Pazartesi
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik Denizeller Caddesi: J Posta Kutusu: IBS — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ......... 15619
Tnı İşleri, İdare:........ 15S1»
Fiyatı her yerde 19 kuruştur.
Aday yoklamaları tamamlandı
sükûnet içinde teşkilat adaylarını seçtiler
Halk Partisi yoklamalarında
Milli Eğitim mükâfatı maçla çe Demirsporla 1—1, Vefa G« .»ye ve Beşitaş Altaya 1—o gal golü görülüyor. Maçların tafsilâtı •)
Ankara Istaııbulda devam edilmiş, Ankarada Fcner-
ile 2—2 berabere kalmış Jardır. İstanbulda da G. Saray Göz-lir. Yukanki resimde Ge nçlerbirliği kalesine Vefanın ikinci sayfamızdadır.
S adak’m son
demeci etrafında..
K. FENİK
milletinin aynı fikirde olduğunu açıklamağa fırsat verecektir.
İkinci nokta olarak, memleket i-çinde de dış politika gibi bir mesele nin, iktidarın elinde -Dış tehlikeler» diye nasıl bir demagojiye âlet edildiğini kolayca anlatacaktır.
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)



Sayın Dışişleri Bakanı Nec-meddin Sadak'ın, Avrupa Konseyi ve İktisadî İşbirliği toplantılarından sonra, Paris-ten memleketimize dönmek üzere iken, evelki gün Fransız meslektaşlarımıza verdiği beyanat bir çok bakımdan dikkate lâyıktır.
Sayın Necmeddin Sadak, Türkiye-j nin Rusya ile olan münasebetlerinde hiç bir salâh kaydedilmediğini, tarafımızdan gösterilen iyi niyet ve anlaşma arzusunun buna kâfi gelmediğini belirtmiştir. Dışişleri Bakanımız memleketimizin bu yüzden sonsuz fedakârlıklara katlandığını, muazzam müdafaa masrafları yüklenmek zorunda kaldığını söylemiştir. Sayın Sadak’a göre, Marshall plânından iki senedir memleketimize ayrılan tahsisat da bu yüzden kalkınmamıza kâfi gelmemiştir. A merikan askerî yardımının Türkiye için paha biçilmez bir destek oldu--^ğuııa işaret eden Sayın Sadak, bu askeri yardımın devam edeceğine dair teminat alınmış bulunduğunu da ayrıca söylemiştir.
Sayın Sadak, bundan başka, Atlantik Paktından da bahsederek Avrupa kıt’asında en açık hedefi teşkil eden Doğu Akdeniz bölgesini içine almadığı için bu Paktın eksik olduğunu, Batı Avrupa ile Atlantik Paktına dahil diğer bölgelerin savunma plânları hummalı bir şekilde hazırlandığı halde Akdeniz’in ihmal edilmiş bulunduğunu, nihayet Doğu Akdenizin de Atlan tik Paktına dahil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Sayın Sadak’ın bu demecinde i-leri sürdüğü fikirlerde tamamen mutabık olduğumuzu ayrıca kaydetmeğe ihtiyaç var mıdır? Dış siyaset politikamızda muhalefet ilk gündenberi, aynı fikir etrafında birleşmişlerdir. Vatanuı istiklâl ve hürriyeti iktidarın olduğu kadar muhalefetin de her şeyin fevkinde esas gayesidir. Geçen ay Büyük Millet Meclisinde Dışişleri bütçesi müzakere edilirken Demokrat Parti sözcülerinin mütalealan elbette hâlâ hatırlardadır.
Hal böyle iken, yeni seçimler münasebetiyle dış tehlike, aylar-danberi iktidar tarafından her fırsatta hasis düşüncelerle iç politika ya âlet edilmiş, tekrarlana tekrar-lana âdetâ ehemmiyetini kaybetti recek bir hale getirilmiştir.
Sayın Sadak'ın son demeci mii nasebetiyie dış politikadaki anlayı-_^-şımızı bir kere daha belirtmeyi, biz de bir muhalif gazeteci olarak faydalı görüyoruz. Çünkü bu, yeni seçimler arifesinde iki bakımdan hakikatin tecellisine yarıyacaktır.
Bu, evvelâ dünya efkârına karşı, istiklâl ve müdafaamızı ilgilendiren Milletlerarası meselelerde parti farkı gözetmeksizin bütün Türk
— II —
Halka hizmet mefhumu, siyasî ve İdarî faaliyetin ruhudur. Devlet teşkilâtı, vergi mükellefinin alın teri ve kazancı sayesinde beslenen içtimai bir uzuvdur. îdare unsurlarının vazifesi, halk kütlelerine hizmettir.

Birleşik Amerika Cumhurbaşkanlarına mahsus olan »Beyaz Saray» yüz elli seneliktir. Amerikalı 1ar Cumhurbaşkanları için yeni bir saray inşa etmektense bu bir buçuk asırlık binayı tamir ve tadil etmeği daha münasip görmüşler, bu işe girişmişlerdir. 1951 yılına kadar sürecek olan bu tamir dolayısiyle Cumhurbaşkanı -Beyaz »Saray.dan muvakkaten o civardaki başka bir binaya nakletmiştir.
yer yer ihtilâflar çıktı
Ankara Millet- Partisi yoklama Kurulu Ankara milletvekili adaylarını seçmiştir.
ir (Devamı Sa: 6 Sü: 5 de)
Demikıat Parti vekilleri adaylarının dün bütün ilçe lerde yoklamaları yapılmıştır.
Kalecik, Keskin, Kırıkkale ilçeleriyle Çamlıdere ve Güdül itibari ilçeleri hariç olmak üzere elde e-dılon malûmata göre aşağıdaki i-simler listeye girmiş .addolunabi-ler:
Avukat Şevki Çiçekdağ, Doktor uhlis Bayramoğlu, Emekli Kurmay Albay Seyfi Kurtbek, Yargıtay İkinci Ceza Dairesi Başkanı Osman Talât lltekin, Siyasal Bilgiler Okulu Müdüıü Fethi Çelikbaş, İktisat Dok-t-.ru Muhlis Ete, Genel Meclis ü-y i Iîamdi Bulgurlu, Genel Meclis üyesi Abdullah Gedikoğlu. Vâiz Ömer Bilen, Avukat Ramiz Eren.
Bu malûmata göre, geriye kalan adayların kimler olabileceği henüz malûm değildir. Tasnif devam etmektedir.
Halk Partisi Ankara adayları
Dün Halkevinde toplanan C. H.
Nâzım Hikmet'in
açlık grevi
Istanbula gönderilen şair bugün Cerrahpaşa hastanesine yatırılıyor
Bursa, 9 (Telefonla) — Şair Nâ-j kün olamamıştır. Birbirini nakzeden zım Hikmet, dört sivil memurun refakatinde dün gece yarısından sonra Yalova yolu ile Istanbula gönderilmiştir. Nâzım Hikmetin grevi etrafında esaslı bir haber almak müm-
haberler verilmektedir.
Su ve ekmek yemediği kati olarak sabit bulunmasına rağmen bugün Ulus gazetesine verilen bir haberde kendisinin tereybğı ve yemek yediği bildirilmiştir. Bugün İstanbul Sultanahmet cezaevinde bulunan Nâzım Hikmetin yarın Cerrahpaşa hastanesine nakledileceği öğrenilmiştir.
Bir Demokrat adayın notları
nasıl anlıyoruz?
Hükümet, halka hizmet hususunda.
memurlara örnek vermelidir
Bir habere göre Hitler güney Tirol'de gizlenmiş
İdarî teşkilâtın halka hizmet kabiliyeti, hükümet erkânının taşıdığı zihniyete bağlıdır. İktidar mes'u-liyet endişesinden tecerrüd ettiği zaman, bir hizmet mevkii olmaktan çıkarak alışılmış bir hayat tarzı ha-■A- (Devamı Sa: 6 Sü: 6 da)
Hitler efsanesi gene
ortaya çıktı
Viyana, 9 (^(«.) (Afp) — .Hitler Güney Tiroide mi?, başlığı altında bağımsız -Neues Vesterreich. gazetesinin Mareno'daki muhabiri bu
Başbakan
Hususî tr( nle bir j seyahate çıktı
Ankara, 9 (a.a.) — Başbakan Şem | settin Günaltay bugün saat 10.10j da hususi bir trenle Çankırı, Kasta-} monu, Zonguldak ve Bolu illerde , bu illerin bazı ilçelerinde 4—5 gün ı devam edecek bir g Başbakana İşletmeler Birsel, Sümc'-bank Genel Müdürü Cevat Adıgün, Etibank Genel Müdür Ferit Nazmi Gürmen ile Özel Kalem Müdürü Adil Deıinsu refakat etmektedir.
şehirde rastladığı bir İtalyan gazetecisinin sabık Führere şayanı hayret derecede benzeyen bir şahsın siluetini aksettiren bir seri fotoğraf ibraz edebileceğini söylediğini yazmaktadır.
Bu münasebetle muhabir Zao Bal zono da 'Gambrenus. lokantasında bulunan sarışın bir garsonun flitleri harbin son günlerinde Oslo hava meydanında bir uçağa binerken yakından gördüğünü ve uçağın süratle gözden kaybolduğunu teyit ettiğini hatırlatmaktadır.
Aynı zamanda muhtelif seferler ★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 dc)
geziye çtkmıştrr. yOZlSI’
ler Bakanı Münir} ^Ul IUI 1 •
Tarla ihtilâfı


L
Konyada 2 kişi öldü’üldü,
3 kişi yaralandı
Konya, 9 (Telefonla) — Cihan-beylinin Kuyulusebil köyü halkından iki grup arasında tarla ihtilâfından bir kavga çıkmış, iki kişi ölmüş ve üç kişi yaralanmıştır. Bu arada dört hayvan da öldüıülmüş-
Savcılık hâdiseye el koymuştur.
HER GÜN BİR HÂDGE
20 derece soğukta yetişen buğday
— Yazısı 1 üncü sayfada —
Aııkarada D. P. aday yoklamaların da bulunan vatandaşlardan bir grup
Urfa’da büyük bir sel baskını oldu
9 kişi boğuldu, Suruç ile Birecik arasında köprülerin çoğu yıkıldı
Urfa, 9 (a.a.) — ? Nisan gecesi Bozova taraflarından Suruç ovasına yürüyen muazam bir sel Suriye sınırlarını aşarak aşağılara doğru yayılmıştır. Suruç köylerinden sular tamamen çekilmiş ve mezruat kalıncabir mil tabakası altında kalmıştır. Bu yüzden hayli zarar vardır. Suruç ile Birecik arasındaki köprülerin çoğu yıkıldığından bu yolda münakalât durmuştur. Urfa Valisi, derhal Suruç’a gitmiştir. Kaymakam, esasen-ciddî tedbirler almış olduğundan zarar büyük değildir.
Kurtarma ve temizleme tedbirlerine bizzat vali nezaret etmektedir. Yolların tamirine başlanmıştır. Suriye makamları selin gelişinden vaktinde haberdar edilmiştir.
Fırat nehrinin sekiz metre yükseldiği ve Urfa’da taşan Karakoyun deresinin iki köprü üzerinden aşarak Haşan ovasına yayıldığı haber alınmıştır. Bu bölgede Kazanı köyü civarında iki kişi boğulmuştur. İnsan kaybı şimdilik dokuz kişidir.
I
re çukur bir yerde bulunan bir de-
' girmene hücum etmiş ve değirmen-. de bulunan 18 kişi ölüm tehlikesine maruz kalmışlardır. Bunlardan Ahmet oğlu Seyho Mert isminde biri ir (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
Son haberler, selin durduğunu vs felâketin geçtiğini bildirmektedir. Vali bugün Urfaya dönmüştür.
Bir gencin kahramanlığı
Suruç, 9 (a.a.) — Dün geceden-beri ilçe çevresini kaplayan seller
iktidar aleyhinde oy vermeliyiz
Millet Partisi bir seçim beyannamesi neşretti
Mareşal Fevzi Çakmak’ın hastahaııede alınmış bir fotoğrafı tstanbuldan aldığımız haberlere ı göre, bir müddettenberi rahatsız bulunan Mareşal Fevzi Çakmağın sıhhî durumunda iki gündenberi I kendisini gösteren vahamet devam etmektedir. Mareşalin dün de harareti ve nabzı yüksekti. Mareşalin ] sıhhî durumu hakkında Sağlık Yur du gece şu malûmatı vermiştir:
Nabız 90 ilâ 100, ateş 38.5, durum ağırdır.
ir (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
AKINTIYA—1 I____KÜREK
T ersine
Koalisyon Kabinesi
ve faydaları
Cihod BABAN
emokrat Parti Lideri, Eskişehir’de gazetecilere verdiği bir demeçle te ve İstanbul Kongresinde, Koalisyon Kabinesi meselesine tekrar temas etmiş bulunuyor. Kanaatimize göre, memleket siyasî ufkunda teressüm eden mesele bir Koalisyon Hükümeti meselesi olmaktan ziyade, dürüst ve samimi bir seçimin yapılıp yapılmıyacağı meselesidir. İntihap gününün tarihi, Koalisyon Kabinesinin kurulması, mücadele de tatbik edilecek metodlar hep bu büyük dâvanın muvaffakiyete
ulaşması için, bize lâzım olan teferruattır. Biz, gerek Koalisyon Kabinesi meselesine, gerek diğer teferruata ait işlere hep bu zaviyeden I bakıyoruz. ir (Devamı Sa. 2 Si1. I de)
. H. P. Genelsekreter yardımcısına partisinin seçimlerde şansını sormuşlar da, şu cevabı vermiş:
.— C. II. P. şansının kuvvetli olduğuna şahsen kaniim!»
Sonra D. P. nin şansını sormuşlar. Ona da şöyle mukabele etmiş:
.-i D. P. ııin şansına gelince, kendi partimiz için söylediğimin mefhum-u muhalifinden bu hususta lâzım gelen mânâyı çıkarabilirsiniz!»
Dursunoğlu, C. H. P. şansının kuvvetlo olduğuna şahsen kani ise, bunun mefhum-u muhalifi her halde, Demokrat Partinin şansının kuvvetli olduğuna UMUMÎ EFKÂR’ııı kani bulunmasıdır. Bunu mu söylemek istiyor dersiniz? —
Yedekçinin YEDEĞİ
Sayfa : 2
Z A PIR
ÖÜSJEEüETl
(
aksini ispata kâfi gelecektir tidar partisi türlü imkânlara sa- [
4
|
Ne. Se.
---- Yazan : ---i A. R. kceolemdaroğ u ı Zonguldak Milletvekili
Gelişi Güzel
Seçim mücadelesi s2^.

Seçim kampanyası açılmıştır. Bu- lıp propaganda gezilerine çıkmala-nun mânâsı 14 Mayısta, milletin rı teşvik edilmekte ve masrafları hakemliği altında, muhtelif parti- müessese bütçelerinden karşılan-ler arasında yapılaca.c m illet vekil- , maktadır. Lâiklik umdesini benim- , leri İçin hazırlık devresinin açıl- semiş bir iktidarı*'-Ji"5 ısıdır. Partiler gibi adaylar da, ’ devre zarfında kanunun çerçe-si dahilinde, bütün gayretleriyle çalışırken, oy çoğunluğunu elde etmeğe çalışacaklardır. Fakat asıl mesele, seçim mücadelesi şartlanan müsavi ve mücadele vasıtala-inin eşit olmasındadır.
Bugünkü ahvalde bunlar mevcut ayılabilir mi? Ufak bir tahlil bu
_____, ... i'iıv dini propagandaya âlet ettiğine şahit oluyoruz. Bunlardan başka C. H. P. vicdanları para kuvvetiyle de satın almaya çalışmaktadır.
Radyo ile propaganda şekli kanunla tespit edilmiştir, fakat bütün neşriyat kanunu çiğner şekilde yapılmaktadır. I
Saymakla bitmiyecck bu gayri kanunî vasıtalardan maada, bütün kuvvetini halkın sevgi ve itima- ( dından alan, bütün maddî kaynakları üyelerinin aidatından ibaret 1 bulunan D. P. yi şiddet politikası edilmişse de, yer yer gelen gütmekle itham etmek, milletin İArrinn vnlicinHnn innriarmn. ' sağduyusunu hiçe saymaktan başkfı
hiptir. Her ne kadar İdare âmirlerinin bitaraflığı seçim kanunu ile
haberlerden, valisinden, jandarma- .
sından en ufak devlet memuruna nedir? kadar hepsinin C. H. P. namına türlü vasıtalarla faaliyette bulunduklarını öğreniyoruz. Baskı ve tehdit çoğalmıştır. Oy temini içir: devlet bütçesinden saıfedilen hesapsız paralar yanında kuramların hatta devlet teşekkülleri kasalarının iktidar lehine açıldığı duyul maktadır. Umum müdürler ve müdürler vazifelerinin başından ayrı-
Bununla beraber, kuruluşundan beri, bir sürü isnat, iftira ve tahri- , ke rağmen kanun dairesinde çalışmış ve milletin sevgi ve itimadını kazanmış olan Demokrat Parti, | maddî imkânsızlıkları yanında ik- I tidar partisinin mahrum bulunduğu ön büyük kuvvete maliktir, bu da Milletin güveni ve gayeye ulaşma : imanıdır...
u Eğlen.
Yerleri İşçileri Sendikası idare kı rıılu seçimi dün saat 15 do Çankıı caddesindeki Ahçılar Kahvesinde yapılmıştır.
Seçimde müşahit olarak bir komiser, bir iş müfettişi hazır bulunmuşlardır. Rey sırası ile idare kurulu üyelerinin isimleri şunlardır:
Sendika başkanı İsmail Araş, Ahmet Arıkrnan (afrçı), Mehmet Karagülle (ahçı), Mehmet Çınar (garson), Osman Uslu (Ankara Palas), Salih Akın (Pastacı), Cemal Demir 1 (ocakçı), KemalBaşar, (garson), Kemal Önsöz (garson), Halil Sezer , (pastacı), Lûtfi Güneş (garson), . Durmuş Bekiroğlu (ahçı), Yunus Demirci (Park Palas), Hüseyin Yılmaz (şekerci), Sülfeyman Dinçer (ahçı), Cemal Özbek (pastacı).
Haysiyet Divanı: Yunus Güney garson), Halil Altaş (garson), İbrahim Usta (şekerci), Süleyman Ka-ıukaya (sinemacı), Mustafa Sert (Yüksel Palas).
I Murakabe heyeti: Hidayet Usta ' (Alıçı), Ali Tekin (Garson), Me-miş Eryetiş (garson).
Bu üyelerden teşekkül eden sendika idare heyeti ile haysiyet ve denetçiler kurulları yarın saat 18 de ilk toplantılarını sendika merkezinde yapacaktır.
Umumî seçim kampanyası

î

i ıl
-
r
ır
e:
Günün yazısı:
Koalisyon Kabinesi ve faydalara
★ (Baş tarafı birinci (le) I
Artık sarih olarak anlaşılmıştır ki, H Mayıs günü büyük seçimler yapılacaktır. Bu büyük seçimlere I , . .
Demokrat Parti iştirak edecektir. Halk Partisi için de vardır, Millet Partisi henüz bir karar ver- Tjr-"- r)—!J'-Î miş değildir; fakat, galip bir ihtimalle o da bu mücadelede yerini _ .
alacaktır. Çünkü, kendisini, Mec- . darmalar, hattâ kaymakamlar; ken-liste az veya çok temsil ettirmedi- dişine müzaheret edecekler, ve bu ği takdirde, yarınki mücadele ha- I kanunsuz müzaheret esnasında va-yatmda muvaffak olması ihtimali ' sıtasızlık yüzünden muhalefetin hiç yoktur. | murakabesinden kendilerini sıyıra- I
Diğer taraftan, memleketin iç caklardır. şartları, Halk Partisini, dürüst bir 1 seçim yapmağa âdeta icbar etmek- ( tedir.İktidar, 1946 daki suiistimallerin zararını çok acı olarak çekmiş bulunuyor. Bu hataların tekrarı, zamanında bu memlekete hizmet -■ler ifa etmiş olan kimselerin tarihte kötü bir nam almalarına sebep olacağı gibi, Halk Partisini de, milletle dayanmaktan büsbütün uzaklaştırarak onu gaasıp bir diktatör mevkiine ulaştıraoaktır. Kaldı ki, bütün demokratik dünyada millî hâkimiyet esasının en kuvvetli ve
zarfında, Saik Vilâyetlerinde, yolsuzluk ve çamur yüzünden, münakale imkânsızlıklarından istifade edilecektir. Gerçi, ayni zorluklar, J
l-Ialk Partisi, İdarî teşkilâtıyla, za- 1 ten nahiyelerde ve köylerde yerleşmiştir. Nahiye müdürleri, jan-
İktidar, bu ileri sürdüğümüz meselelere (vehim) ismini verebilir, bunun vehimden ibaret, ve 1946 nın acı tecrübelerinden doğma bir nevi yoğurdu üfleyerek yeme hâdisesi- olmasını elbet temenni ederiz. Fakat, bu vehimleri izale etmek yine iktidarın elindedir. Eğer İktidar, neticeleri üzerinde münakaşa edilmiyen bir seçimi memleket için ve dünya için lüzumlu görüyorsa...
Mesele basit... Seçimleri bir Ko-—------------------ alisyon Kabinesine yaptırarak, mü-
şabih şekilde tecelli edebilmesi için halefetin şikâyet hakkını iskât et büyük bir cereyan da mevcuttur. Mısır, Yunan seçimleri, bu cereyanın en mükemmel misallerini gözlerimizin önüne sermiş bulunuyor. Batı âlemiyle işbirliği halinde yaşaması gereken Türkiye’nin, medenî milletler sofrasında kendisine lâyik olan mevkii alabilmesi için de, bu memlekette artık medenî bir idarenin teessüsü şarttır.

miş olur.
Eğer, Kabinede, Demokratlardan yer almış uzuvlar bulunursa, elbet, jandarmanın, nahiye müdürünün, tesirlerinden bahsetmek, ve yollara dökülecek çivilerden şikâyet etmek imkânı kalmaz... Bu takdirde, benzinlere gayri resmî surette el koymak, gibi bir tedbir de hatıra gelmez.
Ya hesap bilmiyorlar...
f esareti, korkusunu belli et-memek, diye tarif ederler.
Hakikaten dünyada kormıyan, iıeyecanlanmıyan kimse yoktur.
Küçük çocuklar, bu korkularını kendi kendine söylenip, içlerini kuvvetlendirmek yoluna gidcı ler ve mütemadiyen, içlerini kemiren düşünceleri kafalarından atmak için söylenir dururlar:
— Ben, umacıdan, korkmam 1 ki!... Bcıı iyi çocuğum. O bana bir şey yapmaz!
Daha büyük yaşta olanlar ise bu gibi hallere düştükleri vakit, Allah adını ağızlarından düşür mezler, akıllarına gelen sûreleri bıreı- birer okuyüp, üzerlerine çöken korku halini gidermeğe çabalarlar...
Şimdi, hepimizin malûmudur ki, devletimiz Lâiklik prensiplerine bağlıdır. Bu sebepten dualar edip, üzerlerine çöken korku,, yu defetmek imkânı olmadığından, muvafık basınımız bunuıı yeni bir reçetesini bulmuştur. Her gün gözünüze çarpan «istifa haberlerin bu reçeteye göre yapılmış keyiflendirici ilâçlardır. Bir arkadaşın, anlaşılan işi gücü azmış veya merakı çokmuş, tâ, ilk gününden şimdiye kadar neşredilmiş bulunan Demokrat Par-tiden vaki istifaları ıakaına dök müş! İsterseniz bulduğu yekûn ı size de söyliyelim:
— Tamam yirmi bir milyon!
Ne gülüyorsunuz, yanlış oktı inadınız, tamam yirmi bir milyon vatandaş Demokrat Partiden çıkıp, Halk Partisine girmiş!.
Nasrettin Hoca, bir gün akşam eve geldiği vakit, sabahtan gönderdiği üç okka etin meydanda olmadığını görmüş. Karısı bakmış misafirlere ikram ettim dese, hoca kızacak:
— Kedi yedi! Efendi!
Cevabını vermiş. Hoca hiç ses çıkarmadan, hemen kalkmış, mışıl mışıl uyumakta olan kediyi kaplığı gibi, kantara vurmuş:
— Hanım, bak, kedi, tam üç okka, geldi. Eğer bu, kedi ise, et nerede? Et ise, kedi nerede? dc-
Kendi gazetelerinin verdiği bu tatlı haberleri, mahmur gözlerle okuyup keyiflenen C. H. P. idare çileri, Hoca merhum gibi akıl edip, de şu haberleri yazanlara bir iki sual sorsalar, her halde iyi olacak!
Fakat, soramazlar... Emin olun, soramazlar... Çünkü içlerine "J» meşhur korku, iktidarı kaybetme^ korkusu çökmüştür.
Hikmet YAZICIOĞLU
Demokrasi mukaddes bir mefhum olduğuna göre milletten bunu esirgemek, tahakkuk etemsine ve muvaffak olmasına mâni olmak insanlık prensiplerine zıd bir harçta!, tehdit gibi hareketler gayrî ah- | ket olmaz mı?
illetçe artık bütün vuzuhiyle
* biliyoruz ki Türkiyede yeni milletvekilleri seçimlerine girilmiştir. On dört Mayıs 950 tarihi Türk Devletinin demokrasi yolundaki siyasî veçhesini bütün aydınlığıyla gösterecektir. ı
Millî heyecan ve şuurumuzla bu ' dâvanın tahakkukuna varlığımızla çalışmak ve tahakkuk etmesi için ne gerekirse fedakârlıktan asla çekinmemek mecburiyetinde olduğumuzu içimizde artık müdrik olrnı-yan tek fert kalmamıştır.
Hal* Partisi devlet kuvvetine dayanarak iktidarındaki vasıtaları seferber etmiş bulunmaktadır. Bundan kastı herkesin gözünü korkutmak, milleti ne pahasına olursa olsun hür olarak reylerini verdirmemek esasına matuftur. Türk Milleti bunu ve bu çalışmaları dikkat ve hassasiyetle takip etmektedir.
Satın alınan cip otomobilleri, bol paralariyle Halk Partisinin idare adamlarından faydalanmak istedik lerini her yerde müşahede etmekteyiz.
İktidarda bulunan partilerin ilk vazifesi, millet ve memleket mukadderatını hürmetle tedvir ve o-nun kanunî, icaplarını yerine getirmekle mükellef olduğunu idrâk etmiş olması birinci şarttır. Bunun dışındaki çalışmalar ise suiiniyete , makrun bir fiil olur.
Her parti elbette elindeki iktidarı vermemek için dürüst ve samimî bir şekilde çalışmağa mecburdur. ]
. lâkı olduğuna göre gönül rızasiyle | girmiş olanların yanında bu gibiler ölmeğe mahkûmdurlar.
Safiyet, sefalet ve maddî endişe içinde kıvranan insanları bu gibi siyasî işlerde istismar etmek, yollarından çevirmek, hiç bir cemiyet mensubunun hakkı olamaz. Yıl-lardanberi tek parti tahakkümü ve idaresi altında ıstırap çekerek kıvranmış olan vatandaşların siyasî aklı selimine ve imanlarına hürmet etmek medenî ve --------* * ’ -
tur.
Politika hayatıı gençlerir onların doğru bir hareket olamaz. Türk gençliği demokratik hayata intibak etmiş olarak şeref ve haysiyetiyle bu yola girmiştir. Bundan rücu etmenin bir milletin siyasî tarihinde husule getireceği boşluk ve sarsıntı telâfisi kabil olamıyacak çöküntülere yol açar.
Kalben ve ruhan, hissen Demokrat Partiye bağlı olan binlerce vatandaş isimlerini açıklamaktan kor ku.vorlar. Kayıtlarını kendi kalplerinde yapmış olan bu aziz memleket evlâtları ancak seçim günü vazifelerini yapacaklarını söylüyorlar.
Fertlerin siyasî fikir ve kanaat, lerini serbest olarak izhar edeme-............................. yeis
„ ına yeni girmiş heyecanını frenlemek, kalplerini rencide etmek bir hareket olamaz.
Melekâtl akliyesi yerinde olan her fert vicdan, fikir hürriyetini tereddütsüz olarak izhar edebilmelidir. Yoksa diktatörlük rejimi derhal kendiliğinden doğar.
Müşahedelerimizin verdiği kanaat ve intiba ile vatandaşlarıma hita-bederken önümüzdeki yani içine girdiğimiz bu umumî seçimler milletimizin siyasî mukadderatını tayin etmede baş rolü olacaktır. İktidar Partisinin Genel Başkanı yeniden 4)ir dört seneyi kazanacaklarını Polatlıda vatandaşlara beyan ederken Anayasanın da değişeceğini ilâve buyurdular. Yâni Devlet Başkanlığı yirmi yıl olacak, Meclisi Ayan kurulacak, her şeye devlet başkanı hâkimi mutlak olacak. Türk Anayasası güzeldir, mütekâmildir. Noksan tarafı da yoktur. Ancak Anayasaya muhalif kanunlar versa onları değiştirmek iktiza eder.
Seçimleri kazanacağını tahmin eden İktidar Partisi şimdiden bunu ifade etmede belki fayda mülâhaza ediyor. Demokrat Parti iktidara milletin güveniyle, sevgisiyle gelceğine göre, istikbale muzaf işleri ancak Meclis teşekkül ettiği zaman konuşmak lâzımdır.
Türk Devleti hukuk ve prensiplerine, ferdî haklara daha çok kıymet vermek gayesiyle bir halk idaresi olarak adı üstünde bir cumhur-Juktur. Bu topluluk millet mâna-siyle fertlerin hukuku şahsiyeleri-ni hürmetle muhafaza etmekle mükellef bir kuvvet olarak yürüyeceğine göre her türlü şahsî tesir ve müdahalelerden azade olacaktır.
Yeni Seçim Kanunu Türk Milletinin bağrından doğmuş olan Demokrat Partinin ciddî çalışmasiy-le muvaffak bir kanun olarak çıkmıştır.
Muhterem milletimiz inşallah İktidar Partisine bu seçimlerde ce-
Radyolarda seçim propagandası
14 Mayıs Pazar günü yapılacak milletvekili seçiminde siyasî partiler kendi propagandaları için devlet radyolarından istifade edebilecek -lerdir.
En az beş seçim çevresinde aday göstermiş olan partiler günde on dakika, yirmiden fazla aday göstermiş olan partiler ise günde iki defa onar dakika konuşabileceklerdir.
Partilerin radyolarda propaganda yapmak istedikleri parti genel merkezleri tarafından oy verme günün den önceki 21 inci günün sabahına kadar Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğüne yazı ile birdilir-raesi gerekmektedir.
Buna göre radyolardaki propagan da 4 Mayıs sabahından 11 Mayıs sabahına kadar sürecektir.
Basın - Yayın Genel Müdürlüğünde partilerden birer temsilcinin de katılmasiyle kuı’a çekilecek, han gi partinin ne günü ve ne zaman konuşabileceği tayin edilecektir. Kura bu ayın 29 unda çekilecektir.
Orduevindeki çocuk çayı
Yenişehir Birinci Mimar Kemal ilk Okulu öğrenci velilerinden Bn. Adviye ile Bay Salihin teşebbüsü ile dün Oıduevinde eğlenceli, bir çocuk çayı tertip edilmiştir. Çayın bütün geliri yoksul öğrencilere has-redileeektir.
Saat 15 de başlayan çaya 600 kadar çocuk iştirak etmiş ve davetliler Orduevinin salonlarında geç vakte kadar neşeli saatler geçirmiş lerdir.
Bu arada çocuklara muhtelif o-yun numaraları gösterilmiş ve çocuklar arasında ufak bir piyango da tertip edilmiştir.
Türkiye Enerji Kongresi
Aldığımız malûmata göre Türkiye Enerji Kongresi yarın toplanacaktır. Kongrede bulunacak İstanbul delegeleri bugün Ankaraya gelecektir.
Bu kongrede, önümüzdeki ay i- 1 çinde Londrada toplanacak olan ~ ” Kongresinde
Bütün bu bedahetlere rağmen, ara bozucuların eseri midir? bir takım politika esnafının yarattıkları hava mıdır? Yoksa, Türkiyenin,1 tidara, seçimleri! millî ve beynelmilel durumunu id- lc va2İfe terettüp ediyor, kur- .
şısındakini hor gören, beğenmi - Beynelmilel Enerji -----------------
yen Halkçı zihniyetini belki böyle Türkiyenin izah edeceği mevzular
*
Samimî olduğunu iddia eden İk--—, i...Zerin arifesinde böy-
râkten âciz iktidar mensuplarının kötü niyetlerinin, bize kadar sızmasından mıdır? nedir. -—;‘1:
şayialar da çalkalanmaktadır.
Bu şayiaların biri şudur : Halk ' zihniyetin memlekete ne k_______
Partisi Demokrat Partiye bir inik- ' halıya mal olduğunu, iyi niyetli İk-tar milletvekilliği için bir konten- ■ tidar mensupları hesaba katacak o-jan ayırmıştır. ! lürlarsa, Demokrat Parti Liderinin
Şehirlerde halkın gözü önünde Eskişehirdeki ve İstanbuldaki söz-suiistimal yapılamıyacağı için bu- İtrine kulak vermemezlik edemez-ralarda seçimler serbest cereyan ler. edecek; fakat, köylerde ve Doğu I Vilâyetlerinde, Halk Partisi yine bildiğini okuyacaktır. I
Bu rivayetlerin menşeini aramak lüzumsuzdur. Demokrat Partiyi hal kın nazarından düşürmekte menfa- , at bulan her müessese, her parti bu rivayetlere imkânlar açmaktadır. Bu sözlerin ve eğer varsa niyetlerin memleketi ne kadar fecî bir âkıbete doğru sürükliyeceğini tekrar ifadede fayda ummuyoruz. Bunun diğer mânası, memlekette halk idaresinin teessüs edemiyeceği ve politikacıların da o veya bu partide halkı büyüle mikyasta dolandıran. onların safiyetini istismar e-den kimseler olduğunu ifade etmektir. Bir memleketin idaresinde sorumlu olan o veya bu partiden politikacılar ahlâkî redaet bakımından bu aşağı seviyeye düşerlerse, o memleketin âtisinden bihakkın ümidi kesmek icabeder.
r. Ortada çeşitli j^ir hal çaresine yaklaştırmak zor-nmaktadır. j dur. Fakat, bu uzlaşmaz ve haşin
’ kadar pa- I
nivetli İk-
Cihat BABAN
Maddi ve mânevi baskılar milletin ................................ ea
unun» etkan ve ruhiyatı üzerinde miş olmalarından mütevellit reaksiyon yaratır. Bu hususu takdfr , de - -..........
edemiyen siyasî partiler zühul ve hatalarının cezasını çok ağır öde- ' miş olurlar. Bir mantık silsilesiyle hâdiseleri tetkik ve mütalâa ederken millet üzerinde en ince noktasına kadar durulması bir vazife olmalıdır.
Beşeri hislerden, ihtiraslardan te-cerrüt ederek itidal ve teenni ile geleceğe intizar zarurîdir.
Siyasî meseleler her bakımdan bir milletin hayatiyetini ve istikbalini temin sadedinde mesul olan başları tarafından etrafiyle muhakeme edilerek kati bir karara varmak mecburiyetini tahmil etmiş olduğunu bilmek iktiza eder.
Demokrat Parti memlekette siyasî hürriyetirriizj tesis etmeğe çalışırken onun :çalışmalarını baltalamak, türlü isnatlarla zaafa düşürmek ahlâk kaide ve prensiplerine tamamen aykırıdır. Siyasî ahlâk ve terbiye her ferdin vazifesi olduğu kadar cemiyetlerin de en şerefli umdelerinden olmalıdır.
Memleket içinde huzur ve istikrarı yaratmak ve devamlı olarak yaşamak imkânını sağlamak başta bulunan bir iktidarın ana vazifelerinden birincisidir.
Millî hâkimiyet camianın malı olduğuna göre siyasî partilerin bunâ ceht etmesi de o kadar tabiîdir. Teferrüt ederek yapılanları kendine mal eden bir cemiyet ferdî bir manzume arzeder.
Para, Napolyonun tarif ettiği gibi harpte de, sulhte de birinci kuvvettir ve silâhtır. Malî imkânsızlıklara mukavemet ederek ferdin güciyle taazzuv etmiş ve yaşama çarelerini düşünmüş bir siyasî ce-
- ... - | miyet çatısı altında çalışan insan-
seçı ece 1 • | jaı-ın milliyet ve vatanseverlikle-
Çocuk Esirgeme Kurumu . rinden kimsenin şüphe etmeğe as-Kongresi la hakkı yoktur. Kötü zanlar, şüp-
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel 1 heler ve ittihamlar bir cemiyeti Merkezi önümüzdeki günlerde top- 1 kütle halinde dejenere eder. Kanun lanacaktır. Bu toplantıda 23 Nisan ve nizamların millî bünyedeki sey-Çocuk Haftasında kurumun fakir ; ri ve saygısı unutmamak lâzımdır ve himayeye muhtaç çocuklara ya- i ki kutsal mânasiyle milletin kalbin-pacağı yardımlar için gerekli karar- de en köklü ve sağlam yerini ihraz lar alınacaktır. I eder. Partilere girmiş olanları iğ- I
I de o nisbette büyük olur.
j Siyaset alanında çalışmayı bir va-
i tan borcu bilenler bu işlerden uzak laştırılır, soğutulurlarsa memleketin akıbeti nice olur?
Ekmekle, istikbal ile oynamak insanlık şiarına yakışmaz. En basit işlerde vazifeli olan vatandaşlarımız bizlerle buluşmaktan korkuyorlar, kalplerindeki sevgi ve bağlılığı da ifade etmeyi bir şeref borcu telâkki ediyorlar.
Böyle bir hava ve muhit içinde ___________________________,___________
ferdî hürriyeti elinde muhafaza vabını kati olarak vereektir. Mem edemiyen insanların cemiyete kar- ' leketteki emniyet ve hürriyeti te-şı olan duyguları ne olabilir diye ' sis edecek olan bu yeni seçim ola düşünmek lâzımgelmez mi? çaktır.
Ticaret Odaları |
nizamnamesi 1
hazırlanıyor
Aldığımız malûmata göre Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları nizamname tasarısı hazırlıkları ilerlemektedir.
Ticaret Bakanlığında alâkalı memurlardan kurulan üç kişilik bir komisyon küçük şehirlerimizin o-dalarmdan gelen mütaleaları da tet kik ederek tasarıya son şeklini ver mek üzeredir. Bu çalışma sona c-rince tasarı Danıştaya sevkoluna -çaktır. İzmir, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerimizdeki tüccarların da .metin üzerindeki mütalea-ları alınacaktır.
Bu maksatla Bakanlıkta çalışan üç kişilik komisyonun İzmir ve İs-tanbula gitmesi kararlaştırılmıştır.
Heyet gelecek hafta İstanbula gidecektir.
Kongre
D. P. Kurtuluş Ocağı Başkanlığından:
Ocağımız umumî toplantısı 11 Nisan Salı günü saat 20 de Samanpa-zarındaki bucak binamızda yapılacaktır.
Bütünüyelerimizin teşriflerini bilhassa rica ederiz.
İdare Kurulu
ik

Tarus’un hikâyeleri
Kâzım Özalp C. Sencer Ap. 15 numaraya 1 liralık posta pulu gönderene yollanır.
Dâhi yazar VİKTOR W HUGO’nun ölmez F-eserinden alınan Aşk,
Heyecan ve Istırap k1 Romanı İM
SEFİLLER
«Pranga Kaçağı.» k
Gino Cervi — Va- f; lentina Cortecs m
Seanslar: 14rl6.15A8.30Jl [k Tel. giac: 15031 . Müd.24075 W


Tavzih
Dünkü nüshamızda aday yoklamaları hakkındaki haberimizde, C. H. P. nin Ankara namzetleri arasında diş tabibi Celâl Meralin de bulunması ihtimali olduğu yazılmıştı.
Matbaamıza kadar gelen, Celâı Meral, adaylık için müracaatta bulunmadığını ve bu sebeple yoklamalara da iştirak etmediğini bildir-
Keyfiyeti tavzih ederiz.
HAEİDUN COSUR
ZEKİYE GÜLERDAG
Nişanlandılar
8/4/1950
CEMiyETTE
LÜZ U M LUTR L R 7 ON L A »
İkinci rivayet şudur : Halk Partisi, hükümet kuvvetini elinde tutarak, muhalefete birtakım zorluklar çıkarmak arzusundadır. Bu şûrada, Demokrat Partililerin çalışmalarını kösteklemek için elden gelen yapılacaktır. Bunların köyle-, re gitmelerine mâni olmak için, I bilhassa Sark Vilâyetlerinde, köprüler bozulacak, otomobillerin altına çivi, cam dökülecek, benzinler satın alınarak, Demokrat Propagandacıları nakledecek vasıtalar işten alıkonacaktır. Bir de Nisan ayı
i
Genç kız ısrarla bana bakıyordu. Bir ara nazarlarımız karşılaştı. Uzun bir tren yolculuğunda ekseri vâki olduğu gibi bir sıkıntı esnemesi geldi. Bugün anlıyorum ki bu bir esneme değil bir iç çekişmiş.
Kimi zaman, bir kadın size bakınca, sanırsınız ki bu bakışta yakın bir ahbap, candan bir şey var. Zannedersiniz ki o bakışı ve o kadını oldum bittim tanıyorsunuz. Ben de yol arkadaşımla göz göze geldiğim zaman böyle bir şey duydum. Bidayetle bunun far kına varamadım, fakat aradan bir kaç saat geçince bu intiba kuvvetlendi. Ama ben 52 yaşında bir adamdım. Konuşmalardan anladığıma göre kızıl saçlı kız ancak 21 yaşındaydı.
Kızıl saçlı kız tekrar Konsolosla konuşmaya başladı. Adam, kışı âdeta gözleriyle yiyordu. — Daha başka söz bulamıyorum.— Bu hal garibime gitti benim.
Çünkü bu genç kızı biraz daha . tetkik ettiğim zaman, onda yaşlı başlı konsolosun tutkun, perişan bakışlarını izah edecek herhangi bir fevkalâdelik bulamıyordum. Konsolosta afıormal birlıal olduğu neticesiııevardı m. Çünkü bazı erkekler ihtiyarladıkça, küçücük bir kızın nefes alışı karşısında bile vecde gelebilirler. Bu her zaman görülmüş şeylerdendir.
Yazan: Ferenc Molnar
No- 2

Tekrar pencereden bakmağa baş ladım. Onlar aralarında konuşmağa devam ediyorlardı. Kız bir dansözmüş... Muhacir olmuş... Babası taşra şehirlerinden birinde yargıçmış.... Daha beş kardeşi var miş.... Babası intihar etmiş. Onun da saçları kızılmış. Tabiî kızının ki gibi... Burnu da aynen kızı-ııınkine benzermiş....
Kızıl saçlı kızın yüzüne baktım: Ucu havaya kalkık minnacık bir burnu vardı. Ağzı ne büyük, ne de çok küçük, tam benim sev diğim ağızlardandı. Fakat en çok dikkatimi çekentarafı gözleriydi. Ben hayalımda bu kadar serî, bu kadar kaçak nazarlar atabilen göz görmedim. Bakışı bir kıvılcım gibi, bir noktadan diğer bir noktaya sıçrıyordu. Bazaıı, konuşurken, bana doğru dönünce —ben ki o-nuıı için yabancı bir insanım— bana baktı mı? Bakmadı mı an-layamıyordum.
Kızıl saçlı kız, Konsolosa :
— Ben Yahudi değilim, diyordu.
— Size Yahudi olıın olmaılığı-
nızı sormadım ki....
— Çok kere, ilk bakışta Yahudi zanneidyorlar da...
Kızıl saçlı kız hikâyesine devam ediyor :
«Hayır, Yahudi değilmiş. Maca-ristanı lerkediyorsa eğer, bunun sebebi büsbütün başka imiş. Çünkü artık oııu Budapaşteye bağlayan rabıtaların hepsi kopmuş, yıkılmış...
Ailesi efradı birer birer Cenubî Amerikaya hicret etmişler. Sinema endüstrisiyle uğraşan Yahudi sermayedarlar, bar ve gazino sahipleri ortadan kaybolmuşlar. Kızıl saçlı kız sonradan onların mektuplarını almış. Yanlarında çalışmış olduğu üç büyük patronun biri Küba’ya, biri Montevideo'ya, nihayet üçiincüsü de Rio de Janeiro’ya gitmiş. Seyircinin kalitesi de değişivermiş. İlerde ne olacağını bir Allah bilirmiş. Hayır o, Yahudi değilmiş. Fakat bunu tekralamaktan maksadı, Yahu-dilcri hor gördüğü için, yahut Ya-lıudilere düşman olduğu için de-
_______ J5
Çeviren: M. T.J ğil, vaziyetin aslını anlatmak içinmiş....»
Bu Yahudi bahsini ederken, kızıl saçlı, kız, dikkatle yüzüme bakıyordu. Bu lüzumsuz nezaket karşısında yine kızarır gibi olduğumu hissettim.
Kızıl saçlı kız, Amerikaya çalışmağa, bir meslek sahibi olmağa gidiyormuş.
Konsolos s
— Olursunuz, kendinize mutlak bir iş bulursunuz siz, dedi.
Kızın Chicago’da bir akrabası varmış. Annesinin amca oğlu gibi bir şey. Kızı o istetmiş. Resmi makamlar nezdiude o kefil olmuş Fakat Macaristan hududundan geçerken, zavallının bütün saçlarını çekiştirmişler... İçinde elmas melmas olmasın diye... Elmas ne gezermiş... Kızın şimdilik en ufak bir pırlantası bile yokmuş ama, ilerde mutlaka, ama mutlaka o-lacakmış.
Konsolos, yine :
— Şüphesiz... Şüphesiz... dedi.
— Nereden hükmediyorsunuz
şüphesiz olduğuna?
— Ben anlarım. Bir genç kıza bir kere baktım mı, ne olabileceğini kestiririm.
— Ben ne olacağım? dersiniz...
Konsolos beyaz ve sağlam dişlerini göstererek gülümsüyordu.
— Siz bir meslek sahibi olacaksınız, dedi.
Konsolosun, lıu sözleri söylerken, gülünecek derecede ciddî bir hali vardı.
Bunun üzerine kızıl saçlı kız yine coştu. Yine anlatmağa başladı: «Evet, bir meslek sahibi olmak istiyormuş ve olacakmış da... Bunu biliyor, hisediyormuş âdeta... Fakat en büyük arzusu dansetmek miş. New-York’da yahut Holly-wood’da, tercihan Hollywood’da dansetmek istermiş. İster sinema için olsun, ister ıbir başka yerde olsun... Dansetmek başlıca gayesi imiş....»
Kızın bacaklarına kaçamak bir göz attım. Kısa bir elek giymişti. Bacakları hemen tamamen meydanda idi. Benim baktığımı gör- 1 dü zannediyorum, çünkü yıldırım kadar seri bakışı gözlerime doldu. O zaman bana iç çeker gibi bir hal oldu. Evet, ellisini aşmış bir erkeğin kendisine bakan kız bu kadar genç olursa iç çekmekten başka ne yapabilir?
(Devamı var)
Yangın
Sıhhî fmdtt .............
Trenler ................ 1»
Hava Yollan ........... 14!
Yataklı vagonlar ...... 11!
Su ûna* ............. 31!
Makulk ................ »4i
Havagom ............. 24!
Baakcnt takö ........... S£
8İN3MALAK 7K
EÖLENCK YfRLERİ
(15831) î Şerliler
(23432) ;YıUhtlar Bun
(22294) Zafere Doğru
(14040) : Yeni Güneş
(11131) Lllks Hayat
(14072) ; Kanlı Hayalet (14071) : Lüks Hayat (18846) : Kahraman öncü
*
ECZAHANELEB
Ege, Yenişehir, Gülhane
Büyük Ankara Ulus Yeni Park Sümer Sus Cebeci
J TAKVİM t
Hicrî ı 1369 — Cemaziyel’âhır
Rumî: 1366 — Mart 28
10 Nisan 1950 — Pazartesi
Ezani
10 - 4 -1950
r Ar ıı
Sayfa : S
4
-r
Amerikalılar Demiryollarımızda
HER GÜN BİR HÂDİSE.
Plasman mes elesi
merikanın bütün dünya mü-vacehesinde takip ettiği siyaset birdenbire altüst oldu. Amerika bugüne kadar her zaman sulh sever, her zaman milletler arasında fark gözetmiyen ve harbi asla arzıı etmiyen bir siyaset güdüyordu. Üç gündenberi yani Foster Dulles’iıı Dışişleri Bakanı Acheson’a müşavir tayin edildiği gündenberi Amerikan siyasetinde baş döndürücü bir süratle değişiklik oldu. Bu sadece cumhuriyetçi âyan üyelerinin Dışişleri Bakanını ve Bakanlık ileri gelenlerini açıkça komünistlikle itham etmelerinden ileri gelmiyordu. Amerika dış siyasette -ki bu dış siyaset çok aksamıştır- iki partili bir sistem kullanmak istediği için, ı dış politikanın maruz kaldığı bu tenkit ve hücumlara karşı muhalefet liderlerinden Foster Dulles’i /Acheson’a müşavir tayin etmiştir.
Yalnız bütün bu tertip ve tayinler cereyan ederken gözden kaçan iki nokta vardır. O da dün Dışişleri Bakanımızın be.irttiği gibi, Doğu Akdcnû-de Amerikan siyasetinin çok gevşemiş olmasıdır.
Amerika, Atlantik paktını ha -i zırlarken müteaddit savunma böl-İ geleri kurmuş, bu arada bir de Batı Akdeniz bölgesi hazırlamıştır. Sadak’m dünkü demeci ile Amerikanın yetkili şahsiyetlerinden biri'-nin demeci ayni zamana gelmiştir. Sadak Doğu Akdeniz korunmadan I Batı Akdeniz nasıl müdafaa edilir,
j derken aynı günde Amerikalılar,
i Batılı devletlerin Yakındoğu petrol-
lerine güvenmemeleri lâzımgeldi-ğini ifade etmişlerdir.
Filhakika bu, yakın ve orta doğunun Amerika tarafından terke-I dileceği mânasına gelmezse de, iki beyanatın, bu derece yakın bir za-I manda vaki olması çok enteresan-I dır.
Diğer taraftan, Amerikanın, ya-| kın ve orta şark hariç olmak üzere, bir çok memleketlerde plâsman a-radığı bugün gelen haberlerden an-I laşılmaktadır. Bireşik Amerika ticaret odasına bağlı ticaret komisyonu tarafından dün yayınlanan bir raporda Avrupa memleketleri-1 I nin «dolar kaynaklarını arttırabil -
1 mek için. Amerikan sermayesinin
l'lâsmanına -zemin hazırlamak zorunda oldukları ve aşırı milliyetçi . i düşüncelerden tecerrüt etmeleri ge- l rektiği belirtilmektedir.
. Şimdi bütün bu hâdiseleri göz ı '^l&ünde tutarak düşünecek olursak, : yazının başında da işaret etmiş ol- ’ ( duğumuz gibi, Amerikanın dış si- 1 ı yasetinde bir allak bullak olmak vardır. Denebilir ki, Amerika yakın ve orta doğuyu terketmiştir. Uzağdoğuyu terketmiş olduğu gibi, , Amerika bir yandan, kutuplardan j gelecek bir hücuma karşı koymak j için savaşmakta, bir yandan da ■■■buz 5 | dolaplarını, siyasî bakımdan en çok emniyetli memleketlere oturtmak j J gayesindedir. Bununla beraber dün ]
| Dışişleri Bakanımızın işaret etti- .
I ği gibi, hem Uzakdoğu, hem Af- } j rika yolunu tutan Akdeniz hâkimiyet altına alınmadıkça, Amerikan sermayesi Eskimolara buz dolabı £ satmaktan ibaret kalır.
Amerika Uzakdoğuyu kaybetmiş tir. Bu bir bedahettir. Şimdi kaybedilmemesi lâzım gelen bir Akdeniz ve Türkiye vardır ki, parti, , prensip, buna benzer bir takım mülâhazalarla biz de kaybedilirsek A- * merikanın artık eski dünyada rolü Ş kalmaz. O zaman alçalan fiatların ‘ ı çoğalan paraların derdini bizzat ’ '^Imerikalılar çekecektir.
Mörchil TOPALAK
Yıllık Program ve Amerika
Tarifelerin tanzimi hususu da Amerikalılara bırakıldı
Vaşington, 9 a.a. — İktisadî işbir- demiryolu işçilerinin yetiştirilmesi liği idaresinden bildirildiğine göre ' için Amerikan mütehassıslarının Türkiye Devlet Demiryolları işlet- | tavsiyelerde bulunacakları bildiril meşinin tekâmülü için yapılan bir , miştir.
senelik programı, Birleşik Ameri- Program, lokomotiflerle mütehar ka demiryolu mütehassıslarından rik malzemenin tamir ve muhafa ibaret bir grup üzerine alacaktır. I zasını, tarifelerin tanzimi hususia-Daha verimli işletme ve Türk I rını da ihtiva edecektir.
I zasını, tarifelerin tanzimi hususia-! rını da ihtiva edecektir.
Sigo tali yer!
Bir İstanbul gazetesinde o-kııdum; Demokrat Parti Hakkâri hariç, diğer bütün vilâyetlerden aday gösterecekmiş!... Hakkâri neden hariç diyeceksiniz; çünkü orada teşkilât kurulmamıştır.
Kim bilir, bu haber karşısında kaç tane Halk Partili adayın Hakkâriye ağzının suyu akmıştır! Ah Hakkâri, güzel Hakkâri, canım Hakkâri! Biricik Hakkâri!...
Fakat... Seçimlerde behemehal kazanmayı emniyet altına almak için iki yerden aday gösterilmek isteyen C. H. P. li a-daylar, Hakkâriyi unutmuşlardır! Rakipsiz 'bir yer diye Hakkâriyi, neden tercih etmediler, bir türlü anlamadım, gitti! — A. F.
20 derece soğukta
yetişen buğday
Kuzey memleketleri yeni bir
tohum tipi peşinde
Hind - Pakistan
münasebetleri
ı
Marshall Plânı
Amerikan silâhları
bir hamle yapıyor
Yokın Doğu
Savunulmlyacak mı?
Vaşington, 9 a.a. — Buradaki res-I mî çevrelerden toplanan malûmat-1 tan anlaşıldığına göre yeni bir dünya harbi vukuunda Orta Doğu petrol stoklarının el altında bulun durulamaması mümkün olduğu için Birleşik Amerika siyaset adamları Batı Demokrasilerinin icabettiği takdirde harbi kendi petrol ihtiyat lan ile kazanmaya hazır bulunmaları icabettiğine kanidirler. Fakat bu Yakın Doğunun müdafaa edil-miyeceği mânasını ifade etmemek-i tedir.
Filistin'de yine karışıklık çıktı
Kahire, 9 a.a. — Dün Kahire’ye gelen haberlere göre kral Abdul-ı lah'ın Arap Filistinin ilhakına karşı nümayiş yapan Filistinli Araplarla Haşimi Ürdün ordusu arasında bir i çarpışma olmuştur.
L Bahsi geçen çarpışmanın tarihi ve i ne şekilde cereyan ettiği bildiril-I memiştir.
I Arap birliğinin, bu mesele hal-I ledilene kadar Arap Filistinindeki il seçimlerin tehir edilmesini kral | Abdullah’tan talep etmeyi düşün-| düğü bildirilmiştir.
I Halen devam etmekte olan birlik j Malılarında Ürdün'ün sadece bir delegesi vardır ve seçimlerin geri bırakılması talep edildiği takdirde onun da birliği terketmesinden çe-I kinilmektedlr.
, Arap Filistinin Ürdün’e ilhakını k?al Abdullah aeçimlerle katileştirmek niyetindedir.
Nihoyef tir anlaşmaya varılabildiği anloşılıyor Londra Radyosu, 10 (Basın - Yayın) — Hindistan ve Pakistan başbakanları arasında imzalanan antlaşmanın teferruatı yarın açıklanacak tır. Delhi’deki muhabirimizin bildirdiğine göre azlıkların korunmasını gözeten görüşmelerin muvaffakiyetle sona ermesi iki memleket arasında daha yakın işbirlği ve anlaşmaya yol açmıştır. Bu akalliyet ler meselesinden başka iki hükümete mensup alâkadar memurlar Hindistan ve Pakistan’ı ilgilendiren cari meseleler hakkında araştırma mahiyetinde görüşmeler de yapmışlardır. Muhabirimizin ayrıca işaret ettiğine göre iki memleket arasındaki ticaret Hint parasının kıymetinin düşmesinden beri yani 6 aydan beri durmuştur. Bu devre zarfında iki hükümet yeni piyasalar ve yeni ham madde kaynaklan bulmaya çalışmışlardır. Meselâ, Hindistan Pakistan’dan temin edeceği pamuğu Amerika ve Mısır’dan satın almağa çalışmıştır. Buna mukabil Pakis-l tan Güney Amerika ve Polonya’dan kömür almaya başlamıştır. Ticarî sahada bu çıkmazın fenalıklarını şimdi gerek hükümetler ve gerekse halk anlamağa başlamıştır. Normal ticarî münasebetlerin kolay olmayacağı herkesçe aşikâr olmakla beraber önde gelen bir Pakistan gazetecisinin yazdığı veçhile ticaretin yeniden başlaması yeni bir atmosfer ve dostluk havası yaratacaktır.
Berline yard m
Londra Radyosu, 10 (Basın - Yayın) — Amerika halkı Batı Berlin’de fikirlere yardım için gıda maddesi satın alınmak üzere 60 bin dolar toplamıştır. Eskiden Almanya’da Amerikan bölgesinin kerî valisi olan General Clay bin dolar istemişti. Genel vali Mc Cloy komünistlerin tehdidine karşı Berlin halkının desteklenmesi için yapılan yardıma halkın koştuğunu söylemişti».
Yugoslavya bir nota verdi
Paris Radyosu, 9 (.Basın - Yayın) Yugoslav Hükümeti, Bulgar Elçisine, Sofya’da cereyan eden son casusluk muhakemesinde Yugoslavya aleyhinde ileri sürülen ithamları protesto eden bir nota tevdi etmiştir. Bu notada Belgrad hükümeti, Sofya hükümetinin bu tavrjnın, Bul garistanla Yugoslavya arasındaki normal münasebetler idamesini imkânsız kıldığını beyan etmekte ve durumun sorumluluğunun Bulgar hükümetine raci olduğunu beyan etmektedir.
YENİ BENGALE RADYOSU
Kalküta, 9 a.a. — Kendine »yeni Bengal'in sesi» adını veren gizli bir radyo istasyonu dün akşamki yayımında bir mukavemet hükümetinin kurulduğunu bildirmiştir.
as-
40
Serbest Fıkra
Amerık elinden gelen yard mı esirgemiyor
Londra Radyosu, 10 (Basın - Yayın) — Vaşington’da İktisadî işbirliği idaresi, Marshall yardımına iştirak eden memleketlerin daha fazla dolar kazanmaları için yardım etmek maksadiyle yeni bir plân hazırlandığını bildirmiştir. Avrupa’nın Amerika’ya ihracatını arttırmak maksadı ile beynelmilel ticareti teşvik edecek bir daire açılacak ve Marshall memleketlerinden dolar memleketleri için imalâtı artırmaları istenecektir. Yeni dairenin asıl vazifelerinden biri de Amerika’da büyük mağazalardan daha . fazla Avrupa malı kullanmalarını istemek olcaktır. İktisadî işbirliği idaresinin ayrıca bildirdiğine göre Birleşik Amerika tarifeler, gümrük muamelâtı ve bunlara benzer engellerle Avrupa’nın dolar kazanmasına sed çekmemelidir.
Triyeste meselesi çıkmazda
Londra Radyosu, 10 (Basın - Yayın) — İtalya ile Yugoslavya arasında Triyeste meselesi için müzakerelerin başlaması hususunda İtalya dışişleri bakanının teklifine Yugoslavya’da yürütülen ilk mütalâalar o kadar dostane olmamıştır. Yugoslav haber ajansının Roma muhabiri tekmil hür Trieste bölgesinin İtalya’ya ilhakı hususunda Yugos-Ivyanın muvafakat göstermesini şart koşan Kont Sforza’nın demecini bir yayılma siyaseti olarak tevsif etmektedir. Londra’da gazete tefsir-cileri ise Kont Sforza’nın nutkundan evvel Mareşal Tito’nun Triyeste meselesinin İtalya ile Yugoslavya arasında işbirliğini mümkün kılacak bir tarzda halletmesi gerektiğini söylediğine işaret olunmaktadır. Sundap Timesin diplomatik muhabirine nazaran, Kont Sforza Yugoslavya'nın kominformdan ayrılmasından istifade etmek için ilk defa olarak teşebbüse geçmiştir. Ob-server gazetesinin bir tefsircisi de İtalya'da son günlerde Triyeste meselesinin tekrar Birleşmiş Milletlere arzetmek temayülü görüldüğünü, maamafih Kont Sforza’nın bu nutku ile otuz seneden beri takip edilen İtalyan - Yugoslav dostluk siyasetini teyit ettiğini belirtmektedir.
Tali tasarruf tarafları
Vaşington, 9 a.a. — Cumhuriyetçi ayan üyesi Robert Taft dün yaptığı bir konuşmada Amerikan bütçesinin bilhassa askerî masraflarla yabancı memleketlere yardım faslından kısmak suretiyle iki sene içinde üç buçuk milyar dolar indirilebileceğini söylemiştir.
Taft sözlerine devamla Marshall Plânı 1950 - 51 yılı tahsisatı olan-3.100.000.000 dolardan 500 milyon dolarlık bir indirme yapılmasını tavsiye etmiştir.
Londra Radyosu, 9 (Basın - Yayın) — Güney İtalya’da rıhtım işçileri Amerikan silâhlarını boşalt maya razı olmuşlardır. İtalya Başbakanı, Savunma, Adalet, İçişleri Bakanlarının dün verdikleri bir karar gereğince komünist rıhtım işçi leri bu silâhların boşaltılmasına mâni olacak olurlarsa liman askeri bölge ilân edilecek ve malzeme askerler tarafından boşaltılacaktır. Komünistler şimdiye kadar güney limanlarında gösteri tertip etmemişlerdir. Mamafih komünistlerin hâkimiyeti altında bulunan işçi birlikleri bugün kuzeyde protesto makamında toplantılar tertip etmektedirler.
Ingiltere Komünistlere yardım mı ediyor?
Vaşington, 8 a.a. — Cumhuriyetçi âyan üiyesi Stfrles Bridges, İngiltere’yi rekabetten korkarak Batı Avrupa’nın iktisadiyatım baltalamakla ve bu suretle doğrudan doğruya komünistlere hizmet etmekle itham etmiştir. Âyan üyesi İngil-I tere’yi demir perde arkasında bulu-1 nan Arnavutluğa Almanya’dan sö- ] külmüş olan makineleri yollamakla itham etmiştir.
Bridge bu ithamları yabancı yardım masraflarını kontrol eden komitenin demokrat başkanı âyan üyesi Pat mc Caron’a gönderdiği bir mektupda ifade etmiştir. Mek-tupda şöyle denilmektedir:
«Zaten felce uğramış olan İktisadî durum, tngilizlerin Rhur kömürlerini ve çelik sayaniini devletleştirmeleri, sunî petrol ve kauçuk sanayiini tehdit etmeleri -ki bu tahditler Almanları Amerikah mükelleflerin dolarlaıiyle İngiliz mallarını satın almağa mecbur etmektedir-ve nihayet Alman sanayiinde kartellerin parçalanması yolunda mevcut temayül yüzünden gittikçe vahim-leşmektedir.
Âyan üyesi Br»dge, bizzat gören şahidlerin kendisine Rusların Akdeniz bölgesi için hakikî bir tehdit teşkil eden bir denizaltı üssü kurmuş oldukları Arnavutluğa Vngiliz-lerin makineler yollamakta olduklarını söylediklerini yazmakta«±ır.
Âyan üyesi, bu yüklerin Almanya’da İngiliz bölgesinde bulunan Remscheid’dan gönderilmekte oldu- i ğunu söylemiştir.
Kendi hükümetini Almanya ile , İngiltere arasında cereyan eden ti I caret müzakerelerine karışmakla it-1 ham eden âyan üyesi Bridge, şunları ilâve etmiştir:
• İngiltere’nin Almanyayı sterlin i blokuna ithal etmesinden korkmaktayız.»
Be çika y«ni seçimlere gidiyor
Londra Radyos, 9 (Basın - Ya- | yın) — Yeni Belçika Başkanı Van I Zeyland’ın yeni bir kabine korama ması Brüksel’de hayret uyandırmış tır. Kral Naibi, kendisine hükümetini tamamlamak üzere daha iki gün mühlet vermiştir. Eğer 48 saat zarfında muvaffak olamazsa Belçi-kada tekrar seçim yapılacağı muhakkak gibidir.
(Sibirya ve Alaska: Geleceğin buğday ambarları. - Macar, Rus ve Amerikan biyoloji ve botanik bilginleri dondan korkmaz ekin tohumları peşinde. - Ziraata açı'an meraklı imkânlar!)
Bir okuyucu mektubu!
(Uçansu ismindeki Dikmenli o-kuyucunıa, bugün sütunumu ter-ketmekle şeref duyar, daha güzelini yazmağa kudretim olmadığını alenen açıklarım — Sarı Çizmeli)
Bugünkü gazetenizi okurken son sayfanızda bir haber beni ve benim gibi bir şişe rakı ile biraz tuzlu leblebiyi cebinden eksik et-miyen kimseleri ne kadar düşünceye daldırdı biliyor musunuz?
Ankara Valisi, Yozgat'tan Milletvekili adayı gösterilecekmiş. Ve yerine de İstanbul Valisi Profesör, Doktor, Vali, Belediye Reisi Fahrettin K/rim Gökay getirilecekmiş. Bu haberin doğru çı kaçağını tahmin etmiyorum. Veyahut da kendi kendime böyle teselli veriyorum. Maazallah bu haber sizin verdiğiniz gibi doğru çıkarsa vay bizim halimizeI...
Sarıçizmeli
Bakırköy hastahanesinin koğuşları u’t'k Ankara sarhoşlariy-le dolacak İstanbul trenleri artık, ancak bizleri taşıyacak! Diğer yolcular yer bulmak için bir hafta öncesinden bilet gişelerinin önünde bekliyecek!.. Sayın Ulaştırma Bakanı Bay Satır, yine bu yüzden ne müşkül durumlara düşecc’I! Bakırköy has-tahanesi müdürü pavyonlarını genişletmek için Sıhhiye Bakanlığından tahsisat istiyecek, belki bu yüzden Başbakanla Sıhhat Bakanının arası açılacak! Ankara polisi işini gücünü bırakıp sarhoşlan toplamağa uğraşacak. Ve
nihayet Sayın Gökay da Ankara sokaklarında haşmetlû bir Nfe-ron gibi dolşacak! Belki de köknarda köşede kalan sarhoşlar, (5-na bir suikast tertip etmeğe kalkışacaklar! Derken, meyhaneler kapanacak! Bir çok kimseler işsiz kalacak!... Tekel Bakanı Mecliste içkiler satılmıyor, diye kıyametler koparacak!...
İşte bütün bu ve muhtemel karışıklıklara meydan verilmemesi için muhterem Gökayın Anka-raya Vali getirilmemesi en doğru iş gibi geliyor bana. Yine söz, olbapta, Dahiliye Bakanınındır.
Hamiş: Biz yine hepimiz Halk Partisine rey vermeğe razıyız. Tek bu haber doğru çıkmasın da!...
Not: Aslına tıpa tıp uygundur.
S. Ç.
şük ısılarda meyve veren tarla bitkilerini yetiştirmek çok güç olacaktır. Çünkü meyveler şimdiye kadar ancak ince bir koruyucu tabaka bağlıyabilmiştir.»
Bu özel hububat çeşnileriyle büyük ekin bölgeleri meydana getirilmesi bir zaman meselesi ise de, Budapeşte tecrübeleri yetesiye is-bat etmiş bulunuyor ki, köylülerin yılda 2 - 3 defa mahsul almasına elverişli bir buğday ve yulaf cinsi şimdiden elde bulunuor.
Biyoloji ve botanik bilimlerinin bu olağanüstü başarılarından ekonominin hemen faydalanmıya kalkacağı pek umulmazsa da, gelecek için aynı iddia ileri sürülemez. Şurası muhakkak ki, soğuk bölgelerdeki ziraat yepyeni bir gelişme imkânı karşısında bulunuyor. 10 . 20 yıl içinde 20 derece soğuklarda ye-,v««v ...__ tişmiş buğdaydan ekmek yiyece-
lık ihtimal yakın gelecekte temin ğimize artık şüphe yoktur, edilecektir; lâkin 40 dan daha dü- 1 (Neues Europa) Dergisinden
j meden sonra, soğuktan korkmaz Merih bitkilerinin iç yapısı yeryü-
PJ rof. Malenik’in idaresi altm-
■ da çalışan Macar Botanik bilginleri her Orta Avrupa kışına dayanıklı buğday ve yulaf tohumları elde etmeye muvaffak olmuşlardır. Budapeşte bitkiler bahçesinde bulunan soğuk serde ayrıca altı çeşit tarla ürünü denenmiş ve terbiye edilmiştir. Bir çok yumru nevi ile yağlı taneler 40 derece soğukta yetiştirildiği halde, sıfır derecede donup mahvolan âdi cinslerinden kalite itibariyle hiç farklı değillerdir.
ı 1949 Kasımında meşhur Rus biyologu Prof. TJschichow Merih üzerinde dona dayanan bitkiler keşfettiğini dünyaya ilân ettiği vakit, Sibiryayı ekime elverişli bir hale getirmek üzere kendi soğuk hava [ serlerinde aynı cinsten bitkiler ye-' tiştirmeyi vazife edindiğini de ilâ-| ve etmişti. Moskova bilim ajansı son belleteninde Merih üzerindeki müşahedeyi kesin olarak bir kere daha teyit ettikten sonra diyor ki: «Prof. Tschichow ile Macar mes-lekdaşı Malenik arasındaki işbirliği bir kaç yıla kadar Sibiryada ilk deneme bahçelerinin açılmasına im kân verecektir. Hububat ve yumrulu bitkiler yanında ayrıca bir elma ve bir armut cinsine de soğuğa dayanma aşısı yapılacaktır.»
Bu arada iki bilgin Macarîstanda ilk görüşmelerini yapmışlar ve soğuk rüzgâra, kar tipisine, doluya, toprak donuna karşı gerçekten mu- -af tohum tanelerinin ele geçirilmesi için üç yıl daha çalışmak gerektiği neticesine varmışlardır. Bir İCO haberinden öğrendiğimize göre o zamana kadar Sibirya’da deneme bahçeleri hazırlanmış olacak ve burası için gereken tohumları Macar meslektaşın kurmay heyeti ■ yollıyacaktır.
Çihof’un Merihte gördüğünü iddia ettiği nedir?
Bilim haberleşme büroları, ihti-| sas gazeteleri ve gündelik basın ; ÇİHOF’un Macarîstanda bulunmasından -faydalanarak, onu son zamanlarda Rus ve Alman radyoları tarafından verilen, Merih bitki hayatını yakından takip edebildiği hakkındaki haber üzerine sorguya çekmişlerdir. Teknik gazetec? Nito-rek Profesörle bizzat görüşerek bir çok sualler sorup cevaplarını almıştır. Bu cevaplar bir anaya getirilince şu tablo meydana geliyor: ;
Omsk’da bulunan elektrc «n rasathanesi sayesinde Sovyet P fofesörü 1949 yazında bir çok geze ığenleri, sanki zeminden ancak 150' metre : yüksekten bakarmış gibi, k ^bakışı seyretmeye muvaffak oluyor. , Görüş alanında bulunan öte'ki gezeğenlerde astronomlar volkanik? kayalardan başka bir şey gi\mas-ı’ dikleri halde, yalnız Merih'in üze-y rinde henüz kusursuz olmayan objektiflerle meçhul bir bitkinin izlerini keşfediyorlar. Elde ed'ilen daha iyi adeseler ve elektron tertibatı sayesinde nihayet Ağust os ayında üstleri «pırıldayan bir koruyucu tabaka» ile örtülü garip bit» kileri açıkça seçiyorlar. Çihof ilkin bunun özel feza şartlarına bağlı soğuğun tesiriyle meydana gelmiş buz çiçekleri veya kristal -teşekkül leri olabileceğini düşünerek şüphe ediyor. Teleskopun üzerine yerleştirilmiş daimî bir nöbetçi bir gün onu ansızın uyandırıp çağırıyor. Aletin yanına koşan Profesör, «gerçekten yaşayan bir şey karşısında bulunduğunu» kırılmış bir Merih bitkisinde kesin olarak anlıyor.
Canlı koruyucu kabuğun esrarı
O çeşit bitkileri nasıl yetiştireceği, yahut daha doğrusu öyle soğuktan korkmaz bitkilerin tohumunu nereden bulacağı sualine Prof, aşa-, ğı yukarı şöyle cevap veriyor: İl-kin bu soğuk Merih bitkisinde hüc-ı relerin belirli bir soğuk derecesine 1 kadar yaşamaya alışık olduklarını i sanıyor; fkınok ki usare, yapraklar l ve meyve sıfıraltı bir ısı derece-■ sinde dahi donup mahvolmadan I madde mübadelesine muvaffak olu-î yorlar.diye düşünüyormuş. Lâkin t Macar meslektaşı ile yaptığı görüş-
zündeki benzerlerinden farklı olmadığı kanatine varmış.
Prof. Malenik Merih üzerinde yapılan müşahedeye dayanmadan bazı bitki cinslerini, soğuğa yavaş yavaş alıştırıp, çok elverişli bazı aşılar ve «kök enjeksionlan» yaparak öyle terbiye etmiş ki bunların tohumları Sibiryada ekilmeye şimdiden hazır bulunuyormuş. Yine İCO ya bakılırsa Prof. Malenik yetiştirdiği buğday ve yulaf cinsinin dünyamızda mevcut en soğuk iklimlere dayanacağını iddia ediyormuş. Tohum elbette don olmıyan bir toprağa ekilmeliymiş; fakat bitkinin büyümesini önlemek veya o-nu büsbütün yok etmek için soğuk derecesinin 40 ı aşması lâzımmış. İCO devam ediyor: «Daha büyük soğuk derecesine karşı muaf-
ı
Maraş köylerinde 6 ok'u gören kaçıyor!
Mhraş (Hususî) — Burada ta- Sabrı Özbek, Haşan Çuhacı, Avu-yin edilen alanlarda sözlü propa- kat Cemal Reşat Emek, Kamil Gu-ganda başlamıştır. İlk propaganda zel, Avukat Mustafa Agabıgum, nutukları Demokrat Partiye men- Dişçi Cevdet Guray ve Reşat Onur
) -hatipler tarafından Çocuk bah kendi aralarından Başkanlığa Ke-;i yamadaki alanda söylenmiş mal Ozmumcu, ikinci Başkanlığa halkın çok yakın alâkasını çek- Cevdet Gür ay, Saymanlığa Kamil _ . ,_. v_Vj?mnnlıö.n Reşat Onuru
nutukları Demokrat Partiye sup '1:
miştir. Bakkal’’ Ahmet Karacadan sonra sıra ile İlçe idare kurulundan Mahmut Karaküçük, Engizek gazetesi Başyazarı Dr. Kemal To-lun ve İl İdare Kurulu Başkanı Avukat Salâhattin Hüdayioğlu konuşmuşlar ve en sonra kürsüye çıkan Bertiz köyünden bir halk şairi irticalen şiirler söylemiştir. Büyük . bir kalabalık nutukları takip etmiş, alkışlarla ve tasvip nidalariyle ha ■ tiplerin sözleri sık sık kesilmiştir. Bu propagandanın müsbet tesirleri derhal görülmüş ve C.H.P. li bir çok vatandaşlar nutukları müteakip Demokrat Partiye gelerek kay-dolunmuşlardır.
Diğer propaganda alanı Vakıftar-da olup bu alana komşu bulunmaktadır. Burada ayni saatte propaganda yapmak hakkı C.H.P. sine verilmişse de ne söyliyecek hatip ve ne de bir topluluk görülmemiştir. Yıllardır ihmal edilmiş olan Maraşta Hadk Partisinin propaganda yapmak üankân ve kudretinden mathrum olduğu belirtilmektedir. C.HZ liler köyllere yaptıkları propaganda ve teşküflât gezilerinde bile istiskalle karşılanmaktadır. O kadar ki altı. oklu jeep bir köye girince köylüler üşümüş gibi kaçışmakta olduğundan son defa jeepin üzerindeki altı ok işaneti sildiril-miştir.
Burada Halk Partisi Hatipleri hal kın huzuruna çıkmağa cesaret «de-miyecekLerinden dışarıdan hatip .ıs 1 marlıyacaklan söylenmektedir.
Burada ötedenberi halkm arasına gitmeyi âdet edinmemiş oJan «C.H.P.
Güzel Yazmanlığa, Reşat Onur’u seçmişlerdir.
Demokrat Partinin milletvekilliği denemelerinin 13 Nisan 1950 günü yapılması kararlaştırılmıştır.
Demokrat Parti Malatya teşkilâtında bugünlerde esaslı bir çalışma göze çarpmaktadır. Partinin çalışmalarını ve kongrelerinin heyecanını gören ha’ : bu partinin yüzde yüz iktidara geçeceğine iman etmiş bir vaziyet gösteriyor.
Halk Partisinin milletvekilliği denemelerine gelen ilçeler araların daki ihtilâftan dolayı üçe ayrılmıştır: Birisi 25 senelik milletvekilleri, İkincisi partiye son girenler, üçün-cüsü ise şehir içinde! i kodamanlardır. Bu üç kol aralarında çekişmektedir.
Bunu gören halk bu partiden büsbütün soğumuştur.
Çanakkalsde kanuna ayVı-ı beyanname neş-edenler
Çanakkale, (Hususî) — C.H.P. den vâki toptan istifalar dolayı-siyle, bu partiye mensup olanları artık parmakla saymak kabil olmaktadır.
Şehrimiz Demokratları, hararetle yeni seçimlere hazırlanmaktadırlar. Neticenin tamamiyle 1946 daki gibi olacağı muhakkaktır.
Halk Partililer, son günlerde o kadar büyük bir şaşkınlığa uğramışlardır ki, vilâyet öğretmenlerinden ihamları imzalı beyanname bile | neşretmek gafletinde bulunmuşlar; .ı... . IVTillî Effİtİm MÜ
........1 — ■ neşrew.k«‘'- .6““^
JileV kendi muhitlerinde sezdikleri ^ır Beyannamede, Milli Eğitim Mu _ knavetya göre seçimlerden ümitli I Halit Sakarya’nın C.H.P. ta-
r-Ahurnekte iseler de köylerde karşı- ] jafından aday ilân .eridiği bildiril-
| jrannuan uuo; «tw*« .»-Mpr?'®"
I cos-ekte, ve muallimlerin ,hep birlikle «çalışarak bu zatı milletvekili seç
I «tinmeğe gayret etmeleri istenmek-
lrlştUclarf istiskaller vd halk ile te- j ^kte, maifİK neticesinde bazı dürbln gö- ' .........—-
rüşl.’İçOH.P. Hler seçimlerden ÖMı- rtip^ğe gayret etmeleri ısuauucn-dini itesn^ bulunmaktadır. I
CHP ' Bu şekilde bir beyanname neşret-
MaJateaa C.H r. , ."Vkanunen memnu olmas! do-' savcılıkça, bunu yapanlar hakkın «akibata başlanmıştır.
B| - tavzih
Aıkdamaı- imsasiy-Sıfoıpta, 4 Nisan , e . ''Mflî’de Millet jnhlı sayımızda Şek ismî görülen Terzi Mus'^®^®®yı kendisi olmadığını, Millet Parı.’*’^1-den istifa etmediğini bildirmekti?
MaJat^da C.H P. ' — 1 liler üçer ayrıldı |
Malatya, (Hususi) Demokrat. hakkın. Parti merkez ilçe konşB»?sûnde I idare kuruluna seçilen Ev-
liyaoğlu, Hamit Fendooğ^u, Vah?P '

..o-_, ........Terzi Mustafa
Diyarbakırlı, Doktor İzzettin1 le aldığımız bir kal. Saymanlığa Hamit Fendooğîu,' ----J- .
Yazmanlığa da Mehmet Karakaşı Partisinden istifa edenlt. seçmişlerdir. 1 • ' — rn—:
5 Nisanda yapılan Demokrat Par- ------—
ti İl Kongresinde İl İdare Korulu ♦ den istifa etmediğini uu na seçilen Mustafa Saltoğlo, Diş ve bu noktanın tavzihini istemek -Tabibi Kemal Özmumcu, Avukat tedir.
AÇILDI

Sayın halkımızın büyük rağbetini kazanan Anafartalar Posta-hanesi karşısındaki:
TOROS KP.BAP EVİ' ni
Bursa Pazan an den açtığımızı sayın
Ta’fttakale Susam Sokak No. 73 de yeni-«ıSterimize arzederiz.
EMİN ATAÇ
n fi
v
DİLEKLER

Derdimizi kim
Mazinin Dışında
Çeviren : ümrcn Ozbabacan
iyorlar ki maziyi unutalım. Mümkünse unutalım. Ben çok uğraştım. Yirmi dört sene Barry Cranmeu'in hayalini hafızamdan silmek için çabaladım.
Fakat unutamadım. Unutmak için en doğru yolu takip ettim. Şimdi bir korku gibi etrafımda dolaşıyor. Mazini bu kadar gizlemekle çok geç kalmıştım. Don Mac İn-nes’e bunu söylemekten korkmuştum. Şimdi daha çok korkuyorum.
Don'u seviyorum. Yirmi üç sene evvel evlenmiş, sıhhatli ve sevimli dört yavrumuz olmuştu. Yuvamız birbirine aşk ve arkadaş hisleri ile bağlı mesut bir yuva. Herkesin birbirini tanıdığı ufak bir kasabada yaşıyoruz. Kasabada danslı partiler olur. Bütün aileler burada toplanarak neşeli saatler geçirirler. Ben ve kocam bu partileri kaçırmayız.
Bu, gayet sade bir hayattı, fakat biz bu hayattan çok memnun ve mesuttuk. Don gayet dürüst ve düşünceli bir insandı.
Kadınlar için büyük mâna ifade eden küçük şeyleri katiyen unutmaz. Benim de onun bu hatırşinas-lığına hürmetim sonsuzdur.

Bir akşam üzeri dansta mazimin gölgesi çıkageldi. Kızım Linda yanında yakışıklı bir yabancı ile yanımıza geldi. Bu Glenn Randall a-dında yirmi yaşlarında bir genç idi. Gülümsiyen bir yüz, koyu kahverengi saçları, içinde haylazlık oku--nan~koyU_Tnâvı gözler...
Onu ilk gördüğüm anda büyük bir darbe yemiş gibi sendeledim. Çünkü bu genç mazimdeki Barry Cranmer’in bir eşiydi. Bakışları, hafızamda kalan bakışların aynı idi.
O anda ilk aklıma gelen kızım 18 yaşında Linda oldu. Çünkü kızım onun yanında iken neşesinden yerinde duramıyordu. O akşam ve o-nu takip eden günlerde ikisini seyrettim. Gün geçtikçe birbirlerine daha fazla sokuluyorlardı. Birşey-ler yapmak zamanının geldiğini hissettim.
Yavrularıma karşı hiç bir zaman otoriter bir anne olamadım ve onların arkadaşlarını seçmek hususunda bir istek göstermedim. Fakat bu durum bambaşka idi.
Başlangıçta kocama itiraf etmeyi en iyi çare olarak gördüm. Fakat bu hususta o kadar geç kalmıştım ki... Evlenmeden evvel bu itirafı yapmak çok isterdim, fakat o zaman şimdi çok sevdiğim kocamı kay betmek korkusu vardı.
Linda’nın cesaretini kırmak için uğraştım. Glenn Randall’i tenkid eder mahiyette bazı sözler söyledim. Fakat hiç tesir etmedi. Sadece kızım bana «anneciğim ne kadar saçma» diyerek gülüp geçti. Diğer bir çareye başvurdum. Piknik ve çaylar tertip ederek kızımın güzelliğini başka gençler üzerinde toplamaya çalıştım. Glenn ile bir an dahi beraber kalmamaları için elimden geleni yaptım.
Glenn’in mazisini öğrenebilmek için mütemadiyen sualler sordum. O, bu suallere istemiyerek ve gayet müphem cevaplar verdi. Şüphelenmekte nekadar haklı olduğumu anladım.
Bendeki bu hali ilk sezen kocam oldu : «Sana ne oluyor kuzum, gençleri kendi haline bırak» dedi.
■ Linda henüz çok genç, böyle ciddi bir surette birine bağlanması doğru değil» dedim.
■Hem böyle ilk gördüğü yakışıklı bir gençle dolaşması hiç de doğru değil.»
■ Glenn çok iyi bir çocuk; şayet Linda ona âşık olursa hiç bir beis yok demektir. Doğrusu senin bu haline şaşıyorum. Şimdiye kadar sende böyle bir hale hiç rastlamamıştım» dedi ve bana öyle bir baktı ki derhal kaçıp saklanmak istedim.
Her işi oluruna bırakmak en mantıkî yoldu. Fakat bunu yapamıyor-dum.
Geç kalmadan bunun önüne geçmeliydim. Linda ve Glenn’in birbirlerine âşık oldukları belliydi. Ben, onların bu haline mâni olmak istedikçe onlar daha fazla birbirlerine sokuluyorlardı. Beni en çok korkutan şey, bir gün evlenmek istemeleriydi? Gece gündük bu düşüncelerle rahatsız olp/ordum. Evlenmek istiyecek olurlarsa muhakkak mâni olmam lâzımdı. Amma nasıl? Mazimdeki günahı kocama, kı zıma ve GJ^n’e nasıl söyleyebilirdim.
Uyji/amıyacağımı anladım. Çocuklum ve kocamın uyumasını )^Kİiyerek aşağıya mutfağa indim. Bu meselenin bir hal çaresini bulmam gerekiyordu. Hayatımın gidişatını bozmadan bu meseleyi hallet meliydim.
Bir gece, yine böyle derin düşüncelerle bocalarken kocam ansızın mutfağa girdi ve bana nazik bir
-Ellen, sana ne oluyor kuzum anlamıyorum?» dedi.
■ Uyuyamadım, seni de rahatsız etmek istemedim.» dedim.
Kocam kapıyı kapıyarak yanıma geldi ve omuzlarımdan sıkıca kav-rıyarak :
-Aylardır kendine malik değilsin. Yoksa hasta mısın?»
Yüzümü saklıyarak «Hayır, hayır. Dedim.
■ Ben de öyle tahmin etmiştim. Seni düşündüren Linda’nın vaziyetidir. Lindanın Glenn Randall'a tanışmasından beri senin hareket tarzın tuhaflaştı. Kuzum ne oluyor’» dedi.
• Bir şey yok Don; yalnız Linda-nın onunla evlenmemesi lâzım. Niçin olduğunu lütfen sorma. Onunla evlenmemeli.»
Don kuvvetli kollarıyla beni tek rar kavradı. Bu kollar arasında aşk ve sükûnu her zaman duymuştum. Yüzümü okşıyarak :
■Ellen ’ ’ ------------J"
evliyiz, nelermiz söylemelisiı nabilsin.
Nasıl oldu da o anda konuşabildim. Kocamla son dakikalarımı yaşadığımı düşünerek fısıltı halinde:
■ Don, Linda onunla evlenemez.» Biran durakladım ve dorin bir nefes alarak :
• Evet, evlenemez, çünkü onun oğlum olduğunu tanmin ediyorum.»
Kocam hiç beklemediği bir sözle karşılaşınca bir kaya gibi olduğu yerde kaldı. Beni saran kolları sanki donmuştu. Biraz sonra kendine gelebildi.
■ Oturalım ve bana meseleyi etraflıca anlat.» dedi.
Sesi o kadar sessiz ve boştu ki kendimi tutamayarak ağlamağa baş ladnrı. Bana daha nazik bir tavırla:
«Bunu bna çok evvelden söylemen icabederdi. Şimdi bana herşe-yi anlat, açılırsın.» dedi.
Hikâyemi kocama anlatmağa başladım. I.inda’nın yaşındayken birçokları gibi ben de modern hayata ayak uydurmağa çalıştım. Serbest ve çılgın bir çağda idim. Annemin ikazlarına aldırmıyor; gençlerin arasında bir yıldız gibi dolaşıyordum.
Genç erkek grubu arasında gözüme çarpan Barry Cranmer idi. Ona karşı zaafını büyüktü ve onu deli gibi sevdiğimi biliyordu. Gayet yüksek ruhlu ve yakışıklı idi. Gözlerinin içi haylazlıkla gülümsüyordu.
Bir genç kız hafifliği ile gezdim. Kimseye aldırış etmedim. Sevdim, sevildim. Onun aldatıcı sihirli gözlerinin cazibesine kapıldım. Neticede bu benim için fena oldu. Sukutu hayale uğramıştım. Evet, Barry çocuğum olacağını işitince korktu, eski büyüklük ve fevkalâdeliğini kaybetti. Bu vaziyet beni kalbim» den yaralamıştı. Büyük bir aşk neticesinde vücuda gelen bu çocuğun mesuliyetini kimseye yükleyemezdim. Onunla beni evlendireceklerinden korktum. Fakat gururum buna asla müsaade etmiyecekti. Annem vaziyeti anlamış, işte o zaman büyüklüğünü göstermişti.
Yaşadığım muhitten uzaklaştım. Bir erkek çocuğum dünyaya geldi. Bir hafta sonra çocuğumu benden uzaklaştırdılar. Onu bir daha asla göremedim. Doktor onu gayet iyi insanlar eline bıraktığını söyledi. Fakat isimlerini ısrarlarıma rağmen söylemedi. İşte Glenn Randall’ı görünce Barry'nin bir taslağını görmüş gibi oldum. İçimden gelen bir his oğlum olduğunu söylüyordu.
Kocam :
«Fakat hâlâ bilmiyorsun, elinde bir delil yok ki..» dedi.
«Hayır elimde delil yok
biz uzun zamandan beri Birbirimizden saklıyacaıc olabilir? Derdini bana sana yardımım doku-
dinleyecek?
1 Tarım Bakanlığı memurlarından isminin açıklanmasını is-temiyen bir yüksek ziraat mühendisi yazıyor :
■ 4379 sayılı maaş kanunu değiştirilerek 1939 yılından sonra yedek subaylık yapanların bu müddetleri terfilerine sayılması 6/3/1950 tarihinde kabul edilmişti.
Maliye Bakanı Rüştü Aksal da bu kanundan bütün memurların istifade edeceğini Meclis-ı te ilân etmişti.
' Fakat Tarım Bakanlığı ken-| dişine göre bir tefsir yaparak, bu hakkı haiz memurlarını 4379 sayılı kanundan istifade ettir-! mek istememiştir ve -Bu ka-1 nunun maddeleri devlet demir yolları, deniz yolları, hâkimler v.s. memurlara aittir. Umumî ‘ maddeler de sîzleri ilgilendirmez» iddiasındadır.
Bizler askerliğimizi başka bir milletin ordusunda mı yaptık?
Bu misal gösteriyor ki, aynı tahsildeki memurlar arasın-uu farklar yaratılmaktadır.
Bir grup arkadaşlarla bu du-ı rumu Bakan B. Cavit Oral’a ■ anlatmak istediğimiz ve kendisi de Birlik toplantısında -Kapım herkese açıktır» dediği | halde kalemi mahsus müdürü daima bize «meşguldür.» diyerek görüştürmemiştir.
Uğradığımız haksızlığı kime anlatalım?»
çimdeki his çok kuvvetli... Lindayı onunla evlenmeye bırakamayız. Farzedelim ki Lindanm kardeşidiı. Sonunda meydana çıkacak hakikat nelere mal olur?»
Bütün söyliyeceklerimi söylemiştim. Sinirlerim boşanmış, tekrardan ağlamağa başlamıştım.
Kocamın neye karar vereceğini bekliyordum. Ansızın kocamın kollarını belimde hissettim.
■Artık kendini bu hususta üzme, hakikaten senin için büyük bir darbe oldu. Fakat bunu niçin bana daha evvelden söylemedin.»
Ben sevinç gözyaşlarıyla :
■Seni kaybetmekten korktum.» dedim.
Yakın Doğuda yer
altı sondajları
Bir seferi hey et Mayısta Türkiye He Yunanistan ve İtalya'da
o bölgelerdeki deniz sathının şek-| lini hesaplamakta kullanılacaktır. ■ Bu, gemicilik için önemlidir zira, dağlar gibi büyük madde yığınlarının denizi kendilerine doğru cezbet tikleri ve böylece sahile yakın su sathının açıklara doğru hafifçe meyilli olmasına sebebiyet verdikleri malûmdur. Bu itibarla astronomik metodlara müsteniden sefer eden gemiler, ufkun üzerindeki güneş veya yıldızların irtifaını ölçmek suretiyle mevkilerini tesbite çalışır ' aı! ' larken hataya düşmeleri melhuz-arazı i dur. Meselâ Kıbrıs'ın Cenubu civar lafında yarım mile kadar hatalar olan yapılmakta olduğu bilinmektedir.
I Saniyen, cazibe ölçüleri, denizin ' "ına gömülü büyük kaya yı-
ka sahili son derecede istikrarlı bir bölge gibi görünmekte olup, teşekkülü muhtemel olarak milyonlarca yıldan beri hemen hemen hiç değiş memiştir. Fakat Kuzeyde, Türkiye, İtalya ve Yunanistan jeolojik alanda nispeten yeni devirlerde büyük değişiklikler geçirmişlerdir. Bu memleketlerde toprak hareketleri, Toroslar ve Apenin'ler gibi dağ silsilelerinin teşekkülüne sebebiyet vermiş ve hattâ şimdi bile gayet muazzam kuvvetlerin çalışmakta ol duğu muhakkaktır, zira bütün bu bölgede depremler olduğu gibi Güney İtalya'da hâlâ volkanlar mevcuttur.
Cereyan edenler hakkında daha isabetli bir fikir edinebilmek için denizin altındaki şartları bilmek lâzımdır. Deniz altında mutad jeoloji
vukua gelen son Jeolojik değişiklikleri tesbit edecek
oğu Akdeniz bölgesinde iki
aya kadar başlıyacak olan ye-
ni bir tetkikten gemicilerle jeolog- , lar için kıymetli malûmat elde edil mesi beklenilmektedir. Bu tetkik işine tahsis edilen İngiliz «Talent» denizaltı gemisi Mayısta Malta’dan hareket edecek olup, gözönünde tutulan çalışma plânı bir hayli ilerlemiştir. Yeni cazibe ve kesafet tetkiki Batı Akdenizde evvelce yapılan ilmi ölçmelerle birleştirilecek ve aynı zamanda İtalya, 12 Adalar, Kıbrıs, Suriye ve Mısır’da arazi müşahedeleri de yapılacaktır.
Denizde keşifler yapacak olan 1 İngiliz denizaltısı, Danimarka Jeo- | ____
detik komisyonu tarafından ödünç ' yatağıı._ o_______________
verilen bir rakkase âlet de dahil ğınlarının mevkiini tesbit için kul-cerinlik sondaları ve diğer özel lanılabilir. Böyle denizaltı jeolojik ----------___ ...v-v
âletlerle teçhiz edilecektir. Seferin teşekküllerin de meydana çıkması metodlan kullanılamaz, çünkü dibe iki ay sürmesi ve en az 120 cazibe - — » » - »—■ » ' hir ♦=»■’'• - - » ............
kesafet ölçüsü alınması beklenil-
Bu tetkikler iki gayeye matuf- I bir bölge olduğu bilinmektedir. Bu , mahdut kesimlerden kaya nü-tur. Evvelâ kesafet cazibe ölçüleri, | havzanın tam güneyine düşen Afri- muneleri elde edilebilmektedir. Fa-
( teşekküllerin de meydana çıkması metodları kullanılamaz, çünkü div» I mümkün olmaktadır. Karada yapı- ' bir tarak veya sonda indirilecek o-. lan çalışmalarda Doğu Akdeniz hav ( lursa» hemen hemen her tarafta ça-| zasının büyük jeolojik ilgi arzeden mu,ra gömüldüğü tespit edilmiştir. I v:.. ı 1 i. - , ■»■__■ , i- V, Pek mahrl.it ı__, , ..
lan çalışmalarda Doğu Akdeniz hav , 'ursa) hemen hemen her tarafta ça-
r
V
*
Mazimi kocamla paylaştıktan son ra Linda’nın meselesi bana daha vazıh gözüktü. Kocamın tavsiyelerini takip ederek şimdilik meseleyi gidişatına bıraktık.
Ben artık Glenn’i tenkid etmiyor; hiç bir şeye karışmıyordum. Onların birbirlerini daha iyi tanımaları için fırsat veriyordum. Zamanla kızım Glenn’i daha az görmeğe başladı. Ve diğer bir gençle tanışarak onu tamamen görmez oldu ve bu gencin yüzüğünü kabul ettiğini bize söyledi. Sevincimiz son haddini bul muştu.
Fakat şimdi Glenn’i tamamen kaybettim. Onun oğlum olduğu düşüncesi beni bırakmıyor. Onu artık göreceğim şüpheli. Zira dışardan gelen bir iş teklifini kabul etti. Biliyorum ki onu görmemem daha hayırlı...
İçimde hem büyük bir acı, hem de bir minnet hissi var. Kalbimdeki sızı, oğluma ve kendime yaptığım kötülük. Minnettarlığım da kocamın gösterdiği büyüklüktür.
Diyorlar ki, maziyi unutalım. Hiç unutabilir misiniz
Neden hedefe varıldıktan, gayeye erişildikten sonra ve insanın hissetmesi için halk edildiği ve yaşadığı zevk anı geçtikten sonra neden yaşasın? Bu anı duyduktan sonra gitmek lâzım yoksa dünyanın yegâne gayesi olan zevk, şikâyetler ile tahkir edilmiş, kirletilmiş olnr.
Katerin, orada uyuyan adamı düşünmek istemiyordu, ölümünü onun hatırası ile kirletmek istemiyordu ve duyduğu nefret cesaretini kamçılıyordu. Kendisinden veya ondan duyduğu nefret ile eğil fakat birleşmiş iki insandan birinin ölümünden sonra /yaşayan diğerinin sükûtundan. Gidenin arkasından yaşamaya devam edebilmek için, insan kedniııi başkalarının neş’esinde lıissetrnesi veyahut Raymond’a tavsiye ettiği gibi, ihtirasını başkalarına saadet temin etmek gayesinde bulmak lâzımdır ve ancak Doude, eğer Katerin onu sevmiş olsaydı, bu ihtirası temin e-debilmiş olurdu.
Fakat başkalarını, neden çocuğunu sevmek için doğmamıştı. O, bu yegâne gece için doğmuştu; zevkin korkuyu takip ederek onu sürüklediği, soyunun bütün eserini en yükseklere sürklediği gece için doğmuştu.
Her şeyi anladıktan, bütün maniaları arka arkaya devirdikten sonra? Hristiyanlığın ve soyunun faziletlerini, kendisini arzuya teslim etmek için bütün bunları, ne yaptığını ve nereye gittiğini bilerek aştıktan sonra, en yükseklere vardığını fark et mişti.
Cessur olmak için Katerin, gu-
Ankara Gazeteciler Cemiyeti
Tarafından Tertip Edilen
15 Nisan Cumartesi akşamı Ankara Palas Salonlarında
Davetiyeler AKBA Kitabevinden Temin Edilir
Neon Tesisatı islâh ettirilecektir
İller Bankasından
İller Bankasından : D
2)
3)
4)
5)
6)
7)
8)

İstanbul radyosu PAZARTESİ — 10/4/1950
| kat cazibe ölçüleriyle gömülü teşek | küllerin mevcudiyetini tespit müm-■ kündür. Bu cisim veya yığınların j cazibeleri ekseriyetle pek cüzî ve bazı hallerde kürenin mütebaki cazibesinin ancak milyonlarda biri nisbetindedir. Fakat modern İlmî cihazlar en cüzî farkları tesbit ede-i bilecek derecede hassastır. Maalesef şimdiki halde kullanılması elzem son derecede hassas âletlerle ancak mahdut şartlar altında çalışmak mümkün olmaktadır. Bu âletleri bil , hassa bir satıh gemisinde kullan-ı mak mümkün olmamaktadır. Ge-, minin sarsıntıları buna mâni olur.
Bu mahzur ilk defa 1926 da Fele-menkteki bilgin Profesör Vening Meinesz tarafından izale edilmiş ve profesör bir denizaltı gemisine yer leştiı-diği âletleriyle, dalış vaziyetinde gerekli ölçüleri alabilmiştir. Bilgin, birkaç yüz kadem derinlikte bile en sert fırtınanın hissedil-mediğini ve derinliklere tesir etmediğini tesbit etmiştir. O tarihtenbe-ri Felemenklilerle diğer devletler bir çok denizaltı cazibe tetkikleri başarmışlar ve İngiliz seferi heyetleri 1946 da Atlantikte ve 1948 de Manş denizinde esaslı müşahedeler yapmışlardır.
I

Banka binası tavanındaki NEON tesisatı mevcut şartnamesine göre sökülerek dam üstüne alınacak ve yenilenecektir. İşin keşif bedeli 6.136,40 li radır.
Geçici teminatı 460,23 liradır.
Kapalı teklif zarfları makbuz mukabilinde en geç 24/4/1950 günü saat 17 ye kadar Bankamıza teslim edilecektir.
Eksiltmeye iştirak edecekler evvelce bu nevi tesisat yaptıklarına dair Bayındırlık Bakanlığınca tastikli belge ibraz edeceklerdir.
Bu işe ait şartname 2,5 lira bedel mukabilinde Bankamız Muhasebe Müdürlüğünden temin edilebilir.
Bilcümle devlet ve beledi ye vergi ve resimleri Noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi alana ait olacaktır.
Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesttir. (1851) 183)
Tarım Bakanlığından
: eviren NUSAT
Yazan ı B. Valmer
Traktör ve kamyonları koymak için geniş bir avlu içinde hangarı ve bir iki odası bulunan bir mahalle ihtiyaç vardır.
Bu evsafı haiz hangarı bulun anların Toprak İşleri Genel Müdürlüğüne müracaatları. (2193) |
L. Moza
İstanbul Manzaraları
Yüksek Kaldırım'da
müthiş bir ejderha!
Emel Deı y j
1
ruru yardıma çağırıyordu refli olmak azmi ile bütün vücudu gerilmiş, altı senedir onu korumuş olan aynı azim ile, açığa doğru yoluna devam etti.
Güneş doğudan, çehresine kadar denizi kaplıyoru. Katerin güneşin çizdiği yolu takip etmedi. Kuvvetli kulaçlar ile cenuba doğru istikâmet aldı ve canlı vücudu, bacakların ve kolların sert hareketlerinden zevk alıyordu.
Su yanağına çarpıyordu ve du /(lakları srjulmfcş, adelelert ve boğazı şişmiş, düşüncesiz boşlu ğa doğru yüzüyordu.
Kulağında denizin hışırtısını işitiyordu. Bu bir fısıldama idi: unutmuş olması icap ettiği bu geceki dostunun mırıldanışı.
Fakat hayır! onu düşünmiye-cckti, hayatına tekrar başlıya-bilınek imkânı olduğunu düşün-nıiyecekti, eski kıskançlıkları hatırlamıyacaktı, her dakika işkence vermiş olacak daha feci kıskançlığı diişüıımiyecekti, o-nun ile takrar yaşasa idi onu mahva sürükleyecek olan mazinin ve halin kıskançlığı. Onsuz yaşayacak, başka kadınlara sahip olacak onu hatırlamıyacak olanı kıskanmıyacaktı. Puselerini, sarılmalarını, birleşmiş vücutlarının saadetini düşünmiyecek ve vücudu onu yaşamaya mecbur edemiyecekti.
Kuvvetlenen güneş, kızgın hüz melerini Katerin'in ensesine değdiriyordu. Sırt üstü yattı ve göz-
Mişel Zevako'nun "Papaz Çayırı,, Romanının en heyecanlı safhası
Ragıp Rıfkı Özgürel gibi muktedir bir kalem sahibi tarafından dilimize İlk defa çevrilen bu eseri yakında bu sütunlarda okuya-eaksınıs....
leri kapalı yüzdü., ve o kadar kuvvetle ki, bazan su yüzüne çarpıyordu.
Hayır! onun okşayışlarını dü-şünmiyecekti; kendisini onun için öldürmüyordu, mücadelesi onun ile değildi, güzel fikrini tahakkuk ettirmesine mani olmuş olan, gitmek istediği zamanlar onu alıkoymuş olan vücudu ile mücadele ediyordu.
Ölmesi lâzımdı çünkü...
Takatsizlik kendisini hissettirmeğe başlamıştı, nefes alışları kısalmıştı ve Katerin bir an için durdu; açtığı kolları onu suyun üzerinde tutuyordu ve ellerini kürek gibi hareket ettirirken, Katerin sonsuz bir korkunun verdiği tesir ile zihninde çocukluğunun, duaların sabahları vaftiz ettiği ve gecelerden tehlikeyi uzaklaştırdığı, saf günleri canlandı. O zamanlar, gaye yaşamak değildi, fakat yanlız başına bütün saadeti veren Allahın affını kazanmaktı ve bıiııa lâyik olmak için ölünceye kadar temiz kal mak lâzımdı, hatta beşeriyetin aşkında, evlilikte bile, saf kalmış olmak lâzımdı ve Papaz Mo-ıand, Pierrc ile Katerin’in nikâhını kıyarken sefahatten kaçınmalarını tavsiye etmişti.
Onu dinlememişlerdi, fakat, fazla ciddi sesine gülmüşlerdi, hayatlarında hafif meşrep idiler ve hata etmişlerdi.
Arzu 3
Katerin hata işlemişti, çünkü nefsi ile, kıymetsiz bir oyuncak ile oynar gibi oynıyabilmek için hayatın karşısında kendini daı ma fazla üstün görmek isteyen (Devamı var)
•— Çinde!... Maçinde!... Patagon-yada!.. Gaskonyada!.. İranda!.. Turanda bulamıyacağınız, göremiye-ceğiniz, fevkalâdelik burada baylar.
| Güzel kızlan yutan! Gemileri bir nefeste midesine indiren! Garibin
| göz yaşına bakmadan anasını parçalayan, babasını dişleyen canavar burada baylar!..
Yedi okyanusun korkunç ejderi!
| Kızıldenizin hâkimi! İnsafsız Ma-kala’yı gelin görün baylar!..»
| — Aaaa kız! İşittin mi ejderha
diyor. Gel gidip bakalım.»
I «— Nasıl bakarız abla? «Anasını babasını dişledi» diyor. Sonra ya bizi de ısırırsa?.. Gel vazgeç bu işten!»
1 Bu sırada geriden gelen iki kişi konuşur.
i «— Hoppala! Gene kimbilir hangi zavallı hayvana eziyet ediyor-
«— Ne olacak? Ya bir köpek ba lığı yakalamışlardır. Yahut da biz fok yavrusu!.. Ondan sonra yuttur bakalım, yutturabilirsen.»
•— Sözde bizde de bir «Himayei
• Hayvanat Cemiyeti» var. Sonra bir de yapılan şu işe bak!»
«— Ne dersin girelim mi?»
— Yok canım sen de! İşin mi yok! Yoksa vaktin mi çok!»
j Onlar da yürürler!..
Bu arada, merdiven basamaklarına çıkmış olan çığırtkan, hançere-sinin son gayreti ile feryat edip geleni geçeni, küçük barakaya davet etmektedir.
ı Yolun iki tarafına dikilmiş ber | levhalar üzerine, insan estetiğinin . nihaî protestosunu davet edecek acaibüşşekil, rengârenk tasvirler çizilmiştir.
Çığırtkan, elinde, kırmızıya boyanmış, mukavva bir megafon ile vatandaşların tecessüslerini dâvet-le elinden geleni ardına koymaz.
j Dünyanın her tarafında enteresan ve alâkabahş mevzular, o diyarın panayır yerlerinde, Lûna - Park denen eğlence mahallerinde teşhir ' edilir.
1 Halbuki biz zavallı İstanbullular
—ki yanılmıyorsam, siz AnkaralIlar da öylesiniz— bir Lûna-Park’o sahip olmadığımız için böyle görülmemiş nesneleri teşhir için, Yüksek katdınm’ı seçmişizdir.
Neden acaba?
Kuledibinin, tabiî bir hududunu teşkil eden Yüksekkaldırımın ter-

cihine sebep nedir? Belki izah eıip- 1 miyeceğinı ama, geleninin, geçeninin kesretinden dolayı buranın, meşherlere fazla kâr temin edeceği de inkâr olunamazsa gerektir!
Kolsuz ayaksız kadın gibi, hilkat garibesi burada, iki başlı kuzu gibi ölü doğmuş mahlûklar burada, ve -konuşan kuru kafa» gibi, optik hilelerden istifade etmek suretiyle yapılan hokkabazlıklar da gene burada teşhir edilir.
Evvelden çığırtkanlar yirmi paraya, kırk paraya müşteri davet ederlerdi. Hem de gelenlere azamî itibarı göstermek şartı ile!...
Sonra bu miktar yüz paraya çıktı. Gelenler yine eskilerdi ama bu sefer çığırtkanların muameleleri biraz değişmişti.
Seneler birbirini kovaladı. Büyüyen meraklı küçüklerle beraber, seyran fiyatları da arttı.
Yüz para; beş kuruş, on daha sonra da on beş kuruş oldu.
Halbuki Yüksekkaldırım hep o yokuş; yolcular ayni meraklılar, yakalanan zavallı mahlûklar da bir ınkı evvelkilerin eşi idi. . alık.
Ne olmuştu? Şehir mi değişmişti? Yooooo?
İstanbul hep eski tas eski hamamdı. İllâ velâkin değişen husus görüşlerimiz, duyuşlarımız ve hissedişlerimizde
Eskisi gibi yirmi parayı verip ça-dıra dalacak meraklı yolcunun bu-na ne keyfi kalmıştı ne de zevki!.. £
Öyle bir zamanda ve öyle bir şe* Aı hirde yaşıyorduk ki artık; insanın en tabiî hissi olan tecessüsüne yer kalmamıştı!..
Nerede yirmi para? Nerede on-beş kuruş?
Nerede eski zevk? Nerede şimdiki elem?...
Bu hayat da yaşanmaya değer mi dersiniz acaba?..
EÎİ .çil ika
pla unc ilbı
İril irıh ınc »rk) irin •kil ifa a nca r ,kd tıka kuruş,
Ayşe ilişe
fel 3608
KÜÇÜK CARİ HESAPLARA MAHSUS
100.000 Lira
100 lira ile 25 lira arasında
Bankanızda hesabınız yoksa ACELE EDİNİZ!
Ankara Sular İdaresinden
21/4/1950
24/4/1950
Pazartesi
Ankaranın en güzel semti, Anafartalar Caddesinin merkezî yerinde havası ve geniş manzarasiyle emsali bulunmayan
Büyük Otel
Kalorifer, sıcak su ve 300 metre karelik geniş terası ve bütün konforu ve istirahat salonları ile müşterilerin aradığı hor evsafı haiz olarak 23 Nisana kadar açılacaktır.
Adalet Sarayı karşısında, Maden Tetkik vc Arama Enstitüsünün boşalttığı binalar.
Telefon: 15665
H.FERİDUN DURGUN
Anafartalar Zincirli Cami Karun-Zafer i o. 2/0.1 ~tvH022 ANKARA
Taşraya taksit için Aııkaradan kefil gösterilmesi rica olunur.
f
Bir günde Ankaradan Istanbula
Ankaraya
seferleri başlıyor
12/4/1950 Çarşamba sabahın dan itibaren her gü da hareket edecektir.
25 otobüs birbirini takip ederek seferlerin intizamı teinin dilmiş olacaktır.
Otobüsler lüks, konforlu, radyolu, fevkalâde temizdir.
Hareket merkezi itfaiye Meydanı, Akşehir Oteli karşısı Temiz sokak No. 4 Telefon: 16124 ve 11577.
V

Şen İzmir Nakliyat Anbarı
İstanbul - İzmir
Tel. 23561
Ankara
Tel. 13367
Kendi vesaitleriyle eşyayı ticariye ev egyası, rrür’Mt, ucözlük ve emniyetle nakleder
Yükleme Boşaltma yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Ankara Bölge Müdürlüğünden
1 — Aşağıdaki müfredatlı cetvelde adları yazıiı anbarla ımızda gelecek veya buradan diğer mahallere sevkedilecek Ofisimize ait hububat bakliyat vesair maddelerin yükleme ve boşaltma işleri açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme anbarlann hizalarında gösterilen günlerde Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — isteklilerin karşılarında gösterilen geçici teminatlarını eksilt meden bir saat önceye kadar Ankara İşletme Şefliği veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları ile ihale saatinden evvel komisyo-^^baş vurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları 5 lira karşılığında Ankara Bölge Müdürlüğü Ticaret servisi ile cetvelde yazılı Anbar Şefliklerinden temin edilir.
Açık eksiltmeye çıkarılan An barın Eksiltmenin adı Tarih Günü
Günlük yükleme
Geçici teminat boşaltma

ı Polatlı
I Tüney
I Çılbah
' Çerikli
• Kırıkkale
1 Sarıoğlan Yerköy
Sarımsaklı Sekili j Şefaatli
Sincanköy
Fakılı
Ankara
I Yeşilhisar i Kayseri
Balışeyh
Himmetdede • . I Çankırı . , jMalıköy . ,
25/4/1950
26/4/1950
27/4/1950
28/4/1950

Salı
Çarşamba
Perşembe
Cuma
2000
500 1000 5000 1000
750
2500
500 3000 3000
1000
1500
500 1000
500
500
75—100
75—100
45— 60
60— 90 200—300
60—100
45— 60 180—225
75—100 120—165 200—300
60— 80 115—165
30— 45
50—10J
30— 60
•15— 75
12086)

Türkiye'ye Amerikan Sermayesi
HEMISPHERE
s. — Û

Z\ççocibieç
2
Emniyet Otoları
Her gün İçin Ankara - Zonguldak arasında gizlere rahat ve güzel bir yolculuk yaptırır.
Ankara telefon: 12.909 Zonguldak telefon: 22#
ŞEHİR KALKINMALARI, BÜYÜK NAFIA İNŞAATI, FABRİKA TESİSİ İÇİN LÂZIM SERMAYEYİ VEREBİLECEK EN MÜHİM AMERİKAN MALİ MÜESSESELERİLE TEMASINIZI TEMİN VE İŞLERİ BİTİRİR
Türkçe de Muhabere edilir
Adres : II Broodw3y, bLw-Yoîk 4, N- Y. Tel. HEMCOMAS
TASARRUF HESAPLARI
1 Hazırcın İkramiye Çekilişi
Büyükada'da KÖŞK Ankara'da DÜKKÂN
Ve Çeşitli Para /kramiyeleri
Bankamızda 1 ?^ayıs 195C t rihine kad^r açılmış 150
hesaplan bu çekilişten faydalanırlar
lira bakiyâit tas®?ruf
Hesaplarında 650 lira ve bundan faziu m vduat« olanlar her 500 lira tçhı 3yrı bir Kur’a numarası ahrler
BU ÇEKİLİŞE 10.4.1950 AKŞAMINA KADAR EN AZ 100 LİRA YATIRANLAR DAHİL OLURLAR
Sular Kesilecek
Ankara Sular İdaresinden
Etlik Aşağı Eğlence Etlik ana borusu üzerinde yapılacak tadilât dolayısiyle 15/4/950 Çarşamba günü saat 8.00 den aynı gün akşam saat 18,00 e kadar Askerî Depolar ve civarı, Etlik semtinin suları kesilecektir.
Sayın abonelerimizin ihtiyatlı bulunmaları ilân olunur.
(2176)
r
Kıbııs Türk Kültür Derneği yararına |
15 Nisan Cumartesi akşamı i
Ziraat Fakü t si S fonlarında
Kıbrıs Çiçek Balosu g
NOT: Davetiyeler Ziraat Fakültesi Talebe Cemiyeti ile Kıbrıs M Türk Kültür Derneğinden temin edilebilir. Bütün semtlere otobüs E teinin edilmiştir. 1

Dinî ve Ahlâkî İMAN
Risalesi yayınlandı. Fiyat elli kuruştur. Yazan Ali Remzi Uzbark. Kitapçılardan arayınız.
İLÂN
Her cins Yazı ve Dikiş Maklna-lan iyi fiyatla alınır.
Anafartalar Cod. İsabey Ap. No. 282 Adliye karşısı Tel: 14066.
ÎO«S« ÂkOlNUjÖ' -
Türkiye GARANTİ BANKASI A.O.
1950 Yılı İkramiye Plânı
3 Apartman Dairesi
28 Nisan . 1950 Çekilişinde:
Ve ayrca
33 adet çeşitli para ikramiyeleri
Her 1OO liraya ayrı bir kura numarası
80 Ton Sülfat O'Aliimin alınacak
İdare ihtiyacı için 80 ton SulfatD’alümin satın alınacaktır.
Bu işe ait fennî ve İdarî şartnameleri İdaremizin Levazım Servisinde ve İstanbul’da Sular İdaresinde görülebilir.
İsteklilerin teklif bedellerinfh % 7.5 (yüzde yedi buçuğu) nisbetinde İdare veznesine yatıracakları teminat makbuzlarını ve mühürlü teklif zarflarını ikinci bir zarf içine koyarak verecekleri Sülfat D’alümin numunelerde ve fabrika tahlil raporlarının musijddak kopyalarile birlikte 14/4/950 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 16,00 ya kadar Ankara-da Yenişehir Kızılay karşısındaki Sular İdaresine vermeleri ilân olu-(2144)
Zayi I
İstanbul Giriş Gümrüğünün 34620 sayılı ve 16/12/1949 günlü beyannamesine ait 63191 sayılı 17/12/1949 günlü 81 lira 81 kuruşluk depozito makbuzu kaybedilmiştir. Yenisi alınacağından eskisinin hükmü yok tur.
DİŞ TABİBİ HALÎD SUNGUR
AnAfsrtei.tr Vakıf İ» Hııı kal
L Ne. lif Tel: 104#.
(17T)
Son Posta Gazetesi
Zeyi
1932 senesinde Sinop İlk Yatı O-kulundan almış olduğum şehadetna-memi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Abdullah Eren
Muhtelif Hurda İnşaat Malzemesi, Hurda Çuvallar ve sair hurdalar satılacaktır

Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden:
44 kalem muhtelif hurda inşaat malzemesi; hurda çuvallar ve sair hurda malzeme 17/4/1950 Pazartesi gününden itibaren her gün öğleden sonra saat 14 de başlamak üzere, malzemenin bulunduğu yerlerde a-çık arttırma yolu ile satılacaktır.
İstekliler hurda malzemeye ait liste ve şartlaşmaları Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünde görüp çuval şartlaşmalarını 2.5 lira karşılığında temin edebilirler.
- . Ofis, 2490 sayılı kanuna tabî ol-muteber madığından ihaleleri dilediğine kıs men veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (2158)
Zayi
İstanbul Giriş Gümrüğü Saymanlığından almış bulunduğumuz ve İngiltereden iki bin yedi yüz Sterlinlik yağ pompaları ithalâtına mütedair 5/7/1949 tarih ve 20/46 numaralı 637,15 Türk liralık ödeme makbuzu zayi edilmiştir. Yenisi çı-1 kartalacağından eskisinin olmadığı ilân olunur.
Kontıoto Türk Limited Şirketi
KİRALIK
Büyük Sürpriz
Mobilyalı üç ode, mutfak, banyo ehven fiyatla kiralıktır. Bab çeüevler 82 inci sokak No. 9 Telefon: 31605.
Sahibi
Adviye FENİK Ynzılşlerlnl flîlan İdare
HİKMET YAZ1CIOĞLU
Basıldığı yer :
Güneş Matbaası
Cad. Adliye karşısı
Köşe Mağaza, No: 224.
Tel: 11135 Ankara



OİKKâT Ortaç'ta Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime Tııal Keten Empirme Empirme Çamaşırlık ORTAÇ:
■»■iLalgl g D*-|C-’ • a I , Köşe Mağaza, No: 22
Z A F t R
10 - 4 -1950
Ankaradaki maçlar beraberlikle bitti
Başmakaleden devam ı
I
Sadak’m son
demeci etrafında.
Aday yoklamaları tamamlandı
Fenerbahçe Demir spor’la 7-7, Vefa Gençlerle 2-2 berabere kaldılar
Fenerbahçe ve Vefa takımları Mil-: li Eğitim Kupası için dün Demirspor ve Gençlerbirliği ile ikinci karşılaş malarını dün yaptılar. Havanın maç saatine kadar yağışlı olmasına rağmen'10 bine yakın bir seyirci kütlesi 19 Mayıs Stadında yer almıştı.
Günün ilk karşılaşması Fenerbahçe ile Demirspor arasında yapıldı. İzmirli Sıtkı Eryar’ın idare ettiği bu maça takımlar şu kadrolarla çıktılar:
Fenerbahçe: Cihat, Murat, Hilmi, Refet, Kâmil, Müjdad, Erol, M. Ali, Salâhattin, Ahmet, Lefter.
Demirspor: Emin, İskender, İsmet, Mehmet, Süleyman, Muzaffer, Kadri, Zekeriya, Mustafa, Rıdvan.
Fenerden Halit, bir gün evvel ayağından sakatlandığından takımda yer almamıştır. Demirspordan da Abdullah yoktu.
Oyuna saat 14 de Hipodrom tarafındaki kaleden Fenerliler başladılar. İlk anlarda teşebbüs Fenerlilerde olmakla beraber müessir değildi ve Fener hücum hattı dağınık oynuyordu. Neticesiz kalan iki a-kından sonra Demirsporlular geriden uzun bir vuruşla topu Fener yarı sahasına geçirdiler. Fener santr hafinin vurduğu kafa geriye giderek Demirspor soliçı JVIustafanm ö-nüne düştü. Murat yetiştiyse de mü dahale edemedi ve Demirspor soliçi de soğukkanlı bir hareketle takımı na ilk golü kazand'rdı Bu go-de Murat kadar Cihat da hatalı idi. Bun dan sonra Demirspor akınları tehlikeli olmaya başladı. Bu arada Cihat yerinde atılışlarla bir iki tehlikeli vaziyeti önledi. Bir defasında da Zekeıiyanın ayaklarına atılarak gole mani oldu.
20 inci dakikadan sonra Fenerliler ağır basmaya başladflar. Fakat hücumları neticesiz kalıyordu. Bil hssa Lefterin sola açıkta iyi marke edilmesi Sarı - Lâcivertlilerin gol pozisyonuna girmesine mani oluyor du.
22 inci dakikada sola geçen santr for Salâhattin topu güzel ortaladı. Erol ve Ahmet aynı zamanda yetiştiler. Ahmedin 30 metreden vole bir şütü kalenin içinde Eminin eline vurarak müdahalesine rağmen ağlara takıldı. Vaziyet 1—1.
Oyun süratli oynanıyor ve akınlar karşılıklı oluyordu.
37 inci dakikada Demirspor kalesi bir tehlike geçirdi. Santrhaf Süley man Eroîün attığı şütü çevirirken kendi kalesine gönderdi, fakat yerde yatan Emin topu yakalıyarak gole mani oldu.
Salâhattin ortada aksıyor ve Fener hücumları bir netice vermiyordu. Devre 1—1 berabere bitti.
İkinci devreye çıkarken Fenerliler Salâhattini sol açığa, Ahmedi soliçe, Lefteri sağ açığa, M. Aliyi de ortaya almışlardı. Demirspordan da İsmail sol açık, Zekeriya sağ açıkta oynuyordu. Oyun sûrlatli başlad/. Zaman zaman iki tarafın akınları da .sağdan ve tehlikeli oluyordu. 14 üncü dakikada M. Ali 18 çizgisi ü-zerinden mükemmel bir sağ şüt attı, fakat top üst direğe vurarak geri geldi uzaklaştırdılar. Akabinde Demirspor sağ açığının inişi Fener kalesini karıştırdı, fakat neticesiz. Bir müddet Demirspor oyuna hâkim oldu. 35 inci dakikada Fener kalesine inen Mustafa yakından bir şüt attıysa da hafif gitti ve Cihat yatarak kurtardı.
Devrenin sonlarına doğru Demirsporlular bütün gayretlerile atıla ak rakiplerinin tehlikeli olmasını ön-
lediler ve maç da netice değişmeden beraberlikle sona erdi.
Demirsporlular dün canlı bir o-yun çıkardılar ve bilhassa ikinci dev rede rakiplerinden daha üstün oynadılar.
Fer.eıliler ise, forvet hatlarının iyi tertip edilmemesi neticesi dep-lâsmanlı. bir oyun çıkaramadılar. Hattâ zaman zaman rakiplerinin karşısında müşkül duruma düştüler.
Vefa - Gençlerbirliği
Günün ikinci maçında takımlar sahada şu kadrolarla yer aldılar:
Vefa: Sami, Mustafa, Rahmi, Melih, Galip, Salâhattin, Hikmet, Kar nik, Suphi, Bülent.
Gençlerbirliği: Necip, Sait Ali, Haşan, Ayhan, Hamdi, Hadi, Ali, Şahap, Halim.
Maçın hakemi İzmirli Bedri Kaya.
Çok hareketsiz geçen ilk devrenin 10 uncu dakikasında Gençler kalesi ilk tehlikeyi atlattı. Suphinin 12 pas içine kadar girip çektiği şütü kaleci Necip harikulade bir şekilde kurtardı. Oyun ortalarda oynanıyor ve iki taraf da tam bir hâkimiyet tesis edemiyordu.
27 inci dakikada sağdan Gençlerin bir akınım görüyoruz. Hamdi topu ortaladı. Vefa kalecisi topa çıktıysa da Gençlerin soliçi Şahap soldan ani bir fırlayışla topu kafa ile kalecinin üzerinden aşırıp Gençlere ilk golü kazandırdı.
Bir dakika sonra Gençler yine sağ dan indiler. Top ortaya düştü ve Vefa kalesi karıştı. Hamdinin vuruşunu kaleci çevirdi. Sağiç Hadi yetişerek kafa ile Gençlerin ikinci golünü çıkardı. Vaziyet 2—0 Gençler lehine. Vefalılar Galibi ileri aldılar. Sağ haf Melih ortaya, sağiç
Karnik de sağ hafa geçti. Bu değişiklik derhal kendini gösterdi ve Ve fa akınları sıklaştı.
36 inci dakikada Vefalılar sağdan indiler. Galip sağdan Gençlerin kalesi yakınından güzel bir çevirişle Vefaya ilk golü kazandırdı. Dev renin geri kalan dakikalarında oyun ortada cereyan etti ve devre 2—1 Gençlerin lehine bitti.
İkinci devreye Vefalılar çok canlı başladılar ve daha ilk dakikalardan itibaren üstünlüğü ele aldılar. Bu arada Necip iki güzel kurtarış yaptı. 8 inci dakikada Gençler santrforunu belinden tutarak 18 pas üzerinde durdurdular. Frikik neticesiz kalı.
9 uncu dakikada Gençler kalesinin önü karıştı. Suphinin müdahalesini görüyoruz. Haşanla Necipten kaçan topu Vefa santrforu ikinci defa Gençler kalesine gönderdi. Vaziyet 2—2.
Bu golden sonra Vefalılar tam bir hâkimiyet kurdular. Bilhassa Galibin ve Suphinin inişleri tehlikeli oluyordu. Fakat netice değişmedi ve maç da 2—2 beraberlikte sona erdi.
Vefalılar bir gün evveline nazaran dün çok daha güzel bilhassa i-kinci devrede çıkardıkları oyunla kendilerini gösterdiler. Fakat beraberliği bozamadılar.
Gençler dün ilk devrede bir ara 2—0 galip duruma geçerek büyük bir avantaj temin ettilerse de, rakip lerinin atak oyunu karşısında ikinci devrede teşebbüsü kaybettiler. Bununla beraber başta Haşan olmak üzere Gençlerin müdafaası çok çalıştı.
Fenerahçe ve Vefa takımları dün akşamki ekspresle İstanbula hareket etti. N. SEL
Ötedenbcri bu sütunlarda müteaddit defalar tekrarlamışadır; memleketimizi de içine alan Doğu Akdeniz bölgesinin Atlantik Paktına dahil edilmemiş olmasına müteessirizdir. Marshall plânından Türkiye’ye ayrılan tahsisatın bir çok memleketlere kıyasla az olmasına, dünya vaziyeti dolayısiyle de bunun kısmen kalkınmamızın sağlanmasında kâfi gelmeyişinc mü-teessifizdir.
Acaba bunda iktidarın sun’u taksiri olmadı mı? Belki zamanında, hattâ zamanından evvel daha iyi çalışılsaydı vaziyet daha iyi olabilirdi. Ve derdimiz, daha esaslı bir şekilde alâkalılara duyurulabilirdi. Bunu her yerde olduğu gibi devlet arşivlerine sahip bulunan iktidar, pek tabii olarak daha iyi bilir. Fakat bu hususta az çok hata işlenmişse mes’uliyet, milletin ve muhalefetin değil, sadece iktidarındır.
Sayın Sadak'ın Türkiyeye askerî yardımın devam edeceğine dair teminat alındığı hakkında verdiği habere gelince, bu müjdeye elbette ki hepimiz memnun oluruz. Bağımsızlığımızın yegâne garantisi olan Türk Ordusunun modernleştirilmesini temin edecek olan bu yardımın kıymetine paha biçilmez. Amerikan askerî yardımının yapılmasındaki âmiller meydandadır. Bu yardım, Birleşmiş Milletler Anayasasına sadık, sulhsever Türk Devletine ve Türk Milletine yapılmaktadır. Vakıa, yardıma devam vadinin alınmasında devlet mekanizmamızın payı olduğu muhakkaktır. Bununla beraber, esas olarak, bu yardım parti-lerüstii bir mahiyet taşımaktadır. Nasıl ki. Batı Avrupa memleketlerinde parti ve hükümet değişmeleri ile Amerikan askerî yardımının miktarı değişmemiştir. Demokrasi müdafii olan Demokrat Parti iktidara gelirse, elbette Türkiyeye de onlardan ayrı bir muamele yapılacak değildir. Adviye FENİK
İstanbul'da dünkü maçlar Galatasaray ile Beşiktaş galip
İzmir at yarışları
İzmir, 9 (Hususî — Bugün yapılan 3 üncü hafta At Yarışlarının neticelerini aşağı yazıyoruz.
Birinci koşu: 3 yaşlı Arap tayları 1000 M.
1 — V. I
2 — Karasalkım.
Ganyan 100 kuruş.
İkinci koşu: A grupu Arap atları, 2000 M.
1 — Pehlivan,
2 — Havari,
3 — Tufan.
Gan. 186 plâse 125, 150 kuruş. Üçüncü koşu: B. grubu Arap atları 2000 M.
1 — Maaşallah,
2 — 1 Nisan,
3 — Çınar.
Gan. 460 P asa 120. 100. 260 kuruş. Dördüncü koşu: 3 ve daha yukarı yaşlı İngiliz atları 1600 1VI.
1 — Desderıona,
2 — Artık,
3 — Prineesse.
Gan. 280 Pl. 140, 100 kuruş.
Beşinci koşu: 3 yaşlı Ingiliz lan 1400 M.
1 — Mitoloji,
2 — Duc.
Gan. 100 kuruş.
Koşmayan atlar: Dördüncü koşuda Fleşdor, beşinci koşuda Artık.
Çifte bahis: Pehlivan - Maaşallah 650 kuruş.
İkili bahis: Desdemona - Artık 490 kuruş.
Izmirde Türkiye Moraton birinciliği İzmir, 9 (Hususî) — Burada ya-1 pılan Türkiye Maraton birinciliğinde alınan teknik neticeler şudur:
1 — Behzat Akdeniz (Eskişehir) ’
İstanbul, 9 (a.a.) — Millî Eğitim Kupası maçlarına bugün Şeref Stadında devam edildi.
İlk maçı Beşiktaşla Altay yaptılar. Beşiktaş: Feyzi - Yavuz, Faruk - Çaçi, Leon, Hüseyin - Süleyman, Ali İhsan, Bülend, Kemal, Rahmi. Altay: Fikret - Kemal, Mehmet - Kâmuran, Edvin, Cemil - 11-yas, Sabahattin, Adil, Bayram, Ci had.
Hakem: Ankaradan Faik Gökay.
Devre başlar başlamaz hemen hücuma geçe-ı Beşiktaşinar, üçüncü dakikada Kemalin ayağı ile bir gol yaptılar. Bu golden sonra devre kar şılıklı hücumlarla devam ederek 1—0 Beşiktaşın lehine bitti. İkinci devrede oyun biraz süratli, fakat ilk devredeki tatsız tempo ile devam etti. Beşiktaşın bozuk oyununa mukabil, gayretli oynayan Altay lılar, devrenin sonuna kadar teşebbüsü ellerinde tuttularsa da gol çıkaramadılar.
Oyun bu şekilde 1—0 Beşiktaşın galibiyeti ile neticelendi.
Galatasaray - Göztepe
İkinci maç Galatasaray ılc Göztepe arasında idi.
Galatasaray: Turgay - Naci, Ruhi - Musa, Muzaffer, Doğan - İsfen-diyar, Hikmet, Reha, Gündüz, Gar bis.
Göztepe: Erdoğan - Fahrettin, Hi dayet, - Nâzım, Seracettin, Mehmed-Zeki, Ahmet, Yüksel, Emcet, Mem-duh.
Hakem: Ankaradan Refik Güven
Maç çok sönük bir tempo ile başladı. Devre hemen hemen tamamen karşılıklı zayıf hücumlarla devam ederek golsüz sona erdi.
İkinci devrenin ilk dakikalarından itibaren GalatasaraylIlar Göztepe kalesini çenber içine aldılar, birbirini takip eden Galatasaray hücumuna Göztepe defansı yarım saat bütün gayretile dayandı.
Fakat 30 uncu dakikada Reha, sağdan yanlamasına çektiği şutla bir gol yaparak Galatasarayı beraberlikten kurtardı.
Bu golden sonra oyun durgunlaştı. Baskılı oyunlarını devam ettirde lerine rağmen GalatasaraylIlar baş ka gol çıkaramadık. Maç 1—0 Gaı-latasarayın galibiyeti ile sona erdi.
★ (Baş tarafı birinci de) I Yoklama büyük bir şevk ve te-Öğrendiğimize göre yoklamayı sanüt havası içinde yapılmıştır, kazanan adaylar şunlardır: İsmet 1 Denemede kaybeden arkadaşlar da İnönü, Mümtaz Ökmen, Arif Çubuk- bu neticeyi tabii olarak kabul et-çu, Raşit Börekçi, Hıfzı Oğuz Be- mişler ve bundan sonra da parti kata, Emin Halim Ergun, Cevat ' emrinde daha büyük bir şevk ve Akkerman, Ahmet Hamit Selgil, azimle çalışacaklarına and içmişler-Dr. Cemal Kiper, Dr. Ragıp Tüzün, 1 dir.
Halil Naci Mıhcıoğlu, Fuat Bay- I Hatayda Halk Partililer arasında ramoğlu Ihsan Pehlivanoğlu. ihtilâf
Ankara Milletvekili olup da bu İskenderun, 9 (Telefonla) __________Halk
listede yer almıyanlar şunlardır: i Partisi yoklama kurulu bugün bü-
Ankara Miletvekili olup da bu tün ilçelerde toplanmıştır. Büyük listede yer almıyanlar şunlardır: bir telâş ve buhran içinde yapılan Falih Rıfkı Atay, İhsan Ezgü, Fa- ' yoklamalarda dört hizbin bulundu-kihe ^ymen, Cevdet Gölet, Meb- ’ ’
rure Aksoley, Avni Refik Bekman, I Gl. Naci Tınaz. ı
İstanbulda da I). P. listesi kuvvetli
İstanbul, 9 (Telefonla) —Demokrat Parti yoklama kurulları bugün öğleden sonra ilçelerde toplanarak namzetler üzerinde seçimler yapmışlardır. Seçimler her ilçede ayrı ayrı olduğu için bu gece geç vakte kadar kati bir netice almak mümkün olamamıştır. İlçelerden gelecek seçim neticeleri ancak yarın alınabilecek ve tasnif sonunda Demokrat Partinin 22 adayı belli olacaktır.
Demokrat Partinin istanbulda, Halk Partisinden çok daha kuvvetli bir liste çıkaracağı muhakkak görülüyor.
Katî netice alınmamış olmakla beraber, bazı ilçelerden alınan tasnif sonuçlarına göre, en fazla rey aldıkları öğrenilen Nihad Reşat Belker, Nazlı Tılaber, Fahrettin Sayıner’le halen Demokrat Parti İstanbul milletvekillerinin hepsinin listede yer alabilecekleri tahmin e-■ dilmektedir.
İstanbulda C. II. P. adayları
İstanbul, 9. (Telefonla) — C. H. Partisi yoklama kurulu bugün saat
9 da Eminönü halkevinde toplanmış ve milletvekili adaylarını seçmiştir. Liste şudur: Ekrem Amaç, Ali Rıza Arı, Atıf Ödül, Hüseyin Cahit Yalçın, Gl. Refet Bele, İlhami Bancar, Ekrem Özden, Ekrem Tur, Meliha Avni, Dr. Esat Durusoy, Muhittin Üstündağ, Cevat Nizami, Mehmet Ali Kâğıtçı, Zühtü, Tetey, Haşim Refet Hakarar, Burhan Felek, Ham za Osman Erkan, Şakir Zümre, Prof. Tevfik Taylan.
Bu 19 namzede 8 namzet de mer kez ilâve edecek ve listeyi hafta zo-nunda ilân edecektir.
Millet Partisinin Ankara ve İstanbul adayları
Millet Partisi Ankara ve İstanbul adayları da belli olmuştur.
İstanbul:
Mareşal Fevzi Çakmak Sadık Al-doğan, Hikmet Bayur, Fuat Arna, Bursalı Avukat Dersiam, Mahmut Kâmil, Ahmet Tahtakılıç, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri Koni Ahmet Oğuz, Vasfi Raşit Sevük, Enis Akaygen, General Şefik Çakmak Haşan Dincer, Dr. Mustafa Kentli, Danyel Bahar, Armenak Utücüyan, Hıristaki Angelidis, Avukat Saadet Kaçar, Lûtfi Bornovalı, Ertuğrul Akça.
Ankara:
Vasfi Raşit Sevük, Ali Riza Bas-kân. Osman Bölükbaşı, Naim Çaycı, Kâmil Tamer, Nihat Akpınar, Hakkı Demircioğlu, Abdullah Can-er, Derviş Uzman, Şerif Tahsin, İhsan Ermutlu.
Antalyada Halk Partililer kavga ettiler
Antalya, 9 (Telefonla) — C. H. Partisi aday yoklaması bugün saat
10 da başlamıştır. Yoklamanın yapıldığı Halkevi binası dış taraftan hususî muhafızlar ve içerden de sivil polis memurları tarafından sarılmıştır. Sivil polisler delegelerin hariçle temas etmelerine meydan vermemekte idiler.
Ayrıca Polis Müdürü Şefik Bar-las da Halkevi civarında bulunan | Yenikapı polis karakolunda nöbet î_ 1 beklemekteydi. Şimdiye kadar 3-4 tur yapıldığı halde dört hizip bir-biriyle çarpıştığından ancak iki a-day seçilebilmiştir. Saat 18 de ikinci turun nihayetinde Rasih Kap-lan’ı tutan eskilerle yeniler taraftarları arasında kavga çıktığından işe polis müdürü müdahale etmiştir. İhtilâf şu dakikada el’an yatışma-
Son dakikada aldığım bfc‘ habere göre Rasih Kaplan’ın dahil bulunduğu grup yenileri mağlûp etmiş, bir farkla ekseriyeti kazanmıştır.
Konyada
Konya, 9 (Telefonla) — C. H. Partisi Konya milletvekili aday seçimi için ilçelerden gelen delegeler, bugün evvelâ Halk Partisinde bir grup toplantısı yaptıktan sonra ! saat 14 de Halkevinde toplanmış-
ğu anlaşılmıştır.
Rey sıralarına göre aday yoklamasında kazananları bildiriyorum: Tayfur Sökmen, Dr. Abdurrahman Melek, Dr. Cavit Yurtman, Abdul-lah^illi.
Bu denemelerde kazanamıyan-ların, yahut denemeden çekilmeye icbar edilenlerin partiden ayrılmaları ihtimalinden bahsedilmektedir.
Tokat’da iki tarafın adayları
Tokat, 9 (Hususi) — Demokrat Parti ve Halk Partisi aday yoklamaları yapılmıştır. Netice ilân edilmemişse de sızan haberlere göre, Demokrat Parti adayları arasında emekli Tümgeneral Hamdi Koyu-türk, İstatistik Genel Müdürlüğü Maarif işleri Müdürü Nuri Topçu-oğlu, Tokat Lisesi Tarih Öğretmeni Halis Çinlioğlu, Avukat Muzaffer Onal, İstanbul avukatlarından İhsan Bac vardır.
Halk Partisi yoklamasında ise es.(i Tokat Milletvekilerinden Mustafa Lâtifoğlu, Fevzi Eken, Reşit Önder ile Zile tüccarlarından Fuat Akman, Ankara sabık mektupçu-larından Cemal İlâl, Adliye müfettişlerinden Zihni Betil kazanmışlardır.
Niğdede C. II. P. liler arasında ihtilâf
Niğde, 9 (Telefonla) — Bugün C. H. Partisi teşkilâtında Milletvekili adaylığı yoklamasında ihtilâl çıkmıştır. İhtilâfa Nevşehirli eski miletvekili Şükrü Süer’in aday gösterilmemesi sebep olmuştur. Bu münasebetle Nevşehir delegeleri salonu terkederek Demokrat Partiye katılmak üzere memleketlerine dönmüşlerdir.
Diğer taraftan yapılan yoklama
Amasyada D. P. adayları
Amasya, 9 (Telefonla) — Demokrat Parti Milletvekili aday yoklamaları bugün yapılmıştır. Kazananlar şunlardır: Hâmit Koray (eski Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürü); Kemal Eren,, Cevser Topçu, İsmet Olgaç.
Diğer taraftan C. H. P. yoklamasında da Remzi Çağlı; Faik Yargıcı, Ahmet Emir, kazanmışlardır.
Boluda da ihtilâf
Bolu 9 (Telefonla) — Bugün C. H. P. Seçim Kurulunun adaylarını seçmek için yaptığı toplantıda C.H. P. liler arasında karışıklıklar olmuştur.
Tasnif geç vakte kadar bitirilememiştir. Gelen neticelele göre es(ci milletvekillerinden İhsan Yalçın, Cemil Özçağlar ve Lûtfi Görenin kaybettikleri anlaşılmıştır. Kazanması ihtimali olanlar Haşan Şükrü Adal, Fahri Kurtuluştur.
Urfada kaybedenler
Urfa, 9 (Telefonla) — C.H.P. den kazananlar şunlardır: Osman Ağan; Atalay Akan, Esat Tekeli Suut Kemal Yetkin; Razi Soyer ve Vasfi Gerger yoklamayı kazanamamışlardır.
Adaııa’da
Adana, 9 (Telefonla) — C. H. Partisi Milletvekilliği aday yoklaması bugün yapılmıştır. Kazananlar şunlardır: Cavit Oral, Hilmi U-ran, Ferit Celâl Güven, Kemal Satır, Kasım Gülek, Kemal Çelik, Tevfik Yıldırım.
Geçen devrede Seyhan Milletvekili olup bu listede isimleri bulunmayanlar da şunlardır: Dr. Makbule Dıblan, Ahmet Remzi Yüreğir, Kasım Ener, Ali Münif Yeğena.
Kocaeli adayları
İzmit, 9 (Telefonla) — Bugün D. P. ve C. H. P. nin milletvekilleri adayları yoklaması yapılmıştır.
Demokrat Parti adayları şöyle tesbit edilmiştir:
Salih Kalemci, Sadettin Yalım, Dr. Hüsnü Türkan, Dr. Haşan Ö-ner Erim, Dr. Ziya Akın, Cemal Tüzün.
Halk Partisi adayları da şöyle tesbit edilmiştir:
Nihat Erim, İsmail Rüştü Aksal,
.ülger taranan yapııan yomama in inat .trım, İsmail Kuştu Aksal, neticesinde kazananlar şunlardır: | Fazıl Şerafettin Bürge, Sedat Pek, Gafur Soylu, Emin Erişirgil, Nafi Cenab Aksu, Reşat Şerefoğlu, Kâ-Demirkaya, Şefik Soyer. I mil Cerrahoğlu, Kemal Öz.
Bir Demokrat adayın notları
at-
2.48.52.
2 — Mustafa Kaplan (Ankara) 2.55.32.
3 — Mehmet İkigün (Adana) 2.56.02.
4 — Zekeriya (Gaziantep) 3.09.20.
Toplantı
Kurşunlu ilcesine bağlı Bayramören köyü Cami yaptırma Derneği Yönetim kurulu Başkanlığından
Cami yerinin tesbitine dair mühendis raporunu müzakere ve ka-
rara bağlamak üzere 16 Nisan 1950 saat 1 Pazar günü saat (14.30) da Ankara larc'11; AfıCkr,.. H-ıllr rl n c i n (4 a vnnıknnlr Muh,

★ (Baş tarafı birinci de) üne gelmektedir. Salâhiyet ve vazife mefhumları arasındaki alâkanın zayıflaması, âmme hizmetlerinin tereddisine zemin hazırlıyan bir hâdisedir. Yüksek makam sahiplerinin salâhiyetlerini şahıslarına mevdû bir imtiyaz telâkki etmeleri, küçük memur sınıfının vazife zihniyeti ü-zeıinde de menfi tesirler yaratmaktadır. Memurlar, hükümetten emir alan, fakat halka hizmetle mükellef tutulan bir sınıftır. Ancak bir memurun istikbali, halk nazarında değil, emir veren makamlar üzerinde uyandıracağı intibaa bağlıdır. Âmirler, vazife sahiplerinin mesaisini u-mumî menfaat cephesinden kıymetlendirmedikleri müddetçe, resmî teşkilâtın halkı tatmin edebilmek ihtimali zayıftır. İcra uzuvlarının umumî menfaate layıkile hizmet edebilmeleri ancak hükümet makamlarının alâka ve hassasiyet göstermele-rile mümkündür.
Hükümet, halka hizmet hususunda, memur teşkilâtının bütün kademelerine örnek vermekle mükelleftir. Halkın ihtiyaçlarını dikkatle takip etmeği, müracaat ve tavassut beklemeden onun yardımına koşmağı ve resmî işlerin takibinde her türlü müşkülâtı kaldırmağı vazife bilen bir idare zihniyeti tesisine çalışacağız. Mevzuat, halka müşkülât yaratmak üzere değil, hukukun ve nizamın muhafazası için hazırlanmıştır. İdarî salâhiyetler iş takibinde halka angeller çıkarılması için tevcih edilmemiştir. Salâhiyetini milletten alan bir teşkilât, umumî veya müteferrik hiç bir meselese iş sahiplerine karşı hüsnü niyet ve kolaylık esaslarından inhiraf edemez. Halkın hukukunu istihsal hususunda formalite zorluklarına maruz kalmasını, keyfi takdire tâbi tutulmasını ve bekletilmesini önlemek; üzerinde hassasiyetle duracağımız bir davadır. En yüksek memurdan en küçüğüne kadar, hiç bir resmî sıfat sahibinin tahakküm zihniyetile hareket etmesine imkân bırakılmayacaktır. Devlet dairelerinin faaliyeti ve teşkilâtı, halka temin ettikleri faide cephesinden de tetkik ve mü-rakabe edilecektir. Vatandaşa yaptıkları muamele ve onun ihtiyaçlarına hizmet kabiliyetleri, memurların meslekî kıymetine ölçü tutulacaktır. Devlet dairelerine işi düşenlerin tavassut ve iltimas aramağa mecburiyet duymaksızın Esas Teşkilât kaidelerince tam bir fiilî müsavat içinde işlerini gördürmeleri temin edilecektir.
îş hayatının inkişafını temin eden en mühim âmil, emniyet duygusudur. İtimatsızlık, piyasalarda bir tereddüd sebebidir. Teşebbüs erbabını işlerini genişletmekten ve yeni yatırımlara girişmekten alıkoyan engellerden biri, resmî makamlar tarafından ileride ne şekilde bir mü-| dahale yapılacağının bilinmemesi-
dir. Keyfî müdahaleler neticesinde» her an zarara uğramak endişesi* içinde bulunan bir piyasa bünyesi, uzun vadeli istihsal faaliyetine gereken ehemmiyeti vermek kabiliyetinden mahrumdur. Biz, icra uzvunun tanzim ve müdahale salâhiyetini son derece ihtiyat ve temkinle kullanılmasını zarurî görmekteyiz. 1 Memleket bünyesini faaliyet serbestisine ve umumî itimada daya- j nan bir iktisad nizamına kavuştur- ' mak ihtiyacına kaniiz, idare mes’u-liyetini deruhte ettiğimiz takdirde, | hükümetin iktisad siyasetine verilecek istikâmet evvelden tesbit ve .’ ilân edilecektir. Yedi Eylül kararları i gibi sürpriz mahiyetini haiz, acele I hazırlanmış ve neticesi takdir edil- I memiş tedbirleıre baş vurmıyada- ı ğız- ★ |
iktidar aleyhinde oy vermeliyiz
★ (Baş tarafı birinci de) _ Kendisine âcil şifalar dileriz. I Millet Partisinin Beyannamesi Diğer taraftan Millet Partisi 1950 seçimleri münasebetiyle bir beyanname neşretmiştir. Mareşalin I imza ettiği söylenen bu beyanname Türk milletine hitap et- I mektedir. Daktilo yazısiyle dokuz I sayfa tutan beyanname, 1946 | seçimlerinin cereyan tarzını . hatırlatmakla başlamaktadır. Bu se I çimin memlekette büyük bir infial i uyandırdığı belirtildikten sonra, | Halk Partisinin 4 yıl yalnız ve yal- I nız bu infialle mücadeleye ve bun-1 dan doğan gayritabiî durumun ge- I rektirdiği tedbirleri almağa mecbur I olduğu, boyuna Türk milletile uğ-1 raşmak zorunda kaldığı yeni taraf- | •
lar kazanmağı düşündüğü anlatıl- | makta.
Beyanname şöyle sona eriyor: 1 .İktidardakiler bizi eski durumda 1 yaşatmak ve kendi tahakkümlerini I devam ettirmek için ellerinden gele | ni yapacaklardır. Yalnız şunu iyi bil I ki, eğer bütün millet, tam bir azim | ve vakarla onlar aleyhine oy kul-1 lanmağa koyulursa onların baskı I ve hileleri sökmez. Çünkü bir avuç I insan azimli milyonlara karşı dai-
.Muhalif ve tarafsız gazetecilerin bile alınmadığı bu salonda seçim saat 21 e kadar devam etmiş ve neti cede Tevfik Fikret Sılay, Sedat Çumralı, Sadi Irmak, Aziz Perkün, Muhsin Adil Binal, Hulki Karagülle, Emin Bilge, Hikmet Turat, Ali Fuat Belgin, Nuri Karahüyiik-lü adaylığı kazanmışlar ve iştirak eden 360 delegenin yarısı miktarında ----- ---------— w. _ | rey alan.ıyan 2 kişi için de ayrıca dair dolaşan söylentileri hatırlatan ( seçim yapılmaya başlanmıştır, muhabir derin vadiler, sık orman- »-•—------------
lıklar, dağın yüksek yerlerinde mağara ve sığınaklar bol olan vein- _________
sanlarının hepsi aynı lisanı konuş- ’ gün mayan bu bölgede saklanmanın el-verişli olacağını bildirmektedir.
Muhabir şunları ilâve etmektedir: ı «Döviz ve altın külçesi olarak 15 milyon tutarındaki «SS) lerin hâzinesinin de güney Tiroide olduğu 1 söylenilmektedir.
Atıfbey Halk Odasında yapılacak ' fevkalâde Genel Kurul Toplantısına sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
Hitlsr efsanesi
(Baş tarafı birinci dey güney Tiroide bazı faşist şahsiyetler ile taraftarlarının, ezcümle Martin Borman, Marcel Deat ve en son o-larak Skorzeny'nin görüldüğüne


Dikkat Emlâk
Ankaranın ana asfaltında senelik geliri 30000 liralık apartman kıymetli arsalar, evler.
Ulus Meydanı Mühendis Han No. 5 Musa Yılmaz Tel: B. 16668 Ev: 15233
İskenderunda D. P. adayları
İskenderun, 9 (Telefonla) — Demokrat Parti yoklama kurulları bu-o"„ bütün ilçelerde toplanarak 1950 seçimi için Milletvekili adaylarını tesbit etmişlerdir.
Oy sırasına göre isimleri bildiriyorum: Dr. Mithat Kusirli, Abdullah Mursaloğlu, Avukat Fevzi Atahan, Avukat Fevzi Kurtarel, Avukat Ömer Lûtfi Arıkoğlu.
Urfa’da sel baskını
★ (Baş tarafı birinci de) sularla çarpışarak kendisini değirmenin kapısından dışarı atmağa muvaffak olmuş ve divan tırmana-1 rak dama yetişmiş, uzun bir gayretten sonra tavanı delerek tavan direklerine sarılı bir halde ölümü bekleyen 17 arkadaşını birer birer delikten alarak kurtarmıştır.
Hâdiseyi haber alan vali, bu fedakâr çocuğu nakdî mükâfatla taltif etmiştir. _____

Comments (0)