PAZAR
2. ncî Kârnın
19 4 1
VATAN EVİ
CACALOCLU    No.  tt
TELEFON: 24136 TELGRAF: V." TAN   l«t.
LAŞMUHAHKİRİ :
AHMET EMİN   YALMAN
^
BUGÜNKÜ SAYIMIZDA:
2 İnci Sayfada Şehir re Memleket haberleri
S >         Farabl - Şundan Bundan - Askeri makale
4 > Sanat, tiyatro - Spor Meçhul kahramanlar
5 » Libya - Di? haberler.
Fiyatı: 5 Kuruş
siyasî sabah gazetesi
Yıl: 1
Sayı: 156
Çok Pahalıya Mal Olan Bir Ders
Evvelâ Fransızlarla İngilizlerin, sonna Almanlarla- İtalyanlar* korkunç fedakârlıklar bahasma öğrendikleri dersi, biz iptidadan bilerek hareket ettik.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
S nsanlar için dünyada en güç "*ey. hayalle hakikatin hududunu ayırmaktır. Hoşumuza giden bir hayali daima acı bir hakikatin yerine geçirerek kendimizi avutmağa meylederiz. Yahut ta bir mesele hakkında karar verir-ken, o işin müabet unsurları üzerinde durmayız. Kendi arzumuza göre deliller ve emareler seçerek hoşumuza gitmiyen ihtimallere göz yumarız.
Hayatın hiç şakası yoktur. Biri açık gözle riiya görürken ve hayalle hakikati birbirine karıştırırken yakalarsa derhal şamarı indirir.
Son bir buçuk senelik zaman içinde bunun nekadar korkunç misallerini gördük! İptidaları ingilizlerle Fransızlar hayale kapıl-drlar. Majino hattına güvenerek rahat bir uykuya yattılar ve Almanlar bu hattı zorlamağa çalışırken kendilerinin her türlü noksanları tamamlamağa bol bol vakit bulacaklarını sandılar.
Bu suretle hayal âleminde dolaşmanın cezasını iki kere çektiler. Birincisi şu ki hor gördükleri düşman, kendilerini beklemedikleri taraftan, hesap etmedikleri usullerle baskına uğrattı ve gafil avladı.
ikincisine gelince: Fransızlar bir defa hakikat âlemini bırakıp hayal âlemine dalmış oldukları için bir ifrattan diğerine gittiler. Kendilerini dehşete düşürmek için Almanların yaydığı rivayetlerden hepsini, hiç akıl süzgecinden getirmeden doğru diye kabul ettiler.
Gökten yağan paraşütçülere, alev makinelerine, türlü türlü gaz-lere ait mübalâğalı haberler, basiretlerini büsbütün bağladı. Denilebilir ki Fransızlar tank, tayyare gibi maddî silâhlardan ziyade Beşinci Kol vastfasıle üzerlerine saldırılan hayali umacılara mağlûp oldular.
Bundan sonra s*ra Almanlarla İtalyanlara geldi Almanlar, In-giltereyi kolayca istilâ edeceklerine ve hiç bir İngiliz tayyaresinin Alman ufuklarını aşamayacağına hem kendileri inandılar, hem de memleketlerinin halkını inandır-dılar. Çörçil'in Kanadaya kaçmağa mecbur olacağı dakikalardan istihfafla bahsettiler. İtalyanlara gelince Graziani ordusu Mısır hududunu aşar aşmaz zafer teraneleri başladı. Kendilerini Süveyşin ve Afrikanın efendisi mevkiinde gördüler. Bir taraftan da ellerinde kâfi maddî kuvvet olmadan blöfle Yunanistanın üzerine yüklenmeğe kalktılar.
Uyanış, acı oldu. lngüizler bu defa rollerini değiştirmişlerdi. Kendi kendilerini aldatacak yerde tehlikeyi olduğundan da büyük gösterdiler ve halkı bir taraftan ölüm ve esaret, diğeT taraftan en korkunç tehlike ve fedakârlıkları seçmek arasında serbest bıraktılar. İngilizler, zafer kazanmağa başlayınca hiç bir şenlik yapmadılar, kendi kendilerini lâfla sarhoş etmekten kaçındılar ve işlerin pembe tarafı üzerinde değil, yeni yeni fedakârlıklar bekleyen acı tarafları üstünde durdular.
Gözümüz önünde dövüşen milletlerin, pek acı tecrübeler pahasına, yeniden bellemeğe mecbur kaldıkları bu dersi çok şükür ki biz çoktan öğrenmiş bulunuyoruz. Buhranın başındanberi bizi daima ayakta tutan ve yarının en korkunç ihtimallerine bile cesaretle karşı koymamızı mümkün kılan sır işte budur.
Hiç bir tehdit bizi yıldıramaz vc mukavemet azmimizi gevşete-mez. Çünkü her türlü ihtimalleri iptidadan ölçtük, biçtik, ölümlerin en fena şeklinin bile istiklâlden ve mukadderatımıza hâkim olmak imkânlarından mahrum bir halde yaşamaktan iyi olduğuna kararımızı verdik. Kendi kuvvetimize ve azmimize inanıyoruz; mücadelenin  sonunda,    etimizin
yenmez cinsten olduğunu her mü-(Devamı: 8a. 5, hü. 4 te) =
Hükümetinin Üçüncü
enesi Başlarken
Doktor Refik Saydam, Başvekâlete gelişinin ikinci yılını doldurmuş bulunuyor. Bir buçuk yılı, dünyanın misli görülmemiş bir buhranı içinde geçmiş o-lan bu iki vıL Millî Şefin iktidar mevkiini tev di ederken doktor Refik Saydamın şahsında ne güzide ve olgun bir devlet adamı sezmiş bu Iunduğunu açık-ça göstermiştir. I Doktor Saydam,
san'at, hrç şüphesiz mukadderatına hükmeden
süvarisinin dehasına Iborçlu olduğumuz bir eserdir. Bu esere karşı duyduğumuz hayranlığı izhar için bulunabilecek en asıl şekil ise her yelkenine camadan vurulmuş sayısız gemilerin kayalara çarptığı veya düpedüz kaynadığı bir fır * trha içinde, verilmiş olan rotadan şaşmaksızın ve işaret edilmiş
Hükümeti üçüncü yılı idrak eden Başvekilimiz
doktor Refik Saydam
Başvekâlette geçirdiği hergün ile let teknesinin ne kasırgalar, ne olan kerte üzerinde kıl söktirmek-Millî Şefin mesuliyet tevdiinde, fırtınalar, ne tayfunlar ve taunlar sizin ilerleyen bir geminin dümen istidat ve ihtisas teşhisinde gös- arasından en ufak bir yalpa vur-terdiği devamlı isabetlerin    bize  madan, en küçük bir arızaya uğ-
birer yeni numunesini vermiştir.
Her dakikası brn kanlı ve korkunç sürprize gebe olduğunu ihsas ederek gelip geçmiş oları bu iki yılın sonundan başımızı geriye çe-virip şöyle bir bakmak, dev-
ramadan ve tayfaları ile yolcularından tek musab vermeden sev-kedilin iş bulunduğunu anlamağa kâfidir.
Bir geminin sevk vc idaresinde gösterilen bu büyük ve eşsiz
yekesini tutan emniyetli ve tecrübeli ellerin dürüst, fedakâr ve vazifeşinas sahihini sevgilerimize ve saygılarımıza muhatap etmeyi ihmalden çekinmektir.
Doktor Refik Saydamın    Başvekâleti esnasındaki milletlerara-(Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) *
Halifaks
Plösti - Bükreş
Petrol Boruları Kesildi
Moskova. 25 (AA.) — Reu-
I ter:
Tas ajansı, Bulgar Zora gazetesinin verdiği bir    haberi   yaymaktadır. Bu habere göre,    De-I mirmtfhafız azası, Plösti - Bükreş petrol borularını kesmişlerdir.
Yine Tas ajarrsının Bükrcşten aldığı bir habere göre, kıtalar ü-niversitede araştırmalar yapmışlardır.
Romanyada Alman Parası Geçmiyor
Bükreş, 25 (A.A.) — Romanya bankası, halkı Alman parasile yapılacak tediyatı kabul etmemeğe davet eylemektedir. Alman parasını kabul etmiş olanlar parayı 31 kânunusaniye kadar Rumen bankasına götürerek Rumen parasile değiştireceklerdir.
Romanya bankası verdiği diğer bir kararda ecnebi paralarının Alman parasile değiştirilmesini de yasak etmiştir.
Almanlar Sayirci Kalmış
Berlin. 25 (A.A.) — Yarıres-mî bir membadan bildiriliyor:
Berlin siyasî mahfilleri, halen Romanyada vukua gelmekte olan hâdiselrın yalnız bu memleketi a-lâîkadar eden bir mesele teşkil ettiğini beyan etmektedir. Bu mesele ile alâkadar olarak şu cihet te tebarüz ettirilmektedir ki Romanyada bulunan Alman talim kıtaları çok büyük bir ihtiyatkârlık göstermişler ve bu dahilî hâdiselere hiç karışmamışlardır.
Almanyanın arzusunun, Romanyada normal şartların yeniden teessüsünü ve memleketin tedricî terakkisini görmek olduğu Berlinde gizlenmemektedir.
TARİHİ HÂDİSE
B. Roosevelt
Ha lif aksı
Karşıladı
Otomobilile Sefarete
Götürdü
Annapolis, 25 (A.A.) — Reisicumhur Roosevelt Lord Halifaks'ı Ame-rikaya muvasalatında karşılamıştır.
Roosevelt İngiltere büyük elçlsüe refikasını getiren tGeorge 5> zıhlısının demirlediği Chesopeake koyuna Potomac yatıyla gelmiş ve zırhlıya varmıştır. Lord ve Lady Halifaks zırhlıdan yata geçmişlerdir. Reisicumhur yeni İngiliz büyük elçisinin elini hararetle sıkmıştır.
Bundan sonra yat sahile doğru yol almıştır, öğle yemeği yatta yenmiştir. Kalabalık bir halk ve gazeteci kütlesi iskelede bekliyordu.
Reisicumhur yanında İngiliz elçisi ve Lady Halifaks olduğu halde oto mobille Vaşingtona hareket etmiştir.
?
Vaşington, 25 (A.A.) — Lord Hı-lifaks, Reisicumhur Roosevelt'le >ir İlkte şiddetli bir yağmur altında o-tomobille Annapolis'den Vaşingtona düh gece saat 21,15 te gelmiş ve bü yük elçiliğe   inmiştir.   Reisicumhur Roosevelt, İngiliz büyük elçisine ve Bayan Halifaksa iyi geceler diledikten sonra ayrılmış ve bu suretle merikan tarihinde enternasyonal h'r dostluğun en heyecanlı sahnesi   kapanmıştır.
Halifaksın Beyanatı
İNGİLTERE VE AMERİKA TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ DERECEDE BİRLEŞMİŞTİR
Annapolis, 25 (A.A.) — İngiliz büyük elçisi Lord Halifaks, Reisicumhurun yatı Potomad'dan inerken gazetecilere demiştir ki:
Buraya İngiliz harp kabinesinin bir azası ve İngiltere kralının büyük elçisi srfatile geliyorum. Amerika hUkûmetine ve milletine muhtaç olduğumuz yardımı isterlerse bize nasıl yapabileceklerini bildireceğim. Alicenap yardımınız ne kadar fazla tesirli olursa Avrupayı vc dünyayı e-saret altına almak istiyen nazl idaresini devirmek kudretimiz de o kadar fazla olur.
Lord Halifaks ölen büyük elçi Lord Lothian'dan bahsetmiş ve sonra demiştir ki:
önümüzde çetin, müşkül ve belki de çok uzun bir yol var. Fakat İngiliz ve Amerikan milletleri tarihlerinin hiçbir anında görülmedik de-< Devamı: Sa. 5, Sü. 3 te) **
Roosevelt
Romanya'da
En Son Vaziyet
Nedir?
Bükreş, 25 (A.A.) — Reuter muhabiri bildiriyor:
Nizam hemen hemen tamamile teessüs etmiştir. General Antonesko, Bükreşte vaziyete hâkim olmuş ad-dedUebülr. Hükümet merkezinin İçin de sokaklarda tanklar ve askeri kam yonlar fasılalarla devriye gezmektedir. Dün, evden eve gidilerek silâh araştırmaları yapılmıştır. General Antonesko tarafından teşredilen e-mir mucibince herkes evinde bulunan silâhı teslime başlamıştır. Maamafih lejyonerlerden pe* abının silâhlarını verdikleri görülmüştür.
ölenler   ve Yaralananlar
Kargaşalıklar esnasında ölen ve yaralananların sayısı hakkında rak-kamlar yoksa da bunların yekûnu yüksek olduğu zannediliyor. Yalnız telefon merkezinde ve civarında vuku bulan bü" kaç çarpışmada askerler arasmdu 200 kadar ölü olmuştur.
Alman krtalan perşembe günü saat 4 tenberi hükümet merkezini altı kilometrelik bir kutur içinde kuşatmış bulunmaktadır. Vilayetlerden gelen bir çok lejyoner grupunu şehre girmekten nıenetmişlerse de çarpışmalara iştirak etmemişlerdir.
Yahudi Mahallesine Taarruz
Bükreşte zorla bir Yahudi mektebine glrmlye teşebbüs eden büyük bir lejyoner grupu tardedilmiştir. Fakat bir çok lejyoner hususi evlere girerek yağma etmişler ve içindekileri de öldürmüşler veya bunlara fena muamele yapmışlardır. Bükreşin Yahudi mahallesindeki hasar çok büyüktür. İki havra yangından tamamile harap olmuş ve diğer biri yıkılmıştır. Bu havraların içinde her no varsa sokakta yakılmıştır. Sonra gerek Yahudilere gerek hıristiyanlara alt buçuk mağaza da yağma ve tahrip e-dilmistir. Bir ara. lejyonerler şehirde şaşkınlık yaratmak için tramvay (Devamı: Sa, 5, SU. 7 de) XX
MUHTEMEL
Taarruz Nereye
1- ingiltere ?
2- Akdeniz?
3- Balkanlar?
Balkanlara Bir Taarruz Rumen PETROLLARINA MAL OLUR
«Hafta sonunda dünya siyaseti toplu olarak şöyle hulâsa edilebilir:
«Şubat ayı yaklaştıkça Almanyanın ilkbaharda taarruz hareketi bütün dünya matbuatını yakından ilgilendiren bir mevzudur.
«A iman yan m büyük mikyasta bir taarruz hareketi yapacağı Almanyada da gizlenmemektedir. Geçenlerde, Pro paganda Nazırı doktor Gö-bels bunu, zaman ve mekân tayin etmeden açıkça söylemişti.
«Almanyanın, son zamanlarda lngiltereye hücumlarını büsbütün tatil etmemekle beraber, gevşetmiş olduğundan
herhalde yapacakları taarruz için benzin tasarrufu yaptığı söylenmek ted ir.
«Almanyanın bu hareketi, geçen ilkbaharda yaptığı gibi bîr sürpriz olacağına şüphe yoktur.
«Evvelâ, Büyük Britanya adalarına, daha büyük hazırlıklardan sonra yapılacak taarruz hareketi, Almanların bu defa hava, deniz ve kara kuvvetlerini kullanacağı söyleniyor. Geçen yaz aylan içinde, evvelâ hava kuvvetile İngiltere hava mukavemetini kırmak, sonra kara kuvvetle-rile taarruza geçmek istemişti
«Bu defa yapacağı büyük
(Devamı: 8a. 5, Sü. 4 te) —
Çörçil
Müdafaa
Hatlarını Gezdi
Londra, 25   (A.A.)   —  B.
ChurcJhill, dün Douvres mıntaka-sını ve cenubu şarkî sahili boyunca müdafaa hatlarını ziyaret etmiştir.
B. Roosevelt'in husırsî mümessili B. Hop'kins, bu ziyarette. Başvekile refakat eden zevat arasında bulunuyordu.
I
John Winant
Londraya Elçi mi   Oluyor?
Vaşington, 25 (A.A.) — B. Roosevelt dün akşam gazeteciler konferansında, B. John Wmant ile görüşmüş olduğunu bildirmiştir.
B. Roosevek, B. John Winant Londra büyük elçiliğine tayin e-dilmiş olduğu hakkında henüz hiç bir şey »öyleneımiyeceğini ilâve etmiştir.
B. Roosevelt, seçilecek zattan memnuniyet hissettiğine dair İngiliz hükümetinden haber gelme, den evvel bu hususta hiç bir beyanat yapılamryacağmı söylemiştir.
W. Wi kie
Lizbona Vâsıl Oldu
Lizbon,   25   (A.A.) —   B.
Wand«ll Wıllkie dün Clipper tayyaremle Lizıbona muvasalat etmiştir. B. WrlLkie bir an evvel In. gikereye hareket itmek niyetinde olduğunu söylemiştir.
Bir Macar Heyeti Moskovaya
Gitti
Moskova, 25 (A.A.) — Sovyetler Birliği ile Macarisrtan arasında doğrudan doğruya münakale tesisi k?in müzakerelerde bulunacak MacaT P. T. T. ve demiryolu heyeti dün Moskovaya gelmiştir.
Arnavutluk  cephesinde Yunan  harekâtının inkişaf istikametlerini
gösteren harita
AFRİKADA
Derne de Yolcu
Erftre, Habeşistan
Tazyik Altında
Kahire, 25 (A.A.) — ingiliz umum! karargâhının tebliği:
Libyada, dün akşam kuvvetlerimi-1 y0r:
Arnavutluk'ta
Alaya Tabur
Toskana Kartları
Tamamıyle Dağıldı
Atina, 25 (A.A-) — Estia gazetesinin cephedeki harp muhabiri yozı-
zin ileri unsurları, Demenin takriben beş kilometre şarkında düşmanla temas halinde bulunuyorlardı. Düşmanın orta büyüklükte tanklardan mürekkep bir kolu ile muharebeye tutuşulmuş ve bu kol dağıtılmıştır. İki durman tankı alınmış, dört tank tah-
Müf rezelerim iz ilen hareketlerine devam etmektedir.
Dün dağlarm tepesinde vukua ge len iki muharebeye şahit oldum. Mu harebeler, ekseriya karla örtülü dağ patikaları üzerinde ve yahut dağları sarp eteklerinde  yapılmaktadır. Aa-
rip olunmuştur. Harekât, muvaffakı- içerlerimiz fevkalbeşer   kuvvetle ve
yetle İnkişaf etmektedir. cesaretle çarpışıyorlar. Bir tek tabu-
Eritrede, Keru ve Aikota'nın şarkında harekât şayanı memnuniyet bir tarzda terakki etmektedir. Şimdiye kadar, aralarında bir liva kumandanı general dc bulunmak üzere
rumuz, bugün tam bir düşman alayını kaçırmıştır. Diğer bir Yunan taburu, gece mevki almış bulunduğu bir dag tepesinden geçerek cüretli bir çevirme hareketi yapmış ve
altı yüz kadar esir alınmıştır, iki çok aşanda bulunan bir yol üzerinde bir italyan cüzütammı kaçırmıştır. Bozguna ugrıyan italyanlar, burada bir çok harp malzemesi bırakmışlardır.
Dün alınan esirler arasında iki I-talyan binbaşısı da vardır. Bu iki e-sirle görüştüm ve her ikisinin de cephenin diğer bir kısmmdan yakınlarda buraya getirilmiş olen bir fırkaya meneup olduklarını öğrendim. Bu iki binbaşı, fırkaların m dağıldığını ve askerlerinin çok çetin vaziyetlere düştüğünü ve dört gün yiye-ceksiz kaldığım söylediler.
Bu iki esir, meşhur «Toscana kurtlar» frrk^mm da tamamile dağılmış ve kumandanın deriştirilmiş olduğunu teytt eylemişlerdir. İtalyanlar, Ar navutluk cephesinde bulunan 20 italyan fırkasından yedisinin tamamüe bozulduğunu kabul etmektedir.
Devamı: Sa. 5, Stt. 6 da) X
top ve bir çok ta otomobil iğtinam olunmuştur.
Habeşistanda, Matemma'nm şarkında, düşman üzerine tazyik artmaktadır. Memleketin daha ziyade içlerinde, Habeş vatanperverlerinin muvaffakiyetleri bildirilmektedir. Bir çok italyan karakolları terkedilmiş, bulunmaktadır.
İtalyan Tebliği
o
İtalyan itirafı
Italyada bir mahal, 25 (A.A.) — 232 numaralı İtalyan tebliğinde deniliyor ki:   .
Tobruk'un garp mıntakasmda düşman taarruzuna nevmidane mukavemet eden son müfrezeler de dün teslim olmuşlardır.
Tobruk müstahkem    mevkHndek
(Devamı: Sa. 5, SİL 5 te) +
ingilizler, Afrikanın hemen her tarafında italyanlara ka şebbüsü ele almış vaziyette bulunmaktadırlar. Bir taraftan I da ileri harekt devam ederek Demeye dayanmış bulunurken taraftan Eritrede ve Habeşistanda da harekâtın inkişafı bildirilmektedir. Fırsat buldukça, bütün Habeş halkının, hattâ resimde görüldüğü gibi eli silâh tutan çoculdarın bile İngilizlerle ve lmpa-ratorlarile birlikte harbedecekleri ve etmekte oldukları şüphesizdir.
- z
VATAN
26 - 1 - 941
Büyük Tarihî Roman
YAZAN: M.SAMİ TEZiS
iu Gecenin Hatırasını Ben Kal-3İmde Taşıyacağım. Sen de Hayalin İle Avunan Kadını Hafırla. Dedi.
39
ar ııa
XVIII
i tabanı yanmış it gibi ayak-basmadan İbrahim Paşa sarayına doğru koşuyordu. A-da.iıiarını bıraktığı yere yaklaştığı sırada onlardan birinin koşa koşa kendine doğru geldiğini karanlıkta farketti ve yanından ok gibi geçen herifin yakasından yapışıp durdurdu.
Onlar Velinin ayrılışından sonra ayni sessizlik içinde geçen saatleri takiben biraz evvel sarayın etrafında bir hareket sezmişlerdi. Yirmiye yakın gölge    İbrahim
nın çevrildiğini, yer yer fırlatılan kementlerin boyunlarına, kollarına, ayaklarına dolandığını ve her bireri birer heyula gibi fırlayıp karşılarına dikilen adamların iri palalarını savurarak üzerlerine saldırdıklarını gördüler.
Hızır derhal çevik bir adımla sırtını duvara dayayarak kılıcını çekti ve boş kalan elini kuşağının içine daldırıp hançerini çıkararak basının üstünde ıslıklar çalıp boynuna dolanmağa başlayan yağlı kemendi kesmeğe koyuldu.
Dursun da aynı şekilde hareket etmiş, fakat diğer yoldaşları ken-
Resimlerimiz dün Eminönü Halkevi reisi Profesör Yavuz Abadan  tarafından  Halkevi mensuplarına verilen çayı ve
grupu ressamları sergisinin açılma   merasiminde bulunanları gösteriyor
açılan D
ftışa sarayının etrafını çevreleyen . M        . .   ,   .
j ı u ..«^.«^o aoarİRrldl'erını toparlamağa vakit bula-duvarların  beri yanında agaçıar r ©
ve tümsekler arasında yer almışlardı.
Ellerinde birer iri yatağan taşıyan ve gecenin karanlığında birer çam yarması heybetile ağaç diplerine sinen bu gölgelerin içeriden çıkacak olanları gözledikleri besbelliydi.
Bunu öğrenen Veli ibrahim Paşanın Hızıra saray içinde bir şey yapmayıp dışarı çıkarken hücum ettirerek öldürteceğini sanmıştı. Fakat bu hareketle iki sarhoş u-şağın  anlattıkları arasında  garip
mıyarak boylu boyuna yere yu varlanmışlardı.
Herbirinin üstüne çullanan birer heyula, ellerindeki iplerle çabalayıp duran bu adamların ellerini kollarını bağlamağa savaşıyorlardı. Bir aralık Hızıra seslenip onları daha gafil avlanmaktan kurtarmış olan Veli de, ağır pala. sını sallayarak yanındaki iki a-damla beraber Hızıra saldıranlara arkadan hücuma geçmişti.
Bu anî saldırış sayrsı yirmiyi bulan ve
Mısır Çarşısı Projesi
Mısrr çarşısmdakl istimlâkler mimar Prost tarafından hazırlanan plâna jröre devam etmektedir. Proe-tun projesine göre Mısrr çarşısında her türlU gıda maddesinin bulunacağı bir köşe yapılacak ve burada soğuk hava tertibatı da bulunacaktır.
Gıda maddeleri satılacak kısanda 16 balıkçı, 4 tavukçu, 4 cifcrrci. 12 kasap, 8 manav, 4 sebzeci, 10 yağcı. 24 bakkal, % aktar bulunacaktır.
Bu dükkanlar da yine kıprm kısım olacak, mesela bnkkallar bir köşede.
bir tezat vardı. Kafasının içinden Bostancılarından olduğu anlaşılan birbirine uymayan    mülâhazalar  muhacimleri şaşırtmıştı.
kıyafetlerinden    saray kasaplar bir kösede   toplanacaktır.
geçiyor, bir şey yapamamaktan doğan garip bir eza içinde bocalayıp duruyordu.
— Alh, diyordu, Dursun yanımda olsa elbette ki kafa kafaya verip onunla bir çare bulurduk. Değneksiz körler .gibi çabalayıp vakit geçiriyorum. Nişlemeli bilmem ki...
Fakat birden ağaç diplerine sinen gölgelerin kıpırtılarını arttırdığım ve ileriden koşup gelen bir adamın soluk soluğa gelip:
— Tepe yanındaki kapı aralandı ve içeriden beş altı kişi süzülüp çıkarak yola düzüldü. İmdi bunlar beklediğimiz    heriflerdir.
dediğini duydu.
Bu haber saklananları artık ted bir ve ihtiyatı tenkederek gizlendikleri yerden kalkıp ileri atılmağa sevk etmişti.
Filhakika bu çıkanlar Hızırla arkadaşlarıydı.
Kethüda gece yansından sonra kafes ardından Fatma Sultanın verdiği emirle demir kapılı odadaki mahpusları çıkartarak koruya getirmiş ve sonra dönüp odanın demir parmaklıklarını kırdırarak mahpusların bu suretle pencereden kaçmış oldukları zehabını uyandıracak tertibatı ikmal etmişti
Aksamdanberi olup biten illerden ötürü hâlâ kendini bir rüyada sanan Hızır, sabaha karşı kafesli köşkten çıkmış, kethüda yamaklarından biri onu arkadaşlarının yanına götürerek yüksek duvarların harice geçit verdiği küçük bir kapıyı göstererek:
— Haydi yolunuz açık olsun yiğitler, diyerek yanlarından u-z aklaşmıştı.
Hızır kendisine:
— Gönlüm gönlüne ölünciye-dek bağlıdır. Şu bergüzarı parrr.a. gına geçir, ömrümün ilk günahı olan bu gecenin hatırasını ben kalbimde taşıyacağım, sen de buna bakarak hayalinle avunan ka dini hatırlarsın. Ve eğer başın darda kalır ve beni tekrar görmeği arzularsan, sarayın küçük kapısına gelip kapıcı yamağı Kara Ahmedi çağ?r ve yüzüğü ona gösterip «var ona geldiğimi ulaştır» de; o zaman beni tekrar görmen
kabil olur.
Diyerek ve gözlerinde bahar şebnemleri pırıldayarak parmağına yüzüğü geçiren kadını düşünüyor ve:
— Boynuma bir yağlı kement
geçirterek İaşemi sokaklarda sürütmek hevesine kapılan koca veziri nasıl unutmryacakaam, bana iıayatımı kazandıran bu güzel kaimi da unutmıyacağım.
Diye mırıldanıyordu.
İçkinin, ilâcın, eksırin birbirine karışıp hâlâ başının içinde derin bir ağırlık hissetmekte olan Hızır, gözlerini gözlerine dikip kollarını boynuna dolayarak kızıl du-daklarile ona aşkı tattıran kadını düşünerek sendelrye sendeliye i-lerliyordu.
Hepsi birer birer küçük kapıdan çıkıp bir toprak yoldan yürüyorlardı, Hızır dalgındı, ötekiler de hâlâ sersemlikten kurtulamamışlardı.
Birden bir ses:
— Kendini kolla Hızrr! dîye gecenin sessizliği içinde gürledi.
Yedi arkadaş ansızın etrafları-
Fakat bu anî baskını yapanların üç kişi olduğunu ve karşılarında müdafaaya hazırlanmış bulunanların yalnız ikiden ibaret kaldığını görerek, beşe karşı yirmi gibi bir tefevvuk cesaretlerini arttırmış ve hücuma yeniden hız vermişlerdi.
Şimdi saray duvarlarına sırtını dayayan beş yiğitle;
— Ha bire arslanlanm! Koman, şu edepsizleri ele geçirin. Her birinize beşer kese akçe vereceğim.
Nid asile teşci edilen bostancılar arasında yaman bir çatışma başlamıştı. Hızırın, Dursunun, Ve.
linin palaları vinlayarak ölüm saçan birer ejder gibi ileri, geri, sağa, sola savruluyor; kâh bir kola, kâr bir omuza çarpıp kanlı bir 'z bırakıyor, kâh bir çelik palaya ve demir bir miğfere raalayıp, madenî bir ses çıkarıyordu.
(Arkası var)
Soruyorlar?
Bir talebe mektupla Mrıyer ve
diyor ki:
Sabahlan mektebe yetişmek İçin tramvaylarda yer bulamıyoruz. Tramvay İdaresince geçen sene yapıldığı gibi bu sene de talebeye mahsus tramvay arabaları tahsis edildi. Buna teşekkür ederiz. Ancak talebeye mahsus olan bu arabaları bir defa kontrol etseler görecekler kl, bu arabalara halktan da binenler ve mâni olmak Istlyen vatmana kafa tutanlar oluyor. Talebeye mahsus tramvaylardan maksat dlfcer arabalara salkım salkım a-sılan mektep talebesinin bir kazaya uğramalarının önUne geçmek İçindir. Halbuki talebe tram vay lan oda talebe girecek yer bulamayınca yine ayni vaziyet hasıl oluyor. Tramvay İdaresi bn arabalara yalnız mektebe yetişe cek muallimlerin binmelerine müsaade etmelidir. Acaba bs*?ka klmseJerin bu arabalara binmelerine mani olacak bir çare dfrptt-nulomez ml?
Buradaki satışlar belediye tarafından devamlı bir surette kontrol edilecektir. Bu suretle halk hem her sevin iyisini ve tazesini alacak, hem de al-d an mam ıs olacaktır. -o
Maarifte:
Mektebe Gitmiyen Talebeler Araştırı'ıyor
Maarif müdüriyeti dün Beşiktaş mıntakasmdaki kahve, gazino ve eğlence mahallerinde mektep kaçafı talebe bulunup bulunmadığmı araştırmıştır. Bir tasım talebe yakalanmış ve mekteplerine sevkedilmlsler-
dir,
* Ekalliyet mektepleri, maarif mü
Dert Yüz Çuval Kahve Verildi
Bu Kahveler Birlik Azalarına Değil Kuru Kahvecilere Tevzi Edildi
Gümrükte bulunan bin elli çuval I vocilcr eskiden oldufu gibi halka kah
kahveden dört yüz çuvalının İstan-bula verilmesi İçin emir verildiğini yazmıştık. Mmtaka ticaret müdürü. Kahve birliğine dahil tüccarları davet ederek birliğin vaziyeti ve kahve tevzii hakkında kcndilcrile görüşmüştür. Birlik azaları, kahvenin tev-ziinde halkm menfaatine yarayacak fikirler ve esaslar ileri sürçmediklerinden ticaret müdürü, kahveyi birlik azalarına değil, doğrudan doğruya kuru kahvecüere vereceğini bildirmiş ve o yolda hareket ederek dört yüz çuval kahveyi kuru kahvecilere dağıtmıştır. Bu suretle kahve işinde birliğin delâleti kaldırılmıştır.
Yalnız kahve birliğinin ettiği kar ortadan kaldırıldığı halde kuru kah-
veyi kilosunu 180 kuruştan satmakta devam etmektedirler.
Bir tüccar, muharririmize kuru kahvenin hala yüz seksin kurusa satılmasının tabiî olmadığını, çiy kahvenin 140 - 145 kuruşa satılması su-retile halka ucuz kahve verilmesinin temin edilmesi lâzım geldiğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
€— Hükümetin kahve işinde aldığı bu karar tamamen yerindedir. An cak bu usulü diğer bir çok istihlâk eşyası hakkında da tatbik ederek, havadan para kazanan bir takım mu
tavassıtları ortadan kaldırmak yoluna, vakit kaybetmeden girtlmeldir. Bu suretle hayatı bir miktar ucuzlatmak mümkün olacaktır.
BİN YATAKLI HASTANE
Bu Sene de 400,000 Lira Ayrılacak
İstanbul Belediyesi en büyük ihtiyaçlarımızdan birisi olan hastane mealesirri de halletmek için dUrtyetlnden müsaade almak şartüe bin yataklı bir nAstatıe yupfırma-çay ve balo verebileceklerdir. Bundan başka, bu mekteplerde ha ita o-
lan muallimlerin yerlerine vekil olarak tayin edilecek muallimlere nısıf ücret verüecektir.
* inönü kız lisesi müdürlüsüne. Beşiktaş orta okulu müdürü M ahi Saya tayin edilmiştir.
* Fen fakültesi fizik doçenti Nus-ret Kürkçüoglu   mühendis   mektebi
j muallim muavinliğine tayin edilmiştir.
* istanbul maarif müdüriyeti, bu sene ilk mektep talebesi için biri Floryuda, diğeri Suadiycde KUçükya-lıda olmak üzere fki kamp açacaktır. Fakir talebelerden çalışkan olanlar da masrafı cîlk mekteplerdeki fakir talebeleri koruma birliği"* tarafından verilmek üzere bu kamplara gönderilecektir.
Tramvay Fiyatlımda Yapılacak D ğişiklik
Tramvay ücretlerinin kıta farkı gözetilmiyerek birinci mevki fiyatlarının 7 ve ikinci mevkiin de 5 kuruş olarak tesbit edildiğini ve aynca aktarma biletleri de İhdas edileceğini yazmıştık. Tramvay, Tünel ve E-lektrik umum müdürlüğü tetkikleri neticesini bir rapor rmltnde tasdik edilmek üzere vekalete göndermişti.
An karaya gideceğini bildirdiğimiz umum müdür Mustafa Hulkl Artka-rada bu hususta temas ederek izahat verecek, tasdikten çıktıktan sonra tatbikata başlanacaktır.
ğa karar vermiş ve bunun projesini bir mimara vermişti.
Bunun için her sene bütçesinden dört yüz bin lira ayırmak r cap ediyordu. Nitekim 939 ve 940 seneleri bütçelerinden sekiz
yüz bin Ura ayrılmış ve bankaya yatırılmıştır. Bu »ene bütçesinden de dört yüz bin lira ayrılacaktır. Bu hastanenin inşası için iki milyon lira kadar bir para sarfedıle-ceği anlaşılmaktadır.
Proje Fransanın en büyük has.
taneleri gözönünde tutularak yapılmış ve mimar tarafından hazır-tanarak Belediyeye verilmiştir.
Hastane en ufak teferruatına kadar her türlü modern tertibatı haiz bulunacak ve AvTupamn en modern hastanelerinden biri olacaktır.
Bin yataklı modern bir hastanenin inşası hiç şüphe yok ki. Ista nbulun ihtiyacını karşılayabilecektir. İstanbul Belediyesi, proje tetkik edilip son seklini aldıktan sonra bankaya koyduğu tahsisatla derhal inşaata başlayacaktır. Bu hastane kıymetli Valimizin Istan-bula hediye edeceği en büyük e-ser olacaktır.
Basra Yoluyh ithalât Yapanlar
Memleketimize Basra yoluyla mal ithal eden tacirler önümüzdeki çarşamba günü istanbul mmtaka ticaret müdürlüsünde bir toplantı yapacaklardır. Bu toplantıda nakliyat ambar lan mümessilleri de hazır bulunacaklardır.
Karadeniz Liselerinden
Mezonlar Cemiyeti
Karadeniz Liselerinden    Mezunlar
cemiyetinin cumartesi günO öğleden sonra Eminönü halkevtnde yapılan senelik umumi toplantısında nizamnamede bazı tadilat yapıldıktan sonra yeni idare heyeti seçilmiştir. Reisliğe profesör Kâzım İsmail GOrkan. Enver Karadeniz, Avni Kefeli, Mür-teza Sag-nak, Suat Arık, Salahaddin yerri idare heyetine intihap edilmişlerdir.
Gümrük ve İnhisarlar Vekilinin Tetkikleri
Bir kaç gündenberi şehrimizde bulunan   gümrük ve   inhisarlar vekili
Raif Karadeniz, dün   öğleye kadar
gümrüklerde meşgul olmuşlardır.
Vekil, önümüzdeki ayın haftasına kadar Istonbulda tetkiklerine devam edecektir.
1941 Matbuat Balosu
Bu sene verilecek olan Basın Balosunun hazırlıklarına başlanmıştır.
Balonun mutat parlaklığını temin için azam! itina gösterilmektedir.
Mümtaz bir heyetin idaresinde tertip edilen Basın Balosu, senenin en zevkli gecesini teşkil edecektir.
Bu seneki balo. Taksim gazinosu salonlarmda verilecektir.
ortasına kadar ilerlemiştim. Kendisini görünce artık geri dönemezdim. Asansörün başında bizden kactıfcı andanberi kanplasma-nuştık. Aksam yemeğine gelmemİaU. Her halde yine bize rastlamamak İçin olacaktı.
Kendimi vaziyeti İdareye muktedir hissetmiyordum. Daha yaslı, daha tecrübeli olmak İstiyordum. Gözlerim sabit bir noktaya dikilmiş olarak masama kadar yürüdüm. Fakat bu acemice oynadığım rolün cezanın derhal çektim. Masanın Üzerindeki çiçek saksısını, peçetemi alırken devirdim. Sn üstümü basımı ve sofra örtüsünü ıslattı. Garson yemek salonunun öbür ucunda olduğu içte Nr şey görmemişti. Bir saniye sonra o, yerinden kalkarak yanıma geldi. Elindeki peçete İle beni kurulamıya çalışırken:
— Bu ıslak masada oturulmaz, İştahını/ kaçar. Buradan kalkınız, dedi.
Bir taraftan suları silip, bir taraftan da hu sözleri söylüyordu. Vaziyeti gören garson hemen koştu. Ben mahcup bir tavırla:
— z.ın¦ yok. Burada oturanım. Zaten yalnızım, Madam hasta, dedim.
O tuman garsona dönerek dedi kl:
— O holde benim soframa bir tak un İlâve eıllr.lz. Mis benimi*» beraber yiyecek.
Prn Tİ*yüne hile lrwkmıva cr-ftaret edemi-
Piyasa Hareketleri:
Zincirleme Tire thtikân Yapanlar
Son günlerde bazı muhtekirler, piyasada tire satarak ihtikâra teşebbüs etmektedirler.
Dün, fiyat murakabe bürosu memurları Morpuççulor ve T«£htakalc-de işportada 5 kurusa 35 metrelik makaralar satan bir koç Musevi yakalamışlardır. Bu m akarlar, yerli iplikten burada yapılmış makarlar-dır. Komisyonun evvelce 155 metrelik zincirli makarlar için tesbit ettiği fiyat 8.5 kuruştu.
Dün yakalanan muhtekirler bu makarlan bir toptancıdan aldıklarını, yakalanan toptancı ise bunu bir fabrikadan aldıklarını söylemişlerdir. İhtikârın böyle müteselsilen bir kaç şahsı alâkadar ettiğini nazarı itibara alan komisyon ilk elleri araştırmaktadır.
Bundan başka peynircilerden Ba-lıkpazarında Bursa pazarı sahibi Jak Bensonun muhakemesi neticelen | mistir.
Dükkanında Uç dört teneke peynir bulundufru halde müşteriye 250 gram peynir vermekten çekinen Benasonun mahkemece verilen beraet koran müddeiumumilikçe tekrar temyiz e-dilm istir.
Dünkü İhracat
Dün, Roman yaya çok miktarda pamuk gönderilmiştir. Bir muddetten-beri teferruata ait bazı anlaşmamam* lıklar yüzünden Romanyaya sevkıyat yapılamamakta idi.
Bütün bu pürüzler halledildiğinden sevkıyat normal bir devreye girmiştir.
îlk partide gönderilen bu mallardan başka ikinci bir parti de yakında sevkedilecektir. Dün Romanyaya gönderilen pamukla beraber 1 milyon 100 bin liralık ihracat kaydedilmiştir.
Bu arada ttalyaya. Bulgaristana, Yunanlstana balık, Macaristana fındık, Yugoelavyaya yine tiftik gönde-rü mistir.
İhracat Lisanları
İhracat tüccarlarından    bir grup.
bakla, nohut ve digrer bazı maddeler için ihracat müsaadesi almak üzere Ankaraya gitmişlerdir. Tüccarlar, bu aym başındanberi doğrudan doğruya Ticaret Vekâleti tarafından verilmekte 'olan ihracat lisansına ait bazı formalitelerin mmtaka ticaret müdürlüklerince yapılabilmesinin ih-racaat işini kolaylaştıracağını da söy liyeceklerdir. Her hangi bir noksanından dolayı kağıtların ticaret vekâletine gönderilmesi zaman kaybe-dilrmsTine sebep olmaktadır.
Mürakbe Bürosu Memurları
Fiyat murakabe bürosu nezdinde çalışacak memurlardan besi daha îs-tarrbulda Ticaret Vekâleti müfettişlerinin yanma verilmiştir.
Stajlarını müfettişlerin yanmda görecek olan bu memurlar çok ya-km bir zamanda büro emrinde faal vazifelerine basJıyacaklardır.
ae kadar   teşekkür etsem
Yazan:  Dafne ckı Maurier
Çeviren: Rezzan A- E. Yalman
TurJııoı.
— -Obnaz, kal/it: edemem, start rahat*rx e-derim, diyordum.
— Rahatsı* mı edersiniz? Bu ne demek? Cevap veremi yordum. Fakat İçimden her
halde benimle yemek istemediğini ve bunu sırf Ur nezaket İcabı olarak teklif ettiğini hissediyordum. Davetini kabul edersem belki de keyfini kaçıracaktan. Cesur olma&a ve hakikati olduğu gibi söylamlye karar verdim.
— Rica ederim, dedim. Fazla nezaket gös-termeyinte. İçinizi sıkan bir şeyi nezaket diye yapmrya mecbur «toftUslniz. Garson masamı temizledikten sonra pek âla ben orada yemek yiyebilirim.
— Fakat emin olunuz kl, bunu bir nezaket olsun diye söylemedim. Sizinle yemek hoNirroa gidiyor. Kfrer mananı?.   ınlanmnrms
olsaydı da sizi yine davet edecektim. Niçin bana öyle Inanmıyormnş gibi bakıyorsunuz t Haydi buyurunuz o taralım. Eğer benimle konuşmaktan sık ılırsanız. Muarra.
Sofraya oturduk. Yemeklerimizi ısmarladık. Herkesin yaptığı gibi bana tarihten, resim ve musikiden bahsetmiyordu. Dakikalar-ca bir şey söylemeden durduk.
Sonra sordu:
— Mlsis Van Hopper'io nesi var î Grip oldu&nnu duyunca:
— Vah vah, dedi.
Sonra tekrar sustu. Biraz sonra söze devam etti;
— Dûn ne kadar da terbiyesizce hareket ettim? Fakat sonra sizden özür diledim. Mektubuma aldınız, değil ml? Yalnız yatıya yıışıya terbiyesiz oldum. Bugün benimle beraber yemek yemeği kabul ettiğiniz-
den dolayı size azdır.
— Mahcup oluyorum. Böyle söylemeyiniz. Zannedersem madam da bn hareketinizi kaba bulmadı. İnsanları o derece rahatsız ediyor kt basan böyle muamelelere maruz kalıyor. Bana ahsnuytzr. İşi gücü mühim insanlarla gorüs mi ye çalışmak—
_ Ya» demek mühim İnsanlarla meşgul...
Şu halde benden ne istiyor? Benim hı<; bir şöhretim yok İd»
Bir an tereddüt ettim:
— Mecbur Manderley şatonu sizinle meşgul obuasına bir sebep değil mi ?
11İC cevap vermedi. Bu sükûtundan onu rahatsız etmiş olduğumu hissettim.
Merana bir sahaya girmiş gibi kendimi kabahatti gördüm. Acaba dünyaca meşhur olan bn şatosundan bahsedilince neden sinirleniyordu? Adeta stikûtile araya bir set çekiyordu.
Susmuş bir halde yomeğirnize devam ettik. Çocukken basandan geçen bir hadise hatırıma gelmişti. Bir gün bir kartpostalcı dükkânında güzel renkli bir kart görmüştüm. Bn kartta yesfl bir orman içinde muazzam sütunla ve merdivenli bir şato resmi
(Arkası var)
e İti N İDEN
§ İÜ N E
Ana Dili Kültürü
Yazan: ÜC YILDIZ
ün vapurda tesadüf etti' ğim bir eski arkadaş:
— Vatan'da bir fıkra okudum, dedi, gramere karşı almış yürümüşsün. Paradoks meraklısı bir adarn olsan paradoks yapıyorsun diyecektim. Sen çocuk mu oldun > Gramersiz dil öğrenilir mi?     "
Suali hafif bir şaka ile geçiştirmek istedim: «insan bilmedi-ğine düşman bir hayvandır... Mazur gör, dedim. Fakat arkadaş yakamı bırakmadı. Kendisine söylediğim şeyleri burada da tekrar ediyorum:
— Gramer oldum olası mekteplerin muteber bir ilmidir. Onsuz mektep yoktur ve hattâ galiba tasavvur da edilemez: Kaynanasız ev gibi. «Gramer nedir> Neye yarar?» ikimiz de iyi kötü mürekkep yalamış yaşlı insanlar olduğumuz için bunu hattâ münakaşa etmek bile a-yıp»tır. Gramer neyse odur ve o kalacaktır.
— Gramerin mekteplere tekrar konmasına canın sıkılmış gibi korunuyordun.
— Böyle bir şey yok. Bir kaç sene evvel gramerin kaldırılması beni fazla mahzun etmemişti. Onun için onun yeniden gelmesine de pek öyle bayram edecek kadar sevinmiş değilim. Mesele bundan ibaret.
— Tekrar soruyorum. Gramersiz dil ögTeniletilir mi?
— öğrenilefcilcfiğine misaller yok değil. Meselâ sen, ben, o... Türkçeyi nekadar büiyoreak bunu herhalde gramerden öğrenmiş değiliz.
— öyle söyleme. Hele bizim zamanımızda türkçe demek gramer demekti.
— Maalesef öyleydi. Bütün zaman.mızı mefulünfih, mef'u-lünanh ve saire edatlarını, lâmi-ye ve beyaniye izafetlerini, sıla sığasını öğrenmeğe harcadık. Fakat nref ulünfih ve anh edatlarını doğru kullanmayı gramerden değil etrafımızdaki insanlardan ve okuduğumuz kitaplardan farkında bile olmadan öğ-
rendâc.       '^H^VHBp
— Döne dolaşa yine gramerin faydasıziığı neticesine geliyoruz.
— Hayır boksör Demp«ey'e yumruklarını kullanmak için a-natomi ve fiziyoloji ilimlerinin nekadar faydası olmuşsa bize de dilimizi öğrenmek hususunda gramerin o kadar faydası olmuştur. Çocuk türkçeyi evvelâ kendi kendine ve gramerden başka vasıtalarla öğrenir, sonra seviyesi yükselmeğe, her şeyin niçin ve nasılını aramda başladığı zaman da öğrenmiş olduğa şeyin mahiyetini kendisine izah eder. Hiç unutmam. Vaktile gramer mütehassısı bir papaz muallimimiz vardı. Bir gün kendisine A-naliz lojik'm neye yaradığını sormuştum. Verdiği cevap el'an aklımdadır: «Okuduğumuz ibarenin manasını sıhhatle ve bütün nüarvslarile anlamamıza hizmet eder demiş, sonra sakalının arasından gülümseyerek ilâve etmişti: «Maamafih o ibarenin manasını sıhhatle ve bütün nü-anslarile daha evvelden anlama-mışsak doğru bir analiz yapmamıza imkân yoktur.»
Benim itirazım gramere değil ana dili tedrisatında bütün ağırlığı ona yükleten ve çocuklarımızda dil kültürünün maalesef zayıf kalmasını onun yokluğile izah eden zihniyetedir. Halbuki dert büsbütün başka taraftadır.
Eskiden ana dili tedrisi çocuklara gramer, okuma ve imlâ öğretmekten ve bir de kelime manası belletmekten ibaret zan-nedürrdL Kitabet vazifelerinde yalnız gramer ve imlâ yanlışlarını düzeltmekle iktifa olunurdu.
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse bu^ün de eski an* a neden pek kurtuknuş sayılmayız. Avrupalıların ve hattâ memleketimizdeki ecnebi mekteplerinin yaptığı gibi çocuklara lisanının er* güzel parçalarını okutup tahlil ettiren, ruhlarını, derin manalarını ve güzelliklerini kavratmağa uğrasan muallimlerimiz henüz azdır. Şimdiye kadar yetişenler kendi kendilerine oku* yanlar ve hattâ maalesef hocalarının irşatlarına bir parça yan çizenlerdir. Gramer kaidelerini sıra ile ezberletmek kolay fak-ıt elediğim mctodla çocuğa dilin jenisine istinas ettirmek güttür ve korkum eski alışkanlığın da yardım il e muallimlerin gramer dersini tadında bırakmamağa ve bü^ün yükü tekrar ona yüklemeğe men'letmelerindedir.
26 - 1 - 94T
VATAN
İV A
İCMAL
Avrupa Harbi Ve Amerika
Yözan: Vahdet GOLTEKTN
Jp\ merikan  Birleşik  devlet-
lerinin  Avrupa    harbine
karşı aldığı vaziyet, ilk günlerdeki resmî bîtaraflıktan yavaş yavaa, harbe müessirlik bakımından gittikçe daha feal bir şekle doğru cereyan gösterdi. Mister Roosevelt'in Injgiltereye yardım projeleri Amerikalıları demokrasilerin müşterek davasına bağlarken ofkârı umumiye-de de bu istikamette büyük bir taraftarlık görülmeğe bağlandı. Halbuki Amer ikada fikirlerin nâkadar serbest ve aynı zamanda nckadar büyük bir muarız-tkkla tenkit edildiği malûmdur. Bugün Amerika, İn^ütere ile beraber, demokrasi davacına o kadar kuvvetle eaniraıfltır ki, İn* giltereye yardım projesinin mümessiller ve ayan meclisi erindeki mozak erlerden, büyük bir ekseride kabul reyi alamk çıkacağı muhakkak görülmektedir.
Amerikanın Avrupa harbinde mihver devletlerine karcı aldığı cepJıe, hergün biraz daha kuvvetlenmekte ve daha faal bir şekle girmektedir. FilhakBta, Mr. Roosevelt'in Avrupaya gelen ve bilhassa şarkî Avrupada
temaslar yapn şahsî    mümessili
Sc*,a ve BAgrabta, devlet reisi e-
rile bulunduğu mülakatlarda her
halde Amerikanın, mihver dev-
letterine karsı demokrasilerin ga-   '
lebesini istihdaf eden plâna yeni
'faanyet zeminleri hazırlamakta-dır.
Diğer  taraftan,   Ingilterenin | Aımerikaya sefir    olarak    Lort  | Halıfax i göndermesi de, Amerika ile İngiltere arasında büyük ve geniş mikyasta hazırlanan iş birliğinin yeni bir safhasına baş-  ı langıç sayılabilir. Zira. Hariciye nazırlığından evvel,    Hindistan umumî valiliği yani «Kral vekil-   | fiğini» ifa etmiş olan Lort Hali-   | fax gibi bir şahsiyetin Amerika-ya elçi tayin edilmesi siyasî e-herrrmiyeti büyük olan bir hâdisedir. Lordun cKing George V» kruvazörü ile yola çıkışı da bu hâdisenin fevkalâdeliğini    göze çarptıran bir işarettir.
Halbuki, iki büyük demokrasi arasındaki bu siki ve faal iş birliğini kendi aleyhlerinde gören ve küçümsemek isteyen Almanlar, Lort Halifax'ın Amerikaya kruvazörle gidişini, Atlas Okyanusunda Alman tahtelbahirleri tararından seyrüseferin güçleçti-rildiği şeklindeki iddialanna bir delil gibi göstermek istiyorlar. Bu iddiayı ileri süren Alman gazetesi herhalde böyle bir tehlike olsaydı Ingilterenin, büyük bir kruvazörünü bu sefere yoIIarruyalçağını Lort Halifaat'ın Amerikaya tayyare ile gidebileceğini düşürtmek istememiş görünüyor.
Herhalde Lort Halifax'ın A-merikaya varışı ile lngiltereye yardım plânmm tatbik mevküne konulmasına doğru yeni kararlar verilecektir.
Hariciye Tayinleri
Ankara, 25 (Telefonla) — Bükreş elçiliği konsolosluk işlerini tedvire memur İzzet Medeni mer. keze, merkezden Ragıp Rauf Bükreş elçiliği konsolosluk şubesi müdürlüğüne nakil ve tayin olunmuşlardır.
o
Nafıa Müfettişliği
Ankara, 25 (Telefonla) — Nafıa Vekâleti teftiş heyeti kadrosunda açrk bulunan müfettişliğe Ankara vHâyeti yapı işleri mühendisliğinde istihdam edilmekte olan yüksek mühendis Lûtfi Fikri tayin edilmiştir.
Doğumunun Bininci Yi! Münasebetiyle Hayalı
şundan
Yazan: Faika ONAN
inönü Kız Lisesi FeUefe Hocası
Doğumunun bininci yılı münasebe-tile TUrk tefekkür tarihindeki mev-
bütün müverrihler Farabl'nin yaşadığı devrin bütün    mütefekkirlerin-
di ve eserleri etrafında neşriyat ya-' den   üstün    vc    bilhassa  man-
pılacağını duyduğunuz Farabl'nin hal tercümesini verip ilmi ve felsefi krymetlni belirtmenin faydalı o-lacağını düşündüm. Turhanm oğlu Ebu Nasır Farabi hicretin 259 uncu yılmda Maverallnnehirde halen Tür-kistanm Taşkent şehrinin bulunduğj Farap beldesinde doğmuştur.
Filozof!, matematik, mantık, psikoloji ve ahlâka ait sayısı yüzleri geçen şerh, teliflerile şair tabiatı mu sikideki vukufile Türk tefekkür tarihine mal olan Farabî ilk tahsilini pek mamur bir belde olan doğduğu memlekette yapmış, güzellik hislerini yine orada Slmyon nehrinin ve bin bir tabiat güzelliğinin süslediği diyarda beslemişti.
Doğduğu memlekette ilk tahsilini yaptıktan sonra orta tahsilini yapmak üzere de Bağdat yollarına d üs
ta.
Atobasl halifelisinin tamamen Türk lere geçtiği, Türklerin İslâm medeniyetini ben mis ediği bu devirde Bağdat her taraftan gelen ilim adamlarına merkez olmuş, kütüphaneleri, ilim müesseseleri tahsil için koşup gelen taleblerile şöhret almıştı.
Geniş ölçüde fikir hareketlerine sahne olan Bağtiatta ateşli bir faaliyetle Sanskrit. Yunan ve Fars dil-
Uk kitaplarının cerhinde deliller göstermek hususunda pek muvuffak olduğunda, ateşli zekâsı ile beraber şair tabiatli bulunduğumda, bundan başka metafizik tefekkürattan tasa* vııfa ulaştığını söylemekte hemfikirdirler. Mütefekkirin risale ve kitaplarında şuraya buraya kaydettiği fi kirlerinde İki hâkim temayül göze çarpar.
Bir kere Aristo Ue Eflfthmu uz-laştırmrya uğraştığı gibi Aristo Ue şeriati telife çalışmış bir çok noktalarda yaklaştırmak imkânsızlığı do-laywlle tenkitlere bile uğramıştır. Meselâ Yunan füosofundan âlemin ezeliyeti hakkındaki fikirleri alıyor, sonra da bunları tslâmi esaslarla telife çalışıyordu. Bu yüzden zorluklara uğramış ve itirazlara maruz kalmıştı.
Farabi, ayrı ayrı tetkiklere mevzu olacak kadar çok veçheli bir mütefekkirdir. Evvelâ büyük bir mantıkçıdır. Sultan Bahadır Yakup za-manmda Fusus - ül - Hikme'flini şerhedip ismail Farabinin de yazdığı gibi Aristoyu şerhlerinden dolayı mu allimi s ani adını almıştır.
Aristoya öyle hayran idi ki, bizzat kendisinin «Aristo zamanında yaaa-sa idim, onun en   sadık ve   yanm-
bundan
20,000 Ala Balığı Dantzig Sularına
Döküldü
Baltık balrk enstitüsü, geçen hafta, Danzipde Rugen adaları etrafına, Winninr ve Lubock koylarma 20,000 den fazla alabalığı dökmüştür.
Yapılan hususi tetkLklerde, alaba-üklann Mersin balıklan ile çok bir farkı yoktur. Vaktile onlar da denizde yaşıyordu. Tecrübelerde alabalıkların denizde yaşryabUdiklerlni ve çok büyüdüğünü göstermiştir.
Enstitü, hususi havuzlarında bulunan bu balıkları denize salıvermekle çoğalmaları gayesini gütmektedir.
L'ipzig Arslan
ALMANYANIN
SUYA DÜŞEN
HESAPLARI
4        -   *>
rrik
8/1/941 tarihinde çıkmıştır]
Yetiş
lerinden ilim, felsefe, ve trp kitapları dan ayrılmaz en baş talebesi   olur-
teroüme ohmuyor, bühasaa Ftsagor. Eflatun, Aristo, Arimtdm eserleri ilim ve tedris dili olan arapçaya çevriliyor, bir çok muhtelif mevzular üzerinde tedrisat, ilmi münakaşa ve münazaralar yapdıyordu.
îşte Farabi, böyle bir muhitte ve şöhreti dünyayı tutmuş mütefekkirlerden feyiz aldı. Türk oğlu TUrk
dum> dediği rivayet olunur.
Farabi, heyet, trp, riyaziye, psikoloji, ahlâka ait telif atta bulunduğu gibi Siyasetübnedeniye, Siyretünnafl le isimli kitaplarile bir ideoloji yapmıştır.
Siyaset otoritesinin menşei din olan monarşiye taraftar olmakla beraber, hükümeti bir   cumhuriyet o-
Farabl evvelâ arapça öğrendi. Son- lwak tasavvur etmiştir, insanların ra da Ebu Beirden mantrk, Yuhanna bir cemiyet halinde yaşamak, birü>i-bln Haytan Yunusdan felsefe rine yardım ıztırarında olduklarını okudu. kabul ettikten sonra en mükemmel
Farabi bir müddet te küAlık yaptı ı devletin bütün insaniyeti kavraması Fakat günlük işlerin dağdağa-md an lAzrm geldiğinde ısrar etmiştir.
sıkılryor. Uml ve felsefi tefekkürata d alabil ece fri sakin bir hayatı eziliyordu. Mahrumiyeti i bile olsa bunu tereth etti.
Farabî, bir müddet Bağdatt* kaldıktan sonra, her smrf ilim adamlarını toplayıp onlarm ilmi mubah as e lerinden zevk alan, mütefekkir ve şairleri koruyan, bu uğurda bir çok maddi fedakârlıklar yaparak, ilim ve sanati teşvik eden Halep Emiri Seyfüddevte'ntn yanma gitti.
Emirin kendisine büyük bir teveccühü vardı.   Büvük   ikramlarından
Alim, doktor, filosof Farabi, ayni zamanda bir sanatkârdı da...
Kanun denen musiki âletinin kendi İcadı olduğu ve bizzat bazı musiki âletlerini meharetle kullandığı rivayet olunur.
Seyfüddevle, Farabl'nin bizzat snr çalmasından pek haz edermiş, bir gün bir eğlekti meclisinde saz çalmış, bazı ağaç parçalan üzerine vurarak çıkardığı seslerle dinliyenler» hayran etmiş ve neşeden güldürmüş, sonra çalış tarzını değiştirerek rrta-höı aklatmış ve   nihayet   bir diğer
iriyor
Laypzig hayvanat bahçesi, yalnrz bir hafta İçinde 16 arslan yavrusu satmıştır. Bunların çoğunu meşhur Busen cambazhanesi almıştır.
Laypzigde, 1877 denberi hakiki bir «arslan fabrikası» vardır. Şehrin hayvanat bahçesi... 1881 den 1891 e kadar 9 dişi arslan 99 yavru Soğumuştur. Bunların 77 si hâlâ sağdır.
Geçen asrın nihayetinde, Laypzig damgasını haiz 200 arslan vardı. Fabrika, 1936 da 1,000 inci arslanı sattı.
O vakit, senede 35 arslan yetiştl-rüiyor, talim ve terbiye ediliyordu. Ve 4,000 - 6,000 marka satılıyordu. Bunları, ekseriyetle sirkler ve sinemalar alıyordu.
50 Sene Hapiste Kalan Bt Adam
İtalya kralı, 50 senedertberi Cagli-ano hapishanesinde bulunan Maicco Leone'yi affetmiş.
Leone, 1891 senesinde bir katil maddesinden dolayı müebbet küreğe mahkûm olmuştu.
Sebep? Bir kıskançlık sahnesinde, karısını bıçakla müteaddit yerlerinden yaralaması ve cesedini nehre atması...
Leone, serbest bırakılınca doğru köyüne gitmiş. Fakat, ne ailesinden, ne de tanıdıklarından bü*ini bulabil-
Yazan:
Hüsamettin Clsel
Eski   Bahriye   Müsteşarı
Armanyaran kudrotli ortağı mu Almanyanm ileri gelen
azzam kalyanın askerî vaziyette ^ dahiHnde (pre,ti«e) ni ida-Uğradığı rmrvaffakıyetsızlıkten sinirlenen Almanyanm bunu telâfi etmek için şarkta ve garpta kuvvetli ve tehdit edici siyasî faaliyetlere geçtiği bundan evvelki yazıda izafi edilmiştir. Garpta ispanya ve Fransa üzerinde tekasüf eden bu tazyikin İspanyanın mihvere zıt menfaat ve düşünüşleri yüzünden semere vermediği malûmdur.
Burada nevrnit olan Almanya cenubu şarkî Avrupaya yüzünü çevirmiş ve nüfuzunu bu mıntaka-daki hükümetler üzerinde kullan-mıştır.
Mihverin yeni nizamına karşı şark Avrupasının ve Balkanların gösterdiği muhtelif vaziyetleri tet kıs ederken yeni nizama ırkî ve manevî zayıflığından dolayı uyan topraklarla bu tehditlere kulak asmayan azimkar milletlerin endişesiz ve ibrete şayan kudretleri a-rasındaki uvtÜbah veıici farkı da görmüş olacağız.
Azimet noktası olarak 27 eylül 94U tarihinde Japonya, Almanya» İtalya arasında addedilmiş oian üç taratıı (paKt) ı kaoul etmek icap eder.
Bu pakta Avrupa devletlerinin iltihak lüzumu askerî bir mızıkanın inceli kalınii sadaıarını andı ran tehdıdkâr vaveylalarla ilân ve dünya devletlerinin yeni nizama esaret zincirlerıle «bağlanmasından başka halâs çaresi olmadı-ğı da açık lisanlarla beyan edilmişti.
İspanya bu daveti kabul ede miyeceğıru, Fransa da bu şereften
mistir. Modern hayat karşısında âde- affedilmesini hürmetkar bir lısan-
ta afallamıştrr.
Dünyada 4 Milyon Esir
r
W
armış
Birledik Amerikada   esaret aleyh-
la izhar etti.
me ve kendi ordularının yaşama noktasından hoşnutsuzluğa uğramaması için Balkanlarda sergüzeşt arayacak tam ve olgun vazıyettedir. Aynı umanda harbin Balkanlarda bitmiyeceğini de kati ol.Tak müdriktir ve Almanyanm harbi kazanması için Ingiltereyi muhakkak bir mağlûbiyete uğratması şarttır. Onun içindir ki Alman va Balkanların sükûn içinde bulunmasını daima arzu edecektir. Çünkü ancak Balkanlar sakin kaldığı takdirde Almanya bu mın takadan ümit ettiği (ekonomik) yardımı temin ©der.
Almanya, Macaristan, Romanya ve SlovaJcyada yaptığı gibi Balkanlarda yavaş yavaş ve suıh yolile yayılmak emelindedir.
Dikkat edilirse Alman radyoları Balkanlardan bahsettiği zamanlarda: Aİmanya şarkî Avrupadaki milletleri samimî dostluk ve kardeşine hısıerıie azız telâlkki eder. Almanyanm 'bu memleketlerde büyük ekonomik menfaatleri vardır» demektedir.
Bu devletin tazyiklerine mukavemet ve mutavaat eden Balkan devletlerinin vaziyetine bir göz gezdirmek faydalı olur.
Almanyanm bütün Balkanları şiddetli tazyiki ile yeni nizamın kudretine boyun eğdirmek emelinde olduğu •öylediğimiz gibi şüphesizdir. Macaristan ve Slo-vakyantn yeni pakta müzahereti esaslı hiç 'bir fayda temin etmemekle beraber Almanya bu iki memleketin siyaseti üzerinde müessir olmakta ve bu siyaseti kontrol ve idare etmektedir. Slovakya
Molotof a da, Berline gelerek bugün Almanyanm ta'bü bir vilâ-Hitler'i ziyaret ettiği zaman yeni yeti halindedir. Son    imzaladığı
nizama girmesini bildiren bir davet kartı taK.dun edildi.
Rusya da aynı nezaket lbanîle
tan birlikler pek çoktur. Bunlar. *™ yeni nizamın cazip ziyafet sof-meşhur Amerikan içtimaiyatçıların- rasında sunamayacağından mu-dan M. Wintrlgh'in   neşrettiği   bir tevellıt teessürlerini bildirdi.
kitapta, dünyada en azı  4 milyon
Bu ret ve itiraz «ytfhi nizam»
şaşrrmadı, tavrım değiştirmedi, hat- Çalışı ile etrafını   büyülemiş,   ken-
ta kendisine tahsis olunan yüksek bir maajjı kabul etmeyip ancak geçinebileceği bir paraya kana&t ederek yaladı.
Mert. dürüst ve olgun Farabi. Sey füddevle'nin yanından hiç ayrılmamış, hattâ Çamın fethi esnasmda Emire bizzat refakat etmiş ve bu tirada 339 tarihinde ölmüşü.
Sayfalarında Farabî'ye yer vereı
Doktor Diyor ki:
dinden geçirip uyutmuş ve geçip gitmiş...
TUrke has büyük bir kadirşinaslıkla şahsiyet ve eserlerinin büyük bir itina ve salâhiyetle inceleneceği bugünlerde onun her cephesi ayrı ayrı tetkik mevzuu olacaktır. Pek yakın-bir gelecekte bu dçgerlt ve verimli tetkik neticelerini hasretle beklemek teviz.
GIDALARIN KİYMETÎ
Gıdaların vücodc olan lüzum ve ehemmiyetlerini* uzun uzadrya, 1-zahu hacet yok. Bunu, az çok. her kes bilir. Canın boğazdan geldiğini aöyUyen Atalar sözü, İyi beslenmenin whliit ve hayat için mevcut ebemmryettni pek canlı olarak tebarüz ettirmiştir. Fakat İyi beslenmek çok yemek yemekle olmaz. Besleneceğim diye ne bulursa yiyenlerin haline (obnrluk) derler kl, bunların, bu fena itiyatlarından dolayı, boğazlarından vü-cutlerlne can dejll. bilakis, hastalık geJlr.
Miktarına ve elimine ehemmiyet vermeden durmadan yenen gıdalar, mide ve hamaklara afs büyük teşkil ederler. Bütün, uzuvlar gibi. mide ve hamakta* da. İyi ts görebilmek İçin, bir müddet çalış-
tıktan sonra, bir müddet te dln-lenmiye muhtaçtırlar. Zamanlı zamansız hacım borusunu dolduran gıdaları, durmadan, öğütmlye ça-hşan hazım değirmeninin bu a£ır yük altında, bir gün bozuluklar ve sakatlıklar göstermesi pek tabiidir.
Kara çifter, harsaklardan kana geçen gıda maddelerinin İlk uğra-ı;-ıdır. Bu muhlin uzuv, hamaklardan gelen çeşit çeşit maddeleri, hayati bir lâborattrvar gibi, terkip ve tahlil ederek onları vttcude yarayacak veya zarar vermlyecek bir şekle sokmakla meşguldür. Şn halde çok yiyenlerin kara çifterleri hiç durmadan İşlemek ve boş yere yorulmak zaruretinde kalacaktır. Kara çifter hücresinin yorgunlukları toe vticurte ehemmiyetli
esir bulunduğunu söylemesi üzerine müessesenin direîktör ve mümessi büyük bir hayret ve teessüre düş- Ü buıunan Almanyayı, şeref ve mu^ler nüfuzunu kurtarmalk için.  Alman
Sayuı içtimaiyatçıya göre. Cinde kudreti askeriyesinin tehdidi kar-2 milyon, Arabistanda 500.000. U- şısında buıunan memleketlere çe-
beria'da da pok çok esir vardır.
En İyi Muam3h Görenleri Ç"nJe^ir
Amerikalı içtimaiyatçı, Cindeki esirlerin pek iyi muamele gördüklerini yazıyor. Bunların hemen hepsi hizmetçidirler. Pek eski bir Çin ananesi esirlerin, aile efradından addolunmasını emreder.
Amerikalıları en ziyade hayrete düşüren Llberiada elân hürriyetine sahip olmıyan birçok kimselerin bulunmasıdır.
Uberla. 1821 de zencilere mahsus olarak tesis olunmuştur. Amerika bununla iftihar ediyordu.
arızalar ve türlü türlü hastalıklar dofcurabUlr.
Şu halde gıdaların nevileri seçl Urken bunların na*ıl İyi cinsten olmaları aranır ve pişirilirken nasıl İştah açıcı bir nefasette olmaları İstenirse miktarlarının da In-¦uinı tam doyuracak ve beallyecek
lanlar olmasına, o suretle İtina etmek gerektir. Fazla   gıdanın da,
eksik gıda kadar vtlcııda zararlı olahllccf-ftlnl düşünmek ve bunu ehemmiyetle takdir etmek Kıtıradır.
Dr. Nuri ERGENE
virdi. Macaristan, Slovakya ve Romanyayı bu mengenenin tazyiki altına alarak üç taraflı pakta soktu. Ve bu suretle garpta kırılmış olan nüfuzunu kurtardığı hülyasına kendini îanncLrdı. Bulgaris
anlaşma şartlan karşısında Macaristan üç taraflı paktın ortağı değil, Almanya için '.-unamile ikinci bir dereeye düşmüş vaziyetine girmiştir.
Romanya mihvere uymakla bütün memleketin petrol istikaa-lâtını ve iktisadî kudretini Aknan yanm eline teslim etmiftir ve teslim ettiği üsleri rle Bulgaristan ve Yugoslavya üzerine de tazyikler yapmak fırsatını kazanmıştır.
Almanya, bu tazyikler için Ro-manyanın mihvere iltihak etmekle ebedî bir sulha kavuştuğunu i-leri sürmektedir. Fakat Almanyanm  teşcü  ile  Denrirmuhafızların
tan ve Yugoslavyanın teşebbüs- [ Romanyada yaptıkları hâdisatı lere karşı serdetttiklerj itiraz ve bütün erhan görmektedir. Roman
muvaffakiyetsizliklerden sonra ye ni nizamın müessisi olan Almanya yeni nizama girmek isteyen devletlere artLk (paktın) kapılarının kapandığını ilân etmek zaruretinde kaldı ve o zaman Hitler Alman işçilerine verdiği nutukta «yeni ni^am» dan artık hiç bahsetmedi v
(Pakt) kısmen Rusyayı tehdit ve istihdaf ediyordu. Bunun içindir ki Rusyaya, Japonya ile ihtilâflarını hallederek mihver cephesine iltihakı için tazyikler yapılı yordu.
Eğer Rusya, Almanya tarafına geçerse (başları ben kaybedeyim. Kuyrukları siz kazanın) vaziyetine düşecektir ve İngiltere zaferi temin ederse Rusya partiyi kaybeden tarafta olacaktır.
Eğer mihver kazanırsa Rusya-nın bir tarafında gaJip Japonya, diğer tarafında muzaffer Almanya bulunacaktır.
Kendisinin garpta yerleştiğini ve kuvvetli olduğunu temin ettikten sonra Almanya şimdi memle-
ZAVALLI AŞKIM!...
Tarihini tayin etmekte ne fayda var? 6enin ve benim hatırlamamız kâfi değil mi'' Mademki sen de, ben d*; bunun çok, pek çok zaman evvel
olduğunu biliyoruz...
O vakit köşklerimiz yanyana i di. Bahçelerimiz aracından küoük bir çay geçiyordu. Sizin köşkünüzün etrafı büyük bir bahçeyle çevrilmişti. Yaz oldu mu güller, mimozalar açardı, baygın kokularını etrafa saçar-
dı. Bizim köşkün sol tarafında küçük bir çam ormanı vardı. Hatırlıyorsunuz bunları degü mi?
s Siz, on bir yadında idiniz. Ben dc on dörde basmıştım. Her gün, sabahtan akşama kadar bahçede, onmanda gezer, oynardık. Bazan kol kola girer eleie verir, koşardık. Güneş batmıya, etrafa karanlık çokmiye bağladı mı köşklerimize dönerdik.
«Pazar günleri yeni elbiselerimizi
giydirirlerdi. Sizin pembe renkli, e-tekleri kısa, kollan bol bir robunuz vardı. Koşarken tabii bir kelebeğe benzerdiniz.
«Ben, kısa ceketim, paçaları bol p an ta] on um ve parlak iskarpinlerimle bir centihnen gibi <dim.
«Yağmurlu günler, ya siz bize gelirdiniz, ya da ben srze... Yemekten sonra ya bir sinemaya, ya da bir tiyatroya giderdik.
Sonra, günün birinde, hatırlryama-dığım bir sebepten dolayı, ailelerimizin arası açıldı. Birrbüierile görüşmez oldular.
«Bu, senelerce sürdü. Tabii biz de blriblrimizi göremiyorduk. Siz yazları artık köşke geliniyordunuz, a-
daya gıdiyordunuz.
«Sizden hiç bahsolunmuyordu. Hal-
buki ben, daima sizi düşünüyor, hayalinizi bir tüılü unutamryorduım. Her nereye gitsem, her neye baksam hep, hep sizi görüyorum gibi geliyordu.
«Evet sizi.. Daima sizi düşünüyordum. Her saat, her dakika, her saniye sizi düşünüyordum...
«Zira, sizi seviyordum. Kalbimin o-lanca kuvvetile, ruhumun bütün kud-retile sizi seviyordum. Beraber, yanyana büyüdüğümüz yıllarda bu aşkım duha ziyade artıyordu. Siz de beni seviyordunuz ve ekseriyetle:
c—Büyüdüğüm za*non sizinle   evlenmek isterimî> diyordunuz. Bundan büyük bir zevk, bir gurur duyuyor, kalben memnun oluyordum.
«Biribırimlzi görmeden yedi sene geçti. Size bir çok mektuplar yazdım.
Bidayette cevap veriyor, tatlı ve lû-tufkâr sözlerinizle gönlümü hoş ediyordunuz. Ve dalma şu cümle Ue mek tuba niiuıyet veriyordunuz; «Seni seviyorum, inan bana!> «Sonraları mektuplarmız seyrekleş U, daha sonra büsbütün kesildi. BU-mem niçin?
«Bir sabah bahçeye çıktıgmı zaman, sonelerdenberi pancurları kapalı duran köşkün önünde yük arabaları durduğunu gördüm. Sabahleyin, erkenden geldiğinizi anladım. Akşam Üzeri, parmaklığın önünden geçerken bahçede oturduğunuzu, kitap okuduğunuzu gördüm.
«Allahım! Ne kadar değişmiştiniz. Boyunuz uzamış, çehrenize bir başka güzellik gelmişti. Sarı saçlarınız, eskisinden daha ziyade parlıyordu An
yanın asayişini tehdit ye ihlâl e-den hâdiseler şrmdi Almanyaya da endife vermektedir. Bugün Almanya Romanyada sükûnun i-adesini istemekte vc Romanyanın Alman ekonomisi, ve askeri ihtiyarları için mutî bir hizmetkâr ol masını düşünmektedir. Romanya-daki anarşin"n Alman işgalinin doğurduğu fcir netice olduğu tabiidir.
Yugoslavya ve Bulgaristan na-zilere bugüne kadar mukavemet gösterdiler. Eğer Almanya bu iki devleti Yunanlıların darbesi altında çırpınan Italyanın mağlûbiyetinden evvel (nazi) rejimine katabilmiş olsaydı efl>ette daha muvaffakiyetli bir hereket temin
etmiş olurdu.
Bununla beraber her iki hükümetin de bugünkü (mevki) leri memnuniyet verici değildrr. Yu-goslavyanın Ingiltereye müteveccih olduğu aşikârdır. Fakat Almanyanm Romanyayı işgalinden sonra mihverin iki kuvveti arasında sıkışmış bir haldedir.
nenizle beraber diniz. Selam verdim, yürüdüm. Fakat, siz, hafif bir baş eğmekle mukabele ettiniz. Ufak bir tebessümü bile esirgediniz. Buna burnuna veremedim.
«Bir hafta, bir ay yolunuzu bekledim, bahçenin etrafında dolaştım. Bükerce Ik oteun, size tesadüf edemedim. Nlhayot bir mektup yazdım. Kalbimin bütün acılanqj anlattım. Hayatımızı birleştirmek için sizden bir söz istedim—
«Yazık! Mektubum cevapsız kaldı. Ümitlerim söndü. Artık çocukluk arkadaşınızı unuttuğunuza, sevmekten vazgeçtiğinize hükmettim. Beş sene sonra da evlendiğiniz haberini aldım.
«ümitsiz,    emelsiz    yaşıyordum, mevkiim, servetim vardı. Fakat   e»*
şeflerinden    bazıları
Macaristan Hariciye Nazırının son Belgrat ziyareti Almanyanm ısrarHe, Yugoslavyanın mihvere iltihakını temin maksadile yapılmıştır.
Bulgaristan mihverden uzak durmafkla beraber Almanya ve t-talyaya (sempati) ile mahmuldür. Bulgaristan geçen harbi kaybettikten sonra bugün eli boş, serveti olmayan bir devlettir. Almanya bu devletin Akdeniz mahrecini temin edeceğini söyliyerek Bulgaristanın eiki arzularını kam rılamak istiyor.
Bulgaristanın mihver nizamına uymasına mâni olmak için Rusya-nın bu devlet üzerine    tazyikler yaptığı kabul edilebilir.    Çünkü Bulgar milleti Slavdır. Aynı zamanda Türkiyenin sebatkâr vaziyeti Bulgaristanın doğru    yolda ı yürümesini temin etmişfir. Yunanistan üzerine taarruz! bir hareke-( te geçtiği takdirde Türkiyenin har be iştirak edeceği ve Türle kuv | vetinin dikkati çeken müessiriye ti Bulgaristan ve Almanyanm gözünden kaçmamaktadır.
Türkiye, Balkan vaziyetini çok büyük bir dikkat ve alâka ile ta kip etmektedir. Almanya Türkiyenin kalp ve ruhu üzerinde üçler paktının bir teibeddül yapacağını ümit ve hayal etmişti.
Türkiye siyaset bakımından da kuvvetli bir mevkie sahiptir. Türkiyenin kudreti, Balkan devletlerinin Yunanistan aleyhine hareketlerini menetmiştir. Bu kudret, Yunanistanın harpte zaier temin etmesine yardım etmiştir. Bu suretle hasıl olan zafer Balkanların müstakil kalan hükümetleri üzerinde samimi doygular ve neşeler| uyandırmıştır.
Bugün Romanya ve Yunanistanın haili hareketleri    arasındaki fark barizdir. Birinin teslimiyeti, diğerinin mukavemeti semereleri] dikka-Uen kaçaraıyacak kadar mü-1 him ve aşikârdır.    Romanyanın! düştüğü sefalet, kargaşalık, kıtal bugün Romanyayı istilâ eden kuvvetin bile gözünden kaçmamakta-; dır. Bu kargaşalık, bu sefalet, bu krtal yeni nizam için en fena biı reklâmdır. .
Türkiyenin korkutulamaz vaziyeti, yıkılmaz kudreti bütün Balkanlara yeni nizamın girmesine mâni en büyük bir âmildir. Asike.
rî kudreti, siyasetteki sebatı ve az-( mi ile buçün olduğu gibi yarının de Balkanlarda ve boğazlarda yıl-j maz bir bekçisi olarak duracak ve bu suretle bütün Avrupayı kaplı-yan facia sahasının fazla büyüme-m esin i temin edecöktir.
Cenuptan Şimale doğru uza -mak emelile Akâ önlerine gelen Napolyon Bonabartın bu mınta-kada Türk azim ve iradesi kar-j şısında mağlûp olduğunu ve buj yüzden ikbal yıldızının söndüğünü gösteren tarih, şimalden ce • nuba sarkmak istiyen ikinci bir is-tilâ ordusunu da Türkün durdur-| duğunu iftihar ile kaydedecektir.! Avrupa milletleri tarihinde Türk| ordusunun kudret ve tesirini sak-ı lıyan sayfalarını her zaman bizej kuvvet veren bir gurur ile okuyunuz ve onun içindir ki, cereyan e-j den hâdiselere tam bir sükûn -] cinde endişesiz bakıyoruz.
Büyük bir harp dâhisi olan li-j derimizin askerî kabiliyeti, vâsî görüşü, demir iradesi bu endişe-| gttteâ doğuran manevî kuvvettir.
lenmedim- Yalnız, kimsesiz ve tatsı; bir hayat yaşıyordum.
«Geçen ay altmışına bastım. Şlm di bir ihtiyar adamım. Yavaş yavaı hayatın sonuna yaklaştrgrmı hissediyorum. Teessüf   ettiğim   bir şe>j var; Budalaca kaybettiğim   saadet.4
«Zira, bugün eski kâğıtları karış*
t.rrrken   mektubunuzu   buldum. Bı|
mektup, ben köşkte bulunmadığı] sırada gelmiş ve ailem tarafında: saklanmıştı. Bu mektupta, beni sev< diginizi, hayatınızı hayatrma bağla] maktan başka bir şey dü^ünmedigij nlzi yazıyordunuz.
«Bu mektup elime geçince, bilaüv Uyar ağladam. HÛJa ağlıyorum. Zavallı aşkım!»
Fuat Sanıilı
VATAN
26 . 1 - 941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Şehir Tiyatrosunda Dağıtılan Muhtıra
Şehir tiyatrosuna gidenlerin bir kmmıns ufak bir muhtıra veriyorlar. Üzerinde tiyatroya yeni gelen seyircilere mahsustur, dftye bir ka-> ıt var. Bu muhtıra seyircilerden bazılarına verilip, bazılarına verilmediğine göre, demek kl, buna do artanlar hor halde kimin irk, kimin bir kaç defa tiyatroyu geldiğini anlryabflccek kadar U* tattır. İçini açrp okursanız hiç te bir neyi rt-iye hitap olunmryacak derecede argo İle yazılmış bir kaç ttfüt.
«Bazı kaba, gftrgftsttz İmanların tiyatroda (temsil esnafunda) fındık, fıstık, çekirdek gibi neyleri gürültü çıkararak, çattır çutur yedikleri vardır.» «Bunlar göğüslerine (Biz bir tiyatro nasıl Neyre-
criîrr bihnlyoraz) diye Wr levha yaz salar daha İyi olur.»
Bunu yazmışlar. İyi kMU herk<-ne damıtıyorlar. Fakat İçenle, bilhassa paradide bol bol fındık, fıstık, çekirdek satılıyor.
w.d. mi. ı yr*ımentol İstemiyorlar ve IJ^tese Ulahı muaşeret drrsl vermek İstiyorlar, o halde bu satışı neden menotmlyorlar ?
Muhtıra 1940 sonesinde basıldığı İçin arkaaındakl takvim dr 1910 ı gösteriyor, herken 1011 İn İçinde takvime aklanarak çok defa yanılıyor.
Ya takvimi kaldrrsmrar, yahut 1011 e göre bir takvim basaınlar.
FJT.
GENÇ ve AMATÖR BİR RESSAM
Nejat Melih'in Eserleri
Bugünkü Maçlar
-   —-¦—
Millî Kümeye Dördüncü Olarak Hangi Takınım Gireceği Alâkayı Çekmektedir
Lig maçlarına bugün yine Şeref e Fenerbahçe stadlarmda devanı e-ılecek, ayrıca Kara^rümrük ve A-adoluhlsar sahalarında da ikinci üme maçları oynanacaktır.
Beşiktaş şampiyonluğumun tahak-uk etmesi her ne kadar lig maçla-nın ehemmiyetini kaybettirmişe e milli kümeye girecek dördüncU üurm -yin meselesi alâkayı arttır-ı içtir.
Pera, Istanbulsrpor, Vefa kltipleri-m dördüncülüğü tutmak için her ıreye başvurmaları bir hadise ha-.ıi almış ve maçların ehemmiyetinin rtmasına da vesile olmuştur.
SÜleymaniye - Kasımpaşa
Feııeıuançe stadının uk Karşılaması SÜleymaniye - Kasımpaşa aranda olacaktır. Bundan evvel aliyi neticelerle sonuncu olmak •hlikesini atlatmış bulunan genç asımpaşalıların SÜleymaniye ile ya ergi bu maç, müsavi kuvvetler a-ısında oynayacağı için her halde ¦vkli olacaktır. Maamahlf en İyi bir /uncusunu bir anlaşma ile bu hafta
larla yer almışlardır:
Kabataş: Cem - Haht. Komftl -Faruk, Namık, Semih - Kemal, Cemil, Nevzat, Hüseyin, Muzaffer.
Darüşşafaka: Salaimddin - Murat. Saffet - Hasan. Galip. Necip - Mehmet, Şükrü, Türkân, Nuri, Nizamet-tin.
Birinci devreyi hakim bir oyunla geçiren Darüşşaf ak alı lar Türkanın a-yafrile bir gol kaydederek devreyi 1 - 0 galip bitirmiştir.
İkinci devrede de hakimiyetleri devanı eden Darüşşafakalılar 14 üncü dakikada ikinci gollerini de yapmış lardır. 23 üncü dakikada frikikten Kabataşlılar bir gol kazanmışlardır. Maç ta bu suretle 2 - 1 Darüşşufakanın lehine neticelenmiştir.
İkinci müsabaka da Galatasaray -Vefa arasında olmuştur. Bu maçta takanlar .şu kadrolarla vahada görünmüşlerdir:
Galatasaray: Hüseyin - Ali. Basri İsmail, Mahmut, Esat - Mehmet, Ahmet, ilhan, Nuri, Naim.
Vefa: Nafiz - Rahmi. Burhan -Selim, Nâzmı, Sulhi - Necdet, İbra-
Eminönü Halk evinin son tertip ettiği amatör resim seıyisûıde temhir edilen eserler arasında, Nejat Melih imzalı birkaç, yağlı boya tablo ziyaretçilerin dikkat ve alâkasını çekmiştir. Ben bu resimleri sergi yerinde değil, fakat Ne-jadın bai>ası, değerli edibimiz İzzet Melihin, ve eniştesi arkadaşım Fikret Âdilin evinde yakından görmüş olmakla, tetkik et -mek fırsatını elde ettim. Bu itibarla hem eserlerden, hem eser sahibinden ba'hsed ekilecek, bu münasebetle de sanatin mühim bir meselesine ait bir iki düşünceyi sıralıya/bileceğim.
Henüz I 7 yadında olan Nejat Melihin eserlerinde görülen baş hassa, renk bakımından gösterdiği bereket, fışkırış, bir kelime ile «lirizma» dır. Burada hesap ve kitaba, düşünce ve tahlile sığ-
Yazan:
Nurullalı BERK
te hayranlık uyandırabilir.
eledriç» demekle, sanatkârın, oLgunluğa varmak için takip ettiği safhalara işaret etmek iöterım. Her şeyde olduğu glbj sanatte de, tekniğin çetin taraflarını öğrenmek için geçirilen etüd yılları vardır. Bakilerin, klâsik sanatin esaslı ibiLgileri addettikleri «desen ¦> teşrih, menazır, hattâ mimari elemanları, «kompozısryon» denilen tertip ve terkip sanati, nihayet renk etüdleri, talebenin birer birer tetkik etmek, çalışmak medburiyetinde bulunduğu şey • lerdi. Bu itibarla «tedriç» e riayet edilirdi.  En çok  dâhî yetiş-
ınıyan. hissin ve model karşısın- Uren Myan Konesans.nda bile dakı anî aksülâmelın ani ifadeli «cn« sanatkar, evvela ustanın bo-olan bir renk âlemi, cıvıltısı için- yalarını ezmek ve atölyesini su-deyrz. Belki biraz fazla tiz per ] P«rmekle ballar, sonra yavaş ya-deden intihap edilen ve fazla çiğ ' va»', mf* e«m l«llWım öğrendık-olan kırmızılar istisna edilirse, W ^ollektıf meaaıye iştirak e-Nejadın renk ahe.nklermin umu . , dcr ve nihayet şahsî eserler ya -mî heyeti hiçbir zev* hatası, hiç- | ratmıya başlardı.
Modern zamanlar.    bu tedriç kaidesini altüst   ederek, sanatkâra  büyük bir  serbesti  vermiştir. ı Bilgeden ziyade orijinalite ariyan muasır dınamızma, ani parlayış- j lara, fışkırışlara hayran olmuş ve
bir uygunsuz imtizaç göstermç -mektedir.
Hâdisenin ehemmiyetini, bu neticelerin kendisinden ziyade, vücut bulma şartlarında buluyorum. Demin de söylediğim gibi,
Nejat Melih çok genç. henüz ço-  böylelikle eskilerin çok çetin bu-
cuktur. Bundan evvel resimle meş gul olmamıştır. Geçen yıl, bu vakitler, resimle ve güzel sanatlerle hiçbir alâkası yoktu. Bu yoldaki yegâne tecrübesi, Fikret Âdilin duvarlarında asılı duran, benim. Bedri Rahminin. Âbidin  Dino -
dikleri sanat yolu, derhal yaka -lanması icap eden, aksı takdirde ebediyen kaybolacak olan bir nazlı peri halini almıştır. Böyle- 1 likle «Fauves» ler, kübistler, o-nirikler, muasır sanat keşiflerin.n bütün mümessilleri her ne paha-
nun. Fikret Muallânın ve    diğer sına olursa olsun yeni bir şey buL
mak, seyirciyi derhal teşhir et mek yollarını aramışlar ve Fransızların    dediği gkbi,    «coup   de
arkadaşlann eserlerine bakmak olmuştur. Günün birinde, anî bir kararla, Nejat Melih, fırça ve bo.
pora vermiş   olan Kasını-ışalılar bu oyundaki kazanma şans- him  ^  ŞamjJ   NecaU zavrflatmış olmaktadrrlar.   C-

ın İçindir ki, bu müsabakanın tah-ı.ı.. evvelden yapmak bir parça İç olacaktır.
Fener stadının son kartlaşmasını ı Fenerbahçe - Pera yapacakla* -
Oyunun birinci devresi başından niheyete kadar mUtevazin ve karşt-lıklı hücumlarla geçmiş ve devr*: 0-0 beraberlikle neticelenmiştir.
İkinci devre de ayni şekilde ve mü tevazin olarak cereyan ederken Ga-
Döreîüncülük için çalınmakta o- latasaray tlhanın ayalle W gol ka-
n Peranm san lacivertliler karşında ne gibi bir derec: alacakları erakla beklenebilir.
Per alıl ar, son oyunlarmda o kadar i dereceler almamakla beraber sa-
lacivertliler için ihmal edilmez bir .ıvvettir. Maamafih Pera daima Fe-»rbahçe karşısında oyununu oyna-unamaktadır. Maçın ehemmiyetini izonünde tutarak oynayacak bir enerbahçe takımının galibiyetine uhakkak nasarilc bakmak lâzrm-elir.
Beykoz - Topkapı
Şeref stadında oynryacaK Beykoz-
Dpkapı karşılaşması da sonunculu-j tayin .noktasından mühimdir, ünkü her iki takım da ikinci küme-î gitmek korkusu içindedir. Ve bu ıziyete düşmemek için ugraşmak-dırlar. Bununla ^eraber galibiyet insi Beykoz lehinedir.
Beşiktaş - İstanbubp ot
Beşiktaş - îstanbulspor arasında-
maçın ehemmiyeti şudur: Birisi ımpiyonanın başında gitmek itiba-le bir mağlûbiyete uğramamak, di-:ri de dördüncülüğü tutmak içini ilip gelmek için çalışa aktır Her ıfta istanbul piyasasmdan aldrgı mi yeni oyuncularla sahada görü-m Istanbulsporluların Beşiktaşlılar ırşısında çıkaracağı oyunu her hal I alâkalı olacaktır. Bununla bera-:r Beşiktaşın galibiyeti normal bir 'tice olarak kabul edilmelidir.
Galatasaray - Vefa
Günün en mühim maçı, Şeref atanda son olarak oynanacak Vefa -«latasaray karşılaşmasıdır. Her iki kimin son vaziyetlerini gözonünde tarsak bu maçın çok sıkı olacakım
• bul etmek İcap eder. Yalnız şunu ı nazarı itibara almalıdır ki, Ga-tasaray hücum hat*ı Ankaralı rifle oldukça kuvvetli ve iş görür r hale girmiştir.
Diğer taraftan   Vefalılar da dör-ınelllUgü Pera ve Istanbulspordan •¦isine kaptırmamak için çok çalı-
* aklardır. Bunun içindir ki, güzel r maç seyredeceğiz demektir.
Mekt3pliler Arası Futbol Şampiyonası
lekteplller arası futbol şampiyona-maçlanna dün öğleden sonra Şe-' stadında devam edilmiş, Darüş-¦ıka, Kaba taşla, Galatasaray   da fa ile karşılaşmıştır, lünün ük karşılaşması Darüşşafa-11e Kabataş arasında oynanmış-ikl takım sahada şu kadro-
zanmrştrr. Bu gol Vefalıları daha zi-yad*- canlandırmış ve beraberlik golünü de kazanmışlardır.
Galibiyet golünü yapmak için her iki takım çalışırlarken maçın bitmesine iki dakika varken Galata aray-hlar galibiyet golünü yaparak sahadan 2-1 gahp aynrmışrardrr.
EULRSACA
ya alarak resim yapmıya bajJa - foudre» sanatini meydana çıkarmış ve bu sahada hiç bir elüd sa-  mışlardır.
hıbi olmadığı halde, bizim gibi Fakat, 1880 yılından bugüne profesyonel ressamları böyle hay kadar devam edegelen bu endişe rete düşüren neticeler elde etmiş- artık bu^rün tarihe karışan, genç tir. E.r.inönü Ha.kevinde teşhir edilen tabloların bazıları, birkaç yıldanberı boyaları karıştırmıya alışımış. onların mütekabil aksü-lâmellerine vâkıf bir meslek adamının olgunluk ve pişkinliğini göstermektedir.
Nejal Mçlihin belli başlı vas -fını ve hayrete deger, ani neşvü nemasını    kaydederken,    sanatte yaş ve tedriç meselesine — ve-
sanatkârların yeni kaygılanna yer vottthş bulunmaktadır. Bu yenilik — ki her yenilik gibi eski bir metadır — ananevi teknik endişelerinin canlanmasından ibaret -tır. Desen de, form da, terkip tar zında, mevzuun intihabında daha ölçülü, daha bilgili, daha muva -zeneli, bir kolime ile klâsik bir sanat arzusu uyandırmıştır. Bu klâsik sanati meydana ge*tirm«k, yani o yolda eserler yapabilmek için, figürü, manzarayı, inceden inceye etüd etmiş olmak, klâsik terkip ve tertibi yeniden öğren -mek lâzım gelmektedir. Bu ba -kımdan bilhassa «desen» birinci plânda bir   rol  oynamaktadır.
Morfolojik bakımdan tetkik e-dildikleri zaman rengin hbse, ani heyecan ve fışkırmalara, desenin yani çizginin ise müfekkireye, en. telektüaJkeye hitap ettikleri mey dana çıkar. Bu itibarla renkçiler hie insanları, çizgiciler de müfekkire insanlarıdır. Bu iki yol * dan birini tercih etmek doğru -dan doğruya bir mizaç meselesi olmakla beraber, eserin temelinden başka bir şey olmıyan çizgi bilgisine vâkıf olmanın ehemmiyeti karşısında bulunuyoruz.
Sözürrrü yine Nejat Melihe intikal ettiriyorum. Bugünkü hali ile bu genç, renk bereketi, renk mizacı ile desen ve inşa hususundaki bilgisizliği kendinde topluyor. «Kuşun öttüğü gibi resim yapmak» istiyorsa tuttuğu yolda devam etsin. Fakat, zamanımızın endişelerinden kendine de p*y ayırarak his ve fikrin, şehvet ve aklî muvazenenin, yani kalb ve: kafanın birleştiği klâsik sanati tercih edecekse, eserine hakikî bir mikrokozm şeklini verecek olan ezelî bilgilere merak ederek etüde başlamalıdır.
Ben ötedenberi, sanatte, «alarmı 3ema» nın sihrinden ziyade, muvazeneli bir toprağı aydınlatan mat bir ışığın metanetine hayran olduğum için, ona, haddim olmayarak, bu yolu işaret eylerim.
Meçhnl Kahramanlar Serisinden: 11
Cüretkâr Bir Gencin Macerası
"Göreceksiniz, Müfrezem Ne Harikalar Yaratacak !„
Yazan: M. SIFIR
KİRALIK ODALAR
«Kiralık Odalar* vodvüi gibi İçinde zerre kadar fLklr bulunmıyan piyeslerin tenkidinde düşünce pervane lev çok sathi bir şekilde bile ol- i si havada   dönmektedir.   Bizim bir
sa
temas etmek isterim.
Soldan saga:' Istatıoulun yazlın uır semti; Uç, 2 — Edebiyata müteallik; Akideler. 3 — Sancak; Modem. 4 — Goz rengri; Kroki. 5 — İkinci harf; E?ya demeti, Nefer. 6 — Genç İrisi. 7 — Edat, Aş; Zamanın kısımlarından. 8 — Mukavva. Berat şehrinin ortası. 9 — Pek alçak; derinlikler. 10 — Atiye; Güzel sanatlerin bir koluna mensup olanlar. 11 — Masset; Metheden.
Yukardan aşağı: 1 — Cici bir böcek; Kraliçe. 2 — Bir kadm ismi; Gayret. 3 — Bir ecnebi para; Birdenbire. 4 — Bir nevi kumaş; Bir rüzgâr. 5 — Bir nota; gemide top guru bu, Bir musiki işareti. 6 — Denizin forforlanması. 7 — Ters konmuş yemek; Semizlik; Şöhret. 8 — Eyer; Kara parçası. 9 — Değnek; Zahmet. 10 — Ekşi bir mayi; bir nakil vasıtası. 11 — Baki bir Türk devleti; Murat
EVVELKİ BULMACANIN HALLİ
Soldan soga: 1 — Saklambaç. 2 — Sual; lee. 3 — Fim; İnanmak. 4 — Mat; Al. 5 — Ruam; Çete. 6 — Ray, Yad. 7 — Anıt; Leim. 8 — To; Bag. 9 — Yelpaze; Saz. 10 — Alâ; Bait. 11 — Rüstem ZaJ.
Yukardan aşağıya: Fırsat yap. 2— A-si; Noel. 3 — Kumkapı, Lar. i -± La; Mat. 5 — Alim, Bata. 6 — Naz; Caz. 7 — Biat; Gebe. 8 — Çal; (t) am. 9 — Çim; Edepsiz. 10 — Saat; Ata. 11 — Beklenmez.
Sanat tarihinin süratli bir gözden geçirilişi bize gösteriyor ki. umumiyet ttibarile «yaş» muayyen bir kanuna tâbi değildir. I 7, 18 yaşında eser vermiye başlı -yan dâhilere, 30, hattâ 40 yaşından sonra sanat yoluna sapar. bü. yük sanatkârlara tesadüf ediyoruz. Kimi, kaba tâbirile, çekir -dekten yetişmiş, kimi, hemen hemen hayatının yansını bulmuş -ken birdenbire sanat istidadını kendisinde görerek, parlamış ve yükselmiştir. Bu itibarla yaşın bizde uyandıracağı hayranlık nis. bîdir.
I 7 yaşında kuvvetli eserler veren bir çocuk bizi ne kadar hayrete düşüruyorsa, 40 yaşında olgun bir insanın da birdenbire, e-line çarmıru voya fırçayı alarak büyük sanatkâr olması o nisfcet-
şeyler yazmamız İçin Şehir tiyatrosunun komedi kısmı fikirli komedi ler oynamaz ya. Esasen, komedi tiyatrosunun vazifesi mümkün olduğu kadar «gülmekten insanın dalağını harekt-Le getirtmektir. Doğrusu bu vazifesini   hakkile yapıyor.
Burnumun ucundan gülmek adetim olduğu »».ilde, «Kiralık Odalar* da ilk defa katıla katıla gUldüm. Bu KÜldUrlLşun mtlkalemelertle mi, yoksa artistlerimizin kuvvetlerinde mi olduğunu düşünüyorum. İkinci halin galip olduğuna inanıyorum. Çünkü Rum taklidi. Ermeni taklidi, Kayse rili taklidini muvaffakiyetle yapar herhangi bir artiste halkımız güler Bu adetimiz meddah dinlemekten kalmıştır.
Cemilin dayısı aileailo seyahate çıkıyor. Ev bos kalıyor. Cemüin tanıdığı bir Ermeni geliyor. Ona iki üç ay boş kalacak   odaları kiraya
A R A Y Sinemasında
Ba hafta tamamen renkli ıun ve muhteşem
VAHŞİ KOŞU
ı ilminin gösterildiği her seansta salonu tamamen dolmaktadır ve yer bulamryanlar geri dönmektedirler. Boş rollerde:
CLAUDETTE COLBERT — HENRY FONDA
Bugün saat 11 deL son dünya ve harp haberleri İlaveten: FOKS JURNAL tenzilatlı matine
TAKSİM Sinemasında
Türkçe sözlü - Müzikli - Danslı film
vermesini kabul ettiriyor. Odalardan birini bir Rum musikişinası tutuyor. İkincilini dolandırıcı bir züppe, üçüncüsünü hızmetcteile bü- Ermeni bar kadım, dördüncüsünü kızlarüe 1 starı-bula gelen bir kan koca. Bu sonuncusunu bar kadım, avlamak istiyor. Cemil lstanbula ailesüe yeni gelen kızla iş pişir m iye uğraşıyor. Dolandırıcı züppe tip binlik liralarını bozdurup bir türlü para veremiyor. Musikişinasın sinir hastalığı vardır. Cemil onu tedavi ediyor. Sonunda ev sahibi ansızın geliyor, işte bütün bunlar Kiralık Odalar vodvilinin esası olmuş oluyor. Bunu İnsan kitaptan okusa güleceğini ummam. Bunun için piyee adaptasyon dairesine uğratılmış. Orada bar kadını, Ermeni; musikişinas, Rum; ailesüe dışardan gelen adam, KayeerUi ve İlâh. olmuşlar.
Necdet Ayral'ın Rum musikişinas rolündeki kadar muvaffakiyetim başka bîr yerde görmedim. Türkçe konuşma taklidini de son derecede iyi yapıyor.
Bar kadınının hizmetçisi rolündeki muazzez Arçay da kendine güldürecek bön bir hizmetçi tipini güzel yapmıştır.
Şimdiye kadar her rolünü iyi yaparak dikkati çeken Mehmet Koraca bu seferki Cemilin tanıdığı Ermeni rolünü daha iyi yapması kendinden beklenir. Bir Ermeni açıkgözlü-lükte yedi Yahudiye bedeldir. Onun için bu açık gözlüğünü daha iyi göstermesi lazımdır. Cem il i odaları kiraya vermek için kandırma sahnesinde pek hararete izdir.
Bu piyesin adaptasyon ve tercümesini yapan Bay Zirairtarandrr. Bay Zincirkıran bu sene bununla iki komedi sahneye koydurtarak ayni zamanda rekor kıran olmuştur. Tebrik ederiz.
YuHof Ahıskalı
GÖNÜL VERDİM
Büyük takdir, alkış ve rağbet gördü - Filmdeki   Aşk, tahassür -
kahramanlık sahneleri büyük alâka uyandırmaktadır. Üstat SADETTİN KAYNAK ve EYYÜBl RIZA'nın tertip   ettikleri 1 şarkılar. Ayrıca: MİKİ MAUS ve Yakın Şark JurnaTda Yunanistan
hâdiseleri V. S. Bugün saat 11 de do tenzilatlı matine.
Köylüye Ziraat
Öğüt!
en
1336 yılı ikincikanununun Uk haftaları İdi. İstiklal savaşında Aydın cephesinde harikalar yaratan, Türklüğün büyük varlığını, azim ve ha-mamasetinl yalnız düşmanlarına değil, bütün cihana tanıtan 57 nci fırka, karargahını Nazillide kurmuş lşpal kuvvetleri ile taraf taraf cenge koyulmuştu.
Bir gün, fırka kumandanı miralay Şefik Beyin odasına uzun boylu, ge niş omuzlu, ter bıyıklı bu- delikanlı girdi. Kumandanı selamladı. Vekarlı bir oda, ciddi bir askere yakışan sert bü- şada Ue:
—Kumandan beyfendi, İsmim Ra^rıp istanbullu ve ihtiyat zabit vekiliyim. Fırkanıza Utthak ve Milli Mücadeleye iştirak için lstanbuldan geldim.
Dedi. Zekâ fışkıran gözlerini kumandanın gözlerine dikti.
O sıralarda, frrkanm zabit kadrosu çok noksandı. Kumandan, kendiliğinden müracaat eden bu gencin serbest tavırlarına, muntazam kıyafetine baktı ve sözlerine inandı. İhtiyat zabitlik vesikası olup olmadığını bile sormadı. Hemen, yüz yetmiş beşinci olayın Başçayrr cephesinde bulunan taburuna yolladı. Aradan çok zaman geçmedi. Ragrp, tayin edildiği taburun kumandanı tarafmdan alaya iade edildi. Evrakında, Ragr-bm ef'al ve etvarmda zabitlik mesleğine uymryan hareketler görüldüğü ve askeri İnzibatın temini için geriye gönderildiği yazılı idi.
Alay kumandanı, bu iade keyfiyetini bir anlaşamamazlıgu hamlederek Rag7bı dlg-er bir tabura gönderdi. Ragrp, meziyetlerini bu taburdı da gösteremedi. Bu- türlü kendini mafevklerine beğendiremedi. Nihayet, alay kumandanmm bir tezkere-sile fırka kumandardıgma sevkedll-di. Tezkerede de, bu genç zabit olamaz, hattâ, hiçbir işe yaramaz, denildi. Komandan, zekası çehresinde, tavır ve hareketlerinde bariz bir surette beliren, fakat her neden rse vasıflarını, m eziyeti erini göeteremi-yen bu genci, bu defa da Nazillideki askeri hastan an en in inrfbat zabitliğine tayin etti.
O sıralarda, işgal ordusunun Iz-mirden trenlerle cepheye taze kuvvetler getirttiği duyulmuş, fırka kumandanı da bu trenleri dinamitle attırmayı, nakliyatı sekteye ugratrp düşmanın mânevi kuvvetini sarsmayı, zihnine koymuştu. Fakat, ne yazık kl o sıralarda frrkanm elinde bu işte kuTlanriacak patîatıcı maddeler ve vasıtalar yoktu. Elde bulunan, Büyük Harpte denize atılmış, karaya uğramış bir krsrm mayinlerden çıkarılan çok mikdarda dinamitten ibaretti. Ancak, bu dinamiti kullanacak, tahrip işini başaracak bir za-zit de yoktu.
Frrka kumandanı miralay Şefik Bey, buldurduğu bir mikdar dinamit kapsülü ile m ayin dinamitlerinden istifade etmeyi düşünüyor, tetkikler-
T Al Kvm I
26   tKİN CtKANTJ N İMİ
P A Z R
YIL: 1941 — AY: 1 — GÜN: 28
RUMİ: 1356 — 2 Inclkânnn 13
UtCKl: 1359 — ZtLHİCCE: 28
v ....11 \<**ATI J
GÜNEŞ: 8,18 2,02
ÖĞLE: 13,26 7.10
ÎKtNDİ: 16.01 9,45
AKŞAM: 1847 12,00
YATSI: 19,51 1,35
İMSAK: 6,34 12,18
le uğraşıyor, hatta demiryolu üzerinde gizli tecrübeler yapıyor ve nihayet, uğraşa uğraşa bir katan havaya uçurabilecek bir usul ve çar© buluyor. Artık işi, bunu öğrenip ba-şarabUecek bir zabit bulmrya kalıyor. O günlerde kumandan, işte bu zabiti arryordu-
Hastahane inzibat zabiti Ragrrp; bir gün, frrka karargahının mülhak zabitleri ile görüşürken, söz arasında kumandanın, düşman mıntakasındaki askerî trenleri atmak için. bu işi bilen ve icabmda ölmekten çekln-miyen bir zabit aramakta olduğunu işitti. İçin İçin sevindi. Muhataplarına:
— Ben bu İşi yapmıya hazrrun arkadaşlar!..
Dedi ve bu işe tayini için kumandan nezdinde delâlet ve tavassutta' bulunmalarını hepsinden ayn ayrı rica etti. Bu düek ve teklif kumandana bildirildi.
Miralay Şefik Bey, cephedeki bölüklerde bir işe yaramadığını bildiği bu toy genci yanma getirtti Evvelce de dikkatini celbeden Ragıbı karşısma dikti. Tavırlarını, hareketlerini, hattâ yüz çizgilerini inceden inceye bir daha tetkik etti. Tereddütlü bir eda Ue:
— Ragrp Efendi, dedi. Bu vazifeyi kabul edip de yapmamak, yapamamak düşmana karşı bir auıımızı ifşa olacaktır. Bu hareketin cezası da kurşuna dizilmektir. Kati olarak bil ki, böyle bir vaziyet karşısında bu cezanın tatbikmı hiç de ihmal etmem. Bu ciheti iyi düşün.
Talihin, çok az btr zaman sonra ayakları aitma zafer ve şeref çelenkleri serdiği, başına kocaman btr iftihar eklüi Uiştü-digi yaradürştan, soydan kahraman olan bu delikanlı, kumandanın ileri sürdüğü ölüm tehlikesine, Türklüğüne has bir metin-lik ve titizlikle omuz silkerek gülü-verdi. O anda, ruhunu kamçılryan tatlı ve sevinçli bir heyecan m tesiri Ue, top mermisi gibi gürledi.
— Tereddüt etmekte haklısınız etendim. Fakat, vereceğiniz vazifeyi yapmadan, ya da yapamadan döner ve şayet huzurunuza sag olarak gelirsem, İn an m iz sözüme, razıyım bana lâyık göreceğiniz o alçakça ölüme!..
Dedi ve pınarlarında birer iri inci tanesi katrelenen gözlerini kumandanının parlryan gözlerine dikti. Vereceği karan, heyecandan ürperen dudaklarından dökülecek emri bekledi....   J„;., . j
Miralay Şefik Beyin beş kal arın m telkinine müstenit ve pek de haklı olan tereddüdü, bu kahramanlık nam zedinin gösterdiği azim ve irade ateşi karşısında yavaş yavaş gevşedi ve eriyiverdi. Vazifeyi Ragrba verdi. Tahrip İşinde keşfettiği usulleri birer birer ve birkaç gün içinde ögTettL Yaptırdığı tecrübelerle bu gözü pek delikanlının istenilen o ehemmiyetli işi başarabUecegine iyice kanaat getirdi.
Ragıp, artık becerikli ve meharet-li bir bombacı, o günün düşmanları--, na âdeta korkunç bir umacı olmuş-' tu. Maiyetinde yirmi seçme ve ser>* den geçme erle, SinekçUer köyünün^ yaman yiğitlerinden Hasan Hüseyin Efe bulunuyor, efradı birbirinden ya.-vuz olan bu küçük müfrezesüe bi-' zim kahraman Ragrp da, pek haklı olarak   gururlanıyordu ve zabit ar- ; k ad aşlarına, her gün zaferler vaade-
diyor ve:
— Göreceksiniz   beyler,   diyordu.
Müfrezem bu cephede ne hârikalar * yaratacak, umulmıyan ne muvaffakiyetler kazanacak.
[On birinci kahramana ait Otinci yazı salı sayımızda çıkacaktır.]
SORUNUZ
AnJkara, 25 (Hususî muhabirimizden) — Ziraat Vekâleti köy. lünün ekim islerinde bilgisini arttırmak maksadile bir öğüt kitapları serisi hazırlarruşUr. Bu kitaplar köylüye tevzi edilmekte ve her türlü ekim işleri hakkında kendilerine mufassal izahat verilmektedir. Kitabın basılma tarihi pek yakın olduğu halde bir çok tabılar yapmtntır.
OYLIYELIM
Muamele Takipçiliği Memnu mudur?
Muakkip Seyfettin Okan soruyor:
Devair arasında muamele takipçiliği yapmak İstedim, Fakat ı-eabı bir daireye müracaatımda a-vukatlar kan .m mucibince avukatlardan raaadsı muamele takipçiliği ve yazıcılığı ve yazıhane açmasına imkan olmadığı (ve hattâ vekaletname dahi olsa)   iddiasfle
menedlliyormn. Avnkatlrr kanonunda takipçilerin tnenedllmesine dair bir ınadde var mıdır?
Ve her muameleye cari midir ve tatbik mevkiinde midir? Her han-
gi bir vatandasın   ve muameleyi bUmlyen bir yurttaşın işinin takibindeki mahzur nedir? Acaba her tarafta ayni muamele oluyor mu? Lütfen gazetenizin muayyen sütununda beni tenvir etmesini dilerim.
Cevap — Avukatlık kanunu bu gibi takipçiliğe manidir. Eğer siz de adliye idlerini takip etmek isterseniz bu kanuna göre müddeiumumilik tarafmdan takip ve tecziye edilirsiniz. Temlik soretlle dahi takipçilik yapmak ancak çok yakın akraba olmak çartlie kabildir.
26 - 1 - 941
VATAN
Bildiğimiz Trablusgarp
Eski, Orta ve Yeni Zaman Vaziyeti
AF, T
Eski Mısırlılar Libyaya beyaz mânasına gelmek üzere L, bu veya Te-hennu derlerdi. Yunanlılar ise Aib-ves, lbranüer de Lehabim namını vermişlerdi. Meşhur coğrafyacı Era-tostenes'den sonra Libya adı yalnız Marmarika ve Kyrencika ile bunun gerisinde çöle değil, Afrikanın malûm olan bütün şimal kısmına alem olmuştur. Yerli halk ise Libyalı adını Mısrrm garp hududunda ilkönce iskân eden kabilenin isminden almıştır. Libyalılar kırmızımtırak, esmer renkteki Mısırlıların hilâfına olarak açık tenli, lâpiska saçlı, iri yarı, güçlü kuvvetli insanlardı. Bugün bu ırkm farik vo mümeyyiz alâmetleri münhasıran Atlas ve Rif dağlarındaki kabüelerdc göze çarpmaktadır. İhtimal ki Libyalılar Gro-Magnon rrkmdan idiler. Llbyanın hemen her tarafında bu rrka ait birçok eserlere rastlanmıştır.
Hemen bir çölden başka birşey olmıyan Libya eski zamanda bilhassa şehirlerile şöhret almıştı. Garp cihetinde öa (bugünkü Trablusgarp) Leptis ve Sabratha, şark cihetinde bilâhare Yunan kolonistleri tarafından kurulmuş olan Bernika, Tuşire, Barka, Apolonya ve Kyren kasabaları bulunuyordu. Bu cihetle Llbyanın garbına «üç şehir = Tripoli* sarkma da «beş şehir = Pentapolis> denilmiştir. Trablus Tripolinin muar-rebidir.Pentapolise veyahut en büyük şehrine nisbetle Kyreneika'ya ise Araplar Berka tesmiye etmişlerdir. Bu şehirler, bilhassa garptaküer mühim birer ticaret şehri idiler. Sudandan kalkan kervanlar Fizan yolu ile bu şehirlere altm tozu, fildişi, abanoz, deve kuşu tüyü, fil ve zenci esir getirirlerdi. Sonra bu kıymetli eşyalar buralardan gemilere yükletilerek Komaya, Marsilyaya ve 800 kilometre uzunluğundaki sahil yolu üe de Kartacaya gönderilirdi. Nefsi Libya-da ise biraz   hububat, biraz hurma
ve biraz zeytin yetişirdi. İkinci Pün harbinden sonra garbi Libya Numed-ya (Cezair Berberilerl) krallığına, bırakılmıştı, şark! Libya da Mısırdaki Batlamyoslar tarafından idare olunuyordu. Bilâhare Libya Romalıların eline geçmiş ve Milâdm üçüncü asrında, Septem Severus zamanında
öa merkez olmak üzere Provincia Tripolitarra namı altında bir vilâyet haline konmuştur. 7 nci asırda islâm kumandanlarından Akabe îbni Nafi tarafından zaptolunmuş ve sonra sı-rasüe Tolon oğullarının, incililerin, FatrmHerln, Eyyubilerin idaresine geçmiş, hattâ bir aralık Tunus ümerası da buraya hükmetmiştir. On beşinci asrm nihayetlerine doğru Ubyada küçük, fakat müstakil bir devlet kurulmuş idise de çok geçmeden bu devlet münkariz olarak (1507 de) Libya ispanyolların hükmü allına girmiş ve 1530 da beşinci 'arl tarafından zeamet suretile Mal-
LÎBYADA MÜHİM MUHAREBELER OLURKEN VE İNGİLİZLER BİRBİRİ ARKASINDAN EN MÜHİM LİMANLARI ALARAK İLERİ HAREKETLERİNE DEVAM EDERKEN KIYMETLİ COĞRAFYACIMIZ NİYAZI ERENBİÜGE GAZETEMİZ İÇİN (TRABLUSGARP - LİBYA) HAKKINDA DÖRT YAZILIK BİR SERİ HAZIRLAMIŞTIR. BU GÜN BİRİNCİ YAZIYI VERİYORUZ
ta şövalyelerine verilmiştir. 1551 de Sülcymanı Kanunî zamanında meşhur amiral Turgut Reis burasını zap-tetmiş ve Osmanlı ülkesine ilhak eylemiştir. Libya Osmanlı imparatorluğunda bir hayli müddet eyalet suretinde idare olunduktan sonra 1714 yılında Osmanlı ümerasından Karamanlı Hamit Bey zamanında Llbyanın idaresi ocaklık olarak ve irsen Karamanlı ailesine bırakılmıştı. Fakat bu aile efradı arasında sık sık kavgalar zuhur eylemiş ve ara sıra göçebeler şehirleri, bilhassa Trab-lusgarbı yağma etmiş olduğundan 1835 de Osmanlı devleti Trablus ocağına nihayet vererek Trablusu bir vilâyet, Bingaziyl de müstakU blr sancak haline koymuştur.
1902 de Libya cihan siyasetinde bir mevki almış, İtalya ile Fransa arasında aktedilen gizli bir muahedeye mevzu teşkil etmiştir. Bu muahede mucibince eğer italya Fran-samn Faşta takip ettiği emperyalist siyasete müzaheret edecek olursa Fransa da Italyanın Libya üzerindeki muhteris emellerinin tervicine çalışacak ve onu bu memleketin işgaiindo serbest bırakacaktı, tşte bu tarihten sonra italya şikârını elde etmek için siyasî ve askerî her türlü hazırlıklarına germi vermiş, Libyadaki Osmanlı kuvvetlerinin hakikî vaziyet ve mikdarlannı iyice incele *ıiş, yerli halk arasında türlü türlü propagandalar yaptırarak hükümete karşı halkı soğutmıya çalışmış ve nihayet. Osmanlı imparatorluğunun zaafından, duygusuzluğundan, ayni zamanda İtalya donanmasının denizlere hâkimiyeti dolayısile Osmanlı hükümetinin Trablusgarp ve Bingaziye takviye kıtaatı gönderemiyecek bir halde olmasından ve binaenaleyh Lib-yanın coğrafi vaziyeti neticesi olarak Osmanlı hükümetinin daha bidayetten itibaren askerlik bakrmmdan passif bir vaziyete mahkûm bulunmasından bilistifade 28 eylül 1911 dr birdenbire Babıftliye bir ültimatom vermiş ve ertesi gün harp ilân etmiştir. (Emri vaki - fait accompli) 9 blrinciteşrin 1911 de, yani harp ilânından on iki gün sonra kuvvetli bir
Dr. Refik Saydam
(Başı 1 İncide) *
sı politika üç safhaya ayrılabilir:
1 — 1939 nisanı ile eylülü a-ı -.İsındaki kararsızlık ve karışıklık
devresi.
2 — Leihistanın tecavüze uğrayandan Yunanistanın İtalya ile harbe başladığı ane kadar devam eden sürprizler devresi.
3 — Kışın yaklaşması ve baş^ laması üzerine rkinciteşrin 1940 danberi devam etmekte olan intizar devresi.
Muhterem Başvekilimiz ve hü_ kûrmeüteki arkadaşları kararsızlık ve kan şıklık devresinde. Millî Şeften almış oldukları direktiflere tamamile intibak eden bir zekâ ile Türk millî siyasasının dürüstlük ve asaletini töbarüz ettiren bir basiret ve vekar göstermişlerdir. Bu devrede «speculative comîbinaison» lara karşı gösterdiği kibar bir çekingenlikle ve ken. dişini şu veya bu zümrenin âleti addettirmek niyetile çevrilmiş sayısız manevralan boşa çıkarmakla, yapılması muhtemel tahrikleri zamanında sezmek ve önlemekle temayüz eden Türkiye, ikinci devrede temkin ve basiretin sembolü olmuş, demokrasinin henüz tamamile toparlanmağa muvaffak olamadığı bir sırada belirmek istidadı gösteren ve bu demokrasi için pek m eş'um neticeler vermesi muhtemel olan bir çok compli-cationlar, bu 1 ürkiyenin hayırhah müdahalelerile bertaraf olmuştur. Taahhütlerinden hiç birini feda etmeden, bilâkis dostluklarını ve ittifaklarını, hayatı vc dünyayı an. layış tarzını her fırsatta tekrarlayarak vc bağlandığı medeniyete mukadder mes'ut istikbale olan inancından zerre kaybetmiyerek ayakta ve emniyette duran bu Türkiye, bilmelidir ki asla basit görülemiyecek olan bir siyasi muvaffakiyetin eseridir.
Şimdi üçüncü devre yaklaşıyor.
Ve bu üçüncü devreye doğru yürürken doktor Refik Saydam kabinesinin üçüncü yılı başlıyor.
Biten iki yıldan sonra gelen ü-çüncü yılda da iktidar mevkiinde kendisini görmokte devam edişimiz, ilk iki devrede tecrübe edi-lişile doktor Refik Saydamın ne muvaffak bir imtihan vermiş olduğuna delâlet etmektedir.
Hepimizin gördüğü bu hakikat, hepimize, önümüzdeki aylar içinde dünyaya mukadder ne o-lursa olsun bir emniyet ve güvenç telkin etmektedir.
Ati
ee
Bir Nutuk   lrad Etti
Londra, 25 (A.A.) —Reuter: Lhin akşam Oxford Üniversitesinin sosyalist demokrat kulübünün bir toplantısında söz söyleyen işçi partisi lideri hükümet azasından B. Attlee ezcümle demiştir ki:
Harpten evvelki dünya, artık mevcut değildir. Harp sondasının yeni ve daha âdil dünyası için projeler, harbin sonunu beklemeden şimdiden hazırlanmaya başlamalıdır:
Harp zamanjnda hükümetin siyasetinin en esaslı noktalarından birini, bu noktanın millî siyasetin devaml* bir parçam haline gelmesine nezaret etmek teşkil eylemektedir.
Harpten sonra zengin ve tembel bir sınıfın mevcudiyetine ve işsizliğin yeniden başlamalına müsaade olunabileceğini zannetmiyorum. IngiHerede zemginüîk-lerin tevzii süratle değişmektedir.
-<1
Alman İktisat   Müsteşarı
Milano, 25 (A.A.) — Stefuni;
İki mihver devleti arasındaki iktisadi müzakerelere iştirak eden Alman iktisat müsteşarı Dr. Landfri-ed, dün aksum Milanoya gelmiştir.
donanma (Kontr amiral Faravelllnln idaresindo 3 fırkadan bunlardan başka 3 dretnottan, 7 zırhlı kruvazörden mürekkepti) vc büyük bir ordu (kumandanı Cancna olup 100 bin kişi kadardı ve şu birliklerden müteşekkildi: 84 piyade taburu, 11 süvari bölüğü, 21 sahra bataryası, 13 dağ bataryasr, 6 ağır batarya, müteaddit makineli tüfek bölükleri İle fennî kıtalar, 10 tayyare vc IW balon) ile Libyaya taarruz etmiş vc 11 birinci teşrinde Trablusu, bir gün evvel ve bu* gün sonra da Humus -Bingazi, Tobruk ve Bombaya asker çıkarmış ve buraların ilhakını ilân eylemiştir. Italyanın çok büyük vc faik kuvvetlerine mukabil Osmanlı devletinin Libyadaki kuvvetleri pek azdı. Trablusgarpta önce Neşet, sonra Reşat Beylerin ve en sonra da Münir Paşanın kumandasında olmak üzere 2000 piyade, 300 : 400 süvari askerinden, kale ve sahra olmak üzere köhne 24 toptan ibaret bir kuvvot vardı. Bingazi ve havalisindeki kuvvet ise bunun ancak dörtte biri kadardı. Bilâhare Istanbuldan ve Osmanlı imparatorluğunun muhtelif bölgelerinden bazı hamiyetli zabitler Mısır tarikile gizilce Libyaya geçmişler ve orada Araplar arasında teşkilâta bağlamışlardır. Bu su-retleTobrukta Halepli Ethem Pş. Der nede Binbaşı Mustafa Kemal (Atatürk), Enver, Bingazide Fethi ve Mısırlı Aziz (sabık Mısır orduları başmüfettişi) beyler kumandasında 10 : 15 bin kadar Sünusi ihvanı 11c göçebe aşiretler toplanmıştı. Demede ayrıca 800 nizamiye askeri ile 10 top vardı. Türkler sık sık mevzilerini değiştirmek, arazi arızalarından mü-kemmelen istifade etmek ve hamiyetli İsabetlerde bulunmak suret., bu toplan o kadar mahtrane kullanıyorlardı, ki İtalyan topları ad*tc<. kat kat faik olmalarına rağmen bunlarla başa çıkamıyor, keza tay '-o relerle de bunların mevzilerini bir türlü keşfedemiyorlardı. Bunların kumandanı Binbaşı Mehmet Ali Beydi. Bataryaları başında şehit olmuştu. Trab lusgarptaki küvetlere de 7-8 bin kadar Arap iltihak etmiştir. Harp tam bir sene devam etmiş ve İtalyanlar
kuvvetlerinin nlsbet kabul etmiyecek derecede çok olmasına ve silâhlan-! mn   faikıyet ve   mükemmeliyetine rağmen sar^herden içerilere bir adım atamamışlar, hattâ birçok müsademelerde mağlûp olmuşlar, silâh, cephane ve her türlü malzeme bıraka-; rak çekilmişler ve ancak sahile ya-| km yerlerde yapmış oldukları istihkâmlarda tutunabilmişlerdi.  Balkan | Harbi üzerine Babıâli iki ateş arasında kalmamak için İtalya ile uyuş-mıya mecbur   olmuş ve 1912 senesi ! 18 birlnciteşrinde İsviçrenin   Ouchy i şehrinde aktolunan sulh muahedesl-le Trablusgarp ve Bingaziyl ltalya-ya bırakmrştır.
Tarihî Hâdise
(Başı 1 incide) ** recede birleşmiş bulunuyorlar ve hiç şüphem yok ki, sizin yardımınızla galebe çalacağız ve sizin ve bizim medeniyetimizin dayandığı esasları kurtaracağız.
Lord Halifaks, Reisicumhur Roo-scvelt'in bizzat gelerek İngiltere büyük elçisini karşılamak suretile Büyük Britanyaya verdiği şerefi de e-hcmmiyetle kaydeylemiştir.
Haiifaksın İlk Ziyareti
Vaşington, 25 (A.A.) — Lord Halifaks, bugün ilk resmi ziyaretini yapmış ve Cordell Hull İle görüşmüştür. İngiliz büyük elçisi, Roose-velt'e itimatnamesini pazartesi günü takdim edecektir.
SiyasiMahfellerdekiTesir
Vaşington, 25 (A.A.) — Roosevel-fin İngiliz büyük elçisi Lord Hali-faks'ı karşılamak üzere Annapolis'e gitmesi, siyasi mahfiller üzerinde derin tesirler yapmıştır.
Siyasi mahfiller Amerikan milleti reisinin İlk defa olarak böyle bir jest yapmış olduğunu tebarüz ettirmektedir. Bu jest, bilhassa Albay Lindberg'in yardrm kanunu projesi hakkındaki beyanatından sonra yapılmış olmasından dolayı bir kat daha ehemmiyet kesbetmektedir.
İyi haber alan mahfillere göre, reis, projenin şekle ait kısımlarında bazı fedakârlıklarda bulurymya hazır olmakla beraber, hemen hemen mutlak bir İngiliz - Amerikan tesa-nUdünün mevcudiyetinden kati surette mutmain bulunmaktadır.
İşlerine Gitmiyenler   Azledilecek
Bükreş, 25 (A.A.) —Stefani:
General Antone«co tarafından neşredilen bir tebliğde memurlarla işçiler derhal vazifeleri başına gitmeğe davet edilmektedir. Aksi takdirde azledilecekleri bildirilmektedir.
MUHTEMEL
Taarruz Nereye?
(Başı 1 İncide) —
taarruz, kati neticeler vadet-mekle beraber tehlikelidir. Muvaffak olmadığı takdirde nazi rejimi de yıkılabilir.
«Kâhinlere göre, Akdeniz-de İngiltereye karşı girişilecek bir taarruzda Almanya, bunun için İspanyanın, Fran-sanın yardımını temine çalışıyor.
«Kolombiya radyosu Almanyanın, Faştaki hava üslerini Almanyaya terki için Vichy hükümetine bir nota verdiğini söylemiştir. Amiral Darlan buna taraftardır. Hariciye Nazırı Flanden taraftar değildir. Mareşal Petain henüz cevap vermemiştir.
«Üçüncüsü, ve daha çok bahis mevzuu olan ihtimal, Balkanların işgal altına alınmasına matuf bir taarruzdur. Filhakika, Almanyanın Macaristan yolile Romanyada asker tahşit ettiği ve bu tahaşşüdün henüz arkası alınmadığı malûmdur. Bir taraftan da Yugoslavya ve Bulgaristan üzerinde tazyik yapılmaktadır.
«Macar Harbiye Nazırının Berlfne gitmesi, Yugoslavyayı istihdaf eden bir mahiyet ar-zetmektedir. Söylendiğine göre, bu ziyaretten bilistifade Almanya, müttefiki olan Macaristan vasıtasiie Yugoslavyayı tazyik etmek istemektedir.
«Macar Başvekili Kont Te-leki, Macar - Yugoslav dostluk paktını, tasdik için meclise verdiği sırada şu sözleri söylemiştir:
«Harbiye Nazırı Berline, Alman müdafaa kuvvetleri kumandanı ile Almanya ile askeri, siyasî iş birliği görüşmek üzere gitmiştir.
«Başvekilin, «askeri iş birliği» kelimelerini kullanması dikkatten kaçmamıştır. Fakat, Romanyadajy hâdiseler, Bulgaristan ve Yugoslavya üzerindeki tesiri izale etmekten çok uzaktır.
«Almanya, böyle bir hareketin iktisadî neticelerini de düşünmek mecburiyetindedir. Almanya, Balkanlardan bilhassa yiyecek maddeleri ve maden cevheri almaktadır. Almanyanın Balkanlara yapacağı bir hareket üzerine Ro-manyadaki petrol kuyuları bombardıman, demiryolları altüst edilir. Almanya bunları nazarı dikkate almak mecburiyetindedir.
- Radyo gazetesi -
V_/
Nafıa Vekili
Ankara. 25 (Telefonla) — Nafıa Vekili Fuat Cebesoy bu akşamki ekespresle Istanbula hareket etmiştir.
Çok Pahalıya Mal Olan Bir Ders
(Başı 1 incide) =
tecavize işba t edebileceğimize eminiz. Fakat mücadelenin korkunç olacağını ve her birimizden ağır fedakârlıklar bekleneceğini de biliyoruz. Kendimizi bir dakika için bile aldatmıyoruz.
Bize tecavüz etmek suretile harbin umumî neticesi üzerine, yapılacak  fedakârlrklara    uygun
bir tesir elde edilemez. Bunun için aklın ölçülerine göre mütecavizlerin bize ve emniyet sahamıza hücumdan uzak durmaları beklenir. Fakat aklın hâkim olduğu bir zamanda yaşamıyoruz. Her türlü delilikleri, müsbet bir ihtimal diye hesaba katmağa mecburuz.
İşte böyle bir ihtimal karşısında delilerin başına veli gömleğini geçirmek işi bize düşecektir, icabında bu işi kendimize ve insanlığa karşı bütün mesuliyetimizi duyarak yapacağız ve bunun icap et. t irdiği bütün fedakârlıkları göze alacağız.
Biz, yıldırılmaz bir milletiz. Beşinci Kol umacılarına karşı şerbetliyiz. Çünkü insanları en büyük zilletlere sürükleyen ölüm korkusuna karşı iptidadan zafer kazanmış bulunuyoruz.
Ahmet Emin YALMAN
iktisat Vekâletinde Daimî Meşher
Burada  Köylünün   Giyim  Eşyası   Teşhir  Edilecek
Ankara, 25 (Hususî Muhabirimizden) — İktisat Vekâleti, Vekâlet binasında daimi bir meşher açmıya karar vermiş ve muhtelif dekoratörler çalıştırarak meşherin dekorlarını vtlcude getirmiştir. Bu meşherde köylümüzün kend! elinden çıkmış eşyası bulunacaktır.
Malûm olduğu üzere vekâlet, köylünün kendi giyim eşyasını temin maksadile el dokuma tezgâhları tevzi etmişti. Bu yeni tezgâhlarda işlenen giyim eşyasından    köylümüzün
Yolcu
(Başı 1 İncide) + kıtalar bir piyade fırkası, bir orman muhafızları taburu, bir siyah gömlekliler taburu, bahriye ve topçu müf rezelerinden ibaret idi. Bunlar ceman 20 bin kişilik bir kuvvet teşkil ediyordu. Bu krtalar 19 gün mütemadiyen karadan, denizden ve havadan yaprlan bombardımanlara mukavemet etmişler ve dört gün nihaî hücuma karşı durmuşlardır. Topçularımız son mermilerine kadar endaht etmişler ve Avustralya müfrezeleri arasında derin rahneler açmışlardır. İnsanca ve malzemece zayiatımız da büyüktür.
Esir Generallar ingiliz Karargâhında
Londra, 25 (A.A.) — Daily Teleg-raph gazetesinin Tobruk'u işgal eder imparatorluk kuvvetleri nezdindeki muhabiri, bu şehir teslim olurken e-sir edilen yüksek rütbeli İtalyan subaylarının isimlerini bildirmektedir. Bu subaylar şunlardır: 61 inci anavatan fırkası komutanı General Del-la Murs, Tobruk deniz üssü kumandanı Amiral Viotina ve General Bar berisen.
Tobruk'da bulunan yüksek rütbeli İtalyan subayları namına ingilizce bir kaç söz söyliyen Amiral Viotlnn teslim olduklarını bildirmiştir. General de bir kaç cüzel sözle cevap vermiş ve sonra İtalyan subayları bir tayyare ile İngiliz karargâhına getirilmiştir.
Esirler 25,000
Kahire, 25 (A.A.) — Muhtelif a-janslar tarafından verilen haberlere göre, Tobruk'da bulunan İtalyan e-slrlerlnin miktarı 25 bini bulması muhtemeldir.
İtalyan y^=-alı ve esirlerinin nakliyesinde İngiliz bahriyesi büyük bir rol oynamaktadır.
Tobruk Zaferinin Akisleri
Atina, 25 (A.A.) — Bütün Atina gazeteleri, İngilizlerin yeniden Tobruk'da kazandıkları muzafferiyete a-lt makaleler neşretmekte ve faşist İmparatorluğunun yakında tamamile yıkılacağı kanaatini izhar eylemektedirler.
Gazeteler, ayni zamanda stratejik
dehası, Afrika harbinin güçlüklerini
yenen general Vavel'in resimlerini dc
neşretmektedirler.
Atina sinemaları günde bir kaç kere İngilizlerin Afrika ve bilhassa Sl-di Barrani'dc kazandıkları parlak zaferlere ait filmleri göstermektedirler Beyaz perdede İngiliz askerleri göründüğü vc duble edilen filmde rum-ca izahat verildiği zaman uzun alkışlar kopmakta ve halk heyecanlı tezahüratta bulunmaktadır.
B. Roosevelt
Lindberg'in İfadesini   Okumamış
Vaşington, 25 (A.A.) — Dün akşam gazetecilerle yaptığı görüşmede B. Roosevelr/ten, İngiltereye yardım projesi hakkında al bay Lindberg'in encümen huzurundaki ifadelerini okuyup okumadığı sorulmuştur.
B. Roosevelt, albay Lindberg'in ifadesini okumadığını ve bu sebepten dolayı bu hususta mütaleada bulunamıyacağını bil-d rmiş, bilâhare, biraz tefekkürden sonra «bu ifadeleri okumak-Uğım için acaba bir sebep var rr.ı?» di"- sormuştur.
o
İngiltere ispanyaya   Buğday
Veriyor
Madrit, 25 (A.A.) —İspanya ya Inrilizler tarafından buğday gönderilmesine devam olunacaktır. Arjantindeki ingiliz ihtiyatlarından 50 bin ton buğdayın İspanyaya nakli için anlaşmalar yapılmıştır, ilk parti, hemen derhal gelecektir. Son zamanlarda Kanada buğdayında olduğu gibi bu *efer gönderilecek buğdaylar da ispanyol vapurları ile nakledile-cektv.
evvelce iptidai vesaitle İmal ettiği eşya ve bu eşyanın köy odalarındu ayni şekilde meydana getirildi. Daimi meşherde canlandırılacaktır. Diğer taraftan Vekâlet, dokuma tezgâhlarının tevziine imkân nlsbetin-de devam edecek, ayni zamanda bu
tezgâhlarda kullanılan iplikleri de almıya devam ederek köylüyü bugün
olduğu gibi hiçbir zaman İpliksiz bı-rakmıyacaktır. Yerli fabrikalarımız da bu vadide mesailerini arttırmış-
Arnavutluk'ta
(Başı 1 İncide) X
Muharebeler devam eylemekte ve kıtalarımız durmadan ilerlemektedir
Yunan Tebliği
Atina, 25 (A.A.) — Yunan orduları başkumandanlığı, tarafından 24 kânunusani akşamı neşredilen 90 numaralı resmî tebliğ:
Muvaffakiyetli neticeler veren mah dut harekât yapılmış ve yüze yakın esir alınmış ve külliyetli miktarda harp malzemesi iğtinam edilmiştir.
İtalyan Mukabil Ta arruzu Püskürtüldü
Manastır. 25 (A.A.) — Router a-jansının Arnavutluk hududundaki muhabiri bildiriyor:
Arnavutluk cephesinin şimal mm-takasında dünkü hareketler devriye faaliyetlerine inhisar etmiştir. Buna mukabil merkez mıntakasmda Develi vadisinde Yunanlılar İtalyanların şiddetli mukabil taarruzlarını püs-kürtmüşlerdir.
Yeni Tepeler Alındı
Atina. 25 (A.A.) — Yunan radyo sözcüsünün bildirdiğine göre. 21 ilk-kânun tarihinden 24 sonkânun tarihine kadar Yunan kuvvetleri tarafından aralarında iki binbaşı ve 17 küçük rütbeli subay bulunmak üzere 530 kadar İtalyan esiri alınmıştır.
Sözcü. Yunanlıların fena havaya rağmen dün cephenin merkez kısmında taarruzlarına devam ederek yeniden müstahkem mevkiler ve tepeler işgal ettiklerini bildirmiştir. Merkez cephesinin diğer bık „mın-4a İtalyanlar mukabil taarruzlarda bulunmuşlar ise de Yunan ileri kTta-ları tarafından puskUrtU'müfierair. Düşmana ağrr zayiat ve-dirilmiştir.
Yunanistanda Bolluk
Kahve Sıkıntısı da Kalmadı
Atina, 25 (A.A.) — At'na ajansı
bildiriyor:
Eksikliği hissedilen yegâne madde olan hahve bol miktarda gelmiştir. Ve pazartesi gününden itibar on huı-ka serbestçe satılacaktır.
Ekmek, et, tavuk, balık, sçbze, *e-reyagı. süt gibi diğer gıda maddeleri halk ve ordunun ihtiyaçlarını tamamile karşılıyacak miktarda b- fiilî*.. Bu suretle her akşam Tunanlılann ne zaman açlıktan öleceklerim soran İtalyan radyoları, şimdi müsterih o-înbilftrler. Yunan milletinin ve ordusunun gıdası mükemmel olduğunu onlara temin edebiliriz. Fakat Yunan milleti ve ordusu, aç kalsalar bile mütecavizi mağlûp edeceklerdir.
Giritteki İngiliz Askerlerinin
Yardımı
Londra. 25 (A.A.) — Giritteki - -
giliz kıtalarının kumandanı İngiliz erlerinin silâh altına almmış Giritli ihtiyat efradın ailelerine yardım için aralarında toplatmış oldukları 76500 drahmiyi Girit umum! valisine vermiştir.
Almanyada Şiddetli Tedbirler
Berlin. 25 (A.A.) — Stefani: Fiyatların gayrimeşru surette yük sel'tilmesine karşı açılan mücadelede spekulâoyo^ yapanların şiddetli cezalara carptrılmaaı derpiş edildiği sall&bıyettar Alman mahfillerinde beyan edilmektedir. Daha büyük cürümler için idam cezasının tatbik edileceği ilâve o-lunmaktadır. 1
Suriyenin Eski Erkânı   Samda
Londra, 25 (A.A.) — Müsta. kil Fransız ajansının öğrendiğine göre, Şabandarın ölümü esnasında Iraka iltica etmiş olan Suriye teşriî meclisinin sabık reisi Lûtfi Bey Haffar, Şama dönmüştür. Cemit Mardam Beyin bugün, lcrde Şama dönmesi beklenmektedir.
o-
Duçe Stefani Ajansının Müdürünü
Kabul Etti
ltalyada bir mahal, 25 (A.A.) —
Stefani ajansının reisi Manlio Morga-
ni ile ajansın yeni müdürü Dr. Ro-berto Suster, Duçe tarafından kabul
edilmişlerdir.
tarda*. Bütün bu faaliyetten gaye Türk köylüsünün giyim eşyasını ken di elile temine yardım etmek ve çok ucuz köylü elbisesi meydana getirmekti.
Diğer taraftan bu mesai neticesinde muhtelif köylü elbise numuneleri de vücude gelmiş olacak v< bu k3y-lü tiplerinin şehirlilerin moda işlerinde adapte edilmesi mümkün olacaktır. Meşher pek yakında vekâlet binasında halka açılacaktır.
Vaziyet
(Başı 1 incide) XX
yollarına benzin dökerek ateş   vermişlerdir.
Almanlar, Yahudi ;nahallesinde yapılan hasarların büyük bir itina ile etrafını almışlardır. General Antonesko, isyan esnasında yapılan bütün hasarların füme alınmasını emret j mistir. Tâ ki memleket lejyoner müf ritlerinin neler yapmış olduğunu görsün, ı
Hora Sima Aranıyor
General Antonesko, diğer taraftan' halkı isyan müşevviklerini hükümete biidlrmiye davet etmiştir. Mücrimleri himaye eden veya saklıyanlar cürüm ortağı addedilecek ve şiddetle cezalandırılacaktır. Bu emir, ortadan kaybolan lejyonerler reisi Horia Si-ma'ya da şamildir. Horia Sima'yı tml mak için şimdiye kadar sarfedilen bü tün gayretler neticesiz kalmıştır. General Antonesko'nun emrile müteaddit müfrezeler Horia Sima'nın takibindedir/
Söylendiğine göre, Horia Sima'nın taraftarlarını sükûnete ve işgal edilen binaları tahliyeye davet eden e-mirnamesi perşembe günü general Antonesko'ya arzedildiği vakit general hiddetle bu emirnameyi fırlatıp atmış ve <Bu beni alâkadar etmez, bütün bunlara bir nihayet vereceğimi- diye haykırmıştır.
Yeni Hükümet İ
Yeni hükümetin nasıl teşekkül e-deceğine dair tafsilat yoktur. Maa-mafih askeri mütehassıslardan mürekkep ve temayülü de burjuva ve Alman taraftarı olacağı zannolun-maktadır.
îsyan hareketine müzaheret eden lejyoner gazeteleri Cuventul de dahü olmak üzere kapatılmıştır. Askerler bunların İdarehanelerinde araştırmalar yapmıştır. Şimdi yalnız tek bir gazete çıkıyor, diğer gazeteler de sıra ile birer gün çıkacaktır.
Bir çok lejyoner reisinin Alman elçiliğine ilticaya teşebbüs ettiği, fakat kabul edilmediği söyleniyor.
General Antonesko tarafından neşredilen diğer bir emirnameye göre, asker kıtalarına veya sivülere ateş ettiği görülen her fert hemen orada kurşuna dizilecektir. Çalınmış eşya veya mücevher satanlar da çok şiddetle cezalandırılacaktır.
Vilâyetlerde
Vilâyetlerden henüz tafsilât yoktur. Transüvanyada, Birinci ordunun raporuna göre, tam bir sükûn vardır. Transilvanya general Antones-ko'vu sadakatle tutmaktadır. Jossi. Ploesti ve Brasov'da ciddi karışıklıklar olduğu bildirili yorsa da henü? tafsilât alınamamıştır.
İsyanın sebebi lejyonerlerle general Antonesko arasındaki ihtilâf olduğu söyleniyor, Bu ihtilâf uzun zaman-danberi mevcuttu. Endüstriyi millileştirmek için ilkteşrinde tayin edilen komiserin azli buhrana patlak vermiştir. Bu komiserlerin icraatı, memleketin ekonomi hayatını bozduğundan general Antonesko   bunları
azletmişti.
Binbaşı Göring'in katli münasebc-tile lejyonerlerin «duydukları infiali» göstermek için teşebbüs ettikleri nümayişler kati bir sebep için bahane olmuştur.
İspanya Nazırlar Toplantısı
Madrit, 25 (A.A.) — Nazırlar heyeti devlet reisi iGeneral Franco'nun riyasetinde iki gün-denberi yapmakta olduğu toplantılara nihayet vermiştir. Bu toplantılar esnasında bir çok mühim kanunlar kabul edilmiştir.
Kabul edilen bir emirname ile bir rrüfclî pasif müdafaa teşkilâtı kurulacaktır.
Kabul edilen bir kanun, çocuk düşürmeği menetmektedir.
Nazırlar heyeti, 534 siyasî mahkûm hakkında bir af kararı çıkarmıştır. Diğer bir kanun kağıt istihlâkini tahdit eylemektedir.
Çıkarılan en mühim kanun, İspanyada demiryollarına ait bulunmaktadır. Bu kanun mucibince, şirketlere ait bulunan demiryolu şebekeleri tçdrictfn milli»?}-
12
587195
Adliyede:
VATA W
26 - 1 - 941
SemtinEnGüzelKızı
¦ *
Genç Kızın Neden öldüğü
Tetkik Ediliyor
Sanıatyada Imrahor caddesinde 15 numaralı evde oturan on dokuz yaslarında Matmazel Katmanın on gün evvel ansızın ölıiver-mesi şüpheli görülmüş. Müddeiumumilik muavinlerinden Ed?p dün bu şüpheli ölüm tahkıkatıle meşgul olmuştur.
Katına semtin en güzel bir kı--zıdır. Son zamanlarda bir gençle seviştikleri, nişanlanmak üzere oldukları da şayi idi. Gerçi Şifa Yurdu doktorlarile Belediye doktoru matmazelin üremiden öldüğü hakkında rapor vermişlerse de yapılan ihbarda bir kürtaj neticesinde öldüğü iddia edilmiştir.
Ceset mezardan çıkarılmış ve Monga gönderilmiştir. Morg dün otopsi yapmıştır. Raporunu yarın Müddeiumumiliğe verecektir. Müddeiumumilik te bu rapora göre suçlu sanılan doktorları çağırarak dinlryecektir.
Dijjar Şüpheli Bir ûiüm Hâdisesi
Polis ve Müddeiumumilik dün şüpheli bir ölüm tahkikatile meşgul olmuştur. Arnavut köyünde oturan altmış yaşlarında Ali kâh. ya isminde bir çoban odasında mangalının üstünde kafası yanmış bir halde bulunmuştur. Polis Alî kâhyanın mangala düşerek yanmış olması ih'timalini uzak gördüğü için bunun öldürüldükten sonra mangalda başının yakılma olması ihtimali üzerinde durmuştur. Ali kâhyanın muhitin-
de zengin olarak tanınması da bu ihtimali kuvvetlendirmiştir. Müd. deiumumilik Tabibi adlî Nuriyi hâdise yerine göndermiştir. Vereceği rapor vaziyeti aydınlatacaktır.
Bir Cinayet Davası
9 39 senesi teşrinisanisinin on ikinci gecesi Lâleli Tayyare apartmanlarının önünde Bchram isminde bir genç dört tabanca kur. şunile vurulmuştu. Dün ikinci A-ğırceza mahkemesinde bu hâdise, nin duruşması yapıldı. Suçlusu Behramın meslekdaşı Tophane Dikimevm.de çalışan Celâldi. Suçlunun avukatı Besim Şerif uzun bir müdafaa yaptı. Muhakeme karar için başka güne bırakıldı.
Bir Tecavüz Davası   Beractle Neticelendi
Şimdi kapanan eski Şemsülme-kâtip müdürü Hasan Şen, geçen sene on dört yaşında 1 ürkân isminde bir leylî talebeye tecavüz ettiği îddıasile tevkif olunmuştu, ikinci Ağırceza mahkemesi dün bu davayı neticelendirdi. Hazırlanan uzun bir kararnameye göre Mediha ve Halime isminde iki kardeş Türkânı Hasan Şenin odasında görmüş olduklarına şehadet etmişlerse de mahkemede ve zabıtadaki ifadelerinde bir çok tezatlar ^örüldüğünden mahkemeye suçun işlendiği hakkında kanaat vermemiştir. Mahkeme bunların şahitliklerini malûl gördüğü için Hasan Şen hakkında beraet kararı verdi.
Sahte Sterlin Sürenler
Dört Genç ve Güzel Kadın Tevkif Edildi
Aralarında Alman, Leh, Çek, İtalyan bulunan dokuz kişilik bir sahte sterlin sürücü şebekesi müddeiumumiliğe verilmiş, bunlardan dördü tev kif edilmiştir. Bunlar Milanoda hazırlanan sahte sterlinlerle, sahte Ho-landa pasaporUaıile Bulgaristana ve sonra da Türkiyeye gelmişlerdir. Sultanahmet sulh birinci ceza hakimi, bunlardan dördünü tevkif ettikten sonra tahkikatın genişletilmesi için hepsini müddeiumumiliğe iade etmişti. Bu şebekenin tevkif edilen eleba-aılan şunlardı:
Alfred Hayim, Jozef Vayzer, An-tuvan Rap, Yolyos Verner.
Çorluda Tıbbî Müsamere
Çorlu (Vatan) — Çorlu büyük hastanesinin altıncı tıbbî mü-sameresi, başhekim Asım Türenin reisliğinde, yapılmıştır.
Doktor Ruhi Onat tarafından had mide genişlemesi, doktor Nuri Ergene tarafından zatürrie-ye benzeyen tifo, doktor Sami Gürün tarafından altın tedavisi, doktor Azer tarafından siyatik, doktor Emin Yücel tarafından Spermatosel vakaları takdim e-dilmiş ve doktor Halil Gürün tarafından frengi ve uyuz hakkında bir kanferans verilmiştir.
Münakaşalara doktor Asım Türe, Ruhi Onat, Nuri Ergene, Hasan Korgün, Muzaffer Tezo-nar, Sami Gürün, Mehmet Ali Cemşit, Mehmet Ali Işığıgür, Ce-vat Doktoroğlu, Emin Yücel ve eczacı farmakolog Necati Tan-yolaç iştirak etmişlerdir.
Çorlu büyük hastanesinde, her on beş günde bir, yapılan bu mü-samereler tababet bakımından çok ilmî bir mahiyet arzetmekte ve doktorlar ıçtn çok istifadeli bulunmaktadır.
---o-
Verem Mücadele cemiyetinin
Dispanserleri
Verem mücadele cemiyetinin hazırladığı faaliyet programı tatbike başlandıktan sonra şehrin muhtelif senitlerinde fakirler için 15 verem dispanseri yapılacaktır. Bunlardan birincisi de şubat ayı içinde Kasım-paşada açılacaktır. Cemiyet bu programı tahakkuk ettirebilmek için varidat membaları aramaktadır. Bu meyaııda da balolar tertibi düşünülmektedir.
Şubatın on beşinde verilecek balo hasılatile Erenköyündeki sanatoryo-ma yeni bir pavyon ilâve edilecektir.
o
Halkevleri ve Odaları Hakkında
Broşür
Cumhuriyet Halk Partisi Halk evlen ve odalarının 1940 sene durumlarını gösteren bir broşür neşretmiş-tir. Yeniden açılacak ev ve odalarla mevcut olanların vaziyetini göstermek üzere broşür* her sene muntaza-
Polis ve müddeiumumilik tahkikatını tamik etmiş ve dün ikinci bir grupa ait dosya birinci sorgu hâkimliğine verilmiştir. Bunların içindo Marten Sandez, Yakop   Vays. Arto-
katentar, Jozef Pokeka, Okekinya-dan başka beş te çok güzel ve genç kadın vardı. Sorgu hâkimi bu kadınlardan da dördünü tevkif   etmiştir.
Otomobil ile tevkafhaneye gönderilmişlerdir. Polis ve müddeiumumilik şebeke hakkındaki tahkikata devam etmektedir. Başka alâkadarlar görülürse onlar da üçüncü bir grup halinde sorgu hâkimliğine verileceklerdir.
Izmirda Bir Fidanlık Kuruldu
İzmir (Vatan) — Belediyemiz İnciraltı plajı civarında büyük bir fidanlık tesis etmiştir. Burada narenciye fasilesinden fidanlar yetiştirilmektedir. Fidanlığın etrafına 4000 lira sarfile yakında duvar çektirilecektir.
İt Vilâyet tarafmdan sığır neslinin ıslahı için evvelce hazırlanan programın. Veteriner müdürü Nâ zım Uygur, Ziraat müdürü Refet Diker, veteriner yarbay Hakkı Gökgöz, çiftçi Mithattan müteşekkil heyetçe tetkiki nihayete ermiş ve tasdiki için Ziraat Vekâletine gönderilmiştir.
İC Halkevi aosyal yardım komitesi tarafından Halkevi salonunda sekiz şubatta kostümlü bir balo verilecektir. Şimdiden mühim hazırlıklar yapılmaktadır.
İf Zeytinyağı İhracatçılar Birliği idare heyeti bir toplantı yaparak fiyatları tesbit ve bazı satış işlerini yeniden tetkik etmişlerdir.
Zabıta Haberleri:
Mezbahadan Azgın Bir Manda Kaçtı
Salih adında bir kasaba alt azgın bir nınndn mezbahadan knçnrak Sütlüce ve civarında halka saldırırken polis tarafından tabanca ile öldürülmüştür.
* Şişlide Büyükçiftlik sokağında oturan Halil oflu Ahdülkadlr, evinin üst katından kalorifer dairesine düşerek muhtelif yerlerinden aftır surette yaralanmış ve Şişli Çocuk hastanesine kaldırılmıştır.
* Şoför îstepan Karapyanın idaresindeki 4167 numaralı kamyon Be şiktaşta tramvay caddesinde 16 yaşlarında Hüseyin kızı Nazifcyc çarparak muhtelif yerlerinden yarnlaouş-tır. Yaralı hastahaneyc kaldırılmış, hâdiseden sonra kaçmak Istiyen şoför yakalanarak tahkikata başlanmıştı).
* Galatada bir demir deposunda ustabaşı Uya uyağına büyük bir demir düşerek yaralanmış. Beyoftlu belediye hnstahancsüıe kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
* Fındıklıda oturan Mithat   Koç adında biri Tophanede   tramvayjaii atlamak isterken düşerek başındaı-yaralanmıştır.
Tütün Satışları
25 Milyon Kiloya Yaklaştı
Bu Sene Daha Ziyade Yüksek Kalite Tütünler Satılıyor
Belediyede:
Yollarda Açılacak   Çukur ve
Bacalar
Yollarda açılacak çukur ve bacala-rm bundan sonra ait oldukları şirketler tarafından açılıp, tamiratı mütemadiye ekipleri ve tek bir elden bir müteahhit tarafından yapılacağını yazmıştık.
Senevi on bin liralık bir iş olarak tahmin edilen müteahhitlik bugünlerde İstanbul belediyesince münakaşaya konarak ihale edilecektir.
* Hava gazi tarifeleri her Uç ayda bir muntazaman bir heyet tarafından tetkik edilmekte, bu heyette belediyeden bir zat bulunmaktadır. Bugüne kadar heyette çalışan tram-vav. elektrik umum müdürü M-usta-fa Hulki Ercin, işlerinin çoklumu do-layıslle «jalısamıyacagını bildirmesi üzerine bu vazife, belediye makine şubesi müdürü Ertugrula verilmiştir.
* îaşe teşkilâtı faaliyete geçtikten
sonra, belediye   iktisat   müdürlüğü
kontrol teşkilâtı da. memurları da I-
aşe teşkilâtı memurlarlle mesailerini birleştirerek raporlar hem belediye, hem de iaşe bürosuna verilecektir.
Ege mıntakasında tütün satışları hararetle devam etmektedir. Rekolte 33 - 34 milyon kilo arasında*.• . Fiyatlar geçen seneye nazaran olduk ça yüksektir. Alâkadarlar bu teza-yüdün yüzde- 8 - yüzde 10 nlsbetindc olduğunu işaret etmektedirler.
Bugüne kadar yapılan satışlar daha ziyade İyi kaliteler üzerinde cereyan etmekte, orta ve düşük kaliteler ııisbetcn daha az müşteri bulmaktadır. Bu vazıyeti nazarı itibara a-lun bazı tüccarlar ellerinde mevcut kullto tütünleri piyasaya arzotmok-ten çekinmekte ve spekülâsyona teşebbüs etmektedirler. Orta ve daha düşük kalito tütünlerin satışlarındı cn ziyade küçük tüccarların faaliyet gösterdikleri göze çarpmaktadır. Satışlar ufak partiler halinde yapılmak tadır.
Şimdiye kadar 24,5 milyona yakın bir satış kaydedilmiştir. Hariçte en büyük alıcı bugün için İngilteredir. İngiliz firmaları dogTuda* doğruya satışlara iştirak etmemekle, mubayaayı mutavassıt tüccarlar vasıtasi-lo idare etmektedir.
Hariç alıcılardan hükümet namına mübayatta bulunan memleket A-merikadır. Mübayauya American Ta baco iştirak etmiştir.
Almanların iştiraki İçin yeni bir haber gelmemiştir.
Diğer alıcılar Fransa, Çekoslovakya, Finlandiya, Macaristan ve İsvoç-tlr. Macaristanla tütün hususunda yeni bir ihzari anlaşmanın esasları tcöbit edilmektedir.
İnhisarlar satışlara İştirak etmiyor. Hükümet Yerli Mahsuller Türk Anonim şirketUve Türk Tütün Limited şirkti i namına müstahsilden doğ rudan doğruya tütün almak için 4 milyon liralık bir sermaye ayırmıya karar vermiştir. Bu suretle tütün fiyatlarının düşürülmemesine çalışılacaktır.
Son yapılan ihracata nazaran bu seneki Ege tütün piyasası çok müsait bir şekilde kapanacaktır.
İzmir, 25 (AJU — Satılan tütün miktarı yirmi Uç milyon kiloyu bulmuştur. Fiyatlar seviyesini, satışlar da hareketini muhafaza etmektedir.
Akhisar Tütünleri
İzmir (Hususî) —Tütün piyasasının seyrini tetkik ve takip için şehrimize gelen heyet Akhisara gitmiş ve tetkiklere girişmiştir. Artık Ak'hisarda bir tütün meselesi kalmadığına hükmedebiliriz. Akhisar tütünlerinin büyük bir kısmı satılmış, elde ancak bir kaç parti kalmıştır. Bunlar da pek yakında satılacaktır.
Sıvasta Kayak Sporları
Gençlerin Kayak Sporlarını Öğrenmeleri için Büyük Bir Gayret Sarfediliyor
Sivas (Vatan) — Şehrimiz gençlerinin sabırsızlıkla bekledikleri kayak sporları mevsimi Sıvasın her tarafında neşe ile karşılandı. Memle'ket ve yurt müdafaası için lüzumlu bir spor olan kayakçılık, Sivaslıların yegâne kış eğlencesi haline geldi. Sokakta, caddede, her yerde kayak sporundan bahsedilmektedir.
Bu hafta başta vali Akif lyido-ğan olmak üzere mektepler, müesseseler ve 'beden terbiyesi mükellefiyetine tâbi 250 kişilik büyük bir katile 4 kilometre mesafedeki Şahna Kümbeti civarında
Beden Terbiyesi tarafından gönderilen eğitmenlerin nezaretinde çalışmışlardır.
jGenel direktörlüğün verdiği bir
Sıvasta kayakçı    gençler
emir üzerine sporcuların bir an evvel kayak öğrenmelerine çalışılmaktadır. Mevsim sonuna kadar Sıvasta 2500 genç kayakçı yetiştirilmiş olacaktır. Sivaslılar bu spora karşı büyük bir alâka duymaktadırlar.
Manisa Adliye Sarayı
Manisa (Vatan) — Eftki valimiz Lûtfi Kırdarın gayretlerile başlanan Adliye sarayı bitmek üzeredir.
Adliye sarayının batı cihetinde bir de cezaevi yapılmaktadır. Cezaevinin 60 bin liraya çrkacağı tahmin edilmektedir, inşaat süratle devam etmekte olduğundan yakînda tamamlanacaktır.
-o
Bursada Kestane Fiyatları Yükseldi
Bursa (Hususi) — Kestane al-maık üzere son günlerde şehrimize gelen ve köylere dağılan alıcılar arasında ötederiberi mevcut olan ittifakın bozulduğu ve araya rekabet girdiği anlaşılmaktadır. Babasultan, Aksu, Gözede köylerindeki müstahsiller bu rekabet-ten istifade için aralarında bir anlaşma yapmışlar ve talipleri bu defa biraz istiğna ile karşılamışlardır. Köylerde başlıyan bu fiyat tereffüü Bursa piyasasında derhal tesirini göstermiş, fiyatlar kilo başına iki kuruş kadar yükselmiştir.
İT Bursa (Vatan) — Halkevi temsil salonunun tamirine başlanılmıştır. Tamiratın on beş günde bitirileceği ve temsil faaliyetine geçileceği söylenmektedir.
İt Türk Hava kurumu, yeni teşkil edilen bir komite vasıtaaile aza kaydına başlamıştır. Teşebbüs, halk tarafından memnuniyet, le karşılanmakta, herkes kayıt i-çin kuruma koşmaktadır.
Zeytin Piyasası Durgun
Gemlik (Hususî) — İstanbul piyasasında zeytin tanesi fiyatlarının tereffü etmekte olduğu haberi, Gemlik, Orhangazi ve Mudanya piyasalarında sevinç uyandırmıştır. Ancak, Istanbuldan gelen alıcılar ve sipariş mektupları bu fiyat yüksekliğini nazarı dikkate almamakta ve mubayaalarını eski fiyatlar üzerinden yapmağa uğraşmaktadırlar. Bunların a-rasında, bazı ihracat komisyoncularının alıcıları da bulunmaktadır. Zeytin sahipleri bu vaziyet kaTşı-sında satışları tevkif etmek ve piyasanın alacağı şekli beklemek kararını verdikleri için gerek zey. tin tanesi ve gerekse yağ piyasası durgundur.
o
Fiyatları Yükselmeğe
Mütemayil
Edremit (Hususi) — Yap müstahsilleri, bu yıl yapılacak istihsal sevkiyatının hemen yarısına yakın miktarını temin edecek miktarda yeni ve eski tenekelerle büyük bidordajr temin ve celbe muvaffa'k olmuşlardır. Bu kaplar kısmen Edriemite gelmiş ve kısmen de gelmek üzer» İzmir ve Istanbuldan yola çıkarılmıştır.
Yağ piyasası durgun ve müstahsil fabrikatörler ihracat komisyoncularının talep ve siparişlerine karşı biraz mütereddit ve müteyakkız bulunmaktadır. Zeytinyağı fiyatları yükselmeğe mütemayildir.
Traky:da Süt F*y Jları Yüksel yor
Edirne (Hususî) — Beyaz peynirlerin bu kış fazla para etmesi, bazı sermaye sahiplerini peynir ünaloiliğıne sevk etmiştir. İstanbul peynir toptancıları nam ve hesabına hareket ettiği söylenilen bir grup süt sahiplerile temasa geçmişlerdir. Bu temaslar, süt fiyatlarında daha şimdiden e-hemmiyetli tereffülere sebep olmaktadır. Edirne, Kırklareli, Lüleburgaz ve civarlarında bulunan geçen sene mahsulü peynir stoklarının mahallerinde sarfedilmek üzere pey altında bulundurulduğu hakkında, Istanbulda çıkarılan şayialar, burada hayretle karşılanmaktadır.
o
Torbalıda Tütün Satışları
Torbalı (Hususî) — Hcrman Spirer tütün şirketi Torbalı mıntakasında tütün almakta rekor kırmıştır. Mevcut tütünlerin hemen kâffesi 45 - 75 kuruştan satılmıştır. Geriye kalan miktar da İnhisar idaresi tarahndan alınacaktır.
Halkımız, buğday satışlarından şikâyet etmektedir. Buğday miktarı da ihtiyacı karşılıyamıyacak kadar azdır. Belediye, bu iş ile ciddi surette alâkadar olmaktadır.
Yaiov.da NLvsim Haz<r.iKİarı
Yalova (Hususi) — Bu sene yeşil Yalovamıza diğer senelere nazaran daha fazla bir rağbet gös. terileceğı anlaşılmaktadır. Daha şimdiden bir çok evler ve bazı evlerde de katlar kiralanmıştır. İlkbahar ve yazı geçirmek için gelecek misafirleri ağırlamak için yakın köylerimizde de hazırlıklar başlamıştır. Yalova hamamları idaresinin bu seneye mahsus olmak üzere fevkalâde bir sürpriz hazırlamakta olduğu işitilmekte ve fakat, alâkadarlar bu hususta sıkı bir ketumiyet göstermektedirler.
o-
Türk Hava Kurumuna
Yardım
Kayseri. 25 (A.A.) — Şehrimiz Türk Hava kurumu şubesine son günlerde 2032 lirası fitre ve 8948 lirası kurban bedelinden. 5565 lirası kurban derileri satış gelirinden, 2787 lirası da asli ve yardrmcı aza taahhüdatından olmak üzere 19330 lira teberru e-dilmiştir.
Askerlik İşleri
Karako Müessesesi İhtikâr
Yapmamış
Bir kaç gün evvel ih*lk4r yapanlar hakkında malûmat vermiş ve bu meyanda Karako müesssesinin de 80 kuruşluk bir sürahiyi yüz elli kuru-1 şa sattığını yazmıştık. Yaptığımız tahkikata göre Ideya adında biri bu müesseseden aldığı cam eşyayı yüksek fiyatla satmış ve Karako firmasının alakalı olmadığı anlaşılmıştır. Bu hususta aldığımız mektubu aşağıya koyuyoruz:
Sayın gazetenizin   21.1.941 tarihli
nüshasında ticarethanemize atfedilen
ihtikâra müteallik bir fıkrayı esefle
okuduk.
Movzuu bahis sürahi gerçi mağazamızdan almmışsa da müşteri tarafından herhangi bir fiyatla ahara satılmasında ticarethanemizin bir gû-na dahi ve alakası olmadıkından, şeref ve haysiyeti ticaretimize taallûk eden bu hususun ehemmiyetle tashihini diler ve bu vesile ile saygılarımızı sunarız.
Şubeye Davet
Eminönü As. Şubeslmlen:
mimı 6 \<ıı. müşavir Yusuf oğlu Zl
ya 311 Bola, Sıruf 6 Adil müşavir
Aziz oğlu Mustafa S15 İstanbul. Kayıtlan    tetkik    edilmek Üzere
nüfus hüviyet cuzdanile birlikte şu-
beve müracaatları.
9,00 Program, 9,03 Ajans haberleri. 9,18 Karışık ve hafif parçalar(Pl) 9,45/10,00 Ev kadını- Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33 Düğün türküleri, 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Şarkılar, 13,25/11,30 Radyo salon orkestrası.
18,00 Program, 18,03 Radyo caz orkestrası, 18,50 Fasıl hoyeti, 19,30 Ajans haberleri. 19,45 Şarkılar, 20,15 Müzik; Mills kardeşler (Pl.), 20.30 Avrupa halk türküleri (Pl.) 20,45 Şarkı ve türküler 21,15 Konuşma. 21,30 Temsil: Devlet konservatuvan tiyatro şubesi talebleri tarafından, 22,30 Ajans haberleri, 22,50 Cazbant (Pl.) 23,25/23,30 Kapanış.
BORSA
25 LKlNt İKA M \ 1941
Kapanış
Sterlin 5.24
Dolar 131,50
İsviçre Frc. 29,7726
Drahmi 0,9975
Leva 1.6225
Peçeta 12,9375
Dinar 3,175
Yen 31,1375
İsveç Kronu 31,0975
NEVROZİN
Bulunan Eva Baş ve Diş Ağrısı, Grip, Nezle Gibi Hastalıklar
Girmez.
Esham ve Tahvilât
Srvas - Erzurum 7 19,50
~*}'t ti fliti. .
V"" ât\trJ
Başınız ve dişiniz ağrnnıya başladı mı hemen bir kaşe
NEVROZİN
Alı.ıız. Birşeyiniz
Kiraz.
İcabında günde S kaşe alınabilir
Deniz Levazım Satmalma Komisyonu İlânları
İmtihanla (4) elektrikçi ustası alınacaktır. Taliplerin lazım olan vesa-»klerile birlikte Gölcükte deniz fabrikaları umum mîldUrlUg-üne müracaat lan. (553)
Kboae tere
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık    s aylık    Aylık
1400 750 400 150 Kı Hariç memleketler:
Senelik    6 aylık    s aylık    Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktur
şehib   t 1 y a t
TEPEB AŞINDA duam   KISMİ
Bugrlln saat 15,30 da Akşam 20,30 da ABDAL Yazan: Dotoyevski
r O   fc d
temsilleri
istiklal caddesind3 komedi kısmi
Gündüz saat 15,30 da Akşam 20,30 da
KİRALIK odalar
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet verilir.
Kayseri Tayyare Fabrikası Satınalma
Komisyonu Başkanlığından:
1 — Fabrika garnizonu dahilinde iki adet erat paviyonu kapalı zarf usulü üe ihale edilecektir.
A — İhale 5/2/941 çarşamba günü saat 11 de fabrika satm alma komisyonu binasında yapılacaktır.
B — İlk keşif bedeli elli dört bm altı yüzyetmiş üç liradn c54673> liradır.
C — Muvakkat teminat 3984 Ura kati teminat 7968 Uradır. Ç — Şartname, plan ve keşıfname maliyeye yatırılacak 275 kuruşluk makbuz karşılısında    fabrika satm alma komisyonundan mesai zamanında tedarik olunur.
D — Teklif zarfları 5/2/941 çarşamba günü saat 10 na kadar komisyondan kabul edilir. Her ne suretle olursa olsun saat 10 dan sonra gelen zarflar reddedilir.
2 — İsteklilerin Ticaret Odası ve Nafıa tHJiyet vesikalarını ibraza mecburdurlar. Aksi halde eksiltmeye iştirak edemezler.      (204 - 306)
IHA*.
*VLAt) GEÇTıKÇ
T. İş Bankası
1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
1S41  İKRAMİYELERÎ
1 adet 2000 Liruhk = 2000.— Lira
3 > 1000 = 3000.— >
2 > 750 > = 1500.—
4 > 500 >
8 » V 250 = 2000.— >
35 100 = 3500.—
80 > 50 = 4000.— >
300 > 20 = 6000.— >
Keşideler : -1 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 ıklnciteşrtn tarihlerinde yapılır.