PAZAR
23
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CACALOOLU   No.
TELEFON: 24136 TELCRA7: VATAN İst.
BAŞ MUHAK H İRİ
AHMET EMtN TALİ
^
A
fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETES
Yıl: I — Sayı Î84
Bismark'a Cevap Yazan: Nîzameddîn Nazil
3 üncü Sayfamzıda
Kambur Üstüne Kambur
kalyadan sonra Japonya-nın da aman dileyeceği zaman uzak sayılamaz.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
5^y!c tir hâdise sahnesi ki dünyanın hiç bir terafı bundan hariç kalmıyor... Yalnız ağırlık merkezleri günden güne değişiyor. Cihanın dikkati 'bir gün şimalî Afrika, bir gün Balkanlar, bir gün İngiltere, bir gün Amerika, bir gün Uzak Şark üzerin* toplanıyor. Fakat her şey in. sana pe»k çabuk hatırlatıyor ki dünyada bir tek dögüş var. Mahallî hâdiseler, bunun yer yer canlanan safhalarından başka bir
şey d«grl...
Son günlerde Uzak Şarktan ve Japonyadan çdk çok bahsolundu. Bir gün Japonyamn donanmasını bir araya topladığını, fırka fırka asker hazırladığını, Singapuru, Avustralyayı, Felemenk Hindis-tanını tehdit ettiğini, Amerikaya meydan okuduğunu duyduk. Ertesi gün Japonyamn, açıktan açığa sulh tavassutu yapmamakla beraber, bir vesile düşürerek sulh bahsini ortaya attığı haber alındı.
Japon tehdidi, mihver hesabına fena bir manevra değildir. Britanya imparatorluğunun bir kısım kuvvetlerini mahallinde bağlar, italyanların gözlerini yrl-dıran o yaman, gözü pek Avustralyalıları kemdi topraklarını korumak kaygusuna düşürür. İşin içinde Almerika ayanını korkutarak yardım lâyihasını baltalamak maksadı da vardır.
Fakat ilk tesir geçtikten sonra Japon tehdidinin kuru stkı bir şey olduğunun göze çarpmamasına ihtimal yoktur. Bir defa Amerika hakkındaki hesap yanlıştır. Nitekim tehdit AmerJkayı yıldırmadı. Alksine olarak kızdırdı, ayaklandırdı ve harp ihtimalinin her-t;:c tabiî £Örünm^*nc hizmet etti. Demek ki bu manevra mihverin işine yarıyacak yerde İngiliz davasına hizımet etmiş oldu.
Japonyamn Uzak Şarktaki tecavüz tehdidini yerme getirmesine gelince, bundan pek de ürk-meğe sebep olmadığını herkes bilir. Japonyamn içi bir barut fıçısına benzer. Büyük servet birkaç mahdut eldedir. Halkın büyük kısmı hem açtır, hem de okumuştur ve hoşnutsuzluğunu ifade etmeğe de alışmıştır. Sınıf kavgasını körüklemeği iş edinecek yarı münevverler çoktur.
Japonya, memleketini kasıp kavuran mali, iktisadî ve içtimaî buhranlara çare diye evvelâ Mançukoya tecavüz ederek dünyaya ilk kundağı soktu. Burada derdine deva bulamayınca Mon-golyaya el uzattı. Bu da işleri düzekemeytnce bütün Çine hâkim olmak istedi. Çine şöyle bir gezinti ile Çinlileri yıldıracağını ve bütün Asyanın efendisi olabileceğini sandı.
Çinliler uyandılar ve kalkın-dılar. Çin ejderinin hiç beklemedikleri bu mukavemeti karşısında Japonlar senelerden beri bocalayıp duruyorlar. Cinde bazı demiryollarını ve nehir boylarını rşgal etmekten daha ileri gideme. diler. Bütün cephe hatları arkasında millî Çin hükümetinin nüfuzu hâlâ hâkimdir.
Haniya bir kambur hikâyesi vardır: Bir kambur adam, kambu. rundan kurtulmak ümidile cin uğrağı bir hamama gitmiş, orada cinleri kızdırmış, eski kamburu üzerine yeni yeni kamburlar katmışlar.
Japonya da dahilî dertlerine fütuhat ve zorbalık yolunda çare ararken kamburfarı çoğalmış, kımıldanacak hali kalmamıştır. İlk tehdidi karsısında    İngiltere    ile
Amerikanın el ele verip hareke-(Devamı: Sa. A, Sü. t de) * *
Ikevlerinin u ncu Yıldönûm ü
Başvekilimiz Bugün Saat On Beşte Mühim Bir Nutuk İrad Edecekler
Halkevlerinin dokuzuncu yıldönümü bugün büyük merasimle kutlana-cak ve tören, «aat on beşte Ankara Halkevinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekili Başvekilimiz Doktor Refik Saydamın bir nutku ile açılacaktır.
Başvekilimizin nutkunu Cumhuriyet Halk Partisi idare heyeti azasından Nafi Atuf Kansunun bir hitabesi takıp edecektir.
Konuşmalardan sonra Behçet Ke-frai Çağlar tarafından yazılıp Ahmet Adnarun bestelediği ^Karanlıktan Işığa> adlı fantezi temsil edilecektir.
Ayrıca halk türküleri çalınıp söylenecek ve halk dansları yapılacaktır.
Ses ve tel birliği korosu armonize halk havalarını   terennüm   edecek, (Devamı: Sa. 5, SU. 1 de) X
Halkevlerinin noKinnmn yiUtnnmnft uutok irat edecek olan sayın Başvekilimiz
ffle bnjrün maman M» Doktor   ReHk   Saydam
A. Eden'in bu seferki seyahatinde ismi gecen Trablus garbın <J\»nnaaJr| oaAçeıer
Tehlikeli Mmtakalar
İngiltere Hükümeti Akdenizde Gemilerin
Dolaşamıyacağı Yerleri Bildiriyor
Londra, 22 (A.A.) — İngiliz Bahriye Nezareti tebliğ ediyor;
İtalyan hükümeti, Akdenizin büyük bir kısmmın seyrlsefain için teh lıkeli olduğunu geçenlerde ilan etmli? tir. \
İngiltere hükümeti de Akdenizde aşağıdaki mmtakanm seyrisefaine tehlikeli olduğunu bildirir. Bu mın-taka aşağıdaki noktaları birleştiren hatların içinde kalan sulardır:
(Devamı: Sa. 5, Sü. 5 te) +
B. Eden
Trablusgarpta
Bazı Mıntakaları Ziyaret Edecek
Yunan Matbuatı
Türk - Yunan
Tesanüdünü Hararetle Kaydediyorlar
Kahiıe, 22 (A.A.) — Evvelki gün Kahireye gelen Hariciye Nazırı B. Eden dün bütün gün askerî meseleler hakkında konuşmalarda bulurrmu?, hür Fransız kuvvetlerinin Yakın Şark kuman.
danı General Catroux ile de gö-(Devamı: Sa. 8, SU. 1 de) —
Balkanlarda Vaziyet
Londra, Almanların Bulgaristana Hulul Hareketine Başladıklarında Israr Ediyor
Londra, 22 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Balkanlarda Alman tehdidi karşısında İngilizlerin ne düşündükleri kat'iyyen gizli tutuluyor. Siyasi mahfiller İngilizlerin, o-yunlarını iyi gizlediklerini söylüyorlar. Salahiyetli İngiliz makamlarının Balkanlarda Alman hazırlıkları hakkındaki sözleri kasden
müphemdir.
(Devamı Sa. 5, SU. 4 do) ^
um
Mahlut Yağlara Yağı Karıştırılıyormuş
İstanbul Belediyesi kooperatifinin mahlut yağlan hakkında yaptığımız tahkikat bizi hergün yeni bir sürpriz karşısında bırakıyor. Dün de şu malûmatı aldık:
Belediye Kooperatifinin adını kiralamış olan yağcıların yağlarına karıştırdığı formüllerinde Oleo Stearin adını verdikleri İç yağı halis iç yağı değildir. Oleo'su, yani iç yağının
esası alındıktan sonra geri kalan Stearindir ki, mum imalinde ve sanayide kullanılan mum yağından i-barettir.
Bu maddeyi    mahlut   yağcıların.
z
l»alııll>ocl Dr. B. Laml Toku/lu
I Haliç fenerinde Türk Margarin fab-
İ rikasından satın aldıklarını fabrika
j aahlbi İbrahim Bchlul îşmen aöylc-
I mis ve son zamanlarda Uç partide
i Kooperatif yag isletmesine 4000 ki-
I lo sattığını da ilave etmiştir.
«BU   YAG,   ZONGULDAK İŞÇİLERİNE   YEDİRİLEMEZ!»
I Ereğli kömür işletmesi amelesi i-j çln alınacak yağlara İki müessese, | numune göndermiş, bu müesseseler* g den birisi Belediye Memurlar Kooperatifi, hiç şüphesiz kl kooperatif bu yağı itina ile hazırlamıştır. (Devamı: Sa. 5, SU. 1 de)  *
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine €>öre Günün En
Mühim Hâdiseleri
Bugün Halkevlerinin doku/uncu yıldönümüdür. Başvekil bir nutuk İrat edecektir.
Sabık ispanya Kralı On Üçüncü Alfoıı* olılli. Fakat İsviçre A-jariM bu haberi tok/j|> ediyor
Süveyş kanalının batan iki vapurla tıkandığı haber veriliyor. (Bu haberi, teeyyüt edlnclye kadar ihtiyatla telâkki lâzımdır.)
Amerika, Büyük Okyanus fUosanu gonıl ve tayyarelerle takviye ediyor.
İspanyadaki son yangınlar üzerine* yardım vesllcolle teknisyenlerden mürekkep bflf Alman müfreceti İspanyaya girmiştir.)
Bir Hafta içinde Bütün Taksilerin
İşlemesi Muhtemel
Benzin sarfiyatını azaltmak gayc-slle taksilerin tok ve çift olarak çalıştırılmadı ve hususi otomobillerin de kaldırılması hakkındaki tahdit karan vesaiti nakliye buhranını bir kat daha arttırmış ve bu buhran bılha-ssa İstanbul vilayetini tetkik ve teşebbüslere girişmek mecburiyetinde brrakmıştı. Vilâyet yaptığı tet kiklerde otomobillerin tek ve çift o-larak çaJışünlmaamın benzin ta-I aarrufunda hiçbir fayda temin etme-
diği neticesine varmış ve bu husustaki mütalâasını An karaya büdlr-mlştl.
İstanbul vilâyetinin bu mütalâası Ankarada da esaslı bir şekilde tetkik mevzuu olmuş ve hakikaten bu kararın benzin tasarrufunda müsbet bir netice vermediği anlaşılmıştır.
Dün yaptığımız tahkikatta bir hafta zarfrnda tek ve çift taksilerin işlemesine müsaade edileceği kanaatinin kuvvetli olduğu anlaşılmıştır.
Amerika
Uzak Şark Filosunu Takviye Ediyor
Bir Filoda Malaya'ya
Gönderiliyor
Gerginlik Havası Devam Etmektedir
Londra, 22 (A.A.) — Daily Tde^raph gazetesinin Vaşington muhabiri şöyle yazıyor:
«Amerika, dün Uzak Şark müdafaalarını takviye siyasetine devam etmiştir. Japonyamn bura_ larda başlıca iptidaî maddelerini tehlikeye koyması ihtimali vardır.
Georgc Marschal'l, Büyük Okyanus filosunun derhal bir miktar son model bombardıman ve av tayyarelerile takviye edileceğini söylemiştir.
Diğer cihetten Manille'den a-lınan bir habere göre buraya 500 askerden mürekkep bir Amerikan müfrezesi germiştir. Bu kıt a-nın bir takviye kıtası mı olduğu veya sadece başka bir kıt anın yerine mi ikame edildiği resmî A-merikan mahfillerinde söylenme-
mektedir.
Singapur'a takviye kıtaları gön derilmesile yapılan ingiliz askerî nümayişi Amerikanın Japonların Uzak Şarktaki emellerine karşı son derecede kal'î bir tarzı hareket ittihaz etmek hususundaki azmini kuvvetlendirmiştir.
AMERİKA  AYANINDA GİZLİ BİR CELSE
Vaşington, 22 (A.A)—Tass: Amerikan  gazetelerinin  yazdığına göre, Ayan ordu encümeninin (Devamı: Sa. 5, Sü. 3 tc) —
Birleşik Amerikanın YVeat Virglnfk dritnota
Sabık İspanya Kral.
AKfons
Fransaya Göre Oldü Isviçreye Göre Sağ!
¦Londra. 22 (A.A.) — Lyon radyosu Romadan aldığı bir habere göre, sabik İspanya Kralı 13 üncü Alfone ölmüştür.
Bern. 22 (A.A.) — İsviçre telgraf ajansının Roma muhabiri sabık İspanya Kra'lı AJfona un öl. düğü haberini tekzip etmektedir.
[Vatan: Geçenlerde Anadolu ajansının bir telgrafı sabık Kral Alfons'un saltanat haklarını oğlu Don Juan'a devir suretıle tahttan feragat ettiğini bildirmişti-]
Almanlar ispanyaya
Girmişler
«Dün alınan haberlere göre, İspanyadaki son yangın ve kasırga felâketzedelerine yardım maksadile İspanyaya beş Alman askerî müfrezesi girmiştir. Mev cııdu malûm olmıyan bu müfrezeler teknisyenlerden mürekkep
ve motorludur...»
—Radyo Gazetesi —
26 Şubattan İtibaren Vatan Sütunlarında
Günün
¦ ¦ kl
Ostad ve Edip Reşat Nuri Güntelcin'in her gün Vatan'da ,.Günün Sesi" başlığı altında bir güzel yazısını bulacaksınız.
TrabSusgarp Hatıralarım..,
Yazan: *Nuri Paşa
En hayali romanları geride bırakan bu hakikî hikâye çarşamba günü başlayacaktır. Hele günün mühim bir hâdise   sahnesi
olan Trablusgarpla olan alâkası, bu hatıraları herkese zevkle okutacaktır.
Neşredeceğimiz diğer yazıları altıncı sayfamızda okuyunuz.
ASIN
İBLtÖİ
AL0SÜ
Basın Birlisinin bu senekl balosu, <IUn gece güzide bir da-vetll kütlelinin hazır bulunduğu, Taksim gazlnoaunda verilmiştir.
Baloda, Adliye Vekili Fethi Okyar, tstanbulda bulunan rae-huşlarımı/. Vali ve Belediye Reisi Doktor Lûtfl Kırdar. Tolls müdürü Muzaffer Akalın, gazete -tinr ve basmulıarrlrlerl, ecnebi konsoloslar, m.ıi hu.ıi mün-teslpleı I ve cehrimizin ileri gelen kimseleri vardı.
Baloya gelenleri Basın Birliği namımı Hakkı Tarık Us, kendisine has nezaketle, karşıhyarak her birinin ayrı ayrı hatırlarını sormuştur.
Balo çok samimi bir hava İyinde sahalın kadar devam etmiştir. |
Balo hakkında yarın daha et- I raflı malûmat vereceğiz.
Baba, mahlut ne demektir?
Arapça (karışık) demektir yavrum..
Peki, böyle karışık şey yapanlara ne derler?
Arapçası da, türkçesi de  (hallediyorlar) derler yavrum!
2    -
VATAN
23 - 2 - 941
Büyük Tarihî Roman
Etmeydanından Sayısı Yetmiş Bini Geçerek Hareket Eden Kafile Saad-âbat Köşklerini Yıkmıya Gidiyordu.
if s:
• I
iris
>At
I     —
t*
«7
Babası bareme dönünce ona bu şey aoranamait için kendini güç zaptedebüdi; fakat babası ona:
— Hızır »erere çıkıyor Safi-nax, hemen ona bir kaç kat çamaşır ve uzun bir yolculuğa çıkan bir yoicuya lüzumlu eşyayı hazırla!
Deyince, kendini Urtaraıyerak:
— Sefere rai çJtryor; demek bizi bırakıp gidiyor öyle mi? diye haykırım aktan kendini alamadı.
Hatan Ağa kızının teessürünü pek iyi takdir ediyordu, ona yak. laatı ve tıpkı fetr küçük çocuk gibi okşayarak:
— Kızım. Hızır gitmekte Haklıdır! O, «ben darda kalanlara yardıma koçcnak için yaradılmı-şacndır. Buçiıne kadar hep babamın ölürken bana vaaiyet eUigı bu emri yerine getirmeğe ugraç-
Zeyrek yokuşunda sizin imda-dınıza bundan ötürü koşmuştum. Bostancıların hücumuna uğrayan delikanlıların kavgasına bundan dolayı katıştım. Halkın ezilip ekmeğinin elinden alındığını gördüğüm için onlarla birlik oldum.
Şimdi darda kalan yurdum-dur. Düşman her yandan sınırlan aşnustır. Eger kafam koparılıp karınlan deşilen yurddaşları© feryadına kulaklarımı kapananı kabbekk etmiş olurum.
Tanımadığım insanların imdadına koşarken aziz yurdumun uğruna cartamı fedadan nasıl kaçarım.»
Diyor. Onu seviyorsun, fakat sevgi memleketine hizmete koşan bir yigki yolundan alıkoymak hakkını sana vermez kızım.
Safin az 'boynunu büktü ve gözlerinde pariıyan yaşları parmaklarına ıc irerek:
—- Hızır da, sen de doğru düşülüyorsun baıba. Fakat Veli ile Dursun bana geçenlerde artık ls-tanbulun havası bize iyi gelmez, şöyle hep birlikte tebdilhavaya çıksak iyi oJur demyerdL Biz de onlarla birllcte yola revan olalım, Hızıra ookadar yakın olursam o kadar mee'ut olacağımı hissediyorum.
Hem lwtanbulda senin de bir hayli düşmanın var, Hızır, Dursun, Veli de gittikten soma bizi rahat bırakmazlar ki... •
Diye cevap verdL        ^ *
xvıı
Başlarına kmjnizı sarıklar sarmış mehip bir kafile, önlerinde yüzlerce d avut ve yüzlerce nakkare olduğu hailde büyük bir velvele üe Divanıâli caddesi, Beya-
zrt, Saraçhaneçarşısı, Fatih, Otak-çılar yolile Lyube doğru ilerliyordu. Kafile yürüdükçe çoğalıyor, velvele bütün şehri sarıyordu. Dükkânlar kapalı, evlerin perdeleri inik ve şehir halkı dehşet içindeydi. Herkes, tekbir getirerek, nara atarak, türkü söyliye-rek bağıran, eklerindeki rengârenk bayrakları sallayıp, çeşit çeşit silâhlan şakırdatan ve caddelerden sel gibi akjp giden kütleyi korku ^e gizlice kafes ardından seyrediyordu.
Etmeydanından hareket ederken sayısı yetmiş bini geçen bu kafile, Edirnekapıya vardığı   za-I man yüz bini bulmuştu. j
Bu alay Saadâbad köşklerini yıkmağa gidiyordu. ,
Birinci Mahmut:
— Bunlarm yalcırmaama rızayı hümayunum yoktur. Âdâyı din ve mileıi nasaıra indinde baisi hande olur. Ancak İvedim ve tahriplerine ruhsat olunur.   ( I )
Diyerek, sayısı iki yüze yaklaşan, kam, konak ve köşklerin yıkılmasına müsaade etmişti.
ibrahim Paşanın Fransadan ve Venedilöten mimarlar getirterek essiz bir cennet köçesi haline getirmek için hazineler dolusu para sarfettiği Saadâbad köşkleri, hâk He yeksan edilecekti Yüzlerce çeşit lâle ve rengârenk çiçeklerle bezenmiş bahçeleri, bülbüllerin ötüp, kuşların cıvılda^ığı lâiezarları bekleyen akıbet çok hazindi. Az sonra tozu dumana katarak bir kasırga gibi ilerleyen a kur bir kütle, seyrine doyum olmayan bu gülistana saldıracak, bir soğanı bir avuç dolusu altın mukabilinde elde edilen eşsiz lâleler iri nalçalı kurtduıalarla ezilecek, nadide gül goncaları yerlerde sürünerek kırılıp geçilecek, pembe, beyaz, sarı ve gölemavisi mermerlerden vücude getirilmiş fıskiyeli havuzflar molozlarla dol-durufcacaJorı.
Kasırların gül ağacından yapılmış, sedef kakmalarla işlenmiş her biri eşsiz birer sanat eseri o-lan kapıları odun baltalarrle kırılacak, et saAıriariIe parçalanacaktı. Tavandan sarkan koca bir avizeye koca bir odun savrulacak, nadide şamdanlar parça parça edileock, ipek döşeli divanlar di-diklcnıp altı üstüne getirilecekti.
Uyancılar Bahariyeye geldikleri zaman hayH yorulmuş, hattâ bir çoklarının takarları kalmamış olduğu ha'kde yeni bir hamle ile ileri atıldılar.
Baltalar işlemeğe, satırlar kalkıp inmeğe, kazımalar çalışmağa başlamıştı. Körpe ağaçlar köküne inen darbelerle yere seriliyor, çiçek tarhları ayaklar altında çiğnenip bir viraneye dönüyor, az evvel' bütün rhtişamile ayakta duran koca bir kasır kısa bir müddet içinde bir yığın enkaz haline geliyordu.
Halkm bir mamureye saldırışı, bir Sipahi ortasının bir düşman ordugâhına baskın yapışından da. ha şiddet ve daha süratle icra ediliyordu. Kapıları kırıp içeriye dalanlar ellerine yükte hafif, pahada ağır bir şey geçir inceye kadar raaladığı her şeyi kırıp geçiriyor, hoşa giden, pahası olan bir şey elde edince bir gölge gfci süzülüp yoldaşlarından uzak (aşıyordu.
Bu mahşeri kalabalık akşama kadar derenin iki yanını süsleyen
T ram v a y M al zem esi Tem in i için Yeni Tedbirler
Karabük Fabrikası
Ray ve Bandaj Yapacak
İstanbul tramvayları malzcmcslz-ltk yüzünden gUnden güne ihtiyacı karşılamıyacak   vaziyete    dÜRmek-
te vo har ir ten malzeme tedariki ka-hil olamhmukta idi.
Memnuniyetle öğrendiğimize göre, İKtanbul Elektrik, Tramvay vo Tünel umum mUdürlÜftUnü'i Romanytıyu yaptıfı 800 bandHjlık hır .sipariş halen Bükre^rte bulunan heyetimizin tavassutu ile müsbet bir netlo vermiştir. Gönderilecek pik karşılığı olarak bandajlar en yakın bu* zamanda İS-tantula gelmiş olacaktır. Bu suretle de en mühim ihtiyaç karşılanacaktır.
Bir müddettenberi Ankarada temaslarda bulunan Tramvay, Elektrik ve Tünel idareleri umum mü-dLrü Hulki Eren, Ankaradon Kara-
büke gitmiştir. Karabük fabrikasının ray ve handa] İmal edip edemi-yecegi hakkında mahallinde tetkıkat yapılacak ve müsbet bir netice alınırsa derinil   teşebbüse geçilecektir.
Tramvaylarda 5-7 kuruşluk biletlerin ihdası hakkında umum mü-dUrlügüıı vermiş olduffu karar vekaletçe kabul edilmiştir. Bu da u-mum müdürün Ankaradakl temaslarında bu neticeye varmıştır. VekA-let derhal bunun projesini hazırlıya-rak Heyeti Vekilenin tasdikinden ge çlrecek ve kararın tatbikine başlanacaktır. 9
Umum müdür, günün muayyen saatlerinde tramvayların işletilmemesi hakkındu yapılan tetkikler hak kında da vekaletle temasta bulunmuştur.
Değirmenler, Pazartesi Günü Faaliyete Geçecek
Tek Ekmek Tipi
Ekmeği Ucuzlatacaktır
Tek tıp ekmek hakkında koordinasyon heyetinin vordıfct karar meriyet mevkiine girdikten sonra ls-tanbulda kararın tatbikine başlanmıştır. Bu akşamdan itibaren pazartesi eabahınu kadar eski tıp ekmeklerin yapılması için alınan tertibat yenisine göre uydurulacak ve eski elekler de temizlenecektir.
Yüzde on beşi çavdar, yüzde seksen beşi de buğdayı ihtiva edecek ekmeğin bugünkü buğday ve çavdar piyasasına göre, eskisinden 30-40 para noksunlle satılabileceği anlaşılmaktadır.
Fakat daha dört beş gün için un stoku olması dolayısile eski tip ekmeğin çıkarılacağı tabii görülmektedir.
Salahlyettar bir zat. dün bu hu-
susta koııdislle görüşen muharririmize şunları söylemiştir:
€— Yeni tip ekmeğe yarıyocak un için değirmenler pazartesi sabahından itibaren kırma başhyacaklardır.
Aradan geçen bu kırk sekiz saat I-çinde de* eski tip ekmek unu için hazırlanmış bulunan * tertibat yenisine uydurulacak ve ekmekler de temizlenmiş olacaktır.
Buğday ve çavdar piyasasının bu günkü vaziyete göre yeni tip ekmeğin fiyatı eski ekmek fiyatından 30--10 para eksik olabilecektir.
Bugün tstanbulda eski tip ekmek unundan şehrin dört beş günlük ihtiyacına kifayet edecek stok vardır
Bu suretle eski tip ekmeklerden daha dört beş gün yiyebileceğiz^
Müteferrik:
Haliç şirketi Satın Almıyor
Vapur Seferleri Tanzim Edilecek
imde dinlenip yeni bir hamle ile ileri atıla-rek bazusunun kuvvetini göstermekte devam etmişti.
Nihayet güneş battı ve aym gümüş ışıkları ta*tlı bir şırıltı ile aflop giden derenin «ularına ak" setti. O zaman bir hap isa ne kaçağı bir mecale a'lrp yürüdü ve:
— Bre yoldaşlar, her yanı karanlık bastı, birazdan göz gözü görmez olacak, belki de ayaz çıkıp sabaha kadar titreyip duraca, ğız. Varıp aize bir ateş uyandıran
yurt-
Diye haykırdı.
( Arkası Var )
Haliç şirketi son senelerde kendi
kendini idare edemez bir   vaziyete
girmiş ve istanbul belediyesi bu ştr-mamureleri yıere serm*    yorul-  ^ murakabesl alUna §imk    de_
dıAça saçların gölgesmde dinle.   yumm temin edeb4|mişU#
Münakalât vekaleti Haliç Şirketini satın almak için tetkiklere başlamıştır, tetanbul belediyesi de satın alınmasının temini için çalışmaktadır.
Vekâlet, şirketi satın aldıktan sonra köhne bir hale gelen vapurları da tamir ettirecek, ayni zamanda seferleri de tansım edecektir.
-o——
Deniz Nakliye Tarifeleri Hazırlanacak
Şirketi Hayriye, Haliç şirketi ve Denizyollannm tarifelerinin tanzim edilmesi için Münakalat vekâleti c-mir vermiştir. Bir nisanda toplanacak olan tarife komisyonu bu emre göre tarifeleri tesblt ve tanzim edecektir.
Şeytanın Aklına Gelmîyen Tedbirler
Muhtekirler Mallarını Banka Ardiyelerinde Saklıyorlarmış
(1) Suphi tarihi.
Soruyorlar?
Kandillide bir okuyucumuz soruyor ve diyor İd:
Birkaç »ene evvel belediyenin gazetelerde gördüğümüz aıütale-alarına nazaran şehrin belli ba^lı caddelerlndekl bütün binaların ay nl renkte veya gri İle uyuşabllen acık renklerde badanalanması veya boyanması kararlaştırılmış itli. Bu karar bir müddet devam etti. Fakat gecen neneden beri şehrin muhtelif semtlerinde bu kararın hilâfına olarak her çe*lt binaların san, peabe, mavi, ye^U renklere boyandığını görüyoruz. Bu renkler göz alıcı olmakla kalmıyor, ayni zamanda sokaklarda tek kalmış birer bina manzarası veriyor ki göze çirkin geliyor. Acaba belediye eski karar mucibince binaların açık renkte boyanması İçin l.ı/uıı gelenlere tebligat yapamaz

V
J
¦o-
•:ı:ı
Bir Haftada    1,450,
Liralık   İhracat
Geçen hafta zarfında yabancı memleketlere 1,450,000 liralık ihracat yapılmıştır.
Fiyat Murakabe komisyonunun taşradan mal atmak üzere şehrimize gelen tüccarların aldatılmamaları için murakabe bürosuna müracaat etmelerini temin ettiğini evvelce yazmıştık.
Haber aldığımıza göre, Fiyat murakabe bürosu bazı tüccarları şehrimizde ellerinde mal olduğunu bildiği müessese veya firmalara gönderdiği halde bu firmalardan tafra tüccarları bir türlü mal alamamaktadırlar.
Dün Fiyat Murakabe bürosuna mü racaat eden Oizrell bir tüccar mal
almak için gittigt bir   müessesede
bir türlü mal sahibini bulamadığını
söylemiştir.
Yaptığımız tahkikatta bir çok top tancı tüccarların mallarını satmamak için dükkânlarında bulunmadıklarını ve ancak yağlı bir müşteri ele geçirdikleri zaman meydana çıktıkları anlaşılmıştır.
Bütün bunlardan başka bazı tüccarlar ithalât eşyalarını kendi depolarına koymayıp ta banka ardiyelerinde sakladıkları ve beyanname vermedikleri anlaşıldığından, Fiyat Murakabe bürosu banka ardiyelerinde bulunan ithalât eşyalarının   bil-
dirilmesini bankalardan istemiştir. Bu mallar ne para mukabilinde rehin olarak bırakılmış ve ne de bankanın haczetmiş olduğu mallardır. Bunlar doğrudan doğruya malı Fiyat Murakabe bürosunun gözünden kaçırmak ve beyanname vermemek 1-çin bankanın ardiyesine konulan mallardır.
Diğer taraf*» » hazı eşhasın tüccar olmadıkları halde ellerinde büyük mikyastı mal bulunduğu ve burlan el altırdan sattıkları anla-şrtnvntır.    Bu   saranlar   ellerindeki
nıaıların kendi ihtiyaçları için lâzım olduğunu ileri >urnekte iseler de bunlar bir değil, bir kaç yüz kişinin lht yacını kar^ıîıyacak kadardır.
Şimdiye kadar elman bütün tedbirler toptancı türcorların hilelere başvurmaları üzerine tesirsiz kal-naktadır. So.ı i. »n.anlarda yakal ı-ni . bir kaç \ eraker.deci tüccar da-nr, çok topU&ncılrrın narine yanan 'tin relerdlr.
Fiyat Murı . be börosu bankala.-dar gelecek ?9V»$!un beklemektedir. Bu husustuk1 tetkflOat neticesinde yeni tedbirler ve şiddetli müeyyideler konulacakt-r.
Piyasa Haberleri:
İnsafsız Muhtekirler
Yüzde Yüz Kârla Satış Yapıyorlarmış
Dün Şehzadebaşında tütüncülük yapan İbrahim on iki kuruşa satması lâzım gelen pilleri yirmi beş kuruşa sattığından, Galatada Revani sokağında oturan Mişon çocuk emziklerini yirmi beş kuruşa satması lâzım İken elli kuruşa sattığından suç üstünde yakalanarak adliyeye teslim edilmişlerdir.
tngiltereden   İthalât  Eşyası
Geliyor
Yakında İngiltereden < külliyetli miktarda ithalât eşyası gelecektir. Bu eşyalar geldiği takdirde piyasada bir ferahlık olacağı muhakkaktır. Bilhassa ellerindeki mallan Saklamak için bin bir hileye tevessül erden tüccarların sakladıkları mallar ellerinde kalacaktır.
Gelecek bu mallar arasında çok miktarda kumaş, teneke, boya, çuval, eczayı kimyeviye ve tıbbiye var dır. v '     *   <  ~ İ
Fiyat Murakabe Bürosu   Tesbit Ettiği Fiyatları Taşraya da
Bildirdi
Fiyat Murakabe komisyonu, taşraya gönderilen pü ve maicara fiyatlarında ihtikâr yapılmaması için bu eşyaya koymuş oldugru kâr nlsbet-lerini bütün vilâyetlere bir tamim halinde göndermiştir.
Dun Şişhanede bîr otomobil kazası olmuş, şoför Cihadın idaresindeki otomobil iki tramvay aramda kalarak parçalananıftır. Resmimiz kazadan sonraki vaziyeti göerteriyor.
her şeyden evvel onu meVut etmek İstiyordum. Fakat bu ölmüş kadın her an kafamın irinde |dl. Manderleyde kendimi yabaneı his-Kermfvne »ebep o İdi. Adeta ev sahibesini hekliyen bir misafir gibi idim. Küçücikk şeyler, ufacık Körler, bu evde e&rctl okluftumu her an bana hatırlatıyordu.
Bir ya/, günü kurağım leylâk dolu olarak bahçeden dönüyordum. Frithden bir saksı İstedim.
— Küçük saJoodaki beyaz billur vazoyu vereyim mi? Dedi.
— O çok kıymetli bir seye benziyor, Frittı kırılırsa yazık olur.
— Misi* dö Vinter beyaz leylâklar İçin hep onu kullanırdı.
Peki demekten banka ne yapabilirdim. Bir taraftan güzel kokulu leylâkları vazoya koyuyor bir taraftan da düşünüyordum:
— ICebeka böyle yaparmış. Birer    birer dalları alıp böyle düzeltlrmiş. Hu vazo l bekanın.. Bahçedeki leylâklar du Itetıekanın, burada her şey onun... ı
Bir sabah posta ile kocaman bir paket aldım. Bu, Beatrls'ln vadetmlş olduğu hediye İdi. Merakla kâğıdı ve İpleri açıyordum. Kapalı pukctlerln İçinde ne var diye daima merak ediyordum. Kitaba benziyordu. Açtım. «Yağlı boyanın tarihi» İsimli dört elit £üze] bir sanat eseri İdi. Resme merakını olduğunu bildiği İçin bunu göndermişti. Çok beğendim ve sevindim. Kitap-
lara bayılırım. Paketin içinden bir kâğıt çıktı.       , M
— t'mlt ederim ki hediyemden hoşlanacaksınız. Bu tarzda şeyler sevdiğinize eminim...
Görihneemln zevklerimi bilmesi ve ona göre düşünerek hediye sermiş olması beni
çok memnun etmişti.
Kitapları küçük salondaki bir masanın Üzerine yerleştirmek istedim. Fakat sevilirimden ml, heyecanımdan mı, her nedense kolumun hızlı bir hareketile masanın üzerindeki küçük bir heykeli düşürdüm.
Bu, nefis bir snn'at eseri idi. Bin parça oldu. Hemen yere eKÜ^rok parçaları topladım, bir kâftıda sarıp çekmelerin birinin içine sakladım. Kabahatli bir çoeuk K*hl muh-eup İdim. Biraz sonra Mukslm geldi:
— Hayret, dedi. Beatrls'ln hiç kitapla resimle alâkası yoktur. Nasıl oldu da sana kitap hediye etti? Bn ne İnce düşünce.. Bayıldım dofcrusu...
— Ne güzel düşünmüş, değil ml? Acaba RealrİN'In benim hakkımdaki fikri nedir?
Yüksek Ticaret ve İktisat mektebi mezunları <Km Beyr>£Iu Halk. evinde senelik toplantılarını yapmalardır. Resmimiz topJantıda hazır bulunan Yüksek Ticaret mezunlarını göstermektedir.
meti heykellerden biri kayıp. Robert bu heykeli kırmak veya çalmakla itham ediliyor. Robert İnkâr ediyor. Misis Danvers bu heykelin kayboldu&unu bu sabah farketmiş, bir düzüye Israr ediyor. Robert'de ağlrya ağlıya ithamları reddediyor.
— Belki heykeli baçka bir hizmetçi kırmıştır.
— Odaya Misi» dö Vinterden, Robertteo ve benden başka kimse ^rirmedL.
— Pek âlâ Mftsfc» Danvers ile ben görüşürüm. Kaybolan heykel hangisi?
— Porselen heykel.-
— Fakat o çok kıymetli idi. Mutlaka bulunmalıdır,
Frittı. „,r     ~  *
— Emredersiniz, efendini.
Frllh odadan çıktı. Baş başa kalınca Maksim bana dönerek:
— Bütün bu meseleler benden ziyade sana aittir. Hizmetçi kavgalarına karışmaktan in. hoşlanmam fakat bu lıoykelln kıymetini MKUtfcn K*n alaka gösterdim.
Maksimin yüzüne bakmağa cesaret edemiyordum. Bütün cesaretimi toplıvarak söze başladım:
— Sana daha evvel söylemedim. Fakat o
heykeli ben kırdım.
— Kırdın mı? Peki, neden demin söyle-medln? Frith burada iken neden sustun?
— Bilmem. Korktum. Beni budala bulmasından çekindim. ( Arkası Var )
GÜNDEN
I
Yağlı İş
Gazetemizin, W haftadır, üzerinde durduğu gayet mühim bir mesele var: Mahlut yağ meselesi... «Vatan» bir teneke yağı tahlil ettirdi; yağda yiizd« 16 nis-betinde su bulundu. Halbuki azamî yüzde 1 su bulunması lâzım...
öyleyse, bu yağlı işi yapanlar
sudan para kazanmak istiyorlar!..
Ç..        •• ^ * fm
opun Tarifi
Çöp müteahhidi, Belediyeye müracaat ederek, «çöp» ün tarifi yapılmadığı takdirde, mukaveleyi feshedeceğini bildirmiş.
Yahu, bu ne bitip tükenmez çöp derdi?.. Yanılmıyorsam, beş altı ay önce de «çöp nedir?» diye bazı Avrupa şehirlerinin belediyelerine sorulmuştu. Demek ki cevap gelmemiş.
Her ne Ue, acaba «çöp» ün tarifini yapmak o kadar zor bir şey mi?
Bilmem, belki de zordur, öyle ya! Şu İstanbul denen şehirde «çöp» grup una sokulacak o kadar nesne var ki...
Kadınların Çenesi
«Merkezefendi» mezarlığında, yüz sene evvel ölen bir adama •it* g«yet enteresan bir mezar taşı bulunmuş. Üzerinde şöyle yazılı imiş:
«Kan dırıltısından ölen Seyit Halil Ağanın ruhuna fatiha»
Ben, kadın dırıltısının îmana hayatı zindan ettiğini biliyordum ama, dipdiri bir adamı öldürdüğünü bilmiyordum.
Karışık
Şu dünyanın bugünkü hafi ne-kadar karışık değil mi? Yalnız, dünyanın mı ya! Karışık olan daha neler var, neler.M
Kahvenin, nohut ve arpa ile karışık olduğunu elbette biliyorsunuz.
Yağların ve sütlerin su île karışık olduğu zaten malûm.
Şurası muhakkak ki, ihtikâr da karışık işlerdendir.
Hulâsa; şu karışık, bu karışık... Maalesef bu yazıyı burada keseceğim; çünkü zihnim dahi bugün, lerde karışıktır-, Şahabeddin UZUN KAYA
Maarif Haberleri:
— Ne fikri ol atak?
— Yani acaba beni naaıl buluyor. Sana hiç yazmadı mı? Söylemedi ml?
— Ne ffarip sualler soruyorsun, canım Be-atrifi İle biz çok az konuşuruz» hemen hemen de hiç mektuplaşmayız.
Ancak pek mühim bir hadise olursa bana ya7.ıır, ben de cevap veririm.
Bu »tözlerden benim mokUıp yazdıracak kadar mühim bir hâdise olmadığımı anlu-
duıı. ^
Ertesi gliniı Frith yemekten sonra kahve getirmişti:
— Size bir şey söylemek istiyorum, diye
Hainime yaklaştı.
Maksim hayretle yüzüne bakıyor vo dinliyordu:
— Misis Danvers ile uşak Kohort arasında dünden beri mUnakaşa devanı ediyor. Robert çok müteessir...
Ben hemen işi anladım. Halimden heyecanını belli etmemek İçin Jusper't okşama*a başladım. Frittı söze devam etti:
— Variyet şudur: Küçük salondaki kry-
İlkmektep Öğretmenle rinin Maaşlarına
1
Yapılacak Zam
Maarif müdüriyeti. 936. ve 937 nelerinde zam görmeleri icap eden İstanbul ilkmektep muallimlerinin zamlarını alabilmeleri için yeni sene bütçesine icap eden tahsisatı koy muştur.
Her sene bütçeye bir miktar tahsisat konarak 938, 939 ve 940 senelerinde zam görmeleri kabul edilen muallimlerin de zamları verilecektir. Difer taraftan istanbul muallimlerinden olup ta Anadoluya nakledilen muallimlerin yerine de otomatik o-larak' 936 senesinde zam görmedi kabul edilen muallimler terfi ettirilmektedir. Son günlerde bu şekilde 40 - 50 muallim bir derece yüksek) maaşa geçirilmiştir. I
* Maarif müdüriyeti kıdem «m-, mı alacak muallimlerin hakkındaki, tetkikatına devam etmektedir. Yapılan tetkikat neticesinde daha altmış muallimin zam görmesi icap ettiği anlaşılmıştır. Bunlara ait kıdem cetveli hazırlanmıştır.
lerde tasdik edilmek üzere
Vekâletine gönderUecektir.
o-
Gümrüklerdeki   Japon    Mallan
Çıkarılıyor
Uzun zamandanberi gümrüklerde duran Japon mallan üzerindeki ihtilaf hallolunmuş ve bu mallarm gümrüklerden çıkarılması için Mm-taka Ticaret müdürlümü tarafından istanbul birlikleri umumi katipliğine yazılmrştır.
Gümrüklerden çıkartılacak olan mezkûr mallar Sümerbank Terli Mallar pazarları tarafından tevzi e-dileccktir.
Bugün-M.uırıi
TAKVİM
?S ŞUBAT 1941            1
P A ZAR
AY: 8 - OÜNs M - Kasını: 108
RUMİ: 1356 - - ŞUBAT        10
HÎCRt: 1360 - - Muharrem: 26
VAKİT            ZEVALİ   EZANI
GÜNEŞ: 7,46        12,57
ÖĞLE: 13.28          7.38
İKİNDİ:       v 16.28          9.38
AKŞAM: 18.51        12.00
YATSI: 20.21          1,81
İMSAK: 5.07        11,17
V I  /% I»
Ankaradan Reporf?flar
1
Bru çello
Hastalığı
Profesör Doktor  Süreyya
Tahsin Aygün, Bu Hastalığa Karşı Bir Aşı Bulmuştur
«Allah, dert verip derman aratmasın» diye bir söz vardır ama, derdin de nereden geleceği belli olmuyor.
Hiç insanın aklına gelir mi ki, yiyeceğiniz bir lokma et, içeceğiniz bir fincan süt, bir masum yumurtacık, beşli bir tavuk, gözünüz gibi sevdiğiniz bir kedi veya köpek, çocukunuzun bıllık bıllık olma» için bahçenizin bir kösesinde beslediğiniz ve çocuğunuza hilesiz süt içirebil-mek için satın aldığınız, küpeli vo sivri sakallı bir maltız keçisi, sizi dertlerin en büyücüne, en korkuncuna maruz bırakabilir.
En korkuncuna diyorum, çünkü, günlerce doktor doktor dolaşacak ve derdinizin ne olduğunu bir türlü
lar ve fennî âletlerle dolu, mesai o-dalarında kabul etti.
Profesörün verdiği şayanı dikkat malûmat, medeniyetin bazı ahvalde, beşeriyete nasıl bir belâ olduğunu bir kere daha isbat edecek bir mahiyettedir.
Nasıl ki. sadece, bir spor sevgi-sile, tayyareden paraşütlo atlıyan delikanlı, bugünkü modern harplerde, elinde silâh, can yakmak için beşeriyetin tepesine iniyorsa, hayvan cinslerinin islâhı için, iki ayrı cins mahlûku, birbiriyle çiftleştirmeğe uğraşan âlim de, - belki de bilmlye-rek - (Brucellos) denilen bu ma-huf hastalığın vücut bulmasına, yayılmasına sebep olmuştur.
Anlaşılıyor ki, .İslâhat» diye ya-
Bismark (ayakta), Fransanın siyasî ricalinden J. Favre (ortada) ve A. Thiers (oturan) Alsas'ı Almanyaya    vermelerini    söylerken
ismark
Profesör doktor Süreyya
öğTenemiyeceksiniz.
Bir sabah, gözlerinizi açtığınız zaman, yataktan çıkmak istemiyecek-siniz; Kendinizi dehşetli halsiz hissediyorsunuz. Başınızda bir agn varda-. Katfyyen iştihanız yok. Vara, yoğa. homen kızıveriyorsunuz. Aradan bir iki gün geçiyor, geceleri u-yuyamıyorsunuz. Bir akşam, bir de dereceyi koyup bakıyorsunuz kl, 34 dür:
— Eh, diyorsunuz, hapı yuttuk. Mutlaka, zatürreye yakalandım.
Telefona sarılıyorsunuz, adam koşturuyorsunuz, nihayet doktor geliyor. Dikkatli bir muayeneden sonra j aldığınız cevap. sizi. hop   oturtup, hop kaldırmağa kâfidir:
— Tifo!
Ve yahut, bir gün kendinizde bir gayri tabiilik hissedeceksiniz. - Sözümüz meclisten hariç - her hangi bir uzvunuzda bir akıntı başlamıştır. Bre aman! Bu nasıl oldu? Halbuki, gayet mazbut bir insansınız, evli, barklı, çoluk, çocuklusunuz. Elin âşlftelerile kata alâkanız yoktur. Bunu. evvelce, tâ., gençliğinizde aldığınız bir münasebetsiz hastalığın nüksü sanırsınız.
Doktora koşarsınız, tahmininiz doğrudur.
Belsoguklugu!
Ne doktoru, ne de refikayı İkna etmenin imkânı vardır. Doktor,
€— Hayır, der. Bu hastalık nüksetmez. Mutlaka, yeni bir temas neticesidir.
" Haydi bakalım, ayıkla şimdi pirincin taşını! Biraz evhamlı iseniz ve karınız da hafifçe oynakça ise,
görünüze uyku girmez olur.
Halbuki, karınız da ayni şüphenin tesiri altında, başınızın etini yemektedir.
Vc yahut, bacağınızda dehşetli bir
sızı vardır. Adeta,   yürüyemiyorsu-
nuz. . k
Doktor, elinize, romatizma ilâcına
ait bir reçete verir   ve   arkasından
ilâve eder;
«— Kaplıcalara gideceksiniz.
Halbuki, her- insanda ayrı ayrı tezahürü olan bu berbat hastalığın bir tek ismi vardır:
«Brucellosc» ı
Bu hastalığı çekmiş ve aylarca, türlü türlü doktorların türlü türlü teşhisleri yüzünden, türlü türlü meraka düşüp iliç yutmuş bir dost. bana, yana yakıla, bunları anlattıktan sonra, hastalığının ne oldug-unu teşhis ve tedavi eden İki doktorun ismini verdi:
«— Profesör Doktor Süreyya Tahsin vc refikası Doktor Kabile Aygün.
Dostum, ayrıca, profesörün bu hastalık Kin, yeni usul bir aşı bulduğundan da bahsetmişti.
Kasabı, çiftçiyi, bilhassa ev kadınlarını alâkadar edecek bir ehemmiyette olan bu hastalık hakkında muhterem profesörün malûmatına müracaat ettim, e   Beni, ziraat enstitülerindeki, kitap
Tahsin Aygün
pılan bazı şeyler, hakikatte felâket doğurmağa müsteittirler.
Muhterem profesör, iki misal vererek bana şunları söyledi:
«— Birçok İlim adamları, iki ayrı cinse mensup hayvanı birleştirerek elde edilen döle (asil) demektedirler, bence, bu nevi dölün hakiki ismi (soysuzdur). Herkes bilir ki, dün yadaki her nevi mahlûkta, asalet a-rarken. soyunun derinliğine inmek lâzımdır. Tabiat, bu nevi birleşmelere, dalma, bir ceza tarh etmektedir. Meselâ, eşek ne kadar munis bir hayvandır. Keza. At da. sevimli ve her ikisi de sahibine gayet mutidir-ler. Fakat, ikisinin birleşmesinden vücut bulan katırın hainliği malûmdur. Biraz evvel, yemini veren sahibine, hiç bir sebep yokken, çifte atmaktan çekinmez. Sonra, tabiat, bu, mânâsız birleşmeğe, en büyük cezayı vermiştir. Malûm olduğu üzere, katın, kısır yapmıştır.
insanlara baktığımız zaman da, ayni şeyi görmek kabildir. Kısır bir insanın soyunu araştırınız, mutlaka, bir ırk bozukluğuna şahit olursunuz. Veya, bir hırsızın, bir ahlâksızın, bir ayyaşın soyunda da, mutluka, bir ırk karışmasına tesadüf edilir.
İşte. (Brucelloee) denilen bu hastalığı da, bu ırk karışmalarına karşı, tabiatın verdiği cezalardan biri addetmek mümkündür.
Bu, hastalık, muhtelif yerlerde, muhtelif şekilde isimlendirilmiştir. Malta humması, Akdeniz humması,
dalgalı humma vc Bang enfeksiyon gibi adları vardır. Bu hastalığın Mal ta hummasına alt mikrobu ilk defa, Bruce isimli bir İngiliz tarafından 1887 de bulunmuştur. Bundan sonra tesbit edilen diğer mikrop tiplerine dc Bruco'e izafeten Brucello denmiştir.
Bu mikroplar, albominli maddeler arasında oldukça uzun zaman yaşarlar. Hasta ineklerin sütlerinde altı, yedi gün, bunlardan yapılan te-reyagiarmda dört ay, bulaşık toprak ve sularda da uzun müddet canlarını muhafaza ederler. Salamura beyaz peynirlerimizde 17 inci günde telef olurlar. Tulum ve çömlek peynirlerimizde yaşıyamazlar. Soğutulmuş etlerde. 14 günden fazla yaşadığı tesbit edilmiştir.
Bu hastalığa, en müsteit hayvan keçidir. Sonra koyun gelir. Beygir, sığır, katır, eşek ve mikrobun saçıl-dığı topraklarda eşinen tavuklar en-fekte olurlar. Köpekler vc kediler dc hastalıklı sütleri içmek suretllo bu hastalığa yakalanırlar.
Bu mikrop, İnsanlara, hasta keçilerin sütünü içmek, bu nevi keçileri sağmak, hastalara bakmak, çift Iş-lerllc uğraşmak, kasaplık, ahçılık etmek bu nevi etleri yemek vc tutmak suretilc geçer. Umumi arıza, ça buk yorulmak, baş ağrısı, kolay hiddetlenme, fena uyku, iştahsızlık gibi haller gösterir.
Maamafih, bu daima, böyle olmaz. Mikrobun nevine göre, 39 - 40 dereceye kadar ateş yapabUcceği gibi,
Tarih kaybedilmiş ve kazanılmış sayısız harplerle doludur. Fakat dünya 'kurırkhı kurulalı kazanılmış iken kaybedilmiş tek harp görülmüştür:
1293 Türk - Rus harbi.
Bu harpte tarih, silfiha sarılmış bir milletin sevkedildiği her cephede bin kahramandık yarattığını kaydetmiş ve hiç bir askerî liyakati olmadığı halde kumandayı ele almış bir hükümdarın her cephede kazanılmış binbir musaraa, mücadele, -müsademe ve imuharebeden kaybediLmiş bir harp yaratmasına şahit olmuştur.
Pilevne'yi kazanan, Şipka'yı 'kazanan, Kafkaslarda soğuk, açlık, vasıtasızlık, kuvvet nie-betsizliği ve her türlü imkânjsız-IıkJar karşıtında bir tahammül reJcoru koıran Tür-k milleti 1293 te hasmı olan Rue tarafından değil, harp başlarken elinde bulundurduğu Tunanın stratejik kıymetini takdirden dahi âciz bulunan kendi umumî karargâhının (?) cehli ve ahmaklığı tarafından mağlûp edilmiştir.
Her günü, milletimizin mazisine ne derece lâyık olduğunu iebat ederde eğmiş olan bu harp, her safhası kendinden sonra gelecek nesillere hamaset destanları yaratmak cehdinc tutulmuş bir Türk neslinin asil şahlanışları île elmaslanarak geçmiş alan bu harp, ne gariptir ki tesadüflerden galip unvanını alan hasmı bize ne derece hayran etmişse hâdisenin tama-mile dışında duran bir başka devleti, yani B»mar*k'm Aiman-yasmı o derece tuhaf bir tehak-kÜTTi sevdasına sevıketmiçtir.
Ayaatefanos muahedemi imzalayan Ru*ya, galebesine rağmen böyle bir sevdaya tutulmamıştı. Yahut tvtula-marmışjtı. Zira askerî şerefini hangi   sebeplere
Cevap
Yazan: NİZAMETTİN NAZİF
borçlu olduğunu, bilhassa Avrupa cephesinde kahkari bir in-hizamdan nasıl bir sihirle kurtulmuş olduğunu anlamış bulunuyordu. O, Türiole harbetmiş ve zaferinin ne büyük bir tali eseri olduğunu, hattâ ne umulmaz bir mucize olduğunu anlayabilmişti. Fakat Almanya, Bis-mark'ın Almaıvyaeı, heT iki harp cephesinde bir casus sürüsü bulundurmuş olmasına rağmen bizim Tuna boylarında kabul ettiğimiz bir harbe Ayastefanosta nihayet verişimizin sırrını anlayamamış bulunuyordu.
Berlin kongresinde Tüık murahhaslarına hâkim bir dil kullanmağa kalkışmak cüretini Bismark a veren ü?te bu cehlidir. Erkânıharbiyeeinin yarım asır sonra da bütün belâgatıyle ken. dini hissettirecek olan ve belki üç çeyrek asır sonra yine nüksetmek arazı göatermeei ihtimalleri belirecek olan cehli... İşte bu cehlin kara deryası içinde yüzdüğü ve Berlinin en ihtişamlı salonlarında bol nişanlı üniformasından bir tavus gururu a-larak dolaştığı günlerde diplomasinin incili Makyavel'in Bismark adlı havarisinden şöyle bir ayet kazanmıştı;
«Bütün şark meselesi, Pome-ranyalı bir Alman neferinin ke-Tni'klerine değmez!*
Şark bugün Berlini ne derece düşündürüyorsa, 27 yıl önce ne derece düşündürmüş olduğu meçhulümüz değilse o günlerde de şark o günlerin Beri inini bu derece düşündürm<Hkl»e idi. Bundan, şu anda kimsenin şüphesi yoktur. Ve hiç şüphesiz bu sözlerle Bismark Ya'km Şarkla yakından ilgilenmiş obanlar    ara-
çok hafif dc tezahUrlerl olur. Mesela, insanların mikroplu gübrelerle kuvvetlendirilmek istenen bostanlarda yetişen sebzelerden dahi bu hastalığa yakalandıkları görülmüştür.
Bu hastalığın insanlarda o kadar acaip tezahürü vardır ki, ekseriya, malarya, tifo, grip ve tüberkülozla karıştırılır. Klinik emrazla, hasta İn sanları tanımak İmkânsızdır. Cildi tezahürat ayni zamanda lekeli humma ile de karışmasına sebep olur. Ro matizma arazına tesadüf edilir.
Profesöre, kendilerinin bulduğu a-
şıdan bahsettim. Büyük tevazula:
— Buna, bir keşif mAnasmı vermek doğru defrildlr, dedi. Hastanın kanından aldıgmuz mikrobu, eşim yine hastaya aşılamak surotils tedavi etmektedir. Başlıca, dört nevi mikrobu bulunan bu hastalığın hiç şüphesiz, bir çok tedavi usulleri vardır. Ama, bizim tatbik ettiğimiz u-sul, şimdiye kadar daima, müsbet netice vermiştir. Mosclc, bundan ibarettir.
Hayatının on yedi senesini hayvanlar üzerindeki tetkikata hiiaret-mlş olan muhterem âlim, bana çok
enteresan bir meseleden daha bahsetti;
— Bilmem bilir misiniz, dedi. No-eü karıştırma suretilc îngiiteredr, bir nevi buldok sığır yetiştirilerek Hindistana gönderilir. İşte mihracelerin, mukaddes ve mübarek addederek taptıkları sığırlar bunlardır.
Ertugrul .ŞEVKET
aında Almanyaya zamansız düşman kazandırmamak hedefini güdüyordu. Almanya, garp hudutlarında hâkim konuşabilmek için şark hudutlarına dost diller döküp yaltaklanmayı siyasi dininin en büyük teaeouibu ha'line yükseltmişti Franeayı Rus yardımından ve Ru#yayı bir Fransız ittifakından mahrum etmek için Berlinin bulduğu tek çıkar yol şu idi:
Rırsyayı isjküMendirmemek iç:n Balkanlar üzerinde sarih bir iddia serdetmemek. Fransa ile Rusyay» kueakla*tırmamak için Fransız politikasının ihtiras sahasında Almanyayı dolaştırmamak.
Fakat bu politikanın yürüyüşü öyle bir gün    getirecekti ki
şark hudutlarından emin bir Almanya Pariti çiğneyecek, Fran-
sada imparatorla birlikte imparatorluk hülyalarını ve hedeflerini de tardedeoek, sonra garbın bütün devletleri, kendi ihtiras sahalarında, Hohenzolern kartalının beyaz bürnüislere bürünmüş bir zuhuri kolu ile birlikte dolaştığını ve dünyaya pervasızca meydan okuduğu göriile-c eJkti, Bi?ma rk' m Mosfoo vay a verd:ji teminatla bu hâdise arasında ancak beş on yı»l geçecekti ve bir müddet sonra da on binlerce Po«meran>yalının kemik-lerile tefriş edilm^ bir yol, Berlinken kalkan trenleri Isrtan'bula ulaştıracaktı. (*)
Vc biz, 93 tekinden asla küçük olmayan bir talisizükle Almanya'nın garp davası için milyonlarca Mehmetçiğin kemiklerini feda edecektik.
İmdi, yeni harbin geçen her-
-H-
günü Biamark'ın o meşhur sözüne yeni yeni tekzipler yığmakladır. «Şarka doğru—Dr a nk rfcach Ot ten» bir buçuk yıldan-beri sayısız Pameranya'lı, sayısız Saksonyalı, Bavyerah yemekte devam ediyor. Ve sık sık riva-, yet ediliyor ki şarka yürüyüş cenubu şarki istikametine doğru bir yarım ça-nh yap^nak isti-cfedmdadır. Ve aylardanberi garbın ve dünyanın muhtelif merkezleri bizim harbe girdiğimizden, girmek üzere bulunuşu, muzdan dem vurup duruyor. Ve gaUba sükût ve sükûnumuz hergün her tarafita yeni bir tefsirle istbmar olunuyor,   t
Ortada bir Türk muamması olmadığını söylemenin, sanırım ki zamanı gö^rnifltir. Ortada bir Türk muamman yoktur. Türkün özü de sözü gibi açık ve aydındır. Bugün dünya üzerinde ne 93 ün, ne de 9 I 4 ün Türkiye'lerini bulmak veya tekrarlatmak mümkün değildir.
BiamarrkI
Bir zamanlar senin, Berlin salonlarında kolluklarını kabartan gurur bize hilâ yabancıdır. Fakat hiç bir nemlimizden hiç bir z asmam keeik olmak, zaafa düştüğünüz zamanlarda da, çok kudretli olduğumuz anlarda da daima millî seciyemizde çeşnisini muhafaza etmiş ol'an vekarla göğsümüzü gererek sana şöyle deriz:
«— Bütün garp ve dünya meaele*i tek M ekmedin kaburgalarına değmez. Fakat garbın ve dünyanın en ufak bir meselesi bir Türk istiklâlini    tehdit.
Türk emniyetini ihlâl çeşnisi al-mayagönsün burada kaburgalarını feda etmekte tek saniye tereddüt efcmiyecek tam 18 milyon vardır!
(•) Umumi Harpteki Balkanzug.
Altın Stoku Muhafızları
Dünyanın en büyük altın «tokunun muhafızları iki kadındır.
Bu stok Amerlkoda «Altın kaleel» denilen lor Knok«»da saklıdır. Muhafızları da iki kmdındır. Nelly Taî-lor Robn, uzun müddet Amerika darphanesinde memur© MI. Muavini Mary O'Rellly'dlr.
Çok Yaşamak Içîn Ne Yapmalı ?
Alimlerden btrl, tamam kırk Uç »ene çalaşmuj va bu müddet İçinde ölenlerin yadlarını, meelek ve (»inatlarını teablt etmli}. Nettee: Va**atl tf-mür elli bir buçuk t*ene... Arık ha-vodu çrtlı«an çiftçilerin vaaatî ömrü 70 şenedir. Makinistler, doğramacılar 51 nene. Serbest menlikler erbabının vaaatl ömrü i*e ft- benedir. Müstahdemler umumiyetle JÜ sene. Kunduracı, berber dlûh 40 »encyl geçemezler. Çalınalım, fakat uzun mU<l det yalayabilmek için nıtimUUn ol-duftu kadar açık havada çalınma} a
gayret edellm%
Madam Bovari'nîn Mezarı Nerede?
Flobor'ln lûyomut eserinin kıVa-
manı Madara ıBovarl 6 mart 1848 de ölmUştUr. Meran. kUçttk bir >or-maıtdlya köyünde, Rey klişesinin bahçesinde İdi. Bilâhare bu bahçe meydana çevrildi. Merar takları kal-ıiM.hiı. Nereye konulduğu, ne olduğu
malûm deftll...
Şili'ye Dair
Cenubi Amerikanın bu cumhuriyeti Pasifik deniri ttterlndedlr. Sahili UM kilometre oldufru halde genişliği 02 11e 450 kilometre ara*iin-dndır. Menolıal sathiye»! 742 bin kilometre murabbaıdır. Nüfusu 6 milyon kadardır.
Aland Adaları
Italtık denizinde bulunan bu adanın yüksek bir stratejik mevkii vardır. Kırım muharebesi cinasında, Fransızlar ve İngilizler tarafından tahkim edildi ve RronşUt'ta bulunan Rus filosu abloka altına alındı.
Mevcelerî Keşfeden Kim ?
Branly'nın, Markonlnln telsiz telgrafı ieat etmelerine yol açan «Mev-ee» lerı keyfeden aslen Yahudi olan ve 1857 de llamburgda doğan Hen-rleh Hertz'dlr. ı
1888 de keşfettiği meveelero (Hen-rich) roevceleri i«ml verildi, llenrlch 40 yaşına rvarmadan öklü. Naziler fen nfi tetkiklerini takdir etmediler. Bir çok kıymetli eserlerini yaktılar.
Amerikada Mecburî Askerlik ve Kuyumcular
Amerikada, mecburi askerliğin kabulü yüzünden kuyumcular bir kaç hafta İçinde tamam 350 milyon dolarlık I? yapmışlardır. Artık kuyumcuların deftmeyln keyfine...
Mecburi askerliğin kabulü ile kuyumcular araaında no münasebet mi
var, diyorsunuz? Arzedelim: ilk evvel bekarların silah altına alınması..
Kanun kabul edilmezden evvel, askerlik çakında bulunan bütün gençler nişanlanma ve e\lenmlyo ba*la-rm«Iar. Tabii bundan on çok İstifade eden de kuyumcular olma*. Nisan yüzüfcü, düğün hediyesi, Uâh....
1040 senesinde, huaıiHİle son haftalarda 350 milyon dolarlık roücc\-herat satmışlar. Blzüu paramızla 720 milyon Ura...
Satılan mücevherlerin basında altın, platin vc pırlantalı nişan yüzükleri geliyor.
Siyasi İcmal
eni Bir
Y
Sinir Harbi
ı
[LwJ| arpten evvelki buhranVı " ¦ devrelerde, dünya edebiyatına bir kelime kazandın!-nnştı: Sinir harbi. Hakiki harbin, oyun şekKndeki bir kopyası olan bu hareketlerde, adeta kurşundan oyuncak askerler kullanılıyor, bunlar §u hudutUm bu hududa götürülüp getiriliyor; bazı askeri tayyareler, «yollarını şaşırarak» şu veya bu< memleketin topraklan üzerinden uçuyorlar; bu işi tertip eden hükümet alâkadar memleketlere bazan tarziyeler, bazan tekzipler, bazan da ihtarlar gönderiyordu.
Harp haşladı. Sinir harbinin yıprattığı bazı bünyeler çabuk çöktü. Fakat, diğer cepheleri zorlamak için artık kurşun asker oyunu kafi değildi. Mütecaviz memleket bütün askeri kuvvetlerini harp sahasına dökmek mecburiyetinde idi. Fakat, bütün bunlarla da fethedilemiye-cek, açılamıyacak kapılar vardı. Halbuki, harp gayelerinin tahakkuk yolları bu kapıların arkasında kalıyordu. Fakat acaba, silâhlı askerin muvaffak olamayacağı yerlerde yine kurşun askerleri kullanmak kabil değil miydi? Zira bu tecrübe, daha evvel, büyük kuvvetleri hareket, siz bir hale getirecek kadar tesir icra etmenin kabil olduğunu göstermişti.
İşte, Almanyanın cenubu şar. ki Avrupa, bilhassa Yunanistan üzerine yapmak istediği bugünkü sinir harbinin kısaca hikâyesi budur. Yine kâh orada, kâh burada tahşit edilen aakerlerden, yeni plânlardan, şu veya bu şekilde siyasî tazyiklerden bahsediliyor. Bu seferki sinir harbinin gayesi, harbetmekte olan bir memleketi durdurmak ve zayıf düşen karşı tarafa nefes aldırmaktır.
Almanyanın, bu sinir harbine evvelkiler kadar neticeden emtı olarak atılmadığı muhakkaktır. Fakat, Almanya bugün, askerî değilse bile, hiç olmazsa siyasi bir zafer kazanmak ihtiyacında, dır. Zira, demokrasi cephesi, biri cenubu şarki Avrupada, diğeri şimali şarkî Afrikada ik: harp kazanmıştır. Amerikadan Okyanusyaya kadar da siyasi bir nüfuz sahası kaplamıştır. Amerikanın demokrasilere yardım lâyihası da bugünlerde kanun şekline girince demokrasinin siyasi zaferi tamam olacaktır.
Buna mukabil mihver de bir şeyler hazırlamak zaruretindedir. Bunun için üç teşebbüste bulunduğunu görüyoruz:
1 — Balkanlarda tahşidatla, veya sadece tahşidat haberle-rile Yunanistanı tazyik ve İtalya ile bir sulha razı etmek,
2 — Habeşistandaki sivilleri kurtarmak bahanesile muvakkat ve mevziî bir mütareke yapmak,
3 — Uzak Şarktaki bazı manevralarla Amerika üzerinde bir sinir harbi yapmak, sonra sulh ümidi göstererek sinirleri yatıştırmak ve umumî bir sulh imkânını tecrübe etmek.
Bunların üçü de şimdiki halde, akamete mahkûm birer te-. şebbüs halindedir ve, sinir harbine aldırış edilmeden, harp devam etmektedir. _Vahdet GÜLTEKİN
iaşe Müsteşarı
Ankara, 22 (Telefonla) — İaşe müsteşarlığına tayini takarrür eden Kayseri valisi Şefik, vazifesine başlamak Uzero yakında Ankaraya gelecektir.
Yeni teşkilâtın derhal faaliyete goçnıeai için Muhasebe, zat işleri ve levazım müdürlüklerine, Ticaret vekâletinin ayni işlerde çalışan memurları vekâleten bu vazifeleri deruhte etmişlerdir.
Potrol ofisi şube müdürlüğüne teşkilâtlandırma müdür muavinlerinden Doktor Necdet Gücer tayin edilmiştir.       '
-o-
Kadın ve Çocuk İşçilerin Fazla Mesaileri
Ankara, 22 (Telefonla) — Kadın ve 12 yaşından yukarı kız ve erkek işçi çocuklara mensucat sanayiinin gece ve gündüz postalarında mecmu mesaileri günde 11 saati gedmemek üzere 3 saato kadar fazla mesai yapmalarına müsaade olunmuştur. Gece postalarındaki iş müddeti sekiz saat tecavüz etmiyecektir.
o
Emniyet Müdürü Ankaradan Geldi
Birkaç gün evvel emniyet işleri hakkında alâkadarlarla temas etmek için Ankaraya gitmiş olan Emniyet Müdürü Muzaffer Akalın dün sabahki trenle Ankaradan şehrimizi gelmiştir.
TA N
23 - 2 - 94Î
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Defterdarlığın Mesai Saatleri
Heyeti Vekile kanırHc yaz kmhII tatbik edilerek bütün recini «Hılre \c m ik* s Melerde mesai saati *a-
bfthkgrta Maadan 12 ye ve öğlc-
yîıı hir bucuk saat tatil ll<   sanl kadar olmak üzere tcsMt c-(tlmıîsti.
Defterdarlıkça, »uhat 1.» «len iti-baron. ıncsal akşamlan beş bucuğa kaklar loımflît cılirmiştir. Halbuki mittin re**rm Ma i re vr mües-Mvselonlo eskisi Rİbl, akşam saat
Ih-hi.   ı ini ediMİRH ve mı \ ariyet
daire vc müesseseler    ;. ı.......ı \U I
\ ahdet ve Insleanu ItoAduğu ve bilhassa yaz. saat İnden beklenilen faldelerl İhlâl etliği görülmektedir. Blfar eHftctlen, Defterdarlığın bu eninin Heyeti Vekile kara-
rlle MU etmek .....ııküıı değildir.
Hu husus hakkında dikkat na/ıırı nı eeHMMİerlnı.
Karilerinizden Ali Alptekin
SON MEKTUP
Yazan : Necla MARAŞ
Necdet babını kağıtların    üzerine biraz daha yaklaştırdı. Alnında binken ter ianeleri gözlerini buğulandırmış, saçları   dağınık ve perişan şakaklarına yayılmıştı, önünde aya-£ı kırık bir masa altında samanları döktUnıOf eski bir koltuk vardı. Titrek parmaklarla demindenberi şişe-sinı islendiren beş numara lâmbama fitilini kıstı. Avuçlarile başını birkaç kere sıktı. Sonra tekrar kâğıtların üzerine eğilerek   yazmağa   başladı. Son mektup, artık son    satırlarına gelmişti. Necdet bu ufak hudut köyüne tayin edilelidenberi tam bir sene yazları kışları, geceleri gündüzlc-rile uzun bir sene oldu. Yarı aydınlık bir son bahar günü onu lokomotifin savurduğu kara bir duman yı-^nı arasında bırakmış, kendi dc ne olduğunu anlamadan gözden kaybetmişti. Necdete en ziyade   tren yolculukları dokunurdu, öyle ya   rıhtımdan ağır ağır ayrılan   vapurun güvertesinden İnsan hiç olmazsa daha alışarak sevdiklerinden uzaklaşır. Bu, ayrılık acılarım biraz daha temdit ederse dc trenin etrafa vakit bırakmadan bir anda kapıp götürmesinden daha insaflıdır. Necdet andan ayrıldığı sahnenin en mukaddes hatırasını Semranm gözlerinden yanaklarına doğru kayan bir yaş şeridinde buluyor, ve yalnız onunla teselli buluyordu, Necdet başım tekrar avuç larınm arasına alarak    uzun uzun sıktı. Son olarak göndermeğe karar verdiği satırlara mânâsız   nazarlarla baktı. Bu sükûta kendi de hayret ediyordu. Neden Semra onu iki satır yazı ile aramamıştı. Neden ona ettiği vaatleri unutmuştu. Onu bir sabah Erenköyündeki köşkün balkonundan yandaki bahçede görmüştü.   O   kadar güzel ve neşeli idi ki, eğer yalnız bu görünle   kalsaydı   saadetini gözlerine   çektiği bir ziyafetle tadacak, ve hiç bir zaman kalbine işlc-miyecek olan bu güzel hayali şüphesiz zamanla unutacaktı.   Fakat   üç sene hemen hemen her gün gibi birbirlerini gördüler ve seviştiler. Sonra Necdet bu hücra, kasabaya geldi. Semra ise onu unuttu. O son ayrılık günü nasıl büyük bir maharetle gözlerinden yaş getirmiş, nasıl senelerce onu yalancı bir sevgi ile büyük bir aktör gibi oyalamışsa. Kendine başka bir partoner bulmakta da muhakkak ki   sıkıntı   çekmemişti.. Necdet dört sayfalık kâğıda ıstırap çeken kalbinin    tekmil    sitemlerini döktü. Kimsesiz, tesellisiz geçen gün lerinin  kini  ile satırları    doldurdu. Son mektubu son dakikalarını yaşı-yan bir idam mahkûmu gibi son bir gayretle kapadı vc neferine vererek postaya yolladı... |
Aradan on sene geçmişti. Erenköy asfaltında kayarak giden büyük hır otomobil geniş -caddeyi arkasında bırakarak sokağa saptı. Ve ye^il parmaklıklı beyaz bir köşkün önünde durdu. Seneler buraları ne kadar değiştirmişti. Necdet yaprakların tozlu yollarda sürüklendiği bulanık Mr son bahar günü bıraktığı bu yerleri on sene sonra tekrar karşılaşınca adotâ tanıyamadı İki tarafı a-kasya ve ıhlamur ağaçlar ile çevrili
asfalt yol, muntazam ve şık bahçeli köşkler, her şey her şey başka »di. Hattâ iki senedir tamir edilen beyaza boyanan kendi evleri yeşil parmaklıklı geniş bahçeleri bile değişikliğe uymuştu. On senenin izleri kendi üzerinde de görünüyordu. O şimdi on sene evelki içi ümit dolu şen mülâ zım değil, saçları ağarmış ruhu ihtiyarlamış ağır başlı bir binbaşı idi. Bütün iradesine rağmen başını yandaki köşke çevirmekten alıkoyamadı Orası da değişmişti. Fakat diğer evler gibi beyaza boyanmamış, üzerinde çatlak beliren kaplamaları yıkılmağa yüz tutmuş, on sene evvel sarı bir kanaryanın yuvası olan bahçe harabeye dönmüştü...
Necdetin yıllar sonra evine avdeti etrafta ailesinde büyük bir buy-ram sevinci yarattı. Oğlunun hasre-tile her gün biraz daha çöken ihtiyar annesi otomobili kapıda görünce düştü bayıldı. Ve ilk karşılaşma azıları kolonya vc limon kokulan arasında telâşla geçti.. Genç adam ar-
tık kırk yıldan beri orada imiş gibi alışmıştı. Annesi ve kardeşile konuşurken bütün zekâsını kullandığı halde bri türlü Semraya ait tek bir şey öğrenememişti. Bildiği hakikatlerin tekrarı ne k a ha t devrine giren yarasını nasıl kanatacığını bildiği halde yine öğrenmek, uğrunda bütün hayatını verdiği insanın bu: olmazsa mesut olduğunu işitmek istiyordu.. Yine bir sabah kız kandeşilo-bahçede dolaşıyordu.. Genç kız onların evine doğru başım çevirdi. Sonra birden bire.
— Ağabey dedi. Hiç Serorap» sor-v muyorsun? Necdet sarsıldı.
— Nesini soracağım diye söylendi.
— Nesini mi soracaksın? Onun senin yüzünden öldüğünü bılmiyor-muyum sanki. Genç adam hızla kardeşine dönerek bağırdı.
Öldü mü. kim öldü!
— Semra abla öldü ya!
— Ne zaman, ne zaman?
Genç kız usulca Necdetin ellerini tuttu.
— Sus ağabey dedi. Sana hepsini anlatacağım. Semra abla sen gittiğin sıralarda bir otomobil kazası geçirmiş, ve ayağı ezilmişti. Sonra hastahanelerdı yattı, doktorlar baktı. En sonunda ayağının kangren olduğun* ve kesilmek lâzım geldiğini işittik. Fakat o daima beni yanına çağırır «Hale derdi. Ben ayağımı ölsem kestirmem çünkü ona kesik bacakla görünmek İstemem > o kim? Diye sorardraı. «Sen bilmezsin daha küçüksün, der gülerdi. Sonra bir gün kapılarında bir otomobil durdu. Semra ablayı sedye ile götürüp bindirdiler. Koşarak yanına gittim. Saçlarımı öptü. Dudakları titriyordu. «Artık bacağrmı kestireceğime dedi. Yapma Semra abla onu unuttun mu diye ağlamağa başladım. «Hayır dedi. Ondan mektup aldım beklememe lüzum kalmadı»
Avucunda bir kâğıt parçası duruyordu. Bana uzattı. Otomobil hareket etti. Kâğıdı açtım. Üzerinde kocaman bir son mektup yazısı vardı. Hâle hıçkırarak ağlamağa başladı.
— Zavallı Semra abla dedi. Tekrar evine dönemedi. Vakit geçtiğinden kangren vücudüne yayılmış, onu ayağını keserek dahi kurtarmaca im kân kalmamıştı...
Genç kız sözlerini bitirince yanı-başından gelen acı bir kahkaha ile döndü. Necdet yere oturmuş katıla katıla gülüyor, parmağını ona doğru uzatarak mütemadiyen:
— Son mektup, son mektup diye söyleniyordu. Bu hali emrazı akliye hastahanesinln otomobiline girinceye kadar sürdü. Sonra ağzına büyük bir kilit vurulmuş gibi sustu. Yaşadığı müddetçe tek bir kelime konuşmadı.
Necla MARAŞ
Darüşşafakanın Kız K»smı İçin 80 Bin
Liralık Tahsisat
İstanbul belediyesi ve Evkat idaresi Darüşşafaka mektebinin yanında ve civarında bulunan sekiz medrese, cami ve türbe yerini mektep idaresine teberru etmiştir. Bu a-rada Sivasi camii ile tekkenin mezar lığı da vardır. Tekke ve cami yıktırılarak şimdiden mektebin bahçesine ilâve edilmiştir. Şimdi arsa halinde bulunan Zekeriya Efendi, İzzet Efendi, Debbağzade, Valde medreseleri de bu mektebe teberru edilmiştir.
Burada kızlara mahsus bir Darüş şafaka yapılması esas itibarile kabul edilmiş ve 80 bin liralık ta bir tahsisat ayrılmıştır.
Bu resimde İşaretle gösterilen zat, bir muharrir tarafından kendisine atletizm İşlerinde   cehalet   İzafe edilen istanbul bölgeni Atletizm Ajanıdır. Onu Balkan oyunlarında vazife basında görüyoruz.
...
6 Sene Evvelki    Cinayetin
Muhakemesi
6 sene evvel sevdiği ve kıskandığı kadını öldürerek Kammpaşadaki evinin bahçesine gömen ve sonra da kendisi ölen Zeki ile kardeşi ve eniştesi hakkında tahkikata müddei u-mumilik devum etmektedir. Dün de 18 şahit çagTümış vc ifadelerine mü racaat edilmiştir.
Mükellefiyet İşlerinin Yolunda Gitmediğini Bölgedekiler de
Nihayet Anladılar
Teşkilâtta Çalışan Bir Muharrir Arkadaş ist anbul Bölgesinin Atletizm Ajanını
Cehaletle itham Ediyor
Bundan evvel yazdığım bir yazıda mükellefiyet işlerinin organizasyon bozukluğu yüzünden İyi gitmediği ve bu şekille randıman vermesinin imkânsızlığını tebarüz ettirdikten sonra, kurtulma yoluna girmesi için de çare olarak halkevlerine bağlanmasının doğru olacağını ileri sürmüştüm.
Bu yazımızın gerek İstanbul bölgesi teşkilâtı içinde ve gerekse kazalardaki İdare âmirleri üzerinde büyük bir tesir yaptığını bazı hareketlerden anlıyoruz.
Bölge direktörlüğü de nihayet bu işin yürümediğini anlamış olacak ki, hafta içinde klüp murahhaslarım bölge merkezine davetle, mükellefiyet İşlerine lâzım gelen e-hemmlyetin verilmediğinden şikâyet ederek klüplere bu yolda çalışma tavsiyesinde bulunmuş vo vazifelerinden bahsetmiştir.
Diğer taraftan Üsküdar kaymakamı İstanbul bölgesi direktörlüğüne gönderdiği bir yazıda Anadolu klübünün mükelleflerle uğraşmadığını yapılan müteaddit müra-caatlcrln hiçbir netice vermediğini hattâ arandığı zaman klüpte kimsenin dahi bulunmadığını bildirerek, mükelleflerin çalıştırılamadığını acı bir şekilde ilâve etmiştir.
Görülüyor ki, istenildiği kadar bu işin yürüdüğü iddia edilsin, güneş balçıkla sıvanmaz, mızrak çuvala sığmaz derler. Vaziyet gün gibi aşikârdır.
Bu işin yürümediğini vc yürümesine dc imkân olmadığını açık bir şekilde görüyoruz.
Bu iş yürüyor ve yürüyecek iddiasında bulunanlar yalnız İstanbul bölgesi idare âmirleridir. Fakat dışarıya sızmryacağını sandıklan vc her nasılsa bizim haber aldı-grmız bu hareketler öyle zannediyoruz ki, bizim ne kadar haklı olduğumuzu açık bir şekilde göstermektedir.
Pentatlon birinciliği bundan bir ay evvel yapıldı. Her müsabakanın neticesi daha o gün ilân ©dilmek lâzım gelirken İstanbul bölgesi ajanlığı neticeyi bir ay geçtiği halde Uân etmemiştir. Meğer atletizm ajanı Pentatlon hesaplarını bilmiyor ve lstanbulda bulunmıyan monitör Nailinin gelmesini bekli-yormuş.
Ajanın bu hesapları bihncdiğîni hâlen İ6tanbul bölgesi atletizm tek nik müşavere heyeti azasından bi-
risinin, spor muharriri bulunduğu bir sabah gazetesinde gözümüze i-lişen bir yazısından öğreniyoruz.
İşi inceledik, hakikaten hesaplar yapılamamış vc mesele bu muharrir arkadaşın dediği gibi imiş..
Fakat bizi düşündüren nokta şudur: .
İstanbul bölgesinde Bayan Jale Taylan. Bayan Mübeccel, Füruzan Tekil, Tevfik Böket ve Zeki özı-şıktan mürekkep bir atletizm teknik müşavere heyet* vardır. Böyle bir heyetin teknik noktaları en ziya dc bilen bir merci olması lâzım gelir ve bu böyle olduktan sonra Atletizm ajanı heyetten sormak lüzumunu da mı hissetmemiştir?
Heyetin içtima etmediği de bir fikir olarak ortaya atılamaz. Çünkü İstanbul bölgesi direktörü bu heyeti en ziyade içtimaa davet etmekte, hattâ kendisi bile her toplantısında bulunmaktadır.
O halde ne için bugüne kadar müsabakanın neticesi ilân edilmemiştir.
Bir noktaya daha işaret edelim: Biz vazifemiz icabı olarak yanlış gördüğümüz tarafları tenkit ettik. Tahammül edemediler ve tenkit vazifemizden bizi menedecek-lerini zannederek garip olduğu kadar gülünç bir kararla cezalandırmak yoluna da gittiler.
Bugün teşkilâtta vazifedar, hattâ teknik müşavere heyeti azasından birisi yanlış gördüğü bir    işi
kendi gazetesinde çok haklı olarak tenkit ederken, Bölge Atletimz a-
janınm da teknik işlerde cehaletle itham ediyor.
Bu çok yerinde tenk idile vazifesini yapan bu arkadaşı tebrik ederken, İstanbul bölgesi direktörlüğünün bu tenkit karşısında ne gibi bir hareket yapacağını da büyük bir merakla beklemekteyiz.
Kemal ONAN [CON]
Liseler Arasında Futbol Maçları
Liseler arasındaki futbol şampiyonasına dün öğleden sonra Şeref stadında devam edilmiştir. Günün ilk karşılaşması Kabataş - Vefa urasmda olmuş, ilk devre 0-0 beraberlikle neticelenmiştir. İkinci devrede de her iki takım birer gol kaydetmiş, bu suretle maç 1-1 berabere neticelenmiştir.
İkinci müsabaka da birinci sınıf hakemlerimizden Şazi Tezcanın i-darcsl altında Boğaziçi ? Darüşşafaka arasında oynanmış ilk devresi 0-0 berabere bitmiştir.
İkinci devrenin yirmi beşinci dakikasında Boğaziçinden Gazanfer, bir korneri gole çevirerek yegâne sayıyı kaydetmiş ve maç ta 1 - 0 Boğaziçlnin galibiyeti ile neticelenmiştir.
Son maçı da Galatasaray - Hayriye yapmış ilk devre 2-1 Galatasaray lehine bitmiş, kinci devrenin beşinci dakikasında yaptıkları
golle Hayriyelüer beraberliği temin
etmişler, maç ta bu netice üc sona
ermiştir.
Bu Hafta SARAY s'nemasında
DUMA'nm «LADAM O KAMELYA» (»erinden   iktibas ve sanatkâr
VERDİ tarafından operaya tatbik edilen
TR AVİ AT A
Nefis ve zengin filmde: SCALA de MtLANO'dau
M ARİ A CEBOTARİ ve CLODİO GROLLO
Romanın Opera Ruayal orkestrası ve teganni heyetlerinin iştirakile
ruhnevaz parçalar teganni etmektedirler. İLAVETEN: FOKS JURNAL son dünya harp havadisleri.
Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
9 Program, 9,03 Ajans haberleri, 9,18 Marşlar ve hafif parçalar (Pl.) 9,45-10 Ev kadını - Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33 Gündüz faslı 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Gündüz faslı programının devamı 13.25-11,30 Radyo salon orkestrası.
18 Program, 18,03 Radyo caz orkestrası, 18,50 Akşam faslı 19,30 A-Jans haberleri, 19,45 Eski piyasa ve mesire şarkıları ve oyun havaları, 20,15 Müzik Hot Mubİc. (Pl.) 20,30
Fin musikisi: (Pl.) 20,45 Solo vo düo şarkılar 21,15 Konuşma 21,30 Ses ve tel birliği korosu, 22,15 Sving.
Sineması
Bugün
gark filmciliğinin son ve yeni muvaffakiyetini teşkil eden ve memleketimizde ilk defa görülcı
EMİNE RIZIK İle (SÜLEYMAN NECİB
tarafmdan oynanan
lurkçe oozlu -Şarkılı   Sözlü
'un
DOKTOR AŞKI
Çok takdir kazanmakta ve emsali gibi rağbet görmektedir.
Mevzuu, oynanması vo musikisi itibarile mükemmel olan bu filmi seyircilerimize tavsiye
ederiz.
Bugün matineler   11 de başlar
aşova lutun Piyasası Açıldı
Üç Buçuk Milyon Kiloya Yakın Yüksek Kalitede Tütün Var
Erbaa (Hususi) — Evvelce I şubatta anılacağını bildirdiğim Taşova tulün piyasası bazı zarurî seibep/ler dolay ısıle gecikmiştir. Şubat içimde Enbaada ambara mjüstahsil tarafından getirilen mahsulün, inhisarlar henüz mubayaa emri almadığından, diğer alıcılar da 'merkeplerinden bu yolda mubayaa emri acımadıklarından satışa bağlanamamıştır, öyle ümit ediliyor ki satışlara ancak şuha t sonlarına doğru basla-nacaiktır.
MırDtaka köylerinde tetkiklerde bulunan eksperler merkezleVi. ne avdet etmişlerdir. Eksperler köylerde tütünlerin    demet    vc
denk. ameliyelerinde ileri ve fennî ümitlere dair müstahsile etraflı i/.ılı kırda bulunmuşlardır.
Şimdiden Taşova merkezinde (Erbaa) Austro . Türk. Felemenk - Türk tütün şirketlerile Mithat Nejmli müessesesi muba-yaata hazırlanmış bulunuyorlar.
Üç buçuk milyon kiloya varan
Taşova (Erfcaa, Niksar, Tokat; tütünleri kıt a, nefaset, ran'iırn.ın b akimi ar md an fevkalâdledir. M«uS bu I sağlam, hasta Uksız vc lekesu o4arak idrak edıLrruştrr.
Demet isleri yakında bitecektir. Denk imariiyeeine hararetle devam edilmektedir. FryaUarır normal şartlar altında cereyan edeceği ümidi kuvvetlidir.
Taşova m intak ası    baştanbaşa
geceli, gündüzlü çalışarak bu nefis tütünleri bir kuyumcu gibi işeyerek, istikbalinden eroin vazi yetle alıcılarını beklemektedir. Eksik Ekmek Çıkaran Bir Fmn
Kapatıldı
Kartal (Vatan) — Kartalda Ankara caddesinde Mehmet Ra-şidin idaresindeki fırın ekmeği eksik çıkartmış olduğundan Kartal Belediyesince ekmekler müsadere edilmiş ve cezaiandırrUru^tır.
Kartal kazası Köycülük büro kâtibi Sınanın Kartaldan ayrılması hasebiie yerine Doğan tayin ediltnis ve vazifesine başiacnıştır.
BULMACA
*   t   J   *t   S $   7_t  9 *o *
Soldan Sağa: 1 — Tayyarecilik cemiyeti 2 — Viranelik 3 — Ülfet et
- Tarihte meşhur bir göl - Ayı 4 — Eski bir menfa - Yarım 5 — Doymamış - Gözü görmeyen - Mart -İçeri girince dışarı çıkan 6 — Arının yaptığı madde - Su 7 — Açıktan
- İskambilin beyi 8 — Yerden biten şeyler - Avuç 9 — Kalenin kulesi -Yoğurt ile yapılan bir içki 10 — Nota - Kandırmak - İşaret edatı 11 — Çatık yüz - Sonuna (1) ilave edince bir adet - Bir şark vilâyeti
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Yürek sıkıntifli - İle 2 — Koy - Erkek ismi 3 — Musallat - Desti 4 — Bu* nevi kürk - Bir meyve 5 — Su - Nöbet beki iyen 6 — Saçsız - Güzel - rabıt edatı 7 — Kısa değil - modern -harp süâhı 8 — Rutubetli - Nida 9 _ Şiş - Tellâl 10 — Dizi - ömrün uzun olsun 11 — Eski zamanlarda askere verilen maaş - Senenin birinci ve sonuncu aylarının ismi.
Soldan Sağa: 1 — Tepede 1 en 2 — Sömür - Hara 3 — Amarülis 4 — İbre - İniş 5 — Ree - Ray - Zer 6 — Vade - Hu 7 — Nizamettin 8 — Tam
- Oba 9 — Maraz - Azami 10 — Adana - Rey 11 — Zam - Naime
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Sair -Namaz 2 — Tömbeki - Ada 3 — E-mare - Ram 4 — Püre - Vatan 5 — Eri - Ramazan 6 — Adem 7 — Ehliyet - Ari 8 — Lain - Toz 9 — Ersiz - İbare 10 — Na - Şehname 11 — Ru - İyi
Trakya Haberleri
Edirne (Vatan) — Birkaç günden beri şehrimizde bulunan mebuslarımızdan Osman Şaninbaş ile Fuat Balkan bugün RdirnrfhoVn ayrılmışlardır.
Mebuslarımız şeüıaıuaie bulundukları müddet içinde İMİMa yalandan temas etmişler ve birçok dilekleri dmlemişlerdir. Meouslarrmrz Havasa, Süloğtu, Uzunköprü ve Keşan kazalarını da ziyaret etmişler dinledikleri d il eklerin yapılması için not almaşlardır.
Merkez Kızılay korum un un yıllık kongresine iştirak eden mebuslarımızdan Osman Şahinbaş kongre baş kanlığına seçilmiştir. Edirne muhitin dc pek fazla sevilen aziz mebusumuz Osman Şahinbaş kongrenin hitanımda:
(Edirnenin, Türk üfteeimn batı sınırında milli birliğin örnek bir şehri olduğunu. Milli Şefin emrinde her zaman olduğu gibi. bugün de zinde ve tetikte bulundugımu görmekle bahtiyarım) demiştir.
Edirne (Vatan) — Vilayet u-mumi Meclisi bugün saat 14 de açılmışta". Meclisi Vah Ferit Nomer bir nutukla açmış ve bunu reis vekfli ile kâtiplerin ve encümenlerin seçimi takip etmiştir. Bundan sonra vilâyetin 1940 yılı mesai ve hesabı kati rapoı lan okunmuştur.
Kızılay   Kongresi   Yapıldı
Erbaa Kızılay kuruanu C. H. P salonlarında senelik kongresini yapmıştın. Faaliyetle dolu bir senenin hesabını kongrenin takdirlerine sunan Kızılay heyeti, kıymetli çalm.-nalarmdan dolayı kongre reisince taicdir edilmiş, mesai, hesap raporları ve bütçe okunarak umumun tasvibinden geçt'k-ten sonra in-tihabata geçilmiş, yapılan secimde: Eczacı Cemal Varol, Dr. Ahmet Baray, Dr. Ha. let Çoruk, ceza hâkimi Kâzım Güyens, İnhisarlar müdürü Asaf Güngören, tüccardan Mekki öz-korkut, eksper Nazmi Minisker, belediye muhasibi Basri A. Ünal idare heyetine seçilmişlerdir.
SORUNUZ
\
ÖYLİYELİM I
nhisarların Bir İngilizce Yazısındaki   u
Hatalar
B. Naoeyiyen Imzasire: Ban gazetelerde arada Ur kari müşküllerini halle yeltenen ve muhtelif başlıklar altında intişar eden sütunlar görünüyor, ve bir müddet sonra (artık halledilecek müşkül kalmadığından nu?) ortadan kayboluveriyor. Buna cidden müteessrlmı, çünkü şimdi benim Mr müşkülüm çıktı.
İşin İçinden çıkmak «cin erişebildiğim mahdut çarelere bas vurdum, bir netice alamadım. Gazeteniz, dünyanın en çapraşık (meselelerine dair hükümlerini her gün bize okuttuğuna nazaran, elbette beni aydınJatabUlr diye size müracaata karar verdim.
Ben kendi kendime İngilizce öğreniyorum. Çok sıkıntı çektim anıma, artık Times gazetesini lügat yardam ile rdıyabUecek katlar bir terakki elde .ettiğim için kendi kendimi tebrik ediyor, «azmin elinden bir ıjey kurtulmaz» diye övünüyordum. Geçen gün büyük bir sukutu hayale uğradım: Aldığını bir slgan* paketinin içinden çıkan matbu   bir   İngilizce
postayı okuyabildim, fakat roaaa-smı ardıyarnadmv Bağlı olarak sunduğum bu yazıyı müsaadenizle birlikte okuyalım.
«We Guaranted t hat the fine blend of these Cijjarettee are ma-de of the choieest Turkish Tobae-cos famous for their aroma, color and rulHe&s.
Turkish State Monopolles İstanbul - Turkey»
Ben mi yandryorum, yoksa bu yazıda hatalar var mı? Görünüyor kl bu paket, ingiltere ve A merikada satılmak üzere hazırlanmış, sonra her nedense burada satılmıştır. Eğer ingiltere ve Ame-
r^aya gidecekse bu kadar yanlış-Iı yazı 1yi bir reklâm olur mu?
Cevap — Hakkınız var. Bu yazıda bir kısmı lisan hatasına, bir kısmı da tertip hatasına benzer yanlışlar vardır. Reklâm diye bir ecnebi memlekete gidecek, İki, Uç satır bir yazının bu kadar hatalı surette tercüme edüip basılması doğru bir şey değildir. Memleket hesabma fena reklâm yerine geçer.
1
I   I  M I
VATAN
Toprak Mahsulleri Ofisi Nizamnamesi Mer'iyeteGirdi
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Arrfcara. 22 (Telefonla) —Tu caret Vekaletimle hazırlanan Top ra'k Mahsutteri Ofisi nizamnamesi meriyete pimi ı< 11 r.
Nizamnameye göre Ofis Vekâletin muvafalcatile lüzum gör-
crıiğü yerlerde ekmek ve ım faib-rîkatan kuracak ve ba Trusu^ra satın alıp işhetartrek (hakkına da malik olacaktır.
Nizamnamenin diğer bir mad-
desine fcöre rakip müesseselerde maddi menfaat rabıtaları bulunanlar veya ticarethane şerikleri ve yakın akrabalar ayni zamanda idare medlisi reis ve azahklarında bulunamryacaJclardır.
Tasfiye Edilen Alpııllıı Şeker ŞirketiI   Amerika
Hazineye 300 Bin Lira Ödemeğe Mahkûm
HaKlne, tasfiye edilen Aîpullu şeker şirketi aleyhine 800 bin liralık bir alacak davası açmıştı. Davayı asliye İkinci ticaret mahkemesi tetkik ediyordu. Epeyce uzun süren bir eh-
li vukuf tetkikatındnn sonra mahkeme, hazineyi haklı bulmuş ve şirketi devlet hazinesine 300 bin lira öde-miye mahkûm etmiştir. Karar, dü:» iki tarafın avukatları huzurunda tefhim edilmiştir.
Müstahsil, Son Karardan Memnun
Ankara, 22 (Telefonla) — Müstahsilin ihtiyacından fazıa elinde bulunan hububata el konması hakkındaki kararname çok iyi neticeler vermektedir. Tesbit edilen fiyatın kendisini himaye eden bir fiyat olduğuna kani bu-
lunan müstahsil hülkûmetin bu ka. rarından memnun kalmış ve tehalükle kabul etmiş ve mallarını Ofise sevk etmeğe başlamıştır. Ofis mubayaatı günde 3 bin tona yaklaşmıştır.
Halkevleri 9 uncu Yıldönümü
(Bası 1 incide) X halk şairtmiz Aşık Veysel kendi yaz dı£ı ve bestelediği eserlerini okuyacak, Sivas, Çorum ve Bolu halkevlerine mensup gençler de kendi o-yunlannı oynayacaklardır.
Halkevleri gençleri, Gazi Terbiye Enstitüsü talebeleri. memleketin muhtelif köşelerindeki oyun havalarını asıllarında olduğu gibi tekrar-lryac aklardır.
İstanbulda
Eminönü halkevi, dokuzuncu yıldönümü merasimi için büyük bir program hazırlamıştır. Merasim saat 14,30 da İstiklal marşı İle başlı-yacak ve An karadan Başvekilimizin söyliyecekleri nutuk dinlenecektir.
Parti vilayet idare heyeti reisi İz-
mir mebusu Reşat Mimaroglu bir hitabede bulunacak, bunu da halkevi reisi Profesör Yavuz Abadanın sözleri takip edecektir.
Ayrıca şiirler okunacak, gece saat 20,30 da Yavuz Abadanın bir nut-kile ayrıca merasim yapılacaktır.
Beyoğlu     Halkevinde
Beyoğlu halkevi de bugün için bir
merasim programı hazrrlam ıştır. İstiklal marşı ve Başvekilin nutkunun dinlenmesinden sonra 1. Arif Gök-pınar bir hitabede bulunacak bir konser verilerek ayrıca spor kolu tarafından spor gösterileri de yapılacaktır.
Gece saat 20,30 da da merasim yapılacak temsil kolu tarafından «Tırtıllar» isimli bir eser oynanacaktır. ¦    \ v- /'-i- ¦ '   ¦*'   \
Mahlut Yağlar
(Bajı 1 İncide) * Bu numuneler Zonguldak Sağlık müdürlüğü tarafından Ankara Sıhhat Vekâletine gönderilmiştir. Vekâletin kimy&hanesinde yapılan tahlil neticesinde İstanbul belediyesi Yağ İşletmesinin gönderdiği numunenin amele tarafından yenilmesinin tavsiye edrlemiyeceği cevabile iade edilmiştir.
BİR  İÇ  HASTALIKLARI MÜTEHASSISI   FİKRİNİ SÖYLÜYOR
Doktor Lâmi Tokuzlu, Paris ve Viyana tıp fakültesinden mezun, iç hastalıkları mütehassısı, mahlut yağ meselesi hakkında diyor ki:
<— Yağlar arasında vitamin bakımından çok fark vardır. Meselâ, çiy kremadan yapılan tereyağlarında fazla miktarda vitamin A ve D vardır. Halbuki, vejetalinde hiç yok-
tur, Margarin ve don yağlarında ise hemen yok gibidir. Susam yağı gibi nebati olan yağlarda da hiç denilecek kadar vitamin .vardır. Avrupada vitaminsiz yağ yiyen fakir ailelerde bir çok arızalar görülmüştür. Bun-Jara taze tereyağı verilince bu arızalar kaybolmuştur.
Hazrm bakımından da yağlar arasında fark vardır. Âte-elâ don yağının hazmi güçtür.
Mahlut yağ kullanmak eğer bir zrruretse, halka uc yağ tedariki için Avrupada olduğu £ibl çok temiz vejetaline ya vitamı ı, yahut ta tereyağı katmak sur; 'le ucuz ve oldukça kuvvetli yağ elde etmek müm kündür. Yoksa, bllgU'I bikdeki mahlut yağlar ve tahlil ettirerek raporunu neşrettiğiniz mahiyetteki yağlar hiç te fenni ve sağlık bakımından Uvsiyeye şayan de^ı-Ji.".»
B. Eden Trablusgarpte
(Başı 1 ineide) =
ruşmüftür. Nazırın hareketinden evvel Trabluagarpta bazı mınta-kaları ziayret etmesi muhtemel-
di
ır.
Balkanlarda Heyecan
Bale, 22 (A.A.) — Basler Nachricfoten gazetesinin Budapeşte muhabiri bUdrriyor:
B. E.dcn'le_Gerveral Dill'in Ka-hireye mu heyecan u Eden'in Ka yaroti takip sin hatırınd
lan Balkanlarda ır.    Zira B. yaptığı son zi-âd iseler herke.
Atina, 22 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı büdiriyor:
Bütün Yunan gazeteleri,   İngiliz
Haricîye nazırı Edenin yanında imparatorluk genel kurmay başkanı General Dili olduğu halde Kahireyc muvasalatını büyük başlıklarla neşrediyorlar,.
Diğer taraftan Yunan gazeteleri, Türk - Bulgar beyannamesi münasebetle Türk mutbuatının ¦^.•iya-tını iktibas ve Türkiye ile ^ınanis-tan arasındaki tcsanUdü bl İh aşna hararetle kaydediyorlar ve Balkan memleketlerinden hiç birinin kendi tesebbU.su ile harbi Balkanlara sirayet ettirm iveceğin i yazıyorlar.
B.   EDEN   MISIR   KRALININ SIHHATİNİ   SORDU
Kahire, 22 (A.A.) — Bugün Ede nin ilk işi saraya giderek sarılık hastalığı geçiren ve şimdi nekahat
Kambur Üstüne Kambur
(Bası 1 incide) **
te geçtiklerini, Sovyetlere hiç bir zaman güvenemiyeceğini görünce birden bire ağzından sulh sözleri fırlamağa başlamıştır.
Japonyanın, sulh ihtiyacını kendi hesabına şiddetle duyduğuna şüphe edilemez. Başlıca mahreci olan Amerika ile devamlı bir surette bozuşmak Japonların tıiç işine gelmez.
Mihverin bir köşesi olan Kalyadan sonra diğer bir köşesi olan Japonyanın aman dilemek ihtiya. cını duyacağı zaman uzak sayılamaz. Fakat sulh sözünü ister Japonya, rater Franko, ister papalık makamı ortaya atsın, umumî sulh bakımından vaziyet kıvama gelmiş olmaktan çok uzaktır. Bugünlük sulh sözleri bir dedikodu haddim aşamaz.
Ahmet Emin YALMAN
Bayburt'un Kurtuluşu
Bayburt, 22 (AA.) — Bay-burdun kurtuluşunun 22 inci yıldönümü edan dünkü gün burada parlak    merasimle    ve    halkın
9
coşkun heyecanı içinde kutlan-mışrtır. Bu vesire ile yapılan tezahürat Türk milletinin Millî Şefi-mi/in etrafındaki »aısılmaz hafifliğini bir kere daha en canlı ma-naoile göstermiştir.
devresinde bulunan Kral Faruk'un sıhhatini sormak olmuştur.
Bundan sonra Eden, Başvekil Sırrı Paşayı ziyaret etmiş ve çayı Baş ve kille beraber İçmiştir..
(Başı 1 incide) —
20 şubatta yaptığı gizli toplantıda Genelkurmay başkanı General MarstıaH Pasifik mıntakasın-daki kara ve hava kuvvetlerinin derhal arttırılması plânını anlatmıştır.
HcraJd Tribuna gazetesine göre, Amerika ordusu başkumandanlığı Pasifik üslerine ve bilhassa Havai ve Filipin adalarına en son sistem bomba tayyareleri göndermek fikrindedir.
Bir Filo Hollanda HindUtanını
Ziyaret Edecek
Vaşington, 22 (A.A.) — (B. iî.C.) Reurter muhatirinin îş'ara-hr.a göre Hariciye Nezaretinde bir Amerikan filosunun Hollanda Hindistan ile Malaya yarımadası limanlarına bir dostluk ziyareti yapacağı, beyan edilmiştin
Amerika Efkârıumumiyesi Heyecanda
Vaşington, 22 (A.A.) — Havas:
Japonyanın oemübi Pasifikte icap ederse zorla bir nüfuz mın-takası elde edeceğine dair Tokyo'da yapılan beyanat karşısında resmi Amerika mıhfılieri kat i bir sükût munaij/a ediyorlar. Bu sukut, Amerikanın Ingıttereye yaptığı yardımı azaitmaksızın Japon, ya ile harbedcbileceğine dair B. Ruzvelt tarafından yapılan beya-nattanberi devam etmektedir.
Siyaeî mahfilleri meşgul eden mesele şudur: Şayet Japonya cenubî Pasifikte kuvvete müracaat ederse, Amerika mukavemet için ingiltere ile birleşecek midir? Böyle bir sual varit olursa, cevabının ne olacağına dair Amerika Hariciye Nezareti henüz hiç bir işarette bulunmamıştır.
Efkârı umumiye ise Uzak Şark vaziyetinin gösterdiği inkişaflar karşısında heyecandadır. Amerika radyosunun Çunking'den ala* rak verdiği haberlere göre Japonlar, cenubi Pasifikte harekâtta bulunmaya müsait seVkullceyş noktalarına yüzîbinlerce asker gön dermektedir.
Ayni kaynağa nazaran, Japonyanın yeni ham madde stokları vücude getirmesine mâni olacak müşterek tedbirlerin alınması için İngEtere Amerika nezdinde istimzaçlarda bulunmuştur, ingiltere, Japorryaya karsı tahrikatta 'bulunmak fikrinde olmadığını, ancak Japonyanın demokrasilere karsı muhtemel bir hareketinde kullanabileceği askerî kudreti arttırmasına mâni olmanın icap ettiğini beyan eylemektedir.
Japonyada Hoşnutsuzluk
Nevyork, 22 (A.A.) —Singa. pur'a Avustralya kınalarının gelmesi üzerine Tokyo'da hasıl olan hoşnutsuzluğu bahis mevzuu eden Nevyork Time* gazetesi diyor ki:
Mihver devletlerinin dilinde yeni bir focmül var. Japonlar A-vustraiya kıt'alarmın Singapur'a gelmesini bir ¦tecavüz hareketi» olarak tavsif ediyorlar. Bir ingiliz limanına İngiliz kuvvetlerinin çıkarılması bir harp hareketi teşkil edecek, fakat Rotterdam üzerine nazı bombalarının düşmesi, yeni ruzjfcrn kanunun takviyesi suretinde kaydolunacaktır.
Japon Sözcüsü Ne Diyor
Tokıo, 22 (A.A.) — Havas: Şayet Japonya Singapur'a taarruz ederse Amerikanın derhal harekete geçeceğini İngiliz Amiralliği, nın Japonyaya ihtar ettiğine dair Amerikan membalarından gelen haberler hakkında «anılan bir suale cevaben, resmi Japon sözcüsü B. Kohiaı dcmıatir ki:
«— Japonyanın Singapur'a taarruz edebileceğini zanneden kim se var mıdır?»
B. Kohişi, Pasifikte buhran çıkacağı şayialarının doğru olmadığını beyan eedrek sözlerini bi-
tirımniir.
o-
SOÜNA   KANALINDA MÜNAKALÂT
Bükreş, 22 (A.A.) — Stefani: Tun ayı Karadenize bağlayan Solma kanalında münakalât inkıtaa uğramıştır. Meçhul sebeplerden dolayı bir vapur, yana yatarak kanalı kapamıştır. Münakalâtı bir an evvel tesis ic^in tedbirler alınmıştır.
Balkanlarda Vaziyet
(Bası l incide) +
AJfmanların niyetleri, heyeti umumiyesi itibarrle, artık şüpheye mahal bırakmayacak derecede aşikârdır. Maaıma'ffh -bütün dolaşan şayiaları hep doğru olarak kabul ebmek rmıvafık değildir. Meselâ Alman kıtalarının Tunayı geçmiş otdirkları şayiaları bu ne-videndir. Ancak şurasını kabul etmek icap eder ki, bir mücldet-tenlberi Bulgaristana hulul hareketi başlamış bulunuyor ve kısa bir atide daha kuvvetli bir hareketin de vukuu muhtemeldir. Bunun başlıca alâmetleri Bulgar de. miryo/ilarırtda seyrüseferin cezrî bir tarzda tahdit edilmiş olması, Tuna üzerinde bir çok noktalarda köprü kurma hazırlıklarının yapılmakta bulurornasıdır. Keza, Bulgar topraklarında askerî ehem miyeti haiz noktalarda bir çok evlere ei konulmuştur. Bu evler zafmanı gelince, Alman subayları-na tahsis olunacaktır.
Alman hareketinin pek yakında vukuunu Tunada buzların bu sene erkenden erimeğe başlaması da kolaylaştıracaktır. Fakat bu ana kadar ancak «seyyahlar» Bulgaristana girmiştir. Hakikî bir istilâ hareketi henüz başlamamıştır. '
İNGİLİZ MATBUATINA GÖRE
Londra, 22 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muharriri yazıyor:
Almanlar Bulgaristana girmek hsınıklarım açıkça yapıyorlar. Ve faaliyetlerinin bilinmesine ve habtâ büyütülmesine hiç bir itirazda buiUnçnuyorıar. Bu suretle Almanlar Balkan milletlerinin sınır, leri üzerinde müessir olmuş ve Yunaıüblanı kjoıkutarak İtalya lie bir sulh yaramaya mecbur etmek ümidini besliyorlar.
Almanlar. Yugoslavyada, Bul-garistenda ve Yunanistanda bir takım şayialar çıkararak Balkanlarda sinir harbini şiddetlendiriyorlar. Yunanistana ve Balkan muitlerine deniliyor ki: Almanya, Yunanistana girmek için Bul-garistandan geçmek üzeredir.
Bu duman perdesinin arkasında Alman sevkulceyşini farket-mek mümkündür,: Bulgaristana müfrezayit miktarda asker kıtaJarı ve tayyareciler solumak, bu noktadan -Yunamatanı tehdit etmek ve Yunanlıları İtalyanlarla uyuşmaya mecbur eylemek.
Bugün Almanlar her şeyden ziyade kuvvet kullanmaksızın kendilerine yolu açarak kuvvetlerini azamî derecede ileri sürmeğe uğraşıyorlar. Şayet tehdılıer para etmezse o zaman Almanlar muhakkak ki kuvvet kullanacak-
U BİNBAŞI ELtOTA  GÖRE
Nevyork, 22 (A.A.) — Maruf A-merîkalı askeri mütehassıs Binbaşı Eliot, Nevyork Herald Tribüne gazetesinde şöyle diyor:
«Balkanlardaki vaziyetin anahtarı Nil ordusunun elindedir.
Nll ordusu veya bu ordudan mühim bir kısmı ansızın Selânikte gözüktüğü takdirde Balkan hükümetlerinin ve Balkan ahalisinin hattı hareketinde tam bir değişiklik olacaktır. Oradaki vaziyet, Türkiye, Bul garistan, Yugoslavya ve Nll ordusu gibi bir çok meçhul âmillere bağlı bu lunmakta ve şimdi söylenebilecek yegâne şey ise problemin bütün unsurları işe karışmadan bir netice çıka-rılamıyacagıdır.
Sinir harbi yapmıya yalnız Almanların kabiliyetli olduğu fikrine o kadar alışmışız ki, ChurchlU'in de bu oyunda müthiş bir rakip olduğunu vc bazı mühim kozları ihtiyat o-larak tuttuğunu unutuyoruz.
Novyorö Daily Miror yazıyor:
Hitlerln yakın şarka dofrru bir Alman hareketinin Türkiyeyi harbe sokmıyacatfına knni olmaktan uzaktır ve Yununistan da mütemadiyen şiddetle vuruyor. Fakut en ziyade ehemmiyeti olan cihet Büyük Bri-tanyanın da orada bulunması ve doğU Akdeniz suları kontrolünü kati surette Çlngllızlerin elinde bulundurmalıdır.
VAZİYET   KARŞISINDA YUGOSLAVYA   VE YUNANİSTAN
Londra, 22 (A.A.) — Almanlar, simdi kuvvetlerini göstererek, fakat kullanmıyarak mümkün olduğu ka-dur llerlemiye payret etmekteduier.
Nevyork Daily Miror yazıyor* Nazilerin Balkanlarda Ririştiklerl sinir harbinin şiddetlenmesi hakkında tefsirlerde bulunan Times gazetesinin diplomatik muhabiri bu kanaattedir.
Almnn kuvvetlerinin bilhassa hava kuvvetlerinin kısmı küllisi Av-rupanın garp kısmında bulunmaktadır. Almanlar, şimdiki halde Yugos-lavyayı rahat bırakmaktadırlar.      !
Hitlerln vaatleri Yugoslav nazırlarını katiyen teskin etmemiştir. Nazırlar, Yugoslavyalım bilâhare yeni nizama iltihak etmesi hakkında Mitler tojulıııdun yapılun teklife cevap
Hava Harbi
Sicilyadaki Meydanlara Hücum
Kahire, 22 (A.A.) — Orta şark ingiliz kuvvetleri umumi karargâhı
tarafından dün akşam neşredilen teb Lig:
20/21 şubat gecesi İngiliz bombardıman tayyareleri SicUyada Catanc ve Comise tayyare meydanlarına hücum ederek büyük hasar vukuuna sebebiyet vermişlerdir. Her iki tayyare meydanı üzerine de bir çok yUksek infilâk kudretli bombalarla yangın bombaları atılmıştır. Çıkan yangınlardan 50 kilometre mesafeden görülebilen kesif siyah duman sütunları yükselmiştir. Bu sütunların hangarlar civarında yanan düşman tayyarelerinden çıktığı zannedilmektedir. Bundan başka bombardıman neticesinde uçuş plstlerile geniş blr yol üzerinde ve civar demiryolunda büyük hasarlar vukua gelmiştir. Bu harekâta çok büyük bir muvaffakiyetle iştirak eden tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüşlerdir.
Kale Boğazında Büyük Bir Hava
Harb! mi?
Londra, 22 (A.A.) — Reuter ajansı bildiriyor:
Bugün Kent sahillerinin bazı noktaları üzerinde vuku bulan çok büyük tayyare faaliyeti, Pas de Kale boğazının cenubunda büyük bir hava muharebesinin cereyan etmekte olduğuna delâlet ediyordu.
Mütemadiyen devriye uçan İngiliz avcıları sabahtan öğleye kadar yüksek irtifada uçmuşlardır.
Tayyarelerin tahliye borularından fışkıran ve Kent sahillerinde denize kadar uzanan bir çok duman sütunları görülüyordu.
Pek çok miktarda olduğu anlaşılan ve münavebe suretile hareket e-den tayyareler 6000 ilâ 7500 metre yüksekte uçmuşlardır.
Pike inişi yapan tayyarelerin çıkardığı hususî gürültü ve uzaktan gelen mitralyöz sesleri mütemadiyen İşitiliyordu. #
Tehlikeli Mıntaka
(Başı 1 İndice) -f
; Santa Maria de Lenca ve İtalyan Bingzi İstikametinden uzanan ve o-rada garp doğru şimali Afrika sahili boyunca Trablus - Tunus hududunda Fransız topraklarına kadar giden hat.
Sardunya adasından Spartlvento burnundan itibaren Sardunya adasının garp sahilinin 30 mil açığından geçerek şarka doğru bu arz hattı boyunca Paol Fuoraya ve oradan da cenuba ve şarka doğru İtalyan sahili boyunca Santa Maria do Lence burnuna müntehi olan hat
Bu tebliğe riayet etmlyecek olan gemiler tehlikeden bizzat mesul olacaklardır.
Akdenizde İtalyan sahillerinden o-tuz mil mesafe İçerisinde giden gemilerin tehlikede oldukları hakkındaki 1940 temmuz tarihli tebliğ yine meriyettedir.
Süveyş Kanalı Tıkandı mı ?
Hav
as
Cenevre, 22 (A.A.) -ajansı bildiriyor:
İsviçre maöbuoünın verdiği ha. berlere göre Alman tayyareleri tarafından batırılan iki vapurun Süveyş kanalını tıkadığı Kahirede kanalı tıkayan enkazın temizlenmesi için büyük gayretler sarfe-dilrackte ise de şimdiye kadar bir netice aJinapnamıştır.
vermemişlerdir.
Almanya, Bulgarlstandan geçerek Yunanistanın üzerine atılacağına dair tehditler savururken, böyle bir teşebbüs esnasında pek büyük tabii güçlüklerle karşılaşacağını pek âlâ bümektedlr. '
Almanları en çok endişeye düşüren nokta, Ege denizi sahilleri uzunluğunda sağlam bir müttefik üssü
mevcut olmasıdır.
Yunanistana gelince, bu memleket bütün bu şayialar karşısında sükûnetini muhafaza etmektedir.
LONDRA MEHAFİLlNE GÖRE
Londra, 22 (A.A.) — Müstakil Fransız ajanı bildiriyor:
Londra mahfilleri Rumen - Bulgar hududundaki Alman hazırlıklarına kabule lâyık olsun olmasın mutat bahanelerle Almanyanın şimdiden bir kuvvet nümayişi yapmak niyetinde olduğuna alamet telakki etmektedirler.
Bu bahane, hiç şüphesiz Yunanistanın kıtadaki topraklarındu bir tek tnglllİ askeri bulunmasa dahi Selaniklo İngiliz kıtaatı bulunduğunu iddiası olacaktır. Tehlike bugün bilhassa MaLsuoka'nın beyanatından
sonra uzak dogudaklnden daha Acil gözükrru'ktoo'lr.
Afrika Harbi
Cenupta Cuba Nehri Geçildi
Nairobi, 22 (A.A.) — Resmi tebliğ:
Kuvvetli keşif taarruzları neticesinde Cenubî Afrika kıtaları Cuba deresini ağırlıkJarile birlikte muvaffakiyetle geçmişlerdir. Bu hareketin neticesi olarak ta nehrin munsa-bında düşman için büyük ehefnnTniyeti haiz bir mevki o-lan Jrnbo duvrnüatür.
Burada 'külliyetli miktarda top ve harp malzemesi iğünam edilmiştir. Bir liva kurmayile bir albay ve bir çok Avrupalı ve yerli İtalyan esir alınmıştır.
19 şubatta cernı>bî Habeşistan-da Megada yapılan harekât neticesinde altı top iğ t inam edilmiş. 469 esir alınmıştır.
Cerabub'a Hücum Niyeti yok
Kahire, 22 (A.A.) — Şiddetli İngiliz hücumlarının püskürtüldü-ğü hakkında İtalyanlar tarahn-dan yapılan hayali iddialara cevap olarak salâhiyettar mahfiller Trablusgarp çölünde Cerabub vahasına hücum etmeğe lüzum olmadığını dün akşaım beyan etmelerdir. Bu vahada mu'hasara edifLen İtalyan garnizonunun bir kaç güne kadar tesıtm olacağı a-şikârdır. Garnizondan kaçan askerler İtalyan garnizonunda açlık hüküm sürdüğünü bildirmektedirler.
Erître'de Faaliyet Devam Ediyor
Hartum, 22 (A.A.) — Eritre ve Habeşistan bölgesinde İngiliz kıtaatının faaliyeti devam etmektedir. Yeni iten hareketlerine te-veasül olunmak üzere, zaptedilen mevkıier takviye edilmektedir. Kısmaya nın Karşısındaki Adalar
İşgal   Edildi
Karıire, 22 (A.A.) — Reuter ajansının İtalyan Somalisinde Kismaya'daki hususî muha'biri bildir iryor:
İngiliz kıtaatı Arap vapurlarından çikarak Kısmaya'nın tam karşısındaiki Deiaerpenti ve Mşan-gayapap adalarını işgal etimisler-dir. Bu adalar italyanlar tarafından tahliye edilmişti. Bu arada Jv.ba ırmağı hattında (muharebe devam etmektedir. Cenup Afri-ksaı kıtaatı İtalyan garnizonuna hücum etmiş ve bu garnizon nerırî geçerek Jumjbo'ya çekilmiştir. İtalyan Somalisinde Son Vaziyet
Londıra, 22 (A.A) — İngiliz İstihbarat Nezareti bildiriyor:
Şarkî Afrikada bulunan bir mu habir İtalyan Sotnalisindeki *>n askerî vaziyetin inkişafı hakkında şu malûmatı vermektedir:
İtalyanların Mega'da teslim olması bu mıntakada bulunan beyazlardan müreİûkep kıtaların mu. harebeye başlar başlamaz uğra-dflc/ları muvaifakiyetsizliği teşkil etme klt edîr.
Bu hareket Moyale ile Yavello. nun irtibatını kesmekte, Moyale-3'i cenahtan çevirmek tehdidi kar şısında bulundurmaktadır, İtalyanlar bu hudutta tutunmalardı münakalatın maruz kaldığı müşkülâtla Habesistanın istilâsı gayri muayyen bir zaman için gecikirdi.
İngiltereye Yardım
Ayanın Üçte İkisi Tarafından Tasvip Ediliyor
Vaşingjton, 22 (AA.) — Ayan azasından üçte ikisinin yardım kanununu, bazı ehemmiyetsiz tadrlât ile, tasvip etmekte oldukları anlatılıyor. Bu da esasen gazetelerin mükerrer defalar izhar cttıkieri halk duygularına da uymaktadır.
İnfiradcıların mücadelesi ta-mamile iflâs etmiştir. Bu iflâs artık kat'iyyen tahakkuk etmiş bulunuyor.
B. Ruzvelt'in yardım lâyihası, Apıenkanın dahilî siyasetinde de müessir olmaktadır. Bu lâyiha Cumhuriyetçi partiyi de ikiye bölmüştür. Parti şeflerinden brr çoğu B. NVillkie'nin lâyiha lehindeki hattı hareketine iştirak etmekte ve parti azasının büyük bir kısmı da bu lâyihaya muhahf kalmaktadır.
Birkaç Satırla
Mühim Haberler
* Londra, 22 — Churchtll, dün refakatinde kara vç deniz kuvvetleri şefleri olduğu halde cenup sahillerindeki istihkamları teftiş etmiştir.   "
* Velllnprton, 22 — Yeni Zelanda-nın yeni umumî valisi hava baş mareşali Sir Cyril Ncvall buraya muvasalat etmiştir.
* Londra, 22 — Halen tnglltere-de ziraat işlerine o kadar ehemmiyet verilmektedir ki, Ziraat Nazın, Hudson her yaş grupundan toprak İçin elzem olan mühim miktarda vatandasın hizmete alınmasına dair yeni bir plân tekVif etmiştir.
* Montevideo. 22 — 9100 tonluk İngiliz Nevcastle kruvazörü 24 saatlik bir ziyarette bulunmak üzere bug^ln Montevideoya gelmiştir. Kruvazör buradan yiyecek alacaktır.
* Londra, 22 — Bir askerî Portekiz heyeti hâlen İngiliz müdafaa tertibatım tetkik etmek üzere In-gllterede bulunmaktadır.
* Belgrad, 22 — Yugoslavya bah rlyeaine alt üç motorlu bir tayyare merkezi Daimaçyada Braç adasına düşmüştür. Tayyarede bulunan  dört kişiden üçü ölmüştür.
* Hangkong, 22 — Slam hükümeti bugün neşrettiği btr tebliğde, Tokyoda Siam İle Hindicini arasında cereyan etmekte olan sulh müzakerelerinin çıkmaza glrdi£l hakkındaki haberleri tekzip etmektedir.
* Presburg, 22 — (Stefani): Çekoslovakyalın eski Paris sefiri O-suski, müebbet küreğe ve medenî haklarından mahrumiyete, eski başvekil MUlan Hodscha IS »ene agrr hapse, Nardny Novine gazetesi müdürü 15 sene ağır hapse, eski matbuat bürosu şefi Pierre Priodavok 15 sene agrr hapse mahkûm edilmişlerdir.
Mahkûmların mallan müsadere e-
dilecektir.
* Londra, 22 — Londranın salahiyetli   makamlarında   söylendiğine göre BulgaristandaJti İngUiz elçisinin vaziyeti hakkında şimdilik beyanatta bulunmıya imkân yoktur.
* Berlin, 22 — Bir hususi muhabir bildiriyor:
Amiral D arlan m Paris te yaptığı konuşmalar menfi bir netice vermiştir. Alman hariciye nezaretinde VI-şi ile Berlin arasındaki buhranın devam ettiğine işaret edilmektedir.
* Berlin» 22 — Bir hususi muhabir bildiriyor:
Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesine göre, Almanya, İtalya, Yugoslavya, Macarisan ve Slovak ya a-rasmda bir gümrük karteli teşkili için müzakereler cereyan etmekLe-dir.
* Atina, 22 — Yunan resmî tebliği:
Cephenin bazı noktalarında mahdut devriye faaliyeti olmuştur. Bazı mmtakalarda piyade ve topçu ateşi teati edilmiştir.
* Atina, 22 — (Atina ajansı): îngtliz krtalarmın Lfrmnl adasına
ihraç edilerek adayı bir deniz ve hava Üssü olarak tahkim iettikler hakkmda yabancı bir radyo tarafın dan neşredilen şayiayı kati surette tekzip ederiz.
(Anadolu Ajansı)
o
Macar Maarif Nazırı
Belgrat, 22 (A.A.)— Sofyadau gelen Macar Maarif Nazın Homanı, bugün Kral naibi Prens Paul kabul etmiştir.
Türk ¦ Bulgar Deklârasyonu
-o-
Sovyetler Birliğinde
ve İranda iyi Karşılı ndı
«Türk - Bulgar deklârasyona komşu ve müttefik İranda büyük bir memnuniyet husule getirmiştir. Sovyetler Birliğinde de sempati İle karşılandığım gazeteler yazmaktadır.
«Atina gazeteleri İse, bu hususta Türk gazetelerinde çıkan yazılara büyük bir yer vermektedir.»
— Radyo Gazetesi -
-o-
JAPONYAYA  KARŞI TAHDİDAT
Nevyork. 22 (A.A.) — Herald Tribüne gazetesine Va^ıng-loıuıan gönderilen bir haberde Japonyoya aevikedilen harp mal-remeeınin tahdit edileceğini gösteren Amerikarun yeni bir tedbirinden bahsedilmektedir.
Bu ha'berde Re»icumhur Ruz-völt'in yakanda yeniden 12 maddenin İbansı usulüne tâbi tutulacağına dair bir beyanname neşredeceği bildirilmektedir.
JAPONYA AVUSTRALYAYA İHTARDA MI   BULUNDU?
Sydney. 22 (A.A) — Avue tralyanın «"lüzumsuz silâhlanması-» hakkında Japonya tarafından yapılan ihtarlara dair Avustralya Hariciye Nazırı B. SteAVart demiştir ki:
«Bu hususta resmî hic, bir haber almadım. Eğer ihtarlar gelirse Avustralya  icap eden cevabı
ver m es1 n ı
Ve ^.ktirî»
VATAN
23-2- 941
Adliyede:
Hamal Değil Hırsızmış
Soğan Ağa mahallesinde Hâkim Suphi Bey apartmanında oturan Bayan Vesile, dairesinden taj?uıacakmı;? Karakulak hanına gitmiş, oradan Mustafa teminde bir hamalı çağırmış ve kendisine eşyasını göstererek;
— Bu aşyami tanıyacaksın, sana para vermiyecegmı. Şu odadaki avize ile şişeler senin olsun.
Mustafa eşyayı taşımış, sonra a-partnıanııı ttat katındaki; şimdi Ka-rabükte bulunan bir doktorun odasına girmiş, burada dolaplarda bulunan binlerce liralık kimyevi maddeyi aşırarak Ahmet ve İsmail isminde iki arkadaş da bulduktan sonra eczacı Mıgırdıca satmıştır. Sultan Ahmet Sulh ceza hâkimi dün Mus-tafanın sorgusunu yaptı ve tevkif etti.
Bakırköy Hastanesinde Doktora Bıçak   Çeken   Hademenin
Muhakemesi
Bakırköy akıl hastaJıanesi lâ-bora-
tuvar şefi doktor Neşet HalHe öldürmek kasdile kama ile tecavüz ettiği için yakalanan hastahanenin eski müstahdemlerinden Muhsin Kara-duman evvelki gtln ikinci ağır ceza mahkemesinde sorguya çekilmiş ve mahkemesinin gayri mevkuf olarak yapılmasına karar verilmişti. Davacı Doktor Neçet Halil dün Muhetn hakkında hemşehrilerinden btcaat Muhsin in İstanbul da bulunan amcasından tetkik at yapmış bu gencin çocuk hıktan beri insanlara ve bilhassa hay vanlara bıçakla tecavüz etme hastalığına uğradığı ve kendisinin bir Şi-toit olduğunu öğrenmiş ve müddeiumumiliğe bir istida vererek kendisinin hayatının tehlikede olduğu için bunun yakalanarak Trbbıadll -müessesesinde muayene edilmesini istemiştir. Müddeiumumilik Muhsini buldurarak evvela tabtbi adillere muayene ettirecek icap ederse tıbbı adn müşahede hanesinde fenni muayenesini yaptıracaktır.
Muhsintn buMuru+maeı İçin pohse
yarılmıştır.
Yaman Bir Dolandırıcı Tevkif
Edildi
Dolandırıcılıktan sabıkalı bulunan ve paşa *ade okluğunu söyliyen Şevket isminde bir genç birçok kimseleri tedavi ettireceği ve onlara irin alacağı ban an es ile dolandırmış ve kendisinin gazete muharriri olduğunu söylemiştir. Sultanahmet sulh birinci ceza hakimi dün sorgusunu yap mış ve tevkif etmiştir.
( Köçek ) Kadın Meğer Erkekmiş!
Kozan (Vatan) — Çarşıda bir erkek, kadın kıyafetinde giyinmiş olarak tutuldu. Cidden enteresan olan hâdise şudur:
Aslen Pınarbaşı nın Teç>e ma-hailesinden Â<le»m oğlu Hasan uzun zamandanken kadm kıyafetle düğünlerde (köçek) oynayarak geçinmedi Jtiy at edinmiş ve herhangi bir düğün yerini duyduğu zaman davetsiz olarak icabet edip para kazamr ve beraber gezdikleri arkadaşile birlikte har-
carlatmış.
Hasan; orta boylu, yayla havasında yaşadığından canlı, kanlı, Pınarbaşı ilindeki güzeller gibi çaok kaşlı, siyah ve uzun kirpikli, dolgun ve müdevver yüzlü, yıllardır uzattığı ve ondüle yaptırdığı uzun saçlı ve nereden tedarik ettiği bilinmiyen ve içinde su dolu lâstik balon memeli taze ve güzel genç bir kadın?...
Oğfendiğime tgöre; Ceylanın Camueluay köyünde bir düğünde oyun oynayarak kazandığı para ile Kozandan kadınların ihtiyacı olan bazı eşyalar alarak köye dönmek üzere iken; yaradılışlıdaki oynaklığı yüzünden fena şölhretli 'bir kadm zannile şüphelenen bekçibaşı Ali Aliş Hasanı ve arkadaşmı yakalayarak zabıtaya getiriyor. Zaibıta muayene., si için hükümet tabipliğine sev-kediyor. İşte doktor muayenesini yapacağı zaman kendisi de itiraf ediyor: <Ben erkeğim; lâkin geçinmek için kadın kıyafetine girdüm, diyor.» Su dolu memeler meydana çıkıyor. Zabıta nihayet hüviyetini ve durumunu bedbit ederek yukarıda bildirdiğim gibi oyuncu olduğu anlaşılıyor.
İşte şurada bir noktaya temas etmek gerektir lu; kadm kıyafetinde brr erkek yakalanmış diye ve casusluğundan şüphelenen bin., lerce halk!... zabıtaya minnet duygularını izhar ederken akın halinde ve grup grup jandarma dairesi önüne koşuyorlar ve yığılıyorlardı. Bu arada bir ses yü!k-selayof: Nasıl olur da aramıza bir casus gelir? Diğer $r ses: Buna imkân yok? Üçüncü fak ses: Eğer casus ise hükümet cezasını vermeden biz verelim diye haykırıyordu. İşte bu hâdise ve bu sesler millî b^iği ve millî bağlılığı canlı ve manalı şekilde bir daha tekrara vesile okkı.
VATAN
Yeni Tefrika ve Yazılarımız
26 Şubat Çarşamba Gününden Baş-hyarak (VATAN ) Gazetesinde İki Yeni Tefrika, Yeni Bir Sütun, Diğer Yeni Yazılar Başlıyor:
Bunlardan Bazıları Şunlardır:
Günün Sesi...
Reşat Nuri Güntekinin Bir Sütunu
26 Şubattan baflıyarak kıymetli ü»tad Reşat Nuri Gün*ekm bu unvanla Vatan'da kendine mahsus bir sütun açacaktır. Reşat Nuri Güntekin bu sütunda Günün Sesi'ni, güzel üslûbu ile, geniş ve zarif görüşile aksettirecekler.
*
Trablusgarp Hatıralarım...
Yazan: Nuri Paşa
Enver Paşanın kardeşi Nuri (Paşa) nın umumî harp zamanında Mısırın garbinde kurduğu cephe umumî harp tarihinin en meraklı bir hikâyesidir. Nuri Paşanın gerek buna ve gerek Trablus Garp harbinde Afrikaya gidişine ait hatıraları 26 Şubatta tefrika halinde (VATAN) da neşredilmeğe başlanacaktır
Paris Cehenneminden Nasıl Kurtuldum ?
Yazan: Rebia Tevfik
Yirmi sene evvel bir parasız Avrupaya giden, Pariste elli, altmış işçi çalıştırarak terzihaneler kuran, Paris moda hayatında mühjm roller oynıyan bir Türk Bayanının kendi hayatı hakkında yazdığı hakîkî roman ve son hâdiseler üzerine Paris cehenneminden kaçkının meraklı hikâyesi.
?
iskender Fahreddinin Riyaseti Altında
ÇOCUK SAYFASI
?
Rebia Tevfik, Rezzan Yalman, ve Şehriban Taylan'ın İdare Edeceği
KADIN
EV SÜTUNU
Mahmut BALER'in
BAL KÖŞESİ
Aka Gündüz, Nizamettin Nazif, Cemal
Bardakcı,Nusret Köy men,ŞevkiYazman (Askerlik işleri), Eski Bahriye Müsteşarı Hüsamettin Ülsel (Donanma ve Denizcilik) ve Diğer Kıymetli Muharrirlerin
Devamlı Yazıları
Zabıta Haberleri:
Kömürden Bir Kişi Zehirlenerek
Öldü
Suadiye plajı soyunma odalarında yatıp kalkan Mustafa ve Thsin İsminde iki amele yaktıkları kömürden zehirlenmişlerdir. Tahsin ölmüş, Mustafa baygın bir halde Haydarpaşa Numune hastanesine kaldırılmıştır.
^ Şoför Emin Yılmazın idaresindeki otomobil Ankara caddesinde Jan isminde birine çarparak muhtelif yerlerinden yaralamıştır,
Yeldeğirmeninde Recalzade sokağında Marintn evinden yangın çık mı*? ise de sirayetine meydan verilmeden söndürülmüştür.
+ Galatada Kalafat yerinde bir depoda bekçi Emin ile arkadaşı Kir-kot bir alacak yüzünden kavgaya tu tutmuşlardır. Orada bulunmakta o-lan ve kavgacıları ayırmak için a-
raya giren İhsan adında bir şoför, Kirkor tarafından çuvaldız ile golcünden ağır surette yaralanmıştır.
Türkiye    San'at    Mektepleri Mezunları   Cemiyetinin
Kongresi
Üçüncü defa olarak toplanan kongrenin muvakkat reisliğine muallim Halil Cevdet Oflas seçilmiştir. Cemiyetin müessisl Başkan Doktor Hafız Cemal Lokman Hekim idare heyetinin mufassal raporunu okumuştur. Bundan sonra sanayi mekteplerinin tarihçesini, ehemmiyetini ve cemiyetin lüzumu ve terakkisi hakkında uzun ve çok şümullü bir nutuk vermiştir. Daha sonra heyeti i-darenin blitün hesaplarını tetkik ve çalışmalarını takdir eden murakip-lerln raporları okunup tasvip ve tasdik olunmuştur.
Yeni idare heyeti aşağıdaki tarzda intihap edilmiştir.
Başkan: Doktor Hafız Cemal Lokman Hekim, Asbaşkan: Muallim Sırrı Dökuntcr, Muhasip: Sabahoddin Işıksaç, Merkez müdürü: Vahit E-rim, Genel Sekreter: Ali Karyot Asli azalar: Hasan Altınok, Muallim Ce-lul Arkun, Fahreddin Ergin. Yedek Azalar: Fahri Arsoy, Niyazi Mocan, Avni Karakaş, Sabiha Lokman Hekim. Murakıpler: Muallim Halil Cevdet Oflas, Muallim Muzaffer Yaşar, Muallim Kemal Dcnker.
Bahçe ve Çiçek
Bahçelerini ' tanzim,   çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış «erleri okumalıdırlar. Bu eserler arasında en ziyade   tavsiye   olunabilecekler:
Gül Bahçesi 100 Kuruş
Salon Çiçekleri 100
Karanfil Yetiştirmek 50
Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi 75
Pratik Çiçekçilik 50
Park ve Bahçe Plânları Tanzim Olunur
Matbaamıza Müracaat
1*
inhisarlar İdaresi İlânları
1 — Evvelce akreditifi müteahhit firmaya plt olmak frzere alı nara* r
ilân edilmiş olan «1.000.000 > adet tuz çuvalı içrjı akreditifi idaremiz tarafmdan açtırılmak üzere de teklif verilebileceği ve bu teklifin 24 Şubat 041 pazartesi günü saat tam 11 de inikat edecek komisyona
verilmesi ilân olunur.      (1312)
Muhammen bedeli (2080) lira olan muhtelif cins ve ebatta demir maden vidası, muhtelif ebatta 6 köşe başlı civata, muhtelif ebatta pirinç madeni vidanı, muhtelif cins ve ebatta demir ve pirinç ağaç vida*:, Tlrfon vidanı, bakır perçin çivisi ve yaylı rondelalardan mürekkep 70 kalem malzeme (14.3.941) cuma günü saat (11) on birde Haydarpaşa-da Gar binası dahilindeki komisyon tarafından taahhüdünü ifa edemi-yen müteahhidi nam ve hesabına açık eksiltme usulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek lstiyenlerin (156) liralık muvakkat teminat ve kanunun taym ettiği vesaikle birlikte eksHbme günü saatine kadar komisyona müracaatları lazımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan paranız olarak dağıtılmaktadır.
(1380)
İLÂN
30. Topçu alayının birinci tabur komutanlığına ait resm! mühür zayi edilmiştir. Yenisi yapılacağından eskisinin hükmü yoktur. Bulunduğu takdirde en yakın aakerl komutanlık veya askerlik şubesine teslim edilmesi ilân olunur. (1357)
Tramvay Durakları
Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri
Umum Müdürlüğünden:
Seyrüseferde sürat temini ve fazla yolcu nakli maksadıle, mütehassıs bir komisyon tarafından tetkik neticesi verilen ve belediye yüksek makamı tarafmdan tasvip buyuruları karar mucibince tramvay şebekesinde 29 durağın lâğv ve 11 tanesinin de ihtiyaca uygun ve şim-diküerin civarında daha münasip mahallere nakledilmiş ve bunları gösteren levhaların yerlerine konulmuş olduğu muhterem yolculara İlân olunur. (1346)
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
2   Adet kasa ufak boy «Avrupa anahtarlı» 1   Adet yazı makinesi «Normal şaryolu> 1   Adet kazan «resim ve evsafına göre»
Yukarda cins ve miktarı yazılı Uç kalem eşyanın her bir kalemi ayrı ayrı 25 şubat 941 salı günü saat 14 ten itibaren pazarlıkla alınacaktır, isteklilerin Kasımpaşada bulunan komisyona müracaatları. 1345
Askerî Fabrikalar Salınaima Komisyonu İlânları
Telli ve telsiz telefon ve bunlara alt benzin motörleri tamiratından anlaf usta ve işçi alınacaktır.
Ankarada çalıştırılmak üzere, talip olanların bir istida İle Askeri Fabrikalar umum müdürlüğüne müracaat etmesi ve istida ile birlikte, şimdiye kadar çalıştığı yerlerden aldığı bonservis suretlerinin de gönderilmesi ilân olunur.      «1187».
İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonundan
Aakerl ihtiyaç için beher kilosuna 65 kuruş fiyat tahmin edilen 10 ton karaman koyun eti 26/2/941 günü saat 15 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 6500 lira olup kati teminatı 975 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fmdıklıd» Komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri.
. %. Cİ246»
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı İaşe maddelerinin yeniden pazarlıkları 27/2/941 günü hizalarında yazılı saatlerde yapılacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda Komutanlık satmalma komisyonuna gelmeleri.      «1247»
Cinsi Miktarı Muh. Bd. Kari Te. Pazarlık
Kilo L.K. 1   K. S. D.
Yoğurt 8000 2720 408 10.30
Süt 8000 1600 240 11
ŞEHİR   TİYATROSU TEMSİLLERİ
TEP&B AŞINDA       mm^w^ İSTİKLAL CADDESİNDE) DRAM    KIS M *     IHM     KOMEDİ   KISMI
Bugün saat 15.30 da      HLrf|J|1 Gündüz saat 15,30 da
Akşam 20,30 da m(L İH Akşam 20,30 da
MEŞALELER *   l%fi|p KİAAJLm OD ALAM
Her gün gişede çocu/v   . mailleri için bilet ver'Mr. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Tepkaprya otobüs temin olundu.
VATAN BmtMİ
tLA-N FİYATLAM Kuru?
Başlrk makta olarak 750
1 lnel Sayla t laatfcBİ tm
2   »      » a 360
¦   >      » 1 JM
4   »      » İM
6   »       > > 76
6   »      > 60
Abone Ucre
Türkiye dahilinde:
Senelik    ö ayhk    8 aylık    Aylık
1400 750 44 Hariç memleketler:
ICr.
Senelik    6 aylık    S aylık    Ayhk
2700
1410
800 Kr.   yoktur
Batfln Ağrıların Panzehiridir
Beyhude Istırap Çekmeyiniz!
BİR TEK KAŞE
Nevrozin
Bu muannîd BAŞ ve DİŞ ağrılarını süratle izaleye kâfidir.   Romatizma evcar, sinir, mafsal ve adale ıstırapları NEVROZİN'le tedavi edilir. Müessir ilâç: NEVROZlN'dir.
NEVROZİN Tercih Ediniz
İCABINDA GÜNDE «8» KAŞE ALINABİLİR.
Türkiye Cumhuriyeti
iraat Bankası
Kurulu? tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,800 lira ikramiye veriyor.
100 adet M liralık 5.00* 126   »40      »    4,800
U
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecbk kura ile aşağı* daki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4.000 Ura
4    » 600 »      2,000   •
4    » 250 »       1,006   »
» 160 »       4.000   »      II     160   >   20      »    «00
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar oir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasüe verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 ey MU, 1 birlnclkânon, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
40
KANUN
AVUP GEÇTİKÇ
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Planı
1941 İKRAMİYELERİ
1 adet 2000 Liralık = 2000.— Lira
3 > 2 »
4 > 8 >
35 »
80 »
300 »
1000
750
n ı
> >
a
250   > 100   > 50   >
20   >
Keşideler : 4 Şubat to6. 3 ıkincıtearin
pılır.
Sahibi ve Neşriyat Müdürü:  AHMET EMİN  YALMAŞ
Baaüdığı Yer: VATAN MATBAASİ