CUMARTöl

İT
e Veri -ıtoKnaniye No M snısabah gazeteci AİTB U L
Telefon — 20795
—-No. 326

YENİ SABAH
KBansKSBnaHnHDnaHCE^msffla
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
ABONE ŞARTLARI
Türkiye Ecnebi
900 Kr. Seneliği 2400 Kr.
500 Kr. 6 aylığı 1200 Kr.
260 Kr. 3 aylığı 600 Kr.
90 Kr. 1 aylığı 300 Kr.
Posta ittihadına girmemiş memleketler için 26, 14, 7.5 re 4 lira
HER YERDE
3
KURUŞ
M. Daladier’nin Nutku
r
Atatürk Dün.

Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
İtalya Ducenin nutkuna karşı Fransız diktatörü M. Daladier’nin cvabı gecikmedi. Fransız Başvekili hakkında diktatör sıfatım kullanmamız parlâmentodan -fevkalâde salâhiyetler almış olmasından dolayıdır. Fakat hu diktatörlük daha ziyade eski Komada tehlikeli zamanda kanunî tarik ile muayyen bir mesele dolayısile ve mahdut bir müddet için verilmesi mutad olan salâhiyetler cümlesindendir.
Uzun asırların aradan geçmiş olmasına rağmen, milletlerin baş vurdukları hükümet usulleri pek mahdut kalıyor. Her halde diktatörlükleri demokrasilere tercih iddiasında ! bulunanlar onların da, memleket j müdafaası mevzuu bahsolduğu zaman, daha çabuk, daha kuvvetli hareket edebilmek imkânına malik olduklarını unutmamalıdırlar.
Müsyü Daladier bu nutku irad ederken zor bir vaziyette bulunmı. yordu. Çünkü bir tecavüze karşı müdafaa mevkiinde idi. Askerî sahada her zaman değilse de mantık sahasında böyle müdafaa vaziyetleri nis betle daha kolaydır. Bundan dolayıdır ki M. Daladier pek haklı, pek mantıklı, pek iyi şeyler söyliyebildi. Meselâ diyor ki:
"Uzun seneler, bazı hâdiseler milletlerin kendi mukadderatına hâkim olması prensibiyle haklı gösterildi. Bilâhara tabiî emellerden bahsedildi. Şimdi de hayatî sahalar ileri sürülüyor. Bu, istilâ niyetinden başka bir şey değildir. ..Fransa bu nok-tai nazarı kabul edemez. Zira, aksi takdirde her hangi bir istilâ yeni hakların ileri sürülmesine sebep teşkil edebilecektir. Bundan başka bıı suretle ortaya atılan her hangi bir talep tatmin edildiği takdirde yeni talepler birbirlerini takip edecektir.,,
M. Daladier’nin bu mütaleasının doğruluğu inkâr edilemez. Yalnız, bu sözler biraz eksiktir. Daha evvelce de siyasetteki istilâ emellerini meşru göstermek için "tabii hudutlar,, dan, "tarihî haklar,, dan bahso-iunurdu. Ortada değişmiş bir şey varsa o da meselenin esası değil, üstündeki cilâ ve zavahirdir. Başka bir değişiklik daha var: Bazı dev. letler bazı zamanlar istilâ ve tecavüz rolünü oynıyorlar. Bazan da kendi, lerinden daha ateşlisi çıkıyor ve o vakit onlara bir müdafaa rolü düşüyor!
Bizim neslimiz bu yoldaki hâdiseleri ve rol değişmeleri büyük bir ibretle müşahede etmiştir. Cihan harbini kazanan müttefiklerin sulh muahedenamelerini yaparken tabi oldukları ruhî hâlet ve bunun sevkile müdafaa ettikleri prensipler ile şimdiki düşünme ve görme tarzları arasında büyük bir fark olsa gerektir
Büyük devletler arasındaki mücadelelere uzaktan seyirci kalabilmiş yahut onların tecavüz emellerine az çok kurban olmuş milletler dünya siyasetinde hiç bir şeyin değişmediğini ve beşeriyete musallat olan dünkü dertlerin yarın için de devam korkusu olduğunu esefle görüyorlar. Onun için karşılarında büyük emperyalist devletlerin mutantan surette yaptıkları "Mizansen., lere, saçtıkları belâgatlere, münakaşada gösterdikleri zarafet ve muvaffakiyete uzaktan “Sceptique„ bir nazarla bakmamaları kabil olmıyor. Esefle söylemek mecburiyetindeyiz kı, beynelmilel siyasette değişmiş bir şey yoktur. Ve dünya mukadde. ratma hâkim olan kafalarda yüksek bır ideal yaşamamaktadır. Uzun a. sırlardanbcri devam eden muazzam bir komedyadan başka bir şey yoktur.
İşin bu safhasını ihmal edersek, M. Daladier’nin kendisini iyi müdafaa ettiğini görüyoruz. Yalnız, daha ziyade alâkayı davet eden cihet, bu
Hüseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 üncü sayfamızda)
Defnedildi
Merasimde Meclis Reisi, Başvekil Ve Mareşal Hazır Bulundular
Ankara: 31 (A. A.) — Resmîdir:
Ebedî Şef Kemal Atatürk’ün tabutunun defnedileceği Rasat tepedeki anıt kabırın inşasının hitamına kadar elyevm bulunduğu Etnografya müzesinde ihzar olunan muvakkat kabire vazı ameli-yesi bugün, 31 mart 1939 cuma, saat 11 de Türkiye Büyük Millet Meclisi reisi Abdülhalik Renda, Başvekil Doktor Refik Saydam, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Cumhur riyaseti umumi kâtibi Kemal Gedeleç, Cümhur riyaseti başyaveri Celâl üner ve Ankara Vali ve Belediye reisi Nevzad Tandoğan hazır olduğu halde yapılmıştır. Bu muvakkat defin yukarıda ismi geçen zatların imzalarını havi protokol ile tesbit edilmiş ve bu vesika Türkiye Büyük Millet Meclisi riyasetine takdim olunmuştur. Ebedî Şefin daimî istirahatgâhına nakli anıt - kabırın inşasını müteakip millî merasimle yapılacaktır.
Nafıa Vekilinin
Dünkü Tetkikleri
Ali Çetin Kaya Bugün de Silâhtar Ağa Fabrikasini Gezecek
Millî idarenin eline geçmiş bu-l lunan Tramvay ve Tünel Şirketlerinin yeni teşkilât projeleri için tetkiklerde bulunmak üzere şehrimize glmiş bulunan Nafıa Vekili Ali Çetinkaya tetkikatına devam etmektedir.
Sayın Vekil dün sabah refakatlerinde İstanbul Vali ve Belediye reisi Lûtfi Kırdar olduğu halde yeni yapılan Sirkeci garını gezmiş ve Sirkeci meydanının açılma teferruatı üzerine Validen izahat almıştır. Vekil bundan sonra otomobille Bebek - îstinye yolunu teftiş etmiş ve avdetinde de Yüksek Mühendis mektebine uğrıyarak bir müddet kalmış ve mektep müdüründen izahat almıştır.
Sayın Vekil bundan sonra inşaatı yeni bitmiş olan Şişli elektrik santralını gezmiştir.
r-----------------------------------
İngiltere Lehistana Kat’î Teminat Verdi
Fogiliz Başvekili Chamberlain
İngiliz Başvekilinin Söylediği Mühim Nutuk
Şiddetli Yazılar Yazıyorlar
Londra: 81 (A. A.) — Başve-1 kil B. Chamberlain, bugün öğleden sonra Avam Kamarasında aşağı -daki beyanatta bulunmuştur:
— Evvelce de söylediğim gibi, İngiliz hükümeti, Polonyaya karşı bir hücum hazırlanmakba olduğu hakkındaki şayialar bahsinde hiçbir resmî teyide malik değildir. Bunun içindir ki ıbu şayiaları hakikat telâkki etmek doğru olmaz.
Bundan bilistifade, hükümetin umumî siyasetini yeniden tasrih etmek isterim:
Ingiliz hükümeti, daima, alâkadarlar arasında çıkacak her anlaşmazlık için serbest müzakereler yolu ile, anlaşmalar vücuda getirilmesine çalışmıştır. İngiliz hükümeti, bu yolun, ihtilâflar mevcut bulunan bütün şıklarda tabiî ve makûl yolu teşkil ettiği kanaatindedir.
Kanaatimce, sulhcu vasıtalarile
(Sonu 3 üncü sayfada)
Danzig Nedir?
Almanya İla Lehistan arasında harp çıkarta. bilecek bir dava
üanzig mıatakasıoın haritası (Yazısı 3 üncü sayfamızda)

Ali Çetinkaya dün Îstinye yolunu tetkik ederken
öğleden sonra saat 14 de Metro hanına gelerek altıncı katta bulunan hususî dairelerinde meşgul olmuş ve saat 15 de Tramvay ve Tünel Şirketleri muvakkat idare heyetini ve şeflerinin hazır bulunduğu bir toplantı yapılmış ve akşam geç vakte kadar devam eden bu toplantıda Vekil bütün müzake-relerPtarkip etmiştir.
Müzakerelerde Tramvay ve Tünel Şirketlerinin yeni teşkilât projeleri ile şehirde tecdid edilecek tramvay hatları ve yeniden yapılacak tesisat etrafında görüşmeler olmuştur.
Vekil bugün de Silâhdarağada-ki elektrik santralını gezecek ve pazar günü toplanacak olan Parti gurupu kongresinde bulunmak üzere akşam ekspresimle Ankaraya avdet edecektir.
Yeni Tefrikamız

Sultan Aziz Devri
Başpehlivanları
■ ■
-R $
Sami Karayel
Yazan: Sami Karayel
Her sınıf Halkı alâkadar edecek fevkalâde meraklı bir yazı serisidir

Erganide Bakır Istihsalâtı Başladı
Ankara: 31. (A.A.) — İnşaat ve tesisatı şubat içinde bitirilmiş olan Ergani bakır madeninde 21 marttan beri yapılmakta olan saf bakır istihsali tecrübeleri muvaffakiyetle neticelenmiş ve madende tam bir surette faaliyete geçilmiştir.
Cevheri bakımından klâsik bir mevkii olması itibariyle dış piyasalarda daima iyi müşteriler bulacak olan bu madenimizin senevî 500 bin İngiliz liralık bir dövizle memleketimizin ticaret muvazenesinde oynı-yacağı rolün değeri kadar iş hacmini genişletmek suretiyle muhitinin ekonomik ve sosyal kalkınmasında l yapacağı tesirin nc büyük bir ehemmiyeti vardır. Filhakika dördüncü) umumî müfettişlik mıntakasında ha len faaliyette bulunan Guleman krom madeninde altıyüz, Ergani bakır madeninin de 1,000 ile 1.200 işçi-yiş vermeğe başlamış olduğu göz önüne getirilecek olursa bu ehemmi. yet daha ziyade tebarüz eder.
Son intihabatımız ve Yugosavya
Belgrad: 31. (A.A.) — Geçenlerde Türkiyede yapılan teşriî intihabat hakkında mutalealar serde-den Samoprava gazetesi, ezcümle şöyle demektedir:
(Pazar günkü intihabat, Türk milletinin ve onun en geniş kütlele. rinin Kemal Atatürkün miras bı. rakmış olduğu siyaseti ve ideolojiyi ne derecede teyid etmekte olduklarını göstrmiştir.
Bugün Türkiye, beynelmilel hayatın çok mümtaz bir rüknüdür, ve rolü herkesin gözü önünde ve çok mühimdir.
Reisicümhur lnönünün fırkasının böyle bir zaferi, devlet fikrinin bir muvaffakiyeti ve Balkan antantının mühim bir rüknü ve devletimizin, milletimizin sadık bir dostu o-lan yeniden hayata kavuşmuş Tür-kiyenin taze bir kuvvet kazanması demektir. I
Lise Talebelerine İzafe Edilen Cehalet
Talebeler Cevaplarının Kasten Tahrif Edildiğini iddia Ediyorlor
Dün bir gazetede gençlik arasında yapılmış bir .anket çıktı. Lise gençlerine sorulan 10 sualden teşekkül eden bu ankete cevap veren gençlerin üçünden dün birer mektup aldık. Ankete verdikleri cevapların tahrif edilmiş olduğunu iddia eden bu mektupları neşrediyoruz :
Birinci mektup:
"İkinci devre imtihanları için Eminönü Halkevi kütüphanesinde ders çalışıyordum. Biraz sonra arkadaşlarım bir masa etrafına toplandılar. Bir genç ilk önce küçük bir çocuğa değersiz sualler soru-
yordu. Sonra bu sual sorma işi bana çevrildi. Sorulan suallere lâzım gelen cevapları verdim. Fakat bugün t)u cevaplar birçok yerleri tahrif edilmiş ve bazı yerleri eksiltilmiş olarak bir gazetede intişar etti. Ben böyle saçma suallere cevap vermek istemezdim. Bir de bunların tahrifi ve eksik çıkması aklıma gelseydi masaya bile yanaşmazdım. Bu satırları gazetenizde neşretmenizi dilerim.,,
İstanbul Erkek Lisesi 6 - E 733 SADREDDİN
(Sonu 3 üncii sayfada)
Hepimize Geçmiş Olsun
(Mudrid) in düşmesile İspanyol hâilesinin son perdesi kapanmış oldu.
Bu tüyler ürpertici faciada hakkın galip tarafda mı, yoksa ınağlûh cephede ini olduğunu aruştuacak değiliz. Zira İspanyol milletinin dahilî bir işi olan bu cidalde şu veya bu tarafı iltizam bize gerekmez. Bizi memnun eden, sevindiren cilıet hâdisenin sırf İçtimaî ve insani cephesidir. İspanyol dahili harbi sona ermekle artık biliyoruz ki bu talisiz ülkede lıava bombalarile annelerin bağırsakları deşilmiyecek, aşırma endahtlarla masum yavrular boğaz, lanmıyacak, sayısız kadınlar dul, hesapsız çocuklar yetim kalmıyacak ve iki seneden fazla kan içinde, ateş içinde mütemadiyen çırpınmış ve
didinmiş olan koca bir millet, ffflıa yet yaralarım sarabilecek.
Politikayı ve |)olitikacılığı bir silâh ve tali oyunu sananlar için İs panyanın, bir lıarabezar manzarası göstereu, bugünkü hali ibret verici bir n ı «aldır. Akan göz yaşı ve kan dinmiş olmakla beraber bu ülkenin eski ümranına kavuşabilmesi senelere mütevakkıftır. Mamafih yukarıda da söylemiş olduğumuz korkunç ve kanlı bir facianın artık durmuş obuası İnsanlık için büyük bir kazançtır. öyle bir facia ki bir aralık koca Avrııpayı tutuşturmak, bütün cihanı birbirine karıştırmak tehlikesini göstermişti.
Yalnız İspanyulhıra değil hepimize ve herkese geçmiş olsun.
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU
TENISABAH
1 NİSAN 193»
S.yf.j i
Tefrika No 47
Mf HM t DİÜ
HATIRA İTİRAFLARI
Yazan ı M- SIFIR
Saraçhane Anbarınm Önünde Gözcülük
Üç Gün Sûren Çalışmamız Bize Bütün Hakikati Öğretmişti
' Biyalı yosma yaltaklanıyor, bir engerek yılanı sertliği ile boynuna doladığı çıplak kollarını sıkıyor, tıp., ■kı zehirini kusar gibi, zavallının yanaklarını öpüyor, öpüyor, kızartıyor du. Ve:
— Kale. Beni burda kimlere bırakacaksın.
Diyor, boyalı dudaklarile şikârı, nın kulağını emiyor ve kimbilir ne fettanca sözler fısıldıyordu. Kalfa Mehmet te boş durmıyor, o da beslemesi olduğu kapının efendileri hesabına çalışıyor, didiniyordu ve:
— Ağam, ben de asker ve esirdim, diyordu. On beş gü nevvel Hın-distanın, "Bellari,, deki karargâhından geldim Istanbula. Yaşanır mı, 6en söyle, bu yılanların çıyanların dolduğu bu şehirde. Bir kolayını bulup kaçamadım Anadoluya, ne olur, bana bir ağabeylik et. Cephane götüreceğin motörün bir kenarına da ben sığmayım. Kurtar beni bu cehen nemden ağam, senin kulun, kölen o-layım.
”Y„ reis koltuklanan bir sarhoş tavrile gülümsiyor ve:
— Olur be evlât, diyordu. Değil seni, senin gibi daha nicelerini götürürüm. Sırtıma binecek, bana yük o-lacak değilsiniz ya..
Deli Nuri de, çıkası gözlerini Kalfa Mehmede kırpıyor ve:
— Yaşa be ağabeyciğim. Yaradan, senin gibi kahramanları eksik etmesin üstümüzden. Bu geceden te-■zi yok ben hazırım. Motor e nereden ve hangi gün bineceğiz, onu da söyle de bari yüreğimiz rahat etsin.
”Y„ reis yutkunmağa başlamıştı. Hiç şüphe yok onu da söyliyecek-'ti. Artık duramadım yerimde. Hızla kalktım. Yüz numara yolile büfe a-r asındaki aralığın dıvarmda duran elektrik saatine yaklaştım. Kofrayı çekip aldım ve o anda kararır, telâşlanan gazinodan bir sansar tezliği ve sessizliği ile çıkarken de bağırdım:
— Atinalı ”Y„ gel kendine. Lâf kaçırma ağzından. Yanındakiler düş man casusudur.
Teşebbüsüm, umduğum neticeyi vermişti. Casus sözü, müştekiler ü-zerinde korkulu bir tesir bırakmıştı. Bir an içinde, saz durmuş, halk dışan fırlamıştı. Bizim ağa da aklını başına almış, kendini caddeye atmıştı. Hainler, oldukları yerde kal. mış, kimbilir neden, dışarı çıkama-Kmışlardı. Boş boğazlıktan, bilmiye-İrek kendi eli ve dilile başına bir fe-rlâket açmaktan kurtardığım ”Y„ reisi, kargaşalıktan istifade ederek bir otomobile sokmuş, Beyoğluna atmıştım.
Ertesi sabah, Rizeli Bekirle Gül-hane parkının, Demirkapıdan Saray burnuna giden yolunda, Saraçhane ambarının kapısına bakan sedi üzerinde idik. Kalfa Mehmet, tam kapının karşısındaki dıvarın dibinde çö-melmiş, ambarın bahçesini gözlüyordu. Deli Nuri de biraz ilerilerde geliniyordu. Kâmil beyin şüphe etmekte, bu Baltabaşlardan çekinmekte gerçekten hakkı vardı. Gece alçakça teşebbüslerine, ustaca ağız ar ramalarına şahit olduğum bu soysuzlar elbette buraya da boş yere gelmiyorlardı.
Bekirle çalıların araşma sindik. Meraktan yaşaran gözlerimizi saraçhane kapışma diktik.
Üç gün süren gözcülük, izcilik bize bir çok şeyler göstermiş, öğret, mişti. Saraçhane ambarından ana. yurda eşya götürüldüğünü sezinli-yen düşmanlar, bu işde çalışan ak yüzlülerin kimler olduğunu anlama-ğa, meşhur casus Değirmendereli Kâz im i memur etmişlerdi. Bu şerir de, ambarda bulunan nefer ve çavuşlarla düşüp kakmak, ağızların
dan lâf almak vazifesini Deli Nuri ile Kalfa Mehmede ve ambarın zabitleri ile teması da Eyüplü Zeki a-dında, Balkan harbinde düzme ihraç tezkereleri üe askerden adam kurtarmak suçundan dolayı ordudan kovulmuş bir zabite vermişti. Bunlar her gün Çakırın kahvesinde Değirmendereli Kâzim ile birleşiyor, malûmat getiriyor ve yeni direktifler alıyorlardı.
Bir akşam geç vakit, Değirmendereli Kâzimin Deh Nuri ile Kalfa Mehmede, iyi çalışamadıkları, malûmat getiremedikleri için darıldığını ve her ikisini beceriksizlikle suçlandırdığım sezinlemiş ve hele Deli Nu. rinin kendilerini müdafa için söyle, diği sözleri bir iyice dinlemiştik. Deh Nuri, kendilerinin ambar nefer-lerile temasa memur edilmesinden şikâyet ediyor, neferlerin, esasen pek az bir şey bildiklerini ve bu bildiklerini de zabitlerinin her gün tekrar edilen ısrarlı tenbihleri karşısında söylemeğe cesaret edemediklerini ileri sürüyordu. Beceriksizliği kabul etmiyordu.
Değirmendereli Kâzım da bu müdafaayı kabul etmiyor, ittihamlarını tekrarlıyor ve:
— Hadi neferler öyle, diyordu. Ya başçavuş Cemil efendi için ne diyelim?.. On gündür, bir yolunu bulup görüşemediniz bile. Bu beceriksizlik değil de nedir?..
Bu sözlere Kalfa Mehmet içerliyor, o zaman kül hanbeylerinin â-deti veçhile sağ elini üst dudağı ü-zerine kaldırıyor ve afili bir tavırla tükürdükten sonra:
— Bizi bu kadar da aşağılama, hor görme be Kâzim ağabeyciğim, diyordu. Ne yapalım, başçavuş Cemil efendi basmıyor dikseye işte. Yakasına sarılıp, illâ ki bizimle ahbaplık et denilmez ya. Bizim Benli Dürdaneyi serdik yolunun üzerine. Fiyakamızı anladı. Kızın suratına bile bakmadı. Hadi biz bir şey yapamadık diyelim. Zabitlerin isimle, rini getirmekten başka bir iş mi gördü Zeki bey sanki.
Değirmendereli Kâzim, Kalfa Mehmedin bu sözleri karşısında kuduruyor ve ak gözlerini devirerek:
— Ulan ölüsü kandilliler, diyordu. Ağzımı açtırmayın benim. Hani Atinalı ”Y„ reisin götüreceği cephane yüklü motörü tutturacaktınız. Üste avuç dolusu rakı paralan da ö-dedik. O da kof çıktı. Buna ne diyeceksiniz.
Bu sözler iki serseriyi de susturuyor, önlerine baktırıyordu. Görüşmenin bu noktasında, şeytan aklıma güzel bir muziplik getirdi. Dinlemedik artık bu sütü bozuklann sözlerini. Kahveden kalktık, soluğu Be-yoğlunda Prens otelinde aldık. Deli Nuri ile Kalfa Mehmedi aldatıp ağımıza düşürmek için ”Y„ reis ile pek çabuk anlaştık. Teklifimizi can ve başla kabul eden reis, malûm olan gece hâdisesinden bahsederken utanıyor, kızanyor ve:
(Devamı var)
Belediye 'I
Vergilerinde (
Mururu Zaman '
Bazı Belediyeler hâzineyi alâ-| kadar eden kanunların hükümleri-; nın Belediye vergilerine şamil ol-", madiği zannında bulunmaktadır lar. Tahsil emval kanununa bazı ! maddeler eklenmesi hakkındaki / kanunun 6 inci maddesi diyor ki i
“Hususî kanunlarında muru -nu zaman müddetleri yazılı olmı-y)an vergi resimleri ile bunların muntazam kesirlerinin tamamı ve taksitli ise her taksiti tahsilinin taalluk eylediği malî yılı takip e-den yıldan başlamak üzere beş yıldan sonra müruru zamana erer.
Borçlu yabancı memlekete olsa bu müddet 15 senedir. Usulüne; göre verilen kararla mükellefin' haczi caiz malları alacak ve hakları üzerine konulan hacizleri müruru zamanı keser. Akitlerle sair muamelelerden doğan hazine alacakları umum hükümlere tâbidir.,,
Tahsil emval kanunu belediye vergi ve resimlerine teşmil edilmiş olduğundan bu kanunun hükümlerini belediyelerin de tâbi olması mecburiyeti tebliğ edilmiştir.
Kardeş Katili
MAHKEMELERDE :
Şamandıra cinayetinin muhakemesine Ağırce-zada başlandı
Kartal ile Pendik arasındaki Şamandıra nahiyesinde kardeşi Zekeriyayı öldüren İbrahim isminde birinin muhakemesine dün ağır cezada başlanmıştır.
Dünkü muhakemede dinlenen şahidlerden polis Kenanm anlattığına göre İbrahim; Kenan tara -fmdan Aydosdağı yakınında yakalandıktan sonra cinayeti şu suretle itiraf etmiştir:
—“ Ben vak’a günü mandırada koyun sağıyordum. Karım; üstü-başı perşan bir vaziyette geldi ve kardeşi Zekeriyanm kendisine tecavüz ettiğini söyledi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Elimden süt kabı yere düştü. Hemen oradan çıkarak kardeşimi aramağa gittim. Kahvede buldum, ve tabancamı çekerek onu vurdum.. Ne yapalım bir kere hiddetlenmiş bulundum.,,
Muhakeme şahid celbi için talik olunmuştur.
DENİZLERDE :
Kazazede yulcular geldiler
Akdenizde çıkan son lodos fırtınası yüzünden haraya oturan Sadıkzade vapurunun İstanbul yolcularını alan Anafarta vapuru dün •Sabah erkenden limanımıza gelmiştir.
Mersin vapurunun da bugün limanımıza gelmesi muhtemeldir. Eski İnhisarlar Umum Miidiirii
Ankaraya gidiyor
Mebusluğa seçilmiş bulunan İnhisarlar Umum müdürü Mitad Yenal inhisarların devir muamelelerini tamamlamıştır. Altıncı Millet Meclisinin açılması münasebetiyle Ankarada bulunmak üzere bugün şehrimizden ayrılacaktır.
Mitad Yenal Ankarada bulunduğu müddet zarfında son Londra seyahati esnasında yaptığı temaslar etrafında Vekâlete izahat verecektir.
Suiistimalleri görünen belediye memurları İçin sorulan sualler
Zimmet ve ihtilâsları zuhur fiden Belediye memurlarının adersi ve ikametgâh ve saireleri hakkında Belediye Hukuk İşleri tarafından görülen lüzum üzerine bazı Belediye şubelerine sorulan suallere süratle cevap verilmesi alâkadarlara bil diri Imştir.


□esplnanın katili bugün Adllyeya tealim olundu
Despinanın katili Mahmut
Bundan birkaç gün evvel yüz çeviren sevgilisi Despinayı; Gala-tada bıçaklıyarak öldüren ve firar eden şoför Mahmut dün polisin mütemadi takibi sayesinde yakalanmıştır.
.Katil şoför; bugün Adliyeye teslim olunacaktır.
Kasten yangın çıkaran karı koca
Haydar ve Asiye isminde bir ka. rı kocanın (Kasden yanğın çıkar, m ak) suçile muhakemelerine nakzen dün ağır cezada bakılmıştır. Bu suçtan dolayı 11 aya mahkûm edilmiş olan kan kocanın, evvelce Seher isminde bir kadının evini de yaktıkları iddia olunmuşsa da müddeiumumi, bu hususda berat karan verilmesini istemiştir!..
Muhakeme karar için kalmıştır. Hapishaneden sevgilisine tehdit mektubu gönderen genç mahkûm oldu
Hapishanede mevkuf bulunan Mukadder isminde bir gencin, Sultan Ahmedde bakkal Sırrı vasıtası-le sevgilisi Bediaya tehdid mektup-lan gönderdiğini ve muhakemeye verildiğini yazmıştık. Bu davaya bakkal Asliye 4 üncü ceza mahkemesi, dün Mukadderi sekiz gün hapse mahkûm eylemiştir.
Paçavra toplamak yll-zllnden çıkan kavga
Koskada paçavra toplamak yüzünden aralarında çıkan bir kavgada Emin isminde bir adamı elinden yarahyan Hamid usta, dün Asliye 4 üncü ceza mahkemesinde 35 gün hapse mahkûm olunmuştur,
Bir abone yazıcısı tevkif olur. u.
(Golspor) gazetesi namına abu-ne yazmak bahanesile bazı yerlerden para toplıyan Necati isminde bir adam dün yakalanmış ve müd. deiumumiliğe teslim olunmuştur.
Sultan Ahmed Sulh 1 inci ceza mahkemesine verilen Necati, tevkif olunmuştur.
Şehir tiyatrosu Hataya gidiyor
İstanbul Şehir Tiyatrosu ki üç temsil vermek üzere Hataya gidecektir.
Heyet Nisan ayı içinde buradan vapurla hareket edecek ve ilk temsili 24 Nisanda verecektir. Gidecek olan kadro 17 kişiden mürekkeptir.
Müessif irtihal
Gazetemizin idare ve ilân şefi arkadaşımız Kâzım öcahr’m kardeşi Eskişehir Askerî şube reisli -ğindeıı mütekaid kaymakam Rıza öcalır dün füceten irtihal etmiştir. Merhumun cenazesi bugün Üskü-darda îmrahorda (151) sayılı e-vinden kaldırılarak Karacaahmet-teki aile makberesine defnedilecektir. Merhuma mağferet, keder-dide ailesine sabır dileriz.
Şayanı
Dikkat Bir Dava
Şekerci Sarraf oğlunun OsmanlI bankasındaki kasası nasıl açılmış?
Asliye ceza mahkemesi dün enteressan bir davaya bakmıştır:
Yani Sarrafoğlu isminde bir şekercinin genç karısı Sofya ge -çenlerde Atmadan şehrimize gelerek Istepan Gülbenyan namında bir adamın evinde misafir kalmıştır.
İddiaya göre; Sofya birgün yanına Istepanı ve Leonaro isminde bir de genç kız alarak Osmaaılı Ban kasma gitmiş ve oradaki kasayı; bir danesi kendisinde bulunan a -nahtarla açarak içinden kocasına aid olan 3000 liralık bir senedle birkaç bin lira parayı almıştır.
îstefo isminde birinin imzasını taşıyan bu sened; bilâhare Sofya tarafından 1000 liraya yine borçluya verdirilmiş ve sonra Sofya Atinaya dönmüştür.
Yani Sarrafoğlu bu işleri ha -ber alınca mahkemeye müracaat etmiş ve “hırsızlık,, davası açmıştır.
Fakat; karı, koca arasında mal ayrılığı olamıyacağı için davaya yalnız îstepan idhal edilmiştir. İs-tepan kendisine affolunan cürmü tamamiyle reddetmiştir.
Fakıatı dünkü muhakemede müddeiumumîı “hırsızlık,, suçuna dan dolayı kendisinin 61 inci madde delâltiyle 491 inci madde hükmüne göre cezalandırılmasını istemiştir.
Muhakeme; karar için kalmıştır.
iki Ölüm
Dün dan _ setten dllşerek öldüler
Dün şehrimizde iki kadın; kaza neticesinde ölmüşlerdin
1 — Sarıyer Yeni mahallede Aziziye sokağında 9 numaralı hanede oturan Nikoli kızı 1273 doğumlu Manyo ismindeki kadın; 4 gün evvel evinin önündeki şedden düşerek yaralanmış ve dün ölmüştür
Cesedin morga kaldırılmasına lüzum görülmüştür.
2 — Nişantaşında Vali konağı sırasında bir apartmanın üst katından; dün Keziban isminde bir kadın sokağa düşmüş ve kaldırıldığı Beyoğlu hastanesinde ölmüştür.
bir kadın apartman-dlğer bir kadın da
Denizbank umum Müdürü bugün geliyor
Denizbank umum müdürü Yusuf Ziya Erzinin bugün Ankaradan şehrimize avdet etmesi beklenmektedir. Evvelce İngilterenin Svan Hunter tezgâhlarına sipariş edil -mış olan -11- vapurun mukavelelerinde; pervanelere aid maddelerin değiştirilmesi üzerine Vekâlet tarafından tetkikine lüzum görülen şartnamelerin tüdleri bitmiş ve bu hususta İngiliz firmalariyle bir müddettenberi yapılan müzakereler de neticelenerek protokol hazırlanmıştır.
Mukavelelerin ıbugün Ankarada imzalanması kuvvetle muhte -meldir.
Haber aldığımıza göre, bu vapurlar tekrar İngilterenin Hunter tezgâhlarına ısmarlanmıştır.
Pendik İskelesi beton olarak yapılıyor
Denizbank idaresi yakın ve uzak sahillerimizde bulunan vapur iskelelerini program h bir tarzda yenilemeğe devam etmektedir. Yeni baştan beton olarak yapılan Heybeli iskelesinden sonra ahşap olan Pendik iskelesinin yapılmasına başlanacaktır. Bu iskelede beton ve iki kat üzerine inşa edilecek ve yolcuların rahatça vapura girip çıkabilmeleri için icabeden bütün asri tertibat yapılacaktır. İnşaata bugünlerde başlanacaktır.
POLİTİKA
İtalyan metalibatı karşısında Fransız siyaseti
E falyan başvekili M. Mussoli-| ni’nin nutkundaki metaliba-ta Fransız başvekili M. E. Daladier radyoda söylediği bir nutukla mukabele etmiş ve Fransızların son beynelmilel hâdiselerden sonra Pa-risın, İtalyan talepleri karşısındaki hattı hareketini dünyaya ilân etmiştir.
Bu nutukta mevcut esaslı noktaların miitaleasile bazı hakikatlerin elde edilmesi mümkündür.
Evvelâ, Fransızların, muhtemel bir harp vukuunda dayanabilecekle, ri bazı kuvvetleri, destekleri müşahede etmek kabildir.
Bu kuvvetlerden birincisini Fran sız başvekilinin söylediği veçhile, "Serbest adamların yaşadığı serbest bir memlekette,, maddî ve manevi birliklerini temin etmiş, beynelmilel buhran karşısında istihsalâtını artırmış, işsizliğe nihayet vermiş ve parasının kıymetini arttırmış bizzat Fransızların kendileri olduğu görülüyor:
tkinci kuvvet te, Fransa ile dünyadaki ikinci müstemleke imparatorluğunu teşkil eden topraklarının müdafaasında, bu müstemlekeler e-hal isinin mevcudiyeti ve bunlarla metropol arasındaki sıkı bağların sağlamlaşması keyfiyetidir. Fran-sızlar, imparatorluklarının kalesi olduğunu söyledikleri Afrikadaki hukuklarından ve bu mmtakalar ehali-sin in, umumî harpte yapmış oldukları muazzam yardımların tekrar vu kua geleceğini ihsas etmektedir.
Ve yine Fransızlara göre, icabında dayanacakları ve halen dayandıkları üçüncü bir destek te, mua. hedelerie kendilerine bağlı bulunan dostlarıdır.
Nihayet dördüncü bîr kuvvet te, Fransanm zenginliği ve iptidaî maddeler cihetinden hadsiz ve hesapsız ve uzayan bir harpte galebe temin edecek altun ve iptidaî maddeler stoku ve membaıdır. Hele Fransız başvekilinin nutkunda "Daha dün Fransaya dört ton altun girmiştir,, demesi dikkate şayandır.
Fransa yı, beynelmilel sahadaki mevkiini tarsin hususunda bu şekilde dayanacağı kuvvetleri arttırmak için uğraşır görürken, bir taraftan da İtalyan metalibatı ve Roma ile münasebetin inkişafı için çırpınırken müşahede ediyoruz.
Fakat, Fransanm, Roma ile muallâkta bulunan bütün gerginlikleri kat*î olarak halletmiş görünen 7 kânunusani 1935 de imzalanan ve Af-rikada arazi bakımından ve iktisadi cihetten Dalyanlara mühim müsa-adat veren anlaşmanın Roma tarafından feshi dolayısile siyasî vaziyetin yeniden değişmesi halinde de, hattı hareketini değiştirmiyeceği görülmektedir. Hali hazırda, Fransanm Afrikadaki topraklarından en u-fak bir fedakârlıkta bulunamıyacağı ve haklarından da feragat edemiyc-ceği anlaşılmaktadır.
Fakat, Fransa, Başvekilinin ağ. zile bu şekilde idarei kelâm ederken M. Mussolini gibi, o da her hangi bir anlaşma yolunu tamamile kapamıyor. Yalnız kendisine yapılacak tek. liflerin makul olması fikrini izhar ediyor, işte üzerinde durulacak nokta bu makul kelimesidir? Bundan kaydedilen mana nedir?
Hangi metalibat, bu makul ke» İlmesinin ifade ettiği çerçeve dahiline girebilir? Romanın talepleri, İtalyan ricalinin ve halkının fikirlerine göre makul olabilir ve onlarca hattâ mutedildir. Fransızların da kendilerine göre, bu talepler karşısındaki müdafaa tedbirleri ve hassasiyetleri de makul, ve hattâ her gün görülmeğe alışılmış kadar tabii ve kendisini yabancı göstermiyen bir hakikat şeklindedir.
İşte burada telifi beyan meselesi ehemmiyetini izhar etmektedir. Bu sebepten iki tezin karşılıklı muhalefeti, daha evvel vücude gelebilecek bir aulaşmayı güçleştirmektedir.
Her halde, Fransanm umumî kanaatini gösterdiği söylenen Fransız başvekilinin nutku ve bunun içerisindeki prensipler, Romanın İstediği müsait havayı yaratmamakta, ve hattâ memnuniyetsizlik göstermekle beraber arada bir anlaşmağa gidecek yol bulmayı mümkün kılacak bir şekil arze emektedir. Yalnız bu da Romanın müstakbel hareketi le mukayy ettir. Dr. Reşad SAGAY
1 NİSAN 19 3*
T«N il AB Alt
sonhaberler
Ingiltere Lehistana Kat’î Teminat Verdi
İzmirde Bir Haftalık Hadisat Panoraması
Mebus valinin hareketi - Verem pavyonu - üztlm ■atışları - Fuar hazırlığı - At yarışları başllyor -Belediyenin Yeni Varidat kaynakları
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) halledilmiyecek hiçbir mesele mevcut değildir. Bunun içindir ki müzakereler yolu yerine cebir ve kuvveti ve yahut kuvvete müracaat teh didini ikame için hiçbir sebeb yoktur.
Avam Kamarası, birkaç za -mandanberi diğer hükümetlerle bazı müzakereler angaje edilmiş olduğundan haberdardır. Bu müzakerelerin neticelenmesinden evvel Ingiliz hükümetinin hattı hareketini tasrih için şu ciheti Avam 'Kamarasına bildirmeğe mecburum ‘ki o zamana kadar, eğer açık suretle Polonyanın istiklâlini tehdid eden ve Polonya hükümetince, bütün milli kuvvetleri ile mukavemet edeck derecede hay ti bir hâdise vukua gelirse, İngiliz hükumeti,[ kendisini, elindeki bütün kuvvet
leriyle derhal Polonyaya yardım etmek mecburiyetinde hissedecek -tir.
Şurasını da ilâve edebilirim ki Fransız hükümeti, bu meselede İngiltere hükümetinin ayni bir hattı hareket ittihaz etmiş olduğunu bildirmek için bana salâhiyet vermiştir.
İNGİLİZ GAZETLERİNDE NEŞRİYAT
Londra: 31 (A. A.) — İngiliz gazetelerinin bildirdiğine göre, B. Chamberlaiıı’in bugün Avam Kamarasında yapacağı çok mühim beyanatın esasını, şu cihet teşkil edecektir: Polonya, Almanya tarafından taarruza maruz kalırsa, İn -giltere ve Fransa, derhal Polon-yanın yardımına koşacaklardır.
Times gazetesi diyor ki :
“Dünkü fevkalâde kabine top-fantısında ve nazırlar tali komitesinin içtimaında, pek tabiî olarak Polonya meselesi mevzuubahis e-dihniştir. Filhakika, Polonya İngiliz hükümetinin Fransız hiikû -imeti ile iştirak halinde, şarkî Av-rupada bazı devletlerle yaptığı mü Jıim temasların bel kemiğini teşkil eylemektedir.
Bundan başka, Londraya, askerden ziyade mühimmat tahşidi ile kendisini gösteren Alman askerî faaliyetleri hakkındaki haberler gelir gelmez, bu haberler bilâhare âsılsız dahi çıksa, hemen derhal Vaziyetin tetkik edilmsi lüzumu gömülmüştür. Esasen dün. Alman hükümeti bundan bir hafta kadar Bvvel Polonya, Danzig. koridor oto-btostradı ve Polonya hükümetinin hattı hareketinin sarih surette tabini meseleleri üzerinde müzakere teklif ettiği haberleri teeyyüd evleniştir.
Almanyada Polonya aleyhinde Sistematik surette yapılan neşriyat malûmdur. Bu neşriyatın hedefi (henüz belli olmamakla beraber, Almanlar, bu yol ile, Varşovanm Alman tekliflerine müsait cevap vermesi için tesir yapabilirler. Ay-rica, Almanya, belki de bu suretle Beck’in Londrayı ziyareti esnasında, İngiliz hükümeti ile bir anlaşma imzalamasının önüne geçmeği de istihdaf etmektedir.,,
SİLEZYADA BİR HÂDİSE
Varşova : 31 (A. A.) — Kurjer Warszawski gazetesi Katavie’den bildiriyor:
“Mirkaç gündenberi Polonya yakan Sibzyasında kâin Ribnik’de Alman ekalliyetine mensup olanlar Sildet usulü beyaz çorablar giy •"e4a başlamışlardır. Nezaketle L*’1'8" lhtarlar bir netle® verme-İçin PolonyalIlar beyaz ço-kap giyen birkaç Almanı yakalıya-m çoraplanm derhal çıkart™,, .
Aynı gazete bu şekilde yapıl . pıakta olan birkaç tahrik hareke-şiddetle tecziye edildiğini ilâ. |Te ey im ektedir.
MUSSOLİNİN İKİNCİ NUTKU
Roma: 31 A’ A ) ~ B Mu,, «ollni. bu sabah Kalaberyada kam Ç*'±7’ «tml, ve ora.
f* Tunü«‘ Tunu.,’ diye batıran bir halk kütleri tarafın-1
M. Daladier’nin Nutku
CBastarafı 1 inci sayfada) belâgat iskrimlerinm beynelmilel siyasette yapacağı filî tesirdir. Fran s,-, kimseye bir avuç toprak vermi-yeceğini, her tecavüzü kıracak kadar kuvvetli ve teşkilâtlı olduğunu söylüyor.
Anlaşılıyor ki İtalya, Fransadan bir müstemleke veya arazi istiyecek olursa harp muhakkaktır. Fakat İtalya bunu istemek için zamanı müsait görüyor mu? Taleplerinin müp-hemiyetine bakılacak olursa, İtalya ilhak davasına kalkmak azminde değildir. Hattâ Öyle bir intiba hasıl oluyor ki İtalya nasılsa bir ihtiyatsızlıkla kendisini bir çıkmaza sokmuştur. Şimdi bütün şeref ve haysiyetinden bir fedakârlık yapmadan çıkmak çaresini arıyor.
Çünkü îtalyanın son dinlediği miz sesinde yalnız müphem şikâyetler, serzineşler ve davalar işittik. Fransanm sarsılmıyan azim ve karan karşısında bu taleplerin belki biraz daha müphem bir şekil alarak eriyip gidecek ve karşılıklı bir müzakere masası başında ihtilâf bir pamuk ipliği ile bağlanacaktır.
Fakat îtalyanın sükûtuna ve müphemiyetine mukabil Alman gazetelerinin Tunusu İtalyaya peşkeş çekmelerine şahit oluyoruz ki, mesele bu şekli aldığı takdirde anlaşma, dan ümit kesmek icap edecektir.
Bütün bunlara rağmen ihtilâfın şimdiki halde bu yolu takip edeceği, ni gösterecek ciddî emareler ortada yoktur.
Hüsevin Cah»*ı
Dünya sürat rekorj kırıldı
Berlin. 31. (A.A.) — Yüzbaşı Hans Dietrle, bir heinkel avcı tay. yaresi ile dünya sürat rekorunu kırmıştır. Mumaileyh, saatte 746 kilometre, 660 metre katetmiştir. Tayyaresi, 1175 beygir kuvvetinde bir motörle mücehhez idi.
Eski rekorun sahibi, 23 birinci-tçşrin 1934 denberi İtalyan Agello olup sürati 709 kilometre 209 metre idi.
Posta müdürleri arasında
Ankara: 31. (Hususî) —îçel
posta müdürü Çanakkale posta mü. düdüğüne, îçel posta müdürlüğüne de Seyhan Posta müdür muavini Yaşar tayin olunmuştur.
Yeni adliye tayinleri
Ankara: 31. (Hususî) — Adliye Vekâleti mahkeme reis ve azalan a-rasında yeniden bazı nakiller yapmıştır. Bunları aşağıda veriyoruz.
Daday ceza hâkimliğine Mardin ceza hâkimi Rifat, Adapazar azalı-ğma Beypazar hâkimi Hilmi, İstanbul azalığma eski İlgın hâkimi Sa-bahettin, Sandıklı hukuk mahkemesine Nafiz Karabudak, Ankara, ceza mahkemesine Gaziantep sulh hâkimi Mirsad, Artvin eza, ismet Giray, keskin ceza mahkemesine Sabri Ak gören, Niğde sulh mahkemesine Bey pazarından Rası'm, Zara hâkimliğine Niğdeden Nazina,
Adliye Vekâletinin son aldığı bir karara göre Temyiz mahkemesine gidecek dosyaları eksik ve gayri muntazam gösteren hâkimler cezalandırılacaklardır.
dan istikbâl edilmiştir.
Halka hitaben bir nutuk söyli-yen Duce, îtalyanın, geçen sene içinde yapmış olduğu işlerden bahsetmiştir.
B. Mussolini, bu nutkunda demiştir ki:
— Her ne kadar birçok şeyler yapılmış ise de daha birçok yapılacak işlerimiz vardır. Alpların öbür tarafındaki bazı eksik akıllılar, Italyan milletinin Italyada rejime müzahir olmadığı masalını ortaya atmışlardır.
Milletimiz ve ordumuz nasıl yçjcvücud ise, halkımız ve rejimimiz de öylece yekvücuttur. Italyan mileti,. her genç millet gibi, harb-ten korkmaz ve galebe çalacağına emindir. Hazırlanıyoruz, ve kendimizi müdafaa etmeğe amadeyiz. Kuvvetli milletler velûd, zayif milletler ise kısırdılar. Milletler, bir ailedir ve biz bu aile içinde birinci safı işgal etmeğe lâyikız.
Berlin: 31 (A. A.) — Alman matbuatı, Ingilterenin Almanya aleyhinde yeni bir yalan hücumu, gisbi başlıklar altında Ingiliz matbuatının Almanya aleyhindeki neşriyatını mevzuubahis etmekte ve bu cümleden olarak gûya Almanyanın Polonya hududunda asker tahşid ettiği ve Almanyanın Polonyaya ul-timatum verdiği hakkındaki yalan İngiliz haberlerini zikreylemekte-dir.
Alman matbuatı Chamberlaı'nin bugünkü beyanatının da işte bu gibi evvelde tasarlanmış yalan ha -herlere istinad eyliyeceğini de tebarüz ettirmektedir.
Berline rBorsen Zeitung, Al-manyanın en çirkin bir yalan manevrası karşısında bulunduğunu yazıyor.
Berliner Lokal Anzeiger diyor ki:
“Londranm bu sefer de kullandığı reçete bizr« malûmdur. 21 mayıs 1938 de C ' »slovakya hâdisesinde ve mart 1939 tarihinde de Alman ultimatumu ile Romanya hâdisesinde ayni reçete kullanıl -mıştır. Neticeler de 'aynıdır. İngiliz kabinesi derhal toplanır ve hemen Chamberlain Avam Kamarasında beyanatta bulunması kararlaştırılır.
Yeniden Ingilterenin diplomatik bir harekette bulunması için yalan ve iftiralardan mürekkep bir rahle kuruldu. Tâ ki başvekil oraya çıksın, ve fikirlerini sun’î olarak tahrik edilen bir hava İçinde bildirsin.
Büyük Britanyanın siyaseti o kadar sefil bir hale gelmiştir ki, bu gibi en miskin usullere baş vurmaya mecbur kalıyor.
Bu gazete de diğer bütün gazeteler gibi şu noktayı tebarüz ettirmektedir: Daima olduğu gibi, evvelâ yalanlar uyduruluyor ve Ingilterenin hareketine (bu yalanlarla yaratılan heyecan arasında sulh lehinde büyük bir fedakârlık süsü veriliyor ve ondan sonra mu-raice, yazılmış olanların, resmen teeyyüd etmediği ilân olunuyor.,,
DALADİER’NİN NUTKU VE ALMAN MATBUATI
Berlin: 31 (A. A.) — D. N. B. B. Daladier’nin nutkundan bahseden yarı resmî Korrespondans diyor ki:
“Bu nutkun, îtalyanın meşrÛ ihtiyaçları ve 1915 Londra muahedesinin İtalyaya tanıdığı haklan hiçbir suretle nazarı dikkate alma, mış bulunması şayanı teessüftür. Eğer bu beyanat, Mussollnl’nln haklı ve meşrfl taleplerine karşı beklemekte haklı olduğumuz cea vab gibi telâkki olunmazsa bundan j fclç bir sürpriz duymamalıdır.
B. Daladier, bu nutkunda, Al-i manyanın hattı hareketi hakkındai da memnuniyetsizliğimi bildirmek tedir. Tabiî isteklere tamamlyle muhalif bir esas üzerine kurulmuş Olan Beneş devletinin mukadder surette tefessüh edeceğinden ve reisicumhur Hacha’nın Bohemya ve Moravyay, Alman hayat sahasına ilhak için herkesin malûmatı
ihale etmiştir. Afişlerin bir kısmı Nisan içinde îzmire gelmiş bulunacaktır. Bir yandan da Türkofis hariç memleketlerde fuar propagandasına başlamış ve memlekete turist celbine çalışmaya girişmiştir. Deniz yollan da Demiryolları idaresinin yaptığı şekilde îzmir fuan için tenzilâtlı yolcu ve eşya nakliye tarife, leri kabul etmiştir. Azimet ve avdette muteber olmak üzere yolcu bilet, terinde yüzde elli tenzilât yapılmıştır. Bu biletler fotoğraflı olacak ve fuar komitesi tarafından tasdik edilerek dönüş bileti parasız verilecektir.
Ecnebi memleketlerden gelecek turistler memleketimizin diğer taraflarını da ziyaret etmek isterlerse gidecekleri o yerler için bütün nakliye vesaitinden bunlara da yüzde elli tenzilât yapılması kararlaştırılmıştır. Eşya tarifeleri de yüzde elli tenzilâtlı olacaktır. Bu tenzilâtlı tarife 10 ağustostan 30 eylüle kadar devam edecektir.
Bu günlerde limanımıza bir İngiliz transatlantiği ite 400 seyyah gelecek ve Efes harabelerde Bergama harablerini ziyaret edeceklerdir. Her iki harabe de hakikaten temaşaya değerlidir. îzmir Asarı atikala-rı hakkındaki yazılarım arasında onları da bir gün yazacağım.
* Bu haftadan sonra at yarışları başlıyor, ilkbahar at yarışlarının programı gelmiştir. Nisanın ikinci pazar günü koşulara başlanacak ve beş hafta devam edecektir. Öteden beri meşhur bir rağbet gören lzmi. rin at yarışları bu sene daha fazla bir alâka ite takip edilmektedir, lz-mire bir çok yerlerden maruf koşu atlan gelmiştir. 2, 9, 16, 23 nisan tarihlerinde yarış ve ıslah encümenlerinin idare edeceği koşular yapılacak son hafta yani 30 nisanda da muhasebei hususiyenin koşuları yapılacaktır. îzmirdeki at koşularında on binlerce halkın yollara dökülerek akın akın koşu mahalline gidip toplanması ve nisanın ılık ve tatlı tatil günlerinde bu meraklı sahneleri temaşa etmesi ve nihayet yarıştan sonra da yer yer kırlarda oturularak hususî eğlentiler yapılması pek meşhurdur. Bahusus at yarışlarındaki müşterek bahis oyunlarına îzmirde pek fazla rağbet olduğundan bunu nazarı itibara alan komite bu sene için hususî tertibat almıştır.
* İzmir belediyesi, belediyeye her zaman bir varidat temin etmeyi ve ayni zamanda da memlekete nafi eserler vücude getirmeyi ötedenberi düşiinmkte v vakit vakit bu düşün-esine müsait işleri meydana çıkararak başarmaktadır. Bu cümleden olmak üzere bu sene bir ekmek fabri-kasile bir süt fabrikası yapmayı karar altına almış ve bazı teklifleri tet kike başlamıştır. Bir Sovyet mües. sesesi tarafından yapılan ekmek fab rikası teklifi tetkik olunmaktadır Bir taraftan da Almanyadan getirtilmiş olan ekmek fabrikası plânları gözden geçirilmektedir. Ekmek fab. rikası 150 bin liraya mal olacak, bütün îzmirin ekmeğini idare edecek -
tir. Bütün fırınlar bu fabrikanın satış şubeleri olacak ve fırınlar yine kendi işlerde yani ekmekten başkı maddeler yapmağa ve fırınlama siparişlerini ifa etmeğe mezun bulunacaktır.
Süt fabrikası da şehrin süt, yoğurt, tereyağı gibi ihtiyacını birden ve halis bir şekilde temin edecek, her tarafta şubeleri bulunacaktır. Bu mühim iki işi belediyenin başarması hakikaten temenni olunur Çünkü gerek fırınlardaki hamur ve iyi pişmemiş ekmeklerle belediyenin uğraşması ve sütçülerle müetmadi-yen mücadelede bulunması pek üzücü bir harekettir. Belediyenin kendi elile böyle mühim iki ihtiyaç maddesini temin etmesi her halde candan arzu edilecek şeylerdendir. Birincisi ucuzluk temin edilir, İkincisi de artık sütü ve yoğurdu ve yağı-hiç tereddüt etmeden, lıalisiyetine tam bir itimat ite kullanmak zevki hasıl o. lur. Temenni ederiz ki belediye bu mühim işi çabuk ve muvaffakiyetli bir şekilde haletsin.
’Hvi Olgaç
dahilinde Berlin seyahatini yaptığından hiç bahis bile etmeden, B. Daladier, bu arazinin istilâ edildiğini Söylüyor. B. Daladier, eski Çekoslovakyanın Fransanın elinde Almanya için kabul edilmez bir siyasî âlet olduğunu unutuyor. Alman milleti, Çekoslovakyayı, uzun seneler, bağrına batırılmış bir hançer gibi hissetmiştir. Bu sebepten dolayı, Alman milleti, Çekler ile asırlarca hüküm sürmüş olan şerait altında hemahenk olarak yaşamağa çalışırken, garbh komşusuna şikâyet hakkı tanıyamaz. Hiç bir devletin hele Fransanm, Alman ya ile organik birlik teşkil eden yabancı milletleri kendi hayt sahası dahilinde himaye etmek hakkını, kendileri ile ayni hukuka malik olan diğer devletlerden ne-zetmeğe ve bundan şikâyet eylemeğe hakları, yoktur. Bohemyanın tarihî ve coğrafî şeraiti malûmdur. Bunun karşısında, Fransa, bizzat kendi İmparatorluğunu nasıl teşkil etmiş olduğunu hatırlamalı ve istilâ bahsinde şikâyetler yap maktan vaz geçmelidir.,,
İzmir (Husueî) — Bu hafta, her yerde olduğu gibi izmirde de intihabat faaliyeti vardı. Pazar günü gazeteler kırmızı büyük Halk Partisi bayraklarının klişelerde süslenmiş, ti. Heyeti teftişiye reisi olan belediye reisi C. H. P. genel başkanlığından gelen Parti mebus namzetlerinin listesini gazetelerde ilân ediyordu. Partinin İzmir için ayırdığı malûm namzetlerden başka şahsan namzetliklerini koyan 6 kişinin de isimlen ilân edilmişti: Doktor Faik Muhittin Avukat Reşat Hızıroğlu, Doktor Mustafa Ali, Cevat Uyal, Talât Tan-rıoğlu, Mithat Yazıcı.
Müntehibi saniler saat dokuzda davet edilmişlerdi. îzmirde ve mülhakatta yapılan intihabatm neticesi öğleye kadar alınmıştır, intihabat her tarafta âranın ittifakile neticelenmiş ve şahsan namzetliklerini koyanlar bir tek rey almamışlardır.
îzmir Valisi Bay Fazli Güleç Bur sadan mebus intihap edildiği için perşembe günü vazifesinden ayrılacak ve cuma sabahı ekspresle Anka-raya gidecektir. Valimizin mebusluğa intihap edilerek îzmirden ayrılmaları münasebetile belediye reisi doktor Behçet Uz tarafından sah ak şamı bay Fazli Güleç şerefine Kül-türpark gazinosunda bir veda ziyafeti verilmiştir. Bu ziyafette vilâyet ve şehir meclisi azaları da bulunmuş tur.
* Son günlerde îzmirin üzüm satışları haricî memleketler itibarile bazı tahavvüller göstermiştir. AI-manyadan talepler azalmış ve fakat bunun yerine Ingilterenin talepleri çoğalmıştır. Üzüm fiatları sağlam, lığını muhafaza etmektedir. Mevsim başlangıcından şubat evasıtma kadar îzmirden ecnebî memleketlere (70992) ton üzüm ihraç edilmiştir. Bunun (49740) tonu Almanyaya gönderilmiştir.
încir ihracatı da yine şubat ortalarına kadar (40960) tonu bulmuş tur. Bunun (17500) tonu Almanyaya sevkedilmiştir. Son haftalarda İtalya da incir çekmeğe başlamış ve 40 ton incir almıştır. Amerika zeytinyağı almaktadır. Miktarı son haftalarda 1500 tonu geçmiştir. Bin balyadan fazla da pamuk ihraç edilmiştir. Fiyatlar yavaş yavaş yüksek bir derecede kalmış ve istikrar ka biliyetini muhafaza etmekte bulunmuştur.
* îzmirde Tepecikte emrazı sariye hastahanesine ilâve olarak yapılmakta olan (Verem paviyonu) bitmek üzeredir. Yeniden verilmiş olan tahsisatla dahilî kısımlarının in şasi için büyük bir faaliyet gösterilmesi emredilmiştir. Hazirandan evvel bitirilmesi kararlaştırılmıştır. (100) veremlinin daimî surette tedavisi mümkün olacak şekilde yeni bir paviyon daha yapılması da tahtı karara alınmıştır. Hastahanenin ya. nında on bin metre murabbalık bir tarla satın alınarak diğer bir verem paviyonu daha yapılacaktır. Bu pa-viyonun masarifine Yugoslavyadan alınacak tazminat karşılık gösteril, mistir. Gerek biten Verem pavyonunda ve gerek yeni yapılacak olan paviyonda 200 veremli her zaman tahtı tedavide bulunmuş olacaktır. Memleketin çok büyük bir ihtyiyacı-nı karşılıyacak olan bu hastahane
ve paviyonları hakikaten tam isabetli bir düşünce ile tevsi ve inşa ediliyor, îzmire hicret etmiş bulunan ehalı ile civar halk arasında bu biama.j hastalığa tutulanların adedi oldukça mühim bir yekûna baliğ olmuş ve bilhassa kimsesiz ve bakımsız kalmış bu hastalan sinesinde daha geniş bir kadro ile tedavi etmek imkânı husule gelmiştir. Yeni paviyonlar-la da bittabi tedavi daha fazla bir kabiliyet arzedecek ve neslimizi kemiren bu hastalığın önüne geçilmiş olacaktır.
* îzmirin dokuzuncu beynelmilel fuarına ait faaliyetlere devam edilmektedir. Şimdiden Kültürparkm «livarlarına büyük ve uzun yazılarla fuar hakkında reklâmlar yapılmıştır. Fuar komitesi Türkofis direktör lüğü binasında bir içtima aktederek İzmir fuarının afiş ve broşürlerini
Sayfa: 3
Danzig Nedir?
Almanya ile Lehistan arasında harp çıkartabilecek bir dava
(Memel) istirdadının, arkasından da Almanyanın (Romanya) ile yapmış olduğu (İktisadî anlaşma) nın İngiliz ve Fransız yüreklerinde hasıl ettiği acı henüz geçmden ortaya bir de Danzig meselesi çıktı. Esasen bu mesele, (Versay) muahe-denamesindenberi hiçbir vakit sükûnet bulmamış olan ve mütemadiyen tazelenen çok nazik bir mesele olup (Versay) muahedesinin yaptığı en büyük hatalardan birini teşkil e-der.
Filhakika, İngilizlerle Fransızlar Almanyayı her cihetten azamî dere cede zayıf bırakmak için Baltrk denizinde (Memel) arazisini şarkî Prusyadan ayırdıkları gibi, Alman, yanın Baltık üzerinde asırlardanberi en mühim ticarî merkezlerinden bi. ri olan Danzigi de, etrafında bir mikdar arazi ile şarkî Prusyadan kopanp (Serbest Danzig arazi ve şehri) ünvanı altında yarı müstakil bir devlet haline getirmişlerdi. Almanlar, zayıf bulundukları müddetçe bu münasebetsizliğe tahammül ettiler. Fakat M. (Hitler) in malûm şekilde, Almanyayı kuvvetlendirdikten sonra burasını da almak istiye-ceği muhakkak idi. Vakia Danzig şehrine (Lehistan) da fevkalâde ehemmiyet vermekte ve gerok şehrin, gerek etrafındaki arazinin Almanyaya iade edilmesine şiddette muarız bulunmaktadır. Fakat Lehistan. ne yaparsa yapsm, bu şehrin yakın zamanda Almanyaya (iltihak-)! ilân edeceğinde hiç şüphe caiz değildir. Bu hal, belki M. (Hitler) in daha 1934 de Lehistan ite akteyle-ıniş olduğu (Uzlaşma ve anlaşma) muahedesine miinafidir. Fakat şu son bir senenin ve bilhassa son haftaların bütün dünyayı şaşırtan ve yıldırım süratile yekdiğerini takibe-den hâdisatı isbat etmiştir ki, Alman devlet reisinin, muahede ite, imza ile, verilmiş söz ite hiç bir alâkası yoktur. O, yapacağı işlerin dik. kat mrhunu gelince, hiç kimsyi dinlemeden, hiçbir kayda ehemmi. yet vermeden derhal yapıyor ve dünya devletlerini mütemadiyen (emri vakiler) karşısında bırakıyor. Dört beş defadır tekerrür etmiş o-lan bu tarzı hareketin yakın bir istikbalde bir daha tekrarlanacağına muhakkak nazarile bakabiliriz.
Acaba bu emrivakiden ne çıkabiliyor Meselâ Lehliler bir mu-ıdet sonra ayni âkibetin meşhur (koridor) dubasına geleceğini düşünerek nihayet silâha sarılır mı, bunu zaman gösterecek I
Danzig serbest arazisi (1966) murabba kilometre vusatmda olup ekseriyeti azimesi halis Alman olmak üzere nüfusu da (407,500) dır. oooöööoooooo(xx)oooooeoooooo^ Lise Talebelerine izafe edilen cehalet (Baştarafı 1 inci sayfamızda) İKİNCİ MEKTUP:
Pertevııiyal lisesi 6 Fen talebe-sindenim. Bir gazetecinin bazı suallerine verdiğim cevaplar bu gazetenin 31 mart tarihli nüshasında çıktı. Fakat bu cevaplardan bazıları hüviyetlerini kaybetmişlerdi. Gazeteci zihnine bir hüküm koymuş ve mülakatı yaptıktan sonra yazısına kendi istediği cereyanı ver iniştir. Kendisi bana şair Bakiyi sordu. Verdğim cevapta “ondan bir şeyler okuduk” şeklinde bir cümle hat’iyyen kullanmadım. Muharririn yanılmasının sebebi birçok kimselere okumadıkları derslerden sualler sormasıdır.,,
Peı-tevniyal lisesi Fen - 6 82
AYDIN BAYSAN
ÜÇÜNCÜ MEKTUP:
“Anket yapan gazeteci ilk mek tebi bitiren ve henüz orta mektebin birinci sınıfında olan bir çocuğa “Baki Kimdir?,, diye sordu. Ve bir cevap aldı. Ertesi gün alınan cevabı İstanbul Lisesi son sınıfı talebesi ağzından gazetesinde neşretti.
Bana da Bakiyi sordu. Kendisine lâzım gelen malûmatı verdim. Hattâ Bakinin eski ve bugün için muğlâk olan bir şiirinden bir mısra da okudum. Muharrir anlatılan şiiri iyi kavrıyamadı. Ve ga-ztesine benim ağzımdan imiş gibi tamamen yanlış yazd:. Eğer böyle yazacağını bilseydim; elinden kalemi alır ben yezardım.,,
Vefa erkek h’s 6 - E 380 HÜSAMEDEtİN
S«yt«ı
f~E N I S A • X A
, 1 NİSAN 1939
Neşeli Yaban Eşekleri
Hepsi biribirinin hısımı, akraba, sı (6) tane yabani eşşek vardı, Bunlar, kendi aralarında gayet iyi geçinirler, günlerini çok zaman eğlenceye sarf ederlerdi. Bir gün yine böyle birlikte vakit geçirirlerken akıllarına aralarında bir koşu yapmak geldi. Koşuyu yaptılar. Sonunda en büyükleri birinci geldi; çünkü onun bacakları hepsinden uzundu. En küçükleri de ikinci geldi; çünkü onun vücudu en hafif olduğu için koşarken kendisine fazla ağırlık vermemişti. Geriye kalaıı dördü hep ayni derecede koştukları için beraberi kaldılar. Daha sonra bir ikinci, bir üçüncü, bir dördüncü yarışta hep ayni neticeye varıyorlardı. Her ne kadar çalışıp, çabalayıp bu sırayı değiştirmek istedilerse de bir türlü kabil olamıyordu.
Koşulacak yeri, mesafeyi kısaltırsak belki iş değişir diye düşündüler, fakat yine eski birinci: birinci, ikinci: ikinci geldi. Yirmi altı defa yarış ettikten sonra nihayet nefes almak için oturdukları zaman kendi aralarında dediler ki:
— Bizim böyle , kendi aramızda koşup durmamızda hiç bir fayda yok. Nasıl olsa yarış hep ayni neticeye varıyor. Gidip başkalarını bulalım da onlarla yarış edelim.
Nihayet en büyükleri bir zürafa ailesini yarışa davet etti. Bunun ü-zerine hep birden zürafelerin yaşadığı Akasya koruluğuna doğru koş tular. Orada zürafe ağaçlarm yapraklarını yemeğe uğraşıyordu. En büyük yabani eşek bu uzun boyunlu hayvana seslendi:
— Zürafe kardeş, bizimle yarış yapar imsin? Hep kendi aramızda koşuşmadan bıktık:
Yabani eşşeklerin kendisine lâkırdı söyledikleri bir anne zürafe i-di. Akasya dallarını bırakarak bunlara cevap verdi:
— Ne yazık ki teklifinize peki diyemiyeceğim. iki tane yavru zürafe var ki dışarıda dolaşıyorlar. Hem ben böyle koşulara giremiye-cek kadar ihtiyarım. Fakat şayet (Hipopotam) ailesini davet ederseniz belki onlar sizi mahzun etmezler.
Bu-sözler üzerine altı yaban e-şeği (Hipopotam) ailesinin yaşadığı nehir kenarına gittiler.
Hipopotamlar nehirde yıkanıyorlardı. Yarışlarda birinci gelen en büyük eşek:
— Lütfen bizimle yarış yapar mısınız? dedi.
ikinci gelen en küçüğü de:
— Artık kendi aramızda koşular yapmaktan bıktık usandık! dedi.
Üçüncü gelen diğer dört tanesi şu sözleri söylediler:
— Çünkü yarışlar hep ayni şekilde nihayet buluyor!
Hipopotamlar cevap verdiler:
— Bizim bacaklarımız pek kısa .olduğu için karada sizinle koşama-yız- Fakat isterseniz nehirde bir yüz me yarışma girelim!
Sonra altı yaban eşeği birden gözlerini ırmağa diktiler. Ve orada üç tane timsahın yüzdüğünü gördüler. Bunun üzerine:
— Teşekkür ederiz, dedüer. Bu

Bugün
MELEK
Sinemasında
Saat 12,45 ve 2,30 da tenzilâtlı matineler.
sabah yüzmekten hoşlanmıyoruz. Soğuk alırız diye çekiniyoruz-
Bu cevaptan sonra oradan ayni, dılar. Yayladaki ormanlıkta yaşıyan fil ailesini bulmak üzere tepenin yo. lunu tuttular.
Tepeye ilkönce en büyük olanları, arkasından en küçük, daha arkadan da dört ortancası çıkmışlardı. Orada fil ailesine restgelince ilk işleri onlara da bir yarışa girmek için rica etmek oldu. Filler:
— Biz şimdi ağaçları yemekle meşgulüz, dediler. Hem bize yarış teklif edeceğinize niçin kendi aranızda yarış etmiyorsunuz?
Bu suale en büyük şu cevabı verdi:
— O zaman ben hep birinci geliyorum.
Küçük:
— Ben de hep ikinci geliyorum!
Ortancalar bir ağızdan cevap verdiler:
— Biz de hep berabere geliyoruz
— Bunun önüne nasıl geçileceğini, bakın, ben size göstereyim, dedi ve dört ortanca eşeğe dönerek:
— Şurada dört tane dikenli ağaç var görüyor musunuz? Oraya gidin ve birer mesafe ile oraya dikilin bakayım, dedi.
En küçüklerine de dönüp dedi ki :
— Bu yoldan ileriye doğru git ve ta uzakda dur, bekle!
Nihayet en büyük eşeğe:-
— Sen de git, dedi. Ta üeride bir ağaç var. Onun yanında dur.
Nihayet onları bu biçime koyduktan sonra hepsine birden seslenerek :
— Şimdi benim hortumumla vereceğim işarete bakın. Ben işaret verince hepiniz koşup şu tepeye tırmanırsınız, dedi. Sonra işaret verince bu, hısım ve akraba altı yaban eşeği birden tepeye doğru koşmağa başladılar. Ortancaların en büyü, ğü birinci, en küçüğü de ikinci gel. di. Hepsinin en büyüğü üçüncülüğü kazandı.
Bütün yarışlarda ikinciliği alan en küçükleri de bu sefer dördüncü olmuştu. Geriye kalan öteki ortancalar da en sonra tepeye varmışlar-
Senenin En BUyUk Filminin
FRANSIZCA SÖZLÜ NÜSHASI
BÜYÜK VALS
(Şarkılar İngilizcedir.)
Medeni insan Hayvan Sever
t
Medenî insan hayvanları sever, onlara eziyyet etmez, bu sene ln-g il terede kış şiddetli oldu. Kar günlerce ardı arası kesilmeden yağdı. Büyük şehirlerde caddeler daima temizlendiğinden karın fazlalığı pek belli olmaz lâkin parklar gibi kışm tenha olan umumî yerlerde kar günlerce kaldı. Resimde Londranın meşhur “Regent” parkında her taraf karla örtülü olduğu için aç kalmış olan ördeklerle martılara yiyecek veren bir hayvan dostunu görüyorsunuz.
Medenî şehirlerde yaşıyan medenî insan elinden geldiği kadar hayvanlara yardım eden insandır. Kış kıyamet etrafı kasıp kavururken aç kalmış zavallı hayvanlara eziyyet etmeyi, onları yakalamaya uğraşmayı medenî bir insan aklına bile getirmez ve getirmemelidir.
Mart Bulmacasını çözüp ikramiye kazanan küçük okuyucularımız
Dündarın büyük babası meraklı! bir adamdı. Elbiselerini çiviye astıktan sonra bütün eski ayakkabılarını da bunların altına dizer, sonra tozlanmasın diye hepsini bir çarşaf ile örterdi. Uzaktan bakıldı mı insan ayaklan gibi görünürdü. Bir gün küçük Dündar bunlan görünce kendisini altı ayaklı bir adam karşısında zannetti.
Fakat o bir babayiğitti. Bundan Korkmadı. Yalnız elbise odasına büyük babasının bastonunu almadan girmezdi. İnsan gibi görünen perdeye bastonunu uzatır ve bağırırdı:
— Ayaklar, ayaklar! Ben sizden korkmam. Sizden hiç korkmam, can sız ayaklar!
Bir kaç gün geldi, geçti. Ayaklar yerinden kımıldamıyordu. Artık çocuk odaya girdi mi, onlarla eğle, nir, kuruldukça kurulurdu.
Bir gün Dündar yine böyle ba. ğınrken çizmelerden biri kımıldadı; arkasından da öteki eşi kalktı.
Birinci (Masa saati) — 44 üncü ilkokuldan (331) Dilek Yörük.
ikinci (Kızlar için hikâyeler kitabı) — Ankara, Çankaya ilkokul sınıf (5) Zülâl Sirel.
Üçüncü (Alaturka, alafranga yemek kitabı) — İstanbul birinci ilk okul (432) Dürdane Güler.
Fennî Oyunlar
Suya batmıyan İğne
Bir bardağı su ile doldurunuz. Bir de iğne alınız. Arkadaşlarınıza iğneyi suyun üstünde yüzdürmelerini söyleyiniz.
Hepsi beyhude uğraştıktan sonra siz onlara bunu yapacağinızı söyleyiniz:
Çok ince bir kâğıdı ıslatınız ve suyun üstüne koyunuz. Sonra da yavaşça iğneyi kâğıdın üstüne bırakınız. Kâğıt batacak, iğne suyun üstünde kalacaktır.
Bundan başka bir usul daha vardır:
İğneyi, vazelin gibi iğnenin üzerinde durabilecek yağlara sürdükten sonra suyun yüzüne bırakırsa, nız yine batmaz.
dı. Tepeye çıkınca hemen yere oturup konuştular ve dediler ki:
— işte pekâlâ aralıklı bir yarış! Bunu ne diye önceden düşünemedik ?
Altı yaban eşşeği file gittiler; knedilerine yol ve kolaylık gösterdiği için teşekkür ettiler ve yeni yeni koşular yapmak üzere kendi yurt larına döndüler.
Yalnız mutlaka yarışlarını böyle aralıklı yapmaları lâzımdı; yoksa bir türlü ilk yarışlardaki sıra deği-şemiyordu.
Cici anne

Dördüncü (Zehirli gazlar ve konulma çareleri kitabı) — Bandırma ortaokul (224) îrfan Özbek.
Beşinci (Faruk Nafiz ve eserleri kitabı) — İzmir, Vali Kâzım paşa ilk okulu (270) Ali kızı Mahiye.
Birer çocuk kitabı kazananlar
6 — Ankara, Atatürk ilkokulu (452) Nurinnisa Salman, 7 — Tavşanlıda elektrik fabrikasında Ateşçi Osman Ayaz, 8 — Ankara, Yenişehir, Demirtepe Akbay sokak No 9 da Erdem ve Nimet, 9 -• Bayramiç Millî Hâkimiyet okulu Ihsan Yılmaz' 10 — Şişli, (44) üncü ilkokul Nevini Tanyeri, 11 — Eğridir Zafer ilkoku-) lu (139) Mehmet Çetinkaya, 12 ’—' Ankara, ismet Paşa mahallesi Beş tepeler sokak (30-32) Belkis San. 13 — Çorum istiklâl ilk okulundan (419) Ahmet Tetik, 14 — Bursa 26 inci okul (13) Süleyman Mutluöz, 15 — Beyoğlu '35) inci ilkokul 220 Nedim Usdiken, 16 — Eyüp orta o-kul (792) Kemal 17—/Tuzla ilkokul (214) vni Kırgıl, 18 — Edirne sebzeci Mehmet oğlu Hulûsi Sağlam, 19 — Eskişehir, Sakarya okulu 717 Basri Akdemir, 20 — Rami (33) üncü ilkokul sınıf (4-B) Yılmaz Elgin. 21 — Karaman Gazi okulu (128) Nahit Hicabî Tartanoğlu, 22 — Çorlu, Şucaettin okulu (1031) Sabiha Mutlu, 23 — Karamürsel ilkokul 393 Naci örbay, 24 — Afyon Kadınana ilkokulu (72) Ma ver Aksoy, 25 — Zonguldak Namık Kemal okulu 301 Sıtkı Birkân,
Birer sinema kartı kazananlar
26 — Karagümrük orta okul (108) Necmettin Onat, 27 — Kütah. ya, birinci okul (51) Sezai Belen, 28 — Maltepe (2) inci okul (77) Halidun Çetinkaya, 29 — Bozöyük çarşı mahallesinde (23) evde Hatice Bıyıklıoğlu, 30 — Üsküdar Paşa limanı Nacak sokak (33) de Süheylâ Uygun, 31 — Antalya lisesi (304) Saip Soyıer, 32 — Dinar kazasında Mustafa Alâettin Hıtışoğlu, 33 — Ilgın ilkokul (134) Belkis, 34 — Er. zincan askerî orta okul ders âletleri memuru Muhlis kızı Münire Ulusan 35 — Uluborlu İsmet paşa ilkokulu (346) Kemal Türel, 36 Kastamonu kız orta okul (76) Nazmiye Çö-rekçioğlu, 37 — Turgutlu hayvan dağlık fen memuru oğlu Süleyman Penbecî, 38 — Kola merkez Zafer o-
Kendi Kendine Yürüyen Çizmeler
Nisan Ayı Bulmacamız
Kötü yürekli kraliçe Karbeyazı tutup bir zinadana hapsetmiş. Bu zindana karmakar.şık ve şaşırtıcı toprakaltı yollardan gidiliyor. Zavallı Karbeyaz zindanda ağlayıp gözyaşı döküyor. Siz de beş cüce ile elbirliği edip Karbeyazı karanlık ve korkunç zindandan bir an evvel kurtarmak isterseniz zindana giden karmakarışık yolları bulup zavallıyı kurtarın. Zindanın giriş ve çıkış kapısını soldaki cüce size parma-ğiyle göstermektedir.
Siz bu resmi kesip Karbeyazm zindanına giden dolambaçlı yolu, renkli kalemle çiziniz ve zarfların üzerine “Yeni Sabah gazetesi Bilmece memurluğuna” yazarak gönderiniz. Bilmece mektuplarınızı posta ile açık gönderirseniz (30) paralık posta pulu kâfi gelir.
Zarfların üzerine “Bilmece memurluğuna” kaydini ilâve etmeyi unutmayın. Bulmacayı doğru çözerseniz Nisan ayı sonunda çekilecek kur’ada hoşunuza gidecek bir hediye kazanabilirsiniz.
HALKEVLERİNDE :
kulu (303) Nafi Çolak, 39 — Adana da Niğde hanı karşısında berber Muhittin Guray, 40 — İnegöl Mahmudiye mahallesi (250) evde Fir-devs Tonta, 41 — Erzincan Bezirci garajında şoför Ahmet Büter, 42— Gediz İnönü ilkokulu (137) Ayten Sirel, 43 — Elmalı beşinci sınıf 273 Aydm özel, 44 — Tirebolu liman reisi eşi Maide Akyüz, 45 — Eskişehir Demiryol müfrezesinde stajyer Ab-düllah Dülger, 46 — Samsun Boz-kurt ilkokulu (430) Fikret Kutsal. 47 — Ankara ilk Albayrak okulu (197) Etem Cebecloğlu, 48 — Gelibolu istiklâl okulu (145) Gökhan, 49 —Erenköy dördüncü ilk okul (221) Melek Beşer, 50 — Tirebolu, Sakarya ilkokulu (172) Neriman KırW
Çocuk çıldırasıya bağırmağa başladı. Altı ayaklı insan ona doğru hücum ediyor zannetti. Dündar orada durur mu ya?..
Arkasına bakmadan soluğu dışarıda aldı. Gözleri o kadar karamıştı ki merdiven başında kendini zapte-demedi. Aşağı yuvarlandı, gitti.
Zavallı öyle düştü ki başında kocaman bir şiş peyda oldu. Bu paldır küldür yuvarlanma üzerine annesi koştu. Yürüyen bu tuhaf çizmeleri o da kendi gözlerile görmek için o-daya çıktı. Bir de ne görsün! Kedi yavruları ayakkabilarla oynayıp duruyorlardı!...
O günden itibaren Dündar bir i-şin aslını, faslını anlamadan gürültüye papuç bırakmamaya ve boş yere caka satmamaya yemin etti. Ne zaman bübürlenmek isterse gözünün önüne yürüyen çizmeler gelir ve utancından kıpkırmızı olurdu.
Bugün artık Dündar sahiden cesur bir çocuk olmuştur.
Hikayeci baba
Şehremini Halkevinden:
Kızılay hasta bakıcı mekteDi öğretmenlerinden Fatma Eneren tarafından 1/4/939 cumartesi günü saat 20,30 da (Sıhhat ve ihmalkârlıklarımız) adlı bir konferans verilecektir.
Konferanstan sonra temsil kolu üyelerinden Şinasi Okur tarafından karagöz oynatılacaktır. Davetiyelerin Ev sekreterliğinden alınması
(YILDA YALNIZ BİR LİRA)
Verip Çocuk Esirgeme Kurumu na Üye olursanız Kimsesiz Yavruların Sağlığına ulaşmış olursunuz!
1 nIsak rsre
TINIIAIAH
İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
Ele Geçen Ganaim
Depoları Dolduran Malzeme Ve Gıda Maddelerinin Listesi
Erzincanda Ağzına Kadar Dolu Olan Depolar Harbe Nasıl Hazırlanmak Lâzım Geldiğini Gösteriyordu
Bugünkü Erzincandan bir görünüş
ERZ*NCANIN İŞGALİ BİZE NEYE MALOLDU NEL*' ' İTİNAM ETTİK ?
9 uncu fırkadan 1
36 mcı fırkadan .■ 1
Garbî Dersim müfre- -«inin
£ M İS 3 îo 5 ) □
) 4^* « S " SQ Q X * x
4 7 1 169
4 10 0 13*
nizamiyelerinden (milisler
belli değil) 0 d 9
Yekûn 2 8 26
24»
sT
9 uncu fırkanın 1 şehitle 4 yaralısı Sipiküre’i işgal eden süvari bölüğüne aittir. Ermeniler orada 5 maktul bırakmışlardır.
Mevzilerde dururken dahi zayiat veriliyordu. Meselâ 2 inci kânun ayında kolordunun donmaktan 5 şehit ve 30 hastası vardı. Buna bakılınca Erzincan hareketindeki zayiatımız ehemmiyetsiz sayılır.
Fakat işin feci tarafı; Ermenilerin halka tatbik ettikleri "katliâm,, dan hasıl olan vaziyetti: (20.000) Türk’ü bağrında taşıyan Erzincan kasabasında bir avuç insan kalmıştı. Eğer askerî dairenin içinde ve yanı başındaki müşürlük konağında yakılmak üzere hapsedilen insanları kurtarmak nasip olmasaydı belki de kasabada tek bir kimse göremiyecektik. Bütün kuyular şehit edilmiş insan cesetlerile dolu idi. Bir hayli yerlerde de binalar içinde yakılmışlardı.
Askerî daireyi de havaya atmak için tertibat a-lmmıştı. Büyük bir sepet içine doldurulmuş olan bombaları büyük salonun yanmdaki ufak odada hazırlanmış bulduk. Garbî Dersim müfrezesi kumandanı kaymakam (yarbay) Halit bey ile birlikte odaları dolaşırken bunlan gördük. Halit bey bunları karıştırmaya kalktı. Kendisini menettim. Mahiyetlerini bilmediğimiz bombalarla oynamak bir faciaya sebep olabilirdi. Bu kabilden en küçük kayıtsızlıkların bile çok defa büyük felâketler doğurduğunu bilhassa 4(ak cephesinde defalarla görmüştüm.
Erzincandaki ganaim pe’» çok*uj)
Yiyecek olrrjK
Ton
80 Ekmekınt (un ve hububat)
150 Yemeklik (kuru sebze ve et konserveleri)
40 Yemlik
3 Tuz
10 Sabun
6,5 Nazik erzak (kuskus, makame gibi şeyler) , —
Kilo
370 Çay
350 Şeker
Silâh ve mühimmat olarak ı Adet
4000 Yeni Rus mavzer*
16 Osmanlı mavzeri
3 Top

25 Bomba topu \
1 Makineli tüfek
10000 den fazla dağ topu mermisi (Rus) Pek çok miktarda piyade çrermisi (Rvs) 1500 El bombası
Sandık
100 Osmanlı piyade mermisi
160 Rus obüs mermisi
44 Tayyare bombası
10 Adi bomba
7 Büyük sandık infilâk maddesi
14 Büyük fıçı koşum ve saire yağı
Malzeme ve teçhizat olarak: Ambarlar domsu:
Her sınıfa ait malzemenin her türlüsü
Telgraf malzemesi
İstihkâm alât ve edevatı
Portatif piyade kalkanları
Ayak kızakları ve buzlar üstünde yürüme ayakkabıları (Hedik)
Tel örgüleri, kazma, kürek, küskü ve saire.
Yedek malzeme (Sahra topu okları, tekerlekler, oklar ve saire)
Envai teçhizat arasında 4000 dolak ve 2200 cep sobası
istihkâm parklarında istif halinde duran binlerce küsküyü gördüğüm zaman içim acıdı. Çanakkale-de kolordumuzun bir tek küsküsü vardı. Yanyana iki fırka bu küsküyü nöbetleşe kullanarak kayaları kırmağa uğraşırdık! Kazma, kürek istifleri de pek çok. Çanakkalede ve frakta çektiğimiz sıkıntılar gözümün önünde canlandı.
Silâh ve malzeme ve sairenin bu derece nisbet-siz oluşunu, görmeden, kimse tahmin edemez. Biz Türk ordusunun mukavemet kudretini maneviyatile tevazün haline getirebiliyorduk: Erzincanda ağzına kadar dolu olan depolar, harbe nasıl hazırlanmak lâzım geldiğini gösteriyordu.
Gerçi yoksulluklar bize pek pahalıya mal olmuştu. Fakat şimdi bu ganimetlere ve zaferlere kavuşurken her şeyi affediyorduk.
kasabadaki askerî daire ve müesseseler, şehrin tarafında ve yakınındaki askerî dabakhane olduğu gibi elimize geçti. Baskın sayesinde büyük yangınlara da meydan vermediğimizden kasabayı da sağlam olarak istirdat ettik. Fakat insan kıttı.
Şehrin şimali uzaklarındaki kışlaları da yakamadılar. Yazık ki harbiye kışlası sonradan kaza e-seri yandı. Daha şimaldeki aba fabrikasına gelince-. onu, Rusların eline düşmemek için bizim ordu çekilirken yakmış.
Harbiye kışlasının yanışı ibret alınacak bir hâdisedir: Askerlerimizin çoğu köylüdür. Köy evleri, mizin çoğunun içi de döşemesizim yani topraktır' Köylüler kendi evlerinde istedikleri gibi ateş yakabilmek itiyadındadırlar. Bu fena itiyatla bazı asker, ler dahi harp halinde ikamet ettikleri yerlerde dahi ateş yakmakta olduklarından yangınlara sebep oluyorlar. İşte harbiye kışlası da buna kurban oldu : Koğuş içinde döşeme üstünde ateş yakılmış ve harekete geçildiği halde söndürülmeden bırakılıp gidil-
* (Devam, -rı
0
T

Nisan Balığı
Artık modası geçen bu âdet nereden çıktı ?
1 Nisan, hemen hemen bütün dünyaya yayılmış ve benimsenmiş bir sürpriz günüdür. O gün herkes güzel yalanlarla, zarif sürprizlerle tanıdıklarını, arkadaşlarını aldatmaya çalışır. İlk zamanlarda fevkalâde bir rağbet gören bu âdet çok eski bir maziye malik olmakla beraber gitgide oazbesini kaybetmeğe başlamıştır. Zira yirminci asır bütün vak’a-ve hâdiseleriyle hemen hemen 1 Nisanlarla dolmuştur. . Bugün gerek hususî hayatımızda, gerekse milletlerarası camiada sürpriz âdeti çok geniş mikyasta yayılmıştır. Bilhassa politika meraklıları bu cereyana herkesten fazla kapılmışlardır.
Geçen gün bir gazetenin “umumî harp arefesindeyiz,, diye bir sürp rizle bütün İstanbul halkını telâşa düşürdüğünü hatırlarsınız. Beynelmilel camiada bu küçük yalanlar hemen hergün büyük sürprizler şekline giriyor. Zavallı dünyanın bu sürprizlerle endişeli ve telâşlı bir halde olduğu hepimizce malûmdur. Bugün bu şekilde soğuk bir çehre takman 1 Nisan yalanının menşe’i her milletin tarihinde başka başkadır.
Portekizde, 1 Nisan, saf bir a-damı rüzgârdan yapılmış bir ip satın almaya göndermekle meşhur olmuştur. Fransa da, birisinin su -cuk içân maya almaya gönderilmesi, Almanyada kurumuş kar hikâyesi, Belçikada yumurtaları traş edecek usturanın keşfedilmesi bu âdetin revaç bulmasını mucip ol-’ muştur
îtalyada Floransada eski bir âdete göre dostlar biribirlerine mukavvadan yapılmış balıklar gönderirler. Pazarlarda da bu mukavvadan yapılmış balıkları safdillere satarlarmış. Romada Nisan balığının şöhret kazanması Aquiba şehrinde bir balık mûcizesi üzerine Papanın bir emriyle revaç bulmuştur.
R. Carso Nisan balığı isimli kitabında şöyle diyor: “Fransa kralı dokuzuncu Charles şatosunda bir emir veriyor:
Senebaşı 1 Nisan yerine ikinci kânunun birinden başlıyac aktır. Bu emir üzerine senebaşı değişiyor fakat halk yine 1 Nisanı unutmuyor ve bu suretle 1 Nisan sürprizlerle hazırlanıyor.,, bu fikrin ne dereceye kadar doğru olduğu malûm değildir. Bugün hâdiseler bize her günün 1 Nisan olduğunu gös teriyor. Çünkü bugün dünya fen, kültür, politik sahada - her gün sürprizlerle karşılaşıyor.
ZEYNEL AKKOÇ
Tapu ve Kadastro Umum müdürlüğünü bir kararı
Tapu ve Kadastro umum müdürlüğü ahşap binalarda bulunan evrakın muhafazası için yeni bir karar vermiştir. Memleketin birçok yerlerinde ekser ahşap binalarda ve hükümet daireleri içinde bulunan tapu dairelerinin defter ve kayıtlarının tah ta dolaplar içerisinde muhafaza edil, meşinden dolayı çok zarar görüldüğü ve herhangi bir yangında bu kayıtların yanarak mahvolmaları ihtimalini gözönüne alarak tapu dairelerinin ileride yapılacak kârgir binalara naklederek muntazam kasalara sahip oluncıya kadar bu kabil evrakın demir dolaplar içinde saklanmasını düşünmüştür. Bu sebeple tapu idaresi bu demir dolaplardan ilk olarak bir parti yaptırmağa başlamıştır. Bunlardan 50 adedi derhal taş. rada dairelere gönderilecektir.
Konferans ve temsil
Kabataş halkevinden:
Evimizde tertip edilen konferans lar, Konserler Temsiller devam etmektedir. l/Nisan/1939 cumartesi günü akşamı evimiz üyelerinden Kabataş lisesi tarih coğrafya muallimi Samih Nafiz tarafından millî tarihimiz hakkında bir konferans verilecek konferansı temsil gurubumuzun uzun zamandan beri hazırlanan yeni hir temsili takip edecektir.
Çanakkale Zaferinde
Türk Bahriyesi
Türk Bahriyesi Büyük Harpte Vazifesini Şerefle Başarmıştır
— 1( —
Bu filoya refakat eden filotillada bir muhribin batması ve diğerlerinin yaralanması yüzünden kifayetini zayi etmişti.
İkinci filo uzun müddet için yalnız iki mecruh zırhlıdan ibaret kalmıştı. Üçüncü filo kıymeti harbiye-ce birinci filoya nisbetle zaten zayıf iken İrrezistibl ve Oşin zırhlılarının garkı ve diğerlerinin ve alelhusus Trayemf ile Kornvalisin ağır rahneler alması hasebile daha ziyade zayıflamıştı. Sapa sağlam bir donanma ile taarruz ettiği halde muvaffak olamıyan Ingiliz Amirali, bu do nanma maddî ve manevî okadar rah-nedar olduktan sonra yapılacak bir hücumdan muvaffakiyet bekliyebi-lir miydi? ikinci bir nokta da 18 mart günü yarım adanın muhafız kıt’alanndan mahrumiyeti ve şayet taarruzu bahrî ile beraber karaya bir kaç tabur asker dökülseydi, Sed-dilbahirden Bulayıra bütün nokatı müstahkemenin ele geçirileceği me. selesidir.
Gûya taarruz gtinü istikşaf için karaya çıkarılan bir Ingiliz müfrezesi Kirte köyünden meyva almış ve Maydos tepelerine kadar kimseye görünmeden llerliyerek tahkikat ve tetkikat yaptıktan sonra bilâmüşkü-lât avdet etmişti. Bu müfrezenin rivayet edilen muvaffakiyeti tamami-le mevhumdu. Bovenin garkı esnasında Anadolu tarafına geçen Cevat paşa, yarım ada muhafızlarının siperlerinde icra ettiği seyahatten geliyordu. Düşman karaya çıksaydı bir ordu bulmıyacaktı. Fakat öyle bir kumandanın karşısında bulunacaktı ki bu büyük kumandan bizzat bir çok ordulara muadil olan Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleridir. Çanakkale kahramanlıklarını tesci-yeye hasrettiği bir makalede Darülfünun Tarihî felsefe müderrisi Mehmet Emin bey der ki: "Ferdde kahramanlık dediğimiz bu ruh nasıl vü. cüda geliyor. Nasıl Anafartalarda karadan ve denizden gelen ateş ve bomba yağmuru altında kalan askerimiz hayatı istihkar ederek düşmanlarına galebe edinceye kadar sebat edebiliyor. Beşerî iktidarın fevkinde görülen bu tükenmez kudret nereden geliyor. Bazıları bunu tesi-ratı ırkiye ile birdenbire zuhur eden bir hal zannediyorlar. Fakat bu yük sek hamasetin menşei bu kadar basit değildir. Kahramanların ruhu tetkik edilirse her dakika yeniden faaliyete sevkeden mutlak bir mef-kûrenin bütün iradelerine hâkimiyeti görülür. Bu mefkûre onların zihnî bütün tasavvurlarını, bütün hareketlerini kendi etrafına toplamıştır,, Mefkûrelerin en yükseği vatan mefkuresidir ve büyük kumandanlar gönüllerini tutuşturan bu mu kaddes ateşle kıtalarının derunun. da bir yangın ika etmesini bilirler. Ruşen Eşref bey, Gazi Hazretlerinden Arıburnu muzafferiyetinin sırrını sormuş ve şu ulvî cevabı almış-tır: "Bu öyle alelade bir taarruz de. ğil, herkesin muvaffak olmak ve ölmek aznıile harekete teşne olduğu taarruzdur. Hattâ ben kumandanlara şifahen verdiğim emirlerde şunu ilâve etmişimdir:
— Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeği emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir,,.
1915 nisanının 25 inden kânunuevvelinin 19 una kadar Gelibolu yarımadasında cereyan eden vukuata harp demek haksızdır. Yedi ay yirmi dört gün orada bir ölüm makinesi işledi. Türk, İngiliz ve Fransız gençliğinin büyük bir kısmı bu meşum makinenin dişlerine takılarak mahvoldu. Erkânı Harbiyei Umumiyenin Tarihiharp külliyatından (Çanakkale Muharebatı) isimli resmî kitapta, Çanakkaledeki zayiatımız (55,127 si şehit, 100,177 si mecruh, 10,067 sİ kayıp, 21,498 zi emrazı muhtelifeden vefat, 64,440 zuafa ol. mak üzere İki yüz elli bir bin üçyliz dokuz tahmin ve bu tahminin haki
kate karip olduğu kaydedilmekte-dir; Düşman zayiatı ise (telef, mecruh, esir ve kayıplarla beraber) üç yüz otuz bir bin kişiye baliğ olmuştur. Bu rakkamlann ifade ettiği mana müthiştir. Çanakkale zaferinin bütün haşmet ve azameti de istihsalinin güçlüğünden gelir.
Kara muharebeleri esnasında Türk bahriyesinin deruhde ettiği vazife de her türlü tahminin fevkinde müşküldü. Münakalât deniz tari-kile icra ediliyor ve halbuki deniz, düşman tahtelbahirlerile dolmuş bu lunuyordu. Sevkiyat için kullanılan vesait, Seyrisefainin, Şirekti Hayri-yenin, hattâ Haliç idaresinin büyük küçük vapurlarile römorkörlerden ve mavnalardan ibaretti. Büyük vapurlardan maadasına harita, hede-feli pusula, iskandil ve parakte gibi en lüzumlu seyir âletleri mevcut değildi. Halbuki Marmara denizinde bütün deniz fenerleri sönmüş, tahtelbahir korkusile tekmil iskele ve limanlarla sefainde ışık yakmak me-nedilmişti. Sivil kaptanlar bu şerait altında sefer mesuliyetini kabul et. mediklerinden büyük küçük bilû-mum sefaini nakliye, bahriye zabitlerinin idare ve mesuliyetine verilmişti. Seyrisefer sahil boyunca ve daima karanlık gecelerde icra ediliyordu. Acele ile lüzumundan ziyade cephane, esleha ve‘ hayvanat ve saire eşyayı askeriye yükledildikten sonra hınca hmç asker ve zabitle doldurulan pervaneli ve yandan çarklı küçük vapurlar ekseriya Mar maranın fena havalarına uğrıyor ve ağır denizlerin hücumile batmak teh likeleri geçiriyordu. Ya sahilde, yahut enginde tahtelbahir hücumile batıp çıkmıyan bahriye zabiti kalmamış gibiydi. Sefaini harbiyede bulunanlar da, münakalât münasip torpito ve ganbotlarla konovi edildiği cihetle sefaini nakliyede çalışanlar kadar batmak tehlikesine maruz idiler. Bahriye zabitlerini mü sademe etmek, karaya gitmek, fırtınaya tutulmak, bir düşman tahtel-bahrinin topuna veya torpitosuna hedef olmak suretile batmaktan korkmaları, kendi hayatlarını değil rakip oldukları geminin selâmetini temin etmek endişesinden idi. Zira bir gemi süvarisinin boğulması demek kumanda ettiği geminin bütün mürettebatı ve bütün hamulesile gark ve nabut olması demekti. Bu nakliyat esnasında kazaya uğnyau muharebe ve nakliye gemilerimizin esamisi uzun bir liste teşkil eder. Binaenaleyh Türk bahriyesinin kara harbine ifa eylediği hizmeti resmî tarihi harbin "Hini müdafaada ciheti bahriye ve berriyenin bir kuman da altında tevhidi mesaî etmesi eJ. zemdi. Bu noktanın nazarı dikkate alınmamasından dolayıdır ki bidayetten nihayete kadar ciheti bahriye kendisinden beklenilen azamî mu aveneti ciheti berriyeye gösteremedi.,, cümli tenkidiyesile ifade etmesi dikkate şayandır. Yukarıdanberi izaha çalıştığımız fedakârlıkların zamime olarak Golyatı batıran, küçük bir torpitobotile hudut muhace-mesini Adalar denizine kadar tevsi eden, Marmara sevkiyatını idare ve himayeye muvaffak olan ve ayni zamanda koca bir Rus donanmasını mağlûp vaziyetine düşürerek Kafkas cephesinin nakliyatını da kahraman omuzlarına yüklenen Türk ban-riyesi daha ne yapabilirdi? •
-SON-
TOPLANTILAR :
Üsküdar Kızılay kongresi
Kızılay Üsküdar Kurumandan:
Kızılay Üsküdar ilçe şubesinin yıllık toplantısı 2/4/939 pazar günü saat 10 da Doğancılarda Halkevi salonunda olacağından şubeye kayıtlı üyelerin vaktinde tesriflari rica olu^ nur.
Geliboluda Tüyler Ürpertici Bir Cinayet
Zabıtanın Gayreti Katilleri Az Zamanda Meydana Çıkardı
Gelibolunun Değerli rabıt» memurları ve katiller
I RADYO PROGRAMI
Aşkın Kuvveti
Gelibolu ( Hususi ) — 16 - 17 Mart akşamı havanın çok soğuk ve rüzgarlı bir gecesinde Gelibolunun Camii Kebir mahallesinde Gölcük Bahçesinde oturan mandalcılar na-mile maruf 70 ve 80 yaşlarında Ahmet ve kardaşı Mustafa gece uykuda bulundukları bir sırada komşularından hammal Salih *■-' arkadaşı Recep tarafından bu iki ihtiyarın bugüne kadar evlenmedikleri ve ken dilerinde pek çok para ve altun bulunduğu zannile gece yansı oturdukları evin bir duvarını delerek içeri girip resimde işaretli odada yatan bu zavallılan uyurken boğazla-
Çatalca Cinayet
Bir atıçı sarhoşlukla arkadaşını öldilrdU
Dün gece Çatalcada bir cinayet olmuştur:
Gece yansından bir saat yirmi dakika sonra; Çatalcada ortaokul karşısında Kul sokağında 10 numaralı evde oturan Arifi yine Çatal-oada Tifen sokağında 5 numaralı dükkânda aşçı Mustafa oğlu Hüseyin Uçar’ın tabanca ile vurarak öldürdüğü haber alınmış ve hemen vak’a yerine giden polisler kaçmak üzer bulunan katili yakalamışlardır.
Cinayetin sarhoşluk yüzünden vukua geldiği anlaşılmıştır. Mak-tûlün cesedi dün morga kaldırıl -mıştır. Katil de Adliyeye teslim o-lunmalc üzere şehrimize getirilmiştir.
Yardım sevenler cemiyeti kongresi
Ankara: 2«» (Telefonla) —Bayan Mevhibe ismet Inönünün yüksek himayeleri altında yardım sevenler cemiyeti çocuk esirgeme kurumu salonunda sekizinci senelik kongresini akdetmiştir..
Kongreyi eski reis sıfatiyle Reşide Celâl Bayar açmış ve eski Seyhan mebusu Bayan Esma Nayman kongre reisliğe cemiyetin çalışma mevzuuna dahil muhtelif mevzular üzerinde konuşmalar cereyan etmiştir.
GRİP
SİNİR .»KIRIKLIK
ROMATİZMA
mak suretiyle birinin derhal ölmesine ve diğerinin ağır yaralanmasına ve iki gün yaşadıktan sonra onun da ölümüne sebeb olmuşlardır.
ilçemiz Kaymakamı Teyfik No-yan başda olmak üzere Jandarma Kamutanı Nuh Cengi ve resimlerini gönderdiğim emniyet Komseri Nuri Apaydın, ve Polis memurlarından Remzi Alkan, Nuri Tezçalışır, Emin Atalay, Kadri Pekol taraflarından bu acıklı cinayetin failleri üç gün gibi pek kısa bir zamanda meydana çıkarılmak suretiyle büyük bir hizmet etmeleri halk üzerinde çok iyi tesir göstermiş ve caniler adaletin pençesine teslim edilmişlerdir.
POLİSTE :
Genç bir kız otobüs altında yaralandı
Fatihde Çarşambada İsmail ağa cami sokağı 73 numaralı evde oturan Hakkı kızı Behire, dün Aksaray-dan Laleliye gelirken, (Ege) fotoğ. rafhanesi önünde, Sirkeci. Bakırköy otobüslerinden 3086 numaralı otobüsün sademesine maruz kalmıştır.
Behire bu kazada s(51 bacağından yaralanmış ve Haseki hastaha-nesine kaldırılmıştır. Otobüsün şoförü İbrahim yakalanmıştır.
4 Yaşındaki kıza tasallut etmek İsteyenin cezası
Hüseyin oğlu Emin isminde bir taşçı, 4 yaşında bulunan Nebahat isminde bir kıza geçen hafta tasallut etmek istemiş ve dün de ayni harekete teşebbüs etmiştir. Fakat, Ne-bahatın ağabeysi Emin, işi sezdiğinden diğer Emini bıçakla ağır surette yaralamıştır.
Gümrük salonunda hırsızlık yapmak İstemiş
Galatada yeni inşa edilmekte o-lan gümrük salonu içinde 12 tahta üe 1 metre kablo çalmakta olan Besim oğlu kızı pTuzkun dün yakalanarak hakkında tahkikata başlanmıştır.
CUMARTESİ: 1/4/989
13.30 Program.
13.35 Müzik (Müzik hol, kabare ve saire) Pl.
14,00 Memleket saat ayarı a-jans ve meteoroloji haberleri.
14,10 Türk müziği
Çalanlar: Refik Fersan, Fahire Fersan.
Okuyan: Sadi Hoşses.
1 — Osman beyin . Segah peş. revi.
2 — Kazasker Mustafa izzet -Segâh şarkı - Doldur getir ey saki.
3 — Bimen Şen - Segâh şarkı -Sunda içsin.
4 — Fahire Fersan - Kemençe taksimi.
5 — Sadettin - Hüzzam şarkı -Cefayı hicrinle göynüm yakılsın.
6 — Halk türküsü - Bağa girdim.
7 — Halk türküsü - Haticem.
14,40 Müzik (Cazband - Pl.)
15.30 Konuşma (Hukuk ilmi yay ma kurumu - Kanun hâkimiyeti) Halkevinden naklen - B. Sıddık Sami Onar.
17.30 Program.
17.35 Müzik (Dans saati . Pl.)
18,15 Türk müziği (Fasıl heye. ti)
Okuyanlar: Tahsin Karakuş va Safiye Tokay
Çalanlar: Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Hamdi Tokay, Basri Üfler.
19,00 Konuşma (Dış politika hâ
İstanbul üçüncü İcra memurluğun dan:
Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukarrer olup tamamına (10,000) on bin lira kıymet takdir olunan Istanbulda Sirkecide Hoca paşa mahallesinde Vezir cami sokağında eski 3ı 3 mükerrer yeni 4, 6 kapı ve (7) ada (5) parsel numaralarla mukayyet ve altında dükkânı olan ve Bahrisefit oteli namiyle maruf geyri menkulün on iki hisse itibariyle al. tı hissesi açık arttırmaya konmuş olup 3/5/939 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 den 16 ya kadar dairemizde birinci açık artttırma-sı icra ve arttırma bedeli mukadder kıymetine nazaran satılığa çıkarılan hisseyeşmuship kıymetin yüzde yetmiş beşini bulduğu ve kaydında mevcut ve ipotekten mütevellit borcun itfasına tekabül eylediği surette alıcısı uhdesine ihalesi yapılacağı aksi halde son arrtıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle arttırma onbeş gün müddetle temdit olunarak,-----
tarihine tesadüf eyliyen 18/5/939 perşembe günü ayni saatte dairemiz de yapılacak ikinci açık arttırmasında yukarıda yazılı ipotek borcu itfa edilmek suretiyle mezkûr gayri menkul hissesi en çok arttıran üstünde bırakılacaktır. Satış peşin para iledir. Arttırmaya girmek istiyen-ler mezkûr gayri menkule takdir e. dilen kıymetten satılığa çıkarılmış olan hisseye müship kıymetin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesi veya millî bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Hak -lan tapu sicilleriyle sabit olmıyan ipotekli alacaklılara diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair vuku bulacak iddialarını ilân tarihinden itibaren (20) gün zarfında dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu si-cillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
diseleri)
19.15 Türk müziği (Halk musikisi) Sıvaslı Aşık Veysel ve İbrahim Takdim eden: Sadi Yaver Ataman.
19,35 Türk müziği (Eski eserler den müteşekkil program)
Çalanlar: Vecihe, Reşat Erer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan.
Okuyan: Muallim Nuri Halil Poyraz.
20,00 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası (fiyat)
20.15 Temsil (Fuzuli gecesi)
Tertip edenler: Ekrem Reşit ve İbrahim Delideniz.
Temsile Ankara Radyosu küme okuyucuları Mesud Cemilin idaresinde iştirak edecektir.
21.15 Memleket saat ayan.
21,15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Folklor (Halil Bedi Yö-netgen)
21,45 Müzik (Dans plâkları) 22,00 Haftalık posta kutusu.
22.30 Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın)
1 — Köpp - Yaz akşamı süiti
2 — Glessmer - Sabah selâmı • (Fantezi)
3 — Gibish - Çakır keyfim (V i-yana şarkısı)
4 — Delibes - Kopelya balesin, den bebek dansı.
5 — Walter . Serenad.
23,00Müzik (Cazband Pl.) 23,45-24 Son ajans haberleri ve yarınki program.
Mezkûr gayri menkul nefsinden doğan birikmiş bilcümle vergi mükellefiyeti ile dellâliye resmi borçluya a-it olmak üzere satış bedelinden istifa olunur. (20) senelik vakıf taviz bedeli ise alıcıya aittir.
(Mezkûr gayri menkulün evsafı u-mumiyesi)
Mezkûr gayri menkul zemin kat ile beraber dört kattan ibaret olup otel olarak kullanılmaktadır.
Zemin kat: Dört ve altı numaralarda murakkam olup (4) numaralı mahal kahve ve (6) numara ise otelin giriş kapısını teşkil etmektedir. Kahve: cephesi camakânlı zemini karosiman döşeli olup aydınlığa a-çılan kapıdan ibarettir.
Birinci kat: Bir sofa üzerinde üç oda bir koridor mevcut. Koridorda iki oda ve hela mevcuttur. Zemin katla birinci kat merdiven ortasında ilâveli bir oda mevcut olup birin, ci kat balkonuna çıkılır kapısı vardır.
İkinci kat: Bir sofa üzerinde üç oda bir koridor ve mevcut koridor üzerinde bir oda bir hela vardır.
Üçüncü kat: Bir sofa üzerinde cephede üç oda ve koridordan geçilir. Üzerinde de üç oda ve bir heladan ibarettir.
Mezkûr gayrimenkul kâgir dahilî akşamı ahşaptır, içinde elektrik ve terkos tesisatı mevcuttur. Ve mevcut katlarında sofalar üzerinde came-kânla bölünmüş mahaller mevcuttur. Zemini çimento aydınlıktan iki kısımdan ibaret bodruma inilmektedir. Hududu kadastro plânı gibidir.
Umıımî mesahası :
Tamamı 162,5 metre murabbam-dan ibaret olup bundan 135 bina mütebakisi aralıktır. Gösterilen gündj arttırmaya iştirak edenler arttırırı? şartnamesini okumuş ve luzumlıı malûmatı almış ve bunları tamamen kabul etmiş ad ve itibar olunur. Gay ri menkul kendisine ihale oluan kimse derhal veya verilen mühlet i-çinde parayı vermezse ihale kararı fesh olunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimseye ar-zetmiş olduğu bedelle almaya razı o lursa, one olmazsa veya bulunamazsa onbeş gün müddetle tekrar arttır maya çıkarılarak en çok arttıran üstünde bırakılır ve iki ihale arasındaki fark ve geçen günler için yüzde beşten hesap olunacak faiz ve diğer masarif ayrıca hükme ha. cet kalmaksızın memuriyetimizce eski alıcıdan tahsil olunur. Daha faz. la malumat almak isteyenler 5/4/-939 tarihinden itibaren dairemizde açık ve asılı bulundurulacak arttırma şartnamesini ve 1936/1936 numaralı dosyasına müracaatla lâzım gelen malumat ve izahatı almış olabilecekleri ilân olunur. (1936/1936)
; Tefrika No; 43
Ertesi sene, doktor hastanın sü. kûnet bulduğunu ve bu halin devam ettiğini görerek, Naile, karısını, deniz kenarında bir yerde oturtmasını tavsiye etti. Genç kadın buhranları esnasında mütemadiyen denizden bahsediyordu. Belki de deniz havası, ve civarında yaşamak hastanın sıhhatinde bir inkişaf yolu açabilir, di. Ve derhal halinde bir salâh eseri göründü. Eski bitkin tavn pek kalmadı. Hattâ bazı günlerde zekâsının kısa fasılalarla uyanır gibi olduğu müşahede edildi ve işte böyle bir zamanda çocuğunu istedi ve buna mani olmak istenildiği sırada yeni ve müthiş bir kriz geldi.
Doktor:
— Çocuğunu yanına verin. Zavallı küçük, kat’î surette zekâdan mahrum.. Hastanın yanında yaşaması tehlikeli değildir. Bu hasta dimağda yerleşen fikrin tatbik sahasına konulması bir felâketi intaç e-debilir ve hem, bu vaziyet çocuk i-çin bir mahzur tevlit ederse, nasıl olsa bir çaresine bakar, icap eden tedbirleri alabiliriz, dedi.
Bu suretle Nailin küçük çocuğu da, bildiğiniz münzevi evde iki gardiyanı arasında yaşıyan Aliyenin yanına getirildi. Bu gardiyanlardan biri aşçı kadın Zehranm kardeşi Seher, diğeri eski bir bahriyeli olan kocasıydı. Her ikisi de Naili çok sevdiklerinden, hasta karışma gayet iyi bakıyorlar ve etrafta dedikoduyu mucip olacak gevezeliklerde bulun-mıyorlardı. Gayet fena bir aiîl ka. dini olan Aliye, ateşli, her şeyden nem kapan, çocuğu için titriyen bir ana oldu. Çocuğuna daima büyük bir ihtimamla bakıldı. Zavallı ana, çocuğunun zekâdan mahrum olduğunu bilmiyor, Seherin dediğine göre, oğlunun karşısında saatlerce durup meftun nazarlarla bakıyormuş.
Boğuk bir sesle:
— Of, ne müthiş vaziyet, diye
Akıl Hıfzıssıhhası Cemiyetinin toplantısı
Türkiye Akıl Hıfsıssıhhası (Higiene Metane) Cemiyeti merkez heyeti Prof. Fahrettin Kerim Gökay’m başkanlığında toplanarak aşağıdaki kararları vermiştir.
1. — Bir yıl zarfında memleket dahilinde ve dış memleketler kong. relerine iştirak suretile yapılan ilmi mesai gözden geçirilmiştir.
2. — Yunanistanda da bir Akıl Hıfsıssıhhası Cemiyeti tesisine karar verildiğine ve Türkiye Akıl Hıf. sıssıhhası Cemiyeti nizamnamesinin yollanmasını, memleketimizle bu mevzu üzerinde daimî İlmî münasebet tesisi dileğini havi başkana gelen mektup okundu. Teşekkür yazılmasına, nizamnamemiz neşriyatımızın gönderilmesine,
3 — Mekteplerde Higiene Mntale ve mektep hekimliği meseleleri üzerinde Maarif Şûrasına arzedilmek için Maarif Vekâletince bir layiha takdimine,
4 — Bu yıl 4 - 6 Haziranda Isviç-renin Lugano şehrinde toplanacak VI ncı Avrupa milletleri Akıl Hıfsıs-sıhhası kongresi riyasetten gelen davetiye okundu. Mezkûr kongreye müzakere mevzuları dahilinde Prof. Fahrettin Kerim ve Hüseyin Kenan tarafından memleketimizde sosyal ve aile inkılâbı ve ayrıca Prof. Fahrettin Kerim tarafından memleketimizde Higiene Mentale ve Psişiyatri sahasında yapılan hizmetler üzerinde rapor hazırlanmasına karar verildi.
5. — Geçen yıl zarfında memleketin İÇ ve dışında Akıl Hifsıssıhhası üzerinde Türk hekimliği tarafından yapılan neşriyat sayısı memleketimi
Nakleden: ORHAN S- |
mırıldandım. Zavallı Naili, ve., karısını hiç görmedi mİ?..
— Oğlunun, hastanın yanına konmasından az bir müddet sonra Aliyeyi bir defa daha görmek istedi. Fakat bu müthiş bir şey oldu. Seher ile kocası, karısını zaptetmek için bütün kuvvetlerini sarfederler-ken, Nail oradan uzaklaşmak mecburiyetinde kaldı. O zamandanberi karısını gördüğü yok. Aliye, Naile karşı müthiş bir kin gösteriyor ve kendisini her şeyden mahrum ettiğini, hattâ çocuğunun hayatına bile kasdettiğini söylüyor. Bunu siz 5» gördünüz. Halbuki Nailin karısile oğ lunun bütün ihtiyaçlarım fazlası’.© tatmin edeceğini ve bunu bizzat yap tığını tabiî ilâveye hacet yok.
Hararetle:
— Tabiî, bu tamamile faidesiz-dir diye atıldım. Bunu zaten asla düşünmedim!.. Vasim o kadar iyi kalpli ve doğrudur ki...
— Evet, Nail tam söylediğiniz gibidir ve ayni zamanda cessurdur da... Tecrübesizliğinin, biraz da gafletinin neticesini acı surette çekti! İnce ve müşfik bir kalp için bu, öyle bir inkisarı hayal idi ki Nail, bundan kolay kolay kurtulamazdı. Çok şükür ki, edebiyata olan meyli, kendisini biraz oyalıyabildi ve insanların felâketi, tabiatin meydana getirdiği hastalıkların doğurduğu neticelerle meşgul olmağa, zavallı hasta, lan, bedbaht kimseleri ziyarete, a-cılarını tahfife koyuldu. Yaptığı bu İnsanî işlere, acı hatıralarını, içten gelen isyanlarını karşılıyan edebî ça Iışmalan da inzimam ederek kendisini kurtardı. Artık Nail, daima gör düğünüz sâkin ve ciddî tabiatli erkek oldu. Fakat ne de olsa bunun altında iztirap çekmekte devam eden, ümitsizliğe ağlıyan bir kalp çarpmaktadır hâlâ.
(Devamı var)
GalatasaraylIlar An karaya gittiler Evvelki gün millî küme maçlarına iştirak edeceklerini memnuniyetle haber verdiğimiz Galatasaray birinci futbol takımı Ankara gücü ve Demirspor takımlarile deplasman maçlarını yapmak üzere dün sabah kulüp veznedarı Adnanın başkanlığında Alâeddin, Antrenör, Osman Lûtfi, Adnan, Faruk, Musa, Yusuf. Ekrem, Necdet Süleyman, Murad, Sarafim, Bedri, Bediiden müteşekkil bir kafüe halinde Ankaraya inmiştir. Sarı Kırmızdılar*’ nr «ffakıyet-ler dileriz.
Matbuat takımı kaptanlığınım :
2 Nisan 1939 pazar günü saat 10 da Beşiktaş Şeref stadında Beşiktaş tekaüdleriyle maç yapılacağından arkadaşların futbol malzemeleriyle beraber saat 9,30 da Şeref stadında bulunmaları rica olunur.
zin iftihar edeceği derecede yüksek olduğu görüldü. Bu arada Cezayir. Münih, Roma, Zagrep Kongrelerde Ankara Tıp kongresinde Akd Hıfsıs sıhhası öjenik mevzuları üzerindo müteaddit raporlar intişar etmiştir.
6. — Akü Hıfsıssıhhası Cemiyeti Dr. Aliye Rızanın, Ruh hastalıklarından ileri gelen cürümlerle, genç kızlarda Akü hıfsıssıhhası Dr. Zati nin Çocuk mahkemeleri, Prof. Fah. rettin Kerimin Türkiyede çocuk ve akıl hıfsıssıhhası esasları, eserlerinden birer nüsha Halkevlerine dağıtılmaya karar verildi.
7 — Muhtelif Halkevlerinde akıl hıfzıssıhhası esasları üzerinde konferans verilmesine karar verildi.
Bütün ağrı ve sızılara karşı en müessir ve mütekâmil kaşe DERMAN Kaşeleridir. Lüzumunda günde 1-3 kaşeye kadar alınır.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bUtUn ağrılarınızı derhal keser İH Hi İcabında günde s kaşe alınabilir. H |^U
1 NİSAN 1939


İnhisarlar IJ. Müdürlüğünden
Cinsi Miktarı Muhammen B.
Lira Kr.
Nafia Vekâletinden
Muvakkat T. Eksiltme Lira Kr. Şekli saati
Motor 2 adet 10.650 — 798 75 Ka. zarf 15
I — İdaremizin “2 ve 8„ numaralı tekneleri için şartnamesi mucibince 2 adet motor kapalı zarfla satın alınacaktır.
II — Eksiltme 3 - 4 . 939 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 de Kabataşta Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
III — Gümrük ve montaj bedelleri dahil olmak üzere muhammen bedeli ve muvakkat teminatı yukarda yazılmıştır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden alınabilir.
V — Şartnamnin “7„ nci maddesi mucibince taliplerin tanzim edecekleri plân ve fotoğrafiler münakaşa gününden üç gün evveline kadar Cibali nakliyat şubemize vermeleri lâzımdır.
VI — Eksiltmeye iştirak edecekler % 7.5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu havi mühürlü teklif mektuplarım ihale saatinden bir saat evveline kadar “Saat 14 de,, mezkûr komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermleri lâzımdır. “965„

Juhammen B. % 7,5 teminat Miktarı. Lira K. Lira K. Eksiltme: Şekli saat
Baskül 5000 Kg. 1 adet sif 750.— 56 25
Haydarpaşa
” 2000 ” 2 adet
„ 1000 „ 1 „ Sif 5000.— 375 — Açık eksiltme
İstanbul
I — Şartnameleri mucibince yukarıda miktarları yazılı basküller hizalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır.
H — Muhammen bedelleri, muvakkat teminatları eksiltme saatleri hizalarında gösterilmiştir.
IH Eksiltme 4—4—939 tarihine rastlıyan salı günü Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız olarak alınabilir.
V — 5000 Kg. lık baskülün münakaşasına iştirak edecekler 7 gün evveline kadar fiatsız tekliflerini Tuz Fen şubesine ve 1000, 2000 Kg.lık baskül münakaşasına iştirak edecekler de fiatsız tekliflerini bir hafta evveline kadar müskirat fabrikalar şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mutazammm vesika almaları lâzımdır.
VI — Eksiltmeye iştirak edecekler eksiltme günü kanunî vesaik ile 'birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur.
(1704)

pazarlık
14
14.30

I İdaremizin Cibali fabrikası Garajı önündeki nhtım tahkimatı işi şartname ve plânı mucibince pazarlık usuliyle eksiltmeye kon -muştur.
II — Keşif bedeli 4997,30 lira muvakkat teminatı 374.80 liradır.
El —Pazarlık 6—IV—939 perşembe günü saat 14 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesi müdüriyetindeki alım komisyonunda yapılacaktı.
IV Şartname ve plânlar her gün 25 kuruş mukabilinde yukarıda sözü geçen şubeden alınabilir.
V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte yüzde 7,5 güvenm paralariyle mezkûr komisyona gelmeleri. (3002)

Muhammen B. % 7,5 Te. Eksiltme
Mikdarı Lira Kuruş Lira Kuruş Şekli Saati

Bulaşık yıkama makinesi
Su tesisatı mal-
zemesi
Pirinç etiket
I — Değiştirilen şartnamesi mucibince ve şeraiti JcJıv-
sinde (1) adet bulaşık yıkama makinesiyle yukarıda cins ve mikdân yazılı (2) kalem malzeme hizalarında gösterilen usullerle ksiltmeye konmuştur.
H — Muhammen bedelleri, muvakkat teminatları ve eksiltme saat-leri hizalarında gösterilmiştir.
m — Eksiltme 18-1—939 sah günü Kabataşta Levazım ve Mü-bayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartname ve listeler her gün sözü geçen şubeden almabile-ceği gibi etiket numuneleri de görülebilir.
V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde ka-■ nunî.vaaailde.iirtürts mezkûr komisyona gelmeleri ilân olunur.
(2166)
1 adet
1200. —
90
Açık 14
Cinsi:
21 kalem
4775. —
31.770 adet
572. —
358
12
14,30
42
90
15.30
şeraiti sabıka daire-

Muhammen B. 7,5 teminatı Mıkdar.: Lira K. Lira Kr.
Eksiltme Şekli Saati
*
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Manyas gölü şeddeleri ve regülâtörü -inşaatı keşif bedeli
“534.977” lira “22” kuruştur.
2 — Eksiltme 20—4—939 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat
(15) de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık
işleri genel şartnamesi, fennî şartname ve projeleri (26) 'lira (75) kuruş mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler.
4P-- Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (25.149) lira (09) kuruşluk muvakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde] bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler.
S — İsteklilerin teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saat-i ten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (1056) (1987)
Karadeniz Postaları
Yaz Tarifesi
1 Nisandan itibaren yaz tarifesi tatbik olunacaktır. Postalar eskisi gibi tstanbuldan Pazar, Salı ve Perşembe günleri mutad saatlerinde kalkacaklardır. Salı günü kalkan postalar gidişte Zonguldağa uğramıyacak buna mukabil Perşembe günü kalkan postalar uğrıyacaklardır.
— Dönüş seferlerinde postalar son iskelelerinden kış tarifesindeki kalkış günlerinden birer gün evvel kalkacaklar ve tekmil dönüş seferlerinde iskelelerden bu suretle bir gün evvel kalkmış olacaklardır.
Bariın Hattı Birinci Postası
ktanbuldan Çarşamba günleri saat 18 de kalkan Bartın battı birinci postaları 4 Nisandan itibaren Salı günleri saat 18 de kal-günü saat 10 da İstanbula dönecektir.
Devlet Demiryolları İlânları
Eskişehir deposuna bir sene zarfında gelecek olan tahminen 30000 ton kömürün vagonlardan yere boşaltılması ve yerden makine ve vagonlara yükletilme işleri 20—4—939 tarihine müsadif perşembe günü saat 15 de H. Paşa gar binası dahilinde 1 ci İşletme komisyonu tarafından kapalı zarf usuliyle ihalesi yapılacaktır.
Beher ton kömürün tahliyesi 15 ve tahmili için de 20 kuruş muhammen bedel konmuştur.
İsteklilerin 787 lira 50 kuruşluk mluv-akkat teminat makbuziyle teklif mektuplarını muhtevi zarflan ihale günü saat 14 e kadar komisyon reisliğine verilmesi lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler Eskişehir deposiyle H. Paşada 1 ci işletme komisyon reisliği tarafından parasız verilir. (2006)
Divanı Muhasebat Reisliğinden
Divnı Muhasebatta münhal bulunan 35 lira aslî maaşlı 2 mümeyyizlik için 7 nisan 939 cuma günü müsabaka imtihanı yapılacaktır.
İmtihana Ankarada Divanı Muhasebat binasında saat 9,30 da başlanacaktır.
İsteklilerin 6 nisan 939 perşembe günü akşamına kadar sarih adreslerini havi arzuhal ile Divanı Muhasebat Riyasetine vesikalariy-le ve iki kıt’,a fotoğraflariyle birlikte müracaat etmeleri lâzımdır.
İmtihana girebilmek için 30 lira maaşlı memuriyetlerde Ibir terfi müddeti bulunmuş ve bu surtle 35 lira maaş almağa hak kazanmış olmak lâzımdır.
Âli tahsil görmüş bulunanların da 30 lira maaşlı bir memuriyette bulunmuş yine bir terfi müddeti istihdam edilmiş olmaları icabeder. Mümeyyizlik teselsülü, derece sırası takip eden memuriyetlerden olmak itibariyle 25 lira maaş almış ve o derecede bir terfi müddetini doldurmuş olmak kâfi değildir. İmtihan mevzuu tahriridir.
Tahrirde ifade kudret ve kabiliyetiyle birlikte sür’at de nazarı itibara alınacaktır. Ayni derecede muvaffak olanlar arasında memuriyetteki kıdem idaremizce tercih sebebi olarak kabul edilebilir.
İbrazı icabeden yesaik:
1 — Nüfus hüviyet cüzdan^
2 — Askerlik vesikası
3 — Tahsil vesikası
4 — Memuriyet sicil cüzdanı
Evvelce arzuhal ile müracaat etmiş ve fakat '»coirîâTannı toğrafiyelerini ibraz etmemiş bulunanların matlup vesikaları etmek bu vesaiki evvelce ibraz etmiş bulunanların da yeniden kayıtlarına işaret ettirmek üzere imtihan gününden evvel Zat İşleri Müdürlüğüne müracaatları muktazidir. “998” (1896)
N.V.
GÜMRÜKTE EŞYA SATILIYOR
İstanbul Gü • rükleri Başmüdürlüğünden ;
3598 kilo toz ve çubuk halinde kükürt 156 K kasarsız pamuk men^ sucat 209 K müstamel ceket ve yelek ve pantalon 1000 K ağâç eşya vagonu 119 K kaşarlı pamuk mensucat 63 K ipekli ve yünlü mensucat 55 K pamuk basmia mensucat 632 K ipliği boyalı pamuk mensucat ve alaca hakkındaki satış ilânımız 24—3—939 tarihli Son Telgraf gâze-tesinddir. İstekliler bu gazeteyi okuyarak satışa gelmeleri ilân olu-, nur. (2061)
re fo-ibraz
APARTIMAN DÖŞEYECEKLERE Sındalyalar, Karyolalar, Portmantolar vesait* har nevi ve şık mobilyalar r~-FABRİKA FİATINA SATILIYOR [ Asri Mobliya Mağazası Ahmet Feyzi ,*
İstanbul, Rızapaşa yokuşu No. 66. Tel. 23407
* T
Yangın söndür- 13 kalem 534 42 m e levazımı
Yangın âleti 2 kalem 1096 70 ve eczası
Yangın tulumbası 5 kalem 595 —
» hortumu 75 metre 118 87
4800 — 360
40 08
82 25
Açık eksiltme
14
14.80
Kamyon
Kamyon
44 62
8 91
Pazarlık Açık eksiltme
14,45
15
15.30
ilânları |
1. — 1 Nisan 939 tarihinden itibaren perakende et satışları için tesbit edilmiş olan azamî fiat aşağıda gösterilmiştir:
Kilosu Kuruş
50
53
38 îpka, edilmiştir.
İstanbul Belediyesi
4000 — 300
15.45
2 adet
3 tonluk
1 adet
5,5 - 6 tonluk
Satış kamyonu 1 adet
2 tonluk
I — Şartnameleri mucibince yukarıda cins ve mkdan yazılı 7 kalem malzeme hizalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır.
H — Muhammen bedelleri, muvakkat teminatları, eksiltme saatleri hizalarında gösterilmiştir.
IH — Eksiltme 21—4—939 cuma günü Kabataşta Levazım Şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
TV — Şartname ve listeler her gün sözü geçen şubeden alınabileceği gibi kapalı satış komisyonu plânı da görülebilir.
V — Yavşan Tuzlası için alınacak kamyon eksiltmesine iştirak etmek istiyenlerin kataloğlariyle karöseri şekli de dahilî taksimatini gösterir bir plân ile benzin sarfiyatını gösterir fennî tekliflerini İhale gününden 5 gün evveline kadar İnhisarlar Tuz Fen şubesine vermeleri lâzımdır.
VI — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde yüzde 7,5 güvenme paralariyle mezkûr komisyona gelmeleri. (2172)
3100 — 233
16.80
Karama»
Dağlıç
Sığır
2. — laptan et satışları azamî fiata tabi değildir.
3. JCevfiyft* alâkadarlarca bilinmek üzere ilân olunur
*
Senelik muhammen
Kirası İlk teminat
Floryada Florya çarşılında 16 N. DüUtAu 80,00 6,00
„ „ 17 „ 80,00 6,00
M .. 18 ,, 85,00İ 6,38
■1 .. 19 ,, 70,00 5,25
»» » .. 20 80,00 6,00
„ 21 „ 80,00 6,00
„ 23 ,, 100,00 7,50
.. .. 24 „ 80,00 6,00
.. 25 „ 150,00 11,25
Floryada Florya çarşısındaki dOEMnlar birer sene müddetle kiraya verilmek üzere ayrı ayn açık arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler hizalarında gösterilen flk tminat makbuz veya mektuıbiyle beraber 12—4—989 çarşamba günü 14 buçukta Daimî Encümende bulunmalıdırlar. (1967)
Salihli Asliye Hukuk Mahke -meşinden:
Salihlinin Eskicami M. Akseki-li Şaban oğ. Hastan Hüseyin Gök -köy tarafından karısı İstanbulun Anadoluhisarı yeni mahallesinden Nişantaşında Tevfik çavuşun 12 No.lu evinde Polat fabrikasında çalışan Çanakkaleli Ahmet Cev -det evinde bulunan Feriha aleyhine açtığı boşanma davasının tah-K kikat ve muhakemesi sırasında, dava edilenin ikametgâhının meç-’hul bulunması hasebiyle tebliğ makamına kaim olmak üzere davetiyenin 3—1—939 tarih ve 241 sayılı Yeni Sabah gazetesiyle ilânen tebliğat icra edildiği halde yevmi muayyende mahkemeye gelmediği gibi kanunî bir vekil dahi göndermemiş ve tahkikata gıyabında devamla Beykoz mahkemesince zinadan dolayı mahkûm olduğuna dair ilâmın da celbine karar veril- I miş olduğundan tahkikatın kaldığı 28—4—939 günü saat 9,5 da l mahkemeye gelmediği veya bir ve- I kıl de göndermediği takdirde tah- I kikatın gıyabında devam ve neti- I celeneceği hakkında gıyap kararı | ilân olunur. (939 - 53) ıj
) ENİ NEŞRİYAT
ARKİTEKT (Mimar)
Bu sayı ile 8 inci intişar yılını ikmâl etmektedir.
Sekiz senedenberi muntazam ve devamlı bir neşriyat yapan ve memleket mimarlığının kültürel inkişafı için çalışan (Arkitekt) in bu sayısında, Kalamışta bir villa, Ur mobilya fabrikası projesi Eski Hassa mimarları, Abideler, Japon bağçe leri hakkında birer tetkik yazısı ile Ankara Iktisad Kurumu serğisi, Kadıköy imar projesi etüdü, ve Mimarî haberler vardır.
HUKUK GAZETESİ
Türkçe ve Fransızca olarak senedenberi Cevad Hakkı özbey tarafından neşredilmekte olan Hukuk gazetesinin üçüncü cild 85-36 numaralı nüshaları daha tekemmül eylemiş bir şekilde intişar etmiştir.
Darüttalimi musiki
Her cumartesi ve pazar akşamları ve paz-r günü ÇARŞ1KAPI SÜMER KIRAATHANESİNDE H Konserler verecektir w
| 25 ADET SiPAHı 50 KURUŞ 25 ADET SAMSUN 45 KURUŞ
p- Asipin Kenan
?İzi soğuk algınlığından, nezleden, gripten, baş ve diş Ağrılarından koruyacak en İyi İlâç budur.
► İsmine dikkat buyurulması
8 gün zarfında nasıl bu kadar değişebildim?


KANZU K
Karacjy er, böbrek, taş re kumlarından mütevellid sancılarınız, damar sertlikleri ve şişmanlık şikâyetlerinizi Urlnal ile geçiriniz.
URİNAL
Vücudda toplanan asid ürik ve oksalat gibi maddeleri eritir, kanı temizler, lezzeti hoş, alınması kolaydır. Yemeklerden sonra yarım bardak su içersinde alınır.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ
Beyoğlu - İstanbul
t
Dr. Hafız Cemal
Lokman hekim
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu 104
Muayene saatleri pazar hariç her gün 2,5 - 6 salı, perşembe ve cumartesi sabahlan 9 - 12 fukaraya T. 22398
ParİBİn En Son Model kadın şapkaları Beyoğlunda BAKER Mağazalarının yeni
Kadın Şapkaları Dairesinde teşhir edilmektedir. Geliniz; İntihap edinil.
Bayan Anjel; 8 gün zarfında gayet cazibbır tarzda güzelleşdi. Buna nasıl muvaffak olduğunu ve her kadının da onun gibi yapabileceğini izah eden aşağıdaki mektubunu okuyunuz:
8-10 gün kadar evvel çektirdiğim iki fotoğrafıma baktıkça âdeta gözlerime inanmıyorum. Alnım-da ve gözlerle ağzımın etrafında buruşukluklarım vardı. Tenim esmer ve sertti. Bugün ise, cildim kadife gibi yumuşak, beyaz ve bütün dostlarımın gıpta nazarile baktıkları buruşuksuz ve nermindir. Hepsine gece için cildin unsuru olan pembe renkteki ve gündüz için beyaz renkteki Tokalon kremini kulanmalarını tavsiye ettim. Onlardan birçoklan bana gülüyorlardı. Fakat onlar da tecrübe ederek memnuniyetbahş semeresini gördükçe hak verdiîer ve cidden hayrette kaldılar.
Pembe renkteki Tokalon kreminin terkibinde Viyana Üniversitesinin meşhur bir profesörü tarafından keşif ve “Biocel” tabir edilen oazil ’ ’M-ii gençlik cevheri vardı -v— -narı yatmazdan
evvel pembe renkteki Tokalon kremini kullanınız.
Siz, uyurken besleyici ve güzelleştirici tesirini yapan, cild buruşuksuz ve nermin bir hal kesbeder. Gündüzleri de beyaz renkteki Tokalon kremini kullanınız. Cildinizi beyazlaştırıp tazeleştirir. Siyah benleri giderir ve açık mesameleri sıkıştırır.
Paranın iadesi teminatı
Bu basit usulü bilen her kadın “günde 3 dakika” bir genç kızdaki gibi yumuşak ve sevimli bit cild temin edebilir. Binlerce tecrübenin memnuniyetbahş semereleri size bir teminat olabilir. Hemen bugün her iki kremden birer vazo veya birer tüp satın alınız. Onları on gün zarfında tarif edildiği şekilde kullanınız. Semeresiniden memnun kalmadığınız takdirde vazo veya tüpleri yarım da olsa bile, iade ediniz. Ve paranızı geri «fıniB. - -
Herkesin üzerinde ittifak ettiği bir hakikat:
Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra Kullanmak Sartîle
RAOYOLİN
dişlerinizi tertemiz, bembeyaz ve sapsağlam yapar. Ona yirminci asır kiyasının harikalarından biridir denebilir. Kokusu güzel, lezzeti hoş mikroplara karşı tesiri yüzde yüzdür.

Sabah, öğleye akşam her yemekten sonra tfünde 3 d^f-.ı
irr.vvzoitaı
Kullananlar dişlerini en ucuz şeraitle sigorta ettirmiş sayılırlar
FIRSAT
Ayda 150 - 200 lira ve d ha fazla kaza- ç temin edecek iyi bir iş için 2-3 bin lira sermayeli bir Bay ve Bayan şerik alınacaktır. Taliplerin Asmaaltı çaddesinde 79 numarada 6 numaraya müracaat.
İş Arıyor
Tahsili orta, ticarî muhasebe ve daktilo bilir, bonservisti bir Türk genci her ücrete razı. Şehremini Yunusemre sokak No. 27 Kemal Aktan
alİîKnI
Markalı Ce? - Pil - Fener m ve ampullere
ggjg.'T Di AK Al obbmhi^
Sahibi: A. Ccmaleddın Saraçoğlu Neşriyat müdürü: .acıd ÇETİN Basıldığı yer: M. « Ebüasiya