Gerekli Tarama
Gereksiz taramalardan kaçınan site
Ana Sayfa
Gazete Arşivi
Kitap Arşivi
Nasıl Yazılır
Köşemenler
Ulus - Ocak 1937
Gazete içeriği aşağıdadır.
Kaynak:
Ankara Üniversitesi
"&ğ?k\ ULUS pt:gr i ON YEDİNCİ YİL. NO: 5542 ADIMIZ, ANDIMIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ llusbetke 1 93 T Dış bakanımız geldi Dr. Aras Atina görüşmelerinden çok memnun olduğunu söyledi Romen dış bakanı B. Antonesko şubat başlarında Ankaraya geliyor Dış Bakanımızı kabul eden Atatürk, Dr. Aras'ın vezife ifa edişind.n bir daha memnuniyet izhar eyledi Tl bsbssssssssssssssssb^^ibsssssssssTl^'^î Balkan Antantı konseyinin, geçen defa. Befgrad toplantısından bir h*tıra: Dış Bakanımız. B. Metaksas ve Stoyadinoviç ile beraber. (Köşede şubat baslarında Ankaraya gelecek olan Romen dış bakanı B. Antonesko) Atina, 31 (A.A.) — Dün akşam neşredilen resmî tebliğde deniliyor ki: "Türkiye dış işleri bakanının Atina'da bulunman tıraşında doıt ve müttefik iki memleketi ve Balkan antantını alâkalıyan muhtelif meseleler büyük bir samimiyet havası İçinde tetkik edilmiştir. Balkan antantı konseyi başkanı B. Rüştü Aras tarafından verilen iıahlar Balkan müttefikleri arasındaki münasebetlerin kuvvet ve tesanüdünü bir kerre daha isbat etmiş bulunmaktadır. B. Metaksas ile Rüştü Aras arasında tam bir görüş birliği olduğu teabit edilmiştir.,. sisim. Çok memnun oldum. Görüşlerimizde tam bir birlik vardır... dedi. Atatürk Dit* Hakanımızı kaimi itti İstanbul, 31 (A.A.) — Cumhur Reisimiz Atatürk Dr. Ara»*!, vapurdan çıkar çıkmaz kabul ederek yılbaşını beraber Park Otelinde geçirmek üzere yanında alakoymuntur. Atatürk'ün, Dr. Arasın vazife vfc edişinden bir defa daha memnu niyetlerini izhar eyledikleri habe altnmtşttr. 1936. Milletler Cemiyetinin en zayıf yılı idi: Habeşistan davası, cimin aleyhine, bu sene halledilmiştir. İtalyan işgal kuvvteleri son sınır noktalarını tutar ve âsi Ras çocuklarını kurşuna dizerken, Negüs Londra'da gümüş tabaklarını satıyor ve onun sıfatını ve tacmı İtalya kiralı taşıyor. Habeşistanı fethetmek istiyen Musolinİ demişti kî: "Cenevre ile, Cenevresiı. veya Cenevre'ye karşı!,, Milletler Cemiyetini muvaffak kılmak istiyen ingiliz gazetelerinin cevabını da hatırlarız: "Musolinİ ile, Musolinisiz veya Musotinî-ye karşı!,, Musolini, şimdi, Cenevre'ye rağmen Habeşistanda, Habe-şistana rağmen Cenevre'dedir ve Akdeniz'de ingilizlerle münasebeti eski gerginliğinden çıkryor. Ren 1936 da işgal edilmiştir. Hit-ler'in silahlamış olduğu Almanya, hukukça Versay'm bütün diktalarından kurtulmuştur. Şimdi toprak davası için çalışıyor. Bu hâdiseler, harbçılar ve revizyoncular cephesine şevk verdiği kadar. Milletler Cemiyeti fikrine bağlı kalan barışçı devletleri, olanca hızlan ile silahlanmaya şevketti. Avru-paya bir harb hazırlığı havası hâkimdir. İki büyük cereyan, komünizm ve faşizm (nasyonal • sosyalizm) Avrupavı eski dîn a/nlıklarma benzer, iki ideoloji cephesine böldü. Hattâ italyanlarla almanlar ve almanlar la Japonlar a ras m da mücadele ittifaktan yapılmıştır. İspanya ihtilâli bu cereyanlar ar*«mrlalri banş-mazlığm büsbütün belirmesine yardım etti. Burgos zabitleri Madrid siperlerinde rus ölülerini, ve Madrid zabitleri Burpos siperlerinde alman ve italyan ölülerini saymaktadır. Bir tarafa orak - çekiç, bir tarafa çengelli - haç markalı bombalar düşüyor. Bu cepheler, biri birleri ne karşı, ilk hrristiyanlan arenlerde yırtıcı hayvanlara parçalatan eski Romanın kin ve gavzı İçindedirler. Madrid hükümeti halk cephesi seçiminin eseri idi. Fransa'da iktidar, aynı cephenin elindedir. Fransız demokrasisi ağır bir imtihandan geçiyor, ingiliz ve İskandinavya demokrasileri, durluklarmı korumaktadırlar. Sovyet diktatöryası, kendi demokrasisini teşkil etmek teşebbüsünde bulunmuştur. Orada yeni anayasa bir dereceye kadar mülkiyeti hattâ veraseti kabul ederek, Lenin-in parolasını yerine getirmiştir: Nazariyeyi hayatın icin-y atıntz, en doğru şeklini orada bular ! Dünya buhranının ekonomik ve sosyal meselelerini, kendi demokrasisinin esaslanna hıyanet etmeksizin, fakat onu yeni zaman şartlarına uydurarak halletmek istiyen Ruzvelt 1936 seçiminde emsalsiz bir ekseriyet kazandı. Milletler Cemiyeti zayıflarken, şimal ve cenub amerikan cumhuriyetleri a ras m da kollektif emniyet davası ilerlemektedir. Dünyaya durluk Örneği veren ingiltere de, aynı sene içinde, üçüncü hükümdan görüyoruz. Dostluk münasebetlerini mütemadiyen genişleten barışçı Türkiye, 1936 da Sekizinci Edvard tarafından ziyaret edilmiş ve iki devlet arasmda samimî ve kuvvetli bir dostluk kurulmuştur. Alemin kargaşalığı içinde, Türkiye, 1936 yılını dürüst bir banş ve sây memleketi olarak geçirdi. Bizi boğazlara hâkim kılan, yani boğazların enternasyonal her türlü münasebetler karşısında hürriyet ve emniyetini temin eden Montrö konferansı bu yıla tesadüf eder. Aynı zamanda bu zafer, Türkiye cümhurî-ye.İn;n on üç yıldanberi gütmekte olduğu insaniyetçi ve medeniyetçi politikanın bütün dünyaca tanınmış olduğunu isbat eder. Bizi Lozan'da itimadsızlıkla uğurlayanlar, Montrö-de hürmetle karşıladılar. Lozan harbimizin eseri idi. Montrö sulhumuzun eseridir. İçerde endüstri ve bayındırlık işlerimize her seneden daha büyük muvaffakiyetlerle devam ettik. 1936 senesini, sayın Başbakanın geçen parti toplantısında izah ettiği, ziraat plânı ile bitiriyoruz. Her köylünün toprağı olacaktır; ziraat topraklan Türkiye sularından istifade edecek, makina toprak istihsalini artıracak ve kıymetlendirecektir. ileri endüstri ve şehirlerde ileri hayat, asla geri bir ziraat ekseriyeti üstünde inkişaf edemez ve tutunamaz. Biz bir vatan inşa etmekteyiz. Bir vatanm her türlü sây unsurları arasında bir -cinsdenlik şarttır. Hatay davası 1936 da çıktı. Bu bizim ıstırabımızdrr ve şeref meselemizdir. 1921 de Sancağı fransızlara türk olarak, kayıd ve şartlarla devretmiştik. 1936 ya kadar bu kavıd ve şartlara riayet olunmamıştır, üstelik Fransa bir türk bölgesini Suriye'ye maletmek hayalinde bulunmuştur. Ne Hatay, ne Türkiye türklüğü böyle bir haksızlığı, hiç bir sebebi e asi» kabul edemez. Istırabımız Öyledir İri yeni yık kendimize kutlamak arzusunu duy-raıyonız. Bir sual. türkler arasmda her konuşmayı zehirliyor ve her düşüncemizi lal.ih ediyor: — Ya Hatay? 3 uslar gibi, milletler için de iki türlü mesele vardır. Bu meselelerden bir kısmı hiç bir ölçüye ve hiç bir fedakârlığa tahammül etmez. Bunlar şeref ve hak meseleleridir. Hatay bu meseledir. •*• 1936, harbsonrası tarihinin en tehlikeli yılı olarak geçti. İnsanlar 1937 seensine meşhur bininci yıl vehimleri ile girmektedirler. Felâket kâhinlerinin n İd anmış olmalarını dileyelim. Ortada garb medeniyetinin talii oynuyor. Tarihi, ortaçağ karanlığına doğru değil, yeni zamanların saadet aydınlığına doğru götürmeğe çalışalım. Yirminci asrm 37 inci senesine ağır vazif^'^rle siniyoruz. Falih Rıfkı AT AY İtalya cevab verdi. Fakat Pariste kaygı Moskova, 31 (A.A.) — Gönüllüler me selesi hakkında fransız ve inigliz hükümetleri tarafından yapılan tekliflere cevab olarak, B. Litvinof Sovyetler birliği hükümeti namına 29 ilkânunda fransız ve ingiliz büyük elçilerine hitaben şunları beyan etmiştir. ¦— Sovyet hükümeti, ispanya hadiselerinin inkişafı ve bu inkişafın avru-pa sulhu İçİn mühim bir tehlike teşkil etmesi hususunda fransa ve ingiltere tarafından beslenen endişelere tamamıy le iştirak etmektedir. İspanyol âsilerinin kuvveti Sovyet hükmeti şuna muhakkak nazariyle bakmaktadır ki, ispanyol cunv {Soau 3 Üncü sayfada) Cumhur reisimiz Istanbulda büyük tezahürle karşılandı İstanbul, 31 (Telefonla) — Reisi Cumhurumuz Atatürk'ü hamil tren saat tam 20J0 da Haydarpaşaya girmiştir. Atatürk'ü, ordu müfettişlerinden orgeneral Fahreddin, Ali Said, korgeneral Ali Fuat, General Onman Tufan, Kemal, Rüştü, Nureddin, Salih, devlet demir-yollart genel direktörü B. Ali Rıza Er cm. Üniversite rektörü Cemil Bitsel karşılamışlardır. İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ ve İstanbul komutanı Halis Atatürk'ü İzmitte istikbal etmişlerdir. İstanbul'un aylardanberi hasretini çektiği Ulu Öndere Hemşireleri Bayan Makbule, Bayındırlık Bakanı B. Ali Çetinkaya, mebuslarımızdan Ali Kılıç, İsmail Müştak Mayakon, Mustafa Mecdi Boysan, Ziya Naki Nal-tırım refakat ediyorlardı. İstasyonu dolduran büyük bir kalabalık Atatürk trenden inerken coşkun tezahürler yaptılar. Büyük Şef, kendilerini bekliyen Kalamış vapuruna bindiler. Vapurda orgeneral Ali Said ve Fahreddini yanlarına a-larak görüştüler. Kalamış vapuru doğruca Dolmabahçe rıhtımına yanaştı. Atatürk tnr-yu ,ktı Fahst inşa bir istirahattan sonra yanlarındaki zatlar ile birlikte ahşam yemeğini yemek üzere Park O-telini teşrif etti. * »a*Nss»a»*a*N^*Nsw^ss^*^ssss*s*»a^* Bugün Devirt lrınirollarının ilk treni törenle Edirneye gidiyor İstanbul 31 — Devlet demiryollarının idaresine geçen şark demiryollarının ilk katarı bugün törenle sirkeciden Edirneye hareket edecektir. Loko motif ve vagonlar donatıl »ı^tır. TÖ rende Vali de bulunacaktır. Romadan verilen haberler ile karşılanıyor. YILBAŞI piyankosu çeaildi 500.000 Lirayı 34.417 Numara kazandı (Diğer kuzunun numaralar beşinci sayfamızdadır). B. Antonesko geliyor Atina. 31 (A.A.) — 5 şubatta tesbit edilmiş olan Balkan antantı konseyi toplantısı aynı ayın 15 ine bırakılmıştır. B. Antonesko şubat başlangıcında Ankara'yı ziyaret edecek ve sonra B. Rü tu Aras ile birlikte Atinaya gelecektir. Dr. Aras İstanbul'da istanbul, 31 (Telefonla) — Dış Bakanımızı getiren "Romanya,, vapuru bugün saat 22.5 de geldi. Doktor Arası büyük bir kalabalık karşıladı. Gazetecilere "— Dost Yunan ist an da gördüğüm iyi kabulden çok mütehas- Bir fransız diyor ki: "... Fransa; Anadolu ve Trakya kadar bütün vasıf Itır i yle türk olan İskenderun Sancağını Türkiyeye iade etmelidir. Fransa ile Türkiye arasında bir "Alsas - Lore n meselesi yaratılamaz.*1 (Dördüncü sayfamızda okuyunuz) 936 yılının : En elıcmiyetli iç ve dış hâdiselerinin icmali. (7, 8 ve 9 uncu sayfalarımızda okuyunuz). Avrupa'da bir harbi önlemek için En büyük rol Britanyaya düşüyor Yazan: VVickkann Steed: (Altıncı sayfamızda okuyunuz) Son haberler : (Beşinci say famı zdıulır) Ağaç Yazan: H. Reşid TANKU Coşkun sular güzel ve zengin i dana'yı boğmağa başladığı gün ı luklrarmrz boğazlarımıza tık an m eller böğürde ve ne yapacağımızı şırmıs bir halde idik. Ümitsiz fery lann aldığı cevab çöken damla homurtusundan ibaretti. Eğer Seyhan ötedenberi bc zalim, bu rütbe yıkıcı olsaydı or ne Adana kurulurdu ve ne Ad bugünkü kadar genişler, büyür güzelleşirdi. Seyhanm çileden ç ması ihmal edilişindendir. Kay idareler tarafından kendi haline rakılmış ve şartlarından mahrurr varlık gibi o da cumhuriyetin ol yan, koruyan ve kurtaran himn bekliyor. Seyhan ağaç, ağaçlık ru ve orman istiyor. Ağaç ve su, yaratıldıkları denberi biribirinden doğan, bi ni tamamlıyan. biribirini ıslah iki tabiat unsurudur. Birinin ı yerde diğerinin feyzi gürleşir, nin azalması diğerini hasis, hin sinirli yapar. Ve ölümlerinin sebebi biribirinden ayn düşme' Ağaç, yapraklariyle bulutla lar, ve kökleri yağmur sularm mcıdır. Eğer başka yerlerde seller na'da olduğu gibi birden ve bir hamle ile said irmiyorsa, sı ağaç ordularının mukaven aramalıyız. Başka görüşle, a deleri büyük caddelerde yün alası idare eden işaret mem benzerler. Dağ başlarında her sel dalgası, ancak, onlaı saade ettiği hızla ve işaret e tikametlere akabilirler. Sen'in ve Elbe'nin ortal (Sayfayı çev İspanya iç harbına karışmazlığın yeni safhası B. Litvinof Sovyet Rusyanm gönüllü meselesi hakkındaki görüşünü bildirdi M E HM E D AKİF Altı aydnnberi, btanbulda. her-gün biraz daha yaklaşan ölümünü bekliyerek yatan şair Mchmed Akif. evrik i akşam Öldü. Osmanlı edebiyatının son mclctcblrrîndcn birisi, Akifin gözleriyle birlikte kapanmıştır. Menmed Akifi kendisiyle yaşıt, kendisinden yaşlı vc genç osmanb şairlerinden ayıran iki karakteristik vasıf vardı: Oncu sannt, birçok çağdaşlarının verdikleri manâlnrdnn büsbütün başka bir manâ t aşırdı. O. "sanat sanat içindir., vecizesini, bu telâkki daha itibardan düsmrdİçi zamanlarda da. tanımnmrstı. Onun İçin yedi cild tutan Safahat'lannda göreceğiniz kısa ve uzun bütün şiirleri, kendi görüş çevresinin gneisligi nibsetinde, muhiti ve cemiveti terennüm etmiştir. Büyük harbrla onu Berline ve Necdüı sıcak çöllerine kavuşturan bu sanat telâkkisi olmuştur, diyebi-Kriz. Bir muharrir dostumuzun da dediği gibi "herkesin gecelerden, göuyrlerden bahsettiği zaman o. bir idealin heyecanlı kahramanı olmuştur... Bir takım şairlerimizin eserlerinde ancak garnitür halinde bulunan vatan ve millet mevzuu Akif'in şiirinde tek ve biricik kaynak ve pınar gibi çapladı, durdu. Sonra Akif. şiirinin ve sanatmm ifade vasıtası olarak - arabca ile fars- çayı birçok çağdaşlarından daha îyi bilmesine rağmen - osmanbcayı değil; güzel, sade ve tabiî türkçeyi seçmiştir. Evelki gün beyaz sakallı şairin tabutu arkasına daha bıyıkları yenİ terlemiş bir genç kalabalığını toplayan, bu vasıtayı seçmekteki ve yüksek bir tahkiye kabiliyeti ile kullanmaktaki isabet ve muvaffakiyeti olmuştur. Akif. "vatan" a ne manâ veriyordu? Akif "milliyet,, i nasıl anlıyordu? Bizde, hemen hemen, ilk önce "vatan" kelimesini" kullanan Namık Kemalle olduğu gibi, evelki gün Edimekapı mezarlığına gömülen şairle de aramada bu mefhumlara mnnâ vermek bakımmdan büyük farklar ve mesafeler bulunduğunu kaydetmeden gecemeviz. O, kütlenin ruhuna harikuladelikler a-şrlayan. millet mucizelerine hayat veren "sebeb., ve "müessir., leri, gereği gibi. sezememişti. Fakat bu şahlanışların, bu yabancı akınlar ö-nünde et ve kemikten birer kale gibi duruşlarm heyecanı onun kalemine ölmez hamaset eserleri ilham edebilmiştir. Akifin son yıüarmı Mısırda ıstırap verici bir nostalji içinde geçirdiğini söylüyorlar. Şair, gözlerini 27 iîkkânunda yabana Afrika ufuklarına karşı yum say di. hiç şüphesiz, altmış üç yıllık hayat mm ifadeye de muktedir olamıyacapı en çetin ıstırabı bu olacaktı. — NJL ve ortalama yükselişi, hemen her zaman, biribirinin aynı olur ve oralarda sel dalpa'an piyade yürüyüşü De takip edilebilir. Çünkü o sular geniş ormanların içinde birikir ve her hızlandıkları yerde kendilerini orman -dan bir blok karşılar. Ağaçlarm şe-ir kıyılarına ve dağ başlarma çe -"d ipi günden beri türk ytrrdunda bir u kı*hğı ve bir sel bolluğu görürüz: BoŞan kıttık ve bunaltan bolluk. Halbuki türk tarihinde suyun tek vasfı vardı: rahmet. Bu rahmet neden kısaldı. Bu rah-et nirin boğuyor? Ayağı Anadohı-un büyük ırmaklarına varan dere -ve onların ikinci, üçüncü ve be-derecede kollan uzak ol mı yan Urda bol ve kandırıcı birer su ordu. Şimdi beyaz çakıllarmm kireçleşmiş yosunlar hum-lı dudakların kavnlrp kurumuş )üklerini andırıyor. Bu dereler bi-yesıl tünel olmadıkça birer yanık e gibi daima kuru kalacak ve içle toplanan her yağmur sağnağı ı, snsanlan götüren, köy-.İlin sünuren ve »eh i deri boğan su baskısı yapacaktır. Dikkat enid'v: kaynağı karlı te-olan her su. Wi ve faydasrrnrr. a karşıt ağaçlı yamaçların billur rlariyle beslenen her dere asil, lı ve itaatli akar. Ve yatağın-ç kökü bulunmryan her ırmak soyundan kavbede ede eda ıb halini alır. Krrd ırmak Si-baslayıp 2lara dağlarmda bi-ağaç deryası içinde aktığı za-yükseknenm doruğuna çıkmış bir kühÜT ve üstün kuvvette bîr tutabiliyordu: Eti, türk Im-rluğunun refahmt Kırrlrrmak-ldmna şünrıe edilemez. Bu or-Sıvas üzerinde. Zara daçfa-orru çekilince. Kızdırmayın bir cam rtovdesi yüzrJürerm-kadu- azaldı. thmda ağaç gövdesi ve bağnm-sç kökü bulunmrvan her toprak gevşeyip çatladığı için üstün-yağmur ne kar sulan tutuna-ttı ay kış kaim bir kar tabakası bozkır!ann. yazm, bîr damla reti. cayır cayır kavrulması ndır. Cumhuriyet hükümeti le bulunuyor. Baskalann-ağu gibi bunda da muvaffak da süofıe edilmez. Fakat hü-başka olarak, milletçe de rnnrzı uslandırmak, ctItz de-ai gürlendirınek için elbirliği korumağa, ağaç beslemeğe, oğaltrnağa calumaJryrz. Cun-9 ancak milletçe ve eHirli«~;t 'acak büyük ve çok geniş dir. Necatının mezarını ziyaret edeceğiz Dun yatdığıraıs gibi, maarif vekili merhum Necatinin ölümünün yıldönümü olması münasebetiyle, bugün sut 14 ılc 14 buçuk arasında, merhumu sevmiş olanlar mezarı başında toplanacaklar ve hatırasını anacaklardır. mm İÇ HABEfOÖ! İSTANBUL TELEFONLARI: Elektrik şirketinin gümrük kaçakçılığı tstanbul. 31 — Elektrik şirketinin yaptığı gümrük kaçakçılığına aİd evrak bugün dokueuncu ihtisas mahkemesine verilmiş vc mahkeme müddeiumumiliği şirket aleyhine davayı açmıştır. Suçlular arasında şirket müdürü Hasan, şebeke başrnüncdiai Haşini, malzeme dairesi müdürü Sadi, Başmühendis Tiroli, muhasebeci Pİryos, mühendis Scrpİre, fabrika müdürü, kon_ trol amiri, şirket daire müdürü vardır. Cclbler suçlulara cumartesi günü tebliğ edilecektir. Komünistlik propagandası yapanlar mahkemede İstanbul, 31 — Komünistlik propagandası yapmak, kitab. beyanname neşretmek ve cemiyet kurmakla maznun suçlular müddeiumumiliğe verildi ve isticvabtan sonra hâkim haklarında tevkif karan verdi. Maznunlar on üç kişidir. Aralarında Nazıra Hikmet ve doktor Hikmet de vardır. B. İbrahim Necmi Dilmen Değerli bilisin nekahet tlerrenini geçirmek üzere Viyanaya gidiyor Bundan bir müddet cvel Ankara Numune Hastahancsinde bir ameliyat geçiren ve o zamandanbcrİ yatmakta bulunan Burdur Mebusu ve Türk Dil Kurumu Genel Sekreteri Bay İbrahim Necmi Dilmen 'in iyileşmekte olduğunu bundan birkaç gün evel müjdelemiştik. Memnuniyetle haber aldığımıza göre değerli bilginimiz, önümüzdeki pazar günü hastahaneden çıkacak ve ne-kahat müddetini geçirmek üzere Viyanaya gidecektir. Tekirdağda elektrik fiatları Tekirdağ. Sİ (A.A.) — Tekirdağ e-lektrik işlerini incele ye» şirketler komi ¦erliği, fransrr. frankmın düşmesi Örerine elektrik kilovatının yıl başmdan itibaren 24 kuruştan 16 buçuk kuruşa indirilme sini şirkete kabul ettirmiştir. Şimdiye kadar çok pahalı elektrik yakan tekiHağhlar bu indirilmeden memnundurlar. YURDDA Hava durumu Meteoroloji enstitüsünden verilen malûmata göre dûn Karadeniz sahillerinde kar ile karışık yağmur, orta Anadolu da ise hafif kar şeklinde yağış olmuştur. Karadeniz sahillerindeki yağış fırtına Ue beraber olmuş ve en fazla Rİ-zede metre murabbaına yüz on kilo kadar yağış isabet etmiştir. Dün sühunet evvelki güne göre, 6-4 derece daha düşük kaydedilmiştir. Dün yurdda en duşak dereceler «fırın altında Edim ede 9. Afyon ve Errurumda 15, Niğde ve Karsta 17, Kütahya ve Knşenirde 20 derece olarak kaydotunmuştur. Memleketin en sıcak yerleri ise sıfırın üstünde Dortyolda 11, Silifke ve Adamada İJ derece idi. Dün Ankarada en yüksek sühunet sıfırın üstünde 2 dereceden yukarı çıkamamıştır. Yeni yıl Eski takvimin son yaprağını yırtıp sepete aitığraz zaman doyduğumuz acıyı unutabilmek için yeni takvimin ilk yaprağını neşe ve sevinçle yırtmağa hazırlanırız. Dün gece, uzun bîr yılı, ağızlığı-mrzın ucunda sonuna kadar yarımı} bir cidara gibi çıkarıp atarak yenisini taktık. Eski sene, hiç şüphesiz, gözlerimizin kenarma yeniden kırışıklar çizerek tarihe gömüldü. Fakat biz, o çizgiyi dostlarımızdan, sevdiklerimizden vc çocuklanmrzdan sakİMyabîmv k icra, güldük, eğlendik, içtik vc dans ettik. Konfetiler, serpantinler, şarap ve şampanya «çeleri, saksofon ve kapanıp açılan lâmbalar, parlak elbiselere bürünmüş insanların yaşlanmak kederini avutmak vazifesini üzerlerine .»lılıhlarının, aceba, farkmdaznı-d i i'laı ? Hatay! Sancak meselesi üzerinde konuşuyorduk. Arabcası kuvetlî bir tanıdığımla söze karıştı: — Hatay meselesi nasıl bitecek, bi-liyormusunuz? dedi. — Nasıl bitecek T — Suriyelilerin "hatay„ demetile ! ve ilâve etti: — "halay,, arabca "benim hatam,, demektir. f--=.¦//' ğin tarifi İstanbul arkadaşlarımızın bîr de-fine bulmuj gibi hep birden kendilerine mal ettikleri Mİsîs S im p son'un bu romanında muharrir, hikâyesinin kahramanını şöyle tarif ediyor : gözleri öyle derin lâcivert dir ki kadifeden iki menekşe denilebilir. Uzun ve kıvrık siyah kirpikler bunları gölgelendirmektedir. Kaslara gelince.... hele çekik burun, yan açık ve meyvadan fazla çiçek olan ağız....,, Ağniyctülegani*dc sevgiliyi böyle tarif etme/ mî: "sevgilim dudakların nar, dişlerin incidir, gözlerin üzüm gibi...„ aşkın misitİgindeki bu bağ-çivanlık ruhu demek ki yirminci asra kadar gelebilmiş 1 Gençler için böyle eğlenceler tertib edilmesi iyi; fakat ihtiyarlar için neden bir şeyler düşünmiyorlar (La Republiquc'den) Hayal pahalılığı "Prens Joinville 1835 da Iıvicre-den kardeşine yazıyordu: "Çocuklu bir ailenin, liizmetcilerilc birlikte ayda 2000 frankla yaşayabildiği bir memleketi ziyaret etmiş bulunuyorum. Bir tarafa kaydettim; eğer Avrupa'da umumî bir sarsıntı zuhur e-derse oraya sığınacağım.,. Tuhaf şeydir ki bütün kıyas unsurları hesaba katılınca, 1936 İvsiçreVınde de bu kadar para ile, yine prens gibi yaşamak kabildir. Şu hale göne bütünümüz ne olabilir 7 Zeytin eU Evvelki man Ziraat Vekilinin başkanlığında zeytin yetiştiren bölgelerin mebusları ve zeytincilik mütehassısları bir toplantı yaptılar ve zeytin yetiş tir İlmesinin gelişmesi hakkında hazırlanan bir raporu okuyup müzakerelerde bulundular. 1937 yılının ilk gününde bu toplantı haberini sîze tekrarlamayı faydalı buluyoruz. Çünkü geçen yıllarda olduğu gibi, yeni yılda da meylin daimi, her memleketten fazla, Türkiye elinde tutacakta-. Kayak sporu içi» Dikmen'e bir grup gidiyor Şehrimizden bîr sporcu kafilesi, başlarında dağcılık fedarasyonu An* kara bölgesi ajanı B. llyas olduğu halde bugün Dikmene gidecekler ve kayak? sporları yapacaklardır. Üç gün sürecek olan bu çalışmaların çok zevkli ve güzel olacağı umulmaktadrı. Uç günlük devamlı çalışmanın ve şehrimizde kayak' ve kar sporlarının ne kadar geliştiğini ve sevildiğini anlatmaktadır. Lik maçları 2-1-937 cumartesi günü Ankara Gü« cü sahasında yapılacak lik maçları: Gençler B. - Çankaya B. T. saat 14 hakem: Refik. Muhafız Gücü - Anka» ra G. B. T. saat 15,15: hakem Refik. 3-1-937 pazar günü Ankara gücü sahasında yapılacak lik maçları: Gençler B. - Çankaya A. T. saat 14, Hakem: Hüsnü. Ankara Gücü sahasında: Muhafız Gücü - Ankara Gücü saat 1430. Hakem: Nuri. Devlet demiryollarının bir spor severliği Devlet demiryolları idaresi, kayak* Un da eşya telâkki ederek nakil ücreti almakta idi. İdare bir spor aeverlilc eseri olarak kayakları zad eşya listesi içine sokmuş ve böylelikle parasız nakil edilmelerini temin etmiştir. Henüz inkişaf ve yayılma kalında bulunan bu spor şubesine, demiryolla-ri idaresinin gösterdiği bu alâkayı şükV ranla kaydederiz. Zimmetli memurlar hakkında 1936 yık içinde kefalete bağlı memurların katileşen zimmetlerine aid İ-lâmlarla zimmetli memurların malî vaziyetlerinin 15-1-937 tarihine kadar maliye vilâyetine gönderilmesi alâkalılara bUdirilmiştir. Nöbetçi eczaneler 1.1-937 tarihinden 28.2.937 akşamma kadar eczaneler gece nöbet cedvelleri 1 — Pazar: Ankara eczanesi 2 — Pazartesi: Yeni ve Cebeci eczaneleri 3 — Salı: Halk ve Sakarya eczaneleri 4 — Çarşamba: Ege eczanesi 5 — Perşembe: Sebat ve Yenişehir eczaneleri 6 — Cuma: İstanbul eczanesi 7 — Cumartesi: Merkez eczanesi Profesör Nimbussun maceraları: Profesör polis hafiyesi olduktan sonra.. (Lö JurnaVdan). DİL KÖSESİ: "—Türkgücü sokağında oturanlar dün saat onda civar apartmanlardan birinde işitilen silah sesleri üzerine birden bire doğruldu." Gazetelerimizde moda olan cinayet edebiyatından bir numune olan şu kısa cümledeki hatalara bakınız; 1 — Bir sokakta oturanlara nazaran "civar bir apartıman"* acaba başka bir sokakta bulunan bir bina mtdır? Hayır, çünkü cinayet bu sokaktaki bir apar* Umanda işlenmiştir. Şu halde "civar* tâbiri yersizdir. 2 — " Aparumanlaıdan birinden işS+ tilen,, denilince sesin o apartımandatt geldiği manâsı çıkarılamaz. 3 — Fail cemi olduğu halde "doğ ruldu„ müfreddir. 4 — Bir hâdise hakkında sonradan tahkikat yapan bir muhbirin bütün sokakla oturanlarrn silâh sesi üzerine yaptıkları hareketi tasvir etmesi cidden dahiyane bir buluştur. **• "Bir cinayet işlenmiş olmak ihtimalini pek kuvvetlendiren silâh sesleri üzerine.—, Silâh sesleri cinayet işlenmiş olmak] ihtimalini nasıl kuvvetlendirebilir ki, bu seslerin işitilmesinden önce, tabii bu ihtimal bile mevcud dejiildi. I SONKANUN 1937 CUMA İspanya iç harbına karışmazlığın yeni safhası (Başı 1. inci sayfada) huriyct ordusu ile mücadele eden asi kuvvetler kahir bir ekseriyetle ecnebi ansınlar tarafından müteşekkil olup ve ispanyolların bu kuvvetlerle pek ehemi-yetsiz bir rol oynamaktadırlar. Mücadelenin başlangıcından itibaren fisi kuvvetlerin başlıca unsurları faslılar ve ecnebi lejiyonu askerlerinden müteşekkildi. Bu itibarla, ispanyol generallerinin ilk ayaklanması, fas kuvvetleri Ve diğer yabancı elemanların yardimiyle bütün ispanyol milletinin iradesiyle icu-rulan mevcut parlmanter rejiminin devrilmesi için yapılan bir teşebbüsten ibaretti. Daha sonraları alman ve italyan vatandaşları âsi kuvvetlerle birleşerek bu kuvvteler miktarını mühim bir şekilde arttırmışlardır. Son zamanlarda bu vatandaşlar kesif kütleler halinde Italyaya gelmeğe başlamışlardır. Bu alman ve italyanların toplanması, silâhlanması ve vapurla ispanyaya gönderilmesi hakkında sovyet hükümetinin e-linde mevcud olan delillerden anlaşılıyor ki, hiç bir şekilde bir gönüllü iltihakı hâdisesi karşısında bulunmamaktayız. Bu hal, tngiltere büyük elçisinin de işaret eylediği gibi. sulh için hakikî bir tehlike teşkil etmektedir. Sovyet hükümeti İspanyadaki kavga neticesinin bizzat ispanyol kuvvetleri tarafından tanzim edilişinin doğru ve baklı olacağı kanaatindedir. Eğer muharebe eden tarafların hatlarından yabancı unsurları uzaklaştırmak hakikaten mümkün değilse, bundan sonra vuku bulacak yabancı iltihaklara bir set çekmek için lâzım gelen tedbirlerin a-lınması çok rasyonel bir hareket olacaktır. Teklif edilen yasaklar Londra komitesindeki sovyet mümessili, daha dört ilkkânunda, sö^de gönüllülerin ispanyaya gitmesini yasak etmeği ve bu yasağın tatbikinin kontrol edilmesini teklif etmişti, ispanyaya silah ihracı yasağı hususunda ilân edilen beyannamenin başına gelenden anlaşılıyor ki, bugün bazı memleketler tarafından alınan vaziyet karşısında, yapılan bu gibi anlaşmalar, onların tatbiki için derhal bir kontrol tesis ermedikçe hiç bir neticeye varamıyacaklardır. Sovyet hükümeti, Londra anlaşmalına iştirak eden devlet tebaasından o-hıp ispanyadaki askeri hareketlere iştirak etmek istiyen vatandaşların kendi hududlanndan çıkmalarının meni hususunda yapılan fransız . ingiliz teklifine İştirak etmeğe amadedir . Bununla bcr.ıber sovyet hükümeti aşağıdaki noktaların göz önüne alınmasını elzem adetmektedir 3 1 — Anlaşmaya iştirak eden devlet-ler. bu anlaşma tatbikinin fili bîr şekilde kontrol edilmesine razı olduklarım beyan etmelidirler. 2 — Alınacak şu veya bu kontrol tedbirlerinin mümkün olduğu kadar çabuk ve isi generallerin izin alınmak sızın tatbik edilmesi lâzımdır. 3 — Anlaşmaya iştirak edenler, kontrolün konulmasından evvel, İspanyadaki resmi veya resminin gayri vasıtasiy-Je, sözde gönüllü naklini kontrol etmeği manen teahhüd etmelidirler ve bu kontrolün tatbiki hakkında elde edecek, leri heberlari neşir ve kamoya bilidir- me lidirler. 4 — İspanyaya yabancı kuvvetler naklinin artırılmasını önlemek ve ü-çüncü maddenin derhal meriyete geçmesini temin etmek için bir anlaşmanın yapılması hususunda ' IfllHfl olduğu kadar yıkın bir tarihin tespit edilmesi lâzımdır. hendis Serpire, fabrika müdürü kon-Sovyct hükümetinin kanaaaine göre, fransız - ingiliz tekliflerinin varmak istediği maksada ancak bu şartlar içinde vasıl olmak mümkün olacaktır.,, Itnlyn. gb'nüllüleı hakkındaki teklife cevab hazırlıyor Roma, 31 (A.A.) — İtalyanın gönüllü meselesi hakkındaki fransız - in -giliı notasına dair olan cevabı pek yakı da gönderilecektir. Siyasi mahfil! :r, bu lotana alman n '.ısınır, ayni teğilse de notaya uygun ol --*!•! b^yan etmektedirler. İtalyan notası, karışmazlık prensi-pinin gönüllü gönderilmesi meselesine teşmilini kabul edecekse de bu prensip, bazı realist mülâhazalarla tadil edilecektir. İtalya cevab verdi Londra, 31 (A.A.) — İtalya, karışmazlık komitesinin geçen hafta sıkı bir kontrol tesisi hakkında göndermiş ol-«'..,1i notaya müsaid bir cevab vermiştir. Evcice olduğu gibi şimdi de İtalya. . ılvasıta karışmazlık meselesinin toptan tetkik ve halledilmesi lüzumunda ısrar etmekte, yalnız bu müdahalenin rruhtelif şekillerine aid tetkiklerin sıraya konulmasını vc gönüllüler meselesi in, umumi plânda, ilk olarak tetkik edilmesini kabul eylemektedir. Gönüllüler meselesinde İtalya, pren* sib itibariyle komitenin tekliflerini diğer devletlerin de kabul etmeleri şar-tiyle kabul etmeğe hazırdır. Ancak, İspanya hususi şahısların gitmelerinin mc-nedümesine kadar İleri varılmak suretiyle bu memnuiyete harfi harfine riayet edilmesini istemekledir. İtalya bundan başka yebancı memleketlerdikei İspanyanın altın mevduatının santralı, e edilmesini ve İspanyadaki İki taraf-dan her hangisi lehine olursa olsun yapılacak istikrazlara iştirakin men olunmasını da İstemektedir. Gönüllüler ve maliye tali komitesi, bugün dış bakanlıkta toplanarak İtalyanın cevabını tetkik edecektir. Zannolunduğuna göre İngiltere ile Fransa, hususi şahısların İspanyaya gitmelerinin menedilmesini kendi memleketlerinin kanunları İle uzlaşır bulmamaktadırlar. Altın meselesinin halli de güç olacaktır. Çünkü Paris ve Londradaki ispanyol altın mevduatı İspanya büküme ü" namına yatırılmış olmayıp hususî şahıslar namına yatınlmştır. Bu şahıslar, Londra bankalarına paralarını itimadla tevdi edilebilir ve bu bankalar da meslekî ketumiyete riayet mecburiyetindedirler. Fransada mevduatı bulunan şahıslar, bir hileye müracaat etmişler vc kasalar kiralamışlardır. Bu kasaların açılması yapılacak şikâyetler üzerine adliye makamları tarafından emir edilebilir. Şu halde amelî bakandan bir takım müşküller vardır. İtalyanın politikasının uyandırdığı inkisar Paris, 31 {A.A.) — Siyasi mahfiller, İtalyanın politikasındaki soğukluğu gösteren Roma haberleri yüzünden hayal inkisarına uğramıştır. Şimdi Almanya ve İtalyanın fransız - ingiliz teşebbüsüne karşı verecekleri cevabın aynı kaçamaklı mahiyette olması beklenilmektedir. B. Ciano ile B. Fon Hessel arasın, daki görüşmelerin yeni vaziyete sebcb olmuş olduğu söylenilmektcdir, B. RuzvelVe verilecek salâhı \ rt Vafington, 31 (A.A.) — B. Ruzvelt yaptıkları görüşmeden sonra, senato ve parlamento dış işleri komisyonları reisleri, ambargoya aid kararnamelerin hazır olduğunu ve 6.1.937 de kongreye ar-zedileceklerini söylemişlerdir. Kapital mahfilleri bu usullerin Şa-ko harbında tatbik edilen usullerin aynı olacağını söylemektedirler. Fakat, iç barb halinde bulunan bir memlekete karşı ambargoya devam salâhiyeti kayıtsız şartsız bir surette cumhur başkanına verilecektir. Amerikadan giden tayyareler hakkında Vaşington, 31 (A.A.) — Havas: Dış bakanlığı memurlarının ifşalarına göre, ispanyaya tayyare ve motor çıkarılması için müsaade almış olan kumpanyanın adı. Amcrikadaki komünist faaliyetleri hakkında kongre tarafından 1930 da yapılan tahkikat dosyasında gözükmektedir. Bu kumpanyanın Amerikada, motor satın alarak tamir ve orduda kullanılmak üzere Sovyetler birliğine sevket-mek için kııruMuğu bildiriliyor. Dış İMkantlgl memurları, kumpanya bu defa kanuna uygun olarak İspanya i- PİŞ HABERLE ıı \v İSIN KİR II MU HINK GÖRE: Alman - Japon paktına Polonya- nın da girmesi mhutemel ise de... Londra, 31 (A.A.) — Havas ajansının muhabiri, Almanya ile Japonya-nın son zamanlarda Varşova hükümetine müracaat ederek komünist aleyhdan m ısa k a Lehistanm da iştirak etmesini istemişler ise de Varşova hükümetinin bunu kabulden imtina eylemiş olduğu bildirilmektedir. Çalınan zfssikı Almanyanın, Fransaya harb ilân ettiği hakkındaki vesikalar kayboldu Paris. 31 (A.A.) — Maten gazetesinin verdiği bir habere göre, linder meselesi üzerinde dış işleri bakanlığı hazinesinde yapılan araştırmalar neticesinde Almanyanın Fransaya harb ilân ettiğine dair vesikanın ortadan kaybolduğu anlaşılmıştır. Çang-Su-Liang Altı sene hapse mahkûm oldu Nankin, 31 (A.A.) — Mareşal Çang Su Liang, Çan ay Şek'i esir etmiş olduğundan altı sene hapse mahkûm edilmiş ise de yann affedilecektir. Havptman öldükten sonra Meydana çıkan izler Filadclfiya, 31 (A.A.) — Öğrenildiğine göre Lindberg'in çocuğunun fid-yei necatının bir kısmı olan 21.650 dolar Nev - Jersey zabıtası tarafından bulunmuştur. Bu keşfin Lindberg'in çocuğu meselesinde yeni bir takım sırlan meydana çıkartacağı söylenilmektedir. İM ORMATlON GAZETESİNE GÖRE: Almanyanın Baltık filosu baş kumandanının istifası sebebleri nelerdir ? Paris, 31 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Berlinden gelen bir telgrafta 21 birinci kânun'da Baltık filosu kumandam amiral Rişard Forster'in tekaüdünü istemiş olduğu bildirilmektedir. Information gazetesi, dün Berne'-deki muhabirinden almış olduğu bir telgrafı neşretmektedir. Bunda deniliyor Hı "Almanyanın deniz kuvvetlerinin baş kumandam Vis amiral Forster, se kiz gün evvel istifa etmiştir. B. Forster, istifasını mucib sebebleri bildiren mektublartnda alman kuvvetlerini ispanyol sahillerinde muhataralara maruz bıı kamıyacağını beyan etmektedir. Çİn lisans almış olduğundan tahkikat yapmağa karar vermediklerini ilâve etmişlerdir. Vaşington, 31 (A.A.) — Dış bakanlık, Paris, Londra. Berlin, Moskova ve Valensiyadaki elçilerine bu hükümetlere Amerikanın ispanyaya tavyare gönderilmesine niçin müsaade etmiş olduğunu izah etmelerini bildirmiştir. Meksiko, 31 (A.A.) — Amerikadan gelen ve ispanyaya gidecek olan dokuz tayyare elyevm merkezî tavyare istasyonunun hangarlarında beklemektedir. B. H itlerin Alman ordusuna yeni yıl hitabesi Berlin, 31 (A.A.) — B. Hitler, yeni sene münasebetiyle, orduya karşı aşağıdaki hitabeyi neşretmiştir: "— Askerler, alman ordusu tarihinin ehemiyetli bir senesi bitmiş bulunmaktadır. 7 mart 1936 danberi alaylarımız yeniden Ren kıyılarında bulunmaktadırlar. İki . m askerî hizmet, ordunun yapısını ve Almanyanın emniyetini takviye etmektedir. Vazifenizde gösterdiğiniz sadakatten dolayı size teşekkür ederim. Önümüzdeki sene içinde de ezeli parolaya hizmet ediniz: "Her şey Almanya İçini,, ingiliz-italyan Akdeniz anlaşmasının Uç veya dört ikincîkânıında imzalanacağı sanılıyor Londra, 31 (A.A.) — italyan - ingiliz Akdeniz anlaşmasının 3 veya 4 ikinci kânunda imzalanacağı iyi malûmat alan mahfillerde zannedilmektedir. Bu anlaşma etrafındaki müzakereler müsaid bir tarzta ilerlemektedir. Kısa dış haberler * Londra, — Diamond vapuru batmış ve üç kişi boğulmuştur. * Paris, — Bu ayın on dördünde Fransada işsizlerin adedi 1.628.719 idi. * Milano, — Varase gaz fabrikasında gaz boruları patlamıştır. Londra, — Kudüsten bildirildiğine göre bir tayyare yere düşmüş, 4 kişi Ölmüş ve iki kişi yaralanmıştır. $ Londra, — Kudüsten bildirildiğine göre her birinde bin dinamit bulunan iki kasa dinamit çalınmıştır. $ Montevideo, — Ayan meclisi anayasanın tadili hakkındaki kanunu kabul etmiştir. * Buenos.Aires, — Polis, çok geniş bir komünist suikast teşkilâtı meydana çıkarmış ve 29 kişiyi tevkif etmiştir. * Berlin, — Alman - Brerilya ticaret ve tediye mukavelesi bir sene müddetle uzatılmıştır. * Viyana, — Meşhur musikişinas Rosonthal bugün Viyanada ölmüştür. Rosenthal, 70 yaşında idi. * Varşova, — Polonya İle Danzig arasındaki müzakerelerin iyi bir netice vereceği tahmin edilmektedir. * Marsilya, — Dok amelesi. Indra adlı alman vapurunun hamulesini limana indirmekten İmtina etmişlerdir. * Nevyork, — Dolar Leine kumpanyasına aid 14 gemi amelesi grev yapmışlardır. Bu hâdise 13 senedenberi görülmemişti. •sjt Paris — Senato, ticaret ve endüstri âleminde tatbik edilecek mecburi hakem kanununu büyük bir ekseriyetle kabul etmiştir. * Danzig — Noel yortuları münasebetiyle birçok nasyonal sosyalistlerin tevkif edildikleri hakkındaki haberler doğru değildir. * Varşova — Lehistan, yeni yılı kapatırken, dış siyasası hakkında sükûnetle hüküm verebilecek vaziyettedir. Fransa ve Romanya ile olan iki taraflı ittifakları canlılıklarını muhafaza etmektedirler, italya ile olan dostluğu, zecrî tedbirler devresinden sonra, tek-raı ananevi dostluk mahiyetini kazanmıştır. * Paris — Paris mıntakasının bütün İaşe müesseseleri dün Öğleden sonra hiç bir hâdise olmaksızın boşa İti mı şiardır. K« inlisini* hı-mHfTİlîk viTpn l.ı(.- komüne Arşidük Ottonun yılbaşı beyanname i Kendisini hemşeriliğe seçen komünlere bir beyanname neşreden Arşidük Otto Viyana. 31 (A.A) — Otto dö Ha-bsburg. yeni sene dolayısiyle, kendisine hemşerilik hakkı vermiş olan 1.S00 Avusturya komününe bir beyanname göndererek programını İzah etmiştir: Arşidük, iç ve dış sulhu İstemektedir. Kendisi, çiftçilere yardım edecek İşsizlere yardımda bulunacak, ticareti ve endüstriyi himaye edecektir. Arşidük, mecburi askerlik hizmetinin ve imparatorluk ananesine göre bir ordu kurulmasını tasvib etmektedir. Bu ordu. Avusturyayı bütün dış taarruzlara karşı muhafaza edecek kabiliyette olacaktır. Maris Basti Cenub Amerikası seferinde rekor yaptı Natal, 31 (A.A.) — Kadın tayyareci Mari Basti. dün saat 7.23 de cenub A-merikast seferini yapmak üzere Dakar'dan hareket etmişti. Tayyareci, saat 19.28 de burada yere inmiştir. Natal, 31 (A.A.) — Mari Basti, Atlas okyanosu cenub seferi neticesinde Jan Batten'in rekorunu 70 dakika farkla kırmıştır. ¦¦HSjSJSJSSSfSSSHSSSkSSSSSSSJI ' Yeni bir rekor yapan kadın tay Maris Basti Bir çok mağazalarda muamelele den başlamıştır. * Paris — Bay Blum. Ceza* huşlarına cezairli bazı yerlilerin vatanJaşı hakkını almalarına r eden kanun lâyihasının metnini mistir. ULUS 2 SONKANUN 1937 CUMARTESl Son haberlerimiz beşinci sayfadadır ON YEDİNCİ YİL. NO: 5543 ADIMIZ, ANOIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ ATATÜRK yeni yıl tebriklerine teşekkür ediyor ve saadet dileyorlar istanbul. 1 (A.A) — Riyaseti Cumhur Umumî Kâtipliğinden : Yılbaşı münasebetiyle memleketin her yerinden gelen ve vatandaşların heyecan ve /emiz hisleri ile samimî temennilerini bildiren telgraflardan Atatürk mütehassis olmuşlar ve teşekkürlerini ve yeni yıl için saadet dileklerini iletmeye Anadolu A-jantını memur etmişlerdir. Gündelik ACAÇ DÜŞMANLIĞI H. Resid Tankut Cumhuriyete geçen Türkiyede diri ve gürbüz hiç bir şey yoktu. Yeniden sağlığa ve feyze kavuşturulan tesislerin sayjsı çoğalmca srrsaı gel • raediği için henüz el sürülmiyenlenn hali tüyleri ürpertmege başladı. Ağaç ve orman işleri bunlardan biridir. Yüzyıl var ki agac ve orman: aley -hinde cephe almmış düşman gibi hırs île doğranmakta, şiddetle koğulmak-tadır. Donanmanın ağaçtan yapıldığı devirde her gemi direği ağaç katilleri için bir dar ağacı idi Korku ve saygı batı Anadolusunu bir ağaç deryası halinde tuttuğu müddetçe Sakaryayı donanmalar taşır büyük bîr nehir o-larak tanıyoruz... Bir aralık on ye -dinci asır başlarmda onu Sapanca eö-lü üzerinden izmit körfezine indirmeği dükündüler. Bu suretle Sakar-j"»»m »\»1i»ti türk donnnmaımı İzmit-ten alıp Karadenize geçirecek îdi. Millî Müdafaa heybetinde olan bu büyük işe iki büyük ve tanmmış Komutanı memur etmişlerdi. Ferhat, ve Sinan Pasolar (Kâtib Çelebi Takvi-müttevarih.) O devirdeki sularm hepsi Sakarya gibi idi. Çok değil yalnız yüzvıl Önce yapılmış köprülerin büyüklüğü şimdiki cılız derelerin o zamanki sulan hakkında bîr fikir verebilir. Sulan kurutan ve delirten bu günah kimindir? Ağaç kıran ve orman söndüren hırsın kaynağı nerededir? Bu sorular yakın sosyolojimizin iç ağnsma ve ince hastalığına işaret e-derler. Bu; konumuz bakımından önemli olduğu için kısaca bahsede -lim: O devirlerin idare gövdesinde başlıca şu hastalıklar vardı: Şuursuzluk, kayıtsızlık ve bilgisizlik. Millî olmryan hükümetler avnı zamanda şuursuz, kayıtsız ve bilgisiz olursa anlaşılmaz, tarife sığmaz bir belâ kesilirler. Bu yüzden Ana -doluda türemiş celâli, Sipahi ve deli fırtınalarının kaç yüzyıl sürdüğü ve ne kadar yıkıcı ve kıyıcı olduğunu biliriz. Yan ihtilâl yan müdafaa fa -kat cokca haydutluk diyebileceğimiz bu hareketler Anadolunun toprağa ve tanma bağlı büyük ve âhâdan köv-lerini dağıttı. Gene o kanlı ve ateşli hareketlerden uzakta kalmak kay-Eusu bu dağılmış ve parçalanmış ?y»erin ümitsiz halkını ormanların girilmez s.kl.klarma ve yalçın kaya -larm enime* sivriliklerine çekiyor- bir kızılbaş kovaIarriası yaptı. Onu aşıreUen kogmak hareketi takip e- ÇfreÎÜL*V Ualmalt *rzus\y\e osmanlılaşhrmak gayretinin boğuş . masmdan ibaret olan bu kanlı savaş dahi türk halkını göçebeler haline getirdi. Sulu, feyizli ovalar boşalıyordu. Tekrar yerleşmek istivenlerin aradığı tooraMar şu vasıfta idi: (Sonu 6 iner sayfada) T. C. D. D. Avrupa hattı Dün, Sirkeciden kalkan ilk tren halkın coşkun tezahürleri arasında hareket etti İstanbul vali ve ve belediye reisi, memleketimizde yebancıların elinde bulunan son hattın da, 1936 yılı ile birlikte, tarihe karışmış olduğunu nutkunda tebarüz ettirdi. Edirne ve Trakya bayram yanıyor istanbul, 1 (Telefonla) — Şark demiryollarının hükümetçe satın alınması üzerine Devlet Demiryolları atından tahrik edilen ilk tren bu sabah saat 8.50 de halkın coşkun tezahürleri arasında Sirkeciden hareket etmiştir. Avrupa hattının ilk işlemesi dolayısiyle yapılan törende bir nutuk söy/iyen Istan-bul vali ve belediye reisi B. M. Üstündağ Baştan başa bayraklarla donanmış olan garın içi ve cadde halk ile dolmuştu. Vali ve belediye reisi B. Üstündağ. Emniyet direktörü. Devlet demiryolları umumî müdürü, vilâyet ileri gelenleri. Partİ tlyönkurulu üyeleri, maiî müesseseler ileri gelenleri ve matbuat mümessilleri istasyonda hazır bulunuyorladt. istasyonda Vali B. Üstündağ aşağıdaki nutku söylemiştir: "— 937 senesinin İlk günündeyiz. ilk işimiz Avrupa ktıasındaki demir-yollarımızın ilk trenini kaldırıyoruz. Türkiye cumhuriyeti yen. baştan demiryolu yaparken bir yandan da ya-M*»»W.f« *rv -. .. - ' ıfiss%—su BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : Yankııar — Bueünün eğlenceleri — Ic h?berler. ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA .- Seyahat notları: Garbî Trakyada — Necatinin kabri başında — Son haberler. DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA ; Harbİ Önlemek için en mühim rol Britanya'ya düşüyor — ingiliz - italyan uzlaşması — Cengel kitabı tefrikamız. BEŞİNCİ SAYFA'DA Sağlık bahisleri (rfezeler, guddeler ne iş görürler ) — Düşünüş-Radyo — İspanya İç harbi — Son Dakika ALTINCI SAYFA'DA : Yeni yıl dolayısiyle devlet ve hükümet adamlarının milletlerine dilekleri — Bilinmiyen insan tefrikamız. bancı ellerde bulunan bütün demir yollarını kendi eline almıştır. 936 senesiyle beraber memleketimizde yabancılar ile işletilen demiryolalrının sonuncusu da tarihe karışmış bulunmaktadır. Büyük Başbakanın şimendifer siyasetinin bu parlak muvaffakiyetini candan kutlar, muvaffakiyetler temenni e-derim.., Bundan sonra umum müdür B. Ali Rıza Erem de şu hitabeyi söylemiştir: "— Bu hattın ehemiyeti herkesçe malûmdur. Binlerce istanbullunun buraya toplanması da bu ehemiyetin bir delilidir. 936 senesinde Afyon - Antalya hatlarımız Karakuyuda Aydın hattı ile birleşti. Antalya - Sivas hattı Hekim-hana vardı. Irmak - Filyos hattı Çatalağzında ilk kömür kaynağına erişti. 64 sene bu memlekette kazançtan başka bir şey düşünmiyen şark demiryolları, nihayet elimize geçti. Trakyantn kalkınmasına, cumhuriyetçi, halkçı bir işletme teşkİ-(Sonu 2. inci sayfada) Sancağa giden görmenler Adanadan geçerken Yenice istasyonunda kabul ettik leri hatay heyetiyle görüştüler Adanadaki hatay Ular, gör menler e Sancaktaki zulüm ve kanunsuz hareketleri anlattılar ve bu işin iyice incelenmesini heyetin vicdanından beklediklerini söylediler Adanada hataylılarla görüşen görmenlerin Adana. 31 (A.A.) — Milletler cemiyetinin, Antakya işlerini tetkik için gönderdiği heyet Yenice'den geçerken Mersin ve Adana'dan gelmiş olan bir çok hataylılar istasyonda toplanmışlardı. Burada bulunan bir hatay heyeti tetkik İspanya isyanının enternasyonal tarafı Alman cevabının ana hatları nihayet belli oldu Fon Noyrat, ingiliz, Fransız ve italyan elçileriyle gönüllüler işini görüştü Berlin, 1 (A.A.) — Dış bakanı Von Noyrath dün Fransa, İngiltere ve İtalya elçilerini kabul ederek gönüllü meselesi hakkında Fransa Ue İngiltere tarafından yapılan teşebbüslere dair alman cevabının başlıca hatlarını bildirmitir. Bu cevab 11 ikincikânundan evvel tebliğ edilmiyecektir. Salahiyetli mahfiller alman cevabının İtalya ile bir danışmadan ve Roma Ue tamamiyle anlaştıktan sonra verileceğini temin etmektedirler. Almanya evvela bazı noktalar ve bilhassa kontrol meselesi hakkında izahat istiyecektir. Almanya. İspanya hükümet-çilerİnin hizmetinde bulunan yabancı gönüllü meselesini bahse mevzuu ede-(Sonu 3. üncü sayfada) Karışmazlık komisyonu tali komitesi toplandı tki tarafa da sermaye verilmemesi meselesi görüşüldü Londra, 1 (A.A.) — Karışmazlık komisyonunun İki mütehassıslar tâli komitesi İspanyaya gönüllü gönderilmesi ve yabancı memleketlerden İspanyaya transit yapılması hususlarına mani olmak için zarurî olan kontrol ile kanuni tedbirleri münakaşa etmişlerdir. (Sonu 3. üncü sayfada) İstanbul rıhtımında alınmış bir resimlen} heyetiyle görüşmek İstedi. Heyet derhal antakyalılan trenin yemek salonunda büyük bir nezaketle kabul etti. An-takyalılar heyete Antakyada cereyan e-den zulüm vc haksızlıklardan ve reva görülen gayri kanunî hareketlerden bahsederek bu işin derinden ve inceden inceye tetkik edilmesini heyet azâsmm vicdanlarından beklediklerini, milletler cemiyetinin yüksek otorite ve sempatisinin mutlak surette muhafaza edilerek Antakyadaki türklerin ehemiyet ve dikkatle dinlenmesini, çünkü orada bulunan sömürge memurlarının bir çok tazyik ve tertiblerle delegelerle temasa girmeleri ihtimali olduğunu söylediler. Delegeler cevab olarak antakyalılan gösterdikleri bu nazikçe taleblerİn tamamen göz önünde tutulduğunu, tarafsız -(Sonu 2. inci sayfada) Politika: Noel yortuları dolayısiyle biraz aralanan muharebeden nefes alan madridliler sokaklarda "Madrid alınamaz,, sözlerini taşıyan levhalarla dolaşmışlardır. Yeni yıl eşiğinde lysa, bundan 1937 sene ve birkaç gün evel doğdu. lysa diye bir insan mevcud olmuş ma* dur, onu bilmiyoruz. Fakat madem ki bir lysevîlik vardır: tysayı kabul etmeS lâzımdır. Bir hayal olsa bile, pek az ha* kikatlar ondan daha doğru ve ondan da* ha eskidirler. lysa Öldükten 60 sene sonra Sayda'da, birkaç kişi toplandı. Bunlar hıristiyan* lığın, Romada, ilk faziletlerini kaybet-tiğini iddia ediyorlardı. Aralarında tysa gibi hareket etmeği, onun gibi yaşama* ğı, onun gibi yiyip içmeği kararlaştır* dılar. Müteassıb romalt hıristiyanlat ise, bu adamları, dinde bid'at çıkarıyorlar, diye astılar . Eğer Kari Marks dirilip 1937 ikinci kânununun birinci günü Odesaya ayak hassaydı, ilk boylıyacağı yer Sİberya idi. Paralı, devletli, ordulu, mülkİyetli ve verasetli komünizm: Kari Marks o* lunuz da bunu anlayınız! En büyük kuvvet hayat ve onun ha* kikatleridir. Fakat bu hakikatlerin ce-birlerini, faziletsizlik ve opürtüniznj neticeleri diye kabul etmek gaflet olur. Bir inkılâb, eğer garb inkılâbı ise. yani, kuvvetini tâ eski yunandanberi ge* len müsbet düşünceden ve hür tefek* kürden almışsa, o, hayat hakikatlerine uymağı bilir; kendini düzeltmeği v# devam etmeği bilir: işte hıristiyanlıftg işte bolşevizmf Eğer bir inkılâb, ş a r k I r ise. ya* — Sayfayı çeviriniz — SAYFA 2 ULUS 7 SOMKANUN 1937 L .TESl Bugünün eğlenceleri "Radyo" denilen harikulade dostun önündeyim. Side benim değil. Herkesin dostu. Çünkü ondan şu tasası* iyi bir dans müziği, öteki meraklı taze haber re bu akşamcı da enfes bir rakı mezesi yani "alaturka,, istemektedir. Bir insan tasavvur edemiyorum ki, "paratit* yapmtyan bir havada, "radyo" da atadığını bulduğu için onu sevmesin. Meğer ki bo adam. modern dünyamızla duygu bakımından ne ili -şik ne de sezişleri olan bir "atik" yahud "gecikmiş" mahlûk ola.. $u bizim bildıinmır P. T. T. istas -yonıındavım Sneaker. "Nitsche ve Akdeniz" diye bir konferans verileceğini bildiriyor ve, içinde kültürün sıcak hançeresinin titrettiğini se7diğim bir ses Niestsche'nin cenup'a karşı duy -duğu çılgın incizab ve sevgiyi anlatı -yor. On dakika gibi kısa bir müddetçi -ğin içine Nietsche'nin. "Apolinosçu" ve "diyonisoscu* görümler arasında yaptığı büyük ruh mücadelesini. Wag-ner*e karşı beslediği ilkin dostça daha sonra düşmanca duyguların bir tarihçesini ve nihayet, neden Nietsche'yi bugünkü diktatörlüklerin mütefekkiri sayamryacağımızı gösteren delilleri sığdırmak, gerçekten, kartezyen bir kafa. tun başarabileceği bir iştir. Bu konferansın hemen arkasından. Speaker. bize Paul MoramVı dinleteceğini ve bu büyük franstt muharririnin, bize son kitabı "Les Eztravagarrts* hakkında izahat vereceğini söyledi. Bo kronik, sualli cevabh olarak fer-tib edilmişti. Bittikten sonra, kendi kendime, "Les Egtravaganto" i düşü -nerek — Gel de şimdi bunu okuma. Dedim. Ve ne kadar, içimden istedim, bizde de çok yakında böyle seviyeli radyo emisyonları olmasını. Her sahada o kadar çabuk ilerlemekteyim kî. bu ümidin de boşa çtkmtyıcağından hep emin olabiliriz. — B B. YURDDA Hava durumu Meteoroloji enstitüsünden verilen malûmata göre dün Rize ve Giresuna kar yağmış diğer yerlerde hava umumiyetle açık geçmiştir. Hava soğukluğu evelki günkü şiddetini biraz daha artırmış ve bütün mintanlarda sühunet sıfırın altında çok aşağı derecelere düşmüştür. En düşük sühunetler sıfırın altında tzmirde 1. tstanbulda 2. Adana-da 3. Bursada 4. Canakkalede S. Mani-sana 7, Afvonda 17. Beysehîrde 19. Kars. Konya ve Niî-dede 20. Kühtaya ve Krr-şehirde 22, Boluda 25 derecedir. Yurdun birçok yerlerinde toprak yüzü kaim bir kar tabakasivle kaplanmrş bir haldedir. Dün yurdun en sıcak yeri Dörtyol olmak ;izere sıfırın üstünde 13 derece idi. Dün Ankarada hava tam* nüyle açık ve güneşli olmasına ı- men sühunet gene sıfırın altında 4 dereceden yukarıya çıkamamıştır. Sancağa giden görmenler Adanadan geçerken Yenice istasyonunda kabul ettikleri hatay heyetiyle görüştüler nİ asla üstüne tefekkür ve vicdan hürriyeti rşığı vurmayan âlemin ahlâkından geliyorsa, o, faziletini terkederken. hayata uymağı bahane olarak kullanır ve opürtünist olduğu için de. ilk prensip-Çİ hararetini kaybederken, hayat hakikatlerinin zarureti bu olduğunu sövler. Güç olan sey. idealist olmak, güç o-lan şahsi hisleri, kinleri, ihtirasları, gururları davaya feda etmek, ı»üç olan... fakat bunlar gaıb terbiyesinde güçtürler; şarkta ise imkSnsırdırlar. Bu İnkılfıb. jenı btr ahlâktır: ve esasen, garblı bir «Mİfrfrr. Yani, tarih davamıza göre. eski cedlerimİzİn yaratmış olduğu vunan medeniyetinden, tysayı ve onun ortaçağını asarak, garbda yirminci asrın otuz yedinci yaşına hasan ahlâktır, ki başka bîr ilim görüşüne, başka bir sanat telâkkisine, başka bir hayat anlayışına, başka bir fazilet duygusuna, başka bir kalb ve başka bir kafaya istinad eder. Tanzimat bir şark inkılâbı idi. Kemali r mi n ana vasfı bir garb inkılâbı olmaktadır Onun bu vasfını, en basit iş teferruatına kadar, her şeyde müdafaa e-delim. - Fatay (Başı I. İnci sayfada) ca tetkiklerine hiç bir kuvvetin müdahalesi İmkânı olmadığını, her türkü dinlemek için her fırsatı hazırlıyacak-larını, bundan müsterih olmalarını söy-ledüer. Gene Antakyalılar heyetten bir ricada daha bulundular. Bu da Antakya ve havalisinde Suriye ve fransuc memurlarının alevi diye hitab edip türk kütlesinden ayrı tutmak istedikleri in. sanların tamamen türk olduklarını ve bu kütlenin eski hititlcr olduklarını ve hatta mezar Usları tetkik edilince ale-vîlerin nasıl saf türk kütleleri olduklarını göreceklerini, arabların bu türk kültelerini hiç bir zaman arab camialarından saymayıp daima hakaret ettiklerini, son zamanlarda mahsus maksatlarla bu kütleleri türklerden ayırmak maksadiyle arab camiasından saymağa kalktıklarım söylediler. Ve aynı antak- yalılar tetkik heyetine seyahatleri sıracında yaptıkları bu müracaatın asla bir tezahür mahiyetinde görülmemesini ve nezaketle kabul edilmelerinden dolayı teşekkürlerini sunarak ayrılırken, heyet, antakyalılara: M— Türkiyede yolculuğumu? sırasında hiç bir tarafta hiç bir suretle bizi incitecek bir tezahür görmedik. Tamtersi her yerde sempati ile karşılandık. Bu müracaat ve konuşma da bu nevidendir.m demişlerdir. Görmen heyet bugünkü Toros eks-presiyle Adanadan Halebe geçmiştir. Yüzlerce antakyalı türk kendilerini karşılamış ve uğurlamıştır. Görmenler ekspresin beş on dakikalık durmasından faydalanarak gara inmişler vc istasyonda gezerek Adana manzaralarını gösteren kart postallardan almışlar ve katarın seyyarına damgalatmtşlardn*. Görmcnlerc iki zat daha refakat etmektedir. Bunlar sekreterlerdir. T. C. D. D. Avrupa hattı Dün, Sirkeciden kalkan ilk tren halkın coşkun tezahürleri arasında hareket etti Edirne ve Trakya bayram yapıyor (Başı 1. inci sayfada) lâtı olan devlet demiryolları bugünden itibaren elkoymuş oluyor. Büyüklerimizi saygı ile anmayı bir vazife bilirim.» Edime, 1 (A.A.) — Hususi muhabirimiz bildiriyor: Bu sabah 8.50 de İstanbul garı ve civarını dolduran binlerce halkın alkışları arasında kalkan devlet demiryollarının ilk treni saat 20.15 de çok canlı ve büyük tezahürleri arasında Edirne şehir istasyonuna varmıştır. Tren bugün servise giren yeni lokomotif ve vagonlardan mürekkebti. İstasyonlarda birbiri üzerine yığılan halkın ve mektebli-lerin Cumhuriyet marşı söylemeleri a-rasında geçen tren Edirne'y* varıncaya kadar üzerleri Atatürk'ün resimlcrİyle * Hayır î" dan sonra... Fraasada Salonda, evli kavclesinı imza için gelip karsı un d a oturan genç kız* belediye reisi, kanunu a bulun unu yerine getirmiş olmak üzere, Mruyor: " — nin kanıı olmak istiyor musunuz?,. Kız, kati bir ifade ile cevab veriyor: "Hayrr!" ve sonra ağlaya ağlaya yüzündeki tülü çekip yu-üyor; bafindaki porlakıl çiçeklerini ayaklarının altına fırlatıp eziyor. Bu satırları aldığımız fransız gazete*! hâdiseyi anlatmakla iktifa etmiştir. Fakat düşünmek gerektir ki ana babanın, kendilerine göre sebeblerle münasib buldukları evlenmeleri böyle mahbes sayan gençlerin umulduğundan fazla çoğaldığı bir asırda yaşıyoruz. İkna ve İcbar onları bazen o mahbesin kapısına kadar getirebiliyor. — İçeri buyurun! — Hayrr I Hindiye dair... Noel ve yılbaşı gecelerinde bir çok sofralarda hindi kızartması bulunur. Bu âdet nereden gelmiş, nasıl çıkmıştır ? Bunu bilmiyoruz. Fakat "hindi,, denilen kuj veya hayvanın adı tuhaftır. Biz ona "bindli,, manasına gelen hindi İsmini veriyoruz, ingilizler de "Türkiye,, manasına gelen "turkey,, derler. Şu halde bu kuş veya hayvan Hindistandan Türkiye-ye gelmîf, Türkiyeden de İngİltereye gİtmî|tir. Mısırda ve Arabistanda "dikî tumi,, adını aldığına göre oraya da buralardan gitmiş olacak. Dost ingilizler noel ve yılbaşı gibi neşeli ve bahtiyar gecelerde yemek yerlerken bu iştikakı düşünerk her halde bİzİ hatırlamışlarda*. Oyuncaklar âlemi M-1 Noelde ve yılbaşında Avrupa ve A-merikada küçük çocuklara birçok oyuncaklar hediye edilir. Bu iki gün, çocuklar kadar oyuncak tüccarının da yüzünü güldürür. Bugünkü çocuklar, yarının büyükleri olduğu için dünya ilerleyişinin onlar üzerinde de tesir yapmamasına imkân yoktur. Bu sebeble bugünkü çocuk'.m, dünkü çocukların hoşlandığı oyuncaklardan bir çoğunu ellerine bile almamaktadırlar. Bu mevzu üzerinde duran Enunice Fuller Barnard diyor kî; Bugünkü oyuncak dünyası, onu çevreleyen hakiki hayat sahnesinden daha modern bir hale girdi. Hakiki hayatta gittikçe tesirini kaybeten muhafazakârlığı, çocuklar da beğenmiyorlar. Bugünün çocuğuna oyuncak olarak eski bir arabayı verirseniz, suratını buruşturur. O. en yeni tip elektrikli lokomotif istiyor. Yirmi »ene evvelki amerikan oyuncak âlemini hatıra getirecek olursanız bugün bu âleme bambaşka bir gök ve bir yer geldiğini görürsünüz. Amerikan oyuncakçılığında endüstriyel inkılâb, büyük harb yıllarında başlamıştır. Bugün kütle halinde istihsal edilen oyuncaklara 200.000.000 dolar sermaye yatırılıyor. Yirmi sene önce bunun böyle olacağı tahmin bile edilemezdi." Oyuncak, çocuğun elinde hakiki hayat vasıtalarının güzel, cazib ve faydalı bir minyatürü olmalıdır. Çocuklarımızın eline, oynasınlar, diye vereceğimiz oyuncakların üzerinde büyüklerin uzun uzun düjünmesi bir zazuret haline geleli çok olmuştur. Yabancı "at" iar enneslİk edata bulunan arabca kelimeleri cemiler. Fakat bizim kendi cemi eklentimizin suyu mu çıktı ki bu yabancı "at" lan kullanıp duruyoruz: Harekât, beyanat, vukuat, hâdisat, inşaat, ithalât, ihracat, teşebbüsat, tezyinat, tenvirat tahrikat, mukadderat, rivarat, icaba t, tedrisat, Takdirat....... Şu yabana "at" Lan çözüp koyuvermenin «Tmfiı gelmedi mi7 Gazetecilik Amerikalı bîr gazeteci öldü. 72 yaşında olan bu adam 39 seneden-beri, her gün, bir makale yazardı. Gazetecilik hayatında, üst üste. Bris-bane'dan çok yazmış olan gazeteciler bizde de vardır, fakat bizde henüz olmıyan, bu adam gibi, ayda 26000 lira kazanan gazete yazandır. Fakat, harf ve dil inkılâbımızın hızına bakarak, o günlerin bizim için de yakın olduğuna inanıyoruz. Yine gazetecilik Bir Fransız gezetesînde şöyle bir başlık gördüm: *'Madrid in hava bombardımanından başka hiç bir hareket yok!,, bu başlıkta, okurlarına heyecanlı haberler vermeğe alışmış b.r gazetecinin! teessürü duyulmuyor mu? Fakat hakikat, "garb cephesinde yeni bir şey yok,, un hakikatidir. Medeniyet (The Nation dergisinden) Gazetelerde siniri .•rtmize dokuna dokuna bir arab cemi eklentisi İle karşı karşıya geliyoruz: "At„ eklentisi. Bu eklenti, malûm ya, sonunda mu- Bedeviyet {The Nation dergisinden) Profesör Nimbus*ün av köpeği tavşandan da korkakmış (Le Journafüan) süslü taklar kurulmuş olan her istasyonda mülkî ve askerî rical ve mahallî memurlar C. H. P. ileri gelenleri ve bilhassa hatta uzak kasaba ve köylerden koşup gelen halk ve mektebliler tarafından karşılanmış ve uğur lan iniştir. Halk her yerde lokomotifin önünde kurbanlar keserek Cumhuriyet idaresinin türk topraklarından öz türk malı olarak geçirttiği bu Ük treni kutlamıştır. Kabakcalılar bir deve ve bir Öküz kurban etmişlerdir. Çorluda kolordu kumandanı korgeneral Salih ve maiyeti treni karşılamışlardır. Bu sabah Edirneden kalkan ilk devlet demiryolları treni de çorluda karat-laşmıs ve iki lokomotif düdük sesleriyle selâmlaşmışlard ir. Tekirdağ valisi ve maiyeti Muratlıda Kırklareli valisi vc vilâyet erkim Alpulluda treni karşılamışlar ve Kırklareli vagonları burada ayrılarak atarlc lareline gitmiştir. Uzunköprüdc Edirneden gelen üç kişilik bir heyet İstanbul trenini karşılayarak lstanbuldan gelen heyetlere refakat etmiştir. İstanbul treni Karaağaç ve Edirne şehri istasyonlarından edirne-lilerin içten tezahürleriyle karşılandı, İstanbul yolcuları kesilmiyen alkışlar arasında trenlerini boşalttılar başta Tralc ya umum müfettişliği baş müşaviri Sabrı ve Edirne valisi Şahinbaş ve bütün mahtallî hükümet delegeleri belediye reisi ve C. H. P. mümessilleri karşılama resmine iştirak etmişlerdir. İstasyonda erkek muallim mektebi baş muavini B Kemal Batu cumhuriyet hükümetinin Edirne halkına verdiği bu yeni sevince tercüman oldu. E-dirne baş mühendisi Kemal Olcer vc mu ali ün İhsan heyecanlı nutuklar soy I iye-rek lstanbuldan gelen heyet hazırlanan otomobillerle doğruca belediyeye gelerek şehrin misafiri olmuşlardır. Dost yanan topraklarında lessalıür Edirne, 1 (A.A.) — Edirneden kalkan tren yunan topraklarından geçerek Ityon istasyonuna vardığı zaman bir yunan müfrezesi selam resmini ifi etmiş ve mahallî memurlar ve halk türk trenine büyük sevgi tezahürleri göstermişlerdir. Edirne. 1 (A. A.) — lstanbuldan gelen Devlet Dezzüryolları Genel Direktörü ile maiyeti bu gece eksprese bağlanan hususi vagonla Istanbula hareket etmiştir. Belediye bu gece belediye dairesinde misafirler şerefine elli kişilik bir ziyafet vermiştir. Hukuk İlmini Yayma Kurumunun altıncı konferansı Türkiye lf Bankası Hukuk Müşaviri Prof. Ş. Mchmed Ali Bilgisin tarafından bugün Halkevinde verilecektir. MEVZU: Ticaret şirketlerinde murakabe prensipleri Dikmen sırtlarında Dün kayak sporları yapıldı Evelki günkü sayımızda yazdığımı» gibi Dikmen sırtlarında kayak sporları yapmak İçin giden sporcularımız dün yüz kişiye yakın bir grup halinde Dikmene gitmişlerdir. Millî Müdafaa Vekilimiz General Kâzım Özalp, Başbakanlık Müsteşar. Kemal Gedelec ve Başbakanımızın o-gullan da sporcular arasında bulunmuşlardır. Bugün de, mekteplilerimiz gideceklerdir. 2 SONKANUN 1937 CUMARTESİ ULUS SAYFA 3 Sevahııt antları GARBI TRAKYADA Garlıî Trakyada yüzbini bayii aşkın türk yaşıyor. Bunlar bulundukları yurd içinde intizam ve sây unsurudurlar, iyi müstahsildirler, ciddî, sakin insanlardır. 23 yıldanberi türk-lüğîin büyük kütlesinden ayrı düşmüş ölün ırkd.»şlnr. yunan vatandaşlığının bütün icnblarını yapmakta ve bununla lrrnber türklüğe karşı olan ırkî boplılıklarını açık ve temiz bir dille göstermekten fariğ olmamaktadırlar. Yıll.ırdanberi gazetelerini bir gün kaçırmadan takib ederim, onlarda i-çinde yaşadıkları yurdun vatandaşlığının bütün tezahürlerini görürüm. Mukadderat. onNra türk ve yunan milletleri arasında ebedileştirmek istediğimiz büyük dostlukta çok ince ve mühim bir rol vermiştir. Selanik dönüşü, Garbî trakyanın büyük bir merkezinde, Iskeçede bir gün ve bir gece geçirmek kısmet oldu. Nuri Conker ve Salih Bozok, gençliklerinin birçok yıllarını burada geçmişlerdir, yol düşmüşken yirmi beş yıldır görmedikleri bu kasabada bir gün kalmayı arzu ettiler. Ali Kılıç ve ben de bu konaklamaya katıldık. Eski özel dostlukların yâdryle geçen bir gün bir gecede Iskeçenin birçok İyi yürekli, iyi duygulu evlâdlariyle başbasa kaldık, içli bir tehassürle gençlice aid hatıralar dinledik. Gazeteci arkadaşımız Bahri Reşidin ailesine aid püzel ve temiz bir otelde bizi gerçekten ağırladılar. Ertesi gün gazetelerinde bu sofrayı, şu birkaç cümlenin hududsuz manâsı içinde anlatmaya çalıştılar: "Misafirler, Atatürkün kokusundan ve onun yenilik havasından arma -ğan getirdiler... En derin saygı ve minnetlerimize Atatürk nezdinde tercüman olmalarım rica ettiğimiz bu büyük misafirlerimizden pek çabuk ayrıldık. Ulu Atanm bu çocuklarını bizden çalan trene hasretle baktık. Yirmi beş sene sonra da olsa, vatanlarını hatırlayan ziyaretçilerimiz bizde yeniden yirmi beş sene sürecek derin bir iz ve rntrra bırakarak topraklarımızdan geçtiler...,, Hep*i sorcularmı Ankaradan, TitrUivrdm yrnî bir ilerleme haberi, yeni Ur muvaffakiyet heşarrli duymak üzerinde topladılar. İçlerinde yeni Türkiyeyi bugünkü çehresiyle tanıyanlar ekseriyeti teşkil ediyordu. Türkiyenin kültür sahasındaki büyük yükselişini dikkatle takib etme • yi. ona ayak uydurmayı hep istiyorlardı. Yazık kİ. Garbi Trakya bu bakımından pek yoksuldur. Yüz bini hayli aşan bu toplu, bu varlıklı, bu malı para eden kütlenin içinde bugün ne bir hekim, ne bir avukat, ne bir eczacı vene de yüksek tahsilli oir meslek adamı var. Geçen 25 yıl içinde rskiler yurdlnrından ayrılmış ve yeniler arasında bir teki bile yetişmemiştir. Hiç biri bir tek kelime yunanca bilmeyen Rarbî trnkyalılardan yunan orta mekteblerini bitirenler bir elin beş parmağıyle savılacak kadardır. Okullarda türk alfabesiyle Öğretim ilerlemektedir, fakat Pomak köylerinde yobazların ağır tesiri hâlâ bakidir. Çoğunda fes ve arab yazısı, menfaatperestlerin elinde bir kalkan gibi kullanılmaktadır. Garbi trakyalıların ırkî ihtiyaçlarının başında kültür İşi geliyor. Yunan kanunlarının icabı olarak, muayyen ders saatlerinde okutulan yu-nancadan başka ilk okullarda genç öğretmenlerin elinde ciddî bir öğretim başlamıştır. Fakat bu okullar yüzbinî aşan büyük bir kütlenin ihtiyacına yetmekten çok uzaktırlar. Garbî Trakyada. pek yakın zamanlara kadar şu veya bu yobazın elinde heba olan cemaat gelirleri ve bu gelirlere eklenecek olan teberrularla. ilk okullar ve onları ikmal edecek iki orta okul ve türk dîl ve edebiyatına aid Türkiyedeki hareketleri takib e-decek kültür teşekkülleri kurulmalıdır. Yunan devleti de. kendisinin çok sadık ve emin vatandaşlarının kültür seviyesi bakımından geri ve karanlıklar içinde kalmasını, kendi yüksek menfaatlerine de uygun görmez kanaatindeyim. Bu dileklerimle, bütün duygularını açık bir yürekle bize anlatan bu iyi hisli İnsanların zaten kafalarında yaşayan millî ihtiyaçlarını hatırlatmak ve Ankaradan sevgi ve selâmlarımızı bize gösterdikleri misafir -perverliğe karşı teşekkürlerimizi yollamak istiyorum. Naşid ULUĞ AVUSTURYA'DA; Viyanın!» yakalanan tahrikçiler Viyana, 1 (A.A.) — Son günlerde, polis bir çok siyasi tahrikçiyi tevkif etmiş ve ehemiyetlİ miktarda propaganda evrakı yaklamıştır. Son günlerde keşfedilen bir çok nasyonal sosyalist ve ihtilâlci sosyalist merkezleri kapatılmış ve çoğu nasyonal sosyalist olmak üzere 130 kiş: mahkemeye verilmiştir. IIH^JIBIERIILIEIR Necatinin kabri başında Dün hazin bîr ihtifal yapıldı Maarif Vekili Necatinin ölümünün 9 uncu yılı olması dolayısiyle, dün, merhumun kabri başında hazin bir ihtifal yapıldı. İhtifalde Milli Müdafaa Vekilimiz General Kâzım Özalp, birçok mebuslar. Kültür bakanlığı ileri gelenleri, muallimler, sporcular, Ankaradaki izmirliler, Beden Terbiyesi Enstitü talebesi bulunmuşlardır Soğuğa rağmen ihtifalde bulunanların sayısı 200 den fazla İdi. Kabre Millî Müdafaa Bakanı. Kültür Bakanı. TürV Maarif Cemiyeti. Türk Spor Kutumu, Ankara spor böl- gesi. Gazi Enstitüsü ve Ankara spor kulübleri adına çelenkler konmuştur. Türk Spor Kurumu Ankara bölgesi reisi B. Ziya Ateş. Ankara Gücü Umumî Kâtibi B. Hikmet, Nalbandoğlu Hıfzı, Necatinin temiz hatırasını canlandıran konuşmalar yaptılar; Izmİr tarihi müellifi B. Raif Nezihi dokuzuncu yıl için yazdığı hazin bir şiiri o-kudu. Beden Enstitüsü talebesinden bir gencin irticalen söylediği sözler; ihtifalde bulunanları çok mütehassis etti. Bayazıd mebusu B. Halid Bayrak, ailesi adına, gelenlere teşekkür etmiştir. İspanya isyanının enternasyonal tarafı Alman cevabının ana hatları nihayet belli oldu (Başı ncı sayfada) cek ve bu mesele hakkında bundan evvelki beyanatını hatırlatacaktır. Yan resmî mahfiller diplomatik mütarekenin 11 birinci kânuna kadar devam edeceğini bildirmiş olduğundan von Nöyrath'ın yabancı \ 1 rini davet etmiş olması burada hayret uyandırmıştır. General Von Zckt*'İn cenaze törenine iştirak etmek için iznini yanda bırakmış olan Von Nöyrath'ın, resmi alman nota-snıın verilmesine kadar elçilerin sabretmesini temin için bu suretle hareket ettiğine ihtimal vermektedir. Almanyanın,! İspanyaya harsı vaziyetini değiştirmesinden endişe ediliyor Berlin, 1 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: Alman gazeteleri sovyet Rusyaya Şiddetle hücumda devam etmetkedir. Diplomatik mahfiller bu hareket tarzını hayra yormamakta ve Almanyanın İspanyaya karşı vaziyetini değiştirmesinden endişe edilmektedir. Ayni mahfiller burada nasyonal sosyalist ileri gelenleri ile sıkı temasta bulunan bir çok ispanyol falanjistlerinin mevcud bulunduğunu kaydetmektedir. Amerikan bitaraflığı ve Ingil- terenin memnuniyeti Londra, 1 (A.A.) — İyi malûmat almakta olan bir kaynaktan öğrenildiğine göre İngiltere hükümeti. Amerikanın bitaraflık kanununu iç harblara da teşmil edeceği hakkındaki beyanatından dolayı Amerika hükümetine memnuniyetini bildirmiştir. Alman cevabının arı .hr/ırf ziyaret edenler merhumu say,, iJe anmıştardır. Londra. 1 (A.A.) — Nev Kronikl gazetesi B. Van Nöyrath'ın B. Frans'iva Ponseye şunları söylemiş olduğunu yazmaktadır: "/ — Almanya, diğer devletlerle aynı veçhile hareket ettikleri ve ispanya-da bulunan kuvvetlerini geri aldıkları ve Madrid hükümeti lehinde gazetelerle ve diğer vasıtalarla yapmakta olduk-alrı propagandalara son vermeleri şar. tiyle ispanyaya gönüllü göndermek hareketini durduracaktır. 2 — Almanya, ispanyada komünist bir hükümetin kuruluşuna müsamaha etmiyecektir. S —Almanyaya giden yolllar sahiller boyunca harb gemileri tarafından ve fransız hududunda italyan ve alman memurları tarafından kontrol edilmelidir. 4 — ispanya meselesi, Avrupaya aid diğer meselelerden ayrılmalıdır. 5 — Almanya, ingiltere ile Fransa-nın ispanyada komünist bir hükümetin teşekkülüne mani olmak için ne gibi tedbirler almış olduklarını sormaktadır. 6 — Almanya kendisinin "mütecavizin tarifine dair olan formülünün Fransa tarafından kabulü takdirinde fransız • sovyet misakını kabule hazır bulunmaktadır. Morning Post gazetesi Almanyanın ispanyadaki düşüncelerinden vaz geçmesi için bir takım tavizler isteyeceğini yazıyor : İtalyan cevabının mahiyeti Londra. 1 (A.A.) — İtalyanın İspanyaya gönüllü gönderilmesi meselesi hakkında fransız ve İngilizler tarafından verilmiş olan notaya karşı vermiş olduğu cevab ademi müdahale komitesi reisi Lord Plymouth'a tevdi edilmiştir. Röyter ajansının öğrendiğine göre İtalya bu notasında gönüllü meselesine tekaddüm hakkı vermeğe hazır olduğunu bildirmekte, ancak dolayısiyle müdahalenin türlü şekillerinin de aynı zamanda komite tarafından dikkate alınması şartını İleri sürmektedir. Karışmazlık komisyonu tali komitesi toplandı (Başı 1. inci sayfada) İngiliz delegesi bugün bir milyon ingi-lizin yabancı memlekette yolculukta bulunduğunu ve binaenaleyh hususî vizelerin zorlukla karşılaşacağını söylemiştir. Malı yardım komitesi İspanyadaki iki düşman tarafada sermaye verilmesinin men olunması hususunu görüşmüştür. italyan ve alman delegeleri İspanya bankası tarafından yabancı memleketlerinde mevduat halinde bırakılmış olan altının kontrolize edilmesi hususunda İsrar eylemişlerdir. Sovyet delegesi bu teklifin aleyhinde bulunmuştur. ingiliz delegesi bu meselenin tâli komite selâhİyeti dışmda olduğunu soy lemis ancak italyan mürahhassı ile salı sabahı etraflı bir proje vermesini istemiştir. Bazı murahhas heyetlerin etrafında bulunan kimseler bu meselenin halli kabil olduğunu, çünkü kontrolize etmek hususunun ibtidai maddeler ve trampayla alâkalı eşyaya teşmil edilmesi icab edeceğini söylemektedirler. Filvaki ispanyollar almanların gönderdikleri eşyaya mukabil bakır madeni vermektedirler. Denizden ve karadan kontrol Lorfdra. 1 (A.A.) — Lord Plimut B. Edcn'e ispanyanın denizden ve karadan kontrol altında bulundurulması projesiyle alâkalı teferruaü bildirmiş vc kendisinden bunları Valensiya ve Bur-gos hükümetlerine büdirmesini rica etmiştir. İspanya hükümeti ile âsilerin hükümet komitesinden bu projenin alınmasından sonra on gün içinde cevab verilmesi istenilmektedir. İhtimale göre bu teklifler bugün gönderilecek ve Hendey'deki elçi ile Madriddeki ingiliz iş güderi tarafından gereken makamlara bildirecektir. İzvestiyanın bir yazısı Moskova, 1 (A.A.) — Tas ajansı bildiriyor: İspanya askeri hareketlerine iştirak etmek istiyen vatandaşların mem leketten çıkmasının fransız ve ingiliz hükümetleri tarafından yasak edilmesi meselesini bahis mevzuu eden tzvestiya gazetesi diyor ki: "General Franko, Madrid kapılarında, bozguna uğradı ve ordusu eridi. Şimdi Franko, faşizmden nefret eden a-haliyi silâh altına çağırmaktan korkmaktadır. Askerî hareketin İkinci kısmı Almanya ve İtalya tarafından yapılan askerî müdahaleler şeklinde tecelli etmektedir. Sözde karışmazlığın tatbiki için altı aylık bir iç harb devresi lâzımgcldi. Faşistlerin İspanyada ne yaptıklarının büyük fransız ve ingiliz demokrasileri tarafından anlaşılması İçin de Almanya ve italyanın kanunî yollarla seçilmiş olan ispanyol demokrasi devletine karşı altı aylık müdahalesi lâzımgcldi. Sovyet hükümeti bu sefer de sarih ve kaçamaksız bir cevab vermiştir. Derhal anlaşmanın yapılması vc karışmazlığa iştirak eden devletlerin ispanyada bulunan resmî ve resmî olmayan ajanları vasıtasiyle derhal bir kontrol teşkilâtı yaratılması lâzımdır. İngiliz ve fransız politika mahfilleri, B. Hitlerİ bir fedakârlıkta bulunmak lüzumu hakkında ikna edebileceklerini ümid etmektedirler. Halbuki B. Hitler lspan- Dük of Vindsor Dünyanın her tarafından gelen binlerce mektuba teşekkür ediyor Viyana, 1 (A.A.) — Altes dük of Vindsor'a dünyanın her tarafından gelen binlerce mektub hakkında Royter a-jansımn muhabirine aşağıdaki beyanat yapılmıştır: "Dük. hakkındaki bu nazik düşüncelerden dolayı pek mütehassistir. Bunlara şahsen ayrı ayn cevab vermek imkânını bulamamaktan müteessif olan Dük, kendisine yazmak nezaketini gösterenlere karşı teşekkürlerini bildirmekte ve kendileri için mesut bir yıl temenni ermektedir." Çankayşek Çangsuliang'ın affını ve hizmete alınmasını istiyor Nar.kın, 1 (A.A.) — Çankayşek, hükümetten Çangsuliang'ın affını isterken, kendisine yeniden çalışma fırsatı verildiği takdirde Çangsuliang'ın faydalı hizmetlerde bulunabileceği fikrinde İsrar etmiştir. Japonyanm kadro dışı yapacağı gemiler Londra, 1 (A.A.) — Diplomatik mahfillerin haber aldığına göre Japonya kadro dışına çıkarılmak icab eden 15.000 r tonluk denizaltı gemilerinin muhafazası için Vaşington deniz muahedenamesî hükümlerini ileri sürmüştür. Hatırlarda olduğu veçhile Amerika Japonyanm muhafaza etmek hakkına sahib bulunduğu torpido muhriblerinin 40.000 tona baliğ olan hacminin bir kısmını denizaltı sınıfına geçirmesine muarız bulunuyordu. FRANSA'DA: Senato büdçe projesini kabul etti Paris , 1 (A.A. — Senato, dün bazı maddeleri ayırdıktan sonra büdçe projesini kab»l etmiştir. B. Leb r im elçiler heyetini kabul elli Paris. 1 (A.A.) — Cumhur reisi elçiler heyetini kabul etmiştir. Elçiler heyeti, cumhur reisi B. Lebrün'e yeni sene için tebrik ve temennilerini bilidir-mistir. Parlamento, mecburî hakem kanununu kabul etti Paris. 1 (A.A.) — Meclis mecburî hakemlik projesini, senatodan geldiği şekilde. 67 reya karşı 490 reyle kabul etmiştir. İNGİLTERE'DE : Yalanlanan bir luıhcr Londra. 1 (A.A.) — Salahiyetli makamlar Fransanın İngiltere ve Amerika-ya frank, ingiliz lirası ve doların aynı zamanda kıymetten düşürülmesi hakkında bir teklifte bulunmuş olduğu haberini katî surette yalanlamaktadır. yaya olan müdahale hareketini şiddetlendirmek niyetindedir. Hitlerci müşavirler, İspanyanın tabiî zenginliklerini, meşhur "dört senelik plânlarına* şimdiden sokmuş bulunmaktadırlar. B. Hİtlerin avını bugünden eline geçmiş saydığı muhakkaktır. Bu İtibarla ispanyadaki kanlı harbin sona ermesi İ-Çİn müdahaleye nihayet vermeye bakalım razı olacak mıdır? Faşist kampına mensub olmıyan devletler, ya faşist devletlerin kanlı müdahalelerini durdurmak İstememişler yahut da kendilerinde böyle bir hareket te bulunmak cesaretini görmemişlerdir. Londra komitesi şimdiye kadar hiçbir tesirli karar almamıştır... ULUS 3 SONKANI'N 1937 PAZAR Son haberlerimiz beşinci sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5544 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Rasbetke PROGRAM - NUTUK Falih Rtfkı AT AY Sayın Başbakan ismet Inönü-nün 29 ilkkânun parti toplantısındaki program - nutku, hiç şüphesiz, cumhuriyet tarihine fasılbaşla-rmdan biri olarak geçecektir. Dava ne kadar büyükse, düsturları o kadar basittir: 1 — Halkı topraklandırmak, 2 — Toprağın verimini arttırmak, 3 — Su ve orman meselesini halletmek. Türkiye'de köylüyü topraklandırmak demek, eğer bir aileyi 6 nüfus üzerinden hesab edersek, 2 buçuk milyona yakın mülkiyet kurmak demektir. Geçen seneler doğu vilâyetlerinin bazı bölgelerinde topraksız köylü nisbetinin yüzde 77 yi bulduğu yerlere tesadüf edilmiştir. ilk programda 1000 kombina le-sis ederek, yeni usul ve yeni aletlerle, köyler arasında plânlı ve iş-tirakli bir çalışma yoluna girmek, nutkun en cazibeli noktalarından birini teşkil eder. Mesele, hem memleketin ihtiyaçlarına, hem de bu asrın toprak istihsal davasına uygun, ikisini biribiri ile anlaştıran, ameli ve ilmi tarzı bulmakta idi. Köy tarlası, sadece köylüyü geçindirir, basit bir maişet vasıtası olmaktan çıkıp, millî kudreti ve geliri arttıran bir istihsal unsuru olmak lâzımdı. Köy, ne sadece pazar olmakla, ne de hammadde-cilikle ileri bir cemiyetin nüvesi olabilir: çünkü bu iki şart, sömürge köylerinde de vardır, iptidaî köylerin pazarlığı haraçgüzarlık-* toprak, esirliğinden iıerı' gîlmemîştîr. Bunun misallerine garb medeniyetinin ***l.ca merkezlerinden dışarda adım başı tesadüf edebiliriz. İsmet inönü türk köylüsünün istihsali ile, Danimarka ve Hollanda köylülerinin istihsali arasında bir mu-kayese yapıyor: bu mukayesenin manası, yalnız, toprağımızdan daha iyi ve daha fazla mahsul almak değildir. Bu mukayesenin içinde türk köylüsünü eriştirmek istediğimiz hayat istandardının ve vatandaşlık seviyesinin gayesi vardır. Orman ve su davası biribirini tamamlar: istatistikler Türkiye ormanlarının, ancak, yüzde 12 yi bulduğunu göstermektedir. Bu ormanları yalnız korumak değil, o-nu hiç olmazsa, bir misline yakın arttırmak mecburiyetindeyiz. Yeni iskân plânında Kocaeli ve Bolu gibi, orman tahrib etmeksizin yaşamak imkânı olmıyan ve, mah-dud, ve birçoğu tapusuz, yani kaçak köylerin ovalara indirilmesini düşünmeliyiz. Bir rejim, tarihe ve halk yığınlarına, yeni tesis ettiği iktisadî menfaatler ve yeni yarattığı sây ve ahlâk kıymetleri ile hesab verir. Birçok ıslâhat yaptığına şüphe olmıyan osmanlı inkıîâblarının, onların bazen bütün değerlerini inkâr ettirecek kadar bizi ifrata **Ptrran, kusurları işte bunlardır. i: af^matla. köyleri zaten bir tarata brrak,^ fafcat çehir|erdc ve W| takrm büyük kasabalarda eski iktisadı menfaatler yıkılmışsa da yenileri vucud bulmamıştır: bu- IMI HER YERDE 5 KURUŞ B. Mottanın isviçre konfederasyonu başkanlığına tayini dolayışiyle ¦ ¦»».- Atatürkle B. Motta arasında Telgraflar teati edildi Ankara, 2 (A.A.) — B. Molta'nın yeniden İsviçre konfederasyonu başkanlığına tayini münasebetiyle Atatürk isviçre Konfederasyonu Başkanlığına seçilen B. Motta ile B. Motta arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir: Ekselans B. Motta isviçre Konfederasyonu Başkanı Bern Ekselansınızın isviçre Konfederas- yonu başkanlığına yeniden tayinini büyük bir sevinçle öğrendim. Yüksek meziyetlerinizin müeyyidesinin mesud bir tesadüf neticesi olarak. Federal Başkanı olarak intihabınızın jübilesine tesadüf etmesi, sizi tebrik ederken duyduğum sevinci artırmaktadır. Bu fırsattan istifade ederek, gerek lsviçrenin refahı gerek Ekselansınızın şahsî saadeti için temennilerimi yeniden teyid ederim. K. Atatürk Ekselans Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Ankara Ekselansınızın bana-göndermek lût-funda bulunduğu temenniler beni son derece mütehassis etti. Size samimi bir şekilde teşekkür eder ve Türkiyenin mütezayid refahı ile onun parlak kalkınmasını idare eden mümtaz devlet a-damının şahsî saadeti için en derin temennilerde bulunurum. Federal Başkan Motta HATAY HABERLERİ Görmenler Sancakta iken tezahür yapılmaması için tazyik ve propaganda başladı Sancakta arabca mahkeme celpnameleri Islanbufdahi arkadaşımız ora gazetelerine Hatay'a dair gelen haberleri bize dün akşam telefonla bildirdi: Haleb. 2 (Hususî) — Görmcnlerin Sancağa gelmesi münasebetiyle fransız zabitleri, grup grup. milislerini yanlarına alarak, köylere dağılmışlardır. Köylerde, köylülerin tezahür yapmama-(Sonu 2. ıncı şayiada) İNGİLTERE - İTALYA Centilmen Ajjreman mukavelesi dii imzalandı Roma, 2 (A.A.) — Dıj iğleri bakanı Kont Ciano ile Sir Drummond bugün 12 de. Şİgi sarayında, ingiliz - italyan "Centilmen Agreman mukavelenamesini" imza etmişlerdir. Bu mukavelename bir tek vesikadan ibarettir. Bu vesikada tngiltere üe italya bir takım garantiler teati etmektedirler. Bu garantiler, Akdeniz statükosuna, bu denizde gidi} geliş serbestliğine, her ilci tarafın hukukunun sayılmasına ve iki memleketin barışçı arzularına aid bulunmaktadır. Mukavelenin esasları Londra, 2 (A.A.) — Röyter Ajansının bildirdiğine göre, ingiliz - italyan Akdeniz anlaşması statüko'nun muhafazası hakkında karşılıklı garantiyi ihti- Profesör H. Reşit Tankuftın yem bir yazısı lanlar da türkten S*yri herkesin işine yaramıştır. Vicdan ye tefekkürhlirri |e_ mu, şark aleminde, ilk defa Türkiye türkleri cumhuriyetle kazandılar; dışarı ve içeri tazyiklerden emperyalizm ve derebeyliği eun^ den, millî sâyin hürriyetini de cumhuriyete borçluyuz. Fakat kal Lengisik bir seyahat GÜNEŞ - DİL Teorisine göre ELBİSTAN adının tetkiki Yarın neşre başlıyoruz. kınma plânı, yeni kanunlar tatbik olunup, bütün köyleri, yani nüfusun yüzde 78 ini kapladığı zaman, bu rejim memlekette hiç bir dinin kazanamadığı bir itibara erecektir. va etmekte ve Akdenİzde transit ve ticaret yollarmm hürriyetini derpiş eylemektedir. Mezkûr anlaşmanın diğer hiç bir memlekete karşı müteveccih olmadığı da ayrıca tasrih olunmaktadır. ispanya iç harbi etrafında hâdiseler Gönüllüler ve karışmazlık meselesi îtalyan gazetelerinin yazdıkları Roma, 2 (A.A.) — Giornale d'Italia gazetesi ispanya meselesinde Almanya ile italya arasında görüş birliği olduğu noktasında ısrar etmekte ve yakında fransız ve ingiliz notalarına italya tarafından verilecek cevabın bu hususta yeni bir delil teşkil edeceğini temin eylemektedir. Bu gazete Berlin protokollarınm İspanyadaki İç harba karşı müşterek bir hareketi derpiş etmekte olduğunu hatırlatmaktadır. Gİornale d'Italia diyor ki: "Bu hareket esasen Franko hükümetinin Roma ve Berlin hükümetleri tarafından aynı zamanda tanınmış olması suretiyle tezahür etmektedir.,. ispanyadaki komUnlzm hareketleri hakkında bu gazete şöyle yazmaktadır: "İtalya. Rusya tarafından İspanyada bir bohjevİk blokhavzı tesisine müsaade etmiyecektir.„ Bolşevik tehlikesi hakkında Stampa gazetesi de şu suretle fikrini beyan et mektdeir: '-Harekete geçmek lâzım geldiğini Londra acaba ne za.var. anlıyacaktır" Şimdiki vaziyet devanı ettiği takdirde biz de komünistler gibi suç ortağı olarak mesuliyet zincirine bağlanacağız. (Sonu 3. üncü sayfada) Königsbergin tev kif ettiği gemi Bayondan gelen haberlere göre hâdise Bayon, 2 (A.A) — Bİlbao'dan haber veriliyor: Dün Bask sahilinde dolaşmakta olan Königsberg alman kruvazö-(Sonu 3. üncü sayfada) - İspanyol sularında bir gemiyi tevkif e* den Königsberg kruvazörünün güvertesinde Rehinelerin mübadelesi görüşmeleri Dö LuVda devam ediyor Sen Jan dö Luz. 2 (A.A.) — Enter-nasyonal kızılhaç delegesi Dr. Junod Bilbao murahhaslariyle Burgos murahhasları arasında, rehinelerin mübadelesini tetkik etmek için, Sen Jan dö Luz belediye dairesinde yapılacak olan konferansın birkaç gün devam edeceğini söylemiştir. Bîr âsi harb gemisi, bir ingiliz gemisine ateş etti Londra, 2 (A.A.) — Liverpul'a gitmekte olan 1943 tonluk Etrib ismindeki ingiliz gemisine perşembe günü general Frankonun bayrağını taşıyan bir ispanyol harb gemisi tarafından ateş a-çıldığı amirallik mahfillerince haber a-lınmıştır. Etrib'in süvarisi mütecaviz geminin emirlerini yerine getirmİyerek CebelUt-tarık'a kadar yoluna devam etmiş ve o-radaki makamlara keyfiyeti bildirmiştir. Etrib salı veya çarşamba günü Ri-va'ya gelecektir. Franko hükümeti, protestanlara zulüm yapıldığını yalanlıyor Avila. 2 (A.A.) — Havas: Başkumandanlık basın bürosu, milliyetperver ispanyada bulunan protestanlara karşt tazyik ve zulümde bulunulduğu hakkın-(Sonu 3. üncü sayfada) SAYFA t ULUS Z SONKANUN 1937 . HATAY HABERLERİ ISTAMBVL TELEFONLARI Görmenlor Sancakla iken tezahür yapılmaması için la/vik ve propaganda haşladı (Başı I. inci sayfadaj lan için tazyik ve propaganda yapmaktadırlar. Cene Antakyadan istanbul gazetelerine gönderilen ve oradaki arkadaşımla tarafından bize bildirilen bir habere göre de Antakyada seçime iştirak etmiyen türklere tazyik ve işkenceye devam e-dilmekte ve birçokları mahkemelere eelbolunmaktadırlar. Hiç bir bakımdan tutar yeri olmayan bu muamelenin örtbas edilecek tararı da kalmamıştır. Klişesini bastıgımrz iki celbname Antak-yadaki iki türk vatandaşımız için arab mahkemeleri tarafından doldurulmuştur. Evveli, bir kimse. rama-ıen ihtiyarında olan bir hakkını kullanmadığı î-çin mahkemeye verilemez. Seçime işti-rak etmemyi kanunlar cürüm saymazlar. Sonra, bu mıntakada mahkemelerin ısdar ettiği celbnamelerin. oradaki lürk-lerin dil ve kültürüne saygı mecburiyeti bakımından, türk dili ile doldurulması lâzım gelmez mi? Halbuki klişelerde görüldüğü gibi bunlar arabca basılmış ve yazılmış bulunmaktadır. Görmenler Antak-yaya vardılar Takviye kuvvetlerinin geri alındığı bildiriliyor Beyrut, 2 (AA.) — Havas bildiriyor: Milletler cemivetinin İskenderun i-çin gönderdi iH görmenler gece Haleb'e varmışlar re An takvaya doğru vollarma devam etmiılrrdar. Hiç bir hadise kay-dedflmemîyrîr. Delegelerin gelmesinden sonra bir piyade buluğu ile üç oto oûtralyörden mürekkeb olan takviye kuvveti Haleb'e dönmüştür. Bİr hafif süvari bölüğü Harim'in cenubuna çekilmiştir. Umum müfettişler Yeni ithalat rejimi- Başbakanlığa verilecek Ege gecesi Ankara Halkevinde Çok güzel ve canlı geçti Ankara'daki Egeli gençler dün gece Ankara Halkevinde bir Ege gecesi ter-tib etmişlerdi. Toplantı saat 8,30 da başladı. Egeli B. İhsan davetlilere, fiğe gecesinin maksad vc manasını anlattı ve yurdda Eğenin eherniyetli mevkiini tebarüz ettirdi; ve "İki yıldanberi çalışmalarımızda bize yol gösteren ve kıymetli himayesiyle bize iftihar veren sayın mebusumuz Celâl Bayara şükranlarımızı tekrarlamayı borç biliriz" dedi. Genç izmirli arkadaşların davetlilerine güzrl paketler içinde sundukları memleket meyvaları, İzmir üzüm ve inciri. Eğenin manasını anlatmaya yetiyordu. Ege gecesine, İstanbul festivaline iştirak etmiş olan Odemişli zeybeklerin de davet edilmiş olması, dün gece Halkevinde bambaşka bir bava yarattı. Zeybeklerin milli r akis lan uzun uzun alkışlandı. Halkevi salonunun çok nadir gördüğü bir kalabalık sıcak ve samimî bir hava içinde gece yansına kadar eğlendi vc Eğeyi andı. Terfi eden muhasebeci ve malmüdürleri Ankara levazım amirliği muhasebecisi Nuri. fırka muhasebecilerinden Osman Hami, Bekir Sıdkı kolordu muhasebecilerinden İsmail Zİhni. Samsun muhasebe müdürü Tahsin, Kayseri muhasebe müdürü Şevki, Trabzon muhasebe müdürü Rasim. Balıkesir muhasebe müdürü Tahsin. Çankırı muhasebe müdürü Remzi. Ay dm muhasebe müdürü Hami. Karamürsel malmüdürü Meh-med Faik. Baliye Malmüdürü Kemal, Lapseki malmüdürü Yusuf Ziya. An-Jerin malmüdürü Mehmed Tevfik, Yaylak malmüdürü Sabrl. Dinar malmüdürü ismail. Bozca adı malmüdürü Ahmed Akif, Demirci malmüdürü Ömer Nazmı. Düzce malmüdürü Nazım. Akdağmadeni malmüdürü Ceîalettin. Pınarbaşı malmüdürü Cemil. Zara malmüdürü Mehmed Fevzi, Araç malmüdürü Necib, Terme malmüdürü Nuri. înegSl malmüdürü Abdullah. Kozan malmüdürü Halid, Bartın malmüdürü Hüseyin Niyazi. Karacabey malmüdürü Osman Nuri. İğdır rnalmüdürü Tevfik. Çubuk malmüdürü Fcbmi. Sinob muhasebe müdürü Zübeyir. İstanbul tahakkuk kontrol memuru Said birer derece terfi etmişlerdir. Gümüşhanede kar, yollan kapadı Gümüşhane, 2 (A.A.) — Beş günden beri devam eden kar yüzünden köylerle İrtibat kesilmiştir. Şehre yakacak gelmemesi yüzünden zorluk çekilmektedir. Belediye mahalleler arasındaki yolları amele ile açtırmaktadır. Zigana, Kop ve Spikoz dağları nüyle kapanmış, nakliyat durmuştur. nin tathiki İstanbul, 2 — Bugün gümrüklerde yeni ithalât rejiminin tatbikine başlandı. Rejimin muvaffakiyetle tatbiki için bütün yüksek memurlar gündelik İşlerle a-lâ kalandılar. Yat Kulübü satılıyor İstanbul, 2 — Emlâk bankası Büyük adadaki yat kulübünü satılığa çıkardı. Satış için takdir edilen kıymet İSO büı liradır. Eski hıdiv'in köşkünü belediye alıyor İstanbul, 2 — Eski Hıdivin Çubukludaki köşkü yıktırılmak üzere bîr enkaz-cıya satılmış, fakat belediye işe müdahale ederek binayı belediye narama satın almaya karar vermiştir. Belediye binayı satın alacaktır. Talabe cemiyetlerinin fesih karan İstanbul, 2 — Hukuk, edebiyat, fen, tıb, eczacı, dişçi, ticaret enstitü ve fakülteleri talebe cemiyetleri hakkında verilen fesih kararı kendilerine tebliğ edildi. Şirketi Hayriyenin bir teklifi İstanbul, 2 — Şirketi Hayriye, eğer iskeleleri amme hizmetleri müesseselerinden sayım- ve vergiden istisna edilirse boğan güzelleştirmek için iskelelerin bugünkü vaziyetini değiştireceğini alâkalılara bildirmiştir. Kadıköy su şirketine verilen mühlet istanbul, 2 —¦ Kadıköy su şirketine evvelce verilen on günlük mühlet bugün bitti. Eğer şirket iki gün içinde tesisatını sıhileştireceği hakkında bayındırlık bakanlığına teminat veremezse mukavelesi fesh edilecektir. Nurullah Ataç'ın yeni vazifesi İstanbul, 2 — Nrullah Ataç üniversite yabancı diller mektebi fransızça hocalığına tayın edildi. raporu hazırladılar Umum müfettişler raporlarının hazırlığını bitirmişler ve dünkü toplantılarında raporu bir kere daha gözden geçirmişlerdir. Raporun yırm Başvekâlete verilmesi muhtemeldir. Umumi müfettişleri mıntakalarına aid muhtelif işler etrafında bakanlıklarla temaslarda bulunmak üzere bir müddet daha şehrimizde kalacaklardır. Umum müfettişliklere Yeniden gönderilen maiyet memurlan Umumî müfettişlikler mıntakalarına fazla mikdaıda maiyet memurları gönderilmesi hakkındaki karar üzerine bu mıntakalara tayin olunan maiyet memurlarının isimlerini bildiriyoruz: İstanbul maiyet memurlarından BB. Namık ve Tevfik Edime maiyet memurluğuna, Kocaeli maiyet memurlarından Rıdvan. Siyasal Bilgiler okulu mezunlarından Ahmed Koçak, İstanbul maiyet memurlarından Said Trabzon maiyet memurluğuna. Bursa maiyet memurlarından Basri. Ankara maiyet memurlarından Fikret ve Kamil Efes Diyarbekir maiyet memurluğuna, Ankara maiyet memurlarından Sakıp ve Salih Zeki, İstanbul maiyet memurlarından Mahmud Şahin Tunceli maiyet memurluğuna naklen ve yeniden tayın olunmuşlardır. tstanhul üniversitesine hağh kiiniklerde yapılacak üışaat İstanbul Üniversitesine bağlı kliniklerde yapılacak yeni yapı ve tadiller, den Farmako dinami, kadın cerrahî An-fisi, dahiliye Anfisi ve göz paviyonla-rının projeleri Maarif bakanlığınca tetkik ve kabul edilmiştir. Projeler hasta-hanelerlc alâkalı bulunmaları itibariyle tetkik edilmek üzere Sıhiye Vekâletine gönderilmiştir. DİL KÖŞESİ: "Rakamdan daha bÜyöV belSgat yoktur, sözünün değeri böylece ve bir kere daha denenmiş olmryarak kalmayacak - "Denenmiş ¦fnanVl fcarmryaca/r*' demek istenmiş olacak! • • • "Çorlunun Büyükkarıştıran köyün -de toprak kan lirken bir baş heykeli bu-1 unmu ştur ¦ Baş heykeli olmaz, heykel başı olur. • • • -Hatice sıvacı Mehmede yol veriyor »e açıkçası kovuyor." "Yol veriyor,, tabii farla açıklamaya yer kalmıyacak kadar açık bir tâbirdir. Sonra kimi kovuyor? "Mehmedi"'. Halbuki yukaadmki fail "Mehzned" dir. • • • "Otomatik olarak kullanılan silahlarla mücehhez—'' "Olarak kullanılan,, kelimeleri ta • mamiyle lürulidir. Ağaç: Madrid hükümeti, isyan harbi ile tuttuğu nasyonalistler için bir i| kampı kurdu. Maksad. mevkufları muhafızların bekçiliği altında çalıştırmaktır. Yol yapmak, demiryolu inşa et-mek, bina yapmak srîbi bayındırlık işlerine hasrolunan listenin en başında ne geliyor, bilir mitiniz? Ağaçlama! Çünkü ispanya, Türkiye gibi, ğaçsızlık ıstırabını en çok hisseden memleketlerdendir. Milletin ikiye bölünüp hayat memat kavgasına giriştiği kan ve ateş g ünlerinde bile, ispanyol hükümeti, ağaçlama davasını kaygılarının basında tutuyor! Bilmere: Konuşan saa* Amerikan reklamcılığının ne müt - hîş bir şey olduğunu bilir misiniz. O-rada Kam oyun merak ve alâkasını çekebilmek için alman tedbirler bazan insanı hayretten hayrete düşürür. Bakın bunlardan bir tanesi şu: Western union Telegraph Com-pany konuşan bir saat yapmıştır. Bu saat, her çeyrek başında zamanı söylemekte ve arkasından kısa bir ilân yapmaktadır. Bu konuşan saatte şarkı söylemek tertibatı da vardır. Bu saatten bahseden ve bir de resmini koyan bir amerikan dergisi, henüz konuşan saatin bol bol piyasaya aürüle-medİğini yazıyor. Geçen zamanın sesini duymak fena bîr şey olmasa gerek. Çan - Su - Liang Çin milletinin şefi Çan - Kay - Şek i esir etti. Sonm Çan - Kay - Şek serbest bırakılarak Pekine dondu: Çan - Su - Liang*ı tevkif etti. Çan - Kay Şek istifa etti ise de kendisinden rica ettiler, geri aldı. Çan - Su - Liang altı seneye mahkûm oldu ise de. gelecek hafta af edileceğini haber alıyoruz. ilk vakalardan Japonlar, aonrala vakalardan Savyetlcr telâşa düştüler. Sîz bu bilmecenin içinden çıkabildi-niz mi? Bu havadisleri okuyanların hatmna, ister istemez, eski raczad malcıların sö " geliyor.- Çin işi japon işi, bunu bilen bir kişi! Fakat kim ve nerede? Kamutayın yarınki toplamışımla görüşeceği maddeler Kamutay yarın toplanacaktır. Ruz-namede Gireson mebusu general İhsan Sökmenin iskân kanununun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının tefsiri hakkındaki takririyle askerî vc mülkî tekaüd kanununun 46 inci maddesinin tefsiri, kazanç vergisi kanununun üçüncü maddesinin 5 vc 21 inci fıkralarının tefsirine aid hükümet tezkereleri vardır. Bundan başka Kamutayın 936 yılı i-kinci teşrin ayı hesabı hakkında Kamutay hesablarnun tetkiki encümeni mazbatası, 936 yık umumi muvazene kanununa bağlı D cedvelinin jandarma u-mum kumandanlığı kısmında umumî muvazeneye dahil bazı daireler büdcese-rinde ve inhisarlar umum müdürlüyü büdceainde 117 bin liralık münakale yapılmasına dair kanun projeleri vardır. Birinci görüşmesi yapılacak maddeler arasında, idare heyetinin Kamutay. Başbakanlık ve dış bakanlık binaları inşaları için dört buçuk milyon lirayı kadar teahhüd icrasma İzin verilmesi ve hayvan saflık zabıtası kanununda bir fıkra değiştirilmesi hakkındaki projeler vardır. Iş Bankasının teminat mektublarr Maliye Bakanlığı Türkiye la Bankasının resmi daireler için verebileceği teminat mektublarmın 31-12-937 tarihi-ne kadar daha bir sene müddetle kabul edilmesini kararlaştırmış vc bu kararını alâkalılara bildirmiştir. — Eğer uslu oturursun bîr harb masalı anlatırım. Mide Ue ke§e sjna gu İizel Yurdda hava durumu Havalar yeniden soğumaya başladı Meteoroloji Enstitüsünden verilen malûmata göre dün yalnız Van'a kar yağmış yurdun diğer yerlerinde hava umumiyetle açık ve hafif bulutlu geçmiştir. Hav j sühuneti E^-c mıntakaaiy-le cenubi Anadoludan bastarfffÇer yerlerde evelki günkü şiddetini biraz daha arttrrmı*tır. Orta vc 5ar ki Ana doluda gündüzün en yüksek sühunetleri bile sıfırın altında kalmıştır. Dün en düşük sühunetler sıfırın altında A»aiy*-da 1, A dana da 2, istanbul da 3. Edır nede 8, Kırşehirde 23. Boluda 26 ve Sı-vasta 27 derece idi. En yüksek sühunetler ise »fırın üstünde olmak üzere dört yolda 12, Antalya d* 13, Silifkede M derecedir. Son günlerde Karadenia sahillerinin şark taraflarında toprak uatünde karın kalınlığı fazlalaşmış « Rize'de ba santimi bulan kar Artvin de bir metreyi geçmiştir. Dün Ankara'da sühunet evelki günkü gibi »ıtırın altında 4 dereceden yukarıya çıkmam ıştır. Maliyede fiş usulü Yetim vc mütekaidi er in tesbit ve tayinini koUyUşUrmak, bunların oturdukları yerleri kolayca tayın etmek ve bu suretle muamelelerde sürat »e kolaylık temin etmek için muntazam borçlar umum müdürlüğü fiş usulü kurulmasını kararUştırmış ve bu hususta çalışmalarına başlamıştır. Kütahya'da fakirlere yardım Kütahya. 2 (A-A- — Memleket fakirlerini korumak ve i bulmak için kurulan cemiyet bugün yıllık toplantısını yapmıştır. Kongrede laydalı kararlar verilmiş ve idare heyeti seçilmiştir. SVES'İERN UNION TALKİNG CLOÇK Tuhaf bir iddia ama. Dr. Alfred Adler gibi otorite sahibi bir adam söylüyor: küçüklüklerinde yedikleri yemekleri iyi hazmedemİyen çocuk -ların büyüdükleri zaman, paraya karşı büyük Vır îştiha duydukları görülmüştür. Büyük servetler toplamış o -lan meşhur «enginlerin çoğu bütün 5-mürlerînce mideden rahatsızlık çek -mislerdir. Mide ile kese arasındaki bu acaib alâkaya ne dersiniz? Çobanbeyli'deki hayvan ihracı ÇobanhcyU, ooğrafı vasiyeti İtibariyle bilhassa şark vilâyeti e*""""5 Sıı-riyeyo çıkardığı hayvanların ve maddelerinin tnhiî geçidlerl arasmda bulunmaktadır. Hayvan hareketlerini kolaylaştırmak ve bu suretle ihraç faaliyetlerini çoğaltmak için ÇobanbeyirnİB hayvan vc maddelerinin ihracına mahsus kapılar arasına sokulması Ziraat bakanlığınca kararlaştırılmıştır. 3 SONKANUN 1937 PAZAR ULUS SON DAKİK \ ingiliz - italyan anlaşmasın m Alakalı memleket gazetelerindeki akisleri İtalyan gazetelerinin yazdıkları Roma, 2 (A. A.) — İtalyan - ingiliz arılaşmasının imzasını Roma gazeteleri büyük bir memnuniyetle kay dey içmektedirler. -Ciornale d'Italia,. diyor kî: •Bu anlaşmanın büyük ebemiyeti inkâr olunamaz. Bununla beraber bunun derhal göstereceği tesirler de izâro edilmemek lâzımdır. Şurasını da kaydetmek gerektir ki bu anlaşma italyan - alman işbirliğine aykırı değildir vc bu işbirliği Milano nutkunda da belirtilmiş olduğu üzere Italyanm dış politikamın bel kemiği olarak kalmaktadır. İtalyan - ingiliz anlaşması Britanya imparatorluğunun denir yollan hususundaki endişelerini göz önünde bulundurmakta ve diğer taraftan Italyanm yeni imparatorluk vaziyetini gözetmektedir. Anlaşma ingiliz - italyan münasebetlerine, .ıhısar eden bir pakttan İbarettir. Son dakikaya kadar görüşmelere iştirak etmeye veya akdin geri bırakılmasına çalışmış olan Fransa bu anlaşmaya dahil değildir. Vakıa italya Fransaya karşı tecavüz kâr hiçbir emel beslememektedir. Fakat fransız politikasının birçok noktalan ve bilhassa Akdeniz meselelerine sıkı sıkıya bağlı İspanya işiyle a-lâkalı cihetleri aydınlatmak lâzımdır. İtalyan ¦ ingiliz anlaşması Akdeniz sulhunun muhafazasını, italyan - ingiliz münasebetlerinin ıslahını, iki memleket menfaatlerinin telifini ve diğer bütün Akdeniz memleketleri menfaatlerine riayet edilmesini hedef tutmaktadır. Bu anlaşmanın metni pazartesi günü neşrolunacaktır. ingiliz mıZ4'leierinin yazdıkları Londra, 2 (A.A.) — Bütün ingiliz gazeteleri italyan - ingiliz anlaşmasını elverişli bir şekilde karsslaznaktadır. Eveftmg Niynr. bunun sn!ha doğru katî bir adım teşkil ettiğini. Star ga-ararjâ, lagjltcıc ılc Italyanm birîbiılc-rinın rlînî sıktıklarım yazmaktadır. Evcnıng Standart gazetesi İse, bu Biün..Krt»etle Habeşistan yüzünden orta-ya çıkan intılır - italyan anlaşmazlığı-sun mantıksızlığını kaydettikten sonra diyor İd: "B. Eden'in nutuklan hükümeti kellekrif emniyeti tatöika mecbur eti ve Negüsü de lngilterenin kendisini so- nuna kadar tu ta cağ mı zannetmeye teşvik eyledi, lngilterenin Habesistana yapabileceği biricik yardım Laval -Hor plânı olabilirdi Fakat Milletler cemiyeti paktının verdiği heyecan bu planı süpürdü vc Samuel Hor da yerini fidene 111 kelli. Bugün İtalya bütün H • beşistana malik bulunuyor. Negüs gümüş takımlarını satmakla meşguldür. HoTvın haklı olduğunu vakıalar gösterdi. Ve bo adam tekrar kabineye girdi. Şimdi de Eden eyi niyete dayal» bir anlaşmanm İtalya ile imzası İçin Ro-madaki elçisine salâhiyet verdi, ingiliz tarihinin utandırıcı bir faslı kap-uunış-txr_ I ramız gazetelerine göre Paris. 2 (A.A) — Pari-Suvar gazetesi, ingiliz - italyan anlaşması için diyor ki: ""öyle ümid ederiz ki artık fransrz -italyan mukareneti gecikrniyecektir. Roma ve Paris ancak tâli derecede bir takım izzetinefis meseleleriyle ayrılmış bulunuyorlar. Bunun içindir ki her iki taraf yeni bir anlaşma teşebbüsü yapmalıdırlar. Lö Tan gazetesinin kanaatine göre, ingiliz • İtalyan anlaşması umumî mahiyette garanti teatisinden ibarettir. Çünkü d onan man m ni&betleri, silâhlar ve üssübahriler gibi meseleler halledilmemiştir. Bu anlaşmanın eh emi yeti bilhassa siyasi havada psikolojik bir iyilik husule getirme sindedir. Anlaşma, Fransaya bildirildi Londra. 2 (A.A.) — Resmi olarak bildirildiğine göre ingiliz - italyan Akdeniz anlaşmasının metni değil, muhteviyatı fransız hükümetine bildirilmiş tir. Siyasi mahfillerde İtalya ile Fransa arasmda da böyle bir anlaşma yapılacağı zan n edilmemektedir. Bir fransız - italyan anlaşması irin Londra. 2 (A.A.) — Deyli Heraldın politika muharriri yakında imza edilecek olan fransız • ingiliz anlaşması hakkında şunları yazmaktadır: "Anlaşmanın imzasından sonra, bu şekilde hır anlaşmanın Fransa ile italya arasında imzalanmasıyle neticelenebilecek görüşmelere girişilmesi için Fransa hükümeti tarafından derhal teşebbüslerde bulunulacağı tahmin edilmektedir.,. Königsberg hadisesinden sonra İspanyol hükümeti, ticaret gemilerine taarruz halinde Alman donanmasına karşı ateş emrini verdi Berlin, 2 (A.A.) — Alman propaganda bakam dün iki alman - ispanyol hâdisesi olduğunu Royter ajansına te-yid etmiştir. 1. — Königsberg kruvazörü Soton vapuruna ateş etmiş ve bu vapur karaya oturmuş. 2 — Graf Spe kruvazörü ispanyol Aragon vapurunu tevkif etmiştir. Londra, 2 (A.A.) — İspanyanın Londra büyük elçisi bugün dış bakanlığına giderek hükümetinin ispanyol s ular m da Königsberg kruvazörü tarafından Soton vapuruna vukubuUn tecavüz hakkındaki raporunu bizzat vermiştir. Königsberg bu vapura iki obüs atmış ve bu va-pur Santana'ya girmeye mecbur kala-«»raya oturmuştur. Vakıa Soton Olr! **l *M. Milletler Cemiyeti, Pan. «enk.nWlıV ^ B T bçrabfr mücadeleye lCv„^ - _ söylemiştiı. Başkan maden ihtiyalınm ,M miI. yon 840 bin pesos'a baliğ olduğunu te-yid etmiştir. Başkan, hükuzneıin Fransa, italya, İngiltere vc Amerika iie an_ laşnu yapmış olduğunu ve bu itilâfla, nn, ihtilâllerin bu memleketler vatandaşlarına verebileceği zararlara mam olmayı hedef tuttuğunu söylemiştir. şimdi tekrar yüzdürülmüş ve yoluna devam edecek bu- vaziyete gelmiş ise de alman Königsberg ve Köln kruvazörleri de oraya gelmişlerdir. İspanyol büyük elcisi bu hâdise ile Ispnaya için çok vahim bir vaziyetin hadis olduğunu kaydetmiş ve İspanya hükümetinin bu vaziyeti kurtarmak üzere, donanmasına ticaret gemüerini en tesirli bir tarzda himaye ve taarruz halinde alman harb gemilerine karşı ateş etmek için emir vermek zorunda kaldığını bildirmiştir. Meksikanm İspanyaya sattığı silahlar Meksiko, 2 (A.A.) — Cumhur reisi Kardcnas radyoda söylediği bir nutukta Meksikanm İspanya hükümetine bir buçuk milyon dolar kıymetinde silâh vc cephane satmış olduğunu kaydederek bu malzemenin 22.003 tüfek, 65 mi t rai-yoz, 80 milimetrelik iki batarya topu vc 75 milimetrelik dört batarya topundan ibaret olduğunu ilâve etmiştir. Yeni bir hâdise Ccbelüttarik, 2 (A.A.) — Silâhla cihardı isi balıkçı gemileri Naveksheld iımindeki Belçika vapurunu tevkif edip aradıktan sonra Centa limanına götür-nıüjlcrdir. SPOR^f^l Güzel Bir Gün Bu haftaki futbol maçları İki aydanberi büyük bir hararetle devam eden milli küme seçim maçları bu hafta sona ermektedir. Gençler Birliği . Çankaya. Ankara Gücü - Muhafız Gücü maçları mevtimin en ebe mı ye ılı iki maçı olacaktır. l-.pı bir zamandan beri bu mühim maça hazırlanan Çankaya bugün kazanmak azmi ile oynıyacaktır. Rakibinden hiçte aşağı olmıyan Gençler Bitliği ise maçın chemiyetiylc mütenasip bir surette hazırlanmıştır. Ankara Gücü - Muhafız Gücü maçına gelince: Milli küme seçimi üzerinde mühim bir rolü olan bu oyunda harbiydi sporcularla takviye edilen Muhafız Gücünün rakibini çok tartacağı muhakkaktır. Netice şimdiden kettirilemcmekle becaber iki seneden-beri gösterdiği beraberlik kudretini Ankara Gücünün bu maçta da göstereceği umulmaktadır. Maçlar; Ankara Gücü alanında Çankaya - Gençler Birliği saat 14 de. Muhafız Gücü alanında Ankara Gücü - Muhafız Gücü gene saat 14 de oy-nıyacaklardır. Maçların hakemleri Beşiktaşlı Hakkı ile Nuri'dir. Ynkarada kar sporları gittikçe gelişiyor Tatil gürderinden istifade eden an-karah gençler, bu gibi günlerde, büyük kafileler halinde şehrin civarındaki yamaçlarda kayak ekserzüderine devam etmektedirler. Türk maarif cemiyeti okulunun orta ve lise kısımlarından kırk genç. türk spor kurumunun temin ettiği kayak ve diğer malzeme üet dün. Dikmen sırtlarına gitmişler ve geç vakte kadar.güneşli havada kar sporları yapmışlardır. Diğer bir grup da Harbiye okulu civan n da kayak talimleriylc meşgul olmuştur. Bu grup arasmda savın başbakanımızın çocukları da vardı. Hattâ başbakarumrz da oraya kadar giderek bir müddet gençleri seyretmişlerdir. Bugün Atatürk terbiye enstitüsü, yük sek ziraat enstitüleri talebcsiylc Ankara kulüblerinden bir çok gençler Dikmene ve Elmada gına gideceklerdir. Çağrı Milli Müdafaa Encümeni Pazartesi günü Umumî Heyet içtimaından sonra toplanacaktır. Ankara radyosu ÖĞLE NEŞRİYATI : Saat 12.30 - 12.50 Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları. 12.50 - 13.00 Dahilî ve haricî haberler 13.00 - 13.30 muhtelif plâk neşriyeti AKŞAM NEŞRİYATI: 10.00 - 19.30 Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule ve arkadaşları). 19.30 - 20.00 Türk musikisi ve halk şarkılar (Servet ve arkadaşları). 20.00 - 20.20 Çocuk masalları (Nahid) 20.20 • 20.40 Viyolonsel solo (Sonat: Adolf Barjansky) (Edip Sezen). 20.40 - 21.00 Ajans haberleri ve gazete hulâsaları. 21.00 - 22.00 Stüdyo salon orkestrası 1 — Planketh Fantasie Les Clochc de Corncville 2 — R.Korsakow Chanson İndue (Sadko) 3 — M. Kalman VValzer nach Motiven der Operette. 4 — Aubert Opera-Comique le Part du Diable 22.00 - Yarınki program ve İs - tikl.il marşı. Gaziantebin kahraman çocukları büyük bayramlarını eşsiz tezahürlerle kutladı Antebin kurtuluş harbtnda giyilen kı ya/etli mekleb yavrularından bir grup Gaziantep (Hususi rmıhabirrmizden) Gaz i yurdun düşmandan kurtuluşuna rastlayan 25 birinci kânun pek eşsiz ve içten gelme tezahürlerle kutlanmıştır. Törene saat onda ve bandonun çaldığı istiklâl marsı ile başlanmış, âbideye Parti ve Halkevi, şehir, ordu. lise ve ilk okullar adına çelenkler kondu. Törene süvari, topçu ve piyade krtalariy-le polis ve jandarma müfrezeleri, cemiyetler ve esnaf kurumları, bütün mek • tenliler. paTtilîler ve bİnleTce halk iştirak etmiştir. ilk söylevi halkevi başkanı Bay M. Göğüs verdi. Bunu. müdafaanın kıymet-li kahramanlarından Ozdemirin aramızda bulunmasından doğan sevinci anla • tan diş doktoru Hayrinin heyecanlı hitabesi takib etti ve çok alkışlandı. Sonra muallim ve talebelerden bîr çokları Şİİrler okudu, sözler söyledi ve en nihayet topçn çavuşlarından Mahmud. gür ve yüksek sesiyle bir zafer destanı oku- du. Bundan sonra geçid resmine başlandı. Anıta karşı mevki alan askerî kıta « lar. jandarma, polis, lise, ilk okullar, parti, teşkilâtı, esnaf teşekkülleri ve halk maarif bahçesi istikametine yürü • yerek orada bir çarh yaptı. Geri dönüşte anıtı sağa alarak selâmladı. Tören ve geçid resmi iki saatten fazla türdü. Havanın yağmurlu ve soğuk obuasına rağmen hiç bir fer d hattâ şemsiye açmaksızın coşkun heyecanlarla ea büyük bayramını kutladı. Şehir, bu büyük bayram şerefine bayrak ve ampullerle dcaattteırştı. Gece halkevince tertib edilen müsa-meredr büyük bir kalabalık bulundu, seçkin parçalar çalındı, yı'maz dokuz Oğuzun Hataylıların yatı içinde olduklarım hatırlatması tezahürlere vesile verdi. Halkevi temti! kolu gençlerinin hazırlayıp oynadığı "bir tarifa utandı'" i*.imli piyesi de çok beğenildi. A. Toksoy î)üşihıü s4er: KÖY DAVAMIZ Din kitablannm gökten ineceğini söyledikleri "Necat" in inkılâp Türkiyeaİnde köyden geleceğine inananlar, ismet inönü'nün, parti grupu toplantısında, hüküme -tin girişmek üzere olduğu geniş toprak siyaseti hakkında verdiği izahları sonsuz bir sevinçle o-kudular. Rejimin szradiye kadar girişmiş olduğu davaların, şüphesiz ki. bu en çetinidir. Esasen ta -hakkukunun şimdiye kadar gecikmiş olması da. bu çetinliğin bariz bir delili degİl midir? Büyük meriyetlerinden biri de daima açık konuşmak. kanaatlerin ve alınacak tedbirlerin üzerine bina edileceği 8o-neleri bütün çıplaklığa • le ortaya koymak ola" Bas*t':ılüxüz. memleket ¦ mizde iktisadî ve sına inkişaflara rağmen zirai istihfalimizin artmadığını söyldei. Ve Türkiye-de topraksız köylü sayısının, kendi tabiriyle "bütün tahminlerin üs -tünde" olduğunu ilâveden çekinmedi. Bunun sebebi, biliyoruz, ilk önce, büyük^organizasyon, millî müdafaa ve insa rslerimirin çokluğu arasında köv da-vasiyle İfivıkı veçhile uğraşmaya vakit bulan lyı-ş un urdandır. Fakat gene bilivoruz ki. avnı z-manda bu dava çok zıman, üstün seviye, idealist vc teknisyen elerıanlar. geniş krediler isteyen heybetli bir istir. Köylü kanaatkardır, köylü anane güder, köylü okumamıştır. Girişeceğimiz büyük mücade -lede. bu sosyal vakıanın bir kale salabetİvle kar -sımızda dikilecek mani olduğunu hatırımızdan çık.ıra ma yır. Ve eene hatırda tutacağız ki, bir mıntakanın ziraî istîh -şalini yükseltmek, yeni bir fabrika kurmaktan daha zor bir iştir. Fakat güçlüklerin çoklueu bizi yıldıracak bir sebeb olmak söyle dursun, ancak azim ve irademizi bileyen ve hızımızı arttıran bir mü şev -vik olabilir. Türkİyede ekilen toprakların mikdarı vurdun bütün arazisine nisbetle. tutulan istatistiklere göre, yüzde 16 ile 17 arasıdır. Gene ismet İnönü' -nün İfadesivle 'bizim yetmiş kilo aldı*ımTz bir toprak sahasından danî -markalı, bobndalı ?5D ve yakın almaktadır." Simdi ekilen topraklarımı -zm umum mikdarını me-sahanvrm en az yüzde virmi besine, ve. bo topraklardan aldığımız ha -kikt randımanın dörtte bîri nisbetindeki mahsulü hiç olmazsa varıva çıkardığımız gün, Türki • yenin. yalnız toprak mahsullerinden kendine temin edeceği servet fazlasının ehemiyeti kolaylıkla hesab edilebilir. İmparatorluğun bize bıraktığı hazin mirasla -rın arz ettiği en acıklı manzara hiç şüphesiz kî kov ekonomisi sahasında göze batar. Köyün sosyal ve iktisadi bünyesi bakımından medenî bir memlekete yaraşır en basit bir leiis-lasyon'u asırlar zarfmda vücude getirmeye muvaf fak olamıvan imparatorluk, uyuşuk müsamaha-siyle, cahil köylüyü, tufeyli bir zümrenin kev • fine t erkeden bir menfi nizamın kendiliğinden vücud bulmasına mani o-lamamıstı. Yol yok. sulama şebekesi yok. mekteb yok. ve hepsinin kötüsü. köylünün ruhunda bu eksikleri hissederek veni ihtiyaçlar için yeni faaliyetlere girişecek ateş voktu. Bugünün olgunları, tahsil ve yetişme devre -Ictİ esnasında köyün bahsini işitmeye alısmrs değillerdi. Osmanlı edebiyatında, köy mefhumu kelimenin bütün sumu -İivle fbvtİ mevcuddu. Cumhuriyetin on üç yılı "kov*' ü. havari ebemiyeti haiz bir dava seklinde tebellür ettirmeye ane*k yetmiştir. İnkılâbı yaratmış o -lan büyüklerimiz, gerçi necatın topraktan gele . ceğmi çok erkenden İd -rak etmişlerdi. "Köylü efendimîzdir" klasik sö-zürrâ Atatürk'ün ne ka -dar Önce söylemiş olduğunu hatırltyabna Ancak kör ekonomisi gibi her tevden önce sosyal olan geniş bir davanın ileri götürülebilmesi için teknisyen kadro -l.ııa ve uzun bir pratik tecrübeye ihtiyaç oldu -ğu da meydandadır. Yalnız su cumhuriyet dev -rinde, zirai ıslahat için ortava sürülmüş olan nazariyeleri bir hatırlar -sak bu hususta ne kadar az hazırlıklı, ve ne kadar az müttefik olduğumuzu farkederiz. Cumhuriyet, inkılâp edebiyatiyle beslenmiş ilk teknisyen unsurları -m yeni yetiştirmiştir. Ve simdi, girişeceğimle büyük toprak çalısmala-nnm ana harlan da. hemen herken tarafından ittifakla kabul edilir bir şekilde, belirmiştir. Bu itibarladır ki. şimdiye kadar normal şart -lar içinde yürümüş olan köy sahasındaki çabs -malara inkılâpçı met od -larla hır verr-ek zamanı gelmiş batana Y r - it ULUS 4 SONKAN1-N 1937 PAZARE9İ Son haberlerimi/ üçüncü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5545 ADIMIZ, AND1M1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ ATATÜRK I A tıka raya dönmekte olan dı«* hakanımızı Havdarpaşada teşyi ettiler İstanbul, 3 (A.A.) — Reisicumhur Atatürk, Hariciye Vekili Doktor Tevfik Rüştü A-ras'ı bugün saat 17 de Dotma-bahçe sarayında kabul buyurmuşlar vc bir müddet görüşmüşlerdir. Mülakatı müteakib Atatürk, Dr. Aras't otomobillerine alarak şehir içinde bir gezinti yaptıktan sonra hep beraber motörle Haydarpaşa-ya geçmişler ve rıhtıma çıkarak Ankaraya hareket etmekte olan Hariciye Vekilimizi teşyi etmişlerdir. Basbetke TATBİK KIYMETİ Falih Rıfkt AT AY Türkiye gazetelerinin şu »on birkaç aylık koleksiyonlarında her bakımdan ehemîyete değer bir Sancak edebiyatı teşekkül etti. Bu edebiyat, hiç biri diğerini nak-zetmiyen, bilâkis hepsi biribirini tamamlıyan vesika - hâdiselerden vûcud bulmuştur. Sancakta bir perde arkası vardır ki onun kaVm nfrlnnn, y ıHardanb.-r i. nukumel Icericff vasıtaları ile, ve türk basını kendi kaynaklarından babev almakta idi. Perde üstünde-k» gösiermclifc-lerin ne kıymeti olduğunu biliyoruz. Hakikatte Sancaktaki ırkdaşlarımız türk-s ü z I e ş m e ile yurdsuz-I a ş m a arasında hazin bir vaziyete mahkûm edilmişlerdir. Ora türklüğü için devam yolu, kendi taliine kendi hâkim olmaktan ibarettir. Bu talile oynamak kudreti başkalarında bulundukça, her şey, kâğıd üstünde ve nazariyatta kalacak, teahhüdler, ancak lâfızlarını kurtarmak, fakat manalarına hıyanet edilmek kasdi ile, kötü niyetli bir politikanın demagojisine kurban olacaktır. Herhangi bir anlaşmada tatbik inancası elde etmek için, en başta, bir takım prensipleri kabul etmek lâzımgelir. Bu prensipler şunlardır: Sancak türktür, bir; Sancak vahdeti ile Suriye vahdeti aylı ayrı şeylerdir, iki! Sancak türk-ve orada, tıpkı Suriyedeki a-«b olmıyan ekalliyetler gibi. türk olmıyan ekalliyetler vardır. Sancak ayrı bir vahdettir, bu vahdeti sarih olarak ifade etmiyen her te-ahhüd, ne Hatay'ı, ne de Türkiye-yı tatmin eder. Anlaşmaların samimiyeti, ancak, vuzuhlarına dayanabilir. Vura, yani, prensiplerde hiç bir telâ. ,ver'»'' olmıvan tam bir an- A&iS^ tır* da Fr.n..„,„ Ul'" »u k,y,|«rI„. *.IA.6, ,»m»„ »»«yeti anla- yun edecekt, Bu umidde ^ lerınden bırı kendisi h»lrL.__ı ı ¦ ...... ... ... "aKH'ndakı teahhüdler, ikincisi, kendisini bu teahhüdlere razı etmek için şeref sözünü ortaya atmış olan Türkiye îdi. Suriye - Fransa muahedesinin (Sonu 6 iner sayfada) ingiliz ¦ italyan anlaşması B. Eden bu anlaşmanın enternasyonal emniyet lehindeki iş birliaine bir başlangıç olduğunu bildirdi R. DELBOS ANLAŞMANIN IK ANSA DA BİR SI LH VE NİZAM UNSURU OLARAK TELAKKİ EDİLDİĞİNİ SÖY1LDİ Roma, 3 (A. A.) — Stefani a-jansı bildiriyor: italya Dış işleri Bakanı Kont Ciano dün Büyük Britanya Büyük elçisini kabul etmiş ve Büyük elçi B. Cianoya. B. Edenin kendisini ingiliz - italyan anlaşmasının imzasından dolayı memnuniyetini ve Yeni anlaşmadan bahseden B. Eden entarnasyonal emniyet lehindeki işbirliğine bir başlangıç teşkil eylemesi hakkındaki ümİdlerini bildirmeye memur eylemiş olduğunu tebliğ eylemiştir. Kont Ciano. bu lütufkârlıktan dolayı büyük elçiye teşekkür etmiş ve B. Edene bu memnuniyet İle bu ürnİdlerin ayni zamanda ve tamamiyle faşist hükü metinin de memnuniyet ve Ümitlerini teşkil eylemekte olduğunu bildirmesini büyük elçiden rica eylemiştir. Anlaşma karşısında Fransa Paris. 3 (A.A.) — Fransa dış işleri bakanı B. Delbos. Havas ajansının kendisine ingiliz - italyan anlaşmasının imzası hakkında sorduğu suallere cevab olarak, şu beyanatta bulunmuştur: ingiltere hükümeti ile italya hükümeti, kendi aralarındaki münasebetlerin dostça mahiyetini belirtmek hususunda mutabık kalmış görmekle bahtiya rrm. Fransaya sıkı menfaatler ve ananelerle bağlı olan bu İki büyük devletin anlaşması, bizde Fransada, daima, Ak-den;zde bir nizam unsuru ve bir sulh unsuru olarak telakki edilmiştir. Londra hükümeti tarafından bu mesud görüşmelerin başlangıcı İle nihayetlenen ve aynı zamanda anlaşmanın esası ile ana hatlarından malumat verilmiş olmakla Fransa hükümeti, ton Roma an-(Sonu 6. \ncı sayfada) Haftanın Spor Hareketleri Ankarada futbol maçları, kış sporları ve atlı yürüyüş yapıldı. İutnnbulda îutbol lik maçlarına devam edildi Ankara lik maçlarının son haftası... Dün, Gençler Birliği, Çankaya ile, Muhafız Gücü de Ankara Gücü ite karşılaştılar. Ankara gücü sahasında: Gençler birliği ve Çankaya takımları tam kadrolariyle oyuna çıktılar. Maçın ilk ânlarında çankayalıların ol- dukaç hâkim ve üstün bir oyununu gör- dük. Nitekim bu hâkim oyun. maçın ilk on beş dakikasında Fethinin ayağı ile ilk golü kazandı. Bu İlk gol. Çankayalıların şevkini artırdı. Buna mukabil Gençler birliğini sinirli bir oyun havasına şevketti. Çankayalı Mustafa. 35 inci dakikada takımına 2 inci sayıyı da kazandırdı. Vaziyet 2-0 Çankaya lehinde... Artık herkes, Çankayamn bu maçı (Sonu 6. iner sayfada) Dûn Dikmen sırtlarında kayık spnru yapanlardan bir grup. — Muhafız .»ücü - Ankara Gucit maçından bir görünüş LENGİSTİK BİR SEYAHAT Gü »ııne Dil Teorisine göre: ELBİSTAN* adının tetkiki Tren: Türk azminin yerinden oy -nattığı dağların yarıkları arasında gençlik vc dinçlikten seker gibi ilerli -yordu. Bitmez tükenmez tünellerden kurtulur kurtulmaz lokomotif neşeli neşeli öttü. O şimdi tıpk: yeni dillenmiş çocuk gibi idi. Zaferle, sevinçle ötüyor, durmadan ötüyordu. Artık Maraş Malatya demiryolunun mühim kısmını ar kada bırakmıştık. Çok hararetli ve heyecanlı konuşuyorduk. Eski devir türk-lcrinin ard ardına geldiği ve üst üste yerleştiği bu küçük fakat feyizli ovalarda Lengüistik bakmvndan kim bilir ne kadar zengin stoklar vardı. Arkadaşım artık yaklaştık, dedi. Bir istasyon sonra Elbistan'ın Kapuderesl İstasyonuna varacağız. Bir lahza sustu, sonra ciddi bir tavır alarak ilâve etti. Elbistan kelimesinin de türkçe olduğunu iddia edemezsin ya. İşte bu bal gibi arapça bir kelimedir. Bahçe manasınadır. Hem de sebzesi, meyvası. çiçe-{1 çok. bol sulu bir bahçe. Ben oraları tanırım. Elbistan: Ceyhan kaynağında B. C. Hüsnü Yılbaşı dolayısiyle, Tahranda, büyük bir ziyafet verdi Yılbaşı dolayısiyle Tahranda bir zlysfet veren Heyetimizin Reisi B. Cemal Hüsnü T a ray Tahran, 3 (A.A.) — Pars Ajansı bildiriyor: Yılbaşı gecesi, türk heyeti reisi B. Cemal Hüsnü, evinde muhteşem bir ziyafet vermiştir. Bu ziyafette Iran hükümeti azası, mebuslar, elçiler heyeti ve hükümet merkezi seçkin zatları olmak ürere dört yüze yakın davetli hazır bulunmuştur. Süvare, sabahın saat yedisine kadar devam etmiştir. BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : İç haberler — Yankılar ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA .- Dış icmal — Dış haberler — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA : Yabancı gazellerde okudukları* mız — Arkeolog VfiegamTin ölümü — Bilinmiyen insan tefrikamız BEŞİNCİ SAYFA'DA .• Sıhat bahisleri (Bezeler ne iş görürler) — Radyo — Hatay coğrafyasına dair — Düşünüşler ALTINCI SAYFA'DA : Haftanın spor hareketleri — Kö-nigsberg hjdisesi etrafında akisler H. I.', - il l.ml.ı.l ve Nunhak yani 'Tanrının nuru" dağının değindedir. Arabın kastettiğinden daha yeşil, daha güzel bir bahçe. Arkadaşım tasdik etmediğimi görünce daha fazla ciddileşerek: inat etmekte hiç de hakkın yok. Elbistan arapça değilse bile araplaşmış bir fars kelimesidir. Araplaştığının en beliğ burhanım başında görüyoruz. El edatı arabın tasarruf silâhlarından başlıcasıdır. Ve onun takıldığı kelime mutlaka ya arab-çadır. ya arablaşmıştır. Dedi. Susuyorduk. Şimdi beni kandıramadığtna acıyordu. Dik bakışlarında aynı zamanda hem hiddet hem merhamet ışığı seziyordum. Sordum. Ya sana Elbistan kelimesinin türkçe olduğunu, arablık veya farslıkla hiç bir alâkası olmadığını isbat edersem ; ne yaparsın? Çılgın bir kahkaha kopardı, ispat mı edersen? Evet. hem de el "harfi tarifi içinde olduğu halde., Elbistan'ın bir tek kelime ve türkçe olduğunu ispat e-d er sem? Arkadaşım artık gülmüyordu. Neşesi darma dağm olmuştu. Eğer ispat e-dersen? Dedi ve derin derin düşündü. Nazarları kompartımanın açık penceresinden: dalgalı ve çok kesif dağ kümelerinin çizdiği azametli ve sihirli tab -lolara saplanmıştı. Mavi sislerin tebarüz ettirdiği dalgaların koynunda tılı-sımlı bir nokta arar gibi idi. Trenimiz durdu. Kondöktor Kapu-deresi'ne geldiğimizi bildirdi. Ben ın -dlro ve tren Malatyaya doğru tekrar yollandı- Kompartıman penceresinden yarı beline kadar sarkan arkadaşı™ haykırıyordu. Elbistan'ın türkçe olduğunu ispat edersen her dediğine İnanacağrm. * • ¦ Trenin getirdiği keyifli gürültü, yücelerden kopup gelen seller gibi çabuk dağıldı ve söndü Kapudere'si istasyo -nu her günkü sükûtunun koynuna çe -kilir çekilmez yalnızlığın ve sessizli • ğin sinirleri kemiren vahşeti duymağa başladım. (Sonu 2. inci sayfada) Fıkra; Onların Akdenizi İspanya hâdiselerinden hoşlanıyor musunuz? Franko, sovyet vapurlarını, vc Madrid, alman vapurlarını tutuyor, Karışırlık karışmazlık meselesinin bir de ispanyolca telakkisi var: Madrid'e göre yardım yalnız kendine yapılma, tidir; Burgos*un fikri de aynen böyledir. Fakat münakaşalar Londradaki karışmazlık komitesinde sözle, ispanyol Akdeniz'inde gülle ve torpille geçiyor. Gönüllü İhraç etmekten alıkonulmak istenen Almanya diyor ki: — Pekiy, takat İspanyada bir komünist idare kurulmamak şartı ilet Halbuki Almanyanın İspanyadan daha çok yakınında ve kendi bölgesi' nin denizlerinde bütün dünyanın ve kendisinin tanımakta olduğu bir komünist devlet var. ispanyol halkının hangi renkten daha fazla hoşlandığını sormak hatıra geliyor. Bu memleket de yumurtasını istediği memlekete sattığı gibi, boyasını da arzu ettiği yerden almakta serbest değil midir? Kızıl veya beyaz, fro-ğalarının kankızılı, veya sağmal ineklerinin südbeyazıt Sevinçlerini veya a-alarmı yalnız kendilerinin çekecekleri kararın kendisini de onlara bırakalım. İspanya işi, galiba bir gün İspanyadan başka herkesin işi olacak! Ve ister misiniz, nihayet, bitaraflık da yalnız İspanyollara kalsın ve asıl karışmazlık komitesi İspanyada kurulsunl Fatay SAYFA 2 U L U 5 LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: ELBİSTAN» adının tetkiki t Başı /. ıncı sayfada) Otomobilim: omu/ omuza vermiş sı ra dağlanr. sık *eri»i arasında urun bir vadi takip ediyordu. Manzara hem güzel hrm vah^i idi. Dağlar: çok avantür yapmış, doymuş, kanmış insanlara bcn-siyorlardı. hem sakin hem müstehzi i-!iler. Evet onlar eteklerine takılmış u-zanan bu yolun üzerinde ne ka-lar muhteşem ordular ne korkunç seferler görmüş, tanımış idiler. Kuvvetli bîr Mısır ordusiyle Ramtes [l). Iskitleri kova-lıyarak Kafkasa ve Kolhis'e buradan geçmişti. Eti hükümdarı Suppililüma ve Mursil in orduları Suriye ve Filis -tine bu yoldan inmişlerdi. Asur hükümdarı 3100 yıl önce Malatyayı vurdukun sonra bu yolu takip ederek yukarı Ceyhan vadisine inmiş ve Talada kendini bekliyen yirmi bin kahramanı vurmuş • tu. Daha eskilere doğru; un hin içinde dalıp gitmiştim. Serin bir rüzgâr göklere doğru yü-celmekte olduğumuzu haber verince a-yıldım. Tepeler alçalmış vadi genişle -niş idi. Beyaz bir duvar gibi ufkumuzu kapayan yalçın bir dağ; başını bulutların üstünden göklere dayamış duru -yordu. Şoför: Nurhak göründü dedi Nurhak: bu: arkadaşımın Nurıhak diye adlandırdığı dağ olmak gerekti. Biz yaklaştıkça onup beyazlığı artıyordu. Bazan bir köpük yığını gibi görü -nüyordu. Bazı taraflarda devlerin mermerden yaptığı muazzam bir obeliski andırıyordu. Onu. bir alçı yığını sanmak da kabildi. Bu. sihirli dağda beyazlık biraz da cili ve parlaklık ifade ediliyordu. Şimdiye kadar böyle bir dağ görmemiştim. GÖze batar üç hali vardı. 1 - Çok dik çok heybetli, yüksek ve müstakil bir dağ; 2 - beyaz ve ışıklı bir dağ; 3 - gözü ve dikkati çeken, sihirli bir dağ.. Galiba bütün Alp'larda bu haller vardır. Onlar da dik, yüksek ve müstakil dağlardır. Hiç olmazsa sivrileri beyazdır ve tepelerinden eteklerine doğru çağlıyan suların köpüklerinde beyazlara bürünmüş peri âlemleri yaşat. Galiba Albistan adını yaratan psi -kososyolojîye bu beyaz ve sihirli da -ğıo zirvesinden aşarak varacağız. önümüzde genişçe bir ova; uzakta; ufku dolduran ikinci bir dağ kümesine kadar yayılıp gidiyordu. Bu; Elbistan ovasının Nurhak eteklerinden başlıyarak uzanan oir köşesi idi. Ve Ceyhan çayının periler, efsaneler dolu kaynağı burada idi. Kim bilir hangi karanlık devirlerin birinde Nurhak bu beyaz ve nurlu kaynağı boğmak için sağrılarını oynatarzk kayalardan mürekkeb bir alay ¦aldırmıştı. Fakat onları bilinmez âlemlerin kurtarıcı eli tam pınarın kıyısında durduıdu. Kayalar alayının başbuğu Tonguç alnında o ilâhi pençenin izini hâlâ taşımaktadır. (2) Ceyhan bu kaynaktan başlıyarak bir Protohistorya gibi teniz ve gürültüsüz akar. Gök renkli sularının billurluğu altında ilk sosyetenin henüz çocuk ve mütereddid hayatındaki gölgeli, müphem hatları okumak çok kabildir. îşte Elbistan adının morfolojisinde yer tutmuş bir motif daha. Bu kayalar bu kaynak, bu nehir ve onların sihir, tusun, peri ve ervah dolu tarihleri. Bağlar bahçeler içindeyiz. Tatlı açık renkli kayalar ve onların dibinden kay-nayşp birer çocuk sakraklığiyle akan gümüş sular. Ve nihayet deniz renkli Ceyhan ve deniz dalgalı büyük bahçe. Elbistan burasıdır. Bu son manzara 1 arkadaşım gibi bir Çoklarını aldatan bu bahçe görünüşü, bu zavallı türk kelimesini. Albistanı öz milliyetinden ve hakiki hüviyetinden uzun müddet mahrum etti. Biz şimdi ona: gerçek manasını ve gerçek morfo- [/] Horodotun Ramses II tarafından Anadoluda dikildiğini naklettiği Obelisklerden biri Hurman vadisindedîr. Bugünkü adı "Dikili tas., tır. H. fe. T. [2] Prehistoryada bu el damgası bir sihir ve tılısım İfade ederdi. Garbi Av-rupada kayalar üzerinde el izlerine te • sadüf ediliyor. Georges Goury. Origine et Evolution de rifomme s. 323. La Prthistsire L. Capitan. s. IH. lojisîni bulup vermek vazifesini yapacağız. • * ¦ Not — lt.ıhk harflerle yazdığımız tatırların ihtiva ettiği mana ve maksat ileride yapacağımız geniş etimolojik tetkikte ehemiyetli istinad noktartdır. Hayırsever bir yurddaş Kazanç temyiz komisyonu abasından B. Ali Cemal Oktuna 30 ağustos günü ölen kızı Seyhun Aktuna'nın hatırasını taziz için yeni hayat mektebinden 40 yoksul talebeye göğüslük yaptırmış, ve kiub almıştır. Kimsesiz talebeden bir kısmına da ayakkabı yaptırmak için mektebten bir isim listesi istemiştir. Yeni Hayat mektebi, yoksulluk içinde okuyan vatan çocuklarını unutmı-yan bu şefkatli ve iyilik sever yurd-daşa candan teşekkürlerini sunmaktadır. Yurdda hava durumu Meteoroloji enstitüsünden aldığımız malûmata göre dün Muğlaya yağmur, Bolu'ya hafif kar yakmış, diğer mtnta-kalarda hava umumi olarak açık ve hafif bulutlu geçmiştir. Devam eden şiddetli soğuklar, umumiyet itibariyle şid. detinİ kaybetmiş ve hava düne göre hafif ısınmıştır. En düşük dereceler İstanbul ve İzmir'de sıfırın üstünde kalmıştır. Diğer yerlerde sıfırın altında. Urfa'da 1, Adanada 2, Konyada yir. mi iki, Karsta 26, Sıvasta dünden düşük olmak üzere sıfırın altında 29 a düşmüştür. Yurdda en yüksek sıcaklık Antalyada sıfırın Üstünde 14 dür. Sıvasta toprak üstündeki karın kalınlığı bir metreyi muhafaza etmektedir. Bugün Ankarada da hava düne göre ılık geçmiş, sühunet sıfırın altında iki dereceye çıkahilmiştir. Çağın Arzuhal Encümen1 bugün saat 10 da toplanacaktır. Terfi eden adliyecilerimiz 243 kişilik kararnamede nakil suretiyle terfi edenlerin listesi Naklen terfi ettirilenler: Uç gün evvelki sayımızda, bir kısmı, nı verdiğimiz adliye terfi ve tayin kararnamesinin sonunu yazıyoruz: Vekâlet Hukuk İşleri Başmuavini Şemsettin Temyiz raportörlüğüne, hukuk işleri muavini Nusret hukuk işleri baş muavinliğine, Zat İşleri Başmuavini İsmail Hakkı Ankara Hâkimliğine, Ceza İşleri Başmuavini Bekir Ankara Hâkimliğine, Adapazarı Reisi Suzi Bilecik Reisliğine, Samsun Azası Mahmud Rüştü Gerze Hâkimliğine. Bursa Sulh Hâkimi Neşet Alanya ceza hâkimliğine. Temyiz Raportörlerinden Ali Ulvi bir derece yüksek raportörlüğe, Kırşehir Azası Ahmcd Hamdi İsparta Hukuk Hâkimliğine. Amasya Müddeİ Umumîsi Cemal Kırklareli Müddei Umumîliğine, Temyiz Raportörlerinden izzet Zeki bir derece yüksek Raportörlüğe. İstanbul Müddei Umumî Muavinlerinden Şefik Bandırma Müddeİ Umumîliğine, Mersin Azâ- Eski uiinler 1899 tarihli bir türk gazetesi diyordu ki: "Yirminci asra yaklaşıldıkça birçok terakkiler görülmektedir. Elyevm Paria-te elektrikle müteharrik arabaların [otomobil] adedi tamam yüz adeddir. Hele bunlardan torpil biçiminde biri Keçen hafta saatte 16 kilometre yapmıştır. İstanbul araba ve tramvay beygirlerinin istirahat zamanı yakla-şıyorl" Arkasından başka bir haber: "Hüsnü hizmetine mebni türkçe ve arabca ve fransızca Malûmat ve Servet ve Ir-tika gazeteleri muharrirlerinden iz-zetlû Ahmed Rasim Beye terfian rüt-bei saniye tevcih Duyurulmuştur.., Bizim merhum Ahmed Rasim! Geçmiş zamanlar nostaljisi 1 Fasit daire içindeki Amerika Makine ziraatı" başladığı zaman Ame-rikadaki 10.000.000 at ve katır ortadan kalktılar. İmdi, Bu on milyon at ve katır için 16 milyon 160 bin hektar çayıra lüzum vardı. Halbuki buğday, çavdar, mısır gibi ziraat ve ihraç maddelerinin ekilip biçildiği topraklar bundan azdı. Şrmdİ neticeye bakınız: Çiftçiler, tabiidir ki, cayırları boş bırakmadılar. Ziraat maddeleriyle davar, inek. kümes hayvanları istihsalini çoğalttılar; fiatlar düştü. I ı.ıdarın düşmesiyle köylülerin tatma İma kabiliyeti azaldı. Bu hal endüstri ve ticarete işsizlik getirdi. Bu işsizlik şehirler halkının satınalma kabiliyetini azalttı. O vakit çiftçiler dallan daha indirdiler. „ Şimdi Amerika bu fastd daire, ve. son netice olarak da, nisbi bir resab i-çinde bulunuyor. Ankara, ankarahlarındır. Bm zenmn kadın Bir şehirli, yazdığı mektubta bize, şehirlilerden şikâyet ediyor: "Asfalt caddelere atılan süprüntüler gözlerimizi ve midelerimizi rahatsız ediyor. Apartmanlar müşterek meskenlerdir: Oralarda gürültü, gecenin muayyen bir saatinde kesilmek ve komşu hakk:na riayet edilmek Lazımdır. Bahçelerde kümes hayvanları besleniyor; ev bahçelerini çifttik avlusu haline getirmemeli, ilâh...." Şehirliler bu gibi fikirleri benimsedikçe yalnız apartmanları değil, bütün şehri müşterek mesken gibi görmeğe alışacaklardır. "Ankara ankaralılarındır." Sözünü bu nuksadla neşredelim. Dünyanın en zengin kadını Lady Houtson nihayet ölmüştür. Üçüncü kocası öldüğü vakit, gazete -ler, bir kısım servetinin saklanmış olduğunu iddia etmişlerdi. Lady Houtson dedikoducuların ağzını kapamak üzere 1 milyon ingiliz lirası vermiştir. Zenginin parası ile kalemimizi yormayalım. Fakat Lady Houtson'a aid iki fıkra var ki zikredilmeğe değer. Biri Londra müdafaası için hükümete 200,000 ingiliz lirası vermişti. Hükümet bunu reddetmeğe mecbur oldu: çünkü ingiliz haznesi ka-yıd ve şartlı teberru kabul edemez! İkincisi de, belki de dünyanın en ihtiyarlarından olmasına rağmen, en çok evlenme teklifi alan kadmın kendisi olmasıdır. Ondan dul kalmak is-tiym namzcdlerin sayısı, kadıncağızın yaşı ile bernber artıyordu* def terlt Silulıalnma ekonomini Lucien Romier silâhlanma ekonomisini tarif ediyor: 'harbin makine -leştirilmesi için yapılan silâhlanma yansı hakiki servet meydana getirmiyor; serveti İstihlâk ediyor. Mevcud olan yerde fazlay* ortadan kaldın -yor ve fazla mevcud olmıyan yerde ise halka bir takım mahrumiyetler yüklüyor. Şu halde, silâhlanma yarı • şı, verimsiz istihlâkle mahrumiyetlerin taviz olunamadığı noktada, ergeç durmak lâzımdır.' Cihan, rahat edebilmek İçin, o günü mü beklîyecekT Fransız nüfus sayımı Resmî gazete. Fransa'da mart a -ymda yapılmış olan nüfus sayımının neticelerini geçen hafta sonunda bil -dirdi. Beş yılda bir yapılan sayımdan anlaşılıyor ki 1931 de 41.834.923 kişi olan fransızlar. 1936 martına kadar 71.045 fazlasiyle 41.905.968 kişi olmuşlardır. Gene bu beş yıl zarfında Fransa • dan 437.416 yabancı çekilip gitmiş, bunların yerini dışardan gelen 508.461 fransız tutmuştur. Nüfus sayımları daima, bir tarafa kaydedilecek kadar dikkate lâyık hâdiselerdir. Ankara şarabı Ankra üzümünden şarap yapan bir yabancı mütehassıs, kınk dökük türkçesile, eserini tarif ediyordu: "Bu şarapta Ankaranın renkleri. An kararan güneşi, Ankaranın havası vardır." —Ankara şarabiyle havası arasındaki münasebeti anlıyamadım. — Çünkü, efendim, Ankaranın havası "erkek" bir havadır ve Ankaranın şarabı da öyle bir şarabtır. Teşbih güzel ve her halde doğrudur. Rcmy de Gourmont hatıralarında: "Yirmi yaşında kprelamış olduğum bazı çocukça notlar, bugün bana, bir dost çehresi samimiliği île ıztırabları-mı unutturdu." diyor. Etrafımızda sade ciddî, ağır. hattâ korkunç hâdiseler görmekte olduğumu» için her şeyi ciddiye almağa alışıyoruz. Halbuki hakikat mutlak çatık kaşlı olmak lâzım değildir. Tarih re vesikaları İçinde yaşadığımız hâdiselehin en gerçek tarafını kendi vasıtaları ve kendi kafası ile bulup çıkaramıyan muasırm bir tesellisi vardır: — Bir gün tarih, bunu yazacak 1 Nasrettin Hocan m sokağa çıkın -caya kadar mahiyetini büsbütün değiştiren meşhur hikâyesini hatırlıya-rak günlük hâdiselere bakmız: İspanyaya kim gönüllü gönderiyor? Kİm göndermiyor? Msdrid önlerinde kim galib, kim mağlûbtur? Largo Kabal-lero mu. yoksa General Franko mu hakikî ispanyol şefidir? Bir ajansa göre bu, öteki ajansa göre öteki, ha -kikatin ta kendisidir. Bir gazete, bu türlü düşünüşün, öteki gazete, öteki görüşün müdafaası için sütunlarını verir. Muasır : — Bir gün tarih bunu ynzacakl diye avunadursun; bu biribirini tutmaz haberlerle yazılar yarınki tari -hin bugünden artmış vesikaları olmı yacak mı? I sı Hasan Basri Tarsus Müddei Umumîliğine. Bitlis Azası Mustafa Rauf Kırşehir Ceza Hâkimliğine. Urfa Arası Abdülcclil Birecik Hâkimliğine. Di-yarbekir Ceza Hâkimi Ömer Cemil Tunceli Reisliğine. Alanya Azası Meh-med Salim Urfa ceza hâkimliğine, temyiz raportörlerinden Saib adliye müfettişliğine, Balıkesir ceza hâkimi Salim İstanbul azâlığına, Ankara Müddei U-mumî muavini Kemal, baş müddei umumi muavinliğine, Ankara ağır ceza azası Cemal Kayseri ceza hakimliğine, Elâziz ceza hâkimi Mehmet Fikri Afyon azâlığına, Gerede Sorgu hâ'cim vekili Hamdi aynı yer hâkimliğine. Karaisalı müddei umumisî Ömer, Siverek müddei umumîliğine Eskişehir azası Kâmil Bitlis ceza hâkimliğine Ankara azâ muavini Sabık baş müddei umumî muavinliğine, Rize sorgu hâkim vekili ibrahim aynı yer sorgu hâkimliğine, İstanbul sorgu hâkimi Mustafa Mü-nib ödemiş ceza hâkimliğine, Cihanbeyli müddei umumîsi Baha Rize müddei umumiliğine, İstanbul arası Burhanet-'.in Kırklareli ceza hâkimliğine, İFtan -bul sulh hâkimi Said Bursa hâkimliğine. Elâziz ceza hâkimi Mehmet Kadri Afyon azâlığına, İstanbul azası Murad Hulusi Bilecik hâkimliğine. Boyabad müddei umumisi Veysi Dersim müddei umumiliğine Alanya hâkimi Mehmed Salim Urfa ceza hâkimliğine; ikinci umumî müfettişlik adlî müşaviri Mehmed Tahsin birinci umumî müfettişlik adlî müşavirliğine, Balıkesir ceza hâkimi Salim İstanbul azâlığına, Görele hâkim muavini Fatma Bedia Adapazarı hâkim muavinliğine. Denizli azası Şükrü Elbistan hâkimliğine. Daday sorgu hâkim vekili Cemil Daday sorgu hâkimliğine. Bilecik reis? Celâleddin A-dapazarı reisliğine, eski Vezirköprü azası İzzet Yozgat icra memurluğuna, İstanbul azâ muavini Muhlis istanbul ağır ceza azâlığına, Alucra sorgu hâkim vekili Nuri Alucra sorgu hâkimliğine, Ayvalık sorgu hâkim vekili Necmettin Ayvalık sorgu hâkimliğine, Karadeniz hukuk hakimi Ali Kcj.ın lu.kukhtkjBj^a^^ lifine. Kırşehir azâ muavini Mehmet Hilmi. Kırşehir sulh hiVimlifeine. Kasaba sorgu hâkim vekili Rıza Kasaba sorgu hâkimliğine, Tekirdağı müddei umumî muavini Refik aynı yer müddei umumîliğine, Uşak ceza hâkimi Ahmed Behçet İzmir sulh hâkimliğine. Istan -bul sorgu hâkimi Celâleddin Zonguldak ceza hâkimliğine, İstanbul sorgu hâkimi Mehmed Mesud İstanbul azâlığına, Edirne icra memuru Ayşe Kadriye Denizli hâkim muavinliğine, Zonguldak ceza hâkimi Tahsin, Edremit ceza hi -kimliğine, İçel sorgu hâkim vekili Mehmed Emin aynı yer »orgu hâkimliğine, Nazilli sorgu hâkim vekili Ziya aynı yer sorgu hâkimliğine, Şile sorgu hâkimi ihsan Vakfıkebir müddei umumîliğine, İstanbul sulh hâkimi Fuad Ista» bul azâlığına, Denizli azası Şükrü Elbistan hukuk hâkimliğine. Kırşehir a-zâsı Ahmed Hamdi İsparta hukuk hâkimliğine, Ankara sulh hâkimi Osman Zihni Ankara müddei umumi muavin -ligine, eski Yozgad azası ilhamı Pertek hâkimliğine. Karadeniz Ereğlisi hukuk hâkimi Ali Keşan hukuk hâkimliğine, Tire sorgu hâkim vekili Necati Tire sorgu hâkimliğine. Gürün azâw Şükrü Şarkışla hâkimliğine, İstanbul azası Hakkı Mersin ceza hâkimliğine. Giresun hâkimi Hulusi. Giresun azâlığına. baş müddei umumi muavini Arif Ankara hâkimliğine, Tunceli müddei umumî muavini Cemal Van müddei umumîliğine. Ankaar ceza hâkimi İsmail Hakkı Gürün ceza hâkimliğine. Ankara hukuk hâkimi Talât Ankara icra hâkimliğine, Çanakkale azası Mehmed Suad istanbul azâlığına, Giresun azası Mehmed Ali Giresun hukuk hakimliğine. Ankara müddei umumî muavini Mukaddes Sivas azâ muavinliğine, hukuk işieri müdürlüğü baş mümeyym Aziz Ankara hukuk hâkimliğine. İstanbul azası Mehmet Kemal Mersin hukuk hâkimliğine, istanbul müddei umumi muavini Şefik Bandırma müddei umumiliğine. İsparta azası Mustafa Vehbi Eskişehir azâ -lığına, Cihanbeyli müddei umumîsi Baha Vize müddei umumîliğine. Bor sorgu hâkim vekili Fehmi Bor sorgu hâkimliğine, Bilecik azası Mustafa İzzet Bilecik hâkimliğine tayin edilmişlerdir. sot!"" Mi rr: p 1 * \RTES1 ULUS ŞAYKA 3 ¦HABERLER YENİ DENİZ SİLAHLARI REJİMİ. 1936 senesiyle beraber harb »on -rasmın en chemİyetli anlaşması olan Vaçington ve Londra deniz silâhları mukavelesi de tarihe karışmış oluyor. Bugünkü deniz ve kar- silihlariyle h-rbtan evvelki silahların mukayeselini yapan bir istatistik cedvel.ne ba-kılacak olursa, bu.un. harb.an evvel ki devre nazaran, kar. ..ahlarının hayli fazla olduğu, deniz silahlarının ite, 1913 senesine nazaran, hayli geride bulunduğu görülür. Bu, harbtan sonra biri kara, diğeri de deniz silâh-Unnın tahdidi için yapılan iki teşebbüsten birincisinin müsbet bir netice »ermediği halde ikincisinin muvaffak olmasından ileri gelmekte idi. Deniz »İlâhlarının tahdidi rejimi iki mukaveleye dayanıyordu: | 1922 senesinde imzalanan Va-sington mukavelesi 2 — 1930 senesinde imzalanan Londra mukavelesi. Bunların birincisi beş büyük deniz devleti ingiltere, Amerika, Japonya, Fransa ve İtalya arasındaki kuvvet nisbetini tayin ediyor, ingiltere ve Amcrikad-n her birinin bet nisbetine karsı Japonyaya üç ve italya ile Frna-aaya da bîr ve üç çeyrek safi harb gemisi veriyor. Sonra bu smıf gemile -nn azamî hacimlerini otuz bes bin ton olarak tesbit ediyorlardı: Londra deniz anlaşması da devletler arasındaki aynı nisbetleri muhafaza ederek daha küçük gemilerin hacimlerini ve silâhlarını tahdid ediyordu. Her iki mukavelenin müddeti evvelki gün nihayet bulmuştur. Deniz devletleri arasındaki silâh muvazenesinin temel tasmı teşkil eden bu iki mukavelenin müddetini uzatmak için yapılan teşebbüsler, Japonyanın ingiltere ve Amerikaya tahsis edilen beşe karşı üç nisbet İle iktifa etmi -yerek müsavat istemesi yüzünden suya düşmüştür. Son bir teşebbüs gecen senenin mayıs ayı içinde Londrada ynpılmıştı. Japonya müsavat nokta -lâlT** J*'1""1* konferansı trrlıet-ti. Bundan *onra dört devlet - ingiltere, Amerika, italya ve Fransa -V.ı.in«-ton ve Londra mukavelelerinden ayrı bir anlaşma yap udc irin müzakerelere devam ettiler. Vaşİng -ton nisbetlerinin muhafazasına imkân görülmeyince Londrada hiç olmazsa, gemi hacimlerinin tahdidi hakkında -ki hükümlerin kurtarılmasına çalı -şildi ve 1942 senesine kadar devam edecek olan bir mukavele imzalandı. Bu mukaveleye göre: 1 — Japonyadan gayri deniz devletleri otuz beş bin tonilatodan büyük gemi inşa ermiyeceklerdir. 2 — Tayyare gemilerinin tonajı yirmi üç bini tecavüz etmiyecek. 3 — Her devlet yeni deniz inşaatından diğerini haberdar edecek. işte 1937 senesiyle beraber meriyete geçen yeni deniz silâh rejimi budur. Görülüyor ki bu. 1921 ile 1936 seneleri arasındaki rejimden çok farklı bir rejimdir. Aradaki farklar şöyle hulâsa edilebilir: 1 — Bu rejime Japonya dahil değildir. Uzak Şark devleti hiç bir kayd-ile mukayyed olmak İstemiyor. 2 — italya geçen seneki müzakerelerde hazrr bulunmuş olmakla be • raber o tarihte zecri tedbirler devam ettiği cihetle henüz mukaveleyi kabul etmemiştir. 3 — Bugün Amekİra, ingiltere ve Fransa arasında merî olan bu mukavele, ancak gemilerin hacmini tahdid ediyor. Vaşington ve Londra mukavelelerinde olduğu gibi her devletin her sınıf gemiden sahib olabileceği tonaj mıkdarını tayin etmiyor. — Dördüncü bir zaaf da rmıka-»el«ye. Almanya. Rusya gibi son zamanlarda deniz inşaatlarına ehemiyet wen devletlerin dahil bulunman».-landır. ingiltere sonuncu noksanı telafi etmeli için bu devletlerle ayrı muka-veleler yapmıştır. Almanya Versailles muahedesiyle donanma sahibi olmaktan resmen mertdiîmiş olmakla be-r-ıber lnfi''-r- ile yıp'.ığı bir anlaş-rm* i\f 'n«"l»z donanm-*-mn yürde t*Jz be» « îb: ne muauü deniz kuv . SOVYET RUSYADA istihsal plânının verdiği neticeler Moskova, 3 (A. A.) — Tas Ajansı bildiriyor: Gazeteler, Sovyetler Birliği ağır endüstrisi, münakalât gıdaî endüstri ve hafif endüstri halk komiserliklerinin 1936 istihsal plânları, nı zamanından e-vel bitirmiş olduklarına dair BB. Stalin ve Molotov'a verdikleri raporları neşretmektedir. Sovyetler Birliği ağıt endüstrisi müdafaa endüstrisi de dahil olmak üzere, yıllık plânını 14 ilkkânunda bitirmiş ve on bir ay ve 14 gün içinde 31 milyar 430 milyon rublelik iıtihsal yapmıştır. 1936 yılının ilk on bir ayı içinde istihsal, 1935 yılının aynı aylarına nispetle yüzde 34,1 artmıştır. Münakalât halk komiserliği, vagon yükletme yıllık plânını 27 ikinci teşrinde ve ton ve ton-kilometrc olarak mü. nakalât yıllık plânını da 10 ilkkânunda bitirmiştir. 1936 senesi içinde Sovyetler Birliği demiryolları idaresi, plânda yazılı 28.731.000 vagona karşı 31.534.466 vagon yüklemiş ve bu suretle plânı yüzde 109.8 nisbetinde fazlasiylc gerçekleştirmiştir. Yolcu nakliyatı, 76.9 milyar Plânın gerçekleştiğ m bir raporla bildiren BB. Stalin ve Molotıi yolcu - kilometre tutmuş vc plân yüzde 1099 olarak gerçekleştirilmiştir. Gıda endüstrisi komiserliği, 1936 yılı plânını bütün sene için hesab ediL miş olan 9 milyar 145 milyon rublelik istihsale karşı 9 milyar 160 milyon rublelik İstihsal yaparak, daha 14 ilkkâ-nun tarihinde bitirmiştir. 1935 yılının ilk on bir ayına nİsbetle 1936 yılının aynı ayları İçindeki istihsal fazlalığı yüzde 29.6 dir. Hafif endüstri komiserliği, yıllık plânını, bütün sene için hesab edilmiş olan 7 milyar 642 milyon rublelik istihsali 20 İlkkânun fatihinde 7 milyar 658.9 milyon rublelik istihsal yapmak suretile daha o gün bitirmiştir. 1935 yılının İlk on bir ayına nisbetle 1936 yılının ilk on bir ayı içindeki İstihsal fazlalığı yüzde 34.6 dır. ingiliz - italyan anlaşması (Başı 1. inci sayfada) Taşmasının imzasının bütün Avrupada doğuracağı sempatiye tam bir şuurla iştirak edebilmektedir. Ohserver gözetenine göre anlaşmanın İl II I. Ü İlliı I İ Londra, 3 (A.A.) — Londrada çıkmakta olan Observer gazetesine göre ingiliz - italyan anlaşması aşağıdaki hususları ihtiva etmektedir. 1. — Şarkî Akdeniz devletlerinin menfaatlerine riayet. 2. — ttalyanın Balear adaları Üzerindeki her türlü emellerinden vazgeçmesi, 3. — İtalyan radyolarının bilhassa şark ve yakın şark tarafından emisyonları alınmakta olan Bari İstasyonunun ingiltere aleyhindeki neşriyatına son vermesi, 4. — ttalyanın Mısırın Milletler cemiyetine girmesine muhalefet etmemeği vâdetmesi, 5. — Mısırda kapitülasyonların kaldırılması hususunun İtalya tarafından kabul edilmesi. 6. — ttalyanın bilahare Montrö anlaşmalarına ve Londra deniz muahedesine iştirakinin dikkate alınması. 7. — Milletler cemiyetine karşı yapılan hücumlardan vazgeçilmesi ve Cenevre müessesesi ile tekrar işbirliği e-d ilmesi. Anlaşmanın iir hedefi Roma. 3 (A.A.) — Giornalc d'ttalia-da B. Virginİo Gayda, diyor ki: İngiliz - İtalyan anlaşmasının başlıca üç hedefi vardır: Sulh. italyan münasebetlerinin ve İ- veti sahibi olmak hakkını kazanmıştır. İngiltere Rusya ile de ayrı bir an laşma yapmış ve Ita'ya ile yaptığı son Akdeniz itilâfı da dolayısİyle bîr deniz anlaşmasıdır. Binaenaleyh 1937 senesiyle bera ber yeni bir deniz rejimi başlamış bulunuyor. Fakat bu, 1921 senesiyle 193G seneleri arasındaki gibi sıkı ve rekabeti tahdid eden bir rejim olmadığı için son sen*ler zaılmdakî kar» ve hava sjIShbdn yarışının deniz silâhlarına da teşmili beklenmekledir. A Ş. ESMER talyan - ingiliz menfaat tesanüdünün ıslahı ve Akdcnİzdcki diğer devletlerin menfaatlerine riayet. Her şeyden önce bahis mevzuu olan şey. Akdenirdcki İngiltere ile ttalyanın şimdiki variyetleri ile bu denizdeki enternasyonal vaziyetlerin dokunulması caiz olmıyan mahiyetini kuvvetlen* dirmektir. Anlaşma, bir ittifakname olmadığı gibi hiç bir devlet aleyhine de müteveccih değildir. Itilâfname, Akde- nizin bir statüsü olmak iddiasında bulunmadığı gibi bu denize aid bir tah-kimname de değildir. Anlaşma, İngilterenİn Akdenizîn Büyük Britanya imparatorluğu için bir transit yolu olmasıyla alâkalı kaygula-rını teskin etmekte ve İtalya İmparatorluğunun vasıflarını tanımaktadır. Nihayet B. Gayda, bu anlaşmanın i-talyan - alman işbirliğini katiyen bozmamakta olduğunu beyan eylemektedir. Diğer gazeteler de italyan - alman münasebetlerinin bu itilâf yüzünden müteessir olmıyacağını yazmaktadırlar. Lavora Fa sc i ıra diyor ki: İtalyan - alman münasebetleri zâfa düşmemiş olmakla kalmamış belki İtalya ile ingiltere arasında normal münasebetlerin kuruluşu alman - italyan mü-nasebatını daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Anlaşma ve yunanlar gazeteleri Belgrad. 3 (A.A.) — Yugoslav matbuatı, ingiliz - italyan anlaşması hakkında hiç bir tefsirde bulunmamakta, fakat yabancı kaynaklardan gelen haber ve tefsirlere geniş bir yer ayırmaktadır. Vreme gazetesinin Paris muhabiri Akdeniz anlaşmasını büyük devletlerin uyuşma yolunda yeni bir muvaffakiyet olarak kaydettikten sonra bu anlaşmanın Avı up.mm küçük devletlerinin em niyet hislerini çoğaitmıyacak bir şekilde Habeşistan mcselcHtni kapattığını i-lâve etmektedir. Anlaşma re Arunturya gazeteleri Bütün Viyan gazeteleri italyan - ingiliz anlaşmasından memnuniyetle bahsetmektedirler. Kısa dış haberler • Varşova — Parlamentoda Başbakan vekili B. Kowski fransız istikrazı hakkında: "— Polonyaya yapılan İstikraz hakkındaki projenin fransız parlamentosunda kabulü Fransız - Polonya ittifakının sarsılmazlığını göstermiştir.*' demiş ve bu istikrazın Polonyanın müdafaası meselesiyle çok yakından alâkadar olduğunu söylemiştir. • Şanghay — Haber alındığına göre Sİyanfu'da askerler arasında yer yer isyan hareketleri devam etmektedir. Bu askerler komünist partisi de dahil olduğu halde bütün partilerden mürek-keb bir "tek cephe" hükümeti kurulmasını istemektedirler. • Belgrad. — Valide kıraliçe Mari kıı.ıl ikinci Piyer'in küçük kardeşini tahsilini ikmal ettirmek üzere bugün Londraya götürmüştür. • Belgrad — Başbakan B. Stoyadi-noviç birkaç gün dinlenmek üzere bugün Isviçrcye hareket edecektir. • Bükreş, — B- Tataresko, hava ve bahriye nazırınm istifasını kabul etmiştir. IUU;\R- Ylf.OM.AV Belçika kiralı Koııgoya gidiyor Brüksel, 3 (A.A.) — Lö Suvar gazetesi Kiralın yakında Kongoya gitmek tasavvurunda olduğunu bildirmektedir. PAKTININ Bulgar gazetelerindeki akisleri Sofya. 3 (A.A.) — Bulgar Ajansı bildiriyor: Gazeteler, yakında imzalanacak o-lan bulgar - yugoslav dostluk paktı hakkında uzun yazılar yazarak bu hâdisenin büyük ehemiyetini tebarüz ettirmektedirler. Mir gazetesi diyor ki: Bulgar - Yugoslav yaklaşması, enternasyonal büyük ehemiyeti olan bir hâdisedir. Bir sulh eseri olması haysi-yetile, bu yaklaşma, balkan memleketleri münasebetlerine daha ziyade bir vuzuh verecektir. Bulgar - Yugoslav dostluk paktı, karşılıklı emniyet ve hürmet üzerine yükselecek olan yeni balkan binasının temelini teşkil eyleyecektir. Zora gazetesi diyor ki: Bu pakt, Bulgaristanın Yugoslav-yaya karşı üç senedenberi devam ettirdiği politikanın bir neticesidir. Bu politika, bugünkü yeni adıma doğru devamlı bir hazırlık teşkil etmiştir. Utro gazetesi, üniversitede enternasyonal hukuk profesörü doktor Ge-nov'un bir makalesini neşretmektedir. Profesör Genov ezcümle diyor ki: 1912 balkan ittifakından tamamiyle bambaşka olan bugünkü bulgar - yugoslav anlaşması, hiç bir istilâ hedefi gütmemekte ve hiç bir kimseyi tehdit etmemektedir. Bu sebeblerden dolayı Avrupanın az sükûnetli havası dikkate alınırsa, bu pakt, komşularımız ve diğer büyük devletler tarafından memnuniyet ve itimatla karşılanmalıdır. İlk temel konulmuştur. Bu paktm gerek i-ki memleket ve gerek balkanlar için hayırlı neticeler vermesi, iki memleket devlet adamlarının dirayet ve himmetlerine bağlıdır. B. Çankov ile sıkı alâkası bulunan Slovo da ezcümle diyor ki: Bu yeni pakt, umumî sulhu kuvvetlendirecektir. Tamamiyle eminiz ki diğer komşularımız, bu paktın hakikî manasını anlıyacaklardır ve hiç kimse, din. âdet ve Usan itibariyle bu derece biribirine yakın iki milletin dostluğundan endişe hissetmeyecektir. Bu iki millet arasında şimdiye kadar devam eden rekabet, balkanlarda sulh için daimî bir tehlike teşkil eylemiştir. Bu rekabet bitince, sulh, diğer balkan memleketleri lehine de durluk kesbey-liyecektir. SON DAKİKA ingiliz - talyan anlaşmasının metni neşredildi ..anlaşmanın hiçbir devlete karşı olmadığı tasrih edilmektedir Londra. 3 (A.A.) — Royter tebliğ ediyor: Rom ada imzalanan ingi -liz - italyan beyannamesinin metni Şudur: Sulh ve emniyet umumî davası menfaatine, kendi aralarındaki münasebetler ile bütün diğer Akdeniz devletleri aralarındaki münasebetle -rin iyileşmesine gittikçe daha fazla surette yardım etmek arzusu ile mütehassis bulunan ve bu devletlerin haklarına ve menfaatlerine hürmete azmetmiş olan Büyük Britanya ve İtalya hükümetleri. Akdenizde giriş, rıkı? ve transit serbestliğinin büyük Britanya İmparatorluğunun muhtelif kısımları için ve İtalya için hayati bir menfaati haiz olduğunu ve bu menfnntlrrin hiçbir suretle biribirle-riyle bağdaşmaz bulunmadığını kabul ederler. İki hükümet. Akdeniz mıntaka-sında millî veyahut arazi mülkî ta-mamiyetindeki statükoda herhangi bir değişiklik vücuda getirmek veya- hut alakalı bulunduktan takdirde her hangi bir değişiklik vücuda getirilmesini görmek hususunda her türlü arzuyu reddelerler. Bu mıntakada her iki tarafın hak ve menfaatlerine, hürmet etmeyi tehahüt eylerler ve bu beyannamenin takviyesini hedef tuttuğu iyi münasebetleri haleldar e-debilecek her türlü faaliyeti boşa çıkarmak İçin en iyi gayretlerini sar-fetmeyi tekarrür ettirirler. Bu beyanname, sulh menfaatlerine hizmet etmeyi istihdaf eylemek-' tedir ve hiçbir başka devlete karşı müteveccih değildir. Aynı zamanda Romada 31 birinci kânunda ingiliz Büyük elçisi ile I-talya Dış İşleri Bakanı arasında te- ati edilen notaların metni de neşredilmiştir. Bu notalarda B. Ciano I-fulyanın clâkadarlığt takdirinde bugün İspanyaya aid toprakların mülkî tamamiyetini masun kılacağını ve hiçbir sarf altında değİşmiyeceğıni teyid eylemektedir. ULUS Tî*SONRANIN 1937 SAM Son haberlerimi/ üçüncü sayfal ad ı r ON YEDİNCİ YIL. NO: 5546 Başbetke AKDENİZ'DE Falih Rıfkt AT AY Akdeniz'in italyan faşizminden-beri süregelen bir macerası var. Fa*i""- «ki ,iberal ltAİya yi A denizde tâbi kalmakla, yanı ingiliz hegemonyasına boyun eğmekle itham etmiştir. Genç faşistlerin, bizim Akdeniz, hayalini bir Urafa bırakınız; fakat bu gençliği eski Roma'nın destanları ile besliyen ve bir imparatorluk kurmak istiyen Musolini, bütün genişleme yollarını Akdenizden aramakta idi: "— Kıyılarımızdan bir tayyare ucumu uzakta alabildiğine boş topraklar var!" diyordu. Muayyen bir istikamet tesbit etmediği için, Akdeniz sahillerinde toprak sahibi bütün devletler bu imaları üstlerine almakta haklı idiler. Tunus hakkında eskidenbe-rî italyan iddiaları vardır. İtalya, Mısırdaki menfaatlerini mütemadiyen kuvvetlendirmek maksadını gütmüştür. Kiralın Mısır'ı ziyaretine, o vakit, nasıl manalar verilmiş olduğunu hatırlarız. Kemalizm zaferinin ebediyyen halletmiş olduğu Akdeniz şarkı davalarını bırakalım. Fakat italya'da, sık sık, bir Suriye münakaşası da baş göstermiştir. Önceleri faşist italya'nın bilhassa Fransa ile arası açıktı. Roma, alman revizyonculuğu tehlikesini sömüren bir politika ile, Fransa'yı kendine yaklaştırmağa muvaffak olmuştur. Laval - Musolini mülakatının ve anlaşmasının Habeşistan sergüzeşti üzerindeki tesir derecesi, hâlâ, esrardır. Bn vaka cereyan ederken, t-ransa 1-talya'yı gerçi hoşnud bırakama-mışsa da. ona karsı bir türlü serbest dc olamamıştır. Fransa'dan istediği gibi ne italya, ne de Milletler Cemiyeti istifade edebildi. Arkasını sağlama bağladığına hükmeden ttalyanın. politika şartlarını iyice teşhis ederek, Habeşistan fethine nasıl çıktığını biliyoruz. Bu sergüzeşt sırasında, Musolini, İngiltere'nin Akdeniz hegemonyası hakkındaki düşüncelerini açıkça söylemiştir; hattâ ingiliz donanmasına meydan okumuştur. Anlaşılıyor ki ingiltere ne kendi menfaatlerini, ne de Milletler Cemyetine benimsettiği barış ve emniyet menfaatlerini kuvvetle müdafaa edecek halde değildi. Musolini: *'— Akdeniz İngiltere için sadece bir yolt İtalya için bir hayat meselesidir!" diyordu, ingiltere bu söze yalnız aksi düsturla cevab vermedi: imparatorluğun talii için büyük bir tehlike sezdi; karada, havada ve denizde kuvvetlerini arttırmağa ve yenileştirmeğe karar verdi. Bundan başka Akdenizde de yeni emniyet imkânları aramağa koyuldu. Habeşistanda askerî zaferi temin eden italya, bu sefer, Ingilte-^nin her teşebbüsü kendi aleyhi1*; Uttkld etmek yolunu tuttu ««¦ ı?.e.nİBdeki in8'Iiz menfaatle [arda m oldu*u bütun toprak- K FakM,b,r/ahrİMiğ" * gıltere de Iuiya ile bir ye başlamak ne d |u| £ defa Habeşistan davası hallolun- duktan sonra, İngiltere'yi *.;i~j ı ¦ • ı - c,leden çıkarmak niyeti vardı. Musolini, kendi menfaatlerini ve belki inkişaf haklarını tasdik ettirerek ı„ giltere ile anlaşmak, ingiltere ise, lalya'yı olduğu yerde durdurarak (Sonu 4. tincO sayfada) ADIMIZ, ANDIMIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Ankaraya dün sabah dön en Dış Bakanımızı durakta bir askeri müfreze selâmladı Cumhur Reisimiz Atatürkle Yabancı devlet reisi dolayısiyle teati e Ankara. 4 (A.A.) — Yılbaşı dolayısiyle Cumhur Reisimiz Atatürk'le yabancı devlet reisleri arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur: Ekselans Kemal Atatürk, Ankara Yeni sene için gerek kendileri, gerek Türkiye hakkında en iyi dileklerimin kabulünü Ekselansınızdan rica e-derîm. Carol eri arasında yılbaşı dilen telgraflar. Ekselans Kemal Atatürk, Türk Cumhuriyeti Reisi Ankara Yeni sene münasebetiyle Ekselansınızın hararetli tebriklerimi ve şahsi saadetelri ile Türkiyenin refahı hakkındaki samimî dileklerimi takdim e-derim. Boris III S. Af. Carol II. Romanay Ktralı Bükreş kert aısinl ıyaolar arasında Istanbuldan Ankaraya hareket et -miş olduğunu dünkü sayımızda bildirmiş olduğumuz Dış Bakanımız Dr. Tevfik Rüştü Araş, dün sabah ekspresle şehrimize gelmiştir. Dr. T. R. Arası istasyonda bir askerî müfreze selâm-lamıştır. Dış Bakanımızı karşılayanlar arasında Adliye, Milli Müdafaa Bakanlarımızla İç Bakanımız ve C.H.P. Cenel Sekreteri B. Şükrü Kaya. Başbakanlık müsteşarı, elçiler ve Dış Bakanlık ileri gelenleri. Başbakanlık Hu- Dünkü Kamutayda Kamutay, Cumhur Reisliği, Bas ve Dış Bakanlık binaları için 4.5 milyon liralık tahsisat kabul edildi. Kamutay dün B. Refet Canıtezin reisliğinde toplanarak inhisarlar U-mum Müdürlüğü büdcesinde 117 bin. 1936 umumi muvazenesine dahil bazı büdcelerin tertibleri arasında 52 bin (Sonu 4. üncü sayfada) HATAY Ti Rk MİLİSLER] İŞLERİNDEN ÇIKARILARAK YERLE RlINE BAŞKA I [SSURLAR KONULUYOR. Istanbuldaki gazetelere gelen ve çıtadaki arkadaşımız tarafından bize verilen bir habere göre Sancaktaki türk milisleri işten çıkaıılarak yerlerine başka unsurlardan ve muhite yabancı kimseler ikame edilmektedirler. Bitaraf görmenlerın Sancaktaki hakiki vaziyeti incelemek üzere oraya gittikleri sırada alınan bu tedbirin pasif bir tazyik çaresi olduğunu uzun boylu anlatmağa lüzum bulunmadığı kanaatindeyiz. susî Kalem Direktörü, Ankara Emniyet Direktörü, birçok mebuslarımız ve Dr. Arasın dostları vardı. Yeni sene münasebetiyle izhar buyuruları hissiyattan çok mütehassis o-larak iyi sene dileklerimle birlikte şahsî saadelteri ve Romanyanın refahı hakkındaki samimî temennilerimin kabulünü Majestenizden rica ederim. K. Atatürk Madrid cephesinde harb dündenberi yeniden şiddetlendi İki taraf ta, birbirlerinin karşılıklı taarruzlarını püskürttüklerini bildirmektedirler. Avila. 4 (A.A.) — Uumumî variyette hiç bir değişikliği mucib olmayan ve bir haftadanberi Madridin etrafında fasılasız devam eden muharebe, taarruz ve mukabil taarruzlardan sonra bu son günlerde cephelerde nİsbî bîr sükûn hü- küm sürüyordu. Fakat bu sükun dün 8-silerin üniversite mahallesi mtntakasm-da yaptıktan kısa fakat pek şiddetli bîr hareketle bozuldu. Asiler, saatlerce süren bir bombardı-(Sonu 6. ıncı sayfada) BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA ikinci sayfada: İç haberler, Yankılar Üçüncü sayfada: Dış haberler, Son dakika Dördüncü sayfada: Vilâyetlerimizin çalışma planı, Cengel tefrikamız Beşinci sayfada: Hatay coğrafyasına a*ir. Bibliyografya, İngiliz - İtalyan anılması hakkında tefsirler Altmcı tayfada: Mabaadlar, Radyo . Adana, kurtuluşunun yıldönümü bugün kutlanacak Şehrimizdeki toroslu gençlerde halkevinde bu aksam bir tören yapacaklardır S ikinci kânun, güzel Adanamızın kurtuluş günüdür. Adanalılar bu me-Sud günü her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ve coşkun tezahürlerle kutlayacaklardır. Bunun için çok zengin bir tören programı hazırlanmıştır. Yurdun turlu yerlerinde bulunan çukurovalılar bu mesud günde bulunmak üzere A-danada toplanmışlardır. • • • Ayrıca şehrimizdeki toroslu gençler tarafınd.ın Adananın kurtuluşunun on beşinci yıldönümü bu akşam saat 20 de Hslkevın-de kutlanacal'ır. Kutlama programını yazıyoruz: (Sonu 4. üncü sayfada) S. Af. Borİs III. Bulgarların Kiralı Sofya Yeni yıl münasebetiyle gönderdiğiniz tebrik ve temennilerden dolayı Majestelerine hararetle teşekkür eder ve şahsî saadetleriyle Bulgaristanın refahı hususundaki samimî dileklerimin kabulünü rica ederim. K Atatürk Ekselans Cumhur Reisi, Ankara * Yeni yıl münasebetiyle Ekselansınıza ve asîl türk milletine çok samimi saadet ve refah dileklerinde bulunurum. Jorj II S. M. Jorj II, Etenler Kiralı Atina Aıhnamuda Atat Yeni sene münasebetiyle Majestenizin gönderdiği lütüfkir temennilerden çok mütehassis olarak hararetle teşekkür eder ve şahsî saadetleriyle a-sîl Elen milletinin refahı hususundaki en samimî dileklerimin kabulünü rica ?derim. K. Atatürk — Sayfayı çeviriniz — — ¦ ¦ ____Z=3 Fıkra: Pr. Wiegand Meşhur Bergama müzesini vücude getiren alman arkeologu Wiegand Ber-lİnde ölmüştür, tüm Aleminin teessürüne iştirak ederiz. Fakat-bu fırsatla, türk olarak, bo-yük bir ıstırabımızı söylemek ısteria* Emperyalistler topraklarımızın üstünü istila ederken, bu âlimler topraklarımızın altım yağma etmişlerdir. Bir kıs-mı sarayı ve onun bendelerini, rica rai ya rüşvetle kandırarak, bir kısmı kaçakçılık ederek, dünyanın en zengin müzelerini bizim mallarımızla vücuda getirmişlerdir. Bu müzeleri gezen türk* ler, kendi yurdlarının ne büyük nimet* terden mahrum kaldığını, yabancılar ise, bu eserlerin, onlara muhafaza edecek kadar ehemiyet vermiyen türkleria elinden kurtarılması isabet olduğuna düşünürler. Topraklarımızın üstü gibi, altı da, tam baklan ile ancak cumhuriyetten beri bizim olmuştur. Kapılmamış, taşınmamış, çalınmamış ve kazılmamış olanlarla daha birçok müzeler dolduracağımıza şüphe yoktur. Fakat osmanlı devrindeki yağmaların acısını da biç bir zaman unutmıyacağıs. Turhan paşa Antalyada iken, oradaki takın üzerinde kıymetine paha biçilmez kabartma ve kitabeler vardı. Kendisine bir gece seyyah bir kontes misafir oldu, ve mutasarrıfa bu eser hakkındaki hayretlerini anlattı, neticesi ne oldu, bilir misiniz? Ertesi gün mutasarrıf kontes'e emsal* siz eseri hediye etti, takın üstü bugün boştur. Böyle mutasarrıflar, ve onların, s*. raya kadar, mel'un hiyerarşisi hüküm süreken, Wiegandlar yağmacılık etmez de ne yaparlar? - Fatay SAYFA 2 ULUS 5 SONKANUN 1037 . 1.1 Cumhur Reisimiz Atatürkle Yabancı devlet reisleri arasında yılbaşı dolayısiyle teali edilen telgraflar. (Başı 1. inci sayfada) Ekselans Türk Cömhnriyeti Reisi A nkara Yeni «ene münasebetiyle en iyi tebriklerimi ve şahsi saadetleri ve dost ve müttefik Türkiyenin refahı hakkındaki en hararetli temennilerimi Ekselansınıza razetmekle zevkiyabım. Paul S. A. R. Naib Prens Pol Karajorjeviç Bel er ad Altesinizin yeni sene münasebetiyle gönderdiği lütüfkâr telgrafdan çok mütehassis oldum. Altesinize hararetle teşekkür eder ve şahsi saadetleriyle müttefik ve dost Yugoslavyanın refahı hakkında en samimî temennilerimin kabulünü rica ederim. K- Atatürk Ekselans K. Atatürk. Türk Cumhur Reisi Ankarm Yeni sene münasebetiyle Ekselansınıza şahsî saadetleri ve Türkiyenin refahı için en samimi temennilerimi razederim. E. Benes Ekselans Edouard Benes, Çekoslovakya Cumhuriyeti RvM • Prtg Ekselansınızın yeni yıl dolayısiyle gönderdiği lütüfkâr temennilerden mütehassis olarak şahsî saadetleri ve Çe-koskrvakyanın refahı hakkındaki en hararetli tebriklerimin kabulünü rica ederim. K. Atatürk Un fabrikası ve değirmenlerde Vergi kaçakçılığını önlemek için Muamele ve buğdayı koruma vergilerine tâbi bulunan fabrika ve değirmenlerde muhtelif şekiller altında vergi kaçakçılığı yapılmakta olduğu ve bunun bilhassa bu vergilerin tarh, tahakkuk ve kontroliyle alâkalı bulunan memurların vazifelerine lâyık olduğu ehemiyeti vermemelerinden ve bahis mevzuu müesseselerin imalat ve satışların m kontrolunda başvurulması la. zrmgelen kaynaklardan lâyıkiyle faydalar ılmamasmdan ileri geldiği Maliye Bakanlığınca anlaşılmıştır. Bakanlık bu hususta vilâyetlere bir tamim yaparak ticaret ve zahire borsası olan mahallerde zahire ve un satışlarının borsadan geçirilmesi ve borsalarca analize tabi tutulması mecburi olacaktır. Kontrolü yapılacak olan buğday, çavdar, un ve sairenin kimlere satıldığını ve hangi tüccar vc değirmenler tarafından kimlere yapıldığı ve satış fiat-ları borsalardan tahkik olunacaktır. Sınai müesseseler tarafından tutulmakta olan tasdikli muamele vergisi defterlerine eatrş muamelesine aid fatura numara ve tarihinin altına ayrıca haricî ve dahili ordinoların tarih ve numaraları da kaydolunacaktır. Muamele vergisi kanununa göre defter muhteviyatına aid evrakı müsbİte tahakkuk müddeti İçinde behemehal saklanacaktır. Küçük sanatlar kanunu projesi Ekonomi bakanlığı, küçük sanatlar er babı için hamladığı kanun projesini diğer bakanlıklara göndererek düşüncelerini sormuştur. Bugüne kadar toplanan vc çoğu müsbet şekilde olan cevablar, tekrar gözden geçirildikten sonra, proje. Büyük Millet Meclisine takdim edilmek üzere başbakanüğa sunulacaktır. Yıırdda Hava Durumu Sühunet Sıva»-'la sıfırın allında 25 «lir. Meteoroloji Enstitüsünden aldığımız malûmata göre Trakya ve Marmara kıyılarına hafif yağmur yağmış diğer yerlerde hava bulutlu geçmiştir. Hava sühuneti dün de bütün mıntaka-larda 2-4 derece arasında ısınmıştır. Dün memlekette en düşük sühunetler sıfırın altında Kırşchirde 19, Konya-da 20, Erzurumda 21, Karsta 24 ve Sı-vasta 25 derecedir. En fazla sühunetler sıfırın üstünde Antalyada 16, Mm';, lada 18 derecedir. Ankarada bir hafta-danberi sıfırın altında kalan sühunet dün sıfırın üstünde bir dereceye kadar çıkmıştır. B. Ponso geldi Fransız BUyük Elçisi B. Hanri Ponso dün akşamki Toros ekspresiyle şehrimize gelmiştir. lstanbuldan aldı«ımız telefon haberleri Üniversiteliler Uludağa gidiyorlar İstanbul, 4 — üniversiteliler 17 İ-kınci kânunda Profesör Reincbach ile birlikte Uludağa gidecekler, ayın 30 u-na kadar kalacaklardır. Kayak takımı olmayan talebeye Üniversite Ödünç vesait verecektir. Millî kümeye girecek takımlar İstanbul. 4 — Lik maçlarının verdiği son neticeye göre mil'i kümeye girecek takımlar şunlıtdır: Fener, Galatasaray. Güneş ve Beşiktaş. îstanbula bir heykeltraş-lık profesörü geliyor İstanbul, 4 — Güzel Sanatlar Akademisi heykeltraş profesörlüğü için angaje edilen alman sanatkârı Profesör BelHng yarın Îstanbula gelecektir. Talebelerin tramvay ücretleri İstanbul. 4 — Vilâyet Parti kon- Zirai kalkınma projeleri - üzerinde çalışmalar devam ediyor Umum Müfettişler dün Ziraat Bakanımızın reisliğinde iki toplantı yaptılar. gresinde yaş vc mekteb farkı mevzuu-bahs olmadan talebelerin tramvaylarda tenzilâtlı tarifeden istifade etmeleri hususunda izhar edilen arzu Ali Çe-tin kayanın nazarı dikkatini celbe trniş-tir. Bakanlık mümessilleri şirketle temasa başlamışlardır. Şirket umumi merkezinden talimat istemiştirler. İstanbulda edebiyat gecesi İstanbul. 4 — Üniversite Edebiyat Fakültesi talebeleri, yarın akşam Fuad Köprülünün riyasetinde Fransız Tiyatrosunda bir edebiyat gecesi yapacaklardır. Edebî konferanslar verilecek, sairlerimiz yeni şiirlerini okuyacaklardır. Gece her yü tekrar edilecektir. Zenci ölüsü Bu hafta gelen Vu mecmuasında bir Ölüm tayfası var: Amerikanın Kentucky hükümetinin Owutbord şehrinde halk bir zenci kadmmı asıyor. Sayfanın başında sehpa üstünde bir kadın, ve etrafında, ipin bu kadını nasıl boğmakta olduğunu seyreden kadınlar, er kökler ve çocuklar! objektif yirmi çift kadar gözün manasını tesbit edebilmiştir. Mecrana, tehirde o akşam kahve ve barların gece saat bîre kıdar kapatılmış olduğunu da bildirmektedir. Sakin bunu matem alâmeti zannetmeyiniz: Halk i-çer, sarhoş oltır. Bir çek zenciyi daha sehpaya sürükler diye) Malûmdur ki 1863 de Birleşik Amerikanın şimali ve cenubu zenci hürriyeti yüzünden bİ nötrlerinin kan mı döktüler. Her iki taraf yetmiş senedenberi bu fa-ctt-iun öcünü alıyor. Franko'ya hizmet e-den fallılar İbret alsınlar: Bugün İspanya ihtilâlinin acısını, yarın, sağlı sollu bütün ispanyollar, faslı linçi ile dindirmeğe çabşabİIirler. Faslılar, şimdi, Abdullah ülsa gir'in 4-15 yıllık intikamı için kılıç salladıklarını zan ettikleri gibi! Bir tasnif Bir mimari dersi Fransa'da, bugünlerde kabul edilen mecburi hakem kanununun artık nihayet vereceği umulan grevlerin son yılda türlü türlüsü görüldü. Bun -lardan bahseden Le Temps şöyle bir tasnif yapıyor: ihtar - grev, adi grev, çalışılan yerin işgali suretiyle grev, tarafsızlaştırma ile birleşik grev- Yirmi yıl evvel sosyal ekonomi okumuş ve kİtablannı kapamış olanlar böyle bir grev tasnifini hatırdan geçirirler mi İdi? ) t-mi - eski bir dil Bildiğimiz İsviçrede resmi üç dil vardır: Almanca, Fransızca, ve İtalyanca. Bu üç dilden birinciye 2.924.000 ikinciyi 831.000 ve üçüncüyü de 242.000 kişi konuşur. Romans lİsaainm da resmi dillerden sayılması hakkmda bur mebus, geçenlerde, parlamentoya bur takrir vermiştir. Romans H.lı klâsik Utinceden ai -yade eski Gallo - roman lîsanîyln alâkalı bir dildir ki Isvİçrenİn üç kantonunda ve Avusturya Tirolünde, ve, yalnız İsviçrede 46.000 kişi tarafın -dan konuşulmaktadır. İsviçre hükümeti, teklifi tetkik e-dcceğinİ bildirmiştir Şovimzm! Musiki programı Avrupanın tanınmış gramofon plâğı fabrikalarından üçü birleşti. Bu, musiki elemi İçin büyük bir hâdise sayılıyor. Çünkü plâk en güzide salona da, köy kahvesine de girmektedir. Salahiyetli bir zat bu üç fabrika için şöyle bir faaliyet programı teklif ediyor: "bu fabrikalardan biri on yedinciden on dokuzuncuya kadar üç yüksek musikisi arasına aid plâklar hazırlamalı; ikincisi modern salon musikisinin en güzel parçalarını ve M*ös müzesi** ile olan alâkasından istifade ederek tedris muhitlerinde takdir edilen "sesli coğrafya" plâk -I -ı n.ııı nadir tabılarını vermeli; üçüncüsü de her çeşid musikinin yıldızla -rını tanıtmak için orijinal orkestraların, müzikhol artistlerinin seslerini kulaklarımıza erü}tirmeli...*' Uç sene Japonya sanatlar akademisinde çalışan ve şimdi Türkiye güzel sanatlar akademisine gelen alman mimarı, Japooya-ya ilk gittiğinde modern evler görmüş. Bunların kimi isveç, kimi İtalya, kimi alman, karni fransız kopyesi imiş. Bugün bizde olduğu gibi! Sanatkâr, japon-Ura demiş ki: "— Cedi eriniz gibi yer mangalının basma çömelip yaşamağa devam edemiyeceğânizİ bikrim. Modern mmanye ihtiyacınız var. Fakat mevsimleriniz size mahsus şeylerdir. Ne yazınız isveç yazına, ne kıtınız İtalyan İn- m ~ ı»,...,-------,— ^-tıırlm rina benziyor. Siz modern, fakat zaev-sıöderinize göre ayar olunan bir japon evine muhtaçsınız." Bir japon mecmuası mimarın, üç sene içinde bu tecrübesinde muvaffak olduğunu yazmaktadır. Ayni muvaffakiyeti bizim memleketimiz içîn de dileyelim. Bize yalnız türk evi değil, İstanbul türk evi, Ankara türk evi, Erzurum ve Antalya millî evî lâzım! yani modern mimariyi, esasen buralardaki eski türk mimari tecrübeleri ile tamamlamak lâzım! Sıhat raporunu tekzİb İstanbul akıl hastahanesinden "artık iyi olmuştur,, diye taburcu edilen bur zavallı, cebine bir avuç taş alarak Beyoğlu caddesinde sağa, sola savurmağa başlamış. Nihayet bu "iyileşmiş,, hastayı, elli liralık koskocaman bir camı kırdıktan sonra yakalamışlar. Bir hastanın, bir doktor tarafından verilmiş bir sıhat raporunu göze bu kadar çarpan bir şekilde tekzip ettiğini duymujmuydunuz ? Başbakanımızın Parti Gnrpnnda 1-zah buyurdukları ziraî kalkınma işleri etrafında Ziraat Bakanlığı çalışmalarına devam ermektedir. Bazı İstanbul gazetelerinin hazırlanmakta olan projeler hakkında yapmakta oldukları neşriyat bakanlığın en salahiyetli zatı tarafından yalanlanmakta ve esaslar malûm olmakla beraber projeler hazırlanmadıkça gazete sütunlarında şu veya bu şekilde yapılacak neşriyatın birer tahminden ibaret olduğu bildirilmektedir. Dün Ziraat Bakanlığında birçnk komisyonlar toplanmış vc projelerin hazırlanması için çalışmalarına devam etmiştir. Ziraat Bakanı B. Muhlis Erk-menin reisliğinde toplanan umumî müfettişler dün sabah saat 10.30 dan 14 de ve öğleden sonra saat 17 den geç vakitlere kadar süren iki toplantı yapmışlardır. Bu toplantılarda ziraî kalkınma, orman ve sulama işleri etrafında görüşmeler yapılmıştır. Müsteşar İt. Afıfm reisliğinde toplanan ikinci bir komisyon da gene bu mevzu etrafında çalışmıştır. Diğer taraftan haber aldığımıza g5-re köy kalkınma işleri etrafında Ziraat Umum Müdürü B. Abidinin de iştira* kiyle dün Maarif Bakanlığında da bir komisyon toplanmıştır. Zeytincilik Jconjgrr.vi Bir müddettenberi çalışmalarını devam eden zeytincilik kongresi dün Çalışmalarını bitirmiştir. Kongre Ziraat Bakanlığında mütehassıs bir komisyon tarafından hazırlanarak kongreye İş otan zeytineîırk kanıp» ¦ini de görden geçirerek^_ projelerle birlikte bu proje de m* lunmak Üzere Başvekalete vetttec*v*ir. Projenin ihtiva ettiği esaslara göre zeytin verimini artırmak için yeniden zeytin sahaları açılacak, yabanî zeytinle* aşılı bir hale getirilecek, raevcud rey cinliklerden azamî mahsul alınmaarnın temini için müstahsilin daha faal bic hale getirilmesi etrafında tedbirler alınacak ve bütün bunların yapılması için lâzım gelen teşkilât yapılacaktır. Bu suretle hem müstahsilin ve hem de devletin karşılıklı gelir kaynakları artırıl-ol a çaktır. [" Yeni Modaya Göre Zarif kadınlar En az Uç ve en çok beş dizi olmak ve bîr de güzel tokası bulunmak sartiyle yalancı inci takabilirler. İhtiyatlı kadınlar Bir şemsiye ve üzeri. — karalarını uzaklaştırmak için — acı renklerle basılmış kelebekleri olan su geç mez taftadan çanta taşıyabilirler. Sporcu kadınlar örengİ veya at nalı, golf değneği çantası ve nal çivisi şeklinde klips -lerle süslenebilirler. Nazardan korkanlar Kızıl bakırdan yüzük, bilezik ve saireyi, — tabii para bakımından — daha zararsız oldukları için platine tercih edebilirler. Topraklanımzın vaziyeti Ziraat Bakanlığınca tahmin! olarak? yapılan bir istatistiğe göre Türkiye topraklarının hektar olarak vaziyeti şöyle tesbit olunmuştur: Mcr'alar 38.031,624, otlak ve yaylalar 2876798, çayırlar 3421001, mahsul getirmiyen topraklar 11,162367, yetiştirme çayırlat 1,978077, nadaslar 3,673992, ycyınti-lİk ekilişler 379,650, sınai nebatlar 34,357086. ormanlar 9.169859, meyva bahçeleri 285.903, sebze bahçeleri 142,552, zeytinlikler 346,532, bağlaç 345,438 hektardır. Umum müfettişlerin raporu Dahiliye Bakanlığı umum nrüfettlş ler konferansının hazırlamış olduğu raporu temyize çektirtmektedir. Çimento için bir form hazırlandı Ekonomi bakanbğı çimento için bnj form hazırlamış ve bakanlar heyetine vermiştir. Kabul ve tasdikinden sonra. Türkiye-de imal edilecek çimentoların satışı, bu forma göre olacaktır. ULUS SAYFA 3 İSPANYA VE DEVLETLER: İspanya toprağında artık küçük mikyasta bir Avrupa harbi mahiyetini alan mücadelenin bu memleket hududlan dışına yayılmas:na manî olmak için İngiltere ve Fransa tarafından bir teşebbüs daha yapıldı. İspanyaya asker gönderilmemesi ve bu hizmeti gönüllü olarak yapacak olanlar.n İspanyaya gitmelerinin meni için tedbirler alınma», Almanya, italya, Portek.z ve Rus-yaya teklif edildi. Teklif alâkadar dev-tler tarafından kabul edilecek olursa, geçen yazdanberi Londrada içtima halinde bulunan karışmamazlık komisyonunun İspanyaya ithalini menettiği maddeler arasına "asker ve askerlik yapabilecek insan"' da ilâve edilmiş olacak. Ancak bunun vaziyeti esaslı surette değiştİrmiycceği aşikârdır. Çünkü Londradaki karışmamazlık komisyonunun kararları, ittifakla verildiği halde tatbik edilmiyor. Silâh ve tayyare gönderilmesin diye verilen karar tatbik edi-liyormı ki? İspanya ihtilâli başlayalı, devletle-rm takib ettikleri siyaset, her şeye "evet" deyip de tatbikini tavik etmekten ibarettir. İspanya ihtilâli çıkınca bir takım hükümetler devletler hukukunun prcntpilerine sarıldılar: meşru hükümete yardımın caiz olduğunu ihtilâlcilere yardım ise devletler hukukuna mugayir olduğunu ileri sürdüler. Filhakika devletler hukukunun kaideleri bunu emrediyordu. Fakat tarih sayfaları karıştırılacak olursa görülür ki bu gibi meselelerde devletlerin siyasetine istikamet veren âmil, devletler hukukunun kaidelerinden ziyade politika mülâhazalarıdır. Tarih, bazan meşru hükümet, bazan da ihtilâlciler lehine müdahale misalleriyle doludur. On dokuzuncu asrın İlk nısfmda Avusturya, birkaç defa ltalyadaki meşru hükümetler lehine müdahale etmişti. Fransa İspanyadaki 1820 ihtilâlini meşru hükümdar birinci Ferdinand namına bastırdı. Çarlık Rusyası da Macar ihtilâlinin bastırılmasında Avusturyaya yardım etti. Fakat devletler 1827 senesinde yunan ihtilâlcileri lehinde ve meşru hükümet aleyhine müdahale ettiler. Binaenaleyh bu müdahale vc yardrm meselelerinde hâkim olan prensip, devletler hukuku kıidcferinden ziyade politika düşünceleridir. Devletler bunu bildikleri içindir ki İspanyada ihtilâl çıkar çıkmaz, karışmamazlık siyasetini takib etmeğe kara' verdiler. Fakat bu karar tatbik edilemedi. Bu da herhangi bir devletin fena niyetinden ziyade alakadar devletlerin rejim farklarından İleri gelmiş bir neticedir. Bazı devletler, rejimlerinin karakterleri itibariyle karışmamazlık kararlarım kolayca tatbik edecek vaziyette idiler. Bazıları ise müessir olarak tatbik edemiyorlardı. Bu, tatbik vaziyetinde olan devletleri daha az müsaid bir vaziyete düşürdüğünden onlar da diğerlerinden geri kalmamak için el altından kendi taraftarlarına yardım etmeğe başladılar. Karşı taraf bu yardımı görünce, şüpheye düştü. O da yardımını daha aşikâr yaptı ve iki taraf arasmda bir yardım yarışı başladı. O derece kî, Londrada bîr karışmamazlık komisyonunun içtima halinde bulunmasına, bu komisyonu ı İspanyaya silâh ve harb malzemesi gönderilmesini menetmesine bütün devletlerin bu karan tasdik etmelerine rağmen, bugün her iki tarafın da yaıdımı devam ediyor, ispanyada Franko'nun kazanmasını Almanya bir haysiyet meselesi yapmıştır. Rusya da her ne pahaya olurla olsun, huI. ıı. ıiv 11 'I- ı-ı kazandırmaya v«rrnistir. Diğer üç büyük devlet- c * A,manva birlikte yü- rüyor, rana .M R k(n 0, k. U beraber bu _ * ...... \ m*»elede tam bir bitaraf- lık siyaseti ink.h td_„ t ... * . tdpn İng.lterenın uz-la ma ve uzla^tırrr» ... .... * yolundaki teşebbüslerine yardım ediyor. İspanya meselesi, «r« k Upan ¦ • olmaktan çıktı Ha iki zumrç devlet?1 Ir anya toprakları ürerinde müe^'l" si mahiyetini aldı. Bunun içindir ki bıı mncadcJeyfl karşı *m b'r ı» ı \, Sİ aseti takîSinİ temin etmek zor ve b 'ti ' ırJması ^mk "insiz b:r hedef ha- li . .-.İdi. A. Ş- ESMER Sovyet Rusyamn Ir ticareti Moskova. 4 (A.A.) — Tas ajansı bildiriyor: Sovyetler Birliği iç ticaret halk komiseri tarafından BB. Stalin ve Molotofa verilen raporun metni neşredilmiştir. Bu rapora göre. hükümet tarafından 1936 yılı için 100 milyar ruble olarak tesbit edilmiş olan perakende iç ticaret işleri plânı 20 ilk kânunda vadesinden önce başarılmıştır. 1936 yılının ilk on bir ayı içinde, bu ticaret mikdarr 1935 yılının aynı devresine nisbetle yüzde 30.4 ve planda tahmin edilen mikdara nisbetle de yüzde 24.3 fazlalık göstermiştir. Kısa dıs haberler 5 * Varşova — Dış işleri bakanı B. Bek, Saylavlar meclisinde, fransız istikrazı görüşülürken söz alacaktır. * Katoviç — Katoviç yakınındaki bir deri fabrikasında bir yangın çıkmış ve 1000 zlotilik bir zarara sebebiyet vermiştir. * Paris — İspanya büyük elçiliği, Finans Bakanının bir notasını neşretmektedir. Notaya göre âsiler tarafından sürşarj yapılan banka kaimelerinin muhafaza ve tedavülü yasak edilmiştir. * Lahey —Bir mektebde alman bayrağına karşı vukua gelen hâdise üzerine, emniyet direktörü, Laheydeki bütün alman bayraklarının polis nezareti altına alınmasını emretmiştir. * Amsterdam — Holanda Veliahdı Prensesin nişanlısına yakında kıraliçe tarafından prens unvanı verilecektir. * Varşova — Polonya hükümeti Finlandiya tezgâhlarına on biner tonluk iki yolcu gemisi ısmarlamıştır. * Varşova — llkteşrin hâdiselerin-denberi üniversite ile yüksek mekteb-ler bugün yeniden açılmıştır. * Nankin — Şan Su Liang devlet meclisince affedilmiştİr. Fakat kıta komutanlığında kalıp kalmıyacağı daha belli değildir. * Paris — Bahrîye bakanı on gün için Cezaire gidecek ve orada bahrî üslerin müdafaa tertibatını teftiş edecektir. * Şanghay — Japon bahriyesine mensub bazı gemilerin Hiangsu sahilini top ateşine tuttukları hakkındaki haber yalanlanmaktadır. * Mulen — Eski radikal sosyalist nazırlardan B. Hiscien. Palisseden mebus seçilmiştir. Rakibi Desormiere kaybetmiştir. * Roma — Papanın sıhatindc değişiklik yoktur. NEVYOKDA Müthiş bir haydutluk Bir gangster çetesi bir mağazayı soydu Nevyork, 4 (A.A.) — Barnley mağazası cumartesi akşamı silahlı çeteciler tarafından taarruza uğramıştır. Bir gangster çetesi mağazaya zorla girerek mikdan doksanı bulan müşteri ve müstahdemini mitralyöz ve rövelverle telı-dİd etmişlerdir. Haydudlar, kasaların içindeki paralarla raflarda duran mücevherleri aldıktan sonra kaçıp gitmişlerdir. Alınan para ve mücevherlerin kıymeti 40 bin dolar kadardır. Haydudların bu taarruzu ancak se'tiz dakika sürmüştür. Taarruzdan evci telefon telleri kesil-m'Ş olduğundan ma^azadakiler polise naber verememişlerdir. Königsberg hadisesi ve karışmazlık meselesi Londra mesul mahfilleri, vapurlarm zaptı meselesinin ispanyaya kolayca müdahale edebilmek için bir bahane olmasından korkuyorlar. Londra, 4 (A.A.) — Mesul mahfiller, alman harb gemileri tarafından ispanyol yük vapurlarının zabtcdilmesini bilâhare İspanyaya kolayca müdahale e-debilmek için B. Hitler tarafından icad edilmiş bir bahane olmasından korkmaktadır. Königsberg yeni bir vapur tevkif etti Paris, 4 (A.A.) — Königsberg kruvazörünün İspanya hükümetine aid bir gemiyi daha tevkif ettiği bildirilmektedir. Tevkif edilen gemi 607 tonluk Marta Yuggora ismini taşımaktadır. Berlin, 4 (A.A.) — Marta Yunguera ismindeki ispanyol vapurunun Königsberg kruvazörü tarafından zab'edildiğini resmi mahfiller bu sabah teyid etmiştir. Königsberg, bir ingiliz gemisini tevkif etmedi Berlin, 4 (A.A.) — Königsberg kru- Ingilterede Mecburî askerlik SUNDAY KRONİKL BU FİKRİ MÜDAFAA EDİYOR Londra, 4 (A.A.) — Sunday Cro-nikl gazetesi. Büyük Britanya için mecburî askerlik hizmetinin konulması lehinde bir makale neşretmektedir. Gazete, buna sebeb olarak tngiltereden gayri bütün dünyanın baştan başa tam surette silarlı bulunmasını göstermekte ve beş yüz bin kişilik bîr ordu vücuda getirilmesini teklif eylemektedir. General Motors fabrikasmdaki grev İşçi sendikası, bir anlaşmaya va-rılmazsa 270.000 işçinin grev yapacağını bildirili Flint, 4 (A.A.) — (Meşigan) Amerikan otomobil endüstrisi amele sendika şefleri "General Motors,, müdürlüğüne bir ültimatom vererek müdürlüğü sendika ile görüşmeye girişmeğe davet etmişlerdir. Aksi takdirde 275.000 işçinin grev ilân edeceği bildirilmektedir. "General Mot-ıs,. müJürlüğü İşç' fabrikaları boşaltmadıkça görüşmelere girişmemek hususunda bu âna kadar ısrar etmektedir. ENTRANSİJAN GAZETESİNE GÖRE Dük dö Vindsor mayısta evlenecek Paris, 4 (A.A.) — Entransijan gazetesinin haber verdiğine göre Dük dö Vindsor gelecek mayısta Viyanada evlenmek niyetindedir. Tamamiyle hususî bir şekilde cereyan edecek olan evlenme töreninde ancak bazı dostları hazır bulunacaktır. İzdivaçtan sonra yeni evliler Dub-rovnik'e giderek geçen şubat ayında Dük de Kent ile sabık kiralın oturdukları sayfiyeye yerleşeceklerdir. vazörünün Blakhil ismindeki İngiliz yük gemisini tevkif ettiği hakkındaki haberler resmen yalanlanmaktadır. Her iki gemi âdet olduğu veçhile Mors işaretleri vasıtasiyle birbirlerine i-simlerini bildirmişlerdir. Haber Londrada da yalanlanıyor Londra, 4 (A.A.) — Deniz bakanlığı, Blakhil vapurunun alman kruvazörü Königsberg tarafından tevkif edildiği haberim kati surette yalanlamakta ve Fcarless destroyeri ile Blakhil vapurunun halen Santandcr'dc bulunduklarım bildirmektedir. Son üç gün içimle İtalyanın Ka dikse beşbin asker çıliardığı bildiriliyor Cebelüttarık, 4 (A.A.) — Scvil'den bildirildiğine göre son üç gün içinde i-talyan harb gemileri Kadiks'e 5.000 den fazla asker çıkarmışlardır. Bunlar derhal Sevil ve Kordoba cephelerine gönderilmiştir. Bu haber resmen teyid edilmemiş ise de dün Cebelüttarİk'a giden Ju-rez ahalisinden bir kaç kişi Kordoba ve Sevil'e gitmek üzere Kadiks yolunda Je-rez'den geçen italyan kıtalarına rast geldiklerini bildirmişlerdir. Askerler luıkkında Romadan gelen bir haber Paris, 4 (A.A.) — Jurnal gazetesinin Roma muhabiri Kadiks'e ihraç edildiği iddia edilen 6.000 italyan askeri hakkında salahiyetli resmî bir şahsiyetten izahat istemiştir. Bu zat şu cevabı vermiştir: "Bu mesele hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. Bu gibi haberlere inanmamak lâzımdır.,, tngiltereden giden kuvvetler Londra, 4 (A.A.) — Deyli Meyi gazetesi, Önümüzdeki cuma günü yeniden bir takım ingiliz marksistlerİnin İspanyaya nakledilecekleri haberini vermektedir. Bunlar, Glasgov'dan hareket edeceklerdir. Bu işi, Iskoçya komünist partisi ter-tib etmiştir. PUŞKININ Ölümünün yüzüncü yılı TÖREN PROGK\MI İÇİN 15İR KOMİTE KURULDU ölümünün yüzüncü yıldönümünde büyük bir tören yapılacak olan büyük rus edibi Puşkin Moskova, 4 (A.A.) — Sovyetler birliği halk komiserleri meclisi, 10 şubat 937 de yapılacak olan Puşkİnin Ölümünün yüzüncü yıldönümü töreni için a-Şağıdaki kararları almıştır. Moskovada bir sergi açılacaktır. Bunun için halk komiserleri meclisi, kültür komiseri Bubnofun reisliğinde bir komite teşkil olunmuştur. Puşkinin eserleri ve Puşkin hakkındaki neşriyat Sovyetler birliği milletleri dilleriyle veya yabancı dillerle tab ve neşredilecektir. Basılacak nüshaların sayısı 13 milyon 900 bindir. Leningradda Mihaliets-kos köyünde ve diğer yerlerde Puşkin âbideleri dikilecektir. Leningradda ve Mihailovskos köyünde Puşkin müzeleri kurulacaktır, Sovyetler birliği halk komiserleri meclisi, bu kararların tatbiki için komiteye gereken tahsisatı vermiştir. Troçki nerede oturacak ? Şanghay, 4 (A.A.) — Tabeskar eyaleti valisi B. Fernand Manero, B. Kar-denasd ile Troçkinin Villahermosa e -yaletinde oturması hususundaki son teferruatı tesbit etmiştir. Rio-Rijahva Ü-zerinde bulunan bu eyalete girmek çok' müşkül olduğundan Troçki bu suretle suikastlere karşı da korunmuş olacaktır. SON DAKİKA Görmelilerin sancaktaki tetkikleri Antakya, 4 (A.A.) — Milletler Cemiyeti tarafından İskenderun sancağına gönderilmiş olan görmenler, işlerine başlamışlardır. Gormenler, etrafta şehir ve kasabaları gezmişlerdir. Asî kuvvetlerin ileri hareketi Avilla, 4 (A.A.) — Havas Ajansı muhabirinden: Asi kuvvetler, pazar günü Eskurial bölgesinde 7 kilometre ilerlemişlerdir* Enternasyonal müfreze, kendisini şecaatle müdafaa etmiş ise de âsilerin mu-zafferiyetine mani olamamıştır. 1 j Madridi Eskurial'a bağlryan yol, âsilerin top ateşi altındadır. İyice silaH landmlmış ve cihazlandınlmış birçok kuvvetler, Franko'nun Madridin şima-lindeki kuvvetlerinin mevzilerini işgal eden harekete iştirak etmişlerdir. Zan-nolunduğuna göre âsilerin kumanda heyetinin ilk hedefi, Eskurial'in zaptıdır. Kadikse çıkarıldığı iddia olunan italyan kuvvetleri Roma, 4 (A.A.) — Matbuat propaganda nazırı, 5.000 italyanın Kadiks'do karaya çıkmış olduklarını tekzib etmektedir. • • * Londra, 4 (A.A.) — Royter Ajansından: Dört bin italyanın Lombardia vapuru tarafından Kadiks'de karaya çıkarılmış, olduğuna dair şimdi İngiltere hükümetine malûmat gelmiştir. ULUS 6 SONKANIIN 1937 ÇARŞAMBA Son haberlerimi/ üçüncü sayfadad ı r ON YEDİNCİ YIL. NO: 5547 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ r ATATÜRK| I Dün gece saat | üçte Istanbuldan | I Konyaya hareket i (buyurdular İstanbul, S (A.A.) — 'z Atatürk S ikinci kânunda : : İstanbul'u terketmeğe ve şimdi- \ : lik Konya'ya gitmeğe karar ver- i : mistir. Müşarileyh bu gece taat : | üçte Haydarpaşa İstasyonundan \ 1 hususî trenleriyle Konya'ya ha- \ \ reket buyurmuşlardır. i___________................................• Basbetke BULGARİSTAN - YUGOSLAVYA Falih Rıfkı AT AY Yugoslavya ile Bulgaristan arasında bir dostluk muahedesinin ak-tedilmek üzere olduğu hakkındaki haberler, bir zaman dan beri, Balkanlar ve Avrupa basın âlemini yakından meşgul etmektedir. Yugoslavya, bir taraftan küçük antantın, diğer taraftan Balkan antantının azası olduuğ için, onun her meselesi, hiç şüphesiz. Orta Avrupa ve Balkanlar bansın m yüksek menfaatlerine temas eder. Bahsettiğimiz neşriyat araş m da hususî bir ehemiyetı olanlar, bulgar -yugoslav dostluğunun iki antant politikası üzerindeki tesirlerine teal-luk edenlerdir. Romanya ile Yuna-nistanm, muahede teşebbüsüne karşı ilk gösterdikleri çekingenlik, bu cihetten, Balkan-ötesi gazetelerinde hayli tefsirlere yoi açmıştır. _ Balkan antantının, burada tekrar izahını luzı ımsuz addettiğimiz, başlıca fravesi. Balkanlar emniyet ve barışını, bütün Balkan devletlerinin el ve ülkü birliği ile temin etmekten ibaretti. Antant eğer yalnız dört devlet arasmda olmuşsa, bunun sebebi, bu dört devletin Bulgaristan» karşı bîr kasıtları oluşundan değildi. Bilâkis, dördü de, antantın. Bul-garistanla tamamlanma s m da ki rayda ve mnefaatlerinî her fırsatta ta-yagefmisl erdir. Türkiyenin Bulgaristanla dostluk muahedesi eskidir. Bu muahede ne Türkiye - Yunanistan anlaşmasına, ne de Balkan antantının vücud bulmasına, ve ne de bu ikisi, Türkiye - Bulgaristan dostluk muahe-sinin yenilenmesine engel teşkil etti. Asıl ve esas , Balkanlarda milli ve müşterek emniyetleri ve bölge banşmı müdafaa etmeği teahhiid e-den ımiın'iır ve antant d-vletle- n arasındaki emniyet ve dayanışmanın, tamlıf;ı, samimiliği ve açıklığıdır: bütün hâdiseler hakkında hep beraber, yalnız bu bakımdan, antant azâ la rm m is birlisini kuvvetlendirmek veya zâfa uğratmak bakımından hüküm vermeği âdet edinmisiz-dir. İmdi Yugoslav - Bulgaristan dostluğunun manâsı bu iki komşu arasmda ihtilâf kalmamış olmasın- d*n ibarettir. Hudud ve Makedonya |J,f*ne tealluk eden bu ihtil.ifl.ınn u r buhranlara sebeb !^^nrtu^iyoruz. Bunlar, bir gün TdüTr. r ,U«eceği "dişe ile düşünülecek L*J ı - ı^ı ler alm,,t,r. ^ v**"m H* Bütün Balkan anunt, devletle-nn.n W YuBo.l»Vyanm ^ ^ netice elde etmesinden derin bir memnuniyet duyduklarına şüphe yoktur. Çünkü Yugoslavyanın, bu anlaşmayı yapmak için. Balkan antantı ve Balkanlar haris nizamı menfaatlerinden ilham almış olduğunda te-'Sonu 4. üncü sayfad3) Parti toplantısı tebliği C. H. P. Kamutay grupunda Dış Bakanımız Cenevre ve Pariste Sancak meselesi hakkında geçen müzakereleri hulasa etti C. H. Partisi Kamutay Grupu bu gün (5-1-937) Trabzon saylavı Hasan Sakanın başkanlığında toplandı. Dr. Aras Cenevre'de ve Paris'de sancak meselesi üzerinde geçen müzakereleri ve murahhas heyetimizin çalışmasını G. H. V. içtimain-da hülâsa etti. Bu hülâsa geçen hafta Parti Grupu tebetiğinde zikredilmiştir. Dr. Aras buna ilâve olarak Paristen ayrılırken franstz başvekili ile görüştüğünü ve müşarünileyhin hakikî bir hüsnüniyet göstererek iki memleket arasında iyi münasebatı muhafaza edecek bir hal sureti bulmak lüzumunda Israr ettiğini ve yılbaşı münasebetiyle bir kaç gün istirahatten sonra sancak işile kendisinin de iştigal edeceğini söylemiş ve diğer taraftan sancak için Fransa hariciyesince tasavvur edilen ve filî sahada bizi tatmin edebilecek mahiyette zannedilen ( Rejimi ), adı bilâhare görüşülmek üzere, esas itibariyle mütalea etmekliğimizi istemiş ve böyle bir sarih teklif alınca azamî hüsnüniyetle tetkik ve mütalea edeceğimizin kendisine söylenmesi üzerine derhal Fransa hariciyesine bildirerek böyle bir teklifin verileceğini vadetm'ış olduğunu nakletmiştir. Bugün Paristen avdet etmiş olan Fransa büyük elçisinin bir teklifi hamil olmadığını ve hükümetinden keyfiyeti derhal sorarak iki üç güne kadar bu hususta bir cevab verebileceğini söylediğini bildirmiştir. Dr. Aras'tn beyanatından meselenin nasıl bir revü} alacağını tasavvur etmek mümkün olmadığı anlaşılıyordu. Söz alan hatibler, Fransanın takibettiği müzakere usulünü şiddetle tenkid etmişler açık ve anlaşılır bir usulü Türkiye efkârı umumiyesinin daha ziyade takdir edeceğini söylemişlerdir. Hatibter hayret ve infiallerini gizlemiyorlardı. : Dr. Aras tekrar kürsüye gelerek beyanatına ilâve edecek bir şey olmadığını, macerayı fırkaya sadıkane nakletmekle şimdilik iktifa ettiğini ve hâdisattn almış olduğu cereyanı nihayete kadar soğuk kanlılıkla takib etmek muvafık olduğunu sÖylemiştirr Bazı hatible-r'm iki tarafa dostluk gösteren devletlerin bu meseledeki hareketleri hakkındaki suallerine, Dr. Aras, yakın bir zamanda izahat vereceğini vadederek cevabını şimdilik tehir ettiğini arzetmiştir. t C. H. P. Kamutay Crupunun dünkü toplantısında Cenevre ve Paris görüşmeleri hakkında izahat veren Dış Bakanımız dün Kamutay binasına girerken Kızılayın kordîplo-matiğe teşekkürü Adana felâketinde zarara uğrıyanlara yardım olmak üzere, kordiplomatiğin sayın azası tarafından Kızılay Cemiyetine vuku bulan ve gazetemizde müfredatı neşredilmiş olan teberrua. italya Büyük Elçisi ekselans Karlo Galli tarafından da bu kere yüz lira ilâve edilmiştir. Kızılay Cemiyeti, bize yazdığı ır.ektub-ta, Adananın uğramış olduğu acıyı hafifletmek maksadİyle kordiplomatiğin göstermiş olduğu değerli alâkadan dolayı şükran hislerini bildirmektedir. Başbakanımı/ ve Dış bakanımızla P Metaksas arasında ) ılhnrfi dolayısiyle a09$QQ telgraflar teati edildi Atina, 5 (A.A.) — Gazeteler yılbaşı dolayısiyle Başbakan ve dış İşleri bakanı B. Metaksas ile İsmet tnonü ve Rüştü Aras arasında teati edilen dostça telgrafların metinlerini neşretmektedirler. Noterler kanunu lâyihası Adliye Vekâletince hazırlanan noterler kanun layihası bugünlerde Başvekâlete verilecektir. Madrid önlerinde kanlı harb şiddetle devam ediyor Âsiler ilerlediklerini; hükümetçiler taarruzun durduğunu bildiriyor Şiddetli harbler olduğu bildirilen Ni • Karnerofdakİ siperlerden biri (Yazısı 6. ıncı sayfada) Bayındırlık Bakanımız T. C. D. D. Avrupa hattını teftişten sonra dün sabah Ankaraya döndü Hattın devlete intikali dolavısivlt büyüklerimiz telgraflar teati ettiler Şark demiryollarının hükümetimizce satın alınarak devlet demiryolları Avrupa hattı adı altında işletmeye açılması dolayısiyle Nafia Vekilimiz B. Ali Çetinkaya,. refakatinde Vekâlet münakalât reisi B. Kadri Muslu ve devlet demiryolları Umum müdürü B. A-li Rıza Eren bulunduğu halde, yeni şebekenin bürolarını ve Yedi-kuledeki tamir atölyesini ziyaret etmişler, hattın hükümete intikalinden sonra takib olunacak çalışma tarzı hakkında alâkadarlara direktifler vermişlerdir. Nafia Vekilimiz teftiş ve tetkiklerini bitirdikten sonra dün sabah Ankaraya avdet etmiştir. Hattın hükümete intikali dolayısiyle B. Ali Çetinkaya tarafından çekilen telgrafları ve bunlara, Cumhur Reisimizle Başvekilimiz tarafından verilen cevablan derce- dİyoruz : (Sonu 4. üncü sayfada) BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : Hatay haberler: — Yankılar — îç haberler. ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA Dış icmal — Basın özetleri — Dış haberler — Son dakika. DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA : Spor pedagojisi: Ruhî idman BEŞİNCİ SAYFA'DA İspanya isyanı etrafında — Düşünüşler — Dış haberlerin devamı. Adana ve Mersinin kurtuluş günü yıldönümü büyük tezahürlerle kutlandı Adanadaki Halayldar kendi bayraklan altında bir geçit resmi yaptdar {Yatısı 4. üncü sayfada) Fıkra: Harb Tecrübeleri Habeşistan harbi başladığı vakit, ingiliz gazetelerinin askeri mütehassısları bilhassa bir noktaya merak etmekte İdiler: yeni taarruz ve müdafaa silahlarının tatbikatta vereceği neticet Habeşlilerin pek iptidai vasıta ve teşkilât sahibi olmaları, Afrika seferini, tam hükümlerde bulunmağa elverişli olmaktan menetmİştir. Şimdi aym mütehassıslar ispanyadaki iç harbda bu tetkiklerin eksiklerini tamamlamağa çalışmaktadırlar. Vardıkları neticelerden biri şudur: mûd— taa silahlarının mükemmelliğiI Bir tarafta tam askerler ve mesleki ten yetişme başlıca kumandanlar, karşı tarafta, âdeta çetelere benziyen, ve saf disiplininden o kadar hoşlanmayan sivil halk ve başlarında biraz başı bozuk kumandanlar! Bir tarafta, yar* dımcı olarak, Hitlerin ve Musolininiû gönüllü zabit ve askerleri, karşı taraf» ta iki faşizmin ehemiyet vermemek istedikleri ruslar! Bir tarafta alman en-düstrİsinin harb malzemesi, karşı tarafta, bu malzeme ile yarışamıyacağı iddia olunan vasıtalar ve âletler! Fakat Madrid tutunuyor. ingiliz gazetelerindeki askeri mü' tehassısların bu hükümlerini, iki tarat —Sayfayı çeviriniz — SAYFA 2 ULUS 6 SONKANUN 1937 ÇARŞAMBA Sancak türklerini yerlerinden tedir»îıı! etmek için yapılmadık tazyik bırakılmıyor Suriye kaynaklarından İstanbul gazetelerine gelen bazt hususî Hatay haberlerini, istanbulda bulunan arkadaşımız, telefonla bize bildirdi. Biz de neşrediyoruz : Halep, 5 (Hususî) — Seçim dolayısiyle türklerin sancakta çekmekte oldukları İstirap rahminden Üstündür. Şu bir kaç misal vaziyeti kısmen ifade edebilir : Antakyada Marangoz Osman seçimde türklük lehinde ve marangozların Suriye için seçime iştirak etmemeleri hususunda beyanatta bulunduğundan hakkında fazlaca takibat yapılmış ve hattâ evinin ansızın kapısı arap jandarmaların mavzer dipçiklriyle kırılarak içeri girilmiş, her tarafı arattırdıktan sonra Osmanı bulamamışlar kuyuya kurşun sıkmak suretiyle arayışlarına nihayet vermişlerdir. Osmanın evi Duddibi mahallcsindcdir. Seçime iştirak edilmemesini ileri süren ve halka sancağın arablardan ayrı olduğunu söylemesinden dolayı hakkında takibat yapılan ve hapsedilmek üzere tutulması istenilen Müftü oğullarından Antakyanın Habibülnecar camii civarındaki Akbaba mahallesinde bulunan Mustafanın evine arap jandarmaları, en başlarında fransız zabiti olduğu halde süngülü olarak kapıyı kırmışlar ve hattâ civar evlerin damlarına çıkarak ansızın araştırmada bulunmuşlar ve bu fecî ve anî araştırmadan müteessir olan Mustafanın yedi aylık hamile karısı çocuğunu düşürmüş ve bu fecî hâdise karşısında alâkadarlar doktor getirmeğe bile lüzum görmemişler ve hattâ eşebbüs edenlerin hareketlerine mani olmuşlar, ijkı-nccU araştırmaları. t na devam etmişlerdir. Karsu köyünden Kâmil ağanm Ku-seyridc türkleri seçime iştirak ettirmemek cürraünden dolayı hakkında şiddetli takibat yapılmış ve tutulması için jandarmalar gönderilmiştir. Halk bu zatı pek sevdiği için kaçması imkânlarını hazırlamışlardır. Bunun üzerine Kâmil ağanın tutulmadığını gören fransız zabiti bizzat bir müfreze ile çıkarak bütün Karsu köyünü ve civarındaki bir kaç köyü hattâ akrabasının köyü bulunan Baslıka köyünü ve baslıkalı Hamza ağanın evini basmıştır. Baskın esnasında köylülere yapılmadık tazyik kalmamıştır. Buna rağmen Kâmili tevkif edememişlerdir. Kuseyriden baslıkalı Hamza ve fari-yazlı Asım ağalar dahi aynı suretle süvari jandarma müfrezeleri tarafından aranılmış ve Hamza ağa ile Asımın lıay-vanları sürülerek güya borçları varmış bahanesiyle satılmak üzere Antakyaya ve pazar yerine sevkedilmiştir. Bunun -la da kalmıyarak bunların evlerinde bulunan bulgur, un, fasulye vc nohud gibi yiyeceklerini birbirine karıştırarak ve yerlere dökmek, ıslatmak suretiyle de işkencelerde bulunmuşlardır. Humus. 5 (Hususî) — 1927 ve 1928 yıllarında zeytinyağının kantarı (beher ^antar iki yüz okka) iken fransızlar tarafından gönderilen muhammin heyetlerinin tarhettlkleri vergiler, müte-akib senelerde yağ Hatlarının birden Bwkût etmiş olmsına vc bir kantar yağın (Sonu 6. iner sayfada) tayyarelerinin zehirli gaz kullanmadıkları ve hücum olunan şehrin, nihayet tamamen tahrİb olunmasını hiç bir ispanyolun istemiyeceği devlet merke-Tİ olduğu havadisleri ile karşılaştırmak lâzım olup olmadığını meslek a-damlarına bırakalım! Bizce ispanya harbinin meydana vurduğu hakikatlerin en büyüğü ve güzeli, fikir ve hürriyet davasının yaratmış olduğu yüksek m o r a 1 ' in, taarruz ve müdafaa, her türlü silahlar kadar, belki birçoğundan üstün bir kıymette olduğudur. — Fatay. Çocuk Esirgeme kurumunun yardımları Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafından 1.12.936 tarihinden 1. 1.937 tarihine kadar 2981 çocuğa yardım edilmiştir. Bunlardan 306 basta çocuk vc anne genel merkezin polikliniklerinde bakılmış ve tedavi edilmiştir. Ayrıca diş bakımevinde de 536 çocuğun dişleri bakılmış vc tedavi edilmiştir. 1884 çocuk ve anne genel merkezin banyolarından istifade etmiştir. Süt damlasından her gün 89 çocuğa süt verilmiş ve bir ayda yekûn olarak 1498 kilo 500 gram bedava süt dağıtılmıştır. 122 yoksul çocuk giydirilmiştir. Yardım İçin genel merkeze başvuran 44 yoksul çocuğa para yardımı yapılmıştır. lstanbuldan aldığımız telefon haberleri Sorgu hâkim vekillerinin imtihanı Sorgu hâkim vekillerinin dördüncü grupu imtihanları bu ayın 20 sinde başlı ya çaktır. Dördüncü grup imtihanlara otuz sorgu hâkim vekili davet edilmiştir. Sorgu hâkim vekilleri bu ayın on dokuzunda şehrimize gelmiş bulunacaklardır. İmtihana gelecek olan sorgu hâkim vekillerinin İsimleri şunlardır: Ilgından İrfan, Şarkikaraağaçtan Celâl, Manavgad'dan Zeki, Mudanyadan Adil, Kangaldan Avni, Koçhisardan Ra-sim, lmrozdan Azmi, Nezihten Şevki, Arabkirden Süleyman, Mihalıççıktan E-min, Haİikten Fevzi. Anderinden Ziya, Buldandan Kıf.ıt, Nusaybinden Celâl, Develiden Basri, Savurdan Raci. Çapak-ç'tlrüan Behçet, burmeneden ttusreddın, Iğdırdan Hikmet, Hekimhandan Abdur-rahman, Kilisten Cemil, Kcmaliycdcn Nazm, Behisni'dcn Şani, Viranşehirden Hakkı, Tireboludan Salâhaddin, Tercan-dan Hilmi, Siverekten Mustafa, Arda-h an dan Tahsin, Pazardan Eşref. Kemah-tan Remzi. B. Prost îstanbula dönüyor İstanbul, 5 — Fransaya gitmiş olan şehircilik mütehassısı B. Prost. yılbaşı tatillerinden sonra Îstanbula dönecektir. İmar bürosu, B. Prost'un avdetine İntizaren avan projenin teferruatına aid hazırlıklarla uğraşmaktadır. İstanbuldaki esnafın sayısı İstanbul, 5 — İstanbul esnaf cemiyetlerine kayıdlı aza mikdarı 45.000 den fazladır. Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti Yenişehire taşınıyor Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti bu ayın on beşinden itibaren Yeni şehirde Bakanlıklar mahallesindeki İnhisarlar umum müdürlüğü binasına taşınmağa başlıyacaktır. Vekâletin bugün işgal etmekte olduğu bina teşkilâtı genişlemiş olan Maliye Vekâletinin bazı dairelerine tahsis olunacaktır. MI_T;LANIN MADEN İHRACINDAN KAZANDIĞI PARA Muğla, 5 (A.A.) — 936 yılında Muğla vilâyeti içinde altı maden ruhsatnamesi, bir krom imtiyazı verümİş, memleket dışına 111.878 ton krom ve 12.192 ton zımpara ve 5.200 ton Manganez cev- __ cazanç ve sair vergilerden maada yalnız rüsum olarak hazineye 205.825 lira girmiştir. Zımpara ve kromun beher tonu ortalama olarak 18 lira tutulursa yalnız bu iki madenden vilâyetimize iki milyon 145.980 lira girmiştir. Umumî müfettişler İki isal vekâletinde toplandılar Umumî müfettişler dün sabah saat onda Ekonomi bakanlığı müzakere salonunda toplanmışlar ve kısa bir Öğle tatili dışında akşam saat yirmi buçuğa kadar bir görüşme yapmışlardır, öğleden evelki çalışmada Ekonomi bakanı, Bakanlık müsteşarı vc Deniz müsteşarı hazır bulunmuşlardır, öğleden evelki toplantıda Bay Celal Bayarın şark seyahatine aid intiba vc mütalea-larr ve bu mevzu üzerindeki notları üzerinde görüşmeler yapılmıştır. öğleden sonraki toplantıda Vekâlete bağlı bütün umum müdürlerle daire şefleri, müessese vc banka direktörleri hazır bulunmuşlar ve umum müfettişlikler sahasına aid işlerini ve te mennilerini ayrı ayrı izah etmişler ve bu İşler üzerinde münakaşalar yapmışlardır. Dün aynı zamanda Ekonomi Bakanlığında daire müdürlerinin kendi iş sahaları üzerinde yapmaları mûtad olan otokritik günü idi. Bakanlıktaki bu çalışma sistemini yakından takib eden u-mumî müfettişler, bakanlıktaki çalışma sistemini takdirle karşılamışlar ve memnuniyetlerini bildirmişlerdir. Türk - sovyet ticarî müzakereleri Müddetinin bitmesi dolayısiyle bir ay daha uzatılmış olan Türk - Sovyet ticaret anlaşmasının yenilenmesi için Sovyet elçiliğiyle müzakerelere perşembe günü Hariciye Vekâletinde başlanmıştır. Sovyetler Birliği Türkiye ticaret mümessili bu müzakerelerde hazır bulunmak Üzere futan bu İdari nehrimi** ÇANK1RIDA ZELZELE OLDU. Çankırı, 5 (A.A.) — Bu sabah beşe on beş kala zelzele olmuştur. Sarsıntı birçok kimseleri uykudan uyandrrmıştır. Hasar yoktur. Kuruluk ve yaştık Canterbury baş-peskoposu ingiltere'ye kuru bulunuyor. Bu tecrübe edilmiştir: kuru İken, Amerika, insan vc paraca epİy zarara girmişti. Çünkü içki diye bir takım zehirleyici mayiler satılıyor ve bu yüzden hastaneler dolup boşalı -yor ve sık sık ölenler oluyordu. İçki yasağı kalktığından beri A -merika hükümeti iki milyar dolar vergi almaktadır. Kaçakçı gangster -ler ordulu donanmalı korkunç bir organizasyon olmaktan çıkıp zararları mahdud alelade haydudlar haline gelmektedirler. Bilgi... Bîr meksikalı, Los Angelos üniversitesinden fahrî doktorluk unvanı istemiştir. İleri sürdüğü delil çok kuvvetlidir: Meksikalı, ıpaghetti denilen italyan makarnasını yapmakta eşsiz bir meharet sahibidir. Spaghctti doktoru! k tavsiyesinde Kendinizi sevdirebilmek için Bir amerikan dergisi "kendinizi etraf mı zd akil ere nasıl sevd irebil ir siniz?" diye soruyor ve şunları tavsiye edyor: 1 — Başkaları yle gerçekten alâkadar olunuz! 2 — Güler yüzlü olunuz. Gülümsemesini bilmiyen bir kimse dükkan bile açmasın! 3 — Bîr insanın kendi adı, kendisine bir dildeki seslerin en tatlısı gi -bi geldiğini hatırlayınız! 4 — İyi bir dinleyici olunuz. Başkalarını, kendileri hakkında konuş -mağa teşvik ediniz: Birçok insanlar, konuşmak ihtiyacı ile doktoru çağırırlar. 5 — Bir başkasiyle onun menfaatlerini kolliy.u-.sk konuşunuz! 6 — Başkalarına ehemiyet verdi -ğinizi hissetiriniz ve bunu samimi o-larak yapınız! Saate ve ayara dair Bilmeyiz, şimdi nasıldır? Fakat bir zaman tstanbulun saatleri biribi-rini tutmazdı. Meselâ köprü başındaki saatle. Yeni cami saati. Şirketi Hayriye saati, A kay iskelesindeki saat. Sirkeci istasyonu ile tramvay saati bir türlü, bir hizaya gelmezlerdi. Hattâ üniversite kapısmm sağında ve solundaki iki saatin biribirinden beş, on dakika farklı olduğunu görürdünüz. Meğer, eski istanbul, saat bakımından dünyanm en bahtsız bucağı değilmiş. 811.000 nüfuslu Pekİng şehrinde halka vaktini bildirmek için konul -muş yedi tane umumî ve büyük saat vardır. Eskiden şehrin elçilikler ma -hailesinde zeval vakti bir top atılır, bu saatler de ona göre ayar olunurmuş. Artık, bu top atılmıyor ve Peking de doğru ayarlı saat bulunmuyor. Doğru vakti gösteremediği halde harıl harıl İşliyen saatlere aermaz mısınız? Bizim aklımıza güzel bir ingiliz sözü gelîyor: ''Geri kalan, yahud ileri giden bir saattense hiç İşlemeyen bir saat, daha İyidir. Çünkü bu. hiç olmazsa günde iki defa, doğru zamanı gösterir." Muhtelif mesleklerde olanlara göre noel ağacı Zirai kalkınma programı hazırlıkları Üzerinde elıemiyetli esaslar tesbit ediliyor Ziraat Bakanlığı ziraî kalkmma programı etrafındaki çalışmalarına devam etmektedir. Haber aldığımıza göre beş sene içinde 2000 kombine kurulacaktır, önümüzdeki ilkbaharda faaliyete geçmek üzere 1937 senesinde memleketin muhtelif mın takaların d a 220 kombine kurulacaktır. Kombineler tercihan büyük ve merkezî köyler civarındaki ovalarda kurulacak ve her kombine 5000 dönümlük bir arazi üzerinde faaliyette bulunacaktır. Kombineler muhitteki iktisadi şartlara, yollara ve memleketin hususi vaziyetine göre büyük, orta ve küçük olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır. Ziraat Bakanlığı bu hususta lâ-zımgelen kanun ve talimatname projeleriyle plânlar inin hazırlığıyla meşgul* dür. Modern mimara göre Berbere, göre Hekime göre Sporcuya göre Akşamcıya göre Sürrealiste göre Avrupaya tahsile gidecek talebeler Muhtelif vekâlet ve daireler tarafından Avrupa da tahsile gönderilmek üzere evelce namzedler arasında yapılmış olan imtihanlardan bir kısmının neticeleri belli olmuştur. Kazananlar, tahsil branşı itibariyle şunlardır: Ziraî idroloji: Reşad Gürkan, Hakkı Sayın. ÇayırcUık: Fehmi Vahdet Erkun. Fotogrametri: Halü Savcı, Celâleddin Songu. Deniz inşaat mühendisliği: Seyfettin Saraçoğlu. Deniz makina mühendisliği : Cemalettin Eren. Maliye ve iktısad: Bülent, Naci Korkmaz, Salâhat-tin Tukyu, Faruk Kırkbir, Mehmed A-zîz, Ragıb Hanyal, Orhan Haydar, Nail Artuner, Ömer Bıyıkoğlu, Necdet. Bunlardan ziraî idreoloji tahsiline gi- csrîbtna^^ niz inşaat ve makina muhfn«su6 manyaya, maliye ve iktısad tahsili için de bir kısmı îngütereye, bir kısmı Fransaya, bir kısmı Belçikaya gideceklerdir. Zirai* idroloji ve çayırcılık tahsiline gidecekler ziraat vekâleti hesabına, fotogrametri için gidecekler harita umum müdürlüğü hesabına, deniz mühendisliği için gidecekler îktısad Vekâleti hesabına, maliye ve iktısad tahsiline gidecek olanlar da Maliye ve İktısad Vekâletleri hesabına tahsil edeceklerdir. Ayrıca, Adliye Vekâleti hesabına 3 talebe. Posta telgraf ve telefon umum müdürlüğü hesabına 4 talebe. Maarif Vekâleti hesabına inşaat, makina ve e-lektrik mühendisliği tahsili için gidecek 12 talebenin isimleri, imtihan neticeleri alrndıktan sonra belli olacaktır. Kömür havzasının sıhî organizasyonu Ereğli kömür havzası maden ocaklarında çalışan amelenin sıhî ihtiyaçlarının tcrrûninc dair olan nizamnamenin bazı maddeleri Vekiller heyetince tadil olunmuştur. Yapılan tadilâta göre: Ereğü kömür havzası başmühendisi ve müdürünün reisliğinde mahalli sıbiyo müdürü ile ikisi madencüer ve ikisi işçiler tarafından seçümek üzere beş a-zadan mürekkeb bir sağlık komisyonu kurulacaktır. Komisyon mahalun ihtiyaçlarına göre ne kadar hastaevi, dispanser. Revü- ve ecz ah an e açmak lüzumlu olduğunu ve nerelerde, ne kadar hekim bulundurulacağım tesbit edecektir. Komisyon sağlık teşkilâtının kadrosuna göre maaş vc ücretlilerle her türlü ihtiyacı göz önüne alarak büdccsini hazıru-yacaktır. Bu büdcenin dörtte üçünü madenciler ödiyecektır. Her taksit en geç her ayın on beşine kadar komisyona tedive edilmiş olacaktır. Büdcenin dörtte bir* a'Merin tedavi kars'lıpı olmak Hverc amele birliği tarafından Ödenecektir. 6 son::\nun ır37 çarşamba ULUS SAYFA 3 İNGİLTERE - İTALYA ANLAŞMASI Diplomasi lisanına son zamanlarda yeni bir ıstılah daha girdi; gentümens agreement diplomasi lisanından halk diline tercüme edilirse, doğru, dürüst insanlar arasında anlaşma demektir. Filhakika debdebe ile imzalanıp da merasimsiz bırakılan muahedelerin itibardan düştüğü bir zamanda müeyyidesi dürüst ¦nsanlarm şerefinden İbaret olan sade Inr anlaşma tarzına yer vardı. Habeşistanın istilâsına teşebbüs ettiği gündenberi İngiltere ile arası açık olan İtalya da büyük Britanya İmparatorluğu ile barışırken bu yolu tercih etti. Musolini'nin Milano nutkundan sonra başlıyan müzakereler nihayet geçen gün Roma'da İngiltere ile İtalya arasında bir gentümens agreement imzalan-masiylc neticelendi. Bir Avrupa gazetesi bunu anlaşmanın şümul ve ehemiyetini psikolojik tesirlerinde görmektedir. Ve en doğru görüş de budur, italya - Habeş ihtilafı çıktığı gündenberi ingiliz - İtalya münasebetleri buhran geçirmekte idi. Musolİ-ni, Laval ile anlaştıktan sonra Habeşis-tanm istilâsı teşebbüsüne girişti. Bu Laval - Musolini anlaşmasını ingiltere iki noktadan hoş görmemişti. 1 — Ingiltereye sormadan Af r ikayı yeniden taksim etmiştir, "ani Avrupa dışı politiaksı bakımından. 2 — İtalya ile Fransanın Avrupa meselelerini de şamil bir itilâf yapmalarında. Yani Avrupa politikası bakımından. Ingiltcrcnin bu sıralarda vaziyeti, Fas'ın 1904 senesinde İngiltere tarafından Fransaya terki karşısında kalan Al-manyaya benzedi. Almanya 1905 senesinde Fas sultanının istiklâline sarıldığı gibi, ingiltere de 1935 senesinde Habeş imparatorunun İstiklâlini ileri attı. Netice: O zamanki alman diplomasisinin Avrupa dışına aid olan safhası muvaffak olmuş, Almanya Fas'tan vaz geçmeğe mukabil Kongo'yu almıştı. Fakat bunu yaparken Fransa ile ingiltere arasındaki tesanüdü takviye ettiği için Avrupa-da mağlûb olmuştu. 1905 ve 1936 senelerinde ingiltere »cin vaziyet bunun tersi olmuştur. In-giHcrenin Afrikada bir şey aldığı henüz belli değil, fakat Avrupada ingiliz diplomasisi muvaffak olmuştur. Bugün La-vaJ - Musolini itilâfının yerinde yeller eser. Ve Fransa Italyaya ingiltere yoliy-le yaklaşmak çaresini aramaktadır. italya - ingiltere anlaşması, t falyayı İngİHereye karşı habeş İstilâsı başlamazdan ve Fransaya karşı da Laval -Musolirü itilâfı yapılmazdan evelki va-fciyete geri getiriyor. İtalya siyaseti de 1935 ikincikânun anlaşmasından evelki vaziyete geri dönüyor. Fakat Milletlerarası muvazenesinde Habeşistanı Milletler Cemiyetine rağmen ilhak etmiş, Akdenizdeki alâkasını resmen tanıtmış olan bugünkü italya, 1935 İkincikânun anlaşmasından evelki italya değildir. A. Ş. ESMER İS HAlEltLEllMll B. DUF KUPER PARlSE GİTTİ Paris, 5 (A.A.) _ Maten gazetesi, ingiltere Harbiye Nazın B. Duf Ku-per, dün hususî surette Parisi ziyaret etmiş olduğunu haber vermektedir. ingiliz nazın, bu fırsattan faydalanarak B. Daladiycye kısa bir ziyaretle bulunmuştur. Ingilterede mecburî askerliğe işçi birliği muhalif Londra, 5 (A.A.) - İsçi Partisi teş-' atından biri olan ingiliz üniversiteleri işçi birliği di,« ¦¦ E» dun Mançesterde yap- °"Ş ?t"" T"* -e-ndc Ingil- T hUkUmC,'nİ"h" "Mailde olursa olsun mecburî askerlik k; _ . . k n,»n»rtini kabul etmesine kati surette muhalçfet elme. ğe karar vermiştir. BEYRUT KABİNESİ Beyrut. 5 (A.A.) — Cumhur Başkanı, Beyrut saylavr Hayreddîn Ahdab'ı yeni kabineyi teşkile memur etmiştir. FRANSA'DAN YAPILAN İSTİKRAZ DOLAYISİYLE B. Beki n Polonyanın politikasını anlatan bir nutku Polonya parlamentosunda, drş politikayı anlatan B. Bek Varşova. 5 (A.A.) — Dış Bakanı B. Bek, parlamentoda Finans bakanının Fransadan ödünç almak hususunda salâhiyet istiyen sözlerinden sonra söz almış, İstikrazın sebeblerini anlatmış, Polonyanın dış politikasına temas etmiş ve demiştir ki: "— Derpiş edilen istikrazın gayesî, vazıhtır. Bu toplantıda bulunan bütün azanın, askerlerimizin eline girecek her tüfek için sevineceklerine kaniim. Kuvvetli Lehistan ancak sulha hizmet edebilir.,, Bakan, 1921 denberi politika vaziyetinin ve fransız - leh İttifakının bir tarihçesini yaptıktan sonra şunları ilâve etmiştir: -— O vakittenberi Avrupa, birçok hüsranlara, birçok hayal inkisarlarına uğramıştır. Fakat tarihin şu anındaki dönümünde Fransada olsun, Lehistan-da olsun, kamoy. hep beraber fransız ve leh ittifakının muhafaza edilmesi lüzumunu kabul ve teslim etmektedir.,, Diyet anlaşmayı tasvib etti Varşova, 5 (A.A.) — Diyet meclisi, fransız - leh istikraz projesini hararetli alkışlar arasında ittifakla kabul etmiştir. YUNANİSTAN'DA : Iskonto faizi YÜZDE 7 den YÜZDE 6 a İNDİRİLDİ Atina, 5 (A.A.) — Başbakan muavini ve Finans Bakanı Zavİsianos, hükümetin iskonto faizini bugünden itibaren yüzde 7 den yüzde 6 ya indirmek hususundaki kararını gazetelere bildirmiş ve şunları ilâve etmiştir: *'—Hükümetin yorulmaz çalışmalarla, millî dövizi sağlamlaştırması ve memleketin finansal ıslahına faaliyetle devam edilmesi bu tedbirin alınması imkânını vermiştir.,. Dünvada işsizlerin sayısı azalıyor Cenevre, 5 (A.A.) — Enternasyonal iş bürosunun üç aylık istatistiklerine göre ağustos ayı ile ilkkânun ayı arasında birçok memleketlerde işsizlik a-zalmıştır. On senedenberi devam etmekte olan bu iyileşme, bilhassa İngiltere, Macaristan, Letonya, Yugoslavya, Bulgaristan, Estonya, Japonya ve ts-veçte hissedilmiştir. Buralarda sanayi-a* S görmekte olanların mikdan 1929 senesindeki mikdardan fazladır. Bay Arita Alman -Japon anlaşmasını izah ediyor Tokyo, 5 (A.A.) — Dış işleri bakanı B. Arİta bugün radyoda neşredilen nutkunda alman - japon anlaşmasından bahsederek bu anlaşmanın birinci derecede ehemiyette bir diplomatik hâdise olduğunu ve enternasyonal münasebetler tarihinde yeni bir merhale teşkil ettiğini söyliyerek demiştir kı: "— Kominterne karşı mücadele ancak enternasyonal teşekküller tarafından başar-labilirdi. Almanya ile Japonya kominternin en şiddetli hücumlarına maruz bulundukları için bu mücadelede birleşmiş olmaları pek tabiîdir. Fakat bunun, Japonyanm dış politikasını bilhassa İngiltere ve Amerikaya karşı hiç bir surette değiştirmiyeceğini kaydetmek lâzımdır. B. Edenin R D«*lbosa bir telgrafı Paris, 5 (A.A.) — B. Eden dün B. Delbosa bir telgraf çekerek, ingiliz -italyan Centilmen agreman'nın imzası dolayısiyle fransız dış bakanının vuku bulan beyanatından dolayı memnuniyetini bildirmiştir. Bu telgrafın metni şudur: "ingiliz - italyan anlaşmasının, ingiliz hükümetinin bu kadar sıkı münasebetlerde bulunduğu fransız hükümetince iyi karşılanmış olması beni son derecede sevindirmiştir. Bu anlaşmanın Fransanın da alâkalı olduğu dünyanın bu kısmında sulhun devamına hizmet edeceğinden emin bulunmaktayım.,, İNGİLİZ - İTALYAN ANLAŞMASINDA Gizli maddeler bulunduğu yalanlanıyor Londra, 5 (A.A.) — Resmî bir kaynak, ingiliz - italyan anlaşmasında gizli maddeler bulunduğu şayiasını yalanlamaktadır. Çin devlet meclisi ÇANG SU LİANG HAKKINDA VERDİĞİ KARARI IBKA ETTİ Nankin, 5 (A.A.) — Devlet meclisi, askerî mahkemenin Çan Su Lİang hakkında beş sene müddetle haklardan mahrumiyet suretinde vermiş olduğu kararı ibka etmiştir. Amerikadaki grevi durdurmak için.. Nevyork, 5 (A.A.) — Klevelandda-ki General Motors korparasyon fabrikasının kapıları önünde polis ile grevci işçi arasında kısa bir çarpışma olmuştur. Bir polis memuru İle iki grevci amele hafifçe yaralanmıştır. Bu arada kırk bini fabrikaları işgal etmiş olan korporasyon amelesi grevinin büyümesine mani olmak İçin Va-Şİngtonda tavassut teşebbüslerine girişilmiştir. îş bakanı B. Lradi, endüstriyel tanzim komitesini İdare eden İşçi lideri B. John Lcvis ile görüşmüştür. Bu komite, memleketin bütün endüstrisini temsil eden işçi federasyonlarının kurulmasına çalışmaktadır. SON DAKİKA ispanyanın hâdiseler hakkındaki notası Londra, 5 (A.A.) — İspanya Büyük Elçisi bugün Dış Bakanlığa bir nota vermiştir. Notada Palos gemisi hâdisesi izah edilmekte ve bunları takib eden Soton ve Aragon meseleleri izah edilmektedir. Notada alman harb gemilerinin müdahale hareketleri hakkında deniliyor ki: ".. alman bahriyesinin ispanyol kara sularındaki hareket tarzr, tesadüfen bu gibi hâdiselerin cereyan ettiği yerlere gelecek olan ispanyol deniz veya hava kuvvetlerinin müdahaleleri halinde, son derece vahîm karışıklıklar doğuracak bir mahiyet alabilir. Bu takdirde İse Londra komitesinin karışmazlık ve harbin yayılmaması noktalarını temin için sarfettiği bütün çalışma tamir edilmez bir surette bozulmuş olacağından ispanyol hükümeti bu yeni vaziyetin karışmazlık komitesine arzı tarzını müttehit kırallık hükümetinin yüksek takdirine bırakır.,, Berlin ve Romanın cevabları Londra, 5 (A.A.) — İngiltere hükümeti, İspanyaya gönüllü sevkiyatı meselesi hakkındaki fransız - ingiliz notasına hafta sonuna kadar cevab verilmesini alman ve İtalyan hükümetlerine bildirmiştir. B. Eden akşam üzeri Fransa ve İspanya Büyük Elçileriyle görüşmüştür. İngiliz - ttalyan anlaşmasının Yunan gazetelerindeki müsbet akisleri Atina, 5 (A.A.) — Bütün gazeteler başmakalelerini İngiltere ile italya arasında imzalanan Centilmen Agreman'a ayırmış ve bunun Avrupa barışı için olan ehemiyetini kaydetmektedirler. Katimerini gazetesi, anlaşmanın canlı bir varlık ve ehemiyetli bir enternasyonal hâdise teşkil ettiği kanaatindedir. Gazete diyor ki: "Diğer devletler anlaşmaya iştirak etmemekle beraber, hükümlerinden faydalanmaktadırlar, ingiltere - italya anlaşması, Yunanistanın temennilerine tamamen uygundur.» Proia gazetesi, anlaşmanın Akdeniz statükosuna riayet edileecği hakkındaki garantiye dair olan kısmından bahsederek, bu kısmın sahilleri tamamen Akde-nizde bulunan Yunanistanı pek ziyade alâkadar ettiğini yazmaktadır. Elefteron Vima yazıyor: "Anlaşma, sarih olmamasına rağmen, müsbet neticeleri ihtiva ve ingiliz - 1-talyan münasebetlerinde Habeşistan harbından evelki samimiliği tekrar tesis etmektedir. Buna binaen, bütün Akdeniz memleketleri ve bilhassa Yunanistan bunu sempati ile karşılamalıdır. Çünkü Yunnaistanın Balkan paktı ile temin edilmiş olan toprak bütünlüğü iki büyük Akdeniz devleti tarafından zaman altına alınmış bulunmaktadır.,, Mesaje Daten gazetesi: "Anlaşma, geçen senenin yeni seneyedevrettiği sıkıntılar için yeni bir yatışma teşkil etmektedir.,, diyor. Elefteros Antropos gazetesi yazıyor: "Yunan ulusu, Avrupanın kuvvetli endişeler içinde bulunduğu şu sırada bir teselli teşkil eden anlaşmayı sevinçle karşılamaktadır.,. Diğer gazeteler de, anlaşmanın muahedelerin tadili lehindeki son beyanatlar üzerine hasıl olan bazı endişeleri dağıttığını kaydediyorlar. Basın özetleri BULGAR - YUGOSLAV DOSTLUK PAKTI Yunus Nadi, Cumhuriyetteki başyazısında, Balkanlarda yeni bir hâdise olan bulgar - yugoslav dostluk muahedesinden bahsederek, şimdiye kadar Balkan anlaşmasına uzak dur • muş olan Bulgaristanın bu anlaşmaya dahil devletlerden Türkiye ile olan dostluk muahedesinden sonra şimdi Yugoslavya ile de ebedi denilen bir dostluk anlaşması yapmış olmasından ancak memnuniyet duyulacağmı yazıyor. Bu yeni anlaşma dolayısiyle bazı yabancı mahfillerde ileri sürülen bedhahça şayiaların yersizliğini le -barüz ettiren baş muharrir, bulgar -- yugoslav dostluğunda Balkan anlaşmasını zayıflatacak bir nokta bulunmak şöyle dursun, bilakis, anlaşma -nm, kendi mensuplarından biriyle Bulgaristan arasındaki bu yakınlaşmadan daha sağlamlaşacağmı söylüyor. SANCAKTAKİ MUŞAHİDLER Cumhuriyetteki fıkrasında, Peya-mi Safa, Sancaktaki bitaraf muşa -hidlerin çalışmalarından neden bir netice çıkamıyacağım anlatarak, hakikatin bir dağ veya kaya gibi ortada duran mücessem bir şey olmadığını, hele içtimaî ve siyası meslelerde hakikatin aranıp bulunması çok güç olduğunu tebarüz ettirerek, etrafları yalnız fransız unsurlariyle çevrilecek olan müşahidlere bir tek türkün refakat etmesine İmkân verilmemekle, bu karrın esasen önceden akamete mahkûm edilmiş olduğunu ileri sürüyor. Kurunda Sadri Ertem de aynı mevzua temas ederek Sancakta hakikati yanlış göstermek için mahalli hükümetin almış olduğu sunî tedbirler -den bahsediyor. Fakat, diyor, Sancağın haklı olan davası müşahidler ö -nünde dile gelcektir ve gelmelidir. ZARARLI PROPAGANDALAR Cumhuriyette Abidin Daver, Istan-buldaki bazı yabancı fotoğrafhanelerin turistler için, Istanbulun ve Tür-kiyenin aleyhinde bir propaganda fp kil edecek tarzda kart postallar hazırlayıp sattıklarını söylüyor ve bu zararlı propaganda üzerine dikkati çekiyor. SANCAK DAVAMIZ Kurunda Asım Us, fransjz gazeteleri tarafından dostluk kelimesinin bir nekarat gibi tekrarlanmasına rağ -men haklı davamıza karşı gösterilen anlayışsızlıktan şikâyet ederek diyor ki: "Fransız dostlarımızın bilmeleri lâzım gelir ki İskenderun meslesi Türkiye için milli bir davadır ve bu davanın başında her vakit olduğu gibi Atatürk, yani kendileriyle 1921 im -zasmı yapan Atatürk bulunmakta -dır... Türk miletİ iskenderun davasının da mutlaka büyük önderin istediği şekilde halledileceğine emindir. Yalnız emin olmadığımız nokta bu meselenin halli esnasında bütün arzularımıza rağmen türk-fransız dostluğunun muhafaza edilip edilcraiyeceğİdir. MEHMED AKİF Akşam'da Ölen değerli şairdin bahsederken Hasan Ali Yücel di/for ki: "İstiklâl mücadelesinden sonra Mehmet Akif, cemiyette gördüğü değişmelere inanmadı. Ve inanmadığı için de uyamadı. Beş altı sene mem-leketen uzak yasamasın m sebebi budur.. Çünkü onun cemiyet telakkisi geri idi. Halbuki kurtuluş zaferin -den hızını alan inkılâp duramazdı. Bir muharebede sıkı bir yürüyüş zarureti hasıl olduğu zaman, bacakla * rmda kudret olmıyan!ar, döküntüler arasında kalırlar." UYUŞTURUCU MADDELERE KARŞİ MÜCADELE Son Posta'da Muhittin Bİrgen, u -yuşturucu maddeler İptilâsmın memleket için pek büyük bir tehlike ol -duyuna işaret ederek, buna karşı zabıta kuvvetleriyle mücadelenin çok güç olduğunu söylüyor, bu itibarla mücadelenin fikrî sahaya nakledilerek, Maarif Vekâleti tarafından idare edilmesini, ve bu fena iptilâlann büyük zararları hakkında milletin ve bilhassa genç dimağların tenvir e-dilmesini teklif ediyor. ULUS 7 SONKÂNIN 1937 PEK! Son haberlerimiz üçüncü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5548 ADIMIZ, AND1MIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Ankara'dan olarımız görüşerek eden Başbakan irde Atatürk'le dört şehrimize döndüler Rasbetke HATAY Falih Rıfkt AT AY Dün, bütün halk, Cumhuriyet Halk Partisi Kamutay grupu toplantısına aid tebliğ üzerinde durmuştur. Bu tebliğde bir bildiğimiz, bir de bilmediğimiz iki esaslı nokta var: biri, Fransa hükümetinin davetini kabul ederek Paris'e giden murahhas heyetimizle Quai d'Orsay arasındaki müzakerelerin tamamen menfî netice vermiş olduğudur, ikincisi, Paris'ten ayrılacağı sırada Başvekil Mösyö leon Blum'la görüşen Tevfik Rüsrü Aras'm, bu mülakat haklımda vermiş olduğu malûmat-trr. Bu malûmata göre Mösyö Leon Blum, iki memleket arasmdaki iyi münasebetleri korur bir hal tarzı bulunmak lüzumunda ısrar ve birkaç pünlük vılbaşı istirahatinden sonra, Sancak davası ile bizzat meşgul ola-caömı vadetm'ıstir. Bundan başka, Mösvö Leon Blum, Fransa Dış Bakanlığınca tasavvur olunan ve filî sahada bizi tatmin edebilecek mahiyette znnnolunan rejimi, adı bilâhare münakaşa edilmek üzere, esas itibariyle mütalea etmekliği-mizi baş delegemizden İstemiştir. Mösyö Leon Blum'un inisiyativin-deki ve beyan atındaki samimiyet ve bu suretle hareketin dostane mahiyeti şüphe götürmez. Biz, Dış Bakanımızdan birkaç guıı ^u,« luuekel c- derek Ankara'ya gelen Büyük Elci Mösyö Ponso nun yeni bir teklifin Lw *elirece#oi zannetmekte 'd.k HalbuV. R;:viilc m ; ^ teklif hakkmda malûmat büe yoktur-Büyük ete! keyfiyet* derhal hükümetinden sorarak ikiüc güne *«far bu hususta bir cevab ölçeğini söylemiştir.,. Butiln bu izahlarm Kamutay üze-rmde brraktığ, tesiri hulâsa eden satırlar, Hatay davasmm bir oyalama ve yıpratma politikası ile uzatılabileceği zınnında bulunanlar eğer varsa, onlarm, gerçekten, ne kadar yanlış, hattâ tehlikeli bir yol üstünde bulunduklarını gösterir. Asla şüphe edilmemek lâzımgelen bir nokta şudur il' Ha,ay. hak davası olduğu kadar, Türkiye cumhuriyetinin ve onun bütün vatandaşlarının son derece hassas bir vazife meselesi olmuştur. Fransa'ya türk olduğunu tasdik ettirdiğimiz ve türk olarak emanet ettiğimiz Sancak halkmm mukadderatı emniyet altma alınmadıkça, Türkiye'nin müsterih olabileceğini tasavvur etmek, yalnız yanlış değil, tehlikeli bir yola sapmak olur. Cenevre'yi teklif ettiler; kabul ettik; Paris'e davet ettiler; gittik. Yen. bir hal sureti aradıklarını söy-ledıler, bekledik. Fransa için bu is « i8 "^"."^t Cenevre masası "stunde kalabilir; ve üç görmen za- ¦* »"smtni Sancak'ta Ai*ererilvl; ı kend,SUle kar?' hakkına ebem" T™ **** olur""«. mez veştir^,veri,ir veva veril-_ Î^Sffi veya Pr. H. R I \nk| t ELBl^T\\ adı hakkındaki tetkik vazıhını :Mneı savlamızda okuyunuz. •w vere Atatürk bu sabah Konyaya varacaklardır Bir tazim heyeti Ata türkü karşılamak üzere dün akşamki trenle Konyadan vilâyet hududuna hareket etti Ankara, 6 (A.A.) — Başvekil İsmet inönü, istanbul'dan Konya'ya hareket etmiş olan Reisi Cumhur Atatürk'e mülâki olmak üzere dün gece sabaha karşı hususî bir trenle Eskişehre hareket etmiştir. Eskişehir, 6 (A.A.) — Atatürk İstanbul'dan Konya'ya giderken Başvekil ve Büyük Erkânı Harbiye Reisi ile Hariciye ve Dahilîye vekillerini Eskişehir-de kabul ederek beraber dört saat çalışmışlardtr. Atatürk seyahatine devam etmiş ve Başvekil ile beraber bulunan arkadaşları Ankaraya dönmüşlerdir. Konya, 6 (Hususî muhabirimizden) — Atatürk'ü şehrimize getirmekte olan hususî trenin saat 21 de Afyondan hareket ettiği buraya bildirilmiştir. (Atatürk'ü vilâyet hududunda karşılamak ve konyalılartn tazimlerini arzetmek üzere, bir heyet, bu a', - ..n!*i I9.4S postasiyle, vilâyet hududuna hareket etmiştir. Heyette Konya valisi, ordu müfettişi, vilâyet polis müdürü, ordu müfet- Eskişehirde Atatürk'e mülaki olarak Ankaraya dönen Başbakanımızla bakanlarımızın, evelki gün parti grupunun toplantısında bulunmak üzere Kamutaya gelirken alınmış bir fotoğraf ileri tişliği kurmay reisi, vilâyet jandarma komutanı ve halk mümessilleri vardır. Atatürk'ün yarın sabah (Bu sabah) saat altıda Konyayı teşrif buyuracaklar- (jjr -Amfiktadır. **• Başbakan ismet inönü. Genel Kurmay Başkanı Mareşal Çakmak, Dış Bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras ve İç Bakanı Şükrü Kaya dün akşam saat 22.50 de Eskişe-hirden Ankaraya dönmüşlerdir. Başbakanımızı ve bakanlarımızı istasyonda Kcmutay Balkanı B. Abdülhalik Renda, şehrimizde-ki bakanlar ve bazı mebuslar karşılamışlardır. Adananın kurtuluş bayramı, Hataylıların istiklâl askı tezahürlerine vesile oldu Meydanı dolduran 40 bin kişi, şimdiye kadar olduğu gibi, türk milletinin bundan sonra da Atatürk'ün işareti arkasında koşacağını ve bu uğurda canlarını ve kanlarını vereceğini bir daha tekrarlamak saadetini duydular. Adana, 5 (A.A.) — Çukurovalıların kurtuluş bayramı daha ilk toplantı ve nümayişlerde bu mahdud çerçevesini zorlayarak Hatay türklerinİn kurtuluşu adına canlı ve şuurlu bir nümayiş halini almıştır. Hemen bütün hatiblerin sözlerinden, merasimin havasına hususî bir çeşni veren sembolik ve canlı tablolardan bunu derhal anlamak kabil oluyordu. Millî kurtuluşundanberi bir ser. had bekçisi olmuş olan Adana bu hususiyeti taşıyan yerlere mahsus bir uyanıklık ve hassasiyetiyle hudud ötesin, deki yüzbinlerin hayatı ve haysiyeti i-le alâkadar olmaktadır. Şimdi merasimi şöyle anlatabilir?. Atatürk parkının önünde toplanan ve m«ıa7zam bir heyecan halinde çalkanan kırk bin çukurovalının önünde ilk defa kürsüye Seyhan saylavı Damar A-rıkoğlu geldi. Düşman istilâsından 15 yıl evvel bugün kurtulan Adananın kahramanlığını anlattıktan ve bunu hatırlatan bugünkü bayram gününün paha biçilmez değerini tavsif ettikten sonra günün en büyük davası olan Sancak me selesine de temas etmiş ve demiştir ki: İstilâ ordularının bir oyunu —"tsitlâ ordularının daima göze çar. pan bir oyunları da gittikleri yerlerde bir soydan gelen türk varlığını dama tahtası gibi bir takım murabbatara ayırmalarıdır. Kökü bir olan tek bir ağacın dallarına ayrı ayrı ad verirler. Türkmen, yürük, avşar, alevi, fellah. tahtacı, tatar, göçebe, muhacir, kızılbaş, ra-fizi. Bütün bunlar cahilane tasnifler- İstiklâl için çırpınan Hatay m güzel bayrağı dir. Böylelikle güya bir kütleyi dilim dilim ayırmakla infisaha duçar edeceklerini sanırlar. Fakat çok geçmeden görürler ki bu kütle bir yumruk gibi çarptığı başı öne eğer, bu gibi müstemleke politikacılarının besablartna uyacak hiç bir türk kütlesi yoktur. Kardeş Hatay kendini böyle bir tasnife asla tâbi tutturmıyacaktır. (Sonu 5. inci sayfada) Evûlki fifin Uzaylılarla birlikt e Hatay için geniş tezahürlere sahne olan güzel Adanadan bir manzara BUGÜN İÇ SAYFALARIMIZDA İKİNCİ SYFA'DA : îç haberler — Yankılar ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA ? Dış haberler — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA Yabancı gazetelerde okuduklarımız — Bu'gar - Yugoslav yakınlaşmasına dair — Radyo — Bibliyografya — Cengel tefrikamız ALTİNCİ SAYFADA: Karışmazlık etrafındaki haberler — İspanya harbi Kamutay Dünkü toplantısında iki kanun lâyihasını müzakere etti Ankara, 6 (A.A.) — Kamutay bugün B. Refet Camtez'in başkanlığında toplanarak maarif vekâleti merkez teşkilâtı ve vazifeleri hakkındaki kanun ile resmî daireler, ve müesseselerle devlete aid İdare ve şirketlerde ve umumî menfaatlere hadim müesseselerde bulundu rulabilccek nakil vasıtaları hakkındaki kanuna ek lâyihanın ikinci müzakerelerini yapmış ve kabul etmiştir. Kamutay cuma günü toplanacaktır. HATAY Haberleri Hatay'da türklerden gayri unsurlara silâh dağıtılıyor ve tiirklerin görmenlere dertlerini anlatmalarına zabıta kuvvetleriyle mani olunuyor. İstanbul gazetelerine gelen bazı hususî Hatay haberlerini. Istan-buldaki arkadaşımız telefonla bildiriyor : Lâzkiye, 6 (Hususî) — Sancağın ce-nub bölgesinde bulunan ermenilere yeniden silâhUr tevzi olunmuştur. Evvelce fransıJlar tarafından Arappmar'da gö-(Sonu 6 ıncı sayfada) Fıkra: Sağ olsaydı.. Büyük harbtan eve/ Talat Paşa Ll-vadya'da Çar'ı görmeğe giden heyetin reisi idi. Kendi anlattığına göre, bir gün, sofrada oturuyorlarmış. Çar demiş ki t — Ekselans, görüyor musunuz, bu sofrada yediğiniz, içtiğiniz ve kullandığınız ne varsa hepsi rustur. Sizde de böyle midir? — Maatteessüf Haşmetmeab... kapitülasyonlar var! Talat Paşa ekmeğini bile milli undan yuğuramıyan bir yarı sömürgenin o zaman dahiliye nazırı, daha sonra sadrazamı İdi. Gene Talat Paşa. 1913 de, Romanya seyahatinden, orada bayındırlık fa afiyetlerine karşı derin bir gıbta ile, döndüğü vakit vapurda bir ermeni ga-zetecisine diyordu, kiz — Ah şu kapitülasyonlar olmasa da, devlet sosyalizmi yapabilsek! Süratle ilerlesek! Şimdi onu diriltmek mümkün olup da vatanı Edirne'ye giden şimendiferin türk olduğunu söylemek mümkün olsaydı! Ve ona, orada, Öğle sofrasının üzerine her türlü müesseseleri işaret eder bir Türkiye hartası yayıp: — Bu hartanın üzerinde ne görüyorsanız, demiryolu, fabrika, liman, yiyecek, içecek, kullanacak, her şey türktür! diyebilseydik.., S Çünkü onun bütün kusurlarını u-nutturan samimî bir vatanperverliği vardı ve bu rejimin hamlelerini kırmak teşebbüsünde bulunan eski arkadaşlarına, en büyük hiddeti belki o gösterirdi. Çar Rusyası endüstrisinin ve büyük işletmelerinin rus olmadığını M* bil biliyorsunuz. - Fatay SAYFA 2 ULUS 7 SONKANUN 1037 PERŞEMBE LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: 1 Elbistan adının tetkiki Ban kitaplar bu i«mi Albistan biçiminde yazarlar. Şehrin okumuş kısmı Elbistan şeklinde söylemeğe çalışırsa da bu zoraki t-l.r fuz halk tabalcsrma inmiş vc köylere yayılmrş değildir. A-rabların "Ibl:stan' taırmdaki yazlarına gelince asla yeı tutmamıştır, isim heman her yerde çok eski devirlerde yaşamış olduğu gibi A'bistan'dır. öğret -men Ziya Güncr bu »sim üzerindeki yerli telâkkiyi şu suretle hulâsa cdi -yor: "Elbistan adı üzerinde epice öykü vardır. Arab tarih ve coğrafyalar' b\h-çeye benzemesinden Elbustan. bazı kitaplarında şeytan anlamına gelen İblistin şeklinde yakmadadırlar. Halk arasında Elbistan denilmekte ve bunun aslı da (Aİpstan = Yiğitler yatağı) sanılmaktadır. Bugün gcnclleşen kelime Elbistan'dn-. Bunun islâmî bir kelime olduğu islâmdan evvel başka bir ad taşıdığı kuvvetle sanılmaktadır. (1) "Kıymetli öğretmen Ziya Güner'in hulasa-smdaki bu şekilleri tetkikimde esas tutacağım. Elbistan gerçekte Albistan'dı. Bir zaman Hbistan veya Ilbistİn bici -minde de anılmış olabilir. Fakat ne şekilde kullanılmış olur :se olsun hiç biri islâmî ve islâm sosyolojisinin mahsulü değildir. Bu kelimeleri türk His-torya ve filolojiyasının içinde aramak vc manalarını; o çok eski; çok kültürlü ve ışıklı büyük âlemden çıkarmak ilmî bir vazifedir. Kelimenin islâmî devre ait ve yeni olmdaığmı anlamak için bugünkü Al-bistan'ın yanı başındaki eski Albistanı görmek ve adına dikkat etmek yeter. Eski Albistan'ın adı Kara Albistandır. İslâm müstevli olduğu yerdeki natu -rızra merkezlerini kökünden yıkar ve yanı başlarına yenisin* yaptırırdı. Eskilere küfür ve dalalet işareti olmak üzere bir kara sıfatı takardı. Eski Albista-nın Kara Albistan ve eski Maraş'ın Kara Maraş olması gibi. Şu halde tetkike, önce Alhistan'dan başlamak ve sırasiyle Elbustan ve İl -bistin'e varmak doğru olur. Not. — Arabların iblistin biçimin -deki yazılan analoji yapmak hevesin -den doğmuş bir mugalatadan başka bir şey değildir. İleride öğreneceğiz. * * » Albistan veya Alpıstan tek bir kelime olmakla beraber önce; yerlilerin telâkkisi gibi Alplar memleketi manasına olarak Alp veya Alb ile sitan gibi iki parçaya ayıralım. Türkçedc Alp (b) in belli başlı manaları şun'ardır: Alp: Orhon, Uygur, Çağatay, Garp Lehçelerinde Cesur, cesaretli, kahraman, muharip, şecaatli manasınadır. (B. T. L.; Divanı Lugat-it-Türk; Rad-lof, Pavet de Gourteille, îbni Mühenna, Elidrak. v. s.) Alp - îık: Uygur, Garp Lehçelerinde cesaret, kahramanlı I.-, şecaat. (B. T. L. v. s.) Kelimenin gerçekte bu anlamı verip vermediğini bir de Güneş - Dil Teorisi bakımından tetkik edeliro. Kelimenin etimolojik analizi şudur: O) (2) (3) Alp: ağ -f al 4- ap (1) Ağ: Ana köktür. Kuvvet, kud -ret, yükseklik, parlaklık, sahiplik ve esas manalarını ifade eder. (2) Al: Sonsuz bir genişlik ve çokluk bildiren bir elemandır. İki unsur bir araya gelince (ağal) ve son morfolojik şekli ile (al) olur ki güneşte olan bütün ana manaların uçsuz, bucaksızlığını, son derecede bolluğunu gösteren mücerret, gayri şahsî bir mefhumdur. Alem kelimesindeki âl' da ol -duğu gibi. (3) Ap: İşte bu mücerret manayı ü-zerine alan ve temsil eden süje veya objedir. Böylece alap ve bazı devirlerde aldığı morfolojik şekliyle alp kelimesi hudutsuz ve çok kuvvet, kudret, yücelik ve ışık temsil eden bir varlık olur. Kelime bu hali ile tamamlanmış değildir. Onu tayin etmek ve isimlendirmek için bir unsura daha ihtiyaç vardır. O unsur labyal (p) nin fonetiğinde mevcut olan ve söylenişte çatlayan fonem- sekli Iî H. Reşit Tankın dır ki Güneş - Dil Teorisi onu da (V + ğ) ile ifade eder. O zaman kelimenin hakikî alap + (V. -t-ğ) olur. Şu halde kelimenin hakikî morfolojisi (alpağ) olur ki kuvvet vc kudretin yücelik ve parlaklığın, asıl ve esaslığın muayyen vc şahsî bir varlığı demektir. Türkçenİn Kazan Lehçesinde bu keli -me zadegan manasına olarak alpağ-ut ve alpavut şeklinde yaşıyor (T. D., Rad lof c. I ) Kelimelerin semantik bakmamdan nüanslanması (Psiko - Sosyoloji) dediğimiz ruhî ve içtimai tesirlerin şekline tâbidir. Karan havalisindeki türkler yüksek itibar ettikleri içtimaî sınıfta bir aralık bütün bu meziyet ve kudretleri toplanmış telâkki ettikleri için kelime bu manaya delâlet ediyordu. Alp kelimesinin eski yunan dilinde de ejderha ve kahraman manasına geldiğini öğreniyoruz. Onlar Neptün'ün Herkül tarafından öldürülen cessur oğluna Albion adını veriyorlardı (2). Fakat biz kelimenin; bu kısımda yalnız (Halk etimolojisini) yapacağımız -dan geniş etimolojiyi sonraya bırakı -yoruz. Şu halde (alp + s tan) Alplar yani yiğitler ve kahramanlar memleketi de -mek olur. Nitekim : Altay - Aladağ lehçesinde AIrp: dev. bahadır, yiğit, kuvvetli demektir. (Verbitski, Altay - Aladağ Lehçeler Lügati, s. 17) Yakut lehçesinde de alıp aynı ma -nayı veriyor. Alıp Hara Buhatır efsanevî bir kahramanın adıdır. (Pckarski s. 88). Selçuk tarihini dolduran bir çok kahramanların admda bu alp kelimesini okumaktayız. Alparslan gibi. Albistanlılar hususî ve maşerî ha -yatlarında; sözünde durmak. zayıfın imdadına kovmak, tabiat cetinliklcriyle boğuşmak gibi hep kahramanlık ve Alplık ifade eden yüksek karakter tezahür-leriyle zaten bu adın sahibi bulunuyorlar. Orman kanunu üzerinde encümen çalışmaları Büyük Millet Meclisi orman kanunu muhtelit encümeni orman kanun projesinin ceza kısmı üzerindeki müzakerelerini bitirmiş ve projenin ceza kısmında bazı ufak değişiklikler yapmıştır. Encümenin dünkü toplantısında adliye vc ziraat vekillerinin de iştirakiyle projenin müteakib faslı üzerinde görüşmelere başlanmıştır. Encümen her gün muntazam surette toplanarak projenin müzakeresini kısa bir zamanda bitirecok ve meclisin bu toplantısında görüşülmek üzere umumî heyete verecektir. Meyvacılık kursu açıldı Yüksek Ziraat Fakültesinin meyvacılık enstitüsünde mcyvacılrk için lâzım olan nazarî ve amelî bilgileri vermek üzere bir kurs açılmıştır. Poliste: Anadolu tahvilleri hamüleriyle yapılacak müzakere İsviçre frangının fransız frangını takiben düşürülmesi yüzünden hasıl o. lan vaziyet üzerinde hükümetle temas etmek için Anadolu tahvilleri hamilleri bir heyet seçmişlerdir. Heyet bir haftaya kadar Maliye Vekâletiyle müzakere ve temaslara başlıyacaktır. Kaymakamlar tayin kararnamesi Dahiliye Vekâleti kaymakamlar sırasında yeni bir tayin kararnamesi hazırlamaktadır. Çamaşır hırsızları Devlet demiryollarının memurin evlerinde oturan bir kaç ailenin bahçede asılı bulunan çamaşırlarını çaldıkları görülen ismail ve Halid yakalanarak Cumhuriyet Müddei Umumiiğine teslim e-dilmişlerdİr. (2) Birinci Türk Dil Kurultayı zabıttan 3. 95) Kamutay Çağrılan Kamutay Ziraat Encümeni her gün saat 15 de toplanacaktır. * * * Arzuhal Encümeni bugün saat 15 de toplanacaktır. * * * Hariciye Encümeni bugün saat 16 da toplanacaktır. * * * Memurin kanunu muvakkat encümeni cuma günü umumî heyet içtima-ından sonra toplanacaktır. * * * Milli Müdafaa Encümeni bugün toplanacaktır. Ziraat mektebleri müdürlerinin toplantıları Ziraî kalkınma için lâzım olan elemanları süratle yetiştirmek ve mekteb-lerln ıslâhı, programların tanzimi etrafında icabeden tedbirleri müzakere etmek üzere, Adana, İzmir, İstanbul, Bursa, orta ziraat mektebleri müdürleriyle muallimleri arasında seçilen birer mümessilden mürekkeb sekiz kişilik bir komisyon dünden beri Ziraat Vekâletinde içtima etmektedir. İçtimaî muavenet umum müdürlüğü Devlet şurası azalığına seçilen B. Faruktan açık bulunan Sıhat Bakanlığı içtimaî muavenet umum müdürlüğüne İstanbul mıntakası sıtma mücadele heyeti reisi Dr. Ekrem Tok tayin edilmiş ve işine başlamıştır. Sayım neticelerini gösteren eserler UUUaUk ıutus savımı nur us sayımı uı deki çalışmalarına devam etmektedir. Hazırlanan 11 cilt kitab matbaalarda basılmaktadır. Bu cildlerin malî yıl sonuna kadar otuz beşi bulacağı tahmin edilmektedir. (1) Ziya Cüner "Elbistan,, istanbul ; S. 5. yeni bir din Büyük harb ta Atatürk rus cep- — — h e sin de kumandan ve İsmet inönü onun kurmay reisi iken, bir gün, ikisi beraber, at üstünde; geniş, ıssız ve çıplak topraklardan Diyarbckire gidiyorlardı. Atatürk, söz açmak için sordu: — ismet, çabuk yeni bir din bull İnönü, hemen cevab verdi: — Ağaç dinil Ve ilâve etti: — Yani ibadeti ağaç dikmek! ThermUi Paloce!... Piestany Çekoslovakyanın küçük bir •u şehridir. 1917 de. Almanyanm denizaltı harbı-na karar vermesi arifesinde bu küçük su Şehrinin Thermia Palace ismindeki otelinde üç kişi buluşmuşlardı: İkinci Güy-yom masaya vuruyor, imparator Şarl susuyor ve çar Ferdinand "Olmaz!" diyordu. Son gelen gazeteler haber veriyorlar ,Jti geçen hafta, beyaz sakallı, kıvrık burunlu bir adam, kendisini askerce sclâm- Ikli m Yeni bir zabıta romanı Acaba zabıta r o manian şekil değiştirerek, yeniden halkın rağbetini mi kazanacak? Londrada, Hutchinson kütüphanesi, "Miami açıklannda bîr cinayet" adiyle bir roman neşretmiştir. Eser, bildiğimiz tahkiye tarziyle yazılmamış, bütün hâdiseler, hakikatte cereyan edİyormuşca-sına, bir zabıta dosyası haline getirilmiştir. Fişler, raporlar, parmak izleri, telgraflar, mektublar, velhasıl esrarlı bir cinayetin etrafında yazılıp nakledilen her vakaya aid çeşidli vesikalar ve en sonunda da kapalı bir zarf içinde, katilin ismi ve hüviyeti vardır. Bu yeni şekil roman Londrada büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. layan istasyon müdürünün önünde durup gülümsiyerek sormuştur: — Thermia Palace'a nereden gidiliyor? — İşsizlik dolayısiyle kapalıdır, Majeste. Tarihi Bilmem, Uius'-daki bava raporlarım aratıra okuyor musunuz? iki gün evvelki rakamlar arasmda şu farka bakınız: Sİvasta sıfırdan aşağı 29, Antalyoda sıfırdan yukarı 14! Eğer tren olsa, bir gecede Ankara-dan Kotdazüre ineceğiz, demektir. Step soğuklarında titreyenler, ertesi sabah, Antalya şelâlelerinin sesleri arasmda, pardesüsüz, belki d- beyaz pantalonlar-la terase - yollarda dolaşabilecekler. Beyaz pantalon sözüne gülmeyiniz: Nis'-de ıtı derecesi sıfıra yaklaştığı vakit bile halk beyaz giymeği tercih eder: Nis'in kış şehri olmak şöhretini bozmamak i-çini % 100 amerikan diplomatı olmak için Ruzvelt, Amerika diplomatlarına yabancılarla evlenmeği yasak etmeden önce, biliyor musunz, dış bakanlık memurlarının ne kadarı amerikali olmıyan kartallarla evli idi? % 18. Bir Avrupa gazetesi; "Amerika hariciyesi, demek kî, şimdiye kadar % 82 amerikali İdi" diyor. Hesab yanlıştır. KH4ıM OğrApaPm*** $kttâ in 4m| «ıtu'ı» atmfaıfHV. İSTANBUL TELEFONLARI; Gazi köprüsünü yapacak grupun mukavelesi bozulacak mı? İstanbul, 6 — Son vaziyete göre Gazi köprüsü inşaatmm gecikeceği anlaşılmaktadır. Gecikmenin sebebi, köprüyü yapmayı üstüne alan grupla istanbul belediyesi ve Nafia Vekâleti arasında çıkan anlaşmazlıklardır. Anlaşmazlıkların başında çimento meselesi gelmektedir. Eldeki mukaveleye göre, grup, köprünün yaprlmasm-da kullanacağı çimentonun evsafım tayin etmiştir. Halbuki sonra da bu çimentonun çok pahalı ve tedariki güç olduğunu ileri sürerek bu maddenin değiştirilmesini istemiş fakat bu arzusunu Nafia Vekâletine kabul ettürememiştir. Bundan baş. ka grupun istanbul belediyesiyle de bir çok ihtilaflı işleri vardır. Zannedildiğine göre müteahhidi e rîn yaptırdıkları ilk teminat parası hazine-ye irad kayıd edilerek mukavele feshedilecek ve yeniden ihale yapılacaktır. Kalbi ve sol tarafında bulunması gerekli uzuvları sağda olan bir hasta istanbul, 6 — Bahriye hastanesinde garib yaratılıştı bir hastaya rastlanmıştır. Hastanın adı Hüseyİndir. Yapılan tedavi neticesinde, Hüseyinin kal. binin sağ tarafta olduğu göriılmüş ve bu bir garibe olarak kaydedilmiştir. Fakat Hüseyinin vücudündeki fevkalâdelik bundan ılmgİHU» *olc\ olan iç u- zuvi.-,„n,n sonda olmas. lazım gelenlerin de sağda olduğunu 6örmü3Urdir. Hüseyinin bu hali tıb tarihinin pek seyrek kaydettiği hadiselerdendir. Has-tanm sihatı yerindedir. ALMANYA BİR BUÇUK MİLYON KİLO SOCAN ALACAK istanbul, 6 — Almanya 1.5 milyon M. lo kuru soğan satın almak için tüccar-Urrmıza müracaat etmiştir. ÜNİVERSİTEDE istanbul, 6 — Üniversitede yeni kurulan iktisad fakültesi şubatın beşinde derslere başlıyacaktır. FIÇI FABRİKALARI ÇALIŞMAMAK KARARINDA istanbul, 6 — Istanbuldaki üç fıçı fabrikası işsizlikten dolayı işlerini tatil etmeye karar vermiştir. Bunun sebebi, Avrupadan gelen fıçıların yanında yerlilerine itibar edilmemesidir, İLK MEKTEBLERDE MÜZAKERE ODALARI İstanbul, 6 —Maarif müdürlüğünün verdiği yeni bir karara göre ilk mek-teblerdc birer müzakere odası açılacak ve burada küçük veya velileri işe erken giden talebeler, mekteb kapandıktan sonra, derslerine çalışacaklardır. HAYDARPAŞA'DA TREN BİR MAKASÇIYI ÇlCNEDl istanbul, 6 — Bugün Haydarpaşa istasyonunda makasçı Ahmcdin ölümü ile neticelenen bir tren kazası olmuştur. Kazaya, makinist Nurinin idaresindeki lokomatifin yanlış manevra yapma» sı sebebiyet vermiştir. Hâdise hakkında tahkikat yapılmaktadır. SONKÂNIfN 1937 PERŞEMBE ULUS SAYFA 3 'W i î cimi/ MISIR ve KAPİTÜLASYONLAR Habeşittana italya tarafından yapılan tecavüzün siyasi akislerinden bin de Mısır ile İngiltere arasında on dört senedenberi sürüp gelen ihtilâfın halli vc binnetice istiklâline kavuşmasıdır. Mısır meselesi hakikaten tarihî bir meseledir. Mchmed Ali ikinci Mahmud aleyhine isyan bayrağını çektiği gündenberı bu mesele yakın şark politikasının birinci plânın, işgal etmiştir. Hele ileme. Arabi isyan, üzerine, ^ 1882 —de İngiltcrenin işgali al.ma alındıktan son-n on dokuzuncu asır ç.kıncaya kadar ingiltere ile Fransa arasında en eh emi -yetü ihtilâf mevzularından birini teşkil etmişti, ingiltere 1904 nisan anlaşmasiylc Fransaya Fas'ı vererek Mısırı satın aldı. Fakat Lozan muahedesinin imzasına kadar İngiltcrenin Mısırdaki hukukî vazıyeti aykırı olmakta devam etti. ingiltere bu muahede ile Mısır üzerindeki hukıkİ vaziyetini düzeltirken, diğer taraUan Mısıra bir takım kayıdla-ra ve şartlara bağlı olmak üzere İstiklâl vererek Mısırın siyasî vaziyetini yine karma karışık bir hale koydu. İşte on dört senedir İngiltere ile Mı-srr bu kayıdlı şartlı istiklâl meselesi yüzünden ihtilâf halinde idiler, ingiltere, istiklâli Mısırın ve Süveyş'in müdafaası, Sudan vaziyetinin halli ve ecnebi devlet tebaasının selâmetlerini temin şartlarına bağlamış olduğunu iddia ediyor. Mısır ise tılsımlı istiklâl kelimesinin telâffuzu ile artık müstakil olduğunu iddia ediyor ve her tarafa sefirler tayin ederek milletlerarası münasebetlerinde müstakil devlet rolü oynamak istiyordu. Italyamn Habeşistanı istilâsı İngiltere ve Mısırı teyakkuza şevketti, iki memleket biribirinin yardrmına muhtaç olduğunu anladı. Aralarındaki ihtilaflı meseleleri hallederek bir dostluk muahedesi imzaladılar. Bu muahede her iki devletin salâhiyetdar makamları tarafından tasdik edilmiş ve geçen hafta meriyete girmiştir. Bunun üzerine ingiltere Kahire'deki fevkalâde komiserine sefir unvanım vermiştir. Lord Kromer zamanında ihdas edilen bu makam da tarihe karışıyor demektir. • • C;",J: Mı.--- ı-":*.'j'^».-«"l-*-TTi ;)•»«« için Montreux de bir konferans içtimaa çağıracak. Sonra da milletler cemiyetine ¦*' olacak. İngiltere her iki teşebbüste de Mısıra y^^m edecektir. Bu, İngiltere ile Mısır aracındaki son »«aşmanın şartlarından biridir. Binaenaleyh Mısırın hem kapitülasyonları İlga-ya muvaffak olacağı, hem de milletler cemiyetine gireceği muhakkak sayılabilir. Bazı mısrrlılar kapitülâsyonların os-manlı devrinden İntikal cimi; kötü bir mİras olduğunu yazıyorlar. Filhakika bunun kötü bir miras olduğuna şüphe ¦J/oktur. Fakat Mısırda osmanlı devrinden evvel de kapitülâsyon vardı. Yavuz Seüm 1516 senesinde Mısın aldığı zattan orada fransızlara verilmiş bir takım kapitülâsyon imtiyazlarının meri olduğunu gördü ve bunlan ibka etti. Sonra kanunî de 1528 senesinde bunları teyid etti. Binaenaleyh Mısır imtiyazlan osmanlı kapitülâsyonlannın menşei sayılan 1535 mukavelesinden de daha eski demektir. Mısırda kapitülâsyon sisteminin İlgası, gibi bu kötü sistemin facialarını yaşamı, bîr mîllet arasında ancak sempati uyandırabilir. M ısır ile mukadderatımız aynlmışür. Fakat istiklâl bahsinde yüreklerimiz, asırlarca müddet birlikte yaşadığımız mısırlılar ile beraberdir. T«n istiklâline kavuşmuş, milletler ce-«jyetine azâ olmuş, kapitülâsyonsuz bir %imdiden selamlarız. ^^^^^^^ A. Ş. ESMER Nöbetçi eczaneler '9 ¦ Pazar: Ankara eczanesi 2 — Pazartesi: Yeni ve Cebeci «zaneleri 3 — Sah: Halk ve Sakarya eczaneleri 4 — Çarşamba: Ege eczanesi 5 — Perşembe: Sebat ve Yenişehir eczaneleri 6 — Cuma: istanbul eczanesi 7 — Cumartesi: Merkez eczanesi IS MAllllllfMS Amerikan senatosu bitaraflık hakkındaki karan kabul etti Valansiyaya tayyare götüren Markantabriko vapuru yoldan çevrildi Vaşington, 6 (A.A.) — B. Ruzvelt kongreye olan beyannamesinde diyor ki: "Ahval benî İspanyadaki esefe değer mücadelenin ortaya koyduğu hususî vaziyetin de bitaraflık kanununa i-lâvesi meselesinin tetkikini sizden rica etmeğe mecbur ediyor. B. Ruzvelt. kongreden bitaraflık meselesinden başka, bir kaç hafta içinde müddeti bitecek olan bazı müsaade ve salâhiyetlerin uzatılması meselesinin de derhal tetkikini istemektedir. Keza, işsizliğe karşı yardım için de munzam tahsisat istenmiştir. Bunun mikdan bu hafta içinde bildirilecektir. B. Ruzvelt bundan sonra kendisinin ilk başkanlık devresindeki eserini hülâsa ettikten sonra ezcümle diyor ki: *'— Vazifemiz, demokrasiyi bugünkü dünyada da bir asır evvelki daha basit dünyada olduğu kadar tesirli olarak iş letmek mümkün olduğunu isbat olmuştur. Aramış olduğumuz kalkınmanın muvakkat olmaması ve evvelki felâket se-beblerîne karşı emniyet alınması lâzımdı.,, B. Ruzvelt bnudan sonra yeni kongre için aşağıdaki meselelerin ana hatlarını gösteriyor: 1. — İdare makinesinde geniş bir İslâhat. 2. — Sıhî olmıyan evlerin yıkılmasını ve yeni evler inşasını ihtiva eden bir şehir programr, 3. — Kira ile çiftlik tutanlara finan-sal yardım. 4. — işsizliğe karşı siyasetin ve sosyal emniyet fcUt^mioin genişlcİlmesi ve ı-~^iaıa işsizlere yardım. B. Ruzvelt diyor ki: "— Fazla istihsal, az istihsal ve spekülâsyon öyle üç kardeş belâdir ki enfi-lasyon ve deflasyon musibetlerini doğururlar. Hükümetin fiat sevij man zaman hasıl olan kuvvetli temev-vüçlcre karşı himaye için hususî teşebbüse yaptı;"ı yardım mîlletin menfaatinedir. N. R. A. - milli kalkınma müessese teşkilâtı - nm biivîik hedefleri faydalı u ve ...jioi biliyoruz ki zorluk N. R. A. nm pek çok şeyler yapmak istemesinden ileri gelmiştir. N.R.A. nm statüsü anayasaya muhalif olarak ilân edil- Kısa dış haberler * Bern, — İsviçre federal konseyi dış işleri için B. Motta'dan başka Cumhur başkanı muavini B. Banman ile genel konseye B. Mayer'i memur etmiştir. * Varşova, — Fransa - Lehistan tecim müzakerelerine memur leh heyeti 9 ikinci kânunda Parise gidecektir. * Varşova, — Noel münasebetiyle kesilen alman - leh tecim müzakerelerine 15 ikinci kânunda yeniden başlanacaktır. * Berhtes Baden, — Alman gençlik teşkilâtı başkanı, buradaki hitlerci gençleri Hİtlcr namına kabul etmiştir. + Viyana. — Avusturyanın yakında Adisababada bir konsolosluk kuracağı bildirilmektedir. SOVYET VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKARILAN ÂLİMLER Moskova, 6 (A.A.) — Tas ajansı bildiriyor : Sovyetler birliği fen akademisi eski azasından olan Pativ ve Çiçibahini, merkezî icra komitesinin 5 ikinci kânunda aldığı bir kararla, sovyet tabiiyetinden '»kat edilmişlerdir. . Bu âlimler, vatana karşı vazifeleri-nı »yta etmekten imtina etmişlerdir. Bir daha sovyci topraklarına dönemiyecek-lerdır. * di. fakat mesele halâ bakî durmaktadır... B. Ruzvelt. Buenos - Aires konferansından da bahsederek bu konferansın dünyanın diğer kısımları için de hayırlı bir örnek tenkil ettiğini söylemiş ve demiştir ki: "— Filhakika bu konferans, bütün dünya demokrasileri namına, başka türlü rejimle idare edilen milletlere hitaben bir beyanname neşretmiştir. Bu ka bil milletleri idare eden hükümetlerin hattı hareketi herhalde daha mübalağalıdır ve demokrasinin kuvvetlenmesi zamanı gelmiş geçmiş bulunuyordu." Ambargo hakkındaki karar kabul edildi Vaşington, 6 (A.A.) — Senato, ambargo hakkındaki karar suretini kısa bir görüşmeden sonra büyük bir ekseriyetle kabul etmiştir. Valansiyaya tayyare götüren vapur yakalandı Navyork. 6 (A.A.) — Valansiya hükümetine gidecek layyîreleri hamil o-lan ispanyol Markantabriko vapuru, bu akşam ambargo hakkındaki karar suretinin kabulünden önce Kartajon'e müteveccihen hareket etmiştir. Nevyork, 6 (A.A.) — Sahil muhafaza gemileriyle bir tayyare. Markantabriko vapurunu Sandihuk açıklarında yakalıyarak Brcklin'e çevirmişlerdir, ««a Vaşington, 6 (A.A.) — Senato dış işleri komisyonu başkanı pitman, ispanyaya gönderilecek harb malzemesi hakkında ambargo tatbikine dair olarak senatoya verdiği karar suretini neşretmiştir. B. Hitler hükümet reisliğini bırakıyor mu? BB. Hitler ve Cöring Berlin. 6 (A.A.) — Havas: Bay Hitlerin hükümet reisliğini birakarak yalnız devlet reisliğini muhafaza edeceğini ve hükümet reisliğine de B. Gö ring'in getirileceği haber verilmektedir. Haber yalanlanıyor Berlin, 6 (A.A.) — Bir fransız ajan sının B. Hitlerin hükümet reisliğini bırakacağı hakkındaki haberi, hiç bir esasa istinad etmemektedir. Amerikada OTOMOBİL ENDÜSTRİSİNDEKİ GREV YAYILIYOR Nevyork, 6 (A.A.) — Otomobil endüstrisinde baş gösteren grev General Motors Kumpanyasının diğer iki fabrikasına da sirayet etmiştir. Şimdi 40.000 amele grev halindedir. İtalyan - Japon ekonomik görüşmeleri Roma, 6 (A.A.) — italyan - Japon ekonomik görüşmeleri bilhassa Japon-yanın Habeşistandaki menafii üzerinde cereyan etmektedir. SON DAKİKA italyan - ingiliz an Çek dış bakanın Roma, 6 (A.A.) — Gazeteler, Çckos tefani ajansı muhabirine verdiği bir gö B. Krofta, Çekoslovakyanın ingiliz -şıladığıru. ttalyanın Akdenizde barışı sağ daha ziyade alâka göstererek ve küçük a cağmı ümid eylediğini bildirmiştir. "Budapeşte ile Prag arasındaki mü vamlı bir barış imkânını ümid ettirecek Silahlanmada müsavi hakka dair ola da muvazeneyi bozmıyacak bir hal tarzı Prag ile Berlin arasındaki münaseb Yugoslavya - Bulgaristan paktı Çe bir yaklaşmayı imkân içine koymaktadı İtalya - Yugoslavya yaklaşması, Rom laşma arasında bir işbirliğine doğr laşması hakkında ın söyledikleri lovakya dış işleri bakanı Kroftanın Is-rüşmesini neşrediyorlar, italyan anlaşmasını memnuniyetle kar-lamladıktan sonra orta Avrupa işlerine nlaşma ile faydalı işbirliğinde buluna- nasebetlerin salâhı Tuna havzasında de- mahiyettedir. n çetin meseleye gelince, orta Avrupa- bulmak gerekecektir, etler daha iyi hale gelmiştir, koslovakya ile Bulgaristan arasında da r. a protokolü memleketleri ile küçük an-u mesut bir alâmettir.,, Tahrandaki heyetimiz dönüyor Tahran, 6 (A.A.) — B. Cemal Hüsnünün başkanlığındaki türk heyeti vazifesini bitirerek Tahrandan Türkiyeye hareket etmiştir. B. Stoyadinoviçin Roma ve Parise, B. Denesin Delgrada gideceği haber verilmektedir Belgrad, 6 (A.A.) — Stefani ajansından : B. Stoyadinoviç'in Stanoriç'e hareketi münasebetiyle United Ress, Yugoslavya başvekilinin Roma ve Parise gideceğini haber vermektedir. Prag, 6 (A.A.) — Salahiyetli bir kaynaktan haber alındığına göre B. Benea resmen Belgrada davet edilmiştir. Bu ziyaretin ilk baharda yapılması muhtemeldir. Basın özetleri İTALYA ALMANYADAN UZAKLAŞIYOR. Tan'da, Ahmcd Emin Yalman. İngiltere ile İtalya arasındaki anlaşmanın neticesi olan Roma beyannamesini, italyan - alman menfaat ayrılığının ilânı telâkki ederek, habeş meselesi dolayı&iy-le bütün dünyayı karşısında müşterek bir cephe halinde bulduğu zaman, zaruret dolayısiyle Almanya ile muvakkaten uyuşmaya mecbur kalmış olan Italyamn, İngiltere ile ihtilâflarım tasfiye ettikten sonra, bu yakınlaşmasını idamede menfaat görmeyeceğini kaydediyor. PARA SİSTEMİNE DAİR. Kurunda Asım Us, Ahmed Hamdı Başar'ın "para ve inkilâb" eserinde bugünkü para sisteminin liberal metodları yıkmış olan devletçi iktisada uygun olmadığı ve altının para esası olmaktan artık çıkması zamanı geldiği tarzında fikirler ileri sürmesi dolayısiyle, kendisinden bazı sualler soruyor ve meselâ, infilâsyon tedbirleri almış olan İngiltere ve Almanyada altının artık büsbütün para karşılığı değerini kaybetmiş olup olmadığım öğrenmek istiyor ve ki t ab t a gördüğü bazı tenakuzlara işaret ediyor. ORMANLARIMIZI KORUMAK İÇİN Cumhuriyette Tevfik Âli Çınar, başbakanımızın parti grupu toplantısındaki beyanatında orman muhafazası meselesi üzerinde bilhassa durmuş olması dolayısiyle, memleketimizde ormanların muhafazası ve artması hakkındaki fikirlerini bir kerre daha hülâsa ediyor. Bilhassa orman muhafaza teşkilâtının şehirlerden ormanlara nakledilmesini, süratle orman mühendis muavinleri yetiştirecek mekteblerin kurulmasını, orman tahriblerine karşı muhakeme usulünün tesri ve cezaların müessir olmasını lüzumlu görüyor, bu muhafaza gayretlerine rmıvazi olarak ziraat e elverişli olmıyan toprakların ağaçlanması İşine de-ehemiyet verilmesini dileyor. HATAY ALEVİLERİ TÜRKTÜR Rıza Çavdarh îmzasiyle. Cumhuriyette çıkan bir yazıda, Hatay alevileri-nin türk olduğu tarihi delillere istinaden isbat ediliyor, ve esasen arablar arasında alevî mevcud olmadığını, böyle bir şeyin olması tasavvur editemiveccğinİ anlatıyor. PETROL VE BENZİNİN UCUZLATILMASI Şevket Süreyya Aydemir. Tan'da, petrol ve benzin ithalâtının 1930 dan beri artmamakta olduğunu istatistik rakamlariyle gösterdikten sonra, bu artmayısın asıl sebebi fiat pahalılığı olduğunu kaydediyor ve memleket -teki satış fiatınm yükseklikte İtalya-dan sonra başta gelmesi keyfiyetinin vergi ve resimlerin fazlalığından ileri geldiğini sÖyliyerek, memleketin bu maddelere olan büyük ihtiyaçla • rını karşılamak ve kuvvetli bir stok vücuda getirmek için. bu resimlerin süratle indirilmesi lüzumunu ileri sürüyor. BULGAR EDEBİYATI REALİSTTİR. Varlıkta Bulgar muharrirlerinden Bayan Pevev'in bulgar edebiyatına dair enteresan bir makalesini okuyoruz. Öğreniyoruz ki bulgar edebiyatı her Şeyden Önce realisttir, fazla derinliğe inmekten, mistik ve dinî tahayyüllere kapılmaktan hoşlanmaz. Esasen bu hal bizzat bulgar millerinin realist karakterîstliğİne intibak etmektedir. Hakikaten bulgar milleti, hıris-tiyanî âdetleri bile kendi etrafında gördüğü hakikatlara benzetmiş ve silahı kiliselerdekî resimlerde ekseriya bir bulgar köylüsü şeklinde tasvir etmiştir. BB. Ciano ve Stoyadinoviç arasında Roma. 6 (A.A.) — Stefani ajansındaan : Yılbaşı münasebetiyle Yugoslavya başvekili B. Stoyadinoviç dış bakanı B. Ciano arasında dostça te Igraflar teati edilmiştir. ile italyan Ingilterede askerlik usulünde yenilik Londra. 6 (A.A.) — Gelecek toplantısında kabine, harbiye nazın B. Duf Kuper'in asker toplama usulünde zorluğu kaldırmaya matuf bir plânı tetkik edecektir. Morning Post'un askerî muhabiri bu plânın asker maaşlarının arttırılması ve askerlerin kolayca sivil mesleklere avdetini kolaylaştıracak tedbirler alınması gibi teklifleri ihtiva ettiğini bildirmektedir ULUS 8 SONKÂNUN 1937 CİM\ Son haberlerimi/ üçüncü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5549 ADIMIZ, ANDIM1ZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk dün gece Konyadan Ulukışla ve Kayseri yoluyla Cumhur reisimiz, Konyada halk arasında yarım saat kaldıktan sonra Niğde üzerinden şehrimize doğru yollarına devam ettiler Konya, 7 (A.A.) — Konya'ya trenle 20 dakika uzakta olan Pınarbaşı istasyonunda yedi taat istirahat buyuran Atatürk, saat 15 de Konya garına geldi. Vagonlarından inip istasyon meydanındaki halk arasında yaya olarak tümen karargâhı Önüne kadar gittikten; gene halk arasından geri dönüp yartm saat kaldıktan sonra halkın coşkun tezahürleri arasında Uluktşlaya doğru yollarına devam etmişlerdir. Atatürk'üne kavuştuğu için sevinen konyaltlar kısa bir zamanda ayrılmalarına üzülmektedirler. * * * Ulukışla, 7 (A.A.) — Hususi muhabirimiz bildiriyor : Atatürk Eskişehirde hükümet ricali ile görüştükten sonra Konya istikametinde harekete devam buyurmuşlardır. Konyada bulunan i-kinci ordu müfettişi Orgeneral İzzettin gece saat 24 de kendilerine Akşehirde mülâki oldular. Atatürk Konyadan bir evvelki Pınarbaşı istasyonunda saat 14 e kadar bekledikten sonra Konyaya teşrif buyurdular. Ve istasyonda Konya ve Ulukışla yoliyJe bugün kendilerine muntaztr bulunan kon yalılarla yarım saat ayaküstü konu- Istanbuldan şehrimize avdet buyurmakta sarak cenuba hareket ettiler. Seyahat Niğde üzerinden, Orgeneral o/jn ylu öderimiz izzetlinle beraber Ankaraya devam etmektedir. hareket ettiler SANCAKTA HEYECAN Antakyada istiklâl için nümayiş yapmak isteyen halkı dipçikle dağıttılar LÖ TAN'IN ANTAKYA'DAN TELGRAF, GÖKMENLERE NELER GÖSTERİLMEKTE OL Kilis. 7 (A.A.) — Dün Antakyada memleketin istiklâli lehinde büyük bir nümayiş yapılmak isterimi şse de zabıta kuvvetleri müdahale ederek ahalîyi dipçikle dağıtmıştır. Halk, en meşru 4yr maksad uğrunda seslerinin yükselti lmeltTnrTHaTîî olunmasından ve bu u-ğurda cebir yapılmasından dolayı heyecan içindedir. Lö TanUn bir haberi Paris. 7 (A.A.) — Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Lö* Tan gazetesi bugün bir Antak- Haşbetke GENE HATAY Falih Rıfkı AT AY Fransız propaganda kaynaklarından her tarafa akseden rivayetler» Fransa'nın, Sancak meselesini uzatmakta menfaati ne olduğunu bize şimdi daha iyi anlatmaktadır. Okurlarımız, bufrünkü nüshamızda San- cak hududundaki t»V»»id haberinin ma nail bir tekzibini göreceklerdir. Bu. her gün, misaline tesadüf edegeldi-ğimiz tahriklerden biridir. Fakat dahası var: aynı propaganda kaynaklan, bazı ingiliz gazetelerine. Sancak meselesinin, daha büyük bir türk davasma mukaddime olduğunu neşrettİrmeğe muvaffak olmuşlardır. Biz osmanlı imparatorluğunu yeniden kurmak istiyormuşuz! Sıra, yarm, Irak'a gelebilir. Hattâ Sancak meselesi, belki de Suriye istilâ» mm başlangıcıdır. Aynı propaganda kaynaklan, bizim Cenevre'ye gitmekte acele edişimizin sebebi, I-talya'nm henüz oraya dönmemiş olması fırsatından istifade etmek olduğunu yaymaktadırlar. Alman politikasının içine katıldığımızı sÖyli-yerek, dost Savyetleri şüphelendirmek gayretini de bunlara ilâve etmek lâzımgelir. Hulâsa, bütün dünya, Sancak meselesinin hakikatini bir tarafa bırakarak, Türkiye aleyhine, fransrz safında toplanmalıdır. Bizim, sadece, meseleyi yıpratmak kasdi gördüğümüz zaman kazanmak oyununda Fransa'nın daha esaslı menfaatler tasavvur ettiği artık şüphe götürmez. Fakat biz, Sancak'takı türk varlı-ğmm emniyetini temin edecek bir hal Um dava ediyoruz. Meselemizin nıaf veti, hududu, şümulü, ehemiydi, her şeyi bundan ibarettir. Suri-yVjFran" muanedesinin, Suriye vahdet, bak.mmdan kıymetini mü-nakaşa ettik.mi? Teklif ettiğimiz Lübnan - Suriye Sancak konfede-rasyonlan ile, frans,z kombinezonu arasındaki farkı, Suriyenin vahdet davasma göre mukayese ettik mi? Irak istiklâli ile Suriye istiklâlini, bu iki memleketle İngiltere ve Fransa arasmdaki alakaların mahiyetini, veya, İngiltereli Irak ile Türkiye, fransalı Suriye ile Türkiye arasındaki uzun seneler süren komşuluk mü-(Sonu 6 ınc/ sayfada) Sancak hududundaki tahşid haberlerinin tekzibi Fransız gazetelerinin neşriyatı, şehrimizde, ingiltere efkârını karıştırmak ve fransız karnemin ıı taarruzî maksatlar için hazırlamak istenilmekte bulunmasına atfolunmaktadır Paris. 7 (A.A.) — Atatürk tarafından bakaı.lar heyetinin Eskişehirde fevkalâde içtimaa çağırılması hakkında tefsirlerde bulunan gazeteler, Türkiyenin İskenderun sancağına karşı askeri harekette bulunmağı tasavvur edip etmediğini merak ediyorlar. 1 Övr gazetesi diplomatik muhabirinin haber aldığına göre, Türkiye - Suriye hududunda askerî hareketler müşahede edilmektedir. Hududun yanıbaşında iki türk fırkası bulunmaktadır. Fransanın ise, biri Antakyadaki garnizon taburu olmak üzere yalnız üç taburu vardır. Jur gazetesi de, Türkiyenin Sancak anlaşmaz lığını kuvvete başvurarak mı halletmek istediğini soruyor ve Fransanın her hangi bir darbeye mani olmak i-çin bütün tedbirleri enerji Ue İttihaz edeceğini bildiriyor. Pöti Parizyen gazetesi, türk matbua-tşnm Fransaya karşı kullandığı şiddetli lisanı kaydederek diyor ki: "Milletler cemiyett komisyonnunun îskenderuna muvasalatı münasebetiyle tertib edilen tezahürat, sürprizlerden iç tinab için fevkalâde müteyakkiz bulunmak icab ettiğini göstermektedir." Jurnal gazetesi. Sen - Bris İmzasiylc neşrettiği yazıda, Fransanın tehdid manevraları önünde baş eğmemeğe karar vermiş olduğundan mutlak surette gösterilmesi icabettiğini bildiriyor. Ajansın Notu : Suriye hududunda asker tah- BUGÜN İKİNCİ SYFA'DA : îç haberler — Yankılar ÜÇÜNCÜ SAYFA'DA Dış icmal — Dış haberler — Basın özetleri — Son dakika DÖRDÜNCÜ SAYFA'DA : Yabancı gazetelerde okuduklarımız — Radyo — Edebiyat bahisleri BEŞİNCİ VE ALTINCI SAYFALARDA MUHTELİF HABERLER şit edildiğine dair olan havadis katiyen asılsızdır. Montrö konferansı esnasında boğazlar üzerinde tah-şidat haberi bu günkü gibi gene fransız menbalarından çıkmıştı. Ankarada bu havadisin menşei iki sebebe atfolunuyor : t — Türkiyenin maksattan hakkında İngiltere efkârını tağlit etmek. 2 — Fransa kamoyunu taarruzî maksatlar için hazırlamağa başlamak. Royter'in bir haberi Londra, 7 (A.A.) — Royter Ajansının haber aldığına göre, iskenderun meselesi hakkmda ingiliz ve fransız hükümetleri arasında görüşmeler vuku bulmamıştır. Prenses Juliana dün evlendi PrenH Bcrnlıard'a Hollanda Prensi unvanı verildi Lahey, 7 (A.A.) — Veliahd prenses Juliana Ue prens Bernhard zur Hippe • Bicsterfcld'in dini ve medeni evlenme töreni bu sabah büyük bir kalabalığın huzurunda yapılmıştır. Düğün alayı mükellef bir tarzda donatılmış olan sokaklardan ağır ağır geçmiştir. Resmî tören bitmiştir. Sarayda ailevî mahiyette bir kabul resmi yapılacaktır. Prenses ile zevci bugün öğleden sonra balayı yolculuğuna çıkacaklar ve kış sporları yapılan bir şehre gideceklerdir. (Sonu 3. üncü sayfada) Dün evlenme törenleri yapılan Prenses Juliana ve Prens Bernhard Şeker istihlâk kanunu projesi büdçe encümenine verildi Şeker istihlâki kanununda değişiklikler yapılmasına ve bu kanuna bazı hükümler ilâvesine dair olan lâyiha ik-tİsad ve maliye encümenlerinde müzakere ve kabul edilmiştir. Bu lâyiha büd-ce encümeninden de geçerek Önümüzdeki günlerde umumî heyete verilecektir. Lâyiha esaslarına göre, dahildeki fabrikaların senelik istihlâk mikdarı 65 bin tondan aşağı olduğu takdirde şekerin beher kilosuna konan beş kuruşluk istihlâk resmi nisbeti beher yüz ton için 0,0195 kuruş tenzil edilmek ve fazla olduğu takdirde beher yüz ton için 0,01 kuruş ilâve olunmak suretiyle tayin o. lunacaktır. Şeker fabrikaları şirketin her sene kampanyasına devredeceği şeker isto-kunu hükümet tayin edecektir. Hazine şirkete bu istokun 15 bin tondan fazlasının faizini tediye edecek ve yahud bunun kıymeti kadar faizsiz avans verecektir. Aynı lâyihaya göre, dahildeki fabrikalarda istihsal edilecek glikozun kilosundan 5 kuruş İstihlâk resmi alınacaktır. Şeker endüstrimizi korumak ve ucuz şeker davasının muvaffakiyetle devamını temin ermek maksadiyle çıkacak olan bu kanun bu günkü şeker Hatlarını değişti rmiyecektir. ALARAK NEŞRETTİĞİ BİR EV ELCE HAZIRLANMIŞ S VII-DUftUNU ANLATM\K TADIR ya telgrafı neşretmektedir. Bu telgraf görmenlerin İskenderun'da nasıl kandırıldığını göstermektedir. Bu telgrafa göre. onbeş bin nüfuslu İskenderun-da on türk ailesi varmış, köylerden 150 türk taraftarı gelerek nümayiş yapmış, arablar yüzlerce kişilik bir nümayişle buna mukabele etmiş, komisyonun kabul ettiği şahıslar müttefikan Fransa himayesi altında biribirleriyle hoş geçinmeyi temin etmişlerdir. Anadolu Ajansının notu: Muhabirimizden gelen telgrafı aynen neşrediyoruz. Baştanbaşa türkler-le meskûn olan iskenderun şehrinde bile yalnız on türk ailesinin mevcud bulunduğuna dair iddia fransız gazetelerinin efkârı karıştırmak ve türklerin "ir.ıh kütlesi içinde bir azınlık" teşkil ettiklerini isbat etmek için kullandıkları propaganda yollarının çok garib bir şekildir. Komisyona eve/den hazırlanmış sahneler gösterilmekte olduğu a-Çikça anlaşılmaktadır. l Pr. H. R. TANK UTUN ELB1ST4N adı hakkındaki tetkik yausı-nı ikinci sayfamızda okuyunuz. Fıkra: Yeni bir kitab Ulus ingilizce mütercimi Nureddin Artam, bana Cengel kitabı'n/n tercümesini getirdi. Müellifin ve eserin kıymetini bilmiyenlerin pek az olduğuna zannederim. Bu sütunlar edebî tenkitlerin yeri olmadığı için. kitabtan ve ter. cümesinden ayrıca bahsolunacaktır. Üç sene kadar var. Ulusta bütün gazetelerinize bir tavsiyede bulumuştum: madem ki. tefrikalar neşrediyoruz. Satırlarını bir az geniş tutalım ve bu suretle, sadece kağıt bahasına, türk kütüphanesine her yıl birkaç cild hediye e-delim. Tavsiyeyi yalnız biz tuttuk. \ e üç senede Cengel kitabı ı'/e birlikte millt kütüphaneye tam 12 cild kazandırdık. Hepsi ilmi ve edebi, yüksek değerde e-serlerf ¦ Nurullah Ataç'tn Tan gazetesinde neşrettiği edebi bir romanı, kitab olarak bastırmak imkânını bulamadığı bir hâdise olarak gazetelerde münakaşa e-dilmiştir. Bernard Şaw, Anatol Frans, Radyard Kipling. Pr. Pitar Andre Mo-ruva, Andre Malro. Aksel Munt. Gl, Ludendorf. Çemberleyn. Fon Pişof, Jak Şardon hepsi. Ulus'ta kolaylıkla basılmış ve yayılmıştır. Sebebi nedir bilir misiniz Tefrikayı gazete satırı yerine kitab satıriyle dizmek! Eğer türk gazeteleri üç sene evvel tavsiyemizi dinlemiş olsaydılar, eser-sizliğinden ve bilhassa, garb edebİyatt tercümelerinden ne kadar mahrum olda» ğunu bildiğimiz milli kütüphane yüzden fazla cild kazanırdı! Her kese akıl öğretmekte yarışa çıkan bizler, en basit, ve makûl bir usu* İÜ tatbik etmekte ne kadar hasislik gösteriyoruz! — FATAY ULUS SAYFA 2 ULUS 8 SONKANUN 1937 CUMA LENGİSTİK BİR SEY AHA T Güneş - Dil Teorisine göre: 1 Elbistan» adının tetkiki Halk Etimolojisi nedir? HABEİUHHEI Halk etimolojisinin çok zengin ve tipik bir misali olan bu AlbisUn kelimesi üzerinde geni} ve ilmî etimolojiye başlamadan evel gene halk eti-molojisi bakımından tetkikimire devam etmek hem faidcli. hem de lüzumludur. Halk etimolojisi yer adlarının tarihini ve yaşadıkları semantik hayatı öğrenmek yolunda baş vuracağı -mır önemli kaynaklardandır. O bire yalnız kelimenin veya ismin geçirdiği safhaları öğretmekle kalmaz. Halk rc-jiyönalizm'inin yaşadığı psiko-sosyolo-jik dalgaların renkleri ve ışıklan hakkında da bilgiler ve sezgiler verir. Niçin bir devirde Albİstan dediler? Ve niçin sonra bir devir geldi ki onda bu memleketin adı llbistan oldu. Ilbis- tin'i hangi içtimaî zihniyet bir metatez İle îlbistin yaptı. Ve nihayet neden El-bustan dediler? Tetkiki anlaşılır bir vuzuha erdirmek için biraz da halk etimolojisinden bahsetmek lâzımdır. F. de Saussure halk etimolojisini şöyle tarif etmiştir: "Şaşırtıcı bir kelimeyi; (malûm bir şeye bağlamak suretiyle) takribi izah teşebbüsüdür (1)". Bu âlime göre: halk etimolojisini ilk bakışta analoji'den syırmaıe kabii de ğildir. Halbuki analoji'de esas rasyoneldir. Ve muhakkak bir kaideye uydurmak sadaakri ve bağlılığı vardır. Halk etimolojisine gelince; o herhangi bir ilme veya kaideye dayanmayı hatırına bile getirme». Bu büyük fransız lengüisti"nin, yukarıya aldığım satırları halk etimolojisinin dayandığı oynak bazı büyük bir kıt'iyetle ifade etmiştir. Filhakika halk etimoloji yaparken ilmî ve maşeri hiçbir esasa istinıd etmez. Vereceği i-zah asla objektif değildir. O; kelime ile oynarken yalnız kendi psişizm'ine tabidir. Ve kelimenin kazanacağı yeni hüviyette bu psişirm'i dokuyan faktvi-kerin az çok hepsinin rengi bulunur . Halk psişizrn'i bir nevi içtima! msyalaşma (fermentation) mahsulü olduğu etin vakit vakit tahavvül eder. Çok kompleks olan bu varlık içinde e-timoloji bakımından bizi ilgiliyen başlıca tesisler şunlardır: 1) _ Halk zihniyeti 2 — Rejiyonalizm "Bölgecilik** 3) — Hürör 4) — Folklor (folklor), anane (tv-cem. tabu dahil) 5) — Assosiation "tedai" 6) — Ve bunların besleyip idare ettiği analoji. Bu tesislerin İzahları burada yer tutmaz. Yalnız bunlarla Öğreneceğimi! kaide şudur: Halk etimolojisi egoizmi ve keyfi okşayan, ilim ve kaydı düşün-miyen bir analojidir. İki şekli vardır: 1) — Kelimeye morfolojisini değiştirmeden manâ uydurmak, 2) — Kelimeye morfolojisini azçok değiştirerek mani uydurmak. Birincinin misalleri şunlardır: Kahramanl iğ m revaçta olduğu devirde Albistan = Yiğitler yurdu. Yayla hayatının makbul olduğu devirde Albistan = Dağ ve tepeler memleketi. İkincinin misali çoktur. Ben yalnız Kütahya vc Ankara isimlerini ve. recegim. Kütahya: Eski devirlerde Sümer dininin Anadoluyu da baştan başa hük-mü altında tutan litürjik dilinde gud-ea olmak gerekti. Bunun manası şudur: Gud = Boğa. kuvetli, kahraman, cesur (2). Mücerret bir Allah tanrmı-yan o devirde gud bizim şimdi Kut dediğiniz şeydi. İdikut'ta gördüğümüz gibi. Ea: Suların, akıl ve ferasetin Tanrın idi. Şu halde gudea "ea,, nın kuvveti, kudreti demek olurdu. Veyahut sadece Kutlu Ea demek idi. İkinci Sümer Devletinin müessisi ve bütün Su. merin en kahraman ve yüksek siması; Gudea ismini taşıyordu. Etiler devrin- de bu şehrin adına ne demişlerdi bilmiyorum. Klâsik devrin Kot.non adında ana kelime olan Kot u C. Autran aşağıdaki gibi izah eder. "Kot bir kahraman adıdır. Lidya -Etrüsk âlemlerine aid müşterek bir ad-tır. Paflagonya. Kabadokya ve Trakya ve Trovalılann yaşadığı her yerde bu adı taşıyan sülâleler hükümran olmuş, tur. Bunun ve Koth yazılan şeklinin iptidaî kökü Kut-e Kuth-e'dir. (3). Bu kelimenin azyatik yani Anadollu olması muhakkaktır. Greklere de aynen geçmiştir. Bu izahtan da anlaşıldığı üzere '!'¦¦¦ va ve eski Yunan devirlerinde halk psihizzn'i daha lazla kahramanlığa mütemayil olduğu için Gud Ea adını es. ki manası ile vc pek az bir farkla Sümer devrinde olduğu gibi yaşatmştır. Mevlâna Celâlettini Rumînin felse. fesi ve fars dili Kütahya civarında da hükmetmeye başlayınca halk kelimeyi kısalar yurdu manâsına gelmek üzere Kutahiyye yaptılar. Şimdiki Psiko-sos-yoloji onun etimolojisinin ıslını bulacaktır. Ankara da bu şeklin dirik mİ-sallerindendir. Bu da Sumeı Litürjik dilinde ank ve ra'dan terekküp ediyordu. Ank. EA'nın ikinci ismi idi. Ra ise esas ve Rap manâsına geliyordu. An-kra suların Tanrısı ve Konkre manâda suların tekarrür ettiği yer demek idi. Farslar Ank .ıraya hâkim oldukları zaman halk psİfizra'inde şiir ve şarabın üstün bir yeri vardı O zaman En. gûri diye bir kelime çıkardılar. Bu; Çok nefis şarap veren Ankara üzümünden mülhem idi vc Ankara adına da Çok benzediği için bir müddet tutundu. Romalıların Embkme'i olan An-cyre (Ankür okunur. Gemi demiri manasınadır) pek benzediği Ankara adının yerini tutar gibi oldu. Bu suretle halk etimolojisinin mekanizmasını öğrenmiş bulunyoruz. Devir devir ve zihniyete göre değişen bu manâların hiç biri ebedi de. ğildir. Bunları izahtan maksadım bir kelimenin veya yer adının ilmî etimolojisini yaparken manaların geçirmesi muhtemel değişiklikleri güz önüne serebilmektir. Gerçekte mesc'â Ankara adının etimolojisi ancak şudur: (1) (2) (3) (4) (5) Ankara: ağ + an + ak + ar + ağ (1) Ağ: Ana köktür. Su anlamına- dır. (2) An: Manânın bir obje muhitinde görünmesini ve taşmasını ifade e-der. (3) Ak: Su anlamrnm; muhitinde görünüp taştığı objedir. Ve: Üçü bir arada (ağ + an + ak) ve tabii bir alterrunsla (akanak) yapar ki Tayin edilen orman komiser ve mühendisleri inegöl Uludağ orman komiserliğine Bozöyük orman fen memurlarından Zeki, Araç orman komiserliğine Göktepe orman mühendisi İzzet, Göktepe orman komiserliğine Karkalmaz ormanı komiseri Şükıü, Toros orman mühendisliğine Daday orman mühendisi Hakkı, Saimbeyli orman mühendisliğine Tortom orman mühendisi Kadri, Akdağ madeni orman mühendisliğine orman mektebi mezunlarından Şükrü. Dİyarbekir orman mühendisliğine orman mektebi mezunlarından Necmi, Seyhan merkez orman mühendisliğine Karaisalı mühen. disi Muzaffer, Biga orman mühendisliğine orman mektebi mezunlarından İsa, Beypazarı orman mühendisliğine İnegöl Uludağ Fen memuru Kâmil tayin olunmuşlardır. Orta tedrisat şube müdürlüğü Açık bulunan Maarif Bakanlığı orta tedrisat şube müdürlüğüne muallim Bn. Tezer Ağaoğlu tayin edilmiştir. Türk - Sovyetler Birliği firari müzakereleri Sovyetler Birliği ile yeni bir ticaret ve deniz münakaleleri anlaşması yapılması için dün müzakerelere başlanılmıştır. bugün Konya havalisinde yaşayan manâsı fazla suları akıtan, savan yer ve hark demektir. (4) Ar: Anlamın tekarrürünü (5) Ağ; Manânın taayyün ettiğini ve isimlendiğini bildiren elemandır. Şu halde Ankara muhitinde sabit ve mukarrer bir su taşkınlığı ve cereyanı bulunan bir yer demek olur. Ve Anka. ama lopunduk vaziyeti ve l'a-leo - jeografisi bize bu çok eski Türk sitesinin bir su şehri olduğunu göstermektedir, Baykal'ın çıktığı (Yenisey) e kavuşan nehrin adı da Ankara'dır. Bu su bu adını bitişik bulunduğu toprak parçasından yan'. Ankara bölgesinden a. lır. (4) İleride yine İlmî etimolojiye dön. mek şartiyle şimdi yeniden Albistan kelimesine ve onun halk etimolojisi bakımından tetkikine devam edeceğiz. H. Reşit TANKUT Lise müfredat programlarının tatbiki Maarif Bakanlığı lise direktörlüklerine yaptığı bir tamimde, müfredat programının tatbikinde muallimler tarafından yavaşlık gösterilmesi veya programdaki ders sırasının bozulması yüzünden yıl sonunda bazı bahislerin talebelere gösterilmeden kaldığı bildi, rilmiş ve programın, muayyen zaman i-Çİndc, sırasiyle ve tamamen takibine bütün muallimlerin itina göstermesi istenmiştir. Orman çiftliğinde Büyük bir bir»: fabrikası kuruluyor Orman çiftliği idaresi, bira malt ve ekstrakt malt imal edecek büyük bir fabrika yaptırmaktadır. Fabrikanın inşasını Skoda müessesesi üstüne almış ve bu husustaki mukavele imza edilmiştir. Mcvcud fabrikanın on beş misli büyüklükte yapılacak olan yeni tesisat 1937 yılı sonuna kadar bitirilmiş olacaktır. Bunun için inşaat rnevsİminin gelmesi beklenmektedir. Bu fabrika ile bütün yurdun ihtiyaçlarını temin ettikten başka komşu memleketlere ihracat da yapılabilecektir. (2)-DeimeI. Clossar. (3) C. Autran. (tntroductİon a T6-tude Critiqııe du nom propre Crec, s. S.48.SS0 (4) Reclus Coğrafyası. İcra daireleri ve sulh hukuk mahkemeleri ADLİYE VEKÂLETİ BİNASINA TAŞINACAK Adliye vekâletinin Yenişehirdeki temyiz mahkemesi binasına taşınması dolayısiyle adliye sarayında boş kalan dairelere şimdi hükümet caddesindeki eski hukuk mektebi yatakhanesi binasında bulunan Ankara icra reisliği ile beş icra memurluğu ve birinci, ikinci ve üçüncü sulh hukuk mahkemelerinin nakline karar verilmiştir. Taşırma ayın on beşine kadar İkmal edilmiş olacaktır. İSTANBUL TELEFONLARI t ARICILIK KAM M PROJESİ Bir Arıcılık kanunu projesi hazırlandığı hakkında İstanbul gazetelerinden birinde çıkan haber salahiyettar makam tarafından tekzib edilmektedir. Kamutay Çağrıları Millî Müdafaa encümeni 8-1-1937 cuma günü heyeti umumiyeden sonra toplanacaktır. Ih i nimet (l) F. de Saussure. (Cours de Lin-guîstiçue giniralc) S. 2J8 Bizim muhafazakârlarla te-rakkiciler arasındaki eski uzun münakaşalar sırasında bir hocamız derdi ki: — İki taraf da birer düstur üzerinde anlaşsalar, bu münakaşalar ya-rıyanya hafifler ve hiç olmazsa düçmancalıktan çıkar. Muhafazakârlar şu düsturu: "Her an-ant iyi olmadığı gibi. her yenilik de fena değildir T' Ve terakkiciler şu düsturu: "Her yenilik iyi olmadığı gibi, her anane de fena değildir/„ Büyük analarımızın takunyalarını etnografya müzesinde gülerek seyrediyoruz: fakat hamam nalınlarını salonlara, vitrinlere koyuyoruz! Ata Düğün... Bugün (7 ikincikânun) bütün radyolar, bizo,Hollanda krraliçesinin kızı ve varisi prenses Jüliana nın düğününü dinlettiler. Radyonun yayıcı postası, dinî törenin cereyan ettiği kilise civarına kurulmuş olacak ki yeni evlileri taşıyan gerdûnenin - beyaz olduklarını Öğrendiğimiz - atlarının nal tıkırtılarına kadar bütün sesleri işittik: yüzlerce aristokrat ismi, alkış tutan binlerce elin şakırtın, hurraUr, mızıka, çanlar, ve. kilisede koro çocuklarının mersiyeleri, mezar ötesinden gel i yormuşça sına boğuk bir ihtiyarın okuduğu evlenme duası ve nı- Ata sözünün 7 ne demek olduğunu bilirsiniz. Belkİ de bunlardan bir çoğu ezberim/dedir. Fakat gelecek nesillerin e-debiyatında bir Atatürk sözü faslı o-lacaktır. Metinlerden ve nakillerden onun yazmış ve söylemiş olduklarından birçokları vecize olarak toplanacaktır. Böyle bir vazifeyi yapmak istiyenlere, »İmdi hatırımıza gelen birini hediye edelim: "Tehlike insandan kaçar!" tstanhulda güzel hir edebiyat gec-esi yapıldı İstanbul, 7 — İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi talebe ve muallimlerinin birlikte tertibetmİş oldukları edebiyat gecesi, Fransız Tiyatrosunda, tamimi yle dolu bir salonda, çok muvaffakiyetle yapılmıştır. Hep bir ağızdan söylenen İstiklâl Marşından sonra Profesör Fuat Köprülü türk milletinin, mazisinde her sahada olduğu gibi edebiyat sahasmda da büyük ve canlı bir kudret göstermiş oldu. ğunu anlatmış ve türk gençliğinin milli edebiyatı aynı ihtişamla yaşatması ve yükseltmesi lâzun geldiğini söylemiştir. Sadettin Nüzhet* de umumi edebiyatımı/ İçinde ayrı bîr hususiyetin sahibi olan zengin halk edebiyatımızı anlat, mistir. Profesör Ahmed Hamdi ve Doçent Ali Nihat Tarlan ve konservatuar muallimlerinden Adnan da edebiyat ve musiki mevzuları üzerinde birer konferans vermişlerdir. Konferanslar arasında üniversiteli gençler, devirlerinin dekoru içinde başlıca şairlerimizi kendi kılıklariyle temsil etmişlerdir. Gençlik tarafından Atatürk'e derin bağlılık ifade eden bir telgraf (ekilmiştir. ESKİ DARÜLFÜNUNA DEVAM EDENLER İstanbul, 7 — Üniversite rektörlügU tahsillerine eski darülfünunda başlayıp üniversite sömestirlerini bitirmelerinden itibaren iki sene içinde mezuniyet imtihanlarını vermeye mecbur olduklarını tamim etmiştir. İmtihanını veremt-yenler talebelik hakların» kaybedeceklerdir. ÜNİVERSİTENİN ÇIKARACAĞI MECMUA istanbul, 7 — Üniversite lâtm dili ve edebiyatları şubesi romanolojiye aid ilmi mesaiyi ihtiva etmek üzere bir mecmua çıkaracaktır. Mecmua baatrrılfnak üzere dün Maarif Vekâletine verilmiştir. YABANCI DİL MEKTEBİNDE İMTİHAN İstanbul, 7 — Üniversite yabancı dil mektebinin muhtelif kurlarına devam e-den talebenin üçüncü muafiye* ifzrtihaa-)arına şubatın haftasında başlanarak-tır. 15 ikinci kânundan itibaren üniversitede sömestir tatilleri bağlıyacaktır. ALPLERDEKİ BİR İTALYAN ÇANI, TÜRK ŞEHİDLERt İÇİN ÇALACAK istanbul, 7 — İtalyan Alplerinin yüksek bir noktasında bulunan Roverto Admdaki Çan bu ay m dokuzuncu günü büyük harbe girmiş olan türk şehidlcri için çalacaktır. Bu çan, yılbaşındanbcri Alplerde vo Alplere yakın mıntakalarda ölen bütün milletlerin şeiüdleri için fasılalarla çalıyor. hayet hollandalıların genç evlilere u-zun, tamtıraklı, katoük mistiği ile modern tekniğin acayib bir halitası olan saadet hitabesi... Hollanda prensesi Jüİiana, işte böylece, dünya evine girdi. BASTIRILAN POSTA KARTLARI İstanbul, 7 — Posta umum müdürlüğü darphane damga matbaasına iki milyon posta kartı ısmarlamıştır. Yakında cevabiı kart postallarla kart letrlcr de bastırılacaktır. İHRAÇ M \LLARIMIZ SATILI.OÜ tstanbul, 7 — Son on beş gün içinde ihraç mallarımızın satışında büyük bir hararet vardır. Stoklar durmadan azalmaktadır. Yunan ve italyan gemileri çok ehemiyetli miktarda balık yüklemekte, dirler. »37 Cl ULUS SAYFA 3 ¦ j Yİ GOSLAVYA - M LCAKİSTAN Buyuk harbdan evci Balkan yarımadası sulh bakımından Avrupa-nm en tehlikeli mıntakası idi. Bura-da büyük küçük Avrupa devletlerinin menfaatleri çarpışıyordu. Çarhk Rusyasının nüfuz mmtakası vardı. Avusturya camiası bu nüfuz ile mücadele halinde İdi. Fransa ile A'ınao-ya arasındaki ihtilâf bile Balkanlara intikal etmiş: rus • fransız ittifakı b.ılk.tnl.ıtu. Büyük harb da nih*.-yjt Balkan davacı yüzünden patladı. Harbdan evelki politika dünyası ile harbdan sonraki âlem arasındaki en enemİyetli fark. yirmi beş •ene evel Balkan yarıma ..-"im bir "barut fıçısı,, olmasına karşı, bugün Balkan devletlerinden her birinin bir sulh ve sükûn unsuru olmasındadır. Büyük harbin derslerinden en çok istifade eden insanlar şüphesiz balkanlılardır. Bu derslerin husule getirdiği intibah 1934 senesi şubatında Balkan misakının imzasına müncer olmuştur. Bu mi tak, Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalandığı zaman, bunun ancak Balkan ailesinin beşinci uzvu o-lan Bulgaristanm da iştirakiyle tamamlanacağı takdir edilmiş ve her memleketin hudud komşusu olan bu devletin de mi sak a girmesi için kapı açık bırakılmıştı. Bulgaristan, kendisine mahsus bir takım düşüncelerle henüz Balkan mi-sakına girmemiştir. Fakat birkaç gündenberi gelen haberler, bu komşu devletle dost Yugoslavya arasında bir dostluk misakı imzalanmak üzere bulunduğunu bildirmektedir. Bulgaristanm Balkan misakına girmesine engel olan sebeblerden biri ve en mühimi, bu iki devlet arasındaki ihtilâftı. Filhakika bu ihtilâf, Balkan misakının imzasından evel teşkil edilen Bulgaristanm dahil olduğu Balkan birliği cemiyetinin bu âçtimaında tebarüz ermekte idi. Bi-naenaleyh bu ihtilâf m meydandan kalkması umumi bir Balkan anlaş -masına doğru atılmış en ehemiyetli adım olacaktır. Yugoslavya - Bulgaristan anlaşmasının Balkan misakıyle telif kabul «ftmîyrn bir tarafı yoktur. Bilâkis, bu .•i'l « ... y. u. .„'. .'. . ,, ı, ve mü »filem e ti takviyeye yardım edeceğinden sulhçu olan Balkan mi sak m m hedeflerine uygundur. Yugoslavya, Bulgaristanla giriştiği müzakerelerin her safhasından mîsakı imza eden diğer üç dostunu haberdar etmiş ve itilâfı imzalamak ic,İn de onlarm muvafakatini almıştır. Başta macar matbuatı olmak ü-zere, bazı gazeteler, Yugoslavyanm bu itilâfı imzalayınca, reviziyonist devletler grup una gireceğini yazmaktadırlar. Bu, yanlış bir görüştür. Yugoslavya - bulgar paktı, Yugoslavyanm Balkan paktından ayrılmasına değil, Bulgaristanm Balkan antantına girmesine yardım edecek bir köprü vazifesini görecektir. A. Ş. Esmer LIMMII Prenses Juliana dün evlendi (Başı /. inci sayfada) •4/oy, çok ihtişomlt oldu La Hay, 7 (A.A.) — Saraydan belediye dairesine ve oradan kiliseye giden düğün alayının başında atlı bir polis müfrezesi, bir topçu kıtası, ve mu-«ika bir süvari bölüğü bulunuyordu. Bunların arkasından maiyet genç bzla-riyle şahidlerin bindikleri arabalar geliyordu. Yeni evliler sekiz atb ve altın yaldızlı mükellef bir arabaya binmişlerdi. Prenses ipekli beyaz bir esvab giymiş i-di. Basma giydiği tacın altından beyaz bir duvak tarkryordu. Prens ikinci mavi hüsar alayı zabitlerinin gala ünifor-marsını giymiş idi. Halk bu alayı ve kı-raliçe Vilhelmina'yı şiddetle alkışladı. • • • I-a Hay, 7 (A.A.) — Sarayın bir karar ımesiy'e Bernhard'a Alt-s Ruayal ve ollanda prensi unvanı /crılmiştir. İngilterede askerlik hizmeti meselesi münakaşa ediliyor Londra. 7 (A.A.) — B. İnakip, Glas-gov'da söylediği bir nutukta demiştir ki: "— Gönüllü asker sisteminin muhatarasına tamamen tarafdar bulunuyoruz. Memleket bu sistemiyle övünmektedir. Ve diğer milletlere bu sistemle ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimizi gösterecek vaziyetteyiz. Ingilterde askerlik usulü hakkında Avrupa gazetelerinde tenkidler ve tefsirler intişar etti. Deniz ve hava kuvvetleri için yazılan gönüllü sayısı kâfidir. Muntazam kuvvetlerle kara kuvvetlerine gelince, müracaat edenlerin sayısı i-le ihtiyaç arasında büyük bir fark vardır. Fakat askerlik hizmetini daha cazib bir şekle sokmağa matuf projeler ihtimamla tetkik edilmektedir." YUGOSLAV MRALKKSİ M\Kl NİN TRENİNDE Bir şüpheli şahıs yakalandı Paris. 7 (A.A.) — Pazartesi günü Di-denhofen'de, Yugoslavya kıraliçesinin gitmekte olduğu trende pasaportsuz yolculuk etmekte olan Yugoslavva tebaasından bir şahıs tevkif edilmiştir. Bu şahsın, kıral Aleksandır'i ve B. Bartu'yu Öldüren Pavkviç ve "Ostaşiler" le münasebeti olup olmadığı araştırılmaktadır. B. Dögrel Torinoda bir nutuk verdi BELÇİKA'NIN BU NUTKU PROTESTO ETMESİ İHTİMALİ VAR Brüksel. 7 (A.A.) — Rekisist lideri B. Leon DÖgrel dün akşam Torino radyosunda bir nutuk söylemiştir. B. Dögrel yenilik hareketlerinden ö-verek bahsettiği B. Musolını'nin programına pek benzeyen reksistlerin programım anlatmış ve bolşevizmin faşizm ve reksizmin müşterek düşmanı olduğunu söylemiştir. Hatibe göre reksistler Bel-çikada siyasi cereyanlar dışında bir halk partisi tesis etmektedirler. B. Dögrel'in nutku Brüksclden sarahatle işitilmiştir. Belçika hükümeti B. Dögrel'in radyoda nutuk söylemesini menetmİş olduğundan Belçikanın Roma nezdinde bu hareketi protesto edeceği tahmin edilmektedir. BELÇİKA'DA TEESSÜF... Brüksel, 7 (A.A.) — İtalyan hükü-metinin Belçika faşistleri reisi Dögrel'in radyoda nutuk söylemesine müsaade etmiş olması Belçika siyasî mahfillerinde e-sefle karşılanmıştır. Hususiyle ki Belçika hükümeti. Romaya bildirmiş idi ki, Belçikada radyoda konuşması memnu o-lan Dögrel'in italyan radyolarında nutuk söylemesi Belçikanın hiç de hoşuna git-miyecektir. Bundan dolayı Roma hükümetinin bu hareketi dostluk dışı telâkki edilmektedir. Bununla beraber Belçika hükümeti keyfiyeti henüz Roma nezdinde protesto etmiş değildir. Dögrel'in nutkunda şiddetli bir lisan kullanmamış olması hâdisenin mahiyetini hafiflettir-mektedir. DETORİT GREVİ BÜYÜYOR Detroit, 7 (A.A.) — General motors firmasının başka bir fabrikasındaki işçiler de grev hareketine iştirak etmiştir. Grevci amelenin mikdarı bugün 53 bine varmıştır. tLMAN DOKTORLARININ II \RIS II \/IKUÜ Berlin. 7 (A.A.) — Bundan böyle bütün alman doktorların harb halinde hizmet edebilmek üzere hususi bir ant-renömana tabi tutulacaklardır. Başlıca şehirlerde hususî harb tıbbiye mekteb-leri ihdas olunacaktır. Alman hava hakanlığı leh hududunda tayyare uçmasını ınenetti Almanyanın tayyare uçuşunu yasak ettiği Odar nehri civarı ve Almanya -Polonya hududu Berlin, 7 (A.A.) — Hava işleri bakanlığı, leh hududu ile Öder nehrinin sağ sahih arasındaki mıntakada tayyarelerin uçuş yapmalarını menetmiştir. Zannolunduğuna göre bu yasağın sebebi, bu mıntakada istihkâmlar yapılmakta olmasıdır. Yunanistanda: İçtimaî muavenet tedbirlerini kuvvetlendirmek irin Atina, 7 (A.A.) — Hükümet, içtimaî muavenet tedbirlerini kuvvetlendirmek için 500 milyon drahmi daha ayırmaya karar vermiştir. Bu tahsisat, sigaralar üzerine konacak yeni bir resim ile dahilde posta ve telgraf ücretlerinin artırd-ması ile elde edilecektir. B. FRANSUVA PONSE BEKLİNDEN AYRII.M \l! Berlin, 7 (A.A.) — Bazı gazetelerin yazdıkları haberlere rağmen fransız elçisi B. Fransuva Ponse Berilnden ayrılmamıştır. Elçi, kor diplomatiğin B. Hitler tarafından kabulü tarihi olan ikinci kânunun 11 inci pazartesi gününe kadar hareketini geri bırakmıştır. Fransada meehurî hakem usulü tathika haşlandı Paris, 7 (A.A.) — Mecburi hakemlik usulü tatbik edilmiş olduğundan Lİ1 demir endüstri fabrikaları grevi dün bitmiştir. Iş pazartesi başlayacaktır. •** Lil, 7 (A.A.) — Maden İşçilerinin grevine filen nihayet veren hakem kararnamesi tebliğ edilmiştir. Grev nöbetçileri bu akşam kaldırılmıştır. Bu ayın 11 inde işçiler tekrar çalışmaya başlaya-caktr. İngilterede nüfus azalıyor BU VAZİYET KAYGI UYANDIRMAKTADIR Londra, 7 (A.A.) — İngilterede doğumun gittikçe azalması ingiliz makamlarını ciddî surette meşgul etmektedir. Bir kaç zaman evel bir mütehassısın bildirdiğine göre önümüzdeki yüz sene içinde ingiltcrenin ve gai eyaletinin nüfusundaki iniş endeksi 40 milyon 500 bin Ue 20 milyon arasında yer alacaktır. Londrada coğrafya cemiyeti tarafından tertib edüen bir konferansta Sir Villiam Rcv-sidge de bu meselenin büyük ehemiyt tini belirtmiştir. Bütün bunları bahse koyan Morning Post gazetesi, İngiltcrenin büyük bir devlet sıfatiyle bugün elinde tuttuğu mevkiin tehlikede bulunduğuna işaret etmekte ve buna çare bulunması lüzumunu ileri sürmektedir. Aksi takdirde İngiltere asırlık ananesine ve mevkiine veda etmek zorunda kalacaktır. DAM/İt; - POLONYA LİMAN ANLAŞMASI YENİLENDİ Varşova, 7 (A.A.) — Dantzig limanının polonyalılar tarafından kullanılması hakkındaki Polonya - Dantzig anlaşması 31 ilkkâmın 1939 tarihine kadar uzatılmıştır. Dantzig'in bundan sonra Gidinia limanının rekabetinden müteessir olmıya-cağı anlaşmada tasrih edilmektedir. Diğer cihetten. Dantzig makamları Polonya firmalarının Dantzig firmaları gibi muamele görmesini istemektedirler. SON DAKİKA Karışmazlık meselesi hakkında almam ü cevabını bildirdi Berlin, 7 (A.A.) — Alman Ajansı bildiriyor: Haber aldığımıza göre, İspanyaya gönüllü gönderilmesinin meni hakkındaki fransız ve ingiliz notasına Almanyanın cevabı bugün ingiliz ve fransız büyük elçilerine verilmiştir. Bu cevab. İtalya hükümeti ile birlikte tanzim edilmiş ve İtalya hükümeti de cevabını Romadaki ingiliz ve fransız elçiliklerine vermiştir. Alman cevabının metni şudur: 1. — Alman hükümeti her şeyden önce ingiliz ve fransız hükümetlerinin Londradaki karışmazlık komitesi görüşmelerinden dışarı çıkarak komitede aza olan diğer devletlere doğrudan doğruya hususî bir müracaate lüzum görmüş olmasını hayretle karşıladığını beyan eder. 2. — Alman hükümeti, bu yeni demarşın İspanyada gönüllü meselesinin Almanyanın hatası neticesi olduğu intibaını vermesini protesto etmek zaruretindedir. Almanyi ancak aşağıdaki şartlar içinde karışmazlığa muvafakat edecektir: 1. — Alâkalı bütün devletler aynı hattı hareketi takib edeceklerdir. 2. — Bu mesele ile alâkalı bütün meselelerin halline derhal çalışılacaktır. 3. — Alınacak tedbirlerin tamamen tatbiki için her devlet İspanyol topraklarında ciddî ve filî kontrol kurmalıdır. Alman hükümeti bu yolda müzakerede bulunmak üzere komitedeki delegesine talimat verecektir. Bu hususta bir anlaşma hasıl olmadığı takdirde, Almanya serbestisini tekrar alacaktır. Cıvalılar verildi Roma, 7 (A.A.) — Fransız - ingiliz notasına ttalyanın cenabı bu akşam Fransa ve ingiltere Büyük Elçiliklerine verilmiştir. Ras tmru bir adaya gönderiliyor Roma, 7 (A.A.) — Royter: Musolini'nin emriyle Adisabab'dan Roma'ya getirilecek olan Ras lmşunun italyan adalarından birine gönderileceği bild-rilmcktedir. Ras Imru Adisababa tayyare meydanından hareketinden evvel Graziani söylediği bir hitabede mukavemete devam etmenin faydasız olduğunu kaydetmiştir. Hatırlardadır ki cenub cephesinde kazanılan yegâne büyük ha beş zaferini Ras lmru kazanmıştı. Basın özetleri FRANSAYA BİR HİTAB Yunus Nadi. Hatay davasında, türk tezini. Türkiyenin haklı isteklerini bir türlü anlamak istemiyen Fransanın bizi pek az tanıdığını, Türkiye için bir şeref ve izzeti nefis meselesi olan bu davada hakkımızı elde etmek için icab ederse son hadde kadar gideceğimizi takdir etmediğini söyliyerek, ihtilâf, bugün iyi niyetlerimize ve fransız dostluğuna verdiğimiz k lymete rağmen, bizini de esef ettiğimiz neticelere varırsa bunun mesuliyeti doğrudan doğruya Fransaya râci olacağını hatırlatıyor. TÜRKÇE KUSURLARI Başmuharririmizden sonra, Peya-mi Safa da, gazetelerde göze batan dil hatalarından ve icad edilen acayib türkçeden, haklı olarak, şikâyet ediyor. POSTA TASARRUF SANDIKLARI Hemen her medeni memlekette posta tasarruf sandıklan mevcud-dur. En ufak kasabalara ve hattâ ayrıca köylere varıncaya kadar her yerde, postahaneler, halkın küçük tasarruflarının toplanması ve faizli olarak işletilmesi husununda tıpkı bankaların vazifesini görürler. Bankaların bulunmadığı yerlerde bu teşkilâtın göreceği ehemiyetli rol ve memlekete temin edeceği munzam tasarruf yekûnu aşikârdrr. Alâeddin Cemil, cumhuriyette posta tasarruf sandıkları kurulduğu takdirde memleketimizin bu teşkilâttan temin edeceği faydalan İzah ediyor. MUŞAHID Hakkı Suha Gezgin, Kurunda, enternasyonal meselelerde müşahid ve hakemden duyduğu tabii hoınud-suzluğu ve itimadsızlığı kaydederek, türkün haksızlığa uğradığı zamanlarda böyle müşahidlerin harekete geçtikleri çok görülmüş olmakla beraber, müspet neticelerin böyle teşebbüslerden değil, istiklâl harb m d a olduğu gibi, ancak millî ordunun a-zim ve kuvvetinden çıkmış olduğunu hatırlatıyor. musiki kültürü Son Postada Muhiddin Birgen, bir milli musiki sahibi olmaya ihtiyacımız bulunduğunu, fakat böyle bir mİHİ musikinin vücuda gelmesi için her şeyden evel halk kütlelerinin musiki terbiyesi almış olması icab ettiğini söyliyerek, mekteblerimizde musiki derslerine kâfi derecede ehe-miyet verilmediğini, meselâ Alman-yada Hse mesunu kimselerin bîr notayı okuyarak şarkı söyliyebildikle-rî halde, türk çocuklarının mektebde notayı bile öğrenemediklerini anlatıyor, "işte bizde de böyle bir musiki terbiyesine ihtiyaç vardır, diyor. Bugün istiklâl marşını terennüm et-miyen değil, fakat hiç tanımıyan pek çok insan vardır... Halbuki milli heyecan denilen şey ancak bu şarkılarla temin edilebilir.,. Ve mekteblerimizde öğretilen birçok lüzumsuz bilgileri hafifleterek bunlara verilen zaman ve emeklerin musiki terbiyesine hasredilmesin! faydalı görüyor. SANATTA SAMİMİYET Açıksozdc Sedad Veysi. bizde edebî tenkîdlerin hemen daima eserlerde samimiyet aranmasından haklı olarak şikâyet ediyor. Samimiyetin, edebî eserin muvaffakiyeti için mutlak şart olmadığı muhakkaktır. Fakat samimiyet bir kusur da değildir, ve edebiyata pek çok şaheserler kazandırmıştır. Bu itibarla muharririn yazısını şöyle bitirmesi ifratı tenkid ederken tefrite düşmek oluyor: "Sanat eserlerinde muvaffakiyetin sırla-n samimiyette değil, mümkün olduğu kadar gayri samimî olmaktadır.,. İNGİLTERE'DE YAPILACAK HARB ENDÜSTRİSİ I UERİKALARI Londra. 7 (A.A. — Vulviç fabrikasının yerine gelecek olan dört yeni mühimmat fabrikasından Şartey fabrikasının inşası için cn aşağı dört mÜyon ingiliz lirası sarfedilecektir, inşaat iki senede bitecek ve yeni fabrika başlangıçta 3 bin amele üe işe başlayacaktır. ULUS 9 SONEANÜN 1937 aTM*PTrs| Son haberlerimiz üçüncü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5550 ADIMIZ, ANDIM1ZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk dün avdet buyurdular Ankara, 8((A.AJ - Cenubî Anadoluda seyahate çıkmış bulunan Atatürk, hükümetin daveti üzerine bugün saat 73,30 da Ankaraya avdet buyurmuş ve Çankaya Köşkünde İcra Vekillerine riyaset etmiştir. x Başbetke FRANSIZ USULÜ Falih Rtfhı AT AY Ajans Havas'ın bîr tebliğinde şu kelimeleri okuduk: "Antak-yadaki türk azınlığına mensub...,. Siz ne fransız gazetelerinin dostluk edebiyatına, ne de bir vâde benziyen yeni teklif havadislerine bakmayınız: Sancak meselesinde fransızlar, şimdiye kadar i-leri bir adım atmak değil, ne usul, ne de zihniyet değiştirmişlerdir. Fransızların zaman kazanma ve iş yıpratma usulü île, kati anlaşmalardan kaçınma sistemi yeni olmadığı gibi, Sancak davasına da hâs değildir. On sekiz yıla varan harbsonrası tarihinde, Fransa ile ihtilâflarını konuşarak halletmek istiyenlerin; bir türlü muvaffak olmamalarının sebebi, karşısındakinin hakkını, vazifesini ve mesuliyetlerini hesaba katan bir müzakereciye tesadüf etmemektendir. Masa basında böyledir; uzaktan, veya Milletler Cemiyeti mekanizması içinde böyledir. Bundan Fransanın dostlukları ve ittifakları ıstırab duymuştur; bundan bizzat Milletler Cemiyeti fikri müteessir olmuştur, öteden-beVi Milletler Cemiyetine, kendi istediğinden başka türlü mesele hallettirmemek ıcın kar türlü vasıtaları kullanmak, şüphesiz, Ce-nevrenin itibar ve nüfuzunu artırmağa yardım etmedi. Mîlletler cemiyetini, Vıak ve adalet müessesesi olarak, kuvvetlendirmek, devam ettirmek ve milletlere mal-etmek gayesini gütmekten vazgeç-miyenler, onu, bu türlü tazyik ve oyunlardan kurtarmanın ilk tedbir olduğunu da yeni düşünmüş değillerdir. Sancak misalinde ne görüyoruz? Fransızlar 1921 anlaşmasının ruhunu dahî inkâr edecek kadar geridedirler. 1921 de elimiz ateşte iken, yalnız hususî bir rejim değil, milli bir bayrak vâ-dettirecek kadar türklüğünü tasdik ettirmekte ısrar ettiğimiz Sancaktan. 1936 da, fransız yarı resmî tebliğlerinin nasıl bir lisanla bahsettiğini görüyorsunuz. Hemen İşaret edelim ki bu haberin delâlet ettiği ruh hali içinde herhangi bir uzlaşma esas ve imkânı aramak, sadece yorulmaktır. O halde Fransanın bizi Cenev-reye götürmek veya Parise davet etmekteki maksadı ne olduğunu soracaksınız. Fakat şimdiden Ce-nevrede hakemlik edeceklerin kulağına: "— Bugün benim mandam altında bulunan Suriyeyi parçalamak istiyen Türkiyeye hak vermekle yarın kendi başınıza gelecekleri düşününüz!'' diye fısıldadığını, gazete akislerinden, öğrenmiyor muyuz? Fransanın bütün propaganda ve telkin vasıtaları, Sancağı, kendi hakikatinden uzaklaştırmak, V.e.?rî?yaJFran«dan gayri herkesi ilgilendiren ayrı bir mesele çıkarmak için seferber olmuştur. Bu oyunda ustalık görmek is-tiyenler bulunabilir: fakat Fransa, on sekiz yıldanberi, bu usul ve zihniyet ile nasıl hiç bir mesele halletmemişse, Sancak meselesinde de bir neticeye varmıyacak-tır. Halbuki Türkiye Sancak türk-lüğünün varlığını, ciddiliğinden (Sonu 4. üncü sayfada) Sancakta tehdit siyaseti Görmelilerin türklerle temas etmelerine meydan verilmiyor Görmenler hep fransızlarla konuşuyorlar ve hainlerin evine misafir ediliyorlar Kudüs, 8 (A.A.) — D.N.B. ajansı haber veriyor: Beruttan bildirildiğine göre Sancakla türklerle diğer ahalinin bîr kısmı arasındaki gerginlik tehlikeli bir şekil almaktadır. Eğer Fransa, türk taleblerini dikkate almazsa Sancak meselesinin cebrî bir suretle halledilmesinden korkulmaktadır. Sancakta tezahür ve görmenlerin tetkiki Antakya, 8 (A.A.) — Havas Ajansı bildiriyor : (Sonu 4. üncü sayfada) Büyük önderi istasyonda Ka* mutay Başkanı B. Abdülhalik Renda, Başbakan ismet inönü, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Bakanlar, Mebuslar, Bakanlıklar ileri gelenleri ve kalabalık bir halk kütlesi karşılamıştır. Yukardaki resimlerde Büyük Önderi Başvekil ismet İnönü ile beraber gardan çıkarken ve Başvekille görüşürken görüyorsa- Paris Elçimizle Fransız Hariciye Müsteşarı arasında görüşmeler Hükümetimizin yeni bir projesi Parise gönderilmek üzeredir Vienot, Paris Büyük Elçimize Blum tarafından yapılan vâdi t ey id etti. • Vienot ayrıca Yakınşarktaki fransız kuvvetleri kumandam ile de görüştü. • Alman Ajansına göre, Pariste bugünkü müzakereleri Milletler Cemiyeti konseyinin toplantısına kadar talik etmek hususunda mutabık kalınmıştır. m Havasa göre de bugünkü müzakerelere devam edilmesi hususunda mutabık kalınmıştır. • Havas Ajansı, Londra Elçiliğin-deki müsteşarımızın fransız hükümeti nezdinde tesir etmesini taleb için Dış işleri Bakanlığında temasa geçtiğini bildirmektedir. Ankara, 8 (A.A.) — Anadolu Ajansının mevsuk menbadan haber aldığına göre, dün Fransa hariciye müsteşarı B. Vieno Paris büyük elçimiz Suad Dava. zı davet ederek uzun bir mülakatta bulunmuştur. Çok dostça bir şekilde cereyan eden görüşme sırasında B. Vieno istirahatten dönmesi yaklaşan başvekil B. Blumun sancak meselesinde her iki tarafı tatmin edebilecek bir tesviye çaresi telkin için Fransa hariciye nazırlığıma hazırlanan proje ile hükümetimizden de teklifimizin daha etraflı bir ifadesini muhtevi olarak istediği projeyi b'«at tetkik edeceğini beyan ve Dok- Paris Büyük Elçimiz Suad Davaz tor Arasa B. Blumun bu hususta vaki o-lan vadini teyid etmiştir. Hükümetimiz tarafından verilecek proje dış bakanlığınca hazırlanmış olup Parise gönderilmek üzeredir. (Sonu 9. uncu sayfada) italya Türkiye münasebatı Roma gazeteleri, İtalya'nın, İskenderun'u işgal edeceği hakkındaki şayiaları fransız gazetelerinin fena niyetine atfediyorlar. Paris, 8 (AA.) — Paris gazeteleri İskenderun mm takasında türk kuvvetlerinin tahşit edildiğini muhabirlerinin î-şaratına atfen yazmaktadırlar. Ayni zamanda Reisicumhurun riyasetlerinde vekiller heyetinin de fevkalâde olarak toplandığına dair haberlerin ve işgali askeri suretiyle bir emrivaki yapmak ihtimalinin Paris'te büyük telâş uyandırdığım bildirmekte ve bu haberler üzerine hemen ingiltere hükümetinin İstimzacına teşebbüs edildiğini ve ingiliz mandalar»- (Sonu 4. üncü sayfada) BUGÜN SAYFA 5. inci sayfada; Haftanın politika ve fikir hareketleri. 6. mcı sayfada: Balkanlarda bîr hâdise — İspanya üzerinde yeni bulutlar. 7. inci sayfada; Kızıl Çinin iç yüzü 8 inci sayfada: Tatil günleri nereye gitmeli Kamutay P. Grupu toplantısı! Kamutay Parti Grupu Reisliğinden: Bugün saat onbir buçu kta Kamutay Parti Grupu toplanacaktır. Azâ mebusların toplantıda hazır bulunmaları rica olunur. Fıkra: İki vahdet yolu Biri franstzdır: Suriyeyi Lübnan-dan ayırmak, ikisinden iki devlet çıkarmak, ve her birini askeri ittifakla kendisine bağlamak! İkincisi, teklif olarak, türklerden geliyor: Suriye, Lübnan ve Sancaktan mürekkeb bir kon[ederasyon kurul* mak! Bir düşününüz: fransız vatanperve» ri olsanız hangisini. Suriye vatanperveri olarak hangisini istersiniz? Şam sokaklarında mahalle çocuklarınız "Suriyenin hududu Toroslarda-dır(„ diye haykırtanlar, bu seslerin Lübnan dağlarına akestmekte olduğu* nu bilmez değillerdir. Arab Berutu türk Iskenderunla ö* demeye kalkışmak, pek doğru bir fransız fikri olabilir: bu fikre kapılanların suriyelilik hislerinden şüphe etmez misiniz? Biz Suriye vatanperverinin şa sırada vicdanım hangi ıstırap yakmakta olduğunu bilmekteyiz. Onlar Toros şarkısı söylemek değil, Lübnan mersi* yesi okumaktadırlar. Menfaat, parçalamakta olunca, Suriye alabildiğine bölünebilir: Şam, Halep, Lübnan, Düruz. Alevi... Menfaat vahdette ise. hepsi bir lokma! Başkaları zararına taksim, kendi faydasına cemi! Fakat ne coğrafya, ne de hesabı artık fransız mekteblerinde öğrenmiyorum, - Fatay SAYFA 6 ULUS O .i ....... c . . . . LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: «Elbistan¦ adının tetkiki Dağ Eli anlamına Albistan Orta Anadolu platosunun en yük -sek yerlerinden biri olan Albistan ovasını üç büyük dağ kümesi sınırlandırır. Bunlar: Nurhak, Koçdağı. Binboğa'dır. Her üçü de Karkastaki ve Avrupada -ki alplar gibi birer (ada dağ) dniar. Albistan rejionalİzmînin heyecanı bası devirlerde bu karlı şahikaları asacak kadar coşkun olur. O zaman şairin sasını dü.';cn şahin kanadı ve öğülen gfl zellik dağların haşmetidir. Dağların aşkını bir alp kadar kahraman ve bir dağ gibi alp olan halk şairi Dadyal oğlundan dinliye'İm Binboğa da Koçdağından ünlüdür. Kışın ak giyinir yazın donludur Sağ yanı serecik, sulu Reyhanlıdır Elin avşar değil; Cerit Binboğa. • • • Başında vardır Ak koğulu gölün Sınırdan gider de on iki yolun Ayağından çekilir kız ile gelin Elin avşar değil. Cerit Binboğa. • • • Dadyal oğlu der soyana rtoldu. Aktı görüm yaş/ kan ile doldu. Saatim ay İse, günüm yıl oldu. AV pek methin ettim deli Binboğa (7) Fakat Nurhak dağınm sihirli bir hususiyeti vardır. Göklerin boşalttığı ilk kar yığınını yine ak bir başla kar -Şilamış olan bu ihtiyar dağ yalnız gündüz değil gece d- beyazdır. Toprağın çok kara ve göklerin yıldızsız olduğu korkunç gecelerde Nurhak yüce'erden yere aksetmiş bir projektör rşrğına benzer. Heybetli, rnlnşılmaz, ezen vc uyuşturan bir rşık. Nurhagın fosforlu kay3İarr. beyaz ve parlak heybet: İle aynı zamanda bir Magİo kaynağı olmşutur. Beyazlara bürünmüş periler, veli -1er hep onun ak doruğundan (2) inerler. Psişirmın değişimine göre bunlar devir devir zararsız hayalet, cin. şey -tan oldukları gibi şerir ruh, hortlak, albastı ve zemheri karısı rolünü de yaparlar. Albistan ovasının ıssız köşelerini, kış gecelerini ve rüyalarını doldu ran bu vehim ve hayal mahsulleri hep İhtiyar Nurhak'ın başının, saçının ve sakalının aklığından mülhemdir. Gene aynı ilhamla insanlar zekâsını kullanmağı, perileri, hayalleri aldatmayı, kâbusları, cadıları atlatmayı vc büyüleri çözmeyi Öğrenmiştir Albistan kelimesine halk etimolojisinin verdiği çeşitli gövde ve anlam ist- bunlardan doğu -yor. • • • Yukarki İzahlaı bize semantik ba • kimin dan şu toplanış merkezlerini verir. 1 — üzerinde seve seve yaşan'lan kıymetli dağlar, ve onların temin ettiği şovaleresk hayat. 2 — Göklere kadar yükselen beyaz -lik. ve onun ilâhî manası. 3 — Geceleri dolduran fosforik parıltı, sihir ve füsun. 4 — Za-arlı ve zararsız ruhlar. Hort lak. albastı. 5 — Büyü, sihir, tılsım. 6 — Aldatmak ve zekâ oyunları. Albistan. Alpistan. Elbistan, llbis- tin kelimelerinde yukarda özeklendir-diğimiz anlamların hepsi vardır. Dağ manasına olarak Türkçede: Elpe = zirve (Seyhan civarında söylenir.) Alp = Yüksek (Uygur lehçesi») Elbe = Bak: elbeh, ağıya, agira nın zıdd* artmak, çoğalmak. Yakut. Pekarski. Yetmiş kusuı yaylası olan Albistan ovasında dağ - hele Osmanlıların - türk-menleri kovaladığı asırlarda çok kıymetli, çok mulıtcem ve mukaddes idi. Alp kelimesinin dağ manası verip ver- (1) Ziya Cüner. "Elbistan" s. 14. (2) Doruk: Türkçe dağların başı demektir. Tarihte don ve dorık deni -len alpın kavimler adlarını bu kelime -den almışlardır. Arıpça sandığımız tur (dağ) kelimesi de bu asıldandır. mediğini bir de Güneş - Dil metodu ile kontrol edelim : (O (2) (3) Alp: ağ + al + ap 1) ağ as Ana köktür. Yükseklik ve kuvvet anlamınadır. 2) al = HududsuzTuk, çokluk, bolluk ifade eden elemandır. (ağ + al) = (ağal) ve son morfolojik şekli ile (al) güneşte olan bütün ana manaların uçsuz, bucaksızlığınt. sor derecede bolluğunu, çokluğunu gösterir. Burada aradığım anlam yükseklik ve kuvvetlilik olduğu İçin (al) itlak ü-zere düşünülmüş bir yükseklik ve kuvvet ifadesi olur. Altaydaki "al" da ol -duğu gibi. 3 — Ap = Bu geniş ve bol manayı üzerine alan ve temsil eden süje veya objedir. O zaman (al ¦+ ap) = alap ve son morfolojik şekli ile alp mücerret-likten çıkarak madde halini almış ve tağ ifade etmiş olur. Kelime teayyün etmek ve isimlenmek için dördüncü bir elemana daha ihtiyaç var, o da labyal p (b) nin fonetiğinde mevcud olan (v. + ğ) dir. Onun da meydana çıkarılması ile ketime alpe olur ki yukarda gördüğümüz gibi garp ve yakut türk -çelerinde o şeklini hâlâ muhafaza etmektedir. Kelime yer adı olarak ta halâ yaşıyor. Alpa bb Çankırı, İlgaz. AlpagÖz = Ordu. Alpı — Kastamonu Alpı = Zonçuldak, Zafranbolu Alaba = Kütahya, Uşak. Alapala = Kars, Ardahan Alaplı = Zonguldak, Ereğli Albır = Malatya. Adıyaman. İsimlerini yukarıya çıkardığım bu köylerin hepsinin de dağlık arazide olması alp kelimesinin dağ manasını te -yit etmektedir. Elburz dağı Albistan-daki alplerİn hepsi gibi yüksek, bey a; başlı ve müstakil bir dağdır. İlerde alp kelimesinin toponomisİni yaparken bütün bunlardan. Avrupadakİ alplardan ve proto-ılfir. a'pin kavim -lerin akın yollarındar bahsedeceğiz. H. Reşit TANKUT Kömür yakan vasıtalar sergisine getirilecek eşya Gümrükler umum müdürlüğü kömür yakan vasıtalar sergisi için Ankara ya getirilecek eşyanın serginin açılma müddetine kadar Ankara gümrüğü antrepolarında bıraknuyaıak gümrük memurlarının nezareti altında doğrudan doğruya sergi evine nakline karar vermiştir. UIl İSTANBUL TELEFONLARI : Soğuk damga ile mektub İstanbul, 8 — Bugün yalnız Galata postahanesînde mektub ve kartların pul yerine boyalı soğuk damga ile kabulüne başlanmrşrrr. Bu usul ile posta idareleri pul ve zamandan tasarruf edecekler; ayni ramanda damgalar nuramarah olduğu için bir günde postaya verilen mektub ve kartlırın fiat ve adedlerini kontrol etmek mümkün olacaktır. Avrupaya gönderilecek taleleler Maarif vekâleti Avrupaya gönderilecek talebe için açılacak müsabakaların günlerini tcBbit etmiştir. P.T.T. umum müdürlüğü hesabına Pariste yüksek P. T.T. mektebine gönderileceklerin imtihanı bu ayın on birinde, fen fakültesinde maarif vekâleti hesabına İnşaat, makine ve elektrik mühendisliği için Al manya ya gönderileceklerin imtihanı aym yirmisinde tstanbulda Vefa lisesinde, Ankara d a Gazi lisesinde yapılacaktır. Adliye vekâleti hesabına hukuk tahsil etmek üzere İsvİçreyc gönderileceklerin imtihanı bu aym yirmi altısında İstanbul ve Ankara hukuk fakültelerinde yapılacaktır. Bunlardan başka M. Tetkik ve Arama enstitüsü Avrupada maden mühendisi ve maden jeologu yetişmek üzere 30 talebe gönderecektir. Bunlardan maden mühendisliği branşında tahsile gidecek olanların imtihanları bu ayın 25 İnde vc maden jeolojisi tahsil edeceklerin imtihanı da bîr şubatta Ankarada yapılacaktır. Kültür Bakanlığı Der£ı İstanbul sanatoryumunun İstanbul sanatoryomunun yatak sayısının üçyüze çıkarılacağını bildiren bazı İstanbul gazetelerinin neşriyatı etrafında yaptığımız tahkikata göre böyle bir tasavvur mevcud olmakla beraber bu sene tahakkuku için lâzım çelen tahsisatın mevcud olmaması yüzünden gelecek sene tatbikine geçilmesi muhtemel bulunmaktadır. Kars iyi suya kavuşuyor Kars, 8 (A.A.) — Karsa yirmi kilometre mesafeden getirilecek olan Borluk içme suyunun ihalesi yapıldı. Suyun getirilmesine ilkbaharda başlanacak ve son baharda gelmiş bulunacaktır. İyi içme suyuna kavuşacak olan halk büyük sevinç duymaktadır. ve eseri rre nasıl yardım edecek Kültür Bakanlığından : Bazı müellif, tâbi veya naşirler telif veya tercüme edilerek neşrolunan e-scrlerle çıkardıkları dergiler için bakanlığımıza müracaat ederek bir kısmının satın alınması suretiyle kendilerine yardımda bulunulmasını istemektedirler. Kültür Bakanlığı büdcesinde "özel yayımlara yardım,, için ayrılabilmiş tahsisat her kiub ve dergiye yardıma yetecek kadar geniş olmadığından bakanlığımız bundan sonra yardım işlerini şu yolda tanzim etmeyi daha faydalı görmüştür : a — Yardım istenen eserlerin basıldıktan sonra üzerlerine beşer kuruşluk damga pulu yapıştırılmış ikişer sayısının, eğer eser tercüme ise kitabın aslı da beraber olmak üzere kültür bakanlığına bir dilekçe ile gönderilmesi lâzımdır. -b — Bakanlık bu suretle kendisine verilen eserleri tetkik ettirerek uygun gördüklerine yapacağı yardım şekil ve mikdarmı eldeki tahsisata göre her yıl temmuz ayı başında tesbit edecek ve alâkalılara bildirecektir. c — Kültür bakanlığından yardım istiyen eserlerin sahihleri kitablanmn bakanlıkça satın alınma fiatinin tesbiti hakkını kültür bakanlığına bırakmayı kabul ve bunu dilekçelerinde zikredecek-lerdir. Arzu edenler dilekçelerine bir mal ol ma hesabı da ekleyebilirler. d — Kültür bakanlığınca bir dergiye yardım yapılabilmesi için derginin genel vc ulusal kültüre hizmet ettiğinin Kültür bakanlığınca kabul edilmesi ve en az on sayısının muntazam olarak neşredilmiş bulunması li/imdir. ayrılan para verilmek suretiyle yapılır. Yardım gören bur dergi bakanlıkça uygun görülmiyecek şekilde neşriyatta bulunduğu takdirde bu yardım derhal kesileceği gibi çıkışı İntizamı kaybeden dergilerin de yardımı kesilir. 2. — Neşriyata yardım için Kültür Bakanlığrna yapılacak müracaatların bundan böyle tarif edilen şekilde yapılması alâkadarlardan rica olunur. Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü, 68 kaçakçı, 1628 kilo gümrük kaçağı, 770 kilo inhisar kaçağı 778 defter sigara kâğıdı, 3 silâh. 42 kesim hayvanı 32 gram eroin, 13 gram esrar Ue 25 kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. Şeluıp Bİr şehapta ressam Çallı İbrahim sandalın arkasına oturmuş, rettara Namık Ismaillc bir arkadaşı kürek çekiyorlardı. Ay, Çallı ibrahim in karşısında idi ve bütün Marmarayt kaplıyordu. Çallı uzun uzun baktıktan sonra, içini çekti: — Çocuklar, dedi; siz benim duyduklarımı duysanız, kendinizi denize atardınız! Namık ismail ccv&b verdi: — Ya sen niçin duruyorsun? Çallı düşündü, r**mdı, — Siz bana bakmayınız! dedi. Puşkin ve kekimi Ölümünün yüzüncü yıldönümü dolayısiyle, bufnînlerde kendisinden çok bahsedilen ve bütün edebiyat âleminin alâkasını eclbetmekte olan Puşkin in biografiu, köy komşularından bir ihtiyarın lisanından bize intikal etmiştir. ihtiyar diyor ki: M ... Puşkin soğuk aldı, hastalandı ve sonra, sarih um maya yakalandı; nasır gibi en inadçı hastalıkları tedavide mahareti olan köy hekiminin ihtimamlarma rağmen, otuz yaşında, kollarımın arasmda can verdi..." Yine ihtiyar anlatıyor: "... Puş-kin'in eserlerinden bazılarının basılmış olduğunu biliyorum. Şair bir çok basılmamış eserler bırakmıştı. Bunları hizmetçisi bir takım ev işlerinde kullandı. Meselâ, tamamlanmamış bir romanının müsveddeleriyle. geçen şiddetli kışta, pencere deliklerini tıkadı..." Wixmetçş\ Ankara şehrinin hizmetçi derdini çekmiyen aile olmasa gerektir. Bir defa nüfus nisbetinde 35 bin kadm eksik olduğu için, bu şehirde lâtif cins hizmetçi de olsa pek itibardadır. Sonra da bizimkiler Avrupa hizmetçilerinin hizmet tekniğCnden gayri ne kadar şımarıklık ve nazlan varsa hepsini edinmişlerdir. Geçenlerde bunlardan biri hizmetçi arayan bir müracaat ct-sahİbi sordu: Kızım ütü bilir misin? — Ben kolacı dükkânında çalışmadım! — Sofrada yemek vermesini bitirmişin? — Garsonluk etmedim! — Yemek pişirmesini? — Aşçı d- ¦ılıın' — O halde ayda ne istersin? — 20 lira I Sözlerimizin medlulleri Umumî müfettişler Sihat Vekâletinde toplandılar Şehrimizde bulunan dört umumî müfettiş evelki gün sıhat ve içtimai muavenet vekâletinde sıhiye vekili Dr. Say-dam'ın riyaseti altında toplanarak mın-takalarmm umumî sıh.ıt İsleri ürerinde-görüşmüşlerdir, dün de umumî müfettişler, maliye vekâletinde vekil B. Fuad AğralTnin riyaseti altında toplanarak, mı n takaları nın malî İşleri üzerinde tetkiklerde bulunmuşlardır. Benzin ve petrolün mt¦¦htılmafll p r o j t - i Benzin ve petrol Hatlarının ucuzlatılması hakkındaki projenin hazırlanması bitmiştir. Proje, bakanlar heyetinde görüşülerek esasları kararlaşmak üzere bugünlerde başvekâlete verilecektir. Yurdda hava vaziyeti Meteoroloji enstitüsünden verilen malûmata göre dün Ege mmtakasiyle Marmara sahillerinin garb kısmı, Bolu ve îspartaya yağış olmuştur. Yağış Bolu ve lspartada kar diğer yerlerde yağmur şeklinde olmuştur. Dün en çok yağış tzmirde olmuş ve metre murabba ma 6 kilo su bırakmıştır. Hava sühuneti evvelki güne nazaran dün şarki Anadolu-dan başka yurdun bütün mmtakalann-da 2-7 derece arasında ısınmıştır. Trakya. Ege ve Cenubî Anadoluda en düşük dereceler bile sıfırın Üstünde kalmıştır. Orta ve Şarkt Anadoluda en düşük sühunetler sıfırın altında Sivasta 12, Kırşehirdc 14, N iğdede 15, Erzurumda 19, Karata 23 derecedir. Dün en yüksek sıcaklıklar sıfırın üstünde tzmirde 13, Antalya. Adana ve Dört-yolda 14 derecedir. Dün An karaya fasılalarla az mikdarda kar yağım*, sühunet sıfırın altmda 3 dereceden yukarıya y Çözleri gezlerinin içinde, uzun zaman, ayakta durdular.* Gizli nüfusu haber verenlerin MnkâfatltmtliTilmu*ı ve nnftıs memurları Gizli doğum, ölüm, gaib ve evlenme vakalarını haber verenlere alınacak cezanın yarısının mükâfat olarak verilmesi kanun iktizasından bulunmaktadır. Bu gibi vakaları ihbar eden nüfus memurlarına da almaç ak cezanın yarısının verilip verilmiyeceği bazı vilâyetlerden sorulmuştur. Dahiliye vekâleti vaziyeti tetkik etmiş ve nüfus memurları üzerinde hem haber veren ve hem de haber verilen sıfatlarının birleşmesi mümkün o-lamıyacağma karar vermiştir. Vekâlet bu hususta vilâyetlere yaptığı bir tamiminde gizli vakaları haber almak, bunlar hakkında takibata girişmek nüfus memurlarının asli vazifeleri icabından olması ve köy kanunu mucibince doğan, ölen, evlenen ve boşananların defterlerinin muhtarlar tarafından nüfus idarelerine verilmesi nüfus memurlarının gizli vakaları istihbar ve takib hususunda imkânlarla teçhizi maksadına matuf bulunmasına göre memurların alınacak pars cezasının yansından İstifadelerine imkân olmadığım bildirmektedir. İbrahim Nermı DUmcn'in teşekkürü Uğradığım hastalığın tedavisi ve yapılan operasyon sırasında Ankara Numune hastahanesinde gördüğüm nezaket ve itinadan dolayı hastahane baştabibi B. Nüzhetle değerli operatörleri Profesör Melchior, Dr. Nureddin Aru-man. Dr. Faruk, Dr. Hilmi. Dr. Nimet. Dr. Adil ve dahilî hastalıklar şefleri Dr. Selâhi Vehbi ve İhsana ve bütün hastahane işyar ve hemşirelerine candan teşekkürlerimin bildirilmesine sevgili Ulus'un delâletini rica ederim, İbrahim Nccmi Dilmen ispanya ihtilali ve amerika Büyük harbin sonundan beri Amerika Avrupa İslerine karşı uzaktan seyirci vaziyetindedir. Versailles muahedesini tasdik etmedi. Milletler Cemiyetine girmedi. Hattâ geçenlerde Buenos Ayreste toplanan panameri -kan kongresinde Amerika kıtasındaki bütün devletleri Avrupa kıtasından ayırmaya çalıştı. Bununla beraber, Milletler Cemiyetinin ve gİt -tikçe onun yerine kaim olmaya başlayan Avrupa devletleri konserinin barısı temin ve takviye yolundaki teşebbüslerine yardım etmekten kaçınmamakladır, italya Habeşİstanın istilâsına teşebbüs ettiği sıralarda Amc rika muharib devletlere gönderilecek silâh ve harb malzemesi üzerine her devletten evel ambargo koymuştu. Avrupa devletleri kendi aralarında anlaşabilselerdi, Amerika benzin ve petrolü da bu ambargoya koyacaktı, italya - habeş ihtilâfına karşı Amerikanın takip ettiği siyaset, her noktada Avrupa devletlerine ve Milletler cemiyetine yardım diye tarif edilebilir. Aynı yardım geçen gün Amerika parlamentosunda kabul edilen bir kanun ile ispanya meselesinde de yapılmaktadır. İtalya - habeş harbi dolayısiyle harb malzemesi ve silâh ü -zerine ambargo konulmsaı için cumhur başkanına salâhiyet veren kanun ahkâmı ispanyada olduğu gibi dahilî bir muharebeye teşmil edilemezdi. Edilemediği içindir kİ Amerika -dan ispanyaya silâh, harb malzemesi ve tayyare satılmakta idi. işte A -merika meclisi geçen gün italya - habeş harbi sıralarında akdettiği karış-mamazltk knaunundakî bu noksanı telâfi etmiş, kanunu dahilî muhare -belere de teşmil etmiştir. Binaenaleyh bundan böyle ispanyada her İkİ tarafa da harb malzemesi satılamıya -çaktır. Amerikanm gerek italya - habeş harbında ve gerek ispanya ihtilâlinde takı'b ettiği bu siyaset île denizlerin serbestisi hakkında bir buçuk asırdan beri müdafaa ettiği prensipi bir tarafa bırakmaktadır. Büyük harba kadar bu vaziyetlerde Amerikanın ta- MS HAİİIUİİMII u îdi: harb olsun. Vİb «ttiği ı!yaMt Oİmasm. denizler serbesttir. Ticaret denizlerde harb kaidelerinin çerçevesi içinde serbesttir. Hiç kimse meşru o-lan ticarete karışamaz. Denizlerin ser bestisİ adı verilen bu prensip Ameri-kayı bir defa 19 uncu asrın başlangıçlarında ingiltere ile, bir defa son büyük harbta Almanya ite harba sürükledi. Büyük harb nihayet bulduktan sonra yapılan tetkikler göstermiştir ki Amerikanın harba sürüklenmesinde âmil olanlar, denizlerin serbestisi prensipini müdafaa maskesi altında rol oynıyan silâh tüccarları idi. Tüccarlara büyük kazanç temin eden bu silâh alış verişi için denizleri açık bırakmaya çalışan yüzbinlerce ameri -ka vatandaşı kanlarını akıttılar. A-merika hükümeti de yirmi milyar dolar para sarfetti ki bu para bugün A-merika vatandaşlarının ceblerinden ödenmektedir, işte büyük harbtan sonra meydana çıkan hakikatlerin yarattığı hayal sukutudur ki efkârı u -mumiyenin tazyiki karşısında Ame-rİkayı bir buçuk asırdanberi takİb ettiği siyasetten ayırmıştır. Bundan böyle bu gibi harb vaziyetlerinde A-merikanın siyaseti, büyük harbta olduğu gibi, her ne pahaya olursa olsun, denizlerin vra licsmtiâ serbestisi yerine, denizleri kendi hallerine bırakıp da Amerika gemilerinin limanlarına çekilmesi olacaktır. Bu Ruzvel-*" ve ,u ve bu Amerika devlet ada -m.n.n aiyase.i deftU, Amerika efkârı umumıyesinin dikte ettiği sivase-ir. A. Ş. ESMER Madrid önlerinde çarpışmalar göğüs göğüse devam ediyor ı ¦ m » ... —. ¦ ı . Her iki kaynaklardan gelen haberler kendilerinin ilerlediklerini bildiriyor LVL GREVİ BİTTİ. Lil, 8 (A.A.) — Lil şehri ve civar kimya endüstrisi patron vejşçilni delegeleri yevmiyelerin arttırılması hu-•usunda anlaşmışlardır. Avila, 8 (A.A.) — Madrid civarında dün iki ehemiyetli ve kanlı çarpışma vuku bulmuştur. Şafak sökmeden iki saat evvel, âsilerin Aravaca Önündeki Korogne yoluna taarruz ettikleri bir sırada, hükümctçiler. Kasa del Kampo-yu kurtarmak için hücuma girişmişler, dir. Hükümet kuvvetleri âsi mevzilere saldırmış vc karanlıkta göğüs gÖğüse kanlı çarpışmalar olmuştur. Saat dokuza doğru âsiler, Humero Pazulo yüksekliklerine karşı çok şiddetli bir taarruzda bulunmuşlardır. Hüküm süren kesif sisten dolayı hava kuvvetleri bu harekete iştirak edememişlerdir. Topçu, hükümet kuvvetlerinin bulunduğu mevzileri durmadan dövmüş ve hükümetçiler bir adım bile geri çekilmeden çok cesurca çarpışmışlardır. Saat 12 de Poznelo. Humera, Cerro de la Kruz, Cerro Valdegonez, Cerro Delas Pertigones, Cerro de la Plate mevzileri elde edilmiş bulunuyordu. * * * Madrid, 8 (A.A.) — Gijondan bildiriliyor : Puerto del Pontonu işgal etmiş o-lan hükümet kuvvetleri, bir çevirme hareketi yaparak, epey mühim sevkülceyş noktaları teşkil eden Soto, Jokalde, Villa Loscanos köylerini işgal etmişlerdir. Asiler hemen hemen hiç bir mukavemet göstermemişlerdir. Asi topçusu, Ovicdo yakınında Buenavista mevkiini bombardıman etmiştir. * * * Madrid. 8 (A.A.) — Kardastrodan bildirildiğine göre cumhuriyetçiler dun Arnenes Listayı ve onu çevreliyen tepeleri işgal etmişlerdir. BıırgOH - Berlin hava yolu Paris, 8 (A.A.) — Pöti Par iz iyen ga zetesinin Avila muhabiri tarafından gönderilen bir telgrafta haber verildiğine göre Burgos - Berlin hava hattı resmen açılmıştır. Eski Cenevre - Marsilya - Barselon hattı inkıtaa uğramıştır. Hükümetin bir tebliği Madrid, 8 (A.A.) — Dün akşam saat 21.30 da harbiye nezareti tarafından neşredilen bir tebliğde şöyle denilmektedir : "Hükümet kuvvetleri âsilerin Pozu-ela mıntakasında yaptıkları hücumları tardetmişlerdir. Tayyareler âsilere aid mevzileri bombardıman etmektedirler.,, Âsilerin bu tebliği yalanlayan bir haberi Sevil, 8 (A.A.) — Madrid cephesinde ileri hareketlerine devam etmekte olan âsiler enternasyonal livanın bütün mukavemetine rağmen Pozucla dc Alarkon istasyonunu işgal etmişlerdir. Bir Belçika diplomalı öldürüldü Brüksel, 8 (A.A.) — Endepandans Beli gazetesi Belçika diplomatı Paron-jack dö Boregravein sıkı bir muhakemeden sonra enternasyonal liva tarafından kurşuna dizildiğini yazıyor. Kızıllar, diplomatı Fransa adına casusluk yapmak ve belçikalı gönüllülerin kaçmalarını kolaylaktırmakla itham ediyorlardı. Komünistler 20 kânunda diplomatın Belçika elçiliğinden çıkmasını beklemişler vc onu otomobille takib e-derek yakalayıb kısa bir muhakemeden sonra öldürmüşlerdir. Âsî kaynaklarından gelen haberler Avila. 8 (A.A.) — Havas Ajansr muhabirinden : ' Beyaz" lejyonerler, gece yarısı. Madrid cephesinde Pozuclo mıntakasında bir taarruz yapmışlardır. Süngülerin topların ve tayyarelerin iştirak etmiş oldukları bir kaç saatlik şiddetli muharebelerden sonra "beyazlar,, sabaha karşı Pozuelo ve Humera kasabalarını ve miliiler tarafından inşa edilmiş olan bir takım istihkâmları ele geçirmişler, dir. Diğer taraftan, Mola'nın sol cenahı, çarşamba günü zabtedilmiş olan mevzileri tahkim ettikten sonra Eskurial istikametinde ilerlemişlerdir. Madrİdin 10 kilometre garbinde kâin Aravaca kasabası, ameli surette ihata edilmiştir. Kasaba içinde bulunan milisler, artık dayanamıyacak bir vaziyete düşmüşlerdir. * * * Salamanka, 8 (A.A.) — Resmî tebliğ : "Madrid cephesinde kıtalarımız Pozuelo ve Humera mevkilerini işgal etmişler ve ehemiyetli mİkdarda ganimet ele geçirmişlerdir. 40 milis saflarımıza İltihak etmiştir. Kasa del Kampo'da kızılların yapmış oldukları mukabil bir taarruz püs-kürtülmüştür. Guadelajara mıntakasında kızıllar bir çok mevzileri terketmek mecburiyetinde kalmışlardır. Uğramış oldukla, rı zayiat büyüktür. Endülüste düşman ehemiyetli bozguna uğramış ve yaptığı zulmiyle tanınmış olan reislerinden birini kaybetmiştir. General Frankonıııı bir miiraraali Salamanka, 8 (A.A.) — iyi haber a-lan mahfiller general Franko'nun. Va-lensiya hükümetinin ispanyol sanati ha- Belçika, îtalyayı protesto etti ... BUNA SEBEB B. DÖGRELE NUTUK İÇİN MÜSAADE EDİLMİŞ OLMASIDIR Brüksel, 8 (A.A.) — Dış bakanı B. Spak italya elçisini kabul ederek rek-sist lideri B. Leon Döğrcl'in italya radyo istasyonlarında siyasî nutuklar söylemesine müsaade edilmiş olmasını protesto etmiştir. Tahkik komisyonu Filistinden ayrılmıyor Kudüs. 8 (A.A.) — İlk verdiği karara rağmen kırallrk tahkik komisyonu pazartesi günü Filistinden ayrılmıyacak-tır. Bunun sebebi yüksek arab komitesinin uyuşmak hususunda gösterdiği zorluktur. LONDRADA ŞİDDETLİ BİR GRİP Londra, 8 (A.A.) — Bir müddetden-beri Londrada şiddetli grip hüküm sürmektedir. Geçen hafta Londrada ve İngiltere ile Gal'in diğer büyük şehirlerinde grip ten 325 kişi ölmüştür. Bir hafta evvel 97 kişi ölmüştü. Londra şehrinde geçen hafta gripten 128. Bronşitten 119 ve Zaiürreeden 215 ölü kaydedilmiştir. sinelerini Rusyaya göndermek niyetinde olduğu hakkındaki haberler üzerine, Paris ve Londra nezdinde teşebbüslerde bulunduğunu bildirmektedir. Milishrın bir hüeumıı Avila, 8 (A.A.) — Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Milisler dün şafakla beraber âsilerin Kasa del Kampo mıntakasındaki mevzilerine şiddetli taarruz etmişlerdir. Milisler bir süngü hücumu yapmışlar ise de iki saat süren bir çarpışmadan sonra geri püskürtülmüşlerdir. SON DAKİKA Akdenizde ingiliz donanmasını kuvvetlendirmek için Londra, 8.(A.A.) — Royter Ajansının bildirdiğine göre, Akdenizde ingiliz müdafaasını kuvvetlendirmek için amirallıkça geçenlerde hazırlanan plânda hiç bir değişiklik yapılmıyacaktır. B. Ruzveltiıı inşasını istediği tayyareler Vaşington. 8 (A.A.) — Ruzvelt kongreye beyanatı sırasında otuz beşer bin tonilâtoluk iki zırhlıdan mada donanma için 400 ve ordu İçin de 530 yeni tayyarenin İnşasını istemiştir. Palos hâdisesinin son safhası Londra, 8 (A.A.) — ispanya elçisi dış bakanlığına müracaatta bulunarak Palos gemisinden alıkonulan eşyanın harb malzemesi olup olmadığına dair bir karar verilmesini karışmazlık komitesine verdiğini ve şayet komite bunun harb malzemesi olmadığına karar verirse alman hükümetine iade edeceğini bildirmiştir. Almanya mukabil ted birleri tatbik ediyor Berlin, 8 (A.A.) — Alman Ajansı bildiriyor: Valansiya makamları, ispanya sularındaki alman deniz kuvvetlerine kumanda eden amiral tarafından yapılan teklife cevab vermediği için, alman hükümeti yakalanan iki vapur hakkında evvelce bildirdiği tedbirlerin tatbikine geçecektir. Alman ve İtalyan cevabları Londrada tetkik ediliyor Londra, 8 (A.A.) — Royter bildiriyor: İspanyaya giden gönüllüler meselesi hakkında Fransa ile İngiltere hükümeti tarafından verilen notalara gelen alman ve italyan cevabları dış bakanlığınca tetkik edilmektedir. İspanyadaki vaziyet hakkında B. Eden bu sabah liberal ve işçi partilerinin liderleriyle münakaşa etmiştir. Fransa ile Ingilterenin ara sıra Fasın vaziyeti hakkında görüştükleri söyle-nilmektedir. Üç hafta evel bu hususta B. Eden ile B. Korben arasında bir görüşme yapılmıştır, ingiltere şimdi Faştaki vaziyeti tetkik etmektedir. Fransa hükümeti Fas hakkında topladığı malûmatı Ingiltereye bildirmiştir. Londra hükümeti bir taraftan kendi delegeleri vasıtasiyle yeni malûmat almağa çalışmaktadır. Basın özetleri SURİYE KONFEDERASYONU EN MUSAlD ŞEKİLDİR. Abidin Daver, Cumhuriyetteki başyazısında, hükümetimiz tarafından Hatay ihtilâfının halli İçin son defa teklif edilmiş olan * Suriye konfede -rasyonu" usulünün en müsaid şekH olduğunu, gerek Suriye, gerek Fransa ve gerekse Türkiyenin menfaatlerine çok uygun olan bu teklifin maalesef fransız hükümeti tarafından lâyık olduğu anlayışla karşılamadığını ve başvekil B. Blum'un, şimdi -ye kadar bu meseleyle bizzat meşgul olmadığını itiraf etmekle de, Fran -sanın Hatay meselesine ne kadar az ehemiyet verdiğini açıklamış olduğunu söylüyor ve Türkiye için hayatî ehemiyeti haiz bu davaya Fransanın biraz daha fazla dikkat etmesini tavsiye ediyor. Tan'da Ahmed Emin Yalman, Açık Sözde Ethem izzet Benice, Son Postada Muhiddin Birgen de Fransanın haklı davamıza karşı gösterdiği kayıdsızhğı ve işlediği hataları tebarüz ettirerek, mesuliyetin Fransaya raci olduğunu ileri sürüyorlar. AFYONCULUGUMUZUN VAZİYETİ Cumhuriyette Nevzad Ekrem İm -zas:nı taşıyan bir makale, son zamanlarda vaziyeti bozulmuş olan afyon istihsalimizi kalkındırmak için inhisarlar idaresinin yapmış olduğu fe -dakârlıklara rağmen çiftçinin gene de müşkül bir vaziyette bulunduğu -nu, afyon idaresinin kilosunu 480 kuruşa aldığı afyonları, araya ikrazcı mutevassıtlann girmesi dolayısiyle çiftçinin ancak 150 kuruşa sattığını söyliyerek, afyon idaresinin ihracattan temin ettiği kazanem bir kısmının köylüye yardım şeklinde kullanmasını temenni ediyor. HAYAT PAHALILIĞI. Va-Nu'nun Unyede hayat pahalılığından şikâyet eden bir yazısı do -layısiyle "Açık Söz" de Hatice Hatib "pahalılık yalnız tstanbulda, Ünye -de değil her yerdedir,, diyor. Bu hükmün doğruluğu pahalılıktan anla -dığımız manaya göre değişir. Müte -vazı bir memur maaşının dörtte bi -rİyle bîr ailenin yaşayabileceği yer -lerin Anadoluda çok olduğunu da biliyoruz. KÖY KALKINMASININ EHEMİYETİ Akşam'da "akşamcı'*, her şeyden önce bir ziraat ve köylü memleketi olan Türkiyede sanayileşme hareketinin muvaffakiyeti bile köy ekono -misinin düzelmesine bağlı olduğunu kaydederek ziraatimizİn bugünkü derdi istihsal ve kalite kıtlığı oldu -ğunu, müstahsilin fazla kazanması için daha çok ve daha iyi mahsul yetiştirmesi lâzım geldiğini anlatıyor, ve bunun için de zirai bîr kalkınma hareketinin yapılmasını çok yerinde buluyor. İNSANSIZ EDEBİYAT Nurullah Ataç, Kurun'da bu baş -lıkla yazdığı makalede, bizde lise tahsili görmüş olanların ekseriya e-debiyattan anlamamalarının ve zevk duymamalarını knedilerİne edebi -yat namı altında okutulan şeylerde "insanlık,, mevcut! olmamasına atfediyor. Edebiyat garbta "insanı insan eden yazılar" diye telakki e-dilirken bizde "insana edeb, erkân, terbiye öğreten şeyler addedilmiştir. Bu itibarla "bizde de bir "humanite" teşekkül edinceye, yani edebiyatçılarımız insan oğlu ile meşgul oluncaya ve o endişe yerleşinceye kadar bu -günkü hal devam edecektir.,, FİKİR MECMUASI NASIL ÇIKAR? Terbiyeci ismail Hakkı Baltacıoğ-lu, çıkardığı "Yeni Adam,, mecmuasının dördüncü yılına basması dolayı -siyle yazdığı bîr yazıda bir kültür gazetesi çıkarmanın ve hususiyle yaşatman m ne kadar güç ve nankör bir iş olduğunu anlatarak, memlekette fikir işlerine karşı alâkasızlıktan şikâyet edenlerin de bu tenkİd ettik -leri hataya bizzat düştüklerini ve alâkalarını filen göstermeye hiç yanaşmadıklarını acı acı anlatıyor. ULUS 10 SONKÂNUN 1937 PAZAR ON YEDİNCİ YİL. NO: 5551 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Hükümet, Sancak işinde yeni vaziyetin müsait olduğu mütaleasında bulunduğundan, Atatürk, istirahat etmekte oldukları İstanbula tekrar avdet ettiler Kamutay Grupu bildiriği Başvekil, B. Tevfik Rüştü Aras Sancak meselesini izah ettiler ismet İnönü mîllî meselenin iti ma d edilir bir müzakere usulüne girdiğini tahmin etmektedir BaşbetUe VAKALAR VE YAZILAR Fatih Rıfkt ATAY Kamutay Parti Grupu'nun dünkü bildiriği ile, derin bir umusa havasından, yeni bir bekleme devrine geçiyoruz. Daha birkaç gün beklemeği çoğunsamak ne kadar doğru değilse, Sancak davasının müspet bir gidiş aldığrru zannederek avunmak da o kadar erken olur. Dünkü başyazımızın sonunda dediğimiz gibi, bu meseleyi, fransız iktidarının hakiki liderleri ellerine almazlar ve onu, iş hnl letmez Rutinin çıkmazından kurtarmazlarsa, vaziyette, haklı ola- rak, ıslı bi r eyıieşme umı id et- meyiz. Netekim son gelen nikbin haberlerle, iki gündenberi, Sancak davası karşısındaki, sağır sükûtundan sıyrıldığını gördüğümüz fransız basını neşriyatı arasındaki tezad dikkatimizin önündedir. Bu sükûtun, türle muharrirleri ile, esaslı müna-kaşa'ya başlanmak için terkedilmiş olduğunu görmek isterdik. Biz münakaşadan kaçınmıyoruz: eğer karşımızdaki alâkasızlık bizi asabİieştiriyorsa, Buna tehdid manası vermek, sadece, abestir. Şu veya bu türlü tefsir edilecek kuru bir edebiyat değil, biz, bir hak ve şeref davasının ancak aklın hükmünü ve mantığın cevabını isti-yen tahlillerini yapıyoruz. Biz fransız basını ile, iki cumhuriyetin müşterek bir hudud ü-zerinde on küsur yıllık komşuluk tecrübesinden alınması lâzım gelen dersleri münakaşa edebilmeği dilerdik. Her gün yeniden tazelendiğini duyduğumuz Fransa - Türkiye dostluğu davasının; aramızdaki müşterek hududdan ve Sancak meselesinden daha doğrudan doğruya, daha elvirişli ve hemen netice verir bir gerçeleşme zemini tasavvur etmek mümkün müdür? Bize karşı pek samimî davranan Mösyö Blum'un ' aidarından evel uzun seneler geçti. Cenubta iki komşumuz vardı: İngiltere ve Fransa! Bunlar osmanlı impara- İî'„ *î,nun iki k,8mı üzerinde Milletler Cemiyeti mandasını tatbik etmektedirler: lrak, ve Suriye! Yalnız Fransa tarafında bir de türk parçası vardır: Sancak! işgal ettikleri topraklar halkına nisbetle her iki devletle ay m vaziyetteyiz. Bir Ingilterenin İrak, ve Irak - Türkiye münasebetlerine karşı; bir de, ingiltere ile İrak'ın, hep birlikte, hudud boylarındaki (Sonu 4. üncü sayfada) Başvekil Kamutay Grupunda Reisi Cumhurun millî heyecan ve iradeyi daima en iyi teressüm ettiren görüş, hassasiyet ve faaliyetinden şükranla bahsetmiştir. Ankara, 9 (A.A.) — C. H. Partisi Grupu, Başvekilin daveti üzerine bugün saat 11.30 da Dr. Cemal 1 unı anın Başkanlığında toplanmıştır. T. R. Arasın izahatı Müzakere, Hariciye Vekili Dr. A-ras'ın sözü ile açılmıştır. Hariciye Vekili, siyasî vaziyeti Partiye ve efkârı umumiyeye arzetmek için toplantı ta-leb ettiğim bildirmiştir. Bundan sonra M. Vietıot ile Büyük Elçi Suad Davaz arasındaki mülakatı tafsil etmiş ve bununla, Fransa Başvekilinin meseleye bir çıkar yol bulmak için müdahale kararı, Fransa hariciyesinden teyid olunduğunu ve Büyük Elçi M. Ponsot'nun bir teklif getirmemesi, vaktin darlığın* dan maddeten mümkün olmadığı suretinde izah olunduğunu ve iki hükümetin, Cemiyeti Akvam meclisinin toplanmasını üç gün tehirde mutabık olduklarını ve hükümetimiz namına Paris konferansında serdolunan teklifin, vâki taleb üzerine daha etraflı bir pro-(Sonu fi. ıncı sayfada) Refik İnce Hikmet Bayur Türkiye kuvvete mi başvuracak Fransız gazetelerinin hemen umumiyetle bu serlevha altında neşrettikleri mütalealara aid tafsilât 6. ıneı sayfamızdadır. Almanlar ispanyol Fasına asker çıkarmağa başladılar FRANSA VE İNGİLTEREDE HEYECAN Almanların asker çıkardıkları Melilla şehrini gösterir harita (Yazısı 6. inci sayfada) Antakyada umumi * grev var Bütün çarşı tamamen kapak! Paya., 9 f A.AJ — Antakyadan şimdi alınan haberler şehir dahilinde bütün türklerin umumî bir grev hareketine tevessül ettiklerini ve bunda tamamen muvaffak olduklarını göstermektedir. Mahallî tazyiklere karşı bir protesto olarak bütün çarşı kapanmıştır. Hükümetin teşvikiyle mekteb çocuklarından mürekkeb bir kalabalık Suriye bayrağı çekerek bitarafların i-kametgâhı önünde bir mukabil nümayiş teşebbüsünde bulunmuşlarla da gülünç bir surette hiç bir netice alamadan dağılmışlardır. Fıkra Atatürk ve bir nöbetçi Atatürk son günlerdeki hâdiseler üzerine, Konya ve ilerisine doğru seyahat ederken , karlı yollarda bir türk nöbetçi* sine rast geldi; arşları gibi bir asker! Yanında ordu komulunı^ nöbetçiyi çağırdı: — Çocuğum,ne zamandan-beri askersin? — 9 aydanberi! — O halde askerliğini ne za* man bitireceksin? ı Hesab etmeksizin cevab verdH — Ben ölünceye kadar Ata-türkün askeriyim! * * * Bu fıkrayı, uzun bir yazt yazmak hevesi ile not etmiştim. Edebiyatçılara soruyorum $ hangini*, bu dört cümlelik kot misinaya bir tek kelime ilâve etmeye kıyarsınız? - Fatay 5 ÖBÜR GÜN Tayyare piyango numaralarının tam listesini neşredeceğiz. «SAYFA R SAYFA 2 ULUS 10 sonkanun 1937 PAZAR LENGİSTİK BİR SEYAHAT Güneş - Dil Teorisine göre: Elbistan1 admın tetkiki Bahçe anlamına Elbistan akıl ve zekâ hareketleri anlamına îlbistin Alp (b), Elp (b) kelimelerinin aynı kelimeler olduğunu yukarda öğrenmiştik. Dağlı manasına olarak Alban denildiği gibi büyük, müstakil ve beyaz dağ manasma olarak Elbürz de denilmektedir. Islâmdan sonra Arap Dil ve Edebiyatının tesiri ile Albistan da h.ılk zihniyeti değişince etimolojinin şekli de değişti. Mollalar bu şirin ve gerçekten cennet gibi yeşil memlekete Arap telâffuzu ile Elbistan demeğe başladılar. Kaide ve metod tsntmıyan bu halk etimolojisi; fiziyolojik bünyeyi taz • yik ettiği için gcnişJiyemedi. Fakat yaşadı. Onu türk fonetiğine uydurarak Albastan yaptılar. Bu şekilde kelime al ve bostan parçalarına ayrılıyordu. Darende ve gürün semtleri hâlâ bu yan -lış biçimi kullanır. Halk etimolojisinin kelime morfolojisinde ve semantiğinde yaptığı dehşetli ve esastan uzaklaştırıcı değişmeleri bir dereceye kadar izah edebildim sanırım. Şimdi Îlbistin şeklinin nasıl O) (2) Albas = ağ al Elebes = eğ + el llpeşin = iğ + il Elebeste = eğ + el Îlbistin — iğ + İl Tablo gönden geçirilince beş keli -mede de (1. 2, 3, 4) üncü unsurların aynı kıymette olduğu anlaşılır. Güneş -Dil teorisine göre yapılmış tetkikleri vt analizleri takip edenler (b. p, m. f, v) kategorisinin (ğ) ve kategorisi ile ve hepsi bir arada bir bîrleriyle yer değiştirebileceklerini tabii anlarlar. Vokal -lerin de semantik fonksiyonda önemi: ve esaslı bir rol oynamadığı malûmdur. Şu halde (ağ + al + ab + as) = aga-labas) alapas her dört kleimenin de anası olmak tabiidir. Şlmdİ teker teker unsurları tetkik edelim : 1) ağ = ana köktür. Işık. sürat, hareket ve bunları bir arada mecazî ola -rak gösteren, zekiyi ve âni akıl hareketlerini ifade eder. 2) al = bu anlamın çok geniş, çok bol ve mebzul olduğunu gösteren elemandır. 3) ab = bu çok geniş ve bol ışık.sürat ve hareket anlamın: temsil eden, gösteren unsurdur. Bu suretle meydana çıkan (ağ + al '+ ap) «= (Ağalap) ışığı, sürati, hareketi ve onların memzucu olarak, zekâyı; aklî ve manevî mefhumları göstermiş olabilir. Ağalap, yalap, şekli ışjk. alev, nur manaları verir. Yalabımak = iltİma etmek, lemean etmek, şaşaalanmak. (Burhan, ve Ege mıntakası) Yalabık = direhşan, latif, lemadar, (Babus) Yalabaç = Mümessil, nebi, resul (Uygur. Radlof. C. III) Yalbırtmak = Hareket ettirmek. Yelbirtmek = Hareket ettirmek. (Müteferrik. Kilisli Rİfat). 4) As = bu unsur, oldukça bir genişlik ve bolluk İfade eder. Halbuki kelimede o rolü daha fazlasiyle ifa e-den (V. + L) unsuru vardır. Aynı rolü yapan iki unsurdan biri (ğ) olmak gerekdiğinden bu as elemanını (V. + ğ.) olarak kabul etmeğe mecburuz. Zaten bu kelimenin Altay lehçesindeki şekli _ Alpak dır (5) Böyle olunca As kelimeyi tamam] ı-yan ve isimlendiren unsur olmuş olur. Böylece hepsi bir arada Albiğ ve son morfolojik şekli ile de (Albis) kendisinde gayet geniş ve bol bir ışığın hareketin ve süratin . tam ve mükemmel olarak tecelli ettiği bir obje veya süje demek olur. Figüre manada ise bu kelimeden akıl ve zekâyı ve bunlarla ilgili bütün manaln çıkarabiliriz. Nitekim : llbi Televut lehçesinde (Radlof C. I.) sihir. llpeçüı ™ Kazan lehçesinde (Rad -lof C. I.) Casus meydan aldığını tetkik edeceğiz: Türkçenin Yakut Lehçesinde bu kelimenin manaları şunlardır: Albas = (Karş. Algas vc Alban, Al- bin. Alıp ve Altay lehçesinde Albak, Kazan lehçesinde Albastı): Birinci mana: Hİlekâr. hainlik, açık gözlülük, iğfal aldatma, iğfal edici, aldatıcı. İknici mana - Sihirbazlık (1)". Bunun Elbes ve Elpcs şekilleri de Elbcs: "Sagay. Şor. Kazan lehçelerinde" birden bire. ansızın (2). tlpeşin: (Kazan lehçesi) Istİhba - ratçı (3) Elebeste, Elcbcn = (Kondon leh -çesi) ansızın, beklemeksizin (4). Yukardanberi dikkatle işaret etti -ğım vehim mahsulü mefhumların Al -bistan ovasında ve dağlarındaki bu telakki bize bu kelimenin hangi psişimc mal olduğunu açıkça izah edebilir. Kelimelerin alt alta analizlerinden yapılmış olan şu tablo bizi aydınlatacaktır. (3) (4) (5) (6) + ab + as + . + . + eb + e» + . + . + ep + eş + in + . + eb + es + et + eğ + ib + es + it + in tlpelemek — Kazan lehçesinde (RadlofC. I.) istihbar etmek. Elber = Balkar lehçesinde muamma, manaları vermektedir. Bu kelimenin sonuna (V. +T) unsuru gelince bu manalara bir dinamizm bir aksiyon vermiş olur Bu aksiyonun fiile glediği süje veya objeyi göster -mek için de bir elemana ihtiyaç vardır ki onu Îlbistin kelimesinin sonunda bir (V. + N) olarak görüyoruz. In esav ta; sağır kef dediğimiz (inğ) dir. Şu halde (iğ + il + ib + is + it + inğ) ve her hangi tarihî bir devredeki mor -folojisi ile: (İğ + il + ib + is + it + in) ve nihayet = Îlbistin Çok ışıklı maddelerle çok zeki in - İ1U1İMII Memlekette kış Yurduun her tarafında cok •Jat , ¦ * yağmurlar yağıyor. Ankara'da öyleden sonra başhyan fırtına gece geç vakte kadar sürdü. Rüzgârın şiddeti saniyede 20 metreyi buldu Son yirmi dört saat içinde en çok Geçen yılın aynı mevsimine göre, daha soğuk ve yağışlı geçen havalar; son yirmi dört saat içinde yurdun muhtelif mıntakalarında tam bîr kış havası vaziyeti göstermiştir. Dün. şehrimizde, evelki günkü karı eriten bir lodostan sonra, saat 15.30 da başkyan cenub fırtınası şiddetini gittikçe artırmış; saat 17 de saniyede 20 metre sürat bulmuştur. Rüzgârın bu şiddetine rağmen sühunet, eveli güne göre 7 derece daha sıcak olmak üzere sıfırın üstünde beş dereceye kadar çıkmıştır. Meteoroloji enstitüsünden aldğımız malûmata göre, dün Trakya ve Ege mıntakalariyle Marmara sahilleri, Or ta Anadolunun gaıb ve şimal çevresin de hava yağışlı geçmiştir. Yağış, kar ve karla karışık yağmur şekliııue olmuş tur. yağmur Antalyaya yağmıştır. Yağışların Antalya'da metre murabbaına bıraktığı su 56 kilogramdır. Dün, İzmir ve Istanbula da bol yağmur yağmıştır. Buradaki yağışlar Istanbulda metre murabbaına 21, Izmirde 39 kilogram su bırakacak kadar kuvvetli olmuştur. Devamlı yağmur yağan mı n ta kal ar -da hava, 2-3 derece ısınmıştır. En soğuk ve sıcak yerler t Dün havanın en soğuk olduğu şehir Erzurumdu. Sühunet Erzurumda sıfırın al* i i' 19, Karsta 18, Malaryada 13, Sıvasta 11, Diyarbekirde 10 derecenin üstüne çıkamamıştır. Memlekette, en sıcak şehir ise sıfırın üstünde İS derece Üe Dörtyol ve 13 derece ile Çanakkale ve Manisa'dır. sanların, aklu zekâ hareketleriyle İl -gili manaların dinamizmine sahne ol -muş bir yer anlamı veren önemli bir addır. İşte bunun içindir ki arablaşmış softa zihniyeti bu llbığ, llbiç, Elbeste gibi kelimelerin manasından İblis bi • çimine intikal etmek istemiş ve onu iblistin gibi kullanmağa çalışmıştır. Gelecek makalede İblis kelimesiyle Îlbistin adını işliycn unsuları tetkik edeceğim. H. R. TANKUI (/) Pekarski Yakut lügati s. 70 (2) Radlof Lügati s. 813 (3) Radlof Lügati s. 813 (4) Zolotrtitcki. Altay, Aladağ lügati s. 42 (5) Verbitski Altay - Aladağ lügati. Ankara Be'e üyesinin faaliyeti Ankara belediyesi şehir içindeki muhtelif yollara ve bahçelere önümüzdeki mevsimde 17 bîn ağaç dikmeğe karar vefmiş ve bunun için hazırlıklara başlamıştır. Şehre bilhassa çam getirtilecek ve yeni çamlıklarla Akköprüde bir fidanlık vücuda getirilecektir. Hollanda ile olan ticaret işlerinde takas Hollanda ile hususî takas muamelelerinde ithalâtın .ihracattan evci yapılmasına izin verilmiştir. Bunun için ithal edilecek mal bedelinin tamamın m veya aynı kıymette bir banka teminat mektubunun cumhuriyet merkez bankasına yatırılması şart koşulmuştur. Cüceler ne istiyorlar? Gayet heyecanlı bir kongre, son günlerde, Budapeçtede, erkek ve kadın, binlerce cüceyi bir araya getirmiştir. Bunlardan, boyu topu topu 60 santimetre olan biri, söylediği bir nutukla cücelerin arzularını izah etmiştir: "— Biz kendi ölçümüzde bîr ailem istiyoruz.. Dev gibi adamlar, dev gibi hayvanlar arasında .lüzumundan fazla büyük evlerde yaşamaktan, ehrama benzer merdivenlerde inip çıkmaktan bıktık, usandık. Budapeşte civarında kendimize mahsus bîr şehir kuralım. Buranm evleri, nakil vasıtaları, hayvanları ve eşyası knedimize göre olsun. Devler buraya ancak hususi vesikalarla girebilsinler...,. Dördüncü çocuk için ana, günün birinde Holanda tahtına çıkacak olursa, bu memlekette, 1890 da başlamış bulunan kıraliçelcr saltanatı hiç inkıtaa uğramamış olacaktır. Şimdiki kıralİçe Vİlhelmin'in babası Üçüncü Güyyo.n o tarihte o-lünce, anası saltanat naibi olmuştur. Şimdiki kıraliçc, dernek ki, kırk sekiz senedenberi saltanat sürmektedir. resim açarsınız. Bunlar tamam o-lunca yapacağtnrz şey alttaki musluğu hafifçe açmaktan İbaret kalır. — O zaman? — O zaman, fincanınızı doldurup kahvenizi içersiniz. Bir liste Fransada, dördüncü çocuğu dünyaya gelen ailelere üç yüz frank mükâfat verilmektedir. Ancak bu mükâfat yarısı doğumdan ve yarısı da doğan çocuk bir yaşına bastıktan sonra ödenmektedir. Evet; yansı çocuk bir yaşına bastıktan sonra; çünkü İlk yılda çocuğun ölmesi ihtimal! çoktur. Nüfusun artmasını teşvik için kurulmuş olan bu usule böyle hasis bir tasarruf fikri karıştırılmış olduğuna işaretle şikâyet eden insaniyetçi fransız muharriri soruyor: "— Bundan başka, ebe, parasmı almak İçin bir sene mi bekliyor?,, Kıraliceler saltanatı Sade bir iş Geçen gün evlenen Prenses Juli- — Gayet sade bir şey; buharı boru-lu merkez hazinesine bırakırsınız, hareket manivelasını yavaş yavaş kaldırır ve sonra, bir parmağınızla da, manometrenin elektromanyetik nü zam manomet- Son nüshasını 672,500 basan meşhur Gringoirc gazetesi, şimdiki hükümetin amansız düşmanıdır. Hatta Dahiliye Nazırı Salengro'nun intiharına da onun hücumları sebeb oldu. Bu gazeteye eski Başvekil Andre Tardieu her hafta ve arasıra da Hen-ri Beraud yazıyor. Bu zatın son yazılarından birinde isimli cisimli bir liste var: Başbakanlıkla diğer Bakanlıkların hususi kalemlerinde tam 31 yahudi şahsiyeti çalışıyormuş. Hususî kalemlerin Fransa Bakanlıklarındaki eheraîyeti malûmdur. Hcnri Beraud diyor ki: "Parlamento, nazırları kontrol eder. Fakat nezaretsiz nazırların manâsı nedir? Servissiz nezaretin manâsı nedir? Hususî kalemsİz nezaret servisinin manâsı nedir? İmdi şefsiz ve memur-suz hususuî kalemin manâsı nedir? Bu şefler ve memurlar da., v.s." Fakat siz mübalegaya bakmayınız: Leon Blum, Henrİ Beraud ka dar fransız olduğu gibi, Henri Beraud ne kadar hıristiyansa Leon Blum da o kadar yahudidirl istanbul İFONU | "II.....' '"i '"' "I........ ¦ ıı. Iıı . Anadolu tahvilleri düşüyor borsacılar demiryolu şirketine başvurdular İstanbul, 9 — Borsa accntaları, müşterilerinin haklarım korumak için Ana-dolu Demiryolu Şirketine başvurarak tahvil fiatının düşmesine sebeb olan vaziyet hakkında şirketin dikkatini çekmişlerdir. Bugün öğleye kadar obligasyonlar 38.40 liradan 37.70 liraya düşmüş va 38 de kapanmıştır. Son günlerde türk altununun resmî kıymeti olan 925 kuruştan fazla bedelle toplanüdığı hakkında bir şayia vardır. Bu şayia Yunanistanda türk al-tunlarının 1025-1035 kuruş arasında satıldığı hesablarma dayanmaktadr. talebe CEMtYETİNİN h es abları İstanbul, 9 — Feshedilmiş olan Talebe cemiyetlerinin hesabları tasfiye edilmektedir. Bunların yerine Halk Partisi vilyet merkezinde fakülte ve yüksek mekteb delegelerinden mürekkeb bîr konfederasyon kurulacak vc bu teşekkül, talebe İşleriyle uğraşacaktır. istanbul binalarının katları İstanbul, 9 — Belediye İmar Mü -dürlüğü Istanbulda resmî, hususî bütün binaların yükseklikleriyle kat sayılarını tespit edecek ve yeni pl.înJ* laiaa- . faul amfiicatr'ının muhafazası İçfrT £e-rekirse bu binaları alçaltacaktır. üniversitede sömestr tatilleri İstanbul, 9 — üniversitenin bütün fakültelerinde sömestr tatili bu ayın on beşinci günü başhyacaktır. fakir talebeye yapılacak yardım genişletilecek İstanbul, 9 — Bugün Parti merkezinde Vali ve Parti Reisi B. Muhittin Ustündağm reisliği altında Parti kaza reisleriyle Halkevi reisi, hayır cemiyetleri delegeleri, Maarif müdürü ve Daimî encümen azaları bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda ilk ve orta mekteblerle liselerde fakir talebeye yapılacak yardrmır esas itibariyle birleştirilmesi ve genişletimesi kar araştırılmıştır. halkevlertnde musiki hareketlerini artirmak için İstanbul, 9 — Gene Valinin reisliğinde konservatuvar müdür ve mual-limleriylc Halkevi reisleri bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda Halkevlerinde musiki hareketerint artırmak çı releri görüşülmüştür. Güzel sanatlar akademisinin heykeltraşlık profesörü istanbul, 9 — Güzel sanatlar akademisi heykeltraşlık şubesi profesörlüğüne tayin edilen B. Bellin şehrimize gelmiş ve akadernimızdeki çalışmalarına başlamıştır. Göçmenler için Trakyada yapılacak evler Edirne — Trakyanın muhtelif yeri»-rinc yerleştirilen göçmenler için yapılacak evlerin inşaatına nisanda başlanacaktır. 10 SON KAN UN 1937 PAZAR ULUS SAYFA 3 bir çin oyunu Uzak Şarkta Çin lideri Çankay -Şek'İn. kumandanlarından biri tara • fından tevkifi ile başlıyan komedi nihayettendi. Birkaç hafta efkârıu -mumiyeyi meşcul eden bu garıb ha -dite hatırlardadır: evvela oyunun iki kahramanını tanıyalım. Çankayse** °" seneden beri Çin'in mukadderatını idare eden bir devlet adamıdır. Çan-suliang vaktiyle Mançurya diktatörü olan Çansolin in oğludur. Babası-nm ölümünden sonra yerine geçen bu "genç mareşal" tarafından takib edilen siyasettir ki nihayet Mançuryanın Japonya eline geçmesine sebeb olmuştur. Mançurya Japonların istilâsına uğradıktan sonra genç mareşal Çansuli-ang, yüz bin kadar askeriyle beraber şimali Çine çekilmiş ve o zamandan-beri kendisine Nanking hükümeti tarafından verilen komünistlerle mü -cadele vazifesiyle meşgul olmuştur. Birkaç hafta evvel, "genç mare -şal*', kendisinin faaliyet merkezi o -lan Sianfu kasabasına gelir gelmez lider Çankayşeki tevkif ediyor. Ve kendisinden bütün faaliyetini Japon-yaya karşı mücadeleye hasretmesini İstiyor. Filhakika bugün Çinin bir -hğini tehdİd eden üç tehlike vardır: 1 — Japon tehlikesi 2 — Komünist tehlikesi 3 — Cenubta Kanton da inkişaf e-den bir ayrılma cereyanı. Çankayşek, son zamanlarda nihayet Kanton ile anlaşmıştır. Binaenaleyh şimdilik o tehlike bertaraf edilmişe benziyor. O halde Çin bugün bütün faaliyetini bu iki tehlikeden biri özerinde toplıyacak vaziyettedir. Anlaşılıyor ki Çansuliang'm yapmak istediği Nankîng hükümetini Japonya-ya karşı bir siyaset takibine imaleden İşaret idi. Fakat Çankayşek bir müddet mevkuf olarak kaldıktan sonra nihayet salıverilmiştir. Hattâ kendisini tevkif eden genç mareşal da lider ile birlikte Nankinge Rclmis. orada yaptığı (fin hata olduğunu İtiraf ermiş ve bu halnyı terbiyesi noksan olduğu için yaptığını söylemiştir. Divanı harb tarafından muhakeme edilen Çansuli -ang on sene hapse mahkûm edilmiş. Fakat tonra. da affa ma ıhar olmuştur, t. ....t. . v-.-We «etince; o da bu iste büsbütün kabah atsız olmadığını iti -raf ederek üst üste iki defa istifa et -¦niş, fakat istifası kabul edilmiyerek kendisine iki ay mezuniyet verilmiştir. Çin siyasi komedisi burada nihayet buluyor. Fakat oyunun devam ettiği bir hafta on gün Moskova ve Tokyo İçin çok heyecanlı olmuştur. Ja • ponlar bunun Rusya tarafından ter -tib edilmiş bîr siyaset manevrası olduğundan şüphelendiler. Sovyetler ise bunda japon parmağı olmasından şüpheye düştüler. Her halde Uzak Şark'taki siyasi vaziyet bu çeşid o • yunların oynanmasına hiç de müsaid değildir. A. Ş. ESMER HâBtlMMIÖ! İki adlî mesele etrafında Temyizin içtihadı Müruru zaman sebebiyle amme dava-•mın sukut ettiğine dair kararların davanın esasını halleden kararlardan olup olmadığı hakkında temyiz mahkemesi birinci ceza dairesinin vermiş olduğu îki ayrı karar üzerine hasıl olan içtihad ihtilafını tetkik eden temyiz mahkemesi umumi heyeti bu gibi kararların davanın esasını halleden kararlardan olduğuna ekseriyetle karar vermiştir. • • • • Buğday, koruma karşıl.ğ, kanunu-M aykırı hareket edenlerin idari mercilere vermeleri lât imgelen munzam vergilerden başkaca bu malların müsaderesine karar vermek salâhiyetinin adli mahkemelere mi, yoksa idari mer-Çilere mi, aid olduğu etrafında çıkan içtihad ihtilafını Temyiz Mahkemesi umumi heyeti tetkik etmiştir. Temyiz mahkemesi umumi heyeti bu gibi mu-sade re kararlarının mali mercilere aid olduûuna karar vormifur. CİNDE HARB BAŞLADI Dokuz çin generali Nankin hükümetine itaat etmiyor Pekin, 9 (A.A.) — Şimali garbi Cinde bulunan 9 general Nankin hükümetinin emrine itaat etmemişlerdir. Bu generaller Sianfu görüşmelerine bugün Şang - Kay - Çek tarafından takib edilen hareket tarzına katiyen uymadığını ileri sürmekte vc Tunguvan'da Nankin hükümetine aid 9 fırkanın bulunmasını protesto eylemektedirler. İki kuvvet a-rasında müsademelerin başladığı bildiriliyor. Pekin, 9 (A.A.) — Şensi havalisinde İÇ bir harb çıkmasından korkulmaktadır. Yabancılar burasını terketmeğe hazırlanmaktadırlar. Şensi ve Kansu valiliklerini ellerine alan Yanghurşen ve Yunschçung Nankin hükümetinin emirlerine İtaat etmektedirler. Şang - Su - Liang'ın maiyetindeki zabitler mareşal Şang - Kay - Çek'in tahliyesinden sonra verilen sözün tu t u ima -masmdan ve yapılan teşebbüslere rağmen Şang - Su - Liang'ın Şiarı - Fu'ya Mareşal Cang-Su-Lİang avdetine müsaade edilmiyerek Nankin'-de mevkuf tutulmasından korkmaktadırlar. Madrid yakınlarında kanlı harb halâ devam ediyor Amerikanın yaptıracağı Harb gemileri Vaşington, 9 (A.A.) — Vaşington deniz anlaşması müddetinin bitmesi dolayısiyle Amerikanın, diğer devletlere uyarak, yeni harb gemileri inşasına mecbur olmasını esefle kaydeden B. Ruzvelt. bir gazeteciye demiştir ki: "— İki yeni harb gemisinin tezgâha konulması daha bir müddet gecikecektir." Avüa, 9 (A.A.) — Havas ajansı bil-diriyor: AsUer dün hükümetçücrin kuvvetli mukavemetine rağmen Madrid'in içerisinde kâm Aravaca'yı zabtctmişlerdir. işgalden sonra halkta büyük bir panik bas göstererek* Manzaneres - la Korogn yolu Ue Madrid - Burgos yolu arasındaki arazi ahalisine sirayet etmiştir. Bu suretle âsiler Kasa del Kampo'dan Üniversite mahallesine kadar olan sahada tamamiyle serbesttirler. Madrid, 9 (A.A.) — Asi tayyareler sabahleyin saat 4.30 ve 6.30 da Madrid üzerinde dolaşmışlardır. Bombardıman o kadar şiddetli olmuştur ki. ahali geceyi sokaklarda ve tarlalarla geçirmek mecburiyetinde kalmıştır. Hükümetin bildiriği Madrid. 9 (A.A.) — Hükümet kuvvetleri âsilerin birbiri arkasına yaptığı hücumları tardetmiştir. Cumhuriyet ordusu Madrid cephesinde ileri hareketine devam etmektedir. Aranaca cephesinde harb bütün gün devam etmiştir. Londra, — Mançester Gardiyen. Roma Ue Burgo» anamda hava hattınm a-Çildığmı bildiriyor. Madrid — Bugün âsi tayyarelerin şehri bombardımanı fasılalarla devam etmiştir. Şehirde yangın çıkmıştır. Madri-din şimal ve şimal garbisinde harb şiddetle devam etmektedir. Âsilerin resmî tebliği SaUmanka, — Resmi tebliğ: Madrid cephesinde kuvvetlerimiz Aravaca kasabasını ellerine geçirerek ileri hareketlerine devam etmişlerdir. Kıtaatımız Mad-ridin garbına sekiz kilometre yaklaşmışlardır. Muharebe pek kanlı olmuştur. Düşman binden fazla zayiat vermiş, zırhlı bir trenle mühim mikdarda harb malzemesi bırakmıştır. Bir çok milisler batlarımıza sığınmışlardır. Endülüstc kızılların Porunca'ya yaptıkları bir taarruz tardedilmiştir. ingiliz sefaletinin bombardımanı Londra. 9 (A.A.) — Madriddeki ingiliz sefarethanesin in bombardımanı ü-zerine şimdi Hendayc'dc bulunan lngü-terc sefirine, sefaretin bulunduğu emniyet mıntakasının tecavüze uğramasını Salamanka makamatı nezdindc protesto etmesi hakkında Londradan emir gel-mitir. Franko*nun bu mm takaya tecavüz etkiyeceğine söz verdiği hatırlardadır. ingiltere hükümeti tazminat istemek hakkım muhafa^ etmektedir. İngiliz ticaret hakanı Amerikaya gidiyor yolculuğun gayesi, amerika - ingiltere TİC4RET münasebetlerini arttırmaktır Londra, 9 (A.A.) — Ticaret bakanı B. Rucİman. Amerikaya yapacağı yolculuk hakkında beyanatta bulunarak bu yolculuğun tamamiyle hususî bir mahiyette olmadığını ve ingiltere ile Amerikanın ticaret münasebetlerini artırmak için elinden geleni yapacağını söylemiştir. Bakan demiştir ki: "İki memleket arasında yapılan mukavelelerin birçoğu tatbik kabiliyetini kaybetmiştir. Bunun için bunları yenilemek veya yeniden mukaveleler yapmak lâzımdır.,, B. Ruciman cumhur reisi B. Ruz-velt'i de ziyaret etmek İstediğini ilâve etmiştir. SON DAKİKA Fransızca Tanın makalesi Ankarada hayret ve ledhini ile karşılandı Paris, 9 (AA.) — Anadolu Ajansının hususî muhabiri telefonla bildiriyor: Tan gazetesi bugün ilk defa olarak Sancak meselesine tahsis ettiği bir başmakalesinde asker tahşidatı ve saire hakkında çıkan şayiaların Ankaradan tekzib edildiğini yazarak diyor ki: "Bunların cereyan etmekte olan müzakereler üzerine gayri mesuller tarafından tazyik icrası maksadiyle yapılmış olması mümkündür. Türkiyenin bir kuvvet darbesi düşündüğünü farzettirecek hiç bir sebeb yoktur. Emrivaki politikasından müçtenib olduğunu Boğazlar meselesinde gösteren Ankara hükümeti, diğer taraftan Fransa nın mandater sıfatiylc ve hukuku düvelle meri muahedelerin müsaadesi nisbetinde uzlaşmaya amade olduğunu pekâlâ bilir. Hak.katta Sancak meselesi Türkiye ile Fransa dan ziyade Türkiye ile Cemiyeti Akvam arasındadır. Fransızca Tan gazetesi, bundan sonra Iskenderuna istiklâl verilemiyeceği fik-rini müdafaa etmekte ve şunları yazmak tadrr. 1921 Ankara itilâfında derpiş edilen muhtariyetin tatbik tarzı esası üzerinde ve istiklâl fikri haricinde - ki. Fransanm müzakere edebileceği yegâne esas budur - Pa-rurie Ankara arasında bir prensip itilâfı bulunacak olursa dava haUedürrüj olacak ve esas meselenin konseyde müzakeresine lüz um kalmayacaktır.,, ANADOLU AJANSININ NOTU: Tan gazetesine bu başmakaleyi ilham edenlerin halâ davayı anlamadığım gösteren bu mü takalar Ankara mahafilinde hayret ve bedbini ile telâkki edilmiştir. Tevfik Rüştü Arasın halâ Parise geleceğinden bahsediliyor Paris. 9 (A.A.) — Ansdolu Ajansının hususi muhabiri telefonla bildiriyor: Sancak meselesine tahsis ettiği bir makalede Petit Parisien gazetesi şu muta-lealarda bulunmaktadır. "Meselenin vaziyetini değiştiren hiçbir siyasî hâdise yoktur. Ancak yatışma temayülü gittikçe teeyyüd etmektedir. Parisle Ankara arasındaki gerginlik mahsûs surette azalmıştır. Eskişehir İçtimaını ehemiyetsiz göstermeye matuf Ankara haberleri, askerî harekâta aid şayiaların asılsızlığına dair resmen Ankara ma-kafilinin beyanatı, Atatürkün Ankaraya dönüyü bu neticeye hizmet eden âmiller olmuştur. Meselenin esasında, yani Pariste ve Ankarada bir anlaşma elde et mek İçin yapılan araştırmalarda kayda şıyan yeni bir şey yoktur.,, Cemiyeti Akvam mesaisini kolaylaştıracak bir formül taharrisini tacil İçin Rüştü Arasın bugünlerde. Cenevre içtimainden birkaç gün evel. Parise doğru müzakerelere başlamak üzere gelmesi pek muhtemeldir. Vakıa bu hususu henüz bir şey tesbit edilmiş değildir... ANADOLU AJANSININ NOTU: Türkiye hariciye vekilinin Parise gitmesinden sarfınazar, Sancak işinin mü »bet bir hal yoluna girdiği görülmedikçe Fransa - Türkiye münasebetinin iyi bir şekilde devam edebileceğinde Ankara ve muhitin de bile şüphe vardır. Paris elçimiz B. Vieııot ile görüştü Paris, 9 (A.A.) — B. Vienot, Türkiye Büyük Elçisi B. Suad Davası kabul etmiş vc kendisiyle uzun müddet görüşmüştür. Basın özetleri Hatay meselesinde fransız politikası Abidin Daver, Cümhuriyet'tekî başyazısmda fransız matbuatının Hatay meselesinde türk milletinin isteklerini ve gösterdiği büyük heyecanı meskût geçmesi, fransız efkârıumumiyesine bu davanın ehemiyetini idrak etmek imkânını vermediğini kaydediyor. Bu efkârıumumiye, bizim iddialarımızı ve Sancakta olup bitenleri bilse, fransız kabinesinin takib ettiği siyaseti tasvib etmiyeceği muhakkaktır. "Fransız hükümtei, bizim Fransaya karşı beslediğimiz dostluk hislerini suiistimal ermekte ve Hatay meselesi isteğimize aykırı bir şekilde halledilse dahi, dostluğumuzun gene devam edeceğini san -maktadır. Bu düşüne tamamiyle yan-lıştrr. Butün artık Hatay meselesi, iki devlet arasındaki münasebetlerin mihengi olmuş, türk fransız dostlu • ğunu yaşatacak veya öldürecek bir mahiyet ve ehemiyet almıştır." Tan'da Ahmet Emin Yalman da fransız siyasetinden şikâyet ediyor: "Zaten bugüne kadar Fransanm bir meseleyi açıkça konuşup iki tarafm nzasiyle ve gönül hoşnudluğiyle hallettiği görülmüş bir şey değildir. Bütün münasebetlerinde her şeyi muallakta tutar, sayısız müzakerelerle sürükler, sonra ya arzusunu zorla kabul ettirir, veya emrivakİi hazmeder, selâmlar." Felsefe konferansları Cumhuriyette Peyami Safa. iş mecmuasının teşebüsiyle Iıtanbulda verilmeye başlanmış olan felsefe konfe • ransları serisi dolayısiyle yazdığı makalede, düşünenlerimizin, toplanamadıklarından ve infİrad halinde kaldıklarından şikâyet ederek diyor kî: "türk tefekkürü, her yeri üstünde bir türk fikir daamının uzlete çekildiği bir dağdan iniyor.,, Istanbıılun iktuatti teşkilâtsızlığı. Son Postada Muhittin Birgen, Is-tanbulda ihtikâr ve spekülasyon mev-cud olduğu hakkındaki iddiaları doğru bulmuyor. Istanbuldaki hayat pahalılığının hakikî sebebi, teşkilâtsızlıkta görüyor ve diyor ki: "istanbullunun hayalını düzeltmesi için şunu anlaması lâzımdır ki bu şehir, hâlâ ve hâlâ bundan yüz elli, üç yüz se -nelik ticaret ve mübadele teşkilâtı içinde bulunuyor. Halbuki istanbul gibi büyük bir şehirde mübadele işi mutlaka, ya orta tarih devrine, ya hud modern iktısad devrine göre bir teşkilât bulunmak lazımdır. Birin -den de ötekinden de mahrum bulu -nan bir şehrin bütün mübadele işlerinde elbet selâmet olmaz." öğretmenler bankası. Kurun da Hakkı Süha Gezgin. Is tanbul maarif müdürlüğünün teşeb -büsiyle öğretmenler arasında içtimai yardımı temin edecek bir teşekkülün vücııde getirilmesini kâfi bulmıyor, ve bütün memleket öğretmenlerinin toplu bir teşkilate bağlanmaları yoluyla bir "Öğretmenler bankası" nın kuru İm a» mı. ve öğretmenlerin içtimai sigortası İşinin bu suretle kökünden halledilmesini temenni ediyor. Türkçe ve yabancı kelimeler Cumhuriyette "hem nal ma, hem mıhına" sütununda Abidin Daver, gazetelerimizde firenkçe kelimelerin git gide daha bol kullanıldığından ve bunun anlayışı güçleştirdiğinden şikâyet eden bîr kariine hak veriyor, ve öz türkçe karşılıklarını bulamadığımız kelimeleri batı dillerinden alacak yerde, bunların, daha me'nus olan arabca ve farsça mukabillerini dilimizde kullanmaya devam etmeyi müreccah görüyor. Vılaıiit felâketzedelerine yapılan yardımlar: Kızılay C. Genel Merkezinden: Adana felâketzedelerine yardım yapılmak için Maden Arama Enstitüsü memurları tarafından genel merkezimize yüz otuz bîr lira teslim edilmiştir. Elemdide vatandaşlarımız hakkında bu suretle meydana konulan yüksek şefkat eserinden dolayı Kızılay Cemiyeti müteberrilcrc derin teşekkürlerini sunar. ULUS 11 SONKAJVUN 1937 PAZARF.Sİ .....•••••••..... I VARIN Tayyare piyango numaralarının İ tam listesini neşredeceğiz. ON YEDİNCİ YIL. NO: 5552 ADIMIZ, ANDIMLZD1R HER YERDE 5 kuruş - Atatürk istan b u I d a - Büyük Önderimiz gece Eskişehirden geçerlerken Orduevine şeref verdiler Eskişehir, 10 (A.A.) — Ankara'dan İstanbul'a hareket buyuran Atatürk, saat 22 de Eskişehir'e muvasalat ve istasyonda Kolordu Kumandanı, Vali, askeri mülki erkân ve Halk Partisi rüesası tarafından istikbal edilmiştir. Atatürk vuku bulan daveti kabul ile Orduevine teşrif buyurdular. Burada ordu ve halk mümessilleri hazır bulunuyorlardı. Atatürk Ordue-vinde saat 4 e kadar kaldılar. Ve halkın coşkun tezahüratı arasında saat 4 30 da Eskişehir'den müfarekat buyurdular. »*¦ İstanbul, 10 (A.A.) — Reisicumhur Atatürk, bugün saat 16 da İstanbul'u şereflendir mislerdir. Büyük önder, vilâyet hududunda Vali, Kolordu Kumandanı, Emniyet Direktörü ve Haydarpaşa garında İstanbul'daki mebuslar, vilâyet erkânı, askeri rical tarafından karşılanmışlardır. Büyük bir halk kalabalığı Atatürk'ü heyecanla alkışlamışlardrı. Başbetke MI IITELİF AKİSLER Falih Rıfkt AT AY Bütün fransız neşriyat vasıtaları seferberdirler: Biz Sancak üzerine asker değil, onlar Sancak davası üzerine sayısız rivayetler tah-şid etmişlerdir. En başta ingiliz kamoyunu telaşlandırmak ve şüpheye düşürmek lâzımdı, ingiltere İrak'ta mandaterdir; Akdenizde barış ve sükûncudur. Biz bir taraftan manda haklarına taarruz etmek çığırım açıyoruz; diğer taraftan, Akdenizin hassas bir noktasında tehlike ve buhran havası yaratıyoruz. Arkasından İtalyaya taallûk e~ den rivayetler çıktı: Fransa Suriyeyi bıraktığı zaman, Sancağı italyanların işgal edeceğinden kaygılandığımız için, onu şimdiden almak istiyoruz. Fransa ile Türki/e arasındaki gerginlik, Fransanın Türkiye ile yardım paktına yanaşmamasından ve İtalya'ya tevec-Culı göstermesinden doğmaktadır. Balkan antantına vücud vere -rek arkamızı sağlama bağlamamızın sebebi, Asya cihetinde Osmanlı imparatorluğunu kurmak içindir: Sancak davası, bunun bir mukaddimesidir. Aynı kaynaklar Savyet - Türk münasebetleri üzerinde tesir etmek ve Milletler Cemiyeti muhitlerini kuşkulandırmak için, ayn ayrı, telkin ve tertibler bulmakta aciz göstermemişlerdir. Bizden herkesi çekindirmek ve bizi umumî bir emniyetsizlik çen-beri içine almak ve bu suretle, Türkiyenin yüksek menfaatleri tehlikeye girdiği hissini vererek, Sancak davasındaki azmimizi ve ateşimizi kırmak! Fakat bütün oyunların iflâs etmesi için birkaç gün kâfi geldi. Evvela bizzat fransız gazetelerinden çoğu, yani yazıları ısmarlama ¡eya türk düşmanı olmıyanlar, bu şayiaların hakikat olabileceğine zerre kadar inanmadılar. Her tarafta ve her meselede ancak zarar veren bir usulün, Fransa'ya Yakın Şark'taki menfaatlerini ve Türkiye dostluğunu kaybettirmekten başka bir işe yaramıyatağını anlatmağa çalıştılar. İngiltere ile anlaşma tecrübemiz eskidir ve hâdiseler ve fiiller üzerinde olmuştur: İngiltere, Türkiyenin komşuluğunu ve ahidle-rindeki samimiyetini, Irak'tan ve her yerde tanır; İngiltere, Türkiye'nin barış ve sükûnculuğunu, Milletler Cemiyetinin en ağır mesele ve buhranları içinde öğrenmiştir. Jurnale d'Itali a ııııı, bütün o-kurlarımızın güzelce tahlil ettiklerine şüphe olmıyan başyazıları, dost memleketin kendini ilgilen-(Sonu 6. iner sayfada) ROYTERİN BİR MÜBALEĞASI Sancakta bir küçük kasabada 3000 arab talebe varmı dır? Görmeliler lıalkın fikirlerini sormuşlar iskenderun. 10 (A.A.) — Royter: İskenderun ve Antakya'nın vaziyetini tetkik etmek üzere milletler cemiyeti tarafından tayin edilen roüşahidler mahalli halkın fikirlerini istimzaç etmişlerdir. Arablar ve ermenîler statükonun muhafazasını istemekte vc türkler ise ikiye ayrılmaktadırlar. Muhafazakârlar Suriye lehinde ve gençler ise Suriycden müstakil olmak arzusundadırlar. Mu şah idler dün Beylan'daıı geçerken 200 türk Fransa ve Suriye aleyhinde tezahüratta bulunmuştur. Diğer taraftan Atatürk'ün Konva'va muvasalatı Antak- Huna karşılık olmak ürere üç bin a-rab talebesi sükûnetle tezahüratta bulunmuşlar ve müşahidlerin indikleri o-tel önünden ellerinde Suriye bayrakları olduğu halde ve Suriye millî marşını Konsey toplantısı j 21 son kânuna bırakıldı Cenevre, 10 (A.A.) — i Fransa ve Türkiyenin lalebi j üzerine. Milli iler Cemiyeti i İ konseyinin ili kânunusani- j i de vuku lıııl.u .ılv toplantısı j ı 21 kânunusani) c tehir olun- j muştur. soyUyerek geçmişlerdir. ANADOLU AJANSININ NOTU: Hava* ajansı ayni arab nümayişi hakkındaki telgrafında bin talebeden (Sonu 3 üncü sayfada) İspanyol sularında bulunduğu söylenen almanların Königsberg kruvazörünün topları ispanyada vaziyet ingiltere bütün ispanya hudutları ve limanlarının kontrolünü teklif ediyor İngiliz - fransız filoları arasında da bir iş birliği yapılması konuşuluyor Londra, 10 (A.A.) — Dün B. Eden ile B. Corbin arasında öğleden sonra yapılan görüşmelerden sonra şimdilik Pas sularında bulunmakta olan fransıs ve ingiliz denir kuvvetlerinin herhangi bir şekilde beraber çalışmaları ihtimali mevruubahs edilmektedir. Fas'tan gelen ve pek yakında Fasa bir ukım alman kuvvetlerinin geleceğine ve bunların yerleştirilmesi için bir takım hazırlıklar yapılmış olduğuna dair olan endişeli haberler üzerine fransız ve ingiliz makamları ispanyol (Sonu 5. inci sayfada) Doktor Şaht Doktor gaht Parise gidiyor Berlin. 10 (A.A.) — Alman ekonomi mahafilinden bildirildiğine göre, geçen yaz Fransa ile Almanya arasında ekonomik teşriki mesai için başlanmış olan konuşmalara devam etmek üzere B. Şaht bu ayın sonlarında tekrar Paris'e gidecektir. Dün Ankara çok canlı bir spor günü yaşadı İstanhıılda Romanya takımı ile Güneş - Fenerbahçe muhteliti 2-2 berabere kaldı la ı a Dün Dikmen sırtlarında kayak Dün Ankara canlı bir spor günü yaşadı. Dikmen vc Çankaya sırtlarında, Elmadağında kayak sporu faaliyeti vardı, öğleden evel atletizm ajanlığının ter-tib ettiği sokak koşusu güzel oldu. Bazı kulübler kendi aralarında futbol ek-zersisi yaptılar. Tek başına ve kafile ha-linde ava çıkanların sayısı da pek çoktu. sporu yapanlardan bir grup Yurdun her tarafında da bir çok spor faaliyeti kaydedilmiştir. Bilhassa Istanbul-da Galatasaray - Beşiktaş muhtelitini 1-4 yenen Romanyanm C.F.R. takımı dün de Fenerbahçe - Güneş muhteliti Ue karşılaştı. Ve 2 - 2 berabere kaldılar. Dünkü spor harı ketlerine aid tafsilât altıncı say famız dadı r. Fıfcra Kısa bir tarih Hartaya bakınız: Avrupa tarafında bulgarlar ve yunanlılarla. Küçük Asya-da Suriye ile, İrakla, Iranla, Savyetlerl* budud komşusuyuz. Akdeniz kıyılarımızın yakınlarında italyan ve yunan a-daları vardır. Lozandan döndüğümüzde, bulgar va yunanlılarla, mukadder düşmanlar addediliyorduk. İngiltere ile, İrak'ta, Musul davamız vardı. İran'la, asırlık budud anlaşmazlığı berdevamdı. Fransa İle vaziyet malûm. Yunanistanla ayrılmaz müttefikle- rîa. Bulgaristanla, Balkan antantına girmemiş olmasına rağmen, dostuz; muahede ile bağlıyız. Irak'ın kendisi ve müttefİkile, münasebetlerimiz üzerinde, hiç bir pürüa yoktur. İran'la yalnız; bütün imparatorluğun içinden çıkamadığı hudud davamızı halletmedik: biç bir meselemiz olmıyan yakın dostlarız. Savyetlerden bahis bile etmek istemeyiz. Bu komşulardan hiç biri Türkiyenin, kendi iç meselelerine, yahut uzak yakın dostluklarına veya herhangi bir menfaatlerine karşı, Türkiye'den asla şikâyetçi olmamışlardır. Bir de fransızla komşuluğumuzu düşününüz! Suriye ile demiyoruz: çünkü, bia mahabbette suriyeli ile ıraklıyı ayırmayız. Fransa İngiltere gibi dürüst, yahut, Suriye Fransasız olmuş olsaydı, bu hudud ve komşuluk da ötekilerden farksız olacaku. Fransız dostlarımıza, bir zamanlar Manisa bağlarında pertevsizle hastalık arayan amerikaltnın hikâyesini nakletmek isterim: Pertevsizden geçen bütün bağların söküldüğünü gören bir köylü, bir gün, pertevsizi mütehassısın elinden kaptı ve onun yüzüne tuttu. Ne görse beğenirsiniz: mütehassısın yüzünde mikroblar kaynaşıyor! Fransa'ya, bize bakmak için kullandığı gözlüğü, kendisine karşı, bir başkasının gözlerinde tecrübe ettirmesini tavsiye ederiz. - Fatay SAYFA 6 SAYFA 2 ULUS ULUS 11 SONKANUN 1P37 PAZ TTESİ CENUB MEKTUBLARI ADANA Bizim Cenubumuz Avrupamn şimalinde ve ortasında oturan milletlerin cenub'a bas -retleri vardır. Cenup, çünkü, güne; ve tarih memleketidir. Diyonisos kültüne kendilerini vermiş büyük Avrupalılar arasında. Wagner'i. Göthe'yi, Nietsche-yi gösterebiliriz. Bunlar "cenup has -talığı" nın en büyük musablarıdır. Hele Göthe ve Nietsche Bunları bu hastalık, bir aşk gibi, bir iptilâ gibi yakalamış ve güneşin saltanat sürdüğü diyara sürmüştür. Ve de -nebilir ki .güneş, bu iki büyük İnsanın yalnız vücudlarmı değil bilhassa ruhlarını ısırmıştır. Her ikisi de. şimale gençleşmiş ve değişmiş olarak dönmüşlerdir. Ve. aldıkları harareti gönüllerinde, emdikleri ışığı gözlerinde, öldükleri dakikaya kadar muhafaza etmişlerdir. Sonraları, bu cenup aşkı, gittikçe daha büyük yığınlara bulaşmış vc bundan ''turizm" dediğimiz alelade güneş ticareti doğmuştur. * * • Bu cenup aşkı. sade avrupalılara mahsus bir hal değildir. Amerikalıların da kendilerine mahsus, bugün son de -rece zengin ve muhteşem bir cenub'la-rı vardır. Rusların cenub'u Kırım ve Kafkasya'dır. Bizde, cenub diye bir şey taay -yün etmemiş olmakla beraber, kurulan türk devletleri, daima bu ihtiyacı duymuşlar ve kendilerine bu iklimi veren toprakları ellerine geçirmişlerdir. Anadolu'daki türk devleti, bugün, kendi hududlan içindeki toprakları ve iklimleri fethetmeğe başlamış, yeni manada bir "fatih devlet" dir. Yalnız bu fütuhatın istikameti, eskiden olduğu gibi sathına ve genişliğine değil, de -rinliğinedir. Ve şark - garb, şimal - cenup mefhumları, yeni türk inanının dimağında bugün bambaşka bir terkib yolundan bambaşka bir maddenin cevherini vermektedir. Meselâ, ben, bir yolcu ve bir muharrir, S ikinci kânun bayramında bulunmak üzere Ankara'dan kalkıp buraya geliyorum. Bana kendi cenub'um dan bahseden büyük adamlara, edebiyatımda rast lamam ış imdir. Güneşin saltanat sürdüğü yerlerin vücud için ve ruh için neler ifade ettiklerini kendi edebiya -timin hiç bir kitabında hiç bir türk Göthe'si veya Nietsche";inden okumuş değilim. Böyle olmakla beraber. Ankara'dan Adarıa'ya gelişim, sadece bîr iklim değiştirmesi olmamıştır. Cenuba yaklaştıkça... ¦¦İ ilmem, adanalılar biliyorlar mı, şu günlerde Ankara bir kar ör -tüsü altındadır. Ben de onu öyle bı -raktım. Kayseri'de kar iki misli idi. Niğde'de kar aynı fakat ayaz daha acardı. Ulukışla'da, bir değişiklik yoktu. Fakat Torosların Akdenize bakan yüzlerini geçtikçe, kar ve soğuğun heybeti küçülmekte, zulmü azalmakta, kahrı yumuşamakta idi. Hele karlar , dayak yemiş gibi, bolüm bölüm, lime lime idi. Hacıkırı'nda, bu yükseklerde cereyan eden esrarlı ve ulvî mücadeleyi, "Gü -neş Sultan" tamamen kazanmış ve gü -zel ülkesinin sınırlarına, âdeta ılık diyebileceğim rüzgârlarını, serhad beyi îayin etmişti. Yalnız vücudumda değil, beynimin içinde de bir değişikliğin başladığını seziyordum. İçimde bir kimyagerin eli zerrelerimi karıştırıyor, onların üzerine bir şeyler döküyor vc kanımm cevvali-yetini arttırıyor gibi idi. Aynı zamanda bütün beşerî hassasiyetlerimin, kış yüzünden İçine sindikleri müdafaa siperlerinden uğrıyarak, çevik hareketlerle ve geçen yazkî hattâ geçen baharki zin-delikleriyle hayalimi ileriye doğru sürüklediklerini duyuyorum. Ne tuhaf bir kimya ve fizik hâdisesinin, kendi kendime hem mevzuu hem seyircisi olmuştum. Derimin altında akan bir de -re mi vardı ve bu kıştanberi donmuş dere şimdi buz kalıplarını sürükliye -rek sıcak bir denize doğru çözülüyor-mu idi ki ben, böyle, kış ile bahar arasındaki mesafeyi, aynı memleketin içinde, takvimin aynı günü, bir gecede almıştım? Biz yukarıda nebatlarımızla birlikte kentli kabuklarımız içinde büzülür ve nusgumuz köklerimize doğru kaçarken, A danada portakallar, mandalinalar dallarında kızarıyor, insanlar paltosuz geziyor, sobasız yaşıyor ve kuşlar ferah ve neşeli uçuyordu. YAZAN: BURHAN BELGE Hayır, bu mucize'yi yapan, sadece cenup İdi. Güneşin saltanat sürdüğü cenub. Bizim cenub ve bizim güneş. Yani, Adana! Yukardan aşağıya.. iz yukarlarda nebatlarımızla birsi"^ Hkte kendi kabuklarımızın içinde büzülür ve nüsgumuz, köklerimize doğru kaçarken, Adana'da. portakallar ve mandarinalar, dallarında kızarıyor; insanlar paltosuz geziyor, sobasız yaşıyor ve kuşlar ferah ve neşeli uçuyordu. Bu ne güzel memleket dedim ve i-Şİttim kİ ve gördüm ki buranın toprağı bütün topraklar arasında bir "record-man" dır. Burada fasulyanın iriliği bir ankaralı genel direktöre en güzel nüktelerinden birini söyletmiş. Ve ben bir lahana gördüm ki, bir fakir aileye tam bir hafta yetmesi lâzrmdır. Sonra bir acaib nebat gösterdiler. Bir mistik olacak bu nebat ki, tam on beş yıl boy serptikten sonra bir meh tabii gecede bir tek san çiçek verip ölüyormuş.. Adına "san - sabur,, diyorlar. Ve asmalar gördüm dostlar ki, onların hikâyesini dinlemelisiniz: Biz ankaralılar, bir dal üzerine titreriz. Bizde ağacın fanatizmi vardır. Siz hiç bir ağacın, herhangi bir lata gibi destek olmasına rıza göstercbilir-misiniz. Burada o canım dud ağaçlarını böyle kullanıyorlar. Ama ne için. hangi maksadla? Burada her dut ağacı bir asma taşıyor. Asma, dut ağacı kadar kalın ve ikisini, bir adam kucaklı-yamaz. Fakat bunlar da öylesine asma ki. her biri, mahsul saati çalınca, 5000 okka üzüm verirmiş. Bu mübarek yükü Avukatlar kanunu projesi Hazırlanmış bulunan avukatlar kanunu projesini bir kene daha gözden geçirmek üzere muhtelif barolardan davet e-dilen avukatlarla adliye vekâleti erkânından mürekkeb bir komisyon teşkil e-dilmîştir. Komisyon yarın ilk toplantısını adliye vekâletinde yapacaktır. Bursa da kaymakamlar toplantısı Bursa — C. H. P. vilâyet kongresi münasebetiyle şehrimize gelen kaymakamlar vali B. Şefik'in reisliğinde muhtelif toplantılar yapmışlardır. Toplantılarda köylerin yol meseleleri, zirai sanayiin temini çareleri, köylerin iktisadî, içtimaî, medenf vaziyetlerinin yükseltilmesi ve köy mcktebleri üzerinde görüşmeler yapılmış, kararlar a-1 mm ıştır. dut ağaçlarına taşıtı/uı'ar. Ve bunları beraber dikiyorlar. Belki de beraber yiyorlar. Dutu Özüme karıştırarak. Bahtiyar insanlar) Vc bu faslı bitirmeden, şuna da söyliyeyim. 5 ikinci kânun günü. Adananın insanları mahsulleri kadar güzeldi. Ne yaman coş"ul?r vc lomstarla Antitoros'Ların ötelerine ne manalı selâmlar yolladılar. Cenub edebiyatı u bayramın gece?! de güzelgeç-^¦¦'ti. Bir baloda bulunduk. Ve gördük ki, her yerin olduğu gibi Adananın da en asil mahsulü, kadınlarıdır. Güneş, bu memleketi baharda ve yazın en nadide bir atkı gibi Örcrmiş. Kış bu atkıya dokunamıyor. Toroslar berisi, şimalin ayazlı nefesine yasaktır. Ccnub'un, bizim cenub'un hikâye -sİ, şimdilik burada bitsin. Biz ankara • hlar, bir bozkır edebiyatının başlangıcını yapmış insanlarız. Gecikmeksizin, buna, bir "cenub edebiyatı., bîr "Ege edebiyatı" bir "Kop dağı ve Pasinler edebiyatı,, ilâve etmeliyiz. Edebiyat, gerçek edebiyat, tabiat'ı kucak kıyamadıkça yaşayamaz. Yavan ve iğreti kalsa bile bir şeydir. Ekseriya, özentiden öte gidemez. Edebiyat'nnız, tabiat'ımızı kucaklamasını öğrenirse, türk memleketi ile türk insanını yarı yarıya yaratmışız demektir. Türk Kimyagerler Biri i»* i umumi kongresi Türk kimyagerler birliği umumî kongresini Kayseri mebusu Dipl. kimyager Salih Turgayın başkanlığında yapmış ve İstanbul şubesi kongresince delege olarak gönderden DipL kimyager Cemal Sancar'ın da iştiraki ile çok mühim maddeler üzerinde kararlar almıştır. Kongre yeni idare heyetine gayelerine irişmek üzere gereken direktifleri vermiş, esas ruznamesinde de bazı önemli değişiklikler yapmıştır; birliği adı yalnız diplomalılar aza olabildiğine göre "Diplom" kelimesini de ekliyerek "Türk - Diplom - kimyagerleri" birliği diye değiştirilmiştir. Dr. Avnİ Refik Bekman, reis olmak üzere Hikmet Uluefe, Nüzhct Celim, İzzet Erksal, vc Necdet Goknar merkez i-dare heyetine seçilmişlerdir. Büyüklere tazim telgrafları çekilmesine karar verilerek kongreye nihayet verilmiştir. Yurdda hava durumu Son yirmi dört saat içinde yurdun Trakya ve Ege mmtakalarİyle Marmara sahilleri ve orta Anadolunun garb ve şimali garbi çevresi yağışlı geçmiştir. Ya-ğış orta Anadoluda kar ve karla kanşık yağmur, diğer mıntakalarda yalnız yağmur şeklinde olmuştur. Yağışlann metre murabbaına bıraktığı su Muğlada 40, Hayraboluda 25, Nazillide 25, lspartada 20, Haymana ve Beyşehirde 18, Bursa-da 16 ve diğer yerlerde 1-14 kilogram arasındadır. Hava sühuneti evelki güne nazaren Trakya ve Ege mıntakasmdan başka yerlerde 2-4 derece arasında ı-sınmıştır. Dün en düşük sühunetler sıfırın altında Diyarbekir ve Sivasta 10, Malatyada 11, Erzurumda 15. Karsta 20 derecedir. Diğer yerlerde sühunet tama-miyle sıfırm üstünde kalmıştır. En sı-enk suhunet'er sıfnn üstünde Samsunda 14, Dörtyolda 15, Antalya ve Rieede 16 derecedir. Dün Ankarada sühunet sıfırın üstünde 4 dereceye kadar çıkmıştır. Hukuk Fakültesinde konferans Bugün saat 17.30 da hukuk fakültesinde profesör Yusuf Kemal Tengirşenk tarafından "hukuk ve iktisad" mevzulu bir konferans verilecektir. Harem! İngiliz muharrirlerinden N. M. PENZER "Harem" isimli bir kitab bastırdı. Bu kitab osmanlı saray ve tarihine, kadınlar saltanatı devrine aiddir. PENZER in orijinal bir mü-t alca sı var; "Harem, türk tarihinin büyük günlerine mahsus bir müessese değildir, O günlerde türkler azametli bir imparatorluk kurmak, düşmanları yatıştırmak ve yeni memleketler zap -tetraekle o kadar meşgul idiler ki haremde geçirilecek zamanlan yoktu." lar! belki bir gün o, karnaval maskaralarından bîri olacakl Takx nU is. Avrupa gazeteleri, bugünlerde, takvimin ıslahı lüzumundan sık sık bah sediyorlar. Bu, daima tazelenen eski bir ba -histir. Mesela Mastrofini'nin değiş -mez yılı vardır ki bir pazar günü baslar, 7 günlün 52 hafta, yani 364 gün sürer. Armelin'in takvimi her biri 91 günlük üçaylardan ve her üç-aylar da ikisi 30 ve biri 31 günlük aylardan mürekkeb lir Auguste Comte takvimi beheri 28 günlük 13 aydır. Yılda 4 fazla gün vardır ve bunlar tatil sayılır. Oyuncaklar. Asker, top, tank, mitraJyoz. zırh -lı, denizaltı, torpil, bomba, gülle: şimdiki çocuklar beşikten iner inmez bunlarla oynamağa başlıyorlar. Milletler Cemiyetinin harb ruhunu öldürmesinden korkan milletler ordudan sonra gençlikleri, ondan sonra on iki yaşmda çocukları, nihayet oyuncakları silâhladılar. Bu terbiye ile yetişen nesil üzerinde zeytin dalı veya ananevi sulh perisinin kanadı ne tesir yapabilir? Kaldı ki şimdi diktatörler zeytin dalını da süngü ormanlarından koparıyorlar ve sulh perisinin yüzüne gaz maskesi takıyor - Geçenlerde bir yabancı karikatür, yeni oyuncak resimlerinin altma şu cümleyi yazmıştı: Oyuncakları silâhtan tecrid ediniz! Şikâyet mi?.. — .... ve nihayet, beceriksizlere, ahmaklara acımaktan bıktım. Bana kim acıyor ki? Queen Mary'nin kardeşi Mavi kordelayı kazanan Queen Mary yeni ve daha büyük bir eşe kavuşmak üzeredir. Cunard Line kumpanyası şimdilik 552 ile numaraladığı bir transatlantiği tezgâha koydurmuştur. Yeni gemi tezgâhta iken 4.5 milyon ingiliz lirasına sigorta edil -mistir. Eskisi 2.700.000 liraya sigor-talanmıştı. Bu seferki sigortada ilk defa olarak harb rizikosu da dikkate alınmıştır. Hükümetin bu inşa dolayısiyle kumpanyaya gösterdiği ga -ranti 740 000 ingiliz lirasıdır. Bu rakamları düşünerek vapurun kaça mal olacağını hesab edebilirsiniz. Bernard Stıauy'un sözü. Gözlerinde 5 leri 3 - ve bizim eski tabirle ve tersine olarak, şeşi beş -görme hatası olan bir çocuktan bahsedilirken Bernard 5haw fikrini söylemiş: — Bu çocuğu hiç düşünmeden kadın kunduracısı olarak yetiştiriniz; çok ilerleyeceğini size şimdiden temin edebilirimi Deliler ve yalancılar. Bir amerikan doktoru '"sabahları soğuk su ile duş yapanların hepsi delidir" diyor. Bu hükmünde doktor fazla ileri gitmiyor mu? Çünkü, yataktan kalkar kalkmaz soğuk suyun altına koştuğunu söyli -yenlerden çoğu, sadece, yalancıdır. Atinadaki güzel sanatlar sergisi İstanbul. 10 (Telefonla) — Atina-da kurulacak olan Balkan Güzel Sanatlar ve Neşriyat Sergisine Türkiye de büyük ölçüde iştirak edecektir. Sergiye aid tertibata İstanbul Saylavı Salâh Cimcoz ve Maarif Vekâleti namına da Selim Nüzhct nezaret edeceklerdir. Sergi 12 kânunusaniden 15 şubata kadar devam edecektir. Karadenizde fırtına var İstanbul. 10 (Telefonla) — Dün ak şamdanberi Karadenizde oldukça şiddetli bir fırtına başlamıştır. Birçok gemiler Boğazdan Karadenize çıkamamışlardır. Karadenizdeki gemiler de limanlara sığınmışiardrr. Orta Anadoluda kar ve tipi fazladır. Zilede kar bir metreyi bulmuştur. Samsundan kalkan tren Çamlıbelde kalmıştır. Bütün köylerle münakale kesilmiştir. Büyük derede dün iki ev birden yandı İstanbul, 10 (Telefonla) — Bugün Büyükderede bir yangın oldu. Saman sokağında Azize isminde bir kadına aid iki ev birden tutuştu. Bunlardan birinde mübaşir Mehm-d, diğerinde müvez-zi Niyazi oturmaktı idi. Yangmın hangi evden çıktığı şimdiki halde bili * «afangın as «amanda büyümüş ve iki ev tamamen yanmış vc etrafa sirayeti- _ ne meydan verilmeden itfaiyenin Ray retİyle söndürülmüştür. Mübaşir Meh-medle müvezzi Niyazi sorgu altına a-lınmışlardır. Evlerin ikisi de sigortalıdır. Bir hollanda heyeti geliyor İstanbul. 10 (Telefonla) — Memleketimizdeki büyük sanayi ve inşaat işleriyle meşgul olmak üzere altı kişiden mürenkeb bir Hollanda heyeti şehrimize gelmiştir. Bu heyette büyük Hollanda malî teşekküllerinin mümessilleri ile ticaret ve sanayi erbabı bulunmaktadır. Heyet temaslarda bulunmak üzere Ankaraya hareket etmiştir. İtalyanın Ankara elçisi geliyor İstanbul, 10 (Telefonla) — İtalyanın Ankara Elçisi B. Galli bu sabahki ekspresle şehrimize geldi. Sefaret vs knosolosluk erkânı tarafından karşılandı ve Ankaraya hareket etti. Yeni japon elçisi İstanbul. 10 (Telefonla) — Japonyanm şimdi Türkiyede bulunan elçisi istifa etmiştir. Yeni elçi birkaç güne kadar şehrimzie gelecektir. Almanlar bizden mal almak istiyorlar İstanbul. 10 (Telefonla) — Alman firmaları memleketimizden portakal mandarına, kuru üzüm. incir, kuru kavsi, ceviz içi, fındık, zeytinyağı ile yemlik zahire, kuru bakla, fasulye gibi kuru sebze vc tohum, koyun ve keçi derileri istemektedirler. Kamutay çağrılan Dahiliye Encümeni 11-1-1937 pazartesi günü saat 10 da toplanacaktır. * * * * Arzuhal encümeni bugün saat onda toplanacaktır. 11 SONKANUN 1937 PAZARTESİ ULUS SAYFA 3 İspanya harbi ve Almanya ispanya ihtilâlcilerine tayyare göndermek suretiyle başlayan ve silâh, harb malzemesi ve asker yollamıya kadar varan alman yardımı son günlerde daha başka bir şekil aldı: al -man donanması, hükümet kuvvetlerinin gemilerini denizlerden silip su -pürmeğe başladı. Königsberg kruvazörü ile Amiral Scheer namındaki cep zırhlısının, önlerine gelen ispanya ticaret gemisini tevkif ettikleri bildirilmektedir, önce alman harb gemileri Soton namında bir geminin tevkifine çalıştılar. Fakat Soton'un kaptanı, gemisini kuma oturtarak ellerinden kurtnrdı. Sonra almanlar Arifon namında bir gemiyi tevkif ettiler. Bundan sonra Marta Gunquere gemisi almanların ellerine geçti. ispanya hükümetine karşı açılan bu deniz harbi sözde Palos namında bir alman eemisinîn İspanya hükü -met torpidoları tarafından muayene edilmesi ve içinden bir ispanya teba-asiyle âsilere gönderilmekte bulunan bazı eşyanm alınmasıdır. ispanya hükümeti Palos gemisi -nin ispanya kara suları içinda arandığını, pasaportsuz seyahat eden bir İspanya tebaasının ve bazı kaçak eş yanın gemiden alındıktan sonra Pa -los'un serbest bırakıldığını iddia et -m ektedir. Fakat buna kar?ı mukabele bilmişti diye başlıyan alman hareketi son günler içinde ispanyaya karşı bir deniz harbi şeklini almıştır. Berlinden gelen haberler, ispanya "kızıllarına aid gemilerin korsan gemilerinden" ibaret olduğu ve bunların da nerede rastlanırsa tevkifi veya İmhası lâzım-geldiği bildiriliyor. öyle görünüyor ki ispanya işine karışmamak için yapılan teşebbüsler makûs bir netice vermekten başka bir işe yaramıyor. Silâh yollanmasına mani olmak için uğraşıl irken, devlet -fer asker yollamıya başladılar. Son günlerde asker gönderilmesin diye yapılan teşebbüse karşı şimdi de Almanya İspanyaya bir deniz harbi açmak suretiyle mukabele etmiştir. FtanUo küvetlerinin de bu aralık yeniden Ibmtui* geçmeleri her halde tesadüfi olmasa gerektir, öyle görünüyor ki Burgos hükümeti ve bu hükümete yardım eden faşist devletler, artık müzminleşen ispanya har • bina nihayet vermek için yeni teşebbüse girmiş bulunuyorlar. Bir aydanberi ispanyaya alman ve italyan gönüllüler* akm etmektedir. Bir tahmine göre ispanyada on hin kadar alman ve o kadar da muntazam italyan askeri vardır. Alman ve italyan askerleriyle takviye edilen Franko kuvvetleri hükümet kuvvetlerine bir "Knock out" darbesi urmaya karar vermişlerdir. Fakat ispanya davası "Knock out" ile halledilecek bir meseleye benze -miyor. İspanyol hükümeti Madrid'i, kaybetse de Katalonya'ya çekilip o-rada tutunabilir. Belki de Almanyanın denizden yardrmıyle başlıyan son taarruz, İtaI-ynam ingiltere ile barışması üzerine, yeniden bahis mevzuu olmaya baş -lıyan tavassut teklifini mümkünse önlemek ve mümkün olmadığı takdirde girişilecek müzakerelerde ağır basmak İçİn askeri tefevvuk temin etmek maksadına matuftur. A. Ş. Esmer m IS HA1I11LI1IMI1 Fransanın polonyaya açtığı kredi Femand de Brinon, L'Information'da, fransız meclisinin Polonya istikrazını İttifakla kabul etmesi dolayısiyle yazdığı yazıda diyor ki: -Bugünkü vaziyetin bulanıklığı içinde bu nikbin görüşü ka-bu edelim. Fransanın Polonyaya vermeye razı olduğu ödünç yanlış anlaşmaların izalesi, uzun ve müşkül münakaşaların halli hususunda şimdiden büyük hizmetlerde bulunmuştur. Üstelik, daha u-n.inin bir istikrarın mukaddimesini teşkil edebilirse, fransız parlâmentosunun ittifakla verdiği karar ne kadar haklı çıkacaktır." Madrid önlerindeki harb Asilerin ağır zayiata uğradıkları bildiriliyor Madrid önünde harbeden nişanlılarından, kocalarından, akrabalarından haber bekliyen ispanyol kadınları ve kızları Madrid. 10 (A.A.) — Milislerin şiddetli mukavemetleri üzerine âsilerin Madrid'e yapmakta oldukları taarruz yavaşlamıştır. Asilerin uğramış oldukları ağır zayiat bilhassa sıkı saflar halinde hücum etmelerinden ileri gelmiştir. Dün sabah cumhuriyetçilerin tayyareleri âsilerin mevzilerini bombardıman etmiştir. General Franko'nun askerleri tayyarelerin gece cevelanlanna rehberlik etmek üzere ışık fişekleri kullanmaktadırlar. Bu usul âsilerin tayyareleri tarafından dün öğleden sonra kullanmağa başlanmıştır. Bu tayyareler bu usul sayesinde topçu ateşini Madrid üzerine çevirmeğe muvaffak olmuşlardır. Madridin müdafaası Madrid, 10 (A.A.) — Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Yedi gündenberi devam eden şiddetli muharebeler Madrid müdafaasını sars-mamıştır. Madrid ile Eskurial arasındaki yol gerçi kesilmiştir, fakat başka bir yol daha uzun olmasına rağmen, Sierra de Guadarrama'da mevzi alan milislerin i-aşesi için kullanılmaktadır. Madrid'in bir kerre daha tehlikeden kurtulmuş olduğu henüz iddia edilemezse de hükümet merkezinin bugün daha geniş bir nefes alarak istikbale emniyetle baktığı söylenilebilir. Madrid'in geçen perşembe günkü bombardımanı neticesinde beş kişi Ölmüş ve 34 kişi yaralanmıştır. Hükümet merkezinin on mıntakasından yedisi büyük tahribata uğramıştır. Şiddetli muhurebeler Casa del Campo, 10 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Dün Kolonya yolu mıntakasındaki muharebeler Pozuelo gan civarında çok şiddetli olmuş ve nihayet hükümetçiler Madrid'in civarından Manzanarcs'in şarkındaki son mevzilerinden atılmışlardır. Hükümetçiler muharebe meydanında 300 Ölü ve üç tank bırakmışlardır. Bombardıman Guadeljara, 10 (A.A.) — Asi tayyareleri dün akşam civar şehir ve kasabalarını bombardıman etmişlerdir. Tayyareler yalnız Guadeljara şehri züerin-de kırktan fazla bomba atmıştır. Fakat bombalar çok tahribat yapmamıştır. Asi tayyareleri bundan sonra Alcala de Henares ismindeki küçük kasabayı da şiddetle bombardıman etmişlerdir. Salamanka, 10 (A.A.) — Franko hükümeti neşrettiği bir tebliğde millici tayyarelerin Madrid'deki ingiliz elçilik bi- nasına bomba attığına dair hariçte çıkan haberleri tekzib etmekte ve eğer böyle bir şey olmuşsa bunun "kızıl" tayyareler tarafından yapılmış olduğunu söylemektedir. Çünkü milliyetçi tayyareler hâdise gecesi Madrid üzerinde uçmamışlar ve ancak bu şehirden 30 - 35 kilometre mesafede bulunan Alkala ve Gua-lejara tayyare meydanlarını bombardıman etmişlerdir. İki vapura torpil Barselon, 10 (A.A.) — Bir denizaltı gemisi Barselon'a ve Madrid adlarındaki iki vapura birer torpil atmıştır. Bu hâdiselerden birisi San Antonyo açıklarında vc diğeri dePrco önlerinde olmuştur. Vapurlara bir şey olmamış ve bunlardan birisi Alikante'ye ve diğeri de Valansi-ya'ya iltica etmiştir. Bir yük vapuruna ateş Valensiya, 10 (A.A.) — Bir denizaltı gemisi Kulera açıklarında Marsilya'dan Alikante'ye gitmekte olan Ciudad - Madrid isminde bir yük vapuruna ateş açmış ise de mermiler vapura isabet etmemiştir. Çetin bir muharebe Madrid. 10 (A.A.) — Millî Müdafaa Meclisi bildiriyor: Aravaca mıntakasında muharebe dün bütün gece ve bu sabah şiddetle devam etmiştir. Alman kıtaatı ağır zayiata uğradığından hücumlar hafiflemektedir. Cinde vaziyet Sianfuda müfrit sollar idareyi ellerine aldılar Nankin, 10 (A.A.) — "Royter" Resmen bildirildiğine göre komünistlerden mürekkeb müfrit sol taraf unsurları Sianfu'da iktidarı ele almışlardır. Harb başladığı takdirde Sianfu'da bulunan ecnebiler hakkında sefaretler büyük bir endişe beslemektedirler, Nankin, 10 (A.A.) — Royter bildiriyor: Sianfu'da idareyi ele alan müfrit sol cenah unsurlarının bariz vasıflan memleketin selâmetini kati bir Japon aleyhtarı siyasette görmeleridir. Burada çok vahim ihtilâtlardan korkulmaktadır. Almanyada sın ai casusluğun cezası idam olacak Berlin, 10 (A.A.) — Yakında neşredilecek olan ceza kanununda sınai casusluk bazı ahvalde hiyaneti vataniye olarak telâkki edilmekle ve bu gibi casuslar için idam cezası konulmaktadır. Sınai casusluğa memleket iktisadiyatına aid gizli işlerin ecnebi bir devlete bildirilmesi, plân ve formüllerin çalınması ve maliyet fiatına aid hesabların ifşası dahildir. Troçkî Meksikada Tampiko, 10 (A.A.) — Troçkî tayyare ile Meksikoya hareket etmiştir. Troçki şu beyanatta bulunmuştur: "— Norveç bana karşı iyi muamele yaptı. Buna mukabil beni kabul ettiğinden dolayı Mcksikaya pek ziyade minnettarım. Yeni dünyanın bitaraflığına ve objektifliğine imanım var. Lcnin hakkındaki kitabımı bitireceğim.'' ROYTERİN BİR MÜBALECASI (Başı 1. inci sayfada) bahsediyordu. Royter İse nümayişçilerin adedini müzayedeye koyarak üç binden bahsediyor. Hiç bîr üniversitesi ve hattâ lisesi olmıyan on beş bin kişilik küçük bir kasabada bin veya üç bin talebe dünyanın her hangi bir tarafında olursa otsun pek güçlükle elde edilebilecek bir rekor teşkil eder. Bundan da anlaşılıyor ki mevzuu bah-aolan talebe her şeyden habersiz masum bir gezinti yaptırılan ilk mekteb çocuklarıdır. SON DAKİKA İngiliz - italyan alideniz paktı karşısında Fransanın vaziyeti Belfort, 10 (A.A.) — Radikal Sosyalist Federasyonuunn verdiği bir ziyafette nutuk söyliyen Başbakanlık Müsteşarı, ingiliz - italyan Akdeniz anlaşmasını tahlil ederek bunun Akdeniz sulhu için iyi olduğunu söylemiş ve demiştir ki: "— Fransa daha nazik meselelerin halli İçin diğer memleketlerden aynı hüsnü niyeti ve girişilen teahhütlerin yapılmasında da aynı dürüstlüğü ümid eder. Fransa ne yollardaki emniyetinin ne de muhafaazsına mecbur olduğu hayatî menfaatlerin bozulmasına müsaade edemez. Esasen Başbaakn B. Blum. Mebusan Meclisinde söylediği 6 kânunuevel 936 nutkunda buna dair hareket tarzımızı açıkça izah etmişti. Müsteşar nutkuna şu sözlerle nihayet vermiştir: "— ispanya hakkındaki alman ve italyan ccvabları üzerine başlanılan müzakerelerin Avrupa işlerinde daha geniş bir hal tarzına yol açacak ve kıta üzerindeki ahenk için daha faydalı teşebbüsler yaratacak mahiyette olduğunu zannediyoruz. Fakat hariçte şurası anlaşılmalıdır ki her türlü kuvvet manevrası, mevcut mukaveleleri bozacak her nevi ihtiyatsızca hareket ve nihayet Fransanın kurulmuş hukukuna dolayısiyle yapılacak tecavüz tuttuğumuz azimli ve uzlaşıcı hal tarzına muhalif olur. Fransa serbesti içinde müzakere etmek ister. Fransa kendi üzerinde meşum bir tazyik yapılmasına asla müsaade etmiyecektİr.w Basın özetleri HATAY VE FRANSA Bugün de İstanbul gazetelerini birinci plânda işgal eden mevzu, bütün türk milletinin üzerinde ısrar v« heyecanla durduğu Hatay davasıdır. Cumhuriyette Yunus Nadi, fransız hariciyesinin cenub hududumuzda bir türk (Alsas - Loren) i yaratacak mahiyette isabetsiz siyasetinden bahsederken diyor ki: "Fransız Alsas • Loren'inin fransızlığı veya alman lığı bugün bile münakaşa olunabilecek bir mevzu olduğu halde İskenderun -Antakya ve havalisinden ibaret olan türk Hatay ülkesinin türklüğünde en ufak tereddüd ve iştibaha yer yoktur. Hududda şimdiden askerî tahşi-dat yapmakta olduğumuza dair fransız kaynaklarının neşrettiği yalan haberlerin baştan başa iftira olan mahiyetini bütün dünya çabuk ve kolay Öğrenir.. Ancak iskenderun - Antakya ve havalisinde manâsız bİr inad ve ısrarla bir nevi Alsas - Loren yaratılmış olursa bunun zamanla sulh için bir tehlike teşkil edeceği muhakkaktır.,, Peyamİ Safa, "Türkün dostluğu ve düşmanlığı,, başlıklı yazısında türkün dostluğunda ne kadar samimî, vefalı ve fedakâr olduğunu anlatarak diyor ki: "Fakat gene o türkün düşmanlığı korkunç, yaman, kahredici bir şeydir. Tarihi gururuna ve hele istiklâline yan bakıldığı zaman bu kemgozlerin üstüne, yıldırımdan kırbacını sallayarak hamle eder. O zaman bu hamle kazarvn ve belânın tâ kendisidir." Ahmed Emin Yalman. Tanda, Fransanın hakikî menfaatlerini idrâkten âciz olan fransız diplomasisinin bizzat Fransanın düşmanı olduğunu kaydederek diyor ki: "Türk gazetecileri fransız diplomasisi hakkındaki açık ve samimî tenkidleriy-le fransız milletine en büyük bir dostluk gösterdiklerine kaildirler.. Fransız diplomasisinin eski Babıâli-ye mahsus oyalayıcı ve aüründürücû usullerden kurtulması dünya sulhunun istiklâli için çok kıymetli bir değişiklik olacaktır.., Etbem izzet, Açıksözde, fransız hükümetinin, fransız gazetelerinin son neşriyatı ile tezahür eden telâşını Hatay davasında İşlemiş olduğu hatâların mesuliyetinden kendini kur tarmaya matuf görmektedir. PROPAGANDA VE RADYO Cumhuriyette Abidin Daver Hatay meselesinde haklı davamızı dünyaya duyuramamış olduğumuzu kaydederek bu işi görecek matbuat vasıtalarına malik olmadığımızı söylüyor, ve ancak kuvvetli radyo istasyonlarının birkaç büyük dilde yapacakları neşriyat vasıtasiyle isteklerimizi dünyaya anlatabileceğimizi kaydederek radyonun propaganda vasıtası olarak devrimizde kazanmış olduğu ehemiyeti anlatıyor. Kurunda Sadri Ertem de propaganda vasıtası radyonun kıymet v« lüzumunu anlatarak propagandanın mutlaka yalan söylemek demek olmadığını, bazen en haklı davalara i-fade vasıtalığı ettiğini tebarüz ettiriyor. 1937 KALKINMA YILI Akşamda bu başlık altında okuduğumuz imzasız başyazı, bütün alâmetlerin istatistik rakamlarının dünya ölçüsünde bir iktisadî kalkınmanın başladığına şahitlik ettiklerini anlatarak harb endüstrisinin bugünkü hummalı faaliyetinin bu kalkınma üzerinde tesir yapmış olduğu kabul edilse bile bilhassa devlet iktisadı sayesinde dünya ekonomisinde bîr nevi durulma, muvazene hasıl olduğunu ileri sürüyor ve diyor ki: "Dünya refaha doğru gidiyor, eğer yeni bir harb olmazsa.,, ftalyada Irkın Müdafaası İçin Bir Tedbîr Roma, 10 (A.A.) — Nazırlar meclisi ırkın müdafaası için bir kararname kabul etmiştir. Bu kararname italyan'larla doğu Afrikası yerlileri arasında evlenmeyi yasak etmektedir. ULUS 12 SONRANIN 1937 SALI ON YEDINCI YIL. NO; 5553 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Başbetke Z\R\RM TAHRİKLER Fatih Rıfkt AT AY Geçenlerde Sancak hududuna asker tahştdi hakkındaki fransız şayiasından bahsederken, böyle şayiaların arkasında, bir takım tertibler için fikirleri şimdiden hazırlamak kasdi aramakta haklı imişiz. Fransız memurları, birkaç gün içinde, bütün Sancağı bir tahrik havası ite işba haline getirdiler. Zaten Le Temps gazetesinin posta Ue dün aldığıma nüshasının havadisler kısmında bu tahriklere esas teşkil eden tezvirlerden bir kısmmı okumuştuk. Cenevre görmenlerinin önüne kendi kaymakamlarından birini çıkararak, 1921 teahhüdlerinin Sancak'ta tatbik edildiğini söyletmek ve Sancak turklüğunün Fransa'ya minnettar olduğunu arzettirmek gibi! Zorla ve İliyle ile seçtirdikleri mebuslardan birini, bir türk köyünün önüne dikip, aynı hezeyanları ona tekrar ettirmek gibi! Yalnız bu kadar değil, fransız BÜmürgecililerim, yüzellilikler ve o ayarda birkaç satılık serseri ağzından, bitip tükenmez, bir hiyanet edebiyatı satm alacaklarına ne şüphe ettik, ne de şüphe ederiz. Fakat Sancak turklüğunün sabrını tüketip, onlara ıstırabtan kan kusturan tahrikler bundan ibaret de değildir. Havas ajansının 11 tarihli tebliğlerine göre aynı memurlar, dışardan Antakya'ya bir sürü nümayişçiler getirerek, türkler ve Türkiye alevhine bağırtıp çağırtmışladaır. Tebliğ bunların türklerin yanında hizmet eden kimseler olduğunu ve şehre kamyonlarla geldiklerini haber vermektedir. Yani bu adamlar, ya muvakkaten, ış aramak üzere, Sancağa gelen veya Sancağa sonra-bVn göçen kimselerdir ve şehre inmek için merkebleri bile bulunmrya-çağma göre, istifade ettikleri kamyonlar askerî vasıtalardır. Bütün bunlar Sancak türklüğünü telhis altına almak, ve görmenlere Sancağın ne kadar az türk olduğunu anlatmak gayreti ile yapılmakladır. Faydasız ve lüzumsuz olduğu ka-zararlı ve tehlikeli olduğunu hemen ihtar etmek vazifesinde olduğumuz bu tahrikler üzerinde, bilhassa, İngiltere ile dostlarımızın dikkatini uyandırmak isteriz. Dünya bilir ki biz böyle oyunlar karşısında ne yı-kr, ne sineriz. Ve hepsine tüık hak ve şerefinin gerektirdiği her türlü mukabelelerde bulunmakta bir an bile aciz göstermeyiz. Hakikat her türlü tertiblerin üstündedir: biz bu esasa dayanarak, ^°Kru bildiğimiz yolda yürüyoruz. L*kin bizi âdeta bu yoldan çevirmek uran ile, etrafımızda kasıdlar görürsek eyvela, dostlarımıza son çarelen kullanma icin sabrımız, nereye kadar götürdüğümüzü bir defa daha izah etmek isteriz: onların, millî hak ve şeref |,.nnde sabır ve tahammülün bir takat had-di olduğunu takdir edeceklerine »up_ hr yoktur. Böyle bir tahrik havası içinde mi Cenevre münakaşalarını yapacağız? Ciddî olarak söyliyelim ki her türlü menfaatler hesabına, Sancak halkı-(Sonu S. inci sayfada) di Görmenler Kırıkhan'da Kasabada Binlerce türk istiklal marşı söyliyerek görmenleri karşıladılar Antakya'da arablar ve ermenilerin nümayişi Havas9a göre arab, ermeni köylüleri ve dağlıları Antakya'ya inmişler Antakya, 11 (A.A.) — Havas Ajansı bildiriyor: Bugün öğleden sonra Suriye lehinde yapılması mukarrer tezahürat için birçok arab ve ermeni köylüleri dün gece köyleri terkedcrek Antakya civarında toplanmışlardı. Her nahiye mümessiller tayin etmişlerdir. Bunlar önlerinde milli bayraklar olduğu halde yürüyorlardı. Reyhanİye mmtakasındaki Suriyeliler, oralarda beyliklerini yapan türklerin hizmetinde çalışmalarına rağmen geceleyin kamyonlarla Antakyaya gelmişlerdir. Dünkü Reyhaniye hâdiseleri efkârı oldukça heyecana getirmiş olmakla beraber tezahüratın sükûnetle geçeceği ü-mid ediliyor. Bugün türk, arab ve ermeni dükkânları kapalıdır. Polis nünuryişlvrin bir kavgaya müncer olmalını önlemek için tedbirler fdmıştır. ellişer ve yüzer kişilik gruplar halinde şarkı söyliyerek şehre inmektedir. Türk mahalleleri bomboştur. Alevi mahalleleri ise fransız ve Suriye bayrak-lariyle donatılmıştır. Polis muhtelif unsurların hazırlamakta oldukları a-layların yolunu kesmek için tertibat almıştır. Reyhaniye'de bir hâdise Antakya. 11 (A.A.) — Reyhaniye-deki dünkü hâdise esnasında bir arab ölmüş ve 18 i de yaralanmıştır. Yaralılardan birinin vaziyeti ağırdır. Arabları ve ermenileri iteri sürüyorlar Halep» 11 (Hususi) — Ha taydaki bazı arab ve ermeniler mahallî hükümetin direktifi ile Sancağın Suriyeye bırakılması ve türklerc verildiği takdirde fena muamelelere maruz kalacakları hakkında mazbatalar tanzim ederek Ali (Sonu 5 fnci sayfada) nlerden Watenvil Fransa hasmının sancağa dair yazdıkları Posta ile gelen, mühim fransız gazetelerindeki lehte veya aleyhteki. Sancak neşriyatını muntazaman ve metin olarak neşredeceğiz. Bundan maksadımız, bizim pek iyi bilmekte olduğumuz Sancak hakikatlerinin Fransa'da serbest muharrirler tarafından nasıl düşünüldüğünü veya gerek resmi muhitler, gerek partiler tarafından fransız kamoyu-na nasıl anlatıldığını göstermektir. Bunlardan, lüzumlu gördüklerimize cevab dahî vereceğiz. Bugün naklettiğimiz makale, fransız fİnans âleminin başlıca mühim organı olan 1.Information gazetesinden alınmıştır. Bu makaleyi ikinci sayfamızda bulacaksınız. Bir küçük müsabaka Gazetemiz, kılavuzdan istifade ederek birçok klişe - terkiblerin karşılıklarını buldu veya kabul etti: efkârı umumiye yerine kamoy, şayanı dikkat yerine dikkatdeğer, hüsnüni-yet yerine iyiniyet, mevzuubahis yerine bahis konusu v. s. gibi. Dikkatli ve zevkli okurlarımız a-rasında emrivaki klişe - terkibi için bir müsabaka aç-yoruz: biz şimdiye kadar bunun yerine ancak olupbitti tabirini bulabildik: Ren olupbitti'si Yahut: "— Acaba olupbitti politikacının mesulleri arasında, hiç bir meseleyi konuşmakla halledenler yok mudur?" gibi. Okurlarımız bize daha güzel bir teklifte bulunurlarsa, Pek sevineceği». B. Hitlerin teminatı Almanya asla ispanyanın sömürgelerine ve topraklarına dokunmıyacak Japonların da gönüllü göndeıxlilderine dair çıkan halerleryalanlanmaktadır #? İ Filolar faaliyette : Paris - Soir gazetesine gÖ-• re fransız harb gemileri at-i lantib sahillerinde manevralar yapıyorlar, bîr ingiliz de niz tayyaresi aynı sahil boyunca uçuyor, ve ingiliz bahriyesine mensııb birkaç ge- mi de Guta arıklarında bo-olasıyor. .^¦HsVBsVHsVnHMHHB Bugün harab olan Madridin güzel bir manzarası "JB/ (Yazısı 5. inci sayfada) Pek büyük bir kayip B. Nuri Conkrr dün gece vefat etti B. Nuri Conker Kamutay reis vekili ve Cazianteb mebusu B. Nuri Conker'in. dün akşam saat yirmiyi beş geçe öldüğünü buyuk bir acı ile haber aldık. (Sonu S. inci sayfada) fıkra Hikâyeler ve zamanlar Çat'ın meşhur elçisi Mençikof istanbul'a geldiği zaman, sadrazamı ziyarete gitti. Osmanlı hariciye nazırı Fuad Paşa, odasında, kendi ziyaret sırasını bekliyordu. Elçi sadrazamın yanından çıktı; fakat hariciye nazırına uğramaksızın, kapıya doğru ilerledi. Yanındakilere soyuyordu: — Hariciye nazırı bir fransız taraftarı imiş. öyle adamlarla görüşememl Fuad Paşa müteessiren istifa etti. Viyana kongresi esnasında Fransa, kendi tarafından olan, Ali Paşayı murahhas göndertmekte ısrar etmişti: . Vîyana'dakİ Arif efendi mUnaslb değildir!" diyordu. İngiltere ise, biraz sonra, fransız taraflısı Ali Paşayı îstanbula getirtip, yerine, kendi taraftt-sr Rcşid Paşayı yollattt. Meşrutiyetteyiz: Çar elçilerinden Çarikof, Büyükdere'deki elçilik binasının önüne telgraf direği konmasını İstemiyordu. Bizim şimdiki doğu vilâyetleri umum müfettişimiz Tahsin Üzer, o vakit. Beyoğlu mutasarrıfı idL Elçiyi yatıştırmak üzere Büyükdere-ye gitti. Çarikof merdivenlerden inerken, kendisine haber verdiler. Hiddeti! hiddetli: — Mutasarrıf gibi küçük memurlarla mı görüşmeğe kaldım? diyordu. 0M Mütarekede bu Çarikof İstanbul'a hicret etti; aç kaldığı için geçim parası bulmak üzere, Tahsin Uzer'İn çocuğuna ders vermek ricasında bulundu. • Geçen sene Ankara Palas*ta bir rus birkaç resim satabilmek için, otel müdüründen ricada bulunuyordu Kendini şöyle takdim etti: — Ben Çarl-kof'un yeğeniyim! •** Bu fıkraları, son hazin tezadlara varmak için yazmadık: fransrzca La Jour gazetesi muharririnin, Türkiyede, hâli niçin devam etmediğine yanıp durduğu tatlı zamanların hangileri olduğunu göstermek için hatırlatıyoruz, - Fa tay SAYFA 2 ULUS 12 SOÎMKAMU- Fransız gazeteleri Sancağa dair neler yazıyorlar ? Information'un bir makalesi O I-. 60 JEUCI 7 JAKYJEA 11137 Finıınciere, Econonıüjuc et Politiqııc 'S Pc Information gaze litika sütunlarinoA*. re fırlamış olan İskenderun Sancağı meselesi, esasen kâfi derecede karışıklık unsurlarım kendinde cemetmiş olan ka-moy üzerine tehdidler serpecektir. Bu, eski bir nizadır ki gerginliklerinin birdenbire farkına varılmış, olduğu şu 1937 yılının ilk günlerinde de. bir kaç hafta öncekinden daha az ciddî değildir. Buna rağmen, dolambaçlı politikanın mu-tad usulleriyle sükûn bulacağına inanılmak istenilmiştir. Halbuki milli vekarm bahiskonusu olduğu münakaşalar - ve türklerinkinden daha kökleşmişi de yoktur - basit İ7İ niyet inancalariyle asla sükûn bulmaz. Pu itibarladır ki türklerin Fransaya karşı * Ueblcri, azalmak şöyle dursun, büyümekte ve hattâ milletler cemiyetinin gelecek konseye bırakılmış olan münakaşaların yaklaşması Ölçüsünde büyümektedir. Makûl, açık ve kati bir ifade, şüplıesuki, anlaşmazlığın kötü taraflarını izaleye kâfi gelirdi. B. Leon Blum'un hükümeti bu ifadeyi kullanmak istemiş ve sarih bir tarzda kullanmıştır. Fakat, geç kalınmış dcğU miydi? Suriye hakkında yeni bir rejim ilân edilmeden öncedir ki Türkiye için halâ bir Suriye* meselesinin mevcud olduğu hatırlanmak lâzımdı. Füvaki, bu mesele nedir? Bu mesele, ilâve edilen giriftliklerindcn az çok doğru tefsirlerinden ayıklanınca pek basit görünür. Fransa, Suriye idarecilerine karşı milletler cemiyetine iştirak edecek bir nevi müstakil devlet kurulmasına müzaharet ederek, mandasını tadÜ etmek teahhüdüne girişmiştir. Suriye devleti içine, tabu İskenderun Sancağı da girmek gerekti. Zira oralar manda aluna konulmuş eski osmanlı imparatorluğu toprakların dan dır. Fakat Antakya vc İskenderun mıntakalarmda nisbeten ehemiyetli ve kuvvetli surette teşekkül etmiş bir türk azlığı yaşamak- Toprak kanunu projesi bir komisyonca tetkik ediliyor Toprak kanun projesini tetkik etmek üzere sıhat ve içtimai muavenet vekâletince bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon dün saat on beşte sıhat ve içtimai muavenet veküi B. Refik Saydamın reisliğinde ük toplantısını yapmıştır. Komisyonda dahiliye vekâleti namma vekâlet hukuk müşaviri B. Ekrem bulunmuştur. tesinin başlığı tadır, idari iktidar Fransaya aid kaldıkça, bu türklerin hakları meselesi güçlükler çıkarmıyordu, çünkü Fransa Türki-yeye eski bir hürmetkar dostluk ilham etmektedir ki venizelİst politikanın bıraktığı acılıklardan sonra, yerinde olarak, tarafımızdan canlandırılp tazclendi-rilmeğc çalışılmıştır. İmdi, yeni Türkiye, eski imparatorluğunun hassas noktalarında yerleşmiş mülctdaşiarının arab-lann idaresi aluna konulmasını asta kabul etmiyecektir. Ve işte bu sebebledir İd Fransa tarafından teklif edilmiş olan "ihtilâfı Lahey enternasyonal adalet divanının hakemliğine tâbi tutmak" hal şeklini reddetmiştir vc etmektedir. "Aşın milliyetçiliklerin fenalıklarından işte bîri daha" denilecek. Bu doğrudur. Fakat unutmayalım ki o vahametli "milliyetlerin hakları" meselesi, Versay muahedesinin esası olarak. Cumhur reisi Vüson tarafından teklif edilmiş, muahede Ue hal olunmamıştır. Esasen her hangi milli bir talebin müzakere ve muahede yoluyla halledilmiş olduğunu da makûl surette Üeri sürmek de kabil delildir. Şu halde bugünkü ihtilâfın tehlikelerini mübalagalandtrmayalrm. fakat uzun zaman askıda bırakılmış olan Sancak ve azlıklar meseleleri gibi korkulu mase-baklar bulunduğunu da hasrımızdan çıkarını yalım. Hattâ 1914 den önceki tarihin bir kısmı da bunlardır. İş dairesinin çalışmaları İş dairesi, İş kanunu hükümlerinin tatbiki bakımından icab eden nizamname ve talimatname projelerinin hazırlıklarına devam etmektedir. İş dairesi, altıncı Adana bölgesi teşkilâtında müfettişlik işlerini görmek üzere İktisad vekâleti hava ticareti şubesi müdürü B. Avni A-nkkökü tayin etmiş vc B. Arıkkök dün akşam A danaya hareket etmiştir. Vize kasabası inkişaf ediyor Vize — Birkaç sene evel sönük vc durgun bir vaziyet gösteren Vize kasabası şimdi içtimai vc iktisadi saltalar da Çok canlanmış bulunmaktadır. Her gün yeni bina yükselmekte ve bilhassa çarşı boyu yeni dükkân vc mağazalarla süslenmektedir. Köylerde ise köy kanunu tamamen tatbik edilmektedir. Bugün her köyün muntazam mektebi ve irtibatı temin eden köy yolları ve telefonu vardır. Basın birliği projesi üzerinde çalışmalar İstanbuldaki yabancı gazete ve ajans mümessilleri Ankaraya geliyorlar Basın bırı.gı projesi etrafında görüşmek, t. ....m,! ....!. kolaylıklarımdan, kuiüblcrinden istifade edecekleri birliğin statüsü hakkında mütalealarını bil-uirmek üzere istanbulda bulunan yabancı gazeteler ve ajanslar mümessilleri, basın genel direktörlüğü tarafından şehrimize davet cdilmiş'terdir. Bu gazeteciler, İstanbul mümessilimiz Neşet Atayın refakatinde olarak Ankaraya geleceklerdir. Gelecek gazeteciler şunlardır: Vra-dini gazetesi muhabiri Naum: Stefani a-jansı muhabiri Josef de Falco: Daily Te-lcgraph ve Christian Moniter gazetleri-nin muhabiri VValton; Times ve Ncw -York Times muhabiri Kcrmick; Great Britain and the Est. Obrerver, Christian, Century muhabiri Gueron; Balkan Presse ve Paris - Soir muhabiri Langas. Reu-ter ve Associated Pres muhabiri Canu-ti; Petit - Parisien muhabiri W. Sperco, Frankfurter Zcitung muhabiri Ader-holdt. Bu gazeteciler, hükümet merkezinde geçirecekleri bir iki günden istifade c-derek şehrimizi gezmek ve tanımak imkânım da bulacaklardır. Basın birliği etrafındaki görüşmelere esasen şehrimizde bulunan Tass ajansı mümessili Stocklİnski, D. N. B. ajansı mümessili Schmidt. Havas ajansı mümessili Hilpert de iştirak edeceklerdir. Hurda haline I gelen bir vapur tamir edilecek İstanbul, 11 (Telefonla) — Geçen seneki büyük fırtınada Zonguldakta kayalara çarparak parçalanan ve batan "Üsküdar,, şilebi battığı yerden büyük güçlüklerle çıkarılıp lstanbula getirilmiştir. Kasımpaşadaki fabrika ve havuzlar müdürlüğü, hurda halinde satılması düşünülen bu vapuru tamir e-derek yeni denecek bir hale sokmayı taahhud etmiş ve işe başlamıştır. Umumî müfettişler konferan sında kararlaşan rapor Dahiliye vekâleti umumi müfettişler konferansında esasları karar la şar ak hazırlanmış olan raporun temize çekilmesini bitirmiştir. Rapor imzalar tamamlandıktan sonra baş vekâlete verilecektir. İRANA GİDEN MEMURLARIMIZ DÖNDÜLER İranla bir ticaret anlaşması akdi İçin Tahran'a gitmiş bulunan heyete dahil İktisad Vekâleti memurları şehrimize dönmüşlerdir. Heyet reisi B. Cemal Hüsnü İle haricîye vekâleti muhasebe müdürü B. Hakkı Ateş ve Hukuk Müşaviri B. Kemal bugünlerde beklenmektedirler. Anlaşma esasları hakkında alakadar daire henüz bir malûmat vermemiştir. Çağrı * Arzuhal Encümeni bupün grvp içtimaından sonra toplanacaktır. * Maarif Encümeni bugün grup içtimaından sonra toplanacaktır. * Dahiliye encümeni 12-1-1937 salı günü grup İçtimaından sonra toplanacaktır. GÜZEL SANATLAR AKADEME-SİNDE İstanbul. 11 (Telefonla) — Güzel sanatlar akademisinde bu yıl bazı İslâhat yapıldığı ve yeni profesörler getirildiği cihetle derslere geç başlanıldığını göz önünde tutan Maarif Vekâleti, so-mestir tatilini kaldırmağa karar vermişti. Talebe bu karanı itiraz ve vekâlete müracaat etmek istemişse de. akademi müdürlüğü bu hareketin roü-sebbiklcrinîn tecziyesi için tahkikata başlamıştrr . IS asıl yazdır? Yazı iıtiyen birine, büyük bir —= muharririmiz, vaktinin darlığından bahsetti. Bu zat: *'— Canım, arzu etsen iki dakiada yazı verirdin"' dedi. Cevab: "— Ben iki dekikada değil, kırk iki senede yazarım." » * » Fransız akademisi azasından Henrİ Lavedan, "Unutulmadan önce" adını verdiği hatıralarında bu cevabı teyid e-diyor.- "... Fıkralarsmı — şu berbad tabirle, yumurtlamakta olduğumdan bahsedenler bu yumurtlamanın — ne kadar çalışmaya, ne kadar düşünmeğe, yazıp bozmağa, tekrar tekrar yazmağa ve yine çizmeğe mal olduklarım, ah, bir bilselerdi!..." Müşterek radyo dili Radyonuzu açtığınız zaman yalnız müzik değil, birçok da söz dinliyorsunuz. Bu sözler, çeşid çeşid dillerle söyleniyor ve çeşid çeşid davaları müdafaa ediyor. Şikago'daki Skot radyo lahora t u-van şefi E. H. Skot, eğer bugün olduğu gibi bu sözlerin onda dokuzu dinlcnmİyecek, anlaşılamıyacak ise kısa dalga yayanı için harcanan masrafla esneğin boşa gideceği kanaatindedir. Skot diyor ki: "Başka başka memleket ve muhitlere mensub milletler arasındaki enternasyonal nefret ve kıskançlık, "Cenevre" konferanslariyle yatıştırılıp halledileceğe benzemiyor. Milletleri bîr araya getirmek ve onların biribirlerİne karşı iyi niyetlerini uyandırmak; için bütün dünyaya şamil müşterek bir radyo dili vücuda getirmelidir. Bu dil, Ido, Esperanto, tadil edilmiş lâtince ve yahut basitleştirilmiş bir ingilizce olabilir." Develer. Faşistler ve antifaşistler Bundan altı ay kadar evvel fransız lax tarafından yapılmış bir istatistikte faşistlerle antî-faşistlerİn ve faşist dostu olmryanların harb kuvvetleri şu rakamlarla gösteriliyor! Faşistler: Herkes, fazla gördüğü şeyden b kı-yor. Yollardaki gidip gelmeyi ağırlaştırdığı, bir takım nakil vasıtalarının zamanında geçip gitmesine engel olduğu i-çin Filistinin bir takım yerlerinde deveyi kaldırmışlar. Bu haberi veren bir amerikan dergisi altına ilâve ediyor: — Nerede şu develer; bir hayır sahibi çıkıp ta onları bizim Amerikaya getirse... Acele Asker tayyare Almanya İtalya Yekûn Faşist müttefiki: Japonya Yekûn Anti - faşistler: Rusya Fransa Yekûn Anti-faşist mütteJihi: 1,365,000 1,2,0.000 4.300 4.0U0 2,615,000 8.300 250.000 2,100 2,865,000 10,400 1,200.000 4,000 645,000 4,000 1,854.000 8,000 Köy kalkınması etrafında çalışmalar Köylerimizin malî, iktisadî, ziraî ve içtimaî vaziyetleri tetkik ediliyor Dahiüye vekâleti, köylerimiz hakkında geniş ve tam bir surette malûmatlan-mak ihtiyacını karşılamak üzere bütün vilâyetlere bir tamim göndererek, Üişti-rilen cetvellerde her köyün vaziyetini gösterecek izahatın doldurulması ve nihayet şubat sonuna kadar bu işin tamamlanması lüz umunu bildirmiştir. Bu cetveller doğrudan doğruya köy muhtar ve öğretmenleri tarafından verilecek malûmata istinaden nahiye müdürlerinin nazareti altında doldurulacak, kaymakamlar ve valiler tarafından toplanarak kontroldan geçirildikten sonra vekâlete gönderilecektir. Bilhassa şu malûmat İstenmektedir: Köylerin nüfus ve ev vaziyeti, köylerin malî ve geçen seneye aid büdce vaziyetleri, köylerin manevi şahsiyetine aid her türlü mülk, mal ve havyanlar, pazar, panayır ve lonca vaziyetleri, kültür vaziyeti, içme suyu, sulama, sıhat, temizlik ihtiyaçları, köylerden ücret alan köy a-damlan. hayir cemiyetlerine yardım vaziyeti, telefon şebekesi ve köy radyosu, yol, mezarlık ve umumiyetle imar vaziyetleri. VUâyederden gelecek olan doldurulmuş cetveller vekâlet köy bürosu tarafından tasnif edilerek malûmat istatistik rakamlar halinde tesbit edilecektir. Bu suretle memleket köylerinin hakikî vaziyetini gösterecek tam bir yazma yapd-mış olacak ve köy kalkınması için girişilecek faaliyetlerin programı, mevcud ihtiyaçlara vc imkanlara göre lecektirj | KÜÇÜK HABERLER \ * Denizyolları işletme idaresi müdürü B .Sadettin iktisad vekâletiyle temas etmek üzere şehrimize gelmiştir. * Denizyolları ve A kay işletme idareleriyle fabrika ve havuzlar teşkilâtının 1937 mali büdcesİ dünkü resmi gazetede çıkmıştır. * İktisad Bakanlığında iktisadî mevzular üzerinde, etüdler yapmak ü-zere bir "kalkınma bürosu" teşkil edileceği hakkında bazı gazetelerin neşriyatı alakalı makamlar tarafından tek-zib edilmektedir. * Büyük Millet Meclisi Ziraat encümeni dünden itibaren ipek böcekçiliği hakkındaki kanun projesinin müzakeresine başlamıştır. * Ziraat Bakanlığı tarafından hazırlanan zeytincilik kanunu projesi, fikir ve mütaleaları alınmak üzere diğer bakanlıklara gönderilmek üzeredir. ingiltere Yekûn 213,000 2.067,000 5.600 13.600 \ — Gelecek sene burada bulunmıya-cağım için 1938 yılınızı da kutlarım^ Yetmiş bir yaşında bir koştu ıt Trevor Davis isminde, yetmiş bir yaşında bir ingiliz vardır ki her hafta on mil Kros - Kantri koşusu yapar. Bu adam, bu işe yirmi yaşında iken, yani bundan elli bir sene önce başlamıştır. İhtiyar koşucu, bu zaman zarfında 25,521 milden fazla koşu yaptığını hesablamaktadır. HAVA Meteoroloji enstitüsünden aldığının malûmata göre, dün Ankarada saat 14.30 da kuvvetli rüzgârla beraber hafif kar yağışı başlamıştır. Sühunet sıfırın altında bir dereceden yukarıya çıkmamıştır. Dün Marmara sahilleri, Ege mm takası, orta ve cenubî Anadolu yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış orta Anadoluda ve Bursada kar diğer yerlerde yağmur şeklinde olmuştur. Yağışlatda metre murabbaın* düşen au Mersinde 22, Tarsus ta 17, A-danada 10 kilogramdır. Hava sühuneti dün, evvelki güne nazaran cenub ve. şarkî Anadoludan başka yerlerde 2 - 6 derece arasında soğumuştur. Soğuma en çok orta Anadoluda kendisini göstermiştir. En düşük dereceler sıfırın altında Çorumda S, Sivas ve Malatyada 8, Karsta 19 derecedir. Dün yurdun en sıcak yerleri sıfırın üstünde olmak üzere Samsonda 13, A danada 14, Antalyadu L6 derece idi. 12 SONKANUN 1937 SALİ ULUS SAYFA 3 ALMANYA ve FAS İspanya meselesi dallanıp budaklanıyor. Birkaç gündenberi Paris ten ve Londra'dan gelen haberler, Almanyanın Fas hakkında çok yakın a-lâka göstermeğe başladığını, hattâ Frankoya gönderilen bir kısım alman -gönüllülerinin" Fasa çıktığını bil-dirmektedir. Fransız gazetelerinin neşriyatı, milletlerarası münasebetlerini eski Agadir buhranının atmosferi içine attı. Fas üzerinde Fransa ile Almanya arasındaki ihtilaf harbtan evel iki memleketi birkaç defa harba kadar »ürükliyordu. Mesele etrafındaki buhran ilk defa 1904 nisanında İngiltere ile Fransa arasındaki itilâfın İmzası üzerine çıkmıştı. İngiltere 1882 senesindenberî işgali altında bulundurduğu Mıs-r'da yerleşmeğe karşılık olmak üzere Fransaya Fas'ı terketmişti. 1880 Madrid muahedesiyle her devletin müsavi hakka sa-hib olacağı teahhüd edilmiş iken, İngiltere ve Fransa'nın Almanyaya sormaksızın ve aralarında böyle bir anlaşma yapmaları Almanyada derin bir iğbirar uyandırdı. Ve almanlar Fransa'nın Fas'ta yerleşmelerine mani olmaya karar verdiler. Bu işde ispanyanın ve italyanın da kendileriyle beraber olduğunu sanmışlardı. Halbuki yanılmışlar. Çünkü Fransa, 1900 senesinde Italyaya Trablusgar-bı vadermekle Fas üzerindeki iddialarını satın almış, ispanyaya da In-gilterenin ısrar ve tasvibiyle şimalde bîr mıntaka ayırmıştı. Fransanın müttefiki. Rusya bu a-ralık Japonya ile Uzak Şarkta harb ediyordu. Almanlar ağır bastılar. Fas - Mısır itilâfını yapan fransız dış bakanı Delcasse istifa etti ve Fas meselesinin Alcesiros'ta toplanacak bir konferansta müzakeresine karar verildi. Aleesîros konferansı toplandı. Fakat kabul ettiği karar Fransa'ya müsaid idi. Çünkü ingilizler fransızlara ellerinden gelen yardımı yaptılar. Fas meselesi bundan sonra bir defa 1909 senesinde ve son defa olmak üzere de 1911 senesinde iki buhrana daha sebeb oldu. Ve Agadir limanına Panther harb gemisinin gönderilmesi ile çıkan sonuncu buhranda!» Almanya ile Fransa uzlaştılar. Uzlaşmaya güre, Fransa Almanya'ya Kongo sömürgesini terke-diyor. Almanya da Fas üzerindeki iddialarından vaz geçiyordu. Fransa 1912 senesinde Fas üzerine himayesini ilân etti ve 1904 pazarlığı Ue İspanyaya tahsis edilen mın-takayı da İspanyaya terketti. Fakat iki şarta bağlı olarak: 1 — ispanyanın bu mıntakayı başka bir memlekete terketmemesİ. 2 — Bu mmtakaya ecnebi asker çıkarılmaması şartiyle. Görülüyor ki ispanyaya terkedi-len mıntaka ispanya tarafından alınmış değil, ispanyaya Fransa ve daha doğrusu ingiltere tarafından verilmiştir, ingilizlerin bu noktadaki menfaatleri şudur: İspanya yarım adasının cenub ucu olan Cebelitarık ingilizlerin ellerindedir. Bunun karsı sahili olan Ceuta ise, ispanyollara aiddir. Ceuta'nm ispanya elinde kalması işine elverdiğinden, ingiltere. 1904 senesinde bu limanm etrafındaki mmtakayı da İspanyaya vermiş ve o zamandanberi de ispanyanın elinde kalması noktasında ısrar etmiştir. Görünüyor ki Fastakİ bugünkü vaziyet fransız ve ingiliz diplomasisinin eseridir. Ve bu {statükonun muhafazası da her iki devleti yakından alâkadar eden bir meseledir. Bu itibarladır ki Almanyanın çok tehlikeli bir yol üzerinde yürüdüğü iddia edilebilir. - A. S. ESMER ATİNA AMELE OCAĞI AÇILDI Atina. 11 (A.A.) - Aünada amele ocağı dun resmen küşad edilmiştir. İş bakanlığı müsteşarının nutkuna cevab veren iş genel konfederasyonu mümessilleri, amele dünyasının, işçi sınıfının lehine olarak büyük İslâhat yapmış olan hükümete karşı minnettarlığını ifade etmişlerdir. Yakında Pire, Selanik, Volo Kavala ve diğer şehirlerde de ocaklar açılacaktır. B. Hitler elçileri kabul etti Fransız elçisinin söylevine dostane bir cevap verdi Berlin, 11 (A.A.) — Yılbaşı kabul resmi bugün her zamanki gibi devlet reisinin ikametgâhında yapılmıştır. B. Hitler ordu mümessillerini kabul etmiştir. Harbiye nazın kısa bir nutuk söylemiş ve devlet reisini ve muhtelif heyetleri ve öğle zamanı da elçiler heyetini törenle kabul etmiştir. Elçilerin en kıdemlisi olan papanın vekili hasta olduğundan fransız sefiri B. Fransuva Ponse elçiler heyeti namına şu hitabeyi söylemiştin "— Bu kadar endişe ve kaygılarla yüklü olan böyle bir senenin başlangıcında dostane bir surette biribirimizc mülâki olmaklığımız ve milletler için daha iyi bir istikbalde işbirliği hususundaki hararetli arzularrmızı izhar etmekliğİ-miz teselli verecek bir şeydir. Bu senenin bütün milletlerde sosyal nizamm ve enternasyonal selâmetin hakikî zimanları olan ezelî adalet prensiplerinde kuvvetle kökleşen manevî bir yükselme ile tebarüz etmesini temenni ediyoruz. Bir kelime ile söyliyeyim: Bu senenin bütün milletler atasında ve her milletin kendi camiası içinde sulhun saltanatını hakikî surette temin etmesini temenni ediyoruz. Bu yeni sene zarfında A İman yanın maddî ve manevî sahada sarfedeceği gayretlerle milletine daha büyük bir refah temin etmesini ve gerek Avrupa ve gerek dünya sulhuna daha geniş mikyasta yardımcı olmasını diliyoruz." B. Hitler teşekkür makamında söylemiş olduğu nutkunda ezcümle şunları söylemiştir: "— Almanya cenabı hakka karşı de- rin şükran hisleriyle mütehissis olduğu halde geçen seneye doğru memnuniyetle bakabilir. Milletimizin mevcudiyetini temin etmek için girişmiş olduğumuz mücadelede sarfettiğİmiz gayretler büyük muvaffakiyetlerle neticelenmiştir. Diğer taraftan biz Almanyaya dünyadaki vaziyeti bakımından bütün büyük milletlerin müstefid olmakta oldukları haklan da temine muvafak olduk. Fakat bilhassa tebrike değer nokta Almanyada bir çok milletlerin yükü altında ezilmekte olduklan bîr musibeti hafifletmiye muvaffak olmakhğımızdır. Bu musibet işsizlikdir. Bu yeni sene zarfında da milletin selâmetine matuf olan bu işe devam deceğİz. Buna bütün kuvvetimizi hasredeceğiz ve bu musibeti hafifletmek için alman milletinin ekonomik istiklâlini temine çalışacağız. Bundan maksadımız Almanyayı diğer rnilletlerle alâkası kesilmiş bir hale getirmek değildir. Kanaatimiz şudur ki hakikaten salim bir milli ekonomi hususî şahısların salim ekonomilerine dayanabilen ve umumiyetle cihandaki ekonomik buhranın halli muhtelif milletlerin çekmekte olduklan dahilî, siyasi ve ekonomik buhranın halline bağlıdır. Alman milletinde siyasî, ahlâkî ve ekonomik düzen kurmaya çakşırken kanaatimiz şudur ki bunu yapmakla zatı alinizin de bİhakkin telmih buyurduğunuz kaygılan, endişeleri ortadan kaldırmış olacağız. Umid ederim ki bütün milletlerin terakkisine geniş mikyasta yardım edecek olan çalışma birliğimize devam hususundaki bu halisane arzumuz diğer hükümetler tarafından da anlaşılacaktır." Japonyada bir ihtilalci teşkilatı Tokyo, II (A.A.)— Domei ajansı bildiriyor : Sansür, 350 kişinin medhaldar olduğu ihtüâlci komployu şimdiye kadar gizlemiştir. Bu memnuiyet kaldırılmış olduğundan bazı genç ihtilâlcilerin bir "genç ziraatçücr birliği" kurarak orduda bir isyan hareketi hazırladıklarını ve büyük şehirleri yakmak suretiyle harab ederek bütün memlekette anarşist komünler tesis etmek istedikleri anlaşılmıştır. Bu işte umumi nizamı ihlâl suçundan dolayı 350 kişi yakalanmıştır. Hareket Şefleri arasında meşhur muharrirler vardır. Formos adasında komünistler Tokyo, 11 (A.A.) — İç bakanının bildirdiğine göre, Koredeki Formos adasında, Japonyada vc Şanghayda, çoktan -beri menfi bir faaliyet gösteren 350 kadar komünist yakalanmıştır. Bunlar bir isyan plânı hazırlamakta idiler. BİR YARIŞTA FACİA Biarritz, 11 (A.A.) — Spor müsabakaları, bir hatâ yüzünden facia üe neticelenmiştir. Hem yaya, hem de bisikletle yapılan yarışa iştirak eden üç koşucu bir med esnasında boğulmuşlardır. ÇIC ALTINDA KALANLAR Lucren, 11 (A.A.) — Dört Kanton gölü üzerinde kaymağa giden kafilenin bir kısmı bir çığ altında kalmıştır. Derhal bunların yardımına koşulabilmiş ise d« ancak bir kişi kurtarabilmiştir. Diğerlerine ölmüş nazariyle bakılmaktadır. Danzig - leh müzakereleri Varşova, 11 (A.A.) — Danzig senatosunun resmen haber verdiğine göre. Milletler Cemiyeti tarafından Polonya-ya tevdi edilen vazife hakkında bir müd dettenberi devam eden Danzig - Polonya müzakereleri müsbet bir neticeye varmıştır. Bu ayın on yedisinde Cencv-reye hareket edecek olan B. Bek bu husustaki raporunu Milletler Cemiyeti konseyi huzurunda okuyacaktır. Filibe'de şiddetli bir kar fırtınası Sofya, 11 (A.A.) — Filibeden bildirildiğine göre fevkalâde şiddetli kar fırtınaları hüküm sürmektedir. Telgraf muhaberatı tamamiylc durmuştur. Troçki Meksikada Aristokratlar mahallesinde 5?'ato B. Troçki Meksika, 11 (A.A.) — Yapılmakta olan müzakereler neticelenirse Troçki nezaret altında bulundurulması kolay olan Mcksikamn aristokratlar mahallesine yerleştirilecektir. Lindberg'in okyanosu geçtiği günün yıldönümü Paris, 11 (A.A.) — Lindberg'in Nev-york - Paris tayyare seferinin onuncu yıldönümü biraz taahhürle kutlanacaktır. Merasim bu ayın biriyle otuz biri arasında hava nazırının himayesi altında yapılacak ve bu münasebetle ter-tib edilecek yarışlara bütün dünya tayyarecileri iştirak edebileceklerdir. Bu husustaki nizamnameye göre ya-rrşta birinci gelene bir milyon 150.000, ikinciye bir milyon ve üçüncüye de yarım milyon verilecektir. Beynelmilel hava federasyonunun spor nizamnamesine göre yapılacak olan bu yansa müte-addid motorlu her tipte tayyareler iştirak edebilecektir. Almanyaya giden ingiliz hava erkânı Londra, U (A.A.) — Hava bakanlığı, alman hava bakanlığı tarafından kânunuevvel başında yapılan davete icabet ederek. Vis mareşal Kurtney'İn başkanlığında tayyare zabitlerinden müteşekkil küçük bir grupun Önümüzdeki pazar günü Almanyaya giderek beş altı gün kalacağını bildirmektedir. iki alman hava generali geçen sene Ingiltereyi ziyaret etmişti. SON DAKİKA Klod Farer in bilgisizce yazdığı bir makale Paris, 11 (A.A.) — Anadolu Ajansının hususî muhabiri bildiriyor : Klod Farer "Lc Jurnal" da ve "neden türkler bize meydan okumağa cesaret ediyorlar?,, serlavhası altında neşrettiği bir makalede diyor ki : "Çünkü biz ektiklerimizi biçiyoruz. Renin işgaline karşı sustuk . intihabatta hiç bir fırkanın programında buna karşı protesto yoktur. Bu alâkasızlığa ilâve olarak sosyal masraflarla, devalüasyonla malî itibarımız da sarsıldı. Yiğit ve zengin milletimize kirrse inanmaz oldu. Ruslarla anlaşmış görünerek türkle-ri ve balkanlıları kızdırdık. Bu memlekçtıerde zafımızdan istifadeye fırsat kol-lıyan intikam isimli gizli bir teş'.cİlât bile vardır. "Farer Antakyanın Suriye-ye aid olduğunu ve bu meselede Fransanın, menfaati kadar millî şerefinin de mevzuu bahs olduğunu kaydederek makalesini bitirmektedir, „ Bu makale hakkında Pöti Jurnal şu mütalaayı yürütmektedir. "Bir akademi azasının harici siyasette bu kadar bilgisizliği hayret bahşdır. Moskova ile ittifak eden ilk devlet Atatürk'ün Türkiye sidir vc bizlerin Rusya - Fransa paktını bir Fransa • Türkiye itilâfiyle itmametmemiş olmamız tenkid edilmelidir.,, Petit Journalin bu bilgi noksanı hakk mdaki mütaleası şüphe yok bütün türk-lerin efkârına tercüman addedilebilir. General Göring Italyaya gidiyor Berlin. 11 (A.A.) — Purusya başvekili general Göring kısa bir müddet istirahat etmek İçin bugünlerde zevcesiy le Italyaya gidecektir. Basın özetleri GENE HATAY. Cumhuriyetteki baş yazıtmda. Yunus Nadi, fransız gazetelerinin davamı -zm mahiyetini tahrif ve dostumuz o-lan bazı devletlerin şüphelerini tah -rik maksadiyle kasten ortaya attık -lan yanlış malûmat ve haberlerden şikâyet ederek "biz iskenderun . Antakya ve havalisinin Türkİyeye iade -sini istemiyoruz ki onu bir hudud işi telâkki etmeye ve ettirmeye imkân olsun" drp'or ve ilâve ediyor: "iskenderun - Antakya ve havalisinde muahedelere rağmen böyle olan bu vaziyetin Irakta en ufak şikâyete bile mahal vermeyen kati hudud vaziyet-leriyle mukayesesi efkârı aleyhimize teşviş etmek isteyen bir mugalatadan başka bir şey değildir." Peyami Safa dn Fransada resmî ağızların, Sancak meselesinde tü-k mntbıa-tının bir anlaşmaya manî olacak şidd-Ite yazılar neşrettiği hakkındaki İddia -larını yersiz ve manasız buluyor, «sil hakikatleri kendi efkârı umumiyele-rınden gizleyen, türk isteklerinin mahiyetini tahrif eden fransız gazete -leri böyle bir iddianm varid olabile -ceğini anlatıyor . Son Postada Muhittin Birgen de diyor ki: "Fransanın müsteml'k-ei tarafı. Türkiye için kabulü mümk:in bir hal şekline varılıncaya kadar, daha pek çok tecrübeler yapacaktır. Biz fransız milleti ile türk milleti a -rasında hak ve adalet esası üzerine kurulmuş tam, pürüzsüz ve sağlam bb dostluk tesis edecek havayı yaratın-caya, yani Sancak türkleri, türk olarak almaları lâzım gelen haklan a -lıncaya ve Fransa ile aramızda mesele kalmayıncaya kadar mücadele -ye devam edeceğiz." ORMANLARIMIZIN KORUNMASI.. Cumhuriyette imzasız bir makale, başbakanımızın ormanlarımızın muhafazası lüzumu etrafında parti gru-punda söylediklerinin memlekette ne kadar sevinç uyandırmış olduğunu kaydederek, ormanları korumanın esaslı ve umumî teşkilâtı yanında, orman işletmelerinin de bu vazifeyi görme yolunda hizmetlerde buluna -bileceğini söylüyor. Muharrir, bugün birçok hususi orman işletmelerinin bu vazifeyi görmekte olduğunu, bunların hükümetle elbirliği yaparak daha genişlemesinden ormancılığımız İçin ancak fayda doğabileceğini ileri sürüyor. KÖY KALKINMASI ETRAFINDA Cumhuriyette köycü imzasiyle o-kuduğumuz bir makale, köy kalkınması için alınmakta olan büyük ve esaslı tedbirlerin bütün kÖycüleri no kadar sevindirdiğini kaydederek, bu kalkınma işinin mütehassıslardan mü* bir heyet vasıtasiyle sıkı bir surette plânlastırılmasını, müstakil bir devlet teşkilâtının bu davayı yürütmesini temenni ediyor. TÜRKİYE - İTALYA. Ciornale d'ltalia nın türk - italyan münasebetlerine dair makalesini tahlil eden Muhiddin Birgen, bu gazetenin italyanın Montrö muahedesine iştiraki keyfiyetinin doğrudan doğruya Türkiye ile italya arasında müzakere ve halledileceği hakkındaki sözlerini memnuniyetle karşılıyor, yalnız, şimdiye kadar Türkiyenİn italya ya karşı husumetkâr bir tavır takınmış olduğu hakkındaki iddiayı yersiı buluyor. Türk efkârıumumiyesinden bir kısmında mazide bazı italyan gazetelerinin yersiz neşriyatı yüzünden hasıl olmuş endişeler bulunsa bile, bu efkârıumumiyenin ekseriyetle türk hükümetinin İtalya cihetinden ciddi tehlikenin mevcud olabileceğine asla inanmamış olduklarını kaydederek» aralarında hiç bir ihtilâf mevzuu bulutun ı yan türk - italyan dostluğunun, ingiliz - italyan Akdeniz anlaşmasının vaziyeti aydınlatmasından sonra, çok daha kuvvetleneceğini ve bizzat iki devletin iktisadi menfaatlerinin bu dostluğu dikte etmekte olduğunu söylüyor. ULUS 13 SONKANUN 1937 ÇARŞ\MRA ON YEDİNCİ YİL. NO: 5554 adı.w. '"»imizdir HER yerde 5 kuruş Sancakta Kanlı Bir Reyhaniye vakasında dört türk öldürüldü! Tabancalarla türklere saldırdılar " Başbetke CENEVREYE DOCRU Falih Rtfkt AT AY Türkiye ile Fransa'nın isteği üzerine, Milletler Cemiyeti konsey toplantısı ikinci kânunun 21 ine bırakılmıştır. Bundan mak-sad, uzlaşma imkânları araştırmak üzere daha üç gün vakit kazanmaktır. Kamutay Parti Grupu toplantısına aid tebliğlerden öğrendiğimiz üzere, son günlerde Fransa Dış Bakanlığı, Başvekil Mösyö Leon Blum'un bizzat bir anlaşma zemini aramak hususundaki vadini tekrar etmiş ve tekliflerimizi tesbit ederek, Paris'e yollamaklı-ğrmızı bizden istemiştir. Konsey toplantısına iki gün kala, fransız ve türk delegeleri Cenevre'de raportörle birleşeceklerdir. Eğer iki taraf arasrndn bîr anlaşma olmuş-•a, raportör, bunu kaydedecek, eğer olmamışsa, tezleri yaklaştırmak üzere son bir teşebbüste bulunacaktır. Konseye müracaatı *nrz paktın 11 inci maddesine is-tmnd -w.,.-u,. olduğundan, bir karara varılmak için. Fransa \\n Türkiye dahi iştirak etmek şartı ile, konsey azası reylerinin ittifakı esastır. Bu o demektir ki, kon-«eyde. iki taraftan birinin redde -deceği her hangi bir karar verilemez Olsa olsa, raportörün tavsiyelerinden istifade ederek, kon -sey, yeni bir anlaşma mühleti bırakmak arzusunda bulunabilir. Formaliteler bun/ardır. Fakat, hakikat odur kİ bu mesele ayın 21 inde halledilmemiş olmak demek, Milletler Cemiyeti imkânları içinde halledilmek tahi iflâs etmek demektir. Millî bir hak ve şeref davasmda, doğrudan doğruya ve derinden derine bu davaya alâka bağlamış olanların sabrı ise uzun süremez. Sancak anlaşmazlığının iki hakikati üzerinde ısrar edelim: biri, meselenin sürüncemeye tahammülü olmamak: ikincisi, Sancak türklüğüne tam bir hayat emniyeti vermek esası bulunmadıkça, ikinci derece tavizlerin hiç bir değeri olmamak! 1936 ya kadar tatbik olunan id,u mn neticesi, Sancak sınırlarından bize doğru, sağa sola seyahat edildikçe, bütün faciası ile görülür: her tarafta Sancak göçmenlerine rast gelirsiniz. Milleti-»»n talü İle uğraşabilecek münev-VerUr, Türkiye merkezlerine sı -gmmak zorunda kalmışlardır. Dışarıya doKru daimi bir darılma ve içende da.mi bir ezilme! Sancağı Sur.yeleştirmek için, evvelâ Türksüzleştırmek üzrmd,. Bugün îH1" „^W!Cak j-TÜ*"" h^kmda-kı telkinlere dikkat ediniz: bu telkinler şimdi yanlış olsalar da eğer yerli idarenin tasavvuru de . vam etseydi, bugün hakikat ola. caklardı. Hattâ, birgün, " — Lüt. fen geliniz. Sancağı dolaşınız, (Sonu 3 üncü sayfada) Sancağa boyuna arab getiriyorlar Görmenler Beylanda Şam, 12 (Hususî) — Kânunusaninin dokuzunda Reyhaniye'de türkler tarafından büyük tezahürat yapılırken AmuL köylerinde türkler sürekli bîr heyecan yaşamışlar ve binlerce türk saatlerce devam eden tezahüratla bulunmuşlardır. Nümayişçiler "Yaşasın Atatürk, yaşasın Hatay, yaşasın istiklâl,, diye bağırmışlardır. Bu nümayişlere kadınlar da iştirak etmişlerdir. Türklerden üç kişi öldü. Haleb, 12 (Hususi) — Kânunusaninin 10 uncu günü öğleden sonra bitaraf müşahitler heyeti ansızın Rcyhaniyeyc gelmiştir. Heyetin geleceğini ancak 10 dakika evel haber alan türk halkı tarafı dan istil'bal Hurmujlard-r. Heyetin Reyhaniycyc geleceği hükümet tarafından bılımiıp halde türkler bundan haberdar edilmemişler, buna mukabil ma- Dün Basın Birliği projesi etrafında konulmak üzere şehrimize gelen ecnebi gazetecileri Dış Bakanımızla konuşurlarken Sancak işi hâfâ vuzuhsuz olmakta devam ediyor T. R. Aras dün gelen yabancı gazetecilere Kamutay grupunda söylediği gibi Sancak işinde müsbet veya menfi bir değişiklik olmaıhgım tekrarladı da 300 kadar arab toplanarak Rcyhaniyeyc sevkolunmuştur. Ellerinde sopa ve tabanca bulunan arablar Reyhaniye sokaklarında: "Yasasın Suriye hükümeti" diye bağırarak nümayiş yapmışlardır. (Sonu 2. ıncı sayfada) Paris büyük elçimiz Vionet ile konuştu Paris, 12 (A.A.) — Dış İşleri Hakanı B. Ivon Delbos Sovyet Büyük Kirişini kabul etmiş ve B. Vionet'de Türkiye Büyük Elcisi ile uzun bir görüşme yapmıştır. Birkaç ^iiııılenberi Sals-kür'de istirahat etmekti- -lan B. I'.lııııı perşembe sabahı Paris'e dönmüştür. ispanya'ya dair Hitlerin teminatı memnuniyetle karşılandı B. Hitlerin, elçiler heyetini kabul ettiği esnade fransız elçisine Almanya-nın İspanyanın ne topraklarında ne sömürgelerinde asla gözü olmadığına daîr verdiği teminat her tarafta bilhassa İngİlterede büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. Bütün ecnebi gazeteleri bu beyanatı büyük sevinçle tefsir etmektedirler. Bu husuta gelen haberle 3. üncü sayfamız dadı r. f Nuri Conkerin cenazesi bugün büyük bir törenle kaldırılıyor Fransanın Berlin büyük elçisi François Poncet, tngilterenin Berlin büyük elçisi Sir Eric Phipps"le konuşuyor Nuri Conkerin Bingazİde AtatÜrkle beraber alınmış bir resmi. [Soldan ikinci Atatürk, sağdan ikinci Nuri Conker'dir.] (Yazısı 6. ıncı sayfada) KAMUTAY GRUPUNDA Dıs bakanımız * siyasi vaziyeti izah etti C. H. P. Kamutay Grupu bugün (12-1-937) Antalya Saylavı Dr. Cemal Tunca'nın başkanlığında toplandı. 1 — Yozgat saylavı Emin D ram an. Kamutay Parti Curupu başkanlığına verdiği bir sual takririnde: Yozgat vilâyeti ilk okul öğretmenlerinden bir kısmının mahalti idarece hizmetlerine nihayet verildiği ve bu yüzden bası mekteblerde tedrisatın durduğu ve bu Öğretmenlerin haksızlığa uğradıkları ifadesiyle vâki şikâyetleri üzerine Kültür Bakanlığının yaptırdığını işittikleri tehkikatın ne netice verdiği ve bu u-sulsüz hareket vaki ise müsebbipleri hakkında ne muamele yapıldığı vc bundan sonra bu gibi hallerin vukua gelmemesi için bakanlığın ne gibi tedbir (Sonu 5. inci sayfada) Türkiye Basın Birliği projesi etrafında görüşmek ve bu şekilde elde edeceği bütün vasıtalardan istifade etmek hususlarını görüşmek üzere şehrimize davet edilmiş olan lstanbuldaki ajans ve yabancı gazeteler mümessilleri, gazetemiz İstanbul mümessili Bay Neşet Halil (Sonu S. inci sayfada) Fık 1030 Bu rakamı görünce, belki de, İsmet tnönünün 1000 kombinasından bahsedeceğimi zannetmişsinizdir. Hayır, bir İstanbul telgrafının haberini tekrar etmek istiyorum: Istanbulda endüstriyi teşvik kanunundan istifade eden küçük büyük fabrikaların sayısı 1000 i bulmuştur. Endüstriyi teşvik kanunu! Fakat bunun ne manâsı var.' Asıl tesbit edilecek nokta şudur: eğer kapitülasyonlar devam etseydi, istanbul şehrinde 1000 değil, 1 fabrikanın yaşamasına imkân yoktu. Çünkü emperyalistler tarafından, endüstri saadetleri, metropol yığınlarına ayrılmıştır, istanbul ise* Dürttü öbür şöhretlerini bir tarafa bırakınız, hakikatte bir yarı-sömürge pazarı IdL istanbul artık, sıra Ue İki maaş verilmemekle, bütün geçim İmkânları buhran geçiren bir şehir olmaktan çıktı. Eskiden, orası, bilhassa türkler A Çin, sadece bir memur şehri idi. Büo\ ceye bağlı bir şehir, yani bir çocuk başı, boynu ve göğsü altında bir dev kar* mî Şimdi o boy atıyor; başı, ve onunla bütün azasının nisbetleri normal bir eb'ad kazanıyor. Gerçi eski Babıali s*-nıfı, orada, tanıdıklarının azaldığım görüyorsa da, hayat kaynaklarını daha tabii şartlarla tesis eden yeni bir cemi' yet kabuk tutmağa başlamıştır. Her türlü hürriyetleri müdafaa etmek kudretinde bulunan bu devlet, merkez değişmekle en çok kaybettiği zannolunan sevgili şehre dahi, kabili, yetlerinin bütün inkişaf imkânlarını temin etmiştir. Hükümet gişesindeo aldğınt. Ar» rupa endüstrisinin satış şubeleri olan. Galata, Beyoğlu, Eminönü ve Çakmakçılar dükkân ve mağazalarına ödeyen haraçgüzar istanbul, artık, alnının teri Ue geçinmeğe başladı. - Fatay •- \J a SAYFA 2 ULUS 13 SONK.ANUN 1937 ÇAK.^A; İrSA Sancakta kanlı bîr çarpışma Reyhaniyedeki çarpışmada dört türk öldürüldü (Başı 1. inci sayfada) Müşahidler türk heyetiyle görüştükten sonra nahiye müdürünün delaletiyle a-rabiardan da üç kişilik bir heyeti kabul etmişlerdir. Arab beyeü müşahidlerin yanından çıktıktan sonra arablar ellerindeki sopa ve tabancalarla türk halkına hücuma başlamışlardır. Bu hücum karşısında turklcr, arablara sükûnetle hareket etmelerini ve tezahürattan vaz geçmelerini bildirmiş iseler de arablar tecavüze devam etmişlerdir. Hükümet milisleri de ar abların hareketine İştirak ederek süngü takmışlar türklerin üzerine hücum etmişlerdir. Türk halkı süngü ile de dağılmamış: "Biz hakkımızı istiyoruz, istiklalimizi istiyoruz" dîye bağırmışlardır. Milis kumandam tarafından türklere karşı a-teş emri verilmiştir. Bu hâdisede Kliklerden üç kişi Ölmüş ve sekiz kişi yaralanmıştır. Bu malûmata göre de yalnız dört türk yaralanmıştır. Rcyhaniycdc müşahidler heyetini ziyaret eden türk heyetleri kadın ve erkek türk. kurt ve çerkeslerden mürek-kebti. Çerkesler ve kürtlcr kendilerinin dahi türk olduklarını ve türklerle beraber Hatayrn istiklâlini istediklerini arab-larla katiyen beraber yaşıyamıyataklarını müşahidler heyetine bildirmişlerdir. Müşahidler heyeti kürtlere: "Siz türk değilsiniz,, diye hitap etmiş, bunun üzerine kürtler asabi bir halde: "Biz tama men türküz. hiç bir farkımız yoktur." cevabım vermişlerdir. Sancak dışından arab getiriyorlar. Lazkiye, 12 (A.A.) — Fransızlar ve mahalli hükümet memurları tarafından sancak haricinden bir takım arablar celb edilmekte vc bunlar teslih edilerek türk mıntakalarına bir tehdit unsuru o-larak sakverümektedir. Sancağa yeni kuvvetler geliyor Haleb, 12 (Hususi)— Sancağa yeniden hariçten kuvvetler getirilmektedir. Ha-lebten Reyhaniycyc kuvvetli bir jandarma müfrezesi gönderildiği gibi diğer kasabalardaki silâhlı kuvvetler de takviye edilmiştir. Aşiretler şapka giyiyor Haleb, 12 (Hususi) — Kürt dağında Hannan ve oğlu Mehmed halk ile müritlerine şapka giydirmişlerdir. Hannan ve oğlunun bu hareketi mandater devlet amirlerinin hoşuna gitmemiş, müritler arasında irtica tahrikatı yapmak için Hakbten Şeyh Ali Galib'in oğlu Mehmed sureti mahsusada Kürt dağına, gönderilmiştir. Fransızlar tarafından yapılan tahrikâta rağmen son günlerde Hannan aşiretinden bin kişi şapka giymişlerdir. İngiliz konsolosu görmenlerle konuşlu Humus. 12 (Hususi) — İskenderun İngiliz konsolosu cumartesi günü Antakya'ya gelerek müşahidlerlc görüşmüştür. li'U'i ağa yaralandı Şam, 12 (A.A.) — Meşhur Haço a-ğa, vatanîlere mensup bir mebusun kardeşi tarafından ağır surette yaralanmıştır. Bir otomobil soyuldu Haleb. 12 (Hususi) — Hacılar civarında Aktcpe yakınında meçhul şahıslar tarafından bir otomobil soyulmuştur. Otomobilin şoförü türk, içindekiler A-merikalı idi. Karakola pek yakın bir sahada bu hareketin yapılması silâhlı muhafızların, jandarmaların soyguncuları yakalamamaları dikkate lâyıktır. Gormenler Aktepede Lâzikiye, 12 (Hususî) — Sancakta dolaşmakta olan bitaraf müşahitler Kı-rıkhandan sonra Aktepeye gitmişlerdir. Orada kendisine mebus süsü veri -len Mahmud ve arkadaşları görüşmüşlerdir. Bunların müşahitlerle fransızla-rm arzu ettiği gibi görüştüğünü gören halk müşahitler Belana vardıkları zaman ayrıca mülakat istemişlerdir. Halkın talebi kabul edilmiştir Müşahitlerin bulunduğu binanın civarında topla- nan kesif halk kütlesi de tezahüratta bulunmuş, diğer mıntakalarda olduğu gibi "Yaşasın Atatürk; yaşasın müstakil Hatay" dîye hislerini vc dileklerini göstermiştir. Görmenlere çekilen telgraf Lâzikiye, 12 (Hususî) — Rey haniye ahalisi tarafından görmenlere çekilen 10 sonkânun tarihli ikinci protesto telgrafında: Halkm protestolarına görmenlerin cevab vermemelerinden dolayı müteessir oldukları bildirildikten sonra şu esaslar tebarüz ettirilmiştir: 1. — Hükümetin mesul adamları Hatay istiklâli aleyhinde hareket etmişlerdir. Ekalliyet unsurlarına mensup bazı kimseleri tehdid. tezviri ve para kuvvetiyle elde ederek Suriye bayrağını çektirmişlerdir. 2.;— Hakikate ve halkın dileğine tevafuk etmiyen bu hareketten doğacak mesuliyet tamamen mesul hükümet çıdamlarına aiddir. 3. — Türkler dükkânlarını kapamak suretiyle yaptıkları nümayişlerle An-takyalı kardeşlerinin hislerine ve emellerine iştirak etmiş olduklarını İspat etmişlerdir. 4. — Halk Halayın istiklâlini istemektedir. Türkler bir mukabil nümayiş tertib etmişler Antakya. 12 (A.A.) — Havas Ajansının hususî muhabiri bildiriyor: Türkler bugün büyük bir mukabil nümayiş tertib ettiler. Kamyonlarla dağlardan indirdikleri beş bin köylü türk ay yıldızlarla sokaklar -dan geçtiler. Dün köylerine avdet edememiş olan dağlı arablar bugün hükümet vasıtalarİyle köylerine İade edilmişlerdir. Çarşılar kapalıdır. Yalnız a-h,dııım iaşesine hizmet eden birkaç dükkân açıktır. Umumî müfettişlerin raporu Umumî müfettişler toplantısında Dahiliye Vekâletine aid görüşülen işlerin raporu tanzim edilerek dün Başvekâlete sunulmuştur. 1I1L11İMİI Yeni avukatlar kanunu projesi Ceza davasının neticesine göre ücret tayini menedilîyor Avukatlar kanun projesini gözden geçirecek olan komisyon bugün saat M de adliye vekaletinde çalışmalarına başlayacaktır. Ankara, istanbul, Adana, Balıkesir, Bursa, Diyarbckir, İzmir, Manisa, Samsun ve Trabzon baroları komisyona iştirak edecek mümessillerİnin isimlerini adliye vekâletine bildirmişlerdir. Davet olunan diğer barolar da komisyona iştirak edeceklerini haber vermişlerdir. Yenİ avukatlar kanun projesi avukatlığı amme hizmeti mahiyetinde bir meslek addetmiş ve gayesini avukatların hukukî bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine tahsisini, tarafların hukukî münasebetlerinden veya karşılıklı menfaatlerinden doğan ihtilâfların hakka uygun olarak halline tavassut ve umumiyetle mahkemelerle diğer resmi mercilere kanunun tam olarak tatbiki hususunda yardım etmek suretinde tesbit etmiştir. Projede avukat ücretleri hakkında asgarî ve azamî olmak üzere iki tarife kabul edilmiş, ceza davasının neticesine göre değişen ücret tayini men olunmuştur. Hukuk davalarında dava edilen mikdara nisbetle tayin olunan veya her ne suretle olursa olsun hasılı davada iştiraki ta? a mm un eden ücret mukavelenameleri de tamamiyk batil sayılmıştır. Projenin ehemiyetle kayde değer yeniliklerinden biri de yaşlı veya muhtaç avukatlar için tesis etmiş olduğu yardım şeklidir. Bundan böyle asliye mahkemesi bulunan her yerde fakir halkın işlerini takib İçin birer adlî müazharet bürosu kurulması ayrı bir fasıl halinde projeye İlâve edilnuştir. Proje komisyonda müzakere edilerek son şeklini alacak ve baş vekâlete takdim olunacaktır. iplik buhranı doğru değil Afyon inhisarı iplik üzerinde yapılmak istenilen ihtikâra meydan vermemek içîn Avrupaya büyük mikyasta iplik siparişi vermiştir. İktısad Vekâleti (G.l.R.) kararnamesinin B. listesine bıraktığı listelerden gerekse serbest pozisyonlardan ihtiyaç mikdarında ithalât yapılması için icab eden tedbirleri almıştır. Vâki müracatlar isaf edilmekte olduğuna göre bir iplik buhranı olduğu hakkındaki haberlerin spekülasyon yapmak istiyrnler tarafından i-şae edildiği anlaşılmaktadır. îstanbula gelecek ecnebî talebe gurupları İstanbul. 12 (Telefonla) — Bahar ve yaz mevsimlerinde ikisi ingiliz ve diğerleri Avusturya talebe birliklerine mensub üç grup îstanbula gelecektir. Bunlar lstanbulda ve muhtelif şehirlerimizde otomobil ve motosikletle gezintiler yapacaklar, kış sporları yap -mak için de Erciyeş ve Uludağa çıkacaklardır. İş beyannamelerinin tevziine başlanıldı İstanbul, 12 (Telefonla) — İstanbul iş bürosu iş beyannamelerini alâkalılara dağıtmağa başladı. Bu beyannameleri vermekle mükellef olanların sayısının 3-4000 arasında olduğu tahmin e-diliyor. Kamutay çağnWı * Dahiliye encümeni 13-1-1937 çarşamba günü saat 10 da toplanacaktır. • Arzuhal encümeni bugün umumi tç((m:ııT;iTT .1 İunI.uiiiluMiii i * Memurin kanunu muvakkat encümeni, bugün. Kamutay içtimaından sonra toplanacaktır. Çiftçilerin borçlarına dair kanun Ziraatı koruma ve genişletme için 1337-1341 seneleri Maliye, Ziraat ve İktısad Bakanlıkları büdcelerinde açılan fasıllarda çiftçilere tevziat esnasında yapılan yardımlardan doğan borçların taksite bağlanmasına ve faizlerinin affına dair olan kanun lâyihası Başvekâletten Kamutaya sunulmuştur. Kanun lâyihasına göre çiftçiler, borçlarını, beş müsavi taksitte ödiye-ceklerdir. İlk taksit 1 haziran 937 de ödenecek, diğerleri de birer sene fasıla ile tahsil edilecektir. Kanun meriyete gireceği tarihe kadar geçen zamana aid faizlerle borçları kısmen veya tamamen daha evel ö-demİş olanların faizden doğan borçları af fedilmiştir. Taksitini zamanında vermİyen borçlu için kanunda müeyyide mevcuddur. İmtina tarihinden itibaren borç muac-celiyet kesbedecek ve tahsili emval kanununa göre tahsil edilecektir. Bundan başka. Ziraat vekâleti tarafından hazırlanıp Vekiller Heyetinden geçen orman koruma teşkilâtının askerîleştirilmesi hakkındaki kanunla, esbabı mucibesi ve baremin ilk üç derecesindeki memurlara Ankarada ev kirası verilmesi hakkındaki kanun lâyihası da Kamutaya gönderilmiştir. liri ikiid Şov'a dm Bernard Şov, söz sırası düşürdükçe amerikalılara takılır. Meselâ, bir defa şunları söylemişti: —Amerikada akıllı adamlara mahsus bir tımarhane açılsa, ebediyen boş kalır! Amerikalılar da, arada bir, söz sırası düşürüp irlandalı edibe çatmaktan geri kalmıyorlar. Meselâ: Filadelfiya'da çıkan Times - Unİon geçenlerde şu satırları yazmıştı: "Bernard Şov, kendisinin Amerikada en tanımını; ve sevilmiş adam olduğunu iddia ediyor. Bunu bilmeyiz; fakat bu iddiasından, kendisinin In-giltercnİn en nikbin adamı olduğu anlaşılıyor." Atlanta Constitution da Şov'a şu iğneyi batırıyor: "Bernard Şov, seksenini aştığı hal. de gayet çalışkandır. Yalnız kendisine hiç bir şey yazmadığı 1925 senesinde Nobel mükâfatı verildiğini biliyor musunuz?" 1936 senesi, maraton koşusunda bayrağı 1937 senesine teslim ediyor. (Stokholm'da çıkan Sondagsnissc - Strix'den) Doğru söz Zamanın iki kudreti vardır: Bir eli ile yıkar, öteki eli ile yapar. Chateaubriand Amerikadaki işsizler ordusu — ¦ ¦¦ '—' Harb sonran dün- yasının en büyük derdi şüphesiz ki işsizliktir. Harb m uyandırdığı ekonomik buhran işsizleri, işsizler de buhranı artırdı. Amerikada 1897 den 1929 senesine kadar işsiz sayısında büyük bir dalgalanma görülmediği halde 1929 dan sonra arttıkça artmıştır. Amerikan mîllî ekonomik araştırmalar bürosu şefi albay Leonard P. Ayres'in amerikan işsizleri hakkında yaptığı istatistikte amerikali işsizlerin biribi-ri ardınca gelen senelerde ne kadar arttığını görebilirsiniz: 1929 1,361,000 1930 4,109,000 1931 8,498,000 1932 12,710.000 1933 13,036.000 1934 12,130,000 1935 12374,000 1936 12,892,000 Amerikan iş federasyonunun ka. naatine göre bugün Amerikanın endüstri durumu 1929 senesindeki seviyesine çıkarılsa bile gene memlekette 5,000,000 işsiz kalacaktır. ispanyada enternasyonal şampiyonluk maçları (Şanghayda çıkan North China Daily Nevvs'dan) ¦Mm — Bu, kış sporları eğlenceli şeyler, istersen büyük yaz tadilinde de plajlara gideceğimize buralara gelelimi ,f Vaat sSV'jl ic2w*xy^rı ** --JLîr \ Bir kamyon kazası İstanbul, 12 (Telefonla) — Bugün şehrimizde bir kamyon kazası oldu. Beşiktaşta tramvay deposunun önünde durmakta olan vatman Sıtkıya şoför Alinin idaresindeki kamyon çarptı. Sıtkmın yarası ağırdır. |—HAV A -f- Meteoroloji enstitüsünden aldırımız malûmata göre bugün Ankarada sühunet sıfırın üstünde 2 dereceye kadar çıkmıştır. Yurdun diğer yerlerinde, Kocaeli, Ege ve Orta Anadolu ile Karadeniz kıyılarının, Ordunun garbında kalan kısmı, Cenubî Anadoluda. Antalya ve Kars yağışlı geçmiştir. Yağış Antalya Samsun ve Sinobda yağmur diğer ta -raflarda tamamiyle kar şeklinde olmuştur. En çok yağış Antalyada olup metre murabbaına 62 kilo su bırakmıştır. Kar bugün Kocaeli ve Ege bölgesinde de toprak üstünü kısmen kaplamış ve Bursada 7, Yalovada. Turgud-luda 3, Manisada 1 santimetre kalınlık yapmıştır. Hava sühuneti düne nazaran Şarkî Anadoluda biraz soğumuşsa da yurdun diğer mmtakalarmda küçük farklarla aynı vaziyeti muhafaza etmiştir. En düşük derece sıfırın altında Karsta 24 dür. En yüksek sıcaklıklar Rizede U, Dörtyolda 16 derecedir. lstanbulda kar İstanbul, 12 (Telefonla) — Şehrimizde oldukça şiddetli bir fırtına var. Fasıla ile kar yağmaktadır. Fırtına Ka-radenizde şiddetini bilhassa hissettirmektedir. Denizlide kar Denizli. 12 (A.A.) — Dün gündü* ve gece durmaksızın kar yağdı. Her taraf karla kaplandı. Bu sabah kar tekrar başladı. Acıpayam ve Davas ilçeleri yolları kapandı. Aıiıimlc kardan domuzlar köye indi Artvin, 12 (A.A.) — Karın fazlalr-ğından domuzlar köy ve kasabalara iniyorlar. Borçkada kasabanın yanında yaralı bir domuz bir adamı parçalamış ve birini de yaralamıştır. Bu fırsattan istifade edilerek kazalarda ve köylerde sürek avları tertib edilmek suretiyle şiddetli mücadeleye başlanmıştır. Şimdiye kadar vilâyet dahilinde avlanan domuzların adedi 500 ü geçmiştir. 13 SONKÂNUN 1937 ÇAK^aividm ULUS SAYFA 7 SERMAYE MESELESİ Amerika, sanayii çok ilerlemiş bir memlekettir. Fakat siy ile sermaye arasındaki münasebetlerin nazımı cilan teşkilât Amerikada çok geride kalmıştır. Bunun başlıca sebebi. A-merika sanayiinin »imdiyekadar büyük bir bolluk içinde çalışması ve hem sermayedarı, hemde işçy» **t' min edecek kâr temin edebilmesidir. Amerika sanayii önce, memleket ihtiyacını tatmin etti. Sonra Cenubi Amerika vc Uzak Şark piyasalarını ele geçirdi. Busırada büyük harbin çıkması Amerika sanayiinin çok seri inkişafına yardım etti. Amerika sermayesi çok kazandı. Kazancının bir kısmını işçilere damıttı. Amerika işçisinin yaşama seviyesi yükseldi. Amerika isçisi iyi yer, ipek gömlek giyer, kaloriferli ve radyolu apartımanda yaşar. Hususî otomobili ile işine gider. Avrupalılar Amerika i-o vnin bu lüks" hayatma; Okyanus aşm bakıp ta sordular: — Acaba Amerika, Avrupayı bu derece meşgul eden siy ile sermaye arasındaki münasebet meselesini kendine mahsus usul ile hal mi etti? Meğer bu manzara aldatıcı İmiş. 1929 buhranı Amerikanın refahını silip süpürdü. Sanayi bir buhran içine atıldı. Ikiler kaldı. Ameri- kada ansızın, Avrupanm harbtan evelki devirlerdenberi meşgul olduğu isçi meselesiyle karşılaştı. Fakat A-merika tecrübesiz olduğundan bu büyük meselenin nasıl halledileceğini bir türlü kestiremiyor. Roosevelt, dört sene evci tatbik etmeğe çalıştığı Ne w Deal kalkınma programiyle işçi ile sermaye arasında münasebetleri tanzim etmeğe çalışmıştı. Fakat kanunu esasi buna mani oldu. New Deal ile alınacak tedbirleri, sanayicilere gönül rızasiyle kabul ettirmeğe çalıştı. O da yoruldu. Şiradİ Amerika büyük bir kriz İle karşıkarşrya gelmiştir. İki aydır merkez amelesi grev yapıyorlar. Bir haftadanberi de otomobil amelesi greve başlamışlardır. Ceneral Motors denilen büyük otomobil şirketinin altmış dokuz fabrikası kapanmıştır. Ve grevlerin gittikçe tteniflrmektc olduğu bildiriliyor. Amerikanın bu işçi kımıldanmalarına karşı aldığı bazı tedbirler, Avrupa daki sanayi memleketlerinin yarım asırlık hayat safhalarını görme. mczlİk ve bİlmemezÜk gibi geliyor. Mesela grev çıkan bir kasabadaki mahkeme. İsçileri grev yapmaktan meneden bir emirname vermiş. Bu emirnameyi tebliğ İçin fabrikaya giden memur vazifesini neden yapamadığını şöyle izah ediyor: — O kadar kalabalıktı ki emirnameyi tebliğ edemedim! Bu, sanayi hayatındaki terakkileriyim dünyayı hayrette bırakan Amerikada geçen hafta oluyor. Roosevelt geçen gün, Amerika meclisinin açılma celsesinde işaret ettiği gibi, siy ile sermaye arasındaki münasebetle, rin tanzimi büzün Amerikayı karşılayan en c'.emİyetlİ iktisadi ve içtimaî meseledir. Yoksa Amerikada, bu meselenin hallinde taallül gösteren bazı memleketler gibi ihtilil İle karşılanır. - A. S. ESMER MS HAİİIMİİIİI Kısa Dış Haberler FAS VE İSPANYAYA DAİR B. Hitlerin teminatı her tarafta büyük memnuniyet uyandırdı Paris, 12 (A.A.) — Berlindeki fran- ki Roma da aynı veçhile hareket eylı * Lilde umumi içtima halinde toplanan demir sanayi ajan ve mühendisleri 2 ye karşı 317 reyle greve devam etmeye karar vermişlerdir. * Bir ingiliz bombardıman tayyaresi İngiltre şimalinde Vindlov civarında yere düşerek parçalanmıştır. Tayyarede bulunan iki asker ölmüştür, diğer bir Uy yare kazasında da bir pilot ölmüştür. * Los Anjelosu kar fırtınası burada 19 kişinin Ölmesine sebeb olmuştur. B. Göring B. Musolini ile görüşecek Roma, 12 (A.A.) — B. Goering ile sevcesi, yarın akşam buraya gelecekler ve Venedik sarayında B. Musolini tarafından kabul edileceklerdir. sız elçisi B. François Poncet, bu sabah buraya gelmiştir. Bir hafta Pariste kalacaktır. Kendisi, hariciye nazın B. Dcl-bos tarafından kabul edilmiştir. Almanyanın verdiği teminat ve İngiltere Paris. 12 (A.A.) — Londradan haber verildiğine göre, İspanyanın koloni topraklan üzerindeki hakimiyetine dair alman hükümeti ve Fas ispanyol otoriteleri tarafından Fransaya verilen teminat hakkında Paristen ve Berlinden gelen haberler ingiliz mahfillerince büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Londra mahfilleri Fas meselesinin inkişafım endişe ile takib etmekte idi. lngilterenin ispanyol kolonisinin statüsünü herhangi bir şeküde tadil İçin olacak bir ecnebi müdahalesine karşı gelmiş olacağı muhakkaktır. Bu İtibarla, bu hususta hüküm suren endişelerin bertaraf edilmesi çok memnuniyete şayan bir hâdise olarak telakki edilmektedir. Vasiyette hissedilir bir iyilik varahr Paris, 12 (A.A.) — Sabah gazeteleri, başmakalelerinde Berlinde kordiplomatiğin B. Hitler tarafından kabulü esnasında, Fransa büyük elçisi ile B. His ler arasında teati edilen teminatı mevzuu bahis etmektedir. Fransız gazeteleri, bu teminatın vaziyette doğurmuş olduğu selâhtan dolayı büyük bir memnuniyet izhar etmektedir. Pöti Pariziyen gazetesi, B. Hitlerin, lransız diplomatik mahfilinde çok mü-said bir tesir uyandırmış olan dünkü beyanatına hususi bir ehemi ye t atfetmektedir. PÖti Jurnal'da vaziyette hissedilir bir iyilik başgöstermiş olduğunu kaydetmektedir. Bu iyilik bütün Avrupa merkezlerinde ve bilhassa Londrada büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. Ekselsior gazetesi, Berlin fransız -alman müzakereleri üzerine vuku bulan bu selinin fransız dış işleri bakanlığınca çok büyük bir memnuniyet uyandırdığını yazmaktadır. Almanlar ve Fas Londra, 12 (A.A.) — Times diyor ki: Bütün raporlar, halihazırda Mclilla-nın bilamel bir alman üssü bahrisi haline gelmiş olduğunu teyid etmektedir. Tayyare meydanı Uc deniz tayyarelerine mahsus istasyonu, alman teknisiyen-leri tarafından işgal edilmekte ve Jun-kers ve Dornier tayyareleri tarafından kullanılmaktadır. Hemen hemen bütün ispanyol memurlar gitmişlerdir. Tctuuıı'da da başka bir hava üssü vardır. Orada duran alman tayyareleri 12 ile 30 arasında vc hattâ bazen daha fazladır. Mclüla yakınımla kâin Atlyl'de tayyarelerin bombardımanlara karşı iltica etmeleri için bir yer İnşa edilmek üzeredir. Almanlar ve Mader adaları Paris, 12 (A.A.) — Portekiz elçiliği, almanlann Yeşılburun ve Mader adasına hulul etmeğe başladıklarına aid haberleri yalanlamaktadır. Varisle Londra arasında nol.tai nazar teatileri Roma, 12 (A.A.) — Popolo di Roma gaztesi, İspanya meselesinden bahseden yazısında diyor ki: 'Bu mesele hakkında Londra ile Paris arasında noktai nazar ihtilâfları mevcud olduğu artık şüphesizdir. Fransa, Fas meselesi dolayısiyle "Hırsız var„ diye bağırırken Londra, soğuk kanlılığını muhafaza etmektedir, nasıl inektedir. Piccolo gazetesi, hali hazırda Pariste Almanyaya karşı tahrik siyasetinde mutedil davranılmak lüzumu kabul ve teslim edilmekte, çünkü bu meselede lngilterenin müzaharetine güvenilmi-yeceği bilinmektedir. Tevere gazetesi, Fransanın İspanya meselesinin halli için şimdiye kadar yapılmış olan bu teşebbüsleri ciddi surette tehlikeye düşürmekte olan tahrik siyaseti aleyhine şiddetle hücum etmektedir. Nazarı dikkati Fasa çevirmek için tertib edilmiş olan manevra hakikaten İyi düşünülmüştür. Zira böyle bir yalanda sebeb olmadıkça fransanın t-talyada müdahalede bulunmağa taraftar olduğunu İlân etmeıi müşküldür. İspanyol Fası, bugün İspanyaya karışmak İçin bir vesile olacaktır. Bu münasebetle basit insanlar üzerinde tesir yapmaktan hâil kalm.yacak olan meşhur bir takım 'hukukî,, delillere isti-nad olunmaktadır. İki taraftan gelen gönüllüler Salamanka, 12 (A.A.) — Bir beyanname neşreden Burgos hükümeti Faşta alman tahşidatı hakkındaki yalan haberleri protesto etmektedir. Bu beyannamede ezcümle deniliyor ki: Milli kalkınmanın başlangıcından-beri, Fransa kızıl İspanyaya, sözde gönüllüler yollamaktadır. Meksika gönüllü ve çok mühim mikdarda silâh yollamaktadır. Belçika da, sahte pasaport imali ve ispanyol bolşevistleri lehine olarak komünist unsurlar arasında gönüllü kaydetmekle uğrasan bîr büro bile tesis edilmiştir. Çekoslovakyada ve diğer memleketlerde aynı mahiyette teşekküller mevcuddur. Bizzat Valance kızılları, Astüryada meksikalıiardan mürekkeb bir kıtanın muharebeye iştirak ettiğini itiraf etmektedirler. Madrid cephesinde .tamamiyle fransızlardan mürekkeb komünist alayları mevcuddur. Kızıl tarafta, muhtelif memleketlere mensub ecnebiler tarafından müteşekkil diğer Sir Miles Lampson lngilterenin Kahire elçisi Kahire, 12 (A.A.) — İngiliz büyük elçiliğine tayin edilmiş olan eski İngiliz fevkalâde komiseri Sir Miles Lampson bugün itimatnamesini kirala takdim etmiştir. alaylar da mevcuttur. Bu alayların za bit ve kumandaniarı da ispanyol değildir. Almanya, İtalya ve Portekiz, gizlemek külfetine bile girilmiyen bu müdahaleleri çok şiddetali bir şokide protesto etmişlerdir. Buna mukabil, milli İspanya, ne İspanya yarımadasında, ne de Faşta hiç bir alman, portekizli veya italyan askeri bulunmadığı hususunda en kati te minatı vermektedir. İspanyol sahillerinin kontrolü meselesi Londra, 12 (A.A.) — Matbuat, bahriye bakanı ile ingiliz donanması ku mandanının B. Edene yapmış oldukla rı ziyarete büyük bir ehemiyet atfetmektedirler. Aralarında ispanyaya ge mi seyriseferinin kontrolü hakkındaki meselelerin mevzuu olduğu söylenmektedir. Almanyanın Paris büyük elcisi Berlin, 12 (A.A.) — Almanyanın Paris büyük elçisi. Silizyada bulunan oğlunun bir kaza neticesinde ani ölümü üzerine bu sabah Berline gelmiştir. Elçi bugün Sili/yaya hareket edecektir. SON DAKİKA Basın özetleri HATAY DAVASI Cumhuriyet'!* Yunus Nadi, B. Blum'un, iki tarafı uzlaştıracak nasıl bir şekil bulabileceğini sorarak, en doğru ve makul şeklin, Türkiye tarafından teklif edilmiş olan üçüs konfederasyon olduğunu izah ediyor. Abd.n Daver de. konfederasyon teklifini kabul etmemek için Fransanın ileri sürdüğü Suriye vahdetini bozmamak gibi zavahiri kurtarmaya matuf delillerin ardında Iskenderunun fransızlar tarafından bir deniz üssü haline getirilmek arzusu bulunduğunu kaydederek, general Veygan gibi bir mütehassısın Trablusşam'ın bu if için daha uygun bir liman olduğu hakkmdaki mütaleasının fransız hükümetince itibara alınmasını ve Tür. kiyenin dostluğunu kaybetmek pahasına, hâlâ eski fikirde ayak diremekten vaz geçilmesini gerekli görüyor. Kurun'da Asım Us, fransız hükümetinin. Sancakta istiklâle muadil muhtariyet dediği rejimi nihayet yazılı bir teklif halinde vermeyi vadet-mesiyle ortaya çıkan yeni vaziyetin bir salâh alâmeti olmakla beraber fazla itimad göstermeye mahal olmadığı ve neticeyi azimle beklemek li-zımgeldiği fikrindedir. Açık Söz'de E t em İzzet, Fransanın, sabırlarımızın tükenmekte olduğunu takdir ederek, aradaki mühletten meseleye kati bir netice vermek için istâfade etmesini temenni ediyor. Son Posta'da Muhittin Birgen, Hatay meselesi dolayısiyls, Türk iyeyi, yeniden emperyalist ve istilicı emeller taşımaya başlryor diye garb dünyasına fitnelemeye çalışan iddiaların gülünçlüğünü anlatarak, Suriye arab-larına, ara bozmak maksadiyle kas-den ortaya atılan bu gibi iftiralara inanmamaları kendi menfaatleri iktizasından olduğunu soyuyor, ve bu gibi menfî propagandalara kapılmakla tarihlerinin en büyük hatasını işlemiş olacaklarını hatırlatıyor. KÖY KALKINMASININ USTALARI Son Postada "Çiftçi" iroz asiyle çıkan birmakale, 1308 denberi memlekette orta tahsilli ziraatçi yetiştiren mtktcblcrin sekiz yüzden fazla mezun vermiş olduklarını, bunlardan dörtte üçünün bugün meslekten u-zaklasmış bulunduklarını kaydederek Yüksek Ziraat enstitülerinden yetişen elemanların ziraat mühendisleri olduğunu, bunların yanında bu orta tahsilli eski zîraatçilerin ustabaşı o-larak çalışabileceklerini ileri sürüyor, ve bugün tekaüd maaşiyle geçinen birçok ziraatçi elemanlara toprak ve kredi temin etmek suretiyle Örnek müstahsiller meydana getirmek kün olduğunu söyliyor. Malağa şiddetli bir Iwmbardıman ahunla Cebelittarık, 12 (A.A.) — Malaganın bombardımanı şimdiye kadar görülmemiş bir şiddette olmuştur. Altı âsi tayyare, bir kaç dakika içinde şehre yüz kadar yangın bombası birakmış ve bu esnada iki âsi kruvazörde 200 obüs atmıştır. Âsüerin bir taarruzu püskiirtiildü Madrid. 12 (A.A.) — Müdafaa konseyi bugün öğle üzeri aşağıdaki tebliği neşretmiştir ; Cumhuriyetçiler, Madridin garbinde âsilerin hücumunu püskürtmüşler, bilahare mukabil hücuma geçerek düşmanı Majadahonda, Villanuvea, Dcrpardiallo ve Posuloya doğru sürmüşler vc Lagarogne yolunu açmışlardır. Elde edilen yeni mevzilerde temizleme hareketlerine devam olunmuştur. Bilbaoda kurşuna dikilenler Bayonne, 12 (A.A.) — Bılbaodan bildirildiğine göre Virgen del Carmen i-si gemi kumandanı ile çarhçıst, Bilbao mahkemesi tasalından korsanlık cur-mü ile idama mahkûm edilmiş vc bu sabah kurşuna dizilmiştir. Bunlar, hükümete aid Gelenma gemisini yakalamışlar ve bu geminin tayfasiyle yolcularını öldürmüşlerdi. Doktor Şahtın Paris seyahati Berlin, 12 (A.A.) — Doktor Şaht'ın yakında Paris'e gideceği hakkındaki şayialar şimdiye kadar salâhiyettar mahfillerde teyid edilmemiştir. Bale şehrinde beynelmilel tediyat bankası konferansına iştirak etmiş olan doktor Şaht bu akşam Berlin'e dönmektedir. Filistinde yahu di muhacereti Londra, 12 (A.A.) — Kudüsten bildirüdiğine göre, ingiliz tetkıkat komisyonu huzurunda beyanatta bulunan müftü, yahudi muhacrr.üne derhal nihayet verilmesini, yahudüerin arazi satın almalarının raeno!ı-imasını ve mandanın kaldı-rılmasmı taleb etmiştir. Başbetke CENEVREYF DOftRU {Başı t. inci sayfada) türkçe konuşan bir kişi görebilir misiniz?" davetinin yapılabileceği şartları elde etmek dahi mümkün olurdu. İşte biz Sancak türk-lü günün hayat emniyetini inanca allına alabilir bir esastan bahsetmekle Parisin haberi olsun olmasın, sömürgecilerden gelsin veya gelmesin, bu meşum tasavvura, eserini tamamlamak istidadı ver-recek herhangi bir şekli ancak reddetmeğe mecbur olduğumuzu anlatmak istiyoruz. Falih Rdkt ATAYi ------¦ Troçki Meksikada yeni^ evine yerleşti Meksiko, 12 (A.A.) — B. Troçki, trenle hükümet merkerinc doğru seya-. hatme devam etmiştir. Tren. Meksiko^ nun elli kilometre kadar yakınına geJ linçe durmuş ve Troçki bir otomobili binerek şehir civarında kendisine tahsis edilen eve gitmiştir. Bu küçük evde yalnız bir yatak odası, bir bany» odası ve bir de mutfak vardır. ULUS 14 SONKANUN 1937xPEflŞEMBE 5 incide | Hava tehlikesine karşı korunmayı | bilelim. ON YEDİNCİ YİL. NO: 5555 ADIMIZ, ANDIMIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Antakya Türklerinin Nümayişi Yeniden tevkifler yapıldı Reyhaniyede bir ço1* türk evleri basıldı Başvekil, dahiliye hariciye Vekilleri İstanbula gittiler Başvekil ismet İnönü, Dahiliye Vekili ve C. H. P. Genel Sekreteri Şükrü Kaya ve Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüştü Aras dün aksam saat 19.30 da, hususî trenle İstanbula hareket etmişlerdir. Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhalik Renda. Vekiller, Kordiplomatik, birçok Mebuslar ve yüksek devlet memurları teşyide istasyonda hazır bulunmuşlardır. Sancakta tethiş devam ediyor Yeni avukatlar kanununu tetkik eden komisyon dün toplandı. Adliye Vekili Şükrü Saraçoğlu mühim beyanatta bulunda. [Tafsilât 4. üncü say famızda dır.] Başbetke mugalatalar Fatih Rıfkı AT AY Bir haftadanberi bütün Avrupa gazetelerinde Sancak- münakaşa sına hususî bir ehemiyet verilmekte olduğunu görüyoruz. Fakat anlaşılıyor ki bu gazetelerde dış politika ile uğraşan muharrirlerin çoğu, Hatay davasına aid vesikaları bile okumuş değildirler ve daha fazla fransız neşriyatından ilham almaktadırlar. Fransız iddialarına bakılacak olursa, Sancak anlaşmazlığında yalnız Fransa'nın alakası yoktur. Mesele Türkiye ile Milletler Cemiyeti arasında, veya Türkiye türklüğü ile Suriye arablığı ara-n**»avct. biz bir manda rejimini tadil etmek teşebbüsünde bulunduğumuzdan, diğer manda devletleri ile Türkiye arasındadır. Yani anlaşmazlık Türkiye ile, Fransa'dan gayri, herkes arasındadır. Fakat Fransa lûtüfkârdır: türk dostluğunu kazanmak ve barışın tehlikeye düşmesini önlemek için, Suriye vahdetine zararı dokunmamak şartı ile, bazı tavizlerde bulunabilir. Türkiye'nin hukuk münakaşasında hiç bir netice elde edemiyeceği muhakkak ise de Fransa, bu tavizlerin bahşedilme-sîne, politika zaruretleri bakımından tavassut edecektir. Biz ne lûtüf, ne taviz, ne müsamaha istiyoruz: Hatay meselesi, tarafımızdan en başta ve sadece bir hak davası olarak ortaya atılmıştır. Eğer böyle olmasaydı, bize Revizyonculuk isnad edenler hak kazanacaklardı. Eğer böyle olmasaydı, biz gene fransız idaresi altında, Suriye - Lübnan ve Sancak konfederasyonu teklifinde değil, ilhak iddiasında bulunurduk. Biz dostluğumuzu satılığa çıkarmadık: o hiç bir paha ile Ödenemez; ancak hak ve şerefimize riayet edilerek kazanılabilir. 1921 itilafnamesini imza etmeden önce, Hatay'ın bir türk bölgesi olduğunu Fransa'ya tasdik ettirdik mi, ettirmedik mi? Fransız delegesi bu bölgenin, bir türk bayrağına hakkını teslim edecek kadar, türk olduğunu kabul etti mi, etmedi mi? İmdi fransız idaresi Suriye ve Lübnan için nasıl bir inkişaf istikameti almışsa, zaten hususî bir rejime tâbi olacağı 1921 de takarrür eden Sancak için dahi, aynı hareketi tatbik etmek zorunda idi. Sancak meselesi Anka ra'da fransızlarla bizim aramızda konuşulmuştur: Fransa'nın başka (Sonu 6. ıncı sayfada) T AY MİS BİZE HAKV ERİYOR "Ankaranın davası lehinde söylenecek çok şey vardır.,, Londra, 13 (A.A.) — Royter ajansı bildiriyor: Times gazetesi Sancak meselesi hakkında yazdığı bir makalede diyor ki: Türkiyenin davası kanunî bakımdan zayüür. Fakat şurasını kabul etmek lâ- zımdır ki, amelî noktainazardan Ankara hükümetinin davası lehinde söylenecek çok şey vardır. Filhakika İskenderun türkleri arab idaresine geçmekle büyük bir tehlike altına g; çeklerdir. Bazı (Sonu S. 11: aylada) Şam, 13 (Hususi) — Sonkânunun 12 inci günü Antakyada türkler tarafından sabahleyin saat 9 dan öğleden sonraya kadar süren muazzam bir nümayiş yapılmıştır. Havanın kar fırtınasiyle kapanmış olmasına rağmen nümayişe 20.000 den fazla İnsan İştirak etmiştir. Kadınlar, erkekler, mekteb talebeleri de muazzam kafileleı halinde nümayiş kafilesine karışmışlardır. Hasta kadınlar bile başkalarının yardtmiyle nümayiş kafileleri arasına girmişlerdir. An-takyadaki bitaraf müşahitler nümayişi Köprü civarında bir binanın kapısı ö-nünde seyretmişlerdir. Kendileri halk tarafından selamlanmışlardtr. Türk halkı nümayiş esnasında "Yaşasın Atatürk, yaşasın istiklâl, yaşasın Hatay,, diye bağırmışlardır. Tehdid devam ediyor Lâzkiye, 13 (Hususî) — Reyhani-yedeki kanlı hâdiseyi takib eden günün akşamı Kırıkhan mesalihi hassa zabiti jandarma vasıtasiyle türk ileri gelenlerini toplamak ve kendilerine asla Suriye aleyhtarlığı yapmamalarını, fr--- 1 ¦ Başbakan ismet İnönü ve Vekiller Heyeti cenazeyi takib ediyor B. Nuri Conker'in cenazesi büyük törenle Cebeciye defnedildi cklcnilmiyen Ölümü, bütün memlekette derin bir acı u-*"^yandıran Kamutay Reis Vekili ve Gazianteb Mebusu Nuri Conker, dün. büyük törenle Cebeci şehitliğine gömülmüştür. Cenaze Numune Hastahanesindcn kaldııılmış ve Hacıbay-lam camiinde namazı kılınmıştır. Törende Kamutay Reisi Abdülhalik Renda. Başbakan İsmet İnönü, Bakanlar, mebuslar, kordiplomatik, bakanlıklar ilen gelenleri merhumun oğullan vc kızı ve çok kalabalık bir halk hazır bulunmuştur. Başta mızıka olmak üzere piyade, süvari .askerî kıtalar, polis ve jandarma müfrezeleri törene iştirak etmiştir. Tabut (Sonu 6. ıncı sayfada) \ la türkün gelen tazı yet telgraflarına teşekkürleri İstanbul, 13 (A.A.) — Riyaseti Cumhur Umumi Kâtipliğinden: Aziz arkadaşı Nuri Conker'in ölümünden dolayı aldıkları taziyet telgraflarından pek mütehassis olan Rei&icumhur Atatürk, teşekkürlerinin Anadolu Ajan-»1 vasıtasiyle iletilmesini emir buyurmuşlardır. sızlara aleyhtarlık ettikleri takdirde aV* kibetlerinin feci olacağını söylemiştir. Türk mahalleleri kordon altında Humus, 13 (Hususî) — Reyhaniye-deki hâdiseden sonra türk mahalleleri {Sonu 6. ıncı sayfada) CENEVREDE Bayan Afetin mühim bir konferansı Cenevre, 13 (A.A.) — Bn. Afet Cenevre Jeografia Cemiyeti tarafından hazırlanan toplantıda türk kartografı Piri Reisin umum bahriyeye aid 1513 de yazdığı kanunlar ve çizdiği harita, •ar vt gene bu tarihlerde Krutof Ko-lombun keşfini müteakib Amerika hakkında pek mufassal ve büyük bir alâka uyandırıcı projeksiyonlu bir konferans vermiştir. Bn. Afet. kartografi ilminin o tarihlerde türklerde mevcud olduğu-(Sonu 6. ıncı sayfada) F,k ra: Cenaze Hactbayramdan geçirilirken Zade fit..... Türkiyenin Sancak buhranını çt-karmasına, Fransa - Savyetler dostluğunun sebeb olduğunu yazan Klod Farer'e gene bir fransız gazetesi bir a-kademi azasının bu kadar cahil olmasına hayret etmekle cevab verdi. İki ihtilâl, Türkiye ve Rusya toprakları henüz müttefik orduların işgali altında iken, dost oldular. Bu dostluk o günden bugüne kadar, iki devletin fikir ve politika muhitlerinde bir an bile hiç bit münakaşa ile yıpranmamıştır. Fransız gazetelerinin yarısından fazlası ise. Savyetler • Fransa yakınlığına bir felâket gibi bakmaktadırlar. Klod Farer, stksık tekrar olunan, asırlarca süren Türkiye - Fransa dost-luğu'ndan bahsetmektedir. Hakikat o-dur ki biz Fransa ile yeniden dost ol-mak istiyorsak, maksadımız, osmanlr imparatorluğu ile Fransa arasındaki dostluğu yenilemek değil, bilâkis, değiştirmektin işte bu hususta revizyoncuyuz! Klod Farer uzun müddet memleketimizde bulunan bir fransız zabitinin geçen seneler yazmış olduğu Türkiye tarihinin, fransrz arşivlerindeki vesikalara istinad ederek, tahlil ettiği dos*-luk faslını okuyacak olursa, bizim maziyi, edebiyat klişeleri ile avunmtyacak kadar iyi bildiğimizi görecektir. Eski acı tecrübelere dönmek değil, yeni hakikatler üzerinde, hak ve şeref eşidliğini esas tutan bir münasebet kurmak istiyoruz. Bu münasebetin kurulmasına, Fran-sada. osmanlı hasretini çekenlerden fazla, bugünkü Türkıyeyi tanıyanlar, sevenler ve kabul edenler yardım edecektir. - Fatay SAYFA 2 ULUS 14 SONKANUN 1937 PERŞEMBE Cenub Mektublari: A D A hudut N A Bölgesi Fakat cenubun bir de yepyeni olan bir vasiyetinden bahsedelim: Cenub, imparatorluk battıktan sonra bir hudud memleketi olmuştur. Ve bir hu-ılud memleketi gibi döğüfmüştür. Kadın - erkek -çocuk - ihtiyar butun Türkiye'nin milli kurtuluş destanımla ilk yeri almışlardır. Her yılın 5 ikinci kânun günü. Türkiye'nin belki de en büyük bayrağını göklerine çekmekle, cenup kendini titiz, uyanık ve sinirli bir nasyontdizmin kültüne vermiştir. --- YAZAN - însan, kendi vücudunu nasıl tanırsa yurddaş da yurdunu öyle tanır. Konyalı Konya'yı, Adanalı Adanayı. İstanbullu İs -tanbulü tanıyabilir. Ve. sevebilir. Bu, yurddaşltk demek değildir. Buna hemşerilik (r£gi-onalisme) diyebiliriz. Osmanlı ımpa -ratorluğu. türkü ve Türkiye'yi bundan daha ileri bir şuur merhalesine götü -remeden batmıştır. Ve o zamanın en büyük şairi Namık Kemal'in "Vatan"ı bir vatanın vizyon'undan hem de mü -cerred bir vizyonundan ibaret kalmıştır. Kabul etmek lâzımdır ki. onunla başlıyan "vatan sevgisi,, bu noksanlardan müteessir olmıyarak gelişmiş ve o imparatorluğu kurup üç kıtaya taşıtan milletin. Anadolu'yu son dakikada kurtarmak kudret ve enerjisini bulmasına kâfi gelmiştir . Bu bir yana. bu güzel yurdumuzu, henüz ne bir ressamımızın fırçasından ne büyük bir kompozitörümüzün par -çalarından ne de 'memleket şairi., adını verebileceğimiz bir edibimizin ka -leminden tanımadığımızı tesbİt edebiliriz. Ve on beş yıllık bir inkılâp ha -yatı bile. geniş ve derin manasında bir "memleket edebiyatı,, doğuramamıştır. "Memleket edebiyatı,, derken sadece deskriptif gazete makalelerini kasd etmiyoruz. Yaşadığı muhitin lokal renklerini verebilen şair sözü; Toros • larda yaşayan türk aşiretlerinin sade ve temiz hayatlarına dair yazılmış bir roman; doğu vilâyetlerimizin bugünkü Şartlarını tesbit edecek olan hikâyeler v. s., bu bahse hep dahildir. Oturdu -ğumuz yerde Taksİrr ile Şişli yahud Yenişehir ile Keçiören arasındaki hayattan mevzular çıkarmak şüphesiz ki daha kolaydır. Fakat bir "memleket edebiyatı" yaratmağa kâfi değildir. Bir yandan muharrirlerimizin ne halde bulunduklarını ve bir yandan da çıkan bir kitabın ne kadar güçlükle ve hiç değerine satıldığını bildiğim için, türk muharririnin, kendi kendine bir "memleket edebiyatı., yaratacağına kani değilim. Maksadım, yaraya dokun -mak ve Cenub'ta gördüklerimi anlatırken bunları edebiyatımızın hangi gözüne koyacağımı bilemediğimi söyliyerek geçmektir. izim cenub Torosların ötesinde nssm büyük ve merkezi enerjiden yani Kemalist inkılâb vc devletin başarılarından kuvvet alarak kendi kendine gelişmektedir. Yeni Adana, onbeş yaşını daha doğrusu on yıllık bakım devresini bitir -inektedir. Ondan Öncekini ermeni is -yanlan ve müşterek fransız - ermeni işgalleri alıp götürmüş.. Burada yetişen maddelere bakarsa -nız, toprağın bereketi hakkında derhal İir fikir, edinmek kabildir. İnsanları gözden geçirirseniz, mizaçlarından, ce-nublu olduklarını anlarsınız. Daha hareketli, daha konuşkan, daha sokulgan ve daha neşelidirler. Şehir ise, ekonomik yapısından aldığı tabiî direktif -terle gayet tabii bir inkişaf takib et -mektedir. Ve daha bugün. Adana, bl -zim büyük ve sevimli şehirlerimizden biridir. Çarşısı, evleri, otelleri, mer -kezden gelenleri şaşırtacak kadar iyi -dir. Ve adana ile Mersin arasında günde 30 küsur tren işlemektedir. Limana inip denizi görmek ve burada da güzel ve tcrtibli bir otelde birkaç gün geçirmek işten bile değildir. Bütün bunlar, Akdeniz havasını koklamak, bol güneşe kavuşmak ve mandarina ile portakalı ağacından koparmak sartiyle.. arsus'ta, en güzel baklavayı ku-¦ tular İçinde ayağınıza kadar getiriyorlar. Ve istanbul Ue Ankara'da GI'RHAN BEI.GK "Haleb işi., diye yutturulan kebabın gerçeğini Cenubun her hangi bir şehrinde yemek kabildir. Hem üzerine turunç sıkarak ve lokmaya tere katarak.. Yalnız Mersin'de, böyle bir şey yapmağa kalkışmayınız çünkü belediye, "gayri sıhhî,, olduğu için "pide., yi menet-miştir. Biliyorsunuz ki, bütün kış. en güzel sebzeler, bize Cenub tan gelmektedir. Nadide et meraklısı iseniz, Mersin'de Çıkan Kalidis'i ve bütün o havalide avlanan turaç'ı tavsiye edebilirim. Görüyorsunuz ki, oburların, cenub-ta bulacakları yemekler pek çoktur. W£ akat Cenub'un bir de yepyeni o-¦ lan bir vasfından bahsedelim. Cenub. imparatorluk battıktan sonra, bir hudud memleketi olmuştur. Ve, bir hudud memleketi gibi döğüşmüştür. Kadın • erkek, çocuk - ihtiyar, bütün Türkiyenin millî kurtuluş destanında ilk yeri almışlardır. Her yılın 5 ikinci kânun günü, Türkiyenin belki de en büyük bayrağını göklerine çekmekle, cenub. kendini titiz, uyanık ve sinirli bir nasyonalizmin kültüne vermiştir. Antakya türkleri için söylenen sözlerin manası, en çok, cenub'ta tabiîleşmekte ve derinleşmektedir. Bir ses menzili ötede aynı dilin kucağında aynı âdet ve duyguların yaşadığmı bir ÇANAKKALEDE Bir deniz faciası Bir vapur bir motörü batırdı 6 kişi öldü İstanbul, 13 (Telefonla) — Dün gece Çanakkale boğaznda bir deniz faciası olmuştur. Bir ingiliz vapuru bir motöre çarpmış, motor batmış, motorun içinde bulunanlar denize dökülmüşlerdir. Motördcki on altı kişiden altı kişi ölmüştür. Kaza, Maydos önünde olmuştur. Gemi süvarisi Çanakkalede tahkikat için nezaret altına alınmıştır. Batan motorun ismi ticareti bahrî'dir. 28 Mahbus Zongul-dağa gönderildi İstanbul 13 (Telefonla) — Utanbul hapishanesinden bir takım mahkûmlar Zonguldağa gönderilecektir. Bunlar o-rada kömür ocaklarında çalışacaklardır. 28 mahkûm bugün ilk kafile olarak gönderilmiştir. Gidenler orada baraka yapacaklardır. Kamutayda B. Nuri Conkerin hatırası için bir dakika susuldu Kamutay dün, Refct Camtez'in reisiğinde toplanmıştır. Kamutay Reis vekili ve Gazianteb mebusu B. Nuri Conker'in vefatı hakkındaki hükümet tezkeresi okunmuş -tur. Reis. "— Gerek türk ordusunda, gerek Büyük Millet Meclisinde memlekete yüksek hizmetler ifa eden muhterem arkadaşımızın hatırasını tazizen bir dakika sükût edilmesini rica ederim." dedi ve Kamutay azaları aziz arkadaşlarının değerli hatırasına bir saygı ifadesi olarak bir dakika sustular. Birincikânun 935 - mayıs 936 aylarına aid raporun sunulduğu hakkındaki divanı muhasebat raporu okunarak kabul edildi. Birinci müzakeresi yapılacak maddeler arasında bulunan memleketten çıkacak veya memlekete girecek üretme vasıtalarının yasak edilmesi ve yasakların yabanci memleketlerin yasak maddeleriyle değiştirilmesine dair olan kanun projesi, iktisad encümeninin talebi üzerine, bu encümene verilmiştir. Kamutay yann toplanacaktır. Adana, bir Mersin, bir Kilis ve bir Maraş belki bizlerden fazla bilmiyorlar. Çünkü bu bilgi hepimizde azâmidir. Yalnız buraları, bu bilgilerini daha Çabuk, daha açık ifade ediyorlar. Çünkü antakyalılar ile yanyana dö-ğüşmüşler. İşgal nedir, hürriyetsizlik nedir, kendi evinin içinde gurbete uğramak nedir, daha iyi biliyorlar. S ikinci kânun günü, genç, ihtiyar, bütün hançereler. Çukurovanın kurtuluşunu kutlarken sınır ötesindeki kardeşleri -nin hallerini hatırladılar ve onlara u -mudlar verdiler„"Amürk bizleri kurtardı. ' Sizleri de kurtaracağını söyledî. Atatürk sözünde durur çünkü tarih o-nun dostudur ve onu dinler." diye haykırdılar. Ama - hatib ağzı ile ve edebiyat yaparak değil. Halk ağzîyle daha doğrusu kalabalıkların yüzlerinde beliren ve seslerinde çınlayan sıcak ve müsbet heyecan İle. Ve Adana belediye dairesinin önündeki halk kürsüsüne çıkanlardan birçoğu, bu tasvibi söz ile de ifade etmeğe muvaffak oldular. Yurd sevgisinin keskin bir şuur haline gelmesinde fikir ve idare mer -kezlerinin, fikir ve devlet adamlarının rolleri daima birinci derecededir. Geniş halk yığınlarına bu şuurun aşılan -ması, mekteb kademesinden en yüksek propaganda kademesine kadar, bugün en ileri memleketlerin bile müstağni kalamıyacakları bir ihtiyaçtır. Bizde bu Mvftl Wü HU UUÜIIIIII |UUItf tabiî bir halde yetişen ağaçlar gibi mevcuddur. Bİr fennî "propaganda aşısı" en yüksek verimleri elde etmeğe kâfidir. Cenubun en güzel tarafı, bu keskin yurdsevgisi şuurudur. TAHSİLAT 16 milyon lira fazladır Haziran 1936 dan Kânunuevel 1936 ayı sonuna kadar 7 aylık devlet tahsilatı yekûnu 149.624,000 liradır. Geçen senenin aynı aylarına göre bu seneki tahsilatta 16,000,000 lira bir fazlalık vardır. 7 aylsk tahsilatın 139,383,000 lirası 1936 malî yılı tahsilatı, 10,241,000 lirası da geçen senelerin bakaya tahsilatıdır. 7 aylık tahsilatta her vergide ve bilhassa istihlâk vergilerinde bir fazlalık göze çarpmaktadır. Bakanlar Heyeti toplantısı Bakanlar Heyeti dün saat 15.30 da toplanmış ve toplantı 18,30 a kadar devam etmiştir. Yeni açılacak Halkevleri Ankara, 13 (A.A.) — Mahallerinden gelen önergeleri ince-liyen C.H.P. genyönkurulu bu yü aşağıdaki yazılan yerlerde halkevleri açılmasına karar vermiştir: Tarsus, Sarıkamış, Ardahan, Kağızman, Tefenni, Fatsa, Perşembe, Tirebolu, Pasinler, Oltu, Burhaniye, Keşan, Emirdağ, Akşehir, Karaman, Erbaa, Turhal. Davas, Sarayköy, Ceyhan, Kırkağaç, Tosya. Açılmasına karar verilen bu yeni halkevleri üe halkevleri sayısı 158 i bulmuş oluyor. _ yirmi yılın tarihi. Bir gazete sayfası. Bir dergi, vizite kartlariyle son yirmi yılm tarihini canlandrrmak istiyor. 1917 deyiz ve o devrin kartlarında okuyoruz: Nikola Horti; Avusturya - Macaristan imparator -luğu deniz yüzbaşısı. Jozef Dugoşvil-li; Moskova semineri eski talebesinden. On üçüncü Alfons; ispanya Kiralı. Ahmed Zogu; çiftçi ilh.. 1937 de bu zatların ne olduklarını biliyoruz. Fakat yıllar, insanları oldukları yerde bırakırlarsa o insanlara, sadece, acımak lâzım gelmez mi? Bir bekârın büdcesi. Erkek modaları hakkında tetkikler yapan, yazılar yazan, dergiler çıkaran bir avrupalı mütehassıs, bekâr erkekler için bir büdce tipi veriyor. Bekârsanız kazancınızı bu büdceye uydurmağa çalışınız i Poker. Bu iskambil oyunu en mütevazl salonların bile tek eğlencesi haline geldi, işsiz kadınlar poker oynayor ve» sinir hastalığı kazanıyorlar.. Bu ibtilâdan bahsedilirken bîr zat şu hikâyeyi anlattı: "Hollywoodün sinema kıralları arasında yapılan bîr poker partisinde, ev sahibi, cebinde nesi var nesi yoksa hepsini kaybet -tikten sonra 600.000 dolar değerindeki evini "kav" olarak ortaya koymuş ve onu da kaybedince kalk. mış, bir sabun, bir diş fırçası ve bir de pijama alarak, geceyi geçirmek üzere otel aramağa gitmiş!" Mesken % 12 Aydınlanma - ısınma % 5 Yiyecek % 28 Giyim ve bakımı % 13 Hizmetçi, ev % 9 ve eşya bakanı Cep harçlığı % İS Tatil masrafları % 5 Sigorta ve artırım % S Beklenmiyen masraflar % 8 % 100 Bira bolluğu mu? Kanadodaki AJberta eyaletinde işçilere, haftada üç kerre, bedava bira dağıtılması hakkında bir kararname çıkmi| ve resmî gazetede Hân olunmuştur kurtarmağa — Çabuk, canınızı bakınız, gemi batıyor. — Yazık t Elimde floş vardı! Bugün gelen Paris - Soir gazetesinin beşinci sayfasını açınız ve havadis başlıklarına bakmaz: İKİ DOLANDIRICI VE BİR SAHTEKAR MUHAMMİN ELMAS FİYATINA CAM SATIYORLARDI. SENART ORAMANINDA BİR TAKSİ ŞOFÖRÜNE TAARRUZ E-DlLDl. GERMAlNE RAVERAT'IN FECİ AKIBETİ. .'NOT: Bu kadıncağızın a-nasını babası öldürmüş, kocası da bir cinayet işledikten sonra kendi canına kry-mıştır." KOLONYA — BRÜKSEL YOLUNDA TAYYAREDEN DÜŞEN MAX VVENNER KENDİNİ Mî ÖLDÜRMÜŞTÜR? İKİ SENE SÜREN TAHKİK VE TETKİKTEN SONRA IKI CANİ YAKALANDILAR. PİERRE D'ANDURAlN PALM İRDE ÖLDÜRÜLDÜ. Ya bu haberleri tafsilli olarak gazeteden takib etseniz; bir iki gece gözlerinize uyku girmezdi. Amiral muharrir gene konuştu Bir fransız amirali vardır: De Go-uy. Bu adamcağız, fırsat buldukça Türkiyeden bahseder. Bu sefer de Sancak meselesini ele alan arniral cenahları bilgisiz muallimden ders almış bir ilk mekteb çocuğu gibi tarihten ve bir bunak gibi de yakın tarihten bahsediyor: "1918 - 19 da müttefikler Istanbulu ve boğazlan ele geçirip son osmanlı meclisini ve hemen halife unvanmdan tecrid olunan son sultam da koğduktan sonra...** Butiıan Belgenin, geçen sene, bu sayfalarda çıkan yazısı size muharrir amirali hatırlattı mı? SOY ADİ KAYITLARINI yaptir mi yanlar Zevce ve reşid o İmi yan çocuklarını soyadı beyannamesine yazdırmıyan aile reislerinden soyadı kanununda yazdı para cezası aranıp aranmıyacağı dahiliye vekâletince tetkik ettirilmektedir. Toprak kanunu lâyihası Sıhat ve içtimai muavenet Vekâletince hazırlanarak Sıhat ve İçtimaî Muavenet Vekili B. Refik Saydamın Reisliğindeki hususi bir komisyon tarafından tetkik olunan toprak kanunu lâyihası bugünlerde Başvekâlete verilecektir. Kamutay çağrıları * Arzuhal encümeni bugün saat 15 de toplanacaktır. HAV Meteoroloji enstitüsünden verilen malumata göre evelki gece sabaha karşı saat üçte başlayan hafif kar yağışı dün saat 14.20 ye kadar devam etmiştir. Kar metre murabama bir kilo su bırakmıştır. Dün sühunet sıfırın altında bir. dereceden yukarıya çıkamamış ve akşam üzeri hayli soğuk yapmıştır. Dün yurdun hemen bütün mıntakalarında kar şeklinde yağış olmuştur. Kar İstanbul, İzmir ve Ege mıntakasrnın bazı yerlerinde kalınlık yapmadan erimiş ise de şarki ve orta Anadoluda toprak yüzünü tamamiyle kaplamış bulunmaktadır. Kar en çok sivasta olmak üzere 91 santimetre kalınlık yapmıştır. Evelki güne naza-ren dün hava karsta 14 derece ısınmış ise de diğer mıntakalarda küçük farklarla evelki günkü vaziyetini muhafaza etmiştir. Dün en düşük dereceler sıfırın altında Beyşehirde 7, Erzurum ve Karsta 10 derece, en yüksek sıcaklar da sdı-nn üstünde Antalyada 9, Rizede 11 derece İdi. 14 SONKANUN 1937 PERŞEMBE ULUS sayfa 3 ingiltere'de bir "halk ckphksi" mit BüyüU harbtan sonra evvelki seneye kadar üçüncü enternasyonal ve her memlekette ona tâbi olan komünist partilerinin diğer siyasî partilere karsı olan vaziyeti, düşmanca bir mücadeleden ibaret idi. Komünist partilerinin nazarında komünist ol -mıyan her parti muhasımdı. Ve ga -ribtir ki bu mücadele devrinde sos -yalist gibi sol cenah partiler, liberal ve muhafazakârlardan ziyade komünist partilerinin taarruzlarına hedef olmuşlardır. Sol cenah partiler arasındaki bu düşmanlıktan sağ cenah partiler istifade ettiler. Nihayet Almanyada faşist partisi, komünist, sosyalist ve liberal partilerini imha etti. Avustur-yada sosyalistlik aynı akıbete uğra -dı. Az kaldı Fransadan da sosyalistlik ve bu arada demokrasi de kalkıyordu. Evvelki sene üçüncü enternasyo -nal politikasını değiştirdi. Moskova -da yıllık kongresine komünistlerle sol cenah partiler arasında, hattâ icab ederse liberalleri de alarak, birlikler yapılması kararlaştı. "Halk cephesi" adı verilen bu kombinezonlar bu karar neticesidir. Fransada teşkil edilen "halk cephesi" nihayet İktidarı ele aldı. Ve faşist zümreler ile mu -vaffakiyetle mücadele etti. ispanyada bir "halk cephesi" hükümeti iktidara geçer geçmez, faşist isyanİyle karşılaştı. Anlaşılıyor ki o da politika sahasında kuvvetli kombinezon imiş. Şİmdi aynı halk cephesi kombinezonunun Ingilterede kurulmasına çalışılmaktadır. Ingilterede sol cenahı temsil eden işçi partisinin akıbeti cidden hazindir. Harbi takib eden on sene zarfında birkaç defa İktidarı e-le aldıkları halde işçiler kurnaz ve tecrübeli muhafazakârların politika manevralarına kurban olmuşlar ve 1931 seçiminde az kalsın dağılıyor -lardı. İsçi partisinin eski lideri sekiz ar-kadasîy'e beraber bugün hâlâ "mîllî" adını taşıyan fakat hakikatte muhafazakâr olan Baldvin hükümetine yardım etmektedir. t^t« sol cenah zümreler on beş se-ne'İk tecrübeden Uûfnde ederek ve başka memleketlerde "halk cephesi" kombinezonlarının muvaffakiyetini göz önünde tutarak, İngiltere'de de böyle bir sol cenah ittihadı teşkiline teşebbüs etmişlerdir. Ancak bunun ingiliz politika hayatına ne derece uygun olduğu bir meseledir, ingiltere parti kovalisyonlarmdan hoşlan -mazlar. "Millî Hükümet" namı altın, da 1931 senesinde kurulan ve hâlâ devam eden hükümet de teşkilinden az sonra tek parti hükümeti şeklini aldı. Daha geçenlerde Edinburg şehrinde toplanan işçi partisi kongre -sinde, komünistlerle beraber yürü • mek teklifi büyük bir ekseriyet ile reddedilmişti. Bundan başka şimdiye kadar "halk cephesi" kombinezonlarının muvaffak olduğu memleketlerde bu partileri bir araya getiren ve bunları bir arada tutan âmil, faşizm korkusudur. Almanya'da sol cenah partilerinin akıbetine uğramaktan korktukları içindir ki toplandılar, ingiltere'de böyle bir faşizm tehlikesi yoktur. Bunun içindir ki bir "halk cephesi" nin teşkili çok zor olmakla beraber, her halde ingiliz politika hayatında yeni başltyan bu hareketin inkişaf safhalarını takib etmek enteresan olacak. A. Ş. ESMER 1 »«111111 Zenci kadınlarla beraber yaşıyan italyanlar Roma, 13 (A.A.) - Şimalî Afrika-da oturan bir italyan için, muvakkat bir zaman için dahi olsa, zenci bir kadınla beraber yzşamak bir cürüm telakki edilecektir. Suçluıar, Wr ^ncden beş seneye kadar hapse mahkûm oluna-eaklardır. Cürüm, yalnız evlenme harici beraber yasamak hakkındadır. Beyazlar ile siyahlar arasında evlenme yaaak edilmiş değildir. Fakat böyle izdivaçların çok az olduğu ve bunların •nüne idareten geçilebileceği tebarüz ettirilmektedir. B. Edenin bir nutku italya ile anlaşma hiç bir devlete karşı değildir B. Eden tereyağını topa tercih ettiğini söyliyerek ekonomik işbirliğine işaret ediyor Londra, 13 (A.A.) — Ecnebi matbuat birliği tarafından verilen bir ziyafette söz alan B. Eden: şunları söylemiştir: Umumî olarak dünyanın, hususî olarak da Büyük Britanyanın vaziyetine baktıkça, "sebat ve anlayış,, kelimelerinden daha doğru bir düstur bulamıyorum. Umumî bir çarei halli kolaylaştıracak olan maksatların takibinde, ve böyle bir hal çaresine yardım e-decek olan bütün milletlerin anlaşmalarının temininde sebat göstermek lâzımdır. Yeni senenin Avrupa için çok endişe verici, hattâ tehdidkâr unsurlarla başlamadığını iddia etmek pek gülünç olur. İspanyadaki vaziyet, bütün dünyada en şiddetli bir endişeyi beslemeye devam etmektedir. Tercih ettikleri hükümet sistemini seçmek işinin doğrudan doğruya İspanyollara ve ancak ispanyollara aia bir iş olduğunu zannetmekteyiz. Bunun içindir ki İspanyaya karşı her türlü ecnebi müdahalesine mani olmaya çalıştık ve çalışacağız. Bazıları, dahilî harbin sonunda İspanyanın ya faşist, veya komünist bir hükümete sahib olacağını sanmaktadırlar. Biz böyle düşünmüyoruz ve bilâkis. İspanyadan çıkmış olmıyan bu rejimlerin hiç birinin bu memlekette yaşamak iktidarını haiz olmıyacağını zannediyoruz. İspanya, zaman geçtikçe, kendi hükümet şeklini İnkişaf ettirecektir.,, B. Eden. bundan sonra, 1936 Avru-pasının Avrupayı biribirine zıd iki siyasî doktrin şeklinde iki muhalif tarafa ayırmak suretiyle tecellî eden endîşe verici temayülüne işaret ederek demiştir ki: "— italya ile Büyük Britanya arasında yapılan teminat teatisi hiçbir memlekete karşı müteveccih olmamış ve diğer Akdeniz devletleri tarafından müsaid bir şekilde karşılanmıştır. Büyük Britanya, Avrupanm iki ra-kib ideoloji taraftarı olarak iki kısma ayrılmasına taraftar olmadığını öte-denberi müteaddid defalar izhar etmiştir. Bütün manevî ve siyasî kuvvetimizi bu inhisarcı doktrinlere karşı sarfet-memizin sulh davası için elzem bir hareket olacağını sanmaktayız. Ve bunu söylemekle ingiliz lisanını konuşan dünya ekseriyetinin noktai nazarına terceman olduğumu sanıyorum.,, İngiliz demokrasisi B. Eden bundan sonra, ingiliz parlamenter demokrasisini müdafaa ederek demiştir ki: "— Bu demokrasi, bütün ırklar a-rasında işbirliğinin dünyanın umumî refahı için elzem olduğu kanaatindedir. Bizim, bir muhasamaya değil, bir işbirliğine imanımız vardır ve hiçbir milleti bu işbirliğinin çerçevesi haricinde bırakmamaktayız.,, B. Hitlerin Berlindeki kordiplomatiğe karşı yaptığı beyanatı memnuniyetle okudum. B. Hitler'in tercih ettiği barış anlaşmasının yapılmasına ta-tamamiyle taraftarım.,, Silâhlanma Silahlanma meselesini mevzuubahs eden B. Eden demiştir ki: "— ingiliz programı büyük bir hız almaktadır. Bu programın, diğer memleketlerde olduğu gibi, millî finansımı-za ve millî refahımıza büyük bir yük olacağı zaman da gelecektir. Fakat, seri bir silahlanma halinde bulunan bütün dünya karşısında başka bir siyaset takib edemezdik. Maamafih bu yol. ter-cıh edeceğimiz yo! değildir. Çünkü bız^herhalde tereyağını toplara tercih etmekte ve ekonomik işbirliği yolu ile Avrupanm sükûnu için çalışarak mu -hakkak surette topa muhtaç olmıyan dünyada ötekilerin de tereyağına sahib olmaları için elimizden geleni yapmaya hazır bulunmaktayız. B. Eden milletlerin önünde açılan ilci yola işaret etmektedir: ¦— Beynelmilel anlaşmanın kuvvetlendirilmesi, milletlerarası serbest işbirliğinin temini, beynelmilel ticaret ve münasebetleri bozan engellerin bertaraf edilmesi, şu veya bu ideoloji lehindeki hislere hâkim olmak için samimî olarak çalışılması ile dünyanın refahını ve saadetini artırmak mümkündür. Buna mukabil, kendimizi dünyadan tecrid eder. ekonomik İmkânlarımızın müsaadesinden fazla silahlanmaya devam edersek, şimdi bizi muztarib eden derdleri devam ettirmiş olacak ve dünyayı, henüz kurtulmaya başladığımız felâketten daha büyük bir felâkete sürüklemiş olacağız. Bu yol ise cinnet yolu olacaktır.,, B. Ruzvelt Amerikada idari ıslâhat Amerikada grevler Detroit, 13 (A.A.) — Otomobil endüstrisinde yeni grevler başgöstermiş-tir. Grevciler fabrikaları işgal etmiş, General Motors kumpanyasının Fleet-wood fabrikaları kapılarını kapamak mecburiyetinde kalmıştır. 114.000 işçi bu muhtelif grevler neticesinde işlerini terketmişlerdir. Altı cumhur reisliği muavinliği kuruluyor Vaşington, 13 (A.A.) — B. Ruzvelt kongreye bir idarî ıslâhat projesi tevdi etmiştir. Teşkilâtı esasiye kanununa göre yalnız Reisicumhur kuvvei icraiye vezai-fiyle mükelleftir. B. Ruzvelt, kendisiyle muhtelif nezaretler arasında kontrolü temin etmek üzere altı tane reis muavinliği ihdasını kongreden istemiştir, projenin diğer bir noktası da memurların siyasî adamlar tarafından tayini sisteminin ilgasını ve idari bünyenin liyakat esasına dayanan bir teşkilâta sahib olmasını istihdaf etmekte ve bü projeye birçok mebus ve ayan azasının itiraz edecekleri tahmin edilmektedir. İSPANYOL SULARINDA Bir Sovyet gemisi müsadere edildi Moskova, 13 (A.A.) — Tas Ajansı bildiriyor: Gazeteler aşağıdaki haberi neşretmektedirler: 8 ikincikânunda, ispanyol âsi harb gemileri, Gaskonya körfezinde seyretmekte olan Sovyet Smidovisch gemisini zaptederek hamulesi ile birlikte âsi limanlarından birine götürmüşlerdir. Bu hamule, Exportkholb sovyet ihracat kumpanyası tarafından ispanya cumhuriyeti ticaret teşekküllerine satılmış 3,350 tonluk erzak idi. Faşist hamilerinden silah almağa a-lışkın olan ispanyol faşistleri, sovyet gemilerinin nakletmekte olduğu erzakın altında silah aramaktadırlar. Asi generaller, bu araştırmaların mesuliyetinden kaçamayacaklardır. Königsberg kruvazörünün yakaladığı vapur tayfası Madrid, 13 (A.A.) — Gijondan bildiriliyor: 3 kânunusanide Bilbaodan Santandere giderken alman Gönigsberg kruvazörü tarafından tutulan martejun-kuera vapurunun tayfası 12 kânunusani sabahı sağ salim olarak sahildeki küçük Lastres köyüne teslim edilmiştir. Tayfa Königsbergden üç sandalla karaya çıkarılmıştır. Gönigsberg sahilden 200 metre mesafede demirlemiştir. Tayfaya refakat eden alman zabitleri faşist selâmı vererek çekilmişler vc ispanyollar ise buna el kaldırmak suretiyle selâm vermişlerdir. İspanyaya giden yolların kontrolü Paris, 13 (A.A.) — Haber verildiğine göre Poris hükümeti Londra hükü- metine İspanya'ya giden bütün yolların sıkı bir kontrola tâbi tutulmasını ve kontrol edilecek arazi mcyanına Fransa ve Portekiz hududlannın da ithal o-lunmasını teklif etmiştir. Italyanm cevabı ne olacak? Roma, 13 (A.A.) — ispanya işlerine karışmamak hususunda Ingilterenin teklif ettiği kontrol hakkındaki italyan cevabı, Almanya İle müşterek bir mahiyette olmıyacaktır. Maamafih bu. Roma ile Berlin'in noktainazar teatileri yapmıya-caklan demek değildir ve bilhassa siyasi mahafil bunun Almanya italya arasında bir ihtilâf gibi telâkki edilmemesi ide İsrar gösteriyor. Mezkûr mahafilde ehe-miyetle kaydedildiğine göre, bugünkü ahval ve şerait 26 kânunuevvel 1936 tarihli fransız ingiliz notasının verildiği zamanki ahval ve şeraitten büsbütün başkadır. İngiliz notası, dostane bü düşünce ve teşriki mesaiye müsaid bir şekilde italyan hariciyesi tarafından tetkik edilmektedir, ve bu seferki italyan notası da geçen seferki notaya mümasil bir tarzda yazılacaktır. Maamafih italyan cevabını vermeden evvel diğer devletlerin de ve bilhassa fransız - sovyet birliğinin fikirlerini öğrenmek arzusundadır. İşçi ptırtisi ve gönüllüler Londra, 13 (A.A.) — İşçi partisi, neşrettiği bir beyannamede, hükümetin İspanyaya gönüllü nakliyatı hakkındaki kararın hukukan muteber olmadığını ileri sürmektedir. Bu beyanname, ingiltere Burgos hükümetini tanıma- Basın özetleri HATAY VE TÜRK — FRANSIZ MÜNASEBETLERİ Tan'da Ahmet Emin Yalman, Ha» tay davasının halli için kon f eder as ¦ yon teklif etmiş olmamızın Türkiyenin hiç bir ilhak niyetinde olmadığını Fransa'ya da tasdik ettirdiğini söyliyerek 21 sonkânuna bırakılmış olan Milletler Cemiyeti konseyinden, ancak iki taraf bir uzlaşmaya vardığı takdirde netice çıkabileceğini, aksi halde davanın gene halledilmemiş kalacağım anlatıyor ve "bugün, diyor, meselenin bütün mesuliyet yükü M. Blumun omuzlarına geçmiştir. Yukarda anlattığımız sebebler dola -yısiyle nikbinlik duyamamakla beraber M. Blumun teklifini, bu davanın kestirme yoldan tatlılıkla halline aİd yegâne imkân sıfatiyle merakla bek-liyeceğiz. Ercümend Ekrem Tabı, fransız dostluğuna, bu dostluğa bizzat Fransa tarafından yapılmış olan bunca İha • netlere rağmen, türklerin daima ne kadar sadık kalmış olduklarını anlatarak: "lâkin, diyor, tahammülün de ferdler için olduğu gibi, milletler için de bir haddi vardır. Bugün, Fransa ile bizim aramızda ilerideki münasebetlerimiz üzerinde kati surette müessir olabilecek bir dava tehaddüs etmiştir. Bir dı-va ki, bunda haklı olduğumuzu bildiğimiz cihetle bizim İçin rücu etmeye imkân yoktur.*' Kurun'da A s un Us, İskenderun davasında, her iki tarafla aynı derece -de dost olan Sovyetler Birliğinin nasıl bir vaziyet alacağını soruyor, Fran. sanın imzasına ve teahhüdlerine riayet etmeyişi ile hadis olan mesele de, daîma emperyalizm ve manda sistemi aleyhinde tezahür etmiş olan Sovyet ana siyasetinin nasıl bir tatbik şekli bulabileceğin' araştırarak, dost memleketin dostluk namına değil fakat hak namına davamızı tutmaktan geri kalamıyacağını söylüyor. Sadri Ertem, "türkler yeniden emperyalist bir siyaset takib etmeye başlıyorlar" şeklinde fransızlar tarafından ortaya atılan iddiaların yer -sizliğini ve gülünçlüğünü anlatarak kimsenin böyle mugalatalara inana -mıyacağını izah ediyor. Aksamda imzasız bir makale, konfederasyon teklifimizin Fransa tarafından kabul edilmemesi için. ileri sürülen zahiri sebeblerin ardında bir tek sebeb bulunabileceğini söylüyor: Fransa Lübnanda yerleşmeye katî karar vermiştir, ve imtiyazlı bir mın-taka olarak kurmak istediği bu devletin Suriye ve Sancakla müsavi haklara sahib olmasını istemiyor. Cumhuriyette Yunus Nadi ve Son Postada Muhiddin Birgen, fransız kaynaklarının dostumuz olan diğer memleketlerde Türkiyeyi emperya -list emeller beslemekle itham ederek yaptıkları tahrikatın manasızlığını anlatıyorlar, müstemlekecilikten hoş-lanmıyan Türkiyenin müstemleke istemediğini, yalnız en tabiî haklarını müdafaa ettiğin! anlatıyorlar. MÜNEVVER VE ANADOLU. Açık Söz'de Cevdet Baykal, muharrir Vâlâ Nurettin'in Anadolunun bir kasabasında yerleşmek için ver -mîş olduğu kararı beğenmekle bera -ber, bu hâdise etrafında koparı -lan gürültüyü lüzumsuz ve manasız bularak, Anadolunun. sessiz sadasız çalışan münevver gençlerle dolu ol -duğunu. ve bunların hiç bir zaman Vâlâ Nurettin gibi, hayal kırılışına uğramaktan şikâyet etmediklerini yazıyor. KLOD FARER CADDESİ. Açık Söz gazetesi, fransız muharriri ve sözde türk dostu Klod Farer'ia aleyhimizdeki son yazısından sonra, istanbul'daki "Klod Farer" caddesi admın derhal değiştirilmesini istiyor. dığı için hükümet kuvvetlerine iltihak için giden gönüllülerin ecnebi bir devlet diğer bir ecnebi devlete karşı yardım ediyor telakki edilmemeleri lâzım geldiğini söylemektedir. Bu vesika şu şekilde bitmektedir: "Bu karar, bilhassa şu cihetten şayanı hayrettir ki, fransız hükümeti bile faşist hükümetlere karşı bu kadar körü körüne bir emniyet beslememektedir. ULUS 15 SONKANUN 1937 CLM \ Son haberler üçiincü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5556 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Atatürk Başbakanımızla Bakanlarımızı Dolma-bahçede kabul ettiler BaşİKikanımızın Cenevreye gideceği hakkında çıkan halerler asılsızdır İstanbul, 14 (Telefonla) — Başbakan İsmet İnönü, İç Bakanı \* Cm EL l\ Genel Sekreteri B. Şükrü kaya. Dış Bakanı B. Tevfik Rüştü Araş, Huşum Kalem Müdürleriyle birlikte bugün saat 10 da Haydarpa^a-ya vardılur. Başbakanımızı ve Bakanlarımızı; İstanbul Valisi, İstanbul kumandanı. chrimı/.-deki mebuslar ve çok kalabalık bir halk kütlesi karşıladı. Çok neşeli bir lavurla trenden inen Başbakanımızı diğer Bakanlarımız lakib ettiler, kendilerini karşılıyaıılara iltifat e-derek Haydarpaşa iskelesindeki Akay vapııriyle İstanbula geçtiler ve otomobillerle doğruea Dolmabalıçe'ye gittiler. Başbakanımız W* Bakanlarımız yemeği Büyük Şefle beraber yediler. Ni.wiJ.nl. 14 (A. A.) Başvekil İsmet inönü'nün Cenevre'ye gideceği hakkında çıkan haberleı tamamîyle a*ıİMizdır. Cenevreye lturieiy*- \ • l, il im ı1 ıı rİyant-t ettiği heyet gidecektir. Gündelik Umum müfettişler konferansının hazırladığı raporda memleketin kalkınması ile alâkalı esaslar var Köy okullarının çoğalulması, tefecilikle mücadele, sinema ve tiyatro vasıUmiyle propaganda, memur kadrolarının kuvvetlendirilmesi, kaçakçılıkla mücadelenin şiddetlendi-rilmesi, muhacir evlerinin salahiyetli komisyonlar vasıtasiyle yaptırılması. Halkevlerine ehemiyet verilmesi; okuma odaları açılması; Lise ve orta mektebi bulunmyan yerlerdeki memur çocuklarının Küttür Bakanlığınca parasız okutturulmadı, polis teşkilâtının en kısa bir zamanda kazalara da teşmil edilmesi, umumî müfettişliklerde birer köy bürosunun açılması, doğu vilâyetlerine umumî muvazeneden yardım yapılması, hayat ucuzluğunun gerçekleştirilmesi istenmektedir. Aziz Başbakanımızın neşeli bir yüzü Umumi müfettişler konferansında görüşülen işlere dair hazırlanarak baş vekâlete verilmiş olan raporda şu esasla nn bulunduğunu öğrendik: Birinci ve üçuneu umumi müfettişlik-ler mıntakasında bulunan bazı vilâyetlerden müteşekkil yeni bir umumi müfettişlik teşkili, birinci, üçüncü ve dördüncü umumi müfettişlik mıntakalann-da masrafı devlet büdcesinden temin e-dilmek suretiyle yatıü ve kuvvetli ele-manii köy rockteb ve pansiyonları açılması, kültür merkezlerinde kuvvetli ticaret evleri kurulması vc köylüyü şehir ve kasabalardan uzaklaştıracak haberler yayan ve köylü İstitısalâtını yok bahasına ellerine ı ren ayak satıcılarını, çerçi ve tefecilerin ortadan kaldırılması, muhacir evleri inşaatının salahiyetli mütehassıslardan mütcşckil komisyonlar marifetiyle yaptırılması, halkevlerine ehemiyet verilmesi, muhtelif mıntakalarda Umum Müfettişlerin İç okuma odaları açarak halka ajans, gazete ve mecmua okutturulmasmın temini, gezici vc öğretici filim ve temsil işlerine Bakanımızla beraber konferansın devamı srrastnda alınmış bir resimleri el uzatılması, her kazada doktor, ebe ve sağlık teşkilâtının bulundurulması, na-{Sonu 2. inci sayfada) EVET, FAKAT.... MEBUS Türkiye ve Fransa arasında Sancak dolayısiyle çıkmış olan ihtilâf ergeç hallolunacaktır. Çünkü Türkiyenin istediği, harbsonu hukuk prensipine tamamen uygun, Fransa da bu prensipin şampiyonudur. Bu ihtilâf münasebetiyle Fran-sadan gelen yazılar ve haberlerden, bir kaçtır tekrar edilen bir tanesi üzerinde biraz durmayı iki tarafın menfaatlerine muvafık buluyoruz. Bu habere göre Sancak ihtilâfındaki şiddet, Türkiyenin, Fransaya yapmış olduğu yardımlaşma muahedesi teklifine, müs-bet bir cevab almamış olmasından neşet ediyormuş. Hemen haber verelim ki fransız dostlarımız hatâ içindedir. Eğer bu muahede bugün mevcud olsaydı, Sancak ihtilâfındaki şiddet daha az olmayacaktı Bizimle dostluk yapmak is tiyenlerin bizi iyi bilmeleri ve yakından tanımaları lâzmıdır. Kemalizm realiteler üzerine kurul-«*ustur; türk cumhuriyetinin dini '«alizmdir. Bizi mazimizden ve y« yüzündeki bir çok devletlerden ay.ran büyük fark budur. Atatürk Turkiyeiirıde ne mi,tik fikirlere ne de mistik dostluklara yer vardır. Cumhuriyet vatandaş ları kanıdırler ki mistik dostluk-lar insanları bir nevi din ve unan muharebesine sürükler ve cemaatlerin hakiki menfaatlerini manevi safsatalara kurban verir. Tarih üstünde dolaşan bir göz her milletin hayatında sadakatler ve ihanetler bulmakta zorluk çekmez. (Som, 5. inci sayfada) C. H. P. Genbaşkuru boş olan saylavlıklara namzetlerini seçti istanbul Saylavı Şükrü Naili Gökberk, Kocaeli Saylavı Dr. Ziya Nuri Birği ve Siirt Saylavı Mahmut Soydam'ın ölümleri üzerine boşalan İstanbul Saylavltğtna Ziraat Vekâleti Müsteşarı Atıf Bayındır, Kocaeli Saylavlığına Avrupa'da tahsÜini bitirmiş ziraatçi İbrahim Dtblan ve Siirt Saylavlığına mütekaid binbaşı Mehmet Ali Kurtoğlu Gen-başkurca Parti namzedi olarak onaylanmışlardır. Sayın seçicilere bildirir ve ilân ederim. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekili İSMET İNÖNÜ istanbul saylavlığına namzed gösterilen B. Atıf Bayındır Şekerden alınarak istihlâk vergisi Proje bugün kamutayda görüşülecek Şeker istihlak ve gümrük resimleri hakkındaki kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı hükümler ilâvesine dair olan kanun lâyihası encümenlerden geçerek meclis ruznamesine alınmıştır. Layihanın bugünkü toplantıda müzakeresi ihtimali kuvvetlidir. 1935 malî yılının başında şeker u-cuzlattırıldıktan sonra memleketin şeker istihlâkinde esaslı bir yükselme müşahede edilmiş ve bu tarihten evci 52 bin tona kadar düşmüş bulunan yurdun yıllık şeker istihlaki bugün 72 bin tonu bile geçmiştir. Bu vaziyet karşıcında şekerden alınacak istihlak veıgi-nisbetinin yeniden tesbitî lüzumu "»•¦1 olmuştur. B« lâyiha seker endüstrimizin korunma."" ««»in etmekle beıaber ucuz Adliye vekilimizin mühim hir konuşma» • Dün yerimizin darlığı dolayısiyle hülâsasını koyduğumuz adliye vekilimizin avukatlık kongresindeki beyanatının metnini altıncı tayfamızda okuyunuz. Ağaca kıyanlar • Profesör HaMan Reşid Tan-kut'un bu güzel yazın ikinci sayfamı zdadır. raporu Hataylıların Görmenlere • ilk kısmım iki gün önce neş. rettiğimiz Hataylı kardeşlerimi. xin görmenlere vermiş olduğu raporun devamını beşinci sayfamızda bulacaksınız. HATAY HABERLERİ Tethiş devam ediyor Hama, 14 (Hususî) — Sancak dışında mesul makamlar tarafından Sancak içindeki türklere tecavüze sevk edilmek üzere çeteler teşkil edilmekte olduğu, bunların arablardan ve taşnaklardan mürekeb olduğu haberleri Antakya, Reyhaniye mm t ak asındaki türk halkım fevkalâde sinirlendirmiştir. Böyle bir hâdisenin doğuracağı elim akıbeti şimdiden tayine imkân görülemiyor. Şapka gîyme hareketi yayılıyor li.iii.li. 14 Hususi) — Kürt dağı vs çevresindeki mıntakalarda şapka giyme İareketi gittikçe artmakta ve Halcbe doğru uzanmaktadır. Bu hareketten resmi makamlar fevkalade kuşkulanmış, şapka giy ilmeme si için Kürt dağı halkına tehdidi er savrulmaya başlanmıştır. Halk bu tehdidlcrc ehemiyet vermemekte vs şapka giymekte devam etmektedir. Reyhaniyede tethiş Haleb, 14 (Hususi) — Reyhaniyede hâlâ bütün dükkanlar kapalıdır. Kasabada tethiş hüküm sürmektedir. Reyhaniyeyi basmak için Hama, 14 (Hususî) — Haleb ve civarında 1500 kadar arabm silâhlandırılarak Reyhaniyeyi basmaya hazırlandıkları söylenmektedir. Tevkif edilenler Haleb, 14 (Hususî) — Reyhaniyede tezahürat dolayısiyle on türk tevkif edilmiştir. Beş türk için de tevkif karan verilmişse de bunlar henüz yakalanamamışlardır. Irakta da tezahür istiyorlar Bagdad, 14 (Hususi) — Suriye gazetecileri tarafından Irak gazetecilerine olduğu gibi bazı Suriyeli şahıslar tarafından Iraktaki suriyeli muallimlere de mcktublar gönderilmiştir. Bu mektub-larda Irakta Suriye lebinde tezahürlerde bulunulması vc Sancağın Suriyenin parçası olduğunun bu tezahürlere vesile olması, Sancak hakkındaki Suriye görÜ-junc yardım etmeleri için büyük devlet- lere başvurulması istenmiştir. Bu tahriklere uyan bazı suriyeli muallimler bazı mekteb talebelerini sokaklara çıkar mı ş-larss da tezahür yapmaya muvaffak olamamışlardır. Fıkra: Bizde gurur bulanlar.. Klod Farer ve onun gibi, bizim Sancak davasında ısrar edişimizde gurur bulanların, acaba, bizde aradıkları nedir? Fakat daha tabii ve doğru bir sual var: acaba bu hükümde bulunanların türklerde gurur diye tefsir ettikleri şey nedir? Bakıma nedir: biz dünyada herhangi bir devletle bir meselemiz olduğu vakit, o devletin ne küçük ne büyük, ne kuvvetsiz ne kuvvetli olduğu* nu asla düşünmeyiz: eğer kendimizde hak buluyorsak, onu. hepsi ile, e ş I d şartlar içinde münakaşa ederiz. İşte Klod Farer gibi. Ankara kedisi muhabbeti ile türk sevgisini karıştıranların, ve yahut, osmanlı çelebisi ile Atatürk türkü arasındaki farkı an-lamıyanların gurur dedikleri şey. bu, hakkı arama ve kendimizi kendileri ile eşi d sayma keyfiyetidir. Biz hiç bir zaman kuru grura kapılmadık: fakat taliin kapkara söktüğü günlerde bile. asla, başkaları İle hiç olmazsa e ş i d olma hakkından, ve birçok faziletlerde. başkalarımn birçoğuna üstün olmak şerefinden kendimizi mahrum saymadık. Türklerin dünya ile umumi tarihte birçok alış verişleri olmuştur: lâkin onların şeref pazarlığına tenezzül ettikleri vakalar gösterilemez. Bizi mağrur zannedenler, şerefin manasım bilmiyenler, veya ona yalnız kendi lügatlerine göre mana veren* lerdlr. - Fatay. SAYFA 2 ULUS 15 SONKANUN 1937 CJMA Ağaca kıyaniar Onları şu sıraya tabi tutabiliriz: 1 - Yaylacılar, 2 - Külekçiler, 3 - Çam sakızı çıkaranlar, 4 - Kök sökenler, 5 - Meşelikte tarla alanlar, 6 - Kıl geçileri yasan: H. Reşit TANKZJT L — Yaylacılar. Bunlar mevsimlerin çoban hayatı üzerindeki hoş tesirlerine göre yer değiştirmeye önem verirler. Ovaların tropikal otlaklarında sinekler canlanır canlanmaz onların perişan kateri yücelere doğru süzülmeğe başlar. Mayıs sonlarında yayla c-tekltrindedirler. İki kiloluk bir demir parçasının, baltanm günde kaç metre küp çam doğnyabileceğini işte o zaman öğrenebilirsiniz. Her yayla evi her biri en azdan yüz yaşında olmak şar-tiyle hiç olmazsa yüz çam gövdesi ister. On beş metrelik sülün ağaçların yeşil kafası gövdelerinden ayrıldıktan sonra baş taraflarında açılan çaprazlama kertiklerle kütükler birbirine eklenir. Ve bir tek demir çivi kullanılmamak şartiyle iki katlı koca bir ev meydana getirilir. Bunların üstü gene Çam kütüklerinden her biri bir Marsilya kiremiti küçüklüğünde doğranmış tahta levhalarla örtülür. Yayla, hele geceleri çok soğuk yaptığı için sıva-sız ve muhafazasız olan bu evlerde ne kadar çam kütüğü yakılabileceğini düşünmek zor olmaz. F/kıt işin kan ağlatan yanı bu evlerin her yıl mayıs a-yında yeniden yapılmasıdır. Çünkü e-ğer kış ağzı. göç çekilirken eğlence olsun diye yakılmazlarsa kış ortası onları ormanİçi köylüleri mutlaka (oda ururlar). Onların da ateşinden kurtulanlar yağmur, kar ve fırtınadan yakayı kurtaramazlar. Bu yayla evlerini Samsundan Karagöl yaylalarına kadar bütün Canik dağlarında görürsünüz, fakat ben sizi temin edeyim ki üç yıl ardı-rdına ve esaslı tamir görmeden yaylacı bavındırmış hiç bir yayla evi bulamıyacaksınız. 2. — Külekçiler. Yaylacı ve ormanİçi köylüsü her hafta şehire indirdiği iki kıio yağını güzel koku veren çam ağacından kendi clceğiziyle ve yalnız balta ile yapılmış bir küleğe doldurur. Külek yağla beraber satılır. Yağlar i-çinden boşalınca bu külekler o işte bir daha kullanılamıyacağı için ormaniçi köylüsü daima külek yapmağa mecburdur. Çam budaklı çıkarsa bir külek için birkaç ağaç devrilebilir. Şayet yolunuz bir gün büyük çam ormanlarına uğrarsa derinlerden size kadar gelen balta seslerine dikkat ediniz. Bu seslerin a-rasmda, bir kiloluk yağ küleğine kurban edilmekte olan asırlık çamların i-niltisinİ de duyarsınız . 3. — Çam sakızı çıkaranlar. Bunların sanatında tekniğin payı vardır. Çünkü sakızın özlüsü çamın kanlı olanından çıkar ve bunun içindir ki sakızcılar re-çincli cinsin yetişmişini ve gürbüzünü seçerler. Ameliyat o kadar basit olmaz. Ağacın damarını bulmak ve onu münasib yerinden patlatmak bazen bir çİynem sakız için beş on çanvn yapılanmasını icab ettirir. Deşilen damarın boşalan kanı işte bu çam sakızıdır. Ve yaralanan çam ise derhal kurur. "Çoban armağanı çam sakızı,, atalar ¦özüyle bir değersizlik kastederiz. Fakat bu söz ormana verdiğimiz değerin hazin bir ölçüsüdür. 4. — Kök sökenler. Saç sobaların İ-çindc en çok dayandığı ve sonra kor o-larak mangalı doldurabildiği için bütün Anadolu kasabalarında en gözde o-dun meşe köküdür. Dumanlı dağm meşeliklerini Sivas sobaları söndürdü. Ciz-reden bağlıyarak yukarı Fırata kadar meşe ormanlarını kuıutanlann başında Lice oduncuları gelir. 5. — Meşelikte tarla açanlar. Meşe yaprağı kuvvetli gübre olduğu için a-ğaçlan kesilmiş ve kökleri sökülmüş meşe toprakları, tarla haline getirildikleri birkaç yıl içinde son derecede feyizli ürün verirler. Onun içindir ki köylü tarlasının bir kenarını meşelikte görmek ister. Çünkü bu suretle her sene bir parça daha yeni tarla sökülerek hem pazarın ve evin kök odunu çıkarılmış hem de eskiyen topraklara karşı yeni ve kuvvetlisi elde edilmiş olur. 6. — Kıl keçisi Meşeliklerin büyük vt öldürücü musallatlarından biri de keçilerdir. Onlar koca meşeliğin i-çinde yalnız taze fidanların Burç (tepedeki taze tomurcuk ve yapracıklar) ını yerler. Tepesine keçi dişi değen fidan için uzamak, oüyüyüp ağaç olmak yoktur. Fakat memleketin tarımsal ekono -misini kemiren bu İnsanlarla bu hayvanların bugünkü zararını bir hamlede ortadan kaldırmak teşebbüsü bizi o hacimde ikinci bir zararla karşılaştırır. Keçisine kadar bütün hayvanlar ulusal ekonominin dört rüknünden biridir. Bence bu dört rükün önem sırasiyle şunlardır: 1 — Hayvancılık, 2 — Yeşil yem başta olmak üzere genel tarım, 3 — Endüstriyel tarım, 4 — Madencilik. Türk ekonomisinin ve endüstrileşme hareketinin zincirleme gelişmesi bu dört basamağın sevişerek kaynaşmasına bakar. Fakat hayvancılığın bugünkü hayatı ne yazık ki yaylacılıktan ve meşe yaprağından ayrılamaz. Sanatın İnceliğine dalabilmiş bazı hayvancılar devamlı bir yaylacılık ve keçi üretimi i-çin ormana ve ağaca muhtaç olduklarını anlamışlardır. Yayla damlarını bekleten yaylacılar gördüğüm gibi mesc ağaçlarını varidat getirir bir akar gibi Özenle esirgeyen keçi sahipleri de gördüm. Genç meşelikleri ikiye ayırarak bir kısmını üç sene müddetle korutmak, fidanların tepesini keçi dişinden kurtarır. O zaman bu kısım için keçinin faydası bile vardır. Çünkü ağaç dibindeki filizleri korutarak ana ağacın gelişmesini kolaylaştırırlar. Bu usule başvurarak koru ve meşelik sahibi olmuş köyler tanırım.. Malatyanın Adıyaman taraflarında ve Maraşm bazı yerlerinde meşeliklerini bahçeler haline getirmiş hayvan sahipleri çoktur. Fakat bizde bu işi kökünden hailede -cek biricik tedbir, vatanısaran büyük bir ölçüde ve plânlı olarak yeşil yem ziraatine başlamak \t onu yurdun her tarafında başarabilmektir. Çankaya belediye şubesinin açılması için Seçim defterleri hazırlandı Ankara belediye meclisinin müracaat ve teklifi üzerine Ankara Valiliği Çankaya kazası dahilinde bir "Çankaya belediye şubesi" açmağa karar vermiştir. Bu sebeble Ankara Belediye hududu içindeki bütün müntehible-rin reylerine müracaat olunacaktır. Müntehiblerin isimlerini taşıyan Temyiz istidalarının mühleti etrafında Temyiz müddetinin son günü cumartesine tesadüf ettiği takdirde pazartesi günü verilen istidaların müddetinde o-lup olmadığı etrafında çıkan içtihat ihtilâfını devlet şurası umumi heyeti tetkik etmiştir. Heyet cumartesi günü tatilin muayyen bir saatten başlamakta olmasına binaen muayyen müddetin cereyanında cumartesi gününün hesaba katılması lâzım geldiğine karar vermiştir. Kâğıd kontenjanı * Kırtasiye depolarının ihtiyacı için Norveçten getirilecek 138.208 kilo kâğıdın kontenjan dışında memlekete sokulması vekiller heyetince kabul edilmiştir. * izmit kâğıd fabrikasının faaliyete geçmesinden evvel inhisarlar İdaresi tarafından Finlandyaya sipariş edilen elli dört ton kâğıdın Türkiyeye sokulmasına vekiller heyetince müsaade edilmiştir. Avukatlar kanunu pı ojesi Avukatlar kanun projesini tetkik etmek üzere teşkil olunan komisyon dün de çalışmalarına devam etmiştir. Kamutay çağrıları Milli Müdafaa Encümeni bugün Umumi Heyetten sonra toplanacaktır. defterler üç dört gündenberi Ankara belediye salonunda asılı bulunmaktadır. Defterlere yapılacak itirazlar bu ayın 18 ine kadar kabul edilecektir. Ayın 19 unda müntehiblerin reylerinin toplanmasına başlanacak vc bu toplama üç gün devam edecektir. Ankara hududu içindeki mahallelerin rey verme günleri tesbit edilmiştir. Rey sandığı Ankara belediye salonuna konulacaktır. Mamak ve askerî fabrikalar gibi merkeze uzak bulunan yerlerdeki müntehiblerin işlerinden kalmamaları için oralarda da muayyen saatlerde sandıklar bulunacaktır. Reyler Çankaya kazası idare heyeti huzurunda toplanacaktır. istanbul belediyesi Fakir halka parasız su veriyor İstanbul, 14 (Telefonla) — İstanbul belediyesi sular idaresi fakir halka parasız su vermeğe başlamıştır. Bundan sonra evine terkos tesisatı yaptırmağa vc su getirtmeğe muktedir olamıyanlar için Uk tesisatm parasız yapılmasına karar verilmiştir. Parasız tesisatın yapılacağı yerler gayri safi iradı senede 90 lirayı geçini-yen binalarla ayda 7.5 lira veya daha az irad getiren akarlardır. Sular idaresine müracaat ederek vaziyetlerini kontratla isbat edenlerin Uk tesisatı derhal yaptırılacaktır. Ancak su bu binaların zemin katına kadar getirilecek vc burada bir tek muslukla su verilecektir. Bu gibi bina sahihleri senede 27 metre mikâbından fazla su kullanamıyacak-1 ardır. Umumî Müfettişlerin raporundaki esaslar (Bası 1. inci sayfada) hiye müdürleriyle ziraat ve baytar memurlarının süvari ve seyyar bir hale getirilmesi ve bunlara hayvan yem bedeli verilmesi, iyi memur seçilmesi, şarka gönderilecek memurlara birer derece terfi hakkı verilmesi ve bu memurlara memur evleri yaptırılması, lise ve orta mektebi bulunmıyan yerlerdeki memur çocuklarının maarif vekâleti hesabına meccanen okutulması imkânlarının araştırılması, polis teşkilâtının en kısa bir zamanda kazalara da teşmiline çalışılması, kaçakçılığı önlemek için müessir tedbirler alınması, kaçakçılık kanunundaki noksanların tamamlanması, suçlarla cezalar arasındaki mevcud nisbctsizlikle-rîn izalesi, Tutulan kaçak malların sif kıymet üzerinden satılığa çıkarılması, ka- çakç.l.ğ. teşvik ve kaçakçilari «eşti W*H ı ^uLvefİHe A*Ü mahiyette olduğundan bu esasm lağviy-lc cenub mıntakalarındaki pazarlarda kaçak mal satılmasına mani olacak tedbirler bulunması, kaza merkezleri vilâyetlerden uzak olan yerlerde yeniden kazalar teşkili ve kaza teşkilâtının arttırılması, nahiyelerin tam teşekküllü nahiyeler haline getirilmesi, bugünkü na- Istatistik Bütün dünyada çalışmakta olan 37 milyon otomobilden 26 milyonu A-merika Birleşik Devletlerindedir. Bu münasebetle şunu da kaydetmek lâzımdır ki .orada, otomobil sayısı telefon makineleri sayısından 9 milyon fazladır. Nüfusa kıyas edilince Amerikada 5 kişiye, Intrilterede i-se 25 kişiye bir otomobil isabet etmektedir. Lord Nuffield fakirlere 10 milyon dağıttı Kendilerinden sorulunca nasıl öğünürler? On yedi yaşmda iken beş ingiliz lirası ile bisiklet ticaretine başlayan Morris otomobil fabrikaları sahibi Lord Nuffield, lngilterenin buhrandan çok müteessir olmuş olan mı ntakası fakirlerine üç buçuk milyon İngiliz lirası daha dağıtmışın-. Lordun bu tarzdaki yardımları mikdan, şimdiye kadar, 10 milyonu bulmuştur. Nuffield, yalanda, fabrikalarının bir memuru sıfatiyle dünya piyasasını tetkike çıkacaktır. — Kaç defa seni bundan mı-net mislim: yine mi par de sumu giydin? — Evet, ne yapayım? Kostümün kirlenip bozulmasın t/ı l t' . . . . Bahtiyar iskandinavyalılar! L'lllustration gazetesinin başlıca muharrirlerinden Emile Schreiber "Bahtiyar iskandinavyalılar,, baslığı ile bir kitab yazmıştır. Büyük röportajları ile tanılan muharrire göre iskandinavyalıların bahtiyarlık sırları şunlardır: "Yaşama teşkilâtı oralarda daha mütevazi, daha sade ve daha da emniyetlidir. Onları muvaffak etmiş olan politik ve sosyal formül, mütemadi ıslah formülüdür kİ halkın ihtiyaçlarım önceden görür ve onların icablanna, tıpkı taşmadan evvel yatağı düzeltilen nehirde olduğu gibi, sakin ve muntazam bir cereyan verir.' * Parisi gürdüm, ben! Amerikadaki çocuk hırsızlan Fransada da türemeğc başladı. Fakat son günlerde Rouen şehrini alt üst eden vakada hırsızların sadece günahı alınmıştır. Hâdiseye bakınız: on üç yaşında bir kız, Pariste polise baş vurarak hırsızlar tarafından çalınmış ve sonra bırakılmış olduğunu söylüyor. Tetkik, tahkik... nihayet, anası bulunup getirilince itiraf ediyor: '*— Geçen gün işinden çıkınca elimdeki 83 frankla Parise girmek istedim. Paris yolunda rastladığım bir kamyonun şoförü beni büyük şehrin civarına kadar götürdü. Parisi gördüm. Bulvarlarında gezindim. Ne güzel şchirl'* — G elinliğimin kumaşını almak tan geliyorum. — Tebrik ederim. Çok güzel bir kumaş aldığı, nızı umarım. — Ben de öyle. Metresine on beş lira verdim.' Neden, Mistenget? Yakmda Ankarada açılacak olan kömür yakan vasıtalar sergisi münasebetiyle yapılacak eğlenceler arasında, meşhur fransız artisti Misten-get'in de numaralarım yapmak üzere çağırılacağı söyleniyor. Kömür sergisi bahis konusu olunca akla daha evel Jozefin Beker gelmiyor mu? hıye müdürlüğünün menşe ve terfi kademesi malûm bir meslek haline getirilmesi. Devletin İnkılâb hamlesini köylere götürmek için umumî müfettişliklerde, vilâyet ve kazalarda köy işleriyle uğraşacak teşkilâtlı birer köy bürosu açılması, faydası görülen vali muavinlikleri teşkilâtını genişleterek merkez kazası kaymakamlığı salâhiyetini vali muavinlerine vererek kendilerine parti başkanlığı da verilmiş olan valilerin işlerini a-zaltıp sıksık mıntakalannı teftiş etmelerine fırsat verilmesi, alelûmum memurlar hakkında ihtiyaca göre kadroları genişletmek suretiyle terfi çareleri aranılması, Evelce tatbik edilerek büyük faydalar temin eden kaymakam kurslarına merkezde merkezî vaziyette olan vilâyeti erde Ücretler, maaşlar.. Gene Amerika I 1935 senesinde, 15.000 dolardan fazla yıllık maaş veya ücret almış o-lanların listesi, bu husustaki kanun hükümlerine uygun olarak, kongre tarafından ilân edilmiştir: meşhur gazeteci Hearst yarım milyon dolar; aktris Mae Vest 400,833 dolar; bunlardan sonra büyük otomobil ve çelik fabrikalarının idare meclisi reisleri... bir idare konseyi kurulması, vilâyetlere aid hizmetlerin tefriki ve her hizmetin ifasına yetebilecek gelir temim karşılığı olmadıkça vilâyetlere yeni hizmetler verilmemesi, vilâyetlerde mekteb, hastane, dispanser ve şosa yapmak çarelerinin a-raştırılması, hususî idareler mali yılının ikinci kânun ayı olması, vüâyet memurlarından kesilen buhran, muvazene vergilerinin vilâyet hususî idarelerine bırakılması, gelirleri, tahmil edilen hizmetleri ifaya müsaid olmıyan yerlere, bilhassa doğu vilâyetlerine muvazenei umumiye den yardım yapılması, pazar yerlerinin çoğaltılması, yollar m yaptırılması, nakliye ücretlerinin ucuzlattırılmam, fırınların islâhı, fennî mezbahalar vc soğuk hava depoları tesisi, tâli hasılatın kıymetlendirilmesi gibi beeldiyeler kongresinin kararlaştırdığı tedbirlerle hayat ucuzluğunun tahakkuk ettirilmesi, belediye ve hususî idareler tahsil ve muhasebe teşkilâtının birleştirilmesi, menkûl rehin üzerine muamele yapan ikraz müesseselerinin gelirleri yüksek olan şehirlerimizde kurulmasının temini, tekaüd hakkından mahrum belediye memurlarının istikballerinin temini, belediye ve hususî idareler memurlarının mesleki bUgilerini arttırmak için merkezde bir meslek mektebi açılması, köylerin kalkınması, devletin inkılâb hamlesinin köylere götürülmesi için köy salmalarının nizam altına alınması, mümkün olan yerlerde dağınık köylerin bir araya getirilmesi, beş kilometrelik sahalar dahilinde köy birlikleri kurulması, dağınık köylerin manevî şahsiyetlerinin birleştirümesi, çizilecek programa göre dağınık köy yapılarının her sene yüzde bir murdarının merkez ittihaz edilecek bir yere nakledilmesi, köy müfettişlikleri ihdası, köylerin ziraat, kültür, sağlık, yol ve bayındırlık işlerini mm takaların bünye ve hususiyetlerine göre plânlaştı-rarak yürütmek imkânlarının temini, bir köy bankası kurulması, merkez ve vilâyetlerde köycülük kursları açılması, koy büdcelerinin basit vc yeknesak bir hale getirilmesi, muasır telâkkilere uygun yeni bir nüfus kanunu çıkarılması. 15 SONKÂNUN 1937 CUMA ULUS Sasınicmati SÖMÜRGE VE HAM MADDE DAVASI italya Habcşistanda yerleştikten sonra Almanya sömürge meselesini tekrar ve bu defa daha büyük ısrarla ileri atmıştır. Büyük harbdan sonra yedi büyük devletten dördünün — ingiltere, Fransa, Sovyet Rusya ve Amerika — "tok-, üçünün, de "aç" olduğu söyleniyordu. Japonya 1931 se. nesinde Mançuryay eline geçirdi I-talya da artık Habeşistanda yerleşmiş sayılabilir. Japonyanm uzakşark-ta takib ettiği siyasete bakılacak o -hırsa, henüz doymadığına hükmetmek lâzım geliyorsa da italya. Habe-şistanı ilhak ettikten sonra artık kendisini doymuş devletler sırasında saydığını resmen bildirmiştir. Almanyaya gelince; büyük harb i-çinde bütün sömürgelerini kaybetmiş, harbdan sonra da sömürge sekimde toprak almamış yegâne büyük devlet olduğu için iştihası gittikçe artmaktadır. Almanya büyük bir devlet olduğu için sömürge sahibi olmayı bir haysiyet meselesi yapmıştır. Fakat bu izzetinefis meselesinden başka başta Dr. Schacht olmak üzere, alman iktı-sadcıları, sömürgeye sahib olması Almanya için bir hayat memat meselesi olduğunu iddia etmektedirler. Bu iktisadî zaruret de Almanyanın iptidai maddelere olan ihtiyacından doğmaktadır. Bu zarureti ispat etmek için en. tcresan istatistikler neşretmektedirler. Holanda imparatorluğu dahil olmak üzere, dört "tok,, devletin — ingiltere, Fransa, Amerika ve Sovyot Rusya — dünya sathının yarısına sahib olduklarına işaret ettikten sonra ham madde taksiminin de bu toprak distribüsiyonundan daha adaletsiz olduğunu söylüyorlar, işte birkaç rakam: Hollanda ile dört büyük devlet, dünya buğdayının yüzde altmış beşini, arpanın yüzde ellisini, yulafın yüzde altmış sekizini, köpranın yüzde doksan yedisini, pamuğun yüzde seksen birini, yünün yüzde yetmiş birini, kenevirin yüzde doksan doluz buçuğunu .lâstiğin yüzde doksan sekizini, kömürün yüzde yetmiş dördünü, petrolün yüzde seksenini, bakı-"n V«»«*e «Uisİni, nikelin yüıdc doksan yedisini, kalayın yüzde altmışını istihsal etmektedir. Bu rakamlar daha çok uzayabilir. Filhakika bu memleketler, Almanyaya ellerindeki ham maddeyi satmaya hazırdırlar. Fakat Schach-tm iddiasına göre, Almanya bu maddeleri altın veya döviz mukabilinde satın alamaz. İktisadi zaruretlerden başka ortada malî zorluklar da vardır. Öyle görünüyor ki en büyük sömürge sahibi olan İngiltere de alman davasının büsbütün haksız olmadığına inanmaya başlayan bir zümre belirmektedir. Fakat bu noktada Al -manyayı tatmin etmek için ne yapılacağı kestirilemiyor. Eski alman sömürgeleri Japonya, ingiliz dominyonları ve İngiltere ile Fransa arasında paylaşılmıştır. Japonyanm eline geçen sörr.ürgeleri vermesi varid değil-dır. ingiliz dominyonları da eski alman sömürgelerini geri vermeye yanaşmıyorlar, ingiltere ve Fransanm ellerindeki Togo ve Tanganyika sömürgeleri de kâfi görülmüyor. Esasen bunların iadesine karşı her iki memlekette de büyük bir mukavemet vardır Bunun içindir ki ham madde meselesinin başka şekillerle halli üzerinde uğraşılmaktadır. Sömürge maddelerinin bedellerini tediyede bazı kolaylıklar gösterilmesi, sömürge mahsullerinin, bunlara sahib olanların ellerinde bütün sanayi memleket- İli HAltlIUlMlllB leri »;»n emanet telakki edilmesi gibi formüller düşünülmekte ise de. her-hang, buhranl, bir vaziyette kendisin, bu maddelerden mahrum bıraka-caklann, bildiği için Almanyan.n bu »eklilere razı olac.ğ, şüphelidir. , A. Ş, ESMER LüMeki grev hin, Lil, 14 (A.A.) — Haziran ayından-beri şimal departmanında çıkmış olan bütün içtimai anlaşmazlıklar hal ve tesviye edilmiş bulunmaktadır. Bu departman içinde artık hiç bir grev yoktur. Gönüllüler meselesinde Portekiz cevabını verdi Amerikadan yüzlerce gönüllünün gideceği bildiriliyor Londra, 14 (A.A.) — Roytcr Ajansının Lizbondan aldığı bir haberde Portekiz lngilterenin notasına verdiği cevabta, ispanyaya gönüllü gitme-sinin meni hakkındaki ingiliz teklifini esas itibariyle kabul etmektedir. Bununla beraber Portekiz hükümeti, ingiliz notasında tavsiye edilen tedbir lerin diğer hükümetlerce de ittihaz e-dilip edilmiyeceğini bekliyecektîr. Amerikadan giden gönüllüler Nevyork, 14 (A.A.) — Amerika sosyalist partisi azasından biri, yüzlerce gönüllünün İspanyaya giderek enternasyonal müfrezeye gireceklerini söylemiştir. Bu zat, gönüllülerin hakikî mikdarını tasrih etmemiş, ancak sosyalist partisinin bu mikdan 500 e çıkarmağa çalışacağını ve bunlara malî yardımda bulunacağını söylemiştir. Gidecek olan gönüllüler, bilhassa teknisyenlerdir. * * • Vaşington. 14 (A.A.) — Barselon-daki Amerikan konsolosu 76 amerikan gönüllüsünün İspanya hükümet kuvvetleri yanında harb etmek üzere Bar-selon'a geldiğini telgrafla dış bakanlığına bildirmiştir. Amerikan hükümeti, bu hareketlerinin yabancı bir orduda askerlik etmeyi meneden 0 kanuna aykırı olduğunun kendilerine tebliğini konsolosa emretmiştir. Gönüllüler meselesi ve İngiliz işçi Partisi Londra, 14 (A.A.) — İşçi partisi millî konseyi bu ayın 21 İnde toplanarak, partinin, hükümetin dış politikasına ve bilhassa karışmazlığa karşı alacağı vaziyeti tetkik edecektir. işçi mahfilleri, hükümetin son teşebbüsü üzerine, kendi vaziyetlerini tesbit etmek lüzumunu hissetmektedirler. Yabancı bir devlet ordusunda hizmet etmeyi meneden kanunun yeniden meriyete konulması İşçilerin memnuniyetsizliğini uyandırmıştır. İşçiler, Avam kamarasının gelecek toplantı devresinde hükümetin dış politikası hakkında geniş bir münakaşa açmayı tasarlamaktadırlar. B. Blum Parise döndü Paris'e dönen B. Blum Paris, 14 (A.A.) — Başbakan Blum bu sabah Parise dönmüştür. Öğleden sonra toplanacak olan bakanlar meclisine başkanlık edecektir. * * * Paris, 14 (A.A.) — B. Blum saat 9 da Marsilyadan gelmiş ve saat 10.30 da bakanlar meclisine iştirak etmiştir. ispanya isyanı ve ihtilâtları Malagada hüküm etçiler çetin bir mukavemet gösteriyorlar Hükümet kuvvetlerinin şiddetle mukavemet ettikleri Malagadan bir görünüş Cebelüttarık, 14 (A.A.) — Lalinea ve San Rok âsi şehirlerinde mevcud bütün kuvvetlerle bir kısmı yaşlı olan gönüllüler alelacele Estojona cephesine sevkedilmişlcrdir. Asiler, Malagaya karşı bu cephede giriştikleri taarruzda hü-kümetçilerin çok çetin mukavemeti ile karşılaşmaktadırlar. Yardım kuvvetlerinin sevkedilmesi için otobüs, otomobil ve kamyonlar müsadere edilmiştir. Buraya gelen bir habere göre hükü-metçiler Estojona çok şiddetli bir mukabil taarruza girişerek âsilerin işgali altında bulunan topraklarda ilerlemeğe-başlamışlardtr. Emin bir kaynaktan öğrenildiğine göre, yabancı memleketlerde yapılmış oldukları sanılan ve Cen-tadan gelen üçyüzden fazla cebel topu geçen gece Elcezireye nakledilmiştir. Ara vaka, 14 (A.A.) — Havas Ajansı muhabirinden : Pozuelo, Aravace mmtakası, tamamiyle harabe haline gelmiştir. Havas muhabiri diyor ki : ''General Ar gaz'dan aldığım izin ü-zerine dün cephenin bu mıntakasını gezdim. Madridin gayet güzel sayfiyelerinden olan ve çok şık ve zarif köşkleri bulunan Pozuelo, bir harabe enkazından başka bir şey değildir, İspanya dahilî harbinde topçu ve tayyare kuvvetleri hiç bir yerde bu derece tahribat yapmış değildir. „ Büyük taarruzlar bekleniyor Madrid, 14 (A.A.) — Havas Ajansı muhabirinden : Bugünkü nisbî sükûn, hareketin durmuş olduğu suretinde tefsir edilmemek gerektir. Asilerin ileri hareketleri Çok ciddîdir. Bundan azamî randıman almak istememeleri ihtimal içinde değildir. Ancak hükümet kuvvetleri de ciddî bir taarruz hazırlamaktadırlar. Son hareket, cumhuriyetçi milislerin daha seyyar bir hale gelmiş, daha ziyade e-lestikiyet kazanmış olduklarını İsbat etmiştir. Milis kuvvetleri, arazi arızalarından faydalanmasını, mevzilerini tahkim etmesini bilen ve otomatik silâhlarla ünsiyet peyda etmiş olan hakikî bir ordu haline gelmiştir. Şimdiki halde iki taraf, biribirini tarassut etmektedir. Madridin kahramanca mukavemeti, Verdunün mukavemetine benzetilmektedir. Müdafiler, deruhte etmiş oldukları tarihî rolün ehemiyetini takdir etmektedirler. Mola ordusunun ileri hareketi Avİla, 14 (A.A.) — Havas : Mola ordusu kıtaları, üç gün dinlenmeden sonra dün sabah Mahadlusıda Önünde, Lakoronya yolunun iki kilometre ötesindeki hedeflere doğru taarruza geçmişlerdir. Bu hedeflerin alınması Lakoronya vc Oskuryal yollarının birleştiği noktayı hükümet tanklarına karşı himayeye imkân verecek ve bundan sonraki hareket için mükemmel bir üs teşkil edecektir. Madrid cephesinde, büyük topçu ve tayyare faaliyeti kaydedilmektedir. Rozas Mahadhonda bölgesinde topçu evvelâ haber verilen bir milis tahaşşüdünü bombardımana tutmuş ve sonra piyade ilerlemiştir. Franko ispanyol faşım kimseye vermiyor Bu söz, Londrayı tatmin etti Londra, 14 (A.A.) — General Fran-ko'nun Almanyanın İspanyol Fasına asker çıkarmasına müsaade etmiyece-ği, herhangi bir yabancı devlete ispanyol arazisinin bir parçasını terke asla razı olmıyacağı ve Fas'a aid enternasyonal hükümleri bozmıyacağı ispanyol Fasındaki ispanyol yüksek komiseri B. Beigbeder tarafından Deyli Tele-graf muhabirine yapmış olduğu beyanattan anlaşılmaktadır. İngiliz ve fransız zabitlerinin İspanyol fasını ziyarete davet edilmeleri mevcud şüpheleri süratle izale edecek bir çaredir. Zira ispanyol Fasında almanlar bulunmuş olsa idi, böyle bir davetin yapılmasına ihtimal verilemezdi. SON DAKİKA BB. Musolini - Göring konuşması Roma. 14 (A.A.) — B. Musolini ile B. Göring arasındaki ilk görüşme başlangıçta tebliğ addedildiğinden çok daha uzun olmuştur. Bu görüşme hakkında aşağıdaki tebliğ çıkarılmıştır: Duçe saat 12.30 da Venedik sarayında B. GÖring'i kabul etmiş ve kendisiyle bir saat samimî mülakatta bulunmuştur. ispanya Fası meselesi kapandı Paris, 14 (A.A.) — Bugünkü bakanlar toplantısında dış işleri bakanı B. Delbos ispanyol Fası meselesinin Hitler - Ponset görüşmesi neticesinde neşredilen tebliğ ile halledilmiş bulunduğunu kaydetmiştir. Yunan kiralının seyahat şayiaları Atina, 14 (A.A.) — Atina Ajansı bildiriyor; Sabah gazeteleri, aşağıdaki haberi vermektedirler: S. M. İkinci Jorj'un Yunanistan dışında bir seyahat yapacağı hakkındaki şayialar hakkında öğrendiğimize göre Kıral, elen eyaletlerinde yapmakta olduğu yolculuğuna devam edecektir. Vc şimdiki halde Yunanistan dışında bir yolculuk mevzuubahis değildir. HATAY DAVAMIZ ETRAFINDA Yunus Nadi, Hataym istiklâli hakkındaki davamızda birçok dost hükümetlerin, tezimizi haklı buldukla, rını ve meselenin türk isteklerine uygun olarak halli hususunda müzaha-retten geri durmıyacaklarmı bize bildirmiş olduklarmı zikrederek dünya kamoyunun, gitgide, bu davada türk tezinin sağlamlığını idrak ettiğini tebarüz ettiriyor. Kurunda Asım Us, bazı fransız kaynaklarının, Hatay hakkındaki ta-leblerimizi, Fransanm italya ile anlaşmış olmasından doğan hiddetimize atfedişlerini gülünç ve manâsız bularak türk . italyan münasebetlerinin daima dostça olmaktan geri kalmadığını. İtalya ile aramızda hiç bir ihtilâf bulunmadığını, ve Fransızların bu gibi manevralarla haklı davamızdan bizi vazgeçiremiyeceklerini ileri sürüyor. Muhiddin Birgen de, Son Postada, Sancak ihtilâfının son zamanlarda çok gergin bir safhaya girmesinden doğrudan doğruya fransız müs-temlekecİlerinin mesul olduğunu, milli şeref ve menfaatlerle alâkalı bir meselede Fransanm mutad oyala -ma siyaseti ile avundurmaya kalkışmasına karşı Türkiyenin hiddeti haklı olduğunu tebarüz ettirerek Fran-sada, tezimizi baltalamaya çalışanların bizzat fransız halk cephesi hükümetinin de düşmanları bulunduğu, na işaret ederek, B. Blum kabinesinin bu yanlış manevralara âlet olmamasını tavsiye ediyor. LİMANLARIMIZ VE ŞİLEPLERİMİZ Ahmed Emin Yalman, Tanda, hükümetin hayatı ucuzlatmak için yaptığı büyük gayretlere rağmen türk mahsullerinin Avrupa piyasalarından pahalıya mal olduğunu ve bunun başlıca sebeblerinden biri de (imansızlık ve limanlarda modem vasıtaların bulunmaması olduğunu anlatarak, tanbulun burnu dibindeki Ereğliye bir şilebin senede ancak 12 sefer yapabildiğini söylüyor. Muharrire göre, Mersin, Ereğli, Samsun gibi ana limanların süratle yapılması ve modern vasıtalarla teçhizi, istanbul limanının genişletilmesi âcil ihtiyaçlardır. Bundan başka şileplere olan İhtiyacımız büyüktür. Hususi teşebbüslerin şilep satın alabilmesi için biraz serbest döviz vermek fedakârlığına katlanmak ve eski gemilerin alınması hususunda daha müsamahakâr dav. ranmak lâzımdır. KİMLER DÖVÜŞÜYOR? Aksamda "Akşamcı,, ispanyadaki sivil kavganın, zamanla, fikirler uğruna bir enternasyonal harb ve yarınki savaşların bir tecrübe tahtası haline gelmiş olduğunu anlatarak diyor ki: "işin en acı tarafı şudur ki dahilî harb ispanya bakımından bitse bile, ekilen fitne tohumları uzun seneler semere verecek, hangi taraf şimdi galip gelse, ispanya daha uzun seneler mahvolacak, harab olacaktır. Ve nihayet orada çarpışanlar hırslarını yenemeyince asıl harb sahnesinde boy ölçüşeceklerdir, ispanya ihtilâli Avrupada günün birinde patlayacak müthiş bombanın fitilidir.,, ATA-ORKÜN ASKERİ F. R. Atay, Atatürkün "Askerliği ne zaman bitireceksin?., sualine "ben ölünceye kadar Atatürkün askeri. yim„ cevabını vermiş olan türk erinin hikâyesini gazetemizde anlatmıştı. Peyami Safa bu harikulade veciz cevabın tek bir kelimesini değiştirmeye kıydığını söylüyor: "Ben yerine biz deriz, diyor. Bu "biz,, bütün bir millettir.'' eski bir vatandaşımızın sözleri Şimdi Mısırda yaşayan eski bir ermeni vatandaşımız türklerle ermeni-lerin münasebetlerini "baba, oğul" şeklinde tasvir ederek, mazide oğul tarafmdan babanın tekdirine lâyık çok hatalar işlenmiş olduğunu söylüyor vo diyor ki: "Harbi umumîde türklerden ayrılmamış olsaydık aca-ba bugün türkler bize ne nazarla bakacaklardı.. Söz değil icraat beklemek hakkını haiz olabilmek için ev* velâ bize düşen vazifeleri yapalım, hizmet etmesini Öğrenelim.,, ULUS 16 sonkanun 1937 cumar ON YEDİNCİ YİL. NO: 5557 ADİMİZ, AND1MIZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Suriye nahiyeleri Hataya bağlanmak istiyorlar Kürd dağlılarla üç nahiye halkı görmenlere Hataya bağlanmak için mazbatalar verdiler Türklerle beraber hareket eden çerkesler tazyik ediliyorlar Hama, 15 (Hususi) — F rantız Ur Ha leb teki ermenileri gizlice silâhlandırmaktadırlar. Kamışlı'da bulunmakta o-lan askerî müfrezelerden bir kısmı Re-sülayne gönderilmiştir. Nümayişler hakkında bir karar Haleb, 15 (Hususî) — Antakyada türkler tarafından yapılan tezahürler üzerine mahallî hükümet arablara ve t ur İtlere bundan sonra nümayiş yapmamalarını bildirmiştir. Fakat buna rağmen ls- Başbetke ŞAŞMAZ BİR ESAS Fah'n Rtfbt AT AY Türkiye ile dost olmak istiyen-ler, Türkiyenin dostluk anlayışı ne olduğunu bilmelidirler. Bu bakımdan, dünkü başyazımızın dikkatle okunmuş olduğundan eminiz. Yeni Türkiyeye vücud veren zafer, bu milletin sadece kendi e-seridir. Bu millet, tek başına, yapyalnız, maddi manevî, kendi öz vasıl*lnıı imkânları ile doğuş- tu. Kihkyadan sekilmek zaruretini duyan fransızlar bile, Ankara ile konuşmak için, Sakaryada muzaffer olmamızı beklediler. Hiç bir tahliye, dostluk eseri olarak, yapılmamıştır. Yabancı yardımlar ise, ancak, halife ve istilâ ordularına ve isyancılara bezlolun-muştur. Yeni Türkiyeyi inşa etmek ve milleti kalkındırmak için, gene kendi İrade, vasıta ve imkânlarımızdan başka hiç bir dayanç aramamağı, aynı savaş cephesinde öğ-renmişizdir. Zafere kadar, harbimiz karşısında devam eden garb inansızlığı, kendi istediklerimizi kendimiz başarmak kudretinde olduğumuz anlaşılıncaya kadar, înkilâb ve inşa davamıza karşı da, olduğu gibi sebat etti. Osmanlı imparatorluğu ile yeni Türkiye arasındaki kıyas edilmez farka herkesi inandırmadıkça, Kemal izm in nasyonal ve enternasyonal davaların-daki samimiyet, hâdiselerle isbat olunmadıkça, her türlü münasebetlerde, bize eşidlik hakkı tanınmayacağından şüphe etmiyorduk. Kendi kudretimize emniyetsizlik hissini verecek hiç bir teşebbüste bulunmamakta, Türkiyeyi istiklâl ve eşidlik iddiasından vaz geçirebilmek, ve onunla, bu prensipler zararına temasa girişmek tasavvur ve hayalleri iflâs edinceye kadar devam etmişizdir. Türkiye hiç bir münasebet için bir zaaf değil, her münasebet için bir kuvvettir. Her hangi bir tarafın bize karşı dostluğuna vereceğimiz kıymeti, o tarafın bizim dostluğumuza verdiği kıymetle ölçerek tayin ederiz. Türkiyeye verilecek dostluk, eğer Türkiyeden istenecek dostluğun değeri ile, en aşağı, yan yana, baş başa tululmıyorsa, ne aldığımızın, ne de verdiğimizin ehemi- (Sonu 4. üncü sayfada) kenderun'da arablar matbu beyannameler neşrederek arab halkı nümayiş yap-mıya davet etmektedirler. Çerkeslere yapılan zulüm Humus, 15 (Hususî) — Reyhaniyede türklcrle beraber hareket eden çereks-lerin de köyleri hükümet kuvvetleri tarafından sarılmakta, silâh aranmakta bu vesile ile büyük tazyikler yapılmaktadır. Hataylı nahiyelilerin bir müracaatı Lâzkiye, 15 (Hususi) — Bayır, Bucak. Hazine nahiyeleri halkı hataylı olduklarını, nahiyelerinin Hataya bağlanması lâzım geldiğini, Ud yüzden fazla imzalı ve mühürlü bir mazbata üe görmenlere bildirmişlerdir. Sancakta arab çoğunluğunu temin etmek için Şam, 15 (Hususî) — Arab ve fransız lar m Sancağa çöl arablan göndermeğe karar verdikleri haber alınmıştır. E-sa&cn Suriyenin muhtelif mıntakalann-da da gizli gizli gönüllü çete teşkilâtı yapılmakla olduğu malûmdur. Çöl arab-larım Sancağa göndermekten maksad, böylece Sancak'ta arab çoğunluğunu temine hizmet ve herhangi bir karışıklık esnasında türklerîn mallarını yağma ve Sancaktaki hukumet kuvvetlerine yardım etmektir. Kürddağlıların istediği Haleb, 15 (Hususi) — Kürtdağlılar hazırladıkları mazbataları görmenlcr heyetine vermişlerdir. Bu mazbatalarda kendi mıntakalarının Hatay'ın bir par-*çası olduğunu ve Hatay'a ilhak olunmasını istediklerini bildirmektedirler. B. C. Bayar, Kamutayda şeker endüstrimizin çalışma şartlarını anlattı Kamutay, şekerden alınan istihlâk ve gümrük resimleri hakkındaki kanunun bazı maddelerini değiştiren projeyi görüştü Kamu Uy dün; Bay Refet Canıtez'in reisliğinde toplanmıştır. Tütün tuz ve müskirat inhisarı idarelerinin 932 mali Kamutayda dün şeker politikamız hakkında beyanatta bulunan Ekonomi Bakanımız B. Celal Bayar yılma aid kati hesabları ile vau ve dersiamlar hakkındaki kanun projesi görüşülerek kabul edilmiştir. Yenişehirâeki Devlet mahallesinde Adliye vekâleti binaaiyle, gümrük ve inhisarlar vekâletini de alabilmesi için inhisarlar umum müdürlüğü için yapılmış olan binada yeniden ilâveler yapıl- Umumî Meclis toplandı Hazırlanan rapor, son bir yıl içinde vilâyetin bayındırlık, kültür, ziraat ve ekonomi sahalarında yapılan işleri anlatmaktadır Ankara Vilâyet Umumi Meclisinin beşinci seçim devresi Üçüncü umumi toplantı-sum açan vali ve belediye reisimiz B. N. Tandoğan Ankara Vilâyet Umumî Meclisinin beşinci seçim devresi üçüncü umumî toplantısı dün saat 16.30 da belediye içtima salonunda Vali ve C H. P. Başkanı B. Nevzat Tandoğanın reisliğin- Musolinİ - Cöring görüşmelerinin cereyan ettiği Roma şehrinden bir manzara Komada yapılmakta olan görüşmelere dair tahminler BB. Mosulini ve Göring Berlin - Londra arasında yakınlaşma şartlarını tetkik ettiler Roma, 15 (A.A ) — B. Göring ziyaretinin bugünkü programında hiçbir mülakat yoktur. BB. Göring ve Musolini, Almanya ile Fransa ve Almanya ile İngiltere a-rasındaki münasebetleri gözden geçirmişlerdir, iki devlet adamı bilhassa Berlin ve Londranın yakınlaşması i-çin lâzım gelen şartları tetkik etmiş- terdir. Maamafih, Almanya doğrudan doğruya tngiltereye yakınlaşabilece-ğini tahmin ettiğinden ltalyanın mutavassıt rolünü İfa etmiyecegi temin edilmektedir. Bu yakınlaşma, İtalya ve Almanya-nın İngiltereye karşı olan vaziyetlerini ahenkleştirmeğe matuftur. (Sonu 7. inci sayfadaj de başlamıştır. Baştan ikinci reis ile iki kâtip seçimi yapılmış ve ikinci reisliğe B. Ziya Sıda Ankara, kâtipliklere B. Hilmi Ankara, B. Rıfkı Beypazarı seçilmişlerdir. Bundan sonra Büdce, Ziraat, Müteferrika, Dahiliye, Sıhıye, Nafia. Maarif Encümenleri seçimi yapılmıştır. Seçimi müteakib izahname ve mü-taleanameler okun.ırak kabul edilmiş, (Sonu 4. üncü sayfada) Nureddin Arzumam kavhettik Ankaranın çok sevdiği çocuklarından Nureddin Arzuman dün ölmüştür. Dün, Ankaranın çok sevdiği temiz ve iyi kalpli vatandaşlarından birini daha kaybettik. Ankara eczahanesi sahibi B. Arzuman kısa bir hastalıktan sonra dün, genç yaşında öldü. • (Sonu 4. üncü sayfada) masını temınen 937, 938, 939 senelerine sari olmak üzere bir milyon liralık te-ahhüd icrası hakkında hükümete salâhiyet veren kanun projesinin ilk görüşmesi yapılmıştır. Gümrük muhafaza memurlariyle su- İ arkadaşlar, şeker sanayii • : 22 milyon liralık muazzam bir ; ¦ sermayeye is t in ad etmektedir. \ • Şeker sanayii memleketimizde \ • diğer sanayie nazaran ilk defa : • kurulmuştur. Nihayet şeker sana- \ ; yii büyük bir zürra kütlesini ala- | i kadar ettiği için memleketin ma- j j lıdır. Biz hiç kimseden hiç bir şeyi : [ gizlemek niyetinde değiliz. Mil. \ I letin ne kadar fakir olduğunu ue l : satılan ker hangi bir maddeyi ne i i kadar ucuzlatırsak onun mı/d : : menfaate o derece yordun ede- İ : cegîni ve ettiğini bilenlerdeniz. • Fakat bunun karşısında olan bir : mesele vardır. O da kurulmuş • olan şeker sanayiinin tmkrûk «- • »atlarına göre idaresine icab e-İ den imkânı vermek keyfiyetidir.,, I (B. Celil Bayarın Kamutaydaki i dünkü beyanatından) baylarının oturmaları için ev yaptırılması ve bunların resmî binaların müsa-id olanlarında kira ile oturmaları hak-(Sonu 7. inci sayfada) Fıkra t Hocanın ölçüsü — Iskenderunsuz Suriye nasıl yaşayabilir? Eğer evinizde bir atlasınız varsa, lütfen, onun Suriye kısmını açınız. Samla Berut arasındaki mesafeye bakınız: bilmiyorsanız haber verelim ki bu daracık yoldan bir devlet hududu geçiyor. Şama deniz kokusu bile Beruttan gelir. Büyük harbi Suriyede geçirmiş olanlar, pek iyi biliriz ki tskenderunu, Anadoluda bırakır, unutur ve geçerdik. Elini başının arkasından dolaştırıp kulak göstermenin asıl tabirini kullanmak istemeyiz: fakat Berutu bırakıp da, tskenderunu Suriyeye nefes noktası göstermek, bu sözden başka neyi hatıra getirir? Berutsus Suriye olabilir; Lübnant yapmak içini Iskenderunsuz Suriye olamaz: Sancağa vücud vermemek çini Sevr muahedesi zihniyetinin Sur/-ye hududunu, şimalde, Sıvasa kadar • ı-karmış olduğu günler de uzak değildir. Belki de o zaman, Suriyenin, eğer bo-ğulmaması isteniyorsa. Samsuna ihtiyacı olduğundan bahsedilecekti. Hoca Nasreddİne dünyanın merkezini sormuşlar: ayak bastığı noktayı göstermiş. İstilâlar, coğrafya hududla-rı için aynı ölçüyü kullanmaktadırlar, Suriyenin hakkını Suriyeye veriniz, demek bizim vazifemiz değildir: fakat Sancağın hakkını Sancağa verdir -mek, yalnız vazifemiz değil, ağır me» suliyetimizdit. - Fatay ULUS 16 / 1 / 1C37 •= Cenub Mektubları insanlar plajı Amasya'nın elması ve bamyası, Bursa'ıun kestanesi ve şeftalisi gibi Adana'ntn pamu • j. ıı. Mersin ve Dörtyol'un portakalı meşhurdur. Bunu da bize ya memleketin şura -sında ve burasında memuriyet vermiş dostlarımız yahud manavlar söyler. Bunun haricinde çoğumuzun mem • leket hakkında, uzun boylu bir malûmatı yoktur. Halbuki, gelelim gene ce-nub bahsine burada, Akdeniz'in ılık sulariyle Torosların güneşe dönük etekleri arasında dünyanın cn güzel parçalarından biri yatmaktadır. Bereketli toprak: çam. zeytin ve harnub ormanlar; arkeolojik hazineler: yörük-lerin saf hayatlariyle pırlanta kadar temiz ahlakları: sayısız plajlar; bütün bu gündelik hayatınızda göremiyece-ğiniz enfes çerezleri, cemin size bir tepsinin üzerinde gibi hep bir arada ve birden karşınıza çıkarıyor. Cenub'» bir kere uğrarsanız, yaşa -dığınızın ve, hayatın ne olduğunun değil ne olabileceğinin farkına varacak -smız. Hattâ diyebilirim ki, kendinizi yeniden ve bir başka insan olarak tanıyacaksınız. Mersin'den Silifkeye doğru yol alırsanız. Leica markalı yani seri ateşli fotoğraf makinesinin üstünlüğünü anlarsınız. ÇttnkU ancak böyle bir makine ile, gözlerinizin gördüğü ihtişama aid detayları dönüşte Ankaraya beraberinizde getirebilirsiniz. Bu yolu bir -gün yapmak fırsatını bulursanız, yanınıza bol filim almayı unutmayınız. Tabiatta adalet yoktur, derler. Bunu burada görüyorsunuz. Dünyanın en güzel plajlarını, tabiat buraya, bu, sahile yıkmış. O kadar çok plaj var ki. tünel geçer gibi, plaj geçiyorsunuz. Her plâj iki burnun İcayalanyle çerce -velenmiş. Kum'.ar, o kadar beyaz ki öpeceğiniz geliyor. Her plajın, karaya doğru devamı, önce geçtiriniz yol. daha sonra zeytin yahud çam yahud harnub ormanı, daha sonra Toroslara doğru yükselen ve ağaçlarının altında üç dört bin senelik tarih harabeleri yatan 50 - 100 kilometre derinliğindeki saha; en sonra da Anadolunun bozkırları önüne bir perde gibi gerilmiş olan karlı To -roslar.. Plajlar arasında, 10.000 kişilik, 3.000 kişilik. 1.000 kişilik, 200 kişilik hatta 20 ve 10 kişilik olanları var. Kaç kişi iseniz, size buna göre plâj hazırlaya -yım. Sanki burada, milyarları bulan bir sermaye, birkaç milyon turistin istifade edeceği bir turizm için bir genı-al mimara muhteşem bîr plân işmarla -mis, mimar bu plânı hazırlamış fakat utbikini bizzat tabiat'a havale etmiştir. İnsanın hayali ile tabİat'ın başarısı arasında bu kadar mutabakat vardır. İskenderun'dan Bodrum'a kadar bu sahil hep böyle devam edermiş. Ben yalnız Mersin ile Silifke arasındaki parçayı gördüm. Bunun bir noktasında, yaşayan insan kendi içini nasıl dinler ve tabiatın bir güzellik olmaktan çıkarak bir mana halini alan ifadeleri, bu yaşayan insanı nasıl "sublimer.. eder. buna. kendi varlığımı kavrareasma şahid oldum. Karşıda bîr adanın Üzerindeki "kız kalesi., ni, akşam renkleri, bir masal yapısı kadar hayallleştiriyorda. Ben, yarım mil kadar berideki sahilin kayalıktan Üzerinde duruyorum. Solda, denize doğru ilerliyen çetin bir burnun üzerinde, heybetli ve muhteşem bir harabe yükseliyor. Ankara kalesi kadar var. Çok yakın durduğum için mi. harabenin içindeki ciğer yapı aksamını âdeta butun mimarîleri ile gördüğüm için mı, "kız kalesi,, ne kadar hayalı ve masalımsı görünüyorsa soldaki monumrntal harabe o kadar gerçek ve diri bir tesir yapıyor. Belki de şundan: bu harabenin hemen ard planındaki sırtların üzerine, tarihin sihirli eli bütün bir şehri nakşetmiş. Bütün evleri, sokakları ve mozoleleri ile, karamda duruyor. Ve sağımda, Si- Mâjlar arasında. 10.000 kişilik. 3.000 kişilik, 1.000 kişilik, 200 kişilik hattâ 20 ve 10 kişilik olanları var. Kaç kişi iseniz, size buna /töre plâj hazırlayayım. Sanki burada, milyarları bulan bir sermaye, birkaç milyon turistin istifade edeceği bir turizm için bir frenini mimara muhteşem bir plân ısmarlamış, mimar bu plânı hazırlamış fakat tatbikini bizzat tabiat'a lıavtı-le etmiştir. İnsanın hayali ile tabiıtt'ın başarısı arasında bu katlar mutabukat vardır. Yazan KVHIIAN BELGE lifke üzerinde, güneş. Akdenİzc gömülüyor. "Kız kalesi., saray harabesi, şehir harabesi, koyu gümüşü gövdelerini karanlıklara gömen Toroslar ve Akdenizi bana bırakıyormuş gibi çekilen güneş karşısında, ellerimi göğsüme, goturup kendimi yokladım. Bocklin'c ismarlıya-mıyacağım kadar fantastik bir dünyanın ortasında, yapayalnızdım. Tenhalığı e-limle tut;, oı lıım. Ve kendi ömrümün bu bîr kaç dakikasını bir su nasıl içilirse, bir çiçek nasıl koklanırsa, bîr yemiş nasıl yenirse, bir sevgili nasıl okşanırsa, böyle tadıyordum. Bir ulvi egoyizm cezbesi içindeydim. Tabiat, bendeki insanı, takvim saatinin bütün zincirlerinden kur -tarara!:, çözmüş, azad etmiş, kapup koyuverrnini. Birkaç dakika için. Birkaç dakikam için. Benim dakikalarım. Kendim. Kendimi kendimin tanımam ve sevmem. Halimi anlatabildim ise, o birkaç hidayet djkikasında, her günkü ve alelade kendimden tamamen geçemedim tamamen ayrılamadım, demektir. Yanımda arkadaşlara döndüğüm zaman, şu sözleri söylediğimi hatırlıyorum: — Yahu. bu ne tenhalık? Burası bi-zimse. burayı hemen İşgal edelim. Gerçekten, mağrur Toros'lardan her kıyısında bir ayrı millet ve ayrı medeniyet ile tanışan Akdenize kadarki sahanın içinde, o romantik akşam saatinde, bir bizler vardık. Bir keresinde yalnız, yörükler ve develeri geçti. Halbuki "kız kalesi,, halbuki "saray harabesi., halbuki Korikos şehrinin baıcar körlere dönmüş evleri ve en çok sağda ve solda uzanan plajlar, bize anlatıyorlardı ki, bu dünyanın en güzel noktasında, bir zamanlar, bahtiyar ve akıllı insanlar: "evlerini kurmuşlar, kız sevip kızan yetiştirmişler, tarla ve bağlarını işlemişler, tanrılarına kurbanlar kes - LİMMII Istanbulda Tiu-kkuşu şubesi acildi istanbul, İS (Telefonla) — Türklcu ŞU istanbul şubeai bugünden İtibaren ka-yıdlara başlamıştır. İnönü kampına girmiş bulunanlardan orta mekteb mezunla n hava gedikli mektebine, lise vc daha yüksek mekteb mezunu olanlar da doğrudan doğruya ihtiyat zabit mektebine alınacaktır. Derslere iki ay sonra başlanacaktır. Dış ve iç bakan'rr mu, B. Fuat Ağralıyı ziyaret ettiler İstanbul. İS (Telefonla) — Dıy bakanı B. Tcvfik Rüştü Arasla, iç bakanı ve parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya dün öğleden evvel, soğuk algınlığından ralıataız bulunan finant bakam Fuad Ağrahyı ziyaret etmişlerdir. Öğle yemeğini Pera palas ta yiyen ba kanlı rrmız tekrar Dolmabahçe sarayına dönmüşlerdir. Sayaçların kontrolü Elektrik, hava gazı ve su sayaçla- riyle taksimetreler ve başkaca her türlü ölçüler hakkında halkın herhangi bir şikayeti varsa, süratle neticelendirilmek üzere, ölçüler ve ayar müdürlüğüne bildirmesi rica edilmektedir. Halkımızı yakından alâkadar eden bu meselenin dikkat ve hassasiyetle takib edilmesi memnuniyete değer bir hjdisedir. misler, ummuşlar bulmuşlar ve yaşa -mışlar ölmüşlerdir,, [l]. Bu hakikati, herhangi bir dilsiz höyüğe söyletmeme lüzum yoktur. Güzel Akdeniz dalgaları ile boydan boya plajlar ve ormanlarla işlenmiş olan Anadolu kıyıları, bunu her gün biribir-lerine. yüksek sesle anlatıyorlar. Bana bu anlatış, bir çığlık gibi geldi. Ne duydumca, »ize. unu «Hiju.ıı» bulunu • yorum. Osmanlı imparatorlumu, türk insanı nı nasıl kendi haline bırakmış İse, Anadolunun tabiatını da. Öylece, rüzgârlara ve kurda kuşa havale etmiş. Ve bir tek Korİkos şehrine dört bes biribirinden muhteşem su bendinin neler getirebilmiş olacağını bile düşünmeğe lüzum görmiyerek o güzelim sahilde bir yol bile yapmamış. Ancak şimdi, Cumbu -nyet. bu işe başlamış bulunuyor. Mer -sin ile Silifke arasındaki yolun hemen üçte ikisi zevkle sökülüyor. Fakat ondan sonrası, yani Lama s ile Silifke'nin arası Korikos plajlarında yıkanmış olan insanların bıraktıkları gibidir. Tayinisin Ankara hakkındaki güzel bir yazısı Londra, 15 (A.A.) — Ankara hakkın da yazdığı uzun bir makalede, Taymia gazetesinin Türkiye muhabiri bilhassa diyor ki : "— Ankaranın henüz imar ve inkişaf halinde bulunduğu zamanlara aid güçlükler ve mahrumiyetler bugün ortadan tamamiyle kalkmıştır. Yeni, sağlam ve kullanışlı binalar yükselmiştir. Bugün bu yapılar bitince Ankara, şarkî Avrupanın büyük merkezleri ile kıyas edilebilecektir. İstanbul ise, yeni Tür-kiyenin eski Türkiyeden tamamiyle ayrılmış olduğunu daima hatırlatacaktır.,, Taymis gazetesi, modern Ankaranın güzel fotoğraflarını neşretmektedir. LASTİK FABRİKATÖRLERİ TOPLANDILAR İstanbul, 15 (Telefonla) — tstanbul-daki lâstik fabrikatörleri bugün sanayi müfettişi Danış tarafından çağrıldılar. Kendilerine niçin çalışmadıkları soruldu. Yapılan tetkiklerin sonunda müfettiş vekalete takdim etmek üzere uzun bir rapor hazırladı. Fabrikatörterü» iddiasına göre bu ay makinclcruı temizlenme ayıdır. Ameleye iş verdmemesinin sebebi bundan ibarettir. Fakat diğer bir iddiaya göre de hükümet kauçuk ithalindeki takas usulünü kal'Jırırsa vc kauçuk istihlâk resmini indirirse mesele halledilmiş olacaktır. Netice İktisad vekâletinin vereceği karara bağlıdır. İstanbul yüksek iktisad ve ticaret mektebi mezunları ccm.yeti bugün saat 16 da elli beşinci yUdönürnürui kutlamak üzere Karpiç salonlarında bir top- İplik ithalat resimleri yeniden indiriliyor Piyasada başgösteren İplik buhranını önlemek maksadiyle dışarıdan getirilen iplikler üzerine mevzu gümrük resimlerinde yapılmış olan tenzi-lâtm mevcud darlığı gideremediği an* laşıldığından bu ihtiyacı karşılamak ü-zere gümrük tarifesinin 366 A ve B pozisyonlarına giren ipliklerin on numaraya kadar olanlarına (on numara dahil) mevzu tenzilâttan evelki gümrük resminin yüzde doksan, ondan yirmi numaraya kadar olanlarına (yirmi dahil) mevzu tenzilâttan evelki gümrük resminin yüzde elli, yirmiden yirmi dört numaraya kadar (yirmi dört dahil) olanlarına mevzu tenzilâttan evelki gümrük resminin yüzde o-tuz tenzili ve daha yukarı n.ım»--'~ ¦ la 367. 366, 369 ve 370 inci maddelere dahil iplikler için 2, 5570 numaralı kararname ile kabul edilen tenzilât n i »betlerinin muhaiaazsı İcra Vekilleri Heyetince kabul edilmiştir. Yabancı dövizlerin vasati türk lirası karşılıkları (1] Biachoff'un ANKARA'sından Uediyetcr Karşıhksız kalan klering lıesabları Aramızda kliring veya benzeri anlaşma bulunan memleketlerle olan hususi takaslarda, ihracattan evvel yapılan ithalâta karşılık, altı ay zarfında mukabil İhracat yapılmadığı takdirde bu müddetin ikinci bir altı ay daha uzatılması ve bu müddetin bitiminde dahi İhracat. yapılmadığı takdirde Cumhuriyet merkez bankasına yatırılmış olan ithalât bedellerinin umumî kliring hesabına naklolunması icra vekilleri heyetince kararlaştırılmıştır. Fenerbahçe - Geçenlerde evlenen Hollanda Prensesi Juliana'ya dünya • yan m her tarafından gelen düğün he. diyeleri arasında İsviçre hükümetinin de bîr hediyesi vardır. Bunun ne olacağını tabii tahmin ettiniz: saat. Ancak bu saatin hususiyeti 2 gram 13 santigram ağırlığında ve 2,5 milimetre nısıf kutrunda olmasıdır Dünya-msm en küçük saatinin sahibi pek u-fak tefek ohnıyan prenses Julıana-dır. Ya otomobiller böyle Bir tabı muvaffakiyeti Her zaman lâzım olan ve lâzım olduğu zaman da bir türlü hatırlanmayan bir takım bilgileri bir arada toplayan muhtıra, takvim, almanak cinsinden ve ucuz risaleler tedarik etmek istedik. Bize Takvimi Ragıb'ı tavsiye ettiler. Fazla söz söylemiş olmamak için, bu takvimi hazırlayana ve bize tavsiye edene tefekkür ediyoruz. ürkaelerdi! Bir haber: "Bir arabanın ürken atları istanbul köprüsü üstünden Ketencilere kadar halkı heyecana verdi ve iki kİfİyi çiğnİyerek yaraladı.,. Bir, köprüden Ketencilere kadar olan yolun uzunluğunu, bir de bu asrın nakil vasıtası olan otomobili düşününüz. Ya onlardan biri böyle ürk-şeydi de bu uzun yol üzerinde önüne geçip durduracak kinısa bulunmasay-d.l İhtiyar balığın yavrularına verdi, ği dert: — Asya Öyle bir nehirdir ki Afrika Ue birlefenk Avrupaya akar.. (Çin karikatürü) - ve saire... Yarın oynanması lâzım gelen Fenerbahçe - Galatasaray ve Beşiktaş -Güneş futbol maçları, havanın bir haftadanberi yağmurlu devam etmesinden dolayı mevsim sonuna bırakılacağını istanbul gazeteleri yamıyorlar. Bu maçların hep güneşli yas gün-lerinde yapıldığına hiç dikkat ettiniz mi? Diyorlar ki futbol, yazdan çok kış sporu olduğu halde, "büyük,, demlen kulüplerimizin maçlarını yaza isabet ettirmek hususundaki ısrarına sebeb, fazla seyirci ve dolayısiyle de yüksek yüzdeler temini arzusudur. Buna, tabii, hiç birimiz inanmayız. 135 »ene sonra kıyamet! Israfİlin düdüğü ne vakit ötecek? Bîr istatistikçi, ameri kal ı Mi*ter Brovn, buna cevab veriyor: 135 sene sonra; çünkü bu zat verimli ve verim, siz toprakları ,nüfus artışını, kalanları ve ölenleri iyice hesaplamış ve şu neticeye varmıştır: 135 sene sonra cihan aç kalacaktır. Açlık da kıyamet demektir. Damga resmine tâbi evrak ve aened-ler zikrolunan yabancı paralarının türk parasına çevrilmiş altı aylık vasatilerini bildiriyoruz. Yabancı paralardan 1 mayıs 937 tarihine kadar bu vasatilere göre damga resmi alınacaktır. Fransız frangı G kuruş yirmi beş para, dolar 126 kuruş, liret 82 kuruş, belga 21 kuruş on para, drahmi bir kuruş ala para, isviçre frangı 33 kuruş 35 para, leva altmış para florin 75 buçuk kuruş, kuron 4 kuruş 35 para. zloti 3 kuruş 25 para. pengil 23 kuruş 15 para, Avusturya şilini 23 kuruş 35 para. peçete 14 bucuk İr...-..,. mark SO kuru7 yirmi bca plfâ, yen 38 kuru s 25 para, ingiliz liraıı f?S kurtVf Mısır lirası 6S0 kuruş, ruble 23 kuru) 30 para. Türk - İtalyan ticaret anlaşması gümrüklere tebliğ ediliyor Gümrükler umum müdürlüğü yeni i-talyan ticaret ve kliring anlaşmasını bugünlerde gümrüklere tebliğ edecektir, BİK KADIN KOCASINI OLDURDU İstanbul. 15 (Telefonla) — Yemişte Kemerlıhanöa Nedime isnünde bir kadın beraber yaşadığı 45 yaşlarında İrfan* ekmek bıçağiylc Öldürmüştür. Nedimenin suçu İslediği saman asın derecede sarhoş olduğu tesbıt edilmiştir. Nedime tevkif olunmuştur. Tahkikata chcrnıyetle devam edilmektedir. İSTANBILDA HALA KAR YAĞIYOR İstanbul, 15 (Telefonla) — İstanbul'da kar halâ dinmemiştir. Bununla beraber soğuk şiddetli değüdir. Bugünkü hararet derecesi vasati sıfır, en az sıfırın altında 2 derecedir. Vazıyete göre bu hafta içinde hava ayni karakteri muhafaza edeceğe benziyor. Memleketin her tarafından buraya gelen haberler yurdumuzun şiddetli bir kıs geçirmekte olduğunu budinneartedic. Hukuk ilmini yayma; kurumunun Sekizinci konferansını j Ankara ve istanbul Hukuk Fakül- teleri profesörlerinden B. Sadri Maksudi Arsal Bugün saat 15 de Ankara Halkcvinde verecektir. Mevzu: Mülkiyet hakkı; mahiyeti, tarihi ve sosyolojik rolü 16 1 1937 ULUS 3 - gittikçe uttan tehlike İspanyadaki ihtilâl baslıyalı allı ay oluyor. Gecen temmuzdan beri mesele «erek bu İspanya davası, gerek milletlerarası münasebetlerini ger • ginlestıren bir ihtilâf mevzuu olarak gittikçe, büyümüş, derinleşmiş, genişlemiş ve dallanıp budaklanmıştır. İhtilâl, İspanyada "halk cephesi'' denilen sol cenah kovalisasyonuna karşı sağ cenahın bir hareketi şeklinde başladı O zaman ne sol cenah komünistti, ne de ona silâhla ktrşı gelmek istiyenler faşist. Fakat İspanya davası olarak hareketin altı aylık bir bilançosu yapılınca hükümetçi olan sol cenahın daha çok sola saparak komünistliğe kadar gittiği, faşist dev -(etlerinin yardımını temin etmek için Franko'nun da faşistliğe kadar yü -rüdüğü görülür .Askeri hareketlerin şiddeti de o derece artmıştır. Meselenin milletlerarası safhasına geçince; bu, daha çok dallanmış, budaklanmıştır. İhtilâl başladıktan birkaç hafta sonra birkaç İtalya tayyaresinin Frankoya yardım maksadıyla Cezairden geçerek İspanya Fasına gitmek üzere iken yere indiklerini ga zetelerde ne büyük heyecan İle oku -duğumuzu hatırlarız. Bu, İspanya toprağında küçük mikyasta bir Av -rupa harbi mahiyetini alan milletler arası mücadelenin başlangıcı oldu. Sovyet Rusya ve Fransadan silâh, harb malzemesi ve nihayet gönüllü asker İspanyaya akın etmeğe başladı. Hitler bunu, Almanya'da muvaffakiyetle tatbik ettiği politika manevrasının milletlerarası münasebetlerinde de tatbika elverişli bir mevzu telâkki ederek i|e karıştı. Rayhştag yangını hâdisesinin Hitleri ve partisini Al -manyada sağlam yerleştirmek hususunda ne derece yardanı olduğu hatırlardadır. Almanya, ispanyadaki ihtilâl hareketini milletlerarası sahasında tıpkı Rayhştag yangım hâdisesi gibi kullanmak istedi. Netice şudur ki, Londrada içtima •den bîr karışmazlık komisyonuna, milletler cemiyeti konseyine ve İn. giltcre ile Fransanın mükerrer teşebbüslerine rağmen ispanya harbi, bir milletlerarası harbi olmak yolundan ç.ık»rıl«mamıttır. İngiltere ve Fransa tarafından yapılan son teşebbüsün de alman ve Ital ya cevablarından sonra suya düştüğü iddia edilebilir. Çünkü Almanya, ispanyaya asker yollamaktan vazgeç -mek İçin ihtilâl başladığı sıralardaki statükonun iadesini istemektedir Bu, ispanyada muharebe yapan gönüllü askerlerin geri girmeleri demektir ki, Almanya bir emirle kendi askerlerim geri çekebilirse de hükümt kuvvetlerine yardım için gelen gönüllülerin geri çağın İma lan mümkün değildir. Londradan gelen haberler, Ingiltere-nin kendi donanmasİyle harekete geçmesi ihtimalinden bahsediyor. İngiliz dış bakam Eden, ingiliz donanmasına bitaraflık hükümlerinin tatbiki teşebbüsünde ne dereceye kadar yar. dım edeceklerini diğer büyük devletlerden sormak İstemiş. Fakat bunun için hazırlanan nota kabinde okun -duğu zaman başta bahriye nazırı Ho. are olmak üzere muhalefet ile kar -şılanmış. Malûmdur ki Hoare bir defa daha Eden ile kabinede çarpışmıştı: habeş meselesini halletmek için Hoare - Laval teklifi yapıldığı sıra -larda. o zaman Edenin muhalefeti karşısında Hoare kabineden çekilmiş. Fakat hâdiseler haklı olduğunu isbat ettiğinden tekrar kabineye girmişti. Bu sebeble Hoare'un büyük prestiji olduğundan onun kabul etmediği JJ* «'Kbbüsün ingiliz kabinesi tara . fmdan yaP,|m.„ varid değildir. Yani herşeye Vc herkese rağmen I.panyr rhtılal., gu„ BeçtiUce Avrup- ,u|mJ ıç.n daha tehlikeli olmakta devam e-dlvor- A. Ş. ESMER B. Jorj Bonne Fransanın Vaşington elçisi oluyor Vaşington, 15 (A.A.) — Amerika hükümeti B. Jorj Bonne'nin Fransa elçi-sı olarak Vaşington'a tayini hususundaki danışmaya muvafık cevab vermiştir. ÜS HÜİEI ispanyada âsilerin Esteponayı zabtettikleri bildiriliyor Asilerin Madrid cephesinde yeni bir taarauzu sonra şiddetli bir mitralyöz ateşine baş-lıyarak düşmana mühim mikdarda telefat verdirmişler ve bir adım geri gitmemişlerdir. Dün akşam bu mı n taka da tüfek ateşi devam etmekte idi. Görmenler her iki tarafın da cesurca harb etmekte olduğunu söylemektedirler. Cebelüttarik, 15 (A.A.) — Resmen haber verildiğine göre, âsiler Estcpona'-yi zabtetmişlerdir. Royter ajansı, her i-kı tarafın ağır zayiata uğradığını haber vermektedir. Salamanka, 15 (A.A.) — D.N.B. a-jansının Malağa cephesindeki hususi muhabiri bildiriyor: Asi deniz kuvvetleri, uzun müddet-tenberi hazırlamakta oldukları geniş mikyastaki taarruza dün girişmişlerdir. Karargâhı umuminin resmî tebliğinin haber verdiğine göre, âsi kuvvetleri, e-hemiyctli bir sevkülceyş noktası olan Es-tepona deniz kenan şehrini zabtetmişlerdir. Hükümetçilerin insan ve malzeme kayıbı mühimdir. Madrid cephesindeki vaziyette hiç bir değişiklik yoktur. Diğer cephelerde ehemiyetsiz bazı harekât olmuştur. Üniversite mahallesinde harb Madrid, 15 (A.A.) — Dün saat 20.30 da hükümet idaresinin büyük toplarının sesi Madrid'in merkezinden .iştilmekte idi. Asiler üniversite mahallesi istikametinde mukabd taarruza geçmişlerdir. Ge-Çen çarşamba günü kızıllar bu mahallede bir binayı işgal etmişlerdi. Milisler â-sUerin yaklaşmasına müsaade ettikten B. Ruzvelt Enternasyonal sulh konferansını ne zaman taplayacak? Vaşington, 15 (A.A.) — B. Ruzvelt'-in. sulhun devamı için enternasyonal bir konferans toplıyacağı hakkındaki yabancı kaynaktan gelen haber resmi mahalli taralından teyid edilmemektedir. Diplomatik mahfiller bilhassa Fransa ve Almanyanın ekonomik ihtilâflarını hal için sarfetmis oldukları mesai neticesi o-larak bu iki memleket münasebetlerinde baş göstermiş olan iyileşmeden sonra, B. Ruzvelt ın böyle bir harekete girişmesini ihtimal dışında addetmektedirler. Siyasî mahfillerin kanaatine göre, cumhur başkanı, enternasyonal mahiyette bir harekette bulunmak için hiç olmazsa bir kaç ay beklİyecektir. B. Troçki, Meksikada bîr çiftliğe yerleştirilecek Meksiko. 15 (A.A.) — Troçki Meksiko'da kalacktır. Doktor Zollinger Troçkı'nnı ahvali sıhhiyesinin şayanı memnuniyet olduğunu ve hükümet merkezinin havasına mukavemet edebileceğini söylemiştir. Koyaan'da Troçki için bir çiftlik hazırlanmaktadır. Bu çiftlik bir süt sendikasının malıdır. Buraya geldiği gündenberi Troçki ressam Rivcra'nın evinden dışan çıkmamıştır. İki kâtibiyle birlikte devamlı o-larak çalışmakta ve çok tan beri terketti-ğİ muhaberatiyle uğraşmaktadır. Amerikadaki grev General motors fabrikalarında grevcilerin sayısı 30,000 ni buldu Nevyork, 15 (A.A.) — Mişigan devletinde kâin Flüıt'deki otomobil endüstrisi grevi gitgide genişlemektedir. Umumi vali bu havalide mevcud olan muhaliz alayının 2300 kişiye iblâğını emretmiştir. General Motors işçisi grevine şimdi 30.000 kişi iştirak etmektedir. Malzeme yokluğu dolayıaiyle Chevrolet firmasının üa fabrikası daha kapanmaya mecbur olmuştur. Âsilerin yeni bir taarruza Sen - Sebastiyen, 15 (A.A.) — Radyo istasyonu âsilerin Madrid mıntakasında yeni bir taarruza başladıklarım haber vermektedir. Bu habere göre kızılların bir mukabil taarruzu tamamiyle akamete uğramış ve kızıllar mühim mikdarda zayiat vermişlerdir. Fransız Parlamentosu B. Eryo, Fransanın imiliiıı ünıifl.mıı Milletler Cemiyetinde olduğunu söyliyor Gönüllüler hakkındaki projeyi kabul etti Paris, 15 (A.A.) — Parlâmento kanunlar komisyonu gönüllüler hakkındaki projeyi İttifakla kabul etmiş ve suçun tekrarlanması takdirinde azami cezanın, yani bur sene hapis mahkûmiyetinin tatbik edilmesine 9 reye karsı 14 reyle karar vermiştir. Fransız Bankanı hakkında bir haber Paris, 15 (A.A.) — Fransız milli bankasının bazı muameleleri hakkında tafsilât veren lö Jur gazetesi, diyor ki: "Valensiya hükümeti ile sıkı bir şekil de işbirliğinde bulunan hususî bir banka ya avans vermeye razı olmakla, bu banka nm umum direktörü, ispanyanın mark-sist İdarecilerine yardım etmiş bulunmuyor mu?" Fransanın bütün ümidlerînin Milletler Cemiyetinde olduğunu söyliyen B. Eryo Paris. 15 (A.A.) — Parlâmentonun dünkü celsesinin başlangıcında tekrar reisliğe seçimindenberi ilk nutkunu söyliyen B. Eryo. Fransanın sulhçu emeller beslediğini kaydettikten sonra demiştir ki: "— Fransanın bütün ümidleri milletler cemiyetindedir. Bu cemiyeti müdafaa ve ısl.ıh etmekten vaz geçmemiştir. Fransa diğer milletleri müzayekaya sokarak refaha kavuşmak istemiyor. Başka memleketlerle makûl anlaşmalar İmza etmeğe her zaman hazırdır." B. Eryo fransız milletinin müttehid olduğu noktasında İsrar ederek memleket tehlikeli olduğu zaman Fransanın bir tek vücud olarak mukavemete hazır bulunduğunu ilâve eylemiştir. Amerikada bir çok şehirleri su bastı Nevyork. 15 (A.A.) — Tufanı andıran yağmurlardan Illinois, Missuri, In- diana ve Ohio devletleri arazisini sular kaplamıştır. Bir çok merkezler tamamiyle sulann İstilâsına maruz kalmış ve münakalât durmuştur. SON DAKİKA D.N. B. nin Şark devletleri bloku hakkındaki bir haberi ve Anadolu ajansının notu Kudüs, 15 (A.A.) — D.N.B. ajansı bildiriyor: Emniyet edilecek bir kaynaktan haber alındığına göre, Türkiye, Iran. Irak ve Afganistan arasında bir devletler bloku vücuda getirmek için Tahranda yapılmakta olan görüşmeler, Ankara ile Bağdad arasındaki derin görü* farklarından dolayı akamete uğramıştır. Türk murahhas heyeti, bu mesele hakkında hükümeti ile görüşmek lüzu -raunda olduğunu söyliyerek Tahrandan ayrılmıştır. Fakat bu beyanat görüşmelerin katı surette suya düştüğünü gizlemek için ileri sürülen bir bahane gibi addedilmektedir. İyi haber alan mahfiller, bu akameti, İngilterenin bir muvaffakiyeti ve Mos-kovanın bir fiaskosu şeklinde tefsir etmektedir. Anadolu Ajansının notu; Bizim malûmatımıza göre Ankara ile Ne Bağdat, ne Tahran, ne Kabil ve ne de hiç bir şark devleti arasında hiçbir ihtilâf olmadıktan başka devam etmekte olan dostluk münasebatı da hergün daha kuvvetlenmektedir. Italyanm bir kararı ve Londrada memnuniyet Londra, 15 (A.A.) — Royter bildiriyor : Italyanm, başlıca diğer deniz devletleri de kendisini taklid etmeğe muvakkat ettikleri takdirde, yeni yaptığı iki kruvazörü 356 milimetreden daha büyük çaplı toplarla cihazlanmıyacağını temin etmeğe hazır olduğu dış bakanlığınca haber alınmıştır. Bu haber Londrada büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Çünkü Japonya hariç olmak üzere başlıca deniz devletleriyle nisbeten küçük bir donan-maya sahip devletlerin hacmi 356 milimetrelik toplar kullanmağı kabul ettikleri anlaşılmakta ve bu suretle tonaj ve büyük çaplı toplar yarışına nihayet verileceği ümid edilmektedir. Fransanın atlantik filosunun manevrası Paris, 15 (A.A.) — Fransanın Atlantik filosu, Afrikanın garb sahilleri boyunca yapacağı on günlük manevralara başlamak üzere bu sabah Bresteden hareket etmij-cû*. Bu filo aşağıdaki gemilerden mürekkcbtir: Lorren, Provons ve Brelagne kruvazörleri, Bearun tayyare gemisi, üç torpido muhribi filotillası, sekiz torpido filotillası ve iki denizaltı gemisi filotillası. Bu füodan Bearn ve Jul Verne gemileri ile beş denizaltı gemisi, asıl filoya Dak-kar sahillerinde iltihak etmeden cvvel.Mader e vc Ycşü burun adalarına da uğnya-caktır. Suriyede kurulmak istenen ordu Kudüs, 15 (A.A.) —Suriye millicüeri dört sene içinde İki inişline jıkanlmak üzere elli bin kişilik bir müli ordu vücuda getirmek fikrindedirler. Mutedil milliciler, Lübnan cumhuriyeti Ue iskenderun Sancağını da ihtiva edecek federal bir Suriye devleti vücuda getirmek arzusundadırlac asm uman SANCAK. Bu«un de İstanbul gazetelerinin hemen^ek mevzuu Sancak davamızdır. Cumhuriyet'te Yunus Nadİ, Sancak'ta ki müstemlekeci memurların, görmenler heyetine Sancağın türk olmadığı kanaatini vermek için sarf e t. tikleri mezbuhane gayretleri kayde • derek, görmenler heyetinin vazifesi ne olduğunu araştırıyor. Filhakika, bu gormrnlrrin gönderilmesi, türk delegesi tarafından Sancaktaki şid -det hareketlerine nihayet verilmesi için mahalline enternasyonal bir zabıta kuvvetinin gönderilmesi teklifine fransızlar tarafmdan mukabil teklif olarak ileri sürülmüştü. Şu halde germenlerin Sancakta mevcudiyeti an . cak. fransız sömürge memurlarının tethiş hareketlerine mani olmak içindir. Yoksa Ha tay'm türk olup olmadı* ğını tetkik için değil. Fransa tarafın! dan Ankara muahedesiyle tasdik e. di İmi ı olan bu keyfiyetin yeniden mevzuu bahs olmasını Türkiye kabul edemez. Fonda Ahmed Emin Yalman, San-cak'ta Fransa'nın bize karşı almış olduğu menfi vaziyete şimdiye kadar "bir gençlik askı,, diye tavsif ettiği fransız dostluğu ve fransız sevgisi yüzünden katlanmış olduğumuzu, fakat her tahammülün bir hududu ol duğunu tebarüz ettiriyor: "bu cenub hududumuzdaki istikrarsız, korkunç vaziyet karsısında şunu istiyoruz: Fransa ile ya tam dost olalım, Ingİl -tere İle olduğu gibi karşılıklı emniyet kuralım ve cenub hududumuzda, huzur ve istikrar olduğunu bilelim; yalı ud iki taraf birikirini açıktan açığa düşman tanısın ve muallakta kalmış bİr düşmanlık vaziyetinin bütün akı -betlerini ve neticelerini göze alsın." • Açık Soz'de, Pariste dostça müzakere »Özleri söylenirken Sancakta düşmanca hareketlerin belirdiğine işaret eden Aka Gündüz diyor İri: "Düğüm noktası şudur: Fransa o mınta • kada ister otoriter olsun. isteT olmasın, bütün mesuliyet kendîsindedir. Bilhassa birçok akıbetlere ve ihtilâflara gebe olan bu azgınlığın doğurabileceği neticeden mesuldür. Bunu açık ve peşin söylüyoruz. Kısa bir intizar devresinde olsun, Fransa, iyî niyetli ise, bu otoriteyi biran evvel tesis etmelidir. Lâf ve müzakere sonra.,. Kurun'da Sadrı Ertem, Şam'ın Be-rut'suz yaşayamıyacağını tasrih ederek Suriyelileri hakikî menfaatlerini idrak ederek ona göre cephe almalarını tavsiye ediyor. • Son Poıfa'da Muhittin Birgen, Sancak ta. bütün unsurları ayırarak biribirlerine düşman etmek hususundaki müstemlekeci siyaseti anlatarak, bu manevraların acılan çok çekmiş olan Hatay tür kl eri ne hitab ediyor, ve onlara haklan uğrunda aktif bir cidal tavsiye ediyor. GARB EDEBİYATINI TANIMAK Kurun'da, Nurullah Ataç, bizde, dünya edebiyatının büyük eserlerini okumaktansa bunların hulâsalarını okumak ve muharrirleri hakkında kısaca fikir edinmek temayülünün çokluğuna işaret ederek, bu acele bilgi toplama merakının mahzurlarına işaret ediyor, ve ehemiyetli olan şeyin kemiyetten ziyade keyfiyet olduğu . nu, bir muharririn eserlerini okuma -dan onlar etrafında yazılmış tetkik I.it.-l.i.w mm imi fayûa vermiyecgıni söylüyor. AVUKATLAR KANUNU. Avukatın sosyal hayattaki büyük rolüne işaret eden Muhitim Birgen, yeni kanunla memleketimizde bu meslekin moral cephesini kuvvetlendirmek için konulan hükümleri çok yerinde buluyor. Ve bilhassa fakir halkın İşlerine meccanen bakacak bir organizasyon kurulması hakkındaki kararın ne kadar yerinde olduğunu hatırlatarak bu yardımın kabil olduğu kadar geniş tutulmasını temenni ediyor. ULUS 17 SONKÂNUIN 1937 PAZAR Son haberler üçüncü sayfadadır ON YEDİNCİ YIL. NO: 5558 ADIMIZ, AND1MIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Dış Bakanımız dün Cenevreye hareket etti Konseyin ayın 21 inde yapacağı toplantıda ilk görüşülecek madae Sancak meselemiz olacaktır Dış bakanımızla beraber cumhur reisliği umumî kâtibi B. Hasan Rıza ve B. Numan Menemencioğlu da gittiler Heyetimizi bizzat Başbakanı mız uğurladı İstanbul, 16 (A. A.) — Ayın 21 inde Cenevrede toplanacak Mîlletler Cemiyeti konseyi iç ti ma ma iştirak edecek olan türk heyeti bu ak-Şamki ekspresle Cenevreye hareket etmiştir. Hariciye Vekili Dr. Aras'ın riyasetinde bulunan heyet Riyaseti Cumhur Umumî Kâtibi Hasan Rıza ile Hariciye Umumî Kâtibi Numan Menemencioğlu'ndan mürekkeb bulun- Gündelik sancak, türk yurdu h. reşîd T AN KUT Alpin ırk önce esaslı yurd olarak yalnız yüksek yerleri üstün tutuyordu. Onlar Prehistoryadan bas-Iryarak daima bağrında maden sathında ağaç bulunan dağlarm eteklerini izlediler. Yer yüzünün neresinde yaylalı, cumudiyeli ve derin ovalı ne kadar dağ kümesi varsa oraları birinci, ikinci, onuncu derecede bir Alpin yurdu olmuştu. Alpin-ler bu vasıftaki dağ kümelerinde çoğalır, gelişir ve meşhur akınlarını o-raJardan yaparlardı. Yuvarlak kafaları, gırtlaktan tasar geniş tonlu fonemleri, iri ve sağlam gövde yapıları ile Alpin ırk vasıflarını daima ve her yerde muhafaza etmiş olan türk-!er bunların en seçkinleridir. Iç Aayadan bahsetmiyeceğim. Fakat ön Asyada bu etnolojik haritayı çizebilen dağ sıralan ve dağ kümeleri her çöze görünebilecek kadar barizdir. Toros ile Antitoros'u şark tarafından biribirine bağlayan Amanos dağlarmm şark şimalinden garp cenubuna doğru olan istitalesi Suriyede Lübnan dağlarına kadar dayanır. Bu dağlık, Alpinlerin büyük bir kısmına dallarına atfen Tur adını Vermişti. Dori'ler, Türkler ve To-ran'Iar (Aramilerin bir kısmı) bunlardandır. Bir aralık Bâbil merkezînden Akdenize doğru yayılan bu To-"*ler isimlerini bu yurdlarma da verdiler. Suriyenin adı hakikatte Turi-ye dır. Hattâ şimdi Araplarm Sur dedeleri deniz kasabasmm eski adı V £t° İ" Bu Mi™ çeşitli leh- 5e'Cr^ıa\L .*"' Zur *««ine girdiği haled taş, kaya, dağ (1) ^ (Sonu 6. inci sayfada) Dün Cenevreye giden heyetimizin reisi; Dış Bakanımız Dr. Tevfik Rüştü Aras son seyahatlerinden birinde maktadır. Hariciye Hususî Kalem Müdürü Refik Amir ile Ankara Emniyet Direktörü Sadri heyete refakat etmektedir. Türk heyetini teşyi edenler arasında bizzat Başvekil ismet inönü de bulunmakta İdi. Trenin hareketinden yarım saat evci. Başvekil Refakatinde Dr. Aras ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya bulunduğu halde istasyona gelmişti. Heyeti uğurlayanlar arasında Riyaseti Cumhur Başyaveri Celâl, Hususi Kalem Müdürü Süreyya, birçok mebuslar ve İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ bulunuyordu. (I) Fritz, Hommel, "Ethnologie Und Geographic des alten Oricnts,. 1926, S. 95, 166. Turan, Tür, Suriye, Asuriye dağlık manasınadır, Buhara dağlığı, Turaç, Duraç gibi (Ahmed Vefik Paşa: "LeWi Osmanî.,). Cenevre, 16 (A.A.) — Havas Ajansı bildiriyor: Milletler Cemiyeti konseyi bu ayın 21 inde ve Vellingtonk'nun reisliğinde toplanacaktır. Bu toplantı enternasyonal bakımdan büyük bir ehemiyet almaktadır. Birçok milletler bu toplantıda dış bakanları tarafından temsil olunacaklardır. Eden, Delbos, Litvinof, Bek, Rüştü Aras bu aradadır. İlk görüşülecek mesele İskenderun Sancağı meselesidir. Herhalde türk -fransız delegeleri konseyin toplantısından evci hususî içtimalar yaparak türk teklifine fransızların mukabil tekliflerini müzakere edeceklerdir. Sancak meselesinden sonra konsey diğer meseleleri de tetkik edecektir. Bek vc Grayzer dc hazır bulunacaktır. Valens hükümeti Hariciye nazırı Delvayenin ispanya işi hakkında umu-(Sonu 2. inci sayfada) Sancak meselemizin görüşüleceği Milletler Cemiyeti sarayının koridorlarında ingiliz Dış Bakanı B. Eden B. Göring'in Ro seyahati etrafında yürütülen tahminler Londra, 16 (A.A.) — Tayrois, Deylİ Telegraf ve Morning Post gazeteleri, Goring'in Italyayı ziyaretinin Berlin-[• İle Roma arasındaki işbirliğini bir kat daha tarsin ettiği düşüncesinde bulunmaktadırlar. Frankfurter Şaytung'uıı bir yazısı Berlin, 16 (A.A.) — B. Goring'in seyahatini tefsir eden Frankfurter Zey-tung gazetesi şunları yazıyor: Belki şimdi İngiltere, Fransa, I-talya ve Almanya arasında İspanyol meselesi hakkında konuşmak kabil olacaktır. Akdcnizde Statükonun muhafazasını deruhte eden İngiltere ne İspanyada bir bolşevik hükümetinin kurulmasına ne Fransanın bolşevikleşmc-sine ne de Sovyetlerin Akdenizdeki nüfuzlarının büyümesine razı olur. İngiltere İle Fransa her zaman Berlin - Roma mihverine iltihak edebilirler," Fransız gazetelerinin yazdıkları Paris, 16 (A.A.) — Gazeteler ekseriyetle, B. Goring'in bilhassa İspanya meselesi hakkında görüşmek üzere Komaya gittiğini yazıyorlar. Maten gazetesinin Roma muhabiri diyor ki: 'italya, bazı devletlerin İspanyaya karışmazlık işinde daha mülayimce bir hareket tarzı almıya taraftardır. Bu devletler eğer bu şekilde hareket etmezlerse B. Musolini yakın zamanda gönüllüler meselesi hakkında Fransa ve İngiltere tarafından verilmiş olan notalara verdiği muvafakat cevabını hükümsüz addetmeğe karar vermek mecburiyetinde kalacaktır. Bu mühim karar Almanyanın muvafakati İle al'nacaktır.". Popüler gazetesi yazıyor: "İtalyan ricali Roma - Berlin mihverini Londraya kadar temdit etmek suretiyle bir üçler misakı akdetmek istiyorlar. Bu misak, Fransanm ikinci derecede rol oynıyacağı bir dörtler roİ-sakiyle neticelenecektir." KIRAL ABDÜLAZİZİN CÜLUS YILDÖMMl Belçikanın cevabsız kalan protestosuna rağmen B. Dögrel, Torino radyosunda yeni bir nutuk verecek İngiliz ve Fransız filoları manevraya çıkıyorlar Londra, 16 (A.A.) — Ana vatan filosu senelik ilkbahar yolculuğunu yapmak üzere pazartesi günü hareket edecektir. Filo doğrudan doğruya Cebe-lüttarık'a gitmektedir. Oradan Akdeniz filosuna iltihak edecektir. Müşterek manevralar şubatta yapılacaktır. Manevralardan evel filoya mensup birçok gemiler âdet olduğu üzere Afrika limanlarından bazılarını ziyaret edeceklerdir. Şarkî Akdenizde ve bilhassa yunan sularında da bir gezinti yapılması kararlaşmıştır. • * • Bres», 16 (A.A.) _ Fransanm At- lantik filosu pazar günü Lizbon açıklarında bulunacak ve bir nakliye koluna taarruz hareketi yapacaktır. Denizaltı iaşe gemisi olan Jul Vern ikinci hafif filotilla ile nakliye gemisi ve muavin gemileri vazifesini görecektir. Nakliye koluna zırhlı fırkası taarruz edecektir. Bu taarruza Fort-Liyatey'- den gelen Kruva . du - sud tipinde büyük tayyareler de iştirak edecektir. Filo pazar günü Lizbonun önünde dağılacak ve gemilerden bir kısmı Ma-dera istikametine bir kısmı da Casab-lanca'ya gidecektir. Atatürkle kıral telgraflar teati ettiler Ankara, 16 (A.A.) — Suudi Arabistan kiralının tahta cülusunun yıldönümü münasebetiyle A ta türkün çektikleri telgraf ile gelen cevab aşağıdadır: Suudî Arabistan Kiralı Haşmetli Abdülazİz III Ibn Suud Hazretlerine, Mekke Zatı Haşmetanelerinin tahta cülusunun yıldönümü münasebetiyle en samimi tebriklerimi arz ile şahsi saadetleri ve dost milletin refahı hakkındaki temenniyatımı tekrar eylerim. K. Atatürk Türkiye Cumhur Reisi Kamâl Ata-turkeı Ankara Fevkalâde memnuniyet ve mahzu-zîyetimizi mucib olan samimi tebriklerinizden dolayı Zatı Fehametlerine teşekkür eder, ve Zatr Fehametleriylo Türkiye Cumhuriyetinin müreffeh ve mesud olmasını dilerim. Abdülazİı Torino'da tekrar bir konferans verecek olan B. Doğrel Brüksel, 16 (A.A.) — Bundan on gün kadar evel Belçika hükümeti Roma hükümeti nezdinde Belçikalı faşist lideri Dögrel'in italyan radyolarından faydalanarak Bclçİkada propaganda yapmasını protesto etmişti. Buna Ro-madan henüz bir cevab gelmemiştir. Faşist mahfillerde Dögrel'in önümüzdeki hafta gene Torino radyosunda bir nutuk soylİyeceği bildirilmektedir. Belçika hükümeti Italyaya ikinci tahriri bir nota vererek bu gibi hâdiselerin tekrar etmemesini azimli bir lisanla İstİyecektir. Amerika daki otomobil grevini hal için.. Nevyork, 16 (A.A.) — Otomobil grevinin halli için görüşmelere devam o-lunacaktır. Her iki taraf da en kısa bir müddet içinde anlaşma elde etmeye çalışacaklarını söylemiştir. Federasyon bütün işleri temsil etmek hususundaki talebinden vaz geçmiştir. Yalnız federasyona dahil bulunanları temsil edecektir. Maliye mahfilleri bugün biras daha nikbin olmakla beraber bahis mevzuu olan meselelerin ehemiyetinden dolayı ihtilâfın derhal bertaraf edilmesi beklenmemektedir. Dünden beri rahatsız olan Başmuharririmi» makale vm fıkrasını yazamamıştır. 2 ULUS 17 / 1 / \tZ7 Fikir hayatı: Mülkiyet hakkı, mahiyeti, tarihi Profesör Sadrı Maksudî Arsalın halkevindeki değerli konferansı Huku ilmini yayma kurumu* nun sekizin-c i konferansım profesör Sadri Makıudi Ais.il, dün halkevinin büyük salonunda, seçkin ve aydın bir kalabalık Önünde verdi. Mevzu, devrin en çok üzerinde durulan, etrafında en çok neşriyat yapılan ve fikir yürütülen bir meselesi ıdı: Profesör, eşme az rasgelinir bir açıklık ve kavrayışla, mülkiyet hakkım, mahiye ti -ni, tarihini ve sosyolojik rolünü anlara. Bir saattan fazla süren bu konferans, bütün dinleyiciler tarafından sanki bur nefeste söylenen bir vecize, bir büyük ha-kiat gibi hiç cksılmiyen bilâkis gittikçe artan ve canlanan bir ilgi ile dinlendi. Mülkiyetin ilk tarü ve tatbik şekillerinden başlayarak, mülkiyetin muhtelif nevilerini birer birer müsbet ve menfi tesirleri ve tezahürleriyle belirterek mülkiyet hakkının şümulü ve tesiri bakımından medeniyetlerin geçirdikleri safhaları çizdi. Kendi görüş ve düşünüşlerini hiç bir zaman indî bir mahiyette İleri sür-miyen. tam garblı bir tefekkürün bitaraf ve ince tetkiki ile meşhurları söyletmesini ve dünya fikri olan esaslı düşünceyi tebarüz ettirmesini başaran bu konferans her itibarla Örnek bir ilmî konulma idi. DeğcrU profesör, mülkiyetin gelişmesine ve ncvucşmesıne aid tarihçeyi en vazih ve salahiyetli misallerle izah etti; mülkiyet hakkının uzun safhalardan ve bir takım yarım netİccli merhalelerden geçen fikir mahsullerinin bir mütekâmil ve medeni neticesi olduğunu meydana Çıkardı. Aile mülkiyetinin, devir vc ferağ gibi hakların kabulü ile şahsi mülkiyete doğru inkişaf ettiğini, şahsi mülkiyetin İnsandaki ihtirastan icamçılıyarak bütün bir kütleyi sıkı ve hummalı bir faaliyete sevkettiğini, şahsî mülkiyetin tahakkuk etmeye başladığı her memleketin birden hızlı bir gelişme Ue en yüksek seviyelerine erişip, cn büyük kabiliyetleri içinden sivreltmiş yaratmış olduğunu inandırıcı ve açık delillerle ortaya koydu. Her fikrim bir büyük felsefe vc hukuk otoritesinin ağzından, onun nazariyesi ve prenıipi ile. ifade etmek noktasına sonuna kadar sadık kaldı. Ayni zamanda cemiyete sükûn ve istikrar vermesi dolayısiyle devletlerin en çok güvenip koruma'an lâzım olan hususî mülkiyetler (aile ve şahıs mülkiyeti bir arada) prensiplerinin ve tatbikatının dün oldu ğu gibi bugün de dünya ilim ve icra ekseriyeti tarafından benimsenmiş olduğunu da ilâve etti. Her hâdisenin muhakkak bir de menfi cephesi ve neticesi olduğunu işaret eden hatıb, şahsi mülkiyetin de, muhtelif âmillerle - dahilî cebrûtlardan haricî müstevlilere kadar muhtelif sebeb-lerle - menfi neticeler verdiğini vc başlıca menfî tezahürün de servetin temer kuzu: concentıation des richesses ol duğunu anlattı. Paranın icadından sonra sehhar olan bu maddenin sahihlerinde uyandırdığı ihtiraslardan en belir misinin mülk sahibi olmak olduğunu ve bu yüzden dünyanın yeni şartlar içinde, beynelmilel ticaret âleminde gayet kolay vc bol kazanan adamların yavaş yavaş tesahüb ettikleri araziyi ve saireyi artırdıklarını ve bu suretle mülkiyet haklarında büyük bir muvazenesizlik baş gösterdiğini belirtti. Avru-panın bu devreye girmiş olduğunu, ek ser Avrupa memleketlerinin ilk dinleyiş veya gülüşte yanlış olduğu zehabı na varılacak kadar garib akıbetlere uğradığını, İngıltereden vc Pransadan aldığı misallerle ve rakamların belagatı ile tebarüz ettirdi. (İskoçyada arazinin yarısının sadece 12 k-j arasında bölüşülmüş olduğu misali bunların kuv- Tiirkiye Cumhuriyeti hükünutinin zaman maman hitabeler ve kanunlar halinde ileri sürdüğü ve tatbikine Kertiği ana fikirlerin bütün dünya mikyasında bu katlar isabetli, bu kadar kati esaslardan müllıem olduğunu anlamakla bütün dinleyiciler, bir dalıa türklükleri ve inkılâbcüıklariyle ö-ğûnmek fırsatını buldular. Yaran: B. K. ÇAĞLAR vetlilerinden biridir). Bütün dinleyiciler, bu rakamları ibretle ve iaUfadc ile dinlediler. Yanımda inanmakta tered-düd eder gibi duran bir iki kişiye fısıldadım: 9 milyon oturanı olan Londra-da ev sahibi olanların sayısı binler hanesini geçmiyor. Tarihteki en büyük medeniyetlerin mutlak surette şahsı ve hususi hukukun tekamülü ve tatbikatı sayesinde zuhur ettiğini ta Sümerler ve babılilcrdcn Roma vc yunanlılara, uy gurlara kadar bize vasıl olabilmiş vesikalarını zikrederek ispat eden değerli profesör, şahsî mülkiyetin bir takım arızi fakat ekseriya "gayrikabıli içtinap" şartlar ve safhalarla servet temerküzüne doğru gittiğini; Avrupa medeniyeti vc müesseselerini tchdıd eden bu tehlikenin bertaraf edilebilmesi için bütün fikir vc devlet adamlarının çareler aramakta ve ileri sürmekte olduklarını göz Önüne koydu. Bu tedbirlerden bir kısmı mahsusunun "sosyalizm" firmasına dahil bulunduğunu, mülkiyet hakkını buabutun bertaraf etmeye taraftar ve hattâ âmil olduğunu anlattıkan sonra, bunun dünyada ekalliyette bir fikir olduğunu ve ferdlcıİnc mülkiyet hakkı vcrilmıycn camialarda şahsiyetlerin bîrer parçası kaybolur gibi olduğunu, surulcşmc hali başladığım, bu tabirlerle değil, fakat bundan vazıh ve kati anlattı. En iyi çarelerin müstahsil köylüyü toprak sahibi yapmak vc bütün milletin bir fedakârlığı veya emeği pahasına kolay servet getirecek ve çabuk para biriktirtcbUe-cek işleri devlet işi yapmak, devlet eli-ile yürütmek gibi esaslar olduğunu, bu tedbirlerin en makul, cn verimli ve en çok kabul edilip tatbik edilen isabetli çarcleı olduğunu belirtti. Büyük Şefin, Türkiye cumhuriyeti hükümetinin zaman zaman hitabeler ve kanunlar halinde ileri sürdüğü ve tatbikine geçtiği ana fikirlerin bütün dünya mikyasında bu kadar isabetli, bu kadar kati esaslardan mülhem olduğunu anlamakla bütün dinleyiciler bir daha türklükleri ve inklâbcıhklaıiyle öğün-mek fırsatını buldular. mm lirimi Yüksek Ticaret Mektebinin 55 inci yıldönümü kutlandı Türk v ıı nnıı Kaçakçılığın men'i anlaşması imzalandı Ankara, 16 (A.A.) — Türkiye ile Yunanistan arasında kaaçkçtlığın meni hakkında Dış bakanlığında bir mukavele imzalanmıştır. Sahte ölçüler için dikkatli olunuz! Ankara, 16 (A.A.) — Iktısad Vekâletinden tebliğ edilmiştir: Bazı yerlerde sahte damgalı ölçüler kullanıldığı görülerek yakalanmış ve mahkemeye verilmiştir. Halkımızın müteyakkız davranarak ölçülerin damgalarına dikkat etmeleri ve her türlU Şüphelerini Iktısad Vekâleti veya belediyeler ölçüler teşkilâtına veya zabıta memurlarına hemen bildirmeleri tavsiye olunur. Anadolu demiryolları mümessili er il e müzakere Maliye vekâletiyle Anadolu demiryolları mümessilleri arasındaki müzakerelere önümüzdeki hafta içinde başlanacaktır. Sivas istikraz tahvilleri Yüzde 7 gelirli Sivas - Erzurum istikrazı tahvıllermin vadesi gelmiş olan kupon bedellerinin Cumhuriyet merkez bankası şubesi bulunmıyan yerlerde başka bir tebligat beklemeksizin mal sandıklarınca tesviye edilmesi alâkalıla tebliğ olunmuştur. Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde Gümrük muhataba .......m 66 kaçakçı, 227'j kilu gümrük kae.ıjfı. "65» IIIIU İIIMİU! ».II.-I-ğı, 814 türk lirası, 4 si lalı. la fişek, 128 kesim hayvanı ile 9 kaçakçı hayvanı e-le geçirmiştir. Ziraat mektepleri Müdürlerinin çalışmaları Şehrimize celbedilen ziraat mekteb-lcrı müdürleri ziraat vekâletinde çalış, malarına devam etmektedirler. Kamutay çağrıları • Milli Müdafaa encümeni yarın u-mumî heyetten sonra toplanacaktır. * Kamutay, orman kanunu muhtelit encümeni yarın saat 10 da toplanacaktır. * Maliye encümeni; yarın saat 14 de toplanacaktır. • Dahiliye encümeni yarın saat 10 da toplanacaktır. Ekonomi bakanımız, verilen nutuklara değerli bir cevcd) verdi İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi nin Ankara'daki mezunları, mekteble-rinin elli beşinci yıldönümü münasebetiyle dun Karpiç'tc bir çay verdiler. Ticaret mektebleri mezunları cemiyetinin fahri reisi Ekonomi Bakanı B. Celâl Bayar başta, Iktısad Vekâleti müsteşarı olmak üzere, muhtelif vekâletler ve bankalar ileri gelenlerini davet etmişlerdi. Bu münasebetle eski ve yeni mezunlar adına muhtelif nutuklar söylenmiş, mektebin tarihçesinden ve kapitülasyonlar devresine aid umumi ticaret hayatımızdan bahsedilmiştir. Büyüklerimize inan vc şükran ve bu arada ticaret mektebinin himaye ve ıslâhı hususundaki radikal mesaiden do-layı Celâl Bayar'a minnettarlık vc muhabbet cümleleriyle bitirilen bu nutuklara. Celal Bayar tarafından verilmiş olan cevabı ana hatlariyle naklediyoruz: Celâl Bayar'ın nutku "— Bu toplamı ve nutuklarınız, bize SS yıllık bir mazi parçasını hatırlattı. Kara kapitülasyon günlerini de ihtiva eden bu maziyi, daima hatıramızda yaratmalıyız. Mektebiniz, SS yıl evci, memleket ekonomisinin inkişafı için, bütün ümidlerin kırıldığı vc kapitülasyonlarla karşılaştığı bir devrede a-Çilmıştır. Bu karşılaşmanın, ne müşkül şerait içinde sürüp gittiğini sise tekrar edecek değilim. Yalnız şu kadarını kaydedeyim kî, kapitülasyonların kırılması, ancak turk milletinin her şeyi mille wı^mm bil olmu: nın sonunda kabil olmuştur. Bu mesud neticeyi bize Lozan temin etmiştir. Kapitülasyonlar, memleketin sade ekonomik inkişafına değil, millet olarak yaşamamıza da mani idi. Kapitülasyonlar türk vatanının, türk milletinin üzerine çökmüş simsiyah bir kâbustu. Onu yırttık ve yırtalıdan beri nurlu bir ufka doğru koşuyoruz. Azmimizi, bilgimizi, şuurumuzu kullanarak bir cephe halinde koşuyoruz- Eski devirlerde, devlet hayatında "ekonomi" ye yer verilmemişti, yer vermek lâzım geldiği fikir halinde bile yaşamamıştı. Orman, maadin, ticaret nezaretleri memleket hayatında ekonomik rolleri olacağı düşünüldüğünden dolayı değil, ekalliyetlere mensup, zi-nüfuz bazı zevatı ıtmâ için kurulmuş gibiydiler. Bugün devlet rejimi birinci derecede ekonomiye istinad etmektedir: Bütün muvaffakiyetli işlerin, memleket umumî refahına istinad edebileceği umumî bir kanattır. Bütün devle* teşkilâtında, milli ekonomi icablarım düşünmek ve ona göre çalışmak müşterek prensipdir. Böyle bir zihniyetin hâkim bulunduğu bir memlekette, bir ticaret mektebi mezununun önündeki vazife ve mesuliyetin şeref ve genişliğinden bahse hacet yoktur. Siz bu memleket hayatında, birinci derecede rolü olan e-konomik varlığın rehberleri ve erkânı harbları olmalısınız. Her biriniz sözlerinizi bitirirken bana feragat, vszife ve namusseverlîğin çalışma hayatınızda sizlere kırılmaz bîr azimle rehber olacağından bahsettiniz. Hepsi doğrudur. Bunlar asıldır, millî şiarımızdır. Takdir ederim. Asırlardanbcri kendi haline bırakılmış bir memlekette, hepsi aynı şiarla mütehassis bir milletin sizden beklediği mühim vazifeler vardır. Feragatin muhtelif manâları ve i-cabları üzerinde nazarı dikkatinizi cel-betmek istiyorum. Bu nesil, kendisine düşen vazifeyi ifa eylediği takdirde, türk tarihinde emsalsiz bir şeref kazanacaktır. Sizi o şerefe iştirake davet ediyorum. Türkiye dünyanın en ileri, en refahlı memleketi olmalıdır ve olacaktır.,. Bundan sonra, hususî musahabeler yapılmış ve Celâl Bayar, mektebin ismine ve kendisine teveccüh eden vazifenin ehemiyetine uyar bir şekle süratle gelmesi lüzumuna İşaret etmî B. Celal Bayar, mounİT ^^^^mimmmmmrm- raretle alkı»l anm ıstır. Grip var. öpüşmeyiniz. Hemen her taraftan ve hemen herkes gripten hastadır. Mevsim hastalığı, diyoruz. "Bilinmiyen insan,, müellifi, modem konfora alışan vücudlarımızm en hafif soğuğa dayanmaz hale gelmiş olduğunu ileri sürerek bu salgından yirminci asn mesul tutacaktır. Bir avrupalı doktor da, grip sebe. bi olarak, el ve yüz öpmeği, velhasıl öpüşmeği gösteriyor. Bu, bilmediğimiz bir iddia değildir. Hattâ Ameri-kada Minesota devletinde sıhat vesikası olmayanların öpüşmelerini kanun yasak etmektedir. Mae West'e tlair yanm en çok okumuş ve okuduğuna yakın yazmış kadınlarındandır. Şöhretine, kendi yazdığı "Cİnsi. yet,, adındaki piyes sebeb olmuştur. Çünkü seyircilerle beraber tiyatroya gelen polisler Mae Wcst'İ hapishaneye götürmüşlerdir ve oradan nihayet kurtulan artiste hapishane hayatını anlatması için on bin dolar teklif e-dilmiştir. Piyes tam iki sene, devamlı surette oynanmıştır. Lady Lou adındaki filminin senaryosunu kendi yazmıştır. Nezleye şiir Son senede Amerikada en çok kasmış olanlar listesinde ikinci oldu. ğunu öğrendiğimiz sinema artisti Mae VVesr'in hayatı dikkat değer bir hikâyedir. Bir fransız aktrisi olan anasının çalıştığı tiyatroda dnho beş yaşında sahneye çıkan Mae Wcst dün- Her şey hakkında manzum yazı. lir, fakat "nezleye dair şiir,, pek görülmüş değildi. Bir şair, bugünlerde herkesin gripti olmasından ilham a-larak yazdığı "grip,, başlıklı manzu' meşini şöyle bitiriyor: Nezle geçer, gider ama Ispanyola çcvİrmesc.... Satılık adalar_ Biliyor musunuz ki geçen sene İngiltere hükümeti tam yirmi dört ada satmıştır? Bir takım büyük adaların devletlerce satılıp alındığı tarihde kayıdlı ise de bu yirmi dört ada hangileridir? Merak etmeyiniz; bunlar, Büyük Britanya adaları civarında bir takım ıssız adalardır ki kuşların uğrağı oldukları için avcılar tarafından satın alınmaktadır. Kuşların dostu olduğu için onları avcılardan kurtarmak maksadiyle büyük bir toprak parçasını satın alan Aksel Munt'u, bu münasebetle, nasıl hatrr-lamamalı? Bit kar süs * Saadet, sonsuz olduğu derecede tehlikelidir. — J. B. Rousscau • Tali, bizi dönen çarkının cn yüksek noktasına çıkarıp her türlü iltifatları gÖs'erdiği zamandır ki mesud-lar arasından ç k İneye ynkınol'uğu muzu düşünmeliyiz. — SûnCque Heyetmiz dün Cenevreye gitti (Başı 1. inci sayfada) mi bir müzakere açılmasını beklemiyor. Maamafih Şİlin'in talebi üzerine ruznamcye konulan mülteciler meselesinin konsey tarafından tetkiki muhtemeldir. Nihayet konseyin iptidai maddelerin tevzii meselesini tetkik etmek üzere de hususi bir komite teşkil etmesi var iddir. Türk - Fransız klering ve modüsü feshedildi 'Ankara, 16 (A.A.) — Aldığımız malûmata göre, türk - fransız modüsü ile klering anlaşmasının fc^hi ihbar edilmiştir. Cebelidürüzde, Suriye aleyhinde memnuniyetsizlik gittikçe artıyor Trablusşam, 16 (Hususî) — Cebeti-düriizde Suriye aleyhine için için devam eden memnuniyetsizlik gittikçe daha alevli bir hal almaktadır. Bilhassa son zamanlarda Cebelidürüz muhafızlığına bir alevinin yerine bir Suriyelinin tayin edilmesi Süveydiyede gayet kötü hislerle karşılanmıştır. Güriııcnleriiı tetkikleri Antakya, 16 (A.A.) — Havas Ajansı bildiriyor: Milletler Cemiyeti görmcnleri eftn sabah Süveyda aleyî köylerinde tevakkuf ederek köy ileri gelenlerinin fikirlerini almışlardır. 17 / 1 / 1937 "ULUS GÖRİNG İTALYA'DA Milletlerarası münasebetleri ar-tık sefirlerden ziyade kabine azalarının karşılıklı ziyaretleri ile tanzim edilmektedir. Böyle bir devirde bir devlet adamının komşu memleketi ziyaret etmesinde hususi bir manâ a. ranmamak lâzım gelirse de, Cöring-in İtalya ziyareti. İngiltere ile İtalya arasındaki anlaşmanın imzasından sonra yapılması dolayısiyle, her tarafta hususi bir alâka uyandırmıştır. Devletler arasındaki münasebetlerin azamî derecede kararsız oldu-ğu bir zamanda yaşamaktayız. Büyük devletler arasında hergün değişen ikili, üçlü kombinezonlar yapılıyor. 1 — ingiltere. 1935 senesi şubatında Fransa ile birlikte yürüyordu. Mart 1936 da yolları ayrıldı. Sonra I-talya ile Almanyanın beraber yürümeleri ile tekrar birleştiler. 2 — Almanya, geçen senenin martında ingiltere ile ihtilâf halinde i-ken, iki devlet haziranda anlaştılar. 3 _ ingiltere ile İtalya 1935 senesi nisanında beraber yürürken, aynı senenin sonbaharında az kaldı harba giriyorlardı. Bu iki devlet arasındaki ihtilâf geçen haftaya kadar devam etti. Şimdi barışmışlardır. 4 — Almanya, 1935 senesi nisanında Italyaya gücenmişti. Aynı sonenin sonbaharında barıştılar. Bundan sonra da beraber yürüyerek birçok şeyler elde ettiler. Almanya silâhlanmasını tamamladı, italya Ha-beşistanda yerleşti. Bugünkü münasebetlerinin mahiyeti nedir? İşte Goring'in Roma ziyaretinden bu suale cevab aranmaktadır, italya ile İngiltere arasındaki anlaşmadan evel, italya sıkıfıkı Almanyaya sarılmış, İngiltere ile Fransa da beraber yürümekte idiler. Geçen hafta imzalanan Gentlemens agreement'ten sonra hem italyanın Almanyaya karşı, hem de tngilterenin Fransaya karşı vaziyetlerinde bir değişme hissediliyor. ffalya. ispanya meselesi hakkın, daki son ingiliz ve fransız teşebbüsüne Almanyadan ayrı olarak cevab vermiştir. Gerçi ttalya ve Almanya ¦ birbirine benziyor. Fakat İngiliz - İtalya anlaşmalından evel, iki devlet, verecekleri cevabı aralarında kararlaştırırlar ve sonra de aynı şeyi söylerlerdi. Dİğer taraftan İngiltere de ispanya meselesinde yaptığı en son teşebbüse Fransayı teşrik etmemiş bu defa yalnız başına hareket ermiştir. Şimdiye kadar lngilterenin İspanya meselesinde yapılan her teşebbüsfe Fransayı da peşine takması, italya ve Almanyanın, kendilerini karşı cephede görmelerine ve dikine yürümelerine sebeb olmakta idi. Bununla beraber ne lngilterenin Fransadan, ne de Almanyanın Ital-yadan ayrıldığına veyahud da bir I-talya . ingiltere cephesinin teşkil e-dildiğine dair bir emare yoktur. Yalnız ingiliz - italya mukareneti bir o-lup bittidir. Ve bunun akisleri de hissediliyor. Şimdi herkesin merak etti. 8' »ey, ingiliz - italya mukarenetin -den sonra İtalya siyasetinin hangi istikameti takib edeceğidir. Ikİ yol vardır: 1 — italya, Ingiltereyİ alman siyasetine yaklaştırarak, bir ingiltere, Almanya ve italya kombinezonu fransız . sovyet paktına karşı vaziyet mİ alacaklar? 2 — Yoksa italya Ingİltereden sonra Fransaya da yaklaşarak eski Streza cebhesi mi ihya edilecek? Belki de Göring bunu yakından «örsün diye Italyaya gitmiştir. A. S. Esmer MS MA111UMİMII Alman idari teşkilâtında değişiklik Berlin, 16 (A.A.) — 30 ifeinci kâ. nûnda Berlinde yapılacak büyük kabine toplantısında çıkarılacak bir kanunla Hamburg, Bren ve Lubek muhtar şehirleri Prusyaya ilhak olunacak ve Prusya, Bavyera ve Saksonya müstesna olmak üzere diğer bütün küçük hükümetler ilga edilecektir. Malağa, Madrid cebhelerinde harb şiddetle devam ediyor B. Largo Kaballeronun, hükümeti Barselona nakledeceği söyleniyor Salamanka, 16 (A.A.) — Malağa cephesinde milliyetçilerin taarruzu müsa-id bir şekilde devam etmektedir. Milli-ci harb gemileri dün sabah liman tesisatını yeniden bombardıman etmişlerdir. Madrid, 16 (A.A.) — Havanın fena olmasına rağmen milisler dün üniversite mahallesinde taarruza geçmişlerdir. Milisler birkaç bina zaptederek 250 âsi öldürmüşlerdir. Şehrin garbındaki parkta da taşlıların bir hücumunu püs-kürtmüşlerdir. Huri» -iılılrilı- t levanı ediyor Madrid, 16 (A.A.) — Asiler üniversite mahallesi mıntakasında pek şiddetli bir taarruza geçmişlerdir. Muharebenin bütün Madrid cephesine sirayet edeceği zannedilmektedir. Gönüllüler meselesinde İtalyanın cevabı hazırlanıyor Fransanın kararı Londra ve Berlinde iyi karşılandı Roma, 16 (A.A.) — Gönüllüler meselesi hakkında ingiliz notasına verilecek italyan cevabı gelecek haftanın basında hazır olacaktır. Bu cevabın yazüış tarzı hakkında B. Musolini ile B. Göringin fikir teatisinde bulunacaktan öğrenilmiştir. Faştaki alnıan askerleri iddiası meselesi Londra, 16 (A.A.) — İspanyol Fasının yüksek komiseri tarafından vukubu-lan davet üzerine geçen çarşamba günü Kcuta limanına giden Vanok torpido muhribi Melilla'ya varmıştır. Vanok'un zabitleri Keuta'da olduğu gibi Mclillada tahkiat yapacaklardır. Zabitlerin Hintrland'ı ziyaret etmiye-cekleri denizciler mahafilinde söylenmektedir. Vanok kumandanının ingiliz amiral-lığına hiç bir yerde alman kıtalarına tesadüf etmediğini bildirdiği öğrenilmiştir. Fransız kararının Londradaki akisleri Londra, 16 (A.A.) — İspanyaya gönüllü gönder ibnesi nin meni hakkındaki kanunun fransız parlamentosunca süratle tasdiki ingiliz mahfillerinde derin bir memnuniyetle karşılanmıştır. Almanyadaki akisler Berim, 16 (A.A.) — Havasın muhabiri bildiriyor: Siyasî görmenler, fransız parlâmentosunun İspanyaya gönüllü gönderilmesinin menini ittifakla kabul etmesinin büyük bir tesir hasıl ettiğini söylemektedirler. Alman diplomatik mahfillerinin, Almanyanın ingiliz notasına vereceği cevabın bilhassa Fransanın vaziyetine vc alacağı tedbirlerin tesirine bağlı olduğunu ehemiyetle kaydetmiş oldukları hatırlardadır. Pariste akisler Paris, 16 (A.A.) — Gazeteler, Eko dö Pari hariç olmak üzere İspanyaya gönüllü gönderilmemesi hakkında parlâmentonun dün ittifakla almış olduğu karar dolayısiyle memnuniyetlerini bildirmektedirler. Gazeteler, bu kararın tesirli olacağı düşüncesindedirler. Asilerin tebliği Salamanka, 16 (A.A.) — Resmî bir tebliğ, kıtaların Malağa eyaletinde İ-lerlemeğe devam ettiğini bildirmektedir. Âsilerin San Tedro Alkantara kasabasını zaptetmiştir. Madrid cephesinde topçu düellosu olmuştur. Diğer mıntakalarda sükûnet vardır. *** Barsclon, 16 (A.A.) — Asilere aid iki tayyare şehri ve limanı şiddetle bombardıman etmişlerdir. **¦ Londra, 16 (A.A.) — Valansiyenın son bombardımanı ve âsilerin Malaga-da ilerlemeleri üzerine B. Largo Ka-ballero'nın hükümeti Barselona nakletmeğe hazırlandığı söylenmektedir. îsveç parlamentosu acıklı îsveç parlâmentosunu açan Kıral Cüstav Oslo. 16 (A.A.) — Kıral yeni parlamentoyu törenle açmıştır. Muhafazakâr partinin lideri B. Hambre tekrar reis seçilmiştir. 522 milyon kuron olarak tevzin edilen yeni büdceyi parlamentoya sevkedecektİr. Çek - Sovyet askerî iş birliği haberleri Tahkikatı Çekoslovakya da Prag. 16 (A.A.) — Çekoslovakya kurmayı lngilterenin ataşemiliterinl Çekoslovakyada tahkikat icrasına memur etmesini büyük bir memnuniyetle karşılamıştır. Resmî mahfiller, salahiyetli makamlar tarafından yapılan katî tekziblere rağmen alman matbuatının, kızıl ordunun vasati Avrupada yapacağı bir harb için Çckoslovakyanın Sovyetler Birliği ile ittifak etmiş olduğunu ispata matuf şiddetli makaleler yazmağa devam ettiğini bildirmektedirler. Alman matbuatı, aynı maksadla Sovyet hava kuvvetlerinin takviyesi için Çekoslovakyada bir çok yeraltı tayyare meydanları ve saire inşa edildiğini ve daha şimdiden birkaç yüz Sovyet zabi- menınuniyet uyanbırdı tinin Çekoslovak erazisinde bulunduğunu temin etmektedir- Alman ataşemilİteri kendisine yapılan yan resmî daveti henüz kabul etmemiştir. Çekoslovakyalını daveti Prag, 16 (A.A.) — Çekoslovakyanm, Almanyaya yapılacak bir taarruz için Sovyetlerin murakabesi altına girdiği hakkında alman matbautı tarafından neşredilen haberleri tekzib et -mek maksadiyle Çekoslovakya hükümeti ingiliz ataşemilitetrini resmen ve alman ataşemiliterİni nim resmî surette bütün Çekoslovakya tayyare meydanlarını ve askerî binalarını ziyaret et meğe davet etmiştir. a mı icmali SON DAKİKA BB. Stoyadinoviç - Maçek görüştüler Belgrad, 16 (A.A.) — Başbakan Stoyadinoviç ile hırvat lideri Maçek arasında siyasi mahfillerin çoktanberi beklemekte olduğu mülakat, bugün öğle üzeri Hırvatistan ve Slovenya vilâyetleri hududunda Ron kasabasında vukua gelmiş ve saat 16 ya kadar devam etmiştir. Pek yakında bu mesele etrafında bir tebliğ neşredilmesi beklenmektedir. * * * Belgrad, 16 (A.A.) — öğrenildiğine göre B. Stoyadinoviç Ue B. Maçek arasındaki görüşmede hırvat meselesinin halli ihtimalleri konuşulmuş ve bu konuşma çok samimi geçmiştir. Bu hususu neşredilen resmî tebliğ, iki devlet adamının bu mülakatının tarihi bir ehemiyeti bulunduğunu ve bütün memlekette gayet büyük bir tesir icra eylediğini belirtmektedir. Madrid eteklerindeki harbin dünki neticesi Madrid, 16 (A.A.) — Müdafaa konseyinin tebliği: Asiler, dün gece, Madrid cephesinin muhtelif mıntakalarında, ezcümle Kara-bansel ve Üniversite mahallesinden büyük kuvvetlerle hücuma kalkışmışlarsa da her yerde geri püskürtülmüşlerdir. Arava - Kalas - Razas mıntakasında hükümetçiler, beş kilometrelik bir cephe üzerinde iki kilometr» İlerlemişlerdir. General Göringin Roma temasları Roma. 16 (A.A.) — General Göring bugün General Vallenin mihmandarları ile Guidoniadaki "tayyareciler şehri,, ni bütün teferruatına kadar tetkik etmiştir. General Göringin Guidaoniaya muvasalatında askerî tören yapılmış ve orada kendisini Dük a'Aoste ve General Fare ri karşılamışlardır. Tetkikin neticesinde hücum ve bo-nbardıman tayyareleri filoları uçuşlar yapmışlardır. Bundan sonra zabitan mahfelinde verilen öğle ziyafetinde general Göring gördüğü bütün şeyler hakkında hayranlığını bildirmiş ve italyan hava ordusunun kuvvet ve azametinin kendisi üzerinde derin bir tesir İcra eylediğini iiâve etmiştir. Öğleden sonra General Göring Romada bir gezinti yapmış ve antikiteleri tetkik eylemiştir. Bu gece operada General Göring şerefine bir temsil verilecektir. İtalyan Dış işleri Bakanı Kont Ciano General Göring ile refikasını gece yarısı verilecek büyük bir supeye davet etmiştir. Bu supeyi bir balo takib cyliyecektir. Polonya - Litvanya hududunda bir hâdise Varşova, 16 (A.A.) — Polonya - Litvanya hududunda bir hâdise olmuştur. Yarı resmî Gazeta Polskanın bildirdiğine göre, Litvanya polisleri, bir hudud direğini tamir etmek üzere olan polonyalı hudud muhafızları üzerine on sekiz kurşun atmışlardır, ölen veyahud yaralanan yoktur. HATAY ve FRANSIZ SİYASETİ Cumhuriyefte Yunus Nadi, "bitaraf bir polis kuvveti istemekte m kadar haklı imişiz" serlevhasiyle neşrettiği başyazıda Suriyede Fransanm Türkiye cumhuriyeti hükümetine kar* şı en fena hislerle kıvranan bir düş -man olarak yerleşmiş bulunduğunu ve metropol Fransasında da birçok kimselerin müstemleke âmirlerinin bu düşmanlık siyasetine iştirak et . mek cürmünü irtikâp ettiklerini sÖy-liyerek diyor ki: "her şeyden evvel, bu vaziyet önünde, fransız dostluğa denilen şeyin esasen bir zehir oldu -ğu olanca açıklığiyle ortaya çıktığı -na göre vaziyetin bu feci İnkişafın -dan bilhassa memnun olmaklığrmız lâzım geldiğine şüphe yoktur. Fransanın Türkiyeye karsı dostluğu an -(aşılmamış bile olsa her halde düş -manlığı sabit olmaktadır.., • Tan'da, Ahmed Emin Yalman, müşahidlere tercümanlık eden iki türk gencinin hakikati söyledikleri için fransızlar tarafından tevkif edilmiş olduğunu soyliyerek diyor ki: "eğer bitaraf müşahidlere bitaraflık ve müşahidlik varsa, yani vakaları bitaraf bir gözle görmek kabiliyetini haiz bulunuyorlarsa. Sancakta vazifeleri bitmiştir. Derhal Cenevre'ye dönerek Milletler Cemiyetine şu ra -poru verebilirler: "Gittik, fakat gö -remedik. Çünkü fransızlar. bizim hakikati duymamıza mani olmak için tercümanları tevkif ettiler." • Son Posta'da, Muhiddin Birgen Turkiyenin haklı Sancak davasında, dostlarımızı aleyhimize tahrik etmek icîn türlü gülünç sebebler bulmaya çalışan Fransızların bu gayretlerini "öküzün bacakları arasında buzağı aramak,, diye vasıflandırıyor ve bu gibi mugalatalarla hakikatin örtüle-miyeceğini anlatıyor. • Son Posta'de, Fransanm dış poli. tikasmı zaifa İstediğini empoze etmek, kuvvetlinin emri vaki n i kabul etmek "diye vasıflandıran Sadri Ertem, Hatay davasında Fransızların pazarlığı uzatmak işine girişmesini tehlikeli buluyor, çünkü böyle bir sürünceme zihniyetinin türk milletini Türkiyede fransız kültürüne karşı şiddetli bir mücadele açmak mecburiyetinde bırakabileceğini ve bundan en zararlı çıkacak olanm gene Fransa olacağını hatırlatıyor. KAHVE MI, LİKÖR MÜ? Karun'da, Hakkı Süha Gezgin her yıl dışarıya 20 milyon liramızın ak -masına sebeb olan kahve yerine meni lekette likör içmek âdetinin taam . müm ermesini ve bu hususta propa -ğanda yapılmasını temenni ediyor. ZİRAİ İNKILAP. Kurunda, Asım Us, hazırlanmakta olan ziraî kalkınma programını büyük bir inkılâp diye vasıflandırarak köylüyü topraklandırmaya ve köy ekonomisini modern teknikle teçhize matuf bu programın memleket istihsaline yapacağı faydaları anlatıyor. AKADEMİ LÜZUMU Akfanı'a verdiği bir mülakatta Profesör Mustafa Şekİp Tunç, memleketimizde bir akademi kurulması, lüzumunu ileri sürüyor, akademinin bir fikri ehli hibre vazifesini göreceğini, aynı zamanda müsabakalar tertibi yoluyla sanat ve fikir hareketlerini de teşvik edeceğini söylüyor. TÜRK VE MACAR HALK MUSİKİLERİNDE BENZERLİK. Geçenlerde memleketimizde bir tetkik seyahati yapmış olan kıymetli macar bestekâr ve âlimi Bela Bar-tok'un macar gazetelerinden birine verdiği bir mülakatı Son Posta da o. kuyoruz. Musikî üstadı, Adana civarında topladığı köy türkülerinden yirmi kadannm eski macar halk bes-teleriyle hayretdeğer bir benzerlik arzettiğini ve bunun menşe birliğin* atfedilmesi lâzım geldiğin söylüyor. B. Bata İtalyada Napoli, 16 (A.A.) — Kundura kıran ismi verilen Çekoslovakyalı sanayici Bata, refakatinde iş arkadaşlarından dokuz kişi olduğu halde hususî üç motorlu tay-yaresiyle bir tetkik seyahati yapmak i-çin Italyaya gelmitir. ULUS 18 SONKÂNITN 1937 PAZARTESİ- $©** *Aaiftuıt ON YEDİNCİ YIL. NO: 5559 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Başbakanımız ve İç Bakanımız lstanbuldan bugün hareket ediyorlar İstanbul, 17 (Telefonla) — Dört gündenberi şehrimizde bulunmakta olan Başbakan İsmet İnönü, İç Bakanımız ve Parti Çenet Sekreteri B. Şükrü Kaya ile birlikte yarın sabah (bugün) Toros ekispresiyle Ankara-ya hareket edecektir. Finans Bakanımız B. Fuad Ağ- i.umlelih CENEVRE ARİFESİNDE Burhan bi^LGE Şu dakikaya kadar Sancak meselesi hakkında fransız hükümetinin, Ankaramn yapmış olduğu son teklif üe Quai d' Orsay'in görüşünü, tetkik işini üzerine almış olan Fransa başbakanı B. Blumun nasıl bir karara varmış olduğunu biüniyoıuz. Dış bakanımız Tevfik Rüştü Aras'ın für-kiyedeki yabancı gazete muhabirlerine geçenlerde söylediği gibi, mubhc-miyet devam etmektedir. Türk kamoyu, B. Bium'un hakemliğine hususî bir ehemiyet vermekte haklı idi. Çünkü halle cephesi hükümetinin şefi, sadece Fransayı değil, İç ve dış politikasını revizyona tabi tutmağa karar vermiş bir Fransayı temsil etmektedir. Nelekün, manda ile idare edile gelmekte olan Suriye'yi kendi kendine idare ettirmek, yani. ona, istiklâl vermek karan da B. üium'un temsil ettiği zihniyetin bir mahsulüdür. Şu var ki, gerek Suriye'nin istiklâli için bulunan şekil, gerek bu şekil dolayısiyle Sancak'a vermek istenen yeni statut, buguııltu halk cephesi hükümetinin değil, dünkü emperyalist fransız hükümetlerinin görüşlerine ve diplomatik tradisyonla-rina uygundur. Quai d' Orsay, Suriye istiklâli bahsinde, kendine uu emri veren halk cephesi hükümetine karşı ancak şekîl bakrmından itaat etmiş, ve hakikatte, Suriyeyi güzelce parçaladıktan, limanlarını istihsal mmtakalarmdan ayırdıktan ve görünürdeki bir idarî istiklâlin arkasına malî ekonomik ve politik isi işmarın bülün vasıta ve cihazlarını gizledikten sonra, bir yandan Suriyeyi ve bir yandan Blum hükümetini huzursuz kılması lâzım olan bu Tartuffe'çe hiy-leşini Sancak'ın manevî şahsında o-radaki türklere ve bunların haklarını korumak kararında olan Ankara-ya ödetmek istemiştir. Bizlerin B. Blum'dan beklediğimiz, işin asıl bu hiyleli tarafını yakalaması ve Quai d' Orsay'de oturan Tartuffe'ü meydana çıkarması idi. Çünkü bu Tartuffe orada oturdukça, Fransanın milletlerin hürriyetinden yahud adaletten bahsetmesine imkân yoktur. Biz iyi biliyoruz ki, manda şeklinden rımı ve bunun yerine müstakil idarelerin tesisi, sadece ileri bir zihniyet beslemenin değil, muayyen tarihî zaruretlerin bir neticesidir. Ne-tekim, Fransadan önce İngiltere aynı jeyi Irak için ve başka vesileler ile __(sonu 6. iner sayfada) «s^s^»" ¦ ııiiiııiis^ıı^Bsus^s^Bna^s^s^ Güm* . Dil analizi Art. artist, artistik... üzerine bir etüt Yazan: Ahmet Cevat Emre İKİNCİ SAYFAMIZDA OKUYUNUZ rafı rahatsızlığı yüzünden ancak üç dört gün sonra Ankaraya hareket e-debilecektir. Bugün lstanbuldan hareket edecek olan Başbakanımız İsmet İnönü Cenevreye gitmekte olan heyetimiz Sofyadan dün geçti Sofya, 17 (A.A.) — Doktor Tevfik Rüştü Aras'ın başkanlığında Cenevreye gitmekte olan türk delege heyeti bugün saat 14 de Sofya garından geçmiştir. Doktor Tevfik Rüştü Aras, garda Başbakan B. Köseivanof ile Dış işleri Bakanlığı protokol Cşe fi, Türkiye Orta Elçisi B. Berker ve elçilik memurları, Yunanistan ve Yugoslavya orta elçileri ve diğer bazı şahsiyetler tarafından se-lamlanmıştır. Kadikse dörtbin italyanın çıktığı İndiriliyor Cebetüttank, 17 (A.A.) — Royter bildiriyor: Sözüne inanılır bir ingiliz görmeni-nin ifadesine göre, kuvvetli bir italyan gönüllü müfrezesi 12 ikincikânun aksamı Kadiks'de karaya çılrmıştır. isimsiz ve bayraksız bir vapurdan 4.000 italyamn karaya çıktığını gören bu görmen Se-vÜ'de. Jerej ve Kadiks'de bulunmakta o-lan italyanların ve faslılann ispanyol askerinden daha kalabalık olduğunu bildirmektedir. (Sonu 6. ıncı sayfada) Yeni mebuslarımız C. H. P. namzetleri ittifakla seçildiler Boş olan Vilâyetler Saylav ItUları için pazar günü yapılan seçimde Cumhuriyet Halk Partisi Namzetleri Atıf Bayındır İstanbul Saylavltğtna, İbrahim Dilan Kocaeli Saylavltğtna, mütekait Binbaşt Mehmet Ali Kurtoğlu Sürt Saylavltğtna ittifakla seçilmişlerdir. Hatay haberleri Şapka aleyhine açılan mücadele tam bir muvaffakiyetsiliğe rağmen devam ediyor Hn istiyanlarla alevilerden mürekkep açılmak istenen vatani partisi şubesi kurulamadı Haleb, 17 (Hususî) — Beylân'daki taşnak ermeniler türk âbidesine kurşun atmak suretiyle hakaret etmişlerdir. Taşnaklar mahallî hükümet ve Çankaya kazasında açılacak belediye şubesi için yarın şehrimizde seçim yapılıyor m,j0 Çankaya kaymakamlığının kurulduğu Çankaya kazasının teşekkülü ve işe başlaması sıralarında, belediye şubesinin de filen işe başladığım ve yalnız bu hususta bazı formalitelerin tamamlanması lâzım geldiğini okuyucular muza bildirmiştik. sırada binasının alınmış bir resmi Belediye kanunun hükümlerine göre vüâyetlerde belediye şubesi teşkili için. bu şubenin teşekkül edeceği yerde oturan yurddaşlarla ayni şehirde oturan diğer yurddaşlann reylerine müracaat 11-(Sonu 2. inci sayfada) Dün, Ankara, kış sporlarının en güzel günlerinden birini geçirdi Dikmen sırtlarındaki kayak sporları ve Muhafız Gücü nün av binişi çok neşeli ve eanb oldu Dün, Ankara kar sporcuları için gene unutulmıyacak günlerden biri oldu. Sabahleyin havanın biraz kapalı olmasına rağmen saat dokuzdan itibaren Dikmen istikametindeki otobüsler doluyor, yollarda omuzlarında kayak, Dikmen yolunu tutmuş mektebli, ka -dm, erkek kalabalığı gittikçe artıyordu. , -_ Saat 10 da HanÖnü'nde gene elli kadar otomobille, birçok mektebliler, şehrimizin en kibar aileleri toplu gibi idi. İçlerinden 130 kadarı kadın olmak üzere, orada toplanan sporcuların sayısı dört beşyüz kadar vardı. Adliye Vekilimiz B. Saraçoğlu'nun neşeli kahkahalarla Ziraat Vekili B. {Sonu 6. ıncı sayfada) Muhafız Gücünün dünkü av binişi fransızlar tarafından gördükleri teşvik üzerine bu hareketi yapmışlardır. M aksadı arı türkleri tahrik ederek yeni hâdiseler çıkarmaktır. Türk halkı taşnaklar tarafından yapılan bu tecJVüzdea dolayı bitaraf müşahidlcre şikâyette bulunmuşlardır. Hama 17 (Hususî) — Reyhaniye-de tevkif edilen türklerin mikdarı on ikiye varmıştır. Daha birçok kimselerin tevkifleri için araştırmalar yapılmaktadır. Fakat tevkif edilenlere yapılan müthiş tazyikler yüzünden aranılanları ele geçirmek mümkün olamamaktadır. (Sonu 2. inci sayfada) Stoyadinoviç - Maçek görüşmesinden bir anlaşma bekleniyor Belgrad, 17 (A.A.) — Dün BB. Stoyadinoviç ve Maçek a-rasında yapılan görüşme belki de hırvat meselesinin halli i-Çİn kati bir a-duna başlangıç olacaktır. Bu görüşme Belgrad siyasî mahfille-rinde "tarihi hadise» olarak vasıf landırıLmak tadır. Maçek'in malûm olan ittlâlgirizliğine rağmen B. Stoyadinoviç'İn maharetine ve ikna kuvvetine büyük ümidler bağlamaktadırlar. Gözetler hırvat muhalefet şefi Ue hükümet partisi başkanı arasındaki bu temasın ehemiyenni kayd Ue iktifa ediyorlar. Köylü koalisyonunun görüşü aşağıdaki şartlarda hülâsa edilmektedir: Anayasanın tadüi, bir temerküz hükümet teşkili, devletin sekli meselesini kati bir surette hal için serbest ve gizli reyle seçilmiş raüessisler meclisinin toplantıya çağrılması, B. Maçek'in bu istekleri B. Stoyadi-noviç'e bildirmiş ve başbakanın da böyle bir programın derhal tatbikteki zorlukları ve lüzumu olan hazırlıklar için derpiş ettiği hal şekillerini kendisine t zah etmiş olması ihtimali vardır. HayaTshüks/İ B. Stoyadinoviç Bu mahfiller B, 2 ULUS 18/ 1 / 1937 ¦¦ GÜNEŞ - DİL ANALİZİYLE Art, artist, artistik... üzerine bir etüt Müzik etüdü bizi sanat "art" ile yakından temasa getirmişti. Edebiya -trmızda "art" henüz "sanat" la rekabete girmiş değilse de sanatkâr ve hele sa-natkârane yerine «artist» ve «artistik» pek çok kullanılmağa başlamıştır. Av -rupa dillerinde «roman» denilen grupta, fransızca. italyanca, ispanyolca, por-tekizcede küçük farklarla, aynı terimler kullanılır. Almanlar «sanat» anlamını «Kunst» ile ifade ederlerse de «artist» ve car ti s ti ş artistik» alman-caya da geçmiştir. Bu dilde «Art» sözü vardır, fakat manası «sanat» değil, «tarz. eda. üslûp» ve «çeşit, nevî» dir. Ruslarda da «sanat» anlamı için «is-kustvo» sözü varsa da «artist» ve «artis-tiçeskiy = artistik» terimlerini onlar da kullanırlar. Eski grekler sanatı «tehnf» sözü ile ifade ettikleri halde onlardan bolbol kültür terimleri almış olan Romalılar «tehne» yi iktibas etmemişler, onun yerine «art-is» sözünü kullanmışlardır; diksiyonerlcr de «art» in l&tince «ars-artis» ten alınmış olduğunu yazıyorlar. «Art» i küçük Larousse: «Bir tasavvurun senileştirilmesine bilgilerin tatbiki» diye tarif ederi «Güzel sanatlar» diye terceme ettiğimiz cbeaux -arts» sözünde «güzelliği temsil eden sanatlar - müzik, ressamlık, heykeltraşlık. sur. belagat, dans gibi» izahım buluyoruz : bunlara «zevk sanatları» denildiğini de avm lügatten öğreniyoruz; fakat bu tarif ve izahlar cart» in ilkel manasını vermekten uzaktır. Fransırçada istimal'eri şunlardır: |ı Bir «mitier» veya «profession» un usulleri kaideleri; 2. duyguları hususiyle güzellik duygusunu harekete getirmek için kullanılan vasıtalar; 3. tabiata karşı olarak İnsan içi; 4. maharet. Ernout ve Meillet tarafından yazılmış olan «Lâtincenin etimolojik lügati» nde «ars - artis» sözünün lâtincede-ki manaları şöyle İzah edilmektedir (Sah. 72): «Oluş veya eyleyiş tarzı (tabiî ve -ya kisbî, iyi veya fena); ars (artis) ekseri etütle veya pratikle kazanılmış bir maharet, teknik bir bilgi anlatır; hurdan tabiate (oppose) olarak, abstre ve konkre anlamla, «hüner, sanat» olmuş; ilme de karşı tutulmuştur. Bu anlamla aynı söz «hile. hudğa» dahi ifade edebiliyor. Hüner, sanat anlamından nihayet «hirfet - metîer ve meslek - profession» anlamına geçilir; bu kelime Ue «iş. eser» dahi ifade edilebilmiştir. Böylece Lâtincede ars (art-is) grekçenin tehne sini tercemeye hizmet etmiş re hususiyle belâgatle gramerde onun kıymetini alabilmiştir.» Bütün bu manalarda nasıl bir irti -bat vardır? ve semantik kaynak hangisidir? - Avrupa lengüistiği bu esaslı noktalan aydınlatmaktan âcizdir: Meillet bu sözü «omuz ve kol» manasma gelen «armus» ve mafsal demek olan «artus» ile yaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyor; Alois Walde ise «Lâtincenin etimolojik lügati» ismindeki eserinde şu yaklaştırmaları yapmakla ik -tifa ediyor (Sah. 70): Orta almanca art «tarz, = almanca Art und weise: maniere, façon»; sans-Irritçe rtah (telaffuzu: arta-) = «muvafık, uygun, münasip», rtam (telâffuzu: a: tam) = «dinî nizama riayet, faz-lü salâh»; avesta dili areta - eski fars-ça arta - == «kanun, hukuk», ermenice ardar «müstakim, istikamet sahibi», ardiam «yapı», grekçe artı = « tam vaktinde, tam lâzım olduğu gibi", artizo ~ hazırlamak, lâzım olan hale getir -inek». Bu lügat da, Meîllet gibi. kelimeyi lâtince arrus = mafsal ile yaklaştın -yor, fakat armus = omuzla bir müna -sebeti olduğunu zikretmiyor, işte Avrupa etimolojistlerinden «art» in etimolojisi hakkında Öğrenebildiğimiz bundan ibarettir. • * • Gördüğümüz yaklaştırmalar kana-ğat verici etimolojik bir analiz değil -dir. Bu muhtelif sözler arasında bir zaman münasebeti tesis etmek şöyle dursun onları bağlıyan semantik ilgiler bile tahlil edilememiştir. Bunlarda siyan-tifik bir ispat görmeğe hiç bir iyi istek kifayet etmez. Halbuki Güneş - Di teorisinin prensipleriyle yürütülen «art» sözünün analizinden aydın ve çeniyete muatabık verimler çıkmaktadır. Kelimenin etimolojik formülü şu -dur : (D (2) (3) 4) Art: a§ + ar + iğ 4- it (1) ağ - ana kökü güneşin aydınlık, parlaMık vasfını, burada hususî olarak "güzelliği" ifade eder; (2) ar • unsuru ana kökün ifade ct- yazan: ahmet cevat emre tiği aydınlık, parlaklık güzellik anla -minin: (3) 'R - obje veya sGjcsinde takarrürünü anlatır; (4) rt - dinamik unsuru ise "gü -relligin" yapılmasını, realize edilme -sini ifade eder. Bu dört unsurdan, «ğ» li unsurların kontraksiyonu ile türeyen «art»: «güzelliğin obje veya süjede te-karrür etmiş olarak realize olması» demek olur ki «sanat» da bundan ibarettir - (üçüncü ğ unsumnun orijinal mevcudiyeti aşağıda türkçe «argıt» sözünün tanıklığı ile sabittir). Not. — Lâtincede kelimenin nominatifi «ars» tır. fakat bunun eski bir «art +. s» tan gelişmiş olduğunu mukayeseli gramerler izah etmektedir; Bundan dolayı analizimizde «.b» değil «¦t» unsuru esas tutulmuştur. Çankaya kazasında açılacak belediye şubesi için yarın şehrimizde seçim yapılıyor Bartında kurularak modern cezaevine hazırlık Adliye Vekâleti tarafından şehrimizde yapılması kararlaştırılan modern cezaevi ve Adliye binası için, hükümet arkasındaki Başağaoğul farına aid arsa münasib görülmüş ve vekâletin isteği üzerine krokisi Ankaraya gönderilmişti. Vekâlet, bu arsayı uygun bulmuş ve hemen istimlâk edilmesi için emir vermiştir. İstimlâk muamelesine başlanması için Vilâyet İdare Heyetinin buna karar vermesi icab ettiğinden, keyfiyet Kaymakamlıkça vilâyete yazılmıştır. İstimlâk karar m dan sonra hemen İcab eden kanunî muameleler hazırlanacak ve arsa istimlâk edilecektiı. Kamutay çağrıları Kamutay arzuhal encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. (Başı 1. inci say/ada) zım gelmektedir. Onun için, Çankaya belediye şubesinin teşekkülü hakkında yarın halkın reylerinin toplanmasına başlanacaktır. In-tihab sandığı Ankara belediyesi salonuna konulacak ve intihab üç gün devam edecektir. Müntehiblcrin isimlerinin yazılı bulunduğu cetveller 10 sonkânun 937 tarihinden düne kadar beeldiyc salonunda asılı kalmıştrr. Hangi mahalleler ve bağlar halkının hangi gün ve saatlerde intihaba iştirak edecekleri, gazetemizde neşrolunmuştur. Ayrıca. Mamak maske fabrıkasİyle İmalâtı harbiye fabrikalarında çalışan işçilerin işlerinden geri kalmamaları için 21 son kânun cuma günü saat 9 dan 12 ye kadar Mamak mahallesiyle maske fabrikasına, saat 13 den 17 ye kadar da İmalâtı harbîye fabrikasına birer sandık gönderilecektir. İntihab bittikten sonra Çankaya kazası idare heyetinin yapacağı mazbata valiye gönderilecek, vilâyet heyetinin vereceği karar üzerine keyfiyet İcra vekilleri heyetine arz e d ilecektir, icra vekilleri heyetinin tasvibi cumhur reisinin tasdikine iktiran ettikten sonra kanunî merasim bitmiş olacak ve önümüzdeki hazirandan itibaren Çankaya belediyesi resmen teşekkül etmiş bulunacaktır. • • • Çankaya kazasında iş takib eden yurddaşlardan bir kısmı, yeni kaza teşkilâtı tarafından görülecek işleri için vüâyete müracaat etmekte. vÜâyet müracaat evrakım kazaya göndermekte ve bu suretle iş sahihleri vakit kaybetmektedirler. Kazanın .teşekkülünden itibı- ren muhtarlık işleri, yoklama, doğruluk mazbatasaı, doktor raporu, belediye zabıtası işleri gibi halkın her zaman alâkadar olduğu işlerin, karaca görüldüğünü okuyucularımıza hatırlatırız. Belediye şubesinin resmen teşekkülünden sonra daha bir çok yeni vazifeler hazaya geçeceği için halkımız böylelikle vakitten yeni kazançlar elde edecek ve işlerini kolaylıkla takib etmek imkâ-nmı bulacaktır. İzmir Halkevinde bir toplar tı izmir. 17 (A.A.) — Bugün öğleden sonra şehrimiz halkevinde genel bir toplantı olmuştur. Bu toplantıda Halkcvinin kayıtlı ü-yeleri tarafından 9 şubenin yeni idare heyetleri seçimi yapılmıştır. Bu münasebetle Vali ve C.H. Partisi Başkanı Fazlı Güleç bir söylev vermiştir. Adliye tayin kararnamesi Adliye vekâleti yeni bir tayin kararname projesi hazırlamaktadır. muğlada ölenler ve evlenenler Muğla, 17 (A.A.) — Bir yılda Muğla'da G9 kişi evlenmiş ve 119 kişi ölmüştür. muğlada dağıtılan fidanlar Muğla, 17 (A. A.) — Fethiye'deki hususî muhasebe fidanlığından kazalara türlü cinste 32390 fidan dağıtıl- Çocuk hırsızları Dünyayı aylorca ve Hauptman dolayısiyle de, yıllarca meşgul eden Lîndberg'in çocuğundan sonra, bütün Amerika, bugünlerde, gene bir çocuk hırsızlığı vakasİyle sarsıldı. Çalman on vasmdaki yavrucuk çok zeki, çok dikkatli olduğu için. tahmin ediliyor ki, hırsızı, nihayet hüviyetini meydana çıkaracağı kaygusu -na düşürdüğünden dolayı bıçaklanmış ve sonra dövülerek Öldürülmüştür. Ana baba sevgisini katilce sömürmenin cezası ne olmalıdır? Böyle vakalar karşısında "İşkenceler bahçesi,, ndeki çin muhayyeleşini iptidaî, dar, çocukça bulmaz mısınız? Prenses, Kimlice ve Kirtil JÇiî sporları Dünya gazetelerinin hemen hepsinde Prenses Juliana hakkında yazılar çıkmakta devam ediyor. Prenses, son günlerde, Polonyada, Krinika*-da, meşhur muganni Kîepuranın malı olan Patria otelinin misafiri idi. Brükselde bulunmakta olan Kiepura Prensesin kocasına çektiği telgrafta, karısı Martha Eçgerth'le birlikte hemen Krinika'ya dönerek misafirlerine mülâki olacaklarını bildirmiştir. Küçük Leh şehri. Holanda Prensesini, ses kiralını ve beyaz perde kıra I içe sini bir arada kutlamağa hazırlanmaktadır. Pijamaların bazı faydaları Leicestcr hastahanesinde tedavi c-lunan bîr adam, on metre yüksekliğindeki pencereden bahçeye düşmüş ve sırtındaki pijama genişçe olduğu için âdeta paraşüt vazifesi gördüğünden hiç bir şey olmamıştır. Pijaanalarınzı genişçe diktiriniz. Kim bilir!... Edebî mermııa Uyanı»'da bir genç muharrir, hevesidir mecmuaların nasıl doğduğunun ve kaybolduğunun hikâyesini anlatıyor: bir müteşebbis yirmi otus edebiyat heveslisinden birer yazı ve., birkaç lira topluyor, bu suretle mecmua intişar sahasına ayak basıyor. Nasıl battığını mı merak ediyorsunuz? İlk sayı çıkınca ortaklardan bir kısmı yazılan girmediği için, bir kısmı yazılarınm konulduğu yeri şeref-leriyle mütenasib bulmadığı için. bir kısmı da imzalarınm yanında yer almış olan bazı isimleri itibarlarına hakaret addettikleri için kızarak ikinci sayıya yazı ve iştirak hisselerini vermiyorlar. Ve mecmuanın da ömrü bu yüzden pek kısa olmuş oluyor. Dünyada 30 milyon yabancı var. Enternasyonal İş bürosunun neşrettiği bir risaleye göre 1930*da bütün dünyada, 30 milyon yabancı, yani kendileri ninki ler d en ba;ka memleketlerde sakin kimse vardır. Bu miktar, iki milyar tahmin olunan dünya nüfusuna nisbetle % 1,6 drr. En çok yabancısı olan memleketler, Amerika birleşik devletleri, Arjantin, Brezilya, ingiliz Malezyası, Siyam ve Alman ya dır. Fakat yabancı sayısı, bİr meanleket İçin kendi nüfusuna nisbetle chemİyetli veya ehemiyet sizdir. Bu bakımdan, meselâ, ayni tarihte Lüksem-burgda % 186, Isviçredc 87, Fransada 66, Avusturyada 43, Belçikada 39, AJ-manyada 12, Bulgariatanda 10, Maca-fistanda 9, Türlü yede 6, Portekizde 5, ilâh idi. O zamandanberi bu nisbetler çok değinmiştir. Dün, Yenişehirin bîr basından ö-tekİ başına kadar yürüdüm. Nasıl tesadüf demeli? Çünkü üç dört evin kapılan önünde karlı skiler vardı. Ankara kış sporlan merkezî oluyor. Grİpin en iyi ilâca: kış sporları drr. Gripin bir başlut tedavi tarzı 1632 Paris kolerası esnasında doktorların tavsiyesi şu idi: "Neşenizi kaybetmeyiniz; yoksa hantal ğa daha çabuk tutulursunuz." İngilterede, gripin bir salgın halinde hüküm sürdüğü bugünlerde, ingiliz doktorları da, aşağı yukarı, bu sözleri tekrar ediyoılar. Evet, kaygı, vücudu yıprattığına göre, mikroplara mukavemet için neşeli olmak bir zarurettir. Her hâdisenin bir izahı vardır. — Yalnız, bu tabloların anahtar deliği şeklinde olmalarının sebebini anlayamadım. — Ressam, daha önce oda hizmetçiliği ediyordu. Hatay haberleri (Başı 1. inci say/ada) Lâzkiye, 17 (Hususî) — îskenderun-da ermcnilerden, ortodokslardan. ka-toliklerden ve alevilerden mürekkeb olmak üzere bir vatanî partisi şubesi açmak için mutasarrıf tarafından teşebbüs yapılmıştır. Fakat mutasarrıfın emekleri muvaffakiyet temin edememiştir. Haleb. 17 (Hususî) — Kırıkhan jandarma zabiti Cemil türk olduğu için vazifesinden alınmış ve Haleb'e aevko-lunm ustur. Şapka aleyhine mücadele Trablusşam, 17 (Hususi) — Şapka aleyhine fransızlar tarafından Sancakta vc Suriyedc açılmış olan mücadele devam etmektedir. Son zamanlarda bu mücadele Kürtdağı mıntakasmda tekasüf etmiştir. İkinci kânunun on beşinci günü muhtelif jandarma müfrezeleri Kundağında İmranlı, Zeytunek, Derşivan köylerini ve nakşî tnuridlerinden Ali Galibin oğlu Mehmed ve arkadaşlarından mürekkeb bir grup da fransız memurlarının teşvikiyle gene Kundağının Sarmak köyüne gelerek köylülerden giydikleri şapkaların başlarından çıkarılmasını istemişlerdir, İmranlı köyüne gelen müfreze köylünün başındaki şapkaları zorla alarak yırtınıştır. Diğer köylüler mümanaat etmişler şapkaları vermemişlerdir. Sarmak köyünde bû yüzden müridlerle köylüler arasında kavgalar olmuş, mu-ridlcrdcn biri ve bir tahsildar Derşivan köyüne gelerek vergi bakayasının derhal verilmesini köylüye tebliğ etmişlerdir. Şapka giymedikleri takdirde borçlarının tecil edileceği bildirilmiş ise de köylüler gene şapkalarını çıkarmamışlardır. Zeytunek vc Sarmak köyleri, i I-- ilj.ııunlı ve '-—— ***^—m^gn lülerc şapkalarını çıkarmadıktan takdirde vesikalı silahlarının da toplanılacağım bildirmiştir. Göı menlerin tetkikleri Antakya, 17 (A. A.) — Havas A-jansı bildiriyor: Evclki gün Süveydiye bölgesimi ziyaret eden Milletler Cemiyeti göçmenleri Haleb istikametinde ilcrliyerek topladıkları malûmatı tamamlamışlar-dır. Görmenler 1927 de Milletler Cemiyeti vasıtasîyle Sancağa yerleştirilen Kilİkya muhaciri ermenıierle meskûn iki köye uğramışlardır. Havas Ajansı, bu iki köy ahalisinin gormenlere minnettarlıklarını bildirdiklerini, şimdiki siyasî vaziyetten memnuniyet gösterdiklerini, sagiık vaziyetinde hasıl olan tedricî salâhı ve biüıassa mandater devletin açtığı mücadele sayesinde malar yan m yava§ yavaş zail olduğunu kaydettiklerini üâve ediyor. HAV A | Meteoroloji enstitüsünden verütn malûmata göre dün Ankarada sühunet sıfırın altında 6 dereceye kadar düşmüştür. Yurdun Karadeniz sahilleri, cenub ve şark Anadolusu ile İstanbul. Konya ve Yalova çevrelerinde hava yağışh geçmiştir. Yağış Karadeniz sahilleri, cenub Anadolusu ve Yalovada yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olmuştur, tn çok yağış Rize'de olup metre murabbama 25 kilogramı su bırakmıştır. Dün hava evvelki güne nazaran Ege mıntakasmda 2-3 derece arasında soğumuştur. Buna mukabil şarki Anadoluda ısınmış, diğer, mmtakalaıda ayni durumu muhafaza etmiştir. Dün yurdda en düşük sühunetler sıfınn altmda olmak üzere Marüsada 3, Sivasta 8, Karsta lö, Lrzurumda 17 derecedir. En yüksek sühunetler sıfınn üstünde olmak üzere Antalyada 12, A-danada 13 ve Dcrtyolda 16 dereceflir. 18 / 1 / 1937 3 XJBC TOP ve TEREYAĞI Uç dört ay evvel, Almanyayı silahlanmak için lazım gelen maddi fedakârlığı yapmaya davet ederken, propaganda nazırı Goebcls demişti ki: — Biz topu tereyağına tercih ederiz. ingiliz dtf bakanı Eden. geçen gün Londrada ecnebi matbuat birlisi tarafından verilen ziyafette alman propaganda nazırının bu tözlerine tariz ederek İngiltcrenin tereyağını topa tercih ettiğini söyledi. Ve sonra da İlâve etti: — Fakat, dedi, İngiliz silâhlanma programı büyük bir hız almaktadır. Programın hızı, ingiliz dış baka -nına da büyük görünüyorsa, artık si-Unlanmanın genişliği takdir edile -bilir. Ingilterenin tatbik etmeğe başladığı silâhlanma programı, yirminci asrın başlangıçlarında Almanyanın deniz İnşaatı ile karşılattığı zaman -ki faaliyetini hatırlatır. İngiltere 1870 Fransa - Prusya muharebesinden sonra hayli rahat lanmış 11. Fransa İngiltere için tehlikeli olmaktan çıkmış, Almanya da tehlikeli olmaya başlamıştı, italya zayıf, cılız bir devletti. Fakat on dokuzuncu asrın sonlarına doğru ve yirminci asrın başlangıçla, rında vaziyet ingiltere için değişmeğe başladı. Avrupa kıtasındaki dev -letler iki kombinezona ayrılmışlar. Almanya, Avusturya ve İtalya ile birleşik müselles ittifakı yapmıştı. Fransa da Rusyayı ittifakına aldı. Bazan bu iki kombinezon, bilhassa sömürge meseleleri üzerinde birleşi -yorlar ve İngiltere yalnız kalıyordu. Asrın sonlarına doğru cenubi Afrika-da Boerler in İngiltereye karşı isyanı çıktı. Koca İmparatorluk bir avuç âsiye karşı âciz vaziyette kalmıştı. Sonra da Almanyanın deniz inşaat programı başladı. İngiliz gazeteleri •Siyan Britanya uyan" başlıklı yazılar yazdılar. Ve nihayet Britanya harekete geçti, ingiliz bahriyesinin ıslahı ve tensİki Sir John Fischer'e bırakıldı. Bu zat, 1905 senesinde hâlâ meş -hur olan ıılahatını yaptı ve çok j;eniş bir inşaat programı hazırladı ki bu program büyük harba kadar devam etmiştir. işte ingiltcrenin bugünkü hazır -lığı 1905 senesini hatırlatıyor, ingiltere, 1922 Vaşington silâhsızlanma mukavelesinin kayıdlarından kurtulduğu günün ferdasında, yani 1 kâ -nunu sani 1937 de iki büyük zırhlının inşasına başlamıştır. Beheri otuz beşer bin tonluk, asgari otuz mil süratli olan ' King Georges V." ve "Prince of VVales" adını taşıyan bu zırhlılar 1940 senesinde bitecektir. Bunlardan başka Ingilterenin muhtelif tezgâh -larında yetmiş kadar harb gemisi yapılmaktadır. Bunların on yedisi kruvazördür, on altısı torpido muhribi, on dördü denizaltı gemisi ve tay. yare gemileri, denizaltı ana gemileri ve donanmaya aid muhtelif cüzerlerdir. Hava kuvvetleri, mart 1937 de yüz yû-mi dört müfrezeye baliğ olacak fakat mayıs 1935 de kabul edilen bu program kâfi görülmediğin -den arttırılması düşünülüyor. Kara kuvvetlerine gelince; mecburî askerliğin tatbiki için ingiliz gazetelerinde büyük bîr propaganda başlamıştır, ingiltere, denizlerdeki hakimiyetine meydan okunması üzerine 1905 meselesinde olduğu gibi ayaklanmıştır. Büyük silâh yarışı başlamıştır. lnRİllere İçİn bu yarış harbtan evvelki kadar kolay olmıyacağa benziyor. Ve Eden de geçen gün söylediği nutukta bu zorluğa işaret etmi.tr. Fakat yarış, nihayet, teknik ve maddi vesaite dayanıyor. Bu bakımlardan da bugün Ingilterenin karşısın* an -cak Amerika çıkabilir. Uzun bir yarışta diğer devletler geri kalmaya mahkûmdurlar. Her halde ingiltere, silahlanma programının genişliğine rağmen, bugün için top ve tereyağı arasında bir tercih yapmak mecburiyetinde kalmıyor. Tcreyağına da topa da sarfe-decek parası vardır. - A. Ş. ESMER MS HAllllEJlIlII İngilterede muhalifler birleşik cebhe kurdular Londra. 17 (A.A.) — Sosyalist lig, müstakil işçi partisi ve komünist partisi bugün ayrı ayrı yaptıktan içtimalarda bu üç teşekkül arasında müttehid cephe tesisini tasdik etmişlerdir. İçtimai gayet gizli tutulmuş olan sosyalist lig. müttehid mücadele için evel-den hazırlanmış olan anlaşmayı 38 reye karşı 56 reyle kabul etmiştir. Müstakil işçi partisinin milli konseyi, anlaşmayı kabul ederken işçi partisi Ue enternasyonal siyaset hakkında iki ihtirazı kayıd koymuştur. Komünist partisinin merkez komitesi anlaşmayı ittifakla kabul etmiştir. Haber alındığına göre lig'in dağıtılması bahis mevzuu değildir. Fakat işçi partisinin lig'in partiye ilhak edilmemesini tavsiye edeceği zannedilmektedir. B. Runcimanm Amerika yolculuğu tahminleri Nevyork, 18 (A.A.) — Gazeteler B Runcİman'ın bir amerikan-ingiliz ticaret anlaşması imzalamak için Amerika-yi ziyaret ettiği kanaatini izhar etmektedir. Amerikaya seyahati etrafında bir çok tahminler yapılan ingiltere ticaret bakanı B. Runciman Londra İle Vaşington, B. Runcİman'ın hususi bir vazife ile mükellef olduğunu ve bu iki hükümetin bir müddetten beri yan resmi bir şekilde müzakere halinde bulunduklarını tekzip etmektedirler, fakat B. Runcİman'ın herhalde bir ticaret anlaşması için lâzım olan unsurları toplıyacağı söylenmektedir. B. Runciman, gerçi B. Ruzvelt'i ziyaret edecektir. Fakat resmi mahfiller bu ziyaretin sırf bir nezaket eseri olarak yapılacağını temin etmektedirler. Yarı resmî mahfiller, B. Runciman-ın borçlar ve enternasyonal para İstikran meselelerini bahis mevzuu edeceğini soyuyorlar. Bu mahfiller, Runcİman'ın ingiltere hükümeti namına söz söylemeğe salahiyetli olmadığını söylemekle beraber zemini yoklıyacagını tahmin ediyorlar. Ticaret eksperleri, ingiliz - amerikan ticaret anlaşmasını, B. Hul'ün mütekabiliyet siyasetinin en yüksek bir noktası olacağını kaydetmekte ve bir fransız - amerikan ticaret anlasmasiyle üç taraflı bir para anlaşmasının mevcudiyeti dolayısiyle böyle bir muahedenin gümrük manialariyle enternasyonal takyidleri yıkacağını ve cihan ekonomisinin istikrarını temin edeceğini ilâve etmektedirler. Demokrasi Bolsevizm ve Faşizm B. Musolininin Fölkişer Beobahtere beyanatı Berlin. 17 (A.A.) — "italyan - alman münasebetleri yeni Avrupanın e-sasıdır.,, Bu serlevha altında Fölkişer Beo-bahter gazetesi B. Musolini İle yaptığı bir mülakatı yazıyor. Düçe, italyan -İngiliz Akdeniz anlaşmasının. Roma -Berlin mihverini tarsih ettiğini söyledikten sonra demiştir ki: "— Halâ Avrupa birleşik devletleri kurulacağına inananlar ver. Fakat kültürümüzü ve mevcudiyetimizi tehdid eden biricik tehlikenin bolşeviklik olduğu bilindikten sonra bunun yerine bir nevi Avrupa fikri kaim oluyor. Demokrasiler bilerek veya bilmiyerek bolşevizmin muavin mikrob temeli o-lan birer fesad ocağı haline gelmişlerdir. Demokrasiler, bir grup teşkil ediyorlar. Biz de başka bir grup teşkil ettik.,, Paris borsacında vaziyet Paris, 17 (A.A.) — Borsada evelki günkü vaziyetler tarsin edilmiştir, Fakat bazı esham satışları yapılmamıştır. İki amerikan senatörü 722milyon dolara j Nikaragua kanalının inşasını teklif edecek Vaşington, 17 (A.A.) — Senato a-zlsından B. Vals Massaşusse ve BB. Vİnson, - Georgia - Antil denizİyle Büyük Okyanos arasında açılacak olan Nikaragua kanalının İnşasına başlanması için yakında parlamentoya bir kanun lâyihası vereceklerini söylemişlerdir. B. Vals, kanalın 277 kilometre u-zunluğunda ve 722 milyon dolara mal olacağını bildirmiştir. B. Göring'in Komadaki temasları Roma. 17 (A.A.)*!- Prusya başbakanı B. Göring bugün Kastel Porzia* noda tertİb edilen avda kiralın misaîi-ıı olarak bulunmuş ve kırat tarafından şerefine bir öğle yemeği verilmiştir. Bundan soma B (îoıing, şehri ve civarını gezmiştir. Yarın sabah veliahtın davetiyle Napoli'ye giderek şerefine verilecek öğle yemeğinde hazır bulunacaktır. Akşam üzeri Kapri'yc gidecek ve orada bir kaç gün dinlenecektir. Polonya - Litvanya hudud hâdiseleri etrafında akisler Kovnas. 17 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre saat 16 ya doğru tüfek ve mitralyözlerle cihazb leh hudud muhafızlarından mürekkeb bir gurup, hudud işaretini yerinden kaldırarak Litvanya arazisi içine götürmüşlerdir. Litvanya hudud muhafızlarının protestolarına rağmen lehliler, hudud işareti yanında harbe hazır bir vaziyet al-Mipır[«iuı a rom* \B*U*rom Litvanya • Polonya hudud hâdisesinin Çıktığı yeri gösteren harita Polonya kaynaklarına göre hâdisenin sebebi Varşova, 17 (A.A.) — Yan resmi ga-zeta Polska'ya göre Litvanya hudud hâdisesine, hudud işaretinde nöbet değiştirmekte olan leh hudud muhafızları ü-zerine on sekiz el silâh atmış olan lit-vanyalı bir polis memuru sebeb olmuştur. Ceneral Gamleni'n Fransız gençliğine tavsiyeleri Meç. 17 (A.A.) — Doğuda bir teftiş seyahati yapmakta olan Ordu Genel Kurmay Başkanı General Gamlen şu sözleri söylemiştir: "— Basiretli ve kuvvetini İdrak etmiş bir Fransa istiyoruz. Fakat bu kuvveti suiistimal için değil, istiklâlini ve bütünlüğünü zâmin olarak. Zaman 1870 yılının zalim günlerini ve 1914 yılının sıkıntılı başlangıcını hatırlamaklığımı-zı emretmektedir. 1918 zaferlerini bulmak için bütün fedakârlıklara tahammül etmek icab etmişti. Benim gibi eskilerin gençliğe şunu her zamandan daha iyi hatırlatması lâzımdır: Yaşamak istiyen ve yaşamaya hakkı olan vatanı unutmak hakkına malik değildir.,. SON DAKİKA B. Drummond un yolculuğu tahminleri Roma, 17 (A.A.) — "Havas., Salı günü Londra'da bulunacak olan Sir Erik Drummond'un hareketi tamamen hususi sebeblerledir. Çünkü büyük elçi, kayın biraderi Morfolk dükünün evlenme töreninde hazır bulunmak üzere yola çıkmıştır. Bu hareket hakkında yapılan tefsirler italyan mahfillerinde asılsız olarak telakki edilmektedir Her ne kadar büyük elçi dün Kont Ciano tarafından kabul edilmişse de, görüşmenin italyanın son ingiliz notasına vereceği cevabla bağlı olduğu temin o-lunmaktadır. B. Musolini'nin dörtler paktı politikasına dönmeyi esaslı bir surette düşünmekte olması muhtemeldir. Bir taraftan Sovyetler Birliğinin dostu Fransaya tevcih edilen hücumların devamı, diğer taraftan ise ingiltereye karşı gösterilen ihtimam, Romada vc belki de Berlinde bir Roma - Berlin - Londra cephesinin tahakkuku temenni edildiğini açık bir surette göstermektedir. Bu cephe Fransa-yı müşkül vaziyette bırakarak o zaman bu üç batı devletine iltihaktan başka çare göremiyecektir. Göring - Musolini görüşmelerinde bu meselenin derpiş edildiğini bildiren
hiçbir şey
yoksa da vaziyet bunu göstermektedir. Ingilterenin buna iştirakine gelince, bu husus halen şüphelidir. Fakat Romada son günlerde elde edilen ciddî malumattan açık bir surette anlaşılmaktadır ki, Almanya ve italya ispanya işlerinde ingiltere ile mutabık olarak harekete karar vermiş bulunmaktadrlar. Madrid'de hükümetçiler hastahaneye giı diler Madrid, 17 (A.A.) — Hükümetçiler büyük hastahanenin sağ cenahını havaya atarak binaya girmişlerdir. Asiler binanın üst katlarında, hükümetçiler alt katlarında ve merdivende infilâktan yıkıldığı içinâsi kuvvetler çok zor vaziyette bulunmaktadırlar. İngiliz hava zahitleri Alırumyada Berlin. 17 (A.A.) — İngiliz hava kuvvetlerine mensub zabitlerden mürekkeb bir heyet bugün Staken'e gelmiştir. Orada bir kaç gün kalacaktır. Bu, ingiliz hava teşkilât azasının alman havacılığına yaptığı ilk ziyarettir. HATAYDA TAHRİKAT Cumhuriyet teki başyazısında Yunus Nadi. HMayda fransız müstemleke memurlariyle bazı müfrit arab unsurlarının elele vererek, türk1ere karşı şiddet siyaseti tatbik için komitacı teşkilâtı vücuda getirmiş olduklarını gözleriyle gördüğü vesikalara istinaden emin olarak söylüyor, ve bu gibi caniyane hareketlere girişen kimselere insan bile demek caiz ol-mıyacağını, hataylı kardeşlerimizin arkasında bütün türk milictİnin bu-lı rduğunu söyliyerek diyor ki: "Hataylıların kılına hatâ getireceklerin kafaları kırılacağı şündideo bütün eşirra ve eşkiya ile beraber frant-siz müstemleke memurlarının ve Fransanm malûmu olmalıdır. Biz soğuk konuşmasını da biliriz. Eşkiya-ya hadlerini bildirmesini de.., Açıh Soz'de Ethem izzet Benice, Sancaktaki türklerin emniyetini tehlikeye sokan yeni çetecilik tahrikleri karşısında duyulan endişelere tercüman olarak diyor ki: "Yalnız bütün bu haberler ve. hâdiseler karşısında halâ ve halâ aklımızın almadığı bir nokta vardır, o da, Fransanm neyi beklediğidir? Bir taraftan bütün bir politik tezahür içinde keyfiyet bizimle müzakere edilmek islenirken, bir taraftan da Sancak türk-lerinin ırz, mal ve can emniyetlerinin teşkil ve teslih edilen çetelerle tehdid altına alınması tefsir ve izahı güç olan bir tarzı harekettir.,. Son Postada Muhiddin Birgen, Milletler Cemiyetinin Sancağa göndermiş olduğu müşahidlerin bugünlerde orada çok dikkate değer sahnelere şahid olduklarını söyliyerek. Sancakta yeni bir Makedonya vücud bulmakta olduğunu, esasen nerede, herhangi bir meselenin enternasyonal bir hakemlik usuliyle halli işine girişilse daima orada karışıklıklar çıkması ve derdin müzminleşmesi â-det hükmüne girmiş olduğunu anlatıyor. MECMUALAR NEDEN RAĞBET GÖRMÜYOR? Ahsam'dm Nurullah Ataç. memleketimizde mecmuaların fazla satılmaması ve güçlükle yaşaması keyfiyetinin, söylendiği gibi. karisizlîk yüzünden değil, bizde mecmua muharriri bulunmaması yüzünden olduğu İddiasında bulunuyor. Nurullah Ataca göre, mecmualar gazetelerin basamıyacnğı ağır ve olgun yazılan basarlar, halbuki bizdeki mecmua makaleleri umumiyetle gazete fıkralarından farksızdır, bu da etraflı ve derin tetkiklere girişecek muharrirlerimizin mevcud olmayışından i-leri gelmektedir. İSTANBUL VE İÇTİMAİ YARDIM Aksam'd* "Akşamcı,, memleketin hemen bütün itçimaî yardan teşkilâtı, hastahaneleri Istanbulda bulunduğunu, ve yurdun her köşesindeki muhtaçların, işsizlerin ve hastaların. İş bulmak veya tedavi edilmek ü-zere Istanbula geldiklerini, bütün masrafları, Istanbulun kendi masraf-lariyle karşılaması icab ettiğini söyliyerek. esasen pek dar olan şehir büdcesînin buna mütehammil olmadığını, bütün vilayetlerimizin istanbul hastahaneleri için büdcelerin-den para ayırmalarını ve devletin da ayrıca Istanbula yardımda bulunması gerektiğini ileri sürüyor. Sovyetler kongresi çalışmasına devam ediyor Moskova. 17 (A.A.) — R.SF.S.R Sovyetlerinin yedinci fevkalâde kongresi Kalinin'in yeni anayasa projesi hakkındaki raporunun görüşmesine devam etmektedir. R.S.F.S.R. Halk komiserleri meclisi başkanı B. Splinof uzun bir nutuk söyliyerek elde edilen ekonomik, kültürel ve siyasal ilerlemeleri kayıt va yeni anayasa projesinin muhteif maddelerini tahlil etmiştir. ULUS ON YEDİNCİ YIL. NO: 5560 ADIMIZ, ANDIM1ZD1R HER YERDE 5 KURUŞ Başbakanımız ve İç Bakanımız bugün şehrimize geliyorlar Başbakanımız, dün, İstanbul vilâyetine giderek şehir ve belediye isleri hakkında izahat aldılar Gündelik KONSEY'DEN ÖNCE Milletler Cemiyeti konseyi Sancak anlaşmazlığını tetkik için yann-dan sonra Cenevre'de toplanacaktır. Sancak davası, Cenevre'ye misakm, artık pek meşhur olan, on birinci maddesiyle gidiyor. Bu maddeye göre, devletler arasındaki dostluğu ve iyi gelinmeyi bozmak istidadını gösteren herhangi bir anlaşmazlık Milletler Cemiyeti konseyinin önüne getirilebilir. Konsey, Önce iki tarafı uzlastırmava çalışır. Uzlaşmaz-larsa. anU'mazlığı tetkik ederek bir karara baŞİar. Ancak bu karar, her iki taraf d» da^il olmak üzere, ittifak ile verilmek icab eder. Yani Sancak d*vasmda bir karara varılmak için Fransa ile Türkiye'nin buna iştirak ermeleri lâzımdır. Sancak meselesinin şimdiye kadar Mi'letler Cemiyetine intikal e-dip te bir türlü halledilemiyen davalar gibi sürüncemede kalmaya tahammülü olmadığından konseyde resmî muamele başlamazdan önce. Fransa ile Türkiye arasmda dostane şekilde halli için olduğu zanno-lunan bir teşebbüs daha yapılmış ise de, gerek Paris'e davetimizin, gerek açılan müzakerelerin zavahir oyalama Uabil'mden olduğu neticelerle pörülmüşVür. Quai d'Orsay, davayı âde»a bir çıkmaza sokmuştur. Fransız BaşSakanı, meseleyi, Mi'letler Cemivetine intikal etmeden önce, bir defa da kendisi tetkik etmek istedi. Bu tetkikten müsbet bîr netice çıkıp eıkmıyacağı da belli değildir. Bay Blum, geçen hazirandan beri Fransa'da yaptığı icraat ile bir halk cephesi hükümetine başkan olacak ileri fikirli bir devlet adamı olduğunu göstermişti. Bununla beraber görünüşe bakılırsa, Quai d'Orsav'în hilelerine kaoılmıyacağı şüphelidir. Binaenaleyh Bay Blum'un son dakikada yaptığı bu müdahaleye rağmen belki de Sancak davasınm kon-aey'e intikal etmesinin önüne geçi-lemivecektir. Hulâsa önümüzdeki kısa günleri haklı bir şüphe ve endişe içinde beklemekteyiz. Sancak davası, ne tavizlerle örtbas edilebilir, ne de Mi-letler Cemiyetinin bir türlü hallolun-mayan demirbaş meseleleri araşma sokulabilir bir dava olmadığı şimdiye kadar anlaşılmış olsa gerektir. Bir yandan Sancak türklü^ünü imha etmek isteyen suikasd, diğer taraftan türklere karşı her gSn daha bariz bir tecavüz manzarası almaktadır. Sömürge memurları, Sancakta, sade fransız teahhüd ve vazifelerinin yapılmasını temin etmekle kalmamışlar, memleketlerini ağ.r mesuliyetler altma da sokmuşlardır. Son dakikada sağduyunun ihtiraslara ve dar görüşlere galebe çalacağını ümid edelim. Eğer Cenevre'de sulhu sevenler varsa, onların, hiç olmazsa Sancak davası kadar bariz, mütebellir ve itiraz götürmez hak davalarının sulh yollan ile temin o-lunabilmesi mümkün olduğunu göstermek fırsatından istifade edeceklerini zannedelim. İstanbul, 18 (A. A.) — Başvekil İsmet İnönü ile Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya bu akşamki ekspresle Ankaraya ha. reket etmişlerdir. Kendileri istasyonda Bolu Sav-lavı Cevad Abbas Gürer, Kâtibi U-mumi vekili ve kalemi mahsus müdürü Süreyya, Başyaver Celâl, Muhafız Kumandam İsmail Hakkı, Vali ve Belediye reisi Muhittin Ustündağ, Polis müdürü, ve şehrimizde bulunan birçok saylavlarla kalabalık bir halk kütlesi tarafından teşyi edilmişlerdir. Başbakanımızın İstanbul vilâyetinde tetkikleri istanbul, 18 f/Telefonla.) — Başbakan İsmet İnönü, İç bakanı ve parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya ile beraber saat 16.30 da vilâyete gelmiş vali ve belediye reisi B. Muhiddin Ustündağdan İstanbul un vilâyet ve belediye işleri hakkında bazı izahat almış, bundan sonra Muhiddin Üstündağı da yanına alarak tayyare cemiyetine, halk Parİtsî vilâyet merkezine gitmişlerdir. ismet İnönü ve Şükrü Kaya partide bir müddet kalmışlar ve sonra Do'«nahak çe sarayına dönmüşlerdir. Finans bakanımız iyileşti İstanbul, 18 (Telefonla; — Bir kaç gündenberi rahatsız bulunan finans bakanımız Fuad Ağralı iyileşmiştir. Bakan iki üç güne kadar Ankaraya dönecektir. Bugün şehrimize gelecek olan Başbakanımız İsmet İnönü KAMUTAYDA Maliye Vekâleti, 16 milyonluk gümüş para miktarını, ihtiyaca göre, 25 milyona çıkarabilecek Kamutay dün Refet Canıtez'in reisliğinde toplanmıştır: Tütün, tuz ve müskirat inhisarı idareleri, Konya ovası sulama idaresi, mülga istanbul darülfünunun 932 yılı katî hcsablarına aid projeler (Sonu 6. ıncı sayfada) İngiliz muhaliflerinin müşterek cebhesi neler istiyor? Baro delegeleri, avukatlık kanunu projesi tetkiklerini bitirdiler Dün akşam verilen ziyafette Adliye Vekilimiz, projenin ehemmiyetine ve kendisinden beklenen verimli neticelere işaret etti Avukatlık kanun projesini tetkik etmek üzere 27 baro delegesinden mürek-keb olarak toplanan komisyon çalışmasını bitirmiş ve projeyi umumiyetle tas-vib etmiştir. Dün akşam adliye vekili B. Şükrü Saraçoğlu mümessiller şerefine şehir lokantasında bir ziyafet vermiştir. Ziyafette adliye vekâleti müsteşar ve büyük memurlarından başka, avukatlar ve parti genyönkuruluna dahil avukat mebuslar bulunmuşlardır. Ziyafetin sonunda avukat B. Münirİn meslek adına vaki teşekkürlerine adliye vekilimiz hülâsa olarak kaydettiğimiz şu karşılığı verdi: Sevgili arkadaşlarım, Bİr avukatlar kanunu yapmak zarureti bilhassa hâkimler kanunundan sonra kendini hisettirdi. Temas ettiğimiz mevzu gayet nazik, hassas ve suhuletle tenkide maruz bir mevzudu. Bu noktai nazardan istedik ki huzurunuza getireceğimiz eser yer yüzündeki kardeşlerinden farklı ve eksik olmasın. Bu asır geçen asırlardan çok farklıdır. Evvelki devrelerde büyük bir sanatkâr vücude getirdiği eserle bir çok ingiliz işçi partisi lideri Atli yıllar övünebilirdi. Bu sade ve basit ( Yazısı 3. üncü sayfada) (Sonu 6. ıncı sayfada) HATAY HABERLERİ Görmeliler, ayni şahıslarla daima karşılaştıklarından bu hale son verilmesini istediler sonkânun nümayişine onbinden fazla Hataylı kadın iştirak etti Hama, 18 (Hususi) — Görmen heyetin Antakya'da muhtelif semtlerde dolaşmasından faydalanarak mahalli hükümet, çarşı, pazar ve sokaklarda önlerine arakiycli bazı mürettep şahıslar çıkarmışlardır. Görmen heyeti ayni şahısları bir çok defalar bir çok yerlerde karşılarında gördüklerinden bahsederek buna nihayet verilmesini yanlarındaki mihmandarlardan istemişlerdir. Nümayişe harcanan para Şam, 28 (Hususi) — Antakya'da son kânunun 9 unda hükümetin teşviki vc himayesiyle arablara yaptırılan nümayişin nasıl hazırlanmış olduğu dikkate değer: Daha nümayiş hazırlanmadan evvel Antakya kaymakamı, Antakya istihbarat zabiti toplanarak malmüdürü Sadık'ı hususî surette Süveydiye mıntakasma göndermişler ve alevî şeyhi Maruf» kandırmak için tertibat almışlardır. Nümayişe uzak mıntakalarda bulunan ale-vüerin de iştiraki temin edilirse şeyh Marufun cinayetle mahkûm olan oğlunun hususî bir affa tâbi tutulacağı bildirilmiştir. Ayni zamanda belediye reisi E-tem de Cisirhadid ve havalisine gönderilmiş o da bu mintan »daki arabları toplamağa memur edilmişti. Ermeni mebusu Muses der Kalasyan Musadağı. Bityas, Kesep havalisindeki (Sonu 6 ıncı sayfada) Karışmazlık meselesinde sovyetcevabı dün verildi B. Maiskınin Kelen tarafından yapılmış bir karikatürü (Yazısı 6. ıncı sayfada) MEMLEKETTE KIŞ Havalar yeniden soğudu Sühunet Konyada sıfırın altında 23 dereceye düştü, Muşda karın kalınlığı 77 santimi buldn Meteoroloji enstitüsünden verilen malûmata göre Ankarada hava evvelki güne nazaran dün altı derece daha soğumuş ve sühunet sıfırın altında 12 dereceye düşmüştür. Cenubî şarki ve şarkı Anadolu ile Karadeniz sahilleri, Edirne ve istanbul yağışlı geçmiştir. Yağış Samsonda yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olmuştur. Kar dün cenubu şarkî Anadolu ile Karadeniz sahillerinde de toprak yüzünü tekrar kaplamıştır. Dün yağan karın en çok kalınlık yaptığı yer 77 santimetre ile Muştadır. Hava sühuneti evvelki güne nazaran Orta Anadoluda 5-12 derece arasında soğumuştur. Diğer yerlerde evvelki günkü vaziyetini muhafaza etmiştir. En düşük sühunetler sıfırın altında olmak üzere Karada M, Kastamonu'da 15, Niğdede 21, Kırşehirde 22, Konyada 23 derecedir. En yüksek sıcaklar sıfırın üstünde olmak üzere Antalyada 11, Adana ve DÖr* yolda 12 derecedir. _ Ankarada kış tabloları ulu5 ı» / ı / ı»o* Cenub Mektubları insanlar ve yemekler M.u.n "müzikal folklor,, mü -tehassısı Bartok. yunık Icnü ara -tında iki hafta kadar dolaşarak 100 ayrı şarkı toplamış. Bu başarısını. Pester Lloyd gazetesine verdiği bir mülakatta azımsryor. Ve ilâv» ediyor ki. topladığı me -lodiler arasında. Orta Asya'daki orijinallerine pek yakın kalmış olanları vardır. Hattâ bunlarla en eski macar melodileri arasındaki İlişiği tesbit etmek kabildir. Memleketin birçok el değmemiş insan ve tabiat kümeleri gibi cenub da türk Bartok'unu bekliyor. İki haftada 100 melodiyi azrmsa -inak ne demek? Demek ki. Bartok. geç olsa ve türk olsa. Anadolu'nun her hangi bir semtinde günde 100 melodi top-lıyacaktır. Ben cenub'ta. bir adamla tanıştım. Adananın kurtuluş destanı ve yürüklerin adetleri hakkında, bir kütüphane kadar rengin malûmatı var. Anlattığı saman, (netinde bir kelimeyi oy nata -marsını*. Halk hakkında bildiklerini o kadar halk görüşü ve halk ağziyle hafızasına almış. Bu adam. Coşkun Güvcn'dir. Ferid Celâl Güven'İn ortanca kardeşi. Fakat Cenub tan şimale bakınca, Ferid Celâl, Coşkun'un büyük kardeşi kalıyor. Adana. Coşkunsuz o kadar eksikli, Coşkun, Adana nın o kadı* r öz mahsulüdür. Bu Coşkun, cenub'ta kendi kendi -ne yetişmiş, kendi kendine gelişmiştir. Kendisi mükemmel bir fotoğrafçı, amatörce alınınca, iyi bir heykeltraş ve, dediğim gibi. birinci derecede bir folklorcudur. Yalnız, bildiklerini, yazmak için değil de anlatmak İçin öğrendiği için. Coşkun'u plâğa almaktan başka bir çare göremedim. Tıpkı Bartokun yürükleri dinleyip plâğa alması gibi, Coşkun'u da dinleyip plfiğs almak 11 - Lenger Utulur büyük bir tabağın içinde doğruklamü m kırmızı biber (çlrilmlş pideler. Hunimin attındu buğularında türlü buhur kokulun uçuşan, canlı diyebileceğim çünkü o derece mide ile güzü açlığın kemendine alan köfteler. Ilımların yanında sumaktı soğan, somaksız fakat maytla-nozlu soğan, kırmızı turp, yığınla tere. Ayrı bir tabakta, ortalurından kesilmiş turunçlar iH' bir tasa da şalgam suyu. Her biı i bir deveyi yere serecek hu §İddetU nesnelerin hepsi hır araya gelince... -- yazan - zrmdrr. Bu yapılabilirse bütün folklorunu bir iki sene içinde cenub tesbit etmek kabildir: önce Coşkun'a toplat-malı. arkasından Coşkunu borunun içine söyletmeli. Coşkun'da cenub'un meyvalanna verdiği lezzet, insana geçmiştir. Canlılık ve neşe. keza. Coşkun'un bulunduğu bir mecliste, gönül ferahlığı ve kahkaha asıldır. Bazan, anlattığı hikâyeler, cenub'un yemekleri kadar baharlı ve piyazlıdır. Tıpkı bizlere yerdirdiği kebablar ve "lâm cim" 1er gibi. Anla -tayım: Coşkun. Adana'ntn en meşhur ke -babçısına. bizler için bir kebab ısmar -ladı. Bu kebabcı, kebabın en iyisini, kızdırılırsa hazırlarmış. "Olmadı, bir şeye benzemedi.." diyip ve biraz da hafif tertib küfür basılıp karşıdaki ke -babçıya gitmek lazımmış. O zaman, dükkânına sadık kalanların Önüne, hakîkî "cennet taamı" m çıkarırmış.. O bize bunu anlatıncaya kadar, kebab gelmişti. Lenger kadar büyük bir tabağın İçinde doğruklama ve kırmızı biber içİrilmiş pideler. Bunların altında buğularında türlü bahar kokuları uçuşan, canlı diyebileceğim çünkü o derece mide ile gözü açlığın kemendine alan köfteler. Bunların yanında somaklı soğan, somaksız fakat maydanozlu soğan, kırmızı turp, yığınla tere. Ayrı bir tabakta ortalarından kesilmiş turunçlar ve bir kâse de, şalgam suyu. Her biri bir deveyi yere serecek bu şiddetli nesnelerin hepsi bir araya gelince, aç adamda zalim bir iştah uyanıyor ve göz. önünde duran bu renkli ve kokulu tabağa, bir tabloya bakar gibi bakıyor. ülserli mideye yahud çıtkırıldım bir konak terbiyesine kurban olmamış olmak şartiyle. Besbelli bir şey ki, bu •'cenub kebabı" nın göz ve mide ile zevkine varabilmek için. insanın, halk BURHAN BIÇLGE ile ve halk yemeği ile alâkasını kes -memiş. meselâ sarımsağa vc pastırmaya küsmemiş olması lâzım. Coşkun sıvandı ve: — Bu böyle yenir, dedi. Eliyle bir pide parçasını ortasın -dan böldü ve bir köfteyi göbeğine yatırdı. Üzerine somaklı soğan, maydanozlu soğan koydu ve bunların üzerine bir tutam tere bastırdı. Sonra, bir yarım turuncun yarısını sıktı ve, ağzına attı. Ağzında, lokmayı mağlûb ettikten sonra bir kaşık şalgam suyu içti. Anlatıyordu: bu baharları ve soğanları hazmetmek için, bu şalgam suyundan iç -mek ve turunçlarla, lokmayı iyice ıs -lam ak lazımmış. Coşkun'u taklid etmeğe başladık. Fakat daha Önce, ikişer Karahisar ısmarladık. Yemek, son derece lezzetli idi. Yemek bittikten sonra. Coşkun : — Hani alafrangada "bol" diyorlar. İşte o, budur, dedi ve ağzını bir ya -nm turunç ellerini de diğer yarım turunç ile iyice ovaladı. — Şimdi, dedi, ağzınızı ve elinizi sabunla yıkayabilirsiniz. Ama daha önce, turunçla silmek lâzımdır. Yoksa mis sabunu bile bizim Silo'nun yaptığı kebabın kokusunu çıkaramaz. Akşama kadar, midelerimiz, Coşkun'un sert imtihanını arızasız atlat -mıştı. Bu mucizeyi turunç ile şalgam suyu ve tereye mi yoksa Kızılay'ın eşsiz maden suyuna mı borçlu idik. tes -biti kabil olmadı. IlKlIMi Üniversite kayakçıları İstanbul, 18 (Telefonla) — Otuz üniversiteli kayakçı sümestir tatilini geçirmek üzere Uludağa gideceklerdir. B. Hanses öldü istanbul, 18 (Telefonla) — trUnbul tramvay şirketi rektörü Bay Hanses'in tedavi için gittiği Viyanada Öldüğüne dair haber geldi. B. Veye istifa etti İstanbul, 18 (Telefonla) — Tramvay ve elektrik şirketleri idare meclisi reisi Bay Vcye İstifa etti. Mersin Valisi şehrimizde Mersin valisi B. Rükneddin ve liman şirketi müdürü B. Mansur, vilâyet ve liman işleri hakkında aid oldukları bakanlıklarla temas etmek üzere şehrimize gelmişlerdir. Muallimler arasında nakil yapılmıyaeak Maarif Vekâleti ilk tedrisat umum müdürlüğü maarif müdürlüklerine bir emir göndererek derslerin intizamını muhafaza İçin bundan böyle muallimler arasında nakil ve becayiş yapılmaması lüzumunu bildirmiştir. Türkiye - Holanda ticaret anlaşması Dün öğleden sonra İktisad bakanlığında Holanda ticaret heyeti ile konuşmalara devam edilmiştir. Süt tozu ihracatı Sütçülüğü himaye maksadiyle şirketlerin faizi ve dividantlarına mukabil süt tozu ve hu'âsasının ihracına müsaade olunarak bedelleri olan dövizlerin faizi ve dividantlara mahsup edilmesine müsaade edileceği haber verilmektedir* "LSmcİm" e gelince, bunun adını ben koydum. Asıl İsmi. "lahmülâcin" dir. Bu da şekil itibariyle, bizim tatlı ve cevizli olarak yediğimiz yassı ka-dayif'e benziyor. Yuvarlak hamur işi -nin üzerine türlü baharlarla işlenmiş kıyma döküyorlar ve bunlar da ele alınıyor, sigara sarar gibi bükülüyor ve, erbabı tarafından bir lokmada, biz gibiler tarafından ise iki üç lokmada yeniyor. Turunç İle şalgam suyu ve tere, "lâm cim., ziyafetinin de esaslı şart-lanndandır. Coşkun bize bu "lâm cim" ziyafetini evinde vermiş ve kendisi ile su katılmamış bir türk kızı olan karısını sofraya oturmaktan menetmişti. Hizmet edecek adamları olduğu halde, bizlere, karı ile koca hizmet ediyor fakat ha -kİkatte. bizler için bir muharebe kadar çetin olan bu ziyafet işinde, her birimizi ayrı ayrı idare ediyordu. Arada bir, bir yudum türk şarabına. Coşkunun güzel nüktelerinden birini katıyorduk. O zaten, bütün halk çocukları gibi, sıkılgandır. Ancak, karşısındakinin kalb yolunu ardına kadar açık görürse zengin şahsiyetini onun keyfine kul eder. Yoksa ağzını bile açmaz ve karşısındakinin ukalalığını anlarsa, homurdanarak çıkıp gider. Fakat Coşkun, bir açılabildi mi, o zaman, kendi adının adamı olur ve size cenub'un tabiatını anlamak bahsinde eşsiz bir yardımda bulunduğu gibi cenublu insjn'ın da mizacı ve değeri hakkında tam bir fikir verir. Coşkun'un bir karısı, iki biribirinden gürel bebeği, bir fotoğraf makinesi ve bir de heykel atölyesi var. Fakat bunlarm haricinde zengin bir gönlü ve bu deli gönlü bizim Yunuslarımız ve Derdlüerimiz gibi gerdireceği kocaman bir cenub'u var. Toros'ları, yürükleri, yemiş ve yemekleri, güneşi ve plajları ile. bütün bir cenub. Cenub'u görmeğe giderseniz. Coş kun ile görüşmeden dönmeyiniz. Ağa -emda poılakai, dalında muz, dalyanın'* da balık yumurtası, koylarında Akde -niz ve dağlarında yürük ne ise, Cenub ta Coşkun budur. Cenub'un kendi kendine yetişmiş, artist ruhlu, hüdayina-bit. enfes bîr insanı. BURHAN BELGE yergiler ve Çocuklar Cenub amerika-ıında Ladysmith'de bâr zenci vergi borcunu ödemediğinden dolayı mahkemeye çağrılmış. Adamcağız halini anlatmış: "Yirmi dört yadında ve on beş çocuk babasıyım. Karım altı defa İkiz ve son defa üçüz doğurdu." Hnkİm kararını vermiş: "İki sene müddetle vergiden muafsmrz!" Sesti filmlerin sessiz aktörleri Bir sinemacı anlatıyor: "Sesli filim-lerdc, bazan birinci derecede rolleri olan sessiz aktörler vardır ve bunlar cansızdırlar da: Telefon, kapılar, sigaralar gibi...." Bu kadar teşmil ettikten sonra sinemacıya sormaz mıyız; — Artistlerin elbiseleri, otomobilleri, bütün dekorlar? bunların, artistler mevcud olmadan, yalnız batlarına filim çevirimlerini görmek isterdik I Hangisine inanmalı? Delinin biri... Bîr kibrit çakmış, yanmamış. Atmış, ikincisi de, üçüncüsü de öyle... Nihayet, dördüncü kibrit yanmış, ve deli, bu kibriti kuruya yerleştirirken gayet ciddi: "Bunu saklammlıyrm!" demiş. Bİz akıllılar da, bazı kıymetleri, fayda vermiyecek hale koyduktan sonra, takdir ederiz. ^r— I tf/*eV UiOLÛW Stüdyoya Uk defa bu münasebette kiralanmış bir otomobille gelmiştir. Bournecnoulh flngilteredc) oturan bir alman, öteberi satın almak için gittiği bir mağazan*a borcunu ödeyeceği sırada kasadar kadın kendisine, geçen defa, yanlışlıkla beş lira yerine vermiş olduğu elli lirayı iade etmiş. Bu haberi veren gazete soruyor: "Hangisine İnanmalı? Bu buhran zamanında, elli lirayı beş Ura yerine verecek kadar paraya karşı kayıdsfz adamların veya kendisinden istenilmiyen elli lirayı iade edecek kadar namuslu kasadarla-nn henüz mevcud olduğuna mı? TAVLOQ Radyoda ilk söylediği şarkı bu.... sütçü ilânı için olmuştur. Kamil adındaki filmde öyle katın elbiseler r* j.ymiffır ki, sahne arasında biraz serinlemesi için bir "soğuk havalı oda." hazırlanmıştır. Ruam savası 9 muvaffakiyetle neticelendi İstanbul belediye mıntakası hariç olmak üzere Trakya ve İstanbul vilâyetlerinde ruam savaşı bitmiştir. Mücadele 29 kazanın 1087 köyünde 47853 baş at üzerinde yapılmıştır. Bu rmntakadaki katır vc eşeklerde şeriri muayenden geçirilmiştir. Mücadeleye 59 baytar, 20 küçük sıhiye memuru, 26 gardiyan iştirak etmiştir. Aym zamanda ilk teşrinin birinde başlı yan bu mücadelede Malleiı göz muayenesinden geçirilmiyen hiç bir hayvan kalmamıştır. Hatta nisbeti yüzdı birdi ve mazarratı izale edilmiştir. İstanbul belediye hududları içindeki mücadele serolojik kan muayenesiyle le yapılmaktadır. Vekâlet bu makşadla Uskudarda bir scroloji lâboratuvarı ihdas etmiştir. İkinci teşrindenberi faaliyette olan lâboratuvarın başında memleketin en kıymetli mütehassısları çalışmaktadır. Günde vasati yuz kan üzerine Çalışan bu lâboratuvar şimdiye kadar beş bin a un kanını muayene etmiş ve yüzde yarım nitbetinde hasta bulunmuştur. Bu hzsta hayvanların mazarratları de izale edilmiştir. Adana felâketzedelerine yardı m Kızılay Cemiyeti Genel Merke* zinden ; Adana felâketzedelerine yardım olmak üzere askeri fabrikalara mensub subay, mühendis, işyar, usta vc işçileri evvelce verdikleri (1500) liraya zamime-ten bu defa da aralarında topladıkları (396) lira (38) kuruş genel merkezimize teslim etmişlerdir. Kızılay cemiyeti bu hayırsever yurddaşlara teşekkürlerini tekrarlar. Beynelmilel bir ilim müessesesinin Türkiye mümessilliği Muhtelif milletlerin ilim ve fen a-damlarından mürekkeb olan ve merkezî Nevyork'da bulunan beynelmilel Parazitoloji cemiyeti Türkiye mümessilliğine ziraat enstitüleri baytar fakültesi parazitoloji şefi Dr. A. Nevzat Tuz-dil seçilmiştir. Noter kâğıdlannın satışından aidat Maliye Vekâleti noterlere dairelerinde sattıkları noter k.î-adlarından dolayı aidat verilmesini kabul etmiştir. Vekâlet bu hususta defterdarlıklara yaptığı bir tamimle sırf bu varakalara İnhisar etmek üzere noterlere yüzde beş noter aidatı verilmesini bildirmiştir. Kamutay Çağrılan Dahiliye Encümeni 19-1-937 salı günü grup içtimaından sonra toplanacaktır. * * * Maliye Encümeni bugün saat 14 de toplanacaktır. * * * Arzuhal Encümeni bugün grup içtimaından sonra toplanacaktır. HATAY ÜZERİNE BİR KONFERANS İzmir Mebusu, Profesör MAHMUT ESAT BOZKURT tarafından 20-1-1937 çarşamba günü saat 15 de Siyasal Bilgiler Okulu konferans salonunda Hatay işleri üzerine bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. 19/ 1 , 1937 ULUS 3 t/n lN;lı:ıı iii/Mn son TEŞEBPÜSU İspanya harbına karşı bütün devletlerin bitaraf kalmalarını temin i-çİn İngiltere tarafından yapılan ton teşebbüs iki bakımdan enteresandır. 1 — Evvelâ Ingilterenin bu teşebbüsü yalnız başına yapmış olmalında. 2 _ İkinci olarak da bu hareketin, harbtan evelki diplomasi usulüne geri gidiş manasını tazammun etmesinde. İspanya meselesi, harbsonrası devrinin üçüncü büyük buhranını doğuran hâdisedir. Japonyanın Man. çuryayı işgali ile meydana gelen birinci buhranm Milletler Cemiyeti yolu ile halline çalışılmıştı. Fakat Japonya uzak bir memleket olduğundan bu yol üzerinde sonuna kadar gidilmekten çekinildi. Italyanm Ha-beşistanı istilası ile çıkan ikinci milletlerarası buhranında Cenevre teşkilâtı harekete geldi. Ve bu defa mi-sakın icabatmı tatbikte son merhaleye kadar gidildi. Bu da netice vermedi. İspanya ihtilâli çıktığı zaman, artık Milletler Cemiyeti ölmüştü. Bunun içindir ki bu sonuncu buhrana Milletler Cemiyetini karıştırmak kimsenin aklından geçmedi. Cemiyet di. Ştnda kol 1 ek ti f çalışma yolundan yürünmek istendi. Bu yol da devletleri Londra'da toplanan bitaraflık komisyonuna götürdü. Bu, Milletler Cemiyeti yolu ile eski diplomasi arasında bir istihale imiş. İngiltere ve Fransa bu teşkilâtın çok yavaş yürüdüğünü görerek 24 birinci kânunda Almanya, İtalya. Rusya ve Portekize gönüllü askerler hakkındaki tekliflerini yaptılar. Bu devletler malûm olan cevabları ru verdikten sonra bu defa da İngiltere yalnız hareket ederek yeni bir teklif ileri atmıştır. Binaen, aleyh İspanya meselesi artık eskİ diplomasinin çarkları içine alınmıştır, ingiltere son teklifini yapar yapmaz, gönüllü askerler meselesinde kendi uhdesine düşen vazifeyi de yapmıştır. Teklifine cevab bile beklemeden Inçiltereden ispanyaya gönüllü asker gitmesini yatak etmiştir. Fransa bunu temin için bir kanun yaptı. Fakat henüz İtalya ve Almanya ingiliz teklifine cevab vermemişlerdir. Herhalde şu muhakkaktır ki teklifin yalnız olarak İngiltere tarafından yapıl, ması Almanya ve İtalya'yı memnun bırakmıştır. Bu iki devlet, şimdiye kadar Ingilterenin her teşebbüste Fransa İle birlikte yürümesinden gü-cenmişlerdi. Ingilterenin Milletler Cemiyeti yolundan ayrıldıktan sonra Fransa'yı da bırakması ve İşi eski diplomasi yoluna dökmesi Almanya Ve İtalya için bir zaferdir. Herhalde bugünkü şartlar içinde bundan başka bir yol da kalmamıştır. Milletler Cemiyeti yolu iflâs etti. Bitaraflık komisyonunun yolu çok yavaş yürür. İki ve üç taraflı teşebbüsler karşı tarafı gücendiriyor. Yegâne yol bu kalmıştır. Fakat bunun da ne derece müessir olduğu Rusya, Almanya ve İtalya tarafından verilecek cevablardan sonra belli olacaktır. Almanya ve İtalya bir takım obstrüksîyonlarla İngiltere ve Fran-sayı istedikleri yola getirdiler. Bakalım onlar da şimdi İspanya ilerine karşı ciddi bir bitaraflık takib etmek noktasında diğer tarafın yoluna gelecekler mi? - A. Ş. ESMER Pariste hava tehlikesine karşı hazırlık *«•. 18 (A.A.) - Pöti Parizycn gazetesi bildiriyor: Bütün Parislilerin ve Parııın yak,n banliyosunda oturanların gaz maskesi bulunacakt.r. Maskeler sefere iştirak edebilecek vaziyette o-lanlarla muayyen bir miktardan az vergi verenlere menecanen temin edilecektir. Sen husus! idaresi maskelerin satın alınması ve devamlı surette muhafazası için on milyonluk bir kredi açmayı tasarlamaktadır. MI HAMHrniHB aşın uma/ı Fas, karışmazlık ve iç harb hakkında General Frankonun, havas ajansı muhabirine söyledikleri Salamank. 18 (A.A.) — General Franko Havas ajansının muhabirini kabul ederek kendisiyle yarım saat görüşmüştür. Görüşme fransızca olmuş ve general muhabirden kendisine vazih sualler sormasını istemiş ve bunlara açık ce-vablar vereceğini söylemiştir. General, Fas meselesi hakkında demiştir ki: ispanyol Fasında alman askerleri yoktur. Şimali Afrika sömürgelerimize almal kıtalarının veya gönüllülerinin ihraç edilmiş olduğunu kati olarak yalanlamıştır. Hattâ bu mıntakalarda hiçbir zaman bugünkü kadar az sivil alman bulunmamıştır. Zaferlerimizin her birinde yalan ve iftira neşriyatı daha ziyade şiddetlenmektedir. Millete aid olan topraklardan hiç bir parçasının başka birisine terki dün olduğu gibi bugün de milli hü kümet için bahis mevzuu değildir. Harbin enternasyonal mahiyetine dair general Franko şunları söylemiştir: Bu mahiyeti dahili harbımıza veren biz değüiz. Bİz yalnızca komünizmi memleketten çıkarıp atmak için mücadele ediyoruz. Memleketimizi kendisine tamamen yabancı oan bir akideden kurtaracağız, ve yalnız bunu yapmak istiyoruz. Almanya ve İtalya da ayni mücadeleyi yapmışlardır. Bize olan teveccühlerinin sırrı da İşte buradadır. Vakıa bir çok yabancı mütehassıslarının yardımından istifade ediyoruz, fakat harb e-denlcr. legiyon'lcrimİze nizamı dahilinde kaydedilmiş bir avuç gönüllü hariç olmak üzere hep ispanyollardır. Bundun sonra general Franko. İngiltere ve Fransayı komünist tahriklerine karşı teyakkuza davet etmiş ve demiştir ki: "— Kendüeriylc daima iyi münasebetler idame etmiş olduğumuz Fransa ve ingiltere sömürgelerini sıkı bü nezaret altında bulundurur Ursa çok iyi ederler, çünkü buralarda tehdid alunda bulunuyorlar." General Franko Madrid etrafında yapılmakta olan muharebeler hakkında da şunları söylemiştir: Kızıllar Madrid'i terketmemeklc bir cinayet işlemişlerdir. Fakat biz bu şehri tahrib etmeden gene zabtedeceğiz. Sonra marksistler güya bizim esir almadığımızı İşac ediyorlar. Şefler ve katiller müstesna olmak üzere bütün esirlere hayatlarını bağışlıyoruz. Ve onları bittabi ihtiyatla hareket ederek yeni devletin bir unsuru yapıyoruz. General Franko beyanatım şu sözlerle bitirmiştir: Harbi askeri bakımdan kazandıktan sonra sınıf mücadelelerini ortadan kaldıracağız ve saye lâyik olduğu şerefli mevkiini ve hızını vereceğiz. ispanyanın istisnasız bütün milletlerle devam edegelmiş olduğu samimi mü-nasebclcrin kısa bir müddet içinde yeniden diriltmek arzusundayız ve bilhassa İspanyolca konuşan cenub amerikası memleketleri için bu yolda çalışıyoruz." Antonesko ve Litvinof Cenevre yolunda Bükreş, 18 (A.A.) — B. Antanesko bu sabah Cenevrcye hareket etmiştir. * * * Moskova, 18 (A.A.) — B. Litvinof Cenevrcye hareket elmişir. Milletler Cemiyetinde İspanyayı B. Delvtryo temsil edecek Valânsiya, 18 (A.A.) — B. Delvayo Milletler Cemiyetinin gelecek toplantısında İspanyayı temsil edecektir. Cemiyetin bu toplantısında ispanya meselesi görüşülmiyecek ise de B. Delvayo bu meseleyi Ccncvrede münakaşa etmeğe hazır olduğunu bildirmiştir. Havas ajansım beyanatta bulunan General Frankı İspnnyoda âsilerin Marbellâyı aldıkları bildiriliyor Ccbelüttarık. 18 (AA.) — Marbel-lan'nm âsilerin eline geçtiği resmen teeyyüd etmektedir. Her iki taraf, bilhasas hükümet kuvvetleri çok mik-darda telef vermişlerdir. Küçük bir liman oUn Marbclla, hü-kümetçilerin Malağa yolu üzerinde son bir dayanan noktası idi. Madrid cvplıesinde Madrid. 18 (A.A.* — Madrid cephesindeki âsi siperlerinin yanına kurulmuş olan bir radyo istasyonu. Malağa eyaletinde ileri hareketlerine devam eden beyaz kıtaların Marbclla kasabasını illerine geçirdiklerim bildirmiştir. Madrid cephesinde. Üniversite ma-halesi mıntakasında taarruza geçen kızıllar geri püskürtülmüşlcrdîr. Yağmur ve sis geniş ölçüde askerî hareketler yapılmasına mani olmaktadır. Bilbao. 18 (A.A) — Resmi tebliğ: Düşman topçusunun Amurrio ve O-runa bölgelerindeki mevzİlerimiz üzerindeki tazyiki ehemiyetli surette hafiflemiştir. ingiliz muhaliflerinin müşterek cehhesi neler istiyor? Londra. 18 (A.A.) — Aşırı sol cenahı teşkil eden sosyalist birliği, müstakil işçi partisi ve komünist, partisi müştereken harekette bulunmak üzere aldıkları karar üzerine müşterek bir beyanname neşetmişlerdir. Bu beyannamede, işçi âleminin faşistliğe, irticaa harba ve milli hükümete karşı mücadelede müştereken hare. kette bulunması derpiş edilmekte ve sulhun muhafazasiyle ingiltere, fransa. sovyet rusya vc işıçi sınıfının siyasi hürü yete malik olduğu bütün memleketler, le paktlar yapılması lehinde amele sıriı-fının faaliyette bluunması ve bugünkü hükümete muhalefet göstermesi terviç edilmektedir. Beyannamede harb ve maden endüstrisinin millileştirilmesi bankaların kont rolu ve hindistanın büyük britanya em. peryalİzmine karşı açmış olduğu mücade leye müzaharet edilmesi, iktidara bir işçi hükümetinin tekrar getirilmesi "müttehit cebhe..nin hedefleri meyanında bulunmaktadır. Bu partiler sol cenaha mensub bir çok yüksek ricalin müttehit cebheye yardım ettiklerini ve pek yakında bütün memlekette mücadeleye girişileceğini haber vermektedir. 24 ikinci kânunda Mancester'de vc 4 nisanda Lonc'rada büyük tezahürler yapılacaktır. Amerikadaki otomobil grevi Detroit, 18 (A.A.) — General Motors grevi birden kötü bir safhaya girmiştir. İki atölyenin işçisi kumpanya ile sendika arasındaki görüşmeler sona ermedikçe atölyeyi boşaltmıyacaklarını söylemişlerdir. * * * Detoirt. 18 (A.A.) — General Motors corparatîon müdüriyeti fabrikalar, grev yapan ameleler tarafından tahliye edilmedikçe görüşmelere girişrniyece-ğini bildirmiştir. Paris'teki grev Paris. 18 (A.A.) — Vojirar salhaneleri grevinin şimdiye kadar Parisin toptan satış yapan başlıca kasab mağazaları üzerinde tesiri olmamıştır. Diğer ka-sablar esasen pazartesi günleri kapalı bulunmaktadırlar. SON DAKİKA Bir fransız torpil: osu İm »mi »alandı Paris, 18 (A.A.) — Öğrenildiğine gör e, Lcrez fransız torpido muhribi, Akdenizde milliyeti meçhul kalan bir tayyare at rafından bombardıman cdÜmiştir. Tayyare, gemi üzerine altı bomba atmış, maamafi h bombaların hiç birî isabet etmemiştir. Resmi mahafil, bu hususta başka hiç bir ş ey söylememektedir. Siyanf u üze rine taarruz Şanghay, 18 (A.A.) — Bu sabah başlayan mütareke bu gece yarısı bitecek ve derhal Sianfu üzerine yeni bir taarruza ba şlanacaktır. Mütarekeye bu suretle ansızın nihayet verilmesinin sebebi, kendisini Şensİ umumî valisi ilân eden Yang Hu Şengin Nankinden bir çok yeni taleblerde bulunmasıdır. Bu talcblcr arasında Şensı eyaletinin muhtariyeti de vardır. Yunanistan Almanyadan harp malzemesi alacak Atina, 18 (A.A.) — Almanyadan yapüan bir istikraz ile alman - yunan kliring hesablannın Yunanistan lehine olan bakiyeleri mecmuunu teşkU eyleyen bir milyar 600 milyon drahmi, Almanyadan harb levazımı satın almaya tahsis olunacaktır. Alman devlet reisliğinin yeni merkezi Münih. 18 (A.A.) — Berhtes giden Almanya devlet reisliği ve başbakanlığının yeni merkezi olacaktır. B. Hitlcr, bugün, Alp dağları yamaçlarında yapılmakta olan yeni başbakanlık sarayını yapan işçilerin bir şcnÜ^İndc bulunmuştur. Bu dairenin yapılması B. Hitlerİn Bavycra alplarını kendisine daimî ikametgâh olarak telâkki edeceğini göstermektedir. B. Hitlcrin Bcrlinde bulunuşları gittkçe seyrekleşmiş ve umumiyet itibariyle bir kaç güne inhisar etmekte bulunmuştur. Doğu Afrikası Alman - İtalyan maden şirketi Roma. 18 (A.A.) — Doğu Afrikası için bir italyan - alman maden şirketi tesis olunmuştur. Bu şirketin sermayesi elli milyon lirettir. Almanlar tarafından bu şirkete Bcrnhard Berghau grupu iştirak etmekte ve sermayenin yüzde kırk dokuzunu bu grup koymaktadır. Şirket, bilhassa, kömür, demir, bakır vc kurşun arayacaktır. MANDA. Cumhurİytt'te Yunus Nadi, devrimizde insaniyetçi fikirlerin ortaya yayılması ve müstemleke suretiyle idare edilen insanların mazlumluğu anlaşılmış bulunması dolayısiyle. harb sonrasında yeniden tesis edilen müstemlekeler için emperyalist devletlerin yeni bü- İsim bularak "manda" namı altında dünya kamoyunu kandırmaya kalkışmış olduklarım söyli-yerek, hakikat halde mandanın katiyen müstemlekeden başka bir mana ifade etmediğini. Sovyetler Birliği gibi Türkiyenin de daima manda siyaseti aleyhinde bulunmuş olduğunu hatırlatıyor, ve Halayın türk olan halkını müstemleke idaresi altmda bulundurmaya kalkışmanın cüret -kârlrk olacağını, daima müstakil yaşamış olan türkün, istiklâle her mil -letten daha fazla hakkı olduğunu ileri sürüyor. MÜTECAVİZ. Son Poita'd*. Muhiddin Birgen, Türkiyenin, istilâ emelleriyle etrafına tecavüz etmek üzere biraz daha kuvvetlerarnesini beklediği müddetçe sulhu seven devletlerden olmadığını, sulha en içten bağlarla bağlı olduğunu anlatarak, bir emrivaki darbesi -nin böyle bir memleketten beki-ne miyeceğinı açıklayor. Fakat diyor "bu dostluğa münafi ve Milletler Cemiyetince tarif edilmiş olan "tecavüz" mefhumunun hududu İçinde her ne yapmak kabilse Suriyedeki yüksek komiserlik kaç seneden beri bunun hepsini yapmıştır. Devam edip gittiği takdirde bu halin bir gün Fraa-sayi mütecaviz mevkiine koyacağına hiç şüphe yoktur. MİLLETLER CEMİYETİ HAKKINDA fCurun'da Sadri Ertem, emperyalist devletlerin, umumi harbtan sonra Milletler Cemiyetini kazanmış oldukları yeni vaziyeti müdafaa ve kendi politikalarına âlet olmak üzere kurmuş olduklarını söyliyerek. Milletler Cemiyetinin hak ve hakikatten ziyade büyük devletlerin arzula -rını yerine getirmeye memur bü- müessese haline gelişinde bilhassa Fransanın âmil olduğunu ve Cenevre müessesesinin fili kıymeti haiz bir organ haline gelmesi isteniyorsa bu şeklin değişmesi lâzım geldiğini ileri sürüyor. ZİRAİ KOMBİNA NEDİR ? Ton'da Şevket Süreyya Aydemir, ziraat kombinalarının nevilerinden bahsederek, bunların ya "zirai devlet işletmeleri", ya "kooperasyon esasına müstenid zirai erteller", yahud-da devlete aid makine ve traktör istasyonları şeklinde tecelli edebileceğini söyliyerek bunların aralarındaki farkları izah ederek diyor ki: "makine ve traktör istasyonlarında her şey devlete aiddir. Bu istasyonların işleri zirai ertellerin işleriyle kombine edilmiştir ve bir bakıma bunlar yardımcı teşkilâttır. Hakikatte isa makine kimin elinde İse söz onundur. Binaenaleyh bu istasyonlarda devlet malı olduğu için, yüksek tekniği dev-let eliy'.e birden ve süratle köye sokmak sureliyle köy iktisadiyatının bünyesinde bunlar en inkılâpçı değişikliklere vücud verirler ve köyün manzarası süratle değişir.,. BİR LAFONTEN HİKAYESİ. Kurun'da Hasan Kumçayı yazı -yor: "Lafontenin meşhur efsaneleri arasında şöyle bir fıkra vardır: bir-gün atın biri geyikten intikam almak için İnsandan yardım ister; insan ba yardamı yapmak için ata biner; fakat ondansonra geyikten intikam alacak yerde atı esir eder.,, Muharrir, İskenderun davasında Fransa'nın, Suriye'nin ve Türkiyenin vaziyetini bu fıkranın pek iyi tasvir ettiği kanaatindeyiz: "Fransa Türkiyeyi Suriyelilere yar, -lış olarak düşman gösteriyor. Suri -yeliler bu propagandalara kapıldık -lan için Türkiyeye karşı Fransa dan yardım istiyor. Fransa yardım vadiyle Suriyelilerin sırtına binecektir. Bir gün gelecek Suriyeliler de bu hakikati pek açık göreceklerdir." Dün çıkan Türk Spor kurumu dergisini okuyunuz ULUS 20 SONKÂNUN 1937 ÇARŞa MRA 50H *ME4UR ON YEDİNCİ YIL. NO: 5561 adımız, andımızdir HER YERDE 5 KURUŞ Başbakanımız ve İçbakanımız geldiler Istanbulda bulunan Başbakanımız İsmet İnönü beraberlerinde İÇ Bakam ve Parti Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya olduğu halde dün 10.42 de hususi trenle şehrimize dönmüşlerdir. Başbakanımızı istasyonda Kamutay Başkanı Abdülhalik Ren-da. Adliye, Sıhiye, Milli Müdafaa, Başbelke YARIN Halkımız, Kamutay Parti Gru-punun 19 ikinci kânun salı toplantısına aid tebliğde Sancak hakkında hiç bir yeni haber bulmamaktan biraz sarsılmıştır. Ayın 21 ine iki gün var: bizden sarih bir teklif istemekte o kadar acele eden Paris, son dakikaya kadar kendi tasavvurlarını sızdırmamak hususuna dikkat etmektedir. Sancak meselesi üstünde Paris çalışma sisteminin ne olduğunu nihayet yarın öğrenmiş olacağız. Bu meçhulün Ömrü uzun değildir. Fakat bir de aynı mesele üstünde Sancaktaki sömürge memurlarının çalışma sistemi var ki, eğer yarınki vaziyete dair hükümleri ondan çıkarmak lâzım gelirse yay Sancağa! vay sulha! feryadında bulunanlara hak vermek doğru olur. Gormenlerin günler-denberi her tarafta aynı adamlarla karşılaşmaktan usandıkları havadisi doğru ise, yıllardanberi, bezdirici ve yıpratıcı fesad ve tahrik oyunları karşısında sinirlerimizin mukavemetine en fazla onlar hayret etmiş olsalar gerektir. Sîz başta şapkaya tahammül edemiyen fransız dar kafasma bakınız da çileden çıkmayınız! Halka manzara iptidaîliğini kaybettiren ne varsa, sömürgeci idare o-nun düşmanıdır: o karşısında yerli ister. Onun ne başının, ne de başlığının değişmesine tahammül edemez. O, görmenlere Sancak türklüğünün ne kadar geri olduğunu göstermek için, onları, yalnız eski kıyafetlerle karşılaştırmak, okur yazarları, düşünen ve söyliyenleri vaktiyle kapamak veya uzaklaştırmak mecburiyetindedir. Türk düşmanı olan bu idare her türlü sömürmeyi bilir ve bunu bildiğini, senelerdenberi, hergün yeni misallerle ispat etmektedir. Evet, iki dost memleket arasındaki Sancak anlaşmazlığının halli için, Sancak bölgesindeki fransız memurları tarafından tercih olunan çalışma sistemi budur. Malûmdur ve eskidir. Pariste Blum müdahalesinin vereceği neticenin ne olduğunu veya olacağını yarın anlryacağız. Söyleye söyleye dilimizin, bekleye bekleye sabnmızn tükendiğini tekrar etmeye hacet var mı? Sonuna kadar barış yolu ile uzlaşma usulüne sadık kalmak hususundaki sözümüzü yerine getirmiş oluyoruz. Fakat mesele bitmek lâzrmdır. Hemen söyliyelim ki bu mesele bir türlü bitebilir: Sancak türklüğünün hayat haklarını ve hüriyetle-rıni inanca altına aldığına, en başta, Hatay ve Türkiye türkleri-nın ıtımad edecekleri, kani olacakları bir İdare şekli bulunmakla! Bu mesele başka türlü bitemez. Bitemez de, komisyon havaleleri halinde, sürüp gider mi? Asla! Sancak davâsmın tahlil ettiği-mizden banka türlü bitmesine imkân olmadığı gibi, muallâk davalar arasına katılmasına da ihtimal yoktur. * * Maarif, Ziraat ve İnhisarlar Vekilleri ile Mebuslar ve Bakanlıklar ileri gelenleri ve kalabalık bir halk kütlesi karşılamışlardır. İsmet İnönü karşılamağa gelenlerin birer birer ellerini sıkarak iltifatta bulunmuşlar ve doğruca köşklerine gitmişlerdir. Başbakanımız kendisini karşılıyanlar arasında. Başbakanımız Kamutay başkanımız ve bakanlarımızla beraber gardan çıkarlarken r C. H. P. kamutay grupunda Başbakanımız radyo meselesi için devletin yapmak üzere bulunduğu işleri anlattı C. H. Partisi Kamutay Grupu dün (19.1.1937) öğleden sonra Antalya Saylavı Dr. Cemal Tuncanm başkanlığında toplandı. Söz alan Hariciye Vekil Vekili Şükrü Saraçoğlu, Sancak meselesinin Cemiyeti Akvamda müzakeresine başlanmak üzere olduğunu ve şimdilik yapacak başka beyanatı olmadığım söyledi. Bundan sonra söz alan Manisa Saylavt Refik İnce, radyo tesisatının ehemiyetinden bahsederek buna müteallik kanunla siyasi müsteşarlıklar ihdası hususundaki projenin ne zaman intaç edileceği suali üzerine Nafıa Vekili Ali Çetinkaya radyo tesisatı hakkında Vekâletin mesaisini izah ettikten sonra Türki-yenin yakında kuvvetli bir istasyona sahib olacağım bildirdi. Bunu müteakip Başvekil İsmet İnönü Parti arkadaşlarının radyoya verdiği alâka ve ehemiyetten pek ziyade memnun kaldığını ve Hükümetin radyo işini mühim bir mesele olarak ele almış bulunduğunu ve radyonun milletler için mübrem ihtiyaçlardan biri olduğunu söyledikten sonra memleket dahilinde birisi Ankarada olmak üzere müteakiben birkaç istasyon merkezinin kurulacağım ve bu suretle radyo makinelerinin köy odalarına kadar teşmil edileceğini beyan ederek istasyonlarımız tesis edildikten ve radyo makineleri sanayiine geçildikten sonra memleket dahilinde kendi düşündüklerimizi emniyetle yapabileceğimizi ve o zamana kadar gümrük tarifelerinin indirilmesini de zarurî bulduğunu ilâve etti. Siyasi müsteşarlıklar ihdası hakkındaki projeye gelince; Parti Grupu karariyle projeyi ihzara memur edilen Grup Reis Vekili Hasan Sakanın mütehassıs arkadaşlar ve Vekillerle temas ederek hazırlamış olduğu projenin bir hafta zarfında Grupta müzakere edilebileceğini ümid ettiğini bildirdi. Karışmazlık meselesi ve ispanya isyanı Karışmazlık komitesi çıkmaza girdi Londra, 19 (A.A.) — Tali karışmazlık komitesi dün öğleden sonra, ispanyol bankasının yabancı memleketlere yatırdığı altınlara konması istenilen ambargo meselesinde bir çıkmaza girmiştir. Sovyetler Birliği elçisi B. Maisld hükümetin bu altınların " bi tara flaştı rdması" meselesini münakaşa etmekten imtina ettiği-(Sonu 4. üncü sayfada) Âsiler Malagaya doğru ilerliyor Avila, 19 (A.A.) — Endülüste askeri hareketin inkişaf etmekte olduğu şu sırada Madrid cephesinde havanın fena gitmesi dolayısiyle nisbî bir sükûnet hüküm sürmektedir. Endülüste general Kueipo dö Lano'nun kumandasınd; bulunan âsi cenub ordusu Malagaya doğru ilerlemektedir. (Sonu 3 üncü sayfadaJ Uydurma haberler Ankara, 19 (A.A.) — İskenderun ve Antakyadan sonra Türkiyenin Halep ve Musul üzerinde de hak aramıya başlıyacağı haberleri bazı yabancı gazete ve ajansalr arafın-dan yayılmaktadır. Arab âlemi ile türk âleminin arasını açmak ve sancak meselesinin hallini zorlaştırmak için uydurulmuş olan bu havadisleri katiyetle tekzibe Anadolu Ajansı memur kılınmıştır. Hatay türkleri, mahalli hükümetten tazyike bir nihayet verilmesini istediler LSzkiye, 19 (Hususî) — İskenderun şehrinde ve köylerindeki türkler ile kürdler Antakyadaki tazyik dolayısiyle hükümete müracaat ederek bu tazyike nihayet verilmesini istemişlerdir **« Halep, 19 (Hususî) — Antakyada araplar tarafından 11 ikinci kânunda yapılan nümayişin filmle tesbiti için (Sonu S. inci sayfada) TEBLİĞ Adisababa elçiliğimizi kaldırdık Ankara. 20 (A.A.) — Tebliğ : "1936 senesi ağustosunda Türkiye hükümeti, Adisababadaki meslâhatgü-zarına mezuniyet vermiş ve italya hükümetinden, Habeşistandaki türk tebaalarının himayesini rica eylemişti. Türkiye hükümeti, bu kerre, lüzumu takdirinde, Adisababada bir konsolosluk tesisi hakkını muhafaza etmek şartiyle, bu şehirdeki elçiliğini kati surette kaldırmaya ve italya hükümetinden, Habeşistandaki türk tebaalarının himayesine devam eylemesini rica etmeye karar vermiş olduğunu resmen İtalya hükümetine bildirmiştir. MATEN GAZETESİNİN BİR HABERİNE GÖRE: Çankaya Belediye şubesi için Reylerin toplanmasına dün başlandı Evelce de bildirdiğimiz gibi Çankaya kaymakamlığı belediye sınırı içinde teşkili kararlaştırılan belediye şubeai için halkın reylerinin toplanmasına dünden itibaren başlanmıştır. (Sonu S. inci sayfada) Şahinşah Paris elçisini geri çağırdı Paris, 19 (A.A.) — Maten gazetesi, Fransa hükümeti ile İran arasındaki diplomatik münasebetlerin halen çok gergin olduğunu bildiriyor. Bu gazeteye göre, Iran şahı Pariste-ki elçisini Tahrana çağırmış ve enter-(Sonu S inci sayfada) Bay Süleyman Demirezen i dün kaybettik Kayseri Mebusu B. Süleyman Demirezen dün Ölmüştür. Merhum 1873 de Rusçukta doğmuştu. Askeri fabrikalarda ustabaşı iken mebus seçilmişti. Fransa'da, Almanya'da meslekine aid birçok tetkikler ve tctcbbularda bulunan B. Süleyman muhitine kendisini çok sevdirmiş, halûk ve temiz bir insandı. Memleket ve millet işlerine candan bir bağblığr vardı. Bir müddet Ankara Gücü Spor kulübünün reisliğini de yapan aziz ölünün ailesine ve arkadaşlarına taziyelerimizi sunarız, Reyler atılırken. ULUS 20 / 1 / ISM/ GÜNEŞ - DİL ANALİZİYLE Art, artist, artistik... üzerine bir etüt Yazan: Ahmet Cevat Emre II Analizde kullandığımız unsurlar vc onlarda teorinin prensiplerine uygun olarak bulduğumuz semantik kıymet -ler türkçede yatıyan bir çok reel «özlerin tanıklığı ile tevsik edilebilmek -tedir. Türkçenin muhtelif lehçelerin -de fonetik ve semantikçe konumuz o -lan cart kelimesiyle ilgili olarak ras-geldiğimiz sözlerin başhcalan şunlardır: 1. ağr (Yakutça, Pckarski) ¦ en iyi (bir şeyin kendi cinsi içinde en iyisi); önemli: temiz; mukaddes, ilâhî, dinî: ağr mas ¦ (ormandaki akaçlar arasında) en önemli, en güzel ağaç v. s» (Bu söz ağ + ar'dan çelişmiş olup «ğ» sini henüz kayıp etmemiş, böylece arkaik bir karakter göstermekte bulunmuştur); 2. »roâ\ aroğ. arıg. farunğ'dan) arun (Rad. L ÇaJ. Uyr *- b.) - «güzel. iyi. temiz; mukaddes»; X argıt (Rad. I. Lehçei - Osmani -den) ¦ dağ geçidi. dağ beli geçidi» (bu söz ağ + ar + ıfc + «"dan gelişmiş olup 3 üncü - iğ - unsurunun mevcudiyetini meydana koymaktadır). Burada bir sual varittir: dağ geçidi, dağ beli ile aydınlık, güzellik arasında nasıl bir münasebet vardır? «Bu münasebeti anlamak için aşılmaz dağlar a-rasında avcılık veya çobanlıkla dola -şanların çektiği güçlükleri düşünmelidir; onlar için geçit aydınlığa, nura çıkaran; matlup olan iyiliğe eriştiren vasıtadır; ve biz .şte türkçede buldu -ğumuz geçit ve yol anlamlı sÖrler de -lâletiyle «art» ın semantik anahtarını elde edebiliyoruz. Bu sözler türkçenin birçok lehçesinde mevcuttur: 4. ant (Yakutça, Pckarski) = «iki şev arasındaki fasıla, aralık, iki şeyi birleştiren vasat»; 5. art (Rad. I. Çağ. D. L .T.) = «dağ geçidi»; 6. agrtık (Yakutça) = «ruhların geçtiği dar yol»; 7. artiti (Rad. I. Leb. Çor. Sag. Ko-yb.) artuğ (Tel.) - «nehir geçidi»; 8. erfı* (D. L. T. I. 94, 17) = «sülük edilen yol.» Türkçede geçit ve yol anlamlr olan bu sözler tetkik edilmemiş olsaydı «art» m lâtİnce ve cerroencede haiz olduğu manaların İnkişafı aydınlatılanlardı; an -cak bunların analizi sayesinde, zaman İçinde takip edilmiş olan semantik «proses» i tesis edebiliyoruz: «ağ + ar: ar» temiyle «aydınlık», dağın öbür ciheti ve o cihete geçmek gayesi de bu temin «ağarığ» şekliyle işaretlenmiş, bu gayeyi realize e-den vasıtaya (yani geçide) de ağan-ğıt: «argıt, argıt, ağrıt, ant, art» şekillerini arzetmekte olan bir dil işareti verilmiştir. Ondan sonra her başarı vasıtası vc aksiyonu da bir geçit, bir yol (metot, meslek) görülerek aynı sözle isimlenmiştİr. Bugün türkçede bu manalarla «yol» sö/ünü kullanıyoruz, ve onun delaletiyle, «art» m inkişaf tarihini vuzuh ile anlamağa muvaffak oluyoruz. Bu misal ile de sabit oluyor ki. Avrupa lengüistiği türkçenin ana -dil olduğunu kabul etmedikçe ve Gü -neş - Dil prensiplerini analizlerinde tatbik etmedikçe hindoöröpcen famil -yasının da etimolojisini aydınlatamı -yacaktır. Art - teminin - ara unsuriyle de u-lanmışı gerek sanskrİtçede gerek türkçede müşterektir : Sanskritçe: artam (imlisi: rtam) — dinin emirlerine riayet, fazlüsalâh, u- mumiyetle Sdet, nı/*m... v. s. Türkçe: artam (T. Dergisi. Çul.) m meziyet. HATAY ÜZERİNE BİR KONFERANS İzmir Mebusu, Profesör MAHMUT ESAT BOZKURT tarafından 20-1-1937 çarşamba günü saat 15 de Siyasal Bilgiler Okulu konferans salonunda Hatay işleri üzerine bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. Her ikisinde fonetik identi ve se -mantik yakınlık vardır. Ketime iki grupta, dini ve ahlâki kıymet kazan -mistir. Fakat maddî manasiyle: erdem (Radİnf I. Uygurca) = meslek, el işi. sanğat. meharet. ustalık; nihayet: fa -zİlet, meziyet de vardır (Erd = art). Kelimenin bu türkçe seklinde «art» in bütün manalarını bulmuş oluyoruz. Türkçede, sanskrİtçede olduğu gibi, - am unsuru manayı objektif bir tem -sille tamamlar. Pamuk sanayiine ait muamele vergisi tenzilâtı 1936 mali yılına aid iptidaî maddeler tenzilât cedvelinin altıncı mensucat faslının ipek sanayiine aid B. pozisyonunda yalnız ipek büküm fabrikalarında bükülen ipek iplikleri için yüzde yetmiş tenzilât payı kabul edildiği halde pamuk sanayiine aid C. pozisyonunda yalnız büküm yapan fabrikaların bükülmüş pamuk iplikleri için bir tenzilât nisbeti kabul edilmemiştir. İpliği alırken bir defa muamele vergisi veren fabrikaların, büküm dolayısiyle ikinci bir defa tenzilâtsız vergiye tâbi tutuldukları anlaşılmıştır. İpek sanayiinde olduğu gibi pamuk sanayiinde de (yalnız büküm yapan fabrikalar mamulâtının) yüzde yetmiş nisbetinde tenzilâta tabi tutulması ka-rarlasmıştır. 1936 malî yılma aid C. pozisyonununun da 1 haziran 1936 tarihinden muteber olmak Örere bu tenzilâttan istifade ettirilmesi icra vekilleri heyetince kabul edilmiştir. İspanya KL listesinden istifade edecek İspanya ticaret vc kliring anlatma* sının akdi sırasında hâkim olan fikre ve genel İthalât rejimi hükümlerine göre bu memleketin KL listesinden istifade ettirilmesi kararlaşmıştır. Vergi temyiz komisyonlarının işleri Maliye Vekâleti Temyiz kornişonlarına her ay vilâyetlerden gelen dosyaların en az yüzde yirmi beşinin evrakın noksanlığı dolayısiyle tetkikine imkân görülemiyerek mahallerine iade edilmekte olduklarını görerek defterdarlıklara bir tamim yapmıştır. Ehc-miyetinc binaen tamimi aynen yazıyoruz: Tarholunan vergilerin katîlemesi, temyiz taleblerinin zamanında intaç e-dilmesine bağlı olduğu vc zamanında katîlcştiritmeyen vergilerin tahsilleri de o nisbette güçleşeceği ve mükelleflerin de uzun zaman tereddüd ve meş-kûkiyet içinde kalacakları izahtan varestedir. Gerek harine gerek mükellef haklarının kanun hükümleri dairesinde »e en kıta bir zamanda intaç edilmesi ebediyetle matlÛb olduğundan yapılan tebligat bükümlerine riayet çürüyerek komisyonlara noksan evrak göndermekte devam edenlerin en şiddetli cezalarla tecziye edilmesi takarrür etmiştir. Komisyonlara gönderilen evrak. İmza anasında varidat müdürleri tarafından behemehal tetkika tâbi tutularak noksan görüldüğü takdirde derhal ta-mamlattırılmakla beraber alâkadarları da cezalandırılacak ve buna riayet et-miyerek noksan evrak gönderen vilâyet varidat müdürleriyle kaza malmü-dürleri ve bu hususta lâkaydileri görülecek defterdarlar, hiç bir mazeret kabul cdilmiyerck tecziye olunacaktır. Ankara Halkevinde koıo dersleri Geçen yıl olduğu gibi Ankara Halkevinde koro dersleri kompozitör Ulvi Cemal tarafından verilmeye başlanacaktır. Koroya kaydolmak ıstiyeııle-rin Evimizin bürosuna müracaat etmeleri rica olunur. Kayıd müddeti bir haftadır. Kömür yakan vasıtalar sergisi Eti Bank türk maden numunelerini teşhir edecek 26 martta açılacak olan enternasyonal korr.uı yakan vasıtalar ve teshin âletleri sergisi hazırlıklan devam etmektedir. Bugüne kadar 82 firma sergiye iştirak edeceklerini bildirmişlerdir. Milliyet itibariyle bunların başında almanlar gelmektedirler. Macaristan hükümeti sergiye hükümet adına iştirak edecektir. Sosyete ranko . türk (eski Ereğli şirketi) fiam.ii firmalarını toplu biı surette temsil etmektedir. Sergi evi içi vc etrafı lamamıle kiralanmışım lktisad vekâletinin yaptıracağı 600 metre murabbalık pavyondan mâdâ diğer firmaların vücude getirecekleri pavyonlarla sergi mahalli büyük meşher olacaktır. Maden tetkik arama enstitüsünün bazırlıyacağı maden ocağı örneğinden başka Eti Bank'da bütün maden numunelerini teşhir edecek bir köşe meydana getirmeğe karar vermiştir. Muhacirlere dağıtılacak arazînin tesbitî için Muhacirlere tevzi olunacak erazi-yi tesbit etmek üzere Trakyada teşkil olunan tapu tahrir heyetleri kış dolayısiyle faaliyetlerini Kırklareli ve Çorlunun merkez tapu tahrirleriyle meşgul olmaktadır. Köylerde çalışabilecek mevsim gelinceye kadar komisyonlar yalnız bu iki kasabanın tahririyle uğraşacaklardır. Tapu tahrir heyetleri Kırklareline bağlı İnece ve Tekir-dağına bağlı Bananlı nahiyelerinde bulunan köylerde hazineye aid 20850 dekar eraziyi meydana çıkarmışlar ve buraların mesahalarını icra ve muntazam krokilerini yapmışlardır. Kamutay ziraat encümeninde Kamutay Ziraat Encümeni orman kanun projesinin mUrakeresini bitirmiştir. Encümen yeni Ziraat Vekâleti teşkilât kanun projesinin tetkikine başlamıştır. Mavi adam Sirklerde, doğum harikası olarak ro.tcf.1 :ı acibelerin mahiyetini anl.ıtaa bâr muharrir, dövmelerle bütün vücudunu mavileştir-miş bir ingilizİn hikâyesini naklediyor: "Omi (bu. mavi adamın adıdır.) iie dost olduk. Adamcağız bana karşı Öyle bir yakınlık duymaya başladı ki nihayet, bir gün, bu yakınlık, armımzda şöyle bir muhavereye imkân verdi: — Ren*imin böyle herkesinkinden başka ohnasr, yahut milyonlarca iğnenin bütün vücuduma batışı, İlk önce bana, pek hususi bir zevk veriyordu. ft — Sonra? — Sonra, yüzüme ve kafama da dövmeler yaptırdım. Ve, o saman, dostları- \tadern binalar 2 — Grcta Gar-bo bâr srrdrr, çünkü ingilizce bil- — Çabuk mimara telefon et. Zira çıldıracağım; kapıyı bulamadım. mm birer birer benden uzaklaştıklarını gördüm. — Şimdi? — Şimdi, yeryüzünde yalnızım! Malı işemelerde ... Kadın geçkince, fakat çok zeki ve 1.111 i. iki gözü w; mey nane sahibi, erkeğin, kollarının kuvvetine güvenerek başkalarının sırlından geçinmeğe alışmış eski bir çapkın; iki jandarma arasında, maznun mevkiinde. Hâkim — Silah çekmiş ve bu kadını t eh d. d etmişsin. Maznun — Şaka etmek istedim. Sa-hiye aldı. Kadın — Herkes gittikten sonra gelir. Kendisi gibİ adamların masrafsız yaşamaları lâzım geldiğini söyler, İçer, para vermez giderdi. Geçen gün de geldi vc yiyip içtikten sonra bazı tekliflerde bulunup iltifat görmeyince tabancasını çıkardı. Yumuşamış görünerek işim bitinceye kadar beklemesi tenbihiyle götürdüm, aptalı arka odaya kilitledim. Maznun — (Haysiyetini kurtarmak kaygısma kapılarak) aptal asal kendisi: şaka ettiğimi anlı yamadı. Kadın — Evet, şaka «diyordu, hattâ polisler gelip tuttuktan uman da tabancasını elinde buldular. ... M azman, altı ay hapse mahkûm olmuştur. Hollyıcood nelere inanıyor? Bir amerikan dergisi amerikan sinema endüstrisinin merkezi Hollywood'un sinema hususundaki düşüncelerini anlatıyor. Bu fikirlerden, bizim için, dikkate-değer bir kaçına bakınız: 1 — Holly wood'da, kadınlar için, gayeye erişmek vasıtası yıldız olnvıktır 3 — Bîr sahne vazu, son filmi değerindedir. 4 — Sinema âleminde beş yıl devam etmiş olan evlilikler bozulmaz şekilde mesuddur. Bir sporcu — Kuzum, kime başvuracağımı bana söyler misiniz? Şu, herkesin bahset-tiği, silâhlanma yarışına ben de girmek istiyordum... 5 — Şarlo şüphesiz bir jenidir, çünkü "Hamlet" Ue "Hapoleon*' u oynamak istiyor. 6 — Yİrcni altısını aşmış bütün kadınlar İhtiyar sayılmalıdırlar. 7 — Yıldızların ticnri kıymetini aldıkları mcktubların sayıu gösterir. 8 — Artistler, kendileri hakkında i-lân acentelerinin yazdıklarına ergeç inanırlar. İpotekli malları başkalarına sattığı söylenen şebeke hakkında Tapu ve kadastro omum müdürünün gazetemize söyledikleri İpotekli gayri menkullerin ipoteklerinin fckkiylc başkalarına satmayı temin eden bir şebekenin müddei umumilikçe yakalandığını ve bu şebekede bazı avukatlarla, icra vc tapu memurlarının da dahil bulunduğu hakkında İstanbul gazetelerinden birinin neşriyatı etrafında "pu ve Kadastro Umum Müdürü B. Cemal gazetemize şu beyanatta bulunmuştur: "— Bu sahtekarlık işinde tapu memurlarının dahil bulunduğu doğru değildir. Bilâkis tapu memurlarımız bu şebekeyi meydana çıkarmışlardır. Hâdise şudur: Hocapaşa mahallesinde bir gayrimenkulun üzerindeki hacizlerin fckkiylc ahara satış için Eminönü tapu sicil muhafızlığına bir müracaat yapılmış-tr. Bu hacizlerin fekki için idareye ibraa olunan İstanbul beşinci icra memurluğunun tezkeresi altında bulunan mü hürün vaziyetinden şüphe eden tapu sicil memuru, keyfiyeti icra dairesinden gizlice sormuş ve bu suretle tezkerenin sahteliği anlaşılmıştır. Bunun üzerinde bu işte alâkası olanların güya. takrirleri alınıyormuş gıbî sivil polis memurlarının ve müddeiumuminin hu-zuriyle bir cürmü meşhud tert.b edilmiş ve sahtekârlar bu suretle cürüm ü-zerinde yakalanmışlardır. Hâdisenin bu vaziyette cereyan ettiğine göer bu sahtekârlık işinde İstanbul gazetesinin yazdığı gibi memurlarımız alâkadar bulunmamaktadırlar. Bilâkis memurlarımız hâdisenin meydana çıkmasmr ve cürmü meşhud yapılmasını temin etmişlerdir. Her haber alınan işin bir ha-kikal olarak lcl.ikki-.jyjc £** rıyâTyapıTmas^vciHhvısTM rımızın haysiyet ve şerefini ihlâl edecek surette neşriyatta bulunulması bilmem ki ne dercceey kadar doğrudur. Bu İşin tahkikatına el koyan İstanbul müddei umumi muavinlerinden biri meselede tapu memullarının biç bir suretle alâkalı bulunmadığını beyan etmiş ve bu gazetenin bu nesri .atım da diğer İstanbul gazeteleriyle tekzib et-, roiş bulunmaktadır.,. Ziraat Vekâleti müsteşarlığı B. Nakı tarafından idare edilecek Mebusluğa intihab olunan B. Atrfm yerine yenisi tayin olununcaya kadar Ziraat Vekâleti müsteşarlık vazifesini vekâleten teftiş heyeti reisi B. Naki yapacaktır. KAMUTAY ÇAĞRILARI Arzuhal Encümeni bugün Umumi Heyet İçtimaından sonra toplanacaktır. Adliye Encümeni bugün Umumi Heyet içtimaından sonra toplanacaktır. •M Dahiliye Encümeni 20-1-1937 çax samba günü saat 10 da toplanacaktır. Yeni tefrikamız Llus okurlarının bu ttayfalanla zevkle takib ilmi*, oldukları "YüzbaMirm kızı., romanı müellifi PUŞKİN in, ölümünüu yüzüncü yıldönümü do layı aile yapılacak olan neşriyata baçlanpıç. olarak Maça Kızı atlınılaki romunun pek yakında tefrtkaya bastıyacajrs 20 / 1 1937 ULUS = 3 sovyet ve FKANS1Z cevABLARI Sovyet ve fransız hükümetleri, 10 ikinci kânun tarihinde ingiltere tarafından İspanya meselesinde yapılan teşebbüse ayrı ayrı, fakat beklenildiği gibi, aynı mealde cevab vermişlerdir. Paskalya tatillerinin arifesinde yapılan müşterek ingiliz -fransız teklifine Almanya ve İtalya tarafından verilen baştan savma ce-vabdan sonra ingiltere yalnız basına hareket ederek, Fransaya, Sovyetle. re, Portekize, Italyaya ve Almanya-ya şu teklifi yapmıştı: 1 — ispanyaya gönüllü asker gitmesine manı olacak tedbirlerin derhal alınması. 2 — Bitaraflık kaidelerinin müessir surette tatbiki için lâzım gelen milletlerarası murakabenin kurulması. İngiltere, bu teşebbüste bulunduğu gün 1870 Fransa - Prusya muharebesi sıralarında ingiliz parlamentosu tarafından kabul edilen bir bitaraflık kanununun ispanya meselesine de şamil olduğunu ve bundan böyle İspanyaya gönüllü olarak dahi asker gidemiyeceğini ilân etmiştir, yani teklifin birinci maddesini, diğer devletlerin muvafakat cevabı ver. melerini beklemeksizin derhal tatbik etmeye başlamıştır. Ingıltereyi Fransa takib etmiştir: Fransız hükümeti, ingiliz notasını a-lır almaz, ispanyaya gönüllü asker gitmesine mani olacak tedbirleri almak salâhiyetini taleb eden bir lâyihayı parlamentoya tevdi etmiş ve bu lâyiha da büyük ekseriyetle kabul edilmiştir. Ancak fransız hükümeti, İngiltere gibi. bu salâhiyeti derhal kullanmak kararında değildir ve neden olduğu da dün neşredilen Sovyet cevabından anlaşılmaktadır. Dün gazetelerde çıkan Sovyet ve fransız cevabları ingiliz teklifini ka. bul etmekte, ancak gönüllü asker göndermeyi ingiltere gibi derhal memnuiyet altına almaya yanajma-maktadır. Sovyetlere göre, Almanya ve İtalya asker göndermekte devam ettikçe, Soveytlerin asker gönderilmesini menetmeleri, âsilere yardım demek olur. Asker gönderilmesine ya hep birlikte manî olmalı, yahud da her devlet şimdiki gibi göndermekte devam etmeli. Sovyet notasınm üzerinde ısrarla durduğu bir nokta da, ispanya sahillerinin ve ispanya hududlarının kontrol ve mürakabesıdir. ispanya sıkı bir murakabe altına alınmadıkça, verilecek bütün kararların bir manâsı olmıyacağı bildirilmektedir. Ve Is. panya meselesinin altı aydanberi geçirdiği safhalar da Sovyetleri bu noktada haklı göstermektedir. Herhalde Sovyet cevabı, İspanya meselesine karşı tam bir bitaraflığın samimî İfadesidir. Fakat bir şartla: "karşı taraf., diye tavsif edilen Almanya ve Italyanın da aynı bîtaraflığa riayet etmeleri şartiyle. Eğer Almanya da ispanya meselesine kar-Şi bitaraf kalmakta aynı derecede samimî İse, bitaraflığın tatbikatına geçilmesi için artık ortada hiç bir manı kalmamış demektir. Bunu da bugün yarın verilecek olan Almanya ve İtalya cevablanndan anlıyacagız. A. S. Esmer Amerikada otomobil grevi devam ediyor Ditroit, 19 (A.A.) — General Motors delegeleriyle otomobil işçi sendikası mümessilleri arasında yapılan bir ıçtîmadan sonra sendika reisi B. Martin görüşmelerin kesildiğini söylemiştir. İçtima ancak bir kaç dakika sürmüş-tür. B. Marten General Motors müdüriyetinin, amelenin fabrikaları işgal et-mekte olması hesabiyle müzakereye devam etmek istemediğini bildirmiştir. Detorit, 19 (A.A.) - Mişigan valisi B. Murfi, General Motors imalâthane-lerindcki grev yüzünden hadis olan vaziyet hakkında, federal makamlarla görüşmek üzere, Vaşingtona hareket etmiştir. HAlIlItllIl Asiler Malagaya doğru ilerliyorlar Üniversite mahallesinde (Başı 1. inci sayfada) Malaga'nın zaptı, bu havalide emin bir deniz üssü bulmuş olan hükümet filosunun ricatile neticelenecektir. General Kueipo dö Lano'nun ordusu bilhassa filodan yardım gören makineleşmiş bir takım müfrezelerden ibarettir. Birkaç gün evel Cebelüttarıktan hareket eden bu müfrezeler otuz kilometre kadar ilerlemişler ve Malagaya 40 kilometre mesafede bulunan Marulla, Estepona ve Mar-bella kasabalarını ellerine geçirmişlerdir. Cenub ordusunun hareketine ne tayyareler ne de büyük çaplı toplar iştirak etmektedir. Bu itibarla bu hareket bir nevi sömürge harbi mahiyetini almaktadır. Âsi kolların ilerleyişi Salamanka, 19 (A.A.) — Bazı gör-mcnlerin cenub cephesinden bildirdiklerine göre Malağa zimamdarları Almcria şehrine doğru çekilmektedirler. Asi kıtalar dün Marbella ile Malağa arasında yan yol olan Fuengirola istikametinde ileri hareketlerine devam etmişlerdir. Aynı zamanda âsi gruplar Antekue-ra'dan Malağa istikametinde Sierra de Abdalakİs tepesine doğru ilerlemektedirler. Madrid önlerinde hükümetlilerin zaferi Madrid, 19 (A.A.) — Dün Madridin cenubunda Karabanşel civarında vuku bulan çarpışmalara âsilerin Fcrnando-po yerlileri arasından topladıkları siyahilerden müteşekkil kıtalar da iştirak etmişlerdir. Bu kıtaların alman küçük zabitlerinin kumandasında hareket ettikleri söylenmektedir. Havas ajansının muhabiri hükümet merkezinin cenubundaki cepheye kısa bir ziyaret yaparak cephenin bazı kısımlarında kızıllara aid siperlerle âsi siperleri arasında ancak otuz metrelik bir mesafe olduğunu görmüştür. ( Cumhuriyetçilerin maneviyat yüksekliği, saflarındaki zabıt ve rabıt muharebede derin bir tesir bırakmıştır. Zabitlerden bîri kendisine şu sözleri söylemiştir: "— Taarruza geçmekte acele ediyoruz. Fakat emirlere itaat etmek lâzım, yakında âsilere hücum edeceğimizden emin olabilirsiniz." Âsilerin tebliği Salamanka, 19 (A.A.) — Resmî tebliğ: Şimal ordusu cephesinde hafif tüfek ateşi olmuştur. Cenub ordusu cephesinde: kıtalarımız, Marbella mtntakasında milisler tarafından tcrkedilen ehemiyetli harb malzemesinin tasnif ve tadadına devam etmektedirler. Polonya - Litvanya hudud hâdiseleri hakkında Pat ajansının tebliği Varşova, 19 (A.A.) — Bu ayın on-üçünde Polonya - Litvanya hududunda vuku bulan hâdise hakkmda Pat ajansı bir tebliğ neşretmiştir. Bu tebliğde deniliyor ki: "Litvanya hudud muhafızları dördüncü defa olarak Svienciany mıntaka-sındaki hudud direğini devirmişlerdir. Bir Polonya müfrezesi direği yerine koymağa çalışırken litvanyalılar polon-yalı muhafızlara ateş açmışlardır. Leh makamları o mmtakadaki Litvnya şefine hâdiseyi bildirmiştir. Şimdiye kadar hiç bir cevab alınmamış olması Litvanya i-daresînin bir dereceye kadar hâdisede mcthaldar olduğunu teyit etmektedir. Hudud direğinin kaldırılması ve devrilmesi hâdiseleri hududda sık srk vukua gelmekte bir nevi meydan okuma mahiyetini almaktadır. Bu gibi hâdiselerin Litvanyanın menfaatlerine uygun olduğu şüphe edilecek bir keyfiyettir.,. SON DAKİK i Fransayı Milletler cemiyetinde B. Delbos temsil edecek Paris. 19 (A.A.) — Fransayı Milletler Cemiyetinde B. Delbos temsil edecektir. B. Vieno da B. Delbosla beraber gidecektir. B. Edenin avam kamarasında ehemiyetli bir nutku Londra, 19 (A.A.) — Hariciye Bakanı Eden bugün Avam Kamarasında enternasyonal vaziyet hakkında verdiği uzun izahatta ilk Önce, sulha, gerek ingilterede gerek diğer birçok memleketlerde halk tarafından gösterilen büyük alâkayı memnuniyetle kaydetmiş, ancak enternasyonal münasebet vc söz hürriyetinin mevcud olmamasına cscflencrck demiştir ki: "— Bu hürriyetin mevcud olmaması dünya kamoyunun Umamiyle işlemesine mani oluyor. Buna müteessifiz, hususiyle dünya milletlerinin sulh arzusu o kadar büyüktür ki, münasebet ve söz hürriyetine karşı dikilen manialar yıkılacak olsa sulhu tehdid eden husus'ann geniş bir nisbet içinde bertaraf edileceğine kaniiz. !937 senesi fevkalâde çetin meseleler senesi olacaktır. Bununla beraber enternasyonal sükûnet yılı da olacaktır. Geçen her ay sulh lehine bir kazanç elde etmektedir. Her kazanılan az da olsa yine kârdır. Büyük Britanya beynelmilel sahada uhdesine düşen mesuliyeti tamamiyle müdriktir." İspanyol meselesi B. Eden, ispanyol meselesi için demiştir ki: "— Bu mesele, Avrupayı bir harba sürüklemesi tehlikeleri tamamiyle bertaraf edilmemekle kati olarak tahdid edilmiş olmasına rağmen beynelmilel diğer bütün meseleleri gölgede bırakmaktadır. Eğer bîr kimse, bu iç harbin netice &.:nde herhangi bir yabancı devletin ispanya'da hâkim olacağını, onun yaşayışını, haricî siyasetini idare edeceğini zannediyorsa, pek çok atdandığıııa kaniim. Bu cihet, dahili harbin melhuz neticelerinden en az muhtemel olanıdır. Esasen biz böyle bir hâdiseye şiddetle karşı koyacağız. Bunu yaparken de yalnız kalmıyacağız. 24 milyon ispanyol da mutlak surette bizimle beraber olacaktır. Bütün ispanya tarihi bize gösteriyor ki bu mağrur millet kendi İşlerine en az kim kanşırsa ona daha fazla minnettar olur. İspanya işlerine müdahale yalnız insanî bakımdan değil politika bakımından da fenadır. Büyük Britanya rejim meselesiyle alâkadardcğildir." İngiliz - italyan anlaşması ve karışmazlık... İngiliz - İtalyan Akdeniz anlaşmasında, ispanyanın herhangi bir kısmındaki hükümetin şekli ne olursa olsun İspanyaya müdahale etmek hakkım hiç bir yabancı devlete tanıyan tek bir kelime, tek bir virgül yoktur. İspanya'da ve ispanyol ihtilâfında büyük Britanyanın biricik menfaati şunlardır: 1. — Bu ihtilâfın ispanyol hududlan nı aşmaması, 2. — İspanyanın siyasî istiklâline vc mülkî tamamlığma riayet olunması. Blum karışmazlık için teşebbüs ettiği vakit bütün Büyük Britanya kamoyu bu prensibe müzaharet etmişti. Gönüllüler meselesi.. B. Eden gönüllüler meselesine geçerek, bunun daha evelden ortaya atılmamış olmasının bazı devletlere bir dereceye kadar hak verdiğini teslim etmiş ve demiştir ki: "— ingilterede İspanya için gönüllü toplamak faaliyetinin artmış olduğu hususuna son haftalar içinde hükümetin dikkati celbedildi. Bazı memurlar ingilterede gençler ve bilhassa tayyare kullanabilenler arasında İspanyada harb etmek üzere gönüllü toplamaya çalıştılar. Hükümet bir tayyareciye haftada 40 sterliriıg ve bundan başka da düşüreceği her düşman tayyaresi İçin 500 sterling mükâfat teklif edildiğinden haberdar oldu. Diğer taraftan Fransanın cenub kısmındaki birçok yerlerden de İspanyaya gidişler oldu. Fransa parlamentosu da gönüllüler hakkında bir kanun kabul etti. Eğer bütün hükümetler böyle hareket etseler vaziyet bugünkünden çok daha iyileşir. Alman ve italyan ccvablannın birkaç güne kadar geleceğini haber aldım.,, Fas meselesi.. B. Eden, bundan sonra Fas vaziyetinden bahsederek Fransa Büyük Elçisinin kendisine FaBtaki alman faaliyeti hakkında 8 ikinci kânunda yaptığı tebliğleri zikretmiş ve demiştir ki: asın icmali Yazılarımızın çokluğu dolayısiyle konamamıştır Özür dileriz. "— Bu faaliyetler tabiî Fransayı Faştaki vaziyeti ve anlaşmaları dolayısiyle endişelere düşürmüştür. Başkonsolosumuzdan bize bu hususta bir rapor göndermesini istedik ve aldığımız cevablar umumiyetle teskin edici mahiyette oldular. Ancak hükümet bu mıntakada vaziyeti büyük bir dikkatle takibe devam edecektir. Çünkü İspanyol Fasındakî vaziyetin bugün meri olan muahedelerce tesbit edilen şekilde muhafazasiyle sıkı sıkıya menfa-attardır.., Centilmen-Agrenrent'ın gayesi B. Eden, ingiliz - italyan Centilmen - Agrment ve iki hükümet arasında teati olunan mektublara dair demiştir ki- — "Ne bu muhaede ne de bir pakt bahis mevzuu değildir. Fakat öyle zan ve ümid ediyoruz ki, bu, gergin münasebet faslını kapayan bîr vesikadır. İngiliz siyasetinde hiçoir inhirafı tazam-mun etmediği gibi bizim tarafımızdan ne bir taviz taleb ediyor ve ne de tavizde bulunuyor. Keza mevcud dostluklarımızda da hiçbir değişiklik yapmıyoı. Fransa bunu hararetle karşılamıştır. Büyük Britanyanın kendileriyle bilhassa dostluk münasebetleri idame ettiği diğer devletler de, Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan ve Mısır buna muvafakat etmişlerdir. Bu Akdeniz devletlerinin mütaleası Centilmen Ag-rement hakkında bir hüküm vermek i- çin mikyas olabilir.,, B. Eden demiştir ki: "— Bizim kabul etmediğimiz bazı şeyler vardır: Avrupanın sağ ve sol diktatörlüklerden birini tercih etmesi lâzım geldiği hakkındaki tezi kabul etmiyoruz. Keza demokrasilerin komünizm içîn müsaid birer yuva olduğu tezini de kabul etmiyoruz. Avrupayı bi-ribirine rakib iki zıd düşüncelerin bayrağı altında görmekten memnun değiliz.,, Almanya hakkında bir kaç söz B. Eden, "Şimdi izahatımı Almanya hakkında bir kaç söz söyliyerek bitireceğim,, demiş ve şunları söylemiştir : "— Almanyanın istikbali, Avrupada oynıyacağı rol bugün bütün Avrupanın başlıca kayğısıdır. 65 milyonluk büyük millet ırkçılık ve nasyonalistlik duygu-lariyle fışkırıyor vc bunları aynı aldığı heyecanla tatbik ediyor. Şimdi dünya-soruyor: Bu fikirler Almanyayı vc bizzat bütün bizleri nereye sürükleyecek? Bugün Avrupa bu suale cidden bir cevab arıyor. Çünkü Avrupa git gide daha kararsız olan bir İstikbale doğru yC rumek devam edemez. Avrupa aynı nasyonalistlik ve taban tabana zıd fikirler arasında parçalanamaz. Avrupa her hangi bir felâketten nesillerce yarasını taşınmadan çıkabileceği ümidini bcsleye mez. Yalnız kendisini değil bütün Avrupanın mukadderatını tayin edecek o-lan intihabı yapmak bugün Almanyanın elindedir. Eğer Avrupa ile um ve mutlak işbirliğini seçerse, kötü tefehhümleri bertaraf etmek ve sulh ve refah yolunu hazırlamak hususunda ingilterede kendisine yardım etmiyecek tek bir ferd yoktur. Istdirablarımızı yalnızca teskin edicî ilâçlarla iyi edebileceğimizi düşünmek boştur. Mevzii hiç bir ilâç kâfi değildir. Keza dünyayı ne pakt ve muahedelerle ne de sulh lehinde parlak nutuklarla iyi edebiliriz. Bunu yapabilmek için işbirliği azmi lâzımdır. Bu azmin müsbet bir şekilde tezahür etmesi lâzımdır. Milliyet inhisarını terketmek lâzımdır. Avrupa işlerini umumî tesviyesinde her Avrupa devletini ortak o-l,ıı.ık kabul etmek lâzımdır, vc nihayet silâhları müdafaaya kâfi dereceye indirmek ve itilâfların milletler cemiyetine göre her kesin menfaatlerine uygun olan vc hiç kimsenin zararına olmıyan bir tarzda halli için enternasyonal bir teşekkülü kabul etmek lâzımdır. Bize gelince, bizim beslediğimiz en büyük arzu istisnasız her keşle tam bic işbirliğinde bulunmaktır.,* ULUS 21 sonramın 1937 PERŞEMBE ON YEDİNCİ YIL. NO: 5562 ADIMIZ, ANDIMIZDIR her yerde 5 kuruş aak.k2: B. Bîum'un teklifi dün gece geldi Başbetke MİLLETLER CEMİYETİNDE C*] İki konsey toplantısı arasında fransız diplomasisi bütün hünerlerini kullanmıştır: Sancak davasının hak ve ahid taraflarını yıpratmak, bir taraftan Suriye arab-Iığını, diğer taraftan dost devletleri niyetlerimiz hakkında şüpheye düşürmek, kendisine, insanî bir vazife ifasının müşkülât halini ve bize, tahrik rolünü ayırmak! Fransız telkin ve mugalata edebiyatı gerçekten iyi işlemiştir. Bu saatte, bütün söylediklerimize ne ilâve edebiliriz? Elimizde bir İstanbul gazetesinin raüp-hemiyet şaheseri addedilebilecek hususî haberinden başka yeni bir şey bilmiyoruz. İki fransız paradoksu var ki bugün bir daha onlara işaret etmek isteriz: biri asıl olan dostluğa bakmak ve Sancak meselesini nasıl olsa hallolunur bir dava olarak ikinci plâna almak! Bu, hele Fransanm, asırlardanberi alıştığı ve onun için ananevi adını verdiği dostluk anlayışının devam ettiğini gösteren yeni bir vesile olmuştur. Sade kendi hak tanıyan, yalnız karşısındakinden vazife ve fedakârlık istiyen, nalıncı keserine telmih ile izah edebileceğimiz dostluk! Biz böyle dostluk telakkisine ne kıymet verenlerden, ne de onu arıyanlardanız. İkinci paradoks, eğer türkler Sancakta arabları istemiyorlarsa, ilerde, fransız mandasının yalnız bu parçada devamı ile, müşkülâtın ortadan kalkacağı hakkındaki iddiadır. Fakat biz Sancak davasında arablara teallûk eden bir mesele ileri sürmedik; biz Sancak türklerinin uğradıkları tazyik ve tethiş faciası mesullerinin, sadece, mandater devletin memurları ve politikası olduğunu anlatmağa çalıştık: "— Mademki Suriye arabları sizi memnun edeme-diler, onları Sancak isine karıştırmayız. Adalet vazifesini Mösyö Düryö ifa edip gider!" Bütün bunlar hiç bir münakaşada ayakta durur mantıklar değildir. Fakat ne yapmalı ki Fransa şimdiye kadar bu usul ile davalarını kaybetmiştir. Sancak davasının onu içine atmış olduğu vaziyette de menfaatlerini bu yüzden kaybedecektir. Fransa'nın kendi mukadder mu-vaffakıyetsizlik girdabı içine Milletler Cemiyetini de sürüklemek insafsızlığından bir türlü vaz geçmemesine hayret etmekten başka ne yapabiliriz? Türk milleti biliyor ki Sancak davası, nihayet, kendi istediği ve Şefinin ona vadettiği gibi hallolunacaktır. Bu hal buhranının mukadder seyri içinde, gelen haberlerin garabetlerini işaret etmekle iktifa edelim. Nihayet ikincikânu-nun 21 inci sabahındayız. * * [*] Bu makale Ajansın geç vakit aldığımız tebliği gelmeden evel yazılmıştır. Telkin mahiyetinde olan bu müta-lealar, Sancak ihtilâfının halledileceği ümidini vermekten çojk uzaktır Suriye üzerinden manda kaldırılırken Mösyö Blum'un Sancak üzerinde mandayı devam ettirmek isteyişi hayretle görülmüştür. Cemiyeti Akvam raportörünün huzurîyle Cenevre'de yapılmakta olan müzakerelerin meydana kabule şayan bir hal şekli çıkarması Ankarada temenni olunuyor Ajansın fransızların cevabı hakkındaki bu tebliğini gece saat 2,5 da aldık: Birkaç gündür beklenen Blum teklifi dün gece gelmiştir. Telkin mahiyetinde bulunan bu mütale-alar Sancak ihtilâfının halledileceği ümidini vermekten çok uzaktır. Tamamen hukuki noktai nazardan meselenin hallini müşkül gördüğünü söyliyen ve siyasî mahiyette bir itilâfa varmağı daha makul bulan M. Blum, yazılarında meselenin halline yarı-yacak ne hukukî ve ne de siyasî herhangi bir adım atmış bulunmtyor. Bilâkis M. Blum 1921 mukavelelerinde mevcud olan hususi idare, idarî ve harsî usuller, İskenderun limanının türk hükümeti tarafından istimali keyfiyetlerinden bahsettiği halde yine o muahedelerde mevcud bulunan bayrak meselesinden bahsetıneyişi daha ziyade bir gerileme alâmetidir. Suriye üzerinden manda kaldırılırken, M. Blum'un Sancak üzerinde mandayı devam ettirmek isteyişi hayretle görülmüştür. M. Blum'un bu projesinde yeni tek bir fıkra, sarih tek bir hüküm vardır. Yeni fıkra şudur: Blum, Sancak meselesini biri intikal devresine mahsus diğeri de kati ve nihai devre için iki safhaya ayırarak mütalea ve hal etmeyi muvafık görüyor. Sarih hüküm de şudur: M. Blum Cemiyeti Akvamın karartnt kabul ettiğim katiyetle şimdiden söyliyor. Ankara'da temenni olunuyor ki Cemiyeti Akvam raportörünün huzuru ile Cenevre'de yapdmak-ta olan müzakereler kabule şayan bir hal şekli meydana çıkarsın. (A. A.) Boğazlar mukavelesine iltihak için İtalya hükümeti hükümetimizle doğrudan doğruya temasta bulunacak Anadolu ajansının salâhiyettar bir menbadan öğrendiğine göre, Kont Cİa-no'ya Türkiyenin Roma büyük elçisi tarafından bildirilen arzu üzerine. İtalya hükümeti, ttalyanın Montreux'de imzalanmış olan boğazlar mukavelesine iltihakı zımnında, türk hükümeti ile doğrudan doğruya temaslarda bulunmaya karar vermiştir. (A.A.) Konfederasyon teklifimiz Suriyede iyi karşılandı Türk görüşlerini teşrih eden radyolarımızın arapça neşriyatı büyük alâka uyandırdı Şam, 20 (Hususi) — istanbul ve Ankara radyolarında arapça neşriyata başlanmış olması halk arasında ciddî bir alâka uyandırmıştır. Sancak meselesi hakkında türk görüsünü teşrih eden arapça radyo neşriyatını dinleyenler makineleri olmayanları evlerine toplamakta ve onların Türkiye görüsünü öğrenmelerine yardan etmektedirler. Bilhassa Türkiyenin Suriye vahdetini istiyen konfederasyon teklifi Suriyeliler arasında Türkiyeye karsı bir sempatinin de ayrıca doğmasına sebeb olmuştur. Türk görüşünü izah eden bu neşriyat saatleri geldiği zaman radyolu evler kesif insan kalabalığı Ue dolmaktadır. Ancak bu neşriyat arasında hafif bir sifleman hissolunmakta ise de radyo dinleyicileri Türkiye haberlerini alâka ile dinlemektedirler. Antakyada 60 bin türkün iştir5k ettiği nümayişe aid enstantane (Fotoğraflar gizlice ve yasağa rağmen alınmıştır.) İstanbul elektrik şirketi hakkında yeni bir tahkikat İstanbul elektrik şirketinin İmtiyaz mukavelesi hilâfına olarak abonelerden kofra. rabtiye. braşman, maktu ücret, saat kutuları, tarife ve tenzilli tarifeler ve sair iş -ler vesilesi ile fazla ücret alınarak halkı zarara soktuğu ve bunun yekûnunun milyonlara baliğ olduğunun resmen ihbar edilmesi üzerine Bayındırlık Bakanlığı tarafından teftiş heyeti reîsi B. Şefikin reisliği altında bir komisyon evelce Istanbula gönderilmiş ve ihbar mevzuları Üze'inde lâzım gelen tahkikat yapıldıktan sonra bunludan birçoklarının varid olduğu neticesine varılarak hazırlanan mufassal rapor Bayındırlık Bakanlığına verilmişti. Salahiyetli bir kaynaktan aldiğimrz bir habere göre Bakanlk icab eden kanuni teşebbüslere girişecektir. Komisyon bu tahkikatın devamı sırasında e lektrik şirketinin aynı zamanda bir gümrük kaçakçılığı İşine de temas ederek bu hususta tahkikat yapmş ve kaçı • rılan eşyayı suçüstü yakalayarak gümrük idaresine tealim etmiş ve hazırla-(Sonu 2. inci sayfada) Afgan Büyük elçisinin validesi vefat etti Dost Afganistanın Ankara Büyük Elçisi Sultan Ahmed Hanın validelerinin kabildi vefat ettiffini teessürle Saym Büyük Elçinin acılarını pay-î.r M-, bassağı dileriz. Cene vrede: Dr. T. R. Aras Sancağın istiklalini ısrarla istedi Cenevre, 20 (A.A.) — Türk ve fransız Hariciye Vekilleri bugün İsveç Hariciye Vekilinin iştirakiyle Sancak meselesini tetkik etmişlerdir. İyi malûmat alan mahafilde beyan olunduğuna göre, türk murahhası Sancağın istiklâlini yeniden büyük bîr ısrarla istemiştir. Fransızlar ise böyle bir tedbirin lüzumunu inkâr etmişlerdir. Fransızlar türk ve fransız heyeti murahhasalarmdaki hukukçuların, Sancağın şu veya bu hâkimiyete raptı işini beynelmilel hukuk bakımından kesip atmaya Fransa ile Türkiyenin salâhiyettar olup olmadıklarının tetkikini teklif etmişlerdir. Konsey yarın öğleden sonra toplanacaktır. Zirai kombinalar Ziraat Vekilimiz, kurulacak kombinalar hakkında beyanatta bulundu Ziraat Vekilimiz B. Muhlis Erkmen teşkili düşünülen kombinalar hakkında şu beyanatta bulunmuşlardır: — Başbakanımızın Parti Grupunda işaret buyurdukları gibi bugünkü düzenle ziraî istihsalâtımızın artmasına imkân yoktur. Köylü, bugünkü vasıta-lariyle yalnız kendini (o da dar bir çerçeve içinde) yaşatabilecek bir gelir el-(Sonu 2. inci sayfada) Fransız görüşü Cenevre, 20 (A.A.) — Türk - Fran-sız toplantısında fransız murahhasları Türkiyenin taleblerini hayırhahça fakat aslî unsur olan manda altında bulunan bir devletin istiklâli hakkında Milletler Cemiyetinin haricinde bir karar vermenin manda sahibi devlet için imkânsız olduğu keyfiyetini ihmal etmeksizin tetkik ettiklerini söylemişler ve şunu ilâve etmişlerdir: (Sonu S üncü sayfada) ÜNEŞ - DİL ANALİZİYLE Art, artist, artistik.., üzerine bir etüt Yazan: Ahmed Cevad Emre (Yazısı 5. inci sayfada) Ziraat Vekilimiz B. Muhlis Erkmen — I Politika baki timi ı Eski bir suale yeni bir cevap Birgün Büyük Şef Kastamonu'nun en mütrassıp geçinen kasabacıkların. dan birinde, şapkayı kafasına giyerek şöyle demişti: — Etendiler, buna medeni serpuş filân değil, buna sadece şapka derler. Vc bu. böylece giyilir. Ve, fesden iyidir.,, Avrupalılar, bu hâdisenin üzerinde iki türlü durdular: Bir kısmı, şarkın pitoresk tarafı kalmıyor, diye. acındı »e dölündü Bir kısmı da. kılık değiş-tirırc'le inkilâb olur mu? dedi. 0 zamanlar, bu frenklere, lâırmge-len cevablar verilmişti. Ve denmişti ki: 1 — Şark, pitoresk ticareti yapan bir panayır değildir. 2 — Kesin yerine şapka bir kılık değiştirmesi değil bir kafa değiştirmesi dir. Zaman geçti Türkiyede inkilâb yürüdü. K m.. I.. .11. akidelerini tesbit etmeye başladı. Yer yer, çarşaflar çıkarıl-dı ve Türk milleti, kuş azat eder gibi. kafesten kırarak kadınlarını azat etti. Bugün, Hatay türklcrine dair şu haberleri alıyoruz: Onbinlcıce erkek şapka giydi ve Hatay'ın istiklâlini istemek üzere sokağa döküldü. Ve ikıbin kadın, çarşafını a_ tarak bu istiklâl törenine katıldı. Elimizde fotoğraflar var. Bunlar da. bu haberleri aynen teyid etmektedir. Türk azlıkları bulunan başka memleket lerde de. cemaat politikası yapmak isti-yen bir takım yobazlarla millet politikası yapmak istiyen ileri fikirli gençler arasında bir mücadelenin devam etmekte olduğunu ve bu mücadelede de "şapka,, ve "çarşaf„ın bir sembol vazifesi gördüğünü biliyoruz. Fakat bu sefer, Hatay ile Suriye. Hatay "lı türk ile Suriyeli arab; ve, Kemalist Türkiye ile Fransanın karşılaştıkları ve halledilmesi Milletler Cemiyetine havale edilmiş bir mesele münasebetiyle ne görüyoruz? İşin bu*ün politika taraflarını bir kenara bırakalım. İşi. sadece, medeniyet, medeni Vrafa yahud irtica ve teokrasi bakı mından ele alalım. Binlerce insan şapka giyiyor, hem de yasak tedbirlerine rağmen; binlerce kadın çarşafını çıkarıp atıyor, hem de kocalarının vc babalarının rızası ile fakat, yarım saat Önceye kadar ki taassup baskısını rağmen. Hatay'da sömürge idaresi henüz kalk. mamıştır. Hatay. Türkiye gibi, Kemalist inkllâbın hamlelerine onbeş yıldanberi sahne olmuş ve inkilâbın büyük şeflerinin kumandasında ve idaresinde yaşamış lir memleket değildir. Fakat Ha-tay'lı türk bütün bunlara rağmen ve "spontane.. bir hamle ile Milletler Cemiyeti germenlerinin karşısına şapkalı re çarştfsır çıkıyor. Bu ne demektir? Hiç politika yapmıyaeağız. Hâdiseye sadece, medeniyet, medeni kafa, serbest kafa. kurtuluşunu kendi kendine yapan kafa zaviyesinden bakacağız. Hatay'lı türk, Kemalizmin bu lâiklik sembollerini kendi kendine kullan, mak vc çektiği nümayiş bayraklarının üzerine "Hatay hepimizin! din, mezhep farkı yok. kardeşlik var!" gibi şiarları yazmakla, şunu cihana ilân ediyor ki, Hatay türklügünün istiklâl davası aynı zamanda ve aynı derecede Medeniyet ve medeniyet müesseselerini mu. tafter kılmak davasıdır. Hatay türkleri, her türlü şiddet ve tazyike göğüs gererek davalarından şaşmamakla, bir Fransanın temsil ettiği medeniyeti, Fransız sömürge ma kama t mm sabotajına rağmen müdafaa etmektedirler. Ve fransa, bu suretle, irtica ile ortaklığa girişerek medeniyeti yani kendi medeniyetini mağlûp etmeye çalışmaktadır. Kemalist Türkiyeye genlince, o, bu 'davada Hatay ölçüsünde, İnsanlığı, lâiklik fikirlerini ve kafaların "eman. ¦ ipasyon,, nunu telkin etmiş ve muzaf. İti Sinil İŞ mm arnrraı. Aşağılarda, halâ. fransız kültüründen dem vurulmaktadır. Bu bir hikâyedir, ve bir rivayettir. Gerçek olan. fransız kültürünün islâm! İrtica ile bir ittifak akdettiği ve Surİyedtki emperyalist hegemonyasını sarıklarla ve agel'lcrle bağlayıp takviye etmek istediğidir. Gerçek olan. fransız kültürünü. Su. riyedeki sömürge memurlarından ziyade K-maliıt prensiplerin temsil eyle-metkte olduğudur, Gerçrk olan. Avrupayı ve Avrupalılığı Hatay'a, fransızların değil türkle. rin götürdüğüdür Binlerce Hatay'lı türkün Milletler Cemiyeti görmeleri ... ırşı .ma şapkalı ve Çarşafsız çıkmalarındaki derin ve ibret verici manâ budur. Bu görmenler, eğer Cenevrcye beraberlerinde bir mütalea götürmek istiyorlarsa, bunu götürsün-ler ve desinler ki: — Asya kapıları Önünde Avrupa medeniyetini müdafaa edenler, fransızlar değil, türklcrdir. Burhan BELGE Ankaralılar rey haklarını kullanıyorlar Çankaya karasında ayrı bir belediye şubesi teşkili için ankaralılar reylerini vermeğe devam etmektedirler. Dün kaza hududu haricinde bulunan ankaralılar reylerini kullanmışlardır. Belediye meclisi salonu birinci günkü kadar kalabalıktı. A.»k .:. :.. rey hakkını haiz yurddaş sayısı 20 binden biraz fazladır. Dün akşama kadar bu yekûnun üçte İkisinin reylerini kullandığı tahmin edilmektedir. Halbuki kanun nısıftan bir fazla reyi kâfi görmektedir. Bugün hususi bir sandık Mamağa gidecek ve mamaklılar ile gaz maskesinde çalışanlar rey vereceklerdir. Sandık on ikiye kadar kalacak ve 13 de askeri fabrikalara getirilecektir. Fabrikada çalışanlar da saat 16 ya kadar reylerini kullanacaklar, bu suretle kanunî muamele İkmal edilmiş olacaktır. Çağrı Maliye Encümeni bugün saat 14 de toplanacaktır. Millî müdafaa encümeni 21-1-1937 perşembe günü saat M de toplanacaktır. Arzuhal encümeni bugün saat 15 de de toplanacaktır. lUKlMl Zirai kombinalar Ziraat Vekilimiz, kurulacak kombinalar hakkında beyanatta bulundu (Başı 1. inci sayfada) de etmektedir. Bilhassa Orta ve Ş^rki Anadoluda bu vaziyet daha aşikârdır. Köylünün iptidaî aletleriyle toprağını iyi sürmesine, vaktinde ekmesine hattâ birçok yerlerde mahsulünü zamanında kaldırmasına imkân yoktur. Şu halde onun gerek kuvvetinden ve gerekse zamanından azami istifade temin edebilmesi ve toprağından eyİ verim alabilmesi için en iyi ve yeni aletlerle teçhiz edilmesi lâzımdır. Bu aletleri köylü kendi alamaz. Alabilmiş olsa da yalnız ve başlı başına kullanabilmesi ran-tabl olamaz. Meselâ, ancak yüz dönüm toprak üzerinde işliyen bir adamın eli ne 500 dönümlük bir sahayı işliyebile-cek bir alet geçse bu aleti kullanması hiç de iktisadi değildir. O halde bunların kendi aralarında el ve iş birliği yapmaları iktiza eder. Biz bu el ve iş birliğini devletin, hü kümetin çok himayekâr eliyle ve yardımı ile yapmak kararındayız. Bu mak şadla vücud bulacak olan zirai cüzütamlar birer kombinadır. Kombina deyince birer alet rvecmuosı tasavvur edilmektedir. Uç nevi kombina kurulacaktır: Birincisi: büyük kombinadır. Harman makinemi, onun traktörü, pulluğu, kültüvatör, tekrar hayvan için pulluk, tırmık, orak makinesi, harman makinesi ve parçalarından terekküb edecektir. İkincisi: yalnız harman makinesi, traktör ve pulluğundan teşekkül eden küçük kombinadır. Üçüncüsü: bunlar arasmda mutavassıt olarak vücud bulacaktır. Orta kombina da harman makinesi yerine tınaz makinesi kullanılacaktın Her kombina bir corflaub halinde Çalışacak ve yerleri mıntakaların zirai şartlarına göre tesbit edilecektir. Programımız altı bin kombina üzerinedir. Fakat ilk senelerde azdan başlanılacak, seneden seneye mikdarları artırıl- mış olacaktır. Bu kombinalar ilk zamanlarda Ziraat Vekâletinin eliyle ve murakabesi altında işletilecek bilâhare köylerde teşkil edilecek olan istihsal kooperatiflerine devredilecektir. Kamutayın dünkü toplantısı Kamutayın dün Canıtezin başkanlığında yaptığı toplantıda Adliye. Gümrük ve İnhisarlar Ve -kâleti inşaatı için bir milyon liraya kaadr teahhüdde bulunulmasına, gümrük muhafaza mcmurlariyle subaylarının oturmaları için ev yaptırılmasına, 25.780.000 liralık fevkalâde tahsisat verilmesine aid kanunda bir değişklik yapılmasına dair kanunlarla şeker istihlâk ve gümrük resimleri kanununda yapılacak tadilâta dair kanunun ikinci görüşmesi yapılmıştır. Şeker istihlâk ve gümrük resmine aid kanunun görüşmesinde birinci maddede bazı tadiller yapılması için HüsnüKitab-çı tarafından verilen takrir kabul edilerek madde encümene geri verilmiştir. Yine dünkü toplantıda memurin kanununun 7 inci maddesine bir fıkra eklenmesine ve su süzgeci işletmesi için 60 bin lira tahsisine aid kanun lâyihasının birinci müzakereleri yapılmıştır. Kamutay yarın toplanacaktır. ve küçük sergisinde Elişleri sanatlar mükâfat kazananlar Birinci el isleri ve küçük sanatlar sergisinde madalya ve mukâUi kadanan s 400 sanatkârın madalya ve mükâfatları bulundukları vilâyetlere gönderilmiştir. Valiler vilâyetlerinde bulunan küçük sana t kâri an toplayarak hususî merasim Ue madalya vc mükâfatlan sahihlerine vereceklerdir. (A.A.) Tabiatın aırları Cinde çekirgeye beıızİyen — ve "gök böceği,, denilen hayvancıkların kurutulup havanda döğülmesiy- 1e elde edilen tozu ile tedavi edilmektedir. Pasteur enstitüsünde, en kuvvetli verem mikropları şırınga edilen bu hayvancıkların sihatlerinin bozul -madığı ve nihayet kırk sekiz saatte mikropların bunlar tarafından ha. zira edilmiş olduğu görülmüştür. "Hamam böceği ve Nasrettin Hoca,, masalmm hakikisi... Dünyada neler var ? Kadın moUı$ı- mn çareleri: Bir alman âlimi, karada ve denizde yaşıyan hayvanların cinslerini hesab etmiştir. Bu zatm tuttuğu İstatistiklere göre dünyamızda 150.000 çeşid nebat bulunduğu halde 400.000 çeşid hayvan ve meselâ, 28.000 çeşid böcek. 13.000 çeşid kuş. 12 000 cins balık, 1640 cins yılan vardır. Tütün ve ateş böcekleri : Bir ihtisas dergisinde şunu okuduk: "Tütün, çok sigara içenlerde damar tazyikini fazlalaştırır, kalb çarpıntılarını çoğaltır ve kandaki şeker miktarmı da yükseltir. Bu gibilerde sinir bozuklukları görüldüğünü de biliriz. Son zamanda görülmüştür ki tütün dumanında ateş böcekleri küçük kandillerini derhal söndürmektedirler..... Bu cümlenin yazılış tarzına göre acaba muharriri, tütün içenlerin, kendinden çok ateş böceklerinim! düşüneceklerini sanıyor?. 250.000 inek iatermhiniz? Eski çiftçilerin bir sözü vardır: "Bur koyun bir insan yar!,, Zİra, bir koyunun beslenmesi İçin lâzım olan o-tu, mahsulleriyle bü- insanı besliye-bilecck genişlikte toprak yetiştirebilir. Hollanda, ineklerinin çokluğundan dolayı bu vaziyettedir ve başbakan Golijin, kendisini ziyaret eden yabancılara sormaktadır: "— iki yüz elli bin inek alıctsımısımz?.. Her beher yılda 6500 kilo »üt veren bu ineklerden kurtulacak olursa Hollan-danın ziraat işleri yoluna girecektir. Artık mal göz... çıkarır da! Küçük bir fark — Demek ki. delikanlı, mutlaka damadım olmak istiyorsun! — Hayır, sadece kızınızla evlenmek istiyorum. Vu. güzel bir dergidir. Son numarasında, "keenalsiz güzellikleri tamamlamak için modanın bulduğu çarelerde dair iki sayfa var ki bu numara, dan, muhakkak, binlerce sayı fazla satrlmasını temin etmiştir. Güzelliğin kemalsizlikleri ve bunlara karşı modan m çareleri şunlardır: Fazlaca zayıfsanız Taftadan geniş bir elbise, gerdanıma, tuzluklu ise yakası kapalı bir tuvalet, topluca i-seniz göğsünde büyücek bir gıravatı olan bol etekli bir kostüm, omuzlarınız çıkıntılı ise beli biraz yukarıda tunikli bîr roba ve kalçalarınız kalınca ise beyaz krepten arape bir es-vab ve düşük omuzlu iseniz lam e ku. maştan, tunikli ve epoletli bir tuvalet giyeceksiniz... ineitiı kadını, ve erkeği : Bir ingiliz gazetesi, orta halli ingiliz kadını ve erkeği hakkında açtığı anketin en çok rey toplıyan cevabını neşrediyor. İngiliz erkeği muhafazakârdır; başka biçim bir kostüm veya bir şapka almak kararını verebilmesi İçin birkaç sene düşünmesi lâzımdır. İngiliz kadını görünüşe göre kayıd-sızdır; fakat daimî üç korkunun tesiri altındadır: İhtiyarlamak korkusu; kocasının hoşuna gitmemek korkusu, çocuklarının büyüyüp kendisinden ayrılmaları korkusu. İngiliz erkeği hakkında bü* şey denil-mezse de hangi kadın, b.raz bu korkular içİnde yaşamaz? Adana felâketzedeleri için Ankara kulüplerinin i,lir ak ettikleri tu rnuva pazar günü başlıyor Ankara Bölgesi Futbol Ajanlığın' dan: Adana felâketzedeleri menfaatine 24.1.937 pazar günü başlayacak olan futbol turnuvasının fikstürü şöyle tesbit edilmiştir: 1 — Çankaya - Demirspor Muhafız Gücü - Ankara Gücü 2 — Kırıkkale Gücü - Güvençspor Gençler Birliği - Altmordu 3 — (Çankaya - Demirspor) galibi - (Muhafız Gücü - Ankara Gücü) galibiyle (Kırıkkale - Güvençspor) galibi - (Gençler Birliği - Altmordu) galibiyle karşılaşacaktır. 4 — Final Tekirdağ halkevinde zehirli gazlar hakkında konferans Tckirdağı 20 (A.A.) — Halkevinde dahiliye uzmanı Dr. Hakkı Kutkam tarafından zehirli gazlardan korunma hakkında konferanslar verilmektedir. Konferanslara bütün memurlar, halkın pek çoğv derin bü- alâka göstermektedir. Bina ve arazi vergilerinin tahsil zamanları Ankara vilâyeti i-'are heyeti hususi idarelere devredilen bina ve arazî vergilerinin cibayet şekli hakkında bir kara* vermiş ve bu karar vilâyet vasıtasıyla defterdarlıkla kaza maliye teşkilâtına tamim edilmiştir. Bu tamime göre, bina vergisi temmuz, eylül, ikinci kanun aylarının ba» şında olmak üzere üç taksitte ve arazi vergisi ise temmuz, ikinci kânun başlarında olarak iki taksitte tahsil edilecektir. ANKARA HALKEVİNDE KORO KURSLARİ Evimizde geçen yıl olduğu gibi koro dersleri kompozitör Ulvi Cemal tarafından verilmeye başlanacaktır. Kayıt ol-mşh ^ isti ye rj c T^cvİnû^burotÂtn^ müracaat etmeleri ncaTflunur! TCayıt müddeti bü haftadır. HALKEVİNDE EDEBİ BİR TOPLANTI Ankara halkevi edebiyat komitesi, bugünün edebî meseleleri üzerinde konuşmak, ve memleketin umumi edebiyat çalışmalarına nasıl bir veçhe verilmesi icab ettiği mevzuunu tetkik etmek üzere şehrimizde bulunan edebiyatçıları samimi bir toplantıya çağırmıştır. Önümüzdeki pazar günü saat 15 de verilecek o-lan bu çaya bütün maruf cdiblerimi» davet edilmiştir. HALKEVİ BAŞKANLIĞI DAN: Evimiz kitap saray ve yayın komitesine seçüecek bir üye için 23-1-1937 cumartesi günü saat 15 de kitap saray ve yayın şubesi üyelerinin toplanmaları rica olunur. İstanbul elektrik şirketi hakkında yeni bir tahkikat (Başı 1. inci sayfada) dığı delilli raporu Bakanlığa vermişti- Vekâlet tahkikat raporunu kaçakçılık kanununun hususi hükümlerine go-re aid olduğu ihtisas mahkemesine vermiştir. Bu hususta ihtisas mahkemesinin usulen lâzım gelen tahkikat ve tı-kibata başladığı da öğrenilmiştir. Elektrik şirketinin İmtiyaz mukavelesin* tamamen aykın olan bu gibi yolsuzluklarından ve kanunsuz muamelelerinden başka tesisatının da mukavele ve şartnameleri hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Şirket tarafından da kabul ve itiraf olunan bu fennî noksanları etraflıca tetkik ve şebekenin kapasitesinin latan bul un ihtiyacına vc mukavelenin hükümlerine uygun olup olmadığın* tespit için mütehassıs mühendislerden; mürekkeb bir heyet mahalline gönderilmiştir. Heyetin tetkikleri devam et-' mektedir. Gene aynı kaynaklardan tPj dığımız haberlere göre bu tetkikler ne-' ticesinde tanzim edilecek rapora göre lüzumlu idarî tdbirler alınacaktır. 21/1/1937 ULUS — 3- //i h ıııa/ İNGİLTERE VE FİLİSTİN Petrograd'da İmzalanan "trıpar-tid,, mukavele»! ve Sykes - Picot an-laşmasiyle osmanlı imparatorluğunun arab memleketleri İngiltere ve Fran. sa arasında paylaşıldıktan sonra İngiltere, 1917 senesinde Dış Bakanı Balfour'un beyannamesiyle Filisinde bir yahudi yurdu kurmak kararını ilân etmişti. Bu karar ilân edildiği zaman, osmanlı imparatorluğu henüz harbda mağlûb olmamıştı. Arab memleketlerinin tamamı da ingilizlerin ellerinde değildi. İngilizler bir dereceye kadar arabların da yardımı ile imparatorluğun arab memleketlerini işgal ettiler. Bu memleketlerin mukadderatı meselesi Paris görüşmelerinde bahis mevzuu olduğu zaman, orada eski Meleke Şerifinin oğ. lu Feysal da bulunuyordu. Arabları temsil ettiğini İddia eden Feysal, İn gilterenin Sykes - Picot anlaşmasından evel, bütün arablara yaptığı bir vaidden bahsetmişti. Mekke Şerifi Hüseynin osmanlı imparatorluğuna karşı harekete geçmesine âmil olduğu beyan edilen bu vaide göre, ingiltere, arab memleketlerinin tamam-lığını kefalet altına alıyordu. Fakat Feysal Lavrence tarafından ikna e. dildi. Ve 3 ikinci kânun 1919 tarihinde Siyonistlerin mümessili olan YVeismann ile imzaladığı bir anlaşma ile Filistinde yahudî yurdu kurulmasını kabul etti. ingilizler de Balfour beyannamesinden sonra da devam eden arab yardımını ve arab mümessili Feysal'ın imzaladığı itilâftan da kuvvet alarak Filistinde bir yahudi yurdu tesis etmeğe başladılar. Bu programın tatbiki hayli ilerlemiştir. Harbdan evel, arab nüfusu yüzde doksandan fazla iken, bu gün yüzde yetmişe inmiştir. Arab topraklarının büyük bîr kısmı yahu-dilerin ellerine geçti. Teşkilâtlı yahu-dilerin rekabeti karsısında Filistin arabı inkıraz tehlikesine maruz görünüyor. Bu korku iledir ki arablar altı ay evel. yahudilere karşı harekete geçmişler ve umumî grev ilân etmişlerdi. Yahudi - arab mücadelesi aylarca sürüp gitti. Nihayet ingiltere Filisti-ne asker ve bu arada da bir tahkik komisyonu yolladı. Bunun üzerine a. rablar greve nihayet vermekle beraber tahkik komisyonuna karşı da boykot ilân etmişlerdi. Uzun zaman-danberi Filisinde tahkikat yapmakta olan bu komisyondan arablar şimdiye kadar uzakta kaldılar. Komisyon nihayet ayın on ikisinde Filis-tinden ayrılacağını bildirince, diğer arab hükümdarlarının tavassutu ile Fİ listin arabları komisyon ile temas etmeğe karar verdiler. Birkaç günden-beri Filistinin ileri gelen arabları komisyon huzurunda dinlenmektedir. Arablar yeni bir şey söylemiş değillerdir: Filistinde bir yahudi yurdu kurulmasını asla kabul edemiyecek-lerini. bunu büyük harb içinde ilci¦ sürülen milliyet prensiplerine mugayir bulduklarını, İngiltere tarafından takib edilen siyasetin arabların im. hn siyle neticeleneceğini tekrar ettiler. Filistin meselesi bir çıkmazda gibi görünüyorsa da imparatorluğa a-id çetin meselelerin hallinde müstesna bîr kabiliyet gösteren ingiltere-nin bu işî de halletmesi beklenir. Bu maksadla ingiliz . arab ve Yahudilerin iştirakiyle Londrada bir yuvarlak masa konferansının toplanmasından bahsedilmektedir. A. Ş. Esmer MS MAlIltEllBıI asm ıcmaıı Avam Kamarasında Konuşmalar neticesinde hiç bir karar verilmedi Şahinşahın karan Fransız Kamoyunu ve gazeteleri müteessir etti Paris, 20 (A.A.) _ Şahinşah Rıza PehleviYıin sefir vc fevkalâde murahhası Ebülkasım Furuhar'ı geri çağırması ve İranın 1937 enternasyonal Paris sergisine iştirakten vaz geçmesi ka-moyu müteessir etmiştir. Gazeteler de Şahinşahın bu kararından dolayı büyük bir teessür izhar etmektedir. Fransız mecmualarından birinin kullandığı bir kelime oyunu bu kararlan lebel iyet vermiştir. B. Attli kabineyi asilere Londra, 12 (A. A.) — Dün Avam kamarasında dış işlerin konuşulması neticesinde hiç bir karar verilmemiştir. B. Attli kabineyi âsilere yardımla itlutm ediyor Londra, 20 (A. A.) — B. Eden'in nutkundan sonra söz alan işçi lider Attli, hükümeti, general Frankoya kolaylık göstermiş olmakla itham ederek, karışmazlığın bir komedyadan başka bir şey olmadığını teslim etmek zamanı geldiğini söylemiş ve demiştir ki: '*— Bu işe bir nihayet vermek ve ispanyol hükümetine kendini müdafaa için muhtaç olduğu silâhları vermek lâzımdır." B. Attli'nin sandığına göre, faşist devletler karışmazlık anlaşmasını hüsnü niyetle tatbik etmek arzusunu bes-lememişlerdir. Demokrasi, eğer yaşamak istiyorsa, diktatörlüklere karşı mukavemet etmelidir. B. Edenin beyanatını prensip itibariyle tasvip eden liberal lider Sinkler, hükümetin, italyan - ingiliz anlaşmasında İtalyadan karışmazlık hususunda hiç bir garanti istememekle bir zâf e-seri göstermiş olduğu kanaatindedir. B. Sinkler, Milletler Cemiyeti toplanmasını ve İspanyaya kanunsuz müdahaleye engel olmak istiyen bütün devletlerin işbirliğine çağrılması lâzım geldiği fikrini ileri sürmüştür. İngiliz gazetelerinin B. Eden'in nutku etrafındaki tefsirleri Londra, 20 (A. A.) — B. Eden'in dün avam kamarasında söylediği nutuktan bahseden Taymis gazetesi, bakanın bilhassa bir yanlış anlayışı giderdiğini, filhakika ingiliz - italyan anlaşmasrn-ın İspanyanın herhangi bir kısmında hâkim olan hükümetin şekli ne olursa olsun, herhangi bir yabancı devlete İspanya işlerine karışma hakkı veren hiç bir kelimr olmadığını bildirmektedir. Deyli Telegraf, B. Edeni Yi bir memleket hükümetinin şekli o memleketin kendisine aid bir iş olduğunu ve bu sahadaki görüş ayrılıklarının politika veya ekonomik anlaşmalar akdine engel olmaması İcabedcceğini söylemekle doğrudan doğruya Almanyaya hitab etmiş olduğunu bildiriyor. B. Hit'.er, dün tekliflerini yapmağa açıkça çağrılmış bulunmaktadır." Morning post gazetesi, münhasıran ispanya meselesiyle meşgul olarak, enternasyonal ve denizden bîr kontrol projesinin Avrupa barışı için çok tehlikeli bir şey olduğunu yazıyor. Deyli Meyi gazetesi, B. Eden tarafından Almanyaya sorulan suallerden bahsediyor ve bakan'ın ihtarlarını yalnız Almanyaya yapmasın: hayretle karşılıyor ve diyor ki: "Bakan gittikçe çoğalan beynelmilel muhalefetler hakkındaki muahaze-lerini ve yahut başkalarının işlerine müdahale edilmemesi hakkındaki müracaatını başka memleketlere yapmalı idi." Gazete ingiliz silâhlanmasını müdafaa ederek diyor ki; "Barışın garanti altına alınması, yalnız, kuvvetli bir İngiltereye dayanarak ananevî diplomasi ile mümkün olur. Cenevreyc göz kırpmak ve yahut dişine kadar silâhlı devletlere nasihat vermek bir felâketin husulünü teminden başka şeye yaramaz." B. Eden'in nutku ve italyan basını Roma, 20 (A.A.) — Gazeteler, B. Edenin nutkunu çok geniş olarak vermekte ve hattâ italyan politikası ile hemahenk olmıyan kısımları dahi hiç bir tefsire girişmeden italyan kamoyu-na bildirmektedir. yardımla itham ediyor Bu hâdise şu cihetten bilhassa mühimdir ki, birkaç gün önce italyan gazeteleri, fransızlann çıkardıkları kanun projesini açıkça tenkİd clmişler, Bolşevizm aleyhtarı bir bîok vurulması lüzumunu ileri sürmüşlerdir ve İtalya ile Almanyanın İspanyada şu veya bu şekilde bir hükümet kurulmasına muhalefet edeceklerim teyid eylemişlerdi. İngiltere ile yeni kurduğu münasebetleri idame ettirmek arzusunda bulunan Italyanın bundan böyle ingiltere aleyhine açıkça vaziyet almıyacağı hakkında son Göring . Musolini konuşmalarında sezilen duygular bu suretle teeyyüd eder gibi bulunmaktadır. Di.1 fo Glırçester A.ske.» meslekten ayrılıyor Londra, 20 (A.A.) — Resmen bildirildiğine göre. Dük do Gluçestcr kıral Georje'a vazifesinde yardım edeb'lmek için askeri meslekten ayrılmıya karar vermiştir. Cenevred e (Başı I. inci sayfada) "Bugün Fransa, kânunuevelde Milletler Cemiyetinde izah olunan hukukî tezin çerçevesi içinde manda sahibi devlet vazifeleriyle kabili telif tavizin a-zamî haddine varmıştır. Eğer Türkiye dahi Fransanınkine müsavi bir anlaşma arzusu ile mütehassis bulunuyorsa, Sancakta 1921 anlaşması çerçevesi içinde çok geniş bir muhtariyet tesisi yolundaki fransız telkinlerinin iki memleket arasında bir anlaşma için ciddî esas teşkil edebileceğini tasuik edecektir." Uzlaştırma gayretleri Cenevre, 20 (A.A.) — Doktor Tevfik Rüştü Aras ve başlıca mesai arkadaşları bugün saat 12 de B. Sandlcr'in huzuru ile, BB. Delbos ve Vienot ile buluşmuşlar ve Sancak hakkındaki türk ve fransız tezlerini, Fransanın arzu ettiği şekillerde yani milletler cemiyetinin himayesi altında, uzlaştırma gayretlerine devam etmişlerdir. Fransızlar milletler cemiyeti binasın-da vukua gelen bu buluşma, Türkiye ile Fransa arasında bir ihtilâf mevcud olmadığı fakat Türkiye ile milletler cemiyeti arasında bir ihtilâf bulunduğunu söylemişler, türk murahhasları buna derhal cevab vermişlerdir. İtalya konsey toplantısına iştirak etmiyecek Roma, 20 (A.A.) — (Havas) iyi haber alan mahfiller, şimdiye kadar Romanın Cenevre müessesesine karşı vaziyetini değiştirebilecek hiçbir hâdise vukua gelmemiş olması hasebiyle Italyanın Milletler cemiyeti konseyinin bu toplantısına iştirak etmiyeceğinİ beyan etmektedirler. Fransa ile İngiltere arasında mühim konuşmalar mı? Cenevre. 20 (A.A.) — (Havas) Milletler cemiyeti mahfilleri, konseyin bu toplantısı esnasında Fransa ile İngiltere arasında pek mühim konuşmalar yapılacağını sanmaktadırlar. Sancak davamızın görüşüldü ğü Cenevreden bir görünüş SON DAKİKA B. Aritanın Japon diyetinde bir nutku Tokyo, 20 (A.A.) — Dış Bakanı B. Arita Diyette ehemiyetli bir nutuk söylemiştir. B. Aıita nutkunda, Japonyanın, Uzak Şark'ta huzurun tesisine çalıştığını, alman - japon anlaşmasının gayesinin komitenin faaliyetini Önlemek için yapıldığını, MançukoYıun her sahada büyük ilerlemeler kaydettiğini, Çin ile Japonyanın münasebetlerinde Japonyanın kati bir anlaşmayı ısrarla istediğini vc Siyanfu meselesinin sebeblerini anlatmıştır. Suriye alevî ve dürzî topraklarım resmen ilhak etti Kudüs, 20 (A.A.) — Suriye hükümeti, şimdiye kadar kısmen müstakil bir idareden istifade etmiş olan Alevî ve Dür/.i topraklarının Suriyeye tam olarak iltihakını resmen ilân etmiştir. Şam hükümeti bu topraklarda kendisi tarafından tayin edilen valilikler tesis etmiştir. Bulgar - Yugoslav paktı imzalanıyor Bclgrad, 20 (A.A.) — Resmî kaynaktan bildirildiğine göre, bulgar - yugos-lav dostluk paktı önümüzdeki pazar günü Belgrad'da imzalanacaktır. B. Ruzvelt parlamentoyu açtı Vaşmgton, 20 (A.A.) — Cumhur reisi bugün parlâmentoya giderek mutad yemini yaptıktan sonra toplantı devresini açmıştır. SANCAKTAKİ TAHRİKAT Cumhurî/ef'te Yunus Nadi, Sancaktaki muhtelif unsurları birbirlerine düşman yapmrya matuf mü s t emi ek e-ci siyasetten bahsederek diyorki : "Fransız müstemleke memurlarının unsuru unsura düşman yapmak yolunda çalışan siyasetine mukabil biz türkler ırk ve dîn farkı gözetmeksizin bütün çevremizdeki insanların in. sanca bir kardeş hayatını yaşamalarını istiyoruz. Cumhuriyetle Abidin Daver Fransızca Vu gazetesinde Eram İsmile çıkan ve hakikatte Aram adında bir Taşnak Ermeni tarafından yazıldığını tahmin ettiği makaleyi mevzuu bahsederek. Türkiyede Ermenilere zulüm edildiği, bütün haklarının ellerinden alındığı tarzda hakikatle taban tabana zıt en çirkin iftiraların memleketimizde yasayan bütün Ermeni vatandaşlarımızın nefretlerini mucip olacağını söyliyerek, bu neviden komiteci tezvîratile hakikatle, rin tahrif edilemiyeceğini anlatıyor. KOYLUMUZUN DURUMU Kurun.da. Asım Us, birçok ziraî mahsullerin fiatlarında görülen yükselişin memnuniyet verici bir hal olduğunu kaydettikten sonra, yalnız, türk ziraatının en mühim çalışma sahası olan hububat fiatlarmdaki yükselişin aynı nisbetlerde olmadığını ve buğday ekicinin henüz istediğimiz refah seviyesine kavuşmuş olmadığını anlatarak, bir gün, fazla buğday mahsulümzün elimizde kalması ve ihraç imkânlarının bulunamaması gibi bir vaziyet karşısmda kalmamak için buğday istihsalinin maliyet fia-tını düşürecek tedbirlerin almması lüzumunu ileri sürüyor. GAZETELERİMİZİN VAZİFELERİ 7*an'da Ahmed Emin Yalman, türk mîlletinin, geçirmiş olduğu büyük felâketlerin verdiği ibret dersiyle, millî müdafasına teallûk eden bütün meselelere karşı son derece alâkalı ve uyanık bulunduğunu kaydettikten sonra, bu alâkanın yurdun iktisadî meseleleri sahasında aynı derecede mevcud olmadığını, bunun da halkımızın ekonomik terbiyesinin noksanlığı yüzünden olduğunu ileri sürüyor. Gazetelerin, memleketin iktisadî kalkınmasına birinci safta bir ehemiyet vermeleri lüzumuna kani olan muharrir, bazı garb memleketlerindeki hafif neşriyat gazeteciliğinin başarılması gereken bunca davalara sa. hib Türkiyede hayat hakkına malik olmadığını, iktisadî yükselişimizin merhalelerini takib etmeyi halkta bir nevi spor zevki haline getirecek propagandaların gazeteler vasıtasıyle yapılması icab ettiğini müdafaa ediyor. MEMURLUK HAYATİNDA ISLAHAT Son Posta'dn Muhiddin Birgen, memurun ve hususiyle küçük memurun umumî hayatımızın tanziminde oynadığı büyük role işaret ederek, bu hazırladığımız kanun ve kararların tatbiki doğrudan doğruya onların himmetine ve çalışmasına bağlı olduğu için. memur zümresinden muayyen bazı vasıfların aranması icab ettiğini, ancak buna mukabil de onlara bazı avantajlar temin etmek lüzumunu ileri sürüyor. Muharrire göre, en küçük memurlara bile, çalışmaları ve gayretleri nisbetinde ilerlemek ve derece almak imkânları verilmeli, fakat bu ilerleme, tali ve tesadüflere bağlı kalmayarak otomatik bir şekilde olmalıdır. DAĞLARA RABGET Ahşam'â* "Akşamcı., dağlara tırmanmak ve dağ sporları yapmak itiyadının bizde gitgide yayıldığım memnuniyetle kaydederek, dağ sporlarının vücud ve zihin üzerinde yaptığı faydalan anlatıyor. Muharrir, yazısının sonunda, Uludağa çıkmak üzere gelenlerden Bur sanın çok menfaat temin etmesine rağmen halâ bn dağda modern konforu haiz büyük bir otel yapılmamış olmasından şikâyet ediyor. Bizim bildiğimiz, Uludağ'da boyla modern bir otel mevcuddur, ayrıca dağ sporcuları için konaklar da vücuda getirilmiştir. ULUS 22 SONKÂNUN 1937 CUMA $0n ^AâCJrVCR ON YEDİNCİ YIL. NO: 5563 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Konsey azası, bilhassa dost ve müttefik İngiltere, Sovyet Rusya ve Romanya Hariciye Nazırları meselenin kısa bir zamanda halli için uğraşmak hususunda büyük bir arzu ve temayül göstermektedirler. Cenevre'de Türk ve Fransız Delegasyonları arasında temaslar başladı Konsey, Sancak davamızı gelecek hafta içinde konuşacak Cenevre, 21 (A.A.) — Konsey bugün ilk içtimaını yaptı. Alelusul yalnız ruzname işi ile meşgul oldu. Hatay meselesi ruznamede mevcud olmakla beraber gelecek Gündelik VAZİYET Falih Rtfkı AT AY Anadolu Ajansının dünkü tebliğini gazetemizde okuyanlar, Mösyö Blum'un yılbaşı tatilinden pek de istifade etmemiş olduğuna hükmetmiş olsalar gerektir. Çünkü bu mütaleaname, de, Türkiye teklif projesindeki vuzuh ve katiyetten pek az eser görülmekte idi. Halâ muhterem fransız Başvekili Sancak davası dosyalarını gözden geçirmiş olsa bile, bu dava etrafındaki münakaşalar edebiyatı hakkında kendisine hiç bir malûmat verilmemiş olduûuna hükmetmek de yanlış olmaz. Bizi teskin ve Hatay türklüğünü memnun edeceği zannolunarak Suriye'yi müstakil bırakıp çekilirken, türk sancak üstünde manda devam ettirmek gibi bîr mülâhaza ortaya sürmek oldukça garibti. Cenevre'de mesul delegasyonlar arasında iki gün devam eden müzakereler ise söyle hulâsa olunabilir: fransız delegasyonu, Milletler Cemiyetinin meşhur usul yollarmın hepsine ayrı ayrı başvurarak, türk isteklerini akim bırakmaca çalıştı. Heyetimizin uyanıklığı karşısında, bu gayretlerin hepsi bosa gitti. Belki bu tecrübe fransızları, artık, meselevî halletmek için iyi niyet ve cehid göstermekten gayri faydalı bîr hareket olmryacağına inandırmıştır. 24 saattenberî iki tarafla temaslarına başlamış olan bitaraf reisin, fransızlar tarafından tutulduğunu söylemiş olduğumuz Prosedür tabiyesine âlet olmayacağına da inanmak istiyoruz. Henüz itimad ettiğimiz ikinci bir nokta da. işin vphimlipi göz önünde tutularak, nihayet iki tarafı birleştirici bir hal sekli bulunabileceğidir. Bugünden itibaren diğer devletlerin murahhasları dahi Sancak anlaşmazlığının halline yardım e-deceğini farzettikleri yardım ve temaslarda bulunmağa bağlıyacaklardır. Birleştirici yol, fikir ve jnutalca söylerken, her iki tarafa karşı, ayn, samimiyet ve hak gü-derhkle davranmak olduğunu bu murahhasların tamamiyle takdir etmekte bulunduklarım da ümid etmekteyiz. Şimdiye kadar, bazı dostlarımızın yaptığı üzere, yalnız fransızları teşci eden garib tutum, Milletler Cemiyeti önünde de devam edecek olursa, bunu sadece dostluğa aykırı bir hareket olarak görmekle kalmıyacağız: meselenin halledilmesi arzu olunmadığı kanaatine de varacağız! hafta içinde ne gün müzakere olunacağı henüz malûm değildir. Dr. Rüştü Araş bugün B. Eden ile görüşmüş, konsey içtimamdan sonra da Litvinof'la mülakat etmiştir. Yarın hususî mahiyette yeni bir toplantı yapılarak Türkiye -Fransa noktai nazarlarının raportörün huzuru ile müzakeresine devam olunması beklenmektedir. (Sonu S inci sayfada) C. H. P. Genyonkurulu Umumî Müfettişlerin iştirakiyle parti ve halkevleri üzerinde uzun ve faydalı görüşmeler yaptı Ankara'da bulunan dört Umumî Müfettişin de iştiraki ile Dahiliye Vekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Şükrü Kayanın başkanlığında bugün toplanan Genyönkurulda Parti ve Halkevleri üzerinde uzun ve faydalı görüşmeler yapılmıştır. Umumî Müfettişler kendi mıntakalarındaki bu teşekküller hakkında izahat vermişler ve ihtiyaçları bildirerek ilerisi için direktifler almışlardır. Vekiller heyeti iki defa toplandı İkinci toplantıda Mareşal da bulundu İcra Veklileri Heyeti saat 15 ds Başvekâlette Başvekil tnönü'nün liuşkanlı ğ inala toplanmış ve müfettişi umumileri dinlemiştir. Gece Başvekil evinde icra Velcilleri Heyetini Mareşalla beraber tekrar toplamıştır. (A. A.) it Yaşasın müstakil Hatay!,, Hataylılar görmenleri bu sözlerle karşıladılar Tazyik ve zulüm devam ediyor Halep, 21 (Hususî) — Görmenler a-yın 18 inci günü Türkiye hududuna yakın Karayılan köyüne gelmişler ve halkla temas etmişlerdir. Halk kendilerini "Yaşasın müstakil Hatay" diye karşılamışlardır. Görmelilere iskenderun İstihbarat tercümanı Yanko tercümanlık etmiştir. Yanko türklerin verdikleri cevabları tahrif etmiştir. Türkler tevkif ediliyor Hama, 21 (Hususi) — Reyhaniye-deki hâdiseden dolayı aranmakta olan 14 türkten on ikisi tevkif edilmiştir. Diğerlerinin ölü veya diri olarak ele geçi- Cüzel Antakya'dan bir görünüş rilmelerİ hakkında emir verilmiştir . Tazyik ve tehdid Humus, 21 (Hususi) — Kırıkhan'da türkler, fransızlar ve mahallî hükümet tarafından tahrik edilen gayri mesul şahıslar tarafından tehdid edilmektedir. Ermeni mahallesinde oturan türkler canlarım, mallarım emniyette görmedikleri için türklerin kesafetle bulundukları yerlere taşınmışlardır. (Sonu 4. üncü sayfada) Fık, Yıl 7270 Hükümetimizin Fransız Başbakanına muhtırası ve gelen cevap Sancak hakkında bir türk - fransız muahede-namesinin akdine esas olmaya hizmet edecek prensiplerin ifadesini muhtevi olarak 11 kânunusani 1937 de hükümetimiz taralından fransız başbakanına verilen muhtırayı aynen neşrediyoruz : 1 — Suriye, Lübnan ve Sancak üç "Confederes,, devlet teşkil eder. im 2 — Aşağıdaki müşterek işlerde confederationa bırakılan salâhiyet mahfuz kalmak üzere her devlet kendi hakimiyetini tam ve mükemmel olarak muhafaza eder : (Sonu 5. inci sayfada) Fransız başbakanı B. Blum tarafından 11-1-1937 tarihli muhtıramıza cevab olarak gönderilen 19-1-1937 tarihli mektubu aşağıda aynen neşrediyoruz : "— Mesaimin ve düşüncelerimin neticesi şudur : Tamamen Juridique noktai nazardan meseleyi mülâhaza edersem, fransız hükümeti tarafından Cenevre'de müdafaa edilen tezi iltizam etmek mecburiyetinde kalacağım. Lozan muahedename-sinde mevzuu bahis hakimiyetin terki, sancağa (Sonu S. inci sayfada) ispanya hâdiseleri Dün İspanyada Madrid ve Malağa şehirleri bombardıman edilmiştir. Ce-belüttarık'tan müthiş top sesleri duyulmakta ve bunlar, Marhella yakınında büyük bir muharebe cereyan ettiğine delil sayılmaktadır. Resmimiz Asi tayyarelerden bir kaçım gösteriyor. İspanya hâdiselerine aid haberler 5 inci sayfadadır. Amerikada su baskınları Binlerce kişi açıkta kaldı, bir çok ölü var Nevyork, 21 (A.A.) — Beyaz nehir, taşmış ve geniş bir sahayı istilâ etmiştir. Hazeltonind şehrinin büyük bir kısmını sular istilâ etmiştir. Şimdiye kadar beş yüz kişi şehirden çıkarılmıştır. Şikago. 21 (A.A.) — Amerikanın merkezinde ve cenubu şarkisinde vukua gelen feyezanlar yüzünden 20.000 kişinin yersiz yurdsuz kalmış olduğu tahmin edilmektedir. Evansvill, 21 (A.A.) — Birleşik A-merika) Fcyzanlara karşı yapılmış o-(Sonu S. inci sayfada) Alaturka 1270 de sadrazamlardan biri, diğer nazırlarla konuşarak, saraya yeni'bir ıslihat lâyihası daha takdim eder. Başlıca tedbirler [mali muvazene kurmak, irtikâbı kaldırmak, demiryolları yapmak v. s. gibi] arasındr ikisini zikredelim: 1 — Ağaç dikmek, 2 — Ormanları zabıt ve rabıt altına almak. 1270 den 1932 ye kadar tam 82 sene geçti. Biz dahi Türkiye ormanlarım kurtarmak çarelerini düşünmekteyiz. Bu arada osmanlı imparatorluğundan birçok parçalar. Avusturya - Macaristan veya eski Rusya imparatorluklarına intikal etti. Onlar, bu topraklardaki 1270 tahriblerinin önüne geçtikten başka, yeni ve büyük orman-lıklar yetiştirdiler. Hattâ bunlardan bile bir kısmını tekrar tahrİb etmek fırsatı elimize geçti. Halk baltasından ormanları korumak için Avusturya ve Rusya usulleri basitti; ormanda odun ve sair köy ihtiyaçları için kesilecek ne varsa devlet hepsini ormanların kenarlarına yığar ve köylülere taksim eder. Husust kimselerin ormana girmeleri sadece ve ölüm tehlikesi ile yasaktır: istihkâma girmek gibi.' Fakat asıl kaçakçılar ve tahribçiler bizde ormanlar içine yerleşmişlerdir. İlk ve başlıca tedbir, bunları d ü z*-lere indirmek, ve onların, topraksızlık veya toprak verimsizliği yüzünden, ister istemez yaptıkları zararların önüne geçmektir. Orman kanunu ile uğraşan arkadaşlarımıza bir şey hatırlatmak istiyoruz: niçin koru yetiştirenlerden ağır vergiler alıp, asırlık ağaçlıkları arsa arsa parçalatıyoruz ve boğaz içi sırtlarında olduğu gibi, tabiatı' tekrar soyduruyoruz? Her hususî ev ve köşk için muayyen bir mikdar. S veya 10 dönüm, bir arsadan vergi almak ve meyvasız ağaç ekilerek koru yetiştirilmek şartı ile, diğer kısım araziyi vergiden affetmek yerinde bir tedbir olmaz mı? Ağaç primi! - Fatay ULUS 22 / 1 / 1937 GÜNEŞ - DİLMETODİLE Dinamo, Dinamik, Dinamit... Grupu üzerine bir etüd tecrübesi Ahmet Cevat EMRE Etüdümüze konu aldığımız terimler grupuna giren sözler pek çoktur, ve pek küçük telâffuz farklarİyle bütün Avrupa dillerinde kamusal olarak kullanılırlar. Konkre ve abstre kuvvetler ve onlarla ilgili bütün teknik veya teorik şeyler: birçok ölçüler, makineler, cihazlar, fizik bahisleri, patlayıcı maddeler, enerji hamilleri, otorite mümessilleri v.b. bu din - ve dinara - temlerinden teşkil edilmiştir: din, dinam, dinamide. dinamiğ. dinamik, dinamo, dİnamoloji, dinamizm, dinamojeni, dinamometre, dinamoskop. dinast, dinas-ti v.b. Bütün diksiyonerler bu grupun grek-çede "kuvvet,, demek olan dinamîs sözünden çıkmış olduğunu yazıyorlar. Bailly'nin grekçe - fransızca lügatinde dınamı's'in başlıca manâları şöyle tes-bit edilmiştir (sah. 542). 1. Elden gelmek, güç yetmek fakültesi ; II. filozofi terimi: kudret (yani olmak "etrc„ veya bolmak "devenir,, kabiliyeti); III. iktidar, kudret, kuvvet: 1) fizik küvet, 2) moral küvet; 3) tabiatın, nebatların, toprağın küvetleri, hasaları; ilâç bitikler; ilâcm tesiri, mucizeli tesir, mucize; paranın krymeti; sözün kıymeti; hesapta: adedin karesi (murabbağı), kübü (mülıâ-bı); 4) askerî kuvvetler; IV. abstre o-larak iktidar. Grekçcde din - teminin yarattığı BÖz ailesi de geniştir: dı'nat-os "küvetti kudretli; mümkün", dinir-os "kuvet-li, kudretli", dînast-îs "hükümdarlık temsil eden, şef, reis, hâkim, hükümdar", dînasis "küvet, kudret", dinat-is = dinastis v.b. Grekçcde geniş bir semantik ailesini işaretliyen ve bugünkü kültür terminolojisinde önemli bir rol oynıyan bu din - teminin etimolojisi nedir? Avrupa etimolojistleri kelimenin orijinini ne dereceye kadar aydınlatabiliyorlar? Şimdi de bunu görelim. Grekçenİn en İyi etimolojik lügatini yazmış olan fransız âlimi Boisacq bu temin fiğil şekli olan din-amai sözünde şu izahı veriyor (S. 204) Din-amai = "elden gelmek, güç yetmek", dinatos "kabiliyetli, kabil, mümkün", dinamİs "kudret, iktidar", dinastis "şef, hâkim, efendi", Etimolojisi karanlık. "Smidt gr. dinamaİ ye sanskritçe vunati "tahrik etmek" sözünü yaklaş-tırmışsa da bunu Osthoff ile Bnug-raann redetıniştir. "Fröhde ile Fick gr. dinam-ı eski lâtince duenos, duonos (— lâtince bo-nus) "iyi** sözü ile birleştirirler, ve takdir olunmuş, iyi bulunmuş** manâsına gelmek lâzımgelen bir italik dve-dos sözünün varlığını farzederler. "Şu yaklaştırmalar da yapılmıştır: lâtince duruş "sert'» (Fİck, Hirt); lâtince dûrâre "sürmek, devam etmek" (fick), lâtince dudum "çoktanberi", gr. dîn "uzun zaman"; eski irlanda dilinde dûn "kale", goluva dilinde -danan idem, anglosaksonca tun (ingilizce town "şehir"), eski almanca zun "koru, enelos" (Fick); fakat bu sözler manâca küvet ve kudret anlatan di-tta/naiden uzak kalırlar.,, "Şu yaklaştırmalar da öyledir: got-ça tauyan "yapmak", orta almanca xûwen "ileri hareket etmek", eski almanca zawen "muvaffak olmak", sanskritçe duvah "ileriye doğru çabalayıp (Hirt), sanskritçe dûrah "uzak" (Osthoff); Lorenz ise gotça tauyan'ı grekçe dulos "esir" ile birleştirilir.,, Alois VValde ise, zahir etimolojisini bulamadığı bu kelime grupunu hiç trete etmiyor. işte Avrupa etimolojistleri bu ö-nemli kültür terimlerinin etimolojisi üzerine bizi aydınlatamıyorlar; birinin yakıştırdığını öbürleri beğenmiyor ve arart'rmaları sonunda verilebilen en kesîn hüküm etimolojisi karanlıktan i-baret kalıyor. • • * Avrupa etimolojistlerinîn aczi görüldükten sonra, konumuz olan din- teminin ve ondan muhtelif formatîf unsurlarla çıkan sözlerin Güneş - DİI prensipleriyle analizini yapalım. Bu tem ve sözlerin etimolojik formülleri şunlardır: (1) (2) (3) (4) (5) L din- : eğ+ed+ in+—. 2. dinam- : „ + „ + „+am + — 3. dinamo : ,, + „ + „ + ^ + oğ 4. dinamik : „ + „ + „ + ,, + ik 5. dinamit : „ + „+ „ + „+ it v.b. Bu tem ve sözlerin teşkiline hizmet eden unsurların semantik kıymet ve delâletleri gayet sarih ve reel manâlara son derece mutabıktır: (1) eğ- ana kökü güneşin küvet ve kudret, hâkimlik, hükümdarlık vasfını ifade eder; (2) -ed- dinamik unsuru ana kökün ifade ettiği küvet, kudret, hâkimiyet anlamını yapıcılıkla temsil eder; (3) -in- unsuru bu küvet, kudret, hâkimiyet anlamının "ego,, da ve ona en yakın sahada tecellisini gösterir. İşte "eğedin" den gelişen din- teminin ifade ettiği anlam "ego., da ve en yakın sahada küvet ve kudretin temerküz ve tecellisidir. Buna ilâve olunan: (4) -a/n- unsuru o küvet ve kudretin bir obje veya süjeye teallûkunu anlatır; bu temin muhtelif tamamlayıcı unsurlar alarak türettiği sözlerin hepsinde bu anlara vardır: (5) inci -oğ, -ik unsurları tamamlayıcı vc isimlendiricî bir rol oynuyor; -ît unsuru ile tamamlanan "dinamit,, i-se dinam'dan anlaşılmakta olan küveti; enerjiyi yapan objeyi ifade eder. İşte, Güneş - Dil teorisiyle yürütülen analizin verimleri, bütün bu kelimelerde, reel istimallerle büyük bir mutabakat arzetmektedir. Bu suretle, bu misalin de tanıklığı şimdiye kadar yapılmış olan nice misallerin şehadet-lerine katılarak teorinin dayandığı en-düktif ispatı teyid eder. (Sonu var) Ziraat Vekâleti teşkilât kanunu projesi Kamutay ziraat encümeni ziraat vekâleti teşkilât kanununun ziraat kısmının müzakeresini bitirmiştir. Encümen bugünlerde diğer kısımlar üzerinde müzakerelerine başlayacaktır. Çankaya belediyesi için Dün iniilıu.» neticelendi. Muuıak kadınlarımı! hemen hepsi reylerini kullandılar Çankaya'da teşkili kararlaştırılan belediye şubesi için üç gündenberİ süren inühab dün saat 17 de bitmiştir. Müntehiblcrin 21 bin olduğu ve 13504 kişinin intihaba iştirak ettiği sayım neticesinde anlaşılmıştır. Dün reylerin çoğu Mamak köyünde, gaz maskesi fabrikasında vc askeri fabrikalarda verilmiştir. Mamak köyü kadınlarının intihaba hemen hemen tamamen iştirak ettikleri memnuniyetle görülüyordu. Varılan netice müntehiblcrin üçte i-kisinin iştirakini göstermektedir. Bundan sonra vilâyetten iç bakanlığa arze-dilecck ve bakanlar heyetinden geçtikten sonra Cumhur Reisliğinin yüksek tasdikine iktiran edilecektir. Teşkilâtın resmiyet kazanması için belediye kanunu mucibince hazirandan itibaren mümkün olacaktır. 555 yeni türk vatandaşı Göç ve iltica suretiyle memleketimize gelen 555 şahsın türk vatandaşlığına kabulü vekiller heyetince tasvib olunmuştur. Tasfiye edilecek tapu ve kadastı o memurları Tapu ve kadastro umum müdürlüğünde yeni teşkilât kanununa göre tasfiye edilecek memurlarını tesbİt etmek üzere umum müdür B. Cemalin reisliğinde bir komisyon kurulmuştur. Komisyon her gün toplanmakta ve memurların sicillerini tetkik etmektedir. Umumî meclis toplantısı Gelen evrak encümenlere gönderildi. Polatlı'da tayyare meydanı yapılacak Vilâyet Umumî Meclisi dün reis vekili B. Ziya Sıdal'ın reisliğinde saat 17 de toplandı. Kâtipler BB. Hilmi At. lı oğlu ve Rıfkı Evren idi. • önce geçen celseye aid zabıt okundu ve kabul edildi. Sonra gelen evrakın okunmasına geçilerek, Ayasın Güdül nahiyesine bir ilk mektep yapılması için mahallinden gönderilen kâğıt Maarif Encümenine, Haymana kazasının ihtiyaçları hakkındaki kaymakamlığın yazısı müteferrika encümenine ve Ankara . İstanbul posta yolcu tayyareleri İçin Polatlıda yapılacak emniyet meydanı yerinin istimlâk tahsisatının verilmesine dair olan vilâyet makamının tezkeresi dahiliye encümenine havale edildi. Türkiye Tiftik Cemiyetitinİn içtima devresinin başlaması dolayısile gönderdiği tezkereye riyasetçe cevap verilmesi kabul edildikten sonra azadan birinin istediği 10 günlük mezuniyet muvafık görüldü. Umumî Meclis üçüncü toplantısını 29 Ikincikânun Cuma günü yapacaktır. Merkez bankamızın yerinde bir yardımı KIZILAY CEMİYETİ GENEL MERKEZİNDEN: Adanada su baskmına uğrryan vatandaşlarımıza yardım yapılmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Umum Müdürlüğünden veznemize on bin lira yatırılmıştır. Sayın Bankanın felâkete uğrayan yurddaşlarımızın acılar, nı dindirmek hususunda yapmış olduğu bu yüksek yardımdan dolayı gerek felâkete uğrayanlar ve gerek Cemiyetimiz namnıa teşekkürlerimizi arzeylcrîz. Kadıköy su şirketinin satın alınması İstanbul, 21 (Telefonla) — Kadıköy Su Şirketinin satın alınma müzakerelerine yeniden başlandı. Müzakerenin şubatın haftasına kadar bitmesi ihtimali vardır. Ne sol, ne »ati «e*"- Tanınmış mugan- ?= ni Jean Kiepura polooyalı, futbolcu vc avukattır. Sesi çok güzel olduğu için 1924 d enberi sinema artistidir. Geçenlerde, gene kendî kadar tanınmış, bülbül sesli Martha Eggerth'le evlendiğini bilirsiniz. Brüksel'de, yeni evlileri ziyaret eden bir gazeteciye Kiepura beyanat vermiştir : — Cihan vaziyetinin bu kadar gergin olduğu bu devirde sanatkâr sanalın evrenselliğini ilan etmelidir. Ben ve Martha politikacı değiliz. Fakat politika ile uğraşsay-dık prensipimiz şu olurdu: "iyi niyetle ve dost zihniyeti ile halledilmi-yecek dava yoktur. Biz ne sol, ne sağ, ne de merkez İçin teğanni ediyoruz. Seslerimiz zirve içindir!" İnan mı ya bilirsiniz ! Budapcsti Hirlap'da okunmuştur: "Bİr mürettib, sevdiği kız kendisiyle evlenmek istemediği için ölmeğe karar vermiş ve mürettibhaneye girerek 72 puntoluk harflerle kızın adını yazmış, (yahud tertib etmiş) sonra... yutmuş ve bir iki saat sonra ağrılar içinde kıvranmağa başlamış. Müret-tibi hastaneye götürmüşler, karnından kocaman satın çıkarmışlar, kız hâdiseyi haber alınca bundan pek duygulanmış, onunla evlenmeğe karar vermiştir... Cevaba cevab : Büyük bir mağazada, istediği eşya kendisine derhal gösterilmediği i-çüı hiddetlenen bir kadınla servis şefi arasında : — Eğer sizden biraz da nezaket istemeğe kalkışsaydrm halim neye varrrdı! — Lütfen numunesini gösteriniz, ondan da verelim! Kurnazlık ? — Kim o? — Ev kirasını almağa geldim. — Biz evde yokuz... Kış sporlarına e/fik ı ıı Dantelle Darrieux - Son haftalarda, Ankara sinemalarında bir İki filmini seyrettiğimiz bu değerli ve güzel artistin, Hollywoodda çalışmak üzere mukavele imzalamış olduğunu gazeteler haber veriyorlar Sinemadaki muvaffakiyetlerini gözlerimizle gördüğümüz re tiyatrodaki muvaffakiyetlerini a* gazetelerde okuduğumuz bu genç kadın, kimhilir, Hollywood makiyajcıları elinde, nasd başka bir çehre takma çaktır? Zira Avrupa da tabii birer insan olan ve insan duygulan İfadeye çalışan artistler, Amerika sinema âlemine girince ham madde haline geliyor, hüviyetlerini değiştiriyor ve film yapanların zihinlerinde canlanmış birer manken oluyorlar Danielle Danieuz'ye acıyalım mı? Gazete mi, kahve acentasi mı ? Bir Avrupa gazetesi, abone o-lacaklara bir takım faydalar gösteriyor: Uç aylık abonelere bir liralık kİtab; altı aylıklara bir liralık kitab ve bir buçuk liralık Küvİyye markalı kahve; senelik abonelere bir buçuk liralık kahve ve on liralık kitab.. Bir arkadaş: "hediye edeceği kitab lan okurken uykuyu kaçırmak için kahve içmek lâzım olduğundan olacak!,, dedL Memlekette tasfiye edilecek yabancı zeytînyaglar 1937 malî yılı büdce kanununa bağlı "I" cedveli mucibince muvakkat kabul u-sulünden istifade ettirilmesi muvafık görülen hara zeytin yağı ile pulpe d'olive'-lerin ne şekilde memlekete ithal edileceği ve bunların tasfiye edildikten sonra ne yolda dış memleketlere çıkarılacakları gümrükler umum müdürlüğünce tes-bit edilmiştir. Yalanda gümrüklere bildirilecektir. Orman muhafaza kadrosu askerileştirilîyor Ormanlarımızın daha iyi ve disiplinli bir teşkilât tarafından muhafaza edilmesi ve ormanlarımızın her türlü tecavüz vc tahrİblerden korunmasını temin için hazırlanarak Kamutaya verilen askeri orman teşkilâtı kanun projesinin ihtiva ettiği esaslara göre askerî orman koruma teşküâtı ziraat vekâletine bağlı ve bir tuğ generalin komutanlığında olacaktır. Bu teşkilât, Türkiye ormanlarının genişliğine göre mıntakalara ayrılacak ve tamamen askerî mahiyette ve subayların elinde bulunacaktır. Bu teşkilâta alınacak efrad doğrudan doğruya talimgahlara sevkolunacak altı ay askerî talim ve terbiye gördükten orman' cıbk hakkında da fikir edindikten sonra orman muhafaza kıtalarına sevkoluna-caklardır. Bu teşkilâta alınacak zabit ve gediklÜere rütbe maaşları verilecek bunun dışında bulunan çavuşlara 15. onbaşılara 7,5, erlere 5 lira aylık verilecektir. Afyon istasyonu genişletiliyor Devlet demiryolları Umum müdürlüğü Afyondaki istasyon tesisatının büyütülmesine karar vermiştir. Burada büyük bir makine deposu ve müştemilâtı, rampa ve yolep peronu ı-.1(,,j.,t ,t ve kanalizasyon tesisatı vücuda lec ektir. Tren saatlerinde değişiklik Devlet Demiryolalrı Umum Müdürlüğü bütün devlet hatlarında bu ayın 22 sinden itibaren tatbik edilmek üzere seyrüsefer tarifelerinde büyük bir değişiklik yapmıştır. Bu yeni usule göre yolcular seyahatlerini daha seri vc daha muntazam yapabileceklerdir. Yugoslavya'da açılacak bir sergi Yugoslavyanm Lubyana şehrinde 5-14 haziranda bir ilkbahar ve 1-12 eylülde de bir sonbahar sergi ve panayırı açılacaktır. Yugoslavya hükümeti Belgrad elçiliğimiz vasıtasiyle alâkalılara bu sergiye davet etmiştir. İlkbahar sergisinde hususî surette Sloven gazeteciliği ve ikincide yugos-lav avcılığı ve balıkçılığı hakkında şubeler bulunacağı haber verilmektedir. İstanbul tramvay ücretleri İstanbul, 21 (Telefonla) — Istan-bulda elektrik kilovatı şubattan itibaren 12 kuruş olarak alınacaktır. Tramvay biletleri de bu fiata göre tesbit edilecektir. Halkevi Başkanlığından: Evimiz Halkdersaneleri ve lisan kursları komitesinde açık bulunan iki üyeliğe 28-1-1937 perşembe günü saat 18 de seçim yapılacağından şubeye kayıtlı üyenin Halkevine gelmel' olunur. _ Kamutay Çağrılan Milli Müdafaa Encümeni 22-1-1937 cuma günü heyeti umumiyeden sonra toplanacaktır. İf M t» Malie encümen: bugün umumî hevet içtimaından sonra toplanacaktır. , 22 / 1 / 1937 ulus ) azılarımızın çokluğu dolayısiyle konulamamıştır. Japon diyet meclîsinde gürültülü bir J:oplantı Meclîsin bütün partileri bakanların sözlerini kestiler, başbakana söz söyletmediler Tokyo. 21 (A.A.) — B. Arita, ma-badini dün aldığımız nutkuna devamla. Sovyetler Birliğiyle balıkçılık mukavelesinin yeni bir anlaşma imzalanıncaya kadar uzatıldığını söylemiştir. Sovyet - Mançu sınırının tahdidi ve hâdiselerin halli için tedbir alındığını söyliyen ve bu işin yakında halledileceğine emin olduğunu bildiren bakan İngiliz - japon münasebetlerinden bahsederek karşılıklı menfaatleri telife imkân olmadığını, fakat Japonyanm bunu temine çalıştığını anlatmıştır. Bakan Amerika ile olan münasebetlerin de iyiliğine ve Japonyanm bunları daha ziyade düzeltmek için yaptığı gayretlere işaret etmiş, sözü deniz silahlarının tahdidi işine naklederek, tahdid işi hakkında Japonyanm samimî arzusunu izhar etmekten geri durmadığını anlatmıştır. Japonyanm Adisababa elçiliğini ilga ve yerine konsolosluk ikame etmek hakkındaki kararı ve cenub denizlerindeki hükümetlerle iyi geçinmek hususundaki azmini anlatmış ve Avus-turalya, Felemenk Hindistanı ve ingiliz Hindistanı ile olan müzakerelerin müsbet neticeler verdiğinden bahsetmiş ve menşei asırları bulan japon medeniyetinin yabancı memleketlere neşri lüzumunu kaydetmiştir. Diyet meclisindeki gürültülü toplantı Tokyo. 21 (A.A.) — Royter Ajanımdan: Diyetin bugünkü toplantısında senato, bakanların nutuklarını ba-ridane bir sükût İçinde dinlemişlerdir. Parlamentoda bakanlarm nutukları meclisin bütün partileri tarafından ikide birde kesilmiştir. Bilhassa finans bakanına hücum edilmiş ve Başvekil birinci istizah takririne cevab vermek için ayağa kalktığı zaman sözleri mütemadiyen kesilmiş olduğundan sözlerini işitip dinlemek mümkün olmamıştır. Nihayet Başvekil, hiddetle kürsüden inmiştir. italya dörtler paktına dönmek fikrinde değil Roma, 21 (A.A.) — Havas Ajansından: İyİ malumat almakta olan mahfiller, İtalyanın 1933 tarihli dört devlet paktına dönmek fikrinde olmadığı, çünkü o tarihden beri Avrupada çok mühim siyasî değişiklikler olmuş bulunduğunu beyan etmektedirler. Bu mahfiller, İtalyanın dörtler paktına vücud vermiş olan aynı uzlaşma zihniyetini taşımakta olduğunu ilâve ediyorlar. Bu mahfiller, diyor ki: "Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği, prensip bakımından, büyük Avrupa devletleri zümresi dışında bırakılmaz, öte taraftan Lehistantn da büyük bir devlet olduğunun kabulü ciddi surette göz önünde bulundurmaktadır. Roma - Berlin mihveri siyasi formülünden bahis olan milano nutku ile gtçenlerde İngiltere ile imza edilmiş ola.ı anlaşmaya son derece de mühim »ki siyası hâdise nazariyle bakılmaktadır. Heligoland'a 80 tane ağır top yerleştiriüor Londra, 21 (A.A.) — Mançesier Gu-ardiyan'ın diplomasi muhabiri. Almanyanın şimal denizindeki tahkimatından bahis bir yazısında şöylediyor: ''Tayyare meydanının, tersane ve benzin depolarının inşaatı ikmal edilmiş olan Heligo'.and'a 80 tane ağır top yerleştirilmiştir.^ HA1I1H1IMII FRANSIZ GAZETELERİNE GÖRE Belçika taarruza uğrarsa Almanya onun yardımına koşacak B. Ruzvelt muzzam bir halk kütlesi önünde nutuk verdi Vaşington, 21 (A.A.) — B. Ruzvelt, dün tahlif merasiminden sonra Kapi-tol yakınında kurulmuş tribünden bir nutuk söylemiştir. Bu nutku, tufan gibi yağan bir yağmur altında bekliyen ve soğuktan donmuş olan muazzam bir halk kütlesi dinlemiştir. "Beyaz saray., dan Kapitola giden yol üzerinde on binlerce halk birikmiş idi. Nutkun hitamından sonra B. Ruzvelt, halkın alkış tufanı arasında "Beyaz saray,.a dönmüş ve orada askeri bir geç-id resminde hazır bulunmuştur. Fransız Fasında grevler ve arbedeler Rabat, 21 (A.A.) — Huribga Fosfat madenlerinin yerli işçileri, ücretlerin kâfi derecede arttırılroamış olmasını protesto etmek üzere bir grev ilân etmiştir. Her hangi hâdise çıktığına dair hiç bir haber oktur. Kazablanka, 21 (A.A.) — Frantıı Fasında kâin Curigha'daki Fosfat fabrikalarında yerli grevcilerle, çalışmak istiyen amele arasında büyük bir arbede çıkmıştır. Polis, otuz kadar adamı tevkif etmiştir. Fas şehrindeki otobüs şöferleri ile biletçileri, yeniden grev ilân etmişlerdir. B. Hitler B. Eden'in nutkuna cevap verecek Berlin, 21 (A.A.) — İyi haber alan kaynaklardan öğrenildiğine göre, B. Hitler pek yakında. İngiltere dış işleri bakanının avam kamarasında söylediği son nutka cevab verecektir. B. Eden'in, bu nutkunda, bilhassa Almanya meseleleri Ue meşgul olduğu hatırlardadır. Sanıldığına göre, B. Hitlerin cevabı, B. Edenin nutkunun yalnız bu kısımlarına taallûk edecektir. Berlin mahfilleri nutku müsait karşılıyorlar Berlin, 21 (A.A.) — Havas ajansından: Diplomasi mahfilleri, gazetelerin hiddet ve şiddeti üc tezad teşkil edecek surette B. Edenin nutkunu elverişli bir tarzda karşılamıştır. Korrespondance Politico - Diploma-tiquc diyor ki: "B. Eden'in İspanya ve ispanyollar hakkındaki telâkkisi İspanyanın ve Av-rupanın menfaatlerine yarayacak tek hal suretini göstermektedir/* Berliner Tagelblat diyor ki: "Almanya, karışmazlık işi ile Avru-pamn istikbaline karşı lâkaydiliği biribi-rine kanştıramaz." B. Delbos'un B. Eden'in nutku hakkındaki fikri Cenevre, 21 (A.A.) — B. Delbos. dün gazetecilere beyanatta bulunarak B. İlden m salı günkü nutkunun kendisinde iyi bir intiba bırakmış olduğunu vc bu nutkun ingiliz politikasının devamını ve fransız siyasetiyle olan tam tesanüdünü göstermekte bulunduğunu söylemiştir. B. Delbos, şu sözleri ilâve etmiştir: "— B. Eden'in nutkundaki demokratik ruh da beni çok mütehassıs etmiştir." Paris, 21 (A.A.) — Fransız gazetelerine göre B. Hitler, 30 son kânunda söyliyeceği nutukta Belçikanın bir taarruza uğraması takdirinde Almanyanın, Belçika bilmukabele ayni harekette bulunsun bulunmasın, her halde onun imdadına koşacağını bildirecektir. Alman teklifi hakkında Fransız gazetelerinin fikirleri Paris, 21 (A.A.) — Oeuvre gazetesinde Belçikanın taarruza uğradığı takdirde Almanyanın imdadına koşacağını ilân edeceğine dair olan haberden bahse* den Madam Tabauis, diyor ki: "Bu, çok mühim ve esaslı bir hâdisedir." Madam Tabauis, ilâve ediyor: "Almanyanın teminatı, hiç şüphesiz, Belçikanın bütün Belçika fırkalarının muvafakatiyle 1914 deki tam bitaraflık vaziyetine dönmesine yarayacaktır. Belçika, Fransa ile lngilterenin kendisine katiyen taarruz etrrûyeccklerini pek alâ bilmektedir. Eğer Belçika, toprak bütünlüğünün ihlâl edilmiyeceğine dair Berlin hükümetinden garanti alacak o-lursa, memlekette halkın hiç de iyi bir gözle bakmamakta olduğu silâhlanma Amerikanın harp alacakları Kongre pazarlığa girişeceğe benzemiyor Vaşington, 21 (A.A.) — Hükümet B. Runciman ile B. Mıyemeyer ve B. Bon-net'nin harb borçlarının yeniden tanzimi hakkında yapmaları muhtemel tekliflerim konuşmaya meyilli görünmekte i-se de kongrede, borçların tamamiyle ö-denmesi hususundaki ananevi İsrarından vaz geçeceğine air ufak bir alâmet bile yoktur. politikasına neden dolayı devam etsin " Eko dö Pari gazetesinde Pertinaks, alman hükümetinin gayesi, "Brüksel hükümetinin Fransa ve lngütcre ile tedafüi tertibat almasını güçleştirmek için Belçika bitaraflığının 1914 de olduğu şekilde yeniden kurulması" olduğu müta-İcasında bulunmaktadır. Ami dü Pöple, diyor ki: Flaman kamoyu, alman uluvvücena-bini şevk ile karşılayacak ve bunu 14 tonteşrinde Van Zecland hükümetine zorla kabul ettirmiş olduğu bitaraflık siyasetinin bir mükâfatı sayacaktır. Flaman efkârı umumiyeti. 1914 statükosunu sanki Belçikayı istilâdan kurtarmış gibi, Belçikanın harbten evvelki statükoya rücu edeceği zarınma kapılacaktır. Bu suretle Belçika, Fransadan biraz daha uzaklaşacaktır. İngiltere ve Fransa Almanyaya yardım edecekler, fakat... Londra, 21 (A.A.) — Siyasi mahfiller, B. Blum üe B. Edenin dünkü görüşmeleri esnasında, Almanyaya ehemiydi: bir yardımda bulunmak hususunda aşağıdaki şartlar içinde uyuşmuş olduklarından dolayı memnuniyet izhar etmektedirler: 1 — Almanyaya öteki devletlerle müsavi muamele yapılacaktır. 2 — Yapılacak yardım hiç bir suretle teslihat gayesine tahsis olunmıyacak-tsr. Dış işler bakanlarının dünkü konuşmalarda bulunmaları siyasi mahfillerde tcslihatın askerî büdcelerin neşri tariki ile tedrici surette tahdidi meselesinin görüşülmüş olduğu zehabını uyandırmıştır. SON DAKİKA Diyet meclisindeki gürültülü celseden sonra Japonyada vaziyet çok mühimleşti Kabinenin istifa edeceği veya diyet meclisini kapayacağı söyleniyor Tokyo, 21 (A.A.) — Hükümetin beyannamesini protesto tezahürlerİyle karşılayan diyet meclisinin çok heyecanlı celsesinden sonra kabine, vaziyet hakkında konuşmak üzere toplanmıştır. Kabine konseyden sonra Başbakan B. Hirota vaziyet hakkında imparatora izahatta bulunmak üzere saraya gitmiştir. İmparator, diyet meclisi celsesini 25 ikincikânuna bırakmıştır. Siyasal mahfiller vaziyetin çok mühim olduğu kanaatindedir. Hükümet, muahelefetin hislerine ve saylavlar meclisinin nüfuzuna lâ-yikiyle ehemiyet vermemiş görünmektedir. Bazı mahfillerin kanatma göre, kabine istifa edecektir. Bazıları da hükume.in diyet meclisini dağıtacağını söylemektedir. Karadenizde şiddetli bir fırtına var İnebolu, 21 (A.A.) — Bugün Yıldız karayelden başlıyan fırtına akşama doğru Şiddetini arttırmış lstanbula gitmek üzere yoluna devam eden Vatan vapuru İnebolu istikametinden dönmek mecburiyetinde kalmış vc Sinoba gitmiştir. Kar fasılasız yağıyor. Elen Başbakan muavini istifa etti Atina, 21 (A.A.) — Başbakan muavini vc finans bakam B. Zavitsîanos. bazı sıhhî sebeblerden dolayı istifa etmiş olduğundan yerine finans bakanlığı müsteşarı B. Readis tayin edilmiş'.ir. Başbakan Mctakıas, samimî ve krymctli bir iş arkadaşından ayrılmış olmak-duyduğu teessürü B. Zcvitsianosa bildirmiştir. Hükümet, katî ekonomii politikasını değiştirmeden tatbika devam edecektir. Peloponcz sabık demiryolları u-mum direktörü Apostolides finans bakanlığı müsteşar ıtayin edilmibtir. Arnavutluk basın bürosunun bir tekzibi Bari Arnavutluk General konsolosunun memleketimiz aleyhinde söz söylediği yalanlanıyor Tiran,. 21 (A.A.) — Arnavudluk matuat bürosu, bari Arnavut general konsolosunun mİlii bayram esnasında türk milleti aleyhinde söz söylemiş olduğu hakkında 21 ilkkânun tarihli ve 4528 numaralı Cumhuriyet gazetesinde neşredilen haberleri katî olarak yalanlamaya salâ- hiyettardır. Bu mevhum sözler, ne hakikat, nc de Arnavud milletinin asil türk milletine karşı beslediği sempati hisleri ile kaoili telif değildir. smiansii HATAYDA SON s Al II \ Bugün İstanbul gazetelerinin Ha. tay davasına dair makaleleri, meselenin son safhasını geçirmekte olduğunu kaydederek. Fransanın Türkiye ile anlaşmak İçin son günlerden istifadeye yanaşmadığı takdirde Milletler Cemiyetinin mühim bir imtihan geçireceğini, türk tezine hak vermiyecek bir hal şeklinin meseleyi muallâkta bırakmakla kalmıyarak Milletler cemiyetinin hesabına da yeni bir akamet kaydederek Cenev. renin itibarını kıracağını hatırlatıyor ve gerek Fransanm. gerekse Milletler cemiyetinin, dünya sulhu ve selâmeti namına mevcud son fırsatı da kaçırmamasını temenni ediyorlar. TÜRK ERMENİLERİ Cumhuiryet, bir fransız mecmuasında Türkiyede ermenilerin tazyik altında olduklarına dair çıkan haber üzerine Türkiyede otouran ermenilerin bu iftirayı nefretle reddetmekte olduklarını yazıyor ve tstanbulda çıkan bir erme nice gazetenin, türklük aleyhine tahrikat yapan Taşnak er. menilerini doğrudan doğruya ermem milletine ihanetle itham ed;n bir yazısını iktibas ediyor. IKI TURLU ŞİİR Cumhuriyette Peyami Safa. şiiri iki ana kısma ayırıyor: biri geniş kütlelere hİtab eden, muayyen fikirlere tercüman olan şiirler tarzı ki bütün vatanî ve hissi şiirleri bu janra dahil görüyor ve - kelimeye bir istihkar manâsı vermeden - bunları afiş edebiyatı diye vasıflandırıyor. İkinci kısım da, ancak muayyen entelektüellere hitab eden, güzellik arayışından başka bir gayesi olmayan hafif sesli şiirler. Bu iki şiir tarzmın münfesihleri arasındaki ihtilâfı doğru bulmayan şair, her ikisinin de hayatta mevkii ve rolü olduğunu, birini beğenip sevmenin diğerini mutlaka inkâr etmeye sebeb teşkil etmiyeceğini ileri sürüyor. ALMANYA İLE TİCARİ MÜNASEBETLERİMİZ Tanda Ahmed Emin Yalman, Almanya ile iktisadi münaseebt terimi- zin gitgide genişlemekte olduğunu söyledikten sonra, bu münasebetlerin hususiyetini İzah ederek, Alman vanın memleketimiz mahsulerini dünya piyasasndan yüksek fiatlara alması keyfiyetinin bu mahsullerimize eski piyasalarını kaybettirmekte olduğunu, bu fiat fazlasından temin edilen faydanın zahiri olduğunu. ÇÜnkü takas yoluyla Almanyadan yaptığımız mukabil mübayealarda, dünya piyasasına nazaran ne kadar bir fiat fazlalığı bulunduğunun düşünmeye değer olduğunu. Almanya ile ticaret muvazenemizde daima lehimizde bîr fark bulunduğu için bir kısmı alacaklılarımızın alman markı ve faizsiz olarak Almanyada bekle, diğini anlatıyor. Bizim gibi Almanya ile ham maddelere mukabil mamul maddeler almak suretiyle kesif bir ticaret yapan Balkan memleketlerinin bu mahzurları izale için aldık'a-rı tedbirleri kaydeden muharrir, Yunanistan ve Bulgaristanda yapıldığı gibi mark için İtibari bir kıymet tesbit edilmesini faydalı görüyor. Bu kıymet markın nazari kıymetinden aşağı olacağı is"'n ihracat mallarından bir nevi iskonto yapılmış, buna mukabil ithalât eşyasının bedelin, den yüksek bir fiatla alınmaması temin edilmiş olacaktır. Aradaki kıymet farkının hükümet elinde birikmesi ve yardıma muhtaç ihracat eşyalarımıza prim olarak verilmesi düşünülebilir. muhimr. sözlerini, vaziyeti berrak ve kolayca ölçülmeye müsaid bir hale koymak lüzumunu ve Almanyanın da tek taraflı düşünmezse bu lüzumu idrak edeceğini söyliyerek bitiriyor. Maverayı şeria'da soğuktan 100 kişi öldü Paris, 21 (A.A.) — Maverayı Şeria-da kâin Arıtmandan bildirildiğine görs hali hazırda Maverayi Şeria'da hüküm sürmekte olan soğuk dalgası, 100 kadar insanın telef olmasına sebebiyet vermiştir. ULUS 23 sonkânun 1937 CT'M ARTESİ ON SEKİZİNCİ YIL. NO: 5564 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Cenevrede Sancak meselesi hakkında hususî temaslar devam ediyor Meselemiz, Konsey ruznamesinin sonlarındadır ve önümüzdeki salıdan evel konuşulacağı tahmin edilmiyor Türkler geıdememeğe çok azmetmiş \ \ görünüyorlar. İstiklâl tezini kuvvetle mü- i j dafaa ediyorlar. Delbos ile Vieno Ti'trki- j j ye ile devamlı bir mukarenet zaruretini \ \ anlamıma benziyorlar. j Türklerin Suriye'deki nüfuzu da bizi \ j uysallığa sevkedecek mahiyettedir. Hatır- \ ! lamalı ki ateşli genç Türkiyenin dostluğu \ \ bazı fedakârlıklara değer. (Fransız gazetelerinden) \ Hatay haberleri Aşiretler silahlandırılmakta, her türlü tazyika devam olunmaktadır Basbetke AYNI VAZİYET Falih Rıfkı AT AY Eğer bîr hr.rb tebliği olsaydı, cephelerde kayda değer bir vaka olma-rhğını yazarak, vazıyeti iki satırda öğretmiş olurduk. Fakat fransız gazetelerinin neşriyatı, bize yeniden hiç olmazsa söylediklerimizi tekrar etmek fırsatmı vermektedirler. Türkiye'nin dostluğu bazı fedakârlıklara değer olduğunu işaret e-rlen parisli arkadaşrrnrza, bizim Fransa'dan, yalnız şimdi değil, 16 sene-denberi dürüstlükten gayri bir şey istememekte ve beklememekte olduğumuzu VıaVrNrmak isteriz. Röportaj meraklısı Paris gazetelerinin Fransa ile komşuluk ettiğimiz hu-dudda birkaç gün geçirmiş elmalarını ne kadar arzu ederdik. Onlar, orada, dostlumu için bazı fedakârlıklara değer olduğu zannolunan bir Türkiye'nin sınırlan üstünde bulunduklarına asla inanmryacaklardı. Onlar serbest bir Sancak mevcudiyetinin, yalnız, eski ahidleri ve onların yeni icablannı yerine getirmek değil, Fransa - Türkiye dostluğuna mani olmak mukadder olan şartlan ortadan kaldırmak bakımından da zarurî olduğuna iman getireceklerdi. Fransız gazetelerinden biri kimin başeğeceğini soruyor: Türkiye mi, Fransa mı, Cenevre mi' Bir başkası eğer biz Suriyece kabul olunabilir garantileri kâfi görmezsek, anlaşma imkânı olmadığını kaydediyor. Bir ayn haber, arab ve müslüman düşmanı ve herkesin vasıtası ve âleti emir Sekip Arslanm reisliği altmda Suriyeli bir hevetin Sancak davasmı gütmek üzere Cenevreye vardığmı yazıyor. Bütün bu tabvaferm hepsi manasız değil midir? Ortada ne kimsenin kimseye baş eğmesini gerektiren, ne de Suriyeye taallûk eden bir meseîe vardır. Ortada Suriye ile değil, Milletler Cemiyeti ile değil, sadece Fransa ile, ve o da, bir ahdin ve onun yeni icablarmm zarurî kıldığı münakaşayı yapmakta olan biz vanz. Ortada türk olduğu tamamen sabit ve katı* olan bir bölgenin tabını ve emniyetini tanzim ve temin etmek vardır. Ortada, on binle-nn hayat ve emniyet ve şeref davası vardır. Hala ümid etmekten vaz geçmediğimiz Kayirli neticeyi görünceye kadar, hiç bir oyun karşısında adım ve istikamet şaşırmıyarak, mantığımızı ve soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Biz sinirlerimize hâkim olduğumuz kadar, başkalarının da, sağduyularını, muhakemelerini idareden menetmekte daha fazla ısrar göstermemelerini temenni e'Mim. Cenevre, 22 (A.A.) _ Anadolu A-jansının hususî muhabiri bildiriyor: Bugün gene muhtelif murahhas heyetleri arasında meselemiz hakkında hususî temaslar devam etmiştir. Aras bu sabah Amerika elçisini kabul etmiştir. Meselemiz konseyin ruznamesinin sonlarındadır. Salıdan evel konuşulacağı tahmin olunamaz. Esasen hayli çetin müzakereleri istilzam eden bu meselede herhangi bir hal şekline varabilmek için hususî temasların daha birkaç gün devamına ihtiyaç görülüyor. Konsey bugünkü toplantısında muhtelif cari meseleleri görüşmüştür. Fransız gazetelerinin mü lâyimliği Cenevre, 22 (A.A.) — Anadolu A- jansının hususî muhabiri bildiriyor: Sabahki Paris gazeteleri Türkiye heyetinin taleb ve iddialarına ve buradaki tavır ve vaziyetine karşı mülayim görünmektedirler. L-ö Jur, dünkü konuşmaların neticesiz kaldığını ve milletler cemiyetinin bîr imtihan daha geçireceğini yazarak: "Kim baş eğecek. Türkiye mi, Fransa mı. Cenevre mi?" diyor. Senbris Jurnal'da cemiyetten çekilip çekilmiye&iğimizi sorarak, Rusya ve İngiltere ile dostluğumuzdan bahsediyor ve bundan dolayı buna ihtimal vermiyerek diyor ki: '*— Milletler Cemiyeti karariyle ancak Suriyeye karşı son teahhüdümü-:-den sıyrılabiliriz. Türkler Suriyece Halep, 22 (Hususi) — Türkiye hu-dudları üzerinde fransızlar tarafından müphem bazı hareketler yapıldığı tahakkuk etmektedir. Asker göndermek, türkten gayrı şahıslara silâh dağıtmak, aşiretleri silâhlandırmak çeteler teşkil etmek gibi jâdiseler gittikçe dikkati celbedecek bir hal almaktadır. Bunlardan bazılarını bildiriyorum: rak salıverdiği tesbit edümiştir. Halep ve civarında 1500 arabın tes-lih edildiği ve bunların Reyhaniye'yi basmak için emre âmâde oldukları muhakkaktır. Halep'deki ermeniler fransızlar tarafından çok gizli olarak silahlandırılmaktadır. (Sonu 4. üncü sayfada) kabule değer garantilerle iktifa etmezlerse anlaşma imkânsızdır." Akşam gazetelerine göre Akşam gazeteleri konuşmaların u-mulan neticeyi vermediğini yazıyorlar. Entransijan diyor ki: "Türkler gerilemememe çok azmet-(Sonu 4. üncü sayfada) Güzel Hatay: Ası nehrinde akşam "l "Sancak havalisine gönderilmiş olan çerkes bölükleri efradına birer fazla silâh verilmiştir. Maksad, türkler aleyhine çalışacak çetelere ütihak edecek şahısları silâhlandırmaktır. Fransızların ve mahallî hükümet memurlarının Sancak dışında bir takım a-rabları celbedip silâhlandırarak türk mıntakalarma birer tchdİd unsuru ola- Türkiye - İtalya münasebetleri n gelen haberlerde bir Aras-Cia..o görüşmesinin yakın olduğu bildiriliyor Dış Bakanımızla görüşeceği bildirilen İtalya dış bakanı B. Ciano Roma, 22 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor : İtalya ile Türkiye arasında mahsûs bir siyasî faaliyet hüküm sürmektedir. Türkiyenin Roma büyük elçisi B. Hüseyin Rağıb, Italyanm Montrö mukavelenamelerine iştiraki hakkında dış İşleri bakanı B. Ciano ile bir çok görüşmelerde bulunmuştur. Italyanm bu iştiraki muhtemel addolunmaktadır. Gazeteler, kont Ciano'nun B. Rüştü Aras ile görüşeceğini haber vermektedir. Roma. 22 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: İyi haber alan mahfillerin söylediğine göre, elyevm diplomatik yollarla Türkiye Ue İtalya arasında görüşmeler cereyan etmektedir. Bu müzakereler, Habeşistan harbi sırasında doğmuş olan türk - italyan anlaşmazlığının giderilme- si maksadına matuftur. Rüştü Aras'ın Cenevre dönüşünde İtalya'da tavakkuf etmesi ihtimal dışında görünmemektedir. (Sonu 4. üncü sayfada) iskenderun'da Petrol Bulundu Kudüs. 22 (A.A.) — Alman Ajansı bildiriyor: Bcrut'tan bildirildiğine göre, iskenderun Sancağında Irak - İngiliz petrol şirketiyle ortak olan fransız şirketine bir petrol imtiyazı verilmiştir. Yapılan tecıübeler neticesinde İskenderun sancağında zengin petrol madenleri bulunduğu sabit olmuştur. Fıkra ihtisas Bizde kiminle görüşürseniz mütehassıs lüzumundan bahseder. Fakat mimarımız mimar, ressamımız ressam, ziraatçımız ziraatçı, hekimimiz bekim, cerrahımız ceraah. hocamız profesör istemez. O kendi vardır : siz başkasına bakınız t Şimdiye kadar gazetelerimizin güzel sanatlar akademisindeki resim seviyesi ile meşgul olduğunu görüyormı idiniz? Hayır ! Gazetelerimizi meşgul etmek için bir mütehassıs getirmeli idiniz. O zaman onlar ağızlarına gelen demago -jiyİ üfürüp süfüteceklerdir. Biz sergi seyircilerine gelince, gena sadece bizde vasat bir resim seviyesi bile olmadığını bilmekteyiz. Bir ressam dostum : — Nasıl ? diye bağırdı. Biz nankör bir memlekette çalışıyoruz. — Affedersiniz benim sevgili dos • tum, dedim. Bunu bir romancı, daha doğrusu, belki bir şair söylese haklı olabilir. Türkçe gibi dar bir lisanda va şiir anlamıyanlar arasında mahpus kaldığından şikâyet edebilir. Fakat si*? Sizler, ressamlar, mimarlar, heykettraş-lar. musikiciler, sizler, dünyanın anlamakta olduğu cihanşümul bir dille konuşuyorsunuz. Biz nankörsek, lütfen kendinizi Bulgaristan sınırlarından itibaren cenub Amerİkasına kadar, kâinata tanıtınız. Herhalde bizden y e r - 1 i ma 11 davasını çöze/ sanatlara teşmil etmeklfğimiri istemiyorsunuz. Yerli turp gibi, yerli heykel! — Fatay 23 1 / 1937 ULUS GÜNEŞ - DİLMETODİLE Dinamo, Dinamik, Dinamit... Grupu üzerine bir etüd tecrübesi 11 Ahmet Cevat EMRE Şimdi, artık, türk lehçelerimle ya-|ty.ın mümessillerin tanıklığı ile, Gü-neş - Dil analizinin verimlerini tevsik edelim. Türkçede "tın-, tin-, din-" şekillerinde olarak aynı temin temsil edildiğini görüyoruz; bunu haiz olan söylerin analizini yaptığımız sözlerle manâca yakınlıktan hayret verecek derecededir. İşte başlıcaları: 1) Radlofta (cilt III.) Altay. krr-gız ve daha bazı şimal lehçelerinde kullanılan tınğ sözünü: kavi "solide", kuvetli "fort". canlı manâlariyle buluyoruz. Kırgızca tınğ ar = canlı, kuvetli attır: altayca tınğ ûrû İse semantik kıymette tıpkı fransızca "fort malade,, terkibine muadildir. 2) A kavca fini bar: "canlı, kuvetli, çevik-", fıor yok: "cansız, kuvetsiz, takatsiz., demektir. Uygurcada da tın iki manisiyle "can" ve tınlık iki manasiyle "canlı" demektir. Bu tanıklar bize anlatıyor kî, insanda, atta ve başka hayvanlarda çevik hareketlerle kendisini gösteren "iktidar küvet, takat": "tm = can" sözü ile ifade olunmuştur. Böylece "kuvet'in en arkaik telakkilerinden birine erişmiş bulunuyoruz. Güneşten küvet, kudret anlamını kazanan ve ana kökle ifade eden insan, güneyin yerine kendisini getirince, azalarının çevikliğinde, hareket kabiliyetinde o "küvet,, anlamının tecellisini görmüş, »e lengüistik inkişaf neticesinde bu mürekkep anlam: (O « 3) ıg + rt + m = txn formüliylc inkişaf mı gösterebildiğimiz fonetik işaretle ifadesini bulmuştur. Az yukarda "din-" teminin Güneş - Dil prensipleriyle analizi yapılırken gördüğümüz gibi, "tın" m manisi, "din" ile birdir; (I) eğ- anakökü güneşten kaza m Un küvet, kudret anlamını ifade eder; (2) -rt- dinamik unsuru o anlamı yapıcılıkla temsil eder; (3) -ro unsuru da **ego„ da ve ona en yakın sahada tecellisini ifade eder; bu suretle tın: küvet »e kudretin egoda ve ona en yakın sahada tecellisi olur (can da bundan başka bir şey delildir). Türkçede, az yukarda, aynı tözün "tm- ve **tmg" şekillerini gördük: bunlardan "tın" egonun küvet ve kudret izharı, takat ve mecal kabiliyetidir; "tınğ" ise o küvet ve kudret kabiliyetinin bir süje veya objeye teallûkunu ifade eder; o halde "tmg„ da gördüğümüz "ğ" başlı başına semantik bir unsurdur; gerçekten, bazı türk lehçelerinde bu nusuru müstakil bir vokal île buluyoruz: Tobul lehçesinde frnalt = "lSzrm gelen kabiliyeti haiz,, demektir. Aynı söz: fınık (Kırım),*tınnığ (Sa-gay. Koybal), time (Kazan) şekillerini almaktadır; işte, kontraksiyonîa, so-norlaşma ve fonetik zayıflama ile tınğ (Altay), dine (osmanlı) şekilleri çıkmıştır. O halde bunların hepsinde görülen son tamamlayıcı -ak. -ık, -ığ. -f, -ıç, -ç unsurunun ancak bir menşei o-labilir; bu unsur fonetik ve semantikçe hepsinde birdir. Lehçemizdeki "dinç., manâca ileri bir proses gösterir, grekçedeki bazı mümasillerine daha çok yaklaşır. Şekilce de türkçe tınak/trmk/tımğ grek-çe dinos korku ve hayret telkin c-den" sözünün şekliyle identiktir; türkçe İsimlendirici -ak. -ık, -iğ. -uğ unsuru grekçe -o* ile birleşir (lâtincede bunun mukabili us, sarukriteede -ah, -ih' tir). Altayca tınduğ "= canlı, kuvvetli" sözü ise şekilce grekçe "dinatos» ile aynı türüm üzerinedir. Altalta yazdığımız etimolojik formüllerinden bu iden-ti daha ziyade göze çarpmaktadır: (1) (2) (3) (4) (5) Altayca tınduğ: ığ+ıt+ın+ıd + uğ Grekeç dinatos: iğ-f id + in+at-f-os (oğ) Bu şekilden lamda izm ile çıkmış o-lan uygurca "tınlığ., sözü de, tabii olarak, bunlarla identiktir. Grekeedeki "dinatos,, altayca "tın- duğ.. île semantik kryn*tçe de son derece yakındır: gerçek. Altaylıların çeliğe bile "tınduğ mo1at„ dediklerini görüyoruz ki, burada "tınduğ., artık canı olan demek değildir; metanetli demektir. Yaraları İyi eden bazı otlara Altaylıların "tınduğ,. demesi de (Rad. 111 ) Greklerin bu gibi ilâç otlara aynı temden isim vermelerine benzer ki. tm hâdiseden her iki aile dillerinin müşterek ve uzun bîr inkişaf devresi yaşamış olduğu açıkaç anlaşılmaktadır. Sa-gaycada rasgeldiğimiz anar "— lâzım gelen tesiri gösteren, müessir" sözü de "tın-., teminin türk lehçelerinde dahi ileri bir semantik inkişafa varmış olduğuna gösterir; bu lehçede tın- fiğli de müessir olmak, itsenilen tesiri yapmak manâsına gelir: "kılısın tımnaza toğus adır çıda tınar — kılıcın tesir etmezse dokuz uçlu mızrak tesir eder,,. • • • Yakutçada aynı temin semantikçe de çok yakm mümessillerine rasgeliyo-ruz: duon (ve tuon) "= ehliyet, liyakat": (meseU bir köle hakkında) "du-ona su oh = liyakati, ehliyeti yok" denmektedir. Vokalin dİftonk olması yakutçanın lehçe karakteristiğidir. ("Ot* - "ut" yerine bu lehçede "uot ~ ateş" dendiği gibi.) Yakutçanın "seigneur. maîtrc, gou-Terneur, representant de I autorite" manasiyle kullandığı "toyon.. sözü de aynı gruptandır. Bundan toyonyut *= hâkim" ve toy ot "= iktidar ve hâkimiyet mümessili,, teşkil edilir; bunlar grekçe dinast ve dinat ile de identiktir. Okuyuculardan rica ediyoruz: tamamiyle bitaraf olarak. Avrupa lengü-istlerinin araştırma verimlerine baksınlar, ondan sonra Güneş • Dil teorisiyle yaptığrmıs analizin verimlerini ve türk lehçelerinden getirdiğimiz canlı mümessilleri alsınlar; onları yanyana koyup hangi metodun ikna edici İspatlar verdiğini söylesinler. Avrupa ilmi din-, d i nam- temli sözler için hiçbir aydın etimolojiye vasıl olamadığını itiraf Sİnopta büyük j Doktorlar arasında bir fırtına Sinob, 22 (A.A.) — Dün akşam batı rüzgâriylc başlayan fırtına gece yansı bir kasırga halini almış ve sabaha kadar devam etmiştir. Fırtınanın şiddetinden bir çok evlerin bacaları uçmuş, sıvalan dökülmüş ve büyük ağaçlar devrilmiştir. Civar iskelelerde bulunan vapurlar limana iltica etmişlerdir. İstanbula doğru hareket eden Vatan vapuru yoluna devam edemiyerek limanımıza dönmüştür. Tren saatleri Hangi kısımlarda değişiklik yapıldı Dünkü gazetemizin ikinci sayfasında Devlet Demİryollan idaresinin bütün tren saatlerinde büyük bir değişiklik yapıldığı hakkında bur haber vardı. Değişiklik bütün hatlarda değil, bazı yolcu ve muhitin katarlarda yapılmıştır. Dündcnbcri tatbik mevkiine giren bu tadilat Ankara-Kaysı-ri-Ulukış-la-Adana; Çangm-Çatnlağn; Eskişehir-Kütahya - Balıkesir; Afyon-İz mir; Eskişehir-Af yon-Ay din kısımları üzerindedir. Keyfiyeti tavzih ederiz. Madenler işletme ve taharri müdürlüğü Açık bulunan madenler umum müdürlüğü, madenler işletme ve taharri müdürlüğüne maden mühend İsler imiz-den B. Sadi Re şad Mimaroğlu tayın e-dilmişttr. Trabzon belediye Dr.u B. Dündar İstanbul sıhhî müzeler mudur muavinliğine. Bursa mıntakası sıtma mücadelesi labo-ratuvan şefi Dr. Naz mi Bursa labora-tuvar şefliğine. Samsun mıntakası Sıtma mücadele reisi Dr. Seyfettin. İstanbul mıntakası sıtma mücadelesi reisliğine, Tekirdağ merkez hükümet doktoru B. Cavid İstanbul merkez hükümet doktorluğuna, M. Kemalpaşa merkez hükümet doktoru B. Muhlis İzmir merkez hükümet doktorluğuna, Zonguldak frengi mücadele doktoru B. Abdurrahman Ayancık frengi mücadelesi baş doktorluğuna, tzmir memleket hastahanesi asabiye mütehassısı Dr. Cevad Nüzhet Erzurum numune hastanesi asabiye mütehasstslığma, Konya mıntakası sıtma mücadelesi doktoru B. Niyazi istanbul mıntakası sıtma mü-calelesi doktorluğuna nakil suretiyle tayin edilmişlerdir. Kaymakamların tayin listeleri hazırlandı İÇ bakanlığının bazı kaymakamların yerlerinin değiştirilmesi ve açıklara yeniden bazı tayinler yapılması için hazırladığı kararname başbakanlığa takdim cdümiştir. ettiği halde Güneşi- OJİ teorisi bu sözler grupunun 'fonetfk ve trmantik inkişafının kendi prensipleriyle tam bir mutabakat halinde olduğunu vuzuh ile meydana koyuyor, ve orijinal menşe in - bu misalde de - türk dili olduğunu muhtelif türk lcheçlcrinde yaşamakta olan birçok sözlerin şehadetiyle ispat ediyor. Kayseri Halkevinde çalışmalar Keyseri, 22 (A.A.) — Halkevimiz Şimdiye kadar sinema görmemiş veya sinemaya gitmek için malî gücü olmı-yan kadınlarımıza on beş günde bir paraşüt sinema gösterilmeğe başlamıştır. İlk parti 300 kişilik kafileye parasız sinema gösterilmiştir. Bu münasebetle halkevi başkanı kadmlara bir de konferans vermiştir. Yeni tefrikamız Ultw okurlarının bu sayfalarda zevkle takil» e Un iç oldukları "\ üzba^ının kızı., romanı müellifi PUSKİN 9 İn, ölümünün yüzüncü yıMü-nümii dolayısile yapılacak olan neşriyata başlangıç olarak Maça Kızı adındaki romanını Pazartesi nünü tefrikaya başlıyoruz. Yüz yıl yasamak için Amerika Bir- ' ¦ ¦ ----'- şik devletleri iji- yen servisi direktörü olan doktor 5'rphan Smith, yüz yıl yaşamak isti yenler için bir "on emir'' neşrerzniş- tir: ~— Hemen hemen hiç et yeme. — Bol süt İç. — öğle ve akşam yemekleri arasında 10-15 dakika kadar uya. — Günde on saat uyu. — Hava müsaîd olduğu zaman pencereni açarak uyu. — Tütün içme. — Alkol ve diğer müncbbİhlcrden vaa geç. — Tcnbcllik etmemeğe gayret et: çalışmamak mezara doğru atılan ilk adımdır. — Ahlak kaidelerine riayet eL — Hele .... biç hiddetlenme. viçrclıler 26.4, fran sızlar 26.2, İspanyollar, italyanlar Portekizliler 20 ilh... Acaba bu rakamlar, roekrublaşma itiyadının bir ifadesi midir, yoksa iş hacminin mi, yahut okuyup yazma bilenler nisbetimn mi? Sabahki ve akşamki boyumla En fena hastahk Kardan adamlar — Asit dos'.-'m, cenuba gitmek hak' kındaki düşünrenizi biç yerinde bulma» yorum..... Biliyor musunuz ki sabahki ve akşamki boylarsmrz arasında, çok az, fakat gene fark vardır. Bunun sebebini âlimler şöyle izah ediyorlar: Belkemİğunİz birçok Hıralardan mürekkeb tir ve bunlann arasında darbeleri hafifleten kıkırdaklar vardır. Bunlar, gündüz uzun zaman ayakta durduğumus için, az çok ezilir ve incelirler. Bn ezilme ve incelme nis-betinde de boyumuz kısalır. Gece dinleniriz. Bunlar eski hallerini alırlar vc boyumuz da bir sabah evelki uzunluğunu bulur. En çok mektup yazanlar Dünyada en çok mektub yazan memleketler hangileridir? Bunu da istatistiklerden öğreniyoruz. En çok mektub yazanlar ingilizler ve denildiğine bakılırsa posta idaresinin en muntazam olduğu memleket de In-gilteredir. Her ingiliz yılda, orta he-sabla. 78 mektub yazmaktadır. A-merikalılar 67, Yeni Zelandalılar 66, İsviçreliler S», almanlar 55, Danimarkalılar 41, Avusturyalılar 36% Hollandalılar 31, Belçikalılar 29, Is- Samrmı idİnz İd hastalıkların em tehlikelisi ronutizma olsun! Almanya, isviçre, İskandinavya, Avu-.turya istatistiklerine göre bu ha,talk cemiyete, maddî vc manevî bakandan, diğer en korkunç hastalıklardan pahalıya mal olmaktadır. Daha fazla öldürmekte, daha çok masrafı mucib olmak t j'^ Ti Diz bağı nisanı ingiltere kiralı altına Jorj, laraUçe Elizabet'e dizbağı nişanım vermiştir. Bu nişan, İsminin de delalet ettiği gibi, dizin biraz aşağısına takılır. Kadınların da bunları kollarına t akmaları â-del olmuştur. Fakat bu nişanm bir hikâyesi vardır: Krral üçüncü Edvard zamanında, sarayda verilen bîr baloda, bir kadın, dizbağı m düşürmüş ve bunu yerden a-Lan krral: "Bunda kötülük gören utanım " sözleriyle bacağ.na fekmış vc bu suretle de, gösterdiği nezaketi yan!ış tefsir edebilecek olanlara bir ders vermek istemiştir. B. Hayrettim kaybettik Cumhuriyet Merkez Bankası Umum Müdür muavini B. Hayrettin, birkaç zamandanberi muzlar ib olduğu hastalıktan kurtulamıyarak, dün sabah dokuzda ölmüştür. İyi kalbli, değerli bir vatandaş olan B. Hayrettin'in genç yaşında Ölümü, türk bankacılığı için büyük bir kayiptir. Yakınlarının ve dostlarının acılarını paylaşır, başsağı dileriz. Hatay haberleri (Başı t, inci sayfada) Hatay davasına karşı koymak maksadı, le Suriye'nin muhtelif mımakalanrv da fransızlar tarafından gönüllü çete trj-kilâu yapümaktadır. Hududlarımıza yakın bölgelerde fransızlar kendi adamları addettikleri vo iümad eyledikleri kimselere ve bu meyan da Anczc aşiretine de dört günden-beri silâh dağıtılmaktdırlar. Kırkhan'da tasnak er menilerinden Ador Leonyan lumandasında 300 kişilik silâhlı bir ermeni çetesi teşkil edildiği ve bu kadronun ihtiyaca göre genişletileceği haberini size daha evcice bildirmiştim. Gerçekten kadronun genişletilmesine teşebbüs edilmiştir.'' İdari kararlarla tevkifler Humus, 22 (Hususi) — Sancakta türk münevverlerini faaliyetten alıkoymak için her gün türlü türlü scbetler i-cad olunmaktadır. Son zamanlarda idari kararlarla tevkifler başlamışUr. Bu mak-sadla Antakyada ve köylerde evler basılın akta dır. Çeteler köyleri basıyorlar Lâzkiye, 22 (Hususi) — Hükümetin teşkil ettiği sekiz onar kişilik çeteler A-muk ov asında ki türk köylerini basarak ballan eşyalarım ve hayvanlarını almışlardır. Nitekim bu ayın on beşinde sekiz kişilik bsr arab çcueaı Hmu~ «*-dafcâ Hürriyet köyünü basarak Hüseyı-oin eşyalarım vc hayvanlarını gaabet-mişlerdu. Hüseyinin hükümete vaki olar müracaatı dikkate ahnmamıştzr. Tazyik devam ediyor Hama. 22 (Hususi) — Reyhaniyede dükkânlarını açmryan türkler tevkif e-dümişlerdir. Tazyik devam etmektedir. Şam. 22 (Hususî) — ReyhaniycdeU tahkikatı idare etmesi iktiza eden İskenderun mustantigi ıırf türk olduğu i-çin fransızlar tarafından vazifesinden a- üanrak yerine türk düşmanı suriyeli bit arab tayin edilmiştir. Emniyet teşkilâtı kanana projesi Dahiliye encümeni yeni emniyet teşkilâtı kanunu projesi üzerindeki müzakerelerine devam etmektedir. İkamet tezkeresi kanunu projesi maliye encümenine gelmiştir. Doğum Gazetemiz muharrirlerinden Mümtaz Faik'in dün gece bir oğlu olmuştur. Arkadaşımızı ve Bayan Mümtazı kutbu*, yavruya uzun ve mcwd bir ö- mür dileriz. Hukuk İlmini yayma! kurumunun i tertib ettiği seri konferansların i : dokuzuncusu İstanbul Hukuk Fa- İ • kültesi profesörlerinden B. ALİ FUAD BAŞKlL | 23-1-1937 cumartesi günü saat on : : beşte Ankara Halkevinde verecek- ; 1 tir. | MEVZU: ! Klinik ferdî haklar ve muasır j ": devletçilik prensipleri. 23 / 1 / 1937 Gazdan zehirlenenleri hangi tedbirlerle kurtaracağız? Kurtarmayı bilmek, korunmayı bilmek kadar ehemiyetlidir Evvelâ, hastayı çok dikkatle tehlikeli mıntakanın dışına çkarmalıdır, fakat lüzumundan fazla uzaklaştırmak ta doğru değildir. Sonra üst elbiselerini çıkarmalı vc sıcak bir Örtüye ( batta -niye gibi ) sarmalı. Hastalar asla yü • rütüknemeli ve yürürnemelidirler. Nefes almanın kolaylaştırılması için mü-vellidülhumuza teneffüsü suretile yar-dun edilmeli, fakat müvellidülhamuzayı sıkıştırarak ve bolca vermeyip ancak hafif teneffüs şeklinde vermelidir. En tehlikeli ve yanlış olan şey. hastaya kollarını açıp, kapamak ve derin nefes aldırmak şeklinde sun'î teneffüa yap -tırmaktır. Böyle usulü dahilinde yap -tınlan bir sun'I teneffüs hastanın mu -hakkak ölümüne sebeb olur. Doğrudur, Ciğere taze hava vermeli ve zehirli havayı defetmeli, fakat hiç bir zaman ciğere zahmet ve yorgunluk yükletmeme-li. yeşilhaç gazlarile zehirlenenlere rom. ile karıştırılmış çay vermek çok faydalıdır. Herhalde doktora müracaat şart- tSKa Fosfordan ileri gelen yanıkları yüzde beş (natrıyom bikarbonat) mahlûlü ile yıkamak ve üzerine bir melherali sargı sarmak icab eder. Yanmakta olan fosfora vücudun başka yerlerile asla dokunmamalıdır, zira dokunulan yere yapışır ve tekrar yara husule getirir-Bütün diğer yanık yaralarına vazelin sargısı sarmak iyidir. EV ECZANESİ t Sığınakta bulunacak ev ecza çanta • tında şu ilaçlar olmalıdır : a — İlk sıhî yardım işlerine dair muhtıra, b — 10:15 tane yara sargısı, c — Bir paket pamuk, d — Yüzde 3 ve yüzde 5 natıiyom bikarbonat mahlûlü, e — Kireç kaymağı tozu, f — Kalevi göz m e Ih emi ve sürme çöpleri, g — Vazelin, h — Sabun ve soda, i — Süt, çay. rom, yahut kahve, j — Yanık melbemi ve yanık sargı -lan, k — En yakın yardım merkezinin yeline dair muhtıra, öğrenmeler ve Talimler Evelce sözü geçen ev ve blok hava korunn-a emirleri için ilk şart esaslı bilgidir. Bunlar yalnız nazarî ol» r*k öğrenmenleri kâfi değildir. Pratik şekilde tamamen yetişmiş olmalar.ru da kat'i mecburiyet vardır. Yalnız evde oturanların değil, ev sahi-Linin de aynı derecede ilgilenmesini .ab etmen ilk iş. biran evvel, vazife-;foİ bilen bir ev koruyucusuna ( ev a mirine ) sahib olmaktır. Ancak ondan sonradır ki, resmî makamlar tarafından hava korunmasına dair alınacak tedbirler tam bir fayda verebilir. Burada bir daha tekrar edelim ki. öğrenilmek lâ-ztrnbelen şeylerin hepsini burada soy -leme^e imkân yoktur. Her şeyden evel Korunma teşkilâtı, ne kadar mükemmel ve iyi hazırlanmış olursa otsunf herhangi bir şekilde gazdan zehir-lenenleri kurtarmayı bilmek korunmayı bilmek kadar ehemiyetli ve lüzumludur. Bu ihtiyaç, billuıssa aile reisleri için daha kuvvetle kendini hissettirmektedir. Bu yazımızda, zelıirleneni kurtarmanın en pratik ve tatbiki kolay çarelerini okuyacaksınız. amelî ve tatbiki hava korunma dene • meleridir ki şahsî korunma işlerine dair emniyet ve kanaati temin eder. Amelî korunma denemeleri sayesinde bütün fikir ve noktai nazar ihtilâfları çabuk ortadan kalkabilir. Hava korunma tedbirlerinin daima başkaları tarafından yapılmasını bek -lememeli, bilâkis evvelâ kendisi yap -mağa başlamalıdır. Hava korunma ta -limleri, büyük resmi teşkilâtların faaliyetlerini denemek için lâzımdır. Fakat eğer evlerde korunma talimleri tatbik ediliyorsa, ancak o zaman bu umumi resmî korunma talimlerinden matlûp fayda istihsal edilmiş olur. Mekteplerde yangın alarmı ve yan -gın söndürme talimleri yapılmasını lüzumsuz veya faydasız saymamalıdır. Hava korunma işleri de. âmme hizmetlerine aid diğer hizmetler gibi, meselâ İtfaiye ve can kurtarma İşleri gibi gayet sarih ve doğru anlaşılmak ve yapılmak icab eder. Avusturya Hava Korunma Teşkilâtı Yüksek idare makamı : Avusturya hava korunmasının en yüksek idare makamı, harbiye nezaretidir. Müşterek işler hakkında, zaman zaman harbiye nazırının başkanlığı altında bakanlıklar arası bir komite toplanır ve bütün hava korunma işlerinin tatbikatının pürüs -süz yürütülmesine müteallik esaslar burada tesbit olunur. Bütün hava korunma tedbirlerinin tatbiki ve bilhassa bütün askerî mü • dafaa tedbirleri harbiye nezaretinin icra makamı hava kuvvetleri kuman • danlığınca emir ve idare edilir. Hava korunmasının sivil işlere aid meseleler için harbiye nezareti nezdinde muhtelit bîr hava korunma komisyonu mevcud -dur. Bu komisyon, ittihazı lâzımgelcn tedbirleri teklif ve passif sivil korunma işlerinin merkezini teşkil eder. Vilâyetler nezdindekî askeri mümessiller hava kuvvetleri kumandanlığına bağlıdırlar. Asker garnizonu bulunan her yerdeki askeri kumandan, aynı zamanda hava korunma kumandanıdır ve bunun refakatinde bir hava korunma zabiti bulum»- StVtL İDARE : Bir askerî garnizon bulunmıyan hava korunma mm takalarında korunma işleri için siyasi makamlar tarafından bir sivil memur tayin edilir. Bütün vilâyetler ve ayrıca önemli endüstriyi ihtiva eden yerler veyahut hasara uğ — raması, halkın hayatında mühim tesir yapacak olan münferid sanayi yerleri, hava korunma mıntakalarını teşkil e -derler. Böyle büyük mmtakalar hava korunma bölgelerine (Bezirk) ayrılırlar, fakat bölge hududlan, normal kaza hu-dudlarile bîr olmıyabİlirler. Her bölere için ( bölge korunma idaresi ) teşkil olunur. Bu idareler, valilerin başkanlrğı altındaki hava korunma komisyonlarına bağlı bulunurlar, askerî cihetten de salâhivetli hava korunma askeri memuruna bağlıdırlar. Vilâyetler hava korunma komisyonları» başlarında askerî memur olduğu halde, korunma mesaili hrkkında vilâyetin müşavere heyetini teşkil ederler. Bu komisyonlar, umum muhtelit hava korunma komisyonunun kararlarına tabidirler. Halkın hususi ve şahsi korunmasına müteallik tedbirlerin tatbiki ( sivil hava korunma birliğine ) aİddir. Bu birlik, bu maksat için resmî otoriteye malik birkaç teşekkülden ibarettir. Ta -lim ve terbiye ve hizmete alma İşleri de buna aiddir. lttihaı edilen tedbirleri tecrübe için hava korunma talimleri yapılır. Bu talimler harbiye nezareti hava kuvvet -leri kumandanlığı ta raf m dan tertip ve fırka yahut mıntaka kumandanı ura -fından tatbik olunur. Bu talimlere, alâkadar korunma mıntakaları, bütün resmî makamlarile mühim teşkilâtlan, itfaiye, kurtarma ve diğer organlarile iştirak ederler. Bu iştirak keyfiyeti, bütün bu işlerde halledilmemi} cihetlerin kalmaması için zarurîdir. Bu talimler, yapılan hazırlıkların tefrişi için biricik fırsat olduğu gibi hava korunması keyfiyetinin umuma şamil bir iş olduğunu göstermek ve alıştırmak için dahi faydalıdır. Gençlik, hava korunma işlerinde yardımcı olarak büyük rol oynar. Bu sebeble resmî makamların yardrmile bütün mekteplerde hava korunma grub-ları teşkil olunur. Avusturya'da ilk adım, hava korunma ulun kıtası teşkili İle başladı. Bunlar öğretme ve Ubbikatlarla ameli hava korunmasını gösteriyorlar. Bunlar hava korunma tatbikatlarının hazırlanma ve yapılmasında da çalışırlar ve Avusturya'nın 1933 de ilk hava korunma taliminden 1935 temmuzuna kadar 100.000 insana hava korunmasını öğrettiler. Hava korunma muallimlerinin ve yardımcı Öğretmenlerin mektep ve ev hava korunma âmirlerinin ve hava korunmasında faal olan diğerlerinin ye-' tiştirllmesl işleri, gezici kurslar vasıtası ile yapılır. Bunlar umumi tenvir ve ir-şad ödevini de başarırlar. Gezici kurslarını Avusturya hava korunma cemiyeti tertib eder. Aylık c Hava Korunma » Mecmuası. ve hava korunma sergileri, irşad ve ted- Izmirde göçmenler için yaptırılacak yeni köyler Köy yerlerini tesb çalışmay İzmir, (Hususi) — Vilâyetünizin muhtelif kazalarında muvakkaten iskân edilmiş o'.Jn göçmenlere baharda hükümet tarafından yeni evler yaptırılacağı ve bu evlerin göçmenlere verileceği malûmdur. Sıhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletinden gelen bir emir-de göçmenlerin iskânı için yaptırılacak yeni köylerin, yerlerinin şimdiden tesbit edilmesi bildirilmiş olduğundan Sıhat müdürü Dr. Cevdet Saraçoğlu, Ziraat müdürü Nadir Uysal ve Nafıa müdüründen müteşekkil bir komisyon teşkil edilmiştir. Bu komisyon, derhal işe başlıyacak ve göçmen iskân edilen it edecek komisyon a haşladı kazalarımıza giderek Kaymakamın da komisyona iştirakiyle muhtelif arazi ü-zerinde yeni köy kurulmasına elverişli yerleri tesbit edecektir. Teşekkül eden komisyon üyelerine Vilâyetten birer mektub gönderilmiştir. Komisyon, Vali Fazlı Güleç'in reisliği altında çalışacaktır. Köy yeri tesbit edilirken, göçmenlere tevzi edilen araziye yakın olması, içecek temiz suyu, temiz havası bulunmasına dikkat olunacaktır. Bu köylerin inşa plânlan da Vekâletten Vilâyete gelmiştir. Merinos neslini ıslah için Ziraat bakanlığı merinoslara arız olan hastalıklarla mücadele için e&asiı tedbirler aldı u ile bu mıntakalara Milli endüstrimizin en mühim bir ham maddesini teşkil eden merinosların yetiştrilmesi hususunda Ziraat Bakanlığının gösterdiği titizlik malûmdur. Bakanlık merinos neslinin üretilmesi ve çinisinin mcnüeketimizin iklimine uygun bir hale getirilmesi için geceli gündüzlü çalışmakudır. Yakın bir zamanda dokuma sanayiinin muhtaç olduğu bütün ham maddeyi vermesi muhakkak olan merinosların arasında bazı uyuz vakaları görüldüğü du-yulmuştuBunun üzerine bakanlık 6 ı-leinci teşrinde mahalline ilk savaş emrini vermiştir. Savaş 24 ikinci teşrinde başlamış vc bu ayın üçünde ur ama ve tesbit safhası ikmal edilmiştir. Şimdi Bursa mıntakasında Merinos uyuz mücadelesinin tedavi safhası başlamış bu-lunmakudır. Taramada M. Kemal Paşa kazasında 16, Yenişehir kazasında 47, Bursa merkez kazasında 94 ki ceman 157 köyde 53 bin 680 kıvırcık, 4460 dağlıç, 27 saf merinoa, 997 T. merinos, 23049 ke-çi. 21553 karasığır, 7072 manda. 4664 at ve kısrak, 3345 eşek muayene edilmiştir. 33 köyde 1212 kıvırcık, 13 merinos. 1 malakla hasUlık görülmüştür. Bunlardan 1154 ü baş uyuzu ve 72 si vücud uyuzudur. Hastalığın yüzde nisbeti biç mesabesindedir. Fakat bakanlık bu az mikdardaki musab hayvanları da iyi bir hale getirmek vc hastalığın tamamen Önüne geçmek kararındadır. Bu inak-şadla: Karacabey ve Mudanya kazalarının bir kısım köylerini ihtiva eden Bursa merkez kazası mınukası beş tedavi gru-puna ayrılmıştır. Yenişehir kaza mınukası coğrafi vaziyet dolayısiyle Bursa merkez kazasına bağlı hastalıklı bir köyü ihtiva etmek üzere üç grupa taksim edilmiştir. Bursa merkez kaza ve Salihli küçük sıhiyc memuru Yenişehiı mmtakasına, Burhaniye, Göynük. Turgudlu, Karacabey ve Şamandıra küçük siniye memulları da muvakkaten merkez kaza tedavi teşkilâtına verilmişlerdir. Bu ris için faydalı vasıUİar teşkil etmektedirler : Hava korunma sergileri de malzemeyi göstermek ve kullanmak suretile tenvir ve irşad işlerine yaramaktadır. Sivil korunma işlerine yardım eden müesseseleri birleştirmek lâzımdır- Bütün sivil korunma işlerile meşgul veya buna yardıma elverişli kaynaklar bir araya toplanarak sevk ve idare edilmelidir. Sivil korunma işlerine dair ana hatları, muhtelit hava korunma komisyonuna malık olan hava kuvvetleri kumandanlığı tarafından verilir. Bunun umumî ve müşterek şekilde utbikine ( sivil hava korunma birliği ) delâlet eder, ve bunların herkes tarafından ne suretle yapılacağını da izah eder. Bu sebeble tafsilâta muhtaç olan her ferd sivil hava korunma birliğine mü -racaat etmelidir. memurlar ilk gideceklerdir. Bursa mıntakasında ziraat mektebi müsukil bir mıntaka olarak baytar direktörü tarafından takib edilecektir. Bursa - Mudanya şimendifer hattının şarkmdaki grupların ttkibi mücadele baytarlarından Sami ve garbın diki grupların takibi de Fuad »rafından yapılacaktır. Yenişehir mıntaka* ındaki birinci grupun tedavisi Yenişehir merkez baytarı Sadi tarafından temin, ikinci ve üçüncü gruplardaki mesai de mumaileyh tarafından ukib edilecektir. Mücadele Reisi ve vilâyet baytar direktörü her iki mınukadaki mesaiyi muntazaman kontrol edeceklerdir. ANKARA ÖÇLE NEŞRİYATI Saat : 13.30 Plâk: Türk musikisi vc halk şarkıları. 13.50 Dahilî ve haricî haberler, 14.00 Muhtelif plâk neşriyatı, 15.30 Cumhur Başkanlığı flârmonik orkestrası üyeleri tarafından konser: (Orkestra şefi Dr. Protar-yüa) (M-M.M. den naklen). AKSAM NEŞRİYATI Türk musikisi ve halk sarkılan. (Ferit Tan ve arkadaşları). Arapça neşriyat, Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rna Sesgör ve arkadaşları). Konferans: Celâl Uyanık (Tapu ve sicilleri). Çocuklara Karagöz (Küçük AK) « Gazete hülâsaları ve ajans haberleri. Plâk: Dans musikisi. Yarınki program ve İstiklâl Mas*. şı. İSTANBOL ÖĞLE NEŞRİYATI Plâkla türk musikisi. Havadis. Plâkla hafif müzik. Saat
Tweet
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
Bu Blogda Ara
Popüler Yayınlar
Mevlit - Tam Metin
Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat (Kurtuluş Yolu) adıyla kaleme almış olduğu, Mevlit adıyla bilinen eserin tam metni: I. ...
TDK İmla Kılavuzu
TURK DİL KURUMU YAYINLARI: 525 İMLA KILAVUZU Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren Ankara 1985 Türk Tarih Kurumu Basım Evi TÜRK DİL KU...
Cengiz Han Yasasi
Dr. Curt ALINGE'nin tespit ettiği kadarıyla Cengiz Han'ın yasası şu hükümleri içermektedir: 1. — Zâni ister evli olsun ister olmas...
Süreli Yayın Arşivi Arama Sayfası
Arama motorunu kullanarak 1929-1950 yılları arasında çıkmış süreli yayınlar içinde arama yapabilirsiniz. Doğrudan belli bir ayın süreli y...
Yeni Sabah - Kasım 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Ekim 1940
Gazete içeriği aşağıdadır. ...
Yeni Sabah - Eylül 1949
1 Eylül 1949 tarihli gazete - 2 Eylül 1949 tarihli gazete - 3 Eylül 1949 tarihli gazete - 4 Eylül 1949 tarihli gazete - 5 Eylül 1949 tar...
Yeni Sabah - Nisan 1948
1 Nisan 1948 tarihli gazete - 2 Nisan 1948 tarihli gazete - 3 Nisan 1948 tarihli gazete - 4 Nisan 1948 tarihli gazete - 5 Nisan 1948 tar...
Yeni Sabah - Temmuz 1949
1 Temmuz 1949 tarihli gazete - 2 Temmuz 1949 tarihli gazete - 3 Temmuz 1949 tarihli gazete - 4 Temmuz 1949 tarihli gazete - 5 Temmuz 194...
Atatürk'ün 1923 Yılında Amerikalı Gazeteci ile Yaptığı Röportaj
Mustafa Kemal Paşa'nın 10 Kasım 1923 tarihinde The Saturday Evening Post gazetesinden Amerikalı muhabir Isaac F. Marcosson'a verdiğ...
Hiçbirşey Nasıl Yazılır
Heryer Nasıl Yazılır
Göktürkçe Türk Yazısı
Blog Arşivi
Blog Arşivi
Temmuz (428)
Haziran (1147)
Mayıs (683)
Mart (1)
Ocak (1)
Ağustos (1)
Eylül (1)
Mayıs (1)
Şubat (2)
Aralık (5)
Kasım (1)
Temmuz (110)
Haziran (1)
Ağustos (1)
Ekim (2)
Temmuz (2)
Mayıs (1)
Nisan (1)
Eylül (103)
Ağustos (3)
Mayıs (1)