SALI
?UB AT 19 41
VATAN EVİ
CAflALOOLU  No.   81
TELEFON: 24136 TELGRA.-: VATAN İst.
BAŞMTTHAKI^JU
AHMET EMÎN YALİ
^
A
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 186  .
Danoncio'ya ikinci Kapalı Mektup
Yazan: Aka Gündüz
Münderrcahmızın çokluğundan yarınki sayımıza
kalmıştır, özür dileriz.
1
t*
Halkevlerinin rüdönomuııae Daşvekilimiz nırtKunu irat edi
nutku dinliyorlar
Başvekilimizin Nutku
Acaba Halkevleri Bütün
Vazif
e ve Idea
Ayn
ı
Hızla mı Yürüyor?
Başvekil, Buna Hayır Diyor, Fakat Geri Kalanların Geçen Senedenberi Azaldığımda Memnuniyetle Söylüyor
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
vvelki akşam Halkevlerinin dokuzuncu yıl dönümü münasebetile Başvekilimizin sesini duyduk. Doktor Refik Saydam, bugün mevcut 383 Halkevinin ve 198 Halk odasının ne kadar esaslı bir içtimaî faaliyet ve ne kadar geniş bir kültür hareketi teşkil ettiğini bize anlattı ve Halkevlerinin ve edalarının milli birliğimizi yaratan âmiller arasında mühim bir yer aldığmı izah etti.
Başvekilimizin hakkı var. Halkevleri bi^j bcraj>er^tfiişüft-mege, "oiLalifcr çalışmağa, beraber eğlenmeğe sevkediyor, zevk lerimizi yükseltiyor, aramızdan yeni yeni istidatlar yetişmesine imkân veriyor, dağınık milli e-nerjilere yeni ve müşterek mecralar açıyor.
Fakat acaba her Halkevi bu vazifelere ve ideallere doğru ayni hızla mı yürüyor? Başvekil bu suale hayır diyor, fakat geri kalanların geçen senedenberi azaldığını da memnuniyetle söylüyor.
Doktor Refik Saydam, Halkevlerinde günlük ve resmî faaliyetlerle vatandaşların gönüllü olarak işlere sarılmalarını ve yeni yeni çığırlar açmalarını faideli buluyor.
Ankarada bahçeli evler ocağında; bir, iki vatandaşın him-metile başlryan çocuk klübü ve anneler birliği hareketinin az zamanda ne kadar hayırlı neticeler verdiğini bir, iki gün evvel uzun uzadıya anlattık. Bu güzel eser, Halkevlerinin çerçevesi içinde ne derece faideli içtimaî hareketler uyandırabileceğine en iyi bir örnektir.
Şurasını itiraf etmek lâzımdır ki memleketin muhtelif yerlerindeki Halkevlerinin neler yaptığını yakından takip hususunda gazetelerin çok ihmali vardır. İyi örnekler günü gününe ortaya konulsa hem başka yerlerde de ayni çığırların açılması kolaylaştırılmış, hem de teşebbüs hevesleri teşvik edilmiş olur.
Hariciye Vekilimiz Konuştu
Türk - Bulgar    beyannamesinin neşri münasebetile propaganda makineleri dört
elle faaliyete geçti. Anlaşmamızın mânâsı hakkında zihinleri karıştırmak için elden gelen her şey yapıldı. Bizim her işimiz açık ve berrak olduğu için ortalığın sislendirilmesine seyirci kalamazdık. Hariciye vekilimiz, Ulus arkadaşımıza beyanat şeklinde sesini yükseltti ve bütün dünyaya tekrar anlattı ki Türkiyenin siyasetinde hiç bir değişiklik yoktur. İttifaklarına eskisi gibi sadıktır. Emniyet sahasındaki yabancı faaliyetlere asla lâkayıt değil-clir. 'fopruk oUtünlUğüne yapılacak her taarruza silâhla mukabele edecektir.
Bulgaristanla sadece el sıkıştık ve ne birbirimize, ne de baş kalanna tecavüz emelleri beslemediğimize dair sözleştik. Bu hareketin temin edebileceği tesirler hakkmda kendimizi hiç bir zaman aldatmadık. Şükrü Saraçoğlu da Numan Mene-mencioğlu da, bunun <'belki de fayda temin edecek küçük bir hareket olduğunu» ve «şiddetli bir yangın karşısında esen hafif ve serin rüzgâra benzediğini» daha ilk günde söylediler. Müşterek tecavüz tehlikelerinin karşısında yakın komşumuzla söz birliği ettik diye uzaklardan emniyet sahamıza gelebilecek tehditlere göz yummuş olmaktan çok uzağız,
Mussolininin Müdafaası
fi^/jl ussolini nin   R o m a d a
"    U Adriano    tiyatrosunda
söylediği nutuk doğrudan doğruya bir müdafaa nutkudur. İtalyan milletindeki his ve düşüncelerin bu yolda bir müdafaaya ihtiyaç gösterecek yolda olduğuna başlı başına bir delildir. Duce diyor ki: «Afrikada tedariksiz değildik.Oraya 14 bin subay 356 bin er, şu kadar silâh ve cephane gönderdik. Büyük Britanya iîc boy ölçüşmek gibi bir cesaret gösterdik, Yunanistan İngiliz garantisinden vazgeçmediği için askeri kumandan ;ann tasvibile, onlara Yıi-cum ettik. Harp her tarafta a-Ityhimize gitti, fakat iyi dövüştük. Sonunda da zafer bizimdir.,,
(Devamı Sa. 6, Sü. i dc) *
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sîne Göre Günün  En
Mühim   Hâdiseleri
T icar e VekiJimlz, in* e teşkilâtımız mekanizma* rnı gazeteciler© İzah etti.
B. Hltler bir nutuk İrat ederek «Yeni bir mücadele nenesi bacındayız. Bu yıl, kati netk-elerin aJınaca&ı bir yıl olacaktır» dedi. ı ~
Londra gazeteleri, BulgarMan vasiyetim- büyük b|r ehemmiyet atfetmekte devam ediyorlar.
Beyrut radyocuna göre, Bulgaristan umumi seferberlik İlan etmiştir. Bu haber henüz teeyyüt ctmedlfci g|bl   sıhhati do tahkik edilememiştir.
Japon Hariciye Nazın, Japooyanın Amerika ve lııgiltereyl emUşey* düşürerek tedbirler ahnady^mf sö>l#ril.
Ankara  Halkevinde bulunanlar
|Foto: VATAN]
r
Millî Şefin İltifatları
Ankara, 24 (A.A.) — Ri-yaseticümhur Umumî Kâtipliğinden:
Halkevleri ve Odaları kurulurunun dokuzuncu yıl dönümü ve mevcut Ev ve Odalara yenilerinin katılması münasebetiyle yurdun her tarafından aldıkları asil duygula.ı havi telgraflardan çok mütehassis olan Reisicumhur Millî Şef İsmet İnönü, karşılık tebrik ve daima artan başarı temennilerinin iblâğına Anadolu Ajansını tavsit etmişlerdir.
Ticaret Vekilinin Dünkü Beyanatı
Ofislerle Memlekette Asla Hiçbir
isar Kurulmuş Değildir
ihtikârla Şiddetli Bir Mücadele, Yeni Kurulan Teşkilâtın Başda Gelen Vazif derindendir
Ankara, 24 (A.A.) — Ticaret Vekili MUmtaz ökmen, bugün Anadolu Ajansı ile matbuat mümessillerini kabul ederek yeniden teşkil edilen î-aşe Müsteşarlığı ve muhtelif ofisler etrafında bir görülmede bulunmuştur.
Ticaret Vokilf, bu yeni teşekküllerin kuruluşu Uc istihdaf edilen maksat ve bunların çalışma mevzuları ü-zerinde matbuat mümessilleri tarafından sorulan suallere cevap olarak şu beyanatı yapmışlardır:
<— Biliyorsunuz ki, bütün milletler millî müdafaa kudretlerini son haddine çıkarmak, millî kaynaklarını azami derecede İstismar etmek 1-çin çalışıyor. Bugünkü harplerde cep henin ve cephe gerisinin ayakta durması, ancak askeri hazırlıkların tamamlanması ve cemiyet içinde istihsalden istihlake kadar uzanan iktisadî faaliyetler silsilesine devletin tanzim edilmiş bir müdahalesi ile mümkün oluyor.
YENİ İAŞE PROGRAMI
Kararnameler vo statüler hükümetin iaşe programını vuzuhla ifade etmektedir. Bu program muhterem Başvekilimizin Büyük Millet Meclisi kürsüsünden İlan ettiği gibi mevzuu mümkün olduğu kadar basite İrca e-den mütevazl ve realist bir programdır.
Devlet, halkın ve milli müdafaanın zaruri ihtiyaç maddeleri ile meşgul olacaktır. Bu maddeler yiyecek, giyecek, barınacak ve yatacak maddeleridir. İstihsal ve stok faaliyeti bu maddeler üzerinde teksif olunacaktır. Temin ve tevzi mükellefiyeti bı> maddelere münhasır olacaktır. İnsan ihtiyacının binlerce tenevvü irae ettiği ve meselâ bir yüz tuvaleti için yirmi muhtelif madde kullanıldığı bir devirde bizim bu nevi lüks maddelerle meşgul olmamıza maddeten
imkân yoktur ve bu yol bizi esas
(Devamı: Sa. 5, Sü. 3 te) X
et Vekili B. Mümtaz Ökmen   Anadolu Ajansı ve gazete muhabirlerine  beyanatını yazdırıyor
(Foto: VATAN]
Dün bir nutuk irat eduı B. Hitler
B. Hitler
Dün Münihte Bir Nutuk îradetti
Neticenin Kendisi Hayatta ve Zinde İken Alınacağını Söyliyen Führer ilâve Ediyor:
Bu Sene Kat'î Neticelerin Alınacağı Bir Sene Olacaktır
Berlin, 24 (A.A.) — Hitler, 24 şubat 1920 dc Nasyonal - Sosyalist partisi programının ilk defa ilânı yıl dönümü münasebetile, bugün saat 17 dc Münihte bir nutuk .söylemiştir.
Hitler, o zamanki AJmanyanın siyasi vaziyetini hatırlattıktan sonra, Vcreailles muahedesini şiddetle tenkit eylamuj, Nasyonal - Sosyalist partisi ile faşlut partisi arasındaki müşabehete temas etmiştir. Hitler, Nasyonal - Sosyalist Almanya ile faşist kalyanın çok samimi ce ayrılmaz bir tarzda biri birilerine bağlı bulunduûunu söylemiş, İtaJyanın Al-manyaya büyük yardımlar yapmış bulunduğunu bildirmiş ve Lki mihver devleti arasındaki sarsılmam te-sanüdü bir kere daha toyıt etmişin-.
Hitler, bilhassa AJmanyanın kışı uyuyarak geçirmem iş olduğunu zamanında anlatacağını söylemiş, denizaltı harbinin başlamış olduğunu ve bu denizaltı harbinin martta ve nisanda en büyük derecesine çıkacağını haber vermiştir. Hitler, İki <n<Mnmı   Sn. 5, Sü. 4 te) *
Yunan Harbi
Şkumbi ve Devoli Vadilerine Şiddetli Hücumlar Yapıldı
Manastır, 2i (A.A.) — Reutc.'in Arnavutluk hududundaki hususi muhabiri bildiriyor:
Yunanlılar, Elbasanın cenubu sar kişinde Şkumbi vc Devoli vadilerinde şiddetli hücumlar yapmışlardır.
Dün, faaliyet, topçu düellolarına inhisar etmiştir.
Muharebe m intak ası üzerinde hava faaliyeti, bilhassa İtalyan tayya releri tarafından, daha fazla yapı>-mış vc İtalyanlar, Yunan mevzilerine ve münakale hatlarına hücum etmişlerdir. Oftledcn biraz sonra 4 İtalyan tayyaresi Florinayı bombardıman etmiştir.
Yunanlılar ?0 Zabit, 1272 Nefer
Lsir Aldılar
Atina, 24 (A.A.) — B.B.C. Yunan tebliği:
Arnavutlukta mahdut topçu faaliyeti olmuştur. Yunan hava kuvvetleri 2 İtalyan tayyaresi düşürmüşlerdir. İki düşman tayyaresinin daha dl>şürülmüş olması muhtemeldir. Yunan hava dafi topçusu da bir d Uçman tayyaresi düşürmüştür. Bir Yunan tayyaresi üssüne dönmemiştir.
Yunan Topçusunun Faaliyeti
Atina, 24 (A.A.) (B.B.C.) Bir a-jans telgrafına göre, Yunan topçusu, merkez mıntakasında, ricat etmekte ve yeni mevzilerde yerleşmeğe çalışmakta olan İtalyan kollarını şiddetle bombardıman etmiştir.
6 Tayyare Düşürüldü
Atina. 24 (A.A.) — (B.B.C.) Hükümet hatiplerinden bin, dün akşam Arnavutluk cephenindc bir haftalık harekatı hulâsa ederken Yunanlıların 7 muvaffakiyetli taarruz yaptıklarını, 30 u zabit olmak üzere 1272 esir alarak on altı İtalyan mukabil taarruzunu püskürttüklerini söylemiştir. Yunanlılar kendileri hiç bir zayiata ugramaksızın 6 İtalyan tayyaresi düşürmüşlerdir.
7 Tank Tahrip Edildi
Atina, 24 (A.A.) — (B.B.C.) Radyoya göro bir Yunan müfrezesi 7 1-talyan tankını tahrip etmiştir.
Japonya
Amerikalıları Endişelendirecek
Tedbir Almamış
Tokyo, 21 (A.A.) — Havas:
Miyako gazetesi Birleşik Amerika devletlerini Hariciye Nazın Matsuo-ka'nın cuma günü gazetelere yaptığı beyanatı ehemmiyetle nazarı dikkate almağa davet etmektedir.
Mezkûr gazete, Hariciye nazırının Japonyanın Pasifikte ve cenup denizinde İngiltere ile Amerikayı endişeye düşürecek hiçbir tedbir almadığını söylerkne yalan söylemediğini yazmaktadır.
Ayni gazete İngiltere ile Ameri-kaya bir suitefehhüm neticesi olarak tehlikeli tedbirler almamalarını tavsiye etmektedir.
Malûmat Kabilindenmi}
Tokyo, 2i (A.A.) — D.N.B.       g Hariciye Nazırı Matsuoka, bugün mebusan meclisinde beyanatta bulunarak demiştir ki: Edcn'e göndermiş olduğum mek-
Bulgaristanda
U
mumı
Seferberlik?..
Beyrut radyosu, neşriyatımıza   başlamadan
yarım saat evvel, Bulga-ristanın bugün umumî bîr seferberlik ilân ettiği haberini vermiştir. Vaktin darlığından bu haberin sıhhatinin tahkiki kabil olmamıştır.'
— Radyo Gazetesi —
V
Japonyanın Amerika ve Ingîlte-reyi   endişeye   düşürecek   hiçbir tedbir almadığını söyliyen Japon Hariciye Nazırı B. Matsuoka
tup, hususi bir mesaj   degll, fakat Eden'in 7 şubatta Japonyanın Londra büyük elçisi Şlgemitsu ilo yaptığı bir görüşmede Pollnezya mose-lcsl vc Tayland - Hindicini uzlaştırma konferans hakkında ileri sürdüğü noktalardan mülhem bir muhtıradır. Eklen eski dostlarımdan oldufu için; uzun zamandanberi dünya sulhu U-j zerindeki şahsi   fikirlerimin umun ~>\ bir izahını berayı malûmat kendili ne bildirmeği doğru buldum.
Sinir Harbi Şiddetlendi
Bulgaristana Almanya Mümkün Olduğu Kadar Çok Asker ve Tayyare Göndermeğe Çalışıyormuş
Londra, 24 (A.A.) — Gazetelerin alâkası Balkan vaziyeti üzerine çevrilim iştir. Times gazetesinin diplomatik muhabiri yazıyor: t-   .
Almanlar    Balkanlarda    smir
Harbini    şiddetlendirmoktedrrrer. (Devamı; 8a. 5, Stt> 6 te) —
Alman Havacılığı
35,000 Tayyarj
Fakat İlk Hat Tayyareleri: 5000
Londra. 24 (A.A.) — Ob-server gazetesinin havacılık muhabiri binbaşı Olıver Stevart kati itimada lâyık bir membadan alınan son malûmata göre, Alman hava kuvvetlerinin bugün malik olduğu ilk hat tayyarelerinin 5 bin ilâ 6 bin arasında olduğunu yazmakta ve ağlebî ihtimal 5 binden biraz fazla bulunduğunu kaydetmektedir.
Her nevi Alman tayyarelerinin umumi yekûnu ise 35.000 kadardır. Fakat bunun fiilen muharebelerde kullanılabilecek tayyare adedi ile münasebeti yok-I tur. Eğer Alman hava kuvvetlerinin ilk hat tayyarelri yukarıda zikredildiği gibi 5,000 olarak kabul edilecek j>lursa bunları şu ne. vilere ayırmak mümkündür:
Uzun mesafeli tayyareler: 1.500 ilâ 1.600" Avcı tayyaresi: 1.500, Pike bombardıman tayyaresi: 750, bombardıman tayyaresi olarak da kullanılabilecek keşif tayyaresi 450.
Bunlardan başka Almanların bizim servis tayyarelerimize ben-ziyen 300 ilâ 400 tayyareleri ile ordu ile işbirliği yapan tipte ke-zalik 300 rle 400 tayyareleri vardır.
Görülüyor ki Alman hava kuvvetleri    umum tayyare    yekûnu
içinde mühim btr niflbet arzeden (Devamı: mi. 5, SİL 4 te) V
VATAN
Yeni  Müsabakası
Kim, Kimle Evlenmeli?
Birkaç Güne Kadar " VATAN „ Zengin Mükâfatlı ve Çok Eğlenceli Bir Müsabakaya Başlıyor.
Tafsilât Üçüncü Sayfada
AT ŞAHLANDI:
Hnvdi arkadaşlar coğu ıritti azı kaldı.
zafere v*kl*»ıv<mi71
VATAN
25 - 2 - *tt-
II"
Eüyük Tarihî Roman
.YÂZANc M.SAMi TEZ i,
Nihayet Adamları Hızırın Sefere
Çıkmak için Tedarikâta Başladığını Bildirdiler
— 69 —
Babasının tahttan indi» ildiğini at hazırlatsun. Bunları bu mert öğrendiği zaman teessürü büebü-  kişiye armağan edeceğim.
«i-
¦ •
a?
« • • i
I ^ ¦  ¦    a
tun arttı; fakat onun hayatına dokunuImadığını anlayınca Hı-zıım vadi hatırına geldi.
O isyanı bütün tafsilÂAve öğrenmiş. Hızırın bu işe kocasının onun vücudunu ortadan kaldırmağa kalkışması yüzünden karışmış olduğunu anlamıştı.
Daha doğrusu Fatma Sultan en açık göz adamlarını bu içi tahkike memur ederek günü gününe, »aati saatine, İstanbul vakasında olup biten işlerden haberdar olmuştu.
Bu arada Hızırın hünkâra do-kunurmaması için ayak dirediğini, bu yüzden Patrona ve avene-silç araaının açılmak istidadını bile gösterdiğini öğrenmişti. Hattâ bir arakk Hızıra haber yollayıp para kuvvetile isyanı durdurmak veya isyancılar arasında tefrika çıkarmak mümkün olup ol-mıyacağını öğrenmek arzusuna kapılmıştı. Fakat bilâhaTa Hızır gibi mert bir âdâmın böyle entrikalara giriçmiyecegini ve hattâ bu teklifin belki de kendisinden nefret etmesini intaç edebileceğini düşünerek bu tasavvurdan vazgeçmişti.
Nihayet adamları Hızırın sefere çakmak için tedarikâta başladığını bildirdiler. O zaman Fatma Sakanın hayalinde Hızın ilk gördüğü gün bütün fusunılc canlandı.
O gün, onun mert bakışlarının tesiri altında titrediğini, ruhunu ilâhi bir daşenin sardığını hissetmişti ve iate simdi Hızın düşünürken Hâlâ bu tesirin bütün varlığını sarsmakta devam ettiğini anlıyordu.
Fakat, nihayet herkesin nazarında Hızır bir isyan sergerdesi idi. Kocasını öldürüp etini köpek lere yedirten onlardı; babasını tah Undan indirip kudretsiz ve haş-rr. etsiz bir hâle sokanlar onlardı. Ve çay et Fatma Sultan onu sevmekte, oiKjnla ya-şıyan münase-batı tlerleömekte devam ederse âlem ne derdi.
Evvelce belki ibrahim Pahadan ayrılmak, babasına niyaz e-dip Hızın kendine er seçtiğini söylemek ve kalbinin sesine uyarak bu işte her muhali mümkün kılmağa çalışmak doğru olabilirdi. Fakat şimdi; maktul İbrahim Paşanın karısı, mahlû hükümdarın kızı bu kanlı hailenin baş aktörlerinden birile nasıl olur da evlenebilirdi.
Höm Hızır, bu ya.»ta iki kocadan arta kalmış, halkın gözünden düşüp kafese konulmuş bir hükümdarın kızını alır mrydı?
Hele ortada bir gül goncası kadar terütaze, bir melek kadar güzel, bir huri kadar cazip başka bir kadın da varken...
Safınaz!-..
Muhakkak ki Hızırın bu eşsiz sevgilisi ondan çok güzeldi. Demek ki bütün bu hülyalara veda edip güzel bir rüya gibi geçen günlerin hatırasile avunmaktan başka kendisi için yapacak bir şey yoktu.
GidiyorduI. Sefere gidiyordu!
Eğer talih kendisine yar olsaydı, o Hızın damadı şehrıyari payesine yükseltecek, serdarı ek-rem naspettirecek ve dilediği gibi bir ordu düzüp düşmanların üzerine yürümesini bemın edecekti.
Muhakkak ki onun kumandasındaki ordu sınırları aşar ve düşman bu m eh ip adamın karşısında ardına bakmadan kaçardı. O zaman Fatma Sultan sefer dönüşünde bu muzaffer kahramanı ta uzaklardan karşılar, Sefer me-çakkatiyle yanmış çehresine kızıl dudaklarının en har öpücüklerini kondurarak onu mükâfatlandırır, dı. Eh! Her zaman takdir tedbire ve tedbir arzuya uymuyordu.
Bu düşünceler onu o kadar geniş bir hülya âlemine atmıştı ki hakikate kolay kolay dönemedi ve güneş son kızıllıklarını sarayın kurşun kubbelerine dökerken bu hülya âleminden uyanabildi,
Mahınevi çağırdı.
— Hrzır gidiyor dadı I Gönlüm onunla biledir, Ne çare ki ben beraber değilim. Kethüdaya söyle, üç bin yiğitin hududa kadar varıp orada savaştıktan sonra tekrar buraya dönünceye kadar yapacağı masrafı hesaplasın. Bu para nekadar çok olursa olsun zinhar kısırganmasın. Sonra Hızır için .şanımıza yakışır bu
Ha ! Unutmıyalım. Safinaz da kafilenin ardından gidiyormuş. Ona da benim bindiğim Koçuyu hediye ediyorum. Hazinede Hızıra lâyık nekadar kıymetli silâh lar varsa oümlesini toplayın, ona ne versem azdır. Biricik babacığımın hayatını korudu ve bana dünyanın en büyük nimeti olan aşkı tattırdı. Yolu açık olsun ve isterim ki ara sıra beni hatırlasın.
Mahınev bütün bunları ağlaya ağlaya kethüdaya anlattı, o da gözlerinin yaşını yazmasına içirc içire dinledi ve sonra dindar bir adam husuiyle ve mukaddes şeylerden bahseder gibi hepsini yavaş ve iç sızlatan bir sesle Hızıra takrir etti.
Hızır seven bir kalbin melalini anlıyordu.
Kethüdanın mühürlerini söküp birer birer söküp açtığı meşin san. dhklardaki altınlara bir göz attı, müzehhep hançere, kıymetli palaya dikkatle baktı ve çadırın kapısının önünde sabırsızlanıp ön ayağıyle çimenleri hırpalayan atın yanına doğru giderek:
— Sultan hanım bize bir hükümdara lâyık hediyeler yollamışlar. Eğer nasıp olur cenk edersek belki düşman eliyle bir yana alırız, o zaman onun armağan ettiği eşya arasından bir çev. re alıp yaramızı saracağız ve şayet şehit olmak mukadderse gözlerimizi onun çevresiyle kapamalarını vasiyet edeceğiz. Selâm söyleyin, ezelî mukadderatı kullar tağyir edemezler.
Kethüda adamlarını alıp ordu. gâhtan uzaklaştı. Hızır Hasan ağay» çağırıp :
— Ağa artık kasavet çekmi-yelim. Yanrmızda onbinlerce düşmanın hakkından gelecek yiğitler ve onları aylarca yedirip içİTecek, giydirip kuşatacak paramız var. Seni ortamızın yazıcısı naspeyledim- Erlerimizin her noksanını tedarik eder ve yol meşakkatini tecrübenle azaltırsın. I
Ve sonra Veli ve Dursuna dönüp :
— Sultan hanımın hediye ettiği  Koçuyu Safinaza  iletin.  Siz
yoldaşlardan   bir   konak  geride gideceksiniz.   Yanınıza   yüz   atlı
ahn, olmıya ki kendüsüne bir zarar irişe, nazik hatırı rencide olursa gayri haliniz nice olur onu siz fehmedıniz.
Sıvasa kadar söyleşin ve sözlesin, biriniz orada onun yanında
kalacak, biriniz benimle birlikte gelip er meydanında dönüşecektir. I
Haydi bakalım toplayın piliyi pırtıyı 1
Davullar çalmıya, zurnalar ötmeye başladı. Bu küçük ordu hareket etti, onlar tozu dumana katıp cenk türküleri söyliyerek ilerlerken Patrona    ve    arkadaşları
kafaları tütsüleyip kadın kucaklarında sızmağa, basına birer kırmızı sarık dolamış yetmişbin insan da elde silâh İbrahim Paşa tevabünin konaklarını yağmaya hazırlanıyordu.
BİTTİ
Belediye Haberleri:
Et Mes.lesi Hallediliyor mu ?
Ssrmayesiz Kasaplara Kredi Açılacak
Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfı Kırdar dün de et meselesi üzerinde tetkiklerine devam etmiştir. Tüccarlara göre, on beş marta kadar et sıkıntısı olmıya-cak ve hariçten koyun gelebilecektir. Iskat bundan sonra Şark vilâyetlerinden koyun «e lu. ivecek ve koyun mevaridatı yalnız İzmir ve civarı vilâyetlere inhisar edecektir ki, bununla da ihtiyacın karşılanması güçleşecektir.
Dün mezbahada ihtiyaca kifayet edecek kodar koyun kesilmiş ve kasaplara 5 7 kuruştan verilmiş ve bu suretle normal bir kâr addedilebilecek I 3 kirruş bırakılmıştır.
Diğer taraftan kasapların yarı mutavassıtlara mahkûm olmamaları ve doğrudan doğruya mutavassıtlardan eti alabilmeleri için bir bankadan kendilerine bir kredi açtırılması da düşünülmektedir. Bu suretle kasaplar için sermayesizlik meselesi ortadan kaldırılacak ve kâr haddi kendilerini tatmin edecek bir şekle sokulacaktır.
Ray va Bandaj Ameri-kadan Gatir.lecak
Ray    ve bandaj    yapabilmesi | için  tetkiklerde  bulunmak üzere Ankaradan Karabüke giden elektrik, tramvay ve tünel umum müdürü Mustafa Hulkı Erens tekrar
Ankaraya dönmüştür.
Umum müdür tek ve aktarma
biletleri tarifeleri üzermde Nafıa Vekâlet ile temaslarına devam etmektedir.
Diğer taraftan İstanbul Belediyesi hükümetin verdiği 200 bin liralık dövizle tramvay malzemesi tedariki için Amerikan firma-larile   sefaret vasıtasile   müzake-
rata başJamıatır.
Mahlut Yağlar
îzmirde de Satılamıyor
Tahlil Neticesi Formüle Uygun Değil Alâkalılar Mahkemeye Verilmiş
(Yeni Asır) Arkadaşımızın 21 Şubat
941 Sayısından
% İstanbul Belediyesi kooperatifinin  şevket tığ i yağların An ka-
rada satışı mene dil'diklc n sonra, îzmirde de belediyece tetkiklere başlanmıştır. Bu yağlar, nebati yağlardan farksızdır ve yüzde on beş nit>betuıde hakiki tereyağını ihtiva etmektedir.
Mezkûr mahlut yağlardan bir kaç parti, İzmir belediyesince müsadere edılerrk tahlil ettirilmiş ve formüle muvafık görülmediğinden alâkadarlar mahkemeye verilmiştir. Dun Belediye memurları yeniden 57 teneke İstanbul kooperatifi yağını müsadere etmişlerdir. Bu yağlar da belediye kibıyih lâboratuvarında tahlil edilecektir.
Eski Ustabaşının İfadesi
Yağ imalâthanesinin eski usta-başısı Avram usta icabında isimleri zikredilecek bazı zevat huzurunda demiştir ki:
— Ben bu imalâthanede çalıştığım müddetçe bütün ku>l(andığım tereyağlar acı ve don yağları da (oleosu) alınmış stearinden ibaretti. Bazan mezbahadan
Piyasa Haberleri:
ÇarsanbadanSonra Tek Tip Ekmek
Hububat İçin Beyanname Müddeti Bugün Bitiyor
Yeni tıp ekmek için çalışmalara devam edilmektedir. Dün yüzde on beş çavdar ve yüzde seksen beş buğday ihtiva eden dokuz yüz çuval un öğütülmüş-tür. Bu şekilde unların cstrhsaline devam edilmektedir.
Haber aldığımıza göre eski unların stoku çarşamba gününe kadar kifayet edeceğinden, o günden itibaren yeni tip elemek yapılmasına başlanacaktır.
Bu sabah toplanacak olan Belediye ekmek encümeni yeni tıp ekmek ve fiyatları hakkında görülecektir. Joprak MahSulleri Ofisi un stokarı yapmak için tet-
<»  |Ç yağı a
Idrkl
arı   vaki
kidir   Is-  kiklcrc devam ediyor.
tanbul piyasası için yapılacak yağlarda    yüzde on ve    taşraya
gönderilecek yağlarda da yüzde on beş miktarında su bulunuyordu. Yani, bu miktardaki suları, yapılan yağlara ustabaşı Hakkı ile ben yrdırıvordum.»
Petrol Ofisi Teşkilâtı
Petrol Limitet Ofise Devrolunuyor UmumMüdürlüğün Merkezi İstanbul
Soruyorlar?
Şişlide oturan bir okuyucumuz soruyor ve diyor ki: Gazi Halaskar caddesinin genişletilmesi ivin belediyenin güzel bir teçebbfeü olmuştu. Bu caddedeki emlakin sahipleri bir toplantıya davet e-dilerek kendilerinden mülklerinin önUiMİekl bahçelerin, duvar ve parmaklıklarının kaldırılması İstenilmiş ve emlâk sahipleri memnuniyetle muvafakatlerini bildirerek derhal bu yerleri umumi menfaat namına belediyenin emrine terketmişlerdl. Belediye dahi burada faaliyete geçerek bir çok apartmanların bahçelerini, duvarlarını kaldırtarak yerlerini tanzim ettirmiştir. Fakat her nedense en bllyük apartmanlardan bir kaçının, evlerden bazılarının bahçe ve davar ve parmak lıklan hâlâ kaldırılmam ıştır. Bu suretle caddenin genişliği ve estetik vaziyeti girintili ve çıkıntılı, âdeta çirkin bir şekilde kalmıştır. Bu çirkinliği İzale etmek İçin hıı\uk bir masrafa İhtiyaç olmasa gerek.. Acaba bazı bina sahiplerine verilen tanzim müddeti diğerlerine verilmedi mit
V
Yeni kurulan iaşe teşkilâtının umum müdürlüklerinden bin oıan Petroi Olısı teşkilâtının kurulması işi fon safhaya gutmiştir. Bu içle meşgul olmak üzere şehrimize germiş buuunan Petrol Ofisi umum müdürü 1 alha Sabuncu Petrol Lrmıted şirketi umum müdürlüğü ile temaslarına devam etmektedir. Bu temaslar nihayetlendıkten sonra Petrol Ofis Petrol Limited şirketini
satın alacaktır.
Öğrendiğimize göre Petrol Limited şirketi memurları olduğu gibi Petrol Ofise geçeceklerdir. Şu kadar ki Koordinasyon heyetinin lüzum görmesi üzerine ihdas edilen müesseselerde memurlar Barem derecelerinden bir
iki misli maaş alabildiklerinden Petrol Limited şirketi memurları da resmen devlet memuru ola-
cakları halde şeklen devlet memuru o'mı> acaklardır.
Petrol Orıs muazzajn bir teşkilât olacaktır. Bu ofisin memleketin bir çok yerinde ajanları bulunacak ve petrol tevziatı bu şekilde tanzim edilecektir. Ofis bu tevziatı bazı şirketler vasıtasile de yapacaktır. Bu suretle Petrol Ofis mevcut petrol şirketleri ile de teşriki mesai edecektir.
Petrol Otıs icap ettiği takdirde, veya memlekette petrol İstihsali verimli bir hale getirildiği takdirde Ticaret Vekâletinin mü. saadeaile tasfiyehaneler de inşa ettirebilecektir. Yeni Ofis teşkilâtının bir ay içerisinde tamamlanmasına çalışılmaktadır.
Petrol Otısın umum müdürlüğü UtanbuJda bulunacaktır. Bu şekilde petrol Ofis teşkilâtı lstan-bula başiı bulunacaktır.
Halkevlerinin 9 uncu Yıldönünü
Halkevlerinin 9 uncu yıldönümü nde Beykozda da bîr Halk odası açılmış ve büyük merasim yapılmıştır. Resmimiz açılışta
bulunanları  göstermektedir
Ista nbu lun gündelik ihtiyacı 297 ton buğday, 17 ton da çavdardır. Bundan ba^ka ayrıca 50 tonluk bir stok da ihtiyat olarak ayrılacaktır.
Yeni vücude getirilecek un stoklan için çuvala ihtiyaç bulunduğundan bu ihtiyacı karşılamak için İngiltere (müstemlekelerinden çuval getir turnesine çalışılmaktadır. Bu çuvalların bilhassa değirmen sanayiinde kullanılması takarrür etmiştir. Bunun için İngiltere hükümetinden çuval ih. racat lisansı verilmesi istenilmiştir.
Diğer taraftan haber aldığımıza gore. Toprak Mahsulleri Ofisi vücude getireceği un stoklan için mevcut değirmenlerin hepsine iş verecektir. Yeni kararname üzerine un satış hakkı Toprak Ofise verildiğinden Toprak Ofis satıhlar için yeni bir teşkilât kuracağı söylenmektedir.
Ellerinde fazla buğday, arpa, çavdar, ve yulaf bulunduran şahıslarla hükmî şahısların verecekleri beyanname müddeti bugün bitmektedir.
Yeni Tip Kadın va Erkek AyJckab arı
Dün ayakkabıcılar cemiyeti fiyat müra'kabe komisyonuna müracaat ederek üç tip kadın ve üç tıp erkek ayakkabı yapmayı teklif etmişlerdir. Ayakkabıcılar yaptıkları bu ayakkabıları komisyona fiyatları ile verecekler, komisyon tettkik ettikten sonra muvafık bulduğu takdirde ayakkabıları tetkik edı.mek üzere ra-porlarile Vekâlete gönderecektir.
Fiyat murakabe komisyonu ge. çen hafta ayakkabılar üzerinden alınacak kâr nisbetleri hakkında ittihaz ettiği kararı Ticaret Vekâletine göndermiştir. Vekâlet tasvip ettiği takdirde bundan böyle bu kâr nisbetlerile satışlar yapılacaktır.
Ticaret Vekâleti Standardîzasyon
Müdürü Şehrimizde
Bazı   ihracat   maddelerimizin Standardize     edilecek     ihraç kâletince   kararlaştırılmıştır.    Bu hususta tetkikler   yapmak üzere İktisat Vekâleti Standardizasyon \ müdürü  Faruk Sunter şehrimize
gelmiştir.
Standardişe edilecek ihraç maddelerimizin başında deri gelmektedir.
— Sanki ben eğleniyor muyum, zannediyorsun. Fakat yapılması lûzrm ıjcylerdlr diye söylenmeden, şikâyet etmeden yapıyorum.
— Herkes bana bukıyor, kusur arıyor.
— Sende ne kusur bulubillrler, yavrucuyum?
— Ben âleme eğlence mevzuu, tetkik mevzuu olmak İstemiyorum. Herkes benimle meşgul... Fakat boş yere ufraçıyorinr. öfc reneeek bir şey bulamazlar. Hayatım bonı bofı dUm düz., hûdisesiz bir nekllde geçti. Sen de zaten beni onun için aldrn ya..
Benim bade bir kadın olduğumu biliyordun, «ili'; kimse dedikodu yapamaz* rahut rahat yaşarız» diye düşündün. İstediğin de bu İdi ya...
Maksim elindeki gazeteyi fırlatarak yerinden kalktı ve hiddetle:
— Ne demek istiyorsun? Dedi.
Yüzü sararmış, sesi kısılmıştı. Ben çadırdım, kekellyerek:
— Bilmem. Hl<; bir şey demek İstemedim. Ne oldu? Nen var? Diyebildim.
— Kuradaki dedikodulardan ne duydun?
— Ilie bir şey duymadım, Maksim. Hiddetlenme... Bir şey ima etmek islemedim.
— Bugünlerde kiminle konuştun?
— Kimse ile konuşmadım.
— Peki, o halde neden bu büzleri söyledin?
— BUınî\urum ve bir şey düşünerek söylemedim.
Sinirlenmişim Sıkılganlığımdan bahsederken bu sözler ağzımdan çıktı. Fakat yeoıtn ederim ki hiç bir şey ima etmek istemedim.
—Budalaca şeyler söylediğini larkedi-yor musun?
— Ediyorum, Maksim, hakkın var. öfkesi geçmişti. Dalgın    dalgın   yüzüme
bakarak: ,
— Seninle evlenmekle çok hodbinlik ettim. c- ^
Dedi. Müteessir oldum, fakut belli ......
dün.
O devam etti:
— Evet, hodbinlik ettim. Aramızda çok yaş farkı var. Sen kendi akranın olan hlr genele evlenmellydin. Bak, benlin hayatımın yarısını mazi teşkil ediyor.
— Saçma şeyler söyleme, Maksim. İzdivaçta yaşın ne ehemmiyeti var? Biz lyl anlaşan arkadaşlar değil miyiz?
— öyle ml buluyorsun? Bilmem ki..
— Bana böyle fena şeyler söyleme, Maksim. Seni dünyada herşeyden çok    seviyo-
rum. Sen henfcm İçin her şeysin.
— Kabuhat bende oldu. Çok acele ettim sana düşünecek vakit bırakmadan ki...
— İnsan severse düşünür mü Maksim? Ben kararımı çoktan vermiştim.
— Mes'ut musun? Bunu her zaman düşünüyorum. Buraya geldi sarardın, soldun..
— Mes'udom, Maksim Manderleyi çok seviyorum. Bahçeyi, her yeri seviyorum. Misafirlik de yaparım istersen... Her istediğini yaparrm. Seninle evlenmiş olduğuma bir saniye için hile pişman değilim...
\ ıw.inin okşadı. Fakat dolgındı. Sanki u-zuk şeyler düşünüyor gibi İdi.
— Zuvullı yavrucuğum, burada İçin sıkılıyor. Eğlence namına bir şey yok kl hakkın var.
— Hayır, hayır, sıkılmıyorum. Hayatnn rahat ve güzel, her şeyden memnunum. Sen de tahmin ettiğim kadar aksi değilsin.
Gülerek cevap verili:
— İltifatına teşekkür ederim.
«. ulnıcMiHİeıı yüz bularak ben de gülmeğe hıttdadım.
— Budulaea şeyler söylüyorsun, Maksim, dedim. Bak ne kadar mesut bir halimiz var. Sen gazete okuyorsun, ben kitap... Karşımızda latif btr ateş yanıyor. Sakin sakin oturuyoruz. Şenel erden beri beraber yaşamış olan İki arkadaş gibi değil miyiz? Evlenmiş olduğuna pişman gtbi bir halin var, Maksini.. Halbuki bak ne kadar mesuduz.
— Mademki öyle diyorsun öyledir.
— Hayır, ben öyle diyorum diye değil.. Hakikat budur, mesuduz, hem çok mesuduz öyle değU ml?
Cevap vermedi. Dalgın dalgın pencereden dışarı bakıyordu. Boğaznııa bir şey tıkanıyordu. Sualime cevap vermemişti. Demek kl benim gibi düşünmüyordu. Sert ve haşin bir sesle şu sözler ağrımdan çıktı:
— Mademki mesut olduğumuza kanaatin yok. Doğrusunu söyle benimle yaşamağa mecbur .ı. ilsin. Söyle de ben buradan gideyim.
O hâlıi cevap vermiyordu.       j     !
— Cevap vermiyorsun ?
Birden bire bana döndü. Başımı iki elleri arasına alarak gözlerimin içine sevgi Ue baktı:
— Ne cevap vereyim, yavrucuğum. Ben do bilmiyorum. Mademki mesuduz, diyorsun, mademki öylo hissediyorsun, öyledir. Ben kendimi sana bıraktım. Bir şey süşüneml-yorum. Mesuduz, öyle mi? Peki, öyle olsun.
( Aricası Var )
GÜNDEN
O İÜ N Ei
KADIN
Tahsildarlar
Gazetelerden:
«Yapılan tecrübeler, verg; ve resim tahsilatı işinde kadınların kat'î bir muvaffakıyetsiz-uğradıklarını meydana çıkardığı için, bu işe artık bayanların karıjtırdmamasına karar verilmiş.»
Kocasından - tahsilat - yap makta   fevkalâde   mahir   olan kadınların hariçten tahsilat işinde bu kadar yaya kalmalarına hayret...
Duçenin Nutku
Musolininin geçen gün verdiği nutuktm bazı parçalar:
«... Arnavutluktaki İtalyan askerleri muhteşem bir tarzda hareket etmişler ve efsanevî mahiyette şan ve şeref sahifeleri yazmışlardır. Bütün dünyayı hayran bırakmışlardır, ilâh...»
Evet, Arnavutluk harbine bütün dünya hayran oldu. Fakat... İtalyanlara mı, Yunanlılara mı?
Orası ayrı mesele.
4r -V 4*
#*        T*
«Almanlar biliyorlar ki Ital ya, iki milyon askerin ve çok büyük tayyare ve topçu kuvvetlerinin yükünü çekiyor.»
Italyanın ne yükler çektiğini hep görüyoruz... Cenabı hak çok çektirmesin, tezinden versin.
Şahabeddin UZUNKAYA
Ahmet Paşa Çeşmesi 1 Yıktırılmıyacak
Belediye Fındrklrdan Taicsime çıkan Mebusan ve Kazancı caddesini geniçletmiye karar vermiştir. Kazancı camii rle, tarihî ve muma. rî kıymeti çok yüksek olan Ahmet Paşa çeşmesi yolu kapamaktadır. Belediye ve Evkaf idareleri terki, kat yapmrşlar, çeşmenin yüksek sanat kıymetini gözönünde tutarak yıkı t-m armasın a karar vermiş, lerdir. Yalnız Kazancı camiinin minaresi sol tarafa alınacaktır.
Tarihî Kıymeti Haiz Bir Çeşme Daha Meydana Çıkarılıyor
Kabataşta havuzun karasında Lâle devrinin bütün sanat ihtişamını yaşatan dört cepheli muaz-zaun bir çeşme vardır. Çeşmenin karşısındaki deniz tararında da üstünde kitabe taşıyan bir âbide vardır. Belediye bu çeşmeyi bütün ihtuşamile ortaya çıkanmrya karar vermiş ve sathı maile güzel ve temiz bir merdiven yapılmıya başlanmıştır. Çeşme yeni inşaattan sonra ortaya çıkacak vc denizden de görüJecektir.
Bîr Neşriyat Sergisi Açılıyor
İstanbul Belediyesi Beyazıttaki Şehir ve İnkılâp vesikaları müze ve kütüphanesinde bir neşriyat sergisi açmıya karar vermiş ve tanzimine de başlamıştır. Burada Belediyenin inkılâptan sonra yaptığı bütün neşriyat ile imar bürosunun ve şehir mütehassısının hazırlattığı bütün maketler teşhir edilecektir.
Belediyenin her sahadaki imar faaliyetleri de grafiklerle gösterilecektir. Müzenin duvarlarına da imar sahasına dahil olan ve imarı başarılan yerlerin de eski ve yeni fotoğrafları asılmıştır. Sergi halka meccanen açılacaktır.
o
Eminönü Halkevinin Yeni Çalışma Programı
Eminönü Halkevi yeni çalışma programı hazırlamıya başlamıştır. Bu programa göre, daha salâhi-yettar kümelere daha fazla konferans verdirilecek, kütüphane için yeni kitaplar satın alınacak ve bilhassa sıhhatli işsiz çocuklardan bir kısmı bir yurdda toplanarak çalıştırılacaktır.
TAKVİM
23 ŞUBAT 911
S ALI      4
AY: i - GÜN : 56 - Kusun: 110
RUMİ: 1366 ¦ - ŞUBAT:       12
HİCRİ: 1360 — Muharrem: 27
VAKİT ZEVALİ   EZANİ
GÜNEŞ: 7,44       12,51
ÖĞLE: 13,27          7,35
IKINDI: 16,29          n(36
AKŞAM: 18.53        12,00
YATSI: 20,23          1,31
IfBAKs 5,05        11,12
25 . 2 - 941
VATAN
3
Siyasi İcmal
Garbî Anadoludan Reportajlar
Aydınlı Küçük Hemşeri Benimle Dertleşti
Hamdi Saray, Türkiyenin
Büyük Doktoru Olmak Emelini Besliyor
Necip Fâzıl
Yazan: Neriman Hikmet
D
iğer yurt köşeleri gibi memlekete yüzlerce mü nevver genç, dinç olgun kafalar yetiştiriyor. Köy ve kazaları dahil 156 ilk okulundan Nazilli ve Aydın orta okullarına dağılan yavrular bu devre tahsillerini burada tamamlıyorlar. Bundan sonra da bin bir müşkülâta göğüs gererek başka vilâyet liselerine geçiyorlar.
«7 Eylül» ilk okul öğretmenlerinden Bayan Melâhati Akı ile tanıştan. Lâkırdı arasında ilk okul çağlarmdaki günlerimi özlediğimi söyledim. Bu çok nazik öğretmen beni bir dersine davet etti. Bunu fırsat bildim, hemen ertes. günü smrfm kapısını çaldım.
İçeri girince artık mektebi» dördüncü sınıfında, ve onun minimini talebelerile beraberdim. Dersleri tabiat bilgisi' imiş, bir masan m üstünde alçıdan yapılmış bir devran cihazı duruyordu, çok güzel, cici bir talebe de dersi anlatıyordu:
— Kalbin dört gözü vardır: tki kulakçık, iki karıncıktan ibarettir. Kulakçıklar üsttedir. Vücudümüzden gelen pis kan sağ kulakçığa gelir. Ve sağ kulakçığın sıkış-masile kan sağ karıncığa geçer, sağ karıncık eıkışmasile de Akciğerlerimize gider. Bu küçük dolaşımdır...
Kan akciğerlerimizde temizlenir sol kulakçığa gelir, sol kulakçığın tekrar sıkışma-sile sol karıncığa geçer. Sol karıncıktan özel bir damarla vücudumuza dağılır. Bu da büyük dolaşımdır...
B
tı arada, bütün sınıl: öğretmenleri bir sual sorunca cevap vermek için parmak kaldırmağa can atıyordu. Bir kenara çekildim, onları seyrederek hayale daldım. Meğer bu günler ne güzel günlermiş...
Zil çalıp da dışan çıkarlarken içlerinden en küçük görünenlerini çok tatlı yüzlü bir çocuk olan Hamdi Serayı seçtim. Onların hepsi zeki, hepsi iyi idi, ama hepsi ile birden konuşmak mümkün değildi.
Hamdi Saray Aydınlı bakkal Mehmet Şükrünün oğlu imiş, evinde kendisinden küçük birkaç kardeşi de varmış. Mektepten çıkınca ayni zamanda babasma da dükkânda vekâlette bulunurmuş. Henüz on yaşmda, akıllı, ciddî tavuriu bir çocuktu. Sordum:
— Hamdi, dedim sen neden okuyorsun, niçin bu okula devam ediyorsun..
— Hem bir sanat tutmak için, diye cevap verdi, hem de vatana faideli bir insan yetişmek için.
— Ne olmak istiyorsun?
— Doktor!..,
— Doktor olmak nereden aklına geldi? Senin?.
•— Tren kazasında yaralıları gördüm. İçim o kadar acıdı ki onların yaralarını sarmak onlan iyi etmek isterdim. Bunu şimdi yapamadım. Ama karar verdim ben de doktor olacağım. Vatanımın en büyük doktorlarından olmak için şimdiden bütün varımla gayret edeceğim.
— Derslerin içinde en fazla hangisini seviyoreun?
— Hesabı hiç birine değişmem.. Ondan sonra da tabiat bilgisi gelir...
— iyi ama Hamdi, dedim, sen dersten başka bir şeyler de okuyor musun?
— Ne gibi şeyler...
— Meselâ mecmualar, falan...
— Okuyorum. Haftada iki gün mektebin kütüphanesinde kalıyorum, kitap, roman alıyor, okuyorum. Arkadaş, Çocuk Sesi, Yavru Türk mecmualarını takip ederim. Arkadaşı üçüncü sayıya kadar aldım sonra bıraktrm. Çok pahalı, Her çocuk 15 kuruş veremez, güzel ama ne yapayım.. Herkesin fazla parası olmaz ki... Ne olur, onu da beş kuruşa satsalar...
— Aydında kaç ük okul var Hamdi, dedim.
Dai
ır
seri
T
Aydınlı Hamdi Saray
— 6 tane...
— Bunlar Aydınlı çocuklara kâfi geliyor mu?
— Yetişiyor işte... iki okul talebesinin bir kısmı öğleden sonra ders yapıyor.
— Orta okulu da biliyor musun?
— Oda çok kalabalık, sınıflar tıklım tıklım dolu.
Onlar da çift tedrisat yapıyorlarmış. Şehir ço cuklarmın tahsile verdiği kıymet, gösterdiği alâka bu vaziyetten anlaşılıyor. Onlara, değil bir orta okul, iki, üç, bile kâfi gelmiyecek. Halbuki bu böyle olduğu halde burada bir lise bile yok... Bir kısmı ortayı bitirince küçük yaştan analarından babalarından vakitsiz ayrılıp başka yerlerin liselerine gidiyorlar. Hamdiye sordum:
— Sen ne yapacaksın?
— İzmire gideceğim.
— Baban gönderebilecek mi?
— Bilmem.
— Sen burada bir lise o1-masını arzu etmez misin? Diye sordum.
Durdu düşündü, düşündü.
— İsterim, ama bunu nasıl istiyeyim? Dedi.
— Sen iste canım, isteyene verirler.
— Bizim belediyemiz fakir. Çünkü Aydınlılar ona   fazla para veremiyorlar, onlar da fakirdir de.
— Devletten iste...
— Ondan istemeğe yüzümüz yok...
Hayretle yüzüne baktım:
— Neden? Dedim.
— Çünkü bir mektep bir insanın vereceği para ile yapılamaz. Bizim halkımız parasız, hükümete çok para veremiyor. Bizim de ondan fazla bir şey istemeğe yüzümün yok.
Hamdi Sarayın, olgun dürüst bir vatandaş eiasue v*-dıği bu cevap beni titretti. Ne mutlu hükümete... Yen* mini mini nesil daha ilk basamakta kendisile beraber...
Neriman HİKMET
anzimatın yüzüncü yıl dönümü münasebet il e, kültür tarihimizin mühim bir (merhalesini tenkil eden Namık Kefmal, daha geniş tir gayret ve diklkatle ele alındı. Bu çalışmanın mahsulleri yavaş yavaş «meydana çakmaktadır. Müs-bet bir kafa ile düşünmek için, heyecanlı bir mevzu olan Namık Kemale böyle uzak bir mesafeden »bakmak iyi bir şey olacak. Çünkü eeki nesiller onu, büyük bir telkin havası içinde, anlamaktan ziyade tebcil ettiler. Maarnaftih 9on nesiller de soğuk İcaniı olamadılar; yeni his ve fikirlerin fceeiriıle, Kemali kavramadan red ve cerhe kalktılar. Evvelâ anlamak ve vakıaları müsbet «eibeplerle izah etmek lâz tanıdı.
Türk Dil Kurumunun, Necip Fazıl Kısaküreğe hazırlanmış olduğu 350 sayfaya yakın Namık Kemal kitabını bu ümitle okudum. Ne üelûp, ne çalılık I Alelade ©eyleri zorlaştırmanın da bir aneharet olduğu muhakkak. İnsan brr sürü cehitten sonra peJc malûm şeylere vasıl olunca, dinlenmekten gelen bir sevinç duyuyor. Şu cümleye bakan: «İfade şekli 'bakımından hakiki incilere anahfazalık eden istiridye kabuklarını bize ilk defa getiren kimdir? Diye bir sorgu karşısında: Namık Kemali cevabını vermiye mecburuz. S. 200». Hemen bütün kitap, ayni orijinal üslûpla yazılmıştır. Şairin Uim ve riyaziye metodu takip ettiğini söylemesi hayranlığımızı bir kat daha arttırıyor. Maamaiih bu üslûp pek orijinal sayılamaz. Çünkü daha mükemmelini asırlarca evvel Nerkimler, Veysiler yapmışlardı. Onların arapça, fars-ça ile yaptıklarını Necip Fazıl türkçe ile yapıyor.
M
6 Talebe Hollvutta
Artist Olmak İstemiş Yola Çıkmışlar Fakat
Manisa (Vatan) — Manisa Orta mektebinde okuyan talebelerden 6 sl Manisalı 2 si diğer
şehirlerden olmak üzere sekiz orta mektepli talebe Hollivut âlemine ait okudukları mecmuaların ve kitapların tesirlerine kapılarak Hoiirvuda gidip artist olmayı kararlaştırmışlar.
Yol paralarını tedarik etmek için leyliler memleketlerinden getirttikleri paralarla, Manisalılar annelerinin bileziklerini vr küpelerini satarak yola çıkmışlardır. Mesele anlaşılınca her tarafa telgraf çekilmiş olduğundan bu havaî gençler Adanada yakalanarak Manisaya getirilmişlerdir.
uhteva bakımından, Ne. cip Fazdın kitabı, hiç bir yeni vesika ve esaslı bir görüş getirmiyor. İstifade ettiği başlıca kaynak, Saadettin? Nüz-hetin 1933 de çıkarmış olduğu Namık Kemal adlı, noksan ve yan <müs»bet düşünceli bir kitaptır. Kısakürek, (mevzuu hakkında tam 'bir bibliyografyaya vakıf olmadıktan başka, bizzat Namık Kemalin bazı eserlerini de »görmemiş ve okumamış. Me. selâ, Kemalin maddî ve manevî oitoibiyoğrafyası sayılacak derecede mühim olan M es Prisons tercümesi muahezenamesinden haberdar değil. Halbuki o yazılarında Namık Kemal, şahsiyet ve eserlerinin anahtarını verir.
«Namık   Kctmal,    eli kalem
tuttuğa zaman?, Avrupada tam mânaeile temelleşmiye yüz tutmuş olan romana girerken, ne yaptığının bile farkında değildir. Edebî mülâhazaları arasında romanda, romanın mâna ve vücudi hikmetine dair tek satır görmüyoruz. S. 273» diye kocaman hükümJer veren Necip Fazıl, lise talebelerinin dahi bildiği İntibah mukaddemesin-den (Reşadın, «Kemal ile mu-haverevniz» kitabında vardır) tamamile gafil, Namık Kemal, bize edebiyatın her cephesinde yeni görüşler getirdi. Hele romanda, divan edebiyatının fantastiğine mukabil, bir nevi realizmi müdafaa eder; neslinin yaptığı edebiyata da «edebiyatı sahiha» adını verir.
Ben Necip Fâzıl Kısaküreğin, Bütün Namık Kemali Ciddiyetle Okuduğuna Dahi Kani Değilim. Çünkü Böyle Bir Eser Yazmak Cesaretini Başka Hiçbir
Şey Veremez. „
Hakkmda yazılan her satır, şahsiyeti etrafında ortaya atılan her fikir, memlekette behemehal umumi bir alâka tahrik eden ve böylelikle dün olduğu gibi bugün, ve bugün olduğu gtbl yarm ve her zaman yüzde yüz mtlU oluşunu tebarüz ottlren büyük Namık Kemal
rihlerine kadar geçfmistrr. (İsmail Hikmet, Türk edebiyat tarihi). Yine bir yerde    Necip
Fazıl, Abdülhamidin Kemale karşı çok iyi davrandığını söy-liyerek,  bu kurnaz    müstebidi
tarihin lanetinden kurtarmak istiyor (S. 93)/Filhakika Ab-dulhamit,    Kemale karşı  zecir
kullanmadı. Fakat onu ve arkadaşlarını şereflerle, memuriyetlerle, para ile susturmasını bildi. Bu> hususta ibrete şayan vesikalar mevcuttur. Necip Fazıl, fikir ve hareket kahramanlarının yalnız zincirle bağlenmıya-cağını brhniyecek kadar saf değildir; yalnrz, daima yaptığı üzere, bu hükmünde de ekzan-trik fantazisine kapılmıştır.
Namık Kemalin cemiyete bıraktığı şahsiyetinde, müsbet, menfi hiçbir tesiri olmıyan, fakat nedense her biyografya kitaplarında ehemmiyetli bir yer tırtagelen csoıy» bahsinde, Necip Fazıl, garip fikirler içinde dolaştıktan sonra, ilim namına, Kemalin Arnavutluğuna ille bir de rum 'kanı karıktırmak niye-tîle, mânasını anlıyamadiğimiz bir şeyler söylemek istiyor.
«Namck Kemal, benim nazarımda, sanat ve fikir gözile cüceler (plânının devi, kediler çerçevesinin kaplanıdır. S. 154.^ hükmünü veren Necip Fazıl, bu
tabında ehemmiyetli bir yer görüsüne tatmam ü e bigânedir. Ben onun, bütün Namfk Kemali ciddiyetle okuduğuna dahi kani değilim. Çünkü böyle bir
eser yazmak cesaretini başka hiçbir şey veremez. Yer darlığı dolayısile. Necip Fazılın kitabını dolduran yanlış, noksan veya temekiz fikirler üzerinde fazla durmıya imkân yok. istiyen aslından görebilir. Alâkadarların bu eseri zevkle okuyacağına eminim. Hiç olmazsa sonunda, İbrahim Necmi Dilmenin cidden güzel ve temiz üsluplu notlarından istifade edecekler.
KAPLAN
N
ecip Fazıl, sanatkâr ve kadın mevzuu üzerinde mühim fikirler beyan ettikten •onra, Kemalin bu bakımdan «hayretlere değer bir fakirlik ve alâkasızlık temsil ettiğini» yazmaktadır (S. 32). Halbuki tam zıddına Kemal, bilhassa Avrupaya gidinciye kadar, mükemmel bir sefahat hayatı yaşamıştır. Bir defa, dahil oduğu «Encümeni şuara» şahsiyetleri ve o zamanın meşhur «âlemi âb» lan düfünülsun. Sonra vesikalar, Kemalin, kadın ve içkiye düçkün olduğumu gösteriyor. Necip Fazdın bizzat zikrettiği muhabbet makalesinde dahi bir çok itirafları vardır. Kemalin kalem devrine ait, Gayrette neşrolunan uzun bir mektubu, onun LmİPgânda geçirdiği eğlence gecelerinden birini ve aşkını anlatmaktadır; hattâ orada, realist bir iptilâ romanı olan İntibahın, bizzat Kemalin hayatına ait olduğunu zannettirecek kayıtlar mevcuttur. Kemalin kanama karşı alâkasızlığı, kurtuluş çaresini dışarda bulduğu rivayetleri ise, edebiyat ta-
Umumi sıhhat nazın Mololm Mac-donald bir risale neşrederek, sığnok-larda sari hastalık vakalarının zuhuruna meydan .vermemek için bazı tavsiyelerde bulunuyor.
i'u tavsiyelerin en garibi şu: «Yat tıkınız zaman başınızı» yanrnızdakl-nin ayak tarafına koyunuz. Vakıa bu vaziyette sardalye istifine benzersiniz ama bir kârınız var: Yanınızdaki akşınlığı zaman tükürükleri yüzünüze saçılmaz!...»
İncil ve 3,566,480 Harfi
incil, yalnız kraliyet matbaasında basılır. Matbaaya geçenlerde bomba İsabet (imiş. Klişelerden bir kısmı harap olmuş, bir kısmı da enkaz altında kalmış.
Şimdi, bu klişelerden İstifade edilip edüemlyecegl araştırılıyor. Bozu lanlann yenisini yapımak müşkül ve uzun bir vakte muhtaç. Zira, Incllde 778.602 kelime ve 3.5Ö6.480 harf vardır. İ
Yüksek Ökçeler Aforoz
Ediliyor
Hükümetin, hususi bir kararlle yüksek okçell İskarpinlerin menedi-lecegi haberi İngiliz leydllerinin canını sıkmış.
Fakat, İngilizler, hükümetin kararlarına itiraz etmezler. Buna da riayet gösterecekleri muhakkaktır.
îlîı Mizacı
taJcal satan ve bilâhare kral İkinci ŞarFin gözdesi olan Nell Guynne tarafından yaptırılmıştır.
Malûl askerlerin, kimsenin meşgul olmaması yüzünden sefil ve perişan dolaştıklarına göre bu merhametli kadm bir yurd tesisini tasavvur etmiş ve kraldan bir arsa istemişti. Kral, alay İçin m«ndİlini göstererek:
— İstediğin yerde bu mendil büyüklüğünde bir yer al!..
Demiştir. Nell mendilin ipliklerini birer birer sökmüş ve birlblrine bağlıyarak Taymis nehri kenarında büyük bir arsanın etrafını çevir tmjs-tiry  1 . \
Yurt, bu arsa üzerine. Sen Pol kilisesinin mimarı W ren tarafından yapılan plAn mucibince inşa edilmiştir. Küçük bir de kilisesi vardır. Kilisenin oymaları Grinllng Glbbon'un sanat eseridir. 250 sene evvel kral Jak tarafından hediye olunan gümüş takımları da çok krymetlidlr.
İlk Banknot
Ingîlİ
Geçenlerde, gece yarısı tehlike İşareti verilir. Yatağından fırlryanlar, yastıklarını, battaniyelerini alarak koşarlar. Bir koca, karısının geciktiğini görünce seslenir: ,
— Haydi, gclscne... Seni bekllyo-
llk banknot, 1 sanın doğuşundan 807 sone evvel Cinde tedavüle çıkarılmıştır. Fakat, bir buçuk asır sonra, yani 970 te herkes tarafından kulla-mlmıya başlamıştır.
Bu ilk banknotların üzerinde, bankanın ismi, numarası ve müdlrin İmzası bulunuyordu. Ve bir köşesinde şu cümle yazılı idi:
«Ne İş yaparsan yap. Fakat tasarrufa riayet et...»
Bu biletlerin bir tanesi. Lenlngrat Asya müzesinde mahfuzdur. ,
Bir Kibritin Ziyası 1000 Metre Yükseklikten
Görülebîliyo
Aimanyada yapılan tecrübelerde en küçük zlyalarm uzun mesafelerden görülebildiği anlaşılmıştır.
Binaenaleyh, bir kibrit ziyası 1000
metreden görülüyor; pencereleri iyi
maskelenmemiş bir odanın ziyası da
10 kilometre uzaktan farkedlllyor-muş
I...
Fransâdaki Büyük Köprü
Dünyanın en büyült köprülerinden biri de Fransada, Sen nehri üzerindeki köprüdür. Yalnız bir tek kemeri 161 metre gelmektedir.
Vatan'ın
— Aman, dur biraz... Dişlerimi arıyorum.
— Galiba sıtndovlç atacaklar sanıyorsun!...
Yetmiş Yaşında Bir Gönüllü Asker
İngiliz ordusuna gönüllü yazılan askerler arasında 70 yaşında büi vardır. Susek alayı efradından olan bu koramı» askerin ismi Frank Del Plano'dur ve Şelsea malûlln yurdunda ikamet etmektedir. 1914 hurbiııe de gönüllü olarak iştirak etmiş, sonra bu yurda girmiştir. Yazları, yurda mahsus kırmızı, kışlan da lâcivert redingotu giyinir. Del Piano'nun sıhhati, gücü ve kuvveti yerindedir. Yaşının ilerlemiş olmasına rağmen tercümanlıkla orduya İltihak etmiştir.
Şelsca askeri malulln yurdu - rivayete göre - Drury tiyatrosunda por-1
Yeni Müsabak
ası   J
1 Mart Sayımızda Çok Eğlenceli Ve Zengin Mükâfatlı Bir Müsabaka Başlıyor
Otur gün sıra ile bir kadın, bir
de erkek resmi neşredeceğiz. Bunlar sanatkAr Raml/ln yaratacağı, izdivaca talip kadm ve erkek tipleridir. Her resmin altma bunun sahibinin halini ve vasıflarım yazacağız. Siz de her gün bu re~ sinüeri kuponumuzla beraber keti) p »aklıyacttksınız.       ı
Otuz kadın, otuz erkek resminin neşri tamam oluma bu otuz erkekten her birini otuz kadından hanglsüc evlendirmenin münasip olduğunu tayin edeceksiniz.
Bunu yaparken bir defa hoşça
vakit geçirmiş olacaksınız. Bu müsabaka küçücük bir İçtimai anket yerine de geçecektir. Çünkü müsabakaya blnlerco karlin iştirak edeceğine şüphe olmadığı İçin halkın İzdivaç hakkındaki telakki ve ölçüleri belirmiş olacaktır.
Sonra emekleriniz boşa gltnıl-yecektlr. Her çift hakkında vereceğiniz rey, ekseriyetin reyine uygunsa size bu çift İçin fam numara verilecektir. Otuz çift üzerinde en çok tam numara ulanlar aracında zengin mükâfatlar tevzi edeceğiz.
Mussolini Ve HitlerinNutukîarı
ussolini evvelki gün, hit-u u 1er dün birer nutuk söylediler. İtalyan Duçe'si bu nutuk için Faşist hücum kıtalarının bir tiyatroda tertip ettikleri tezahür toplantısından istifade etti. Alman Führeri de, Nazio-nal Sozialist partisinin kuruluşu nun yıldönümünü, nutuk vermek için bir fırsat buldu. Binaenaleyh, bu iki nutkun birbirini) takip etmesini tesadüften ziyade bir gayeye matuf olarak kabul etmek kabUdir.
İki hükümet   reisinin sözlerinde de benzerlik var: Mussolini, yaptıklarını, ettiklerini, ek serisini zafer örtüsüne bürüye-rek, birer birer arılattı,  «nihai-zafer» e olan itimadını tekrar etti ve tehdidde bulundu: «Yakında  ilkbahar ve.   ilkbaharla beraber, mevsimin istediği gibi' güzel şeyler gelecektir.»
H itlerin sözleri biraz daha vazıh. O da zaferden, galebeden, hâkimiyetten bahsetti;. «zamanın Almanya aleyhinde çalıştığını söyliyenler var, fakat zamanın Almanyanın aleyhinde mi, yoksa lehinde mi çalıştığını yine zaman gösterecektir» dedi ve tehdidini şu kelimelerle ifade etti: «Mart ve nisandan sonra düşmanlarımız harbin bambaşka bir safhası ile karşı-laşmıya hazırlansınlar. Bahar geliyor...»
Gerek   Mussolininin,   gerek Hitlerin bu sözlerini acaba bir harp planının  ilânı mı,  yoksa sadece bir tehdit mi olarak ka bul etmeliyiz?
Mihver'in bilhassa Şarki Avrupa üzerinde bir «sinir harbine» girişmiş olduğunu ve tngil-tereye karşı da bir «sulh taarruzu» yapmış bulunduğunu ha-brlıyacak olursak, nutuklarda-ki bu gürültülü sözleri aynî ma nevranın devamı sayabiliriz.
Almanyanın, ilkbaharda, havaların gerek tayyare, gerek tahtelbahir faaliyetine müsait bir hale geldiği vakit, İngiltere-ye karşı havadan, denizden şiddetli bir askerî harekete geçmesi muhtemel görülebilir. Zira,, Nazi ve Faşist hükümetlerinim milletleri. Mihver'in mülhakatı onlardan bir şey bekliyorlar ve yerlerinde saymak istemiyorlar. Binaenaleyh iki nutku da, gerek böyle bir harp teşebbüsünü haber vererek sinir harbine devam, gerek kendi milletleri üzerinde bir tesir şeklinde görebiliriz.
Fakat, asıl mühim olan cihet, bu nutukların, bir harp harekâtına başlangıç teşkil etmekten çok uzak bulunuşudur. Kalyanın, güzel şeyler beklediği bahar, yani hayallerin tahakkukunu temin edecek fırsat, hiç gel-miyebi lir; Almanyanın, düşmanlarına vaad ettiği yeni safhalar marta ve nisana değil» gelmez ayın son çarşambasına kalabilir. Siyasette ve hele harpte, hiçbir zaman gayeler sözle tahakkuk ettirilememiştir -ve büyük taarruzlar, aylarca( evvelden ilân edilmemiştir.
Bunun için, yeni Alman ve İtalyan harekâtının şimdiki halde başlamasına imkân yoksa dün ve evvelsi günkü nutukların, yarın ve öbürsü gün için bir şeyler hazırladığını kabul edemeyiz.
_VAHDET GÜLTEKİN
Manifatura Tüccar larının Toplantısı
Dün manifatura ithalâtçılar birliği senelik toplantısını yapmıştır. Toplantıda yeni idare heyeti seçilmiştir. Yeni idare heyetine: Remzi Avunduk, SuTaski, Mihal Nikolaidi, Sadi Tamer, Hali Ali, Remzi Tatarı, Rahmi Köseoğlu, İhsan Rucu seçilmişlerdir.
Vereceğimiz mükâfatların tam listesini yarınki sayımızda bütün tafsîlâtile göreceksiniz.
Bir  Günde  1,300,000  Liralık
İhracat, Amerikaya Fındık
Gönderdik
Dün yabancı memleketlere 1,300,000 liralık ihracat yapılmıştır.
lngil tereye yarım milyonluk Tiftik, Romanyaya, Fransaya, A/merikaya iç fındık, (kavrulmuş ve beyazlatılmış) ALmanyaya incir, İngikereye pülyağı, kitre, Çekoslovakyaya, Yunanıstana, kalyaya, Romanya3fa, Buûgaris-tana taze balık, Macaristana deri, İngiltere, Finlandiyaya, Ro-manyaya yapag ve (Araka) içk? ihraç edilmiştir.
Amerikaya iç fındık ihraç edil-mesi ticaretimiz için yeni bir safhadır.   Bu   ticaretin   genişlemesi' fındık   tüccarlarımız için mühürij bir hâdise tenkil etmektedir.
VATAN
25 - 2 - 941
IMLUI
Radyodaki
ı iyonun şu zam:n.l . r<I« nc kadar büyük mevki kazandığım, vc dünya üzerinde yaptığı büyük İksirleri hepimi/, biliyoruz.
Radyo gîbi halkın en cok sevdiği bir kuvvette maalesef halkı tatmin edecek konferanslar verilmiyor. Acaba buna sebep radyomuzun parazit yapması mı? Yoksa konferans veren zatın lisanından, sözünden anlamamamızdan mı ? Ve yahut eahll olmamızdan mı? Hayır! Bunların hiç birisi de£il.. Halkın olsun, gençliğin olsun radyoda söylemesi, konuşmaların İyi olmadığını ve her zaman şikâyet ettiklerine ve bir dert ortağına İnanınız.
Acaba, konferans veren zat türk çe mi bilmiyor? Mübalağasız evet desem doğrudur.
Daha türkçe konuşmasını bllml-yen ve söyledikleri »özleri ağzının içinde çiğneyen ve arada sıra-
Konuşmalar
da konuşurken fikir olsun diye, bir takım yabamı kelimeleri telâffuz etmek, sesini değiştirmek gibi acizleri var. Sanki radyodan görünen bu pııplik gibi, teşrifatta bulunmak, lâubalilik yapmak, selâm vermek hiç bir / inen» konferansçı İçin İyi bir hareket değildir. Konferansçının her şeyden evvel öz türkçe olarak konıışmu-
sı, kelimeleri ağzında çiğnememesi, ve halkı alâkadar eden mevzuları seçmesi, ve en fazla konferansını 20 dakikalık bir /.amana sığdırması hakikaten bir zarurettir. Radyoda konuşulan arasında. Burhan Belge, Şükrü Esmer, İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Solün Sırrı Tarcan münevverin ve
halkın her zaman için aradığı birer varlıktır. Radyomuzu kötü tUrkçe konuşmaktan kurtaralım.
M. KORKMAZOGLU
M i KAV
ŞAPKA MÜFE T TİŞL ERİ
Yazan: Sema Sadrl Aydoğa
İ
(Başı dünkü sayımızda)
ir aralık müfettişlerden Mah m udun gözü karşıda, uzaktaki Ardıç ormanlarının eteğine takıldı. Bu yamaçlardan tozu dumana katarak birkaç atlı iniyordu. Arkadaşına bir göz işareti verdi. Sonra söylendi:
— Ahmet Bey, işimiz çok. Daha teftiş mm takamızda on beş koy var.
— O kadar evet, gitmeliyiz! Muhtar karşılarına geçti.
— İşte bu olmaz, bu gece de bizim misafirimiz olacaksınız.
— Kabil değil arkadaş.
— öyle ama köylüler sizi bırakmazlar kL...
— Dönüşte biz uğrarız. Çok memnun kaldık.
Bu sırada Izbudak koşarak geldi:
— Efendim iki köylü var, akşam burada değillermiş, bizim şapkaları da görsünler, sonra kaçak ol-mıyalım diyorlar.
Müfettişler ayrılmak için telâş ediyorlardı, ikisi birden:
— Onları dönüşte kontrol ederiz.
Dediler. Hemen ceketlerini giydiler. Biri süindir şapkayı, öteki melon şapkayı başına geçirdi. Çardaktan çıktılar. ©Herinden gelse koşa koşa uzaklaşacaklardı köyden. Fakat köylüler bu muhterem misafirleri yol ağzına kadar takip etmek oradan uğurlamak istiyorlardı. Bunlara köy içinden:
— Haydi uğurlar olsun. Demek yakışıklı bir hareket olmazdı.
İki müfettiş ellerinden gelse tabanları yağlayıp köyden öyle uzaklaşacaklar, hattâ açıkçası kaçacaklardı. Gelen atlılar onları çok haklı bir şüpheye, bir endişeye düşürmüştü. Vc işte gittikçe dc yaklaşıyorlardı.
Nihayet iki müfettiş, şapka müfettişleri köylülerden yakalarını kurtardılar ve köyden ayrıldılar gün doğuya doğru. Fakat onlar köyün öbür başından çıktılar. Köyün beriki başından üç jandarmayla Karaviran nahiyesi müdürü girdi. Ve girer girmez köy muhtarına sordu:
— Buraya şapka müfettişleri geldi ml?
— Evet.
— Ne oldular!
— Akşam misafir ettik. Elden geldiği kadar ikramda kusur etmedik hani..
— Nerede bunlar şimdi?
— Efendim hayvan bulamadık. Yaya gittiler öbür köye, zaten hay van bulsak da takrm yoktu.
— Be adam bunları sormuyorum ne oldular?
— Efendim bütün köylünün şapkalarını gördüler, nizama uygun olmıyanlardan ceza aldılar.
— Be herif nerde diyorum bun-
— Gittiler, biraz evvel öbür köye, on dakika olmadı ayrılalı daha buradan.
Nahiye müdürü jandarmalara i-çaret verdi, üç jandarma atlarını sürdüler. Müfettişlerin savuştuğu yollara...
*
İki saat sonra iki yalancı müfettiş nahiye müdürünün karşımda, bu iki soytarı kendilerinin müfettiş olduğunu ileri sürerek daha böyle birçok köyler soymuşlar, köylüleri dövmüşler, nahiye müdü-
rü kaza adliyesinin tevkif müzekkeresini gösterdi bu serserilere, bu yalancı şapka müfettişlerine, birinin gök mavi, birinin deniz yeşil gözleri dumanlandı. Başları önlerine düştü. Ve bütün köylü etraflarını sardı. Fakat bu defa brr nefret çemberi halinde.
Fakat bu defa ortada dolaşan dö nen sözler başka:
— Herifler buncalayın kaç köy vurmuşlar.
— Ocağımızı söndüreceklerdi be.
— Ver yirmi beş kuruş! Ver elli kuruş!
— Yaz makbuzu Mahmut!
— Bizim paralar ne olacak? Nahiye müdürü:
— Geri vereceğiz, tahkikat yapacağız, bunların verdikleri kâğıtları kaybetmeyiniz.
Dedi. Ve jandarmalara emir verdi:
— Bunları doğru kaza karakoluna götüreceksiniz. Bağlayın ellerini ikisinin de. Ben nahiyedeyim. Teslim haberini bekliyeceğim.
Zincirlediler ellerini şapka müfet Üslerinin. Ve kattriar önlerine düştüler yola.
tzbudak haykırdı arkalarından:
— Şapkalar kantarlı olacak! Köylüler acı acı gülüştüler.
Muhtarın kansı nahiye müdürünün yanma koştu; söylendi.
— Ay oğul daha neler göreceğiz? Müfettişler geldi diye köy birbirine girdL Herkes nasıl ikram edeceğini şaşırdı bu soytarılara.
—Haydut di şunlara!
İmam manâlı manâlı gülümsedi:
— Ben bu heriflerin birer cılık yumurta olduğunu nc bileyim? Soytarılara gramofonla bir de ziyafet çektik. Yazık oldu.
îzbudak alana doğru yürüdü, köy çocukları da peşinden. Ve hep bir agızdan haykınşarak:
— Şapkalar kantarlı olacak!.. Şapkalar kantarlı olacak!... Kenarlarında küme küme gelincikler a-çılmış köy bahçelerinin arasından kayboldular.
Sema Sadri AYDOGAN
Bombalanan Şöhretler
J^J ekteplerde okutulan e-
YAZAN:
Nlzameddin
NAZİF
debiyat tarihlerinden ve edebiyat kitaplarından bah sediliyordu. Konuşanlardan biri bana döndü vc dedi ki:
— Sanki senin hakkında verilen hükümler çok daha insaflı mı?
— Şahsım beni pek   -alâkadar etmez. Hakkımda verilen veya verilecek olan edebi hükümler yanlış veya garazkâ- R-- ..ı n^ ç . rane ise elbette onları düzelt- öuYuk {*•} balonu
tını giydirmek illetine bir nihayet verelim.
Şehir Gazinosunun
meyi üzerine alacak bir sanat asîli belirir.
Bu mukabeleme aldığım cevap da şu oldu:
— Haydi kendini bir tarafa bırakalım... Ya şair Mehmet Emin? Onun hakkında verilen hükümler de mi seni alâkadar etmez.
— Bilâkis.. - Dedim - Şair
Mehmet Emin hakkında söylenen her söz beni pek düşündürür. Zira o gençliğimin ve benimle birlikte ilk gençliğini yaşamış olan neslin pek canlı ve müessir bir hatırasıdır.
— Öyle ise... dedi. Sen o-nun edebî ve siyasi hiç bir mil lî tesiri olmadığını iddia edenleri haklı göremezsin.
— Şüphesiz...
— Eh... Yeni nesle onu böyle anlatıyorlar işte.
Dostum bana hafızasında kalan birkaç cümleyi tekrarladı. Fakat hakikî metni görüp okumadan doğrudan doğruya şahsa hitap etmekten çekiniyorum. Maama-fih iddia karşısında cephe almakta bir an tereddüt edecek olanlardan değilim.
Mehmet Eminin ulu adı şair midir, değil midir? şeklinde bir tetkike mevzu olamaz.
Mehmet Eminin ulu adı, «Türk milletine faideli olmuş mudur? Olmamış mıdır?» şek linde bir tetkike mevzu olamaz. Zira Mehmet Emin;
1 — Mutlaka şairdir.
2 — Mutlaka bu millete a-teşli ve heyecanlı   bir mürşit
olmuştur.
Eğer siz, 1919 îstanbulun-
da bulunduysanız,   eğer   siz
Anadoluya bir münevverler akınının başlangıcı olan Sultan
Ahmet mitinginde Şair Mehmet Emini dinlemiş iseniz, şüphesiz, bu tarzda bir cürete
ebediyen yabancı kalırsınız. Fakat böyle bir cüreti göze a-lacaksanız size son bir ihtarda bulunmalıyım:
Bir kere en yüksek edebî vesikalarımızdan biri olan o hitabeyi araştırıp okuyunuz.
Şöhretleri, bu milletin malı olan edebî kıymetleri insafsızca tahripten çekinmiyen eserlere «Ciddî tetkik eseri» hil'a-
Evvelki gece Basın birliği balosunda idim. 1926 danberi her yıl verilen ve Is-tanbulun, hattâ Türkiyenin en muvaffak balosu olduğunu herkese tasdik ettiren bu balo, itiraf edeyim ki on beş yıl içinde bir defa «pek muvaffak,, olmuştur: 1926 da...
Zira, her zaman yalnrz ne-zahat, kibarlık ve güzel sanat şartları ile temayüz eden bu balo 1926 da davetlilere istirahat etmek imkânını da temin edebilmişti.
Bir balo, hiç şüphesiz bir dinlenme yeri değildir. Bilâkis bir eğlence ve yorulma yeridir. Fakat genişliğin verdiği bir ferahlık içinde yorulmakla daracık bir yerde yorulmak arasında bir fark yok mudur? Vardır elbet....
1926 da balomuzu yıldız sarayının merasim dairesinde vermiştik. Davetlilerin emrine tahsis edilen salonlar sayısızdı. Ayrıca balo yaza tesadüf ettiği için sarayın mükem mel surette donatılan parkından da istifade edilebilmişti. Sonra, Beyoğlu otellerine ve bazı barlara düşmüştük. Bu yıl, şehir gazinosunda toplandık.
Bu gazinonun ilk açıldığı günlerde bir vesile ile valiye «büyük» adı verilen salonun "pek küçük,, olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. Balo gecesi bu salonun küçük lüğüne bir daha ve âdeta ürkerek inandım.
Basın birliği balosuna gelmek için bilet arayanların, hiç olmazsa yansı bilet bulamadığı ve gelemediği halde salon vine tıklım tıklım dolmuştu. En basit bir tahmin ile, baloya gelenlerin rahat dans edebilmeleri ve dolaşabilmeleri için salonun asgarî iki misli büyük olması lâzımgeldiğini herkes söylüyordu. Şehir gazinosunun «Büyük» denilen salonu, Tahranda yeni yaptırdığımız sefarethanemizin sa-% lonunun aynidir. Galiba ayni mimarın da eseri olacak... Diplomatik bir suvarenin mahdut davetlileri için ancak kâfi ad-dedilebilen bir genişlik, en büyük şehrimizin umumî eğlen-
s
çelerine nasıl kâfi gelebilir? Eğer belediye reisi bu salonun işe yarar bir hal almasını istiyorsa bunun sağına soluna ayni büyüklükte iki salon daha katmanın bir yolunu bulmalıdır.
Balo Gazetesinin Karikatürü
Balo dedim de hatmma her yıl baloda çıkan gazetecik geldi. Derhal söylemeliyim ki bu yıl «gazetecik» cidden iyi tertip edilmiş ve bir şeye benzemişti. Gerek yazıları gerek resimleri, hicviyeleri yerli yerinde ve yolunda idi. Buna nezareti kabul etmiş o-lan arkadaşları tebrik ederim. Yalnız, ne yalan söyiiyeyim... tik sayfadaki karikatürün orkestrasında Ramiz, gazete pat ronlarına, ihtisaslarına ve kabiliyetlerine pek aykırı âletler tevzi etmiş. Bu derece aykırılık karikatür sanatinden dahi müsamaha alamaz. Faraza şu Halil Lûtfinin kumbaraları, Karikatürcülerimiz, şehrin en eli açık adamını bize bir tasarruf taraftan hasis gibi göstermek için el birliği mi ettiler ne?
onra Ahmet Emin.. İskemleye çıktığı halde boyu kontrbas'm yarısını geçemiyormuş gibi gösterilen Vatan başmuharririnden kast ne olsa gerek? Boynundan büyük işlere karışıyor mânâsını mı çıkaralım bundan?
Gazetecilikte boy «bacak + amudi fıkarî + kelle,, formülü ile ölçülemiyeceğine göre espri sakattır. Velide bir büylü verilmiş.
Cazda en cırtlak sesi çıkaran ve bandoda en üst perdelerde dolaşan bu âlet ne birinci ne ikinci mânâsile vaziyete uygun değil. Zira Ebüzziya Zadenin matbuat orkestrasına kattığı ses cırtlaktır demek insafsızlık olur. Velit her gün en üst perdeden konuşur demek ise cidden tevazuu seven bir meslektaşı rencide eder. Bak Ebhem tzzete keman ve Asım Usa akordeon pek uymuş. Ethem izzet pek uzun boyunun ve muhteşem burnunun gösterdiği gibi kalbi nasır :lı bir dev değildir. Bilâkis gayet hassas, son derece romantik bir delikanlıdrr. Asrm Us hem fertler arasmda, hem siyasî ve içtimaî telâkkiler arasında hem de devletler arasında daima «-telifi beyn* taraftan ola-geldiği için kullandığı âlet gayet vecîz. Haydi bu işi burada keselim. Zira karikatürde Yunus Nadiye çaldırdığı davulun altmda görülen imzanın sahibi tek basma bir caz banttır.
Nizameddin NAZİF
DÜĞÜN
Memleketimizin mensucat mütehassıslarından Hayri Erba ile Karamürsel mensucat fabrikası İşletme şefi muavini Reşat Ozanın kardeşi Lâmianm düğünleri orduevinde tanınmış vezat huzurunda 22.2.941 tarihinde icra edilmiştir. Mesut olsunlar.
Yarın matinelerden itibaren
Çemberlitaş
Sinemasında
Sinemanın yarattığı en fevkalâde bir eser
KIZI DUNYAŞKA
( \ -ı  ve Hayal)
HEİNRİCH GEORGES-HİLDE KRAHL
Büyük Rus edfcbi ALEKSANDR PUŞKlN'in bütün cihanca tanınmış romanından bu film 1940 beynelmilele   Film   Kongresinde   birinci
mükâfatı kazanmıştır.
Yarın Aksa
MELEK
Sinemasında
Neşesi öizin
Gençlik ve Saadotin Timsali
MİCKEY ROONEY
Ve
JUDY GARLAND
Neşeniz.- Zevki... Sizin Zevkiniz olacak, nefis mevzulu, Harikulade bir filmde.
BAHAR ÇİÇEKLERİ
En son danslar... En çılgın caz musikisi Kahkahalarla gülünecek bir film
Ayrıca; en son FOX dünya haberleri.
Maarif Haberleri:
Profesörlüğe Terfi Eden Doçentler
Kendilerine Kürsü Bulunamadığından Doçentlik Vazifelerine Devam Edecekler
Maarif Vekâleti, Üniversite talimatnamesinin bazı maddelerini değiştirmek üzere tetkikata başlatmıştır. Kadroda münhal bulunmadığı halde, profesörlük hakkını kazandıkları için profesörlüğe terfi eden doçentler, şimdilik doçentlik vazifesini ifada devam edeceklerdir. Profesörlük yeri açıldıkça veya kadroya ilâve yapıldıkça bu yirmi iki profesör kıdem sarasına göre tayin edileceklerdir. Bu yeni profesörlerin müstakil bir dersin profesörlüğünü yapabilmeleri için Fakülte tedris meclislerince karar verilmesi ve bu kararın Üniversite heyetince ve Maarif Vekâletince tasdiki icap etmekledir.
Tfc tatambul Maarif müdüriyeti muavinlerinden Faika, hastalığından dolayı on beş gün izin verilmiştir. Yerine, hususî mektepler mümeyyizi B. Osman vekâlet edecektir.
Muallimler Çocuk Veli-
lerile Temasta Bulunabilecekler
istanbul ilk mektep başmual-Hmlerinin seçtiği komisyon içtima ederek talebe velilerile yapılacak temas hakkında hazırlanan rapor üzerine müzakerede bulunmuştur.
I — Fakir   talebeye   yardım
temini için himaye cemiyetleri;
2 — Çocukların devam, ademi devam ve çalışma vaziyetleri hakkında sınıf muallimleri çocuk velilerile temas edeceklerdir,
^ Haydarpaşa liaesi mezunları önümüzdeki cumartesi günü Eminönü Halk evinde bir mika-mere ve konser vereceklerdir.
Patrikhaneden Evlenme Kâğıtları Sorulacak
Artin isminde tütün işçisi geçenlerde karısı Hayganuşu kama ile
¦
on bir yerinden yaralamıştı. Dün birinci ağır ceza mahkemesinde bunların duruşmasına devam edildi.
Ikiei de karı koca olduklarını iddia ediyorlardı. Fakat nüfus kâğıtlarında evlilikleri hakkmda bir işaret yoktu. Mahkeme patrikhaneden bunların evlenme kayıtlarını getirt-miyc karar verdi.
* Adliye Vekâleti yeni terfi listesine giren hâkimlerden bazılarına terfian tayin edilecekleri yerleri teklif efcmiye başlamıştır. Sultanahmet -sulh ikinci ceza hâkimi Salâhaddin Demirciliye de Samsun Asliye ceza hâkimliği teklif edilmiş, o da müebet cevap vermiştir.
* Adliye Vekâleti heyeti teftişiye reisi Sezai ile kalemi mahsus müdürü Şakir, dün müddeiumumi Hikmet Onatı ziyaret ederek bir müddet adliye işlerüe meşgul olmuşlardır.
Kuvvet Çekme Jffy;^
Manevraları
İngiliz   Hariciye Nazır;yle Gene Kurmay Başka-
n ı n ı n Mısıra Gelmelerinin Sebebi NeO:abilir?
*lp»P âleminde bir uzva top-" lanmış fazla kanı başka yerlere çekerek âfete mani olmak keyfiyeti eskiden beri malûmdur. Başa fazla kan hücum etti mi ayaklan sıcak suya sokarak kanı kısmen bu tarafa çekerler.
Bunun gibi askerlikte de tehlikeli olan bir cepheden diğer tâli noktalara asker çektirerek bu tehlikeli noktayı bugün kurtarmak usulü tabu olduğu kadar eski ve malûm bir keyfiyettir.
tik baharın yaklaşmasından dolayı can alacak muharebelerin arifelerini teşkil eden bu günlerde de bu çeşit manevralara bol bol şahit oluyoruz.
Bütün kış yalnız lâfla tehdit savuran Japonya bahara doğru Haynan adasında, yani İngilizlerin Singapur adasına yakın bir yerde bir miktar kara, hava ve deniz kuvveti topladı. Buna karşılık da İngilizler Singajpura Avustu ralya kıtaları, Amerikadan satın aldıkları tayyarelerin bir kısmını ve belki de bazı deniz cü-zütamlan gönderdiler. Bu cüretle de Orta Şarktaki İngiliz ordusuna katılabilecek olan bu kuvvetler uzak doğuda kaldı ve Japonya müttefiki Alman ve İtalyanlara daha bugünkü halinde dahi bir hayli yardımda bulunmuş oldu.
Keza İngilizler Şimalî Af-rikada ve Akdeniz havzasında kazandıkları muvaffakiyetler üzerine cenuba bir hayli Alman hava kuvvetleri çektiler- Ana vatanın yükünü hafiflettiler. Şimdi Yunanistan ve Balkanlar civarında hava ve kara kuvvetleri yığmak ihtimalleri artınca Almanların da   cenuba   kuvvet
Muhtekirler Adliyeye Verildi
Dün fiyat murakabe komisyonu* kaşar peynirini yüz kuruşa sattığı için bakkal Dimitriyi, 'konulan fiyattan fazla satış yaptığından Sait Gözemi, toptan 25 kuruşa satması lâzımgelirken  35
kuruşa sabun satan Hüseyin Rahmi KaramürseHiyü satışlarda ihtikâr yapan ba'ba oğul Arşevir ve Kirkor Pepazyanı, 12,5 liraya satacağı maJı 14 liraya satan Sultanİ*a)mamda Kenan Aracı Müddeiumumiliğe teslim etmiştir.
Sular Tarifesini Nafıa Vekâleti
Tasdik Etti
Sular     idaresinin     tarifelerini taadi'k ettinmek ve Nafıa Vekâletine izahat vermek üzere Anka raya   giden müdür   Yusuf Ziya İstanbul.ı dönmüştür.
Su tarifesi Nafıa Vekâleti tarafından hiç bir değişiklik yapılmadan aynen kabul olunarak tasdik edilmiştir.
Beşiktaş Yenimahallede yapılacak su_tesisatı için henüz inşaat
bağlamamıştır.
SOKUNUZ
B. EDEM
kavdırarak binnetice înjgffig ana vatan cephesinde nisbe-ten zayıflamaları çok muhtemeldir. İngiliz Hariciye Nazırının ve İngiliz Genel Kurmay Başkanının son günlerde Mısıra gelmelerini de daha ziyade bu noktai nazardan müta-lea etmek doğru olur.
amafih bu küvet çekme
u    " manevralarının   yalnız
blöften ibaret kalabileceğini asla düşünmemelidir. Bilâkis birçok defalar tâli noktalarda cepheler açılır, harpler yapılır ve düşman neticei kative mahallinden uzaklaştırılır veya hiç değilse burada zayıf dü sürülür. Meselâ yukarıdaki mi sallerde Japonya eğer kendisini mihver dostlarına tamamen bağlamış ve kendi mukadderatının bunların kj ile ayrılmaz surette birleştiğine kani bulunuyorsa uzak doğuda pek âlâ bir cephe açarak İngilizlere burada bir darbe vurmak ve onu asıl muharebe cephesinde yani İngiliz adalarını mümkün mertebe zayıf düşürmek
ister. Keza İngilizler de fırsat buldukları derecede cenupta bir cephe açmak ve Alman kara ve hava kuvvetlerini buraya çekmeği daima düşünürler. Zira bu tâli cephede galip gelerek Almanyayı cenuptan sarmaya muvaffak olmasalar bile, burada uğramaları muhtemel mağlûbiyet, ana vatandaki gibi öldürücü olamaz. Bu sebepten   meselâ   Yunan
cephesine mümkün olduğu kadar İngiliz hava ve kara kuvveti gönderip Almanları bu cephe hakkında kuşkulandırmak, bu tarafa doğru kuvvet
ayırtmak veya sevketmek, keza Romanya petrol kaynaklarını bombardrman ederek bir taraftan Almanyaya petro? şevkini müşkülleştirmek, diğer taraftan da Almanların buraya yeni kuvvetler şevket -memesine sebep olmak keyfiyeti İngiltereye büyük hizmetler yapabilir. Burada kuvvet ayırmaktan dolayı Almanların İngiliz adalarına karşı yapacakları istilâ veya abloka teşebbüsünü birkaç hafta geciktirmeleri bile İngilizlere baha biçilmiyecek değerde hizmetler görmüş olabilir. Bu sebepten de orta Şarkta yeni bir hareketi daima beklemeliyiz.
OYLIYELIM
Zahire Fiyatları Değişti mi ?
İzmit tüccarlarından İbrahim Kocaman soruyor: İstanbul plya-s.ıMiıdu her günlük satışları akşam radyoda zahire borsası satışlarından öğreniyoruz. Fakat bu satıhların bir gün evveline ait olduğunu zannediyorum. Su^am, keten tohumu, balmumu, arpa, no-hnt üzerindeki en son satıç muamelelerini tetkik ederek bildirmenizi çok rica ederim.
Cevap — Ticaret Vekâletinden lisans alınacağı Umidiie susam ve keten tohumu    piyasaları   biraz
yükselmiştir: Fiyatlar: kilosu 32 kuruştur. Balmumu fiyatları 135 kuruştan 155 kuruşa fırlamıştır. Arpalara gelince: Yüzde dört analizi! çuvallı arpaların kilosu 7 kuruştur. Yüzde üç analizli esmer arpalar 7,5 kuruştur. Yüzde dört ajıalizli arpalar 7,10 kuruştan muamele görmüştür. Nohut fiyatları
Romanyaya ihracat sebeblle kilosu 27 kuruştan muamele görmüştür. Romanyaya 300 ton nohut gönderilecektir. 200 ton sevkedil-nıiştir.
317
Gıda Maddeleri Ucuzlatılacak
Maarif Vekâleti Mükemmel Bir Edebiyat
Lügati Hazırlatmaktadır
Ankara. 24 (Telefonla) — Ticaret Vekâleti g>da maddelerini ucuzlatacak tedbirler almaktadır. Hasat zamanından başlryarak gıda maddelerinin bakkallara ge-•lincrye kad*r seçtiği ellerdeki fiyat değişikliği tetkik olunacaktır.
Edebiyat Lügati
Ankara, 24 (Telefonla) — Maarif Vekâletinde bir komisyon edebiyat tûç&ti hazırlamaktadır. Hazırlıklar meyanında, on üçüncü amrdarrberi bütün şairlerin divanları g^bzömmd e kulund u r u I -maktadır. (
Türk Grameri
Ankara, 24 (Telefonla) — Ankara Dü ve Tarih doçentle-
rinden Tahsin Bankooglımun hazırladığı Türk gömeri dedikoduyu mucip okmuştu. Bu gramer talebe için değil, muallimlere rehber olarak hazırlanmıştır.
iaşe Teşkilâtına Müracaatler
Ankara, 24 (Telefonla) — Yeni iaşe teşkilâtında bir vazife bulmak üzere ekseriyetini mütekait ve tahsilsiz işsizlerin tenkil ettiği bir çok müracaatler vaki olmaktadır. Ticaret Vekâleti iaşe teşkilâtının bütün şubelerine her hangi bir devlet dairesinde olduğu gibi barem şartlan dairesinde memur alacaıktır.
İlk Mektep Kitapları
Ankara,    24    (Telefonla)
Maarif Vekâletince açılan müea-baka üzerine gelen ilik mektep kitaplarının ait olduğu* komisyonca tetkikine başlanmıştır.
Yeni Profesörlerimiz
Ankara, 24 (Telefonla) — İstanbul Üniversitesinin 22 doçentinin profesörlüğe tayinleri Maarif Vekilliğince ta»dik edilmiştir.
19 Mayı» Bayramı
Ankara, 24 (Telefonla) 19 Mayıa Gençlik bayramı için mekteplerin kutlama programı hazırlanmıştır. Maarif Vekili bu bayramın her seneden daha iyi olmasını alâkadarlara tamim etmiştir.
A dlıyede:
Kendisine İstanbul Komutanı Süsü Veren Adam Tevkif Edildi
Sultanahmet Svlh birinci ceza mahkeme*!, <Mn kendisine bir gazinoda İstanbul Komutanı süsü veren belediye memurlarından İhsan isminde bir genç haKkmda tahkikata başladı.
iddia şu idi:
ihsan evvelki gün gece, Beyoğlu gazinolarından birisine gitmiş, bir masaya oturmuş vc:
— Ben ı£tajrt>ul kamutanryrm, demi* ve geç vakte kadar eklenmiştir.
Gazinodan ayrıkrken de kendisine hesap soran garsonlara:
— Ben kimim benden hesap sorulur mu? Demiştir.
1   dıseye müdahale eden polislere (İl ayni   iddiayı   tekrarlamıştır. T 1 Kikat neticesinde kendisinin   bu yalan iddiası ortaya çıkmış ve ya-kaU nmrştır.
ihsan dün mahkemede her şeyi inkâr ediyor ve kendisine iftira edildiğini söylüyordu. Muhakemesine gay ri mevkuf olarak devam edilecektir.
Kiracı 400 Liralık Mobilyeyi Okutmuş
Mehmet Celal tominde bir genç Pangultıda Rahhnenin mobilyalı a-partmanını kiralamıştır. Rahime evvelki gün evine gelmiş ve 400 liralık mobilyasının yerinde yeller estiğini görünce polise ve müddeiumumiliğe başvurmuştur.
Sultanahmet Sulh birinci ceza hâkimi dün sorgusunu yaptı. Muhakeme şahitlerin çağırılması için talik edildL
Doktora Bıçak Çeken Hademe Tevkif Edildi
Bakırköy Akü haetahanesl lâbora-tuvar şefi doktor Neşet Halili tehdit ettiği için yakalanan ve ikinci ağır cezada sorgusu yapıldıktan sonra serbest bırakılan Muhsin Kar ad u-man, dün tekrar yakalanmış ve Sultanahmet sulh birinci ceza mahkemesine verilmiştir.
Doktor Neşet Halil, Cumartesi günü müddeiumumiliğe bir istida ile müracaat ederek çocukluğundanberi bu adamın hayvanları bıçakladığını ve ziruhlara bıçak atmanın bunda bir hastalık haline geldiğini ileri sür müş ve yakalanarak muayene ve Tıbbıadli müessesesinde mü şalı ad e altma alınmasını istemişti. Müddeiumumilik Muhsin Karadumanı aratırken o, doktorun yolunu keemiş ve:
— Doktor görüyorsun ya... Yine serbestim. Ergeç senin canını alacağım, demiş ve tehditlerini tekrarlamıştır. İşte bundan sonra doktor bu mütecaviz genci yakalattmıştır,
Tabibiadiller muayene etmişler, kendisinde cezaî ehjiyeti kaldıracak bir hastalık teebit edememişlerdir. Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi dün sorgusunu yaptıktan sonra:
— Muhsin, dedi. Artık seni serbest bırakamıyoruz. Çünkü sen rahat durmuyorsun, tevkif ediyorum.
îki jandarma Muhsin Karadumanı tevkifhaneye götürdüler.
Zabıta Haberleri:
Ahırkapı Açıklarında Bir Ceset E ulundu
Evvelki akşam Ahırkapı açıklarında bir erkek cesedi görülerek çıkarılmıştır. Yapılan tahkikat neticesinde cesedin evvelce birkaç defa Bakırköy Akıl has-tahanesine girip çıkmış olan Kadıköy'de Kurbağalıdere caddesinde 38 nujmaraiı evde oturan Ahmet Kayaya ait olduğu anlaşılmıştır. Görülen lüzum üzerine ceset Morga kaldırılmıştır.
4 Eroin Kaçakçısı Yakalandı
Emniyet kaçakçılık bürosu memurları şehrin muhtelif semtlerin, de Ali, İsmail, Selim ve Kâzım isminde dört eroin kaçakçısını yakalıyarak Adliyeye teslim etmişlerdir.
^ Karagümrükte oturan Aziz oğlu 2 yaşında Hergün isminde bir çocuk sokakta kendisine doğru gedmekte olan bir otomobilden kaçmak isterken düşerek başından yaralanmıştır.
Zâblta memurları tarafından yapılan kontrol neticesinde Tophanede 333 numaralı Hamdi fırınında 80 kilo tartısı noksan ekmek bulunarak müsadere edilmiş, fırıncı da cezalandırılmıştır.
İT Kasımpaşada Pirinççi sokağında 52 numaralı Zehranın evinden yangın çıkmış ise de sirayetine meydan verilmeden söndürülmüştür.
Parvgaltıda    Matbaacı Os-
manbey sokağında 61 numaralı evden yangın çıkmış ise de sirayetine «meydan verilmeden söndürülmüştür.
Deniz Levazım Salınalma Komisyoıu İlânları
1 — Tahmin edilen bedeli 21,000 lira olan 15,000 metre erat yazlık elbiselik kumaşın 27 şubat 941 perşembe günü saat 11 te pazarükla eksilmesi yapılacaktır.
2 — İlk teminatı 1575 Urp olup şartnamesi her gün komisyondan
almabUir- .
3 — İsteklilerin kanunun istediği vesaikle birlikte Kasımpaşada bulunan komisyona belli gün vc saatte müracaatları. (1366)
17   kalem muhtelif ebatta pirinç cıvata maa tomun Pirinç 6aplama maa somun Demir cıvata maa somun Demir saplama Çelik saplama
1— Tahmin edilen bedeli «3750 > lira olan 17 kalem cıvata ve saplamaların 27.2.911 perşembe günü saat 16 da Kasımpaşada Deniz Levazım satın alma komisyonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — İlk temrntı «281,25» lira olup şartnamesi her gün iş saati dahilinde mezkûr komisyondan bedelsiz alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle birlikte adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur. (1367)
V- Tahmin edilen mecmuu bedeli ?12400» lira olan mevcut evsafı mucibince 2500:lG-r>00 kilo stUyen tozunun 26.2.9-11 çarşamba günü saat 15 te Kasımpaşada Dz. Levazım eatınalma komisyonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Taliplerin verecekleri miktarlara göre yüzde 15 nisbotînde kat'î teminatlar!)* belli gün ve saatte komisyonda bulunmaları.
3 - Şartnamesi her gün İş saatlerinde komisyondan alınabilir.
1258
Ticaret Vekilinin Beyanatı
(Baçı 1 i m îde) x
hedefimizden uzaklaştırır. Bu ifade ile lüks maddeler üzerinde gelişi güzel ihtikâra izin vereceğimiz manası anlaşılmasın. Milli korunma kanunu hükümetçe fiyatları tesblt ve ilân c-dilmryen bu nevi maddeler üzerinde dahi muhik ohnıyan kârı ihtikâr telâkki ve cürüm addeder. Her vatandasın, bu nevi muameleler üzerinde cezaî takibat istemek hakiki okluğu gibi, alâkalı her devlet memurunun da bü gibiler hakkında takibat yapması vazifesi icabıdır.
İHTİKÂRLA MÜCADELE
İhtikâr mevzuunda milli korunma kanununa ağır hükümler konulmuştur. İhtikârla şiddetli bü- mücadele, yeni teşkilâtımızın başta gelen vazi-felerindendlr. Bunun için merkezde bir fiyat tesrtntl ve ihtikârla mücadele şubesi tesis ettik. Ankara, İstanbul, îamir şehirleri için lise mezunu, ehliyet ve karakter itibarile muhitlerinde iyi tanınmış gençleri yeniden kadrolarımız arasına aldık. Bunlar şimdi staj görmektedirler. Teşküât tamamlanınca m üs be t neticeler alacağımız kanaatindeyim.
Vekil, dünyanın bugünkü hali 1-çinde, TUrkiyenin huzur, emniyet ve refahından bahsettikten sonra sözle-rine şu şekilde devam etmiştir.
İAŞE TEŞKİLÂTI
«İaşe işlerinin her safhası mütemadi bir faaliyeti istilzam ettiği için yeni tesisin bünyesinde bazı yenilikler vardır. İaşe İşleri bir çok devlet hizmetlerinden ayni zamanda istifadeyi icap ettirmektedir. Her hangi bir mevzu üzerinde bir karara vâsıl olmak tabii olarak alâkalı vekâletler arasında işar ve ist işarlara sebebiyet vermekte ve bu yüzden gecikmeler olmakta ve ekseriya alâkalı daireler mevzuu kendi cephelerinden mütalâa etmektedirler, işte bunu önlemek, kararda ve tatbikatta sürat ve a-henk temin eylemek için İaşe birliği heyetini, yeni teşkilâta ithal etmiş bulunuyoruz.
Ayni iş birliğinin tesisine bu iaşe teşkilâtmm kendi bünyesinde de e-hemmiyet verilmiştir. Bunun için de teşkilâtın iç idaresine alt bütün mü-teferrl hizmetler, müsteşar muavinliğine tâbi • bir dairede toplanmış bulunmaktadır.
Ticaret Vekili yeni teşekkül etmiş olan ofislerin faaliyet sahaları ve hedefleri etrafındaki bir suale karşılık olarak şunları söylemiştir:
TESİS OLUNAN OFİSLER
¦Tesis etmiş olduğumuz ofislerle memlekette asla bir inhisar kurmuş olmuyoruz. Bunlardan petrol ofisi memleketin muhtaç olduğu mayi mahrukatı ithal eylemek, stok yapmak, tevzi etmek İşini üzerine almak la beraber petrol işlerile Uğraşan mevcut şirketler de hükümetin murakabesi altında serbestçe faaliyetlerine devam edebileceklerdir.
Ticaret ofisi, ithalât ve ihracat işlerile meşgul olacak ve memleketin muhtaç olduğu bütün maddeleri dev Jet nam ve hcsabma bu ofis ithal e-decektir. Burada da tüccarlarımıza geniş bir faaliyet sahası brrakırmış-tır. Hattâ İthalat temin emrinde, bu tüccarlar mirza âzami kolaylık göstermek kararındayız.
Ticaret Vekili, Mümtaz ökmen, beyanatına nihayet verirken dc demletir ki:
«Memlekette muhtaç olduğu maddelerin stokunu yaparken ayni zamanda ihtikârla mücadelenin musibet ve ameli çaresini bulmuş olacağız.
Piyasada bulunmıyan veya nadir olan bir maldan, ihtiyaca kifayet o-decek derecede piyasaya çıkarıldığı zaman fiyatların normal bir hale İndiği, tecrübe ile sabit olmaktadır. Fiyat tesbitindc dc bütün unsurları gözönünde bulundurmak tabiidir. Çünkü bugünkü şartlar dolayısile bir çok maddelerin merkezlerinde maliyetleri arttığı gibi nakil vc sigorta ücretleri de yüzde yüz yükselmiş bulunmaktadır.
Yardım Projesi
Hararetli Münakaşalar Devam Ediyor
Vasington, 24 (A.A.) — Havas:
Amerikan siyasî mafiHeri, ö-dünç verme ve kiralama kanunu projesinin Vaşingtonun yıl dönümü günü münasebetile inkıtaa uğ-rtyan müzakerelerine tekrar baş-UyacaJc olan »yan meclisinde hararetli münakaşalar olmaeını bekliyorlar.
İnfiratçılar, deunokrat ayan â-zasından B. EMender'in Amerikan askerlerinin yabancı bir harbe iştirakine mâni olmak maksa-diyle verdiği tadil teklifini, hü-UiMi.-t partisi liderlerinin bütün faaliyetlerine rağmen reddettire-miyecekleri fikrindedirler ve bu hımışta tmkûmetçilere meydan okumaktadırlar.
Bilhassa «Johnson kanunu» mm babası sayılan ayandan B. Hıram Johneon, insafsız davranmış ve demiştir: ki:
EllerfrderHn takriri reddedilirse anlıyacağız ki hükümet bizi har* be sürüklemek niyetindedir. El-1 ender in takriri reddedildiği tak. dirde, projenin kabulünden bir kaç gün sonra Amerika harbe girmiş bulunacaktır. Bu da Amerikan demokrasisinin sonu demektir.
Hükümet partisi liderleri bu hücumlara cevaben vaziyetlerini muhafaza edeceklerini ve infiratçılar tarafından verilen takririn reddedilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylemişlerdir.
Alman Havacılığı
(Kum 1 İncide) X
çok kuvvetli "bir hücum vasıtasına ma-lik bulunmaktadır.
En şayanı dikkat nokta, Alman hava kuvvetlerinin az mik-tarda ihtiyat tayyareye sahip olmalarıdır. Filhakika Almanların kabili istimal 3.000 kadar ihtiyat tayyareleri vardır. - Umumi bakımdan    vaziyet bize cesaret
verecek mahiyettedir, ingiliz tayyare imalatı (mütemadiyen artmakta olduğu gibi Amerikanın tayyare yardımı da ayni tempoda tezayüt etmektedir.
B. Hit!er
(Bası 1 İncide) * saat evvel aldığı haberlere göre, Alman denizaltılar! son iki gün içinde 215 bin tonilatoluk gemi batırmışlardır. Alman hava kuvvetlerinin Şimal denizinden Akdenizo kadar düşmanı arayacağını bildiren Hitler, ingilizler krtada nerede yakalanırsa orada vurulacağını ve bunun kati neticeye kadar böyle yapılacağını söylemiştir.
Neticenin kendisinin hayatta ve zinde iken alınacağı ümidini İzhar eden Hitler, asıl harbin şimdi ateşleneceğini kaydeylemlş ve bunu benim kadar milyonlarca Alman askeri de biliyor, demiştir.
Hitler ilâve etmiştir:
Yeni bir mücadele senesi başındayız. Bu yıl, kati neticelerin alınacağa bir yıl olacaktır.
Hitler, mukadderata ve Alman milletinin sarsrimaz azmine olan 1-tlmadmı bir kere daha teyit ederek sözlerini bitirmiştir.
* Londra, 24 (A.A.) — Reuter a-jansının öğrendiğine göre, Hitlerin bugünkü nutkunda, son 48 saat i-çinde 215 bin tonilatoluk ticaret gemisi batırıldığı hakkındaki iddiası tamamilo asılsızdır.
Başvekilimizin
Nutku
(Bayı 1 İncide) ^
Mussolini, bu ümidine iki e-6as gösteriyor, evvelâ diyor ki:
«Alman ağabeylerimiz kuvvetlidir ve bizim arkamızdadır.,, İkinci nokta olarak ta vaktile eski Romanın uzun harplerden sonra Kartacaya galebe ettiğini ileri sürüyor.
Bu Roma - Kartaca misalinin İtalyan halkına ne dereceye kadar ümit ve teselli vereceğini bilmiyoruz. İtalyanlar, «A-dil bir sulhun İtalya için zafer sayılacağını,, söyliyen bu son nutku. B. Mussolini'nin eski a-teşli nutuklarından her halde pek farklı bulacaklardır.
Ahmet Fmin YALMAN
İngilizler
Akdenizde Şimdiye Kadar 1300 Düşman Tayyaresi Düşürdü
Londra, 2i (A.A.) — Bir havacı-hk mütehassısının şimdi rfşa ettiğine göre, Akdcnize yakın olan harp meydanlarında bugüne kadar İngiliz hava kuvvetleri 1300 İtalyan ve Alman tayyaresi düşürmüşlerdir. Bu muvaffakiyetlere karşı İngilizler yal nız 110 tayyare kaybetmişlerse de pilotların bir çoğu kurtulmağa muvaffak olmuştur.
Sinir Harbi Şiddetleniyor
(Başı 1 İncide) —
Dün Yugoslavya, Bulg;arietan ve Yunanistanda yeni şayialar dolaşmıştır. Yugoslavlara Bulgaris-tanda komünist suikastleri mevcut olduğu, Alman istilâsının pek yakın bulunduğu ve Almanların Bulgaristanda nizamı tekrar tesis ettikleri bildirilmektedir.
Bulgarlara, Yugoslavların Alman kıtaatına yol verecekleri söylenmektedir.
Yunanlılara ve bütün diğer Balkan memleketlerine Almanların Yunanistana taarruz için Bulgaristan topraklarından geçmek üzere oldukları bildirilmektedir. Bu duman bulutu arkasında hangi Atonan tabiyesinin gizli olduğu tahmin edilebilir. Almanlar Bulgaristana mümkün olduğu kadar çok asker ve tayyareci göndermiye çalışıyorlar.
Almanlar bu suretle Yunanlıları İtalyaya karşı harpten vazgeçmeleri için tehdit edilebilirler. Almanlar Balkanlarda kendilerine bir yol açmıya çalışıyorlar, fakat bunu kudretlerini kullanmaktan ziyade bu kudreti teshir ederek yapmak istiyorlar.
Bütün tehdit ve şayialara rağmen Yunanlılar sarsumaz bir vaziyette durmaktadırlar. Yunanlılar ne kadar metin olduklarını isbat etmekte vc yanı başlarında İngiliz kudretinin mütemadiyen arttığını görmektedirler. .  1 Lnes gazetesinin    Sofyadaki
muhabiri yazıyor:
Bulgaristan endişe içinde istiklâl hayatının son günlerini yaşamaktadır. Almanların her saniye muvasalatları beklenmekte ve buma içtinabı imkânsız bir şey olarak bakılmaktadır. Sofya civarında Almanlar sayfiyelere yerleşmişlerdir. Sofyada sivil kıyafette Aiman gençleri tarafından scvkedılen aökerî otomobiller görülmektedir. Bunların sivil ebelerini adkerî üniformaya tahvilde gecikmeyecekleri kimsenin meçhulü değildir. Zira bunlar ayaklarındaki asker çizmesini dahi gizlemektedirler, öyle görü. nüyor ki Bulgar hükümeti Alman kıtaatının geçmesiyle harbin Bulgar arazisine teşmil edümiş olmı-yacağı ümidindedir.
Türk . Bulgar deklârasyonu da bunun için iyi karşılanmıştır. Bununla beraber, halkın Rus taraftarı hissiyata malik olan ekseriyeti Almanlardan nefret etmektedir. Daha şimdiden BuLgarlar-la Alman teknisiyenleri arasında bir çok hâdiseler vukujbulmuştur. Ordu Alman taraftarıdır. Polis ve matbuat Alman kontrolü altındadır.
Sofyada Bir Hâdise
Sofya, 24 (A.A.) — Reuter: Sofyada cumartesi gecesi bir kabarede vuku bulan ve Amerika orta elçisile bir Nazi grupunu da merthaldar eden hâdise hakkında orta elçi şu beyanatta bulunmuştur:
Hâdise müessiftir, fakat başka türlü yapamadım. Orkestradan sevdiğim parçalardan biri olan Tipperary'yi istediğim zaman bir masada toplanmış olan Almanlar ıbuna itiraz etmiş ve bunlardan biri yüzüme bir kadeh fırlatmıştır. Buna mukabele ederek mütecavizi yüzünden yaraladım.
Sefirin diplomatik teetbirlere müracaat niyetinde olmadığı bü-
dırilmcktedir,
Almanlar Bulgarlara Ne Teminat Vermişler        |
Londra, 24 (A.A.) — Daily Mail gazetesi Sofya muhabirinin imzası altında neşrettiği bir makalede. Almanlar tarafından Bul.
garlara verilejı   teminattan ban-
Siyamın Talebi
Fransızlar, Anlaşma Mümkün Olamıya-cağı Kanaatinde
Vichy, 24 (A.A.) — Vichy -nin mevsuk haberler alan mahfillerinde de bildirildiği gibi Tokio-daki müzakereler esnasındaSiam-lılar tarafından ileri sürülen arazi talepleri çok büyük bir sahayı istihdaf etmektedir. Bu istekler yalnız Mekong nehrinin teşkil ettiği ceplere şamil olmakla kalma, yıp Hindiçininirı Laos ve Kam-boç eyaletleri dahilinde diğer geniş araziyi de ihtiva etmektedir. Japonyanın teşebbüsü üzerine bazı arazinin talebinden vazgeçilmiş olmasına rağjmen Siam hükümeti tarafından istenen toprakların mesahai sathiyesi 70.000 kilometre murabbaına baliğ: olmaktadır.
Fransız mahfilleri bu esas üzerinden bir anlaşmaya varmanın müşkül olacağını   söylemektedir-
FRANSIZ HAZIRLIKLARI ENDİŞE İLE TAKİP EDİLİYOR
Tokio, 24 (A.A.) — Reuter:
Hanoi'den Domei ajansına biL dırildiğine göre, Hind Çinindeki Japon makamları Fransızların Tonkinde yaptıkları harp hazırlıklarını mütezayit bir endişe ile takip etmektedirler.
Bu mevzua dair gelen telgrafta umumî vali Visamiral Decouz-nun Tonkindeki bütün valiler «ımemleketi tehdit eden tehlikeye karşı icap eden tedbirlerin alınması» hakkında verdiği emirler zikredilmektedir.
. JAPONYA SOVYETLERLE ANLAŞMIYA EHEMMİYET VERİYOR
Tokio, 24 (A.A. )— D. N. B.
Hariciye nazırı B. Matsuoka, me-busan meclisinde beyanatta bulunarak demiştir ki:
Sovyetler Birliği ile Japonya arasında dostane münasebetler vücude getirilmesi ve bu münasebetlerin takviyesi, iki memleket arasında muallâkta bulunan bütün meselelerin halli için birinci derecede ehemmiyeti haizdir. Ik: memleket arasında ticaret anlaşması hakkındaki müzakereler terakkiler kaydetmektedir. (
B. Matsuoka, ayrıca, bütçe encümeni huzurunda da şu beyanatta bulunmuştur:
Sovyetler Birliği ile serbest ticaret hakkındaki müzakereler ticaret anlaşması hakkındaki yeni müzakerelerle birlikte yapılacaktır. Burada iki memleket arasında Japonyanın Sakalin üzerindeki hu kuki meselesi görüşülmüştür.
Af rikada Olan Bitenler
aetmektedır. Muhabir şöyle diyor:   • Wİ ¦ * ¦* tP.
Nazı kıtalarının Bulgaristana girmesini temin maköadile Almanların Butgarlara verdiği garantileri şimdi. Lfcşa edebiliriz:
1 — Almanya, Bulgar hükümetinin siyasî ve idarî işlerine hiç bir suretle müdahale etmiye-cektir.
2 — Yalnız Alman kıtalarının Yunanistana doğru Bulgar topraklarından geçmeler ini temin için Bulgaristan yolları ile demiryollarından istifade edilecektir. Almanların emrine tahsis edilecek olan bu yollarla demiryolları serahatle tayin edilecektir.
3 — Alman kıtaları Bulgaristanda kaldıkça ancak evvelden tayin edilecek şehir ve köyler bu kıtalar tarafından işgal edilebilecektir. Bu şehir ve köyler arasında Sofea da dahil bulunmaktadır.
4 — İşgal kuvvetleri için lüzumu olacak bübün iaşe ve malzeme maddeleri Bulgaristan haricinden getirilecektir. Yalnız Bulgar hükümetinin borçlarını ödemek için vereceği bazı maddeler bundan müstesnadır.
Bazı emarelere göre, Alman ordusu, hiç olmazsa şimdilik, bu şartlara riayet etmek niyetindedir. Bunun sebebi de dahilî karışıklıkların çıkmasına mâni olimak. arzusudur. Filhakika Bulgar köylüleri hükümetin kendilerine neler hazırladığından tamamile gafil bulunuyorlar. Fakat memlekette kâfi derecede kuvvet yerleşince Almanların bu vaadleri bütün Nazi vaadleri gibi unutacaklarına şüphe yoktur. Esasen Alman ajanlarile Nazi tahrikât-çıları daha şimdiden ise başla-¦ı vdır.
İtalyanlar Kerende Mukavamet Ediyor
Kahire, 24 (A.A.) — (B. B. C): Dün orta şark ingiliz kuvvetleri karargâhı tarafından neşredüen tebliğe göre, İtalyan Somalisinde Juba nehrinin şarkında harekAt İngilizlerin lehine olarak inkişaf etmekte devam ediyor.
Londra, 21 (A.A.) — (B. B. C) : Narobiden gelen son haberlere gore, İtalyanlar, cenubi Somalide en kuvvetli tabii müdafaa hatlarroı kaybetmişlerdir. ----yanların son bir mu
kavemet göstermek için Ma$adtoct-ro'ya çekilmekten başka bir şey ya-pamıyacaklan zannedilmektedir.
Kahire, 24 (AJV.) — (B. B. C): İtalyanlar Kerende mukavemete devam ediyorlar. İngiHzler nihai hacımı için hazırlanıyorlar.
Eritrede
Kahire, 24 (A.A.) — İngiliz umumi kararı.ıiınm teoriği:
Eritrede, şimalden ileriiyen. kuvvetler, mevzileri Kub c i varlarında bu lunan İtalyan kıtalarını dağıtmıştır. Bir çok esir alınmıştır. Cenuba doğru ileri hareketimiz terakki etmektedir.
Habesistanda, Gondara doğru giden yolda kıtalarımrzm ileri unsurları Amamit'e varmıştrr.
İtalyan Somalisinde, Margherita'-nın ve mühim Jelib limanmm zaptı neticesinde Cuba rrma&mm sarımdaki btktün mmtakada İteri hareketimiz, muvaffakiyetle inkişaf etmektedir. Bu harekât esnasında da, şimdiye kadar bir çok esir ve pek çok harp malzemesi alınmıştır. Buntmnn miktarı hakkında henüz tafsilât gelmemiştir.
B. ÇORÇIL
TÜRKİYE, YUNAN VE JAPON SEFİRLERİNİ KABUL ETTİ
Londra, 24 (A.A.) — Oıurchlll, bu sabah Japon ve Türkiye büyük elçilerini kabul etmiştir,
Londra, 24 (A.A.) — Yunanista-nın Londra elçisi bugün Başvekil Churchlirie görüşmüştür.
Londra, Yeni Bir şey Bulunmadığı Mütalâasında
Londra, 24 (A-A-) —   B. E  C. Londranın   salâhiyettar   mahfilleri.
Mussolini'nin son nutkunda Balkanlar ve Uzak Şark hakkında yeni hiç bir sarahat vermediği fikrindedir.
Duçe, nutkundan da anlatıldığına göre, İtalyayı kurtarmağı Hitiercten ümit ediyor.
NEVYORK HERALD TRİBÜNE
NE DİYOR?
Nevyork, 24 (A.A.) — Mussolini-nin dün söylediği nutuk- etrafında mütalâa yürüten Nevyork Herald Tri bune diyor ki:
Diktatörün gür üyen sesi, ateşli na zarları, sert çenesi, fikirleri kamçılamağa uğraşıyor. Hâdiselerin yürü yüşü gayri müsait   olmağa   başlar başlamaz bunların   hepsi   acmacak kadar boş bir hal almaktadır.    Nr olursa olsun İtalya için bundan sonra artık mıızafferiyetin bahis mevzuu olamryaca£ını bilen milyon. .. ltalyanm kalbinde Mussolininin   '.. fer teraneleri şüphesiz ook zayıf bir akis bulmaktadır.
Nevyork Times de diyor ki: Nutuk, bir çok hayallerin te;/>rı Ue doludur, öyle hayaller ki, onların tahakkuk edenıiyeceğini bizzat İtalyanlar bile pek âlâ bUiyorlar.
Akdeniz vaziyetini kurtarmak imkânı varsa onu ancak Almanyanm kurtaratoüecegl aşikârdır. Fakat Mu> solinl'nin pazar günü İtiraf ettiği gibi neticesi ne olursa olsun mücadeh çetin olacak ve her ihtimale karşı uzun sürecektir.
Sovyet Donanması Kuvvetleniyor
Moskova, 24 (A.A.) — D. N. B. Bahriye komiser muavini Amiral 1-saku, Pravda gazetesinde, Sovyet deniz kuvvetlerinin aşağıdaki tarzda toksan edildiğini izah etmektedir.
Baltık füosu, Karadeniz filosu, Murtuansk'duki şirn*' füosu, VI adi-vostok'da bulunan Pasifik füosu. A-mur filosu, PinHk filosu Mml verilen filo ve son ihdas edilen Tuna filosu.
Filo, modern hale getirilecektir Yeniden denizaltılar, vedetler, mayin gemüeri, torpltolar, çok ry4 teslüı e-dilmiş kruvazörler vo zırhlılar in-n
I H
587549
5
VATAN
25 . 2 - 941
Yeni Tefrika ve Yazılarımız
26 Şubat Çarşamba Gününden Baş-hyarak (VATAN ) Gazetesinde İki Yeni Tefrika, Yeni Bir Sütun, Diğer Yeni Yazılar Başlıyor:
Bunlardan Bazıları Şunlardır:
Günün Sesi-»
Reşat Nuri Güntekinin Bir Sütunu
26 Şubattan baçlıyarak kıymetli ibuJ Refat Not i Gnntekm bu unvanla Vatan'da kendine mahsus bir sütun açacaktır. Reşat Nuri Güntekin bu sütunda Günün Sesi'ni, güzel üslubu ile, geniş ve zarif görüşile aksettirecektır.
?
Trablusgarp Hatıralarım...
Yazan: Nuri Paşa
Enver Paşanın kardeşi Nuri (Pa$*) rftn umumî harp eemanrrtda Mtstrrn garbmtJe lwr<JtKju cephe umûmî harp tertrrtnm en meraklı btr hikayesidir. Nuri Paşemn gerek buna ve gerek Trablus Garp harbinde Afrikaya gidişine a'rr hatrraları 26 Şubatta tefrika halinde (VATAN) da neşredilmeğe başlanacaktır
Paris Cehenneminden Nasıl Kurtuldum ?
Yazan: Rebia Tevfik
Yîrmî sene evvel bir parasız Avrupaya giden, Pariste elli, altmış işçi çalışttrarak terzihaneler kuran, Paris moda hayatında mühim roHer oynıyan bir Türk Bayanının kendi hayatı hakkında yazdığı hakikî roman ve son hâdiseler üzerine Paris cehenneminden kaçışının meraklı hikâyesi.
?
İskender Fahreddinin Riyaseti Altında]
ÇOCUK SAYFASI
?
Rebia Tevfik, Rezzan Yalman, ve Şehriban T ay lan'ın İdare Edeceği
KADIN
EV SÜTUNU
Mahmut BALER'in
BAL KÖŞESİ
Aka Gündüz, Nizamettin Nazif, Cemal Bardakcı,Nusret Kög men,ŞevkiYazman (Askerlik işleri), Eski Bahriye Müsteşarı Hüsamettin Ulsel (Donanma ve Denizcilik) ve Diğer Kıymetli Muharrirlerin]
Devamlı Yazıları
RAMİZİN KA*RİKATÜRLERİ
Kıymetli
11; t a i ı
karikatürlerini de 26 Şubattan iti. la bulacaksınız.
Türkiye
Şeker Fabrikaları
* Anonim Şirketinden:
Aşağıdaki w?ler müsait teklifte bulanacak MeMflere verilecektir;
1 — Izmltten tstanbula deniz ,yottfte çeker nakli,
2 — Samsunda vapurlara çeker tahmili,
8 — Sirkeci, Derince, Jzmir ve Samsun Mmaalarraa gelecek olan maden kömürlerinin tahliye*I, i
Bu içlere talip olanlar şartnameleri puhçekapı Taşhan 8 ttncü kattaki büromuzdan alabilirler.
Teklifler 3 mart 1941 ^pazartesi gün* saat 11 e kadar büromuza verilmelidir.
İnhisarlar İdaresi İlânları
1 — Akreditifi idaremiz tarafından açtırılmak üzere 24.2.041 tarihinde ihale olunacağı ilan edilen < 1.000.000-/ adet tuz çuval mm pazarlığı görülen lüzum üzerine temdit edilmiştir.
2 — Pazarlık 26.2.941 çarşamba günü saat 15,30 da Kabataş t a Levazım ve mübayaat şubesindeki al on kmniayonunda yapılacaktır. Taliplerin ayni gün ve saatte yüzde 7,5 teminatlarile birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (1433)
Askerlik İşleri
Tütün İkramiyeleri
Eminönü Yerli Askerlik şubesln-den:      ,
1 — Eminönü askerlik şubetfvindo tütün ikramiyesi alan malûl subay malûl er Uc şehit yetimlerinin yoklama pünlerl aşağıda gösterilmiştir. Bu günlerde saat 9 dan 12 ye kadar şubeye müracaat etmeleri ilân olunur.
2 _ Malûl subaylar 2.3.941 den 10.3.011 tarihine kadar rapor ve resmi senet ve nüfus kâğıdı İkramiye cüzdanlarilc müracaat edeceklerdir. ^tfT>^ i*-.;*.. /
4 _ şehit yetimleri 21 mart 941 den 31.3.941 tarihine kadar müracaat edeceklerdir.
i — Nüfus kağıtlarile ikramiye cüzdanlarını birlikte getireceklerdir.
KILMACA
SoMan Safta: 1 — Romanyanın bir limanı 2 — Sonu geimıyen - Ne-fl edatı 3 — Sual et - Erkek ismi 4 — Bir işe yeni başlıyan - Vaktinden evvel 5 — Tababette kullanılır bir ot - Gemici tabiri 6 — Bir kadın ismi (Türkçe değil) - İçinde kendimizi gördüğümüz şey 7 — Bayat değil - Nota, Cilve 8 — Himaye e-den - Nota 9 — Babanın yaşı - Saçma Allah 10 Ruhen - Rabıt edatı, 11 — Balolarda serpilir - Tahmin
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Esirlik -Nazar ot 2 — Gemi sa£a    dönmek
3 — Bir kış sebzesi - Alfabenin arka arkaya iki harfi 4 — Safra - İçki ile yenen şeyler - Sonuna (Ta) ilâve edince etiket 5 — Gümüşten -Ev 6 — Tazelik 7 — Boyunun arka tarafı - Hem başa bağlanır, hem a-yağa giyilir 8 — Küherçile 9 — Ayni yaşta veya seviyede olanlar - Sır 10 — En nefis - Taharri etme 11 — Valde - Dü
DÜNKÜ BULMACANIN HALLt Soldan Safta: 1 — Dedirginlik 2 — Ezine - Kaıdo 3 — Ler - Biz - Ar
4 — İlâve - İlmi 5 — Yalan 6 — Reevi - E gri 7 — Feyezan 8 — Ay
- Nar 9 — Nüzul - Fener 10 —Nal
- Dal 11 — Fos - Say Yukarıdan AçaftTya: 1 — Deh Orman 2 — Ezel - Yun 3 — Dirayet
- Zar 4 — İn - Vav - Pul 5 — Re
- Elif 6 — El - Do 7 — tki - Ney
- Fas 8 — Nazi - Genel 9 — La- Ler-zan 10 — İdam - İare 11 — Kerim -Rey
aUNKU  PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif Program (Pl.) 8.45/9 Ev kadmı - Yemek listesi
12.30 Program 12.33 Türkçe plâklar 12.50 Ajans haberleri 13.05 Türk çe plâklar program mın devamı 13.20 14 Karışık program (Pl.)
18 Program 18.03 Cazband (Pl.) 18.30 Konuşma 18.45 Çiftemin saati - Karadeniz oyun havalan 19 Amar kuarteti 19.30 Ajans haberleri 19.45 Radyo fasrl heyeti 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Radyo küme heyeti -klâsik program 21.30 Konuşma 21.45 Radyo salon orkestrası 22.30 Ajans haberleri 22.45 Radyo salon orkestra sı Programrnın devamı 23 Dans müziği (Pl.) 23.25/23.30 Kapanış
ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI
BU    AKŞAM Saat 20,30 da MEŞALELER
VATAN Gazete»!
tLÂN FİYATLARI Kuruş
Başlık makta alarak TM
1 inci Sayla fi lanttsı 600
2   »      » > 360
S »     a a 300
4  »     » a 100
6   a      a a 76
6   a      » a 60
Abono Ücreti
Türkiye dahilimle:
Senelik    6 aylık S aylık Aylık
1400        750 11arİç memleketler: 160 Ki
Men elik     6 aylık S aylık Aylık
2700        1410 800 Kr. yoktuı
TÜRKİYE
SEKER FABRİKALAR
ANONİM   ŞİRKETİNDEN:
Aşağıda yazılı işler müsait teklifte bulunacak istekliler© verilecektir: 1 — Şü'kotlmiz n a/m m a bir sene zarfında memlekete ithal edilecek makine, al ât ve edevat vesair iptidai maddelerle ecnebi şekerlerin gümrükleme muameleleri ve bu eşyanın ayni zamanda   fabrikalarımıza
seferki ifk ... ....-^ ¦ .'   •' .        '''"f?
2 — Istanbulclan fabrikalarımıza gönderilecek muhtelif ticaret eşyası nakli. * •   i 4|v <u <    . j :\ 1; !j ; ¦ '     '
Bu işlere talip olanlar şartnameleri Bahçekapı Taş Han üçüncü kattaki Büromuzdan alabilirler.
Teklifler 5 mart 1911 çarşamba günü saat on biro kadar Büromuza verilmelidir.
ŞİRKETİ HAYRİYEDEN:
Faizi mukarrer 0e ,araortl bedellerinin 1 mart 1941 tarihinden {İtibaren İdare! merkeziyemizde tediyesine başlanacağı sayın hissedar! arım rza öan olun ar.
İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonundan
Aşağıda miktarları yazılı keresteler, 28.2.941 de hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri, (1429)
Cinsi Miktarı    Keşif Bd.       Kat'i T. Tazarlık
MS       >Llra Kr.      Lira K. Saat D.
Dört kalem muhtelif kereste iki kalem        >
49.616   3373 89
608.08
48.73
10
10 30
5.907     324 89
18/2/941 günü yapılan eksiltmede talibi çıkmıyan Piyade Atış okulu atış yollan telefon irtibatlarının ihalesi 28/2/941 günü saat 11 de yapılmak üzere uzatılmıştır. Muhammen bedeli 5493 lira 40 kuruş olup ilk teminatı 412 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün vc saatte Fındıklıda Komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri.       (1245)
Askeri ihtiyaç İçin aşağıda cins ve miktarları yazılı iaşe maddelerinin yeniden pazarlıkları 27/2/941 günü hizalarında yazılı saatlerde yapılacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda Komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri       <1247» CmM
Yoğurt Süt
Miktarı Muh. Bd. Kafi Te. Pazarlık
Kilo          L.K. L. K. S. D.
8000          2720 408 10.30
8900          1600 240 11
Asker! ihtiyaç İçin beher kilosuna 65 kuruş fiyat tahmin edilen 10 ton karaman koyun eti 26/2/941 günü saat 15 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 6500 lira olup kati teminatı 975 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda Komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri.
<1246>
Askerî Fabrikalar Satınaima Komisyonu İlânları
Telli ve telsiz telefon ve bunlara ait benzin motörlerl tamiratından
anlar usta ve İşçi alınacaktır.
Ankarada çalıştırılmak üzere, talip olanların bir istida ile Askeri Fabrikalar umum müdürlüğüne müracaat etmesi ve istida ile birlikte, şimdiye kadar çalıştığı yerlerden aldığı bonservis suretlerinin de gönderilmesi ilân olunur.      <1187>
İstanbul Hava Mıntaka Depo Amirliğinden:
1 — Hava birlikleri ihtiyacı için 2000 metre paraşüt torbalık bezi
satın alınacaktır.
2 — Pazarlıkla ihalesi 1.3.941 cumartesi günü saat 14 te Yeşilköy
Hava Mıntaka Depo amirliği ©atın alma komisyonunda yapılacaktır.
3 — İsteklilerin şartname ve numunesini görmek üzere her gün, pazarlrğa gireceklerin belli gün ve saatte 300 liralık muvakkat teminat makbuzlarile birlikte mezkûr günde komisyona müracaatları. 1399
Semt Mamalle
Eyüp Kızılmesclt Eyüp Kızı hm esc i t Eyüp Sofular Süleym aniye
Cad. Sokak     No.
Cins
¦ ııhammen aylığı Lira   Kr.
iskele 3/11 Hano
İskele 23 Hano
Sofular yokuşu 12 Hane
Dökmeciler 67 Dükkân
14 14 3 10
00 00 00 00
Yukarda yazılı mahaller 942 senesi mayıs sonuna kadar kiraya verilmek üzere arttırmaları uzatılmıştrr. İhalesi 28 şubat 911 cuma günü
saat 15 te yapılacaktır. İstekliler Çemberlitaşta İstanbul Vakrflar başmüdürlüğü vakrf akarlar kalemine müracaat etmeleri, (1425)
Türkiye Cumnnriyaü
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
• Şube ve ajans adedi: 265. Ziraî vc ticarî her nevi banka muameleleri.
Ura İkramiye veriyor.
&üi
... * V - J
»  *  •
1\   ^
w.
4VU» "EÇTIKCafi
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsrz tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kura ile aşağı* daki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura
4 4
40
»
600 250 160
»
2,000 1,000
4.0O*
100 adet M liralık 6,000 Ura 120   »   40       ı    4300   » 160   >   20       »    1,200   B
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar dü* »ene içinde 50 liradan aşağı düamiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 faal asile verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 eylül, 1 birineIkanun, 1 mart vt
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
1541 jKKAMİYELERİ
Sahibi ve Neşriyat Müdürü:  AHMBT EMİN  YALMAM
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
istanbul Defterdarlığından:
Beşiktaş, Beyoğlu, Üsküdar, Eyüp, Eminönü, Kadıköy, Fatih Kazaları Malmüdürlük-lerinin Mart/941 İlâ Mayıs/941 (3) Aylık Tekaüt ve Yetim Maaşları Tediye Cetvelidir
Beşiktaş Malmüdtirlüğünden: Beyoğlu 3ialmUdürWiîknden: Üsküdar Malmüdürlüğünden:     Eyüp Malmüdurlüğünden TARİHİ Mülkiye yetim  Aakeri yetim  Mülkiye yetim Aafeeri yetim Mülkiye yetim  Aakeri yetim Mülkiye yetim Askeri yetim
ve tekaütleri    ve tekaütleri    ve tekaütleri    ve tekaütleri   ve tekaütleri    ve tekaütleri    ve tekaütleri    ve tekaütleri
3/3/941 4 >
5 >
6 > 8 »
Pazartesi
Salı
Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi
1—150 151—350 351—500 501—650 651—800 801—ÜA
1—350 351—700 701—1000 1001—1300 1301—1600 1601—ilâ.
1—200
201—550 551—800 801—1050 1051—1300 1301—İla
1—600 6»—1200 1201—1800 1801—2400 2401—3000 3001—Uâ
1—300 S01—600 601—900 901—1200 1201—1500 1501—ilâ
1—600 601—1200 1201—1800 1801—2100 2401—3000 3001—ila
1—40 41—80 81—120 121—160 161—Uâ 0     0
1—100 101—200
201—400 401—500 501—600 601—Da
TARİHİ
Eminönü Malmüdurlüğünden
Birinci gişe   İkinci gişe Mülkiye yetim  Askeri yetim Askeri yetim ve tekaütleri    ve tekaütleri ve tekaütleri
Fatih Malmüdurlüğünden
Birinci grişe İkinci gişe Mülkiye yetim  Aakeri yetim Askeri yetim ve tekaütleri    ve tekaütleri ve tekaütleri
Kadıköy Malmüdurlüğünden Mülkiye yetim  Askeri yetim ve tekaütleri    ve tekaütleri
3/3/9>l Pazartesi 1-^00 1—400 2801—3100
4 Salı 401—800 401—800 S101—3400
5 >   » Çarşamba 801—1200 801—1200 3401—3550
6 Perşembe 1201—1600 1201—1600 35Ö1—3700
7 Cuma 1601—2000 1601—2000 3701—3800
8 *   > Cumartesi 2001—2800 2001—2800 3801—4000
1—1000 1001—1750 1751—2500 2501—3000 3001—3500 3501—Ua
I
ı_ıooo
1001—2250 2251—3000
3001—3500 3501—4000
4001—4500
4501—5000 5001—5500 5501—6000 6001—6250 6251—6500 6501— üâ
1—400 401—1000 1001—1100 1401—1800 1801—2200 2201—Uâ
1—500 501—1100 1101—1600 1601—2100 2101—2600 2601—Uâ
uru ı
Aksi takdirde istihkakları umumi tedi-
edeeektir. Ve öğleden »onra saat 13,50 da tekrar baş-
- Zat maaşları sahiplerinin muayyen v ünlerde gişelere müracaatla maaşlarım atmaları yattan sonra verilecektir.
S — Tediyata sabahleyin dokuzdan itibaren başlanacak ve on İkiye kadar devi lanarak on yedide nihayet verilecektir.
S — Maaşlarını Emlâk Bankasından alacak olan zat maaşları   sahiplerinin cüzdanlarının malmüdürlüklerince vizesine lüzum yoktur. Bunlar doğrudan doğruya bankaya müracaatla lstjkrazatta bulunabileceklerdir.
93482?09