PAZARTESİ 24
JUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CACALOOLU  No.   82
TELEFON: 24136 TELGR.VATAN İst.
BAŞ MTJ HARE IRJ
AHMET EMÎN YALI
^
^
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETESİ
Sayı 185
1 ur kıy e, üutuntuğune Her Taarruza Silâhla
Ve
istiklâline Karşı
Edecektir
Dun İstanbul»
batim H»Ikevlenn<l«, Evlerin dokuzuncu kurulu? yıldönümü kutlandı. Resimlerimiz Eminönü Halkevindeki törene ijtirak  edenleri ve İstiklâl
marşını hürmetle dinleyişlerini göstermektedir
İngilizlerle Dostluğumuz
Berrak, Temiz ve Sürekli Olması İçin İki Tavsiye
1 - BritanyaKorporasyonunu
Başıbozuk Halden Kurtarmak
2 - Yanlış Propagandalardan
Uzak Kalmak.
Yazan: AHMET EMİN YALMAN
n ngilizlerle     dostluğumuz
hangi ölçüye göre olma?
ü? Bu mevzu hakkmda bir, iki gün evvel bir yazı yazmıştım. Bu yazıdaki fikirler okuyucuların çoğu tarafından iyi karşılandı. Tasviplerini telefonla, mektupla veya ziyaret suretile bize bildirdiler.
Fakat itiraz edenler de eksik olmadı. Bana dediler ki:
— Yazınm esası haklıdır. Fakat bu gibi fikirlerin mihver propagandası tarafından tahrif edilmesinden korkmuyor maunuz? İngiltere ile bizim aramızda bir anlaşmazlık ve küskünlük var diye göstermek için bunlardan istifade etmezle^ mi?
Ben de şu cevabı verdim:
— Kendi kendilerini aldatmak istiyorlarsa meydan serbesttir. Türk - İngiliz dostluğunun temeli o kadar kuvvetlidir ki bumı bir kat daha iyişleştir mek ve fena unsurlardan kurtarmak için temiz bir niyetle a-çılan münakaşalar bunu sarsmaz, aksine olarak canlandın.'.
Cidden de öyledir. Bir harp zamanında serbest bir münakaşa mevzuu olabilmek, bir dostluk için en güzel bir imtihandır.
Umumî Harbin son senesinde bizde sansür kalkmıştı. Mem leket meselelerinden epeyce serbest bir lisanla bahsediyorduk. Yanlış iktisadî gidişleri şid detle tenkit ediyor, bazı haricî meseleler hakkmda da çekinme den kalem oynatıyorduk Fakat Almanya ile olan münasebetlerimiz, tenkitli münakaşalardan hariç bırakılıyordu. Tün-kü bu münasebetlerin içyüzü anlaşmazlıkla, tatsızlıklarla dolu idi. İşin en küçük bir sarsın-
tıya tahammülü yoktu. Köprüden geçinceye kadar ahenksizlikleri yaldızlı kelimelerle örtmekten başka çaremiz yoktu.
İngilizlerle Türkler mertçe karşı karşıya geçtikleri zamanlar, daima kolayca anlaşabii-mişlerdir. Seciyeleri, menfaatleri samimî anlaşmalara varmalarına pek müsaittir. Aralarında kurulan hakikî dostluk, dünya yüzündeki en mühim istikrar ve emniyet unsurlarından biri kalacaktır. Bu dostlusun yanlış telâkkiler, fena itiyatlar, hususî menfaat dola/plan yüzünden güzel istidatlarını kaybetmemesine bekçi olmak hepimiz için vazifedir. Bu itibarla, fena istidatlara karşı açılan münakaşalardaki hedef, dostluğu sarsmak değil, korumaktır.
Evlenme gecelerinde eskiler, genç kan kocalara şu tavsiyeyi fısıldarlar:
— Belli etmeden eşinin aya-
(Devamı: S a. 5, SİL 4 te) —
Çok Eğlenceli Bir Müsabaka
26 Şubat Sayımızdan itibaren gazetemizde çok eğlenceli, bol mü-kâfatlı bir müsabaka başlıyacaktır. Bunun tafsilâtını yarınki sayımızda bulacaksınız.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün  En
Mühim 'Hâdiseleri
+   Hariciye Vekilimiz «Ulun» a verdiği mülakat t,ı  açık ve dü-
rüst siyasetimizi ilân etti. ^   MuftHolini bir nutukla Almanya Ue dalma beraber olduğunu
bildirdi.
+¦   Dün memlekette yeniden 4 halkevi ve 57 hulkodası açıldı, irlanda bitaraflığını, Amerika garantisi altına   verecek bir plandan bahsediliyor. 1 '
<£-   Sovyetler Birliği 16 benelik umumi   İktisat plânı hazırlıyor.
Dün Halkevlerinin 9 uncu Yıldönümü Kullandı
Başvekilimizin Nutku
Bütün Türk Milleti, Aziz Millî Şefin Etrafında Şuur Ve imanla Toplanmıştır
Ankara, 23 (A.A.) — Halkevlerinin kuruluşunun yıldönümü bugün bütün halkevlerinde ve odalarında yapılan t< rc.Uc kutlanmıştır.
Bu münasebetle Ankara halkevin-de de yakılan toplantıda Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhaltk Renda, BaşvekU Doktor Refik Saydam, Vekiller, Cumhuriyet Halk Partisi Genel SeK-cren Fikri Tüzer, Parti m Us
takil grup reis vekili Ali Rana Tar-han, mebuslar, genel Kurmay ikinci reisf orgeneral Asım Gündüz, vekâletle^ orlıanı vc >k*rtbalık bir halk ktttUsl bulunmuştur.
Törene istiklâl marşı   ile başlanmış ve bunu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekili   Başvekil Doktor Refik Saydamın sürekli al-(Devomı: Sa, 5, SU. 1 de) *
Yağ İşi
Umumî Hayata
Ait Temizlik Davasının Ancak Bir Safhasıdır
Sıhhiye Vekâletinin
Nasılsa Gözden Kaçan Bir Müsaadesi
Yağ meselesi hakkında giriştiğimiz neşriyatı okuyucularımız alâka ile takip ediyorlar ve yazıya devam için teşviklerde bulunuyorlar. Çünkü pek iyi takdir ediyorlar ki yağ meselesi her günkü hayatımızla, sıhhatimizle, kesemizle sıkı alâkası olan mu-hin bir davadır. Bizim karaciğer mvzin bozulmasına, çoluk çocuğumuzun gıdasız kalmasına mukabil falan ve filânın açıkgözlük etmesine, fiilen inhisar kurmasına, belediyenin teftiş ve mü.
rakabe mekanizmasını hareketsiz bir hale    'koymasına seyirci
kalmak elbette mümkün değildir.
Bundan başka bu yağ münakaşası umumî hayata ait temizlik davasının ancak bir safhasıdır. Nasılsa bir yolunu bulup kanunların haricine çıkmak, müsavatı bozmak, halkın sıhhatile ve gıd a s tl e  oy nam ak   m üm kü n  o 1 -
mıyacağı, bu vesile ile herkesin
kafasında    yer    etmelidir.     Bu
memlekette   zekâlar,   kanunların
hükmünü kırmak vc açıkgözlük
etmek için kullatnılamamalı, tica.
retle bite kazanç, halka gösteri-(Devamı: Na. 2, SU. 4 te)
B. Mussolini Diyor ki:
Her Ne Olursa Olsun Almanya İle Beraberiz
Roma, 23 (A.A.) — Stefani bildiriyor:
Duçe, bugün saat 17 de. Faşist hücum kıtalarının Adriano tiyatrosunda tertip ettiği bir tezahür toplantrsı esnasında bir nutuk söylemiş ve ezcümle demiştir ki:
Ben buraya Faşistlerin hararet derecesini hissetmek ve bilhassa harp zamanında çok sevdiğim sükûtu bozarak söz söyle-miye geldim.
Biz, Sekiz aydan değil, Altı Senedenbcri Harpteyiz
Biz, sekiz aydanberi harpte değiliz, biz altı senedenberidir, yani 3 kânunusani 1935 tarihin-denberidir ki harpte bulunuyoruz. Bunu müteakip, General Franconun cevap vermemezük edemiyeceğimiz talebi geldi. General Franco'nun yardımına gitmek bizim için bir vazife idi.
Fakat hakikatte biz, Plutokrat, Mason ve Kapitalist dünyaya karşı ayaklandığımız 28 teşrinievvel 1922 tarihindenberi harpteyiz.
19 39 eylülünde, harbin arife-(Devamı Sa. 2, SU. 7 de) =*=
Usta
Ulan essek, o makine yağının üstüne yüz elli gram vjetalîn gattık, gayri o Urf * yağı ağı sayılır. Bas 200 markasını!
Hariciye Vekilimizin "Ulus,,a Beyanatı
Türkiyenin Siyaseti Değişmemiştir, ittifaklarına Sadıktır, Herkesle iyi Geçinmek Niyetindedir. Türkiye, Emniyet Sahasındaki Yabancı Faaliyetlere Asla Lakayt Kalamaz. Toprak Bütünlüğüne Veya istiklâline Yapılacak Her Taarruza Silâhla Mukabele Edecektir.
Ankara. 23 (A.A.) —Türk -Bulgar beyannamesi hakkında yarın çıkacak olan «Ulus» gazetesi aşağıdaki ımülâkatı neşretmektedir:
Bu ayın 1 7 sinde Bugaristan-la Türkiye arasında imza olunan deklârasyon etrafındaki muhtelif mütalâa ve tefsirleri, bir kaç gündenfberi, ajana haberi olarak neşrediyoruz. Bu mütaâa ve tefsirlerden bir kısmı, bu sulh, dostluk ve itimat vesikasının mâna ve maksadına ibazan tamamen zıt mahiyette ol*muşrtur.
«Ulus» bu münasebetle Türk efkârını ve belki tereddüde dü-
şen bütün alâkadarları tenvir etmeyi faydalı bulmuş ve bunun için doğrudan doğruya muhterin Hariciye Vökili Şükrü Saraçoğlu'na müracaat ederek kendisinden gazetemize bir mülakat vermek ricasında bulunmuştur.
«Ulus» muharririnin Hariciye Vekilimize sorduğu sual şu idi:
— Bulgar - Türk deklâras yonu etrafındaki neşriyatı takip buyurdunuz. Bu neşriyat arasında: «Türkiye Bugarietan» İngiliz politikasına doğru götürmüştür» den tutunuz da, «Bulgaristan Türkiyeyi Mihver politika-(Devamı: Sa, 5, SU. 3 te) X
Seneki Basın Balosu
Çok Rağbet Gördü
Balo Sabahlara Kadar Sürdü
W    1
m:
İstanbul Valisi B. Lûtrı   Kırdar Basm balosunda
Eğer siniri sağlam, uğraşmaktan yılmaz, hafızası tam bir adam isterseniz Hakkı Tarık Us'dan iyisini bularnazemız.
Hakkı Tarık, hele bu sene en
ağır imtihanını geçirdi. Bütün İstanbul, matbuat balosunda hazır bulunmak için ittifak e*mişiti. Bütün istanbul baloda masa rstiyor-(Devamı: Sa- 5, SU. 5 te) +
26 Şubattan itibaren Vatan Sütunlarında
Nuri Güntekin'in her gün başlığı altında   bir güzel
Günün
üstad ve Edip Reşat Vatan'da „Günün Sesi" yazısını bulacaksınız.
Trablusgarp Hatıralarım.,,
Yazan: Nuri Paşa
En hayalî romanları geride bırakan bu hakikî hikâye çarşamba günü başlayacaktır. Hele günün mühim bir hâdise sahnesi olan Trablusgarpla olan alâkası, bu hatıraları herkese zevkle okutacaktır.
Neşredeceğimiz diğer yazıları altıncı sayfamızda okuyunuz.
Ramizin Karikatürleri
1
Gazetemizin en beğenilen hususiyetlerinden biri kıymetli sanatkârımız Ramiz'in nefis karikatürleridir. Bu karikatürlerin a» aşıra fasılaya uğraması, tiryaki okuyucuları sinirlendiriyordu. 26 Şubattan itibaren Ramiz'in karikatürlerini her sayımızda bulacaksınız.
1   -
VATAN
Z4 - 2 - 941
Büyük Tarihî Roman
'i
lf>
YAZAN: M.SAMİ TEZİ*
Hızır, İsyandanSonraBütünİstanbul-lularınSevgi ve Saygısını Kazanmıştı
68
Elindeki meşalenin kızıl alev-ıevini yükselle yüksel tc kaaırlavdan birinin içine daldı. Meşalemi rpdk perdelere yaklaştırdı, tuvveââ hafif, soma gittikçe gc-ıı^,,un bir alev ve duman SÜftl-
r.u etrafa yayirdı.
1 lenf bu vazıyeti büyük bir memnuniyetle seyrediyor ve bir ocnkuş ötüşüne benzryen kahkahaları koridor'an dolduruyordu. Çek geçmeden koca kasrı ateş sardı, siyah bir duman ve kızıl bir alev semaya doğru yükseldi. Sabavvtantberi kaama sallamaktan yorulan inaanJar büyük çınarların aracında kavrıla kıvrFİa yayılıp gcnişliyen bu eteçi görünce meserrertlc haykırdılar:
— Bire     fcbra+ırm    Paşanın Saadabadında bir kızıl lâle açtı, homan   yoldaşlar   lâle   safaoma
koşalım.
Kokular ve  ate?in   etrafında
geniş bir halka çevirdiler. Davullar gümbürdüyor, zurnaılar ortalığı çınlatıyordu. Atehin et-raıfında çılgın bir raks başladı. Şarap teertrleTİ ortaya çıktı, lâle soğanları tuza barulıp meze yapıldı ve sarhoşların naraları yangının kortkunç çatırdrsmı baMırdı.
Saadabadda binken binlerce insan, yıllardanberi bir masal dinler gibi kıkyip yüreklerinde kuı ve haset uyandıran lâle safa#-sınm korkunç bir benzerini yaratıp sabaha kadar eşlendiler.
XVIII
İsyandan evvel ad-ı kurt aktan kulağa fısıldanan H»z»r, isyan ¦!¦ rasmda gösterdiği mertçe hareketlerle bükün İstanbul halkının sevgi ne saygısını kazanmıştı. Onun. memsakete saldıran düşman akmalarına kanşb koymak için hazırifklara başladığım işken gençler yanmda yer almak için koşuyor, ihtiyarlar genç olup da birlikte savaşa gidemediklerine hayıflan ryorlardı.
İbrahim Paçanın hazırladığı ordunun andında yer alan Hiçirin bine yakın sencrençeç*İ9İ9 iki gün içinde yine tef>4anjve>rrD«ştL
Fazla olarak bunlar her biri birer
a*
ikişer arkadaş ay artmış, içinde dövüşmek ajeurarı kıpırdanan bagka yiğitler de onların araşma katılmıştı. Böylelikle Hızırın küçük kuvveti bir hayli ehemmiyet kefebeden kn>we*k bir müfreze halini almıştı. '
Hızır    Patronaya    h<»ber yol-layayark defcnişti ki:
— Halkı »izde gayreti dini mubin yok mudur, diye ayaklandı rdık. Memleket rşrerirre bakmayıp zevk ve safaya daan vezirler kati ve Üçüncü Ahmet hal'e-dıidı. Artık bizim Aekanede ya-pacak işimiz kalmadı. Mertliğe yakışan odur ki, öne düşüp hududa varalım ve düşmanla karşılaşalım.
Patrona Hızrra şu oevaibı yolladı:
— Bu işleri görmek için ardıma yetmiş bin inean takıldı, gel gelelim şimdi gaza yolu göründü diye yola çıkarmam, korkarım ki ardımdan gelen olmaz. O zaman daha Gebzeye varmadan hünkârın adamları tepemize çullanıp kârımızı itmam ederler.
Bana Mahmut Han rütbe ve mansap teklif ediyor, sanma ki buna inandım, ona vercUğun cevap şudur:
— Ömrümün ne suretle sona ireceğini bilmiyor değilim, şimdj ye kadar başından büyük işlere karışıp tahttan padişah indiren ve onun yerine yeni bir padişah ielâs    edenlerin hepsi    boynuna
yağlı bir kememi takılıp boğularak cellâdın elinde can vertmiş-tir. Betni bakliyen akıbet de budur.
imdi senin teklifini kabul etsem yolda giderken arkamdan ferman yollayıp bir han köşesinde ve bir dağ yalmacında kârımı itmam eylerler.      ^
Ben işi oluruna bıraktım, amma muradımız hünkâra bir ordu hazırlatıp sefere çıkmaktır. Yolu açık olsun, ardindan yetişirim inşallah!..
Hızır zaten onlarla yoldaşlık etliği kısa zaman içinde bütün isyan sergerdelerinin mahiyetlerini öğrenmişti. Orvlar birer kal-dın|m kabadayısı udi ve şimdi kılıçlarının hakkını fazlasile çıkarıp hatr hayli zevk ve safa etmeden yerlerinden kjptrdamjyacak-
larını biliyordu.
Bunu bilmekle beraber, ieyan sırasında bir hayli fenaJıkları icradan onları vaz geçirdiği gibi, şimdi de belki millet ve memleket h izm etkıe sevkedeb i l irim üm id i-
lc haber    yollamaktan    kendini alamamıştı. ,     Patrona adamına:
— Ağana söyle, Allah muini olsun,   doğru   yoldan   saçmasın.
Diyerek sözü keati.
Az sonra çadırlar sökülmiye, yükler katırlara yük-lenmiye, aş kazanları arabalara konulVnıya başladı.
Hızır müfrezesine hareket emri verecekti. Adamlarından biri koşup gelerek ilerden tozu dumana katıp ilerliyen bir atlı kafileyi gösterdi.
Veli *>*la«na el attı, DuTsun gözü pek adamlardan bir kaçını seçip gelenlere doğru yolladı.
fakat bu gelenler kötü niyetle
geliniyorlardı. Atlıların önünde Fatma sultan sarayının kethüdası vardı. Hızırın çadırının önüne gelince attan mdUer. Kethüda Hızıra:
— Ağam »eninle iki çift lâfım var.
Dedi; o bu suretle onunla gizlice konuşmak istediğini de an-laıjııış oluyordu.
?
Kocasının feci akıbetini haber alan Fatıma sultan, halkın ayaklanmasının bovle bir netice do-ğuracağını bilmekle beraber, yine büyük teessüre kapılmıştı.
(Arkası var)
GÜNDEM
G İÜ N E
Günün resimlerinde: Beyoğlu H alkevînde'ci törende
hazır bulunanlar
Shirley Temple'in duble edilecek filmi için ses müsabakasına ıştı
rak eden kız çocuklar
BURSA TÜTÜN PİYASASI
AÇILDI
Bursa, 23 (JUL) — Şehrimizde tütün piyasası dün açılmış ve ilk muameleyi inhisarlar idaresi yapmıştır. Fiyatlar 29 Be 70 kuruç a-rasındadır. Zürra vaziyetten çok memnundur. ı
Bursa mıntakasımn bu senek i tütün rekoltesi geçen yria nazaran iki milyon kilo fazladır. Buna nazaran Bursa muhitinde bu seneki tütün miktarının beş milyon kiloyu bulacağı anlaşılmaktadır. Tütünlerimizin kalitesi yüksektir.
Soruyorlar?
Şişliden Mr ok uyurumuz telefonla soruyor ve diyor kl: Tramvay arabalarının sayısı azaldı. Bacı semtlerde bekleme (durak) yerleri kaldırıldı. Nakil vasi talanımı artığı kalabalığın çoklusunu daha ziyade göze çarptırıyor. Bütün bunlara alışılır ama, korkunç olan ciheti: Tramvayda a-ra »ıra - böcek - bulunmasıdır. Bir kaç vakasın şahidi olduğum İçin »izden ve daha doğrusu alakadar olanlardan soruyorum: \ caba tramvayların İçi. kanapele-ri her gün sefere başlamadan evvel dezenfekte ediliyor mu? Sabah Uk tramvayla İşe mi -tlgfmlz İçin bu arabaların İçinde herhangi bir ecza kokusu duymadığımıza göre, arabaların yalnız süpürUlmekle iktifa edildiği anlaşüryor. Mesele çok mühimdir. Zaman naziktir. Bu temizleme ve İlaçlama İnine fazla ehemmiyet verilmedi İcap eder. Bilhassa tramvay memurlarına talimat verilmeli ve böcekli kimseleri tramvaylardan İndirip polise teslim ettirmelidir.
V__
Belediye Haberleri:
Tek Tip Ekmek ÇarşambayaÇıkacak
Yeni tip ekmek unu için de-ğirmer*crler bu sabahtan itibaren faaliyete geçecekler. Yüzde on beş çavdarla ve yüzde »eksen beş bugdayiı ımu   yapmıya  başlıya-
caklaTfdır.
Eski tip ekeneklerin, daha dört beş günlük un »toku bulunması dolayısile çarşamba gününe kadar devam edeceği sanılmaktadır. Yeni tip ekmeğin çarşamba günü çıkarılması kuvvetle muhtemel» görülmektedir.
BELEDİYE KÖPRÜLER MÜDÜRÜ İSTİFA ETTİ
İstanbul Belediyesi Köprüler müdürü Fen Tatbikat mektebindeki muallimliği terekh ederek vazifesinden istifa etmiştir. Belediye reisliği Nafıa Vekâletinden Köprüler müdürlüğüne yeni bir mühendisin tayin edilmesini istemiştir. \
AYASPAŞA - DOLMABAHÇE
YOLU
Belediye Fen işleri müdürlüğü Ayaspaşa Dolmabahçe yolunun yeniden plânını çizmektedir. Ejeki plândaki rvicaçlar tamamen kaldırılmaktadır.
Belediye umumî meclisinde bu yolun yirmi metre üzerinden gösterilmesi ımünakaşaları mucip oltmurtu. imar müdürlüğü bu noktayı da nazarı dikkate alarak plânı ona göre çizecektir.
BELEDİYENİN CENAZE ARABALARI
İstanbul Belediyesi mezarlıklar müdürlüğü cenaze nakliyatı ve ayni zamanda mezarlıkların tanzimi için geniş bir talimatname hazırlamaktadır.
•Bugünkü cenaze otomobilleri ile cenaze arabaları ihtiyaca kifayet etmediğinden yeni otomobiller ilâvesi zarurî görülmektedir.
İZMİR MEKTEPLERİNDE TAYYARECİLİK
İzmir, 23 (A.A.) — Ttlrkkusunun birer şubesi halini alacak olan İzmir mekteplerinde tayyare dernekleri evvelce ordumuza İzmir mektepleri tayyaresi adı ile bir tayyare hediye etmişlerdi. Bu defa Maarif mü-dUrlÜg-ünün yardımı Uc büyütülen ve takviye edüen teşkilâta yavrularımız seve seve kaydolmakta ve geniş yardımlarda bulunmaktadırlar. Bu se-nekl Türk Hava kurumu İzmir şubesinde açılan dernekler hesabına kısa bir zamanda Göztepe Amerikan kolejinden 98, Hâkimiyeti Milliye ilk okulundan 61, Gazi orta okulundan 34, Göztepe Kız enstitüsünden 18, Dumlupınar ilk okulundan 15 ve Al-sancak ilk okulundan 15 lira yatırılmıştır.
Yağ işi, Bir Sıhhat
Davasıdır
Sıhhiye Vekâletinin Nasılsa Gözden Kaçan Bir Müsaadesi
(Banı 1 İncide)
leceJc hır hizmetin mukabili olmalıdır.
Bu bakımdan bütün bu meselenin Dahiliye ve Sağlık Vekâletleri ile kısmetli Belediye reisimiz Dr. Lûtfi Kırdar tarafından esaslı bir tetkikten geçirilmesi çok faydalı olur.
Uin Sıhhiye Vekâletine ait bir safhası da vardır ki tetkik edilmeğe değe* |*
löıtantuı Belediye kooperatifinin adını kullanarak kanuna aykırı surette mahlut ytfğ yapan fabrikanın üst katında bir cam çerçeve içinde aşağıdaki tahrirat asıldır. Bu tahrirat. Belediye zabıta nizamnamesine aykırı olarak mahiût yağ yakmak ve buna hiç münasebeti yok iken (Rafine yemek yağı) adını takmak mü-sa adqsm i ver iyo r 1 a m. H albuk i Vekâletin alâkah dairesi bankalarının ayni yolda müracaatlotine
red cevabı vfcrmüjrtir. Ya'nui İstanbul    Belejliy^    kooperatifine
mahsus ol<ma*k- üzere böyle bir müsaade verilmesine kanunî cevaz ıbulurumasını tasavvur edemiyoruz.
Dairelerimizde yanftş iş yapmamak için her iş mükerrer imzalardan geçiyor, fakat bütün bu itinalar aşağıda suretini yazdığımız müsaade pibi yanlış işler yapılmasının önüne geçemiyor.
İstanbul Valiliği ve Belediye
Reisliğine
Mahdut mesuliyetti İstanbul Belediyesi (memurin kooperatifi şirketinden aknan 23/9/1939 tarihli bir dilekçede, Eyüpte Bahariye caddesinde Aralık sokağında kâin ve mukaddema Galetada Karaköy Palasta 9/18 numarada mukim Haydar Berk-man tarafından Vekâletimizin 3/3/1938 tarihli ve 4226 sayılı müsaadesile margarin imalâthanesi olarak tesis edilen ve bu defa mezkûr kooperatif tarafından alınarak tnevakısı ikmal edilmiş olan 6 numarada yağ imalâthanesi, tarifesi sadeyağı namı altında yemeklik, börek ve simitçilere, pastacılara ait olmak üzere sureteri ilişik üç formül ve beyanname dairesinde üç nevi yemek yağı imaline ve bu yağla-
rın satışa çıkarılmasına müsaade istenilmiş ve 5/10/1939 tarihli ve zeyl dilekçede sadeyağı isminin (tereyağı )ile iltibası hatıra gelebileceğinden bu isim muvafık görülmediği takdirde (Rafine yemek yağı) olarak tebdili tetkik olunmuştur.
Mezkûr kooperatifin dileği tetkik edilerek (rafine yemek yağı) namı altında yemeklik, i börek ve simitçilere ve pastacı-' lora ait olmak ve ilişik üç for-| mülc uygun bulunmak şartile yukarıda adresi yazılı yağ imalâthanesinde yağ imali ve bu yağların satışa çıkarılması muvafık görülmüş olmakla keyfiyetin dilekçe sahibi İstanbul Belediyesi memurlar kooperatifi şirketine bildirilmesi ve gereğinin ona göre yapılarak neticesinden malûmat verilmesini rica ederim.
Sıhhat ve Muaveneti
İçtimaiye Vekili
yerine Müsteşar
) Sıhhat Vekaletinin ıbu kararnamesini okuduktan sonra Belediye kooperatifinin yaptırdığı malhlût yağların (rafine yemek yağı) olmadığı aşikârdır. Hele k-myahanetJe yaptırdığımız tahlil neticesinde bu yağların Sıhhiye Vekâletinin tebliğine ne derece aykırı mamulâtından olduğu açıkça anlaşılır. Diğer taraftan okuyucularımız dahi yağ meselemle yakından alâkalanmışlar ve gazetemize mektup ve telefonla şikâyetlerini bildirmişlerdir. - y     r%
Cihangirde Tüfekçisalıh sokak Amasya apartımanında Bayan Atiye Türkân diyor ki:
«.. Belediye memurları koope. r ati finin yağlarından bir müddet evvel ben de kullandım. Bu yağlar tavada biraz yanınca fena fena 'kokmakta, biran içinde de yarısından faciası uçmaktadır. Neşriyatınızda Çdk haklısınız. Diyebilirim ki bir çok ailelerin şikâyetlerine tercüman oluyorsunuz...
Pangaltıda Şairnigâr sokağında 54 numarada Bayan Şükrüye
Celâl diyor ki:
«... On üç ya-şımdanfeeri yemek işleri ile bizzat ugraçmayı zevkedinmiş   (bir ev   kadınıyım.
Maarif Haberleri:
Çift Tedrisata Devam Edilecek
Maarif müdüriyeti İstanbul «k mekteplerinden bazılarında bina ve malzeme noksanlığından dcrtayı yapılmakta olan çift tedrisatın kaldırılmasına prensip itibarile karar ver misse de, yeni bina yapılamaması dolayrsüe çift tedrisat şimdilik kaldırıl amryacak ti r.
jeoloji  tetkikler!
Fen fakültesi jeoloji ordinaryüs profesörü HAmit Nafiz Pamir, Pare-jas ve asistan Enver Alınlı ümî tet-
klkat yapmak üzere§Bursa ve Bandırma havalisine gitmişlerdir.
Çakı İle Arkadaşını Yaralamış
Dün Fatihte iki delikanlı vakit geçirmek için gittikleri kahvede kâğıt oynarken kavga etmişler ve bunlardan biri arkadaşını bıçakla yaralamıştır. .    *
Vaka şöyle olmuştur:
İbrahim çavuş mahallesinde oturan Mehmet ile Saim eakidenberi dost iki arkadaştırlar. Dün kahveye giderek biraz kâğıt oynamak istemiş ler, fakat oyunun, en hararetli bir yerinde işi evvelâ ağrz kavgasma dökerek sonunda düvüşmüşlerdir. Bu arada Salih cebinden çıkardıfı sustalı çakı ile Mehmedi göğsünden ve sırtından yaralamıştır. Araya girenler bu arkadaş kavgasının bir facia İle nrhayetlenmesine mâni olmuşlardır. Yaralı hastahaneye kaldırılmış. Suçlu Saim yakalanmıştır.
sinop umumi meclîsi
Sinop, 23 (A.A.) — Vilâyet umumi meclisi 20 günlük çalışmasından sonra 1941 yılı bütçesini 395.752 h-ra üzerinden kabul ederek mesaisine nihayet vermiştir.
Belediye memurları kooperatifinin yağı kadar ömrürrnde bir kötüsüne tesadüf etmedim. Ucuzluğuma tama ederek ben de aldım. Fakat, kokusundan iğrendim ve derhal attım,.»
Tramvayda    yağ    meselesine
kulak misafiri olan bir biletçi:
— Geçen gün valide o söyJe-dikleri yağdan iki yüz elli gram almıştı. Bağırarak yanıma geldi, bak oğul tavadaki yağ ne kadar kaldı.
Baktım, tavanın akı su, üstünde de kapkara bir yağ tabakası
var. V.
Bir daha bu yağdajı alırsam iki olsun., dedi.
— Fakat şimdi daha fazla budala bulmı-yaeak mı?
— Mitile» Danvertü'l çağırayım da onunla anlaş, olmaz mı?
— Sakın Maksim, bunu yapma... Onunla sen konuş. Ben korkarım*
— Bu ne demek? Korkmak nasıl söz?
— Ne yapayım? Elimde dcfcil korkuyorum İşte.»
Tam bu sırada kapı açıldı. İçeri F'rllh İle beraber Mlsla Danvers girdi. Maksim sinirli idi.
— Bir yanlışlık olmuş, MIhIs Danvers heykeli Misi dö Vinter kırmış. Robert'ln iıu İşte hiç kabahati yok.
— Heykel acaba tamir kabul eder bir şekilde ml kırıldı? Bu sözleri söylerken, MIhIs Danvers müstehzi bir tavır takınmıştı. Sanki heykeli benim kırdığımı kırk yıldan beri bliftyormuı» gibi bir hail vardı. Robert'l itham ederken benim itiraf edip etmlyedeğimi sanki tecrübe etmek istemiş İdi.
— Zannetmiyorum parça parça oldu, dedim
— Parçaları ne yaptın? , Bu suali Maksim sormuştu:
— Mir kâğıda sarıp gakladım. Kııbahatlnl zorla itiraf eden bir nucIu gibi idini.
— Peki, kâğıdı nereye Hakladın?
— Bir çekmenin İçine koydum. Maksim yarı pakacı, yan ciddi bir tavur-
la:
—MInIn de Vinter zannedersem «izden kork muş olacak. Haydi ona kağıdı bulup parçala-ları atınız. Canımız »ağ olsun. , Kobet de müsterih olsun.
— Bu heykeli hancının kırdığını bir an bile düşünmemiştim. Fakat her halde böyle bir kaza bir daha oluma rica ederim bana haber veriniz do uşakları boş yere İtham etm İyeyim.
Maksim kızmıştı. Hırçın ve kat'î bir ta-vurla:
— Pek âlâ... Bir daha sl/,e haber verir. İş şimdilik hallolmuştur.
— Belki de MIhİh de Vinter heykelin kıymetini takdir etmemiştir.
— I mum   Anııa ka/a oldu. Parçuları da onun  i- m nakladım.  Belki tamir kabildir, dftye ti11-.....ım¦•
— Va/ık kl tamir olamaz. Bu küçük salondaki eşyaların hepsi çok kıymetlidir. Çok dikkat ederdik. Eskiden hanım kendisi toz alırdı.
— Ne yapalım. Olan olmuş, artık acımakta faide yok. M ısta Danvers...
Diyerek Maksim onu savdı.
Kadın odadan çıktıktan sonra bir müddet hiç konuşmadık nfhayet ben bir şey söylemek lüzumunu hissederek:
— Çok üzül-1...... Maksim, dedim. Fakat
uc yapayım, bir kazadır oldu. Kitapları yerleştireyim derken heykel yere düştü parçalandı.
—Artık bunu düşünme, yavrucuğum, ne ehemmiyeti var? Canın sağ olsun.
— Kvet ama.. Kıymetli bir parça İmiş. Misin Danvers kim bilir ne kadar kızmıştır.
— Ona da ne oluyor? Heykel onun değildi ya..
— Hayır, onun değil iablî... Fakat buradaki bütün güzel şeylerle o kadar İftihar e-dlyor kl. Her şeyi benimsemiş gibi... Ne aksi, ben de o filize! şeylerden birisini kırdım,
— Zavallı Kobert kıracağına senin kırmış • ¦im.m daha iyi..
— Ben iıit; öyle düşünmüyorum Mlsls Danvers bunu hiç affetmlyeceıktir.
— Mlsls Danvers bana vız gelir, anladın mı? Allah bilir, ben UzUlmedkn. Hem anla-mryorum ondan neden bu kadar korkuyor-
— Korku değil, ama izahı güç bir şey...
— Çocuksun, sen ne yapacaktın» blllyor-musun? Heykeli kırar kırmaz zili çalıp onu çağıracaktın: Ve «Bu heykeli tamir etmek kabilse yaptırın, değilse atın!» Diyecektin. Halbuki sen kırdığını gizledin. Parçaları da sakladın. Bu çocukluk değil de nedir?
— Yeni bir kapıyı .girmiş hizmetçilere benziyorum değil ml, Maksim? Klaris'l çok seviyorum, o da benim gibi acemi... Onun için onunla iyi anlaşıyorum. Stküganım no yapayım, elimde değil...
— Biliyorum, Yavrucuğum. Fakat bu sıkılganlık denilen şey geçer. Sen bunu tedavi İçin hiç gayret etmiyorsun kl...
— Yaptığım ziyaretlerde ne kadar sıkılıyorum bllsen, Maksim. İnsanlar bana bakıyor, her sözümü her hareketimi tenkit edebilmek İçin bir sebep arıyor. İçimi dışımı adetâ didik didik ediyorlar.
— Amma ettin! Hiç de değil, sana öyle geliyor.
— Tabiî bu hayat, insanlarla görüşmek, emirler vermek, senin alışmış olduğun bir şeydir. Fakat ben başka türlü yetiştim. Bütün bunlar benim İçimi sıkıyor.
. ( Arkası Var )
FOYA
Belki, dün «Vatan» da okumuşsunuzdur: «Kozan» da, kadın kılığına girerek, düğünlerde köçeklik yapan bir erkek meydana çıkarılmış.
İşin asıl tuhaf tarafı da şu; Bu, saçı ondülçji vc memeleri lâstik balonlu «sözde kadın» ıtı, muayene edilmek üzere, zabıta tarafından hükümet tabipli-, ğine sevkedilmesi!..
Bu adam, işte o zaman kabahatini itiraf ederek: «Ben erkeğim; lâkin geçinmek için kadın kıyafetine girdim» demiş. Demiş amma, kaç para eder?.. O itiraf etseydi de, etmeseydi de mesele anlaşılacaktı...
Bu vak'ayı anlatırken aklım gayri ihtiyari harbe gitti. Çünkü, bugünkü harp dahi, gizlenen hakikatleri açığa vuran büyük bir hâdise sayılabilir. Neden mi? Neden olacak, bazı miletler de, erkek geçinenlerin foyalarını meydana çıkardı da, ondan!..
Kum ihtikârı
Gazetelerin  yazdığına  göre,
bir müteahhit kum ihtikârı yapıyormuş.
Söyleyiniz Allah aşkına, kum işinde de ihtikâr yapılacağı akla gelir miydi hiç? öyle ya! Bütün sahillerimiz kumla dolu.
Bu gidişle su ihtikârının başlaması da yakındır. Bereket versin! Hava ele, avuca sığar nesne değil. Yoksa, havadan bile ihtikâr çrkarrmya yeltenenler olurdu!..
Sebebi Ne?
Abîdin Daver, İtalyanlardan bahseden    yazışma   şu başlığı
koymuş:
«Niçin teslim oluyorlar?»
Yahu, bunu biimiyecek ne var? Can pazarı bu... Elbette, canlarını kurtarmak için!..
Nasıl Konuşmuş?
«Namık  Kemal  bana diyor
ki...» •
İşte Necip Fazıl Kısakürek'in dünkü «Çerçeve» sindeki başlık.
Muhterem okuyucularım, bel. ki içinizde: «Hiç ölü konuşur mu?» diye hayret edenler bulunacak. ~
öyle ya! Acaba Necip Fazıl mı «ahret» e gitti de, Namık Kemal'le konuştu? Yoksa, büyük vatan şairi dünyayı ziyarete mi geldi?
Eğer merak ediyorsanız, adı geçen yazının şu parçasını okuyunuz:
«Namık Kemal   bana diyor
kİ:
— Sen benim için koca bb kitap yazdın ve elbette ki beni canlandırmış gibi hayırlı bir gaye takip ettin, ilâh...»
Görüyorsunuz ya! Meğer üstad, Namık Kemali canlandıracak bir mucize yaratmış!.. O halde, canlanan bir kimsenin de konuşmasına hayret etmemeli!..
Daha mı Zor?
Muhterem üstad Hüseyin Rahmi*nin «Karıncalarla savaştayım» isimli musahabesi şöyle başlıyor:
«Bu tuhaf başlığın önünde belki kopacak kahkahalar vardır. Kahramanlığım denemek için aramış, taramış ta bu mini-minicikleri bulmuş istihzasile savaşımı küçük görerek dudak bükmeyiniz. Tabiatte gözlere görünmez en küçüklerin, en büyükleri devirdiklerini mikroskoplar dehşetle gösteriyor. Bu karıncalar harbinde zafer hangi tarafın lehine dönecek? Bunu kolayca kestirilir bir bedahet sanmamalı. İnsanın zekâ ve adali kuvveti bu haşereleri derhal yenmîye kâfi gelmiyor, ilâh...»
Bu yazıyı okuduktan sonra, insanın, karıncalarla savaşın. İtalyanlarla savaştan daha zoı olduğuna inanacağı geliyor. Bilmem siz de ayni fikirde misiniz?
Şahabeddİn UZUNKAYA
T A K VI
24 ŞUBAT İMİ v4?*£9 PAZARTESİ AY: 2 - GÜN: 55 - Kasım: 109 RUMİ: 1356 — ŞUBAT:        11 HtCRÎ: 1S60 — Muharrem: 26
VAKİT ZB VALİ   EZAN i
GÜNEŞ: ÖĞLE: IKINDI: AKŞAM: YATSÎ: MSAK:
7,46 12,51
13.27 7.35
16,29 9.35
18.53 12.00
20.23 1.31
5,05 11,12
4
24 . 2 . 941
vatan
( Haftadan Haftaya ]
Papuç Meselesi
Yazan:  AHBAP
(Ahmetle Mehmet Kadıköy vapurunda yanyana oturuyorlar.Amet gazctealni mütaJûa »o meşgul. Birden ı.ıv.m kaldırır ve arkadaşına
der İdi)
— Hayret! Fiyat Murakabe kornişonu barı yerlerde, ayakkabıcıların yüzde elli, hatta yü»de yüa kârla mal sattıklarını tesbit etmiş! Pabucun bu kadar pahalı olduğu başka memleket var mıdır acaba.?
— Elbette vardır. Baksana İtal-yaya! Hele Afrika harekatından sonra pabuç orada o kadar paha-lılandı kt...
— Bırak simdi politikayı! Zaten seninle ciddi laf edlhnee ki? Hemen politikaya dökersin!
— Affedersin sen onu. politika ciddi lâf değil midir?
— Yok canrm, demem o deme dogll! Şimdi ayakkabıdan bahsediyorduk da-~
— Hoş ha politika ha ayakkabı, ikisinin de bahsi sözü aya£a düşürmek defrü midir?
— Peki söxü aya£a düşürmtye-lim de başa mı düşürelim? Şapkacılar da mı fiyattan yükseltsinler?
— Hayır efendim, onu demek istemedim ! ı
— İçin doğrusunu totersen buna bir çare bulmalı... Hem biliyor mu-
, sun ayakkabılar™ altı kaimi Attıkça fiyatlar da kaimlaşmıya başladı.
— Sade fiyatlar mı ya, ayekka-bıcüarm enseleri bile kalınlaştı!
— Evvelce yalna pastrrnmcTİa-rrn ensesi kaimdi! >
— Sahi bırak cakayı da bu İşin sonu böyle ne otaoak?      '
— Ne olacak, ayakkabıcılar, düpedüz müşteriyi   mantara bastrn-
yorlar...
— Hetn de haklkieine!.. Hele kadınlar!
— Hani kadınlara manlara basmaz derlerdi? .
— Kör kör permayım gözünde! Ayakkabıların atana dört parmak mantar koyah reemen herkesi man Ura beetrrtbklanra ilân ettiler!
— Mantar bir de haftfUr, Ğerter. Fakat ağırlığından çok faıfe para
çekiyor*. •
— Hem bttiyor musun, ben o mantarlı ayakkabıları hiç seviniyorum. Canrm ayakkabıları tak un yaya çevirdiler!.
— Evet, nerede o «ki yalın kat canrm mestler!..
— Evet nerede o eski ince saka a} 'ak kabı lan!
— Evet! Hele daha böyle gidersek pabucun tarihini çıkaracaksın!...
— Tarihi morihi bırak ama, Nedimin «Buseden pabuç giydirdim o nermin pâyine!» dediği zamanlarla şimdiki arasmda ne büyük fark var. Eskiden kadınlara buseden pabuç jriydiriyorlarmnB, biz takunyadan pabuç giydiriyoruz!
— «Buseden pabuç giydirdim o nermin pâyine!> mısraı   Nedimin
mı?
— Ne zannettin?
— Ayol o Nef'I'ntot!      1    |
— Ben Nedim divanını   ezbere
bilirim!..
— Ben Nedim dlvanmda bana bu
mısraı gösterenin kölesi olurum 1
— Hadi brrak Kısa Kürek gibi lâf etme!..
— Sen de Yusuf Ziya gibi konuşma!..
— Sen biliyor mueun Nedimin babası kimdir?
— Sen biliyor- musun Nedimin anası kimdir?
— Sen biliyor musun    Nedim.U
karısı kimdir?
— Sen biliyor imimin NcdAuıiK teyzesi kinidir?
— Elinin kürü!..
— Nedimin karısı kaç yaarnda Nedimle evlenmiştir? Hadi Köyit bakalım!..
— Peki sen Nef'i'nin kaynanasını biliyor musun kimdir?
— Sen Fuzulinin bacanağı kimdir biliyor musun?
— Hadi bırak bunları edebi münakaşaya yol açma, şunun şurasında tatlı tatlı konuşuyorduk!..
— Bu da edebi münakaşa mı sanki? Kendini git te pabucu büyüğe okut!
— Pabucu büyük dadin de aklrma geldi. Allah gam gani rahmet eylesin!..
— Kime?
— Rahmetliye!     I
— Rahmetli kfcm?
hah erken İlk arabalarla İçe git*
— Pabucu büyük!., öyle ya simdi oag olsa idi, ben koca pabuçların, bu hantal pabuçların moda olduğunu görünce ne kadar sevinirdi!...
— Kiminin devûftl, kiminin dua-0t!.. :
— YatniT     , '
— Yani pabucu büyü£ün duası tuttu! Herkesin pabucu büyüdü!
— Fakat pabucu büyük sağ olsa idi. kim bttir, zavallı bu koca pabuçları «ûmak içm ne kadar zorluk çekerdi!.. Ateş pahası!..
— Faka/t Murakabe komisyonu işe el koymuş...
— Pabuca el konmaz,  ayak ko-
...
— Ben otodim pabuç üzerinde ihtikar yapanları sürgün ederdim!
— Hadi çizmeden yukarı çıkma!
— O senin dediğin îtalyadrr!
— Yine politikaya başladın... O-mm pabucu çoktan dama atıldı!
— Potttİkayı sen yapıyorsun!
— Canım şunun şurasında tatlı tetir pabuçtan bahsediyorduk! Isl kariftirdm! Zaten dedim ya, seninle cMdl bir mevzu konuşulmaz!
— Asıl seninle konuşulmaz!
— Brrak Allahmı seversen bu movzuu! Başka bir şey konuşalım! Zaten bu pabuç meselesi ogursuz bir mevzudur.     ı
— Neden?
«— Ne zaman pabuç mesulce i ortaya atılsa hemen ya edebî, ya siyasi bir münaikaşa başlar...
Bu uğursuzluk, hayatta yeJnız nasırmdan şikâyet eden Süleyman efendinin ölümüne dair mersiyeden beri devam edip gidiyor...
— Doğru hakkın var...
— Hele altı düz, ökçesi pençesi bir pabuçlar çıkalıdanberi pabuç işi çok daha ufrursuzlaştı!..
— Evet pabuçlar düz taban olduğu zamandanberl!.. Hayret değil mi? Eskiden düz tabanlık bir kusurdu! şimdi şn\lrk oldu!..
(Bu esnada vapur Kathküye yanaşmak üzeredir. Yolcular ayaklanırlar. Ayağında kalın mantarlı a-yakkabı taşıyan uzun boylu sarışın ve güzel bir kadın, Amerle, Me-med'ln ününde durur:)
— Ş*mdl bak buna da düz Ut ban de bakalım!
— Mantara basmış ama haspaya da yakışmış hani!
AHPAP
Doktor Diyor ki:
BADEMCİKLER
Ağız ve burun boşlukları, vücudun harice açılmış tabii kapılan sayrlrr. Ağız ve burun İçinde bir sürü girinti ve çıkıntılar vardır. Banlar arasında reşit çeşit mikroplar Üreyip yaşı-
yablllrlcr. Hele ağızdaki dişler, çürümüş ve bozulmuş olurlarsa onların boşlukları, mikroplar, İçin çek mtoa it birer yuva .tenkil ederler.
Vakıa bu mikroplardan çoğu ha** talrk yapan azgın soylardan değiller se de, günün birinde, her hangi bir aeheple, bunların azgınlaşmamı veya hastalık yapan mikropların bu tabii boşluklarda yerleşmeni* pek ala, mümkündür,
O zaman mikropların vtlcude girmelerine mani olacak bir takım müdafaa uzuvları vardır.. İşte bademcikler, bunun mikroplara karşı okuı bu mücadelesini temin İçin boğazda te*l* olunmuş muhkem kaleler halindedir.
Bademciklerin lenf a dedikleri beyaz kan damarcıklarından zengin bir örgüde yapılmış ölamalan bu savaktaki kudretlerini arttıracak mühim bir vasıf teşkil eder.
Mikroplarla bademcikler   aracında
mücadele başladığı zaman, bademcikler kızarır ve şişerler. Bo/Jazdu kuruluk, ağrı ve yutkunmada zorluk husul, gelir. Bazı vakalarda bademcikler üzerinde ufak, ufak cerahat damlacıkları peyda olur. Bu hale (Bademcik Htlhabı) diyoruz. Görülüyor kl bademcik İltihabını yapan a-sıl sebep mikroplardır. Böyle olmakla beraber ıslanmak, kirlim. ı yorulmak ve uykusuz kalmak... Gibi hlr takım haller de, vücudun mikroplara karşı mukavemetini azaltmaları ttl-barile, bademcik iltihaplım İçin ha* »rr!ayıcı bir de aebep teşkil ederler.
şu halde bademcik İltihabına uğramış İmanlarda ilk yapılacak tedbir hastaya İyi bir yatak taMrahatl temin etmek, vücudunu kuvvetli bir halde bulundurmak. Ur kat daha U-fttytip soğuk almacına meydan vermemektir. Verilecek gıdalar ha/lf ve hazmı kolay maddeler olmalıdır. Buruna mikrop öldürücü damlalar damlatmak, ılık gargaralarla boğazı yumuşatıp iltihabı İzaleye çalışmak ve bu »avaşlarında bademciklere yardım etmek çok faydalı 1 neticeler verecek bir tedavi tarzıdır.
Dr. Nuri ERGENE
Siyasî İcmal
Türk havacılığını bir iman haline  getiren fedakâr ve ü»tün genç ler uçuştan evvel paraşütlerini ta İtiyorlar.
Ankaradan Reportajlar
va
Türkîy
Bir Tayyare Kamp ve Mektebinin üç Sene İçinde Hiçbir Kaza Vermemesi Ne Demektir, Bilir misiniz?
E
rkenden kalk**. Türkku-fu umumi müdürü B. Osman Nuri ile beraibeT m-eyxiana gittik. Uçuşları seyrettik. Mey-•dfcrudaki 'binaları gezdik, hangarları gezdik. Tayyare ve motorların ya'lmz bakım ve tamirini temtn etmekle Ikalmryan, y^enidlen her türlü y edede ve bütün tayyare yapaJbilen imalât yerlerini dcriaşftık.
Her şt-y insanın yüzüne gülüyor, Ker tarafta alâka var, sevgi var. Türk havacılığını bir unan halline getiren fedakâr ve üstün geoçler arasında bulunduğunuzu görüyorsunuz, duyuyorsunuz.
Talim ve terbiyeye ait teçhizatın hiç noksanı yok. Motorlu tayyarelerin en basitlerinden en ihcb tatbikat uçuklarına mahpus tayyarelere kadar her türlüsü burada bir araya gerrrirrniş motorsun uçuşa mahsus planörlerin her çeşidi de doğrudan doğruya burada yapılmış.
Planör deyip geçmeyiniz. Bun lardan her biri motörÜ eksik bir tayyare d'*mek"tir. Aralarında pike yapabilenler ve pikede dört yüz kilometre sürate çıkanlar var. Talebe bu planörlerde hava ile yüz göz olduktan sonra motorlu tayyareye geçiyor.
Mektep tesisatım dolaştıktan sonra paraşüt küflesin e u^ra-dık. Sonra Türk kuşunun şehirdeki asıl mektebine geldik. Burada günlerce kalıp bir etüt yap mağı ne kadar isterdim! öğretme usu/Meri o kadar iyi ki orta meklBep mezunu bir senede İlse mezunu derecesinde fennî malûmata sahip olarak da, hem de merak ederek anhyarak, kendine mâl ederek... «Acaba Maarif Vekâletinden bu usullerin tetkikten geçirmeğe merak eden oldu müh Diye sordum. «Evet» diyen olmuştu.
Birkaç dershanede ders dinledik. Herkes gözünü dört açmış. Belli ki dersi imtihan vermek ve diploma almak için dinlemiyorlar. Antak bu malûmat sayesindle iyi havacı olacaklarını btliyoıder. İyi Türk havacısı olmak da kendileri İçin para kazandıracak bir meslek değil, bütün bir ideal, uğrunda seve seve ölünecek yüksek bir gaye...
adsiz alâka ve azim ifade eden bu zeki yüzleri gözden geçiriyorum. Köy enstitülerinde tesadülf ettiğim tipteki ateş gibi çocukilor... Bualar birer birer memleketin her tarafından seçilmiş. Türkkugunun devlet usulleri haricinde 1$ görebilmesinin nc kadar büyük bir nimet alctuğu derhal göze çarpıyor. Havacılığa hevesi o-lan her Türk yavrusuna, m-a-hallLmdc sıhhî muayeneden g<cç-ttkten sonra Ankaraya imtihana gcÜmek için yal parası veriliyor, imtihanda muvaffak olmazsa yurduna iade olunuyor.
Devlet kadrocuna girmeyen bir insan için yol parası sarfet-mek, kırtasiyccrHğin havsalasına sığmaz. Böyle bir masrafı israf »ayar. Halbuki bu sayede seçme imkânı, büyük şehir çocukları ve vak.it ve hali iyi o-lanlar arasında kalmıyor. Türk havacılığında memleketin her köşesi, her sınıf halkı temsil e-dilmiş oluyor vc havacılığa bü-
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
tün memleketin en seçmeleri giriyor. Elde böyle talebe kalitesi bulununca her talebeyi yetiştirmek için girişilen masraftan en mükemmel verim temin ediliyor ve seçme için yapılan masrafın kat icat fazlası böylece ele geçiyor.
Eeki ve yeni tayyare parçalarını ber araya getiren dairede e-peyce oyalandık. Burası hem müze, hem numune kolleksiyo-nu... Balkan harbinde iç gören ilk i ürk tayyarelerinin «ekten beygirlik mortörlerindien iki nümün* temizlenmiş, buraya getirilmiş. Diğer türlü türlü parçalar ve numuneler, tayyare ve trtffrtörlerdaki inkişafı canlı bir surette gösteriyor. Talebe için çok iatifadeli bir dera ve tecrübe yeri...
Mekteple kör uçu*u için yaman, bir ders yeri var. Buraya öyle bir cihaz yerleştirilmiş ki •be tutuJmus bir tayyarenin pilot yerini (mükemmel surette temdi ediyor. İçerdeki bazı &-leter yandımJle pilot tayyaresine istediği sürati veriyor, en şiddetli yalpa variyetlerini Utf-blk ediyor, her türlü dönüşleri yapıyor, irtifa ve istikamet bakımından dümenlerini eerbestçe ku'Macuyor.
Maıksat şu: Sise tırtulunca pilot kendini kaybetmeğe alışsın, mânevlyaftme hâkim o-leun, hissine inammryarak âletlerm yardı, mile karanltkta yolunu bulsun..
Ziyaretimiz gUrui   mektepte
hava haliminin tex*Übeli pikti.» -
n etere görüyorlardı.
İçlerinden biri cLhafcin içhe kapanmıştı. Kertdimne ckht çizgi
halinde bir istikatmet takip et-mefle vazifesi verilmişti. Her tarafı kapalı olan pilot yerinde â-tetlerin yardımile yVÂflUl arryor. du. Tayyalrerye verdiği iatîka-met şeytan icadı sayılacak bir elektrikli kalemle kâğıt Üzerine derhal çiziliyordu. Biz de masa üzerine serilen bu kâğıda gözlerimizi dikmiş, pilotun sis içinde çırpırvmaHarını takip ediyorduk. Garibi şu ki pilot ne kadar tecrübeli olursa olsun aletle karanlıkta yol ararnıya o kadar güç aJıçıyar. Çünkü aletten ziyade hislerine güveniyor. Bunun neticesi ölaTak da meselâ Erzurum a gitmesi lâzım iken Adananın, yoluna sapmış gidi-diyor, yine donuyor^ boyuna yol arıyor. Kurs otuz altı ders devam edecek, bunun sonunda pilot, alet kullanmakta tama-mile olgun bir hale gelecek ve kör uçuş diplomasını  alacak.
G
enç muallime bayılıyorum. Mevzuuna hakim.. Dersi o kadar iyi anlatıyor ki bütün cefhalettme rağmen ben bile kavrıyorum. Ne kadar taze bir heyecanı, dersine ne kadar derin bir aflakaisı var. Açıkça görüyorum ki bu mektepte muallim baJkımindan da gaye, ders takrir ederdk saat doldurmak değil, talebeyi en yüksek vasıflarda birer Türk havacısı diye yetiştirmektir.
Sivil aımiral Abidin Daverin denizci olduğu derecede havacı olduğumu iddia* edtemem. Fakat gazetecilikten uzak geçirdiğim on sene içinde tesadüf beni tayyaîe ijJ'eri arasına attı. Türickuşünda  bu  anlattığım
ruh/ta devarm eden çalışmaların verdiği iKrticdler karşısında cidden büyük btr hayranlık ve iftihar duyuyorum. Düşünün bir kere ki çalışmaların bilgiye, tecrübeye, titizce emel ve itinaya day^nrmaısı aayesinde; son üç »ene jçinde Türkkuşunda, uçucunun kendi hatâsı neticesinde teeadüf edilen bir tek pıl&nör kazaei   haricinde hiçbir
kaza olrrvunıştiT.
Yüzlerce acemi talebe yetiştiren bir tayyare kamp ve mektebi için böyle bir netice, mucize sayılacak kadar mühim bir şeydir. Bir defa iyi ve bilgili bir başa, iyi teşkilâta, iyi ve yerinde malzemeye kavuşunca TtrrfcÜn nefler yapabileceğine bundan eeash bir îrrtftilhan ola-maız. Havacılık gübj en ince bir meleğin talim ve terbiyesinde dünyanın her memleketine karşı tam nurmarra »İmiş bulunuyoruz. Bunu göğeümüxü gere gere
söyliyebiliriz.
Bu imtihanın mânası derindir, hem yalnız Türk havacılığı için değil., ayni usullerle her sahada ayni muvaffakryyete varabile-ceğîmteden şüplhe etmek için sebep tasavvur etmiyorum.
O halde Türkku.?unda bu kadar büyük muvaffakiyet temin eden şart ve ıraulfleri tahlil edince, bütün (memleket işleri için pe*k dikkate değer dersler alabiliriz.
Türkkuşu neden bu kadar muvaffak oldu? Ayni şaTt ve usulleri ba^ka memleket işlerine de tatbik edemez miyiz? Bu noktaları ıba^ka bir makalede tahlilden geçirmek isterim. Göreceksiniz ki bahis mühimdir ve derind'r.
Ahmet Emin YALMAN
H
Canlı Posfa Kufusu
Londranın merkezinde bir posta bürosuna bomba (tabet etrnt*. Mna harap ohnıı^.
Ertesi frttn yoMan geçenler enkaz yığını ürerinde genç bir mUvee-ai durduğunu görttyorlar. RıııMla bir fevkaladelik yok. Fakatı rnttveraMn gölündeki 9u yafta var: «Muvakkat noftta buroaul..»
Hakikaten genç diüvomgI «pottta Unlun vazifesini gdrliyor. Gelip ge çerrier, sırtındaki kutuya, mektuplarını atryorlar. Ayni Kamanda, posta
ı.ıın.s.....m    nereye   naklolnndu^nnıı
öğreniyorlar.
Yangın Bombalarına Kar§ı
...i.'imin, yangın bombalarına karsı oldıfı tedbirler cidden nakle defter, ^aslf korunma» İçin açılan İane İle birçok para toplumnın. Bu
pura ile yangın Nöndtü-me âletleri tedarik nlıinmıır
Bunlar, bir tencereye ben/Jyor. IT-Kun bir deftııcftln uruna bağlı ve İçerisi kum dolu. Crerl de kahn ambalaj kAfiıdı İle kapalı. Damların Üstünde bekllyen <(gönU11ri yangın «ondururu» 1er, bomba «in in. yanmaya başladı mı hemen Üzerine tencereyi kapatıyorlur. Hftftıt \ «ınınra kumlar ateşin ttaeıine dttklUllyor ve mUkem
mel'söndürüyor-
Bu ftloUerln beheri 11 ->'<<, 0 pense mal oiuyor. Bundan başka, bombardıman neticesi pattryan gas vo su borularlle meşgul olmak >¦ m do hususi ekipler teşkil olunmuş.
İler ekibin, bir kamyon luıorlne yerlostlrllıııls seyyar atölye»! var. Tolülke fareli verilir verilme/, büyük bir sUratle vaka mahalline yetişiyorlar, Jasım gelon »oyl yapıyorlar. Va/ılı- .mır ve tehlikeli, Ekseriyetle geceleri ve |>omba yağmuru altında çalışmak mecburiyeti var. Fakat, bü tün bunlar hep gönüllüler tarafnıdnn ve fahrî olarak yapılıyor. Şimdiye kadar bu ytlsden Ölenlerin sayım yüz lerl geçmiştir,
Londra Anası
Londra ¦ıftınaklN-ının yonl ş« 11 Cbares Key Mlhaana pay tahta Utlca eden kadın ve çocuklarla meşgul o-lor.
Bunların Istlrahutlnl temin K'in teskUfttı bir kanlına tevdii nıünaHİp «hmıüş ve kendİHİno «Londra anası» unvanını vermiş.
Fakat» bu vatlfoyl tı/erlnc alarak kadını henüz rnılanmmış. Buna da sebep şartların pek afcır olmasıdır: Londrayı tamamlle tanımak, te«ıkl-lfttvı kurnaz, Ih bUlr, İyi yürelOİ vo
şen olmak.. Çoeıddarın ruhundan anlamak, sıhhatlerin m muhafazası leln ne yapılması la-zım geldiğini bilmek, İlah..
Sığmaklarda  İstirahatı Temin İçin
Bir muhterlp «Bombardıman İçin» İsmini verdiği bir yatak modeli yapmış ve İhtira beratını almış. Bu yatak çelikten bir silindir şeklindedir. Boyu iki metre, goıılşlifti bir metre 20 santimdir. JBlr tarafı, yore konulduğu zaman yuvarlanmaması İçin, düzdür.
Muhteri, bu yatağın mukavemetini göstermek İçin bizzat ,yatn&ın İçersine girmiş ve binanın İkinci kutludan aşağı bıraktırmış vo sulmıeu çıkmış. •
Londrada Muz Eksikliği
İngilizlerin on çok sovdlklcri ve Iştlha llo yedikleri meyvelerden biri de muzdur. Son zamanlarda Londrada muz bulmak İmkanı kalmamış. Bütün KcmUer, harp malzemesi nakline hasredlldlftl İçin hariçten muz getirmek kabii olmuyormuş.
Rusyadan Geçen Almanya Yolu
ugünkü harpte Inciltere
ile   Amcröıon    Birleşik
devletleri arasında sıkı bir ^birliğine nc kadar ihtiyaç olduğunu tahlile çalış'iğimiz bir yazımızda bilhasra şu ciheti ibaret etmiştik: Demokrasilerin harbi Irazanması için çal-çm;ya vc elindeki bütün vasıtalarla buna yardım etmiye karar vernik olan Amerikanın bazı kuvvetleri, bilvasıta, karşı tarafın lehine kullanılmaktadır. Bu da, Sovyet - Amerikan ticareti île yapılmaktadır: Sovyetler Birliği, Aınerikadan aldığı bazı maddeleri kendi yclu ile Almariya-ya sevkeoerek Almanyamn harp sanayiine yardım etmekte, bu suretle Amerika, dolayısilc, kendi gayesi aleyhinde kullanılmış olmaktadır.
O yazımızda Sovyet - Amerikan ticaretinin geçen sene ile bu sene arasındaki farkı işaret
ederek gösterdiğimiz bu vaziyet, İngiliz - Amerikan işbirliği meselesi mevzuu bahsolduğu anda ilk göze alınacak derecede mühim bir meseledir.
Bugün, iki büyük demokrasinin birbirlerile sıkı bir işbirliği tesisine çalışırken bu telgrafı lâzımgelen ehemmiyetle dikkate aldıklarını görüyoruz. Va-şingtondan gönderilen bir habere göre, Japonyaya sevkedi-len ve harp sanayiinde kullanılan bazı maddelerin tahdidi kararı, ayni zamanda, Sovyetler Birliğine karşı da tatbik edilecek ve «şimdi Siberya yolu ile Almanyaya yapılan ticarete mâni olunacaktır.»
Amerikanın, ihracat maddelerinin tahdidi bilhassa Japonyaya karşıdır. Şüphesiz ki bugün doğrudan doğruya bir Japon tehlikesi karşısında bulunan Amerika, bu tedbirleri almakta daha fazla acele etmek lüzumunu duymaktadır. .
Şüphesiz ki, bir memleketin, seınelerdenberi teecsUs etmiş ticaret münasebetlerini birdenbire kesmesi veya ona başka bir istikamet vermesi kolay değildir. Bunun için şimdiki halde Amerika da, Japonyaya olan ihracatını, harpten evvelki derecesine indirmiye karar vermiştir.
Bununla beraber, Amerikayı işgal eden diğer bir mesele daha vardır ki, o da cenuplu komşularıdır. Filhakika» cenubî A-merika da koskoca bir dünyadır ve bilhassa Avrupa ile olan ticareti çok geniş bir mikyastadır. Harpten evvel, bu ticaret daha ziyade Almanyaya idi. Fakat İngilterenin sıkı ablokası üzerine, cenubî Amerika memleketlerinin Atlas Okyanusu yolu ile Almanyaya sevkiyatta bulunması mümkün olmamaktadır. Buna mukabil cenubî Amerikanın Sovyetler Birliği ile olan ticareti birdenbire yükselmiş ve evvelce Almanyaya sev-kedilen mallar bu sefer Rusya-ya gönderilmiye başlanmıştır.
Bugün Amerika, cenuplu komşularının da bu ticareti tahdit etmelerini istemektedir. Fakat şüphesiz bu, sadece bir arzu Üzerine tahakkuk edecek bir mesele değildir. Bunun için, Amerika bir taraftan lngitere ile, diğer taraftan cenubî Amerika ile sıkı bir iktisadi ve ticarî işbirliği yapmak istemektedir.
Mr. HopkinsTin Londradaki temaslarından sonra Vaşington hükümetine bu hususta bir rapor verdiği ve Amerikanın demokrasilere yardım projesi ka-nuniyet kesbettikten sonra bunun tahakkukunu temin edecek plan içine, Uzak Şarka ihracat maddelerinin tahdidine dair tedbirlerin de ilâve edileceği anlaşılmaktadır.
Vahdet GÜLTEKİN
GÖRDES HEYELANI GENİŞLİYOR
İzmir, 23 (A.A.) — Anadolu gazetesinin verdiği bir habere fföre, OÖr-destekl heyelan bütlln dehşeti Uc bü-ylik bir hızla artmaktadır. Yağmurların devamından vc fasılasız yağmasından dolayı esasen mevcut kaynaklar tesir sahasını genişleterek ye niden evlerde, sokaklarda bllytlk yarıntılar ve çöküntüler husule getirmiştir. Bir ktsım mmtakalar yer altı vc yor üstü sularınm tahacllm(inden Adeta göl halini almıştır. Şeh rln merkez ve batıamı teşkil eden mahallelerin evleri, caddeleri çok korkunç bir manzara arzetmoktedir. Belediye evvelkilere ilaveten bir çok evlerin tahliyesini istemiştir.
)
4
4     -
VATAN
- 24 - 2 - 94T
OKUYUCU
-MEKTUPLARİ
Maçka - Beşiktaş Caddesi Bozulmuş
K.'vil.t ı-l < \l i- M. ııl. mütekait Kemal RrtthrkU>n aldığımı/, bir mektupta deniliyor ki:
Evvek'e büyük bir ehemmiyeti -inin..m Maçka - Besikta-ş eadde-îil bir kar senedonberi Reyogjunıı Şişli ve Markayı Be** 1 klana ve Bo-viki ıs ı ..ikile BoKa/a haklayan n.Minın bir mevki kazanmıştır. Hattâ bundun dolabıdır ki, eski tramvay şirketi otobüslerini bu yola ı.ıh-ı- etti. Tramvaylar belediyeye jreeinee otobüsler ayni iste bırakıldı. Yolun kesbettiRi c-hemmt>et jrün jfeettkee artmaktadır, ı imi.il Beyoftlıına en kestin no bir radde olan bu tarikten her-jrün yüzlerce otomobil, kamyon, a-raba vo otobüsler sefer etmekte-
dir. Fakat Markadan Akaretlerin başlangıcına kadar olan yol o derece bozulmuştur ki, otobüslerde lastik toııp Rİhl sıcruya Meraya sefer ediliyor. Yolların bozuklumu artmaktadır. Bu yüzden otobüslerin de yayları tekerlekleri delenmektedir. Tramvay idaresi, belediyenin, yollar belediyenin, birinin bozuklumu difterini bozmaktadır. Bu malzeme kıtlıftı zamanında küçük bir himmet ile bu yol Jamlr edilse de hem otobüsler, otomobHler büsbütün hurdoloşmak
tan, hcnı de buradan K<xenlor Silr~ sıhnaktan kurtarılsa, belediye reisim tzd en bunu rica ediyoruz.
Kemal KrtUrk
Doğum ve Ölüm Hakkında Bir Tetkik
Profesör Kadri Raşidin Tetkik Ettiği 552
Fakir Ailenin Bin Beş Yüz Seksen Altı Çocuğu Ölmüş, 1227 si Yaş mış
ölüm Nisbetleri İstanbullu, Anadolulu, Rumelili Ailelerde Başka Başka
Yazan: Mitat PERİN
J
Dünkü Fenerbahçe - lstanbulspor maçında Fener kalecisi Cihadın bir kurtarışı
Dünkü kros müsabakasına iştirak edenler
koşu esnasında
HİKAYE
ŞAPKA MÜFE TTIŞLERI
Fenerbahçe Istanbulsporu 4
Galatasaray Perayı 2-0 Yendi
Küçük Fenerliler İstanbul B. Takımlar
Şampiyonu  Oldular
D
Bu iki soytarı akçam üstü köye girdiler. Birinin babında eski bir silindir diğerinin başında rengi yeşillenmiş bir melon şapka vardı. İkisi dc siyah sohik oeketlerinin alt düğmelerini iliklemişler, bacaklarına da bir örnek santraçh kahve rengi bir pantolon geçirmişlerdi.
Artık köy ufuklarında penbe gündüz kararıyor, güneş ovayı süsliyen ırmaklarda eriyordu.
Kendilerim Karşılıyan çıplak a-yakh çocuklara emir verdiler:
— Muhtara söykyin, müfettişler geldi!
Bir sürü sarı saçlı, kirli yüzlü çocuklar muhtarm evine doğru koştular. Koşarken haykır iyorlardı:
— Müfettişler geldi, rattfetttşler geldi:
Köy kadınları kapılarının önüne çıktılar, tarlalardan dönen köylüler yıkık sellerin üstüne sıralandılar: . V
— Müfettişler geldi, müfettişler geldi!
Müfettişler saMe bir çalım]a geç tiler bu kalabalığın arasından, muhtarm çvimn önüne geldiler, ihtiyar buruşuk yüzlü, bir kadın önlerine çıktı:
— Muhtar arı damında, simdi gelecek.
İhtiyar yüzrü bir kadm daha, yandaki bahçenin içinden seslendi:
— Hoşça geldiniz oğullar, dama gidin, dinlenin hele..
Çocuklar her ikisinin elinden çantalarını aldılar, hep birlikte muhtarın   evine   girdiler,   divana
çıktılar.
— Müfettişler gelmiş!
Duyan du>wnıyana söyledi. Gören görmiyene anlattı. Bütün köy muhtarın damını sardılar. Her ağız dan bir ses:
— Müfettişler gelmiş! Nice kişidir bunlar, başlarında simsiyah, up uzun, tos toparlak şapkalar var, bu şapkalar müfettiş şapkası iste. Acap ne iş görecek ki bunlar. Nahiyeye gideceklerse tepecekleri yol tükenmez. Hele bize iHşirler mi dersin ?
Müfettişler gece muhtarın evinde kaldılar, yediler, içtüer, yattılar aşağı, fakat köy sabaha kadar çarpıntı içinde.
— Ne yapacak müfettişler? Neye gelmişler? Nereden gelmişler?
İmamın oğlu söylendi:
— Yüreğime bir kaygu düştü. Bu adamların biçimleri dolaşık! Bir köylü Uâve etti:
— Benim de içime bir başka tasa düştü. Hele birinin gözleri kurbağa renginde yemyeşil...
İşitenler güldü. Gülmeyenler düşündü...
?
Müfettişler sabahleyin erkenden muhtara emir verdiler; köye ilân et, şapkalar kontrol edilecek. Herkes başına şapkasını geçirsin, köy odasının önüne gelsin:
Bizbudak'ın sesi gürdü, caminin tahta kapısının önüne çıktı. Daha ortalık yeni agarıyor-du. Alaca tepelerin siyah bürün-cük tulleri dağılmağa yeni başlamıştı. Çamur, tezek sıvalı evler, yeşil, kara çalılı bahçelere karşı haykırdı, haykırdı Izbudak, inletti köyü:
— Şapkalar kantarlı olacak!?.. Herkes başına geçirip köy damrnın önüne sıralanacak, haydi müfettişler bekliyor, gelmiyen kaçan baç verecek!
Köylüler sabah işlerini bıraktılar, davarları, ağılları, arılan, tarlaları bir yana kodular, akm akın köy damının yolunu tuttular.
İki müfettiş bir tahta sıraya yanyana oturmuşlar, çanAaJarı bacakları/un arasında, muhtar arkalarında ayakta, köylüler birer birer
önlerinden geçiyor, Geçit çosmi yapar gibi her geçeni durduruyorlar, müfettişler:
— Hemşeri, bu ne, şapkanın yüksekliği en az beş santim olacak, o-lamaz bu, diye yirmi beş kuruş ceza... Yaz makbuzu Mahmut!
Mahmut arkadaşıdır. Zımbalı bir defterden bir yaprak koparıyor, üstüne bir şeyler yazıyor, veriyor köylüceğize:
— Aman, aman, bu nasıl siper; genişliği üç santim bile yok.
Cebinden bir şerit çıkarıp ölçüyor. Olmadı, ver yirmi beş kuruş ceza, atıyor parayı cebe... Yaz Mahmut makbuzu.
— Yeşil şapka otmaz işte!
— Bu şapkanın tepesi sipsivri!
— Senin şapka ensiz!
— Bu şapka boysuz!
— Şu şapka çok yüksek, ölçelim, Oooo! Nizamdan iki santim fazla. Sen elli kuruş vereceksin. Atıyor parayı cebe, yaz Mahmut makbuzu, dayanır zavallı koylücüklerc zımbalı defterin yapraklarım...
— Aaaa. Kırmızı şapka, talimatnamede de bu renk yok. Çantadan bir kitap çıkarıp karıştırıyor, yok, yok işte. Ver bakalım sen de elli kuruş, yaz Mahmut makbuzu!
Bu şapka kontrolü öğleye kadar sürdü. Köylülerden dörtte üçü de yirmi beşliği, cililifci süzüldü. İmam uzaktan bu manzaraya için için gülüyordu. Muhtar müfettişlere e-ğüdi:
— Beyler, yoruldunuz. Kimse de kalmadı, biraz yemde yiyelim.
— öyle ise kontrol bitti. Izbudak tekrar   caminin   önüne
koştu, avaz avaz bağırdı. Yanık yanık haykırdı:
— Şapka kantarlı bitti!
Çardağın altına toplandılar, halılara dizildiler, koca bir tepsi pilâv! Koca bir tepsi et, kızarmış oğlak parçalan. İki müfettiş kolları sıvadılar. İmam da evinden gramofonu getirdi. Yıkık duvarın düz bir yerine yerleştirdi. Kurdu, şimdi köy şarkılarla çmlryor, bizim müfettişler güneşin asma yapraklan arasmdan dökülen keskin ışıkları içinde pirinç yığınları ve kızarmış oğlak parçalarile cenk-leşiyorlar... »
(Sonu yarın)
BUGÜNKÜ PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif parçalar (Pl.) 8.45 9 Ev kadını - Konuşma
12.30 Program 12.33 Saz semaüeri 12.50 Ajans haberleri 13.05 Karışık türküler 13.20 14 Kanşık program (Pl.)
18 Program 18.03 Radyo caz orkestrası 18.40 Radyo ince saz heyeti 19.15 Müzik Lys Gauty Plâkları 19.30 Ajans haberleri 10.45 Solo ve beraber şarkılar 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Paganini (Pl.) 21 Dinleyici istekleri 21.30 Konuşma 21.45 Rad yo orkestrası 22.30 Ajans haberleri 22.45 Cazband (Pl.) 23.25 23.30 Kapanış.
ün Fenerbahçe    stadında yapılan karşılaşmalarla   ls-tnnbul şampiyonası nihayet    bul-^f* muş oldu. Bu müsabakalar şampiyonada ne birincilik ve ne de milli kümeye girecek   dördüncü   takımı tayin noktasından hiç bir rolü olmamakla beraber    İstanbul sporun geçen hafta Galatasarayı açık bjr farkla yenisi Fenerbahçe - lstan-bulspor maçmm ehemmiyetini   bir kat daha arttırmış ve sahaya oldukça mühim bir kalabalık kütlesi toplanmış bulunuyordu.
Diğer taraftan Galatasaray *- Pc-ra müsabakası öîa ayni derecede ehemmiyetli idi. Fenerbahçe Istanbulsporu 4-1 Galatasaray da Perayı 2 - 0   mağlûp etti.
Fenerbahçe - tstanbulspor günün ük karşılaşması Şazi Teze anın idaresi artında Fenerbahçe İstanbul spor arasında idi.
Her iki takım sahaya çıktığı zaman Istanbulsporun geçen haftaki takımına ilâveten eeki Galatasaraylı Celâl ve Süleyman olduğu hal de en kuvvetli şeküde idi.
Buna mukabil Fenerbahçeliler de Ömer, Esat, Rebliden mahrum olarak şu kadro Uc lstanbulspor karşısında dizildi:
Cihat - Naci, Ziya - Nazif, Fikret, Lebip - Küçük Fikret, Naci, Yaşar, Niyazi, Camii.
Oyuna Istanbulsporlular başladı. Ve muavin hattında krnlan bu hücumdan sonra Fenerliler tstanbulspor kalesini bir tazyik çemberi i-çine aldılar. Hücumlar biribirini takip ediyordu. Nihayet dokuzuncu dakikada ortadan bir hücumda lstanbulspor aleyhine bir frikik cezası verildi. Fikretin güzel bir vuruşu ile top ağlara takıldı. Fenerliler bu suretle Uk gollerini kazandılar. San lacivertliler, bundan sonra da tamamilo oyuna hâkim oldular ve oyunu lstanbulspor nısıf sahasına intikal ettirdUer.
17 inci dakikada sağdan küçük Fikret vasrtasile açrlan bir hücumda, Fikret topu ortaya geçirdi. Sol açık Cemil güzel bir kafa vuru şile Fenerin ikinci golünü de kaydetti.
Arka arkaya yapılan bu İki gole rağmen1 Istartbulsporlular enerjilerini kaybetmemişlerdi. Arada bir yaptıkları hücumlar da Fenerbahçe-müdafaası İçin tehlike olmaktan uzak karmıyordu.
29 uncu dakikada Yaşar deplasman yaparak ileri doğru fırladı ve güzel bir vuruşla topu üçüncü defa lstanbulspor ağlarma takti. Bu üçüncü gol FenerlUerin galibiyetini garantilemiş bulunuyordu. Fakat, buna rağmen Istanbulöporlular oan lı oyunlarına devam ediyorlardı. Devre sonlarına doğru lstanbulspor hıter da Cihat vasıtaeilo bir gol kazandılar ve devre de 3 - 1 Fenerbahçe lehine bubi.
Yeni Neşriyat:
Gençlik, Nasıl Bir Fransa
İstersin?
Fransaıım   eeki   Başvekili   Paul
Roynaud tarafından bu adla yazılan
eseri Af fan Ataçeri türkçeyc çevir-miştü\ Bu çok kıymetli eser okun-mıya değer.
favul yaptılar. Kaleye olan mesafe çok uzak olmasına rağmen küçük Fikret hiç beklen mi yen bir şekilde topu ağlara takarak dördüncü Fener goHinü de yapmış oldu. Bundan sonra da oyun yine Fenerlilerin tazyiki altında geçti. Fakat netice değişmeden müsabaka 4-1 Fenerbahçenin galibiyeti ile sona erdi.
G
Galatasaray - Pera
ünün son karşılaşması Galatasaray - Pera arasında oldu. Tarık'm idaresindeki bu oyunda Galatasaraylıların eski defterleri karşılaştırmak kabilinden Sa-lâhaddtni merkez muhacime alarak çıktılar ve takım şu şekilde idi:
Osman - Faruk, Necdet - Musa. Enver, Hahi - Barbaros, Muştala, Salâhaddln, Saiâhaddin, Mehmet Ali.
Peralılar da cezası biten müdafi H iris toyu merkez muhacime almış bulunuyorlardı.
Oyun karşılıklı hücumlarla başladı. Fakat dakikalar ilerledikçe san kırmızıların ağır bas tıklan görüldü. Çok geçmeden ortadan bir hücumda Pera kalesinin önü karıştı. Bu arada Salâhaddin Galata-sarayın Uk golünü kaydetti.
Oyun, bundan sonra, zaman ^zaman Galatasaraym baskısı ve zaman zaman da mütevazin bir şekilde golsüz olarak cereyan etti ve devre de 1 - 0 sarı kırmızılıların lehine bitti.
Müsabakanın ikinci devresi zevk siz geçti. Hattâ bir aralık sertleşmek istidadını bile gösterdi. Ök dakikalarda hücumlar karşılıklı oluyordu. Galatasaray hücum hattı bir türlü anlaşamıyor ve geJen fırsat! an kaçmyordu.
Bir hücumda kaptan Salâhaddin güzel bir iniş ve nefle bir vuruşla Galatasaraym ikinci golünü de yap ti. Maç ta bu suretle 2-0 GaJa-tasarayın galibiyeti üe neticelendi.
Fenerbahçe B Takımı Şampiyon Oldu
B
İkinci devrede rüzgârı arkasına alarak boşlryan sarı lacivertliler derhal lstanbulspor nısıf sahasına yerleştiler. Bu arada güzel bir oyun seyretmeğe başladık. Her iki taraf m da favulsüz bir o-yun oynayışı maçm zevkini bir kat daha arttmyordu.
Sağdan açılan bir hücumda taç çizgisi önünde îstunbulsporlular bir
irinci küme B takımları a-rasında tertip edilen B takımları şampiyonası dün nihayetten m iş ve Fenerbahçeliler başta, Beşiktaş, Galatasaray   gibi hasım-
lanyle diğer rakiplerini birer birer yenerek hiçbir mağlûbiyeti hattâ beraberlik btie kaydetmeden B takımları şampiyonu otmuslardır.
Dün sabah Galatasaray - Fenerbahçe B takımları arasında hueusl bir maç oynanmış, san lacivertliler hâkim ve güzel bir oyundan sonra maçı 3-1 gibi açık bir sayı far-kile kazanmışlardır.
Fenerbahçe takımında ilerisi için büyük ümitler veren genç istidatlar göze çarpmaktadır. San lacivertlileri kazandıkları şampiyonluktan dolayı tebrik ederiz.
İstanbul kroti birinciliği dün, Şişli ile Tuğla harmanları a-rasmdaki saha üzerinde ya prim ıştır.
Birinci kategori mesafe»! 7500 metre idi. Birinci atletik Yıldızdan
En genç artistler - En yeni Danslar Nefis - Zevkli - Eğlenceli btr mevzu
İliğine doyulmayacak Sahneler
BAHAR ÇİÇEKLERİ
Baş rollerde:
MICKEY ROONEY - JUDY GARLAND
Çarşamba akşamından itibaren
|^ Sinemasında
Eşref, ikinci Beşiktaş tan Artan, U-çüncü Remzi oldu.
Takım itibarile do 10 puvania Beşiktaş takımı birinci geldi.
ANKARADA
Lig Maçları
Ankara, 23 (A.A.) — Bugün 19 Mayıs Stadında ikinci devre lig maçlarma Ankaragücü - Maske-spor ve Gençlerbirliği - Harbiye idman yurdu maçlarile devam edilmiştir.
ilk maç, Ankaragücü - Maske-
spor arasında yapılmıştır.
Birinci devresi 0-0 beraberlikle biten bu maçta ikinci haftaymm son beş dakikası müstesna Anka-rag-üçlüler, rakiplerinden üstün bir oyun çıkarmışlar, fakat sayı kaydına muvaffak olamamışlardır. Buna mukabil Maskesporluiar maçın son beş dakikası içinde tazyikten tamamHe arynlarak Ankaragüçlü-leri sıkrştrrmışlar ve galibiyet sayısını çıkararak maçı 1-0 kazanmışlardır.
Birinci haftaymm ilk anlarından itibaren seri hücumlara başlryan AnkaragtiçlUler, Maskespor kalesi-nf tazyikleri altına almışlar ve bu tazyiki devrenin sonuna kadar gittikçe artan bir şiddetle muhafaza etmişlerdir. Buna mukabil Maske-sporun müdafaa hatları canla başla çalışarak rakiplerinin sayı kaydına mâni olmuşlardır.
İkinci haftaymda yine ilk dakikalardan itibaren oyunun hâkimiyeti Ankaragüçlülere geçmiş, Maskespor kalesi devamlı bir tazyik altmda kalmıştır. Haftaymm 40 in cı d ak i kas m a kadar bu tazyik altın da kalan Maskesporluiar, bir itirazdan dolayı hakemin sol açıklarım sandan çıkarmış olması neticesinde 10 kişi ile oynamak mecburiyetinde kalmışlardır. Fakat 10 kişi Ue oynamalarına rağmen çok enerjik brr oyun çıkarmrya başlıyan Maskesporluiar Ankaragücü kalesine âni bir iniş yapmışlar ve bu arada 18 pas çizgisi üzerinde lehlerine bir favul kazanmışlardır.
Maç, 1-0 Maskeeoprun galibiyeti üe neticelenmiştir.
Günün rkinci karşılaşması Gençlerbirliği - Harbiye idman yurdu arasında yapılmıştır.
Bu maçın birinci haftaymırun son dakikası iki tarafın birbirini yoklaıması Ue geçmiş ve müt izm olmuştur. Ondan sonra Harbiyt idman yurtluiar birbirini takip e-den akınlarla Gençlerin kalesini .•kttkeli vaziyetlere düşürmüştür. Oyun Harbiyelüerin hâkimiyeti altmda cereyan ettiği bir sırada 19 uncu dakikada hiç bekle, i On ıv«n bir anda soldan derin bir nes alan merkez muhacim Ali yerden ve 18 pas çiagiBİnin dışından çektiği çok güze! ve sıkı bir sütle Genci ^e ilk sayıyı yaptırmıştır. Galip vaziyette oynayan Gençler baskılarını dev renin sonuna kadar muhafaza etmişlerdir. Rakiplerinin tazyikinde .ı kurtulmak frrsatmı buldukça münferit akınlar yapmışlarsa da bu a-kmlar ya isaibetsiz vuruşlarla veya Gençlerin müdafaasının müdahalesi ile tehlkeli bir şekil almamıştır. Devre 1-0 Gençlerin galibiyeti ir
le bilmiştir.
İkinci haftaym birinci devrenin tamamen aksi olmuştur. Oyun başlar başlamaz derhal hücuma geçen Harblyelüer ük dakikada beraberlik sayılannı çıkarmışlardır. Bu sefer rüzgârı ar kal arma alıp oymyan Harblyelüer hâkimiyeti kendi lehlerine çevirmişler ve GençJerbitliğini tazyik altına almışlardır. O-yunun büyük bir kısmı Gençlerin nasrf sahasmda cereyan etmiştir. Ancak Harbiyeliler 1-1 berabere vaziyeti değiştirmiye muvaffak o-lamamışlardır. Maç bu suretle 1-1 beraberlikle neticelenmiştir.
rofesör General   Kadri
Raşit şehirli anne   ve
babalardan şikâyetçidir: Azf çocuk yetiştiriyorlar, dünyaya getirdikleri çocuklardan ilk yaştan sonra, hayatta kalanlar, sayı bakımından kendi yerlerini doldurmağa ancak kafi geliyor.
Profesör, bu şikâyetini bir his meselesi diye ortaya atmıyor. Beyoğlu Zükür hastaha-nesinde tamamile fahri olarak fakir aileler için çoktan beri bir çocuk klinik'i idare ediyor.
Burada son 7, 8 ay içinde kendisine müracaat eden 552 annenin kaç çocukları dünyaya geldiğini, bunlardan ne kadar öldüğünü araştırmıştır.
Ailelerden ne kadar İstanbullu, ne kadarının Anadolulu, ne kadarının Rumelili olduğunu da araştırmış, ayrıca bu ailelerin maişet seviyesini tetkik etmiştir.
552 ailelik bir grup böyle bir tetkik için geniş bir sayı teşkil etmez. Fakat her halde iyice fikir vermeğe yarar.
Bunun için çocuk hastalıklarının bu kıymetli mütehassısını ziyaret ederek yaptığı istatistik hakkında malûmat istedik. Bize şunları anlattı:
— Hazırladığım istatistiğe mevzu olan 552 aileden 1586 çocuk dünyaya gelmiştir. Bu çocuklardan muhtelif yaşta ölenler 359, geri kalanlar 1227 <ür. ÖWm yüzde 22,7 nis-betindedir.
Her yüz aile başına 287,3 doğum düşüyor. Bu yekûndan ölenler çıkanimca geriye 222.4 çocuk kalır. Bunlardan iki yüzü anne ve babalarının yerini tuttuğuna göre her yüz aile bir batmda ancak 22,5 fazla nüfus yetiştiriyor demektir, u istatistiğe mevzu o-
lan 552 aile İstanbul d a
otunmaktadrr. bunları bir de Anadolulu, Rumelili ve İstanbullu diye kısımlara ayırdım ve ölüm nisbetlerini tesbit ettim.
Ölüm   Anadolulu   ailelerde
Trakya Haberleri
Gelibolu (Vatan) — Valimiz Artrf UK» Gelifcoluya gekffek bütün resmî daireleri teftiş etmişlerdir. Şehrin muhtelif işleri hakkında Pavti ve Belediye reisi Ra-kf ve kaymakam Safbriden izahat almışlardır. Gece Halkevi salonunda (DevLobçil & ) hakkınd a HaAkevi balkanı bir konferans veı|mİ4frtr. Erteei gün okulları ziyaretle irnüyaçiarmı ve noksanlar mu işaret edeTek kuttiarm yapılması ıhakkmda emirler ver-mislerdir.
Hayrebolunun Arzuliu köyünden çalınan öküzlerin faHleri Muratlıda »kart «dilen göçmenlerden Yuauf Afcmaca ile Hüseyin Kartal o^kıklan anlaşıldığından yakalandılar. Adliyece tevkif edildiklerdir.
^ Muratlıda oturan Yugoslav, ya muhacirler inden İsmail oğlu Sabrinin evinde kazaen çıkan yangm neticesinde iki gözden ibaret evi ile ahin yandı. Alman tedbir neticesinde etrafa sirayetine meydan verilmedi
SORUNUZ
3
Prof. Kadri Raşlt
yüzde 25,2, Rumelili ailelerde yüzde 24, İstanbullu ailelerde yüzde 18,5 dur. Yüz aileye dü şen doğum ise Anadolulularda 321 Rumeülilerde 312,5, İstanbullularda 244 dür.
Bu doğumlardan ölen çocuklar hariç tutulduğu takdirde geriye kalan çocukların a-dedi:
Yüz aileye; Anadolulular 240, Rumelüiler 240, İstanbullular 200 yani yüz Anadolulu ailede 40 çocuk, yüz Rumelili ailede 40 çocuk miktarında bir artış kaldığı halde tetkik ettiğim İstanbullu aileler ancak kendi yerlerini tutacak kadar çocuk yetiştirmektedir. Bunlar parasız bir yolu kliniğe gelen fakir ailelerdir. Zengin ve okumuşlar anasında da nisbet bundan da azdır.
Bir de bu ailelerin maişetleri meselesi vardır. Tetkik ettiğim ailelerin vasati gelirine göre ayda nüfus başına 835 kuruş düşüyor. Bir aileye düşen miktar ise 4171 kuruştur. Bunu yine Anadolulu, Rumelili ve İstanbullu diye ayıracak olursak:
Anadolulu bir kişiye 767 kuruş Rumelili bir kişiye 840 kuruş İstanbullu bir kişiye 1040 kuruş düşmektedir.
Bu hesap ailelerin vaziyetlerine göre tesbit edilmiştir. Bu hale göre hastahaneye müracaat eden 552 aile arasmdan Anadolulu bir aileye 3660 kuruş Rumelili bir aileye 4000 kuruş, İstanbullu bir aileye 4640 kuruş vasati gelir düşmektedir.
Muhterem profesörün kıymetli istatistiğini öğrendikten sonra kendisinden İstanbullu ailelerin neden daha az çocuk yaptıklarını sordum:
Profesör gülerek cevap verdi;
— İstanbullular maişet zorluklarına bedbin bir gözle bakarak çocuk yapmaktan çekiniyorlar. Halbuki geren Anadolulular, gerekse Rumelililer Allah rızkmi verir diye daha fazlasmı düşünmüyorlar.
Generale bir sual daha sordum:
— Neden İstanbullularda ölüm nisbeti ötekilere göre daha az?
Çünkü okuma seviyeleri daha yüksektir, çocuklarına daha iyi bakabiliyorlar.
Ben profesöre teşekkür e-dip ayrılırken kendisi ilâve et-
— Yapmış olduğum bu istatistik yalnız Türk ve müs-lüman aileler üzerinedir.
OYLIYELIM
Nizamettin Nazifin Süleyman Nazifle Karabeti Yoktur
Ankarada Yeni şehirde Mlhriban İlkay soruyor?. Muharrir Nizamettin Nazif, merhum Süleyman Nazifin ailesinden midir? Bir karabeti var mıdır? Mahmut Attila-mn hikayeleri hangi gün «ıtayor, çıkmış romanları kitap halinde banılmış mıdır?
Cevap — Nizamettin Nazifin Süleyman Nazif ile hiç bir karabeti yoktur. Nfcaurıettüıin aflesi Rumelili. Süleyman Nazifin ise Diyarbakırlıdır. Mahmut Attilânm hikayeleri muayyen günlerde çıkmıyor. Hikâye   muharrirlerimizin
hikâyeleri sıra üe çıkmaktadır. Ro manian henüz kitap halinde basılmam 19 tır.
Sog-ütlüde Tuzaklı muallimi Tev-flk soruyor:
Aspidistra adı verilen salon fidanının toprağını ne vakit değiştirmeliyiz?
Cevap — Marttan nisana kadar salon fidanlarının topraklarını değiştirmek muvafıktır. Fakat saksıları müteakiben gölgeli bir yerde bir hafta kadar tutmalıdır. Esasen bu cins fidanlar güneşten hoşlanmazlar.
¦i
24 - 2 - 941
VATAN
Halkevlerinin 9 uncu Yıl Dönümü Dün Kutlandı
(Baçı 1 İncide) * kışlarla karşılanan açılı? nutku takip eylemiştir.
Parti idare heyeti azasından Nafi Atuf Kansu söylediğe bir nutuk He halkevlerinin maksat ve gayelerini izah eylemiştir.
Bundan sonra halkevi gençleri, «Karanlıktan Işığa» adlı kantat'ı temsil eylemişler ve halk türküleri söylemişler ve millî oyunlar oynamışlar ve takdirle karşılanmışlardır.
Başvekilimizin Nutku
Ankara, 23 (A.A.) — Başvekil Dr. Refik Saydam, halkevlerinin kuruluşunun dokuzuncu yıldönümü mtina-sebetUe bugün yurt içinde yapılmış olan kutlama törenini ve yeniden 4 halkevi ile 57 halk odasını Ankara halkevinde söylemiş okluğu aşağıdaki nutku ile açmıştır: Saym yurttaşlarım, Bugün, Hk 14 halkevi   kurduğumuz günün 9 uncu   yıldönümüdür. Şimdiye kadar. 379 halkevi, 141 halk odası açmış idik. Bugün yeniden dört halkevi ve 57 halkodası   açıyorum. Bu suretle 383 halkevi ve 198 halkodası kültür ve sosyal çalışmalarında Türk vatandaşlarına kriavuzluk edecektir. Ayni zamanda Ankara halkevi salonlarında, halkevlerimiz üyelerinin istidatlarına ve hamlelerine hız veren eserlerinden mürekkep «Halkevleri amatör resim ve fotoğraf sergisi» rti de açıyorum. Birincisini geçen sene açtığımız bu sergi, güzel sanatları çalışmalarının başında tutan halkevlerinin resim ve fotoğraf sahasındaki basanlarını gösteren, ay ni zamanda genç ve kabiliyetli halkevi i ler için maddi, manevi teşviki de ihtiva eden, toplu ve kıymetli   bir eserdir. Aziz arkadaşlarım, Yıldönümünü kutlamakta olduğumuz bugün, yalnız halkevlerinin ve odalarının değü, bütün Türk camiasını bağrında toplıyan   Cumhuriyet Halk Partisinin de kültür ve devrim bayramıdır.
Bu kutlu dakikada, yalnız halkevi erim izde ve odalarımızda toplanmış olan yurdaşlarm, değil, bütün Türk milletinin aziz Milli Şefimiz etrafında şuur ve imanla birleşmiş olmasın m göğüs kabartan manzarasına dikkat gözile bakmanızı rica ederim.
Bu biAiği yaratan âmiller arasında halkevlerinin ve od alarmın    da bulunduğunu söylemekle, bir hakikat ifade ettiğime kani   bulunuyorum.
Sekiz yıllık tecrübelere dayanarak ve beliren yeni yeni ihtiyaçlar gözönüne alınarak hazırlanmış ve geçen yıl genel başkanlık divanınca tasvip edilmiş yeni teşkilât ve çalışma talimatnameleri ile bu kurumlar, faaliyetlerini, yalnız mahdut bir kalabalık alabilen kapalı yerlerden geniş meydanlara, büyük topluluklara nakledebilmek, yaymak ve derinleştirmek imkân m a kavuşmuşlardır. Nizamlı bir hüriyet havasında çalışmak imkânını bulan Türk milletinin yaşama şevki, bu evlerden ve odaJar-dan taşıp meydanlara, tarlalara, köy ler ve sınırlara kadar gidecektir. Mahalli ve milli rakısîar ve türküler, yeni ve güzel terennümler ve inşatlarla birleşerek Türk başlarını ve gönüllerini ilerlemiye, kaynaşmrya götürecektir.
Arkadaşlarım,
Bu büyük birlik ve dirlik havası içinde, partiden istedikleri yardanı görmelerine rağmen sırf bir takım küçük engeller yüzünden bocalıyan evler ve odalar olduğunu, çalışmazlarsa isimlerile size haber vereceğimi, geçen sene söylemiştim. Memnuniyetle söyliyebilirim ki, otuzdan faz la olan bu ev ve odaların sayısı, üçe kadar inmiştir. Bunların da küçük yerlerde olduğunu bilhassa işaret e-derek isimlerini bana bağışlamanızı rica edeceğim. Ümit ederim ki, bu-çalışma senesinde onlar da diğer arkadaşlarının hizalarına gelecek ve' boş kalan yerlerini alacaklardır.      i
Sırası gelmişken tekrar işaret etmek isterim ki, halkevinde veya o-d as nida binadan ve bütçeden evvel, asıl faaliyet âmüini bu vasıta ile halkın yetişmesi davasma inanmış, ve bunun heyecanını duymuş bir zi>m renin işi ele alması teşkil eder. Bu zümre ile, bilhassa idare âmiri, muallimi, doktoru, mühendisi ve teknisyeni ile hayatlarını esasen bu millet ve devlet hizmetine vakfetmiş bü tün vatandaşlarımızı kastediyorum. Halkevlerimizden bazılarının, bütçe işine hâlâ tatmin edici bir intizama kavuşamadıklarını görmekle üzülmekteyim. Halkevine ve odasına yardım etmenin yukarda saydıfcrm bilgili zümreler için başta g el on va» zifelerden biri olduğunu tekrar hatırlatırım. Eu münasebetle de halkevleri İle odalarına, bütçe işlerinde hükümet daireleri kadar titiz ve tertipli olmalarını tavsiye ederim.
Aziz arkadaşlarım,
Millî Şefimizin ve partimizin gösterdiği yolda, yılmadan ve yorulmadan çalışan millete ve vatana kar;-!
ifa edilecek borcun, yalnız mutat günlük ve resmî çalışmalarla öden-miyeceğini fahri millet hizmetlerine yüksünmeden bir çok saatler ayırmak lâzım geldiğini takdir ile bu uğurda bütün kudret ve kabiliyetini sarf eden halkevlerini huzurunuzda sevgi ve şükran duygulan ile selamlamayı vazife bilirim.
İstanbuldaki Halkevlerinde
Halkevlerinin 9 uncu yıldönümü münasebetile dün Eminönü, Beyoğlu, Üsküdar. Beşiktaş, Fatih ve diğer halkevlrinde törenler yapılmıştır.
Eminönü halkevinde törene saat 14,15 te ev orkestrası tarafından çalınan İstiklal marşile başlanmış. Başvekil Doktor Refik Saydamın An karada söylediği nutuk dinlendikten sonra, İstanbul Parti idare heyeti başkanı Reşat Mimaroğlu ve halkevi başkanı doçent doktor Yavuz A-badan birer söylev vermişler, İhsan Hmcer bir şiir okumuş ve sonra bir konser verilmiştir. Törende Vali Lûtfi Kırdar da bulunmuştur.
Reşat Mimaroğlu
«Sevgili yurttaşlar,
Şu kutlu toplantıda dinlediğimiz irşatıkar sözlere bir şey ilâve edilemez. Törenimizi açmak için kısa bir kaç söz, evlerimizi Ebedi Şefin reh-berliğile açmıştık. Şimdi de ona ideal şeklim vermek için Milli Şefimizin nurlu ve şuurlu meşalesile devam etmekteyiz.
Evler, ilim arzumuzun, irfan aşkımızın, i m an mı iz m mücessem bir varlığıdır. Onlar, yalnız bilgi ve gör gü değil, yurttaşların karşılıklı muhabbet feyzidir de. Bu topluluk bizi ferdiyetçilikten ayırıp cemiyetçilik aşkına da ulaştırır. j
İnsanın; yalnızlıktan çekinerek ki, bu pek tabiidir, benzerleri ile beraber bulunmaktan doğan haz alma, şevk ve huzurunu da arttırır. Evlerin bu vaziyetlerini kısaca söyledikten sonra onları yasada tarif eden satırlara da bir göz atalım:
Bunlar partimizin altı umdeleri 1-çlnde çalışırlar, bütün yurttaşlar, hasseten, münevverleşmişlerin mec-muudur. Onun bütün varlığının fazla veya noksanı bu elem ani ar m mesuliyeti altmdadır.
Sevgili yurttaşları. ¦*
Bu çok ehemmiyetli noktayı da hatırlattıktan sonra, bu yuvaya fazla alâıkanızı çekerek yeni yılı açıyor ve sözü evin sayın reisine bırakıyorum.»
Yavuz Abadan
«— Büyük Türk inkılâbmn feyizli verimleri arasında halkevleri - adlarının da delâlet ettiği gibi - halkla beraber halk için çalışma prensipi-nin tecelligâhı olarak müstesna bir yer almışlardır. Her sene bu yıldönümünde bütün milletçe ayni zamanda halkçılık prensipinin zaferini tesit ederiz.
Halkevlerinin faaliyet tarzı ve programı pek tabiî surette partinin
Shirley Temple'i Duble Etmek Müsabakasını
Kazanan Çocuk
Cemal Nadir arkadaşındın neşrettiği «Arkadaş» mecmuası, Shirley
Temple'in türkçeye duble edilecek bir filmi için kız çocuklar arasında bir müsabaka açmıştı.
Bu müsabaka dün yapıldı. Yedi çocuk İştirak etti. Birinciliği alanın resmini koyuyoruz' Fakat «Arkadaş cılar birincinin kim olduğunun evvelâ kendi mecmualarında çıkmasını diledikleri için arkadaş hatırını kırmayarak ismini bildirmiyoruz.
Müsabakaya iştirak edenlerin toplu bir resmini ikinci sayfamda bulacaksınız.
* •
halkçılık prensipinden ve bunun neticesi olarak yurttaş müsavatı telâkkisinden mülhemdir.
Bütün faaliyet şubelerile halkevleri, frkrin, ruhun ve bedenin bütün asil iştiyaklarını besliyecek, doğruyu düşünüp bulmayı, güzeli duyup yaşamayı, iyiyi takdir edip yapmayı telkin edecek vasıta ve imkânlara hazırlamış, müşterek Türk idealine bağlı olanların emir ve hizmetlerine tahsis eümiş bulunuyorlar. Bu sebeple halkevleri inkılâbın emrindeki gönüllerde yurt aşkını taze ve canlı tutacak, kalpleri milliyet ima-nile tutuşturacak, Kemalist ideolojinin ışığını yurdun en ücra köşelerine yayacak, doğruluk, iyilik Ve güzellik prensiplerini bütün vicdanlarda kökleştirecek hakiki kültür ocaklarıdır.
Bu mutlu günde on sekiz milyonun temennisi bir tek dilekte toplanıyor: Türk milleti ve aziz Şefi var olsun.»
ere Çekilen Telgraflar
Dün Eminönü, Beyoğlu, Beşiktaş, Üsküdar, Fatih ve diğer halkevleri tarafından Reteicümurumuza, Başvekil Refik Saydam ve Parü Genel Sekreteri Fikri Tüzere tazim telgraf lan çekilmiştir.
Gece Yapılan Törenler
Dün gece de mutelif halkevlerinde
törenler yapılmıştır. Geceki törenler 8e de ev başkanları tarafından bir açılış nutku söylenmiş ve şiirler o-kunduktan sonra temsiller verilmiş, danslı eğlenceler tertip edilmiştir.
Usküdarda
Halkevlerinin açılışının dokuzuncu
yıldönümü bütün yurtta olduğu gibi Üsküdar halkevinde de büyük bir merasimle kutlandı. Saat üçte Başvekil Refik Saydamın nutku dinlendikten sonra, evvelâ edebiyat kolu reisi Cemal Yener bugünün ehemmiyetini tebarüz ettiren kısa bir nutuk söyledi.
Bunu müteakip söz alan hars kolundan Ercüment Kirekum, halkevlerinin ilk açılışı ve açılıştaki gayeleri izah etti. Sözlerini bitirirken, Üsküdar halkevinin faaliyetine ve halkın eve karşı olan alâkasına temas ederek bu alâkanın daha fazlalaşmasını temenni etti.
Beşîktaşta
Beşiktaş halkevi her sene olduğu
gibi bu sene de yıldönümünü tesit i-çin çok iyi hazırlanmış, güzide ve miiacvvıT daveUUerlo salon.-feaşUu.-başa dolmuştu. Tam saat 15 te An-karadan naklen radyo İle Başvekil Doktor Refik Saydamın nutku dinlenilmek suretile başlamış, bunu müteakip şehir armonisinin çaldığı İstiklâl marşı ayakta dinlendikten sonra Parti Kaza reisi Zühtü Çubukçu-oğlu küçük bir hitabe ile merasimi açmış ve bunu takiben halkevi reisi Hükmü Arkök tarafından halkevleri ve bu meyanda Beşiktaş halkevinin mesaisi izah edilmiştir.
Halkevlerinin grafik faaliyeti de cidden güzel manzara arzetmekte İ-di. Halkevine mensup gençler Milli rakslar ve marşlarla merasime neşe vermiş ve şehir armonisi şefi Cemil Dölener idaresinde otuz beş kişilik şehir, armonisinin müntehap parçalar dan mürekkep oimak üzere verdiği konser ile halkevi ar kolu gençlerinin solosu hazinin tarafından dikkat ve alâka İle takip edilmiş ve takdirlerini celbetmlştir. Salonun BeşikUş halkını tamamen istiaba kâfi gelmemesi sebebile bu merasimden Beşiktaşlıların istifadesini temin için muh telif mahallere ev tarafından opar-lör kurulmak suretile bunlarm da istifadelerine imkân verilmiştir.
Hariciye Vekilimizin
Ulus'a
(Başı 1 frcftde) X
sına sevketmijtir» e kadar, birbirine aykırı fikir ve mütalâalar yürütülmüştür. Acaba bu sırada Türk politikasını tavzih eden bir kaç söz söylemeyi münasip bulmaz mısınız?
Muharririmizi nezaketle kabul eden Hariciye Vekilimiz, kendine hâs ifade vuzuh ve samimiyeti ile, şu cevabı vermiştir:
— Türkiye politikasında değişmiş bir şey yoktur. Türkiye ibt'faklarına sadjktır. Türkiye bütün devletlerle, bahusus komşu -lariyle iyi geçinmek kararındadır. Türkiye kendi emniyet sahasında yapılacak yabancı faaliyetlere ve hareketlere asla lakayt kalamaz. Türkiye toprak bütünlüğüne veya îsltrklâline yapılacak her taarruza silâhla mukabele edecektir.
Türkiye - Bulgaristan anlaşma, sı, hiçbir yerde hiçbir taarruz emeli olmadığını söyliyen ve sulhlerini korumak gayesini güden iki komşu devletin samimiyetle el sıkışması ve sözleşmeai-dir. Türkiye bu tarzda ve bu mânada uzanacak her eli sıkmıya daima amadedir.»
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
İngilizlerle Dostluğumuz
(Ba^ı 1 incide) —
gına basıver.
Kan ile kocadan bun<u kim önce yajparsa diğeri üzerine devamlı surette hâkim ahır.
Bundan maksat şudur: İlk kurulan itiyatların, devamlı mü nasebetlerin şekli üzerinde büyük tesiri vardır. Her iki taraf kendi lehine olarak itiyatlar kurulması için gözünü açmalıdır...
Bazı kanlar ve kocalar eskilerin bu ovaınuna gelirler ve yarı şaka bir tarzda biribirlerinin ayağına basarak hâkimiyet kur mağa çalışırlar bazıları da derler ki:
— Biz devamlı münasebetlerimizde efendilik, kölelik istemeyiz. Arkadaşlık ve müsavat isteriz.
Müsavata ve karşılıklı savsı ve fedakârlığa dayanan evlenmeler sürekli bir ahenk ve saadet temin eder. Tahakküme da,fananlardaki ahenk ise ciladan ibaret kalır, ilk sarsıntıda yıkılır.
İşte ingiliz - Türk dostluğu da müsavata ve karşılıklı emniyet ve say&nva dayanır neviden olabilmelidir. Entrikalara,, vehimlere ve hususî menfaat mikroplarına karşı mukavemeti her vakit için tam olmalıdır.
Bu bakrmdan ortalıkta dü-zelmive muhtaç iki mesele görüyoruz: Birincisi, Britanya komorasyonunun vaziyetidir. Eğer bu korporasyon Türkive ile İngiltere arasında bir iktisadî köprü olacaksa bugünkü başzıbozuk halden kurtulmalıdır. Korporasyon yarı siyasî bir teşekkül müdür? Yalnız iki memleketin iktisadî münasebetlerini düzeltmiye çalışan bir umumî menfaat müessesesi midir? Yoksa fırsat düştükçe ihtikâr derecesinde kâr arayan, fuzulî inhisarlar kurmağa çalışan vurguncu bir harp ticareti şirketi midir? Bu iş müphem bir mahiyette kalırsa gayri mesul unusurlann at oynat-masına uygun bir saha haline düşer, İngilizlerin de, Türklerin de hakikî menfaatlerine ve arzularına aykrfi olarak dostluğumuzu çıkmazlara sürükler, Gözümüzü açtığımız zaman düzelmesi güç tatsızlıklar karşısında kalırız.
Dünyanın bugünkü halinde i-yi bir Britanva korporasyonu iki memleket arasındaki iktisadî münasebetlere hizmet edebilir, ^u şartla ki, mazbut ve mesul bir manzarası olsun. Zarurî masraflarını kapatmak için a-radıçı kârlar bir ihtikâr unsuru teşkil etmesin ve her iyi ticaretin ilk ihtiyacı olan emniyet havasını temin edebilsin.
İkinci meseleye gelince bu da propaganda meselesidir. İngilizler şurasını anlamalıdır ki, Tür-kiyede propagandaca ihtiyaçları yoktur. Gazetelerimiz müşterek davamızı karşılamakta ve halka anlatmakta İngiliz gazetelerinden hiç geri kalmıyorlar. Halkımız da bu müşterek davayı kendi davası dive benimsiyor.
Araya mânâsız propaganda karıştı mı, bütün bu ahenk bozulur. Ortaya tereddüt girer. Zihinlerde şövle bir sual belirir:
clngilizlerin istediği nedir ? Bizim Türk menfaati bakımından beslediğimiz sıkı dostluğu kâfi görmüyorlar da hakikî Türk menfaatleri haricinde ve buna aykırı bir İngiliz dostluğu, yeni bir İngiliz Muhipleri Cemiyeti havası mı yaratmak istiyorlar?»
İngiliz dostlarımıza halisane tavsiyemiz şudur: Propaganda sahasında kendilerinden menfaat arayan şüpheli unsurlardan günahları kadar korksun-lar! Bu gibi unsurların İngiltere lehinde yapacakları neşriyatı, tesir bakımından İngiliz menfaatleri alevhine bir mihver propagandası diye karşılamak ve katiyen hoş görmemelidirler.
İki !ost ve müttefik milletin biribirlerine karşı vapacakları en sürekli ve en tesirli prona-ganda şudur:
1 — Dostluğumuzun saf ruhunu böyle entrikalardan ve hususî menfaat oyunlarından koruyarak ancak samimî kanaatlere dayanmasına imkân bırakmak,
2 — Anlaşmazlık doğurabilecek hâdiseleri karşılıklı  bir
saygı ve emniyet içinde derhal konuşup halletmek.
3 — Berrak, temiz; samimî bir münasebet tarzına daima sadık kalmak...
Ahmet Emin YALMAN
Müstakil
Mandanın
BitaraflığınıAmerika Garanti mi Ediyor ?
Londra, 23 (A.A.) — Sun-day Diepatch gazetesi. Büyük Britanya'nın Alman tahtelbahirlerine karşı harp etmesine yardım edecek ayni zamanda Alman istilâsına karşı irlanda'nın bîtaraflığını zaman altına alacak bir plân neşretmektedir.
Bu gazete, plânın De Valera ve B. Rooseveit tarafından derpiş edilmiş olduğunu ve B. Will-kie'nin Dublin'i ziyareti esnasında B. De Valera ile bu meseleyi görüşmüş olduğunu ilâve etmek-tedir.
Bu plâna göre:
1 — İrlanda'nın bîtaraflığı, Birleşik Amerikanın garantisi altına vazedilecek ve İrlanda adası Panama gibi beynelmilel bir hale getirilecektir.
2 — Irlandanın tam olarak millî müdafaası bîr kül halinde Büyük Britanya, Amerika ve İrlanda tarafından icra edilecek beynelmilel bir kontrol altında olacaktır.
3 — Garp sahilleri Amerika-dan Ingiltereye gönderilecek emtia için liman vazifesini görecektir. Bu emtia geçtikten sonra şark sahilinde Ingiltereye sevkedil mek üzıere tekrar gemilere yükletil ecektir.
4 — İrlanda denizinin her iki sahili, İrlanda ve Amerika ihracatına karşı vukuu muhtemel taarruzlara mâni olmak için büyük Britanya ve Amerikanın bir nevi devriye sistemi ile kontrol edilecektir.
Bu gazete, plânın kabulü halinde Irlandanın Birleşik Amerika tarafından kabul edilmiş olan hatltı harekete oldukça müşabih bir gayri muhariplik sıfatını takınacağını yazmaktadır.
Makale muharriri diyor ki: Çok yüksek mevkide bulunan bir zattan öğrendiğime göre B. De Valera, B. Willkie ye Birleşik Amerika ile İrlanda arasında bir takım meeai birlikleri şekillerine taraftar olduğunu söylemiştir.
Mumaileyh, Arman istilâsı tak-dirinde Irlandayı müdafaa edebilmek için silâh satın almak üze_ re Amerikaya kendisinin müracaat efamiş olduğunu beyan etmiş ve B. Willkie,ye Amerikanın : Irlandanın millî tamamiyetini hi-| maye edeceğini pek ziyade ümit etim ekte olduğunu anlatmıştır. Dublin Tekzip Ediyor Londra, 23 (A.A.) — Press Association ajansına Dublin'den resmî bir membadan bildirildiğine göre, B. De Valera ie B-Roosevek arasında müzakereler cereyan erliğine dair çıkan ve bugünkü pazar gazetelerinden birinde neşredilen haberler ta-mamile asılsızdın-. Bahsi geçen gazete, B. Wendell Willkie'nin Dubline yaptığı ziyaret esnasında başvekil ile müstakil Iranda-nm bîtaraflığınm Birleşik Amerika devletleri tarafından garanti edileceğine dair görüştüğünü ve Amerikanın Mandayı Panama gibi beynelmilel bir mıntaka addettiğini söylemiş olduğunu yazmaktadır.
Afrikada Harp Vaziyeti
Son Vaziyette Eüyük Bir Değişiklik \ok
Kahire, 23 (A.A.) — Umumi karargâh tebliği:
Trablusta kaydedilecek bir hâdise olmamıştır. Eritre ve Habeşistanda harekât lehimize olarak inkişaf etmektedir.
18 şubat tarihinde Meganın düşmesi üzerine 600 den fazla esir alınmış, bir çok mitralyöz, bir kaç top iğtinam edilmiştir.
İtalyan Somalislnde Cuba ırmağının şarkında harekât memnuniyet verici bir tarzda devaım etmektedir,
Londra, 23 (A.A.) — B. B. C. : öğrenildiğine göre Fransız hattıisti-va Afrikasından gelen hür Fransız kuvvetlerinden bir kısım kıtalar I-talyan Eritresi sahillerinde bir noktada karaya çıkmışlardır. Hür Fransızlar İtalyanlara karşı muharebelere iştirak edeceklerdir.
Akclenizde 8 Gemi Batırıldı
Londra, 23 (A.A.) — Amirallik dairesinin bugün öğleden sonra neşrettiği tebliğ:
Akdeniz denizaltılarımız, İtalyanın deniz aşın orduları ile münakalâtına karşı harekâtına devam etmek-dir. Denizaltılarımız, son günlerde bir çok muvaffakiyetler kazanmıştır.
Upfolder denizaltısı, iki düşman iaşe gemisini batırmıştır.
Tover denizaltısı, bir İtalyan petrol sanvç gemisini batırmıştır.
Regent denizaltısı, bir İtalyan iaşe gemisini batırmıştır.
Utmost denizaltısı, bir iaşe gemisini torpillemiştir. Bilâhare bu vapurun kıçından su alarak batmakta Oı-duğu görürmüştür.
Truant denizaltısı, bir düşman kafilesine topları İle hücum * r-l?, ve düşman iaşe gemilerinden birine bir obüs isabet ettirmiştir. JV & t. diğer bir hücum esnasında bir torpille kafilenin en büyük gemisini batırmıştır.
Şimdi tesbit olunduğuna göre, 28 kçnunusanide battğı bildirilen Triton denizaltısı, iki İtalyan iaşe gemisini tahrip etmiştir.
Yunan Harbi
Atina, 23 (A.A.) — B. B. C. ; Yunan kıtaları dün biri Pogradeçln şimalinde, diğeri merkez cephesinde iki hücumda bulunmuşlardır. Birinci hücumda İtalyanlardan 200 esir aimmış, diğerinde de düşman ağır zayiata uğratılmıştır.
Atina, 23 (A.A.) — Emniyet Nezareti tarafından dün akşam neşredilen resmî tebliğ:
Düşman tayyareleri Ege denizindeki adalardan birine neticesiz birkaç bomba atmışlardır.
Atina, 23 (A.A.) — Yunanistan-daki İngiliz hava kuvvetleri umumî karargâhmm tebliği:
ingiliz hava kuvvetleri tarafından dün muvaffakiyetle yapılan bir akm esnasında Tepedelen civarındaki Bu-gi mmtakasında düşmanın motorlu nakil vasıtaları kolları ile askerî te-cemmülerlne, depolara ve ihtiyat malzeme ve erzak yığınlarına mühim hasarlar yapılmıştır.
Bu Seneki Basın Balosu Çok Rağbet Gördü
(Başı 1 İndice) +    ı Diye   reddediyor,   fakat ü-
du, bütün Isftaaıibul masasının en | mit kapısını kapamıyordu.
ön sırada dlnnasına taraftardı.
Basın Birliği istanbul mıntaka reisinin, telefonu günlence durmadan işledi: Şu kadar bilet, şu kadar masa, şu kadar ön sıra... Hakkı Tarık'ın dostu çok, hepsi kedileri için veya başka dostları için ricacı vaziyetinde bilet, masa işitiyorlar.,.
Hakkı Tarık, bir gazete sayfasında kaç harf bulunduğunu, her harfi basmak için kaç miligram mürekkep lâzım olduğunu hesap eden a daimdir. Pek iyi tasavvur edersiniz ki senelik basın balosunun verileceği Şehir gazinosu salonunun her santimerc murabbaını iptidadan hesaptan geçirdi. Buraya kaç masa, kaç iskömfle sığdırılabileceğini iyice tetkik etti. Masa kâfi değildi. Kapı kapı dolaşarak masa, iskemle topladı. Yeni bir davetli baloya gelmiye talip olunca derhal sandalye hesaplarını zihninden geçiriyor :
— Münhal yer yok. Yarın bir daha müracaat edin... Belki de gelmtyeceğinî bildiren olur«
Yer bulmak ümrdile davetliler saait dokuzda baloyu istilâya başladılar. On buçukita oturacak ve duracak yer kalmamıştı. Adliye Vekili Fethi Okyar, Vali Dr. Lûbfi Kırdar, General lshak, hemen bütün ecnebi konsolosları, ecnebi    muhabirlerin    hepsi,
kendi gazetecilerimizin çok küçük bir kısmı   gelenler arasında
idî.
Kalabalığın çokluğuna rağmen balonun hoş, ra'hat bir havası vardı. Kimse belki de fazla eğlenmedi, fakat kimse sıkılmadı. Eğrence programı diye yalnız gazinonun  programı vardı.
Masalara büyük   kâğıt keseler
içinde hediyeler dağıldı, bunlar arasında bulunan Balo gazetesi her sen ekinden iyi idi.
Dano yeri bütün gece daima tıklım  tıklım  dolu kaldı.   Dans
edenler ayrı ayrı çiftlere değil, her tarafı kımıldanan tek parçalı, bol renkli bir kütleye benziyordu. Balo saba'hıla>ra kadar devaım etti..
B. Mussolini Diyor ki:
(Başı 1 İncide) =s(e=
sinde bulunuyorduk. Harbe ta-mamiyle hazır olmayı bekliye-mezdik. Fransadan sonra, bir numaralı düşman kalıyor ki bu düşmana karşı son kan damlasına kadar mücadele edeceğiz. Libyaya 14 binden Fazla Subay, 356 binden Fazla Er Gönderdik I Teşrinievvel 1937 tarihi ile 31 kânunusani 1941 tarihi arasında, Libyaya 14 binden fazla subay ve 356 binden fazla er gönderilmiş ve burada biri beşinci diğeri onuncu olmak üzere iki ordu tenkil edilmiştir. Libyaya en son modelde ve her çapta 1.900 top, 15.300 makineli tüfek, I I milyon top mermisi, bir milyardan fazla fişek, 24 bin ton elbise, 759 stlâıhlı araba ve saire de gönderildi. Bu rakamlar isbat ediyor ki hazırlık itinaiı olarak yapılmıştır. Son Ayların Hâdiseleri Ancak Kinimizi Arttırmıştır. Bu da
Lüzumludur 9 kânunuevvelde, bizim hareketimizden bir kaç gün evvel vukua gelen ve düşmanı Bmga-ziye getiren muharebe başladı. Bu son ayların hâdiseleri, ancak kinimizi bilemisHir, ki bu da lüzumlu bir şeydir.
Balkanlarda Son İngiliz Kalesi
Balkanlarda son ingiliz kalesi Yu-
nanistandı ve İngiliz garantisinden vazgeçmek istemiyen Yunanistan olmuştur. Buna karşı koymak lüzumlu Wi ve bu noktada bütün mesul askeri unsurlar müttehit bulunmuştur. Arnavutluktaki İtalyan askerleri muhteşem bir tarzda hareket etmişler ve efsanevi mahiyette şan ve şeref sayfaları yazmışlardır. Bütün dünyayı hayran bırakmışlardır.
Tarantodanberi, harp hâdiseleri bizim aleyhrmlzde vukua gelmiştir. Bu daima böyle olmuş fakat nihayetinde Roma, Kartacayı tahrip ederek dünya haritasından silmiştir.
Esas nihaî muharebedir ve zafer mutlak surette müemmendir. İngiltere, galip gelemez.
Her Ne Olursa Olsun Almanya
İle Yürüyeceğiz
Her ne olursa olsun, İtalya sonuna
kadar Almanya üe beraber yürüyecektir.       .    ¦
Almanyanm harp kudreti azalmamış, fakat fazlalaşmıştır. Almanya nrn insanca zayiatı ve maddi zayiatı asgaridir.
1 — Kumanda, basit b*r neferîik-ten başlıyarak milletine inkılâpçı bir hız vermiş olan Führerin kuvvetli ellerindedir. -
2 — Alman silâhları, ingilizlerin silâhlarından fevkalâde yüksektir.
3 — Şarki Avrupa, hemen tama-mile İngiltere aleyhindedir. •
4 — 1914/1918 dekinin aksine olarak İngiliz ablokası hiçbir kıymeti haiz değildir.
5 — Mihver milletlerinin maneviyatı, İngilizlerin maneviyatından yüksektir. Mihver, zafer için mücadele ediyor. İngiltere ölmemek için mücadele ediyor. Münferit sulhten bahsetmek abtallıktır. Şehirlere yapılan bütün bombardımanlara rağmen İtalyan milletinin maneviyatını zayıflatmak imkânsızdır.
6 — İngiltere yalnızdır ve Ameri-kadan müstacel yardrmlar istiyor, fakat bu yardrmlarm Alman kudretini tecavüz edecek derecede gelmesi lâzrmdır.
7 — İngütere mağlûp edilince bitec ektir.
8 — İtalya, birinci plânda bir işi vardır. İtalyanm silâhları, işçilerinin fedakârlığı sayesinde günden güne f azl alaşm akt ad ır.
9 — İtalya, İngiltere üo boy öl-çüşmlye cesaret ettiğinden dolayı gurur duymaktadır. Milletler, cesaret edebilmekle büyürler.
10 — Mihveri mağlûp etmek için İngiliz ordularının kıtayı İstilâ etmeleri lâzımdır. Halbuki bunu hiçbir zaman düşünmemiştir.
Amerika Birleşik devletlerinin mü dahalesi, bir demokrasi olmak hülyasına ve bundan başka, mihverin A-merlkaya karşı bir hücumuna dayanmaktadır. Amerikanın istilâsı gülünç bir fantezidir.
Sizlerin vasıtanızla bütün İtalyan milletine hitap etmek istedim. Faşist İtalyan milleti zafere lâyıktır ve zaferi elde edecektir. Çünkü İtalyan milleti, kendisinden talep edilen fedakârlıklara misal teşkil edecek bir vekarla tahammül etmektedir.
İtalyanm zaferi âdil bir sulh olacaktır.
Haricî Kısa Haberler:
* Berne, 23 — Sofyadan gelen bü telgrafa göre, bu şehirde bulunan İngiliz tebaası kadınlar yarın Bulgar
payitahtını terkedeceklerdir. Telgrafta, Sofyada büyük bir gerginlik hüküm sürdüğü ve vlcarla milnaka* latın kesilmiş olduğu ilâve edilmektedir.
1985
Yeni Tefrika ve Yazılarımız
26 Şubat Çarşamba Gününden Baş-hyarak (VATAN ) Gazetesinde İki Yeni Tefrika, Yeni Biı Sütun, Diğer • eni Yazılar Başlıyor :
Bunlardan Bazıları Şunlardır:
Günün Sesi...
Reşat Nuri Gün tekinin Bir Sütunu
26 Şubattan bağlıyarak kıymetli üstad Reşat Nuri Giintekin bu unvanla Vatan'da kendine mahsus bir sütun açacaktır. Reşat Nuri Giintekin bu sütunda Günün Seai'ni, güzel üslûbu ile, geniş ve zarif görüşile akaettirecektir.
?
Trablusgarp Hatıralarım.,.
Yazan: Nuri Paşa
Enver Paşanın kardeşi Nuri (Paşa) nın umumî harp zamanında Mısırın garbinde kurduğu cephe umumi harp tarihînin en meraklı bir hikâyesidir. Nuri Paşanın gerek buna ve gerek Trablus Garp harbinde Afrikaya gidişine art hatıraları 26 Şubatta tefrika halinde (VATAN) da neşredilmeğe başlanacaktır
Paris Cehenneminden Nasıl Kurtuldum ?
Yazan: Rebia Tevfik
Yîrmi sene evvel bir parasız Avrupaya giden, Pariste efli, altmış işçi çalıştırarak terzîhaoeief kuran, Paris moda hayatında mühim roller oyruyan bir Türk Bayanının kendi hayatı hattında yazdığı hakîkî roman ve son hâdiseler üzerine Paris cehenneminden kaçrşrnın meraldi hikayesi.
*
iskender Fahreddinin Riyaseti Altında]
ÇOCUK SAYFASI
?
Rebia Tevfik, Rezzan Yalman, ve Şehriban Taylan'ın İdare Edeceği
KADIN
EV SÜTUNU
Mahmut BALER'in
BAL KÖŞESİ
Aka Gündüz, Nizamettin Nazif, Cemal Bardakcı,Nusret Köy men,ŞevkiYazman (Askerlik İşleri), Eski Bahriye Müsteşarı
** ___
Hüsamettin Ulsel ( Donanma ve Denizcilik) ve Diğer Kıymetli Muharrirlerin]
Devamlı Yazıları
RAMİZİN KA*RİKATÜRLERİ
Kıymetli sanatkârımızın kar ikatin-lerm de 26 bar en her sayımızda bulac akstmz.
Askerî Fabrikalar Satmalına Komisyonu İlânları
Numunesine göre 200 - 300 Ton Yerli Linters Pamuğu Alınacaktır
Tahmin edilen bedeli «82500» Ura ohvı 200 - 300 ton numunesine göre yerli linters pamug-u 28 şubat 941 cuma gtknü saat 15 te An karada Askeri fabrikalar »atın alma komisyonunca pazarlıkla İhale edilecektir, tik teminatı 5375 lira olup şartname»! 413 kuruş mukabilinde komisyondan verilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 eti maddelerindeki vesaiki Jıâmtl ve bu işle alâkadar t rı<-c-ardan oUhıfchtnna dair Tfearet odatı vealkasile mezkûr gün ve      tte jkeratoyeod» bulnnmaUn, «1319»
?
3284 sayılı kanun mucibince 2240 ton demir hurdası mahreç istasyonlarında vagon dahilinde teslrm şartüe beher tonu 17,5 liradan satın alınacaktır. Şartname parasızdır. İsteklilerin teklif edecekleri hurda miktarı 15 tondan aşağı olmamak üzere yaprtacak tekliflerin teklif e-dilen miktar üzerinden yüzde 7,5 teminatı fte birlikte 1 mart 941 tarihine kadar An karada Askeri Fabrikalar aatm sima ajopüpyonona müracaatları. c!320>
İstanbul Komutanlığı Satmalma Komisyonundan
Askeri İhtiyaç için 26.2.941 «Tünü saat 11 de pazarlıkla 10 ton ince makine yağı satan alınacaktır. Muhammen bedeli 4500 lira kati teminatı 675 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri, (1212)
Harikulade Bir Roman
Dünya Edebiyatının En Son, En Büyük Ve En Çok Satılan Bir Romanı
ÜZGÂR GİBİ GEÇTİ
Amerikalı MARGARET MİTCHELL tarafından yazılım* ve bütün medenî dillere çevrilmiştir. Bu roman Amerikada 2 milyon, tngilterede 1 milyon, Almanyada da yanrn milyon, Fransada 250 bin ve bütün dünyada üç.dört sene içinde 5 milyon nüsha satılmıştır. Ahlâki, içtimaî, felsefî, tarihi ve askeri bîr roman olan RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ şaheserinin en büyük meziyeti okuyucuyu tamamen teshir ve tesirialtına alarak daima şevkle, neş'e ile heyecan ve merakla kendisini okutmaya sürüklemeyidir.
Eserde pek canlı levhalar vardır: Sevmek, sevilmek, sevilmemek, hayat ve aşk mücadeleleri, millî muharebeler, istiklâl harbi safhaları nihayetsiz manzara tesvirleri iştimaî münakaşalar edebî ve tarihî sahifeler ve bunlar arasında tam bir ahenk. Okuyanı bıktırmadan heyecanlandıran, sevindiren, düşündüren ve ağlatan bir kitap ki bu derece heyecan ve merak ne sinemalarda, ne tiyatrolarda duyulmuş, ne klâsik eserlerde okunmuştur, iki, üç senedir İstanbul ve Ankaranın yüksek aileleri içinde ingilizce, almanca ve fransızca nüshaları elden ele gezen, medhü senası kulakları dolduran MARGARET MİTCHELL'in RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ romanı bu kere kıymetli eserlerüe, tercümelerile irfan muhitimizde tanınmış HİLMİ ZİYA ÜLKEN ve AVNİ İN-SEL tarafından büyük bir dikkat ve itina ile aslındaki letaJetî muhafaza ederek sade ve tatlı bir üslûbla türkçemize çevirmişlerdir. HİLMİ KİTABEVl de eseri nefis bir surette tabederek roman kolleksiyonunun 66 ncı numrasıru teşkil eden külliyat içinde ne şreylemistir.
Büyük bir rağfeefck karşılanacağı muhakkak olan bu bayirk ve muhteşem romanı sür'atle edinmek iskender 150 kuruş mukabilinde her kitapçıdan alabürrer. ^
HİLMİ KİT AB
BULMACA
46l'flnl!lfrİ]?lfrfefrâ
5
manan rmuu m nrraara b ¦
Soldan Sağa: 1 — Yerinden kaldırıp rahatsız etmek 2 — Bir kaza merkezi - Usul 3 — Cem edatı -Zamiri şahsi - Namı» 4 — Ek - Ilım le alakadar 5 — Kezep 6 — Akciğerlere ait - Çarpık 7 — Nehirlerin takması 8 — M ah - Bir meyve 9 — İnme - Tenvir vasıtası 10 — Atın ayazma takılan demir - Ağacm ak-sarnmdaıı 11 — Boş çıkma - Tadat et
Tokandan Aşağıya: 1 — Bulga-ri6tanda bir yer 2 — Evveli beüi ol-mryan zaman - Koyunun tüyü 3 — Zekâ - İnce kabuk 4 — Mağara -Eski alfabede bir harf - Mektuplara yapıştırılır. 5 — Nota - Eski alfabenin ük harfi 6 — Bir uzvumuz -Nota 7 — Bir adet - Çalgı - Şimali Afrikada bir memleket 8 — Nasyonal sosyatet - Umumi 9 — Edat -Titrek 10 — ölüme msTrkûmiyet -Eğreti verme 11 — Cömert - Fikir
DÜNKÜ BU AMAÇ ANIN HALLİ
Boktan Sağa: 1 — Havakurumu 2 — Harabe zar 3 — Alış - Lut - su 4 — Fizan - Nsrf 5 — Aç - Kör -Pire 6 — Bal - Ma 7 — Alenen -As 8 — Nebatat - Aya 9 — Burç - Ayran 10 — Mi - ikna - Şu 11 — Abus - tk - Van
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Hafakan - Ma 2 — Haliç - Lebib 3 — Arız - Sebu 4 — Vaşak - Nar 5 — Ab - Nöbetçi 6 — Kel - Rana - Ki 7 — Uzun - Tank 8 — Katıp - Ya 9 — Ur - Simsar 10 — Sıra - Yaşa 11 — Ulufe - Kanım
22 \
1941
Ster*. Dolar
İsviçre Frac
Drahmi
Leva
Poçeta
Dinar
Yen
lbve\ Krtmu
5,24 132.20 29,7725
0,9975
1.6225 12,9375
3,175 31,1375 31,0975
Tahvilât üzerine muamele olmamıştır.
ŞEHİR    TİYATROSU Komedi Kısmı Bu akşam Saat 20,30 da KİRALIK ODALAR
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
1 — Tahmini bedeli olan cl250> lira ile 500 adet kömür küreğinin 25/2/941 Salı günü saat 15,30 da Kasrmpnşada deniz levazım satmalma komisyonunda pazarlrkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Kıct'l teminatı «187.50* Hra olup şartnamesi her gün iş saati dahilinde mea*cûr komisyondan bedelsiz alınabilir.
3 — IstekJUerrn belli gün ve saatte komisyona müracaatları. cl364>
1 — Tarfmin edilen hederi «14.0^0' lira olan «10.000> metre erat yazlık elbiselik kumaşın 27/Şubat/941 perşembe günü saat 14 30 da pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — tik teminatı «1050> lira olup şartnamesi her glln komisyondan
alma bilir.
3 — İsteklilerin kanunun istediği vesaikle birlikte ve belli gün ve saatts Kasrmpaşada bulunan komisyona müracaatları. «1365>
1 * v
1 — Tahmin edilen mecmu bedeli <12400> Hra olan mevcut evsafı mucibince 2500: 15500 kilo sülyen tozunun 26/2/941 Çarşamba günü saat 15 de Kasmtpaşada Dz. Levazım satmalma komisyonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Taliplerin verecekleri miktarlara göre yüzde 15 nisbetindo kati teminatlerile belli gün ve saatte komisyonda bulunmaları.
3 — Şartnamesi her gün iş saatlerinde komisyondan alınabilir.
<1258>
Tahmin bedeli Kr.      Sa,
48.000 kilo koyım eti # 71 38
23.500 kilo kuzu eti # 68 70
850 kilo sığır eti 48 77
1. — Yakarıda miktar, cins ve betıer knorarrnm tahmin edilen bedelleri yazılı üç kalem etin 12/Mart/941 çarşamba günü saat 14 de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — İşbu üç kalem etin İlk teminata «3791> lira «7» kuruş   olup şartnamesi her gün iş saatleri dahilinde kamisyondan «255» kuruş bedel mukabilinde alınabüir.
3 — isteklilerin 2490 sayıh kanunun tarif atı dahilinde tanzim edecekleri kapalı teklif mektuplarını havi kapalı sarflarım en geç belli gün ve saatten bir saat evveline kadar K&srmpaşada bulunan komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. «1344>
Tahmin hedefi
> -. ¦      ¦
201.360   Kilo   Sığır eti 48,77   Kuruş
105.123   KUo   Kuzu eti 68.70   Kuruş
148,442   Kilo   Koyun eti 71,38   Kuruş
1 — Yukarda cins ve miktar ve beher kUolannm tahmin edilen bedeli
yazılı Uç kalem etin 26 şubat 941 çarşamba günü saat 14 te kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — tik teminatı «14.806» lira «23> kuruş olup şartnamesi her gün ko-
misyondan «1382» kuruş bedel mukabilinde alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği tarzda tanzim edecekleri
kapalı teklif mektuplarını havi kapalı zarflarım en geç belli gün ¡e saatten bir saat evveline kadar Kasım pahada bulunan komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri (817)
?
1 — Mevcut evsafı mucibince tahmin edik* bedeli 14000 lira olan 36 ton arap sabununun 25-2941 sah günü saat 15 te Kaarmpaşada Deniz Levazım satm arma komisyonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — tik teminatı 1050 lira olup şartnamesi her gün iş saati dahilinde meşkûr komteyondan bedeteta almateiMr.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle   birlikte adı
geçen komisyona müracaatları ilân olunur. (1323)
inhisarlar idaresi ilânları
1 — Keşif şartname ve planı mucibince idaremizin Tekirdağ şarap fabrikasında yaptıracağı tuğla baca inşaatı işi pazarlık usuliyle yeniden eksiltmeye konmuştur.
2 — Keşif bedeli «12410.80» lira muvakkat teminatı 931 liradır.
S — Pazarlık 10/3/941 pazartesi günü saat 14 de Kabataşta levalara ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartname sözü geçen levazım şubesinden ve Tekirdağ müdürlüğünden 62 kuruşa alınabilir.
5 — İsteklilerin pazarlık İçin tayin olunan gün ve saatte şartnamesinin F fıkrasında yazılı vesaik ve % 7,5 güvenme p&ralarüe birlikte mezkûr komisyona müracaatları.       (1243)
BoMhi ve Neşriyat Müdürü:  AHMET MİMİN   vai.mh
Basıldığı Yer; VATAN MAT&AJtâl
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıklık ve Bütün Ağrılarının Derhal Keeer
Icıblndi eOods 3 kaşe alıosbJltr. TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ.
hf.P   V
PULLU   KUTH.ARI  ISRARLA   İSTEYİNİZ
Hayriye Lisesi Müdürlüğünden
3 nett taksdt 1 Martta başlıyacagmdan Martm 10 ncu gününe kadar taksitlerini vezneye yatrrmryan talebenin mekteple alâkası kesileceği tiân olunur.
Muhammen bedeli 679.500 (altı yüz yetmiş dokuz bin beş yüz) lira olan 150 adet Dcmiryol makas takımı 10/4/1941 perşembe günU saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında satır, almaç ak tır.
Bu işe girmek isteyenlerin 30930 (otuz bin dokuz yüz otuz) liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerin* ayni gün saat 14,30 a kadar komisyon reisliğine vermeleri lazımdı
Şartnameler 200 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır.      (1281)
Şî KANUN
GEÇTiKç
1»41 İKRAMİYELERİ
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları
/ _
İkramiye Plânı
un
Keşideler : 4 Şubat. 2 ton, 3 ikinci Uşria
DinilDl5SUYUİST,MAL' ag|zdaki sunıdantıyeleri köprü
Riy A VE kuronları antiseptik olarak muhafaza eder
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf   hesaplarında as 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur*s Us aşağıdaki plâna fOre ikramiye dağıtılacaktır: 4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura
4   »   öoo   >     î.000  a
4    >     250     »      1*000   » ,     160     >      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar oir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 faz]asile verilecektir.
4 defa, 1 eylül, 1 birinci kârnın. 1 mart ve 1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
40
100 adet 60 liralık 5,000 lira 120   »   40      v    4.800   » 100   >   20      »   0,200   a.