Sene: I Numara: 97
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
1 senelik 1200 Kr. 2500 Kr.
6 aylık 600 „......... 1300 „
3 , 325 700 w
1 „....... 125 „........ —
Nsruosmaniye, Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
Matbaa! Ebiizziya, İstanbul Q Sabahlan Çıkar Siyasî Gazete J Fiatı Herycrde 5 Kuruştur
Cumartesi 15 Eylül 1934
“Bir ot biten yerde iki ot yetiş-Jıeğe çalışmak, en büyük vatan ibesidir„
Eflâtun
(Şerhi 3 ü ıcü sahifede)

Yevmi makale
Dağın ismi ne?
Dün gazetelerde bir telgraf vardı. Kayserinin, meşhur “Erciş,, da-ğımn tepesine kar düşmüş. (Erciş) Anadolunun en yüksek dağı olduğundan bizim bildiğimize göre yaz kış tepesinde daima kar bulunur. Binaenaleyh ( Erciş ) dağına kar düşmüş diye ajansın bir telgraf tebliğ etmesini havadis kıtlığında söz olsun diye verilmiş bir haber gibi de telâkki ettik.
Maamafih mesele (Erciş) e kar düşüp düşmemesinde değil, bu dağın ismindedir. Coğrafya kitaplarında, haritalarda (Erciş) in ismi muhtelif surette yazı'ır. Gâh (Er-ciyaş), gâh (Erciş), gâh ta bizim yazdığımız gibi ( Erciş ) şeklinde imlâ edilir. Dağın irtifaı da keza muhtelif rakamlarla gösterilir. Bazı haritalarda irtifa 3915 metro, bazılarında 3917 metro olarak kaydedilmiştir. Coğrafya kitapları ise gelişigüzel ( 4000 ) metro diye yuvarlak bir rakam zikriyle işin içinden çıkarlar.
Halbuki (Erciş) dağı Anadolunun en yüksek dağı olmak gibi bir hususiyeti haiz olduğuna göre şimdiye kadar gerek isminin gerek irti-faının kat’î surette tesbit edilmemiş olması şayanı dikkat değil midir ? Bundan çıkan mana bizim memleketimizin hâlâ coğrafyasına tamamiyle vakıf o'madığımızdır. Vaktiyle memleketimiz, vüsati öl-çülemiyecek derecede büyük iken bu vukufsuzluk bir derece mazur görülebilirdi. Bir tataftan Balkanların şimalinden Basraya kadar uzanan, diğer taraftan Kafkas dağlarından, Yemen çöllerine f’e (Ba-bülmendep) boğazına kadar dayanan vasi ve muhteşem bir ülkemiz vardı. Eski devirlerin herşeydeki ihmaline nazaran bu ucu bucağı bulunmaz memleketin haritasının da yapılamıyacağı, hudutlarının tayin edilemiyeceği, şehir ve kazalarının da isminin mazbut olamıya-cağı pek tabiî idi.
Asırlarla öz topraklarımız olan Anadoluya bile hâkim olmanın çaresini bulamamış idareleri Yemenin çöllerinde ki köylerin isimlerini bilmediğinden dolayı tahtie etmekte tabii mana olamaz.
Fakat bugün tpemleketimiz hududu tabiiyesini bulmuş, mazbut ve rabıtalı bir hale gelmiştir. On se-nedenberi her sahada büyük ıslahat yapılmış, bilhassa idare makinemizin düzeltilmesi için meşkûr himmetler sarfedilmiş ve hergün de edilmekte bulunmuştur.
Fakat bizim eskidenberi nazarı dikkatimizi celbeden esaslı bir noksanımız vardır,ki o da memleketimizin şu mazbut ve mahdut halinde dahi bir coğrafya elân vücude getirilmemiş olmasıdır. Hakikaten bugün Türkiyenin ne esaslı bir coğrafyası, ne de mükemmel bir haritası vardır. Halbuki medenî hükümetlerin herşeyden evvel düşünecekleri nokta, memleketin her mevkiini, her noktasını en ufağına kadar bilmektir.
Bizde hernedense coğrafyanın ▼e haritanın gerek idare, gerek imar, gerek ziraat noktai nazarından haiz olduğu büyük ehemmiyet bir türlü takdir edi'emiyor. Hemen hergün gazetelerde, ajans telgraflarında bazan en maruf mahallerin, noktaların bile isimlerinin yanlış yazıldığını görüyoruz. Çok defa ismi geçen bir kasaba veya nahiyenin memleketin hangi semtinde olduğunu tayinden tamamiyle âciz kalıyoruz.
Dahiliye Vekâletinin bundan evvel de bu mesele hakkında nazarı dikkatini celbetmiştik. Bizim fikrimizce Dahiliye Vekâleti herşeyden evvel Türkiyenin mufassal ve bilhassa sıhhatli bir idari haritasını yaptırmalıdır. Buna bir kere doğrudan doğruya vekâletin kendisi-' nin ve idare ettiği vilâyet, kaza, nahiye ve köy memurlarının şiddetle ihtiyacı vardır. Sonra da halkın, mekteplilerin, memleket içinde seyahat etmek istiyenlerin böyle bir haritadan çok istifade edecekleri tabiidir.
Posta ve Telgraf müdüriyeti, Ziraat Vekâleti gibi bazı dairelerimizin kendilerine mahsus oldukça faideli haritaları vardır. Fakat bu daireler, bu haritaları esrarı devletten imiş gibi saklarlar, kimseye vermezler.
Devamı 2 inci sahifede
“Musul, petrolları, bu resimde görüldüğü veçhile, nehir gibi akmaktadır
“ Musul „ petrolları bugün Akdeni-ze akıtılmağa başlıyor
Asırlarca elimizde duran hâzinelerden şimdi başkalarının istifadesini görmek nekadar hazindir !
Musul petrolları bugün Hay-fa limanından Akdenize akacak, bu vesile ile “Hayfa,, ve “Gergük,, de büyük merasim yapılacaktır.
“Gergük, ten Hayfaya ve ayrıca "Trablus Şam, a kadar petrA isajesi için döşenen demir boruların güzergâhını gösterir hari a İktisat Vekili geliyor
Celâl Beyin beyanatı
Haricî ticaret için satış kooperatifleri yapılacak iktisat Vekili, bu inhisar değildir, diyor — Küçük zürraın istifadesi için yeni bir kanun yapılıyor
Ankara 14 [Telefonla]— İktisat Vekili Celâl bey bu akşamki trenle İstanbula hareket etmiş olup iki gün sonra avdet edecektir.
Vekil bey istasyonda gazeteciler tarafından vukubulan suallere şu cevapları vermişlerdir:
— Izmirde zürra aleyhinde birleşen ‘ tüccar,, bahsedilmişti. Bu husustaki tetkikat ne netice verai?
— Bu haber esasen ciddî bir yerden alınmıştı. Tahkik emri-
Bu nasıl
Bulgar askerinin “Kırklareli„ne girişi!
Co+mr, ■ canr«Ma*«tll 1W4 ro)._
HDBMAHM
. »TPHHtHlı BC«KH AHCBHMKV
1 ■■ ■■ ■ ’ ı ■ ■ ! ..
Sofyadaki "İçtimaî İslahat Müdürlüğü, metinin mürevvici efkârı olan Bulgar gazeteleri, Türk matbuatının neşriyatından şikâyet ediyor-. 1ar. Türkçemizde güzel bir tabir vardır, “hem suçlu hem de güçlü,, deriz, işte Bulgar gazetelerinin vaziyeti de budur. Bir taraftan Bulgaristandaki Türkler muntazam bir programla işkenceye tâbi tutulurken diğer taraftan da Bulgar gazeteleri efkârı Türkiye ve Türkler alehyine tahrik için her türlü neşriyatta bulunmaktan çekimiyor-
Musul petrolları, Musuldan başlıyarak o civardaki bütün sahayı kaplamış bnlunmaktadır. Buralarda ilk petrol kuyusu
Devamı 2 inci sahifede
ni verdim, öğrendiğimize göre bazi tüccar bir zaman için maalesef “Ala Baisse,, fiatlarle satış yapmağı bir marifet saymaktadırlar.
Vatandaşların çok satış yapmalarını, çok para kazanmalarını arzu ederiz. Ar.cak bu, müstahsil küllenin aleyhinde olmamak lâzımdır. Aleyhte oldukça “alabes,, çalışanlar kim olursa olsun, onları kütle lehine durdurmak mecburiyetini hissederiz*
Devamı 7 inci sahifede
dostluk ?
, nün organı ve bugünkü Bulgar hiikü-“Novi Dni„ gazetesinin başlığı lar. Bütün bunlara rağmen, birde Türk Matbuatının susmasını istemek, hem suçlu olmak, hem de güçlü görünmek istemek değil de nedir ? Daha geçen gön mahut “Trakya,, gazetesinden iktibaslar yaparak duyduğumuz teessürü büyük bir samimiyetle söylemiş ve '* bu nasıl : dostluk?,, sualini sormuştuk. Maa- I lesef bugün aynı suali bir kere
Devamı 7inci sahifede
Komiteci “Miha-ilof „ iltica etti mi?
Bu MakedonyalInın memleketimize gelmiş olması çok muhtemel
İbrahim Tali Beyin beyanatı - Edirne muhabirimizin verdiği haberler
. Dünkü akşam gazete 1 e r i n d e Makedonya komitesi reisi meşhur “Mihailof,, un Trakya hudutlarımıza iltica ettiği haberi verilmekte idi. Bunun üzerine Edirne muhabirimize müracaat
Makedonya komi- ederek malûmat
tesi reisi istedik. Muhabi-
Mihailöf birimiz dün ge-
c?, geçvakit telefonla şu malûmatı virdi:
Edirne - (gece 12) — (Mihailof)un hududumuzdan geçerek Kırklareline iltica ettiği haberi burada da şayi olmuştur. Telgrafla müracaatınız üzerine en salâhiyettar merci olan umumî mütettiş İbrahim Tali Beyden malûmat vermelerini rica et-
tim. Şu beyanatta bulundular :
“ — İki üç gündür bazı müsel-lâh Bulgarlar hudutlarımıza iltica etmekte idiler. Bunun üzerine Bulgar hükümetinin hudutlarda bazı takayyüdatta bulunduğu görülmüştür. Dün de bir karı kocadan mürekkep iki kişi hududu
muzu geçmiştir. Fakat çok yorgun ve bitkin bir halde olduklarından
kendilerini henüz isticvap edemedik, o cihetle hüviyetleri henüz kat’î surette malûm değildir. Tahkikat yapılmaktadır.,,
Edirne - (Gece yarısı) muhabirimizin ikinci haberi - Tali Beyin beyanatı üzerine tekrar tahkikat yaptım. Benim kanaatimce iltica eden kan kocanın "Mihailof;, ile zevcesi olması çok muhtemeldir.
“Mihailof., un zevcesi, geçen sene aldığı emir mucibince, “Mihailof,, un muhalifi olan diğer Makedonya komitesi reisi “Poniça,, yı Viyanada öldürmüştü. Bu katilden sonra o vakit genç bir kız olan şimdiki Madam “Mihailof,,, Viyanadan kaçıp kurtulmağa muvaffak olmuş ve sonra “Mihailof,, ile evlenmiştir. Bu bapta size yarın kat’î malûmat veririm.
Bir kanser masalı daha!
Meğer Fransız doktoru bir hastayı avutmak için serumdan bahsetmişi
Paris 14 ( A. A. ) — Neşrolunan bir mülâkatta doktor “ Şövaliye ,, nin kanseri durduran ve ağrıları kat'i olarak kesen bir serum bulduğu yazılmıştır. Halbuki doktor “Şövaliye,, bu mülâkatın doğru olmadığını söyliyerek demiştir ki :
“— Ümitsiz bir halde bulunan bir hastaya avutmak maksadiyle kanser serumu olduğunu söylediğim bir aşı yaptım. Filhakika hastanın vaziyetinde birkaç haftalık bir tevakkuf müşahede ettim. Sancıları ise alelâde morfin şırıngasıyle dindirdim. Eğer mühim müşahedelerde bulunmuş olsaydım bunları ilim müesseselerine haber verirdim.,,
Adada birbuçuk dönüm çam yandı
Dün Büyükadada Ayanikola denilen mahalde, sucu Mehmet Beyin evi karşısına isabet eden yerdeki çamlıktan yangın çıkmış, birbuçuk dönüm kadar çamlık yandıktan sonra Ada itfaiyesi tarafından döndürülmüştür. Yangın, meçhul bîr şa-hış tarafından bir kenarda yakılan ateşten çıkmıştır.
Italyanlar Yugos-îavyaya gitmiyor
Venedik 14 (A. AJ — Yugoslav matbuatının son zamalarda İtalya hakkında ittihaz ettiği hattı hareket sebebiyle Belgrat’ta toplanacak olan Parlementolar konferansına iştirak edecek olan İtalyan heyeti murahhasası Venedik’te iken seyahatini tehir için emir almıştır. •
Dünkü müsabakalar
Beşiktaşlılar Fenere 1-2 mağlûp oldular Yüzmejnüsabakalarında İstanbul birinci, Kocaeli ikinci, İzmir üçüncü, Bandırma dördüncü geldiler
Türkiye yüzme müsabakalarında birinciliği kazanan İstanbul sporcuları
İstanbul Şildi turnuvasının Final maçı, dün Kadıköj ünde Fenarbah-çe stadında oynandı.
Bu maçın yapılmıyacağına, iki tarafın henüz üzerinde anlaşamadıkları ihtilâftı noktolar bulunduğuna dair yapılan neşriyat dolayı-siyle sahada maçın ehemmiyetile mütenasip olmaktan bir hayli uzak derecede az kalabalık bulunuyordu.
Beşiktaşlılar, maçın yapılmıya-cağını yazanlara hak verdirecek kadar gecikerek, tam saat 15,40 da stada, soyunmuş oldukları halde geldiler.
Saat on altıda iki takım sahaya çıkmış bulunuyorlardı. Muzafferden mahrum olan Fenerbahçe takımı şöyle teşekkül etmişti :
Bedi - Yaşar, Fazıl - Cevat, Ali Rıza, Esat - Süleyman, Niyazi, Namık, Fikret, Şaban.
Buna mukabil. Beşiktaş takım da şöyle sıralanıyordu :
Mehmet Ali - Nuri, Adnan * Muhterem, Fahri, Feyzi - Hayati, Hakkı, Nazıhı, Şeref, Eşref.
Hakem Galatasaraydan Sadi Bey.
ICO metre müsabakada birinciliği kazanan Leylâ Hanım
Oyuna başlandığı zaman Beşiktaş takımı, bir hayli kuvvetle esen rüzgârı arkasına almış bulunuyordu. Buna rağmen ilk hücumu Fenerjiler yaptılar.
İlk on dakikayı “zevksiz bir oyun,, cümlesiyle hulâsa etmek kabildir. Her iki takım, İstanbul şampiyonluğunu bir final maçında halletmeğe çıkmış formda görünmekten uzak bulunuyorlardı. Ne vu-
100 metrede ikinciliği kazanan Muzaffer Hanım
ruşlarda intizam, ne de oyuncularda anlaşma yoktu. Top, şuursuz vuruşlarla kaleden kaleye gidiyor, bu topun peşinde iradesiz koşan oyuncular da ne yaptıklarını bilmiyorlardı.
Bu hal on ikinci dakikaya kadar devam etti.
12 inci dakika: Soldan bir Beşiktaş hücumu. Eşrefin uzun bir şan-deli havada yakalıyan Hakkı, enfes bir dönüşle topu yere indirmeden kafasıyle arkaya attı. Şeref bütün hıziyle geriden geliyordu. O süratle sıkı bir şut attı. Top, kala direğini yalayarak avuta gitti.
Oyun birdenbire hararetli, bir safhaya girdi. Bir dakika sonra, bu sefer Fenerliler, sıkı bir hücumla ceza sahasının içine girdiler. Namık, yakın bir mesafeden topu avuta vurdu.
15 ini dakika: Oyun karşılıklı hücumlar arasında halkı heyecanlandırıyor. Bir Beşiktaş hücumunu Şeref sıkı bir şutle tamamladı. Rüzgârdan büsbütün hız alan top, yıldırım gibi bir seyir takip ederek kalecinin kolları arasından kurtul-tu ve kale direğine çarptı. Fenerliler müteakip veziyette tehlikeyi savuşturdular.
18 inci dakika : Beşiktaşlı müdafi topa ceza sahasının önünde eliyle dokundu. Frikik vuruşunu Fikret çekti. Vuruş İyi olmamakla beraber Mehmet Ali az daha l:açı-
Devamı 5 inci sahifede
2
-ZAMAN —
Eylül 15
I SON ^İ KABERLER |
Avusturyanın bugünkü vaziyeti
Avusturyanın haricî dertleri olduğu kadar dahilî birçok dertleri de vardır
Milletler Cemiyetinin dünkü içtimaında Avusturya Başvekili Doktor * Şuşing „ Avusturyanın bugünkü vaziyetini anlatb ve kendisinin, selefi Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturyanın istiklâlini müdafaa edeceğini, bunun için de Avusturya arazisinin kendini müdafaa edecek hale konması lâzımgel-diğini söyledi, daha sonra Avusturya dahilindeki müfrit unsurların hariçten gördükleri yardım üzeride durarak Cenevrede toplanan devletlerin manevî müzaheretlerini esirgememesini istedi.
Dr. "Şuşing,, İn bu sözleri onun tam manasile müteveffa “Dolfüs,, ün siyasetini tuttuğunu apaşikâr göstermektedir. O da Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturya dahilindeki müfritler kendi başlarına bırakıldıkları ve hududun ötesinden yardım görmedikleri takdirde Avusturya istiklâlini müdafaa etmenin kolaylaşacağına kanidir. Bu yardım bahsinde kendisine işaret olunan devlet, bilhassa Almanyadır. Bundan dolayı onun bu vadide istediği müzahereti bol bol bulacağında şüphe yoktur.
Fakat Avusturyanın işi yalnız haricî manevî müzaheretle hallolunacak mahiyette değildir. Avusturyanın içini berbat eden en mühim iş, İktisadî ve malî buhranlardır. Memleket gençliği işsizlik yüzünden ıztırap çektiği ve bir meslek sahibi olmak fırsatını ele geçiremediği için müfritlere kolaylıkla âlet olmakta ve bu yüzden Avusturyanın vaziyeti günden güne bozulmaktadır.
“Şuşing,, hükümeti Avusturyanın bu dertleriyle, «neşgul olmakta vc bunlar için bir çıkar yol aramaktadır.
ö. /?.
Yevmi makale
Almanyanın istediği sulh!..
Alman Hariciye Nazırı, “Zıt menfaatlerin açıkça görüşülmesini ve hukuk müsavatı istiyoruz,, Diyor
Dağın ismi ne?
Birinci sahifeden devam
Dahiliye Vekâletinin yaptırması lâ-zımgelen diğer bir iş te, harita ile beraber mufassal bir de (Türkiye coğrafya kamusu) dur. Böyle bir kamusu bugünkü vesait ile her hangi bir ferdin veya bir kitapçının yapmasına imkân yoktur. Fakat Dahiliye Vekâleti, emri altında bulunan Vilâyet memurlarından, bulundukları mahaller kakkında çok esaslı malûmat alabilir. Bu malûmat ehil bir heyet tarafından tasnif edildikten sonra az zaman içinde meydana çok kıymetli bir coğrafya lügati gelmiş olur.
Komşumuz Bulgaristanın, hükümet tarafından yaptırılmış, hem Bulgarca, hem de Fransızca mükemmel bir (Bulgaristan coğrafya lügati) vardır. Bizde ise böyle bir lügatin mevcut olmamasından hemen her gün hepimiz, büyük müşkülât çekiyoruz.
Her hangi bir memleketin iyi bir coğrafya ve haritası olmaması, meselâ bir geminin puslası olmaması kadar büyük bir noksandır.
Türkiyenin umum için yapılacak haritası meselâ Erkânı Harbiyenin harita şnbesine yaptırılabilir. Bizim Erkânı harbiyenin harita şubesi cidden güzel haritalar yapar. Fakat bu haritalar askerî olduğu için tabii halka verilemez. Fakat şube, bir de halk için bir milyonda veya bir buçuk milyonda bir mikyasında bir harita tersimine memur edilirse ortaya çok mükemmel bir harita çıkacağı muhakkaktır. Bugün, ele geçmesi caiz olmıyan Erkânı Harbiye haritaları istisna edilirse, mevcut olan haritalar Babıâli kitapçılarının yaptırmakta oldukları yalan yanlış haritalardır. Bunların içinde okadar murdarları vardır, ki bizim elimizden gelse, Türkiye haritası diye ortaya böyle paçavralar çıkaranları ayrıca cezalandırırdık. İşte bugün mekteplerde, umumî mües-seselerde, halkın elindeki haritalar hep bunlardan ibarettir.
Cümhuriyetin ilânını müteakip İstanbulda bir coğrafya heyeti teşkil edilmişti. Bu heyet, vilâyet vilâyet bütün Türkiyenin coğrafyasını vücude getirecekti. Bir sene çalıştıktan sonra, yalnız Bursa vilâyetine ait oldukça mufassal bir kitap neşretti. Fakat sonra nedense heyet dağıldı. Eğer dağılmayıp ta bugüne kadar çalışmış olsaydı, zannederiz Türkiyenin oldukça faydalı ve esaslı bir coğrafyası meydana gelmiş bulunurdu.
Bu mesele üzerine Dahiliye Vekili Beyin bir daha kemali ehemmiyetle nazarı dikkatlerini celbe lüzum görüyoruz. Kendileri Türkiye için mükemmel bir harita ye coğrafyanın lüzumunu elbette bizden çok iyi takdir ederler. Fakat yapılacak ve yapılan birçok işler arasında bu, nedense unutulmuş veya ihmal edilmiştir. Şimdi bu çok lüzumlu işin yapılmasına karar verilip te derhal tatbikata da geçilecek olursa evvelâ bir iki ay içinde Türkiyenin mükemmel bir haritası, sonra da bir iki sene içinde mükemmel bir coğrafya kamusu vücude geleceği ve busuretle büyük bir noksanımızın telâfi edilmiş olacağı muhakkaktır.
ZAMAN
Havada tayyarelere benzin veriliyor!
Beynelmil tayyare müsabakasında Lehliler birinci
Marinyan 14 (A. A.)—Tayyareci Conson tarafından idare edilen yeni bir tayyare 15-50 de buraya muvasalat etmiştir. Bu tayyare bilhassa havada uçarken diğer tayyarelere benzin verebilmek üzere ihzar edilmiştir.
Conson buradan Maltaya gidecek ve 21-9-934 tarihinde bilâ tevakkuf Londradan Avus-turalyaya geçecek olan tayyareci Sir Allan kopham’a intizar edecektir.
Beynelmilel tayyare müsabakası
Prag 14 (A. A.)— Beynelmilel tayyare müsabakasına iştirak eden tayyareler Romadan hareket ettikten sonra Rimini, Zağrep, Viyana ve Berno tari-kile yaptıkları uçuştan sonra saat 14/10 da yere inmeğe başlamışlardır. Birinci PolonyalI Vlodarkieviç dir. Üç Çekos-
Dördüncü bir gemi daha yandı!
Kristobal 14 (A. A)—“Kass-tel„ isimli Alman yük vapuru kömürlüklerinde yangın çıkmış bir vaziyette buraya gelmiştir.
Bununla, son günlerde, Panama kanalına yanarak gelen gemilerin sayısı dört olmuştur. Ötekiler, Japon bandıralı “Vo-nismaru,,, Amerikan bandıralı “Santarita,, ve İngiliz bandıra-
Iı “Bradburn,, gemileri idi.
“Musul,, petrollan bugün Akde-nize akıtılmağa başlıyor Birinci sahifeden devam
“Gergük,, civarındaki “Baba Gurgur,, mevkiinde 927 de açılmış, bu kuyudan binlerce ton petrol fışkırmış, üç gün devam eden ve etrafta petrol gölleri yapan bu fışkırmanın önü müşkülâtla alınmış fışkıran petrollar da yakılmıştır. ‘‘Gergük,, civarındaki petrol takriben 90 murabba kilometrelik bir sahayı kaplamaktadır.
Bu havalideki petrol keşfo-lunduktan ve istismar sahası taayyün ettikten sonra Gerdikten başlıyarak Hayfaya kadar borular uzatılmış, bu suretle petrolün Akdenize akması temin olunmuştur.
Gergükten başlıyan ve Hayfaya varan bu boru hattına muvazi olmak üzere Fransızlar
Stuttgart 14 (A A.) — Hariciye nazırı Von Neurath Alman enstitüsü huzurunda ira-dettiği bir nutukta Almanya-nın sulh taraftarlığını tetkik ettikten sonra buna rağmen bazı ecnebi hükümetlerinin ileri sürdükleri sulhu tahkim usullerine Almanyanın iştirak ede-miyeceğini söylemiş ve demiştir ki:
“Biz sulhu istemekle beraber kuvvet politikasından doğan ve harbe karşı harp hazırlamak gayesini takibeden karışık muahedeler sistemine iştirak edemeyiz. Biz ittifaksız, gurııpsuz hükümetten hükümete samimî
lovakyalı tayyareci onu müteakip gelmişlerdir.
Fransız jandarmasından şikâyet
Varşova 14 (A. A.) — “Ga-zetta Polska,, nın Roma muhabiri, Lehli tayyareci Skirizi-pinki ile görüşürken tayyareci kendisine şunu anlatmışttr:
“— Bordoya giderken sisten dolayı Bayonda yere inmeğe mecbur oldum. Fransız jandarmaları beni tevkif ettiler ve hüviyetimi isbat etmekliğime rağmen beni kaçakçılıkla itham ederek iki saat müddetle tayyaremin içinde hareketsiz bıraktılar.
Mezkûr gazete aynı hâdisenin Alman tayyarecileri Morzik ve Hubrihe de yapıldığını ilâve etmektedir. Morzik Cezair yakınlarında Fransız jandarmaları tarafından altı saat alako-nulmuştur.
Amerikada grev ve komünistler
Providence 14 (A.A.) — Vali son dokumacılık grevindeki iğ-tişaşlardan mes’ul sıfatiyle bütün komünistlerin tevkifini polise emretmiş ve asayişi muhafaza için 500 kişilik bir askerî kıta talebetmiştir. Amerika Reisicumhuru M. Ruzvelt kendisine telefonla verdiği cevapta vaziyet lüzum gösterirse federal askerî kıtaların muavenete hazır olduklarını bildirmiştir.
tarafından da ayrı bir boru hattı vücuda getirilmiştir.
Fransızların hattı Gergükten başlayarak “ Hadita,, mevkiine kadar İngiliz hattı ile muvazi bir surette ilerilemekte, daha sonra Suriyeye geçip Trab-lusşama varmaktadır.
İngiliz borusu ise “ Hadita „ mevkiinden sonra cenubî garbe kıvrılıyor, Maverayı Erdün ve Filistinden geçiyor ve Hayfada denize kavuşuyor. Fransızların borusu 869 kilo metere, İngiliz-lerin borusu 1012 kilo metre uzunluğundadır.
İngilızlerin boru inşaatı ikmâl edilmiş olduğu için bugün Gergük ile Hayfada yapılan merasimle bu sahalardaki petrolün istismarına başlanması bekleniyor.
Musul petrolları dünyanın en
anlaşmalar istiyoruz. Zıt menfaatlerin açıkça görüşülmesini ve yekdiğerine karşı hürmet ve hukuk müsavatı esaslarına müstenit itilâflara bağlanmasını istiyoruz. „
524 Hususî treni
Nurembergl4 (A. A.)— Millî Sosyalist kongresine iştirak edenleri yerlerine iade için son yetmiş iki hususî tren buradan ayrılmıştır. Kongrecilerin nakli 524 hususî trenle yapılmış ve en ufak bir kaza bile olmamıştır. Kongre esnasında Nu-remberg istikametinde 2,297 tren hareket etmiştir. Banliyö katarları da bu rakama dahildir.
Buğday mı aldılar, silâh mı ?
Amerikanın Çine verdiği dolarlar ne oldu?
Vaşington 14 (A. A.) — Silâh satışı hakkında tahkikat yapan Ayan komisyonunda reis, Ayandan M. Rye Birleşik Amerikanın Çine Amerika buğdayı satın alması için on milyon ve pamuk alması için yirmi milyon dolar verdiğini söylemiştir. Bu suretle, Amerikadaki fazla buğdayı satmak ve Çin-deki milyonca açı beslemek ümidiyle Amerika ticaretine yeni bir hız verilmiştir.
M. Rye, resmî Japon meha-filinin, bu karanın hakikatte Amerikadan mühimmat ve tayyare satın almak için kullanıldığını söylediklerini ilâve etmiştir.
Amerika ile muamele yapmıyacaklar
Santiago dö Şili 14 (A. A.)— Vaşingtonda, silâh ve mühimmat satışı hakkında tahkikat yapıldığı esnada ileri sürülen iddialar, Şili memurlarının haysiyet ve şereflerini kırıcı mahiyette telâkki edildiğinden, hükümet, Amerikan hava şirketleriyle bundan sonra mukaveleler yapmamağa karar vermiştir. Millî Müdafaa Nazırı bu hususta hava kumandanlığına talimat vermiştir.
Fransanm Şarktaki sefirleri
Paris 14 (A. A.) — Fransa-nın Tahran elçisi M. Gaston Mugras aynı sıfatla Budapeş-teye naklolunmuştur.
Milâno baş konsolosluğunu idare etmekte olan orta elçi M. Dollot Kâbil elçiliğine ve M. Pozi Tahran sefaretine tayin olunmuşlardır.
Bir Japon tacirini Çinde öldürdüler
Tokyo 14 (A. A.) — Miya-gsohi isimli Japon tüccarı, Yutien civarında katledilmiştir. Yutien-de Çin polisi ile mahallî ve mü-sellâh gönüllüler arasında büyük bir ihtilâf vardır.
Katilin kim olduğu anlaşılmıştır. Katil firar halindedir. Çin ve Japon memurları bu hâdise hakkında müzakeratta bulunmaktadırlar.
zengin, istihsâl masrafı en elverişli olan petrollarıdır. Onun için bu petrolları istismar etmekten elde edilecek istifade çok büyük olacaktır.
Daha dün denilecek kadar pek yakın bir maziye kadar v.e asırlarca bizim elimizde bulunan arazi içindeki bu servet membalarından istifade edeme-yişim ze mukabil bugün yadel-lerin hem servet, hemde hakimiyet ve faikıyet temin eden tabiatın bu definelerini istismar ettiklerini görürken derin bir sızı ve acı duymamak mümkün değildir.
Milletler Cemiyetinde bir hâdise
Lehistan Hariciye nazın herkesi şaşırttı!
Lehistan, “Versay,, muahedesinin bir maddesini reddediyor, İngiltere ve Fransa buna muhalif
Varşova 14 (Hususî) — Lehistan Hariciye nazırı M. “BekH Milletler Cemiyetinde iradettiği nutukta ekalliyetler hakkında Cemiyetin iki tûrlfi siyaset takip ettiğini söyli-yerek demiştir ki:
“ — İstisna rejiminin Paradoksal vaziyeti, Milletler Cemiyetinin 1919 da üzerine kurulduğu manevî temelleri çare bulmaz bir surette tehlikeye düşürmeden devam edemezdi. Bugün yüksek Asambleye âcil bir hitapta bulunarak ondan, mazinin hatasını ve nisyanını düzeltmeği ve ekalliyetlerin beynelmilel sistemi kat’î ve devamlı bir surette üzerine kurulabilecek sağlam, açık ve yeknesak bir temel ihdasını istiyorum. Lehistan hükümeti, daha geçen ilk buhrandanberi, 15 inci Asamblenin ruznamesine, ekalliyetlerin beynelmilel himayesinin umumileştirilmesi hakkındaki takririn geçirilmesini istiyerek Asamblenin şu iki mesele hakkındaki reyini bildirmesini teklif etmiştir:
1 — Ekalliyetlerin himayesi hakkında umumî bir mukavele lüzumu-nunun derhal tanınması,
2 — Bu hususta beynelmilel bir konferansın içtimaa davet edilmesi».
Lehistan hükümeti bu iki suale açık ve her türlü iki manahktan âri bir cevap bekliyecektir. Eğer cevap müsbet olursa umumî mukavelenin metnini ihzar için tam manasiyle müzaharetini arzedecektir.
Hükümetim, umumî kaideler tesis ederken konferansın diğer kıtalarda hususî şartlan nazarı dikkate almasını tabii addetmektedir. Geçen 6eneki Asambledenberi duy-
Ziraat Vekili geliyor
Ordu 14 (A.A) — Üç gündenberi şehrimizde bulunan Ziraat Vekili Muhlis Bey memleketin ziraî inkişafı hususunda kıymetli öğütler verdikten sonra bir nümune ve istihsal fidanlığı tesisi, meyvacılık ve yaban domuzu mücadelesi için mütehassıslar göndermeği vadetmiştir.
Vekil Bey binlerce halkın samimî ve içten gelen sevgi tezahürleri arasında Karadeniz vapuriyle şehrimizden hareket etmiştir.
-----------0-----------
İzmirde bir haftalık üzüm, incir satışı
İzmir 14 (A. A.) — Eylülün sekizinden on üçüncü günü akşamına kadar bir hafta zarfında borsada sekiz buçuktan yirmi kuruşa kadar 26,510 çuval üzüm ve beş kuruştan on dört kuruşa kadar 10,558 çuval incir satılmıştır. Satışlar Jıararetli olmuştur.
Bir tren yoldan çıktı, zayiat yok
Ankara 14 ( Telefonla ) — Bu sabah ( dün sabah ) buradan kalkan marşandiz treninin Fincan köy istasyonunda bir vagonun yoldan çıkması üzerine İstanbul ekspresi üç saat, diğer tren dört saat teahhurla gelmiştir.
—.------s--------
Askerî heyetimiz
Dün “Odesa,, dan Istanbula hareket etti — Fah. rettin Paşanın “Tas,, ajansına beyanatı
Moskova 14 (A. A.) — Türk as-kerî heyeti, M. Kolçko ile birlikte Çiçerin vapuruyle dün Türkiyeye ha reket etmiştir. Heyet rıhtımda Odesa garnizon kumandanı, mıntaka icra komitesi reisi hariciye komiserliği mümessilleri, sivil ve askerî memurlar, yüzbaşı Enver Bey. Türkiye konsolos vekili Zeki Cevat Bey, matbuat mümessilleri ve sair zevat tarafından uğurlanmıştır. Bir askerî müfreze selâm resmini ifa etmiştir. Hareket esnasında Türk millî marşıyle Enternasyonal çalınmıştır,
Fahrettin Paşa Tas ajansının bir muharririne demiştir ki:
Bulgar hükümeti, hükümetin emniyetini müdafaa kanununu neşretti
Sofya 14 (Hususî Muhabirimizden ) — Bulgar hükümeti, (hükümetin emniyetini müdafaa) kanunu namile yeni bir kanun neşrederek derhal mevkii tat-bika koymuştur. Bu kanun mucibince, Sofya Polis Müdürü, “katil, dağa adam kaldırmak ve sair cürmler’e,, maznun Makedonya komitesinden on kişinin ismini neşrederek bunların on
duğum haberler bana nikbinlik verecek vaziyette değildir. Burada temsil edilen hükümetlerden ekserisinin efkârı istihaleye uğramamış olduğu bana temin edilmiştir. Maa-mafih, aldandığımı görmek arzusundayım. Zira herhalde bir sureti hal lâzımdır.
Umumî ve yeknesak bir himaye sisteminin mer’iyete girmesine intizaren, hükümetim, buğünden itibaren, Lehistan tarafman ekalliyetlerin himayesi sisteminin, tatbikini kontrol hususunda beynelmilel teşekküllerle her türlü teşriki mesaiden imtina etmek mecburiyetinde bulunmaktadır.
Bu kararın ekalliyetlerin menfaatleri aleyhine asla müteveccih olmadığı beyandan müstağnidir. Bu menfaatler, dil, ırk, ve din ekalliyetlerine serbest inkişaf ve müsavi muamele temin eden Lesistan esas kanunlariyle himaye edilmektedir ve atiyen de edilecektir. Bu veçhile bu ekalliyetlerin hakikî vaziyetlerinde hiçbir değişiklik olmıyacaktır.( Milletler Cemiyetinde hayret
Cenevre 14 ( A.A ) — Havas ajansı bildiridor:
M. “Bek„ in nutku hayret uyandırmıştır. Bu beyanatın hakikî şümulü ne olduğu düşünülmektedir.
Lehistanın. “Versay„ muahedesinin 93 üncü maddesini bir taraflı olarak ret mes’uliyetini alacağını tasavvur pek müşkül idi. M.“Bartu„ ve “Simon,, her halde beynelmilel teahhütlere riayet edildiğini görmek istediklerini teyit edeceklerdir.
Küçük itilâfın mütalâası da böyle olduğu anlaşılmaktadır
“—Memleketinizde geçirdiğimiz 20 gün üzerimizde iyi intibalar bırakmıştır.
Bizi daima ihata etmiş olan dostluk hissiyatı insanın kendi memleketinde hissedilen ihtisasata temamen kıyas edilebilir.
Memleketinizin ziraatı ve büyük ziraat tekniği i:e mücehhez olan köylülerin çalışması üzerimde istisnaî intibalar hasıl etmiştir.
Fabrikalarda iş kaynıyor. Bütün memleketin büyük adımlarla mes’ut bir hayata doğru yürüdüğünden eminiz. Bu saadet bütün mîlletin saadet ve sevincidir.
gün zarfında gelip teslim olmalarım ilân eylemiştir.
Aksi takdirde kendilerini elde etmek için her türlü şedit tedabire tevessül olunacaktır. Bulgar hükümetinin Makedonya komitesiyle bu kadar şiddetli uğraşmağa başlaması (Yugoslavya) ile mukarenet politikasını ciddiyetle takibettiği-ne bir delildir.
Eylül
7
SÜTUNLAR ARASINDA ] ______________________)
Adaptasyon cilveleri
Geçenlerde gazetemizin “Günde bir kitap„ sütununda Nahit Sırrı Beyin “Eve düşen yıldırım,, adlı bir eseri tahlil edilmişti. Sütun muharriri eserin mevzuunu biraz basit, fakat tasviri düzgün buluyordu, iki gün sonra sabah gazetelerinden birinde roman muharrirlerimizden biri o yazıyı esas tutarak bir fıkra neşretti, “Eve düşen yıldırım,, hikâyesindeki mevzuu daha evvel kendisinin başka bir eserde aynen kullandığını söyledi. Fakat Nahit Sırrı Beyi intihal ile itham etmedi.
Bu, nasıl olur mu, diyeceksiniz ? Basbayağı oluyor işte. Bir muharrir, başka bir muharririn yazıp bastırdığı romanın aşağı yukarı aynını, yahut aynı denilecek kadar benzerini kaleme alıyor ve öbürü, “filân eser benim eserimin tıpkısıdır,, diyor da “intihal edilmiş,, diyemiyor. Acaba niçin?.. Bunu, yine muharrir arkadaşın fıkrasından anlıyoruz. Zeki meslektaş, kendi kitabile Nahit Sırrı Beyin hikâyesi arasındaki tam ve mükemmel benzeyişi anlattıktan sonra zarif bir kalem cilvesi yapıyor, bu benzeyiş elbette olacaktı, çünkü her ikimiz aynı kaynağa baş vumuşuz diyor.
Demek 1 i frenkçe bir hikâyeyi her iki muharrir adapte etmiş, bu suretle de bir roman iki roman halinde bizim hikâye külliyatımıza girmiş I
Bunda ne şaşılacak, ne gülünecek bir cihet yoktur. Frenk muharrirlerine telif hakkı ödemediğimiz için dilediğimiz kitabı dilimize çevirmekte hürüz. Bu hürriyetten her dil bilen muharrir istifade eder. Ve bazen de bir eserin iki üç kalem tarafından ayrı ayn tercüme, yahut iktibas edildiği vaki olur.
Bizim şu tesadüf münasebetiyle dikkatimizi uyandıran nokta, telif suretiyle pek güzel eserler vücude getirmek kudret ve kabiliyetinde bulunan muharrirlerimizin abur cubur kabilindan frenk eserlerini adapte etmeğe rağbet göstermeleridir. “Eve düşen yıldırım,, hikâyesi hakikaten iktibas edilmiş bir mevzu ise ve bu, daha evvel başka bir muharririmiz tarafından da adapte edilmeğe lâyık görülmüş ise cidden müteessir olacağız. Çünkü birçok eserlerini okuduğumuz bu iki muharririn, o mevzudan daha güzelini ve daha faydalısını pek kolaylıkla tasavvur ve daha muvaffakiyetle tasvir edeceklerine kanaatimiz vardır.
Böyle kapışıla kapışıla adapte edilen hikâyelerin bari bir kıymeti olsun.* Yazık değil mi, onları Türk-çeye çevirmek için çekilen zahmete?..
B.
İntihap davulla haber verildi
1 teşrinievvelde başhyacak ve 12 teşrinievvel akşamı saat dokuzda bitecek olan belediye intihabat hazırlıklarının süratle ikmaline çalışılmaktadır. İntihap defterleri mahallelerde dıvar-lara asılmıştır.
Dün akşam semt semt çıkarılan davullarla defterlerin asıldığı halka ilân edilmiştir. Rey-hakkına malik olanlar bu defterlerde isimlerini arayacaklardır. Yanlışlıkla isimleri yazılmamış olanların intihap encümenlerine müracaat ederek isimlerinin yazdınlmasını istemeleri icabetmektedir.
Beşibirlik ve Mahmudiye altını
Kasımpaşada Yahyakâhya mahallesinde Âşıklar sokağında oturan Ziya efendi polise müracaatla bir iddiada bulunmuştur.
Bu iddiaya nazaran, eve misafir gelen Hatice hanım, Ziya efendinin ailesine ait bir beşibirlik ve altı Mahmudiye altınını çalıp kaçmıştır.
Hilâliahmerin eğlencesi Filorya plajında dün güzel birgün geçirildi Hilâliahmer Cemiyeti Bakırköy şubesinin tertip ettiği sonbahar eğlenceleri dün Filorya plajında yapılmıştır.
Bakırköy mıntakasınm hasta ve yoksulları mefaatına tertip edilen bu eğlencelere bir çok kimseler iştirak etmiştir. Davetliler arasında Nafıa vekili Ali Bey de bulunuyordu.
Eğlencelere başlanmadan evvel cemiyet azasından Adil Bey, cemiyet namına davetlilere teşekkür etmiş ve bunu müteakip yapılacak eğlenceler için yazdığı bir şiiri okumuştur. Uzun uzadıya alkışlanan Adil Beyin bu şiirini aşağıya yazıyoruz: Gelelim şimdi Hilâliahmer eğlencesine Doyum olmaz bugünün kahkahalı neş'esine Misafirler şerefine müsabaka yapılacak Bu harikûlâde marifetlere şaşılacak Kimisi yumurtayı çiğnemeden yutacak Kimisi bir yüzüğün deliğine sokacak En gülünçlü yarış ki çuval içinde koşmaktır Gözleri hiç görmeden kör körüne coşmaktır Bundan sonra uzun kulak yarışları olacak Plajın ortasına dört ayaklılar dolacak Birinci gelenler sevincinden anıracak Geride kalanlar hiddetinden ağlı-yacak Bugün hayatın en neş’eli gönüdür Hilâliahmerimizin mesrretli düğünüdür Şimdi görürsünüz her saftan uzanmış kollar Hemen kalkıp oynayacaktır kızlarla dullar Bir ağızdan Cumhuriyet marşları terennüm edelim Bu hayırlı toplantıda küçük büyük sevinelim işte müsameremizde böyle olur me-sudiyet Varolsun Hilâliahmer, yaşasın Cumhuriyet Adil beyin bu şiirinden sonra bando Cumhuriyetin onuncu yıl marşını çalmış ve bunu müteakip müsabakalara başlanmıştır. Evvelâ amatörler arasında boks maçları yapılmış, davetliler bunu heyecanla seyretmişlerdir.
Bundan sonra sıra ile yumurta, çuval, üç ayaklı adam, denizde yüzen yaban ördeği yarışları yapılmıştır.
Bunların içinde bilhassa eşek yarışları davetlileri fazla güldür-müştür. Bu yarış eşeğe ters binmek suretile icra edilmiştir.
Bundan sonra daha birçok müsabakalar yapılmış ve dans edilerek eğlenilmiştir.
Eğlenti samimî bir hava içinde geç vakta kadar devam etmiş, davetliler son derece eğlenmişlerdir.
270 murahhas gelecek
Bu ayın 24 ünde Yıldız sarayında toplanacak olan beynelmilel parlâmentolar konferansına ait hazırlıklar devam etmektedir. Yapılan tahminlere göre konferansa muhtelif memleketlerden 270 kakar murahhas gelecektir. Konferans bir hafta kadar devam edecektir.
Adana istasyon Müdürü mahkûm oldu
Adanadan gelen malûmata göre zimmetine para geçiren istasyon müdürü Haşan Beyin mahkemesi bitmiş, mumaileyh beş sene ağır hapse mahkûm olmuştur. Fakat zimmetine geçirdiği 1346 lirayı ödemiş bulunduğu için cezası 3 sene 4 ay hapse indirilmiştir. Ayrıca 817 lira ağır para cezası verecektir.
Muhacirler ve köçebeler
Hangileri Akrabalarının bulunduğu yere yerleştirilecek ?
Dahiliye vekâleti, yeni iskân talimatnamesini vilâyetlere tebliğ etmiştir.
Bu talimatnameye göre, muhacirinin iskânı muamelesi bunların hududumuzdan girmeleriyle başlamakta ve yerleştirildikleri yerde kendilerine istihkakları olan bina ve arazinin ta-pulariyle beraber teslimi ve istihsal vasıtalariyle bir senelik yiyeceklerinin de verilmesiyle bitmektedir.
Hükümetten iskân istemiyen muhacirlere iskân namile hiç bir yardım yapılmayacaktır. Yalnız bunlardan hükümetin gösterdiği yere gitmiş olanlara toprak verilecektir. Türk ırkından olan muhacirler tercihan akrabalarının bulundukları yerlere iskân edilecektir.
Türk kültürüne bağlı olup ta Türkçeden başka dil ile konuşanlar hükümetin göstereceği yere iskân edileceklerdir.
Köçebeler hakkında da muhacirlerin tabi olacakları ahkâm tatbik edilecektir.
Talimatnamede ayrıca nakletme, barındırma, yerleştirme, muhacirlere inşaat ve istihsal vasıtaları tevziine ait ahkâm da mevcuttur.
Ilkmekteplerde değişiklik
Resmî ve hususî İlkmektep-lerle ecnebi ve ekalliyet mekteplerinin kadroları hazırlanmış, tasdik edilmek üzere An-karaya gönderilmiştir. Kadrolarda bazı değişiklikler olmuştur. 50 kadar vilâyet muallimi sıhhî sebepler dolayısile ts-tanbula nakledilmiştir. Hiçbir muallim açıkta kalmamıştır. 180 kadar muallim de civar köylere gönderilmiştir.
Talebe mevcudu 300 den aşağı olan İlkmektep başmu-allimlerine İdarî vazifelerde beraber bir de sınıf hocalığı verilmiştir.
Bu sene İlkmektep hocalarının ders saatleri haftada 20 saatten 26 saate çıkarılmıştır.
Bugünden itibaren şehrimizdeki bütün ilkmekteplerde yeni ders senesi için talebe kayıt ve kabulüne başlanacaktır.
Busene 927 doğumlular ilk mekteplere kayıt edilecektir.
İlk Tedrisat müfettişlerinin teftiş mıntakaları birleştirilmiştir. Bu cihetle yakında alâkadarlara tebliğ edilecektir.
----Şerhler —
“Bir ot biten yerde iki ot yetiştirmeğe çalışmak, en büyük vatan vecibesidir,,
Eflâtun
Şerh ve izah:
Eflâtunun bu vecizesi, İçtimaî hayatın hemen her cephesine tatbik olunabilir . Nüfusu çoğalt -mak, yolları çoğaltmak, mektepleri çoğaltmak, fabrikaları çoğaltmak, zi-raati çoğaltmak, sınaati çoğaltmak... Çoğaltmak ve çoğaltmak. Eflâfun, kendi devrine göre de, çok engin bir manayı kasdetmiş olacaktır.
Filhakika bir yurdun, bir vatanın yükselmesi, istihsal kabiliyetinin artmasile mümkündür. İstihsal ise ilkin insan bolluğuna ve
Bir günde altı kaza oldu...
Motosikletler de otomo- : bil gibi yaralanmalara sebep oluyor
Son yirmi dört saat içinde altı vesaiti nakliye kazası olmuştur.
1 — Şoför Halit efendinin ida- ‘ resindeki 2365 numaralı otobos, Ba-Q yezit Aksaray yolu üzerinde önüne4" çıkan 11 yaşında Hasene ismindi^ bir kıza çarparak yaralamıtır.
2 — Şoför Ömer Efendinin ida’^’ resindeki 2063 numaralı otomob^3" Tarlabaşından geçerken Onnik Efe'ra" diye çarpmış, yaralanmasına sebor’ olmuştur.
3 — 2549 numaralı otomobî3 dün Edirnekapı caddesinden ge^u" mekte iken yanlış bir manevra ile Sadık ustanın manav dükkânına'* çarpmış ve dükkânda haşarata sebep olmuştur.
4 — Şoför Cevat Efendinin idaresindeki 1096 numaralı otomobil Taksimdeki garajından çıkarken Aleksandr Efendinin idaresindeki 986 numaralı hususî otomobil ile çarpışmış, her ikisi de hasara uğramıştır.
5 — Ahmet Efendinin idaresindeki motosiklet Yedikulede 10 yaşında Artin isminde bir çocuğa çarparak yaralamıştır.
6 — Omberto isminde bir Ital-yanın idaresindeki motosiklet Osman Beyden geçmekte iken Dimitri isminde bir ruma çarparak tehlikeli surette yaralamıştır. Omberto Efendi yakalanmıştır.
Bir çocuk boğuldu
Üsküdarda Tekyekapısında çıkmaz sokakta 11 numaralı evde oturan Hamdi Efendinin 13 yaşındaki oğlu Nafiz,Kalamışta denize girmiş, biraz açılmış, yüzme bilmediğinden suların cereyanına kapılarak boğulmuştur. Biraz sonra çocuğun cesedi çıkarılmıştır.
Çöp sandığı başında!
Cafer isminde biri, Kalyoncu kolluğunda Erik sokağındaki çöp sandıklarını karıştırmakta iken temizlik amelesinden Ali gelerek müdahale etmek istemiş, Cafer buna kızarak Aliyi bıçakla yaralamıştır. Cafer tutulmuş, Ali tedavi altına alınmıştır.
“ Derince„de buğday silosu
İstanbuldaki buğday tacirleri Ziraat Vekâletine müracaat ederek Derincede bir silo yaptırılmasını istemişlerdir. İktisat Vekâleti bu müracaatı nazarı dikkate almıştır.
Derincede harap bir halde bulunan ve Anadolu Demiryollarına ait olan ambarlar tamir edilerek silo haline konulacaktır. Bu ambarlar 10 bin ton buğday alabi-1 e çektir.
Kömür boşaltırken
Kuruçeşmede sahile bağlı bulunan vapurlardan birinde kömür tahliyesile meşgul olan Ali Efendi, vinçteki kömür pompasının üzerine düşmesile yaralanmış ve tedavi altına alınmıştır.
sonra bilgiye, çalışmıya tevakkuf eder. Nüfus çoğaldıkça çalışma çerçevesi tabiatile genişler. Çalışıldıkça servet artar. Servet, bütün medenî konforu getirir ve yurt güzelleşip kuvvetlenir. Binaenaleyh Eflâtunun şu vecizesini “Bir çocuk bulunan evde iki ve üç çocuk bulunmasına çalışmak en büyük vatan vecibesidir,, Şekline koymak asrî ihtiyacımıza daha uygun düşer. Bir fazla çocuk, bir fazla kuvvettir ve o kuvvetten birçok kuvvetler doğar.
ZAMAN
İktisat Vekili geliyor
Birinci sahifeden devam
— Alabes satışların zararı mallarımızın düşük fiatla satılmasından mı ibarettir?
— Hayır, düşük fiatla satış, fiatların mütemadiyen düşmesine de sebep olduğu için zürram korkarak maliyet fiatından bile aşağı satış yapmalarını mucip olabilir. Bu hal ise verdiği zarar kadar maneviyatın kırılmasını da intaç edebileceğinden memleket için çok tehlikelidir.
Biz işte bilhassa bu tehlikeyi göz önünde tutarak tedbirler almaktayız.
— Bu tedbirler nedir?
— Ticareti teşkilâtlandırmak yolundayız. Bu hususta hazırlanan kanun lâyihaları Heyeti Vekilededir. önümüzdeki içtima devresinde Büyük Millet Meclisinne müzakere edilecektir.
Ticareti teşkilâtlandırmağı biz şöyle tasavvur ediyoruz: [""İstanbul Borsası kapanış ™kJiatleri 13-9-1934 ti, maka... ÇEKLER icbar etmek j ı
— I Açılış I Kapanış İş karıuLâ’İâJ «ı İktisat Vekâleti iş bürosu, iş kanunu lâyihasını tetkike devam etmektedir. Bu meyanda Ameri-kada son kabul edilen iş kanunları da gözden geçirilmektedir.
Bebeğe Hamidiye suyu
Belediye Fen Heyeti, yaptığı tetkikat neticesinde, Hamidiye suyunu az bir masrafla Arnavutkö-yüne, oradan da Bebeğe isalesi için icap eden faaliyete başlanacaktır.
70000 lira ceza ve yeni ihbarat Balatta bir değirmen işleten Asep Değirmenciyan isminde biri, muamele vergisi kaçakçılığı yaparken yakalanmış ve kendisinden 70 bin lira vergi cezası alınmış, 400 vagon kaçak buğday da müsadere edilmiştir. Bu mesele takip edilirken diğer bir ihbar da vaki olmuştur. Bu ihbara göre Osep efendi değirmenin yarı hissesini diğer bik firariye ait olduğu ve hükümete geçmesi icap ettiği halde muvazaa suretile zevcesine satmıştın
Millî emlâk müdürlüğü bu noktayı tahkik etmektedir. Diğer bir ihbara göre de Osep Efendi, vaktiyle Müskirat İnhisarı Lehlilerde iken 5000 lira sandık parası almıştır. Fakat inhisar hükümete geçtikten sonra bu para hükümete verilmek lâzımken Osep Efendide kalmıştır.
Bu noktnlardan da tahkikata devam olunmaktadır.
Bir gazinoda iki grup döğüştü!
İzmitli Nazmi efendi isminde biriyle bir kaç arkadaşı, Maslak yolunda Karabetin gazinosunda içmektelerken, Seyrise-fain memurlarından Şükrü efendi ile arkadaşları da diğer bir köşeyi işgal etmişlerdir.
Çalan sazdan Nazmi efendi grubu “Yalnız benimol,, şarkısını, Şükrü efendi grubu da “ömrüm artar..,, şarkısını istemişler, bu yüzden kavgaya tutuşmuşlardır.
Neticede Nazmi efendi yaralanmıştır. Yapılan tahkikatta cürüm aleti olan biçağın Ahmet isminde bir şoföre ait olduğu anlaşılarak Ahmet yakalanmıştır.
Boğazda mı?
Haliçten başka Boğaziçinin de bazı kıyılarının dolmıya baş-
* ğı anlaşılmıştır.
Ticarette monopol taraftarı ola mayız. Ancak mallarımızın gelişigüzel fiatla elden çıkarılmasına-da razı olamayız.
Bunun için satış kooperatifleri teşkil edeceğiz. Bu kooperatifler alıcılarla doğrudan doğruya temasa geçeceklerdir.
— Kooperatiflerin teşkili mecburî mi olacaktır?.
—Dış ticaretimizi, her zaman söylediğim gibi ne “monopolize,, (yani inhisar altına almak), etmeği ne de teşekkülü mecbur! koopratiflere vermeği düşünüyoruz. Satış kooperatifleri kurmağı düşünmekten maksat bahsettiğim müvazeneyi temin etemk tir.
Bu satış kooperatifleri teşekkülleri, Ziraat Bankasına bırakılmış olan kredi kooperatif-lerile hemahenk yürüdükleri takdirde istihsal ve satış işleri yoluna girmiş olacaktır.
— Ziraat Bankasına da teşkilâtlandırmak işinde büyük bir rol verileceğini işitmiştik, bu, doğru mudur?
— Doğrudur. Ziraat Bankasının (reorganizasyon) (yani teşkilâtı yenileştirmek) kanunu lâyihası da diğerleri gibi Hey-eti Vekilede tetkik olunmaktadır. Banka ziraati (finanse) edecektir.
Yani Bankanın asıl sahibi olan diğlmfl* kredi bulması için çalışa-satılması mümküîî^ 3u-n atmış kuruş isteyip te uzun bir çene yarışından sonra onu yirmi beşe yutturmak iki yüzlülük değil, düpedüz dolandırıcılıktır. Kötü malı, bin bir yemin ile, iyi diye satmak ta apaçık sahtekârlıktır.
Bizim bir kısım alış veriş âleminde ve dediğimiz gibi müşahhas olarak gördüğümüz iki yüzlülük, satılık eşya üzerine konulan etiketler münasebetledir. Bu etiketler, yenecek ve içilecek maddelere takılınca sözde belediye narhını gösteren bir vesika cluyor. Görünüme bakılırsa belediye zabıtası da onlara göz gezdirerek ihtikâr yapılıp yapılmadığını mürakabe ediyor. Halbuki esnaf tarafından gıda maddeleri üstüne asılan etiketlerin hemen hepsi iki yüzlüdür. Sabahleyin on rakkamını gösteren bir etiketin öğle üstü yirmiyi ilân ettiğini görürsünüz. Çünkü üstü başka, altı başka türlü yazılıdır.
Acaba bu iki yüzlülük bir hüner midir? Hayır. Sade bir cüret vö sade bir küstahlıktır. Fakat alış veriş âleminde yürüyüp gidiyor. Nasıl gitmesin ki aldırış eden yok I
L.
Anadoıudan gelen hizmetçiler
Son günlerde Anadolunun muhtelif yerlerinden îstanbula birçok fakir kadın gelmekte ve hizmetçi ile aramaktadır. Bunların belediyeye müracaat ederek hüviyet cüzdanı aimadıkları nazarı dikkati celbet-miştir. Belediye, cüzdansız olanları hizmetçilikten menedecektir.
Mankafa hastalığı ile mücadele
Vilâyet Baytar müdürlüğü, teşrinievvel iptidasından itibaren hayvanlar arasında görülen mankafa hastahğıle mücadele , etmeğe karar vermiştir. Bu , gibi hayvanlar öldürülecek sahiplerine tazminat verilecektir. ,
Mürettipler dün de top- I lanamadılar
Mürettibin Cemiyeti dün de heyeti umumiye içtimai aktedememiş, j yalnız idare heyeti toplanarak cemiyetin vaziyeti etrafında konuşmuştur.
Neticede, ay başına kadar ce-1 miyet için bir bina bulunmasına, I bundan sonra fevkalâde bir heyeti | umumiye içtimai yapılmasına karar'I verilmiştir. •
Mürettibin Cemiyetinin Tayya-1 re Cemiyeti binası karşısındaki bi-| □ asından usulsüz şekilde atıldığı!! hakkındaki iddiası üzerine zabıtaca! yapılmakta olan tahkikat henüz in-l taç edilmemiştir. Tahkikat bitini—| dikten sonra mesele adliyeye inti-l kal edecektir.
ZAMAN —
Eylül 15
Şen fıkralar
H A^RİrİrCzî^H; Siz geldiniz ya...
===»— ■ -----===' Hacet kalmadı!..
]
Avusturyanın bugünkü vaziyeti |
Avusturyanın haricî dertleri olduğu kadar dahilî birçok dertleri de vardır
Milletler Cemiyetinin dünkü içtimaında Avusturya Başvekili Doktor * Şuşing „ Avusturyanın bugünkü vaziyetini anlattı ve kendisinin, selefi Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturyanın istiklâlini müdafaa edeceğini, bunun için
Avusturya arazisinin kendini müdafaa edecek hale konması lâztmgel-diğini söyledi, daha sonra Avusturya dahilindeki müfrit unsurların hariçten gördükleri yardım üzeride durarak Cenevrede toplanan devletlerin manevî müzaheretlerini esirgememesini istedi.
Dr. “Şuşing,, İn bu sözleri onun tam manasile müteveffa “Dolfüs,, ün siyasetini tuttuğunu apaşik&r göstermektedir. O da Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturya dahilindeki müfritler kendi başlarına bırakıldıkları ve hududun ötesinden yardım görmedikleri takdirde Avusturya istiklâlini müdafaa etmenin kolaylaşacağına kanidir. Bu yardım bahsinde kendisine işaret olunan devlet, bilhassa Almanyadır. Bundan dolayı onun bu vadide istediği müzahereti bol bol bulacağında şüphe yoktur.
Fakat Avusturyanın işi yalnız haricî manevî müzaheretle hallolunacak mahiyette değildir. Avusturyanın içini berbat eden en mühim iş, İktisadî ve malî buhranlardır. Memleket gençliği işsizlik yüzünden ıztırap çektiği ve bir meslek sahibi olmak fırsatını ele geçiremediği için müfritlere kolaylıkla âlet olmakta ve bu yüzden Avusturyanın vaziyeti günden güne bozulmaktadır.
“Şuşing,, hükümeti Avusturyanın bu dertleriyle, «neşgul olmakta vc bunlar için bir çıkar yol aramaktadır.
Ö. R.
Yevmi makale
Dağın ismi ne?
Birinci sahifeden devam
1 ayla
iŞairi: Ömer Bedrettin Bey. Basan: Türkiye matbaası
İşte bu hakikî bir şiir mecmuası. Belli ki Ömer Bedrettin bey de genç. İlhamını en ziyade aşktan alıyor. Fakat hayalini hep o kaynağa bağlamamıştır. Geziyor, dolaşıyor. Bugün Artvin de ise yarın Ardahanda, Öbürgün Antalyada. Belki bunlar, —frenk şairlerinden çoğunun ve bilhassa vaktile yaptıkları gibi— tarihî güzellikleri kendi yerlerinde görüp tetkik etmek ve bu müşahedeleri şiir yapmak için yapılan gezintilerden değil. Tesadüfi, yahut ıztırarî seyahatler. Fakat hepsi ve her merhale şaire bir hatıra veriyor ve bu hatıralar birer şiir oluyor. Zaten şairlerin gezişile alelâde fanilerin dolaşmaları arasındaki fark ta budur, şairler gezdikleri yerlerin şiir cephesini kolaylıkla yakalarlar ve onu tesbit ederler. Berikiler yalnız birer kroki, birer coğrafya hatırası toplamakla iktifa ederler.
Ömer Bedrettin beyin seyahatlerinden güzel ve değerli fiirler iktitaf ettiğini ısrarla kaydedişimizin sebebi, bütün ömürlerini İstanbul ufuklarında kafiye ve ilham avlamakla geçiren öbür şairlerimize biraz Anadoluyu dolaşmalarını tavsiyeye çığır bulmaktan ibarettir. İstanbul, çok terennüm olunmuş bir şehirdir. Şair hassasiyeti zaman ve mekân ile mukayyet dağilse de İstanbulun şiir cephesinden verimi artık
Millî Roman
Yaptığı ve daha doğrusu yapmak istediği şey dolandırıcılıktı. Lâkin o, hiçte böyle düşünmüyordu, parlak bir zekâ oyunu oynadığına kanaat besliyordu. İhtiyaçları yerinde ve zamanında tatmin için her şeyin yapılabileceğine imanı
i vardı. Birçok arkadaşları, birçok 'tanıdıkları gibi oda meselâ futbol ; maçlarına bedava girmeği, sinemalara para vermemeği, büyük balolara biletsiz ve davetsiz iştirak et-(meyi hüner sayanlardandı. Bu gibi eğlencelerden geri kalmayı belâhat
Dumanı
aşka inhisar etmiş gibidir. Yalnız aşkı haykıran sazlar ise artık cazibelerini kaybetmişlerdir. Biraz da afakî mevzuların şiire girmesini istiyoruz ve bekliyoruz.
Yayla Dumanı, tekrar ediyoruz, nefis bir eserdir. Hemen her manzume şairin ince bir duygu ve kuvvetli bir seziş taşıdığını gösteriyor. Bu duygular ve sezişler, temiz bir lisan ile ifade olunmuştur. Bu eser içinde manzume var ki kelime kelime göz yaşıdır ve katre katre göz yaşı döktürür. Yine öyle manzume var ki birçok İstanbullunun ancak beyaz perdede gördüğü tabiat güzelliklerini göz önünde canlandırır.
Gerçi bazan yabis tasvirler de yok değil, fakat bunlar hem azdır, hem de her şair kitabında bulunacak şeylerdendir. Toptan bir hüküm verilmek icap ederse Yayla Dumanına şiir ve Ömer Bedrettin Beye de şair demekte tereddüt etmeyiz.
Eserden örnek seçmek bizce güc. Celişigüzel bir intihap olarak üç beş parça alıyoruz. Bakınız, ne kadar selis ve ne kadar olgun ?:
Önüne katılır gider rüzgârın Gizler sularını her şen pınarın Yeşil ormanların, karlı dağların Hülyası, düşüdür yayla dumanı Sevgilim, sevgilim, yanımda mısın ? Yoksa bu rüya mı, cantmda mısın? Gel, hayal olsan da, koynumda ısın, Bazan da üşütür yayla dumanı!
— 2 —
Güneşle beraber söndüğüm akşam
Tefrika No: 11
sanırdı, fakat o eğlencelere iştirak için para sarfetmeyi daha büyük bir alıklık sayardı. Gerçi parasız zevk, parasız eğlence ve hatta tramvaylarda, vapurlarda parasız seyahat teşebbüslerinde ekseriya beceriksizlik gösterirdi, mahçup olmak mevkiine düşerdi. Bununla beraber o kanaati muhafaza ederdi, beceriksizliklerini tecrübesizliğe veya kötü tesadüflere hamlederek icabında bahtını yine denemekten çekinmezdi. Çünkü konuştuğu, temas ettiği yaştaşlarının çoğu hep böyle
* Şair Nihat Bey Mısıra hareket etmeden evvel Yusuf Kâmil Paşaya ' gidip veda eder ve :
— Bir emriniz var mı Paşa Hazretleri ? diye sorar.
Yusuf Kâmil Paşa, Nihat Beyden bir Mısır eşeği ister. Nihat Bey Mısıra gider, gelir, fakat Yusuf Kâmil Paşanın arzusunu tamamiyle , unutur.
Günün birinde Paşayı ziyarete gider ve konuşurken:
— Af buyurunuz Paşa Hazretleri, emrinizi unutmuştum. Şimdi zatıalinizi görünce aklıma geldi, 8ler.
Yusuf Kâmil Paşa gülerek ve m!ay ederek şu zarif cevabı verir:
— Siz geldiniz ya... Artık ha-t kalmadı...
h Öküz oğullarından...
r Trabzon naiplerinden biri infi-sal eder. Günün birinde istanbula gelir ve vaktin sadrâzamı Âli Paşanın Boğaziçindeki yalısına gider. Kendisini salona alırlar. Beklemeğe başlar. Bir müddet sonra, ufak tefek bir adam salona girer ve salonun bir köşesinde bulunan yazıhanenin önüne mahcubiyetle oturur. Naip Efendi hiç aldırmaz.
Oturan adam kendisine:
— Efendi, Sadrazam Paşayı mı görmek arzusundasınız 2
Der.
Naip efendi, kemali azametle ve yarım ağızla bir:
— Evet I Cevabını verir.
Biraz sonra salona bir zat girer ve yazıhanede oturan adama doğru giderek yerle beraber selâm verir. Meğer yazıhane başında oturan zat Âli Paşa imiş! Naip efendi kırdığı potu anlar, derhal kalkarak kandilli bir temenna eder ve:
— Efendimiz, kulunuza Trabzonlu öküz oğullarından...
Diyerek Paşayı hayli güldürür ve iltifatına mazhar olur.
O.
Tenezzühte yağmur yağarsa ?
Hollanda Demiryolları İdaresi tenezzüh gezintileri için yağmura karşı bir nevi sigortayı andırır tedbirler almıştır. Bu tedbirlere göre tenezzühlere iştirak edenler mahalli mak'i .'la kadar sefer ücretlerini herhalde kendileri ödeyecekler, fakat gidilen mahalde yağmur yağacak olursa tren, tenezzühe iştirak edenleri ücretsiz olarak geri getirecektir.
Ağlıyacak hangi rüzgâr kim bilir; Mermer bir heykele döndüğüm akşam Başucumda kimler yanar kim bilir?
Oyıl güllerimi kimler derecek Bağımda üzümler nasıl erecek Bana en son yudum suyu verecek Hangi pınar, hangi pınar kim bilir?
Kitabi zevkle ve birçok yerlerini de tekrar ede ede bitirdikten sonra düşündük ve Ömer Bedrettin Bey bu ince hisslerin arasına bazan felsefî fikirler, İçtimaî hayattan alınmış hakikatler serpiştirse ne kadar yükselirdi, dedik ?..
yapıyordu, bedava zevk düsturuna bağlı yaşıyordu.
Şimdi de aynı düsturun hükmüne uyduğunu sanıyordu, bitmemiş işi bitmiş göstererek para çekmeği bir zekâ cilvesi zannediyordu. Lâkin yüreğinde hafif bir helecan vardı. Yazdığı mektuba inanılmamak ihtimalini düşünerek biraz üzülüyordu, resim sahibinin bizzat gelmesini de muhtemel görüp helecana kapılıyordu. Her iki ihtimal, kendisini ogün parasız bırakacaktı ve Belmanın evine parasız gitmeği nahoş buluyordu. Fakat başka çare de yoktu, elinde tuttuğu kozu mutlaka oynamak istiyordu.
Ayna önünde tuvaletini gözden geçirdikten, saçlarının parlak nizamını biraz daha kuvvetlendirdikten sonra evden çıktı, biraz ilerdeki bakkal dükkânına gitti, mektubu çırağın eline tutuşturdu. Resim sahibi ihtiyar kadının apartımanına gönderdi, cevap almadan gelmemesini tenbih etmeği de unutmadı. Vakit, ikindiyi geçmişti. Dolandırmak istediği kadının evinde, bütün benzerleri gibi, o sırada çay içile-
Dikilideki ihtilâs
Naci Ef. 17,00 lirayı nasıl zimmetine geçirmiş ?
İzmir 11 ( Hususî ) — Dikili Hususî Muhasebe memuru Naci Efendi hakkında devam etmekte bulunan suiistimal tahkikatı hayli ilerlemiş ve genişlemiştir. Dikilide tahkikat yapmakta bulunan mülkiye müfettişi Hikmet Beyin gÖsterd ği lüzum üzerine vilâyetimiz hususî Muhasebe Müdürü Haşan Fehmi Beyin de eli işten çektirilmişti.
Öğrendiğime göre Hususî Muhasebe Müdürü Haşan Fehmi Bey, aylardan beri mülhakat memurlarını tahsilât için sıkıştırmakta idi. Buna rağmen Dikiliden gelen tahsilât nazarı dikkati celbedecek kadar azdı.
Bunun üzerine müdür Haşan Fehmi bey Dikili malmüdürlü? ğünden Muhasebei Hususiye memurluğu mevcudunun bildirilmesini ve hesabatının tetkikini istemiştir. Gelen cevapta Hususî .nuhasebe memuriyetinin yedi bin küsur lira açığı bulunduğu bildirilince Haşan Fehmi bey derhal mahalline Hususî mbhasebe müdürlüğü başkâtibi Hilmi beyi izam etmiştir.
Hilmi beyden müdüriyete gelen malûmatta küçük bir tetkik neticesinde Naci efendinin açığının on yedi bin liraya baliğ olduğu beyan edilmiştir.
Bunun üzerine derhal adliye-nin müdahalesi istenmiş, Naci efendi tevkif olunmuş ve 18 bin lira kıymetine varan ve kendisine ait bulunan iki harman makinesine ve diğer emvaline haciz konmuştur.
17 sene kör yaşadıktan sonra..
Aydın 10 (Hu usî) — Aydın memleket hastanesine Bozdoğanın Eymir köyünden 17 yaşında Kâmile adında iki gözü kör bir kızcağız getirilmiş ve tedaviye alınmış, hastanenin göz mütehassısı Şevket bey yaptığı bir ameliyatla bu kızın gözlerini açmış ve dünyayı göstermiştir.
17 sene dünyaya bakmadan mahrum yaşıyan Kâmile hanım şimdi sevinçle her gördüğüne büyük bahtiyarlığını anlatmaktadır.
Adana Kız Muallim mektebi kapandı
Adana 13 (A. A.) —Şehrimiz Kız Muallim mektebi lâğvedil-miştir.
ceğini biliyordu. Nitekim yarım saat sonra kendisi de bir başka evde ve bir başka sofrada çay içmeğe başlamış bulunacaktı. Bu sebeple mektubun geri gelmesine imkân yoktu.*
Bülent bey, mutlaka müsbet cevap alacağını tahmin ederek kendi kendini avuturken ve bu müsbet cevap üzerine söylenmesi icap eden ikinci yalanı da zihninde yeni baştan tasarlarken midesindeki ezintiyi de elile bastırmaktan geri kalmıyordu. Ne sabah kahvaltısı almıştı, ne öğle yemeği yemişti. Bakkal dükkânındaki tuzlu çirozlar bile gözüne halis havyar gibi görünüyordu. Fakat ruhunun iştihası gibi midesinin de iştiyakını davetli olduğu yerde bol bol tatmin etmeği kararlaştırmıştı. Kısa ve kıyzmetsiz bir yemekle midesini mevut zevkten mahrum etmeği istemiyordu.
Çırak, bir çeyrek sonra boy gösterdi yanında bir de kadın hizmetçi vardı. Bülent bunları görünce dükkândan çıktı, kaldırım üzerinde kendilerini karşıladı. Çünkü istedi-
Dikili 931 hesabatını tetkik eden muhasebei hususiye murakıbı Lütfi merkez kâtiplerinden Süleyman beylerin de elleri işten çektirilmiştir.
932 hesabatını tetkik eden merkez kâtiplerinden Mustafa ve Mitat beylerede tahkikata iştirak etmek üzere mecburî mezuniyet verilmiştir.
Naci Bey 930 senesinde de yine iki bin beş yüz lira bir açık vermiş ve muhasebei hususiye müdürü Haşan Fehmi Beyin keyfiyeti adliyeye tevdi etmesi üzerine derhal parayı sandığa yatırmış ve bir ay müeccel mahkûmiyetle yakayı kurtarmıştır.
Bu defa tekrar hakkında ta-k'bat yapıldığını gören Naci efendi cürmüne bir çok kimseleri iştirak ettirmek için:
— Ben bu parayı yalnız yemedim, demeğe başlamıştır. Halbuki Naci efendi zimmetine geçirdiği paralarla ticarî bir çok teşebbüslere girişmiş bulunuyordu, yakında inkişaf edecek olan tahkikat safhasının hakikati bütün çıplaklığı ile ortaya koyacağında şüphe yoktur.
Mülhakat muamelâtını sıksık teftiş eden ve bilhassa bu işler için merkezde hususî bir büro vücude getiren müdür Haşan Fehmi beyin Dikili suiistimalile alâkadar olabilmesine ihtimal verilmemektedir. Ancak tahkikatın selâmtle ceryanı noktasından kendisi muvakkaten vazifesi başından alınmıştır.
Bir çocuk araba altında öldü
İzmir 11 (Hususî) — Dün iki-çeşmelikle feci bir araba kazası oldu. 6 yaşlarında bir kız çocuğu araba altında kalarak öldü. Hâdise şöyle oldu :
Haydar oğlu Salih idaresindeki kum yüklü arabasile Ikiçeş-melikten Mezarlıkbaşına doğru gelirken araba caddede oynamakta olan Bayındırlı Süleyman kızı 6 yaşlarında Meliha namındaki çocuğa çarparak kızın ağır surette yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Arabacı yakalanmıştır. Meliha aldığı yaranın tesiriyle yarım saat sonra vefat etmiştir.
Mersinde Aşevi
Mersin 10 (Hususî) — Halk-evimizin açmağa karar verdiği Aşevi binası ikmal edilmek üzeredir. Evin açılma merasimi Cümhuriyet hayranımda yapılacaktır.
ği yapılmış ve para gönderilmiş ise bakkalın görmemesini istiyordu. Herif, hayli mühim bir alacak iddiasında bulunduğu için bu gelen paradan hisse almaya kalkışırdı. Genç ressam, bu biçimsiz ihtimalin de önüne geçmeği zekâ zaruretlerinden sayıyordu ve hemen dükkânı terkedivermişti.
Çırağa apartmandan terfik edilmiş olan kadının elinde bir zarf vardı, Bülendi görünce gülerek ona uzattı :
— Madam gönderdi, dedi, ben de resmi alıp götüreceğim.
Bahşiş uman çırak, genç ressa-mın eve doğru yürüdüğünü görünce küfürü bastı, bir daha onun emri ile bir yere gitmemeğe and içti, dükâııına girdi. Berikiler yan yana yürürlerken kadın sordu :
— Resim, çok iyi olmuştur, değil mi Bülent Bey ?
O bir taraftan zarfı açıp içindeki paraları saymakla meşgul olu-yardu, bir taraftan cevap veriyordu ;
— Madamın tıpkısı. Kocası mezardan başını kaldırıp bu resmi
Bir evde metrûk eşya bulundu
Gaziantep 7 (Hususî) — Evvelce millî emlâke ait olup halen manifaturacı Ali efendinin tasarruf ve işgalinde bulunan Eyüp oğlu mahallesinde bir evde bir takım eşya çıkmıştır. Yaptığım tahkikata nazaran, evin saçaklarını tamirle meşgul bulunan marangozlar bir tahtayı kaldırınca çatı arasında eşya olduğunu görmüşler ve ev sahibine haber vermişlerdir. Mesele zabıta ve mâliyeye aksettiğinden eşya polis tarafından kaldırılmıştır.
Bulunan şeyler, bin cilt kadar ecnebi lisanında kitapla bir çok fizik aletleri, bir mikroskop, iki mavzer, bir miktarda fanus, bakır kap, korniş gibi ufak tefek eşyadan ibarettir. Bunlardan başka eşya olup olmadığı zabıta ve mâliyece müştereken araştırılmaktadır.
Ruam
Her tarafta mücadele faaliyeti başladı
Balıkesir 12 ( Hususî ) — 1 Teşrinievvelde vilâyetimizin her tarafında Ruam mücadelesine başlanacaktır. Ziraat Vekâletinden vilâyete gelen emre nazaran, mücadeleye baytarı bulunan merkez kazalardan başlanacak tedricî surette nahiyelere ve köylere kadar teşmil edilerek vilâyet dahilude mevcut bütün beygirlerin ( Mallein ) tatbiki suretile muayeneleri yapılacaktır. Hayvan sahiplerinin hayvanlarını belediyelerce tespit edilecek yerlere götürüp zabıta nezareti altında muayenelerini yaptırmaları talimatname iktizasındandır. Yine talimatnameye tevfikan mücadelenin başlayacağı ve biteceği günlerin belediye ve mahallî hükümetçe tespit ve ilân edilmesi lâzım gelmektedir.
Mücadelenin birkaç ay süreceği tahmin edilmektedir.
İzmir panayırının Kazanç vergisi
İzmir 11— İzmir defterdarlığı belediyeden panayır işinden dolayı 50 bin lira üzerinden kazanç vergisi istemiştir. Defterdarlık belediyenin 50 bin lira kazandığını tahmin etmektedir.
Halbuki Belediye bu işten 12 bin lira zarar ettiğini ileri sürüyor. Esasen dühuliyelerden bir kuruş resim verildiğini de söylüyor. İhtilâfın halli için çalışılmaktadır.
görse mutlaka “Karım !„ diye bağırır, sevincinden bayılır I
— Apartımanda misafir dolu. Hanımlar, matmazeller hep teiâf içinde resmi bekliyorlar. Bu, sizin için de iyi bir reklâm olacak.
Bülent, paraları cebine koymuştu, hizmetşi kadına söyliyeceği yalanı bir daha nizama koymak kaygusunu güdüyordu. Kadının şu sözleri ona bir ilham vesilesi oldu, evvelce tasarladığı yalanı daha süslü bir şekilde kıvırıverdi:
— öyleyse bu fırsattan ben istifade edeyim, resmi kendim getireyim. Siz madama selâm söyleyin, resmi güzelce sarıp sarmalayıp getireceğimi bildirin. Belki misafirler içinde biri çıkarda resmini yaptırmak ister. Evime geleceğine, yahut beni evine çağıracağına oracıkta anlaşırız, sipariş alırız.
Kadının cevabını beklemeden kapıyı açtı ve kapadı, hızlı hızlı yukarı çıktı, sokağı gören bir pencereden hizmetçinin tıpış tıpış apartımana girdiğini seyretti ve hemen merdivene koştu, basamakları ikişer ikişer atlıyarak dışarı fırladı, tesadüf ettiği bir oto-bile atladı, Belmanın adresini verdi, muhitten uzaklaştı.
Devamı var
lEylOl 15
ZAMAN
7
İLMİ BİR İÇTİMA
ilim insanlara fenalık ediyor mu?
Bu sualin düşünmeden verilecek cevabı şudur: Hayır!
İlim insanlara iyilik eder, iş kapıları açar — Terbiyevî bir tecrübe — Kurbağa kadar güzel kızlarI — Dinlenmek ve iş..
Perilere inanan var mı? — Kimleri uyutmak kolaydır? — Gıda ile sıhhat..
dngilterenin İlmî Deriletnıe Cemiyeti umumî İçtimaını bu sene Abedin şehrinde akdetti ve kongreye 3000 ilim ve fen adamı iştirak etti.
içtimaa dünyanın en büyük fizikçisi sayılan Sir “Janes Je-ans„ riyaset etti ve açılma nutkunu söyledi. Nutuk hakikaten değerli idi.
İlim insanlara iyilik eder
Sir " Jeans „ m mevzuu ilmin insanlığa kötülük değil, iyilik ettiğidir.
Sir "Jeans,, ın hesabına göre yalnız meşhur Edisonun ihtira-tarı insanlığın servetine 3000 milyon İngiliz lirası katmıştır. Gerçi fennin ihtiraları içinde insanları işten çıkaranları da vardır. Fakat fennî ihtiralar umumiyetle milyonlarca insanlar için yeni işler vermiştir.
Bugün işsizlik derdini, harp tehlikesini ilme isnat edenler vardır. Fakat bunlar yanılıyorlar.
Bunların sözüne bakarak ilmin terakkisini durdurmağa teşebbüs etmek, bir milleti ancak gerilerin gerisine atar.
Fennî tetkikler ve taharriler sanayi verimine iki yoldan müfit olmuştur. Bunların birincisi sai-de tasarruf yaptıran ihtiralar, İkincisi yeni işler, yeni ticaretler açan ihtiralar.
İnsanlığın bugünkü ihtiyacı yeni sanayie yol açan ihtiralar-dır. Fakat ilim adamı bu yolların birini tutmak mecburiyetinde değildir. Kendisi bu netice ile alâkadar olmaz. Onun bütün alâkası, ilmin ilerilemesi-ledir.
Terbiyevî bir tecrübe
Bu fen kurultayının ilk günü özünü yukarıda naklettiğimiz konferansla geçmiştir. Ertesi gün Doktor “ N. T. B^olker „ terbiye kısmında Şempanze yavrusu ile kendi oğlunu birlikte yetiştirmeğe çalışan Profesör “ Kellog ,, un tecrübelerinden bahsetmiştir. Şempanze yavrusu 7 aylıktı, profesörün oğlu oa aylıktı. İkisi de aynı şekilde besleniyor, giydiriliyor, yıkanıyor, gezdiriliyordu. İkisi de yürümeyi birlikte öğrendiler.
Daha sonra bir gün de kaşıkla yemek yemeğe başladılar. Fakat ikisi arasında söz anlamakta fark vardı. Maymun yavrusu 58 kelimeyi anlayabildiği halde çocuk 68 kelime öğrenmişti.
Maymunun zekâsı burada durmuş ve dokuz ay sonra zekâsı artık inkişaf edemez olmuştu. İnsan yavrusu ise mütemadiyen inkişaf ediyordu.
Kurbağa gibi kızlar!
Yine bu kongrede “Londra,, Darülfünunu müderislerinden doktor *‘Myers„ , “güzellik,, telâkkilerinden bahsetmiştir.
Balkan memleketlerinin birinde bir İngilize fevkalâde güzel bir kızdan bahsolunmuş, Ingiliz bu kızı görmek istemiş, bir de bakmış ki at suratlı bir insan karşısında. Demek ki o memlekette güzellik hakkında-ki telâkki bundan ibaretmiş !
Kıbrısta güzel bir kızdan bahsettikleri zaman Kurbağa kadar güzel derlermiş I
Yunan Makedonyasında güzellerin kafası bir armuda benzermiş.
Arnavutlukta basık kafalı olmak bir kusurmuş, sivri kafa güzel sayılırmış 1
Dinlenmek ihtiyacı
Kurultayın ruhiyat kısmında bir konferans veren Mister “Hunt„ işçi insanların dinlenme ihtiyacından bahsetmiş ve şu sözleri söylemiştir.
"İşçiler arasında tecrübeler yaptım. Bunlara saat başında on dakika istirahat verdim. Neticede dinlenme fasılalarile yapılan işin yüzde elli fazla verimli olduğunu gördüm. Bu da iş arasında istirahatin ne derece mühim olduğunu göstermeğe kâfidir.,,
Perilere inanan var mı?
Kongrede doktor “Jakson,, şu mevzuu anlatmıştır:
“İnsanlar bu sırada da perilere inanıyorlar mı? insanların çoğu buna inanmıyorlar, asri bilgiler eski masalları kıymetten düşürüyor. Fakat eski masallar yerine yenileri türemek-tedir. Bununla beraber eski masallara da hâlâ inananlar vardır.
Meselâ İrlândalılar hâlâ deniz perilerine inanıyor ve bunların kuyruklarını atarak insanlarla evlendiklerine itikat ediyorlar.,,
Kimleri uyutmak kolaydır?
Doktor "Vilyam Brotvn,, da kimlerin kolayca uyutulduğunu anlatmıştır. Ona göre, uykuda yürüyenler en kolay uyutulan kimselerdir. Bu uykuda yürüyenlerin neler yaptıklarını anlamak için en kolay çare onları hipnotize etmek ve ne yaptıklarını sormaktır. O zaman bütün yaptıklarını tatlı tatlı söy-liyorlar.
Zıtlara incizap
Ingilterenin en meşhur âlimlerinden Lord „RogIan„ umum tarafından beslenen kanaatlerden bahsetmiştir. Bu lorda göre umumun kanaati daima yanlıştır. Meselâ umum arasında şayi olan bir kanaate göre ilim adamları daima kendileri, ne zıt olanlara meylederler. Bu kanaat yanlıştır. Çünkü onlarda ancak kendilerine benziyen ve kendilerinden farkı olmıyna-ları severler ve onlara meylederler.
Çocuklara neler öğretmeli?
Doktor “Kiril Norvud,, mekteplerdeki tedrisattan bahsetmiş ve şu sözleri söylemiştir:
* "Kız, erkek bütün çocuklara bedenî terbiye, sanat, musiki, el işleri de öğretilmesi lâzım geldiğine kaniim. Çocuklarımızın mektepten çıkarken çiçek muharebeleri hakkında malûmat sahibi olup Umumî Harp hakkında hiç birşey bilmemelerini doğru bulmuyorum. Çocuklara Lâtince öğretmekten vazgeçmeliyiz. Onlara bugünün lisanlarından birini öğretmek daha hayırlıdır.,, Gıda ile Sıhhat
Doktor J. Orr umumî sıhhati gıdaları düzeltmekle islâh etmek meselesinden bahsetmiş ve şunları söylemiştir:
"Bir kere umumun sıhhatini daha iyi gıda ile düzeltmek imkânlarını bulmak için umumun
vaziyetini gösteren bir statis-tike ihtiyacımız var. Bu stastiki yapmak hiçte güç değildir. Gıda noksanının sıhhat üzerindeki tesiri anladıktan sonra gıdasızlıktan ne kadarının cehalet yüzünden ileri geldiği, ne kadarının fakirlikten hasıl olduğu anlaşılır ve mümkin olan tedbirler alınır. „
RADYO PROGRAMI
—-J
15 Eylül Cumartesi
İSTANBUL
18.30 Fransızca ders. 19 Plâk neşriyatı. 79,30 Türk musiki neşriyatı: (Fahire Safiye Hanımlar ve Refik, Fikret Beyler). 21 Eşref Şefik Bey tarafından konferans. 21,30 Stüdyo tango ve caz orkestrası.
950 Khz. BRESLAU. 315m,
20 Kilise çanları. 20,05 Aktüalite. 21 Haberler. 27,10 Büyük karışık neşriyat akşamı.
686 Khz, BELGRAT, 437 m.
20 Keman ve viyolonsel konseri. 20, 30 Reklâmlar. 20,40 Plâk. 27 Musahabe. 21,30 Operat parçalan - haberler. 24 Kahvehane konseri. 24,30 Dans plâkları.
546 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
19,35 Macar şarkıları. 20,50 Üç perdelik “Fruska» İsimli radyo tiyatrosu. 22, 35 Akşam haberleri. 22,55 Piyano konseri. 23,45 Polis memurları takımının konseri.
191 Khz. DEUTSCHLANDSENDER 1571m.
27 Musahabe. 21,10 "Ziyadar sonbahar,, isimli neşriyat 23 Haberler. 23,30 Spor* 23,45 Musahabe. 24 Gece musikisi.
904 Khz. HAMBURG, 332 m.
20.30 Halk musikisi, 21 Haberler. 21, 10 Taganni ve karışık orkestra ile hafif musiki neşriyatı. 23 Heberler. 23,20 Mu-slkili program arası. 24 Dans musikisi. 1031 Khz. KÖNİGSBERG, 291 m.
20,30 Prusya neşriyatı. 21 Haberler. 21,10 Karışık neşeli (Danzlgten naklen). 23 Haberler. 23,30 Dans musiki.
658 Khz. Langenberg, 466 m.
20 Dans musikisi. 21 Haberler, [Saar. 21,15 Alman menazınna ait neşriyat 23 Haberler, 23,20 Dans musikisi.
785 Khz. LEİPZİG, m. 382
79,25 Operet musikisi. 20,35 Charme magne neşriyatı. 2! Haberler. 21,10 Kan-çıp neşriyat (neşeli neşriyat).
574 Khz. MÜHLACKER (Stu/grat) 523 m.
20 Ein Mann Musa Viederlaçtıen isimli radyo piyesi. 27 Haberler. 21,15 Kanşık neşriyat. 23,20 Haberler. 23,50 Musahabe. 24 Gece musikisi. 1 Gece musikisinin devamı.
704 Khz. STOKHOLM. 426 m.
20,30 Radyo orkestrası. 27,45 Musahabe. 22,15 Eski dans parçaları. 23 Balo musikisi. ,
638 Khz. PRAG. 470 m.
21,45 Milninovosky takımınıngkonseri. 22 Haherler. 22,30 Dans plâklar. 23 Musahabe. 23,10 Haberler. 23,75 Plâk. 23,30
Hermann Schrammel
karışık musikisi.
takımı tarafından
223 Khz. VARŞOVA. 1345 m.
18,50 79,45 Reportaj. 20 Cazbant (ta-ganniii). 20,20 Konferans. 20,30 Keman musikisi (plâk). 20,45 Musahabe. 20,50 Spor haberleri. 27 Nakil. 21,30 Şarkılar. 21,45 Haberler. 21,55 Musahabe. 22 Piyano musiki. 22,75 Umumi harp hatıraları. 23 Konserli reklâmlar. 23,15 Dana musikisi. 24 Musahabe - Temsil. 24,35 Dans plâkları. 7 Dans musikisi.
592 Khz. VİYANA, 507 m.
20 Viyana operasından naklen. Mas-senetnin Manon operası. 23 Haberler. 23,20 Holzer radyo orkestrası. 24,55 Dans musikisi.
Zavallı zenciler!
Geçen hafta, Amerikada (Mary-land ) da 500 zenci ile ikiyGz beyaı müthiş bir kavgaya tutuşmuşlardır. Mûdarebenin sebebi her zaman olduğu gibi beyazların zencileri hakir görmesidir.
Bir kavga neticesinde zencinin biri beyazı tahkir etmiş, o da hırsını alamayınca arkadaşlarını top-lıyarak gelmiş, işe zencinin hem-şerileri müdahale etmişler, vaziyet o kadar karışmış ki beyazlara yardım eden polisler bile meseleyi halledememişlerdir.
Her iki taraftan bir hayli ölü ve mecruh vardır.
le uçan bir or:
en kaçıyor-
.. Bu Stran-ası S trança Beşiktaş, l p ve ıztırp-» » çine alarak
larındo^ ve .()-_ _ rdenbire du-
3 uncu, Ba) r; iki parça Oyun güzelleşti. f'Oİ"n" d°ğr“ nın ayağından 21 ir fes bir plonjonla ke«"et avazeleri. ha golle neticeleniyÇd,y°r* Sokağın 24 üncü dakikad" ••terinin kamandan aldığı güzefy°r* D, Stranca namadı. renkte.. Bu şekil
Fenerbahçe, şîd( bütûn kasabay) şı oynamasına rağ*er» kılıçlarını şa-devam ettiriyor. S^ar** Zafer tera-güzel hücumlar ya?kyayı sarıyor;
i, . . t .ılıyor. Halk me-
Ikı tarafın en( 7 ,
. nuş. Tapınarak
vermiyor. Uyun r , , , .
. . , , , halaskar ordu-
yaklaşırken daha .. „ oynayan Fenerlile: oPuy°r,‘ banın ayağında bi,e «ila yok- Süettiler. anan Bulgar or-
„ l ı -uî zafer ve istiklâl Oyun bu şekildi
raberlikle bitti. *'*"• Fe’I,l.b,‘«* Türkiye birin cif***"
, ı , , , , ına ve tehalükle
rında Istanbulu ten-, , „ _ ,
, , eavakh köyünde
mükemmelen hazırı „ ,
, _ L . var. Cepheden
lenen Beşıktaşın, n . . .
, i- ı . arı rastgeldıklerı olan Fenarbahçeye, .
. . , . .S î döğuyor; ke-
ber oynadığı halde, . .
,, , , g- rında evler ya-
zalf kalma., Fen.
kuvvetlendirmişti, bOtfln
rln taraftarları ıkıı, ....
. . . .. , •] Köylüler, gu-
bet bir netice alm»n . . .
, „ , , ücek evlere top-
min ediyorlardı.
Oyun Fenerlile j,ork kadm başlandı. Beşiktaşlı^ _ -t—-
, . . , . ... V Jun yürümüyor,
layhkl. kestiler. F|e or fia.
nidan tazeleyen . ,
kazandıkları bir k. ekmek ver£rek isine hiç biri ta-
amele yapılmak yor. Gece.. Gece 7 silâh sesleri ketli ş bir korku veri-tsi duyuyoruz. Av-ggirdiğini görüyo-
iktisat Vekili geliyor
Birinci sahifeden devam
— Alabes satışların zararı mallarımızın düşük fiatla satılmasından mı ibarettir?
— Hayır, düşük fiatla satış, fiatların mütemadiyen düşmesine de sebep olduğu için zürram korkarak maliyet fiatından bile aşağı satış yapmalarını mucip olabilir. Bu hal ise verdiği zarar kadar maneviyatın kırılmasını da intaç edebileceğinden memleket için çok tehlikelidir.
Biz işte bilhassa bu tehlikeyi göz önünde tutarak tedbirler almaktayız.
— Bu tedbirler nedir?
— Ticareti teşkilâtlandırmak yolundayız. Bu hususta hazırlanan kanun lâyihaları Heyeti Vekilededir. önümüzdeki içtima devresinde Büyük Millet Meclisinne müzakere edilecektir.
Ticareti teşkilâtlandırmağı biz şöyle tasavvur ediyoruz:
ımızı yaşıyoruz, caklar.. Tapını-yalvarınız., dışarı çıkıyor, orgun, sakin ve r. Yalvarıyorlar.
z. diyorlar. Sizin-^^&i.ar,ar geliyor.
tarafından bir Umumt ac| haykırıyor.
ilk tehlikeyi Hasettiniz? Bunlar si-
Üçüncü dakikalar. Allaha ıs-banın ayağıyle d gol kaçırdılar. Ma.)(eri hemeo ,0. oyunu, ağır bir b.,bo]uyor Birden. vam ettiriyorlar. işitiyoruI! Süleyman, güzel m MilralyOzu düğü topu, beş m şutla avuta attı.
Fenerlilerin tazaala" köyümün kikaya kadar neti?’ine konmuştu.. 12 inci dakikada "rin kurtuluşunu yet verdiği bir fri‘i«™(“ »vlusuna bir pasla Fikrete' Kavaklının aa-kafaaını bulan to|kald'lar « b“r“-ile Beşiktaşın ağlkaP^an (yüzbaşı)
Beşiktaş, ikirjüler. dakikasından itilmitralyozunun acı yikın tesiri alhoruyu çatırdatıyor, düşmüştü. Fener re gittikçe uzak-fade için acele ». Bulgaristan fedaca! yüzünden, ı" makteline doğru hedefi isabetle
Beşiktaşlılar lan tin Petkanof dakikadan som ■ “
mafih Fenerin I ve zaman zam^ | tazyik haline
32 inci dakSokağı manın ortak Namık, güze çeşme ve Yozgat ye bir gol c
Bektaşi. ”
daha ziyaj^ oynuyorlar,. .. . dakikada ûncuç.kmaz.
Fenerli l(“re,c deti topu -2*k ve maçı liki ta’adiye mukayeselîtafabey nerliierln başı kendilerindi terememişleıboyu
Tür!
ı . evsafı balâda yazılı gayrimenkullerin • r’ödenmek üzere otuz gün müddetle
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 13-9-1934 ÇEKLER
Açılış Kapanış
Londra 621,50 621 1.
Nev-York 0,80534 0.80625 •
[Paris 12,06 12,06 1 9,2564
Milano 9.2750
Brüksel 3,3875 3.3850 1
Atina 83,4225 —
.Cenevre 2,4370 2,436
Sofya 65,9025 —
Amsterdam 1,1738 1,1733
Prag 19,1275
Stokholm 3,1185 — |
ıViyana 4,2595 —
'Madrit 5,8125 5,8155
Berlin 1,9939 1.9955
Varşova 4,2075 —
Budapeşte 3,9375 —
Bükreş 79,565 —
Belgrat 34,80 —
Yokohama 2,689 —
Moskova 1089,50 -
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
0/0 5 failli 1933
Ikramiyeli (Ergani)
0/0 7,5 faizli borcu tahvili I Tarh 28,60 28,70
Anadolu D.yolu I II 47,75 47,75
» » uı
'Anadolu Demiryolu
mUmeaail
'o/O M Türk B. III 27,50 27,50
0/05 ’ Hazine 60- 60 —
Merkez Bank —
Anadolu D.yolu0/OlOO — —
fş bank nama —
Bomonti Nektar 12,25 12,25 |
Aalan Çimento 11,80 11,80 |
Ticarette monopol taraftarı ola mayız. Ancak mallarımızın gelişigüzel fiatla elden çıkarılmasına-da razı olamayız.
Bunun için satış kooperatifleri teşkil edeceğiz. Bu kooperatifler alıcılarla doğrudan doğruya temasa geçeceklerdir.
— Kooperatiflerin teşkili mecburi mi olacaktır?.
—Dış ticaretimizi, her zaman söylediğim gibi ne “monopolize,, (yani inhisar altına almak), etmeği ne de teşekkülü mecbur! koopratiflere vermeği düşünüyoruz. Satış kooperatifleri kurmağı düşünmekten maksat bahsettiğim müvazeneyi temin etemk tir.
Bu satış kooperatifleri teşekkülleri, Ziraat Bankasına bırakılmış olan kredi kooperatiflerde hemahenk yürüdükleri takdirde istihsal ve satış işleri yoluna girmiş olacaktır.
— Ziraat Bankasına da teşkilâtlandırmak işinde büyük bir rol verileceğini işitmiştik, bu, doğru mudur?
— Doğrudur. Ziraat Bankasının (reorganizasyon) (yani teşkilâtı yenileştirmek) kanunu lâyihası da diğerleri gibi Hey. eti Vekilede tetkik olunmaktadır. Banka ziraati (finanse) edecektir.
Yani Bankanrn asıl sahibi olan zürraî kredi bulması için çalışacaktır. Zürra üç nev’e inkısam edecek ve bunların en başında da arazisinin genişliğinden ziyade sayyi ile istihsal eden küçük zürra bulanacaktır. Bu suretle zirai İslâhat kendiliğinden vukua gelmiş olacaktır.
— Bunlar meyanında başka tedbirler de var mıdır?.
— (Standardizasyon) u zik-rederim mahsullerimizin alıcılarımıza makbul vasıflarını da tayin etmek lazımdır.
tncir, üzüm yumurta, porta-kal için Vekâlet arkadaşlarım çalışıyorlar.. Marmaramn zeytin taneleri de fındık gibi muayyen bir şekle bağlanmıştır.,,
Fatih askerlik şubesinden :
1 — Şubemizde kayitlı ve kayıt harici kalan ne kadar şehit yetimi varsa M. M. V. den gelen emirde defterleri istenilmek-ted ir.
2 — Pek yakın zamanda şubeye yetlerinde mevcut evrakı müsbiteleriyle birlikte gelmeleri.
3 — Tarihi ilândan nihayet teşrinisani 15 Kadar kayıt muamelesi devam edecektir ondan sonra müracaat edenler kayit haricî kalacağından şube bu hususta hiç bir mesuliyet kabul etmiyeceği gibi şikâyette nazarı itibara alınmıyacağı ilân olunur.
İO
Devlet Matbaası
Müdürlüğünden:
Devlet Matbaasında bir yılda birikecek tahminen 65 bin ki-kadar en çok beş santim genişliğindeki kırpıntı kâğıtları açık
arttırma ile satılığa çıkarılmıştır. Arttırma 29/9/934 Cumartesi günü saat 14 de Matbaada yapılacaktır. İsteklilerin arttırma çağından önce yüzde yedi buçuk pey akçelerini vezneye yatırmaları gerektir. Şartnameler Matbaadan alınabilir. “5536,,
iraat Bankasından:
Hisseye göre muhammen kıymeti T. L.
Hissesi
Cinsi
Emlâk No. su
Arsa Tamamı 53 Harita 11/15 mükerrer 129
54 Harita 11/15 mük. 135
1/2 3-19 47
Hane 1/2 23 375
Arsa Tamamı 6-8 1288
Oda 1/2 38 75
Bugün arsa Tamamı 29 735
Arsa 1/10 5/1 27
Tamam 16 234
2 206
Arsa ve baraka ,, Eski 31-54 yeni 350
Arsa n 46 150
28/72 Bervechi mülkiyet 21-23 175
18/72 Bervechi vakfiyet
,,’yetleri yüzde yedi buçuk şlıc? ™ satışa çıkarılmıştır.
pey akçelerde ihale İhaleleri 26-9-93^
Türkiye y) Şartnamesi Bankamızın kapısına a' .niştir. Senei hafiye vergisile Belediye vesair rüsunnJ -ı- - ................. . "5039,, |
Moda yüzme wna müracaatları ilân olunur.
2
- ZAMAN -
Eylül 15
sasssss-sa—Şen fıT İŞLERİ
Siz İstanbul piyasası
-■'a' -
Avusturyanm bugünkü vaziyeti
Avusturyanın haricî dertleri olduğu kadar dahilî birçok dertleri de vardır
Milletler Cemiyetinin dünkü içtimainde Avusturya Başvekili Doktor * Şuşing „ Avusturyanın bugünkü vaziyetini anlattı ve kendisinin, selefi Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturyanın istiklâlini müdafaa edeceğini, bunun için de Avusturya arazisinin kendini müdafaa edecek hale konması lâzımgel-diğini söyledi, daha sonra Avusturya dahilindeki müfrit unsurların hariçten gördükleri yardım üzeride durarak Cenevrede toplanan devletlerin manevî müzaheretlerini esirgememesini istedi.
Dr. "Şuşing,, İn bu sözleri onun tam manasile müteveffa “Dolfüs,, ün siyasetini tuttuğunu apaşikâr göstermektedir. O da Dr. “Dolfüs,, gibi Avusturya dahilindeki müfritler kendi başlarına bırakıldıkları ve hududun ötesinden yardım görmedikleri takdirde Avusturya istiklâlini müdafaa etmenin kolaylaşacağına kanidir. Bu yardım bahsinde kendisine işaret olunan devlet, bilhassa Almanyadır. Bundan dolayı onun bu vadide istediği müzahereti bol bol bulacağında şüphe yoktur.
Fakat Avusturyanın işi yalnız haricî manevî müzaheretle hallolunacak mahiyette değildir. Avusturyanın içini berbat eden en mühim iş, İktisadî ve malî buhranlardır. Memleket gençliği işsizlik yüzünden ıztırap çektiği ve bir meslek sahibi olmak fırsatını ele geçiremediği için müfritlere kolaylıkla âlet olmakta ve bu yüzden Avusturyanın vaziyeti günden güne bozulmaktadır.
"Şuşing,, hükümeti Avusturyanın bu dertleriyle, «neşgul olmakta vc bunlar için bir çıkar yol aramaktadır.
Ö. R.
Yevmi makale
Dağın ismi ne?
Birinci sahifeden devam
1 ayla Dumanı
j... 17-U1.1UI
iŞairi: Ömer Bedrettin Bey. Basan: Türkiye matbaası
İşte bu hakikî bir şiir mecmuası. Belli ki Ömer Bedrettin bey de genç. İlhamını en ziyade arktan alıyor. Fakat hayalini hep o kaynağa bağlamamıştır. Geziyor, dolaşıyor. Bugün Artvin de ise yarın Ardahanda, öbürgün Antalyada. Belki bunlar, —frenk şairlerinden çoğunun ve bilhassa vaktile yaptıkları gibi— tarihî güzellikleri kendi yerlerinde görüp tetkik etmek ve bu müşahedeleri şiir yapmak için yapılan gezintilerden değil. Tesadüfi, yahut ıztırarî seyahatler. Fakat hepsi ve her merhale şaire bir hatıra veriyor ve bu hatıralar birer şiir oluyor. Zaten şairlerin gezişile alelade fanilerin dolaşmaları arasındaki fark ta budur, şairler gezdikleri yerlerin şiir cephesini kolaylıkla yakalarlar ve onu tesbit ederler. Berikiler yalnız birer kroki, birer coğrafya hatırası toplamakla iktifa ederler.
Ömer Bedrettin beyin seyahatlerinden güzel ve değerli şiirler iktitaf ettiğini ısrarla kaydedişimizin sebebi, bütün ömürlerini İstanbul ufuklarında kafiye ve ilham avlamakla geçiren öbür şairlerimize biraz Anadoluyu dolaşmalarını tavsiyeye çığır bulmaktan ibarettir. İstanbul, çok terennüm olunmuş bir şehirdir. Şair hassasiyeti zaman ve mekân ile mukayyet dağilse de İstanbulun şiir cephesinden verimi artık
aşka inhisar etmiş gibidir. Yalnız aşkı haykıran sazlar ise artık cazibelerini kaybetmişlerdir. Biraz da afakî mevzuların şiire girmesini istiyoruz ve bekliyo-
ruz.
Yayla Dumanı, tekrar ediyoruz, nefis bir eserdir. Hemen her manzume şairin ince bir duygu ve kuvvetli bir seziş taşıdığını gösteriyor. Bu duygular ve sezişler, temiz bir lisan ile ifade olunmuştur. Bu eser içinde manzume var ki kelime kelime göz yaşıdır ve katre katre göz yaşı döktürür. Yine öyle manzume var ki birçok İstanbullunun ancak beyaz perdede gördüğü tabiat güzelliklerini göz önünde canlandırır.
Gerçi bazan yabis tasvirler de yok değil, fakat bunlar hem azdır, hem de her şair kitabında bulunacak şeylerdendir. Toptan bir hüküm verilmek icap ederse Yayla Dumanına şiir ve Ömer Bedrettin Beye de şair demekte tereddüt etmeyiz.
Eserden örnek seçmek bizce güc. Celişigüzel bir intihap olarak üç beş parça alıyoruz. Bakınız, ne kadar selis ve ne kadar olgun ?: önüne katılır gider rüzgârın Gizler sularını her şen pınarın Yeşil ormanların, karlı dağların Hülyası, düşüdür yayla dumanı
Sevgilim, sevgilim, yanımda mısın ? Yoksa bu rüya mı, canımda mısın?
Gel, hayal olsan da, koynumda ısır Bazan da üşütür yayla dumanıl
— 2 —
Güneşle beraber söndüğüm akşam
^acesamızm bir haftalık vaziyeti
* Şair Nil etmeden evi ham maddeleri
- gidip veda: Almanya mal al-t — Bir vam ediyor. Her gün Hazretleri ya yenj yenj mQşte-Yus“f Emektedir. Rumeli ya-den bir IV.n kj josu ^5 kuruş on Kâmil PaşV6 kurU? 10 Paradan unutur. 20 paraya kadar
Günün biı’5lduğu halde satıcı gider ve konuşuru} on beş para — Af buyuı ve bu fiata da leri, emrinizi kler(Hr. zafalinizi gSr(paklan cin.
ıer’ , ... .kilosu 39 radde-Yusuf Kamı ) .
'«ay ederek Su hafta 45 kurU?a t — SİZ geldiler. Dahada yük-t kalmadı... mdadır. Önümüz-
, ırfında piyasada
.. v lara 45 kuruş 20 löküz ogt bu|unacakhr. Trabzon "«'Fince cjn, yapak-zal eder. Günün j 20
gelir ve vaktin A şamn Boğaziçin? 30 Paraya «a‘ Kendisini salon;
ğe başlar. Bir rk piyasasında ha-tefek bir adam ret devam etmek-lonun bir köşes|,afta kilosu 45 hanenin önüne r) ■ .1 .
.... ıdan şahlan mal-N.,p Efend. b.ç62 2()
Oturan adan
— Efendi, S. , ..
görmek arzusu^1' Maden' “S™.
Der) arıdır. Rus Tica-
Naip efendiği kilosu 45 ku-ve yarım ağızla rken bu hafta 45,
— Evetl Ceyuştan mal almış-Biraz sonra e
ve yağhanede . al Ianna b- ûk ru giderek yerle , ,
rir. Meğer yaz.hdevam etmekte-zat Âli Paşa ay evvel yerli kırdığı potu anlaçin çenkelli mal-kandilli bir temd^ kuruşa kadar
— Efendimiz, 78 ve 82 kuruş-zonlu öküz O3uda.oal(.ta[llr piya.
Diyerek Paşa’ . . .
•i*, r x u satıcı yoktur,
ve iltifatına mazhc
..da Alman alı-artmaktadır. Sarp ın sonunda sıra
1 CnCZZ've yapağı 63 küseceklerini iddia mur y$kîm ıs gün zar-
Hollanda Dcruş yükseliş bu tenezzüh gez nt.rcJirmektedİr.
kar,, bir nevi sif3agl hesabına ke-birler almıştır. B. 1
. itina devam edıl-tenezzuhlere ışt. . _. ...
halli mak S kjfta Bursada k.-rini herhalde ke.orta fiyatle tes-fakat gidilen main kırkım malı
ğacak olursa tre4 19 fon tahmi-rak edenleri ü('
...............)da 268 ton tif-Aği.yncak hangi, yapak ihrace-Mermer bir heyke Başucumda kimler .p .•
— tiftik satışları Oyd güllerimi kin balye arasında-934 d« bu »a-Hangi pınar, hang i tiftik ihracatı-Kitabi zevk 1242 tonu bul-yerlerini de tekn5ene ayni “hedikten sonra ihracat tiftik Ömer Bedrettin3 tondu, hisslerin arasına ?,c,ndan ber* fikirler, İçtimaî haumuz ?ibi bu hakikatler serpiştPP8* piyasa-yükselirdi, dedik ? et iyidir-
Zahire ve hububat
Buğday piyasasında bu hafta eskisine nisbetle bir durgunluk vardı. Hafta zarfında harice tahmilât ta yapılmamıştır. Borsa tesçilâtına göre yumuşak buğdaylar 4 kuruşta, sertler 3 kuruş 97 santimde, kızılcalar da 3 kuruş 57 santimdedir. İs-tabulun haftalık mevaridatı 3344 tondur. Şehir istoku silolarda 23694 ve değirmen an-barlarında 11365 tondur.
Arpa mevaridatı geçen haftaki hızını muhafaza ediyor. Fiatlarda hafif bir tenezzül kaydedilmiştir.
Bu hafta yemlik arpalar kilosu 3 kuruş 30, biralıklarda 3 kuruş 44 santimden kaydedilmiştir.
Harice yapılan 430 tonluk tahmilât mevsim başlangıcından beri olan ihracatımızı 2950 to na çıkarmıştır. 1933 ün aynı müddetlerinde yaptığımız ihracat ancak 500 ton tutmuştu. Yavaş olmakla beraber bu sene harice külliyetli miktarlarda arpa göndermemiz ihtimalleri kuvvetlidir
Çavdar piyasasında bir hareket olmadığı gibi şehrimize gelen mal gayet azdır, stok ta yoktur. Borsada bu haftanın vasatı kapanış fiatları 3 kuruştur.
Fındık fiatlarmda hafif bir tereffü vardır. Borsada muamele gören 20880 kilo iç fındığın kilo başına isabet eden orta fiatı 36 kuruş 67 santimdir. Geçen haftanın kapanış fiatlan 35 kuruş 19 santimdir. Haftalık tahmilât 21 tondur.
Kuş yemleri fiatlarmda sağlam bir istikrar devam etmektedir. Bu hafta Bursanm kapanış fiatı vasati 8 kuruş 35 santimdi. Hafta zarf ında 11 ton ihracat kaydedilmiştir. İstanbul stoku 110 tondur.
A. E.
Bakır işleri
On dokuzuncu asrın başlangıçlarında cihan bakır istihsalâb ancak 20,000 tondu. 1850 de bu yekûn 40,000 tona çıkmış ve 1880 de 100,000 tonu geçmişti. Yirminci asır ise 500,000 tonluk istihsal ile başlamıştır.
Azamî istihsal rakamlarına 1929 yılında varılmıştır. Mezkûr senede 1,930,000 ton bakır elde edilmişti. Asgarî istihsal senesi olarak 1932 yi sayabililir. O yılda dünya bakır istihsalâtı 884,000 tonu geçmemişti. 1933 yılının istihsalâtı 916,001 tonu bulmuştur.
Bakır esas itibarile bir Amerikan madenidir. 1929 yılında Şimal ve Cenup Amerikalar cihan istihsalinin dörtte üçünü kendileri çıkarmışlardı İstihsal nispetleri şunlardır: Amerika yüzde 77, Avrupa % de 8,6, Afrika % de 58, Asya a? de 5,1, Akyanosya %de0,7.
Amerikanın bakır istihsalâtında
Ferdinant kaçmağa hazırlanıyordu..
RomanyalIlar “Sofya,, ya yaklaşmışlardı, Türkler Buigaristanda ilerliyorlardı, Avusturyanın Bulgarlar lehindeki gayretleri boşa gidiyordu!
— 70 _
Bu aralık “Ferdinant,, “Viyana,, ya bir kere daha müracaat ederek AvusturyalIların Romen dostluğuna fazla güvenmemelerini ihtar ediyor ve Har-biumuminin hemen hemen tarihi vukuunu evvelden haber vermek suretile pek yakında zuhur edeceğini söyliyerek cidden bir kehanet gösteriyordu. Bulgar Çarı Romanya Veliahtı-om yaman bir Avusturya düşmanı olduğunu da haber veriyordu ki vakayii ahire kendisinin bu haberini de tevsik etmiştir. Halbuki “Viyana,, İsrar ediyor, Romanya Kralı “Karol,, ile anlaşması hakkındaki nasihatini tekrarla iktifa ediyordu.
Bu suretle “Ferdinant,, Ro-manyaya bir takım tekliflerde bulunur, lâkin “Bükreş,, meha-fili bu teklifleri az buluyordu. “Ferdinant,, Romanya Kralı “Kat rol,, Almanca mektuplar teati ediyor, fakat bu mektupların dostça muhtevası Romenlerin Bulgar topraklarında ilerlemelerine mani olamıyordu.
Vaziyet gittikçe vahamet peyda ed yordu. Vakıa harbi kazanmak ümitleri tamamile suya düşmüştü. Lâkin düşmanların Bulgar topraklarına girmesi lüzumsuz bir kasaplık sahnesine yol açacaktı ve işte bu kan dökülmelerine mani olmak lâzımdı. Nihayet "Ferdinant,, Avusturya seferine aynen şu sözleri söylüyordu:
“ Kolera, açlık ve kanlı muharebeler yüzünden perişan bir hale gelmiş olan Bulgar ordusu Sırplara karşı artık kendini müdafaadan aciz bir hale gelmiştir. Koca fırkalar bütün mevcutlarıyle mahvolmuşlardır. Kıtaat haftalardan beri ancak dörtte bir tayın almaktadırlar. Şayet Bulgar ordusunun bakiy-yetüssuyufu “ Sofya „ ya gire-oynaaığı rol 1925 ton 1933 yılına kadar çüte iki nisbetinde eksilmiştir. Buna mukabil Afrika istihsa-lâtı bu müddetler zarfınd iki misli fazlalaşmıştır.
Diğer sanayi maddeler gibi bakırda bilhassa Birleşmiş Amrika, Almanya, Büyük Britanya £ve Fransada istihlâk edilmektedir. Bu dört memleket kendi başlarına bütün dünya istihsalinin beşte dördünü satın alırlar. Halbuki bu memleketlerin ahalis dünya sekenesinin ancak yedide biridir.
cek olursa hem Bulgar Çarının, hem de Veliahtmın hayatları tehlikeye girecektir.,,
Romanyahlar “Sofya,, dan oir günlük mesafeye kadar yaklaşmış idiler. “Ferdinant,, uzak bir manastıra iltica etmek için hazırlıklara başlamıştı bile. Türkler ise Buigaristanda ilerlemekte devam ediyorlardı.
Temmuzun otuzuncu günü kısa bir mütarekeden sonra muhasıın devletler murahhasları “Bükreş,, te toplandılar.
Avusturya, Bulgaristan lehinde müzakerata müdahale etmek istiyordu ama bu hususta Almanyanın bir türlü m üz ah a-retini temin edemiyordu. Hatta bu mesele hakkında Avusturya ile Almanya arasında bir takım hadiseler bile vukubuldu. Avusturya “Bükreş„ de akdedilecek olan muabedei sulhiye-nin bir kere de büyük devletlerin nazarı tavsibine arzedil-mesini teklif elmek niyetinde idi
Halbuki siyasî düşünceleri “Ferdinant,, a karşı hissettiği şahsî iğbirarın tahtı tesirinde kalan Almanya imparatoru Yu-nanistanın hâmiliği rolünden memnun ve müftehir, Bulgaris-tana ehemmiyet bile vermiyordu. Halbuki bilâhare Harbi Umumî isbat etmiştir ki Avusturya Romanya hakkında tiâ kadar yanılmışsa, Almanya da, Yunanistan hakkında o derece azim bir hata irtikâp etmiştir. 1913 Senesi Ağustosunun otuzun cu günü “Bükreş,, de imza edilmiş olan sulh protokolü Bulgar hezimetini sureti kat’iyede tahtim etmiş bulunuyordu:
Bulgaristan istilâ ve feth emelleri suya düşmüş, îstanbu-la girmek, Ayasofyada âyin yap-mak,Bizans imparatorluğunun dirilmek hülyaları ebediyen uçmuştu. Romanya cenubî “Dob-rice„ yi alıyordu. Halbuki bu arazi (1878) senesinden beri Bulgarların elinde idi. Make-donyaya gelince, bu kadar Bulgar fedakârlığına mal bu toprak Sırbistan ile Yunanistan arasında taksim dilmişti. “Edirne,, ve havalisini Türkler istirdat etmişlerdi.
Devamı var
Millî Roman
Yaptığı ve daha doğrusu yap-' mak istediği şey dolandırıcılıktı. «Lâkin o, hiçte böyle düşünmüyordu, parlak bir zekâ oyunu oynadığına kanaat besliyordu. İhtiyaçları yerinde ve zamanında tatmin için her şeyin yapılabileceğine imanı 1 vardı. Birçok arkadaşları, birçok tanıdıkları gibi oda meselâ futbol /maçlarına bedava girmeği, sinemalara para vermemeği, büyük balolara biletsiz ve davetsiz iştirak et-jmeyi hüner sayanlardandı. Bu gibi eğlencelerden geri kalmayı belâhat
Tefrika No : 11
sanırdı, fakat o eğlencelere iştirak için para sarfetmeyi daha büyük bir alıklık sayardı. Gerçi parasız zevk, parasız eğlence ve hatta tramvaylarda, vapurlarda parasız seyahat teşebbüslerinde ekseriya beceriksizlik gösterirdi, mahçup olmak mevkiine düşerdi. Bununla beraber o kanaati muhafaza ederdi, beceriksizliklerini tecrübesizliğe veya kötü tesadüflere hamlederek icabında bahtını yine denemekten çekinmezdi. Çünkü konuştuğu, temas ettiği yaştaşlarınm çoğu hep böyle
yapıyordu, bedava »dan 8onra *k) bağlı yaşıyordu. 8 ?aP,r «uPur Şimdi de aynı düs
ne uyduğunu sanıyorİındiJrc ,kadar işi bitmiş göstererek ında gördüğü bir zekâ cilvesi zann'*al*nden f*na kin yüreğinde hafif 'ma£a başla-vardı. Yazdığı mektu mak ihtimalini düşü?* oluyorsu-üzülüyordu, resim Bahr’*I^, hendi-gelmesini de muhtemel 3,rdınız mı? cana kapılıyordu. Her aQ,mı halâ kendisini ogün parasız i dans ed’“ ve Belmanın evine paras'8 scda nahoş buluyordu. Fakat In 9a9,rB-re de yoktu, elinde tutt\ mutlaka oynamak istiyor*4^18* bu-
Ayna önünde tuvalet^du^u an“ geçirdikten, saçlarının pr mini biraz daha kuvveti' sonra evden çıktı, bir?ım Remz‘" bakkal dükkânına git'nden zaten çırağın eline tutuşturdu halde iken hibi ihtiyar kadının anca hendin-gönderdi, cevap almad, sini tenbih etmeği «J1111 Otfelâ-Vakit, ikindiyi geçmiş.
mak istediği kadının r*n*n kollan benzerleri gibi, o Birr
Remzi okadar mesrur idi, ki, Sabahat Hanımın böyle kolları arasında adeta uyur gibi tatlı tatlı bayılmasından da hoşlandı, ihtiyar kadını yavaşça minderin üzerine bıraktı.
Maamafih sevinçli haberlerin mucip olduğu baygınlıkların uzun sürmesi adet değildir. Zaten Remzi de Sabahat Hanımı mindere yatırdıktan sonra ne yaptığını pek te bil-miyerek eline bir sürahi su alıp kadının yüzüne boşaltmış, diğer taraftan da ellerine kollarına, kanını cevelân ettirmek için, şiddetli şiddetli vurmağa başlamıştı.
Teyze Hanım nihayet bir gözünü açtı, arkasından diğer gözünü de açtı, yüzü sırsıklam idi, Remzinin hâlâ kollarına vurmakta olması canını yaktığı için inliyerek:
— Kâfi, kâfi... Yeter... Bir şeyim yok diyebildi.
Remzi kadını çabuk ayılttığından memnun olarak doğruldu. Sabahat Hanım da yine kesik kesik sordu:
— Melâhat nerede imiş, nasıl bulunmuş ?..
— İzmirde diğer teyzesi Saadet hanımın yanına gitmiş.
Bu haber Sabahat hanımın o kadar hayretini mucip oldu, ki az daha tekrar bayılacaktı. Heyecanla dedi, ki:
— İzmirde Saadet teyzesinin yanına mı gitmişi Aman yarabbi neler işidiyorum ? İzmire kadar nasıl gitmiş? Orada işi ne imiş? Siz bu haberi nereden aldınız?
Remzi elindeki mektubu uzatarak:
— İşte haberi bana bu mektup getirdi.
— O halde Melâhat sizin burada olduğunuzu demek biliyormuş, ki m ktup göndermiş.. Bunu nereden öğrenmiş ?...
— Hayır, Melâhat Hanımın benim burada olduğumdan tabii Haberi yok. Yalnız Saadet Hanıma damat olacak bir Şükrü Bey vardır. Şükrü benim en aziz arkadaşımdır. Meıâ-hat Hanım İzmire gidince işte bu arkadaşım bana acele mekup yazarak bu haberi bildirmiştir.
— Eu şükrü Bey dediğiniz Saadet Hanıma damat mı oluyormuş,
şu halde kızı Nihali alıyor demek? — Evet, N.hal Hanımı alıyor. Hatta bu h^fta düğünleri de var. Beni de ayrıca davet ediyor.
—Düğün mü var ? Bak bu habere de ayrıca memnun oldum, doğrusu...
— O halde Teyze Hanım hemen kalkıp hazırlanın...
— Hazırlanayım mı? Nereye gitmek için ?...
— Otomobille derhal İzmire hareket edip biran evvel Melâhat Hanımı bulacağız.
— Otomobille İzmire gitmek mi ? Aman Remzi Bey, siz delimi-siniz? Buradan otomobille İzmire gidilir mi, hiç? Gidilse de ben buka-dar seyahate dayanabilir miyim ?
— Teyze Hanım, dört gündür meydanda bulunmamasından dolayı okadar yürek acısı çektiğimiz Meiâhata şimdi kavuşmak için böyle bir seyahattan kaçacak mısınız?
— Remzi Bey, sizinle otomobil seyahati yapılır mı? Meiâhata çabuk yetişeceğim diye kimbilir yolda otomobili nasıl hızlı süreceksiniz.
Devamı var
Eylül İS
—ZAMAN—
7
[ KARİ MEKTUPLARI
1
Şirketihayriyenin ücretleri pahalıdır!
Binbaşılıktan mütekait Rüştü Bey bize gönderdiği mektupta, Şir-ketihayriye ücretlerinin çokluğundan şikâyet ediyor. Bu kariimiz bilhassa Üsküdar - Köprü, Üsküdar-Beşiktaş ücretlerinin çokluğundan müştekidir. Kariimiz, Şirketihayriyenin zarar edeceği için vapur ücretlerini indiremiyeceği iddiasını.da kabul etmiyor ve bu iddiayı bir takım erkam ile iptal ediyor.
Kariimiz diyor ki:
“ — 1329 senesinde şirket vapurları (18,613,453 ) yolcu taşıdığı halde seferberlik senesi olan (1330) da bu adet ( 15,869,730) sayısına, (1331) yılında (9,670,259) sayısına düşmüştür. Fakat yine harp bütün şiddetile devam ederken yolcu adedi şu şekilde bir artma vaziyeti göstermiştir:
(1332) de (10,457,935), (1333) te (11,058,388), (1334) te ( 13,212,057 ) yolcu.
Harp seneleri içinde yolcu adedi ■rttığı halde mütareke yıllarında ş» şekilde mantazam bir eksilme variyeti kendini göstermiştir :
Sene
1335
1336
1337
1338
1339
1340 Bu minval
mikdarı eksile eksile (1933) senesinde (8.987.799) adedine inmiştir. Bu cetvellerin mütaleasmdan anlaşılıyor ki harbin ilânı yılından sonra ve harp devam ederken en çok yolcu (1334) senesinde görülmüştür.
Halbuki (334) senesi (216.150) liradır. Yolcu azalmıya başladığı (1335) senesinin bilet hasılatı ise (655.120) liradır.
Yolcu eksiliyor, hasılat ise üç mislinden fazla artıyor. Ne garip vaziyet!!
Bu garabet burada Aşağıdaki cetvel bunuı gösteriyor :
Yolcu adedi
13.007.742
12.647.299
12.297.119
12.028.521
10.742.052
10.678.484 üzere her sene yolcı
hasılatı adedinin
kalmıyor, devamını
Sene Eksilen yolcu mikdarı fazlalaşan bilet hasilatı
1335 204.305 438.970
1336 360.443 961.399
1337 350.180 970.401
1338 268.598 974.168
1339 1286,519 860.476
1340 63.568 865.322
bir evvelki
1339 senesi hasılatı seneden noksan olduğu gözüküyor ise de bu senenin yolcu eksikliği bir sene evveline nazaran bir milyon iki yüz bindir. Bu, bir milyon iki yüz bin yolcudan altmış üç bin küsur daha eksik yolcu taşınan (1340) bilet hasılatı bir evvelki senenin o düşük hasılatından dört bin sekiz yüz kırk altı lira fazladır.
Yani son 1933 senesine kadar her sene muntazaman yolcu mik-darı azalıyor, hasılat ziyadeleşiyor.
1341 senesinde yolcu adedi yine eksildiği halde bilet hasılatı (989,202) liraya varmıştır. Yolcu eksilmesine rağmen hasılatın artmasındaki sebep bilet ücretlerine yapılan müthiş zamdır. Esasen yolcu eksildiği de bilet bilet ücretlerinin pa-halılanmasından ileri gelmiştir.,,
Kariimiz bundan sonra bir zamanlar Vali Muhiddin beyin Şir-ketihayriye nakliye ücretleriyle mücadele edeceğini söylediğini hatırlatarak alelûmum Boğaziçi bilet biatlerinin ve bilhassa Üsküdar ücretlerinin tenzili için ehemmiyetle nazarı dikkati celp eylemektedir.
Berberlerin tatili meselesi
Zındankapıda İpçilerde 29 numarada berber İbrahim Hakkı Efendi bize gönderdiği bir mektupta, geçen hafta bu sütunlarda çıkan Kadıköylü berber Ahmet Sefa Efen dinin mektubundaki fikirlere itiraz ediyor ve diyor ki:
“ Cemiyetimizin Reisi Mustafa Sabri Bey kendi namına değil hepimiz namına tatil istemektedir. Bütün kalfa ve ustalar, cuma günü öğleden sonra dükkânlarını kapatarak çoluğu ve çocuğile bir arada yemek yiyebilmek imkânını bulmak istiyor.
Bizim şimdi ne cumamız, ne bayramımız var. Sabahın altısından gecenin onuna, onbirine kadar - iş olsun olmasın- dükkânda beklemek mecburiyetindeyiz. Cuma günleri kapayan diğer esnaf açlıklarından »»ı ölüyorlar ki biz de böyle bir tehlikeye maruz kalalım?,,
Dikiş makineleri ve kazanç vergisi
Karilerimizden Vedat Bey, şirketler muamelâtının tetkik edildiği bu sırada hatırına geldiği kaydile bize yazdığı bir mektupta diyor ki: “Dikiş makineleri kumpanyaları, peşin para ile 180, 190 liraya aldığınız bir makineyi taksitle 260, 270 liraya, yani 70, 80 lira faizle satıyorlar,
Parayı, makûl bir faizle işleten her şahıs ve müessesenin kanunen kazanç vergisi vermesi lâzımgelir-ken bu kumpanyalar mezkûr giden muaf tutulmaktadır, doğru mudur ?„
ver-
Bu
*
Yine imtihan meseleleri!
Adana kız lisesi edebiyat talebesinden bir hanım bize gönderdiği bir mektupta, coğrafya ikmal imtihanlarında kendilerine fen bilgisi sorulan ve ‘ Biz fen bilgisinden ikmale kalmadığımız için yalnız coğrafyaya çalıştık,, cevabını veren üç talebenin bu yüzden sınıflarında ipka edildiklerini söylüyor.
Fen bilgisi mualliminin de leyli talebeye “Benim dersimden sınıf geçen coğrayadan, coğrafyadan geçen benim dersimden gaçe-miyecektir,, dediğini bildiriyor. Bu hanım kız, bize yazdıklarının bir suretini Maarif Vekâletine yolladığını da ilâve ediyor. Eğer bütün bunlar doğru ise - ki bir talebenin yalan söylemesini kabul etmek güçtür - hem garip, hem de şayanı dikkattir. Nazarı dikkati celbederiz.
♦ ♦
Bir cevap
Tıp Fakültesi 5 inci sınıf talebesinden İhsan Beye:
Yazınız alındı. Fakat kâğıtların iki tarafına da yazmış olduğunuz için istifade etmek mümkün olamamıştır.
T ayyare hücumlarına karşı düdük Adana 14 (A. A.) — Belediye Encümeni hergün saatleri ve harp esnasında tayyare hücumlarını bildirecek bir düdük alınarak saat kulesine kanulmasına karar vermiştir.
Halkevi grubu İzmir-den ayrıldı
İzmir 12 (A. A.) — Bir müd-dettenberi şehrimizde bulunmakta olan Ankara Halkevi grupu bu sabah trenle Ankaraya hareket etmiş ve İzmir Halkevi heyeti tarafından samimi tezahürat arasında teşyi edilmişlerdir.
Nişanlı katil hâkimin huzurunda neler söylüyor ?
Tahtakalede Matmazel “Raşel,, i vurup öldüren "Leon Bahar,, hak- , kındaki polis tahkikatı bitmiş, katil Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesinin huzuruna çıkarılmıştır. Suçlu “Leon,, a hâkim Salâhat-tin Bey ilk sualini şöyle sormuştur:
— Bak on dört yaşında bir kızı öldürmüşsün? Mişin öldürdün?
Leon telâşla ve büyük bir süratle cevap verfniştir.
— 14 dört yaşında değil hâkim efendi, tam on altı yaşında idi.
Bundan sonra “ Leon „ susmuş hâkimin ikinci sualine de şu cevapla ( ıvermiştir :
— Efendim, Raşel benim nişanlımdı . Başkasına nişanlamışlar. Çok müteessir oldum. Elimde çakı vardı. Göğsüne dürttüm. Hafif yaralandı. Ben Raşelin öldüğünü bilmiyorum.
— Çakıyı kaç defa sapladın ?
— Vallahi bunu iyi bilmiyorum. Bundan sonra hâkim Saiâhattin Bey Leon hakkında tevkif kararı vermiştir. “ Leon Bahar „ bugün müddeiumumilikçe üçüncü müstantikliğe verilecektir.
ZAYİ......
Tatbik mührümü zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığı ilân olunur...
Üsküdarda Solaksinan mahallesinde Selamiali Efendi caddesinde 114 No. lu hanede Mehmet.
Bu nasıl dostluk
Birinci sahifeden devam
daha sormak mecburiyetinde kalmış bulunuyoruz. Çünkü; bugün daha çirkin ve daha garip bir hadise ile karşılaştık. Karilerimizce malûm olduğu üzere Bulgaristan hükümeti Sofyada bir “İçtimaî İslâhat müdürlüğü „ meydane getirmiş ve matbuatın idaresini bu daireye bırakmıştır. Burası Bulgar matbuatına direktif vermek ve gazeteleri sansör etmekle mükelleftir.
Geçen defa mevcut sansöre rağmen "Trakya,, gazetesinde aleyhimizde nasıl neşriyat yapıldığını bir türlü anlayamadığımızı söylerken bunun komşuluğa ve dostluğa yakışmadığını da samimivetle ileri sürmüştük. Bu defa “İçtimaî İslâhat müdürlüğü„nün gazetesi yani Gos-podin “Görgiyef„ in urganı olan “Novi Dni„ (Türkçesi Yenigünler) gazetesinde gördüğümüz bir yazı, bizi büsbütün hayrete düşürdü. Biz, başka gazetelerde çıkan bu kabil neşriyatı mezkûr müdürlüğün nasıl sansör etmediğini teessürle ve hayretle düşünüyorduk. Halbu ki 8 Eylül tarihli ve 13 numaralı “Novi Dni„ gazetesinde, mahut "Trakya,, nın baş muharriri ve "Trakya komitesi» nin umumî kâtibi Gospodin “ Kostantin Petkanof „ un Balkan harbine ait ve serapa bizi rencide edecek tarzda ve garezkârane bir şekilde yazılmış bir hikâyesini gördük..
Bulgar hükümetinin mürevvici efkârı olan ve "Hâkimiyeti Milli-ye„si sayılan bir gazetede tanınmış Türk düşmanlarının Balkan harbi edebiyatı yapmalarına müsaade ve müsamaha edilmesi, o memleket idarecilerinin iki millet arasındaki dostluğa ve komşuluğa ne derece itina eylediklerini bariz bir surette göstermektedir.
"Zaman,, karilerine katî bir fikir verebilmiş olmak için mahut hikâyeyi aynen tercüme ediyoruz. Bu hikâyede yerli Bulgarlar çok güzel karakterize edilmiştir. |Hik&-ye şudur:
Bulgarlar geliyor..
Balkan harbi. Ceneral "Ratko Dimitriyef,, Yambolu ve Karaağaç istikametine doğru yol alan kıtaatı... Bu kıtaata mensup olanlar, Edirne üzerine yürüdüklerini zannediyorlar. Halbuki bir akşam Stranca dağlarının yüksek ve esrarlı ağaçları arasında kaybolduklarını görüyorlar. Dar keçi yollarından tırmanarak geçen Bulgar ordusu, Os-manlı ülkesine giriyor. Artık şanlı epope başlamıştır. Eski Polos, Pet-ra, Kırklareli.. Bulgar askerinin asırlık düşman üzerine olan akını işidilmemiş bir surette ilerliyor. Türkler korku da.. Silâhlarını atıyor; sevgilerini ve sevgililerini bırakıp kaçıyorlar. Strancanın boş kırları kaçmakta olan Türklerle dolu ve burası o kadar kalabalık ki bir karınca yuvasını andırıyor. Türkler, Edirne ve İstanbul istikametine doğru bozgun kafileler halinde kaçıyorlar.
Kırklarelindeki Bulgarlarda bir telâş var. Evlerine saklanarak yakınlaşmakta olan top seslerini dinliyorlar. Bir kaç Bulgar muallimi rüştüye mektebinin üstkatında bir odaya çıkarak vaziyeti tetkik ediyor. Bunlar yavaşça ve ihtirazla açtıkları bir pencereden Stranca istikametini tetkika koyuluyorlar. Esir kalplerinde heyecan var. Bulgar ordusunun top mermileri kırmızı fesler üzerinde tarrakalarla patlıyor. Sokaklarda müthiş bir panik var. Muallimlerden biri cesaretlenerek başını uzatıyor ve elindeki dürbünle ortalığı tetkike başlıyor. Tam bu esnada sokakta donmuş gibi duran ve muallime hitap eden bir Türk zabiti:
— Sevininiz I. Sizinkiler geliyor.. Bulgarlar geliyor, diyor.
Muallimin elleri titriyor ve dürbünü elinden düşürmemek için kendini zor tutuyor. Dizleri çözülüyor. Fakat, birdenbire kendine geliyor.
Metin ve kurşun hıziyle uçan bir sesle zabite cevap veriyor:
— Askerleriniz neden kaçıyorlar ?
— Çok korktular. Ah.. Bu Stran-ca, bu haydutlar yuvası Stranca bizi mahvetti..
Zabit inliyerek, hicap ve ıztırp-tan başını avuçları içine alarak - sendeliye, sendeliye yürüyor ve sokağın öte başında birdenbire durarak kılıcını çıkarıyor; iki parça ediyor ve İstanbul yoluna doğru kaçmağa başbyor..
Sokaklarda meserret avareleri. Evlerin kapılan açılıyor. Sokağın öbür başında Bulgar askerinin karanlık gölgesi beliriyor. O, Stranca meşesi gibi koyu bir renkte.. Bu şekil büyüyor, büyüyor bütün kasabayı dolduruyor. Süvariler, kılıçlannı şakırdatarak geçiyorlar.. Zafer teraneleri bütün Trakyayı sarıyor; esirin zincirleri kırılıyor. Halk meserretten gaşyolmuş. Tapınarak sokağa fırlıyanlar, halaskar ordunun bastığı yerleri öpüyor..
Artık ıztırap ve çile yok.. Stranca dağları kahraman Bulgar ordusuna yol açıyor ; zafer ve istiklâl şarkıları esrarlı dağları, yeşil bağları ve zümrüt ovaları çınlatıyor. Bulgar askeri boyuna ve tehalükle taarraz halinde.. Kavaklı köyünde umumî bir panik var. Cepheden kaçan Türk askerleri rastgeldikleri yeri yağma ediyor ; döğüyor ; kesiyorlar. Köy kenarında evler yanıyor. Kadın, çoluk, çocuk müthiş çığlıklarla ağlıyor. Dehşet, bütün kapılan kilitletmiş.] Köylüler, guruplar halinde büyücek evlere toplanmış, titreşiyorlar.
Doğduğum ev, korkmuş kadın ve çocukla dolu. Gün yürümüyor. Güneş olduğu yerde duruyor. Babam, avluda dolaşıyor. İçeri giren Türk askerlerine ekmek vererek selâmetliyor. Kendisine hiç biri tarafından fena muamele yapılmak teşebbüsü görülmüyor. Gece.. Gece yarısından sonra silâh sesleri kesildi. Sükût müthiş bir korku veriyor. Bir horoz sesi duyuyoruz. Avluya iki gölgenin girdiğini görüyoruz. Kadınlar:
— Son dakikalarımızı yaşıyoruz. Bizi diri, diri yakacaklar.. Tapınınız Hazreti mesihe yalvarınız..
Babam hemen dışarı çıkıyor. Türk askerleri yorgun, sakin ve aç.. Ekmek istiyorlar. Yalvarıyorlar.
— Korkmayınız, diyorlar. Sizinkiler geliyor. Bulgarlar geliyor.
Köyün Şimal tarafından bir mitralyoz sesi acı acı haykırıyor.
— Görüyor musınız? Bunlar ai-zinkilerdir. Geliyorlar. Allaha ısmarladık 1.
Bu iki Türk askeri hemen sokağa fırlıyarak kayboluyor. Birdenbire keskin bir ses işitiyoruz:
—• Birinci takım... Mitralyozu sağ cenaha al!
Güneşin ilk şuaları köyümün kilisesinin çan kulesine konmuştu.. Kilisenin çanları esirin kurtuluşunu ilân ediyordu. Kilisenin avlusuna Bulgar köyü olan Kavaklının sakinleri bir mezar kazdılar ve buraya harpte ölen kapitan (yüzbaşı) “Tanşek,, i gömdüler.
.... Bulgar mitralyozunun acı acı haykırışı koruyu çatırdatıyor. Ve bu, gittikçe ve gittikçe uzaklaşıyor.. Bu ses, Bulgaristan fedailerini Lüleburgaz maktetine doğru sürüklüyor.
Kostantin Petkanof
İktisat Vekili geliyor
Birinci sahifeden devam
— Alabes satışların zararı mallarımızın düşük fiatla satılmasından mı ibarettir?
— Hayır, düşük fiatla satış, fiatlann mütemadiyen düşmesine de sebep olduğu için zürraın korkarak maliyet fiatmdan bile aşağı satış yapmalarını mucip olabilir. Bu hal ise verdiği zarar kadar maneviyatın kırılmasını da intaç edebileceğinden memleket için çok tehlikelidir.
Biz işte bilhassa bu tehlikeyi göz önünde tutarak tedbirler almaktayız.
— Bu tedbirler nedir?
— Ticareti teşkilâtlandırmak yolundayız. Bu hususta hazırlanan kanun lâyihaları Heyeti Vekilededir. Önümüzdeki içtima devresinde Büyük Millet Medisinne müzakere edilecektir.
Ticareti teşkilâtlandırmağı biz şöyle tasavvur ediyoruz:
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 13 - 9-1934 ÇEKLER
Londra Açılış 621,50 Kapanış 621
Nev-York 0,80534 0.80625
.Paris 12,06 12,06
Milano 9.2750 9,2564
Brüksel 3,3875 3.3850
Atina 83,4225 —
Cenevre 2,4370 2,436
Sofya 65,9025 —
Amsterdam 1,1738 1,1733
Prag 19,1275
Stokholm 3,1185 —
Viyana 4,2595 —
Madrit 5,8125 5,8155
Berlin 1,9939 1.9955
[Varşova 4,2075 —
Budapeşte 3,9375 —
Bükreş 79,565 —
Belgrat 34,80 —
Yokohama 2,689 —
Moskova 1089,50 - |
Ticarette monopol taraftarı ola mayız. Ancak mallarımızın gelişigüzel fiatla elden çıkarı Imasına-da razı olamayız.
Bunun için satış kooperatifleri teşkil edeceğiz. Bu kooperatifler alıcılarla doğrudan doğruya temasa geçeceklerdir.
— Kooperatiflerin teşkili mecburî mi olacaktır?.
—Dış ticaretimizi, her zaman söylediğim gibi ne “monopolize,, (yani inhisar altına almak), etmeği ne de teşekkülü mecburi koopratiflere vermeği düşünüyoruz. Satış kooperatifleri kurmağı düşünmekten maksat bahsettiğim muvazeneyi temin etemk tir.
Bu satış kooperatifleri teşek külleri, Ziraat Bankasına bırakılmış olan kredi kooperatiflerde hemahenk yürüdükleri takdirde istihsal ve satış işleri yoluna girmiş olacaktır.
— Ziraat Bankasına da teşkilâtlandırmak işinde büyük bir rol verileceğini işitmiştik, bu, doğru mudur?
— Doğrudur. Ziraat Bankasının (reorganizasyon) (yani teşkilâtı yenileştirmek) kanunu lâyihası da diğerleri gibi Hey. eti Vekilede tetkik olunmaktadır. Banka ziraati (finanse) edecektir.
Yani Bankanın asıl sahibi olan zûrrai kredi bulması için çalışacaktır. Zürra üç nev’e inkısam edecek ve bunların en başında da arazisinin genişliğinden ziyade sayyi ile istihsal eden küçük zürra bulanacaktır. Bu suretle zirai İslâhat kendiliğinden vukua gelmiş olacaktır.
— Bunlar meyanında başka tedbirler de var mıdır?.
— (Standardizasyon) u zikrederim mahsullerimizin alıcılarımıza makbul vasıflarını da tayin etmek lazımdır.
İncir, üzüm yumurta, portakal için Vekâlet arkadaşlarım çalışıyorlar.. Marmaranın zeytin taneleri de fındık gibi muayyen bir şekle bağlanmıştır.,,
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
0/0 5 faizli 1933
İkramiyeli (Ergani) 'o/O 7,5 faizli Türk borcu tahvili I 28,60 28,70
'Anadolu D.yolu I II „ uı 47,75 47,75
Anadolu Demiryolu mümessili - -
0/0 7,5 Türk B. IU 27,50 27,50
0/05 " Hazine 60 — 60 —
Merkeı Bank —
Anadolu D.yolu0/0100 — —
tş bank nama — —
Bomonti Nektar 12,25 12,25
Aslan Çimento 11,80 11,80
Fatih askerlik şubesinden :
1 — Şubemizde kayitlı ve kayıt haricî kalan ne kadar şehit yetimi varsa M. M. V. den gelen emirde defterleri istenilmek-ted ir.
2 — Pek yakın zamanda şubeye yetlerinde mevcut evrakı müsbiteleriyle birlikte gelmeleri.
3 — Tarihi ilândan nihayet teşrinisani 15 Kadar kayıt muamelesi devam edecektir ondan sonra müracaat edenler kayit haricî kalacağından şube bu hususta hiç bir mesuliyet kabul etmiyeceğigibi şikâyette nazarı itibara alınmıyacağı ilân olunur.
lo
Devlet Matbaası
Müdürlüğünden:
Devlet Matbaasında bir yılda birikecek tahminen 65 bin ki-kadar en çok beş santim genişliğindeki kırpıntı kâğıtları açık
arttırma ile satılığa çıkarılmıştır. Arttırma 29/9/934 Cumartesi günü saat 14 de Matbaada yapılacaktır. İsteklilerin arttırma çağından önce yüzde yedi buçuk pey akçelerini vezneye yatırmaları gerektir. Şartnameler Matbaadan alınabilir. “5536,,
İstanbul Ziraat Bankasından:
Sıra Semti Mahallesi Sokağı Cinsi Hissesi Emlâk Hisseye
No. sı No. su muhammen 1
988 Bostancı Bostancı Çatal çeşme ve Yozgat Arsa Tamamı 53 Harita 11/15 mükerrer 129
989 54 Harita 11/15 mük. 135
998 Büyükada Yalı Mehmetçik 1/2 3-19 47
1007 Beyoğlu Kamerhatun Şirket Hane 1/2 23 375
1017 Topane Seferkâhya Tütüncüçıkmazı Arsa Tamamı 6-8 1288
1013 Galata Kılıçali Medrese Oda 1/2 38 75
1019 Beyoğlu Hüseyinağa Bilezik Bugün arsa Tamamı 29 735
1020 Büyükada Yal. Macar Arsa 1/10 5/1 27
1021 Cami Küşadiye Tamam 16 234
1022 Yalı Mustafabey 2 206
1024 Beyoğlu Hüseyinağa Gölbaşı Arsa ve baraka ,, Eski 31-54 yeni 350
1026 w Arsa ,, 46 150
1029 Boğaziçi Ortaköy Dereboyu 28/72 Bervechi 18/72 Bervechi mülkiyet 21-23 vakfiyet 175
göre kıymeti* I T. L.
talip bulamıyan mevki ve evsafı balâda yazılı gayrimenkullerin ^''^.’yetleri yüzde yedi buçuk pey akçelerde ihalı bedelleri nakden veya gayrimübadil bonosile ödenmek üzere otuz gün müddetle arlıkla satışa çıkarılmıştır. İhaleleri 26-9-93‘ Çarşamba günü saat on beşte icra olunacaktır. Şartnamesi Bankamızın kapısına a' .niştir. Senei hab'ye vergisile Belediye vesair rüsumı müşteriye aittir. Talip olanların satış komisyonuna müracaatları ilân olunur. 4 5039,,
İlk
arttırmada
8
Leylî — Neharî
MASAN
kılınan “Meh-Nazili gülşe-olan (59660) ve (42) hususî (17)
Kız — Erkek — Ana inkilâp Liseleri
Müessisi: Nebi Zade Hamdı
Kuvvetli bir talim neyetine maliktir. Resmî mekteplere muadilâtı musaddaktır. Kayıt için hergün 13—17 arasında müracaat olunabilir. İsteyenlere mufassal tarif name gönderilir. Cağaloğlu — Yanık Saraylar caddesi. Telefon: 20019
Zayi — Ve itibardan düşmüş paşabort
Tebrizden ita met oğlu Cevat ni„ namına ait umumî fervüdin ( 1310 ) 7 Nisan
(1931) Tarihli İran pasaportu şahsı aher yedinde görüldüğü taktirde takibati Kanuniye icra olunacaktır.
Terzilik ve Kürkçülük
Mektebi Müdürlüğünden:
Mektebimizde imal edilen 34 adet ceket, 74 adet pantalon, 103 adet yelek, 10 adet pardösü, 20 adet ceket atay pazarlık ile 26 Eylül çarşamba günü satılacaktır. Talip olanların yevmi mezkûrda saat 15 te teminat akçelerile birlikte Fındıklıda Yüksek mektepler mubayaa komisyonuna ve mezkûr eşyayı görmek için de Sultanahmet Dizdariye çeşme sokağında mektep idaresine müracaatları ilân olunur. “5380,,
1 abiî limon, portakal ve turunç çiçeklerinden müstahzar 90 derece bir harikai san’attır.
İngiltere’nin Atkinson’u, Fransa’nın hakikî Jan Marina Farina’sı, Almanyanın 4711i ne ise Tiirkiyenin Haşan Kolonyası da o dur.
Hastalara hayat ve şifa verir. Sinir, Nevresteni, Çarpıntı, Helecanı kalp, Baygınlık ve bütün âlâmı asabiye zamanlarında bir hayat arkadaşıdır.
Derecesi yüksek olması dolayisile masaj için yegânedir. Memleketimizin bütün büyükleri, büyük hanım efendiler HAŞAN KOLONYASI istimal ederler. Haşan Kolonyası hakkında Avrupanm en büyük ıtriyat mütehassislan diyor ki: Hayatımızda Haşan Kolonyası kadar insana ruh ve hayat veren bediî bir kokuya tesadüf edemedik. En güzel en fevkalâde hediye Haşan Kolonyasıdır. Bu hedive hastalara ve bilhassa sinirlilere pek makbule geçer.
MAKİNE - MOTOR---------------------------------
ELEKTRİK MEKTEBİ
1 — Tedrisata 6 Teşrinievvel 1934 cumartesi başlanıyor. Eski talebenin , te bulunmaları.
* — Ayni tarihte DİSEL ve İNFİ-LÂKL1 MOTÖRLER şubesi İle ELEKTRİK ve TELSİZ TELGRAF şubelerinde tedrisata başlanacaktır.
3 — İlkmektep mezunlan için İHZARİ sınıf vardır. Bu sınıfları bitirenler şubelere girerler.
4 — Ortamektep tahsili olan talebe doğrudan doğruya meslek şubelerine alınır. Bu şubelerin müddeti iki senedir.
5 — Mektep yalnız neharidir.
6 — Taşrada bulunan makinistlere muhabere ile ders verilir Kayıt muamelesine başlanmıştır. İzahat almak ve kayıt olmak için : Galata Çinili rıhtım hanı arkasında Mumhane caddesinde kâin makine Motor elektrik mektebine müracaat edilmelidir.
tuıııarıts mekteptf
2 — Ay
Adapazarı Türk Ticaret Bankası
1934 SENESİ MART BİLÂNÇOSU
AKTİF
PASİF
İZAH AT
T. Lirası Kuj.
İ Z AH A T
T. Lirası Kuş.
SIHHATİNİ SEVENLERE
MÜJDE
AfyoDkarehisar Madansuyunun hazımsizliğe, kara ciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı şlfaı hastalarından istifade edenlerin adedi gün geçtikçe artmaktadır.
Afyonkarahisar Madensuyunu
İçenlere kolayhk olmak üzere su kamyonetle müşterilerinin yerlerine kadar gönderilmekte ve ayrıca on şişelik kasalarla da su verilmektedir.
Umumi satış yeri: Yenipostane civarında AksaraylIlar Hanında Hil&liahmer Satış mağazasıdır. Telefon 20062
^Jnhişarlar^U^Müdürlüğünden:
1 — Ankara’da Atış mahallinde İdaremizce inşaatı mukarrer l Çardak, Derenaj, su tesisatı ve sair inşaat kapalı zarf usulile ı münakaşaya konulmuştur.
s 2 — Kırdırma şartnamesile projeleri beş lira mukabilinde r. Ankara Başmüdüriyetinden ve Cibalideki Levazım Muhasibi Mes’-uliük veznesinden alınacaktır.
3 — Kırdırma 16/9/934 tarihine müsadif Pazar günü saat
I - ______ _________________ ._________
J “15„ te Cibalideki Alım, Satım Komisyonunca ica kılınacaktır.
i 4 — Teklif mektupları kanundaki hükümlerine göre yukarıda I tayin olunan gün ve saatten evvel Komsiyona verilmelidir.
5 — Kırdırma şartnamesinin maddei mahsusası mucibince 3 fennî ehliyeti haiz bulunanlar iştirak edebilirler.
6 — Her istekli inşaatın bedeli keşfi olan “15581,, lira “67„ kuruşun % yedi buçuğu nisbetinde muvakkat teminatı tayin
‘ nan gün ve saatten evvel teslim etmelidir. “5008,,
•J
olu-
* ¥
I Numune ve şartnamesi mucibince “20000,, kilo düz beyaz ton 19/9/934 tarihine müsadif Çarşamba günü saat “-15,, te zarlıkla satın alınacaktır. Talip olanlar tayin olunan gün ve saat-ı te % 7,5 muvakkat teminatlarile birlikte Cibalideki Alım, Satım Komsiyonuna müracatları. “5176,,
kar-
pa-
Asipirol NeCÖu
1
»

Banknot . . ...
Dahildeki muhabir Bankalar ....... SENEDAT CÜZDANI............................
Vadesine üç ay kalan 1.536.334.23
„ üç aydan fazla kalan 0.00
ESHAM VE TAHVİLÂT CÜZDANI . . ( “947810.00 143.579.90
Borsada kote olanlar
„ „ olmıyanlar
AVANSLAR . . . .
Emtia ve vesaik üzerine avanslar 533.055.24 Sair mütenevvi avanslar 162.353.49
BORÇLU HESABI CARİLER ....
741.943.29
395.315.14
Kefalet mukabili krediler Teminatlı krediler MUHTELİF BORÇLULAR İpotek mukabili avanslar İştirakler
MENKULLER ♦ •• • .
Makineler Kasalar Tesisat Mefruşat GAYRİ MENKULLER . Banka binaları
Diğer gayri menkuller NÂZIM HESAPLAR . .

»•
907.485
83.526
1.536.334
238.389
695.408
1.137.258
762.188
334.333
354.394
132.394
59
52
23
90
73
43
52
31
41
41
SERMAYE
ihtiyatlar
FevkaJâde ihtiyat
Kanunî ve Nizamî ihtiyat Muhabir bankalar .
Mevduat. . . . . .
Cari hesaplar . . . .
Tassarruf mevduatı . .
0.00
131.376.45
1.200.000 00
. 131.376 45
. 85.276 21
. 195.561 50
1.578.656 62
2.408.959 21
Vadesiz Vadeli
145.682.10
2.263.277.11
Bir ay kadar
Bir aydan bir seneye kadar 82.182.27
Bîr sene ve bir senden
1.225.465.13
948.629.71
11.400.00
10.368.41
39.065.12
51.619.25
285.344
49
98.791.30
186.553.19
1.262.732
7.729.846
38
29
fazla vadeliler
Tediye emirleri:
Sair muhtelif alacaklılar .
.İtfa tahsisatı..............
Talep olunmamış temettüler ve koponlar . . . 120.296
Nazım hesaplar
39.442
694.834
12.710
93
W
02
1.262.732
1.729.846
İstanbul Ziraat Bankasından
97
29
Sıra Semti Mahallesi Sokağı Cinsi Hissesi Emlâk Hisseye göre mu-
No. su No.- hammen kıymeti
1330 Kadıköy Zühtüpaşa Bağdat cad. Kâgir hane ve bahçe 1/2 168-168 Mü. 4000 T.L
1331 Beyoğlu Kamerhatun Simitçi Kagir hane 9/20 2 2700
1332 Yeniköy Kürkçübaşı İstinye cad. Hane ve arsa ve bahçe 15/24 138-140 1575
1333 Galata Kemankeş Helvacı Kâgir mağaza ve üstü odalar 28/120 23-25 5610
1334 Boğaziçi Paşabahçe Fenerli Ahşap hane 1/2 29 470
1335 Kadıköy Osman ağa Söğütlüçeşme Kâgir üç dükkân 3/16 140-142-144 3750
1336 Beyoğlu Kamerhatun Kalyoncu kulluk Kâgir apartıman Tamamı 127 25000
1337 Bostancı Bostancı Çatalçeşme Arsa 499 16 Mü. 9 harita 125 „
1338 „ 384 ,, 16 Mü. 4 harita 96 „
1339 Eminönü Şeyh Mehmet Geylâni İzmir Kâgir mağaza üstü odalar 3600/43200 16 612
Yüzde yedi buçuk pey akçelerile ihale bedelleri nakden veya gayrimubadil bonosiyle ödenmek üzere yukarıda evsafı yazılı gayrimen-kullerden 1333-1336 sıra numaralı gayrimenkuller kapalı zarfla diğerleri açık arttırma .suretiyle satışa çıkarılmıştır. İhaleleri 20/9/934
Perşembe günü saat on beştedir. Kapalı zarfla olanlara talip olanların kapalı zarflarını mezkûr saate kadar satış komisyonu riyasetine tevdileri lâzımdır. Şartname Bankamız kapısına asılmıştır. Senei haliye vergisiyle Belediye resimleri müşteriye aittir; 5223,,
[
İstanbul Belediyesi ilânları
] Karaciğer - Mide - Barsak -
TUZLA
Keşif bedeli 651 lira 90 kuruş olan Büyük Çekmecede Çöplü-ce mektebi tamiri kapalı zarfla münakaşaya konulmuştur. Talip olanlar keşif evrakını görmek ve şartname almak üzere Levazım Müdürlüğüne müracaat etmeli, münakaşaya girmek için de 49 liralık teminat makbuz veya mektubu ile teklif mektuplarını 17/9-934 Pazartesi günü saat On beşe kadar Daimî Encümene vermelidirler. “5188,,
-Taş-Kum hastalıklarına
İÇMELERİ -----------------J VE OTELİ
İçme ve tren hatlarında mühim tenzilât yapılmıştır Hergüıı köprüden 6,30 - 7,35 - 8,5 - 9,50 - 11 - 13,15 - 15,10 - 16 - 45 ve Haydarpaşaya giden vapurların trenleri içmelere giderler
İmtiyaz sahibi: Ali
Umumî neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü : C. Hikmet Matbaai Ebüzziya
. grip, nezle, baş ve diş ağrılarının
ş kat’i ilâcıdır. Depvsu : Bahçekapıda Odllıl lHCVcttl
eczanesi
I