Başmuharriri: ^
Ahmet   Emm   YALMAN
Telefon: «4186 — Telgraf
Fenan 8. 82 VATAN I*t
22   NİSAN   1941
SALI
fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Atatürk'ün Bir Suali
Sayı: 239
Yazan. Cemal Bardakçı
Bugün 3 üncü Sayfamızda
Yugoslavya, Garbı Trakya Ve Makedonya
¦ ı ---     - —
Bir Paylaşma Yapılıyor
Makedonyanın Bulgar Kuvvetleri Tarafından İşgali Tamamlandı
Bütün Garbı Trakya Bulgaristana Veriliyor
Yunanistana çıkarılan İngiliz kuvvetlerinden bir kısmı müdafaa mevzilerine doğru giderlerken
Brest Litovsk
Havas
ı
Yugoslavyadaki miras kavgaları yüzünden şu veya bu hükümet bir günlük beyliğe kavuşuyor. Fakat Yugoslav milleti, ukubetin sonuna ermesini ve istiklâl mücadelesinin mükâfatım görmeyi tam bir imanla bekliyecektir.
Kaçanik
223 Tanka
Mezar Oldu
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
us ihtilâlinden sonra Almanlar   Brest   Litovsk-
ta Rusya ile bir sulh imzalamışlardı. Ruslar her şeye peki demişler ve kat'î hesap dakikasına ı kadar bir takım arazi hesaplan bu muahedeye göre muamele görmüştü.
Bu defa Yugoslavya, müdafaaya davranmak imkânı bulma-dap yere serilince ortada yine bir Brest Litovsk havası csrae-ğe başladı. Yugoslav arazisi sa-h ipsiz sanılarak bunlara önüne gelen sahip çıkıyor.
Bu arada Bulgarlar gemi azıya almışlardır. Bulgaristanın a-razi iştihası meşhurdur. Bütün dünya kendilerine verilse doymazlar. Şimdi Üskübe girmişler dir. Fakat Ohriye ve pek tabiî j olarak aradaki bütün araziye de taliptirler. Çünkü şu kadar asır evvel Ohride bir Bulgar Patriği bulunmuştur.
Almanya, boynuna kolayca boyunduruk taktırmıyan Yu-goslavyaya karşı bugün her tecavüzü hoş görüyor. Bulgarların kendi kendilerine gelin güvey olmasına da göz yumuyor.
Hattâ son haberler bir çok yerlerin Bulgarlara verilmek ü-zere olduğunu bildiriyor.
Makedonyalılar için eski işkenceler yeniden avdet edecektir. Kendi kendilerini Yunanlı, Sırp, Arnavut, Ulah sayanlar, Bulgar olduklarını ilâna davet edilecektir. Makedonya komitesi eski defterleri karıştırmak ve senelerden beri hasret kaldığı işlere yeniden kavuşmak için fırsat bulmuştur.
Ortaya çıkan miras kavgası bundan ibaret değildir. Mihverin kurduğu sözde müstakil Hır vatistan daha gözünü açmadan toprak diye feryada başlamıştır. Bosnayı, Hersek'i, Dalmaç-yayı, daha birçok yerleri istiyor. Buralara Macaristan da taliptir. Fakat Macarlarla meskûn olmıyan araziyi açıktan a-çığa istemeğe pek dili varmıyor. ^Buraları Italyanın eline geçmesin de sonra icabına bakılır» diye Hırvatistana destek oluyor.
Romanya da Yugoslav arazisinde Rumen unsurları keşfetmiştir. Banat tarafına taliptir. Ortaya bir de Karadağ adı çıkarsa hayret etmemek icap e-der. Çine de müstakil bir Kara-dağın matemini tutan, seneler-
(Devamı Sa. 5 , Sü. 3 de) ^
Almanlar
Burada 10000 Ölü 20000 Yaralı Verdiler
Nevyork, 21 (A-A.) — Nev-york Times gazetesinin Berne muhabiri Sırbistanda bir yerde bulunan bir diplomattan aldığı haberlere istinaden Yuşoslavya-da hâlâ devam eden mukavemet hakkında bazı tafsilât vermektedir. *';
Muhabir telgrafında ezcümle şöyle demektedir:
Bariz düşmanlık hareketlerinin divanı harplarda muhakeme edileceği hakkında Almanlar ve İtalyanlar tarafındarv y^ılan tehdit* lere rağmen Yugoslav çetecileri Alman devriyelerine ağır zayiat verdirmeğe devam ediyorlar. Üs-küb'ün şimali garbisindeki mınta_ kada sekiz bin kişi kadar tahmin edilen bir grup mücadeleye devam edebilmek emeliyle ve Yunanlılarla birleşmek üzere kendilerine cenuba doğru bir yol aç-mıya çalıstnaktadır.
Diğer cephelerde de mukavemet hareketlerinin tanzimi için süratle çalışılmaktadır. Sırp çeteleri müstevlileri geçirmek istedikleri yerlere maynler yerleştirmekte ve Almanları tbu mıntakalara {D, \ .mu. Sa. 5, Sü, 5 te) /§/
Harp Vaziyeti
Yazan
ihsan BORAN
Emekli Kurmay Subayı
Libydda:
Büyük bir meydan muharebesi iı« un/ bağlamamıştır. Alman - t-talyan motorlu birlikleri Tobruk kalesine tekrar bir hücum yapmışlar, 12 kadar tank dış müdafaa hatlarına girmişlerse de ingiliz ı• >ius.ı tarafından tahrip e-dilmlş, Alman - ttalyan hücumu muannldane bir müdafaa ile geri pUhkürtülmüştür. Kalet ingiliz donanması sayesinde denizden ikmal ve takviye edildiği İrin uzun zaman mukavemet etmesi muhtemeldir, Marsa Matruhta toplanan ingiliz kuvvetleri her halde Tobruk ve Sollum düşman eline geçmeden evvel büyük bir muharebe ye girişeceklerdir. Büyük muharebe cereyan ederken Sollum ve Tobrııklan düşman gerilerine yapılacak taarruzların faydaları inkar edileme/, Alman . ttalyan motorlu birlikleri Marsa Matruh İle Tobruk arasındaki bölgede adeta (Devamı. Sa. 3( Sü. 3 te)
Elen Kabinesi Reisi Majeste Kral Jorj
Vazifeye Harbe Devam Kararile Başladı
Atina, 21 (A.A.) — Kral, radyo ile millete aşağıdaki mesajı göndermiştir:
Aleksandr Korizis, mücadelede hayatını verdiği için hükümeti bizzat ben teşkil etmeğe karar verdim. Hükümet yemin etmiştir. Cephede çarpışan, geride mukavemet eden Yunanlılar, vatanın şerefi ve istiklâli için mücadeleye devam ediniz, ölülerimiz ve Yunan tarihi size bakıyor. Nihaî zafer bizimdir. Millî davalarımız tahakkuk edecektir. Sakin, azimkar, toptu ve dUipKnli ol&rsJc etrafımda durunuz. Allah sizi muhafaza etsin. Allah Yunanlılığı muhafaza etsin.»
Kral, milletin yeni hükümete itimat edeceği ümidini izhar etmiştir.
B. Hitler
Von Papeni Kabul Etti
Bulgar Kralı da
B. Hitleri Hususî Surette Ziyaret Etti
Bern, 21 (A.A.) — Cazette de Lausanne, Berlin muhabirinin bildirdiğine göre, Hitler Balkanlardaki umumî karargâhında cumartesi gecesi Alman-yanın Türkiye Büyük Elçisi von
Papen'i kabul etmiştir.
?
Berlin, 21 (A.A.) Yan resmî bir membadan verilen bir habere göre, Bulgar kralı Boris 19 nisanda Hitler'i umumî karargahında hususî surette ziyaret «t-mistir.
Kral 20 nisanda Sofyaya dön-
a.    ¦ ••
muştur.
Yeni Yunan
Atina, 21 (A.A) —Yeni mil. lî hükümet, yemin etmiştir. Hükümet şöyle teşekkül etmiştir:
Kral birinci Georgc: Başvekil,
Amiral Sakellariu: Başvekil muavini ve bahriye nazırı,
iGeneral Panagoras: Harbiye ve Ticaret nazırı.
General Nikolaidis: Hava nazırı, V
General Kordas: Münakalât, Maliye ve muvakkaten Millî iktisat nazırı,
Teolûtg-os Nokoludis: İstihbarat ve umumî yardım nazın,
(Devamı: Sa. 5, S ti. 3 te) *=*
Viyanada Neler Konuşuluyor?
Budapeşte, 21 (A.A.)
Of i:
Hususi membalardan alınan haberlerin Almanya vc İtalya hariciye nazırları arasında Viyanada başladığını bildirdiği görüşmeler henüz resmon tcylt edilmemiş ise de, siyasî mahfiller, Almanyanm. Balkanlarda arazi meselesinin yeni hal sureti çerçevesini ttalyaya pazartesi vc yahut salı günll bildireceği fikrindedir, t-talyan taleplerinin neleri ihtiva ettiği halen malûm değildir. Fakat mihverin son askeri muvaffakiyetleri ü-(Devamı: S a. '¦. Sü. 6 da) **
İaşe İşlerinin Tanzimi
Şehrimizde İaşe Müsteşarının Reisliğinde Bir Toplantı Oldu
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo .Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
Garbi Trakya ve Makedonyanın bir kısmı   Bulgarlara   veriliyor. Bulgar askerleri işgal yürüyüşüne bağladılar. +   B. Hitler Bulgar kralı ve von Papenle görüştü.
Kaçanik Boğazında Almanlar mühim tank ve insan zayiatı verdiler Yunanistanda müttefik ordular cepheni hiçbir yerde dellnmedl. Kral Plyer tayyare İle Kudüse giderken düşman taarruzuna uğradı, fakat kurtuldu, bir nazır oldu.
Makedonya İçin Muhtariyet Bahis Mevzuu Oluyor
«Yugoslavyanın işgalinden sonra Almanya ve Italyanın bu memleketin vaziyeti ile meşgul oldukları bildirilmektedir. Bu memleketin mukadderatını tayin için Viyanada bir konferans toplanacaktır.
«Almanyanm Balkanlar hakkında ne fikir beslediği malûm olmamakla beraber .şark taraflarının Bulgaristana verilmek istenildiği anlaşılıyor. Bulgar kıtaları Pirut, Çaribrut ve Üsküp şehirlerine girmişlerdir.
«Londra radyosu da Ege denizinde, Dedeağaçtan başlamak üzere, 100 millik bir sahilin Bulgaristana bırakılacağını bildiri-1 yor.
< Makedonyanın, Bulgar kuvvetleri tarafından işgali tamamlanmıştır.
Stefani ajansına göre, Iskeçe, Göınülcüne, Dedeagaç, Kavala, Serez, Drama ve Dimetoka şehirleri Bulgaristana verilecektir.
«Almanyanm, Selanik hakkında ne düşündüğü malûm değildir. Mareşal Göring,   Makedonyanın   muhtariye-(Devamı Sa. 5, Sti- 4 te) X
KralPiyer "
Tayyare tle Kıulüse Giderken Düşman Hücumuna Uğradı
Kral Kurtuldu, Bir Nazır Öldü
Kudüs. 21 (A.A.) — Yugoslavya kralı Piyer, Atinadan iskenderiye yolu ile Kudüs civarında Lrdya'ya gelmiştir. Yanında başvekil Simovıç, muavini Yuvanoviç, hariciye nazırı Nin-çiçi ve saray nazırı bulunmaktadır.
Bindikleri tayyare Akdenizden geçerken düşman tayyarelerinin hücumuna uğramış ve nazırlardan biri ölmüştür. Maçek, Hırvatis-tanda kalmıştır.
Hitler - Mussolini
Görüşmemişler
Berlin, 21 (A.A.) — Alman hariciye nezaretinin sözcüsü, B. Hitler ile B. Mussolini arasında bir görüşme vukua geldiği hakkında yabancı gazetelerde görülen haberleri yalanlamıştır.
iaşe müsteşarının riyasetinde dünkü toplantı
Ankaradan gelerek şehrimizde mühim bir toplantıya riyaset edeceğini bildirdiğimiz îaşe Müsteşarı B. Şefik Soycr şehrimize gelmiştir.
Müsteşar sabahleyin vc öğleden sonda şchrlrniz Ticaret müdürlüğünde meşgul olmuş, iaşe işlerile, ticaret ve petrol ofislerinin teşkilat ve faaliyeti etrafında tetkikatta bulunmuştur.
B Şefik Soyer, dün öğleden sonra Ticaret müdürlüğünde yapılan toplantıya riyaset etmiştir.
Bu içtimada Vali Muavini, Mınta-ka Ticaret Müdürü, Ticaret Ofisi Müdürü, Petrol Ofis müdür vekili. İstanbul Toprak Mahsulleri Ofisi müdürü, Ticaret ve Sanayi Odası umumî kâtibi ile Murakabe teşkilâtı men supları bulunmuşlardır.
Toplantıda her nevt iaşe maddelerinin memleket dahilinde mahalli ihtiyaçlara göre taksimi, istenilen mahallerde hazır bulundurulması, 1-caplara göre stoklar yapılması hakkında bazı kararlar alınmıştır.
Müsabakanın Cevabını
Hazırladınız mı?
İşinizi Son Dakika-ya Bırakmayın, " Kim Kimle Ev-lenmeli,, Meselesi Hakkındaki Cevabınızı Hazırlıyarak Bize Gönderin
Yalnız Bir Hafta Vakit Kaldı
illi Şel'in Resimleri
Parfi ve Halkevinde Merasimle Yerlerine Talik Edileli
Cümhurreisimiz'in, Parti idare heyeti reisliğine ve Eminönü Halkevine ihda buyurdukları ithaflı ve imzalı resimleri, dün, Parti idare heyeti merkezinde ve Eminönü Halkevinde merasimle talik edilmiştir.
Eminönü Halkevi reisi Yavuz Abadan bir nutuk söyleyerek Millî Şefe karşı Türk mîlletinin ve gençliğinin sonsuz sevgilerini ve bağlılıklarını tekrarlamıştır.
Sayın Bayan İnönü, Ordu Sıhhiye
Depolarını Ziyaret Etti
Ankara, 21 (A.A.) —Yardım sevenler cemiyeti neşrettiği bir beyanname ile Türle kadınlarını harp paketi, sargı ve ilâç hazırlama servisleriyle hasta yatak takımları ve çamaşırları dikiş atel-yelerinde    hizmete    çağırmış ve
gönüllü hasta bakıcı kurslarına yazılmağa davet eylemişti.
Yardım sevenler cemiyetinin bu davetine icabet ile bu servislerde hizmete koşan ve böylece
millî müdafaa işlerinde kendilerine düşen vazifeyi ifa arzusunu göstermiş olan ekipler bugün vazifelerine başlamış bulunuyorlar. Bu münasebetle cemiyetin hami reisi.Bayan İnönü bugün öğleden sonra ordu sıhhiye depolarını ziyaret ederek buralarda vazifeye başlamış bulunan kadınlarımızın çalışmalarını tetkik eylemiş ve yurt müdafaasına göstermiş oldukları alâkadan dolayı kendilerini tebrik eylemiştir.
İNGİLİZ   GAZETELERİNE
GÖRE
İcabında Türklere Basra ve Iraktan Yardım Mümkündür
Londra, 21 (A.A.) — Gazeteler, İngilizlerin Basraya asker çıkarmaları meselesi ile fmesgul olmaktadırlar.
Niyaz Kronikl şöyle bir tah. lal yapıyor: Irak bizim elimizde oldukça Türkiye Mihverin tir tecavüzüne uğradığı takdirde bu memleketin mukavemetini takviye edecektir. Türklere Basra kör-fezile Iraktan yardım etmek müm kündür.
AKDENİZDE BİR HAREKET ARİFESİNDE MİYİZ?
Cebelitarık'a Bir ingiliz Filosu Daha Geldi
Madrid, 21 (A.A.) — Üç zırhlı ve bir kruvazörden mürekkep 'bir filo CebelüMarık'a gelmiştir. Bu gemiler bir kaç gün-denberi Cebelüttarrkda bulunan
Ark Royal tayyare gemisi ile kruvazörler ve denizaltılar filosuna iltihak etmiştir.
Bundan başka muhtelif milliyetlere mensup bir çok ticaıet va. puru limanda demirlemiştir.
GÜNÜN SESİ
Bir Darağacı Karşısında
Yazan: REŞAT NURİ
Yugoslavyayı medeni Avrupada yıllardan heri devam eden sistematik küçük milletler kıtalinin son kurbanı olarak, yurdunun yeni yeşermiş topraklan üzerinde upuzun yatmış görüyoruz.
Yugoslavyanın hu ûklhctlnl de mihvere kafa tutmağa cesaret e-denlere bir ibret misali olarak gösterenler olaeak mıdır acaba?
Yirmi beş sene- evvel meş'um bir sabah vaktinde Dursada bir İdam seyretmiştim. Mahkum, I.utflye ismindeki kız kardeşini öldüren vc
bunun bir namus meselesi için olduğunu söyllyerek fazla pişmanlık göstermiyen orta yaşlı bir adamdı.
Yanımda bir muallim arkadaşım \ardı kl evvelâ büyük bir heyecan göstermişti. Fakat İlk ihtilâçlardan ölümün bozulmaz vekar ve sükunu İçinde bir balmumu heykel halini «üdığını görünce onun da sakinleştiği ve gülümscdiğl gözüme çarptı. Sebebini sordum. Verdiği cevap halâ hatınmdadır:
— Muhakkak ki dünyanın en ürkütücü manzarası karşısında bulunuyoruz. Kendi kendime şu suali surdum: «Bir namus meselesi yahut sadece bir fikir için kuvvetle kafana koyduğun bir şey olsa hu man/ara ve hatıra seni onu İcradan alıkoymağa kafi midir?» Uzun düşüncelerden sonra yine kendime cevap verdim: «Hayır, ne mümkün'.'»
Avrupada
en<arra
Nasıl Geçti
Tiyatroları, Lokantaları ve Parisin Görülecek Yerlerini Geziyorduk
Yazan : Rebia Tevflk BAŞOKÇU
Telif ve tercüme hakkı tamamile   mahfuzdur
Bu hırsızlık hâdisesinden serseme dönmüştüm. O geceyi çaresiz orada geçirip hemen Parise gitmeği ve orada polise müracaat etmeyi düşündüm. O gün öğle yemeğinde otelin büyük yemek salonunda tanıdığım bir Mısır prensesine tesadüf ettim. Prenses, Parlste bulunan bir Türk ahbabımın adresini verdi. Ben de hemen ertesi gür>ü kendimi Parise attım.
Ahbabım Bayan A. birkaç aydır bü tün alleslle beraber Paristc Otel Lui de oturuyordu. Beni pek iyi kabul et.
ti:
— Buraya geleceğinizden haberim vardı. Mrsrr prensesi (Ş) bana bu sabah Nişten telefonla haber verdi. Basmışa gelen hırsızlık faciasını da biliyorum. Arzu ettiğiniz kadar size para ikraz ederim. Istanbula döndükten aonra bana buraya parayı iade «der«lnLz. Dedi. Teşekkürle yardımını kabul ettim.
Böyle iyi tanışılan bir ahbabın şu nraiık Parlste bulunuşu benim için büyük bir saadetti. Yine Bayan (A) nm dolâletile ertesi gün Şanzellzeye çıkan Baîzak sokağında Balzak oteline yerleştim- Fakat ne çantadan, ne de elmaslardan hiç bir eser bulunamadı.
Bayan (A) ile beraber epeyce geziyorduk. Tiyatroları, lokantaları ve Parisin görülecek bazı yerlerini ziyaret ediyorduk. Hele moda evlerini dolanmakta hiç kuşu* etmiyorduk.
Ahbabımı ot)yük bir serveti vardı. Hem kendisine, hem de kızlarına Parisin büyük terzilerinde düzinelerle elbiseler yaptırıyordu. Ben bu terzihanelerde görüp beğendiğim güzel elbiseleri latarrbula avdette yapabilmek için zihnimde notlar tutuyordum. 1
Par iste kaldığım iki ay içinde Ner-minin adresini rastgeldiklerime   ara
sıra sorardım, ama bir bilene rastgel-m e mistim.
İki ayın nihayetinde tekrar Istanbula dönerken yine Mesajeri kumpanyasının köhne vapurlarından Tad lanın güvertesinde orta boylu, arkasında bir beyaz yünlü kabla dolaşan gözleri parlak bir genç kadın dikkatimi çekti. On beş senedir Nermlnl görmemiştim, fakat derhal tanıdım. Gözlerinin içi gülen bu güzel kadın Nermindi. Hiç tereddütsüz yanına sokuldum:
— Siz Nermin Hanım değil misiniz? Dedim.
— Evet, dedi. Ya siz?
— Ben de Rebia, dedim, tanımadınız değil mi? *
— Şimdi, şimdi tanıdım. Bu ne saadet! Nerden geliyorsunuz?
— Paristen, dedim. Sizi o kadar görmek istedim. Muvaffak olamadım. Fakat şu tesadüfe bakın ki sizinle burada karşılaştık. Ne iyi, ne iyi, Istanbula mı gidiyorsunuz?
Nermin büyük bir sevinçle:
— Kvet, dedi, Istanbula gidiyorum. Ben oradan çıkalı tam on dört sene oldu. Eğer bu sene de gidemeseydim mutlak hasta olacaktım.
O kadar uzun senelerden sonra Nerminle buluşmak beni son derece sevindirmişti. Hayatını öğrenmek ve bilmek istiyordum. Acaba ecnebi bir koca Ue bahtiyar mıydı ?
Nermin vaktile Istanbulu terkcttl-ği günden başlıyarak bana hayatının her safhasını anlattı. Fakat kocaslle bahtiyarlık meselesini pek üstü kapalı geçiyordu. Ben de bu hususta hiç fazla bir meraklılık göstermlyor-dum.
Seyah&in devam ettiği yedi gün zarfında birbirini yeniden bulan iki kardeş gibi memnun, birbirimizden hiç ayrılmadık. Nerminin izdivacından dört çocuğu olmuştu. Şimdi onları Pariste bırakmış, iki ay için Istanbula gidiyordu.
Nermin de benim hayatımın bir kısmına vâkıf olmuştu. Bu eski vapurda vaktimiz pek ho? geçiyordu. Vapur yolcular: hep bizimle beraber olmak istiyorlardı. Nisan avı Akde-rlzi çarşaf gibi sükûnetjendirmlşti. Vapurun etrafında hiç eksilmeden çoğalan kuşların cıvıltısı bize baharın kokusunu getiriyordu.
Vapur Napoliyc, Pireye, Patrasa uğradıkça bir çok da çiçeklerle kama-alarımızı dolduruyorduk. Vapur yolcuları arasında Paristen gelen Cava eşrafından Osman Bey İsminde genç bir adam vardı.
Osman Bey tahsilini lstanbuldu Mülkiyede yapmıştı: Vaktile mektep arkadaşlarile beraber çıkmış bir resmini bize gösterirken resimlerin ara sında büyük biraderim Refcti gördüm. Meğerse Osman Bey Mülkiyede
Refetin sınıf arkadaşı İmiş ve aralarında samimi dostluk varmış.
Bu tesadüfi keşf üzerine Osman Bey bizden vapurda hiç ayrılmaz oldu. Montekarlodakl acıklı macerasından başlıyarak bütün hayatını bize anlatıyordu. Montekarloda kumar oy namış, yüz bin Türk lirası kadar bir para kaybetmiş, şimdi Istanbulda bunu babasına nasıl açacağını düşün-dükçe alnının terlediğini görüyorduk.
Holanda hükümetinin müstemlekelerinden olan Cava adalarının pamuk ve çay ihracatı pek zengindir. Osman Beyin ecdadı bu adalardaki toprakların büyük bir kısmına sahlpmişler. Fakat babası Hint Okyanusunun bu uzak adalarında oturmak istememiş. Avrupanın muhtelif yerlerinde yaşamağı tercih etmiş hattâ büyük biraderi Istanbulda ittihatçıların eski bir nazırının krzlle do evlenmişse de bu izdivaç nihayet ayrılıkla neticelenmiş.
Osman Bey vatanının çaylarından, pamuklarından bahsederken şu sözleri söylüyordu:
— Istanbula gidince size memleketimin çaylarından birkaç paket göndermek istiyorum. Kabul ederseniz çok memnun olurum. Diyordu. Mektep arkadaşım Refetin hemşiresi benim de hemşirem sayılır. Eğer pederimle şu menhus para işini bir tatlılıkla halledebilirsem müsaade e-dersenlz bir gün de ziyaretinize geleyim. Refeti de pek göreceğim geldi.
Osman Beyde şairane hisler pek kuvvetli idi. Elinde daima bir şiir defteri bulunduruyordu ve her gezdiği yerde aldığı ilhamları oraya kaydediyordu. Yeni şiirlerini her sabah vapurun güvertesinde kahvaltıdan sonra karşılaştığımız zaman Nerminle bana okurdu. Her vesilede gülmeğe bahane ariyan Nermin:
— Vallahi kardeşim, ben korkuyorum, diyordu. Bu adam babasile para işini hallederse seni istiyecek galiba... Sonra ne yaparız?
Zavallı Osman Beyin safiyane halleri saatlerce latifelere gülmelere sebep oluyordu.
Istanbula yaklaşırken Nermin îs-tanbulda hariciyede bulunan kendi kardeş çocuğu Nejat Nazmiden sık sık bahsetmeğe başladı. Onun emsalsiz bir genç olduğunu ve pek yüksek malûmatını söylemekle bltiremiyor-du.
Vapur Galata rıhtımına yanaştığı zaman bize karşıcı gelenler arasında Nermin bana Nejadı takdim etti. Kibar tavırlı, uzun boylu, sarışın bir a-damdı.
Nerminle her gün birleşmek vadi-
le birbirimize Galata rıhtımında veda ettik. O akrabalarile Şişliye gitti,
ben de Hisara, bizim yalrya geldim.
Bu iki aylık seyahat neticesinde sıhhatimde büyük bir iyilik belirmişti. Uykum düzelmiş, rengim de yerine gelmişti.
Ninem (büyük valdeme nine derdim) ve annem bendeki bu sıhhat iyiliğinden pek memnun oldular.
(Arkası var)
• _ m
Istanhuîdan Gidecek ilk Kafile
Bunu, Zonguldağa Ve Zonguldak İle Ankara Arasındaki Şimendifer Güzergâhına Gidecek Vatandaşlar Teşkil Edecektir
G Ü NIDİE N
GÜNE
" Beş H „
ka Gündüz'ün bir fıkra-"    ^aını okudum: A!manyanın
eski bir parolası olan «Bej B» \ den, yani:
İş Komisyonunda
Dün vilâyette, vali ve belediye reisi Lûtfi Kırdurırı rlynsetinde toplanan |g komisyonu, Yedikulc Gaz şirketi memur ve amelesi ile şirket a-raaında yevmiyelerinin arttınlmama-! Hfc kafileyi, tstanbaldan Zonguldağa
Kendi arzuları ile Istanbuldun çık. Haber aldığımıza göre Zonguldak nıak dileğinde bulunan vatanduşların | yolu ile, Zonguldak - Ankara arasın-
scvklcrlne ult alakadarlarca yapılan muameleler tekemmül etmiş ve verilen beyannamelerden bir kısmının tasnifi Işl bitmiştir. İlk kafile İle sev kedileccklerln vapur ve tren biletleri dün akşama kadar   hazırlanmıştır.
sı yüzünden çıkan ihtilâfın halli ile meşgul olmuş ve fabrikaya tebligat yapılmasına kurur verilmiştir.
Taksim Yenimahalle Otobüsleri
Şimdiye kadar »not dokuza kadın servis yupan Taksim . Yenimahulle otobüsleri sahipleri, belediyeye müracaat ile saat 2i e kadar servis yapmalarına müsaade olunmaaını rica etmişlerse de bu yolların karanlık olması ve otobüslerin fenerlerinin maskelenmiş bulunması dolayısilc urzu-Iarının isaf kabil olmamıştır.
Belediye, bu hususu, Koordinasyon heyetine bildirmiş, heyet te tetklka-ta başlamıştır. Otobüs fenerlerinin yakılmasında mahzur görülmediği takdirde otobüslerin saat 24 e kadar işlemelerine müsaade olunacaktır.
Açıkta Duran Etler
Etlerin muhakkak surette tel dolaplar içinde bulundurulması hakkındaki tebliğlere rağmen bazı kasapların dükkânlarında açık olarak et bulundurdukları görülmektedir. Bu halin önüne geçilmesi için belediye zabıtası harekete geçmiştir. Yapılacak kontrolde talimat hilâfında hareket ettiği görülen dükkân sahipleri şiddetle cezalandırılacaktır.
Elektrik Sarfiyatı Artıyor
Şehrimiz elektrik sarfiyatının mütemadiyen artmakta olduğu anlaşılmaktadır. Bu artış sebebi ile 1911 yılı martı hasılatının geçen senenin ayni ayına nazarun iki misli fazla olduğu haber alınmıştır. Bu tezayü-de sebep olarak, son zamanlarda pet rol lâmbalarının azalması ile radyoların artması ve vitrin, mutbak, su ısrtıcı vesaire gibi âletlerle bahçeler İçin tatbik edilen hususî tarifelerin kaldırılması gösterilmektedir.
Bir İngiliz Film Operatörü Şehrimize Geldi
Dün, Eritiş Monitör film şirketinin bir operatörü şehrimize gelmiştir. Afrlkada harp harckâtmı filme alan bu operatör, şehrimizin muhtelif manzaralarmı, âbidelerini, mektep ve fabrikalarda nasıl çalışıldığını gösterir bir film çekecektir.

TAKVİI A
22 nisan 041
bali
ay: 4 - gün: 112 - Kasım: 166
ItUMİ: 1357 — nisan 8
Mi' Ki   1360 — RcblUlcvvel: 25
VAKİT ZEVALİ ezani
GÜNEŞ: 6.11 10,15
ÖĞLE: 13,12 5,18
İKİNDİ: 16,00 9,05
akşam: 19 56 12,00
YATSI: 21,35 1,40
İmsak : 4,20 8,25
ve Zonguldak Ue Ankara arasındaki şimendifer güzergâhına gidecek vatandaşlar teşkil etmoktedir. Bu kafileye ithal edilenlere ait listeler dün deniz ve demiryolları idarelerine verilmiştir. Bu idareler, aldıkları listelerdeki yolcu miktarlarına göre tah sis edecekleri vasıfffînrın hangi güne kadnr hazırlanabileceğini vc bunların nereden ve hangi saatte hareket ettirileceğini bugün veya yarın vilâyete bildireceklerdir.
Vilayet, alacağı bu haberler üzerine bffinci kafile listesinde dahil bu-lunanlurın seyahat vesikalarını beyanname verdikleri kaymakamlıklar vasıtaslle kendilerine tevzi ettirecektir. Bu vesikaların daima hareket günlerinden 48 saat evvel halka verilmesine bilhassa itina edilecektir.
daki demiryolu güzergâhına gidecek yolcuların şevklerine, Dahiliye Vekâletinden emir gelir gelmez hemen başlanacaktır, ikinci kafileyi Zonguldak ile Hopa arasındaki iskelelere gidecek yolcuların toşkil edecekleri, kafilede Samsun yoluyla Sıvasa kadar gideceklerin do bulunacakları söylenilmcktedir. Bu kafilelerden son ra, Bandırma yoluyla Balıkesir ve havalisine, Mudanya yoluyla Bursa, ve civarına gideceklerin yola çıkarılacakları tahmin edilmektedir. Hay-darpaşttdan trenle yapılacak sevkiya tın biraz sonraya bırakılacağı zan-nolunmaktadır.
Devlet Demir ve Denizyolları idareleri tarafından, herhangi bir şekilde izdihama ve yolcuların rahatsızlığına meydan verilmemek üzere,
bütün ifap eden tedbirler alınacaktır. Bu meyanda gerek trenlerde ve gerekse vapurlarda biletlerdeki numaralara göre yerleri tayin edilecek ve bu suretle hiç bir yolcu için yer bulamamak ihtimali bırakılmı-yacaktır.
1
2 3
B fi, 4 5
Berlin'in B si, Belgrad'ın B si, Boğaziçi = Bosfor'un j
- Bağdad'm B si,
— Basra'nın B sinden bahsediyor, Bismark'a beş «B» nin kurbanı denilse hatâ obmıyaca-gını kaydettikten sonra şimdiki Almanyada    bu parola değişti
orfı değişmedi mi bilinmez diyor.
Evet, bu ciheti kestirmek kabil değildir. Fakat B. HitWin bugüne kadar yaptıklan gözden geçirilirse beş «H» b bir parolaya çok ehemmiyet verdiği mektedir.
ı
2 3 4 5
Gece Açık Olan Yerlerin Saatleri Tahdit Edildi
Eğlence Yerleri Saat Tam 24 de, Yiyecek Satan Yerler Saat Birde Kapanacak
Şehrlmlzdekl çalgılı ve içkili gazinolarla, pastahaneler ve sabahçı kah vclerinln geceleri açık   kalacakları
saatler, görülen lüzum üzerine tahdit edilmiştir.
Beyoğlu kaymakamı Bay Gafur, bu hususta gazetecUere   şu izahatı
vermiştir;      \ fi,
— Tekmil barlar geceleri saat iki buçuk yerine badema saat yirmi dört te kapanacaklardır. Sabaha kadar a. çık bulunmakta olan pastahanelerle
esasen adetleri pek mahdut olan sabahçı kahveleri, işkembeciler de gece
saat birde kapanacaklardır. Çalgılı ve içkili gazinolar da saat yirmi dört ten sonra açık kalmıyacaklardrr.
Yazlıklarda Kira ihtikârı
Ev Arayan Bir Vatandaşın Bize Anlattıkları
Sayfiyelerde baslıyan kira ihtikârı göze batacak bir şekil almıştır. Dün matbaamıza gelen bir vatandaş, pazar günü Kızıltoprak, Feneryolu ve Acıbadem taraflarında gördüklerini şu suretle hikâye etmiştir:
«Bu semtlerde müstakil ev ve köşk bulmak vc tutmak imkânı yoktur. Her boş görülen yer için tutulduğu cevabı alınmakta ve bu işte a-çık göz tellallar tarafından gizli roller oynanmaktadır. Bunlar, sahipleri ile uyuştukları ev ve köşkleri oda o-da kiraya vermekte ve herhangi bir köşkün zemin katında bulunan bir odaya mahiye yirmi beş lira istemek gibi işitilmemiş bir insafsızlık göstermektedirler. Mülk sahipleri de insafsızlık hususunda tellallardan hiç aşağı kalmamaktadır.
Kuyubaşında üç odalı bir köşk katının altı aylığına 450. Acıbademde dört odalı müstakil bir köşkün
bir seneliğine 900 lira istenildiğini görünce hayal sukutuna uğradım ve bu muhitlerden uzaklaştım.»
Haber aldığımıza göre, ev sahiple-
ri fiyat üzerine uyuştukları kiracılara icar bedelinin dörtte birini kontrata dercettirmek teklifini yapmakta vc bu suretle işledikleri ihtikâr suçunu ortadan kaldırmaktadırlar.
Posta
Müvezzilerine Maaş Zammı Yapılacak
Münakalât Vekili Cevdet    Kerim înccdayı, posta, telgraf   ve telefon1 deniz halkının ihtiyaçlarını karşı, memurlarının  terfihleri    için çalış-! lamak üzere  Ziraat Bankası  ile
maktadır. İlk iş olarak müvezzilerin esasen pek az olan maaşlarının birer miktar arttırılması için bütçeye tah-
Zeytin ihracatı
Son günlerde, Ramanyaya zeylin seVkedilmek üzere Ticaret Vekâletinden lisana verileceği hakkında şayi olan haberler piyasada bir hareket uyandırmıştır. Derhal durgun bir vaziyette bulunan fiyatlar normal bir şekilde yükselmeğe «başlamıştır.
Gemlik, Mudanya, Orhangazi, Trilye, Kayaklı ve civarlarında bu «ene, her senekinden fazla zeytin stokları bulunduğu ve bu stokların hem memleket ihtiyacı* nı ve hem de ihracat için yapılacak talepleri temine kifayet edeceği katiyetle söylenmektedir. Mudanya ve Gemlikten alınan ha-berlere göre, müstahsillerin daha şimdiden müsait talep ve teklifler kansızında bulundukları anlaşılmaktadır.
Bu hareketin zeytinyağı ile susam vc pamuk yağları üzerinde de, Tnüstahsil lehine tesir yapaca. ğı ve fiyatları oynatacağı ümit edilmektedir. Dün Istartbuldan Romanyaya 66 bin kilo zeytin ihraç edı.mistir.
Pirinç ve Fasulye Fiyatları
Düşüyor
Aldığımız haberlere göre, piyasada ekstra cirrs pirinçler mevsim sonu olmak münasebetıle azaldığı için 'hali hazır fiyatlarını muhafaza etmekle beraber, ellerinde malları olanlar satışlarda biraz istiğna göstermektedir. İkinci ve üçüncü nevi pirinç fiyatları, nın mal çokluğu sebebıle fiyatlar düşmekte ve daha ziyade düşmek istidadını göstermektedir. Kuru fasulye fiyatları da son günlerde bir gevşekbk arzetmektedir. Piyasada ihtiyaçtan çok fazla miktarda stok bulunduğu ve mevsim itibarile de sarfiyat az olduğu için eatıjlar durgundur.
iktisat Haberleri:
Ticaret Vekâleti fiyat murakabe müdürlüğü yapağılara yeniden tesbit olunan fiyatlar bütün alâkadarlara bir tamim ile tebliğ olunmuştur.
-JC Sümer Bank hesabına mü-bayaata memur edilen heyetlerin Adana, Mersin ve Ceyhan taraflarında faaliyete başladıkları ve Şark vilâyetlerine gidecek heyetlerin de teşkil edilmek üzere bulunduğu öğrenilmiştir.
* Ticaret Vekâleti mıslra yed, kında zabıt varakası tutularak ce. kuru? fiyat tayın etmişür. Kara-  Mİandırılmıgıardır.
— Havadis'in «H» sı»
— «Heyecan» uı «cH» sı,
— «Hava» nın «H» sı,
— «Hücum» un «H» sı»
— «Hâkimiyet» in «H» sı. Filhakika bugünkü Almanya.
nın üstünde titizlikle çalıştığı idlerden biri mümkün olduğu kadar doğru havadis almak» mümkün olduğu kadar şaşırtıcı hava. dis vermektir. Alman istihbara, tı ve Alman radyolan bu ifin ehlidir.
«Heyecan» da mühim rol oynamaktadır: Beşinci kol, tay ya. relerle kütle hücumları, düdüklü ve kaynana zırıltıh bombalar vesaire Ue karşıdakiler! heyecana düşürmek ikinci «H» nın ma rifetlerîdir.
Bugünkü Almanya, şimdiy/ kadar işittiklerimizden anlaşılıyor ki havaya büyük ehemmiyet vermiş ve hava silâhlarındaki adet üstünlüğü şimdiye kadar mühim roller oynamıştır.
A İman yanın «Hücum) da da. ima aldığı insiyatifin ehemmiyeti de inkâr edilemez.
«Hâkimiyet» gayesini ue9 sağır sultan bile duydu.
Yalnız bu be% «H» nın karşı, sında da bir tek, fakat okkal' bir «H» var ki hesaba katmak lâzım. O da, büyük Britanya imparatorluğiyle Birleşik Amerika devletlerinin Almanyanın karşısına diktikleri «Heyulâ»-«ın «H» sı... - w
KÖR KADI
Zabıta Haberleri:
Nâkil Vasıtalarının x        Kontrolü
Dün fstan'bul dahilnde belediye zabıtası bir çok nakil vasıtalarını seferde iken kontrol e tenis, tir. Bu kontrol neticesinde fazla yolcu alan ve 3'olculara bilet kes-mryen 4 otobüs ve fazla yolcu alan yedi otomobil şoförü hak-
sisnt konulmasını alAkadarlara emretmiştir. Diğer posta memurlarının da, maaşlarına zam suretile terfihleri imkânı bulununcıya kadar, işlerin fevkalâde bulunduğu zamanlarda ken dilerine mesai müddetleri haricindeki işleri için muayyen esaslar dairesinde munzam birer yevmiye verilmek suretile ^ardrmda bulunulması yakında kararlaştırılacak ve alâkadarlara tebliğ; olunacaktır.
kooperatifler birliği, istihsal mın-takalarından bu fiyat ile mısır mubayaası için talimat almışlardır. Bu mısırlar, nakil ücretleri zammedildikten sonra, muhtaç halka kredi ile verilecektir.
Üsküdar Meydanı
Üsküdar meydanının tretuvar, bor dür vesaire aksamı 10 bin küsur liraya dün bir müteahhide ihale edilmiştir. İnşaata derhal başlanılacaktır.
Artık yerimde duramıyordum. Bu defa pencereye ben yaklaştım. Yağmur Hiddetini kaybetmişti. Otk yürünün öfkesi jreçmls glbl di. Yngmur ilaha Hakin vo yumuşak yağıyordu. Gurubun kurşuni rengi etrafı »arınıştı. Yukarı katta hizmetçinin ayak »eslerini duruyordum. Pencereleri kapıyor, perdeleri İndlrlvordu. Her günkü hayatın küçük teferruatı devam edip gll'yordu. Per deler kapanıyor, pabuçlar temizlenmek üzere toplanıyor, banyoda »İlecekler hazırlanıyor banyonun mıiHİugıı açılıyor; yataklar gece İçin hazırlanıyor, terlikler çevriliyor. Halbuki biz hu-ada »Ukut İçinde Makdlmln hayatile aiakaaı olan bir meseleyi halletmeğe uğranıyoruz.
MIhIs Danvern elinde kırmızı kaplı küçük ı.¦   defterie liftti girdi. Sakin bir »esle:
— Haklı Suıişlm. Bütün randevularını yazmış. İşte öldüğü günkü Nahife...
Defteri Albay Julyan'a uzattı Albay röz-lüklerlnl takarak bunu tetkike başladı. Her ke» bu»rauştu. Albay o »ahlfeyi okurken o-danın havası o derece nğırlastı kl şimdiye kadar hissetmemiş olduğum bir korku Ue titredim. Tırnaklarımı avuçlarıma saplıyordum. Maksimin yüzüne bakamıyordum. Albay, âdeta göğsümün içinde çarpan kalbimin gürültüsünü duyacak diye korkuyordum.      *
— İşte, dedi.
O anda feci şey olacak sandım. Devamla;
— İşte., öğle vakti berberde randevu, silinmiş. Klüpte yemek, o da silinmiş. İkide Baker.. Baker de kim?
Maksime baktı. Maksim başını salladı. Misi» Danvers söze karıştı:
— Baker mi dediniz? Baker isminde kimseyi tanımazdı.
— İşte burada yazılı Bakcrle olan randevu yu silerken adeta kalemi kırarcasrna sert hlr çizgi çekmiş. Demek kl bu Baker her kimse onu görmüş.
MİSİI Danvers deftere bakıyor ve   kendi kendine söyleniyordu: . — Baker.. Baker...
— İşte hu Bakerı bulsak, düğüm çözülecek sakın faizle para filan para almış olmanın. .1
Mlsls Danvers mağrur bir tavırla:
— Benlin hanımım bunu yapmazdı. Dedi.
Albay Favell'e bakarak:
—- 8akın hlr takım serseriler ondan para srzdırmak İstemiş olmasınlar? Belki herhan gl bir sıkıntısı veya korktuğu bir insan var-
dı. Belki onu tehdit ediyorlardı. Bütün bunlar mümkün değil mi?
Albayı» hu sözlerine vlne Mlsls Duwi cevap verdi;
— mi-ıs <io vinter Korku nedir Dftlmezdl. Kimseden, hiç bir şeyden korkmazdı.
Yalnız onu üzen bir tek şey vardı: İhtiyarlamak, hasta olmak ve ölmekten korkardı. Yüz defa bana böyle söylemiştir: «Ben öleceğim zaman çabucak kurtulmak İsterim. Tıpkı bir mumu üfler glbl ölmek..» ölümünden sonra yegane tesellim de biı oldu. İnsan denizde boğulurken İstırap çekmezmlş, çabuk ölürnıüs, öyle mi?
Albay cevap vermedi.   Tereddüt   ediyordu. Yan gözle de Maksime bakıyordu. Favcll söz© karıştı:
— Bütün bu münasebetsiz tcferruıta no lüzum var? Asıl meselenin esasından ayrılıyoruz. Baker'ln bütün bunlarla ne alâkası var? Bu mutlaka ya ipek çorap veya pııîra vo krem satan her hangi bir tüccarın İsmi olarak. Eğer Mühim Mr İnsan olsaydı Danny bilirdi. Rcbcka ona lior şeyi söylerdi.
Mlsls Danvers cevap vermedi. Bir d üz iye defterin sahlfelerlnt    çeviriyordu. Birdenbire: ,
— Son sayfada telefon numaraları yazılıdır. Baker'ln de telefonu var 0188 numara, fakat merkezin İsmi yok.
Favell öfke ile söze karıştı:
— Aşkolsun, Danny, ne diye işleri karıştırıyorsun? Aklını bozdun?
Albay, defteri tetkik ettikten sonra tek--ar etti:
— Evet, İşte Baker'ln ismi ve 0188 diye telefon numarası, fakat merkez İsmi yok.
Favell sırıtarak:
— Londradakl bütün merkezleri ararsınız. Bütün gece uğraşmak lazraı, ama Maksim telefon hesabına meraklı değildir. Masraftan kaçınmaz. Vakit kazanmak istiyorsunuz onun için bu glbl şeyleri icat ediyorsunuz.
— Numaranın yanında bir şey yazılı. Fakat ben iyi seçemedim. Mlsls Danvers siz madamın yazısını tanırsın1* Bu yuzılı olan (M) harfi mi?
— M olabilir. Aına her zaman böyle yapmazdı, ama acele İle yazmış İse.. Her halde (M) harfine benziyor.
— Demek ki telefon 0188 Mayfair'dir Maksim bir sigara yaktı:
— Haydi Frnnk, dedi, Londraya telefon
edtate. Ve bu numarayı isteyeniz.
Arkası var)
Bu Kadar içilir mi?
Evvelki gün bir adam o kadar çok içmiş kı nihayet bu içkinin tesirile  evine  girdiği  bir  sırada
ölmüştür.
Ayvansarayda, Dök'meci I'bra-
him sokağında oturan Mehmet Dokumacı adındaki bu adam, evvelki gece Beyoğluna çıkmıştır. Mehmet, Beyoğiundakı ayak üstü meyhanelerine birer birer girip çıktıktan sonra kafayı adamakıllı tütsülemiş ve evine dönmeğe karar vermiştir.
Mehmet Dokumacı evine ta-nınmıyacak derecede sarhoş olarak girmiş ve odadan içeri adımı atar atmaz yere yıkılmıştır. Meh-medin karısı ve çocukları derhal koşmuşlar ise de karısı kocasının, çocuklar da babalarının öldüğünü büyük bir dehşet içerisinde görmüşler ve ağlayıp bağırmağa başlamışlardır.
Vaka zabıtaya hat er verilmiş ve yapılan muayenesi neticesinde Mervrnedin cesedi Morga kaldırılmıştır. Morg, Mehmedın zehirlenip zehirlenmediği hakkında raporunu verecektir.
^ Beyoğlunda, Kızılcık sokağında oturan 1 1 yaslarında Emine isroinde bir kızcağız evvelki güı Tozkoparan yokuşunu çıkarker caddeyi seçmek isted-ği t;r sırada yukarıdan gelen Hasan Yılmaz idaresindeki  1354 numaralı
otomobil çocuğa çarpmıştır. Çocuk otomobilin altında kaldığından ayaklarından yaralanm.ştır.
Yaralı çocuk hastah^neye kaldırılmış, suçlu şoför yakalanmıştır.
1f Kısıklıda oturan Mehmet evvelki çok    sarhoş olarak
evine -gelmiştir, fîrehmet birden bire hırslanmış olduğundan camlara yumruklar atuıuş ve kırılan camlardan sol bileği derince kesildiğinden 7a»*lı Numune hasta, hanesine kaidırıSmijtır.
vatan"-
22 . 4 . 9tt
Harp Vaziyeti \Adliye Koridorlarında:
(Ba**ı 1 incide) ten* cephelerle İngiliz taarruzla rını karşılamağa mecbur kalacaklardır. Sollun» ve Tobruk kalelerinin büyük mujmrcbc gününe kadar mukavemet etmeleri bu bakımdan  mıılıım.Iıı .   I n:_ ılı/lrun bU
düşünce İle Sollum ve Tobruku tahliye etmedikleri kabul edilirse, İngiliz taarruzunun yakında başlaması çok muhtemeldir.
Yunanistanda:
Beş gündür devam eden muharebenin hulâsası şudur:
Tahmin ettiğimiz veçhile Alman zırhlı ve motorlu birlikleri 15 ni-satt sabahı Yenişehir, Tırhala, Me-çova istikametlerinde yarma taarruzlarına giriştiler. Sıklet merkezi İngiliz cephesine yani O-fimp dağı ile İnce Karasu arasındaki sağ cenah ve merkez mın-(akasına tevcih edilmişti. Bundan •nallat. İlk hamlede Olinıp dağını ele geçirmek ve Yenişehir ovasına inerek Yunan - İngiliz mevziini cenuptan kuşatarak garba doğru toparlamaktı. Almanların mak şadını İyi anlıyan cephe kumandanı, mevziin sağ ve merkez mın-»akalarında mukabil taarruzlarla karışık mükemmel bir müdafaa yaptı. Almanlara I gün zarfında ölü olarak 50 - 60 bin zayiat verdirdi. Cephe kumandanının bu muannidane müdafaadan maKsa-dı şunlar olabilirdi:
1 — Solcenahta Arnavutluk a-razısinde ilerlerde kalmak ve Ore-veua nııntakasında İngiliz »ol cenahından ayrılması tehlikesi olan Yunan kuvvetlerini geri çekerek cepheyi daraltmak ve daha derll toplu bulunmak,
2 — Alman taarruzları devam ettiği takdirde münasip zamanda muharebeyi keserek geride daha müsait bir mevzie çekilmek ve Alman . İtalyan ordularını tekrar taarruz için hazırlığa ve zayiat vermeğe mecbur etmek.
Cephe kumandanı sağ cenah ve merkez mıntakalan yarılmadan sol cenahı geri aldı. Fakat Almanlar zayiata bakmadan yeni İhtiyat kuvvetlerüe Ollmp dağı bölgesinde taarruza devam ettiler» bunun üzerine ayni hatlarda müdafaayı mahzurlu gören cephe kumandanı büyük bir yarmaya meydan vermeden artçıların ve tayyarelerin himayesinde esas kuvvetlerini Yenişehir - Yırhala cenubundan ve Yanya şimalinden geçen yeni Mr mevzie çekti ve peniden ınüdalaa için yerlcşmlyo mu v af fak oldu.
Yeni mevzi hakkında henüz bir malûmat yoktur. Sağ ve merkez Yenişehir - Tırhala cenubuna çekilmişle sol cenah Yanya rain t a-kasında çok Uerde kalıyor» bu mevzi bilhassa Tırhala - Kırk-eli istikametinde merkezden yarıl-mıya çok müsaittir. Bu itibarla Yanya şimalinde kalan sol cenahı geri almak icap edecektir.
Daha cenupta bulunan müdafaa mevzileri için bir kaç günden beri hemen ayni mı nt aka gösterildi. Bu mıntakanın ön kenarı yani asıl muharebe hattı Lamya -Prevcze körfezleri arasından geç» mektedir. Fakat bizce bu hat şimale karşı müdafaaya elverişli değildir. Korcnt körfezine kadar derinliği 40 - 50 kilometredir, arkası denizdir. Eğer Alman . İtalyan motorlu birlikleri tayyarelerle birlikte Lamya - Llvtidya İstikametinde mevziin sağ cı\nahına büyük bir yarma tevcih ederlerse deniz ve sol cenahta kalan müdafaa kuvvetleri lüzumu halinde Atina istikametini kapatmuk üzere şarka çekllemiyecek vaziyete düşerler. Bizim kanaatimize göre İcabında tutulacak hat Kamya - Pre-veze değil, Lamya mihver olmak üzere Lamya - Navpakos veya Lamya - Llvadya hattıdır.
İHSAN BORAN
" Başı Seccadeden Kalkmaz;
Fakat Allah, Bu Cadının Namaz, Niyazlarını Yutar mı?„
Kendi Yaptığını Unutup Kabahati Bir Kocakarıya Bulan Adam; Böyle Diyordu
Delikanlı 'kendisini mahkemeye muhafaza altında getiren bekçiye itizarda bulunuyordu:
— Bir bunağın yüzünden sen de bu kadar zahmete girdin.
Bekçi yüz vermek ıstemiyen bir eda ile:
— Vazifemiz, 'dedi.
— Bir Mat kadar Ibdkliyeceğiz galiba?.. Hcide mi açılıyor?
— öyle...
Delikanlı boş bir kanapeye ilişti: Bekçi de yanıbaşına oturdu. Genç adam fakfon tabakasını çıkardı. Birer srgara sardılar. Delikanlı sigaradan'bol bir nefes çek.
tikten sonra:
— Ah canına, elimden gelse,
hani hazret, bana ?byle yirmi dört saatlik bir salâhiyet verseler yok mu, altmışından sonrakilerin dillerini köklerinden keserim-.
Bekçinin dinleyip dinlemediği
belli olmuyordu. Gözlerini karcılarına gelen ımaMceme kalem odasının, kapısındaki tabelâya dikmiş sanki oradaki yazılan heceliyordu.
Yanlarına sokuldum. Kanape-nin bir 'kenarına iliktim. O da derdini -dökecek bir kimse arıyordu.
— Ne o hemşerim, mahkemelik mi oldun?
— Hem de ne olu?, sorma... Bir 'hiç yüzünden.
Biraz daha deştim. Anlatmağa başladı. .
— Semtte iyi kötü, büyük küçüğün itimadını kazanmış fakir bir esnafım. Mevsimine göre öteberi satarım. K^m^senin ırzına, namusuna şimdiye kadar göz dikmiş değilim. Allah 'bana böyle bir kader nasip etmesin, eğer yazdı ise bozsun.
Geçinmem de fena değildir. Balrk ye marul zamanı her gün üç beş kâğıdın belini bükerim. Rızkın cedit, yevmin cedit. Allah nc verdi ise çoluk çocuğun kumanyasını duruyorum. Allah da hamdolsun vermiyor değil. Nankörlük etmem. Hani demek istiyorujm ki; evime sımsıkı 'bağlıyım. Bazı çok yorulursarm ve o g*ün içler trkınnda giderse; iki dükkân ilerimdfki köftecide bir iki arkadaş toplanır "bir kaç tane çekiştiririz.
O gün canım bir iki kadeh atmak işitiyordu. Zaten dükkânı erken kapamıştım. Gittik, bizim köfteciye. Eh insan her zaman bir gradoda olmaz. Zaman olur iki elli beşlik insana bana mı dedirtmez, zaman olur iki tekle insan fulrspit olur. O gün ikinci jtadehten sonra içtikçe ağırlattım, içtikçe ağırlattım. İnan ağabey bu zıkkım ile ölünmek aval-liktir amuTia, 'ben bir elli beşliği yuvarlar da, arkasından da on duble birayı 'bana mısın demeden çekerim'. Yine de evimin yolunu buluTum. Amma aksilik bu... O gün ağırlattım da ağırlattım. Masamıza bir iki arkadaş da geldi. Onlar birer verdi, ben iki ısmarladım. Defken masanın altı boş şişelerle doldu. O gün hafta başı idi. Veresiyeleri de toplamıştım. Cebimde kendime göre çokça para vardı. Ankadaçlar yukarıya (Beyoğluna) çıkalım Smı dediler. Ben gitmek istemedim. Israr ettiler. Çarnaçar bir otomobile bindik, ver elini Hürriyet tepesi.
Arkadaşlardan bir kısmı yanımıza bir iki kadın da alaJım dediler. Arkadaşlardan bir çocuk
vardır, iyi tablalardır. Mangır da tutar. Hem açıkgöz. Kül yutmaz. Biz otomobilde bekledik, o gitti ne yaptı yaptı, iki karı buldu, bunu yaptı. Arkadaşlıkta bu ayıp sayılmaz. Kabadayı delikanlıdır. Neyse başını ağrıtmıyayım ağabey; o gece sabaha kadar Tepede vur patlasın, çal oynasın. Kabadan çifte telliler mi istersin, zeybekler mi istersin, karşılamalar jmo istersin. Kimin ne marifeti varsa hepsini döktük... Karılar da zom oldular. Saba'hı bulduk. Neticede benden on dört çiftçi gitti, Necmiden şu kadar, falandan bu ıkadar derken, cop yekûn altmış, yetmiş papeli «suladık. Tabii kırk yılda bir tesellisi ile giden pa-ralarm ardından canım sağ olsun, la karrçrk bık bile demedik.
Bu meseleden iki gün sonra geç vakit dükkânı kapadım. Yorgun argın eve geldiğimde köroğ-lunda bir surat ki sorma. Önce hasta falan sandım. Ne var dedim, hasta mısın? Hayır, dedi. Peki ne oldu, dedim. Yok bir şey dedi. Allah Allah çatlıyacağım, bereket karı milleti baklayı ağzında pek o kadar tutmaz. Meğer o akşamki meseleyi işitmemiş mi?.. Sıkıştırdım, sıkıştırdım söylemedi. Doğrirsu iki tane cennetten çıkma konunca kimden işittiğini öğrendim. Allah belâsını versin mahallede baykuşlar gibi yek başına yaşıyan, kamburu çıkmış, gözü çıkasıca bir kadın vardır. Bilmem ne molla derler. Günde seccade üstünden kalkmaz amma namaz kılarken acaba kimi kime karıştırayım, kimin evini bozayım diye tÜTİü şeytanlıklar düşünür. Allah aval mi? Onun namazlarını niyazlarını yutar mı?..
Bu  domuz karı nereden  işit-
mişse işitmiş, yememiş, içmemiş
bizimkine yetiştirmiş.    Eh Allah
için bızirriki kızmakta haklı... •
O gün dükkânda kendi kendime kurdukça, kurdum. Düşündükle sinirlendim. Ak -um eve dönerken koca karının evine uğradım. Kapıya çıktı. Açtrm ağzı-mı yumdum gözümü... O söyledi, beri cevap verdim. Ben söyledim, o cevap verdi. Hasılı bütün mahalleye kepaze olduk. Bekçi geldi. Kadın numaradan bayıldı.. Polisler yetişti ve nihayet mahkemelik olduk.
Bak ağabey bir kötünün demek bütün bîr köye zararı olurmuş... Yani boşuna değil değil mi söylediklerim? Vallahi billahi, elime bir salâhiyet verseler, altmışından sonra'ki bütün koca karıların dillerini keserim...
Mahkeme açılmıştı. Bastonuna
dayana dayana, ihtiyar, kambur.
ca bir kadın ayaklarını sürüyerek
merdivenlerden doğru geliyordu.
Delikanlı kadını görünce:
— Nah, bu cadı, dedi. Bak Allah aşkına yürüyecek halde mi? Bu haliyle her kapıyı aşındırır, her şeye burnunu sokar. Dur bakalım mahkemede ne herzeler yiyecek. Hâkim, bari koca karı dırıltısının ne olduğunu bilen biri çıksa da ben de hafif yollu bir ceza ile işi atlatabilsem... dedi.
Bu «ırada bütün mahalle halkı mahkeme koridorunda toplanmışı.
Mkat Perin
Atatürkün Mersinde
Bir
"Yabancılar Burada Bu Evleri Meydana „ Getirirken, Siz Ne Yapıyordunuz?,,
Bir Köylünün Cevabı:
44 Yemende Askerlik Ediyorduk, Paşam,,
Mersin gümrük işlekesi ve Kıçla caddesi
Mersin, yirmi beş otuz eenc evvel bin beş yüz evli küçük bir kasaba ilmiş. Belli başlı binalar da yabancılara, huaueHc Beyrutlu sorduklara ait imiş. Atatürk, on sekiz yıl önce Mersini ilk teşriflerinde, Belediye reisi Hacı ömerc sormuş:
— Bu bina kimindir>
— Bir yabancının...
— $u ilerdeki?
— Sorsuklann...
— Ya bu solda görünen?
— O da öyle...
— Onlar bu binaları meydana getirirken siz ne yapıyordunuz?
Bu sorguyu işiten bir köylü kalabalık içinden ileri atılarak ve selâm vaziyeti alarak cevap vermiş:
— Yemende askerlik yapıyorduk. Paşam!
Koca> bir tarihi böyle basit üç kelime ile bu kadar veciz bir şekilde ifade edebilmiş bir edip ve tarihçi var mıdır, bilmem.
-Mctoİtv buçttır alil bin evli bü_ yücek, mamur bir şehirdir. Az za manda bu kadar çabuk genişlemesinin sebeplerinden en mühim-mi, Çukurovanın, ddmiryollarımı-
zın sarka doğru her gün biraz da. ha uzaması sayesinde Konyadan Vana kadar on dört vilâyetimizin ihraç ve itlhal iskelesi olmasıdır. Şehrin belediyesi .bu yükselişe ayak uydurmağa çalışmış ve sekiz on sene içinde büyük işler görmüştür. Hele gösteriş endişelerinden daima uzak kaldığı anla. siliyor.
Mersin belediyesi, sinema binalarından, gazinolardan, parklardan vesair ikinci, üçüncü dere. cede ihtiyaçlardan evvel halkın sağlığını dü^ünmüştÜrr. Evvelâ ye. di yüz elli bin liraya şehrin kanalizasyonunu yaptırmıştır. Bu çok mühıim iş başarıldıktan sonra su meselesini eline almıştır. Anlattıklarına göre eskiden Mersinliler iki türlü sudan faydalanrrlardı. Kuyu suyu, çay suyu... Kuyu sulan temizdi. Fakat sertlik dereceleri 40 ile 60 arasında idi. Çay suyu birçok köylerden geçtiği için murdar ve mrkroplu idi. Her iki su da. içmeğe elverişli değildi. Fa kat çaresiz hafk bu suları içiyor, kullanıyordu. Bu yüzden ara sıra salgın hastalıkların hücumuna uğ ruyor, yüzlerce kurban veriyordu.
Belediye, yaptığı uzun araştırmalar sonunda yakınlarda temiz
Yazan: Cemal Bardakçı
Eski Konya Vaüsi
m.
M«rsin Belediye reisi B. Mitat
Toroğlu
ve bol kaynak suları bulunmadığını anlayınca ve arteziyen tecrübeleri de bir netice vermeyince çay suyunu »tasfiye ve takim etmek suretile şehre akrtmağa teşebbüs etti. Ve nihayet Mersin, bir benzeri yalnız Ankarada bulunan çok mükemmel, fennî, sıhhi su tesisatına kavuktu. Suyun aslında tehlikeli koli basiller bulunduğu halde filitreden geçûktn vcklorgazı enjekte edildikten son ra mikroplardan tamamile ve kati olarak temizlenmiş oluyor. Yüzde yüz emniyetle ikiliyor, kullanılıyor.
Mersin belediyesi bu iki büyük b-ırısile diğer şehirlerimize par lak bir imtisal numunesi teşkil etse yeridir.
Şehrin diğer medenî ihtiyaçla, rı da ihmal edilmiş değildir. Güzel bir park, deniz kıyısında bir gazino ve şehrin batı kenarında bir de plajı vardır.
Bununla beraber belediye hak kında kulağrma bir takım şikâyet ler de fısıldandı: Caddeler, sokaklar bakımsız kalmış..
Hele ikinci üçüncü derecede sokaklardan kışın araba ile de geçmek kabil olmuyormuş. Yazın tozdan göz gözü görmüyormuş. Yolların bu halde kalmasının mühim bir sebebi var: Son bir senede Avrupa harbi yüzünden limanda faaliyet azalmış, belediye gelirinde de yüz küsur bin liralık eksilme oDınus. Bununla be.
Fakat Nıgâr Hanım sinirlenmiş, bu iltifatı lUzumsuz bulmuştu.
— Kezban vazifesini yapıyor, artık bu kadarcık bir iş de görmesin mi?
— Ben yapmasın demiyorum, onun iyi huyunu beğendiğimi söylüyorum.
— Bir dc iyi olmıyacakmış ?,.. Allah Allah! doğrusunu düşünürsek Vivctin bütün işlerini onun görmesi lâzım değil mi?
— NK'ln? Kezban da bu evin kızıdır. E-niştem mükerreren bunu söyledi.
— Ali bu sözleri "merhametinden söyle-nüştir. Kezbanın da bu iyiliği suiistimal etmemesi, mevkiini ve vazifesini bilmesi lâzımdı.
— Tekrar ediyorum: Kezban da bu evin kızıdır ve onun burada hiç bir hususi vazifesi yoktuh
— Siz zaten Viveti sevmiyorsunuz ki... .
— O da başka bir mevzu Nigar Hanım. Kardeşimin kızını sevip sevmemek bana a-ittir, buna kimse karışamaz.
— Onu her zaman azarlıyorsunuz.
— Vicdanın şımarık bir kız olduğunu İstemiyorum. Bazı hareketlerini tenkit ediyorum. Bir teyze sıfatilc buna hukkım vardır.
Bu sözlerden sonra Fâzilc Hanım odadan çıkmış, Kezban da elindeki elbiseyi Utüleylp Vivcte vermişti. Asıl garibi şu ki, bu münakaşa esnasında odada bulunan Vledan bir söz söylememiş, bir itirazda bulunmamış ve teçekkür bile etmemişti.
EDEBt  roman
tefrika No. 22
Yazan: Muazzez Tahsin BERKAND
Kezbana gelince, bu gibi vakalara alışmıya başladığı için fazla üzülmemi?, ertesi gün mektebe dönmüştü.
İşte her hafta eve çıktığı zaman ve bü-yUk tatiller esnasında da sık sık göçen bu gibi sahneler ve sözler onun kalbinde Nlgâr Hanıma karcı bir yabancılık uyandırmıştı. Bu sebepten onun topal kalmasını büyük bir felâket gibi kurulamadı.
Lisede geçirdiği seneler zarfında vukuu gelen İkinci vak'a, Vivctin, mektebin son sınıfına geldıtfı halde tahHİlini yarıda bırakması idi. Esasen pek çalışkan olmıyan genç kız yorulduğunu ileri sürmüş, hastalık bahane etmiş, velhasıl mektepten çıkmak için anneslle babasını kandırmanın suresini bulmuştu.
Bir defa evde kaldıktan sonra da kendisini, diğer zengin arkadaşlarllc beraber, eğlenceye vermiş, babasına aldırmağa muvaffak olduğu hususi otomobilile bütün gün gezip tozmağa başlamıştı. O kadar ki, hafta sonlarında Kezban eve geldiği zaman çok defa onu görmüyordu. Kâh bir urkuda-
şma gitmiş oluyor, kâh bir çaya veya suva-reye davetli oluyor, velhasıl çok defa günlerini evin dışında geçiriyordu.
Vicdanın bu yeni hayatı, artık gerek görüş, gerek anlayış bakımından bir istanbulludan farklı olmıyan Kezbnnı pek müteessir ediyordu. Çok defa Fnzlle Hamınla baş basa verip dertleşirler, onun yaşayışını tenkit ederler, ona acırlar, gözleri şefkatle kapanan ana ve babasını muaheze ederlerdi.
Fakat Kezbanın en çok alâkadar olduğu
ve ucıdığı bir kimse varsa o da Ali Beydi. Son zamanlarda fazla yorulmuş ve hırpalanmış olduğu için sıhhati bozulmuş, zayıflamış, eskisi gibi muntazam ve devamlı bir şekilde çalışamaz olmuştu.
İşte Kezbanı hakikaten üzen üçüncü mesele de bu İdi.
Bunun haricinde hayatı çok mesut günlerle dolu İdi. Üç sene, tam İstediği gibi Çalışmış, ayni zurnanda kendi kendisini terbiye etmek fırsatını bulmuştu. Hiç belli ötmeden, mektepteki hocalarının ve iyi aileden olan arkudu-ylannın hareketlerini taklit
etmiş, medeni bir tarzda yaşamak usullerini öğrenmeğe çalışmıştı. Yaradılışında zeki ve uyanık olduğu için her şeyi çabuk kapıyordu. Hattâ üç sene içindo Fransızca öğrenmeğe de muvaffak olmuştu. Yalnız mektepteki derslerle İktifa etmemiş. Ali Beyin kendisine cep harçlığı oluruk verdiği paralardan bir kısmile hususi Fransızca dersleri almıştı. Bunu yalnız Fâzilc Hanım biliyor vo onu teşvik ediyordu.
— Eniştem Vivete verdiği harçlığın yansı kadarını sana veriyor. Az para değildir bu Kezban. Ayda on lirasını bir hocaya vermekle kendini fuzla mahrum etmiyorsun. Nasıl olsa bu paraya ihtiyacın yoktur, her şeyin evden temin ediliyor. Binaenaleyh Frunsızca derslerine devam et çocuğum.
Filhakika sade ruhlu ve alâyişten hoşlan-mıyan genç kızın mektep haricindeki ömrü dc ayni sadelik İçinde geçtiği cihetle fazla masrafı olmuyordu. Çok defa Vicdana ö-dünç para verdiği bile vakiydl. Bilâhare hayatını kazanmak için çalışmağa mecbu,r o-lucagını göz önünde tutarak kendisini evdeki lüks ve debdebenin dışında bırakmak İstiyordu. Bunda da Fâzileyl tuklit ediyordu. O da ayni şekilde hareket etmemiş miydi? Annesile bubusının ölümünden sonra kendisini yunma çağıran kardeşinin bu teklifini, ancak onlara yük olmamak ve çalışmağa devam etmek şartlle kabul etmemiş miydi?
(.Arkası var)
raber kısa bir zamanda bu noksanların da tamamlanacağında şüphe etmiyorum.
Esasen yurt içinde herhangi şdhre, kasabaya veya köye gidilse, kimirje konuşulsa, türlü der*, lerin, üvtiyaçlann, noksanların ortaya döküWüğü görülür. Bu dertlere deva bulunmadığından, ihtiyaçların karşılanmadı-ğından şikâyet edilir. Hak verirsiniz. Valiler, belediye reislerile görüşürsü nüz. Onlar da her şeyin yeniden yapılması icap etmekite bulunduğunu, deliğin ço*k geniş, yamanın çok ufak olduğunu söylerler. Bun lar da haklıdır. O halde haksızlık, kabaha't kimdedir?
Adem babamızla Havva anamız, kendilerine yasak edilen mey veyi yememiş olsalardı cennetten kovulmaz, yer yüzüne düşerek birleşmezlerdi. Ve insan denilen mahlûklar da türem«zdi. İnsanlar olmasaydı, ihtiras, kin, garez, haset, istirfcap gibi duygular ve bunların neticesi olarak da zulüm 1er, işkenceler, harpler, 'kitaMer meydan almazdı.
3u halde bütün bu kötü hislerin, musibet ve felâketlerin mesuliyeti o ilk babamızla ilk anamıza aittir. Ya (Nuh peygambere) ne dersiniz? O da mahut gemisini yapmamış olsaydı neslimiz kesilecekti. Türlü belâlar, dertlerle uğraçma'k da olrmyacaJcfı.. (Tufan) da bu gem'iyi batırmadığı için suçlu. Rahmetli meyus bir şa irimizin dediği gibi:
Na murat ensalimiz olmuş bu
yüzden berdevam
Keftü marufu garkı ab etmiyen
tufanı yuf!
İçte otuz üç senedir bu yolda muhakeme yürütmeği, tekmil günahları, kusurları geç/mis devirle, rin sırtına yüklemeği âdet edindik. Bundan bir dereceye kadar haklıyız, fa'kat tamamile değil.
Uzun yüz yıllar mahkûm edildiğimiz kâbuslu uykudan anî bir yrperme ile uyanıp da gözlerimizi açınca kendimizi, her tarafı kavlamış, nerede ise çöküp yıkılacak harap bir binanın içinde bulduk.
Il'k yapılaca'k en doğru hareket usta mühendis ve rrrlmarlara incelemeler yaptırmak, binanın en fazla tehlikeye maruz taraflarını araştırıp bulmak, tamir işlerini sı raya sokjma'k ve sonra çalışmaya koyulmak idi.
Biz böyle yapmadık. Her birimiz kendi oturduğumuz odanın diğerlerinden evvel onarılmasını istedik. Bu istemelerimizle bazan mlrnmrları da aaşırbtik. Ve bu yüz den çok zararlar gördük. Para vc zaman kaybettik*
Bence, hâlâ süre gelen şikâyet lerin, kırgınlıkların kaynağını bu zihniyetimizde arayıp bulmak i-cap eder. Çün'kü son on beş sene. de memleketin her tarafında başarılan işler, akıllara hayret verecek kadar çok ve muazzamdır.
Bin senelî'k köhne ve harap bir evin yerinde b:r anda her türlü konforu havi muhteşem bir saray kurmak İmkânsızdır. Amme müesseseleri için bütün ihtiyaçları birden karşılayamamak, tatmin e. dememe!; kabahat değildir. Fakat ınülûm ihtiyaçları ihmal ederek göz boyacılık, gösteriş yapmak, vatandaşların sağlıkları ba. hasına beş on ziyaretçiden takdir, alkış toplamağa kalkışmak, .şahıs-lan yükecltm'eği gaye edinmek kabahattir, ha t1 tâ cinayettir.
Ben. Mersin belediyesinin bu kötü *'ok> tutmamış olduğuna kanaat ge,tirdfcnx
| SİYASİ İCMAL
Yunanistanda Askerî Kabine
Yazan: M. H. ZAL
unan payitaht    nazın B.
"   Koçias  mevkiin  ve san-'
dalyenin pek zevkine varır bir adamdır. Bunu hiç gizlemez. Bununla beraber bu sırada sandalyeyi pek dikenli bulmuş, devlet mesuliyetini üzerine almak istememiştir. Askeri ricalden mürekkep bir kabinenin fju-günkü vaziyetin icaplarına daha uygun olacağını krala söylemiştir.
Bununla beraber kralın doğrudan doğruya reisliği altında askerî kabine fikrinde de ısrar, edilmemiş, yeni kabinede hariciye nazırı olan eski Yunan mil. li bankası direktörü B. lüüeros hariciye, maliye ve iktisat vekâletlerini de idare etmek üzere başvekil olmuştur.
Yunanlılar hiç şüphe yok ki
kahramanca dövüşüyorlar. Ha-
niya heyecanlı vatani yazılarda:
«Son nefere kadar mücadeleden» bahsolunur. işte Yunanlılar bu sözü sıkı sıkıya hakikate çevirmekle meşguldürler. Almanlar bütün adedi üstünlüklerine, bütün teçhizatlarına, bütün manev ra ve hareket kabiliyetlerine rağmen bu küçük orduyu yaramamışlar, ezememişterdir. Yunan ordusu vaziyete hâkimdir. Dövüşe dövüşe düşmana zayiat verdire verdire cenuba doğru muntazam bir şekilde çekiliyor. Eğer harbi bir boks maçı addetmek ve hakem reyile galibi, mağlûbu ayırmak mümkün olsaydı Yunan tarafını hükmen galip saymak lâzım gelecekti. Yunan askeri Alman askerine adam adama üstün bir asker olduğunu ispat etmiştir.
Buna rağmen istikbal hakkında parlak ümitler bağlamağa ve mucizeler beklemeğe ihtimal yoktur. Neticede maddi mâna île zaferi Yunanlılar da beklemiyor. Adım adım çekilmenin her halde bir sonu gelecektir.
Yunanistanda kabine değişikliklerinin îki üç gün rçinde muh. telif şekiller almasını vaziyetin nezaket ve ciddiyetine bir alâmet saymak caizdir. Son dakikada mucizeler olmasını temenni etmekten de elbette vaz geçe. meyiz.
Doktor
Diyor ki
Bahar Nezlesi
Ned
en
o.
ur
BuIıar nezlesinin husulünde bünye nlıı oynadığı büyük roliı söylemiştik. Bu nezle, en ziyade, nefes darlığı, yarını ba** ağrısı, şişmanlık., jribi a-rızalara ıııUstalt olan İnsanlarda husule gelmektedir.
Nezlenin sebepleri arasında baharın da büyük tesiri vardır: İlk bahar aylarında   birdenbire   eanlanan blreok nebatların - bilhassa arpa vo bu£duy sımfındun olan otların eiçek lerl üzerindeki sarı toz parçacıkları-nın kuruyup havaya karışması ve Is-ticlutlı İnsanların bu havayı teneffüs' etmeleri, bahar nezlesinin hasıl olrııa-t sı leln en mühim bir   sebep   olarak1 telakki edilmektedir.
Onun n m.in kl bu nezleye bazı he kimler: (Kuru ot nezlesi) de demişlerdir. Anlaşılıyor ki  nebatlara altı bir takım tozların, burun yollle, bü-, tün vüeudc yabaneı alhümin    tesiri, yapması hastalımın hasıl  olmasında belli başlı bir âmildir.
Bahar nezlesi, fasılalı surette, nöbet nöbet «elen bir nezledir. Şiddetli burun akıntılurile beraber nefes darlıkları, bütün vücuttu fenalık, kırıklık halleri, baş ağrıları görülebilir. Nöbet zail olunca bütün bu sıkıntılar da kaybolurlar.
Nezlo uzun zaman sürerse burnun İçindeki ince zarda ufuk tefek an zulara sebep olabilir.
(Asthnıe) dedikleri nefes darlığı hastalığı ortaya çıkmazdan birçok seneler önee bazı İnsanlarda sık sık bahar nezlelerinin nefes darlığı haline İnkılâp ettiği görülmüştür.
Bahar nezlesinin tedavisinde en e-saslı nokta: bünyenin İslahıdır..Şahsa fena tesir yaptığı anlaşılan yabancı albümlnlerdeıı yapılmış birçok Hacların kullanılması ve hastanın yavaş yavaş bunlara alıştınlmusı bünyedeki hassasiyeti izale ederek, sade bahar nezlesinin değil, bu sınıftan olan diğer hastalıkların da ortadan kaldırılmasına >ardım eden güzel Mr tedavi tarzı tescil eder.
Ur, >uri £RO£NE
VATAN
22 . 4 . 941
Maziden Canlı Masallar
yi
FONDA
Ankara Yardım Sevenler Cemiyetine Girdim, Şu Üç Grupunda Çalışıyorum: Sıhhiye Deposunda Sargı Hazırlamak, Dertlileri Dinlemek ve Propaganda
.        ......... i \        •      ;        V
Krep Marokenden  çok zarif iki model
İnsanın
Görmekle ıkmaz
Bizi Çabuk Öldüren Hareket Değil Hareketsizliktir
. — Ay hiç göründüğün yok kardeşim, nerelerdesin?
— Sorma, sorma başıma gelenleri.. Hizmetçim eritti biliyorsun.. Yeni gelen kız acemi ml acemi? Ben olmasam hiçbir ige yaramıyor- Nerede eşe dosta gidecek vakit. Çarşıya git. Oraya koş.. Buraya koş., îşten baş aldığım yok ki..
— Aman sen de kardeş.. Doğrusu bu ölümlü dünyada da bunlarla ug-raşamam. Yaptığı kadar, ne yapalrm. Ona bilmediklerini ögretecigim diye de canımı çık aramam doğrusu...
Ah sevgili bayan, bilseniz ki insanın iş görmekle canı sıkılmaz. Bilâkis... Bakın ben size hayat sigortalan istatistikçilerinin meydana koy-iukları bir hakikati anlatayım:
Evvelâ insanları iki grupa ayırıyorlar. Hakiki şişmanlar ve zahiri zayıflar... Sonra onlan îjöylc tarif e-divorlar:
Hakiki şişmanlar, en ufak bir hareket neticesi aîmlarmda koca koca ter taneleri beliren kimselerdir. Tabiat bunlara, şişkoluğu, hantallığı nasip kılmıştır. Zahiri zayıflara gelince, bunlar da yirmi beş ile otuz beş yaş arasrnda en büyük düşmanları olan rahata düşkünlüğe esir o-lanlardır. Yavaş yavaş göbek salıvermeğe başlamışlardır. Bu göbeğin hayatlarına kastı olduğunu nereden bilsinler? Kendilerini tabii ağırlıklarından uzaklaştıran her kilo yüzde ki nisbetinde hayatlarını kısaltır.
İstatistikçiler, uzun hesaplardan *onra şunu da tesbit etmişlerdir: Hakiki şişmanların miktarı ancak yüzde ondur. Hakiki zayıflar yüzde otuzu teşkil eder, yüzUn geri kalan alt-'mışı da zahiri zayıflardan mürekkep tir. Demek ki, insanların yüzde altmışı vaktinden evvel ölmeğe mahkûmdur. Tabii olarak hisselerine düş tügU kadar yaşamak Istiyenlere hayatlarını korumanın yalnız İki çaresi vardır:
Ya mütemadi bir asabiyet, bir hırs halinde, veya mütemadi bir hareket halinde yaşamak...
Çünkü gerek asabiyet, gerekse ha-•cket insanın ince ve genç kalma-timi temin eder. Mütemadiyen asabiyete kapılmak, hırslanmak herkesin kârı değildir, bu işi herkes lâyı-kile başaramaz. Mütemadiyen hareket etmiye gelince: Bu da, her ne 'cadar kolay bir iş değilse de her halde hırslanmaktan daha az zordur.
Zahiri zayıfların en mühim düşmanlarından biri de vücut hareketlerinden çok erken vazgeçmiş olmalarıdır. Çoğumuz jimnastik yapmı-ya çok erken başlar ve çok erken de nihayet veririz. Ekseriya on beş ile yirmi beş yaş arasında, yani en az İhtiyacımız olduğu zamanlarda, vücut hareketlerine ehemmiyet verir, ve evlenir evlenmez, yirmi beş ile o-tuz yaş arasında artık bu hareketleri yapmaktan tamamile vazgeçeriz. Halbuki usıl bu, ve bundan sonraki senelerin şu mahut göbek salıverme hastalığı baş gösterir. Bunun I
önüne geçmenin ise bir tek çaresi vardır, o da muayyen prensipler dahilinde yapılan vücut hareketleri.-
Fakat her sabah muntazaman yarım saat vücut hareketleri yapmağa çok kimsenin ya vakti ve yahut ta tembelliği müsaade etmez.
Evet, her sabah kalkıp, yanm saat igilip doğrulmak herkesin kân ol-mryabilir. Fakat hiç olmazsa, şu çarşıya, pazara gitmiye üşenmesok, ve merdivenleri tırmanmak varken, a-sansöre binmeği âdet edinmiş olmasak, mantomuzu kendimiz giyip çı-1 karmak dururken, birisi yardım etse diye herkesin gözünün içine bakma-sak, bir toplu iğne yere düştüğü zaman, kaldırması için hizmetçiye ses-lenmesek...
Bunlar göze gözükmez ve kimseyi da yormaz. Bütün gün karşımıza çıkan ufak tefek, ehemmiyetsiz hareketlerden yılmamalı, onlardan istifade etmeğe çalışmalıyız.
Bu ölümlü dünyada, bizi daha çabuk öldüren hareket değil, hareketsizliktir.
Sıhhatlerini güzelliklerinden çok sevenler, sıhhatleri namına, güzelliklerini sıhhatlerinden çok gözetenler, güzellikleri namına tembellikten kaçınmalıdır. Hem sıhhatlerini hem de güzelliklerini arttırmış olurlar.
— Alo, Leylâ, az kuldı telefonu açamıyacaktım.
— Neden? Yoksa yine ml bir davete gidiyorsunuz?
— Evet, fakat »İzin tahmin ettiğini/ gibi bir davet deftll, bu yeni davete bütün Türk kadınları davetllflir.
— Anladım. Bu bir hayır cemiyeti olacak. Kızılay mı, yoksa Ankarunın Vardım Sevenler Cemiyeti nıl?
— v 111\ 11 1111 m Yardım Sevenler Cemiyeti, geçen haftanın tonun-donberl oruda aza olmak şerefini ben de kuzundun.
— Güzel, ne gibi şeylerle meşgul oluyorsunuz?
— O kınlar vok yapılmış ve yapılacak işler vur ki, hecini söylemek lazım gelse bugün akşama kadar telefon babından ayrılamayız. Başta Büyük .Şefimizin müşfik eşi olduğu halde cemiyetin Ankaradakl azaları beş yüzü geçmektedir.
İdare heyeti vatanımızın bu »on günlerde geçirdiği vaziyetin ciddiyetini gözden kaçırmatmştır. Aylık toplantılarını şimdi her cumartesi günleri âdeta bir kongre halinde yapıyor.
— Toj'i ininim \. m kararları nedir?
— Dolma yardım, yurdumuzun bütün ıstırabına koşmak. Ben henüz bir tek kongrede bulundum. Belki size anlatacağım şeylerde bir çok eksiklikler vardır. Buna rağmen yapılan İşleri sizin ve bütün vatandaşlarrmizra bilmesini İsterim.
— Tabu değil ml? Bunları bilmek ve elimizden gelecek her yardımda bulunmak hepimiz İçin vatan borcu değfl midir? Hele bu zamanda...
— Evet, hele bu zamanda. Bakınız size Yardım Sevenler Cemiyeti hak km da bildiklerimi anlatayım: Cemiyet evvelâ askere para mukabilinde çamaşır, yatak takımları, gecelikler diktiriyor.
— Bu çara aşırları dikenlerin yine asker kadınları olduklarını işittim. Bu doğru mudur?
— Evet, doğrudur. Bu asker kadınları kendi askerclklerl için diktikleri çamaşır basma dokuz kuruş kazanıyorlar. Asker kadınlarını korumak hususunda cemiyetin yaptığı teşkilât ve gösterdiği şefkat, gözlerden kaçacak gibi küçük OeğtaL.
— Çamaşır dikmek yalnız asker ailelerine ml mahsustur?
— Hayır, yardım seven herhangi bir vatandaş, Ulus civarındaki Evkaf apartmanlarının İkinci katında toplanan Yardım Sevenler Cemiyetine müracaat eder. Oradan dikiş İster. Hattâ arzu eden orada da oturur, bir kaç saat dikiş dlkefeUlr. Çünkü oradald bh oduda dikiş İçin lâzım gelen her
şey vardır. Kızılay bu hayırlı iş İçin otuz tunç dikiş makinesi vermiş.
— No ı..ı-ı ıı   İyi, daha ne gibi İşler yapıyorlar?
— Çok şeyler, Leylâcığım, çok şeyler. Geçen cumartesi günkü Iç-
.......it cemiyetten bir çok gruplar
teşkil edildi. Bu grupların ayrı ayrı vazifeleri var.
— Meselâ? i
— Meselâ bütün dikişleri, dikenlere verip almakla meşgul bir grup... Bu gruplar üçor kişilik u /ulardan teşekkül etmiştir. Fukara çocuklara el İşleri yaptıran bir grup, bu yapılan İşleri sattırmakla meşgul bir grup, köylere, civarlara hususi kumyonlarla gidip fukara vo yoksuz kimseleri arayan bir grup...
Cidden fukura ve yoksuz olanlara llıtiyuçlanuın derecesine göre ayda beş liradan yirmi liraya kadar cemiyet tarafından aylık verilmektedir. Cemiyet muhtaç hastalara da ayni şefkatli elini vermiştir.
— Kardeşim, ben bunları    bilmiyordum.
— Hepsi bu kadar değil, bakın daha neler var: Cemiyetin muhtaç kimselerin derdini dinlemek 1-çln de ayrı bir grupa var. Bu grupa müracaat edenler dertlerini gruptaki azalara anlatırlar. Sonra bu dertler azalar tarafından heyete bildirilir. Gerek resmi dairelerde, gerek hususi müesseselerde cemiyet dertlilerin dertlerini takip eder, neticesini dert sahiplerim- bildirir.
— Aman ne kadar İyi şey bu, kardeşim t»
— Bu (İyi) den çok daha fazla bir şey Leylâ, neticede o dert sahiplerinin sevincini saadetini düşün! Fakat dah», bitmedi. Geçen pazartesi gününden başlıvarak her gün hususi bir otobüs, Yenişehir nalk Fartlsl evinin önünden sabahleyin saat dokuz buçukta kal kıyor. Azalardan, hattâ aza ol-¦ııvun havanlardan lstivenlerl ken dl seçecekleri güne göre, haftada bir yahut iki gün askeri sıhhiye depolarına taşıyor. Bayanlar orada askere sargı bezleri, pansıman pamukları, komprime ilâçlar ve ampuller hazırlıyorlar. Sonra onları ayn avn paketler yapıp depo edlvorlar. Düşünün hu suretle erkeklerimize ne derece faydalı bir yardımları oluyor.
Akşam üstü saat beşte ayni otobüs havanları tekrar şehre getiriyor, ertesi RÜnü ayni vazifeyi başka bir kadın grupu yine tekrar e-dlyor. Bütün bu saydığım şeylerle cemlvetln hizmeti tamam olmuş, zannetmevin.
— Aman Allah aşkına anlat kardeşim. Tafsilâtını dinledikçe hayretler İçinde kalıyorum.
— Leylâcığtm, cemiyetin bütün
yaptıklarını İyice anlattığıma   e-mln değilim. Geçen cumartesi günkü bir saatlik Içt imadan ancak bun lan hatırımda   tutabildim.   Yeni şeyler öğrendikçe yine size telefonda anlatırım.
— Çok rica ederim. Hepsini bilmek İstiyorum. Ankara Yardım Sevenler cemiyetinin aza aidatı senede no kadardır?
— Eskiden senede her aza beş lira veriyormuş, fakat bugünün çok tehlikeli vaziyeti karşısında azalar ayda bir lira vermeği teklif ettiler. Bütün azalar tarafından memnuniyetle kabul edildi. Ayda bir lira nereye gitmez kl? Bir slnomu parası, bir kaç kere tramvay seferi. Uç kere Kadıkö-yünün güzel Clev vapurlarının mahut (lüks kamarası) bileti... Sonra neticenin büyüklüğünü hesap e-dln, bu vatana, bu uskere, bu yoksuza yapacağı yardımın derecesini tasavvur edin. Ayda bir defa verilen bu tek liranın bu eşsiz vatanın direklerini canlle, kanlle süngüsü İle tutan Mehmetçiğin, onun masum karısının, hasta çocuğunun gözlerinden fışkıracak bir sevinç dakikasının yüreklerimize vereceği huzur ve saadetin derecesini düşünün!
— A kardeşim, bu bir tek liradan yüksünecek miyiz hiç? Ben şimdi telefonunu bitirince hemen postahaneye koşar, Ankaraya Yardım Sevenler cemiyetine bu tek lirayı gönderirim. Her ay da vermeyi taahhüt edivorıım.
— Teşekkür ederim Levlâeığım, bunu yalnız sizden değil, kudreti olan, kalplerinde şefkat ve İnsaniyet kaynağı yaşayan bütün okuyucularımdan da Istlvorum. Düşünün binlerce ve binlerce vatandaşlarım (Vatan) da şu satrrları okurken eemlvetlmlzln en âli hls-lcrlle kendilerinin de yüksek doyguları bir arada kaynayacak ve eminim yürekleri çarparak sevinçle bu yardıma koşacaklardır.
— Ona hiç şüphem yok.. Siz Tardım Sevenler Cemiyetinin hangi kısmına dahilsiniz?
— Ben askeri sıhhlve depolarında ilâç ve pansıman, sargı ha-zırlamrya, dertlilerin derdini dln-lemlye ve propaganda kısmına dahilim.
— O, maşallah vazifenize propaganda kısmından başladınız, tebrik ederim.
— Teşekkür ederim. Fakat bunu bir propaganda olarak yapmıyorum. Yirmi senelik vatan ayrılığının kalbimde doldurulmuş bir balon gibi şişirdiği Türk olmak gururundan toplanan minnet ve şükran borçlarını ödemek istiyorum Bu saadetin derinliğini ancak vatandan uzak yasamak ıstırabını çekmiş İnsanlar hisseder.
Gün aydın Leylâ, O (tek Ura)yi terrtn gönderin. Rica ediyorum.
Rebla T. Başokçu
YARIN AKŞAM
Yüksek dehası, hudutsuz kabiliyeti üe 2 sene İçinde dünyanın en büyük artistleri araşma giren:
MELEK te
MICKEY   BROONEY Ve LEVVİS STONE - CECİLLA PARKER
tarafrndan nefis bir surette yaratılan
LK GENÇLİK
Şundan - Bund
Mıknatıslı Mayın
c
Kelâmi Ağanın Başına Neler Geldi
Neşe - Zevk - Eğlence - Dans - Musiki ve
recek bir mevzu
sizi kahkahalarla güldü-
23 Nisana kadar Gülmeyiniz.. Büyük heyecanlara kapılmayınız... Çünkü Çocuk Bayramı münasebotilc   programını   2   şahane  filmle
öüsltycn
Yarm matinelerden itibaren
Sizi blltün ömrllnüze yetecek kadar güldürecek... Kalbinizin dayanacağı kadar heyecanlandıracaktır.
ı inci Film: Türkçe
HERKÜL
Kahkahadan yaratılan hakikî havram filmi
2 inci rilm: Transızca
Casuslar Diyarınıh
Heyecanla ateşlenen senenin en büyük Avantürü
Bu harpte, İlk kullanıldığı vakit bir çok kimseler, bunun yeni «Gizil silah» lardan biri olduğunu zannetti. Fakat Edinbnrg üniversiteli dekanı ve dünyaca tanınmış maden mühendisi T h om as nonand*a göre» mıknatıslı mnyin, 1008 de malûm idi.
"Gizli Silâhlar,, Gizli Değildir!
Bugünkü harpte askerler kadar sl-vlllerde tehlikeye maruz bulunuyor. Fakat, arada bir fark var: Askerler, hücumlara karşı koymak mecburiyetindedir. Halbuki siviller ekseriyetle, kuvvel mûnoviyelerl, ruhları üzerinde yapılan tezahürlere maruzdur. Sözün açıkçası: Siviller; korkuya mu kavemet etmek, korkuyu yenmek zaruretindedir.
Umacılar
Almanlar, İngiliz milletinin mukavemetini kırmak İçin bir çok umacılar kullandılar. Bunların çoğu, umdukları tesiri yapmadı ve ortadan kayboldu. Fakat bir tanesi» harbin zuhurundanberl muhtelif vesilelerle kendinden bahsettiriyor hu umacı «Gizil silah» tır.
Alman propagandacıları, İngiliz milletini, bu «gizil silah   larla İmha
edeceklerini haber verdiler, îngllte-renln muhtemel İstilâsına halkı 1-nandırmak için bir çok «gizil silah» lardan bahsettiler.
Buna rağmen, İngiliz milleti kork-madj ve korkmuyor. Çünkü bu glzU sUâhların gizil olmadığım biliyor.
Ajyasofya cime ve (kubbe aza-metile, <süls ih'ti^amile olduğu kadar efsanelerile <de fb üttün -millet-lerin ve asırların dillerine destan olmuştur.
Jüetinjyen, mabedinin açılış mc. rasirrvini yaparken haklı bir gururla:
— Ey Süleyman, senin mabedini gölgede bıraktım!., demişti.
Fat*h -de maddeten ve manen çüken ve çözülen Bizansı fethettiği gün Ayasofyanın kubbesine çûmış, ımabed.n etrafındaki saray harabelerini ibret ve hayretle »üzdükten eonra şairin meşhur mısralarını tekrarlamıştı:
Bum nevbet mi zened ber tari
mi Efrasyab
Pcrdcdari mi küned   de karsı
kavser ankebut!
Bug-n bütün oünyanın tesı»m eU-^i bir foaiilıftut vaıoır Ki eğer 1 uı'<wier it-i an mı u a.masa.aıdı, siyaseti, .ıctısadı, ve kültürü ö*en b.zansmar ayakta katan beş on tarih yadlarını da munafaza ede-miyeceklerdı. Ayasofya çöplüğe ı duv.nüs bir pırlantaya benzıyor-I du. r-aUh bu pırlantaya m.dyeıer f-'bi yapışan tam 93 tufeyn binayı yikmı%u. Daha sonra da 1 urk-; 1er mabedi deste*»em e * suretile ömrünü uzatımlardır. 1 ürtcier de BızanSü»ar g.bı bu mabedin içindi bu.unauAiarı zaman kendilerini Mııana cn ya*ın zannederlerdi.
Aı.aha giden yolların en yakınının Ayasofyadan geçLğıne inanırlardı.
Mabedin altın topu, top kandili, yerliycn direği, el dambası ve i Hızır köşeleri bınbir efsaneye ana olmuştur.
Ak Şemseddirun oğlu Hamdi j Çelebi, unutma hastanğına tutul-| IrAişrtu. Karşılaştığı d'ostıarmm ae-lâmlarını reddederken kullanaca. ı ğı cümleleri bile elindeki bir kâğıda yazarak sokağa çıkar, kendisine selâm    verenlere    kâğıdına baktıktan sonra:
— Ve aleykümüsselâml derdi. Kendisini,    Ayasofyamn   altın
topu altına getirdiler. Yedi gün I sabjh namazı 'kıldı, yedişer tane kaıa üzüm yedi. Hafızasmda bii-j yük bir inkişaf görüldü. Bundan sonra Yusuf ve Zehhasını yazmı-I ya   başladı,   yedi ayda   bitirdi. cKıyafetname^ yı de bu   topun altında yazdığı söyleniyor.
Top kandil efsanelerinin en güzeli Evliya Çelebinin naklettiği I Kelâm! Ağa hikâyesidir: Kelâmı Ağa Kanunî Sultan Süleymanın üzengi ağalarındandır. Yüz elli I sene yaşamıştır. Bu ağanın anlat, tığına göre, Yavuz Sultan Selim zamanında Istanbulda müthiş bir kolera salgını olmuştur. Şehrin her kapısından günde 3 bin cenaze çıkmrya başlamıştı. Padişah üç gün tellâllar bağırtarak bütün şehir halkını Ayasofyaya davet etmiştir. Bir Kadir gecesi idi. Camide tam 57 bin kişi toplanmıştı. Dua edilecekti. Daha evvel de Kanuninin süt kardeşi Şeyh Yah. ya Efendi vaazedecekti.
Hâdisenin sonunu Çelebimizden drnliyelim:
/ «Ayasofya adam deryası olmuştu. Omuz omuzu sökmez olda.. Ayak basacak yer kalmadı. Kelâmi Ağa da bu kalabalığın önünde ve içinde idi. Aptest bozma ihtiyacını duymıya başladı.
— Bire hay!.. Medet! Halim nice olur? diye hayrete düştü. Sıkıntısından vücudu fiske fiake kabardı. İki, üç defa ayağa kalkıp etrafına baktıktan sonra yine oturdu. Bu adam deryasını yarıp dışarı çrkjrmya  imkân yoktu. Ol
Ölüm Şuaı
Profesör A. M. Lov'un fikrine göre, .olum şuam, «Mikrop harbi», /-im ıı gazlar» ve buna benzer «Gizli silah» lar hiç bir Umî kıymeti olmryan hülyalardır.
Almanyanın böyle bir gizil silâhı olsaydı, hiç şüphesiz Dünkerkte kullanırdı. Hakikaten orada, hemen hemen bütün tngUlz ordusu İmha edilmek tehlikesine maruz bulunuyordu.
İngilizler, «ölüm suaı», -mu gazı» ve buna benzer şeyler İçin uykularım kaybetmiyorlar. Pek âla biliyorlar ki, «gizli silâh» tehditleri, korku ve sinir harbi blötten başka bir şey de-fclldlr.
Amerika, Alimler Merkezi
Amerikan gazetelerinin yazdıklarını göre, geçen harpten sonra Amerika dünya ilim adamlarının merke zi olmuştur. Alim, edip, şair, ressam, artist gibi bir çok maruf zeval Amerlkaya yerleşmişlerdir.
mertebe tazyik içinde idi ki yerinden kımıldamıya mecali kalma, dı. içinden şeyhine hitap edere* can ve gönülden:
— Beni bu cami içre bu cema^ at arasında halka rüavay etme!., dedi. Biraz sonra yanında sipahi elbiseli bir adam belirdi. Kendisine:
— BİTe adam senin derdin ne. dir? Yüzün, gözün şişmiş., senin derdine deva bulacağım amm^ı bu su burada kalacaktır. Yemin et dedi. Sipahi, cübbesinin sağ yenini Kelâmi Ağanın başına örtüverince ağa kendisini Kâğit-hane deresinin tenha derkenarında buldu. Hacetini defetti, Ap-testini yeniledi. Sonra düşünme ye başladı:
— Ben   rüya mı   görüyorurc. Yoksa esrarlı bir hayat Tnı yası yorum.
Derken kendisini Ayasof> a kubbesinin altında eski yerinde buldu. Sipahiyi de yamnda görünce hemen eteklerine sarıldı, bağırıyordu:
— Bire medet, Hızıra rastladım. A risk eteğini elden komam
Bir taraftan da Yahya Efene/ vaazına devam ediyor, kalabalık da*âmin!» diyordu.
Halk camiden çıkıyordu. Sipahinin eteği Kelâmi Ağanın elin de idi. O yalvarıyordu:
— Sultanım, bunda* sonra senin eteğini elimden bırakmanı, sana kul ve kurban olurum. Lût-feyle beni bermurad et!
Sipahi ise:
— Ben senin    dediğin adam değilim. Bre adam, var bizi kendi halimize bırak... diyordu. Fa kat Kelâmi Ağa ökse gibi yapış-mıştı. Nihayet sipahi bağırdı:
— Eteğimi bırak... Kurtulamaymca Kelâmi Ağay
eteğinde perger g?bi çevirmeve başladı. Ağanın başını yardı. Samur kürkü de parçalandı. Cemaat araya girdi. Bunları ayırdı. Fakat Kelâmi Ağa 6rpahiyi bir gölge gibi takip ediyor, ondan aynimi yor, fiTsat düştükçe yalvarıyordu. Nihayet sipahi Kelâmi Ağaya öy. le bir kötek çekti ki., görenler elinden zor kurtardılar. Sipahi ı bundan sonra Ayasofya meyda-| nındaki bozahanelerden birisine girdk Kelâmi .Ağa da arkasından daldı. Sipahi lahavle çekerek aldırmadı. Oturdu. Biraz kebap ekmek yedi. Sonra sokağa çıktı. Kelâmi Ağa da kendisini takibe başladı. Soğukçeşme arkasında bir daracıJc sokağa sapmışlardı. Bu karanlık ve tenha yerde Kelâmi Ağa Sipahinin ayağına kapanarak yalvardı:
— Al.T.an! Hazret, Peygamber aşkına olsun beni bermurat et.
Sipahi ağasının    gür bıyıklan altında bir tebessüm çizgisi be lirdi:        . •/
— Gerçi sen sadık bir âşıksın amma çiysin. Bir kaç kere tecrübe için sana dokundum. Amma yine benden yüz çevirmedin. Tam bir itikat ile eteğimden ayrılmadın. Şimdi seni bir yere götüre-ceğicn. İçeri girince selâm verip bekliyeceksin. Sana bir köşede kır% gün çile çektirecekler. Fakaı sen oradakilerin işlerine katiyen karışmıyacaksın. Asla dünya kelâmı söylemiyeceksin: Görelim, ayinei devran ne suret gösterir!
Sonra dar ve karanlık yoldan ilerlediler. Karanlrk köşedeki pi» ve sidikli bir kapının önünde dur, dular. Sipahi kapıyı çaldı. Kapı}; çirkin ve zebani gibi bir sipuh< açtı. Ve Kelâmı Ağanın kolundar. tutunca onu bir eHma gibi içeriye fırlattı.> (Sonu Yarın)
İbrahim Hakkı KONYALI
Yaman Babanın Didikleri:
Yazlık Kiraları
Köşk -sahibi gebe kalmış ihtikârın piçinden Bu ne derttir, ne muamma, hiç çıkılmaz içinden Bak zamana, suratına bakılmayan o köşkler. Kadın gibi, cebi dolu bir ahmağa göz eyler! Sürmek idi kasdim benim yaz gününde sefayı Ev ne hâşâ, çadır bulmam, çekmekteyim cefayı Maltepenin bir ahırı hatır için yüz lira Haddin varsa mesirede git kendine yer ara Razı oldum horoz gibi kümeslere girmeğe O da yoktur! ne tahammül kirasını vermeğe Pılı pırtı sırtta kaldı, kes çağırmaz *<gel diye» Ev diyorum, bol nasihat: Sür eşeği Niğdeyc Kime bilmem bu halimi anlatayım, hak için, İnsan mıyım, değil miyim, mizan bulmam fark îçln (Baba) çoktan razı oldu, ahır, çöplük yerine Eşya sırtta, yok acıyan, buram buram terine Bozuk mudur acep aram Allah ile bilemem... Ahıra girip bir ,<Ooolv> diye akan terim silemem
YAMAN BABA
FERDîyeİC TİM A i
tıadisefler
ÖLENLER:
ACI BİR KAYIP
Orgeneral Kâzım Orbayın valideleri Bayan Fıtnat Oübay vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 16 da Nişantaşmda Valikonağı caddesinde Küçük Palas apartmanından kaldırılarak Teşvikiye camiinde ikindi vaktinde namazı kılındıktan sonra ailesi makberesi-nc oc.nedüecekür.
Mcıhumc salihatı nisvandan hayır sever Tnuhacrderatdan idi. Kendisine rahmet diler ve ailesine beyanı taziyet eyleriz.
Merhumenin arzusu veçhile çelenk gönderilmemesi rica olunur.
?
Standard Ovil kumpanyası mücaviri eski Şehir meclisi azalarından Mustafa Yahya Uri öl-iTojş, Karacaahmot Ikaıbristanına çömülmüıştür. GİDENLER;
Devlet Demiryolları umum müdürü B. Cemal Hidayet bazı «eftişlerdc bulunmak üzere Izmi-
rc gitmiştir.
AV"< MUHABERE:
Zarada  Çakrı tuzlasında  Ba-
yan Nedime Evciye: Kim kiminle evlenmeli müsabakasına iştirak için gönderdiğiniz mektubun zarfında, bulunması icap eden kuponlar çıkmadı. Bu vaziyette müsabakaya iştirak etfmiş addo-lunamıyacağınızdan kuponların süratle gönderilmesi lâzımdır.
•jr   Bursada    Sctbaşında     B. Nazmi Türker: Gönderilen zarf-yalnız  kuponlar  çıktı.   Mu-
tan
gon-
sabeka listesinin de süratle dcrilmesini bildiririz.
Ankarada Cebecide maliye memurlarından B. Fehmi Akdoğana: Müsabakamıza iştirak edenler pdk çoktur. Tasnifin bir günde ikmali kabil olursa netice mayısın ikinci veya üçüncü günü bildirilecektir.
?
ALEM TEŞEKKÜR— Ebedi gaybubetinden derin acı duyduğumuz eski Maarif Nazırlarından Zühtü Paşa mahdumu Rifat ZUhtünün cenaze merasimine iştirak etmek lûtfunda bulunan ve sair suretle elemlerimizi paylaşan zevata   bütün   kalbimizle minnet ve şükranlarımızı arzederiz. Müteveffanm bacanağı: Güneri İnhisarlar avukatı İhsan Ülkü, vc eşi İsmet Ülkü.
B. Millet Meclisinde
Bazı Kanunlar Kabul, Bazı Lâyihaların Birinci Müzakeresi Yapıldı
Ankara, 21 (A.A.) — Büyük Mîllet Meclisi   bugünkü   toplantısında
Devlet Demiryolları ve Limanları Tekaüt sandığı hakkındaki kanunla-rm bazı maddelerini değiştiren kanunla Türkiye - Irak arasındaki veteriner mukavelenamesinin tasdikini ve ordu subayları heyetine mahsus terfi kanununun 1 inci maddesinin tadiline ait kanun lâyihalarını kabul etmiştir.
Meclis, Türkiye ile Belçika, Bulgaristan, Finlanda, Holanda, İsveç, isviçre ticaret ve tediye müddetlerinin uzatılmasını ve İsviçre, Finlanda ticaret ve tediye anlaşmalarile 25 temmuz 940 tarihli Türk - Alman hususi anlaşmasına mütedair nota-1 hükümeti tarafından bildlrUmlştlr.
larm tasdikine ait lâyihaların   birinci müzakerelerini yaparak   tasvip etmiştir. Meclis, cuma günü toplanacaktır.
Yugoslavyadaki Hariciye Memurlarımız
Ankara, 21 (A.A.) — Hariciye vekâleti tarafından yapılan bir istilâma cevaben Belgrad büyük elçimizle bütün büyük elçilik erkânının ve Üsküp başkonsolosu ile keza bütün konsolosluk memurlarının, ailelerile birlikte, sıhhatte oldukları Almanya
Brest Litovski Havası
(Ba?ı 1 incide) ^
den beri evlerinden çıkmayan birkaç eski Karadağ ailesine mu vakkat bir zaman için gün görünecektir.
• En yüklü hesap puslasmı I-talya hazırlıyor. İtalyanlar işi henüz açığa vurmağa cesaret etmemişlerdir. Fakat Dalmaç-yadaki İtalyanlar vasıtasile ilk gürültüleri koparmakla meşgul dürler.
Bugün için bu miras kavgasının pek ileri varmasına imkân yoktur. Almanya nc derse olacaktır. İtalya, Yunanistan ve İngiltere tarafından evire çevire mağlûp edildikten ve her tarafta Almanlar tarafından kurtarıldıktan sonra müsavi bir söz sahibi olmak iddiasında bile bulunamıyor.
Almanya, şimdilik miras kavgasını yatıştırmak taraftandır. Sıra mirası taksim etmeğe gelince bütün bu sahalarda Almanlar bulunduğunu hatırlıya-cak ve bizzat arslan payını alarak Adriyatik'e inecektir. Onun elinde de Avusturyanın vârisi olmak yolunda bir miras höc-ceti vardır. Zaten diğer bütün mihver hükümetleri, Almanya-dan yılan ve onun eline bakan bendelerdir. Onların varı yoğu da Almanyanm demektir.
Fakat bütün bu beylik, bir günlük beylik demektir. Yugos-lavlar ayni tecrübeyi de bundan evvel de büyük bir sabır ve tahammülle geçirmişlerdir.
Başlarına gelen âkibetin sonuna ermesini ve istiklâl mücadelelerinin mükâfatına kavuşmağı yine tam bir imanla bek-liyeceklerdir.
Ahmet Emm YALMAN
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Fransada
Hükümete Muhalif Beled'yz Meclisleri
Vichy, 21 (A.A.) — Amiral Darlan, dahiliye nazırı sıfatile 22 belediye   meclisini    feshetmiştir.
Bunlardan bir 'kısmı vazifelerini lâyıkile ifa edememiş, diğerleri ise devlet ve hükümete muhalif bir vaziyet almıştır. Bu bapta ye. ni bir karar alınmaya kadar işle-re bak/mak üzere hususî komiteler teşkil olunmuştur.
o-
Futbol Grup Birincilikleri
Ankara, 21     (AA) — Bize verilen  malûmata    göre,  futfbol grup   birincilfk   "müsabakalarına 27 tusan pazar günü üç merkez-. de fea^lanılacaJctır .
tUpİccm Balıkesir olan grupa:
Balıkesir, Manisa, Tekirdağı, Aydın, Bursa, Bilecik, Kocaeli, Kırklareli.
Merkezi Samsun olan grupa: Samsun, Giresun^ Sivas, Bolu, Tokat, Traibzon, Sinop, Çankırı. Merkezi Adana olan grupa: Adana, Hatay, Elazığ, Ka3'seri,
Trablusa Giden Bîr Petrol Gemisi Batırıldı
Londra, 21 (A.A.) — Bahriye Nezaretinin bu sabah neşret tiği tebliğ:
Libyadaki düşman ordusuna yapılmakta olan nakliyata yeni zararlar verdirilmiştir. Trablus-garba gitmekte olan bir düşman petrol gemisi Tetrarch denizaltımız tarafından batırılmıştır.
?
Londra, 21 (A.A.) — Libyadaki mihver kuvvetlerine benzin nakleden petrol gemisini batıran Tetrarch denizaltısı Triton sınıfından en son İngiliz den'zaltılarından biridir. Tetrarch geçen haziranda Norve-çin cenup sahilleri açıklarında tamamile malzeme ve yiyecekle dolu sekiz bin tonilâtoluk bir
düşman nakliye vapuru hatıra
rak temayüz etmişti. Tetrarch, 1090 tonilâtoluktur. Ve 10 torpil kovanile mücehhezdir.
Denizli, Antalya, Malatya, İspar. ta, Maraş, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin, 'bölgeleri dahil olacaklardır.
Sıvasta Bisiklet Yarışı
Sivas, 21 (A.A.) — Dün şehrimizde yapılan 75 kilometrelik bisiklet yarışına 10 müsabık girmiş ve neticede 2 saat 31 dakika, da Demirspordan Turan Durdağ birinci, 2 saat 45 dakikada Tahsin Görgeç ikinci ve 2 saat 54 dakikada Kabanyahoğlu üçüncü ol-muştuT.
Amerika Polonya Ordusuna Yardım Edecek
Nevyork, 21 (AA.) — Pat: Polonya Başvekili General Si-korski gazeteciler toplantısında beyanatta bulunarak Amerika Cümhurreisi Roosevelt ile yaptığı müzakerelerin muvaffakiyetle neticelenmiş olmasından dolavı çok memnun olduğunu söylemiş ve Amerikanın îngil-
tereye olduğu gibi Polonyaya da kiralama ve ödünç verme ka nunu çerçevesi dahilinde yardım edeceğini ilâve etmiştir. A-merika Polonyaya yapacağı ilk malzeme yardımını Kanadadaki Polonya ordusuna muhtelif levazım vermek suretile yapacaktır.
Paderevski'yi Ziyaret
Nevyork, 21 (A.A.) — Polonya hükümeti reisi General Si-korski Amerika Cümhurreisi Roosevelt ile yaptığı görüşmele ri bitirdikten sonra Padervski-vi görmek üzere Palm Beach'a hareket etmiştir.
Her Gün
On Satır
S. G SAVCI
ı
2 3
9
10
.Ko*lo\akya, roiu..^_, Norveç,   Danimarka,    Kulundu,    Belçika, •'ransa, Lüksemburg, Yugoblavya... Şunları düşünürken hatırana bir hikâye geldi:
km derece fakirken nasılsa İktidar mevkiine   geçen    birisi, bir enginin malını müsadere edip muhtaç hlr hale getirmiş. İU hale soktuğuna da bir gün sokakta rastlayıp sormuş;
- Halin nicedir?
- Senin dünkü halin gibi.
— Benim dünkü halim niceydi?
— Benim UugUnkU hallin gibi.
Elen Kabinesi
(Başı 1 incide) * = *
Aristîd Demetratos: Ziraat, Iş ve kooperatifler nazırı,
Kostos Maniadaki^: Dahiliye ve millî emniyet nazırı»
Sekeris: Maarif ve muvakkaten Adliye nazırı,
Stravos Tespanides: Deniz .ticaret nazırı.
Yeni »kabine derhal toplanmıştır. -     . .  ' »i-,, S
Atına Başpiskoposunun Hitabesi
Atina, 21 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Atina Başpiskoposu, paskalya mü-nasebetlie orduya hitaben neşrettiği beyannamede, «yaşamak, tekrar hayata ve hürriyete kavuşmak için Al-laha İnanınız.» demektedir.
Başpiskopos, millete hitaben de şöyle diyor:
«Hür ruhların mezarı olan korkaklığın ruhlarınızı sarsmasına mey dan vermeyiniz. İşte bu hür ruh i-çindir ki, kahraman çocuklarımız kanlarını döküyorlar, bize, cephe gcrisindekilere; «Doğrulunuz, bize lâyık olunuz, Allaha ve bize inanınız, cesaretimize, mertliğimize güveniniz» diyorlar.
Japon
Dış Siyasetinin Alacağı İstikamet
Tokio, 21 (A.A.) — Ofi:
Bütün gazeteler başmakaleleri* ni B. Matsuoka'nın Tokio'ya avdetinden sonra Japon dış siyasetinin alacağı istikamete tahsis etmişlerdir.
Asahi Şinbun'a göre, Çin işinin süratle tasfiye edilebileceği hakkında B. Matsuoka tarafından beslenen itimat kuvvetlenecektir.
Bu gazete diyor ki:
Sovyetler Birliğiyle bîtaraflık paktı aktedilmiş olması ŞarVkai-şek rejimine ağır bir d>arbe indirmiştir. Şarkî Asyada müşterek bir refah «ahası kurmak için bu Çin işinin tasfiye edilmesi Japon.
yaya terettüp eden başlıca vazifedir.
B. Matsuoka'nın avdetinden sonra Siaım'la Hindicini arasında, ki surh muahedesiyle Hindicini ha'kkında Fransızlarla Japonya arasındaki müzakereler gibi muallâkta kalan sair meselelerin de süratle halledileceği ümit edilmektedir. Maamafih hariciye nazırının Avrupa seyahati bütün mürtkilleri halletmeğe kâfi gelmi-yecektir.
Kokumin Şiribun diyor ki: B. Matsuoka'nın seyahati aşağıdaki meselelerin halline yardım edecektir:
1 —- Japonyanın yeni Avnı-padaki oynıyacağı rol,
2 — Yeni Avrupa nizamı ile Japronyanın müstakbel münasebetleri,
3 — Sovyet - Japon bitaraflık paktının imzası sayesinde Şung-
king rejiminin ortadan kaldırılırı aau ,
B. Matsuoka
Tokyoya Döndü
B. Matsuoka
«SEYAHATİM, ÜÇLÜ PAKTA YENİ BİR HAYAT VERDİ»
DİYOR
Hislnklng. 21 (A.A.) — Japon hariciye nazın Matsuoka dün öğle U-zeri tayyare ile Daircn'e gelmiştir. Matsuoka bu sabah yine tayyare İle Tokyoya hareket etmiştir. Nazırın bu akşam Tokyoya muvasalatı bek-lenmektedir.
Tokyo. 21 (A.A.) — D. N. B. a-jansı bildiriyor:
Mançuriden Domci ajansına bildirildiğine göre, Japon hariciye nazırı Matsuoka Sovyet - Japon paktı meselesinin hiç beklenmedik bir şekilde ortaya çıktığını söylemiştir:
Matsuoka bu husustaki rftyanatm da şöyle demiştir:
Moskovadan geçerken gördüğüm hararetli hüsnü kabulden dolayı Sta-lln ile Molotofa teşekkürlerimi bildirdiğim sırada böyle bir pakt akdi mevzuu bahis oldu. Seyahatim üçlü pakta yeni bir hayat safhası verdi ve tam bir muvaffakiyetle tetevvüç etti.
Japonlar İki Müh'm Liman
Zaptettiler
Şanghay, 21 (A.A.) — Bir Japon resmi tebliği, Şanghaym cenubunda iki mühim liman olan Ninopo ve Ven şov'un Japon kuvvetleri tarafından işgal edildiğini bildirmektedir. Bu suretle bütün Çin sahillerinde Çun-klng: hlütûmaün'o^linde -tek bir liman kalmıştır. Bu liman da Fuşov-dur. Japonlar, Çin ablokasmı böylece büyük bir nisbet dahilinde kuvvetlendireceklerini ümit ediyorlar. Çinlilerin sahillerde müdafaada bulunabilmeleri imkânsız gözUküyor. Fakat daha içerilerde müdafaa yapmaları bekleniyor.
Ankara - İstanbul
BirYolcu Treni İlâve Edildi
Ankara, 21 (A.A.) — Yolcuların çoğalmanı müııasebetUe 22 nisandan itibaren Ankara - İstanbul arasında bir yolcu treni ilâve edilmiştir.
Bu tren 14,25 te flaydarpaşadan kalkacak vc 6,55 te Ankaraya gelecektir. Bu trenin yolcuları İsterlerse Esklşehlrden tzmlre ve An-karadun geçerek şarka gidebileceklerdir. 23 Nlnandnn İtibaren de her gün bir tren Ankaradan 10 da kalkarak ve 7,45 te Istanbula varacaktır.
V
J
Hindistan da
Çarpışmalar Oldu
Ahmetabad - Hindistan, 2 I (A.A.) — Burada bir kargaşalık olmuş ve polis dün nümayişçi kafilesine ateş etmiştir. Bir Ocişi ötmüş, dört kişi yaralanmış ve 400 kişiden fazla da tevkif edilmiştir.
Son haberlere göre, cuma günü müslümanlarla mecusiler arasında vukıfbulan çarpışmada 56 kişi ölmüş ve 304 kişi yaralanmıştır.
Amerika Ormanlarında Yangınlar
Nevyork, 21 (A.A.) — Şarkî Amerikada altı eyaletin ormanlarında çlkan yangınlar şimdiden büyük tahribat yapmıştır. Şimdiye kadar iki ölü, bir çok yaralı olduğu ve1 binlerce hektar ormanın yandığı öğrenilmiştir. West ve Gimia eyaletinin bir yerinde 145, new Jcrsey eyaletinde de 45 yangın çıkmıştır.
Nevyork, Massachusetto, Ma-ryland vc Virginia eyaletlerinde de müteaddit yangınlar çıkmıştır.
Pay!aşma Yapılıyor
(Başı 1 İncide) X
tinden bahsetmiştir. Şu halde Selû-niği ona vermek lazımdır. Mareşal Göringln istiklalden değil, muhtariyetten bahsedişine bakılırsa Makedonyanın Almanyaya tâbi olacağı anlaşılır.
Avusturyanın Selanik hakkındaki emelleri malûmdur. Eski Avusturya, nın varisi olan Almanyanm da bu emelleri beslemesi muhtemeldir.
«Devletler hukukuna göre, İşgal altına alınan bir memleketin mukadderatı anenk sulh masasında tayin olunabilir.»
(Radyo Gazetesi)
Bulgarlar İşgal Yürüyüşüne
Başladılar
Sofya, 21 (A.A.) — Stefanl ajansı bildiriyor:
Bulgar kıtaları, Alman kuvvetleri tarafından tahlıs edilen bazı Bulgar topraklarının işgali hareketine başlamış bulunmaktadır. Filhakika Bulgar askerleri Ege denizine doğru ileri yürüyüşe başlamış olup önümüzdeki gdnler zarfında Jskeçe, GUmUlcüne, Kavala, Dedeagaç, Serez, Drama ve Dimetokayı işgal edeceklerdir.
Maliye Nezareti, eskiden Yunan a-rı zisi olup şimdi ana vutana tekrur bağlanacak olan mıntakalaıda bir drahminin 60 leva santimi, eskiden Yugoslav arazisi olup şimdi Bulgaristana bağlanan yerlerde bir dinarın bir leva ve 60 santim mukabilinde t< davul edeceği hakkında karur-lar IttUl&Z etmiştir.
Kaçanik
ı t «ilmi 1 incide) /§/
doğru-sevketmenİn yolunu bulmaktadırlar. Bu suretle Almanlar ölü ve yarah olmak üzere bir çak zayiat vermektedirler.
Son günlerde cereyan eden muharebelere ait bazı malûmat şimdi elimize gelmiş bulunuyor. Bu haberlerden anlaşıldığına göre, Aimamar mütarekeden evvelki beş gün zarfında yalnız Kaçanik boğazında 223 tank kaybetmişlerdir. Bunların 182 ai tamamen taıhrip edilmiş, 41 i hasara uğratılmıştır. Aımanlar burada 9.5UÜ ölü ve bir misli fazla yaralı vermişlerdir. Ayni mıntaka-da yapılan hava harekâtında üç gün zarfında yerdeki müdafaa vasıtaları farafmdan 18 Stuka tayyaresi düfürüimüştür.
Diğer taraftan, elde edilen haberlere göre Almanlar 500 bin ile 750 bin arasında tahmin edilen buradaki kuvvetlerini, mütarekeden sonra azaltmak "şöyle dursun, kendi kıtalarını Macar ve Bu.gar askerleriyle ¦ tepdil edemedikleri yerlerde, yeni kıtalar getirmek suretiyle arttırmak mecburiyetinde bile kalmışlardır. Bulgar ve Macar kuvvetleri de kendilerine tevdi edilen «asayişi muhafaza» işinde büyük güç. lülelerle karşılaşmaktadır.
Kahire. 21 (A.A.) — Orta Şark ingiliz kuvvetleri umumî karargâhının tebliği:
Yunanistan'da:    İmparatorluk
kuvvetleri sol cenahlarında harp eden Yunan ordusunun hareketiy. lc uygun olarak yeni müdafaa mevzilerine şimdi yaklaşmış bulunuyorlar. Bu çekilmeyi setreden Avustralyalı ve Yeni Zelandlı kıtaların düşmanı tehir hareketi parlak bir surette yapılmış ve düş. mana ağır zayiat verdirilmiştir.
?
Londra. 21 (A.A.) — Atına radyosu dün akşam neşredilen aşağıdaki Yunan resmî tebliğini vermiştir:
Arnavutlukta düşmanın şiddetli bîr hava faaliyeti olmuştur. Düşman iki koldan kuvvetlerimize taarruz teşebbüsünde bulunmuş, fakat büyük zayiatla ve hareket mevzilerinden daha geriye atılmıştır. Bir miktar esir aldık.
Makedonya ve Tesalyada. der, piş edilen plân mucibince tadil edilen hatlarımızın hiç bir noktasını, hava kuvvetlerinin çok şiddetli hareketine rağmen, düşman delcmemıştir.
*
Kahire. 21 (A.A.) — Orta Şark İngiliz hava kuvveblcri umu. mî'karargâhının tebliği:
Dün Yunanistanda asgarî 16 düşman tayyaresi düşürülmüştür. Bu, Almanyanm. taarruza başla-masındanberi bir günde düşürülen en yüksek tayyare yekûnudur.
_Bir keşif uçuşundan dönen İngiliz hava kuvvetleri, bir Dorniej I 7 tayyasini alevler içinde düşür.
tnü§lerdir.
Dikkate değer bîr nokta
Nevyork, 21 (A.A.) — Nevyork San gazetesinin askerî mu harriri yazıyor:
ingilizlerin kaçmak iğin Yunan limanlarına vapurlar yığmış oldukları hakkında, Almanlar tarafından ileri sürülen iddiaların arkası kesilmiş olması dikkate şayan bir noktadır. Filhakika Yunanistanda cereyan eden muharebeler hakkında gelen haberler karşısında bu ^ib propagandaların tutunamıyaca-
Amerika - Kanada
Yeniden Anlaştılar
Ottava. 21 (A.A.) — Amerika Birleşik dcvletlerlle Kanada arasında i-kl memleket kaynaklarından müdafaa hedeflerine uygun surette daha iyi bir surette istifade olunması mak sadile aktedilen yeni anlaşma. Otta-vada Kanadanm mühimmat istihsali İle meşgul mahfillerinde hararetle karşılanmıştır.
Kanada mühimmat nazırı Hove, demiştir ki:
Bu anlaşma neticesinde, Kanada Amerika Birleşik devletlerinden satın alacağı malzemeyi para ile değil, fakat başka maddeler vermek suretile ödeyecektir. Harp malzemesi mü badelesi hakkındaki programın tam tafsilâtı henüz tesbit edilmiş değildir. Fakat Kanadanm Amerika Birleşik devletlerine faydalı bir tarzda verebileceği bir çok maddeler vardır. Ezcümle alüminyum, kimya maddeleri, küçük vapurlar, tüfek namluları, çinko ve daha başka madenler, bunlar arasındadır.
gı bediidir*
Viyanada Neler Konuşuluyor
(Baçı 1 incide) **
zerine, Roma hükümetinin Dalmaç-ya sahilleri üstünde yirmi sene evvelki taleplerini yenileyeceğinden şüphe edilmemektedir.
Uj Nemzct gazetesi, salâhiyettar İtalyan mahfillerinin noktai nazarını bildirirken muhtelif devletler tarafından yapılan askeri işgaller hududunun, kati hudutları teşkil etmemekle beraber manidar olabileceğini kay-dcylemektcdir.
Macaristana gelince, Almanya ile sıkı iş birliği dolayısile, yeni cenup Macar hudutlarının normal ve diplomatik yolla tesbit edilmesi mümkündür. Bazı hususi haberlere göre, önümüzdeki çarşamba Viyanada top lanacak umumi kongre, bu yeni Macar hudutlarını yalnız resmen teyit etmekle iktifa eyliyecektir.
Diğer taraftan. Neue ZUrcher Zei-tung'un Bükreş muhabirine göre. Ru men mahfilleri. Tunanm «Demir kapılan» nın müstakbel Sırbistandan alınmasının muhtemel olduğunu sanmaktadır. Tunanm bu kısmı, yeni bir slyas! rejime tâbi tutulacaktır.
Ribbentrop - Ciyano Mülakatı
Bern, 21 (A.A.) — Roma siyasî mahfilleri, pek yakında bir Ribbentrop . Ciano görüşmesinin vukua geleceğini tahmin etmektedir.
MİHVER   DEVLETLERİNİN TAYYARE   ZAYİATI
Londra, 21 (A.A.) — Reuter ajansının öğrendiğine göre. mihver devletlerinin tayyare zayiatı İki haftadır ki biribiıi ardından yüzü geçmektedir.
Geçen hafta mihver 113 tayyare kaybetmiştir. Bunlardan 28 i Alman, dır ve İngiltere üzerinde tahrip e-dilmiştir. Diğer 87 si de İtalyan ve Alman tayyareleridir ve orta şarkta tahrip olunmuştur. Geçen 15 gün içinde mihver devletleri bomba ve av tayyaresi olarak ceman 283 tayyare kaybetmişlerdir.
İngiliz hava kuvvetlerinin ne kadar müessir hareket ettiğinin diğer bir delili de Ingllterenin müdafaasında hiçbir İngiliz tayyaresinin kaybedilmemiş olmasıdır.
Kubilay
İhtifali Yapıldı
Menemen, 21 (A.A.) — Dün burada Ayyıldız tepede her yıl olduğu gibi Kubilây ihtifali yapılmıştır. Merasimde İzmir ve Mdttırsa valileri. Parti başkanları ve idare heyetinin azaları, bütün teşekküller, izciler, mektepliler ve on binden fazla bir halk kitlesi bulunmuştur.
Bir çok hatipler söz alarak Kubilây'ın hatırasını anmışlardır. Bunu takiben âbideye çelenkler konmuş ve bir kıta asker tarafından havaya üç el ateş edilmek suretiyle bu aziz şehitlerimiz se-
lâmlanmışjtır.
İspanya
Yeni Kararlar Arifesinde mi?
Madrid, 21 (A.A.) — Reuter: Phnlangc naşiri efkârı Arriba gazetesi, son kabine içtimaını müteakip neşredilen resmî tebliğ hakkındî» mütalâa yürütürken ispanyanın siyasi mühim kararlar almak mecburiyetinde kaldığı diğer bazı zaman-' larda neşredilmiş bulunan resmi tebliğleri de hatırlatmaktadır. Bu gazete, sendlkalist ve milliyetperver İspanyanın gerek harici gerek dahili siyasete müteallik kararlar alacağı zaman daima «ölülerinin sesini ve arzusunu» dinliyerek hareket etmesi lâzım geldiğini kaydetmekte ve şunları ilâve eylemektedir:
Mukadderatımızın bizi bağlamı; bulunduğu harici siyaset hakkında yabancıların ileri süreceği mütalâa* lar nazarı dikkate almmamaJıdır.
Libyada:
Şarkî Afrfkaîdan Getirilen Tayyareler Üstünlüğü Ele Aldı
Habeşistanda
Desiyenin Düşmesi
Yakın
Londra, 21 (A.A.) — Reuter ajansı bildiriyor:
İngiliz kara hareketlerinin e-hemmiyeti azaltılmamakla beraber, Libya vaziyetinin fazla İngiliz tayyarelerinin kullanılmakta olması sayesinde iyileştiği intibaı vardır. Filhakika şarkî Afrikadaki düşman mukavemeti hemen hemen tamamile kırılmış olduğundan bir çok İngiliz tayyaresinin oradan Lib-yaya hareket sahasına getirilerek kullanılması mümkün olmuştur. Almanlar, zayıf düşen hava kuvvetlerimizin karşısında tarakkiler kavdedebilmişler-di. Fakat şimdi orta şark İngiliz hava kuvvetleri kumandanı Longmor*. Şarkî Afrikadan tay yareler avınp Libya cepheeine getirebildiğinden vaziyet detrip-miştir. İngiliz ve Avustralya tayyare kuvvetleri Alman ve italyan hava kuvvetlerine öyle müessir mukabelede bulunmıya başlamışlardır ki, mihverin kara kuvvetleri müdafaaya çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.
Manalı diğer bir hâdise de Al manların pike bombardıman tavvarelerini kullanmaktan vaz geçmişe benzemeleridir, İngiliz avcıları şarkî Afrikadan takviye alır almaz, bu pike tayyarelerinden bir çoğu düşürülmüştür. Almanların Libyadaki sergüzeştlerine bir nihayet verildikten sonra İngiliz hava kuv--vetlerinin Balkanlara takviye göndermesi mümkün olacaktır. Almanlar bunu biliyorlar ve orta şarktaki faaliyetlerini mümkün oldueu kadar uzatmağa ça lışacaklardır. Fakat şarkî Afrikadan ingiliz tayyareleri serbest kaldıkça Almanların orta şarktaki faaliyetlerini uzatma imkânları o nisbette azalacaktır.
Balkanlar harbi hususunda da ayni muhakeme yapılmaktadır. Eğer Balkanlara gönderilmek üzere Afrikadan kâf miktarda tayyare ayrılabilirse. Alman hava kuvvetleri kara kuvvetlerile iş birliği yapmakta daha ziyade müşkülâta uğn-yacaktır. Filhakika Alman kıtaları ancak havalarda adetçe üs tün oldukları içindir ki, ilerliye-bilmişlerdir. Hattâ Almanların böyle adetçe üstünlüklerine rağ men ingiliz tayvarecileri bir tek kavıp vermeksizin bir çok Alman tavyaresini düşürmüşler ve diğer bir çoğunu da ağır hasara uğratmışlardır, övle ki, bu son iki gün içinde ingiliz tayyarecileri on tane Alman ve I-talyan av ve bomba tavvarcai düşürmüşler ve diğer bir çoğunu da ağır hasara uğratmışlar, kendileri ise hiçbir tayyare kay betmemişlerdir.
o      ¦
Dük d'Aoste Reddedilmiş
Nevyork, 21 (A.A.) —Asso. ciated Pressin bildirdiğine göre, Şarki Afrikadaki İtalyan umum; valisi Dük dAoate italyan ve Habeş kuvvetlerinin kayıtsız ve şartsız teslim olmaları hakkında ingilizlerin yaptığı teklifi reddetmiştir. _
5
VATAN
22.4.941
İrlandalıların (Kanlı El) Efsanesi
Bu Efsane Her zamana Ait İstilâ Siyasetlerinin Mânasını Aydınlatır
İngiliz filosof iaıından Spcn-ccr'ın «meşhur sözlerinden birisi de şudur: «İnsanların fiil Ve hareketlerini fikirler hazırlar; fakat yazık 'ki onlara kılavuzluk eden
daima nişlerdir.»
Nerede ve ne zaman biteceği
asla kestirilemjyen bu 'harp, Al-manyanın yer yüzünde eşine en-<der rastlanan    bir hırsla giriştiği istilâ    ve tecavüz harbi,    İngiliz ¦filosofuna bir'kere daha hak verdirmektedir.  Meselâ B.  Hıtlcr'in , (Mücadelem)   kitabındaki   fıKİr-leıile yaptığı işleri yanyana korsanız,    aralarında    dağlar kadar farklar bulursunuz. O sarka, Ural ,ve Kal'ıtas dağlarına doğru yayılmayı düşünmüştü; halbuki garp •ve cenup istikametlerinde serpilip Okyanuslarla karşılaştı.
Sovyet Rusya da öyle değil mi? Dönüp dolaşıp Çarlık Rusya, sının siyaseUne yapıştı; fakat Av. | *upada istilâcı Almanya ile kom->u olmaması lâz.m gelııken, komşu olmak için elinden geleni yap. bu Her ifte böyledir: Çok hatâ işlemiş olanlar sonunda karşı kar. fiya kalırlar vc hesaplaşırlar.
İrlandalıların bir kanlı el efsanesi vardır; Alman hırs ve istilâ-smı düşünürken bu efsaneyi hatır. Iamamak mümkün değil...
İrlanda adasında bir Derg gölü vaıdır. Ikı kral bu göl bölgesini paylaşmakta uyuyamamışlar; mü. nakaşa ettikleri sırada göl orta-aında yanı su üstünde bulunuyor-larmış. Nihayet şöyle bir karar Verilmiş: Sahile hangisi önce varırsa göl «bölgesi onun olacak. İki kral razı olmuş, ve aralarında çe. tin bir yarış basl&rruş. Fakat az soma birisi ilerilemiş ve sahile yaklaşmış. Geride ıkalan kral kaybedeceğini anlayınca, derhal kılı-
¦ DLMACA
İS   t o  "
Soldan Sağa: 1 — Tiyatro eseri. Parlayıcı bir madde, 2 — Sinirlilik -Su. 3 — Az pişmiş yumurta, 4 — A-nıt - Ceylân. 5 — Su - Horozun süsü, 6 — Bir rengin tersi - Büyük Britanya memleketlerinden birinin tersi . Kanunun tersi, 7 — Nebat ipliği - Demir yol, 8 — Hamam - Bir böcek - Bir nota. 9 — Bin kilo - Bir nota, 10 — Zamlı, 11 — Fiyaka -Kısa zaman - Bir nehir.
Yakardan a*afcıya. ı — Korkuluk, 2 — Bir peygamber - Sebep, 3 — Portakalı meşhur bir yer - Kasık sakatlığı, 4 — Dag kırlangıcı, 5 — Şimali Afrikada adı çok geçen bir yer, 6 — Bergüzar - Bir nota, 7 — Nokta - Bir hayvan, 8 — Bir hayvan - Şikar. 9 — Çok tehlikeli bir hastalık . Genişlik, 10 — Ümit et -Yamalı. 11 — Nalın - Vilâyet
DÜNKÜ   BULMACANIN   IIALLt
Soldan sağa: 1 — Muharebe - At, 2 — Aferin - La, 3 — Cam - Fincan, 4 — Akşam - Se . İt, 5 — îlik - Mama, 6 — îmralı - Ek. 7 — Enayi, 8 — Ta - Nankör. 9 — Al - Kof - O-rak, 10 — Nane. 11 — Yakut - Arsa. .
Yukardan aşağıya: 1 — Macaristan, 2 — Ufak - Alay, 3 — Hemşire - Na, 4 — Ar - Alan - Kek, 5 — (Ta) Ri (Fe). Milano, 6 — Enf -Kıyafet, 7 — îs . İn, 8 — Esneme -Kola, 9 — Aktör, 10 — Alâim -Raks, 11 — Tantana.
Küçük Haberler:
* Avukatlık kanununda yapılma-Bina lüzum görülen tadilât hakkında tetkikler yapılmakta olduğu An-karadan gelen haberlerden anlaşılmıştır. Bu tadilât ile kanunun yeni icaplara daha uygun bir hale getirileceği söylenmektedir.
* 19 Mayıs şenliği için Fener stadında dünden itibaren provalara başlanılmıştır.
4c Talim için silâh altına alınan yardımcı öğretmenlerden hariçte vazifesi olanlara da askerlik esnasında muallimlik maaşlarının verümesi karar altına alınmıştır.
* Mısır çar.şısındaki kökçü ve baharatçı dükkânlarının toplu bir halde nakilleri için şehirde münasip bir yer aranılmaktadır. Böyle bir yer bulunamadığı takdirde çarşıda bırakılacaklardır.
* Kabataştaki araba vapuru Jskc-
cını çekerek elini bileğinden kesip koparmış ve öteki kralın sah»-le yanaşmasından önce bütün kuv vetile toprağa doğru (ırlatmış. Kralın kanlı eli sahile düşmüş..
Bu bir efsanedir; fakat içinde büyük bir hakikat vardır. Bazı nevi insanların ihtirasında nerelere kadar varabileceklerinin canlı şekilde bir ifadesidir. Zavallı kral. kendi tkılıcile kestiği ölü bir el paıçasile bir toprak paıcaMiu kazanacağını ve daha geniş biı ülkenin kralı olarak yaşryacğını zannetmiş. Tarihte böyle bir ruhla hâkimiyet 'kurmak hevesine düşmüş adamlar çoktur. Saymıya kalkarsak. Vatan gazetesinin altı sayfasını doldurur da geçer bile...
Almanya, yeni yeni topraklar kazanmak hırsına mağlûp oldukça; elini kesip sahile atan irlanda, h kral gibi hareket ediyor. Afrika meselesinde çölleri aşıp Mısır hu-duduna sokulması, Afrikaya kesilmiş bir el atmak gibi bir şeydir.
Bazı (milletler, bu eski İrlanda efsanesinin mânasını hâlâ anlamadılar; fakat anlamaları uzun sür-miyecektır. Ve anladıkları zaman da dünyanın karşısında mahcup ve menfur bir mevkide kalacaklardır.
Alroanyanın temsil ettiği kesik el ihtirasları. İrlandalıların kanlı el efsanesine benziyor. Bir fark varsa o da şudur:
Ikı İrlanda kralı, sahibi olmi-yan bir göl bölgesi için kavgaya tutuşmuşlar; Almanya ise sahip-; leri olan topraklara elini kesip atıyor; Almanya sahipleri tanımıyor veya bunları ancak kendi ya. rı 'kölesi diye tanımağa razı oluyor. Fakat vaadlerle tutulan köleler daha tehlikelidir. Sezar ı kölesi Brotüs öldürdü...
Halkevlerinde:
ÇOCUK BAYRAMI
Eminönü Halkevinden:
23 Nisan Milli hâkimiyet bayramı ile Çocuk haftası münasebetile c-vimiz salonunda yapılacak toplantılar aşağıdaki program veçhile kutlanacakta-. Numaralı giriş kartlarının ev bürosundan alınması rica olunur.
PROGRAM:
1 — istiklâl marşı (Çocuk Esirgeme kurumu Eminönü karası Çocuk koro heyeti tarafından).
2 — Musahabe (23 Nisan); (Halkevi kütüphane ve yaym şubesi reisi Hikmet Turhan Dağlıoğlu tarafından).
3 — Sinema: Çocuk filmleri.
4 — Konser (Çocuk Esirgeme kurumu Eminönü kazası çocuk koro heyeti tarafından).
5 — Hediyelerin dağıtılması: (Halkevi Sosyal Yardrm şubesi komite heyetî tarafından).
24 Nisan 941 perşembe günü saat 15 te umum çocuklara:
1 — istiklâl marşı (Çocuk Esirgeme kurumu Eminönü kazası çocuk koro heyeti tarafından).
2 — Konser (Çocuk Esirgeme kurumu Eminönü kazası Çocuk koro heyeti tarafından).
3 — Sinema: Çocuk filmleri.
25 Nisan 941 cuma günü saat 15 te umum çocuklara:
Karagöz: Karagözcü İrfan tarafından.
27 Nisan 941 pazar günü saat 15 te umum çocuklara:
Kukla: Kuklacı irfan tarafından.
?
Sarıyer Halkevinden:
23 Nisan 941 çarşamba günü Hâkimiyeti Milliye Bayramı münasebetile Evimiz salonunda saat 20.30 da bir tören yapılacaktır. Törende (Kızıl çağlayan) piyesi temsil edilecektir. Herkes gelebilir.
?
FEVKALÂDE MÜSAMERE
Beşiktaş Çocuk Esirgeme kurumu menfaatine 26.4.941 tarihine müsadif cumartesi günü akşamı saat 21 de Beyoğlunda Fransız tiyatrosunda yapılacak müsamerede Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Hazım. Vasfi, Be-dia, Mahmut ve arkadaşları tarafından verilecek fevkalâde bir komedi ile halkevi tarafından Baykuş ve Gönül macerası namile bir piyes vo komedi verilerek şen bir gece geçirileceği ve arzu edenlerin her gün 6aat on sekizden yirmi bire kadar gişeden biletlerini alabileceği ilân olunur.
leşinin yakında tamirine başlanacak, tır. Bilâhare Sirkecideki iskele yap-tırılacaktır. '
* Sümerbankın muhtelif servislerinde münhal bulunan memuriyetler sabaka imtihanı açılmasr kararlaştı-için lise mezunları arasında bir mü-rılmıştır. Talipler nisanın yirmi sekizinci gününe kadar banka umum müdürlüğüne müracaat edebilecekler dır.
Adliyede :
Mezar Parmaklıklarını Çalan Biri Tevkif Edildi
Rumclihisarında oturanlar bir muddettenberi mezarlıktaki paı-maklıkların eksildiğini görmüşlerdir ve bunların çalındığına kanaat getiren Hisarlılar nihayet zabıtaya müracaatla bunun önlen-mcsını istemişlerdir.
Zabıta da bu hususta bazı tcd. birler almıştır vc her gece mezarlığa bir nöbetçi konulmağa başlanmıştır. Nihayet evvelki gece nöbet beklıyen adam sabaha karşı bir gölgenin mezarlığa girdiğini ve parlaklıklardan birini sök. vüğünu görmüş ve cürmü meşhut yapmak için sesini çıkarmamıştır.
Bu gölge işini bitirdikten sonra söktüğü parmaklığı sırtlamış vc geldiği sjibı sessizce mezarlıktan çıkmıştır. Fakat işte o sırada nöbetçi bu gece kuşunun yanına sokularak kendisini yakalamıştır.
kaı a kola götürülen suçlunun namdar serserilerden Yusuf olduğu anlaşılmıştır. Dün Sarıyer sulh ceza mahkemesinde yapılan duruşması neticesinde mezar par-makl.ğı hırsızı Yusuf tevkif cdil-miştir.
BORSA
21 NİSAN 911
Dağda, Denizde, Her Terde
İhtikâr Mahkûmları
İhtikâr suçları son günlerde azaBtnif olmasına rağmen mahkemeye verilmiş olan muhtekirlerin duruşmaları devam etmektedir.
Dün de ikinci asliye ceza mahkemesinde telâ ve pantalonluk astar satan Mıkael adında bir tüccarın duıuşmasına bakılmıştır.
Mikael bundan bir müddet evvel kendisine müşteri sıfatile gelerek telâ satın almak ıstiyen Fethiye yok demiştir. Fethi ısrar edip «sen falana geçen gün vermişsin, bana da yer» diyince o (yok dedik al.) diye reddetmiştir. Bunun üzerine Fethi polise müracaat etmiş ve polis memuru İbrahim ile birlikte tekrar dükkâna gelince, Mikael tezgâhın altından parça parça telâları çıkarmıştır. Bunun üzerine tutulan zabıt varakası ile Mikael mahkemeye sevkedilmiştir.
Dün yapılan duruşmasında Mikael:
— Fethi benden metre ile istedi, bende parça vardı, yok dedim, demiş ise de, mahkeme 25 lira ağır para cezasına, 7 gün dükkânının kapanmasına ve karar hulâsasının gazete ile neşredilmesine, karar vermiştir.
?
Dün yine asliye ikinci ceza mahkemesinde, Marpuççularda makara ticareti yapan Dimitri Derbendlıoğlu adında bir tüccarın makara saklamasından dolayı M. K. K. nuna muhalif hareket ettiğinden muhakemesine başlanmıştır.
Dimitri dükkânına müşteri sıfatile gelmiş olan fiyat murakabe bürosu memuruna kendisinde makara olmadığını söylemiş ise de memurun araştırma yapması üzerine 48 düzüne makara meydana çıkarılmıştır.
Dün fiyat murakabe bürosu memuru ve polis dinlenmiş ve zabıt varakası okunduktan sonra suçlunun gösterdiği müdafaa şahitleri de dinlenmiştir. Mahkeone karar vermek üzere diğer bir güne bırakılmıştır.
-o-
Sahte Muhacir Bonosu Davası
Dün, ikinci ağır ceza mahkemesinde bundan bir müddet evvel sahte muhacir bonosu basıp bunları satmaktan suçlu olan Nihat Örkoyuncu ve arkadaşlarının muhakemesine devam edilmiştir.
Nihat özikoyuncu ve arkadaşları halen mevkuf bulunan on iki kişilik bir kitle teşkil etmekte ve aralarında iki kadın da bulunmaktadır.
Dünkü celsede bilhassa suçlu Nihat:
— Ben sahte olduğunu bilmiyordum. Hattâ bonoları Maliye Vekâletine bile satmak istedim, o zaman bu meydana çıktı, demiştir.
Mahkeme duruşma neticesinde
suçluların bu defa da vaki tahliye taleplerini reddetmiş ve yeniden bazı şahitlerin dinlenmesine karar vermiştir.
Kızları istemiş, Vermeyince..
Bundan bir müddet evvel Pan-galtıda Sırrı  adında  bn   sabıkalı Şabuh ve Nişanuhı adında iki kişinin evine musallat olarak kızlarını istemiştir. Fakat karı koca kendisine red cevabı verince Sır-j rı muğber olarak her gece bu aile-I yi rahatsız etmeğe, ve kapı zil-ı lerıni çalmağa ve tehdit etmıye başlamıştır.
Neticede karı koca 'kendilerini rahatsız eden bu adamı karakola şikâyet etmişler ve mahkemelik olmuşlardır.
Dün yapılan duruşmada şikâyetçi karı koca muhakeme esnasında şehadette bulunduktan son. ra Sırrıdan korktuklarını ve kendilerine her rastladığı yerde mu-! sallat olduğunu söylemişler ve tevkifini istemişlerdir.
Müddeiumumi. Sırrının kendi, sine ihtar edilmesini ve bu tehdit-de devam ederse tevkif edileceğinin kendisine bildirilmesini iste. mistir. Mahkeme reisi bu ihtarda bulunduğu bir sırada Sırrı elini cebine soktuğundan mahkeme reisi tarafından tekdir de edilmiştir.
Muhakeme sonunda hâkim adli ye polisinin şahitleri kapıya kadar götürmesine ve Sırrının musallat olmasına mâni olmasına ve diğer şahit Şinoriğin celbine karar vermiştir.
--o--
Hasan Baba Müşahade Altında
Ew#lki gün Bakırköyünde karısını kaz» neticesinde başına vurduğu kazma ile öldürdüğünü yazdığımız Hasan baba dün görülen lüzum üzerine adliye doktoru tarafından muayene edilmiştir.
Muavene neticesinde 60 yaşındaki suçlunun müşahede altına alınlmasına dair rapor verilmiştir. Adliye doktoru Hikmet Nomer I Hasanın 45 yaşındaki karısı özi-lenin resedinî muayene ettikten sonra defnine ruhsat vermiştir.
Kadının başında iki darbe yarası bulunması hâdisenin kaza de-ğil de cinayet olduğuna delil sayılmaktadır.
Di£er taraftan Hasanın bir ay-
danberi sinirleri bozuk olduğundan tedavi edilmekte olduğu araştırma neticesinde bulunan ra. porlacdan anlaşılmıştır.
Hasanın, biri on yaşında diğeri I 7 yaşında iki çocuğu vardır. Ve bunlardan büyüğü vaka esna. sında fabrikada çalışmakta, diğeri de evde ha9ta yatmakta ııruş. Vakanın hiçbir şahidi yoktur. Hasan ilk ifadesinde k<rza olduğunu söylemiş ise de dün konuşmakta büyük bir müşkülâta maruz kaldığı görülmüştür.
Hâdise hakkında tahkikata de. vam edilmektedir.
Sterlin 20,25
Dolar 18220
İsviçre Frc. 30,70
Drahmi 0,9000
Peçeta 12.84 !>0
Dinar $1680
Yen 30.9100
İsvı-ç Kronu 30,5250
Esftıaui ve Tahvilat
1918 Türk borcu I 1918 istikrazı dahilî lr")38 İkramiyclt 1933 Ikramiyeli Ergani 1084 Sivas . Erzurum
1      K
18 60 21 75 20 00
19 00 19 10
1032 Hazine Tahvilleri 1931       > >
.35
Sıvasta Pasif Korunma Kursları
Sivas, (Hususî) -»Vilâyet merkezinde halka pasif korunma usullerini o/ etmek üzere kurslar açılmış ve bttyOk Ur alâka İle karşılanmıştır. Ev kursların açılmasında, disiplinli tarzda çalışmasında vilâyet seferberlik memuru Salih Ünlü büyük bir varlık göstermektedir. Şimdiye .ar 1013 kişiye bu hususta amelî v? nazarî bir çok malûmat vcrilmiş-
tL'- ^»
¦ Gün aşırı çıkmak üzere «Sivas Postası» adı ile bir gazete intişara başlamış vc muhitte iyi bir tesir u-ycı dırmıştır.
* Ulaş nahiyesine 26 hane göç
j cn İskân edilmiştir. Bunların bir a., evvel müstahsil bir hale getirilmesi i<;> maliye, tapu, iskan, hususî mutu; ebe memurlarından mürekkep b«r heyet çalışmaktadır. Göçmenler» ihtiyaçları nisbetindc arazi do verilmiştir. £   7 w
> Şar kışlanın Kazanlık köyünden Musa oğlu on beş yaşlarında Hakkı Şı hin. Kurtderesi mevkiinde taş sökmekte iken üzerine büyük bir kaya düşmüş, feci bir şekilde ölmüştür.
* Ziraat Vekaleti tarafından gön-d. rilen 135 ton tohumluk buğday Kangal kazasındaki çiftçilere tevzi ccilm iştir.
* İktisat Vekâletinden evvelkilere llâ\cten 50 dokuma tezgâhı daha gön dcrilmiştlr. Bunlar da kaza vc köyler   dağıtılacaktır.
Ege Bölgesinde Ziraî Faaliyet
izmir, (Hususî) — Seylâptan zarar gören Ege mmtakasıha Ziraat Vekâleti tarafından gönderilen traktörler, günde 60050 dekarlık araziyi
kolayca sürmekte ve çiftçiler beher gün için 25 - 30 kuruş gibi çok az bir ücret ödemektedirler. Hükümetimizin müstahsilleri himaye için aldığı bu çok faydalı ve hayırlı ted-
bir bütün halk tarafından şükranla karşılanmıştır. Bu traktörler şimdi Menemen havatisindedir. Bir kaç gün sonra Tire ve ödemiş kazalarına gönderilecek ve oralardaki arazi de sürülecektir.
Sahibi ve Neşriyat Müdür»   Ahmet Emin YALMAN - Basıldığı yer VATAN MATBAASI
61
> > /    15 50
> > 2d Ü
1038      >         > 52 00
Anadolu  Demiryolu Tahvili 10 00
Demiryolu Mümessil Senet 30 00 T. C. Merkez Bankası           109 00
Osmanlı Bankası 26 00
T. İş Bankası (Nama muhar.) 9 05
A^lan - EsUlhisar Çimento Ş. 7 30
»          »      MUcssis Hissesi 9 25
Şirketi Hayriye 26 00
Türk Altını (Reşat) 2" 30
Türk Altını (Hamit) 26 40
Türk Altını küçük (Hamit) 26 30
Türk Aitını küçük (Aziz) 25 35
r -\
VATAN  Oazetaıi
tUAN FİYATLARI       Kuruş
Aç Kalmaz, işinden olmazsın
f/avıfk vo et suyu ile mamul bir adet
ÇAPAMARKA
Hububat komprimesilc 24 saatlik kalorinizi temin edersiniz.
Büyük bakkaliye mağazalarında vardır.
Abone Lere ti
Türkiye dahilinde;
Senelik      6 aylık      3 aylık     Aylık
1400        750 400      150 Kş.
Hariç memleketlere:
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji,  Kırıklık  ve  Bütün   Ağrılarınızı  Derhal Keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ. HER   YERDE   PULLU   KUTULARI   ISRARLA   İSTEYİNİZ.
Senelik      6 aylık      3 aylık      Aylık
2700
1 H0
300 Km.   yoktur
Kadıköy Vakıflar DirektörlükJ İlânları
İstanbul Üçüncü icra Memurlusundan: 811/585
Bir alacağın temini için hacız e-dilip paraya çevrilmesine karar verilen çorap, fanila vc sair tuhafiye eşyası Marpuççularda Çarşılı han 24 numaralı mağaza önünde 29.4.941 sa. lı günü saat 15 te birinci açık arttırma suretile satılacaktır, işbu gün kıymeti muhamminenin yüzde 75 nl bulmadığı takdirde 2 mayıs 941 cuma günü ayni saatte ayni mahalde ikinci açık arttırma ile satılacağı i-lân olunur.
D0KT03
0BH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenahaneoma* her gün hastalan kabul edar.
~       TaL MİSİ
DOKTOR-KİMYAGER
CEVAD TAHSİN
İDRAK - KAN - KAZURAT veeaireniû tahlillerini yapar. Divan volu ortasmda Tel. 23334
1 — Üsküdarda Altunizade mahallesinin Koşu yolu caddesinde eski 46 yeni 58, 60, 62 kapı sayılı ve bermucibi 6enet 41355 metro murabba arazi içinde mebzul çam ve ayrıca kestane ve saire ağaçları muhtevi ve Küçük Çamlıca caddesi ile Koşu yolu caddelerine geniş cepheleri bulunan mülkiyeti satılmak üzere *7300> lira muhammen bedelle ve kapalı zarf usulile müzayedeye çıkarılmıştır, ihalesi 25.4.941 cuma günü saat 15 te Kadıköy Vakıflar MUdUrlügllnde icra kılınacaktır.
2 — Arttırmaya girmek istiyenler <548> lira muvakkat teminat akçesini Kadıköy Vakıflar Müdürlüğü veznesine teslinv etmelidirler.
3 — Teklif mektupları birinci maddede yazılı saatin bir saat evveline kadar arttırma komisyonuna verilmiş olacaktır.
4 — Posta ile gönderilen mektupların da ayni saate kadar komisyona gelmiş olması şart olup gecikmeden Vakıflar idaresi mesul olmıyacaktır.
5 — Dış zarfların kanunun tarifi veçhile kapatılmış olması 14-zrmdır. (2681)
Devlet Demiryolları ilânları
Muhammen bedeli (8197) lira olan 21 kalem muhtelif ebatta am-buvatmanlı dökme boru ve teferruatı flançlı dökme boru ve çelik çekme fren hava sevk borusu ve teferruatından mürekkep malzeme (8.5.941) perşembe günü saat (11) on birde Haydarpaşada gar binası dahilindeki komisyon tarafından taahhüdünü ifa edemiyen müteahhıd nam vc hesabına pazarlık usulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek istiyenlerin (1229) lira (55) kuruşluk kati teminat vc kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte pazarlık günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (3152)
»ABESİNİ BİLİM 1$ BANKASINDA
İKRAMİYEÜ   JİESAP    AÇAR
T. IŞ BANKASI ^
Küçük Tasamrf Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER; 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 tkinclUsrln
tarihlerinde yapılır,
1941 ikramiyeleri
1 adet 2000 liralık = 2000— L.
>     =3000.— > >
>
>
> >
ııı
cin
İstanbul Defterdarlığından:
Açık olan ücretli vazifeler için lise ve orta mektep mezunu olanlar arasmda «tahsile devam edenlerle İS yaşını ikmal etmemiş olanlar kabul edilmezler> 28.4.941 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 te
istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf dershanesinde müsabaka imtihanı yapılacaktır.
İmtihana girmek istiyenler. aşağıda yazılı vesikaları hamilen bir istida Ue 25.4.911 cuma günü saat 17 ye kadar Defterdarlık Sicil kalemine bizzat müracaat ederek fotoğraflı kabul kartı almaları ilân olunur. (2873)
1 _ Tahsil vesikası,
2 — Nüfus tezkeresi,
3 _ Hüsnü hal kâğıdı
4 — Sıhhat raporu,
«Bu iki vesika imtihanı kazananlardan bilâhare alınacaktır.»
5 — 4,5 X 6 etoadmda ıkı fotoğraf.