TeİMÎan — 20795 r -
rinci yıl — No. 336
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
Başvekilimiz, Dün Mecliste
Mühim Beyanatta bulundu
R. Saydam Kabinesinin Programı
Başvekilimizin Beyanatından:
"En Yüksek Hamaset ve Sarsılmaz Vatan Sevgisi Kaynağı Olan Büyük Türk Ordusuna Dayanarak Her Tehlikeyi ve Tecavüzü Bertaraf Edeceğimiz Kanaatinde Olduğumuzu Söylemekle iftihar Duyarım,,
İngiltere
Var mı
Yok mu?
Tasan: Hü—y» Oh id YALÇIN
/ Bu suale derhal kat’î bir cevab verebilmek bugün imkân haricine çıkmıştır. Siyasî vak’alar öyle bir (jekil ve cereyan aldılar ki öteden* beri “İngiltere” namı altında zihinlere yerleşmiş olan devletin hakikaten şu sırada mevcut olup olmadığını tayinde insan müşkülâta uğruyor.
Ingiltere hükümetinin dünyadaki bütün küçük milletler için ibir “muhafız melek” olmadığını biliyoruz. îngilterenin milletlerarası münaşebetlerde hak, adalet, fiöz ve muahedenanıe ahkâmına riayet ettirmek için mukaddes ci-had iiân etmiş bir donkişot olamı-yacağma da kaniiz. Dünyada her ba-01 sıkışan devlet gözlerini Ingilte-reye çevirip ondan yardım bekli-yecek değildir. Ingiliz kavmi de, fcer millet gibi, ancak kendisinin hayatî menfaatleri uğrunda, ancak jmuztar kaldığı zaman, kan dökebilir. Ondan bütün beşeriyet uğrunda her keşten fazla bir fedakârlık beklemek gülünç olur.
Yalnız, bugüne kadar İngiltere için hayatî bir ehemmiyeti haiz zannedilen bazı meseleler vardı ki şimdi onlar ortaya atıldığı ve hepsi de İngiltere aleyhine halledilmek istidadını gösterdiği halde büyük Britanya adalarında işin vahamet ve ciddiyeti ile mütenasip bir aksülâmel müşahid edilmiyor. En ufak bir uzviyetinin bile hayatta olduğuna en birinci işaret Jbu aksülâmellerdir. Eğer bir müddettenberi sistematik bir plân dairesinde tevali eden cebir ve şiddet hareketleri îngilterenin hayatî taıenfaatleri bakımından değersiz ve ikinci derecede vak’alardır da biz bunlan yanlış olarak Ingiltere İçin gayet ehemmiyetli hâdiseler diye telâkki etmiş isek, hiç olmazsa, cihan efkârıumumiyesine karlı bu yolda bir izahat verilmelidir. Çünkü her memlekette mevcut kanaat «bunun aksinedir. İngilterelim ahvale seyirci kalması ancak elinden bir şey gelmediği için böyle sakin durmak ıstırarında kalmış oLacağı suretinde tefsir edilebiliyor.
Bugün Fransanın da muhakkak müzaheretine lstinad eden Ingiltere sesini yükselterek Arnavutluğun yirmi dört saatte tahliyesini bir ültimatom şeklinde îtalyadan taleb etse ortalık derhal sükûn ve huzura kavuşur. îngilterenin bu hareketi varlıklarını tehlikede hisseden bütün memleketlerde derhal bir aksi şada bulacak ve her tarafta derin ve yüksek enerji hamleleri fışkıracak, tamamen değişmiş bir hava esecektir.
Küçük devletlerin vaziyeti yılan karşısında manyetizma tesirine kapılarak uyuşmuş ufak tefek
HtUyın Cahid YALÇIN
Sonu 3 ilncü sayfamızda)
Dün Mecliste beyannamesini okuyan ve ittifakla itimat olunan Başvekilimiz Refik Saydam
Meclisteki Asil
Heyecan
Ankara: 10 (Telefonla) — Bugünkü Büyük Millet Meclisi îçtimamda hükümetin programı okunduktan sonra muhtelif hatibler söz alarak heyecanlı beyanatta bulunmuşlardır. Ez-(Sonu 3 üncü sayfada)
Başvekilimizin beyanatından:
“Milletimizin hayat ve refahını tehlikeye koyabilecek hareketler, hükümetimizden sadır olmıyacak-tır. Elverir ki iyi niyetlerimiz ve bütün devletlere karşı beslediğimiz samimî ve dostane bitaraflık doğrudan doğruya veya bilvasıta ihlâl edilmek teşebbüsüne maruz kalmasın.,,
Kabineye İttifakla Itimad Edildi
ANKARA: 10 ( A. A. ) —
B.M. Meclisinin, bugünkü toplantısında Meclisin sürekli alkışlan arasında kürsüye geln Başvekü Dok tor Refik Saydam yeni kabinenin programını aşağıdaki nutuklarüe izah etmişlerdir:
(Aziz arkadaşlarım,
Büyük Millet Meclisinin intihabının yenilenmesi dolayısile kabinenin istifasını Reisicumhurumuza takdim ettim. Kabul ve yeni kabinenin teşkilini tekrar bana tevdi buyurdular. Bugün, yeni kabineyi yüksek huzurunuza getiriyorum.
Bu kabine de, şimdiye kadar olduğu gibi mensup olduğumuz Cüm-huriyet Halk Partisinin programını tahakkuk ettirmek için çalışacaktır.
Kabinenin iş bölümü noktasından eskisine nazaran farkı, Nafıa ve iktisat Vekâletlerinin ikişer ve-
(Sonu 3 üncü sayfada)
Vekiller Heyeti
Dün öğleden evvel toplandı
Ankara: 10 (Telefonla) — Vekiller heyeti bugün öğleden evvel toplandı.
Içtimada; bu sabah İstanbul -dan şehrimize dönen hariciye vekili B. Saraçoğlu Şükrü de; Rumen hariciye nazırı ile yaptığı mülâkat hakkında izahat verdi.
İngiltere Bizimle ve Yunanis-tanla İki Anlaşma Yapıyor Diğer Taraftan İngiliz Kabinesi:
1 — Harp Halinde Ingiliz ve Fransız Gemilerinin
Boğazlardan Serbest Geçmesi
2 — Bulgaristanın Balkan Antantı ileTeşrikimesaisi
ni temini hedef tutuyor (Yazısı 3 üncü sayfamızda)
• •
Ingiltere; îtalyadan Yeni Teminat istedi
Londra Yugoslavya ve Yunanis-tana Yardım Tedbirleri Alıyor
İngiliz - İtalyan itilâfı feshedilecek mi?
Londra: 10 (A. A.) — Bu sabah saat 11 de topjanan kabine içtimama bütün nazırlar iştirâk etmiştir.
Nazırlar meclisi îtalyanın Arnavutluğa taarruzu üzerine ortaya çıkan vaziyeti tetkik eylemiştir.
“Press Association” un bildir -diğine göre, kabine Yunanistana
ve Yugoslavyaya yardım için ica-beden tedbirleri derpiş eylemiş -■ tir. Kaıbine Korfo adasına hususî bir ehemmiyet vermiştir. |
İNGİLİZ _ İTALYAN İTİLÂFI FESHOLUNACAK Mİ?
Paris: 10 (A. A.) —Diplomatik müzakereler, daha az gergin
(Sonu 3 üncü sayfada)
Yunan
Hükümetinin Tebliği
Halkın her türlü endişeden salim olm sı bildirildi
Atina: 10 (A. A.) — Atina rad yosu bugün aşağıdaki teibliği neş -retmiştir:
Elen milletin:
Hükümet, Yunan efkârıumumiyesinde her türlü endişeyi izale için, memleketin istiklâl ve bütünlüğünün katî surette temin edilmiş olduğunu teyid edecek vazi -yette bulunduğunu beyan eyler.
Elen milleti, hükümetinin kendi emniyet ve şerefine müstemir surette nigehban olduğundan emin bulunarak musalemetperver me -saisine huzur içinde devam edebilir. , İmza: J. Metaksas
ABONE ŞARTLARI
Türkiy» Ecnebi
HER YEROE1
KURUŞ
Arnavutluk; Bir Italyan Vilâyeti Haline Konuyor
Musoiini Tiranda Mühim Bir Nutuk Söyliyecek
İtalya Kralının Arnavutluk Kralı ilân Edilmesi Bekleniyor
Italyan askerleri Diin Berat Şehrini de aldılar
Arnavutluğun Bedbaht kıralı Zogo ve refikası
Tirâııa: 10 (A. A.) — Berat şehri dün Italyan kıtaları tarafından işgal edilmiştir. General Guzzoni dün Draç’a gitmiştir.
TAYYARE İLE GÖRİCEYE GÖNDERİLEN ASKERLER
Görice: 10 (A. A.) — Görico (Sornı 3 üncü sayfamızda)
Neşriyat Kongresi Murahhasları
Bunların Seçilmesine Dûn Maarif Müdürlüğünde Başlanıldı
Dün Maarif Müdürlüğünde yapılan toplantıda bulunanlar
Ankarada toplanacak Neşriyat kongresine gidecek murahhasların seçilmesine dün Maarif müdürlüğünde başlanmıştır.
Dün yapılan seçim neticesinde matbaacılardan Alâeddin, ve E-buzziyazade Velid, çocuk mecmua-
cılanndan Faruk GUrtunca ve Tahsin Demiray, Kültür mecmualarından Servetifünuncu Halid Fahri Meslek mecmualarından Doktor Hafız Cemal ve magazinlerden Celâl Ergun seçilmişlerdir.
HER SABAH
HAK VE ZOR
Talihsiz Arnavutlukta muhacim | kuvvetlerin işgal sahası gün geçtik- i çe genişliyor. Fazla olarak memle-1 ketin hükümdarı da ecnebi bir ülkeye sığınmak suretiyle yurd-larını ve istiklâllerini müda- | faaya çabalıyan’ tebaasını başsız bırakmıştır. Vakıa bütün zevahir müstevlinin lehindedir. Lâkin , Arnavudun da her bakımdan ezici. ve kahredici maddî faıkiyet karşı-| sında, parasızlığa, silâlısızlığa rağ-
men hakka dayanan besâlet ve feragat nefsi gibi paha biçilmez bir silâhı vardır. Biz hâlâ:
Zulmün topu var, kalesi var, gül-
lesi varsa, Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yiizü vardır. Vecizesine inananlardanız. Hattâ bıınun aksine inandırabilecek alâmetlerin belirdiği şu vefasızlık ve kahpelik asrında bile...
A. CEMALEDDİN SARAÇOĞLU
Sayfa i )
TENİSAB AH
11 NİSAN 1939
OKSAM KAKA MfHMfDİM k HATIRA yi İTİRAFLARI
Tefrika No 57
Yazan t M- SIRIR
Daha Ogün Düşmanlar Yine Ayaklanmışlardı
Maaşlı ve
Ücretli Memurlar
POLİTİKA
Artık Galata Rıhtımında Gece Gündüz Bir Sürü Polis Bekliyordu
Bu vaziyette, sandıkları tekrar düşman eline geçirmemek için mav naları bırakmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Kararımızı hemen vermiş ve sadık arkadaşım Mipavrilili İbrahim ile işe girişmiştik. Bağlı o-lan tercüman ile makinistin ağızlarını tıkamış, motörün içine atmıştık. Ardından da her ihtimale karşı kullanılmak üzere, beraberimizde getirdiğimiz sivri kazmalara sarılmış, mavnaların baş ve kıç altlarından ikişer büyük delik açmıştık. Sular açılan deliklerden mavnalara hücum ederken biz de motöre atlamış, açılmıştık. İbrahim makineyi açmış, dümeni ele almıştı. Kız kulesine doğru yarım yolla gidiyorduk. Bir taraftan da mavnaların yavaş yavaş batışını seyrediyorduk. Tahin bu tersliği ve nekesliği yüzünden kaçıramadığımız sandıklan mavnalarla beraber Üsküdar açığında gömdükten sonra, tam yolla Ahırkapıya gelmiştik. Becerikli İbrahim motörün başını adalara çevirmiş, dümenin yekesini •ağa ve sola kaçmamak üzere güzelce iki yandan bağlamıştı. Esirlerin ağızlar mı çözmüş, ucunu bana uzattığı çımayı içerde bir halkaya bağladıktan sonra makineye tam yol vermişti ve bu sırada kendi de sahile atlamıştı. Tabiî ucu elimde olan çımayı bırakınca da motor, bütün hızı ile, sahilden uzaklaşmış, Adalara doğru karanlıklara dalmıştı.
Ertesi sabah, kalafat .yerinde ve Top Ömerin kahvesinde idik. Salih reis, anlattığım macerayı dinliyor, başımıza bir felâket gelmediği içüı cenabı hakka şükrediyordu. Öğleye doğfu Hoca Bekirle Hemşinli Nuri de gelmişlerdi yanımıza. Helecanlı ve heyecanlı hâdise ve hareketlerin şenlendirdiği bu iki afacan, akşam geçirdikleri macerayı anlatırlarken, âdeta çocuklaşmalardı. Güle, sıçnya ■öylüyorlardı. Lâf anlatırken bayağı birbirlerile çekişiyorlardı. Hoca Bekir:
— Ah Kara Mehmet, diyordu. Üzerine atıldığım polisin o sırada bir halini görmeliydin. Tabancasına attığı elini öyle bir sıkmışım ki, zavallı herifin avuç derilri yüzülmüş, etleri bırtılmış. Fakat amma da çetin çıfıt imiş be. Nasılsa sırasına getirip, sol eh ile midemin üzerine gerilmeden attığı yumruğun tadını u-nutamıyacağım. Soluğumu kesti a-yının eniği. Düşün bir kere ağam, demek gerileydi, bir vuruşta canımı çıkaracaktı.
Hemşinli Nuri de gülüyor ve:
— Benim hisseme düşen de çam kütüğü gibi bir herifti ağam, diyordu. Yere yıkıp elinden tabancasını alıncaya kadar ne çektiğimi sorma, «özünü kestim Nurinin, sordum Hoca Bekire:
— Ne yaptınız polisleri?.. Sa
Sualimin nihayetini beklemedi. Üzerime atılacak gibi fırladı yerinden. Sağ elini omuzuma koydu ve:
— Allah bilir aklına gelen şeyi yapmadık .ağam. Yolda Nuri çok iştahlandı ve beni de kendine uydurmağa çok uğraiftı amma yanaşmadım. İkisini de güzelce bağladık, nefes alabilecekleri kadar ağızlarını yazmalarla sardık. Haydarpaşadakl dalga kıranın İstanbul tarafındaki başına bırakıvordik ikisini de.
Daha o gün, düşmanlar el birliği İle yine ayaklanmışlar, Galatanın, İstanbul un hemen her tarafına dağılıp dallanıp budaklanmalardı. Polislerin o gün sabahleyin bir devriye motörü tarafından bulunduğunu, gece Marmaraya saldığımız düşman motörünün de, Fenerbahçede öreke taşı yanındaki kayalıkların üzerinde oturmuş bir vaziyette kurtarıldığım öğrenmiştik. Gerçi bizi arayıp
soran olmadı amma bir hayli hem-şeri yine Arabyan hanını boylamış-tı. Düşmanlar da akıllarını başlarına toplamış, rıhtım üzerine geceli gündüzlü bir sürü polisi sıralamışlardı. "İhsanı Huda,, motörile batırdığımız mavnaların sahipleri ne mi oldu dediniz?. Motörün asü ismi "İhsanı Hûda,, değildi ki. Bu ismi motöre biz o gece işi için takmış, yazdırmıştık. Mavnalara gelince, Kuruçeşme-de bir kömür deposuna ait olan bu iki tekne, uzun zamanlar aranmış, tabiî hiç bir yerde bulunamamıştı. Yunanlılar da sandıkların Anadolu-ya kaçırıldığı kanaatini hasıl etmişler, bir müddet bazı hırçınlıklar yaptıktan sonra seslerini kesmişlerdi.
Alışkanlık bir hastalıktır, sevğiıi dinleyicilerim. Bir türlü duramıyorduk yerimizde. Anadoludaki kardeşlerimize hizmet etmek kadar da düş manlara eziyet etmek, onların aciz içinde kıvrandıklarını görmek te hoşumuza gidiyordu. Bu da bize ayrı bir zevk veriyordu. Onun için, Miralay Esat beyin merkez kumandanlığına tayin edildiği güne kadar acı tatlı bir çok encamlar geçirmiş, ba-zan günler, haftalarca ortadan çekil miş ve bir kenara saklanıp sinmiş, bazan da çalışıp didinmiştik ve böy-lece bir çok aylar geçirmiştik.
Düşmanların aşın derecede azgınlaştığı, hafiyeleri sağa ve sola bir kuduz gibi saldırdıkları günleri yaşıyorduk. Dört gün evvel Mipav-rili ile Hemşinli Nuri Edimekapı semtinde yine iki düşman polisinin canına okumuşlardı. Bu sebeple hepimiz, âni bir taarruzdan korkuyor, bucak bucak kaçıp saklanıvorduk. Düşmanlar. Karadenizin bütün yalı uşaklarına, Galata ve Sirkeci taraflarını zindan etmek istercesine ve çok şiddetli hareket ediyorlardı, iki gündür, Bartmlı. tnebolulu, Sinoplu, Çarşambah, Trabzonlu, Rizeli, Sürmeneli kardeşlerimize kan kusturuyorlardı habisler. Tesadüfün gösterdiği aksiliğe bakınız ki bir gece evvel de, Hoca Bekir, Tophanede Boğazkesen yokuşunda yine bir düşman polisini ölmüşlerine katıştırmış Inebolunun sert ve mert bir evlâdı, Mavnacılar cemiyetinin bekleme yeri nöbetçilerinden Anafor Ahmet te, Galatada, Osmanh bankası karşısında, Yeni yolda bir birahanede savurduğu bomba ile ortalığı birbirine katmıştı. Başbaşa verip kimbilir, neler düşünen beş günahlının tatlı can ■ larını yakmıştı. Bu iki vak’a, Mipav-rili ile Hemşinli Nurinin, düşman bağrında açtıkları yaraya sanki tuz ve biber basmıştı. O derece canlarını yakmıştı. Gerçi Hoca Bekir izini belli etmeden, ismini dillere düşürmeden kaçmıştı amma zavallı Anafor Ahmet yakayı ele vermişti. Düşmanların bütün hırs ve hışımlarını üzerine çekmişti, inliyordu zavallı Kroker zindanında.
Ben Anaforun tutulduğunu kalafat yerinde, Top ömerin kahvesinde işitmiş, pek yakından tanıdığım bu ateşli genç için çok ta acınm iştim. Kahvenin köşesinde Top ömer-le bunu görüşüyor, uşakların son günlerde, biraz fazla ileri gittiklerinden bahis ile dertleşiyorduk. Bu sırada bizim Salih reisin sevinçli yüzü kahvenin kapısında görünmüştü. Karşımdaki sandalyeye çökerken manalı manalı gülmüş ve:
— işittiniz mi ağalar, demişti. Bu sabah Galatanın pis sokaklarından birini bir düşman polisinin kanı ile yıkadılar. Bir tane daha kıvırttılar.
Bize nazaran yaşlı, çok ta ağır başlı ve gerçekten kabadayı bir a-dam olan Top Ömer, başını iki tarafa sallıyarakr
(Devamı var)
Nasıl terfi vs terfih edilecekler ?
Maaşlı ve ücretli memurların tayin, terfi ve terfihleri için hazırlanan ve bazı tetkikler ilâveler için hükümet tarafından geri alman (Barem) projesi bugünlerde tekrar meclise verilecektir. Yeni proje, muallimler, hâkimler, dahil ve askerî memurlarla subaylar hariç olarak hazırlanmıştır, «aslara fih için en az cede bulunmak ve bukadar müddet o derece maaşmı fülen almış olmak şarttır. Yüksek mektepten mezun olanlar için bu müddetin üç sene olarak tesbiti muvafık görülmüştür. Bu müddeti ikmal etmeden üstün derecede bir memuriyete tayini icabedenler, müddetleri bitinceye kadar eski derece maaşlarını alacaklardır.
Yeni projede, üzerinde esaslı ted kikler yapıldıktan sonra ücretli memurlar için konulması muvafık görülen hüküm şudur: Ücretli vazifelere ilk alınacak memurlar, tahsil dercelrine ve diğer vasıflarına göre, girebilecekleri maaşh memurluk derecesinin ancak bir üst derecesine aid maaş tutariyle tayin olunabilecekler ve bunların terfileri de maaşlı memurların terfilerinin hükümlerine tâbi olacaktır.
Proje üzerinde tedkikler devam etmektedir.
Ve projedeki yeni e -göre, bir derece ter-
4 sene bir dere-
---------—-------„----------- Okuyucularımız Diyor kİ ı Çay Belediyesi halkın sıhhati İle alâkadar olmalıdır)
Çay nahiyesinden aldığımız bir mektupta, orada ne doktor ve ne de sıhhiye memura olmaması yüzünden pislik ve mikropların halkın sıhhati üzerinde daimî bir tehlike teşkil ettiği bildirilmektedir.
Diğer taraftan son günlerde çarşıda bulunan umumî lâğamrn taaf-fünü yüzünden civardaki evlerde dur mak gayrikabil olmuş ve pis kokular her tarafı istilâ etmiştir.
Mektupta; bu lâğamı süratle kapatması veya 25-30 metre aşağı indirmesi icap ettiği halde, belediyenin aldırmıyarak başka taraflardı cadde açmakla meşgul olduğu diğer taraftan mahalle aralarındaki gübre yığınlarının da bir mikrop ve sivrisinek yuvası haline geldiği esefle ilâve olunmakta ve bu vaziyetin süratle düzeltilmesi için alâkadarların nazarı dikkatlerinin celbi istenmektedir.
Yeni Sabah — Bütün bir nahiye-halkının sıhhat ve hayatım tehdit eden mezkûr lâğamrn hemen kapat-tınlmasmı ve mahalle aralarındaki gübre yığınlarının da süratle kal-dırtılarak ”Çay„ belediyesinin halkın umumî sıhhati ile daha yakından alâkadar olmasını ehemmiyetle temenni ederiz.
Trak Vapurunu Kurtarmak Hâlâ Kabil Olmadı
Geminin buglln tabiisi Umlf ediliyor
Dört gün evvel sis yüzünden Mudanya ile Tirilye arasında karaya oturan Denizbankm Trak vapuru dün de yapıları çalışmalara rağmen kurtarılamamıştır. Kaza mahallinde gemi kurtarmanın Hoora ve Alemdar tahlisiyeleri çalışmaktadır. Trakın bugün kurtarılarak tahlisiye vapurlarının yedeğinde limanımıza gelmesi beklenmektedir. Gemi karaya şiddetli bir surette bin dirdiğinden burun tarafından hasa ra uğramıştır. Buraya geldikten sonra derhal sıkı bir muayeneden geçirilerek Istinye havuzlarına alınacaktır.
Zabıtlar iyi yazılmıyor mu
İstanbul Belediyesi belediye zabıtası tarafından tutulan zabıtların çok muğlak ve birbirini tutmaz bir şekilde yazıldığını görmüş ve alâka darlara raporların itina ile tutulması lüzumunu bildirmiştir.
BELEDİYEDE :
Bir Sarhoş bir Bekçiyi vurdu
Mütecaviz adam tovklf edildi
Nadir isminde bir adam, Alemdarda kör kütük sarhoş olmuş ve kendisine sükûnet tavsiye eden bekçi Mehmedi baldırından yaralamıştır!..
Nadir, dün Sultan Ahmet 1 inci sulh ceza mahkemesine verilmiş ve tevkif olunmuştur.
Bir adam Arkadaşını iic Yerinden Yaraladı Diğer Biri de birini arkasından vurdu Haydarda oturan boyacı Emin oğlu Sami isminde bir adam dün (Süpürgeci) hanında Hüseyinin o-dasında otururken, Cibalide mukim arkadaşı Emin oğlu Zihni ile kavga etmiş ve Zihniyi başından, sırtından ve sol memesi üzerinden yaralamış-
VİLAYETTE :
Kaymakamlar toplanıyor
Yarın bütün kaza kaymakamları ve belediye reis muavinlerinin iştirakiyle vilâyette Vali ve Belediye Risinin riyasetinde bir toplantı yapılacaktır. Toplantı akşam saat beşten sonra yapılacak ve belediye işlerile alâkadar mevzular etrafın-da cereyan edecektir.
MOTEFEKKIK I
Yarın seyyah geliyor
Yarın Alman bandıralı General Von Şatoyben seyyah vapuru ile şehrimize 400 seyyah gelecektir.
Köy büdçelerine de tahsisat konacak
Dahiliye Vekili Faik Öztrak im-zasile İstanbul belediyesine bir ta mim gelmiştir. Tamimde denilmektedir ki Beden terbiyesi kanunu vilâyet mahallî idarelerine malî mükellefiyetler tahmil etmiştir. Bu kanuna göre valiler köy bütçelerine vilâyet umumî meclislerinin tasvi-bile münasip mikdarda tahsisat koyduracaklardır. Köy idarelerinin spor işlerine iştirâk nisbetleri köylerin malî vaziyetleri iyice tetkik e-dildikten sonra varidatları nisbetin-de olacaktır. Mahallî idareler şehir ve köy gençliğinin bedenî ve sıhhî inkişaflarına ait kanunla tayin edi -len vazifelerin ifasında azamî hassasiyet göstereceklerdir.
_ _ v.u fevoLcıcceAieı tur.
Dünkü Konferans
Profesör Pittard,, m Konferansı Alâka ile Dinlendi
Birkaç konferans vermek Üzere şehrimize gelan Prf. Plttard dün akşam Üniversite konferans salonunda ilk konferansını vermiştir. Profesörün konfransında Üniversi-
te rektörü ve kalabalık bir talebe v» dinleyici kütlesi hazır bulunmuş ve değerli profesör şiddetle alkışlan-mıştıp
Gürültü ile mücadele
Belediye Reisliği, gürültü ile mücadele için alman tedbirlerin iyi bir şekilde tatbik edilmediğini görerek kanuna muhalif olarak yüksek sesle bağıran esnafın, daha iyi bir şekilde ve kontrolü lüzümunu alâkadarlara bildirmiştir. Bu hususta ihmal ve lâkaydisi görülen belediye memurları hakkında takibat yapılacaktır.
Çatalcada yeni elektrik santralına talip çıkmadı
Çatalcada mahallî belediye tarafından tesis olunmasına karar verilen elektrik santralının inşası için yapılan ilânlara hiçbir talip çıkmamıştır.
Çatalca belediyesi bu hususda Is tanbul belediyesinin tavassutunu rica etmiştir. İstanbul belediyesi bu teklifi kabul etmiştir. Çatalcada yapılacak santralın keşif bedeli 27000 liradır.
Belediye memurlarının adresleri
Belediye müdür ve şube müdürleri kendi dairesindeki memurların ev adreslerini, telefon numaralarını telefon numaraları olmadığı takdirde evine civar bir telefon numarasını adi bir liste hazırhyacak ve bu nu daima yanında bulunduracaktır.
Belediye daire müdürlerinin ve şube müdürlerinin telefon numara, lan da belediyenin muavinleri tarafından alınacaktır.
Yolları kirletenler
Belediye Reisliği, yolları kirleten ve pisletenlerden cezalandırılanların mikdarını bütün şubelerden istemiştir.
Yol parası mirasçılardan alınmıyacak
Yol parasını vermeden ölenlerin borçlarının mirasçılarından tahsil olunmıyacağı Dahiliye Vekâletinden İstanbul belediyesine bildirilmiştir.
Mangal yakma yüzünden
Çarşıkapıda küçük (yol geçen) hanında oturan Mustafa oğlu Yusuf, mangal yakmak yüzünden Pet-rügeli hamal Mustafa oğlu Yusufu demirle kolundan yaralamıştır.
TAKVİM
11 Niı» 1939
Hicri t 21 Sefer Kanlı 29 Mart
1358
1355
Kaan: 155
Son hâdiseler
Hâdisat yekdiğerini süratle tâki b ediyor. Ingiltere Roma- Berlin mihverinin merkezî Avrupadaki faaliyetine bir sed çekmek için Polonyayı kendi siyasetine celbetti-ğini görmekle memnun olurken Ital-yanın Arnavutluktaki harekâtı birdenbire ortaya atılan kartlan yeniden karıştırdı.
Roma, âni hareketi garp demokrasilerinin tinden istifade ile ve hele rakiplerinin kâfi derecede seslerini yükselte ( bilecek bir vaziyete gelmeden siyasî noktadan mümkün mertebe bazı müsbet neticeler elde etmek niyetini göstermektedir.
Almanyanın son bir aydanberi gösterdiği faaliyetler sırasında, ayni tevessü siyaseti takibeden ve bu siya set, Akdenizde ve Balkan yarımadasında bir neticeye bağlamak istiyen Romanın şimdiye kadar ses çıkarmaması ve mütemadiyen ortalıkta Fransayı muhatap alarak Tunus, Cibuti ve bazı Fransız eyaletleri üzerinde iddialar dermeyan etmesi manalı bir hareketti. Fransa ve îngil-tereyi, Ispanya, ve Fransızlara karşı serdettiği iddialar ile oyalaması beri tarafda vukua getireceği sarsıntıları daha kuvvetle tatbik imkânını bulabilmesini temin maksa-dile yaptığı ihtimali kendisini antik göstermektedir.
Şimdi Almanya sesini çıkarmıya-rak yalnız Italyan hareketini tasvip ettiğini beyan ile iktifa ederken bü sefer Roma faaliyetine germi vermiştir. Arnavutluğa yerleşen İtalya Londranm mütemadiyen vücu-de getirmeğe çalıştığı mukabil blo-kun ortaya çıkmasına esaslı bir mani çekmek gayesindedir. Bugün Yu-goslavyanm siyaset âlemindeki mevkii çok nazik bir hale girmiştir. Karadeniz hududları Roma- Berlin, mihveri devletleri veya bu siyaset! nufuzunda bulunan devletler hudud-larile kapanmıştır. Yunanistanın yanı başında faşist kuvvetlerinin bulunması ve hemhudud olması keyfiyeti, Italyan kuvvetlerinin on iki adalardaki vaziyeti, hepsi, şimdiye kadar nisbeten sakin duran cenubi şarkî Avrapası ve şarkî Akdeniz havzasının bir kısmını karışıklığa sokmak istidadmdadır.
îngilterenin ve arkasmdan da; Fransanm siyasî mesuliyetleri şimdi çok büyüktür. Ve onların takınacağı tavırlar Berlin- Roma mihverinin Balkanlardaki faaliyetine tesir edecektir. Romanın bu hareketinin doğrudan doğruya müteessir e-debileceği memleketlere teminat verdiği de malûmdur. Fakat bu te* minatın gayesi ve dayandığı esasları nelerdir? Bugün her hangi bir muahedenin yırtıldığı, sabah verilen sözlerin, akşamleyin geri alındığı bin devirde teminat denilen şeyin mahiyetini ve tesirinin ne olacağını düşünmek, ve bunu müsbet bir şekilde telâkki etmek de biraz hâdiselere vukufsuzluğu gösterebilir. Hâdisat durmadan yürüyor ve fikirleri işgal ediyor.
Şimdi siyaset âleminin kendi kendine sorduğu suallerden biri de bu tevessü siyasetinin nasıl ve ne şe-kilde duracağı veya durdurulacağıdır..
Yalnız burada dikkate almacaÜ bir nokta varsa, îtalyanın her han( gi bir tevessü siyasetinin devamı ha) linde, mihver arkadaşı kadar kolay* hkla muvaffak olamıyacağı ve buralardaki faaliyetlerin, garp demolc* rasilerlnin hayatî menfaatlerini çoM daha alâkadar ettiği keyfiyetidir.
Gelecek bir iki gün zarfında teakup edecek hâdiseler ve siyasî faaliyet ve hareketler Avrupanın dols( yislle bunun yeni büyük bir silâhlı ihtilâfa gidip gitmiyeceğini gösterecektir.
Dr. Re,.d SAGAY
mütereddit siyasa*
HALKEVLERİNDE i
Hayvanların Çiftleşme Zaman
Değn saati. 5,26 ö*le • 12.15 — İHadl i 15.57 Ak|Wi 18,44 — Yıteıı 20,21 lıusak )3,40
Konferans
Eminönü Halkevinden:
15/4/939 Cumartesi günn saatj (17.30) da Evimizin CağaloğludakJ salonunda Üniversite Profesörlerine den Hamit Nafiz Pamir tarafında^ (İstanbul Boğazının teşekkülü) meM . çulu mühim blı* konferans verilecek tir. Davetiye yoktum
11 NİSAN 193»
TENİS AB AM
Sayfa: 3
SON HABERLER:
Arnavutluğa Yapılan taarruz
Balkanlara Karşı Bir Tehdit Telâkki Ediliyor
Ekser Gazeteler; Mussolininin Teminatına itimat Etmiyor
Lsondra.: 10. (A.A.) — Bütün ga-, zeteler İtalya tarafından Arnavutlu-1 ğa yapılan taarruzu Balkanlara kar , şı bir tehdid mahiyetinde telâkki. etmekte ve (Tecavüz aleyhtarı) cephenin süratle genişlemesi arzusunu izhar eylemektedirler.
Times gazetesi diyor ki:
(Haricî siyasetinde mühim bir değişiklik yapmak mecburiyetinde kalan Ingiltere için bu yeni istikamette süratle ve azimle yürümekten başka yapılacak bir şey yoktur. Nazırlar bugün bu siyasetin inkişafını tetkik edeceklerdir.
Paris: 10. (A.A.) — Italyanın
Arnavutlukta yaptığı cebir hareketinden sonra hasıl olan vaziyet ve Avrupanın siyasetini tetkik eden Petit Parisien gazetesi, Mussolini nin Korfu adası veya Yunanistanın diğer topraklan üzerinde hiçbir e-mel beslemediğine dair verdiği teminatı mevzuubahis ederek diyor ki:
Büyük Britanya hükümeti bu teminatı senet ittihaz etmekle beraber Fransız hükûmetile bilittifak Akdenizin bahrî müdafaasının kuvvetlendirilmesine karar vermiştir. 6u yolda tedbirler de alınmıştır. Ge-
ae ae ae 3g ae
Arnavutluk; Bir İtalyan Vilâyeti Haline Konuyor
«tfaçtarafı 1 inci tayfada) şehrinin garnizonlarından teşkil edilecek olan İtalyan müfrezesi, bugün hava yoliyle buraya gelmiştir.
KRAL ZOGONUN REDDETTİĞİ İTALYAN TALEPLERİ Debre: 10 (A. A.) — Bir Arnavut devlet adamı Havas Ajansı muhabirine Kral Zogonun reddettiği Italyan metalibatı hakkında i-zahat vermiştir. Bu metalibat mağlûp Arnavutluğa Italyanın na-6il bil’ akibet hazırladığı hakkında 'bir fikir vermeğe kâfidir.
1. — Italyan kıtaatının her an ve Arnavutluğun her noktasına ihraç edilebilmesi.
2. — Arnavutluğun bütün is -tihkâmlan, limanları, muhtelif tesisatı üzerinde Italytanın askerî kontrolü.
3. — Arnavutlukta ikamet e-den Italyanlara mebus ve nazır olmak hakları da dahil olmak üzere Arnavutların bütün haklarının verilmesi.
4. — Arnavutluk hariciye nezaretinin ilgasiyle Arnavutluğun fcariçte İtalya tarafından temsili.
5. — Arnavutluk nezaretlerine Italyan genel sekreterlerinin tayini.
6- — Tiranadaki Italyan elçi -«inin Arnavutluk kabinesine dahil olması ve Arnavutluğun Roma elçisinin de Faşist kabinesi erkânından olması.
MUSSOLİNİ TİRANA GİTMEKTEN VAZ GEÇTİ
Roma: 10 .A. A.) — iyi malû-,mat almakta olan mahafile nazaran Mussolini, bugün büyük bir «ıutuk söylemek üzere gideceği (Tiran seyahatinden vaz geçmiştir.
Duçe'nln bu seyahati hava şartlan müsait olduğu zaman yap -pası muhtemel olduğu haber veril, enektedir.
Diploma.! m.hafili, Mussolinin tu seyahatten yalnu hava şart|arl Bciil, ayni samanda muhtelif ec-nebi nayitahtlannda Îtalyanın Ar. barutluktaki hanketi üzerin» ya-pıimakt* olu törüım.larin netice-a.rtnl k.kl.nak arzu.anda alması ’dolaTMiyl. ... rocmla olduğunu .LmaZladırla,’.
rek İngiltere gerek Fransa gerekse bütün Akdeniz sahillerinde bulunan memleketler müteyakkız duruyorlar.
Matın diyor ki:
Italyan teminatı Yunanistan gi-gi bazı memleketleri hiç de tatmin etmemiştir. Yunanistan bugün tn-gilterenin garantisini istiyor. Fran-sanın kanaatim hülâsa etmek lâzım i gelirse, doğrudan doğruya diplomasi usulü ve hususî anlaşmalar gürültülü nümayişlere tercih edilmek lâzımdır. Filhakika vaziyetin beya-ı nata değil her türlü ihtimale karşı! koymak için askerî tedbirlerin ittihazım icabettircceği kanaati vardır.
Journal gazetesi de ayni suretle mütalea yürütüyor ve şunu ilâve ediyor:
Ancak orman kanunlarını tanıdıkları hissini veren devletler karşısında klâsik diplomasi usulleri mevzuubahis olamaz. Böyle şartlar içinde darbeye karşı koymak için yapılacak yegâne şey fazla atılganlık gösterenleri düşündürmeğe ve durdurmağa muktedir bir azmi ihtiyatsızlıklar yapmadan sükûnetle ve soğuk kanlılıkla göstermektir.
YUGOSLAVYAYA İLTİCA EDENLER
Üsküp: 10 (A. A.) — Kral Zogonun kardeşi Prens Celâl dün karisiyle buraya gelmiştir. Prens gazetecileri kabul etmemiştir.
Birçok Arnavut subayları Ala-sonya civarında İtalyanlarla son müsademeleri yaptıktan sonra dağ yoliyle Yugoslavya topraklarına il-tica etmişlerdir.
EŞRAFA YAZDIRIILAN MEKTUP
Le Jurnal, Romadan istihbar e-diyor:
îtalyanın, askerî kuvvetlerinin işgal etmiş olduğu memleketi kayıt ve şartsız ilhak etmek niyetinde olması ihtimali gitgide kuvvet bulmaktadır. Bu bapta bu sabah Chigi sarayından çıkarılmış olan bir mektubun neşri mânidar görülmektedir. Bu mektupta Tiran eşrafı Arnavutluk tacını Kral Vik-tor Emmanoel’e teklif etmektedirler. Her şeyin Habeşistanın fethi sırasında olduğu gibi cereyan ettiği söylenmektedir.
İtalya Kralı, Arnavutluk Kralı ilân edilecek ve Tirana bir valii u-mumî gönderilecektir.
YERLİ İTALYANLAR TEKRAR DÖNÜYOR
Roma: 10 (A. A.) — Bariden bildirildiğine göre İtalyan kıtalarının ihracından evvel Arnavut -lukta ikamet eden sivil Italyanlar-dan mürekkep ilk grup dün Arnavutluğa avdet etmiştir. Bu İtalyan lar birkaç gün evvel Bariye git -mişlerdi.
Irandaki Düğün Heyetimiz dün gece ha. reket etti
Ankara: 10 (Telefonla) ___ t-
ran Veliahdının düğünü münasebetiyle İrana gidecek olan heyetimiz bu akşam treni mahsusla hareket etti.
Hariciye Vekilimiz siyasî vaziyetteki son ehemmiyet üzerine Ankarada kalmış ve yerine Gümrük ve İnhisarlar Vekili heyetin riyasetinde gitmiştir.
İngiltere Var mı Yok mu?
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) mahlûkları andırıyor. Felâketin, esaret ve zilletin geldiğini gördükleri halde kollarını bile kımıldatamıyorlar. Epeyce kuvvetli bir Çekoslovakya tek bir kurşun bile atmadan boğazını boyunduruğa uzattı. Hükümetin başında bulunan Hacha vatanının intihar kâğıdını kendi menhus eliyle imzalamak rezaletini irtikâp etti. Vakti-le yumurta vergisi, sakal vergisi alınacak diye silâha sarılarak isyan eden kahraman Arnavutların vatanı Italyan çizmeleri altında kaldı da Italyan ordusundaki zayiatın yekûnu büyücek bir meyhane kavgasında görülebilen mikdarı geçmedi.
Almanyanın bir işareti üzerine, Litvanya hükümeti Memel’i kendi eliyle cihazlıyarak Alman-yanın koynuna verdi. Lehistan hariciye nazırı vatanının müdafaasına aid 'bazı işleri konuşmak için Londraya gitmekten bile korku -yor ve bunun Almanya tarafından tahrik addedilmesi ihtimalini dü -şünüyordu! Romanya ile Sırbista-nın, Yunanistanın, hattâ Bulgaris-tanın da herhalde pek rahat olmadıklarını zannederiz. Küçük devletleri bir panik içinde görüyoruz. Ortada bir inhilâl, beynelmilel bir bozgunculuk havası var. Mevcut dünya düzeni namına, son kalan hürriyetler ve insan hakları namına, vatan, namus, istiklâl ve insanlık mefhumları namına bu havayı dağıtarak nefes almak imkânını temin eden bir iklim yaratmak son derece müstacel bir vazifedir.
İngiltere bunda ilk teşebbüsün küçük devletlerden gelmesini beklerse büyük bir hataya düşmüş o-lacaktır. Çünkü “Mağara devri insanları” nın ahlâkı bütiin huşûnet ve vahşetiyle beynelmilel sahayı kaplıyarak asırlarca medeniyet ve kültür hayatının temin edebil -miş olduğu cilâvı ve zavahiri de silip süpürür ve insanları karanlık İlk çağlara doğru geri atarsa kendilerini kâfi derecede kuvvetli görmiyenlerin birdenbire ürkme-meleri için bir sebeb yoktur.
Görülüyor ki garb demokrasileri harbden ictinab için ne kadar fedakârlık yaptılarsa hepsi boşa gitmiş ve vaziyet gittikçe daha fenaya doğru yürümüştür. Çekoslo. vakyanın vücudu izale edildikten sonra artık en bağlı gözlerin bile açılması icabederdi. Halbuki In-gilterenin hareketinde neye şahid oluyoruz? Italyan maslahatgüzarı Ingiliz hariciye nezaretine gelerek Arnavutluktaki harekâtın kat’iy-yen oraya inhisar edeceği hakkında teminat veriyor. Ve Ingiltere de bunu sened ittihaz ediyor!
Ne bu teminatın, ne bu sened ittihaz etme sözlerinin hiç bir kıymeti olmıyacağını Italyan ve Ingiliz siyaset adamları da bilirler, telgrafı veren Ajanslar da, basan gazeteler de, okuyan insanlar da bilirler. Böyle bir zamanda bu gibi klişeler ve komedyalarla efkâra sükûnet mi gelir, yoksa muntazam bir plân dairesinde harekete geçen taarruz ve istilâ dalgası mı durur?
Hüaeyin Cahid YALÇIN
(Baş tarafı 1 inci sayfada) kâlete ayrılmış olmasıdır. Seneler geçtikçe vazifeleri artan bu iki vekâletin, gördükleri amme hizmetlerine nazaran bir taksime tabi tutulması ihtiyacı hissolunuyordu. Bu suretle şimdiye kadar inşa, nakliyat ve muhabere işlerini gören Nafıa Vekâleti, yalnız inşaatla meşgul bir vekâlet haline getirilmiş münakale ve muhabereye ait olan hizmetlerle iktisat vekâletine bağlı deniz nakliyat işleri alınarak (Münakale ve Muhabere Vekâleti) ihdas olunmuştur. Keza ticaret ve sanayi işlerini gören iktisat Vekâleti, yalnız sanayi ve maadin işlerde meşgul olmak ii-zere bırakılmış, iç ve dış ticarete ait vazifeler toplanarak (Ticaret Vekâleti) teşkü edilmiştir. Bu veçhile vücude gelen vekâletlerle, idare ve teknik bakımından işlerin yürümesinin daha kolay bir hale konulduğunu ve vekillerin de daha yakından işlerini takip ve kontrol edebilecek- I lerini ümid ediyoruz.
Vekâletlerin iş programında bir değişiklik yoktur. Kabinenin programında olduğu gibi, vekâletlerin iş programlarında da Cümhuriyet Halk Partisinin programı esastır.
Cümhuriyet devrinin en muvaffak prensiplerinden biri olan denk bütçe esasına dayanarak hazırlanan 939-940 malî sene bütçesi huzurunuza takdim edümiş bulunmaktadır. Müzakeresi esnasında gerek şahsan gerek kendilenle çalışmakla iftihar duyduğum vekil arkadaşlarımın size vereceğimiz izahat bunu gösterecektir, kanaatindeyim.
Yalnız dahilî, haricî vaziyetlerden bahsedeceğim.
Dahilde devamlı bir huzur ve sükûn bulunduğunu ve Türk vatandaşının samimî beraberlik ve güven havası içinde yaşadığını emniyetle söyliyebilirim. Cümhuriyet hükümeti bu havanın bulanmamasına Türk vatandaşının endişesiz çalışmasına ve kazanmasına, huzur içinde faziletli-bir aile hayatı geçirmesine ve istikbalinden emin olmasına bütün kuvvet ve gayretile çalışmakta devam edecektir.
Aziz arkadaşlarım,
Dünya vaziyetinin baş döndürücü bir süratle her an değişiklikler gösteren inkişafı, haricî siyasetimizin her zamankinden ziyade müteyakkız olmasını icabettiriyor. Milletleri birbirinin karşısına diken, birkaç gün gibi kısa zaman içinde devletlerin ortadan kalkmasına müncer olan bugünkü dünya buhranı, sulha olan kuvvetli merbutiyetini her zaman ilân ve ispat etmiş bulunan Cümhuriyet hükümetini tabia-tile yakından alâkadar etmektedir.
Fakat bütün bu değişmeler, bu süratli ve esaslı inkişaflar yanında, Türkiyenin haricî siyaseti bir tebeddül göstermemektedir. Dostluklarına, ittifaklarına velhasıl sözüne ve imzasma sadık olan Türkiye sulhu sevmek, sulha hizmet etmek yolundaki azminde aynı iman ile, ayni itina ile berdevam bulunmaktadır.
Bu kargaşalıklar önünde Cümhuriyet hükümetinin büyük küçük bütün devletlerle aynı samimiyet ve dürüstî altında dostane münasebetlerini idame etmekle bulunduğu ve bundan sonra da idameye çalışacağını size söyliyebilirim.
Sulha hizmeti, hükümetinizin'bu dürüst siyasette 'buluyor.
Fikir ve menfaatlerin bu kadar şiddetle çarpıştığı zamanımızda, Türkiye için ne bir fikir cereyanı, ne de her hangi bir menfaat hırsı sulh yolundan inhirafta âmil olmamaktadır ve olmıyacaktır.
Milletimizin hayat ve refahını tehlikeye koyabilecek hareketler, hükümetinizden sadır olmıyacak-tır. Elverir ki iyi niyetlerimiz ve i bütün devletlere karşı beslediğimiz | samimî ve dostane bitaraflık doğru-i dan doğruya veya bilvasıta ihlâl e-' dilmek teşebbüsüne maruz kalma-I sın.
Çok tehlikeli, buhranlı ve sık tebeddül eden enternasyonal vaziyet içinde haricî siyasetimizin bu ana hatlarını tebarüz ettirmekle iktifa ediyorum. Yeni vaziyetleri umumi sulh menfaati ve Türk âli menfaati bakımından daimî bir teyakkuz ve tetkikn labî tutacağız. Ve Biiyük
Son Dakika :
Zogo Memleketi mize gelmek istiyor
Atina 10 (Hususî) — Kıral Zogo ve maiyeti Türkiyeye gelmek arzusundadırlar.
Amerika Cumhurrelslnln Manidar Bir Sözü
Vaşington: 10 (A. A.) — Roo-sevelt, Warmspringde bir müddet istirahat ettikten sonra buraya gelmiştir. Warmspringden hare -ıket ederken Roosevelt kendisini al-kışlıyan halka:
“Harbe girmezsek sonbaharda yine vei :. d* ■
Başvekilimiz, Dün Mecliste Mühim Beyanatta Bulundu
Meclisin mürakaba ve karar hakkını daima zamanında ve tam olarak kullanması için lâzım gelen ihtimamı dikkatle tatbik edeceğiz.
Türk vatan ve milletinin, Türkiye Cümhuriyetinin maruz kalabileceği vekayie karşı zamanında tedbir almak hususunda, Cümhuriyet hükümeti müteyakkız bulunmaktadır.
En yüksek hamaset ve sarsılmaz vatan sevgisi kaynağı olan Büyük Türk ordusuna dayanarak her tehli keyi ve tecavüzü bertaraf edeceğimiz kanaatinde olduğumuzu söylemekle iftihar duyarım.
işte, arkadaşlar, maruzatım burada bitiyor. Sözüme başlarken ar-zettiğim gibi, Cümhuriyet Halk Partisinin programına sadık ve onun tahakkukuna çalışan arkadaşlarınız olmakla bahtiyarız, Sizin gösterdiğiniz yolda ve vereceğiniz direktifler dairesinde milletin refah
İngiltere. Bizimle ve Yunanistanîa iki Anlaşma Yapıyor
Londra: 10 (A. A.) — Hükümet mahfillerine göre Ingiliz nazırları bu sabah İngiliz teminatı -nın derhal Yunanistana ve Türki-yeye teşmil edilip edilmiyeceği meselesi hakkında karar vermişler ■dir. Mevzuubahis olan anlaşmalar Polonya ile imza ve Romanya için de derpiş edilen iki taraflı anlaşmaya benzer anlaşmalardır.
iyi malûmat alan mahfiller, Yunanistan ve Türkiye ile akdi muhtemel anlaşmaların şimdilik gizli tutulacağını ilâve etmektedirler.
Ayni zamanda Ingiliz hükümeti Mussoliniye, ispanyadan kıtaatını çekmek suretiyle imza ve taahhütle-
o
Ingiltere; Italyadan Yeni Teminat İstedi
(Baştarpfı 1 inci sayfamızda) bir hava içinde devam etmekte -dir.
Londraya Italyan hükümeti tarafından îtalyanın Akdeniz statükosuna riayet edeceği ve Arnavutluğun istiklâlini muhafaza eyliye-ceği hususunda teminat vermiş -tir.
Diplomasî mahafili, Ingiliz -Italyan itilâfının feshedilmesinin çok muhtemel olduğunu beyan etmektedir.
B. Bonnet, Pariste kalmıştır. Beynelmilel vaziyetin inkişafını yakından takip etmektedir. Mumaileyh, bu sabah Ingiliz sefirini kabul etmiştir. Sefir kendisine Londra ile Roma arasındaki müzakerelerin netayici hakkında malûmat vermiştir. B. Bonnet, ayni zamanda Sovyet Rusya sefirini kabul etmiş ve sefir ile Avrupa hakkında görüşmüştür.
ÎTALYANIN VERDfĞ! TEMtNATA
İNANILMIYOR
Londra: 10 (A. A.) — Ingiliz gazeteleri dün Londrada yapılan I fevkalâde diplomatik faaliyeti te-| barüz ettiriyorlar.
Bütün gazeteler,. îtalyanın Ar-'
Meclisteki Asil Heyecan
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) cümle Emin Sazak; haricî vaziyete temas ederek istilâ gören milletlere acımak istediği halde acıyamadığını; Arnavutulk-ta yalandan bir iki tüfek patladığını ve sonradan kaçıştıklarını halbuki nerede bir avuç Türk varsa istiklâli için kanını döktüğünü söyledi.
Bunu takiben Rasih Kaplan (Antalya) :
—"Türk yurduna ve istiklâline göz dikenin vay haline!..,, dedi.
ve saadetine çalışmak azmindeyiz. Eğer, bizi bu vasıflarımızla yüksek maksadlannıza hizmet edecek kabiliyette görüyorsanız itimad reylerinizle taltif ve takviye ve işimize de vama müsaade buyurunuz.)
Başvekil Refik Saydamın sık sık sürekli alkışlarla ve bravo seslerde karşılanan bu nutkunu takiben tayini esamî ile reye müracaat edilmiş ve tasnifiara neticesinde Refik Saydam kabinesine 389 reyle ve mevcudun ittifakile itimad edildiği bildirilmiştir.
Bunun üzerine tekrar kürsüye gelen Başvekil Doktor Refik Saydam, gösterilen bu itimada karşı da demiştir ki:
(Arkadaşlarım,
Gerek bendenizi ve gerek arkadaşlarım itimadlarınıza şükranlarımızı arzederiz. Bunu hak etmeğe çalışacağız.)
rinin şerefini koruması için son bîr imkân daha vermek arzusundadır.
Netice olarak Ingiliz hükümeti Ingiliz - Italyan anlaşmalarının feshini teşebbüsünü kendisi yapmayacaktır.
Diğer taraftan, Ingilterenin Türkiye, Bulgaristan ve Romanya ile olan diplomatik faaliyeti önümüz -deki günler zarfında çok hararetli ve hedefi de şunlar olacaktır:
1 — Balkan Antantının, Bulga-ristanın Dobricadaki isteklerine rağ men, muhtemel teşriki mesaisini,
2 — Harb halinde Ingiliz ve Fransız harp gemilerinin boğazlardan serbest geçmesini temin eylemek.
navutluktaki hareketinin katiyyen oraya inhisar edeceğine dair verilen teminata rağmen Mussoliniye Hitlerden fazla itimat edilemiye -ceği ve vaziyetteki vahametin mütemadiyen artmakta olduğu müta-leasındadır.
YUNANİSTANA YARDIM
Londra: 10 (A. A.) — Italyan maslahatgüzarı bugün öğleden son ra tekrar Lord Halrfaxı ziyaret etmiştir.
iyi malûmat alan mahfillere göre, perşembe günü hükümet parlâmentoda, Ingilterenin Yunanis -tanın tooprak bütünlüğüne hiçbir suretle halel getirilmesine rnüsa -ade etmiyeciğini bildirecek vaziyette olacaktır.
AKDENİZDE HASIL OLAN VAZİYET VE MISIR
Londra: 10 (A. A.) — Mısır ma-hafiline göre, Mısırın Londra se, firinin bugün Kahireye muvasalatı beklenilmektedir. Sefir, îtalyanın Arnavutluktaki harekâtı dolayı -siyle Akdenizde hasıl olan vaziyet ile Mısır ve Sûdanın müdafaasını ve Filistin meseleleri hakkında görüşmeler yapacaktjr.
Mısır mahafili, bu hususları hakkında mütalea 'beyanından iç' tinap etmektedirler.
Hollandada Askerî Tedbirler
Londıa: 10 (A. A.) — Daily
Expness gazetesinin Amsterdam-dan istihbarına göre, Hollandanm Alman hudut mmtakası 50 kilo -metre derinliğinde Hollanda hükümeti tarafından askerî kontrol altına konulmuştur. Hollanda’nın üçte birini birkaç saat içinde su al-tuıda bırakmak için bendlorde ica-beden tertibat alınmıştır.
Bundan sonra hükümete ittifakla itimad beyan oluudu Meclis cumartesi günü toplanacaktır.
Sayfa: 4
TINISAIAH
11 NİSAN 1939
Kızını vurdu Babasını da Yaraladı!
- Manisa (Hususî) — Şehrimizin diş mahallesinde Bozköy caddesinde rençberlikle geçinen İbrahim oğlu Mehmet ağır surette yaralanmış ve kızı on altı yaşında Halide de bıçaklar altında can vermiştir.
Halide, dün babasının arzusiyle ve kendi rızasiyle bir delikanlıya ni-şanlanacaktı. Evvelce kızı isteyen ve babası ile kızı tarafından redle karşılanan katil Hamdi, Halidenin üvey anasının evlâdı manevisidir.
Hamdi bir kaç gün evvel askerliğini bitirerek terhis edilmiştir. Üvey anne kızın Hamdiye verilmesinde İsrar etmiştir. Fakat baba ile kız Hamdiyi istememekte devam eylemişlerdir.
Dün gece saat 1 — 2 arasında herkesin derin bir uykuda olduğu bir sırada katil duvarı aşmak suretiyle eve girmiş, Halidenin odosına yaklaşarak kızı uyandırmıştır. Kızcağızı görünce hâmil olduğu çifteyi çevirerek ateş etmiştir. Bu kâfi değil miş gibi bıçakla da saldırarak zavallı kızı sırtından, kalçasından ve yüzünden yaralıyarak öldürmüştür.
Hamdi bunu müteakip silâh sesine yetişen kızın babası Mehmedi de arkasından ve yüzünden ağır surette yaralayarak kaçmıştır. Zabıta katili aramaktadır.
Müddeiumumi muavini Memduh palamir tahkikata vaziyet etmiştir. Hükümet doktoru Muharrem özgör Halideyi muayene ederek defnine ruhsat vermiştir.
Bu cinayet Halidenin üvey annesinin de parmağı olup olmadığı araştırılmaktadır. Cinayet muhitte fena bir tesir bırakmıştır, mecruh Meh-medin yaraları ağırdır. Zavallı baba memleket hastahanesinde tedavi altına alınmıştır.
ödemişte
Bir köy kadını yavrusunu Terkederek kaçtı
Ödemiş: (Hususî) — ödemişin Peynir pazarında bir hâdise olmuştur. Kucağında bir ayhk kız çocuğu ile dolaşan ve hüvviyeti tesbit edi-lemiyen bir kadm, pazarda satış yapan Bayan Eminenin yanma yaklaşarak bazı şeyler satın alacağmı, beş dakika için yavrusunu kendisine e-manet edeceğini söylemiştir.
Hüvviyeti meçhul kadın yavrusunu terkettikten sonra gözden kaybolmuş bir daha görünmemiştir.
Yavrusunu terkeden kadın aran maktadır.
Metrûk çocuk belediyeye teslim edilmiştir.
MAHKEMELERDE :
Jiletle yüzde açılan yara
Neşet isminde bir adam, karısı i-le birlikte, İhsan isminde bir arakasının evine misafirliğe gitmiştir.
Neşet, burada sarhoş olmuş ve kavga çıkarmıştır..
Kavga esnasında da, hazır bulunanlardan Cemal isminde birinin yüzünü jiletle kesmiştir!..
Evdekilerin feryadı üzerine sarhoş mütecaviz yakalanmış ve dün de mahkemeye verilmiştir.
Asliye 3 üncü ceza mahkemesi, jiletle husule gelen yaranın, sabit iz bırakıp bırakmıyacağı ve nekadar bir zamanda zail olabileceği hakkında rapor alınmak üzere yaralının muayene olmasını karar vermiştir.
Eski valinin şahitleri bugün dinleniyor
Eski vali ve belediye reisi Mu-nıddin Üstündağ ile arkadaşları a-leyhine açılan ve Temyiz mahkemesi dördüncü ceza dairesinde görülmekte olan davadan dolayı şehadet-lerine müracaat olunması kararlaştırılan 60 kişinin dinlenmesine bu sabah saat 10 dan itibaren Asliye 1 inci ceza mahkemesinde başlanılacaktır.
Bir İngiliz ■ Italyan Harbi Kopacak Olursa...
HANGİ TARAF KAZANIR?
Yılda 4 Milyon Ton Petrolün Aktığı Hayfanın Ehemmiyeti Ve Bu Liman için Hazırlanan Projeler YAZAN : GENERAL KAZIM KARABEKİR
Akdeniz Harbinde kat’î rol oynayacak gemilerden biri
sonra çıkarılmaya başlanan petrolleri Hayfaya akıtmıya başladılar. Fran-sızlar da dörtte birden az olan hisselerini Şam Trablusuna kadar 829 kilometrelik demir boru döşeyerek getirdiler.
Yılda 4.000.000 ton petrol çıkıyor ve Akdenizin bu iki limanına dö-külyor ve îngütere ve Fransayı ihya ediyor. Amerika petrolleri daha çok mesafe katederek Avrupaya geldiğinden artık rekabet edemiyor.
Demiryolu işi gibi petrol işine de cihan harbinden önce Almanlar da karışmıştı. Fakat yalnız başlarına değil. İngilizlerle beraber. (Türk petrolleri kumpanyası) nı kurmuşlar ve 1914 yılı 30 martında Osmanlı devletinde imtiyaz istemişlerdi. Har bin patlaması bu işi yüzüstü bıraktı. Sonra da tngilizler Almanlarla yaptıkları mukaveleyi yırttılar ve yeniden Irak petrolleri (Irak Petroleum) kumpanyasını kurarak işe giriştiler.
Bu işi başardıktan sonra sıra demiryoluna geldi. Bunu zorlıyan bir sebep te İtalyanların hava filoları olsa gerek. Kanalın havadan tahrip olunması. Kızıldenizin Eritre kıyılarına gizlenecek denizaltı gemileri-le tehlikeye konması ihtjmal Ingiliz-leri 1931 yılında düşündürdü. İtalyanların 12 uçaklık bir filolarının Afrika sahillerinden Amerikaya uçması herkesin gözünü dört açmıştı. Münferit uçakların Amerikadan Avrupaya veya Avrupadan Amerikaya geçmeleri harp bakımından bunun kadar ehemmiyetli görünmemişti. Siyasal durumlar dahi artık bir harp felâketinin ilk, rüzgârlarını savuruyordu. İngilizler hemen işe koyuldular ve üç yıl uğraşarak pro-jyi hazırladılar ve dört yılda 8 milyon İngiliz lirası masrafla bu hattı yapmıya karar verdiler.
Şimdi Hayfa eski haline bakılırsa büyümüş, askerî ve ekonomik bir liman haline gelmiştir. Bu gün nüfusu 65.000 ne varmıştır.
Hayfa limanı:
Burası -bu sahillerin en güzel bir limanıdır. Garba ve cenuba karşı kapalı, şimal tarafında 12 kilometre mesafede Akkâ limanı burasiyle karşı karşıyadır. Hayta Osmanlı devrinde dahi şirin bir kasaba idi, demiryoliyle Şamdan Hicaza giden hatta bağlı idi. 20. bin nüfusu vardı. Burada ve Civarlarında daha o zamanlarda hayli Alman muhacirleri yerleşmişti.
Hayfanın ehemmiyetini îngiliz-ler daha Süveyş kanalı açılırken tak dir etmişlerdi. Fransızlar kanalı kazarken onlar da (Hayfa - Bağdad) yolunu yaparak Hindistanla Akde-nizi bağlamayı düşünmüşlerdi. 1.000.000 altın lira kapital ile bir kumpanya dahi kurarak işe başlamak üzere idiler. İngiltere halkı Fransızların açmakta olduğu kanala rekabet için bu projeyi beğenmişlerdi. Aksiyonlar çabuk satıh vermişti. Fakat bu projeyi ileriye bıraktılar. Yani bu yıllara!.. Görünüşte Fransızları gücendirmemek için, hakikatte ise önce Mısır ve kanalı, sonra da ilk çıkacak fırsatta Filistin ve Irakı, ellerine geçirerek Hindistanla daha emniyetli yollar kazanmayı düşündüler ve 1882 de Mısırı istilâdan sonra diğeri için fırsat kol-lamıya başladılar.
1888 de Osmanlı devletinden A-nadolu demiryolları imtiyazını alan Almanlar meydanı boş sanarak 1898 de bu hattı Basra körfezine kadar uzatmak imtiyazını almış ve (Berlin - Bağdad) demiryolu adını vermişlerdi. Bir taraftan Musula yaklaşırken diğer taraftan da Bagdaddan şimale doğru inşaata başladı. Harp devam ederken de henüz bitmemiş bulunan Toros ve Anti Toros büyük tünellerini tamamladı, inşaata devam etti.
Cihan harbi sonunda Hayfa limanı Ingilizlerin hissesine düşmüştü. Burası için üç mühim proje vardı: 1 ■— Mısır sahillerini yan açığından ve Filistin sahillerini de doğrudan doğruya müdafaa için burası pek kuvvetli bir deniz ve hava üssü olurdu. 2 — Musul petrollarını demir borularla buraya indirerek burada büyük bir gaz kaynağı vücuda getirmek. 3 — Burayı Bağdada demiryolu ile bağlıyarak seksen yıllık emellerini görmek.
Bu işler çok sermaye istediğinden ilkönce 1 ve 2 inci maddeleri tatbika başladılar. Kanal ellerinde olduğu için demiryolu işinde bir ace leye lüzum görmediler. Musul petrollerinin dörtta üç hissesi kendilerinin olduğundan 1012 kilometrelik demir borular döşeyerek 1926 dan
1834 yılından bf )! Filistin sahillerinde harp liman’an, müdafaa tertipleri, uçak üslen faaliyetleri ziyadedir. Yafanın 18 kilometre kadar cenup şarkında ve Mısır demiryolu üzerindeki Didda’da büyük bir uçak karargâhı kundmuştur.
Cihan harbinde bir katre petrol, bir damla kan kıymetindedir deniyordu. Hayfaya akan petrol bir ırmak gibidir, demek bir harp olursa kıymetine paha biçilemiyecektir.
Akdeniz şarkında eğemenliğin îngilizlerde olduğunu görüyoruz. Fakat 12 adaların İtalyanların elinde olması buralarda işi değiştiriyor. Hususile Rodos ve Karpatos adalarının durumu ve 12 adadaki süel hazırlık buralardan başlıyarak Akdenizin ve Adalardenizinin egemenliğini Italyanlara bırakmıştır.
Orta kısma gelince:
İtalya ana vatanın durumu büsbütün İtalyanların eğemenliğini gösteriyor. Gerçi burada Ingilizlerin Multa adası varsa da burası eski e-hemmiyetini kaybetmiştir. Çünkü Sicilya ve Trablus arasında havadan ve denizden çok hırpalanacaktır.
Bu adanın garbindeki Italyanla rın müstahkem Pantelleria adası da buna karşı sıkıcı bir duruştadır. Bu adalara geçmeden önce Akdeniz cihetinde müthiş bir rol oynıyacak o-lan Yunanistanı da bir gözden geçirelim :’
Yunanistanın coğrafî durumu:
Coğrafî vaziyeti dolayısile Yunanistan Akdenizin ortasına doğru ilerlemiş ve Mısırla İtalya arasına girmiştir. Hele Girit adasının Afrika kıyılarına 300 kilometreye kadar yakın bulunuşu gerek deniz muharebelerinde ve gerekse İtalyanların Bingazi mıntakasından Mısıra yapacağı taarruza karşı yandan ve hareket ilerledikçe gerilerden hava ve deniz hücumları için Ingilizlere biçilmiş kaftan tabirine lâyık mükemmel bir hareket üssü olacaktır.
(Devamı var)
Yarın Akşa n GENÇLİK - GÜZELLİK - AŞK
M F I F K DANS - SPOR ■ HAF|F mu-J SİKİ. NEŞELİ DANS ve
Sinemasında ŞARKI FİLMİ
Fransızca Sözlü
Kutup Yıldızı
B., 5O/VKA HENIE RICHARD GREENE
Zengin, fevkalâde lük, kıyafetler - Muhteşem Mizınsen -Nefis ve eğlenceli bir mevzu
Yarın gece için localar satılmıştır numaralı koltuklar bu günden aldınlmalıdır Tel. 40868 ■r^ın' r ■ı,anmTW^TT»
SİKİ - NEŞELİ DANS ve ŞARKI FİLMİ
Garip Bahisler Ve Tuhaf Rekorlar
Dünyanın Muhtelif Yerlerinde Tutulan Bahislerin Ve Kırılan Rekorların En Garipleri Hangileridir?
Garip bahis tutmaların adedi, halkı eğlendirmek veya böyle şeylere iştirakten hoşlanan kimseleri memnun etmek gayesile yapılan bazı rekorlara nisbeten çok fazladır. Bilhassa, bu şekildeki bahisler, yani akıl hafifliğine doğru temayül eden bu nevi bahisler listesi okadar uzundur ki bunlardan en değişiklerini ve gariplerini izah ile iktifa edilebilir.
Bahis tutuşmak meyli, o derece muhtelif sahalara inhisar edebilir ki bunları tefrik ve tasnif etmek gayet güçtür. Bahis, bir meydan okumadan, bir fikirden, nihayet tesadüfi bir hâdiseden çıkabilir. Tesadüf denilen şey, bahse girenleri ve buna şahit ve seyirci olanları daima ilham eder.
Bu suretledir ki Edith Zeisler isminde genç bir Macar dansözü 1938 de ayaklannm ucu ile Sfenks’in kaidesine çıkmağa teşebbüs etti ve mu vaffak oldu da... 1934 de, bir İngiliz yüzücüsü, dalgalı bir havada, dişlerinin arasına koyduğu bir kaşığın üstünde bir golf topunu koyarak bir kaç kilome('’9 yüzmeğe teşebbüs etti. Bir iki sene evvel de harpte aldığı bir yaranın tesirile fevkalâde bir telepati kudreti iktisap eden Dir Fransız da, Madridin kalabalık sokaklarında, gözleri kapalı bir hald°, tam yarım saat müddetle bir otomobil kullandı.
1900 senesinde bir genç orijinal, Fransada bir şehirden yedi kilometre mesafedeki bir kasabaya geri geri gitmeğe hem de başını bir kere arkaya çevirmemek şartile bahse girişmişti.
Bazı bahisler de daha çabuk, duman gibi uçacak mahiyettedirler ve meselâ 1830 da bir tiryaki, 11 saat zarfında elli yaprak sigarasının hakkından gelebileceğini bahis mevzuu ediyordu. Halbuki daha sonra, bir Fransız, bu rekoru, on iki saatte 90 yaprak sigarası içerek ve hiç rahatsızlık duymıyarak kırıyordu.
Şarl Zibelman isminde bir İngiliz yüzücüsü Manş denizini Ingilteredeıı Fransaya geçmeğe teşebbüs etti. Fakat Kaleden on iki kilometre mesafede dalgalar, soğuk cereyan neticesinde bu işten vazgeçmeğe mecbur oldu. Ve yine bir Londralı doktor bir bahis dolayısile, bütün bir sene, tek bir kelime söylememeği kabul | etti. Bahis 10 kânunuevvel 1932 de i başladı. Mesleğinin icap ettirdiği şey j leri yazı veya işaretle yapan ve ya-I şayış tarzmı değiştirmiyen doktor i neticede dilsiz oldu. Fakat 1100 In-1 giliz lirasmı da kazandı.
Bazı defalar da, bir çok kimseler | istemiyerek ve akıllarına bile gelmi-1 yerek her türlü rekorları kırmaktadırlar. Postacılar, yürüyerek, hayatları müddetince arzın en aşağı on defa devrini yapmaktadırlar. Ve yine Filipin adalarında dinî bir vazife ile memur ve Bilber ismindeki genç bir Fransız gibi 90 muhtelif lehçe bilen âlimler vardır. Ve hafıza cihetinden de şayanı hayret rekorlar kıranlar arasında, hemşerilerin-den 43000 kişinin adresini ezberden bilen Çek Alop ta zikre şayandır.
Bu rekorlar, her hangi bir müsabaka neticesinde kazanılmış değildir. Fakat bazı rekorlar da vardır ki bunlar kolay kolay elde edilemez. İngiltere bahis memleketi ise de A-merika da rekor memlektidir. Orada her şey bir rekor fırsatını verir.
Bu asır başlangıcında, epey fantezi rekorlar vukua geldi. O zamanlar Mackey isminde bir Amerikalı, dokuz dakikada yüz istiridye yutmak rekorunu tutuyordu. Şarl Abram isminde ve biftek kıralı tesmiye edilen birisi de, otuz saniyede yarım kilo et yiyerek bir rekor kazanmıştı... Başaşağı durmak rekoru DanimarkalI iki kardeşe aitti. Bunlar bu şekilde ve rnüvazeneli olarak beş dakika ve dört saniye duryorlardı.
Fransada bir müsabakada, bir Fransız köylüsü dakikada 46 ceviz olmak şartile, bir saatte tam 2788 ceviz kırdı. Belçikalı bir adam normal bir pipoyu, 2 saat 7 dakikada içti. Ve nihayet Viyanalı bir berber de, bir kaç ay evvel, üç günlük bir
sakalı, mükemmel bir surette tam 19 saniyede kesti.
Aynca bazı mesleklerde garip rekor meraklıları vardır. Fransada, kahve garsonları, gazete müvezzileri arasında yapılan koşular çok garip neticeler verir ve herkes bunu seyr eder. Bu arada, Amerikalı bir kasap, bir öküzü 13 dakikada, ve bir koyunu da 6 dakikada keserek ve temizliyerek dünyadaki bütün rekorları kırdı. Yine bir sucukçu da 32 dakika 45 saniyede beş tane domuzu kesip, parçalayıp ve temizliyerek bir rekor ihdas etti.
Avusturalyada ağaç kesme müsabakasında bir köylü 70 santimetre kutrundaki bir ağacı balta ile 4 dakika 8 saniyede keserek yere devirdi.
Dans müsabakalarında da çok teknik ve tahammül gösteren vakalara da tesadüf edilmektedir. Bu mü sabakalardan birinde bir adam tam 25 saat 33 dakika ve 10 saniye, durmaksızın, mütemadiyen dönerek dansetti. O derecede ki jüri azalan bu adamdan daha ziyade yorgun bir halde kalmışlardı. Padoneli bir piyanist 40 saat müddetle durmadan piyano çaldığı gibi, ip athyan birisi de, 13 dakika, 10 saniyede 2044 sıçrayış yaptı.
Birbirlerine meyli olan bir çifti buz bloklarının üzerine oturtarak, duyduklan hislerin şiddetinden buz-lann ne zamanda eriyeceğini düşünen ve bunu tatbik için harekete geçen bazı Amerikalılar, beklenilmi-yen bir müsabaka tertip etmişlerdir.
Durmak nedir bilmiyen bir geveze ile, hiç lâkırdı etmiyen asık suratlı bir adam bir höcreye konuluyor ve bir hakem buları kontrol ediyor. Geveze mütemadiyen söz söy-liyecek, asık suratlı da sükût edecek tir. Buradaki galip, sinirlerine tahammül ederek aksi hareket yapmı-yan kimse olacaktır.
Son bir müsabaka 56 çiftten, 31 saat nihayetinde yedi çift kalmıştı. Ve nihayet müsabıklar 41 inci saatte pes dediler. Biri sustu, diğeri konuştu.
Müsabakayı kazanan geveze, yavaş yavaş arkadaşına ne söylediğinin farkmda olmadığını anlattı. Ve bu umumiyetle bir çok müsabakalarda vaziyet böyledir.
Hayırlı Evlât
Teyzeminin sandığını kırıp aitnları çalmış
Cürmümeşhut mahkemesi dün bir (sandık kırma) vasaına bakmıştır.
Küçük Ayasofyada kaleci sokağında oturan Selânikli Hüseyin Remzi isminde bir adam, geçen gün teyzesinin sandığını kırmış ve içindeki 71 altın lira ile bazı kâğıt para ları almıştır.
Hüseyin Remzi, bundan sonra, doğru vapura atladığı gibi Bursaya gitmiştir. Vaki müracaat üzerine kendisi Bursada yakalanarak şehrimize getirilmiştir.
Dün cürmü meşhud mahkemesi huzuruna çıkarılan Hüseyin Remzi 71 altın lira aldığını inkâr etmiş ve: (— Ben yalnız 61 lira aldım üst tarafını da annemin sandığından temin ettim. Bursadan zeytin alıp îs-tanbula gelecek ve ticaret yapacaktım!) demiştir!..
Mahkeme, Hüseyin Remzi hakkında tevkif karan vermiştir.
Yurdun muhtaç çocuklan-nı mesut görmek hususundaki asîlâne, İnsanî düşünceleriniz Çocuk Esirgeme Kurumuna yılda vereceğiniz Bir Hra ile tahakkuk edebilir.
88 88 88
Hastalıklı çocukların çokluğu Milleti inkıraza sürükler. Yoksul yavruyu kurtarmak İçin Yılda Bir Lira ver Çocuk Esirgeme Kurumuna Üye ol!
H NİSAN HM
T ■ F 1 » A ■ A ■
Sayfa ı )
- 3® - İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
Enver Paşanın T eki if i
Deli Yusufun Nasihatları
Başkumandan Vekili Beni Kaf-kasyaya Göndermek Niyetinde İdi
Bana Gönderdiği Şifrede Kafkasyaya Geçmem Ve Orada İhtilâller Çıkarmam Teklif Ediliyordu
“ Kılıcını Ve Atını Hiç Kimseye Emniyet Etme. Rastgeldiğin Kimselerin Sözüne Sakın Kapılma „
23 şubatta 9 uncu fırkanın gönderdiği raporun hulâsası:
“Kükürtlü karyeli Haşan ağanın ifadesine göre takriben 1000 kadar Ermeni 6 top ile 21 şubat 334 de Yeniköy yolile Şarka geçmişler ve 300 İslâmî şehid etmişler.
Mamahatunu Ermeniler kâmilen yakmışlar Güzergâhtaki erzakı da yakmışlar. Yalnız Mama-hatun’da bir mikdar konserve ve çay (8 ton et konservesi, 3.5 ton erzak, tahkimat malzemesi ve külliyetli mühimmat ve tahrib malzemesi olduğu, sonradan te »bit olundu) elde edilmiştir.
Yol haricinde aykırı istikametlerdeki ambarları ahali yağma etmektedir.,,
Ermeniler yaksın, ahali yağma etsin! Hiç bir şey bizi artık yolumuzdan alıkoyamıyacaktır: Çün-ki ben de geriden menzil ambarlarından bütün vasıtalarımızla nakliyata sürat verdiğim gibi nasıl olsa el değmemiş bir ambar ele geçireceğimizden de ümidimi kesmedim.
ENVER PAŞA BENİ KAFKASYAYA GÖNDERMEK İSTİYOR
23 şubat öğleden evvel saat 11 de Başkumandan Enver Paşadan namıma bir şifre geldi. Üzerinde (Bizzat hallolunacaktır) kaydı bulunduğundan merakla halletmeğe başladım. Cümlelerini bitirdikçe merakım artıyordu. Aynen yazıyorum :
BİRİNCİ KAFKAS KOLORDUSU KUMANDANI MİRALAY KÂZIM BEYE
Harbiye Bizzat hallolunacaktır. -----------
23/2/1334 Rusyada zuhur eden ihtilâl ve vekayii ahire üzenine Kafkasya müslümanları da müstakil hükümet teşkiline ve bizimle daha sıkı bir münasebet ve rabıta tesisine teşebbüs eylemişlerdir. Bunlara yardım etmek ve müslümanlan Rus ve Ermeni elinden kurtarmak ve bu suretle bizimle Kafkasya İslâmları arasındaki rabıtayı takviye etmek için şimdiden Bakûda bir teşkilât vücuda getirilmektedir ki buradan gerek bahri Hazer şimalindeki islâmlarla ve gerekse Kafkasya şimali ile temas edilecektir. Şimdiden altıncı ordu ve üçüncü ordu Kafkasya dahili ile irtibat ve münasebet tesis etmişlerdir. Gerek teşkilâtı askeriye gerek noktai nazarımıza göre kendilerini sevk ve i-dare etmek hususunda müslümanlara muavenet ve müzaheretimizi istiyorlar. Siz bu teşkilâtın başında bulunarak çalışmak ister misiniz? Yalnız harp zamanında değil badelharp te bu teşkilât ehemmiyetini muhafaza edecektir. Ordudaki mevki ve irtibatınız tabiî baki kalacaktır.
Başkumandan vekili
ENVER
Bu şifrede biribirinden mühim iki nokta vardı:’ ^Jiri harpten sonra dahi devamı tasavvur olunan bir Kafkas İslâm teşkilâtı; İkincisi de öz memleketimize filî hizmete başlamış olan benim, işim den alınarak henüz nazarî olan ikinci derece bir hizmete gönderilmekliğim meselesi.
Bende uyanan ilk duygu tabiatile menfi oldu. Bu kış kıyamette beni sağ cenahtan Erzincan cephesine aldırmak hususundaki yüksek maksatla bu teklif arasındaki tezad, hayli düşündürdü. îlk duygularımla cevap vermeyi muvafık görmedim. Serbest düşünebilmek için çıktım, saatlerce dolaştım, yine karargahıma döndüm. Mevzuu, iyice hazmedip mülâhazalarımı tarttıktan sonra kararımı verdim; aksam (9) da cevabımı yazdım ve bizzat şifresini yaparak telgrafhaneye yaverimle gönderdim.
Mülâhazam şu idi: Kendi yurdumuzu, derhal işgal etmek lâzımdır. Bundan sonra ya Rus, Ermeni ve Gürcü kuvvetlerile karşılaşacağız ve yeni bir sel fer açılacak, yahut te kolaylıkla ileri yürüyüşe devam edeceğiz. Ordumuzun bir kısmı Bakûya ve Şimalî Kafkasyaya gidebilir. Şu halde buna istinat ede-rek yapılacak teşkilât kolay ve kavi olur. Fakat or-bX^ralara gİdemi*ecek İ8e * çeteciliğe döner. Şu ^nu bİrİCİk İS bİr a" E-)-
ileri geç™^ ve hududumuza dayanmaktır. Eğer rekâtm^d U" °'m:,zsa E™rumdan çete ha-
m paça, bunu daha önceden düaünüj h‘r» daglaz üzerinde bir aylık zorlu bir seyahat yaptır ta totanbul» ald-maydı. bu hare-
mllh t lr “,Ute ederdi- Bu Slrad“ beni en
mühim tor ıSm basından ayırmak istemesi, hiç te
hoşuma gitmiyen bir teveccüh eseri olsa gerek. Evvelce karargâhı umumiden de Tahran hedefine çıkarılmıştım. Enver paşa, şimdi de tem hizmet zamanı bana yine memleket dışmda vazife gösteriyor. Aradan on saat geçtiği halde ne hissim ve ne hesabım, bir türlü bu teklifi hoş ve doğru görmüyor. Şu halde kararım: Red oldu.
Bu kararımı Enver Paşaya yazmak te bir mesele idi. Onu kırmadan kararımı anlatmak için verdiğim şifre cevap şudur :
BAŞKUMANDAN VEKİLİ ENVER PAŞA HAZRETLERİNE
Erzincan
23/2/334
Zata mahsustur.
C. 23 şubat şifreye.
İbraz buyurulan teveccühü kıymettarilerine arzı şükran eylerim. Emir ve teklif buyurulan mukaddes vazifenin tarzı icrası hakkında bazı maruzatta bulunmaklığıma müsaadei fahimanelerini istirham ey»-lerim :
Ruslarm, Bulgaristanda 93 seferinden sonra yaptıkları teşkilâta müşabih tarzda Ermenileri tut-
Erzurumda Selçuk âsârından bir medresenin kapısı tukları ve aralarına Rus zabiti katarak teslih ettikleri görülüyor. Kafkasyada islâmların tahrikâtı, Rus, Ermeni ve Gürcülerin zaten mevcut olan birliklerini daha ziyade tarsin edeceğini ve orduyu hümayunun bu ahval karşısında en geç eski hududa kadar olan memalikimizi istirdattan sonra yeni bir düşman ordusile karşılaşacağını ve yeni bir sefer açılacağını tahmin ediyorum. Bu mahzur olmayıp ta bir kısım ordumuz o mıntakaya gidebilir ve buna istinaden teşkilât yapılırsa kolay ve kavi olur. Fakat teşkilât orduya istinat edemiyecek ise hafî vaziyet olacaktır. Bu ikinci halde Kafkasyaya gidecekler, gizli veya çete tarzında olacaktır ki bunların beraberinde olarak geçmekliğim ve mahallinde teşkilât yapmaklığım imkânsızdır. Böyle bir halde teşkilâtın ancak i kolordumun merkezi olacak Erzurumda ayni vazife 1 ile iştigal edilerek ifasmı mümkün görüyorum. Mü-taleatı âcizaneme nazaran emri iradeleri maruzdur.
K. 1. Kafkas kumandanı Miralay
Kâzım Karabekir
L^rzurumt^ kurtuluşundan sonra bu meseleyi bu sefer de ben açtım. Bu, "Sankamış-Kars ve ötesi,, ( başlıklı eserimde görülecektir: Hâdiseler benim gö- ı rüşüme uygun çıktı. Nihayet Ermeni ve Gürcü orduları mağlûb edilerek ordumuz İran ve Kafkas, Azer-baycanlanna girdi. Tebrize yaklaşan ve Bakûyu iş-gal eden İngiliz kuvvetlerini tardettikten sonra Şi- , malî Kafkasyaya dahi kuvvet göndermek suretile ancak paşanın istediği teşkilât yapılabildi.)
24 şubatta gelen ordu emrinde Kafkasyaya gitmek istiyen zabitlerin Trabzonda toplanması bildirildi. Bir kaç gönüllü zabiti gönderdim.
(Devamı var)
Oeli Yusuf la Köroğlunua Bolüya gidişlerinin resmidir
( — 4 —
Ata gelince, sırtında geldiğim ve gözlerimin kör olmasma sebep olan Kırtay, dünyada şimdiye kadar rastladığım atların en mükemmeli olabilmek istida-duldadır. Gözlerimin kör olmasma rağmen ona ben yetiştireceğim. Ondan sonra da vazifem tamam olacak.
Küçük Ali babasının sözlerini can kulağile dinliyordu. Deli Yusuf devam etti:
— Kaybedecek vaktimiz yok. Git ahırın her tarafını, iğne deliği kadar bir menfez bırakmayacak şekilde çuhalarla iyice kapla! En ufak yerden bir rüzgâr giremesin.
Ali gitti. Ahırın tavanmı ve dört duvarını babasının istediği gibi bir iğne deliği kadar menfez bırak-mıyacak şekilde çuhalarla kapattı. Zayıf Kırtayı buraya çektiler ve Deli Yusuf herkesten gizlediği usullerle atı beslemeğe ve yetiştirmeğe başladı.
Lâfı uzatnuyahm. Böylece aradan tam bir sene geçti. Bir gün Deli Yusuf oğluna şöyle dedi:
— Oğlum şu bizim avluya üç gün hiç durma-macasına sula... iyice balçık olsun.
Ali de babasının dediğini yaptı. t)ç gün müddetle çeşmeyi açık bıraktı. Kuyudan durmadan su çekerek döktü. Nihayet bahçe o hale geldi İti bir adam girse, beline kadar çamura batardı. Bunu babasına haber verince babası :
— Şimdi ata bin ve avluda koşturarak dolaş!
Ali, babasının dediğini yaptı. Okadar çamur olduğu halde atın ayaklarına ancak bir ceviz büyüklü ğünde balçık bulandı. Bunu babasına söyleyince Dell Yusuf :
— O halde mutlaka ahırda bir delik olacak, dedi Ali aradı. Nihayet kapının üzerinde iğne deliği kadar bir aralık buldu. Deli Yusuf bunun üzerine:
— Bu deliği de kapat, daha ata bir sene bakmamız lâzım, dedi. Böylece bir sene daha geçti. Ali yine çeşmeyi açtı. Üç gün üç gece kuyudan çekip bahçeye boşalttı. Bahçe yine yan bele katlar balçık oldu Ali, ata binerek belki yarım saat koşturdu. Bu sefı balçık atem tırnağına bil bulaşmadı. Ve yerden kuru toprak çıkardı.
Deli Yusuf, bunu öğrenince:
— Çok şükür muradımıza erdik. Şimdi bu at al tında oldukça, sana ilişeck kabadayı çıkmaz. Şimdi kılıcını kuşan. Hemen yola çıkalım. Seni Boluya ka dar götüreyim. O zalim beyden benim ve benimle be raber binlerce masumun intikamını al.
Köylüler, küçük Aliyi tam manasile yiğit bir delikanlı olmuş, ceylân ayaklı, yüksek boylu tığ gibi bir külıeylâna binmiş görüm- hemen toplandılar. Kimi ona bakıyordu, kimi at ..itiyordu.
Bir çok kimseler bir Aliyi bile tanımamış-
lardı. Sağdan, soldan fısıltuar yiikspJdj-
— Kim bu yiğit?
— Ali canını...
— Hangi Ali?
— Hangi Ali olacak, küçük Ali. Kör Yusufun oğlu.. Köroğlu!
Ve böylece küçük Alinin ismi "Köroğlu !„ olarak kaldı.
Yolda Kör Yusuf gözlerinin görmemesine rağmen hafıza kuvvetile ve oğluna sağda, solda ne olduğunu sorarak yolu buldu. Nihayet bir sabah karşıdan Bolu şehri göründü. Ali, bunu babasına söyleyince babası :
— O halde biraz duralım, dedi. Durdular. Şimdi sana son nasihatlerimi vereceğim. Bunlar, kulakla
rında küpe olsun. Ona göre hareket edersin.
Aldı Dell Yusuf, bakalım ne söyledi» -
Akan abı hayat, biter yemişler, Arslan gibi bu dağlarda kalmalı. Yürü oğlum burda arslanlar yatar. Arslan yatağında arslan olmalı.
♦ ♦ ♦
Yarın burdan kalkıp gitmeli düze. Allah yardım eder burada bize. Almalı kervanı çıkmalı düze, Bu dağlarda mesken tutup kalmalı.
* * *
Topuzu çekmeli, yola durmalı, Bezirgân bozmalı, çer çer vurniah Sonunu düşünme nolup nolmalı, Arslan gibi her yana nam salmak.
* * * /
Deli Yusuf derler benim adıma, Rahmetme bir kulun aslâ dadına, İşte nasihatim budur zatına. Kervanı kesmeli, köyü basmalı.
* * * '
Deli Yusuf bir müddet sustu. Derin btr düşünceye daldığı belli idi. Sonra y ine aldı. Bakalım ne söyledi :
Bir yiğit haykırıp meydana girsek Arka verip sığınacak yer gerek. Çamlıbele, metin kale yapmağa, Kendi yiğit, özü metin er gerk.
* * ♦
Hey nolanda, oölum Ali nolancte, Zor düşmanı bölük bölük bulanda. Padişahın divanına varanda, Dil tutulur, dili tutar er gerek
* * ♦
Sıra sıra koç yiğitler düzersin, Alayları bölük bölük bozarsın. Berhaneyi Çamlıbele çizersin. Burda saııa barınacak yer gerek.
♦ ♦ ♦
Göğüs gerek, arka verek dağlara Hizmet edek bahçelere bağlara, Şöhret salmak için nice illere, Şimdi sana devlet gerk, sur gereft
♦ ♦ *
Eyvan gerek oturmaya yaz ile, Bir de saki, mey doklura naz ile, Yiğitlerin kumandası saz İle, Vermek için yakışacak ser gerek-
♦ ♦ ♦
Deli Yusuf tamamladı öğüdü,
Sen tamam et yirmi bir bin yiğid| Gözlerim görmüyor suçum ne idi. Öc almağa senin gibi er gerek.
Oeli Yusuf devam etti:
— Kılıcını ve atını kimseye emniyet etnıeî Bilhassa Boluda kimsenin sözüne kanma! Şunu İyi bil ve unutma ki orada her adım başında bir hain, bir düşmanla karşılaşacaksın. Çünkü Bolu baştan başa o hain derebeyinin adamlarlle doludur. Bunların her biri, her ân sana bir tuzak hazırlamağa ve »nl oraya düşürmeğe savaşacaktır. Bunların iğvaatına kapılma! Şimdi sağ tarafta yüksek bir dağ olacak, görüyor musun?
— Evet baba^
(Devamı var)”
Sayfaı •
f ENİS AB AH
11 NİSAN 1»3»
Çalınan Saadet
Yazan: Meliha Baysal
kınken o bile senin saadetini görünceye kadar ölmiyecek.
— Teyze, niçin bu günlerde fazla öksürüyorum?
— Havalardan olacak yavrum Bak ben bile öksürüyorum.
Handan, yalan söyliyen bu kadının yüzüne istihza ile baktıktan sonra solgun dudaklarından sızan ince bir kan çizgisini mendile ile silmişti.
Bu iyi bir alâmet olamazdı. Evet bu o meş'um hastalığın en bariz bir vasfı idi: Kan...
Bu gün 1 inci kân-un. Yağan karlar köyü tıpkı bir kefen gibi sarmış, fırtına şiddetle camlara1 çarpıyor, onlar Handanı istiyorlar. O ölüyor. Dokotor ümidini kesti. Ah yavrum, o dudakların yalnız acı kaynağı oldu. Ah yavrum sayıklıyor: Reha, Reha. Odada bütün eşyalar olduğu yere sinmiş, odayı bir ölüm sükûneti kaplamış.
Beyaz bir yatağın içinde bir sonbahar gülü gibi yatan Handanın kumral saçları yanlarına düşmüş. Dudakları aralık, gözleri sımsıkı kapak, kabaran göğsü yavaş yavaş iniyor.
Birdenbire acı bir zil sesi odanın vahşî sükûnunu parçaladı. Nadide hanım hıçkırarak kapıya koştuğu zaman âdeta taş kesilmişti. Ona Handanın son dakikalarını yaşadığını söyleyince...
Reha, kendi elile yıktığı saadetinin tamiri için bütün kuvvetile merdivenleri çıkıyordu. Tam kapıyı açtığı zaman Handan saçlarına ve beyaz örtülerine bulanan kan damlaları arasında son nefesini vermiş ve ebediyete çoktan kavuşmuştu.
Meliha Baysal
İki kişi, bir mezarı Bütün gece Beklediler
Zavallı adarrın ölümüne bir dayak mı sebep oldu?
Ordu ( Hususî ) — Alucaranın Keşimbür köyünden Purçak Ali oğlu Dursun arkadaşları ile beraber otururken burnundan kan gelerek bayılmıştır.
Derhal arkadaşları başını soğuk su ile yıkamışlar, biraz istirahatten sonra ayılmıştır. Ayıldıktan sonra arkadaşları ile yine konuşmaya başlamış ve arkadaşlarına: “ Ben bu dertten herhalde kurtulamıyacağım,, demiştir. Bu sözün arası çok sürme den tekrar bayılmıştır. Ayılması için su vurmuşlarsa da, Dursun bir daha ayılmamıştır. Vaziyet hükûmec tabibine haber verilmiştir. Doktor bir kalp sektesinden olduğunu söy-liyerek raporunu tanzim etmiş ve ölünün kaldırılmasına izin vermiştir.
Bazı köylülerin söylediklerine gö re bu kalp hastalığı haksız yere yediği bir dayaktan olmuştur. Ailesi zavallı adamın kalbinin tekrar atması ihtimaline karşı; Dursunua mezarını birer buçuk lira vererek iki kişiyi gece bekletmiştir. Bunlar, gece, "Dursun, Dursun!,, diye çağırmışlarsa da kendilerine bittabi cevap verilmemiştir.
Sıtma mücadelesi
Çorlu (Hususî) — Kazamız sıtma mücadele teşkilâtı 11 nisandan itibaren sıtma ile mücadele mınta-kalarında umumî bir sıtma muayenesi yaptıktan sonra sıtmayı muhitten kovmak için sıtmaya yataklık eden arazi üzerinde fennî şekilde ıslahat ameliyesine başlıyacaktır.
• Bir müddettenberi açık bulunan sıtma mücadele Çorlu şubesi doktorluğuna Hayrabolu sıtma mücadele doktoru Osman Başkul naklen gelmiş ve yeni işine başlamıştır.
* Sıtma mücadele Çorlu şubesi sıhhiye memuru Abdullah Çam naklen Hayrabolu sıtma mücadele sıhhiye memurluğuna tayin edilmiştir.
12 Eylül Serin bahçemin tenha lir köşesinde oturuyorum. Sonbahar ‘bütün elemile çökmüş. Tatlı bir rüzgâr ağaçları bir anne eli gibi okşu-yarak geçiyor.. Denizde mini mini dalgalar birbirini iterek sahile kadar geliyorlar.
Bulutlar bir kalp kadar sisli ve muammalı...
Kararan gözlerim bu tabiatin emsalsiz güzelliğini seyrederken ne yazık ki ruhum beni talihsizliğimin en koyu derinliklerine kadar götürdü. Eski hatıraları düşünmek, yaralı bir kalbe dokunmak ne günah!
Bir gün ben de bu tabiatın boş sahralarında elemimle yalnız başıma kalacağımı ümit eder miydin Talihin bazan öyle merhametsiz silleleri oluyor ki... ,
İşte şimdi bu acı hatıralar gözlerimin önünden birer yıldız gibi kayıp gidiyorlar. Yalnız yanmadan sönen bir emelim de annemin bu talihsiz kızını hayat um mantarının ortasında yalnız bırakması idi. Belki de onun şefkatli kucağında dertlerimi dinlene dinlene çekerdim.
Handan, omuzlarından kayan atkısını tekrar omuzlarına örttü. 0-nun kafası işlemiyor, yalnız kalbindeki hatıraları okuyordu. Yaşaran gözleri denizin meçhul ufuklarına dalmış, düşünüyordu.
Hakikatte onu hayatta hiç bir şey mesut edememişti.
Onun dudakları bir kere anne demeden kapanmış ve ömrünün sonuna kadar bu kelimeyi hasretle an-nııştı.
Handan üç sene evvel binbaşı Arif beyin oğlu ile nişanlanmış ve bütün acılarını unutarak bütün kalbi ile onu mesut etmeğe çalışmıştı.
Handan onu bütün kalbile severken ne yazık ki o Handanın akrabalarından Neyranı seviyordu.
Fakat Neyranla Reha kalplerinde yanan ateşi saklıyamamışlar, süs lü hayallerinin tasavvur ettiği yuvalarına koşmuşlardı.
Handan sabahleyin kalkınca bir mektup bulmuş ve Rehasından ebediyen ayrıldığım anlamıştı. Mektubu okuduktan sonra kaç geceler hıçkırıklarını yastıkları arasında boğmuş, kaç geceler göz yaşlarından imdat dilemişti.
Handan kalbine düşen ateşin vü-cudünü yakarak bir gün kül edeceği ni pekâlâ biliyordu.
Saadetinin katüi! O tam kollarını saadete, gözlerini hayata açacağı sırada vurulan kolları yere düşmüş, hayata açılan gözleri yine bedbahtlığın siyah dumanile dolmuştu.
Handan hafifçe yerinden kalktı. Vakit gece yarısını çoktan geçmiş, tabiat yine sihirli uykusuna dalmıştı.
îşte o da geceler gibi eski hatıralarını uyutmuş; onları bir daha uyan dırmamağa and içmişti.
Handan ölecek, belki saadetini ve kalbini çalan insandan intikamını almadan, belki bu hatıraları bir daha hatırlamağa vakit bulmadan, saadetin kadehini dudaklarına götürmeden ölecek.
Üç sene evvel Handan yeni hastalandığı zaman büyük teyzesi Nadide hanım onu hava tebdili için bu köye getirmişti. Handanın solmağa mahkûm bir sonbahar çiçeği olduğunu biliyor, bu abla yadigârına bir evlât gibi bakıyordu.
Handan ellerini teyzesinin dizi*, rine dayamış, ağır ağır anlatıyordu:
— Teyze, bilmem bu köyü niçin bu kadar çok seviyorum. Belki elîm bahtımın dinlendiği son günlerimin ebedi hatırası olacak, ölmek acı da (olsa ruhum bu güzel hatıraları bu tabiatin emsalsiz güzelliklerini doya doya seyretmek belki insana bir par ça saadet bahşeder.
— Handan yavrum bu acı sözlerle teyzeni niçin incitiyorsun? Nadide hanım hıçkırdı:
— Hayır yavrum, sen ölmiyecek «m. Kır saçlı teyzene ölüm daha ya-
Delinin Sebep Olduğu Hâdise
Kemal, Otomobille Karakola Getirildikten Sonra Müşahede Altına Alındı
İzmir (Hususî) — Kara taşta Hilâl sokağında 12 No.lı evde oturan eski Maliye memurlarından Sakızlı B. Kemalin, evhama kapılması ve asabi rahatsızlığının nüksetmesi yüzün den Karataş orta okul hademsi Salih oğlu B. Haşan Fehmiyi üç yerinden tabanca kurşunu ile yaraladığını, tahassun ettiği evde yakalanmaya kadar evi muhasara eden 28 polis memurunu saatlerce işgal ettiğini bütün tafsilâtile bildirmiştin».
Müddeiumumilik, hâdise tahkikatına devam ederek, vak'a şahitlerini dinlemiştir. Memleket hastanesinde tedavi altında bulunan hademe B. Haşan Fehminin yaralan ağ'r çadır. Bacağında bulunan kurşun, kalbi zayıf olduğu görülerek ameli-' yat edilmek suretiyle çıkarılmamış-I tır. B. Haşan Fehmi, müddeiumumi tarafından alman ifadesinde demiştir ki:
— Senelerden beri mektepte hademelik yapıyorum. B. Kemali hiç tanımam. Oğlu Vahid, mektebimizde okuyor. Birkaç gündür mektebe gelmemişti. Mektep müdürünün em ri üzerine Vahidin evine gittim. Mek tebe gelmeyişinin sebebini soracaktım. Kapıya yaklaştığım sırada, Vahidin babası olduğunu sonradan öğrendiğim Kemal, tabancasını üzerime ateş etmeğe başladı. O sırada komşu kadınlardan birisi bağırdı:
— Kaç, delidir.
Ben yaralı olduğum halde kaçtım. Başka hiç bir şeyden haberim yok. Meğer adam deli imiş.
Haber aldığımıza göre bazı komşuları, B. Kemalle ara sıra şakalaşırlar, Mısıra gitmiş olan karısı ile kızının kaçırıldıklarını, yakında oğlu Vahidin de kaçırılacağını söyleler miş. Asabi bir hastalık yüzünden evvelce tedavi gören, fakat hastalığı tamamiyle iyileşmiyen B. Kemal, bu şakaları her vakit ciddî zannederek endişe gösterirmiş. Sod zamanda oğlunun kaçırılacağı onda bir fikri sabit haline gelmiş olacak ki eve gelen hademe B. Haşan Fehmiyi, oğlunu kaçıracağı zanniyle vurmuştur.
Tahassun ettiği evde kendisini teslim olmağa davet eden polislerle suçlunun pencereden yazılı kâğıtlar atmak suretile muhabere ettiği de; haber alınmıştır.
96 96 §6
Çift Süren bir Köylünün Bulduğu hazine
Aydında tarihî bir ırezar ve altın eserler nasıl meydana çıkarıldı ?
Aydın (Hususî) — Aydın ilinin Germencik kamununa bağlı Ortaklar köyü Sülüklü çeşme mevkiinde Halil oğlu Mehmet Çetinkaya isminde bir çiftçi; çift sürmekte iken sa-banın burun demiri bir taşa dokunmuştur. Mumaileyh taşı kaldırmak istemişse de muvaffak olamamış ve bunun kocaman bir sütun olduğunu görerek hafriyat yapmıya başlamıştır. Nticede bir eski mezar çıkmış, Mezar dört köşe güzel, içerisi yontulma ile oyulmuş ve etrafında yine yontulma ile 22 adet heykel yapılmış ve üzeri düz mermer kapaklar ile kapanmıştır. Mezar içindeki ölü gömülüşte kurşun sanduka ve altın kefin ve altın yapraklar ile gömülmüş olduğu çıkarılan altın yapraklardan anlaşılmıştır.
Bahçe sahibi M. Çetinkaya mezarın kapağını tahrip etmek suretile içrisine girmiş ve araştırma yapmış ise de altın yaprakları yırtmak suretiyle heykelierln 1-2 sini kırmıştır. İçerisinde tâ cenazenin kefke halinde bulunan ankazı ile kazozlar
Suçlu bu mektuplarında:
— Bana karımı, kızımı, oğlumu ve annemi göndermezseniz teslim olmam.
Demiş, polisler, teslim olmazsa öldürüleceğini kendisine ihtar eden yazılı bazı kâğıtları pencereden içeri atmışlardır. Evde tahassün edince oğlu ve kayıııvaldesi evden kaçmışlardır. Beş saat polisler, evi muhasara ederek suçluyu muhtelif şekillerde yakalamak için tedbir aldıktan sonra nihayet müddeiumumilikten yakalama emri istihsal edilmiş, o vakit, başta adlî kısım reisi B. Sır rı olduğu halde beş polis, eve hücum ederek kapıya gelmiş, kapıyı kırmış lardır. O vakit, Kemal tekrar pencereden attığı bir mektupla:
— Bana dokunmamak için söz verirseniz teslim olacağım.
Diye haber vermiş, kendisine te minat verilmiş, nihayet tabancasını j polislere atan ve bir elinden tuttuğu bıçağı da veren suçlu, büyük bir satırı eline almak üzere iken yakalanmış, elbisesi giydirilmiştir.
— Ben karakola otomobille giderim. Başka türlü gitmem.
Demiş, o vakit bir otomobil tedarik edilerek karakola götürülmüş tür. Orada saçma sapan sözleri a-rasında dünya sulhünü korumak i-çin büyük devlet kırallanndan biri ile görüştüğü ve sulh namına hareket ettiğini söylemiştir.
Müddeiumumilik, evvelce de a-sabî mühim rahatsızlık geçirmiş o-lan suçluyu memleket hastahanesi-ne deliler koğuşuna göndererek müşahede altına aldırmıştır. Gene vaka günü yaralama hâdisesinden sonra eve tahassün eden B. Kemalin, yoldan geçen bir seyyar ekmek satıcısına:
— Evime ne bakıyorsunuz ? Şim di seni temizlerim. Diyerek taban-casile nişan aldığı, fakat satıcının derhal oradan uzaklaştığı öğrenilmiştir.
Polisler kapıyı kırıp eve girerke ı B. Kemalin kaymvaldesinin:
— Oğlumu-öldürmeyin, vurmayın, onun kimseye zaruzı yoktur, diye bağırdığını, ayni zamanda:
— Oğlum, sakın polislere karşı gelme, tabancanı tes.’im et, diye bağırdığı da o civarda bulunanlar tarafından duyulmuştur.
96 36
Hapishaneden Yeni çıkan bir Sabıkalı
Hemen cürüm İplediğinden yine hapishaneyi (boyladı
Çay (Hususî) —Nahiyemize bağ lı Geneli köyünden sabıkalı Kerim oğlu Mehmet Kaya bundan dört buçuk sene evvel ırza geçmeden dört buçuk seneye mahkûm olarak hapis yatmış, bu defa hapishaneden çıktığında karısı ile de arası bozulmuştur.
Mehmedin karısı, babasının evine kaçmış, sabıkalı adam da karısını almak üzere arkasından gitmiştir.
Fakat genç kadın, kendisile beraber gelmek istemediğinden Meh-mt, parabellom tabancasını çıkarıp ateş etmek istemiştir. Orada bulunan Mustafa isminde birisi de tabancayı kapmış, fakat Mehmet, kayın biraderi Yusufun karısının sağ elini yaralamış ve yakalanmıştır, bazı çanaklar, şamdanlar bulunmuş tur. Ve vazo içerisinde ölünün yanık kemikleri ve kül çıkmıştır Aydın ili jandarma K. Yüzbaşı Aziz Er ker mahalline gelerek kabri açanlar hakkında takibata el koymuştur.
Alafranga namına da bildiği bir oyun yoktu.
Hal böyle iken nasıl yendi bu koca Rus pehlivanını dersiniz?.. Bir kere; Rus pehlivanın adaleleri gülle ve sandov âletlerde idman yapa yapa. elâstikiyetini kaybetmişti. Ba-zuları iri idi. Lâkin, supl değildi. Bir pehlivan bazusundan ziyade hammal bazusu idi.
Kara Ahmedin bazusu hasmına nazaran küçüktü. Fakat; işlek ve çevikti. Yağ güreşinde, masajlı Hareketlerle pişmiş alestikî bir adale idi.
Rus pehlivanının güğsü çok adalı ve iri idi. Kalp filân ârızası da yoktu. Lâkin, Kara Ahmedin güğsü has nuna nazaran küçük olmakla beraber nefes kabiliyeti daha fazla idi.
Ahmet, bir altta, bir de ayakta, hasmını mağlûbiyete (yüzde elli) sürükliyebilecek ancak iki oyun biliyordu.
Biri, bizim yağ güreşinde kaska-nadı dediğimiz oyun (alafranga ve serbest güreşte bu oyuna (Dublpriz derler. ) ile ayakta göğüs çaprazı (Fransızlar bu oyuna Sentür an a-van derler.) dediğimiz oyunları biliyordu. Ve alafranga güreşte de bizim oyunlardan tatbik edilebilecek oyunlar bunlar vardı.
Boyunduruk, elense oyunlarımız alafrangada hasmı mağlûbiyete sü-rükli yem ezdi.
Üste de; ger ek ön çaprazı, gerek kaskanadı oyunları tehlikeli ve âtisi meşkûk oyunlardı.
Meselâ: alafranga ve serbest gü reşi bilmiyen bir yağ güreşçisi ön çaprazına girerse kendi kendine tehlikeye düşmüş addolunabilirdi.
Hasım: çapraza girerken bir kafa kol oyunile ve yahut bir salto ile kolaylıkla adamı yenebilirdi, kaska-nadı oyunu da ayni tehlike gösteren bir savaştı.
Altta bulunan hasım; kaskana-dını yer yemez, kollarını üstten kilit-liyerek küçük bir manevele kuvvetile döner dönmez üstte bulunanı sırt üstü yere vurabilirdi.
Hele köprü kurmasını bilmiyen bizim pehlivanlar için bundan daha ucuz bir mağlûbiyet olamazdı. Hülâsa: Kara Ahmedin alafranga güreşe tatbik edeceği, ön çaprazı, kas-kaııadı oyunları da hep eksik ve sakat oyunlardı.
Hal böyle olmakla beraber, Kara Ahmet Hakinşmit gibi bir pehlivanı ön çaprazile tutunca sırtüstü yere vurdu ve mağlûp etti.
Sebep; çaprazı çok çabuk ve yerinde vurdu. Hasmmın mukabil o-yununa meydan vermeğe vakit vermedi. Sonra; hasmını kaldırıp öyle yere vurdu ki; kendi koca gövde-sile Rus pehlivanının köğsüne yapışık olarak yere düştü. Bir şosa silindiri ağırhğile hasmmın göğsüne indi. Bu sarsıntı, bu balyoz gibi iniş Rus pehlivanını sersem edip bayılt-mıştı.
Binaenaleyh; köprü filân kuracak hali kalmadı. Olduğu yerde yanı yassı, sırtüstü uzanıp ve yapışıp kal dı. îşte: buna fazla kuvvet ve enerji derler... Hiç şüphe yok ki; anadan güreş sanatını bilerek doğmak derler.
Bu satırları yazmaktan maksadım; okuyucularıma; heddim olmı-yarak bir fikir vermek idi. Karakucak, yağ güreşi, ve serbest güreş a-rasmda küçük bir mukayese ortaya koymaktı.
Şimdi, gelelim yine Akkoyunlu ile Ayıboğanın boğuşmasına... Burguya giren Akkoyunlu mağlûbiyetten yakasını kurtarmak için zorlıya-rak manevre yaparak ancak sağ o-
, -----------------------,
Sultan Aziz Devri Başpehlivanları
- Akkoyunlu Kazıkçı Kara Bekir -
— 10 — YAZAN : SAMİ KARAYEL a
Kara Ahmedin Pazıları Hasmına Göre Küçüktü
Rus Pehlivanının ise Göğsü Adali Ve iri idi. Kalb Arızası da Yoktu
muzu üzerine düşebilmişti. Eğer; sağ ayağı gibi 3ağ kolunu da kaptırırsa vaziyeti berbat olurdu.
Ayıboğan; hasmmın yana düştüğünü görünce koluna hamle etti. Lâkin, Akkoyunlu kolunu vermemek için korundu. Bir yandan da burguyu sökmeğe çalışıyordu.
Boğuşma altta epeyce devam etti. Amasyalı, kolu kapmak ve SivaslIyı basmak için bütün kuvvetini sarfetti. Fakat; muvaffak olamadı.
Nihayet, bir fırsatım bulan Akkoyunlu, hasmmın elinde kurtuldu. Sevinç ve şetaret narası atarak a-yağa kalktı:
— Haydi kardeşim...
AmasyalInın, şikârmı elinden kaçırdığından dolayı sinirlendiği belli oluyordu. Hain, hain hasmına bakıyor ve çırpmıyordu.
Akkoyunlu, girdiği bir iki tehlikeli oyunla hasmmın derecesini anlamıştı. Evet; kuvvetli ve mahir bir pehlivandı. Fakat: kendisini kolay, kolay yenemiyeceğine hükmetmişti.
Lâkin, kendisinin de Ayıboğanı sühuletle ortadan çıkarabileceği şüp heli idi. Şüpheli değil, belki, mümkün değildi. Çünkü; Ayıboğan pehlivan oğlu pehlivandı. Cidden bahadır bir adamdı.
Güreş bir saati buldu. Nihayet; iki saat oldu. İki pehlivan bir kaç kere birbirlerini bastırdıkları halde bir şey yapamadılar.
En son; Akkoyunlu, Ayıboğanı batırmıştı. Eline geçirdiği şak kün-desile hasmını yenmeğe çalışıyordu. Ne yapıp yapıp kündeyi atmıştı. Hasmını aşırmağa çalışıyordu. Ayıboğan da; şaktan kurtulmak için vü cudunu ileri atıp kaçıyordu.
iki hasım bu vaziyette harman süren öküzler gibi meydanı taramaya başlamışlardı. Küçük bir fırsat muhakkak surette Amasyalınm mağ lûbiyeti ie neticelenirdi.
Ayıboğan, bu tehikeyi bildiği i-çin bütün gayret ve çevikliğile durmadan hamle ediyordu. Nihayet; bir aralık hasmmm elinden kurtuldu.
Fakat; ne şekilde?.. Akkoyunlunun zorile beline bağlı olan kaim yağli gönden sırım kopmakla.. Uçkur yerine keçi kilından giydiği dona bağlı olan manda gönünden yapılmış zincirden daha kavı kaytan kopmuştu.
Akkoyunlu; hasmmm uçkuru koptuğunu görünce, savaşı bıraktı. Meydanda nefeslene, nefesleDe dolaşmağa başladı. Bir yandan da başını iki tarafa sc Ilıyarak küfür ediyordu :
— Hay aksi şeytan... Sırımın kopmasının sırası mı?
Şaka değil, eğer sırım kopmamış olsaydı, Ayıboğanın vaziyeti müşküldü. Çünkü, karakucak güreşte şak kündesini ele geçirmek kolay bir şey değildi.
Yağ güreşinde şak kündesini ele geçirmek kolay ise de karakucakta vaziyet hiç te böyle değildi.
Bir kere; hasmın bel kuşağı karnına gömülmüş gibi sim sıkı bağb olduğundan buraya el geçirmek mümkün olamazdı. İşte; Akkoyunlu buraya her nasdsa pençesinin zo-rile el geçirmişti. Ayıboğan için bu oyundan kurtulmak o kadar kolay olamazdı.
Güreş tekrar başlamıştı. İki pehlivan birbirine en zorlu oyunlarla mu kabele ediyordu. Boğuşma okadar çetin oluyordu ki; İki hasım da bir an evvel birbirini yenerek şan ve şeref kazanmağa savaşıyordu.
(Devamı var)
11 NİSAN 1839
Y«N İIA1 AH
Sayfaı 7
Turistik Yollar
Trakyada Sinan Günü
Bir Fransız Şirketi Izmirin Yeni Yollarının inşasını Üzerine Aldı
Bu sene de parlak bir surette yaşandı
Büyük Millet Meclisinin kabul eylediği turistik yollar kanunu mucibince İzmir vilayeti içinde meydana getirilecek üç parti turistik yollardan ilk kısmı dün pazarlıkla bir F-ransız gurubuna ihale edilmiştir.
Malûm olduğu üzere ilk parti turistik yollar arasında vilâyetin kalkınması bakımından çok ehemmiyetli olanları vardır. Karşıyaka yolu Selçuk yolu, Burnuva yolu, Güzel yalı - lnciraltı - Balçuva yolu bu a-radadır. Bu yollardan 60 kilometrelik kısmı asfald olacaktır.
Evvelce kapalı zarf usuliyle eksiltmeye çıkarılan, fakat tediyedeki müşkülât yüzünden talibi çıkmayan I
İzmir turistik yollarının ilk kısmına bir Fransız gurubu talip olmuştur. Ankarada bazı yolları üzerine almak üzere faaliyete geçen bu gurup Nafıa Vekaletinin tavsiyesi üzerine lzmire gelerek İzmir turistik yollarına talip olmuştur. Vilâyet daimi meclisi, Vali muavininin riyasetinde gurubun serdeylediği teklifi kabul eylemiş ve pazarlıkla bu yollar 1 mil yon 194 bin liraya ihale edilmiştir. Bu yolların tamamı 941 senesi başına kadar ikmâl edilecek ve parası zamanında ödenecektir. îlk olarak karşıyaka, sonra înciraltı yolu yapılacaktır.
Zelzele
Bir şehirde, bir haftada so yer sarsıntısı oldu
Oran: 10 (A. A.) — 31 Marttan beri Mostagaııem’de mütemadiyen bazı fasılalarla zelzeleler olmaktadır. Geçen cuma günü saat 17 ile gece yarısı arasında altı zelzele kaydedilmiş ve cumartesi günü öğleyin de zelzelelerin otuzuncusu duyulmuştur.
“İki meme,, adı verilen dağdan kesif dumanlar çıkmaktadır. Burada bir yanardağ ortaya çıkmak üzere olduğu zannediliyor.
Kudüste
4 İngiliz as .eri bir bombaya kurban gitti
Kudüs: 10 (A. A.) — Bir İngiliz askerî kamyonu, Hydda’nın şimali garbisinde demir yolunu geçtiği sırada bu kamyonun altında bir bomba infilâk etmiştir.
Dört İngiliz askeri telef olmuş ikisi de yaralanmıştır.
Çorluda ufak para buhranı
Çorlu (Hususî) — Burada bir müddettenberi hissedüen ufak para buhranı tek lira olarak ta kendini göstermiştir. Her hangi bir ihtiyacı için bankaya koşan esnaf, halk ve köylülerimiz mevcut ufak nakdi çek iniş olduğundan kimse ufak para bulamamakta ve bu vaziyet alış verişe de mühim tesirler yapmaktadır.
Meksikada Yahuda heykeli yerine flitlerle Musolininin Heykellerini yaktılar
Meksiko: 10 (A.A.) Paskalya-nınarifesinde, isayı sattığından dolayı bir mumyasının yakılması mu-tad olan Yahudanın yerine bu sene Hitlerle Mussolininin mumdan heykelleri yakılmıştır.
Enternasyonal tütün kongresi
Bremen (Uta, Press servis) — Bu günlerde tütün enternasyonal santral mahallerin delegelerde Var-govada bir içtima yaparak 1939 senesinde 20 Eylülden 30 Eylüle kadar bütün fen heyetlerile beraber yapılacak müzakereler hakkında konuşmalar yapmışlardır. Bremende yapılan bu tütün gongresi ilk kongredir. Kongrenin umum kâtibi Al-manyanın bu kongreyi her halde himaye edeceğini bildirmiştir. Şimdiye kadar bu kongreye dahil olmak İBtlyenlerin mikdarı 3000 kişiyi bulmuştur. Bu kongrenin bilhassa e-hemmlyetl şuradadır. Tütüncülüğe dokunan her şubenin adamları ve mütehassısları burada isbatı vücud edecektir. Tütünün sıhhata, kimyaya, v« doktorluğa teallük eden cihet leri konuşulacağından kongreye iş-•irâk »den kimyagerler veya doktorlar, ve aıhhat koruyucu erbabı adetâ müatakll bir kongre yapıyormuş gîbi mütalaalarını bildirmekle kongreyi vasi ve şumuUu bir hale İfrağ edeceklerdir.
*---------*-------------------
Çocuk bir cihandır. Çocuk Esirgeme Kurumu Binlerce cihanı kucağında taçıyan bir mabed-dbr. Yılda Bir Lira verip 81z de Ûy» elnnua.
Bir Ay içinde
24 bin Japon askeri öldürülmüş
Çunking: 10 (A. A.) — Çin Ajansı bildiriyor:
Çin resmî istatiklerin© göre, mart ayının ilk on beş günü zarfında muhtelif cephelerde ölen Japon zabit ve neferinin adedi yaralılar hariç olmak üzere 24.493 tür. Bu müddet zarfında 711 esir alınmış ve 757 at, 3420 tüfenk, 26 mitral-yöz, 5 top ve 76.973 mermi ele geçirilmiştir.
Bundan başka Çinliler 112 tank ve zırhlı otomobil tahrip etmiş, 7 harp gemisi batırmışlardır. 8 tayyare düşürülmüştür. Tahrip edilen tayyare adedi belli değildir.
Batan bir tahtelbahirde ‘81” kişi öldü
Tokio: 10 (A. A.) — 2 Şubatta batan Fi 63 denizaltı gemisinde ölenlerin 'bir listesini Domei A-jansı neşretmektedir: Bu kazada üç teğmen, 6 namzet ve 72 asker olmak üzere 81 kişi ölmüştür. Dahiliye Vekilimizin teşekkürü
Ankara: 10 (A. A.) — Dahiliye Vekili Faik öztrak, tekrar Dahiliye Vekâletine tayini münasebetiyle gerek bizzat ve gerek telgraf ve mektupla tebrikte bulunmak suretiyle kendilerini taltif eden arkadaşlarına teşekkürlerinin iblâğına Anadolu Ajansını tavsit buyurmuşlardır.
Dr. Şaht Bombayda
Bombay: 10 (A. A.) — Schacht, buraya gelmiştir.
SPO/?
Ankara - İstanbul Iskrim Karşılaşması
3 aydanberi bölgelerde Iskrim hazırlıkları yapılmakta bu arada İstanbul Iskrim Ajanlığına getirilen emekli Yarbay Ömer idaresinde İstanbul Iskrimcileri de çalışmakta idi. Üç katagori üzerinde çalışmalarına devam eden İstanbul Iskrimcileri arasında Istanbulu temsil edecek takımın seçilmesine başlanmıştır. Seçilecek takım mevsimin İlk karşılaşmasını Ankara ıskrimcileri ile bu ayın sonunda Ankarada yapacaktır.
Bisiklet gezileri
Ankara — Üçüncü bisiklet gezisi seksen kadar bisikletlinin iştirftkiyle Keçiören’e yapılmıştır. S&ac 10 da 19 Mayıs stadyomun-dan hareket edilerek büyük bir neşe içinde Keçiören’e gidilmiştir.
Saat 2,30 a kadar böylece vakit geçirildikten sonra gidişte olduğu gibi muntazam bir kafile halinde şehre dönülmüştür.
Gelecek haftaki gezi Kayaş’a yapılacaktır.
ESKİŞEHİRDE BİSİKLET MÜSABAKASI
Eskişehir: — Bisiklet seri mukavemet yarışlarının yedinclsl o -lan 125 kilometrelik koşu bugün anzalı bir yolda ve beş bisikletçinin iştirakiyle yapılmıştır.
Büyük bir mücadele ile geçen koşu neticesinde, Demlrspordan Haşan 4 saat 40 dakikada birinci, yine ayni klüpten Osman Pak İkin d, Faik üçüncü ve İdrnanyurdun-dfta Faruk dördüncü gitmişi erdir.
Mimar Sinanın türbesi
Edirne: 10 (A. A.) —Sınan günü «bu sene de Edirne ve Trakyanın birçok yerlerinde parlak bir surette yaşatılmaktadır. Selimiye -nin iç avlusunda yapılan törende Vali, bütün orta okullar talebeleri, muallim, memur ve halk mümes -silleri hazır bulunmuş ve tarih muallimi Osman Peremeci ile Felsefe muallimi Ziya Somar, Sinanın hayat ve eserleri hakkında nutuklar söylemişlerdir. Bu arada bazı mektepli gençler de Sinan hakkında heyecanlı hitabelerde bu -lunmuş ve bilhassa muallim Ziya Somar Sinanın sanatından bahse -den nutkunun sonunda gençlere büyük sanat üstadının şaheseri Se-limiyeyi göstererek, Türkün yapıcılık ve yaratıcılık kudretine i-şaret ettmiş ve bundan böyle yaptırılacak sanat eserlerinin Türk sanatkârlarına yaptırılması lüzum ve ehemmiyetini tebarüz ettirmiş -tir.
Akşam, Halkevinde zengin bir müsamere verilmiş ve Sinanın Trak yadaki eserleri Umumî Müfettişlik film atölye şefi Vehbi tarafından film ve projeksiyonlarla gösterilmiştir.
ZONGULDAKTA
Zonguldak: 10 (A. A.) — Dün Mimar Sinanın 351 inci yıldönümü Halkevinde törenle kutlanmıştır. Dil, Tarih, Edebiyat komitesi başkanı büyük sanat dahîsinin hayatı, eserleri ve hizmetlerini anlatmıştır.
TOPLANTILAR :
Konferans
Fatih Halkevinden:
1. — Evimizde verilmekte olan mutat hafta konferanslarının 13 üncüsü 12 nisan çarşamba günü saat 21 de Ev kurağında, Deniz lisesi Tarih muallimi Fevzi Kurdoğlu tarafından (Türk Bayrağı ve Ay yıldız) mevzuunda verilecektir.
2. — Bu konferansa her isteyen gelebilir.
Çocuklar arasında
Büyük derede oturan 10 yaşında Hüseyin ve Galip oğlu Haşan kavga etmişler, Hüseyin, Haşanı sağ e-li bileğinden yaralamıştır!..
Bir yaralama
Şehremininde oturan Ali oğlu Cemal isminde biri, dün Vahan oğlu Emini bıçakla arkasından yaralamıştır.!
Köpek ısırdı
Samatyada oturan Hayıkın köpeği, Şehremininde mukim Murat oğlu Mesud isminde birisini ısırmıştır.
Köpeği, sokağa bırakan Hayık hakkında takibata başlanmış ve Mu ratda her ihtimale karşı Kuduz has-tahanesine gönderilmiştir.
Tunus İtalyanları Bir İtalyan taarruzu takdirinde mlitearrızla çarpışacaklar
Tunus: 10 (A. A.) -— Tunus t-talyanlarının halk birliği kabul ettiği bir karar suretinde Faşist hükümetinin yeni ve çirkin taarruzunu protesto etmekte, siyah gömleklilerin barbarca istilâsına karşı mukavmet göstermesini bilen kahraman Arnavut milletini kardeşçe eeljmlamakta ve Tunus’a karşı bir taarruz takdirinde Faşistlerin Tu-nusta bulunan İtalyanları diğer Tunus halkiyle kardeşçe birleşmiş olarak mukavetmete ve zafere a-zimkâr bulacağını bir kere daha teyid eylemektedir
TUNUS İTALYAN SEFARETHANESİ MUHAFAZİ ALTINDA
Tunus: 10 (A. A.) — 9 Nisan 1938 de cereyan eden kanlı hadiselerin yıldönümü ttalyan radyosu -nun tahriklerine rağmen bütün Tunusta tamamiyle sessiz geçmiştir.
Düstur kargaşalığını hatırla. -tan Trablus radyosu geçende Tunusun yerli halkını isyana davet etmişti.
Arafo mahalleleri dün her zamanki faaliyetlerini muhafaza etmişlerdir. Bütün dükkânlar açık kalmıştır.
Italyanıh Arnavutluğa karsı taarruzu dolayısiyle yerli halkta ı hasıl olan infial büyüktür.
Tunustaki İtalyan konsoloshanesiyle İtalyan müesseseleri polis -ce muhafaza altına alınmıştır.
I RADYO I
SALI: 11/4/939
12.30 Program.
12,35 Türk müziği - Pl.
13,00 Memleket saat ayan, a-jans ve meteoroloji haberleri.
13.15 Müzik (Karışık program -Pl.)
13.45- 14 Konuşma (Kadın saati-Ev hayatına ait)
18.30 Program.
► 18,35 Müzik (Dans müziği - Pl.)
19,00 Konuşma (Türkiye postası )
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti)
Çalanlar: Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Halûk Recai, Basri Üfler, Hamdi Tokay.
Okuyan: Tahsin Karakuş.
20,00 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası (fiyat)
20.15 Türk müziği
Çalanlar: Vecibe, Reşat Erer, Cevdet Kozan, Kemal Niyazi Sey-hun.
Okuyanlar: Sadi Hoşses, Müzeyyen Senar. ,
1 - Tahir Puselik peşrevi
2 - Dedenin - Tahir Puselik yürük semaisi - O gül endam.
3 - Kâzım Us - Tahir Puselik şarkı - Görmesin gül yüzünü.
4 - Rahmi bey - Tahir Puselik şarkı - Geçti o gamlı eyyamı.
5 - Kâzım Ûs - Tahir Puselik şarkı - Ben sana mecbur.
6 - Tahir Puselik saz semaisi
7 - Osman Nihadın - Nihavent şarkı - Körfezdeki dalgın suya bir bak.
8 - Şevki beyin - Hicaz şarkı -Bağlanıp zülfü hezaran.
9 - Şükrünün - Hicaz şarkı- Bir bakışta beni mestetti.
10 - Türkü - Alı verin bağlamamı 21,00 Memleket saat ayarı.
21,00 Konuşma ( Hukuk İlmi Yayma Kurumu)
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar R.
21.30 Müzik (Senfonik plâklar)
22.30 Müzik (Romanslar ve saire - Pl.)
23,00 Müzik (Cazband - Pl.)
23.45- 24 Son ajans haberleri ve yarınki program.
!
s.
Dr.
Lokman hekim
Dahiliye Mütehassısı
Di/anyolu 104
Muayene saatleri pazar hariç her gün 2,5 - 6 «alı, perşembe ve cumartesi sabahlan 9 - 12 fukaraya
i
T. 22398 ğ
Amerika Ve Harp Halk arasında şayan dikkat bir İstatistik yapıldı
Nevyork: 10 (A. A.) —Efkârı umumiye enstitüsünün istatistikleri Amerika halkının Fransa ve In-giltereyi iaşe etmek hususunda gösterdiği arzunun Münih meselesinden sonra mahsus derecede arttığını göstermektedir. Buna mukabil esasen ehemmiyetsiz olan .seferi kuvvet gönderilmesi taraftarlarının miktarı geçen aydanberi azalmıştır.
Münih anlaşmasından evvel yiyecek gönderilmesi taraftarı olanların nisbeti yüzde 57 idi. Bu nis-bet geçen ay yüzde 76 ya, bugün yüzde 82 .ve çıkmıştır. Silâh gönderilmesi taraftarlarının nisbeti de mütekabilen yüzde 5, 17 ve 17 dir.
Askerî kıtalar gönderilmesi taraftarlarının nisbeti ise mütekabi -len yüzde 5, 17 ve 16 dır.
Çanakkalede tırtıl mücadelesi
Çanakkale (Hususî) — Çanakkale vilâyet ormanlarındaki çam a-ğaçlarma zarar veren çam tırtıllarının imhası uğrunda açılan mücadele gerek ciheti askeriyenin ve gerekse civar köy halkı ile ücretli amelenin hummalı faaliyet ve gayretleri neticesinden şimdiye kadar 115380 adet kese tırtıl toplattırıla -rak yakılmak suretiyle tamamen imha edilmiştir.
Mücadeleye şiddetle devam olun makta ve ormanlarımız bu zarar verici tırtıllardan kurtulmaktadır.
TURAN TİYATROSU
BU AKŞAM^ HALK GECESİ
Ertuğr»! Sadi Tek ve arkada^ iki oyun birden
Karanlıklar içinde 1 P. Çiğerli balo vodvil 2 P. (Se) Atila revüsü. Miçe Pençef Varyetesi
Localar 100, her yer 20 Paradi 10 KURUŞ
12 Nisan çarşamba akşamı Halk Opereti ve Zozo Dalmasın iştirakile
ENİ NEŞRİYAT
“Çocuk,, çıktı
Çocuk Esirgeme Kurumu Geııel Merkezi tarafından çıkarılmakta o-lan Çocuk adlı derginin 133 üncü sayısı çıkmıştır. Yurt yavrularının sağ lık, sosyal, kültürel durumlarının inkişafına hizmet eden bu kıymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana vu babalara tavsiye ederiz
“ ANA „
Çocuk Esirgeme Kurumu Genci Merkezi tarafından çıkarılmakta o-lan (Ana) adlı derginin 15 inci sayısı çıkmıştır. Yurt yavrularının sağ lık, sosyal, kültürel durumlarının inkişafına hizmet eden bu kıymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana vs babalara tavsiye ederiz.
Nafia Vekâletinden:
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Manyas gölü şeddeleri ve regülâtörü İnşaatı keşif bedeli
“534.977” lira “22” kuruştur.
2 — Eksiltme 20^—4—939 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat
(15) de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
— İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık işleri gentd şartnamesi, fennî şartname ve projeleri (26) Nira (75) kuruş mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler.
• — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin (25.149) lira (09) Sonluk muvakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek "bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde ' bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (1056) (1987)
İstanbul Emniyet Sandığı Müdürlüğünden:
Emniyet Sandığına borçlu ölü Bay İbrahim Halil mirasçılarına ilân yoliyle son tebliğ:
Mahcuren ölen Bay İbrahim Halilin halihayatında vasileri Bay Mahmut Celâlettin ve Nazmiye Ayşe Kadıköyünde Tuğlacıbaşı Hacı Mustafa efendi mahallesi eski Erenköy yeni Kayışdağı caddesinde eski 4 Mü. 4/3 yeni 14. 16 No.lu bahçeli ahşap 'bir köşkün ve bir tarlanın tamamını birinci derecede ipotek göstererek 7—5—935 tarihinde 21328 hesap No. siyle mahcure izafeten bilvesaye aldıkları 900 lira 19—1—938 tarihine kadar ödenmediğinden faiz ve komisyon ve masarifle beraber borç 1278 lira 7 kuruşa varmıştır. Bu sebeble ve 3202 No. lu kanun mucibince yapılan takip ve açık arttırma neticesinde mezkûr gayri menkul 1500 lira bedelle Sandığımız namına muvakkaten ihale edilmiştir. •
İşbu ilân tarihinden itibaren bir ay içinde 937/364 No. ile Sandığımıza bilmüracaa borcu ödemediğiniz takdirde katî ihale kararı verilmek üzere dosyanın icra hâkimliğine tevdi edileceği İlân olunur.
(2444Î
Nafıa Vekâletinden:
27 Mayıs 939 cumartesi günü saat 11 de Ankarada Nafia Vekâleti binasında malzeme müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda ceman 8058 lira muhammen 'bedelli 22 adet Mors tipi telgraf makinesinin talip çıkmaması yüzünden kapalı «arf usuliy-le yeniden eksiltmesi yapılacaktır.
Muvakakt teminat (229.35) liradır.
Eksiltme şartnamesi ve teferruatı Ankarada Nafia malzeme müdürlüğünden parasız olarak alınabilir, isteklilerin teklif mektuplarını muvakkat teminat ve şartnamesinde yazılı vesikalıarla birlikte ayni gtln saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona yermelori lâzımdır. (1990); (8481J]
T ■ N I S A B A Ü .
H NİSAN 1939
Toptan ve perakende satış yeri: İstanbul Sultanha-mam Hamdl bey geçidi No. 40 - 56 Tel: 21295
MÜHİMDİR, OKUYUNUZ:
Tayyare Piyango Biletinizi herhangi gişeden aldığınız halde. Amorti ve İkramiyenizi hiçbir fark almadan derhal YUR D GİŞESİNDEN Hedlyeeile beraber alabûlrslnlz. Yeni tertip biletlerden alan sayın müşterilere bir kutu şeker veya Lokum hediye edilmektedir.
Taşra siparişleri seri ve muntazam gönderilir. Adres : Yenlcami İş bankası karşısında No. 17
KURTULUŞ
Doktorlar, Bankacılar, Kâtibler, Mektebliler velhasıl bütün mürekkepli kalemle yazı yazaolar, mürekkebin ceplerine akmasından, kurumasından, ve ucu^ bozulmasından kurtaran yegâne TIKU DOLMA KALEMİ Avrupada dahi tasdik olunduğu gibi Almanyanın bu icadı mürekkepli kalemle yazı yazmak mecburiyetinde olan halkı hakikaten bu eziyetten kurtarmıştır. TIKU ucu aşınmaz, bol mürekkep alır kuvvetli basılırsa 3-4 kopya çıkarılabilir.
DEVLET DEMİR YOLLARI İLANLARI
Derince Tahmil ve Maden s ve Ameliyenin Nev** Tahliye Ameliyesinin kömürü krom Tasnif ve Kok kömürü Briket fon Fiatı îeher Tonu Ku. Muhtelif malzeme eşya ve emtia Ton Beher Ku.
emsali dökme cevher TON. Beher tonu Ku. ,
1 — Ambar dahilinde sû pal alı a hazırlamak Maden kÖmürii
ve vapur dahilinde vinçle supıalan yapmak ve emsali dökme 10
veya Hab ve yahut istif yapmak bu ameliyede cevher
rıhtım veya silo iskelesine veya vapur güvertesine v Krom ltf
vermek ve bırakma-k dahildir. Ve mütekabilen. 46407 — 28 - 28
ı 2 — Supalandan açık vagona tahmil ve
mütekabilin de vagondan supalan ve idare /
vinoi ile vagondan denize vermek veya
mütekabilen denizden almak. 26189- 4992 9 — 9
3 — Vinç iştirâki olmaksızın rıhtım veya silo ■ ~
iskelesine veya güverteden alarak vagona tahmil
ötmek veya mütekabilen 44998 17 5526 22 -1İ776 14
4 — Supalandan alınıp açık araziye nakil
ve istif etmek ve mütekabilen 12325 23 — 23 975 18
5 — Silo iskelesine yanaşmış vapur güverte-
sinden veya silo iskelesinden nakil ve yerleştirmek — 5 — 9 — 16
6 — Vinç iştirâki olmaksızın vagondan 1
tahliye ve açık araziye mağazalara nakil
ve istif ve mütekabilen 25140 8 2103 24 8904 23
" 7 — Vagondan idare vincile açık araziye tahliye
istif ve mütekabilen — 7 — 5 475 14
8 — Vinçsiz merâkibi bahriyeden küfelerle
veya arkalık ile ve el ile çıkarılarak vagona
tahmil açık araziye mağazalara nakil ve
istif etmek ve mütekabilen 269 2tf 19f 24 277
9 — Vagondan olukla tahliye 20411 5 — 7 — 9
10 — Saatle müteahhitten alınacak amele 268 18 — — — —
11 -— Yevmiye ile alınacak amele 18 120 - - - -
25595 lira 9 kuruş muhammen bedeli bulunan ve 20—3—939 da münakaşası icra edileceği evvelce ilân edilip talibi tarafından uyv gun fiat verilmediğinden ihalesi yapılamıyan Derince limanı tahmil ve tahliye işi bu kere Krom tahmilâtına ayn fiat vazedilerek kapalı zarf usül^jftekrar eksiltmeye konmuştur. Eksiltme 17—4—939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa gar binası dahilinde 1. çiİşletme komisyonu tarafından yapılacaktır. Taliplerin 1919 lira 68 kuruş muvakkat teminat ile ayni gün saat 10 a kadar komisyon kalemine teklif mektuplarını vermeleri lâzımdır, Bu işe ait şartnamesi Haydarpaşa Liman Başmüfettişliğinden parasım olarak alınabilir.
“2191”
Açık bırakıldığı halde her ne şekilde durursa dursun mü-rekkeb akmaz ve kurumaz. TIKU en I sağlam ve en kullanışlı mürekkepli kalemdir.
Siyahtan m iada yeşil, mavi ve kırmızı renkleri de aynı fiatta satılmaktadır. Her yerde arayınız. Fiatı 3 liradır. Ayrıca; Cep, Kol, Masa ve Duvar saatleri, Kaplama mücevherat, kalemler ve sair...
Deposu; Rıkardo Levl halefi Flllppo Levi, Havuzlu han No. 1, İstanbul.
Taklitlerinden sakınınız. Kırmızı halka Özerinde TIKU
Markaya dikkat ediniz.. Taşraya posta ile gönderilir. Siparişlerin bedeli olan 3 lira evvelden gönderilmelidir.
İstanbul Sıhhi Müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan :
Leylî Tıb Talebe Yurdu için 2600 metre elbiselik ve 1100 metre paltoluk kumaş kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 26—4—939 çarşamba günü saat 15,30 da Cağa-1 oğlunda Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu komsyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen fiatı: Paltoluk kumaşın metresi 550 kuruştur.
elbiselik kumaşın metresi 450 kuruştur.
3 — Muvakkat garanti 1331 lira 25 kuruş.
4 — İstekliler şartname ve nümuneyi her gün Fuat paşa türbesi karşısında Leylî Tıb Talebe Yurdu merkezinde görebilirler.
5 — İstekliler 1939 yılı Ticaret Odası vesikasiyle 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar ve bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veya banka mektubu ile birlikte teklifi havi zarflarını ihale saatinden bir saat evvel makbuz mukabili komisyona vermeleri. (2379)
Satılık Ev
TRU SİSTEM
TÜRKİYE İŞ BANKA
Kabataşta Dolmabahçe caddesinde (177) sayılı ev altındaki kârgir ev altındaki iki mağaza ile satılıktır, isteklilerin Gala-tada Bahtiyar hanında mübadele komisyonunda Bay Maeide müracaatları.
Kuru Sistemle Yapılan KELEBEK Mark. KONTR - PLAKLAR Çarpılma, çatlama, kabartma vesair gibi hiç bir arıza göstermez .
Kontr - Plâklar bu gibi arızalara karşı garanti ile satılır.
KIZIL, KAYIN, KARAAĞAÇ'dan mamul Kontr - Plâklar «tok olarak her zaman mevcuttur Her yerde satış yerleri vardır
Yazıhane adresi:
Eminönü Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden:
Uzunçarşı caddesinde 236 sayılı bilâ ruhsat ve yola tecavüzün yakılmış olan ahşap dükkân Belediye kanununun 114 üncü ve umuru Belediyeye müteallik ahkâmı cezaiye kanununun da 1 inci maddelerine istinaden dairece hedmedileceğinden sahiplerinin malûm olmaması dolayısiyle kanunî tebligat makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
(2446).
Sultan Alımet 3 üncü sulh hukuk hâkimliğinden:
Davacı Ortaköy yalı çıkmazında 6 No. da Emine Münire Marlalı vekili avukat Memduh tarafından Yahya ve Fethi ile Ortaköy Taş merdivenler Palenga sokak 35-37 No.lu evde Sadettin oğlu A. Cevdet aleyhlerine açılan izalei şuyu davasının 39/816 No. lu dosya üe yapılmakta olan muhakemesinde müddei aleyhlerden Ahmet Cevdetin ikamet gâhınm meçhul olmasına binaen ilânen davetiye tebliğ edildiği halde
ADEMİ İKTİDAR—%
Ve Bel G e vşekliğine K arşı
HORMOBİN I
Tabletleri her eczanede arayınız. (Posta kutusu 1255 Hormobin) HHEİ
mahkemeye gelmemiş olduğundan 10 gün müddetle gıyap kararının ilânen tebliğine ve muhakemenin 27/4/939 tarihine müsadif perşembe günü saat 14 de talikına mahkemece karar verilmiş olduğundan tarihi ilândan itibaren 5 gün zarfında
itiraz edilmediği ve mahkemede hazır bulunmadığı takdirde gıyaben hüküm ve karar verileceği ilânen tebliğ olunur. (939 - 816)_____
Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat müdürü: Macid ÇETİN Basıldığı yer: Matbaai Ebüzziya
Zührevî ve cilt hastalıkları
Dr.
ğleden sonra Beyoğlu Ağacami karşısında No. 33 Telefon 41358