Başmuharriri:
Ahmet   Emin   YALMAN
VATANEVİ - Cagaloglu, Malla Fenari S. 32 Telefon: 241S6 —   Telgraf VATAN tut.
8 MART   1941 CUMARTESİ
^
^
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ  SABAH   GAZETESİ
Sayı: 197
Balkan Pususu
Geçen harpte demiryolumuz, fabrikamız olmadan bağladığımız düşman kuvveti altı milyona varmıştı. Bugün her şey değişmiştir. Birliğimiz tamamdır. Aşağı sarkacak bir kuvvet pusuya düşmüş olur.
yazan: Ahmet Emin YALMAN
raklı  bir  ihtisas sahibimiz  oturmuş,     hesap
etmiş: 1914 - 1918 Cihan Harbinde Türk ordusunun muhtelil cephelerde ve muhtelif zamanlarda bağlı tuttuğu düşman asken altı milyona yarıyormuş!
Ayni ihtisas sahibinin vardığı kanaat şudur: Cüssesine niebetle harbin en ağır yükünü Türkiye taşımıştır. Biz işin içinde olmasaydık Amerikanın harbe karışmasına lüzum kalmadan Almanya harbi daha 1916 da, belki 1915 te kaybetmiş olurdu.
Çarlık Rusyası en seçme askerini Kafkasya cephesinde bağlı tutmağa mecbur olmuştur. İngiltere; imparatorluğunu muhafaza gayretile en büyük harp emeğini Çanakkalede göstermiş, garp cep-hesini ihmal ederek Irak ve Fi-lretinde büyük ordular bulundurmuştur.
İsine yaradığımız «nüddeiçe Almanya «Türk silâh kardeşi» diye bizi okşamış, vaadlerin arkasını bırakmamıştır. Fakat bir taraftan da Suriye ve Filistinde kendi hesabına ve bizim aleyhimize entrikalar çevirmiş, bir aralık Kafkasyada bize karşı silâh bile çatmıştır. ALnan kumandanlığı, müşterek bir askerî maksada yaradığı için değil, sırf bizi Bakü petrol koyularından uzaklaştırmak için cBağdada İran yolile taamız» diye ortaya vahi, imkânsız bir proje atmış ve Kafkas cephesindeki askerimizi aşağı almamızı istemişti.
Garibi su ki Geneıal    Luden-
dorf harpten sonra, kim bilir ne zihniyetle, yazdığı hatıralarda hakikati tamamüe inkâr ediyor ve diyor ki: «Türklerin bu harpte bize hiç bir yardımı olmamış onlarla olan ittifakımız ayağımıza boşuna köstek vurmuştur.»
(Geçen harpte altı milyon düşman askerini kendi üzerimize çekmek ve bağlamak kudretini ne gibi şartlar altında gösterdik ? Memlekette «demiryolu, sanayi sistemi, hububat için silo ve saire yokken, teşkilâtımız her sahada yokluk ve bilgisizlik içinde bocalarken.- ;
Hem de bu askerî emek Ga-liçya, Romanya, Makedonya, Kafkasya, Çanakkale, Irak, Filistin, Hicaz gibi birbirinden binlerce kilometre uzakta on dört muhtelif cephede gösterilmiştir.
Tahammülümüzden kat kat a-ğır bir vükü dört sene taşıdıktan sonra silâhlarımız elimizden* a-lındı. Padişahın ve hükümetin düşmana 'katılması yüzünden memleket çorbaya döndü, öyle olduğu halde istiklâl için bütün dünyaya meydan okuduk ve İstiklâl Harbini kazandık. Türk enerji ve iradesi cidden eşsizdir.
Bugün teçhizat, teşkilât, talim ve terbiye bakımından geçen harple kıyas kabul etmez bir haldeyiz. Demiryollarımız, sanayi sistemimiz memlekete bambaşka bir manzara veriyor. İkmal yollarımız denizdendir. Bunların hepsinin üstünde olarak ta biriz. Gayede, düşüncede tamamüe beraberiz. Her memlekette, her zaman byaza kara diyecek aksi ve haris adamlar çıkar. Bu saniyede bizde böyle ters ruhlular bile umumî birlik içinde erimiş, gitmiştir.
Bize yan bakan, açık veya kapalı surette istiklâlimizi ve emniyetimizi tehdit eden olursa belâsını bulur.
(Devamı Sa. 6, Sü 4 de) +* +
Daha serbest kalmak için Afrikayı bir an evvel italyanlardan temizlemeğe    çalışan
Afrikadaki askerf faaliyetlerinden bir sahne
İngilizlerin
Sinir Harbine Karşı Uyanık Olalım!
Sinir harbinin buhranlı günleri I-çindeyiz. Sinir harbi demek, biribi-rinc aykırı, zıt haberler yaymak, maneviyatı yormak demektir. Almanya, bunu pek İyi yapabilecek vaziyettedir. Çünkü Fransa, Ho-landa, Belçika, Polonya, ilah., bütün dünya radyoları ellerinde bulunuyor. Romanya, Macaristan ve Bulgaristan radyoları da Almanlarla beraber çalışıyor.
Bir radyo, Yugoslav Kral Naibi Prens Paul'ün Hİtler tarafından çağırıldığını haber veriyor. Bir diğeri de tekzip ediyor. Sonra General Veygand'ın Vi.şiyc geldiği, gelmediği, gelmiyecegi haberleri veriliyor, bütün bunlar ayni kaynaktan çıkıyor. Böyle biriblrine zıt haberlerin harbe girmemiş sınırlardan da çıktığı oluyor.
Şuracıkta şunu da söyliyclim ki, yüzde yüz sağlam kaynaklardan gel-miyen haberlere karşı kulaklarımızda bir süzgeç bulunmaltdrr.
(Radyo Gazetesi)
V il
la
Askerî erkânla müşaverede bulunan Prens Pol
Berline Göre
Yugoslavya üçlü Pakta Girecek
Burye
Habaşlerin
Eline Düştü
Ferber de İngili
Eline Geçti
zlerın
Kahire, 7 (A.A.) — Orta Şark İngiliz umumi karargâhının tebliği: Libyada, motorlu kuvvetlerin ileri unsurları Ageila'nın garbinde yeniden bir düşman zırhlı otomobil müf rezesini tardetmişlcrdir.
Habeşistanda, Habeş vatanperverleri ricat etmekte olan italyanları hırpalanmağa ve ağır zayiat verdirmeğe devam ediyorlar.
İtalyan Somalisinde, kıtalarımız Ferber'i işgal etmişlerdir. İleri hareketi devam etmektedir.
Diğer bütün mıntakalarda da harekât memnuniyet verici bir tarzda terakki eylemektedir.
Şimdiye kadar alınan esirlerin sayısı 10 bini aşmıştır.
Buryenin Ehemmiyeti
Habeşistanda bir yer, 7 (A.A.) —
Reuter bildiriyor:
İngiliz ve Avustralyalı subay ve erbaşların kumandası altında dağlık ve çorak bir memlekette ilerliyen Habeş ordusu ilk büyük askert muvaffakiyetini iyi tahkim edilmiş Burye kasabasını ele geçirmekle kazanmıştır. Bundan evvelki ilerlemeler daha ziyade İtalyanların çekilmesi sayesinde mümkün olmuştu. Halbuki Burye İtalyan topçusu tarafından müdafaa edilen her tarafı istihkâmlar ve tel örgülerle çevrilmiş bir yerdi. Buradaki İtalyan kuvvetleri i-ki livadan ibaretti.
Şimdi Adisababa yolu üzerinde en yakın mühim nokta Debramaro6 ka-sabasıdır. Bu mevkiin Burye'den daha kuvvetle müdafaa edilmediği zannolunmaktadır. Bugün Hab'-ş ordusu ile Adisababa arasında en kuvvetli tabii müdafaa hattını Dcbra -Maree'dan 50 kilometre kadar bir mesafede bulunan Mavi Nil T"ğ«7i
tmkll etmektedir.
Rifat Börekçi Defnedildi
Cenaze Merasiminde On Binden Fazla Bir Halk Kütlesi Hazır Bulundu
Maltada
16 Düşman Tayyaresi
Düşürüldü
Kahire, 7 (A-A.) — İngiliz hava kuvvetleri Orta Şark umumî karargâhının töbliği:
Maltada, düşmanın 5 martta yaptığı ağır hücum esnasında 16 düşman tayyaresi düşürülmüştür. Avcılarımız, iki Junkers - 88, iki Junkers - 87, bir Dornier - 2 1 1 5, iki Messerechmitt - 109 düşürmüşlerdir. Geri kalan 9 tayyare de hava dâfi bataryaları tarafından düşürülmüştür. Diğer bir çok düşman tayyaresi hasara uğratılmıştır. Bunların üslerine dönebildikleri şüphelidir. Yüzden fazla düşman tayyaresinin iştirak ettiği bu muharebede bir tek İngiliz avcı tayyaresi kaybolmuştur. Binalarda bazı hasar \oikua gelmiştir. Fakat İngiliz hava kuvvetleri mürettebatı arasında hiç bir kayıp7 yoktur.
o
Yugoslavyanın
Ankara, 7 (A-A.) — Diyanet İşleri Reisi müteveffa Rifat Bö-rdkçi'nin cenaze merasimi bugün yapılmıştır. Merasimde Büyük Millet Meclisi Reisi Abdülhalik Renda, Başvekil doktor Refik Saydam, Vekiller, Parti Genel Sekreteri Fik.i Tuzer, Parti Müstakil grup reis vekili Rana Tar-han, mebuslar, Temyiz mahkemesi, Şûrayı Devlet ve Divanı muhasebat reis ve azalan, Efgan büyük elçisi, Ankara Valisi, Vekâletler erkânı ve sayısı on bini aşan bir halk kütlesi bulunmuştur. Reisicumhur adına merasim-
de Riyaseticümhur Umumî Kâtibi Kemal Gedeleç ile Başyaver Celâl Uner hazır bulunuyordu.
Cenaze namazı Hacrbayram-da kılındıktan sonra müteveffanın tabutu eller üzerinde Adliye sarayı önüne kadar getirilmiş ve burada cenaze otomobiline konularak Şehitliğe götürülmüş ve defnedilmiştir.
Cenaze alayının geçtiği bütün yollar üzerinde de kesif bir halk' kütlesi bulunmakta ve bir polis müfrezesile  bir jandarma  kıtası da alaya refakat eylemekte idi.
IIIV
Piyango
Kazanan Numaralar
5 inci Sayfamızdadır
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün  En
Mühim   Hâdiseleri
^   Milli Piyango çekildi. Bazı talih vatandaşlar zengin oldu. +   Birikirini nakzeden haberlerslnlr harbine hız verildiğini göstermektedir.
^   Slngapurda Büyük Britanya hava, kara ve deniz   kuvvetlerinin
iştlrakile manevralar yapılmaktadır. ^   Bulgaristan 600 milyon levalık hazine bonosu çıkaracaktır. +   Almanyada Yahudilere yeniden 1? veril raiye başlandı y   General Şan - Kay - Şek, Çinin nihai zafere kadar mücadeleye
devam edeceğini bir kere daha Uun etti.
Belgratta Rahatlık Tevlit Etti
Belgrat, 7 (A.A.) — Reuter: Yugoslav hükümetinin, kararlarında, daima devletin ve milletin yüksek menfaatlerini ve ayni zamanda Yugoslav devletinin istiklâlini ve ta-mamiyctinl gözönünde tutacağı hakkında dün akşam Belgradda nearedl-(Devamı: S o. 5, 8Ü. 7 de) -f
Yeni kurulan Manifatura şirketinin    kordelâsı   kesiliyor
Yarım Milyon Lira Sermayeli Bir Manifatura Şirketi Kuruldu
Belgrada Göre
istiklâl!
Berlin, 7 (A. A.) — Doğruluğuna ihtimal olan bir habere göre Yugoslavya Başvekili Tze-vetkoviç bu hafta sonunda üçlü pikti imza etnnek üzere Viyanaya gelecektir. Bu haberi teyit edecek reemi malûmat yoktur.
Belgrat, 7 (A.A.) — MB.C: Başvekille muavini, dün matbuat mümessillerini ka'bul ederek, Yugoslavyanın haricî vaziyeti hakkında, ecnebi memleketlerde yayılan haberleri tekzip etmiştir. Hükümetin hâdiseleri azami dikkatle takip ettiğini ve daima memleketle milletin yükaek menfaatlerini ve Yugoslavyanın ta-mamiyet ve istiklâlini gözönünde bulunduracağını söylemiştir.
ALMANLAR YUGOSLAVYA. YA   NE   TEKLİFTE BULUNDULAR?
BelgTat. 7 (A.A.) — B.B.G:
Bitaraf mahfillerin fikrine göre, Almanların    Yugoslavyaya    ilk
teklifleri şudur:
1 —    Yugoslav   matbuatının
neşriyatı tamamüe mihvere uygun olacak,
2 — Düşmanın her nevi propagandası  ortadan kalkacaktır.
PRENS   POL'UN GÖRÜŞMELERİ
Belgrat, 7 (A.A.) — BBC: Kral Naibi Prens Pol, Başvekil, Hariciye Nazırı ve Başvekil muavini Maçek'le dün müşaverede bulunmuştur.
Yugoslavyanın Sofya sefiri Belgrada gelmiş ve derhal Hariciye Nazırı tarafından kabul edilerek raporunu vermiştir.
ASKERİ ERKÂNLA        i MÜŞAVERE
Belgrat. 7 (A.A.) — B.B.G:1 Bayvekil dün aakerî erkânla müşaverede bulunmuştur.
Almanlar Cenuba Akıyor
Yunanistan
Tamamüe Sakin
Alman askerleri, Bul-garistanın cenubuna, Yu nan sınırlarına doğru a-kın etmektedir. Bu variyet, Yunanistanda sükûnetle karşılanmıştır.
Yunanistanın, Aıman tazyiki karşısında boyun eğmiyeceğini gazeteler tebarüz ettirmektedir. Gerçi Almanlar henüz Yunanistanı tazyik etmemişlerdir. Fakat sınırlara asker yığılması bundan başka bir şey değildir.
(Radyo Gazetesi)
Elen Milleti, Her Taarruza
[göğüs gerece
—--—- ¦      _
Atina, 7 (A.A.) — Atina ajansından:
Bütün gazetelerin bugünkü ban makalelerinde vaziyetin en bariz vasfı «Balkan kaynaşması» denilen hal karanında Yanan
milletinin göstermekte olduğu sükûndur. Şayet Yunanistan haricinde bir kimse, şu veya bu ihtimal karşısında fclen milletinin sinirlerinin zayıflayacağı zan nında bulunacak olarsa aldanmış olacaktır.
Muharebe hattından gelen telgraflar. Yunan ordusunun Bulgaristan haberlerini ne gibi hissiyat Ue karşılamış olduğuna göstermektedir. Balkanlarda ha-d Isa tın seyri ne olursa olsun Yunanistan, banlara insanca ve silâhça kendisine faik olan bir ılınmanı durdurmuş ve taarruzunu kırmış olduğu cesareti Ue karşı koyacaktır. Muharip veya gayri muharip bütün Yunan milleti, tek bir kalb ve ruh halinde, her ne taraftan gelecek o-lursa olsun bütün taarruzlara göğüs gerecektir.
GÜNÜN SESİ
On be.? Türk manifatura İthalat-çisinin birleşerek kurdukları manifatura İthalât Türk Anonim şirketinin açılış resmi dün yapıldı. Açılışta vali namına vali muavini, deniz
kumandanı namına yaveri, Mınta-ka Ticaret müdürü Sait Rauf Serper, İstanbul ticaret odası umumî kâtibi Cevat Nizami hazır bulundu-(Devamı Sa, ö, Sü. 5 do) /**/
BARUT  FIÇISI  ÜZERİNDE   ATEŞ OYUNLARI Ben bu meşaleleri her yere sokarak yükseleceğim!
Büyük Vergi
Yazan: REŞAT NURİ
Çocukken mektep kıraat kitaplarında okuduğum, galiba Fartel-den tercüme edilmiş, bir hikâyeyi bu günlerde sık sık hatırlıyorum:
Bir evin damını aktarmakla meş gul iki usta arasında kavga sıkmış. Adamlar pervaz kenarında İtişip kakışırlarkcn birinin ayağı kaydığı gibi doğru aşağıya; çoluk çocuğunun nevalrslle yüklü zenbi-inıı sırtına vurmuş, ağır ağır mesnevi okuyarak evine dönen fakir bir dervişin başına iner.
Kazayı görenler koşuşurlar ve devrisi boynu kırılmış olduğu halde çamurun İçinden kaldırırlar. A-damcağız bu esnada «akut basını ellerlle tutarak gök yüzüne doğru çevirir ve kendi kendine gülermlş.
_ Baba gülünecek   zaman mit
Demişler, neye gülüyorsun?
Derviş, kelimesi kelimesine hatırımda kalan su cevabı vermiş:
— Ulu Tanrının hikmetine! Neden ola ki başkası damdan düşe ve benim boynum kınla?!.
Dervişin sözünü simdi ben de ara sıra İsyan ile kendi kendlıno »örüyorum:
_ Neden ola kl iki büyük bir-blrllo muharebeye tutuşa ve arada
bir sürü küçüğün boynu, bir daha zor tamir kabul edecek surette kınla ve yine ayni derecede.. Suçsuz günahsız bir sürü başka İnsan yıllarca işini gücünü bırakarak ve kendi boynunu korumak İçin tedbir aramakla uğraşa! Emeğini, kryraetll zamanını ve bütün varını yoğuna bu İş© harcaya!
Fakat her defasında kendime derhal şu cevabı veriyorum:
— Şerefli ve mes'ui müstakil bir dmlet olmak ucuz satın alınabilen bir lüks müdür? Çalı çırpıdan İki göz odalı bir aile ocağını mesut etmek için kaç lnsamn bütün bir ö-mür boyunca didinip uğraştığı düşünülürse bu ocakların milyonlarca sından meydana gelmiş bir büyük vatan için sarfedllecek emeği, dökülecek kan ve gözyaşını hiç bir /aman çok bulmamak lazımdır. Bunlar büyük vatanın yi.ksünmc-den verilmesi lazım vergileridir.
Hangi vatana, üstüste yirmi sene otuz seneden fazla sulh İçinde rahat ve sakin bir hayat nasip olmuştur. Görülüyor kl dünyanın ku ruluş nizamı budur.
HaMİkaten büyük millet, büyük kaptan gibi enginin ufkunda şimşeklerin    parladığını    gördüğü
iman hayret etmlyeıı, bunlarm neden ve niçin olduğunu kendi kendine sormayı lüzumsuz bıdan ve cesaretle üzerlerine yürümeyi bilen millettir.
El ile gelen düğün bayramdır.
250
— VATAN
8-3-941
Anlatan : Nuri ( Paşa )
Düşmanın Depolarından Geçinen
Bir Askeri Kuvvet
10
Bu kroki, 1911 - 12 Trablus harbi esnasında Trablus şarkında Homs cephesinde Nuri (Beyin) mıntakası ve karargâhı olan Libde'de aynaya bakmak suretile kendi tarafından kurşunkalemle yapılmıştır.
Nurinin emrinde hiç bir mun tazam kıt'a ve hattâ Türk asker ve çavuşları bile yoktu. Mevcudu nihayet 100 kişiye inmiş olan nizamiye taburu Mar-gap mevkiinde doğrudan doğruya cephe kumandanı Halil Beyin kumandasında idi. Nurinin emrinde, çoğu »abulilerle Sırtlılardan ve Hasunlulardan mürekkep yalnız gönüllüler vardı ki, bunların şehlerinden yukarıda bir nebze bahsetm iştik.
Sahillilerin çeyKi ömerünnüas muharip ve mücahit değildi; fakat variyetli ve hamiyetli bir a-damdı. Nurinin maiyetindeki gönüllülerin mevcudu alelade hal' lerde 300 _ 500 kişi kadardı, fakat bunlar bir muharebe olunca etraftan gelen (fez'a — yardım) larla artarlardı.
Asıl Memba: Düşmandan
Ganimet
Yerli mücahitler ve bedeviler, geceleri daima düşmanın telörgü-leri ve siperleri arasından geçerek, bazan da İtalyan vurarak telefon kablosu, silâh, cepane ve her türlü malzeme çalıp getirirlerdi. Onlar, bidayette acemi olduklarından, öldürdükleri İtalyanların üzerlerinde buldukları banknotları bizim doktorlara reçete diye, kezalik küçük ve otomatik bir tabancayı da hekimliğe ak biı cerrah aleti diye 3-5 kuruş mukabili verirlerdi. Sonra, sonra uatalaçtılar ve getirilecek ganimetlerin sayı, arşın veya kilo fiyatları standarize (sabit ve muayyen)  olmağa başladığı gibi
dikenli telörgülerini kesmek için de hususi makaslar tedarik olunarak mücahitlere verildi.
Bu suretle bir çok şeyler düşmandan alınırdı. Yerliler bu işi, tabiatile para için yaparlardı ve bazan da bu yolda ölür veyahut ta yaralanırlardı. Bu suretle bu nevi teşebbüsler bazan bir facia ile neticelenirse de ekseriya muvaffak olunurdu. Nitekim çok eşya gelirdi.
Bununla beraber bu nevi teşebbüslerin tuhaf tarafları da o-lurdu. Trablusta azçok tüfek varsa da cepanesi pek azdı. Bunun için, her mıntakanın askerî idaresi atılan her kurşunun kovanını mücahitlerden muayyen bi rpara mukabilüıde satın alırdı. Onun için onlar bu kovanları atmazlar ve derhal toplayıp getirirlerdi.
Bu kovanları tekrar doldurmak için kurşun, barut ve kap-sol lâzımdır. Esas olan kurşunu yine bizzat İtalyanlar veriyordu. Barutu istanbuldan gelen bir usta (dumanlı olarak) yapıyordu. K.apsol ise Trablus cihetinde Tu-nustan ve Bingazi taraflarında Mısırdan kaçak olarak getirtiliyordu.
Şimdi, kurşunu italyanların nasıl verdiklerini, daha doğrusu bunun italyanlardan nasıl tedarik edilmekte olduğunu izah edelim. Nuri bulunduğu mıntakaya göre bunu şöyle anlatır:
«Kurcunu da mücahitler İtalyanlardan tedarik ederlerdi. Bunun için düşman topçu gözetleme yerlerinde^ görülecek surette üç, dört kişi meydana çıkarlar ve certlerini yani beyaz ehramlarını başlarının üstünde sallarlardı. İ-talyanlar, işin aslını bilmediklerinden bunlara derhal    şarapnel
atarlardı. Şarapnellerin içi bir çok misketlerle yani takriben fındık büyüklüğünde yuvarlak kurşunlarla dolu olduğundan, düşman ateşi kestikten sonra bunlar toplanırdı. Ondan sonra, ayni ameliye muhtelif zamanlarda, biraz daha sağda veya biraz daha solda olmak üzere tekrarlanırdı. 1-talyanların bol bol savurdukları şarapnellerin içinden saçılan mis, ketler bu suretle cepanç ihtiyacımızın temin edilmesine yarardı.»
Her misket danesi para ettiğinden, bunların hiç biri ziyan edilmez, dikkat ve ihtimamla top lanarak getirilir. Fakat misket a-rama işi basit olmadığı gibi mücahitlerin kendilerini göstererek ve oynayarak düşmanın topçu a-te$ni üzerlerine celbetmeleri, her nekadar ekseriya seyredenleri güldürebilirse de bazan bu yüzden kazara vurulanlar da olurdu.
Bir Küçük Facia
Margap tepesi bizde iken mücahitler bunun üstüne çıkarak etrafı seyretmeği severlerdi. Bu tepenin zirvesinde Romalılardan kalma bir mabedin harabesi vardı ki, büyük kesme taşlardan yapılmış bir duvardı. Mücahitler bu duvarın arkasında dururlardı. Fa. kat ne de olsa ihtiyatsızca hareket ettiklerinden beyaz ehramları uzaktan görülürdü. Bu sebeple hakanlar burasını topla döverlerdi.
~.r gün, yine İtalyanlar burasını döverken en üstteki taşa bir mermi isabet etmiş, büyük ve a-ğır taş devrilmiş ve duvarın arkasına sığınan bir kaç mücahidi ezerek öldürmüştü.
(Arkası var)
150 Ton Çivinin Tevziine Başlanıyor
Son günlerde memleketimize ithal edilmiş olan 150 ton çivinin tevzii hakkında İstanbul Madenî Eşya Birliği tarafından Ticaret Vekâletine yazılmıştır. Ticaret Vekâleti bu hususta fikrini bildirir bildirmez gelmiş olan çivilerin derhal tevziine başlanacaktır.
Haber aldığımıza göre, memleketimize pek yakında külliyetli miktarda çivi gelmesi beklenmektedir.
Gümrük varidatı artıyor
Gümrük varidatı geçen aylara nis-beten artmaktadır. Hâlen 2,400,000 lira olan varidatın ay sonuna kadar daha çok artacağı alâkadarlar tarafından söylenmektedir.
öğrendiğimize göre Basra ve İskenderiye yoluyla külliyetli miktarda mal gelmekte olması gümrüklerin varidatını arttırmıştır.
T A K VI
8 MART 1941 CUMARTESİ AY: 3 - GÜN, 67 - Kasım: 121
RUMİ: 1356 - - ŞUBAT: 23
HİCRÎ: 1360 — SEFER: 9
VAKİT /AVALİ   EZANİ
GÜNEŞ 7,26 12,19
ÖĞLE; 13,26 6,18
İKİNDİ: 16,39 9,32
AKŞAM: 19,07 12,00
YATSI: 20,35 1,30
İMSAK: 5,47 10,40
Belediye Haberleri:
Ekmek Pazartesi Günü 12 Kuruş 30 Para
Koordinasyon heyetinin son verdiği bir kararla değirmenler Ofis emrine geçmiş ve Istanbul-daki değirmenler de dünden itibaren Ohs hesabına işlemeğe başlamışlardır. Bu suretle, yeni tip unlar için bir hile mevzuu bah-solmayacak ve buğday,    çavdar
nisbetleri hiç değişmiyecektir.
Beher çuval basına alınan 146 kuruşluk koruma vergisinin, yeni tip ekmğein ikinci evaafta kabu-lile yüz kuruşa indirilmesinden sonra yeni narh üzerinde tetkikler yapan Belediye encümeni ekmeği 20 para ucuzlatmağa karar vermiştir.
Ekmek pazartesi sabahından itJbaren yeni narhla 12 kuruş 30 paradan satılacaktır.
Tekerlekli Nakil Vasıtaları Asfalttan Geçemiyecekler
İstanbul Belediyesi tekerlekli nakil vasıtalarının asfalt yollan bozduğunu gözönünde tutarak bazı tedbirler almağa karar vermişti. Bu meyanda olarak dünden itibaren tekerlekli nakil vasıtalarının asfalt yollardan geçmesi menedilmiştir.
Tünelin Yanındaki Yol Genişletilecek
Beyoğlu Kaymakamlığı ve Belediye şubesi müdürlüğü yanından Tünele giden vesaiti nakliyenin takip etmekte olduğu yolun tevsiine İstanbul Belediyesince karar verilmiş ve bu teklif Belediye Umumî meclisine verilmiştir. Teklif Nafıa encümenine havale edilmiştir. Kabul edildikten sonra lâzrm gelen tahsisat ayrılarak tevsie başlanacaktır.
Patlayıcı Maddeler   Bulunduran
Depolar
Şehir    dahilindeki    tnevaddı
Şehir dahilindeki mevaddı müs teile depolarının herhangi bir tehlikeye maruz kalmaması için Belediyece bir talimatname hazırlanmış ve Belediye meclisince de tetkik edilerk kabul olunmuştur.
Başvekilimiz Bugün
İthalâtçılarla Görüşecekler
Bu Görüşmeden Sonra İthalât İşlerine
Yeni Bir Düzen Verilecek
Soruyorlar ?
Beyoğlunda bir okuyucumuz soruyor ve diyor kl: Her gün bir Kaç defa önünden geçtiğim harap, çirkin bir bina İstiklâl caddesinin kalabalık halk kütlesinin her gün gözlerini tırmalıyor. Bu bina, eski Galatasaray merkezidir. Binanın yıktmlacağı hak kında İki senedenberl gazetelerde yazılar çıktı. Fakat üçüncü sene oluyor kl yine ayni çirkin şekille duruyor. Eğer burası yık-tırılmıyacaksa bari biraz ' sıva ve badana Ue çirkinliği örtüle-mez ml? Bu bina Maliyeye aitse defterdarlık, evkafa aitse evkaf ta mir veya hedmettirımelldlr.. Eskiden beri devlet dairesi olmak ve devlete ait bulunmak itlhuri-le bu binanın bu şeklide bırakılması yar ve ağyare karşı her halde iyi bir tesir bırakmaz. E-ğer bu bina herhangi bir sahsa alt olsaydı, acaba bu halde bırakılır mıydı?
Başvekil doktor Refik Saydamın ithalât tacirlerimizle görüşmek arzusu İstanbul İthalât Birlikleri Umumi Kâtipliği vasıtasile tüccarlara bildirilmiştir.
Dün akşam ibhalâtçı tüccarlarımızın mümcssillerile İstanbul Birlikleri Umumî Kâtîbi Salih Bank. oğlu Ankaraya hareket etm^Ier-dtr.
Başvekil doktor Refik Saydam bugün ithalâtçılarımızı kabul ede.
çekler ve ithalât işlerimiz hakkında görüleceklerdir.
Bu görüşmeden sonra ithalât içlerimize yeni bir düzen verileceği tahmin edilebilir.
İtkı.it eşyalarımızın bir kısmının Basra ve lekenderiye limanlarında beklemeleri işinde bazı tüccarların ihmali olduğu anlaşıldığından bu görüşmelerde Navi-sert meselesine de temas edileceği söylenmekledir.
On Lira Vermiyen Sınıf Geçemiyormu?
İki Doçentin Talebelere Tavsiye Ettikleri Kitap Yüzünden Ortaya Çıkan Bu Mesele Asılsızdır
Dün aksam gazetelerinden biri «-On lirayı venmiyen sınıf geçe-miyecek» başlığı altında, Fen Fakültesi doçentlerinden Ali Rıza ve Haldun Nükhetin bastırmak istedikleri yardımcı kitaplar için her talebeden onar lira istediklerini ve vermiyenlerin sınıf geçe-miyeceklerini söylediklerini yazmaktadır. Bu havadis münevverlerimiz arasında ve Üniversitede çok fena bir tesir yapmıştır. Mesele şudur:
Simi Fizik doçenti Ali Rıza, ta, lebeye çok lüzumlu olan bir mesele kitabı tercüme etmiş ve bunu kendi hesabına baktırmağa başlamıştır. Talebeye, laboratuar çalışmalarında muvahVak olmak için bu kitaptan birer tane almaları tavsiye olunmuş ve talebelerden bir kısmı iki lira mukabilinde forma forma basılmakta olan kitaba abone olmuşlardır. Kitap on beş forma olacaktır ve şimdiye kadar on bir forması çıkmıştır ve isteyen talebeye verilmiştir.
Sınaî Kimya doçenti Haldun Nüzhetin talebe tarafından tabet-tirilmek/te olan Metalürji kitabına gelince: Doçent bu kitabın bastırılması için kendi maaşından talebelere yüz lira yardımda bulunmuştur. Bu kitap talebe tarafından bastırılmıştır ve iki lira mukabilinde talebe tarafından satılmaktadır.
Görülüyor ki, ortada, on lira vererek kitap almayan sınıf geçe-miyecek diye söylenmiş bir söz olmadığı gibi, fazla olarak bu doçentlerden biri ayrıca talebeye nakdî yardımda bulunmuştur.
Üniversite Rektörüne düşen bir vazife vardır: »
Meseleyi cjerhal tahkik ederek neticeyi efkârı umuoniyeye bildirmek ve iki kıymetli doçenti müşkül vaziyetten kurtarmak.
Dün kendisile görüştüğümüz Rektör Cemil Bilsel bize, meseleye vazıyed ettiğini ve tahkikatın neticesini bildireceğini söylemiştir.
Adliyede:
Şamlı Köylüleri Yeni Bir Dava Daha Açtılar
Senelerdenberi sürüp gitmekte olan bir tarla davası vardır. Şamlı köylülerile Bay Osman arasında başlayan bu dava mahkemeden mahkemeye intikal etmiş ve muhtelif zamanlarda muhtelif kararlarla uzayıp gitmiştir. Davanın mevzuu köylülere ait bazı tarlaların Osman Bey denilen ve Hürriyet kahramanı Niyazi Beyin kardeşi olan bir zat tarafından işgal edilmesi ve köylülerin ellerindeki tapulara rağmen kendilerinin tasarruf haklarının tanınma-masıdır. Senelerdenberi sürüklenen bu dava dün yedinci hukuk mahkemesinde tekrar rüyet edilmiştir.
Köylüler ellerinddki tapulara istinaden mukabil bir dava daha açmışlar ve hakları olan arazinin şagilinden alınarak t kendilerine iadesini    istemişlerdir.    Tasarruf
bakımından meraklı safhaları bu-lunan bu dava tetkikat için başka bir güne talik olunmuştur.
o
Makara Tevzii [şini Terziler Cemiyeti Yapacak
Terzilerin muhtaç oldukları makaraların temini güçleşmektedir. Çünkü bir çok makaracrlar fırsattan istifade ederek ellerindeki malları saklamakta veya fahiş fiyatla satmaktadırlar. Bu hususu naza.-ı -i tibara alan alâkadarlar makara tev-zi işinin Terziler Cemiyeti tarafından yapılmasına karar vermiştir
Terziler cemiyeti şehrimizde çalışan terzilerden ihtiyaç'arrm bir liste ile bildirmelerini istemiştir. Cemiyet bu listelere göre, tevziatı tanzim edecek ve ihtiyacı olanlara makara dağıtacaktır.
Piyasa Vaziyeti:
Muhtekirlere Külah giydiren Açık Gözlrr
Son günlerde bazı açık gözler tüccarların mal sakladıklarını haber aldıklarından peşlerine düşerek zaaflarından istifade edip onlardan para sızdırdıkları öğrenilmiştir.
Fiyat Murakabe bürosuna bir şahsın mütemadiyen fll£ın yerde mal var, bunu satmıyorlar, falan yerde mal var, fazla fiyat İstiyorlar, diye müracaat ettiği görüldüğünden bu şahsın yakalanması için tertibat alındılı bir sırada adam bir daha müracaat etmemiştir.
Bu şahsın ihbar ettiği tüccarlar, hakikaten mal saklayıp, fazla fiyat istediklerinden müddeiumumiliğe verilmiştir. Nihayet bu hususta Murakabe bürosuna yapılan bir ihbar vaziyeti aydınlatmıştır.
Diğer taraftan haber aldığımıza göre, otellerde iskeleci ismi verilen bazı adamlar taşradan mal almak için gelen tüccarları çarşı ve piyasada gezdirmektedirler. Bu adamlar yanlarında bir iki kişi daha taşıdıklarından ihtikâr yapan tüccarlara taşralı mal aldıktan sonra gidip:
— Ya para verirsin, ya seni komisyona ihbar ederim, demektedirler.
Gayet tabiî olarak ihtikârı yapan tüccar da ceremesini çekmekte ve bu açıkgözlere sükût hakkı vermektedirler.
öğrendiğime göre bu hususta bazı tedbirler alınmış ve şüpheli kimselerin peşine adamlar konulmuştur, i   ç   , 1
Yun,Yapağıda Mutavassıtlar
Kaldırılıyor
îktısat Vekâleti memleket dahilinde daha ucuza kumaş mal etmek için tetkiklerine başlamıştır.
Varılan neticede kumaş fabrikalarının iptidai maddelerini köylüden
yani birinci elden satın aldıkları tak dirde kumaşların daha ucuza mal edileceği neticesine varıldığından bun dan sonra kumaş fabrikaları yün ve yapağıyı köylüden satın alacaklardır.
Bu suretle memleket piyasasına daha ucuz kumaş vermek imkânı hasıl olacaktır.
149 Çuval Kahve Piyasaya Çıkarıldı
Son günlerde artan kahve buhranını karşılamak üzere Kahve ve Çay ithalâtçılar birliği elindeki kahveleri ceste ceste piyasaya çıkarmaktadır.
Gümrükte bulunan Brezilya kahvelerinden 7-19 çuval kahve dün piyasaya çıkarılmış,   ve 349 çuval Is-
tanbula, 100 çuval Ankaraya ve 300 çuval da diğer vilâyetlere verilmek üzere taksim edilmiştir.
Bu kahvelerin fiyatı yüksek olmasına rağmen gerek toptancılar, gerekse perakendeciler az kâr ıla-rak kahvenin fiyatını yükseltmiye-ceklerdir. Bu kahveler de eskisi g\ bi çekirdek olarak 140, kavrulmuş olarak 180 kuruşa satılacaktır.
GÜNDEN
GÜNE
Daha Çok
Gülüyorlarmış!
Bir ajans haberine göre, Berlin tiyatro ve barlarında, artistlerin İtalyan ordusu ile alay etmesi yasak edilmiş.
Şaşılacak şey!... Meğer, İtalyanların bugünkü acınacak hallerine, müttefikleri Almanlar çare bulacak yerde, başka milletlerden daha çok gülüyorlarmış...
Allah kimseyi dosta, düşmana güldürmesin.
Lüks Kaşar!
Haberiniz var mı? Fiyat Murakabe komisyonu, kaşar peynirlerine «lüks »lük payesini ver mis.
Eğer bu doğru ise, bütün muhtekirler, «lüks» lük rütbesine erişmek için, «kaşarlanmı-ya» gayret edeceklerdir!...
Azaltacak Yerde
Dünkü, «Vatan» da okudum: Tramvay idaresi, bir arabaya tek biletçi kâfi gelmediği için, bundan sonra iki biletçi bulundurmağa karar vermiş?
Bu karan benim aklım almadı. Galiba, Tramvay idaresi, arabalardan bugünkü halinde bir ki§i azaltmak içîn çare bulacak yerde, bir yandan bir kişi arttırmağa bakıyor!...
Kahveye Dair
Takvimcî, kahveye dair yazdığı, dünkü fıkrasını şöyle bitiriyor:
«Söyle! Ey tiryakiliğin tau gururu olan kahve! Söyle.
Fağfur bir fincanın kenarından siyah benini bir daha öpebilecek miyim?»
Bu satırlarla, üstad, kahveye olan bağlılığını anlatmak istiyor. Buna kanşamayız. Fakat, fıkrasında bir aralık, sözü arpa ve nohut kahvesine getirerek:
«Daha ilk temasla imliyordum ki, bunlar ancak hayvanları tatmin edebilirler.»
Demesine pekâlâ karışılır. Çünkü, bu lâfın ucu, kahve niyetine içtikleri nohut ve arpa kahvesile azçok tatmin edildik* lerini zanneden bir çok insan oğullarına dokunuyor!...
Şahabeddİn UZUNKAYA
Dahiliye Vekilinin Dünkü Teftişleri
Üç gündenberi şehrimizde bulunan Dahiliye Vekili Faik Öz-trak dün öğleden sonra Vilâyete gelerek bir müddet meşgul olmuş. Vali ve Belediye Reıei doktor Lûtfi Kırdar, Örfî İdare Komutanı Korgeneral Ali Rıza Ar-tunkal. Parti İdare Heyeti reisi Reşat M imar oğlu. Emniyet müdürü Muzaffer Akalın. Elektrik, Tramvay ve Tünel Umum Mü-dürile görüşmüştür.
Çocuk Esirgeme Kurumunun Faaliyeti
Çocuk Esirgeme Kurumu en mühim içtimai meselelerden olan çocuk davasının halli için devamlı şekilde çalışmaktadır. Bu sene 23 nisan çocuk bayramı için şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Kurum 23 nisanda yirminci yılını idrak etmiş olacaktır. Kurumun feyizli mesaisinin bütün güzel neticelerini memleket namına iftiharla karşılarız.
Balo havadisi derhal dört tarafa yayıldı. Herkes bu işle meşgul oluyordu. Mlsls Dan-vers'ln ne düşündüğünü öğrenmeği pek merak ediyordum. Onu Maksimle münakaşasından sonra görmemiştim. Fakat Her halde misafirin geldiğini haber verenin ben olduğumu zannederek bana düşmanlığı artmıştı. Halbuki ben Maksimi görmeden evvel o Fa-vel'ln geldiğini duymuştu.
Balo hazırlıkları devam ediyordu. Ben hiç bir şeyle meşgul olmuyordum. Sadece ne kıyafete gireceğimi düşünüyordum. Bir düzlye .....niı kitaplara bakarak oradan ilham almak İstiyordum. Krokiler çiziyor. Tarihi elbiselerden fikir alarak kendime yakışacak bir elbise modeli İcat etmeğe çalışıyordum. Fakat bütün krokiler kfığıt sepetine gidiyor, hiç birisini beğenmiyordum.
Bir akşam odamda İken kapı vuruldu ve
içeri Mlsls Danvers girdi. Elinde kâğıt parçalan vardı. Bana bunları uzatunık:
— Affedersiniz, dedi. Bu kağıtları kâğıt sepetinde buldum. Acaba siz ml attınız? Yoksa yanlışlıkla mı atıldı?   -
Kâğıtlara baktım. Sabahleyin çizdiğim elbise krokileri idi.
— Evet, bunlun ben attım... Elbise modeli çizdim, fakat beğenmedim.
Odadan çıkacak diye bekledim. Fakat çıkmadı. Olduğu yerde duruyordu. Sesinde garip bir ahenkle bana bu sözleri söyledi:
— Henüz ne giyeceğinize karar vermedi-
niz ml?
— Hayır, dedim. Karar vermedim.
— Niçin şatodaki tabloların birisinden ilham almıyorsunuz?
Ben tırnaklarımı törpülüyor ve sanki »özlerine hiç ehemmiyet vormlyormuş gibi kayıtsız bir tavır takınıyordum.
— Evet bu bir fikirdir. Belki de tabloların birisinden IHtam alabilirim.
— Tabiî... Her hangi bir tablodan... Dedi. Sonra İsrarla:
— Meselâ merdiven başında durnn beyaz elbiseli genç kızın kıyafeti ne güzel! Onun aynini yapsanız...
Bu sözleri söylerken adeta dost bir tavrı vardı. Acaba yüzüme ml gülüyordu? Yoksa Favcll'ln gelişini ben haber vermediğimi öğrenmiş de özür mü dilemek istiyordu?
— Misler de Vinter size hiç bir fikir ver medl nü?
— Hayır.. Çünkü kıyafetimi ondan saklıyorum. Ne kılığa girdiğimi bilmesini is-
temiyorum.
— Size akıl vermek haddim değil ama bu tablolardan ilham alsanız iyi olur. Sonra şunu da ilâve edeyim ki elbiseyi Londra-da Voce terzihanesine ısmarlarsanız çok güzel yaparlar.
— Teşekkür ederim, Misis Danvers...
— Emin olunuz kl ba sırrı kimseye söylemem. Merdiven başındaki tablonun kıyafeti pek münasip olacaktır.
— Düşüneceğim... Karar verirsen^ size söylerim, Mlsls Danvers...
Kapıyı kapadı ve odadun çıktı. Aramız birdenbire düzelmişti. Acaba bunun sebebi ne olabilirdi? Yoksa Rebckanın ukrabası olan Favell'ml hu değişikliğe sebep olmuştu? Ne tuhaf! Bu adamın Rebckanın nkra-bası olduğuna bir türlü inanılmıyordum. Re beka güzel, kibar terbiyeli bir kadındı. Nasıl oluyor da onun böyle udi ve terbiyesiz bir akrabası olabilirdi? Her halde aile içinde böyle berbat bir İnsan yetiştiği İçin çok üzülmüş olacaktı. Fakat no    yapsın? İyi
kalpli okluğu için ona acımış ve ara sıra Manderley'e gelmesine müsaade etmişti. Çünkü buraya gelmeye alışkın olduğu halinden belli İdi. Jasper de onu görünce hiç havlamamış, dostluk göstermişti. Maksimin FavelTİ sevmediğini ve Manderley e gelmesini istemediğini biliyordum. Sofraya otururken bütün bunları düşünüyordum. Kendimi Rebeka farzedlyor ve o sırada telefonun çaldığrnı tasavvur ediyordum. Frith ffellp;
— Mistcr Fareli sizi telefona çağırıyor.. Diyecek. Rebeka da peçetesini bırakarak
sofradan kalkacaktı. Maksim somurtmuş olarak telefon mükûlemcsinln bir an evvel bitmesini bekliyeeekti. Rebeka sofraya döndüğü zaman neşeli neşeli konuşacak ve Mak simin öfkesini dağıtmağa, çalışacaktı. Bu sahneyi hayalimde o kadar canlı bir surette yaşattım ki âdeta kendimi Rebeka zannettim. Sönük ve silik halimden bir an için ayrıldım. Maksimin sesi beni düşüncelerimden uyandırdı:
— Ne düşünüyorsun, > avrucuğıım? Kızardım, kekeledim. Cevap vermedim.
— No garip bir halin vardı? Sanki telefon çalmış da ona kulak veriyormıışun j»ibl bir hareket yaptın, sonra bana bakarak bir şeyler mırıldandın, başını salladın. Gizli bir iş gören kabahatli bir İnsan halın vnr? Sana ne oldu?
(Arkası var)
8.3-941
VATAN
Talebe Yurtları
Bu Yurtlar Talebeden Herşey
İstiyebilir, Fakat Telebe Onlardan Birşey Istiyemez S
on günlerde gazete sütunlarında yine görülmeğe başlayan talebe meselelerinin en mühiminim ve gürültülü münakaşalara sebebiyet verenini teşkil eden talebe yurtları etrafındaki yazılar ne şunun, ne bunun davası. Bu herkesi, her makamı alâkadar ede. cek bir memleket davasrdır.
Yüksek tahsil ge-nçligi meseleleri zaman zaman mevzuu bah sedilir, yazılar, çizilir, türlü tasavvurlar yapılır,  bol  bol  va-
adlerde bulunulur, fakat hepsinin sonu bir a-vuç kül hikâyesi olur.. Muharrir susar, alâkadar lük bürokrasisine dalar. Talebe yeniden günden güne kötüleşen bu hayatına devam eder.
Bizde talebe hayatı ne ifade ediyor, bununla kamdanız nedir?. Bunu kıeaca anlatalım: Üniversitede ders saati, barındığı yer, dolaştığı semt muhit... Ders saati üzerinde durmayalım o malûm ve (göz önünde cereyan eder. Barındığı yer ve muhit ise eaas davamızdır. Çok zengin, çok fakir olanı birbirinden ayıralım, vasat üstünde duralım. Vasa/t diye gösterdiğimiz bu iktisadî seviye de ekseriyettir. Aylkk yinmi liradan a-şağı, kırk liradan yukarı değildir.
D unlar Istanbulda yük-*-*sek tahsile devam için nerelerde barınırlar. Pansiyonlarda, otel odalarında, talebe yurtlarında. Asude ve serbest bir hayat dileyen gençler bilhassa Gedikpaşanın, Unkapanı-nın çarpık, çurpuk soğuk odalarını geceliği 25 - 30 kuruşluk otel odalarını tercih ediyorlar. Aynı zamanda otel kıraathanesinin sıcaklığından, radyosundan, günlük gazetelerinden tavla ve iskambillerinden bu suretle de istifade etmiş bulunuyorlar.
Ama ya talebe yurtları... Talebe yurtlarında hayat diğerlerine bakılacak olursa daha u-cuz, daka mazbuttur.
Şimdi burada Istanbulda kız-erkek olmak üzere kaç tane yurt vardır, içlerinde kaçar talebe kaç kuruşa barınır diyerek uzun boylu bir istatistiğe lüzum yok. Şu kadar söyleyeyim ki bunların sayısı 15-20 yi geçmez. Yalnız tıp talebe yurtları mevzuumuza da-hil değil.
îstanbuldakî talebe yuırtlarından   b
makam   <gün-
ırı
lekçesine cevap verecek bir me-kam da yoktur.
D irinci nevi hususî şahıs-ların açtıkları yurtlarda hayat bir azaptır. İkinci nevi yurtlar çok kalabalık olduklarından talebe kendisine lâzım olan konforu buralarda bulamaz, kayıt ve şartları ağırdır. Üçüncü neviye gelince bunun esasında mikdan fazla değil. Bir erkek, bir kız talebe yurdu bulunuyor ki bu da C.H.P. sinin talebe yurtlandır. Partinin himayesinde onun tayin ettiği kimseler tarafından idare edilir. Diğer yurtlara nisbetle daha mükemmel bulunduğundan da kalabalıktırlar. Kızlar kwmına bir de şube ilâve edilerek ayrı bir bina kiralar>nnş-tır. Erkekler kısmı iee bina itibariyle haddi istiabisi 200 kişilik olduğu halde bugün içinde 370 genç barındırılmak mecburiyetinde kaimmiş.
Bu C.H.P. sinin yurtları, bah. tiyar talebelerine azamî refahı temin eder. Her talebe 20 lira mukabilinde, karyola, yatak, yur da ait oldukça iyi gıda, imkân derecesinde teshin elde etmiş olur. Kendilerine mümkün mertebe bir mütalâahane de temin edilmiştir.
jpakat    itiraf    edelim ki.
s
ad e bizim göstermek istediğimiz bu yurtların tip ve seviyeleridir ki la-tanbulda üç nevi talefce yurdu vardır.
I — Hususî şahısların açtıkları yurtlar.
II — Vilâyetlerinden yardım gören vilâyet tal^>e cemiye*le-rinin yurtları.
III — Yarı resmî yurtlar.
Ücretleri de 18 liradan başlar. 20 - 22 - 23 hattâ 25 liraya kadar yükselir. Birçoklarında karyola, yatan talebeye aittir. Her talebeden giriş ücreti olarak 5 veya 10 lira denilen depozito denilen bir mikdar alınır.
Yatakhaneler lüzumundan fazla dolu, mütalâa odaları tam bir sükûnet ifade etmez. Çalışmak, dinlenmek için ayrılmış odalar ekseriya o kadar birbirlerine yakındır ki bazısında bulunan külüstür radyonun sesi arkadaş ^eçimsizlikleinc başlangıç vesilesi olur. Bunların hiçîbiri bir kütüphaneye sahip değildirler, sobalar muntazam yanmaz, yemekler az ve yağlarının iyi cins olmamasından lezzetleri çok fazla iştiha vermez, ikide bir talebeye lüzumsuz zaruretler gösterilir. Bir takım masraflar kısılır, yerli yersiz nizamnameler tertip edilir, kayıtlar, şartlar konur.
Bu yurtlar talebeden Her şey istiyebilirler. Fakat talebe onlardan bir şey istiyemez, dileyemez. Onun her hangi bir di-
:delt
bu yurt da mükemmel, ideal bir talebe yurdu değildir. Sade arzumuz hiç olmazsa diğer talöbe yurtları da bu seviyeyi bulsunlar. Ne yazık ki ben hiçbirinde böyle bir istidat ve kabiliyet göremiyorum.
Rektör Cemil Bilseli bir ke-recik olsun ziyaret eden görmüştür. Onun masasının karşı duvarında asılı karton üzerinde kara kalemle çizilmiş ideal bir talebe yurdu plân» vardır. Yapıldığı gün Balkanlarda bir eşi bu 1 unmay ac a km ış.
Doktor Lûtfi Kırçlar' Candan Bir Dertleşme
Halk Sizi Sevdi, Size Büyük Bir Manevî Kredi Açtı. Bunu Tüketmeyiniz, Çoğaltınız
Sayın Valimiz
ıınıi/.
ve Belediye Re-
f" stanbul, belediyecilik bakmıın-1 dan pek talisiz bir şehirdir. Dünya güzeli olmasının zevkini hiç bir zaman çıkaramamıştır. Ycyip içeceğinin fiyat bakımından, sıhhate uygunluk bakmandan kontrolü dc hiç bir zaman mümkün olmamıştır.
İtiraf etmeli ki bu talihsizlik Is-tanbula mahsus değildir. Belediyecilik dünyanın en güç san'atidir. Büyük bir şehrin yeyip İçmek İçin her yirmi dört saat içinde sarfet-tigi para büyük bir yekûn tutar. Yiyecek, içeceğe fesat karıştırmak suretilc milyonlar kazanmak müm kündür. E gri yollardan çabuk zengin olmak istiyenler, akın akın bu yollara düşerler. Bunların faaliyeti bir şehrin halkı için Üç türlü emniyetsizlik doğurur:
Birincisi; paralarının, değeri ve gıda kıymeti olmıyan mallar mukabilinde ellerinden alınması.
İkincisi, mide ve karaciğer emniyetlerinin bozulması ve vücut de nilen makinenin fena malzeme llo arızalı surette işlemesi.
Üçüncüsü, gıdaların fiyatını vc safiyetini korumağa memur o-lan teftiş ve murakabe mekaniz-
masının umum! menfaatin icaplarını yerine getirecek yerde muattal bir hale konulması ve fena niyetli hususî menfaat sahiplerinin lehine İnhisarlar ve imtiyazlar kurulabilmesi.
Bir insan vücudüne nasıl mikroplan üşüşürse vc hastalıklar yaratırsa belediyecilik te tufeyli mikropların şerrine pek İstidatlı bir bünyedir.
Amerikada belediye hastalıkları» tıpkı insan bünyesinin uzvl hastalıkları gibi tetkikten geçirilmiş, teşhisleri konulmuş vc tedavi çareleri gösterilmiştir.
s
Ne yapalmı ki, bunun da tahakkukuna lâzım olan imkânlar hazırlanacak güne varıncaya kadar hayalimiz eskiyecek!. Halbuki bir an evvel talebe haya*, refah ve alâkaya muhtaç..
Bütün 'bu saydığımız yurtlar başlı basma bir yere tâbi olmadan kontrolsüz, teftihiz kendi kendilerine idare ediliyorlar. Üniversite ile, rektörlükle aralarında bir münasebet tesis edilmemiştir. Bunlara tabiatiyle maarif de karışmaz. Acaba hepsini şimdilik bir mekama bağlamak mümkün değil midir?. Bunu da en arzuya muvafık bir şartla ancak dev let yapabilir. Ba?ka bir merci den beklemek işi yine sürünce-miye bırakmak demektir.
Bugün yüksek tahsil yapan -gençlik metodauz bir hayat içinde rastgele imkânları topla-mıya çalışıyor. Bunun kuvvetini, kudretini dağıtır, enerjisin i böler. Hiç tereddüt edilmesin, bu memleket çocukları sıhhatine, huzuruna kavuştuğu gün görülecektir ki   yüzde yüz
verimli olacaklar...
Onların dolaştığı semt wz ve muhiti soracak olursanız, bunu siz de biliyorsunuz. Kahvehancjer, ve sinemalardır.. Başka türlü ne yapsınlar ki.
Bu da talebe kulüpleri, talebe birlikleri vücude getirilmezse böyle devam eder gider.
NERİMAN HİKMET
iz îstanbula gelince herkes geniş nefes aldı. Bir defa haliniz, huyunuz itimad uyandırıyor. Niyetleriniz çok iyi, yapılacak İşlere alâkanız çok yakından... Sonra tevazuunuz var, danışmaktan zevk alıyorsunuz. Gazetelerin tenkitlerine kızmıyorsunuz, bunları yardımcı bir unsur diye karşılıyorsunuz.
Manisadaki imar faaliyetinizin şöhreti sizden evvel buraya geldi. Bundan başka doktor olmanız da emniyet uyandırdı. Belediyelere mahsus hastalıkları iyice teşhis edeceğiniz ve bunların hakkından gelerek halkın keeeslni ve sıhhatini koruyacağınız ümidi belirdi.
İstanbul halkı sizi sevdi ve size çok g^nlş bir manevi kredi açtı. Bunu hazır hazır yeyip tüketmek veya icraatınızla arttırmak sizin elinizdedir.
Bu araya yanlış icraat ta karışacaktır. Bunların normal bir derecesini kafryyen aleyhinize kaydetıtıl-yeceğiz. Hata yapmamak için elleri bağlı ve hareketsiz durmak lâzımdır. İcraata girişen her adam, bilgisi ve iyi niyeti iıe kadar olursa olsun, hatalar yapar.
Y
alnız lüzumsuz hata yaratan istidatları İptidadan görerek bunların önüne geçmek gerektir. Bu istidatlardan biri çabuk iş başarmak gayesile bile olda, fennin İcaplarını ihmal edecek derecede sabırsızlıktır.
Bunun için ortada bir asfalt cadde misali var. Şehrin en işlek caddesi olan Taksim - Harbiye yolu aylarca kısmen kapalı kaldı. Halk rahatsız oldu, Belediye birçok mas raflar etti. Halbuki yapılan yol bir kaç ay içinde harap oldu. Bunun mesuliyetini usule vo malzemeye yükllyemeyiz. Çünkü ayni usullerle vc malzeme ile yapılan diğer caddeler sapsağlam duruyor. Bütün hata, kışa meydan okumaca kalkışarak mevsimsiz asfalt dök-türmektir. Teşebbüs, cesaret ve sürat iyi şeylcrdlr.Fakat fennin pek açık icaplarına aykırı olmamak şartile—
Şimdi Taksim - Harbiye yolunu çabuk yaptırmak hususundaki İyi niyetiniz aleyhinize   kaydedjlecck-
Kim Kimle Evlenmeli ?
[Müsabakamızın Nasıl Yapılacağını ve Vereceğimiz 150 Hediyenin Listesini Altıncı Sayfamızda Okuyunuz]
Bay Celâl Yamaner
27 yasında tanınmış bir hikayeci ve romancıdır. Yazılarını bütün gazeteler kapışır. Ayda 200 lira kadar kazanıyor. Kimsesi olmadığı K'ln bir pansiyonda yatıp ka!kar. Oldukla derbeder ve maceraperesttir. Üstelik irer de.
Bayan Selma Görmü§soy
21 y açında san aaçlı, mavi gözlü, ince, hasmıs bir kızdır. Paşazadedir. Gönlü daima yüksoktodir. Evdo hususi tahsil yapmıştır. Gürel piyano çalar. Şimdiye kadar ov İHİrıilo meşgul olmadığı gfbi bundan sonra da olmamağa niyetlidir.
tir. Çünkü bu yüadcn ştfıir yeniden masrafa girecek, halk yeniden rahatsız olacaktır.
Muhterem Doktor Lfct-fl Kırdar,
s
izin çok işleriniz de var. Bun lardan biri en iyi adamı seçmeyi bilerek DarUactzede başardığınız inkılûptıf. îstanbuı şehri, yoksuzlara ve alillere bakmalı terkedilmiş çocukları yaşatma* bakamından dünyanın hor şehrine meydan okuyacak bir olgunluk göstermiştir.
Buna karşı suç istidadı göatcren çocuklara mahsus çok muvaffakiyetli müesseseyi Darülaceze ile birleştirmekle hata ettiniz. Bu mü essesc yıkıldı. Halbuki faidesi büyüktü. Adliye ile iş birliği ederek eski şeklinde yaşatmalı idi.
M
ide ve karaciğer emniyeti mesele^nde sizden hele bir doktor sıfatile beklediğimiz tarzda bir faaliyet henüz göremedik. Yağ meselesi, bu husustaki noksanları açık bir şekilde ortaya koydu.
Bizim bir defa yemek pişirme tarzımızda yanlışlıklar var. îyl yag ile yapılan bir kısrm yemeklerimiz bile mide Ve karaciğer rahatsızlıkları yaratıyor. Bazı Avrupa mütehassısları bir hastanm midesini ve karaciğerini nıyayene ettikten sonra muayyen arızalar karşısında şu suali sormayı Adet edinmişlerdir:
— Türk müsünüz?
Hele bu nevi yemeklerimiz fena, mahlut, bozuk yağ ilo yapılınca sıhhatimiz âdeta salgın bir hastalığa mahsus tahriplere uğrar.
Memleketin tereyağ İstihsali beş müyon kilodan ibaret olduğu halde 20 milyon kilo sade yağ istihlâk e-dilmesi, yağ işipin ne kadar bozukluklara imkân bırakacağını derhal gösterir.
Sayın Doktor Lûtfl Kırdar,
Belediye memurlarının teşkil ettiği kooperaUfin yağ işlerine karışması, hem Türk kanunlarının temeli olan müsavat c-sasını filen bozmak, hem de itimat esasını sarsmak bakımından fena istidatlar hasıl etmiştir.
Belediye memurlarının kendi ihtiyaçlarını toptan ve ucuz fiyata tedarik etmek İçin bir istihlâk kooperatifi teşkil etmelerine kimse bir şey diyemez. Fakat böyle bir kooperatif gıda maddeleri üzerine ticarete girişecek olursa birkaç türlü mahzur derhal belirir.
Bir defa bir kooperatifin kendi ortakları arasında muamele ilo iktifa etmlyerek ticarete kalkışması bir vergi kaçakçılığı demektir, çünkü kooperatif tüccar gibi kazanç vergisi vermez. Kooperatifin ticaret yapması, tüccar sıfatile muamelede bulunan ve vergi veren vatandaşlara karsı meşru bir rekabet sayılmaz.
Sonra garibi şu ki yağ ve kömür meselelerinde elinde bulunan müstesna imkânlara rağmen bu ticaret, ortakların lehine netice dc vermemiştir. Çünkü Şehir Meclisinin, Beledlyo kooperatifinin iki bin liralık açığını şehir halkmın paraalle kapatması istenmektedir. Birçok kolaylıklardan istifade etmek vo umumi menfaate alt esasları ihmare uğratmak suretile yapılan bir ticaret neticesinde kooperatifte ortak olan belediye memurları ve muallimler maddî bir istifade temin etselerdi «Eh, ne ise!..» Diyebilirdik. Fakat o da yok, Kooperatif açık veriyor ve şehir meclisinin bunu kapaması bekleniyor.
i
Siyası icmal
i
Dr.  Lûtfi Kırdar
satsa, halka belki de bir hizmet o-lur, yağa emniyet duymak imkâ nı bulunurdu. Halbuki öyle olmu yor, «İstanbul belediyesi   memurlar kooperatifi> unvanı ve bu ko operatif namma âdeta inhisar şeklinde alınan bir mahlut yağ   yapmak   ruhsatnamesi   senede   2500 lira    mukabilinde    piyasada  zaten çalışan bir yağcıya   kiralanıyor ve kooperatif reisi şahsen o-nunla ortak olarak   bir   kollektif şirket teşkil ediyor.
Bu Ikf bin beş yüz lira sayesinde; (İstanbul Belediyesi) kelimelerini ihtiva eden ve halka iptidadan emniyet veren bir unvan satın a-lınmakla kalmıyor. Pek tabiî olarak murakabe mekanizması bu hususi ticarethaneye karşı tam mâ-
nâsile vazife göremiyor.
Delil mi istiyorsunuz? Piyasaya çıkarılan yağlar Ankarada, Bursa-da, îzmirde tahlil ediliyor, fena bulunuyor, satışı men olunuyor. Biz de merak ediyoruz. Piyasadan fatura ile bir numune satm alıyoruz. Mütehassıs bir kimyakere muayene ettiriyoruz. Mahlut yağda yüzde on altıdan fazla su bulunduğu ve yağm üstündeki formüle uymadığı meydana çıkıyor. Sonra doktor ve klmyakerin nezareti altında yapıldığı istanbul belediyesinin ismi kullanılarak İlân edilen yağların İmalinde böyle bir nezaret bulunmadığı, yani âdet yerini bulsun diye bir bevliye mütehassısına bir maaş verildiği, onun da haftada bir defa uğradığı meydana çıkıyor.
Muhterem Doktor Lûtfl Kırdar,
Hukuki bir İddia ile (İstanbul Belediyesi) ve (İstanbul Belediyesi Memurlar Kooperatifi) ayrı ayrı şeylerdir, Amek mümkündür. Fakat boyk/bir iddia hakikate göz yummak/>lur.
İstanbul halkı sizden yalnız bu garip vaziyetin prensiplere ve kanunlara uygun bir surette tasfiyesini beklemiyor. Yağ işinde, diğer yiyecek İşlerinde ve bütün şehir işlerinde halka tam bir emniyet hissi vermenizi diliyor.
Hiç şüphe yok kl vatandaşlık terbiyemizde büyük noksanlar vardır: İşte böylo bir emniyet hissi kurmak, halkla ayn gayrı bırakmamak ve tam bir iş beraberliği yoluna gitmek suretile Istanbulda vatandaşlık terbiyesine alt an'ane-leri yaratmak vc memleketin diğer taraflarına örnek olmak, sizin pek âlâ başarabileceğiniz bir şeydir. Bu güzel gayeye esaslı bir surette
sarılınız.
Size halk, gazeteler, herkes büyük mânevi kredi açmıştır. Bunu tüketmeyiniz, her hareketinizle art tırınız. Bazı işleri yapmak mümkün değilse gösteriş yoluna gitmeyiniz, hakikati açıkça söyleyiniz. Halk bunu pek iyi takdir eder, her sözünüze emniyet etmeğe, sizinle samimi bir iş birliği yapmağa a-lışır. Ahmet Emin YALMAN
Şark Demiryolları Davasına Dün Davam Edildi
s
onra gelelim asıl faaliyetlere... Bir şehrin yiyecek, içecek işlerinde belediye memurları tarafından teşkil edilen bir kooperatifin rakip bir tüccar sıfatile ortaya atılması, belediye teftiş ve mu r ak ab e mekanizmasını iptidadan muattal bırakacak bir sebeptir. Düşünün bir kere kl belediyenin teftiş heyetinin reisi, ayni zamanda kooperatifin idare meclisinin reisidir. Maksadımız sahralardan bah setmek değildir. Töftiş heyeti reisi, seciye bakanından melek olsa yine yüzde yüz bitaraf olması beklenemez.
Eğer memurlar kooperatifi, belediyenin fili murakabe ve kefalet} altında bizzat yağ yapıp firmasile
Şark Demiryolları devlete geçtikten sonra şirketle memurları arasmda bir ihtilâf çıkmıştı. Memurlar şirketten tazminat ve ikramiye adile yarım milyon liraya yakm bir para istiyorlardı. Şirket
— Ben hattı bütün hukukile devrettim. Memurlarımı çıkarmadım ki istenilen tazminatı vereyim, diyordu.
{ihtilâf tatlıMcla hallcdilemcyin. ce iş mahkemeye aksetmişti. Evvelâ şirketin eski memurlarından iki Mehmet birinci ticaret mahkemeline dava acımalar, mahkemeden alınacak karara göre diğer memurlar da hukukî vaziyetlerini teefcit edeceklerdi. Mahkeme dün kararım verecekti. Evrakı tetkik ettikten sonra bazı şahitlerin çağı-rıkmaoına lüzum görmüştür. Muha keme dün de bunun için talik edildi.
o
İZMİT   TÜTÜN PİYASASI
izmit. 7 (A.A.) — Dün izmit'te tütün piyasası açılmıştır.
Azamî fiyat 65, asgarî fiyat ta 35 kuruştur.
Yine mi bir Sulh Taarruzu
erilen haberlere göre, Bulgaristana giren Alman askerî kuvvetleri Yugoslav ve Yunan hudutlarında toplanmaktadır. Bu vaziyet, Alman yanın    evvela    Yugoslavyayı,
sonra da Yunanistanı tazyik edeceği kanaatini kuvvetlendiri. yor.
Almanyonın Bulgaristanı işgalden maksadı Yunanistana karşı bir askerî harekete" geçmek şeklinde kabul edildiğine göre, Alman kınalarının doğrudan doğruya Selanik üzerine yürümesi beklenebilirdi. Fakat, Almanyamn, Bulgaristanı işgalden maksadı yalnız askerî değildir. Evvelce de işaret ettiğimiz gibi, gerek siyasî nüfuzunu kuvvetlendirmek, gerek iktisadî istifade temin etmek için, askeri hareketle beraber, hattâ ondan daha evvel, diğer faaliyetlerde bulunmak zaruretindedir. Zira, Balkanlarda yeni bir harp cephesi açacak Almanyamn, bugünkülerden daha büyük müşkülatla karşılaşması ihtimali çok fazladır.
Diğer taraftan, Yugoslavya ve Yunanistan hududuna asker tahdidinden sonra Almanyamn Yunanistana, askerî bir harekete geçmeden evvel, İtalya île sulh olmasını teklif edeceği de mevzuu bahsoluyor. Bu suretle, Almanyamn, yeni bir maceraya girişmeden evvel, siyasî bîr faaliyete geçeceği fikri kuvvetlenmiş bulunuyor.
Filhakika, Sovyetler Birliğinin, Balkanlardaki son hâdiseleri tasvip etmediğini bildirmesi Almanya için şiddetli bîr siyasî darbe olmuştur. Sovyetler öteden ber dünyada en hararetli sulh taraftarı olarak tanınmıştı. Bu kanaat umumî ve haklı idi. Yalnız, Almanya ile yaptığı a-demitecavüz misakından sonra Leh is t anda, Finlandiyada giriştiği harp harekâtı» Letonya, LiU vanya, Estonya ile Besarabya-nm işgali Sovyetlerin sulh siyasetini bıraktıkları zehabını vermişti. Fakat, bunun kendi hudutlarım takviye maksadına matuf bir hareket olduğu görününce, Moskovadan yine sulh taraftan bir siyaset bekleniyordu.
Sovyetler Birliğinin, sulh taraftarı olduğuna tekrar kanaat beslenirken ondan daha faal bir rol bekleniyor ve ayni zamanda sulh amili bir faaliyet gösterme, si temenni ediliyordu. Moskova hükümetinin buna da çalışmış olduğu, Sofya hükümetine bildirdiği cevabı Ue anlaşılıyor. Filhakika, Sovyetlerin, Bulga-ristanm siyasetini tasvip etmemesi demek, daha evvel bu hususta Bulgaristana tavsiyede bulunmuş, memleketin Alman askerleri tarafından işgaline kendisinin razı olmadığım bildirmiş olması demektir. Binaenaleyh bugün Balkan sulhunu bozmuş ve harbi daha geniş bir sahaya yaymak tehlikesini ortaya çıkarmış olan Bulgar hâdisesine mâni olmak hususunda Sovyetler Birliği gayret sarfet-miştir. Fakat Bulgaristan, bu büyük Slavlık dostunun fikrine ayları hareketten çekinmemiştir.
Üçüncü nokta ise, Sovyetlerin, Alman siyasetini de tasvip etmedikleridir ki, bu da, bir buçuk senelik Avrupa harbi karşısında Sovyetlerin asıl düşüncelerini ilk defa olarak resmî bir şekilde ilânları şeklinde kabul edilebilir.
Bu suretle Sovyetlerin, bütün dünyanın kendisinden beklediği sulh lehinde siyasî bir amil olmak rolünü bundan sonra bariz bir şekilde göstereceği ümit edilir.
Diğer taraftan, Sovyetlerin bu hattı hareketini, Moskova-daki İngiliz elçisinin Ankarada Mr. Eden'le yaptığı görüşme ile alâkadar görmek te mümkündür. Zira, Sovyet Başvekili Mo-lotov'un, Mr. Cripps'in bu temasından sonra bir nutuk söy-liyeceği ve Bulgaristan meselesinin inkişafını asıl ondan sonra beklemek lâzım geldiği haber veriliyordu. Molotov nutkunu söylememiştir, fakat Sovyet Ha. riciyesi bu mesele hakkındaki fikrini beklenildiğinden daha müsait bir şekilde bildirmiştir.
Vahdet GÜLTEKİN
TAŞOVA   TÜTÜN PİYASASI
Erbaa, 7 (A.A.) — Taşova-da tütün mubayaasına başlanmıştır. Üçkapı tütün mahsulü dün İnhisarlar tarafından mubayaa edildi. Fiyatlar altmışla. 78 ku«* ruş arasındadır.
v 2mcN
8 . 3 - 941
nrnjtMJbuLp&cüu.
Gece Üniversitelerine ihtiyaç Var
Eskiden yüksek tahsilini yapmakta olan memurlara hu hususla azami kolaylıklar gösterilmekte ve kemlileri adeta bu yolda teşvik edilmekte idiler. Son zajnaıı-lardu alınan kararlara    «öre ise memurların yüksek    tahsile    devam İmkânları ortadan kaldırılmış bulunuyor. Hükümeti bu hususta haksız gönnefcc İmkân yoktur. Aneak memurlara da bu yolda  bun kolaylıklar    gösterilmesi mümkün ^inilmektedir, ı    Seîıelerdenberi eski  Darülfünuna  veya   t niversileye kaydedilip dr İşlerinin müsadesizliciııden dolayı tahvillerini yarıda    bırakmış binleree yurttaşımız vardır.    Hayatlarını kazanmak mecburiyetinde oldukları kin yüksek    tahsili takip edemlyen lise mezunlarının yekûnu ÛB  birkav bini asmaktadır \e bunlar isleri yarıda kalmış insanların duyduğu acı Ilo sızlanıyorlar. Bu pibileri bu vaziyetten kurtarmak ve memleket   irfanını yükseltmek ieiıı Maarif Vekâletinin küçük bir himmetini rica etmek pek > erindedir.
Sövle ki: İstanbul vc Ankara pi
bi üniversite merkezlerinde POCC dersleri açümuJıılır. Bu r«t ders leri meselâ Naat yedi bııvuktan do kuz bucuğa kadar tanzim edildiği takdirde gündüz bir İşte çalışan yurttaşlara «levam ve derslerden istifade etmek İmkânı verilmiş olacaktır. Kırkar dakikalık üe dersi alabilecek olan bu müddet gündüz tedrisatını pek âlâ karşılıyablleeektir. Bu şekilde gün dtt* çalışıp hayatını kazanan yurt taşlardan gece dersleri İçin masrafları karşılamak üzere ufak bir ücret de alınabilir \e bunu    seve
se\e verirler.
Birçok Avrupa memleketlerinde
bulunan bu çeşit gece mekteplerinin randımanı, çok defa, gündüz mekteplerinin randımanından çok üstün görülmüştür.
Birçok kültür ihtiyaçlarımıza cevap veren ve büyük ümitler hasıl eden genç maarif > ekilimizin, yüksek tahsil İçin kıvranan birçok yurttaşı kayırarak bir gece üniversitesi kurmasını, memlekete yeni ve unutulmaz bir hizmette bulunmasını bekliyebiliriz.
M. R.
$4itı mcj^^fı
tehdit
"S,
M EKİUPLARI
Yazan: Beysan KEYDEB
O
gün Bay Namık yazıhanesine geldiği vakit masasının karışık olduğunu görerek korkmuştu, ağır ve mütereddit adımlarla masaya yaklaçmıç, kâğıtlara göz atmıştı..
Üstü yalnız «Açınız» ifadesini havi kapalı bir zarf    gördü zarfı çekine çekine    açtı,    bu alelade bir tehdit mektubu idi: Bay Namık
«Bu günlerde fazla paraya ihtiyacımız var, arkadaşlarınızdan aldığımız paralar bize kifayet etmiyor, son olarak, size mü racaat etmeğe karar verdik... Bu bir hafta içinde beş yüz liranın aşağıda yazdığımız yere bırakıl, masını, aksi halde karınızın kaçırılacağını bildiririz».
Mektubun imza yerinde bir maske resmi vardı. Ve en altında da «parayı bahçe kapısının üç metre sağındaki büyük taşırı altına koyunuz ibaresi bulunuyordu. Bay Namık bu mektubu aldıktan sonra yazıhanede daha fazla duramadı. Yukarıya karısının yanına çıktı, müthiş bir korkuyla mektubu karısına uzat tı..
Genç kadın, korku ile karışık bir hayretle mektubu okudu, vc sonra meyus bir sesle;
— Peki şimdi ne yapacağız, diye sordu?
— Vallahi ben polise haber vermekten başka bir şey düşünemiyorum...
— İyi ama polise haber vermek bir netice verebilir mi?
— Bilmiyorum, ben gideyim de gerisini sonra düşünürüz..
Namık Bey acele acele evden çıktı... Döndüğü zaman, ma sasında sabah gördüğü mektubun bir eşini daha gördü, açtı:
«Namık Bey»
«Bugün polise haber verdiniz... Dikkat edin bu sizi büsbütün tehlikeye düşürebilir.»
Namık Bey daha ziyade ürktü... Demek adım adım takip e-diljyordu.
O günden sonra gözüne uyku girmez olmuştu, beş yüz liraydı
bu, nasıl verecekti bu parayı?!
Namık Bey çok zengin olmak la beraber pek de hasisti. O kadar ki kaç aydır karısının istediği kürk mantoyu bile almaktan içtinap ediyordu. Kaç    defalar
karısının yalvarmalarına ehemmiyet vermiyerek:
— Aman karıcığım insaf et, ben dört yüz elli lirayı bir kürke feda edebilir miyim? Hem ne yapacaksın kürk mantoyu? Sana elli altmış lira vereyim, git beğendiğin mantoyu al diye sözü kapatıyordu.
Şimdi ise, babına hiç yoktan bir külfet yüklenmişti... Bu kadar senelik iş hayatında, kimseye karşılıksız on_para bile vermemişti. Halbuki şimdi, beş yüz lira birden vermesi lâzımdı, Bu nu düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu.
nu polise müracaattan men ve parayı hazırlamağa sevkediyor-lardı. Aksi halde son gün ya karısının veya kendisinin öldürüleceği bildiriliyordu.
O gün kamile görüşürken:
— Karıcığım, demişti. Bugün son günümüz. Yarın parayı vermezsek kim bilir ne olacağız, ben bugün yine polise gideceğim bu gece ve yarın evi sardırır, belki böylelikle kurtulmamız mümkün olur...
— Namıkcığım, sen bu hususta hata «diyorsun, seni her dakika takipl ettiklerini bildiğin halde hâlâ polise gitmekten bah sediyorsun, ya çıkınca seni öldürür lerse?
— Evet hakkın var telefon etsem ne olur?
— Hattı da kesmişler, ben bugün anneme telefon edecektim edemedim, Namık Bey artık tamamen bağlanmıştı. Ertesi günü ne olursa olsun polise gideceğini söyliyerek evden çıkıyordu. Tam bahçe kapısını ge çerken önüne kâğıda sarılmış bir taş düştü, kâğıdı alıp okudu, «Polise gidiyorsun dikkat et ö-lümüne susama eve dön parayı dediğimiz yere bırak, seni bekliyoruz».
Namık Bey çar naçar döndü, ve parayı haydutların istedikleri yere bıraktı.
^Tarım saat sonra Namık ¦ Beyin    hanımile     uşak Mehmet şöyle konuşuyorlardı.
— Aferin sana Mehmet vaziyeti istediğimden âlâ idare ettin, hele bu son taş meselesi pek hoşuma gitti... Beş yüz lira tamam ya: Şimdilik al sana on lirasını sonra daha çok memnun ederim.
— Sağ olun hanımcığım ben sizi memnun ettim ya bana kâfi, iki gün sonra Namık Bey karısını kürk manto ile gördüğü zaman onun zekâsı önünde eğilmekten başka bir şey yapamamıştı.
Beysan KEYDER
H
af t anın    bitmeöine    bir gün kalmıştı, bugüne ka dar aldığı tehdit mektupları, o-
Maarif Haberleri:
Orta Mektep Muallim Muavinliği İmtihanı 25 Martta
Ortamektep muallim muavinliği ehliyetname imtihanına talip olanların pedagojiden imtihanları
25 martta yapılacaktır.
Ehliyetname imtihanında kazananlara, Maarif Vekâleti kanalile
birer tasdikname verilecektir. Tas diknameler alâkadar    fakülteler
tarafından tanzim edilecektir. Bu imtihanlarda vasati yedi numara almak şarttır.
-fc 14 mart Tıp bayramı    için
Üniversitede    büyük   hazırlıklar
başlamıştır. Bayram    zengin bir
programla tes'it edilecektir.
mm.
Haftanın Filmlerinden: «Ay Doğarken» den bîr sahne
Holivut'ta Masumluk
Holivut'fa Bir Kız, Genç Kız Olarak Kalabilir, Fakat Masum Kalmasına İmkân Yoktur
Bana sorduğunuz bu suale cevap vermek hakikaten çok müşkül: Holivutta bir genç kız masumiyetini muhafaza edebilir mi diyorsunuz?.. Peki bu sualinize cevap vermiye çalışacağım. Fakat tamamile doğru, samimî konuşabil-mem için sizin de bana bir söz vermeniz lâzım: Kim olduğumu ifşa etmiyeceksiniz. JJolivutta bazı kimsaleri gücendirmek istemem- No de olla orada oturuyorum ve orada hayatımı kazanıyorum.
Bu suuli sormak için bütün artistler içinde niçin beni seçtiğinizi anlar gibi oldum. Her halde «Holivutta bir genç kızm masum olabileceği kadar..» masura olmam ve böylece tanınmam buna sebep olmuştur. Sahnede daima temiz, saf genç kız rolleri yaparım. Holivutta benim gibi beş altı genç kız daha var ki, hep bu nevi roller yaptırılarak halka böylece tanıtılmıştır.
Bir de <masumiyet> kelimesinin sizce ne ifade ettiğini anlamak isterdim. Sizden cevap alana kadar bekliyemiyeceğim için bu kelimenin kendi telâkkimce mânasını, size de anlatayım ki, aramızda bir anlaşamamazhk olmasın:
Bence masumiyet, güzel bir cehalettir. (Cehalet demekle aptallığı kastetmiyorum) yani bir safiyet, caliyi, sun'iyi kendinden uzaklaştıran bir tabiiliktir. Ma sum bir kız, dünyanın bütün dalaverelerinin cahilidir. Olduğundan başka türlü görünmek aklmdan bile geçmez. Bilhassa aşkın, alâkanın icap ettirdiği bütün manevralardan bihaberdir. Kendinde cinsî cazibe (Seksapel) yaratmak için hiçbir şey yapmadığı için etrafında alâka uyandırır.
işte benim masumiyet kelimesinden anladığım budur. Belki de bu kelimenin sizce ve okuyuculannız-ca bamba-şka bir mânası vardır. Ben size sadece kendi fikrimi söylüyorum.
Sizin sabırsızlandığınızı ve cHolivutta bir genç kız masumiyetini muhafaza edebilir mi? diye tekrar sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Peki size sadece şöyle cevap veriyorum: Her şeyden evvel Holivutta yaşayan bir genç kızın hayatmı yakından takip ediniz. Size burada en iyi büdiğim bir tercümei hali, kendi hayatımı anlatayım;
Ben stüdyoya doğrudan doğruya ealaş bir tiyatrodan çıkarak girdim. Bu salaş tiyatroda yazrn bir amatör grubu temsiller verirdi. Ben de onlardandrm. Hepimiz gençtik, hepimiz de büyük, imkânsız ideal-
ler peşinde koşuyorduk. Ne paramız, ne elbisemiz, ne kâfi miktarda yiyeceğimiz vardı. Hepimiz de sanata âşık insanlardık. Hiç bir şey bizi yıldırmıyordu. Bu trupe beni kubul ettiren, bir aile dostu olmuştu. Ondan evvel hep kolejlerde müsamerelere çıkardım. Kolejden çıkalı da çok olmamıştı.
Bazı mühim sinema şahsiyetleri amatör truplarının temsülerine mü davimdirler. Orada iyi unsurlar keşfetmek ümidile hiçbir trupu ihmal etmezler, işte ben de bir gün nazarı dikkati çekmişim, çağırdılar. Küçük bir tecrübe kordelâsı çevirttiler ve Holivuttaki bir film kum-panyasile bir kontrat imzalattılar.
Ozamanlar, masumlar içinde en masum bir kızdım. Ho-livuda annemle beraber gittim. Burada tanıdığım hiç kimse yoktu. Ne yapacağımı, ne olacağımı bilemiyordum.
Daha Pasadena garına ayak a-tar atmaz vaziyeti anlar gibi oldum. Bir gazete muhbiri ile bir fotoğrafçı orada beni bekliyormuş. Bavullarımın üzerinde oturarak bir poz vermemi İstediler. Seyahat beni opey yormuştu. Gelip geçenler durup beni seyrediyorlardı. Ben bavulun üzerinde dimdik oturuyordum. Fotoğrafçı dayanamadı:
<— Lütfen Misis, biraz daha bacak göstermek acaba sizi rahatsız eder mi?>
Hem de nasıl rahatsız edeceğini bir bilse... Ne yapabilirdim ki... Daha ilk adımda münakaşaya mı baş-
lryacaktım. Çarnaçar biraz daha bacak göstermiye razı oldum.
Holivutta yok olmak isterai-yenler her şeyi yıldırım hızı ile öğrenmelidir. Ben de az zamanda bir çok şeyler öğrendim.
Evvelâ sinema şehrinde «tevazuv isminde bir kelime mevcut olmadığını öğrendim.- Çünkü orada her şey reklâm ile kaimdir.
Yüzünüzü fotoğrafçıdan sakla-mıya çalışarak resim aldırabilirsi-niz. Fakat emin olunuz ki, o da falanca yüzünü saklamış desinler diye yapılan bir harekettir.
Sonra, eğer mesleğinize her hangi bir faydası dokunması ihtimali bulunan bir adam sizden bir şey istediği zaman, eğer affedüebUecek şeklide hayır demesini bilmiyorsanız, derhal evet demeniz, sizin i-çin daha hayırlı olur. Aksi halde bagajlarınızı hazırlryabilirsiniz.
Holivuta hoşa gitmek için gittiğinizi hiç bir zaman hatırdan çıkarmamanız lâzımdrr.
Film kumpanyasile kontrat imzalayıp Holivuda doğru yola çıktığım zaman, orada hemen çalışmağa başlıyacağımı sanmıştım.
Evet, derhal çalışmağa başladım, fakat, film çevirerek değil... Stüdyoya film çevirmek i-çin değil, yüzümün, vücudumun santimetre murabbaının tetkiki i-çin günlerce devam ettim
Netice itibarile Holivutta bir kız, genç, kız olarak kalabilir, fakat masum kalmasına imkân yoktur.
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA İSTİKLÂL CADDESİNDE
DRAM   KISMI KOMEDİ KISMI
BU AKŞAM Bugün saat 14 te Çocuk oyunu
Saat 20,30 da 1 Akşam 20,30 da
MEŞALELER KİRALIK ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkaprya otobüs temin olundu.
İPEK Sinemasında
" 2 Büyük Film birden -
1 — Meşhur Polis hafiyesi
CHARLI CHAN: KA TİL KİM?
lstanbulda ük defa olarak gösterilen bu fUmi müthiş ve heyecanlı
bir maceradır.
2-BAHAR   ÇİÇEKLERİ
Nefis dans ve şarkılarla gençliğin zaferi çok eğlenceli bir mov-' zu. Baş Rollerde:
İMİCKEY ROONEY - JUDY GARLANDİ
Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine,
BUGÜN
TAKSİM
Sinemasında
Esrarengiz memleketin harikalarını... Alev saçan volkanları... Balta girmemiş ormanın cehennemi muhitinde beyaz bir kadın... Şahano kaplanlar ve timsahların gölü
ZANZİBAR
Dünyanın 3 ncli süper filmi. Asrm en büyük macerasını görünüz. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine
Paris--
Cehenneminden Nasıl Kurtuldum
Yazan: Rebia Tevîik BAŞOKÇU
11
Son Günlerde Paris'te Tavuk Eulmak
Hemen İmkânsızdı
— Bugün bizde sütlâç ta var, hor halde siz bunu Pariste çoktan yememişainizdir, diyor.
Diğer taraftan Bay Deripazln kavası gönderiyor, semplon-da bir yataklı vagon bileti aldırıyor:
— Her taraftan misafir beklenir, diyor, fakat şu aralık Paristen
gelmek hiç tahmin edilmez bir sürpriz.-
Milânın merkez istasyonunda sayın Dürriye en samimi tefekkürlerimle veda ettim. Sayın Bay ve bayan Dürriye bana gösterdikleri bu samimî kabul ve nezakete karşı burada da minnetle teşekkürlerimi tekrar ederim.
İçimde bir rahatlık vardL Artık Sofyaya kadar emniyetle gideceğim. Sofyada bir gece geçirmek mecburiyeti var. Harp doiayı&ile tren büetleri yalnız Sofyaya kadar veriliyor.
Trende bir kaç İsviçreli, iki tane de Amerikalı var. Amerikalılar Fransadan geliyorlarmış. Sempio-nun ilk öğle yemeğinde tavuk vardı. Yanımdaki masada yemek yiyen Amerikalılar garsona:
— Bu nedir? Dediler. Garson:
— Tavuk...
Deyince adamcağızlar: <Bu İnanılacak şey mi?* der gibi gözlerini hayretle etrafındaki masalara gezdirdiler. Ben bu mânâyı çok iyi anladım.. Gülmekten kendimi alamadım. Zira son günlerde Pariste tavuk bulmak hemen imkânsızdı. Pek çok aradıktan sonra belki bulunsa bile dört beş Türk lirasından aşağı değildi.
Fransa hududundan beri her tarafta kar dolu. Yugoslavyada tren ler yedi sekiz saat gecikiyor. Bunun sebebini tren memuruna sordum:
— Almanların nakliye trenleri bütün hatları işgal ediyor. Her gün ayni hal... Dedi.
Sofyaya sekiz saatlik bir gecikmeden sonra yaklaşırken Bulgar memurları trende gözüktü.
Döviz sorgusunda ve pasaport muayenesinde Bulgar polisinin son derecedeki nezaketsizliği gözüme çok çarptı. Türk pasaportunu görünce kaba bir öfke ile dedi ki:
— Pasaportunuzu alıyorum. Yarın trende Türk hududunda size ge ri verilecektir. Şimdi Sofyada trenden bir sivil polisle ineceksiniz, rx> lisin götüreceği otele gideceksiniz. Orada yarına kadar çıkmryacaksı-nız. Hiç bir yere telefon etmiyeceksiniz. Hiç kimse Ue de konuş-mryacaksınız.
Bemlekctmin kapısına gelirken komşu bir milletten gördüğüm şu muameleden biraz sinirlendim:  Siz bize esir   muamelesi mi yapmak istiyorsunuz? Dedim. Polis ayni kabalıkla:
— Onun gibi bir şey.- Diyerek çekildi gitti.
Vagon memuruna dedim ki:
— Sofyadan Istanbula büetira yok. Yarın sabah Türk konsoloshanesine gitmeğe mecburum. Oraya pasaportsuz gidemem.
Adamcağız meseleyi halletti zira B. poliste terbiye noksanı, kendisine tekrar hitap etmeme imkân bırakmıyordu.
Eskiden: «Ev sahibinin yüzünü ağartan evdeki kalfalardrr.v Denirdi. Hiç şüphe yok ki bir milletin yüzünü ağartan da kendi memurlarıdır. Hele hudutlarda, yeni bir memlekete giren bir yabancı, o mületln ilk numunelerini hudutlarda tanır, hislerini ona göre yürütür. Saçları lüzumundan fazla sark
SORUNUZ
mış, traşı uzamış bu polisler her halde Bulgaristana iyi bir propaganda yapmıyorlar.
Tren Sofya istasyonuna dokuz saat gecikerek yanaştığı anda bir sivil polis benim kompartımanımın kapısında dikildi.
Bunun başı saçı biraz daha düzgün, fakat lisan bümiyor. Yine bizim kompartıman memuruna meseleyi iyice bu adama anlatmasını rica ettim. İstasyonda valizleri eşya deposuna bıraktık. Hamalın e-linde paltolar bir küçük valiz, polisin muhafazası altmda otele geldik. Otel istasyona pek yakın, dışından büyük ve pek modern görünüyor.
Saat yirmi üç buçuk. Her tarafta kar dolu. Harp başladığından beri ilk defa bu gece bir şehrin ışıkların m aydınlığını gördüm. Üzerimde tuhaf bir tesir yaptı. Talihsiz Pa-risin karanlık gecelerine âdeta a-lışmışız.
Otelden içeri girdik. Masanın başında ceketsiz bir adam oturuyor, sonradan otel sahibi olduğunu anladım. Türkçe biliyor. Polis ona emirlerini verdi gitti, otelci:
— Yann sabah dokuz buçukta gelip sizi konsoloshaneye götürecek dedi. Şimdi size bu katta bir oda vereyim. Bizde tek yataklı o-dalar yoktur, tki yataklı bir oda vermeğe mecburum. Fakat siz o-rada yine yalnız yatarsınız.
Bu sözü o kadar garip buldum ki hayretle:
— Bundan daha tabii ne olabilir? Dedim.
— Yok, bazan çok kalabalık o-lursa odalara halkı taksim ediyoruz da ondan.-
— Ah, ben şimdiye kadar bu u-sulde taksim olunan bir otelde bulunmadım. Gece yansı trende akşam yemeği yoktu. Fena halde açım. Biraa süt yahut yiyecek hafif bir şey var nu?
— Bu saatte bir şey bulunmaz.
Gösterdikleri odaya girdim. Kapıyı iyice kilitledim. Oda çok sıcak pencereyi açtım. Otelin önünde geniş bir cadde var. Tek tük fakir bir köylü halk karları hışırdatarak gidiyor. Karşıki karlı dağlar ilerdeki küçük evler, şu köylü halk, tam mânâsile küçük bir Balkan şehrinin numunesi...
Odada iki karyoladan bp;-<a ı .r şey yok. Karyolanın çak sert yü.ı örtüsünü kaldırdım. Bir demir som ya üzerinde bir tek ince ot miı.-der... Üzerine âdi beyaz bir küıi geçmiş bir ot yastık... Gerçi harp zamanında her zorluğa dv/anmıya icabında asker olmağa azmetmiş b:r insan için bunlar tenkide değtr rpyler olmamalı fakat B ılgar hü kûmetinin esir muamelesi ettiği ya bancı misafirleri daha uygun bir otele göndermesi her halde yakışık alrrdL
Karyolan m kenarına oturdum yanımdaki bir iki portakalla akşam yemeğini yapıyordum. Be yaz yatak çarşafmm üzerinde sağdan soldan bazı hareketler peyda oldu. tki tarafıma baktım. Tahta kurusu hücumuna uğramıştım. Bir tanesine bile tahammül edemediğim bu pis hayvanları görünce yerimden fırladım. Yeniden pencereye dayanmış karşıki korkunç manzaralara bakıyorum ve zihnimden Mis Kiyel Patrikle konuşuyorum.
Mis Kiyel Patrik bir İngiliz ailesinin kızıdır. Bütün İngilizler gibi seyahat meraklısıdır. Bir gün Fran sanm köylerinden birinde bir otele gitmiş. Gece yansı yatağında aca-ip şekilde siyah hayvanların yürüdüğünü görmüş. O   kadar   kork-
(Arkası var)
ÖYLÎ YELİM
Eski Mektep Kitapları Bu Sene
Kaldırılacak mı ?
Cihangirde Şen apartmanda oturan Galip Gökçe soruyor: Mek teplerde okutulan baza kitapların ve ezcümle tabiat bilgisi kitabının 938, 989 seneleri tabıları biri birinin ayni değildir. Talebe bundan müşkülât çekiyor. Acaba bunun çaresi yok mudur? CEVAP — Maarif Vekâleti tarafından bastırılmış kitaplardan bir kısmı 1938 senesinde talebe tarafından almnuş ve ertesi sene talebe ayni kitabı ailesinden  diğer
bir çocuğa vermiş olabülr. Bir de kalmış olan kitaplar ertesi seneler
kitapçılar tarafından talebeye satılmış olabilir. Vekâlet dergilerde
hangi senenin kitaplarının okutulacağını tasrih etmiştir. Talebenin
de bu sarih tavsiyeyi tutması lâzım gelir. Maamailh eski basılmış
kitapların bu sene kitap satış listesinden   çıkarılacağı   söyleniyor.
Bu senelik mevcut kitapla iktifa edilmesi zaruridir.
67
8 . 3 - 941
VATAN
Yarın Sarı Lâcivert - Sarı Kırmızı Rekabetinin Heyecanını Duyacağız
Telgraf, Telefon ve Ajans H/aberleri
Futbol zevkini ilk defa bizde meraklılara tattıran, futbol rekabetini, $ifa bulmaz bir hastalık halinde aşılayan iki ezelî rakip Fenerbahçe - Galatasaray klüplerimiz 3'arın Şeref stadında yine karşılaşıyorlar.
Hiç şüphe yok ki, bu bir kaç gece içinde heyecandan uyuya-rnıyanlar, ve uykularında kâbus geçirenler pek çoktur.
Vapurda, tramvayda, üç kişinin yanyana geldiği her yerde konurulan bu yarınki karşılaşma üzerindeki korku ve taraftarların biı bir.erite kendi renklerini tutan idd alandır. Yalnız her klüp taraf t aru kendi takımının kazanmasını istemekle beraber, senelerin verdiği tecrübe, neticelerin çok defa, tahminler hilâfına aksi bir surette   tecellisi, bu iki rakip
karşılaşmasında hiç bir zaman taraftarlara muhakkak benim takımım kazanacaktır dedirtmiyor.
Galatasaray - Fenerbahçe karşılaşmalarının tarihini şöyle bir yoklayacak olursak, Fenerfcahçe-nin en kuvvetli zamanında Gala-Kasaraya yenildiğini, en zayıf bir gününde de yendiğini görürüz. Bu bir defa değil, belki elli defa ayni şekilde bir netice vermiştir. Onun içindir ki, sarı kırmızı - sarı lâcivert karşılaşması üzerinde maçtan evvel tahmin yürütmek çok güçtür ve böyle bir şey yapmağa kalkanlar daima aWanm|§" lardır.
Dün bu maç üzerinde bir kaç kişi ile konuşurken, bir Fenerbahçe hastası şunları söylüyordu: Muhakkak yeneceğiz. Fakat bu Galatasaraylılar bize karşı aralan kesiliyorlar. Yenilebiliriz de..
Diğer taraftan bir Galatasaraylı şöyle konuşuyor:
— Bizim takım çok fena. Fenerbahçe bizden kuvvetli. Ama
hiç belli olmaz yenebiliriz de..
Görülüyor ki; taraftarlarda netice üzerinde katı bir fikir yok. Hiç itimat edemiyorlar. Seneler-denberidir Galatasaray - Fenerbahçe karşılaşmaları için söylenen sözler ayni şekildedir.
Sporda heyecan, neticeden şüphe ile doğar. Galatasaray -Fenerbahçe karşılaşmalarının heyecanı da işte bundan ileri gelmektedir.
Bakalım Galatasaray mı kazanacak, Fenerbahçe mi?
Galatasaray - Fenerbahçe Voleybol Karşılaşma»!
Futbol sahasında iki ezelî rakip olan Fenerbahçe - Galatasaray 'takımları bugün saat I 7 de Galatasaray klübü lokalinde karşılaşacaklardır. Bu maç voleybolda senenin en güzel müsabakası olacaktır. Her iki takımın kuvvetlerinin müsavi oluşu ortaya çok sıkı bir maç çıkaracaktır.
Çifte Tedrisat Usulü Yavaş
Yavaş Kaldırılacak
Ankara, 7 (Te\efonla) — Maarif Vekâleti, gerek talebe, gerek muallimleri bir çok müşkülâta uğratan
çifte tedrisat usulüne önümüzdeki ders senesinde ve imkân nisbetinde nihayet vermiye çalışmaktadır. Mem leketimizin bazı kısrmlarmda talebe miktarının fazla olması buna muka-
bü bina vaziyetinin müsait bulunmaması dolayıslle zaruretten doğan bir çare olarak kabul edilen çifte tedrisat usulüne muallim adedi arttıkça ve bina temin etmek için para bulundukça tedricen nihayet verilecektir.
Maarif Vekâleti, bu seneld bütçesine kabil olduğu kadar bina yaptırmak için tahsisat koydurmuş olduğundan fevkalâde bir hal zuhur etmediği takdirde bu sene de dahil olduğu halde önümüzdeki bir kaç sene içinde çifte tedrisat tamamen kaldırılacaktır.
Petrol Ofisi Petrol Limitedle
Iş Birliği Yapacak
Ankara, 7 (Telefonla) — Petrol o-fis reisliğine tayini takarrür e-den Talha, Istanbuldaki tetkiklerini bitirerek Ankaraya dönmüştür. Petrol Limited şirketile işbirliği yapacak olan Petrol ofisinf bu şirketle aktedeceği -mukavelenin esasları tes bit edilmek üzeredir. Mukavelenameyi Ticaret Vekâleti tasvip ettiği takdirde derhal imza edilecek ve Petrol Limited şirketi de bir devlet teşkilâtı haline getirilecektir.
Tek Vergi Sistemi   Tetkikleri
Devam Ediyor
Ankara, 7 (Telefonla) — Muhte-
lif isimlerle her nevi halktan kesilen vergilerin bir isim altında toplanması için tetkiklere devam olunmaktadır. Hem maliyeciler hem halk için bir çok müşkülât doğuran bugünkü vergi sisteminin yerine geçecek sistem*   kolaylığı   nisbetinde
memurdan da tasarruf imkânmı da verecektir.
Diğer taraftan belediyelere ait resimler için de yeni bir sistem tatbiki tasavvur edilmektedir. Bu hususta bir kanun projesinin esasları hazırlanmağa başlanmıştır.
Millî Piyangonun Dünkü Çekilişinde Kazanan Numaralar
t Millî Piyangonun 5 inci tertip i-kinci çekilişi dün Ankara halkevin-Jde saat 17 de yapılmış ve saat 19 a *kadar devam etmiştir.
15 bin liralık altı numaradan beş tanesi Istanbula isabet etmiştir.
Dünkü keşidede kazanan numaralan sırasile veriyoruz:
15,000 LİRA KAZANANLAR
42077 56720 130235 175048 195644 260679
5,000   LİRA   KAZANANLAR
' 34533 100855 164747 172881 191579 238384
2,000   LİRA   KAZANANLAR
004726 028943 79317 107391 134037 119885 263214 269811
1,000   LİRA   KAZANANLAR
680    10223    16457    29107 47487
47530   51989   70000 75052 76729
76896   83433   85126 93799 94581
95001   98992   99237 101684 102375
109689 118278 124622 127262 128570
128897 131974 136434 136738 138606
1-13267 145925 165172 166522 174569
179498 179515 187107 192824 193123
195932 195940 208424 214995 223572
228899 230223 230618 245069 247681
251914 258026 262478 263042 266854
276586 294656 294508 298791 299306
500 LİRA   KAZANANLAR
Son dort rakamı 3226, 1626, 4805
ile nihayet bulan bUetler 500 er lira kazanmışlardır.
200 LİRA   KAZANANLAR
Son dört rakamı 9195, 0829, 0597, 1991 ile nihayet bulan numaralar 200 er lira kazanmışlardır.
100   URA KAZANANLAR
Son üç rakamı 003 ile nihayet bulan biletler 100 er lira kazanmışlardır.
50   LİRA   KAZANANLAR
Son üç rakamı 198 ile nihayetlc-nen bütün numaralar 50 lira alacaklardır.
10 LİRA KAZANANLAR
Son iki rakamı 76 ile nihayetîe-nen biletler 10 ar lira kazanmışlardır.
Son rakamları 4 ve 1 ile nihayet-lenen bütün biletler üçer lira amorti alacaklardır.
1941 Yılı Bütçesi
Belediye Umumî meclisi dün öğleden sonra mutat toplantısını reis vekili Faruk Derelinin başkanlığı altında yapmıştır.
Muhtelif [meseleler üzerinde yapılan müzakereler arasında Bütçe encümeninden gelen 1941 yılı bütçesi hakkındaki mazlbatasî bazı tadilatla kabul edilmiştir.
Zabıta Haberleri:
13 beyaz Zehir Kaçakçısı Yakalandı
Emniyet kaçakçılık bürosu memurları son iki gün içinde içlerinde iki de kadın bulunan 13 beyaz zehir kaçakçısı yakalamıştır. Dün adliyeye teslim edilen kaçakçılar şunlardır;
Kemal özerim, Halil Sofulu, Niyazi Çakıl, Abdullah Kanarya, ismail Uslan. Hüseyin Tavşin, Hikmet Mehmet Kuron, Halit Tekaşar, Ab-dülâtif Şirincr. Meyrube Çelikyan, Fatma Ulutaş ve arabacı Kâzım Çalışırdır.
* Balta limanında nişasta fabrikasında çalışan Şerefettln oğlu Fahrettin fabrikada çalışırken sağ* elini öğütme makinesine kaptırmış, parmakları kesilmiş hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
* Galatada Kapıiçi Nişanbaş sokanında 26 numarada oturan Ömer Yıldız isminde biri bir alacak yüzünden çıkan kavga neticesinde ayni yerde oturan arkadaşı Fazıl tarafından takunye ile başından yaralanmıştır.
* Dün zabıta memurları tarafından Eminönü kazası dahilinde yapılan kontrol neticesinde belediye nizamnamesine aykın harekette bulunan 83 esnaf tecziye etmişlerdir. Bundan başka şehrin muhtelif semtlerinde tramvaydan atlıyan 18 kişi ve 18 şoför tecziye edilmişlerdir.
* Şoför Şükrünün idaresindeki 2409 numaralı otomobil Osmaniye otelinde oturan Tahsin isminde birine çarparak muhtelif yerlerinden yaralamıştır.
* Taksimde oturan Mehmet Şişman isminde biri Karaköyde bir lokantada yediği yemekten zehirlenmiş, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
1
2 3 .4
5 6
¦7
8 9
Dünyada en sıkıntılı zamanım saçımı keptirmek üzere berber koltuğunda geçirdiğim yarım haattlr.
Fakat her de fanında bana bir asır kadar uzun gelen bu yarım wıati kolay ve eğlenceli geçirmenin yolunu buldum. Nanıl mı? Berberin saçlarımı kesmek İçin kaç defa makas şıkırdattığını - kolay Lş olmamakla beraber - sayıyorum ve yarını saat ben farkına varmadan geçiyor.
Anladım kl, İnsanı delirtecek bir bikinimin ününo zararsız bir delilikle geçmıek imkânı var. Ne dersiniz?
Şoförler Otomobile Aldıkları Kızlara Tecavüz Etmişlsr
Bekir ve Hasan isminde iki genç şoför evvelki gün geç vakit yanlarına on ve on bir yaşlarında iki kız alarak Tepebaşına götürmüşler, ve otomobillerini u-ınumi yoldan tepelere saptırarak burada kızlara tecavüz etmek istemişlerdir. Kızlardan birisi tecavüze uğramış fakat ikincisinin istimdadı üzerine civardaki jandarmalar yetişerek bunları cürmü meşhut halinde yakalamışlardır. Sarıyer Müddeiumumiliği tahkikata başlamış ve kızları Tabibi Adlilere muayene ettirmiştir. Kız lardan on bir yaşında olanının esasen kız olmadığı anlaşılmıştır. Sarıyer sulh ceza hâkimi iki şoförü de tevkif etmiş ve dün İstanbul dördüncü    sorgu    hâkimine
göndermiştir.
Arnavutluk Cephesinde
Merkezde Kuvvetli Mevziler İşgal Edildijoplar
Susturuldu
Atina, 7 (A.A. )— Basın Nezareti tarafından radyoda verilen izahata nazaran. Yunanlılar dün Arnavutluk cephesinde muvaffakiyetli keşif hareketlerinde ve ilerleyişlerde bulunmuşlardır. Yunan topçusunun müstahkem İ-talyan mevzilerine yaptığı ateş de tesirli olmuştur. Kalyan toplarını susturmuşlar ve diğer bazı topları da daha geri mevzilere çekilmeğe mecbur etmişlerdir.
Merkez mıntakaeında mevziî bir çarpışma Yunan hatlarının ileri sürülmesine ve düşmanın gayet müstahkem mevzilerinin işgaline müncer olmuştur. Teşebbüs kudreti Yunan kuvvetlerinin elindedir. Ordunun maneviyatı mükemmeldir. Yunan askeri her türlü ihtimale zayıflamadan karşı koyacaktır.
SELÂNİK'E   KANADA FIRKASI   ÇIKARILMADI
Atina, 7 (A.A.) — Atina a-jansı, Selânflc'e bir Kanada fırka-sının ihraç edildiğine dair bir I-talyan gazetesinde neşrolunan haberi tekzip etmektedir.
--
Balkan Pususu
(Başı 1 İncide) +* +
Almanya, Balkanları kendi için tamamile güvenilir bir emniyet sahası haline koyabilirken, aşağı sarkmağa kalkışırsa intihar kararı vermiş olur. Beş, on gün evvelki bir sayımızda çok dikkate değer beyanatırıı neşrettiğimiz Amerikalı müşahidin dediği gibi, Fran-sadaki yıldırım haıbi yaz mevsiminde, mükemmel yollar üzerinde, kendini müdafaa etmek imkânından maddi ve manevî bakımdan mahrum bir düşmana karşı kazanılmıştır. Fena, çamurlu, yojtuşlu yollar motorlu kuvvetin harcı değildir. İstiklâli için ölmeği bilenlerin azmi ve savleti karşısında zorbalık siner.
Birbirine şimdilik yakın gelen iki kuvvet arasında, dünya genişliğinde devam eden bir mücadelede bütün mesele, ilk büyük hatayı kimin yaparak diğerine fırsat vereceğindedir. Bakalım, Almanya, aşağı doğru sarkarak pusuya düşecek mi ve İngilizlere çok bekledikleri fırsatı verecek mi?
Ahmet Emin YALMAN
IRAK HARİCİYE NAZIRI KAHİREDE
Kahire, 7 (A.A.) — Irak elçiliğinin bildirdiğine nazaran, Irak Hariciye Nazın Tevfik Suudi Bey dün akşam tayyare ile
Bağda ttan Kahir ey e gelmiştir.
-o-
GENERAL  ANTONESKO BÜKREŞE DÖNDÜ
Bükreş, 7 (A.A.) — Stcfani: General Antoncsko, dün öğleden sonra tayyare ile Viyanadan buraya gelmiştir.
¦-o-
HİNDİSTAN   VE BULGARİSTAN
Yeni Delhi. 7 (A.A.) — Hindistan hükümeti neşrettiği bir ka. rarname ile Bulgar istanın düşman memleketi telâkki edileceğini bildirmiştir.
-o-
VEYGAND, PETEN'l ZİYARET   ETTİ
Vichy. 7 (A.A.) — Havas a-jansının bildirdiğine göre General Veygand dün öğleden sonra Mareşal Peten'le uzun bir mülakat yapmıştır. Mareşal itimadını General Veygand'a teyit etmiştir.   r* &i'  ¦' $        * I
Ingilferede
Nihayet
Gece Tayyareleri icat Edildi
Bazı Tayyarelerde
Obüs Atan Toplar Bulunuyor
Londra, 7 (A.A.) — Havacılık mahfilleri, yeni gece muharebe tayyareleri hakkında enteresan tafsilât vermektedir.
Bu yeni gece muharebe tayyareleri, gerek İngiltere üzerinde, gerek boğazın öbür tarafında vukua gelen gece muharebelerinde şimdiye kadar bir çok mühim muvaffakiyetler
kazanmışlardır. Blenhelm, Hurrlcane ve Defiant tiplerlndcdir.
Diğer taraftan, İngiliz hava kuvvetleri ile blrlkte servise giren son modelleri de Tornado - Havker, Spit-fire - 3, Avre - Manchester, Vhirl-vlnd ve Sterling Court tayyareleri teşkil eylemektedir. Tornado, iki bin beygirlik bir Rollsroyce motörü ile işliyen tek kişilik bir tayyaredir. Spitfire - 3 tayyaresi, ilk Spitfireden daha seri ve daha kuvvetlidir. Rollsroyce motörü ile mücehhezdir ve kanatları kısaltılmıştır. Bunlardan bir kısmına obüs atan toplar yerleştirilmiş bulunmaktadır. Avre - Manchester, iki motorlu bir bombardıman tayyaresldir. Stirling - Court. dört motorlu ve çok kuvvetli büyük bir bombardıman tayyaresldir. Vhrii Vind'e gelince, bu, iki motorlu bir muharebe tayyaresldir.
Bir Manifatura Şirketi Kuruldu
(Başı ı incide) /** /
i.ir. Şirket, hali hazır vaziyeti dolayıslle meydana gelen güçlüklerin karşılanması için kurulmuştur. Bu şirket kurulmadan vekâlete müracaat edilmiş, vekâlet te bu teşebbüsü tasvip etmiştir.
Şirketin bugünkü sermayesi 500 bin liradır. Bu sermaye icap ettiği takdirde on misline yani 5 milyon liraya çıkarılabilecektir.
Şirket pamuklu ve yünlü her nevi manifatura eşyasını toptan ve perakende satacaktır. Bu malların satış fiyatları komisyonun koymuş olduğu fiyatların dunundadır. Bu şekilde, Yerli Mallar Pazarlarının yerli eşya için yaptığı nâzım vaziyeti, yabancı manifatura için yeni kurulan şirket görecektir.
Bu nâzım vaziyetin bir çok faydaları vardır. Birincisi şirket malları aşağı fiyata satacağı için bir çok tüccarlar fiyatları düşürmek mecburiyetinde kalacaklardır. İkincisi taşradan gelip mal bulamıyan tüccarlar şirkete müracaatla kolayca mal tedarik edeceklerdir. Bundan başka şirket kontrol meselesinde de büyük bir rol oynıyacaktır. Şirket, ithal ettiği mal nisbetine göre, bunları toptan ve perakende olarak kısımlara ayıracak ve bu suretle satış
yapacaktır.
Şirket, bir müddet sonra kumaş ithaline başlıyacaktır.
Merasim bittikten sonra davetliler ve gazeteciler hazrrlanmrş olan büfede izaz edilmişlerdir.
Bu, Bu Kadar |   General
Şan-Kay-Şek
Çinin Niha Zafere Kadar
Olur!
italyan Uydurmasına Şaheser Cevap
Roma Dururken Neden Atinanın Nakli Lâzımgelsin
Atina, 7 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: ı
İtalyan propagandası, Yunan hükümetinin Girlde yerleşmeğe hazırlandığı hakkında şayialar tekrarlamakla meşguldür. Bu mânâsız haberi yalanlamağı bile lüzumsuz addediyoruz. Filhakika, mağlûp İtalyan hükümeti, hâlâ Komada dururken muzaffer bir memleket hükümetinin merkezini değiştirmesi neden I-cap etsin?
ı
Sofyada Askerî   Konferans
Sofya, 7 (A.A.) — B. B. C: Dün, Alman karargâhı umumisinde askerî bir konferans aktedılmı.ştır. Konferans bir saat sürmüş ve Mareşal List riyaset etmiştir.
Sobranyadaki    Hükümet Partisi
Sofya, 7 (A.A.) — D. N. B. ajansı bildiriyor:
Sobranya meclisindeki hükümet partisi ekseriyeti bugün toplanarak günün meselelerini müzakere etmiştir. Hariciye Nazın Popof bugünkü vaziyet hakkında beyanatta bulunmuştur.
Singapurda Manevralar
Nevyork, 7 (A.A.) — Associated Press'e Singapurdan bildirildiğine göre, ordu, donanma ve hava kuvvetlerinin manevrası başlamıştır. Bu manevralara İngiliz, Avustralya, Hind ve Malezya muntazam kıtaları iştirak etmektedir.
Bulgaristanda Hazine Bulundu
Sofya, 7 (A.A.) — (D.N.B.) Sobranya meclisi hâlen Maliye Nezareti tarafından tevzi edilen ve 500 ilâ 600 milyon leva kıymetinde hazine bonosunun ihracına müteallik bulunan kanun projesinin müzakeresUe meşguldür. Esbabı mucibe lâyihasın da her şeyden evvel enflâsyona mâni olmak için teklif edildiğini bildirmiştir.
Yugoslavyada Bîr Suîkasd
Şebekesi Yakalandı
Belgrad, 7 (A.A.) — (Avala): Zagreb polisi, Split'de 8 kişiden mürekkep bir grupun tevkif edilmiş olduğunu bildirmektedir. Bunlar Adriyatik sahili boyunca kâin ecnebi devletlere ait gemilere ve Yugoslav-devletine ait müessesata suikast yapacaklardı.
Almanyada Yahudilere İş
Berlin, 7 (A.A.) — Börsen Zeitung gazetesinin yazdığına göre, iş bulmak için iş ofisine müracaat eden Yahudiler artan bir miktarda işe kabul edilmektedir. Bu suretle, Almanya, mühim siyasi işler için daha fazla Alman işçisi bulabilecektir.
İzmirde Zelzele
İzmir, 7 (A.A*) — Dcgirmen-dere nahiyesinde saat 21,3 te dört saniye devam eden bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur.
İzmirden İhracat
lamir. 7 (A.A.) — Ticaret O-dası tarafından hazırlanan bir istatistiğe göre. geçen şubat ayı içinde İzmirden muhtelif memleketlere 5.404,370 liralık 13 milyon 663.120 kilo mal ihraç edilmiştir.
Bundan başka 1069 lira kıymetinde canlı hayvan da ihraç olunmuştur.
Muhtelif Şehirlerimizde Hava Korunma Tecrübesi Yapılacak
Ankara, 7 (Telefonla) — Memleketin muhtelif mıntakalarında hava taarruzlarına karşı korunma tecrübeleri yapılması kararlaştırılmıştır. Henüz günü ve yeri belli olmıyan bu tecrübeler halkımızın evvelce almış olduğu tedbirleri ne dereceye kadar tatbik edebileceklerini gösterecektir.
lstanbulda olduğu gibi yalnız bir gün sürecek olan bu tecrübelere â-
zamı itina gösterilecek, vazifelerini ihmal eden pasif korunma amirleri, veya pasif korunma Amirlerinin sözlerini dinJcmlycnlor cezalura çarpLı-
rılacaklardır. öğrendiğime göre, bazı mıntakalarda gaz maskesi kontrolü de yapılması muhtemeldir. Ayrıca aile ve eczayı tıbbiye dolaplarının ihtiyaca kail gelip golmiyece-gi de araştırılacaktır. Tayin edilecek günde muayyen şehirlerde ajûrm düdükleri ötecek ve tayyareler uçarak mefruz bomba atacaklardır. Düdükler öter ötmez sokakta olan herkesin umumî, evdekilerln de kendi sığmaklarına girip girmedikleri kontrol edilecektir.
Bulgaristanda Bir Kararname
Sofya, 7 (A.A.) — (D.N.B.)
Resmi gazete. 5 mart tarihinden 1-tlbaren Bulgar demiryolları ve liman lan idaresine mensup bütün memurların seferberliğini ilan eden bir kararname neşretmiştlr.
o
KRAL KAROL  VE   BAYAN LUPESKO   LtZBONDA
Liibon. 7 (A.A.) — Bayan Lupesko ile İspanyadan buraya gelen eski Romanya Kralı Karol bir dostuna yorgun olduğunu ve bir kaç gün kimseyi kabul etmemek niyetinde bulunduğunu söylemiştir. Kral Karol ile Bayan Lupesko şehrin merkezine üç kilometre mesafede dostları olan bir doktorun köşkünde ikamet etmektedirler.
o
Tass Ajansının Tekzibi
Moskova. 7 (A.A.) — Tass ajansı aşağıdaki tekzibi neşrediyor:
Yabancı matbuat. Sovyetler Birliğinin Romanyadan Karadenlzde bah rl üsler vermesini istediği hakkında şayialar yaymıştır. Tass ajansı, mânâsız uydurmalar olan bu haberleri yalanlamağa slâhiycttardır.
—.-o
DARLAN   VİŞİ'YE   DÖNDÜ
Vichy. 7 (A.A.) — Pariste bulunmakta olan Amiral Dar-lan'ın bugün Vich^'ye dönmesi bekleniyor. General Veygand Ar.ıiralla gelir gelmez görüşecek.
tir. ı
Harp Edeceğini Bildirdi
Çunking, 7 (A.A.) — Mareşal Şankayşek, halk milli «yati konaeyi delegelerine hitaben bir nutuk irad etmiş ve ezcümle demiştir ki:
Sovyetler Birliğinin. Amerika Birleşik devletlerinin, İngilterenin Çine karşı hattı hareketleri her ne olursa olsun, ben eminim ki bu büyük devletlerin hattı hareketi Çinin mukavemetine zarar ver-miyecek, fakat Çine yardım edecektir. Sovyetler Birliğinin ve ya. hut Amerika Birleşik devletlerinin harbe iştirakini ümit etmiyorum* çünkü, kendimiz, nihai zafer için mücadele edecek kadar kuvvetliyiz. Diğer taraftan, bizim zaferimiz. Sovyetler Birliğinin, İngilterenin ve Amerika Birleşik devletlerinin menfaati lehine olacaktır. Zira, bizim mağlûbiyetimiz, bu devletleri harbe yaklaştıracaktır. Ben, bu devletler tarafından Japonyaya karşı hiç bir hakiki kompromı siyaseti yapılamryacağından  eminim.
Japonya, bütün Çini hiç bir
zaman tamamile abluka altına a-lamıyacaktır. Yiyecek kıtlığı do-layısile Almanyayı 1918 de mücadeleye devamdan meneden şeraite benzer şerait, hiç bir zaman Cinde kendini göetermiyecektir.
Mareşal, Çinin nihaî zafere kadar mücadele edeceğini bildirerek ve nihai zafere tam emniyetini bir kere daha kaydederek sözleri.. ni bitirmiştir.
B.   MATSUOKA   FRANSIZ SEFİRİNİ ZİYARET ETTİ
Tokyo, 7 (A.A.) — Resmî istihbarat dairesi bildiriyor:
Hariciye  Nazırı  B.   Matsuoka
dün saat 1 7 de Fransız büyük elçiliğine giderek büyük elçi B. Arşene Henry'yi ziyaret etmiştir. Bir saat kadar süren mülakatta,
Japonya tarafından yapılan tekliflerin başlıca noktalarının kabulünden sonra henüz muallâkta bulunan teferruata ait (meseleler görüşülmüştür. B. Matsuoka saat I 8 de elçilikten ayrılmıştır.
HİNDİCİNİ . SİAM HUDUT
İHTİLÂFI
Tokyo. 7 (A.A.) — Hudut ihtilâfını halletme maksadile Fran sız, Japon ve Siam murahhasları arasında prensip itİbarile mutabakat hasıl olduğunu bildiren teb. lig bütün mahfillerce büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır.
Bundan böyle halli icap eden meseleler teferruata ait noktaları teşkil ettiğinden Fransız Hindiçi-nîsi ile Siam arasındaki mütarekenin üçüncü defa olarak uzatılmasına lüzum kalmryacağı zannedilmektedir.
Yugoslavyalım
(Başı 1 incide)
len resmi deklârasyon, son 48 saat zarfında artan diplomatik faaliyetler hakkında bir çok biriblrine zıt şayiaların dolaştığı Yugoslav hükümet merkezinde çok İyi karşılanmış ve rahatlık tevlit etmiştir.
Bazı emarelere bakılırsa, üçlü pak ta girmeğe hiç te mütemayil bulun-mryan Yugoslavyadan, belki pek yakında mihvere ve Sovyetler birliğine karşı ayrı ayrı birer dostluk deklârasyonu imzalaması talep olunacaktır.
Biribirine zıt haberler arasında teyit olunmıyan bir habere göre, Yugoslavya, Yunanistan ile İtalya arasında mutavassıt rolünü oynaması teklif edilecektir. Herhangi bir teyit mevcut olmmakla beraber başkaca, söylendiğine göre, Almanların ileri surdli£ü şartlar arasında Itûlyaru" arazi taleplerinden vazgeçmesi, fakat Yunanistandan Almanyaya Se-lânikte ve Patrasta üsler istemesi mevcuttur.
Bu esnada, manevralar için sınıfların silâh altına çağırılması devam, etmektedir. Silâh altına alınanların büyük ekseriyeti şimalde tahaşşüt^ etmektedir. Bunların miktarı, pek muhtemel olarak yarım milyonu geçmemektedir.
Alman elçisinin Zagrcbl ziyaretinin hiçbir müsbet netice vermediği, hakkında umumiyetle iyi haber a-lan mahfillerin aldığı malûmat, BeU gradda itimadın yeniden tesisine yarı dım etmektedir.
46
13825413
10
VATAN
8.3 . 941
Müsabakamız
Nasıl Yapılacak?
Otuz Çift Birbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmadığı Nasıl Ölçülecek ?
Yeni Neşriyat:
Müsabakamızın birincisine hediye edeceğimiz radyo, bu resimde görüldüğü üzere Philips acentasinın Voyvoda caddesindeki   mağazasının vitrininde teşhir edilmektedir.
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anla talim; Bir defa hergün gazetede namzetler çıktıkça keseceksiniz. Kuponla beraber saklıyacak-sınız.
Otuz erkek ve otuz kadından ibaret seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcnt içinde her erkeğe en uygun kadını seçerek otuz   çifti kendi   takdirinize gere
teşkil edeceksiniz. Meselâ beş numaralı erkeğe 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla otuz numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Bingölc tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler de
hazır bulunduğu halde bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için lam ¦umara alacaksınız. Her çift hakkında bu tasnif ayni usulle ya-
pılmca netkede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci İkramiyeyi, yani 275 Ura luymetindekl Fillps radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet sıra-•11e diğer > hz elli hediyeyi alacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Fillps müessesesinin camekânında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo.
İkinciliği kazanan iki kişiye: Birer çay takımı.
Üçüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
Beşinclliği kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.
Altıncılığı kazanan üç kişiye: Birer likör takımı.
Yedincüiği kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizinclliği kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları için altışar bilet.
Dokuzunculuğu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer iyi cins mendil.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELERİ:
Kazananlardan on dördüncüden itibaren verilecek tecelli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarımızın birer eeeri, on kişiye (Ramı/) in birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedigün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettlnin hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Radyo) Galatada Bankalar caddesinde (Filps) mağazasının vitrininde teşhir edilmiştir.
Ressam Aranıyor)
Her gün saat beşten sekize kadar çalışmak üzere harita çizmesini I ve resimler üzerinde rötuş yapabilen bir ressam alınacaktır. Matbaamıza müracaat.
?    BİÇ A 6 1
'i ve Güzel Traş Olmak İsterseniz:
POKER
Traş   Bıçaklarını
Muhakkak Kullanınız, ve her yerde POKER traş
bıçakları    isteyiniz.
Çınar Mecmuası
İlmi. edobi ve içtimai yeni bir mec mua çıktr. Mecmuanın birinci sayısı çok ümit vericidir. Güzel yazılar, kıymetli şiirlerle birinci sayı süslenmiştir.
?
Toprak Mecmuası
Şiir, hikâye ve edebiyat mevzula-rma dair güzel yazılariie bu mecmuanın beşinci sayısı çıkmıştır.
?
Bilgi Yurdu Mecmuası
Beş senedir fasılasız olarak çıkarılmakta olan bu kıymetli mecmuanın 43 üncü sayısı fikir ve sanata ait zengin yazılarla çıkmıştır. Bu mecmuadan okuyucularımızın istifade edeceklerine şüphe yoktur.
?
MANİSADAKt TARİHİ ESERLER
Manisa halkevi tarafından nefis bir surette basılmış olan «Manisada-ki Sarayı Amire ve Şehzadeler türbesi* adlı bir eser matbaamıza gönderilmiştir. Bu eser, tarihî ve büyük bir kıymeti ifade eden resim ve yazılarla büyük bir boşluğu dolduracaktır.
Halkevlerinda:
Fatih Halkevinden:
Evimizde verilmekte olar. fotoğraf derslerine devam eden talebelerimizin çalışmaları için yeniden ve teknik bir fotoğraf atclycsi tesis e-
dilmiştir.
Bu atelyedc çalışmak istiyen fotoğraf amatörleri bu iş için ayrılan gün ve saatlerde fotoğraf hocamızın nezaret vc yardımı altında serbestçe çalışabilir. Arzu edenlerin her gün evimiz direktörlüğüne   müracaatları
HAYVANLARI KORUMA CEMİYETİNİN FAALİYETİ
Aza kaydedilmek üzere müracaat etmiş olanların talepleri tetkik ve  infaz edilmiştir.
Cemiyetin fahrî kâtibi Bayan Nanning Martın 13 üncü günü öğleden sonra Rofeert Kolej kur-bundaki ikametgahında polis mektebi talebeleri ve müdürlerine bir çay ziyafeti verecek ve bu ziyafette heyeti idare reis vekili Bay Sedat Aziz Erin hayvanları koruma mevzuu üzerinde bir musahabede bulunacaktır.
3 MART 1911
Kapanış
Sterli» 6,24
Dolar 132,20
İsviçre Frao 29.98
Drahmi 0,9975
Leva 1,6225
Peçete 32,9375
Dinar 3,175
Yen 31,1375
İsveç Krona 31,905
Bahanı ve Tahvilat
Ergani 20,04
Sivas - Erzurum 1 19,30
Sivas - Erzurum 3 19,55
Sivas - Erzurum 4 19,55
Sivas Erzurum 6 19,55
Sivas - Erzurum 7 19.55
Altın satışı 2395 Krş.
İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonu İlânları
Piyado Atış okulunun atış yolları için telefon ve telefon irtibatı için muhtelif malzeme ile işaretleşme malzemesi 11.3.941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 5494 lira 40 kuruş olup kati teminatı 944 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri, (1592)
Bir kamyon şasesi üzerine mevcut resim ve şartlarına göre bir karoseri yaptırılacaktır. Pazarlığı 11/3/941 günü saat 14 dedir. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte teklif edecekleri fiyata göre yüzde on beş teminatları ile beraber Fındıklıda satmalına komisyonuna gelmeleri. (1732)
*
Lüzum olan parçalar verilmek şar-tlle pazarlıkla bir miktar kamyon tamir ettirilecektir. Bu işi yapabileceklerin tafsilât almak üzere her gün Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1731)
?
Beher kilosuna 60 kuruş fiyat tahmin edilen 22 ton yazlık Vakum yağı 11/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 1980 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri, (1659)
RADY O
ATELYESİ
Her kudrette Transformatör, Redresör ve Amplifikatör tesisatı. Her nevi radyo makinalan imal ve tamir atelyesi. Bilûmum radyo aksamı, Amerikan ve Avrupa lâmbaları.
Rady
Galata Voy
Caddesi
rıncı
'. Kat
Ately
Keçecizade
105 Kalem Muhtelif Zımpara
Taşları Alınacak
Tahmin edilen bedeli 18,000 lira olan 105 kalem muhtelif zımpara taçları asker! fabrikalar umum mudurlUğ-ü merkez satın alma komisyonunca 10.3.941 pazartesi günü saat 15 te pazarlıkla ihale edilecektir. Şartname parasızdır. Muvakkat teminat 1350 liradır. (1626)
İki Kalem ve Cem'an 975 Metre Mikâbı
Kereste Alınacak
Tahmin edilen bedeli 51675 lira olan iki kalem ve ceman 975 metre mikâbı kereste askerî fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonunca 10.3.941 pazartesi günü saat 15,30 da pazarlıkla ihale e-dilecektir. Şartname 2 lira 59 kuruştur. Muvakkat teminat 3875 lira 62 kuruştur. (1628)
Muhtelif Eb'adda 10 Kalem ve Ceman 2380 Metre Mikâbı Kereste Alınacak
Köknarın metre mikabına 50. çamın metre mikâbına da 53 liradan heyeti umumiyesine tahmin edilen bedel, «126.140» lira olan muhtelif ebatta 10 kalem ve ceman 2380 metre mikâbı kereste Askeri Fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonunca 10.3.941 pazartesi grünü saat 16 da pazarlıkla ihale edilecektir. Şartname 6 Ura 31 kuruştur. Muvakkat teminat *9460» lira <50> kuruştur. Bu keresteleri tamamen çıralı çam vermek mümkün olmadığı takdirde yarısı çıralı çam ve yarısı beyaz köknar olabilir. Bu kerestelerin heyeti umu-miyesini vermeği talip bulunmadığı takdirde 200 metre mikâbından a-şagı olmamak şartile ayrı ayrı da alınır. (1627)
?
2000 Metre Mikâbı Ceviz Tomruğu Alınacak
Tahmin edilen bedeli «74.000» lira olan 2000 metre mikâbı ceviz tomruğu askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satm alma komisyonunca 10.3.941 pazartesi günü saat 14,30 da pazarlıkla ihale edüe-cektir. Şartname «3» lira «70;> kuruştur. Muvakkat teminat «4950> liradır. (1629)
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
Marmara Üssübahri K. Satınalma Komisyonundan:
Toz Şeker İlâm
1 — Bir kilosuna tahmin edilen fiyatı 37,75 kuruş olan 10,000 kilo toz şeker, pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlığı 11 mart 941 salı günü saat 14 te lzmitte tersane kapısındaki komisyon binasında yapılacaktır.
3 — Teminatı, pazarlık günü takarrür edecek ihale bedeli üzerinden yüzde 15 nisbetinde derhal alınacaktır.
4 — İsteklilerin bu işle ilgili ticaret vecikalarile birlikte muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları, (1756)
*
1 — Mevcut marka ve evsafları mucibince tahmin edilen bedeli «22443> lira olan 11 kalem boya malzemesinin 12.3.941 çarşamba günü saat 15 te Kasımpaşada bulunan deniz levazım satm alma komisyonunda ayrı ayrı taliplerine de ihale edilmek üzere pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Şartnamesi her gün iş saati dahilinde mezkûr komisyondan bedelsiz alınabilir.
3 — İsteklilerin verecekleri miktarlara g*re kat! teminatları île birlikte belli gün ve saatte adı geçen komisyona müracaathtn ilân olunur. (1700)
Türkiye Cumfcnrlye
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajana adedi: 265. Zirai ve ticarî her nevi banka muameleleri. Para biriktirenlere £8,98* lira ikramiye veriyor
t*
Ziraat Bankasında kumbaralz vo ihbarsrz tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ita aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 liralık 4,000 lira
4   »        "o     >,      2.000   »
2,000 1,000
100 adet   60   liralık 5,000 lira 120   »       40    »      4,800   » 160   »       20    »      3,200   »
»
4 » 250 v ı.uuu » 40   »       100     p      4.00$   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar *ür sene içinde 50 liradan aşağı düşmlycnlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kur*aîar »enedo 4 defa, 1 eylül, 1 birim fckanuo, 1 mart ve 1 haritan t^rlMrçekilecektir.
URSA DOKUMACILIK va TRİKOTAJ)
Türk Anonim Şirketi
KİŞ
MECLİSİ  İDARESİNDEN;
Eski Ankara Mensucat Fabrikacı Türk Anonim Şirketi «Yünlş> heyeti umumiyesinin 28 Şubat 1941 tarihinde yapacağı fevkalâde içtimai ile ayni Şirket heyeti umumiyeslnin 17 Mart 19-11 tarihinde yapacağı alelade heyeti umumiyelerinin bu toplantı günleri iptal edilmiş ve Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi lpekiş'e Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yünlş'in iltihakı dolayısile şirketimiz hissedarlar fevkalade heyeti umumiyesinin 28 Mart 1941 tarihine tesadüf eden cuma günü saat 16,30 da, alelade heyeti umumiyesinin de ayni gün saat 16,45 de Istanbulda Şirket Merkezinin bulunduğu Yeni-postane caddesinde 47 numaralı binada toplanacağından muhterem ortaklarımızın mezkûr gün ve saatte lçtimada hazır bulunmaları rica olunur. Bu davetimizin eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi YUniş hissedarlarına da şâmil bulunduğunu bir yanlışlığa mahal kalmamak üzere tasrihan beyan ederiz.
FEVKALÂDE  HEYETİ   UMUMİYE RUZNAMESt
BERVEÇHİATİDİR:
1 — Her iki Şirket heyeti umumiyesince birleşme hakkında verilen 28/12/1940 ve 30/12/1940 tarihli heyeti umumiye kararlarının tatbik şeklinin görüşülmesi ve karara bağlanması,
2 — Sabık Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yünlş namına mukayyet bilcümle gayri menkul emvalin ve fabrikaların ve müştemilâtının bilcümle demirbaş eşyası ve mütemmim cüzüleri ve teferrüatile birlikte mezkûr Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yüniş'in, Eursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi îpekiş'e zam ve iltihakı suretile birleşmesi sebebile Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi îpekiş namma tashihi kayıt ve ferağı ve devirleri için icabeden bilcümle muamelelerin Tapu idaresi huzurunda ifası ve iktiza eden evrak ve takrirlerin imza ve ifası ve yukanki kararların temini infazı için icap edebilecek bilcümle merasimi kanuniye ve muamelâtın yapılması hususunda münferiden veya müetemian vaz'ı imzaya ve ayni salâhiyetlerle başkalarını tevkile mezun olmak üzere intihap ve tevkili İcap eden zevatrn tayini.
ALELADE HEYETİ  UMUMİYE RUZNAMESİ
BERVEÇHİATİDİR;
1 — Şirketimizin 1940 senesi büânçosile kâr ve zarar hesaplarının okunması ve tasdiki,
2 — Şirketimizin Meclisi İdare ve Murakıplar raporlarının okunması ve Meclisi İdare ve Murakıpların 1940 senesi hesaplarından dolayı ibrası,
3 — Eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi YUniş'in 1&40 senesi büânçosile kâr ve zarar hesabının okunması ve tasdiki,        ¦ <
4 — Eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Yüniş Meclisi İdare ve Murakıplar raporunun okunması ve kârın eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi YUniş hissedarlarına tarzı tevzü hakkında karar itası ile Meclisi idare ve Murakıpların 1940 senesi hesaplarından dolayı ibrası,
5 — Şirket mukavelesi hükümlerine göre Murakıp adedinin üçe iblâğı ve yeni Murakıpların seçilmesi.
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — Şartname ve numunesi mucibince «10.000» adet bira sandığı kapalı zarfla ihale ohınamadığından pazarlık usulile eksiltmeye konmuştur.
2 — Pazarlık 24,3.941 pazartesi günü saat 14 te Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname levazım şubesinden İzmir ve Ankara başmüdürlüklerinden parasız alınabilir.
4 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerinden yüzde 7,5 güvenme paraiarile birlikte mezkûr komisyona müracaatları. <1689)
İstanbul Defterdarlığından:
Muhammen   Teminatı
Bedeli
L. L.
Yedikulede Hacı Manol 9k. No. 25 180 M. ar s* 130 9,75
Beyoğlu Kalyoncu Kulluğu Yenicami   Kornejci
Sk. E. 10, Y. M N#. ve 71 M. Arsa (Mübadil) 213 15,98
Tarabyada Taralıyı Oa. 98 No. Dükkânın   3/7
hissesi. 387 29,25
Bal a t Hacı İsa Mh. Toptancı Sk. E. 30, Y. 41 No.
lu evin 3/16 hissesi (Möbadil) 156,25 11,75
Bakır köyünde Sakızağacı Mh. Kapamacı   Sk. 35
No» hı ev. 1920 141
Büyükada Maden Mı Bahçıvan oğlu  Sk. E. 11,
Y. 67 sayılı arsa. •     900 67.50
Beyoğlu Bütt>ül Mı.   Mısırbuğday   Sk. 31   No.
ve 63 M. arsa 170 12,75
Kanlıkavak Derese fle Balta Limanı çayırı ara-
sında 13 Hk. 30 ar arazi (Bir senelrk kirası) 200 15
Yukarda evsafı yazılı gayri menkullerin satış ve icarı 24.3.941 pazartesi günü saat 14 te Millî Emlâk Müdürlüğünde toplanacak olan komisyonda ayn ayrı ve açık arttırma fle ihale edilecektir. Satış bedeli nakden ve peşindir. Ancak mübadil işaretli olanlarm bedeli ikinci tertip mübadil tasfiye vesikasile de ödenebilir. Fazla izahat için Milli Emlâk 4 öncü kalemine müracaat, (1789)
İstanbul Belediyesi İlânları
Tahmin    Hk bedeli   teminat
1425,00 106,87 1650,00   123,75
ı,00   120,00
Mütemadi tamirat işlerinde kullanılmak üzere alınacak muhtelif ebatta 150 metre mikâbı mıcır. MUtemadl tamirat işlerinde kullanılmak üzere Mecidl-yeköyü garajına tealim edilmek şartile   alınacak 10 ton BitUra.
Mütemadi tamirat işlerinde kullanılmak üzere Mccıdı-yeköyû garajma teslim edilmek şartile alınacak 200 metre mikâbı kum ve 100 metre mikâbı çakıl. Tahmin bedalleri ile teminat miktarları yukarda yazılı mevat satın alınmak üzere ayn ayrı açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnameleri zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhale 24..3.941 pazartesi günü saat 14 te daim! encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat maiebuz veya mektupları ve 941 yılına ait ticaret odası vesika-larilo ihale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları, (1787)
Sahibi ve Neşrlye! Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASİ