Sene: f
Numara: 94
Hariç için
Abone Şeraiti
Mafbaai Ebûzziya, İstanbul
Nuruosmaniye. Şeref Sokağı. TELEFON: 20520
Çarşamba 12 Eylül 1934
- ------------------------
Yükselmenin en alçakçası, zayıf-..sırtına basarak yükselmektir. La Rockefoucault
(Şerhi 3 ü ıcü sahifede)
Yevmi makale
İki İstiklâl
Zaferi
Bulgarlar mahut Şipka muzaf-feriyeti etrafındaki gürültülerinde hâlâ devam ediyorlar. Elimize her gün tek tük geçen Bulgar gazetelerinde el’an, bu Şipkada dikilen fenerli abide merasimine ait tafsilât dolu yazılar okuyoruz. Bulgarların iddialarına bakılsa Şipkada ka nılan zafer, kendilerinin en büy millî zaferleri imiş.
Bulgar dostlarımız darılmasınlar ama, Şipka işine bukadar ehemmiyet vermeleri ve orada bin zahmetle kazanılan muvaffakiyeti kendilerine maletmeleri, onların hesaplarına bizim bile haysiyetimize dokunmağa başladı.
Bulgarlara istiklâl kazandıra bir (Şipka) zaferi değil, baştan aşa ğı 93 seferidir. Bu seferi ise bütün mevcudiyetini ortaya koyarak harbe girişmiş olan koskoca Rusya İmparatorluğu yapmıştır.
Bu seferin herhangi bir safhası değil Bulgarlar için, Rusya için bile şerefli değildir. Rusya ozamanki haliyle Türkiyeden birkaç defa daha kuvvetli idi. Çünkü birkere Rus Çarlarının en vatanperverlerinden biri olan ikinci Aleksandr İmparator idi. Bu adam Türkiyeyi mahvetmeği kendisi için hem millî bir emel hem de hiristiyanlık hesabına büyük bir gaye ittihaz etmişti.
O maksatla senelerle hazırlandıktan sonra nihayet birgün i harp etti. Türkiye ise senelerle ren sui idare yüzünden manen maddeten pek zayıf bir halde idi. Buna rağmen 93 senesinde Rusya-nın mağlûp olmasına, hatta Rus imparatorluğunun Rumeli topraklarında mezarını bulmasına ramak kaldı. ( Pitevne ) de Gazi Osman Paşanın yarıtnyamalak yaptığı toprak istihkâmlar karşısında Ruslar naçar kalınca İkinci Aleksandırın (Hıristiyanlık mahvoluyor!) Diye feryat ve Ulahlardan istimdat ettiği meşhurdur. Binaenaleyh Rusyanın bu sefer de, Ayastefanosun önüne gelip bize feci bir muahede imzalatmış olmasına rağmen, iftihar edilecek bir tek zaferi yoktur. Kazanılan bütün muvaffakıyat ancak bizim hatalarımız sayesinde kazanılmıştır. Şu halde bütün bu seferi olanca mevcudiyetiyle idare etmiş olan Rusya için bile şerefli bir tek zafer bulunmadığına göre, Bulgarların bu seferin herhangi bir safhası ile bu kadar öğünmelerinde mana olabilir mi? Hem bizim bildiğimize göre Bulgarlar çok onörlü, daha doğrusu çok kibirli bir millettir. Maamafih (Şipka) muharebatında başıbozuk birkaç Bulgar çetesinin Ruslara yardım etmiş olmasından dolayı Bulgarlar hiç te tefahur etmesinler demiyoruz. Tabii onların da, kuv-vei maneviyelerini yükseltmek için «Dİllî bir takım bayramlara ihtiyaçları vardır, ve ötede beride taş yığınları vücude getirip etrafında cümbüş ederek gayda çalmak ta haklarıdır. Fakat lâtife değil, ciddî söylüyoruz, şu (Şipka) meselesini Bulgar dostlarımız hakikaten çok izam ediyorlar.
Hakikî bir zaferi millî, hakikî I bir istiklâl bayramı, ancak bir milletin baştan aşağı kendi gayreti, kendi fedakârlığı ve kendi vesaiti ile kazanılmış olursa bir kıymeti ta-rihiyeyi haiz olabilir. Bunu söylemekle, Bulgarların ne millî kuvvetlerini, ne şahsî kıymetlerini, ne de vatanperverliklerini istihfaf ediyoruz zannolunmasın. Dün Balkanlarda karşımıza çıkan ve bir ayda Çatalcaya gelip dayanan bir milleti istihfaf etmek hataların en büyüğü olur. Hele bu hata Türklerden sadır olursa hiç affedilemez.
Bizim bütün itirazımız, yüzde doksan beşi, hatta doksan dokuzu bir başka millete ait olan bir har-b.n muvaffakiyatını, Bulgarlar gibi kıymetini inkâra imkân olmıyan genç ve dinç bir milletin kendine, lüzumundan çok fazla tezahüratla maletmesidir.
Başkalarının cam ve kanı ile 1 kazanılmış bir zaferi, kendi istiklâl zaferi addetmekte hakikaten bir şeref yoktur.
Bulgarların Şipka abidesi münasebetiyle yaptıkları tezahüratın bizim İstiklâl zaferimiz günlerine tesadüf etmesi ise cidden bir hüsnü tesadüftür.
Ebûzziya Zade Devamı 2 inci sahifede
Mübarek Şehitlere şükran!
)exz(3)xaxîs&'®xa)®xacP5G?(2x^(sa^^jta)(?x^(Exa)(Bxa)®xa(2xs-((Eaca)(E
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda ? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda !

istilâ fecayii esnasında şehit edilen babalar, nineler ve çocuklar cenk meydanlarında arslanca
12 sene evvelki bu günleri yad ederek millî ve tarihî vazifemizi yerine getirirken, o muhteşem zaferi nasıl hudutsuz fedakârlıklarla kazandığımızı da hatırlamak lâzımdır.
Türk, vatanın afakini kapkara bir kâbus gibi saran şeamet ve felâket bulutlarını parçalayarak şerefini, istiklâlini kurtarmak uğrunda arslanlar gibi döğüşürken on binlerce şehit vermiş, vatanın bu mübarek kanla yuğrulmıyan bir zerrei hâki bile kalmamıştır.
Bugün üzerinde hür ve müstakil yaşadığımız toprakların her ka-
döğüşerek can verenlerden daha fazladır.
rışında şüphesiz bir şehidin kanı var. O şehitler ki yalnız bizim için, bizim yaşamamız için can vermekte tereddüt etmemişler, mukaddes halâs ve İstiklâl mü-cah d esinde birbirlerile müsabaka edercesine hâr.kalar göstererek vuruşurken ölmeği en büyük şeref saymışlardır.
İstiklâl marşımızın şu güzel kıt’-ası bu milletin şehit vermekteki fedakârlığını ne iyi tasvir etmektedir.
Kim bu cennet vatanın uğruna o'maz ,«i feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda, Etmesin, tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Evet, bu cennet vatanın uğruna feda olanlar okadar sayısızdırki toprağı sıksak şüheda fışkıracaktır.
12 sene evvelki bu günleri yad ederek milli ve tarihi vazifemizi yerine getirirken, mübarek şehitlerimizi de bir kere daha tebcil ve taziz edelim.
Bursanm kurtuluşu
Bursalılar Kurtuluş bayramlarını fevkalâde tezahürat vc merasimle tes’it ettiler
Boru kaçakçıları mahkemede
Maznunlardan biri heyecanından ölüverdi Dün haber ver-iğimiz muazzam oru kaçakçılığı hakkındaki ilk tah-kikat bitmiş ve maznunlar 8 inci İh' tisas mahkemesin* ^'*7 verilmiştir.
Yirmiyi b u 1 a ı I suçlular arasında | boru fabrikasını!. : Türkiye mümessili j İngiliz tebaasından . M. “Tipini,, ile kâ- « tibi fcrmeni “ Set-yen ,, Efendi ve Silâhtarağada meyhaneci “Koço„ vardır.
Devcamı 2 ini sahifede
Gümrük muhafaza Başmüdürü Haşan Bey
Bursa 11 (A. A.) — Buı sanın kurtuluş gününün on üçüncü yıl dönümü bugün emsalsiz bir heyecan içinde kutlulandı. Sabahtan itibaren cümhuriyet meydanında toplanan on binlerce halk, şehre giren temsil kıtaatını sevinçle karşıladı. Bu güne ait nutuklardan sonra geçit resmi yapıldı.
Geçide iştirak eden muhtelif
teşekküller arasında bilhassa kadınlı erkekli dağ sporcuları büyük bir alâka ve takdir topladı. Müteakiben Mehmetçik abidesinin önüne gidilerek çe-lenkler konuldu ve heyecanlı hitabelerde bulunuldu, Gece muazzam fener alayları tertip edildi ve halk günün şerefine geç vakte kadar eğlenceler yaptı.
Kanserin mikrobu bulundu mu?
Doktorlarımız kat’î bir şey söyliyemiyorlar
Her halde bildirilen keşif hakkında tıp âleminin kat’î kararını beklemekten başka çare yoktur Bütün tarakkiyat ve tekâmülâta rağmen beşeriyetin yakasını bir türlü kurtaramadığı beliyelerden Kan-rin mikrobu hakikaten ildi mi, edilmedi mi ?
Avrupa yevmî gazetelerini sual etrafındaki neşriyatı devam ediyor ve bizim doktorlarda bu hususta gazetecilere beyanatta bulunmağa başlamışlardır. Meselâ Cemil Paşa “Keserin mikrobu vardır, bulunmuş olabilir» derken Kanserle mücadele cemiyeti umumî kâtibi Operatör Kâzım İsmail Bey, Kan-aerein mikroplu bir hastalık olmadığnı, Bu itibarla mikrobu bulunamıyaca-ğını ileri sürmektedir. Bu hususta malûmatına müracaat ettiğimiz doktor Osman Şevki Bey da demiştir-ki:
“ — Kanserin mikrobu bulunduğu hakkındaki neşriyatı şimdiye kadar birçok defalar ortaya çıkıp yine kendiliğinden sönen iddialar kabilinden sayarım. Kanserin bulaşıcı veya irsf olduğu hakkında mü-
Doktor Osman Şevki Bey takalarını söyleyen birçok Avrupa âlimlerinin fikirleri henüz birbirini mağlûp edecek dereceyi bulamamış-tır, hangisinin kazanacağını kestirmek kolay değildir.
Devamı 7 inci sahifede
İzmir 9 Eylül panayırında
Kısa süren bir cevelân
Bir paviyona kalabalık ve alâka celbetmenin sim neymiş? — Ahmet be, bu seneki mallar daha onvak! — Odunu, kömürü aratmıyan battaniyeler!?
İzmir beynelmilel 9 Eylül panayıı
— Nerede?
Diye aranmağa hiç lüzum yok. Vapur İzmirin iç körfezine girerken panayır, güzel methalinin yanlarındaki sütunların arasını süsliyen rengârenk bayraklarile derhal göze çarpıyor.
büyük kapısının gece görünüşü
Her sene İzmirin bahtiyar kurtuluş günlerinde açılan panayırın buseneki hususiyeti beynelmilel oluşundadır.
Devamı 7 inci sahifede
Altın bilezik!
Bir kız sanat mektebinin talebesine vadettiği “Altın bilezik,, in hakikî kıymet ve mahiyeti nedir?
Bu hafta içinde çıkan nüshalarımızın ilân sahifelerine göz gezdi-renler, “Altın bilezik,, serlevhasına tesadüf etmişlerdir.
Selçuk kız sanat mektebinin kaydı kabul ilânına konulan bu başlık, bizim de nazarı dikkatimizi celbetti ve mektep idaresinin; gördüğü alâkayı arttırmak için, yeni kabul edrceği talebeye birer altın bilezik vereceği zannına düştük.
Bir muharririmiz, bu zannımızı ta-hih veya takviye maksadiyle
Selçuk kız sanat mektebine gitmiştir. Muharririmiz, oradaki intihalarını aşağıdaki satırlarda hülâsa etmektedir :
" — Beni büyük bir nezaketin karşılıyan Muavin Hanıma, gazetemizdeki ilânlardan bahsettim va güldüm :
— Hanımefendi, ben, maalesef, beni vadinizden müstefit kılabilecek imkânlardan mahrumum. Fakat şu altın bileziklerden bir tanesini hiç olmazsa göstermez misiniz ?
Devamı 7 inci sahifede
Tayyare piyankosunun on yedinci tertip beşinci keşidesi dün Üniversite konferans salonunda yapılmıştır^ Dünkü keşidede kazanan numaraları yedinci sahife-ı mizde bulacaksınız.
S Içuk Kız Sanat mektebinin Galatasaraydajci m-inerinden bir köşe ve talebeden bir kısmı
ZAMAN —
Eylül 12
t
f?—1


I SON gj HABERLER İ
Almanya çember içine almıyor
Fransa, İtalya ile anlaşmadan evvel bunun küçük itilâf devletleri nezdinde doğuracağı aksülamelleri bertaraf etmeğe çalışmaktadır
Fransa ile İtalya arasında cereyan eden müzakereler Avrupa siyasetinin en mühim bahsi olmakta devam ediyor. Bir aralık iki taraf arasında ittifaklar hazırlandığına dair şayialar çıktığı halde bunlar hemen tekzip edildi. Bundan başka iki tarafın bahrî müsavat meselesini halledemedikleri, Tunustaki İtalyanların vaziyeti meselesinin henüz görüşüldüğü, Fransa - İtalya müstemlekeleri hududunun da henüz tesbit olunmadığı anlaşıldı. Bununla beraber iki tarafın anlaşmağa çalıştıklarında şüphe yok gibidir.
Sonra Fransa hük ûmetinin İtalye ile anlaşmanın küçük itilâf devletleri nezdinde doğuracağı aksülamelleri şimdiden karşılamak ve bunları bertaraf etmek için çalıştığı anlaşılıyor. Yugoslavya hükümdarı gelecek ay içinde Pariste beklenmektedir. Aynı sıralarda küçük itilâfı temsil eden bir zatın da Romaya gideceği haber veriliyor ve bu faaliyetlerden sonra Müsyü Bartonun Romayı ziyareti bekleniyor.
Fransa ile İtalya arasında başlayan 6İyasî faaliyet, Almanyada da derin akisler bırakmış ve Almanyanın bir çember içine alındığı tesirini uyandırmıştır.
Buna karşı alâkadar devletlerin “Almanya böyle birşey istemiyorsa Milletler Cemiyetinden çıkmasaydı,, tarzında mukabelede bulundukları anlaşılıyor.
Ö. R
Yevmi makale
İki İstiklâl
Deniz ortasındaki müthiş facia
Amerika sahillerinde yanan vapur suikaste mi uğradı ? - Kaptan nasıl ölmüş? - Yolcuların çoğu sarhoşluklarından kurtulamamışlar...
Zaferi
JB ir ine i sahifeden devam
Hakikî bir İstiklâl harbi ve zaferi ancak bizim yaptığımız gibi yapılır ve kazanılır. Bulgarlar da Harbiumumiden bizim gibi mağlûp çıkmışlardı. Fakat onlar mağlûbiyetlerini (Neuilly) muahedesile kabul ve tasdik ettiler. Bundan 56 sene evvel Rusların kazandıkları bir zaferle istiklâl bayramı yapan Bulgarlar bugün (Neuilly) muahedesile istiklâllerini yarı yarıya kaybetmişlerdir. Bulgaristan istediği kadar asker besliyemez, umuru mâliyesi Cemiyeti Akvamın bir memurunun daimî mürakabesi altında-dır.Bulgar hükümeti asayişi muhafaza için yeniden bir jandarma taburu teşkiline kalkışsa, Yunanistan ve Yugoslavya d in gelecek bir emirle derhal bu taburu dağıtmağa mecburdur. Buna mukabil, Rusların himmetiyle kazanılmış eski bir muvaffakiyeti hergün gözlerimizin önünde bu kadar tantana ile tes’it eden Bulgarlar, bir de bizim bugünkü fevkalâde vaziyetimizi ve dün dünyanın en kvvetli devletine arkasını dayamış bir düşmana karşı kazandığımız İstiklâl zaferini göz önüne getirip bir mukayese etsinler. O zaman hakikî bir İstiklâl zeferiyle ödünç para almak kabilinden elde edilmiş bir İstiklâl zaferi arasındaki farkı takdirde tereddüt etmezler zannederiz.
Yine tekrar ediyoruz, maksadımız Bulgar milletinin kıymet ve kuvvetini küçültmek değildir. Edir-nenin yanı başına dayanmış olan 1 bu komşu millete karşı daima mü-( teyakkız durmak vatanî vazifele-, rimizin başındadır. Fakat bizim, onların hakikî hasletlerini takdir etmemize mukabil onların da hem mazideki işlerin ölçüsünü kaybetmemeleri, hem de bugünkü vazi-' yetlerini takdir ederek bizi beyhu-] de rencide etmekten tevakki eyle-• meleri lâzımdır.
ı Ebüzziya Zade
Boru kaçakçıları mahkemede
Birinci sahifeden devam
“Koço„ kalp hastalığına yakalandığı cihetle hastaneye kaldırılmış, muhafaza teşkilâtı memurları kendisini hastanede isticvaba gittikleri zaman heyecandan ölmüştür.
Kaçakçılık meydana çıkarılıp işe vaz’iyet edildiği zaman hurda halinde bulunan, fakat satılmas^ıa vakit butamıyan mühim mikdarda boru muhafaza memurları tarafından mü-a sadere edilmiştir. Bu boruların mik-y dan ve kıymeti birkaç güne kadar n tesbit edilecektir.
y Gümrük muhafaza teşkilâtının bu kaçakçılığı meydana çıkarmakta gösterdiği muvaffakiyet cidden şayanı takdirdir.
8 inci ihtisas mahkemesi, maz-3' nunların muhakemesine birkaç gü-V ne kadar başlıyacaktır.
Radyomdan kıymetli bir maden
Kleveland - Ohio 11 (A. A.) — Amerika kimya cemiyetinin verdiği bir habere göre, fevkalâde nadir bir maden olan “ac-tinium,, ilk defa olarak tecrit edilmiştir. Bu madenin bir ons’u bir milyon dolar kıymetindedir.
Şikago Üniveristesi Profesörlerimden Doktor Brosse kendisiyle görüşmeye gelen gazetecilere 5.000 dolar kıymetinde, bu madenden bir gramın onda birini göstermiş ve demiştir ki : Actinium’un fennî ve tıbbî kabiliyetleri çok fazladır. Acti-nium madeni, madenî cevherinin yansım 32,000 senede neşretmektedir. Halbuki radyom 1600 senede neşretmektedir.
Almanya Misaka girmiyor
Alman kükûmeti, bu kararından alâkadar devletleri haberdar etti
Berlin 11 (A.A.)—Dün Fransız, İngiliz, İtalyan ve Sovyet hükümetlerine verilen Alman muhtırası hülâsa olarak, Alman hükümetinin, bugünkü şerait altında, Almanya için Şark mi-sakma girmek imkânını görmediğini bildirmektedir.
Ingilizler cevabı meşkûk görüyorlar
Londra 11 (A.A.) — Alman maslahatgüzarı prens Bismark Şark misakı hakkmdaki Alman muhtırasını hariciye nezaretine vermiştir. Vesikanın neşredilmemek hakkında bir taleple müterafik olduğu ve İngilizle-rin ise matbuatta neşir için ısrar ettikleri bildirilmektedir. Mevcut intıbaa göre muhtırane kabul, ne de ret mahiyetindedir. Alman hükümeti kendi mülâhazalarını bildirmekte ve bazı itirazatta bulunmaktadır. Muhtıra Paris, Roma ve Moskova hükümetlerine de Alman maslahatgüzarları tarafından tebliğ edilmiştir.
Romanyadaki Kolera
Bükreş 11 (A. A.) — Rador Ajansı bildiriyor: Selâhiyettar mehafil, Köstence civarındaki askerî konakta çıkan hastalıkta Kolera basili bulunmamış olduğunu kat’i surette bildirmektedirler. Hastalığın mahiyetinin tesbiti için laboratuvar araştırmalarına devam edilmektedir. Hastalığın had şekilde anterit olduğu zannedilmektedir.
Nevyork 11 (A. A.) — Son rakamlara göre, MorrokastT den kurtarılanların sayısı 413 ile 425 arasındadır. Ölenlerin sayısı ise 132 ile 137 arasındadır.
Nevyork 11 (A. A.) — '‘Katledilen 163 kişi,, serlavhalı bir makalesinde “Nevyork Deyli Niyuz,, gazetesi, Morrokastl vapurunda yangın çıkmadan evvel iki patlama olduğuna dair delilleri olduğunu bildirmektedir.
Bu gazeteye göre Havana-dan gelen telgraflar, Küba polisinin grev halinde bulunan Vard Layn kumpanyası nhtım işçilerinden bazılarının gemide isyan çıkarmak ve gemiyi mahvetmek için Morrokastl’e bindikleri hakkmddaki şayiaları tahkik ile meşgul olduğunu bildirmektedir.
Nevyork 11 (A. A.) — Morrokastl faciası hükümet tahkikat komisyonu, ilk şahit olarak gemi kumandan muavini M. Varms’i dinlemiştir.
M. Varros, facia arifesinde, kaptan Vilmot’un ne şerait içinde öldüğünü anlatırken çok müteessirdi. M. Varms demiştir ki:
“ — Kaptan Vihnot hazımsızlık ve kalp hastalığı buhranı neticesinde, gemi fırtına ile mücadele ederken öLnüştur.,,
M. Varms yangının kasten yapıldığını zannetmektedir.
Bu zannı veren şey, bir sefer evvel, gemide bir yangın ikaı teşebbüsü meydana çıkarılmış olmasıdır.
| Balkan Hariciye Nazırlarının Ankara-
1 da içtimaına doğru
l Atina 10 ( Hususî ) — Hükûme E taraftarı “ Katimarini „ gazetes E Cenevreden aldığı şu telgrafı neş = rediyor:
= Ehemmiyetli siyasî bir şahsiye = tin söylediğine göre dört Balkan 1 Devleti Hariciye Nazırları Tevfil £ Rüştü Bey, Müsyü Maksimus, Yve 1 tiç ve Titu:esko Ankarada tastil = edilecek itilâflara ait müzakereler = Cenevrede yapacaklardır.
= Dört Hariciye Nazırının Anka = radaki telâkileri 26 Teşrinievveld = vuku bulacak ve dört gün sürece E tir. Ankara siyasî mehafili, Balkan £ Hariciye Nazırlarının bundan son = ra 1935 senesi ilk aylarında Ati E nada toplanacaklarını tahmin et E mektedir.
E Tevfik Rüştü Bey Eylül sonu E na kadar Cenevrede kalacaktır.
Arabistanda yeni bir harp mi ?
İtalyanlar Yemene yeniden silâh gönderiyorlar ve asker topluyorlar
“Kahire,, de çıkan “Elbelâğ,, gazetesinin “Aden,, muhabirinden aldığı malûmata göre bir İtalyan gemisi Yemenin Hudey-de limanına 2 tayyare ve 15 zırhlı otomobil çıkarmıştır. Bir kaç gün sonra başka bir geminin de buna benzer askerî mühimmat getirmesi beklenmektedir. Tahmin edildiğine göre bu vaziyet Yemenle Suudî Ara-bistanın arasını yeniden açacaktır.
Diğer taraftan alman malûmata göre İtalya hükümeti Ersire, Somal ve saireden asker toplamağa başlamıştır.
Bütün bu sebepler yüzünden,
M. Varms şunları söylemiştir :
— Zannıma kalırsa, birisi geminin elektrik kontrolü odasına bir kundak koymuş ve kundak uzun müddet orada yanmıştır. Zannedildiğine göre ilk imdat işareti, saat üçüonbeş geçe gönderilmiştir. Bundan sonra telsiz telgrafçı gelerek benden emir istemiştir.
Tahkikat memuru kaptana sormuştur:
— Ne diye sizden emir istemiştir ?
M. Varms :
— Bilmiyorum.
Demiş ve tayfaya tam bir itimadı olduğunu söylîyerek şunları ilâve etmiştir :
— Tahlisiye sandallarında yolculara nisbeten de çok fazla miktarda tayfalar olduğunu saklamıyorum. Sandallar, güverteden verdiğim emir üzerine indirilmiştir. Yolcular arasında bazı panikler oldu. Makine dairesi duman dolmuştu. İçeride çalışılamadiği için gemi durmuştu.
Tehlike işareti verildiği zaman bazı yolcular kabinelerinden çıkmak istemişlerdir ve zannıma kalırsa haddinden fazla içenler pek çoktu.
Bir tayfa, “Nevyork Evening Post,, gazetesine demiştir ki:
“ — Yangın, kâğıt sepetlerine yanmış sigaralar atan sarhoş yolcular tarafından çıkarılmıştır. Bir gemici ile ben, bu yolcuları çıkarmak istedik. Fakat itiraz ettiler biz de gidip baş kamarotu aradık. Döndüğümüz zaman halı tutuşmuştu.
Amerikada yeni hükümete doğru Busefer iktidar mevkiine demokratların geçeceği anlaşılıyor
Portland-Maine- 11 (A.A) — Birleşik Amerikada derler ki: “Maine hükümeti nasıl rey verirse, Birleşik Amerikanın öteki cümhuriyetleri de öylece rey verirler.,,
Daima cumhuriyetçi bir hükümet olarak telâkki edilen Maine, hükümet intihabatına başlamıştır. Bütün alâmetler, bu sefer Demokratların kazanacağını göstermektedir.
Hatta, cümhuriyetçiler bile siyasî hasımlarının kazanacağını tasdik etmektedirler.
Bağdatta feci bir tayyare kazası
Bağdat 11 (A. A.) — Bağdat civarında Hindiye hava meydanında bir Irak tayyaresi düşmüş, üç zabit ile Irak hava kumandanlığına mensup beş kişi ölmüştür.
Yeni bir Italyan kruvazörü
Tiryeste 11 (A. A.) — Mu-zio Attenddo isimli, Monfalko-ne tezgâhlarmde yapılmış yeni bir kruvazör denize indirilmiştir.
Arabistanda Hicaz ve Yemen arasında her zaman yeni bir harp zuhuru beklenebilir. Yemen İmamının kendi memleketi dahilinde bulunan ve bu cer-yanı körükliyen adamları tedip etmesi beklenmektedir. Aksi takdirde Suudî Arabistan devleti, Yemenin herhangi ecnebi boyunduruğuna girmemesini temin için icabeden tedbirleri alacaktır.
.Yeni bir ihtira
Ziraat Vekili Muhlis Bey Gire-sunda bir vatandaşı taltif etti
Giresun 11 (A A.) — İnsaf oğlu Haşan isminde bir köylü, basit usullerle ve az masrafla işliyen ve günde 3 bin kilo fındığı yeşil kabuğundan ayıraa bir harman ma kınası ic ad etmiş tir. Makinayı tetkik eden Ziraat vekilimiz köylü mucidi muvaffakiyetinden dolayı takdir etmiş ve kendisine para mükâfatı verilmesini emretmiştir.
Fındıklarımızın yağmur altında çürümesi tehlikesini bertaraf edecek ve amele masraflarından mühim tasarruflar temin edecek olan bu makinalar çoğaltılarak fındık istihsali merkezlerine gönderilecektir.
Vekilin tetkikatı
Giresun 11 (A. A.) — Ziraat vekili Muhlis bey dün sabah
Gazi Enstitüsü
Bu sene her taraftan çok müracaat var
Ankara 11 (Telefonla)— Gazi Terbiye Enstitüsünün muhtelif şubelerine girmek için muhtelif vilâyetlerden müracaat edenlerin imtihan evrakı tetkik edilmek üzere Maarif müdürlüklerinden Gazi Terbiye Enstitüsü müdürlüğüne gönderilmiştir. Bu sene müracaat edenlerin yekûnu diğer senelere nazaran pek fazladır. Enstitüye her taraftan yapılan müracaatalar iki yüz kadardır.
Maliye Vekili Ankarada
Ankara 11 ( Telefonla ) — Maliye Vekili Fuat Bey bugün “dün,, şehrimize gelmiş ve istasyonda Maliye erkânı tarafından karşılanmıştır,
Fuat Bey doğruca Vekâlete gelmiş ve birikmiş işler üzerinde geç vakte kadar meşgul olmuştur.
Ankara elektrik saatleri
Ankara 11 (Teleronla) — Ankara elektrik şirketi 1 eylülden itibaren yeni tarifeyi tatbik etmeğe başlamıştır. Yeni tarifeye göre, saat kiraları 25 kuruştan on buçuk kuruşa indirilmiştir.
Erzurum Barosu teşekkül etti
Erzurum 11 (A. A) — Bir se-nedenberi dağılmış olan Baro yeniden teşekkül etmiş ve Baro reisliğine Avukat Memiş Bey seçilmiştir.
îzmirde
Ankara gençleri bir müsamere verdiler
İzmir 11 (A. A.) — Kurtuluş bayramına iştirak eden Ankara Halkevi grubu dün akşam programlarının ilk kısmı olan konserlerini Halkevi salonunda vermiştir. Konser Izmirin güzi-bir halk kütlesi önünde büyük muvaffakiyetler kazanmış, Fer-hunde Ulvi, Necdet Remzi Ulvi, Cemal ve Refik Ömer Beyler sıksık ve şiddetle alkışlanmışlardır.
Ankara da yağmurlar
Ankara 11 (Telefonla) — Bu gün “dün(, burada hava birden bire bozulmuş ve şiddetli yağmurlar yağmağa başlamıştır.
beraberinde mebusumuz Musa Kâzım beyle Belediye reisi ve maiyeti olduğu halde otomobille yayla mmtakalarına gitmiştir. Vekil bey Kulakkaya civarındaki ormanlarda tetkikatta bulunmuş ve ormanlarımız hakkında malûmat ve izahat almıştır. Akşam Belediye reisimiz tarafından şerefine verilen hususî ziyafette bulunmuştur.
Muhlis Bey Samsuna gidiyor
Giresun 11 (A.A.) — Şehrimizde beş gündenberi tetkikatta bulunmakta olan Ziraat vekili Muhlis Bey bugün Vatan va-puriyle Orduya hareket etmiştir. Vekil BeyOrduda üç saat kadar kalabilecek ve aynı vapurla Samsuna gidecektir.
Nafıa vekili
Ali Beyin meşgul bulunduğu işler
Ankara 11 (Telefonla)—Muhtelif şehirlerdeki havagazı ve su şirketlerinin saat kiralarının indirilmesi hakkında vekâletle şirketler arasında yapılan temaslar henüz neticelendirilme-miştir. Nafıa vekili Ali bey îs-tanbulda bu işlerle de meşgul bulunmaktadır.
Ali beyin daha bir müddet Istanbulda kalması muhtemeldir.
Halka arazi verilecek
Ankara 11 (Hususî) — Dahiliye Vekâletince hazırlanmak-ta olan köylüyü topraklandırma talimatnamesi ikmal edilmiştir.
Bu hafta içinde vilâyetlere tamim edilecek olan bu talimatname Teşrinievvelden itibaren tatbik edilecektir.
Talimatnaye gö^e, bil’umum devlet arazisi yerli ve muhacir gözetilmeyerek Türk vatandaşlarına tevzi edilecektir. Tevzide esas, aile sahibi bulunmaktadır.
Tevziat, iki senede imar edilmek şartiyle aile başına iki dönümden beş dönüme kadar toprap verilmek suretiyle yapılacaktır.
Aldıkları toprakları bu müddet zarfında imar etmeyenlerden verilen arazi istirdat olunacaktır. Buna mukabil aldıkları toprakları imar etmiş olanlara da ayrıca on dönüm arazi verilecektir.
Bursada
Merasimle yeni bir ilkmektep açıldı
Bursa 11 ( A.A.) — İstiklâl ilkmektebinin açılışı bugün binlerce yurttaşın iştirakiyle yapılmıştır. Maarif Müdürünün nutkundan sonra kurdelâ Vali Bey tarafından kesildi. Davetliler ağırlandılar. Mektep modern bir binadır beden terbiyesi için de açık bir tarasaaı vardır. Irandaki Yunanlılar himayemizde
Atina 11 (Hususî) — Türkîye-nin İran sefaretine tayin olunan Enis Beye Yunanistan hükümeti tarafından, İran toprağında, Yunan menafiinin himayesi vazifesinin tevdi edileceği mevsukan haber alınmıştır.
Eylül 12
ZAMAN—
SÜTUNLARDA SEYAHAT
Her şeyden pahalı!
Azıcık düşkün mallar karşısında:
— Alalım canım, sudan ucuz!
Deriz. Sudan ucuz.. Bu, anlaşılan pek eski çağiarın ortaya koyduğu bir söz o'acak. Şimdi İstanbulun en pahalı malı sudur. Yaradılış, yurdumuza başka yerlerden kıskan-d.ğı güzelliklerle birlikte suların da en durusunu, en tatlı iç’m Lini, en cana can katanını vermiş. Boğazın Anadolu yakasında, Rumeli kıyısında her yere ün salmış belki otuz kaynak var. Cömert çağıltılarla akan bu çeşmeler lülesizdir. Gece gündüz kimbilir kaç bin yıl-danberi kendi zorlariyle açtıkları yalaklara çökülüyorlar. Çobanlar, avcular, gezgin delikanlılar, susadıkça on araan birine koşar, kav-ru muş dudaklariyle kana kana içerler. Yurdun göğsünden fışkıran bu kaynaklara yaslanan başları gördükçe, hep anasının göğsünden süt emen çocukları anarım. Bunların arasında eş bir görünüş vardır.
Ne yazıkki yaratılışın bu temiz varlığına adam oğlunûn parmağı karışınca işin düzeni bozuluyor. Ölçü meydanda:
Biz, bugün bir kilo .ekmeği dokuz kuruşa, eti kırka, sütü on ikt buçuğa alıyoruz. Ekmek, et, süt besleyici şeylerin başında gelir. Her birinin kendine göre ayrı ayn mal o.ma masrafları var. Çabuk bozulurlar. Satışlarından ziyan paylan ayrılmazsa ipin ucu elden gider. Su, eyle değil, şişelerde, küplerde korkusuz korunabilir. Elde edilişi içinde para dökülmez. Sermaye bağlanmaz. Bu üstünlük değilmidir ki “sudön ucuz I,, sözünü dilden dile dolaştırıyor.
Su, böyle iken, nasıl oluyorda içinden ancak bir bardak su çıkan ş'.şeler beş kuruşa satılıyor ? Bu fi-atı kim koydu ? Niçin koydu ? , hangi ölçülere vurarak koydu ?
Etin kırk kuruşa satıldığı bir yerde, suyuu litresi nasıl yirmiye sürütebiliyor ? Ben, bu kaynakların başına da gittim. Damacana başına yedi buçuk kuruş resim alınmaktadır. Devede kulak da değil, belki devede de kirpik sayılan bukadarcık vergi, elbette pahalılığın önüne sürülüp insafsızlık perdelenemez. Yoksa bu su işi göze mi görünmiyor acaba ? Öyle sanıyorum ki büyüklerimizden biri bir gün yolda susar da bir şişe açtırırsa, ilk savaşı onlar yapacak. Doğrusunu isterse-oiz İstanbuldaki su ihtikârı dayanılır şey değil. Bunun önüne geçmek için bilmem ki neyi bekliyoruz? Artık atalara uyup “sudan ucuz !„ nasıl diyelim ki su, bugün her şeyden pahal!...
Seyyah
Asistanlar talimatnamesi Vekâlete gönderildi Bu sene Üniversiteye alınacak Asistanlar hakkında hazırlanmakta olan talimatname ikmal ediimiş ve tasdik için Maarif Vekâletine gönderilmiştir.
Bu talimatnamede Asistanlığa alınma şekli, kabul müddeti yazılmakta ve asistanlığın bazı evsafından bahsolunmaktadır.
Aldığımız malûmata göre bu sene asistan ve baş asistan olmak üzere ikişer asistan bulunacaktır, icap ederse birde fahri asistan alınacaktır. Asistanlar Üniversite rektörlüğü tarafından tavzif edilecektir.
Jüponlar, bilhaısa Hintlilerin çok hoşuna giden yeni bir otomobil icat etmiş-rd,r- Seksen millik mesafeyi bir galon benzin ile kateden bu yani araba 50 erlin,, satın alınabilmektedir. Resmimiz, bu otomobillerden birini gösteriyor.
"8'Hzler, Hindistan piyasasını kaybetmemek için yeni Japon otomobillerini (■ ıt etmeği düşünmektedirler.
Dünkü sağnakta bir ev yıkıldı
Bir evi de su bastı ve bir genç damdan düşerek ağır yaralandı Evvelki gün saat iki buçukta başhyan yağmur 10 — 15 dakika içerisinde İstanbulun muhtelif semtlerini seller altında bırakmıştı. Bu ilk sağnak gününün hâdiselerini dünkü nüshamızda kaydetmiştik.
Dün, ayni sagnak yine ayni müd-de*: devam etti. Yalnız evvelki gün iki buçuk.a başlarken dün bir buçuğu birazgeçerek başladı.
Aksaray, Eminönü, Karaköy, Orta, köy, Beşiktaş, Yenişehir gibi yerlerde dün sel birikintilerinden yine zorlukla geçildi.
Beşiktaşta Çelebi sokağında ve camcı çıkmazında iki evi su basmış zabıtaca celbedilen İtfaiye motopompu iki evin suyunu tahliye etmek suretile bir tehlikenin önüne geçmiştir.
Şiddetli yağmurun tesiriie Or-taköy ve Eminönünde iki tramvayda kontak yapmışsa da kimseye bir zarar olmamıştır.
Kasımpaşa da Yeniçeşme civarında eski ve ahşap bir ev çökmüştür.
Üsküdarda İhsaniyede Osman Efendi isminde birinin evinin çatısı, yağmurun şiddetine dayanamamış ve çökmüştür.
Yine dünkü yağmur dolayısıyle bir kaza olmuş ve bir genç ağır surette yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır.
Çarşıda orta sokakta 71 numarada baskıcılık eden Ohanes Efendinin oğlu Eftat, yağmurun şiddetinden bozulan olukları temizlemek üzere dükkânın üzerine çıkmıştır.
Bu sırada muvazenesini kaybetmiş yere düşmüş ve başıdan tehlikeli surette yaralanmıştır. Eftadın sıhhî vaziyeti tehlikede olduğundan tedavisi için Cerrahpaşa hastaha-nesine yatırılmıştır.
îlkmektepler
Kayıt muamelesi cumartesiye başlıyor
İlk mekteplere talebe kayıt ve kabulüne önümüzdeki cumartesi günü başlanacaktır. Bu münasebetle ilk mektepler bu husustaki hazırlıklarını ikmal etmişlerdir.
Bu sene bu mekteplere 927 doğumlular kabul edilecek ve bilhassa talebenin evinin mektebe yakın olması nazarı itibare alınacaktır. Bu hususta Maarif müdürlüğü ilk mekteplere tebligatta bulunmuştur.
İlk mekteplere talebe kayıt ve kabul muamelesi onbeş gün devam edecek ve bir teşrinevvelde tedrisata başlanacaktır.
îlkmektep kitapları
Busene ilkmekteplerde okutulacak kitapların bir listesi Maarif Vekâletinden Maarif Müdürlüklerine gönderilmiştir.
Maarif Müdürlükleri de bu listeleri çoğaltarak ilkmekteplere dağıtmıştır.
Üniversiteye ta lebe kabulü
Rektör yeni talebeye ayrı ayrı izahat verecek
Üniversiteye talebe kaydı kabul muamelesi tarihi olan on beş Eylülün yaklaşması dolaytsiyle bir müddettenberi hazırlanmakta olan talebe yazılma talimatnamesi ikmal edilmiş ve tasdik için Maarif vekâletine gönderilmiştştir.
Bu talimatname yeni bir çok hükümiei ihtiva etmektedir.
Bilhassa, Rektör Cemil bey bu sene Üniversiteye kaydolunan talebe ile ayrı ayrı temas edecek ve onlara Üniversite talebeliğinin yüksek şerefinden ve mes’uliyetlerinden bahsederek tedris yolunda gidiş şeklini anlatacaktır.
Şimdiye kadar talebe istidalarla Üniversite kalemlerine müracaat e-derek kabul muamelesini yaptırıyordu.
Şimdi talebenin Rektörlük tarafından kabu'ü kararlaştırılmıştır.
Cemil Beyin istifa şayiasından haberi yok
Dün bir akşam gazetesi Üniversite Rektöçü Cemil Beyin istifa edeceği şayiasından bahsediyordu.
Bu hususta kendisiyle görüşen bir muharririmize, Rektör Cemil Bey bu şayiadan haberi olmadığını söylemiş ve vazifesi başında bulunacağını ilâve etmiştir.
Dekanlar toplandı
Dün öğleden sonra Üniversitede Rektör Cemil Beyin riyasetinde bazı fakülte Dekanlarının iştira-kile bir toklantı yapılmıştır.
Bu toplantıda, birkaç güoe kadar başlayacak olan Fakülte ikmâl imtihanları ve Üniversiteye talebe ka-top-
bulu etrafında görüşülmüştür, lautı bir saat sürmüştür.
Talebe yurdu
Tamirat dolayisile ancak Teşrinievvelde açılacak olan___
dırgada ki talebe yurduna bu sene yalnız Üniversite talebesi kabul edileceği ve şayet yer kalırsa lise talebesinin de alınacağı söylenmektedir.
bir Ka-
Yangın ihbar merkezleri
Belediye gelecek sene bütçesiyle şehrin muhtelif yerlerine yangın ihbar merkezleri tesis edecektir. Bu cihet evvelce celbedilen itfaiye mütehassısının tavsiyesi üzerine kararlaştırılmıştır.
Şerhler
Yükselmenin en alçakçası, zayiflerin sırtına basarak yükselmektir.
La Rockefoucault
Şerh ve izah:
Hakikî yükselmek, yüce bir dağa tırmanmağa benzer. Dağa tırmanabilmek fçi/ı güçlü, kuvvetli olmak lâzımgeldiği gibi manevî yükselişler için de liyakatli, meziyetli, seciyeli, bilgili olmak lâzım gelir. Bu sıfatları haiz olanların yükselme yolunda attıkları adımlar sağlamdır. Onların önüne dikilecek her engel, mutlaka yıkılır, ve bunlar, muhakkak ki, muvaffakiyet zirvelerine varırlar.
Hakikî yükselmek b ad ur. Fakat insanlar içinde yükselme yolunun tufeylileri-de vardır. Bunlar bu yolun yolcularına ilişerek, yılışarak, kendilerine kolay bir şöhret temin etmek isterler.
Kolay şöhret dedik te aklımıza geldi. Vaktiyle edebiyat alemine intisap ederek hiçbir eser veremiyen bir takım zavallılar, adı sanı tanınmış ediplerin eserlerini diyerek ve onlarda kusur bulmağa uğraşarak ad, san sahibi olmağa yeltenmişlerdi. O zaman merhum üstat Ahmet I
»e55bin ura «rede hava postaları Şirket, kazanç vergisi-
kaçırmakjstedı! fare postalarında alınan ücretler
Tramvay şirketinin yeni bir m •• _ ) • j - j
rifeti daha meydana ç.km.şhr ş( ücretlerinden farksız gibidir
ket alelade bir ticaret şirketi ı « ®
duğu halde kendisini teşviki kanunundan istifade hakkını bir sanayi müessesesi kazanç vergisini hükümetten çırmağa, ka'kışmışhr. Fakat müfettişleri işin farkına Tramvay şirketinin kazanç Binin cezasiyle beraber tam 55 lira tuttuğunu görmüşler ve şirketten istemişlerdir. Şirket tün taahhüdatında olduğu gibi vergiden kaçmak için bin bir reye baş vurmuş, nihayet meAj mahkemei temyize gitmiş, orjtf \ hükmü kat’î sadir olmuş, bunun i -rinejTramvay şirketi de 55 bin lir götürüp Kuledibi maliye tahsil besine vermeğe mecbur olmuşt.
Bundan başka Tramvay şir7aPan hava postalarından biri. Bu tayyarelerle
ıtazam bir surette devam etmektedir
memurlarının kazanç vergilerin* az göstermek, vaktinde vermenY" gibi suçlardan dolayı ayrıca “ 2ır bin lira daha ilası mecburiyetini. bulunmaktadır. Şirket bu parayı c_ vermemek için kıvranıp durmakl imiş. Maamafih bunun da “ 55 „ bin lira gibi bir defada şirketten alınacağı muhakkaktır.
Elektrik ve Tramvay şirketlerinin işlerini kat’a karıştırmağa gelmiyor. Bu şirketlerin hangi işini nereden tutsanız mutlak ya [halkın veya hükümetin zararına bir yolsuzlukları meydana çıkıyor. Bu yolsuzluklar okadar açık, okadar aykırı ve okadar cüretkârane bir şekil almıştır ki bu şirketlere kat’î olarak hadlerini bildirmek için mutlaka tedabiri fevkalâdeye müracaata ihtiyaç hasıl olmaktadır.
Çünkü bu şirketler, artık umumî hizmetler şirketi halinden ta-mamiyle çıkmış, adeta yalnız yolsuzluk için teşekkül etmiş birer müessese halini almıştır.
Fransız seyyahları
Dün şehrimize Fransız bandıralı Feliks Rusel vapuru ile Marsilyadan 350 Fransız seyyahı gelmiştir. Seyyahlar bugün şehri gezdikten sonra akşam özeri Akdenize doğru yola çıkacaklardır .
Rasim bu adamların arkasında koştukları şeyin “şöhreti sebile,, yani kolay şöhret olduğuna söylemişti. Kolay şöhret avcıları her zaman eksik olmazlar. Fakat bu yolda kazanılan şöhret, şöhretlerin en mevhumu, en fanisidir. Zaman, kolayca kazanılan haksız şöhretlerin en yaman düşmanıdır.
Yakın edebî mazimize bir göz gezdirirsek merhum Ahmet Rasim i “şöhreti sebile,, terkibini ibdaa sev-keden bütün tufeylilerin unutulup gitmelerine mukabil hakikî bir hizmet ifa ederek, eser vererek haklı bir şöhret kazananların her gün yeni bir hayata kavuştuklarını görürüz.
Ölüme mahkûm olan kolay şöhretlerin en kötüsü, en adisi ise zaif ve âcizleri ezmeğe teşebbüs ederek, zaaf ve aczin sırtına basarak kendini maksada varmış sanmaktır. Çin hekimi Lao'nun meşhur bir sözü vardır: Zaaf ve aczi istihkar edenler, zaaf ve aczin kurbanı olurlar.
ZAMAN
yolları teessüs etti. İngilterenin şimali ile cenubu arasındaki mesafe birkaç saate indi.
Fransa ile Almanya gibi *^leketler Ingiltereden evvel
Yeniden kapanma saatleri tesbit edilecek
İstanbulda mevcut bar, birahane, içkili pastahane ve alelûmum açık içki satan yerlerin geceleri açık bulunabilecekleri azamî saatler Vilâyette müteşekkil bir komisyon tarafından tayin edilmekte idi.
Komisyon İlkbahar iptidasında saatleri tesbit ettiği zaman, Kış için de ayrı kapanma saatleri tesbite karar vermişti, öğrendiğimize göre, bu komisyon yakında yine bir içtima akdedecek, bar, birahane ve alelûmum açık içki satan yerler için yeni bir kapanma saati tesbit edecektir. Bu seferki saat tesbiti işinde semt nazarı dikkate alınacak ve bu kabil yerlerden bir kısımlarının açık bulunabilecekleri müddet uzatılacak diğer bir kısmının da azaltılacaktır.
Tarihî binalar
Şehir dahinde ve Boğaziçinde bazı binalar mevcuttur ki bunların tarihî kıymetleri vardır. Şimdi ekserisi metrûk bir halde bulunan bu binaların olduğu gibi muhafaza edilmeleri iktiza etmektedir.
Belediye ile Müzeler idaresi bu hususta teşriki mesai ederek bu gibi binaları tesbit edeceklerdir.
Bu binalar Belediye tarafından tedricî olarak istimlâk edilecek, tamir olunacak ve tarihî kıymetlerine halel getirilmeden muhafaza o-lunacaklardır.
İki posta seyyah
Geçen gün şehrimize Çar Ferdinant vapuruyla 160 Bulgar ve Çekoslovak seyyahı gelmiş idi. Bu seyyahlar dün yine ayni vapurla Varnaya hareket etmişlerdir. Çar Ferdinant vapuru bu hafta içinde şehrimize iki posta daha seyyah getirecektir.
Rus havyarları meşhur olduğu halde Rus havyarlarının üçte biri Iran havyarıdır. 1927 deuberl Rasya ile tran havyarcıliktan çıkan katana müsavi surette paylaşmaktadırlar. İranın her yıl Hater denizinden istihsal ettiği havyar 130 bin kiloya varir. Resimde İranda istihsal edilen bir havyar yığını görünüyor.
miryolu tesisatının mükemmel olması, sonra çok sıkı bir surette meskûn olan sanayi merkezlerinden uzak yerlerde tayyare karargâhları tesisine mecbur olmasıdır.
İngiltere bu işi başarmadan evvel çok geniş olan imparatorluğu eczası arasındaki hava muvaselelerini temin etmeyi daha muvafık görüyordu. Geçen on sene zarfında İngiltere bu yolda çalıştı ve bu işi aşağı yukarı başardı.
Daha sonra memleket dahî-Ündeki hava yollarını tanzimin meşgul olan İngiÜzler ancak bu sene bu işi tekmelediler ve bu suretle Londra, Mançester, Li-verpol, Glasko, Doplin, vesair merkezler arasında muntazam gündelik hava postaları teessüs etti. Hatta hu h»t_lar Hzerindu muş, fakat arabacının kendisini kovmayı bile zahmet saydığını görünce ümidi kesmiş, ve biçare hayvana musallat olmuş.
Karasineğin kuyruğunun altında mütemadiyen vızıldamasına rağmen, hayvan, çektiği arabayı yokuşun başına ulaştırmış. O zaman karasinek, hiç bozmadan kanatlarını germiş ve:
— Oh, demiş, epey uğraştım amma çok şükür nihayet yokuşu tırmanabildik I
Bugün, öksüz diyebileceğimiz edebiyat, fikir ve sanat, feragatkâr mensuplarının elinde, içinde bocaladığı kötü merhaleyi behemeba) atlayacaktır.
Bu tufeyli muterizler, ozaman, kara sinek kadar gülünç olmamak istiyorlarsa, artık bıkkıntı veren vızıltılarına ve sızıltılarına nihayet verseler l
Murahhaslar
Belediye herşeyde tenzilât yaptırıyor
Belediye parlâmentolar kogresine gelecek 300 aza için büyük hazırlıklar görmektedir. Bu azanın gezme, yime, içme, yatma, yıkanma, taranma yerlerine ait tedbirler alınmış, bu gibi yerlerin umumî ve cari tarifelerinde yüzde otuzdan elliye kadar tenzilât yaptırılmıştır. Nakil vasıtaları da murahhasları bedava taşıyacaklardır. Ayrıca murahhasları Yıldız Sarayına getirip götürmek için Belediye hususî otobüsler temin etmiştir.
Üçer maaş
Hali tasfiyede bulunan mübadele komisyonu gelecek ayın 19 unda büsbütün kapanacaktır. Komisyon kapanırken mevcut memurlara üçer macş nisbe tinde ikramiye verilecektir.
2
— ZAMAN —
Eylül 12

H A—R—İ-Ç—î--------------------------H ?r motor bir ka-
=== yığa Çarptı
Evvelki gün geceyarısma doğru y^tıırkapı açıklarında bir de-z kazası olmuştur' Bandırmak Cemal kaptanın ^İaresindeki karpuz yüklü kazıkla, Ahmet kaptanın idarecindeki Terakki motörü çarpışmışlardır. Kazaya motor sebe-j-biyet vermiş ve kayığa arkamdan bindirerek parçalamıştır. i Karpuzlarla taifadan ikisi denize dökülmüşlerse de İDsanca jbir zayiat olmamıştır.
■ Motor kaptanı polisçe yakalanmıştır.
Otomobil kazalarından
* Şoför Hüseyin efendinin idamesindeki 2099 numaralı otomobil, köprü üzerinden geçmek-e iken Mahmut efendi ismin-dle birisine çarparak yarala-liaıştır, şoför tutulmuştur.
Samsundan gelir-is gelmez öldü v' Şişlide Harman sokağında Oturan Andon efendi, hasta blduğu halde Samsundan Gül-fcemal vapuruyla İstanbula gelmiş, vapurdan inmiş, rıhtımda j bir az ilerlelediği sırada ansızın düşerek v*\fat etmiştir. Belediye doktoru tarafından yanılan muayenesinde kalp sektesinden öl düğü tesbit edilmitir.
Balkondan düştü
Dolapderede Macar caddesinde Yogurthane apartmanında 8 numaralı dairede oturan 85 yaşlarında madam Marika, balkonda çamaşır asmakta iken kenardan aşağı yuvarlanmış, ağır surette yaralandığı için hastaneye kaldırılmıştır.
Burnova Çay mecrasına bir set yapılacak
İynir 7 ( Hususî ) — Burnovanın şarkışimalî kısmını kışın tehdit eden Çay mecrasına 145 metre tulünde 1 ve bir metre genişliğinde büyük bir .set yapılmasına Burnova Belediyesince karar verilmiş ve bu bapta lâzımgelen tetkikat ve keşfi yapılmıştır. Dört beş sene evvel vu-kubulaa bir seylâptan birçok evlerin yıkılmasına ve birçok kişinin de ölümüne sebep olan bu Çay mecrasına yapılacak şeddin biran evvel yapılması beklenmektedir.
Almanya çember içine almıyor
Fransa, İtalya ile anlaşmadan evvel bunun küçük itilâf devletleri nezdinde doğuracağı aksülamelleri bertaraf etmeğe çalışmaktadır
Fransa ile İtalya arasında cereyan eden müzakereler Avrupa siyasetinin en mühim bahsi olmakta devam ediyor. Bir aralık iki taraf arasında ittifaklar hazırlandığına dair şayialar çıktığı halde bunlar hemen tekzip edildi. Bundan başka iki tarafın bahrî müsavat meselesini halledeme-' dikleri, Tunustaki İtalyanların vaziyeti meselesinin henüz görüşüldüğü, Fransa - İtalya müstemlekeleri hududunun da henüz tesbit olunmadığı anlaşıldı. Bununla beraber iki tarafın anlaşmağa çalıştıklarında şüphe yok gibidir.
Sonra Fransa bük ûmetinin İtalye ile anlaşmanın küçük itilâf devletleri nezdinde doğuracağı aksülamelleri şimdiden karşılamak ve bunları bertaraf etmek için çalıştığı anlaşılıyor. Yugoslavya hükümdarı gelecek ay içinde Pariste beklenmektedir. Aynı sıralarda küçük itilâfı temsil eden bir zatın da Komaya gideceği haber veriliyor ve bu faaliyetlerden sonra Müsyü Bartonun Romayı ziyareti bekleniyor.
Fransa ile İtalya arasında başlayan 6İyasî faaliyet, Almanyada da derin akisler bırakmış ve Almanyanm bir çember içine alındığı tesirini uyandırmıştır.
Buna karşı alâkadar devletlerin "Almanya böyle birşey istemiyorsa Milletler Cemiyetinden çıkmasaydı,, tarzında mukabelede bulundukları anlaşılıyor.
Ö. R.
Yevmî makale
İki istiklâl
Zaferi
JB ir ine i sahifeden devam
Hakikî bir İstiklâl harbi ve zaferi ancak bizim yaptığımız gibi I
Kleveland - Ohio 11 (A. A.) — Amerika kimya cemiyetinin verdiği bir habere göre, fevka-
Meksikada
Yazan : Nusret Kemal
Nusret Kemal Bey yeni ve mühim bir eser daha neşrine muvaffak oldu. “Meksikada Köycülük,, adını taşıyan bu eser Ankarada Tank Edip Ki-taphanesi tarafından neşrolunmuştur.
“Köy,, mevzuu hiç şüphe yok ki bizi son derece ciddiyetle meşgul etmesi icabeden mevzuların en mühimlerindendir. Çünkü muharririn dediği g bi “köyünü, kültür ve medeniyet seviyesinde şehriyle beraber yürütmiyen köy nüfusunun şehir nüfusiyle nisbetli şekilde artmasını temin etmiyen, köyünü de şehrile beraber İçtimaî İktisadî ve siyasî sahalarda teşkilâtlandırmayan memleketler hiç bir zaman devamlı bir bünye sağlamlığı elde edemezler.,,
Memleket bünyesinin sağlamlığı bakımından köyün büyük ehemmiyetini anladıktan sonra nazarı dikkata alınacak mühim bir nokta kültür ve teşkilâtçılık işlerinin köylerde kolay kolay başanlamamasıdır. Sebebi köylerin küçük ve dağnık olmalarıdır. O halde bu hakikatleri ve bu güçlükleri nazarı itibare alarak onları yenmeğe çalışan memleketlerin vaziyetini ciddi-
Radyomdan kıymetli bir maden
köycülük
Bey
yetle tetkik etmek, bizim de işimize çok yarar ve bizim için geniş bir istifade zemini hazırlar.
Bugünkü memleketler içinde bu işleri en çok vüzuhla anlayan ve bu yolda azimle yürümeğe başlayan memleket, Mek-sikadır. Nusrt Kemal Bey de onun için “Meksika da köycülük „ eserini yazarak nazarı istifademize arzetmiştir.
Meksika 1933 de yeni bir köycülük programı hazırlamıştır. Bu program başka memleketlere örnek teşkil edecek değerdedir.
Sonra Meksika ile Türkiye arasında köycülük bakımından bit çok benzerlikler vardır. Bu da eserin bizim gözümüzde kıy-metini kat kat arttıran bir âmildir.
Zdeselâ iki memleket nüfus sayısı itibarile birbirinin hemen hemen eşidir. İki memlekette de nüfus sıklığı birbirine yakındır.
Türkiyede olduğu gibi Meksikada da nüfusun büyük kısmı köylerde yaşar. Meksikada vasati köy nüfusu 200 kadardır. Bizde de vaziyet buna yakındır.
Bütün bunlar Meksika köy
cülüğünü tetkik etmenin bizim için son derece istifadeli olacağını görtermeğe kifayet eder.
Eserin en belli başlı mevzuları şunlardır:
Meksikada köycülük, köy mektepleri, kültür heyetleri, köy muallim mektepleri, yeni köycülük programı.
Değerli muharriri bu eserinden dolayı tebrik eder, eseri candan tavsiye ederiz.
Bandırma emir bekliyor
Bandırma köylüsü buğdayını satmak için Ziraat Bankasının şube açmasını bekliyor
Bandırmanın iskele karşısından
alinmiş güzel bir
Bandırma 10 (Hususî) — Ziraat Bankası çiftçiden buğday almak iç'n bu sene açacağı şubelerden birisi de Bandırmada olacaktı. Banka bunu gazetelerle ilân ettiği ve ayrıca Ticaret odamıza resmen bildirdiği halde buğdây mübayaası için şehrimiz Ziraat bankasına şimdiye kadar bir emir ve talimatname gelmemiştir. Çiftçi buğdayını düşük fiata madrabazlara kaptırmamak için bankanın biran evvel buğday almağa başlamasını sabır--i’.lıkla beklemektedir.
Bandırma — Bursa otobüsleri Bu aydan itibaren Bandırma— KaracaBey—Bursa arasında hergün muntazam otobüs postaları yapıl-
Şaşal membamda Kür evleri
/zmir 7 (Hususî) — Şehrimizde bulunan Ziraat Enstitüleri laboratu-varlar şefi su kimyakeri Kerim Ömer Beyin Şaşal suyu membaında radyo aktivite tetkikatı yapmağa gitmiştir.
Tetkikat Vali Kâzım Paşanın Reisliği altında kimyaker Salâhattin Memduh, Sıhhat Müdürü Doktor Cevdet Şakir, Gümrük Ziraat Müdürü Suphi Beylerden mürekkep bir heyet tarafından fennî bir şekilde yapılmıştır.
Kerim Ömer bey, bu su için vaktiyle çalışmış, doktorlarımızdan izahat almış, suyun bulunduğu muhitin toprak, su ve Jeolojik bünyesini tetkik ve tespit etmiştir. Ayrıca suyun toplandığı depoda arslan ağzında ve çeşmelerde rad-
Bursa San’atlar Pamuk çok fakat mektebi sergisi amele yok!
Bursa .0 (AA) — San’atlar mektebinin yıllık sergisi bugün merasimle açıldı. Vali Fazlı Beyle meb’uslar ve birçok zevat bulundu. Mektep müdürünün nutkunu müteakip davetliler sergiyi gezdiler. Talebenin bir yıl içinde hazırladığı demir, tahta ve dökme işlerini gördüler ve muhtelif imalâthanelerini gezdiler.
Mektep atölyelerinde bir yılda yirtni bin kilo demir dökülmüş, pek çok işler meydana çıkarılmıştır.

mağa başlamıştır.
Otobüsler Bandırmadan her sabah saat 8 de hareketle Bursaya saat 14 de varmaktadır. Bursadan her sabah saat sekizde kalkan otobüs saat 14 de Bandırmaya gelmektedir.
Bandırmada maçlar
Bu Cuma , tenezzüh treniyle şehrimize gelen Balıkesir İdman yurdu ile Bandırma Birlikspor tanımı arasında bir futbol maçı yapıldı.
Çok kalabalık bir meraklı kkt-lesi önünde ceryân eden maç çok samimî ve çok hararetli olmuş ve 2-1 Idmanyurdunun galibiyetiyle neticelenmiştir.
yo aktivite tetkikatı yapılmıştır.
Sıhhat dairesi bakteriyoloj hanesiyle Memduh Beyin laboratuva-rında tahlilâta devam edilmiştir. Mahallinde yapılan tahliller suyun radyo aktivitesinin çok olduğunu göstermiştir.
Sudaki serbest gazlerde ayrıca tetkik edilmektedir. Alınan su numuneleri üzerinde çalışılmakta ve 6udaki bütün hassalar tespit edilmektedir.
Haber aldğmıza göre vilâyetçe Şaşal membaları civarında (Kür) evleri yapılacak ve burası sıhhat arıyanlarm toplantı yeri olacaktır. Şaşal membaı muhitindeki havada da ne mikdar radyo aktivite bulunduğu anlaşılmak için tahliller yapılacaktır.
Adana 6 (Hususî) — Köjlerde bugünlerdeki faaliyet hemen bütün pamuk üzerinde toplanmış gibidir. Hele amele noksanlığı çiftçiyi çok fena bir vaziyete sokmuştur. Henüz amele sokulamamış pamuk tarlaları pek çoktur.
Bilhassa bu sene iane pamuğu-uun çok ekilmiş bulunması ve bunun erken toplanmak mecburiyeti bu amele sıkıntısını meydana getirmiştir. Çünkü bu pamuk toplanma işini çokça her köyden küçük çifçi
îzmire uğrıyan seyyahlar
İzmir 10 (Hususî) — Bugün Fran- -sız bandıralı Peliks Ruser vapuru ile limanımıza 350 seyyah kafilesi gelmiştir. Bu seyyahlar Turng klüp namına vapurdan karşılanmış ve kendilerine v Fransızca ve İngi'izce olarak Efens, Bergama ve İzmir panaromaları taktım edilmiş şehir ve panayır hakkında izahat verilmiştir.
Seyyahlar meyanında bulunan Oksford Üniversitesi talebelerinden 46 kişi Vali Paşa tarafından karaya çıkarılmış şehir ve pçnayır gezdirilerek izahat verilm’ş'nr. 70 kişi de hususi trenle Efes’i ziyaret "tmişler diğerleri kafile halinde şehir ve panayırı gezmişlerdir. Tvring klüp ve Vali Paşanın bu alâkası seyyahlar ve Üniversite talebesi üzerinde fevkalâde iyi tesir bırakmıştır.
Panayırda kendilerine incir ve ve üzüm hediye edilmiştir. Vapur akşam saat altıda İstanbula hareket etmiştir İzmir asarı atika muhipleri cemiyeti neşriyatından îzmire ait Fransızca bir seri eseri vapur kütüphanesine hediye etmiştir.
İzmir mektepleri doldu, taştı
İzmir 7 (Hususî) — Liseler ve ortamekteplere bu sene talebe tehacümü olduğunu ve bütün müracaat edenlerin mektep müdür'.ûkle-rince yer olmadığı için namzet o'a-rak kaydedildiklerini ve yapılacak muamelenin Maarif vekâletinden sorulduğunu bildirmiştim.
Maarif Vekâleti, verdiği cevapta müracaat eden talebenin kâmilen mevcut mekteplere kabulünü emretmiştir.
Lise, Muallim ve Orta mekteplerin birinci sınıfları için şimdiye kadar müracaat edenlerin adedi 960 kişiye baliğ olmuş ve 1 eylül de kayıt ve kabul muamelesine nihayet verilerek bu yekûn da Vekâlete bildirilmişti.
Vekâlet yekûna göre sınıf taksimatını da yaparak açılması lâzım-gelen şubeleri buradaki alâkadarlara bildirmiştir. Bu hesaba göre mevcut lise, kız, erkek muallim mektep’.eri or'.a mekteplerin birinci sınıftan şubeleriyle yirmi beşe iblağ olunacaktır.
Çorumda dolu yağdı
Çorum 10 (A. A.) — Dün öğleden sonra yağmurla karışık yağan dolu civar bağ ve bahçelerde hasar yapmıştır.
Çankırı yolları bozuldu
Çankırı 10 (A. A.) — Dün yağan yağmurlardan yolların pek çok yerleri bozulmuş ve Ankara -Çankırı treni 14 saat teehhürle gelmiştir.
temin ederdi. Halbuki bu sene bu kısımda iane pamuğu ekmiş ve kendi mahsulünü toplamak mecburiyetinde kaldığından büyük çifçi işine yanaşmamıştır, Her seneye na-, zaran pamuk bereketi iyidir.
yi Millî Roman
b, Genç ressam, şuursuz bir ita t\ atla eline aldığı küçük ve yu-_a muşak eli dudaklarına^ götür-Jn memişti, bir ipek mendil gibi avucunun içinde tutuyordu, yi-y ne şuursuz bir sükûnetle Sevincin sözlerini dinliyordu. O, ma-• nasız bir kapris sandığı şu se-net komedisinin bitmesiyle be-raber heyecanlı bir aşk sahne-F si başlıyacağını ummuştu ve •i.kendini o sahneye göre hazır-
Aşkları
Tefrika No : 9 lamıştı. Halbuki genç kız hiç te o umulan yola girmek niyetinde görünmiyordu. Uzun bir puse şeklini alması icabeden dudaklar Cırcır böceğine dönmüşlerdi, mütemadiyen ötüyorlardı. Halbuki orada, o dakikada yalnız bir ses, puse sesi hoşa gidebilirdi.
Bülent Bey, sersem sersem, bu mülâhazaları yürütürken Sevinç Hanım nutkunun sonunu
getiriyordu :
— Evet aziz ressam. Artık sevişen iki genciz. Belki bu aşktan bir yuva da çıkar. Fakat ben, izdivacın en son düşünülecek bir iş veya aşk yolunda yorulduktan sonra işlenecek bir hata olduğuna kaniim. Bu sebeple size ne bugün, ne yarın nişanlanalım, demiyeceğim. Yalnız sevişelim, diyeceğim.
Bülent, bir türlü dudaklarına götüremediği küçük eli sert sert sıktı ve güçlükle yerine gelen idrakinin bütün elemiyle bağırdı:
— Sizce aşk, kuru kuru ku-nuşmak, boşu buşuna dolaşmak-mıdır!
— Ya nedir efendim?...
— Pek iyi bilmiyorum amma sevişenlerin konuşmaktan daha tatlı şeylerle de iştigal etmeleri mümkündür sanıyorum.
— Bunları bilmez değilim Bülent Bey, fakat yavaş yavaş!..
Düşündüklerinizin hatta bir kısmını şimdi kabul edersem üç gün sorna aşkımızın manası kalmaz.
— Demek böyle bir senet yazdırıp gidivereceksiniz.
— Bugün için böyle. Yarın bakalım ne olur?...
Ve birden çantasını yakaladı, gidecekmiş gibi bir vaziyet aldı, öpülmiyen elini yine uzattı:
— İzin verdiğim halde öpmüyorsunuz. Yoksa elimi öpmekten haşlanmıyor musunuz? Eğer böyle bir huyunuz varsa sizin sevgililerinizi memnun edebilmeniz müşkülleşecek.
Genç ressam, şöyle bir başlangıçtan belki iyi neticeler çıkar ümidiyle kızın elini dudaklarına götürdü, uzun bir an orada tuttu, parmakları yavaş yavaş bileğe doğru ilerliyordu. Sevinç, mahir bir hareketle elini çekti:
— Allahaısmarladık sevgilim,
ben gidiyorum. Bu akşam görüşürüz.
Bülent, alık alık sordu :
— Bu akşam görüşür müyüz, nerede ?
— Belmanm evinde. Adresini biliyorsunuz, kaçta geleceğinizi de defterinize yazmıştınız.
Alıklık, şimdi iri bir yazı gibi mücessem ve müşahhas bir şekil almıştı, ressamın yüzünü kaplamıştı, budala genç, keke-liye kekeliye anlamıya savaşıyordu..
—Haniya, Belma Hanım özür dilemişti, gelmememi rica etmişti !
Sevinç kıvrak bir kahkaha parlattı..
— Safsınız Bülent bey, çok safsınız. Sizi köprü üstünde yakalayıp evine davet eden bir kızın nişanlısından pervası mı olur. Hoş, Belmanın nişanlısı da yok ya. Bunlar hep benim uy-
durduğum şeyler. Zavallı kız saatleri iple çekerek yürütüyor, yana yana sizi bekliyor!
— Peki; siz ne diye beni aldattınız ?
— Bunu sormıya lüzum görüyor musunuy?..
— Tabii soracağım. Çünkü bir oyuna tutulduğumu anlıyorum.
— Oyun amma aşk oyunu. Güce gidecek şey değil.
— Niçin böyle yaptınız. Onu anlamak istiyorum.
— Basit, çok basit Bülent Bey. Belma da, benr'de sizi beğenmiştik. îlk hamleyi o yaptı, sizinle konuştu ve sizi evine çağırdı. Bu gece onunla birleşin^ ce mutlaka yüreklerinizi birleştirecektiniz. Bu, birden bire mümkün olmasa bile o neticeye doğru mühim adımlar atacaktınız.
Devamı var

Eylül 12
ZAMAN—
5
“La Bulgarıe,, madde istiyordu, işte gösteriyoruz!
BuEgaristandaki zavallı Türk lere nasıl işkence ediliyor?
Bulgaristandan birçok muhacir geliyor. Son aylarda memleketimize iltica eden Bulgaryalı Türklerin adedi 3000 - 3500 kadardır.
Bu muhacırlardan bir kısmının yerleştikleri Tophanede Kılıç Ali medresesine giderek, zave’h ırktaşlarımızın neden yurtlarını terke
Bulgaristanda gördükleri tazyik neticesinde lstanbula iltica eden
ırktaşlarımızdan bir grup
mecbur olduklarını öğrenmek istedim.
Bir Rusçuklunun söyledikleri Rusçuklu Süleyman Beyin verdiği izahatı naklediyorum :
“— Efendim. Türkler için Bulgaristan da oturmak cehennemde yaşamakla bir oldu. Bir dakika rahat huzur yüzü gördüğümüz yoktu. Bütün İçtimaî haklarımızı elimizden aldılar, her dakika canımızın elden gideceği korkusunu çekmekte idik. Hiç olmadık bir sebeple bizi cezalara çarpıyorlar, birkaç kişilik guruplar halinde gezen Bulgarlar yakaladıkları Türkleri dövüyorlar, hatta öldürüyorlardı.
Bu cinayetleri yapanlar ortada oldukları halde hiç bir ceza görmüyorlardı. Böyle bir memlekette oturulur mu ? Biz Rusçuklular fabrikalarda çalışırdık. Birçoklarımız sanatla uğraşırdı. Şimdi Türklere hiç bir iş yaptırılmıyor. Birgün fabrikaların kapısından Türkleri içeri almadılar. Gittiğimiz işlerde çalışmamıza müsaade etmediler.
Türklere gösterilen müşkülât
— Buraya gelmek için de müşkülât çektiniz mi ?
— Hem ne müşkülât 1 Bir kere
Şarkta ve Aksayışarkta
Japonlar nerelere kadar el uzatıyorlar?
“Tokyo,, hükümeti, Suudi Arabistan nezdine sefir gönderiyor-Mançuri, Japonyanın servet membaı
“Kahire,, gazetelerinin verdiği malûmata göre Japonya hükümeti Suudî Arabistan hükümeti nezdine siyasî bir mümessil göndermeğe karar vermiş ve Mançuri müs'ıü-manlarından Sakkof Efendiyi oraya mümessil tayin etmişti.
Kahire gazetelerinden “Elbelag,, gazetesi bu münasebetle yazdığı bir mekalede şu mütaleaları yazmaktadır :
“Japonya hükümetinin bu şekilde hareketten maksadı, siyasî mahiyettedir. Japonya büyük bir imparatorluk kurmayı tasarlamış bulunuyor. Onun bilhassa Çin taraflarında birçok emelleri vardır. Çinde de milyonlarca müslüman vardır. Japonya hükümeti Suudî Arabistan hükümeti nezdine bir müslümanı siyasî bir mümessil olarak göndermekle Uzak şarkta yaşayan müs-lümanların nazarı dikkatini üzerine çevirecek ve emperyalist siyasetini ilerletmeye çalışacaktır.
Mançuri, Japonyanın servet membaı oluyor
Mesahai sathiye itibariyle Ja-ponyadan iki buçuk defa büyük olan Mançukonun nüfusu Japonya nüfusundan 3 defa eksiktir. Japonya bu memleketin tabiî menabiini inkişaf ettirmek için çalışacaktır.
Halihazırda Mançuko arazisinin ancak yarısı ekilüp biçil m ek te bununla beraber 18 milyon ton miktarında yiyecek yetiştirilmektedir. Bunun 6 miyon tonu harice gönde
pasaport almak için verilmesi lâzım olan harçların bizden beş, on mislini istemektedirler. İstersen verme, bu taktirde pasaport ta vermezler.
Biran evvel çıkıp gelebilmek için tabiî ne istedilerse verdik.
— Bulgaristandaki mallarınız
ne oldu?
— Ne olacak efendim, bir kısmını onda bir, sekizde bir pahasına ı satarak yol’ parası yaptık. Ancak buraya gelebilecek kadar para tedarik ettikten sonra geri kalan mallarımızı bırakarak geldik.
Birçoklarımızın buraya gelebilmek için aldıkları pasaport seyyar pasaporttur. Yani bir müddet burada kaldıktan sonra tekrar Bulgaristana dönülecektir.
Şimdi bu şekilde pasaport isteyenlerin çocukları varsa, çocuklarını Bulgaristanda bırakmasını istiyorlar. Halbuki bu da imkânsız, insan evlâdını bırakıp ta gelebilir mi ?
îşte bu gibi zorluklar yüzünden, yahut ta parasızlık yüzünden Bulgaristandaki kardeşlerimiz, akrabalarımız Türkiyeye gelmemektedirler. Bunların gelmesini buradan temine çalışacağız. Onlara nakdî yardımlarda bulunacağız. Bu suretle bütün Türkler Türkiyeye gelmiş olacağız.
Hakkı efendinin başına gelenler
—Bulgaristanda maruz kaldığınız tazyikattan birkaçını anlatırmısınız ?
— Efendim, hangi birini anla-
riliyor Japonya hariçten aldığı yiyecek ihtiyacının % 35 ni Mançu-kudan tedarik ediyor. Mançukudan harice sevkolunan hububatın en mühimi fasulyadır.
Bütün dünyadaki fasulyenin yüzde 60 şı Mançukodan çıkar. Fasulye, buradan İngiltere, Avrupa ve Amerikaya gönderilmektedir. Bundan başka Mançoriden mühim miktarda buğday ve mısır ihraç olunuyor.
Mançokonun bilhassa şimali garbisi ormanlıktır. Heyeti umumiye itibariyle arazinin üçte biri ormanlık olup bu ağaçlarla da cesamet, mukavemet ve nevi itibariyle uzak şarkta en mühim mevkii işgal eder. Japonyanın ağaç ve kereste ihtiyacı senevi 48 milyon tondur ve Japonya bunun % 35 şini Amerikadan tedarik ediyordu. Bundan böyle bu ihtiyacı Mançokodan tatmin edebilecektir.
Mançuku da 1,600,000 sığır, 2,400,000 at, 2,600,000 koyun, 7,500,000 domuz, 1,200,000 diğer hayvanat beslenmektedir. Japonya-nın kösele, süt, et, kıl ve yapağıya ihtiyacı pek büyük olduğundan Japonlar Mançuku da hayvanat beslemesini ilerletmeğe çalışacaklardır.
Mançuku’nun pek zengin madenleri de vardır. Bunlar tamamiyle keşfedilmemekle beraber Mançuku da 1,200,000,000 ton demir, 4,800,000,000 ton maden kömürü 5,400,000,000 ton petrol bulunduğu tahmin edilmektedir.
talim, gün geçmeden bir iki Türk dövülüyordu.
Meselâ: Rusçukta Taban köyünde eşraftan Ayraşo oğlu hakkı e-fendi ölüm derecesine gelinciye kadar dövüldü, Hâlâ hasta olarak yatmaktadır.
Düğün evini basıyorlar
Ben Rusçuklu Süleyman beyle konuşurken, Bulgaristanın muhtelif taraflarından gelmiş olan muha-cırlar etrafımıza toplanmışladı. Bunla-her biri, uğradıkları tazyikat ve zulümden akıllarına geleni anlatıyorlardı. Bunların içinde cidden tüyler ürpertici olanlar vardı. Ezcümle Razgrat kazasından bir muhacir, şu vak’ayı anlattı:
“— Yeni evlenen bir çift Türk, düğün gecesinde yatak odalarından 8-9 maskeli Bulgar tarafından kaldırılmış, ertesi günü güvey bir saat kadar mesafedeki dere kenarında kesilmiş olarak bulunmuştur. Gelin de bir hafta sonra evinin kapısı önüne getirilerek bırakılmıştır.
Dört çocuğumuzu kestiler
Bir gün Bulgar hududundan Romen hududuna geçen 12 - 13 yaşlarında 4 Türk çocuğu Romenler tarafından Bulgarlara iade edilmiştir.
Zavallı çocuklar korkularından Bulgaristana dönmek istemiyorlar-mış, fakat Romenler tarafından “Bir şey yapmazlar, korkmayın,, diye zorla iade edilmişler, bu zavallı dört Türk çocuğu da Bulgarlar tarafından gırtlakları kesilerek öldürülmüşlerdir.,,
Bulgar doktorlarının insafı!
Diğer bir Razgratlı da bakın ne anlatıyor:
— Biz Razgıradm Liblek karye-sindeniz. | Birgün yatsı namazını kıldık, camiden çıkıyorduk. Hüseyin Jsminde biri, vardı, Bulgarlar onu yakaladılar, öldürürcesine dövdüler. Tutar yerikalmayan Hüseyni hastahaneye götürdük, fakat Bulgar doktorlar bu zavallı kardeşimizi hastaneye kabul etmediler, üstelik ' te “bir Türkün kanı aktığını görmek bizi güldürür.,, dediler.
Hüseyine dayak atanlar malûm olduğu halde polis bunlara hiç bir şey yapmadı.
Hulâsa [Bulgaristanda Türklere ! işkence yapmak Bulgar halkı için [ bir eğlence haline geldi.
Türklerin kendi yaptıkları camiler, mektepler gibi umumî yerlerde Bulgarların elinde bir oyuncak gibidir.
Geçen kış Cafer ovada yapılan yeni bir ilkmektep her tarafından ateşlenerek yakılmıştır.
Bulgaristandan gelen bütün mu-hacırlardan dinlediğim tüyler ürpertici vakalar, Bulgaristanda Türkler için hakkı hayat bırakılmamak istenildiğini ispat ediyor.
“La Bulgari,, gazetesi, Türklerin Bulgaristanda uğradığı mezalime dair madde zikrini talep ediyordu.
Sanırım ki bu satırlarımla, bizim dostumuz olduğunu söyliyen komşu devletin bu nimresmî gazetesinin arzusunu da yerine getirmiş oluyorum.
E. Nejat
r RADYO PROGRAMI ? I__________________________________)
12 Eylül Çarşamba
İSTANBUL
18,30 Fransızca ders. 19 Plak neşriyatı : (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Mustafa Beyler ve Vecihe, Semlha Hanımlar).
21,20 Ajans ve Borsa haberleri. 21,30 Stüdyo caz ve tango orkestrası.
950 Khz. BRESLAU. 315m,
20 En yeni plaklar. 21 Haberler. 21,10 Saar. 21,33 Millî neşriyat (tagannili ve musiki). 23 MUsahabe. 23,20 Haberler, 23,45 Dans.
686 Khz, BELGRAT, 437 m.
20 Radyo orkestrası. 20,20 Reklâmlar.
20.30 Musahabe. 21 Jübliyanadan nakil.
23 Haberler. 23,15 Kahvehane musikisi.
24 Dans plakları.
546 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
19,30 Musahabe. 20,5 Piyano konseri.^ 20,50 Stüdyodan operet temsili. "Notas Kapitany,, 23,15 Sigan musikisi. 23,45 Opera orkestrası.
191 Khz. DEUTSCHLANDSENDER 1571m.
20 Yaylı sazlar konseri. 20,30 İtalyanca ders. 21,30 “Eylül,, isimli skeç. 22,35 Millî neşriyat. 23 Haberler. 24 Dans musikisi (Laipzigten).
904 Khz. HAMBURG, 332 m.
21 Haberler. 2Z.10 Saar. 21,35 Millî neşriyat. 22 “Die Zaertleriche Vervvandt-sehaft,, isimli musikili radyo temsili. 23 Haberler. 23,20 Musikili program arası. 24 Gece konseri.
1031 Khz. KÖNİGSBERG, 291 m.
20,10 Amele neşriyatı. 20,35 Musahabe. 21 HaDerler. 27,10 Saar neşriyatı. 21,35 Millî neşriyat. 22 Yaylı sazlar konseri. 22,30 Akşam musikisi. 23 Haberler.
23.30 Dans musikisi.
638 Khz. PRAG. 470 m.
20 Oda musikisi. 21 Haberler. 21,10
ingilterede hava postaları
Ingiltere tayyare postalarında alınan ücretler
demiryolu ücretlerinden
Ingiltere merkezleri arasında sefer yapan hava postalarından biri. Bu tayyarelerle yapılan seferler çok muntazam bir surette devam etmektedir
Bu sene İngilterede sivil tayyarecilik pek geniş adımlar attı. İngiltere demiryolu şirketleri İngiltere içinde bir tayyare şebekesi vücude getirdiler ve bununla İngilterenin bütün merkezlerini birbirlerine bağladılar, bu suretle bütün İngiltere merkezleri arasında hava
Şehrin içinden dışına posta nakli
Londra üzerinde uçan ve şehir içindeki posta paketlerini şehrin dışındaki tayyare istasyonuna nakleden bir posta tayyaresi
Hava karargâhları şehir haricinde yapıldığı cihetle postaları şehir içinden şehir dışına taşımak için zayedilen vakti telâfi için İngilterede yeni bir usul tecrübe edilmiştir. Bu usule göre Oto-giro adını taşıyan bir tayyare, merkez postahanesine ait bir binanın
Saar. 21,35 Dcuschlandsenderden nakil. 22 Virtuaz orkestra konseri. 23 Haberler.
23,20 Plak. 24 Şiirlere göre yapılan besteler.
785 Khz. LEİPZİG, m. 382
20 Muhtelif bahisler. 21,35 Berlinden nakil. 22 5alist sanatkârların iştirakiyle tagannl vals parçaları. 23,20 Haberler, spor. 23,50 Dans musikisi.
574 Khz. MÜHLACKER (Stufgrat) 523 m.
19,25 Senfonik konser, haberler. 21,10 Saar. 21,35 Millî neşriyat. 22 Die Maedele von Biberach isimli şarkılı temsil. 23,20 Haberler. 22 Schumanın eserlerinden konser. 24,30 Dans plakları. 7 Gece musikisi. 704 Khz. STOKHOLM. 426 m.
20,30 Musahabe. 21 Askerî musiki. 22 Radyo tiyatrosu. 23 Şarkılar. 23,30 Londra'dan naklen “Jack Hilton,, orkestrasının konseri.
638 Khz. PRAG. 470 m.
19,20 Almanca neşriyat. 19,55 Musahabe. 20,10 Radyo popürisi. 20,55 Konferans. 21,10 Brünodan naklen : Serenat konseri. 22 Popüler'orkestra konseri.22,30 Plak. 23,45 Haberler (Fransızca).
592 Khz. VİYANA, 507 m.
20,10 Saat ayarı, haberler ve saire. 20,25 Koro konseri. 21 Dolfusun hatıraları (Başvekil Schuschnlg tarafından hitabe). Osvald Kabastanın idaresinde konser. 22,45 Holzer radyo orkestrası, 23,30 Son haberler. 23,50 Konserin devamı.
24,30 Dans musikisi.
yolları teessüs etti. İngilterenin şimali ile cenubu arasındaki mesafe birkaç saate indi.
Fransa ile Almanya gibi memleketler İngiltereden evvel bu işi başarmış ve şehirleri arasında hava postaları tesis etmiş bulunuyorlar. İngilterenin bu yolda gecikmesinin sebebi de-
damına inerek hazırlanan bütün posta paketlerini almakta ve muayyen vakitlerde tayyare karargâhına götürmektedir. Bu suretle umumî harekete sahne olan caddeler içinde vakit kaybetmeğe ve postaları otomobil veya kamyona taşı-mıya lüzum kalmamaktadır.
Kuyruksuz Askerî
ve müthiş yeni bir tayyare yapıldı!
İngiltere hava nezareti tarafından vuku bulan sipariş üzerine yapılan ve (Gte-rodoktil) ismini taşıyan bu tayyare bir kaç gün evvel tecrübe edilmiştir.
Bu yeni askerî tayyare iki kişiliktir. Motörü 600 beygir kuv-vetindedir. Londra gazetelerini-'
neşriyatına göre hiç bir tayyarenin, ateş sahası bu kadar geniş değildir. Çünkü tayyareci istediği her tarafa ateş açmakta serbesttir. İstediği taraftan

farksız gibidir
_miryolu tesisatının mükemmel olması, sonra çok sıkı bir surette meskûn olan sanayi mer)« kezlerinden uzak yerlerde tayyare karargâhları tesisine mec-i bur olmasıdır.
Ingiltere bu işi başarmadan evvel çok geniş olan imparatorluğu eczası arasındaki hava muvaselelerini temin etmeyi daha muvafık görüyordu. Geçen on sene zarfında Ingiltere bil yolda çalıştı ve bu işi aşağı yukarı başardı.
Daha sonra memleket dahi-
Ündeki hava yollarını tanzimle meşgul olan tngilizler ancak bu sene bu işi tekmelediler ve bu suretle Londra, Mançester, Li-verpol, Glasko, Doplin, vesait merkezler arasında muntazam gündelik hava postalan teessüs etti. Hatta bu hatlar üzerinde çalışan bir değil, birkaç kum-panyaya ait tayyareler bulunmaktadır.
Bu tayyarelerle yapılan se-
ferlerin ücretleri, aynı demiryolu ile yapıldığı
seferin zaman
verilen
ücretten çok az
farklıdır.
25 kişi birden
Bir tayyareden paraşütle atladılar
Resimde görülen tayyare “T. B. 3„ ismini taşıyan büyük Rus tayyaresidir. Bu tayyare Moskovaya yakın olan Tuşino tayyare karargâhından uçmuş ve bir hayli yükseldikten sonra içinde bulunan efrattan 25 i bir anda paraşütlerle tayyareyi bırakmışlar ve hep birden yavaş yavaş yere inmişlerdir. Tayyareden 25 kişinin
bu şekilde çıkmasına rağmen tayyarenin içi boş kalmamıştı. Çünkü bu tayyareler elli kişi kadar alabilmektedir.
tam bir daire çizebilir. Bu yeJ ni kuyruksuz tayyarenin sur’at itibariyle de şimdiye kadar ya-pdan tayyarelere faik olduğul söyleniyor.
f
—ZAMAN—
Eylül 12
İslav ittihadımı?
Bulgar düşmanları cenupta imiş, yani bizmişiz! Bulgaristanın “Moskova,, sefiri “Mihalçef,,, “büyük bir İslav devleti,, kurulması taraftandır
İKTİSAT İŞLERİ
Rus ticaret uzlaşması
Yeni uzlaşmaya göre Rusyaya ihraç edeceğimiz mevat
Sofya 5 ( Hususî muhabirimizden ) — Rusya ile Bulgaristan arasındaki siyasî münasebetlerin burada hası! ettiği tesirleri evvelce bildirmiştim. Bulgar münevverleri arasında Ruslarla siyasî ve tüccarı münasebetler ihdas etmek isteyenler pek çoktur. Bunlar eski hükümet zamanında da bazı teşebbüslerde bulundular ise de Gospodin “Muşanof,, an haricî siyasetindeki ademi istikrar, bütün bu teşebbüsleri akim bırakmıştı.
Bu zevat yeni vaziyetten sonra derhal faaliyete geçtiler. İlk iş olmak üzere burada bir Rus-Bulgaı dostluk ve yakınlık cemiyeti kuruldu. Cemiyetin teşkiline teşebbüs eden heyet, ilk İçtimaını yaparak İdare heyetini seçti.
19 Mayıs inkılâbından beri Bulgari standa biri Bulgar - Yugoslav ve diğeri Rus - Bulgar olmak üzere iki dostluk cemiyeti kurulmuş bulunmaktadır. Hatırlardadır, ki vak-tile ve daha Hüsrev Beyin elçiliği zamanında burada birde Türk - Bulgar dostluk cemiyeti kurulmuştu. Bu cemiyet elyevm bakidir ve başında profesör “Stoyanof,, bulunmaktadır. Fakat, maalesef çoktan-beri hiç bir faaliyet gösteremiyen bu cemiyet, artık nisyana gömülmüş bir vaziyet almıştır.
Benim Rus - Bulgar yakınlığı hakkındaki dostluk cemiyetinden ziyede “Zaman,, karilerini tenvir etmek istediğim başka birşey vardır. Balkan ve İslav ahvalini takip edenler için nazarı tetkike konulması lâzım gelen bu mesele, Bulgarların Moskovaya tayin edilen yeni elçileri meselesidir. Bulgar hükümeti Moskovaya profesör “Mihal-çef„ i sefir tayin etmiştir ve mumaileyh bugünlerde yeni vazifesine gidecektir.
Profesör “Mihalçef,,, Sofya üniversitesinde felsefe müderrisliği yapar ve ayrıca “ Felsefî görüşler „ adında bir de mecmua çıkarırdı. Bu zat aslen Trakyalıdır ve Kırk-larelinde doğmuştur, ötedenberi Makedonya komitesinin Yugoslavya aleyhinde yaptığı neşriyat ve tahrikâtın şiddetli bir aleyhtarı olan Gospodin Mihalçef, “Büyük cenup İslav devletî,, nin kurulması emellerini taşımaktadır.
Çıkardığı mecmuada İslav milletlerinin birleşmeleri ve böylelikle büyük bir “Yuguslavya„ meydana gelmesi hususunda neşriyat yapan bu zat, ilmi bir surette Sırp, Bulgar, Hırvat milletleri arasındaki dil, âdet, anane ve kan rabıtalarını tahlil ederek bunların tek bir ideal etrafında birleşmeleri lâ-zımgeldiğini ileri sürmekte idi.
O zamanlar Makedonya komitesi mevcuttu ve “Makedonya,, gazetesi de lâzımgelen cevapları veriyordu. Profesör “Mihalçef,, in Belgratta da taraftarları vardır, ve zannedersem, bunların başında da bir Sırp profesörü bulunmaktadır.
19 Mayıs inkılâbından sonra mahut “Trakya* gazetesinin bir başmakalesi vardı.
Millî Roman Tefrika No: 94
Hele samimî arkadaş zannettiğim Kâmran, Lûtfi Süreyya, Feridin beni babama karşı serkeşlik etmeğe teşvik etmeleri, mütemadiyen
gururumu okşayacak sözler söylemeleri, babama hürmet gösterdiğimi görünce daima istihza etmeleri,
hele en yakın arkadaş addettiğim Kâmranın mütemadiyen peşimi bı-rakmıyarak beni fena yollara
sevk etmek istemesi, beni büsbütün şaşırtıyor, zavallı babamdan büsbütün uzaklaşmama, ar
tık onun hiçbir sözünü dinlememe-
ğe sevkediyordu. Babam gayet namuslu, gayet vefakâr, daima iyi dü-
Gospodin “Görgiyef,, in programındaki Rusya ile anlaşmak maddesinden bahsedilen bu yazıda (bizi kasdederek) hakikî düşmanların cenupta olduğu hakikatinin nihayet anlaşıldığı ve Yugoslavyadan sonra Rusya ile münasebeti siyasiye tesis etmenin İslav milletleri arasındaki vahdeti husule getireceği, bunun ise Bulgar milleti için ötedenberi beslenen bir emel oldu-
’ ğu ileri sürülüyordu.
Bu yazılar yazılırken Bulgaris-tanda şimdiki gibi yine sansör vardı.. Şimdi, aradan henüz üç ay geçti ve Gospodin “Mihalçef,, Moskova sefiri olunca derhal bütün hatıralar canlandı : Sırplarla olan yakınlaşmalar, dosttuk cemiyetleri, seyahatler, Makedonya komitesinin tenkili ve nihayet Moskovaya Islav-cı ve Pan Islavizm taraftarı olan bir Bulgar profesörünün gönderilmesi ve yanına da uzun müddet Yugoslavya elçiliğinde kançelarlık etmiş bir zatın sekreter olara’-r verilmesi..
Bunların yapmak istedikleri şey nedir ?.. “Trakya,, gazetesinin dediği gibi, Ruslarla anlaşarak büyük bir Cenup Islavlar devleti mi kuracaklar ?. Bunların hepsi birer meseledir ve, Bulgaristanda böyle bir fikri muhal görmiyenlerin adedi, eminolun ki pek azdır. Çünkü ; Bulgaristanda umumiyet itibarile gerek münevverler ve gerek halk, kendi topraklarında kendi hürriyet ve istklâlleri dahilinde yaşamak emelindedir ve Islavlığın kendilerini herhangi bir İslav milletle teşriki hayata sürükliyecek bir kuvvet olmadığı kanaatini beslemektedirler.
Bunlara göre ortada ayrı bir Bulgar harsı mevcuttur ve bu barsın Sırp veya Hırvat harsile hiç bir alâkan yoktur..
Ekseriyetin böyle düşünmesine rağmen yukarıda gösterilen vaziyet ve hâdiseler, Bulgar hükümetinin bu hususta işaret etmek istediğimiz şekilde düşündüğünü pek iyi göstermektedir.
İtizar ...........j
“ Bu dolap başka dolap „ | unvanlı tarihî tefrikamız , | muharririnin rahatsızlığına | binaen, bugün dercedileme- | iniştir. Karilerimizden özür 1 dileriz. |
Diplomadan evvel ehliyet ve iktidar
Alman haberlere göre Maliye vekâleti hazırladığı yeni teşkilât layihasında merkezdeki müdürlerin mülkiye mezunlarından olmasını derpiş etmektedir.
Bununla beraber yüksek mektep mezunu olmayıp ehliyeti bulunanların terfileri için baremdeki kayıtlar kaldırılacaktır. Vekâlet terfi işlerinde diplomadan evvel ehliyet ve iktidar aranmasını düşünmektedir.
şünen, iyi söyleyen, herkesin hayrını isteyen, mert yürekli bir adam olduğu için onunla (bunak ihtiyar) diye eğleniyorlardı.
Evet babam, zamanın sahte şıklığına aldanmadığı, aile yurtlarının birer meyhaneye çevrildiğini, aila salonlarının birer (bar) haline getirildiğini, genç kızların delikanlılarla fazla düşüp kalkmalarının mutlak tehlikeli olduğunu söylediği için onların nazarında “eski kafab, sersem, bunak* bir adam idi. İşin en fenası ise zavallı ben de, bu sefillerin, bu serserilerin, bu ahlâksız ve vicdansızların
14975 numaralı kararnamenin ikinci maddesile İktisat Vekâletine verilen selâhiyet üzerine müzkûr Vekâletle Sovyet Cümhuriyetleri ittihadı hükümetinin Türkiye ticaret mümessilliği arasında 21 Ağustos 934 tarihinde Ankarada yeni bir ticaret uzlaşması imza edilmiştir.
Bu uzlaşma 1 Temmuz 934 tarihinden 1 Kânunusani 1935 tarihine kadar mer’i olacaktır.
Bu uzlaşmaya göre mezkûr ticaret mümessilliği Rusyaya 2,000,000 Türk lirası kıymetinde şu maddeleri ihraç edecektir.
A: Yün, B: Tiftik, C: Canlı hayvanlar, D: Av derileri, E: Zeytin, F: Portakal.
Buna mukabil Ticaret mümessilliği Tür kıy eden ihraç ettiği bu malların kıymetine müsavi olarak 2,000,000 lirayı tecavüz etmemek üzere aşağıda tarife numaraları gösterilen malları kontenjan harici olarak memlekete ithal salâhiyetini haiz olacaktır.
Tarife numaraları: 324/C-328/B -371 - 377/C, D.E.F. - 378/B.C.D.E
Dünyada pamuk vaziyeti
Birleşmiş Amerikanın mühim bir surette eksiltmiş olduğu ekim sahalar şimdi piyasalarda en mühim âmildir. Bu eksiltmeyi muva-zeneleştirmek için başka istihsal merkezlerinde de fazla bir rekolte yoktur. Brezilye ve Çinden maada diğer bütün büyük müstahsillerde ek m sahaları geçen yıllara göre çok eksiltilmiştir.İstihsalâta gelince bunun 450,000 tonu geçmiyeceği muhakkak gibidir. 1933/34 hasadı 5,600,000 ve 1932/33 rekoltesi 6,000,000 tondu. 1 Ağustos 1933 yılına göre 1 Ağustos 1934 tarihinde cihan pamuk istokları daha fazla olmakla beraber 1934 / 35 mevsimi için emre amade 8,000,000 ton pamuk bulunacaktır. Senede 5 milyon ile 5,500,000 tonu aşmıyan cihan istih-lâkâtı göz önünde tutulacak olursa ortalıkta pamuk fıktanı hissedilmi-yecektir. Ancak dünya pamuk istok-larının azalması dolayısiyle pamuk piyasalarının sağlamlaşması çok kuvvetli bir ihtimal dahilinde. Gelecek mevsim başlangıcında dünya istok-ları 3700000 tondan 2,700,000 tona düşecektir.
Bu mevsimin pamuk ekim sahalarını gözden geçirelim :
Ekilen sahalar Rakamlar 1000 hek-
tardır
ş 5
Memleketler s O'
Bulgaristan 33
Sovyet Rusya 1960 Birleşmiş Ame-
£
20 6
2050 1584
rika Meksika Hindistan Türkiye Mısır
11,070 12,132 16396
163 170 153
5255 5665 5929
160 100 175
728 758 709
31 Temmuz 1934 tarihinde hita-
ma ermiş olan 1933/34 pamuk senesi için de dünya pamuk istihlâki için “ Beynelmilel İpekçiler Birliğinin * tespit ettiği miktar 25,094,000 balyedir. Bu yekûn
sözlerine inanıyor, günden güne babamın yurdundan uzaklaşıyordum.
Allaha çok şükür ki annemden aldığım terbiye çok kuvvetli, babamın kanı çok temiz olduğu için büsbütün baştan çıkmadım. Uçurumun kenarına kadar geldiğim halde tam içine düşeceğim sırada kendimi kurtardım. Ah alçak ruhlu, adi tıynetli adamlar 1 Cenabı-hakkın lûtfiyle fevkalâde bir tesadüf bunlann benim hakkımda neler tertip etmek istediklerini bana öğretti. Eğer Bu tesadüf olmasaydı ve ben Herekede deniz kenarında akşam üstü çahlıklar içinde yatarken Kâmran ile Lûtfi Süreyya arasında geçen muhavereyi duymamış olsa idim, şimdi kimbilir nerelerde idim ve kimbilir başıma nasıl facialar gelmiş olacaktı ? Ah yarabbim, kendi nazarımda kendimi nekadar küçülmüş görüyorum. Babamın nasihatleri nekadar doğru imiş. Böyle sefil insanlar ile arkadaşlık etmek bir genç kız için ne büyük tehlike imiş. Bunu neden daha evvel anlıyamadım, neden babamı okadar üzdüm, neden kalbini o kadar kırdım?
379/1 A.B.C.D - 379/2 B.C.D 379/3 B.C.D. - 487/A.B.C. 488 - 494/A 497/A.B - 502 - 505 - 511/C.D -512/D - 520/A 529/H.D - 533 - 538 558/H - (651 - 652 bunlar İçin İk-tısat vekâletinin müsaadesi alınmak lâzımdır). 660 - 663 - 679/A - 285/A 694/C.l - (747 yalnız kaloş).
İtha'ât gerek Türk tüccarları ve gerek Sovyet mümessilliği taraf.ndan yapılabilir.
Bu itibarla 650,000 Türk lirasına kadar olanı münhasıran Kafkas hudutlarından ve mütebakisi bütün memleketimizin selâhiyettar gümrüklerinden yapılacaktır.
2,000,000 liralık idhal ve ihraç hareketlerinin hesapları merkezde temerküz ettirileceğinden gümrük idareleri bunun murakabesiyle meşgul olmayacaklardır. Yalnız Kar» merkez müdürlüğü Kafkas hududundaki gümrüklerden 1 eylülden itibaren 650,000 liradan fazla idhalât yapılmaması için bir hesap tutacak ve bu hesap üzerindeki gümrükler hergünkü idhalât kıymetlerini telgrafla umum müdürlüğe bildireceklerdir.
1932 / 33 senesi istihlakâtından 742,000 balya fazladır.
Japonya pamuk sanayii
İngilterenin. en büyük pamuk senayi merkezi olan Langşayr, Japon rekabetine karşı mevkiini muhafaza edebilecek midir. Deyli Meyil gazetesinin Tokyo muhabiri Mister Vard Price bu sorguya karşılık olarak “Japonyanın İngiliz pamuklularına yaptığı rekabet çok kuvvetlidir ve Japon senayiinîn büyük bir istikbali vardır,, diyor. Langşayr senayiciieri aşağıya yazdığı* mız üç sebepten dolayı kendi vaziyetlerini çok emniyetli görmek adetinde idiler :
A — Şehrin hususî rutubet vaziyeti pamuk işlerine çok müsaittir
B — işçiler üç neslin verdiği tecrübe dolayısiyle san'atlarmda bilhassa erbaptır.
C — Istihsalâtınm gayet iyi cinsten olması dolayısiyle deniz aşırı piyasalarda senelerdenberi kendine mahsus bir nam kazanmıştır.
Japonlar rutubet yapan maki, neler kullanmak suretile birinci şartı memleketlerinde tahakkuk et. tirmiş bulunmaktadır. Amele işinde de üç nesilden beri ipek mensucat sanayiinde çalışan ve tecrübe kazanmış olan ustaları pamuk işçi-liğ.nde kullanmak suretile ikine noktaya da çare bulmuşlardır.
Üçüncü noktada da Langşayı fabrikalarının mamulâtı ayarında mal çıkarmak ve bunları çok daha uc..za satmak suretile galebe çalmışlardır.
İngilterenin pamuk sanayiinde tam manasile infirat vardır. Muhtelif fabrikaların • birbi. .ne irtibat ve taavünleri olmadığı müstahsil ile tüccar arasında malî bir müşareket yoktur ve bunlar sanayiin başlıca zaaflarını teşkil etmektedir. Halbuki Japonyanın büyük pamuk sanayicileri arasında çok kuvvetli bir anlaşma ve uzlaşma siyaseti takip edilmektedir. Japon rekabeti önüne geçilmez ve sarsılmaz bir kuvvetle inkişaf etmektedir.
Melâhat bu sözleri kesik, kesik, ara sıra hıçkırarak, büyük bir teessürle söylemiş idi. Saadet Hanım ise genç kızın içindaki bütün dertleri döküp ferahlaması için sözünü kesmeden dinlemişti. Nihayet Me-iâhat sözünü bitirince elini tuttu, iki avcunun içinde okşadı ve çok teselliyetkâr ve 6amimi .bir surette dedi ki :
— Kızım, Meiâhat anlattığın şeylerden çok memnun oldum. Evet sen hata etmişsin, babana karşı şüphesiz birçok kabahatların var. Fakat ahlâkından, terbiyenden hiç bir şey kaybolmamıştır. Annenin, Türk hanımlığına şeref verecek o asil ruhlu kadının temiz sütü seni muhafaza ediyor. Sende onun gibi saf, metin ahlâklı, fenalıktan korkan ve kaçan çok iyi yürekli bir kızsın. Bir aralık fena arkadaşların teşvikiyle yolunu şaşırır gibi olmuşsun. Fakat hakikatin ne tarafta olduğunu görünce derhal kendini toplamışsın.
içine düştüğüm bozuk muhit sende lüzumundan fazla bir gurur hasıl olmasına sebebiyet vermiş.
Bulgar ordusu artık yıpranmıştı...
Bulgar hükümeti artık orduya hâkim değildi. Asker ya süratle terhis edilmesini, yahut ta yeniden harbe sevkolunmasını istiyordu — 7 —
“Londra,, sulhu “Ferdinant,, ın muazzam eserim tetviç etmesi lâzımgelirken Bulgaristana hazırladığı feci akıbetler nazarı dikkate alındığı takdirde Bulgar tacidarının felâket devresi daha o zamandan başlamıştır denilebilir. Bu sulh muahedesinden sonra Balkan devletlerinin birbirinin gırtlağına sarılacakları okadar bariz bir surette anlaşılmıştı ki birçok hükümet diplomatları sulh muahedesi üzerinde kafa yormayı beyhude bir zahmet telâkki ediyorlardı.
Haziranın (22) sinde (Sofya) da bir “Şûrayı Saltanat,, akdedildi ve bu içtimada Bulgar orduları baş kumandanı ceneral “Savof,, Sırbıstana karşı çok şiddetli bir lisan kullanarak ordunun Sırbıstana saldırmaktan uzun müddet alıkonamıyacağını beyan etti. Filhakika ordu sabırsızlanıyor ya terhis olunmayı, yahut da yeniden harbe sevkedilmesini istiyordu. Türk-iere karşı verdiği muharebelerde Bulgar askeri fena halde yorulmuş ve yıpranmıştı ve hükümetin orduya hâkim olmadığı muhakkaktı.
O zaman Bulgaristan kabinesinin reisi olan “Danef,, hatıratında diyor ki:
“ 1913 senesi Haziranın ikinci günü kabinemi teşkil ettim. Memleketimin o zaman haricî vaziyeti şu idi: Türklerle Mayısın (18) inde (Londra) da sulhu mzalamıştım.Romanyalılar ile olan ihtilâfımızı ise büyük devletlerin müdahalesile “Petresburg,, protokolü hal ve tesviye etmişti. “Venizelos,, la Selânikte gö-■üştükten sonra işi iki hükûme-Hd müzakereye devamına talik etmiştik.
Asıl mesele Sırplarla olan ihtilâfımızda idi. Sırplar daha harpten evvel aramızda yaptığımız anlaşmaları tatbika yanaşmıyorlar , ve zaptettiğimiz arazinin tevzi ve taksimini Rus Çarının hakemliğine havale etmek istiyorlardı.
Sırbistan Başvekili "Paşiç,, “Skopçine,, meclisinde bu muahedenin artık hikmeti vücudunun kalmamış olduğunu sureti resmiyede beyan eylemişti.
Halbuki biz Bulgarlar Türklerle harbe başlamazdan evvel
Fakat bu sahte gururun seni ne elim akıbetlere uğratacağını anıar anlamaz kendiliğinden derhal doğru yola avdet etmişsin. Pederine karşı yaptığın haksızlıkları bu kadar samimiyetle itiraf etmek ve kendisinden af dilemek istemen şendeki fıtrî faziletin ne kadar kuvvetli olduğuna en büyük *bir delildir. Onun için hiç üzülme kızım. Kalbi Benin kadar temiz, ahlâk) senin kadar yüksek insanlar mutlak mes’ut olurlar. Sen de çektiğin bu üzüntülerin mutlaka mükâfatını görecek ve nihayet rahat edeceksin. Ben bundan eminim.
Melâhat nihayet bulunuyor
Ahmet Remzi gece karanlığında otomobilini son süratle sürerek Çekirgeden hareket ettikten sonraBursaya indi ve oradan da Gemlik yolunu tuttu. Bursa ile Gemlik arasındaki yol düzgünce olduğu içinRemzi sürati büsbütün arttırmıştı.Maksadı gündüz olmadan evvel aynı tarikle (İzmit) e var
aramızda aktettiğimiz bu muahedenin neden dolayı hükümden düştüğünü anlıyamıyorduk. Rusya Çan ancak muahedenin derpiş etmeyip Sırbıstanla aramızda münaziünfih olan arazi h ıkkında hakemlik edebilirdi. Bu meseleyi nisan zarfında Rusya Çan ile “Sazanof,, a da anlatmıştım ve kendileri de bana hak vermişlerdi. Ben de bu tasvipten cesaret alarak bir nota verdim ve Sırbıstanla aramızdaki ihtilâf halledilmediği takdirde silâha müracaatta muz-tar kalacağımızı bildirdim.
“Sazonof* kararını tacil edeceğini bildirdi. Bizzat Rusya Çarının riyaseti altında aktedi-len bir vükelâ meclisinde nok-tai nazarımızda haklı olduğumuzu Sırbistan Başvekiline bildirmesi için “Belgrat,, tâki Rus sefirine emir verilmesi ka-rargir oldu. Bu müdahaleden sonra “Paşiç,, ilk muahedenin mevcut olduğunu ve hükümden sakıt olamıyacağını kabule mecbur oldu. Ancak meclisin huzurunda buna tamamile zıt bir noktai nazar serdetmiş olduğundan Petıesburga hareketinden evvel bir kere de “Skop-çina„ mn içtimaa davet edilmesini arzu etti.
Biz harp meclisinin Başvekile mümaşat edeceğini umuyorduk. Ben “ Petresburg „ seyahatine hazırlanmıştım bile, seyahatte bana Müsyü “Malinof,, île ceneral “Dimitriyef,, refakat edeceklerdi ve bu zevat ta buna esas itibariyle muvafakat etmişlerdi. Seyahatimi daha rahat ve daha seri bir surette yapabilmek için (Varna) dan bir Rus harp gemisine binecektim ve bu limanda tesadüfen bir Rus gemisi de bulunuyordu. İşte seyahat hazırlıklarımı henüz ikmal etmiştim ki birden bire harp patlak veriverdi. Harbe ceneral “ Savof „ başlamış, binaenaleyh bundan mesul olan da kendisidir.
Lâkin acaba ceneral “Savof,, bizzat kendi arzusu ile mi Sırpların üzerine atılmıştır? Yok?a bu hususta “Ferdinant,, tan bir emir almış mıdır?
Bu hususta şayanı itimat bir vesikaya malik bulunmuyoruz.
Devamı var
maktı. Remzinin İzmitte donanmada ifayı vazife ettiği zamandan I kalma küçük bir evi vardı. Bu ev ( İzmit ) in uzak mahallelerinde tenha bir sokakta bahçe içinde ve yüksekçe bir tepe üzerinde kâin idi. Oradan deniz de görünüyordu. Remzi haddizatında tenhalıktan hoşlanır, ekseriyetle sevdiği bir iki arkadaşiyle düşer kalkardı. İzm. te otururken bu evi çok beğenm.ş, kendisinin babadan kalma bir hayli serveti olduğu gibi bu evi de ucuz verdiklerinden satın almıştı. Arası-ra kısa mezuniyetler aldıkça gelir, vaktini bu evde geçirirdi. Eve bekçi olarak ta yine eski bir bahriyeliyi koymuştu. Haşan ağa isminde olan bu eski bahriye çavuşu altmış yaşlarında olup kendisi gibi ihtiyar zevcesiyle bu evde yalnızca yaşamakta, bekçilik etmekte idi.
İşte Remzi, Lûtfi Süreyyayı bu eve götürüp hapsetmek istiyordu. Gemlikten (İzmit) e kadar olan yol daha arızalı idi. Fakat Remzi denizciliğin verdiği sinir hâkimiyeti, kumanda kuvveti sayesinde bütün Devamı var
Eylül 12
—ZAMAN—
7
Kanserin mikrobu bulundu mu
Birinci sahifeden devam
İhtimal ki sirayet ve irsiyet na-zariyelerinden her ikisi de sönecek ve taharrüş diye mevcut alan nazariye kuvvet bula cak ve tahakkuk edecektir. Bütün dünya bu üç nokta üzerinde mühim tetkikat yapmak-
tadır.
Kanserin mikrobu
bulunduğu
hakkındaki bugünkü şayialar henüz
ilmi mecmualara geçmemiştir ve günlük Avrupa gazeteleri bize b mu İlmî bir surette göstermiş değillerdir. Bana kalırsa kanser hakkında katiyetle söz söylemek için daha hayli zamana ihtiyaç vardır v ■ bugünkü neşriyatın kıymeti yoktur.,,
Osman Şerafettin Beyin beyanatı
Doktor Osman Şerafettin Bey de bir muharririmize demiştir ki:
“— Kanserin mikrobu keşfedil-
diğine dair gazetelerde görülen havadisi dikkatle okudum. Fakat
bu mesele hakkında kat’î bir hü-
küm vermek müşküldür. Tıp gazetelerinde şimdiye kadar bu keşif hakkında etraflı malumat ve neş-
riyat görülmüyor.
Kanser mikrobu gibi gayet mühim bir keşif için mutlaka tıb âleminin katî kararını bekelmek lâzımdır. Bu karar verilmeyince bizim büküm vermekliğimiz müşküldür. Fakat şunu bilmek iktiza eder ki son zamanlarda kanser
hakkında gayet mühim ve derin tetkikat yapılmaktadır.
Her halde bu tetkikatın neticesi
ve yukarıda zikri geçen keşif hakkında diğer tetkikat yapılıp ta hakikaten tamamiyle tebeyyün ve taayyün eylemesini beklemek mecburiyetindeyiz.,,
SPOR
Yağ güreşi islâh ediliyor
Yağ güreşini nizama sokmak ve buna muayyen bir cephe vermek gayesile bir komite teşkil edilmiştir.
Komite Kırklareli Mebusu Şeveket, Suyolcu Mehmet, Mehmet Cemal, mütekait Miralay Mehmet ve Cemal Beylerden mürekkeptir. Bundan başka komiteye güreş federasyonu azalanda iştirak edecektir.
Komitenin vezaifi şudur:
Yağ güreşinin nizam namesi-n’ vücude getirmek - Türkiye birinciliğini ilân ve idare etmek - ve bir program yaparak mevsim içinde ve Türkiyenin muhtelif yerlerinde yapılacak olan güreş müsabakalarını tayin ve ilân etmek. Yağ güreşlerinin maddî ve manevî yükselmelerini temine çalışmak, hakemleri nasp ve azletmektir.
Türkiye yüzme birinciliği
Bu Cuma günü Moda da deniz banyosunda saat birde Türkiye yüzme birincilikleri yapılacaktır. Bu birinciliklere iştirak için Ankara, İzmir, Bandırma, Kocaeli mıntakalarının yüzücüleri bugün İstanbula gelmişler ve yüzme idmanlarına başlamışlardır.
Arnavutluk Kralı geliyor mu ?
İskeçe’de çıkan “Yeni Adım,, yazıyor:
“Belgrattan verilen bir habere göre, Arnavutluk Kralı Ahmet Zogo Teşrinievvel nihayetinde Ankaraya giderek Gazi Hazretlerini ziyaret edecektir. Belgrat mehafili bu havadise büyük bir ehemmiyet atfetmektedir. Bu mehafilin kanaatine nazaran Arnavutluk hükümeti İtalyan nüfuzundan kurtulmağa ve daha kuvvetli gördüğü Balkan itilâfı ile Fransaya temayül etmeğe karar vermek üzeredir. Fakat evvvelâ Türkiyenin kat’i müzaheretini temin etmek arzusundadır, veTürkiyeden esaslı teminat almadan her hangi bir harekete cesaret edememektedir.,,
Altın bilezik!
Birinci sahi fedan devam
bilezik dağıtan
mektebe küçük hanımlar kaydolunurken
Altu
Muavin Hanım: **
— Hayhay, dedi, şu kayıt muamelesini bitireyim, size derhal istediğinizi gösteririm.
Az sonra, kıymetli başmuavin Hanım bana evvelâ mektebin, -her köşesi, hastalık derecesinde titiz bir kadının elbise dolabı kadar temiz-dershanelerini gezdirdi. Sonra, çok ince bir zevkle tanzim edilmiş atölyede, müdavim ve mezun olan Hanımların meydana getirdikleri eserleri gösterdi.
Beyoğlunun meşhur geçinen kadın terzilerini acemi bırakacak kadar mahir ellerden çıkmış ince, temiz, zarif ve şık şapkaları, kostümleri, çantalar, eldivenler, çamaşırları, insanı iftihara kanıksatan bir gögüs ve gönül kabarıklığıyla, büyük bir takdir ve zevkle seyrettim.
Atölyenin kapısı Önünde, muavin Hanımın, haklı bir iftiharın zev-kile parlıyan gözleri gözlerimi buldu ve :
— Şimdi, dedi, az evvel sorduğunuz suale cevap vermenin sırası geldi. Altın bileziği görmek iste-
miştiniz ya ? Biz, “altın bilezik,, le bu gördüğünüz eserleri meydana getirebilecek hale getirebildiğimiz talebelerimize verdiğimiz “diplomayı kasdetmiştik! Bilmem bizi, vadimizi yerine getirmemekle itham edebilir misiniz ?
Güldüm ve :
— Şimdi, dedim, ben, vadinizin altında gizlenen bu ince ve yerinde nükteyi çok geç kavrıyabildiğim için, kendimi itham ediyorum.
Evet, San’at mektebi, vadini, talebesinin bileklerini; ayarı, değeri kuyumcu metaları gibi adetle hu-dutlanıp ölçülemiyen birer altın bilezikle yani san’atının altın bileziğiyle süslemekle yerine getiriyordu. „
Genç kızlarımızı, en müşkilpe-sent kocaların ideallerine uygun birer ev Hanımı, ve icabında hayatlarını kendi sayleriyle kazanabilecek birer sanatkâr olarak yetiştiren bu kıymetli müessesemizi tebriki bir vazife bilir ve bu samimî satırlarla, onun ilânını, son sahifemiz-den birinci sahifemize geçirmekle iftihar duyarız.
İzmir 9 Eylül panayırında kısa
süren bir cevelân
Birinci sahifeden devam
Dünyanın her köşesinden iştirak edilmesinin temini için bütün vapur ve tren şirketleri büyük tenzilât yapmışlar..
Vapurlar, trenler, panayıra iştirake gelen tüccar, esnaf, ve panayırı görmeğe koşan meraklı ziyaretçilerle dolu.
Bunun neticesi olarak panayır bir karınca yuvasına dönmüş. Panayıra insanlar, tıpkı, yuvalarının etrafına gide gele yaptıkları siyah yollarda kaynaşan karıncalar gibi...
İçeriye ve dışarıya akan insana kafileleri mütemadiyen bir deniz anaforu gibi karışıyor. Nihayet biz de kendimizi bu akma kaptırdık.
Paviyonların arasından İstanbul belediyesinin müstakbel plânlarına girem'ıyecek kadar düzgün ve hen-desî yollar geçiyor, öyle ki başladığınız yolu tutturdunuz mb, hiç şaşmadan ve danışmadan bütün pa-viyonları gezebiliyorsunuz!
İnhisarların, Sümer Bankın, Sovyet dostlarımızın, iş Bankasının muazzam ve müstakil paviyonları daha ilk adımlarda göz alıyor.
Sağdan dolaşmağa başlıyoruz.. Göze ilk çarpan şeylerden biri de Vali Paşanın yazıhanesi. Vali Paşa zaman zaman gelir, orada meşgul olur, ve radyolar vasıtasiyie ziyaretçilerle temas eder, halka panayır hakkında faydalı malûmat verirmiş.
Biz maalesef bu kıymetli “malûmat ziyafetinden,, müstefit olamadık!
İkinci paviyon belediyeye ait. Burada, İzmirin tayyareden alınmış mükemmel bir panoraması - buna plân demekte kabil-nazarı dikkati celbediyor. Bütün dıvarlar İzmir tablolariyle dolu.
Buradan Bonra kimi teşhiri, kimi satışı gaye edinmiş her türlü eşya ile dolu birçok paviyonlar. Ve biz, kimisinin önünde durarak kimisini geçerek ilerliyoruz.
Az sonra bir manifaturacı dükkânı gibi, şapkadan gömleğe, terlikten iç çamaşırına kadar her türlü eşya ile dolu bir paviyonun önünde mola verdik.
Türlü türlü diller dörkerek mallarını beğendirmeğe çalışan tezgâhtar bize seslenmeği de ihmal etmiyor:
— Buyurun beyler! buyurun e-fendim.
— Birşey alacak değiliz!
— Buyurun efendim, ne almak şart, ne de bakmak vergiye tabi.
Güldük:
— Neye bakacağız, hep bildiğimiz ve önünde iç çektiğimiz şeyler 1
Bizden ümidi kesen satıcı karşısındaki hanıma dil dökmeğe devam ediyor. Sırıtgan bir yüzle:
•— Hanım, senin cebinden para çıkmak istemiyor ama, ben sana beğendireceğim | diyor.
Biraz daha öteden bir diğeri
bağırıyor :
—Odunu kömürü aratmıyan battaniyeler.. 15 kuruşa kravatlar.
Arkadaş ilâve ediyor:
— Allah vere de kravatlar yuları aratmıyacak cinsten olmasa!
Malına müşteri çağırmak her satıcının hakkıdır. Ve nihayet panayırda gaye sade teşhir değil aynı zamanda da satmaktır. Fakat daveti çığırtkanlık haline getirince sergi Galatasarayda olduğu gibi pazar yerine dönüyor!
Köşede bir sabun firması, pavi-yonunun dıvariarını kamilen sabundan yapmış. Bir genç köyden gelen annesine gösteriyor:
— Anne bak bütün sabundan!
— Ne diyon bütün bunla sabun mu hep ?
Genç adeta hoşlanarak cevap veriyor :
— Evet I
— İnanman ki ben I
— İnanmazsan elinle baft!
Kadın, sabundan divan tırnaklıyor :
— Abuv ! Sahi demişün !..
Diyor.
Sonra duruyor ve yüzü kırışıyor, ilâve ediyor:
— Ya yağmur yağanda ne yapâlâ ki ?!
Köylü kadının düşündüğünü akledememek korkarım şehirli geçen mal sahibini eyi ziyana sokacaktır !
Biraz ötede firmasını hatır'ıya-madığım bir ecnebi boru fabrikası paviyonunun önü adamakıllı kalabalık. Biz de ilerliyoruz. Herkes gibi sıcağın verdiği harareti bir bardak soğuk suile söndürüyoruz. Ellerimizi ceplerimize attığımız vakit bedava olduğunu söylemeleri bize kalabalığın sırrını anlatıyor. Oradan ayrılırken; ziyaretçilerde alâka, rağbet ve dikkat uyandırmanın yolunu, kulak tırmalıyan soğuk çığırtkan feryatlarında değil; bir bardak soğuk suda bulan el oğlunun açık . gözlülüğüne gıpta etmemek elimizden gelmiyor !
Karanlık basarken, panayır daha ziyade bir eğlence yeri oluyor, işinden çıkan herkes oraya koşuyor. Her tarafından ışık fışkıran panayırın bahçesindeki havuzlarda fıskiyeler rengârenk akıyor. Nihayette ki gazino da güzel bir caz var. Radyolar işliyor, hülâsa renkli ışıklı, cazlı, alaturka, alafranga ağır, hafif sazlı müzikli mükemmel bir eğlence yeri!
Gazinonun arkasını dolduran köylüler, medeniyetin bu nağmeli fırtınasına sevimli bir safiyetle, yabancı yabancı bakıyorlar, bakıyorlar.
Biz uzaklaşırken, içlerinden birisi, dans eden hanımlardan birini göstererek gülüyor:
—Ahmet be, bu seferki mallar daha gıyak I
Tevfik Sadullh
Şehir meclisi
Bugün toplanarak mesaisine nihayet verecek
Temsil müddeti bitmek üzere olan Şehir meclisi yarın fevkalâde bir içtima aktederek mesaisine nihayet verecektir.
Meclisin yarınki ruznamesinde yalnız yeni Şehir meclisi âzasını intihap meselesi vardır.
Meclis, yeni Belediye kanunu mucibince, her içtimaında hem yeni içtimain devam müddetini tayin edecek, hem de intihabın gününü tesbit eyleyecektir.
Binaenaleyh Belediye intihaba-tının bir günde başlayıp bitirileceği yahut falan gün icra edileceği hakkında gazetelerde görülen haberler henüz mevsimsizdir.
Bütün bunlar meclisin yarinki kararına bağlıdır. Bu karardan sonra intihap defterlerinin mahallelere ne gün asılacağı da tesbit ve halka ilân olunacaktır.
Kazalarda seçilen inthap heyetlerinin bir kısmı da hazırlıklarını bitirmişlerdir.
Taksimdeki elektrik tezyinatı
Cümhuriyetin onuncı yıl dönümünde Taksimde Cumhuriyet abidesinin etrafına elektrik şirketi tarafından bazı zarif tesisat yapılmıştı.
Bilâhare belediye tarafından satın alınan bu sütunlar olduğu gibi muhafaza ediliyordu. Fakat hava ceryaniariyle bunların çürümeğe yüz tuttuğu görülerek bu sütunlar söktürülmüş, orada bir depoda muhafaza altına alınmıştır. Resmî günlerden birgün evvel yine yerlerine takılacaklardır.
Küçük sanayi himaye edilecek
Sanat mektebi mezunlarına kredi verilecek
Ankaradan gelen haberlere göre, İktisat Vekâleti, beş senelik sanayi programı içinde büyük sanayii himaye ederken küçük sanayi erbabını da ihmal etmemiş ve bunada bilhassa ehemmiyet vermiştir.
Vekâlette yeni ihdas edilen “el ve küçük sanayi müdürlüğü,, zamanında büyük sanayiden daha büyük bir ehemmiyeti haiz küçük sanayiin ne suretle hima ye edileceğini tesbit için bir çok Avrupa memleketlerinde bu hususta mevcut olan teşkilât nizamname ve programlarını ve kanunları tetkik etmektedir.
iki üç ay sonra bu tetkika-tın vereceği neticeye ve yapılacak seyahatlerde görülecek lüzum ve ihtiyaçlara göre bir proje hazırlanacaktır.
Bütün bu faaliyet azamî altı ay sürecek ve bunun sonunda el ve küçük sanayiin himayesi için ihtiyaçlara tekabül eden kanun ve talimatnameler yapılacaktır,
Bu arada göz önünde tutulan bir gaye de memlekette san’at hayatını uyandırmak, genişletmek için san’at mektepleri mezunlarını himaye ve onlara yardım ve kredi temin etmektir.
Rusya kabul ediliyor Cenvere 11 (A. A.) — Roy-ter Ajansı muhabirinden: Dün akşam Milletler Cemiyeti konseyi Sovyet Rusyanm Milletler Cemiyetine girmesine ve kendisine konseyde daimî bir âzalık verilmesine karar verilmiştir.
Bu karar, konseyin yaptığı gizli bir celsede verilmiştir.
Arjantin ile Portekiz rey vermekte istinkâf etmişlerdir.
Gizli celse nasıl geçti?
Cenevre 11 (A. A.)— Konseyin gizli celsesi şu şekilde ceryan etmiştir :
Çekoslovakya* hariciye nazırı M. Benes Sovyet Rusyanın Milletler Cemiyetine girmesi lehindeki sebepleri kaydettirmiş, Lehistan hariciye nazırı M. Bek te gerek Sovyetlerin Cemiyete girmesi ve gerek kendilerine daimî âzalık verilmesi lehinde rey vereceğini bildirmiştir.
Fransız hariciye nazırı M. Bartu, M. Bek’in kararından dolayı beyanı memnuniyet etmiş ve usul meselesini ortaya koymuştur. Tasavvur edilen usul iki sülüs ekseriyetin Sovyet Rusyaya müsait olduğunu bildiren bir notanın imzasıyle Mos-kovaya gönderilmesidir.
Tayyare Piyangosu
Dünkü keşidede kazanan numaraları neşrediyoruz
On yedinci tertip Tayyare Piyangosunun beşinci keşidesine dün öğleden sonra Üniversite konferans salonunda başlanmıştır.
Dünkü keşide de kazanan numaraları aşağıya yazıyoruz. Bugün saat 9,5 ta keşideye devam edilecektir.
30,000
Lira 2347 10,000 Lira 12086 4000 Lira
1755
3000 Lira
5467
1000 Lira kazananlar
2140 7467 9852
500 Lira kazananlar
2496 3835 3852 5285
9989 13449 14430 17116 22658 23253 23931 12004
150 Lira kazananlar
173 686 1869 1979 1928
3458 4085 4304 5485 5891
7622 8294 8581 10165 10354
10488 10659 11227 11247 11796
13761 16919 18898 19419 20292
21951 21965 22084 22281 22812
23028 23397
100 Lira kazananlar
89 172 572 1191 1199
1610 2900 3512 4086 5252
5205 6433 6963 8321 8347
9371 9319 9769 9894 10324
10438 11105 11542 11726 11905
12302 13120 15909 16030 16180
16510 16613 16768 16819 17178
17367 17981 18233 18509 18574
18914 18108 19205 19370 19522
20829 20443 20440 21725 22273
22643 23433 22779 23924 24887
50 Lira kazananlar
12943 15514 24045 20276 2600
15335 15709 31814 160 18251
13819 8209 13169 14845 14696
22729 6962 3728 7922 22177
15599 12739 615 19501 4358
14359 22800 13473 21196 5865
16251 7243 22148 5695 3494
19941 15032 17202 6809 2497
3230 22796 15198 13284 6656
4067 18307 12260 5408 10108
18182 2203 15650 4168 20962
9361 11562 16074 631 576
23735 8589 3717 15248 22427
22099 6312 5426 28260 10355
17861 14076 9888 2130 4953
13139 17527 24358 22071 17800
13080 15918 16997 5874 21100
9067 19151 9190 6557 15800
758 9756 6092 16501 7772
645 19622 2916 3399 14704
4296 1969 3225 16014 6901
5867 7984 20930 5488 11328
20667 4523 8905 22141 14887
9929 6456 22131 21917 21539
6456 22155 2019 6997 1İ965
20624 17356 15238 2885 6569
5876 11107 22315 2973 16729
4050 2521 16205 2785 12718
692 6480 1325 14109 15882
10859 20131 15011 23297 10508
30 Lira kazananlar
17356 5876 13728 848 11672
6666 9414 873 16987 20168
3757 5982 15347 20782 14632
5057 24109 11836 20884 10542
13227 24208 9928 20250 11374
7203 15199 21542 6263 7521
2418 19423 9389 1212 9838
707 17787 6997 13175 15680
20213 13795 22645 18720 18309
23423 21471 17027 15956 21743
9444 4847 1088 8837 10465
2961 1702 10274 6675 12316
6474 4644 4424 1845 8382
9258 6537 17340 19963 4263
3267 18461 17056 17582 18700
13743 5017 20955 7423 5945
6881 16621 21797 23886 9786
20288 8476 5403 20236 3804
4059 18550 22032 14332 9154
4079 16916 12335 9633 22254
5010 11842 15252 11759 12134
24602 23507 970 11892 11140
2639 1025 14895 476/ 12919
27906 13742 5198 17591 3070
5906 2448 15231 2266 5690
4347 3828 9218 11371 2572
3360 12951 18916 14557 17532
16589 24810 22762 13168 12381
75 2604 2596 22183 24879
12638 16397 23358 3950 23060
. 11970 7925 1706 11091 1336
534 14200 19664 9249 17079
20192 9348 15770 19917 2935
9211 5163 4992 5758 14925
11050 7687 24824 21240 22273
19910 13710 5148 14679 15610
4826 3869 12202 18878 5661
5419 16407 16839 2164 15282
17077 17433 9765 19507 18151
16873 20418 8384 6007 13213
2901 18542 14879 8533 7966
17327 23988 14481 18771 14840
18414 19096 11173 23197 22
4496 20401 7200 12816 12725
21822 12822 19000 6778 23991
4970 8484 20786 4320 17881
19249 14745 21925 17695 6162
6386 2954 10270 22310 6574
3945 19858 2274 12693 10173
13703 10777 5807 9709 1467
15417 5763 1586 21839 10116
22442 10285 849 13480 2058
23116 18055 20705 16507 609
2654 6258 2118 7334 23222
21985 17428 22656 2133 24702
12197 21177 4767 1706 1812
17440 16618 11091 6843 3768
20726 13249 1945 13970 23045
12651 12692 534 21968 4147
22564 1529 16760 14015 17113
2289 15254 13710 10337 17214
111 13134 5627 22729 3958
10809 24135 16106 2497 13339
1693 21775 3270 24931 3283
İ2264

| İstanbul Borsası kapanış
i fiatieri 11-9- 1934
ÇEKLER
Açılış Kapanış J
Londra 622,75 622
. Nev-York 0,803237 0.803334
Paris 12,06 12,06
Milano 9.2687
Brükse 3,3875 3.39
Atina 83,34
Cenevre 2,4372
Sofya 65,965
Amsterdam 1,1744 1,1731
Prag 19,0845
Stokholm 3,175
Viyana 4,263i
Madrit 5,817.-
Berlin 2,003i -
Varşova 4,2025
■ Budapeşte 3,9417
Bükreş 79,478'
Belgrat 34,8325
Yokohama 2,6885
Moskova 1090.— 1090.—
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
0/0 5 failli 1933
Ikramiyeli (Erga ’i) —
0/0 7.5
borcu tahvili I 28.70 28.75 !
Anadolu D.yolu 1 11 48- — 47,75 '
„ m
Anadolu Demiryolu 49,10 49,10
mümessi
; O/o 7,5 Türk B. IH — I
0/05 L azine — !
— !
Merkez Bank — t
Anadolu D. yoluÖ/0 60 26,90 26,90
İş bank nama —
Şark Değirmenleri — -
Aslan Ç mento - 1
Zamanın takvimi
E Y L Û L
1934 R 1 2 Hicrî Kasene' 1353 Rumî sene 1350 i Ağustos . 28 1
ÇARŞAMBA
Sabah Cemaziyülahır 2 | İMSAK 1
S. 1 11 rr D. 12 37 İt D. 30 I 56 '
öğle ikindi Ak am Yatsı
S. 5 12 D. S. D. S. D. S. D.
44 9 15 20 44 12 18 26 1 33 19 59
Bugünkü hava
Yeşilköy Hava Rasat merkezinden aldığımız malûmata göre, dün hava tazyiki 759 milimetre, sıcaklık en çok 24 en az 12 derece idi.
Bugün havanın ekseriyetle kapalı ve hafif rüzgârlı olması muhtemeldir.


8
ZAMAN —
iylûl 12
Avrupada diplomalarla musaddak birinciliği ve en büyük mükâfâtı ve zafer nişanını kazanan
HAŞAN MÜSTAHZARATI
Kolanya ve Losyonlar
90 derece halis limon çiçekleri kolonyasiyle yasemin, leylâk, menekşe,nerkis çiçeklerindenve ruhnuvaz esanslardan
ihzar edilmiştir.
Nefis
Kuvvet, Sıhhat,
Haşan Zeytinyağı
Haşan kolonyası ve losyonları

Küçük cep şişesi
Cep şişesi
Küçük
Orta
Düz büyük şişelerde
Büyük 1/2
Cam kapaklı şişeler 1/8 1/4 „ m „ 1/2
1/24 litre
1/16 „ 1'8
1/4
25
40
70
130
150
250
500
130
200
300
Haşan Zeytinyağı
1-4
1-2
1
2
6-2
17
Yağlar
Nefaset ve Lezzet ifade eder
Kg-
Kg.
Haşan Levantaları 100
Nesrin Kolonyası 1/8 litre 35
„ „ 1/4 60
„ 1/2 100
„ „ ı 200
„ „ açık „ ila 250
„ „ cam kapaklı şişeler 1/8 litre 80
t) „ „ »» 1/4 „ 130
1/2 „ 200
Kokulu Sabunlar
Haşan tuvalet sabunlar; küçük
büyük
220 Gr.
140 „ Lüks
250 „ H
Haşan Tuvalet sabunu
Haşan Gliserin sabunu
Haşan Gliserin sabunu Haşan Tıbbî Sabunlar
gül
10
15
25
25
35
10
15
25 ı
20 1

Krem ve
Biryantinler
Haşan Kremi Vazo yağsız 50
Haşan kremi tüp içinde 20
Haşan Biryantini 25
„ „ Likid 40
„ „ Yağsız Arjantiyai 30
„ „ Yağsız Büyük 50
„ „ Yağsız Likit 50
Haşan Biryantini Yağsız Büyük 75
Traş levazımatı
Haşan
Haşan Haşan
Traş Sabunu
„ „ Kremi
Traş Bıçakları 10 Adet traş piçaklan bir adet
25
30
45
5
Çiçek, gülsuyu, ve yağları
Haşan Çiçeksuyu
Haşan Gülsuyu
O
I
l
Haşan Gülyağı halis saf 5 Gramlık „ıo „ 1 ı 5
10 n
1/4
1/2
1 1/4 1/2
1
I
Haşan Neroli Esansı
Haşan Nane Ruhu Haşan Melisa Ruhu
40
50
60
40
50
60
300
550
75
75
300
550
50
50
Diş müstahzaratı
Dişleri inci gibi yapan ve diş etlerine ebedî hayat veren kanamasını meneden ve dış ağrısını dakikasında durduran Haşan Diş Macunu Dantos 20
„ Suyu 30
•ı M „ Orta 60
„ „ „ Büyük 100
Gayet sağlam ve sert ve sıhhî diş fırçaları
»e
Haşan Hüvi dö Parafin
Haşan Fıstık özü yağı
Haşan Fıstık özü yağı ufak şiş Hastan Hintyağı halis 25 Gr.
Haşan Bademyağı
„ ., acı
Tasan Balıkyağı
50 şişe
40
50
75
125
450 1050
75
200
100
20
25
30
40
40
60
100
175
Haşaratı eden
Fayda Haşan 1/4
„ „ V2
,, n 1
„ ' „ 6
,, ,, Büyük ambalâjda safi kilosu
s
e
u
c
il
s.......................
ti, cad. A. Memduh ticarethanesinde bulunur. Katalog isteyiniz.
-ly i---—
V Üniversite Rektörlüğünden
I Fakültelere ve bunlara bağlı mektep ve Enstitülere t
ry J7 Ç Ç l\/[ f Emeklerinin zayi olmamasını IyjlLOO/liri • istiyorsan iyi boya kullan!! Lefran talens fabrikalarının ekstra fin boyaları, kumaş, röliyef, afiş, .am, sulu ve yağlıboyaları, fırçalar, muşamba ve paletler ve bütün ressamlığa ait malzeme toptan ve perakende ucuz olarak ancak İst. Yenipostane 1 .................................................... (2443)
rTürkiye Cumhuriyet^ Merkez Bankasından:
Geliri tamamen Ergani Demiryolunun inşasına tahsis olunan ikramiyeli % 5 faizli 1933 istikrazının 4.000.000, — liralık 3 üncü kısmını teşkil eden C ter-tibi tahvillerin kayıt muamelesine 30 Ağustos 934 tarihinde başlanacak ve 30 Eylül 934 rarihinde nihayet verilecektir.
Bu istikrazın B tertibi hamillerinin. C tertibinden aynı numaraları alabilmeleri için 30 Ağustos 1934 ta- 1 rihinden 4 Eylül 934 akşamına kadar evvelce B tertibi muvakkat makbuzlarını hangi Bankalardan almışlar ise yine aynı Bankalara müracaat etmeleri lâzımdır.
5 Eylül 934 tarihinden 30 Eylül 934 tarihine kadar olan müddet zarfında satışlar umuma tahsis olunmuştur. Beheri 20, — lira itibari kıymetindeki C tertibi tahvillerin 19 lira fii ihracına' müterakim kupon faizi 1 olarak 40 kuruş zam olunmuştur. Bu suretle yeni ter- 1 tip tahviller 19 lira 40 kuruş üzerinden satılacaktır. |
Kayıt muameleleri Bankamız da dahil olduğu halde )l Emlâk ve Eytam, Sümer, İş, OsmanlI, Ziraat Banka- 5 larının Türkiyede ki bilûmum şubeleri ile Istanbui ve İ Iİzmirdeki diğer Bankalar tarafından yapılacaktır. 6 " 5227 „__________ ____________________________!
Litre

n ». Pompa
„ / «I
Far Haşan Fare Zehiri Macun
„ ,, ,, ,, Buğday
•i ı) )ı ıı Büyükleri
Haşan fare zehirleri ikisi bir arada
1-4 Kg.
1-2 „
1 ‘ „
2
ve fareleri imha müstahzarat
30
50
80
400
70
100
60
25
25
40 40
Glüten mamulatı
Şeker hastalığına ve zavıflamağa mahsus olup şeker 1 Iıklarında son etîbba kongresinin kabul eylediği formül üzere tertip edilmiş çok dakik ve ayarlıdır. Lezzeti güzel ve çok tazedir.
Haşan Glüten Ekmeği 35
• m „ Gevreği ,, Bademli Gülten ekmsğ 55
55
„ Glüten Makarnası 1/2 Kg. 55
„ „ Unu 1/2 „ 55
„ Şehriyesi 1/2 „ Haşan Diyabetik Çikolatası 55
25
.... .. Kg. Haşan Diyabetik şekeri 50 Gr. 450
40
„ ıoo „ 70
v .. .. 250 „ 150
_______,_,................ - o , talebe yazma 15 Eylülde başlıyacak ve 15 Teşrinievvelde bitecektir. ‘■5590,,
İmtiyaz sahibi: Ali
Umumi neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü : C. Hikmet Matbaai Ebüzdya
hasta-
Özlü hububat unları
ve en nefis mahallebi yardım eden
25 25 25 25
25
25 25
25 (Kornflavur) 25
25
25 25
25 35 60
40 30 250
Muhtelif müstahzarat
Perakende
125
50
Çocuklara ebedî bir hayat ve sıhhat bahş tatlı, çorba ve pürelerin imaline
Haşan pirinç özü unu 250 Gr.
„ Buğday „ nişastası „ „ İrmik „ unu ,
„ Patates „ „ ,
„ Arpa „ „
„ Türlü „ „
„ Mercimek „ „
„ Bezelye M „
„ B. mısır „ „
„ Kestane ,, ,,
„ Fasulya „ „ ,
„ Nohut „ „ ,
„ Çavdar „ ,, ,
„ Yulaf Özlü unu 250 gr.
„ „ .. 500 „
Haşan özlü unları diğer envai 500 gr. Haşan Brekfast bisküvitleri
„ „ kilosu
(Ararot)
Trihofil saç suyu
Monasti — Nezle panzehir sigaralı
Haşan Çocuk Podrası Haşan Talk Podrası 500 Gr. Kutu
Haşan Sürme»1: (S irmedenlığile)
„ „ L’ıks Büyük
Haşan Granto Perzervatif 6 Adet Kutu
„ „ 6 „ „ ipekli
Haşan Maimukattarı o distile 1 Kg. şişesile
Tıbbî müstahzarat
Haşan Kuvvet Şurubu küçük 60
„ „ „ büyük 100
„ .. „ 1 Kg. 150
Haşan Öksürük Pastilleri 30
20
40
25
40
50
75
25
İstanbul ithalât Gümrüğü
Müdürlüğünden:
89 Lira 50 kuruş bedeli keşifti 1 numaralı anbarın kafes dahilindeki elektrik tesisatından tefriki için yarım tuğladan ibaret bölme divar ve kapı inşasiyyle keza 138 lira 39 kuruşluk bedeli keşifli Sarayburnu 8 numaralı anbar dahiline dağılmış parça eşyaların konması için mevcut eski kafes mahallinin yıkılarak yeniden kafes mahallinin inşası olbaptaki keşif defterleri mucibince münakaşa ve ihalât kanununun 18 inci maddesinin 2 fıkrasına tevfikan müs-tacelen pazarlıkla yaptırılacağından talip olanların Eylülün 26 inci Çarşamba günü saat 14 de İstanbul İthalât gümrüğünde müteşekkil komisyonu mahsusuna müracaatları. “5394„
| * | İstanbul Evkaf Müdürlüğü İlânları | ♦[
Gureba hastanesi ameliyathane, bevliye ve goz ameliyathaneleri için 934 senei mâliyesi zarfında lüzumu olan 160 ka.em alâtı tıbbiye aleni surette münakaşaya vazedilmiştir. T. evvei’iu 3 ncü Çarşanba günü saat 14 de ihalesi icra edileceğinden talip alanların şeraiti anlamak ve listeyi görmek üzere her gün Levazım kalemine ve ihale günü de idare encümenine müracaatları . "5648,,
c
Haseki hastahasine lüzumu olan 12000 metre yerli Amerikan bezi, 1000 metre kefenlik bez, 500 metre dokuma şilte bezi, 350 adet havlu, 400 adet peçete, 300 çift terlik, 50 adet battaniye, porselen, emaye yemek takımları vesair 26 kalem eşya kapalı zarfla münakaşaya konulmuştur. Talip olanlar şartname almak üzere Levazım Müdürlüğüne müracaat etmeli, münakaşaya girmek için de 417 liralık teminat makbuz veya mektubu ile teklif mektuplarını 1-10-934 Pazartesi günü saat on beşe kadar Daimî Encümene vermelidirler. (5679)
İstanbul Belediyesi ilâniarı
Şehit yetimlerini acele istiyoruz
Eminönü Askerlik Şubesi Reisliğinden:
Şubemizde kayıtlı ve Eminönü Malmüdürlüğünden maaşlarını almakta olan şehit yetim-lerile beraber şubemizden 933 dahil ikramiyelerini alan ve Eminönü kazası dahilinde oturmakta olup on senelik maaşları verilerek hükümetle alacağı kesilen şehit yetimlerinin dahi 15 Teşrinievvel 934 tarihine kadar her gün şubemize gelerek kayıtlarını yaptırmaları lu-zıimu ilân olunur.
Tepebaşı Belediye Bahçesinde
13 Eylül perşembe günü akşamı saat 18 den 20 ye kadar Şehir bandosu 21,30 dan 24 e kadir caz Adalar revüsü Lüküs Hayat 3 Saat Saatçi operetlerinden balet Hergülden periler dansı zeybek oyunu.
Duhuliye 5, Kahve 25
İstanbul İcra hâkimliğinden :
Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 390/1/ No.Iu mağazada çorapçılıkla iştigal edenGavriel Gavrildis Efendinin konkurdato için mühlet verilmesi talebiyle vukubuian müracaatı üzerine icra kılınan tetkikat neticesinde konkurdato talebinin nazarı itibare alınmasına ve icra ve iflâs kanunun 286 ve 287 inci maddeleri mucibince borçluya iki ay mühlet verilmesine ve Galatada Kara-köy palasta avukat Mazhar Beyin komiser tayinine ve işbu mühletin ilânı ile beraber icra ve iflâs daireleri ve tapu sicil memurluklarına ve ticaret
VAPURCULUK
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul Acentalığı j
Liman han, Telefon: 22925 '
Mersin yolu Sadıkzade Pazar günü saai: 10 da Sirkeci rıhtımından kalkacak, gidişte Çanakkale, İzmir, Küllük, , Bodrum, Rados, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, Alanya, Mersine j ' ’ dönüşte aynı iskelelerle beraber, ,* Taşucu, Anamur, Kuşadası ve V Geiibolııya uğrayacaktır.
gidecek beraber, ,)
İzmir sürat yolu Sakarya vapuru
Her Perşembe günü saat 16 da Galata rıhtımından kalkar doğru Izmire gider. Bu vapur her Pazar günü saat 16 da İzmirden kalkıp doğru İstanbuta gelir.
Bilûmum İzmir yolcularına % 40 tenzilât.
Karabiga yolu h« Cumartesi, f günleri saat Çarşamba 20 d. toP-hane rıhtımından bir vapur kalkar. Gidiş ve dönüşte mutat iskelelere uğrar.
j,
İzmit Yo'u Haftanın Cumü , Pü-zar, Salı, Çar-cfiriihfi *,‘r vaPur
ŞuTnua saat 9 da Tophane rıhtı ramdan kalkar. __

mahkemelerine bildirilmesine karar verilmiş olduğu ilân olunur.
(2411)