Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
^
VATANEVİ — Ca£aloğlu. Molla Fenarl S. 32 Telefon: 24136 — Telgraf VATAN ist
21   NİSAN   1941 PAZARTESİ
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   G A Z E T E S
Sayı: 238
Maziden Canlı Masallar
İstanbulun Meşhur Taun Tılsımı
Dördüncü Sayfamızda
Efsanelere Kapılmayalım!
Alman askerî kudretinin hakikî manzarası ve mukadder akıbeti, Beşinci Kolun iddia ettiğinden çok başkadır.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
eşiııci Kol yılanları kış uykusundan baş kaldırmışlar
dır. Almanların Yugoslav ordusunu hareketsiz bırakmaları ve Yunanlılardan arazi kazanmadan kendilerine yeni bir cüret vermiştir.
Zayıf ruhlara akıtmak istedikleri zehir şudur: «Alman kuvvetlerine karşı durulmaz. Ne kadar kahramanca mukaye-'met edilse sonunda geçerler. İptidadan anlaşılıp uzlaşılırsa ortalığın yıkılmasının, nüfus zayiatının önüne geçilmiş olur. Zaten Almanlar harbi kazanmışlar demektir, Amerikadan gelecek yardım hayaldir.»
Her insan kalabalığı içinde tek tük zayıf ruhlu, kısa görüşlü, sathî muhakemeli zavallılar bulunabilir. Böylelerini himaye-miz altına almak, tedavi etmek her birimiz için vazifedir. Çünkü fena nivetli Beşinci Kolcular için böyle âciz ruhlu zavallılar pek rahat bir nakil vazifesini görebilirler.
Bvet, Almanların taarruz için çoktanberi hazırlanmış, ona göre teçhiz ve terbiye edilmiş I kuvvetleri vardır. Bu doğrudur. Bu kuvvetler miktarca da bü- j yüktür. Fakat unutmamalıdır j ki, Alman kuvvetleri, sırf aç gözlülük yüzünden Alman genel kurmayını ciddî surette düşündürecek şekilde dağılmıştır. Avnıpanm her köşesi Almanlar için harp cephesidir. Her işgal ettikleri memlekette gizli bir düşman kuvvet karşısında bulunduklarını biliyorlar. Tek başına Sovyet hududu, yüz yirmi tümen askerlerini bağlıyor. Bir kaç gün evvel şarkta bir Zigfrid hattı yaptıklarına dair bir rivavet çıkınca bunu şu şekilde tekzip etmişlerdir: «Şarkta, Zigfrid hattı yapmağa lüzum yoktur. Oradaki göller ; ve bataklıklar tabiî bir müdafaa 'hattı teşkil eder.»
Bu sözler Zigfrid rivayetini -yalanlıyor. Fakat şarktan )>ir jtecavüz beklenebileceğini ve (müdafaa ihtiyacının  düşünül-
Idüğünü tasdik ediyor.
Franaadaki Alman askerinin |çekilerek yerine İtalyan askeri [geçirilmesi, Alman kuvvçtleri-'nin Norveçten Balkanlara ve rTrablusgarba kadar bir cephe 'tutmağa kâfi gelmemiye başladığına bir delildir.
Lehistan, yeni Alman tecavüz silâhlarının ilk sadmesini çekmiştir. Fena bir kumanda ve hesapsız bir nikbinlik yüzünden hudut boyuna plânsızca dizilen kuvvetleri dağıtmak Almanlar için güç olmamıştır. Fakat asıl kumandanlar ve şefler ortadan çekildikten ve davanın kaybolduğu belli olduktan sonra Varşova etrafında yapılan u-zun ve kahramanca müdafaa, hakikî bir mukavemet karsısında Almanları ne gibi bir akıbet beklediğine bir örnektir.
Fransada da umumî bozguna rağmen yer yer müdafaa him-
( Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) 4-
Mare$a> OÖring
B. Hitler
Doğum Yıldönümünü Harp Sahnesi Civarında Kutladı
Bu Münasebetle Radyoda Konuşan Mareşal Göring
"Nerede Rastlarsak Düşmanı Ezeceğiz»
Dedi
BcrUn, 20 (A.A.) — D. N. B.
ajansına fevkalâde bir tebliğle bildirdiğine göre B. Hitler 52 nci yıl dönü'nvürvü Balkan harp sahnesine civar bir yerde bulunan Alman uîmumî karargâhında te-sid edecektir. B. Hitler yıl dönümümün arifesini halen umumî ka, rargâh vazifesini görmekte olan hususî bir l-oikantalı vagonda, kurmayını tenkil eden zevatla geçirmiştir. Tam gece yarısı Alman orduları başkumandanı Mareşal Keitel kısa bir nu'tuîc söyltyerck demiştir ki:
Geçen sene büyük muvaffakiyetler senesi olmuştur. Son 15 gün içinde Alman orduları, yüksek kumandanlarının doğrudan doğruya emTİ altında olarak, İngiltere hesabına çalışan yeni bir hasmı   ezmişlerdir.    Bu ordular
şimdi kaçmakta olan İngilizleri Avrupa kıtasından kovmak üzeredirler.
Mareşal nutkunu bitirirken Alman ordusunun B. Hitler'i göstereceği yerde muzafferane  takip
edeceğini resmen 'temin etmiştir. (Devamı: Sa. 5, SİL 6 da) **
Tayyare naklinde Yeni Bir Usul
Londra, 20 (A.A.) — Daily Sketch gazetesinin Nevyork muhabiri tarafından verilen bir habere göre, In-giltereye nakledilecek avcı tayyareleri icabında derhal havalanarak kafileyi müdafaa edecek tarzda Amerikan vapurlarına yerleştirilecek ve bu tayyareleri taşıyacak vapurlar o-na göre tadil edilecektir. Amerikan denizcilik mütehassısları bu hareketin korsanlara karşı bir mukabele o-lacağı fikrini ileri sürüyorlar. Amerikan hükümeti, Uzak Şarka gönderilecek ilk vapurlara harp gemilerinin refakat etmesinin yerinde olacağını düşünmekte ve mihver tarafından sevkiyata muhalefet edildiği takdirde şarka gidecek olan bütün vapurları ayni zamanda silâhlandırmak ta lâzım geldiği kanaatinde bulunmaktadır.
Spor Hareketleri
Ankarada:
Beşiktaş: 3 Gençlerbirliği: 2 İst. Spor: 5 Demirspor :
2
İz mirde:
G.Saray: 3 Altay : 1
Altınordu: 2 Fenerbahçe   : 1
İstanbulda :
Profesyonel Güreş Müsabakaları Yapıldı. Şişli, Perayı 2 -1 Yendi
Maçların Tafsilâtı 4 üncü Sayfamızda
Atlantik Harbi
İngiltere Bahriye Nazırı Diyor ki:
4'Muharebe Devam Ediyor ve Bunu Biz Kazanacağız
Almanların Üç Deniz Kurdundan İkisi Esir
Londra, 20 (A.A.) —Reuter: Bugün irad ettiği bir nutukta bahriye nazın B. Aleksader «U 100» Alman denizaltısı kumandanı meşhur Schepkc'nin ölduğîL nü ve denizaltısımn da «U 99»-zun yanına gittiğini söylemiştir. «U 99» zun kaptanı Kretchner de «meşhur bir denizaltı kurdu olup simdi İngilizlerin elinde esir olarak bulunmaktadır.
B. Aleksancrer bu iki kumanda, nın Hitler tarafından, <omeşe yaprağı» nişaniyle taltif edlilmiş oldu. ğunu söylemiştir. Mezkûr nişan denizaltı korsanlarına tevcih edilen en yü'kse'k nisan olup şimdiye kaıd'ar yalnız üç denizaltı kumandanına verilmiş bulunmakta, dır.
B. Aleksander sözlerine şöyle devam etmiştir:
Takriben 2,5 milyop ton hacminde düşman germisi yakalanmış, batırılmış veyahut kendi k endire ririi    b atırma ğ a    m ecb u r
edilmiştir.  Atlantik muharebesi-(Devamı Sa. 5, Sü. 2 de) /=/
Yeni
Yunan Kabinesi
Başvekil Muavini Tayin EöHi
Londra, 20 (A.A.) — Atina radyosu yeni Yunan kabinesine bizzat Kral Yorgi'nln riyaset c-deceğlnl bu akşam bildirmiştir.
Yunan donanması genel kurmay başkanı Amiral Sakcllaryu Başvekil muavinliğine ve Bahriye Nazırlığına tayin edilmiştir.
Kabinenin diğer azası şunlardır:    ' '   \ '
Harbiye Nazırı: General Pa-nagakos, Hava Nazırı; General Nlkolaidls, Münakalât Nazın: General Korzas, Hariciye, Maliye ve MIHI İktisat Nazırı: Şuderos, Dahiliye ve Umumi Emniyet Nazırı: Manladakis, Sıhhiye ve Matbuat Nazın: Nl-
kouüdls.
Kabine azası saat 17,15 te yemin etmiş ve bunu mUteakıp İlk İçtima aktedllmlştir.
Londradaki meşhur Sen Pol kilisesi büyük mihrabının bombardı mandan evvel ve sonra manzarası
Ohri gölü sahilindeki kilise
Ohri
Senelerce Arzu Edildikten Sonra
Bulgar Patriğine Merkez Oluyor
Sofya, 20 (A.A. — D. N. B. bildiriyor:
Bulgar kilisesi ruhanî meclisi paskalyadan sonra içtimaa davet edinmiştir. Meclis. Makedonya ve Trakyanın kurtuluşu üzerine çıkan meseleler hakkında müzake. relerde bulunacaktır.
Malûm olduğu iiKere cenubi Makedonyada Ohri şehri 8 asır müddetle Bulgar patriklerinin merkezi olmuştur. Bulcaristanın kuftuluşundanberi, Osmanlılar zamanında ilga edilen bu patrikliğin yeniden kurulması meselesi daima mütalâa ve tetfkik edile-gelmişt'r.
Tobruk'da
Mihver Hücumları Püskürtüldü
Sollumda Düşmana Ağır Zayiat Verdirildi
Haile   Selâsîye Adîsabâbâya Girmiye Hazırlanıyor
Londra, 20 (A.A.) — Orta Şafk Ingliz kuvvetleri umumi karargâhının resmî tebliği:
Lîbyada düşman tarafından Tobruk müdafaasına karşı yapılan- yeni bir hücum muvaffakiyetle püsfcürtülmüş'tür. 12 düşman tankı dış müdafaa haclarımıza giı_ mişlersc de dördü tahrip geri kalanlar tardedilmiştir.
Sollum   mıntakasında   6eyyar .müfrezelerimiz ve keşif kollarımız I yeniden düşmana ağır zayiat verdirmelerdir. Bir mikdar esir alınmıştır.
Habeşistanda, Dessie üzerine yürümeîktc olan kollarımız şimdi setir vazifesi görmekte olan düşman mevzilerine yaklaşmışlardır.
200 esir alınmıştır. Muharebe de.
va*m etmektedir.
Cenubî Habeşistanda ricat etmekte olan İtalyan kuvvetlerinin takibine gibtikçe artan Habeş vatanperverlerinin faalâne iştirakiyle devam edilmektedir.
Londra. 20 (A.A.) —Reuter ajansına verilen bir habere göre Habeşistan imparatorunun Adis. a'baba'ya avdeti hakkında yapılan hazırlıklar süratle ilerlemektedir.
Almanlar Tesalyada
Yugoslavyada Alınan Harp
Esiri
ermin sayısı
ALMAN   TEBLİĞİNE   GÖRE ŞİMDİYE  KADAR SAYILANLAR 1500 SUBAY İLE 244,000 ASKERDİR
Berlin, 20 (A.A.) — Alman resmî tebliğinde deniliyor ki:
Tesalye ovasında Alman kıtaları mevzilerinden atrlan ingiliz ve Yunan kuvvetlerini takip ediyorlar.
Bir çok Yunan asker ve cüzü-tamları Pindos'un şarkında iler-liyen Alman kıtalarına teslim olmuşlardır.
Muharebe tayyareleriyle pike yapan tayyareler Yenişehir ve Tıılhala'nın işgali esnasında yapılan harekâta jştirak ekmişlerdir.
Şimalî Yugoslavyada şimdiye kadar 1.500 sırbayla 244.000 Yugoslav harp esiri sayılmıştır.
Şimalî Afrikada düşman Sollum'a karşı deniz ve hava kuvvetlerimin yardırna ile yaptığı hücumda murvaffak olamamıştır. Abman muharebe tayyareleri  19
nisan gecesi ve dün Tobruk liman (Devamı Sa. 5, StL 4 te) X
Iraka Hint Askerleri Geldi
Yeni Delhi, 20 (A.A.) — Neşredilen resmi tebliğde Hindistandan gönderilen kıtaların 17 ve 18 nisanda I-raka ihraç edildikleri bildirilmektedir. Bu kıtalar 1930 mayısında akte-dilen İngiliz . Irak ittifakı mucibince Iraktan geçecek münakale yollarını kurmak vazifesini almışlardır.
Irak Eski Naibi Emir Abdullah
Irak'a Gitti
Beyrut, 20 (A.A.) — D.N.B.: Kudüsten verilen bir habere göre, eski Irak naibi fimlr Abdullah amcasını ziyaret etmek üzere Erdünün
hükümet merkezine gidecektir. Eski Irak Başvekili ve Hariciye Nazırı Nuri Sait ve bir çok Iraklı siyasi şahsiyetler halen Ammandadırlar ve Erdün Emîri tarafından misafir a-dilin islerdir,
Dünyanın En Büyük Kiliselerinden
SENPOL
Yeniden Bombalandı
Londra, 20 (A.A.) — Lon-draya yapılan son hava hücumları esnasında, büyük mihrabı buradan evvel bir hücum esnasın, da bir Alman bornlbası ile hasara uğrayan Saint - Paul büyük klişesine yeniden isabetler olduğu bildirilmektedir. Bu sefer, tonlarca srva düşmüş, heykeller ile bir kısmı 18 inci asır bidayetinde ya_ pılmış olan mozayik camların hemen hepsi harap olmuştur.
Hasara uğrayan diğer tarihî binalar arasında esrfki Chelsea klişesi ile meşhur Ohelsea hastaha-nesi de vardır.
Vatikan   Bombalanmıyacak
Londra, 20 (A.A.) — Almanya, Atina ve Kahireyi bombardıman etmek tehdidini yerine getirdiği takdirde Roma'nın bombardıman edileceği hakkında İngiliz hükümeti tarafından yapılan beyanatı Stefani ajansı tahrf etmektedir. Binaenaleyh İngiliz beyanatının, böyle bir hal vukufunda* Vatikanı bombardıman etmemek için en kaıtî tedbirlerin alındığını, en srkı emirlerin verildiğini açrkça tasrih ettiğini tekrarlamağa lüzum hasıl olmuştur.
Avam Kamarasına Bombalar
Düştü
Londra, 20 (A.A.) — Son hücum esnasında Avam Kamarası reisinin evine bir bomba düştüğü öğrenilmiş, tir. Bu e/ parlâmento sarayının %V-lılarından biri üzerindedir. Avam kamarasının Taymis nehrine na.5'»- n-ccrolcrinden bir çoğu kırılmıştır. A-vam Kamarasının toplandığı bl lû.un methaline ait çatıya da bir bomba i-sabet etmiştir. Bombardıman esnasında meclis içtima halinde değildi. Müstahdemler arasında da insanca zayiat olmamıştır.
Kanada Başvekili
B, Roosevelt'le Görüştü
Kanada Başvekili B. Roosevelt'le
oruştu
Hydepark, 20 (A.A.) — Kanada Başvekili Mackenzie King. bugün Roosevelt ile görüşmüştür.
Mülakatın mevzuu hakkında hiçbir şey İfşa edilmemiştir. Beyaz Saray mahfilleri bu müzakerelerde mali meselelerin görüşüldüğünü zannetmektedirler.
Olimpos Dağı Tahliye Edildi
İngilizler Daha
Kısa Bir Hatta Çekiliyorlar
MÜTTEFİK MÜDAFAA HATTI SARSILMAMIŞ OLMAKLA BERABER  VAZIYET CİDDİDİR
Kahire, 20 (A.A.) — Reırter: Burada iyi haber alan mahfillerde söylendiğine göre Yunanis^ tanda'ki müttefik cephesinin sağ cenahında bulunan Olimpos dağı İngilizler tarafından tahliye edilmiştir. Bu hareket ingiliz kuvvetlerinin daha kısa bir hat üzerine çekilmesi münasebetiyle ya-pikniktir. Mevzuu babis çekilme hareketi plân mucibince ve tayyarelerle zırhlı otomobillerin kuv-veftli bir faaliyeti akında devam etmektedir.
Bailkanlardaki vaziyet burada hâlâ ciddi telâîdki edilmefktedir. Düşman, uğradığı müthiş zayiata rağmen muharebe meydanına kitle halinde kıtalar sev'kine devam ediyor.
?
Kahire, 20    (A.A.) — Orta şark ingiliz kuvvetleri umumî ka. rargâhının resmî tebliği Yunanis-tanda,    Yunan ve imparatorluk I kuvvetleri,    diimdar   kıtalarının ! setir ve himayeleri    altında geri ı çekilişlerine   devam   el/.nişlerdir. ( Mah'irane manevre ve azimli mu-1 harebeler neticesi olarak dümdar kıtalarımız Alman ilerleyişini tehire muvaffak olmuşlar ve düşmana ağır zayiat verdirmişlerdir.
?
Londra, 20 (A.A.) —Yunan matbuat nezaretinin Atina radyosu tarafından neşredilen bu akşamki bülteninde, bazı noktalarında değişiklik yapılmış olmasına rağmen müttefik müdafaa katlının hiç sarsılmamış olduğu bildirilmektedir.
Bültende Almanların bütün Yunan ve İngiliz cepheleri boyunca büyük bir şiddetle hücuma devam ettikleri fakat süratle ve katî bir netice almak için yapılar bu gayretleri akamete uğradığı tebarüz et»tirilmektedir.
YUNAN KRALININ MİLLETE
TAVSİYESİ
Londra, 20 (A.A.) — Yunan" (Devamı Sa. 5 , SU. 3 de)
GÜNÜN SESİ
Halkevlerimize Dair
Sollum şehrile limanını gösteren kroki. (Bu krokiden anlaşılacağı
yamaç üzerine kurulmuştur)
üzere şehir, limanın arkasındaki
Yazan: REŞAT NURİ
Anadoludaki İnhisarlar İdarelerinden birinde çalışan genç bir akrabamdan 11(11 l' ıııı uzan bir mektubun ötesinden berisinden satırları okuyorum:
«Kalabada gere bayatı yok. Sokaklar erkenden kararıyor. Bereket versin balkeviııe. Benim vazl-yetinıdekl Renç memurlar bemen bütün kıs geeelerlni onun nar gibi kızarmış dökme sobası başında geçirdik. Kimimiz   b şbaşa   vererek dertleşmeler yaptık; kimimiz   gazete, kitap okumağa daldı; kimimiz satranç oynuyarak, radyo din-Ilyerek eğlendi.»
«Geçen hafta halkevinde bir düğünümüz vardı. Damat    genç bir
m ıi.....   tamireisl, gelin   fakir ve
yatalak bir büyük babasından başka kimsesi olmıyan şirin bir öksüzdü. Fakat o geee öksüzlüğünü katiyen duymadı. Kendilerine kalsa düğün müğün yapabilecekleri yoktu. Fakat ufak bir himmetle ucuz tarafından bir büfe hazırlandı. A-matörler orkestra veya cazı çaldı. Başta kaymakam olmak üzere ku-ttabanııı bütün helllhaşlıları yeni ailo şerefine sabaha kadar danset-tl; eğlendi. Hasılı hiç yoktan ancak en hatırlı eşrafa nasip olacak bir düğün.»
*
«Burada fotoğrafçı filân yok. Fakat halkevinde çalışan bir   .....tör
genç vesika fotoğrafı filân derken son zamanda âdeta bir atölye meydana getirdi.»
*
«Kendisi hakikaten   çok değerlf (Lütfen sayfayı çerirmb)
67
D99C
VATAN
ZT - 4 - 94T
Avrupa da
Nasıl Geçti
Müfareke Günlerinde Bir Nis
Ve Paris Seyahati
Yazan .  Rebia Tevflk BAŞOKÇU
Telif vc tercüme hakkı tamamile   mahfuzdur
O gün görümcem Nimet Hanımla bizim Bebekteki eve döndüğüm zaman kocam eve gelip de benim henüz dönmediğini! görünce küplere binmeye kalkışmıştı. Hele kâtibeligc benim seçilmem kendisini daha siyada sinirlendirmişti.
Hilâliahmerin Bebek şubesinde prenses iffet Hasan büyük bir gayret göstermişti. Fakat şubede para toplamak için yazılan mektuplardan başka yapılacak büyük bir iş yoktu. Toplanan parayı merkeze gönderi-yorduk ve oradan bize gönderilen toplarla Amerikan bezlerinden askerlerimiz için don ve gömlek dikiyor yahut kendi hesabımıza diktiriyorduk. Ben elimden biraz dikiş geldiği için evde bütün saatlerimi sevgili Mehmetçiklerimize hasretmekte büyük bü' zevk duyuyordum.
1917 de kocamla aramızdaki ayrılıktan sonra ben tekrar annemin yanma dönmüştüm.
En büyük felâketi bizim hissemize düşen dünya harbinden bir müddet sonra hayat ve hâdiseler yüzünden sinirlerim son derece bozulmuştu. Daimi bir uykusuzluğa tutulmuştum. Doktor sıhhatimi eskisinden daha fe na buldu. Vc mutlak bir değişikliğe fevkalâde ihtiyacım olduğunda İsrar ettL
Fransayı ve Parlsi görmeğe,. Nis ve Pariste bir iki ay kadar vakit geçirmeğe zaten merak ediyordum. Bu İsrar üzerine Parise gitmek hatırıma gelmişti.
O vakit Hüâliahmerin satış işleri münasebetile Istanbuldaki Fransız İşgal kumandanlarından Amiral Ek-selmansla tanışmıştık. Amiral ile zev cesi Türklere karşı çok yakınlık gösteriyorlar ve HUâliahmer el işlerine büyük bir rağbetle alâkadar oluyor-larrdı. Hattâ bir gün bizim Hilâliah-mer heyetini Amavutköyündeki otur dukları yalıya çaya da çağırmışlardı. Bu çayda benim seyahatim bahis mevzuu olur olmaz Amiralin zevcesi bana hususi surette vize yaptıracağı m söyledi. On beş gün sonra da benim Parise seyahatim kararlaştı. 1921 de bir şubat günü Galata rıhtımından Mesajeri kumpanyasının Spahan vapuruna girdim. Bu vapur, şirketin Şark postalarına tahsis ettiği en köhne vapuru idi.Dar ve biraz da kirli kamarama yerleştiğim vakit bu seyahatin biraz vakitsiz olduğu hissini kendimde buldum.
Gerçi Türklük bir müddet sonra en büyük mucizelerini yaratmağa ha zırlanıyordu. Mustafa Kemal Paşa Anadolunun harabe halini alan ovalarında dünyada eşi görülmemiş teşkilât yapmakla meşguldü. Ankarada kurulan yeni devleti Fransa hükûme ti tanınmış, Franklen Buyyon Fran-sanm mümessili olarak Ankaraya da göndermişti. Fakat dünya efkârı umumiyesi Türkiyeyi ölmüş sanıyordu. Yedi başlı ejderhaların pençe-j lerinden kurtulup da yeniden hayata döneceğini ve yeni bir varlık göste receğinl kimse ummuyordu.
Bu ümitsizlik havasının Spahan vapurunun mahdut yolcuları üzerinde kuvvetle estiği her an hissolunu-yordu. Vapurun birinci sınıf yolcuları on, on iki kişiden ibaretti. Bunlar arasında birkaç Fransız zabiti, bir iki papaz, zabitlerden birinin zev-•cesi bir Fransız kadını, İstanbullu bir müsevi kız ve ben vardım. Zabitin haremi olan Fransız kadını ile derhal ahbap oldum. Zaten kamaralarımız da yan yana idi. Nazik, terbiyeli, otuz beş yaşlarında bir kadındı.
tstahbuldan hareketimizin ertesi akşam Spahan İzmir limanına demir attı. O zaman İzmir Yunan işgali altında bulunuyordu. Uzaktan şehir binlerce ziyalarile pek canlı ve pek güzel görünüyordu. Hava pek sa kındı.
Ben tzmirln pırıl pırıl parlıyan zi-* yalarına bakarken tzmlrden Istanbu-
çok okumuş bir insan. Halkevinde sık sık tesadüf ediyorum.»
«Dün öğle radyosunu kaçırmamak İçin halkevlne gidiyordum. Meydandaki oparlörün etrafına top-anan halk...»
«Kasabanın sözüm ona bir sineması var ama uğranılacak gibi de-£11. Halkevlne bir makine becerc-bUsck...» ^
*
«Orta mektep fen muallimlerinden biri geçenlerde verdiği bir konferansta son aylarda keşfedilen bazı ilâçlardan bahsetti. Zatürree
G !Û N İDE N
stanbulun iaşe Teşkilâtı
Şehrimizde İaşe Müsteşarı Riyasetinde
G İÜ N E
la kaçan muhacir kümelerini düşünüyordum. Yerlerini yurtlarını, mallarını düşmana bırakıp kaçmışlardı. Yatacak yerden mahrum, cami avlularının taşlan üzerinde sürünüyorlardı: Istiraptan sefaletten yan ölmüş bir hale gelen binlerce Türk. gıdasızlıktan yüzleri sararmış, soğuktun analarının boynuna sarılmış, ağ-lıyan ve sızlayan binlerce ve binlerce Türk yavruları...
Vapurun hemen bütün yolcuları gü vertede toplanmıştı. Oturduğum u-zun iskemlenin bir tarafında Fransız kadınr, diğer tarafında da İstanbullu Musevi kızı iskemlelerine u-zanmışlar, ayni manzarayı seyrediyorlardı.
Biraz yan tarafta birkaç Fransız zabiti yüksek sesle konuşuyordu. Bir den içlerinden birisi kolunu uzatıp İzmiri göstererek:
— Bakın şuraya, dedi. Burası da bütün Türk şehirleri gibi uzaktan güzel gibi görünür, içine girildiği zaman pislikten, sefaletten iğrençlik ten başka bir şey yoktur.
Yüzleri sararmış açlıktan ağlıyan Türk çocuklarının yürekler parçalı-yan manzaralarını düşünürken, bu sözler kulaklarımda bir kırbaç gibi sakladı. Yavaşça yanımdaki Fransız kadınına doğru başımı çevirdim:
— Madam, dedim. Biz memleketimizi pisliğiyle de, sefaletiyle de seviyoruz ve onun için hâlâ çarpışıyoruz, neticeyi elde edinceye kadar da çarpışacağız. İğrençliğe gelince ,bir memleket hiç bir zaman düşman istilâsına uğradığı zamanki kadar iğrenç bir manzara gösteremez. Hem bu efendileri biz davet etmiyoruz ki, niçin medeni memleketlerinde oturmuyorlar da birbirini yiyerek peşimizden koşuyorlar?
Bu defa kırbaç zavallı Fransız kadınının yüzünde saklamıştı. Birkaç dakika daha oturduktan sonra yavaşça yerinden kalktı. Yan taraftaki zabitler grupunun içine karıştı. Beş on dakika geçmemişti. Gruptan ayrılan bir zabit benim önüme doğru geldi vc eğilerek:
— Madam, affınızı rica ederim, bilmiyerek sizi incitmişim dedi. Türk olduğunuzu bilmiyordum. Esasen maksadım sırf umumî bir tenkitten ibaretti. Asla Türklere hakaret etmek fikrinde değilim.
Bu itizara sadece bir teşekkür ettim. Bundan sonraki günlerde Fransız heyeti her fırsattan istifade ederek Türkleri yükseltmekte ve o zamanki düşmanlarını aşağılatmakta kusur etmedi. Bu işteki iki yüzlü politikayı pek iyi hissediyordum. Bununla beraber seyahatin Marsilyaya kadar olan kısmında başka hiç bir hâdise olmadı.
O kadar merakla gittiğim Fransa da bu ilk seyahatimde meğer taliim hiç iyi gitmiyecekmiş. Marsilya ile Nis arasındaki dört saatlik yolda trende giderken, içersinde elmaslarım ve param bulunan büyüh çantam hayret verici bir el çabukluğu ile çalındı. ,4,
Fransaya ilk ayak bastığım gün hemen hemen beş parasız kalmıştım. Tekmil elmaslarım da gitmişti. Eğer paltomun cebindeki cüzdanda altı, yedi yüz frank kadar bir para olmasaydı trenden çıktıktan sonra valizlerimi taşıtacak hammal parası bile bulamayacaktım.
Amiral Ekselmansın zevcesi Nlstc kalmak ve istirahat etmek üzere o-tel Negreskoyu tavsiye etmişti.
Otel Negrcsko o tarihte pek moda olan Nlsin ve hattâ bütün o sahillerin en lüks bir oteli idi. Bu otel hakkında evvelce bir fikir edinme-miştim. Otel kapısından içeri girdiğim zaman gözlerime ihtişam ve zen ginliğin manzarası çarptı. Bunun çantamdaki birkaç yüz frankla müthiş bir surette istihza ettiğini gördüm. •
(Arkası var)
menenjit gibi en vahim hastalıklar, böbrekler ve karaciğer sağlam olmak şart İle, âdeta sıtma gibi İlâç komprimelerlle bir kaç günde...»
*
«Bir mektupta, bu kaç tane halkevi?» diyeceksiniz. Genç ve uyanık bir memurun hayatında halkevi bu ehemmiyeti aldı ve onun her şeyi olduysa ne yapalım?
Halkevlerini- Anadoluda nasıl bir İhtiyaca cevap verdiğine, ne derece kuvvetle tutmağa ve halkın gündelik hayatında nasıl bir yer almağa baş-adrğına bu mektuptan bitaraf bir fftMt olamaz.
REŞAT NURİ
Kadıköyünde Ani Bir Teftiş
Belediye ve sıhhat müfettişlerinden müteşekkil bir grup, Kadıköy kaza ve nahiyeleri dahilinde bulunan bütün dükkân ve satıcıları kontrol etmişlerdir. Bu kontrolde gıda maddeleri ve fiyatları inceden inceye tetkik edilmiş, satıcılarla dükkân-lann temizlikleri de gözden geçirilmiştir. Teftiş neticesinde belediyo talimatına aykırı hareket ettikleri görülen bir çok dükkân sahipleri tecziye edilmiştir. Bu heyet, ayni zamanda Kadıköy belediyesinin muamelâtını da teftiş etmiştir.
Toplantı Yapılacak
öğrendiğimize göre, İstanbulda İaşe teşkilâtının faaliyetini tetkik ile bilhassa gıda ve iptidai maddeler ü-zerlndc .stoklar vücude getirmek, bu stokları tevzi etmek ve İcabında doğrudan doğruya müstehliklere vermek için alınacak tedbirleri kararlaştırmak üzere İstanbul İnşo vc Toprak Mahsulleri, İthalât, İhracat vc Petrol Ofisleri umum müdürleri,    İaşe
a
müsteşarı Şefik Soyerin reisliği tında bir toplantı yapacaklardır. Şefik Soyer, iaşe umum müdür vekili Faruk Sünterle birlikte bugün An-karadan gelecek ve hemen faaliyete geçecoktir. Müsteşarın bu fırsattan İstifade ile merkezleri İstanbulda bu- CIna müsaade edilmesi, piyasayı ol-
Tüyleri Kısa Kırpık Deriler
Kısa tüylü koyun derilerinin fhra-
lunan ofislerin teşkilât ve muamelâtları ile dc meşgul olacağı söylenil-mektedir.
Koyun Etleri Ucuzlıyacak
Fiyat Murakabe komisyonu, bugün et fiyatlarını tetkik edecektir. Istanbula kasaplık hayvan gönderen mıntakalardan istenilen fiyat ve stok vaziyetleri hakkındaki raporlar gelmiştir. Bu raporların tetkiki neticesinde fiyatların bir miktar eksiltil-mesl ümit edilmektedir. Haber aldığımıza 'göre, havaların geçen hafta içindeki müsaadesizliği yüzünden te-ahhura uğrayan hayvan scvkiyatına başlanıldığı hakkında şehrimiz toptancılarına müteaddit mahallerden telgraflar gelmiştir. Bu haberler, et fiyatlannın tenzili hakkındaki ümitleri kuvvetlendirmiştir.
Balıkesir. Bandırma, Bursa taraflarında da Istonbula gönderilmek U-zero külliyetli miktarda kuzu yola çıkarıldığı gelen haberler cümlesin-dendir. Bu kuzuların da et fiyatlarının ucuzlamasında kuvvetli bir â-mil olacağı söylcnllmektedir.
Maarif Haberleri:
öğretmenlere yardım cemiyetinin kongresi gelecek cumartesi gününe tehir edilmiştir, öğrendiğimize göre, cemiyet beş sene içinde ölen muallimlerin ailelerine on yedi bin 884 liralık bir yardımda bulunmuş-tur. Kâğıt buhranına karşı ihtiyati bir tedbir olmak üzere 1750 defter alınarak depo edilmiştir. Cemiyetin taahhütten matlûbu 112 liraya indirilmiştir. Cemiyet, azalarından 1 senede 10619 lira ve belediyeden dc yar dım olarak 250 lira almış, bastırılan klavuzlardan da 1812 lira bir menfaat temin etmiştir, önümüzdeki hafta toplanacak kongrede, esas nizamnamenin tadili konuşulacaktır.
^ Maarif memurlarının da kaza idare şube reisi olabilmelerini temin için, vilâyet idaresi kanununun 6 ncı maddesi tadil edilecektir. Bu madde, kaza idare şubelerinin reisleri şunlardır: Malmüdürü, tahrirat kâtibi, hükümet hekimi, orman, ziraat, veteriner, tapu. nüfus, evkaf vc maarif memurları ile polis komiser ve jandarma kumandanları, posta ve telgraf ve telefon müdürleri..» şeklini alacaktır.
Ankarada açılması kararı verilen Teknikum ve Politeknlkum mekteplerinin inşaat projelerine ait hazırlıklar da bugünlerde bitirilecektir.
İstanbuldan Gideceklerin Muameleleri Bitmek Üzere
Dağıtılacak Yeşilleri
iletlerin Kırmızıları Trenlere, Vapurlara Mahsus Olacak
Anadoluya gidecek vatandaşların şevklerine ait muamele ve hazırlıklar bitmek üzeredir, ilk günlerde beyannamelerini veren vatandaşların biletleri önümüzdeki salı veya çarşamba gününden itibaren verilecektir. Vekâletten beklenilen emir geldiği takdirde de gelecek halta cuma veya cumartesi günü sevkıyata başlanacaktır.
Hazırlanan biletlerden kırmızı renklileri trenlere gideceklere ve yeşil renklisi de vapurla   gideceklere
mahsus bulunmaktadır. İstanbuldan çıkacak İlk kafilenin vapurlarla sev-kcdileceği muhtemel görülmektedir.
Devlet demir ve deniz yolları idareleri seferlerin başlıyacağı günleri, mahal ve hareket saatlerini ve bu tren ve vapurlara hangi numaradan hangi numaraya kadar bilet hâmil-
lerinin bineceklerini İlân edeceklerdir. Her iki idare hazırlanmakta ve yolcuların istirahatlerlni temin için her türlü tedbirleri almaktadırlar.
Ayni zamanda hem tren ve hem de vapurla seyahat mecburiyetinde bulunan vatandaşlar, seyahatleri esnasında ttek bilet kullanacaklardır. Yolcuların beraberlerinde götürecekleri eşyalar ambarlara ve yük vagonlarına konulacağından bir yanlışlığa meydan verilmemek üzere yük denk vc sandıklarının üzerlerine, sahibinin hâmil olduğu bilet numaraları vurulacaktır.
Muhtelif mazeretler dolayısile ve bilhassa çocuklarının imtihanları ve-sllcslle şevklerinin tehirini Istiyenlc-rin bu talepleri kabul edilecek ve bu gibiler, bilâhare hareket edecek kafilelerle gönderilecektir.
Bakkallar Neden Peynir Satmıyor?..
Yeni Mahsul, Fazla Fire Veriyormuş
Son günlerde şehrimize Trakya I-le Balıkesir ve Bursadan külliyetli miktarda beyaz salamura peyniri I-le lor, çayır ve dil peynirleri gelmektedir. Buna rağmen Kadıköy vc İstanbul cihetleri ile Beyoğlunun bazı semtlerindeki bakkalrda beyaz peynir bulunmamaktadır. Bakkallar, buna sebep olarak yeni mahsul peynirlerin fazla fire vermesini ve bu yüzden beher tenekede yarım liradan fazla zarar edilmesini göstermektedirler. Peynir toptancıları key-
fiyeti Fiyat Murakabe komisyonuna bildirmiş ve fiyatlara bu zararı olsun telâfi edecek bir miktarda zam edilmesini istemişlerdir. Komisyon, bu hususta Bakkallar Cemiyetinden malûmat istemiştir.
Beyoğlu ciheti ile İstanbul Balık-pazarı ve Kadıköyünde sepetler içinde bulunmakta olan dil peynirlerinin yüksek fiyatlarla satıldığını haber alan Murakabe komisyonu ayrıca bu nu da tetkik edecek ve fiyatları makul bir miktara indirtecektir.
Barbarosun türbesi önünde
r
Dün sabah, kıyafetlerinden taşralı oldukları anlaşılın» biri ihtiyar, diğeri de orta yaşlı iki vatandaş, etrafını dolaştıkları Barbarosun türbesine alâka İle bakıyor ve hararetli hararetli lâf atıyorlardı. Ta\ır ve alâkalan merakımı mucip oldu. Yanlarına sokuldum, kulak misafiri oldum.
— Demek, koca Akdenlzl bir Türk havuzu haline koyan, düşman ı ırın.ı topyekûn kan kusturan o yavuz aslan burada yatıyor öyle
mir
— Evet amca. Bir hürmet olmak üzere etrafındaki blnalurr kaldırdılar, türbeyi iste böyle meydana çıkardılar.
İhtiyar, acı acı gülerek sordu;
— Ya bu bahçeyi ne diye böyle bıraktılar?
Bir İstanbullu sıfatı İle kızardım ve oradan uzaklaştım. Çünkü, kabirlerin üzerleri otlarla dolmuş,
fidanların arası ısırganlık olmuştu.
i GEZENER
dukça harekete getirmiş ve son aylar zarfında iki milyon kilo miktarında koyun derisi ihracını temin etmiştir. Fakat, son zamanlarda bu İhraç işinin bazı bakımlardan millî iktisadiyatımızı incitecek bir mahiyet gösterdiği anlaşılmıştır. Bir çok müesseselerin Anadolunun muhtelif mıntakalarından toplattırdıkları derileri muayyen miktardan uzun yünleri hâmil oldukları görülmüştür. Bazı hayvan tüccarları, bu kabil tüylü derilerle etlerinin daha fazla para ettiğini görmüş ve hayvanların tüylerini yüksekçe kırparak bir taraftan yününü, diğer taraftan da eti i-le kısa tüylü derileri satmağı hesaplarına daha uygun görerek kesmiye başlamışlardır.
Bu yüzden, salamura halinde deri ve imal ve ihracı İşi de körlenmek tehlikesine maruz kalmıştır. Çünkü, bu derilerimizin müşterileri bu vaziyet karşısında mal almaktan sarfınazar etmişlerdir. Keyfiyeti ehemmiyetle telâkki eden alâkadarlar, memleketin iktisadî menfaati bakımından tehlikeli buldukları bu tüylü deri ihracı işine nihayet verilmesi için ait olduğu vekâlete müracaata karar vermişlerdir.

iktisat Haberleri:
Manifaturacılar birliği bir milyon liralık manifatura ithali için akreditif temin etmiştir. Deri ithalât birliği Avustralyadan 20 bin ingiliz liralık ham deri sipariş etmiştir.
Çay ve kahve birliği tarafından temin edilen 60 bin liralık çay tüccar arasında taksim edilmiştir. Birlik elyevm gümrükte bulunan 500 çuval çayın piyasaya çıkarılması için çalışmaktadır. Brezilya kahve şirketinin 200 ton kahve sipariş ettiği hakkındaki rivayetler tahakkuk etmemiş ve. hattâ şirket tarafından tekzip edilmiştir.
+ iktisat Vekâleti iş dairesi reisi Enis Behiç ile Vekâlet hukuk mü şairlerinden Ziya, şehrim izdeki iş müesseselerinin muamelelerini ve işçilerinin vaziyetlerini tetkike devam etmektedirler.
^ Ingiltereye satılan 40 bin bal-yalık tiftiğin son partisi de bugünlerde teslim edilecektir. Alınan haberlere göre, ingilizler yeni sene man sülünden de 20 bin balya almak arzusunu göstermişlerdir. Bu tiftiklerin bedellerinin de cvelkiler gibi mun tazam bir surette Türk lirası olarak ödenmesini teklif etmişlerdir.
+ Macaristandan aldığımız çivi ve manifatura ile bir kısım makine aksam ve alâtına karşı verilmesi mu karrer bulunan bir milyon kilo pamuğun şevkine devam edilmektedir. Bu hafta bir parti daha tuna yolile gönderilecek ve geri kalan miktarının da kısa bir zamanda hazırlanıp yola çıkarılması temin edilecektir.
Merak Edilecek Bir Nokta
tefani   ajansının   bir telgrafında şu satırları okudum:
«Sivil halkın bombardımanı hususunda ihtisas kazanmış olan İngiliz tayyarecilerinin barbar usulleri ttalyanlauın kâfi derece, de malûmudur.»
Açık bir şehir ilân edilen Bel. gradda ahaliden on iki bin kişinin tayyare bombalarile öldüklerini yine ajans telgraflarında okumuştum.
Stefani, Belgradın ingilizler tarafından bombalandığını bildirmediğine göre Belgrad şehri bu on iki bin ölüsünü acaba hangi mütehassıs tayyarecilerin medeni usullerine borçludur?!..
Duvar Kâtipliği
¦
İsviçreden verilen bîr ajans telgrafına göre Pariste duvarlara Almanlar aleyhine yazılar yapıyorlarmış. Polis müdürlüğü duvarlardan bu şekilde 6200 yazı sildirmiş.
Düşman işgalinin acısını çeken Fransızların hiç olmazsa bu şekilde nefret hislerini izhar etmek istemeleri ayıplanmaz. Fakat şimdi yazacaklarına, vaktüe Almanların yazdıklarını okumalardı, komşularının gayelerini iyice bellerler, memlekette bîr birlik kurarlar ve bugün duvara kâtiplik etmekten kurtuhır-lardı.
Yegâne Şey
i
Macar hükümetinin bir karara göre, evvelki rütbeleri ne olursa olsun askere ab-nacak Yahudiler yardımcı hizmetlerde kullanılacaklar, yani askeri rütbelerini kaybedecek, lermiş.
Artık tahakkuk etmiştir ki Mihver memleketlerinde olduğu kadar Mihver işgal veya nüfuzu altına girmiş memleketlerdeki Yahudilerin hiçbir zaman kaybetmiyecekieri yegâne şey, Mihvercilerin kendi haklarında besledikleri kin ve nefrettir.
KÖR KADI
Sanat ve Teknik Mektepleri Hakkında Bîr Proje
Maarif Vekâleti Sanat ve Tek-nik mekteplerinden azamî ve pratik bir tarzda istifade için bazı projeler
hazırlattırmaktadır. Bu iş için kırk milyon liraya ihtiyaç olduğu tesbit edilmiştir. Hazırlanan proje, dörder senelik faaliyet programladı ile 16 senede tatbik edilecektir. Bunun İçin bütçeye her sene iki buçuk milyon munzam tahsisat konulacaktır.
TAKVİM
21 NİSAN MI PAZARTESİ AY: 4 - GÜN: 111 . Kasım: 165 RUMİ: 1857 — NtSAN: 8
HİCRİ: 1360 — Rcbiülevvcl: 24
VAKİT ZEVVJ   FZAN!
GÜNEŞ:
ÖĞLE:
İKİNDİ:
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
6.13 13,13 16,00 19,51 21.31
2.21
10,20 5,20 9,06
12.00 1,39 8,31
— O size âşık değildi. Kocasına da asık değildi. Hiç kimseyi sevmezdi. Bütün erkeklerden nefret ederdi. Kendisini her şeyden üstün tutardı.
Favell hiddetinden kıpkırmızı olmuştu:
— Beni dinle Danny, dedi. Akşamları gelip deniz kenarındaki evde benimle buluşmaz mı İdi?
Londraya gelip hafta sonlarını   geçirdiği zaman benimle kalmaz mıydı? Mı-is Danvcrs'de hiddetlendi:
— Peki, ne varmış? Ne olmuş sanki? O-nun eğlenmeğe halikı yok muydu?
Aşk onun İçin bir oyundan başka bir şey değildi. Sadece bir eğlence... Hepinizle alay ederdi. Her şeyi eğlenmek İçin yapardı. Döndüğü zaman yatağının üzerine oturur ve hepinizden bahsederken kahkahalarla güler, alay ederdi.
Kelimeler ağzından sel gibi akıyordu. Bu hal herkesin üstünde müthiş ve beklenilmez bir tesir yaptı. Bütün bunları evvelce de bildiğim halde ben yine isyan duyuyordum. Maksim sapsarı olmuştu. Favell, sözlerini anlamamış gibi yüzüne bakıyordu. Albay Julyaıı küçücük bıyığı ile oynuyordu. Birkaç dakikalık bir sükût oldu. Yağmurun gürültüsünden başka ses duyulmuyordu. Nihayet Misis Danvers ağlamağa başladı. Bir sabah benim yatak odamda ağladığı glhl ağlıyordu. Ben kendisine bakamıyordum. Başımı çevirmeğe mecbur oldum. Yine hiç kimse bir şey söylemiyordu. Odanın içinde iki ses
Yazan: Dafne du Maurier
87
Çeviren: Rezzan A. El Yalman
vardı. Yağan yağmurla Misi» Danvers'in hıçkırıkları.. Haykırmak İstedim. Koşarak, lıaykırarak odadan çıkmak İstedim.
Hiç kimse kadınla konuşmuyor, onu teselli etmiyordu. Hâlâ ağlıyordu. Nihayet kendine hâkim oldu. Hıçkırıkları dindi. Ayakta hareketsiz duruyordu. Yüzü çatık idi. El-lerile eteğinin kıvrımlarını buruşturuyordu.
Albay Julyan yavaş yavaş suallerine başladı:
— Misi» Danvers dedi. Sizce Misi» de Vinter'in intihar etmiş olması İçin en küçük bir sebep var mıydı?
— Hayır, hayır... Favell hemen atıldı:
— Gördünüz mü? Buna İmkân yoktu o da benim gibi söylüyor. Size bunu söylemiştim ya,
— Rica ederim, susunuz, Mlsls Danvers'e düşünmesi İçin meydan bırakınız. İlk bakışta bu İntihar İmkânsız gibi görünüyor, bu doğru. Mektubun da mealinden anlaşıldığına göre size söyliyecek bir şeyi varmış. Bunun ne olduğunu öğrenebilmeydik belki de
bu kör düğüm çözülürdü. Mektubu Misis Danvers'e veriniz, okusan. Belki bir şey aıı-Iıvablllr.
Favell omuz sllktl. Mektubu cebinden çıkararak Misis Danvers'e doğru fırlattı. Dikkatle kadına bakıyorduk. İki defa okudu. Sonra başını sallıyarak:
— Bundan bir şey çıkmaz kl... Kim bilir ne demek İstemiştir. Eğer Mlster Favcll'c söyllyeceğl şey çok mühim İdiyse bana mutlaka bahsederdi.
— Fakat siz onu o akşam görmediniz, değil ml?
— Evet, dışarı çıkmıştım. İşte kendi kendimi bunun için asla affedcmlycceğlm. ölünceye kadar nedamet çekeceğim.
— Demek kl hiç bir sıkıntısı yoktu. Bize bir şey söyllyerck meseleyi aydınlatamıyorsunuz, öyle mi? Mektuptaki «Sana bir şey söylemek istiyorum» sözlerinden bir mânâ çıkaramıyorsunuz ?
— Hayır.. Hiç bir şey...
— Lomirada o günü nasıl geçirmiş olduğunu kimse bilmiyor mut
Hiç kimse cevap vermiyordu. Maksim başını sallıyor, Favell kendi kendine söyleniyordu. Nihayet söze karıştı:
— Bu mektubu benim evime öğleden sonra saat üçte bırakmış. Kapıcı görmüş. Oradan sonra hemen evine dönmüş.
Kâhya kadın birdenbire söze karıştı:
— Misis de Vintcr'in bir yerde yarımdan bir buçuğa kadar randevusu vardı. Şimdi hatırlıyorum. Birkaç gün emi ben berbere telefon etmiş ve saat ayırmıştım. Berberden çıkınca klübe gider, orada yemek yerdi. İhtimal kl o gün yine öyle yapmıştır.
— Haydi yarım saatte de yemek yedi diyelim, ikiden üçe kadar no yapmış olabilir?
Favell isyan ederek Albayın bu sözlerine şöyle cevap verdi:
— Size ne, ne yapmışsa yapmıştır. Bunun cinayetle alâkası yok. Rebeka İntihar etmemiştir. Asıl mühim olan bu...
— Odasında bir defter vardır. Ben her şeyi olduğu gibi muhufa/a ettim. O dcfîere her günkü randevularını yazardı. Çok intizamlı idi. Yaptığı şeyleri sonra çi/erdL E-ğcr işinize yararsa o defleri getireyim bakarsınız.
— Ne dersiniz. Maksim? Bu deftere bakmamıza da bir maJttUf >ok d«£tl mi?
— Tabii.. Ne mahzur olahıMr?
Bir defa daha Albay Maksime tııh.-.f tuhaf baktı. Bu bakışı Frank da farkertl. O da evvelâ Maksime, sonrfc da bnna b&ktı.
(Arkası var)
VATAN
—    21 - 4 - 941
Harp Vaziyeti
Yazan
İhsan BORAN
Emekli Kurmay Subayı
Libyâda:
«İngiliz kuvvetleri bir taraftan Ma^a Matrah bölgesinde toplanıyor, diğer taraftan Sollum ve Tob-f uk kalelerinde muannldane müdafaaya devam ediyor. Alman -İtalyan birlikleri gün geçtikçe bi-•raz daha yıpranıyor. İnsan ve malzemece zayiat veriyor ve deniz muvasalası kesilmiş olduğundan lâzım olduğu kadar İkmal ve takviye edilemiyor. Bu şartlar İçinde Süveyş kanalına doğru bir Alman - İtalyan taarruzu beklenemez. Fakat İngilizler de uzun zaman düdafaada kalamazlar. Almanlar Cebelltarık'a da göz dikmişlerdir; Tunus ve Fas Üzerinden yürümek için şimdiden bazı hazırlıklarda bulundukları anlaşılıyor.
Almanlar, Cebelitarık! çok evvel hedef seçeceklerdi; garp cephesindeki zafer taşkınlığı ile daha ileri atılamadılar. Fakat bugün bu hedefe de yürümlye karar vermiş görünüyorlar. Ccbelltarık'ın müdafaasında kuvvetli bulunmak için Libyadaki Alman - İtalyan birliklerinin bir an evvel mağlûp edilmesi sevkulceyşi bir tedbir o-lur. Eğer Almanya sevkulceyşi bir fikirle durmadan Cebelltarık'a yü-rüseydl, bugün Atlas denizinde daha üstün şartlar kazanacaktı. Atlas sahilleri boyunca bir çok hava ve deniz üsleri temin edecekti, ı .ika* geç kaldığı aşikârdır.
Yunanîstanda:
m
Yunan - İngiliz   müdafaasında şu iki nokta takdire layıktır:
1 — Yunanlılar ve İngilizler, bu yeni harpte İlk defa olarak zırhlı re motorlu birliklerin sürekli taarruzlarım kırdılar ve mukabil taarruzlarla geri atmağa muvaffak oldular.
2 — Yunanlılar ve İngilizler» üstün ve sürekli düşman taarruzlarına rağmen kendi isteklerlle geri çekilmek ve daha uygun şart larla geride ikinci bir mevzide tekrar müdafaa yapmak iradesine sahiptirler.
Yunanlılar ve ingilizler bu İki muharebe kabiliyetini kaybetmedikçe. Mora yarım adasına kadar icap ettikçe karış karış müdafaa yapabileceklerdir. Bu bakımdan çekilme zararlı değildir, Evet, harp yalnız müdafaa ile kazanılamaz. Hasmı mağlûp *-m«k için taarruz lâzımdır- Fakat küçük Yunan ordusunun büyük ve makineli Alman ve İtalyan ordularını haftada 50 - 60 bin zayiat verdirerek yıpratmp— Uz - Alman harbinin neticeleri bakımından müttefikler lehine büyük bir zaferdir. Küçük Yunanistan bu büyük Işl başarmıştır ve cepheden gelen haberlere göre, Moraya kadar başarmağa devam edecektir.
Almanların sağ cenah ve denizden yapmak İstedikleri yarma taarruzlarında devam etmek niyetinde oldukları anlaşılıyor. Bu yar maların Beyşehir - Lamya - Ll-vadba ve Tırhale - Oranlatan -Llvadba istikametlerinde yapılması muhtemeldir. Maksat, Yunan -İngiliz kuvvetlerinin sağ cenahtan garba doğru cenuptan kuşatılması ve derinliğine müdafaaya mâni olunınasıdır. İşte hatıra gelen en mühim tehlike budur. Eğer Yunan - İngiliz kuvvetleri sağ: cenahtan '.-ekilerek Beyşehlrl ve Tırhaleyl terkederlcrse bombardıman tayyareleri bu mıntakada güzel ve değerli hedefler bulacaklardır. Alman motorlu birliklerinin taarruz için Beyşehir ovasına ln-mlyecekler ve tayyare hücumlaıi-le pek fazla zayiat vereceklerdir.
Yunan - İngiliz kıtaları Greve-na mıntakasında omuz omuza bulunuyorlar; Almanlar buraya   da taarruz etmişlerdir.   İki muhtelif
kıta arasına taarruz Almanların adetidir. Fakat burada yarma muvaffak olamamıştır. Almanlar Gre venadan Meçovaya kadar ilerle-mlşlerse de bir mukabil tarruzla geri atılmışlardı. Bu taarruzun hedefi şüphesiz Yanyadır.
Alman ve İtalyan tebliğlerinde motorlu birliklerin Sambrlya nehrini geçtikleri bildiriliyor, eğer bu
haber doğru İse Yunan cephesinde
sağ cenah ve merkez   gerilemiş,
sol cenah İlerde kalmış demektir.
Bu cephe vaziyetini düzeltmek İçin
Yunanlıların  Yanya    mıntakasını
tahliye etmeleri çok muhtemeldir.
Bandap sonra Golos   veya   Laye
mihvak noktası olmak üzere mü-
dufaa cephesini   arkadan   Korent
körfezine doğru adım adını geriye kırmak luümkUııdur.
Süveyş'in Hikâyesi
Napolyon Mısır'a Elinde Kur'an, Dilinde Tehlil İle Gitmişti. Canını Güç Kurtardı.
Osmanlı Ordusunun ölüsü Napolyon'u
Suriye'de Tepeledi
Halfadan Ha
Haya ^
Mısır, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz günün mevzuları arasına girdi. Bu mıntaka Akdeniz medeniyetinin birkaç bin senelik ömründe zaman zaman dünya hadiselerinin ilk plânında yer almıştır.
Tarih tekerrürden ibarettir.
Kızıldeniz Musanın asası ucunda Yahudilere geçit verdiği gün dünya tarihinde ilk büyük rolünü oynamış Afrikadan Asyaya geçen Yahudiler Asyadan da dünyaya dağılmışlardır
Kıt'aları ayıran denizler, ayni zamanda kiraları birbirine bağlar. Bu denliler birbirlerine ulaştıkları yerlerde darlaştıkları. bogazlaştıkları nlsbette ehemmiyet kazanırlar: Cebe lütarık, Türk boğazları, Süveyş, Panama kanalı gibi geçitlerin bir kıs-mı tabii, bir kısmı ise sun'idir. Süveyş kanalı denilen sun'i boğazın Ak denizi Kızıldenize bağlaması dünyanın en büyük hâideselerlnden birini teşkil eder. Süveyş kanalının açılması Türkiyenin iktisadi tarihinde fena bir rol oynamıştır. Bu kanal Anadolunun Asya ile Avrupa arasın dakl tabiî köprü rolünü azaltmış, Asya - Avrupa ticaretinin mühim bir kısmı Anadolu kara yolunu bırakarak Süveyş deniz yolundan akmağa başlamıştır.
Nitekim SUveyşin oynadığı büyük iktisadi rolü ilk takdir eden Halife Mansur 762 de Bağdat şehrini tesis ettikten az sonra (770 te) Kızılde-nizi Nil nehrine bağlıyan eski kanalı tahrip ettirmişti.
Bu kanalın tahribinden sonradır ki Basra yolile akmağa başlryan Şark - Garp ticareti Bağdadi dünyanın en büyük ve en mühim şehri haline getirdi; Bağdadin nüfusu 2 milyonu geçti. Bagdatda o günkü dün-yanın en büyük ilim merkezleri, en ileri sanayi, en yüksek medeniyeti kuruldu ve inkişaf etti.
Halife Mansurun eski Süveyş kanalını tahrip ettirmesinde âmil olan yalnız iktisadi endişeler değildi. Man sur Akdeniz - Kızıldenlz yolunu tı-kıyarak AbbasIIerin Habeşistandakl hrristiyan düşmanlarına vc Arabis-tandaki Müslüman düşmanlarına da Akdenizden yardım gitmesine mâni olmuş ve bu suretle bütün Akdeniz ile şimalî ve şarkî Afrika âleminin islâm hâkimiyeti altına girmesini temin etmişti.
Kızıldenizi Nil yoluyla Akdenlze bağlıyan kanalın tarihi pek eski zamanlara gider. İlk kanalln bundan 3800 sene kadar evvel Mısır Fraunu Sesotris tarafından yaptırıldığı tahmin olunmaktadır. Garip bir tesadüftür ki Sesotris ile bugünkü Süveyş kanalının açılmağa başlanması, biri Isadan evvel, öbürü Isadan sonra olmak üzere, ayni tarihe isabet ediyor: 1860. Mısırın Karnak hara-belerlndeki resimlere göre kanal Fra un Birinci Seti zamanında, yani Isa-dan evvel 1380 tarihinde İşler halde mevcut bulunuyordu. Yukarıda söylediğimiz gibi, Mansur tarafından tah rip cttlrilinceye kadar bu kanaldan istifade ediliyordu.
Bu kanal kapandıktan ve Akdcniz-do İ6lâm hâkimiyeti tamamile kurulduktan sonradır kl zamanın en müteassıp hıristiyanlan olan ve mem leketlerl Atlas Okyanusuna açıldığı İçin gemicilikte ileri bulunan Portekizliler Afrikayı dolaşarak Habeşistandakl hıristiyanlarla birleşmeği ve Müslümanları arkadan vurmağı c/i-şündüler. Portekizlilerin bu gayretleridir kl birkaç asır sonra Afrikayı dolaşan Ümit burnu deniz yolunun
Bîr İngiliz harp gemisi Sü
Yazan:
Nusret Köymen
bulunması ve açılması neticesini verdi.
On sekizinci asrın sonlarında ve on dokuzuncu asrın başlarında da Napolyon İngiliz İmparatorluğunu arkadan vurmak sevdasile Mısıra hü
cum etti.
Fakat ordusunu orada bıraktı vc kendi canını güç kurtardı.
Napolyon Parisin en ihtişamlı zamanında Pari6e gelmiş taşralı vc fakir bir delikanlı idi. Ufak tefek fakat sağlam vücutlu idi. Paris Kışının sokaklarda soğuk, salonlarda sıcak, içkili ve kadınlı havası genç Korsikalı zabitin cenuplu kanını kam çılıyor ve kanatyordu. Çapkın ve güzel kızlar bu toy taşralı zabitle alay ediyorlardı. Paris yüksek sosyetesi de bu fakir taşralı delikanlıyı aşağı görüyordu. Parisin kendini coşturan fakat hüsrana vc yeec sürükliyen hayatı genç zabitte aşağılık duygusu vc dünyaya hâkim olmak hıncı yarattı. Dünyaya hakim olabilecek bir tek kuvvet tasavvur edebiliyordu: Türk ordusu. Türk ordusunda vazife almak emelile lstanbula geldi. Fakat ihtiyar paşalar bu tüysüz zabite c-hemmiyet bile vermediler. Fransada ihtilâl olur olmaz Napolyon bir Fransız ordusunun başına geçti. Avrupa-da birkaç muvaffakiyetten sonra Av rupaya ve dünyaya hâkim olmak is-üyecek hırsın karşısında üç büyük engelin yükseldiğini gördü: İngiltere, Türkiye, Rusya. Bunları cepheden vurarak yenemezdi. Arkadan vurmak lâzımdı. TUrkiyeye dost göründü. Rusyaya hilesini sezdirmome-ğe çalıştı. Bir ordu hazırlıyarak Mısıra geçti. Niyeti Mısırdan Suriye vc Irak'ı ele geçirmek vo oradan da Türkiye, Hindistan vc Rusya'ya hakim olmaktı.
Napolyon muvaffak olmak İçin hiç bir hazırlığı ihmal ötmedi. Hatta Müslümanlığın hâmisi kesildi; da ha ileri giderek Müslüman rolü yaptı. Şarkın fethine elinde kur'an dilinde tehlil ile gidiyordu. Fakat bu sahte softalığın hislerini no Türkler yuttular, ne Araplar, no de dünya: Napolyonun bir tarafı sarıklı, bir tarafı şapkalı karikatürleri dünyaya alay mevzuu oldu. Napolyon Mısıra birçok âlimler de götürdü. Nitekim, bu âlimlerden   biridir kl   Hiyeroglif
veyş kanalından geçerken
denen Mısır resim yazısını okumağa muvaffak oldu.
Napolyon elinde bulunan kuvvetli bir filo sayesinde Mısıra büyük bir ordu geçirmeğe ve orduyu beslemeğe ve denizden korumağa muvaffak olmuştu. Bu sayede Surlyeye kadar ilerledi. Türk dostluğu palavrasını da hâlâ dilinden bırakmıyordu. Fakat Suriyedc Osmanlı ordusunun ö-lüsü (On dokuzuncu asırda Osmanlı ordusu eski kuvvetini tamamlyle kaybetmişti.) Onu tepeledi.
İngilizler de Napolyon'un donanmasını Nil ağzında yakalıyarak meşhur Nil deniz harbinde perişan et tiler. Napolyon Mısırdan kaçmağa muvaffak oldu. Fakat ordusu Afrl-kada kaldı ve eridi.
Napolyon Mısır seferinde muvaffak olamayınca îngilterenin ancak Ingiltcrede mağlûp edilebileceğini anladı ve İngiltereyl abluka altına almağa savaştı. Bunda da muvaffak olamadı.
Aklından hiç bir zaman çıkarmadığı Rus seferine de teşebbüs etti, ancak Rus menabiinl elde etmek suretiyle İngiltere Uc boy ölçüşebilecek bir imparatorluk kurabileceğini anlıyordu. (O zaman Amerika bugünkü kadar büyük bir kuvvet değildi.) Fakat bunda da muvaffak olamadı. Napolyon Avrupada yalnız Almanları yenebildi ve bu suretle de Alman ittihadını kurdu. Yüzlerce Alman dü kalığı Napolyonun emriylo birleşerek ilk Alman birliğini kurdular
Nihayet bir taraftan Napolyon u-zak cephelerde mecnunane hareketlerde elindeki gençliği harcar, ordusunu yıpratırken, diğer taraftan da İngilizler hazırlıklarını tamamladılar ve Avrupaya asker ihraç ettiler. Bclçikada meşhur VVatcrloo muharebesinde Avrupanın mazlum milletlerinin de yardımiyle İngilizler Napol-yonu mağlûp ettiler.
Napolyonun Mısır seferinden sonradır ki İngilizler SUveyşi her şey bahasına müdafaa etmek lüzumunu anladılar. 1869 da yeni Süveyş kanalının işlemeye açılması Afrika İle Asya ve Avrupayı baglıyan bu geçidin İngiliz İmparatorluğu için ehemmiyetini büsbütün arttırdı.
Süveyş yalnız İngiltere için değil, bizim için de büyük bir ehemmiyeti haizdir. Çünkü Süveyş! geçen bir şüpheli kuvvet bizim emniyet sahamıza girmiş, arka kapımıza uzanan yola gelmiş demektir. Hele kötü niyetli kuvvet, müzmin bir Bağdat sevdasiyle elinde kur'an. dilinde teh-
Havaya Savrulan Banknotlar
Yazan: AHBAP
azetelerin haber verdiği, ^ne göre, "bizim yeni banknotlarımızı getiren bir vapur Pire limanımda 'bir 'kaza geçirmiş, 50 kuruşluklarla. 100 'liralıklar darmadağın ve öteye beriye uçmuştur. Bunun üzerine gazetelere bir tebliğ verilmiş ve bu paraların tedavül etmiyeceği bildi. rilnv'Mir. Bu hâdisenin Pirenin 'bc|*T.'bardımanı esnasında mı limana TnikmatısTı >may inler dökül„ mesi neticesinde mi vukubuld'u-gu malûm değildir. Yalnız bilirsiniz ki paranın cazibesi vardır. Bir miknatıah mayinin bu cazibeye tutulması çok mümkündür! Malûm ya mıknatıslı mayın ayrıca bir Alman icadıdır. Bu itibarla başkasının servet ve refahına göz dikmiş olması da çok ihtimal dahilindedirI
Her ne ise, ihidiae -otimuç, ve paralar şuraya buraya savrulmuştur. Son haftalar zarfında (havadan yalnız bomlba indiğini gören Pireliler, Ibu para yağmuru karşısında kim 'bilir ne kadar sasınmışlar ve bunu ne biçim bir 'kudret helvası telakki etmiçler-dirl  1 \T*
Mahmut Sâim ve Malta
Kü-çüUüğümdenberi işittiğim »imler arasında bazıları 'hiç aklımdan çrkrmaz. Bunlardan biri, meşhur Eyü-plü Ha-Jrt, diğeri de Mahmut Saimdir. 'Bunların arasına bir de Fındık Fatrnayı itihal etmek fena olmaz sanırım.
Fakat ilerde binde de tu zevatın isümlerini gazetelerde görür -.ısırırım: Bunlar ne zaman is görürler, ne zaman mahkemeye verilirler, ve ne çabuk yine mey. dana atılırlar?..
|Geçer»l)erde eslki aşina Don Juan dolandırıcı EyüpKi Hal'ide yine gazete sütunlarında rasHgek d im; -galiba tbir istida yazıp, «17 - 18 seneyi dolduran sanat hayatının» temiz kalmış köşelerini izah ediyordu. Bu sanat ha. yatı nedir ki, temiz kalmış köşesi olsun? Fakat be İlki Eyüplünün de bir çolk maceraları arasmda hakikaten mesfek aşkile dolandırdığı kadınfar vardır.
Şimdi Mahmut Saimi işitiyoruz: Zaman zaman kendi tabiri veçhile «Türk ilrm ve maarifine Juzmet eden» Ibu zat meşhur sal. nameci Saimdir. Şimdi d'e söylendiğine göre «D. kız ve erucek üniversite lelif mes ul müdürlüğü» diye ıbir garip müessese kurmuş ve buraya memur olmak is. ıtiyenlerden 30 ar lira kefalet alarak, işin üst tarafını kendisi tdkeffü! et-misl Gazeteler bundan bahsederken, Mahmut Sa-im aleyhindeki dosyaların şimdiye kadar I I 7 ye baliğ olduğunu yazmaktadırlar.
Bir arkadaşla bu mevzuu konuşuyorduk:
— Ddmek Ibu zat, Malta gibi bir şey!..
111 gelirse daha ziyade dikkat etmek icap eder. Bağdat ve Süveyş bizi u-zuk şark vc Amcrikaya baglıyan en mühim yol üzerindedir. Bu bağlantı noktalariyle Amerikanın da alâkası çok büyüktür.
Bu alaka Birleşik Amerikayı gemilerini Kirildeniz yoluyla SUveyşc göndermek kararını almağa sevket-mlştir. Bu kararın dünya vaziyetin-deki rolü çok büyük olacaktır. Sü-veyşte Amerika, İngiltere ve Türkiye menfautlcrl birbirine düğümlenmektedir.
— Neden?
— Şimdiye kadar Maltaya 500 üncü hücum yapıldı, henüz teslim olmadı. Mahmut Saim 'henüz 117 nci (hücumla karşı kaTşıyadırl Rekor sade Ameri-kada ollmazl
Marş Müsabakası
— Marş müsabakasına iştirak ettin «mi?
— Hayır. Ya sen?
— Ben de iştirak etmedim.
— Neden?
— Ben musikişinas    değilim
(ki... Peki sen?
— Ben de «musikişinas değı-
Jiml..
Bir üçüVıcü ahbap söze karıştı:
¦
— Ben de musikişinas değilim?..
Bir dördüncü tekrar etti:
— Ben de (musikişinas değilim 1..
— O halde Tadyoda niçin •mütemadiyen 'bu ilânı dinliyoruz?..
— Bilmem niçin dinliyoruz?
— Ben de bilmem niçin dinliyoruz?...
— Kuzum Türkiyede marş bcsteliyecek kaç musikişnas vardır?
— Bilmem amma, befki 20 -30, hadi bilemedin elli!..
— O halde niçin bunların ad. reslerine bir mektup yazmazlar?
Bınsı cevap verdi:
— Meşhur pire hikâyesini bilir misin?.. Pireyi yakalayıp tozu gözüne ekiyorlar!..
İki Havadis
Gazetelerden bir havadis: «Memleket dahilinde büyük bir soğuk dalgası hükuVn sür-ımeiktedir!. Bir çok yerlere kar yağmıştır. Bu sene Malatya kayısısı buramıyacagız!»
Bir başka havadb daha: -«Florya plajları ayın sonunda açdacaktır!»
Gazeteyi okuryan atfkadaş ilâ. ve tetfti:
— Şümdiye kadar Floryada •halk soyuluyordu. Bu sene de plajı tutanlar! Zaten soğuklar olmasa da İstanbullular yavaş yavaş Anadoluya dağılmağa 'başladığından Floryada kim de. rûze girecektir? Para ile değil sıra ile!..
Muharip Kalmayınca
B
ir taraftan Londra bombardıman ediliyor, bir taraftan  Berlin!.. Bir güı; Londra alev denizi   halindedir;    ertesi gün Berlinin göbeğinde bir çok yangınlar çıkıyor!..
Simidi Almanya ile ingiltere itam cepKc üzerinde karşılaşmışlardır. Sabahleyin sığınaklardan çıkan Berlinliler şüphesiz birbirlerine şu suali sormaktadırlar: — Yeni nizam bu mu?.. Bu harbin sonunda da eski meşhur «öz tekrarlanacak mıdır?
«Harp,   imüharip   kalmadığı için nihayet buJmuştur!»
AHPAP
SİYASÎ İCMAL |
Fransa Hesabına İki Yüzlü Siyaset
Yazan: M. H. ZAL
İman İlerleyişi karşısın-da Fransız askerî kuvvetleri çözülünce hayalimizde yaşayan çok sevgili bir Fransa-nın öldüğünü hissettik, matemini tuttuk.
Fakat bu felâketli akıbet hakkında yumuşatıcı sebepler ve özürler aramaktan da geri durmadık.
Fransa yıkılınca Viçi'dç yeni bir hükümet kuruldu, bu hükümet, eski Fransayı yıkan siyasi ve içtimaî hastalıklara karşı harp açtı. Meşgulleri aradı, taradı, mütareke şartlarına bütün acılığına rağmen saygı göstermek, fakat bunlara karşı hiç bir iyavüze tahammül etmem sk yolunda bir meslek tutar    gıui
göründü.
Hâdiselerden öyle anlaşılıyor ki bu yolda prensipleri olan dürüst ve şerefli bir Fransa ancak şahsan Mareşal Peten'in yüksek ruhunda yaşıyor. Fransa ile çok kötü bir akıbet arasmda seksen yaşını geçmiş bir ihtiyardan başka bir engel kalmamıştır.
Peten, Laval'in maskesini sök m üs, atmıştır. Fakat Amiral Dar lan'ı yanından uzaklaştıracak kuvveti gösterememiştir. Bu amiralin Lâval'den kalır yerj olmadığını hâdiseler gösteriyor. Sonra General Veygand'ın iki yüzlü işler yaptığından da şüphe edilebilir.
Bir rivayete göre Almanların Şimalî Afrikaya rahat rahat geçmelerine sebep, Trablus yo. lundan gidecek yerde Tunus istikametini tutmaları, böylece İngilizlerin gözünden kaçmalarıdır. Almanların Fransız Fasında yerleşmekte olduklarına ve Ce-zair ve Tunusu gözlerine kestir, diklerine dair şuradan buradan haberler geliyor. Fransızlar buna meydan bırakırlarsa şimdiye kadar «Şimalî Afrikaya kaçarım» diye Almanları az, çok mütareke şartlarına riayete mecbur eden ve yan müstakil bir varlık gösteren Vişi Fransası tamamile sönecektir. Yarın bel. ki de Mareşal Peten'in bîr köşeye atıldığını, Pariste Almanların idaresi altında bir Darla/n . La-val hükümet heyulasının kurulduğunu göreceğiz. Frânsanın Milletler Cemiyetinden çekilmesi de gitgide Alman nüfuzunun arttığına diğer bir alâmettir.
Eğer Fransız donanmasında da kaçacak veya kendi kendini batıracak bir mertlik kalmamışsa Almanların geriye kalan gemileri ele geçirmeleri de beklenir, fakat bu nokta hariç olmak üzere Vişi Fransasının yalancı maskesini atması, İngiltere hesabına çok iyi olacaktır. Bugün Fransa sanayii Almanlar hesabına çalıştığı halde İngiltere, Vişi'ye karşı bir saygı olmak üzere bunları bombardıman etmiyor. Yarın maskeler düşerse böyle nezaketler göstermeğe se. bep kalmayacak, şimdiye kadar Peton'e sadakat gösteren bir takım Fransız müstemlekeleri de herhalde açıktan açığa De Gol tarafına geçecektir.
— Hayır, artık göze çarpmıyor, ancak dikkat edilirse farkolunuyor kızım. Birkaç haftada fevkalâde terakki ettin. YUrüyÜşÜn, konuşma tarzın, her şeyin bambaşka oldu.
— Bana birçok elbise, düzine ile çamaşır, ipekli çoraplar, çeşit çeşit ayakkabılar aldınız. Bunların sihirli kuvvetini unutuyor musunuz?
— ŞUpheslz ki bunların tesiri var ama sende de istidat çokmuş Kezban.
— Ben kendimden memnun değilim amca.. Etrafımdaki genç kızlardan başka olduğumu hissediyor, sinirleniyorum. Maamafib yavaş yavaş ümitleniyorum. Bir kaç sene sonra tam bir İstanbullu olabileceğime inanmağa başladım.
— Ben buna eminim yavrum. Birkaç sene aonra tanınmıyacak bir hale geleceksin.. O zaman da bu gUzel kızı elimden kapacaklar. Nc ise şimdi istikbalden konuşmıyalım.
Netice şu: Kezban leyli mektebe gitmek istiyor. Pek âlâ, onun da gönlünü yapalım. Küçük kız bize gUconmesin. Ama   dediğim
şartla: Boğaziçi lisesine yazılacaksın vo her hafta eve geleceksin.
— Ama oraeı paralı mektep değil mi amca?
— Evet.
Kezban kızardı, başını önüne eğdi. elindeki mendille oynamağa başladı, bir şey söylemek istediği halde tereddüt ettiği anlaşılıyordu.
EDEBİ   ROMAN
TEFRİKA No. 21
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
—Niçin sordun kızım?
— Size bundan fazla yük olmak istemiyorum. Beni ücretsiz bir mektebe yollamanız münasip değil ml?
— Bir daha ağzından böyle sözler işitmek istemem Kezban. sana gücenirim. Artık bu bahsi uzatmıyalım. Bana başka söyliyecegln var mı?
— Hayır efendim.
İkisi de ayağa kalkmışlardı. Ali Bey geng kızın çenesini okşadı.
— öylo İse ablana aöylc do senin mektep hazırlıklarına başlasın.
— Teşekkür ederim amca.
İKİNCİ KISIM I
Kezban Boğaziçi lisesinde üç seno kaldı. Bu müddet zarfında hemen her hafta sonunu Taksimdeki apartmanda geçirdi, kendisini lstanbula, İ6tanbul hayatına yakınlaştırmağa gayrot etti.
Bu Uç aene içinde Ali Boy ailesinde bazı mühim hâdisolor oldu. Bunlardan biri NlgAr Hanımın bir kaza neticesindo bacağını kırması vc uzun tedavilerden sonra ev içinde
bilo bastonla vo büyük güçlükle gezmeğe mahkûm olması idi.
Kezban bütün arzusuna ve hisleri üzerinde yaptığı tazyiklere rağmen dul kadını öevemomiş olduğu cihetle bu felâkoto biraz uzak kalmıştı. Ona hakikaten acıyanlar Ali Beyle Vivetti. Birincisi kendi Öz kardeşi ol-dugu için, ikincisi do bütün şımarıklıklarına tahammül eden bir hala olduğu için...
Filhakika, ana olumadan dul kalan Nigâr Hanımın dünyada yegâne sevdiği kimse Vivetti. Diğer bütün Inaanlara karşı kıskanç, titiz ve merhametsizdi. Hatta kardeşini bile, aile yuvasında saadet bulduğu İçin kıskanır, Güzide Hanımı çekemez her fırsatta onu ignolomekton zevk duyardı. Kezbanın ovo gelişini de, Oüzido Hanımın itirazlarını susturmak ve onun hoşlanmadığı bir şeyi yapmış olmak için istemişti. Fakat Kezban geldikten sonra Güzide Hanım bilâkis ona şofkut göstermiş, Nigâr Hunini iso onun güzelliğini, uysallığını, bilhassa kardeşinin ona karşı takındığı müşfik vo himayekâr tavrı kiflkunmıştı. Bunun için onu uevme-nıi?, Bunun İçin Vivctle beraber olup Kez-
banı üzmek çarelerini aramıştı. Her fırsatta ona evdeki vaziyetini, Viveto borçlu olduğu hürmeti hatırlatır, herkesin İçinde ona bir sığıntı, eve merhameten alınmış bir öksüz olduğunu ihsas etmekten morazi bir zevk duyardı.
Hatta iki sene evvelki büyük tatil esnasında bir gün bu yüzden Fâzile Hanımla a-ralarında ehemmiyetli bir münakaşa olmuştu.
Suadlyeye nakletmek için hazırlıklar yapıyorlardı. Apartman karma karıcık bir halde idi. O sırada Vicdan bir arkadaşına gitmek için hazırlanmış, giyinmek İstediği elbisenin sandığa konmuş olduğunu görünce kızmış, annesine karşı münasebetsiz sözler söylemeğe başlamıştı, Kezban bunu görünce sükûnetle:
— Dur Vivet, elbisen! sandıktan çıkarırım demişti.
Fakat seneler geçtikçe evdeki tahakkümü vo hırçınlığı urtan Vicdan bagırmaktu devam otmlştl:
— Mutlaka ütüsü bozulmuştun
— Alelacele ütülerim, eus, anneni boş yere üzme.
Bu sahneye şahit olanlar arasında Fazile ve Nigâr Hanımlar da vardı. Kezbanın elbiseyi ütülemek İçin aldığını gören FâzlIc onu takdir otmlş:
— Aferin kızım, patırdıyı yatıştırmanın çaresini buldun. Demişti.
(Arkası var)
Allah İnsaf Versin
Fırınları çok sıkı bir kontrole tâbi tutan belediye zabıtası memurları, bir gün içinde Kasımpaşada Bahariye caddesinde lbrnhlmln fırınında tezgâhtarın odasında saklanmış 206, ayni caddede Osman Nurinln fırınında 25, Haliç Fenerinde. Yıldırım caddesinde îspiro Markonun fırınında 166. Balatta Leblebiciler caddesîn-do Zekeriyanın fırınında da 105 kilo eksik tartılı ekmek bulmuşlardır.
Mecmuu 502 ye baliğ olan ekmekler müsadere edilmiş insafsız sahiplerine de cezalar verilmiştir.
Hilekâr Biletçî
Emniyet müdürlüğü altıncı şube memurları tarafından yapılan ant bir kontrolde Keresteciler - Eyüp hattında çalışan 3121. 3123 ve 3158 numaralı otobüslerdekl biletçilerin, yol. culardan para aldıkları halde bilet vermemek suretile hazineyi ızrar ettikleri görülmüş ve otobüslerin birer hafta müddetle seyrüseferden mene-dllmeleri kararlaştırılmıştır. Hilekar biletçilerin bu suçlarından dolayı müddeiumumiliğe verileceği ve badema otobüs biletçiliğinde istihdam ctttrilmiyeccgı haber alınmıştır.
Çocuk Esirgeme Şefkat FMrri
2o Nisan Çocuk Bayrarr.ı ve or.u tak.p eden çocuk haftanmda mektup ve telgraflarınıza Şefkat Fişi yaplf-tınr.ak kanun lUtlzmındft'ı olduğunu sayın yurttaşlara Çocuk Esirgeme Kurumu saygı ile hatırlatır.
VATAN
21 - 4 - 94f
"Bir Kadın iki Er kek, t
Yazan: Mahmut Attüâ AYKUT
Hayat, nc garip tcsadüflorlo dolu-
iur.
Suat cvioneli bir hayli sene olmuş-İÜ. I?in garip tarafı Suadın evlenmiş olması değil, halâ genç ve güzel Ur kızı sevmelidir. Suat bir şirketin muhasibidir patronile İki arkadaş gibi sevişirler. Bir ihracat tüccarı olan Utmet Beyin sevimli, güzel bir kızı vardır?
Tepesinden tırnağına kadar hareketli ve olgnın bir yaradılış olan Na-t:an onun gönlünü ilk defa kaptırdığı asri bir venüstür. Ona bu sevme cesaretini verdiren hakiki sebep sadece Nazarım gözü gönül   dolduran şahane güzelliği değil Suadc   karşı zaman zaman gösterdiği temayür^-e *?ifa tarzındaki iltifatlarıdır.   Yalnız, Kasanın o kadar kararsız temayülleri vardı ki; insan yeknazarda bu avare ve züppe tavırlı güzel kıza kur yapma cesaretini bulamıyordu. Daha evlenmeden evvel patronuna açık ve «amimt bir teklif yapmayı düşündü. ?akat onun bu arzusunu kıran pek ;ok sebepler vardı. Bir defa Nazan fevkalade serbest büyütülmüştü, ve 'varlık içersinde yaşamış   genç   bir |fcızı aldığı seksen lira maaşla geçin-fdlrcbllmcgc imkân 3'oktu. Sonra ara-jlarmda kocaman on senelik bir yas t&rkı vardı. Filvaki iki gönül bir o-lunca samanlık seyran olurdu ama, içel gelelim Nazanın böyle kat'I bir femayUlU yoktu. O tam bir fmdıkçı [pözeldi. Suatle ne kadar alâkadar o-
luyorsa baskalarüe de alâkası on-|dan asagı değüdi. Bir gün lâf olsun 'diye Suat Nazana:
— Nazan Hanım dedi. Hayatta •nasıl bir tip erkekle yuva kurmak istersiniz?
Genç kız dolgun göğüslerini sarsa sarsa güldü. Ve ne dese beğenirsiniz.
— Size benzer bir erkek seçerdim.
Bu ne demektir? En toy, en acemi bir âşık bile bu cevaptan tek bir nânâ çıkarmaz mıydı? Suat bir an sarsılır gribi oldu. Ve heyecanla otur duğ-u yerden kalkarak elini genç kıza uzattı. 9
— Şu halde size uzattığım bu eli kabul ediyorsunuz.. İşte bu esnada Nazanm bir çığlık halindeki kahkahası Suadi bir kurşun darbesi gibi yere serdi
— Şaşarım kedinin çamaşır yıkamasına.. Ey Suat Bey benimle evlenmek mi istiyorsunuz?
Bu Suat İçin feci bir darbe oldu. tşte bu asabi buhran içersinde bir hafta gibi kısa bir zaman zarfında dul bir kadınla evleniverdi.. Mes'ut ve şen görünüyordu. Nazandan bu suretle intikam almıştı..
Fakat, ne olursa olsun o yine has ta idi. Evlenmek bu ruh hastalığı için muvakkaten ağrıları durduran bir üâç tesirinden başka bir şey yap mamıştı. Aldığı müsekkin ilâcın tesiri geçince ağrılar ve hastalık yeniden nüksetmişti. Eir zamar. bir şarkının güftesinden ilham almak istedi.
«Gözden ırak olanlar gönülden de
olurmuşv
İşini terketmek Nazanm muhitinden ayrılmak istedi. Çünkü Nazan hemen her gün yazıhaneye uğruyor ve babasını alarak akşam üzerleri eve beraber dönüyorlardı... Suadin yanında çalışan Enver İsminde genç bir kâtip vardı. Suade karşı sonsuz bir saygısı Suadin de ona karşı derin bir sevgisi vardı. Bir akşam evde bitip tükenmiyen dırıltılardan yandım Allah diyen Suat felekten bir gece kâm almak istedi. Çamur oluncaya kadar içmek arzusunu duydu ve Envere:'
— Bu akşam yukarda bendesin dedi. Beyoğlunun ne kadar meyhanesi ve ban varsa hepsine girdiler çıktılar iyice olmuşlardı. Bir aralık Enver, tezgâh başında kadeh tokalaş-tırırken.
— Ağabey dedi. Sana bir şey söy-liyeceglm bu benim kalbimin sırrıdır. Senden fikir almak istiyorum. Seneler var ki, derin bir ıstırap içersinde kıvranıyorum kimseye derdimi açamadım...
— Söyle yavrum. Dert paylaşmak la azalrrmış. Bana emin   olabilirsin
hele senin için faydalı olursam bundan kendi hesabıma büyük bir sevinç duyarım..
Enver dolu kadehi ağız kenarlarından taşıra taşıra bir nefeste bir yudumda içti.
— îçim yanıyor ağabey. Kusura bakma. Bu mendebur şeyin bir iyiliği varsa bir an için do olsa insana yalancı bir cesaret asılamasıdır. Şu dakikada kendimde her şeyi yapacak bir iktidar hamlesi buluyorum. Bfr an sustu gözleri bir noktaya takıldı. Sonra dönerek kalbinin sırrını Suadc açtı:
— Ağabey Nazanı seviyorum, deli gibi çılgın gibi, mecnun gibi seviyorum.. Fakat bu sevgimi İtirafa, izhara cesaretim yok retldedilecogim-den korkuyorum.. Nc yapayım?. Onsuz yaşıyamıyacağımı zannediyorum.
Suat, genzine kaçan bir damla rakının tazyiki İçersinde eli yüzü mos mor olmuş gözleri canevlnden uğramış gibi tıkanırcasına öksürüyordu...
Sandalyeye halsizce yıkıldı ve gar sonun yetiştirdiği bir bardak sudan bir yudum içerek...
— Of ölüyordum dedi.. Evet sana cevap vereyim derken ölüyordum..
Enver de şaşırmıştı. Cebirden küçük bir kolonya şişesini çıkardı.
— Limon suyu ajabey hlrar kokla açılırsm.
Suat kendini toparlamağa çalıştı.
— Evet, eve iyiyim.. Bu ihtiyat--r/!ık bende.. A ele ettim.. Zehiri içi-.-rıe akıtmadan s.uız şı!a vermek is-t"?ım.
Sonra y egun bir sesle Enveri ce-\. plandrrdı..
— Nazara iste Kim bilir belki e-veU belki > dp seni sevmiş olabilir.. Aşkta muvaı'Ekivet biraz da delice cesaretlere oaft'-.dır—
Mnhnıııt Altilâ AYKUT
Zabıta Haberleri: Kaza mı, Cinayet mi
Dün bir kaza neticesinde Bakırköy kaza s m m Osmaniye köyünde o-turan Bulgaristan muhacirlerinden 60 yaşında Hasan karısı 45 yaşında Tevzüeyi öldürmüştür.
Hasan dün evinin bahçesini kazarken karısı da taşlan ayıklryor-muş. İşte bu sırada Hasanın elindeki kazma karışma çarparak kafa tas mı parçalamıştır. Tevzile derhal ölmüş ve Hasan müracaatla vukuatı ihbar etmiştir.
Müddeiumumilik ve jandarma hâdisenin cinayet veya kaza eseri o-lup olmadığını tahkik etmektedir.
* Sirkecide Ankara caddesinde 225 numaralı mağazada otomobil levazı-matı satan Kâzım Soner, Merdiven köyünde oturan şoför Muharrem Ak-kayaya sattığı bir bobin için yirmi lira almış ve vâki şikâyet üzerine ihtikâr suçundan hakkında takibat başlamıştır.
* Pangaltıda oturan İtalyan tebaasından Salih oğlu Enver ile Taksimde oturan Alebrto. küçük sanatlar kanununa muhalif olarak çalışırlarken yakalanmış ve adliyeye yollanmışlarda*.
* Aksarayda oturan Ahmet oğlu Mahmut adında birisi, evvelki gece sarhoş olduğu halde Tarlabasından geçerken düşerek gözünden yaralanmıştır.
* Rumclihisarmda Serçe sokağında 9 numarada oturan Haticenin iki yaşındaki oğlu Arif Elmas, bahçe duvarmın üzerinde oynarken muvazenesini kaybederek yuvarlanmış ve ağır surette yaralanmıştır. Zavallı çocuk baygın bir halde Şişli Çocuk hastahaneslne kaldırılmıştır.
* Aksarayda Etmeydanmda oturan Ahmet, dün sarhoş olmuş ve bu halde sokağa çıkmıştır. Ahmet sokakta yalpa vuraraktan giderken nihayet bir merdivenin taşma takılarak düşmüştür. Ahmet gözünden ve muhtelif yerlerinden yaralanmış olduğundan tedavi edilmek üzere Beyoğlu hastahaneslne kaldırılmıştır.
Mi
Küme Maçları
Maziden Can.'ı Masallar
j
Anksrada
Beşiktaş, Gençlerbirliğini 3-2; ist. Spor, Eskişehir Demirsporu 5-2;
İzmrde" Altınordu> Feııerbahçeyi 2-1 ; "       Galatasaray, Altayı 3-1 Yendf.er.
Istanbulun Meşhur Taun Tılsımı Meydana Çıktı
Evliya Çelebiye Göre 2ci Beyazıt Bunu Yıktırınca Veba Çıkmış
SÜMER Sine™s.
Yarın akşam LONDRA KALESİ, YEŞİL CEHENNEM ve RİO YIL-DIZTndan sonra 4 üncü cihanşümul Süper filmi olan ve
DOUGLAS FAIRBANKS Jr.
BACIL RARH30NE ve UONEL ARTVVILL
tarafından harikulade bir tarzda yaratılan ve milyonlara mal   olan
BATMAYAN GÜNEŞ
Şaheseri takdim edecektir. Kısmen siyah Afrikanm merkezinde çevrilen bu emsalsiz fUmde; esrarengiz Radyonun faaliyeti... Yerin tahribatı... Çöl Uzorine bombaların atılışı...
Yarın akkanı İçİd yerlerinizi evvelden aldırınız.   ^^^^^^
Dün İstanbulda yapılan profe syonel güreş maçlarından biri
Galatasaray - Altay
izmir, 20 (Spor muharririmizden telefonla) — Milli küme maçlarına bugün izmirde Alsun-cak stadmda 5-6 bin seyirci önünde devam edildi.
Galatasaray Al t ayla, Fenerbahçe de AMınordu ile karşılaştılar. San Krrmızılılur Aıtayı 3 - I mağlûp ettiler.
Feneıbaıhçeliler güzel bir oyun oynamakla beraber bir »eri ha-lirtde gol fırsatları kaçırarak rırç ÜTrVİt cdirmryen şekilde 2 - I yenildiler.
Fenerbahçe - Altınordu
Sarı Lâciverdi iler müdafaaya Aü Rızayı almak sureüle ufak bir tadil ile takımı şu şekle sokmuşlardı:
Cihat - Ali Rıza, Lebip - Ömer Esat, Fikret - Küçük Fikret, Niyazi, Naim, Naci, Rebiî.
Altmordırlular biı gün evvele nazarın takımlarını tamamile de. ğ<;*irmiç bulunuyorlardı.
O-un başladı. Carı Lâciverdlu ler deplasmanlı bir oyunla daha irk dakikada Altınordu kalesini bir tazyik çemberi içine aldılar. Her hücum Al'femordu için büyük bir lehbke oluyor. Fakat gerek şanssızlık ve gerek üç ortanın gelen muhakkak gol.ük vaziyetlerden istifade edememeleri gol kay. dına mâni oluyor. Muavin hattı, hücurr hattı..ı mütenadiyen destekliyor ve gollük vaziyetlere sokuyordu.
Güzel oyunun semere vermemesi nihayet takımı sinirlendirmeğe baslar g.bi oldu. Bu tazyik çemberinden kurtulup Fener kalesine inen Aı'tınordulular MİS yapamazsanız biz yaparız^ der gibi bir de gol kaydettiler. Mütemadi tazyik a rağmen gol çıkaramadıktan başka bir de gol yiyen Fenerbahçeliler asabileşmekle beraber yine canlı oynuyorlar. Oyun artık mütmad^yen İzmir yarı sahasında aynanryor. Fenerliler ha. kikatıen şanssız bir gündedirler. Yine bir hücumda Njyazinin çok güzel bir sütü direğe çarparak geri geldi. Bunu takip ed'en bir hücumda da Naim boş kaleye bir vuruş yaptı. İzmirlileri yine direk kurtardı.
Altınordu müdafaam Fener hu. cufrrulanndarı bunalmış bir vaziyetle. Güzel bir anlaşma ile kaleye kadar inen Sarı Lâcrverdliler bir türlü netice alamıyorlar ve devre 1 - 0 Altınordu lehine neti., celeniyor.
İkinci devrede Fenerliler daha canlı. Mağlûbiyetten kurtulmak için büyük bir gayretle oynuyorlar. Fakat hakemin yine tarafgirliği başladı, hücumlar ofsayrt. le kesildi. Bu arada da Niyazi, Naci ve Naimin üç gol fırsatını arka arkaya kaçırdıklarını görüyoruz. Bir takımın bu kadar gol* lük vaziyetine gird'llgi belki de nadir görülür diyebilirim. Fakat buna rağmen bir türlü gol yapıla, rruyor. ömerin güzel bir eşapelik pasından istifade eden Naim beraberlik golünü kaydedebildi.
Bundan sonrra zevkli bir oyun seyrine başladık. Fenerbahçenin hücumları birbirini takip ediyordu. Bu »devrede dört beşi geçmi-yen Altınordu hücumlarından bi. ri hiç beklenmiyen) bir zamanda yine golle neticelendi.
Bundan soryra aarfedilen bütün gayretlere rağmen Fenerliler bir türlü mağlûbiyetten kurtulamadı.
Devrenin bitmesine iki dakika kala Naim bo.ş   kaleye topu ata-
mıyarak   -beraberlik   golünü de aybetti.
Naim, Niyazi ve Naci bu maç, ta gol kaçırma rekoru tesis ettiler.
Günün son maçı Galatasaray ile Altay arasında. Bir gün evvel Fenerbahçenin hakemden çektikleri Galatasarayın gözünü korkutmuş bulunuyor. Buhaasa geçen sene Galatasaray! 4-0 vaziyetten 5-4 mağ.ûbiyete sürülcliyen hakemin bu maçta da hakem oluşu Sarı Kırmızılıları haklı olarak daha çok düşündürüyor.
Galatasaraylılar bugün değişik bir takımla sahada göründüıer ve şöyle bir kadro ile Altay karşısında yer aldılar:
Saim „ Faruk, Adnan - Musa, Enver, Halil - Saiâhaddin, Bü-lend, Salim, Eşfak, Mehmet Ali.
Oyun çok seri başladı. Sarı kı.vrizıiılar deı'hal oyunda bir hâkimiyet tesis ederek Altay yarı '
sahasına yerleştiler ve bu hâkimiyet 9 urrcu dakikada semeresini verdi. Eşfak gelen &üzel bir fırsattan istifade ederek Galata-sarayın ilk golünü kaydetti.
Galatasaray.ılar 19 uncu dakikada Bü.end vasıtasile ikinci gol. lerini de yaptılar. Bunu Saİâhad-dinin yaplüğı üçüncü gol tak'.p etti. Bundan sonra Sarı Kırmızılı-) ların gevşedJcleri görülüyor. Bunun net.cesidir ki i.k devre ancak
3 - 0 bitti.
ikinci devrede Galatasaray yine gevşek. San Kırmızılıların bu gevşekliği hakeme hemşerile-
rini korumak fırsatını veriyor. N-hayet b.r fırsat da zuhur etti ve garip bir şeklide bir penaltı cezası ortaya çıktı Aıtayiııar bunu gole çevirdıier.
Bundan sonra da oyun değil, bir çok gar.p kararlar seyre başladık, fakat maç 3 - I Galatasaray lehine bjtti.
Kemal Onan
tstanbulspor . Demirspor
Ankara, 20 (A.A.) — 19   Mayıs
stadında yapılmakta olan milli küme maçlarına bugUn Î6tanbulspor -Eskişehir Demirspor ve Beşiktaş -Gençlerbirligl karşılaşmaları ile devam edilmiştir. Bugünkü karşılaşma lar 15 bini bulan seyirci yığını önünde yapılmıştır.
Birinci karşılaşma tstanbulspor -Eskişehir Demirspor arasında olmuş ve îstanbulsporlular maçı, 5-2 kazanmışlardır. Oyun başlar başlamaz, derhal çok sıkı ve seri bir cereyan almıştır. Her iki takrm hâkimiyeti ele almak için son gayretleri ile çalışmağa başlamışlar ve karşılıklı a-kınlarla rakipleri üzerinde üstünlük temin edecek hamleler yapmağa koyulmuşlardır. İşte bu sıkı akınlarından birinde Demirspor beşinci dakikada îstanbulspor kalecisine şarj yapılmak suretUe ilk sayısını kazanmıştır. 5 dakika sonra Îstanbulspor penaltıdan beraberlik sayısmı yapmış ve bunu takip eden dört dakika sonra da 2 inci sayı ile galip vaziyete geçmiştir. Oyun bundan sonra daha serî bir cereyan almıştır. Istanbulsporun baskısından 25 inci dakikadan itibaren sıyrılmağa muvaffak olan Eskişehirliler kendilerine has olan enerji ile oyunu Îstanbulspor nısıf sahasına İntikal ettirmişlerdir. Fakat pek sıkı ve ayni zamanda sert bir cereyan almış o-lan oyun esnasında hakem Eskişehirlilerin bir oyuncusunu sahadan çıkarmak mecburiyetinde kalmıştır. Maamafih, 10 kişi ile oynamalarına rağmen Demirsporlular tesis etmiş oldukları hakim oyunu devrenin sonuna kadar devam ettirmişlcrse de sayı çıkaramamışlardır. Devre 2-1 Istanbulsporun lehine bitmiştir.
ikinci devrede Demlrsporlular takımlarında eksilen oyuncularını ener jlleri ile telâfi etmek istemişlerdir. Fakat canla başla oynamalarına rağ men sayı kaydına muvaffak olama-mışlar, buna mukabil îstanbulspor-
lular 11 inci dakikada Demirspor kalecisinin hatalı bir çıkışından istifade ederek 3 üncü gollerini yapmışlardır. Bu sayı Demirspora daha büyük bir hız vermiştir. Nitekim 2 dakika sonra lehlerine kazandıkları penaltıdan 2 inci sayılarını yapmışlardır. Ancak, tam kadro ile ve şuurla oynayan Îstanbulsporlular 28 inci dakikada dördüncü, son dakika içinde de 5 inci gollerini yapmakta güçlük çekmemişlerdir, Maç 5-2 ıstanbulsporun galibiyeti ile neticelenmiştir.
Beşiktaş - Gençler Birliği
İkinci   karşılaşma   Beşiktaşla —
Gençlerbirligl arasında yapılmış ve Beşiktaş 3-2 galip gelmiştir.
Bu karşılaşma da seri bir tempo ile başlamıştır. Her iki takım da rakiplerinin müdafaasını yarmağa uğraştığı bir sırada Beşiktaşın merkez muhacimi 9 uncu dakikada şahsi gayreti ile Gençlerin kalesine inmiş ve hiç beklenilmedik bir anda Beşiktaşm İlk sayısmı kaydetmiye muvaffak olmuştur. Bu golden sonra Gençler daha seri ve sıkı oynamı-ya başlamışlar ve dört dakika sonra soldan yaptıkları bir akında sol açık Mustafadan derin bir pas alan merkez muhacim Alinin ayağı ile beraberlik sayısını temin etmişlerdir. O-yun devrenin ortasına kadar müte-vazin şeklini muhafaza etmiş ve bu arada Beşiktaş muhacimlerinin mütemadiyen ofsayda düşmeleri, Gençlerin ise isabetsiz sütler çekmeleri yüzünden akınlar neticesiz kalmıştır. Fakat 35 İnci dakikada vaziyet, Beşiktaşın lehine olarak inkişaf et-miye başlamıştır. Beşiktaşlılar yavaş yavaş kendi oyunlarını tatbik etmi-yc ve bunun neticesinde rakiplerini sıkıştırmağa koyulmuşlardır. İşte bu I sıkışık vaziyette Beşiktaşlılar hakemin lehlerine verdiği bir frikikten! Hakkmtn çok kuvvetli bir vuruşu i-le 2 inci sayılarını yapmışlardır.       |
Gençler bu gole iki dakika sonra sağdan yaptıkları ânl bir inişle mer- | kez muhacim Alinin sıkı bir sütü ile mukabele etmişlerdir. Devre son dakikaya kadar devam eden sıkı bir o-yundan sonra 2-2 beraberlikle bitmiştir.
İkinci haftaym her iki takımm da galibiyet snvTSinı temin etmek enerjisi ile başlamıştrr. Bu haftaymda gerek Beşiktaşlılar, gerekse Gençler son dakikaya kadar devam ettirmiş oldukları sürekli akmlarla bir çok fırsatlar kaçırmışlardır. Galibiyet sa,
Beyazıt hamamının temelinde   meydana çıkan Taun tılsımları
yısı için başlryan mücadele son on beş dakika içinde Beşiktaşın lehine inkişaf etmiştir. Beşiktaşlılar hâkimiyeti ellerine almışlar ve Gençleri sola teksif ettikleri hücumlarla sıkış tırmağa koyulmuşlardır. Buna mukabil Gençlerin muvaffakiyet vaade-den müteaddit akınları sağ açığm aksaması yüzünden semeresiz kalmıştır. Tazyiklerini gittikçe arttıran Beşiktaşlîlar. nihayet 43 üncü dakikada sol açık Eşrefin güzel bir kafa vuruşu ile galibiyet sayısını yapmışlardır.
Maç 3 - 2 Beşiktaşrn galibiyeti ile sona ermiştir.
Profesyonel Güreş Müsabakaları
İstanbul 20 (A.A.) — BugUn Şeref stadındaki yüzme havuzunda profesyonel güreş müsabakaları yapıl-mıştrr. Müsabakalarda kalabalık bir kütle hazır bulunmuştur. Orta Alınan Neticeler:
Orta Sıklet: Meriçli Mehmet Çatalcalı Recebe dört dakikada tuşla galip, Kumkapılı Celâl Niyaziye sekiz dakikada tuşla galip, Dinarü İsmail Pomak Ahmede on dört dakikada tuşla galip.
Yarı ağır sıklet: Mehmet Ali SU-leymana 8 dakikada tuşla galip gelmiş, Pomak Salih karşılaşmasında Salih 15 dakikada güreşi bırakmıştır.
Ağır sıklet: Süleyman Romanyalı Kasım arasmda yenişinelye kadar o-lan Güreşi Kasma yirminci dakikada bırakmıştır. Manisalı Halil ile Gö nenll Hamdl arasındaki müsabakayı 8 dakikada Halil tuşla kazanmıştır. Kara Ali ile Mülayim arasındaki güreş bir saat itişme halinde devam etmiş ve vaktin geç olması dolayısüe berabere ilûn edilmiştir. Mersinli Ah met ile Molla Mehmet arasındaki güreş çok heyecanlı olmuş ve Mersinli Ahmet 15 inci dakikada güreşi güzel bir tuşla kazanmıştır. Son güreş o-lan Tekirdaglı Hüseyin ile İzmirli Ko ca Mehmet karşılaşmasında da Tekirdaglı Hüseyin genç rakibinin 17 dakikada sırtını yere getirmiştir.
Şişli - Pera
Paskalya maçı adı altında Şişli, Pe
ra arasında yapılan futbol maçını. Şişli takmıı 2-1 kazandı.
Esflci şehirlerin baş âfeti ve en büyük felâketi yartgmla taundu. Yangın alevden dtliyle bütün ma, murel'eri yalar, tüketir, taun da bir ölüm tırpanı halinde insan kalabah'jCtarınrn içirte girer, kırar, geçir rrdi. «Istanbulun yangını, Anadolunurı salgınım atalar sözü arasına yerleşmiştir.
B.zansh Istanbulun tarihî karanlıklar içindedir. Orta zamanlarda bu şehrin geçirdiği yangın ve taun felâk etlerin i tesbit etmi-ye imkAn yokitur. Türk Istanbulun tastan başa on defa yandığı ve yeniden yapıldığı tarihî bir hakikattir. İstanbul taunlarını da vakanüvis tarihlerinden takip et-meJc mümlkündür.
Esildi ve parlak medeniyetine, göz ve gönül kamaştıran ihtimamına rağmen eski Bizansın bir zayıf tarafı vardı: Maddî rrr.'kân-srzfık'lar içine düşünce her felâket ve her musibeti tılsımla, büyü ile yenmiye çalışırdı. Bu cümleden olarak Beyazıtda bir taun tılsımı hazırlamışlardı. Çökme ve çözülme perişanlığı içindeki son Bizans kalabalıkları zaman zaman tılsım A âb.de önünde toplanarak merasim yaparlar ve taunun şehir sınırları içirve giımesme böylece mâni olacaklarını sanırlardı. Bu tılsıma inanış Türk Istanbula da geçmişti
Fatihin oğlu ikinci Beyazıt, böyle hurafeıere ehemmiyet ver-nv.yordtı. Cami, medrese, mektep, imareit, sebil hamam gibi din, irfan^, sıhhat ve iç Um a i yardım müesseselerini kurarken Bizansın bu tijsrmlı âb.des.nı yıktırmış ve yerine hajnamını yaptırtnıştı. Âbj_ de yi'k&djktan biraz sonra Istan-bula bir taun salgını girdi. Bu arada Beyazrdın bir oğiu da öidü. Bütün duda'klar kulakiara şunları fısıldadılar:
— Padişah tılsımlı sütunu yık-tı. AHah da onu kalbinden vurdu, oğlunu elinden aldı.
Şen seyyahımız Evliya Çelebi bu hâdiseyi söyle anlatryor:
cOn birinci tikim Sultan Beyazıt hamamının zemininde dört köşeli bir sütundu. Bu sütun dikili kaldı-kça şehre taun girmedi. Beyazıt Han hamam yapakken bu sütunun yıkınca taun baş gösterdi. Kendi oğlu da Davutpaşa bahçesinde taundan öldü. Ondan sonra vakit vaîlcJt taun istilâ etti.»
İstanbul belediyesi Beyazıt meydanından Aksaray caddesine yol açarken Bizansın bu ta-on tılsımını da meydana çıkarmıştır. Ayni zamanda mimari ve tarihî yüksek bir kıymet taşıyan Beyazıt hamamı da etrafını saran tufeyli binalardan kurtarılmış, ortaya çdc anim ıştır. Bu arada da tarih'in 'kör bir düğümü çözülmüştür.      ^
Eski kitaplar, Beyazıt hamamı, nm yakınında bulunan bininci Teodos âbidesi hamamı tehlikeye düşürdüğü için sonradan yıkıldığını söylüyorlar. Halbuki 'hakikat hiç de öyle değirdir. Doğrusu Ev. l^ya Çelebinin dediği gibidr. Beyazıt yjkflma tehTlkesi gösteren Teodos âbidesini yıktırmış ve an. kazunt da hamamında kullanmıştır. Kanunî zamanında Istanbulda bulunan Piyer Jil'in hamam civarında yıkıldığını söylediği âbide ba*ıka bir sütundu. Hamamın ye. rindeki sulunun üstünde Teodo-s'un atlı bir heykefi vardı. Bu sütun da Arkadyos sütumı gibi yığma imenmerden yapılmrşti- Üstün, de harp manzaraları bulunan yüksek kabartmalarla süslü idi.
Belediye işte bu kabartmaları meydana çıkarmıştır. Ben de bunları ilim ve tarih âleminin önüne koyuyorum. Beyazıt, kabartmaları hamamın toprak içinde kalan temeHerindc kullanmış. tu Bugür\ bunlardan cadde \be-
rindeki temeller de beş tanesi ortaya çıkmıştır. Biritsi de hamamın cadde tarafındaki kapısının eşiğine mesned olarak kullanılmıştır. Kabartmalarda mızraklı Bizans süvarileri tasvir edilmiştir. Burada altları dışarıya ve kabart, maları iç tarafa getirilmiş bir çok mermerler daha vardır. Maarif Vekâleti bunları; hamama zarar vermeden çıkartır da müzeye naklettirrrse mütehassıslara iyi bir iştigal' mevzuu vermiş olur.
Son İstanbul yangınlarının en mühimlerinden birisi de I 868 deki Hocapaşa yangınıdır. O vakit-ki gazetelerde odcuduğumuza göre yangın çıktığa zamanlarda İstan-buld'a müthiş bir kolera hüküm sürüyordu. Yangmdan bir gün sonra koleranın birdenbire durduğu ve tahribat yapmadığı görülmüştür. Bu; İstanbul halkı arasında seviyesine ve akidesine göre bir çok tefsirlere ve tevillere yol açmıştı. Hammeri dilinvize çe. viren Ata Şey merhum İkdam gazetesinde bu yangma tahsis et-t\,ği bir makalede koJera hâdisesini de şöyle izah etmişti; «İstanbul o tarihte koleraya manız ola. rak her gün ölenlerin sayısı binleri aşmış iken Allah    kullarına
acıyarak ikinci belâ üzerine birinciyi kaldırmıştır. Şu suretle ki yangının ertesi gününden başlrya-! rak ö'üm vakaları onda bir dere. I cesine iramûş, bir kaç haıTta zarfında hastalık ortadan kalkmıştır. Bu hâdisenin, kolera mikrobu kümelerinin basiıca istilâ eylediğ. binalarla ve eşyanın yarumış ol-masile tefsir edileceği açük&rdtr.»
Vüâyet (mektupçusu Oaman Ergin de Mecellesinde ya-rrgrndar sonra koleranın birdenbire geçmesini mânevi bir sebeb atfederek şöyle söyler: cO devri idrâ.* ebmiş. olan bir ihtiyardan işittiğin; gJbi nakledyorum: Gerçi yirminci asırda fennin bu kadar tera'kkı ettiği, aJülların pek sivrildiği b.. devirde böyle şeylerden bahsetmek biraz garip görülür ise de inanıp inanmamakta kariler muhtardır. Şöyle ki: Hocapaşa ya\ gınmdan evvel bir meczup türe yerek:
— Yıkma, yafle; yıkma, yak!.. Avazesile İstanbul sokaklarında gezer dururmuş. Bu meczubu tanıyanlar ve kerametline inananlar, sözlerinden fena mânalar çıkarırlar ve yakında    Istanbulun başına bir belâ geleceğini söylerlermiş.    Fakat bu sözleri aleıâde bir deli saçması sayanlar da gü-lerlenmiş. Hocapaşa yangını zuhu ra geKp de arkasından kolera di kalkınca   meczubun   kerametin* inananlar  «yfkma, yak»  sözünü ju suretle tevil etmişlerdir: «Ya-rabbi kulların günahkârdır ve cezaya lâyıktır. Fakat  bir insanır vücudu Allanın bir binasıdır. Bunları kolera ile yıkmaktan ise îb ret alıp töbe ve istiğfar etmeleri için evlerini yak!»
İbrahim Hakkı KONYALİ
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde;
Senelik     6 aylık     3 aylık     Aylıh
1100        750 100      150 K -
Harlr memleketlere:
Senelik     6 aylık     3 a.> lık     Aylık
'^700
1110
800 Rş.  yoktur
FERDîyeİC T İH A i
zhadise&n
TAYİNLER:
Uluborlu 'hükümet tabipliğine Ankara merkezi 'hükümet tabibi I" erit Yolat tayin edilmiştir.
MEVLÜDU ŞERİF:
Ziraat Bankası umumî muhasebe müdürü Yıaıkup Dînçerin eşi raihmetli Bayan Fatma Lemanın ruhuna hediye edilmek üzere bugün Hacıbayram camisinde mev. iüt okunacaktır.
Tüccardan rahmetli    Rıfat
Bilginin ruhuna ihda edilmek üze-ıc Bahriye caddesinde Leblebici camisinde mevKit okunacaktır.
TEŞEKKÜR:
Yedek subay okulundan Hasan İnce, dört senedenberi çekmekte o'duğu bir hastalığın muayene ve tedavisinde gösterdiği hazakatten o o.ayı istanbul Deniz hastahane-sı hekimlerinden Salâhaddin ile arkadaşlarına teşekkür etmektedir.
DOĞUM:
Tanınmış maarifçi ve edip B. Hıfzı Tevfik Gönensoy'un bir kız çocuğu olmuş ve yavruya Ayşe ismi konulmuştur.
ÖLENLER: â
Maden Tetkik Arama enstitüsü mühendislerinden B. Hüsnü Mu-hiddin Duran ölmüş ve ebedî istirahat yerine götürülmüştür.
Lüks Telgraf Kû£tUn
Bayram ve her türlü tebriklerinizde Çocuk Esirgeme Kurumunun nefis bir surette hazırladığı telgraf kâ-ğıtlarile göndermek için müsveddenize lüks yazınız telgraf ücretinden başka vereceğiniz 15 kuruşla çocuklara yardım etmiş ve muhatabınıza zarif kâğıtlarla telgrafınızı göndermiş olursunuz.
Duygunun asaleti çocuğa yardımla yükselir.
Efsanelere kapılmayalım!
(Başı 1 İncide) +
metleri .gösterilmiştir. Her bilgili ve azimli mukavemet Alman ilerleyişini mutlaka durdurmuştur.
Yunanistanda bir avuç Yunanlı ve îngiliz iptidadan hazırlanmamış mevzilerde kat kat fazla miktarda Almanlara karşı muharebeyi kabul etmişlerdir. Bu mukavemet, Almanların yıldırma maksatlarile bizzat yaydıkları efsaneleri dağıtacak bir manzaradır. Eğer Yugoslav ordularını seferber hale koyup cenuba sevketmiye vakit olsaydı ve eski Belgrad hükümeti ihanet etmeseydi, Balkanlar Almanlar için mutlaka mezar olurdu. Nitekim yersiz bir nikbinlikle Şimalî Afrikada hazırladıkları son saldırış ta mutlaka bozgunla neticelenecektir.
Amerikadaki hazırlıkların 'derecesi ve ölçüsü hakkında birkaç gün evvel verdiğimiz malûmatı bilmem okudunuz mu? O-kumuşsanız size mutlaka şu kanaat gelmiştir ki Amerikan yardımı hakikidir, tesirlidir, iş işten geçmeden yetişecektir ve harbe demokrasi lehine netice verecek bir ölçü ve şekilde olacaktır.
Bizim kendi halimize telince, Almanlar bize saldırmak hatasını işlerlerse şimdiden içiniz rahat olsun: Geçemiyeceklerdir!
Bunu bir his meselesi diye söylemiyoruz. En iyi mütehassıslarımız bu hakikati soğuk-kanla teyit ediyorlar. Türk kumanda heyeti dünyanın en uyanık ve tecrübeli heyetidir. Bu harbin bütün derslerinden icap eden neticeleri çıkarmış, müdafaa tedbirlerini ona göre almış, plânını ona göre yapmıştır.
Bütün bu noktalan hatırda tutarak, kendi muhitinizde Beşinci Kol mikroplarına karşı hakikî bir iman ve kanaatle mücadele açınız, her bozguncu duyguyu vatanî ateşinizle yakınız, kül ediniz!
Harbin önüne   geçmek istiyorsak bunun yolu, birliğimizi, azmimizi ve sonuna kadar mücadeleye ha-zır olduğumuzu ip-1 tidadan herkese duyurmaktır.
Harbe girecek olursak tabiî gayemiz zaferdir. Zafer kazanmanın yolu da yine azimli, şevk li, cüretli, birlikli bir manevî canfoe kurmaktır.
^unu da hatırınızda tutunuz ki, bizim için harp istemek veya istememek gibi bir münakaşa mevzuu voktur. Biz tecavüz yoluyla harp arayacak değiliz. Fakat istiklâlimize ve varlığımıza göz dikilmesi yüzünden harp bize gelir, çatarsa bunu cesaretle, zafer imanile karşılıvacağız. O takdirde her bozguncu his, düşmana vardım etmek ve kendi askerimize arkadan silâh çek mektir.
Bugünün harp usullerile sivil cephe her cihetle askerî cephenin devamıdır. Bunu bilerek haro ihtimalini iptidadan içimize yatırırsak ve sivil cephenin bir eri sıfatile kadın, ihtiyar, çocuk her birimiz vazifeye hazırlanırsak bize kimse yan ba-kamaz, eğer bakmağa cüret e-derse belâsını bulur.
Ahmet Emin YALMAN
B. Matsuoka Mançuri'de
Şunking, 20 (A.A.) — Japon Hariciye Nazın Matsuoka, bugün saat Jçt- doğru Mançuri'ye muvasalat etmiş ve saat dokuza doğru tayyare ile Dairen'c hareket etmiştir.
Atlantik Harbi
(Başı 1 İncide) /=/
nin muvaffakiyetli ve muvaffakı, yetsiz tarafları vardır. Fakat size temin edebilirim ki, ne Alman denizaltıları ne de uzun mesafeli Alman tayyareleri bu muharebede istedikleri gibi hareket edemiyorlar. Donanmamızın sahil servisleri ile işbirliği arttığı nisbette düşmana verdiğimiz zayiat da artmaktadır. Muhriplerimizin a-dedi yükseldikçe düşman zayiatının daha ziyade yükseleceğine şüphe yoktur. Bu hal, Atlantik muharebesi kazanılıncıya kadar devam edecektir.
Şimdi îngilterenin elinde esir bulunan Krefcchnter'in Almanyada «Atlantik 'kurdu» lâ'kabiyle anıldığım ve büyük bir hayranlıkla sevildiğini söyledikten sonra B. Aleksander sözü denizaltılarla yapılan mücadeleye naklederek şöyle demiştir:
Geçen gün neşrettiğimiz bültende Alman denizaltı mürettebatından yüzlercesini esir etmiş olduğumuzu bildirdik. Fakat bu esirlerin adedinden daha fazla düşman denizaltı mürettebatı da bugün denizlerin dibinde bulunuyor. Sizi temin edebilirim ki, muhrip kumandanlarımız tarafından Bahriye Nezaretine gönderilen raporlar hakikatin dunundadır.
Aleksander,   Amerika   tarafından tngiltereye verilen 10 sahil muhaf-ı za gemisinden sitayişle bahsetmiştir.
Bahriye Nazırı bilâhare demokrasi ve hürriyet uğrunda bu kadar büyük bir mücadele yapan Yunan milletinden de bahsetmiş ve Yunanlıları «Kahraman millete diye tavsif eylemiştir.
Aleksander sözlerine söyle devam etmiştir:
Bugün Alman ve İtalyan takviye kıtalarmın Libyaya gönderilmesine mâni olamadığı için donanmamızın tenkit edildiğini görmekteyim. Fakat şunu unutmamak lâzımdır ki, Yuna-nistana verdiğimiz sözü tutmak için pek büyük miktarda malzeme ve teçhizatla beraber büyük bir orduyu bu memlekete nakletmek mecburiyetinde İdik. Biz sözümüze sadık kalarak şerefimizin icap ettirdiği bu nakil i-şini tam bir emniyetle ve ancak donanmamızla temin edebildik. Bundan başka Libyadaki garnizonlarımızın iaşesini ve malzeme ihtiyaçlarını da temin etmek mecburiyetinde bulunuyorduk. Düşman nakliyatı hakkında söylenilen bütün sözlere rağmen ceman 100 bin tonilâto hacminde İtalyan nakliye gemisi batırdık.
Bahriye Nazırı Yunanistana yar-drm hakkındaki kararın tatbikini bir kere daha tasvip ettikten sonra sözlerini şöyle bitirmiştir:
Atlantik muharebesi devam ediyor ve bu muharebeyi kazanacağız.
tspanya Nazırlar Meclisinin Toplantıları
Madrid, 20 (A.A.) — S tef ani ajansı bildiriyor:
Nazırlar meclisi, dün devlet reisinin başkanlığında toplanmıştır. Hariciye Nazırı, geçen haftalar zarfm-daki askeri ve siyasi meseleler hakkında izahat vermiştir.
Meclis, bundan sonra bazı hariciye memurlarının tayinlerini, .Amerl-kada bir müze açılmasını ve nafıa işlerine müteallik umum! bir plân tasdik etmiştir.
*
Madrid, 20 (A.A.) — İspanyol kabinesi, cuma günü ikinci defa olarak bir gece toplantısı daha yapmıştır.
o
Uzak Şarkta Mühim Bir Müzakere
Rangoon, 20 (A.A.) — îngiltere-nin Çın büyük elçisi Sir Clerk Kerr, Singapurda uzak şark İngiliz askeri şefleri ile mühim müzakerelerde bulunduktan sonra Çunklng'e gitmek üzere buraya gelmiştir.
Balkan Hadiseleri Hakkında
İngiliz Matbuatının Mütalâası
Londra, 20 (A.A.) —Londra
matbuatı:
Times gazetesi, Balkan hâdiselerini gözden geçirdikten sonra
diyor kî:
Yakın Şarkın diğer harp sahnesinde hâdiseler daha vazıh bir şekil almaktadır. Mısır hududuna varan Alman zırhlı taarruzları veya müfrezeleri daha ileri gitmeğe teşebbüs etmemişlerdir. Tobruku tu'Kmak için Almanların ve İtalyanların bıraktıkları kuvvet ne mJktarda olursa olsun kendilerine pahalıya mal olan ikinci tarruzdan sonra müdafaaya çekilmişlerdir. Bundan Libyadaki Almanların artık ileri hareketinde bulunmıyacakları mânası çıkarılmamalıdır. Mısır'a erişmek ve Süveyş kanalını elimizden almak Almanlar için o kadar kıymetli bir şey olacaktır ki Nazi kumandanlığının bütün kuvvetimi bu hususta kullanması beklenebilir.* Maamafıh bugün öyle anlaşılıyor ki, Libyada kullanabildi, ği kuvvetler evvelce tahmin edildiği derecede büyük değildir.
ingilizler lehine olan bir çok unsurları sayan Times gazetesi makalesini söyle bitiriyor:
Balkanlardaki harbin neticesi her ne olursa olsun şarkî Akdeniz hâklr.iyeti ve yakın Şark zaferi orada kazanılacak değildir.
NeAVs Ohronicle gazetesi vaziyet hususundaki mütalâasında daha ileri gidiyor ve diyor ki: Alman başkumandanlığı Balkanlar
harbinde kuvvet ve bilhassa zırhlı kuvvet itibarile büyük bir üstünlüğü haizdir. Bu müthiş taarruzun ağırlığı karşısında Yunan ordusunun vo ingiliz kuvvetlerinin ilânihaye dayan maları beklenemez. Trakyada, Arnavutlukta arazi terkedümiştir ve yeni ricatler de hemen hemen muhakkak olarak lâzmı gelecektir. Eğer im paratorluk kuvvetlerinin Yunan ana vatan topraklarından çekilmeğe mecbur kalacakları zaman gelirse - ki, maatteessüf gelebilecektir - bundan dolayı cesaretimizin kırılması icap etmez.
İngilizler, Yunanlıların yardımına koşmakla çok iyi etmişlerdir. Bu karar, Libyayı ne kadar tehlikeye koymuş olursa olsun verilmeli idi ve by-nu bütün kabine ittifakla vermiştir. Bu Churchill'in cesaretini tebarüz et-tirmiye kâfidir. İngiliz milleti gelecek haftalarda kendini bekliyen imtihanlara itimatla göğüs gerebilir.
Daily Hcral gazetesi do hemen hemen ayni mütalâada bulunuyor ve diyor ki:
Yunan cesaretine vc bizim bütün gayretlerimize rağmen, Yunanistan meydan muharebesi aleyhimize dönmüştür. Meydan muharebesinin kati neticesi belli değildir. Fakat belli o-lan bir şey varsa o da Yunan cesaretinin kırılamlyac- ğı vc İngilterc-nin de müttefikine Azamî yardımı yapma taahhüdünü yerine getireceğidir. Ancak fikirlerimizi fena ihtimallere hazırlarsak iyi ederiz. Alman ileri hareketini Yunan topraklarında durdurmak ihtimalleri pek zayıftır.
Hâdiselerden alınacak ders şudur: Ordunun elinde Almanlardaki '-adar makine bulunması lâzrmdır. Norveç, Fransa, Belçika harplerinde olduğundan ziyade bugün sabit olmuştur kl, fert itibarile îngiliz askeri Alman askerine üstündür.
Canavarla Cıdaıde
üç Meydan Muharebesi
ı
Ol impos Dağ
(Başı 1 incide) +
kralı majeste Yorgi Yunan milletine Atina radyosu ile yaptığı bir hitapta ezcümle şöyle demiştir:
Müttehit ve azimikâr kalarak memleketin namus ve istiklâl mücadelesine devam ediniz. Vatanı sonuna kadar müdafaa etkneliyiz.
Balkan Blokunun Bozulması
Hî+lere Yenî Bîr Muvaffakiyet   Kazandırmış
Londra, 20 (A.A.) — Afi ajansı bildiriyor:
Dün öğleden sonraya kadar Lon-draya Yenişohrin düştüğü ve Hitlerin Olimpos dağına yerleştiği hakkında hiçbir haber gelmemiştir. Bununla beraber bu hâdise tahakkuku imkân sız bir mahiyet arzetmemekte vo yakın zamanda vukuu beklenmektedir.
Kısmî bir muvaffakiyetin vaziyetin umumî manzarasını dcğiştlrmlyc kâfi gelmiyecegi aşikârdır.
Times gazetesinin askerî muharriri vaziyeti sadece .Ciddi / telâkki etmekle kalmamış, fakat son derece ciddî olarak tavsif etmiştir.
Balkan bolokunun dağılması, Yugoslavyalım pek ger kendine gelmesi ve Türkiyenin hareketsizliği karşısında Balkanlarda Hitlcre askeri bir mukavemet teşebbüsünün daha başlangıçta akamete mahkûm olduğunu kabul etmek lâzımdır.
Hâdiseleri ancak haiz oldukları l'iymotlerle ölçen diplomatik mahfll-ler Yunanistanın büyük Akdeniz cephesinin bir kısmını teşkil ettiğini söy İçmektedirler.
1 - İngiltere
2 - Atlantik
3 - Akdeniz
Londra, 20 (A.A.) — İngiliz donanması kumandanı Amiral Chat Fi-eld, Viltshirc kontluğunda Trovbrid-ge'de söylediği bir nutukta ezcümle demiştir ki:
Avrupa canavarı ile bu mücadelede, üç meydan muharebesi vardır: İngiltere muharebesi, Atlantik muharebesi, orta şark ve Akdeniz muharebesi.
Bu muharebelerin her üçü dc büyük ehemmiyeti haizdir. Fakat ilk iki tanesi hayatî mahiyettedir. Bunları kaybedemeyiz. Düşman bunu biliyor.
Şunu hatırlayınız ki, Hitlerin In-giltereyi mağlûp edebilmesi bahsindeki yegâne şans, Atlantik muhare-besindedlr. Fakat donanmanın vazifesini muvaffakiyetle başaracağından eminim, donanmaya o kadar çok itimadım vardır. Donanma, her şeyi harekete getirecektir. Donanmanın, geçen harpte olduğu gibi, ticaret gemileri kayıpları meselesini halledeceğinden hiç şüphem yoktur.
İngiltere - Venezüella Arasında
Bir Anlaşma
Fort of Spain (Trlnite), 20 (A.A.) İngiliz ve Venezüella hükümetleri a-rasında bir muahede aktedilerek Pa-ria körfezinin methalinde bulunan Patös adasının Trlnite tarafından Ve nezuella'ya terkedileceği öğrenilmiştir. Buna mukabil Venezüella hükümeti körfezin cenubunda bulunan gayri meskûn kayalıklarda İngiliz hâkimiyetini tanıyacaktır.
Almanlar Tisa'yada
(Başı 1 incide) X tesisatı ile sair askerî hedefler üzerine "büyük çapta bombalar atmışlardır. Tam isabetler kaydedilmiş ve büyük yangınlar çıktığı, şiddetli infifâklar vukubulduğu görülmüştür.
Yugoslav Ordusunun Teslim
Muamelesi
Berlin, 20 (A.A.) — D.N.B. bildiriyor:     1
İyi malûmat alan mahfillerden öğrenildiğine göre 18 nisan saat 12 den beri başlıyan Sırp ordusunun teslim hareketi 19 nisan günü derpiş edildiği üzere devam etmiştir.
Zagrebe Alman Orta Elçisi
Berlin, 20 (A.A.) — D. N. B. bildiriyor:
. Siegfried Kasene, Almanyanın Zag reb orta elçiliğine tayin edilmiştir.
Roma Valisi Berlin'e Gitti
Berlin, 20 (A.A.) — Alman Hariciye Nazın Rlbbentrop'un daveti ü-zerine Roma valisi Prens Barghese refikası İle bugün Berline varmışlardır. \
o
İngiltere Ve Avustralya İstişare İle tş Görüyorlar
Sydney, 20 (A.A.) — Başvekil: vekâlet eden Fadden bugün yaptığı beyanatta Yunanistandaki İngiliz ve İmparatorluk kuvvetleri müdafaa hattının, son 21 saat zarfında yeni mevzilere çekilmek mecburiyeti hasıl olmasına rağmen, sarsılmamış olduğunu söylemiştir. Fadden Avustralya kıtalarının kuvvei maneviyesi-nin mükemmel olduğunu vc giriştikleri şiddeti muharebelerde büyük bir cesaret göstererek temayüz ettiklerini bildirmiş ve Yunan başvekili Ko-rlzisln vefatı dolayısilc Yunan milletine karşı beslediği muhabbet duygularını ifade etmiştir.
Faddon İngiliz hükümeti vc Yakın Şarkta bulunan kumandanlarla sıkı bir temasın idamesi lüzumundan bahsederek ezcümle şöyle demiştir:
Avustralya   kıtalarının   yapacağı
hareketler kararlaştırılmadan evvel Avustralya hükümeti ile daima istişare edilmektedir.
Bugün cereyan eden hâdiselerin hepsi malûmatımız dahilinde kararlaştırılmıştır. Fakat kıtalarımızın hareketlerinden efkârı umumlyeyl he men haberdar etmek mümkün değildir. Çünkü bu husustaki kararlar ifşa edildiği takdirde bundan düşmanın İstifade edeceğine şüphe yoktur. Eğer askerlerimizin emniyeti i]e alınan tedbirlerin tesirini tehlikeye maruz bırakmak istemiyorsak bu husus larda kati bir ketumiyet muhafaza etmemiz zaruridir.
1 ugosıav
Hükümeti Amerikaya İltica Etti
Nevyork, 20 (A.A.) — Novyork Times gazetesinin Vaşlngton muhabiri, Amerika Birleşik devletlerinin İltica etmiş olan Yugoslav hükümetini meşru Yugoslav hükümeti olarak tanımakta devam edeceğinin muhakkak olduğunu bildirmektedir:
Yugoslavyanın Vaşlngton elçisi Fo tiç, beyanatta bulunmuştur:
Mücadele devam edecektir. Son i-ki hafta, medeniyet prensiplerinin idamesi için demokrat memleketlerin müşterek mücadelesine Yugoslavyanın iştirakinin ancak birinci safhasını teşkil etmektedir. Zafer, büyük A-merikan demokrasisinin maddi vc mânevi yardımı ile, İngilterenin ve kardeş Yunanistanın ve müttefiklerinin yanıbasında birlikte elde edilecektir.
Hava Harbi
Londra, 20 (A.A.) — Hava Nezaretinin tebliği:
' Bugün avcı tayyarelerimiz tarafından Manş denizi ile Fransız sahilleri üzerine yapılan taarruzî bir devriye uçuşu esnasında bir düşman avcı tayyaresi tahrip edilmiştir. Tayyarelerimizden biri kayıptır.
*
Londra, 20 (A.A.) — Hava ve Dahilî Emniyet Nezaretlerinin tebliği:
Bugün düşman tayyareleri Kont sahilleri üzerinde ve Skoçyanm şimali şarkisinde faaliyette bulunmuşlardır. Münferiden uçan bazı tayyareler Iskoçyanın şimali şarkisinde i-ki noktaya bombalar atmışlardır. Bir kaç kişi ölmüş veya yaralanmış bir kaç ev de hasara uğramıştır.
Manş'ta Top Ateşi
Londra, 20 (A.A.) — Fransız sahilinde yerleştirilmiş olan uzun menzilli Alman topları bugün öğle üzeri Douvres mıntakasına ateş açmışlardır. Bu esnada Fransız sahillerini sis kaplamış bulunuyordu. Bu ateşi, gay ri muntazam fasılalarla bir kaç salvo endaht eden iki büyük top açmıştır. Mermiler insanca zayiata sebebiyet vermediği gibi hasarı da mucip olmamıştır.
İngiliz Hava Kuvvetlerinin
Tebliği
Alİna/ 20 (AA) — Yunanistandaki İngiliz hava kuvvetleri karargâhının bugünkü tebliği:
Dün havanın fena olmasına rağmen ingiliz bombardıman tay, yareleri bütün gün düşman kuvvetlerine ve münakalâtın düğüm noktalarına taarruza devam etmişlerdir.
Pilotlar bombaların    motorlu
kıtaların arasında infilâk ettiğini
görmüşlerdir.
Diğer cihetten av tayyarelerimiz mütemadiyen kesif hareketlerinde bululmuşlar ve düşmana sık sık taarruz ekmişlerdir.
Tayyarelerimizden ikisi üslerine dönmemişlerdir.
-o-¦
General Smutsun Nutku
Kap, 20 (AA.) — Başvekil General Smuts, dün bir nutuk söyliyerek demiştir ki:
Cenubi Afrika «Akdeniz muharebesine» iştirak edecektir.
Cenubî Afrika milletinden gayretlerim yavaşlatmamasını istiyorum. Gittikçe şiddeti artan bu mücadeleye iştiı*ak etmek üzere Mısıra kadar gitmek için size hitap edeceğim ana hazır olunuz. Bunun için daha büyük bir ordu mevcuduna ihtiyacımız vardu\ Bu mücadeleye yüzde yüz iştirak edeceğiz. Bu büvük bir muharebe olacaktır. Bütün membalanmızla ona atılacağız.
-o-»
Mareşal Petain Fransayı Açlıktan Kurtarmağa Çalışıyor
Pau. 20 (A.A.) — Meraşal Petain bu sabah Verdun meydanına giderek Lejyonerlerin yemin etme merasimine riyaset etmiştir.
Mareşal Petain irad ettiği bir nutukta ezcümle şöyle demiştir:
«Bedbaht memleketimizin uğradığı maddi ve manevî büyük felâkcllten doğan ıztiraplar hâlâ kendini hissettirmektedir. Bu ız-tıraplar bilhassa köylü sınıfı arasında kendini gösteriyor. Bugün memleketin en müstacel ve zor bir işinin mümkün mertebe halli için köylülerimiz hükümetle işbir- ( Üği yapmaktadır. Bu güç ve müs„ tacel ivin iaşe meselesi olduğunu biliyorsunuz.
Valiler, mahsulün müstehlikle, re adilâne bir nisbet dahilinde tevziini temin eder'ken hüsnüniyet sahibi müstahsilleri lüzumsuz tazyiklerden korumalıdırlar.»
Japonya
Almanyaya Harp Gemileri Verecek
Londra, 20 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Şanghaydan aldığı bir telgrafa göre Matsuokanın Berlin ziyareti esnasında Almanya 11c Japonya arasında aktedilen bir anlaşma mucibince, Japonya, Almanyaya tayyare ve harp malzemesi mu kabilinde, bazı deniz cuzutamları dev redecektir. Sanıldığına göre, bu deniz cuzutamları, iki zırhlı kruvazörü, üç küçük kruvazörü, dört ve yahut altı torpido muhribini ihtiva e-decektir.
I
ir arı Fransızlar
Macaristanda
Askere Alınan Yahudiler
Budapeşte, 20 (A.A.) — Macar a-jansı bildiriyor;
Macar hükümetinin verdiği bir karara göre, evvelki rütbeleri ne olursa olsun askere alınacak Yahudiler yardımcı hizmetlerde kullanılacaklar
dır.

Yugoslavyanın Peşte Sefiri
Budapeşte, 20 (A.A.) — Yugoslavyanın Budapeşte elçisi Rastlç ve elçilik memurları, dün Budapeşteden Moskovaya hareket etmişlerdir.
B. Hitle
(Hası 1 incide) **
Mareşalin nutkundan sonra B. H iti er kadehini kaldırmış ve zafer şerefine içmiştir.
Saat bir buçukta son askerî raporları dinledikten sonra B. Hit-ler misafirlerinden izin alarak çe„ kilmiştir.
İtalya Kralının Tebriki
Roma, 20 (A.A. — İtalya kralı B. Hltlere aşağıdaki telgrafı göndermiştir:
Doğum yrfdönümümüz münase betiyle şahsınıza ve müttefikimiz Almanyaya tebriklerimi ve samimî temennilerimi yollarım. Hissi, yatımı bujgün tekrarlamakla ayrıca bir hâz duymaktayım.
Göringin Hitabesi
Berlin, 20 (A.A.) — D.N.B. ajansı bildiriyor:
Mareşal Göring, Hitlerin doğum yıldönümü münasebetile radyoda söy lediği bir hitabede devlet reisine bütün Alman askeri kuvvetlerinin tebriklerini sunmuştur. Mareşal, evvelâ, son günlerde cereyan eden büyük muharebelerin Alman askerinin yenilmez karakterini yeniden isbat etmiş olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiştir:
Bu büyük zaferleri temin eden baş lıca Uç şey olmuştur:
1 — Alman kuvvetlerinin teçhizatı,
2 — Alman askerinin gördüğü talim ve terbiye,
3 — Alman askerlerinin haiz bulunduğu yüksek ahlâkî evsaf,
Mareşal Göring, radyoda Hitlcre gıyaben hitap ederek şöyle demiştir:
Bugün Alman askerlerinin en hararetli arzusu ve size en kıymetli hediyesi emrettiğiniz yerde düşmanı ycnnVek hususunda ettikleri yemindir. Bizim yüreklerimizi dolduran ü-mitlerle askerlerimizin bu kararmın zaferlerin en büyüğünü kazanmamızı temin edeceğine kaniim. Bugünkü yeminimiz şudur:
Yolumuzun neresinde rastlarsak rastbyahm, düşmanı her yerde yeneceğiz.
Mareşal Reîchenau Hitlerî Methediyor
Berlin, 20 (A.A.) — D.N.B. ajansı bildiriyor:
Hitlerin doğumunun 52 İnci devir senesi münasebetile Mareşal Reîchenau, Voelkischer Beobachter gazetesinde bir makale neşrederek demiştir ki:
Hltler, mutlaka muzaffer olacaktır Çünkü ön safta bulunan bir Alman askeri sıfatile sulh senelerindenberl bu zafer için kati hazırlıklar yupmıs-tır. Hitlerin kumandanlık vasıfları, hazırlıkların tamamlanması ve tatbikat tenevvülerl ve mükemmeliyetleri bakımından. Alman tarihinde bol bol rastlanan büyük kumandan simaları bulunmasına rağmen ancak bir kişiye benzetilebilir: O da. Büyük Frederik'tlr.
Silahların mükemmeliyeti ve teşkilâtı İtibarile hasımlara karşı mu-zafferiyet daha silâh patlamadan evvel temin ve bütün millî ve İktisadi servetler seferber edilmiştir. Alman tankları ve Alman hava kuvvetlerinin yılmaz hücumları çoktanberl hazırlanmış bulunan yıldırım harbini tahakkuk ettirdiler.
Mareşal, makalesini bitirirken harbin henüz bitmediğini ve bazı kimselerin vereceği malûmattan istifade etmesi ihtimalini gözönünde tutarak Hitler hakkında daha fazln malûmat vermek istemediğine işaret etmiştir.
Hür Fransızlara ihak Ediyor
Parislilerin Duvarlardaki
Yazıları
Zurih, 20 (A.A.)
Berner Tag-
vaght gazetesine gelen haberlere göre terhis edilen bir çok Fransız askerleri General de Gaulle iltihak etmek niyetile Fransadan kaçmrya muvaffak olarak müstemlekelere git mislerdir.
Diğer bazı haberlere göre de polis müdürlüğü Paris sokaklarında AN manlar aleyhine 6200 duvar yazısı Bildirmiştir.
Arnavutluktaki Yunan Kıt'aları
Düşman Tarafından İz* aç Edilmeksizin Geri Çekiliyor
Atina, 20 (A.A.) — Dün akşam neşredilen 1 1 7 numaralı teb-
Hg: ......
Arnavutluktaki kıtaatımız mücadelelerine intizam içinde de. vam ediyorlar. Almanlara karşı Makedonyadaki harekât neticesinde, Arnavutlukta bulunan kl* talarımız düşman tarafından iz*aç edilmeksizin muvaffakiyetli bir ricat manevresi yapmışlardır. Düşman, kıtalarımızın harekâtına mâni olmağa teşebbüs ettikçe kuvvetlerimiz dönmüşler ve düşmana ağır zayia't verdirerek püs-kürtmüşlerdir. Bu harekât esnasında bilhassa iki alayımız temayüz ettmi-ş ve sancakları ondu günlük emrinde zikredilmiştir.
Makedbnyada4ci harekâta gelince, Almanların bu mıntakada bir ileri hareketi bildirirmekltedir,
Lamya, Halkis ve Ağrmyon'un
Bombard onanı
Atina, 20 (A.A.) — Umumî emniyet nezaretinin tebliği:
Alman tayyareleri dün birbiri ardından dalgalar halinde gelerek Lamya'yı bombardıman etmişlerdir. Bazı evler hasara -uğramıştır.
Düştman tayyarelerinden mü. rekıkep diğer bir filo Halkis'i bombardıman ederek insanca zayiata sebebiyet vermiştir. Az hasar vukuagelmi^tir. Agriyovötani köyü civarında bir Alman tayyaresi düşürülmüştür. Alman tay yareleri Agrinyon'u da bombardıman etmişler ve mitralyöz ateşine tutmuşlardır. Sivil halk arasında az zayiat olmuştur. Vukua gelen hasar da azdır. Bir Alman tayyaresi Sa'kız adası üzerinde alçaktan uçarak evlerin çatısına karşı mitralyöz ateşi açmıştır Hasar ve zayiat olmamıştır.
Bir italyan tayyare grupu Mo. re sahillerinde balrkçı kayıklarını bombardıman etmişse de hiçbir netice elde edememiştir.
Yunanlılar Kahramanca Dövüşüyorlar
Atina. 20 (A.A.) — Yunanistandaki İngiliz kuvvetleri umumî karargâhının tebliği:
İmparatorluk kuvvetleri bütün cephede çarpışmaktadırlar. Düşman zırhlı alayları ve piyadesi tarafından yapılan şiddetli taarruzlar geri püskürtülmüştür. Düşmandan bir çok esir  alınmıştır.
Düşmanın zayiatı büyüktür. Alınan esirler arasında bilhassa Avusturyalıların maneviyatı çok bozutlctur. Bunlar tayyarelerimiz tarafından yapılan şiddetli taarruzların düşmanın iman ©viya tını sarstığını söylemişlerdir.
Yürüyüş halinde buTunan düşman kıtaları tayyarelerimizin taarruzu karşısında ne yapacaklarını şaşırmaktadırlar.
Düşmn cephemizin hiçbir nok-tasına girememiş ve cenahlarımızı çevirememiştir.
Yunanlılar sol cenahımızdr kahramanca harp etmektedirler. Onlar bu kısımda harekâta hâkimdirler.
om<r d ulhudo İs dı'm t* rh t y i \ c| fn r mm
Koçiyas Niçin Çekildi?
Atina, 20 (A.A.) — Ofı ajansı bil diriyor:
Yeni kabineyi teşkile memur edilen Atina valisi ve devlet nazırı Koçiyas, krala müracaatla bu vazifemden affedilmesini rica etmiş ve cereyan etmekte olan fevkalûde milli şartlar altında askerlerin daha büvük bir nfsbette iştirak edeceği bit kabine kurulmasının ve başvekil mu avinliğiue bir askerin getirilmesinin fikrince daha muvafık olacağını bildirmiştir.
Kral bu sabah muhtelif şahsiyetleri kabul ederek buhran hakkında mütalâalarını almışür.
Akrabasından Bir Kızı Kirletip Öldüren Bir Şerir İdam Edildi
Antalya (Hususi) —Şehrini, zc İki saat uzaklıkla olan Karaba. köyü halkından İsmail Dede
adında, orüa yaşlı bir adam, ak-rabaMirdan on se'kiz yaslarında Kâmile adındaki 'kızı bir desise ile ormana göndernv.ş ve zorla bikrini izale edikten sonra, bu alçaklığının meydana çıkmaması İçin zavallı kızcağızı koyun £*bı boğazlamış ve cesedini yakmıştır.
Hâdise haiklkın»da alınan malûmata göre, kâmilenin babası öte. beri almak için Antalyaya gitmiş, giderken de salmak islediği öküz. teri getirmesini kızına tcmbihlc-mi?tır. KâİT. ;leain Antalyaya öküz götüreceğini öğrenen bu şerir, sabahleyin erkenden öküzlerin bulunduğu ahıra girerek hayvanları çözmüş ve kjra doğru sürmüştür. Sonra da hayvanlarını aramağa çıkan Kâmileyi ormanda kıstırarak yazıldığı gibi habisliğini yapmıştır.
Azılı herif bu cinayeti işledikten soma köyüne dönmüş., hiçbir şey olmamış gibi jşi ve gücile »eşgul oürrusrur. Kızını Antalya'ca  bekliycn    Kâmilenin tabası
köyüne dönmüş, kızını ve ahırda öküzleri göremeyince Antalyaya gittiğine hükmetmiş, fakat, ıkı gün bekledikten ^onra meraka dü^müşlür. Yaptığı araştırmalar, soruşturmalardan bir netice çıkmayınca da kızının kaçtıgma kü%C-mermidir. Aradan bıı müddet geçtikten sonra, aynı köyden Veli oğlu İbrahim ile Abdüııah-manın çift sürmeğe giderlerken Armutludcre mevkiinde yanık bir odun »kütüğü haline girmiş bir insan cesedine tesadüf etmeleri hâ. dıscyı ve faili me> dana çkarmış. yaıpılan muhakemede şerir adanı ölüm cezasına mahkûm olmuştu.
İdam hükmü bu defa Anlalya-da Kalekapısı meydanında infaz edilmiştir.
tspartada Tohumluk Tevziî
İsparta (Hususî) —Vilâyetçe, Kayseri tohum ıslah istasyonunda yetiştirilen yonca tohumundan 250 kik> ve hayvan yemliğine yararlı pancardan da 40 kilo getirtilmiş ve çiftçilere tevzi edilmiştir.
Kanlı Bir Kasımpaşa
Kavgası
Geçen cumartesi günü Kasımpaşa-da geçimsizlik yüzünden garip bir vaka olmuş ve bir kadın ile iki erkek vurulmuştur. Hâdifle ş#yle cereyan etmiştir:
Kasımpaşada GUlltlhanc sokanında 1 numaralı evde oturun Faik özcan ile karısı Kevser, ayni hanede kiracı olarak bulunan Salın ofclıı Servet ve metresi ile, her neden ise ötedcnberl İyi geçinememekte ve iki taraf hiç yoktan meseleler çıkarıp birbirlerini didiklemektedirler.
- Evvelki gün. bu iki aile yine bl* hiç yüzünden kavga çıkarıp blrbirlc" rine girmişlerdir. Bu dalaşma esna srnda Kalk özcan ile kurısı. Servetin üzerine atılmış ve bir hayli patakla-mışlardır Canı fazlara yanan ve hasımları ile ugTasamıyacafcmı anlıyan Servet de cebindeki çakısına asılmış, rast gele sallayıp savurmağa başlamıştır. Biraz da bu şekilde devam eden kavga sonunda Faik özcan gözünden, karısı Kevser de bileğinden yaralanmıştır. Kendisinin ve karısının vurulmasından büsbütün hiddetlenen Faik da eline geçirdiği ekmek bıçağı ile rakibinin başından ve elinden yaralamıştır. Uç kavgacı akıttık lan kanların tesiri ile yan baygın bir halde yere serilmiş ve o sırada da hadise mahalline polis yetişmiştir. Üçünü de hnstahaneye yollamış ve tahkikata başlamıştır.
Pamuk Mahsulü
Bu Sene 300 Bin Balya
Pamuk ekimi işleri ile yakından alâkadar olanların verdikleri malûmata göre, bu seneki pamuk ekimi memnuniyet uyandıracak bir derece ve şekildedir. Ziraat Vekâletinin getirttiği pamuk makineleri de çalıştırıl-1 tırak snretile, bu sene yüksek kalitede tam 300 bin balya pa-1 muk elde edileceği tahmin e-dilmektedir.
Adana, Mersin. İğdır, Sakarya, Maydos ve Ege mıntakala-nnda bu sene alınacak mahsulün diğer senelere nazaran daha çok ve yüksek kaliteli pamuk istihsal edilmesi, dokudan doğruya vekâletin pamuk tohumlarını ıslah için mütemadi ve sistematik bir surette sar-fettiği gayret ve faaliyete atfedilmektedir.
Üç Aylık İdhalât ve ihracat
Ticaret Vekâleti tarafından yapılan hesaplara nazaran, 941 senesinin ilk üç ayındaki ihracatımızın 64 milyon 603 bin liraya, ithalâtımızın da 18 milyon 748 bin liraya baliğ olduğu anlaşılmaktadır. İhracatın ithalâta nazaran 47 küsur milyon fazla olmasına, harpten sonra abk>ka içinde kalan Avrupanın
deniz aşnrı memleketlerle ticarî muamelesinin kalmaması, sebep olarak gösterilmektedir. İthalâtın ihracata nazaran az olmasının sebebinin de,   Avrupa
memleketlerinin harpten evvel olduğu gibi bol miktarda ihracat yapamaması olduğu söylenmektedir.
Küçük Haberler:
Pastacı, börekçi vesaire gibi unlu gıda maddeleri yapan esnafa, toprak ofisi tarafından tahsis edilen 110 çuval unun belediye kooperatifi tarafınd.ıu tevzii kararlaştırılmıştır.
Buz tevziatının bu sene Kadıköy, Beyoğlu, Istanbulda ayrı ayrı birer müteahhide verileceği, Adalarla Boğazın yukarı kısımlarına ait tevziatın da ayrı bir müteahhide idare ettirileceği söylenmektedir.
^ Belediye, şehirde bulunan otomobil garajlarını kontrol kararını vermiştir. Birkaç güne kadar makine müdürlüğü mühendisleri kontrola çıkacaklardır. Bu kontrolda bilhassa benzin, yag ve petrol gibi parlamağa müsteit maddeler için garajlarda hu susl tertibat bulunup bulunmadığı tetkik edilecektir.
+ Köprü ile Anadolu iskeleleri arasındaki seferlere bugün başlanmış tır. Suadiye iskelesinin bu sene alacağı vaziyete göre bilâhare ihdas c-dilmek üzere şimdilik oraya vapur uğratılması münasip görülmemiştir.
BULMACA
Adliyede :
Eğlenceli Kavganın Sonu
Dün nöbetçi olan asliye üçüncü ceza mahkemesi kadınlı erkekti   bir   (kavganın   mahkemesine | curmii meşhut olarak bakmıştır.
Unkapanırida oturan Ahmet kızı Ayşe, Ahmet oğlu Mehmet ve Salih oğlu Mehmet, evvelki gece Ahmet oğlu Mehmedin evin. de on kadar misafirle beraber eğlenmişler, içmişler, hora tepmişler. Fakat vakit geç olduğundan ayni evde bitişik odada oturan Abdülvahk oğlu Ali ile karısı Ehline uyuyamamışlar ve kendilerine susmalarını, vaktin geç olduğunu söylemişler. Fakat eğlence bu, bir kere başlanınca hır çriümadan1 bitmez derler, İki Mehw met ile Ayşe ver yansın eğlenceye devam etmişler. Bu sırada da Ali ile İcansı tekrar şikâyet etmişler, bu sefer de iki Mehmet ve Ayşe müştekilerin üzerine yürümüşler ve Mehmet ile karısı ellerine rakı şişelerini alarak ve Salih
oğlu Mehmet de bir et satırı alarak hücuma geçmişlerdir ve bunda/n sonra da iki kadın, üç erkek birbirine »girmiş. Bereket bu şişe ve satır bolluğunda kan çıkmamış.
Şahitler dinlendikten sonra müddciufmumî muavini Cevat özpay, mütalâasını söylemiş ve Ayşenin Emineyi sövmesi, Salih oğlu Mehmedin de elinde bir ko. caman et satırı ile hücum ettiği
şahit ifadesile anlaşıldığından tecziyelerini ve diğerlerinin de suçları olmadığından beraetlerini istemiştir.
Mahkeme, salih oğlu Mehmedin kavgada silâh cinsinden olan bir et satırını kullandığı sabit olduğundan üç gün hapsine, Ayşe-nin de Emineye ha'karet ettiği sabit olduğundan 3 gün hapis bir lira ağır para cezasına mahkûm edilmelerine karar vermiştir.
Dökülen Arpaların tzinde
Evvelki gece bir ardiyenin ara., lığından iki teneke arpa çalan bir kadın cürnvü meşhut mahkemesi huzuruna çıkarılmıştır.
Küçükpazarda, Duygulu sokağındaki tüccar Eminin ardiyesin»
aralık gören Hasibe adında bir İcadın gece yarısı saat bir buçukta dükkânın kepenginden elini eokarak iki boş tenekesini arpa doldurmuş ve pek o kadar kanaatkar olmadığından silme doldur, muş ve gayet tabiî taşırken yol boyunca arpalar dökülmüş. Bu hal bekçilerin nazarı dikkatini çektiğinden bekçiler arpa izini takip etmişler ve nihayet Hasibe-nin evine kadar gelmşler, Hasi-benin evi aranınca arpalar meydana çıkmış.
Dün Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesinde Hasibe, ya-
pılan duruşması esnaisında 48 yaşındaki suçlu kadın:
— Ah ben iyilik yapmak istedim, bunlar döküHm/iştü, topladım. Emin Efendiye ertesi günü verecektim, demiştir.
Muhakeme neticesinde kadının suçu sabit görüldüğünden Hasibe bir ay hapse mahkûm edilmiştir.
Karar okunduktan sonra suçlu kadın dert yanarak:
—İyilik et, kemlik bul, diye
söylenip durmuştur.
RÜŞVET SUÇLUSU
Artin isminde bir kereste tüccarı, Fuat ve Nuri isimli iki gümrük memuruna rüşvet vermek suçundan dolayı asliye sekizinci ceza mahkemesinde [muhakeme edilmekte idi. Muhakeme don neticelenmiştir. Suçu anlaşılan Artfin, iki ay yirmi gün hapsedilecek, ayrıca yirmi beş lira da pa. ra cezası ödeyecek'ir.
Soldan Safta: 1 — Savaş - Bir hay van 2 — Bravo - Nota 3 — Şeffaf bir madde - Bir kap 4 — Bir gazete
- Uç - Bir hayvan 5 — Kemiğin ö-zü - Çocuk yemeği 6 — Asri bir hapis yeri - Yama 7 — Budala 8 — U-zak işareti - Nimet kadri bilmez 9 — Bir renk - İçi boş - Bir ziraat âleti
10 — Kokulu bir nebat 11 — Kıymet
11 bir taş . Boş arazi.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Avrupa memleketlerinden 2 — Küçük - Şaka 3 — Kız kardeş - Kısa zamanın tersi 4 — San'at - Saha - Bir nevi pasta 5 — Turifenin ortası - İtalyada bir şehir 6 — Burun - Üst baş 7 — Kurum - Ayı yuvası 8 — Uykunun müjdecisi - Beyaz bir madde 9 — Tiyatro artisti 10 — Alûmetler -Dans 11 — Debdebenin kardeşi.
DÜNKÜ   BULMACANIN  HALLİ
Soldan Sağu; 1 — Kasket - Bora 2 — Uşak - Ek 3 — Kul . Safra 4 —
Ur . Muk - Ab 5 — Lehim - Fa 6_
Mahir 7 — Tiryaki 8 — Alo - Tokat
9 — Azalma 10 — Ev - Aidat 11 _
Teleskop - Ak
Yukundan Aşağıya: 1 — Kukuleta - Et 2 — Aşure - İlâve 3 — Sal
- Horoz 4 — Kk - Mi 5 — Sam - Atlas 6 — Trak - Komik 7 — Mikado 8 — Baruka - Ap 9 — Hutut 10 — Re - Afi 11 — Ak - Barınmak,
H0EEOR0Nİ
Eminde | Nın;&t Alda glfecl önündeki muayenetuuMOlnde her gün hartalar: kabul
DOKTOR-KİM YAG EK
CEVAtt TAHSİN
İD BAK - KAN - KAZURAT
vevairenin tahlillerini yapar. Dİ' vanyolu ortasında Tel. 23334
İst. Vakıflar Direktörlüğü İlânları
Kıymeti
L.     K.
Pey akçesi
L,     K.
627   00 48     00
Sultan Ahmet M#hH))rKim\e AMMfffc Carrtf ntfoMKtoAn e**? 14 yem 10 No. lıı 3 oda bîr kiler ve arrfbfcr brr>rma<T Imnen-hr tamamı 7117
Yukarıda yazılı banr satılmak t*7*re on beş frttn miUMrtt* açık art Cirmaya çıkarılmıştır. İhalesi 7A 4 P-fl p^rçemhc rtirtfı saat 00) de icra edileceğinden latoklilerm Çember Iftart* İstanbul Vakıflar Kaş Müdürlümü Muhlûlat kalemine müracaatları. (2821)
TÜRK TİCARET BANKASI A* KUPONLU VADELİ MEVDUAT
PARANI BURADA ftLET
HERFm
İnşaat İlânı
Kazova İnekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova inek-hanesinde yapılacak olan *11018 on bir bin on sekiz> lira «19 on dokuz» kuruş ke.şif bedelli anbar inşaatı kapalı zarf usulıle ve 25 gMn müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 25/4/941 cuma günü saat 15 de Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat «626 altı yüz yirmi altı. lira «66» altmış beş kuruştur.
4 — Eksiltmeye girebilmeleri için isterilerin muvakkat teminatı vermiş ve 2490 sayılı kanundaki vasıfları haiz olmaları ve en az Uç gtln evvel müracaat edilerek bu iş İçin vilâyet Nafıa müdürlüsünden alınmış ehliyet vesikasile Ticaret Odası vesikasını ibras etmeleri lâzımdır. r
5 — Bu işe alt proje, keşif ve şartnameleri görmek ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin Tokatta vilâyet Nafıa müdürlüğüne ve Turhal civarında inekhanc müdürlüğüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda üçüncü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 11 de kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. «2573»
İnşaat İlâm
Kazova inekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova inek-haneslnde yapılacak olan «21865 yirmi bir bin sekiz yüz altmış beş* lira «45» kırk beş kuruş keşif bedelli buzağı ahırı inşaatı kapalı zarf usulilc ve 25 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 25/4/941 cuma günü saat 15 de Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat *1639 bin altı yüz otuz dokuz» lira «91 doksan bir» kuruştur.
4 — Eksiltmeye girebilmeleri İçin isteklilerin muvakkat teminatı venrtfş ve 2490 sayılı kanundaki vasıfları haiz olmaları ve en az 3 gün evvel müracaat edilerek bu iş için vilâyet Nafıa müdürlüsünden alınmış ehliyet vesikasile Ticaret Odası vesikasını ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — Bu işe ait proje, keşif ve şartnameleri görmek ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin Tokatta vilâyet Nafıa müdürlüsüne ve Turhal civarında inekhanc müdürlüsüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda üçüncü maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 de» kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının nihayet tayin olunan saate kadar gelmiş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. «2574»
İnşaat İlânı
Kazova inekhanesi Müdürlüğünden:
1 — Tokat vilâyetinde Turhala 6 kilometre mesafede Kazova inek-hancslnde yapılacak olan (18807 on dokuz bin dokuz yüz yedi> lira «40 lento kuruş keşif bedelli boga ahırı inşaatı kapalı zarf usulile vo 25 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksütme 25/4/941 cuma günü saat on beşte Tokat Nafıa müdürlüğü binasında müteşekkil komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Muvakkat teminat «1492 bin dört yüz doksan iki» lira «85 eckaen beşv kuruştur.
4 — Eksiltmcyo girebilmeleri için isteklilerin muvakkat teminatı vermiş ve 2490 sayılı kanundaki vasıflan haiz olmalurı ve en az üç gün evvel müracaat edilerek bu İş için vilâyet Nafıa müdürlüsünden alınmış ehliyet vesikası ile Ticaret Odası vesikasını ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — Bu İşe ait proje, keşif vo şartnameleri görmek vc daha fazla malûmat almak isteyenlerin Tokatta vilâyet Nafıa müdürlüsüne ve Turhal civarında inekhane müdürlüsüne müracaat etmeleri.
6 — Teklif mektupları yukarda Uç lineti maddede yazılı ihale saatinden bir saat evveline «saat 14 de» kadar komisyona getirilecek ve komisyon reisine makbuz, mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının nihuyet tayin olunan saate kadar gelrrriş olması ve iyice kapatılmış bulunması şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul olunmaz. «2575»
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji. Kırıklık ve Bütün Ağrılarınızı Derhal Keseri
IcaMod* f»«U 3 b|. alınabilir. TAKLİTLERİNDEN SARININIZ. HE»  VERDE   PULLU  KUTULARI İSRARLA   İSTEYİNİZ
İstanbul Belediyesi İlânları
Tahmin bedeli
2530,00
İlk teminat
189,75   Umumi bahçeler için yaptırılacak 10 adet
kanepe
509,85 38,24   Kurbalıdcrc - P*ğütlüçeşn\e yolunun vasa-
ti mesafesinde depo edilmek şartile satın alii.acak 55 metre mikâbı mıcır. Tahmin bedelleri ile temino*. miktarları yukarıda yazılı işler ayrı ayrı açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnameleri zabıt ve muamelat müdürlüğü kaleminde görülebilir, lha'c 23/1/341 pazartesi günü saat 14 de daimi encümende yapılacaktır. Ta Ipıerin ilk teminat makbuz veya mektupları vc 911 yılına ait ticaret odası veBikalarıle ihale günü muayyen saatte daimî encümende bulunmaları. v        (2891)
Devlet Demiryolları İlânları
D. D. Yollan 10 cu İşletme Müdürlüğünden:
Metmemîzce Kapalı zarf tısufile eksiltmeye konulan fceş bin T>eş yüz metre mikâp çam tomruğa talip çıkmadığından (şartnamede müteahhitler lehine tadilât icra edilerek) 2490 sayılı kanunun 40. cı maddesine tevfikan yeniden kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. Mezkûr beş bin beş yüz metre mikâp tomruğun muhammen bedeli yüz yirmi bir bin lira olup ihalesi 29.4.941 salı günü saat 15 te Erzurumda 10. cu işletme müdürlüğü binasmda yapılacaktır.
Bu işe girmek Istiyenlerin yedi bin üç yüz liralık muvakkat teml-natlarile kanunun tayin ettiği vesaiki ve bu işi becerebileceklerine dair olan bir belgeyi ve teklif mektuplarını ayni gün saat 14 de kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Beş bin beş yüz metre mikâp tomruk orman müdürlüğünce işletmemize tahsis edilen Olutunun Köroğlu ormanlarından tefrik edilen 16 a ve 29 a No. lı maktalarından katedilecektir.
Teslim yeri Sarıkamış Hızar fabrikasıdır.
Şartnameler Haydarpaşada 1. ci, Ankarada 2. ci, Erzurumda 30, cu işletme müdürlüklerinden ve Sarıkamış. Kars, Trabzon istasyonlarından 6 lira mukabilinde tedarik edilir. (2921)
*
Muhammen bedeli (6693) lira olan (22) kalem ölçü aletleri 5, Mayıs' 1941 pazartesi günü saat 15.15 de kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin   (501,98) liralık muvakkat   teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 15.15 e kadar Komisyon Reislisine vermeleri lâzımdır.
Şartnameler parasız olarak Ankprada Malzeme Dairesinden, Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Şefliğinden dağılacaktır. (3046)
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünden
Kenif miktarı Lira K.
Muvakkat teminat Lira
thale günfl
1521.37 . 114 5/5/1941
Topkapı sarayı müzesindeki 1521 lira 37 kuruşluk tamir açık münakaşa ile 5/5/941 pazartesi günü saat on beçte Yüksek mektepler muhasebeciliğinde ihale edilecektir.
Taliplerin yüksek mimar veya mühendis   olması ve bu gibi eski eserleri tamir etmiş bulunması meşruttur. İhaleden evvel mahallen görmek ve keşifnamedeki evrakı tetkik etmek üzere Topkapı sarayı müzesi .müdürlüğüne müracaatları. (3030)
DİS SUYUNUN GARGARASI:AĞIZ,BOĞAZ.DİŞ APSESİ /ILTİHAPLARINDAveDİŞ ÇIKARILDIKTAN SONRA ŞIFATEMİN EDER
Türkiye Cmoüurlj»!!
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1S88. — Sermayesi: 100.000.000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi; 265. Zirai vo ticari her nevi banka muameleleri. Para birikürenlere 28,000 lira ikramiye veriyor
Ziraat Bankasmda kumbaral; vo ihbarsız tasarruf hesaplarrnda en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a ile aşağıdaki plana göre ikramiye dağıtılacaktır.
4 adet 1.000   liralık   4.000 Ura
»,000   » 1,000   » 4.000   »
100 adet 50 liralık 5,000 lira W0   »      40      »      4,800   »
160   »      20      »      8.200   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenîcre ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 13 mart, 11 haziran, 11 eylül,
11 Birincikftnunda çekilecektir.
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığa Yer: VATAN MATBAASI
03
083?39