Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
VATANEVİ — Cagaloglu, Molla Fen art S. 32 Telefon:  241M —   Telgraf VATAN tst.
7 MART   1941
CUMA
â
T. C,
6«n»! Kibisaray
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   3AZETESİ
Yıl: I — Sayı: 176
Süleyman Nazif ve Ben..
Yazan: Nizam ettin Nazif
Bugün Üçüncü Sayfada
Barometrenin Uosterdıgı istikamet
1940 temmuzundan beri harp taliinin barometresi hep Almanyanın aleyhinde olarak alçalmıştır.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Yarınki havayı anlamak isterseniz barometrenin bu
saniyede ne gösterdiğine bakmayınız. Dün ne gösterdiğine ve düne nisbetle alçalıp alçaimadı-ğına dikkat ediniz. Havadaki inkişaf istidadının ne tarafa doğru olduğunu bu suretle kestirmiş o-lursumtz.
Harbin yarını hakkında kahinlik etm:k için de ayni usule başvurulmalıdır. Harp taliinin nereden gelip ne tarafa gittiğini, dün-denberi olup biten hâdiseler bize apaçık gösterir.
Hareket noktası olarak 1940 temmuzunu ele alalım: Ortada ne görüyoruz: Tepeden tırnağa kadar hazırlıklı ve silâhlı bir Almanya ve her harbin başında olduğu gibi piposu ağzında kollarını sallıya sallıya meydana atılan ve harp hazırlığına harp i-çinde girişmek itiyadında olan bir İngiltere...
Almanya ilk vuruşta ortalığı tuz buz etmiştir. Fransa, Norveç, Danimarka, Felemenk, Belçika, zincire vurukmuştur, bunların bütün kuvvet membaları-na el konulmuştur.
Yalnız bu arada Almanya, ilk büyük hatasını yapmış, ingiliz kuvvetlerinin mühim bir kısmını Dunkerk'ten kaçırmıştır. İkinci hatası da şaşkınlık dakikasında İngilterenin üstüne saldıracak yerde Compicgne ormanında keyif çıkarmak ve geçen harbin mütarekesine aynen nazire yapmıya çalışmıştır.
Bu bir iki günlük fasıla İngilizlerin kendi kendilerini toplamaları ve mukavemet azmini teşkilâtlandırmaları için kâfi gelmiştir. Almanların hesabı haricine olarak, bütün ingiltere bir tek harp meydanı halini almış ve tam bir birlik içinde mukavemete ve mücadeleye girişmiştir.
İngilizler tehlikeli günler ve hattâ aylar geçirmişlerdir. Fakat bu dakikalarda bile canlarını kur. tarmağı düşünmekle kalmamışlar, büyük bir kumar oynamışlardır. İngilterenin istilâsı beklendiği bir sırada, İngiliz adalarındaki motorlu kuvvetlerden mühim bir kısmını Şimalî Afrikaya göndermişlerdir ki, bu suretle muayyen bir dakikada istilâ teşebbüsünü önliyecek bu kara kuvvetinden kendi kendilerini hemen tama-mile mahrum etmişlerdir.
Fakat bu cüretli tedbirin ne kadar isabetli olduğu pek çabuk anlaşılmıştır. Mihverin bir vakitler, harbin cereyanı üzerine en büyük bir tesir yapacağını iddia ettiği Şimali Afrika hareketleri, burada da az zamanda İngilterenin kahir bir zaferile neticelenmiştir.
İtalyanların senelerdenberi hazırladıkları harp malzemesi ingilterenin eline düşmüş, orduları d ağı Irn ış, Akdenizdeki İngiliz deniz hâkimiyeti artık sarsılmaz bir surette kök tu Um ustur. Italyanın Yunanistana saldırması, İngilizlere Girit gibi bir çok mühim üsleri ele geçirmek ve Avrupa kıtası üzerinde tayyare üslerine sahip olmak fırsatını vermiştir. Almanyanın en mühim yol arkadaşı yere serilmiştir.
ingiltere tarafındaki hava harbine gelince, Almanlar, bu sahada gittikçe geriliyorlar. Ameri-kadan gelen uzun menzilli, bir kaç toplu tayyareler İngiliz hücum kudret ve sahasını    gitgide
arttırmaktadır. Bu tayyareler Lehistan üzerine keşif uçuşları yapmışlar ve oraya kaçırılan Alman (Devamı Sa. 5, Sü. 2 de) j
Norveçe deniz hareketi münasebetile:
zaman zaman ve hatıra geimiyen şekillerde darbe indiren İngiliz donanmasının  seri cüzütamları hareket halinde
T. B. M. Meclîsi Pazartesi Toplanıyor | N5rveÇ'e
Hariciye Vekilimiz, Parti Grupunda, Dış Politikamızı İzah Edecek
Alınan Taksiler Yerine Yeni Otomobiller Konabilecek
Ankara, 6 (Telefonla) — Koordinasyon heyetinin teklifi üzerine Vekiller Heyetinin tasvip ettiği bir karara nazaran devletçe "satın alman taksi otomobillerinin
yerine sahipleri tarafından yeni otomobiller ikame edilebilecek ve bunlara belediyelerce plâka verilecektir.
Ankara, 6 (Telefonla) — Büyük Millet Meclisi önümüzdeki pazartesi günü öğleden sonra açılacaktır.
Bu devrede görüşülecek maddeler arasında mühim olarak belediye memurlarile bekçilere ait kanun projeleri ve işçi sigortalarına dair Sıhhat Vekâletince hazırlanan lâyiha vardır. Ayrıca pazartesi günü öğleden evvel Parti grupu da toplanacaktır. Bu toplantıda Hariciye Vekilimiz, Meclisin tatil olduğu müddet zarfında dış politikamızı alâkadar eden hususlar etrafında izahat verecektir.
Eden'e Teminat
Cı la •¦
rıpps ın oozu:
Türkiye Rusyadan
Emin Olabilir
Londra, 6 (A.A.) — «İngiliz matbuatı»: Daily Telegraph gazetesinin diplomatik muhabiri yazıyor:
B. Eden'Je General Dili Ankara ve Atina görüşmelerinden sonra Orta Şarktaki genelkurmayla birlikte Almanların yakında beklenen hareketlerine karşı kuvvet, lerimizin en iyi şekilde nasıl kullanılabileceğini kararlaştıracaklar ve belki de Almanları Balkanlarda ve yahut Şimalî Afrikada dö-(Devanu: 5a. 5, SU. 6 da) *X*
Sovyetler
Romanyadan
• •      •
Us istemiş
Fakat Bu Haber Alman Manevrası Sayılıyor
Londra, 6 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Balkan vaziyetinin manzarası, hiç olmazsa zahiren bugün yeniden değişmiş bulunmaktadır. Bu tebeddül Sovyetlerin Romanyaya bir nota vererek Karadenizde bazı üsler talep etmesi üzerine hasıl olmuştu r.
Londranın salahiyetli mahfilleri bu haberi teyit eder (mahiyette hiç bir malûmata sahip olmadıktan başka haberin doğruluğundan ciddî surette şüphe etmektedirler.
Bu hususta mütalâa beyan edenler Rusların Karadenizde kâfi miktarda üsleri olduğunu hatırlatmakta ve Rumen üslerine ihtiyacı olmadığını kaydetmektedirler.
(Devamı Sa. 5, SU. 5 de)  / + * /
Sovyetlerle Almanlar Bozuşacak mı?
Yunanistandan Yana Amerika Nikbin
Nevyork, 6 (A.A.) — Radyo ile yapılan neşriyata bakılacak o-lursa Balkanlardaki son inkişaflar ve bilhassa Yunanistanın muka. vemet kararını bildiren beyanat Amerikada yeniden bir nikbinlik
havası yaratmıştır.
Ayni zamanda Türkiyenin kati
hattı hareketine karşı beslenen itimat da bütün memlekette yürütülen mütalâaların daha* metin bir ifade ile izharını temin etmek, tedir.
Sovyetlerin Bulgaristanı protesto etmesi keyfiyeti de bir çok mütalâalara yol açmıştır. Balkan, ların bugünkü vaziyeti karşısında Sovyetlerin ittSıaz erttiği hattı hareket hususunda pek muhtelif fikirler serdedflmektedir. Ekseriyet Rus protestosunun samimiyetinden çok şüphe etmekle beraber bazı muharrirler Boğazların kontrolü meselesinden dolayı Alman ların Sovyetlerle arası açılacağım tahmin etmektedir.
Brükselde Petroller Yanıyor
Londra, 6 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Müstakil Belçika ajansına gelen haberlere göre, Anverstekı petrol ve benzin depolarında büyük yangınlar çıkmıştır.
Kral Karol veBn.Lupesko Kaçtılar
Mevkuflar Polisi Aldatmışlar
Madrit, 6 (A.A.) — Sabık Romanya Kralı Karalİa Bayan Lupescu'nun, kendilerini nezaret altında bulunduran polisi aldatarak Sevil'den kaçtıkları öğrenilmiştir. Beş aydanberi fiilen mevkuf   bulundukları   Andalusiapa-
lastan görünmeden çıkan sabık Kral ve Bayan Lupescu, kuvvetli bir otomobile binmişler ve sahte
pasaportla hududu geçmişlerdir. Ba^ayoz civarında, firarilerin bindiği 8 kişilik büyük bir Chrysler otomobili bulunmuştur. Bu mevkiden sonra, sabrk Kral, yoluna
başka bir otomobille devam et-(Devamı: Sa, ö, SU. 3 te) ^L.
Alman Hedefi
Times'e Göre:
1 - Yugoslavya
2 - Yunanistan
3 - Türkiye
Times
şunları
Londra,  6  (A.A.)  — gazetesi başmakalesinde yazmaktadır:
Görünüşe nazaran Alman başkumandanlığı ya ayni zamanda ve yahut birbirini takiben tatbik etmek üzere üç suretle harekete geçebilir. Bu hareketler Yugoslavya, Yunanistana ve Türkiyeye karşıdır. Viyana paktının imzasından sonra Von Ribbentrop ta.
rafından yapılan beyanata bakı-(Uevamı Sa. 6. SU 4 de) + #+
Kara Liste Kalkıyor
Ticaret Vekâleti Bu işi Prensip Bakımından Kesip Atmıştır
Ticaret vekâleti İngiliz korpo-raayonunun bir kısım tüccarlarımızı kara listeye sokması meselesi hakkında İstanbul birliklerine bir tamım göndermiştir. Bu tamimde hulasaten şöyle deniliyor:
«İngiliz makamları tarafından kara listeye alındıkları söylenen tüccarlar Vekâlete müracaat etmişlerdir. Ferdî ticarî münasebetlere müteallik hüsnüniyet kaidelerine muhalefet hali hariç olmak üzere, mevzua uygun suret-
te yapılacak ihracattan tüccarlarımız şahsan mes'ul tutulamaz. Tutnlacak olursa buna dair lüzumlu teşebbüsler yapılır.»
Okuyucularımızın hatırındadır ki gazetemiz bu kara liste meselesini ciddî surette ele almış ve böyle bir usulün nekadar büyük mahzurlara ve nekadar manasız anlaşmazlıklara yol açacağını ileri sürmüştü.
Hükümetimizin bu işte teşebbüse geçerek işi kökünden halletmesi çok yerinde bir harekettir.
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim  Hâdiseleri
* ?
* * ?
İngiliz donanması Norvcçte bir adaya bir sürpriz hücumu yaptı. Sovyetler Birliğinin Romanyaya nota vererek Karadenizde üsler İstediği bildirilmekle beraber bunun AUnan propagandanı tarafından Sovyetlerin bir tekzibini elde etmek İçin uydurulmuş bir haber olması İhtimali de İlave ediliyor.
İspanyada nezaret altında T»ulunan sablk Romanya kralı kaçtı. An vere te petrol ve benzin depolarında büyük yangnüar çıktı, İngiltere   Bulgarbtauı   düşman toprağı İlan etli.
Efendi fare Uşak fare -
BALKAN  MUTFAĞINDA Ya bununla da doymazsam?!. Kendi kendini yenin..
Baskın
GAYE:
1 - Balık Yağı imalini
Baltalamak
2 - Alman Gemilerini
Batırmak
3 - Hainleri Esir
Almak
Varılan Hedefler:
1 11 Gemi Batırıldı
2 215 Alman ve 10 Hain Esir Edildi
Londra, 6 (A.A.) — İngiliz amirallik dairesi ile Norveç bahriyesi tarafından müştereken neşredilen resmi tebliğ:
Lofoten adalarına salı sabahı yapılan hücum hakkında şimdi tafsilat verilmesi imkân dahiline girmiştir. Hücum tam bir muvaffakiyetle neticelenmiştir.
Bu taarruz şu Uç gaye ile hazırlanmıştır:
Birincisi, balık yağı istihsaline mahsus tesisatın tahribi arzu edilmekte idi. Şimdi balık yağı istihsal mevsimidir. Bütün balık mahsulü de Almanlar için lâzım olan diğer Norveç istihsalâtı gibi düşman tarafından alınmaktadır. Balık yağı ise Almanya için hususi bir ehemmiyeti haizdir. Zira infilâk maddeleri imalinde gliserin yerine kullanılmaktadır.
ikinci gaye, bu bölgede bulunabilecek bütün Alman vapurları ile Alman kontrolü altındaki vapurların batırılması idi.
Üçüncü hedef ise adalarda kontrol vazifesiyle mükellef Alman ge-mUeriyle Alman kontrolü altındaki (Devamı Sa. 5, SU. 5 de) * / *
Bulgar Başvekili
Almanyanın Zaferinden Eminmişj
ingiliz Sefirinin Verdiği Cevap
Mussolini de Si
[zin Kadar Alma Zaferinden
Emindi!
«Bulgar başvekili, ingiliz notasını alırken. Alman zaferinden emin olduğunu söylemiştir. İngiliz sefiri de şu cevabı ver-
m İştir:
— Mussollnl de sizin kadar Ahnan zaferinden emin bulunuyordu.
İngiliz srfirile Bulgar başvekilinin bu »on mülakatı pek dostane olmamıştır.
İngiliz sefiri, bir kaç güne kadar Istanbula gelecektir...»
— Radyo Gazetesi —
Bulgaristandaki Alman   kıt'a]an kumandanı Mareşal List
Alman Kıt'aları
Knmandanı
BulgarKralıyle
ğ~*% , ••
uoruştu
Sofya, 6 (AA) — Stefani a-j ansından:
Kral Boris, Bulgaristandaki Alman kıtaatı kumandanı Mareşal List i kabul etmiştir.
Mareşal List, Başvekil Filof ve Hariciye Nazırı Popof taraflarından da kabul edilmiştir.
GÜNÜN SESİ
Dil İşlerimiz
Yazan: REŞAT NURİ
Değerli bir muharrir arkadaşımız bir İki gün evvel yazdığı bir makalede dü işlerimizin ağır gittiğinden şikâyet ediyordu.
Devlet bu meseleye on üç sene evvel el koymuştur. Başta en büyüklerimiz olmak üzere bir çok İlim ve fikir adamlarımız bu eo büyük raUH davamıza uzan uzadıya emek sarfetmlşlerdlr. Fakat alman netice, arkadaşımızın haklı olarak söylediği giM, parlak değildir. Niçin t
Birinci Dil Encümeni rs de çalınmalarına başladığı zaman şu vaziyetle karşılaşıyordu.- Yeni alfabeyi kabul eden Türk milleti Arap -fanı âl emile olan son bağım koparmış, Greko-Lâtln kültürü daimine girmiştir. Bu âlemle fikir alışverişine girişmek İçin en esaslı şart bu âleme mensup herhangi bir millet kadar kelimeye sahip olmanındır. En büyük lügatlerimize göre kelime mevcudumuzu ortaya dökerek ve bunu garbin orta bir lügati olan Larus'dokl kelimelerle karşılaştırdık. Larus*un doksan küsur bin kelimesine karşı bizimkiler otuz bini bulmuyordu. Şu halde garbin altmış bin mefhumu vardı ki bizde mukabil İşaretleri (signes) bulunmadığı için kendi dilimizde ifade imkânından mahrumduk.       t
Yapılacak İş yine Larus delâleti ile bu açığın bir listesini çıkarmak v# en  lüzumlular in dan  başlamak
üzere yavaş yavaş bu kelimelerini tedariki çaresine bakmaktı.
Bereket versin banların bir çoğu Mm ve sanat ıstılahlarıydı. Dilin jenfsine aykırı düşmemeleri İçin tayin edilecek prensiplere göre İlim ve sanat adamları tarafından vazedilmeleri mümkündü (Tanzimat-tan sonraki riyaziye, tıp vesaire ıstılahlarımız gibi).
Geri kalan medeni mefhumlar, orta dil (langue oommune) kelimeleri için de encümen, yine bir takım mazbut prensiplere göre, yeni teklif kelimeleri hazırlıyarak rüzgâra serper ve bunlardan tutan tutardı.
Fakat encümen daha bu İşe yeni başlarken ikinci bir misyon tek ab -bul etti ve bu onu milli bir heyecanın ateşler 11 o birdenbire sardı: DIU yabancı kelimelerden temizlemek, münhasıran Türk köklerinden bir dil meydana getirmek.
Birinci hedef encümene eldeki otuz bin kelimeyi en aşağı iki misline çıkarmak vazifelini yüklüyor-du. İkinci hedef İse bu otuz binin
de en çoğunu arapça - farsça diye< ayıklıyarak mevcudu kim bilir kaça lndirmlye zorlamak taydı.
Birinci Dil Encümenini çökerten asıl sebep, İkisi de makbul, fakat birbirine zıt işi ayni zamanda görmek arzusuna kapılmasıydı. Fakat, dil hareketimizin birinci DU Kurultayından sonra başlıyan ikinci safhasında da çalışmaların bu çifte hedefII (amblgü) karakteri muhafaza ettiği görülmüş ve şikâyet cdUen ağırlığın en büyük sebebi bu olmuştur.
ha
15
VATAN   —
7 - 3.941
Anlatan : Nuri ( Paşa )
Nuri İyi Bir Nişancı İdi ve Attığını Vururdu
9
HomVun şark mahrecinde bir çeşme vardı kı. kalyanda* süvari î ve topçu    hayvanlarını    burada • hergün sularlardı. Nurinin de en I büyük keyfi, ileri kol »bölgesinde. : ki    bir harabenin ön duvarının ' arkasından bu çeşmeye gelenlere kurcun atmaktı.    Mesafe     1200. metre olduğundan, tüfekle bu kadar mesafeden -vurmak için çok İyj nişancı olmak lâzımdı.    Nuri de, iyi bir nisanca idi ve attığını vururdu. Bu sebeple yerliler bir hedef görünce hemen ona haber vermeğe koşarlardı ve ona hedefini işaret ederlerdi. Fakat onlar buhUı babalarının aşkına    değil, para koparmak için yaparlardı.     ij
Buradan bir gün attı, bir iki isabet oldu. Hattâ ertesi gün Ham s't an gelen bir ihtiyar sakallı, o gün atılan bir kurşunla bir İtalyan askerinin boğazından vurulduğunu haber verdi Bu işi bir kaç defa tekrarladıktan sonra Nuri, bir gün yine mahut duvarın arkasına geçmiş, tüfeğini çeşme istikametine uzatmış ve çeşmede birikmeğe başlayan at ve insan kümesine atej etmişti ki, tüfeğin patlamasile beraber, Nurinin bulunduğu yerde müthiş bir tarraka kopmuştu. Düşman Nuriyi avlamak için iki seri ateşli top yerleştirmiş, yakın bir mesafeden atıyordu, O suretle ki, Nuri çeşmeye ateş eder etmez bunlar atışa başlamışlardı.
Alt tarafını "bizzat Nuri anlatıyor:
«Birdenbire bir şey oldu. Ben kendimi, otomatik bir şekilde, duvarın hemen arkasındaki hara. benin gerisine attım. İtalyanlar, buraya arka arkaya 10-15 mermi attılar ve orasını allak, bullak ettiler. Ateş kesilip, 'ben de kendime geldikten sonra tekrar öndeki duvarın gerisine gktim ve iki kurşun atıp. ya Allah diye o-radan hemen savuştum.»
Nuri sahil m in takasına tama-mile alışmakta ve maiyetindeki şeyblere kendini gittikçe saydırmakta idi. Bu mıntakada Abdül-âti Ceren gibi meşhur ve büyük yerli mücahit reisler olduğu gibi halife Fakrun gibi müthiş şakiler de mevcuttu. Birinci Trablus harbinin sonlarında İtalyanlar tarafına geçerek Nuri aleyhindeki hareket ve teşe/bbüslerini uzun u-zadıya anlatacağımız bu adam, bir gün Lebdada Nuriye müracaat ederek kendisini jandarma yapması için ricada bulunmuş, o da yapmamış, çünkü etraftan şu malûmatı vermişler:
— Bu adam tmüdıiş bir eşki-yadır. Şayet jandarma olursa yollarda herkesi 9oyar.
Fakat «talebini yüzüne karşı ve doğrudan doğruya reddetmeği böyle bir adamı şu fevkalâde sıralarda aleyhine çevirmek olacağı için Nuri kendisine şu teklifte bulunmuştur:
— Halife Fakrun, seninle a-tışalrm. Eğer bizden iyi atarsan üeni jandarma yaparım.
Müsabakayı halîfe Fakrun kazanamadığından jandarma da o-lamamıştır.
Bu adam mütihiş bir katil ve bir hırsızroış. Bir koca karıyı korkutup soyduktan sonra nasıl sıkıştırıp öldürdüğünü, kafileleri nasıl soyduğunu pervasız anla-urn-ji'.. Bir kafileyi soymak için, zaptiye kıyafetine giriyor. Kafilesine yine zaptiye kıyfateindeki bir kaç arkadaşile, arkadan yetişiyor:
— Durun! Hükümetin emri var, bilmem ne çalınmış, sizi arayacağız!
Diyorlar. Kafile duruyor. Hiç bir kimsenin mal ve eşyasında kanuna muhalif bir şey olmadığından yolcular aranmaktan kork muyorlar. Aksine olarak: «Celin, arayın!^ diyorlar.
Halife    Fakrun      kumandaya
başlıyor:
— Herkes kafileden 20 adım dışarı çıksın! Bu tarafaI Silâhları bırakınızl
Bu işler olunca, bu sefer eşkıya zaptiyeler silâhlarını kervan
halkına çeviriyorlar. Orada ne kadar adam varsa bepsinin ellerini yine kendilerine ve birikirlerine bağlatıyorlar. Kuvvetli ve tehlikeli olan bir ikisini de vuruyorlar. Neticede kervanda, eşya, silâh, deve, at ve merkep her ne varsa alrp gküyorlar.
Terhuneli Agap da halîfe Fak-rundan aşağı kalır bir eşkiya değildi.  Bütün bunların Bay Nuri
ile maceraların*
İl
Hatıratta ismi geçenlerden: Sakallı    Muhammet
Katibüzzimnıta
(General   Nurinin
yaptığı krokilerden)
ğımızdan kendilerini şimdiden o-kuyucularımıza biraz tanıtıyoruz.
Yukarda adı geçen Abdülâti Cerem bir eşkıya değildir. Sırt*lı Hasun kabilesi şeyhler indendir. Kabilenin çadırları Sırt'ın 40 - 50 kilometre şarkında Sultan mevkiindedir. Kendisi de esasen o-rada oturur. Fakat cihat için bir krsım Hasunlularla Lebdaya gelir.
Abdülâti Cerem, yazısı ve o-kuması olmryan, fakat zeki, cesur ve cüretli yaman bir adamdır. Esasen Hasunlular da çok iyi mu hariptirler ve Abdülâti Cereme fevkalâde bağcıdırlar.
Bu kabile mensuplarile Abdülâti'nin ne yaman adam olduklarını anlatmak için Nuri şöyle hikâye eder:
Mısrata'nın 120 kilometre kadar cenubundaki GedadLfe kabi-lesile Hasunlular arasına harp çıkmadan aşağı yukarı bir sene
evvel münaferet ve adavet girdiğinden bunlar vuruşmıya başlamışlar. GedadLfe kabilesi 2000 tüfek çıkaralbildiği halde Hasunlular yalnız 400 tüfek çıkarabiliyordu. Buna rağmen Hasun diğerini yıldınmıştır. Bu muharebelerde gerçi Hasunlular hemen yarı muharip mevcutlarını kaybettiler ffakat Gadadifelilerden o kadar adam öldürmüşler ki, neticede kendilerini bunlara saydır fcm ıslardır.
Abdülâti Cerem de şahsan müt hiş kan döker bir adamdır. Fakat şaki değildir. Kardeşi Bingazi müstakil mutasarrıflığı tarafında bir haşiş (esrar) kaçakçısıdır. Yunanistarvdan gelen haşişleri Mısıra kaçırmakla uğraşır. Mısır hududunda oturan Evlâdı Ali kabilesinden biri, Abdülâti Cere-min kardeşini İngiliz devriyesine haber vermiş, devriye d onu pusuya düşürerek öldürmüş.
Abdülâti, vakayı haber alır almaz kardeşinin intikamını almak için hemen oraya gitmiş ve haber vereni ailesile birlikte öldürmüştür. Fakat vaka mahalline İngiliz devriyesi yetiştiğinden, devriyenin kumandanını, daha bir iki kisile vurmuş, kendisinin de burun kemiği yukarı kısımda bir kurşunla uçtuğundan orası çukur kalmıştır.
İlerde anlatacağım Lebdanın geri alınması muharebesinde bir
italyan kurşunu sol elini delerek göğsünde asılı bulunan dürbünün adeselerini karnının içine sokmuş-sa da Musallata hastanesindeki Türk cerrahlarının himmetile ö-lümden kurtulmuştur. Sonradan Sırt'ta diğer bir muharebede sağ kolundan vurulmuş olduğundan bu suretle iki eli, kötürüm gibi, krvnk kalmıştı. Bununla beraber hâlâ iyi tüfek kullanırdı.
(Arkası var)
Belediye Haberleri:
Filorya Piâjı
Üç Sene Müddetle 69 Bin Liraya
Kiralanıyor
İstanbul Belediyesi, Florpa plajını bütün müştemilât ile birlikte ve üç sene müddetle kiralamağa karar vermiş ve şartnamesini hazırlamıştır.
Floryada bu sene halk için Çekmce tarafında bir halk plajı yapılacak ve burada 200 ahşap ye yeni plajdaki beton odalar sisteminde yeniden kabineler inşa edilecektir.
Plajın ihalesi, üç seneliği    69 [•(bin Lira muhammen kıymet üzerinden bu ayın on ikisinde kapalı zarf usulile yapılacaktır.
Hazırlanan şartnameye göre plajlar sınıflara tefrik edilmiş ve hepsi için ayrı ayrı fiyat tarifeleri yapılmıştır.
Yeni plajın yalnız gazino kısmı lüks tarifeye tâbi tutulmuştur. Çekmece plajında duhuliye on, tek kişilik kabineler 15, üç kişilikler 30, Haylayfta duhuliye 15, tek kabineler 20, üç kişilikler 40, Yeni plajda duhuliye 15, tek 20L üç kişilikler 50, Küçük plajda duhuliye 10, tek 15, üç kişilikler 30, Halk plajında da fiyat 10 kuruş olarak tesbit edilmiştir.
Ahşap odaların küçükleri 200, büyükleri 300 kuruştur. Yeni plajdaki beton odaların 24 saatliği 5, bir haftalığı 25, iki haftalığı 40, bir aylığı da 75 liradır.
Müzayedeye iştirak edecekler ecnebi tebaası olacak olursa 10 sene müddetle İstanbulda ikamet etmesi şart konulmuştur.
Kanun Haricinde Muamele
Bir Yağcının Dükkânına Merdiven Kurarak
Araştırma Yapılmış Sonrada Zabıt Varakası Tutulmadan dükkân Mühürlenmiş
Piyasa Haberleri:
Zındankapnda Kadıoğlu sokağında 18 numarada yağcılıkla meşgul Agapyos adlı bir yağcının kendisi dükkânında bulunmadığı ve dükkânı kapalı olduğu bir sırada Belediye zabıta memurları    tarafından    dükkânının
üst penceresine merdiven kurularak içeriye girilmiş ve araştırma yapılmıştır. Bu hâdise bütün piyasada türlü türlü tefsirlere yol açmıştır.
Agapyos, martın dördüncü günü sabahı dükkânına geldiği zaman kapısının önünde iki zabı-tai belediye ımemuru ve iki siviMe karşılaşıyor. Kendisine dükkânının derhal açılması tebliğ ediliyor. Yağcı dükkânını açıyor. Memurlar içeriye girerek araştırma yapıyorlar. Sanayide, kürekleri yağlatmakta kullanılan ve sabunculara satılmak üzere yapılan sanayi yağlarından üç nürr^une alıyorlar. Tekrar dükkânı kapayarak dışarı çıkmasını tebliğ ediyorlar. Dükkân sahibini çıkartarak dükkânı kapattıktan sonra kapıyı mühürlüyorlar. Ne bir zabıt vara. kası tutuluyor,   ne de   aldıkları
numuneleri mühürlüyorlar. Dükkâna merdiven kurup çıktıklarını da müteaddit esnaf görmüştür.
Pencereline merdiven dayayarak, bir dükkânda ne şifada araştırma yapılabilir?
Belediye zabıtasının, kendisine ait vazifelere sıkı bir alâka göstermesi çok arzu edilecek bir şey. dir. Fakat Türk kanunlarının her vatandaşın hakkını ve masuniyetini korumak için koyduğu kayıtlar vardır ki bunların haricine ancak örfî idare kanunlarının hükmüne göre çıkılabilir. Belediye zabıta memurlarının 9anat ve ticarete mâni olmak gibi bir salâhiyeti bulunduğunu da bilmiyoruz, T K.. >
Bir dükkânda sıhhate muzır olduğundan şüphe edilen bir şey varsa olsa olsa bir zabıt varakası yapılmak suretile mühürlenir ve satılmasının önüne geçilir. Bir dükkânı mühürlemenin bambaşka icapları vardır ki, aldığımız malûmata göre, bunlar yerine getirilmemiştir.
İstanbul VaPiğinin bu meseleyi kanunî bakımdan tetkik ettireceğini umuyoruz.
Murakabe Komisyonunun Kararları
Mâlın Kalitesini Düşürmekten Başka Bir Tesir Yapmıyor
Fiyat Murakabe komisyonunun aşağı yukarı bütün maddelere kâr nisbeti koymuş olması üzerine bu maddelerde kalitenin düşmekte olduğu »on günlerde nazarı dikkati celbefmeğe başlamıştır.
Bir çok tüccarlar ve müstahsiller ellerindeki iyi iptidaî maddeyi kullnacakları yerde, kötü iptidaî madde kullanmakta ve bu suretle kârın fazlalaşmasını temine uğraşmaktadır.
Hattâ bu hal bilhassa ayakkabılarda    kendini    göstermekte, müşteri malın maliyetini   takdir etmeğe imkân   bulamadığından ğa karar vermiştir. Bu yedek bi-1 ayakkabıcılar maJiyeti az olduğu
letçiler tramvaylardaki işini bitir, dikten sonra diğer arabalara geçebileceklerdir.
Bir Tanesi Az
Geliyormuş Gibi..
Tramvaylarda İki Biletçi Bilet Kesecek
Tramvay idaresi sabah ve akşamları tramvaylardaki izdiham dolayısile bir büetçinin yetişeme. diğini ve bir çok kimselerin bilet Almadan seyahat ettiklerini göz-önünde tutarak kalabalık olan saatlerde ikişer biletçi kullanma-
TAKVİM
7 MART 941 CUMA
AY. 3 - GÜN: 66 - Kasım; 120 RUMİ: 1356 — ŞUBAT: 22 HİCRİ: 1360 — SEFER:      8
VAKİT
GÜNEŞ ÖĞLE: İKİNDİ: AKŞAM: YATSI: MS AK:
ZAVALI EZANİ
7,26 12,19
13,26 6,18
16,39 9,32
19.05 12,00
20,35 1,30
5,17 10,40
Ekmek 20 Para DahaUcuzlıyacak
İstanbul Belediyesi yeni ekmek çeşnisi üzerinde çalışmaktadır. Tophanedeki bir fırında Belediyenin nezareti altında yapılan çeşniden alınan numuneler Tah-lilhaneye verilmiş fakat gıdaî kuv vet hakkındaki rapor henüz alınamamıştır.
Maliyenin beher çuval başına aldığı (41 kuruşluk koruma vergisinin yeni tip ekmeğin ikinci evsafta olması dolayısile 100 kuruşa indirilmesi kabul edilmiştir.
Belediye ekmek narhı üzerinde yeniden tetkikler yapmaktadır. Koruma vergisinin yüz kuruşa inmesinden sonra ekmek on beş para ile yirmi para arasında ucuz layabilecektir. Ekmek narhının bugünlerde, yeniden teabiti muhakkak gibidir.
halde bu ayakkabıları yüksek fiyata satmaktadırlar.
Fiyat tesbit edilirken malın kalitesinin birdenbire bu kadar düşeceği tahmin edilmediğinden o-lacak ki Fiyat Murakabe komisyonu bu hususta bir tedbir almamıştır.
450 Çuval Kah»* Piyasava Çıkarılıyor
Kahve ve Çay ithalâtçılar Birliği elindeki kahveleri yavaş yavaş piyasaya çıkarmaktadır.
Bir kaç gün evvel piyasaya çıkarılan 100 çuval kahve derhal bitmiş olduğundan birlik bugünlerde 450 çuval kahvenin daha piyasaya satışa çıkarılmasını kararlaştırmıştır.
Kahveler perakendecilere dağıtılacak ve halk yine muayyen bir miktar alabilecektir.
Diğer taraftan haber aldığımıza göre bir kaç güne kadar piyasaya külliyetli miktarda kahve gelmiş olacaktır.
Basra ve İskenderye den Gelecek Mallar
Navisert   Müsaadesini Ecnebi İhracatçılar Temin Edecek
Muhtelif yabancı memleketlerden memleketimize ithal edilmek üzere sevkedilmiş bulunan malların Basra ve İskenderiye gibi bazı limanlarda İrtgiliz kontrol servislerince alıkonulduğu hakkında ithalâtçı tüccarlarımız lâzım gelen makamlara şikâyette bulunmuşlardır.
Mesele tetkik edilmiş ve bu gîbi hallerin tekerrür etmemesi için Navisert fornıolitesinin ik-maline itina gösterilmesi lâzım geldiği anlaşılmıştır. Milletlerarası münakalât, harp şartları altında bulunduğu cihetle ithalâtçılarımızın bu hususlarda ikaz ve tenviri lüzumlu görüldüğünden   bu
mallarla yollarda beklememesini temin için hariçten mal sipariş edecek ithalâtçılarımızın sipariş edecekleri malların Narvisertinin ecnebi ithalâtçılar tarafından alâkadar ingiliz makamlarından almalarını talep etmeleri bildirilmiştir.
Bu suretle ithalâtçılarımız mal ların bir an evvel ithali ve Basra ve Ukenderiye limanlarında beklememesini temin etmeleri için lâzım gelen formaliteleri ikmal edecekler ve yapılacak ithalât hiç bir müşkülâta uğramadan memleketimize gelecektir. .— o
50 Bin Talebe Hava Kurumunda Kayıtlı
Suraski
Alman Kumaşlarını İngiliz Kumaşı Diye
Yutturmuş
Dün toplanan Fiyat Murakabe komisyonu ihtikâr suçu yapan bir kaç tüccarı Müddeiumumiliğe tevdi etmiştir.
Bunlardan  kumaş ticareti ya-
f>an Suraski Alman kumaşlarını ngiliz kumaşı diye satıp çok fahiş fiyat aldığı ve faturalara oalâ-hiyettar imzalar koymadıkları ve meşruhat vermedikleri için, Ar-menak Kevfer kumaş ihtikârı yaptığı için, Aksarayda bakkal Di-mo I*çe beyaz    peynir    ihtikârı
yaptığı İÇİ". Balıkpazarında Mak-sudiye hanında Marko Pardo o-tuz beş liraya satılacak nışadırı 70 liraya sattığı için Adliyeye teslim edilmişlerdir.
Bıızhane.erdeki Peynirler Piyasaya Çıkar ildi
Dün toplanan Fiyat Murakabe komisyonu istanbulda buzhane ve mağazalardaki peynirleri tesbit etmiştir. Bu listeye göre 2941 teneke beyaz peynir, 505 çuval kaşer peyniri, 799 sıra kaşer pey. niri * ki bir sıra beş kangaldır -326 sandık gravyar peyniri mevcut olduğu görülmüştür.
Fiyat Murakabe komisyonu peynir bulamadıklarını iddia eden tüccarları bu peynirlerin bulundukları buzhane ve depolara gön dermekte ve peynirleri satmakta, dırlar. Bu suretle bazı kimselerin peynirler şu veya bu kimsenin di-yip müşteriyi aldatmaları ortadan kaldırılmıştır.
Diğer taraftan Trakya ve Ber-gamaçla bulunan bir kaç lüks peynir imalâthanesi Fiyat Murakabe komisyonuna müracaatla kendi peynirlerine fiyat konmasını istemişlerdir. Müracaatı tetkik eden komisyon yüzde yüz sütten yapılmış ve çok iyi cins bir peynir o-lan bu peynirleri perakende 1 10, toptan 90 kuruşa satılmasına karar verm»tir.
Almanyaya Satılacak    Mallar
Almanyaya satılması (kararlaştırılan yağlı tohumlar, darı, kuşyomi için Hububat ihracat Birliğine tahsis olunan büyük kontenjan muhteviyatı birlik a-zası arasında taksim edilecektir.
Yakında toplanacak olan birlik azalan tevziata iştirak edip etmiyeceklerini bildirecekler ve ellerinde bulunan malları kaydet, tıreceklerdir.
Tiftik Birliğinin Dünkü Toplantısı
Almanyaya satılacak tiftiklerin, Tiftik ve Yapağı ihracatçıları Birliği idaresinde taksimi için birlik azaları dün bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda azaların hisse isteyip istemedikleri sorulmuş ve isteyenler arasında tevziat yapılmıştır.
Petrol Ofisi    Umum Müdürü
Ankaraya   Döndü
Petrol Ofisi Umum Müdürü Talha burada Petrol Limitet ile yaptığı temasları bitirerek Ankaraya dönmüştür. Umum Müdür temasları neticesini Vekâlete  bil-
Hava kurumunun   mekteplerde yaptığı teşkilât günden    güne  direcek ve derhal Petrol Limitet
büyümektedir. Teşkilâta dahil a-zaya verilecek duhul karneleri hazırlanmış ve mekteplere tevzi edilmiştir. Düne kadar yalnız ta-lebe olarak kaydedilen aza adedi elli bini bulmuştur.
şirketinin Ofis tarafından mubayaası yapılacaktır. Umum Müdürle beraber Ankaraya gitmiş olan Petrol Limitet şirketi müdürü Sedat Ziya Ankaradan şehrimize dönmüştür.
GÜNDEN
GÜNE
Dövüşmek
Bir gazetede okudum: «Siyam» denen memlekette, bazı insanlar balık dövüştürmeğe meraklı imişler. Bir hafta önce de, bir havadis filminde kedi dövüştürüldügünü görmüştüm.
Şu Âdemoglunun dövüşmekten ve dövüştürmekten ne zevk aldığını anlamak kabil değil.
Horoz dövüştürülür. Koç dövüştürülür. Deve dövüştürülür. Fil dövüştürülür...
Haydi, iki kişinin birbirile ve bir milletin diğer milletle dövüşmesinin bir sebebi olduğunu ka. bul edelim. Fakat şu kendi hallerindeki hayvanlardan ne istiyoruz bilmem ki!..
Şehir Orkestrası
Duydunuz mu? Belediye re* isliği tarafından, Konservatuara bağlı olmak üzere 70 kişilik bir «Şehir orkestrası» kurulması ka. rarlaştırılmış. Kararlaştırılmış ama, Belediye 1941 malî yılı bütçesine bu iş için kaç lira koymuş biliyor musunuz? Yalnız «1» liracık!...
Fasıldan fasıla nakletmemek
şart ile Belediye bu tahsisatla yetmiş kişilik orkestra kurarsa meşhur iktisat üstadı doktor Ce. lâl Muhtar bile bir şehir orkestrası yapılmasına taraftar olabilir, t     -
Hâli Günü
Bir tamdık anlattı: Belediye, perşembe gününü Talimhane için, «halı günü» olarak ilan et* miş. «Halı günü» nedir, diye merak ediyorsanız, meseleyi izah edeyim: _,
Efendim, Talimhanedeki a-partımanlarda oturanlar, yalnız perşembe günü halılarını temiz-liyebiliyorlarmış. Başka gün hah temizlemeğe kalkanlardan «5» lira para cezası alınıyormuş. Bunun için her perşembe sabahı Talimhanede bir patırtıdır başlıyormuş. Terasalardan halılar sarkıtılıyor ve değneklerle tozlarını çıkarmak için «Pat!.. Pat!..» diye vuruluyormuş. Bir gürültü, bir kıyamet! Bu semtin yabancıları şaşırıyorlarnuş.
Doğrusu tuhaf!.. Fakat halkın sıhhati ve temizlik bakımından isabetli bir hareket... Keşke her şey için böyle bir «gün» ka. bul edilse... Meselâ: İçki günü gibi... Eğera böyle «içki günü» kabul edilse, içki içmek yalnız
0 güne mahsus kalacağı için, bütün dünya rahat eder, sarhoştan korkan da o akşam evine kapanır, kalırdı.
Eğer Takımı Hırsızı
1 Geçenlerde, bir adam Kü-çükpazarda bir ahırın kapışım kırıp içeri girerek, «eğer» takımlarını çalmış.
Bu havadisi gvete'erd« okuyunca beni bir merak aldı: Acaba bu adam «eğer» takımlarını niçin çaldı? Yoksa Nasrettin Hocanın bir aralık yaptığı gibi insanlıktan usandı da, hayvanlığa nu geçmeğe üzendi?
Şahabeddin UZUNKAYA
Dahiliye Vekilinin Tetkikleri
Bir kaç gündenberi şehrimizde bulunan Dahiliye Vekili Faik Öz. trak dün akşamüzeri Emniyet müdürlüğüne gelerek bir onüddel meşgul olmuş ve Emniyet müdü. ründen izahat almıştır.
— Bilmem kl, Lady Kroven, bununla kim meşgul olacak?. Kolay İş değil. Eğer Frank yardım ederse...
Bu defa kadın Frank'a dönerek:
— Nc olur, Mlster Frank, yardım ediniz de bu balo verilsin. Herkes Manderley'de verilen balolarda ne kadar eğlenirdi.
Frank ne diyeceğini şaşırmıştı; —« Bu bana ait bir mesele değildir. Buna Mlster ve Mlsls de Vinter karıştır, dedi. Bu defa kadın bana bilcum etti:
— llaydi Misi» de Vinter, kocanızı kandırınız da bu baloyu yapsın. Hem sizin şerefinize yapılmalıdır. Düğünün/de bulunamadık. Manderley baloları blzhn yegane eğlen-cemlzdlr. Bizi bundan mubrum etmeyiniz.
Herkes el çırparak kadını alkışlıyordu. Maksim bana bakarak:
— Ne dersin? dedi.
— Bilmem, sen bilirsin. !
Lady Kroven tekrar söze başladı:
— Tabii ister. Bir genç kadına bu sual sorulur mu? Hangi ge"Ç kadın, şerefine verilecek olan bir baloyu İstemez. Kim bilir, ne güzel bir elbise giyeceksiniz. Bu baloda hı ı -kes kıyafetini defclştlrlr. Sizi on yedinci asrın bir çoban kızı kıyafetinde tasavvur ediyorum. Ne kadir yakışacaktır.
Bu ka^ın haksız cleMlılI. Düşük omuzlarım, beceriksiz tavırlnrımla ben ancak bir çoban kızı kıyafetine girebilirdim. Fakat bunbiı da buna, vaktsacığma emin değildim.
O kadar çok ısrar ettiler kl. Maksim de artık «hayır» diyemedi.
— Peki» Mademki bu kadar istiyorsunuz, baloyu tertip edeceğiz. Frank, siz davetnamelerle meşgul olursunuz. Mlsls Danvers teş kllâtı bilir. O da sl»e yardım eder. Lady Kroven tekrar söze karıştı: _ Meşhur Mlsls Danvers halâ yanınızda

Maksim ters bir tavırla sözünü kesti:
— Evet.. Biraz daha paata İster misiniz? Diyerek ona pasta tabağını uzattı.
Biraz daha oturdular ve nihayet hepsi birden çıkıp gittiler. Ben de geniş nefes aldım. Kendi kendimize kalınca ağız tadıyla bir fincan çay içtim. Acaba her evde misafirler gittikten sonra ev sahipleri böyle ferahlarlar mı?
Balodan hemen bahsetmedik. Fakat biraz sonra Maksim odada yok Ikon Frank, Ue şöyle konuştuk:
— Bu balo olacak mı?
— Maksim ter halde söz verdi.
Fakat sizi bu balo niçin Ürkütüyor? Size bir iş düşmez» sadece misafirleri nazikane kabul etmek ve onlarla dans etmek lâzım...
— Ben Maksim ile ve sizinle dans ederim. Frank, başka kimse ile etmem.
— Olmaz, Mlsls de Vinter, sizi dansa davet edenlerle etralye mecbursunuz. Sonra gücenirler, hem de ayıp olur.
— Ne ise bakalım, Lady Kraven'In bana münasip gördüğü kıyafete ne dediniz?
— Fena olmaz. Her halde size yakışır. Ben kahkahalarla gülerek:
— Çok naziksiniz, Frank, dedim. Tam o sırada Maksim odaya girdi:
— Bu ne neşe., dedi, neden bu kadar gülüyorsunuz ?
— Frank ta bana çoban kızı kıyafetini münasip görüyormuş. Owa gülüyorduk.
— O kadın delirmiş. Sanki baloyu veren o imiş gibi alaka gösteriyor. Ben alemi eğ-lendlrmlye mecbur muyum? Ne diye bana zorla balo tertip ettiriyorlar? Şimdi dünya kadar can sıkıcı adanı davet etmek lâzım...
— Davet listeleri hazırdır. Onlara göre insanlara davetiye göndeririz.
Bu sözleri söyliyen Frank idi. Benim bu baloda eldden hiçbir işim olmıyacaktı. Bundan dolayı hem menundum, hem de biraz üzgündüm. İliç bir işe yaramadığımı görmek beni biraz üzüyordu. Maksime sordum:
— Sen ne kıyafete gireceksin?
— Ev sahibi olduğum için kıyafet değlş-tirmiyo mecbur olmryan tek İnsan benim.
— Ya ben ne giyeceğim? Kadının dediği gibi çoban kızı olmak istemiyorum.
— Sen başına bir kordela bağla ve küçük bir kız çocuğu kılığına gir. Sana bu pek yakışacaktır eminim.
— Amma ettin Maksim. Çocuk olmaktan çok uzağım. Ben buldum: öyle bir kıyafete gireceğim kl, son dakikaya kadar kimsenin haber! olmryacak. Frank ta, sen de hayretler İçinde kalacaksınız.
— Peki... Ben de sana hiçbir şey sormı-yacağrm. Kendi kendine karar ver ve yap..
Bu sözlerden sonnı gülerek bahçeye çıktı.
Ben yalnız kalınca düşümlüm: N'için bana hep çocuk im isim gibi muamele ediyor? O-nun gözünde, olffun ve tecrübeli bir insan olmağı ne kadar istiyorum! Omuz omuza, el ele yaşıyan bir kadm ve erkek gibi yaşamak Istlvonmı. Aramızda uçurum olmasın. Ben artık çocuk tScfiilîm. Onun karısı, arkadaşı benim. ,
(Arkası var)
7-3.941'
VATAN
Süleyman Nazif ve Ben
B
«un bir trende, uzaktan tanıdığım bir   vatandaş bent yol arkadaşlarından hirtie taıuçt ır-
mak ister:
— Nizamottin Nazif.. - der -Muharrir Nazif. Şüphesiz kitaplarından birini okumuşsunuzdur.
Yeni peydahladığımız  dost eğer
biraz yuşh ise elimi sıkarken arifane bir gülümseme ile karışık mı-nladnır:
— Elbette efendim... Hele Kara Davudu aylarca elimizden düşürmediğimiz vâkidir. Nizamottin Bey biraderimiz, pederlerinin ateşli kalemine tevarüs etmişlerdir.
Yahut o, genç bir üniversitelidir. Tarih ile roman arasındaki farkı sezmek sırrına ulaşamamış bir c-dcblyat hocasının lisede iken yap-tığ-ı yanlış bir telkinden henüz kendini kurtarmak fırsatını elde edememiştir;
— Efendim., der. Tarihi hakikatleri değiştirmek doğru değildir Pederiniz Süleyman Nazif... ilâh...
Bu nevi hâdiseler, trende olduğu gibi vapurda da, bir sinema koridorunda, bir aşçı dükkânında da, bir dostun evinde yahut «k sık gezip dolaştığım şetıtr ve kasabalarımızın kahvelerinde ve otellerinde de tekerrür eder durur.
Bazan bir genç, bazan bir yaşlı, bazan bir kadın, bazan bir erkek, fakat mutlaka on günde bir vatandaşın biri, beni yanlış bir zannı düzel tm 1ye tahrik eder. Ara sıra gazetenin birinde bir kari mektubu, bazan «Sorunuz söyliyeJim>, sütunlarında bir sual, benim «Süleyman Nazif* in oğlu olup olmadığımı öğrenmek ister. Ara sıra da bana bir tâvizde bulunmanın şirret lezzetini ,j tatmak lstiyen bir meslektaş «Süleyman Naalf> İn adına adımı benzetmek istemiş olduğumu telmihe kalkışır ve bu cidden tahammül e-dülr bir işkence ve çekilir bir dert değildir..
Binaenaleyh.. Yirmi dördüncü yılını doldurmak üzere olduğum gazetecilik ve muharrirlik hayatımın bir türlü taJhih edemediği bu yanlış zannı kökünden taramaya karar verdim. İşte resmen ilân ediyorum: «
Rahmetli edip, üstat Süleyman Nazif ile hiçbir karabet ve sıhriyetim yoktur.
?
8tileyman Nazif merhum. Dfyar-
bekirliydi ve çoğumuza malûm olduğu ÜİVre Mtratüliber sahibi Sait paşanın oğlu idi.
Ben Taşoz adasmda doğdum. Kavatada Mehmet Ali Paşa mektebinde ilk kelimeleri heceledikten sonra Dramada «Nazlfl» adlı ilk mektebi bitirdim. Sonra Drama idadisine ve Selânlkte Feyzi ye mektebine devam ettim. Balkan harbinde lstanbula hicret eden allem beni Salnt Benoit'da College de* Au-gustains'de ve Avusturya mektebinde dolaştırıp yabancı dil öğrettikten sonra Heybeliada deniz harp mektebine verdi.
Bir tabibin yanlış teşhisi yüzünden, yahut verilen arşen i ki ı hapların halitasında kullanılan maddeler şifa hassalarını kaybedecek derecede eski olduklarından, iki haftada UcUvı edilebilecek bir rahatsızlık sekiz ay sürdü. Nizamname mucibince yüksek deniz sıhhat meclisi karan İle çürüğe çıkarıldım. Sonra srraaüe hukuka ve yüksek ticaret mektebi kısmı sinisine girdik.
Girdik, çıktık, velhasıl. Oünün birinde tesadüf bizi gazetecilik mes leğine perçimledL
Babam avukat ve gazeteci 1-dl. Sanrrrm ki bilhassa birinci mesleğinden bir hayli şöhret kazanmıştı. Gariptir ki, onun da adr Süleyman Nazif idi ve yine gariptir ki rahmetli büyük edibimizin yakın dostlarından biri idi de.
Bununla babamın, dalma hattat Hâmlt tarafından kazınmış bir şim şir klişe ile basılan   kartvizitinde
adı şöyle gösterilirdi: «Tepedelenli zade Süleyman Celâleddin Nazif» Adı ispanyol şövalyelerinin adlarından daha uzun olduğu için babam ve dostları «Celâleddlnv i haz-federlerdi. Ve bu zatın Tepedelenli ailesindeki şeceresi de şu idi:
«-Tepedelenli Ali Paşa, büyük oğlu Muhtar Paşa, onun büyük oğlu Hüseyin Paşa, onun biricik oğlu Süleyman Sırn Nazif ve onun oğlu Süleyman Celâlettin Nazif»
Tepedelenli Alı Paşanın tarihi şerencamından sonra, ailenin bir kısmı îstanbulda. İkinci Mahmudun ve oğlu Mecidin iltifatına uğramış ve tahammül etmiş, ' diğer kısmı ise, yani büyük evlâttan gelenler ise menfada kalmayı tercih etmişlerdi. Îstanbulda kalanlardan bilhassa Veli Pa^a oğlu İsmail Paşa, yeniçerilerin imhası esnasında Sultan İkinci Mahmudun emri İle sancakı şerifi ta^rmasile saray muhitinde bir kat daha temayüz etmişti. Aüe rivayetlerine bakılırsa bizim taraf müfrit bek-taşı imişler. O derecede ki, babam m
Merhum Süleyman Nazif
dedesi olan Hüseyin Paşanın küçük kardeşi Mahmut Bey, dünyadan e-llni çekmiş nesi var nesi yoksa tekkelere dağıtıp bir «Baba eron> olarak göçmüş.
Bahsi bu mecraya döküşümUn sebebi, size Tepedelenli Ali ailesinin büyük koluna ait lüzumsuz izahat vermek değildir. Benim, babamın ve dedemin «Nazif» adını taşımamızın sebebini tebarüz ettirmektir ki, rahmetli edip Süleyman Nazif tc bir gün bunu kendisine izaha beni zorlamış ve sonra af dilemişti... Şöyle ki:
1925 yılının yaz aylarında idi. Şark vilâyetlerinde birden bir isyan patlak vermişti. O tarihte, Îstanbulda şark vllâyelerimiz hakkında fikri olan çok adam yoktu. Hele muharrir, hemen hemen hiç yoktu. Gazetelerde Kürt milliyetperver ligi etrafmda yalan yanlış haberler ve makaleler neşrediliyordu. İstanbul gazetelerinin şark vilâyetlerimiz ahalisi hakkındaki bütün bügi-
sl, mütareke yularında Zaza külahı ile ve garip bir kıyefetle kahvelerde dolaşan kendisini Kürt şairi diye tanrtan Bedluzzeman İle «Kürt Teali cemiyeti ¦ adlı teşekkülün bir İki macerasına İnhisar ediyordu.
Halbuki bilhassa mütareke yıllarında şark vilâyetlerimizde bir hayli teşekküller belirmiş, bir çok tahrikat yapılmıştı. Bunların meraka değer bir tarihçesi vardı. Hazırladığım Uç makaleyi, o günlerde Son Telgraf adlı bir akşam ga-zatcsi  neşretmekte  olan  İlham)
Safa ile Fevzi Lûtfiye götürdüm. Enteresan bulup aldılar.
E
tr gün sonra, akşam Üzeri im çıkan makalenin ücretini almak üzere Son Telgraf idarehanesine yollandım. Matbaaları, İkdam Turdu    yanında.    Ba binlin İn
parmaklıklarına bitişik kırmızı binada idi. Tam kapıdan girerken kulağıma avaz avaz haykıran ve küfürler savuran bir adamın gür ve davudi sayhaları, naraları geldi. Durakladım ve dikkat ettim:
Besler, alt katta sol taraftaki o-dadan geliyordu. Üzerinde «İdare Müdürlüğü» levhası asılı olan bu odanın kapısını tereddütle açtım. Şimdi Cumhuriyet gazetesinin veznedarı olan «Mahmut Bey> sevimli tebessümü dudaklarında, hayretle açılan gözlerini redingotlu, dik yakalı, kır sakallı sert bakışlı bir zatın yüzüne dikmiş dinliyordu. Ve redingotlu zat haykırıyordu:
«— Kim bu adam? Size soruyorum beyefendi? Adının sârlkı o-lan bu habis kimdir? Müesseseniz bu cürme iştirak etmekten nasıl olmuş ta âba eylememlştlr ?
Mahmut Bey, beni görünce bir parça sıkılır gibi bir tavır takınmıştı. Onu teskine çalışarak:
— Vallahi bilmiyorum beyefendi, diyebildi.
Fakat sakallı zat, onu dinlemedi Mle..
— Hayır! diye bağırdı. Hayır! Hepiniz biliyorsunuz. Hepiniz bu cürümde müştereksiniz. Fakat size son defa olarak tekrar ediyorum, bu hâdisenin bir benzerine daha tahammül edemem. Benim Niza-mettin adlı bir oğlum yoktur.
Nlzamettln... Ben miydim bu Ni-zamettin acaba? Fakat bu zatın hiddetine sebep ne olabilirdi?.
Müdahale cttim:
— Affedersiniz Beyefendi... Bu Nizamettln ne yapmış?
Bir kâfiri boğazlamağa hazırlanan bir Haydarı Kerrûr gayzı İle gözlerini bana şöyle bir dikti. Ben de gözlerimi vatandaşın göz bebeklerine diktim. İki Uç saniye kadar boy ölçüştük. Savlete müheyya bir kertede bulunduğumu hissetmiş olacak ki:
— Peki.. Dedi. Sualinize cevap vermek zahmetine katlanacağım. Bu Nizamettln adımı çalmıştır.
— Sti&n adrnrz nedir?
Bu sual İhtiyar sız ağzımdan çıkmıştı. Redtngothı adara buna muhatap oktrtca zelzeleye tutulmuş gibi sarsıldı. Sol topuğu üzerinde bir fırıldak gtU döndü ve haykırdı:
— Bilmiyor musun 7
Sükûnetle cevap verdim:
— Sisi temin ederim ki, hayır... Mahmut Bey müdahale etti:
— Buralı değildir BUleyman Nazif Beyefendi.
Süleyman Nazif... Hayret! Fakat ben nasıl olmuştu da hayran olduğum bu büyük adamr tanıyamamıştım? Garip şey... Malta onu bu kadar mı değiştirmişti? Yahut harpler, hapisler, menfalar hafızamı bu kadar mı tahrip etmişti?
Ben milli hareketlere iltihak için İkinci defa Anadoluya enun Plyerloti günü söylediği a-teşli nutku dinledikten sonra geçmiştim.
Bu düşünce şimşek sürati İle kafamdan geçmekle beraber onu şimdi kürslde bir hatip gibi değil, sütununda bir muharrir olarak ta değil sadece bana küfürler savuran bir hasım gibi görmlye alışmış bulunuyordum.
Ve gayet sofruk bir tavırla:
— Nizamettln Nazif benim... • Dedim - oğlunuz gibi görünmeyi bir an düşünmedim. Adınızı çatanayı da bir tenezzül addederim. «Nazif* llği kendinize siz takmışsmızdır. Nihayet 30 senelik bir hikayedir bu. Fakat benim adımdaki Nazif, en az Uç aJirtık bir beratı haizdir.
— Tuhaf şey.. IHye mırıldandı. Demek siz 0ç asırlıksınız.
Evet.. - dedim - Arnavutluğun bektaşl oluşunda en büyük rolü oynamış olanlardan Kütahyalı Derviş Nazif Qç asır evvel doğmuştu. Ben de onun torununun torununun torunuyum.
Bu cevap  Süleyman  Nazlfln hoşuna  glünlştL   O zaman hâdiseyi öğrendim:
Meğer Ustad, Son Telgrafta her hafta perşembe günleri bir musahabe neşredlyormuş. O gün çıkan musahabesini de, Diyarbekirli olduğu İçin, şark isyanına hasretmiş, llhaml Safa, hasretin yazısını l-klnoi sayfanın İlk sütunlarına, benim yazımı da üçüncü sayfanın İlk sütunlarına koymuş. Beyefendi haz retlerl, «kendi makalelerinden başkasına göz atmak tenezzülünde bulunmak itiyadında olmadıkları ı-çin> bunun fark m da değiller şüphesi»... Köprüyü geçerlerken, tanıdıklarından birile karşılaşıyorlar. O zamanlarda henüz berdevam o-lan kandilli temennalardan sonra, tanıdık, üstada şöle diyor:
— Efendimle... Bugünkü makale! devletlerini üçüncü sayfada mah dumu devletiniz harfiyen tekzip etmektedirler.
— Mahdumu devletim mi? Kim
bu bedhah?
Süleyman Nazif, derhal gazeteyi açrp Nizamettln Nazif imzan makaleyi okuyuor ve işin garibine bakınız ki, ben de İnat etmişim grbl Ustad ne yazmışsa tıpatıp aksini çlziştlrivermemlş miyim?
Tabii kttpleri binmiş. Vo llhaml ile Fevzi matbaada olmadıkları i-çin volkan Mahmut Beyin odasında indifa odivermiş.
?
Sonra... Süleyman Nazif İle pek sevişmiştik. Hele yine bir tesadüf neticesi olarak, şapka İnkılâbında ikimiz de kafalarımıza ancaJo melon şapka> yi yakıştı-rabilince Nazif pek memnun olmuş tu. Ve ben, o öldüğü zaman ne acı duymuş, no kadar ağlamıştım!
?
Hani «İnsan neden korkarsa başına gelir» demezler mi? Bakınız bu doğrudur. Ruşen Eşrefin «Diyorlar ki...» sini gazetede ncşredillrken takip etmiştim.
Süleyman Nazif ile olan mülakatında Ruşen Eşref sorar;
— Üstat, Orhan Seyfl hakkındaki fikirleriniz?
Nazif, lakayt bir tavırla mırıldanır:
— Şu hikâye yazan genç dcgU
ml?
— Hayır üstat... Şair Orhan Seyfl.
— Ya... Demek o şiir de yazıyor. Velhasıl rahmetli Ömer Seyfetti-
ni hatırlamakta ve tanımakta ısrar eder, güzide arkadaşımız    Orhan Seyflyi - kızgm mıdır ne? - hatırlamamakta ve tanımamakta ı nat eyler.
23 yıl önce silki tahririn henüz çömezlerinden İken bu hâdise beni pek ürkütmüştü. İşte başıma geldi. Hem öylesine ki kurtulmak için yedi göbek ceddimi saymağa mecbur kaldım.
Süleyman Nazifin tabutu, A-yasofyanın Üçüncü Sultanahmet çeşmesine bakan kapısı ö-nündekl musalla üstüne konduğu zajnan, yanan adliye barayuıu sırtını dayamış ve gamlı gözlerini bana çevirmiş olan rahmetli Doktor
arkı Afrika Harekâtına Hız Veriliyor
Yazan :
Şevki Yazman
Ana vatanla alâkası kesilmiş olan İtalyanların şarki Afrika müstemlekeleri ı ErUl ı , Habeşistan, Somali) nasıl olsa sukuta mahkûm olduğu İçin İngilizlerin buraya çok kuvvet yığmadan ufak ve mahalli kuvvetler ile işi halledecekleri sanılıyordu. Fakat son zamanlarda bir taraftan motorize İngiliz kuvvetlerinin İtalyan So-malisinde elde ettikleri müthiş muvaffakiyet, diğer taraftan da buralarda işleri süratle bitirerek Afrika şimalinde ve orta şarkta müm kün olduğu kadar serbest kuvvetler bulundurmak arzusu, İngilizlerin şarki Afrika harekâtını adamakıllı hızlandırmıştır.
İtalyan Şarki Afrika müstemlekelerine karşı yapılan harekât müteaddit istikametlerden ve çok muhtelif kuvvetler tarafından yapılmakla beraber harekâtın son inkişafına göre asıl can alacak darbeyi vuracakları kuvvetler İki istikametten İlerlemektedirler:
1 — Eritreden ve şimalden cenup İstikametinde,
2 — İtalyan Somallsinden ve cenuptan şimal istikametinde.
Birinci kuvvet Sudandan E-ritreye girdi. Hayli süratle ilerledi, fakat dağlık ve çok Arızalı arazide tutunan İtalyan müdafaa kuvvetleri önünde duraladı. Bir aydanberi Keren önünde bu müdafaa kuvvetlerile çarpışmaktadır. Garptan bu istikamete llerliyen bu Hintli kuvvetle bu dağlık arazideki müdafaayı yaramryacaklannı anlayınca, İngilizler, Eritre sahül-no çıkardıkları hür Fransız kuvvetlerini de bu müdafaa üzerine şimalden saldırdılar. Bugünlerde I-talyanlann şimal ve şark yanlanın kuşatacak olan bu  tesir  altında
İngilizlerin Şarkî Afrika  harekâtını gösterir harita
Abdullah Cevdetle aramızda şöyle bir muhavere geçmişti:   .
— «Hugo Fransa için ne idise, Nazif te bizim için o idi» diyorlar. Ne buyurursunuz Üstat?
— Hugo bir derya idi. Nazif ise..
— Evet...
— Nazif iso ancak bir katradır.
_ !!!,... „ -
— Fakat
— Fakat öyle bir katra kl coşunca bin umman, bin Okyanus o-lurdu.
Evet.. Süleyman Nazif böylo idi.
Nlaamettin Nazifin böyle bir iddiası yoktur. Fakat günün birinde musalla üstündeki tabutuna gamlı gözlerle bakanlar bulunursa ve bunlardan bir tanesi olsun hatırasını böyle bir sanat tezkiyesine lâyık Mayarsa yazı başında geçen yılları ve yazıya vakfettiği bütün bir ömür boşa harcanmamış olur kanaatindedir.
Nizamcttin Nazif
Kerendekl müdafaanın kırılması, Eıitredekl kuvvetlerin bu defa da Aflmara üzerine yüklenerek burayı düşürmeleri beklenebilir. Bu takdirde İtalyanların Eritredeki en mühim üsleri olan Musavva kendiliğinden düşer ve geçen asırdan-berl Habeşlstanın istilâ yolu olarak kullanılan Musavva - Asma-ra - Adua - Adlsababa caddesinin baş tarafı ve hiç değilse üçte biri İngilizlerin eline geçer.
»-» akat bu harekâttan daha sü-I    ratli olarak   Habeşistanm
istilâsı, cenuptan yapılacak gibi görünüyor. Bunun sebebi de cenup istikametinde daha az arızalı ve binaenaleyh motorlu birliklerin har rekâtma daha müsait olmasıdır. Filhakika yine garpten (Kahyadan) gelen kuvvetler evvelâ İtalyan Somallsinln merkezi ve en büyük limanı olan Magadlşu'yu zaptettik* ten sonra şimdi de şimale dönerek İtalyan kıtalarını şimal istikametinde takibe başladıklarım İtalyan
tebliğleri bildiriyor.
Magadişu, Kenya hududundan düz hat üzerinde 600 kilometre kadar, yollar üzerinden 900 kilometre kadar İçerde olduğu halde İngilizlerin bir hamlede Kismayu'yu aldıktan sonra diğer bir hamlede
bu kadar mesafeyi üç günde aşarak bu büyük şehri ve limanı »antettiler. Bu harekâtı yaparken motorlu kuvvetlerine çok güvendiklerini, saf da ve soldaki italyan kıtalarına bakmadan ilerlediklerini ve baş şehri zaptettikten sonra şim di bu sağda ve soldaki italyan kıtalarını teslim aldıklarını anlıyoruz.
(Bu yazının yazıldığı tarlho kadar alman esirlerin 0000 no baliğ olduğu bildiriliyor ki bu uora Afrika köşesi İçin bu kuvvetin çök mühim olduğu aşikârdır.)
Şimdi bir taraftan gerilerinde mükemmel bir üs ve liman bulunan, diğer taraftan şimale doğru dar bir demiryolu,   harekâta çok
müsait bir vâdi (Şebell nehri vadisi) elde edilen İngiliz motorlu kuvvetleri bu mmtakadakl İtalyan kuvvetlerinin başhcalarını da esir almış ve üslerinden mahrum bırakmak suretUe zayıflatmış olduklarına göre bu cenup harekâtmm çok süratle inkişafı beklenebilir.
İtalyan m Habeşistanı istilâ harekâtım hatırlryanlar, 1-talyan kuvvetlerinin de hayırlı o-larak bu istikametten ilerlediklerini ve o vakit bu mmtakada kolordu kumandanı olan Grazlani'nln süratli hareketini bu düz ve müsait sahaya medyun bulunduğunu her halde unutmamışlardır. Şimdi ayni yolun üzerinde çok kudretli olduğu anlaşılan Oeneral Canln-gham daha cüretli olarak llerllye-nilir. Zira Mogadişu limanı İtalya-ya Musavvadan daha çok uzak olduğu İçin başİK ,ı Us yapılamadığı halde bu liman canubl Afrika ve Hindlstana çok daha yakın olduğu İçin İngiliz kuvvetleri İçin başlıca üs yapılabilir. Bilhassa bu denizdeki İngUU hâkimiyeti diğer yer lerin hepsinden daha emin ve söz götürmez bir haldedir.
B
inaenaleyh pek hata yapmadan tahmin olunabilir kl, önmüzdeki on beş gün zarfında 1-
talyan Somalislnin en mühim kısmını ele geçiren bu kuvvetler şimal istikametinde ilerliyerek Habeşistanm ikinci şehri olan Keren Önlerine kadar gelebilirler. Bu esnada şimalden Uerliyen kuvvetler de E-ritreyl ele geçirmiş bulunurlarsa, Habeşistanm öte tarafını Negüsün vatanperver kıtalarına, Sudan, cenubi Afrika, hür Fransa kuvvetlerine emanet oderek mart ayının ortalarından itibaren muntazam İngUlt kıtalarını buradan çekmek imkânı hasıl olacak ve blaaat Habeşistanm istilâsı da bundan sonra bir zaman meselesi olacaktır.
Kim Kimle Evlenmeli?
[Müsabakamızın Nasıl Yapılacağını ve Vereceğimiz 150 Hediyenin Listesini Altıncı Sayfamızda Okuyunuz]
Bayan Perihan Öğütçü
22 yaşında, orta boyla, kumral güzelidir Kız Muallim mektebi mezunudur, tkl aenodenhrrl İlk mektep öğretmenidir. Durgun tabiatlı hayalperest bir kızdır. 8osyete hayatından hoşlanma/. Bir anneni bir de kU-çük kardeşi vardır.
Bay Bahri Dalar
25 yaçında denizaltı teymenldir. Eamer, yakışıklı,
İdaresi kuvvetli, allo hayatında gayet kıskanç bir
gençtir. Vekarlı bir aileye mensuptur. tsUkhallnl meslekine vc kuracağı yuvaya bağlamak emelindedir.
Siyasi İcmal
Harbin Yeni Bir Safha:
sından Evvel
undan sonra ne olacak? Harbin başındanberi uzun
veya kısa fasılalarla vukua gelen yeni hâdiselerden sonra zihinler bir çok defa bu suale takıldı ve cevabı ekseriya beklemedik hâdiselerde bulundu. Bu. gün yine Avrupa harbinin yeni bir sarhast beklenirken zihinleri bu sual i$gal ediyor.
Bulganstanın Alman kıtaları tarafından işgali üzerine «simdi ne olacak?» diye düşünenler, bunun cevabını Balkan meselesinin inkişafında arıyorlar. Şüphesiz kî, yeni bir Balkan hâdisesi ile ortaya çıkan bugünkü vaziyetin inkişafını da yine bu mmtakada beklemek doğru o-lur. Fakat acaba, bu sualin cevabı da yine beklenilen hâdiselerden ziyade beklerülmiyen hâdiselerle verilmiyecek ml ?
Filhakika, Bulgaristanın işga. linden sonra, yeni siyasî hâdiselerin cereyan ettiğini görüyoruz. Viyanada Rumen Başvekili General Antonescu Mareşal Gö-ring'lc görüşürken İngiliz Hariciye Nazın Mr. Elden ve Genelkurmay Başkanı Sir John Dili
de Atinadaki temaslarım nihayete erdiriyorlardı. Atmanın İngiliz misafirleri, dün Kahireye hareket ettiler. Mr. Eden'in o-rada; İngiliz Yakın Şark orduları Başkumandanı General Wa-vell ile görüşeceği ve yeni plânların tatbikına geçileceği haber veriliyor.
Buna mukabil, Almanya da kendi plânlarının bazı teferruatını hazırlamakla meşgul gibi görünüyor. Viyanada, Marejal Göring'le General Antonescu arasındaki mülakatta askeri ve iktisadi meseleler görüşülmüştür. Fakat hakikatte bu görüşmede, iktisadi mevzuların daha fazla yer aldığı düşünülebilir. Zira,   bir muharebe   yazından
sonra bir sıkıntı kışı geçirmiş o-lan Al manyanın, ilerideki harekâtı jçin askeri meselelerden ziyade iktisadi meseleleri gözö-nünde tutması lâzım gelmektedir. Almanyanın işgali altındaki memleketler, harp senesinde zeriyat yapamadıkları gibi, bütün kış ta stoklan Alman ordusunu beslemiştir. Yaklaşan günler için eldeki stok tükenmek, yeni mahsul ise o nisbette az elde edilmek tehlikesini göstermektedir.
Vichy hükümetinin, Almanya ile yeni bir temasa memur ederek Parise gönderdiği Amiral Darlan'ın bu sefer, karışık siyasi meselelerden ziyade yiyecek işini konuşacağı haber veriliyor. Fransa, umumiyetle ziraat yapan ve memleketin yiyeceğinin büyük bir kısmım temin eden mıntakalan bugün Alman işgali altında bulunan kısımlardır. Almanya, Fransanın harp stokunu bitirdikten başka Fransız milletinin zararına olarak, bundan sonraki istihsalâtı da kendi ordusu için hazırlatmıştır. Halbuki, kışı büyük bir sıkıntı içinde geçirmiş olan Fransa bundan sonra daha büyük bir kıtlık içine düşeceğini hissetmektedir.
Fakat, ayni tehlikeyi kendisi için de gören Almanyanın gerek Fran sanın, gerek işgali altındaki diğer yerlerin ahalisinden ziyade kendi ordusunun ihtiyaçlarım tatmine çalışacağı şüphesizdir. Binaenaleyh,    Av-
rnpada Alman ordularının yeni bir harekâtı ile beraber, daha büyük bir iktisadi buhranın baş. laması beklenebilir.
Vahdet GÜLTEKIN
Dünkü İhracat
Dün yabancı memleketlere 160 bin liralık ihracat yapılmıştır.
Bu arada Ingiltereye tiftik, diğer memleketlere kumdan, tütün, barsak, Amerütaya av derisi, Filiatine kabak çekirdeği gönderilmiştir.
TÜRKİYENİN
1941 senesinde en eğılenceli yeri
İZMİR
ENTERNASYONAL FUARI
olacaktır. 20 Ağustos . 20 Eylül 1941
V A T'Â IT ' -
7-3-941
I
Eyüp - Keresteciler Otobüsleri Eminönünden Kalkmalıdırlar
Eyüptc oturup da İstanbulini piyasa yerlerinde, fabrika vo marazalarda çabsan yüzlerce aile kızı vo kadın vardır. Bunlunn bir çokları gece saat yediden sonra içlerinden çıkarak Eyübe gelmektedirler. Sokakların karanlığı ve pasif korama zamanındaki tedbirler dolayısile daima zorluğu dürmüşlerdir. Evvelce saat dokuzdan sonra Kerestecilerle Eyüp arasm-da ftçllyen otobüsler Eralnönüne gelirler ve yolcularını oradan alır-
lardı. Bu usulün çok fayda ve ko-
ı.ıyltftınt görmüştük. Fakat sonradan bu usulü kaldırdılar. Otobüsler yine Kerestecilerde beklemektedir. Belediyeden rica ediyoruz:
Eski usulü ihya etsinler de halk ve bilhassa   kadın ve kızlarımız
karanlıklardan ve çamurlardan kurtularak Eminönünden otobüse
binmek bahtiyarlığına kavuMurul-sun.
İsmail Tufan
Şaklabanın Göz Yaşları
Yazan: Necla MARAŞ
A
sabiye ve rtfh doktoru Halit Nazıma yeni bir hasta dadanmıştı. Otuz otuz beş yaşlarında sık ve kıvırcık saçlı, kısa boylu daima kederli yüzıü bir adam... Muayenehanenin merdivenlerini ağır ağır çıkar, bekleme odasındaki maroken kanepelerin birine gömülür, sırası geWiğı halde hasta bakıcının ihtarı olmasa yerinden kıpır. Jamazdı. Doktor daha ilk muayenede bu acaip tavırlı adama teşhisini koydu. «İnzivaya mütemayil» genç adam her seferinde pek az konuştuğu halde közlerinin hemen hepsini içinin sıkıntısını tarife harcıyor ve:
— Doktor diyordu. Hiç bir zaman, eğlenemiyorum. Benim için gülmek denilen bir şey yok. tur. Allah aşkına içimdeki bu sıkıntıdan kurtulmama yardım et. Bazan öyle garip bir haleti ruhiye içinde kalıyorum ki, göğsümü yırtarak oradan bir şey •söküp atmak istiyorum. Nereye baş vurduysam fayda vermedi.. Halit Nazım bütün tabiplik maharetini sarfederek bu adamı, tedavi edebilmenin yollarını a-raştırıyor, defalarca hatmettiği kitapları tekrar tekrar karıştırıp çare arıyordu. Fakat, yine iki günde bir bu garip tavırlı adamı önünde bulup, yine ayni sözlerle karşılaşınca içinden kendine karşı da bir emniyetsizlik duymağa başlamıştı.. O gün yine bütün bos saatlerini bu kabil hastalıkların kitaplarını okumak la geçirdi. Muayenehanesine döndüğü zaman dimağım büyük bir yorgunluk, vicdanını büyük bir yük altında hissediyordu, o yeni ruh hastasının tedavisini üzerine almıştı. Bedenen aklen hiç bir noksanı olmı-yan. sinirleri daima normal vaziyette bulunan bu adamı icap ederse bizzat takip ederek, insan içine sokmağa alıştırarak, tabiî hayata avdet ettirecekti O gün yine birçok tetkiklerden yor^ın areın dönen Halit Nazım salona girdili zaman genç hastası ile karşılaştı. Onun odaya girişi ile ufak bir kıpırdama istidadı gösteren adama elule o-turmasını işaret ederek:
—— Nasılsın dostum dedi?
— Hiç bir fark yok doktor.  / *
— Ammada yaptın canım, banyolarına, ilâçlarına devam ediyorsun tabiî?
— Adam başını tasdik makamında hafifçe eğdi.
— Sabah gezintilerine, deniz havası almağa da gidiyorsun değil mi?
— Evet!
— Öyle ise mesele yok. Eğlence yerlerine çalgılı kahvelere gidiyor musun?
Adam esefle başını iki yana salladı.
— Buna imkân yok doktor dedi. O saatlerde çalışıyorum. Doktor şapkasını kanepelerden birinin üzerine fırlattı.
— Bu akşam çalışmayı bırakacaksın dedi. Yeni gelen ve az bir müddetten beri İstanbul haL kını kahkahalara boğan şaklabanın bu akşam mükemmel bir oyunu varmış. Oraya gidersin. Bu tecrübede muvaffak olacağımızı umuyorum ben de gideceğim seni   muhakkak    orada
gprmeliyim. Adam mütevazi bir tavırla başını eğdi. Gitmek üzere ayağa kalktığı zaman Halit Nazım tekrar tekrar İsrar ediyor:
— Bak dostum diyordu. O-rada nasıl gülecek eğleneceksin. Genç adam oyuna gideceğine dair üst üste teminat vererek ayrıldı*..
B
üyük tiyatro salonu hıncahınç dolmuştu. Kolis arasından gelen telâşlı konuşmalar ve ayak sesleri dışarının gürültüsüne karışıyor, şaklaban kendine ayrılmış olan odada bir saatten beri giyinmesi ve makyajı için uğraşıyordu. Artık her şey tamam olmuştu. Oturduğu alçak iskemleden ağır ağır kalk tı. Duvarın bir tarafını kaphyan uzun aynaya çevik adımlarla yaklaştı. Boynuna uçları dilim dilim bir yaka geçirdi. Ufak kareli ve paçası farbalalı pantolonunu hafifçe yukarı doğru çekerek, kocaman ponponlu patiklerine baktı. Yanağının tam orta yerinde bir kurşun kalem çevresi büyüklüğünde duran siyah beni düzeltti. Elini külahının tepesine götürerek kendini süzdü, beğenmişti. Küçük kırmızı dilini dişlerinin arasından göstererek memnun memnun gülümsedi.. Perde açılmasını i şaret eden çıagırak çalmağa baş lanuştL. Bu akşam Istanjbulda ilk defa olarak «Ne derler bana» isimli oyununu verecekti. Sahneye perde açılmasından iki dakika sonra girdi. Gözlerini anide etrafta dolaştıran hafif brr selâm verdi. Halk deli gibi el çırpıyor, alkışın arkası a-lınmryordu. Şaklaban sahnenin
ortasında topuğu üzerinde bir kaç kere döndükten sonra çalfgı ile beraber oyununa bağladı. Başını halka doğru meylettirip «Ne derler bana» diye soruyor. Oradan gelecek cevaba göre «Maskara derler bana bana, müşteri derler sana» diye türlü numaralar yapıyor, etraf kahkahalar arasında kırılıyordu. Şaklaban birdenbire ön koltuklardan birinde kendisini hayret ve merakla seyreden doktor Halit Nazıma doğru başını uzattı. Gözünün birini kısıp bir yanağını şişirerek:
— Ne derler bana? Diye sordu. Halit Nazım birdenbire bu sesi tanımıştı. Kendini büyük bir hayretle haykırmaktan zor tutarak:
— Deli diye mırıldandı.. Şak laban hiç oralı olmadı tek ayağının üstünde bir yarım daire
çizerek:
— Deli derler bana   bana,
doktor derler sana diye oyununa devam etti. İri ve yuvarlak gözlerinden boyalı yanağına doğru kayan bir şıra göz yaşını da Halit Nazımdan başka kimse farketmemiştL.
Mesut ve içten gelen gülmelere malik olabilmek için, büyük bir halk kütlesine kahkahalar attıran bir şaklaban olmak dahi kifayet etmez.
Necla MARAŞ
Edlrnede Yangı:
Edirne (Hususî) — Dün gece Yediyolag-zmdaki Mezit-bey hamamından çıkan yangın itfaiyemizin beş saat devam
eden büyük gay retlie etrafa dirayet    etmeden ^f\n
söndürülmüştüı*. •
Yangın esnasında iti mutanı Cemal Ateş, in den yaralanjmaaı ve bir dişinin kırılmış olmasına rağmen sonuna kadar vazifesi basından ayrılmayışı takdirle karşılanmıştır.
Yangının akabinde müddeiumumi Agir ve belediye r^isi Ferit Çardaklı, Emniyet Müdürü A. Rüat Kemerderc yangın rfıahalli-ne giderek icabeden direktifleri yermişlerdir.
Tapu, Kadastro Umum
Müdürüyle Bir Konuşma
allarını Satacaklar Artık Vergi Dairelerinde Uğraşmıyacaklar
Herkese Masrafsız Tapu Senedi Verilecek
Ankara, 6 (Muhabirimizden) Gazetelerde sık sık görürsünüz. Karilerin bir çoğu tar>u, kadtw?ro
teşkilâtından şikâyet edeutr.
«— Efendiler, derler elimizdeki tapu kayıtlarımız muntazam olduğu halde, malımızı veya tarlamızın bir kısmını bir türlü satamıyoruz. Vergi idarelerile tapu arasında gide gele harap olduk.
Bu vergi idarelerile tapu arasındaki gidip gelmekten usanan bir çok vatandaş ta, ya nafakasından kestiği bir miktar parayı muakkip namı altında tandan kimselere vermek suretile işini gördürmek ister, veya, malı almak ve sabmak istiyenler aralarında dalaşarak, bir mabeyn- senedi yaparlar, ne tapuya, ne de vergi idaresine gitmiye lüzum gö rürler.
Birinci şeklin, njalı satanın kesesini mutazarrır etmesine rağmen, ikinci şeklin doğrudan doğruya hazineyi zarara soktuğa a-şik ardır.
Halbuki ufacık bir tahkikat, vergisini ödediğine dair, vergi dairelerinden vesika getiren gayri menkul sahibinin, bir, iki saat içinde tapu dairelerinde işini gör dürdüğü hakikati ortaya koyar.
Demek ki, iş vergi dairelerinde uzamakta, bu hal de her iki resmî müesseseden şikâyeti mucip olmaktadır.
Tapu, Kadastro Umum Müdürlüğünün bu hususta, yeni bir kanun projesi hazırladığına bildiğim için. Umum Müdür Halit Ziya Türkkanı ziyaret ederek gerek bu kanun, gerek mecliste bulunan diğer kanun projeleri hakkında malumat lütfetmesini rica ettim. Umum müdür, dedi ki:
«— Tatbikattan aldığımız güzel neticelerden istifade ederek, on küsur senede memleketin muhtelif     mıntakalarında tatbik
edilmekte olan mal sahipleri ve hazine için faydalı olacak bir çok tedbirler aldık. Kadastronun daha iktisadî bir şekilde yürümesi için, Avrupa memleketilerinde ya pjlmıs tecrübeJerden istifade ede. rek, yeni kanuna bazı mühim maddeler koyduk. Bu kanun, maliye ve dahiliye encümenlerinde müzakerç edilmiş, şimdi de diğer encümenlere gönderilmiştir. Bundan başka, (Senetsiz tasarruf edilen) veya dedeleri üzerine kayıtlı <budunup, kendi namına intikalini yaptırmamış olanlarla, mabeyn senedile alınıp, satılan yerlerde ve bir çok nizaı mucip hâdiselere sebep olan a-razi işlerini, alduğu yerde ve kökünden Kallletmek için hazırladığımız tapulama kanunu da maliye encümeninden geçmiş, (Su komisyonu takdirle) bu kanunun müzakeresini itmam ebmi^bir. Bu kanunun tatbikine geçilince, gerek veraset ilâmı, gerek intikal muameleleri için, bir gûna masrafa hacet kalmadan, hâkimin hükmile,  mal    sahiplerine,  tapu
senedi  vermek gibi    büyük bir
fayda temin edilecektir.
Bay HaJİit Ziya Türkkana şu suali sordum:
«— Alım satımlarda vergi bor
cundan dolayı tapu muameleleri.
nin uzatılmaması    hakkında  L ¦
kanun projesi hazırlandığını duy
dum.   Efkârı  umujmiyede  büyük
bir memnuniyeti mucip olan bu
proje hakkında malûmat verir misiniz?
Biraz düşünen umum müdür, şunları söyledi:
«— Gayri menkul a'lım satımlar anda, mal sahiplerinin müracaatlarında, işleri zamanında yap m ak vazifem izdir. Alvm» satım işlerinin selâmeti kadar, sürat ve kolaylığını araştırmak ta idare-
mizin borcudur. Vergi borçlarının tahsili için, bir malın satılmasını beklemeğe ve bu fırsattan istifadeye gitmiye lüzum gör. müyoruz. Vergi borçlarını vaktinde vermiyenler için. Tahsili Emval kanununun tatbiki kâfi ve vafidir. Biz, memleketimizde gayri menkule yatırılmış azîm serveti, tmütedavü bir hale koymak için tesadüf olunan her türlü zorluğu kaldırmağa çare arıyoruz.
Bundan ba^ka, bir gayri menkulün sahibi, malını ihraz ve taksim etmek için. kanunu medenisini ve hattâ, tapu sicil nizamnamesini" aldığımız İsviçrede, hiçbir mahzuru görülmiyen (Taks-Provizuvar) usulünü kabul edeceğiz.
Yani, mal sahrbi müracaat ettiği vakit, sırf tapu harcının tahsili ve tapuya yapıştırılacak pul için, mal sahibini tadilât komisyonlarına göndermeğe bedel, malın bütününe niabetle, sırf bu iş için muvakkat kıymet konmak üzere, iş sahibinin işinin günü gününe görüldüğünü gördüğüm ve bildiğim o memleketlerdeki bu güzel uöuIü tatbik için hiç bir mahzur tasavvur etmiyorum.
Taksime uğrayan parçalara ver gi noktai nazarından konacak kıymetler için tadilat komisyonları, bu işi eskisi gibi, pek âlâ cereyanı tabiisinde takip ve intaç edebilirler. Bu basit usullerin istimali sayesinde mal sahiplerinin pek büyük ferahlıklara kavuşacağına şüphem bile yoktur. »
Diğer taraftan öğrendiğime göre, yakında Büyük Millet Meclisine verilecek olan bu ek kanun lâyihasile, 1934 tarihli tahsili emyaJ Kanununa müzeyyel kanunun birinci maddesi hükmü de ilga edilecektir.
Ertuğrul Şevket
Zabıta Haberleri:
Bir Sarhoşun Ettikleri
BUGÜNKÜ PROGRAM
8,00 Program, 8,03 Ajans haberleri, 8,18 Müzik: Hafif Parçalar (Pl.) 8,45 - 9,00 Ev kadmı - Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33 Beraber karışık şarkılar, 12,50 Ajans haberleri, 13,05 karışık şarkılar programının devamı, 13,20 - 14,00 Karışık program (PL)
18,00 Program, 18,03 Radyo Sving kuarteti, 18,30 Radyo meydan faslı, 19,30 Ajans haberleri 19,45 Solo sesler (Karışık program), 20,15 Radyo Gazetesi, 20,45 Temsil, 21,30 Konuşma, 21,45 Radyo salon orkestrası, 22,30 Ajans haberleri, 22,45 Radyo salon orkestrası programının devamı, 23,00 Dans müziği (Pl.) 23,25 - 23,30 Kapanış.
»¦
Acı Bîr Ölüm
İkinci ağrrceza reisi Remzi Türe-ci vefat etmiştir.
Çok kıymetli Adliyecilerimizden olan mumaileyh; Umumî harp ve Millî mücadeleye ihtiyat zabiti olarak iştirak etmiş ve Anadolunun muhtelif vilâyet ve kazalarında hâkimlik ve reislik ve Adliye müfettişliği yapmış; Erzurum agırceza reisliğinden, İstanbul ikinci ağrrceza 1 reisliğine tayin edilmiş; tstanbulda | vazife gördüğü iki seneye yakm bir' zamandanberl çalışkanlığı, temizliği ve dürüst ahlâkile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmıştı. Kıymetli Adliyecimize Allahtan rahmet diler; kederli ailesine ve Adliyecilere taziyelerimizi sunarız.
Cenazesi 7/3/941 cuma günü Cerrahpaşa hastahan esinden kaldırılacak, öğle namazı Beyazıt camiinde kılındıktan sonra; Merkez Efendideki metfeni mahsusuna defnedilecektir.
Beşiktaşta oturan Hüseyin Cihangir isminde biri sarhoşluk yüzünden ÇLkan kavga neticesinde Sadâkattin isminde birini bıçakla göğsümden, Artin isminde birini de tasla başından yaralamıştır. Yaralılar Beyoğlu hastanesine kal dırılarak tedavi altına alınmış, hâdiseden sonra kaçmak isteyen Hüseyin yakalanarak    tahkikata
baştanım ıştır.
^ Şoför Hüseyinin idaresindeki 15 72 numaralı otomobil Köprü üstünde çöpçü Osman oğlu A-Hye çarparak mırhtelif yerlerinden ağır ve tehlikeli surette yara-
lamıştır. Çöpçü Ali Esnaf hastanesinde ölmüş, şoför Hüseyin ya.
kaJanarak tahkikata başlanmıştır.
¦
-jç Yeşiiköyde İstasyon gazinosu sajıibi Nuri Karabilek yediği beyaz peynirden zehirlenmiş, bay gm bir halde Cerrahpaşa hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
*fc Galatada Necatibey caddesinde oturan Salflı adında biri o-dasında yaktığı mangaldaki kömürden zehirlenmiş, Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
ŞEHİR   TİYATROSU TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA       y a tSTİKLAL CADDESİNDE
DRAM   KISMI   (plffİM KOMEDİ KISMI
BU AKŞAM M    llilfS BU AKŞAM
Saat 20,30 da        fffl w"l İli İli Saat 20,30 da
MEŞALELER
KİRALIK ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
Bütün Dansı sevenlere... Tekmil aşkı tahayyül edenler..
Bu Akşam   BÜYÜK   GALA   Müsameresite
ŞARK Sinemasında
gösterilecek olan
İrtîhal
Şehrimizin eski tüccar ve müteahhitlerinden ve Samsun saylavı Zühtü Durukan, tf Bankası İstanbul şubesi müdürü Mecit Duruiz ile Hulusi Emek'in kainpederleri
Mehmet   Reşat   Taşçıoğlu
vefat etmiştir. Cenaze namazı bugünkü cuma günü Beyazıt camiinde cuma namazım müteakip kılınarak Edirnekapıda Şehitlik mezarlığındaki makberine tevdi kılınacaktır. Allah rahmet eylesin.
AR
filminde
ÇAYKOVSKİ'nin Meşhur Rus Baleti (Casse Noisette) i ve slnemanm en parlak güzeli   İLSE   W E R NE R'i   görmeğe gidiniz.
TLM VAKTİNDE GELEN BİR FİLM
Bugün i P E K'te 2 Büyük Film
1 — Senenin en büyük muvaffakiyeti
BAHAR ÇİÇEKLERİ
En son Dans ve şarkılarla süslü bir film 2 saat neş'e Zevk
ve Gençlik Şaheseri Baş Rollerde:
MİCKEY ROONEY vb JUDY GARLAND
2 — Istanbulda ilk defa: Meşhur Polis Hafiyesi
CHARLİ CHAN: KA T/L KİM ?
Heyecanlı - Meraklı ve büyük macera filmi
Paris
Cehenneminden Nasıl Kurtuldum
Yazan: Rebia Tevflk BAŞOKÇU
Herkes Şöyle Diyordu: "Ne Bahtiyarsınız.
Türkiyeye Kavuşacaksınız „
— Size Almanyanın (Renden) marklarından satalım, gizil olarak götürürsünüz. İtalyada biletinizi bununla alırsınız. Yalnız Alman markları Paristeki marklardan iki frank daha pahalıdır.
Yani her marktan iki frank kazanacaklardı. Ben bizim konsoloshanenin fikrini aJmadan bu işe girişmek istemedim.
Ertesi sabah elimde Alman çıkış vizesüe konsoloshaneden içeri girdiğim zaman genç kâtiplerimiz hayretler içinde:
— Bu bir mucize? Nasıl alabildiniz bunu? Diye sordular.
Ben de gülerek:
— Zannedersem, dedim, bende Almanları bile ikna edecek bir kuvvet olmalı.-
Konsoloshanedeki vatandaşlar ü-zerimde mark bulundurmamamı tavsiye ettiler. Dediler ki:
— Böyle tehlikeli şeye girişmeyin. Daha iyisi Milândaki baş konsolosluğa müracaat edersiniz onlar size bilet tedarik ederler.
O gün konsoloshanede pek çok ziyaretçi vardı. Herkes şöyle diyordu:
— Ne bahtiyarsınız Türkiyeye kavuşacaksınız.
Ben henüz yaklaşamadığım bu saadetin büyüklüğünden âdeta korku duyuyordum.
Bazı dostlara veda ettim. Herkes bana gıpta ettiğini söylüyordu. Tuhafı şu ki, eskiden Paristen kaçıp kurtulan adamlara değü, Parise ge lenlere gıpta ederlerdi. Şimdi Paristen gidenleri tebrik ediyorlar.
Ayın yirmi altısı- Bu akşam hareket etmiye karar verdim. Geçen sene Paris radyosunda haftada bir defa türkçe konuşmalar yaptığım zaman konuşmalarımdan bi-rinde şöyle demiştim:
— Paristen ayrılanların yüzünde daima hafif bir keder vardır. Daha tren hareket etmeden gözlerinde Parisin tahassürü parlar.
Zavallı Paris.- On beşe yakm valizlerimin bir kısmmı bagaja, bir kısmını yataklı vagonun raflarına doldurdukları vakit sevmediğim bu yeni Paristen ayrılmaktan en büyük saadeti duyuyorum.
Altı aylık ümitsizliğin, yorgunluğun bu gece son gecesi... Bir kere Alman mm takasından Fransız mın takasına geçince içim rahat edecek». Gündüzün bütün koşmalarına, yorgunluğuna rağ men gözlerime uyku girmiyor.
Sabahm dört buçuğunda Alman işgal hududuna geldik. Kapılar a-çıldı. Alman zabitleri pasaportları, çıkış vizelerini muayene ediyorlar. Yanımda döviz yahut Alman markı olup olmadığını soruyorlar.
Ümit etmediğim bir lütuf: valizlerimin birisini büe açmadılar.
Hududu geçtik. Artık Mareşal Petain'in Fransasmdayız.
Üzerinden zincirleri çözülen, serbest bırakılan bir esir gibi üzerimdeki ağırlığın ruhumdaki ağırlığın birden boşaldığını, içimde sükûnet ve yeni bir inan uyandığını hissettim. Gözlerimi kapadım.
Sabahleyin uyandığım vakit Fransız - İtalyan hududu olan Modana gelmiştik. Her taraf bembeyaz karlar içinde... Biletler huduttan hududa kadar alındığı için trenden indim. Modandan Milâna kadar bir bilet aldım. Sonra da i-ki yüz elli italyan lireti satın aldım. İtalyaya bundan daha fazla para Ue girmek memnudur.
Modandaki büyük   gümrük dairesinde hem Fransızlar, hem de 1-talyanlar eşyayı muayene ediyorlar. Benim valizler sıra ile masaları kaplamış. Ne Frnsızlar, ne de
SORUNUZ
İtalyanlar bu valizleri açmadılar.
O aralık Modan Fransız polis komiseri MUsyü Biyo beni görmiye geldi. Bu adam Pariste bizim kapıcının oğludur. Biraz evvel arat-nuştım. Annesinden oğluna Paristen bir mektup getirdim.
Madam Biyo, seyahatimi kolaylaştıracak şeyleri yapmasını oğluna tavsiye etmiş, oğlu da annesinin hayatı hakkında benden   malûmat istiyor.
Gümrük dairesinin bîr tarafm da bir takım fukara halkın eski sandıklarım didik didik arıyorlar. Elbiselerine kadar soyuyorlar, araştırıyorlar.
Nihayet Fransa hududundan ayrıldık. Türende tren değiştik. Milâna gelirken benim kompartımana bir İtalyan kadmı girdi Paristen geliyormuş. Kadıncağız gevezelik edecek adam arıyor. Trene her gelenle konuşuyor. Tren de her istasyonda duruyor. Yeni gelen gidenlerin arkası bitmiyor. İtalyanca bilsem bu konuşmalara ben de karışacağım. Çünkü hep politika üzerine. Fakat İtalyan kadınm bu gc-' vezeliği üzerine benim sükûtum, , mutlaka daha ziyade göze çarpıyor ki, her gelen benim ne millet olduğumu kadmdan soruyor. O da her defasında bu suali bana tekrar e-diyor, sonra italyanca başlıyan konuşmalar fransızcaya çevriliyor. Dört beş saatlik yolda on on be$ kişi bizim vagona geldüer, gittiler. Şunu hayretle gördüm ki, bu adam larm hepsi de harp aleyhinde, hem de bunu hiç saklamıyorlar. İçlerinden birisi o kadar Ueri gitti ki ben ihtiyatı unutarak:
— Almanyanın kurbanlarmdan-sınız demekten kendimi alamadım.
Adamcağız da:
— Aman, dedi, bu sözleri italyada söylemeyin hafiye pek çoktur. f fyj
Tren, bir kaç saat gecîktigî Içjirt ancak gece on bir buçukta Milâna geldi. Valizleri istasyondaki muhafaza deposuna bırakarak yakında bir otele geldim. Açlıktn bayılıyordum. «Biraz süt var mı?» dedim. Derhal j*anm kilo süt getirdiler. Şundan anlaşılıyor W, İtalyada yiyecek meselesi Fransadan çok daha zengin... Meselâ lokantalarda vesikasız yemek yenebüiyor-
vaaşmm
Ertesi sabah erkenden  bizim konsoloshaneye gittim. Saat birde hareket edecek semplo-na yetişmek için bilet tedariki lâzımdı.
Genç, terbiyeli bir zat beni karşıladı. Kançllar imiş. Konsolosumu zun hemen ismini sordum. Bav. Dürrü Payzin olduğunu işitünce] çok sevindim. İki sene evvel Paris başkonsolosu idi. Biz Türkler, hem kendisinin, hem saym eşinin kıymetli hatıralarını her zaman ne derin tahassürle anardık.
Kançilar, bir misafir geldiğini, konsoloshanenin hususî dairesinin kapısından hanımefendiye haber \ verdi. Kapı açılıp ta biribirimizi gördüğümüz zaman malûm tabiri-le (Kâbeden gelmiş gibi) birebirlerimizin kollan arasına atıldık.
Yolumda bana ilk açılan bu vatan kapısı, boynuma dolanan bu nazik kollarm samimî sıcaklığı güzel vatanım m saadetini bana ilk defa orada duyurdu. Zannederim ki, bu duyguyu hiç unutamıyaca-ğrm.
Türk misafirperverliğini fıtrî nezaket ve inceliğile birleştiren Bayan Dürrü Payzin öğle yemeğini çabuk yetiştirmesi için aşçıya emir ler veriyor:
(Arkası var)
sorur elim
Akdenizdeki On İki Ada Tam On İki Tane midir?
Işık lisesinde talebeden Bebi soruyor? Akdenizdeki italyanların işgalindeki on iki ada haritada daha fazla görülmektedir. Bu adaların hepsinde insan var imdir ve banlar kaç adadan İbarettir. Anadoluya en yakını hangisidir?
CEVAP — İtalyanların Akde-nlzde işgal ettikleri adalar tamam kırk tanedir. Bunlarm on üç
tanesinde   oturan   aüeler vardır.
Mütebakisinde yalnız bir kaç balıkçı kulübesi vardır. Fakat kalabalık aileler yoktur. Bu adaların hepsine birden 12 ada ismi verilmiştir. Çünkü eskiden yunanca adr oniki ada mânasına gelen Dodcî;-\-donez idi. Anadoluya en yakm olan ada Meyis adasıdn\ Bütün bu adalar bir vali tarafından idare edilir. Vali Rodos adisrrdn oturur.
7 - 3 . 941
VATAN"
Fenerbahçe - G. Saray Pazar
Günü Karşılaşıyorlar
Beşiktaş da Istanbulsporla, Dörtler Kupası İçin Ayni Gün Şeref Stadında Karşılaşacak
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Bu sene millî kümede Istanbu-lu temsi] edecek olan Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve ls-tanbuispor klüpleri millî küme malarına hazırlık olarak üç hafta devam etmek üzere bir dörtler kupası maçları tertip etmişlerdir.
Çekilen kur'a daha ilk haftada iki ezeıî rakip Fenerbahçe ile Galatasaraylı karşı karşıya getirmiştir. Senelerin verdiği rekabetle, ayrı bir hususiyeti olan Fenerbahçe - Galatasaray karşılaşması pazar günü Şeref stadında yapılacaktır.
Memleketin bu iki güzide klü-bü bu hafta futbol meraklılarına bir buçuk saatlik heyecan geçirteceklerdir. Hiç şüphe yoktur ki taraftarlar san kırmızı - sarı lâcivert çarpışmasını yine zevkle sey-
redeceklerdir. Fenerbahçeliler bu müsabakaya yeni oyuncularla çıkacaklar ve millî küme maçlarındaki kadrolarını tecrübe edeceklerdir. Ankaradan gelen fakat lisans muamelesinin ikmal edilmemesi dolayısile oynatılamryan Şevket Galatasaraya karşı takımda yer alacak/tır. Fikretin de hücum Katımda oynayacağı söylenmektedir.
Buna mukabil sarı kırmızılılar
da yeni bir kadro ile Fenerbahçe
karşısına çıkacaklardır.
Bu mühim müsabakayı genç ve
istidatlı  hakemlerimizden  Samih
Duransoy idare edecektir.
Şeref stadının bu kupa için oynanacak ikinci maçı da muvaffakiyetli bir çalınmadan sonra millî
kümenin dördü arasına gircn U-taribulsporun İstanbul şampiyonu Beşiktaşla yapacağı karşılaşmadır. Son yapılan lig maçında Be-şiktaşa 3 - 4 gibi az bir farkla mağlûp olan genç İstanbulsporlu-ların bu hafta ne gîbi bir netice alacakları merakla beklenmektedir. Hiç şüphe yok ki; bu karşılaşma Bejiktaş için oldukça güç kazanılır bir müsabaka olacaktır. Bu müsabakanın hakemi de Muzafferdir.
Ayni günde Fenerbahçe - Galatasaray B takanları da geçen hafta oynadıkları ve Fenerbahçe lehine neticelenen müsabakanın revanşını yapacaklardır. Küçük Fener ve Galatasaraylıların bu karşılaşmaları da herhalde zevkli olacaktır.
Yerli Kumaşlar Ucuzlıyacak
Ankara 6 (Telefonla) — Sü-merbank fabrikaları, yerli kumaşlara ait stoklannı tamamen ikmal etmiştir. Şimdiye kadar mutavas. sıt tüccar terziler elile satılan yer-
li kumaşlar bu tüccarların muayyen bir komisyon almaları dola-yıaile halka daha pahalıya satılmakta idi.
Sümerbank bu kumaşları ken-
di şubeleri vasrtasile sattıracağından, yerli kumaşlarımızda asga-10 nisbetinde bir ucuzluk
temin edilmiş olacaktır.

Deniz Nakil Vasıtaları Hakkındaki Kararname
Ankara, 6 (Telefonla) — E-•saslannı evvelce bildirdiğimiz armatörlerin gemilorile nakledilecek her nevî eşya ve malzemeye ait fiyatı tesbit eden ve deniz nakil vasıtalarının ne şekilde kullanılacağını bildiren Vekiller He-
yetti kararı neşredilmiştir.
Bu karar, on beş gün sonra meriyete girecektir. Bu hususta icap eden tedbirlerin alınması İstanbul Liman reisliğine tebliğ edilmiştir.
Martaida Bir Hırsız j Barometrenin
osterdıgı
I
Yakalandı
Kartal (Vatan) — Cumhuriyet mahalJesinde Gürcü sokağında 1 3 numaralı evde oturan Eli-
fin bundan bir müddet evvel gece kapısının kilidini kırmak sure-tile evine girerek pahada ağır yükte hafif ziktymet eşyasile 700 lira parasını a?ıran meçhul hırsız •nihayet zabıtanın sıkı takibi neticesinde dün gece yine Elifin kapısının zincirini kırmakla meşgulken cürüm üzerinde yakalanmıştır, h ' ' JB»W   *
Bu meçhul hırsız Kartalda Cumhuriyet mahallesinde oturan 40 yaşlarında Kürt Süleymandır. Bu sabıkalı hakkında tahkikata başlanmış olduğu gibi Kartaldaki müteaddit hırsızlıkları da meydana çıkarılmaktadır.
---v
Eyyümahmet Mahallesi Sulardan Kurtarılıyor
Balılcpazarından inen pis sular Kasımpasanın Eyyümahmet mahallesine akmakta ve bu sular binalara kadar girmektedir. Yapılan şikâyetlerin nazarı itibara a-lınmadığın» gören bu mahalle hal kından bir heryet dün Vali ve Be. lediye Reisi Lûtfi Kırdan görerek şikâyetlerini bildirmişlerdir.
Vali ve Belediye Reisi, Fen Heyeti müdürlüğüne bu işin halledilmesi için kat'î emirler vermiştir.
Madam Arinanın Muhakemesine
Başlanıyor
Genç kadınları fuhşa teşvik ettiği ve kızları baştan çıkardığı için geçenlerde tevkif edilen Madam Atina ve Katina ile bîr arkadaşlarının muhakemelerine ya. kında Altıncı Ağırceza mahkemesinde başlanacaktır.
İstikamet
(Başı 1 İncide)   / ^ /
ağır sanayiinin artık tehlikede olduğunu göstermişlerdir. En ağır sistemdeki bombardıman tayyareleri Kaliforniyadan İngiltereye gelmiye başlamıştır.
Amerikanın yardımı normal bir ölçüye varınca artık Almanyanın boy ölçüşmek iddiası bile kalmıyacaktır. Harp 1942 senesine kadar sürerse Almanya için silâhlarını teslimden başka yol yoktur.
işte bunun için B. Hitler, bu "ilkbahardan itibaren son gayretlerini sarfetmiye başlıyacaktır. öyle görülüyor ki, İngiltereyi baskın şeklinde istilâdan ümidi kesmiş ve tayyare hücumlarının külfet ve risk nisbetinde tesir yapmadığını görmüştür. Bunun için İngiliz adalarının abloka ve muhasarasını denizaltılarile sıkıştırmak iddiasındadır.
Fakat bir taraftan Alman askerî kudreti yayılıyor ve dağılıyor, üsler inden uzak sahalarda yeni yeni düşmanlar peyda ediyor ve tıpkı italyanların yaptığı gibi, İngilizlerin ekmeğine yağ sürmekte olduğunu farketmiyor. Barometrenin kendi aleyhindeki sürekli inkişafını da göremiyor.
Almanya, Balkanların sulhunu bozmağa yeltenirse burası Alman askeri kudretinin ve umumiyetle zorbalık sistemlerinin mutlaka mezarı olacak, milletlerin esirliğine değil, hürriyetine ve istiklâline dayanan yeni bir nizamın güneşi buradan doğacaktır. Ahmet Emin YALMAN
Her Gün
On Satır
S. G SAVCI
Komanyanın *abık kralı Karol, beş aydauberi polü» nezareti altında bulundurulduğu İspanyadan karmış.
Bu haberi okuyan bir arkadaş; «Hayret!» dedL ı
Başka bir arkadaş cevap verdi:
— A*ıl hayret edilecek nokta, memleketini bırakıp kaçan bir Kralın yabancı bir memleketten haydi haydi kaçabileceğini İspanyolların hesap cdemcmehldlr.
S. K. İmzalı okuyucuma — Kabahati mUretttplere yüklemek İstemem. Hatâ benim dalgınlığımdan ileri gelmiştir. Hürmetler,
Tanınmış Bir Bulgar Muharriri Türk - Bulgar Dostluğundan Bahsediyor
Sofya, 6 (A.A.) — Bulgar a-jansı bildiriyor:
Hükümetin naşiri efkârı olan Veçer gazetesi, Türk - Bulgar mü nasebetleri hakkında, tanınmış Bulgar muharrirlerinden Spika-revaki'nin bir makalesini neşret-miştir.
.Muharrir, son Türk * Bulgar deklârasyonunu ve Bulgaristanın üçlü pakta iltihakını tefsir ederek ezcümle diyor ki:
Türkiyeye karşı hattı hareketi, m iz değişmemiş olarak kalmakta, dır. Bu hattı hareket şudur: Son deklârasyonun teyit ettiği daimi dostluk muahedesi çerçevesi darf hilinde daimî sulh   ve   dostane
komşuluk münasebetleri içinde yaşamak.  Bulgaristanın Türkiye-
den hiç bir talebi yoktur.   Tarih
göstermiştir ki Balkan Harbinden
sonra bizi ayıran davalar ortadan
kalkmıştır.
-o ¦
Bulgaristan Meselesi Avam Kamarasında
Londra, 6 (A.A.) — Reuter: A-vam kamarasında, Sofyadakl ingiliz elçisinin geri çekilmesi hakkında sorulan bir suale cevap veren hariciye müsteşarı B. Butlcr, beyanatta bulunmuş ve ezcümle demiştir ki:
Alman kıtalarından mürekkep mikdarı daima fazlalaşan bir kuvvetin Bulgar arazisinde bulunuşu - ki bunun hedefi ancak müttefikimiz Yunanistan'ı *ehdit etmek olabilir - ve Buigar hükümetinin Alman işgalinde fili surette İşbirliği yapması, Bulgaristanda bir İngiliz diplomatik mümessillik heyetinin idamesi ilo kabili telif değildir.
İngiliz hükümeti, Bulgaristanın bu kararından pişman olacağından şüphe etmemektedir.
Avam kamarası azası, bu beyanatı alkışlarla karşılamıştır.
o
b. eden kahireye döndü
Kahire, 6 (A.A.) — B. Eden ve .General Sir John Dili, Ankara ve Atina ziyaretlerinden Kahireye dönmüşlerdir.
Kral Karol
(Başı 1 incide) +
mistir. Sahte pasaportların, bir yabancı tarafından tedarik edildiği söylenmektedir.
Madrit gazeteleri, bu firarı fev.
kalâde nüshalar çıkararak haber
vermişlerdir.
Sabık Kralla Bayan Lupescu-nun, Rosal de la Frontera'da hududu geçtikleri zannedilmektedir. Otomobilin içinde, son günlerde portekizden gelen bazı kimselerin de bulunduğu söylenmek, tedir.
Sabık Kral ve Bayan Lupescu, otelde 4 büyük köpek bırakmışlardır.
Amerikada
Harp Gemileri İçin Altı Buçuk Milyar Dolar Harcanacak
Nevyork, 6 — «Amba» New Rc-public Amerikan mecmuası kongrenin harp gemileri inşası için 6.500.000.000 dolarlık tahsisat kabul ettiğini yazmaktadır. 9 eylül 1940 tarihinde takriben dört milyar dolar kıymetinde 200 harp gemisi sipariş edilmişti.
Bahriye nezareti, tezgâhlarının randımanını arttırabilmeleri için hususi firmalara mail yardımda bulunmaktadır. Bu maksatla hususi müesseselere şimdiye kadar 76 milyon dolar verilmiştir.
7 saffrharp gemisi, 115 muhrip, 34 denizaltı, 72 kruvazör ve 8 tayyare gemisi inşasını derpiş eden programdan hükümet tezgâhlarına bütün saf-fıharp gemileri Ue, 17 muhrip ve sekiz denizaltı gemisinin inşası havale edilmiştir. Diğer gemiler hususi bahri inşaat tezgâhlarında yapılmaktadır.
yardım   projesinde bir tadil
Vaşington, 6 (A.A.) — Ayan meclisi demokratlara yardım kanunu projesinde diğer bir tâdil yapmıştır. Bu tâdile nazaran harbiye, bahriye nazırları ve diğer nazırlar, İngiltereye devredilecek mevcut teçhizatın kıymetini takdir edebileceklerdir.
amerikanın   yeni   hava
üsleri
Vaşington, 6 (A.A.) — Panamadan bildirildiğine göre Amerika, Kanal mıntakasından başka Panama topraklarında yeni hava üsleri tesis etmek müsaadesi almış ve sair müdafaa kolaylıkları elde etmiştir.
Alman Hedefi
(Başı 1 İncide)        +
lırsa Almanların, üçüzlü pakta iltihak etmemiş son Balkan memleketi olan Yugoslavyaya karşı sinir harbini kuvvetlendirecekler; ihtimal dahilindedir. Yugoslavya ahalisi hiç bir vakit Almanlara fkarşı muhabbet göstermemiştir. Bu sebeple mihvere iltihak ahali
arasında hiç şüphesiz pek fena tevil edecek bir hâdise olur. Yugoslav ordueu azimli ve kuvvetli mu. hariplerdcn müteşekkildir. Genelkurmayı hükümete sadıktır. Fakat mihver tarafından tamami-le çevrilmiş olan Yugoelavyanın vaziyeti şüphesiz pek nazik ve tehlikeli bir vaziyettir.
Bulgaristan işgalinden sonra Alman politikasının ikinci hedefi Yunaniatandır. Selâniğe giden en iyi yol ise Yugoslavya toprakların dan geçer. Eğer Alman genelkurmayı Bulgaristanın müşareketini temin ehmez ve ona karşı cebrî bir hareket göstermek istemezse ilerleyiş hareketini Struma vadisinden ve hattâ Trakya içinden yapması da ihtimal dahilindedir. Fakat bu yerlerin hiç birinde, şimalî Fransada veya Flandr'da ol. duğu gibi Alman motorlu kıtalarının serbestçe hareket etmelerine imkân yoktur. Çünkü arazi son derece arızalıdır.
Almanların üçüncü hedefi şüphesiz Türkiyedir ve bu hareket sona bırakılmıştır. Türk davası Yunan davasile müşterektir. Yu-nanistana müstevli Almanya tarafından indirilecek darbeler Tür. kiyeyi alâkasız bırakmaz. Fakat ayni zamanda bu iki milletin davası da İngiliz davasile birdir. Büyük Britanya bu kış Afrikada elde ettiği zaferlerden cesaret bu. larak Mısırdaki üslerine karşı hiç bir tehlike kalmamış olduğu için
Son Torpillenmede Boğulanlar
1500 İtalyan
Atina, 6 (A.A.) — Atina rad yosu bildiriyor:
Arnavutlukta ele geçirilen I-talyan harp esirlerine göre dağ-avcı kıtaatını nakleden vapur torpillenerek batırıldığı zaman 1500 italyan dağ avcrsı bğulmuştur.
İtalyan esirleri ayni zamanda iki vapurun daha battığını bildirmişlerdir. Bu vapurlardan biri katır ve İnnanro fırkasının 67 inci alayına teçhizat, diğeri de «Tos-kana Kurtları» ismini taşıyan ala. ya top nakletmekte idi.
Yme esirlerin bildirdiğine göre müttefik hava kuvvetlerinin yaptığı akınlar neticesinde İtalyanlar çok büyük zayiat vermişler ve a-ralarında kargaşalıklar çıkmıştır.
Norveç'e
Bask
ın
(Başı 1 İncide) * /* gemilere taarruz vazifesini deruhte etmişlerdir. Bu arada bazı Norveç bahriyelileri ve İngiliz kıtaatı karaya çıkmıştır.
Yukarda sayılan bütün hedeflere dikkate layık bir muvaffakiyetle Irişilmiştlr. Düşmanın 9 ticaret vapuru ile düşman kontrolü altında bulunan bir Norveç vapuru ve bir silâhlı Alman balıkçı gemisi batırılmıştır. Düşmanın uğradığı zayiat mecmuu takriben 18.000 tona baliğ olmaktadır. Batan en büyük vapur tamamen yüklü 6.000 tonluk bir Alman vapuru olmuştur.
Müttefik kuvvetler bütün hedeflerine vasıl olduktan sonra 215 Alman esiri ve 10 Glsling alarak çekilmişlerdir. Keza kuvvetlerimiz İngiltereye hürriyet davası için muharip yurttaşlarına İltihakı şiddetle arzu eden bir çok Norveç vatanperveri de getirmişlerdir. Bu vesileden istifade ederek ada ahalisine yiyecek, sabun, sigara, giyecek gibi Alman işgalin-denberi Norveç halkının elinden gas-bedllen lüzumlu malzeme dağıtılmıştır. Almanlarla Qislinglcr adadan kaldırılmış oldukları için bu malzemenin düşman tarafından istimali tehlikesi zail olmuş bulunuyordu.
Taarruz pek az mukavemete maruz kalmıştır. Bununla beraber bir Alman subayı ile Alman tayfadan altı kişi ölmüştür. Kuvvetlerimiz hiç bir zayiat veya hasara uğramamıştır. \V      " J  ,
Şurası da işarete lûyıktır ki, bu taarruz hakkındaki Alman beyanatları müttefik kuvvetlerin çok büyük muvaffakryetle tetevvüç eden bu harekâtta temin ettikleri tam sürprişi bilhassa kaydcylemişlerdir.
Yakın Şarktaki iki 'müttefiki ile
birlikte Hitler'in ilkbahar taarruzuna karşı koymak mevkiindedir.
Diğer taraftan gazeteler, Balkan vaziyeti hakkında Alman propagandasının neşretmekte olduğu birbirine zıt propagandaları ileri sürerek şu mütalâada bulun, maktadırlar:
Bunlardan anlaşılan sarih bir nokta vardır- Almanlar bu haberleri neşretmek sur et ile bizim tarafımızdan tasdik veya tekzip suretinde bazı neşriyat yapılması* na intizar etmektedirler. Takip ettikleri gaye bittabi İngilterenin niyetleri hakkında sarih bir malûmat alabilmektir. Alman propagandası bu suretle yanlış bir ka2* çalmaktadır. Bu derece basit hilelerle elde etmek istedikleri malumata tâbiatile kavuşamıya-caıktır. B. Hitlcr'e ingiltere hükümetinin neye karar vermiş olduğunu ve B. Eden'in seyahati esnasında nasıl plânlar tertip ettiğini ancak hâdiseler öğretecektir.
Sovyetler Romanya-dan Os İstemiş
(Başı 1 incideı  /**/
Burada bu mesele hakkında şu fikir ileri sürülüyor.
Mevzuubahis haber Moskova-yı bir tekzibe mecbur etmek için Berlin tarafından uydurulmuştur. Bu tekzip Romanya için Alman himayesinin nekacjar kıymetli olduğunu göstermek itîbarrle Alman propagandasının çok işine yarayacaktı. Diğer taraftan bu hareket Bulgar meselesinde Rusların yaptığı protestoya Berlinin bir nevi cevabını teşkil cdecekt». Fakat burada vaziyetin bu gibi hâdiselerle değişebileceğine ihtimal verilmemektedir. Bunlar Rus - Alman nüfuz mücadelesinin birer safhasından ibaret sayılmakta vc Avrupanın cenubu şarkisinde cereyan etmekte olan hâdiselerin müstakbel inkişafını ciddî aurette tadil edecek kuvvette görülmemektedir.
Bununla beraber bazı Balkan mahfillerinde, Rus talebi hakkın, daki şayiaların doğruluğuna dair müsbet malûmat bulunmadığı hal de, Moekovamn bu gübi iddialarının da gelişigüzel reddedilmcmc-ai lâzım geldiği kanaati vardır. Filhakika Rusların bütün Romanya üslerini istemelerine ihtimal verilemez. Lâkin Tunanın şimalinde kâin bazı üslerin, meselâ Sulina ve Dranpva'nın istenmesi mümkündür. Çünkü bu üsler Kırımın garp sahillerini muhafazaya yarayabilir. Bu itibarla Ruslar için kıymetlidirler. Esasen Rusla. rın teşebbüsü bu bakımdan Bulgar meselesinde mantıkî bir vaziyet alma diye telâkki edilebilir. Çünkü Bulgarların Almanlara mutavaat etmesile Balkanlardaki vaziyette sevkulceyşî bir değişiklik hasıl olmuştur ve Rusya buna /mukabil cenubu garbı hududunu takviye etmek maksadile tavizat iatıyebilir.' , _ _#___
Atina Görüşmeleri Münasebetiyle
Resmî Tebliğ
Atina, 6 (A.A.) — Atina a-jansı bildiriyor:
B. Eden'le General Dillin hareketleri münase'betile dün akşam aşağıdaki re«fmî tebliğ neşredilmiştir:
Büyük Britanya Hariciye Nazırı B. Edenle İmparatorluk Genelkurmay Başkanı General Sir John Dili resmi ziyaret makeadile 2 martta Atinaya gelmişlerdir. B. Eden ve General Dili Kral ve Başvekil tarafından kabul edil-mij ve kendilerile uzun uzadıya görüşmüşlerdir
B. Eden Yunan ordusunun kah ramanca mukavemetinden ve zaferlerinden duyduğu takdir ve hayranlık hislerini ifade etmiştir.
Diğer taraîtan B. Korizis, tahrik vaki olmak«ızın bir italyan tecavüzüne maruz kalan Yunanbta-nın bu memlekete karşı giriştiği mücadelede Büyük Britanyanın Yunanistana yaptığı kıymetli yar. drjn karşısında Kraliyet Hükûme-tile Yunan milletinin duyduğu de. rin minnettarlığı tekrar izhar etmek fırsatını bulmuştur.
Balkanlarda harbin genişleme., sini önlemek için bütün gayretlerini sarfa devanı eden iki hükümet, mezkûr mıntakadaki vaziyeti büyü kbİT dikkatle tetkik etmiş ve vaziyetin büyük safhaları üzerinde tam bir mutabakata vâsıl olmuşlardır.
-o-
Fransa, Siam
Japon Tekliflerini Kabul Etti
Tokyo, 6 (A.A.), — Domel ajansına göre, Hindicini ile Siam arasındaki ihtilâfın halli için Japon tekliflerinin başlıca noktaları üzerinde bir anlaşma hasıl olduğuna dair Japonya, Fransa ve Si. am hükümetleri tarafından müşterek bir tebliğ neşrolunmuştur.
mütareke uzatıldı
Şanghay, 6 (A.A.) — Hanoi-de resmen bildirildiğine göre, Fransız - Siam mütarekesi müd-detsîz olarak uzatılmıştır. Ve ancak evvelden haber vermek sure. tile muayyen bir müddet geçtikten sonra feshedilecektir.
Eden'e Teminat
(Başı 1 incide) *X*
vüşmeğe medbur edeceklerdir.
Bundan başka B. Eden'le General WaveII Cenubî Afrika Başvekili General Smuts ile de görü. şeceklerdir.
Muharrir yazısında Yunanistana ait bazı haberlerden de bahsetmektedir. Bu haberlere göre, Yunanlılar, Selâniğin tabii -müda. faa hatlarını takviye etmek mak-sadile kuvvetlerini yeniden tanzim' ve tah$it etmektedirler.
Daily Telegraph gazetesi başmakalesinde İngilterenin Yugoslavya elçisi Sir Ronald Campbell'in faaliyetinden bahsederek elçinin Belgratta Yunanistanla Türkiyenin tesanüdünü tebarüz ettirmeğe memur edildiğini kaydetmektedir.
Bu makale şöyle devam ediyor:        \,
Yugoslavya hemen hemen her taraftan mihverce sarılmış bulunmaktadır. Fakat Yugoslav milleti Romanyalılardan ve Bulgarlardan daha metindir. i
Ayni    gazete,    Yugoslavyaya
tahsis ettiği bir etütte bu memleketin sevkulceyş bakımından ü mitsiz bir vazıyette olmadığını yazıyor. Filhakika Yugoslavya-nın Bulgar hududu henüz açıktır vc bu hudut müdafaa edilebilir. Sava, Drava ve Tuna nehri mukavemet hatları teşkil edebileceği gibi garp hududu da tahkim edilmiştir.
Buna mukabil Yugoslavya mih. vere tealim olursa mutlaka parçalanacaktır.
Diğer taraftan Daily Mail gazetesi, B. Crippa'in bir Alman -Türk harbi zuhur ettiği takdirde Türkiyenin Ruayadan korkmama, sı lâzım geldiği hakkında B. Eden'e teminat verdiğini yazmak tadır.
Ayni gazete, Bahriye Nazırı B. Alexander'in izahatını tetkik ede-rek Hitler'i mağlûp etmek için İngiliz donanmasile ingiliz ziraati-
nin hayatî bir rol oynıyacaklarını söylemektedir. Bu gazete de çiftçilerin toprakları başında bırakılmasını tavsiye etmektedir.
Daily Expresü gazetesi, şunları yazıyor:
İngiliz cüreti bir taraftan B. Edenin Balkanlarda dolanması,
Bulgaristanda
İngiltere Bulgaristanı Düşman Toprağı İlân Etti
Londra, 6 (A.A.) — Ticaret neza^ reti, Bulgaristanın   dllşman toprağı; olduğunu ilân etmiştir. Binaenaleyh
Bulgaristan hesabına ticari, mali ve, sair mahiyette münasebetler İdame» etmek kanunun gösterdiği cezalan! istilzam edecektir.
Sovyetlerin deklârasyonu  neşredilmedi
Sofya, 6 (A.Â.) — Havan: Bulgaristanın üçler paktına iltihakı Ue Al-, man kıtalarının Bulgar topraklarına* girmesi hakkında Sovyetler Birliği-; nin noktaı nazarını izah eden Tass ajansı tebliği Bulgaristanda neşre-! dilmemiştîr.
Bu tebliğden, yalnız Moskova radyosunu dinliyen mahdut kimseler haberdar olmuştur.
hariciye nazırı   istifa
etmemiş
Sofya, 6 (A.A.) — Bulgar telgraf ajansı bildiriyor:
Bulgar hariciye nazırı Popofun istifa ettiği hakkmda dolaşan şayiaları kati surette tekzibe mezunuz.
SlVİL HALK seferber
edildi
Sofya, 6 (A.A.) — Ziraat İşlerinde; çalışmryan askerliğini yapmış kim-; selerin tahririne ait kararname bu-1 gün neşredilmiştir. Kararnameye göre bu gibiler sivil seferberliğe tâbi; tutulacaklar ve askere alınacakların yerine ehemmiyetli   ziraat işlerinde vesair umumi hizmetlerde vazife alacaklardır. \
doktorlar   ve   eczacı-lar da hizmete alındı
Sofya, 6 (A.A.) — D. N. B. tebliğ ediyor:
Bulgaristanın, doktorlarla eczacıların ve merkezi sıhhat teşkila-tma mensup diğer şahısların sivil seferberlik hizmetine alınmasına ait verdiği bir karar bugünkü resmi gazetede neşredilmiştir.
Hıricî Kısa Haberler:
+ Madrid, 6   (A.A.) — Hariciye nazırı Serrano   Sunner, İspanyanın Londra bUyük elçisi Duc d'Albe ile. dün uzun müddet görüşmüştür.
<£> Sanfranslsko, 6 (A.A.) —. Reuter: Buradaki Alman başkonsolosu Fridz VViedemann'm Birleşik Amerikada ve batı yarı kürreslnin diğer yerlerinde casusluk için sarfe-dilmek üzere Almanyadan beş milyon dolar aldığı hakkmda federal mahkemeye bir şikâyet gelmiştir. Bu ihbarı yapan Bayan Crockett, VViedemann'm Birleşik Amerikada Alman casusluk teşkilatını İdare etmekte olduğunu iddia eylemektedir.
+ Vichy, 6 (A.A.) — General Weygand dün Vichyye gelmiştir. Şimali Fransız müstemlekeleri kumandanlığını deruhte etmek üzere Fransadan müf arakatindenberi bu seyahat. Generalin Fransaya Uk Seyahatidir.
Vichy, 6 (AJU — General VVeygand'ın bugün Mareşal Petain ve General Huntziger'ie görüşeceği öğrenilmiştir.
+ Vichy, 6 (A.A.) — Amiral Darlan dün öğle yemeğini Par iste. Laval ile birlikte yemiştir. LavaJın çok geçmeden Vichy civarındaki ika-, mctgâhına döneceği zannedilmektedir. >
^ Belgrad, 6 (A.A.) — Havas: İyi malûmat alan mahfillerde yapılan tetkikata göre. naib Prens Paul* ile B. Von Ribbentrop'un Slovenyada veyahut Alman topraklarında bir I yerde mülaki oldukları haberi doğru değildir.
^ Hartum, 6 (A.A.) — Buraya gelen haberlere göre, Habeş vatanperverleri Debra Marsos'un 13 kilometre   şarkında   Mansuka   köyünü
işgal etmişlerdir,
^ Montreal, 6(A.A.) — Kanada-da İngiltere hava kuvvetleri İçin seri ve silahlı sandoilur inşa edilmek- * tcdlr. Aero dinamik profilde olan bu. sandallarm plânı Kanadaya gelmişe tir. Bu motorbotlarda cerrah! teehi-' zat bulunacak ve vazifeleri muharebeler esnasında denize düşen Alman ve   İngiliz   tayyarecilerini   aramak olacaktır.
diğer taraftan işgal altındaki Fran sız topraklarına ve Lafoten ada larına yapılan hava ve deniz hü-cumlarile tezahür etmektedir. Bahriye Nazırının beyanatı bundan sonra daha cüretkârane hareketler de vadediyor.
NeVVs Chronicle gazetesi, Almanların Yunan hükümetini devirmeğe ve Besinci Kolun tahrikatı sayesinde İtalya ile bir sulh teminine beyhude çalıştıklarını yazmaktadır.
I
V A 1 A N
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak?
Otuz Çift Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek? -
Seçmenin Münasip
¦ ¦
Olup Olmadığı Nasıl Ölçülecek ?
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen -soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım; Bir defa hergün pa-zetede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponla beraber saklıyacak-
sı 1117.
Otuz erkek vc otuz kadından Iburç 1 seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut içinde her erkefe cn uygun kadını seçerek otuz   çifti kendi   takdirinize göre
teşkil edeceksiniz. Meselâ beş numaralı erkece 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla otuz numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste faalinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevapları Noter Galip Bingöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler do
hazır bulunduğu halde bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkemin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Efcer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift İçin tam numara alacaksınız. İler çift hakkında bu ta-snlf ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine cn uygun seçmeler yapmışla birinci ikramiyeyi, yani 275 lira kıyraetindeki Flllps radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet sıra-sile diğer yüz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Flllps müessesesinin camekânında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo.
ikinciliği kaşanan iki kişiye: Birer çay tuknm.
Üçüncülüğ-ü kazanan iki kimiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kaaanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
Beşinciligi kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.
Altmcılıgı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedinciligi kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizinciliğri kazanan be? kimiye: Beyoğlu sinemaları için altışar bilet.
Dokuzunculuğu kazanan beş kimiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendil.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ :
Kazananlardan on dördüncüden fcMbaı en verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan m kv^ye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarınrtztn tatror eseri, on kişiye (Ramız) in birer karikatür albümü, on kişiye GfM Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kftabı, on kişiye (Tedtgün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettinin hikâyeleri, <m kişiye birer para çantası. Birin-cfliği kazanacak oksyuonmn» vereceğimiz (Lüks Radyo) Galatada Bankalar caddesinde (Fttps) mağarasının vitrininde teşhir edilmiştir.
A dligede:
He
m
id
am Mahkumu
Hemde Hırsızlıktan Suçlu
Katil Halil Kendisiyle Görüşen Bir Arkadaşımıza "Şimdi Rahatım Mışıl Mışıl Uyuyorum „ Diyor
Parasını almak için Alemdardaki evine girerek polis Hal i I i öl. düren Nazmi geçenlerde Ağ'rce-za mahkemesinde idama mahkûm edilmişti. Karar henüz Temyizden gelmemiştir. İdam mahkûmu Nazmi hapisaneden Müddeiumumiliğe getirilmiş ve katH suçundan evvel işlediği bir hırsızlıktan dolayı duruşması yapılmak üzere altıncı asliye ceza mahkemesine gönderilmiştir. Nazrmi hâkimin suallerine cevap vermeğe hazırlanırken diyordu ki:
— Ben idam mahkûmuyum. Fakat adajetin neticesinden eminim. Ölmüşün kunttan ne korkusu olur demiyorum. Kendimi sükûnetle müdafaa edeceğim. Ben bu suçtan dolayı başka bir mahkemede muhakeme edildim. Verilen hükmü de eskiden çektim. Bir suçtan iki defa muhakeme edilir mı.'
Müddeiumumi tetkikat yaptıktan sonra müdafaayı varit gördü. Nazminin beraetini istedi. Mahkeme karar için davayı başka bir güne bıraktı.
Dün bir muharririmiz bu idam
mahkûmile ve onu muhafaza eden jandarma âminle görüşmüştür.
Nazmi çok şen ve neşeli idi.
Muharririmizin suallerini karsılarken:
— Ben hayatı çok severim, içimden gelen bir kuvvet bana diyor ki:
— Sen çok yaşayacaksınl Evet çok yaşayacağım.   İdam
hükmü verildiği günden sonra hergün sabaha karşı kulağım kapıda idi. Titriyordum. Fakat şimdi huzur içinde mışıl mışıl uyuyorum. Görüyorsunuz ya neşeliyim, sıhhatliyim. Ve suçu işlediğim zaman çöp gibi ince idim-Şimdi şişmanladım. Zndanda da olsa hayat çok tatlıdır, ölmiyece-ğim. Adaletin beni kurtaracağından eminim.
Jandarma âmiri de şunları söylemiştir.
— Şimdiye kadar idam mahkûmlarının tevkifhane ve hapisa-nelerde tehlikeli birer mahlûk oldukları sanılırdı. Onların günleri sayılı olduğu için kendilerine ufa. cık bir tariz yapanları bile yara-
|Maarif Haberleri:
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Muallim Muavinliği İmtihanları
Yüksek Muallim mektebinde 24 martta yapılacak olan muallim muavinliği ehliyetname imtihanının henüz programı hazırlanmamıştır, imtihan günleri. Yüksek Muallim mektebi müdürü Ratip Berkerin Rektörle yapacağı temastan sonra tesbit cdilecck-.tir. İmtihanlar, Fen, Edebiyat fakültelerle Yabancı Dil mektebi profesörleri tarafından yapılacaktır. İmtihanlara girmek isteyenler Maarif müdürlüğüne müracaat edeceklerdir.
İC Eminönü Halkevi reisi doktor doçent Yavuz Abadan dun Halkevinde «Harp vc hukuk» mevzuu üzerine bir konferans vermiştir.
Muallimlerin Kıdem Zamları VerilecsK
Kıdem zammından istifade edemryen 1068 ilk okul mualliminin kanunî olan haklan tesbıt edilmiştir. Bu maksatla yeni yıl bütçesine konulan 127 bm liranın terfi eden muallimlerin maaş zammı olarak verilmesi kararlaş-tırılmıştır. Zamların tevziatına önümüzdeki Cumhuriyet bayramının arifesinde başlanacaktır. Tevziat umumî olacaktır.
* Edebiyat Fakültesi Türkoloji şubesi talebeleri 8 martta saat on dörtte Park otelinde bir çay ziyafeti vereceklerdir. Hasılatla askerlerimize hediyeler alınacaktır.
+ Bu sene İstanbul vilâyeti köylerinden yeniden 40 eğitmen seçilecektir. Bunun için ilk tedrisat müfettişleri halen Şile, Eyüp. Çatalca köylerinde meşguldürler. Müfettişler tarafından ayrılacak eğitmenler Köycülük bürosu tarafından Arif iye ve Lüleburgaz köy
enstitülerine gönderileceklerdir. -o->
Müstahdemler Teftiş Olunuyor
İstanbul Defterdarlığı kontrol memurları dünden itibaren mağaza ve dükkanlarla diğer müesseselerde çalışan nriisteiıdenTVİerin defterlerdeki vergi vaziyetlerini ve muamelâtını teftişe başlamışlardır. Müstahdemlerin bu teftişi ma>gs nihayetine kadar bitirilmiş olacaktır.
LOBSA
6 MAKT 1941
Sterlin Dolar
İsviçre Frac,
Drahmi Leva Peçeta Dinar Yen
İsveç Kronu
Esham ve TaAvilât
Srvas - Erzurun: 1 19,08
Kapanış
6,24 131,50 29,98 0,9975 1,3225 12,9375 3,175 31,1375 31,005
ladıklan, hattâ öldürdükleri görülürdü. Fakat Nazmi kuzu gibi bir mahkûmdur. Hem hapisane memurlarına, hem de muhafaza memurlarına karşı fevkalâde nezaket gösteriyor. Arkadaşlarile de çok iyi geçinir.
Polis ve Bekçiye   Saldıran Karabet   Tevkif   Edildi
Bahçıvan Karabet fazla sarhoş olduğu için evvelki gün gece Ko-camustafapaşada kamasını çekerek mahalle bekçisinin üstüne saldırmış ve hâdiseye müdahale eden polise söğmüştür. Sultanahmet birinci ceza hâkimi dün sorgusunu yapmıştır. Karabet diyordu ki:
— O kadar çok içmişim ki ken dimi kaybetmişim. Yapıldığı iddia edilen şeyleri simdi birer masal gibi dinliyorum.
Hâkim Karabeti tevkif etti.
Kadıköy Vakıflar Direktörlüğü
Muhammen   Muvakkat
kıymeti teminatı Lira   K       Lira K.
Semti
Mahallesi      Sokağı      numarası      Cinsi
Mülâhazat
900   00
250   00
67   50
18   75
Beylerbeyi Abdullahaga Abdullahaga
65 Ahşap köşk 67      enkazı
Üsküdar    Tcnbel haç Mehmet Selâmsız  62   Ahşap bina
enkazı
Temel duvarları hariçtir.
Temel taşları hariç ve Selâmsız cadde-tnden açılacak kişim tahta perde İle kapatılmak üzere.
Yukarda mevkileri ve kapı numaraları yazılı ahşap binaların enkazı açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhaleleri 10/3/941 pazartesi günü saat 11 dedir. İsteklilerin % 7,5 teminatlarılc Akarat kalemine müracaatları.
(1353)
H *
Alemdağı Vakrf ormanları hududu içinde Reşadiye köyü civarmdaki çalılıklardan yapılacak 800 kental kömür açrk arttırmaya çıkarılmıştır thalesi 10/3/941 pazartesi günü saat 14. dedir. İsteklilerin 21 Ura Muvakkat teminat ile Kadıköy Vakıflar Müdürlüğüne müracaatları. (1354)
İstanbul Komutanlığı Satmalma Komisyonundan
Aşağıda cins ve mikdarları yazılı iaşe maddeleri 10.3.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla  satın   alınacaktır.   Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda satmalma komisyonuna gelmeleri. (1593)
mikdarı Muh. Bd.        Kat'l te. Pazarlık S.
Cinsi kilo L.     K. L.     K.        saat  dakika
Yoğurt Süt
8000 8000
2720 1600
408 210
10 11
80
Beher kilosuna 75 kuruş fiyat tahmin edilen on ton karaman koyun eti 8.3.941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 7500 lira olup kati teminatı 1125 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri. (1574)
Beherine tahminen elli lira fi^t konulan 100 adet komple tevhit semeri 12/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 5000 lira olup kati teminatı 750 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri.        (1661)
Müteahhidi nam vc hesabrna 6310 kilo Valvalin yağı 8/3/941 günü saat 12 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve sa atte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1662)
12/3/941 günü saat 11,30 da pazarlıkla 6 çift araba koşum takmu
satın alınacaktır. Vermek isteyenlerin mezkûr gün ve saatte teklif edecekleri fiyata göre kati teminatları ile birlikte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1753)
*
Dört binek 2 mekkari hayvanı pazarlıkla satın alınacaktır. Vermek isteyenlerin her gün iş saatlerinde hayvanlarile Fındıklıda satmalma komisyonuna gelmeleri.        (1754)
Askerî Fabrikalar Satınalma Komisyonu İlânları
Oksijen Tesisatı Alınacak
Elinde çalışır bir vaziyette oksijen tesisatı olup da satmak İsteyenlerin evsaf vc satış şartlarını bildirir tekliflerini tetkik edilmek üzere cn kısa bir zamanda Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğüne göndermeleri. (1703)
Muhtelif eb'atta 17 kalem cem'an 1120 M 3 kereste alınacakta:. Tahmin edilen bedeli «52080v lira olan muhtelif eb'atta 17 kalem cem'an 1120 M 3 çam kereste 8 mart 941 cumartesi günü saat 12 de Ankarada askerî fabrikalar satınalma komisyonunda pazarlıkla ihale edlleccktir.ilk teminatı 3906 îira olup şartnamesi «2>lira #61» kuruş mukabilindo komisyondan verilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü madde_ lerindeki vesaiki hâmil ve bu işle alâkadar tüccardan olduklarına dair ticaret odası vesikasile mezkûr gün ve saatte komisyonda bulunmaları.
: (1511)
istanbul Belediyesi ilânları
Tahmin     tik bedeli   teminat
192,00   14,40      Kapalı çarşıda Takkeciler sokağında 22 No. lu dükkân. 43,75    3,28      Aksaray yangm yerinde Mimar Kemalettin mahallesinin Mesihpaşa   sokağında 11 inci adada   12,50 metre murabbaı sahalı arsa. Tahmin bedelleri ile ilk teminat miktarları yukarda yazılı dükkân vc arsa ayrı ayrı satılmak üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri Zabıt ve Muamelât   Müdürlüğü   kaleminde   görülebilir. İhale 17/3/941 pazartesi   günü saat 14 <ic Daimi Encümende   yapüacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektuplarilc ihale günü muayyen saatte Daimî Encümende bulunmaları. (1479)
,  Teknik Okulu Satınalma Komisyonu
Başkanlığından:
Yıldızda okul ihtiyacı olan masa, kapı, pencere, dolap, lambri, fayans, su tesisatı, banko ve saire ki ceman 12 kalem eşyanın açık eksiltmesi bir şartnamede vc GUmüşsuyunda Yüksek Mühendis mektebi muhasebesinde 24/3/941 tarihinde toplanacak olan komisyonumuzda saat 14 de yapılacaktır.
Tahmin bedeljerl 1285 lira 43 kuruştur, tik teminat 96 Hra 41 kuruştur. İsteklilerin şartnameyi görmek ve ük teminat yatırmak üzere eksiltmeden iki gün evveline kadar okulumuza ve eksiltme günü de şartnamede yazılı belgelerile Yüksek Mühendis mektebin© gelmelorL
(1742)
Türkiye Cnmkıırlyett
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi: 265. Ziraî ve ticari her nervi banka muameleleri. Para biriktirenlere 28,000 Ura ikramiye veriyor
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsrz tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kura. ile aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura i   »      600    »      2,000   »
100 adet 50 liralık 5,000 Ura 120   »       40    »      4,8i
160
20
3,200
9
4 » 250 » 1,000 » 40   »      100     >      4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 faalasüe verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrlncikanun, 1 mart ve 1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
ŞİRKETİ HAYRİYEDEN:
Köprüden saat 19 da hareket eden Kuruçeşme de dahil olduğa halde Bebeğe kadar giden 170 numaralı seferin 19.15 de hareket etmekte olduğn saym yolcularımıza İlân olunur.
ODEON PLAKLARINDA
N?2T0422
Nafia Vekâletinden:
17/3/941 pazartesi günü saat 16 da Ankara Nafıa Vekâleti blnaa: içinde malzeme müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda €2636» lira «37» kuruş muhammen bedelli Ankara Çubuk barajında yaptırılacak santral ve telefon tesisatı şartnamesinde yapılan tadilât üzerine yeniden açık eksiltme usulü ile eksiltmesi yapılacaktır.
Eksiltme şartnamesi ve teferruatı bedelsiz olarak malzeme müdürlüğünden alınabilir.
Muvakkat teminat cl97» lira c73> kuruştur.
İsteklilerin muvakkat teminat ve şartnamesinde yazılı vesaik ile
birlikte ayni gün saat 16 da mezkûr komisyonda hazır bulunmaları lâzımdır. (1120) (1477)
iktisat Vekâletinden:
Maadin Umum Müdürlüğünden:
İzmir vilâyetinin merkez kazasma bağlı Cumaovası nahiyesinin Sandı köyünde şimalen: Çamurdere tepesindeki beton sütundan Çakallar tepesindeki beton sütuna hattı müstakim, sarkan: Çakallar tepesindeki beton sütundan Murtad köprüsüne hattı müstakim, cenuben: Mur-tad köprüsünden başlayıp Seyitali tepesindeki beton sütundan ve Sandı köprüsünden geçerek Cmıkog;lu tepesindeki beton sütuna hattı mün-kesir, garben: Cınıkoğlu tepesindeki beton sütundan hudut başlangıcı olan Çamurdere tepesindeki beton sütuna hattı müstakim üe çevrili ve 810 hektardan ibaret arazide Profesör MUSTAFA HAKKI NALÇACI tarafından 15/10/1935 tarihli ve 1/2 numaralı ruhsatnameye müsteniden bittaharri meydana çıkarılan linyit madeni 99 yıl müddetle mumaileyh uhdesine ihale olunacağından maadin nizamnamesinin 36 ve 37 nd maddeleri mucibince bu ihaleye itirazı olanların 6/2/941 tarihinden itibaren iki ay içinde Ankarada İktisat Vekâletine ve mahallinde vilâyet m ak amma istida üe müracaat eylemeleri üân olunur.
S! KANUN
AYLAR GECTiKC
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesaplan İkramiye Plânı
1941 İKRAMİYELERİ,
1 adet 2000 Liralık = 2000—
= 3000.— >
= 1500.— >
= 2000.— >
= 2000.— >
= 3500.— >
80   >      50   >       =4000.— >
300   >      20   >       =6000.— >
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Agus-|
tos, 3 tkinciteşrin  tarihlerinde  ya-|
pılrr.
Muhammen bedeli (2080) lira olan muhtelif cins ve ebatta demir maden vidası, muhtelif ebatta 6 köşe başlı civata, muhtelif ebatta pirinç madeni vidası, muhtelif cins ve ebatta demir ve pirinç ağ^ç vidası, Ttrfon vidası, batar perçin çivisi ve yaylı rondel al ardan mürekkep 70 kalem malzeme (14.3.941) cuma günü saat (11) on birde Haydarpaşa-da Gar binası dahilindeki komisyon tarafından taahhüdünü ifa •demi-yen müteahhidi nam ve hesabrna açık eksiltme usulüe satın alınacaktır.
Bu işe girmek istiyenlerin (156) liralık muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzrmdrr.
Bu işe art şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
. (1380)
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığa Yer: VATAN MATBAASİ
987091