, 20 günlük bu hava yolculuğunun vermiş olduğu yorgunluğa rağmen çok neşeli idiler. Kendileriyle konuşanlara, yolculuklar a çok iyi geçtiğini, gençlik kütlelerinin gösterdiği candan vc samimi alâkayı anlatacak kelime bulamadıklarını söylüyorlardı. (Sonu 6. ıncı sayfada) B. Fuad Bulca filo kumandanı B. Zekiyi karşılıyor lstanbulda On altı mart işgalinin yıldönümü İstanbul, (Telefonla) — 16 ¦ ııt 1920 İstanbul işgalinin yıl dönümü münasebetiyle bugün Eyüb şehitliğinde bir ihtifal yapıldı. Bu ihtifale bir kıta asker halk partisi ve belediye crkâniyle yüksek tahsil gençliği vc kesif ub; halk kütlesi iştirak etti, İhtifal saat on beşte şehir meclisinde âzâ bay Avnınin ¦Ölüyle açıldı B. Avni umumi haru »e. nelerinden ve Çanakkaledeki İtTl*. ft mizden lstanbulun acı işgali hatıralarından bahsederek 16 mart 1920 sabahı yataklarında şehit edilen 16 türk evlâdı, nın hatırasını saygı ile andı. Bun.. . "k-evi başkanı B. Agâh Sırrının bir söylevi takib etti. ve edebiyat fakültesi tale. belerinden Bahadır da yüksek tahsil gençliğinin 16 mart faciası karşısındaki duygularına tercüman oldu. Ondan sonra bandonun çaldığı matem havası dinlendi. Ve aziz şehitleri selâmlamak mak-sadiyle bir manga asker havaya uç el a-teş etti. Asker ve mektcblılerın ıştıra, kiylc bîr geçit törenin yapıldı ve şehitliğe istanbul kumandanı, belediye ve parti adına çelenkler konuldu. tıkru Hikâyenin aslı Arkadaşımız isveçli dostuna soruyor: — Cenazelere çelenk göndermek â-detım kaldırmışsınız. Bu para üe fakirlere yardım edıy örmüşsünüz* — Ever, döviz meselesi.* — Nasıl? — Hollandadan Portekite kadar bir sürü memleketler bite çiçek ithal eder» di. Döviz zorluğundan dolayı çiçek masrafını kısmaya mecbur kaldık. • • • Düğün ve cenazelere çiçek ve çelenk yollamağa israf adı verenler arasın* bir ahbabımız da karıştı. Her s a r t , keyfe göre, israf olabilir. Herkes kanaat darlığı zındamnı kendi tarafında istediği kadar küçültebilir. Buna karışmayız. Fakat dostumuzun israf kelimesi yanma koyduğu *\... ve yol» s u ¦ / u k ¦ sözünden ne kasdettiğıni anlamadrk. Biz yolsuzluğu gayrimeşru karşılığı kullanırız. Ahbabımızın söylediğine göre De-ğirmendere'de bir âdet varmış. İsmine d ü r ü denirmiş. Düğün evinin kapısında bekçi, merdiven başında imam veya muhtar durur, davetliler geldikle bağrrrrmrş: — Ahmet efendi/ İmam veya muhtar davetlinin hediye verdiği paranrn mıkdanm ılâo e. dermiş: — Onbeş kuruş! Dostumuz soruyor: •— Çiçek göndermek mi iyi, yoksa bu mu? Bu da sual mi? Elbette çiçek/ Çiçek kullanınız: Cenazede, düğünde, uğurlamada, karşılamada, bahçenizde sofranızda, salonunuzda, pencerenizde, her yeıde kucak kucak, ç.\e* kullanınız! Memleketten şark ve Asya şevksizliğini gidermek için hiçbıı israfta kusur etmeyiniz! - Fatay ULUS 17-3 1937 Politika bahisleri Romanyalı dostlarımız Romanya Dış Bakanı B. Antonesco'nun başkanlığında gelen Romanya heyetini Ankara'mız, türk misafirperverliğinin değişmiyen kaideleri dahilinde ağırlıyacaktır. Heyet azası içinde gazeteci arkadaşlar da vardır. Balkan birliği'nîn barış ahlâkından ilham alan bu ziyaret, hiç şüphe etmemek lâzımdr ki, iki dost millet arasındaki bağları tazelemekle Balkan birliği fikrinin bir hakikat olduğunu bir kere daha tebarüz ettirecektir. Romanya ile Türkiye, iki Karadeniz devletidir. Bu münasebetle, bilhassa kültürel alışveriş bakımından bir noktayı işaret etmek isteriz. Karadeniz'in herhangi bir içdeniz gibi kendine göre bir kültürü bütün karadenizlilere aşılamamış olmasına imkân yoktur. Meselâ akdenizlilik diye, ötedenberi bir hakikat vardır. Bu, şarkıların biribirine benzemesi, insanların biribirini hatırlatması, tarihlerin muayyen noktalarda kesişmesi, kısaca, yüzler ve binlerce senedenberi devam eden bir mukadderat birliğinin kendine türlü ifadeler yaratmış olmasıdır. Nasıl sanılabilir ki, Akdeniz için bir hakikat olan bu hal Karadeniz için olmasın? Romanyaya giden türkler, birçok romen havalarının bizim Karadeniz havalarına benzediğini görmüştür. Oyunlarda da bu benzerlik mevcuddur. Araştırırsak benzeme noktalarını çoğaltabiliriz. Şurasını yalnız teessürle söylemeliyiz ki, karadenizli milletler, birbirlerini akdenizliler kadar tanımazlar. Çünkü bunların hiç birisi hakikî manâsında denizci değildir. Denizcilik yapsalar bile, bu ya kabo-taj'dan ibaret kalmıştır yahud bütün karadenizlilerin dümenlerini Akdeniz istikametinde kırmıştır. Karadeniz üstünde kendi aramızda denizciliğe daha çok ehemiyet verdiğimiz gün, ticaret münasebetlerimiz çoğalacağı gibi kültürel münasebetlerimiz de derinleşecektir. Ve ancak o zaman, bir Akdeniz medeniyeti'nden bahsedebildiğimiz gibi bir Karadeniz medeniyetinden bahsedebiliriz. Romanyalı gazeteci arkadaşlarımızın bilhassa bu noktayı bizlerle birlikte işliyeceklerini ummak isteriz. — B.B. Kömür sergisine hangi firmalar iştirak ediyor? 23 nisanda Sergievinde açılacak enternasyonal kömür sergisi için hazırlıklar sürmektedir. Alâkalılar, serginin mükemmel olması için son derecede çalışmaktadırlar. Serginin güzelliği yalnız Sergicvine inhisar etmiyecek, aynı zamanda bütün Ankara için de çok iyi bîr mevzu olacaktır. Sergiye gelen fîrmalarm isimlerini aşağı yazıyoruz: Adapazarı T.T. fabrikası (Türkiye). Dracgervverk (Almanya), Heinr. Korf-mann (Almanya). Schmidt'sche Hciss-dampf (Almanya), Rhein. - Borsİg A. G. (Almanya). Eayer (Almanya). Sen-tinel (ingiltere), Asphalt Hongrois (Macaristan), Eti Bank (Türkiye), Deutzmotoren (Almanya), Fufas (Yunanistan). Ingersoll Rand (U.S.A.). Dopont dc Nemours (U.S.A.) Trauzl-wcrk (Avusturya), Strebelwcrk ((Almanya), Bleicher (Almanya). G.H.H. (Almanya), Borsig (Almanya), Eidam (Avusturya), Kömür İş (Türkiye), Nes-tor Martin (Belçika), Les Fonderİes Brux (Belçika), National Rad. Co. (İngiltere), National Rad. (Almanya), Sete National Rad. (Fransa), Socicia Na-tionale D. Rad. (İtalya), Gottbil (Almanya), Sete Franco Turque (Fransa), VVcstfalia DiencndahI (Almanya) De-mag (Almanya), M. T. A. (Türkiye), Philips (Hollanda), Pilot (Yugoslavya), Simmcringer Mf. (Avusturya). Sv/oboda (Avusturya), Flottmann A. G. (Almanya), Friemann und Wolf (Almanya), Mf. VVindhoff (Almanya), Martin Eichclgrün (Almanya), Tclgaz (Türkiye), Brûleurs Economiques (Belçika). Fitzgibbons (U.S.A.), Fair-banks Morse (U.S.A.), Junkers und Co. (Almanya), Junker und Ruh (Almanya), Vcbolid Ltd. (Türkiye), Bu-derus Lollar (Almanya), Intcr. Com-bustion Ltd. (İngiltere), Rellis Mortom (ingiltere), Yeni eczane Türkiye), Soma Kö. M. (Türkiye), Zümrezadc (Türkiye). Yüksek Ziraat Ens. (Türkiye), C.K.P. (Çekoslovakya), Skoda Çekoslovakya), Kreft (Almanya). Hâkimler kanununun iki maddesi Adliye vekâleti görülen lüzum ü. zerine hâkimler kanunu muvakkat maddesinin 2 ve 3 numaralı fıkralarının hükmünü 3 yıl uzatmak için bir kanun teklif etmeğe karar vermiştir. 2 numaralı fıkra adliyeye girecek hukuk mezunlarının namzedlik müddetinden istisnalarına, 3 üncü fıkrası da ihtisas imtihanının geri bırakılmasına dairdir. Tıbbî konuşmalar Birinci mıntaka hekimler odası her on beş günde bir tıbbî müsamercler vermektedir. Oda yarın saat 18 de numune hastanesi konferans salonunda bu yılın ikinci müsameresini verecektir. Dr. Şükrü Sanbaş (kafa - beyin tramorsundan ileri gelen sara nöbetleri). Dr. Şükrü Kulakçı (bademcik müdaha-lâtında sıcak vakalar) Dr. İhsan aksan (Zatürree tedavisi hakkında şeriri bir a-raştırma) Dr. İzzet Kantemİr (malarya tedavisinde tecrübeler) Dr. Feyzi Taner (böbrekte kirt hydatik) mevzuları üzerinde konuşacaklardır. İzmir fuvarı için bir bina yaptırılacak Enternasyonal İzmir Fuvarı için hazırlıklar devam etmektedir. Şimdiye kadar fuvara iştirak eden ticaret odaları muvakkat pavyonlar yaptırmakta idiler. Fuvarın bitmesinde yıkılan bu pavyonlar dolayısiyle yapılan masrafı önlemek ve Izmire güzel bir eser kazandırmak için alâkalılar, ticaret ve sanai odalarının koltektif şekilde iştiraklerini temin etmek suretiyle ve 40 - SO bin lira harcanarak fuvara bir bina yaptırmağı düşünmektedirler. Odaların masrafa iştirak şekilleri ve binanın projesi ve sair hususlar üzerinde Ekonomi Bakanlığı alâkalı dairesi etüdlerine başlamıştır. Su işleri etüd idaresi kuruluyor Talimatnameyi hakanlar heyeti kabul etti Su işleri etüd teşkilâtının vazifeleri hakkında Bayındırlık Bakanlığınca hazırlanan talimatname 3a* kanlar Heyetince kabul olunmuştur. Talimatnamenin esasları şunlardır: Yurd içinde büyük su işlerine aid etüd işleri, müfettişlik mıntakalarrna, mıntakalar şubelere, şubeler de kısımlara ayrılmak suretiyle yapılacaktır. Iğdırda Pamuk satış kooperatifleri Iğdırda satış kooperatifleri vasıta-siyle pamuk satışı işlerinin teşkilâtlandır.İmasına başlanılmak üzeredir. Ekonomi bakanlığı bu maksadla B. Şükrü Kasaboğlunu Iğdıra göndermiştir. Burada dört satış kooperatifi kurulacaktır. Bunlar: 1 - İğdır merkezinde; 2 - Tuzluca kazası merkezinde; 3 - Baş-köy nahiyesi merkezinde; 4 - Taşburun nahiyesi merkezindedir. Bu satış kooperatiflerinin Iğdırda ayrıca bir birliği olacaktır. Bu kurum (İğdır pamuk tarım sat ş kooperatifleri birliği) adını alacaktır. Bakanlık satış kooperatiflerinin ve birliğin kurulması hakkında lüzumlu emirleri valiliğe ve umum müdürlüğü vasıtasiyle Ziraat bankası şubelerine vermiştir. Iğdırda çok nefis pamuk yetişmektedir. Bugün aşağı yukarı dört bini aşan üretmen vardır. Bunların hemen hepsi daha önce kurulmuş olan tarım kredi kooperatiflerine ortak olmuşlardı. Şimdi satış teşkilâtİyle bütün üretmenlerin bu kurumlara girmesi sağlanacaktır. KÜÇÜK İÇ HABERLERİ * Vilâyet hususi idarelerinde maaşlı memurların vilâyetler arasında nakil leri yapıldığı zaman, eski vazifesinden ayrılış tarihi ile yeni vazifesine başlayış tarihine kadar arada geçen zamana aid maaşlarını yeni vazifeye başladıkları dai reden almaları kararl aşmıştır. * Bas.n birliği kanun projesi son şeklini almıştır, bu günlerde Başvekâlete verilecektir. * Maarif vekâleti bugün muvakkat bir kadro ile idare edilen seferberlik işleri için bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu projeye göre maarif vekâletinde bir müdürün idaresinde ikî şef ve kâfi mıkdarda memur ve kâtibten mürc'.':eb bir seferberlik şubesi kurulacaktır. * Sivasın Şarkışla kazası içinde yeniden kurulacak olan göçmen köylerinin yerlerini tayin etmek üzere Sivas vilâyeti tarafından bir fen heye. ti kurulmuştur. Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekâleti, iskân müfettişlerinden B. Seyfeddini bu heyette çalışmak üzere Sivasa göndermiştir. * Üçüncü umumi müfettiş Tahsin Üzer şehrimize gelmiştir. Başbakanımız Japon elçisini kabul ettiler Başbakan İsmet İnönü dün makamında yeni Japon elçisini kabul etmiştir. Zaruret haline gelen bir traş Kadın kösesi Ankara berber-leri senelerdenbe- ri pazar tatili yaparlar. Aylardaoberi de istanbul berberleri dükkânlarını kapa-yor Ur. Nevyokta da berberlerin pazar günü açık bulunmaları yasaktır. Geçenlerde Joseph Gabriel isminde bir Nevyork berberi pazar günü bir müşteriyi tıraş ettiği için yakalanıp hâkimin karşısına çı-karıldığı zaman kendisini şöyle müdafaa etmiş: — Müşterim genç bîr adamdı; o gün evlenecekti. O kadar heyecanlı ve sinirli idi kî kendi kendine tıraş olamıyordu. Onun için kendisini tıraş etmeğe mecbur kaMım. Hâkim, berberi haklı bulmuş ve demiştir ki: — Eğer evlenmeden önce tıraş olmak da bir zaruret değilse, zaruret nedir? Beraet ettiniz! Bir deve hikâyesi Türkçede "pireyi deve yapmak" şiddetli mübalcğayı, sadece "deve yap-n ,k' da bîr parayı ustaca yiyip tüketmeği anlatır iki ekspresyon'dur. Aşağıki hâdiseyi okursanız dilimize "deveye bindirmek", "deveden indirmemek" diye iki tâbir daha katabilirsiniz: Erkekli, kadınlı yirmi kadar yabancı, Ankaranın uzakça köylerinde bir gezinti yaparlarken yİrmı, otuz develik bir kafileye rastlıyorlar. Bunların üzerine binerek resim çektirmek hiç de fena bir şey değildir. Deveciye soruyorlar: "Bunlara binebilir miyiz?" — Hay hay! Develer çöküyor; kadınlı erkekli yabancılar bunlara biniyorlar ve tekrar ayağa kalkan hayvanların ü-zerinde resimler çekiliyor. — Teşekkür ederiz; artık develeri çoktur de inelim. Yabancıları bindirmek için hemen hayvanları çoktüren kurnaz deveci, iş, onlan indirmek için develeri çöktürme-ğe gelince o kadar yumuşak başlı gö-rünmiyor: Hatırlıyor musunuz ? J — Miııî hükümetin ilk kabul ettiği kanun hangisidir? 2 — Türkiyenin mesaha itibariyle en büyük ve en küçük vilâyetleri hangileridir? 3 — Türkiyede bir vatandaşın bir senede yoğalttığı maden kömürü ne kadardır ? 4 — Cumhuriyetin ilk büdcesiyle, son büdcesi arasında kaç milyon lira fark vardır? 5 — Ankarada kaç ev vardır? Bu suallerin cevablannı yeni suallerle beraber yarın vereceğiz. — Develeri tekrar çöktürmek için birer lira vereceksiniz. İsterseniz inmeyin; hep beraber gideriz. Yirmi kişinin birer liradan yirmi lira "ayak bastı" parası vermeğe mecbur kaldıklarını, tabii, tahmin edersiniz... Ktsa hikâye Ispirlizmc tecrübeli yapıyorlardı: Birisi dedi ki: — Mari Antuvanet'nin ruhunu çağıralım! Öteki dedi ki: — Hayır Napoleon'u çağıralım... Bir başkası dedi ki: — Canım neden e*ki adamları çağırıyorsunuz. Yakında Ölen bir tanıdık Çağıralım. Bu fikir kabul edildi ve bir ay evci ölen Cemil'in ruhu çağırıldı. Fakat masa kımıldamıyordu!... lspir-tızıneci 1er elleri masanın üzerinde durdular durdular. Masada hiç bir hareket görülmeden en nihayet içlerinden biri şunları söyledi: — Şimdi anladım; masa niçin kımıldamıyor, ayol Ccmilin bana İS lira borcu vardı. Hiç bu taraflara uğrar mı? % Kirlenmiş yaldızlı resim çerçevelerini içinde soğan kaynatılmış su ile temizliyebilirsi-niz. Her ne kadar bu, eski bir usul ise de çok iyidir. * Soğan suyu yaldızı, üzerinde biç bir leke bırakmaksızın temizler. Ondan sonra arkasına yeni bir kahve rengi kâ-ğıd yapıştırmak, halkalarla tellerin sağlam olup olmadığına bakmalısınız. * Yenİ boyanmış odalarda bir boya kokusu olur. Bunu gidermek için de yeni soyulmuş bir soğanı bir bakraç su içine atıp bunu yeni boyanmış odanın içine bırakınız. Suyun içindeki soğan bütün boya kokusunu alır. Yeni bir rekor '-- m Ödünç kitab alıp geri vermemek, kütüphaneleri yok eden ve yeni yeni kütüphaneler kurulmasına sebeb olan bir hastalıktır, bilirsiniz. Son günlerde Nevyork'taki Sİrakuz kütüphanesinden alınmış olan bir kitab 14,600 gün sonra iade edilmiştir. Bu suretle kitabı geç vermek rekoru kırılmış oluyor. Bundan önceki rekor, Vaşington umumi kütüphanesinden alınıp otuz yedi sene sonra geri verilen bîr kitabla Newjersey'deki Bayon-ne kütüphanesine 860 gün sonra iade e-dilen "Antony Adverse" İsimli eserde idi. Sulh güzelliği! Ohio'daki leghorn tavukları çok huysuz ve doğuşken mahlûklardır. Son zamanlarda bunları döğüşmekten vaz geçirmek mümkün olmuştur. Alınan tedbir şu: bu tavukların gözlerine koyu renkli gözlükler takılmıştır. Hayvancağızlar, bu gözlükle yiyecekleri yemleri görebilmekte, fakat etraflarındaki tavukları göremedikleri için kavga, gürültü çıkmamaktadır. İspanyada döğüşenlerle dünyanın başka taraflarında doğüşe hazırlananları da yatıştıracak bir gözlük bulunsa.. Mıntakalar vekâletçe tayin olunacak ve bu mıntakalara tecrübe görmüş başmühendis derecesinde bir müfettişin i-daresine verilecektir. Her mıntaka türlü şubelere ayrılacak ve bu şubeler bir mühendisle bir muavin, bir hesap memuru ve kâtib vazifesini de görecek bir anbar memurundan ibaret olacaktır. Şubelere bağlı kısımlarda bir mühendis, iki fen memuru, bir ressam ve kâfi mik-darda mİracılar bulunacaktır. Mıntaka müfettişleri, mıntakalarm-daki sahayı dolaşarak ilk etüdlcr yapacaklar ve şube mühendislerine üzerinde Çalışılacak erazi parçalarını gösterecekler ve her ay çalışmalarını yazı ile Sular Umum müdürlüğüne bildireceklerdir. Şube mühendisleri kısımlar taraf n d an yapılan etüdlerden mesul olacaklar ve kısımlara umumî programla tesbit edilen şekildeki İşleri vereceklerdir. Talimatnamede bundan başak postaların vazifeleri hesab ve anbar memurlarının vazifeleri ve çalışma şekilleri ayrı ayrı tespit olunmuştur. Denizyolları navlun tarifeleri tedkik ediliyor lstanbulf (Telefonla) — Deniz yolları işletme müdürü Zekeriya çağrılma üzerine Ankaraya gelmiştir. Bu seyahat yeni navlun ve yolcu tarifelerinin değiştirilmesiyle alâkadardır. Öğrenildi, ğine göre bakanlık tarife komisyonu tarifeleri indirmesini bildirmişse de bu teklife komsyon âzalarının çoğu itiraz etmiştir. Vaziyet tetkik edilecektir. Mezbahası olmıyan yerlerden getirLecek etler İstanbul, (Telefonla) — Mezbahası olmayan yerlerden mezbaha olan yerlere kesilmiş olarak getirilecek et satış maksadiyle getiriliyorsa belediyenin müsadereye hakkı olacak .tamtersi şahsi ihtiyacı için alınıp getirilmekte olanlara belediyece bir şey yapılmıyacaktır. Ziraat bakanlığnm buna dair emri. don belediyeye bildirilmiştir. Afyon satışımız günden güne artıyor lktisad vekâleti ile İDhisara aid iş ler için temas etmek ve direktif almak üzere bir kaç gün evvel şehrimize gelen uyuşturucu maddeler inhisarı direktörü B. Hamza Osman Erkan dün ak. şanı ki trenle lstanbula dönmüştür. Öğrendiğimize göre. lktisad vekâletinin afyon işlerinde çiftçinin ayağına doğru gitmek hususunda verdiği karar dikkatle tatbik olunmaktadır. İnhisar idaresi afyonu aracılara lüzum kalmaksızın doğrudan doğruya üretmenden almaktadır. Afyon satış işlerinde normal ve çok iyi bir sahada günden güne gelişmektedir. HAVA Havalar ısınıyor Dün şehrimizde hava umumiyetle bulutlu geçmiş ve ısı sıfırın üstünde 23 derceye kadar çıkmıştır. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malumata göre dün yalnız Dvyarıbekir Çevresine yağmur yağmış, diğer yerlerde hava bulutlu geçmiştir. Dün değişik yerlerde hava evvelki güne göre mıntakalar arasında değişmek üzere 2-4 derece arasında ısınmıştır. Dün günün en yüksek ısıları sıfırın üstünde olmak üzere Urfada 25. Dörtyolda 28, Adana-da 29 derece idi. ULUS 18 MART 1937 PERŞEMBE 6 ıncıda Dost ve müttefik Romanyaya dair notlar ve resimler ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5615 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Romanya ve Türkiye ancak barış istiyorlar Dün akşam verilen yemekle Türk ve Romen Dış Bakanları çok candan sözler söylediler Biz yalnız milletlerimizin değil, fakat bütün insanlığın saadet ve refahını istiyoruz Dost ve müttefik Romanya'nın Dış bananı Bay Viktor Antonesko ile refikasının ve muhterem arkadaşlarının Ankara ziyareti, şehrimizin müstesna sevinçlerinden birini teşkil etti. Misafirlerimiz, halk yığınlarımızın şevıcli coşkuntuğund* romen milleti sevgisinin gönlümüzdeki yeri ne olduğunu ve aramızdaki barış andının ne şuurlu ve sağlam manevi dayanç-lar üstünde durmakta olduğunu anlamışlardır. Bu memleket, Bükreşten. daima refah, nizam ve durluk haberleri bekler ve onun sükûn ve saadetinde, kendisinin ve Balkan devletlerinin millî ve insanî gayretlerin' sağ-la s tiran bir inanca bulur. Biz dostluğumuz ve ittifakımızla yalnız millî menfaatlerimizi değil, insanî hizmetlerimizi müdafaa ediyoruz: çünkü Bnlkan barışı bizim bölgemizin menfaati olduğu kadar, Milletler Cemiyeti umumi emniyet nizamının da hakikî bir hizmetidir. Burada söylenecek her şey. dün akşam iki dış bakanının, milletlerimizin ve hükümetlerimizin his ve fikir birliğini bir defa daha tebarüz ettiren nutuklarının, yüksek belagatı karşısında sönük kalacaktır. Dün akşam kendilerini dinlemeğe muvaffak olamıyan okurlarımızla dış bakanlarmı başbaşa bırakmağı tercih ediyoruz. Falih Rtfkt AT AY * Dış Bakanımızın nutku Romanya Dış Bakanı B. Viktor An-tonesko şerefine verilen ziyafette, Türkiye Dış Bakanı Dr. Araş aşağı, daki nutku söylemiştir: "— Bay Bakan, {S**"r S ıncı sayfada) Romen Dış Bakanı B. Antonesko ve romen elçisi Başvekilimiz înönü ile heraber Atatürk B. Antoneskoyu kabul ettiler Ankara, 17 (A.A.) — Cum-hurreisi Atatürk, bugün saat 17 de misafir Romanya Hariciye Nazırını kabul buyurmuşlardır. Cumhurreisimiz, misafiri nezdlerinde bir buçuk saat kadar alıkoymuşlardır. Bu kabulde Hariciye Vekili Dr. Aras hazır bulunuyordu. Iç Ûakanımız Iç Bakanımız ve C. H. P. Genel Sekreteri B. Şükrü Raya dün akşam saat 19.40 da hususî trenle Diyaribekİre hareket ermiştir. İÇ bakanımız, bu yolculuğu ile ce. nub vilayetlerimizdeki tetkik seyahatini tamamlıyacaktır. HATAY ANAYASASI Komitenin toplantısı 9 nisana bırakıldı B. Menemenci oğlu geliyor Cenevre, 17 (A.A.) — Anadolu a-janBinın hususî muhabiri bildiriyor: Eksperler komitesi aşağıdaki tebliği neşretmiştir. "İskenderun Sancağının statüsünü ve teşkilâtı esasiye kanununu hazırlamakla memur edilmiş olan eksperler komitesi, bugün birinci toplantı devresinin son içtimaını yapmıştır. Komite, 17 marta kadar yaptığı toplantılarda, konseyin 27 kânunusanide tasvib ettiği rapor esasları dahilinde B. Mcnuemencioğtu tarafından tevdi edilen Sancak statüsü projesinin ve bu statünün esasları hakkında fransız azâ B. de Caix tarafından verilen metnin tetkikini bitirmiştir. Komitenin talebi üzerine, ve teknis-y erin işbirliği ile ingiliz azâ Sır Dunnct, Satncağm gayrı askerî hale kon- ması meselesi hakkında, Hollandalı a-zâ Dr. Kcllevvyn de ekalliyetlerin rejimi hakkında muhtıralar hazırlamışlardır. Komitenin isteği üzerine, komite a-zâlarına fikirlerini bildirmek üzere, raportör, Milletler cemiyetinin Sancaktaki görmcnler heyetini Cenevreye çağırmıştır. Görmenlcr bilhassa Bayır, Elak-rad ve Basit nahiyeleri meselesi, halkın muhtelif unsurlarının kullandıkları dil meselesi, Sancağın asker! vaziyeti ve İskenderun limanı rejimi hakkında yerinde topladıkları malûmatı komiteye bildimiştir. Diğer taraftan, eksperler komitesinin isteği üzerine, milletler cemiyeti sekreterliğinin salâhyettar servisleri, ekonomik, finansal, posta, transit. ekaL (Sonıı 4. üncü sayfada) JUL , mm&âm ı TİlvV7) B. Antonesko Ankara garında sefanı resmini yapan askeri teftiş ederken B. Antonesko Ankarada Muhterem misafirler törenle karşılandı B. Antonesko'nun dünkü ziyaretleri Romanya dış işleri bakanı Ekselans Viktor Antonesko ile refikaları dün ;a-bah Anadolu ekspresiyle şehrimize gelmişler ve istasyonda dış işleri bakam Doktor Tevfik Rüştü Aras üe vali Nev-zad Tındoğan, mevki kumandanı. Bal* kan aruanb- ve küçük antant hükümetleri elçileri, dış işleri bakanlığı İleri gelenleri, merkez kumandanı ve emniyet direktörü tarafından karşılanmışlardır. İki dost memleket dış işleri bakanlarının karşılaşmaları çok samimi olmuş ve Madam Antoncsko'ya dış işleri bakanı Tevfik Rüştü Aras tarafından bir buket verilmiştir. Dr. Aras muhterem misafirimizi karşılıyor Eski ''Ateş haç,, cemiyeti azalan Pa ris sokaklarında nümayiş yaparlarken Komünistlerle faşistler birbirlerile çarpıştılar İkisi polis olmak üzere altı kişi öldü, iki yüzden fazla yaralı var "Gelen telgraflar dördüncü sayfamızdadır,, Fıkra Maskeler Bîr vakanüvis. onsekizinci asır Osmanlı valilerinden birinin portresine şöyle başlar: "Ekseri eyyamda saim ve salâti teheccüd itiyadı ile geceler kaim olup meşayihi kirama daima iytibarü hürmet ve her birinden başka başka evıadü zekâr ahzü telâkkisine rağbet etmekle kesbi şöhret etmişiken.--. Ve şöyle tamamlar: "Zulmü iytisafı âlemgir ve vali olduğu memleketlerde gani olanlar fakir ve katli nefs maddesi indinde zerreden hakir olmakla [Beyt: Batıl hemişe batılü beyhudedir veli * Müşkil budur ki sureti haktan zuhur e-de.] mefhumuna masadak idi.„ Bu riyakârlık, yalnız, eski şeriatçı devirlere has değildir; her ileri hareketin dahi, menfaat ve ihtiras tüccarlarnıtt yüzüne yarar demagoji maskeleri var» dır. Biz Kemalizmin hayat, tefekkür ve vicdan hürriyetlerini müdafaa etmekle ve hususi ve umumi hayatta bu hürriyetlerin a h I â k ' mı kurmakla şark âlemi hareketlerinden ayrılıyoruz. Gerek milliyetperverlik, hattâ gerek ileri inkılâbçılık taassublarına bürünen bozgunculuklara ve tedhişlere ancak bu hürriyetlerin ahlâk ve kültürü ile karşı koyabiliriz. Bizde hakiki tasnif şarklılık ve garb-lılık olmakla beraber şarkçı ve garbcı-nın hakiki vasıfları da âdetleri, kültür ve ahlâklariyle ölçülebilir. Bir alman diyor ki: "Berlinde oturan bir şarklı ile benim aramdaki fark odur ki, onun, garblıya benzemek için sokakta kadına gösterdiği hürmeti, ben evimde karıma karşı da gösteririm. Onun taklidi, benim ahlâk ve kültürümdürl., - Fatay ULUS 18-3-1937 Politika bahisleri: Sümerbankın bülteni Türkiye'de çıkan resmî ve gay-rİresmî mecmua ve bültenlere göz atarsak, bunlar arasında fenadan en iyiye kadar kalite dereceleri olduğunu görürüz. Ve üzerinde durulacak bir noktadır: devlet neşriyatı, hususî neşriyattan daha itinalı çıkmakta ve ihtisasa daha çok yer ayırmaktadır. Öyle ki, bir zamanlar Türkiye-de fikir ve edebiyat mecmuaları basta gelirken, bugün M. T. A. nın yahud Sümerbank'ın bültenleri gibi neşriyat hem gözü hem fikri daha çok tatmin etmektedir. Bunu söylemekle fikir ve edebiyatın ehemiyetsizleştiğini iddia etmek istemiyoruz. Hiç bir zaman fikir ve edebiyat, kendi kendile -rince alınınca, her hangi bir diğer hayat sahasına göre geride kala -raazlar. Bizde fikir ve edebiyat mecmualarının artık başta gele -memeleri, fikir ve edebiyata değil bizim kendi fikirci ve edebiyatçı -larımıza yükletiLmesi lâzım bir kusurdur. Bunların hepsi, günlük gazetelerde günlük temaşalar yap -mak ve günlük mütalealar yürütmekle meşguldürler. Belli başlı bir fikir ve edebiyat mecmuamız ol -madiği gibi koca bir yıl içinde çıkabilen kitabların sayısı da gayet mahduddur. Fakat, yukarda kaydettiğimiz teknik mecmualara bir göz atacak olursanız, bunların, yabancı ilim tetkiklerine kaynak olacak kadar ciddî vesikalar ve mukavelelerle dolu olduğunu görürsünüz. Meselâ Sümerbank'ın 7 numaralı bülteninde, birçok rakamlardan ve rakam mukayeselerinden başka şöyle iki makale görüyoruz: 1. Türkiye'nin endüstriyel kuruluşu. 2. Türkiye'de sanayii koruma tedbirleri. Birinci yazıda şu meseleler tet- kik ediliyor: a) Türk endüstrisindeki temerküz hareketi. b) Türk işçisinde mikdar artışı ve ücret vaziyeti c) Hammadde fiatlarmm istih -salde verimliliğin artışı. İkinci yazıda ise, Kemalist devletin türk endstrisinî korumak için şimdiye kadar aldığı tedbirlerin bir gözden geçirilişini görüyoruz: a) Teşviki sanayi kanunu b) Gümrükler 3) Kontenjan ve kliring anlaşmaları, 4) Genel gümrük rejimi ve bazı hammaddeler için gümrük muafiyeti. Aynı tetkikleri fikir ve edebi -yat mecmualarımız da yapabilirler. Fakat bunun için, bizde, gerçek fikir ile gerçek edebiyat'ın doğmaları lâzrrodır. Çünkü, fikir ve edebiyat da, ilmî ve teknik esaslara malik olan bahislerdir. Sözle alâkadar olmaları, onlar hakkında herkesin "bir lâf helvası,, pişirmesini kolaylaştırırsa da türk fikir hayatı ile edebiyat ha -yatının bizde bir nizam altına a -lırunalan ve kendileri gibi kendileri ile meşgul olanlara bir itibar temin eylemeleri, ancak fikir ve edebiyat mensuplarını", kendi ilimlerini ve kendi tekniklerini bellemeğe başladıktan sonra kabil olacaktır. Avrupa'da, birçok "autodidac-te" fikir ve edebiyata hizmet etmiştir. Fakat bunların yanında birçok mektebli fikir ve edebiyat adamı olmasa idî, bu, kabil olmazdı. Bizde ise, "alaydan yetişme,, salâhiyet, hemen bütün saltalardan çıkarıldıktan sonra, fikir, edebiyat ve matbuat sahalarında tecemmu la nnr yapmıştır. Derdin başı buradadır. — B. B. Yapılacak gemiler İstanbul fabrika ve havuzlarının ge-4imi ve modernize edilmesi için F-konomi Bakanlığı tarafından verilen Karar yürürlüğe geçmek üzeredir. Fabrika ve havuzlar idaresi müdürü B. Ce. mil bu hususta hazırlanan planları merkeze getirmiştir. Bakanlık projeleri tasdik etmek üzere mütehassıslara tetkik ettirmektedir. Kısım kısım tatbik olunacak projelerde başlıca iki esas göz e ti İmiş tır: ı — Kurulacak havuzlarda türk gemilerinin her türlü tamirlerine imkân verilecektir. 2 — Havuzlar yeni gemiler yapmak kabiliyetini kazanacaktır. Bir tarıftan bu projelerin tasdik ve tatbik sahasına geçmesine çalışılırken diğer taraftan da Van gölünde işletilmek üzere geçen yıl başlanılan iki ge-nvnin inşasına devam olunacaktır, ö-nümüzdeki yıl içinde kılavuz işlerinde kullanılmak üzere römorkörler yapılması düşünülmektedir. Bunun için 1S37 mali yılı büdcesine tahsisat konulmuştur. Satın acınan demiryol-laıınıa hesab işleri Devleiçe satın alınan Anadolu ve Mersin - Tarsus - Adana demiryolları île Haydarpaşa liman ve .rıhtım şirketlerinin satın alma taksitleri için yapılması lâzımgclen hesab ve kontrol işlerinin aidiyeti hakkında maliye ve bayındırlık bakanlıkları arasında çıkan anlaşmazlık Devlet Şurası umumî heyetince bir karara bağlanmıştır. Devlet Şurası satın alınan hat ve limanlar için yapılmış ve yapılacak olan ödeme, lerin hesab ve kontrol İşlerinin devlet demiryolları adına belli bir ücret karşılısında Cumhuriyet Merkez Bankasına yav r'masına karar vermiştir. Deri fiatlarr düşüyor İstanbul, 17 (Telefonla) — Deri fi-atlaıı gittikçe düşüyor. Bazı tüccarlar, evelce getirttikleri derilere fiat bulamadıklarından, yerlerine geri göndermektedirler. İstanbul Limanı Projeler için bir ingiliz f irmasiyle anlaşıldı Ekonomi Bakanlığı İstanbul limanında yapılması düşünülen tesislerin tesbitİ vc bir plâna bağlanması işinde bir ingiliz firmasiyle anlaşmıştır. Şir. ketin mühendisleri işe başlamışlardır. Bunlar hem Uman nbtımlarmm uzatılması hem de modern kömür depoları projelerini ı hazırhyacaklardır. Depolarda vapurların kolaylıkla kömür alabilmelerini temin edecek en son fentıt vasıtalar bulunacaktır. Yeni İzmir limanının da Alsancak-ta kurutması kararlaştırılmıştır. Dem'z yolları ücret tarifesi tesbit ediliyor Istanbulda tarife komisyonu tarafından tesbit edilen deniz yolları işletme idaresine aid ücret tarifesi Ekonomi Bakanlığının alâkalı servisi tarafından tetkik edilmektedir. Tarifenin tetkikinde ana prensipler göz önünde tutularak halk lehine ucuzlatma imkânları araştırılmaktadır. Millî küme maçları pazar günü başlıyor Futbol Federasyonundan: 1 — Milli küme maçlarına 21 mart pazar günü başlanacaktır. 2 — Fikstüre göre Ankarada Ankara Gücü - Gençler Birliği kulübleri arasındaki maç tam saaf on beşte bağlıyacaktır. 3 — Maç ş^ür stadında oynanacaktır. Komünistlik zanniyle muhakeme edilenler İstanbul, 17 (Telefonla) — Komünistlik zanniyle mevkuf Zeki, Cenab. Şebabettin, Kemal. Hakkı, doktor Hikmet, Nazım Hikmet, Şükrü. İhsan ve Salâhattinle gayri mevkuf Kadir, Süleyman, Mustafa Refik, Bekir, Hasan ve Basrinin muhakemelerine bugün a-ğır cezada _i-a*landı. Mu'-Ufa Kefik gelmediğinden polis kuvvetiyle getir-tilmesine karar verildi. Mahkeme başka güne bırakılrı. Türkofis teşkilâtında değişiklikler yapıldı Türkofis, ticaret politikası ve anlaşmalar dairesiyle maddeler dairesi diye iki kısma ayrıldı Ekonomi Bakanlığı Türkofis merkez teşkilâtında vazifelerle alâkalı bazı değişiklikler yapmış ve bunu bir talimatnameye bağlamıştır. Türkofis; 1 - Ticaret politikası ve anlaşmalar dairesi, 11 - Maddeler dairesi, adiyle iki İcrama ayrılmıştır. Istanbnlda Elektrik şirketinin halktan aldığı fazla paralar istanbul, 17 (Telefonla) — Elektrik şirketinin şebeke ve tesislerini tetkik eden Bayındırlık Bakanlığı komisyonu çalışmalarını betirmek üzeredir. Komisyon şehirdeki elektrik kuvvetlerinin az olduğunu görmüştür. Meselâ yüz on voltluk cereyan verilmesi gereken yerlerde 80-85; iki yüz yirmi voltluk şebekede 175-180 voltluk cereyan olduğu anlaşılmıştır. Eski kablo, l.ırı-ı hâlâ değiştirilmediği, bu yüzden şirketin dört milyon lira tasarruf ettiği tesbit olunmuştur. Komisyon şu yolsuzlukların düzeltilmesine karar vermiştir: 1 — Cereyan açma ücreti, ilk cereyan verilen evlerden bir defa alınacaktır. 2 — Cereyanı kesilen yerler tekrar açtırırken bir ücret vermiyeceklerdir. 3 — Dış hatlardan evlere yapılan kablo taksimleri için alınmakta olan branşman ücretleri almmryacaktır. 4 — Elektrik tesis ve tarifeleri üzerinden halktan alınmış olan fazla ücretler şirket tarafından geri verilecektir. Tapa ve kadastro memurları arasında Tapu ve kadastro umum müdürlü, ğü, memurları arasında tasfiye yapmaktadır. Umum müdürlük şimdiye kaıirti altaur beşe yakın memurun tasfiye sureciyle emekliye ayrılmalarına karar vermiştir. Karar bu memurlara yakında bildirilecektir. Ankaramn sthati Ankarada genel sıhat işleri üzerinde çalışanların (doktor, eczacı, ebe, hastabakıcı, sıhat memuru) sayısı 381 erkek, 147 kadın olmak üzere 528 dir. Basit bir taksim bize şu rakamı vermektedir: Ankarada 232 vatandaşa bur sıhat ve sağlık adamı düşmektedir. Istanbulda İse bu İşlerle uğraşanların sayısı 2518 zi erkek, 1175 ?i kadın olmak üzere 3693 dir. Aynı nisbeti Istanbulda yaparsak, 207 İstanbulluya bîr sıhat adamı isabet ediyor. ispanya ve sergi Kan ve ateş İçinde yuğrulan İspanya da enternasyonal Paris sergisine iştirak etmektedir. İspanya pavyonu sergide 933 metre murabbatık bir yer alacaktır. İspanyanın sergi komiseri pavyonunun temelini atarken demiştir ki: "— İspanya pavyonu İspanya halkının ve ispanyol cumhuriyetinin bütün teşkilâtında, sosyal yardımlarda eğitim ve Öğretim sahalarında, güzel hizmetlerde neler yaptığını ve neler yapmak üzere olduğunu gösterecektir. Bu pavyon şu esasları meydana koyacaktır: İspanyada hayatı güzelleştirmek için çalışmaktadır. Burası sade arkeolojik eserler memleketi değil, aynı zamanda üzerinde çalışılan ve bugünkü insanların kullanacakları eserler vücuda getiren bir memlekettir." Toledosu, Grenatası, Matagası, Madridi, Alkazarı velhasıl hemen bütün "şehirleri, âbideleri ve medeniyet eserleri barab olan İspanyanın hâlâ hayatı güzelleştirmek için çalışması ne acıklı bir manzaradır. Hatrrhyor musunuz? 1 — Bugünkü «utta mabetimize gön 1950 dm nüimauma* ne kadar olacaktır? 2 — Bir yıl içinde mitli bayram ve genel tatil günleri kaç gündür?. [Hafta farili hariç] 3 — Türkiyede kaç türlü ekmek yapılır? 4 — Medreseler hangi tarihte ka-patddı? 5 — Türkiyede ilk maarif nezareti hangi tarihte kuralda? Bu suallerin cevablarmı yeni suallerle beraber yar m vereceğiz. Dünkü suallerin cevabları S — Milli hükümtein ilk kabul ettiği kanun hangisidir? C — Sayım vergisi kanunu. S — Türkiyenin mesaha itibariyle en büyük ve en küçük vilâyetleri hangileridir? C — En büyük Konya, en küçük Burdur S — Türkiyede bir vatandaşın bir yılda yoğalttığı maden kömürü ne ka-dardıı? C — 67 kilo. S — Cumhuriyetin ilk büdcesiyle son büdcesî arasında kaç milyon lira *ark vardır? C — 79.451X00 lira S — Ankarada kaç ev vardır? C — 17.372. Kadın kösesi Tül perdeleri kolayca ve iyice temizlemek içia bir yıkama tarzı size güç olmıyun tavsiye edelim: Tül perdeleri evvelâ, soğuk su içine koyunuz ve burada mümkün olduğu kadar '¦•»¦¦¦» müddet tutunuz. Soğuk su bunların üzerine sinmiş o-lan kirleri, duman ve toz izlerini a-da ma kıllı gevşetir. Sonra oradan çıkarıp sabunlu ılık suya batını- ve o-rada biraz çitilerseniz kirden eser kalmaz. Habeş impajaiora ve iki hikâye Adamın biri, ford otomobillerinin, daha icad edilmediği devirlerde» hurinde evine gidemiyecek kadar zil zurna sarhoş olmuj. Herifi bir küfeye yüklemişler. Sabana sal.na giderken köşeden sağa sola yalpa yapan, fakat, ne de olsa, yürüyen bir sarhoş sükûn etmiş. Bunu gören küfedeki sarhoşda bîr hid-det, bir hiddet! nihayet yayvan ağ^la söylenmiş; — Madam ki bu kadar sarhoşsun sokağa çıkacak ne var be herif? § Adamın biri arkadaşına çıkışmış: "şu tütünü içip te uv keyf duyuyorıun? bilmem. Hem kesene, hem sıhhatine zarar. Cigara içmemiş olsaydın, şimdi ona harcadığın para üc bir apartım*n sahibi olurdun. Arkadaşı: "Tabii sen cigara içim yorsun!" demiş. "Hele şu senin apar-umanı bir gezelim de o zaman ben de bırakır un." Kendi vaziyetini görmeyip te el âleme akıl öğretmeğe dair olan bu '!. hikâye, habeş imparatoru Haile Selassie'-nin Suriye vatanilerine gönderdiği u-kelaca mektub üzerine hatıra gelmiştir. Birinci daire, yabancı memleketlerin ekonomik, malî, politik ve sosyal teşlikât ve mevzuatını, ticaret ve ödeme muvazenelerini, sermaye vc para piyasalarını takib ve tetkik edecek; bu memleketlerin kendi azalarında yapmış oldukları ticaret ve tediye anlaşmalarını bilhassa rakİb soenaleketlerüı alıcı piyasalarla olan ahdî vaziyetlerini daimî bir tetkika tâbi tutmak suretiyle u-mumi ticaret politikası ve konjonktür temayüllerini belirterek millî koruma politikamızın prensiplerim haz:rlrya-caktır. Bundan başka, bu daire, dış ticaretimizi memleketimizin ekonomik bünyesinin hususiyet ve icablaı.ua uygun olarak hazırlıyacak ve geliştirecek e-sasları tetkik ederek bu maiaalla yabancı memleketlerle akdolunacak ticaret vc ödeme anlaşmaları için lüzumlu olan teknik hazrrlrğr yapacaktır. Ticaret politikası ve anlaşmalar dairesi, (erüd). (tatbikat) admda iki kısma ayrılmıştır. Maddeler dairesi, ihraç maddelerimize aid üretim, taşrma, ticaret ve yoğaltım çalışmalarmm teknik meselelerini, bir plân içinde sistemli bir şekilde tetkik edecektir. Bu daire teşkilâtından beklenen rol, maddeye aid bütün ekonomik meseleleri objektif bir şekil-de tespit etmek ve gerek iç, gerek dış piyasaların değişme seyrini devaralr bir şekilde takib ederek memleketin ekonomik bünyesine en uygun prensiplerin belirtilmesine ve gereken teşebbüs vc tedbirlerin alınmasına çalışmaktadır. Bu maksadla üretmen ve ihracatçı tüccarın, işlerini geliştirebilmesine ya-rryacak surette aydınlanmalarına, yeni yeni iş imkânlarının bulunmasına ve türlü kanallardan tedarik edilecek oUn ise yarar bilgilerin alâkalılara vaktinde yetiştirilmesine hususî bîr ehenriyet verecektir. Bu gayelerin gerçekleşmesini sağlamak üzere maddeler dairesi teşkilâtı; ziraî teknik, marketing, sergi ve pana-yırlardan ibaret olmak üzere üç ltisma ayrıbruşrır. Devlet demiryollarında ucuz tarife devam edecek Devlet Demiryolları ve Limanları Umum Müdürlüğü halkın gösterdiği rağbet dolay isiyle müddeti bu ay sonunda bitecek olan gidiş - dönüş tren biletlerine mahsus %50 tenzilâtlr tarifeyi haziran sonuna kadar öç ay snüd-detie uzatmağı kararlaştırmıştır. Karadenizde fırtına Sinop, 17 (A.A.) — Gece yarıst başlnyan batı karayel fırtına, b»'ün şi«V detiyle devam etmektedir. Rüzgârın Şiddetinden deniz çok dalgalıdır. Mo. töz ve yelkenli gemilerden endişe edilmektedir. Tayyareci Lİndberg İstanbul 17 (Telefonla) — Tayyareci Lindberg'in on sekiz veya on dokuz martta Türltiycden geçeceği alâkadar. laza resmen bildirilmiştir. Lİndberg ıo yarın, yahut Öbür gün YcşilkÖye gelmesi bekleniyor. HAVA Yurdda havalar dün soğudu Dün şehrimizde hava kısmen açık* kısmen hafif bulutlu geçmiştir. Günün en yüksek ısısı sıfırın üstünde 18 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen bilgiye göre dün yurdda Trakya mıntakası yağışlı, şar!: Anadolusu kısmen açık diğer yerler genel olarak bulutlu geçmiştir. Evelki güne göre dün bütün yurdda ıssı 2-5 derece arasında bir düşüklük göstermiştir. En düşük ısı Vanda 3, Karsta 8 derecedir. En yüksek ısı dört yolda 27, Adanada 28 derecedir. ULUS 19 MART 1937 CU ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5616 ADIMIZ, AND1M1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Romen Dış işleri Bakanı Ekselans Antonsko Başbakanımız ve vekilleri mizle beraber B. Antonesko şerefine İsmet İnönü dün bir öğle ziyafeti verdi Romen gazeteleri bu ziyaret için çok dostça yazılar yazıyorlar Romen D Doktor A iş İşleri Bakanı ras'la konuşuyor Başbakan İsmet İnönü ve refikaları dün Anadolu kulübünde Romanya dış işleri bakanı Ekselans Antonesko ve rc-fiakları şerefine bir öğle ziyafeti vermişlerdir. /..yaıette dış işleri oakan. Doktor Tevfik Rüştü Araş ile vekiller, cumhur reisliği baş yaveri, hususî kalem direktörü, muhafız alayı kumandam, Romanya elçisi, muhterem misafirin refakat ve maiyetlerinde bulunanlarla dıj işlen bakanlığı ve Romanya eıçiliği i-leri gelenleri hazır bulunmuşlardır. Dün akşam da Romanya dış işleri bakanı Ekselans Antonesko ve refikası şerefine Romanya elçisi B. Telemak tarafından Ankarapalasta bir akşam ziyafeti verilmiştir. Ziyafeti geç vakte ka- (Sonu 6. ıncı saylada) Bayan Antonesko Bayan îsmet înönfyle beraber Romen gazetecileri şerefine verilen ziyafette B. Vedad Tör'ün nutku Muhterem misafirimiz Ekselans An-toneskonun refakatinde gelmiş olan ro-men gazetecileri şerefine dün Basın birliği başkanı ve gazetemiz başmunar-riri Falih Rıfkı Atay tarafından bir öğle ziyafeti verilmiştir. Evelki günkü ziyafetle Vedad Nedim Törün nutku Eveli gün Anadolu Kulübünde, basın genel direktörü B. Vedad Tör, misafir romen gazetecileri şerefine bir akşam yemeği vermiş, çok samimî bîr hava içinde geçen bu yemekte, Rador ajansı direktörü B. Hurtig ve Adeverul gazetesinin diplomatik muhabiri B. Ga. rigaresko'dan başka türk ve yabancı gazetecilerin ileri gelenleri bulunmuştur. Yemeğin sonuna doğru, basın genel di.;\;örü B. Vedad Tor. bir nutuk söylemiş ve demiştiı ki : ''— Hoş geldiniz, romen dost'arı-mız; Daha dün, üzüm kongrsei münasebetiyle verilmiş olan bir ziyafette dış İŞİeri bakanımız Doktor Aras, şöyle söylüyordu : "Türkiye, asırlardan beri bir şeyden mahrum kalmıştı sc/.nek vc sevilmek, Atatürk devrinin yep yem hususiyetlerinden biri de, türklerin bütün milletleri sevmesi ve bütün millet-ler tarafından sevilmesidir İşte bu sözleri bütün ba"._n antantına teşmil etmek mümkündür. E.asen müşterek davamızın asalet ve manevi derinliği de, buradadır. Aziz arkadaşlar, balkan antantından doğan yeni ideolojiyi yaymak için (Sonu 6. ıncı sayfada) PARİSTEKİ ÇARPIŞMALARDAN SONRA Milletin emniyetini temin için fevkalâde tedbirler isteniyor Dün de ufak bazı gösteriler oldu. Genel grev yapıldı. Fakat hadisesiz geçti Paris, 18 (hususî) — Dün Klişi'de faşistlerle komünistler arasında yapılan çarpışmaların kari bilançosu şudur: Nümayiş yapanlardan beş kişi ölmüş, seksen kişi yaralanmıştır. Altısı a-gır olmak üzere polis memurlarından ve muhafızlardan 241 kişi yaralanmıştır. Uumumî iş konfederasyonu bürosu dün fevkalâde bir toplantı yapmış ve bu toplantı sonunda konfederasyon genel sekreteri B. Juho, iç bakanı B. Maks Dormey'i görmüştür. Hâdiselerin mesuliyetlerini tetkik ve tesbit etmek üzere kabine dün saat 17 de toplanmıştır. Sanıldığına göre hükümet bundan böyle karışıklık çıkabilecek her türlü nümayişi menedecektir. Politika mahfilleri Klişi karışıklıklarının siyasî vaziyet üzerinde akisler yapacağını tahmin etmektedirler. Dün komünist mebuslardan B. Jak Düklo ile B. Moris Torez başbakan B. Bluın'u görmüşlerdir. Bu görüşmenin sonunda komünist partisi bürosu bir tebliğ neşret-miştir. Bu tebliğle parti zabitanın hareket tarzını protesto etmekte ve suçlula- Fransadaki eski Ateşsalib Faşist Cemi. yetinin ve şimdiki sosyal partinin başkanı albay Larok tın cezalandırılmalarınım iç harbe sebeb olmuş olan faşist birliklerinin kaldırılmasını istemektedirler. Sol cenah parlâmento gruplarından bir heyet dün öğleden sonra bir toplantı yapmıştır. Heyet B, Blumla görüşmek üzere yeniden bir komisyon seçmiştir. Komünist mebuslar bir amele bölgesi olan Klişi'de fransız sosyal partisinin yapmış olduğu mitingin bir tahrik teşkil etmekte olduğunu söylemişlerdir. Bu mebuslar faşist birliklerinin hemen dağıtılmasını istemişler, hükümetin halkçı cephenin sosyal kanunlarının tatbikinde duruksamak suretiyle işçi simimin hoşnudsuzluğunu uyandırdığını kaydetmişler ve yaşb olan işsizlere hemen yardım yapılmasını istemişlerdir. Radikallere gelince: Radikal soyalist partisi adına sos soyliyen B. Kampinşi partisinin başbakan B. Blum'a yardım yolundaki azminden bahsetmiş ve demiştir ki: — Radikal sosyalist doktrini düşünmek ve (Sonu 6. ıncı sayfada) Hatay da şapka giyenlere kelepçeler vuruluyor Haleb, 18 (Hususî) — Suriye jandarmaları Cerablus çevresinde Hacıveli köyüne giderek şapka gi ymiş oları türkmen aşiretinin şapkalarını yırtmak istemişlerse de, j andarmalar halkın içten gelen bu arzusunu yenememişlerdir. Buna karşı jandarmalar halkın koyunlarını alıp götürmüşlerdi.. Türkmen aşiret reisinin cevabı Humus, 18 (Hususî) — Türkmen aşiretinin baştan aşağı şapka giymiş olmaları mahallî hükümet memurlarının pek sinirine dokunmaktadır. Aşiretin oturduğu bölgenin nahiye müdürü ve jandarma kumandam türkmen aşireti reisinin ve aşiret ileri gelenlerinden 17 kişinin ellerine kelepçe vurarak şiddetli tazyikler yapmak suretiyle Hale be kadar götürmüşlerdir. Ellerine kelepçe vurulan ve döğülcn aşiret reisi bu tazyika rağmen nahiye müdürüne ve jandarma kumandanına şunları söylemiştir: "— Erkeklerimiz kalmasa da kadınlarımız şapka giyecektir. Mensub olduğumuz milletin serpuşunu giymekten bizi kimse menedemez. Biz türküz." Menfi propagandalar Şam, (Hususî) — Türkmen aşireti (Sonu 6. ıncı sayfada) Kont dö Şambrön'e karşı suikast! Fransanın eski Türkiye ve sonra Roma elçisi olan Kont dö Şambrön (Tafsilâtı 6 ıncı sayfada) On sene sonra müzede Öğretmen — Çocuklar, balta de nilen bu aletle eskiden ağaçların canına kıyarlardı. ( Kömür sergisinden) Fıkra Bahçede tstanbulun usta bahçıvanlarından biri yemiş ağaçları arasında çalışıyor; — Bu fidanın üstünde sekiz ondan fazla şeftali bırakmayınız. Genç fidanı yormak iyi değildir. Toprağın cinsinden, çiçeklerden, devlet fidanlıklarından bahsediyoruz. Bizim adam geliyor: — Nasıl gübre buldun mu? — Hayır Efendim... Var ama, bize yaramaz... — Yahu gübre bile satmağı öğrenemiyoruz.. Bahçıvan çağırırsın, günlerce bekletir. Gübre alırsın, bahçeni arpa tarlasına çevirir.. Bu gidişle— Bahçıvan gülümsüyor; — Kızmayınız Efendim, diyor. Bilir misiniz, bir şehirde sıkıntı başladı mı herkes evvelâ bahçesini bırakır; sonra eşyasına evine bakmaz olur; gene de dayanamazsa, göçüp gider. Türkiyeiea sıkıntı gitti. Herkes evvelâ evini düzdü, düzeltti. Şimdi bahçelere sıra geldi. Ne gübre yetişiyor, ne bahçıvanl Sonra bir Edirne fidanını gösterdi: — Şuna bakınız. Hükümet bunu sîze kimbilir on beşe mi. yirmi beşe mi sattı? Bu yüzden bizim fidanlıklar batıyor ama. ona da ben kızmamalıyım. On liraya donattığınız bahçeyi biz size yüze de, yüz elliye de donatamaz-dık. Ne yapalım? Bahçeler ço -ğaldıkça biz de fidan satmak • la kazandığımızı, şimdi budamak • tan, aşıdan, bahçe vizitalarındao alıyoruz. Bir de çiçekçi ustasına ihtiyacınla var. İsterseniz size arkadaşımı göndereyim... İyi ruhlu memnun Vara rast-gelmek bahar havası kadar hoşa gidiyor. Haklı olduğu yerde şikâyet etmeye kim ne diyebilir? Fakat mutlaka memnun görünmemek, bir şark hastalığı idi. Herkes parasını saklar, saadeı.nl saklar, işlerin kendisi için iyi gittiğini saklar, çünkü memnun olursa dev,?.e yolmalık kuş olacağını düşünürdü, tulüm devirlerinde yalancılı k bir ahlâk kusuru değil, ekonomik bir müdafaadır. - Fatay Politika bahisleri izmir enternasyonal fuarı Bu seferki 7 incisidir. Yedi yıldan beri, eylül ayı, İzmir ve bütün Ege bölgemiz İçin, bir hareket, neş'e ve bayram ayıdır. Binlerce insan, kimi tek başına kimi ailesiyle, birlikte güzel izmir'e akın eder. Oteller doludur. Kahveler canlıdır. Kordon boyundan akşama doğru ve gece yarılarına kadar bir insan denizi akar. Bütün bu kaynaşmanın merkezi, fuar yeridir. Burada Türkiyenin ve komşu memleketlerinin malları, en göz alıcı bir şekilde teşhir edilmiştir. Ayrıcı bütün panayırlarda olduğu gibi, halk ve çocuklar i-çin bir eğlence yeri vardır. Atlı karıncalar, durmadan döner, gençler karşı karşıya kolan vurur, nisan atılır, niyet çekilir - kısaca, insanlar, dolu dizgin eğlenir. "İzmir enternasyonal fuarı,, Kemalist Türkiye'nin şerefli eserlerinden biridir. Geçen sene .Sevgili Başbakanımız, buraya uğrayarak bütün yapılan işleri gözden geçirmiş ve kendine has keskin ve uzak görürlükle, yapılarrr, yapılabileceği ve yapılması lâzım olanı işaret ederek, çalışanlara şevk, işin kendisine de inkişaf imkânları göstermiştir. Bunun için bu seferki fuar, her yenilikten daha güzel olacaktır. Bir kere, fuar yeri ile İzmir kültür parkı birleştirilmiştir. Bu, ortaya öyle bir saha çıkarmıştır ki, nadir memleketlerde fuar yeri bu kadar güzel ve elverişlidir. İzmirde belediye reisi Behçet Uz, şehirlerimizin birbirinden kıskanacağı belediye reislerinden biridir- Çalışkandır, bilgisini ve tecrübesini her gün arttırmak hasasına maliktir, gözü ile görmesini ve dinlediği sözlerden müsbet kararlar çıkarmasını bilen bir arkadaştır- Bütün diğer işlerde de böyle ise de, bilhassa belediye reisliğinde, öğrenme kabiliyeti ile enerji iki esaslı vasıfdır. Dünyada hiç bir belediye reisi yoktur ki, öğrenmek külfetinden kendini müstağni sayabilsin. Londradakinin Nevyorktakinden, Paristekinİn Berlindelcinden öğrenecekleri vardır. Belediyecilik çünkü bizzat hayattır. Hayat ise, sadece inkişaf ve terakkidir . • İşte _ .. Uz, bu vasıflara malik olduğu için muvaffak olmaktadır, izmir - izmir fuarı - Behçet Uz, bunlar, birlikte inkişaf eden, bir-l.'.S.e büyüyen ve birlikte muvaffak olan unsurlardır. — B.B. Bir Romen gemisi Yeşilköyde karaya oturdu tskcndcrİyedcn Tunaya giderken Yeşilköy feneri Önünde karaya oturan Romanya bandıralı Bukuıcsti vapurunun kurtarma işine dun akşam Türk Gemi Kurtarma Şirketinin Alemdar kurtarma gemisi tarafından başlanmıştır. Kazaya uğrayan gemide pirinç, pamuk, hurda demir gibi cinsleri türlü 2.000 küsur ton yük vardır. Oturuş vaziyeti, um yalla kayalar üzerine çıkmadır. Ceminin hasara uğramadan kurtarılmasına çalışılmaktadır. Halk Konseri Cumhur başkanlığı filarmonik orekst-ra&ı 17 inci halk konserini müzik öğretmen okulunda yarın saat 15.30 verecektir. Program 1 — Ludwİg van Beethoven (1770 -1827) Kuvartet yaylı sazlar için Op. 18 Nr. 2. sol majör a) Allegro b) Adagio çanta bile c) Scherzo - Allegro ç) Allegro molto quasi Presto 10 dakika dinlenme 2 — Franz Schubert (1797 - 1828) Kuvartet yaylı sazlar için op. 29, la minör a) Allegro ma non troppo b) Andante c) Menuetto. Allegretto ç) Allegro moderato. Çalanlar: A. B. VYüıkler. Enver Ka-pclman. İzzet Nezih, Da-vîd Zirkin. Gelecek konser 27 3 937 cumartesi günü saat 15.30 dadır. Çankırı vilâyetinin budcesi 350 bin lira Çankırı, la (A.A.) Vilâyet umumî meclisi 40 günlük bir çalışmadan sonra 937 büdcesini tesbit ederek işlerini bitirmiştir. Budce 350.000 lira olarak kabul c-dilmiştir. Bunun 115 bin lirası kültür, 90 bin lirası bayındırlık ve 35 bin lirası da sağlık işlerine ayrılmıştır. Geriye kalan para da vilâyetin diğer hidematına ayrılmıştır. Büdccde sosyal kurumlara yardım tahsisatı konduğu gibi halkevi için 13 bin lira verilmektedir. Meclis, beş senede sarfolunm-ık tilere vilâyet bayındırlık işleri İçin 500 bin lira harcanacak bir program kabul etmiştir. KUÇUK İÇ HABERLER. * Maliye vekâleti mutcahhidle anlaşılan herhangi bir teahhüd işinde ılıale kararlarının, kati inanca paı^sı yamadıktan sonra verilmesini karar altın.ı almıştır. * Yeni anlaşma yap lıncaya kadar eski türk - Sovyet Rusya ticaret anlaşmasının 1 nisana kadar yürürlükte kalması Bakanlar heyetince kararlaştırılmıştır. * Tayyare cemiyeti tarafından çıkarılarak noterler taraf.ndan satılan altı çeşid kıymetli kâgıdlaz için noterlere, satış üzerinden yüzde beş beyiye verilmesi kararUşmıştır. 'i ULU S — Kömür sergisi hazırlıkları devam ediyor Sergide bir de gazete çıkarılacak Enternasyonal kömür vc kömür yakan vasıtalar sergisi hazırlıklar_na devam edilmektedir. Serginin bahçesinde yapılmakta olan pavyonların yapısı İlerlemiştir. Sergide gösterilecek olan Örneklerden bir çoğu gelmiş bulunmaktadır. Bunların içinde memlekette ilk defa göreceğimiz linyitle işleyen işletici vasıtalar ve linyit sobaları vardır. Bu sobalardan bir tanesi 24 saat aras z yanmak suretiyle ancak yedi kilo linyit yoğalmaktadır ki, bu soba. bugünkü linyit Hatlarına göre bile memleketimiz için ideal bir ısıtıcı vasıtadır. Çünkü bugün linyit fiatları tonu on lira olması do-layısîylc her gün yedi kuruş masraf yapacaktır. Gösterilecek olan Örnekler aras nda bizi bu kadar yakından alâkalayacak eşya bulunan serginin. Ankaraya toplayacağı ve bugüne kadar baş şehrimizin görmediği kalabalık için bir çok yenilikler hazırlanmaktadır. Serginin elektriklenme ve tenvir işi; bu mevzu üzerinde büyük bir ihtisası olan filips firmasına verilmiştir. Sergide göreceğimiz mamullerden bir çoğu bizim için yep yeni şeyler olması ; sergi dolayısiyle Aııkarada toplanacak olan bir çok yabancıya yeni Türkiyenin karakteristik vasıflarını, kalkınmasını anlatmak ihtiyacı; bir sergi gazetesinin çıkartılmasını lüzumlu kıl-dığ.ndan, serginin devamr müddetince bir gazete çıkartılacaktır. Gazeteye Türkiyenin en tanınmış ve sevilmiş muharrirleri yazı yazacaklardır. İS - «I - IVoi Şark vilâyetlerimizin kalkınma plânı B. Tahsin Üzer şarkta yap:!an işleri anlatıyor lstanbulda tehlikeli bir ameliyatı muvaffakiyetle geçirdikten sonra şehrimize gelen ve iki gün önce gene Istanbula dönen Üçüncü Genel Müfettişimiz B. Tahsin Üzer, Ankarada iken mıntakasının işleriyle meşgul olmuştur. Çocuk Haftası 23 Nisanda başlıyor Önümüzdeki yıllarda basara cağı işler hakkında aid oldukları bakanlıklarla temaslarda bulunan ve yeni direktifler alan B. Tahsin Üzer, üç dört günlük misafirliği i-çinde Ankaradaki erzurumlu gençleri de toplayarak kendileriyle u-zun bir hasbihalde bulunmuştur. Genel müfettişlerini, başardığı büyük işlerden dolayı büyük bir sevgi ve hayranlıkla dinliycn gençler kendisine teşekkür etmişlerdir. ^ B. Tahsin Üzer bir muharririmizle de görüşmüş ve önümüzdeki yılların doğuda başarılacak işlerini anlatmıştır. Memleket kalkınmasında büyük bîr payı olan doğu vilâyetlerimizin bu çalışkan idarecisi, şunları söylemiştir: Doğuda sağlık işleri: "— Sağlık ve Sosyal Yardım Bakan-l;ğı, Trab onda yapılacak lı as t aha ne i-çin istimlâk tahsisatını vermiştir. On beş gün içinde istimlâk muamelesi bitirilecek vc 937-938 büdcelcrinden verilecek 1.200.000 Ün ile. 250 yataklı bir lı.i'.ı.ıh.ınc vücuda getirilecektir. Mayıs başlarında, haatahanc binasının temeli atılacaktır. * Karadeniz sahilinde kurulacak bu sağlık âbidesi memleket hayatiyeti üzerinde çok iyi bur tesir yaratacaktır.,. Bayındırlık işleri: "Bayındırlık bakanlığının Trabzon -Tahran transit yolu için Almanyadan getirttiği 24 kamyon ve 12 otobüs Trab-zona çıkarılmıştır. Devlet demiryolları bu yolda çalışacak kadroların tamamlanmasiylc meşgul olmaktadır. Nisan ayı sonlarma doğru transit yo- YANKILAR Taç giyme töreni İngiliz kiralının ve kuraUçenîn taç giyme töreni İngiltere haz ine »ine 524.000 ingiliz lirasına malolacaktır. Bu paranın 70.000 lirası alayın geçeceği yollarda tribünler kiralanması ile temin edilecektir. Bu taç giyme töreni şimdiye kadar yapılanların en pahalısıdır Evelki törenlerde tarfe-dilen paralara bir bakalım: Dördüncü Jorj 1821 de taç giydiği zaman 238.238 ingiliz lirası harcanmışın*. 1831 de. Dördüncü Giyyon'un Uç giyme töreni için harcanan para 42.296 islerliğedir^ _ - . Viktorya 1838 de 69 421 iaterling mukabilinde taç giymiştir. Yedinci Edvard için 1902 de 193.000 isterling harcanmıştır. Beşinci Jorj'a 1911 de 185.000 isterling sarfedilerek taç giyme merasim! yapılmıştır. Ingiltcrede söylendiğine göre bu ^seferki törenin bukadar pahalı olmasına sebeb Vestminister kilisesinde çok mühim değişiklikler yapılmasıdır. Bundan başka birçok yenilikler vardır. Meselâ törenin radyo ile dünyaya yayılması da bunlardan biridir. Ingilteredcki radyolarda bu tören için yapılacak tesisat çok pahalıya çıkacaktır. Kadın köşesi: Kısa roman Gazetelerde aylarca süren roman tefrika etmek moda oldu. Hele öyle romanlar vardır ki adamın birisi tabancasının tetiğini çekerde kurşun hedefe isabet edinceye kadar . üç tefrika geçer. Aşağıdaki romanımız bu uzun tefrikaların tamamen aklidir. Şimdi romana başlıyoruz!. Birinci gün: Transatlantikte kaptan yolculardan bir genç kadına âşık oldu.. ikinci gün: Kaptan genç kadına yaklaştı ve sevgisini anlattı. Kadın hiç cevab vermedi ve uaaklaşü. Üçüncü gün: Kaptan gene genç kadının peşini bırakmadı, ve "eğer dedi, cevab vermezseniz gemiyi bîr kayalığa çarptırır ve batırırım... Dördüncü gün: genç kadın Transatlantikteki bütün yolcuların hayatını kurtardı! Pulculuk dersi Boruların içi yağlanır ve kirlenir. Bunları temizliyebilmek için gece bu borulara içine fazlaca çamaşır sodası katılmış kaynar su dökünüz. Bu su, boruların içinde kalan yağ ve sabun kirlerini giderir. Ertesi sabah bunlara içinde dezenfekte edici bir madde bulunan kaynar su döker ve tel veya uzun fırça İle temizliği tamamlarsınız. Londra mektebleri pul kolleksîyonu yapmayı mecburi bir dert olarak programlarına koymuşlardır Çünkü pul koıleksiyonu yapmanın coğrafya ve tarih derilerine çok yardımı dokunmaktadır. Bu dertlerde zayif olan talebeler, kurs'a devam ettikten tonra büyük bir ilerdik göstermişler -dir. Bu dene devam etmenin diğer bir faydası da. talebelerin muntazam bİr tittem dahilinde pul kolleksıyonlan tutması ve başlangıçta, bir eğlence gibi görünen bu işin, zamanla hiç farkına varmadan, kendilerine bir servet lensin etmelidir. Hatırlıyor musunuz ? 1 —Atatürk Ankarayt ilk teşriflerinde şehrin hangi semtinden girmişlerdir? 2 — Milli hükümetin kuruluşundan bugüne kadar haç kanun çıkarılmıştır? 3 — Son ders yılında vilâyetle' r im izin ilk öğretim işlerine harcadıktan para ne kadardır? 4 — Türkiyenin ilk kadın muhtarı nereden seçildi? 5 — Bugün hazineden aylık alan emekli, dul ve yetimlerin sayısı ne kadardır? Dünkü suallerin cevabları S — Bugünkü artış nisbetimize göre 1950 de nüfusumuz ne kadar olacaktır? C — 22J9J.I42. S — Bir yıl içinde millî bayram ve genel tatil günleri kaç gündür? C — 15 j. S — Türkiyede kaç türlü ekmek yapılır? C — 21. S — Medreseler hangi tarihte kapatılmıştır? C — S mart 1924. S —Türkiyede ilk maarif nezareti hangi tarihte kuruldu? C — 1857 de. Okuyan Ankara: Ankarada talebe sayısı umumi nüfusa göre erkeklerde yüzde 38.9, kadınlarda yüzde 12.0 dır. Böylelikle Ankara da Türkiyeye bur rekor veriyor: Bu sebeblcdir ki Ankarada okuma yazma nisbeti yüzde 61.8 dir ve başşehir, yurdun en fazla okuma yazma nisbetini veren yerdir. lu üzerinde seyrüsefer başlıyacaktır. Şimdilik getirtilen bu otuz altı parça motorlu nakil vasıtası bir başlangıçt;r. Görülen ihtiyaç nisbetinde adcdlerinin çoğaltılması imkânları daima mevcud-dur... Kültür işleri "Trabzon lisesi yeniden inşa olunacaktır. Kültür bakanlığı buna lüzum görmüş, karar vermiş ve tahsisatını a- yırmıştır. Bu yaz bu mektebin İnşası bitirilecektir. Mekteb eski teşkilâtiyle uzaktan gelen çocuklarımız için pek müsald değildi. Bu sebeble Kültür bakanlığımız şimdiki pansiyon kadrosunu bir misline yakın çoğaltacağından bu güçlük de ortadan kalkmış olacaktır. Mekteb binası bu nokta düşünülerek büyük yapılacaktır... Doğuda elektrik "16 şehir ve kasabamızın elektrikle ışıklandırılması için Bay.ndırlık bakanlığı mühenlİsleri projeler hazırlamışlardır. Projeler bugünlerde bakanlığa sunulacaktır. Bunlardan on ikisi idrolik, dördü lokomobil enerjisine tâbidir. Bu büyük işin para ciheti temin edilir edilmez derhal tatbikatına geçilecektir.,. Ziraat işleri "Ziraat vekâletimiz umumî teşebbüs meyanında doğu diyarı İçin de küçük büyük ziraat kombinaları ayırmıştır. Mevcud haraların genişletilmesi, Er-zurumda bir hayvan deposu yapılması, Göle kazasında da yeni bir hara vücuda getirilmesi kararlaştırılmıştır. 937 yılı İçinde bütün bu işlerin meydana getirilmesine İntizar edebiliriz.,. Köprüler, demiryolları "Horasanda 180 bin liraya yaptırılan büyük köprü ile. Trabzon civarındaki diğer köprüler nisan ayı içinde ihale e-dilecektir. İran transit yolunun yarım kalan parçaları da Bayındırlık bakanlığınca peyderpey ihale edilmektedir. 700 küsur bin liralık bir parça bu hafta müteahhide verilmiştir... Çocuk esirgeme kurumunun yardımları Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından 1.3-1937 tarihinden 153-1937 tarihine kadar 2940 çocuğa yardım edil. mistir. Bunlardan 275 hasta çocuk ve anne genel merkezin polikliniklerinde bakılmış ve tedavi edilmiştir. Ayrıca diş bakım evinde de 287 çocuğun dişleri bakılmış ve tedavi edilmiştir. 1819 çocuk ve anne genel merkezin banyolarından istifade etmiştir. Süt damlasından her gün 86 çocuğa süt verilmiş ve 15 günde yekûn o-larak 882 kilo bedava süt verilmiştir. İlk okullardaki zayıf çocuklar i-Çİn genel merkezde açılan aşhaneden her gün 472 çocuğa sıcak etli Öğle yemeği verilmiştir. Yardım için genel merkeze baş vuran 1 yoksul yavruya para yardımı yapılmıştır. A KARA HALKEVİ Müze ve serg şubesi KONFERANS Konferansı verecek zat: Prof. Hamil Sadi Selen: Siyasal Bilgiler Okulu Profesörü Konferansın mevzuu; Şarkî Anadolu Konferansın tarihi: 20 mart 1937 cumartesi saat 17.30. Ankara Halkevi umuma mahsus olan ve davetnameye ihtiyaç bulunmayan bu konferansa Ankaranııı sayın münevverlerini davet *der. ULUS ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5617 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ A tatürkü dinlerken Atatürk, romanyalı misafirlere hîtabederken, millî ve insanî, yüksek prensiplerine temas ettiler İsmet İnönünün beyanatı 17 mart akşamı Çankayadaki Dış-bakanlık köşkünde akşam yemesinde bulunun muhterem mî*af İrimiz Romanya Dı Bakanı Viktor Antonesko ile refikası ve arkadaşlnrı, Ankara-palas oteline avdetlerinde, otelin bir »alonunda bulunmakta olun AtatürK tarafından kabul buyrulmuşlardır. tiu rastlayış Atatürkümüzün. gerek " *-firlerile, ve gerek bu münasebetten İstifade ederek, daha umumi ve pek kıymetli hasbıhallerine vesile teşkil etmiştir. Orada hazır bulunan romanyalı gazetecilerle türk gazetecisi Ahmed Emin Yalman, yalnız yüksek değerde bir hatıra değil, aynı zamanda bütün vatandaşlarımızca ve dünj s bilinmesinde fayda olan Atatürk hasbihalini not etmişlerdir. Bu not: u-, kıtım kısım, Romanya gazeteleri ile lstanbulda1- arkadaşlarımızdan bazılarında dün intişar cılı. bugün hepsini bu sütunlarımızda toplıyarak o-kurlarımıza sunmak şerefi ile bahtiyarız. Atatürk hasbihallerinin bajında romanyalı misafirlerimizin Ankara ziyaretlerinden bahiı buyurarak de- nıîf'crdİr kî: "—Hcrgün kudreti daha artan bir Romanyayt butun kalb'-mizle isteriz. Dostluğumuz o kadar sıkı ve emindir k-, Romanya daha kuvvetli oldukça biz de kendimizi daha kuvvetli addederiz. Müttefikimiz Romanyanın bize gönderdiği misafirimizi çok s rdik. R'igünku' görüşmemizden sonra B. Antonesko hakkında bende kalan intiba, Romanya Hariciye Nazırının milletine karşı mesuliyetini müdrik, derin görüşlü, hükümlerinde isabetli ve olgun bir devlet adamı olduğudur. Kendisi gösteriş sever bir insan değildir. Milletinin, duygularına riayetkardır. Vazifesini yapmakta azmi kuvvetlidir. Sizi tanıdığıma çok memnunum. Milletleri muahedelerden ziyade hisler bağlar. Romanya, kalbimizde kardeşçe yer tutmuştur. Rnhlarımıztn yaktnlığt, birleşikli-ği için kadehimi kaldırıyorum." Burada sözü TAN başmuharririne bırakıyoruz: "— Atatürkün devam eden beyanatları o kadar insicamlı bir hayat ve insanlık dersi şeklini aldı ki, faydasının Türk - Hollanda ticaret anlaşması dün imzalandı Ekonomi Bakanının Beyanatı [Dün Hollanda ile yapılan ticaret anlaşması tafsilâtı ve ekonomi bakanımızın çok mühim beyanatı altıncı tayfa-mızdariır.] yalnız etraftaki birkaç arkadaşa inhisar etmesi çok yazık olacaktı. Hiç bir kelime kaçırmamağa çalışarak not tutmaca başladım Bunların istifadesini mahdud bir dairede bırakmak hodbinlik olacaktı. Bu güzel sözleri vatandaşlara, dünyaya duyurmağı en tabii bir vazife bildim. Atatürkün. yalnız memleVette değil, bütün dünyada derin akisler u-v.indir.ıı.ık ve insanlara yeni ufukl-r ve yeni ideal ışıkları gösterecek büyük sözleri şunlardır: "— Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir. Vaktiyle kitablar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu "Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat Ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz,, diyorlardı. Başka kitablar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: "Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım.,. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat telâkkisini tercih ediyorum, fakat şu kayıdlar içinde. Bütün insanlığın varlığını ken- (Sonu 7. inci sayfada) B. Antonesko. ve İsmet tnönfı Bükreş Elçimizin ziyafetinde Başvekilimiz diyor ki: Reisicumhur, B. Antonesko ile temasından hususi ve bariz bir zevk duymuştur Ankara. 19 (A.A.) — İsmet İnönü, Rador Ajansı vasıtasiyle romen matbuatına aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: "— Bütün memleket, müttefik mitte» tin muhterem mümessili B. Antonesko ve refikasını hususî bir sevinçle kabul etti. Ekselans B. Antonesko ile yaptığı, mız bütün görüşmelerde, kendisinin mülâhazalarındaki vuzuhu ve noktai na-zarUrındaki doğruluğu haeeatcn takdir (Sonu 7. inci sayfada) Muhterem misafirlerimiz gittiler B. Antonesko Atatürk ve onun büyük eserleri karşısında duyduğu hayranlık hislerini anlatıyor Ankara, 19 (A.A.) — Romanya Dış İşleri Bakanı Ekselans Antonesko ve refikaları şerefine Bükreş Elçimiz Süp, İn Tanrıüver ve refikası tarafından Mar-nura köşkünde bir Öğle ziyafeti verilmiştir. Dost ve müttefik Romanya hükümetinin dış işleri bakanı Ekselans Antonesko ve refikaları, maiyet ve re faka'-.a* deki zevat ile birlikte bu akşam Anadolu ekspresiyle Ankaradan ayrılmışlar ve İstasyonda Başvekil İsmet İnönü ve refikaları, dış işleri bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras. vekiller. Cumhur Reisliği baş yaveri Celâl, hususî kalem direktörü Süreyya, muhafız alayı kumandanı, Ankara valisi, mevki kumandanı, balkan antantı ve küçük antant elçileriyle kor diplomatiğe mensup bir çok zevat dış işleri bakanlığı, Romanya elçiliği i-leri gelenleri tarafından uğurlanmış ve bir askerî müfreze selâm resmini yapmıştır. Tren hareket ederken müzika millî romen marşını çalmış vc istasyonu dolduran kalabalık bir halk kütlesi muhterem misafirimizi sürekli alkışlarla u. ğurlımıştır. B Antoneshonun Türk gazetecilerine toyledikleri Romanya dış bakanı B. Antonesko. dün Ankaradan ayrılmadan evel Ankara palasta turk gazeteleri delegelerine şunları söylemiştir: "— Ankara yolculuğum, dost ve (Sonu 7. inci say7.ula) B. Antonesko gazetecilerimizle beraber Resmî tebliğ neşredildi Devlet adamları arasında tam bir görüş birliği var Ankara. 19 (A.A.) — Ronmanya Dış Bakanı B. Anioneskonun ziyareti münasebetiyle aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir: Ekselans B. Antonesko. Ankara zı. yareti esnasında, Cumhur Başkanı A- tatürk taralından kabul edilmiş ve Başvekil İsmet İnönü ve Dış işleri Bakanı Tevfik Ruştu Arasla uzun ve dostane görüşmelerde bulunmuştur. Bu görüşmeler esnasında şimdiki beynelmilel (Sonu 7. inci sayfada) Boşbetke Cephemiz Fatih Rıfkt AT AY Viktor Antonesko ve Ankara yolculuğunda kendisine arkadaşlık edenler dün aramızdan ayrıldılar. Birbiri ile dostluk, ve bilhassa, balkanlılar arasında olduğu gibi, ittifak dostluğu kuranların, sıksık, yakından temas etmelerinde ve başlıca hükümet ve ka-moy mümessillerini komşu memleket hakikatleri ile temas ettirmelerinde esaslı fayda vardır. Sağlam bir zYayanifma, ancak, inanış-ma ile mümkün olur: imdi birbirimizi hergün daha iyi tanımalıyız. Ankarada yeni Türkiyentn inkişaf eserlerinden pek azı görünürse de, buraya gelmeksizin, onun ruh-halini ve şahsiyetini öğrenmek güçtür. Bizim bütün imkânlarımızın hakiki kaynağı, Ankaranın temsil ettiği millî irade birliğinde-dir. Bu birliği yoğuran ve bizzat kendi onun sembolü olan Atatürk, hususi bir temas fırsatından istifade ederek, romanyalı misafirlerine, Kemalizm ideolojisini ilham eden millî ve insanî ana fikirlerden bahsetti. İhtiras fırtınalarının rahat ve sükûn bırakmadığı bir kargaşalar âleminde, onun yalnız basit dilekler değil, bir mille tin maddî manevi bütün varı yoğu ile inanca altına alınmış ahid-ler olan sözlerini dinlemek ruha ne derin bir huzur veriyor. Kendi milletlerimizin barış ve hakkını müdafaa etmek, ve bu barış ve hak ile, diğer milletlerin aynı davaları arasına hiç bir tezad koymamak, fakat, Balkan antantının sarsılmaz temeli de bu değil midir? Bölgelerinde ve Milletler Cemiyeti âleminde barış teahhüdüne girenler, her zamandan daha fazla, cephe sıkıştırmak zaruretinde-dirler. Bugünkü eşsiz ve korkunç silahlanma yarışından insaniyet tarihinin unutmıyacağı ve belki de facialarını nesillerin tamir ede-miyeceği bir harb çıkıp çıkmaması, yalnız bu cephenin kuvvetine, dayanışmasına, karar ve irade sahibi olmasına, iç nizamlarının ko-(Sonu 7. inci sayfada) Politika bahisleri: İzmir'e gidelim Eylülde. Izmirde bulunalrm. İzmir, türle şehirlerinin en güzellerinden biridir. Oraya denizden giderseniz türk kıyılarının güzelliği ile gönüllerinizi tazelemiş olursunuz. Karadan giderseniz, Ege bölgemizin servetini görmüş olursunuz. Memleket sevgisi ezberden olrraz. Platonik her türlü sevgi, hastadır, abstrettir, faydasızdır. Yeni vur d genç nesillerle birlikte tarihin ağaran gecesini yırtınıştır. Karanlık geride kalmış, irade ve kol kuvveti ile yükselen yeni varlığımızın genç yapısı yükselmektedir. İzmir ve Ege bu yapının en güzel kanadlarından biridir. Gidip Eğeyi ve Ege'nin incisini yerinde görmek lâzım. Eylül ayı, bunun için, müstesna bir fırsattır. "7 inci enternasyonal İzmir fuarı", »izlere bütün yurdun bir yıllık ekonomik faaliyetlerini, bir tepsinin içinde gibi, paviyonlarında gösterecektir. Izmirin kendi halkı, gezmesini ve eğlenmesini sever. Fakat fuar devam ettiçi müddetçe, bütün izmirliler, geceli gündüzlü fuar yerinde, sokakta. Kordon boyunda, lokantalarda, deniz üzerinde, yani, yolunu zun hep üzerindedir. Bu sevimli ve çalışkan yurddaştarınızla tanışabilirsiniz. Kadife - Kale'den, tabak gibi, şehri ve Akdenizi görebilirsiniz. Sade bu değil, birer gün süren gezilerle Bergama'yı ve Efes'i görebilirsiniz. Arkeolojik merak ne kadar güzel bir şeydir, bunu öğrenirsiniz. Esasen, bütün bir yıl çalıştığınıza göre, kalkıp hareket etmek, g-*-mek, başka hava koklayıp başka su içmek ve işinizin başına taze bir kafa ve vücudla dönmek hakkınızdır. İzmir, böyle bir tazeleşme için. tavsiye edilecek en güzel yerdir. — B. B. Sanat mektebleri için yeni tedbirler Sanat mckteblerine son yıllarda u-mulandan çok talebe baş vurmuştur. Geçen senelerde yatılı talebe bulmakta zorluk çekilirken bu yıl bazı yerlerde yatısız talebe sayısı yatılı talebe kadar, hattâ ondan çok bir miktara çık. mistir. Bakanlık önümüzdeki yıl için artan bu isteği karşılayacak tedbirler almıştır. Gelecek yıldan itibaren sanat mek-teblerinde fakir yat sız talebeye öğ'e yemeği de evrilecektir. Bunun için 1937 mali yılı büdcesine para konulacaktır. Afyonda açılmasına karar verilen akşam kız sanat mektebinin açılma to. reni bu günlerde yapılacaktır. Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü. 79 kaçakçı. 1005 kilo gümrük kaçağı, 438 türk lirası. 777 gram uyuyşturucu madde, 9 silâh. S0 mermi ve 16 yabani hayvan derisi ile 22 kaçak, çı hayvanı ele geçirmiştir. Bugünkü konferans Bugün Halkevinde İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü azasmdan Dr. K. Emel tarafından "Anadolu Prehistu-var:., mevzulu bir konferans verilecektir. Nişanlanma Tokat livarım Müdürü Albay Sekip Konsal'm kırı Bayan Sabahat Kon-sal ile Matbuat Umum Müdürlüğü Raportörlerinden Münir Müeyyet Bek-man'ın nişanları dün gece aile dostları arasında yapılmışur. Yeni nişanlılara saadet dileriz. | HAVA Dün hava açık geçti Dun Anltaıada hava genel olarak açık geçmiştir. Günün en düşük ısısı sıfırın altında iki en yüksek ısısı 16 derecedir. Yurdda Erzurum ve Karsa kar Trab zona yağmur yağmıştır. En düşük sı* caklıklar sıfırın altnda Konya Kayseri. de 5 Erzurum Sivasta 6 Karsta 9 derecedir. En yüksek sıcaklıklar Nazillide 20 Manisa A danada 21 Antalyada 23 derecedir. Hukuk ilmini yayma; kurumunun tertib ettiği seri konferansların oo altıncısını İstanbul Hukuk Fakültesi Profesörlerinden B. B. Schwarz 20.3.1937 cumartesi günü saat on beşte Ankara Halkevinde verecektir. Mevzu: İngiliz hukuku ve kontînantâl hukuk Ziraat Bakanımız Antalyada Antalya, 19 (A.A.) — Dün şehrimi, zc gelen Ziraat Bakanı B. Muhlis Erk-men dün akşam umumi meclisin tatili münasebetiyle tertib edil.n yemekte bulunmuş, bugün böcekçilik mektebinde bir ders vermiştir. Bakan bugün Öğleden sonra Manav-gata gidecektir. Devlet demiryolları idaresi yenî memurlar yetiştirecek. Devlet demiryolları vc Umanları u-mum müdürlüğü İdaresi, şark demiryol. larının satın alınmasiylc biraz daha gc-nîşliyen teşkilâtında çalıştırmak üzere memur yetiştirmeye karar vermiştir. Bu memurlar orta tahsillerini bitirmiş gençler arasından imtihanla seçile, cek ve bir müddet stajyer olarak çalıştırıldıktan sonra hareket ve muamele işleri gördüriilecektir. Hayvancılık üzerinde tetkikler Bİr hafta Önce Ziraat bakanlığının emriyle Karacabey harasına tetkikler yapmağa giden zeotekni mütehassıslarından B. Salâhaddin Batu ve Dr. Çiki Ankaraya dönmüşlerdir. Mütehassıslar beş yıllık ziraat programı içinde bulunan hayvancılık işleri hakkında ebemiyetli noktalan ihtiva e-den raporlarını bakanlığa vermişlerdir. Devlef Şurası için kanun Hükümetimiz devlet şurası teşkilâtına yenilikler getiren yeni bir kanun projesi hazırlamıştır. Proje acele olarak görüşülmek üzere bugünlerde Kamutaya verilecektir. Proje ile ikinci deavi dairesi müstakil bir daire haline getirilecektir. Bugün bu daire diğer İdart daireler azalarından mürekkeb olarak kurulmakta idi. Yeni projede şûraya aza derecesinde bir müddei umumi İle gerektiği kadar memur alınacağı yazılıdır. Yeni teşkilâtla devlet şûrasının, miktarı son yıllarda artan idari davaları daha süratle hal ve neticelendirileceği mu. hakkak görülmektedir. İ'ân ve abone dolandırıcıları Matbuat kanununun 21 inci maddesi hükmüne göre gazetelere ilân ve aoone kaydedecek kimslerin adlarını mahallin mülkiye âmirine bildirilmesi ve bu şahısların vilâyetler tarafından verilen bir vesikayı taşımaları lâzımgel-mektedir. Bu tedbir fena niyetli kimselerin halkı zarara sokmamaları için alınmıştır. Halbuki şurada burada bazı adamların ilân ve abone kaydedeceğim diye hal kı dolandırdıkları görülmektedir. İç Ba. kanlığı bunun Önüne geçmek için yeni ve ehmiyetli bir karar vermiştir. Vilâyetlerden resm! vesika almamış olan şahısların çahşmasına mani olunacaktır. Vesika alacak şahıslar hakkında sıkı bir tetkik safhası açılacak vc iyi bir kanaat hasıl edilmedikçe kimseye vesika verilmiyccektir. Şimdiye kadar abone ve ilân işleri için verilmiş olan vesikalar da ciddî bir surette yeniden tetkik edilecektir. Abone ve ilân kaydına memur olanların vilâyetler tarafından vesika almadıkça halktan ilân toplamağa salâhiyetleri olmadığından halkımızın bu gibi müracaatlarla karşılaşırlarsa derhal hükümete haber vermelerini tavsiye ede- Büdcedeki fazlalık yurddaki iş hacminin genişliğinden doğdu Büdcenin gelir faslında yapılan tahminler nelerdir? Kamutay önümüzdeki pazartesigünü toplanacak ve büdce encüme ni yeni büdce projesi üzerindeki tetkiklerine başlıyacaktır. 936 büdcesine göre, 16.913 000 lira fazla olan yeni büdcenin mu-cib aebebler lâyihasında hükümet bu fazlalığı şöyle anlatmaktadır: "— Bu fazlalık vasıtasız vergilerden. 23 Nisan Çocuk Haftasının başlangıcıdır. hayvanlar vergisindeki beş milyon lira tutan tenzilâtın içinde bulunduğumuz senede üçte İki derecesinde karşılanması vc iktisadi kalkınmamızın bir tezahürü olarak bazı vergilerin artmış olmasından ileri gelmiştir. Bu yıl içinde gümrük vergisi altı milyon 514908, muamele vergisi:, istihlâkten: 1365427 lira, sınai müesseselerden: 1015322 lira. muhtelif maddelerden: 1190352 lira. inhisarlar safi hasılatından 3325000 lira, inhisarlar müdafaa pulu hasılatından: 442000 lira, iktisadi buhran vergisinden 674000 lira, muvazene vergisinden: 907576 lira, buğdayı koruma vergisinden: 3624 890 lira, fazlalaşmıştır. 1936 senesi içinde bu vergilerin nîs-betleri üzerinde bir değişiklik yapılmadığı halde tahsilatın böyle ehenüyetli bir fazlalık göstermesi memlekette ekonomik kalkınmanın her gün biraz daha a-çık şeküde gelişmesinden vc alınan ekonomik tedbirlerle iş saba ve hacminin genişlemesinden netice olarak umumî yoğaltım seviyesinin yükselmesinden İ-leri gelmiştir. Ezcümle, bir taraftan buğdayın kıymetlendirilmesi üzerinde alınan tedbirler köylü siminim yoğaltım kabiliyetini Çoğalttığı gibi, diğer taraftan dış ticaretin düzelmesi, iç hatların da üretmeni memnun edebilecek bir hadde çıkarmış olması memlekette ticaret hareketlerini çoğaltmış ve bilhassa ihraç maddelerimizin hazırlanmasında çalışan sı. nıfın vazıyetinde bu yüzden ehenüyetli düzelme görülmüştür. Bunun gibi sanayi programının tatbiki dolayısiyle yer yer kurulan fabrikalar ve işletilen madenler bir kısmı vatandaşlara iş bulmasını •ağlamış ve iktisadi kalkınmanın bu turlu tezahürleri neticesi olarak genel yoğaltım seviyesini memnun olmaya değer bir dereceye çıkarmış bulunmakta- YANKILAR Küçük sanatlar: Ankara şehri içinde 5106 erkek. 482 kadın vatandaş toprak işleriyle uğraşmaktadır. Halbuki 17046 erkek 865 kadın vatandaş da endüstri ve küçük sanatlarla hayatını kazanıyor. Bir tarım ve çiftçi şehri olarak bilinen Ankarada bu meslek taksimine bakınız: Küçük sanatlar için hazırlanan kanun projesinin değerini, bu rakamlardan sonra daha iyi anlıyoruz. Papalar nasıl seçilir? Bir papa öldükten sonra onun yerine geçecek olanı, 70 peskopostan ibaret o-Un Kardmallar meclisi seçerler. Seç ün yapılacağı gün bu kardınallar, gizlice reylerini vermek üzere ayrı ayrı odalara konulur ve üzerlerinden kapılar ki-lidlenir. Ekseriyet elde edilinceye kadar bu papaslar odalarda kalırlar. Seçim bittikten sonra verilen kâğıdlar bacası Sen Pıyer kilisesinin önünde toplanan bir halk tarafından görülebilecek bir sobada yakılır. Eğer seçim kati bir neticeye var-mamışsa o zaman, rey pusulaJariylc birlikte sobaya ıslak saman da atılır vc bu koyu renkte bir duman hasıl eder. Eğer kati netice alınmışsa o zaman •obaya kuru saman atılır ve bundan çıkan açık renkli duman dışarda toplanan halka seçimin bittiğini ve yeni papanın serildiğini bildirir. Kadın köşesi Salonlarınızda bulunan süslü eşyayı temizlemek için tutacağınız yol şudur: Bütün bu türlü eşyayı büyük bir tepsi içine koyarsınız. Bunlardan çinilerle billur ve camdan yapılmış olanları, İçine biraz amonyak ilâve edilmiş ılık suda yıkar ve şuralarına buralarına sinmiş o-lan kirleri de bir diş fırçasiyle fırçalayarak çıkarırsınız Alçıdan yapılmış küçük heyke'leri soğuk kremle, bronzdan yapılmış olanları ise yerlere sürülen cila ile temizleyebilirsiniz. Hindistanda oparlörlü minareler Dünyanın en buyuk limanlarından biri olan Singapur'daki müezzinlerin, sokaklardaki seyrüsefer gürültüsünden seslerini işittiremediklerini gören cemaat, müezzinlerin yerine, minarelere oparlörler konmasına ve beş vakitte de oparlörlerle hep birden ezan okutulmasına karar vermişlerdir. Saadetin ve kederin tehlikelisi. "Saadet de keder dc kronik bir hale gebnce tehlikeli olur. Devamü keder, hayalimizin mübalagah tasavvurlarından ileri gelir; bu hal İçinde kaldıkça realitelerden uzaklaşırız. Devamlı saadet de insanları egoist olmağa, realiteleri unutmağa, kendi saadetlerinden başka her şeyle ilgisiz bulunmağa sevkeder — Rom Landau." Hatırlıyor musunuz ? 1 — Türkiye topraklarının yüzde haçı ormandır ? 2 — Türfciye topraklarının her se- ne yüzde kaçt sürülüp ekilir? 3 — Türkiyede en çok çeşidlİ ü- rün nerede yetişir? 4 — Bakanlar Heyeti birinci top- lantısını hangi tarihte yapmıştır ? 5 — İlk ana yasamız ne zaman kabul edilmiştü ? Dünkü suallerin cevabları : S — Atatürk Ankarayı ilk teşrifle, rinde şehrin hangi semtinden girmişlerdir i C — Dikmen yola. Kızıl yokuştan. S — Millî hükümetin kuruluşundan bugüne kadar kaç kanun çıkarılmıştır? C — 3142 * S — Sömestr ders yılında vilâyetimizin ilk Öğretim işlerine harcadıkları para ne kadardır? C—12.186.645 S —Türkiyenin ilk kadm muhtarı nereden seçildi? C — Aydının Çine kazasından. S — Bugün hazineden aylık alan emekli, dul ve yetimlerin sayısı ne kadardır? C —81.800. dır. Vergilerin gerçekleşme ve tahsil işlerinde elde edilen iyi neticelerde malîye teşkilât kanuniyle yapılan idari ıslâhların tesiri görüldüğü gibi. önümüzdeki senelerde bilhassa bu kanunla hedef tu* tulan kontrol teşkilâtının bitirilmesin-den sonra vergilerimizden beklemekte haklı olduğumuz gelişmenin yakın olduğuna kuvvetli ümidler bellemekteyiz." Gelir kısmına aid tahminler Hükümet gelir kısmı mucib scbeble-rinde 1937 yılı gelir kısmı tahminlerin! ayrı ayrı şöyle izah etmektedir: Hayvanlar vergisi: Memlekette vergiye tabi hayvan mikdarırun her sene devamlı bir surette Çoğalması ve gizlenen hayvanların seneden seneye daha iyi bir şekilde takib ve açığa çıkarılması verginin 937 yt-lında (15.000.000) lirayı bulacağını göstermiştir. Kazanç vergisi: 1936 yılında ruhsat tezkereleri vergî karncleriyle alâkalı mikdar hakkındaki tahminler gerçekleşememiş, buna mukabil, hizmet erbabına aid kazanç vergilerinde bir gelişme görülmüştür. Bunun i-çın kazanç vergisinin 1937 yılında 20.071.000 lirayı bulacağı tahmin olunmuştur. Madenler resmi: 1937 yılında madenlerden alınan resimde ihraç mikdarına göre yapılmakta olan ucuzlatmanın yalnız Havza kömürleriyle zımpara madenlerine hasrı karar-laştığından gelirin 650.000 lira olacağı tahmin olunmuştur. Gümrük resmi 937 yılında endüstri programının tatbiki ile gelirin azalacağı fakat buna karşı ayni sene kontenjan rejiminin daha fazla genişle turnesi dolayısiyle gümrük resminin 46.500.000 bra olacağı tahmin olunmuştur. Muamele vergisi: Memleket içi yoğaltımın günden güne artması bu verginin artacağı tahminini vermiş ve büdccye 18.822.000 lira o-larak geçirilmiştir. Oyun âletleri: 300.000, kara, deniz av vergileri: 375.000. taşın vergisi) 850.000, Cemiler resimleri: 150.000, Damga resmi: 6.415.000, Tapu harçla-n: 1.000.000, mahkeme harçtan 1 milyon 530.000, pasaport harçları: 800.000, Noter harçları: 521.000, diğer harçları 135.000 hayvan sağlık zabıtası: 100.000, inhisarlar: genel yoğaltım seviyesinin günden güne gösterdiği gelişme dikkate alınarak 33.000.000 Ura tahmin edilmiştir. Tütün ve müskirat müdafaa vergisi: inhisarlar yoğaltımiyle ölçülü olarak 3.7UO.0O0 lira hesab edilmiştir. Mukavelesine göre Musul pet -nallarından alınan: Musul petrollannm tesisatı tamamiyle bitirilmiş açılış töreni dc yapılmış olduğundan hissemizin artacağı tahmin olunmuş ve büdceye 800.000 Ura konulmuştur. Hazine muameleleri dolayısiy • lc gelir. 1 milyon 700.000, Uy -yare resmi: 2.900.000, askerlik mükellefiyeti: 1.170.000, kıymetli evrak: 200 bin, muayyen masraflar karşılığı varidat: 156.000, esiri alacaklar: 72.000, cezalar: 1.250.000, İstanbul üniversitesi geliri: 75.0000, türlü gelirler: 200 bin, iktisadi buhran vergisi: hizmet -rbabı-nın vergilerinde artma olması umularak 1.275.000 lira tahmin olunmuştur. Muvazene vergisi: hizmet erbabının vergilerinde bîr fazlalık beklendiğinden 17.250.000 lira tahmin olunmuştur. Hava kuvvetlerine yardım vergisi: 4.800.000. buğdayı koruma vergisi: 7 milyon lira tahmin olunmuştur. ULUS 21 MART 1937 PAZAR. 3 üncüde İspanyada hükümetçi-lerin bir taarruzu âsileri bozguna uğrattı ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5618 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ B. Anfonesko İstanbuldan hareket etti Dr. Aras'ın Türk-Rumen dostluğuna dair söyledikleri Dost Romen Dış İşleri Bakanının Ankara dönüşü Haydar paşada alınmış resimleri — İstanbul foto • muhabirimizden tayyare ile — Gii nıli'lik Kamutay 15 şubatta kış tatilini yapan Kamutay yarın yeni iş devre • sine giriyor. Bu yılın ilk çalışma devresinde dış politikada Hatay davası çözülmüş, iç politikada da birçok esaslı ve şümullü kararlar alınmıştır. Annvnmrlnlct değişiklik ve orman kanunu, kış mesaisinin başlıca eserlerindendir. Inkı-lâb partisi programının esas hükümleri anayasaya girmekle, maddî ve manevî inşa yolundaki yurd-daş iradeleri, kanunun vuzuhu i-çinde, tam muhassalasını bulmuştur. Yeni anayasa hükümlerinin verdiği imkân üzerine, teknik hazırlıkları da tamamlanmakta olan toprak lâyihası ise, türk köylüsüne ve ziraatine, yakında, şimdiye kadarkilerden daha geniş bir kalkınma hamlesi verecektir. Kamutayın yeni iş devresi için en büyük mevzu 1937 malî yılı but! cesidir. Yalnız denk değil, yurd-daşın refahı nisbetinde bir evelki-sinden daha yüksek olan büdce rakamları; bu yıl da İnönü hükümetinin yeni bir muvaffakiyetini müjdelemektedir. Yeni büdce müzakere edilirken, bütün mememleketle beraber Kamutay, bir refah yılına daha kavuşmuş olmanın geniş inşirahını duyacaktır. Kamutay encümenlerinde bulunan bazı ana lâyihaların da bu iş devresinde kanunlaşacağı umulmaktadır. Bu lâyihalardan bir çoğu teknik, kredi ve teşkilât kuvvetiyle kalkınacak olan türk ziraatini ilgilendirmektedir. Ziraî kombinalar kanunu, türk köylüsünün çalışma tarzını modernleştirecek bir kuvvettedir. Ziraat Bankasının yeni kanunu i-se, istihsal kredisini en faydalı bir şekle sokacaktır. İhraç kıymetlerinin her zaman en yüksek rakamı olan tütün için hazırlanmış bir lâyiha Kamutayın çalışma mevzuları arasına girmiş bulunuyor. Yurd-daşın vergilerini en vazıh usullerle kolayca ödiyebilmesi yolundaki çalışmalar, bu iş devresi için sunulmuş bazı lâyihalarla daha ge-nişliyecektir. Atatürkün şefliği altında Kamutayın ve hükümetin şuurlu el ve iş birliğiyle, durluk ve düzenlik içinde her yıl biraz daha ilerli-yen yeni Türkiye için bu iş devresinin de cok muvaffakiyetli ola- Antonesko* nun ressam Saip tarafından yapılan bir portresi Rumen gazetelerinde Atatürk'ün yüksek sözleri Bükreş, 20 (A.A.) — Bütün gaze-teler, büyük harfler ve büyük başlık, larla Atatürkün Ankara Palastaki beyanatını neşretmişlcrdir. Adevrul gazetesi "Cumhur Reisi Atatürkün hikmet dersleri,, başlığiyle yazdığı uzun bir başmakalede bu be. yanatı tefsir ve tahlil etmekte ve A -tatürktin devlet şeflerinin vazifeleri hakktydaki düşüncelerinin yüksekliğini tebarüz ettirmektedir. Gazete yazısını, Autumun Türk - Rumen dostlu-ğundin hararetle bahsetmiş olduğunu kaydederek bitirmektedir. Millî kiın e için maçlar Ankara Gücü, Gençler Birliği bugün Ankara stadyumunda karşılaşıyor. Spor muharririmizin bu maça dair olan yazıtı 6. ıncı aayfamızdadır. İstanbul. 20 (A.A.) — Kumanya dıı bakanı B. Antonesko. refikası ve maiyeti ileri gelenleri, beraberlerinde Bükreş elçimiz B. Suphi Tannöver ile dış bakanlık hususî kalem direktörü B. Refik Amir olduğu halde bu sabah Ankara ekspresine bağlı hususi vagonla saat 9.15 te şehrimize gelmişlerdir. Misafirler Haydarpaşa istasyonunda vali B. Ustündağ ve emniyet direktörü B. Salih Kılınç ile gazeteciler tarafından karşılanmışlardır. Bir polis müfrezesi selam resmini yapmıştır. B. Antonesko ve yanındakiler, Hay-darpaşadan motörle doğru Dolraabahçe rıhtımına çıkmışlar ve Dolmabahçe sa-rayını gezmişlerdir. • • • İstanbul, 20 (A.A.) — B. Antonesko, bugün öğleden önce Fener'e giderek İstanbul patriğini ziyaret etmiştir. (Sonu 5. inci sayfada) Balkan Basın Birliği tü rk komitesi azaları cağı bütün yurddaşların samimiyetle inandığı bir mevzudur Kemal ÜNAL Balkan basın birliği Türk komitesi toplandı Balkan Basın Birliği türk milli komitesi dün Ulut gazetesinde B. Fatih Rıfkı Atayın reisliğinde toplanmıştır. Toplantının mevzuu, Ati-nada içtima etmiş olan Balkan Antantı Basın birliğinin verdiği kararlardan Türkiyenin hissesine düşenlerin tatbiki için gereken kararların alınması idi. Yürürlüğe konulmasına teşebbüs edilen birlik kararlarından baş- lıcaları şunlardır: Balkan Antantı memleketlerinin ekonomisini, sosyal hayatını, edebiyatını, folklorunu ve kalkınmalarım Blum salı günü suallere cevab verecek Dö La Rok partisi için istisnaî tedbirler alınırsa doğacak neticelerden mesuliyet kabul etmiyor Paris. 20 (A.A.) — Leon Blum Maksdormoy, Pol For ve umumî iş konfederasyonu delegeleri arasınra kararlaştırıldığı şekilde Kltşideki kargaşalıklar sırasında ölenlerin cenaze töreni pazar günü saat 13 te yapılacaktır. B. Blum cevab verecek Paris, 20 (A.A.) — B. Blum gerek sosyalist parlamento grupu ve gerek halkçı cephe mebusları önünde yaptığı beyanatta, önümüzdeki salı günü büyük bir nutuk söyliyerek kendisine sorulan bütün siyasî suallere cevab vereceğini bildirmiştir Sol partilerin toplantısı Paris» 20 (A.A.) — Sol cenah partileri delegelerinin toplantısında komünist mebuslardan Jak Duklo birlik, lerin kaldırılmasını istemiş vc siyasî meselelerin hukuku tercih edilmesi lâ-zımgcleceğini ilâve etmiştir. Radikal - sosyalistlerden Kampinşi cevab olarak kanun prensiplerinden (Sonu 5. inci sayfada) Faşistlerin başkanı Dö La Rok kızİyle kucaklaşıyor ANKARADA BAHAR Ankarada bahar geldi. Bademler, erikler çiçek açît. Ankaramn güzel manzarasını, şimdi bu çiçeLlerİn Ördüğü çerçeve içinden görüyoruz. anlatan bir dergi çıkarılacaktır. Dergi iki ayda bir neşredilecek vc her nüshası antant memleketlerinden birine tahsis edilecektir. Atina toplantısında politika encü meni. antanta dahil her hangi bir memleket gazetesinin gerek kendi vasıtasiyki ve gerek yabancı kaynaklardan aldığı ve müttefik memleketlerden birinin aleyhinde bir yazı ve baber polemikleri neşretmemelerini İstemişti. Türk milli km mitesi. dünkü toplantısında bu hususun (Sonu 5. inci sayfada) tıkru Havalar Hemen sıkışık: — 50 senedir... le başlayan nakaratı duyarsınız. Ya 50 senedenberi mart ayında bu kadar güneş olmamıştır, yahud yağmur yağmamıştır, yahud dağlar karsı* kalmamıştır, 50 senedenberi Londrada ilk defa olarak. . Yahud, 50 senedenberi Nev-yorkta.. Jean Lefrane'ın dediği gibi. kış ve yazlarımızın bu anormal hallerini gördükçe aynı sözü tekrar ediyoruz: "Artık mevsim kalmadı I,. Fakat, hoşumuza gitmediği İçin, havanın belki garib intizamlarına dikkat etmiyoruz: meselâ geçen sene Rnsyads buıün cumartesi günleri öğleden sonra yağmur yağdı. Rusyamn bahçe kiracıları gibi. bis de hava değişimlerini kendi menfaat veya keyfimize göre muhakeme ediyoruz, insanlar, neşeli devirlerde, bava • ya uyarlardı: Çocukluk bayramlarımızın yarısı sıcağa, güneşe rastladı ise, tamtamına öbür yarısı soğuğa, yağmur veya kara tesadüf etti. Beğendiğimiz gibi yeni esvab giymemiş veya bol harçlık almamış olduklarımızdan gayri neşesiz bayram hatırlar mıyız? Balayı seyahatlerinin dağlarım isler kar. ister çiçekle örtünüz; denizini ister dalgalarla çalkayınız, ister ber gibi geriniz: mesud izdivaçlar, onu, ömürlerinin sonuna kadar şevkle hatır-hyacaklardır. Hattâ balayı temmuzunda kar yağmışsa, onlar, kar yağmayan temmuzları garib bulacaklardır. Hayır, bozulan takvim ayan değildir: insanların sinir ayarları bozulmuştur. Keyfimizi ve neşemizi güneşten, aydan, sudan, rüzgardan bekliyoruz. 5v senedenberi... Evet. ondokuzuncu asım sonlar ındanber i... Uakına insanlığı yirminci asra büyü* kaygı.ana girdi. Onlar gittikçe artıyor, iiendimıte bulacağımız kumru, havaya yükletiyorum' - Fatay 2 ULUS 21-3- 1937 Politika bahisleri: fi Ne pro-nede anti,, Yeni japon Drş Bakanı Şato, «on beyanatında sovyet - japon münasebetlerinden bahsederek. Sovyet Rusya sayed "Komintern" den vaz-geçerse, iki büyük devlet araaındaki münasebetler i n çok daha kolay v* çabuk düzeleceğrni bildirmişti. Bu fikrin Japonya dışında da bazı taraftarlar bulacağından şüphe etmemek lâzımdır. Yalnız, bugünkü ideolojik ve imperialist çarpışmalar karşısında, bunlar hakkında insaflı bir telâkki ve karara varmak istiyenler için, japon Dış Bakanının bu beyanatı, pek bir taraflı bir görüşü aksettirse gerektir. Eğer ''Komintern", mev- cud yegâne beynelmilel mistik olsaydı, onun faaliyetinden hoşlanmıyan dünya için, tehlike de, yalnız ondan ibaret kalırdı. Hakikat, böyle değildir. Hakikat, birkaç mistik ve birkaç tehlike karşısında bulunmakta olduğumuz merkezindedir. Eğer, bir türlü ortadan kalkmak istemiyen emperyalizmi, hangi renkte oluna olsun bir yana bırakırsak, komünizmin yanında bir de faşizmin mevcud olduğunu ve dün onun yaptığı gibi bugün de bunun kendini bütün kafalara vc bütün milletlere kabul ettirmek istediğini inkâr edemeyiz. Mistikler, kendi nasyonal »anırtan dahilinde kaldıkları müddetçe, muhteremdirler. Fakat dışarısı ile içerisi arasında fark görmekten kendilerini müstağni gördükleri gün, vaziyet derhal değişir öyle memleketler vardır ve bunların "İç barış,, ve "Dış barış,, sevgileri o kadar sağlam ve samimidir ki (ki, Türkiye, bu memleketlerden biridir) bunlar ne komünist ne de faşist olmak arzusundadır. Kendilerine karşı böyle bir mukavemeti gören iki mistik, son yıllarda, indi-rekt bîr yol seçerek şu yahud bu memleketi anti-faşist yahud anti-ko-m nişi cepheye sürüklemek istiyorlar. Yani, kendi akidelerine çekemeyince, öteki akideye karşı teşekkül edecek cephenin içine almak istiyorlar. Bu karşılıklı faaliyet, şu yahud bu milleti, ister pro-komünist yahud pro-faşist ister anti-komünist yahud anti-faşist yapmak istesin, bu faaliyete, istekleri haricinde mevzu kılınan memleketler için, aşikâr ki bir tehlike ifade etmektedir. Bu tehlike nedir? Bunu uzun boylu anlatmağa lüzum yoktur. Bir tarafın diîer taraf hakkında söylediklerini gözden geçirerek objektif bir elekten geçirmek, bunu anlamak ve ideolojik cephelerin tevekkülüne mani olmak istiyen büyük demokrasilere bak vermek için kâfidir. Dış Bakan Sato'nun söylediklerine gelince, buna karşı da şu söylenebilir ki, barışı seven dünya ve insanlığı, sadece Komintern hakkındaki teminat tatmin etmese gerektir. Meselâ, bilhassa "Uzak Şark,, da, Komintern'in faaliyeti kadar japon emperyalizminin de ne zaman ve hangi noktada duracağı, herkesin ağzında olan bir sualdir. Burhan BELCE B. Kâna I arlımı Çankırı rla Çankırı, 20 (A.A.) — inhisarlar bakanı B. Ali Kâna Taı ban bugün şehrimize gelmiştir. Belediye tarafından P. ti konağında şereflerine bir ziyafet verildi. Bakan ziyafet esnasında bütün meslek sahibleriylc görüşerek memleket işleri hakk nda malûmat aldı. Bakan bugün yanında vali vc belediye reisi olduğu halde Çankırıya 15 kilometre mesafede bulunan memlehala-ra giderek tetkiklerde bulunmuştur. B. Meııomrnrio^lu Cencvrcden seldi istanbul. 20 (A.A ; — Hatay anaya sası hakkında Ccncvrede yapılan görüşmelerde delegasyonumuza reisli* e-den Dış bakanlık Cencl Sekreteri B. Numan Menemencioglu. bu sabah ekspresle Cencvrcden şehrimize dönmüştür. Hayvan yazımına hazıiMk Maliye bakanlığı, 1937 yılı hayvan kayıd zamanı yaklaşmakta olduğundan valiliklere telgrafla bir tebliğnde bulunmuştur. Bakanlık bu tebliğinde mülkiye memurlarının kendilerine verilen vazifeleri ehemiyetle takib etmeleri ve köy suıbuı ve ihtiyar meclisleri azası ile bel.diye teşkilatı olan yerlerde kayıd işleri için ayrılacak belediye nx-muılirinin, işlerine son derece ehemiyet vermelerini bildirmekte ve aksi halde bu gibiler hakkında kanuni takibat yapılacağını ilâve etmektedir. i Hukuk ilmini yayma; kurumunun . tertib ettiği seri konferansların : on altıncısını \ istanbul Hukuk Fakültesi Profe- I : sörlerinden B. B. Schwarz : : dün Ankara halkevinde vermiştir. : İ Vaktin darlığı üzerine iki kısma : ; ayrılan konferans.n geri kalanı : [ 21.3.1937 pazar günü saat IS de : ] Ankara Halkevinde verilecektir. : Mevzu: İngiliz hukuku ve kontinantal hukuk İstan bu - Edirne asfalt yolu Tekirdağ. 20 (A.A.) — İstanbul - E-dirne asfalt yolunun Çorlu kasabasından geçen kısmı üzerine rastlayan bina, dükkân ve arsaların istimlakine başlanmıştır. Bu yol üzerindeki inşaat faaliyeti son zamanlarda artmıştır. Halkevinde güzel bir konferans Dün akşam Ankara halkevinde siyasal bilgiler okulu ve gazi terbiye enstitüsü profesörlerinden Hâmid Sadi Selen tarafından muvaffakiyetli bir konferans verilmiştir. Konferansın rocvruu şarki Anadolu coğrafyası idi. Hâmid Sadi geçen yaz başında Diyarbekirden itibaren Siird, Bitlis üzerinden Van gölü havzasına, Mus ovasına Malazgird üzerinden Elcşkird ve Pasin ovasına, Erzurum ve Zıvanalardan Trabzona kadar yaptığı seyahati resimlerle göstermiş şarki A-nadohınun tabiat ve kültür hususiyetlerini izah etmiştir. Profesör pek kasa bir zamanda yüksek yaylanın zenginlik kaynakları yol, otlu çayırları, yaylaları, sıcak ve soğuk mıntaka mahsulleri yetiştiren sahalarım, şehüleri, ve mnıtakanıo münakale vaziyetini muntazam bir sıra ve usul dairesinde anlatmış, bol resimler sayesinde dinleyicilere seyahati beraberce yapmak fırsatı vermiştir. B. Hâmid Sadi yüksek yaylanın tabiat ve kültür kabiliyetinin büyük inkişaflara namzed olduğuna söyledikten sonra bu karlı ülkeyi şimali Avrupa meı..leketlerine benzeterek buralann ümranı ço kgüzel ve emsalsiz bir memleket köşesi yaratacaktır demiştir. Konferans sonuna kadar büyük bir a-lâka ile dinlenmiş ve alkışlanmıştır. Atatürk'ün annesinin mezarları • etrafı ağaçlandırılacak İzmir, 20 (A.A.) — Vilâyet umumî meclisi. Büyük Şefimiz Atatürkün merhum validelerinin Karşıyakadaki mezarlarının etrafında ağaçlar dikilip yetiştir ibnesine karar vermiştir. Tekirdağ vilâyet bütçesi Tekirdağ. 20 (A.A.) — Tekirdağ u- mumî meclisi 937 büdcesini 471 bin lira üzerinden tesbit eylemiştir. Büdce, yapılacak birçok işlerin masraflarım da karşılamaktadır. Hukuk ilmini yayma kurumunun dünkü konferansı İngiltere hukuku ile kontinantal hukuk arasında bir mukayese Hukuk İlmini Yayma Kurumunun bu kış İçin tertib ettiği seri konferanslardan on altıncısını, dün, Ankara Halkevinin büyük salonunu dolduran seçkin bir dinleyici kütlesi huzurunda verilmiştir. İstanbul Üniversitesinde me* KÜÇÜK İÇ HABERLERİ] * İç Bakanlığı, bakanlık binasının sol tarafına da pergola yapılmasına karar vermiştir, Pergolanın şartnamesi ha. zırlanmışur. Bu günlerde münakaşaya çıkarılacaktır. * Sanayii teşvik kanunu muafiyetinden faydalanan müesseselerin ruhsat harcı vermeleri kararlaşmıştır. * Maliye bakanlığı hukuk müşavirliği avukatlarından BB. Lütfi, İrfan, ve Şemsettin ücretlerine ellişer lira faz-landırılmak suretiyle terfi ettirilmişler, Hukuk mezunlarından Mustafa Züh. tu malı vc muhasebe memurluğuna. Ilgar muhasebe kâtibi Tayyar terfien Ankara levazım amirliği muhasebe kâtibliği-ne, İstanbul varidat müdür muavini Ali Kemal terfien İstanbul varidat tahakkuk müdür muavinliğine tayin olunmuşlardır. Bozuk yiyecek maddeleri İstanbul, 20 (Telefonla) — Beledi, ye Kimyahancsinde şubat ayı içerisinde 54 türlü gıda maddesi tahlil edilmiş en fazla bozuk çıkan maddelerin sucuk, salam gibi et konservesi maddeleri olduğu görülmüştür. Yeni bir dahili klinik İstanbul, 20 (Telefonla) — Önümüzdeki ders yılından itibaren Trb Fakültesinde ikinci bir dahilî klinik kurulması kararlaştırılmıştır. Doçent B. MnraffVr V**â profesörlüpe terfi ettirilmiştir. ""1 ' YANKILAR Radyo seçimi Fransada devlet radyo yayım is tat-TonUrmra idare meciikleriac mümessil ¦erişi ¦¦* için radyo sahihlerinin reylerine baş vuruldu. Bu secimden Frazuada ilerisi için gayet favdah neticeler çıkarılıyor: Evvelâ, gencice, rey verenlerin sayısı çok fazladır. Radyo dinleyenlerden kâr buçuk milyondan fazla kimse, devlet radyo yayanı hakk-nda fikirlerini bildirmişlerdir. Paris P. 1. T. istasyonu mıntakumda yalnız 610.000 kişi rey vermiştir. Halbuki dc mıntaka da 1.400 000 aba radyo makinesi vardır. 1935 senesinde ilk seçim yaprlchğı zaman 800.000 radyo »ahİbinden ancak 55.000 ni reylerini kuHarrmıılardır. Bu surette yalnız Parı» radyo yayımı mro takalarına giren departman'arda, rey verenlerin adedi 1935 deki 23 de bir nis-betinden 1937 de beşte iki rütbeline ynsısemüştir. Bu rütbe t, Fransada radyoya karşı Ügirür. ne kadar arttığını gösterir. Çünkü radyo artık herkesin malı olmuş, radyoda söyleyenlerle uzaktan yapılan alıhablık derlemiştir. Radyo seçimi politik secim kadar a-lâka uyandırmağa başlamıştır . Fırsatı kaçırmayın! Taymİs gazetesinin bir sayısından şu küçük ilânı alıyoruz: Müessesemizin yüzüncü yıldönümü dolayısyle, ilk defa olarak, bir gün için Hatlarda büyük tenzilât yapıyoruz Bu son derece nadir fırsattan faydalanınız I Çünkü ikinci tenzilât günü ancak 2037 senesinde yapılacaktır. Briggand Sons. St. Jomesl Toptan ve perakende şemsiyeler Bo mühim fırsatı kaçıranlar ucuz şemsîye almak için 100 sen yağmurda kalacak demek! Çallı nm kısa bir hikâyesi Ban meşhur ve zarif adamlar vardır İri onlarm hikâyeleri dilden dile dolaşır. Bunları herkes öğrenir, bunlar hakkında baran da olmamış hikâyeler uydurulur. Ressam İbrahim Çallı bunlardan biridir. Ona isand edilen ve bir kaçı da Peyami Safa'nm rötuşundan,geçen fıkraları bilirsiniz. Fakat onun son - tabiî Rusya seyahati nda gecenler hariç - hikâyelerinden birisi, Ankarada geçmiştir; bunu bir çokları bilmez: Çallı, bir akşam, kendini sevenlerden bir grupla birlikte Ankara lokantalarına uğramış, ondan sonra gene dosllariyle Dikmende bir bağa gitmişti. Bağda da sabaha kadar konuştular, gülüştüler, eğ-lendüen yiyip İçtiler. Otomobille şehre dönerken ortalık inanıştı. Otomobilde Çallı ibrahim, uykusuz geçen gecenin rehavetini gidermek için bir çare bulmuştu, dedi ki: — Yarabbi, ben hamama gideceğin. Arkadaşlarından birisi meşhur res- — Canım, dedi. ne diye hamama gideceksin? Bizim eve gidelim, banyo e-dersm Eve gittiler; Çalb ısınmış re dolmuş banyoya, ev sahibi de yatağına girdi Çallı, günlerce görünmemişti. Nihayet arka da siyle ilk karşılaştıkları zaman, ona çıkıştı: — Yarabbi, dedi, beni geçen sabah soğuk suya soktun! Mesele, biraz sonra anlaşıldı: Çallı, sekizde girdiği sıcak banyoda biraz şekerleme yapmış, onbirde çıkmıştı! Kadın köşesi Evinizde daima taze meyva bulundurmak için limonları su dolu bir kabın içinde saklayınız ve bu suyu gun aşırı değiştiriniz. Bu suretle limonları kurumaktan korursunuz. Bundan başka limon saklamak Hatırlıyor musunuz? 1 — Türkiyenin en yaşlı a-darru nerede ve kaç yaşındadır? 2 — 1934 senesinde Türkiyede kadın ve erkek olarak işçi sayın ne kadardı? 3 — Dokuma tezgâhı ilk defa ne zaman keşfedildi? 4 — Frankfurtta yahud ilerin kahve ve gazinolara girmesi yasağı kaç senesinde kaldırılmıştır? S — İlk hafta tatili ne zaman yapıldı? Dünkü suallerin cevabları S — Türkiye topraklarının yüzde kaçı ormandır? C — Yüzde 12.02 Sİ. S — Türkiye topraklarının her sene yüzde kaçı sürülüp ekilir? C — Yüzde 13.79 su. S — Türkiyede en çok çeşidli ürün nerede yetişir? C — 56 çeşid olarak Aydın vilâyetinde. v S — Bakanlar heyeti birinci toplantısını hangi tarihte yapmıştır? C — 2 mayıs 920 de. S — İlk ana yasamız ne zaman kabul edilmiştir? C — 20 ikinci kânun 1921 de. için daha pratik bir usul vardır: o da limonları sıkıp savunu bir şişeye koymak ve üzerine bir mikdar alkol ilâve etmektir. Alkol limon suyu île karışmaz, üstünde kalır. Onun bava ile temas etmesinin önüne geçer, ve li-suyu daima t*ze kalır. denî hukuk ve Roma hukuku okutan Prof. Andrcas S. Schvvartz'ın salâhiyetle hazırladığı konferansı, İstanbul Üniversitesi medenî hukuk doçenti kıymetli gençlerimizden Dr. Hıfzı Veldet gayet güzel tercüme etmiştir. Sonun kadar alâka ile dinlenen konferansın ikinci kısmının bugün daha geniş bir dinleyici toplıyacağı tabii sayılmaktadır. Konferansçı konferansına, evelce başka memleketlerde ingiliz hukuku* nun tetkiki çok ihmal edildiği halde, son zamanlarda bu hususta büyük bir alâka uyandığını söylemekle başladı. Profesöre göre bu alâka sade, İngiliz imparatorluğunun ve Amerika Birleşik devletlerinin büyük bir kısmında cul olan ingiliz hukukunun haiz olduğu pratik ehemiyetle değil, aynı zamanda bu hukukun mukayeseli hukuk ilmi için haiz olduğu büyük değerle izah olunabilir. "İngiliz,, mefhumu karşısına "kontinantal,, mefhumunun konulması bil* hassa İngilterede itiyad haline geldi, Kontinantal devletler arasında mevcod birçok farklara rağmen bir de bircih müşterek noktalar mevcuddur ki, tapı liz tarzı bunlardan, ekseri hususlarda, ayrılmaktadır. Bu t ez ad bilhassa hukuk sahasında kendini gösterir. Kökleri müşterek olan hukuki esaslar İngilterede, kara devletlerinde ol-duğundan daha az değişmiş olarak mahfuz kalmış vc böylece tekamül edebilmiştir. Kontinanda hukukun devamlı tekâmülünde iki derin kesiklik olduı bunlardan hirifti nrta carda Roma lııı-BB Va'UJtMın.. dlfMl do 10—ı sair başlangıcında hukukun büyük bir kremi yerine geniş kanunlar ikame eden kodifikasyon (tedvin) hareketi ile olmuştur. Bu iki cereyanın ikisi de ln- giltereye girmiş ise de orada ingiliz muhafazakarlığı tarafından red ve tard-olunmuştur. Bu suretle iugiliz hukuku bir taraftan. Roma hukukunun tesiri altındaki kontinantal hukuklardan tamamen ayrı bur ideoloji ve mefhum dünyasına maliktir; diğer taraftan ingiliz hukukunun mevcudiyet şekli rasyonel kanun değil, mahkeme kararlarında te-rahür eden "mesele hukuku,, (Casa La w) dır. Halkevinde bugün gene saat 15 do vereceği ikinci konferansında konferansçı ingiliz mahkeme içtihadlarının, hukuk nazariyatının ve ingiliz hukukçular zümresine aid yetişme ve tahsil tarzının hususiyetlerinde:! bahsedecektir. Ziraî kombinalar kadrosu hazırh.. Iı Ziraat Bakanlığı kamutaydan alınan uç milyon Ura ile kurulacak zirai kombinalara aid kadroyu Bakanlar heyetine vermiştir. Bakanlık bu sene 200 kombine kuracaktır. Korabinclere dahil zirai aletlerin eksiltmesi 15 nisanda yapılacak vc kombinalar bu senenin haraıa nını yapmış olacaklardır. AVA Dûn hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava genel olarak hafif bulutlu geçmiş ve en yüksek ısı sıfırın üstünde 23 dereceyi bulmuştur. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dûn yurdun her tarafında hava gene! olarak bulut, lu geçmiş. Samsunun şarkında kalan Karadeniz kryılsrı ile Kars çevrisi yağışlı geçmiştir. Dün en yüksek ısı Nazillide olmak üzere 25 derece en düşük ısı da Karsta olmak üzere 8 derece idi. ULUS 22 MART 1937 PAZARTESİ V 2 incide Köy kanunu maddelerinde bazı mühim değişiklikler yapıldı ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5619 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Kamutay bugün toplanıyor Kamutay toplantı halinde Encün enlerde 25 kadar kanun projesi vardır 15 şubatta kış tatiline giren Kamutay, verdiği karar mucibince bugün toplanacaktır. Ruznamede, gümrük tarife kanununa ek kanunun birinci maddesini değiştiren proje ile. buğdayı koruma karşılığı hakkındaki kanunun 13 üncü maddesine ek kanun lâyihası ve muamele vergisinin bazı maddelerini değiştiren projenin geri verilmesi hakkında hükümet tezkereleri vardır. fluşbetke Küllürce Tanışma Falih Rtfkı ATAY La Turquie Kemaliste'i neşreden arkadaşlar, bir müddet sonra, fsviçreden bir mektup alıyorlardı. Ivfefch'bu yazan, kültür işlerinde yüksek vazifesi olan bir zattı. Diyordu ki: "La Turquie Kemaliste'-de gösterdiğiniz Türkiye bizim bildiğimize hiç benzemiyordu. Mecmualartntzt takib ederken a-caba pek iyi idare olunan bir propaganda karşısında mıyız, diye düşündüğümüz de oldu. Nihayet memleketinizden gelen bir dostumuz mecmuanızdan öğrendiklerimizi teyid etti. Sizden bize mümkün olduğu kadar vesikalar yollamanızı rica ederiz. Çünkü isviçre mekteblerindeki bütün ders kitab-lartnda Türkiye parçalarını deriştirmek lâzım geliyor!" Cihan halkına yeni keşfolunan bir '.oprağı ve halkını bütün hususiyetleri ile öğretmek dahi, bir türlü tanınmış olan bir memleketi başka türlü tanımaktan şüphesiz daha kolaydı. Mecmualarımızla, broşürlerimizle, gazeteleı ımızle, tercüme kitablarımızla, durmaksızın, ve uzun seneler, her köşeye sokulmak, her kulağa sesimizi duyurmak, her göze hakikatlerimizi göstermek zaruretindeyiz. Hemen hemen bütün kamuslar, hemen hj-men bütün coğrafya kitabları ve tarihler bizi yanlış bildiriyor: düşününüz ki bu malûmat, osmanlı imparatorluğuna karşı dahi yarı-yarıya iftiradır. Son günlerde gazetelerimize akseden bazı kötücül neşriyata hayret ediyoruz. Çünkü biz günü gününe kendimiz için değişmekteyiz: fakat Türkiye milyonların beyinlerinde ondokuzuncu asır manzarası ile kaskatı duruyor. Şunu da itiraf etmeliyiz ki yaptığımız tanıtma savaşında hiçbir mukavemete rastlamıyoruz. Basın Genel Direktörlüğünün müstesna mecmuası hergün yeni talebler (Sonu'S. ıncı sayfada) Hudud sahiller, posta telgraf, tahlisiye umum müdürlüğünün 933 senesine aid son hesab kanun projeleri ile jandarma kanununun bir maddesinin tefsiri hakkındaki hükümet tezkeresi bugün görüşülecektir. Büdce encümeninde Büdce Encümeni yarmdan sonra toplantılarına başlıyarak yeni büdce ü-zerindeki tetkiklerine başlıyacaktır. Bu sene, büdccmizİn birçok vasıflarının elde olan büdceye^öre bir fazlalık göstermesi; bu tetkikler için daha uzun bir zaman istediğinden encümenin günaşırı toplanması ihtimali vardır. Hükümet mülhak büdceleri de Kamutaya vermiştir. Bu büdcelerde de gc e çarpar bir fazlalık vardır. Kncumenlcrde, geçen toplantı devresinden kalan ve tetkik edilmekte olan 25 kadar kanun projesiyle on kadar tefsir talebi vardır. Londrada Türk atleti irtifaının yeni rekoru Londra, 21 (A.A.) — Vayt Sitide yapılan üniversite atletizm müsabakası neticesinde Ktmbriç, Oksforda 2-9 galip gelmiştir. Kcmbriçten Goofrey Brovn müsabakayı 48 saniye 4/10 da kazanmak suretiyle üniversitenin 440 yardalık yeni rekorunu kurmuştur. Bundan evelki «9 saniyelik rekor uda gene Brov yapmıştı. Kcmbrıçt n Ali İrfan 34, 49 3 kadem atmak suretiyle yeni bir üniversite gülle rekoru tesis etmiştir. Bundan evvel uene kendisi tarafından tesis edilen rekor 45 9 buçuk kadem idi. Ajantin notu: 1936 senesinde de aynı suretle muvaffak olan kıymetli türk atleıiıin tesis ettiği yeni üniversite . rekorunun mctıe hesabiyle uzunluğu 15 mttre, 3 santimetredir. Bundan evelki rekoru 14 metre 72 idi. Anadolu ajansı bir kere daha kendisini hararetle tebrik eder. Avusturya Almanya Gerginliği Almanyada Avusturyaya karşı çok şiddetli ve ağır neşriyat yapılıyor Dün türlü kaynaklardan gelen telgraflara göre Avusturya ile Almanya-nın arasında büyük bir gerginlik başlamıştır. Alman gazeteleri, Avusturya a-leyhinde çok şiddetli yazılar yazmaktadırlar. Böyle yazılar ancak Avusturya ile Almanyan:n arası çok açık olduğu zamanlarda görülmüştür. Avusturya Başbakanı B. Şuşaıg, A-vusturya Genel Emniyet Bakanı Nösta-der - Stürner'i aalettirmiştir. Başbakan bu işi kendi idare edecektir. Avusturya Emniyet bakanının azline seoeb, bu zatın naziler aleyhindeki kanunların kaldırılmasını İstemesidir. Bu haber Berlin politik mahfillerinde gayet fena karşılanmıştır. Beninde Avusturya Genel Emniyet Bakanının değiştirilmesi Avusturyada nasyoral -sosyalizme indirilmiş bir darbe şeklinde tefsir olunmaktadır. (Avusturya vaziyetine dair gelen telgraflar üçüncü say f armadadır J Möhye köyünde opınâk bayramo ç®k Millî küme için Istanbulda Ankarada ve Izmirde maçlar başladı Dün Ankarada yapılan maçlardan bir enstantane [Mitti hüme maçlarına aid tafsilât 6 ıncı sayfamudadır.] ispanyada hükümetçi kuvvetler ilerliyorlar İspanyada hükümetçilere karşı çarpışan faslı askerler (Yarısı 6. ıncı sayfada) Möhye köyünde bayrama gelen köylüler ve bayramdan bir görünüş Ankara Halkevİncc verilen karar û-zerine bu yıl toprak bayramı Möhye köyünde yapılmıştır. Halkevi üyelerinden kalabalık bir grup Yüksek Ziraat Enstitüsü talebesi ve arzu eden an karalılar saat birden itibaren otomobil ve kaptıkaçtılarla Möhye koyune taşınmağa başlamışlardır. Civar köylerden ge-(Sonu S. ıncı say/a/« 1 li.ı Ölçüler — Ağaçlı ve asfalt, iki tarafında birkaç yeni binalı şöyle birkaç yü* metrelik caddemiz olsa. diyorduk. Şimdi onun her mevsimde birkaç tanesini yapıyoruz. — Şöyle beş on bin ağaçlı bir korumuz... Çiftlik ormanı, tepeleri, bayırları ve sırtları kaplayarak, şehir kapılarına yanaştı. — Bir iki muntazam mektebimiz olsa.... Yani on sene evelki isteklerimize bakılırsa, bugünkü şehrin onda biri bize kâfi gelecekti. Her yeni başarı, ü-mid ve şevkimizi artırdığı için. dileklerimizi de biraz şımartıyor. Fakat başka türlü olmak ihtimali var mıdır? Pek yakında Zagrep'ın nüfusunu bulacağız: yalnız ümranca, büyüklükçe, bayatça Zagrep'e erişmek i-çin sarf ettiğimiz emeğin bir İki misline daha ihtiyaç var! Nihayet o da bir Banovin. yani müfettişlik merkezidir. Yalnız Ankara tanı teşekküllü bir garb şehri olarak değil, her köy. binlerce köy. tam teşekküllü garb köyleri olarak inşa olununcaya kadar, boş dağlarımızı flgac bûrüyünceye. tarlalarımız teknik mucizesi ile yoğruluncaya kadar, her sene bir yıl Öncesinden daha fazlasını İstiyeceğiz. — Inkılâb ne zaman bitecek? diye soranlar, reaksiyönerdi. Türkiyenin herhangi bir işi için: — Bu da fazlası... Diyenlere kulak asmayınız: — Bu kadar yeter! diyenler, onu as-yalı bırakacak olanlardır. - Patay Düzeltme Dün bu sütunlarda çıkan fıkrada şöyle bir cümle vardı; '"Fakat hoşumuza gitmediği için. tabiatin belki garib intizamlarına dikkat etmiyoruz: meselâ geçen sene Rusyada bütün cumartesi günleri öğleden sonra yağmur ya^dı. Rusyamn bahçe kiracıları dahi... Lütfen bu cümlelerde belki kelimesini bazı ve Rusya, kelimesini Bursa ile değiştiriniz! ULUS 22 - 3 - iy.5/ Politika bahisleri: Skandinavlaşan Balkanlar İskandinavya gazetelerinin bir muhabirine beyanatta bulunan Di; Bakanımız Dr. Aras. politikamızın esas hatlarını çizdikten sonra, sözü "Balkan Birliği,, ne getirerek diyor ki: — Balkanlar için istediğimiz, buradaki milletlerin iskandinav milletleri kadar barışçı ve medeniyetçi olmalarıdır. Eskiden, dünyanın her hangi L ı noktasında politik asayişsizlik kronik bir hal aldı mı, orası için, — Balkanlaştı! Denirdi. 1918 den beri Orta Avrupa'nın Balkanlaşmasından bahsetmek âdet oldu. İnsanlık, medeniyet ve barış dostu Kemali! Türkiye'nin Dış Bakanı. Balkanların lskandinavyalaş?cağından bahsetmekle, büyük Şefinin dünyayı ve hayatı teUkki tarzlarını muayyen bir vesile İle ifade etmiş oluyor. Atatürk'ün iki gün Önceki sözlerini okuyanlar, onun dünyayı ve hayatı telakki tarzının ne kadar ger.i} ve derin bir insanlık sevgisine dayandığrnı görmüşlere r. Atatürk, bu görüşünü, davasının her merhalesinde göstermiş ve türk nasyonalizmini "chauvin", dar ve sevimsiz bir duygu kaynağı olmak tehlikesinden korumuştur. Dr. Aras, bunu bildiği içindir ki, Balkan Birliği'nin tarihi ve moral karakterini verirken, — Balkanları Iskandinavyalaşlırmak istiyoruz, Demiştir. iskandinavya, politik ihtiraslardan kendilerini temizlemiş, fikir işlerinde toleransın değerini anlarrış ve kendilerini medeniyete ve kültüre vermiş milletlerin vatanıdır. Balkanlar için böyle bir hali istemek, çok güzel bir arzudur. Biz türkler, bu idealin gerçekleşmesinde kendi payımıza düşeni yapmağa hazırız. Balkanlı diğer dost milletlerin de aynı şeyi yapacaklarından herkesin emin olmasını isteriz. - B. B lstanbulda festival için hazırlıklar İstanbul, (Telefonla) — istanbul festival komitesi belediye reis muavini Ekrem Sevencan'ın Başkanlığı altında haftalık toplantısını yapmıştır. Bu top-lantrda festival esnasında yapılacak sergiler etrafında görüşülmüş, güzel sanaltara. ince dişlerine ve mizaha aid yeniden '.»azı sergiler kurulması kararlaştırılmıştır. Festival komitesi, gelecek hafta spor programını bütün teferruatiyle hazır-lıyacak. bu hususta alâkadar federasyonlara malûmat verecektir. Y, . -. -: spor eğlenceleri arasında Boğazİçini yüzerek geçmek müsabakası en mühim yeri tutacaktır. Bunun için enternasyonal deniz federasyonlarına müracaat e-dilecek ve kazanan ekipe belediye tarafından çok değerli bir hediye verilecektir. Festivalin ilk günlerinde bütün şehir tenvir edileceği gibi. İstanbul'un muhtelif semtlerinde de eğlenceler tertib olunacak, bu suretle bütün İstanbul halkının festivale geniş bir surette iştiraki temin edÜecetkir. Propaganda için bastırılacak el programlarının kapak resimleri için sanatkârlarımız arasında bir müsabaka açılacaktır. Müsabaka şartları, önümü» leki hafta zarfında tesbit edilecektir. Festival heyeti aynca bir fotoğraf müsabakası da yapacaktır. İstanbul'un tarihî âbideleri ve tabii manzaraları bakımından çok güzel iki fotoğrafı almağa muvaffak olan amatörlere çok güzel birer hediye verilecek ve müsabakaya iştirak edenlerin resimleri ayrıca teşhir olunacaktır. AVA Havalar ısınıyor Dün şehrimizde hava kısmen açık, kısmen buluttu geçmiştir. Dün günün cn düşük ısısı sıfırın üstünde 6, cn yüksek ısısı da 24 olarak kaydedilmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlü, günden verilen malûmata göre dün yurdun hemen her tarafı kısmen bulutlu geçmiş yalnız Van ve Kzrsa kar şeklinde yağış olmuştur. DOfl yurdun en düşük ısısı sıfırın altında olmak ü-zere Van da 1, Karsta 2, Erzurumda 4 derecedir. En yüksek ısı sıfırın üstünde olmak üzere Nazillide 26. Manisa-da 27, Buru ve izmirde 28 derecedir. Eski teraziler istanbul. (Telefonla) — Kullanış ve doğruluğu şüpheli eski zincirli terazilerin kullanılmaması düşünülmektedir. Tetkikler bitirildiği zaman alınacak karara göre bu teraziler kaldırılacak, daha kullanışlı, hassas ve tek bir tip terazi yaptırılacaktır. Çocuk Haftası 23 Nisanda başlıyor Atatürk'ün bîr büstü Balıklı hastefnesine konuldu İstanbul, 21 (Telefonla) — Balıklı rum hastahanesi bahçesine bugün törenle Atatürk büstü dikildi. Törende Vali Bay Muhiddin Ustündağ. şehir meclisi azaları ve vilâyet ileri gelenleri bulundular. Toplantı Eskişehir saylavı B. Istamatın.bir söylevi ile a-çıldı. Bunu takiben avuk.it Bay 7¦¦•'. raki bir nutuk söyledi. Sonra vali makası alıp büstün örtüsünün kırmızı kordelâsını kesti, mızıka istiklâl ve cumhuriyet marşlarını çalatken alkışlar arasında örtü açıldı. Civar cemaatin merkezlerinden gelen yüze yakın çelenk büstün etrafına konuldu vc törene nihayet verildi. Toprak bayramı lstanbulda da kutlandı istanbul (Telefonla) — Toprak bayramı bugün Halkalıda tesid edildi. Civar köylüler tören saatından çok evvel ziraat mektebini doldurdular, Törene saat 12.30 da başlandı. Bando İstiklâl marşını çaldı. Bunu gençlerin söylediği "çiftçi" marşı takib etti. Sonra ziraat o-dası müdürü B. Rüştü bir nutuk vere. rek şunları söyledi: "— Cumhuriyet rejimi her sahada olduğu gibi ziraat sahasında da verimlerini göstermekte gecikmedi. Bugün memleketin bütün buğday vc hububat ihtiyacı memleket içinden tedarik edilmekte ve ihracat da yapılmaktadır. Top'raktan en çok faydalanma İçin teknik cihazlar kullanalım. Odamız yardımlarına devam edecek, bu sene de yeni âletler dağıtacaktır." B. Rüştüdcn sonra eski mekteb müdürü B. Hakkı da bir hitabede bulundu. 600 kişilik bir yemek verildi. Mekteb gezilerek bayrama nihayet verildi. Köy kanununun bazı hükümleri değiştiriliyor Köy birlikleri kurulacak, köye kalkınmayı sağlı- yacak değerli elemanlar gönderilecektir. Nüfus ve geliri az belediyeler kaldırılacaktır. Köy kalkınmasının en kısa bir zamanda ve en iyi şartlar altında gerçekleşmesi yolunda İç Bakanlığının büyük ve verimli çalışması devam etmektedir. Bakanlık, yaptığı uzun tetkikler sonunda köy kalkınmasını tamamiyle başarabilmek için. her şeyden önce dağınık köylerin müşterek merkezler etrafında toplanarak toplu bir idare altına alınmasını, köylerin teşkilâtlandırılmasını, köy işlerinin plânlaştırılmasını vc kontrola tâbi tutulmasını, köy gelirlerinin artırılmasını, gelir ve masrafların bir düzen alt:na alınmasını zarurî görmüş ve bu maksadla köy kanununun esaslı bir şekilde değiştirilmesine karar vererek bir kanun projesi hazırlamıştır. Köylümüzün nüfus vaziyeti Toplanılan malûmata göre yurdumuzda muhtarlıkla idare edilen 38500 köyümüz bulunmaktadır. Bu köylerden 11,175 nin nüfusları 150 den aşağı, 27325 köyün nüfusları ise 150 den fazla bulunmaktadır. Bu 27325 köyden 11796 köyümüzün nüfusu 150-300 arasında, 8635 köylümüzün nüfusu 300-500 arasında bulunmaktadır. İlk seriye giren köylerin, kanunların gösterdiği köy işlerini değil, hattâ muhtar ve korucu gibi köy adamlarının yıllıklarını bile karşılayamıyacak; ikinci seriye giren köylerin de esaslı faaliyet ve eser gösterebilecek kabiliyet ve kudretten mahrum bulundukları zamanın ortaya koyduğu bir hakikattir. İşte bütün bu saydıklarımız köy kalkınmamızın plânlı, sistemli ve birçok köylerin beraberce çalışması ile imkân içine gireceği neticesini vermiş ve proje bunun için hazırlanmıştır. Projenin taşıdığı esaslara göre: YAN K I L A R Biıip tühenıniyen tayyare Her . İspanya faciasına dair gelen telgrafları okuduğumuz zaman muhakkak şu şekilde bir takım havadislere rastgeliyoruz: Salamanha, (AA.) — Frank O ha-r ar gah inin bildirdiğine göre boğan hühâmetçılen*. 14 tayyaresi düşürülmüştür. Midrid, (AA.) — Valensiyadan gelen haberlere göre bugün âsilerin 12 tayyaresi duyurulmuştur. Ve erte» günü aynı telgraflar, u-fak tefek bazı rakam tashihleriyle tekrar ediliyor. ispanya harbi bastı yalı kaç ay oldu. Meğer İspanyanın ne bitip tükenmez tayyaresi varmış! Kadın köşesi Bir gün, kefenlik bezleriyle meşhur bir kasabadan bir ada mm işi düşmüş ve valinin huyunu öğrenen adamcağız, bu bezlerden iki top sırtladığı gibi vilâyet konağına gitmiş. Kâhya, müracaat sahibini bir odaya alıp ne getirdiğini öğrendikten sonra, valinin yanma girmiş: — Paşam, demiş, bir adam geldi; hediye olarak da iki top kefenlik bez getirdi. Arbk ölür müsün? öldürür müsün? Bir türbe! Avrupa gazetelerinde okuduğumuza göre parî.Oi bir terzi kadın elbiseleri için yeni bir düğme keşfetmiştir Bu yeni düğmeler için ilik açmağa lüzum yoktur. Eski tertib düğme ve ilik yerine elbiseye göre sekil verilmiş mıknatıslı iki parça dikilmekte ve bunlar yaklaştırılınca biri-birlerini çekerek kapanmakta, çekince de açılmaktadır. Bu mıknatıslı düğmeler, tuvalet meraklılarının merak ve alâkasını da çekmeye başlamıştır. ölür müsün, Öldürrü müsün? Dilimize girmiş bîr takım tabirler vardır ki çoğunun nereden geldiği bilinmez. Meselâ "ölür müsün, öldürür müsün?" tabiri bunlardan birindir. Bu tabirlerden çoğu gibi, bu da bir hikâyeden çıkmıştır vc hikâyesi şudur: Istibdad zamanında valilerden birisi rüşvet almadan hiç bir iş gör-mezmif. Fakat rüşvet alışında bir hususiyet gözetirmiş. Ona bir işiniz düj-tümü. oturduğun fehrin ve yahut mahallenin nesi meşhursa ondan hediye etmek mecburiyetinde kalırmışsı- Balkan harbında Selanik şehrini, o zamanki düşman ordusuna teslim eden Tahsin paganın oğullan Atina-da imişler; babalarına türbe yapmak için türbe yapacak toprak istemek için... Tarih sayfalarında .¦İdi ı kapkara şöhret bu eski paşaya yetişmez mîydi? Ayrıca türbe yapmağa lüzum var mıydı? 5 3BJ| kuyular Aradan seneler geçti., bir gün - galiba Beıiktasta - eski elçilerimizden biri bir arsada ağzı açık bırakılmış bir kuyuya düşerek ölmüş ve bu hâdise, istanbul gazetelerinde bu türlü kör kuyuların kapatılmasını is-tiyen şiddetli yazılar yazılmasına se-beb olmuştu. Aradan seneler geçtikten sonra, bîr istanbul gazetesinde şu haberi o-kuyoruz: "Halıcıoğlu'nda Fıstıkltçeşme sokağında oturan Halil adında bir çocuk, o civarda bir arsada oynarken ağzı açık bir kuyuya düşmüştür. Kazayı görenler polise haber vermişler, küçük Halil boğulmak üzere iken kuyudan çıkarılmıştır." Galiba, aradan yıllar geçecek; biz gene buna benzer haberler okuyacağız. Şurada burada hâlâ böyle ağzı açık kuyular bırakılmasına biçim de hayretten ağzımız açık kalıyor. Hatırlıyor musunuz? 1 — Atılla bu yuh Hiin imparatorluğunu ne zaman kurmuştur? 2 — Türkiyede ne kadar koyun vardır? 3 — Büyük Selçuk devleti ne zaman kurulmuştur 4 — Avrupadan Amerikaya ilk kablo döşemek fikri hangi tarihte ortaya atddı? 5 — Calvani kurbağa üzerinde ilk elektrik tecrübesini ne zaman yapmıştı? Dünkü suallerin cevablart: S — Türkiyenin en yaşlı adamı nerede ve kaç yaşındadır? C — Muşta, 139 yaşında. S — 1934 senesinde Türkiyede kadın ve erkek olarak işçi savısı ne kadardı? C — 66.274. S — Dokuma tezgâhı ilk defa ne zaman keşfedildi? C 1600 senesinde. Yalnız işçilerin şikâyeti yüzünden Alman-yada imparatorluk bu tezgâhların kullanılmasını 1681. 1685 ve 1719 senelerinde yasak etmişti. S — Frankfurtta yahudilerin kahve ve gazinolara girmesi yasağı kaç senesinde kaldırılmıştır? C — 1807 senesinde. S — ilk hafta tatili ne zaman yapıldı? C — 5 İkincikânun 924 de. Kalpazanlık: Konuşuyorlardı: — Hatay dolayısiyle dolab çevirenler, şimdi de gümüş paralarımızın kalplarını yapıp piyasaya sürüyor-larmış... — Şaşılacak tarafı yok; alışkanlık. Eskidcnberi yaptıkları kalpazanlıktan başka bir ş?y mi idi? Belediye olabilmesi için: Şehir, kasaba ve köy kanununun tasnifini yapan köy kanununun birinci maddesi belediyeleri 536 ya çıkarmış bulunmaktadır. Belediye teşkilât ve vazifeleri çok fazla külfet vc masraflı olduğundan yeni değişiklikle, belediye teşkilâtının mecburi olduğu yerler nüfusunun 2000 den ve gelirinin 10000 liradan fazla olması esası kabul edilmiştir. Bu suretle mevcud belediye adedi azalmış olacak ve buralarda köy kanununun tatbiki ile işlerin daha iyi görülmesi temin edilecektir. Orta malt topraklar: Köy sınırları içinde hazineye ve hususî idarelere aid her nevi erazi, bağ, bahçe ile köyün orta malı olan topraklardan çift başına enaz bir dekar veya yar:m ar hesabiyle ayrılacak bir kısım köy yardım tarlası veya bahçesi haline getirilecektir. Köy sınırları içindeki ta?) kireç, tuğla, kiremid, toprak, kum, kil, çakıl gibi ocaklar hususî idarelerden a-lınarak köy idarelerine verilecek, ayrıca devlet ve hususî idarelerden yardım suretiyle köy gelirleri artırılacaktır. Köy gelirleri hakikî rakamlariyle köy büdcesine geçirilecek ve para harcaması hazırlanacak programlara göre yapılacaktır. Köy işleri: Vücudlariyle çalışmayı kabul eden köylüler, verilen işleri yapmazlarsa bu işler, köy idarelerince yaptırılacak ve parası köylüden yüzde on fazlasiyle a-lınacaktır. Köy meclislerinin yapacakları tarifeler vali ve kaymakamlar tarafından tasdik edilmedikçe yürürlüğe konulamıyacaktır. Muhtarlara köy reisi, ihtiyar meclislerine de köy meclisi denilecektir. Köy reisi ve köy meclisi azaları okur yazar olacaklar ve koy nüfusunun aklığına ve çokluğuna göre tahsil dereceleri değişecektir. Köy meclislerine köy başmuallimi, muallimi, varsa, köy kooperatif müdür veya muhasebecisi, köy kâtibi ve siniye, ziraat memurları da tabiî azâ olacaklardır. Bu suretle köy işlerinin dahi düzenli görülmesi imkân i-çine alınmış olacaktır, köy reisleri ve köy meclislerinin müddetleri beş seneye çıkarılmıştır. Nüfusu az köylerde birer köy reis vekili seçilecek, köy reis vekilleri köy meclisinden alacakları direktiflere göre İş görecektir. Köye iyi eleman göndermek için: Bilhassa emeklilerin rağbetini artırmak için koy kâtiblerine kirasız ev. ve bir miktar tarla verilmesi esası kabul olunmuştur. Dahiliye mesleğine girecek mülkiye ve hukuk mezunlarından köy müfettişliği, köy reisliği gibi köy işlerinde çalışacaklardan burada geçirdikleri, hizmet müddetleri stajlarına mahsub edilmesi ayrı bir hüküm halinde projeye eklenmiştir. Ceza hükümleri: İş programlarına koy büdcesine konulan köy İşlerini vücutları ile yapmayan, işe çağırıldıkları zaman iş başına gelmiyen veya verilen işi bitirmeden kaçan, yangın, sel gibi âfetleri önlemek' için köy reisleri tarafından yapılan çağrıya gelmiyenlerden köy meclislerinin kararı ile bir liradan on liraya kadar hafif para cezası alınacaktır. Haklarında ceza karan verilen kimseler aynı zamanda işe sevkolunacak, gene kaçar veya gitmezlerse ceza iki kat alınacaktır. Köy meclislerince salınan parayı zamanında vermiyenler veya bu paranın mahsul, malzeme ve işe çevrilmesi için müracaatta bulunmıyanlardan salmalar yüzde on fazlasiyle alınacaktır. Köy imamlarının yalnız dînî işlerle uğraşmalarını sağlamak için imamların ihtiyar meclislerine azâ olmalarına dair olan köy kanunu hükmü kaldırılmıştır. Nüfus ve gelirleri başlı başına bir idare kurmağa ve faaliyette bulunmağa elverişli olmayan dağınık köylerle, koy mahiyetindeki meskûn yerleri, beş kilometrelik bir saha içinde muayyen bir merkezde toplayarak bir idare altına almağa İç bakanı mezun olacaktı--. ULUS 23 MART 1937 SALI 3üncüde Hükümetçi kuvvetler ilerliyorlar. Oviedo'da 35 bin asker harbediyor ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5620 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Kamutay dün toplandı 15 şubatta kış tatiline giren Kamutay, verdiği karar mucibince dün toplanmıştır, Yukardaki resimde Kamutayın dünkü toplantısında bulunan Başbakan tsmet InÖnününü, Kamutay Başkam B. Abdülhalik Rendayt, B. Sük. rü Saraçoğlunu ve B. Ali Çetinkaya'yı görüyorsunuz. f Kamutay toplantısına aid tofsilât üçüncü sayfamızdadır ] Başbetke Sergimi Fatih Rtfkt ATAY Bugünlerde ilk enternasyonal türk sergisinin hazırlıklarını seyrettik. M. T. A. nın muvaffak olacağına şüphe etmiyoruz. Fakat bu başarı yalnız sergicilik bakımından değil, bu serginin vazifesi bakımından da büyük olacaktır. En yeni ve tasarruflu kömür kullanma vasıtalarını orada göreceğiz. Maden kömürü ve Linyit'i, köylere kadar, her tarafa yaymak istediğimiz zamanda, bunların en ucuz ve amelî vasıtalarını da tayin etmek lâzım gelir. Kömürle yalnız crmanlarımı-zı değil, toprağımızı ve kültürümüzü de kurtarmağa doğru gidiyoruz. Türk köyünün ilk kalkınma parolalarından biri şudur: tezekten - linyite! Türkiye'nin Linyit hartasını görenler, bu memlekette bir yakacak münakaşası olduğuna hayret edeceklerdir. Fakat yeraltı, bütün hazneleri ile, kendi başına neye yarar? Köylü Linyiti ve onun kullanma vasıtasını Buğday ve arpa ile, yani alrn teri île ödeyebilmeli-dir. Bunun için geniş teşkilât ve uzun müddetli kredi şarttır. Köy sobası bazı teşebbüs adamlarına kâr bırakarak değil, belki devlet büdcesinin yardımı ile oraya girecektir. Sergiyi Ankara'da açıyoruz. Şehrin kendi nüfusu yüz otuz bindir ve etrafı, tenhalıktır. Paris'in bile kendi sergisine müşteri getirmek için demiryollarını ve but m ilgili teşkilâtlarını nasıl seferber îttiğini biliyoruz. Ankara sergisine Türkiye'nin bütün demiryolları üstünden ziyaretçiler getirmek çaresini aramalı, bunun için yalnız nakil ucuzluğu değil, birçok yenilikler de yapmalıdır: Hususî trenleri, aynı zamanda, yatı için kullanmak gibi! bu vesile ile büyük bir kalabalığa sade kömürün faydalarından başka, Ankara'yı da tanıtmış olrrıız. Birinin ekonomi, diğerinin poklitika terbiyesi üzerinde aynı mesud tesirleri olur. NOl: İlk enternasyonal sergimizin yurd dışında gördüğü alâkayı cumhuriyet Türkİycsinin enternasyonal âlemde yarattığı sempatinin güzel bir örneği olarak gösterebiliriz: sergimize 11 millete mensub 72 firma iştirak etmektedir. Bu firmalar arasında birleşmiş teşekküller de olduğundan bunlarla beraber firma sayısı 109 zu bulmaktadır. Sosyete Franko - turu 30 firma adına iştirak etmektedir. Belçika ve ingiliz firmaları da ittihad halindedir. Serginin açılma tarihi, yalnızca, iştirak hn "sunda dünvanm her köşesin- Büyük bir türk dostunu kaybettik İsveçin Eski Ankara elçisi Vallenberg öldü B. Vallenberg 1920 den 1930 a kadar 10 sene Tür-kiyede isveç'i temsil eden eski isveç elçisi B. Vallenberg'in Istokholmde vefat ettiğini acı ile duyduk. Vallenberg hakiki bir türk dostu idi. 1930 da yaşının İlerlemesi dolayısiyle tekaüd oldu. Fakat Türkiyeye karşı o kadar büyük bir sevgisi vardı ki buradan ayrılmadı. Türkiyede çok sevdiği türkler arasında kalmayı tercih etti ve burada yerleşti. Geçen senenin son ayında Istanbulda rahatsızlanmış Nis'e gitmişti. Doktorlar kendisine iklim değiştirmesini tavsiye etmişlerdi. Nis'ten Istokholm'e geçti ve orada vefat etti. Vallenberg ölünciye kadar Türkiyeye bağlı kalmış ve daha birkaç hafta evel isveç'in şimdiki elçisi B. VVinter'e yazdığı mektubta Türkiyenin sancak davasında elde ettiği başarı dolayısiyle sevincini göstermiştir. B. Vallenberg'e dair A. Ş. Esmer'in yazısı üçüncü sayfamızdadır. Hind millî kongresinin kararı Londra, 22 (A.A.) — Yeni Delhi'den bildirildiğine göre. hind milli kongresi ingiliz hükümetinden yeni Hindistan anayasının geri alınmasını istiyen bir karar sureti kabul etmiştir. den gösterilen arzuyu yerine getirmek için geri bırakıldığından bu sahada daha bir çok enternasyonal şöhretli kurumların da iştiraki beklenmektedir. VARİSTEKİ HÂDİSELERDE ÖLENLER 300.000 kişinin iştirak ettiği bir törenle gömüldüler Faşist kurumlarının dağılması isteniyor * Fransız polisleri Klişi hâdiselerinde ölen bir arkadaşlarının Ölüsünü götürüyorlar Paris, 22 (Hususî) — Büyük bir alay, geçen haftaki kanlı hâdiselerin kurbanlarım Klişi meydanına doğru götürmüştür. Dün. hiç bir hâdise olmamıştır. Klişi'de halk kalababğı, pazar gününkünden daha çoktu. Lamba direkleri, muzika yeri siyah bayraklarla Örtülmüştü. Gazete barakalarının üzerinde siyah tülle kravatlanmış kızıl bayraklar dalgalanıyordu. Ölenlerin aileleri, tribüne kadar ilerlemek için kendilerine büyük zorlukla yol açabildiler ve orada yer aldılar. Klişi'nin bütün dükkânları, yas işareti olmak üzere kapanmışlardı. Spiker alayın geldiğini haber verir vermez, derin bir sessizlik geniş sahayı kapladı. Bu sırada Klişi'nin bandosu, hafif hafif enternasyonal ve arkasından Ölüler marşını çalmaya başladı. ilk olarak Klişi belediye reisi B. An-poy, son hâdiseler kaışısında duyduğu heyecanı anlattı. Faşist birliklerin dağıtılmasını, şeflerinin tevkifini, fesadçıla-nn suç ortaklarının mesul zabita memuriyetlerinden uzaklaştırılmasını istedi. B. Juho ölenlerin akmış olan kanlarının hürriyetin korunmasını İstemekte olduğunu söyledi. B. Juho dedi ki: "— Biz herkesin cumhuriyet nizamlarına baş eğmesini istiyoruz. Sizin ölümünüz, bir örnek olacaktır. Sizin hatıranız, aramızdaki yakınlaşmayı daha çok sıkılaştırmabdır. Hükümetten herkes i-çin hürriyet rejimini kurmak ve milleti korumak maksadiyle devamlı tahriklere bir son verilmesini istiyoruz. B. Torez şunları söylemiştir: "— Fcsadçı birliklerin dağıtılması, silâhlarının alınması neticesini elde etmek üzere hep birlik olacağımıza ve böyle kalacağımıza yemin ediyoruz." Sosyalist kâtibi genel sekreter muavini B. Servare faşist teşekküllerin suçlu olduklarına inandığını söylemiştir. Törende üç yüz bin kişi bulunmuştur. Alayın uzunluğu sekiz kilometre i-(Sonu 6. ıncı sayfada) a Bir yaralı enkaz üzerinde enternasyonal marşı söylüyor Hatayda tazyik, işkence Taşnak çeteleri kuruyorlar Sancak davamızın halledildiği gün Şam'da nümayiş yapılırken. Haleb. 22 (Hususî) — Fransızlar tarafından teşkil edilen taşnak çetelerine resmi üniformalar giydirilmektedir. Bunlardan zabit kiyafetinde olen ve kollarında sırma bulunan çete başları iki otomobille Hasİç'den Kamışlıya gelmişler ve etrafı teftişten sonra geri dönmüşlerdir. Milislerin taarruzu Lazkiye, 22 (Hususî) — Kırıkhan'da yeniden bazı türkler milislerin taarruzuna uğramışlardır. Bu türkler milisler tarafından toplanarak istihbarat dairesinde hapsedilmişlerdir. Sokaklarda silâhla dolaşmakta olan taşnaklar so-(Sonıı 6. ıncı sayfada) Atatürkle Şehinşah arasında İran Şahı Riza Şah Pehlevi'-nin doğumunun yıldönümü dolayısiyle Cumhur Reisi Atatürk tarafından çekilen tebrik telgrafı ile buna gelen cevab aşağıdadır: Alâhazereti Hümayun Rıza Şah Pehlevi Şehinşahı han: TAHRAN Zatı Şahanelerinin doğum günlerinin yıl dönümünü en samimi kardeş- (Sonu 3. üncü sayfada) Fıkra Bir misal Büyük şairlerden birinin sözüdür: Aşk bile dekorunu isteri Dün Kamutay yokuşunu tırmanırken, arkamdan geniş ve gür bir ses dalgasının yükseldiğini duydum. Arkama dönüp baktım: stadyom tribünleri maç seyircileri ile dolu idi. t n ş a, mukadder vazifesini yapıyor. Yarın aynı sahada yüzme havuzları, tenis kordları ve diğer spor ve atletizm tesisleri de tamam olduğu vakit, Ankara yalnız dekoru ile değil, onun yaratacağı yeni meraklar ve hamlelerle. Türkiyenin başlıca spot şehri olacaktır. Artisti, salaşlarda değil milli sahne ile birlikte yetiştirebileceğiz: Paris operasının yeni sahnesini ve etraf dekorunu görüpte, onun üstünde bulunmak hasretini duymamak mümkün müdür? istanbul'da çocuklarını tiyatro mektebine istediğiniz ailelerin kulağında ise, belediye salaşlarının tahtaları çatırdıyor! İnönü ve arkadaşlarına milli tiyatro sahnesini gösterirken, eski başbakan Muşanof'un gözleri yaşarıyordu. Rusya komşumuzun başlıca gururu, sahnedir. Osmanlılar Viyana'yı sardıkları zaman, şehir kuvvetlerini idare eden kumandan hükümdarına yazdığı mektub-lardan birinde diyor Ju ki: "Haşmetme-ab. bütün bu kara ve korkunç günlerde, tebaanız haftada birkaç defa operaya gitmek zevkinden mahrum kalmamışlardır!" - Fatay ULUS 23 - 3 - 1937 Düşünüşler Eski zevk Henüz Hm talebesi olduğunu bildiren bir genç bana yeni çıkardığı şiir kitabından, müuücamı yazmamı istiyerek, bir nüshs göndermiş. Doğrudan doğruya eseri hakkında değilse bile, dolayısiyle bende uyandırdığı düşünceleri tesbit etmekle bu arzuyu yerine getir -miş olacağımı sanıyorum. İşte size kiubtan gelişi güzel bir kıta: Gene zulmetlere garkoldu cihan.. Gene hicran.. Karjun uf kama baktım Eleminden tutuşan yollara aktım. Dudağımdan eriyip akmada "heyhat!,. Bunu okuyunca biraz durakladığı • nızı görür gibiyim. Otuz yıl önceki bir şiir kitabından önünüze bir yaprak mı açılmış olduğunu kendi kendinize soruyorsunuz. Atatürk devrinin genç bir liselisi, taze ruhunu bu köhne havanın kanuyuş-turucu ahengine nasıl kaptırmıştır? Ve bu zevki ona kim aşılamıştır? Muhiti mi? Hayır, hiç şüphesiz, ona en sağlam bir edebî zevk vermekle mü -kellef olan mektebi. Yirmi yıl önce bir gazel yaprağı Üzerinde durmuş ve o zamandan beri, memlekette bütün hayat tecellileri gibi şevkin de asırlarca mesafe kat etmiş olduğundan habersiz kalmış bir öğretmen, onun. körpe ve yeniliklere susamış dimağını eski ve kıymetten düşmüş bir sürü malûmatla ve vezin kalıblariyle doldurmaktan başka bir şey yapmamıştı!. Lise sıralarından sonra, hepimit gibi, bu gneç de devrinin düşünce vc zevk seviyesine erişmek içîn. kaybetmiş olduğu en kıymetli y-Usta Al tcîiıfiye uğraşacaktır. Vc bu çetin bir İş olacaktır. önüne hürmetle caket kavuşturup o-turduğu hocası, ona. her satırı ayrı ayrı tenkid edilmeye ve hele bağlı oldu -ğu estetik telâkki kökünden baltalanmaya muhtaç yazıları, eşi yazılamıya-cak şaheserler diye göstermiştir. Yıllarca o bu kötü örnekler içinde düşüp kalkmış, manası ol mı yan bir sürü metinlerde mana aramakla Ömür tüketmiştir. Ve lise sıralarını daha terk etmeden elde ettiği kıymetli bilgilerin vesikasını, önümüze bir şiir mecmuası İmlinde sürmüştür. Bu eğer bir suçsa. mesuliyeti onun değildir. Eski nesil arasında okumak itiydadı-n. alamam ş olanların kötü tesirlerinden genç nesil daha uzun zaman kendini kurtaramıyacaktır. Onun. bu tesirlere karşı tek mücadele silâhı kitabtır. Ancak yeni neşriyatı takib etmek şar-tiyledir ki. bilgi namı altında Önüne serilen şeyler arasında gerekli olan ayıklamayı yapabilecektir. Edebiyat, mektcbtc öğrenildiği şc -kilde aynen daha sonraki nesle nakledilecek bir emanet delildir. Ve böyle bir kanaatle hareket ederek, zamanlarını takib e tm i yenler in etraflarına faydadan ziyade zararları dokunabilir. Gençliği, ve hele lise gençliğini, sağlam bir edebî zevkle cihazlamak için okumaya alıştıralım, öğretmenin veremediğini o, kitablardan almayı öğren -mel i di r. YAŞAR NABİ Orman genel direktörlüğünün yeni sene büdcesi Yeni orman kanunu ile 1 haziran 1937 den itibaren mülhak büdce ile i-daresi kabul edilmiş olan orman genel direktörlüğü 1937 büdce projesi kamutaya verilmiştir. Umum müdürlüğün mas.af ve vanûatı mütevacin olarak 3.150.000 liradır. Umum müdürlük orman kanuniyle yapılması kaüleşen işleri başarabilmek için daha şimdiden hazırlıklarına başlamış bulanmaktadır. U-nııım müdürlük ilk iş olarak orman sınırlarının tahdidi için orman tahdid komisyonları teşkil edecek ve bu komisyonlar muayyen müddetler içinde bütün ormanlarımızın sınırlarını çizecektir. Anado'u tahvilleri İstanbul. 22 (Tel.fonla) — Tasfiye halinde bulunan Anadolu demiryolları ve Haydarpaşa limanı umumi heye. ti bugün senelik toplantısını yaptı. Tah »iller 1.70 mümessiller 1.50 nisıctinde yükselmiştir. Hukuk fakültesinde konterans Bugün saat 17.30 da hukuk fakültesinde profesör Ahmet Esat ArseK'k tarafından (Adliyemizin tekâmül veçhesi) mevzulu bir konferans verilecektir. AVA Yurdda ısı dün sıfırın üstünde idi Dun şehrimizde hava kısmen bulutlu ve kısmen açık geçmiş, vakit vakit sertçe rüzg.İr esmiştir. Dün şehrimizde en yüksek ısı 21 dereceye kadar çıkabilmiştir. Meteoroloji işleri genel direktörlüğünden verilen malûmata göre hava umumiyetle bulutlu geçmiş ve hiç bir tarafta yağış olmamıştır. Dün yurdda ısı tamamen sıfırm üstünde kalmıştır. Dünün en yüksek ısısı Manisa ve Na-sillıde 29, Bursada 30, Yalovada 31 derecedir. En düşük ısısı da gene sıfırın üstünde olma küzere Vanda 2, Eskişehir. de3, Izınittc 4 derecedir . Profesör Beger'nin konferans arı istanbul, 22 (Telefonla) — Univcr. site rektörünün daveti üzerine Istanbula gelen fransız tsb âlimlerinden Profesör Bay Begre bugün üniversite konferans salonunda birinci konferansını ver. dî. Çarşamba günü bir konferans daha verdikten sonra memleketine dönecektir. Profesör şerefine fransız konsolosu, rektör, fransız kolonisi ve bazı doktorlarımız tarafından ziyafetler verilmiştir. Konferans t pek parlak olmuş: profesörler ve talebe tarafından büyük bir alâka ile dinlenmiştir. Hava kurslarına halk da devam edecek İstanbul, 22 (Telefonla) — Geçen sene doktorlarla muallimler için açılan hava tehlikesinden korunma bilgileri kursu bu sene halk için de açılacak ve halkın bu konferanslara gelmesi temin edilecektir. İstanbulun çöp meselesi Fırınlar yapılıncaya kadar çöpler denize dökülecek Sağlık ve sosyal yardım bakanlığı İstanbulun çöp meslesi hakkında yerinde yaptırdığı tetkikler sonunda İstanbul valiliğine bazı direktifler vermiştir. Buna göre, İstanbulun çöpleri mu. hakkak surette Avrupanın bir çok memleketlerinde olduğu gibi fennî furun-larda yakılacaktır. Fakat fenni furun yapılması en az birbuçuk yıl süreceğinden bu zamana kadar çöpler denize dökülecektir. Çöpler mavnalarla deniz kıyısından on mil uzaklara kadar taşınacaktır. Rüzgârlı havalarda dalgaların çöpleri tekrir k yıya atmaması için sahilde denizin durulması beklenecektir. lstanbulda üç tane fenni furun yaptırılacaktır, lst-.nbul belediyesinin bu hususta yapacağı tetkiklere hemen başlaması ve bir an evvel bitirlmeıi de ayrıca bildirilmiştir .CUÇU. .Ç HAB&RLEM • Fahri konsolosluklar; — Roter-damda kurulan fahri baş konsolosluğumuza B. Gerd Van Kesscmin vc Cava adasında Batavyada ihdas olunan fahri konsolosluğumuza da B. M. B. Jc de Bruynenin tayüıleri vekiller heyeüncc kararlaştırılmıştır. • Kapalı pa/ar yeri: — Belediyenin Yenişchirdc sıhhat bakanlığı arkasındaki sahada yaptırmakla olduğu kapalı pazar yeri bitmek üzeredir. Belediye önümüzdeki mali yıl İçinde ayni şekilde fenni tcsisatlı iki pazar yeri daha yaptıracaktır. • Bekleme yerleri: — Otobüs idaresinin Yenişchirdc Güvenlik meydanında yaptırdığı bekleme yeri bitmiştir. Ulus meydanında C H. P. binası önünde ve S'hhat bakanlığı duraklarında yaptırılması kararlaştırılan bekleme yerlerinin yapıtına da bugünlerde başlanılacaktır. - Gazete sntış lrılüb*4en: — Belediye reisliği ga7ete satış knlubeleri yapılması için 1937 malî yılı*büdcesine tahsisat koyacaktır. Yeni büdce harrriıkla-n da tamamlanmak üzeredir. Belediye meclisi büdce müzakereleri için nisanın birinci günü toplanacaktır. Kamutay çağrılan Adliye encümeni bugün parti grupu içtünamdan sonra toplanacakta*. * Arzuhal encümeni bugün parti grupu içti mamdan sonra toplanacaktır. Köyler için ebe mektepleri açılacak Köylerdeki ebe ihtiyaçları famamen temin edilecek Sıhat »e Sosyal Yardım Bakanlığı cumhuriyet hükümetimizin en esaslı bir iş olarak ele aldığı köy ve köycülük işleri üzerinde yeni ve güzel bir karar »ermiştir. Bakanlık köyler için ebe yetiştirmek üzere türlü yerlerde köy ebe mektebi eri açacaktır. Nüfus siyasetemiz ve köylünün sağ- Türk Umanları arasında nakledilecek eşya Marmara havzası dışında ve yalnız türk limanlan arasında nakledilecek yerli veya gümrük resmi ödenmiş ecnebi eşyasının dahilî ticaret muamelelerine aid talimatname alâkalılara bildirilmiştir. 1 nisan 1937 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu talimatnameye göre: bir limandan diğer bir limana naklolunacak eşyayı, sahihleri gümrük idarelerine bildireceklerdir. Kuvvetli şüphe uyand.rmadıkça gümrük idaresi bu eşyayı muayene etmiyecek »e eşya sahihlerine bir beyanname verecektir. Bu suretle vapura nakledilen eşya vardığı limanda gümrüğe uğramadan tüccara teslim edilebilecektir. Vapurlar' dan başka vasıta ile naklolunacak eşya da aynı muameleye tâbi tutulacaktır. Yolcu beraberinde nakledilen eşya manifesto ve beyannameye tâbi tutulmı-yacaktır. Bir türk limanından diğer bir türk limanına giderken ecnebi bir limana uğrayan vapurlarla nakledilecek iç ticaret eşyası şimdiye kadar yapılmakta olan muameleye tabi tutulacaktır. Şirketi Hayriye Yo cularına yeni Kolaylıklar gösteriyor İstanbul. II (Telefonla) — Şirketi Hayriye bugün yıllık toplantısını yaptı. Umumi heyete verilen hesablara göre şirket bu yıl 9.130.875 yolcu taşmış, yük dahil 947.935 lira gelir sağlamıştır. Şirketin afi kârı 41.952 Uradır. §irket bu yıl halkın boğaza rağbetini artırmak için tarifelerinden ehemiyetli ucuzlatmalar yapmış; ayrıca boğazlarda yeniden inşaat yapacaklara bir kolaylık olmak üzere parasız paso vermeye karar vermiştir. YANKILAR Venı imdad işaretleri Bazı adamlar, frenlerdeki tehlike vc imdad işaretini lüzumsuz yere çekip ortalığı telaşa düşürmekten zevk duyarlar. Ingilterede böyle bir kaç vaka olmuş, bunun üzerine ingiliz trenlerine yeni bir imdad işareti konulmuşlar. Bu yeni âletin sapını çekenin eli bir kıskaç tarafından yakalanmakta ve tren memuru gelip anahtarıyle açıncaya kadar o vazıyette kalmaktadır. İhtarda zarafet Danimarka'da bulunan bir tarihî e-serler kolleluiyonunun üzerinde şöyle zarif bîr levha asılıdır. "Gözlerinizle istediğiniz kadar el leye bilirimiz, fakat ellerinizle bakmayınız." Ayna ve intan Hiç kimse aynada kendisini görmez. Gördüğü üç kısımdan mürekl:eb bir karmadır. Birincisi, olduğu gibi kendisi, ikincisi görmek istediği, üçüncüsü ¦se görünmek İstediğidir. Rİcbard Burton — •Sinema merakı Vaıınylon ticaret odasının verdiği rakamlara göre, birleşik Amerika hükümetlerindeki sinemalar geçen yd bir mılyar dolar duhuliye almışlardır. Haftada 88 milyon kişi sinemalara gitmek- tedir. Bu rakama göre, en küçüğünden en yaşlısına varıncay. kadar herkes sinemaya gidiyor demektir. Hemen hanen a/nı filimleri seyreden ingilizlerle amcnkalılar mukayese edilince, amer ikalıların sinemaya daha ziyade düşkün oldukları anlaşılır. Çünkü, bir haftada çocuk ve ya.iı'ardan i-baret 30 milyon infilızin 20 milyonu sinemaya gitmektedir. Kısa hikâye Bir adama piyangodan büyük ikramiye isabet etmişti. Fakat adamın kalbi vardı. Kendisine birdenbire aengin olduğunu söyleseler, belki bir hal oluverirdi. Bir doktordan rica ettiler: —Sen dediler şunu alıştıra alıştıra ¦ılrtt Doktor hemen kalb hastasının yanına gitti ve boş beşten sonra dedi ki; — Size piyangodan 500 Ura ikramiye çıksa ne yaparsınız? Adam hemen: — Bir radyo ılırım dedi! — 1.000 lira vursa?... — Evime eşya alırım... — 3.000 lira vursa?... — Bir ev yaptırmağa başlarım... — Ya büyük ikramiye oUq 50 bin lira vursa... Hasta şu cevabı verdi: — Yarışım sana veririm.. Ve Doktor sevincinden düştü öldü! Hat ırhy ormusunuz ? / — Ankarada bir senede vasatı kaç k'do et yenir ? 2 — Hava gazı tenviratım kim bulmuştur ? 3 — Alman demir yollar mm babaat kimdir? 4 — Dünyanın en yüksek bendi nerededir? 5 — Türk parasının kıymetini koruma kanunu ne zaman çıkarıldı ? Dünkü suallerin cevabları: S—Atillâ Büyük Hün imparatorluğunu ne zaman kurmuştur? C— tsadsa sonra 437. S — Türkiyede kaç koyun vardır? C — 13.590.878. S —Büyük Selçuk devleti ne zaman kurulmuştur? C — tsadan sonra 1040 da. S — Avrupadan Ameıikaya ilk kablo döşemek fikri hangi tarihte ortaya atıldı? C — I8SJ senesinde, S—Galvani kurbağa Üzerinde ilk elektrik tecrübesini ne zaman yapmıştır? C — 1791 senesinde. lığı bakımından çok ehemiyetli olan ve hayırlı neticeler vermesi muhakkak bulunan bu teşebbüsün fiil sahasına getirilmesi İçin bütün hazırlıklar tamamlanmıştır. Bu yeni teşkilât 1937 mali yılı içinde faaliyte geçmiş bulu. nacaktır. Bilindiği üzere bugün memleketimizde ebe yetiştiren bir tek müessese vardır. Lstanbul üniversitesi tıb fakültesine bağlı bulunan bu mkteb; kazalara kadar türk şehir ve kasabalarında çalışan ebeleri yetiştirmektedir. Ancak buradan çıkanlar kazaların ihtiyacını bû le gideremiyor ve bilhassa köyler ebesiz kalıyordu. Şehirde yetişen ve şehre alışan bu zümreyi köylerde çalıştırmakta güç oluyordu. Talebe sayısını Çoğaltmak suretiyle ihtiyaçlara cevab vermek de imkânsız görülüyordu. Gerçi bakanlık (tababetin icrası) hakkındaki kanunun verdiği halâhiyete dayanarak etkiden köy ve kazalarda diplomasız c-belik yapanlara doğum teşkilâtı olan hastahanelerde üç ay aitaj gördürerek mümkün mertebe açığı kapatmağa çalış* mış ise dc köylerden okuyup yazma bilenlerin azlığı ve eski ebelerin çok cahil bulunmaları maksadı temine yetmiyordu. Bakanlık bu vaziyeti kökünden halici mek vc fena şartlar içinde yapılan doğumlarla kaybolan nüfusu (yurda kazandırmak azminde idi. Köylerde ebe bulunduracak teşkilâtı meydana getirmek hususundaki bu kararını yeni teşkilât kanuniyle halletmiştir. Teşkilât kanununun bir maddesi köy ebeleri yetiş tirilmesini nazarı itibara almış vc bu ebelerin yetiştirilmesi için mektebi er açılacağını tasrih etmiştir. Hazırlanan programa göre önümüz* deki malî yıl başından itibaren yavaş yavaş açılacak olan bu müesseseler şu şekilde olacaktır: Muhtelif vilâyetlerde doğum evleri vardır. Yüzlerce vatandaşın hayatını kurtaran ve bir mekteb denilebilecek vaziyette bulunan bu doğum evleine koy ebeleri yetiştirecek teşkilât ilâve olunacaktır. Mektebe ilk tahsilini yapmış veya o derecede okumuş olanlar alınacaktır. Namzcdler meJctebdc bir yıl okuduktan sonra ellerine yalnız köylerde çalışmağa izin veren birer diploma verilecektir. Köy ebeleri kazalarda ve yüksek mektebten çıkan ebelerin bulundukları başka yerlerde çalışamıyacaklardır. Bakanlığın bütün diğer yurdları gibi para» aiz yatılı olan bu mekteblere 30 yaşına kadar koy kızları gireceklerdir, Namzetlerin evli bulunanları tercih e-dileccklcrdir. Bu ebelere bir köy veya mıntakasr verilecek ve bunlar en çok dört bin nüfusun doğum işlerine bakacaklardır. Tej kıl.ıt kanunu bu ebelerin aylıklarının köy sandıkları veya hususi idareler tarafından temin edileceğini emretmek, tedir. Köyler dilerlerse yalnız kendi köyleri için bir ebe tutabileceklerdir. Müesseseler yalnız bulundukları vilâyet halkından değil komşu vilâyetlerden de talebe kaydedebileceklerdir. Yalnız bunlarda her halde kendi köylerinden veya yakın köylerde çalışacaklardır. Bakanlık bu kararma ilâve olarak önümüzdeki mali yıl başından itibaren bakanlığa bağlı dispanserlerin bazılarında da doğum yapabilecek teşkilât vücude getirecektir. Bu dispanserlerin kadrolar ma lâzım gelen teknik? vazifedarlar ilâve olunacaktır. £py-denberi faaliyette bulunan Etimcsuf, (İçtimai hıfzıssüıha numune dispanse. ri) bu yem teşkilâta örnek ittihaz edilmiştir. ULUS 24 MART 1937 ÇARŞ 6 ıncıda Paris mektubq: Parist kon hâdiseler ve Kontdö ambröne yapılan suikast ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5621 ADIMIZ, ANDIMIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Kamutay grupunda Yakında Başbakanımız İsmet /-nönii tarafından V V V 1 ! Z'yaret Edecek başbakanımızın izahatı italya dış bakam Belgrada gidiyor İnönü yakında Belgrada gidecek Partide Romanya lehinde sevgi gösterileri yapıldı Riyaset Dîvanı tarafından Kamutay Reis Vekilliğine namzed gösterilen Seyhan saylavı B. Hilmi Uran C. H. Partisi Kamutay Crupu bugün (23.3.937) öğleden sonra Antalya saylavı Dr. Cemal Tuncanın başkanlığında toplandı. Söz alarak kürsüye gelen Başbakan İsmet İnönü: 1 — Geçenlerde Ankarayı ziyaret eden Romanyanın değerli Hariciye Nazırı M. Antonesko ile görüşmelerinden Balkan antantının günden güne daha kuvvetli bir vaziyette olduğunun ve u-mumi siyasette tara bir görüş birliği bulunduğunun müşahede edildiğini anlattı. Parti Grupu Romanya lehinde geniş muhabbet tezahüratı yapmıştır. 2 — Yugoslavya Başvekilinin geçen seneki ziyaretini iade etmek üzere yakında Belgrada gideceğini ve bu vesileden istifade ederek umumi siyaset vaziyetini dostlarımızla gözden geçirmek fırsatmı bulacaklarını söyledi. 3 — Merhum Gaziantep saylavı Nuri Conkcrden münhal bulunan Büyük Millet Meclisi Reis Vekilliğine Sey. han Saylavı Hilmi Uranın Riyaset Divanınca namzetliği tensib olunduğunu bildirerek Parti Grupu Umumî Heyetinin tasvibine arzolundu ve ittifakla kabul edildi. (A.A.) Başhetke Boğuşmalar Folih Rıfkt AT AY Klişi kurbanlarıma arkasından 300 bin kişilik bir alay yedi saatten fazla süren bir gösteri yürüyüşünde bulunmuştur. Bu kurbanlar, sosyalist başbakanın polisi ile vuruşarak ölen komünistlerdir- Parlamentoda birçok sual ve istizahlara cevab vermeye davet olunan Leon Blum'a, fransız sosyal partisi reisi albay Larok'u hapsettirmek istiyen komünistler halk cephesi ekseriyetine mensupturlar. Aynı ekseriyetten radikaller ise, bütün partilerin kanunî hürriyetlerini müdafaa etmektedirler: "— Hayır, diyorlar, biz ne sağ, ne de sol diktatorya istiyoruz!,. Hakikat de odur ki, eğer iktidara gelecek olsalar, albay Larok komünistlere, ve kızıl Torez faşistlere ancak zindanda yer vereceklerdir.. Henüz pek sağlam oturduğuna şüphe olmayan Leon Blum, rejim durluğunu korumak için elinden geleni yapıyor: fakat acaba, eğer ekseriyetin iki kolu arasındaki anlaşmazlık artacak olursa, iç buhranı daha fazla ağırlaşmaktan alıkoyabilecek midir? Çünkü fransız buhranının bugünkü velev şekli hadliği ile iç harb arasında pek uzun bir mesafe olduğu iddia e-dilemez. Bu sırada İspanyanın sağı ve solu, diş dişe tırnak tırnağa, hayat-memat kavgası yapıyor. İspanyanın içinde ve dışında Avrupa ikiye bölünmüştür: tahrikçiler, iki cepheyi tutuşturmak için bütün gayretlerini sarfetmektedir-ler. Nevyork ve Londra nümayişlerinin manâsı yok değildir. Demokrasiler iki dikta çemberinin tethişi altında, kendilerini hürriyetlerini korumak kaygısı içfn-dedirler. İngilizler demokrasiyi müdafaa etmenin en doğru yolu, iç disiplin ve mîllî kudret davalarının yalnız diktatoryalara hâs olmadığını ve demokrasi hürriyetleri içinde dahi aynı neticelerin elde edilmesi mümkün olduğunu irpat etmekte buluyorlar, işte Fr:—-* hu imtihandan geçiyor. Egeliler şehid Kubilâyı derin saygı ile andılar Kubilây için Menemende yapılan törende binlerce kişi bulundu izmir, 23 (AA.) — İnkılâb şehidi Kubilây ve arkadaşlarının hâtıraları dün binlerce halkın huzuriyle taziz edilmiştir, Öğleden sonra Izmirden ve Manisadan kalkan hususî trenler, otomobiller ve otobüsler binlerce halkı Menemene taşımışlardır. Yakın köylerden binlerce halk da bu törene iştirak etmiştir. Parti, halkevi birlik ve cemiyet azalan, izciler ve halk kasabanın spor meydanında toplandıktan sonra muzıkanın çaldığı istiklâl marşiy-le törene başlanmıştır. Marştan sonra İzmir C. H. P. adına vali ve parti başkanı B. Fazlı Güleç faciayı kötülenüş ve o facia kurbanlarının hatıralarım saygı ile anmıştır. Valinin söylevinden sonra Manisa C H. P. adına Dr. 3. Necdet Otoman bir hitabede bulunmuş ve bundan sonra izmir erkek lisesinden B. Muammer bir şiir okumuş ve ordu adına Asteğmen Arif Yılmaz ve İzmir öğretmenlerinden B. Nevzad Ataç ve menemenliler adına da öğretmen B. Kemal birer söylev vermişlerdir. Söylevler bittikten sonra anıtın bulunduğu Ayyıldız tepesine alay halinde gidilmiş ve anıta çelenkler konularak sehidlerin ruhları taziz olunmuştur. Törenden sonra İzmir, Manisa ve o civardan gelen halk aynı vasıtalarla yerlerine dönmüşlerdir. Bu münasebetle İzmir valisi B. Fazlı Güleç çok heyecanlı bir nutuk söyle, miş ve büyük inkılâp şehidinin hatıralarını en derîn bir saygı ile anmıştır. Paris Elçimizin B. Blum'a ziyafeti Paris, 23 (A. A.) — Türkiye Büyük Elçisi B. Suad Dauaz ite refikası dün B. Leon Blum ile zevcesine parlak bir öğle yemeği vermişlerdir. Birçok bakanlarla diplomatlar ve politika adamları bu yemekte hazır bulunmuşlar-dır. Yemek, hararetli bir dostluk havası içinde gemçiştir. Belgradda bir anlaşma imza edilecek Roma, 23 (A.A.) — Havas ajansının muhabirind.n: Resmi olarak bildirildiğine göre Kont Ciano, bu akşam Stoya-dinoviç ile görüşmek üzere Belgrada hareket edecektir. Salahiyetli bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Kont Ciano, Belgradda İtaL ya ile Yugoslavya arasındaki bütün halledilmemiş meseleleri halledecek o-lan bir takım politik anlaşmalar İmza edecektir. Avusturya başbakanı B. Şuşnig, Kont Cianonun Belgrad yolculuğundan sonra Romaya giderek Duçe ile Avus-| turya meselesiyle genelce merkez Av-rupası vaziyeti hakkında görüşmelerdi bulunacağı ilâve edilmektedir. Avusturya başbakanının paskalya yortusun-dan önce Romaya gideceği hakkındaki haber yalanlanmaktadır. (Sonu 5. inci sayfada) Musolini Venedik sarayı balkonundan bir nutuk söyledi Sağ kuvvet rejimleri ise, halk yığınlarına karşı zor idarelerine hak kazandırabilmek için, bilâkis, bu hürriyetlerin milletleri buhrandan buhrana sürüyüp götürdüğünü görmek arzusundadırlar. Bunlar İspanya işine karıştılarsa bu, r.e yalnız ideolojiler hesabına, ne de ispanyayı sömürgeleştirmek için, bilâkis, kendi rejimlerinin kendi memleketlerindeki tali ve menfaati namına olmuştur. Fransız Başbakanı B. Blum çalışma odasında Fransız Parlâmentosunda Siyah gömleklilere hitab etti Ve dedi ki: parola şudur: unutmamak, hazır olmak Roma, 23 (A.A.) — Faşist savaşçılar birliklerinin kurulmasının 18 İnci yıldönümü dolayısiyle B. Musolini bir nutuk söylemiştir. Venedik sarayının balkonundan yûs-binlerce dinleyiciye hitab eden Duçe, savaşçılar birliklerinin yıldönümünün bu sene ilk defa olarak yeni Roma imparatorluğu tarafından kutlanmakta olduğuna dikkati çekmiştir. Duçe, demiştir ki: "— Yıldönümü, benim Afrika yolculuğundan döndüğüm tarihe rastlıyor* Bu yolculuk, günü gününe evcice en ufak noktalarına kadar tesbit edilmiş o-lan bir programa göre yapılmıştır. Bu yolculuğun ne uzatılmış, ne kısaltılmış olduğunu bazı yabancı gazetelerinin o-kuyup yazmaktan âciz delegeleri bil» anlıyabilirlerdi. Lıbyaya yaptığım yolculuk sırasında italyanlar tarafından steplerde yapılan İşlerin verimlenmeya başladığını gördüm. Bugün ltalyaya hücum etmek için hokkalarla mürekkeb sarfediliyor. Fakat biz başkalarının yalanlarına karşı B. Blum tenkid Paris, 23 (Hususi) — Bugün Klişi hâdiseleri dolayısiyle hükümet parlamentoda sorulan suallere cevab verecektir. Daha toplantı vaktinden epey önce, parlamento koridorları, büyük günlere hâs bir fevkslâd:lık gösteriyordu. İlk iözü sağcı mebuslardan B. Vi-nankur aldı, Umumi grevi şiddetle tenkid etti ve hükümeti bu greve izin ver- şiddetle edildi meşinden dolayı kötüledi. B. Dölanney toplantı hürriyetinin herkese eşid olarak tatbikini istediler. Ve mukabil gösterilerin hükümet üzerinde baskı yapmaktan başka bir gayesi olmadığını hükümetin bu manevralar Önünde boyun eğmemesi lâzım geldiğini söylediler. Sol partiler delegasyonunun, par-(Sonu S. inci sayfada) (Sonu 5. inci sayfada) Ulus tayyare ile her sabah Istanbula sevkedilmekte-dir. Sabahki Ulus öğleyin Istanbuldadır. W I ULUS 24 - 3 - 1937 Dihünüsler Kültür davamız ve Köy eğitmenleri Kültür Bakanlığı on sene zarfında bütün köylerimizi okula ve eğitmene kavuşturacak vc bu suretle en büyük davalarımızdan birini gerçekleştirecek olan programını sistemli ve özenli bir şekilde tatbik işine girişmiş bulunuyor. Geçen seneki ilk denemeyi genişletecek ve 550 eğitmen yetiştirecek olan beş yeni kurs yurdun muhtelif köşelerinde açılmak üzeredir . Normal çalışma yoliyle başarılması İçin bir asırlık zamana ihtiyaç gösteren bir işin, bu derece hayatî bir meselede bunca zaman beklemeye tahammülü olmayan inkilâb rejimi tarafından inkilâb-çı metodlara baş vurularak gerekli zamanı onda bire indirecek surette hızlandırılması, biliyoruz, bazı septik kimselerce tereddüd ve endişe ile karşılanmaktan geri kalmamıştır. Esasen, inkilâbçı metodlar, her yerde ve her zaman şüpheyi karşılarında, yenilmesi gereken ayrı, bir engel olarak bulagelmişlerdir. Her yıl sayıları arttırılacak kurslarda köylerin kendi içlerinden seçilmiş elemanların süratle yetiştirilmesi yoliyle her köyün bir eğitmene aahib edilmesi teşebbüsüne karşı endişelerini şöyle formüle edenlere rastlıyoruz: Bir memlekette okumuş çokluğu İdeal değildir. Kültür ve medeniyet ancak kütlelerini dirije eden yüksek tahsilli ve kaliteli yurddaşlar tarafından ileri götürülür. Tahsil İmkânlarını kolaylaştırarak kalitesiz diplomalıların sayısını alabildiğine çoğaltmayı değil, az da olsa, yüksek seviyede kültür adamları yetiştirmeyi gaye edinmek lâzımdır. Çünkü diplomalı işsizlerin çoğalması bîr çok medeni memleketlerin şikâyet ettikleri buhranlara meydan vermiştir. Burada yanlış bir muhakeme tarzı karşısında buunduğumuzu anlamak İçin meseleyi bir de şu şekilde mütalca etmeliyiz. : Köy eğitmenleri yetiştirmek için bizim giriştiğimiz teşebbüs, normal tahsil sisteminden tamamiyle müstakil ve onunla İlgili olmıyan ayrı bir iştir, l'.ir yandan bu ise önem verirken, bir yandan da gerek liselerimizin ve gerekse üniversitemizin kültürel seviyesini yükseltmeye ealışmamaklığımız için hiç bir sebeb yoktur. Kalite ve kantite birİbİ-rine muvazi iki dava halinde beraber yürüyecektir. Dikkat edilsin: Biz lise veya yüksek tahsil gençliğinin sayısı kabarsın diye bu müesseseleri hafifletiyor değiliz, bilâkis bu hususta Kültür bakanlığımız her zamandan daha hassas ve kıskanç davranmaktadır. Diplomalı bolluğunun medeni memleketlerde işsizlik buhranı doğurması meselesine gelince, keyfiyet ancak üniversite veya hiç olmazsa lise diploması hususunda doğrudur. Mezunlarına hattâ bir ilk okul diploması kadar bile hak ve salâhiyet vermiyecek olan koy okullarının böyle bir buhranla nasıl a-lâkalı gösterilebileceği kestirilemez. Bu okulları bitirenler tahsillerine devam i-çin şehirlere akın edecek değillerdir, sadece elde ettikleri bilgilerle köylerinin yaşama ve üretme seviyesini yükselteceklerdir. Okuma yazmadan başka fennî ziraatçilik. - tabiî ihtisas değil -hakkında az çok malûmat vermek, sihat koruma ve insanca yaşamanın en basit Şartlarını öğretmek, bizim köy okullarından beklediğimiz gaye bundan ibarettir. Nüfusumuzun dörtte üçünü teşkil eden köylümüzü gerek okuma yazma, gerekse görgü bakımından ümmilikten kurtaracak olan bu teşebbüs, memlekette bir okumuş infilasyonu doğuracak değildir. Birde, acaba böyle acele edinilen o-kuma ve yazma melekesi, bazı halk dershaneleri mezunlarında görüldüğü gibi, kısa zamanda unutulmayacak ve bu suretle bütün emekler heba olmıyacakmı-dır Suali dc hatıra gelebilir. Bu ihti--mali önlemek için, elbette ki, köyler ü-zerİndeki kültürel çalışmalarımız bu okullara inhisar etmiyeceletir. Her köyü, okul gîbİ, bir de okuma odasına sa-hİb etmek, burada köylüyü alâkalandıracak ve onun seviyesini yükseltecek her türlü neşriyatı bulundurmak da, birinci dava kadar lüzumlu ve ona muvazi olarak ele alınacak ayrı bir iştir. Şüphesiz ki, alfabeden sonra eline verilecek kitabı hazırlamadıktan sonra, köylüye okuma öğretmek bir şey ifade etmez. Bu hakikati pek iyi kavramış o -lan kültür bakanlığı köy kütüphanesini vücude getirmek işini de ciddî surette tetkik etmektedir. Bir de köy eğitmenlerinin, köylülere yalnız okuma ve yazmayı Öğretmekle kalmıyacaktan da u-nutulmamalıdır. Onlar köyleri için birer medeniyet yapıcı vazifesini göreceklerdir. Medenî hayatın tecelli ettiği her sahada imkânları zorlamış ve mesafeleri kısaltmış olan inkilâb rejiminin, bütün eserlerinde olduğu gibi bu tecrübesini de muvaffakiyetle sona erdireceği şüphesizdir. YAŞAR NABİ Otelciler birlimi İstanbul, 23 (Telefonla) — Memlekette turistik vasıfları taşıyan oteller arasında iş birliğini ve gelişimi sağlamak İçin bir birlik kurulacaktır. Birliğin projesi belediye ve türing kulüb tarafından hazırlanmış ve otelcilerin iştirak ettikleri bîr toplantıda gözden geçirilmiştir. Birliğin kuruluşuna aid resmî formalite iki haftaya kadar bitirilecektir. stanbul süt üretmeni er İyi e satıcıları arasında anlaşmazlık İstanbul. 23 (Telefonla) lstanbulda süt ürctmenleriyle süt satıcıları arasmda fi-at meselesinden çıkan bir anlaşmazlık vardır, üretmenler fİatı yaz mevsiminde dokuzdan aşağı kabul etmeyeceklerini satıcılar kilosunu yediden fazlaya alamıyacaklarını iddia etmektedirler. Bugün şehirde satışı üretmenler kendileri yaptılar. Belediye işe karışmak niyetinde değildir. Eğede satış kooperatifi İzmirde bir tarım satış koo-peratifleri birliği kuruluyor Ekonomi Bakanlığı Ege mıntakasın-da geçen yıl kurulan tarım kredi kooperatiflerine muvazi bir şekilde çalışmak üzere, bazı yerlerde satış kooperatifleri teşkil etmeğe karar vermiştir. Satış kooperatifleri, kuru üzümlerimizin bir elden vc müstahsilin menfaatine en uygun şekilde satışını temin edecektir. Esasen organize edilmiş bulunan Aydın incir satış kooperatifi de bu faaliyet hududu içine alındıktan sonra, merkezi İzmirde bulunan bir "Tarım Satış kooperatifleri birliği" kurulacaktır. üzüm vc İncir mahsulümüzün mühim bir kısmını dış memleketlere kadar gönderecek olan bu birliklerin kurulması işleri İş ve Ziraat Bankalarının teşkil ettiği Tariş limited şirketinin direktörü B. İsmail Hakkı Veral'a verilmiştir. B. Veral bakanlıktan icab eden direktifleri aid t!; tan sonra dün akşamki trenle lzmirc hareket etm'ştir. Yeşüköyde karaya oturan Romen vapuru kurtarıldı İstanbul, 23 (A.A.) — Bir hafta evvel Yeşilköy feneri önünde karaya oturan Romanya bandıralı Bucurestİ vapuru türk gemi kurtarma şirketinin alemdar ve hora kurtarma vapuru, lan tarafından bugün saat 15 raddelerinde kurtarılmıştır. Bucurcsti vapuru akşam üzeri İstanbul limanına gelmiş ve demirlemiştir. Ankarada ilk okullar için yeni binalar yapılıyor Maarif işleri için bu sene büdcede fazla tahsisat ayrıldı Ankarada kültür sahasında son yıllarda iyi bir gelişme güze çarpmaktadır. Vilâyetin kültür işlerindeki faaliyetinin ehemiyetli bir cephesini köy mektebleri teşkil etmektedir. Hususî idare büdcesinden son beş yılda köy mektebleri inşaatına yapılan yardım 60 bin lirayı geçmektedir. Önümüzdeki yıl içinde de mekteb yapılmasına devam edilecektir. lstanbulda havacılık konferansları istanbul, 23 (Telefonla) — Türk kuşu idare heyetinin ilk okul öğretmenleriyle lise ve üniversite talebeleri için hazırladığı seri hava konferanslarına bugün başlandı. Bugünkü Kamutay Bugünkü Kamutay ruznamesi şudur: Bir defa müzakereye tâbi olan maddeler 1 — Hudud vc sahiller sıhat umum müdürlüğü 1933 yılı son h.sabı hakkında kanun lâyihası ve Divanı muhasebat encümeni mazbatası. 2 — Posta, telgraf ve telefon umum müdürlümü 1933 yılı son hesabı hakkında kanun lâyihası ve Dîvanı muhasebat necümeni mazbatası. 3 — Tahlisiye umum müdürlüğü 1933 y.lı son hesabı hakkında kanun lâyihası ve Divanı muhasebat encümeni mazbatası. t ki defa müzakereye tâbi olan maddelerden birinci müzakeresi yapılacak maddeler 1 — Jandarma kanununun 18 inci maddesinin tefsiri hakkında Başvekâlet tezkeresi ve Millî müdafaa ve Dahiliye encümenleri mazbataları Kamutay çağrıları * Dahiliye Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. * Kamutay Maliye Encümeni bugün Umumî Heyet içtimaından sonra toplanacaktır. 4 Memurlar kanunu muvakkat encümeni bugün Umumî Heyet içtimaından sonra toplanacaktır. V A N K İL AR Nevruz, Ergenekon ve kurt Evelki gün "Nevruz,, bayramı idî. Bu bayram, bütün A&yaya eski bir türk efsanesinden yadigâr kalmıştır. Türklerin Ergenekon'dan kurtuluşları martın 22 sine rastlamıştı. Bu efsanedeki kurtarıcı kurtu hatırlarsınız. Türk dilinde 'kurtarmak", "kurtulmak", "kurtuluş., gibi kelimelerin "kurt" kökünden gelmesi, bu efsanenin doğruluğunu gösterir canlı deliller sayılamaz mı? Çemberlayn'e dair.. Son günlerde İngiltere, büyük bir diplomatını vc bir Londra gazetesinin yazdığı gibi, son Tori'sini kaybetti: Babası da meşhur bir diplomat ve ingiliz emperyalizminin babası olan Osten Çemberi ayn, İngiltere adına Lokarno'yu imzalamıştı ve ingiliz parlamentosunda kırk beş seneden-beri devamlı surette mebus bulunuyordu. Bu itibar ile en kıdemli mebus olan Loyd Corc'dan sonra geliyordu. Gene bir ingiliz gazetesinin haber verdiğine göre bundan birkaç ay e-vel Londranın cenub - garbında küçük bir otelde oturan O. Çemberlayn, o zaman dostlarına paraca darda olduğunu söylemişti. Son senelerde yazıp bastırdığı hatıralarda yazlık evini nasıl elinden çıkarmağa mecbur olduğunu anlatır. Londranın son To-ri'si bu evi tekrar alamadan, yani fakir olarak ölmüştür. Edebi bir muvaffakiyetin strrı Fransada bir muharririn kazandığı şöhret ve muvaffakiyetin sebebi, büyük babasının ölümünden sonra anlaşılmıştır. Bu muharrir, gençliğinde İlk ese-rini yazmış ve güç belâ bir kitabçıya bastırmıştı Toy bir muharririn ilk e- seri olmasına rağmen bu kitabın kısa bir zaman içinde tamamen satılmış olduğunu gören kitabçılar, büyük bir iatidad karsısında olduklarını hissettiler ve genç müelliften yeni yeni ki-tablar istediler. Bir taraftan da bu hâdise gazetelerin edebî tenkid sütunlarına aksetmiş bulunuyordu. Muharrir de yazdı, satmağa devam etti ve şöhret kazandı. Günün birinde muharririn büyük babası Ölünce evinin açılmıyan bir o-daima girenler, edebî b|r muvaffakiyetin sırrını anlamış bulunuyorlardı. Zengin adamın hususî odası, tavanına kadar torununun İlk neşrettiği kitabi* dolu idî. Ah, bizîm genç muharrirlerimizin de zengin birer büyük babalan olsa... Uç kıral arastadaki fark Bir ingiliz muharriri son günlerde Kıral Sekizinci Edvarda, hayatma, karakterine, düşünüşlerine dair bir kitab neşretti. Bu kitabta, biribirİ ardınca gelen üç ingiliz hükümdarı şöyle mukayese edilmektedir: Yedinci Edvard, milleti "tebaası" olarak tanırdı. Beşinci Corc, ingilizlere "milletim" derdi. Sekizinci Edvard ise "arkadaşlarım" diye hitab etmiştir. Kadın köşesi İçine süt konan şişe ve sürahileri temizlemek için, kauçuktan yapılmış fırçaları tavsiye ederiz. Bu fırça alelade bez ve paçavralardan daha faydalıdır. Sıcak sodalı su ile süt kablarını temizleyebildiğiniz gibi bu fırçaları da temizliyebilirsİniz. Sonra, ağzı dar şişelere bu fırçaları soktuğunuz zaman kolunuza su sıçraması tehlikesi de kalmaz. Hatırlıyor musunuz? 1 — Türkiyede kaç belediye vardır? 2 — Ankaranın kaç evinde etek-trih vardır? 3 — Türkiyede. bareme göre en yüksek ve en az maaş dereceleri nedir? 4 — Büyük harbta yalnız harb meydanlarmda ölenlerin sayısı ne kadardır? 5 — Bugün kültür hayatımızda ehemiyeti olan hangi hâdisenin yıldönümüdür Dünkü suallerin cevablan: S —Ankarada bir senede kaç kilo et yenir ? C — 935 senesine göre 4.459.549 kilo . S — Hava gazı tenviratını kim bulmuştur ? C — 1804 senesinde ölen Filip Le-ban'ki zamane âlimlerinin itirazına uğrayan bu keşif ancak Lcbon'un Ölümünden 14 sene sonra Patiste tatbika başlanmıştır. S / Alman demiryollarının babası kimdir.? , C — J- Bader'dir ki, 1831 senesinde hükümete ilk müracaat ettiği zaman kendisine güç belâ 200 türk lirası ile yardım edilmiştir. S — Dünyanın en yüksek bendi nerededir? C_Kalifornia'da San Gabriel bendi ki yüksekliği 435 kademdir. 78.204 galon su alır ve 25 milyon dolara mal olmuştur. S — Türk parasının kıymetini koruma kanunu ne zaman çıkarıldı? C — 22 şubat 1930 Vilâyetin köy mektebleri faaliyetini Kültür Bakanlığının yetiştirdiği e-ğitmenler çok kuvvetlendirmiştir. Bu ders yılı vilâyetin 79 köyüne inhisar, eden bu çalışma önümüzdeki ders sene* si içinde daha yüz köye teşmil olunacaktır. Bilindiği üzere bu faaliyetin esasını orduda erbaş olarak yetişmiş yurddaş-ların bir kurstan geçirildikten sonra köylere eğitmen olarak tayin edilmeleri teşkil ediyordu. Vilâyet bu çalışmanın lüzum gösterdiği idarî işleri büyük bic dikkatle takib etmektedir. O dereecda ki, bu eğitmenlerin köylerde yaratmağa muvaffak oldukları sağlık, tarım, sosyal ve kültürel meseleler bütün vilâyet dairelerinin en faal işlerini teşkil ediyor, Bugün Ankara merkezindeki 19 mı!;-tebtcn ancak altısı "çift tedrisat* yapmaktadır. Yeni inşaat bu şekli de ortadan kaldıracak ve merkez okullarında normal tedrisat başlayacaktır. Bu yıl vilâyet merkezinde 400 bini liralık bur tahsisatla yeni okullar yapılması da kararlaştırılmıştır. Bu suretle mekteb .ihtiyacı kökünden ve tamamiyle halledilecektir. Vilâyet hususî idaresinin bu yd umumî meclîs tarafından kabul edilen 937 malî yılı büdcesinde maarif işlerini 616.500 lira ayrılmıştır. Geçen malî yılda bu tahsisat 557.400 lira idi, 1935 - 1936 ders yılı istatistiklerine göre, Ankara merkezinde 19, merkeze bağlı köylerde 16, kazalarda 15, kaza köylerinde 146 ilk mekteb ve üç yatı mektebi vardır. Faal vaziyette bulunan bu 199 meletebte 522 muallim çalışmaktadır. Yatı vc hususiler dahil olduğu hal» de vilâyet ilk mektebİerine 24.960 çocul Hfv.ım crmrjrtrrlir. Kömür sergisi için hazırlık Trenlerde fevkalâde tenzilâtlı tarife tatbik edilecek Enternasyonal kömür sergisi için yapılan hazırlıklar devam etmektedir. Sergi sade Ankaraya inhisar etmiyecek, büyük memleket alâkasını üzerine çekecektir. Bunun İçin tertibat alınmaktadır. Sergi devamı müddetince Ankaraya geniş mikyasta turist gelecektir. Bayındırlık Bakanlığı sergi müddetince trenlerde fevkalâde tcnzilâtb bir tarife tatbik etmeği kabul etmiştir. Bu tenzilâtlı tarifenin Ankaraya geniş mikyasta turist akınına hizmet edeceği şüphesizdir. Tenzilâtlı tarifenin nas'l olacağı ayrıca kararlaştırılacaktır. Sergi devamı müddetince Ankaraya hususî trenler tahrik edÜecektir. HAVA Havalar ısınıyor Dün şehrimizde hava genelce açık ve durgun geçmiş ve ısı 21 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dün yurdda hava gencice bulutlu ve yağışsız geçmiştir. En yüksek ısı İzmir ve Çorumda 24, Diyarbekirde 25, Rizede 26, Urfada 27 derecedir. En düşük ısı sıfırın altında olmak üzere Kütahyada 1, Beyşehirde 2, Karsta 3 derecedir. ULUS UMUMİ KÛTUPHAM» 25 MART 1937 PERŞEMBE 3 üncüde Fransız parlamentosu 362 reyle kabineye güvenini bildirdi ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5622 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Siyasî müsteşarlıklara kimler tayin edildi? Anltaıa, 24 (AA.) — Siyasî müsteşarlıklara aşağıdaki zatların tayini Cumhurreisi Atatürk'ün yüksek tasdikine iktiran eylemiştir: Adliyeye: Kocaeli mebusu Salâhaddin Yargı, Millî müdafaaya Denizli mebusu Necib Ali Küçüka. Dahiliyeye: Malatya mebusu Abdül-muttatib Oker, Maarife: Erzurum mebusu Nafi Atuf Kansu, Ziraate: Mardin mebusu Riza Ertun, İktisada: Konya mebusu Ali Riza Türel, Nafiaya: Trabzon mebusu Sırrı Day. Sıhhat ve içtimai muavenete: Aydın mebusu Dr. Hulusi Alatay. Başbetke Ayar noktası Fatih Rtfkt ATAY Davamızın tereddüd edecek tarafı yoktur: her türlü enternasyonal dalgalarına karşı, kendi nas-yonat'im'ızî müdafaa edeceğiz. En basit kültür işlerinden, en karışık ekonomya meselelerine kadar, hepsinde, bu müdafaa şuurunu korumak lâzımdır. Cephe yerine şuur tabirini kulllandığımıza dikkat ediniz. Bu memleketin hiçbir menfaati [politika menfaati, ekonomya menfaati, kültür menfaati] hiçbiri, başka bir memleketin burada aynı şubelerdeki menfaati ölçüsü ile görülüp kıyas edilemez. Bir şahıs veya bir müessesenin maddiğ menfaati harekete getiren herhangi bir telkin, ilgili olanlara, mantık ve hakikatlerin eneyisi gibi görünebilir. Bazen münakaşa halinde olduğumuz herhangi böyle bir mesele hakkında bizzat bizim iddialarımıza, yabancı iddiacıların şöyle bir cevab verdiğini görüyoruz: "— Fakat birkaç gün önce xxx şehrindeki türk ticaret-çileri sizinle aynı mütaleada de- ğiidir Bize böyle bir mülâhazada bulunanların büyük hatâları, salahiyetli ve mesul olanlardan gayri-lerile temas aramalarından ibarettir. Salahiyetli ve mesul olanların, millî her türlü menfaat mülâhazalarına İstinad eden muhakeme ölçüsü ile, günün işlerini gündelik menfaat düşüncesi ile ayarlamak istiyenlerin dar terazesi arasında derin bir fark vardır. Bütün enternasyonallere karşı Kemalizm nasyonali: bu istiklâlin nefyettiği cereyanlar a-rasında, geniş islâm ve daha mahdud osmanlı enternasyonali de vardır. Avrupayı bir islâm. Balkanları bir osmanlı, sonra hepsini, ayrı ayrı, Kemalist türk gözü ile görünüz. Bizim ideolojimiz, gerçekte, bizim hürriyetimiz üzerine kurulmuştur. Ne maddî, ne manevî, hiçbir yabancı disiplin zincirine, ne kafa, ne kol, ne de ayak kaptırmak niyetinde olanlardan değiliz. İç ve dış politikada ve bu politikanın her çeşid değişimlerinde, hiçbir enternasyonalin [bunların sayısı hergün artıyor!] hayallerine değil, kendi nasyonal 'inıizin hakikatlerine bağlıyız. Her millete göre, dünya, evvelâ güneşin, sonra da kendi yurdunun etrafında döner: osmanlı saltanatının peyklikten başı dönmüş olduğu devirleri, tarihte okumuş ve hayatımızda görmüş olarak, bizler pek iyi hatırlarız. Kendi nasyonalimizin menfaatlerini unutmaksızın, yalnız bir tek enternasyonal, Cenevre enternasyonali içinde her türlü imkânlarımızı kullanıyoruz: o da Milletler Cemiyeti davasını tamamen ve münhasıran, İnsanî, yani milletler hürriyeti ve eşitliği gayesinde görmekliğtmizdendir. Bizim istiklâlimiz de bu hürriyetler arasında ve o-'-Jın biri değil midir? Ziraat Bakanımız dün geldi Bugün orman mühendislerinin toplantısına reislik edecek Cenub vilâyetlerimizde tetkiklerde bulunan ziraat bakanımız B. Muhlis Erkmen dün sabah şehrimize dönmüştür. Orman kanununun tatbikleri üzerinde görüşmelerde bulunmak üzere Şehrimize gelmiş olan amanejman gru-pundan 30 mühendis bugün bakanın reisliğinde toplanacaktır. Orman mühendislerimiz eski emniyet işleri umum müdürlüğü binasına yerleşmişlerdir. Toplantılar, kanunun tatbikine aid hususlar tesbit edilinceye kadar devam edecetkir. Küçük anlaşma ve Balkan anlaşması nazırları toplanyor Bükreş, 24 (A.A.) — İyi malûmat almakta olan mahfillere göre küçük itilâf ile Balkan itilâfı hariciye nazırları, Romanyanın mîllî bayramı I münasebetiyle J5 mayısta bu- I rada toplanacaklardır. Kont Ciyano Belgraddtı İtalyan Dış Bakam Kont Ciano Biri ekonomik diğeri politik iki anlaşma imzalanacak Çekoslovakya, bu görüşmeleri memnuniyetle karşılıyor Roma, 24 (A.A.) — Kont Ciano bu sabah ekspresle Venedik yolu ile Belgrada hareket etmiştir. Geçenlerde yapılan ekonomik ve politik görüşmeler neticesinde bu şehirde perşembe veya cuma günü Kont Ciano ile Yugoslavya başvekili ve naib Prens Paul arasında katî müzakereler olacaktır. Karışmazlık suya düşüyor italya ispanyadaki askerlerini geri çekmiyeceğini bildirdi Ümanite gazetesi, Musolininin iki kolordu daha göndereceğini haber vermektedir. Londra, 24 (A.A — Havas ajansı muhabirinden;- f Politika gormenleri, Grandi'nin gönüllülerin geri çağrılması meselesini görüşmekten sakınması neticesinde vahim siyasî İhtilâflar olmasından korkmaktadırlar. italya elçisinin, Trablusgarb'dan dönen Musolini'nin verdiği karar neticesinde bu hususta birdenbire katî o-larak red cevabı verdiği sanılmaktadır. (Sona '. inci sayfada) w 9 italya ile Ingilterenin arası gittikçe açılıyor B. Musolininin söylediği son nutuk İngilterede fena tefsir edilmektedir İtalyan harb gemileri Akde nizdeki son manevralarında Trablus, 24 (A.A.) — Hükümet mahfillerinde, Duçe'nin İtalya'ya vaktinden önce dönmesi hakkında bazı yabancı gazeteler tarafından ortaya atı- lan haberler, hayretle karşılanmaktadır. Hükümet reisinin tesbit edilen ta. rihten önce dönmesinin sebebi, Leptis • (Sonu 5. ıncı sayfada) Karışmazlık komitesinde italyan delegesi B. Grandi Hatayda tazyik Kendi yaptıklarını türklere yüklüyorlar Haleb, 24 (Hususi) — Sancakta türklere yapılan tecavüzler şiddetini artırmaktadır. Bu şiddetli hareketten dolayı kendilerini özürlü göstermek istiyen a-lâkalılar bu defa da türklere tecavüz fili yüklemeye başlamışlardır. Nitekim Iskenderunda neşredilmekte olan Elli-va gazetesi 16 mart tarihli sayısında türklerin bîr bağa tecavüz ettiklerini yazmaktadır. Satılmış gazete iftirasına şöyle devam etmektedir: "Kara Hüseynili köyü türkleri Mihail Bennaya aid bağa tecavüz ve bağı tah-rib ve dikenli telleri yağma etmişlerdir. Hükümetin bu hâdiseyi gözönüne alarak tecavüz edenleri başkalarına ibret olmak üzere şiddetle cezalandıracağını unıııi ediyoruz.,. Bir taraftan köylere saldırılan türk düşmanı yobaz tahrikçilerin, silahlı çetelerin faaliyetinden sonra şimdi de (Sonu i, ıncı sayfada) İki anlaşma Roma. 24 (A.A.) — "Giornale d'I-talia", Belgrad'daki italyan - yugoslav görüşmelerinden bahsederek diyor ki: Biri politik ve biri ekonomik imzalanan iki anlaşma italyan - yugoslav münasebetlerinde yeni bir devir açmaktadır. Şurasını kaydetmek lüzumsuzdur ki. italyan - yugoslav anlaşmasiyle açılan ve yalnız iki memleket münasebetlerine değil bütün Tuna havzasına ve Balkanlarda tatbik edilecek olan politika Avrupanm bu bölgesinde her devlet için bir çevirme maksadı takib etmemektedir. Biricik hedef herkesle iyi komşuluk münasebetleri kurmaktır. Konuşmalara büyük ehemiyet veriliyor Roma, 24 (A.A.) — iyi haber alan na':a'ilde kont cianonun Belgrad ziyaretine büyük ehemiyet verilmektedir. Belgrad - Roma arasındaki politik ve e- konomik konuşmaların bir neticeye yaklaşmakta olduğu sanılıyor. Başvekil Stoyadinoviçin senatodaki beyanatı. Roma siyasi mahafilinde hususî bîr ehe- (Sonu S. inci sayfada) Fıkra Medeniyetin pahası Bütün meşrutiyet Istanbulu, Saray- burnu parkından dolayı, bir şehremini" ne isyan etti: — Paran varsa hastalara ilâç veri Diyorlardı. Bir şehir balkına ha» v a'nın hastaya ilâç kadar lâzım olduğunu ancak bir medeni takdir edebilir. Bahçelerinden biri Haydpark olan Londrada meşrutiyet Istanbulu kadar aç ve rounraç vardr. Türkiyede jilet lâmı yapmıyoruz. Düşününüz, hergün traş olan türkler, bu âdetlerini haftada ikiye indirseler, ne hüyük bir döviz tasarrufu olur! Nitekim bizim çocukluğumuzda yanağı herdem taze olanlar, yeni güveylerdi. Size medenî diye cebrolunan her şeyi tasarruf edebilirsiniz. Rahmetli Sa vas mebusu Muammer, kendi kanaat ettiği aylığın bütün mebuslara, ve ondan aşağısının, derece derece, bütün memurlara neden kâfi gelemiyeceğini anlayamadan vefat etti. Tasarruf ve israf: fakat onların, maddi manevi, birer hududlart vardır» 100 kazanan 100 harcar, ve bu hastalık bütün vatandaşlara sirayet ederse, ne şahsi, ne de milli sermaye ve refab ka-hr. Fakat 100 kazanan 75 ini kavanoza gömerse, o memlekette medeniyet de teessüs etmeii. Çünkü onun esas dayan-cı olan kültür vc âdetleri kurulamaz de* nıektîr. Yaşamak sanatını elde etmeye çalışı* nız; israf ve tasarruf düsturlarını size en iyi o gösterecektir. İhtiyaçtı, ve, i h t ı y a ç s ı z : bu iki tabirin gözünüzün önüne getirdiği İnsan yı* ğınlarını ve onların manzarasını düşününüz • Fatay ULUS 25 - 3 - 1937 mnüsler Çocuk, okul ve gazete Benîm gibi henüz otuzuna varmamış olanlarımız bile. zihinlerinde mek-teb hatıralarını biran, için canlandıracak olurlarsa, sınıf ve mütalcahane sıralarında, bir gazete veya romanı, âdeta bir suç işler gibi gözden kaçırarak okumuş olduklarını hatırlarlar. Daha fakra zamanlara kadar okulcularımızın gözünde ders kitabı dışında her • hangi bir matbua, şüpheli bir hüviyete sahibti. Gazeteyi talebenin yakınına sokmamak, onun ahlâkını korumak sayılırdı. Her türlü gerilik alâmetleri kültür sistemimiz arasından koğulmuş olmakla beraber, hâlâ da, kolayca izale cdile-miyen bir itiyad eseri olarak, okul içinde kitab ve gazeteye karşı sarsılmaz bir antipati muhafaza eden öğıet-mcnlerimizc rastlamak gene de mümkündür. Kültür Bakanlığımızın itina İle ha-zıılıyarak ortaya koymuş olduğu ve eskisine nazaran büyük bir tekâmül teşkil eden yeni İlk öğretim programı, gazeteyi, bir yardımcı ders vasıtası hsline getirmekte ve çocukların daha okul sıralarında iken, bilgilerini arttırmak için gazeteden faydalanmaya alıştırılmasın; emretmektedir. Tahsil, olgun bir adamm sahib olması gereken bütün bilgiyi ona vermek gayesini taşımaz. Tahsil eper ferdi, olgunlaşma çalışmalarını tek basma ilerletebilecek bir seviyeye g-tirirse vazifesini yapmış sayılır. Fakat, hayatın deva-mınc.ı devam edecek olan bu olgunlaşma çalışması, ancak, gazete ve kiıab o-kumak itiyadını daha okul sıralarında iken almaya bağlıdır. Vaktinde alınmamış olan bu itiyadın eksikliğini sonradan hiç bir şey tamir edemez. Yeni ilk okul programının, derste gazeteden faydalanılması için kovdu-?u prensip her bakrmdan takdire deçer. Unutnuyalım ki bizde, talebe kadar öğretmenlerin çoğu da okumak itiyadına malik değildirler. Programa uymak için arasıra gazete karıştırmaya mecbur olmaları, onların üzerinde de hayırlı tesirler yapabilir. tik okulda yurd bilgisi ve hayat bilgisi dersleri, yalnız hacmi dar bir kitabç:ğın taşıdığı malûmata istinad etmemelidir. Hayat kadar geniş hâdiselerin akisleriyle dolu olan gazete, çocuğun gerek kendi yurdu, gerekse u-mumiyetle hayat hakkındaki malûmatını genişletmek İçin hududsuz imkânlar arzeder. Gazeteyi çocuğun eline ders sırasında vc öğretmenin elivle vermek, o-mın körpe ruhunda, mektebten sonra da her adımda karşılaşacağı bu kâğıd tomarına karşı saygı ve tecessüs hisleri yaratır. Sonra, unutmıyalım ki, gazetelerimizin, komşu memleketlerle bile kıyas-lanamıyacak kadar küçük trajlara malik olmalarının sebebini de, yaşıyan nesillerimizin gazeteye ehemiyet v:rmcyİ okul sıralarında öğrenmemiş olmalai' • le izah etmek mecburiyetindeyiz. Çocuklarımızda gazete ve kitab okumayı, tatmin edilmemesi ıırvî bir eza verecek bir ihtiyaç haline getirmek için harcı-yacağımız emekler sayesinde, kültür hayatımızın çok aleyhine olan bu eksiğimiz de izale edilmiş olacaktır. Kültür Bakanlığımız derdi teşhis etmek ve tedavi çaresini göstermek için üzerine düşen vazifeyi yapmıştır. Şimdi, vazife ve mesuliyet, programı tatbikle mükellef olan öğretmenlerimize intikal etmiştir. Konulan esasın muvaffak netice vermesi onların bu hususta gösterecekleri iyi niyet ve alâkaya bağlı olacaktır. YAŞAR NABt Orman Çiftliği ve Baraia otobüs işliyor Fiyatlar çiftüğ; 20, baraja 25 guruptur Ankara belediyesi önümüzdeki cumartesinden itibaren Orman çiftliğine otobüs seferlerine başlıyacaktır. Belediye verdiği yeni bir kararla şehrimizin en güzel mesire yerleri arasına girmiş bulunan Çıbık barajına da cumartesinden itibaren otobüs işletmeğe başlayacaktır. Orman çiftliğine gidiş veya do. nüş bilet ücretleri 20, Çıbık barajma ise 25 kuruştur. Otobüslerin gidiş ve dönüş saatleri şunlardır: Cumartesi günleri gidiş saatleri 14. 15, 16 ve dönüş saatleri 16, 17. ve 18 dir. Pazar günleri gidiş saatleri 10. 11, 12, 14, 15, 16, 17 dir. Dönüş saatleri 14.30, 15.30, 16.30, 17, 18 19 ve 20 dir. Eğitmen kurslarına öğretim şefleri seçildi Kültür bakanlığı aöy eğitmenleri İÇİn bir kanun projesi hazırlamaktadır. Bakanlık bu sene açılacak olan kursların Öğretim şeflerim tayin etmiştir. Kars kursunun tedrisat şefliğine Samsun ilk Öğretim müfettişlerinden BB. Ali Erdoğan, Edirne ye İzmir ilk Öğretim müfettişlerinden Ferid Oğuz, Erzincana Ankara ilk öğretim müfettişlerinden Ncjad, Eskişehire Eskişehir müfettişlerinden Remzi, Bayram vc istanbul ilk tedrisat müfettişlerinden Süleyman Edib tayin edilmişlerdir. Cağaloğlu halkevi konferans ve spor salonu İstanbul, 24 (Telefonla) — Cağal-oğlundaki halkevi binasına ilâve olarak yapılacak konferans ve spor salonlarının inşası bugün ihale edildi. Açış töreni cumhuriyet bayramında yapıla-caktır. İstanbul'daki sütçüler anlaşmazlığı İstanbul. 24 (Telefonla) — Üretmen ve satıcı sütçüler arasındaki anlaşmazlık henüz balledilcmedi. Vaziyeti tetkik eden ticaret odası meselenin satış İşlerinin düzenlenmesi lüzumunu teyid e-der mahiyette olduğu hakkında bir rapor hazırladı. Kamutayın toplantısı Kamutay dün Fikret Sılayın başkan, lığında toplanarak merhum Nuri Con-ker'in - Gazianteb - den münhal bulunan Kamutay başkan vekilliğine Hilmi Uran - Seyhan - i seçmiş ve posta telgraf ve telefon, hudud sahiller ve tahlisiye umum müdürlükleri 1933 yılı hesabı katilerine aid mazbataları kabul etmiştir. Kamutay pazartesi günü toplanacaktır. Kamutay çağrılan Arzuhal encümeni bugün saat on beşte toplanacaktır. Bakanlar Heyeti toplandı Bakanlar heyeti dün akşam üzeri toplanmış ve oplantı geç vakte kadar devam etmiştir. Pıofesör Beger'in konferansı İstanbul, 24 (Telefonla) — Profesör Be . r bugün seçkin bir kalabalık Önünde ikinci konferansını verdi. Bu akşamki ekspresle Parise döndü. Anadolu tahvillerinin değiştirilmesi İstanbul, 24 (Telefonla) — Cumhuriyet merkez bankasında Anadolu ve Haydarpaşa liman ve demiryolu tahvillerinin S vas ve Erzurum hisse senedle-riyle değiştirilmesine aid kanunun tat. bikine bugün başlandı. KÜÇÜK İÇ HABcRLER % Tayinler; — Çorum defterdarlığına Fatih maliye tansİl şubesi tahakkuk şefi B. Salih, Maraş defterdarlığına Manisa varidat kontrol memuru B. Adil, Zonguldak defterdarlığına Tunceli defterdarı Mehmet tayin olunmuşlardır. :;: Hollanda île anlaşma: — Yeni Hollanda kliring anlaşması bakanlar heyetince kabul olunmuştur. Ticaret anlaşması ise tasdike arzedilmek üzere başbakanlığa verilmiştir. ilk okullarda talebe gazete okumağa alışacak Gazete okuyan çocuğun havatla teması vardır Kültür Bakanlığı, gazetelerimizdeki çocuklara mahsus olan neşri yatı yakından takib etmektedir. Bakanlık, bu neşriyattan yavru lamak maksadiyle, bu ders yılı baş programları,, na yepyeni hükümler Emniyet İşleri düzene alınıyor Bak n'ar Heyeti kararnameyi kabul etti Emniyet ve düzenlik işlerinde vilâyet, kaza ve nahiyeierdeki jandarma ve emniyet hizmetlerinin yapılması ve salâhiyetlerinin kullanılması suretini ve aralarındaki münasebetleri gösteren kararname bakanlar heyetince kabul o-lunmuştur. Talimatnamedeki esaslara göre: Vilâyet, kaza ve nahiyelerin güvenlik ve düzenliğinden doğrudan doğruya vali, kaymakam vc nahiye müdürleri mesul olacaklardır. Her gün saat 11 güvenlik ve düzenlik saati olarak ayrılmıştır. Belli iş olsun olmasın tam bu saatte ehemiyetli hâdiselerde saat kay-diyle mukayyet olmryarak emniyet a-mirleri, jandarma kumandanları ve bu. lunmandıklan takdirde bunlarm vekilleri valinin veya vekilinin yanına gideceklerdir. Emniyet amirleri ve jandarma kumandanları bu gidiş sırasında valiye veya vekiline 24 saat içinde kendi memuriyet ve inzibat bölgeleri içinde olan siyasî, idarî, ve güvenlikle alâkalı bütün vakaları bildireceklerdir. Talimatnamede polis ve jandarmaların çalışma tarzları, dosya usulleri, haber verişilmesi, polis ve jandarmanın biribirlerine yardım şekilleri hakkında uzun hükümler varır. Talimatnameye göre gerektiği zaman emniyete yardımcı olarak jandar. ma verebilecek ve bu jandarmalar emniyet amirinin emri altında iş göreceklerdir. YANKILAR Sütçülerin ihtilâfı İstanbuldaki süt üretmenleri ile süt satıcıları arasında ihtilâf çıkmış. Üretmenler, "sütü dokuz kuruştan aşağı ver-meyiz", satıcılar da "yedi kuruştan fazlaya almayız!'* diyorlarnuş. Eğer bu ihtilaf, kısa bir zaman içinde halledilemezse işi İstanbul su şirketinin sütüne havale etmeli, omin vereceği karara göre davranmalıdır. Çünkü malûm ya halkm içtiği sütlerde inek. koyun, keçi vc maıd ra sa. hiblcri kadar onun da hakkı vardır. Siyasî nezaket Bir amerikan gazetesi şu satırları ya. zıyor: **Nc olsa şu avrupahlar nazik insanlardır; hele siyasî nezaketi hiç de ellerinden bırakmazlar. Balcınız, ispanyaya harb etmek için gönderilen alman ve italyan askerlerine hala "alman gönüllüleri", "italyan gönüllüleri" deyip duruyorlar. Kadın köşesi Bir çok kadınlar vücudlarının biçi. mini bozmamak ve şişmanlamamak için yiyeceklerini kısar, perhiz yaparlar. Bu işte ileri gitmenin batarı sinir hastalıklarına, kansızlığa yol açtığı görülmüştür. Son poftta île gelen amerikan mecmualarında okunduğuna göre Holivudda filîm yıldızlarının az yemek yemeleri, sıkı perhiz yapmaları yasak edilmiştir. Yıldızlar şimdi yemeklerde adam akıllı karınlarım doyurmakta, ondan sonra şişmanlamamak için yol yürümekte spor yapmaktadırlar. Bir benzerlik Nevyorkta çıkan Troy Record gazetesine göre siyasî toplantılarla kiliseler-deki cemaatlar, çok defa biribîrîne benziyorlar: ikisinde de orada bulunması lâzım gelenler bulunmıyor. Kısa hikâye Bir ingiliz lordu ölmüştü. Cenazesine gelen çelenkler arasında bir tanesinin kordelasına yazılan şu satırları herkes merak ve hayretle okudu; "Ateşleri söndürdüm; kapıiarı kilid. ledim; her şey tamamdır. Allah rahatlık versin Efendim." Bu çelengi getiren, lordun emekdar uşağı idİ. Kendisine neden böyle sözler yazdığını soranlara o, göz yaşları içinde anlattı: — Otuz senedir, Efendime hizmet e-derim. Her akşam uyuyacağı zaman yanına girerek bu sözleri söyler, böylece tekmil haberi verirdim. Şimdi ki efendim en son uykusuna dalmaktadır; bu sözleri tekrarlamadan edebilir miydim? Eski intanların ömrü Bir çoklarımız hayflanırız: insanların ömrü kısaldı; eski İnsanlar yüzlerce sene yaşarlarmış, deriz. Halbuki fransız ilimler akademisinden Prof. Henri Vallois'in şu keşfine bakınız: Tarih - öncesi devirlerinden kalmış olan iskeletler üzerinde yapılan tetkikler neticesinde mağara adamlarının kırk yaşına kadar yaşadıkları, hiç birinin elli yaşına ermediği anlaşılmıştır. Hatırlıyor musunuz? 1 — Dünyada ne kadar htristi-yan vardır? 2 — En yaşlı mebusumuz kimdir? 3 — Dünyada haç kişi cince konuşur? 4 — Dünyanın en uzun köprüsü hangisidir? 5 — İlk adli kanunumuz hangisidir? Dünkü suallerin cevablart: S — Türkiyede kaç belediye vardır? C — 536 S — Ankaranın kaç evinde elektrik vardır? C — Ankaradaki 17322 evden 5531 inde elektrik vardır. Geri kalan 11791 ev petrol yakar. S — Türkiyede bareme göre en yüksek vc en az maaş dereceleri nedir? C — En yüksek barem derecesi 150 lira aslidir ki 600 lira, en az derece 10 lira aslidir ki 40 liraya tekabül eder. Fakat bu mikdarlar-'dan vergi kesilir. S — Büyük harbta yalnız harb meydanlarında ölenlerin sayısı ne kadardır? C 9.000.000 S — Bugün kültür hayatımızda ehemiyeti olan hangi hâdisenin yıldönümüdür? C — Türk çocuklarının ilk tahsillerini türk mekteblerinde yapmaları kanununun yedinci yıldönümü. ¦arımızın tam faydalanmasını sağında yürürlüğe giren "ilk okul ders koymuştur. Bu yeni hükümlere göre ilk okulda talebe, gazete okumağa alıştırılacak, kendisine gazeteden nasıl faydalanaca-ğı anlatılacaktır. Her gün eline aldığı gazeteye göz gezdirmesini öğrenen çocuk bir müddet sonra, toplu emek sarfetmeden ve farkında olmadan, malumat sahibi oldu* ğunu görecektir. Hele öğretmen gazetenin içinde çocuğu ilgilendirecek meseleler üzerine onların dikkat nazarlarını çekmiş ve o yazı hakkında biraz da kendisi izahat ve rm işse fayda büsbütün artacaktır. Bir gazetenin içinde çocuğa faydalı pek çok yazı bulunabilir. Ulusal bayramlar, ulusal mahiyeti olan meseleler ve vakalar, türk inkilâbının muhtelif yüzlerini ilgilendiren yazılar, memleket haberleri, memleketimizin muhtelif mıntakalar inin tarihini, coğrafyasını ve iktisadî durumunu gösteren yazılar, resimler, karikatürler... bütün bunlar günlük hâdiselerin içinden akıp giderken, yarının büyüğü demek olan bugünkü çocuğun yabancı kalması hır zarardır. Çocuk, sorulduğu zaman okuduğu tarih dersinden istifade ederek, Erzu-rumun 1918 yılında Tuşların işgalinden kurtarılmış vc ana vatana kavuşturulmuş olduğunu hatırlıyabilecektirı Fakat, bir de "Erzurumun kurtuluşunun 19 uncu yıldönümü tesid ediliyor,, diye bir haberle alâkadar olur. Bu münasebetle söylenen sözleri dinler veya okursa artık bu hâdise onun hafızasında hem de heyecanlı bir ifade halında yerleşmiş olur. Talebenin, hayatla sıkı teması temin edilecek Çocuk büyüyüpte hayata atıldığı zaman birçok müşküllerle karşılaşmakta?' ve hu hâdiselerden çok kere kırılmakta, dır. Bunun için daha küçük yaştan çocuğun hayatla intibakı temin edilecek. Ve bir gün mekteb sırasından hayatın, içine atılan çocuk pek yabancı şeylerle karşılaşmış olmıyacaktır. Öğretmen etraftaki hâdiseleri, tabi-ati çocuğa acayip şeylermiş gibi gös-termiyecek onların tabiiliğini izah edecek ve çocukların hayat hâdiselriyle, yakınlık peydahlamalar mı temin edecektir. Bu sahada gazetelerimize de düşen ehemiyetli vazifeler vardır. Güzel çocuk sayfaları, çocuklarımız için faydalı neşriyat, ulusal ve yurd bilgisine taallûk eden yazılarda mümkün olduğu kadar tabiî lisanı kullanmak ve onları çocuğun anlıyabileceği bir dille yazmak... öğretmen de bu hususta çok dikkat) li bulunmak zorundadır. Hiç bir hâdiseden çocuğu mahrum bırakmamaya gayret edecektir. Meselâ Atatürk'ün, okulun bulunduğu kasabaya gelişi, veya böyle bir hâdisenin yıldönümü bütün önemi ile çocuğa izah edecektir. Bu hâdisenin görünen şeklinin altındaki maniyi tebarüz ettirmeye çalışacak ve çocuklara nüve halinde bulunan millî duyguları inkişaf ettirecektir. AVA Havalar ısınıyor Dün şehrimizde hava hafif bulutlu geçmiş ve ısı sıfırın üstünde 24 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malûmata göre dün yurdda hava açık geçmiş yalnız Erzurum, Kars ve Sarıkamı-Şa yağmur şeklinde yağış olmuştur. Dün yurdda en yüksek ısı İzmir. Nazilli ve Urfada 25, Diyarbekirde 26, Dörtyolda 29 derecedir. En düşük ısı sıfırın altında olmak üzere Erzurum-da 1, Karsta 2 derecedir. ULUS 26 MART 1937 CUMA ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5623 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ — Karabük fabrikaları— Temel atma töreni 3 nisanda inönü tarafından yapılacak Karabük demir ve çelik fabrikalarının temel atma töreni 3 nisan cumartesi günü Başbakanımız İsmet İnönü tarafından yapılacaktır. Sümer Bank Umum Müdürlüğü, endüstri hayatımızın bir dönüm noktası olan bu tarihî törenin, memleketin gösterdiği alâka ölçüsünde olabilmesi için zengin bir program haztrlamtştır. Törene, bakanlar, mebuslar, müsteşarlar ve gazeteciler davetlidirler. Şehrimizden 2 nisan akşamı hareket edilecek, 3 nisanda temel- atma töreni yapılacak, aynı akşam Karabük'ten hareket edilecek ve 4 nisan sabahı şehrimize dönülmüş olacaktır. Başbakanımızın vereceği açış söylevine büyük bir ehemiyet verilmektedir. İtalya anlaş - Yugoslavya ası imzalandı Başbetke Belgrad mülakatı Falih Rıfkı AT AY İtalya Dış Bakanı Kont Ciano-nun Belgrad seyahati, yalnız iki komşu devlet arasındaki münasebetler değil, Şarkî Akdeniz, Orta-avrupa vc Balkanlarda barış ve sükûn durluğu bakımından mesud bir hâdise teşkil eder. Belgradda imza olunacağını bildiğimiz politik ve ekonomik iki anlaşman.n hiçbir sır ve şüphe ciheti olmadığını biliyoruz: "Kaydetmeye bile lüzum yoktur ki İtalya - yugoslav yakınlığı ile Tuna havzasında ve Balkanlarda tatbik edilecek politika, Avrupamn bu bölgesinde hiçbir devlete karşı bir çevirme maksadı gütmemektedir. İlk hedef, herkesle iyi komşuluk münasebetleri kurmaktır.,, Giornale d'I-talianın bu hükümlerine Prag ve Bükreş politika muhitlerinin iştirak etmekte olduğunu gelen telgraflardan anlıyoruz. Aldığımız malûmata göre, Belgrad mülakatı ingiliz basın âleminde dahi pek iyi akisler bırakmıştır. Etyopya hâdisesinin Şarkî Akdeniz vazıyeti üzerindeki menfî tesirleri ne kadar ağır olduğunu biliyoruz. Bu hal, ne balkanlı müttefiklerimiz, ne de Türkiye ile italya arasındaki menfaat tezadlan veya politika anlaşmazlıklarından değil, Milletler cemiyeti vazife ve mesuliyetlerinden doğmuş olduğu için, sebeb zail olduğu zaman, kolaylıkla tasfiye edileceğine şüphe yoktu. Vaziyetin normalleşmesine Centilmen Agreman esas teşkil etti. Tabiî münasebetlere dönmek bakımından, mühim bir merhale de Milano mülakatı olmuştur. Hatırlardadır ki Dış Bakanımız Tevfik Rüştü Araş Milanoya gittiği zaman, Balkan antantı konseyinin de reisliğini yapmakta idi. İki vazife ve sıfattan istifade eden Tevfik Rüştü Arasla, Şefinin dış politika davasını büyük salâhiyetle temsil eden Kont Ciano arasında Türkiye ve Balkanlarla italyan münasebetlerine aid konuşma pik samimî olmuştur. Milano mülakatında, Centilmen Agremanın e-hemiyetini takdir eden bu milletlerin, tabiî temayülleri tezahür etti. Esasen Balkan antantı devletlerinden Türkiye ve Yunanistanla I-talya dostluk muahedeleri ile birbirlerine bağlı idiler. Müttefik Y'igoslavya ile dostluğumuzu yermediğimiz İtalya münasebetlerinin aynı surette tanzim edilmiş ol- Yeni anlaşma dünya barışının daha ziyade kuvvet bulmasına yardım edecektir " Bu anlaşmada hiç bir şey iki memleketin esasen alenî olan mevcud enternasyonal teahhüdlerine muhalif telakki edilmiyecek„ Belgrad, 25 (Hususi) — İtalyan dış bakanı Kont Cİano'yu getiren tren bu sabah saat yedide hududa varmıştır. İtalyan dış bakanı burada gayet dostane surette karşılandı. Bir tayyare filosu Kont Cİano'yu selâmlamak üzere uçuyordu. Bir tayyareci olan Kont Ciano trenden tayyareleri göstererek: — Arkadaşlarımı görüyorum diye sevincini izhar etti. Erkenden hava yağmurlu idi. Fakat sonra yağmur dindi ve güneş açtı. Kont Ciano gazetecilerin kendisinden bir mülakat vermesi hakkında ricalarına karşı dedi ki: — Bakınız hava ne güzel, bulutlardan ve yağmurlardan sonra havanm değişmesi âdettir. Bu doğan güneş de başardığımız işin büyüklüğüne bir semboldür. Biz yalnız Bclgrad'da bir anlaşma yapmakla iktifa etmiyeceİz. Belki bunun genişlemesine ve inkişafına da çalışacağız. Belgrad'daki çalışmamız Akdenizde ve Avrupada barışa hizmet edecektir. Bu tarihî vazifenin bana verilmiş olmasından dolayı duyduğum sevinci tarif edemem. Belgrad garında italyan vatandaşları, kırmızı yeşil beyaz bayraklarla. Kont Cİano'yu karşılamağa gelmişlerdi. İstasyon bu münasebetle baştan a~ sağı donanmıştı. Başbakan ve dış işleri bakanı Doktor Milân Stoyadinoviç, harbiye, bahriye, ticaret nazırları, Belgrad belediye reisi Kont Cİano'yu karşılamak üzere gara gelmişlerdi. Bunlardan başka karşılayıcılar arasında Türkiye, Almanya, Yunanistan, Macaristan etçile, riyle, Arnavudluk işgüderi de vardı. Bir müfreze asker selâm resmini yapıyordu. Tren 9,5 da Belgrada vasıl oldu. Kont Ciano yolcu elbisesiyle tren-(Sonu 6. ıncı sayfada) Yugoslavya Başbakanı Dr. Stoyadinoviç f Müsteşarlar Siyasî müsteşarlar dün vekâletlerde çatışmağa başlamışlardır. Bu münasebette siyasi müsteşarların dün aldığımız resimlerini koyuyoruz Yukarda soldan sağa doğru Nafıa Bakanlığı Siyasi Müsteşarı B. Sırrı Day (Trabzon), Millî Müdafaa Siyasi Müsteşarı B. Necib Ali Küçüka (Denizli), Sıhat siyasî Müsteşarı Dr. Hulusi Alataş (Aydın), Ortada: solda İç Bakanlık Siyasî Müsteşarı B. Muttalib öker (Malatya), ortada: Kültür siyasi Müsteşarı fl« Nafi Atuf Kansu (Erzurum), Ziraat Siyasi Müsteşarı B. Ali Rıza Erten (Mardin), Sağda altta: Adliye Siyasi Müsteşarı B. Salâhaddin Yargı (Kocaeli), tktısad Siyasî Müsteşarı B. Ali Rıza Türel (Konya) Izmirde bulunmaktadır. Kont Cianonun sözleri "italya ve Yugoslovya Avrupa emniyetine hizmet ettiğine kanidir,, belgrad. 25 (A.A.) — İtalyan - Yugoslav anlaşmasının imzasından sonra İtalya Dış Bakanı Kont Ciano basma şu beyanatta bulunmuştur: "— Başbakan Stoyadinoviç ile benim aramda imzalanan ve bu akşam neşredilecek olan anlaşma, onu müzakere ve aktettiğimiz aynı zihniyet dairesinde, okunup tefsir edilmelidir. Size, bu zihniyetin ne olduğunu ve anlaşmaların imzasına bizi ne gibi sebeb. lerin sevkettiğini ve keza bu anlaşmalardan faşist hükümetinin neler beklediğini açıkça anlatayım: Bu anlaşmalar İtalya İle Yugoslavya arasında barış ve güvenlik demektir. Bu anlaşmaların manası şudur ki, İtalya ve Yugoslavya iyi komşuluk politikasını ele almak ve takib etmek azmindedir. Bu politika, yalnız aralarında her türlü anlaşmazlık sebeblerini orta-(Sonu 6. ıncı sayfada) duyunu görmek, bunun gerçeleş-mesine çalışan Türkiye için hususî bir sevinç sebebi olmuştur. Belgrad mülakatının, Göring'in Roma ziyaretinde Balkanlara aid meseleler konuşulduğu hakkında heyecanlı haberler neşreden bazı fransız gazeteleri neşriyatı arifesine tesadüf etmiş olması da dikkat edilmesi lâzım gelen bir noktadır. italya ispanyadan gönüllüleri çekmezse Fransa ve İngiltere İspanyanın denizden ablukasını düşünüyorlar Paris, 25 (Hususi. — Fransız Dış Bakanı Delbos, dün ayrı ayrı ingiliz elçisi Corc Klark ve alman elçisi B. Velezek'le görüşmüştür. Salahiyetli mahfiller bu görüşmelere büyük ehemiyet vermektedirler. Sanıldığına göre bu görüşmelerin mevzuunu evelki gün karışmazlık komitesinde B. Grandi'nin İspanyadaki gönüllülerin geri çağrılmas.nı kabul etmemesi meselesi teşkil etmiştir. B. Delbos her iki büyük elçiye de vaziyetin kötülüğünü anlatmıştır. Filhakika Italyanın karışmazlık anlaşması hükümlerini bozmuş olduğu resmen hiç bir suretle teyid edilmemiştir. An. cak birçok kaynaklardan alınan haberler, Italyanın 20 şubattan sonra ispanyaya gönüllü göndermiş olduğunu tahmine müsaiddir. İtalyan esirleri üzerinde bulunan fotoğraflar ve askerî (Sonu 6. ıncı sayfada) m Sovyet delegesi Maİski Fıkra Hâlimiz Birinci sayfadaki resimler: Kont Ciano, Grandi, bir italyan sıtblıst, üçüncü sayfadaki resimler: general Franko, fransız komünisti Doriot, altıncı sayfadaki resim: Musolinil Birinci sayfadaki resimler: İki Mu-solini, bir faşist kalabalığı, bir italyan zırhlısı. Kont Ciano. süngülü üç ispanyol, süngülü dört beş amerikan, otomobilli bir ingiliz heyeti ile beş 'asilik bir arab heyeti. Birinci sayfadaki resimler: Bir Mu-solini, bir bitler, bir italyan zırhlısı. Kont Ciano, birkaç japon.. Tabii Türkiye gazetelerinin sayfa, Lırmı tasvir etmekte olduğumuzu anlamışsınızdır. Biz Avrupa gazeteleri* nin Türkıyeden hiç hahsetmemekte olduklarından şikâyet edip dururuz» kendi gazeteleri kendisinden bu kadar az bahseden bir memtıket muharrirleri bu şikâyetlerinde, bilmem, ne kadar naklıdu lar? Bütün mesele Türkiye basınının masabaşı ile yabancı postasına bağlı olmasından ileri geliyor: bütün kazandıklarını kâğıdla çinkoya vermekte olduklarından, gazetelerimiz tercüme e-siri olmağa mahkûmdurlar. Türkiye basınında göz avlıyan şatafatı altında böyle bir hüzün vardır. - Fatay ULUS 26 - 3 - 1937 Düşünülecek bir mesele: Orta mektep çocukları futbol oynamalı mı? Amerika'da 1931 vc 1932 senelerinde orta derecedeki mektebler talabesi arasında kırk iki ile elli çocuk, futbol o-yunları yüzünden ölmüştür. 1934 yılında da. aşağı yukarı, bu kadar kayıb kaydediliyor. Halbuki Amerikanın profesyonel oyuncularından hiç birinin futbol yüıünden öldüğü işitil- r 'fiU* Eu rakamlar karşısında varacağımı* bir netice, çıkaracağımla bir hüküm vardır: Futbol, talim görmüş ve gelişmiş atletler tarafından oynandığı saman tehlikesiz bir oyundur. Fakat yetişmemiş, gelişmemiş orta mekteb talebesi arasında kumlu yerlerde, mekteb bahçelerinde oynandığı takdirde tehlikeli olabiliyor. Henüz vücudun kemale gelmemiş olması bu tehlikenin başlıca sebeblerinden birisidir. Bundan başka orta mekteb talebesi futbol oynadığı raman canla başla oynarlar ve bütün ulviyetlerini bu işe verirler. Kemale ermemiş bîr çocuk, çok çabuk yorulur. Adelelerin farla tazyike ve yorgunluğa tahammülü yoktur. Fakat çocuk bunların üzerine yüklenir. Netice ise bir sakatlık olur. Sonra orta mekteblerde çocukları futboun tehlikelerinden korumak için alınmış tedbirler de fazla değildir. Amerikada yapılan istatistiklere göre orta mekteb talebelerinden futbolda Ölenlerin çoğunun ya boyunları kırılmış, yahud başlan zedelenmiştir. Buda acemilikten ve yetişmemiş olmaktandır. İyi talim görmüş ve yetişmiş bir oyuncu, ne karşı kaleye doğru koşarken, ne de karşıdaki kendi kalecine doğru koşup gelirken başlarını karaya uğrayacak şekilde tutmazlar. Bütün çarpışmalın omuzlariyle karşılarlar. Halbuki bir çok çelimsiz orta mekteb talebelerinin bütün bu vuruşmaum boyun boyuna yaotıkları görü1mütür. Bir çoklarının bu suretle nasıl olup da kazaya uğramadıklarına hayret etmek lâzımdır. Bu oyun için çocukların siht bir muayeneden geçirilmesi lâzım gelirken, bu, bizde değil, Amerikada bile ihmal edilmektedir. Bazı çocuklarda kalb zayıf olur. Bunların koşması ve çarpışması, yorulması ne demek olduğunu u-sun boylu izaha hacet varmıdır ? Amerikada Al abama d a on sekir yaşında bir oyuncu bir gün bir maçta durup dururken kalb sektesinden oluverdi. Buna da önceden iyi bir muayeneden geçmemesi ve kendisinde kalb hastalığı bulunduğu bilinmemesi sebeb olmuştur. Onun için, henüz tamamiyle gelişmemiş bir mekteb çocuğunun, yahud her hangi bir çocuğun stht muayeneden geçirilmeksizin futbol oynamasına müsaade etmek onu muhtemel bir felâkete karşı müdafaasız bırakmaktan başka bîr sey midir? Kelimeler biraz fazla kııvlıetli görünüyor, doğrudur; fakat her hanr;i bir çocuğun hayalı da bizi kuvvetli kelimelerle konuşmağa sevke-decek değerde değil midir? Bîr futbol alanının etrafını çeviren kalabalığın taşkınlığı vc çocuklarla gençlerin sportmenliği yanlış manada anlamaları da zararlı oluyor. Buna gayet sarih bir misal gösterebiliriz: Amerikada Pensilvanya'da bir orta mekteb talebesi olan Harrİ Rün'in mi-dc nde fena bir ayrı vardı; fakat bunu kimseye söylememişti. Kendisi, futbola çok düşkündü. Oyun oynarken, bir gün, fena halde sancısı tuttu ve sancının ilerilemiş bir apandisitten ileri gel-gcldiği anlaşıldı. Anlaşıldı ama, çocuk-da kurtulamadı, öldü. Amerikanın Stanford takımında haf-beklik etmiş ve vaktinde büyük bir şöhret kazanmış olan Dik Haylsnd. bir ya-zumda diyor ki : "Orta mekteb talebesi iken Enflue-nza'ya yakalanmış, öyle olduğu halde, gene yatağımdan, futbol oynamak için kalkmıştım. Halâ o günkü oyunu hatırlarım. Zayıftım, mukavemete mecalim yoktu. Birisi bana fena halde çarptı; sırtım yaralandı. Ondan sonraki atlet-lik hayatımda geri kalışımdan başka, 1 -in halâ onun tesirini duymaktayım. Fakat, o zaman mektebte beni herkes bir kahraman gibi sanıyorduya, bu bana yeterdi. Öyle düşünüyordum. Kahraman mı? hakikatte ben bir ab-taldan başka bir şey değildim. Mecalsiz, sihAtsİz oldukları halde oyun alanına çıkan bütün çocuklar, bugün de o kafadadırlar. Onlar da birer kahraman olduklarını sanırlar: halbuki hiç bir o-yun, bile bile hayata kıyacak derecede ehemiyetli değildir. Orta mektebler deki futbol hayatını kayıdlar altına koymalıyız. Böyle mek-teblerdeki timlere bir mevsimde ancak iki, yahud üç maç yapmak müvıa-desini vermeliyiz. Oyundan evvel doktor muayenesinden geçmemiş çocukları ise asli oyun oynamağa bırakmamalıyız. Bİribiri ile karşılaşan çocuk tim'erl-nİn karşılıklı boylarına, ağırlıklanna-da bakmalı, çok cılız çocuklardan mü-rekkeb bir timi, büyük çocukların ezmesine müsaade etmemeliyiz. Bu suretle çocuk yaralanmalarının, ölümlerinin, elden geldiği kadar Önüne geçilmiş olur. Orta mektebler için daha hafif bir surette oynanan Touch foot - bali tarzı daha ziyade tavsiyeye şayandır. Bu suretle çocuklar, hem tehlike ile karşılaşmamış, hem de ileride oynıyacaklan tam futbol oyununa iyice hazırlanmış olurlar.,, N. A. B. Saffet Arıkanın köylerde tetkikini Kültür Bakanı B. Saffet Arıkan Ötcy gun yanlarında müsteşar B. Rıd. van Nafiz olduğu halde Ankara civarındaki köylerde bir teftiş gezisipe çakmıştır. B. Saffet Arıkan gezdiği köylerde bilhassa köy eğitmenleri işiyle uğraşmıştır. İzmir köy Öğretmen yetiştirme mektebi Kültür bakanlığı müsteşarı B. Rıd. van Nafiz dün tzmire gitmiştir. B. Rıd. van İzmirdc satın alman Amerikan kol-leji binasında açılacak olan köy eğitmen yetiştirme mektebi işlerinin hazırlanması İle uğraşacaktır. Izmirde Fuar için Hazırlık İzmir. 25 (A.A.) — Fuvar komitesi yapttğı bir toplantıda başkan Behçet U-zun Ankarada yaptığı teşebbüsler ve aldığı neticeler hakkındaki İzahatını dinlemiştir. Toplantıda fuvar büdccsinin hazırlıkları hakkında görüşülmüştür. Bundan başka şu kararlar verümiştir: Basmahane ile doktor Mustafa Enver bulvarı arasındaki yol münakaşaya çıkarılacaktır. Bu sene fuvarda atraksiyon işlerine büyük ehemiyet verilecektir. Hoparlör tesisatı genişletilecek ve bu suretle Avrupadan getirtilecek olan müstesna bir orkestranın çalacağı parçalar bütün kültür parkta bulunan halk tarafından dinlenilebilccctkir. Fuvar antretinden gazinosuna kadar olan saha üzerindeki elektrik tesisatı talıtclarz yapılacaktı!. Bu tesisatın kati ihalesi yapılmışı r. Fuvar sahasında yeni ve tezyinattı elektrik direkleri dikilecektir. Bu yıl fuvarın açık bulundu, ğu günlerde Izmirde eıternasyonal mahiyette futbol güreş, tenis müsabakaları yapılacaktır. Pavyonların sa Usları hararetlenmiş-tir. Bir çok yerli ve yabancı firmalar fuvarda betonarme hususi inşaat yaptırmaktadırlar. 4 nisanda başlayacak vc dört hafta sürecek olan yarış ve ıslâh encümeninin ilkbahar at yarışları için verilecek ikramiye gelmiştir. Bu sene yarışlann çok alâkalı ve heyecanlı olacağı tahmin e-dilmektedir. Adapazarında sanatkârlara madalya Adapazarı, 25 (A.A.) — Ankarada açılan el işleri ve küçük sanatlar sergi. sine şehrimizden iştirak eden ve kazanan sanatkârların takdirname, madalya ve ikramiyeleri ticaret odasında yüzlerce küçük sanat sahibi önünde dağıtılmıştır. Merasimde söz alan ticaret odası başkanı kazanan sanat sahihlerini tebrik ve gelecek sergilere daha geniş mikyasta iştiraklerini teşvik etmiştir. Bir doktorumuz Kabil'e gidiyor Adli tahinlerimizden B. Şakir, Kabil fakültesi adlî tıb ve ruhiye profesörlüğü için angaje edilmiştir. Çanakkale ve istanbul boğazlarında yasak hava bölgesi kuruldu Montrö anlaşması mucibince kurulan Çanakkale ve istanbul boğazlannm ikinci memnu mmtakasına göre aynca bir hava yasak bölgesi kurulması zaruri görülmüş ve bu husustaki kararname Bakanlar Heyetince kabul olunmuştur. Yeni kurulan hava yasak bölgelerini bildiriyoruz: Çanakkale boğazı bölgesi Edremit körfezinde Kadırga burnundan başlayarak Çaltı köy - Bakaçlar -Çatalağ • Kilise alan . Burma koy - Çan deresini takib ederek Maltepe • Elmalı -Erdek - Fati üzerinden Marmara adasının on kilometre şark ve şimalinden dolaşarak Rumeli kıyısında Gazi köye ve oradan Emirali - Kadıköy - Doğancı dc. resini takib ederek Kırkapan - Baran -Şaban • Saros körfezinde iki tuzla gölleri arasında Dağ tarla sırtına ve imroz, Bozcaadalann 10 kilometre şimal ve garbinden geçerek ayni açıklıkla Baba burnuna ve karasularımızı takib ederek Kadırga burnunda bitmektedir. İstanbul boğazı bölgesi Garb hududları Çatalca müstahkem mevkii hava yasak bölgesi sınırı ile birleşik olmak ve cenubta Çamurlu han. dan başlayarak Su kulesi - Rumelihisarı - Anadoluhisan - Polene* köyü - Hüse-yinli köyü • Ak pınar; Karadeniz kıyısında Alacalı nahiyesinin on kilometre şarkındaki Rakethaneye ve oradan sahilin on kilometre açığından garbe doğru geçerek Halas burnunda Çatalca hava yasak bölgesiyle birleşecektir. Bergama medeniyeti hakkrnda bir konferans Yarın halkevinde saat 17 dc dil, tarih vc coğrafya fakültesinin tertib etmiş olduğu seri konferanslardan üçüncüsü verilecektir. Konferansı Avukat B Fehmi Kural verecektir. Konferansın mevzuu (Bergama ve Bergama medeniyetinin cihan medeniyet tarahindeki ehemiyeti ve tesirleri) dir. Yeni yapılan Bergama müzesi, daha şimdiden cihan müzeleri arasında hususi bir ehemiyet kazandığından konferansın alâka ile dinleneceği tahmin edilmektedir. YANKILAR Lloyd Corc'a dair İngiliz gazeteleri, avam kamarasının en kıdemli mebusu olan Loyd Corc'un hatta olduğunu yazıyorlar. Loyd Corc, büyük harb dolayısiyle adnu türk köylülerinin bile duyup öğrendiği bir ingiliz diplomatıdır. Hayali mücadele üe geçmiştir; bu mücadele huyunu ondan yetmişi geçen yaşı bile giderememiştir. Loyd Corc, m.ıt,d. İt kndar nükteden, zarif hikâye, lerdcn de hoşlanır ve gayet hazır-cevab-tır. Bir gün seçim dairesinde başından geoea şöyle bir vakayı anlatırlar: "Loyd Corc nutkunu söylerken olu-rup kendisini dinleyenlerden birisi ayağa kalkarak bağırmış: — Sus artık, yetişir; sen de kendini adam yerine mi koyuyorsun? Babanın kim olduğunu biliyoruz. Eşeğe koşulmuş kırmızı bir arabaya öteb.-rî koyarak köyden köye dolaşıp satan o bazir-gânı Unıyanlar daha aramızdadır; pek fazla böbürlenme! Bu hücuma uğrayan Loyd Corc, hiç istifini bozmadan, büyük bir soğuk kanlılıkla şu cevabı vermiş: — Evet babam bir bazirgândı ve ben, hatırasına hürmet olarak onun kullandığı kırmızı arabayı evimde laklıyo. rum. Yalnız bu arabaya koşulan eşeği bulamamıştım. Şimdi onu da bulduğuma memnunum. Beklenen Lindberg Meşhur amerikan tayyareci*! Lind. berg'den halâ haber yok. Günlerdenberi tayyaresiylc Yeşilköyüne ha indi, ha i-necek diye bekleniyor. Geçenlerde, gazete "Lindbergden haber yok!" başlığını okuyan bir adam: — Subhanallah, dedi, bunlarda soy-cak tuhaf adamlar, bir zamanlar çocuğundan bir türlü haber alınamadığını gazetelerde okurduk. İstanbul çöpleri Bİr gün bîr istanbul gazetesinde şu başlığı gördük: "Müjde! çöplerimiz fenni fırınlarda yakılacak!" Uç gün sonra bir başka gazete de şu başlığı koydu: "İsabetli bir karar: çöplerimiz gene Şimdiye kadar medreseye düşürülmi-yen bir çöpler kalmışu.... Halbuki evvelki günkü Akşam'da karikatürist Cemal Nadir, köprü üzerinden geçen iki istanbulluyu foyle konuşturuyordu: — Koca Istanbulda görülecek bir şey yok mu yahu? — Hayır, sineklerimi! daha çıkmadı. Arabça değil mi? Selim Sırn T ar can ustadanız, istanbul gazetelerinden birisinde yazdığı bir makaleye ikinci başlık olarak şöyle bir arabça cümle yazmış: "La rahati fiddün-ya". Bu cümlenin aalı "La rahate fid. dünya" olduğunu bilirsiniz İtalyan başvekilinin Trablus seyahati sırasında oraya asılan arabça levhalarda da yanlış cümleler olduğunu söylüyorlar. Acaba, yoksa sözlerde yanlış yapmak moda mı oldu Yoksa, eski atalar sözü gene tesirini mi gösteriyor: "Arabça değil mi uydur uydur söyle!" Kadın köşesi Hatırlıyor musunuz? 1 — Tarkiyenin rakamları en ve en alçak vilâyetleri hangisidir ? 2 — Dost Iranın nüfusu ne had ar dır ? 1936 olimpiyadmda Maraton koşusunu kim hazandı ? 4 — Dünya uzun atlama şampiyo-nu kimdir 7 5 — Milletler Cemiyeti hangi sene kurulmuştur ? Dünkü suallerin cevablart: 5 — Dünyada ne kadar hiıistiyan vardır ? C — 682.400.000 kişi. S—En yaşlı mebusumuz kimdir ? C —İstanbul Mebusu B. Abdülhak Hamid. S — Dünyada kaç kişi çince konuşur ? C — 475 milyon. S —Dünyanın en uzun köprüsü hangisidir ? C — 4200 metre uzunluğunda San -Fransisko köprüsü. S —ilk adlî kanun hangisidir ? C — Muvakkat temyiz heyeti teşkiline dair kanun. Evlerimizde pirinçten ypılmış bir çok eşya vardır. Bunları parlatmak için kaol, vim gibi şeyler kullanılır. Halbuki bunları derhal bulmak kolay olmadığı gibi masraflı da olur. Onun için pirinci parlatmak için size kolay ve ucuzn mal olacak bir çare tavsiye edelim: bayağı tuz kullanınız. Tuz, pirinç eşyayı parıl parıl parlatır. Yaş meyve ihracı için Tedbirler Uzum kongresinin topland.ğı gün. lerde memleketin türlü yerlerinde iç vc dış pazarlara yaş üzüm gönderilmesi ışı de bahis mevzuu olmuştu. Bunun i. çin Sümer Bankın iştirak edeceği bir Şirket kurularak soğuk hava depoları yaplması ve soğuk hava tertibatlı vagonlar getirtilmesi kararlaştırılmıştı. Ekonomi bakanlığımızın bu karan bit günlerde tatbik sahasına girecektir. İÇ ve dış pazarlara sevkedilecek taze üzüm, taze elma ve sebze için kulla, nılacak ve bir kısmı 50, diğer kısmı 150 ton alabilecek antrepoların projeleri ha* zirlanmıştır. Bunların yapısı bugünlerde münakaşaya konulacaktır. Yaş üzüm ve incirin iç vc dış pazarlara gönderilmesi ve satışını tamir ü. züm kurumu (Tarif) üzerine almıştır, Tariş Ankarada bir roağza açarak yaş ve kuru Ege mıntıkası mahsullerini sattırmak düşüncesindedir. Elma ihracatı işleriyle de iş ve Ziraat bankalarımızın kurmak üzere bulundukları şirket uğraşacaktır. Evvelce de haber verdiğimiz gibi, bir Çekos. lovak firması bu şirkete iştirak isteğinde bulunmuştur. Bu taleb tetkik edilmektedir. Ziraî kombinalar kara rnamesı Zirai kombinalara aid kararname projesi Bakanlar heyetince kabul olu. narak yüksek tasdike arzedilmiştir. Ha-ber aldığımıza göre kombinalar umumî müfettişlik bölgeleriyle Ankara ve Sivas vilâyetlerinde kurulacaktır. Kombinaların merkez teşkilâtının başına Türkiye şeker fabrikaları müfettişi B. Şefiğin getirtmesi kararlaşmıştır. Çok yakında merkez teşkilâtı kadrosu tamamlanarak faaliyete geçilecektir. Hollandaya satılacak buğdaylarımız Dün Öğleden sonra saat 15 de Baş. bakanlık müsteşarı B. Kemal Gödclecin reisliğinde bazı vekâlet ileri gelenlerinin de iştirakiyle bir toplantı yapılmış ve toplantı geç vakte kadar sür. müştür. Toplantıda Hollandaya satılacak buğday işleri üzerinde görüşmeler yapılmıştır. Kamutay Çağrıları * Milli Müdafaa Encümeni bugün saat 15 de toplanacaktır. * Kamutay Maliye Encümeni bugün saat 14 toplanacaktır. $ Arzuhal Encümeni bugün saat 15 de toplanacaktır. AVA Dün hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava umumiyetle hafif bulutlu geçmiş ve ısı 25 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji İşleri umum müdürlüğünden verilen malû. mata göre dün yurdun her tarafında hava bulutlu geçmiş, hiç bir yere yağış olmamıştır. Dünün en yüksek ısısı sıfırın üstünde olmak üzere Erenköy, Çanakkale ve Adanada 28, izmir ve Ak-hisarda 29, Yalova ve Manisada 30. Bur-sada 31 derecedir. En düşük ısı sıfırın altında olmak üzere Erzurumda2, Karsta 3 derecedir. ULUS 27 MART 1937 CUMARTESİ ON SEKİZİNCİ YIL. NO: 5624 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Yeni mebus namzetleri Dış bakanlığı genel sekreteri B. Numan Mer.rr. rncioğlu Başbelke Befdî faaliyetler Falih Rıfkt AT AY Gazetemizin yalnız salı nüshasında belediyelere aid şu eksiltme ilânlarını görüyoruz: Elâziz suyu, Bandırma suyu, İsparta suyu! Bunlar« 50 ile doksan bin lira a-rasında masraflardır. Rejimin sağlık ve bayındırlık politikası, belediyeler bankasının kredisi ile tamamlanarak, Türkiyenin büyük küçük şehirleri temiz akarsu tesislerine kavuşuyor: toprak sulaması memleketi kurak ve kısırlık tehlikesinden, temiz şehir suları halkı temizlik mahrumtuğundan ve Türkiyeyi epidemilerden kurtaracaktır. Uzak-Şarktan İstanbul li-manini ziyarete gelen bir harb cemisinin kumandanı, içme sularının şöhreti cihanı tuttuğunu zannettiğimiz bu şehre askerlerini matraları ile çıkarıyor ve onlara Taşdelen'in kaynağında, ka_. -i suyu içmeği emrediyordu. Şehre ve eve ijiyen ancak akarsu ile girebilir. Hükümet, Belediyeler bankası kredisini en başta su işlerine sarfettirmekle, şüphesiz, pek doğru hareket etti. Belediyeler bundan sonra ikinci bir noktaya dikkat edeceklerdir: ucuz tu! Kilovat fîatı Ankara şehrinin 17 bin küsur meskeninden 12 binini elektrikten mahrum ettiği gibi, metre mikâp fiatı. bir evi, kapı eşiğinden geçen suya hasretle bakmağa mahkûm edebilir. Takatli belediyeler [istanbul ve Ankarayı en başta zikredelim] en ucuz gündeliğin dahi elvereceği halk hamamları yapmakla, sosyal sağlık davasına pek ciddî bir hizmette bulunacaklardır. İnşa mevsimi ile beraber, belediyelere aid faaliyetler arasında şehir harta ve plânlarının eksiltme ilânlarını da görüyoruz. Denizli vilâyetinin Kızılcabölük nahiyesine, plân fikrini cumhuriyet kanunları götürmüştür. Nasıl Belediyeler bankası her belediyenin kendi başına üstesinden gelemiyeceği işleri kolaylaştırıyorsa, merkezî bir bayındırlık bürosu, harta ve plân ve her türlü bayındırlık işlerinde küçük, hattâ büyük belediyelere kılavuzluk etmelidir. Harta ve plân, bilhassa tatbik meselesi ve spekülasyon safhası başladığı vakit, ne ağır zorluklar arzet-rneye başladığını Ankara tecrübelerimizle biliriz. Yapılan plânlar evvelâ, şehir ihtiyaçlarına uygun ve ondan sonra hiç kimsenin en küçük çizgisine dokunamıyacağı kanun kuvvetini haiz olmazlarsa, h''ilenen neticeyi vermezler. Şehir pl.'tnı, tam manâsiyle, bir umu Boş olan Kayseri ve Gazİanteb saylavlıklan için namzedler seçilmiştir. Bu hususta Halk Partisi Genel Başkan Vekilinin tebliği şudur : "Kayseri saylavı Süleyman Demi-rezen ve Cazianteb saylavı Nuri Con. herden boşalan Kayseri saylavlığına Malîye vekâleti müsteşarı Faik Baysal ve Cazianteb saylavlığına Harici* ye vekâleti Genel sekreteri Numan Rıfat Menemencioğlu Parti Cenbaş-kurunca parti namzedi olarak onay. lanmiflardır. Sayın seçicilere bildirir ve ilân ederim. C. H. P. Genel Başkan Vekili İSMET İNÖNÜ Maliye bakanlığı müsteşarı B. Faik Baysal Atatürk Bursalılar Gecesine yüksek huzurlariyle şeref verdiler Dün Ankara halkevinde bursalı-ların tertib ettiği Uludağ gecesi A-tatürkün yüksek huzuriylc eşsiz bir neşe İçinde kutlanmıştır. Bursalılar adına büyük Şefe halkevi salonlarını dolduran kalabalığın tazimlerini sunan ekonomi bakanı Celâl Bayar'-ın taygı telgraflarına büyük bir lütuf olarak toplantıya şeref verme.de cevab veren Atatürk candan tezahürle karşılanmış vc toplanı./a bir müddet şeref verdikten sonra ayni emsalsiz tezahürler arasında halkevinden ayrılmıştır. B. Stoyadinoviç Romaya gidiyor Belgrad. 26 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: Siyasî mahfillerin kanaatine göre, italyan - yugoslav anlaşmaları karşılıklı tavizlere dayanmaktadır: İTALYA'NIN KAZANCI t. - Habeşistan imparatorluğunun tanınması, 2. - Yugoslavyanın Roma ekonomik (Sonu 7. inci sayfada) Şeker Endüstrimiz On yıllık satış kıymeti 110 milyon liradır Şeker endüstrimizin son bir yılda köylin*e ödediği para üç milyondan fazladır Turhal şeker fahri Türkiye şeker fabrikaları genel yapmış, idare meclisi ve mürakiple idare meclîsini ibra etmiştir. Su işleri için memleket dört bölgeye ayrıldı Etüt işlerinde teşkilât kadrosunu bakanlar kurulu kabul etti Bayındırlık Bakanlığı Kamutaydan alınan 31 milyon lira ile yapılacak büyük su işleri üzerindeki çalışmalarına devam etmektedir. Bakanlık vilâyetlerde bulunan su işleri direktörlerini şehrimize çağırmıştır. Sular Genel direktörlüğünde yapılan birçok toplantılarda büyük su çalışması dolayısiyle yapılacak etüd işleri üzerinde hazırlanılmaktadır. Bu toplantılarda ayrıca malzeme vaziyeti ve etüd postalarnın çalışma şekilleri de tesbit olunacaktır. Diğer taraftan yurd içinde çalışacak olan etüd poşularına aid kadro Bakanlar heyetince kabul olunmuştur. Bayındırlık bakanlığı bu kadroya göre tayinleri yapmak üzere hazırlıklarına devam etmeketdir. Bakanlık bu büyük su işinin gerçek* Icşmesi için yurdu dört bölgeye ayırmıştır. Birinci bölgede Susığırlık. Ba-kırçay, Gediz, Büyük menderes bulunmaktadır. Susığırlıkta 3, Bakırçayın-da 2, Gedİzde 4, Büyük mendereste 4, potta kurulacaktır. İkinci bölgede A-lana. Malatya, bulunmaktadır. Adana-la 4. Malatyada 2 posta kurulacaktır. Üçüncü bölgede Eskişehir ve Samsun mlunmaktadır. Eskişehirdc 2, Samsunda 2 posta kurulacaktır. Dördüncü bölge Erzincan. Vanda bulunmaktadır. Buralarda birer pos'a kurulacaktır. Bunun dışında bugün yapılmakta olan Bursa ova sı İslahları işleriyle, bir posta küçük Menderes İşleriyle bir posta vc Azizi-yede bir posta kurulacak!.t Mcıkez kısmı bir genel direktörün} idaresinde bir genel direktör muavini, fen heyeti reisliği, işletme idaresi, muamelât müdürlüğü ve müşavirlikten ı-baret olacaktır. Müşavirliğe doktor Gruncr tayin olunmuştur. Bakırçaydan bir görünüş Atatürkle Irak Kralı arasında Ankara, 26 (A.A.) — Cumhur reisi Atatürk ile Irak kiralı birinci Gazi ara. sında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur. ' Majeste Birinci Gazi Irak Kiralı Bağdad Doğumlarının yıldönümü münase-betiyle majestelerine samimi tebrikleri, mi takdim eder, şahsi saadetleriyle dost Irak'ın refah ve ikbali için halisane temennilerimi arzeylcrim. K. ATATÜRK Fshsmetlû Kemal Atatürk Ankara Doğumumun yıldönümü münasebetiyle zatı fahimanelerİnin mültetit telgraflarından dolayı kalben mütehassis oldum. Halisane teşekkürlerimin kabulünü rica eder, zatı fahimanelerine sıhhat ve saadet ve dost türk milletine refah ve ikbal temenni eylerim. GAZİYÜVEVVEL kasının görünüşü heyeti dün fevkalade toplantısını r raporuyle bilançoyu tasvib ve 936 yılı içinde 2.462.512 lira olan fabrikaların müdevver işletme kârından 830.944 lirası idare masraflarına harcanmış. 1.631.563 lira da saf kâr o-larak kalmıştır. Genel heyet esas mukavelenin 82 inci maddesini, yapılan teklifi kabul c-derek şu şekilde değiştirmiştir: "Adi ihtiyat akçesi, kanunen muayyen olan nisbet ve şekillerde muhafaza ve tenmiye edilecektir. Kanunen muayyen olan mikdardan fazlası, milli bir (Sonu 7. ıncı sayfada) Ankara ağaçlanıyor mî menfaat ve yüksek bir ihtisas ı ¦ »lir. istanbul gibi büyük şehirler dahi, böyle bir plânı ancak devlet müdahalesi ve kontrolü ile elde e-dc bilirler. Ankara istasyonu civarında [Yazısı dikilen ağaçlar 7 inci sa .anızdadır.] f ıh Kıyamet Akşam lokantada yemek yiyonun, garson geliyor: — Efendim, telefonla sisi istanbul-dan arıyorlar.. Orkestra sesleri arasında telefon masasına yaklaşıyorum; — Burası xxx {gazetelerimizden birinin adı] — Evet, bir şey mi istiyorsunuz? — Cihan harbi arifesinde imişiz, doğru mu.' Hani tıpkı "— Ankara'da yağmur yağıyor mu?„ gibi bir sual: — Ben nereden bilirim? — Bugün gazeteler birinci sayfalarında, büyük harflerle, hep bundan bahsediyorlar. — ilk defa sizd-n işitiyorum. — Fakat fikriniz nedir? — Hİç bir şey... — Gazete sayfalarını bir görseniz-Hem biz Yunus Nadfye sorduk, o cevab verdi. — Olabilir.. Posta ile dün gelen gazetelere ba -kıyorum. Hele bir tanesi 1914 temmuzunun bütün harareti ile harb haykırıyor! Basit sürüm davası: mesele olmazsa ıcad etmeli! Sonra bunun mesuliyeti de yok: Devletin ne mali. ne de ekonomik iti-barını kırıyor. Fakat dünyayı bir ce -hennem buhranı arifesinde göstermek memleket için hayırlı mıdır? Gazete, cilık sanatının müstesna inceliklerim bilmiyen milyonlarca vatandaşı, bugünden yarına ne olacağını tahmin edilmez korku içinde şaşırtmak doğru mudur? Bir Hoca Nasrettin'in kıyamet hikâyesini hatırlatan kendi şahsi ve mües • sese bühtanlarımızı dünyaya maletme-ğe kalkışmasak drha iyi olur. — Fatay Atina Metkupları: 13 Yunanistanın iç ve dış ticareti ekonomik yaziyeti Konferans vc gezintiden sonraki üç günü Atinada tetkiklere tahsis ettik. Kadınlı, erkekli güzide ve oldukça ka-'labalık dostlarımız vardı. Tarih, sanat, ekonomi, politika her şeyi konuşuyorduk. Dostlarımız bizden hiçbir şeylerini saklamıyorlardı ve bizi gururlandıracak kadar dostluğumuza inanıyorlardı. Bir gün içlerinden biri, parmağını Şarki Akdeniz haritası üzerinde dikkatle dolaştrdıktan sonra: — Bu coğrafya vahdetini tamamlı-yacak şartlar hakkında tam ve vazıh kanaatleriniz var mı? Diye sordu ve şöyle bir İzah yaptı: 1) Coğrafya: Mcsahai sathiye: Memleket 107877 km-Adalar 22321 Kaıa hududları: Arnavutluk Yugoslavya Bulgaristan Türkiye Deniz hududları: Memleket Adalar 247 236 480 198 5 Km. 6 1 7 1163 9 4078 9496 13574 5 Km Bu rakamlara göre; Yunanistan siyasi vahdetini; a- Ya kara ve denizde pek kuvvetli bir müdafaa teşkilatı, b- Yahud — mesud ittifaklarla teyİd edilen mütekabil emniyet tedbirlerinden bansetmeksizin — Yunanistanı komşulariyle hakikaten mesclesizlcşti-ren siyasî bir basiret muhafaza edebilir. 2) Nüfus (1): Nüfus 6.204.684 Kiolmetrede kesafet 50,30 Nüfusun dillere göre inkısamı: Rumca 5.759.523 Türkçe 191.245 Slavca 81.984 Yahudice 63.200 Ermenice 33.624 Bulgarca 16.775 Nüfusun dinlere göre İnkısamı Ortodoks Katolik Protestan Müslüman Yahudi 5.961.529 35.182 9003 126.017 72.791 Garbi Trakyada mü t e kâşif türk e-kalliyeti hakkında mevcud teahhüdat ile tesbit edilen hususi vaziyet İstisna edilirse, rakamlardan; Yunanistanın siyasi vahdetinin; ırkî ve dinî bir vah-dete istinad ettiği hükmü kolaylıkla Çıkarılabilir. Fakat bu vahdet Yunanistan nüfusunun şehit !cr ve köyler arasında in': samını ve bu inkısamla alâkadar olarak yunan haricî ticaret muvazenesinin açığını gösteren rakamlarla teyid edilemez. Nüfusun şehirler ve köyler arasında inkısamı Büyük ve küçük şehirler nüfusu: 2.636.433. yüzde 42 Köyler nüfusu: 3 568253 yüzde: 58 Ticaıct muvazenesi "bin drahmi olarak Yıllar İthalât İhracat Açık 1932 7.870 4,757 3,113 1933 8.432 5,141 3.291 1934 8,792 5,474 3,318 1935 10.681 7.101 3,580 Ve biraz tafsilâtlı rakamlarla: 1935 "Katî rakamlarla" ithalât Canlı hayvanlar 478.860, Gıda maddeleri ve içk.lcr 2.720.058 Ham maddeler 3.063.428 Fabrika mamulleri 4.417.488 Gümüş vc altın 1.554 ihracat 339 2.547.051 4.355.781 197.192 836 10.681.338 7.101.289 (I- Yukarıdaki rakam 1928 tahririne aiddir. 1935 de tahminî olarak 6.835.953 kilometrede kesafet 52.50 binde alarak, canlı doğumlar 28.10 ölümler 14.85 ir »d 13.25 dir. Ve bunlardan yalnız ziraî mahsul İthalât vc ihracatı: 1934 "Bin drahmi olarak" İhracat 7S5.302 244.366 18.556 8.666 İthalât Hububat, unlar ve yemlik Pirinç, pataes vc diğer kuru •ebzeler Taze vc kuru meyva Yeşil sebze Kuru İncir Korent üzümleri Sultani ve rezakî Tütün Zeytin yağı — Şarab — Vaziyetin Yunanistanı; a- Siyasi hududları içinde bir cüzütam haline gelmek, b- Veya siyasî talüni birleştirdiği müttefikleriyle İktisadî bir vahdet temin etmek, Tedbirlerinden birini tercih mecburiyetinde bıraktığ nı takdir edersiniz. Serbest mübadeleye istinad eden ü-Çüncü hal tarzı ise, maddi manevî im-kânszlıklardan dolayı yıllardanberİ tedbir olmak kıymetini kaybetmiştir. Neşet Halil ATAY 1622 1094 216.932 3.900 148.968 1.103.877 315.767 2.027.385 176.983 154.409 iktisadi inhisarların geliri artıyor İstanbul, 26 (Telefonla) — İnhisarlar idaresinin yeni yedi aylık istatistiklerinde haziran 936 vc ilk kânun 937 yedi aylık geliri geçen yıldan bir milyon sekiz yüz kırk dürt bin lira faz la olarak 34.987.000 liradır. Artış bilhas sa şarap satışlarındadır. istatistik e 7 aylık tütün sayısı 23.978.000 liradan 7.227.000 kilo tütün 3.753.000 liralık 163.000.000 kilo tuz 3.070.000 liralık 1.246.000 kilo soma olarak kaydedilmiştir. Bütün inhisar maddelerinde satış nisbeti geçen seneden fazladır. == ULUS Talebede havacılık sevgisini arttırmak için yeni tedbirler Ders saati dışında Türkkusuna giden talebeler izinli sayılacak Kültür Bakanlığı, genç nesilde havacılık sevgisinin yerleşmesi ve yayılması yolunda aldığı tedbirleri hergün biraz daha genişletmektedir. Bakanlık, bu sahada üzerinde çalışılması gereken mevzuları tesbit ederek bütün kültür direktörlüklerine bildirmiş, bu bahis üzerinde azamî hassasiyet gösterilmesini ısrarla istemiştir. Bakanlık, kültür Japonların alacağı tuz İstanbul, 26 (Telefonla) — Japon, lar her sene memleketimizden yüz bin ton tuz almak kararında olduklarını inhisar idaresine bildirmişlerdir. Hususî idare büdcelerinde münakaleler 1936 yılı hususî idareler i.u Muinde yapılan münakaleler ile munzam tahsisatlar hakkındaki kararname bakanlar heyetince kabul olunmuştur. Kaıarna mc iç bakanlıkça alâkalı vilâyetlere bugünlerde bildirilecektir i Hukuk »t ııinî yayına! kurumunun i tertib ettiği seri konferansların i on yedincisini ¦ Devlet şûrası unzimat dairesi reisi • B. İsmail Hakkı Göreli : 27.3.1937 cumartesi günü saat on : beşte Ankara Halkcvinde verecektir. Mevzu: ; Bİzde şurayı devlet ve idarenin • kazat ^murakabesi : Memurlar kooperatifi Kooperatif genel heyeti bugün toplanıyor Çoğunluk olmadığından 12 martta toplanam yan Ankara memurlar kooperatifi genel heyeti bugün saat İS de halkcvinde toplanacaktır. Ruznamesine göre idare meclisi ve mürakipler raporlarını, şirketin hesab vaziyetini tetkik edecek olan genel heyet, açık idare meclisi aralıklarına ve mürakipliklere seçim yaptıktan sonra, 1937 senesinde tahsil edilmiş sermaye mikdarını yüz elli bin liradan aşağı dü-şürmiyecek şekilde ölen hissedarların veersesinc ve mütekaid ortaklara sermaye İştirak hisselerinin geri verilmesi görüşülecektir. Kooperatifin 1936 senesi muamelâtında büyük bir gelişme göze çarpmaktadır. Kooperatifin ış lıacnı çok genişlemiştir. Bu yıl, 1.336.473 liralık satış yapı İm ştır. Son beş yıllık satışlar gözden geçirildiği takdirde, bir yıl e veline göre yüzde 38 ve 1934 senesine göre de satışın yedi misli arttığı görülmektedir. Koperatif sermayesine bir mikdar yedek akçesi ilâvesinden ba*ka şüpheli hesabları tasfiye etmektedir. Bu yıl ortaklara yüzde 10 kâr hissesi vc yüzde 8 satın alma risturnu yapılacaktır. Y A İM K I L A R Vahşileri himaye Bir amerikan mecmuası haber veriyor: "Beş medenî mİl'.et, Afrikıdakİ vahşi hayvanla:-! himaye için aralarında anlaşmışlardır." Ve ilâve ediyor: "Galiba, habeşlüeri kâfİ dc*uccde vahşi ¦aymadılar." Kolle/terdeki malûmat Harvaı d üniversiteli reislerinden Abbot Lawrence Lov/ell diyor ki: "Kol-lejlcrde biraz bi'gi bulunduûuna hayret etmeyiniz. Çünkü buralara ilk girenler biraz malûmat getiriyorlar ve çıkanlar hiç bir şey almadan gidiyorlar." Tabu ölüm Muharrir Ollİn Miller, kazaya uğrayan bir arkadaşının matemini tutan bir dostuna diyor ki: "Onun ölümüne bu kadar fazla tasalanmayınız; çünkü zavallı tabii bir ö-lümle, otomobil altında kalarak öldü." Çöp fıkrasına dair.. , İstanbul çöplerinin denize dökülmesi ve yahud yakılması hakkında dün yazdığımız fıkra, mürettib ve musahhih arkadaşlarımızın himmeti ile bîr satır eksikle çıktı. Bunun için ayn tashihe, bilmem, lüzum var mı Çörden çöpten yapılmış bir fıkrada bîr satır fazla, bîr satır ektik ne değeri olur? Bir yddız İçin kitabe Holivudda bir ziyafet verilmiş, bu ziyafetin sonunda ev sahibi bütün misafirlerine kendileri için bir mezar kitabesi yazmaları teklifinde bulunmuştu. Herkes ne yazacakla yazacak, sonra sıra ile okuyacaktı. VViU Rogers'in yanında oturan ve çok evlenmekle şöhret kazanmış olan bir yıldız, muharrire; — Ben, bîr türlü bir şey bulup yazamıyorum, dedi. VVİ'.l kendisine: — Eğer aynen benîm yazdığımı o-kumayı vadederteniz ben sizin için bir şey yazayım dedi ve sinema yıldızının muvafakati üzerine şunu yazdı: "Nihayet yalnız yatıyor." Amerikayı uyutmak için Buhran seneleri Amerikada uykusuzluğu fena halde arttırmış. Bİr derginin verdiği rakamlara inanılırsa 1930 - 32 de, yani iki sene içinde Amerikada satılan uyku ilâçlarının mİkdart senede 25.000, 45,000 kiloya kadar çıkmıştır. Ycnİ dünya uyumak için, fazla para harcamış; fakat eski dünyanın uyanması daha pahalıya mal olur gibi geliyor bize. Golf sahasının tadı Amerikanın meşhur mizah muharriri Mark Twaîn, golf oynamazdı; fakat hazan oynanırken seyretmekten hoşlanırdı. Bir gün bir dostu golf oy. nıyor, muharrir dc seyrediyordu. Pek usta olmadığı anlaşılan fena bir vuruş yaparak toprakları ve çayırlan dört bir tarafa saçtı. Bunlardan bir kısmı da Mark Tvvain'în ağzına ve yüzüne gel-mü/ti. Oyuncu mahcubiyetini gidermek 1-çin söze girişti: — Nasıl oyun sahamızdan hoşlandınız mı? Mizahçı muharrir cevab verdi: — Hoşlandım; tadı da fena değil. Hatırlıyor musunuz? İ — Dünyada ilk hastane ne-zaman açıldı 7 2 — Miltİ hükümetin karala, şundanberi vatan hizmetleri faslından kaç lira maaş verilmiştir ? 3 — Mikroskopu kim keşfet, mistir T 4 — Türkiyede kaç tohum ıslâh istasyonu vardır ? 5 — Türhiye Cumhuriyet Merkez Bankası ne zaman kurulmuş, tur ? Dünkü suallerin cevablart: S — Türkiyenin. rakımları en yüksek ve en alçak vilâyetleri hangileridir ? C — En yüksek rakımlı vilâyet 1958 rakımla Erıurum; en al-Çak vilâyetin 5 metre ile Samsun ve izmir vilâyetimizdir. S — Dost İranın nüfusu ne kadardır ? C —10 milyon. S—1936 olimpiyadında Maraton koşusunu kim kazandı ? C — Arjantinli Zobola 2J1.36 S — Dünya uzun atlama şampiyonu kimdir ? C— Amerikalı Ovens 8.13 S — Milletler Cemiyeti ne zaman kurulmuştur ? C — 1920 senesinde . direktörlüklerine verdiği emirde diyor ki: "Türk gençliğinin havacılık sevgi ve alâkas.nı uyandırmak millî davalarımızın en ehemiyetlilerinden biridir. Bunun için bilhasa orta öğretim müesseselerimize devam eden talebe arasında bu sevgi ve alâkayı uyandırmağa, talebeyi hava sporlarına teşvik etmeye ve bu sporlar, la uğraşan bir hale getirmeğe çalışmaları okul idareleri ile öğretmenleri, mize düşen çok ehemiyetli bir memleket vazifesidir. Türk Hava Kurumu tarafından havacılığın ilerki harbleıdc ve memleket korunmasındaki büyük ehem» yeti dikkate alınarak türk gençliğini ha* vacılığa alıştırmak ve bu sahada yetiştirmek maksad'y!^ memeleketin türlü yerlerinde olduğu gibi lstanbulda da açılan Türkkuşu şubelerine kaydedilmek] ve hava sporları yapmak isteyen talebelere okul idaresince azamî kolaylıklar gösterilmesi bakanlığımızca son derece istenmeketdir, 1 — Bütün orta tahsil müessesele. rimizdeki türk gençliğinde havacılığa karşı derin bir sevgi uyandırmak için bütün okul idareleri ve öğretmenler tarafından tedbirler alınarak talebede havacılık aşkının uyanmasına çalışılacak, tır. 2 — Türk gençliğinin yapacağı en İyi sporun hava sporları olduğu türlü yollarla talebeye söylenerek Türkkuşu şubelerine yazılmaları teşvik olunacaktır. Talebeye izin verilecek Türkkuşu şubelerine yazılmış olan talebelere Türkkuşu şubelerine gitmek üzere ders zamanlan dışında izin verilecektir. Bu talebenin Türkkuşu şubelerine gidip gitmedikleri kontrol edilmek üzere Türkkuşu'nun, okulları ders saatleri dışındaki faaliyet zamanlarında] kullanılması için okul idaresince Türkkuşu üyesi talebeye birer karne verilerek talebenin bu karneyi her dafeki gi. dişinde bulunduğu zamanı da kaydettir* mek usulünün konulması ve daha önce Türkkuşu şubelerinden bu karneleri imzaya salahiyetli olan zatlarm öğrenilecek tatbik imzalarının al m ma sı uygun görülmüştür. Sefaletin sim Sefaletin son, sefil olup olmadığınızı düşünüp üzülecek kadar boş vaktiniz olmasındadır. — Bernard Shaw Sigorta primlerinin ödeme şekli Finans bakanlığınca hazırlanan sigorta perimlerİ hakkındaki kararname bakanlar heyetince kabul olunmuştur. Karanamcye goıc sigorta şirketlerinin dışarıda bulunan Rctrasesyonlarma verecekleri yüzde üç buçuk serbest döviz perimi ödemek zarurunda bulundukları mıkdardan değil tahakkuk eden mık-dardan hesab elunacak ve bunlar 1 temmuz 1936 dan muteber olacaktır . HAVA Dün bir toz fırtınası vardı Dün şehrimizde hava kapalı geçmiş daha sabahtan esmeğe başlayan şiddetli cenub rüzgârı öğleden sonra şiddetini arttırarak saat 17.10 da saniyede on yedi metre bııla esmeğe başlryarak bir toz fırtınası şeklini almıştır. Dün ısı 24 dereceye kadar yükselmiştir. Meteo. rolojî işleri genel direktoılüğündea verilen malumata göre dün yurdda hava Trakya. Ege ve Orta anadolu bölgelerinde kapalı, cenubî anadolunua şark kısmiyle şark anadolusunda açık, Akdeniz kryıiarmda bulutlu geçmiş yurdun hiç bir yerine yağış olmamıştır. Dün en yüksek uu Dortyolda 30. A-danada 31 derece idi. En düşük ast İse sıfırın altında olmak üçere karata 2 de. rece idi. Yeni Japon Elçisinin söyledikleri İstanbul. 26 (Telefonla) — Yeni Japon elçisi bugün gazetecileri kabul etmiş ve kendilerine Japonyanın Türkiye ile her şekilde anlaşma halinde vc İki devlet münasebetlerinin çok dostça olduğunu boğazlar anlaşmasının imparatorun tasdikinden geçtiğini, iki memleket arasında görüşülmekte olan ticaret anlaşmasının iki haftaya kadar imzalanmasının pek ihtimalli olduğunu Söylemiş. Ankara hakkında da Türkiyenin ileri hamlesini en i-yi takdir edebilmek fırsatını bulduğunu söylemiştir. Elçi enternasyonal vaziyet, sovyet - japon münasebetleri, Japon • alman anlaşması hakkında mücmel beyanatta bulunduktan sonra Avrupa iş'crİ karsısında Japonyanın coğrafî va. ziyetİ itibariyle görmen bir halde bulunduğunu, beşler konferansı karariyle J ..... . .ı verilen alman sömürgelerinin Almanyaya geri verilmelerinin ise ba'ıiis mevzuu olamıyacağını söylemiştir. ULUS 28 MART 1937 PAZ 3 üncüde Atina'da toplanan Balkan Ekonomi konseyi çalışmalarını bitirdi ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5625 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk Halkevinde Atatürkün bursaltların Ankara gecesine yüksek huzurlariyle şeref Büyük önderi Halkevinde görüyor Halkevinde tertib ettikleri Uludağ verdiklerini yazmıştık. Yukarıda sunuz. Başbetke Siyasî Müsteşarlar Fatih Rıfkı ATAY Yeni siyasî müsteşarlar listesi gazetelerimizde neşredilmiştir. Bir ilci eksiğin de pek yakında tamamlanacağını zannediyoruz. Siyasî müsteşarlığa seçilen arkadaşlarımız, uzun müdclcttenbe-ri, Kamutay ve Parti işlerinde müstesna iş ve karakter vasıfları ile tanrnmış olduklarından kendilerini yeniden takdim ederek değiliz. Fakat cihan demokrasi buhranının '»urjünkü safhası içinde, Türkiyede siyasî müsteşarlıklar kurulmasının, umumî vazife faydalarından gayri, hususî bir manâsı da vardır. Herkes 'jiiir ki AtalürK. hürriyet ihtilâlinin ilk günlerinden başlayarak, hiç bir an meclissîz Çalışmamıştı!. Millî hâkimiyet sisteminin her millete ve o milletin her zamanki ihtiyaç ve zaruretlerine göre değişen şekilleri vardır. Demokrasi prensipleri, hayatı ve onun hakikatlerini zorlayan donmuş kalıplar gibi telâkki edilemez. Kemalizm demokrasisi, bizim ihtilâlimizin ve millî bütün şartlarımızın eseridir. Dikkat e-dilmek lâzım gelen nokta şudur ki, Türkiye cumhuriyeti, cihanda demokrasi buhranı başladığı biı devirde kurulmuş olduğu halde, bizde, millî hâkimiyet düsturlarına ve onun yüksek müessesesine sadık ve bağlı kalmak ananesi sarsılmamıştır. Nitekim, bugün dahî, kuvvetli hükümet yapmak için parlamentoları zayıflatmak davası güdülürken, yeni siyasî müsteşarlıklar, bilâkis, bizde, hükümetle Kamutay arasındaki samimî el-birliğinin daha fazla kuvvetlen-dirilmekte olduğunu gösteriyor. Bu asırda, halk yığınlarını hİ-çe sayan bir mimin durluk bulacağını zannetmek bir havaidir. Demagojinin ve hususî menfaatlerin alabildiğine tahrik edeceği a-narşik bir demokrasinin, kuvvetli bir hükümete dayanç olabileceğini tasavvur etmek de, hayal olmakta, ondan geri kalmaz. Millî hâkimiyete sağlam bir inkişaf zeminini, millî şartların hakikatlerinde arayan rejimlerdir kî tehlikeli buhranlardan korunmağa muvaffak olacaklardır. Bizim demokrasimiz, millî birliği ve bütünlüğü en fazla sağlayan ve millî faaliyetlerin verimini en çok artıran usulleri ve şekilleri arayarak, ve hürriyetin anarşiye doğru, otoritenin zora ve keyfe doğru tefsirlerini reddederek yürüve™elm'«»;'- Hindli münevverler Parsı başrahİbinin kın Bn. Rabsy Bombay Parsi baş rahibinin kızı ve oğlu şehrimizde bulunmaktadırlar. Her İki hindli münevver Türkiye hakkında çok iyi intibalar edinmişlerdir. Hindli. ler kendileriyle görüşen bir arkadaşımıza büyük Önderimiz Atatürk hakkında en derin hayranlık hislerini anlatmışlardır. Bu husustaki yazı beşinci sayfa-mızdadır. İtalyanlar İspanyaya ¦¦ ¦¦¦¦¦¦ gonullu yollamıyor Londra'da anlaşmanın bozulmadığı teyid edilmektedir. Roma, 27 (A.A.) — Giornale d'Italİa yazıyor: İtalyan hükümeti daha geçen haftanın başlar:nda, İsp« işle- rindeki duruma dair tngiltereye İnanca vermiş bulunuyordu. İtalyan hükümeti ispanyaya katiyen yeni kıtalar göndermek fikrinde olmadığını temin eylemiştir. İngiliz kabinesi çarşamba gün. kü toplantısında bu inancayı almıştı. Bunun içindir ki, İngiltere, fransız dış bakanının ingiliz ve alman elçilerini kabul ederek girişmek istediği teşebbüse İltihak etmemiştir. (Sona 4. üncü sayfada) Millî küme maçları Dünkü maçta Başbakan is -met inönü ve bakaı-..- tmtz Fenerbahçe 4-1 A. gücünü yendi Dün Ankara stadyomunda millî küme maçlarına devam edilmiştir. Fener» baçe Ankara Gücünü 4 - t yenmiştir. [Maça aid tafsilât 6. ma sayfamızda dır.] îs bankası 14 üncü çalışma yılında B. Muammer Erişin sözleri Türkiye Iş Bankası hissedarlar umumî heyeti yarın saat on beşte toplanacaktır. Bu 'opla^tı dolayısiyle Banka Genel Direktörü B. Muammer Eriş, memleketin ekonomik sahasında değerli çalışmalariyle büyük varlık yösteren bu millî müessesemizin faaliyeti hakkında gazetemize şu izahatı vermiştir: "— Bankamız ondordüncü çalışma yılına girmiş bulunuyor. Geçen yıla aid faaliyetimizin ana çizgilerini ve elde olunan neticeleri gösteren İdare meclisi raporumuz, önümüzdeki pazartesi günü toplanmaya davet edilmiş bulunan u-mıımî heyetimizde görüşülecektir. 1936 da bankamızın işleri, memleketin umumî vaziyetinde olduğu £İbi, bir yıl evele nisbetle inkişaf göstermiştir. Mahsullerin süratle ve memnun edici fiyatlarla satılmış bulnması, seyyal ban. ka muamele hacmini genişletmiş; ik-razattan yapılan tahsilatta kolaylık temin etmiş ve umumiyetle plasman büyümüştür. Aynı yılda piyasalarımızda iflâs ve konkordato vakalv n nor- (Sonu 4. üncü sayfada) İş Bankası Genel Direktörü B. Muammer Eriş Kooperatifçilik cemiyetinde B. Celâl Bayar'ın söylevi Kooperatifçilik cemiyetinin toplantısında bulunanlar ( Yazısı 6. ıncı say fala) İspanyada Tayyarelerle bombardıman Salamanka, 27 (A.A.) — Bu gece neşredilen resmi bir tebliğde şöyle denilmektedir : "Düşman tayyareleri Hueska ve Sa-ragos kasabalarını bombardıman etmişlerdir. Bombardıman neticesinde bir kaç kişi ölmüş ve yaralanmıştır. Madrid cephesinde Majadahonda ve Aravaka bölgelerinde milisler tarafın, dan yapılan hücumlar geri püskürtül-müştür. Kordon cephesinde bütün bölgelerde topçu düellosu olmuştur. Diğer cephelerde kayda değer bir şey yoktur. Enternasyonal kuvvetlerle milisler arasında çarpışma Rabat. 27 (A.A.) - Verdad radyosu saat 23 de bildirmiştir: (Sonu 6. ıncı sayfada) B. Şükrü Kaya Elâzizde Elâziz, 27 (A.A.) — İç işleri bakanı ve parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya yanındaki zatlarla beraber bugün hususî trenle saat dörtte şehrimize gelmişlerdir. Bakanımız genel müfettiş general Alpdoğan'la valimiz ve kalabalık bir halk kütlesi tarafından kcışılan-rt~sür. t V Seker endüstrimiz 9 Türkiye şeker fabrikaları anon»ra şirketi, evvelki gün, umumi heyet toplantısı, ıı yaptı ve bu münasebetle de son faaliyet yılma aid raporunu nefretti. Bu raporun bize verdiği malûmat göğüslerimizi kabartacak ma -hiyettedir. İlk önce şunu hatırla -malıyız ki türk endüstrilerinin bî -rîncisi ve en eskisi olan şeker endüstrisi on yaşım doldurmuştur. On sene evveline kadar, her masnu şey gibi, şekeri de dışardan getirtiyor ve pahalı yiyorduk. O tarihlerde yabancı memle. ketlerden Türkiyeye giren şekerin mik-dan 62.971 tondu ve bu yüzden dısan çıkan türk parası ise 12.712.000 lirayı buluyordu. Bugün yidiğimiz şekeri, kendi topraklarımıza ekip yetiştirdiğimiz pancarla kendi fabrikaalrtmızda istihsal ediyoruz. Bu, şu demetkir ki şeker endüstrimiz, mühim bir gıda maddesini bol bol temin ettikten başka, türk çiftçisini ve türk işçisini de kazandırıyor ve büyük bir servetin, saadet ve refah unsuru olarak memleket içinde kalmasına imkân veriyor. Şeker sanayii, ilk maddesi pancar oduğu için. köylümüzü çok yakından a-lâkadar eder. Bunun içindir ki (eker fabrikalarının kurulduğu sahalarda kuvvetli bir köylü kalkınması olmuştur. Şeker fabrikalarımız pancar eken köylüye azami yardımı göstermektedir. Köylüye tohum tevzi etmekte, ziraat âletleri dağıtmakta ve ziraat teşkilâtıyla köylüyü tarlasında murakabe ve irşad etmektedir. Köylüye çalışmalım kolaylaştırmak için para avans vermektedir. Senede elli bin çiftçi ailesi, 25 bin hektar araziye pancar ekiyor ve 400 bîn tondan fazla pancar istihsal ediyor. Memleketimiz da pancar çiftçisinin geçindirdiği koylu nüfusu, bugün, 400 bini tecavüz etmektedir. Fabrikalar kendi sahalarında memurlarının ve işçilerinin olduğu gibi (Sonu 4. üncü sayfada) ULUS 28 - 3 - 1937 Politika bahisleri: Bölünmez insanlık Avrupa politikasını anlamak bahsinde, bütün Avrupa milletleri aynı fikirde değildirler. Milletler Cemiyeti'ne inananlar, barısın bölünmez bir bütün olduğuna ve bunun anc. '( kollektif garantilerle ayakta tutulabileceğine kani -dirler. Berlin - Roma mihveri etrafında devreden görüşler ise, her milletin kendi barışını kendi istediği gibi garanti altına alabileceğini ileri sürmekte ve bilateral anlaşmaları tavsiye etmektedir. Büyük Şefimizin geçenki söz -lerini dikkatle okursak, onlarda, "bölünmez bîr insanlık" ın fİlozo-fik bir izahı yapıldığını görürüz: " ... Dünya milletlerinin saadetlerine çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn, vuzuh ve İyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur.,, "Barış", kendi kendisine mevcud olamaz. "Barış., milletlerarasındaki muayyen bir münasebeti karşılayan bir mefhumdur. "Barış,, ı severiz çünkü saadetimizi temin eden şartlardan biridir. Atatürk, yalnız "barış,, i değil, mi! Bir kadın âşıkı ile beraber kocasını öldürdü İstanbul. 17 (Tclciocüa) — Dün aksam gece yansından sonra Fatihte İrfan adında bir kadınlı Işıkı Reccb, İr. fanın kocası Nureddinî Öldürmüşlerdir. Cinayete İrfanın anası da yardım etmiştir. Cinayetin sebebi, İri*. ın kocasını öldürerek Keceble evlenmek imkânını bulmasıdır. Ünce cinayetin hırsızlar tarafından yapıldığı İddia edilmiş. fa*at sonra suçluların hepsi yakalanmışlardır. İrfanla Nurcddinic eo büyüğü alu yaşında üç çocuğu vardır. Topraksız köy'üden başkasına arazi dajptıinııyacak iskân kanunu ile ihtiyacı olan yerlilere ve göçmenlere iki ile beş dekar a-rasında bağ vc meyva yeri verilmekte olduğu malûmdur. Göçmen yerleştirme vc ihtiyacı oıan köylüye toprak dağıtılması gibi yurd için faydalı ve yapılması mecburî işler dururken, bazı yerler, de memur, tüccar ve mınun gibi İhtiyacı olmıyanlara da bağ ve meyvalık olarak sulu ve verimli toprak verilmekte olduğu anlaşılmıştır. Şimdiye kadar ihtiyacı olmıyanlara verilen topraktan belli müddetler içinde verimli bü hale getirilenlerin, getirenler adına parasız tapuya bağlanması kararlajmıştır. Bua-dan böyle bu gibi parasız bağ ve meyvalık arazi dağıtılması yalnız toprağa ihtiyacı olan köylülere inhisar ettirilecek, başkalarına hiç bü suretle toprak dağıtılmryacaktjr. Bîr İngiliz kadın tayyarecisi lstanbulda İstanbul, 27 (Telefonla) — Tayyareci Leydi Margörit adında bir ingiliz kadını bugün tayyare ile vc Bükreş yolu ile lstanbulda geldi. Pazaıtcsi günü Suriyeye gidecektir. H /V V /A Havalar ısınıyor Dün şehrimizde hava değişik geçmiş ve ısı sıfırın üstünde 19 dereceden yukarıya çıkamamıştır. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verilen malumata göre, dün yurdun Edirne ve Ko. cncli çcvreclriyle Karadeniz kıyılarının Zongııtdağıu garbinde kalan kısmı yağışlı, diğer yerleri genel olarak bulutlu geçmiştir. Dün en yüksek ısı sıfırın üstünde olmak üzere Adana ve Urfada 29, Dört yol vc Samsunda 31 derece kaydedilmiştir. En düşük ısı sıfırın altında olmak üzere Karata 3, Erzurum-da 1 derecedir. letler arasındaki bütün münase -betleri kastederek, insanlığın bölünmez bir vahdet olduğunu »öy -lüyor. Eğer milletler ve bunları idare edenler, bizim sevgili ve eşsiz şefimiz kadar hümanist ve "humanitaire" bîr görüşe geçerek, insanlığın bölünmezliğini kabul etseler, şu muadele, kendiliğinden tatbik edilecektir: Bölünmez insanlık mefhumu barış, „ ekonomi, „ kültrü ve medeniyet, m ideal, demektir. İnsanlık, bunu tatbik edecek çağa gelmiştir. Bunu tatbik edecek kadar olgun ve medenîdir. Elverir ki, egoyistçe İhtiraslarını susturmağa muvaffak olsun. Atatürk, bu hususta da, dünyamıza, yukarılardan, fikir ve felsefenin göklerinden hitab ediyor: " Egoyizm, şahsi olsun millî ol-son, daima fena telakki ertilmeh dir.„ İnsanlık tarihi, türk milletini yalnız istiklâle değil .insanlık İdealine de kavuşturmuş olan Ata -türk'ün bu sözleri üzerinde duracaktır. — B. B. Kastamonide muhtarlara konferans Kastamonu, 27 (A.A.) — VıM bugün Halkevinde toplanan 400 muhtarına, köy kanunu, sayım işlen, parti ve İnkılâb hakkında ehemiyetli biı konferans vermiştir. Konteranstan sonra muhtarlara halkevinin propaganda İslimleri gösterilmiştir. Sinema biter bitmez, köy muhtarları cumhuriyet marşını söyliyerek gösteriler yapmışlardır. Kamutay çağrıları • Dahiliye Encümeni 29-111-937 pazartesi günü saat 10 da toplanacaktır. • Millî Müdafaa Encümeni 29-IIT-937 pazartesi gönü heyeti umumîyedoı sonra toplanacaktır. Ankara Kooperatifinde Genel heyet dün toplandı Ankara memurlar kooperatifi genel heyeti dün öğleden sonra saat 15 de maliye müsteşarı ve kooperatif idare meclisi reisi B. Faik Baysalın reisliğinde toplandı. Umumî heyet geçen yıl muame İçleri ve hesablannı gösteren raporları tetkik ve kabul ettikten sonra açık idare meclisi fizalıklarına şu zatları seçmiştir. Bay Yusuf ziya Divanı muhasebat âzasından, İbrahim Bescn: P. T. T. u-mıım müdürlüğü posta işleri reisi. Sab-ri Ersoy: M. M. Vekâleti Etlik lâbora-tuvarı şeflerinden binbaşı. Fazıl: Gümrük ve inhisarlar vekâleti muamelât müdürü. Reşat: Sanayi umum müdürü. Bundan sonra 937 senesinde tahsil edilmiş sermaye mîkdannı İSO bin liradan aşa^ı düşürmiyecek şekilde Ö-lcn oitaklar:n vereselerine ve müteka-idlere serma/e iştirak hisslcrinin iadesi kararlaştırılmıştır. Mürakibliklere; hariciye vekâleti zat işleri tahakkuk müdürü B. Cemal, milli müdafaa muhasebe müdürü B. Naci ve nafİa vekâletinden B. Hilmi seçilmişlerdir. Hazineden mal aan arın ta âs t'eri Hazineden menkul mal satın alan-lann edenmiyen taksitlerinin takibi si-rasmda borçlunun satışa çıkarılacak gayri menkul mallarına "ehli hıbre" tarafından konulan kıymetler fazla oldu. ğu takdirde akbul edılmiyerek satış komisyonlarınca resen vc bugünkü rayice göre kıymet takdir edilmek suretiyle satıüğa çıkanlması kararlajmışür. Bu suretle yapılan satışlarda alıcı çıkmadığı takdirde gayri menkul malların hazine adına tefvizi cihetine gidilecektir. istanbul belediyesi, ödünç alıyor İstanbul, 27 (Telefonla) — Seledi-yc 937 mali yılın a başında b*l-jiyeler bankasından bir milyon lira Vdttnf, alacak, bu para ile şehrin mezaılık ve stadyum işlerini, bir de1 imar plânının ha-zırlıfctar.ndan flo'ğan imar mastarlarını karşılacaktır. Devlet şurası ve idarenLı kazaî murakabesi Devlet Şurası tauzîmat dairesi başkanının değerli konferansı Hukuk İlmini Yayma Kurumunun seri konferanslarından birisi daha dün öğleden sonra sant 3 de Halkevinin konferans salonunda verildi. Seçkin bir kalabalığın bulunduğu bu konferansın mevzuu "Bizde devlet şûrası ve idarenin kazaî murakabesi,, idi. Konferans Devlet Şurası İdarî kazasının en salahiyetli bilginlerinden olan Devlet Şurası tahzimat dairesi reisi B. İsmail Hakkı Göreli tarafından verildi. Değerli hatib bu konferansında Şurayı Devlet ve idari kazayı alâkadar eden bütün meselelere temas etti. Konferansçı; devlet vazifelerinin ifası sırasında ferdlerin, halkın haklarının mahfuz kalması için ne gibi kontroller yapabildiklerini, bu kontroller varken ayrıca İdarî kazaya neden lüzum olduğu meselesini, idarî kazadan beklenilen faydaları, bizde idarî kazanın ne vakittenberi mvcud olduğunu, idarî kazanın en yüksek mercü olan Devlet Şurasının nasıl bir müessese olduğunu ve bunun tarihçesini, impara. torluk devrinde bu adı taşıyan müessese ile bugünkü Devlet Şurası arasında mevcud farkları gayet Özlü, toplu ve salahiyetli bir şekilde anlattı. Hatib Devlet Şurası mefhumuna ve idari kaza sistemine intikal etmek için devlet fikrinin izahİyle konferansına girerek bilhassa fransız hukukundan aldığı buçuk âlimlerin içtihadı üc Devlet Şurasının lüzumunu müdafaa etti. Çünkü, ona gorcfevlct artık âmmenin menfaatini alâkadar cyliyen işlerde asla bigâne kalamaz. Bunun gibi bizde de devletin faaliyet saikası günden güne genişlemekte ve çoğalmakta ve idare organlarının salâhiyet ve imtiyazları daima fazlalaşmaktadır. Bu vaziyet karşısında tabiatiyle idare edilenlerin müteessir ve mutaztrnr olmamalarını icab ettiren tedbirleri almak ve teşkilâtları kurmak da devletin başlıca va. zifelerİndendir. tdare organlarının muhakkak bir nezarete tâbi tutulması ve kanun nizama muvafık halin icabına ve maslahata uygun olmıyan karar ve muamelelerinin fesih ve iptali, ve kontro-la tâbi tutulması zarurîdir. Konferansçı, gerek bu idari mura- YAN K 14 A R Hayat yetmişte başlar Komodor Vandcrb.lt, 70 ile 83 yaşı arasında servcuoo yüz milyon katmıştır. Kant, 74 yaşmda anlropolon, Etîk metafiziği, melekelerin mücadelesi isunlı buruk eserlerim yazmıştır. Tinloretto, 74 yaşında 74 ayak boyunda ve 30 ayak etendeki meşhur cennet tablosunu yapmıştır. Verdi, 74 yasında Otcllo, 80 yasamda Falstalf, 85 yaşmda Ave Marsa, Stabat Mater, To Deum isimli şaheserlerini bestelemiştir. Lamark, 78 yaşında «amudi fıka-rili hayvanların labıi tarihi* ıstınlı e— serîni tamamlamıştır. Oliver VVcndell Holmes, 79 yaşında 'Çay filcanlart üzerinde» ı.nnli eserini yazmsştır. Cato, 80 yaşmda yunanca öğrenmeğe başlamıştır. Göte, 80 yaşında Faust'u lamsın-famıştcr. Tennyson, 83 yaşmda «Parmaklıktan geçiş» şiirini yazmıştır. Titian, 98 yaşında meşhur tarihi tablosu olan «Lcpanto muharebesi» -ni yapmıştır. Katmerli bir cemi DiUmizi Özleştirmek, sadeleştirmek yolunda savaş ederken ücri sürmekte olduğumuz noktalardan birisi de şu idi: İlk yapacağımız iş, osmanlıcanıa bir «kapitülasyon» gibi dilimize kabul ettiği arab ve fars kaidelerini söküp atmak, fars terkîblerini, arab cemilerini artık kullanmamak. Gazetenin birinde şöyle bîr başlık gördük: «Şehidtiklerde yapılan merasimler.» Güzel «iaren» kelimesinin kamburu mu çıktı? diyeceksiniz. Zaten ar abca cemi olan «merasim» kelimesinin sonuna «ler» katmağa ne buyurular? Otomobile çarpmış? N fan bul cftzerelerinden birisinde ru «poti» h*be*i» ni okuduk: ¦ Kalyoncu kulluğu sokağında 11 numarada oturan Yorgogan kızı 9 yaşmda Pedi tarla başında oynarken oradan geçen şoför Mehmed Re şadın idaresindeki 2155 numaralı otomobile çarpmıştır....* Dokuz yasında bir çocuğun oto-mobıie çarptığını şimdiye kadar duymuş muydunuz? Ihtifaieiye ihtifal İstanbul üniversitesi talebesi dün ihtifalci Ziyanın mezarında bir ihtifal yakacaklarda. Kendi sağ iken birçok ölüler içîn ihtifaller yaptıran ve hattâ bu yüzden soyadları kanunu çıkmadan çok önce «lhiifalci» lakabını kazanan bir adam İçin ihtifal, yerinde olsa gerek. Tramvay kapıları istanbul'da havalar ısınmış, neredeyse yaz, bahann önüne geçerek çe-hîre r irecek diyorlar. Havası bu kadar ıunnn bir şehirde çıkan bîr gazetede söyle bir haber gördük: «Tramvay kapılan artık kapalı duracak.» Bütün karakışta açık d urduk Un sonra mı? Çiçek zevki Tarihçi Ahmed Refik, yazdığı bîr tarih musahabesi içîn şu mevzuu seçmişti: Hatırlıyor musunuz? 1 — Ankaramn kaç evinde su vardır, kaç evi susuazdur? 2 — İş Bankası ne zaman kurulmuştur? 3 — İlk karantina ne zaman beklendi? 4 — Birinci nüfus sayımı ne zaman yapılmıştır? 5 — İlk anotomi eseri ne zaman yazıldı? Dünkü suallerin cevablart: S — Dünyada ilk hastahane ne zaman açıldı? C — isa doğumunun kırk birinci senesinde Roma imparatoru Klodyus tarafından eski bir tapı r; ¦ i/ı yerinde. S — Milli hükümetin kuruluşun-danberi vatan hizmetleri faslından kaç lira maaş verilmiştir? C — 32.067.OS9 lira. S — Mikroskopu kim keşfetmiştir? C — 1661 tarihinde Calileo keşfetmiş ve ilk defa olarak italyan hekimi bununla Han'daki höceyre-leri görmüştür. S — Türkiyedc kaç tohum ıslâh istasyonu vardır? C — Altı. S — Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ne zaman kurulmuş- tur? C— // haziran 1930 da. «Türklerde çiçek zevki» Eğer ünlü bîr jimnastik üstadının teklifi kabul edilseydi, bu zevk gerçekten «tarihî» mi olacaktı, ne dersiniz? kabenin vc gerekse bunun dışında siyasi murakabenin, tatbikatta ferdlerin haklarını emniyetli bulundurmak için kâfi kuvvet ve kıymette bulunmadıklarını tebarüz ettirdikten sonra nihayet idart kazanın vc Şurayı Devletin fonksiyonlarını belirtti. Konferansçı burada Devlet Şurası, nın idari kaza yoliyle yaptığı murakabenin hududunu çizmek meselesi üzerinde başka ifade ile idarenin takdir ve içtihad salâhiyetine (Jouvoir diserâ-tionnaire) dayanarak serbestçe yapabilmesi lâzımgelen muameleleri üzerinde durdu. Bu hususta tanınmış bir fransız âliminin koyduğu şu prensipi anlattı: "Takib edeceği hattı hareket evcice bir hukuk kaidesi şeklinde tesbit edilmeksizin bir makamın serbestçe hareket ettiği her vaziyette idarenin takdir ve İçtihad salâhiyetinin mevcudiyeti kabul edilmelidir,,. En son fransız âlimleri içtihadına göre bu muameleleri konferansçı iki kısımda hulâsa etti: 1 — Teşriî muameleler, yani hukuki mahiyeti ne olursa olsun parlamento ve uzuvları ve teşekkülleri tarafından yapılan bütün muameleler, 2 — İcra kuvvetinden sadır olan hükümet muameleleri les aetes de gou-vernement adı verilen muamele. Kazaî murakabeden azade bırakılması kabul edilen bu hükümet muamelelerini de konferansçı gene en son fransız telakkisine göre şöylece hulâsa etti: a) Dahili siyasete müteallik akidler: icra kuvvetinin parlamento ile münasebetine taallûk eyliyen muameleler. Cumhur Reisinin af salâhiyetini istimaline taallûk eyliyen muameleler, orduda ve onlara benziyen bazı şahsiyetler hakkındaki bazı İnzibati muameleler. b) Diplomasi muameleleri: Arazi ilhakı ve neticeleri, bir kıla; ar.-rinin kanuni vaziyetini tadil eden akidler, ecnebi bîr memlekette oturan bir vatandaşın kendi konsolosu tarafındın oradan çıkarılması, bir şahıs hakkında devlet himayesinin geri alınması, ecnebi bir memlekette zarara uğrıyan bir fransızın lehine ecnebi devletten tazminat almak siyasî tarikle müdahaleden imtina olunması, diplomasi memurlarına verilmiş olan talimatlar, siyasi bir muahedenin resmî tefsiri, ecnebi bir devlet tarafından tebaaya verilmiş olan tazminatın tevzii, beynelmilel muahedeler yahut bu muahedelerin Cumhur Reisi tarafından tasdiki, bir muahede veya siyası bir itilâf maddelerinin tatbiki suretiyle yapılan muameleler ve harb muamelâtı. Bütün bunlar fransız içtihadma göre idarî kazaya tâbi olmıyan muamelelerdendir. Bundan sonra konferansçı umumi harbtan sonra muayyen bîr müddet ortadan kalkan ve fakat sonradan milli hükümet tarafından tekrar k:-n*laa Devlet Şuramızın 71 yıllık tarihçe: ni toplu bir halde izah etti ve tcçkilâtı esasiye kanunumuzun idareyi siyasî murakabeye tâbi tutan ahkâmı üzerinde durdu. Konferansın son kısmını Şurayı Devlet hali hazır teşkilâtının izahı ve onun vazifelerinin tahlili teşkil eyledi. Değerli hukukçunun konferaa-sı alkışlarla nihayet buldu. Ankaradaki tıb fakültesine Istanbuldan talebe gelecek îstanbul, 27 (Telefonla) — ıİK'.eşria-de Ankarada açılacak tıb fakültesine İstanbul tıb fakültesinin heı szB fm-dan talebe mevcudunun yarısı gönderilecektir. Buna sebeb, sınıfların talobe sayısının dolgun olması ve !abor..tuvar çalışmasının bu suretle daha iyi yapılabilmesidir. ULUS 29 MART 1937 PAZAR* - 2 incide Kooperatifçilik cemiyeti kongresinde tesbit edilen mühim dilekler ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5626 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ İskele resimleri indiriliyor Resimlerde yüzde 25-75 ucuzluk yapılıyor Ekonomi bakanlığı resimler için Başbakanlığa bir proje verdi Trabaondan güzel bir manzara (Yazısı 2, inci sayfada) Avrupada Politik vaziyet gerginliğini^ kaybedivor Paris, 28 (Hususî) — Bugün bakanlar heyeti Blumun başkanlığında toplanmıştır. Bu toplantıda dış işler bakanı lvon Delbos İspanya hâdiseleri ve iç işleri bakanı da polis teşkilâtının tensik! hakk:nda izahat v- .uis-tir. Ekselsiyor şu satırları yazıyor: "Paskalya yortusu Avrupada his-solunur gevşeklik doğurmuştur. Bu gevşeklik Avrupa meselelerinin hepsi hakkında aralarında tam bir görüş birliği olduğunu bildiren Fransa ve İngiltere dış bakanlıkları tarafından da te-yid edilmektedir. Fransa ile İngiltere İspanya harbmı bir sulhla neticelendirmek üzere tam bîr anlaşma ile gayretler sarfetmeğe devam etmektedirler." [Bu hususta dün aldığımız diğer telgraflar üçüncü sayfamızdadtr.] Başbetke Yılsonu Falih Rtfkt AT AY Martın bugünlerinde iş yılı sonlarının hesablarım gözden geçirmek fırsatını buluyoruz. Geçen gün şeker endüstrisinin, dün İş Bankası ve onun diğer çalışma kısımlarının 1936 faaliyetleri neticelerini gördük. Bunları, sırası ile, diğer millî endüstri, millî bankalar ve şirketlerin raporları ve bilançoları takib edecektir. Hepsinden aldığımız netice, bir kelime ile, müs6ef'tir. Memlekette iş hacmi gittikçe artmaktadır; mahsul satılmaktadır; bilhassa gerek hükümet teşebbüslerine, yeni endüstriye, gerek millî finans tesislerine karşı halkın güveni kuvvetlenmektedir. Şu küçük mukayeseye bakınız: yalnız İş Bankasının tasarruf sandığı hesabı 1922 de 12 bin 500 liradan geçen sene 22 milyon 600 bin liraya çıkmıştır. 1937 yılına, bu faaliyetleri gelecek seneler için baş döndürücü bir hızla geliştirecek pek mühim kararlarla girmiş bulunuyt Bu kararlar, bir taraftan, ihraç mahsullerini kalitece iyileştirmek ve mikdarca çoğaltmak, yani, başlıca istihsal işlerini makinalaştır-mak ve organize etmek, ve aynı zamanda, ve bu suretle, millî en düstrinin yoğaltım sahasını ala' '!-diğine genişletmek imkânlarını verecektir. Toprakta çalışan iyi ve bol istihsal ettiği, mahsulünü satabildiği zaman, iç pazar, millî endüstrinin hem süratle i. ': i s.. f etmesine, onun da kendi maliye*, lerini ucuzlatmasına yarar bir hale gelecektir. Devletin köye yeni istihsal tekniği sokabileceğini bu gün şüphe ile karşılıyanlar, 10 sene evel de Anadoluya baca dikileceğine de İtimad etmiyorlardı, inan ve azîm sahihleri kazanmışlardır: çünkü onlar bir zarureti gerçeleştirmek için çalıştılar. !ç yoğaltım hesablarına göre kurduğumuz millî endüstriye, karasapaı. rençberliği temellik edemez: Köylünün elinden karasapanı ve üstünden renç6er sıfatını alacağız Köy ağalığı rejiminden köylünün efendiliği devrine başka türlü nasıl geçebiliriz? Yılsonu hesablarının ümid ve şevK verici neticeleri, bizi, gele- alaga ve Melilla bombardıman edildi Madridde hareke! durdu Valensiya, 28 (A.A.) — Hükümet filosunun Malağa, Melilla,, Motril'i bombardıman etmiş olduğu hükümet tarafından neşredilen bir ttbiİğde bildirilmektedir. Cumhuriyetçi harı» gemileri, Kartaca-daki hareket üslerine dönerken âsiler tarafından bombardıman edilmiş ise de isabet olmamıştır. Başbakan İsmet İnönü froju birincisine mükâfat verirlerken Millî küme maçları F. bahçe Gençlerbirliğini 1 e karşı 2 ile yendi İzmirdeki maçta Doğansporla Beşiktaş bir bire beraber kaldı Dün Ankara canlı bir spot günü yaşadı. Milli küme maçları için gelen Fe» nerbahçe takımı ile Gençler birliği kaışılaştı. Stadyom bu münasebetle hınç*-hınç kalabalıktı. Fenerbahçe Gençler birliğini bire karşı iki ile yendi. Bundan evel atletler arasında Kros yapıldı. Takım itibariyle Ankara birinci geldi. Birinciye Başbakan İsmet İnönü mükâfatlarını kendi elleriyle takdim etmek lutfünde bulundular. Diğer taraftan tertib edilen bisiklet yarışları çok güzel geçti. Muhafız 'Gücü atlıları Çubuğa kadar gidip gelme 90 kilometrelik bir yürüyüş yaptılar. Dünkü spor faaliyetine aid bütün tafsilâtı ve resimleri altıncı sayfamızda bulacaksınız. Faaliyeti bilhassa atrmış olan cumhuriyetçi tayyareler âsilerin Madrid cephesindeki mevzilerini ve Siragoza, Hueska, Teruel, Al-mieevar, Belşit ve Viveloebrio şehirlerinin askerî hedeflerini tesirli surette bombardıman etmişlerdir. Üç kişi öldü Cebelüttarik, 28 (A.A.) — Bilinmi-yen bir harb gemisi, dün bir din alayı yapıldığı sırada, Malaga'yı 30 dakika bombardıman etmiştir. Uç kişi ölmüş, bir çok kişi yaralanmıştır. Cuadalajara'da hareket durdu Madrid, 28 (A.A.) — Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Görünüşe göre, Guadalajara cephesinde hareket durmuştur, iki düşman ordudan her biri zorlanması güç stra-tej bakımından ehemiyetli mevkilere çekilmişlerdir. Bu mevzilerin çoğu kenarları dik vc sarp kayalıklarla derelerde seçilmiştir. Mitralyoz yuvalariyle korunan bu mevziler geçilmez birer kale halindedir. HükümetçİIerin tayyareleri, faaliyetle tarassut servisiyle işbirliği etmiştir. Bir çok noktalarda gizlenmiş olan tayyare topları menzillerinin uzunluğu sayesinde âsi tayyarelerin yaklaşmasına mani olmaktadır. cek seneler eskisinden bin kat da ha azim ve cesaretle, millî inkişaf kararlarrnı başarmağa çağırıyor: tarım ve endüstri usulleri birbiri kadar modern ve teknikli, köyü ve fabrikası birbiri kadar ileri ve medenî, toprağı ve bacası biribiri-ni tamamlıyan zengin Türkivedir ki bize istediğimiz büdceyi, islediğimiz milli müdafaayı vereck, bu devlet üstünde yaşadığı coğrafya parçasının her türlü ehemi-•'tımn kendisinde aradığı maddî manevi kudreti tahakkuk ettirecektir. Yeni mebuslar dün seçildi Boş olan Kayseri ve Gaziantep Vilâyetleri saylavliklan için dün yapılan seçimde Cumhuriyet Halk Partisi nam-zedleri Maliye Vekâleti Müsteşarı B. Faik Baysal ve Hariciye Vekâleti Genel Sekreteri B. Numan Rifat Mene-mencioğlu ittifakla seçilmişlerdir. İr I Kik a 111 m ı z d ün A ıı kara \ a döndü Bir müddettenberi Diyarbekir ve Çevresinde bulunmakta olan tç Bakanımız ve C. H. P. Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya dün sabah saat 6,55 de şehrimi, ze dönmüş ve Ankara istasyonunda bir çok kimseler tarafından karşılanmıştır. Kömür sergisi için hazırlıklar ilerledi a e e Enternasyonal kömür sergisinin kurulduğu sergi evi binasının yeni dikilen çamlar arasımdan göıünüşii İleri endüstri memleketlerinin bu sa- 23 nisanda açılacak olan kömür ve kömür yakan vasıtalar enternasyonal sergisinin hazırlıkları çok ilerlemiştir. Sergicvinin yanında yapılmakta olan büyük pavyonların İnşası bitmişti:'. Sergide gösterilecek eşyadan bir çokları gelmiştir. Yeniden bir çok tanınmış firmalar İştirak için müracaat etmişlerdir. hada en güzel eserlerinin teşhir edileceği sergiyi bütün vatandaşların girebilmeleri için nafia bakanlığı, tenzilâtlı şimendüfer tarifesi tatbik edecektir. (Beşinci sayfamızda kömür sergisine dair güzel bir röportaj bulacaksınız.) Fi Ara Parçalanmalar Avrupa gazetelerinden birinde okuduk: "Vilno üniversitesindeki talebe grevi meselesi halledilmiştir. Bundan böyle yahudi ve sosyalist talebeler amfiteatrların sol. ve nasyonalist talebeler de sağ sıralarında oturacaklarda*?' Vaktiyle bizde şeriat medreseleri ile sivil mektebler. türk çocuklarını hemen hemen ana kucağında iki kısma ayırırlar, ve onları ölecekleri güne kadar boğuşmak üzere yetiştirirlerdi. Vilno'nun sağ ve sol talebesi, mekteb sırasında bile aynı kimya veya hesab dersi okumak için dahi birleşemi-yor: onları bir de hayatta tasavvur e-diniz! Belki de mekteb sınıflarını parlamento cenahlarına ayırmaktansa, kın ve erkek mektebleri gibi. ayrı ayrı. beyaz ve kızıl müesseseler açmak daha doğru olur. Çünkü şimdiki vaziyet devam ederse, meselâ ehonomi hocaları liberalizm mesleğinden bahsederken : — [Sağdan alkışlar, sold.ın ayak gürültüleri..} Yahut, sosyalist mesleklerden bahsederken: — [Sağdan ayak gürültüleri, soldan alkışlar] Gibi demokrasi garabetleri de görmüş -olacağız. Talebeler mektebte bütün meslekleri doğru dürüst öğrenseler de, imtihan ve doktora verdikten sonra cereyan seçseler daha iyi olmaz mı? Bazı memleketlerde kışla - mekteb usulü şahsiyetlerin inkişafını ne kadar, menederse, böyle grevli ve partili mek-leblerden de adam çıkarmak o ka~ dar güç olsa gerektir. Disiplinli hürriyet veya hürriyetli disiplin, hangi tabiri İsterseniz onu beğeniniz, fakat bu iki mefhumu kay.ı^ş-tıran sistemi hepimiz tercih edelim. - Fa tay U f. U = 29 - 3 - 1937 =-=. Politika bahisleri: Radyoda Türk sesi Bugün biliyoruz ki, yıllardanbcri beklediğimiz büyük radyo istasyonu yapılmak üzeredir. Yakın birzaman içinde, Türkiye, sesini, duyurmağa baslıyacaktır. Fakat kuvvetli bir radyo istasyonu, ses duyurma işinin ancak teknik tarafını halleder. Geriye, bu işin politik ve estetik tarafı kalır ki, bunun kilovat kuvveti ile hiç bir alâkası yoktur. İşin bu tarafı harice ısmarla nam az. Bunu memleeklin kültür seviyesi halledecektir. Tersine çevirelim: ifİn bu tarafı, kendi kültür seviyemizi cihana ilân etmek denektir. Futbolcularımız dışarda yenilince nasıl bir ıstırab duyarız, bilirsiniz. Sergilerimiz muvaffak olamayınca, aynı acılan duyarız. Memleketi dışarda, lâyık olduğu gibi terrsil etmek, inandığımız bir prensip olduğu halde, başardığımız bir nokta olamamıştır. Bu halayı mikrofon önünde tekrar etmekten sakınmalıyız. 22 bu ay tarihli Haber gazetesinde, okurlardan birisi, "türk sesini işittirmek,, bahsinde fikirlerini bildiriyor. Kısaca demek istiyor İdi alafrangayı yabancı istasyonlara bırakarak, kendimiz sadece alaturka çalalım ve süyliyelim. Bizde yurddaş, fikirlerini bildirmekte serbesttir. Fakat bu, her yurddaşa, her mesele hakkında salâhiyetle söz söylemek hakkını vermez. Radyo politikası gibi mesuliet ve salâhiyet ".steyen bir i,le, söz ve karar, ancak devletindir. Ve hiç şüphe etmeyiz ki, devlet, büyük istasyon biter bitrnez, bu davayı, lâzım geldiği gibi halledecektir. Müzikte alaturka - alafranga bahsine gelince, gelen seneler isbat edecektir ki, böyle bir ikilik mevcud değildir. Srek - semitik ve biza.ıı-lı müzik mekteblerinin bir terkibi olan alaturka müzik, bugün 30 - 70 yaş arasında olanların hoşuna gidebilir. Araştırırsak, bunların, daha birçok şeyler hoşlarına gitmektedir. Şu var ki, onların bütün hoşlarına g'den şeyleri türk cemiyetinde muhafaza etmek lâzım gelirse, inkılâba lüzum kalmaz. Bir devre geçirmekteyiz ki, eski ile yeni henüz yanyanadır. Mu/ \ bakımından, yeni türk müziğini yaratmak vazifesini almış genç müzisyenlerimiz bu vazifelerini yapıncaya kadar, ne alaturkacıları susturmağa ne de alaturkayı kaldırmaya imkân vardır. Bakınız ne haldeyiz ki, bir yurddaş, bizim radyoyu kapatarak Mısır radyosunu d'nlediğîni biliyor da, alaturka çalacak bir türk istasyonunu haricin dinleyip din-lemiyeceğini sormak lüzumunu duymuyor. Sonra da, sesimizi duyurmaktan bahsediyor. Fakat bu yurddaşın bir dereceye kadar hakkı vardır. Çünkü, alaturka, bir zevk olarak mevcud olduğu gibi her türlü müsamahalardan da kuvvet ılınaktadır. — B. B. İskele resimleri indiriliyor Resimlerde yüzde25-75 ucuzluk yapılıyor Ekonomi Bakanlığı, iç mübadele hayatında ehemiyetli bir yeri olan deniz taşını ve iskele resimleri mevzuları üzerindeki tetkiklerine dsvam etmektedir. Bu tetkiklerin gayesi, fiatlann elden geldiği kadar ucuzlatılması ve böylelikle üretim pazarlariyle yoğaltım pazarları arasındaki fiat f?r!:ırun asgarî hadde indirilmesidir. Ekonomi Bakanlığı denir taş n işleri üzerinde hususi bir ehemiyeli o-lan türlü limanlar ve yeni iskelelerden belediyelerce "müruriyc" adiyle alınmakta olan resimlerin çok yüksek olduğunu tesbit etmiştir. Bakanlık iktisadi hareketleri ve iç mübadeleyi tazyik e-den bu resimlerin normal bir şekle konu"'-ası için yeni bir tarife listesi hazırlamıştır. Ekonomi Bakanlığ . Kamutayın geçen devresinde kabul ettiği kanunlar arasında bulunan ve kendisine iskele resmine aid tarifeleri değiştirmek hakkını veren kanunun hükümlerine dayanarak hazırladığı tarifeyi, bakanlar heyetince tasdik edilmek üzere Başbakanlığa vermiştir. Bakanlık, konunun kabul tarihinden yürürlüğe giriş tarihi olan bir mart 937 arasındaki müddet içinde, bütün belediye ve hususi idarelerden gönderilen tarifeleri tetkik ederek yeknasak bir hale koymuştur. Bu tetkikler ve değiştirmeler neticesinde iskele resimleri türlü maddelere göre yüzde 2S-75 derecelinde ucuzluk temin etmiştir. Ne kadar ucuzlatdtyor? Bakanlar heyetinde olan projeye göre, hububat ve saire toprak mahsulleriyle k ymeti az gıda maddeleri, kömür ve diğer bütün hammaddelerin Hr tonundan alınmakta olan resim 20 kuruşa, yaş vc kuru sebze ve meyveler, madenler, mayi mahruklar, gıda maddelerinden alınan ücret ton başına 60 kuruşa mamul olmıyan inşaat malzeme ve kıymetli gıda maddelerinden al inan ücretler ton başına 75 kuruşa indirilmiştir. Ayrıca endüstride kullan lan kimya maddeleri, bütün işlenen eşyadan alınan Ücretler ton başına 200 ku- ruşa, ince alât ve edevat, tıbta kullanılan maddeler ipekli dokuma ve saire yüksek kıymetli eşyanın tonundan alınan ücret 500 kuruşa indirilmiştir. Koyundan alınan iskele resmi 1 kuruşa, sığ rdan alınacak ücret dahi 10 kuruşa indirilmiştir. Bu mikdarlar azamî mikdarlar olup hususi vaziyetlere gore bunların aşağısında ücret al nması da caizdir. Bir Alman seyyahı Geçtiği yerlede Tükiyeye dair konferanslar veriyor Hafta içinde şehrimize B. Herman Kolp adında bir alman seyyahı gelmiştir. Bu seyyah gezdiği yerler hakkında seri konferanslar vermekte ve karısı da projeksiyonla kendisine yardım etmek, tedir. Küçük otomobil ile bir çok memleketler gezen B. H. Kolp uğradığı yerlerin resmî makamlarından aldığı vesikalarla bin sayfayı geçen büyük bir cild yapmıştır. Bu cildi içinde 52 türlü Usan vardır. Yazıları birbirine benzemiyen bu memleketler hakkında konferansçının dikkate değer malûmat sahibi olduğu, görünmektedir. Türkİycye Bulgaristan yoliyle gcl-mişt'r. Edirne. Lülcburgazdan geçerek îst-nbıılda bir müddet kalmış ve 73 konferans vermiştir. Konferansları türk diliyle vermekledir. Esasen B. Kolp se kiz lisan bilmektedir. Türkçeye on sene evvel Türhiyeyc (.clmek istediği zaman başlamış vc o zrmnn burada bir buçuk sene kalarak bir yabancı için güzel sayılacak derecede dilimizi Öğrenmiştir. Bu seyyah kendisiyle görüşen bir arkadaş miza: "— Büyük harbta çocuktum. Silâh arkadaşlığı dolayısiyle türkler hakkında büyük bir sempati duyuyordum. Onun için dilinizi öğrenmece çalıştım.... de. mistir. Bu seyyah muhtelif memleketler, de Türkiye hakkında bin beşyüze yakın konferans vermiştir. Alman seyyah ve karısı tstanhuldan sonra Bursa ya uğramışlar ve orada yedi konferans vermişlerdir. Sırasiyle lnegöle, Bozüyüğe. Eski-şehİre gelerek halkevleri ve mektebler-de "şimali Avrupa memleketleri., mevzulu konferanslarına devam etmişlerdir. Şehrimizde bulunduğu günler zarfında sekiz konferans veren konferansçı buradan Kayseri yoliyle cenub vilâyetlerimize geçecek ve Suriye - Flistin yoliyle Mis ra oradan Sudan ve Ha beşi s-t.-'na gidecektir. Seyyahların yolculukları Afrİkanın cenubunda bitecektir. B. H. Kolp ve karısı şimdi arapça. ya çalışmaktadırlar. Fakat türkçenin Bosnasaraydan itibaren ta Pekine kadar her yerde bilinen bir dil olduğunu ve Suriye. Filistin, Irak, İran, Afganistan Orta Asya ve hattâ Cinde türkçe dil ile anlaşmanın kabil olduğunu söylemektedirler On yıl evci Türkiycyi gören seyyah intibılar.nı şu cümlelerle hulâsa etmiştir: "— Her uğradığım yerde yol ve mek. Kooperatifçilik kongresince kabul edilen dilekler 25 mayısın kooperatif günü olması isteniyor Türk Kooperatifçilik Cemiyetinin evelki gün Ankara Halkcvinde* ki ylhk toplantısından dünkü sayımızda bahsetmiştik. Bu toplantı esnasında aşağıdaki dilekler ittifakla kabul edilmiştir: 25 mayıs gününün bütün memlekette İzmit vilâyetinde Bu yıl büdce 915,300 lira İzmit vilâyeti umumî meclisi çalışmasını bitirmiştir. Vilâyetin 937 büd-cesi 915.300 lira olarak tesbit edilmiştir. Bu yeni mali yıl içnde vilâyetimizde ehemiyetli işler yapılması kararlaştırılmıştır. Bu meyanda ziraat ürünlerine zarar veren hastalık ve haşcratla geniş ölçüde mücadeleler yapılacağı gibi hayvan hastalıklarına karşı da esaslı korunma tedbirleri alınmak üzere köylerde birer hayvan mezarlığı yapılması, vilâyetteki bataklıkların bir an önce kurutularak hem sıtma yataklarının yo-kedİlmesi hem de verimli topraklar meydana getirilmesinin temini için geçen senelerde alınan bir ekskavatör makİ-nastna İlâve olarak daha iki tane maki-na satın alınması kararlaştırılmış bulunmaktadır. Kamutay Çağrılan * Dahiliye Encümeni 29-111-937 pazartesi günü sat 10 da toplanacaktır. * Milli Müdafaa Encümeni 29-111-937 pazartesi günü Heyeti Umumiye-den sonra toplanacaktır. teb yapıldığını gördüm. Veni cereyan yeni fikir köylere kadar girmiş.. Evelce başka dindendir diye yüzümUze bak-mıyan muhafazakâr köylü yerine, konuşan, yol gösteren açık fikirli insan, lar kaim olmuş.. Zannederim hiç bir mem leket on sene içinde bu kadar yol ve mek teb yapmamıştır. Sonra fabrikalar.. Türkiye kısa bir zamanda çok inkişaf etmiş, yepyeni bir memleket olmuş.. Muhakkak bu çalışına ile daha da iler. liyecektirv YA N K I L A R Kokteyl Herke, kokteylden bahseder. Bir çoklarımız kokleyli çok .ever. Fakat a-caba kokteyl İçerken kimse, bu kelime-nin nereden geldiğini merak etti mi? Son zamanlarda Londrada çıkan bir davada hakim kokteyl kelimesinin nereden geldiğini öğrenmek istemiş ve bir dil mütehassısının bilgiline başvurmuş-tur. Bu mütehassısının söylediğini göre kokteylin aslı. ' Q„. ne de coq" yani horoz kuyruğu imiş. Eskiden Ingiltere-de horoz döğüştürürler ve bir çok kimseler müjtcrtk bahse girermif. Hangi tarafın horozu kazanına, o zaman ha k o horozun şerefine içermiş. Horozun kuyruğunda ne kadar tüy varsa, o kadar çc|id içkiyi birîbirinc karıştırmak da âdet olmuş vc bu suretle kokteyl meydana gelmişi...... Kadın köşesi Yemeğe bazan fazla tuz atarsınız. FazU tuzlu yemek de hani hiç yenir yutulur şey değildir. Yemeğe kansan tuzu nasıl çıkarmak kabildir bilirmisi-nız? Tencerenin üzerine bir tülbend ge. rinİz vc bu tülbendin Üzerine biraz tuz serpiniz, yemeği tekrar kaynatınız. Be-zin üzerindeki tuz buharlarla İçerideki tuzu çeker ve yemek tuzluluğu gider. Amma yemek zehir zenberekte o zaman diyecek sözümüz yok. Kıta hikâye Bir adam ticarete karar vermişti. Tecrübesi çoktu. Fakat parası yoktu. Parası çek fakat tecrübesiz bir adam buldu. Ve ticarete başladı. Aradan bir ay geçmişti. Kendisine sordular: — İşler nasıl gidiyor? O şu cevabı verdi: — Onun parası var tecrübesi yoktu. Benim tecrübem var ¦ aı .ım yoklu. Şimdi onun parası bana. benim tecrübem ona geçti I Yumurtlama rekoru İtalyan gazetelerinin yazdık'-nna göre, Çer ig nota kasabasında bîr kadının tavuğu 40 günde 122 yumurta yu-murtlamıştır. Hnttâ bir gün 22 yumurta yumurtlıyarak, yumurtlama rekorunu kırmıştır. Galiba tavuklar da dam. ping'e başladılar! veyahud tavuk nüfu-tu da ltalyada insan nüfusunun fazla-laşmasiyle yarış ediyor! Amerikada milyonerler Birleşik Amerika hükümetlerinde 1929 yUmda her biri bir milyon dolara sahİb 43.000 kişi vardı. Bu mikdar 1932 de 19000 kişiye düşmüştür. Bir milyon dolardan fazla geliri o-lan irad sahihleri S13 kişi İken 149 ki-siye inmiştir. 1933 de Nevyorkıa bir milyon dolar gelirim vardır diyebilen yalnız İhtiyar Rokfeller vardı. Hatırlıyor musunuz? 1 — Türk Üniversitesi ne saman kuralda ? 2 — Röntgen x şüatnı ne saman keşfetti ? 3—Buğday kanunu ne saman kabul edildi ? 4— Antiseptik madde ilk defa ne zaman kullanıldı ? 5 — Dış borçlar meseles'mi hangi senede hallettik ? Dünkü suallerin ceuablart: S — c — S — c — s — C — Ankaranın kaç evinde su vardır; kaç evi susuzdur ? Ank.:ı ırun 17372 evinden yal-nız 22S8 inde su varsa geri ka-lan 15064 ü susuzdur. İş Bankası ne zaman kurulmuştur ? 26 ağustos 1924 de. İlk karantina ne zaman beklendi ? 1348 senesinde Marsilyada 40 gün. Karantina kelimesi de buradan geliyor. İlk nüfus sayımı ne zaman yapıldı ? 28 ilkteşrin 927 de. İlk anatomi eseri ne zaman yazıldı ? 1541 senesinde padualı Var-salius tarafından. ve bilhassa köylerde kooperatif günü olarak kabulünün hükümete teklifi. Kongreye gelib de cemiyete benüı üye kaydolmamı^ olan kooperatifi arkadaşlarımızın cemiyete kayıdları ri. can, Köylerde tasarrufu emniyetli bir şekle koyan bu usul altında zirai kredi kooperatiflerine tevdiler yapılabilmesi, çarelerinin aranması, Kooperatif sosyetelerinin doğmasını ve inkişafını hazırlayan mesıck! cemiyetlerin, ve karşılıklı yardım cemi. yctlcrİnin memleketimizde kurulmasının temini. Bilhassa köylerde tarım odalarının kurulması. Çift hayvanlarının ve yıllk mahsul gelirimle ödenmiyecek ber türlü tarım malzemesinin orta vadeli kredi ile alınmasının usul İttihazı, Borçlan beş sene tecil edilen siraî kredi kooperatifi ortaklarının faizlerini on bej senelik tecil faizine indirmek, Satış kooperatiflerinin ilk tesis ve işleme masraflarını devletin bu kooperatiflere avans olarak vermesi. Buğday silolarının bu kopcratİflero bağlanması, Ziraat maddelerinin tadil ve İslahı ve imali gayelerini güden üretim kooperatifleri bakk.nda da tarım kredi ve satış kooperatifleri hakkında olduğu gibi teşvik vc himaye kanunları yapılması, Sulama kooperatiflerinin mecburi bir kooperatif halinde teşekküllerini temin ederek hasıl olacak kârların kapital lerc dağıtılmasına mani olunması, ve kooperatif prensıblcrî dahilinde yeni bir sulama kooperetif kanunu yapılmasını veyahud devletin yeni sulama kanununa bu hükümlerin girmesini temin etmek. Ziraî kombina denilen teşebbüslerin ilk başta kooperatif halinde kurulması ve idare edilmesi, Afyon inhisarının kooperatifleşti-rilmesİ. Küçük sanatlar erbabı kanunundan dolayı hükümetimize teşekkür eden cemiyetimiz bu kanunda sanatlar kelimesi yerine (Artizan) kelimesinin konmasını rica eder. Ev yapı kooperatiflerinin ucuz ev kaidelerine riayet etmesi hakkında hükümler konması, ve hükümetimizin bu kooperatifleri himaye ederek nasıl finanse edileceklerini tayin etmesi. Ev yapı kooperatiflerinden ucuz ev kaidelerine riayet edenlerinin kazanç ve saire gibi vergilerden muaf tu t İma. sı. İlk okullardan başlanarak okul kooperatiflerinin kurulmasının teşviki. Ticaret kanunumuzda kooperatife dair (481) inci maddesinde kapitale kâr verilmesine müsaade eden hükmünün kaldırılması, ve karın muameleye göre verilmesinin temini. Kooperatif unvanının himayesi. Kooperatiflerin teşekkül ve teessüsü ir'n tflbi olduğu formalitelerin basitleştirilmesi, Kapitale kâr tevzi çürüyen ve yalnız ortaklariyle münasebetleri olan ko. operatif muamelelerinin ticaret muamelesi addedilmemesi. AVA Hava açık ve durgun Dün şehrimizde hava açık vc durgun geçmiştir. Isı gece sıfırın alt nda 2 d.Tecoye kadar düşmüş gündüz ise sıfırın üstende ancak 16 dereceye kadar yükselebilmiştir. Dün en yüksek dereceler sıfırın Usun* de olmak üzere Antalya ve Malatya da 25, Urfada 27 derece olarak kaydedilmiştir. En düşük dereceler sıf.rın altında olmak üzere Bolu ve Beyşehirdo 4. Kutabyada 5, Eskişehirde 6 derecedir. ULUS 30 MART 1937 SALI 3üncüde General Franko'ya karşı bir suikasd şebekesi keşfedildi ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5627 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ İş Bankası genel heyeti topland Yurdumuz ekonomik sahada günden güne inkişaf etmektedir tş Bankası Genel Heyeti toplantısında bulunanlar. Atatür i devrinin, İnönü hükümlerinin tarihe mal olan bir çok eserleri Kemalist 1 ürkiyenin dün ya karşısındaki mevkiini kuvvet, endi rmektedir. Türkiye iş Bankası hissedarlar u-mumi heyeti, dün öğleden sonra alelade ve fevkalâde olmak üzere iki toplantı yapmıştır. Toplantılarda Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhalik Ren da. lktisad Vekili Celâl Bayar ve lktisad Vekâleti komiseri bulunmuşlardr. Banka idare Meclisi Reisi Fuad Bulca reisliğinde açılan birinci toplantıda banka umumî sekreteri Baki sekreterliğe seçilmiş ve ruznamedeki işlerin görüşülmesine başlanmıştır. Bao-kanın on üçüncü iş yılına aid idare meclisi ve murakibler raporu okunduktan sonra reisliğe verilen takrirler ay-r:ayn görüşülmüş ve bu takrir'.erdeki teklifler hakkında kararlar verilmiştir. Bu kararları hulâsa olarak yazıyoruz: 1936 hesab yılı içindeki çalışma durumu ve hesab lar hakkında idare meclisi ve murakibler tarafından yazılan raporlar ve 31/Birincikânun/1936 ta rihli bilanço ve kâr ve zarar hesabları genel heyet önünde tetkik edilmiştir. Bilanço ve kâr ve zarar hesabi arı -nın tasdiki ile idare meclis: üyelerinin ve mürakiblerinin 1936 yılı iş ve he-sV larından dolayı ibralar- Vefatı teessürle haber alınan meclisi idare âzası Mahmut Soydanın yerine idare meclisi tarafından statü hükümlerine tevfikan tayin edilen Kocaeli saylavı İbrahim Süreyya Yiğit'in memuriyetinin tasdiki. 1936 yılı temettü payı olarak (10.-) lira itibarî kıymetindeki beher hisse senedine %9.2 hesabiyle 92. Kuruş, ve bcı.cr müessis hissesine de (9.-) Ura verilmesi ve bu temettü paylarının kanuni vergilerin tevkifinden sonra (12) numaralı kuponlar mukabilinde 15-nisan-1937 tarihinden itibaren dağıtılması. idare meclisince 1937 hesab yılı i-çinde yapılacak toplanmaların sayısı ne olursa olsun bir yıl içinde verilecek huzur hakkı tutarının azalar için 2400 lirayı ve reis İçin de 3600 lirayı geçmemek şartiyle huzur hakkı verilmesi ve bu huzur hakkı tutarîyle kendilerine düşen temettü hisselerinin safi olarak tedivesi. Trabzon mebusu B. Hasan Saka ile Tekirdağ mebusu B. Şakir Kesebir'in 1937 yılı mürakibltğîne tayini, ve 1936 yılı murakabe ücreti olarak mürakible-rin her birisine safi olarak 2000 lira verilmesi karar altına alınmıştır. Bundan sonra, müddetleri hitam bulan idare meclisi azaları yeniden seçilmiş, ve aynı azaların banka ile ticarî rrnamele yapabilmelerine izin verilmiştir. Hissedarlar umumî heyeti bu suretle alelade toplantısını tamamladıktan sonra fevkalâde toplantı yapılmış ve bu toplantıda banka esas nizamnamesinin deriştirilen şekli tetkik ve tasdik edilmiştir. Yeni esas nizamname, eski nizamnamedeki ana çizgileri muhafaza etmektedir. Ticaret kanunu ile bankalar kanununun amir olduğu bazı esaslar yeni nizamnameye ilâve olunmuştur. [İdare meclisi raporu ve bilançolar 4. :j ve beşinci tayfamrzdadır.] Hatayda tazyik Dirzorda halkla polis çarpıştı Bir çok yaralı ve ölü var! Haleb, 29 (Hususî) — 15 martta Dirzor'a on kişilik bir vatani polis müfrezesi gönderilmiştir. Müfreze şehirde devriye gezmeğe başlar başlamaz eşraftan birisini yakalamışlar ve adamı döverek karakola götürmüşlerdir. Bundan müteessir olan ahali karakolu basmıştır. Karakola hücum edenlerin mikdan 300 kişidir. Bu hücum üzenno halk ile polis arasmda çarpışma olmuş iki polis ölmüştür. Halktan bir:ok yaralı ve ölü vardır. Süngü ve kamçı Lazkiye, 29 (Hususî) — Seçim meselesinden ve Kırıkhan d a gör-menlere karşı gösteri yapmaktan güya suçlu olarak aylardan beri mevkuf bulundurulan türkler ellerine kelepçeler ve boğazlarına 2encirler vurularak süngü ve kamçı darbeleriyle Halebe sevkedil-mişti. Bu vaziyet. Sancak halkı (Sonu 6. ıncı sayfada) Rapordan parçalar Plânlar, ihtisasla tatbik ve takib edilecek olan bu mühim ve yeni işler memleket bünye* sini, daha ziyade kuvvetlendirecektir. 936 m I m ı bereketli ve iyi bir yıl olarak tavsif edebiliriz. Geçen yıl ticaret muvazenemizde 25.000.000 liralık lehimize bir fazlalık görülmüştür. Son yılda pek az devletlere müyesser olan büdce fazlalığı malî kudret ve imkânlarımızı «enikletecek mahivettedîr. W' idare meclisi raporu okunurken Kamutayın toplantısı Jandarma subayları idare amirlerine vekâlet edecek B. Şükrü Kayanın sözleri Kamutay dün B. Refet Canıtezin reisliğinde toplanmıştır. Millî Müdafaa. îç. Kültür, Ziraat, Ekonomi, Nafıa, Sihat ve İçtimai Muavenet Bakanlıkları siyasî müsteşarlıklarına tayin edilen BB. Necib Ali Küçüka, Muttalib Öker. Nafi Atuf Kansu, Ali Rıza Erten, Ali Rıza Türel, Sun Day, Dr. Hulusi Alataş'ın tayinleri hakkındaki kararname okunmuş ve Kamutay yeni müsteşarlara başarılar temenni etmiştir. Bundan sonra memurlar kanunu muvakkat encümeninin, yeni memurlar kanunu projesinin tetkiki dolayısiyle âza sayısının arttırılması hakkında Tekirdağ mebusu B. Faik öztark ve do. uz arkadaşının verdiği takrir hakkında memurlar kanunu muvakkat encümeninin hazırlamış olduğu mazbata okundu. Encümen mazbatasında, tetkik edilecek projenin ehemiyeti dolayısiyle bu teklifi muvafık bulmakta İdi. Çalışma sahaları, ihtisasları ve faaliyet şartları birıbirinden farklı olan ve sayıları yüz bine yaklaşan devlet-memurları için bir kanun yapılırken üzerinde çok durulması tabii olduğunu sÖyliyen Bay Refik ince (Marvsa) elde bulunan kanunun da muhtelit bir encümende uzun boylu tetkiklerden sonra çıkarıldığını söyledi ve memur-(Sonu 6. ıncı sayfada t tç İşleri Bakanı B. Şükrü Kaya Sovyet Rusyada Komünist partisinde gevşeklik B. Stalin'in raporunda çok mühim noktalar var Moskova. 29 (A.A.) — "Tas" Ajansı Sovyetler birliği komünist partisinin 3 man ı genel heyet halinde toplanan merkez icra komitesinde Stalin tarafından partinin çalışmasında görülen gevşeklikler ve Troçlri taraftarları ile oiğer kundakçılar tarafından alınan tasfiye tedbirleri hakkında okunan raporun metnini de re etmekte d ir. Stalin evvelâ bazı yabancı devletlerin ajanları tarafından vücude getirilen kundakçılık ve casusluk faaliyetin, den bahsederek bu hareketlere Troçki taraftarlarının da iştirak edip faal bir rol oynadıklarını kaydetmiş ve bu faaliyetin, ekonomik ve idari teşekkülerle partinin türlü teşekküllerine sirayet etmiş olduğunu tebarüz ettirmiştir. Sonra ecnebi devletleri ajanları ile Troçki taraftarlarının yalnız esas teşekküllere değil bazı mes'ul makamlara bile nüfuz etmiş olduğunu kaydetmiştir. Stalin. bazı ricalin bu kundakçıların hakıai mahiyetini anlamıyarak onlara karşı bazı takbih edilecek bir kaygusuz. luk göstermiş olduklarını ilâve eylemiştir. Küçük Antant konseyi Dış Bakanları bir kere daha konuşacaklar Bükreş, 29 (A.A.) — Hariciye nazın Antonesko 31 martta küçük antant konseyinin toplantısında bulunmak ü* rere Belgrada gidecektir. Tuna üzerinde romen - yugoslav köp» rüsünün temel atma törezü için Çekoslovakya cumhur reisi Ben es'in Belgrad (Sonu 6. ıncı sayfada) Ceyb ve Teceyb kelimelerinin türkçelerini bulanlara 100 lira hediye Ankara. 29 (A.A.) — Dil Kuruma Genel Sekreterliğinden: "Ceyb.. ve "Teceyb„ »özlerinin türkçelerini nisan İki akşamına kadar mektnb veya telgrafla bildireceklere yüz lira hediye edilecektir. Fıkra Anlaştığımız Fransa Mtrianne gazetesi haftada bir defa çıkar; iki yüz bine yakın sûruma vaı* — dır. Geçenler-de Ankaraya gelen ve derlet adamlarıma tarafından kabul olunma s: m istiyen bir muharriri, bize. Ma* rianne'ın türk dostu olduğuna da söylemişti. Fıkranın için» de gördüğünüz karikatür. İşte bu gazetenin son nü* 'a- sında çıkmıştır. Karikatürcü, türk inkılâbı diye bir şeyler işittiği için, yatağan ve sarığı çıkarmak lütiunda bulunmuşsa da, Cezayir püsküllü fesi bizim için kâfi bir ilerilik alâmeti ulak-ki etmiştir. Hepsi olabilir: fakat karikatürün altındaki yazı. fransız münevverinin, başka milletler hesabına, cehalet ve faziletsizliği ne derecelere kadar mubah görmekte olduğuna yepyeni bir İşarettir. Bizi tanımamağı kendilerine hoş görürüz. Fakat kendi üniformaları içinde yamyam dolaştırmağa tahammül edecek kadar havsalası geniş-liyen bu münevverlere, bizim haysiyetimizin kendilerininki ile asla mukayese edilir cinsten olmadığım hatırlatmak isteriz. Böyle karikatür lejandlart sömürgeler deki fransızların fotoğrafları altına pek haklı olarak konabilir. Bizi rahat bıraksınlar. - Fatav ULUS 30-3-19 PoUHka bahisleri: Marmara Birlikte bir hayal çizelim. Dünyanın en ufak ve en sevimli içdenizi bizim Marmara'dır. Hangi noktasında sefer ederseniz ediniz, açık bir havada, Marmara'nın yalıları bakır (arınızı çerçeveler. Hiç bir denizde insan, karayı okşarcasına deniz oltasında bulunamaz. Bunu yapabilmek için bir gölün üzerinde bulunmak lâzımdır. Marmara, bir göl değildir. Fakat bir göl gibi ufak ve sevimlidir. İsviçre ve Avrupa göllerinin hı susiyeti, sahillerin hep biribirini görmesidir. Dizi halinde yazlıklar, bu göllerin çevresini süsler. Vapurlar, bunların hepsine uğrayarak, ç ktıkları noktaya dönerler. Bu küçüklük, bu mahdudluk, gözün bu her noktaya erişebilmesi imkânıdır ki, bu gölleri, yerli ve yabancı insanların birleşme noktası yapmıştır. Böyle bir gölün insan zevkine tahsis edilmesini, turizm üzerine almaktadır. Şimdi bir düşünelim, ufaklığiyle bir gölü hatırlatan fakat ne de olsa bir deniz olan bizim Marmara böyle bir turizm merkezi oluyor. Marmara, o zaman, düny nın bir gölü olacaktır. Dünya ölçüsünde bir turizmin merkezi olacal tır. Kıta değil, kıtalar, insan yığınlarını, gelip yüzsünler, kürek çeksinler, kotra kullansınlar diye Marmara kıyılarına gönderecektir. Bu kıyıhr üzerinde dizi gibi şirin yazlıklar yükselir; bu suların yüzünde beyaz böcekler gibi vapurlar işlerse, "Marmara turizm merkezi", bîr milyon turisti barındıracak ve eğlendirecek bir yer olacaktır. Doğu ile batı, şimal ile cenub, gelip burada sevişecek ve derilerin rengi, Marmara'nın güneşi altında, bahtiyar bir insanlığrn hesevleri ve kahkahaları gibi yeni bir aşının cevherini emecektir. Türk denizi Marmara, birgün iı sanidin yazlığı olursa, Atatürk'ün Tüikiyesi, bunun başını, türkün bı tün misafirperverliği ile bekliye-cektir. — B. B. Edirne halkevinde «alışmalar Edirne. 29 (Hususi) — Edirne Halkevi İdare heyeti iki buçuk aydanberi vali B. Osman Şahinbaş'm başkanlığı altında her hafta muntazam surette toplanarak çal şmaktadır. Halkevinın çalışmalarına hız vermek, Edirne ve çevresinde geniş ölçüde bir faaliyet göstermek maksadiyle yapılan bu toplantılardan umulan ve beklenen neticeler yavaş yavaş kendini göstermeğe başlamıştır. Halkevi idare heyetleri bir taraftan aza adedini çoğalt rken diğer taraf*, .n da kolların hazırladıkları altı aylık faaliyet programları üzerinde uzun boylu tetkiklerde bulunmuş ve her k iur yapacağ: mühim işleri esaslı bir programa bağlamıştır. İdare heyeti bu cümleden olmak Çizere dün akşam da mutat haftalık toplantısını yapm ş ve şimdiye kadar görüşülen ve karara bağlanan İşleri bir kere daha gözden geçirerek yeniden daha bazı kararlar almıştır. İlk toplanı larda alınmış ve tatbikine geçilmiş kararların başında halkı ve münevverleri halkevi ile daha sıkı bir surette İlgilendiımek. köycülük şubesinin faaliyetini artt rarak türlü fırsat ve vesilelerden İstifade etmek suretiyle köylere geziler tertib etmek, okuma odaıını şehrin en uğrak bir yeri olan Darüleylam karşısındaki parti binalarından birine naklederek herkesin istifade edebileceği bir hale ' •¦-mak, derslerine devam eden musiki heyetine konserler hazırlatmak, fıans z-ca. ingilizce dcısleıle daktilo vc Stenografi kurslarına yeniden başlamak gibi önemli işler gelmektedir. Öğrendiğime göre tamir ve tansımı İşleri bitmek ürere bulunan yeni okuma odası yakında açılacak vc nisanın 15 ine doğru Halkevinde musikî ve temsil kollar nın iştirakiyle zengin programlı bir konser verilecektir. KUC..UK. »V r.ABcRLtR * dumcruaıik idare mccûsi azsuığı: — bumerbank idare meclisi azaugma mütckaıd jandarma yarbayı B. Rcfet tayin olunmuştur. * Çobanbcyli istasyonu: — Çoban-beyli mevkiinin hayvan ve maddelerinin ihracına mahsus kapıUı arasına alınması bakanlar heyetince kabul olunmuştur. * Borçlar kanunu tetkikleri: Utan. bul ticaret odası, ticaret ve borçlar kanununun ekonomi bıkıntından tetkiklerine devam etmektedir. * Bir tr«n kazası; — Eveli akşam Edime - İstanbul po* tasını yapan bu tren 42 inci kilometrede ve yasak bölgede bir kopru üzeriı.de kulakları biç h «ilmiyen 80 yaşında bir köylüyü çiğnemiş ve parçalamıştır. Kazaya köylünün sağırlığı sebeb olmuştur. * Deriden yapı Un çantalar: — Bu yıl Istanbulda 50 bin erkek ve 150 bin kadın el çantası yaoılmışur. * Bir büyücü kadtn mahkûm oldu: *- Dün Istanbulda «tUyc dördüncü ce-cada Canan adında bir kadın büyücülük suç.yle üç aya mahkûm olmuştur. Şehircilik için üç konferans Şehir Mütehassısı Bay Vagner m. yasal Bilgiler Okulunda üç konferans verecektir. Konferansların mevzuları şunlardır : 1) Şehircilikte Sermaye, 2) Şehircilikte Makine, 3) Şehircilikte Organizatörün Rolü. Konferansların birincisi bugünkü salı günü ikincisi martın 31 İnci çarşamba ve üçüncüsü nisanm ikinci cuma günü saat 20.30 da okulun konferans salonunda verilecektir. Hukuk Fakültesinde konferans Bugün saat 17.30 da Hukuk Fakültesinde profesör Doktor Fahri Ecevit taraf mdan "Hukuk ve ceza bakımından tibbi mesul:yet„ mevzulu bir konferans verilecektir. Halkevinde alman seyyahının konferansı Halkevi başkanlığından: Evimizde 31-3-1937 çarşamba günü saat 18 de Alman seyyah Kolp tarafından Borneo, Sumatra, Yeni Gine vc civar adalar bak. kında projeksyonlu bir konferans veri. Iccektir. Arzu edenlerin gelmeleri rica olunur. Balkan Antantı Ekonomik Konseyi Delegelerimiz Atinadan döndü İstanbul, 29 (Hususî) — Balkan Antantı Ekonomik Konseyindekâ delegasyonumuz döndü. Baş delegemiz, B. Hasan Saka gazetecilere toplantıdan çok memnun döndüklerini, deniz ticaret komitesinin Bükreş'te, turizm komitesinin Befgrad'da tekrar toplanacaklarını konseyin balkan milletlerinin müşterek ihraç mallarının bir elden satışına ve romanyalıların teklifiyle Bük-reşte ticaret odaları delegelerinden mürrkkeb bir kongrenin toplanmasına karar verdiğini söylemiştir. Balıkçılık mütehassısı bir türk Türklerden ilk defa olarak Alman-yada balıkçılık ihtisası yapan Dr. Yusuf Kemal Bayrakçı ta hail ve tetkiklerini bitirerek memlekete dönmüştür. Aslen kıymetli bahriye zabitlerimizden olan bu genç daha 9 10 yıl evel balıkçılığın ehemiyetini anlamış ve 1928 de Marmara adasında çok esaslı bir plânla birinci balıkçılık mektebini kurmuştur. Marmara balıkçılık mektebi direktörlük gündeki başarısı üzerine Kültür bakanlığı tarafından A İman yaya yollandı, Hamburg üniversitesi Fen Fakültesinde deniz ilimleri ve balıkçılık tahsil e-derek 1935 yılında ihtisas doktarasını verdi Üniversite tahsilinin bitmesinden bugüne kadar Alman balık endüstrisinde yılışarak ihtisasını tekemmül ettiren bu kıymetli genç, yalnız Almanyada değil aynı zamanda Danimarkada ve diğer balıkçılık memleketlerinde de çalışmış ve tanınmıştır. Kendisinden kıymetli hizmetler bek leriz. Kamutay Çağrıları * Dahiliye Encümni bugün Grup lçtimaından sonra toplanacaktır. * Arzuhal Encümeni Parti Grupu İçtİmamdan sonra topla nacaktır. ilk öğretim vaziyeti Vilâyeflerimizin son ders yılında kültür işine ayırdıkları para 12 milyon liradır Kültür Bakanlığı, yurdun ilk öğretim durumuna aid bir fikir verecek olan rakamları toplamış vc bunları tasnif ettirmiştir. Bu rakamların tetkiki vilâyetlerimizde ve köylerde ilk öğretim vaziyetini izah etmektedir. Çivi f iatları tesbit edildi Yüksek fiatla çivi satanlar cezalandırılacak İktisad vekâletinden: Çivi sanayiinin ham maddesi olan demir Hatlarının son zamanlarda cihan piyasasında vaki yükselmesi dolayısiyle 3003 nolu endüstriyel mamul.it ın maliyet ve satış fiatlınoın kontrol /e tes-biti hakkındaki kanunun birinci madde-sinin verdiği salâhiyete istinaden kar-fice tabir edilen demir çivi fiatları 30-3-937 tarihinden itibaren meri otamak u zere aşağıda yazılı veçhile yeniden tesbit edilmiştir. 1 — Çıplak demir çivinin sandık ambalajı olarak ve fabrikada teslim edilmek ve toptansatılmak üzere kilosunun baz fiatı 16,5 kuruştur. 2 — Sandık ambalâjiyle beraber beş kiloluk kâğıd amabalâj paketlerde bulunan çivilerin kilo fiatına kâğıd ambalaj farkı olarak ayrıca 20 para ilâve edilir. 3 — Çivi iptidai maddesi olan kangal halinde çivi telinin baz fiatı ton başına fabrika teslimi peşin 114 lira olmak üzere tesbit edilmiştir. 4 — Toptan satıştan maksat fabrikanın yaptığı her miktar satıştır. 5 — tesbit edilen fiyatlardan yüksek satış yapan fabrikalar hakkında kanunda yazılı cezaî hükümler tatbik olunur (A.A.) YANKILAR Köprünün tamiri İstanbul Belediyesi. KarakÖy köprüsünün yeniden boyanması, yollarının tamiri için yeoî sene büdccsine tahsisat koymuş. Köprü boyanırken «caba Piycr Lo-ti Kosıordaki mezarında inildeyecek mi ? Yeni muadeleler "Bilinzniyen bir tayyarenin attığı bombalarla....,, yahud ' bilınıniyen bir harb gemisi dün bir din «layı yapıldığı sırada Malagayı otuz dakika bombardıman etmiştir...... gazetelerde sık sık böyle haberler okuyoruz. Bu bilinmiyen tayyarelerle harb gemilerinin yerine bir (x) koyup halletmeye uğraşın. Zam «ne harbi, zamane siyaseti cebir muadelelerine mi dönüyor? Kadtn ve şiir... Istanbulda bir "kadın sairleri gecesi,, yepmışlar. Burada kürsüye çıkan, bir hatibin şu sözleri söylemiş olduğunu bir gazetede okuyoruz ; "Bu geceki mevzu um uz kadın şairler. Lâkin kadın şair denince şiirden de bahsetmek lâzımdır. Muhakkak ki İlk şiir kadının İlk tebessümü ile doğmuştur. Kadın gülünce tabiatta İlk şiir meydana çıkmıştır. Ağlayınca da ilk hazin şür doğmuştur. Şiirin yegâne kaynağı hassasiyettir. Hassasiyetin kaynağı da kadın. Binaenaleyh kadın demek oz şiir de~ kadar yakışırsa şiir dc o derece yakı- I"".,, -irin bugünkü tarifi nedir ve ne olabilir? Onu bir tarafa bırakmış. Kadın her ağladıkça bir şür, her güldükçe bir fiir yazmak lâzım gelseydi ona ne kağıd dayanabilirdi; ne de kalem. Şiirin elmasa, yakuta, inciye ben-zetilişine gelince nerede o günler, hangi kadın bîr koca şiir kitabını bir tek elmas yüzüğe tercih eder ? Komedi Bitmek tükenmek bilmiyen ittihad ve terakki hatıraları arasmda bir tanesi de, bîr iki gündür, komik Naşi-din hükümeti devirmek suçu ile yakalanıp hapse tıkıldığını anlatmakta-d.r. Komedi mi dersiniz? Dünyanın hali Bİri- Ikİ arkadaş konuşuyorlardı, si dedi ki: — Dünya ne âlemde? Siyaset âleminden ne haber? Öteki buna doğrudan doğruya ce-vab vereceği yerde bir sual sordu : — Sen Istanbulda çıkan ( ........ ) gazetesini okuyormusun? — Hayır I — öyle ise işler yolundadır, eger onu okumuş olsaydın; nerede ise Umumî Harbin patlak vereceğine hükm edebi lirdin. Dilsizlerin kongresi Hatırlıyor musunuz? 1 — Türk ana yurdunda yontma taş devrinin sonu nedir 7 2 — Markoni Amerikaya ilk tel- siz, telgrafı hangi tarihte gönderdi? 3— Amerikada ilk konser ne zaman verilmiştir? 4— Cumhuriyet Halk Partisi hangi tarihte kuruldu? 5 — Bütün Anharanm sebze ve meyva ihtiyacım kaç kabzıma temin eder? Dünkü suallerin cevablart: S — Türk üniversitesi ne zaman kuruldu? C — l ağıstos 933 de. S — Röntgen x şuamı ne saman keşfetti? C — 189S senesinde. S — Buğday kanunu ne zaman kabul edildi? C—S temmuz 1932 de. S —Antiseptik madde ilk defa ne zaman kullanıldı? C —1860 senesinde Clsskov'da genç bir cerrsb olan Josef Lester tarafından. S—Dış borçlar meselesini hangi sene hallettik? • C — 25 mayıs 1933 de. tar. Kadına elmas, inci. zümrüt ne Bir gazetenin Parısten aldığı hususi bir telgraf : "Sağır ve dilsizlerin kongre** ya- kında Pariste toplanacak l„ Bu haberi okuyanca insanın şu suali soracağı geliyor : — Acaba İspanyaya gönüllüler gönderilmesi hususundaki şikâyetleri mi dinleyecekleri1 Bütün vilâyetlerimizin hususi idarelerinin 934 deki genel geliri 31.078.462 liradır. Ayni sene bu paradan 12.043.24? lirası kültür işlerine harcanmşrır. Gene bütün vilâyetlerimizüı 935 deki genel gelirleri 37.271.064 liradır ve 12.186.64S lirası kültür işlerine ayrılmıştır. Kültür direktörleri Valiliklerin kültür işlerim ve bu arada ilk öğretim ve eğitim meselesini, i-darceden kültür direktörlerinin formasyon bakımından durumları şudur: Dört kültür direktörü id-di vo lise mezunudur. 22 kültür direktörü Öğretmen okulunu bitirmiş, t ir. Bir. kültür direktörü kadastro o»u.u, bir kültür direktörü siyasal bilgiler okulu, 15 kültür direktörü gazı terbiye enstitüsü, bir kültür direktörü Frankford muallim mektebi akademisi, 10 kültür direktörü darülfünun edebiyat fakültesi, 3 kültür direktörü riyaziye, 2 kültür direktörü felsefe, bir kültür direktörü tabiiye ve bir kul tur direktörü de busuık mezunudur. Öğretmenler İlk öğretim İşlerinin en mühim bir kısmı olan öğretmenler meselesinde yur. dumuzun bugünkü durumu şudur; İlk öğretim öğretmenleri arasında 180 yüksek okul mezunu, 418 lise mezunu. 9.164 öğretmen okulu mezunu, 2.252 orta mekteb mezunu, 1.823 ilk okul mezunu vardır. Vekil öğretmelilerin sayısı 585 dir. Hepsinin yekûnu 14437 dir. Teftiş İlk öğretim teşkilâtında teftiş kadrosunda son yıllar içinde meslek balonundan lüzumlu bur çok tasfiyeler yapılmıştır. Bugün kültür bakanlığının kadrosunda vazife gören müfettişlerin formasyon bakımından durumları şudur: Viyana pedagoji enstitüsünden mezürü, gazi terbiye enstitüsünden mezun 33, Öğretmen okulundan mezun 150, idadiden mezun 4 müfettiş olarak 190 müfettiş vardır. Bugünkü okul sayışma göre bu rakam çok az olduğundan, bakanlık, mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda müfettiş yetiştirebÜroek için gazi terbiye enstitüsünün pedagoji kısmına çok talebe almaya başlamıştır. Bu günkü müfettişler sayısı 933 -934 istatistiklerine göre Türkiye okul. Öğretmen ve talebe sayısına nisbet edildiği zaman şu vasatiler meydana çıkmaktadır: bir müfettişe 33 okul, 80 öğ. retmen ve 3111 talebe düşmektedir. Bu mevzu üzerinde, müfettiş saysmm arttı, nlmasını gerekli kılan en mühim amil bir müfettişe düşen saha meselesidir. Türkiye mikyasında vasat! olarak bir müfettişe 4105.6 kilometre murabbaı bir saha düşmektedir. Bir müfettişin her vilâyette hissesine düşen okul sayısı başka başkadır. Mesela Istanbulda bir müfettişe 19. Izmirde 31, Ankarada 22. Çanakkalede 35, Antalyada 34 Erzurura-da 25, Kırşehirde 40. Çoruhta 37. Orduia 70. Urfada 28, Vanda 17 okulun teftişi düşmektedir. AVA Şark Anadolusuna kar yağdı Dun şehrimizde hava açık geçmiş ve ısı sıfırın üstünde 19 dereceye kadar yuJraelmiştir. Meteoroloji işleri umum müdürlüğünden verüen malûmata göre şark Anadolusu ile cenub Anadolulunun şark kısmı ve Rize çevresi yağışlı geçmiştir. Yağış Şark Anadolusunda kar şeklinde olmuş ve toprak üstünde Er z urumda 7, KarsU 3 santimetre kalınlık yapmıştır. Dün en yüksek om E-dırne ve Balıkesirdc 20. Antalyada 22. Adanada 23 derecedir. En düşük «w sıfırın altmda Beyşehir ve Sivas ta S, arta Anadolu ile şark Anadolusunua diğer yerlerinde 1 - 3 derece arasındadır. ULUS AÇARSAM 31 MART 1987 ÇARŞAMBA 3üncüde İspanyol âsileri İngiliz gemilerini de arayacaklarmış! ON SEKİZİNCİ YİL. No: 5628 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Cenub hududlarımızda Şekavet vakaları ve hudud emniyetinin son durumu B. Şükrü Kaya alınması gerekli tedbirlere dair parti grupunda izahat verdi Ankara, 30 (A.A.) — C. H. Partisi Kamutay Grupu İdare Heyeti Başkanlığından: C. H. P. Kamuyla Grupu 30 mart 1937 saat İS de Reis Vekili Hasan Saka'nın başkanlığında toplandı. Cenub vilâyetlerinde tetkik seyahatinden dönen İç İşleri Bakam ve C. H. P. Genel Sekreteri Şükrü Kaya'nın cenub hududlarımızdaki şekavet vakaları ve dudud emniyetinin bugünkü durumu. alınması gerekti görünen tedbirler hakkında verdiği geniş izahlar ve muhtelif üyelerin mütalea ve suallerine verdiği cevabtar Grupça derin alâka ve hususî ehemiyetle dinlenmiş ve yakın bir zamanda Vekilin Büyük Millet Meclisine malûmat arzedece-ği öğrenilmiştir. Hükümetin hareket ve siyaseti ittifakla tasvib olundu. Başbetke İspanya buhranı Falih Rıfkt ATAY Hemen her zaman bir memlekette isyan hâdisesi olabilir. Hükümet bu isyanı tenkil eder veya düşer. 1918 denberi İtalyada, Al-manyada, Polonyada, Avusturya-da ve daha diğerlerinde bu hâdiseler olmuştur ve bir çoklarrnda ihtilâl hali almışken, gene birer iç buhran telâkki edilmiştir. İspanya buhranı ise ispanyol olmaktan çıktı ve enternasyonal bir hâdise hâline geldi. Hattâ o kadar ki eğer Franko mağlûb olacak olursa, bunun, bazılarınca, bir müşterek alman - i-talyan yenilmekliği telâkki edilecek olduğunu görmekteyiz. Ayrıca, Madrid'in mağlûbluğunu haz-metmİyecek enternasyonal bir cephe teşekkülü de beliriyor: umumî harb tehlikesi rivayetleri çıkmasının sebebi de budur. Fakat böyle bir tehlike için İspanya bir şart değil, ancak bîr bahane olabilir. Eğer avrupa-lılar, beyazı veya kızılı muzaffer kılmak için, diğer bütün menfaatleri bİr tarafa bırakarak, kan dÖ-küsecek bîr sinîr buhranı içinde i-seler, mesele yoktur. Bize kalırsa, İspanya davasını, herhangi bir rejimin veya milletin şeref ve haysiyet işi olarak almak, ve ispanyol milletine mensup kuvvetlerden birinin veya diğerinin bozulmasında veya kazanmasında, rejim tehlikesi veya milli bozgunluk şartı görmek asla doğru değildir. Bir kısmı emir altında gönderilmiş olsalar bile, iki ispanya cephesinde, bugün, çarpışanları gönüllüler telâkki etmek, yarın i-çin bütün memleketlerden gönüllü veya gönülsüz çıkmağı menetmek ve İspanya davasının herhangi bir netice bulma tarzını tabiî saymak daha doğru olur. Zaten, hassas ve asabî ispanyol milleti vatanında bir zafer, eğer ecnebi zaferi olacaksa, bunun, bir ecnebi istilâsı ile kuvvet bulmaksızın devam e-demiyeceğine de şüphe yoktur. Içharb tehlikesinde olan milletlerin düşünmesi lâzım gelen i-kinci bir mesele daha var: İdeolojik müdahale! Demek ki herhangi bir isyan kendine sosyalist veya faşist adını verecek o-lursa, onun boğuşma cephelerini (Sonu 4. üncü sayfada) Madrid civarını Guadalalara rnıntak Madrid cephesinde hükümetciler ilerliyor Londra, 30 (Hususî) — ispanyadan gelen haberler, cumhuriyetçi filonun devamlı faaliyeti hakkında malûmat vermektedir. İdizrodaki istihkâmlarla Mayork adasındaki istihkâmlar devamlı olarak bombardıman edilmiştir. Bask müdafaa komitesinin bir raporuna göre son 24 saat içinde cephelerde topçu düellosu olmuştur. Asturi cephesinde birçok âsi neferler, hükümetçi hatlara sığınmışlardır. Santander cephesinde stratej*': değeri olan iki köye hücum ed niş ve cumhuriyetçi kuvvetler 5 ı* »»«etre kadar ilerlemişlerdir. Ma f/hesinde! Gene hükümetçi kaynaklardan gelen haberler, cumhuriyetçilerin Pozoplarî-ko bölgesindeki taarruz hareketlerinin muvaffakiyetle neticelendiğini anlatmaktadır. Bu cephede milisler 30 kilometre ilerlemişlerdir. Hükümetçi kuvvetler, âsilerin italyan kuvvetleriyle beraber çevirdikleri Mirolris kasabasını kurtarmışlar ve almışlardır. Burada â-silerin taarruzu püskürtülmüştür. Burası stratejik bakımdan çok ehemiyetli bir noktadır. Karabanşcl bölgesinde hükümetciler birer istihkâm haline getirilen evlerden bir kaçım almışlardır. Harb çok çetin olmuştur. -4si kaynaklardan gelen haberlere göre Asi kaynaklardan gelen haberler ise. hükümetçilerin başarılarını yalanla-(Sonu 4. üncü sayfada) Büyüklerimizden Kooperatif Cemiyetine gelen cevab telgrafları Kooperatifçilik cemiyetinin kongresi dolayısiyle Atatürk'e, İsmet InÖnüne, Kamutay Reisi B. Abdülhalik Renda'ya, İç İşleri Bakanına çekilen tazim telgraflarına golen cevablar şunlardır: Bay Rıza Erten Ziraat Siyasi Müsteşarı ANKARA Türk Kooperatifçilik Cemiyeti 7 inci kongresinin toplanması münasebetiyle bana gösterilen temiz duygulara teşekkür eder ve kooperatillere mütemadi bir inkişaf dilerim. K. ATATÜRK Rıza Erten Ziraat Siyasi Müsteşarı ANKARA Türk Kooperatifçilik Cemiyetinin yedinci kongresi münasebetiyle hak- (Sonu 4. üncü sayfada) Kömür sergisinde Ekonomi Bakanımız B. Celâl Bayar, dün öğleden sonra sergi evine giderek kömür ve kömür yakan vasıtalar enternasyonal sergisinin hazırlıklarını gözden geçirmiş ve alâkalılardan malûmat almıştır. Resmimiz, Ekonomi Bakanımızı, B. Sadreddin Envere bu mevzu etrafında direktif verirken göstermektedir. Kamutay Ereğli şirketinin satın alma projesini görüşecek Kamutay bugün toplanacaktır. Ruznamede hükümetle Ereğli şirketi arasında 28 ikinci teşrin 936 da imzalanmış olan satın alma mukavelesinin tasdikine dair kanun projesi vardır. Dokuz aylık devlet geliri Finans Bakanlığı 1936 yılı şubat sonuna kadar 9 aylık devlet gelirini tesbit etmiştir. Tahsilat geçen senenin aynı aylarına göre 14.360.228 lira fazlasiyle 180.190.713 liradır. Bunun 169.147.388 lirası 936 finans yılında tahakkuk ettirilen vergilerden 11.043.32S lirası da geçmiş senelere aid bakıyyelerdendiı. Memleketimizin günden güne artan kömür İhtiyaçlarını sağlamak vc dış pu yasalarda kömür satışını arttırmak için havza üretimlerinin rasyonel leşİtıril-mesi ve kömürün ucuza mal edilmesi bakımından alınacak tetbirlerin başlangıcı olan bu anlaşma ile devlet, en ehemiyetli kömür damarlarını kendi eline alm.ş ve kömür politikasını umumi ekonomi politikasına uygun bir surette yürütmek imkânım elde etmiş bulunmaktadır. Hükümet; Ereğli şirketinden satın alınan demir yolu ve maden haklarının (Sonu 4. üncü sayfada) Atatürkle B. Ruzvelt arasında Amerika Cumhur Reisi B. Ruzvelt Ankara, 30 (A.A.) — Geçenler layısiyle Cumhur Reisimiz Atatürk velt arasında aşağıdaki telgraflar Ekselans Franklen Roozevelt Birleşik Hükümetler Reisi Vaşington Birçok genç canların mahvolduğu müthiş Tylers mektebi infilâkından derin bir surette müteessir olarak en tamimi taziyelerimin kabulünü ve amerikan milletinin ve bilhassa fevkalâde mü-teellim olan Tcksas halkının heyecan ve matemine iştirak eden türk milletinin Çok kederli hislerine inanmanızı ¦¦ lan (Sonu 4. üncü sayfada) de Tilers mektebindeki patlama do-ile Amerika Cumhur Reisi Roose-teati olunmuştur: Yunanistanm milli bayramı Büyük erimizle Elen büyuk'eri arasında verişilen telgraflar Telgrafların metni 4 üncü sayfadadır.] ULUS 31-3- 1937 Politika bahisleri: Deniz ortasında İntan muammasının en çapraşık düğümlerinden biri kara ile deniz arasındadır. İlk insan, denizi nasıl yenebilmiş? Yenebilmek için, dimağını kaç tane fizik kaidesinin halli peşinde yormuş. Bunu bizlere, bugün dahi ümmi olan Tarin anlatamıyor. Şunu yalnız kabul edebiliriz ki, sulan yenerek onlarahükmettiği gün, insan, muzaffer bir tanrı kadar güzeldi. Gemi, ister yelkenli, ister çifleuskurlu olsun, insan ona binince bir takım tecrid derecelerini kabul etmeğe mecbur oluyor. Herhangi bir kara-hayvanı gibi, bir kere, kendinin olmıyan, elemanın lutfunu ve çevrini göze alıyor. Üzerine bindiği vasıta, nihayet kendi dimağının bir terkibi olduğundan, bu vasıtaya bir şey olunca, denizin, kendisini basit ve hiçe irca edeceğini biliyor. Her vapura bmip uzak yola çıkan insanın bunları düşündüğü iddia edilemez. Fakat, deniz bir oynamağa başladı, yahud fırtına bir tehlikelileri mi, insan ile deniz arasındaki münasebet, muvazene ve muadelelerin mathematik bir keskinlik ve tamamlık ile histen dimağa ve sezişten şuura fırlayacaklarına şüphe yoktur. İşte bunun için olacak, vapura binen insan, kendi kendisi ile yalnız kalmasını öğreniyor ve bir alışkanlıkla, seviyor. Bu yalnız kalma, bazı insanlarda, yolculuk bitinceye kadar sürüyor Bazılarında halbuki, hemen aksülamellerini yaparak bunları vapur halkının en girişkin ve en konuşkan unsurları yapıyor. Denizin üzerinde kalmca, karanın hasreti başlıyor. Denizlerin en sevimlisi Marmara, bu hususta eşsiz bir ev sahibliği yapıyor. İki yanınızdan karalar, sanki sizi teşyi ediyor. Fakat, Marmara mefhumundan umman mefhumuna geçince, sanıyorum ki, karanın hasreti bir katlanma duygusuna inkılâb edebilecektir. Bir katlanma duygusu ki, sizi artık, kara ile elan manevî roürasebetlerinİzden de ayırarak deni -zin kendine mahsus nizamına t esi m edecektir. Meselâ bir gün, bir hafta, bir ay, dünyanın hiç bir haberini duyamıyarak sadece vapurunuzun hâdiseleri ile iktifa etmeniz.. Bu, tadı ve çeşnisi olan bir haldir. Ve birden, ufak bazı dünya haberlerini almanız.. Bu haberler o kadar ehemiyetli olmaca bile bunları size ne kadar mühim gösterebilecek bir haber ve hâdise açlığıdır. Acaba "eshabıkeyif" bir mağarada uvnyakalmış yoksa bir geminin içinde mi bin yıl dolaşmıştır? Netice itibariyle bir fark var mıdır, ders'nız? Bir fikrinizi yor sanız.. Denizin ortasında, karalarımız n derdlerinden azadesiniz. Buna seviniyorsunuz. Gene de, ilk habeıi yetiştirecek ilk limanı bekliyor-unuz. — B. B. KUÇUK. İÇ hABfcRLER ... stuiıycdc bir tayin — t*. Şcnikcttın in Tcınyu Mahkemesi raportörlüğüne tayini ile açılan Adliye Bakanlığı hukuk işleri umum müdürlüğü muavinliğine ikinci muavin B. Nusıct. onun yerme de Ankara cumhuriyet müddeiumumi muavinlerinden B. Muhiddin tayin olunmuş. fardır. * Çocuk düşürenler — Istanbulda Çocuk düşürmek suçiyle bir doktor vc bir karı koca yakalanarak mahkemeye verilmiştir. * Bir serseri mayin — Karadenİzde serseri bir mayın bir türlü ele geririje-memiş. arama pastaları çıkarılmıştır. sb Sivrisinekle mücadele: — İstanbul ulut müdürlüğü YeşükÖydc daha şimdiden çıkmaya başlıan sivrisineklerle mücadeleye başlamıştır. $ Gümrükler müsteşarının tetkikleri — lkianuulda bulunan Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı Müsteşarı Bay Adil Okuldaş, antrepolarda ve limanda tetkikler sapmaktadır. Eski antrepoların yerine yeni ve moder.' antrepolar yapılacaktır. sfc Süvari subaylarımız gidiyor — Avmpanm birçok şehirlerinde konkur ipıktrrc girecek olan subaylarımız nisa. nın beşinde tstanbuldan hareket edeceklerdir. * Metkez Bankası Genel Direktör muavinliği — Cumhuriyet Merkez Bankası Genel Direktör Muavinliğine İstanbul Merkez Bankası Direktörü B. Said tayin edilmiştir. * Ziraat Bakanlığı Teftiş Heyeti Reisliği — Ziraat Bakanlığı teftiş heyeti reisliğine tayin olunan orman umum müdürü B. Bekir Istanbuldan gelmiş ve yeni işine başlamıştır. * Pansiyon ücretleri — 1937 - 1938 ders yılı için devlete aid yatılı mekteb. lerle pansiyon ücretlerini hükümet, gecen senenin aynı olarak tesbit etmiştir. * Yabancı memlekete gidecek gelir paralan: — Finans ve Ekonomi Bakanlıkları yabancı memleketlerde oturupta yurdumuzda gelirleri bulunanlara aid gelir paralarının bazı mallarımızın dövizsiz ihracına müsaade suretiyle verilmesi etrafında tetkikler yapmaktadır. Ege bölgesi satış kooperatifleri Ekonomi bakanlığı iç ticaret umum mudur muavini B. Salâhaddin Cuhruk ve tarifeler müdürü B. Muhib Ozyiğit yar ı İzmire gideceklerdir. BB. Salâhaddin ve Muhib teşkili Tariş (izmir üzüm kurumu) başkan.na verilen Ege mıntakası tarım satış kooperatifleri bir. ligi işleriyle uğraşacaklardır. Umumî mağazalar şirketine osmanlı bankası da giriyor Ticaret ve sanayi odaları büdcele-rİnden banka aidatı olarak kesilen ve birikmiş bulunan paralara, Adapazarı türk ticaret , Emlâk ve eytam, tş, Sümer ve Ziraat bankalarımızın ekleyecekleri sermayelerle iki milyon liralık bir şirket kurulacağını ve bu şirketin yurd içinde umumi mağzalar tesis edeceğini haber vermiştik. Öğrendiğimize göre, Osmanlı bankası Ekonomi bakan-lığ.na müracaat ederek bu milli teşebbüse 200 bin lira ile iştirak edeceğini bildirmiştir. Edirne'nin Büdcesi Vilâyetin beş senelik kalkınma programı Umumi meclislerce kabul olunan vilâyetlerin 1937 büdce projeleri yavaş yavaş İç bakanlığa gelmektedir. Şimdiye kadar bakanlığa gelmiş bulunan büdce projelerinde görülen fazlalık vilâ-yetlerimzide halkın ödeme kabiliyeti bakımından gün geçtikçe bir ilerleme olduğunu açık bir şekilde göstermektedir, bugünkü sayanızda, gelen büdce projelerinden Edirne vilâyetinin büd-cesİyle beş senelik kalkınma programını yazıyoruz: Edirne büdce projesi gelir ve mas. rafı denk olmak üzere 518,550 lira olarak tesbit edilmiştir. Projeye Bayındırlık işleri için 145,872 lira para ayrılmıştır. Hususi idarelere 68889. kültür işlerine 165.894, ziraat ve baytar işlerine 32.177 sağlık işlerine 47,854, türlü ve müşterek masraflar için 54,814 lira ayrılmıştır. Vilâyetin beş senelik kalkınma programına göre Keşan. Edirne ve Uzun köprüde bir hususi muhasebe binası yapıla, çaktır. Beş sene içinde Edirne vilâyeti içinde iki nahiyede yatılı köy mektebi açılacak. 14 koy mektebi kadrolarına muallim ilâve olunacak, Edirnede 3 U-zun köprüde 1 ilk mekteb binası yapılacak, mekteb sınıflan arttırılacak, tamamlanmamış 7 koy mektebinin yapısı bitirilerek, geçmiş senelerde kapatılan mektebler tamamen açılacak, talebesi çok olan koy mekteblcri tam teşkilâtlı bir hale getirilecek vc Edirnede .geniş ölçüde ders aletleri santralı kurulacaktır. Tatarlar nahiycsiyle havza ve meriç kazalarında birer sanat istasyonu kurulacak, 100 kalbur makinesi alınacak, yabani ağaçlar aşılattırılacak, hayvan ve nebat hastalıklariyle savaşılacaktır. Vilâyet içindeki has taban elerin kadroları genişletilecek, Edirne hastaha-nesine mütehassıslar alınacak, yeniden 35 yatak ilâve olunacak ve firengi tedavisine fazla ehemiyet verilecektir. Kamutay Çağrılan * Dahiliye Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. * Arzuhal Encümeni bugün Umumî heyet içtimaından sonra toplanacaktır. Yeni bir yapı kooperatifi istanbul halk yapı kooperatifi de Ankaraya naklediliyor Istanbulda kurulmuş ve 200 ortağı bulunan Halk Yapı kooperatifi; bu yıl istanbuldaki ortaklarının ev ihtiyaçlarını sağladıktan sonra, merkezini Ankaraya nakle karar vermiştir. Kooperatifin idare meclisi reisi mimar B. Seyfi, Ankaranın kooperatifin faaliyeti için daha elverişli bir yer olduğunu tespit etmiş ve nizamnamede imkân olduğundan Istanbulun şube olarak kalması, merkezin Ankarada bulunnn ı-nı muvafık görmüştür. Kadın yardım cemiyeti idare heyeti seçildi Geçen gün kongresini yapan Kadın yardım cemiyeti umumi merkezi dün Çocuk sarayında toplanarak idare heyetini seçmiş ve yeni sene çalışmala» ına başlamıştır. İdare heyeti şudur: Başkan Növber Kâzım. Reşide Bayar. Nihal Akkaya, Muhasip: Nimet Said Olta. veznedar: Melâhat, azâ: Şefika Ozbudun. Feride Erkin, Enise Izbudak, Zeynep Mencmencioğlu, Dr. Fuad Umay, Kenevir üretimini artırmak için tetkikler Ziraat bakanlığı ehemiyetli ziraat mahsullerinden olan kenevirin üretimini arttırmak ve bu üretimden yepılmak-ta olan çuval ve saireyi yalnız memleket içine inhisar ettirmek kararını vermişti Bakanlık yakında alınacak bu husustaki tetbirleri yerinde tetkik emek üzere Ziraat umura müdürlüğü dördüncü seksiyon direktörü B. Selimi Kasta, moniye göndermiştir. Ziraat Bakanlığı teşkilât kanunu üzerinde tetkikler Ziraat encümeni kamutayın kış tatilinden önce ziraat bakanlığına aid teşkilât kanunu projesi üzerindeki tetkiklerini bitirerek projeyi büdce encü. menine göndermişti. Büdce encümeni kanun projesinin tetkikini kolaylaştırmak ve malî yılbaşı olan hazirandan e. vel umumî heyete tevdini temin etmek üzere hususi bir komisyon teşkil ederek proje üzerinde çalışmağa başlamıştır. YANKILAR Hem müfred, hem cemi Bir sınıfta öğretmen, talebeye sor-du : — Pantalon kelimesi müfretmidir, cemimidır ? Ayağa kalkan çocuk biraz düşündükten sonra cevab verdi : — Her ikisİde; yukarıda raüfret. tir; aşağ'da cemi. Tatil günleri Haftanın yedi günü de türlü dinlere menıup türlü milletlerde tatil günü olmuştur : Pazartesi eski yunanlılarda; salı eski iranlılarda, çarşamba asurilerde, perşembe eski mısırlılarda, Cuma müslümanlarda, cumartesi yahudİler. de, pazar hİristiyanlarda. Bir ortaçağ âdeti Orta - çağ'da verilen ziyafetlerde tuhaf bir âdet varmış: Bir misafirin adında kaç harf varsa kendisine o miktar şarab kadehi sunarlarmış. Bir takım ispnyol isimlerinin neden bu kadar uzun olduğunu, belki, bu âdetten anlıyabiliriz. Meşhur ressam Çallı ibrahim şa. yet orta - çağda gelseydi, belki de a-dmı 'Mamuretülazİzli İbrahim,, koyardı. Bazı kelimelerin tarifi: Çocuk — Üstü başı kirli bir gürültü. Kıskançlık — Bir kadının Öteki kadm için beslediği dostluk duygusu. Evimiz — En çok rahat ettiğimiz vc en çok kusur bulduğumuz yer. Vicdan — Birisinin bizi gördüğü, nü haber veren ve İçten gelen ses. Orta yaşlı — Sizden en aşağı on yaş büyük bir kimse. Yalan — Başınız sıkıştığı zaman kurtarıcınız. ....İlâh — Bildiğinizden daha fazla şeyler bildiğinize karşınızdakini inandırmak için kullandığınız bir işaret. Wellse dair Meşhur ingiliz edibi VVelIs'in yanı başında bir odada oturmuş olan Sir James Barrie diyor ki: " Hemen hemen her gece aramızdaki dıvardan Bay VVelIs'in fikir değiştirmekte olduğunu duyarım.,, Fikirler * Bu mektubumun uzunluğundan dolayı atfınızı rica »derim. Çünkü kısa yazamağa vaktim yoktu — Paskal * Kadınlar sevilmek içindir; anlaşılmak İçin değil — Oskar Vagld * Bütün hayvanlar bayatı hoş geçirmenin yolunu bilirler ve insanlar müstesna — Samuel Buller * Yaşlı bîr adaman; bir çok isti-rablar bilirim; fakat bunların çoğu başımdan geçmemiştir. — Mark Tveyn * Kompliman nedir, biliyormusu. nuz? Bir kimseye söylediğiniz zaman doğru olmadıkını onun da, bizim do anladığanıı soz. Hatırlıyor musunuz? 1 _ Türkiye Büyük Millet Mec- lisi ne zaman açıldı 2 — Ekber Şah ne zaman türk - hind imparatoru olmuştur? 3 — Âfâr ne zaman kaldırılmış- tır ? 4 — Anayurdda türhterin göçe başlamaları hâdiseleri hangi tarihe rastlar ? 5 — Türün re/izi ne zaman »atın alınmıştır ? Dünkü suallerin cevabtarı: S — c — Türk ana yurdunjjj' yontma taş devrin i n_ XV Cedi r ? Isadan ""a^J ^ _ ¦ Markoni Amerıkaya ilk telsiz telgrafı hangi tarihte gönderdi ? 1901 de. Amerikada ilk konser ne zaman verilmiştir ? 1850 de. Cumhuriyet Halk Partisi hangi tarihte kuruldu ? 9 ağustos 1923 de. Bütün Ankaranın sebze ve meyva ihtiyacını kaç kabzımal temin eder 7 17. Bir Japon tabiri Japonlar, içilen içkinin azlığını •öyle anla (ırlatmış: " Bir serçenin gözünden damlayan yaş kadar .„ Böylelikle Ankaradaki yapı kooperatiflerinin sayısı üçü bulmuş oluyor. Yeni kooperatif; grup ve mahalleler halinde inşaat yapmakla beraber arsası olan ve ev yaptırtmak için parası bulunmayanlara da yardım edecektir. Kooperatif ortakları için 1000 liradan başlayan ve 3500 lirada nihayet bulan 6 KruP ev tipi tesbit etmij'.ir. Bu gruplar, 1000, 1500, 2000, 2500, 3000, 3500 liralıktır. Müddetler, orta ;m kazancına, elinde mevcud paıaya ve diğer, vaziyetlerine göre 5 seneden 15 seneye kadar değişmektedir. Ortaklar, istediği ev tipini beğenip inşa işi bitinceye kadar ayrı, ve ev sahibi olup parayı tamamen ödeyinceye kadar ayrı mikdar-l.ırda para verecektir. Meselâ beş senede itfa etmek şartiyle 1000 liralık bir ev yaptıran ortak bu tipi beğendiği tarihten, ev kendisine teslim edilinceye kadar ayda 15 lira on kuruş, ev kendisine teslim edildiği tarihten bütün parasını ödeyinceye kadar da ayda 20 lira 10 ku. ruş ödiyecektir. Ve gene meseli on beş senede itfa edilmek üzere 3500 liralık ev yaptırtan bir ortak, tipi beğendikten sonra ev yapılıncaya kadar ayda 14 lira 30 kuruş ve ev yapıldıktan sonra bedeli tamamen ödeyinceye kadar ayda 31 lira 80 kuruş verecektir. Kooperatif, ortakları ev sahibi olana kadar, ortağm verdiği parayı yüzde dört faizle hesab edecektir. Herhangi bir vatandaş, kendi elinde mevcud parasını, kazancını, her ay ödiyebileceği parayı, ailesinin sayısını ve istediği ev tipini kooperatife bildirdiği zaman, kooperatif bu talebin kendi hazırlamış olduğu grupların hangisine uyduğunu tetkik edecek ve o zaman ortağın istediği ev tipi meydana çıkmış olacaktır. Kooperatif, ortak olmak üzere başvuranların inşaat sırasını şöyle tayin etmektedir: her grup inşaat için müracaat edenlerin sayısı muayyen bir mik-darı bulduktan sonra evvelâ bunların i-Çinden yarısı başvurma sırasına göre ayrılacak ve geri kalan yarısı üzerinde kura çekilecektir. Şirkete ortak olabilmek için en aşağı beş hisse senedine sahip olmak lâzım gelmektedir. Her hisse senedinin fiatı beş liradır. Her ortak ileride ev sahibi olmak üzere evciden ödemeyi kabul ederek hesabına yatırmış olduğu taksitlerden doğan vaziyeti, idare meclisinin muvafakatiyle diğer bir ortağa devredebil^-cektir. Evler borç Ödenene kadar kooperatife ipotek bulunmaktadır. Şirkete ev yaptıracak ortakların yaptıracakları ev bedelinin her bin lirası için beş hisseye sahib olmaları ve yahud mevcud hisselerini bu mikdara çıkartmaları lâzım gelmektedir. Ortakların ev sahibi olmadan veya ev sahibi olduktan sonra verecekleri taksitler milli bankalardan birine yatırılacaktır. | HAVA Ankarada hava açık geçti Dün şehrimizde hava açık geçmiş ve ısı sıfırın üstünde 21 dereceye kadar yükselmiştir. Meteoroloji işleri Genel Direktörlüğünden verilen malûma, ta göre dün yurdun şark mıntakasm-dan başka yerleri kısmen bulutlu kısmen açık geçmiştir. Şark mıntakaaı ise yer yer yağışlı geçmiş, yağış Erzurum vc Karata kar şeklinde diğer, yerlerde ise yağmur şeklinde olmuştur. Dün en yüksek ısı Dörtyolda 21, Am.ih.ida 22, Adanada 23, Manisada 24 derecedir. En düşük ısı Karata 1, Bolu ve Kütahyada 2, Kastamonu ve Beyşchirdc 3 derecedir.
Tweet
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
Bu Blogda Ara
Popüler Yayınlar
Mevlit - Tam Metin
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat (Kurtuluş Yolu) adıyla kaleme almış olduğu, Mevlit adıyla bilinen eserin tam metni: I. ...
TDK İmla Kılavuzu
TURK DİL KURUMU YAYINLARI: 525 İMLA KILAVUZU Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren Ankara 1985 Türk Tarih Kurumu Basım Evi TÜRK DİL KU...
Cengiz Han Yasasi
Dr. Curt ALINGE'nin tespit ettiği kadarıyla Cengiz Han'ın yasası şu hükümleri içermektedir: 1. — Zâni ister evli olsun ister olmas...
Yeni Sabah - Kasım 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Mayıs 1949
1 Mayıs 1949 tarihli gazete - 2 Mayıs 1949 tarihli gazete - 3 Mayıs 1949 tarihli gazete - 4 Mayıs 1949 tarihli gazete - 5 Mayıs 1949 tar...
Yeni Sabah - Eylül 1949
1 Eylül 1949 tarihli gazete - 2 Eylül 1949 tarihli gazete - 3 Eylül 1949 tarihli gazete - 4 Eylül 1949 tarihli gazete - 5 Eylül 1949 tar...
Heraklit (Haydar Rifat'ın Anatole France'tan çevirisi)
( Ctrl + F ) tuşlarına basarak kitap içinde metin araması yapabilirsiniz Önsöz Biri riyaziyeci, öteki ünlü filozof olmak üzere iki...
Yeni Sabah - Ağustos 1949
1 Ağustos 1949 tarihli gazete - 2 Ağustos 1949 tarihli gazete - 3 Ağustos 1949 tarihli gazete - 4 Ağustos 1949 tarihli gazete - 5 Ağusto...
Süreli Yayın Arşivi Arama Sayfası
Arama motorunu kullanarak 1929-1950 yılları arasında çıkmış süreli yayınlar içinde arama yapabilirsiniz. Doğrudan belli bir ayın süreli y...
Yeni Sabah - Temmuz 1949
1 Temmuz 1949 tarihli gazete - 2 Temmuz 1949 tarihli gazete - 3 Temmuz 1949 tarihli gazete - 4 Temmuz 1949 tarihli gazete - 5 Temmuz 194...
Hiçbirşey Nasıl Yazılır
Heryer Nasıl Yazılır
Göktürkçe Türk Yazısı
Blog Arşivi
Blog Arşivi
Temmuz (428)
Haziran (1147)
Mayıs (683)
Mart (1)
Ocak (1)
Ağustos (1)
Eylül (1)
Mayıs (1)
Şubat (2)
Aralık (5)
Kasım (1)
Temmuz (110)
Haziran (1)
Ağustos (1)
Ekim (2)
Temmuz (2)
Mayıs (1)
Nisan (1)
Eylül (103)
Ağustos (3)
Mayıs (1)