Hürriyet anarşi
demek değildir !
Bunlar maalesef hiyanet yoluna saptılar
Gensoru
Hükümet derhal vazifesini yapmalıdır
bugün Mecliste
Ankara, 10 (T.H.A.) — Büyük Millet Meclisinin ya
rınki bugün)
gündeminde
üç sözlü soru ve bir gensoru vardır.
Sözlü sorulardan

Müsamahanın da bir hududu vardır!Bu adamların tezvir ve iftira ile memleketin huzurunu bazmaya ve milleti birbirine düşürmeğe hakkı yoktur
cisi, Karayolları Genel Müdürlüğünün kurulusu hakkında Himmet Ölçmen; I-kincisi ecnebi ilâç müstahzaratlarının satış fiyatları hakkında Andre Vahram;
Mümtaz Faik Fenik
buna çekilmekte olan bir Amerık
Kore’de ric’at
Alabildiğine bir hürriyet reji" mi içinde temiz bir murakaba ve kontrol usulüne dayanarak memleket vazifesini yapmakla mükellef olan muhalefet, maalesef hedefini şaşırmış ve tamamiyle korkunç bir batağın içine düşmüştür. Hele son zamanlarda söyledikleri sözleri, yaptıkları neşriyatı ve açık kapalı yaydıkları meşum propagandaları gözden geçirecek olursak, bu adamların muhalefet namı altında memleketi nereye sürüklemek istediklerini pek iyi görmemiz ve teşhisi ona göre koymamız kabildir. Bunlar, tahripkâr ve ihtilâlci bir usulü kendilerine sistem olarak almışlar, yalan tezvir ve iftira üzerine bina ettik leri bir mekanizmayı, uluorta kullanmağa ve bundan kendileri
lamışlardır.
Muhalefetin hangi cephesini ele alırsanız alınız, aynı müşahedeyi yapmak kabildir.
Evvelce zorla, hiyle ile, hut’a ile gasbetmiş oldukları iktidardan milletin iradesiyle uzaklaş-tınlanlar, içlerini yakan ihtiras ateşini bir türlü söndürememiş-ler, bir kenarda kalmayı bir türlü hazmedememişler ve iktidarda iken nasıl yalan üzerine, tezvir üzerine zor üzerine dayanan bir sistem kullanmışlarsa, şimdi de muhalefette aym sistemin yürüyeceğini sanmışlardır.
Diğer taraftan, tamamiyle kin ve ihtiras kaynaklarından kuvvet alan bir başka zümre, muhalefeti uluorta küfür savurmakla ve şereflere taarruzla yürüte bileceğini sanmış, ve mevcut kanunî müesseseleri yıkpıak gayretine kadar varan korkunç bir yolda sürüklenmeğe başlamıştır.
Misalleri mi istiyorsunuz? İşte size yığınla sıralıyabiliriz:
Kore'ye asker göndermek meselesi etrafında çıkardıkları yaygara ve köylere kadar yaydıkları korkunç propaganda meydandadır. Bunlar bugünkü iktidarı her ne pahasına olursa olsun haksız yere baltalamaktan çekinmemiştir. Evvelâ bunun bir harp ilânı demek olmadığını, bunun için bu işten kaçan olursa, idam cezasına çarpılmıyacağını söylemişlerdir. Bu propaganda tutmayınca, şimdi Kore’ye asker göndermenin harp demek olduğunu iddia etmişler ve buradan gûya Anayasa mevzularma girerek akıllarınu geldiği gibi, işlerine gerektiği gibi tezvir makinesini işletmeğe devam etmişlerdir.
Harp ilânı mı, değil mi?.. Hangisi işlerine gelirse o noktai nazar kullanılacak, bugünkü iktidarı yıkmak için ne lâzımsa, ona başvurulacaktır!
işte son günlerde Kore’deki askerlerimiz kahramanca çarpışırken Tahsisat Kanunu dolayı-siyle yaptıkları bütün baltalama hareketleri meydandadır. Birleşmiş Milletlere dahil olup da yalnız hükümetlerinin verdiği kararla Kore’ye asker gönderen ve parlâmentolarından salâhiyet al-mıyan memleketlerin hangi birisinde bu nevi kırıcı nümayişler yapılmıştır? Meydanda olan keyfiyet şudur:
Koca Büyük Millet Meclisi ekseriyeti bir tarafta hükümeti f tasvip ediyor ve yalnız onlar hâ- neye uğradıklarını şaşırmışlar (Sonu Sa. 4 Sü 4 te) (Sonu Sa. 4 Sü. 5 te)
Kızıllar Taegu’yu da işgal ettiler Doğu kesiminde müttefikler irtibat kurdular
Seul, 10 (a.a.) (Afp) — 8 inci ordu sözcüsünün pazar günü bildirdiğine göre, komünist ordusuna mensup muntazam birlikler Pyongyang’ın 110 kilometre güneyindeki Taegu şeh rini işgal ederek batı ucundan 38 nci arz dairesini katetmişler-dir.
Tokyo, 10 (a.a.) (Afp) — O-nuncu kolordu genel karargâhından saat 3.40 da aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir:
Chosin barajından itibaren hücuma geçen birinci bahriye silâhendaz tümeni plâna tevfikan Hamhung’dan gelerek kuzeye giden bahriye silâhendaz-ları ve ordu birlikleri ile irtiba-
tını tesis etmiştir.
Her iki grup arasında irtibat cumartesi günü saat 16.30 I da Kotori’den takriben 10 km.1
mesafede vaki olmuştur.
Güneye doğru yürüyüşlerinde
7 nci piyade tümeni unsurları
(Sonu 3 üncü sayfada)
Bu ne biçim mantık?
Müşavirlerini yoksak hükümetini karar alır?;
Ulus gazetesi yazıyor: Kore meselesi hakkında
Yenişehirde basılan bir
kumarhane
karar verilirken Hâriciyeye sorulmamış! Sonra altta izah ediyor. Kendilerine emin kaynaklardan verilen bir habere göre, bu hususta Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin fikri alınmamış!.
C.H.P. nin, Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirli-
üüncüsü, memleketin sağlık durumunu ve teşkilâtını düzenemçk için alman tedbirler hakkında Burharoet-tin Onat tarafından veril-
Kırşehir milletvekili Os -man Bölükbaşı (M.P.) ile Mardin milletvekili Kemal
Türkoğlı* (Bağımsız) tarafından müştereken verilen
«Kore'ye gönderilen savaş birliği» hakkındaki gensoru da yarın müzakere edilecektir.
B. M. Meclisinin geçen-oturumlanmn birinde, Birleşmiş Milletler emrine verilecek ve yabancı memle ketlere gönderilecek askerî birliklerin aylık ve ücret-
Dün muhtarların iştirakile bir
toplantı yapıldı
Bulgaristandan

menlerden 3000 ırkdaşımızı
göç -n An-
karada iskân edileceklerini yazmıştık. Kış aylarında ve fena
hava şartlan içerisinde yuvala-
rım terke mecbur edilen bu ırk-
daşlarımızın, ana vatanda sefil ve perişan bir halde bırakıl-
Cumhurbaşkanımız Sayın Celâl Bayar'la Başbakanımız Adnan Menderes dün 19 Mayıs Stadyumuna giderek Türk - Fransız Mi İli Maçını takibetmişlerdir. Resi mde Celâl llayar ve Adnan Menderes görülmektedir.
Bir sefilin mel’aneti!
Cumhurbaşkanımıza
18 kişi yakalandı
Evvelki gün sabaha karşı Ankaranın en mutena semti o-lan Yenişehirde tam teşkilâtlı bir kumarhane basılmış ve bir çok kadınlı erkekli tanınmış şahsiyetler kumar oynarken suç üstü yakalanmışlardır.
Yapt)';ımız tahkikata göre baskın hadisesi şöyle cereyan etmiştir:
Muzaffer Sevüktekinin Yeni-şehirdeki İzmir caddesi 4 sayılı evinde bir müddetten beri kumar oynattığı ihbar edilmiş, bunun üzerine Emniyet İkinci Şube Memurları tertibat almışlar. Kumarhaneye girmek için yetkili makamlardan izin istihsal edilmiş dün sabaha karşı ikinci Şube Müdürü Adil Da-ncalı da olduğu halde bu lüks kumarhaneye baskın yapılmıştır.
İçerde kumar oynamakla meşgul bulunanlar birden bire
ğinde bir beşinci kolu mu var ki, her olup biteni doğruca C.H.P. kaynaklarına aksettiriyor?.. Fakat bu-
rasını araştırmak bize düşmez, belki de Ulus, boş a-tıp dolu tutmak değilse bile yine ortalığı karıştırmak için bu şekilde lâf etmeği kendi usulüne daha uygun bulmuştur.
Bizim söylemek istediğimiz şudur: Bu karar, Vekiller Heyeti tarafından verilmiştir. Bu heyette Dışişleri Bakanı dahildir. Hâriciyenin reyi, mütalâası bizzat Hariciye Vekilinin yani Dışişleri Bakanr (Sonu So. 4 Sü. 3 te)
maması için hükümetçe her türlü tedbirler alınmakla beraber hamiyetli halkımızın da yardım ve müzaheretine müracaat edilmektedir.
Bu iş İçin valimiz Necati II-ter'in başkanlığında bir komite ; teşkil edilmiş ve bu komite sık , sık toplantılar yaparak çalışma-' larına başlamıştır.
Komite, Diyanet İşleri Reisi, (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Nezaret altına alınan öğrenci serbest bırakıldı
Dün Kore şehitlerini anmak ve komünistleri bir kere daha telin etmek üzere Yenişehirde-ki Zafer anitmda toplanan gençlik Ulusa doğru yürürken (Sonu 3 üncü sayfada)
İşte neşriyat meydanda
Yalanı söyliyen
C.H.P. tebliğidir
Halk Partisi Meclis Grupu işi' gücü kalmamış da oturmuş, bizi tekzip ediyor. Hem de «yalan, uydurma, kasdi mahsusla yazılan yazılar, diyerek... Hem kendileri bir takım sinsi menfaatler uğruna, ihtiras kin uğruna, kahramanlarımızın Tahsisat Kanununu kabul etmeyecekler, hem de doğruyu yazdık diye yalancı biz olacağız!.. Cür’e-
tin ve ev sahibini bastırmakta yavuzluğun bu derecesi görülmemiştir! O halde, şimdi bu Tahsisat Kanunu müzakerelerine dair Türkiye matbuatının verdiği haberlerden bazı parçaları aşağıya aynen alalım:

MİLLİYET GAZETESİ — «Ödenek tasarısı kabul edildi» başlı-(Sonu Sa. 4 Sü. 5 te)
haince bir saldırış
Eğer hürriyet Türk devletini baltalamak ve haince iftiralar savurmaksa biz istibdat istiyoruz!
Dünkü Kudret gazetesi, Tın- I hakeme safhalarını vesile ittihaz gutlu'da Cumhurbaşkanına ha- I ederek Cumhurbaşkanı Celâl Ba-karetten sanık bir adamın nnr • yar’ın şahsına karşı korkunç bir
Türk Tugayına geniş hayranlık
Amerika ve İngilteredeki akisler
Vaşington, (Basın - Yayın) — Yalnız Türk birliğinin dünyanın takdirini kazanan kahramaniığı-değil aynı zamanda Türklerin müthiş harp kabiliydi de bura- r.-.c daki bütün askerî müşahitlerin m( dikkâtini çekmektedir. Amerikan gazetelerinin birinci sahifelerin-de çıkan harp fotoğraflarının al-
Misafir Pakistan denizcileri İstanbul'da camileri gezmişler ve bu arada Sultanahmet camiini do ziyaret ederek öğle namazını kılmışlardır. Yukarıda misafir denizciler Sultanahmet camii kapı-
görülüyor.

ında ki yazılardan bazıları «Türkler kızılları korkutuyor», «Türker imdadımıza koşuyor», «Türkler düşmana tekrar saldırmaya hazırlanıyor» sözleri görün mektedir.
Minneapolis Tribüne gazetesi başmakalesinde şunları yazmaktadır:
«Türklerin Koredeki fedakârlığı Amerikan askerleri tarafından asla unutulmıyacaktır. Türkler Amerikaya dost olan memleketler arasında ve barış idealini benimseyen milletler me-yanında yüksek mevki kazanmışlardır.»
Dallas News diyor ki: Kendirini müdafaa edecek Avrupa illetleri arasında Ingilizler, Norveçliler ve Türklerden başkasını göremiyoruz.
Meşhur askerî yazarlardan Fielding Elliot bir tahlilinde «Orta Doğunun yegâne kuvvetli bekçisi Türk ordusudur» diye yazıyor.
Vaşington da çıkan Evening Star gazetesinde Edgar Prima Türk ordusuna hasrettiği yazıda diyor ki; «Hür dünya milletlerine rici bir haber, Korede 5000 Türk askerinin kah
(Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
iftira ve âdî bir yalan isnadına kalkmıştır.
Bu iftiranın çok tertipli bir şekilde ortaya atıldığına şüphe yoktur. Evvelâ Turgutlu'da bir adam, Cumhurbaşkanı Celâl Ba-yar hakkında konuşurken «Bayar vaktiyle komünist partisine girmiştir. diye hakarette bulunmuş, ıc bu dâvaya Ankara’dan Nurettin Ardıçoğlu avukat olarak gidip, aynt yalan iddiayı mahkeme huzurunda hayasızca tekrar etmekten çekinmemiştir.
Bunlar hakkında alâkalıların
derhal kanunî muameleye tevessül edecekleri tabiidir. Hele bir avukatın mahkemede müdafaa
maskesi altında ve tertipli şekilde bu nevi yabancı politika tez-
virleri yapmasına asla müsaade
(Sonu 3 üncü sayfada)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Duvak düşkününe koltuk
Hüseyin Cahit Yalçın’ın arz dairesini geçip
mütareke talebinden sonr
şimdi bakıyoruz, Hikmet Bayur’un makaleleri Kııd' ret’ten Ulus’a aktarma edil-
mektedir!
Anlaşlıyor ki, ne kadar gayret etse üstadın yeri böy-lccc hiç boş kalmıyacak!
Gensorularda izdivaç! Başmakalelerde teklifsizlik! Bu ne samimiyet, bu ne uhuvvet bu ne muhadenet!
Allahını seven maaşallah desin! — YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
11/12/1950

YEDEK
Aka'dan Fıkralar
Günün birinde bir futbol mn-çı üzerinde yazı yazacağım hiç de aklıma gelmezdi. İnsan bilir mi? Dün, hava güzeldir, herkes mâçın heyecanı ve merakı içinde, eh vaktim de var, kalkayım, şu Türk - Fransız millî maçına gideyim, cümle âlem içinde iki saat olsun ben de oyalanırım diyerek saat on dörtte On Dokuz Mayıs Stadyumundan içeri girdim.
Kalabalık, iğne atsan yere düşmez. Fransızları da ayrı bir sempati ile, bir yakınlıkla severiz. Almanlar Paris'i falan istilâ ettikleri, hele Reynaut Amerika'ya o e*.-ıkll feryat mesajını okuduğu zaman biz Türk ler, unutmadığıma göre, sıcak sıcak ağladıktı. Çünkü Fransa ile yüz yıldan fazla bir raman-lık, bir kültür vc ruh alış verişimiz oldu. Bizim için Fran-sızlar kahraman, Fransızlar zeki, Fransızlar ince, hulûsa Fransızlar ihtilâlleri, Marse-yezleri, filozofları, şairleri, kumandanları, kadınları, dilleri ve mizaçlarîylc adamdırlar; biz böyle bellemişiz. Nitekim, yabancı tanışlarım içinde, en çok kendime yakın bulduklarım da Fransız olanlardır.
Fransızların, bu duygularımıza göre, futbol oynamalarında da bir incelik, centilmenlik,
Me - De kendilerine ve ırklarına has bir stil, bir san’at ölmek gerekir diye düşüne düşüne o oyun sahasına gitmiştim. Hattâ, iti raf etmeliyim ki, içimde bir endişe de vardı. Bizim futbolcuların, bazan, belki de sık sık, kafası kızıyor, Türk bu, ayranı kabardı diyoruz, ayranı kabarıyor, ondan sonra da, gözü bir şey görmüyor ve bir kere kızdı mı, kızmanın, Z sindeki noktayı attığı gibi bu sefer kırmaya başlıyor. Aman bizim ince ruhlu Fransızlarımıza karşı dn, aksilik bu ya, ayranları ka-banvermesin tasası içindeydim.
SUBAYDA
At yarışları
Çok şükür, düşüncelerimin, hayallerimin, endişelerimin tam aksi oldu. Bizimkiler yabancılarla yaptıkları bütün maçlardaki gibi dünyanın en centilmen bir oyununu çıkarmıya cehdettiler ve ince Fransızlarr mız da hamdolsun, bugüne kadar, bu memlekette hiç bir yabancı takımın göstermediği bir sertlikle oynayıp, kendilerinin sadece ince, mütefekkir ve sanatkâr bir millet değil, aynı zamanda, her ne pahasına o-lursa olsun, mücadeleci, yıldılar olduklarını gösterdiler. Demek ki Fransa'da bir terakki vc bir . uyanış var.
Sömestr tatili 2 ocakta başlayacak Bundan bir müddet evvel bir kaç gazete, Yedeksubay Okulunun dört ay olacağını yazmışlardı. İlgililerle yaptığımız temas neticesinde böyle bir şeyin mev zubahs olmadığını öğrenmiş ve yazmıştık. Büyük bir kitleyi ilgilendiren vaziyeti okuyucularınıza bildiriyoruz.
Kesin olarak öğrendiğimize göre; Yedeksubay Okulunda 29 Ocak, 2 Şubat tarihleri orasında birinci dönem imtihanları yapılacak, 2—12 Şubatta da sömestr tatili yapılacaktır. 12 Şubatta başlıyacak olan ikinci devre de, 13 Nisana kadar ders ler devam edecek bundan sonra da mezuniyet imtihanlarilc ikmal imtihanları yapılacaktır.
21 Nisan 1951 Cumartesi günü yapılacak törenle, Yedeksubay Okulu’nun 33 üncü dönemi nihayete oroceklir.
VEREM DAVAMIZ
On birinci millî tıp kongresi verem mevzuunu ele alarak Ankarada toplandı. (26) yıl önce birinci tıp kongresi yine aynı mevzuun münakaşasını yaparken kıymetli mütehassıslarımız raporlarında memleketimizde veremin müthiş tahribatı üzerinde durdular. Verem sa vaşının ehemmiyet ve lüzumundan acı bir lisanla konuştular. Yirmi altı yıl geçti. Bugün de konuşan salâhiyetli mü-tchasıslar ıstırapla aynı düşünceleri tekrarladılar. Çeyrek a-sırlık bunca gayretlere rağmen veremin memleketteki tahribatının durdurulamadığını hattâ arttığını açık bir ifade ile bildirdiler. Verem memlekette neden artıyor? Bu mücadelede muvaffak olamadığımızın sebepleri nelerdir? Devletin zaman zaman ve oldukça büyük maddi fedakârlıklara rağmen bu hastalıktan büyük kayıplarımızı olsun azaltmak imkânını bulamadığımızın âmilleri nelerdir?. Bu noktalar üzerinde ha-kikatep durmak lâzımdır.
ka-
Dünkü at yarışlarında yine sürprizler oldu
Dün sonbahar yarışlarının on üçüncüsü yapıldı. Aynı saatte stadyumda millî futbol takımımızın maçı olduğu için seyirci adedi epey azalmıştı.
Koşular da pek cazip değildi. Onun için müşterek bajıis satışları da düşük oldu.
İkili bahis üzerine satılan bilet adedi (İstanbul satışı dahil olmak üzere) 16 bin liradan ibaretti.
Hem çifte hem de ikili bahis konmuş olan İngiliz handika-pında, en az. tutulan Rpzita’nın kazanması günün sürprizi ol-
sus son koşuda Cicim ve Hilâl koşturulmadı.
Geçen hafta 3000 metrelik yarişta Maşallah’ın arkasında ikinci olan Azize bu koşunun tek favorisi olarak kalmıştı. Fakat 6u koşudj^srç. Azizc-at, de ahır arkadSşı Barış ortalarda gözükmediler.
Kore şehitlerinin hatırası anıldı
Adana, (Hususî) — Kore'de kahramanlıklar yaratırken hakkın rahmetine kavuşan aziz şehitlerimizi anmak, kahraman birliğimizi selâmomak ve komünizmi tel'in etmek üzere Adana gençliği tarafından bir miting tertip edilmiştir.
Mitingde söz alan hatipler günün mânasını belirtmişlerdir.
Memleketimizde bugüne dar veremle savaş yolunda, hu-susite son beş sene zarfında sarfedilen gayretler ve teşebbüsleri katiyen küçümsemiyorum. Yıllarca bu sahada çalışmış, belli başlı noksanlarına nüfuz etmiş bir hekim sıfgtile hoş görüleceğini ümit ettiğim samimi tenkidlerimle, görüşlerimi açıklamak arzusu ile bu satırları yazıyorum.
Yarışı Ceylân bitirdi, kanuni üçüncü oldu.
birinci olarak ikinci, Nonoş
D.P. Balkehriz Ocağının kongresi
D. P. Balkehriz Ocağının yıl- ( lık kongresi 12 12 1950 Salı günü saat 20 de Bolkehriz kahve- 1 »inde yapılacağından Ocakta ( £ayıllı üyelerle partili ark ‘ Itırın teşrifleri rica olpnur.
D. P. Bolkehriz OftJğf 1 İdare Kurulu Başkanlığı 1
Müddet 2,07 ...
Pl. 255, 185, 865 kuruş.
ATÇI
Ganyan 11.50
: Verem her yıl gittikçe artmak üzere memleketimizde agı' tah'ihatını yapmaktadır. Buna karşı hugiiıı tatbik edil ıı v ı r nı savaşı şeklinden daha müessir olabilecek .■-i t' mli bir mücadele tatbiki lâzım gelmektedir.
Dr. Ihsan Rıfat SABAR
rernlc mücadeleden maksat; insanların verem olmaması için lâzımgelçn bütün tedbirleri almaktır. Tedavi dediğimiz zaman hasta insanlar hatıra geldiği gibi veremle mücadele deyince; hasta olmayan yani sağlam insanların korunulrpası dü şünülmelidir. Bugünkü mücadele tarzımızda, verem savaşın da korunma tedbirleri veremlinin tedavisinden evvel tatbik sahasına girmelidir. Mücadelede prensip ve esas budur. Verem de, tifo gibi bir intan hastalığıdır. Bulaşıcıdır. Mikrobunu biliyoruz. Hastalığın bulaşma yolları dn bizce malûmdur. Her hangi bir intan hastalığında olduğu gibi, burada da yapılacak iş mücadele şartlarının bilgiye dayanır şekilde tatbiki be veremin kontrolü için lâzım olan zaman ve maddi fedakârlığın temini ile olur. Şu halde netice itibarile sistemli bir bilgiye dayanan büyük bir maddi fedakârlığı istilzam eden bir verem mücadele cihazilc çalış-
mamız lâzım gelmektedir.
Verem istişare komisyonu çalışmalarının 1949 da neşrettiği bir yazıda Türkiycde veremden ölüm nisbeti yüz binde, (218) yani senede kırk bin kişinin veremden öldüğü gösterilmektedir. Hiç bir kati delile dayanmayan kanaatimce daha kabarıktır. Bununla beraber tarzedelim ki, memlekette her sene kırk bin veremli ölüyoıy Buna mukabil ameli olarak her ölen veremliye mukabil yaşayan dokuz veremli bulunduğu kabul edilmiştir. Şu halde memlekette (360) bin yaşayan veremli var demektir. Bir memlekette mevcut verem nisbeti halkın sağlık durumu en iyi kontrol edilebilen memleketlerde olduğu gibi veremden ölüm adedine bakarak tayin edilir bu da yüzbinde nis-betıne göre hesabedilir. Yurdumuzun bütün sahasına şamil olan bir veremden ölüm nısbc-t:ni gösteren doğru bir istatistiğe halen sahip değiliz. Bllhas-
Koşulara saat 14 te başlandı. Birinci koşu sene zarfında 1 koşudan fazla kazanmamış İn-giliz atlarına mahsustu.
Bu koşuya kayıtlı atlar arasında, Mısırda 949 - 950 mevsiminde üç koşu kazanmış olan Rozita da vardı. İngilizler bunun ancak koşu günü farkAıa vararak Rozita’nın bu-koşuya girmesine müsaade etmediler.
Koşuya üç at iştjrak etti ve Belle Rose şjki bir mücadeleden sonra . Ajnberi geçerek birinciliği kazandı. Müddet 1,29 Ganyan 145 kuruş.
f
Arap taylarına mahsuğ ikinci koşuda üç tay vardı. Startla başa geçen Prenses kolaylıkla birinci, V. I ikinci oldu. Müddet 1,42 Ganyan 130 kuruş.
Üçüncü koşu İngiliz atlarının 2000 metrelik handikap koşusu idi. Bu yarışa Pullu girmediği için 4 at koştu. Bir hatalı çıkış tan sonra verilen startı Rozita aldı ve derhal rakiplerinden a-çjldı. 2000 metrede kendi kendine durmasına imkân olmayan bu kısrak rakiplerinin yanına sokulmamasından istifade etti vc uzak farkla koşuyu kazandı. Arkasında. Çimenova ikinci, Şiveli üçüncü oldu. Müddet 2.07,5 Ganyan 4.00 Pl. 250, 185 kuruş.
İkili bahis 21 lira 10 kuruş verdi.
Mesu’t bir evlenme
Dı$i$leri Bakanlığı erkânından Fikri Ozdoğancı’nın kızı MİNA ile Kırklareli Milletvekili Faik Ostün’ün oğlu Kahire Büyükelçiliği Baş Kâtibi GONDOĞDU OSTON ün nikâh törenleri seçkin bir davetli huzurunda 1 Aralık tarihinde An-koreda yapılmış ve bu mesut evlenme akşam Anadolu Kulübünde her iki taraf dostlarının bulunduğu bir törenle kutlanm^şt/r.
Genç evlilere kurdukları yuvada saadetler dileriz.
A. Grupunun handikakapı bir az yarışa benzedi. Koşuyu Verdan ve Dabi başta götürdüler, fakat son virajda rakipleri hücum edince geri kaldılar. Düz yolda Hatıra başa geçti ve Maşallah ile Maşuka’nın hücum lanna rağmen kolayca koşuyu kazandı.
Müddet 2,21 Ganyan 495 Pl. 160, 155, 135 kuruş. Çifte bahis: Rozita - Hatıra 23 lira 40 kuruş.
B. Grupu arap atlarına mah-
ondan kurtulmak için kendini oradan oraya atar. Fakat o daima içindedir. Ondan bir türlü kurtulamaz.. Bir şey içerek zehirlendiğine hükmeder. Çünkü zehirlenen hayvanların nasıl debelenerek kendilerini yerden yere çarptıklarını görmüştür.
Tıpkı Bagheere adındaki panterle, kurtlar tarafından beslenerek, Cangıl’da büyüyen o insan yavrusu gibi, Gülşen de bir türlü baharın neşesine uyamıyordu. Ve zehirlendiğinden de emindi... Halta içini kavrayan zehirin ne olduğunu , bilebiliyordu.
Müthiş bir hayal sukutuna uğramış, kalbi kırılmıştı. Ve Kendi kendine: -Artık dünyada sevemem..» demişti. Fakat) sevdiği dudaklar, dudaklarını yakarak onlara öpmeği Öğretmişti. Kadınlık gururu şahlan mış.. Genç kız azameti harekete gelmişti.. Fakat her şey, boşunaydı. Hiç bir şey sevmesine mâni olamıyordu.
Evet, hâlâ seviyor... Hâlâ sevdiğini anlıyordu..
Öpüiürken isyanla kendini geri almış, onun kollarından kurtularak kaçmıştı. Fakat o busenin tesirinden bir türlü kendini kurtaramıyordu." Daima onun hâkimiyeti altında
Cevabımı hqş görsünler
yıllardaki sa-geçen Perşembe nci sayfasında benimle şakalaşmak hevesine düşmüş. Kabul. Hatırlamasına da teşekkür.
Fakat ben cevabımı ciddi o-larâk vereceğim. Gerçi ben çoğü olayların hep alay tarafını alırsam da bu sefer tempoyu değiştireceğim. Çünkü küçük nüktelerle (Olayların iç yüzü) nü yazan o sayın meslektaşımın bu kadar bilgisizlik göstermesine meslek adına gönlüm razı olmadı.
Yazdıklarını aynen aşağıya alijorum:
(Aka Gündüzün Türk (Hava Kurumuna saldı* (rışlarının-?!» sebebi (nihayet anlaşıldı. Ha-(va Kurumu başkanlığımla Vecihi Hürkuş'u getirmek istiyormuş. Hal-(buki şimdiki başkan (dişçi imiş. Böyle şey (olur mu imiş.
. (Romancıdan fıkra mu-(harriri oluyor da, diş-(çiden Hava Kurumu baş (kanı neden clmusın? (İlâhi Aka!)
j Kalcmdjışımın fıkrası bu kajlay. Kendisini kırmamak kMvgısı ile cevap veriyorum:
|| l1'—!,Vecihinin adı, o fıkramın o satırını yazarken aklıma ^çldi. Hattâ soyadını bilmediğim için sadece Vecihi treyi^ geçtim. Ben vecihi ile «az yirmi yıldanberi bir tek siiz pöyleşmiş değilim. Bu yıllar içinde ikiden üçten fazla stlâmlaşmiş değilim. Fakat severim, hürmet ederim, çek* tHUerini ve yediği haksız darbeleri bilirim. İhtisasına iman edenlerdenim. Vecihi namuslu bir adamdır. Yemin verdirilerek sorulsun. Böyle midir, değil mi?
sa köylerimizde . veremden ö-|üm nisbetinin ne miktar olduğunu hiç bilmiyoruz. Sağlık 1 Bakanlığı (1949) yılında elli dokuz şehrimizin ölüm istatistik-, İtrine bakarak veremden ölüm nisbetini yüzbinde (218) olarak kaydetmiştir. Halbuki bütün . memleket v? köylere şnmil bir ı istatistik meydana getirilirse
■ bu nisbet tabii olarak daha de-
• ğişik bir durum gösterecektir. , Bu rakamla bile, mcmleketi-!. r.iz, veremden ölüm nisbeti en
• yüksek olan memleketler ara-
■ sma girmektedir ki bu da ve-ı remin yurdumuzda ciddi bir
■ tahribat yaptığını gösterir. Ka-. redeniz kıyılarındaki halkımız, 1 veremden en çok muzdarip o-1 fanlardandır. Yine Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre:
' resmi olarak 19)3 yıİındanberi ' memleketimizde veremden ö-lüm tedrici olarak artmaktadır. ’ Büyük şehirlerimizde ölüm da-
ha fazladır. İstanbul, İzmir ve Ankara gibi şehirlerde veremden ölüm miktarının fazla görülmesi Anadolunun muhtelif ; şehir ye köylerinden gelen ve-
• remli hastalarla hasta adedinin ı artmasından mütevellittir.
if

BİZE GELEN MEKTUPLAR
Yirmi senedenberi Avrupa, Amerika ve diğer memleketlerde insan sağlığının korunması gayesinde verem konusu en başta olarak ele alınmıştır. Bu suretle veremle mücadele bütün. dünya için önemli bir mesele teşkil etmiştir. İkinci cjün-ya harbindeh evvel de veyem bütün memleketlerde korkutucu bir mahiyet göstermekte idi.
; rson htH-ptrn-rM^çra, daha ziyade Avrupada bu'hastalık oldukça endişe verici ‘'öltnuş-tur. Bu sebeple medenî dünyanın her bölgesine epidemi şekilde yayılan veremle mücadele için büyük gayretler sarfe-dilmekte ve muvaffakiyet için en verimli mücadele sistemleri kurulmaktadır. Netekim şumul lü ve gayretli bir sisteme dayanarak çalışan bir müçadeleye malik memleketlerin elde ettikleri neticeler çok verimli olmaktadır.
rkade»-. Fujte)■(
Polatlının iki köyünde dün toprak tevzi edildi
Dün öğleden sonra, Polatlı ilçesinin Toydemir köyünde 54 aileye 3716 dönüm, Hacı Muslu köyünde de 31 aileye 7769 dönüm arazi merasimle dağıtılmıştır.
Merasimde; Ankara Valisi Necati İller, Toprak ve İskân Genel Müdürü Yekta Aylan, Ankara ili jandarma komutam Ri-fat Olgenalp ve kalabalık bir köylü kitlesi hazır bulunmuştur.
Vali, toprağa kovuşan köylülere senetlerini bizzat dağıtmış ve kendilerine, hayırlı ve mebzul mahsul almalarım sağlamak için elinden gelen yardımı yapacağım söylemiştir.
Diğer taraftan; Toydemir köyünde Bulgaristandan gelen göç men ırkdaşlarımıza her türlü yardımı yapabimek için bir komisyon kurulmuştur.
Bütün dünyada senede en az bir buçuk - iki milyon kurban vererek beşeriyet için büyük bir tehlike teşkil eden veremin tahribatı bir çok faktörlere tabî olarak her memlekette az veya çok nisbette vukua gelir. Bu faktörler: bilgi noksanlığı, sıhhî yaşayış şartlarının düşük olması, fakru zaruretle, sefaletle beraber en başta bu insan kütlesini idare eden devlet sağ lık teşkilâtının bu hastalığa karşı koruyucu kudretini^ ye-'ter derecede olmaması keyfiye-, ti gelir. Her memlekette ve-
Oldu mu bu?.
Kırıkkale İlçesi Adalet Dairesi zabıt kâtiplerinden İhsan ; Ulaşkan’ın Emekli Sandığı ikrazlarına dair yazmış olduğu mektubu aşağıya neşrediyoruz:
.Malûmu âliniz bulunduğu veçhile Emekli Sandığı taıa-fından biz memurlara borçlanma suretiyle bir yardım yapı-lacağı takarrür eylemesi üzerine hor memur arkadaş gibi \ 27^3/^50 tarihinde müracaatta bulunmuş j^im. Bu müracaatım üzerine mezkûr sandıkça namıma »bir borç beyannamesi gönderildi. Bu beyannameyi de bitt&nzim 9/6/1950 ta-ıihinde istenilen vesaikle birlikte sandığa sundum, vc ayrıca ailemin rahatsızlığından bahisle bir de rapor göndermiş bulunmaktayım. Beyannameyi gönderdiğim tarihten itibaren dört ay bekledim, bir şey çıkmadı. Takip'için Ankaraya kadar gittim. Emekli Sandığı. Umum Müdürlüğüne müracaat ettim. Beni borç verme servisine gönderdiler. Servis müdürü İbrahim Bey denilen zata bin müşkülâtla çıkabildim. Vaziyeti aızettinı. Mevcut tahsisatın kâfi gelmeyeceğini bildirdi. Ailemin hastalığından vc bu hususta dosyamda bir de raporum mevcut bulunduğundan bahisle, tercih, hakkım oldu-ı ğunu söyledim, ilerde düşümüyüz dedi. Bu ilerde düşünürüz, sözü de İRİ ay sürdü.
İ)k müracaat tarihinden bu güne kadar tam dokuz ay geçti, yine’bir haber yok. Halbuki kendi nizam ve evamir-lerinde raporluların tercih edilmesi lâzımdır, denilmektedir. : Tercih böyle 9 ay sürerse tercih. edilmiyenleritı vay haline.
Bu sefer de paıa kalmadı, tahsisat bitti, diye gazetelerde bazı haberler duyuyoruz... İstirham ederim oldu mu şimdi bu?)
BİR OKUYUCUMUZA MÜHİM NOT
15 Kasım 1950 Çarşamba tarihli sayımızda, Nallıhan'ın Kuruca köyünden okuyucumuz İbrahim Bülbül’ün bir dileğini bu sütunlarda ncşrctmiştik. Çocuk Esirgeme Kurumun-dan telefonla vâki bir cevapta, İbrahim Bülbül’ün derhal idareye lîıüracaati lüzumu bildirilmektedir.
Bıllbül’den hayırlı olmasını temenni ettiğimiz işinin neticesini bize de bildirmesini rica ederiz.

Hulâsa olarak; verem, her yıl gittikçe artmak üzere memleketimizde ağır tahribatını yap-n'.aktau’r. Buna karşı bugün tatbik edilen verem savaşı şeklinden daha müessir olabilecek sistemli bir mücadele tatbiki lâzımgelmektedir.
Bir genç arkadaşını bıçakladı
Dün aksam üzeri saat 16 sıralarında bir hiç yüzünden kanlı bir kavga olmuştur. Yaptığımız tahkikata göre, Kayaba-ı Babadağ sokağında 22 sayılı evde oturan İzzet Görenay vo Haşan Erol isimlerinde iki kişi bir içki sofrosı kurarak içmeye başlamışlardır. Bu. iki samimî arkadaş içkinin yansına geldikleri sırada oralannda içip îçmemek hususunda münakaşaya başlamışlardır. Bu esnada Haşan Erol bu dırmıstır.
O gün onun adı kalemimin ucuna geldiği için yazmıştım. Bana hatırlatıldığı için teşekkür ederim. Artık bir hiç ihtisası olppyanın yerine Vecihi-nin veya Vecihi ayanndakinin gelmesini istiyeceğim. Bilgisizi yıkıp bilgiliyi getirmek için ne gerekirse yapacağım. Yalnız o kurumda mı? Nerede ve kim olursa olsun.
sinirlenerek bıçağını İzzet Görenaya sal-
Bu kanlı boğuşma kısa sürmüs ve hâdiseye muttali olan zabıta tarafları ayırmıştır.
San»k Haşan Erol yakalarçmı^ ye yüzünden bıçaklanmak suretiyle yaralanan İzzet hastaha-neye kaldırılmıştır.
İzzet Görenay’a muvaffakiyetli bir ameliyat yapılmış olup bir miktar da kan verilmiştir.
2 — Ben romancı olduğum halde, fıkra muharriri olurmuşum da(!) bir dişçi neden baş-k|n olmazmış?!!! Kalem ihti-si&iiknğı ve meslek bilgişizli* ğH ' Fü' kaiemdaşımda da görülüyor. Ne hazin! Ne hacet, ve o halde Vecihiyi de Halil Ma-rthh1’ kabinesine göndersin de dişçilik ettirsin! Veya beni Etibba Odasına başkan yapsın! Yahut kendisi kimyagerler, yüksek mühendisler birliğine gütsjp, de asma köprüler hak* klpöo, konferanslar, dersler vfcrajjn! Aklınla, nüktenle yaşa İlâhi meçhul meslektaş...
(SlEfclC IKII7Z IKAlLIBs
Kıymet, Seviye Teyzenin küçükten yanına alarak büyüttüğü, sonra da Bulgurluda a-razi sahibi bir delikanlı ile evlendirerek yerleştirdiği bir kızdı...

idi.. Yüksek ateşli hastalıklarda insanın üzerine çullanan bir kâbus gibi garip bir histi bu.. Ondtın kurtulmak için çabaladıkça tesirini daha fazla duyuyordu.
Susuz kalmış gibi damağı kuruyor... Başı dönüyor. Ölüme kayıyormuş gibi derin bir boşluğa yuvarlanıyor... ve Gü) şen mukavemetin ne kadar faydasız olacağını bildiğinden ümitsiz bir teslimiyetle artık kendini bu tesire bırakıyordu..
Nasıl bırakabildiğine şaşıyor... Ve bırakabildiği için de korkuyordu.
Bir zamanlar sevmiş, bu sevgi yüzünden çok ıstırap çekmişti. Fakat o zamanlar tertemiz bir ideal ruhunu tatmin ediyor, ona sarılarak aşkını unutabiliyordu.
Sonra idealini yıkarak mahvetmişlerdi. Fakat zaten artık onu fazla düşündüğü yoktu..
Nakleden: Ş. TAYLAN
Şimdi hislerine ve düşüncelerine asıl hâkim olan aşkı idi. Artık, içinde hakkını isteyen bir kuvvet halinde yalnız aşkı vardı.
Mehtaplı bir gecede koruda gümüşileşmiş yaprakları koparan ve her şeye sonsuz bir itimatla inanan genç kızdan, artık eser kalmamıştı. Gülşen artık hayalinde yaşattığı o ebedî aşka inanmaz olmgştu. Artık ne böyle bir şeyin bulunabileceğini ümit ediyor.. Ne böyle bir şeye kavuşacağını umuyor., ve hattâ ne de, onu belki erişilmesi imkânsız, fakat yine gerçek olarak telâkki edebiliyordu.. İçinde'tertemiz bir ihanç yok olmuştu. Öyle ise hâlâ istediği, aradığı neydi?.
Aşka karşı içinde duydıığu bn susuzluk neydi?..
Benliğinin ta derinliğinden yükselen ve bir türlü baslır-
Tefrika No. 50 mağa muvaffak olamadığı o . istek, Selimin, kısa bir an içinde dudaklarında duyduğu sıcak nefesini arzudan daha başka bir şey.. Daha ulvî bir şey olmalı idi.
Gülşen hâlâ sevmesine şaşıyordu. Ve biraz da korkuyordu.
Evet hâlâ seviyordu.. Artık bu hakikati inkâr edemezdi. Seviyordu ve sçvilmek için de yanıyordu...
Birden içinde sonsuz bir acıma hissi Myt*nd)r- Selipıe de, Gülüze de, kendine de acıyordu şimdi.. SppBuz» ölpnez, tam bir saadete kavuşmak emeliyle çırpınan. nnu buİHmıya-geciei» yarim saadçtler peşinde koşan ve onlara da ancak nice göz yaşları, ve bazan da kan; ve canı pahasına ka-vıışpıağa razı ola» bütün insanlara acıyordu.
Gülşenin bütün varlığını
sonsuz bir ketler kuplanııştı,
İçinden kendini şu toprağın Üzerine atmak., oraya yapışarak kalmak arzusu geliyordu.. Ne olurdu, şu kokylar, şu ot-lâr, şu çiçekler onup her yanını sarsaydı ve o da onlara karışarak, onlar gibi, damarlarında dolaşan yepyeni hayal usaresi ile dirice ve doyasıya güneşin zevkine varsaydı... Hjç düşünce nedir, bilmeden, onlar gibi yaşasaydı..
Fatma Nine:
— Haydi kızım artık lansak-■■ dedi. Vakit geç
Fatma Nine ile Gülşen tahta parmaklıkla çevrili bahçenin önüne varır varmaz, Kıy-met’i gördüler. Çamaşır as-' makla meşguldü. Bir yandan da, alelacele oracığa koyuver- ■ diğl bir salıncağın içine aktığı yavrusuna ninni söylüyordu.
Onların gelişi, buraya yerleşmiş sükûneti ve intizamı bozarak birden herşeyi altüst etti.
Fıkracılığıma gelince; ben tara elli senelik gazeteci - muharririm. Azınazı kırk iki yıl’ danberi kırk türlü gazetelerde, mecmualarda fıkralar yazdım ve yazıyorum. Başkalarına değil Hüseyin Cahit Yalçın’a, Hakkı Tarık Us’a, Ulus’un emekliye ayrılmış sahipleri ile başyazarlarına sorsun. Ve nihayet görenler, bilenler söylesinler. Bu kadar meslek vc basın bilgisizliği ayıp!
Romancılık, gazetecilik, muharrirlik, fıkracılık —hürriyet gibidir— verilmez alınır. Sen bunun da fnrkında değilmişsin İlâhi sukuşu!
Aka GÜNDÜZ
Kalkarak tekrar yürümeğe koyuldular, ikisi de birbirlerine söyliyecek lâf bulamıyorlardı. Fatma Nipe zaten konuşkan değildi. Girişenin de canı, ağzuıı hile açmak iste-
Genç kadın sevinç sayhala-riyle onları karşılamağa koşmuştu. Tavuklarla, kazlar kı-yametler kopararak kaçışmağa başladılar.. Salıncaktaki çocuk gürültüden uyanarak, avaz avaz ağlamağa koyuldu.
ilk şaşkınlık ânı geçince Kıymet içeri koşarak misafirlerine. iskemleler taşıdı.
— Bir sütlü kahve içersiniz artık!..
Diyerek tekrar eve doğrul,-da. Fakat oplpr:
—. Arpan, şimdi vazgeç ..
Türk Hava Kurumu Genel Merkez toplantısı
Türk Hava Kurumu Genel Mer kez Kurulu, 12 Aralık 1950 Salı günü saat (10) da, alfı aylık toplantısını merkez binasında yapacaktır.
- TAKVİM -
11 12/19500 — Pazartesi Rumî 1366 — Kasım 28
Hicrî: 1370 — Saf er 29
Vasati Ezani
; sahalı 6.54 2.31
öğle 11.61 7.26
İkindi 14.15 9.47
Akşam 16.3S 12.00
I Yalsı 13.05 1.38
, tmmık 5.12 12.47
. 8011
(Devam edecek)
Nöbetçi Eczaneler
Cabeci, Güray, Yeni
X
k
X
11712/1950
ZAFER
Sayfo: 3 *
SUMERBANK
Harp suçluluğundan beraet eden Alman Mareşali Von Manstein
DışPolitika
Almanyanın silâhlanması
Bunu mu bekliyorduk!^
ği‘ '
Bir sefilin
mel’aneti
Nezaret altına alman genç
Niçin hücum etmiyorlar
Birleşmiş - Milletler nezdine dâvet olunan komünist Çin murahhas heyeti başkanı NVu’nun, teşkilâtın dünya işlerinden «elini eteğini» çekmeğe hazırlanır gibi göründüğü bir sırada, Genel Sekreter Trygve Lie ile yaptığı görüşmeler bütün dünyanın kasını çekmektedir.
Komünist Çin hakkında bidayetten beri sorulmakta olan s aller tekrarlanıyor:
•Çin ne için bu işe müdahale etti? Ne yapmak istiyor? Ne yapabilir? Ona karşı Amerikanın reaksiyonu hangi ölçülerde gelişebilir?...» vesaire...
Bütün bu suallerin cevabı
rilebilseydi, zaten bugünkü haller başımıza gelmezdi. Bununla beraber, ortada' dikkati çeken iki vakıa vardır ki, bugün için onları aydınlatmakla yetinmek doğru olur. O iki vakıa da iki sual halinde tebellür etmektedir. Çin bu kadar kuvvetli olduğu halde (800 bin ihtiyatın desteklediği 200 bin muharip) Kore harekâtını niçin bir an evvel bitirmiyor? Ve komünist Çin mır ^□fchasları, o ağır nutuklardan1 sonra niçin hâlâ Lake SucceSs* deler, vc bir takım nezaket_zir yaretiyle meşguller? 0 m
Almanya müsavi hak ve muamele istiyor
Amerikan hükümeti Bonn’un siyasetinden memnun değil
Dün yapılan, Türkiye - Fransa millî .futbol maçına denler, maalesef, hüsran,, asabiyet ve tee.sür içinde geri ' dönmüşlerdir.
Her şeyden evvel, mensup olduğu milletin kültürünü tem- ' eden on bir kişinin, bizlere güzel bir örnek göstermemesi, ■ buna sebep olmuştur.
Biz, takımımızın aldığı netice üzerinde asla durmak niye- ! tinde değiliz. Çünkü, efendi olan Türk milleti, sporda gali-biyet kadar mağlûbiyeti de hoş görecek derecede hazımlı- ; dır. •
Nitekim, 19 Mayıs Stadyomunda, bugüne kadar yapılan ■ bir sürü ecnebi maçlarında bunu ispat etmiş ve galip takı- I mı her zaman alkışlamıştır. Çünkü şimdiye kadar gelenler, J galibiyeti teminden ziyade spor için koştuklarını ve yalnız ; bunun için oynadıklarını sahada ispat etmişler ve haklı o- ■ larak teveccühe mazhar olmuşlar ve sempati toplamışlardır. .
Senelerden beri, dillere destan olan, kültürleri, edebiyat* I lan, nezaketleriyle, Fransızların dün çıkardıkları oyunu te- J lif etmek, bizce, asla kabil olamaz.
Nazik, espritüel, kibar vasıflariyle anılan ve bu şöhretleri ■ dünyayı tutan milletin, on bir kişilik millî takımında maale- ( sef bu meziyetlere malik bir tek kişinin bile bulunmadığını görmek- herkesi üzmüş, maçın sonunda halkı selâmlamak J tenezzülünde bulunmadıkları ise bu tesiri arttırmıştır. '
Hakemin, işin bu hali almasında, bilgisizliği dolayısiyle, bü- • yük rolü olduğu inkâr edilemezse de, her şeye rağmen, . Fransız takımının çok kötü bir intiba bıraktığında herkes : müttefiktir.
Hikmet YAZICIOĞLU
(Baş tarafı 1 inci sayfada) edilmiyeceği muhakkaktır.
Fakat bu hâdise, muhalefet namı altında birtakım muhterislerin memleketi ne kara akıbetlere sürüklemeğe çalıştıklarını gösteren korkunç bir delildir. Dünyanın hiç bir tarafında de* mokraşi böyle sefil insanların elinde bu derece çamura düşürülmemiştir;
Bütün memleketin millî müca-
dele senelerinden heri yakından tanıdığı Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ı müdafaa etmek bize düşmez, onun memleket çapındaki yüksek şahsiyeti, ve tarihe geçmiş olan vatanperverliği hiç kimse tarafından hiç bir müdafaaya ihtiyaç göstermez.
Bütün milletin serbest reyile iktidara geçen bir partinin milletvekilleri tarafından ittifakla
Cumhurbaşkanı seçilen sayın
Bayaı-, bizim bu mevzuda yaza-
cağımız her nevi takdir ve hayranlık kelimelerdin üstünde bir kıymettir. Yalnız şunu söyleye-
(Baş tarafı 1 inci .sayfada) Radyo evi önünde bir hâdise olmuş ve Gazi Lisesi talebelerinden olduğu anlaşılan Fikret Göktan isminde birisi bazı hareketleri yüzünden emniyet ne zar,eti' altına alınmıştı.
Fikret Göktan ifadesinde arkadaşlarının her tarafta bayrak çektirmek istemelerinin doğru olmadığını söylerriek . istediğini grupta onlarla beraber' olduğunu söylemiştir.
Fikret serbest bırakılmıştır. . Fikret Göktan hâdiseyi tavzih ediyor
Bugün GÖktan’dan aldığımız mektupta ezcümle şöyle denilmektedir:
Komünizmi tel’in ve Kore’deki şehitlerimizin ruhunu taziz için yapılan mitingde benim, Türk gençliğini tahkir edici sözler söylediğimi bazı gazeteler yazmak*, tadırlar. Hiç bir zaman metisubu olmakla iftihar duyduğum milletime ve onun gençliğine hakaret etmek hatırımdan geçmez. Kafi-
le Kffi,Enstitüsü önünden geçer; k^n balkonda bulunan kızlara cl-nümde bulunan ve döviz tbtah' arkadaşlarımın (Bayrak, bayrak) diye gülerek bağırmaları asabımı bozdu, ölümdekilerin böyle devamlı olarak gülerek ba ğırmalan bizim içintle bulundp-, ğumuz havaya hiç de yakışmıyordu, bundan dolayı ben de bu hareketin doğru olmadığını kendilerine, belki biraz sert olarak ihtar ettim. Yaptığım.btından 1-bargttir.
. Ben Türküm ve tam bir milli* yetçi gencim, Komünizmin ciğerini her yerde ve her zaman . sökhıeğe hazırım. Başını her yerde ezmdğe hazırım. Yetoa ki-bu vazife bana verilmiş olsun. f Şimdi her zamanki gibi tekrar editörüm: Kahrolsun komünizy,, kuhroİsün komünistler! Yaşasın Köre gazileri, nur içinde yatsın aziz şehitlerimiz, varolsun Türk milleti. '
âüyük Atatürk’ün dediği gibİ I »Ne mutlu Türküm, diyene..
lim ki memleketin bu kadar te-
miz ve dürüst bir evlâdına bu
kadar ağır saldırışta bulunmak, muhalefet değil hiyanettir, cinayettir!. Bir Cumhurbaşkanı bütün bir devleti temsil eder. Onun
karşısında böyle ne olduğu belirsiz küstahların Türk devletinin
Hakikaten, durum garfbtir. Çinliler, hücum etmeden evvel, haklarında sayın General" ftfiU Arthur’ün vermiş olduğu ynAfiş1’ kararı sanki doğru çıkarmaİfıs-termiş gibi beklemekledij-letj Birleşmiş * Milletlerdeki komünist Çin murahhas heyeti ftK memlekete dönmemekte, milH'3 kereleri kesmemekte ayak diı1#1 yor.
Bunların sebebi, bir bakıma şöyle izah edilebilir:
Başkan Truman ile Başbakan Attlee’nin iki gün evvel yayınlamış oldukları müşterek raporda, Kore işi müzakere ile halledilemezse komünist Çin’in iktisadi abluka altına alınması ihtimali ihsas olunmuştu. Bu, doğrudan doğruya Çin’i ilgilendirdiği kadar, dolayısiyle Sovyet Rusya’yı da alâkadar eder. Filhakika, batıkların Uzakşarkta müessir bir surette tatbik edebilecekleri herhangi bir abluka şekli kalmamıştır, zira hali hazır münasebetler esasen ablukayı vazetmiş gibidir; lâkin, ne de olsa, koç münist Çin’in batı dünyasında daha bir takım................. ’
bulunduğu gibi, Sovyet Rusy^^ nın da, dörtlü konferans ŞHJh^ıi n canlandığı bir sırada, tşnjjfl kabul etmez bir durumun ( ya çıkmasını istemiyeceği, muhakkaktır.
Roma Radyosu, 10 (Basın -Yayın) — Batı Almanya Başbakanı Adenaueı- dün Almanya* deki Amerikan Yüksek Koıpi-’seri Mac Cloy ile görüşmüştür.
iki devlet adamının diğer mendeler arasında Almanya’nın Avi-çıpa’nın savunmasına iştira-l‘ ki (meselesini de ele aldıkları g. /aljmin edilmektedir. Roma ı -gebrelerinin kanaatince, Batı u .Almanya'nın silâhlanması me-ı pelesi henüz halledilmiş ,1 .maktan uzaktır.
Batı Almanya’nın ’. yagî partileri, Batı Avrupa j, duşu tümenlerine Alman askeri kıtalarının dahil edilmesi hususundaki Amerikan teklifi le-1 hindedir ve bu plânın, Bonn Hükümetinin talebettiği eşit ı muamele haklarından çok uzak
ol-
bütün sİ-
olduğuna işaret olunmuştur;
Alman Federal Hükümeti son durum hakkındaki resmî görüşünü henüz açıklamamış -tır. Adenaueı-, Alman kıtalarının Avrupa ordusu dahilinde oynıyacâğı rol hakkında tafsilâtlı bilgi verilmesini bekle mektedir.
Yarı çesıhî çevrelerde, Amerikan plânının hazırlık devresinde Bonn Hükümetinin görüşü sorulmadığından dolayı duyulân memnuniyetsizlik açık ça tevaba ettirilmektedir.
Sosyal Demokratlar ve kabinede temsilcileri bulunmıyan diğer siyasî partiler, Amerikan plânının kabul edilemiyecek mahiyette olduğunu açıkça belirtmişlerdir.
Tasarruf Mevduatı 1951 Yılı İkramiyesi 100.000 Liradır
4 KEŞİDEDE
ilk çekilişi: 31 Ocak 1951
1 Adet 10.000,— ”
1 » 2.000,—
1 ) 1.000,—
4 ) 500,—
4 ) 250,—
ve ayrıca 50 - 100 liralık muhtelif para ikramiyeleri bulunan bu keşideye katılmak için,
31 Aralık 1950 ye kadar
Bankamızda 100 liralık bir hesap açtırmak kâfidir. Her 100 liraya ayrı bir kur’a numarası verilir.
lira
liralık Hereke halıs) lira
Fransa
ısrar ediyor
Hindistan talebini tekrarlıyor
başı olan bir zata bu kadar korkunç bu derece aşağı bir iftirada bulunması, onu seçen Türk milletine ve onun temsil ettiği
Türkiye devletine hakarettir. Bir taraftan komünistlere kar-
şı savaş için Kore’ye asker gönderen, öbür taraftan memlekette komünizm tehlikesini önlemek için en ileri tedbirler alan bir, iktidarın en büyük temsilcisine bu şekilde komünisı partislnden-diı- diye dil uzatmağa kalkmak, küstahlığın, ve hainliğin eşi emsali görülmeyecek yeni bjr delilidir.
Almanyanın savunması hakkında Fransız görüşmesi değişmedi j londra Radyosu, (Basın - Ya-.yın) — Fransa Dışişleri Bakam
alacak ümitlflj-i ,Scfıuman dün Brüksel’de ver-” * ” fdiği bir demece göre, Fransız
hükümetinin fikrince Almanya Tdeğil Almanların esas itibariy-1c silâhlandırılması icabeder; binaenaleyh Atlantik Paktı yüksek komutanlığı idaresi al-,tu)daki Alman birliklerinin iş-N^V-* ^irakiyle bir Avrupa ordusunun .kurulması fikrini Amerika her /halde kabul edecektir.
Koro’deki komünist ÇinlilbriH' hücuma geçmemelerini ve Nct-3ork’taki murahhas heyetlerfnP orada muhafaza etmelerini bakıma bu suretle mütalâa"' d?* mek mümkündür.
Hind delegesi komünist Çinlilere ihtarda bulundu
Hindistan delegesi Sir Be-negal Bau; Komünist Çin delegesi Mhu-Haim-Chan’ın, kendisine Pekin Hükümetinin, Kore savaşını en kısa bir zamanda durdurmak istediğin bildirdiğini açıklamıştır.
Komünist Çin delegesi, aynı zamanda, Pekin Hükümetinin 13 devlet tarafından yapılan müracaatı dikkatle incelemekte olduğunu da ilâve etmiştir.
V
Gözlü Devlet Üretme Çiftliği Müdürlüğünden
1 — Çiftliğimizde mevcut 17891,25 |îra muhamrhen bedelli 118 baş ana tiftik keçi ile 37 baş tiftik teke, 949 doğumlu 44 ba: dişi, 40 baş erkek tiftik keçi, 6 baş burma tiftik keçi; 54 baş erkek, 66 baş dişi tiftik oğlak, 200 baş Akkaraman ana koyun ve 100 baş Akkaraman koç kapalı zarf usulü ile satışa çıkarılmıştır.
2 —x İhale 15/12/1950 cuma günü saat 15 te Sarayönü bucağına bağlı Gözlü Devlet Üretme Çiftliği idare binasında müteşekkil Alım - Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — İşin icap ettirdiği geçici teminat akçesi 1341,84 lira dan ibaret olup resmî tatil günleri hariç ihaleden bir gün evveline kadar Konya İli Ziraat Bankasındaki 459 nurfıaralı cari hesabımıza veya Çiftliğimiz veznesine yatırılması lâzımdır.
4 — Taliplerin kapalı zarflarını ihaleden bir saat evveline cadar komisyona vermeleri ve teklif mektuplarında İdarî şartnameyi okuyup münderecatını tamamen kabul eylediklerin’ belirtmeleri meşruttur.
5 — Buna dair olan İdarî şartname Ankara’da Devlet Üret-
me Çiftlikleri Genel Müdürlüğü Levazım İşleri şubesinde, Konya’da Î1 Ziraat Müdürlüğünde, Sarayönü bucağında Yollama memurluğumuzda ve çiftliğimiz hayvancılık şubesinde görülebilir. «. «•( t,»1 F ^**7: •”* ’■
6 — Arzu eden talipler davarları çiftliğimizde görebilirler.
7 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (8893) 2632

Ne oluyor? Bu adamlar, memleketi nereye götürmek istiyorlar? Hayır, istedikleri olmıya-caktır. Bunların mel’unca tahriklerine asla müsaade edilmiyece)c-tir. Eğer hürriyet, Türk devleti ni baltalamak ve haince ifti-
ralar savurmaksa, biz istibdat istiyoruz! Bu aşağılık insanlara kin ve ihtiras uğrunda insanlıktan da çıkan mahlûklara hadleri bildirilmelidir.
Korede ric’at
(Bası 1 inci sayfada öncü kuvvetleri teşkil etmek iizere bahriye silâhendazlan ile birleşmişlerdir.
Daha evvel üçüncü tümene mensup öncü kuvvetler, devam lı hücumları tutmak için Hin-jungni üzerine yürümüşlerdi.
Bahriye silâhendazlan hava filosu, deni2 uçakları ve diğer hava kuvvetleri harekâtın muvaffak olmasında mühim bir rol oynamışlardır.
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden
Teklif verme suretiyle Ferrokrom, Ferromolib'den ve teb lür, pazarlıkla satın alınacaktır. Bu işe ait tekliflerin 25/1/1951 perşembe günü saat 14 te,kadar Ankara’da idare merkezinde malzemç dairesi başkanlığına veriltniş- olması lâzımdır.
Şartnameler Ankara malzeme dairesinde ve İstanbul’da Haydarpaşa’daki teslim alma ve yollama müdürlüğümüzden bedelsiz olarak verilmektedir. (8982)—2659
M. S. Bakanlığından (1314)
Japonya’da Askerî Hastanelerde Birleşmiş Milletler Türk silâhlı kuvvetleri yâraljlarlmn tedavilerinde istihdam edilmek üzere İngilizce bilen üç hemşire alınacaktır. Bu gibilere maaşlarından ayrı olârak diğer or£u mensuplan gibi tazminat verilecektir, isteklilerin Memurin Kanununa uygun belgelerini h#) mil olarak ,M. S. Bakanlığı Kore Bürosuna müracaat etmeleri ilân olunur. (9095) 2676
Lütfen dikkat
ROZET
. -i-■
Avrupa mineli emaju rozet sipariş.
İtri tııplenıak üzeıe A. Pallı (Milano) ’.Apkdra’fia yalnrız 3 gün kalacaktır.
Nümpne. koleksiyonlarını görmek is-; teyenleıjn Ankara İstanbul Palas o-' teline-rnüracaatlan. 6242

Lâkin şu hususu da hiç bir zaman gözden uzak tutmamak gerekir ki, bir Rus tahriki olarak başlamış bulunan bu hareketin mâna ve şümulü, failleri bakımından öğrenilmiş ise de henüz hedef ve maksadı bakımından meçhul kalmaktadır. İlk ağızda karar veren müşahitlere göre, bu, Avrupa müdafaasını ağırlaştırmak için Sovyetler tarafından başvurulmuş bir çaredir. Diğer müşahitler, bunda- bütün Uzakdoğu meselesinin muhase-, besini görmektedirler. En iyi mütalâayı serdeden, kanaatimiz-ca, bundan on gün evvel Muk-den'de Rus ve Çinli liderler arasında bir konferans akdedildiği* ni haber veren gazetecidir. Bu gazetecinin iddiasına göre, Molo-tof ile Mao, bu konferansta u* yuşamamışlardır.
Batılı liderlerin gözünden kaçmaması gereken bu keyfiyet, Asya’da yeni ve devâsâ bir Ti-, toculuğu müjdeleyebilir.
Bu da bittabi bir ihtimaldir.
Mücahit TOPALAK
Kutuplarda hazırlık
Valparezo, 10 a.a. — Şili millî hava kuvvetlerinden bildirildiğine göre, Güney Kutbunda karargâh kuracak ve üç güzergâh tesis edecek olan heyet aralık ayının on yedisinde hareket edecektir.
Koreye yeni yardım
Londra Radyosu, (Basın-Ya-yın) — 1100 kişilik bir Yeni Zelanda Birliği, Kore’de savaşmak üzere Dellington’dan hareket etmiştir. Başbakan ve Genelkurmay Başkanı askerleri geçirmiştir.
Teknik mahiyetle görüşmeler
Birleşmiş Milletler nezdinde-ki Komünist Çin temsilcisi General IIu, Hint delegesi Rau ile yaptığı görüşmeden sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreterini ziyaret etmiş ve bir saatten fazla süren bir konuşma yapmıştır. Basına verilen bir demeç, Çin temsilciis ile Trygvie Lie'nin genel meselelerle bazı pratik işleri ele aldıklarını a-çıklamıştır.
Serbest Fıkra
D.P. Akköprü Ocağı kongresi dün yapıldı
D. Parti Akköprü yıllık kongresi dün yapılmıştır.
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bir çok dileklerin teshilinden )onra eski idare heyetinin rapor arı tetkik ve kabul edilmiş, yeni dare heyeti seçimine geçilmiştir. Seçim sonunda, Ocak başkanlığına İsmail Cankara ve ü-yeliklero Kâmil Tural, Sami Erdoğan, Idris Koçmaz, Hilmi O-juz seçilmişlerdir.
Bu Nüshada Yazı İşlerini Fiilen İdare Eden
Fatin Fuad Basıldığı Yer: Güneş Matbaası — Ankara
Kongreye Ankara milletvekili Talât Vasfi Oz’ün veciz bir ko-nuşmasile son verilmiştir.
Başkan ve üyelere yeni vazifelerinde başarılar temenni e-I deriz.
DEKORASYON
M0BİLVAL1K PARİS KUMAŞLARIMIZ
BEYOĞLU-İSTANBUL
Bizansa benziyen kim?
C.H.P. Meclis Grupu, Kore-de çarpışan askerlerimiz için Tahsisat Kanununa rey vermemiş; üstelik, bizim neşriyatımızı bir takım gürültülü yazılarla tekzip etmeğe kalkmış-
O halde müsaade ederler mi kendilerine iki sual soralım:
1 — Bu tahsisat kanununun tüm'ü üzerinde reye müracaat edildiği zurnan, Halk Partisi Meclis Grupu «Evet» diye reyini müspet olnrak kullanmış mıdır? Yani Tahsisat Kanununu kabul etmiş midir?
Bu suale cevap veremezler, çünkü kanunun tüm’ü reye konduğu zaman, Halk Partisi-
e- ---- Yazan
r" || Sarıçizmeli |
nin rey vermediği muhakkaktır. Bıınu bütün gazeteler yazmışlardır. Ve nihayet Meclis zabıtları meydandadır.
İkinci sualimiz şudur:
2 — Eğer bütün Meclis çoğunluğu maazallah llalk Partisi Grupu gibi bu kanuna rey vermemiş olsa idi netice ne o-
Ne olurdu? Tahsisat Kanunu Büyük Millet Meclisindo kabul edilmemiş olur ve Kore-de kahramanca çarpışan askerlerimiz tahslsatsız yani pır
rasiz, pulsuz kalırdı...
Hey gidi, hamiyetli, vatansever insanlar hey!....
Hüseyin Cahit Yalçın geçen ) meşhur mütarekesini ederken, Bizansm son günlerini hatırlatıyor, vo dışarıdan bir ordu İstanbul’u sararken onların iç kavgalarla meşgul olduğunu söylüyordu..
Gerçi teşbihte hata olmaz; varsa da bu iş Hüseyin Cahit Yalçın’a aittir; fakat şurasını söyleyelim ki, kendilerini maalesef Bizansa çevirenler sadece bıı efendilerdir, bereket versin, Türk milletinin sağ duyusu, Fatih Mehmet gibi vaziye-to hâkim olmuştur.
Meclis komisyonları "Adalet komisyonu: 12/12/950 Salı günü saat 10 da.
1 — Hayvan hırsızlığının meni hakkındaki £617 sayılı kanunun J4 ncü maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun tasarısını,
2 — Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 200 ncü maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun taaa-
3 — Meşhut suçların Muhakeme Usulü hakkındaki 3005 sayılı kanunun G inci ve 1.3 ncü maddelerinin yürürlükten kaldırılması hakkında kanun tasarısını.
4 — Konya Milletvekili Ümran Nazif Yifciter'ln Hâkimler Kanunu-nun 5457 sayılı kanunla değiştirilen 6.3.81 ve 89 mu mud-h-h'riııln de-Eriştirilmesi hakkında kanun teklifini görüşmek üzere,
DİLEKÇE KOMİSYONU: 11.12.1950 Pazartesi günü saat 9,30 da. EKONOMİ KOMİSYONU: 11.12.1950 Pazartesi günü saat 10 da. Zonguldak Milletvekili Suat Başol ve dört arkadaşının, Madenlerden yapılacak İhracatta ödenmekte olan nlsbl resimlerin gelir ve kurumlar vergilerinden mahsubu hakkında." kanun teklifini görüşmek üzore. İÇİŞLERİ KOMİSYONU: 11.12.1950 Pazartesi günü saat 10 da.
1 — Bursa Milletvekili Agâh E-rozaıı’ın. Temsil ödeneği hakkında-kl 5027 sayılı kanunun birinci maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifini,
2 — Bursu Milletvekili Agâh E-rozan'm, Bucak Müdürlerinin devir masrafları hakkındaki 6005 sayılı kanunun birinci maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklifini gö-1 llşmek üzere.
SAYIŞTAY KOMİSYONU: 11.12.1950 Pazartesi günü saat 10'da. 1945 yılı MIHI Korunma bilançosunun görüşülmesine devam edilmek üzere, toplanacaklardır.
BÜTÇE KOMİSYONU: — 12/12/ 1960 Salı saat 10 da.
1 — Afyon Karalıisar milletvekili İhsan Sabis’ln. B. M. Meclisi asasının tahsisat vo hurclrahları hşk-sayılı kanunun İkinci maödeşlnln değiştirilmesine dair kanun teklifi.
2 — Konya nılllotvffkl|l Saffet Qür olun, göçmen piyangosu tertibi hakkında kanun tçkliri,
3 — Gümrük kanuhuııbn 18 inci maddesinin 1. 2 ve 3 üncü fıkralarınca muaf olarak giren eşyadan Tekel resmine tabi olanlarının bu
ANKARA RADYOSU PAZARTESİ — 11/12/1950
7.2Ş — Açılış.ve Program. 7.30 -S. Ayarı. 7.91 — Marşlar (pl.) 7.45 — Haberler ve Hdva Raporu. 8.00 — Hafif MUz||c (PJ.) Ş.25 -Güniln Brugranıl.' 8'..30 — Hafi? Orkestra Eserleri (Pİ.) 9.00 — Ka|)a.
12.15 — 13.15 Asker Saati: 1
(16 m'. 81 - J7840 Jtc/ş T.A.V. Kısa Dalpa PostûsİpJe Beraber Yayın.J
12.15 — Memleketten Selâm. 12.30 — Bir Silâh Arkadaşınız Konuşüyor. J2.4G — Posta Kutusu. 12.45 — Saz Eserleri. 13.00 — Haberler. .1.3.15 — Salon Orkestram Çalıyor (Pl.) 1Ş.30
— öğle Gazetesi. 18.45 — Ka^en Kemple Söllfyor (Pl.) 14.00 — Hfiva Raporu. Akşam Programı ve Kapa-
İ7.68 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18:00 Danş nıiMIği (Pl.) — 18m3Q Konuşmak Kitap saşti.
— 18 .46 Hafif şarkılar (Pl.) — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. *19.15 Tarihten bir yaprak- — lSf.20 Sftr-kılur. - 19.45 TarihJ Türk müziği.
— ı 20.15 Radyo Gazetesi. *- MSO Müzik: Radyo Senfoni Orkestrası. —
21.15 Konuşma Radyo haftası (Mümtaz Faik Fenik). — 21.30'Ifü-zfk: Şarkılar. — 22.00 Könuama. r-
22.15 — Dans mUzlfti (Pl.) — 33.45 M. S. Ayarı ve haberler.. — 23.00 Program şe kıfpaniş.
* .
AMERİKA'NIN SEBt RAJ3yO8U-NUN NEŞRİYATI
Amerika'nın Sesi Radyobu yayjn-ları her ukaam Türkiye soatlle
10.15 ||e 19.45 orasında Amerlkadı» 19, 18 ve 13 metre Üzerinden, Avrupa'da 2.80, 19.70, 19.67 ve 18.99 metro üzerinden yapılmaktadır. Aynı programlar ayrıca her akşam Türkiye saati 110 20 den 20.80 a kadar orta dalga Ş79 metre üzerinden
j Soldan a(4ffa:
l-^.vSevğlli, 4avan de^ii, aştfd«ı( 3,— Gök. ırmak yatâfei.' bir göz rengi. .3 — Bir erkek ismi, bir eni' kpk’. i»ml. idari takslrçıattan. 4 -j. Aekerri hjr birlik, cok iy).' gacnılŞt 5 — TeıSi; hayvana vurulur, bay«t d&fiil.- 6 V- Bir hayvan, (1*8 vuran; kokulu bir ot. 7 — Mahsur mevki1. tersi i /alafranga bii- plâk, hamaıj) lieıfli. 8 — 'Tersi; b(ly(lk suc, bir nıa)jıt-fa — Nışıf.blrlncl, tersi: biricik.'. Tu - Su İle «evrlll. tcjaf;
•dert, karşjlaşma. ''
,1 — Afacan, hayret ifadesi. 2 »-Soy.spp temizliği, isim.-3 - Teral» merhametli, hlr'mabUt. 4 - İçki, sıvı rtoeşıl), 5 — Lezzet, elekten gei Cir. G — Kısa zumun, ejlm. 7 — Bir uzvumuz, bir erkek Ispıi. 8 — ŞR kâr. tersi; beyte'ışık. 9 — Ekmok. İlâveyi. 10 li Geri çekilme, nt.. 12 — Anla'yıj, ue. 13 — Bir harfin oküriuşu. açıklama, tersi; file. 14 — Yüksek, tersi; şarkı. 15 — İkinci derecede, aptal.
S/ DİhıfcU ÖMlniacunm Halli
1 — Kitap, asmak, sek. 2 — İta. utii) taratiıu. 3 — Arıtma, şıra. ef. ' 4'-r .İlilen, şaka, eke. 5 — Ki. ak. masa. ,01- '6. — Akın., nşzi. . e fes: 7 — Tazı, IkÇ ut. 8 — Acıkaııı. enly. ra. il ’-l Acıma, enine, lk- 10 — 'Akala, atik, .laka.
Yakardan aea)Jn
J.-JÇİ, Ikafa. 2 - İtalik, cuk.. 3 — Tan, ılıca. 4 — İman. kıl. 5 — Patak, turna. 6 — Tırir,' haııar 7 — ■Ala. jru}?!. 8 SI. wzl. et- 9 — Sası, ('ni- 10 — Atlka, inik. 11 -y Kara, ekin. .19-— Ra. afiyet.. 1.3 — Sa.- «le.-l Emek, sarık. 15 — Halis, laka......................
Sayfa t 4
11/12/1950
[UlIılSLlTAH
Tefrika No: 61
Başmakaleden devamı
Ynzan ; Zuhuri DANIŞMAN
Bir avuç baldırı çıplağa koca bir hükümet boyun eğemez
Gündüzün nâra ve velvçle-lcrine mukabil, şimdi grup grup fısıltılar başlamıştı.
Âsilerin elebaşılarından sayılacak kadar göze batan Çınar Ahmet bir aralık Patrona Malilin yanına yaklaştı:
— Ne dersin Ağa, neden saraydan hâlâ bir ses çıkmaz?
Patrona Halilin etrafında yine âsilerin elebaşılarından Oduncu Ahmet, Kahveci Ali, Manav Muslu, Kara Yılan, Derviş Mehmet ve arkadaşları sıralanmışlardı.
Çınar Ahmcdin bu sözü, serin karanlıkta bu serserilerin tüylerini ürpertti. Patrona cevap vermeden Kara Yılan a-tıldı:
— Ne demek istersin?
Çınar, elindeki palasına yaslanarak:
—Sözümü açık söyledim, İstanbulun içinde koca gün durmadan bağırıp çağırdık. Devlet yok mudur ki bize hiç kimse nç edersiniz, nç istersiniz diye soymaz!..
Çınar’ın sözleri doğru Birdenbire herkesi bir düşünce aldı. Hakikaten o dakikaya kadar kimse bunu düşünmemişti. İstaııbulda bir isyajj çıkıyor da, hükümette zerre kadar bİT hareket görünmiyor..
Bu ne demekti? Bunun mânası ne idi?.
Kara Yılan tekrarladı:
— Eh., dedi, ne olacak?
— Ne olacağı var mı? Bunu düşünmek gerek. Acep hükümetin bizim hareketimizden haberi yok mudur?
Patrona dayanamadı:
— Bire bu ettiklerimiz lâfü güzaf mı idi? Gırtlaklarımız yırtılıncaya kadar bağırdık. Duyulmaz olur mu?
— öyledir de neden kimse sorup sual etmez!..
Derviş Mehmet atıldı:
— Korkuyorlar?
Bir kaç ağızdan birdön ayni sözler çıktı:
— Hükümet mi?
Derviş Mehmet afalladı..
— Eh.. Tabiî.. Kim olacak!.
Kutucu Hüseyin güldü:
— Zannetmem Ağalar.. Bizim gibi bir alay baldırı çıplaktan, topu tüfeği ile meydanda olan bir hükümet kork maz.
Patrona, Kutucunun kolundan tutup hiddetle sarstı:
— Ya korkmaz da neden ü-Zerimize gelmez.
— Belki de aldırış etmeğe lüzum görmezler..
* Bu hakaret Patronayı çije-dep çıkarttj:
— Sus bre..
Fakat bu konuşma, etraflarında toplanmış olan kalabalık arasına yayılmıştı. Kenarda, kqşeîe konuşmalar başlamıştı. .
(£u işin sonu fena gjbi görünüyor.
Bunu' spyliyçn örta yaşlı bir adamdı, Yanındaki cevap verdi:
— Bana da öyle görünüyor.
— B)r avuç baldırı çıplağa koca bir. hükümet boyun eğ-
— Doğrusu da budur.
Bir ba§ka grupta şu konuşma Oluyordu:
— Neden hükümetten hiç bir ses çıkmıyor?
— Tabiî çıkmaz.. Bir filin kulağına sinek konsa filin haberi olur mu?
— Hakkın var. O halde ne olacak?..
— Hiç.. Hemen buradan sıvışacağız. Yoksa derimizi yüzerler.
— Ben de öyle düşünüyorum. Tez buradan uzaklaşa-
Ve daha bir kaç kişi dar ve karanlık sokaklara daldı. Onların arkasından beş on kişi daha yürüdü.
Çözüntü başlamıştı.
Halil hiddetinden köpürüyordu. Fakat yanında bulunanlarda müthiş bir korku başgöstermişti.
(Belki şimdi saray bizim ahvalimize vâkıf olur da fırsatı ganimet deyip gece içinde üzerimize gelip bizleri kılıçtan geçirirler ve isim ve resmimizi dünyadan kaldırır ve ömür defterlerimizi düren.) (1).
Bu sözler, korkunun ne ka-
dar umumileştiğini gösteriyordu. Zaten kalabalığın hemen yarısı sessiz ve sedasız dağılıvermişti. Et meydanında gündüz binlerce insan toplanmışken, şimdi üç yüz kişi bile kalmamıştı.
Patrona Hajil gürledi:
(Bre nereye gidersiz?.. İş bu kerteye geldikten sohra yüz geri etmek ne demektir?)
Fakat Patrona sözlerini tamamlayamadı, beş on kişi bir den haykırdı:
(Bizler için burada karar eylemek akıl kârı değildir. Bu iş vücuda geleceğe benzemiyor. Sonra bizlerin bu tehli-kei azîmeden bir türlü halâsımız mümkün değildir. Hâlâ saraydan kimse bizleri tanımaz. Vakit ise gecedir. Kimseye görünmeden bu vartadan halâs olmak en doğru yol dur. Geliniz cümlemiz dağılıp hanelerimize gidelim/ Vallah sabah oiuncak hepimizi yakalayıp derimiz yüzerler!..)
(Devam edecek)
(Baş tarafı 1 incidb) romantiğini icabında tekrarlıya-cak 375 bin daha Türk askerihin silâh altında bulundurulmasıdır. Şayet Sovyetler Birliği Çanakka leye, Süveyş yahut Yakın po-Öuya tecavüz ederlerse Türkler iki milyonu seferber edebileceklerdir. Türk askerinin çetin ve birinci sınıf muharip kahramanlıkları Amerikalılar için m0sut bir sürpriz teşkil etmiştir, fajıot hâdise Türkler için tabiidir. Va-şinglon'daki Türkiye büyükelçiliğinin bir memuru vatandaşlarının Koredeki yararlıklarım şöyle vasıflandırmıştır:
Bize müdafaa için bir toprak verildi mi o toprağın sonuna kadar müdafaa edileceğinden e-min olabilirsiniz. Biz Türklere 1920 yilındanbari askerî bir ıpil-let olarak nelere kadir olduğumuzu isbat için fırsat zufıur etmedi.
Filhakika bu asker milletin Koredeki birliğe mensup ahçıları bile yemek pişirmekten vazgeçerek cephede harbetmişlerdir. Türklere geri çekilmek için fırsat verildiği zaman bile komutan General Yazıcı, «Çok miktarda Cinli komünist tepeliyoruz. Simdi geri çekilenleyiz» cevabım vermiştir.»
Muhabir bundan sonra memleketimizin, ordumuzun kaydettiği terakkilerden sitayişle bahsettikten sonra yazısını şöyle bitirmek tedir:
«Türkiyenin asıl kuvveti yalhız iki milyon süngüsünde değil 21 milyon Türkün tam bir birlik ve kardeşlik manzarası arzelmesin-dedir. Orta Sarkın bekçisi Tüt-kiyeye yapılan yardıma kadar yerine mahsup hiç bir para tasavvur edilemez. Askeri mütehassıslarımızın tam kanâatleri bunda ibarettir.»
Lpndra Radyosu; (Basın -Yayın) — Türk askerî’birliğinin Korede oynadığjı rol Inğıl-teredg geniş, ölçüdi hayrancık uyandırmıştır.
’ Ingiliz orducunun yüksek rütbeli subaylarından olan ve 1945 ve 1946 yıllarında Türkiye jgençl kurmayında müşavir o-iarak vazife görmüş bulunan General Ghort Koredeki Türk birliğinin kahramanlığı hakkında şu mesajı yayınlamıştır: »Kore harbi hakkında aldığımız son haberlerde, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bir kısmını teşkil eden Türk tugayından daima sitayişle bahsedil-. inektedir. Bu haberler kısa bir müddet için Türkiye genelkur-, mayına müşavirlik etmek şere-. fine nail olan ve binaenaleyh Türk askerlerinin,parlak vasıf-. larını yakından gören bir İngiliz subayı için bilhassa entere-, sandır. Biz İhgilifcler bugünkü i Türk askerinin, asırlarca do-vâıh eden tarihî başarı ve an-. anelerinin varisi olduğunu hazan unutabiliriz. Bu asırlar zar fında TüYk askerleri dünyanın ) en -büyük imparatorluklarından birini kurmuş vç bu impa-i ratoçljığİın vâsi hudutlarında Savaşmıştır. Tarihin gösterdiği veçhile bu imparatorluk savaş kabiliyeti, maneviyatı ve disiplini yüksek, mahir askerlerden i müteşekkil bir ordunun eşsiz başarıları sayesinde kurulmuş
- ve idame ettirilmiştir, tngilte-ı rede bugünkü nesil ihtimal ki » unutmuş ve belki de idrak e-
- dememiştir ki, 1915 te Gelibo-
- lunun kanlı harp sahalarında
- Ingilizler aylarca süren çetin
- savaşlardan sonra karşılarında ki askerin kahramanlığını iyi-
- ,ce anlamışlar ve mağlûp olduk-, larını itiraf etmek mecburiyeti) Abdi Tarihi. Sayfa; 31. tinde kalmışlardı.
Türk Tugayı
idi.
Biz Türkün cesaret ve dü-ı üstlüğüne daima şahit olduk 1922 yılında Türk askerinin ) üksek vasıfları, İstiklâl Savaşında dahi kendini gösterdi. İstiklâl savaşında Türk askerinin yılmak bilmez cesaret ve metaneti, modern Türkiye’nin temelini kurdu. Türkiye'de vazife gördüğüm sıralarda tanıdığım yüksek rütbeli Türk subayları, o şerçfli günlerde IJlu Şef Atatürk'ün komutası alçında savaşmışlardı. Onlarla arkadaşlık ederken askerlik ve önderlik kalitelerine ve dürüst karakterlerine karşı hürmet beslemesini öğrendim.
Onlar, tarih ve ananeleriyle bihakkın iftihar ediyorlar. Lâkin ikinci dünya harbinin taze tecrübeleriyle mücehhez olan bizlerden .modern harbe dair yeni metodları da öğrenmek istiyorlardı. Binaenaleyh Koredeki Türk tugayının Türk milletinin yüksek ananelerini idame ettirdiklerini duyduğumda pek memnun oldum, fakat hayret etmedim. En büyük ümidimiz Korede Türk ve İngiliz as kerteri arasında husul»: gelen arkadaşlığın iki millet arasında daha büyük bir dostluk vücuda getirmesi ve dünyadaki fenalık kuvvetlerine karşı müstakbel mücadelelerde bizleri yekdiğerine daha sıkı bir şekilde bağlamasıdır.
Gensoru
(Bası 1 inci sayfada) lari ile çeşitli masraflarına dair kanun tasarısı görüşülürken, Kore'ye asker gönderme mevzuu da şiddetli tartışmalara sebep olmuş; gerek iktidaij, gerekse, muhalefet bu husustaki görüşlerini ifada etmişlerdi.
Başbakan Adnan Menderes’in, bu münasebetle, hükümetin noktai nazarım izah eden konuşması da meseleyi kâfi derecede aydınlatmış bulunmaktadır. Bundan dolayı yarınki gensoru müzakeresinin artık vuzuh kesbetmiş bir meselenin tekrarı olacağından fazla alâka çekmi-yeceği kaydedilmektedir.
Bu ne biçim
(Başı 1 inci sayfada) nın reyi ve mütalâasıdır. Bakanlığın mesul şahsiyeti odur. Ulus’ta bu yazıyı yazan muharrire tavsiye ederiz. Hâriciyenin mütalâası alınmak lâzım geldiği zaman kime müracaat icabedeceğini öğrenmek isterse kendisi Hâriciyenin Hukuk Müşavirliğine başvursun! Bakalım oradaki zevat Bakandan başkasını salahiyetli gösterecekler
Ne oluyor? Memleketi Hukuk Müşavirleri mi yoksa Bakanlar mı idare ede-
Anayasa bahislerinde pek âlim geçinen Hâriciyenin eski hukuk müşavirinden biz de bunu sormak isteriz!
Yajnız şunu da ilâve etmek lâzımdır ki, eğer Hâriciyenin içinde, hâlâ başarılan inkılâbı anlamıyan, hâlâ vazifesin» particilik
Hürriyet anarşi demek değildir!
lâ işi medreseye dökerek, 41 inci madde, 42 nci madde, 43 üncü madde diye, bütün Birleşmiş Milletler statüsünü, bir orta* çağ zihniyetiyle kendi iftira ve yalan metodlarına göre tefsire kalkıyorlar...
Demokrasi bu mudur?.. Hürriyet bu mudur? Daha dört sene vazife görecek bir iktidarı, bu nevi mCtodlarla yıpratıp devirerek daha serî bir netice mi almak sevdasındadırlar?.. Fakat şurlu bilmelidirler ki bunu aslâ müsaade cdilmiyecektir.
Orduya siyaset karıştırmıya kalktılar. Askerler arasında particilik tahrikleri yaptılar, rahatsızlık yüzünden kısa bir istirahat seyahatine çıkan Başbakan hakkında türlü yalan haberler neşrettiler. Kabineyi istifa ettirdiler. Kabineler kurdular. En nazik haricî meseleleri en hantal en kabş bir şekilde ellemekten çekinmediler. İftiralarının kısa bir zamanda anlaşılacağından ve umumi efkârın kendileri hakkında en ağır hükmü vereceğin den dahi korkmadılar. Şimdi de muhalefet namı altında alabildiğine fesat çıkarmaya uğraşan diğer bir zümre bunlarla sanki elbirliği yaparak ayrı bir cepheden anarşist gayretlerine hız
Gazetelerini yakmdun takibe-denler gayet iyi görmüşlerdir: Gün yoktur ki, bu adamlar, meşum ve karanlık düşüncelerini bir iftira ile bir sabotaj tekniği ile meydana vurmamış olsunlar!
Dün hükümetin Meclisçe tasvip edilen bir kararı dolayısiyle hükümeti divanı âliye vermeği teklif edenler, bugün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’m şahsına karşı çok korkunç bir iftira ve yalan ateşine girişmişler, ve bir muhakeme safhalarımı yabancı politikalarına âlet etmeğe kalkarak, Cumhurbaşkanına koskoca manşetler halinde (komünist) demek küstahlığında bulunmaktan çekinmemişlerdir.
Dünyanın hangi tarafında «hürriyet, denilen bu temiz mefhum bir takım sefil ihtirasların elinde bu derece bayağıca, bu derece haince kullanılır?
Bunların yaptîkları muhalefet değil, doğrudan doğruya memleketi anarşiye sürüklemektir. Biz biliyoruz ve anlıyoruz. Bunlar evvelâ, işi bir soğuk harple devam ettirmeğe kalkmışlar ve sonra bunda muvaffak olamıya-caklannı görünce bir sıcak harbe doğru yol almışlardır.
Bu vaziyete, hükümetin dikkat nazarını çekmek vazifemizdir. Demokrasi bir müsamaha rejimidir; bu malûm! Fakat bu müsamahanın sonu hıyanete varınca bunun artık göz yumacak tarafı yoktur. Çünkü bıçak kemiğe dayanmıştır.
Bu millet demokrasiyi, şunun bunun ihtirasını tatmin etmek,şu nun bunun ortalığa iftira ve tezvir saçmasını temin eylemek gayesiyle kurmadı. Bir taraftan İstanbul’da gerçek bir kızıl gazete, sosyalizm perdesi etrafında, apaçık Pravda tahrikleri yaparken, öbür tarafta, bir iki dergi, din maskesi altında sebil gibi kara taassubu ve irticai körüklerken, bu yanda gûya hakikî muhalefet partisi diye ortada kalanlar, memleketin yüksek menfaatlerini uluorta baltalarken, artık müsamahanın yeri yok
Ya bu adamlar akıllarını başlarına alıp kısa bir zamanda yola gelmeli, yahut bu nevi müsamahaya artık bir son verilmelidir. Zannedersek yeni demokrat rejime intibak etmeğe alışmaları için de kâfi müddet geçmiştir. Uyanlar uymuş, uymıyanlara da ' kanunların emrettiği çerçeve i dahilinde lâzım gelen dersi ver- ; mek zamanı gelmiştir.
Tekrar ediyoruz: Hürriyet, a- • narşi demek değildir. Bu iki zıt kutbun hududlarını kanun çiz- ' iniştir. O halde hükümet, bir an ' evvel uhdesine düşen vazifeyi yapmalıdır. Çünkü artık anlaşılıyor ki, bu adamlar, her geçen günden faydalanarak saldırışlarını arttırmak ve dünyanın bu karışık anlarında milleti birbirine düşürerek memleketin huzur ve sükûnunu baltalamak için faydalanmak sevdasındadırlar. Onlara bu imkân verilmemelidir; ve verilmiyecektir.
Mümtaz Faik FENİK
Yenişehirde kumarhane
(Baş tarafı 1 incide) ve para vc kumar aletlerini ortadan kaldırmaya vakit bula-mamışlrdır.
Kumarhanede suç üstü yakalananlar şunlardır:
Fikret Kanter, Sait Zeren, Osman İncirli, Fikret Aksoy, Semih Yiğiter, Fahri Baraj. Hayrettin Dilemrc, Sabih Kayan, Bayan Hürriyet Duyuş, Fahri Duruş, Bahri Sipahioğlu. Halis Erdumlu, Aü Canip Sümer ve Halime Sayar.
Bundan başka büfeyi idare eden garsonlarla vestiyerde bulunanlar da diğerleriyle birlikte yakalanmıştır.
Kumarhanede yakalanan şahıslar Emniyet İkinci Şubeye cclbcdilerek ifadeleri alınmış ve ilk sorgularını ihtiva eden dosya savcılığa teslim edilmiştir.
Duruşmaya önümüzdeki gün lerde başlanacaktır.
Yenişehir gibi bir semtte bü-vük bir kurgarhaneyi muvaffakiyetle basan Emniyet İkinci Şube Müdürü Adil Darıcah ve hu işte başarı ile çalışan diğer İkinci Şube memurlarını bu başarılı hareketlerinden dolayı tebrik ederiz.
İşte neşriyat meydanda
(Başı 1 inci sayfada) ğı altında şunları yazıyor: «Tasarının tümü oya kondu. C.H.P. liler müstenkif kaldılar. Meclis ekseriyeti tarafından kabul edildi.»
VATAN GAZETESİ — «Meclis Koreye asker şevkini görüştü» başlığı altında şunları yazmaktadır:
«Kanunun heıyeti
umumiyesi
rCye konarak Meclisçe kabul e-dildi. C.H.P. liler müstenkif kal-
dılar.»
CUMHURİYET — -Barutçunun tenkitlerine Başbakan cevap verdi» başlığı altında şöyle denilmektedir:
«Tasarının tümü oya kondu C.H.P. grupu adına Avni Doğan söz alarak çekimser oy vereceklerini söyledi. Tasarının tümü oya kondu. C.H.P. liler müstenkif kaldılar.»
SON POSTA Gazetesi — «C. ı H. P. Koreye asker gönderme işini Mecliste münakaşa mevzuu yaptı» başlığı altında şöyle demektedir;
«Tasarının tümü oya sunulmuş ve tasarı C.H.P. milletvekillerinin muhalif kalmasiyle ekseriyetle kabul edilmiştir.»
AKSAM GAZETESİ «Kanun tasarısı kabul edildi., C.H.P. liler müstenkif kaldılar» başlığı altında şöyle denilmektedir:
«Tasan, C.H.P. milletvekillerinin istinkâfı ile Meclis ekseriyeti tarafından kabul olundu.»
HÜRRİYET GAZETESİ — Hürriyet gazetesi bu kanun müzakerelerine dair olan haberine şu
zihniyeti karıştıran ve bu maksatla Ötede beride tezvir yapan kimseler vaısa, bunları derhal takibetmek de hükümetimizin vazifesi olmalfdir. ★ ★
Göçmenler
(Bas tarafı 1 incide) Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Esnaf Demekleri Birliği, Tire! Odası, Yardım Sevenler Derneği, Göçmenlere Yardım Derneği, Demokrat Parti, C. Halk Partisi, Millet Partisi başkan ve temsilcilerile Zafer, Ulus, Kudret ve Haber gazeteleri temsilci lerinden teşekkül etmiştir.
Komitenin aldığı bir karara göre, önümüzdeki günlerde, bütün şehirde iane toplanmasına başlanacaktır. Dün bağış toplanması işinin fanzimj için dün vilâyetle büyük bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda belediye reisi Atıf Bgnderlioğlu, vali muavini Fethi Tansuk, Esnaf Dernek leri Birliği Başkam, Lokantacılar, Kasaplar, Berberler, Bayiler, Firmalar, Elektrikçiler, Otelciler Dernekleri başkanlariyle şehrimizdeki bütün mahalle muhtarları hazır bulunmuşlardır. Toplantıyı Esnaf Dernekleri Birliği adına Abdullah Caner açmış Ankaramıza gelecek olan göç -men kardeşlerimizi başkent© lâyık bir şekilde karşılamamız ve onları müstahsil bir duruma getirinceye kadar müsait şartlar altında misafir etmemiz lüzumuna işaret ederek hamiyetline müracaat edilecek bütün hemşeh Tilerimizin yardıma koşacaklarım ümid ettiğini söylemiştir. Söz çılan bütün hatipler bu uğurda seve sev© çalışacaklarım ve ellerinden gelen bütün yardımı yapacaklarım beyan etmişlerdir.
Radyo ve gazetelerle ilân e-: dilecek bir tarihte, muhtarlar, talebe federasyonu ve dernekler temsifeierinden müteşekkil heyetler ev ev doJaşarak aynı ve nakdî yardım toplamaya başlayacaklardır.
Toplantının sonunda. Belediye Reisi Atıf Benderlioğlu bir konuşma yaparak dâvanın ehemmiyet ve kudsiyetini tebarüz ettirmiş, yardım toplama işinde bilfiil çalışacak olan şehrimiz muhtarlarile diğer teşekkül ve dernekler temsilcilerine başarılar dilemiştir.
başlığı koymuştur:
«Tasan kabul edildi; fakat C. H.P. liler müstenkif kaldılar.»
VAKİT GAZETESİ — Vakit gazetesi şöyle yazmaktadır:
«C.H.P. liler kanunun kabulünde müstenkif kaldılar.»
ULUS GAZETESİ - Ve nihayet aym gün çıkan Ulus gazetesi şöyle yazmaktadır:
Bu
tasarısının tümü
oya konularak C.H.P. nin çekimser kalmasına mukabil çoğunlukla kabul edilmiştir» denilmektedir.
Şimdi bütün bu tafsilâtı oku-duktan sonra biz soralım:
Yalan söyleyen Zafer gazetesi midir? Yoksa, C.H.P. Meclik Gı'upu tebliği mi? İnsaf ve iz’an sahipleri yalancıyı teşhis-te herhalde zorluk çekmiyecek-lerdir.
BÜYÜK SİNEMA
BUGÜN SAAT 11 DE
İstanbul Spor Sarayında yapılan GREKO -ROMEN VE SERBEST DÜNYA GÜRELİ
Revanş Maçı ile
Türk - İsrail Millî futbol maçı
1000 metrelik muazzam spor filmi Parter 50 kuruş, balkon 65 ktiruş
DOKTOR
Abidin Şakir Ara
Mevki Hastahanesi Göz Hastalıkklan Mütehassısı Anafartalar Cadd. Adliye karşısı Sakarya Apt. No. 7. Her gün saat 15 ten sonra hasta kabul eder.
İLÂN
13 12/1950 Çarşamba günü saat 19.00 da Ocağımızın yıllık kongresi Kalaba Halk Odası salonunda yapılacağından partili ’ arkadaşların, sayın milletvekillerinin, belediye başkan ve meclisi üyelerinin teşriflerini rica ederiz.
D. P. Kalaba Ocak Başkanlığı
ZAYİ — Gaziantep nüfusun-
dan aldığım ve içinde askerlik
durumumu da
ihtiva eden
nüfus ■
cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Idris oğlu 1322 doğumlu Hüseyin Erimhan |
Lana Turner - Gene Kelly - June AJlyson - Van Heflin Angela Lansbury
Seanslar: 14 - 16.15 - 18.30 Öldüren Hatıralar son seanslarıdır. İstifade ediniz.
DİKKAT: Bu akşam balkon dolmuştur. Haftanın biletlerini şimdiden alınız.
Kadastro Müdürlüğünden
Araplar ve Üreğil ile Çerçi deresinde yeni mahallenin ka-1 dastro komisyonunca tahakkuk eden parsellerin sahipleri ve harçları hesap edilen gayri menkul mallardan Araplaı^S^. cetvelin mahallenin camisine^eni mahallenin cetveli dahi 4 ün- | eü durakta polis noktasına talik edilmiştir.
Parsellerin şekillerini görmek isteyenlerin Anafartalar Konya sokak Tarko Hanın 3 ündi katında Kadastro Müdürlüğündeki paftalarını görebilir.
Keyfiyet alâkalı gayri menkul sahiplerince bilinmek üzere ilân olunur. (8961)—2641

Devlet Orman İşletmesi ilânları
Çam tomruğu satış ilâm
Devlet Orman İşletmesi Niksar Müdürlüğünden:
1 — İşletmemize bağlı Niksar merkezi Hıcakdere istif ye-
rinde mevcut 141 adede denk 45.446 metreküp 30 santim ve da- ! ha yukarı kuturda olmak ü-şere kalın tomruk, 191 adede denk. 1 58.640 metreküp 30 santim kutrundan aşağı olmak üzere tomruk ki ceman 332 adedç denk 84.086 metreküp çam tom- 1 1
ruğu 11/12/1950 tarihinden itibaren 10 gün müddetle ve açık i artırma suretiyle iki parti halinde satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp kalın kuturlu tomruğun muhammen t bedeli 35, ince- kuturlu tomruğun 31 liradır.
3 — Artırma 22/12/1950 tarihine rastlıyan cuma günü saat I I
15 de Niksar Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü binasında 1 t yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 209 lira 14 kuruştur.
5 — Şartna/nc Orman GenelJVlüdürlüğünde, İstanbul, An- | 1
kara, Sivas. Tokat,, Samsun JDevIet Orman İşletmeleri Müdür- ı ıj lüğünde, Çamiçi, Erbaa, Tajpva .Orman Bölge Şefliklerinde , görülebilir.
İsteklilerin muayyen gün ve. saatte İşletme Merkezindeki | l Satış Komisyonuna müracaatları îlân olunur. (9074) 2681 | |
Devlet Orman İşletmesi Karabük Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Kaıatepe bölgesi emvalinden olup Cildı-kısık istif yerinde mevcut 1950 yılı istihsalâtından 363 adepe | denk 157.310 M3 çam tomruklarf’5/12/1950 tarihinden itibaren I
16 güh müddetle bir parti halinde ve açık arttırma suretiyle i satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 21/12/1950 tarihine rastlıyan perşembe I günü saat 10 da Karabük İşletme Müdürlüğü binasında topla- I nacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün muhammen bedeli 49.55 liradır. % i 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlü- ! günde, Bartın, Gerede, Devrek, İstanbul işletmeleriyle İşlet- | memizde ve Karatepe Bölge Şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaatları. (9075) 2672
Ankara’nın Eğlence Merkezi
Gar
Gazinosu
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
REVÜSÜ evvelki programları göremiyenlerin isteği üzerine çok kısa bir müddet için ilâvelerle seçme bir programtakdimeder
Telefon: 1S190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar matinelerine kabul olunur.

11/12 1950
ZAFER
Sayfa: 5
rr)
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No. 300 —
İ
| BÜYÜK Mağazanın
i İthal Ettiği Avrupa Kumaş
»ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır!
) Garantili elbise dildir
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini
Mutlaka görünüz
Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi Ankara Şubesi
BÜYÜK Mağazanın
Zengin Avrupa ve yerli kürk çeşitleri gelmiştir. KiirkçU Abdülkadir usta sipariş kabul etmektedir
1
D O S E LI YA LI
HESAPLARINDA EN AZ 200 LİRASI BULUNANLAR VE 28-K-I95I TARİHİNE EDERLER. TESELLİ FAYDALANIRLAR.
HESAPLARINDA DAHA fOKJPADASL OlANLADA EAZIA KÜDA NUAAADAS! VIDİLİU

MİLLİ
PİYAN G O
LİRA.
UCUZ SATIŞ*
gnaassss
t

Ankaramızın en lüks manifatura mağazası haline getirmekte olduğumuz YÜNİŞİ - İPEKİŞİ
Mağazamızda bundan böyle ucuz ve lıksız satış kararımız prensip olarak devanı edecektir.

Sayın Müşterilerimize
Pek yakında hizmetinize girecek olan Bankalar caddesinde d YÜNİŞİ - İPEKİŞİ v
Mağazamızın harici görünüşü VJ
yara nannonaaniBg
Ankara Valiliğinden
1 — Ankara Arkeoloji Müzesinde yapılacak 20501 lira 76 kuruş kesif bedelli Ankara taşı döşeme, demir kapı ve demir pencere vesaire gibi onarım işler; açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Geçici güvenlik akçesi 1537 lira 65 kuruştur.
3 — Bu işe ait fenni ve özel şartnameler her gün mesai saatleri dahilinde Ankara Arkeoloji Müzesinde görülebilir.
4 — 2190 sayık kanun hükümlerine göre isteklilerin bu işe
ait Müzeler Genel Müdürlüğünden veya Bayındırlık Bakanlığından alacakları yeterlik belgeleri, teminat makbuzları ve 1950 yılı ticaret odası vesikaları ile birlikte 26/12/1950 salı günü saat 15 de Arkeoloji Müzesinde toplanacak komisyona başvurmaları bildirilir. (9094j 2679
Amasya Teknik Ziraat müdürlüğünden
1 — Çekirge mücadelesinde kullanılmak üzere açık eksiltme ile (20) ton kepek safın alınacaktır. (Şartname mezkûr Mü düdüktedir).
2 — Eksiltme 21 Aralık 1950 perşembe günü saat 14 te Teknik Ziraat Müdürlüğünde satın alma komisyonu önünde yapılacaktır.
3 — ihaleye iştirak etmek istiyenler aşağıda yazılı muvakkat teminat bedelini Maliye veznesine yatırmaları ve belirli gün ve saatte Teknik Ziraat Müdürlüğünde bulunmaları ilân olu.— .
Cinsi: Kepek, miktarı: 20000 kilo, Muhammen fiyatı: 15 ku ruş, Tutarı: 3000 lira, Geçici teminat: 225, liradır.
Tapu ve kadastro genel müdürlüğünden
1 — Tapu ve Kadastro idarelerinin ihtiyacı için müteahhi-
di nam ve hesabına (9) adet Teodolit açık eksiltme ile satın alınacaktır. *
2 — Eksiltme 29/12/1950 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında toplanacak Satınalma Komisyonunda, yapılacakta.
3 — Muhammen bedeli 38250 lira olup geçici teminatı 2868 lira 75 kuruştur.
4 — Şartnamesi her gün Satınalma Komisyonunda görülebilir.
5 — Taliplerin kanunî vesikaları ve geçici teminat mak-
buzları ile birlikte muayyen gün ve- saatte komisyona gelmeleri. (0051) 2678
Bafra kaymakamlığından
5630 sayılı kanunun şümulü dışında kalıp devletin hüküm
■ tasarrufu altında bulunan Bafra balık göllerinin üç yıllık av-’anma hakkı 45000 lira muhammen bedel üzerinden 4/12/1950 gününden itibaren 15 gün müddetle yeniden aÇ)k arttırmaya çıkarılmıştır.
1 — Muhammen bedel 45000 lira olup % 7,5 geçici teminatı 3375 liradır.
2 — Açık artırma Bafra Malmüdürlüğü odasında müteşekkil komisyon huzurunda 18/12/1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 15 de yapılacaktır.
3 — Artırmaya iştirak edecek talipler, artırma saatinden bir saat evvel geçici teminatlarını yatırmış olmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartname Samsun, İstanbul, Ankara ve İzmir defterdarlıklariyle Bafra Malmüdürlüğünde mevcut olup taliplerin tetkikine âmade tutulmaktadır.
İsteklilerin belli gün ve saatte teminat makbuzlariyle bir-ıkte komisyon nezdinde hazır bulunmaları lüzumu ilân olunur. (9091) 2680
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Samsun Bölge Müdürlüğünden:
1 — Alaca ambarımızda mevcut Ofisimize ait hububat, bak ve saire maddelerden 1500 tonunun Yerköye taşınması işi ■ k eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 23 Aralık 1950 tarihine rastlıyan cumartesi •ünü saat 10 da Alaca’da Toprak Mahsulleri Ofisi binasında te-ekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İstekli kimselerin 1500 lira geçici teminatlarını eksilt-ne saatinden bir saat önceye kadar Ofis veznesine yatırmaları ■e alacakları makbuzlarile komisyona başvurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları beş lira karılığında Alaca Ambar Şefliğinden temin edilebilir. (9024) 2663
»International Harvestcr» in yeni paletli traktörlerinde kullanılan IH parçaları, traktör istihsaline gitmeden önce, tecrübeli mühendisler tarafından dikkatle muayene ve tashih edilmiştir. ve IH yedek parçaları da aynı şekilde kontroldan geçirilmiştir.... Bu demektir ki IH parçaları
Daha iyi uyar,
Daha iyi çalışır, Daha uzun dayanır.
Traktörünüz tamire veya herhangi bir yedek parçaya ihtiyaç gösterdiği taktirde TH yedek parçalarını kullanmakla paranızı ve traktörünüzü korursanız, daha uzun müddet, ekonomik çalışma ve güvenilir takat devam edecektir. O halde işi talihe bırakmayın. Yedek parça ihtiyacınız için daima Acentemize müracaat ediniz.
INTERNATIONAL HARVEITLR flPORT Co. CHICAflO 1 U.A.A.
TOrtl,. 0«n«l M0n)Milll(AI : TÜRK İNTER MAKİNELERİ A. (1.
I1TANBUI - ANKARA - ADANA ■ LIKİJtHİA - KONYA
INTERNATIONAL K HARVESTER
Sayfa: 6
1171271950
T(C. ZİRAAT.BANKASI TAHVİLLERİ
Milli takımımızın ilk golü Fransız ağlarında
ANKARA BERBERLERİ DERNEĞİ YARARINA
BÜYÜK MÜSAMERE
Dünkü Millî maçta Fransızlar 3-2 galip
Millî takımımız kalecimize mağlup oldu
Türk - Fransız (B) millî takımları dün saat 14 te 19 Mayıs Stadında karşılaştılar. Havanın güzel oluşu, günün erken satlerinden itibaren halkın stadyuma dolmasına vesile oldu. Maç başladığı zaman sahanın dört bir tarafı tamamen dolmuştu. Yalnız bilet fiyatlarının çok yüksek oluşu yüzünden açık ve kapalı tribünlerin aşağı kısımları hemen hemen boştu.
Maçı Şeref tribününde Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Fransız Büyük Elçisi, kordiplomatik de takip ediyorlardı.
Sahaya evvelâ İsviçreli hakem Ernest Dorfligen, yan hakemleri Sulhi Garan ve Samih Duransoy, bunu takiben de düz mavi forma, beyaz panta-lon, kırmızı çorapla Fransızlar çıktılar ve şiddetle alkışlandılar. Son olarak sahaya çıkan millî takıtnımız halkın şiddetli tezahüratına sebep oldu. Millî marşlar çalındıktan sonra her iki millî takım sahada şu kadrolarla yer aldılar.
Türk takımı: Abdülkadir, Naci, Vedii, Selâhattin, Kâmil, Muzaffer, Zekeriya, Galip, Şev ket, Lefter, Bülent.
Fransız takımı: Dakoski, Gi-anessi, Salem Firoud, Jonquet, Petit Fils, Courteaux, Vandoo-ren, Rouviere, Louis, Levvan-dowski.
Para atışını Fransızlar kazan dığından rüzgârı Jehlerine alarak istasyon tarafındaki kaleyi seçtiler. Bizimkiler de Hipodrom tarafındaki kaleyi aldılar. Oyuna Türklerin vuruşu ile başlandı. Lefter vasıtasiyle ya-pılan ük hücumumuz -Fransız haf hattında kesildi. İlk dakika kazandığımız bir firikik a-tışında top Şevketi aşarak Ze-keriyaya geldi. Zekeriya da za manında müdahale edemiyerek mühim bir fırst kaçırdı. Oyuna hakimiz. Mütemadiyen Fran sız nısıf sahasında oynuyoruz. Bir ara Selâhattin sola kayarak yaptığı şahsî bir hücumda topu kaleci yakaladı.
3 üncü dakikada Muzafferin 18 pas dışından çektiği şutte top avuta çıktı. Fransız ıriüda-fası da bizim hücumlarımızı gü zel yer tutarak, tehlikeli olmadan önlemeye muvaffak oluyor.
Lefterin şahane bir pasından Şe,vket istifade edemedi.
Mukabil Fransız 'hücumlarında müdafaamızın iyi yqr tutmaması yüzünden tehlikeli vaziyetler hasıl-oluyor. Bir defasında kale önünde Naci topu fazla beklettiğinden az daha gole sebep oluyordu.
ilk on dakikada oyuna tamamen hakim olduk. Fakat ortada Şevketin ağır oyunu yüzünden gol yapmak imkânını bulamadık.
10 uncu dakikaya kadar sağ-açık Courteaux’nun sıkı ve nefis bir şutu direğe çarptı. Fransız forvetindeki oyuncuların daima hareketli olması ve sık sık yer değiştirmeleri yüzünden yapılan hücumlar tehlikeli oluyordu. Buna mukabil müdafaa mız da Fransız oyuncularını iyi
kadirin hatası büyüktü. Hiç bir I turışla muhakkak bir gole ı,i„ nj oidu B;r firjpçiiç atışını
hat kurtardı. Fransız hücumları sıklaştığı görülüyor ve müdafaamız için tehlikeli oluyor. Santrfor Rouviere şut çekerken Nacinin sırtına bir tekme vurdu. Oyun bir müddet durdu. Tedaviden sonra Naci | iyi olarak tekrar oyuna başlandı. Fransızlar her nedense çok sert oynuyor ve kasdi tekme vuruyorlar. Soliç Louis Eşrefin bileğine kasden bir tekme vurdu. Ve oyunun da havası sertleşmeye başladı. Hakem 38 nci dakikada oyunun bittiğini ilân etti. Yan hakemi Sulhi Ga ran müdahale ederek daha maçın bitmediğini söyledi. Bu aefa oyuna tekrar başlandı. Bi
,niarke edemiyorlardı.
12 nci dakikada sağdan inkişaf eden bir Fransız hücumunda sağaçık Vediiyi de geçtikten sonra topu sola geçirdi. Solaçık Lewandowski de önü boş olduğu halde yakın mesafeden iik golü kaydetti. Bir dakika sonra yine solaçık bu defa Na-ciyi geçerek, 12 pas içerisinde sağ köşeden topu ikinci defa ( Jöleye soktu. Vaziyet 2-0 Fran sızlar lehine. Bu iki golde tamamen müdafaamızın hatası vardı. Hele kaleci Abdülkadir göllerin ikisinde de görülmemiş bir-'tutukluk ve acemilikle topun ağlara takılmasına seyirci kaldı.’ Yapılan hücumlarımızda müdafanın ileri oynaması ve ha s’m oyuncuları iyi marke etmemesi takımın beklenmedik bir zamanda 2 gol yemesine se-'bep oldu. Ve bu yüzden oyuncuların da moralleri bozuldu.
Mağlûp vaziyetten sonra bir gol çıkarmak için sarfedilen gayretler ortada Şevket ve Galibin bozuk oyunları yüzünden bir netice vermedi. 17 nci dakikada Nacinin fevkalâde çektiği bir firikik atışında top direğe çarparak avuta çıktı. 20 nci dakikada santrfor Rouviere soldan yaptığı bir akında kâmili geçti ve 18 üzerinden çektiği bir şutle takımın 3 üncü golünü de yaptı. Bu golde Abdül- munda Cihat fevkalâde bir kur
kaleci bu şekilde hiç bir zaman gol yemez. 3-0 galip duruma geçen Fransızlar artık oyuna tıımamen hakim oldukları gibi rahat bir oyun tutturdular.
Hücum hattımızda Lefter tek başına uğraşıyor. Hazırladığı fırsatlardan arkadaşları is- • tifade edemiyorlar. Devre de i bu şekilde 3-0 Fransızların lehine bitti.
İkinci devre
Bu devre kaleye Cihatı, sağ lıafa Eşrefi, santrfora da Bü-lendi alarak çıktık. Fransızlar : oyuncu değiştirmemize itiraz : ettiler.
Hakem ve iki taraf idarecileri arasında yapılan görüşmelerden sonra oyuna başlandı.
Bu devrede daha canlı çalışı- j zimkiler bir gol daha çıkarmak yoruz. Orsada Bülent bir şey- if)!n enk nnlıcıwr)rior ao 1er yapmak için didiniyor. Fransızlar sık sık favulle akın-larımızı durduruyorlar. 18 pas içerisinde yapılan favulleri hakem cezalandırmıyor.
15 nci dakikada Eşrefin Fran sız. nısıf sahasından kaleye doldurduğu top, solaçığa eldi. Sol açık Bülent Leftere, Lefter de topu kaleye doğru uzattı. Topu yakalayan Galip, yakın mesafeden ilk golümüzü yaptı. Va-ziyet 3-1.
Mukabil bir Fransız hücu-
I.
için çok çalışıyorlar. 40 nci dakikada Lefter soldan yaptığı şahsî bir hücumda topu kaleye havale etti. Top ayaktan ayağa dolaştı. Ve kaleye girerken Zekeriya yetişerek 2 nci golümüzü yaptı. Bu golden sonra yer yer sertlikler başladı. Lefter i-le sağ bek arasında nahoş bir hadise geçti. Diğer oyunculardan da karışan oldu ise de idarecilerin ve hakemin gayreti ile bu hadise önlendi Maç ta biraz sonra 3-2 Fransız (B) millî takımının galibiyeti ile sona ÖZAKMAN
S AT l£ MÜDD ETİ:. 15^31 ARALIK 19W
saz heyetinin iştirakiyle
müracaat
Ahmet Üstün
Nevin Demirdöğen
Nusret Ersöz
13 Aralık Çarşamba günü akşamı saat 21.30 da Büyük Sinemada dört kıymetli ses sanatkârları tarafından
EMSALSİZ MÜZİK GECESİ
Necati Tokyay, İsmail Tezelli ve arkadaşları tarafından zengin s
Kıymetli Sanatkâr
HAMİYET YÜCESES
Yozgat Yüksek öğrenim öğrenci derneği başkanlığından
Dernek Genel Kurulunun 23.11. 950 Cumartesi günü saat 15.30 da Halkevi salonunda olağan üstü toplantıya çağrılması karar alhoa alınmıştır.
Servis Telefonu 15585
Emektar Cıhad'm kondi klasına yakışır fevkalade güzel bir kurtarışı
Ayrıca Kadriye Tunalı vo arkadaşları tarafından yeni program
Bilet satışları sinema gişesinde vo Bankalar cad. Osman Karaiop Bak. Atatürk Bulvarı. Birlik Berberi.
Bilet fiyatları: 7.50 — 5.00 — 3.00 — 2.50 — 200 Localar: 25 - 20 lira.
15 Aralık Cuma gecesi saat 21 de
Ankara Halkevi salonunda
MİTHAT FENMEN
Piyano Resitali
Programda: Bach, Beethoven, Chopin ve Schumann.

Biletler: saat 9 dan itibaren Ulus Meydanı, Bankalar caddesi, Millî Piyango Gişesinde satılmaktadır. Tel. 11048
Fiyatlar: 300. 200, 150 ve öğrenci 50 kuruştur.
Nüvii Beriker Konserleri
Yağmurda ıslanmadan, soğukta üşümeden, elbiselerinizi temizletmek için otomobil servisimizden istifade edin.
Etilen Müessesesi
3005
Toplantıya üyelerin, hemşehrilerimizin ve yüksek öğrenim öğrencilerinin teşrifleri rica olunur. Dernek Başkam İsmail Hakkı Akdoğan Gündem:
Doktor Abdullah Faik Bağana Birinci Sınıf COCUK HASTALIKLARI VE BAKIMI MÜTEHASSISI
Hastalarım saat 15-19 arası Adliye karşısı Sakarya Apt. No. 7 dairesinde kabul eder.
Salı ve Cumartesi günleri parasız muayene. (6203)
Aranıyor
İngilizce bilen bir telefoncu ile bir kapıcı aranıyor. Cihan Palas Oteline müracaat. 6240
1 — Başkan tarafından toplantının açılması ve derneık genel kurulunun olağan üstü toplantıya çağrılarak seçimlerin yenilenmesi dihetine gidilmesini zaruri kılan hukukî ve İdarî sebeplerin izöhı, ve bu hususta gerekli kararların alınması;
2 — Seçimlerin yenilenmesi hakjcındaki başkanlık teklifinin müzakere ve oya konulması.
3 — Seçimlerin yenilenmesine karar verildiği takdirde;
A) Genel kurula muvakkat bir başkan ve iki kâtip seçimi;
B) Dernek başkanınm seçimi; C Yönetim kurulunun seçimi;
C) Denetçilerin seçimi.
4 — Oye dileklerinin dinlenmesi ve genel kurul ekseriyetinca müzakereye konulması istenilen dileklerin müzakere ve bir karara bağlanması.

Comments (0)