Sene: I
Numara: 91
hariç için
Matbaai Ebüzziya, İstanbul Q
TELEFON- 20320

Sabahları Çıkar Siyasî Gazete 1 Fiatı Herycrde 5 Kuruştur
L.


Yevmi makale
İzmire girerken...
Bir sabah karanlığında Türk ordusu Afyon yamaçlarından sel gibi akmağa başlıyor, bu sel günler geçtikçe güzergâhında her maniayı silip süpüren, hurdehaş eden bir tuğyanla ilerliyor ve nihayet on dört gün sonra yine bir sabah fecirle beraber İzmirdı Akdenize akıyor.-
Vaktiyle tarihte Endülüsü fethe giden bir kumandan arkasındaki cüyuşu dolu dizgin sürüklıyerek Bahrimuhite kadar gelip dayanmış ve atını zorla raptederek “Şu ummanı • bipayan mani olmasaydı aksayıâle-me kadar giderdik,, demişti.
Baş kumandanın “ Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri! „ emrini yıldırımlara nazire yapmak ister gibi bir savlet ve kahharlık ile tatbik eden Türk Ordusu da 9 Eylülde izmire girdiği zaman hiç şüphesiz “Şu ummanı bipayan mani o'masaydı Türkün namını aksayı-âleme kadar isal ederdik „ demeğe hak kazanmıştır.
Maamafih o gün Türk Ordusu ışılmaz bir denizin karşısında Türkün payı celâdetini bilfiil durdurmuş olmakla beraber, Türkün haysiyet ve şöhretini hem aksayıâleme kadar götürmüş hem de asar ve ezma-nın sonuna kadar tarihin hayretle yadedeceği bir harika göstermiştir. Buna hiç şüphe yoktur, ki İzmire ayak bastığımız gün hem Türk tarihinin, hem cihan tarihinin bir düğüm noktası, bir dönüm noktasıdır.
Afyondan taarruza geçtiğimiz vakit, başlıyan işin dehşetini birdenbire Garp âlemi kavrayamamıştı, taarruzdan sonra hiç bir muzaffer orduya tarihin hiç bir devrinde nasip olmamış süratle dağları ’ tepeleri aşarak hedefimize koşarken, hem düşmanların, dem de onlara yardakçılık edenlerin ümitleri büsbütün zail olmamıştı. Onlar hâlâ fena bir rüya gördüklerini, ağır bir kâbus geçirdiklerini zannediyorlar, bu kâbusun, bu rüyanın birdenbire zail olmasını bekliyorlardı. Fakat kâbus zannedilen vukuatın, bilâkis hâdisatı cihanı yerinden sarsan ve şuunu-âlemin seyrini şaşırtan müthiş bir hakikat olduğunu İzmire ayak bastığımız gün artık anladılar.
Ogün Şarktan yeni bir güneş doğmuş, Türk milleti, ecdadının mefahirini unutturacak bir yeni zaferle “Sahnei tarihe bihakkın yeniden çıkmış,, idi. O gün Avrupa siyasiyununun entrikaları, diplomatlarının hiyleleri altüst olmuş, Türkün satveti cihangiranesi karşısında her şey, hatta en büyük devletlerin, en zikudret Başvekilleri bile iğilmek mecburiyetinde kalmışlardı.
İzmir, dört sene müddetle yine tarihin hiçbir millete reva görmediği bir azap ve ıstırap çekti. Buna yılmadan, acze düşmeden, seciyesini bir an bile kaybetmedn arşta ecdadı ervahı titreten bir sabır ve tahammül ile mukavemet etti. Fakat tarih yine bu sabır ve metanetin mükâfatını, hiçbir millete nasip etmediği bir şaşaa ile verdi. Çekilen hudutsuz zulüm ve işkencenin intikamını, Anadoluya bir daha ayak basmak hırsına düşecek olanların cer’etini ebediyen kıracak bir kahrıtenkil ile aldı. Hem de bütün bir cihanı husumetin] gözleri önünde, onları hayret ve dehşetten dilleri tutulacak bir hale getirerek, onlara meydan okuyark aldı.
İzmire girdiğimiz gün, düşmanları Türkiyeyi imha için öz mülkümüze saldırmış olanların uğradığı inkisar bile bizim için en büyük bir teselli vesilesidir.
İzmirin senelerle tahammül ettiği facialar isbat ediyor, ki ölmek İstemiyen bir milleti mağlûp eylemeğe imkân yoktur, öyle bir millet ye’se düşmedikçe, mazisini unutmadıkça bütün bir cihan, cehennemden kopmuş ateş olarak üzerine gelse yine zafer ve galebe muhakkaktır.
Gazi Hazretlerinin tarihin bu en büyük zaferini, şayanı hayret bir icaz kudreti ile bir cümleye sığdırarak; “ Türk milleti, gök gürültüsünü andıran velvelelerle tahnei tarihe yeniden çıkıyor „ vecibeleri, Anadolu zaferimizin ve İzmir fethinin en beliğ bir tarifidir.
9 Eylülde Türk milleti sahnei tarihe, vukuatı âlemi haşrüneşre-derek hakikaten tekrar çıktı ve bugün de cihan siyasetinde kendisine ezeldeııberi mukadder olan büyük vazifeleri kudret ve şerefle ifa «derek yolunda devam ediyor...
Ebüzziya Zade
“İzmir,, in kurtulduğu gün!
72 Sene evvel bugün, Kahraman Ordumuz düşmanların hayretten donan nazarları önünde esir “ İzmir »i bağrına basmıştı
Pazar 9 Eylül 1934
i " ---------------1
ı “Tefekkür, sevgi kadar tatlı, rakat her sevgiden faydalıdır»
* Hugo
(Şerhi 3 üncü sahifede)
T
J
Maarif Vekilinin beyanatı
Mezuniyet imtihanları tekrar edilecek mi?
72 sene evvel bugün muradına ermiş olan bahtiyar ve mes'üt “İzmir,, imizin halâskâr I ürk Ordusuna teşekkürü:
— Nihayet yetiştin ve beni kurtardın, varol yavrum!
Eylül 1922-1338 sabahı saat 11 de, Mürsel Paşanın süvari fırkasına mensup bir alayımız “İzmir,, e giriyor, tam 3 sene 3 ay 4 gün zulmün payi tahakkümü altında inleyen bu mübarek beldemize tekrar şanlı sancağımızı dikiyordu.
Artık Türkün kendine yar olmayan talii yenilmişti! Türkü boğmak, onu sahnei tarihten çıkarmak isteyenler dünyanın bir mislini daha görmediği hezimete uğramıştı. Artık Türk namusunu kurtarmış, son düşman neferi de Akdenizin mavi 3Uİarı içinde kaybolup gitmişti!
*
Gerçi 9 eylülden sonra da toprağımızın şurasında burasında sinip kalmış düşman bakiy-yetüssüyufu vardı ve gerçi “Lozan,, müzakereleri çetin olmuş düşmanlar hürriyet ve istiklâlimizi ahden mümkün oldu-ğu kadar az tanımak için bir hayli ter dökmüşlerdi. Fakat bütün bunlar beyhude idi !
Türk 26 Ağustosta başlıyan, 9 Eylülde biten taarruzile ve hürriyet ve istiklâlini kazanmıştı. Namütenahi düşman tahki-matile dolu 420 kilometrelik mesafeyi 15 günde geçmek Devamı 7 inci sahifede
Gazi Hazretleri üteakip
Büjük Erkânı Harbiye Reisi Fevzi Paşa görülmektedir. ]
nazırı başta olarak, Harbiumu-mideki muhasımlarımız, 12 sene evvel bugün muzaffer ordularımızın Başkumandanına rica telgrafları yağdırıyor , “ İzmirin
bize teslim edileceğini,, , fakat “Ordumuzun muzaffer yürüyüşü ile İzmire girmemesini,, istirham ediyorlardı ....
Düşmanın aklı başına geç gelmişti! Düveli itilâfiye konsolosları mev'idi mülâkat olan “Kasaba,,ya gidemeden evvel, 12
9 Eylül 1922....
Bu tarih; Türkün azmi önünde bütün dünyanın serfüru ettiği, mağrur düşmanların müşaşa bir tu'û gibi tahakkuk eden Türk istiklâli önünde gözleri kamaşarak aczi tam ile iğil-dikleri günün devri senevisidir.
Daha yirmi beş gün evvel, Türkün hürriyet ve istiklâlini kan dökülmeden temine çalışan bir vekilini kabul etmiyen en mütaazzım düşmanın hariciye

Gazi Osman Paşa mektebindeki riyaziye imtihanı hâdisesinin mahiyeti ne imiş?
Ankara 8 (Telefonla) — Maarif Vekili Âbidin Beyi gazetemiz namına ziyaret ettim. Vekil Bey son günlerde gazetelerde mevzuubah-solan muhtelif Maarif meseleleri hakkında sorduğum suallere cevaplar verdiler.
Ezcümle Maarif Vekâletinin ilk tedrisat usullerinde bazı mühim değişiklikler yapacağı hakkında bir sabah gazetesinde çıkan haberler hakkında Vekil Bey dedi ki:
— İlk tedrisat için yeniden vaziyeti tebdil edecek mahiyette verilmiş kararlarlarımız yoktur. İlk tedrisat işi bütün şumulü ile Fırka grubunda tetkik edilecektir.
— Birçok gazeteler Eylül mezuniyet imtihanlarının birçok ak-sülâmeller uyandırdığını yazıyorlar, ne buyurulur ?
— Eylül mezuniyet imtihanları hakkında resmî teşebbüs ve işarlardan fazla sözler işittim. Fakat hep alâkadarlar da şuna emin lıdırlar ki imtihan nekadar te-etse derslerini hazmetmiş
Milletler Cemiyeti ve biz
irimize beyanatı
r.f Vekili Âbidin E
olanlar terfi sınıf edebilir er. Senesini boş geçirmiş talebeler de sınıf-Lûtfen sahifeyi çeviriniz
Yarı daimî âzalığa in tihabımıza doğru...
rt'.er Cemiyetinde “ Çin „ in yarı daimî azalık müddeti bitmesi üzerine, “Bern„ Sefiri Cemal Hüsnü Bey tarafından bu âzalığa Türkiye-nin namzetliği vazedildiği malûmdur. Dün gelen bir telgraftan Çinin âzahğmı temdit ettirmek istediği anlaşılıyor. Eğer Çin de yeni nam-zMl'ğini koymuşsa, ohalde heyeti
umumiye yarı daimî âzalığa Türkiye veya Çinden birini intihap edecektir. Maamafih “Cenevre„den gelen malûmat, bizim gayri daimî âza-lığa intihap olunacağımızı muhakkak addettirecek mahiyettedir.
Bu hususta aldığımız telgraflar b ’rveçhiatidir.
Devamı 7 inci sahifede
Balkan konferansı bu sene toplanamıyor!
Evvelâ muhtelif Balkan devletleri arasındaki nok-tai nazar ihtilâflarının halline çalışılacak
Bir teşrinevvelde şehirimizde akti mukarrer olan beşinci Balkan konferansının tehir edileceği ve ağlebi ihtimal konferansın bu sene aktedilemiyeceği anlaşılmaktadır. Koferans reisi ve “Trabzon,, meb’usu Haşan Bey bu hususta bir muharririmize demiştir ki:
“— Bu sene iki konferans yapacaktık. Bunlardan biri Balkan konferansının mutat senelik içtMftaı idi ve burada olacaktı.
Dördüncü Selanik konferansında beşinci Balkan konferansının Belgıratta toplanması kararlaştırılmıştı. Sonra ilkbaharda Atinada konsey içtimaında
Devamı 7 inci sahifede
Güvey nereye gitti!
Bir Musevî kızı, evlenecekleri gün ortadan ka; bolan Musevî delikanlısını dava etli
Matmazel “Ester,, isminde I Musevî kızı yine Musevî tüccard “M„ efendi aleyhinde Adliycye ir racaat etmiştir.
Birinci istintak dairesi icabeti tahkikatı ikmal eylemiş ve hâd Üçüncü ceza mahkemesine intil etmiştir.
Yakında rüyetine başlanılac olan bu davada müddei Matmaı “Ester,,, “M„ Efendi tarafından’| divaç vadile iğfal olunduğunu idi eylemektedir.
Hatta Matmazele kalırsa “ Efendi ile evlenme muamele! tamamen ikmal edilmiş, evlen günü de tayin olunmuş, fakat i o gün, düğün günü, " M,, ef( gelmediği gibi bir daha da göl meır iştir. Koca olmaktan kl bu güveyin İslan bulda mı old yoksa başka bir yere mi gittiğ şimdilik malûm değildir.
Üçüncü ceza mahkemesi, davayı yakında rü’yete baş, çaktır.
Matmazel
t

f SON HABERLER |
Uzak şarktaki gerginlikler
İzmirin kurtuluşu
imtihanlar hakkmdaki makalemin»
Ankara 8 (Telefonla) — Evvelki günkü ‘'Zaman „ da “İmtihan o-yıınlan,, serlevhası altında çıkan vebu seneki imtihanlardan bahseden başmakale Maarif mehafilinde bazı tesirat yapmış ve kuvvetli telâkki edilmiştir.
Rus-Japon hâdiseleri bitip tükenmek bilmiyorsa da bir harbe ihtimal veren yok gibidir
Japonya ile Sovyet birliği arasında son günlerde kâh alevlenen, kâh yatışan ihtilâflar henüz bertaraf edilmiş bir vaziyette değildir. En esaslı ihtilâf, şarkî Çin demiryolu olmakta devam ediyor.
Japonlar Mançuriye girdikten sonra Rusya bu hattın askerî noktai nazarından kıymetsiz, ticarî noktai nazrdan da rakip hatlann inşası yüzünden faidesiz olduğunu görmüş, bu hattı 36,500,000 isterlin mukabilinde satmayı teklif etmişti.
Bunun üzerine Japon matbuatı neşriyatta bulunarak bu fiatın yüksek olduğunu söyledikten sonra Çarlık Rusyasmın Japonyaya 18 milyon isterlin borçlu olduğunu anlatmış ve hattan olsa olsa 4 milyon lira edeceğini yazmışta.
1933 senlinin 18 Mayısında Mançuri hükümeti, Tokyonun muvafakati ile hatta satın almayı teklif etti ve Rusyaya 3 milyon isterlin kadar verebileceğini anlattı. Müzakereler bir müddet daha ilerledikten sonra Japonya hem hat mukabilinde hem hat üzerinde çalışan Rus memurlarına tazminat olmak üzere 8,750,000 isterlin teklif, Rusya hükümeti de 11 milyon isterlin istemekte ısrar etmiştir.
Müzakerelerin bu safhaya varmasına kadar bir hayli vaziyetler ta-■naddüs etmiş, birçok hadiseler vukubulmuşi iki tarafın münasebetleri bir çok gerginlikler geçirmiştir. Nitekim son günlerde de böyle oldu. Buna rağmen bu ihtilâf yüzünden iki taraf arasında harp çıkması tahmin olunmaz.
Hakikatta Uzak şark münasebetlerini bnlanıklaştıran bu hâdiselerin asıl sebebi, iki tarafın birbirine karşı duyduğu itimatsızlıktır. Bu yüzden iki taraf karşılıklı silâhlanmışlardır.
Maamafih iki taraf arasında müsellâh bir mücadele vukuuna ihtimal verilemez.
Uzak Şark vaziyetini çok yakından tetkik eden “ Taymis „ bu meseleye hasrettiği başmakalesinde, Japonların Mançuride bir sürü işleri bulunduğunu, bütçelerinin açık olduğunu, onun için gelecek sene Şarkî Sibir-yeye sarkacaklarına ihtimal verilemiyeceğini söyledikten sonra Ruslarda darlığa maruz oldukları cihetle çiftçileri vasi mikyasta seferber etmek istemiyeceklerini ve fabrikalariyle tezgâhlarından 3000 mil mesafede olan bir deniz devletine taarruz etmiyec eklerini anlatmaktadır.
Ö. R.
Aksayı şarkta Rus hazırlığı?
Amerika kaza, belâ yatağı oldu!
Bir taraftan grev devam ederken, diğer taraftan tüyler ürperten feci vapur kazaları oldu
Tokyo 8 ( A. A. ) — Yarı resmi Rengo ajansının haber aldığına göre Sovyetler, Vladi-

Gazi Osman Paşa mektebi hâdisesi
ta kalırlar.
—Bazı gazeteler bu imtihanların tekrar ettirileceğini yazıyorlar. Böyle bir tasavvur var mıdır?
— Mesele tetkik ettirilmektedir. Bu tetkikaltan sonra vaziyet tebellür edecektir.
— Orta tedrisat kadrosunda değişiklikler yağılmış mıdır?
Orta tedrisat kadrosu hazırdır. Elli kadar muallim şehirler arasında değiştirilmiştir. Bunun haricinde , ı iaşka bir tayin mevzuubahs değildr. 4 ~ “ ~
ı
d.
£ I Ankara 8(Telefonla) —Gazi Osman . Paşa ortamektebi riyaziye imtihanın-la vukubulan yan'ışlık hakkında salâhi-. «i yettar makamlardan aldığım ma-
e. J lûmata göre mes’ele şudur:
Bu sene riyaziye grubundan cebir, hesap ve hendese sualleri ’C* ’■ Vekaletçe hazırlanarak Türkiye-A»»-nin bütün ortamektep’.erine gön-derilmiştir.
d - ı j Hesap imtihanı için de bu me-n.| jyanda dörtsual gönderilmişti. Gazi (Oaman Paşa mektebi riyaziye mu-(jC^alliminin bu imtihan suallerini sınıf-ua ta talebeye okurken bir kelimeyi jİnoksan söylemiş olması üzerine böy-I ifte bir vaziyet hâdis olmuştur. Çün-“ (ı|sü ayni sualler bütün mekteplere 1 u^,rgönderildiği halde böyle bir şikâ-^■E^lfetin yalnız bu mektepten çıkması . 'tikbunu teyit etmektedir. Binaenaleyh ı mevziî bir meseledir. .

■I-
Hi
ultanahmet camii, kütüphane olacak mı ? Ankara 8 (Telefonla)— Sul-f/anahmet camiinin kütüphane B 11 ıh az edileceği hakkındaki ha-ı. »erler üzerine malûmatını rica İttiğim Maarif Vekili Abidin | |ey, bu mesele hakkında veril-I liş bir karar olmadığını söyle-
f/ÂAdliye Vekili Izmirde
ı İzmir 8 (Hususî) — Adliye Ve-
SaraÇ°İlu Şûhfü bey Cölcük-|O«ı şehrimize dönmüştür.
Maarif Müdürleri mi’’« aracında â'k Alınan malûmata göre, Maarif z. jMdürleri arasında yeniden, bazı TOk Eşiklikler yapılacak ve bu husustaki Prliste ay sonunda katiyet kespe-tm)**.ektir
Armutlu kaplıcaları d falova civarında bulunan Armut-1 .aplıcalarının Maliye Vekâletince nlâki kararlaştırılmıştı.
BajJ
i
a

vostuk’ta dört denizaltı gemisi yapmaktadırlar. Bu limanda 26 harp gemisi tahşit edilmiş bulunmaktadır.
“ Hitler „ fırkasında temizlik!
Almanya yaşayacaktır
M. “Hitler,,, Almanya kendisinden hukuk müsavatını esirgeyenlerle mücadele edecektir, diyor
Berlin 8 (A. A.) — M. “Hit-ler,, Nurenberg’te neşrettiği yeni bir beyannamede ileride başlıca vazifesinin fırkayı ve teşkilâtlarını temizlemek olduğunu bildirmiştir.
Şimdiye kadar yapılan tensikatta iki buçuk milyon olan fırka âzası 700,000 e indirilmiştir. Bilhassa eski komünist âza, fırka ve teşkilâtlarından uzaklaştırılmıştır.
Nurenberg 8 (A. A.) — Millî Sosyalist şeflerinin toplantısı dün akşam saat 18 de yapılmıştır.
Boz üniformalı 180 bin kişi hazır bulunuyor.
Siyasî şefler gece^re gündüz 180 hususî trenle gelmişlerdir. 12 kişilik sıralar halinde, çantalar omuzda, toz içinde ilerliyorlar. Kırmızı renkte ve üzerinde baltalı haç taşıyan 21 bin bayrak taşıyorlar.
Fransa — İtalya ittifakı mı?
Askerî bir ittifak akdinden bahsediliyor
Londra 8 (A. A.) — İtalya ile Fransa arasında muayyen bir anlaşma veya ittifak yapıldığına dair bir şayia çıkmış ve bu Paris ile Roma tarafından tekzip edilmiştir. Son günlerde İtalya ve Fransa hükümetlerinin teşriki mesai edebilmek ihtimallerini gösteren bir çok alâmetler olmasına rağmen, İngiltere hükümet mahafili bu haberi hayretle karşılamıştır.
Görünüşe bakılırsa, İngiltere hükümeti yeni hiçbir anlaşma yapılmadığından haberdar edilmiştir.
Asburi Park - Yeni Jersey 8 (A.A.) — “ Morrokastl „ isimli 11520 tonluk Amerika yolcu gemisi alevler içindedir. Gemi Skontland fener gemisinin 20 mil cenubundan imdat işareti göndermiştir. İşareti alan radyo merkezi muhaberenin kesildiğini bildirmektedir.
Jersey'de ve şimaldeki bütün sahil muhafızları geminin imdadına gitmişlerdir.
Nevyork 8 (A. A.) — Lu-kenbah vapuru, Morocastle’in yanına sokulup sağ kalan yolcu ve mürettebata bordasına almıştır.
Kurtarılan yolculardan 14 kişi Sprmglake’ye çıkarılmıştan
Nevyork 8 (A. A.) — Morro-castle vapuru yolcularından bir sal üzerinde Springlake’e gelmiştir.
Kurtulanların anlattıklarına göre, vapur, yeni Jersey'in 8 mil açığında, yıldırım isabetiyle tutuşmuştur. Yangın haber verildiği zaman, bütün gemi alevler içinde bulunuyordu. Yolcuları haberdar etmek içra koridorlardan geçmek mümkün olamamış, neden sonra bazı gemiciler, kamaraların lumbozla-rını kırıp, yolcuları uyandırmağa muvaffak olmuşlardır.
Yeni Jersey’den bildirildiğine göre bu sabah deniz sahil» bir çok ceset yuvarlamıştn*. Kur-
1
M. “Hitler,, bu muazzam halk kütlesine hitabederek demiştir ki: “Bazıları bir fırka olduğumuzu, diğer bazıları da bir teşkilât olduğumuzu söyüyorlar. Biz ne berisi, nede ötekisiyiz. Biz bütün Alman milletinin ta kendisiyiz. İdare edenler idare ettiklerini asla unutmamalıdırlar.
Gelecek 12 ay içinde daha iyi olmağa çalışacağımıza ve mücadele senelerinde bize rehber olan sadakat, itaat, inzibat fedakârlık ve tevazu prensiplerini daima daha ziyade yüksekte tutacağımıza yemin ediyoruz. Böyle prensiplere istinat eden bir millet haricin suiniyetiyle imha olunamaz. Milletimiz sulh ve muslihane çalışma için herkese elini uzatıyor. Fakat ondan hukuk müsavatını esirgemek istiyenlere karşı kendisini müdafaa edecektir. „
İngiltere diplomasi mahafili, İtalya ve Fransız hükümetlerinin askerî bir ittifak yapmak niyetinde olmadıkları fikrindedir.
İngilterede sermayedarlığın iflâsı?
Londra 8 (A. A.) — Amele birlikleri kongresi, demir ve çelik sanayiinin sosyalistleştirilme-sini derpiş eden, kapitalistliğin iflâsını ilân eden ve nihayet amele birliklerininin de rat sosyalistliğe olan teyit eden bir karar ittifakla kabul etmiştir.
demok-imanını suretini
tarılıp ta yaralı olanlar hastaneye yatırılmışlardır.
Morrocastle’in süvarisi kaptan Vilmot gemiye yıldırım düş-meden biraz evvel kalp sektesinden vefat etmiş ve kumandayı ikinci kaptan Varms almıştı.
Bir vapur kazası daha
Reçester Nevyork 8 (A.A) — Geness nehrinde bir vapur batmıştır. İçinde 500 kişi vardı.
Roçester 8 (A.A.) — Vapur batmamıştır. Fakat okadar şiddetli sallanmıştır ki, yolcuların çoğu sandalyelerinden yere düşmüşlerdir. Elli yaralı vardır.
Kaptan, şiddetli bir rüzgârdan kurtulmak için yolunu değiştirmiş, ve vapur dönerken şiddetle sarsılmıştır.
Yaralılardan yalnız iki kişi hastaneye kaldırılmıştır.
Grev devam ediyor
Vaşingten 8 (A. A.) — Mensucat grevinin altıncı günü nis-beten sakin geçmiştir. Amerika iş federasyonu reisi, teşkilâta bağlı 108 sandikaya greve muzaharet etmelerini emret-mişt r.
ispanyada da grev ilân edildi Madrit 8 (A. A.) — Arazi kanununa aleyhtar Katalonya arazi sahiplerinin muazzam içtimaim protesto etmek için bu sabah saat 6 da ilân edilmiştir.
grev
Rusya ve Milletler Cemiyeti
Sovyetlerin kabulündeki müşkilât azalıyor
Cenevre 8 ( A. A. ) — Miller Cemiyeti mesaisinin ilk gününe Sovyet Rusyanın mezkûr cemiyete girmesi meselesi hâkim olmuştur. Fransa hariciye nazın M. “Bartu,, bu faaliyetin mihverini teşkil etmiştir.
Malûmat alınmamış isede bir takım müşkülâtın hâlâ mevcut olduğu, ancak bunların iktiham edilmiyecek derecede olmadıkları anlaşılmaktadır. Filhakika milletler cemiyeti ma hafdinin bütün dikkatini celbeden Lehistan hariciye nazırı M. Bek, M. Bartu ile görüşmüştür.
Lehistan mahafilinde, M. Be-k'in kat’î bir cevap veremediği fakat M. Bartu’nun da memnuniyetsizlik göstermeyeceği söylenmektedir.
Anlaşıldığına göre bu mülâ-katlar esnasında, Milletler Cemiyeti âzası arasında tam bir müsavat temini için daimî âza-lıkların kaldırılması hususundaki eski tensikat zihniyeti tekrar baş göstermiştir.
Hulâsa olarak denebilir ki, dünkü müzakereler cesaret verici mahiyette ve müsait bir netice elde edileceğe benzemektedir.
Rusyanın girmesi gecikiyor
Cenevre 8 (A. A.) — Konsey
âzası Sovyet Rusyanın kabulü ve kendisine daimî âzahk verilmesi hakkında bir karar ittihazı için icap eden bütün unsurların mevcut olmadığını görerek, bugün öğleden sonra bu husustaki mükâleme neticelerini kayıt ve tesbit için toplanması derpiş edilen gizli celseyi pazartesi akşamına talika karar vermişlerdir.
Ketumiyet sebebiyle t-ıhkiki müşkil olan Kuluvar izahatına göre talik M. Bek-Beck- tarafından istenmiş ve bu talebe M. Vaskom sellos tarafından müzaheret edilmiştir. Varşova ile Moskova arasında doğrudan doğruya müzakerata girişil-diği ve M. Bek’in pazartesi günü bir netice almağı ümit ettiği bildirilmektedir.
M. Bek Sovyet Rusyanın kabulünü ve kendisine daimî âzalık verilmesine muhalefet etmiyeceğini şimdiden bildirmiştir. Arjantin itirazlarının da bertaraf edileceği zannedilmektedir.
Bugün Izmirde muazzam tezahü ratla kutlulanacak
İzmir 8 (m.A.) — Güzel İzmirin kurtuluş gününün on ikinci yıl dönümü yarın " bugün „ yapılacak bayramla kutlulanacaktır. Bu bayram, İzmirin şimdiye kadar görmediği pek büyük tezahürata vesile olacaktır. Halkevi tarafından tertip olunan program ikmal edilmiştir. Birçok vilâyetlerden heyetler gelmektedir.
Şimendiferler, otobüsler, kam-
-------♦--------
İzmir su şirketi halktan 200,000 lira fazla para 1
İzmir 8 ( Hususî ) — Su şirketi hesaplarını tetkik eden komisyon vazifesini bitirerek raporunu Nafıa Vekâletine gönderdi.
İzmirin istirdadından beri zarar ettiğini iddia eyleyen Şirketin bilâkis kazançta olduğu ve bu temettüden hükümete vermesi icap eden hissenin yüz elli bin küsur lira tut-
-0-
ikmal imtihanları
‘Devlet, serbest işe kendini kabul ettiremiyecek olanların imaret ocağı olmıyacaktır,,
Ankara 8 (A.A.) — Fal» Rıfkı Bey “ikmal,, başlığı altında bugünkü Hâkimiyeti Milliye gazetesine şo makaleyi yazmıştır:
“ Lise ve orta mektep bakalorya imtihanlarından bu sene pek kötü neticeler alınmış olduğunu biliyoruz. O zaman ne talebeler, ne de hocalar kusuru kendi üzerlerine almak istemediler, imtihan usullerinin haksız ve yanlış olduğunu ileri sürerek gazetelerde kıyamet kopardilar.
Nihayet ikmal imtihanlarına Bira geldi. Onun da neticelerini Çar-şanba günü gazetelerde okuduk. İflâs devam etmiştir. Meselâ seksen bir talebeli bir sınıftan ancak dokuzu muvaffak olabilmtştir.
Hemen söyliyefim ki her sene imtihanlarının bu kadar sıkı ve ciddî yapılmasını istemekten başka bir diyeceğimiz yoktur. Biz istatistik bürolarına rakam değil, memlekete liyakatli adam yetiştirmek fikrindeyiz. İstatistik cetvellerinde 81 şahadetnameli göstererek gururlanmaktan fazla 9 hakikî mezunumuz olduğundan emin olmağı tercih ederiz Biz memleketin iki büyük derdi olduğunu biliriz. Bu dertlerden biri okumadan şahadetname almak, İkincisi şahadetnameden sonra kitabı kapamaktır. O kadarki damgalı şahadetnamenin aramızda neye delâlet ettiği pek haklı olarak sorulabilir.
Bu iki dert kolaylıkla ortadar. kalkabilir. Okuyan ve bilenlere şahadetname vermekle bir, liyakati mütemadiyen imtihan altında bulundurmakla iki, bir genç iltimas ile mühendislik şahadetnamesi alabilir. Fakat şahadetnamenin yol yaptığı görülmemiştir. Bundan başka her günkü fen terakkilerini takip etmi-yen mühendisin elindeki şahadetnamede bir müddet sonra bütün kıymetini kaybetmiş olabilir.
-O-
Askerî Hey'etimiz Harkofta
Harkof 8 (A.A) — Türk
Askerî Hey'eti buraya gelmiş ve Türk Sovyet bayrâklariyle süslenmiş bulunan istasyonda sivil ve askerî memurlar tarafından karşılanmıştır.
İstanbulda bir kıta asker heyete selâm resmini ifa etmiştir.
Türk misafirler, Harkof garnizonu kumandanı M. Turovs-kiyi, mıntaka icra komitesi ikin-
yonlar ve bütün nakil vasıtaları ikil üç gündür İzmire gelenleri taşımakla meşguldürler. Küçük ve büyük oteller, misafir kabul eden her civar Vilâyetlerden ve kazalardan gelenlerle dolmuştur. İzmir daha şimdiden bayraklarla donanmıştır. Halk büyük Gazinin yarattığı bu büyük günü minnetle kutlulamıya hazırlanmaktadır.
tuğu anlaşılmıştır.
928 senesindenberi tarifesini değiştirmeyerek metro mikâp başına iki kuruş olmak üzere halktan fazla alınan paraların yekûnuda iki yüz bin kusur lirayı bulmaktadır. Komisyon raporunda bu paranın da halka iadesini istemiştir.
Bir yol mühendisi kendisine vazife verildiği vakit en son usullerle yolu yapan mütehassıs demektir.
Sovyetler beş senelik plâna başladıktan bir müddet sonra istatistik cetvellerinde rekor kazanmak havesinde olanların bizzat davayı nekadar aksatmış olduğunu görmüşlerdir. Bugün Rusyada işitilen tek ses şudur: Kalite.
Fakat bilmiyen mektep mezunu, işlemiyen traktör gibi değildir. O, ölünciye kadar şahadetnamesini tasdik etmiş olan devletten hak isti-yen, haykırıp bağıran bir mazlumdur. İşe yaramıyan traktör bir köşeye atılabilir. Bir şahadetnameni» işe yaramadığı ne kendisine hatta ne de başkalarına kabul ettirilemez. İdarede iltimas ve inhisar vardır. Kimsesizler sokağa atılmaktadır.
İmtihanlardan alından fena neticelerden en az mes olanların talebeler olduğunu da söylemek lâzım gelir. Hesap bilmiyen genç, lisenin son sınıfına kadar nasıl gelebildi? Coğrafiye bilmiyen delikanlı, Üniversitenin son sınıflarına kadar nasıl çıkabildi ? Eğer bu genç, mahvolup giden en güzel çağının hesabını sormağa kalkışırsa, mazur görülmelidir. Ne terbiye sistemini o koymuşur, ne imtihan ıslâhatını o yapmıştır. Ne de hocasını o tayin etmiştir.
Şahadetnameden evvel ve şaha-detnamaden sonra liyakat, mektepte ve mektepten sonra mütemadi imtihan, serbest iş bunu yapıyor. Devlet te bunu yapacaktır. Devlet, serbest işe kendini kabul ettirnıi-yecek olanların imaret ocağı ol-mıyacektar.
Davanın şahadetnameye kadar olan kısmı Maarif Vekâletinin, şahadetnameden sonraki kısmı her ferdin kendi mesuliyi altındadır.,,
«5
ci reisi M. Bogutski’yi ziyaret etmişlerdir. Heyet bundan sonra Harkof traktör fabrikasını, Kızılordu evini ve Tayyare karargâhını gezmiştir.
Tayyare meydanında Türk heyeti şerefine bir hava geçit resmi yapılmış ve akşam M. Tu-rovski tarafından bir ziyafet verilmiştir.




Eylül 9
7
j SÜTUNLAR ARASINDA ]
İpekfilm
Bizim de bir Stüdyomuz vardı, bazan iyi ve çok defa kötü kurde-lâlar çeviriyordu, Türkçe sesli filmler vücude getiriyordu. Bizim olduğu için onun beyaz perdeye koyduğu kötü eser bile, yabancıla-rınkinden çok fazla, rağbet görüyordu. Şehir tiyatrosunda yarı meşhur olan artistlerimizin çoğu bu Stüdyo sayesinde tam bir şöhret almıştı. Hele bazı kadın sanatkârlarımız, yalnız rüyalarında gördükleri şöhret kuşunu, İpekfilm Stüdyosunun lûlufkâr delâletiyle gözleri açıkken dahi yakalamak bahtiyarlığına ermişlerdi.
Dediğimiz gibi verimi ekseriya nahoştu, fakat o nahoşluk bile halk tarafından hoş görülüyordu. Çünkü Türk müessesesi idi, Türk hayatını -eksik veya çarpık ta olsa - göstermeğe savaşıyordu, içinde çalışanlar Türktü, bu suretle İktisadî bir faydası da vardı. Orada Türk muharriri, Türk oyuncusu, Türk bestekârı, Türk ressamı çalışacak saha buluyordu.
İsmi de güzeldi, İpekfilm, ber türlü reklâmdan müstağni bir cazibe ile kulakları okşıyordu. Stüdyoyu kuranlar, bilerek bilmiyerek Türkün çoktan ve Asırlardanberi tanıyıp sevdiği, kullandığı ve dünyada tanıtmasına delâlet ettiği bir zarif nesnenin adını kendilerine firma yapmışladı. Bu da ayrıca alâka uyandırıyordu.
Stüdyonun sanat tarihine de hizmeti dokunuyordu, yarın yok olacak bir takım sanatlar ve sanatkârlar orada çtfÇrilen filmlerle istikbale intikal etmek kabiliyetine namzet kılmıyorlardı. Tûlüatçı aktörler, orta oyunu sanatkârları bu zümredendir.
İşte bu kadar iş gören ve buka-dar alâka uyandıran bu stüdyo, esefle haber aldığımıza göre, sen günlerini yaşamaktadır. Artık film çevirmiyor, sinema işlerine sırt çeviriyormuş. Sebep?... Her eseri on-binlerce seyirciyi sinemalara koşturan bir müessesenin kapanma derecelerine gelmesinde ki sebep ne olabilir: Elbette idaresizlik!..
Biz böyle bir akibetin biricik stüdyomuzun eşiğinde yüz göstermesine candan müteessifiz. Bari İpekfilm adı unutulmaktan kurtarılsa ve Meselâ ipekfilme bağlansa?.
itizar — Dün bu sütunda çıkan yazıdaki iki alphons daudet kelimesi - sanki iltizam! yapılmış gibi-Dorde şeklinde dizilmiştir. İtizar ederiz.
B.
Dünkü müsabaka imtihanları
Dün şehrimizde iki müsabaka imtihanı yapılmıştır.
İstatistik umum müdürlüğü tarafından istatistik tahsili için İtalyaya gönderilecek olan talebenin müsabaka imtihanı dün Maarif müdürlüğünde yapılmıştır. Bu imtihana 182 kişi iştirak etmiştir.
Bundan başka dün İstanbul lisesinde de Gazi Terbiye Enstitüsüne alınacak talebenin müsaoaka imtihanı İcra edilmiş ve bu İmtihana da 470 talebe İştirak etmiştir.
Son senelerde yapıldığı gibi bu sene de; Amerlkadan Avrupaya geçen bir reklâm blta’tine tebean, Avrupanın içinden ve dışından 15 memleketin iştirakile bir Sİiril güzel kız seçilmiştir. Şimdi bunlann içinden birinin dünya gilzell İntihap olunması bekleniyor. Bu intihap işi Ingilterenin “Hastings,, şehrinde yapılacak. Bundan bahseden “Sfir-Sphere„ mecmuası, yeni güzellik kraliçelerinden hiç birinin güzel olmadığını, yalnız Flnlûndiyadan gelen bir kızın bir istisna teşkil ettiğini yazıyor.
Resmimiz, bu seneki güzellik kraliçelerinden bir kısmını göstermektedir.
—ZAMAN—
(UJ L trDIA
10 amperden faz la saatler..

Vekâlet tetkikat yapıyor Tramvay adetleri kontrol ediliyor
Belediye şirketler komiserbği, Nafıa Vekâletinin talimatı üzerine, şehrimizdeki şirketlere bir tezkere göndermiş, bunların gerek aboneler yedinde bulunan gerek stok olan depolarında duran saatlerin maliyet fiatleriyle amortisman bedellerini ve buna ait İhsa! malûmatı istemişti.
Şirketler icap eden cetvelleri hazırlamışlar, Belediye şirketler komiserliğine vermişlerdir. Belediyece bu cetveller dün Nafıa Vekâ-tine gönderilmiştir.
On amperlikten ufak saatler hakkındaki tetkikat bitmiş, bu saatlerin satın alınma formülleri tes-bit edilmiş ve kira bedeli de bundan sonra için 12,5 kuruş olarak tayin edilmişti. Şimdi on amperlikten fazla saatlerin tâbi olacağı formül hakkında tetkikat yapılmakta olup bu tetkikat yakında bitirilecektir.
Diğer taraftan Belediye Şirketler komiserliği tramvay arabalarını kontrola devam eylemektedir.
Bu meyanda İstanbul cihetindeki arabalarda birinci mevki adedi yüzde otuza Beyoğlu kısmında yüzde elliye indirilmiştir.
Bundan başka Kadıköy - Üsküdar tramvaylarına ait faaliyet te devam etmektedir. Kadıköy - Bostancı kısmı çift hat olarak inşa edilmekte olup çok yakında bitirilecektir.
Bahariyeden geçerek Modaya gidecek hatla Kalamış - Feneryo-lunun inşasına başlanılmıştır.
MAHKEMELERDE
Bir diş tabibi aleyhindeki dava
Ömer Yılmaz Bey isminde bir talebe tarafından Bakırköyde diş doktoru Koço Efendi aleyhine bir hastalığa sebebiyet davası açılmıştır.
Davaya sebep, Koço Efendinin Ömer Yılmaz Beyin dişini tedavi ettiği esnada dişçilik aletlerinden birini midesine kaçırtmış olması İdi.
Dün bu davaya Üçüncü ceza mahkemesinde devam edildi.
Geçen muhakeme celsesinde Koço Efendinin diplomalı dişçi olup olmadığı hakkında Sıhhiye müdüriyetinden istilânı yapılmıştı. Dünkü celsede gelen müzekkere okundu.
Bunda Koço Efendinin diplomalı dişçi olduğu bildirildi. Yalnız Ömer Yılmaz Beyin esas muayenesine ait Tıbbıadiî raporları gelmemişti.
Mahkeme bu cihetin tekidi için muhakemeyi 29 eylüle talik etti.
Halkevinde çalışmalar
Bugün Halkevi Edebiyat şubesi bir içtima yapacak, kış mevsimi için mesai programı hazırlıyacaktır. Halkovinin diğer şubeleri de bu ay içinde birer birer toplanıp ayni şekilde hazırlık yapacaktır.
Halkevi lisan kursları bir Teşrinievvelden itibaren açılacaktır.
Ada önlerinde bir ceset
---------- ---- \r
Zabıta dün esrarengiz bir cinayetin tahkikatına başladı
Zabıta, dün esrarengiz bir cinayet tahkikatına vaz’ıyet etmiştir.
Elde bulunan ölünün meçhul hüviyeti karşısında zabıtayı bir hayli yoracağa benzeyen bu hadise hakkında bir mnbarrimizin yaptığı tahkikat şudur :
Dün sabah erkence, Burgaz adasından avlanmak üzere, bir balıkçı sandalı denize çıkmıştır.
Balıkçılar bir müddet Ada açıklarında dolaşmakta olduğu bir sırada deniz üzerinde büyük bir cismin bir karaltı halinde. yüzmekte olduğunu görmüşler ve kayıklarını bu cisme doğru çekmişlerdir.
Kayık, biraz sonra ona yaklaşınca bunun üzerinde elbisesi ile bir insan cesedi olduğunu görmüşlerdir.
Balıkçılar cesede sathî bir göz attıkları zaman, bu insan naşının yüzünün param parça olduğunu, gözlerinin kısmen oyu'muş bulunduğunu ve gayet ağır bir koku neşrettiğini görmüş ve duymuşlardır.
Bu vaziyete nazaran uzun müddet deaizde kaldığı anlaşılan bu cesedi elbisesinin bir tarafından ip e bağlıyarak daha fazla hırpalamadan sahile çekmişlerdir.
Cesedi bir taraftan muhafaza altına almakla beraber, diğer taraftan da Burgaz zabıtasına malûmat vermişler zabıta, tahkikata başlamıştır.
Ceset sahile çekilerek başına bir polis konmuş, Büyükada merkezine de malûmat verilmiştir.
Muallimler
Mecburî hizmet taahhüdünde bulunmıyacaklar
Açık yer bulunamadığı cihetle, son senelerde Muallim mektebinden mezun olan bazı gençlere vazife verilememekte ve bunlar mektebe girerken birer taahhütname verdiklerinden başka bir iş te yapamamaktadırlar.
Maarif vekâleti bu hususu nazarı dikkate almış ve Muallim mekteplerindeki mecburî hizmeti kaldırarak mezunlan başka işler yapmakta serbest bırakmıştır.
Öğrendiğimize göre, bundan sonra Muallim mektebine girenlerden de, muayyen bir müddet mecburî hizmet göreceklerine dair bir taahhütname alınmayacaknr.
Esnaf Bankası yine toplanamadı
Esnaf Bankası heyeti umumiye-si geçen ayın on birinde bir içtima yapacaktı. Fakat ekseriyet olmadığından bu içtima düne bırakılmıştı. İçtima, dün de ekseriyetin yokluğundan yapılamamıştır ve bir ay sonraya bırakılmıştır.
Şerhler
Tefekkür, sevgi kadar tatlı, fakat her sevgiden faydalıdır,,
Hugo
Şerh ve izah:
Sevgi, hayatın ışığıdır. Bu ışık nurunu hangi kaynaktan alırsa alsın insan yüreğini aydınlatır. Sevgisiz yürek, kör bir göze benzer. Hugo, düşünmenin ve düşünebilmenin sevgiden de tatlı olduğunu söylüyor, bununla da kalmıyor, tefekkürün her sevgiden faydalı olacağını da iddia ediyor. Kısa bir mülâhaza, bu hükmün doğruluğunu isbat etmeğe kifayet eder. Çünkü tefekkür, zekânın işlemesi demektir. İşliyen, işliyebilen her şey, hayatiyetini muhafaza etmiş olmak mevkiindedir, hayatiyet ise neşedir. Elem, hareketsizlikte ve durgun-
Büyüknda merkez memurluğu, nöbetçi müddeiumumisini haberdar stmış, bu suretle müddeiumumîlik te tahkikatın adlî safhasına vaziyet etmiştir.
Müddeiumumi huzuriyle ceset zabıta ve adliye doktorları tarafından muayene edilmiştir.
Tahminen 45 yaşlarında olan bu naş bir erkektir üzerindeki elbise ta-mamiyle bir köylü elbisesidir.
Vücudunda birçok yara ve bereler görülmekte, gerek tefessüh etmesinden gerek etlzrin dağılmağa yüz tutmasından uzun müddet denizde kaldığı anlaşılmaktadır. Cesedin elbisesi üzerinde de bir ip parçası bulunmuştur.
Uk iş olarak Adalarda böyle bir adamın bulunup bulunmadığı araştırılmış, bir ize tesadüf edilememiştir.
Cesedin elbiseleri üzerinde araştırma yapılmışsa de hüviyetini isbat edecek hiç bir m ıştır.
Polis ikinci has „ masasına muhtelif kimseler tarafından kayıp şahıslar hakkında yapılan müracaatlarda böyle bir adamın şahsiyetine rast gelinememiştir.
İcap eden kati muayene yapılması için ceset morga nakledilmiştir.
Kati neticeyi morg tesbit edecektir.

vesika bulunama-
şubesi “ kayıp eş-müracaat edilmiş,
Peynircilik
Vekâlet esaslı tetkikat yaptırıyor
Peynir sanayiimiz günden güne terakki etmektedir. Bilhassa Edirne peynirleri çok beğenilmektedir.
Bu münasebetle İktisat Vekâleti tarafından Edirneye bir mütehassıs gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Vekâlet kimyagerlerinden Halit Bey bu işe memur edilmiştir.
Halit Bey pek yakında Edirneye giderek peynirleri tetkik ve daha fennî esaslarla peynir yapmanın nelere mütevakkıf olduğunu tesbit edecektir. Bu meyanda peynir satışlarını kolaylaştırmak keyfiyeti de düşünülmektedir.
Şirketi Hayriye müdürü dün gitti
Şirketi Hayriye müdürü Yusuf Ziya Bey Avrupanın bazı gemi tezgâhlarında tetkikatta bulunmak üzere dün şehrimizden hareket etmiştir. Yusuf Ziya Bey evvelâ italyaya uğrayacak, oradan sırasiyle Fransa, İngiltere, Holândaya giderek tetkikatına devam edecektir.

hıktadır. Akan su, haz ve- . rir, durgun su - ekseriya -sıkıntı getirir. Binaenaleyh işliyen zekâ, tabiatile inşirah doğurur. Bu işleyişten bir eser doğması muhakkak ise o inşirah daha çoğalır. Hugonun tefekkürü her sevgiden faydalı görmesi bu yüzden olacaktır. Çünkü sevgiler, daima verimli olamaz. Meselâ tabii güzellikleri sevmek maddî bir eser vermez. Bilerek, bir hedef gözeterek, bir mevzua bağlı olarak yapılan tefekkürler, elbette verimlidir ve bu itibarla her sevgiden, yahut birçok sevgilerden faydalıdır.
ZAMAN

1
Topkapıda feci bir kaza
Bir araba hayvanı ürktü. Arabayı alabildiğine sürükledi ve ikisi ağır olarak 3 kişi yaralandı
Evvelki gün Topkapıda bir araba hayvanının ürkmesi neticesinde feci bir kaza olmuş, ikisi ağır olmak üzere üç kişi muhtelif yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmışlardır.
Bu feci kazanın tarzı cereyanını anlatalım:
Cuma günleri Topkapı hancındaki aile bahçesinde icrayı ahenk eden ince saz heyetinden kemani İsmail, cünbüş Celâl, kanunî İsmail ve hanende Saim beyler geçen Cuma günü saat on dörtte Edirneka-pıdan Topkapı hancındaki bahçeye gitmek üzere bir arabaya binmişlerdir.
Araba ağır ağır yoluna devam etmekte iken arabacı bir kırbaç darbesiyle beygiri koşturmak have-sine düşmüş ve hayvana bir kırbaç vurmuştur. Bu kırbaçtan ürken hayvan evvelâ biraz koşmağa başlamışsa da bilâhara birdenbire durarak arabaya ve arabacıya müthiş çifteler atmağa başlamıştır.
Çiftelerden bir ikisi hayvanın hemen arkasında oturan arabacının yüzüne isabetle biçare adamın yü-Anr. hurdehaş etmiş, hemen bütün dw«üstür. Hayvan bu çif-Şark vilâyetlerinde tetkikatta bulunan Ziraat Vekili Muhlis Bey yarın şehrimize gelecektir. Muhlis Bey istanbulda birkaç gün kalarak istirahat edecektir.
Limanlar müdürü Iz-mire gitti
Limanlar umum müdürü Muhsin Bey limanlar hakkındaki tetkika-tına devam etmek üzre dün İzmire hareket etmiştir.
Afyonlarımız
Köylüye yeni tohumlar tevzi edilecek
Anadolunun muhtelif mmtaka-larında yeniden 1580 afyon tohum nü-muneleri getirilerek Yeşilköy tohum is’.âh Enstitüsine gönderilmiştir.
Bu tohumlar islâhhanede tetkik edilmiş ve en yüksek dereceli morfini havi olanları, memleketimizin muhtelif istihsal mıntakalannda sureti hususiyede hazırlanmış olan taraflarda yetiştirilmek üzere diğerlerinden tefrik edilmiştir. Bunlar bir müddet sonra mütahsillere tevzi edilecektir.
İrandan getirilmiş olan afyon mütehassısı Ali Haydar bey, içme afyonu, toplama usullerini mütahsillere göstermiştir. Gelecek sene bu usulü taamüm edecek ve afyonlarımız şarka rekabet derecesine yükselmiş olacaktır.
Lâstik sanayii için bir madde
Boyacıbk ve lâstik sanayiinde kullanılan Karbonat dö kalsiyom, namı diğerle İspanya beyazı denilen madde, Bursa civarında Orhaneli kazasında bulunmuş ve bu madde tahlil edilmiştir.
Neticede memleketimizde bulunan bu maddenin IspaDva beyazı ayarında hattâ daha iyi olduğu tespit edilmiştir. Lâstik fabrikaları bundan sonra, bunu istimal edecektir.
' - Birçok memleketlerde takır İşçilerin oturdukları sefil izbeleri ortadan kaldıı için büyük bir mücadele açılmıştır. Hindistanın “Haydar Abat,, şehrinde de bu cadeleye •hemmiyetle devam edilmektedir.
Resimde görülen sıhhî ve temiz evlerin her biri 157 Ingiliz lirasına, aşağı y bizim paramızla bin liraya mal olmaktadır. Evvelce bu evlerin yerinde zemini rak, dıvnrları, tavanları çamurdan yapılmış izbeler bulunurdu. Bizim köylerimizi baştan başa böyle temiz meskenlerle süslenmesi nekadar şayanı temennidir t
olan araba biçareyi ezerek yoluna devam etmiştir. Arabanın içinde bulunan dört kişi kendilerini müthiş bir akıbete sürükleyen hayvanı teskine uğraşmışlarsa da muvaffak olamadıklarını görünce büyük bir yeisle halâs çaresini kendilerini arabadan atmakta bulmuşlar ve bütün süratiyle ilerliyen arabadan birer birer kendilerini atmağa başlamışlardır.
Arabadan elindeki kanunla evvelâ atlayan kanunî İsmail Bey müthiş bir sukut neticesinde atladığı yerde serili kalmıştır. Bunu müteakip arabadan kendini atan hanende Saim Bey de aynı akibete uğrayınca arabada kalan İsmail ve Celâl Beyler arkadaşlarının bu feci akibeti karşısında atlamaktan vaz geçerek büyük bir tevekkülle neticeyi beklemişlerdir.
Nihayet büyük bir hendeğin önünde bir lâhza duran hayvanın bu tevakkufundan bilistifade arabadan kazasızca atlamışlar ve o esnada kendilerine yetişen Ney-zen Nihat Beyin yardımiyle geri* ; de yerde yatan arkadaşların* ve arabacıyı bir başka araba ile I* derhal hastaneye nakletmişlerdir. I Arsüma’nın varası çok ağır ve yuyoruz : Biz, üç dört derâJ2eViQ de caddelerde ve davul zurna çafana-rak çocuklara kumar zevki aşılandığını yazıyoruz. Kumar, kim ne derse desin ve kimler oynarsa oynasın, İçtimaî bir beliyedir. Yuva yıkar, aileler tarumar eder. Bu uğursuz beliyeyi yedi sekiz yaşlarındaki çocuklara zevk diye telkin etmek, bir sürü masum yavruyu şimdiden kumara alıştırmak günahtır.
Halbuki bu günah, Divanyo-lunda, Beyoğlunun İstiklâl caddesinde ve buna mümasil en kalabalık yerlerde açıkça irtikâp olunuyor. Belediye de seyirci kalıyor. Çünkü tali ;oyunu adı altında mini mini çocuklara kumar zevki aşılanması için kendisi müsaade etmiştir ve bunu bütçesine sekiz on kuruş irat koymak fikriyle yapmıştır.
Şimdi belediyemizdeki eksiklik □e olduğu bilmeyiz ki, anlaşıldı mı ? Bu eksik işte bu kumar der-sanelerinin kapatılması için yazılan kucak kucak satarların okunma-masıdır. Bunun delâletiyle anlıyoruz ki belediyeye ne söylesek aldıran olmıyacak.
Çünkü orada matbuat ağzıyla ileri sürülen haklı dilekleri tetkik edecek bir yer yoktur. Herkes parasızlığın geri bıraktırdığı yığın yığın işlerin elemini çekmekle meşgul 1.
İyi amma çocuklara kumar zevki veren dükkânların bu küsl serbestliğine nihayet vermek te ] raya tevakkuf etmez ki...
L.
İntihap işleri
İntihap encümenleri faaliyetle ne devam etmektedir. Encümen defterlerin tetkiklerini bitirmiş ' lâyete vermişlerdir. Şimdi bun bir kere de Vilâyet makamınca t kik olunacak, sonra mahallelere a lacaktır. Cetvellerin yarın asılma rı muhtemeldir.
Kimsesizlerin kampı
Galatadakl Kimsesizler Yı tarafından bu Yurt talebeleri bir kamp kurulmuştu Vali ve E Reisi Muhittin Bey bu kampı etmiştir.
Uzak şarktaki gerginlikler
Rus-Japon hâdiseleri bitip tükenmek bilmiyorsa da bir harbe ihtimal veren yok gibidir
Japonya ile Sovyet birliği arasında son günlerde kâh alevlenen, kâh yatışan ihtilâflar henüz bertaraf edilmiş bir vaziyette değildir. En esaslı ihtilâf, şarkî Çin demiryolu olmakta devam ediyor.
Japonlar Mançuriye girdikten sonra Rusya bu hattın askeri noktai nazarından kıymetsiz, ticari noktai nazrdan da rakip hatlann inşası yüzünden faidesiz olduğunu görmüş, bu hattı 36,500,000 isterlin mukabilinde satmayı teklif etmişti.
Bunun üzerine Japon matbuatı neşriyatta bulunarak bu fiatın yüksek ' olduğunu söyledikten sonra Çarlık Rusyasının Japonyaya 18 milyon isterlin borçlu olduğunu anlatmış ve hattın olsa olsa 4 milyon lira edeceğini yazmıştı.
1933 senlinin 18 Mayısında Mançuri hükümeti, Tokyonun muvafakati ile hattı satın almayı teklif etti ve Rusyaya 3 milyon isterlin kadar verebileceğini anlattı. Müzakereler bir müddet daha ilerledikten sonra Japonya hem hat mukabilinde hem hat üzerinde çalışan Rus memurlarına tazminat olmak üzere 8,750,000 isterlin teklif, Rusya hükümeti dc 11 milyon isterlin istemekte ısrar etmiştir.
Müzakerelerin bu safhaya varmasına kadar bir hayli vaziyetler ta-tiaddüs etmiş, birçok hadiseler vukubulmuş, iki tarafın münasebetleri bir
çok gerginlikler geçirmiştir. Nitekim son günlerde de böyle oldu. Buna rağmen bu ihtilâf yüzünden iki taraf arasında harp çıkması tahmin olunmaz.
Hakikatte Uzak şark münasebetlerini bnlanıklaştıran bu hâdiselerin
asıl sebebi, iki tarafın birbirine karşı duyduğu itimatsızlıktır. Bu iki taraf karşılıklı silâhlanmışlardır.
Maamafih iki taraf
Garp musikisinde büyük adamlar
Yazan: Mebrure Sami Hanım. Basan: Hilmi kitaphanesi
Bizde Garp musikisi kuvvetli yer tutmuştur, münevverlerimizin çoğu o musikiyi sever ve arar. Musiki ile uğraşanlarımızdan bir haylisi de garp bestelerini -sazlarında terennüm ederler. Bu sebeple Mozart, Bce hoven, Wagner, Chopin, Verdi isimleri halk diline geçmiştir ve sık sık anılagelmekte bulunmuştur.
Halbuki garp musikisini sevenlerin çoğu ve hattâ o musiki ile uğraşanların bir kısmı da beyen-dikleri, eserlerini dinledikleri üstatların tercümei hallerini lâyıkile bilmez. Meselâ Mozarı - eserlerini tanıyarak - bilen birçok insan vardır ki onun gömüldüğü gün me-zarsız kaldığını işitmemiştir. Bet-bofenin ölürken na6il inlediğini duymamıştır, Verdinin Aydayı niçin halk ettiğinden bihaberdir.
Mebrure Sami Hanım, işte 'Garp musikisinde büyük adamlar,, adiyle yazıp bastırdığı bir kitapta bu meçhulleri malûm haline koymak hedefini gütmüş ve bize yir-mibir musiki üstadının hayatını öğretmiştir.
Eserin en son vesikalara istinat edilerek yazıldığı bellidir. Mebrure
: ; Hanım, tetkik ettiği vesikaları i Türkçeye naklederken gayet selis ) ı bir üslûp kullanmıştır, ele aldığı /• üstat hayatını cidden canlandırmış-^tır. Onlar, o büyük adamlar, yanşarken ne elemler çektiler, ne ıstıraplar duydular, nasıl süründüler Weya - nadiren - nasıl bahtiyar olcular ?.. Bugün isimleri kutsi bir ihtiras ile anılan o dâhiler, toprakın üstünde ne derin yokluklar ve F ■...................................

i
‘•’JüMıZ/f Roman gil|M ““ Ne fena tesadüf?.. Bukadar ne İptiniz olduğunuzu bilseydim ziya-x î*tinize gelmezdim. Bir mektupla m^i’’;alarımızı bildirirdim.
H1 1 Bülent, mahçup görünmek ister-z* ıç pn gözlerinde neş’e giilümsiyen rmİJ )Ç kızın sahte tereddüdünü yine k*frlhte sözlerle gidermeğe lüzum tm/a‘rmedi, her harfin sanki resmini 9lrş iyormuş gibi bir şive ile, o ağır «çfr eyle tek bir kelime mırıldandı.. Baibs — Çıkınız!
uş^lt Sevinç te zaten çıkıyordu ve »İr 1 ti. Yukar« 6ofaya gelince durdu, n
Bugünün
Aşkları
ne çeşit ezalar gördüler? Yahut pek seyrek te olsa ne gibi saadetlerle yüz yüze geldiler ?.. Ve yine onlar eserlerini ne gibi ilhamlar altında ve ne gibi şartlara bağlı olarak vücude getirdiler ? işte Mebrure Sami Hanımın eserinde gösterdiği hakikatler 1.
Cidden iyi düşünülerek, iyi vesikalar toplanarak yazılmış olan bu güzel eser, Garp musikisi üstatlarından bir kısmının hayatını hazan bir tabloda canlandırmıştır. Meselâ (Mozart) ın tercümei haline girmeden evvel muharrir Hanım şu birkaç satırı yazıyor:
“Mozarın toprağa düştüğü gece müthiş bir kasırga koptu, kabristan - fakirler kabristanı - altüst oldu. Ağaçlar yerlerinden çıktı, mezar taşları devrildi, toprak tümsekleri seller altında bozuldu ve ertesi sabah (Mozart) ın dul karısı kocasının nereye gömüldüğünü bir türlü bulup anlıyamadı.,,
Nekadar hazin ve canlı değil mi ?.. Bethofenın tercümei haline de böyle bir tablo asılıdır. Onu da yazıyoruz: “ Beethoven ölüm döşeğine düştü. Yanına koşan ihtiyar dostu Hummel’e büyük bir elem içinde: “Bari sen söyle, diye inledi, biraz olsun değerim vardı, değil mi?„
"Eşsiz musiki üstadının bu, son sözleri oidu„.
Mebrure Sami Hanımın şu kitabı yazmakla Garp musikisini sevenlere yaptığı hizmet büyüktür. Kendisini tebrik ve kitabı bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz.
Tefrika No: 6 açık kapısından perişanlığı görünen büyücek bir odayı göstererek sordu.*
— Atölyeniz burası, değil mi?.. Sanatin oturduğu ülkeler daha u-zaktan tanılıyor.
İçeri girdiler. Burası yaramaz çocukların endazesiz bir hırçınlıkla eşyalarını altüst ettikleri bir odaya benziyordu. Herşey dağnıktı ve hiç bir şey bulunduğu yere yakışmıyordu : Şurada bir muşamba, beride bir sehpa, ötede kimi yan ve kimi dik bir sürü çerçeve, ihmalci elle-
LİSTE
:ktrik bir adamı öldürdü
l'opkapıda Beyazit ağa mahallesinde oturan tapu memurlarından 40 yaşlarında Halit efendi, evindeki elektrik tesisatını kendi kendine tamir etmeğe kalkmış, bu sırada kontak yapması dolayısile cereyana kapılarak ölmüştür.
Facianın vuku şekli hakkında polisçe tahkikat yapılmaktadır. İskeleden düştü
Beyoğlunda Tünel hanını boyamakla meşğulolan Jojef efendi, çalışmakta olduğu iskeleden düşerek yaralanmış, Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır.
Sokağa bir çocuk bırakıldı
Sokağa çocuk bırakılma vakasına bir müddettenberi tesadüf olunmıyordu. Dün yine böyle bir vaka oldu.
Terkedilen nevzat onbeş günlük bir oğlan çocuğudur. Bırakıldığı yer, Kumkapıda çoban Çavlly-C®111’* önüdür. Yavrucuğun üzerindi hüviyetine dair hiçbir eser bulunmamı^, zabıta tarafından Darülâcezeye gönderilmiştir. Terkeden meçhul adamın hüviyetini de tesbite çalışılmaktadır.
x îki yangın
Son yirmi dört saat zarfında iki yangın vakası olmuştur:
1 — Ortaköyde Şifa Yurdu hastanesi civarındaki çalılıkta oturan bazı kimselerin attı ğı sigaralardan çalılık tutuşmuş ve 300*metro murabbaı kadar bir yer yandıktan sonra söndürülmüştür.
2 — Galatada Kemeraltın-da Ahmedin kahvesindeki ocaktan sıçrayan kıvılcımlarla ocak yanındaki kâğıtlar tutuşarak yangın tehlikesi göstermişse de söndürülmüştür.
Köpek kuduz mu ?
naklide Tayyare apartmanlarında oturan İsmail Hakkı beyin 8 yaşındaki çocuğu Bülent, komşusu Sungur hanımın köpeği tarafından ısırılmıştır.
İsmail Hakkı beyin zabıtaya müracaatı üzerine çocuk kuduz hastanesine gönderilmiş, köpek te aynı hastanede müşahede altına alınmıştır.
tzmirin suları
İzmir 5 (Hususî) — Birkaç gündenberi şehrimizde bulunmakta olan ziraat enstitüleri l&boratuvarlar şefi Kerim Ömer bey vilâyette ve mülhakattaki suların radyo aktovite derecelerini tetkik ile meşgul olmaktadır.
Kerim Ömer bey vali paşanın refakatinde kimyaker Salâ-hattin Fuat beyle birlikte olarak dün Develi köye gitmişler ve orada Şaşal menbaında bazı tetkikat yapmışlardır.
rin kurbanları vaziyetinde sürünüyorlardı. Pencerelerin iç ve dış perdeleri bile karmakarışıktı, mutat olan konuş şekillerini kaybederek bırbirlerile kucak kucağa gelmişlerdi.
Tam ortada yarıdan fazlası bitirilmiş bir resim görülüyordu. Bu, kart bir Ermeni yüzü idi. Fırçalar, boyalar bu resmin yanında durduğuna göre ressamın onunla meşgul olduğu anlaşılıyordu. Eser, fena değildi, yetmiş yaşına gelmiş tipik bir çirkinliğin bütün fecaatini canlandırıyordu. Bir küçük masa üstünde elli atmış fotoğraf, tozlu bir etajerde birkaç cilt kitap göze çarpıyordu.
Bülent Bey, hayli eskimiş bir koltuğu genç misafirine gösterdi, oturmasını rica etti. Fakat kız, çirkin resmin karşışına dikilmişti, dikkatli dikkatli süzerek soruyordu:
— Bu ilhamı nereden aldınız?
— ilham değil, sipariş 1
—Sipariş mi?Demek yeryüzünde bu kadar çirkin kadınlar bulunuyor.
— Tabiat, güzel kadar çirkinde yaratır. Baharın ardında hazan, gündüzün arkasında gece yaşar.
Sivasta yapılan Silo
Yakında merasimle açılacak
Sivas 4 (Hususî) — Şehrimizde istasyon civarında yapılmakta olan büyük buğday silosunun inşaatı bitmiş gibidir. Silo pek yakında büyük merasimle açılacaktır. Gönderdiğim resim memleketin büyük bir ihtiyacını karşılayacak olan silonun inşaatının son safhalarını göstermektedir.

Jzmirin büyük derdi
incir tacir ve müstahsilleri arasında asabı münakaşalar oluyor!
Vekâlet hurda incir mubayaasını emretti
İzmir 5 (Hususî) — incir mahsulünün fiat düşkünlüğü burada çok hararetli münakaşalara mevzu olmaktadır.
Malûm olduğu üzere, Başvekil ismet paşanın şehrimizi üç günlük ziyareti esnasında incir müstahsilleri elemli vaziyetlerini kendisine izah edebilmek fırsatını bulmuşlardı. Fakat Başvekil vaktin darlığından dolayı Fırka binasında huzurlarında başlıyan münakaşanın neticelerini alamamışlar ve bu vazifeyi Fırka vilâyet idare hey’eti reisi Avni beye vermişlerdi. Öğünden beri başlayan münakaşalar elân devam etmektedir.
Bazı tüccarlarımızın alivere satışlarını alınacak tedbirler yüzünden umdukları fiata kapa-tamamak endişesile ileri sürdükleri mutalealar, münakaşaları asebî ve sert bir hava içinde bırakmıştır. Bu tacirler piyasanın normal olduğunu söylemişler ve 'kooperatiflerin de aleyhinde bulunmuşlardır. İncir pazarını tabiî bir hale getirmek için müstahsili teşkilâtlandırmak icap ettiğini müdafaa edenler hücumlara uğramışlardır. Halbuki fiatlar tabiî veya gayri tabiî telâkki edilsin, Türk çiftçisini teşkilâtlandırmak memleket menfaatini düşünenler iç in
— Fakat hazanın da müşiri vardır. Gecelerin güzelliği olduğu gibi. Bu çehrenin her yanı çirkin.
— Ta biatin eseri, hem de canlı bir eseri olduğuna göre bir sanatkârın bunu çirkin bulmasına imkân yoktur.
— Demek ki siz çirkinlerin de resmini, güzeller için olduğu kadar, haz ile yaparsınız.
— Şüphe yok. Fırçanın heyecanı, örneğin aynını yaratabilmek endişesinden doğar. Burada çirkinlik, güzellik aranmaz. Eser, aslına uygun çıktı mı sanatkâr muvaffak olmuştur.
— Ben sanatkârların yalnız güzellikten ve güzellerden ilham aldıklarını sanıyordum.
— Eğer öyle olsaydı ressam ve heykeltraş atölyeleri pek boş kalırdı.
— Neden ?
— Çünkü resimlerini yaptıranların, heykellerini döktürenlerin hem zengin, hem güzel olmaları daima daima mümkün olmaz da ondan.
Ve sözü değiştirmek için tekrar koltuğu gösterdi..
(— Oturunuz da, dedi, öyle konu

biran evvel tahkikine çalışılacak bir gaye olduğunda şüphe yoktur.
Teşkilâtlanmayı şahsî men-faatlarına uygun görmeyenler bulunabileceği tabiidir. Fakat bunların cür’etlerini devlet ricaline doğru malûmat vermeyecek kadar ileri götürmeleri müsamaha ile karşılanacak ahvalden değildir.
Diğer taraftan müstahsiller de ine r fiatlarının sukutunda münhasıran üç beş tüccarı mes’-ul tutmaktadırlar. Karşılıklı ve asabî münakaşalar arasında meselenin memleketin menfaatlerine tamamen uygun bir şekilde halli biraz müşkül olacak gibi görünmektedir. Çünkü İktisadî mesailin asabiyet ve heyecanla müzakeresi ve bu mevzua hissiyatın hâkim kılınması netice hakkında insanı bedbinane hükümlere sürükliye-cek âmillerdendir. Zira ticaret işleri her şeyden evvel hesap meselesidir.
Vaziyet şudur: Birkaç tüccar fazla iş yapmak gayretiyle mütemadiyen fiatları kırmaktadır-lar. Sukutta fiat teklifleri bir amildir, fakat bu hareket başlı başma inciri düşüren bir kuvvet olamaz. Fiatları kıranlar Türk köylüsünün teşkilâtsız bu-
şalım. Buraya sanattan ve 6anat-kârladan bahsetmek için geldiğinizi zannetmiyorum. Elbette bir emriniz veya emirleriniz var. tikin onları öğrenmek isterim.
Sevinç oturdu. Gözü genç ressamın yaı çıplak endamında idi. Onun esmer tenasübünden derin bir haz alıyordu, hele misafir ve kız misafir huzurunda bulunduğunu unutmuş gibi görünerek giyinmeğe lüzum görmeyişini pek hoş buluyordu. ilk tesadüf ettikleri gün Belmaya, bu gencin bir hayvan olduğunu söylerken samimî değildi. Arkadaşına telkin yaparak ressam hakkındaki coşkun sempatisini baltalamak istiyordu. Fakat bugün, o riyali hükümde isabet ettiğini anlıyordu. Çünkü ressam, hakikaten hayvana benziyordu. Ne muaşeret kaidelerinden haberi vardı, ne nazik kelime biliyordu. İşte şu yarı çıplaklık ta onun terbiye ve idrak seviyesini apaçık gösteriyordu.
Şukadarkibu hayvan güzeldi. Veli Efendi çayırında yapılan yarışlarda bazen insandan güzel atlara tesadüf olunur. Ressam da on-
Odun yerine
Resmî dairelerde maden kömürü yakılacak Ziraat Vekâleti ormanlarımızın tahribattan korunması için esaslı tedbirler almak kararını vermiş ve sahillerden yirmi kilometre kadar içerilerdeki devlet ormanlarından katiyatı menetmiştir. Bu hal memleketin bir çok yerlerinde bir kömür buhranı tevlit edeceği ihtimaline binaen de yeni bazı çarelere baş vurulmuş resmî dairelerde maden kömürü yakılması hakkında bir tamim göndermiştir. Bu tamimde :
“ — Ormanlar mücavir köyler ve kazaların ve büyük mahrukatın ötedenberi müteamil olduğu üzere en yakındaki ormanlardan tedarik ve temini münasebetiyle bütün sahillerimizle şimendifer ve güzergâhında ormanların vüs’at ve tahammülü fevkinde yapılan katiyat ormanları harap etmekte ve orman sahaları bu suretle daralmaktadır.
Bu vaziyete sahne olan vilâyetlerde mahrukat ihtiyacı yüzünden her sene 2000 - 2500 hektar orman sahasının azaldığı görülmektedir. Memleketlinizde maden kömürlerinin ta-ammüm etmediği ve eski devirlerin akıbeti olarak yakın tarihten t.-varüs edilen bu hale artık bir nihayet verilmesi ve millî servetlerimizden olan orman iarımtzın muhafazası noktasından odun ve mangal kömürü yerine maden kömürü kullanılmasının tam mi lâzımdır. ,, Denilmektedir.
lunmasından kuvvet almaktadırlar. Binaenaleyh, Türk köylüsü koomperatifler etrafında toplanarak ihracatçıların karşısına bir kuvvet olarak çıkarılırsa incir piyasası gayri tabiî düşüklükten kurtulacaktır.
Diğer taraftan, Başvekilin verdiği talimat üzerine, inhisarlar Vekâleti şehrimiz İnhisarlar başmüdürlüğüne hurda incir mü-bayaat na başlanması için emir vermiştir, idare, piyasaya çıkacak rekoltenin yükünü hafifletmek, hiç olmazsa hurda incirleri piyasadan kaldırmak için hemen faaliyete geçmiştir. Mü-bayaatın şekli tesbit edilmektedir.
lar gibi bir mahlûktu. Kelimeleri
ve harfleri çiğneye çiğneye konuşması bile pest perdeden bir kiş.ıe-meyi andırıyordu. Lâkin taşıdığı tenasüp, tıpkı o güzel yarış atları gibi, bu genç adama da engin bir cazibe veriyordu. Onun önünde durup ta, zarif bir yeleyi andıran saçlarını okşamak ihtiyacına yabancı kal
mak, yahut sırtına atlamak iştiyakına kapılmamak pek müşküldü. O,
genç kız yüreklerine bile bir süvari hırsı, mahmuz kullanmak hevesi aşılayan atlardandı.
Sevinç, mahzuz ve mağşuş, bu, düşünceleri geçirirken genç ressam kısa bir iskemle alarak kızın dizleri dibine oturmuştu. Hafif kıllı ve sert adaleli kollarına kendi dizleri üstünde bir kavis çizdirerek soruyordu:
— Emriniz Hanımefendi?
Belmanın "arkadaşım, hattâ kardeşim,, diye ressam Bülende tanıttığı genç bir kahve, bir bon on, bir likör, ikram etmeği hatırına bile getirmiyerek kendisini damdan düşer gibi isticvaba girtniş gürel hayvanın kulakları..! çekmek, Çüş yabani!.. Acelen ne„ demek istiyordu Devamı var
Eylül 9
ZAMAN —
7
ASKERÎ BAHİSLER
Almanya silâhlanmıştır!
Almanyanın vücuda getirdiği yeni askerî tayyareler Berlin - Londra yolunu üç saatte geçiyor

İ
Topkapıda feci bir kaza
Bir araba hayvanı ürktü. Arabayı alabildiğine sürükledi ve ikisi ağır oîarak 3 kişi yaralandı
Almanyanın silâhlanıp silâhlanmadığı meselesi günün en mühim meseleleri arasındadır. Bu vadide ileri sürülen en son iddialar Londra gazetelerinden Sı nday Referee’nin Berlin muhabiri Miste* Vernon Macken-zie’nin yazdığı bir yazıda mündemiçtir. Birkaç gün evvel telgraf haberleri de bu makaleye işaret etmiş ve onun özünü vermişti. Fakat meselenin lâyı-kiyle anlaşılması için bu makaleyi nakletmeyi münasip gördük. Ancak bu sayede Avru-panın mukadderatı üzerinde büyük bir ehemmiyeti haiz olan bu silâhlanma işinin sırları öğrenilmiş olacaktır.
Muhabir diyor ki:
“Milletler Cemiyeti namına, yahut alâkadar devletlerden müteşekkil bir konsersiyom namına hareket edecek bir heyetin Alman teslihatını kontrol etmesine ve bu kontrol sulh ve müsalemet dairesinde yapmasına imkân kalmamıştır.
1931 ve 1932 senelerine kadar ihtimalki, Almanyanın mühim silâhları yoktu.
Onun en çok güvendiği silâhlar kolaylıkla harp tayyaresine çevirilebilecek bir kaç siv3 tayyare ile muahede ahkâmı dairesinde teşkil edilen ordu idi. 1932 de hava ve kimya vesaitinin ileri götürüldüğüne dair birçok şayialar intişar etti ve Çelik Mağferlilerin 170 bine vardırıldıktan, hücum kıtalarının 600 binden fazla bir yekûn teşkil ettikleri söylendi. Teslihatın bugünkü safhası
Bunun üzerile milletler Cemiyeti mehafilinde bir tetkik komisyonunun teşkili lüzumundan, bu komisyonun Almanya teslihatını kontrol etmesiyle bir harbin önü alınacağından bahsedildi. Fakat bu sözler süratle unutuldu. Çüukü bu taharrilerin yapılması, belki de bütün Avrupayı harbe sürüklerdi. Al-manyanm asıl teslihatı geçen sene, daha doğrusu son on sekiz ayda azâmi genişliği aldı.
Bugün Almanya ile İngiltere arasında bir harp vuku bulduğu takdirde harbin ilânını birkaç saat geçmeden Almanyanın bombardıman tayyareleri İngil-terenin üzerine, umumî harp sıralarında atılan 800 tonluk mermilerden daha ağır mermiler atabilecektir. Bu yeni mermiler geçen defa atılan mermilerden kat kat tahripkârdır.
Dsvletlerin korkuları
Son haftalar içinde İngiltere, Transa ve İtalya devletleri hava
hücumlarına karşı aldıkları tedbirleri denemekle meşgul oldular. Acaba bu manevraların bu
sıralarda yapılmasının sebebi Almanyaya karşı hazırlığın tam olduğunu hissettirmek mi idi ?
Yoksa bu devletler hava tarafından bir hücuma uğrayacaklarını his ettilerde mi bu şekilde harekete lüzum gördüler? Bu böyle ise bu korkuların sebebi nedir?
1934 Senesinin 1 nisanında Almanyanın hiç olmazsa 174 büyük bombardıman tayyaresi bulunuyordu. Bunlar, 500 tonluk mermi taşıyacak kabiliyette idiler.
Daha sonraki aylarda Jun-ker fabrikası her gün (Ju 52) sisteminde tayyarelerden takriben ikisini bitirmeğe başladı.
Gerçi bu sistem tayyareler yolcu taşımağa da yarar, fakat
onların her dakika bombardıman tayyaresine çevrilebileceğini gösteren bir sürü delâil vardır. Mütehassıslardan biri bu tayyarelerden her birine mahsus bir bombardıman mahzeni yapıldığını ve bunların ayrıca teslim olunduğunu bildirmektedir.
(Ju 52) tayyaresi geçen temmuzda Amisterdam tarikile Berlin - Londra seferini yapan tayyaredir. Bu tayyare 15 yolcu, 3 pilot, ve miktarı ifşa olunmayan yük ve posta taşıyordu. Tayyare iki merkez arasındaki mesafeyi üç saattan aşağı bir riftiddette geçti.
174 Bombardıman tayyaresi Almanyanın 1 nisan 1934 de büyük bombardıman tayyaresi şu sistem üzeredir:
52 Ju tipinde 10 askerî Jun-ker tayyaresi. Bunlar, üç üç buçuk tonluk bombalar taşıyor.
36 askerî Dornier tayyaresi. Bunların tipi “ Doy „ dır. Bu tayyareler üç, dört tonluk mermi taşıyabilmektedir.
On askeri Meserşmit tayyaresi. Bunların tipi (M. 3 4) dir. Bu tayyareler iki, iki buçuk tonluk bomba taşıyor.
110 Sivil tayyare. Bunlar kolaylıkla Askerî tayyareye çevi-r ilebilir" Tipleri (Ju 52) dir.
60 muhtelif tipte tayyare. Bunlar bir buçuk ton mermi taşıyabilir.
Bakırköyde feci bir kaza oldu
Evvelki gün Bakırköy'ünde bir kaza olmuştur, Bakırköye tabi Mîf-nes köyünde Haşan ve Mustafa isimlerinde iki genç, o civardaki taş ocaklarına girerek oynamağa başlamışlardır.
Hattâ bir aralık bunlardan biri eline geçirdiği bir kazma ile önce açılan bir çukurun içine girip taş çıkarmağa başlamıştır.
İşte bu sırada, çukurun yu-karsmda bulunan kayalar birdenbire koparak çocukların üzerine yuvarlanmıştır.
Bu suretle çocuklar taşların altında kalmışlardır. Hadiseye muttali olanlar kazadan Jandarmayı haberdar etmişler ve bunun üzerine çocuklar taşların altından çıkarılarak hastaneye kaldırılmıştır.
Fakat hastanede Haşan ölmüştür. Mustafanın da hayatı tehlikededir.
Mühendis Mektebi programları
Mühendis mektebinin verimli şekilde talebe yetiştirmesi için önümüzdeki ders senesinde pro-ğramlarda bazı tadilât ve ilâve yapılacağı söylenmektedir. Profesörler meclisi de bu hususta hazırlıklara başlamıştır. Bundan başka ihtiyaç nazarı itibara alınarak bu sene su mühendisliği kısmına fazla talebe ayrılacaktır.
Bu suretle her sene azamî 6-7 mezun veren bu şubeden bu sene 15 kadar mühendis yetiştirilecektir.
Bij davet
Muallim Nüzhet imzasile Tayyare Cemiyetine yazılan mektup sahibinin İstanbul şubesi müdürlüğüne müracaatı rica olunmaktadır.
Misafir Leh gençleri
19 Leh genci sandal ile ve Romanya tarikiyle limanımıza gelmişlerdi. Bir müddet^enberi şehrimizde bulunan bu gençler, Krakovi belediyesi tarafından İstanbul belediyesine verilen hatırayı teslim etmek üzere bugülerde vali beyi ziyaret edeceklerdir.
Muhalaza altında hangarlar
Her Adolf Hitlerin başvekilliğe gelmesinden ve ceneral Go-erengin hava nezaretini deruhte etmesinden sonra hava nezaretinde muvazzaf olanlar 60 kadardı, 1934 temmuzunda bu memurların sayısı (1000) e vardı. 1934 senesinin mayısında Almanyada 7600 muvazzaf bulunuyor, ve 60,000 pilot da kurslara devam ediyorlardı. Bunlar teşrinievvelde kursları tamamlamış olacaklardır.
Almanyanın her tarafı tayyare karargâhları ile beneklenmiştir.
Bunların bir kısmı havadan görülebildiği halde bir kısmı görülmemektedir. Hududa yakın olan tayyare karargâhları göze görünmeyecek hale getirilmişlerdir. Huduttaki karargâhların bir çoğunun yeraltı Hangarları vardır.
Bunların kaç tane olduğu tahkik edilememiştir. Yer altındaki hangarı Hanover Co-logne, Frakfort, Istongrat ve daha başka yerlerde ikmal olunmuştur.
Bunlardan başka bir sürü hangarlada inşa olunmaktadır.
Bu yer altındaki hangarların görülmemesi için herşey yapılmıştır. O kadarki Almanyaya bir tetkik komisyonu gidecek olsa bile burada saklanan tayyareleri bulmasına imkân yoktur.,,
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 8-9-1934 çekler
Açılış Kapanış
Londra 620,25 620,50
Nev-York 0,805839 0.81
Paris 12,06 12,06
Milâno 9.2695 9,2670
Brüksel 3,39 3,389
Atina 83,2175 83,4393
Cenevre 2,4366 2,4363
Sofya 66,1225 66,0025
Amsterdam 1,1748 1,1739
Prag 19,1150 19,0875
Stokholm 3,125 31125
Viyana 4,2737 4,2686 1
Madrit 5,8175 5,8190
Berlin 2,005 2,005
Varşova 4,2125 4,2075
Budapeşte 3,9475 3,9464 ;
Bükreş 79,83 79,5734 1
Belgrat 34,915 34,8737 i
Yokohama 2,695 2,6885 |
Moskova 1087,75 1089,25 '
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
0/0 5 faizli 1933
Ikramiyeli (Ergani) 97 - 97—
0/0 7,5 faizli borcu tahvili I Türk 28.40 28.40
Anadolu D.yolu I 11 47.45 47,45
„ „ III Anadolu Demiryolu 48.55 48.55
milmesbll 0/0 7,5 Türk B III —
0/05 Hâzineye 59.— 59.— •
Merkez Bank
Anadolu D. yolu0/0 60 — —
İş bank nama 10— 10 —
Şark Değirmenleri -
Aslan Çimento 12 12 |
Fırınlar asrî olacak
Belediye kanununun bir maddesine göre yeni fırınların belediye tarafından yapılacak plânlara göre inşası lâzım gelmektedir.
Halbnki fırın yaptırmak isteyenlerin projeleri sadece fena bir mahzur görülmezse tasdik edilmektedir.
Bunu nazarı dikkate alan belediye bir plân nümunesi hazırlamağa karar vermiştir. Fırınların bu projeye tadili için beş senelik bir mühlet verilecektir.
Diğer taraftan belediye küçük fırınların birleşerek büyük ve asrî fırınlar yapmaları esasını takip etmektedir.

■j-h ı îlbahir
Kadyo n
şlerdir Sonbahar ÎAun üze-
I 1 rarengiz
radyo dc.^ L.
Her şeyin bir mevsimi’1®1 gibi radyonun en iyi dir Kars a ve parazit (fuzulî gürül! ceva 1 azaldığı ve hiç kalmaı mevsim vardır. SonbaFe un” ve ilkbahar. Bu üç az,ndan radyo dinlemek için erkl ^me olan mevsimlerdir. »ur Reisi
Yağmurlarla sisli ^nesinde havaların gelmesi rady zama” meği teshil ettiğinden'1®1 tevdl güne daha uzak buh,r*- Jföster-kezlerin dinlenme?' kolaylaşmış ola^ sonra Bazil
Şimdiki hal(VaQya tarafından vel alınması »tahetlbahirler kabir çok uzak Vikers’in
ça erken saatPek^k bot kum-siz bir halde 3 ald1^ Oylanmıştır. Bir mücP tahtelbahir-razit daha azalac.da yaP’lması
Bir müddet evve Zaharof ta-sanra lâyikile dinl(* olunduğunu istasyonlar şimdi, vel alınmaktadır. , da^a sonra bu istasyolar dahWaYa Zc,en nabileceği gibi lrI okumuştur, larmda yaz zamanOg^tere Ami-zedilemiyen mütealC tahtelbahir lere de tesadüf eırs de Arms-
Sakın bunları j talip olduğu, len istasyonlar Z111 daha fazla Bu postalar her ^n için bunla-fakat mevsimin m-^an yapılacağı sından işidilemiy^a sonra yine postalardır ki aneddcrek 1917 simlerinde dinleıaYa vukubulan olur. Kış meusi^ik mühimmat dinlenmesi büytAmerika hükû-îstasyonların çojammı verilmesi lediğimiz kada^iliyor. sesle gelir. Yal,** ni olduğu ğibi eleri tarafından de bazı hoşa tafsilâttan bir re tesadüf edi^ası j|e bjr Ame-koneresine tenyanın teslihat birlerine dalg, haraca kestiği olan ve yazuhyOr) ğundan diğepanya fazla para iken kışın lrSıyIe meşru re-alınabilen istarını kapadıktan ni taciz ede^] azamî derecede meydana get,^ teslihatı azalt-
Böyle iki jkubulan her teşeb-ğerini tacizjg, tahtelbahirlerin mevsiminde j|gası için hazırları telsiz tqarı SUya düşürmek, mütemadiyçasın(ja emniyet ve yo neşrıya(ssüs etmemesi için her iyi dinletip bir yoltutmuş-sizlerin de’ ikasından entrika-düğmesini^ bu yolda mu-Fakat bümu?jar ye bjr takım men ^’S^enfaatlar uğruda mil-menin 2%^ düşürmüş ve sel
K*?ın 1ar akmasına saik ol-dit istas, dir. BuSn edildiğine göre tah-eme bundan sonra ifşa ede-okuyuckikatler de aynı dere-rın k^kkat ve ibretle okuna- I Cuma rını d ( f (I H|1|| ,..„
Ş^kiyede küçük san’-ve Yunanistan edilen’a 8 (Hususî) — Başvekil Bu haldaris,,, gazetecilere va-takip anatında Türkiyenin kü-başladn'atlar kanununu tatbik Bunun Yunanistana karşı bü-bugünlotluk icabatım gösterdi-saat k? meselenin Cenevrede dürüst iciye Nazırı arasında ye-zaman^etkik edileceğini söylen-ve kış Bundlnizelos „ Atinada raklıs,na 8 ( Hususî ) — Müsyü ramd&dos bugün öğleden sonra hususu^ avdet eylemiştir.
Evvelki gün Topkapıda bir araba hayvanının ürkmesi neticesinde feci bir kaza olmuş, ikisi ağır olmak üzere öç kişi muhtelif yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmışlardır.
Bu feci kazanın tarzı cereyanını anlatalım:
Cuma günleri Topkapı hancındaki aile bahçesinde icrayı ahenk eden ince saz heyetinden kemani İsmail, cünbüş Celâl, kanunî İsmail ve hanende Saim beyler geçen Cuma günü saat on dörtte Edirneka-pıdan Topkapı hancındaki bahçeye gitmek üzere bir arabaya binmişlerdir.
Araba ağır ağır yoluna devam etmekte iken arabacı bir kırbaç darbesiyle beygiri koşturmak have-sine düşmüş ve hayvana bir kırbaç vurmuştur. Bu kırbaçtan ürken hayvan evvelâ biraz koşmağa başlamışsa da bilâhara birdenbire durarak arabaya ve arabacıya müthiş çifteler atmağa başlamıştır.
Çiftelerden bir ikisi hayvanın hemen arkasında oturan arabacının yüzüne isabetle biçare adamın yüzünü hurdehaş etmiş, hemen bütün dişlerini dökmüştür. Hayvan bu çifteleri müteakip birdenbire bütün hızı ile koşmağa ve arabayı bir yıldırım sürati ile esasen bozuk olan yollarda sürüklemeğe başlamıştır.
Yüzü kanlar içinde olmasına rağmen hayvanını teskin için bütün kuvvetiyle dizginlere asılan arabacı, son bir çifte darbesiyle arabadan yere düşmüş ve süratle gitmekte
Milletler Cemiyeti ve biz
Birinci sahifeden devam
Cenevre 8 ( A. A. ) — Çin baş murahhası “ Kotayşi „ Mîlletler Cemiyeti umumî kâtipliğine aşağıdaki mektubu göndermiştir:
“ Milletler Cemiyeti meclisine 9 gayrı daimî âzalık intihabı kaidelerini, âzalık müddetini, ve tekrar intihap usulünü tesbit eden heyeti umumiyenin 15 Eylül 1926 tarihli kararına tevfikan hükümetimin tekrar intihap edilebileceği yolunda karar verilmesi hususundaki talebinin heyeti umumiyeye arzını rica ederim. „
Yunanistan bize müzaheret edecek
Atina 8 ( A. A. ) — Gazeteler, Hariciye nazırı M. “Maksimos,, un Türkiyenin Milletler Cemiyeti meclisindeki yarı daimî âzalık namzetliğine müzaharat edeceğini ehemmiyetle kaydetmektir.
“Türkiye - Yunanistan beraber konuşuyor,,
“Mesaje Daten,, gazetesi başmakalesinde Türk - Yunan dostluğunun samimiyetini kaydettikten sonra Ankara itilâfnamesinde buna müteallik maddeyi zikrederek diyor ki :
“Bunlar basit birer sözden ibaret değildir. Bu maddeye hususiyet veren, tatbikini kolay ve zevkli yapan ve ahdi mükellefiyetlerin soğukluğu üzerinden atan şey, bu maddenin yalnız bir mükellefiyet kurmak için yazılmış olmamasıdır. Bu madde, iki memleketi yakınlaştıran ihtiyaçlardan ve samimî hislerden gelen bir vakıanın teyidi olarak gayet tabiî bir tarzda meydana çıkmıştır.
Bu ikinci misakın akdinden daha çok evvel Yunan Hariciye Nazırı “ Cenevre,, de şunu samimiyetle söyliyebiliyordu:
“Türk meslektaşımla olan temas o kadar kuvvetli tesis edilmiştir ki kendi memleketlerimiz namına söz aldığımız vakit diğeri namına da konuşuyoruz.,, Tevfik Rüştü Bey - Çaldaris mülakatı
Atina 8 (Hususî) — “Ankara„da imzalanmış olan Antant Kordiyal misakı musaddak nüshalarının dün Atinada Tevfik Rüştü Beyle M. “Maksimos,, arasında teatisi merasimi çok samimi olmuştur.
Bu merasim Hariciye Nezaretinde ve Başvekil M. "Çaldaris,, in huzuriyle icra edilmiş. M. “Çaldaris,, , Tevfik Rüştü Beyle uzun müddet görüşmüştür.
Bu mülâkatta, Milletler Cemiyetinde müzakere edilecek olup gerek iki memleketi alâkadar eden ve gerek umumî siyasete taallûk eden mesail gözden geçirilmiş ve iki hükümetin noktai nazarındaki
olan araba biçareyi ezerek yoluna devam etmiştir. Arabanın içinde bulunan dört kişi kendilerini müthiş bir akıbete nürükleyen hayvanı teskine uğraşmışlarsa da muvaffak olamadıklarını görünce büyük bir yeisle halâs çaresini kendilerini arabadan atmakta bulmuşlar ve bütün süratiyle ilerliyen arabadan birer birer kendilerini atmağa başlamışlardır.
Arabadan elindeki kanunla evvelâ atlayan kanunî Lmail Bey müthiş bir sukut neticesinde atladığı yerde serili kalmıştır. Bunu müteakip arabadan kendini atan hanende Saim Bey de aynı akibete uğrayınca arabada kalan tsmail ve Celâl Beyler arkadaşlarının bu feci akibeti karşısında atlamaktan vaz geçerek büyük bir tevekkülle neticeyi beklemişlerdir.
Nihayet büyük bir hendeğin önünde bir lâhza duran hayvanın bu tevakkufundan bilistifade arabadan kazasızca atlamışlar .ve o esnada kendilerine yetişen Neyzen Nihat Beyin yardımiyle geri-j de yerde yatan arkadaşların» ve arabacıyı bir başka araba ile |* derhal hastaneye nakletmişlerdir.
Arabacının yarası çok ağır ve tehlikelidir. Kanunî İsmail Beyin de I bacağının kemiği fırlamıştır. Hanende Saim Beyin yarası da diz kapağından ve diğerlerine nazaran ehemmiyetsizcedir.
Araba tamamen parçalanmış, beygir de muhtelif yerlerinden yaralanmıştır.
Kaza hakkında icabeden tahkikat yapılmaktadır.
birlik bir kere daha teyit olunmuştur.
Yunan gazetelerinin neşriyatı
Tevfik Rüştü Bey gazetecilere vukubulan beyanatında, Türkiyenin Yunanistana karşı büyük bir dostluk beslediğini söylemiştir.
Bütün matbuat, fırka farkı olmaksızın, Türkiyenin Milletler Cemiyeti yarı daimî âzalığına intihabını Yunanistanın pek hararetli bir surette müdafaa edeceğini yazmaktadırlar.
Tevfik Rüştü Bey ve M. “Maksimos,, ud riyaseti altındaki Yunan murahhas heyeti dün öğleden sonra “ Adriya „ vapuriyle ve beraberce hareket etmişlerdir.
Balkanlarda bisiklet turı
Türkiye bisiklet federasyonu Balkanlarda bir bisiklet turu yaptırmağa karar vermiştir. Bu tura iştirâk edecek bisikletçilerin tesbiti için bütün mm-takalarda 30 k lometrelik mu kavemet koşuları tertip edile çektir.
Vefa Klübü
Şimdiye kadar müştereken ça lışan Vefa ve Kumkapı klüplerini Cuma günü yaptıkları bir kongr neticesinde ayrılmağa karar ver diklerini yazmıştık.
Dün Vefa klübü mensupları lo| □arak idare heyetlerini seçmişleri Vefalılar kongrelerini Dem Şerif beyin riyaseti alıtında Ha! Fırkas. salonunda yapmışlar, bütî memleket büyüklerine ayrı ay şükran, arzı tazimat edilmiş; V falılar bundan sonra idare mür kabe heyetlerini seçerek, nizamn meleri tadil ederek faaliyet pro ramlarını hazırlamışlardır.
Reisi fahrileri merhum Kem leddin Sami paşanın hatırasını te cil etmişler, diğer Vefalılardan mumî hap t e, istiklâl muharesin* şehit olanları takdis ederek kongr lerini bitirmişlerdir.
Yapılan intihap neticesinde Ve idare heyetine, eczacı Arif Muşta Bey reis, doktor Hayri Bey, hinpaşa Zade Mustafa Saim, allim Saim Turgut, Edip Faik ler aza olarak seçilmişlerdir.
Mürakabe heyetine de, Ahi Nurettin, Vefa lisesi müdür muaı Ekrem Arif, doktor Refik Bey intihap olunmuşlardır.
Bulgar-AIman mal mübadelesi Berlin 8 (A.A) — Alman ile Bulgaristan arasında akto nan eşya mübadelesi mukavel meriyete girmiştir. Bu mukav mucibince Almanya Bulgaristr 19 milyon marklık sanayi m deleri verecek ve mukabiliı Bulgar tütünü alacaktır.
Bu mübadeleler beş sene içil ve kontenjan usulü ile yapıla tır.
Hz=A-Rz=İ=:Cz=I=H=lle Av derisi sergisi
Uzak şarktaki gerginlikler
Rus-Japon hâdiseleri bitip tükenmek bilmiyorsa da bir harbe ihtimal veren yok gibidir
Japonya ile Sovyet birliği arasında son günlerde kâh alevlenen, kâh yatışan ihtilâflar henüz bertaraf edilmiş bir vaziyette değildir. En esaslı ihtilâf, şarki Çin demiryolu olmakta devam ediyor.
Japonlar Mançuriye girdikten sonra Rusya bu hattın askerî noktai nazarından kıymetsiz, ticarî noktai nazrdan da rakip hatlann inşası yüzünden faidesiz olduğunu görmüş, bu hattı 36,500,000 İBterlin mukabilinde satmayı teklif etmişti.
Bunun üzerine Japon matbuatı neşriyatta bulunarak bu fiatm yüksek olduğunu söyledikten sonra Çarlık Rusyasmın Japonyaya 18 milyon isterlin ' borçlu olduğunu anlatmış ve hattın olsa olsa 4 milyon lira edeceğini yazmıştı.
1933 senlinin 18 Mayısında Mançuri hükümeti, Tokyonun muvafakati ile hattı satın almayı teklif etti ve Rusyaya 3 milyon isterlin kadar verebileceğini anlattı. Müzakereler bir müddet daha ilerledikten sonra Japonya hem hat mukabilinde hem hat üzerinde çalışan Rus memurlarına tazminat olmak üzere 8,750,000 isterlin teklif, Rusya hükümeti de 11 milyon isterlin istemekte ısrar etmiştir.
Müzakerelerin bu safhaya varmasına kadar bir hayli vaziyetler ta-niaddüs etmiş, birçok hadiseler vukubulmuş, iki tarafın münasebetleri bir çok gerginlikler geçirmiştir. Nitekim son günlerde de böyle oldu. Buna rağmen bu ihtilâf yüzünden iki taraf arasında harp çıkması tahmin olunmaz.
Hakikatta Uzak şark münasebetlerini bnlanıklaştıran bu hâdiselerin asıl sebebi, iki tarafın birbirine karşı duyduğu itimatsızlıktır. Bu yüzder iki taraf karşılıklı silâhlanmışlardır.
Maamafih iki taraf^*.^!»)nda müsellâfc bir mücadel verile
Garp musikisinde büyük adamlar
Yazan: Mebrure Sami Hanım. Basan: Hilmi kitaphanesi
Bizde Garp musikisi kuvvetli yer tutmuştur, münevverlerimizin çoğu o musikiyi sever ve arar. Musiki ile uğraşanlarımızdan bir haylisi de garp bestelerini -sazlarında terennüm ederler. Bu sebeple Mozart, Bce hoven, Wagner, Chopin, Verdi isimleri halk diline geçmiştir ve sık sık anılagelmekte bulunmuştur.
Halbuki garp musikisini sevenlerin çoğu ve hattâ o musiki ile uğraşanların bir kısmı da beyen-dikleri, eserlerini dinledikleri üstatların tercümei hallerini Jâyıkile bilmez. Meselâ Mozarı - eserlerini tanıyarak - bilen birçok insan ▼ardır ki onun gömüldüğü gün me-zarsız kaldığını işitmemiştir. Bet-hofenin ölürken nasıl inlediğini duymamıştır, Verdinin Aydayı niçin halk ettiğinden bihaberdir.
Mebrure Sami Hanım, işte 'Garp musikisinde büyük adamlar,,
4
c.!t
y udiyle yazıp bastırdığı bir kitapta ,j c bu meçhulleri malûm haline koy-
mak hedefini gütmüş ve bize yir-$ mibir musiki üstadının hayatını öğ-
• ■ miDir mut—-------
retmiştir.
Eserin en son t edilerek yazıldığı
Hanım, t_tUL
• l iTürkçeye naklederken gayet selis ** ı i bir üslûp kullanmıştır, ele aldığı 'Uc.
*” Eserin en son vesikalara istinat __________________.1 bellidir. Mebrure fe Hanım, tetkik ettiği vesikaları
ı üstat hayatını cidden canlandırmıştır. Onlar, o büyük adamlar, ya-İşarken ne elemler çektiler, ne ıs-ırap'.ar duydular, nasıl süründüler •veya - nadiren - nasıl bahtiyar ol-'dular ?.. Bugün isimleri kutsi bir ihtiras ile anılan o dâhiler, toprakın üstünde ne derin yokluklar ve
Roman
*' — Ne fena tesadüf ?.. Bukadar Alnız olduğunuzu bilseydim ziya-
ne J Aınız olduğunuzu mıseyaım zıya-“ a "tinize gelmezdim. Bir mektupla falarımızı bildirirdim.
malarımızı Diıaırıraım.
■ W " Bülent, mahçup görünmek ister-z* ı ,(en gözlerinde neş’e giilümsiyen
İnç kızın sahte tereddüdünü yine :rhte sözlerle gidermeğe lüzum ■rmedi, her harfin sanki resmini diyormuş gibi bir şive ile, o ağır
ı 7
rm. («ı
k?
tm
«.lyormuş giDi Dır şive ııe, o agıı ,a?‘ ‘ eyle tek bir kelime mırıldandı.. Ba ’ uş ili Sevinç te zaten çıkıyordı ılr ...........................
B.ı-,
I
b — Çıkınız 1
. . iu ve
tı. Yukar« sofaya gelince durdu,
ne çeşit ezalar gördüler? Yahut pek seyrek te olsa ne gibi saadetlerle yüz yüze geldiler ?.. Ve yine onlar eserlerini ne gibi ilhamlar altında ve ne gibi şartlara bağlı olarak vücude getirdiler ? İşte Mebrure Sami Hanımın eserinde gösterdiği hakikatleri.
Cidden iyi düşünülerek, iyi vesikalar toplanarak yazılmış olan bu güzel eser, Garp musikisi üstatlarından bîr kısmının hayatını bazan bir tabloda canlandırmıştır. Meselâ (Mozart) ın tercümei haline girmeden evvel muharrir Hanım şu birkaç satırı yazıyor:
“Mozarın toprağa düştüğü gece müthiş bir kasırga koptu, kabristan - fakirler kabristanı - altüst oldu. Ağaçlar yerlerinden çıktı, mezar taşları devrildi, toprak tümsekleri seller altında bozuldu ve ertesi sabah (Mozart) ın dul kansı casının nereye gömüldüğünü türlü bulup anlıyamadı.,,
Nekadar hazin ve canlı değil mi ?.. Bethofenîn tercümei haline de böyle bir tablo asılıdır. Onu da yazıyoruz: “ Beethoven ölüm döşeğine düştü. Yanına koşan ihtiyar dostu Hummel’e büyük bir elem içinde: “Barı sen söyle, diye inledi, biraz olsun değerim vardı, değil mi?»
“Eşsiz musiki üstadının bu, son sözleri oldu„.
Mebrure Sami Hanımın şu kitabı yazmakla Garp musikisini sevenlere yaptığı hizmet büyüktür. Kendisini tebrik ve kitabı bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz.
ko-bir
Tefrika No ; 6 açık kapısından perişanlığı görünen büyücek bir odayı göstererek sordu.-
— Atölyeniz burası, değil mi?.. Sanatin oturduğu ülkeler daha u-zaktan tanılıyor.
içeri girdiler. Burası yaramaz çocukların endazesiz bir hırçınlıkla eşyalarını altüst ettikleri bir odaya benziyordu. Herşey dağnıktı ve hiç bir şey bulunduğu yere yakışmıyordu : Şurada bir muşamba, beride bir sehpa, ötede kimi yan ve kimi dik bir sürü çerçeve, ihmalci elle-
a piyasasını yakından takip etmek mecburiyetinde bulunuyoruz
l'opk hallesin larındaürisi ticareti gerek iç pi-efendi )'zda gerekse ihracat tica-tini ker mühim bir yer tutmakta-. i, catçılanmız dünya av derisi 3 m\re hareketlerini alâka ile masl derler. Biz de bu ihracat larak mühim ticaret ve senayi Faci ri hakkında okuyucuları-polisçeV* )UI,mak istedik :
Bey ilın 24 eylülünde Londrada yamakrîsi haftası " »Ç'hyor. Bu arfinda dünya kürkçülük *’ Ça're ticaretinde lııgilterenin, auşerej,rusu Lonc|ra piyasasının ne hastan)ir mericez olduğu, birçok §Q)uhtelif vasıtalarla dünyaya ektir.
nayide Londra eskidenber'ı
Sokar merkez olmakla beraber kasma *n senelerdedir kİ kürkçü-düf olurî^*ntle en mühim sırayı al-le bir vak\ktad,r-
Terkedilen’ikada a'lanan da-lük bir oğlan 5İmali A’
* ■ etinin ana mer-
kildığı yer, Kup piyaaa„ bir ta. çava; camii öni;n a81r Iarflnda ğun üzerinde nühim deri tica-hiçbir eser bulndra, Laipzig ve tarafından Da ehemmiyetini Be-rilmiştir. Ter!tor,uS“"“ (*»hil K«-mın hüviyeti.Jralya/ib,Jn’ü'‘ab-
. a . re medyundur Farımaktadır. ,
t. . dünya moda mer-İKİ-ı ileri gelmektedir.
Son yirmi * çağlarde büyük ti-iki yangın va birleştiği noktada
1 — Orta ve bu vaziyet do-hastanesi cil mübadelelerin ko-ta oturan bia ”ûbim blr deri ğı aigaralard «a,“l’hr-
ve 300'metraa,ldi,"l"in icadn-, . lakalât istikametle-
dir yer yanhe rağmen Lâpziğin dürülmüştür. leye kadar av deri.
2 — Galanühim bir merkez da Ahmedin burada 19 uucu tan sıçrayan Ok,'k der' t"b,ye,i yanındaki k?aü iök"af yangın tehlik,, bam
av derileri söndürülmüşte piyasadır. Laipzig
Köpek 1 " bunları uta.-^.ielide Ta',rk “'biye eder. , . . 'biye görmüş de-
lar.nda oturaıt bunlarl biçim, beyin o yaşını lent, komşusu kadar Liapziğin köpeği tarafmdanayii merkezi,, İsmail Hakkı Lepzikten baş-müracaati üzeriterb|ye merkezi duz hastanesin* her deri hiç °l-ı ı . )u şehirden ge-
kdpek te ay)na„nda müşahede altına şj. |şte bu
yöz-1. . ' t dericilik sa-zminn birleşmiş Ame-İzmir 5 (Husuırük tarifele-gündenberi şehrinim müesse-makta olan zira ,
lâboratuvarlar şefi.800™. 57.7!
. T t genişletildi
bey vilâyette ve dahn oIdugu suların radyo aktc-nlekette deri lerini tetkik ile mS 8anayii in. tadır. aktadır. Her
Kerim Ömer be\ük ve uzun nın refakatinde kim ^1”®^0 be" hattin Fuat beyle bir 7" e-et’7.
... r), ..... da gümrük
dun Develi köye g |jUraja orada Şaşal menbı ithaı&hna tetkikat yapmışlardırnen muh-
-............ yii henüz
rin kurbanları vaziyetintflenıemiş-yorlardı. Pencerelerin _
perdeleri bile karmakarışiı£jar olan konuş şekillerini k) , birbirlerile kucak kucağa g( mC
Tam ortada yarıdan fa jrd;|er tiritmiş bir resim görülüyo? H kart bir Ermeni yüzü idi. i k*n’m boyalar bu resmin yanında m. « . '* seni
ğuna göre ressamın onunla t kem olduğu anlaşılıyordu. Lsei|jnjen_ değildi, yetmiş yaşına gelir ben, bir çirkinliğin bütün fecaat (andırıyordu. Bir küçük m( |(o|u_ tünde elli atmış fotoğraf, t oda[a. etajerde birkaç cilt kita çarpıyordu. idıktan
Bülent Bey, hayli eskj. saat koltuğu genç misafirine kızdan oturmasını rica etti. Fa merak çirkin resmin karşışına d(Q biraz dikkatli dikkatli süzerek sogQrQitü — Bu ilhamı nereden fl okma-— İlham değil, sipariş I .
—Sipariş mi?Demek yer yatağı-bu kadar çirkin kadınlar bulıyana-
— Tabiat, güzel kadar çsyuya yaratır. Baharın ardında dan:-gündüzün arkasında gecaızun kir-henüz ku-
tir. Diğer taraftanda yeni kurulan müesseseler şöyle böyle ihracata bile başlamış bulunmaktadır.
Deri istihsalâtında ancak birleşmiş Bmerika ile Kanadadan sonra gelen Sovyet Rusya cumhuriyetleri 1929 yılındanberi deri terbiyesine haşladığı halde ihracatı çok genişletmiştir. Çünkü Rusya bazan terbiye görmüş derilerini ham deriden daha ucuza satmaktadır.
Yakın zamanlara kadar av derisi tuzak ve av suretleriyle elde edilirdi. Bu usuller o kadar ileriye götürüldü ki bazı yerlerde bir kısım hayvanların nesli tükendi. Meselâ Çinçilla denilen kürk hayvaniyle Rus samuru kalmamıştır. İşte bunun için bazı memleketlerde kürk veren hayvanlara mahsus çiflikler tesis edildi.
Son birkaç senenin siyasî ve İktisadî hâdiseleri Laipzig deri ticaretinin mühim bir surette eksilmesine sebep olmuştur. Almanyanın kredi buhranı ve kambiyo tahdidatı av derilerini bilhassa müteessir etmiştir. Daha 1931 yılında deri sanayicileri Lapzigten muhacerete başlamıştı. Nazi fırkasının iktidar sandalyesine çıkmasile bir hicret büsbütün arttı. Çünkü dericilerin büyük bir kısmı Yahudi ve Alman ırkına mensup olmıyan insanlardı. Muhacirler Londra, Paris, Varşova ve Krakovfa gittiler. Laipziğin vaziyeti böylece harap olurken Lon-dranın vaziyeti kuvvetleşti Bugün Londra en mühim av derisi ticaret merkezi olmuştur.
Son iki sene zarfında 30 kırma Laipzikten Londraya taşınmıştır. Rus deri ticareti eskiden Laipzik vasıtaslyle yapılırdı. Şimdi bu ticarette Londra yolanu tutturmuştur
Bilhassa gümüşî Tilki işlerinin merkezi Londradır. Kanada çiftliklerin yetiştirdiği bu cins tilkilerle Norveç ve Rusyanın satışa çıkardığı gümüşiler hep Londra vasıta-siyle dünya tacirlerine arzedilmek-tedir.
Laipzig deri ticaretini büsbütün elinden çıkaracaktır. Çünkü çiftliklerde yetişen kürk hayvan’a-riyle gümüşî tilkiler boyanmağa muhtaç değildir.
Böylece av derisi ticaretinde dünyanın en mühim merkezi olan Londra piyasasını Türk tacirleri çok yakından takıp etmek mecburiyetindedir.
Memleketimizde senede iki üçü milyon lira getirmesi imkânları bulunan deri işlerimize inkişaf vermek için Türk ofisinde av derisi ihracat işlerini yakından göz önünde tutacağına eminiz.
Bulgaristanda hububatın ıslahı
Devlet tecrübe istasyonlarında yetiştirilmiş olan buğday ve çavdardan bu sene köylüye tohumluk dağıtılmasına karar verilmiştir. Bu tohumları köylüler kendi tohumlariyle değiş tokuş edeceklerinden parasız almış olacaklardır. Seçme tohumlardan alınacak rekolteler Bulgar hububatının dış piyasalarda re-vacını genişletecektir.
rumamış pırlanta gibi göz yaşları görünüyordu. Belli idi, ki zavallı kızcağız bol bol ağlamış ve ağlarken de uyuya ka’mıştı.
Pencerenin önündeki ufak yazı masasının üstünde yazılmağa başlanmış ve bitirilmemiş bir mektup duruyor, yerde de bir zarf görünüyordu. Saadet Hanım mektuba şöyle bir baktı ve istemiyerek şu satırları okudu.
İzmir, Karşıyaka Temmuz
“ Benim sevgili ve şefkatli babacığım,
“ Sana bu mektubu Izmirden, teyzem Saadet Hanımın evinden yazıyorum. Teyzemin evine iltica etmek, kendimi kurtarmak için geldim. Evet tekrar ediyorum, buralara kendimi, daha düne kadar dostum zanettiğim ahlâksız ve vicdansız arkadaşlardan kurtarmak ve korumak için geldim ve teyzeye iltica ettim. Birarzda kendimi toplamağa, sinirlerimi teskine mühtaç idim. Senden habersiz bu seyahati yapmam, bir gün senin, küçük ve söz dinlemez kızının yüzünden
BULGARLAR ÇATALCA
ONUNP.E 1
Çar “Ferdinant,, korkmuştu!
“Edirne,, de Selimiye camiine gi/erken siyah bir kedi ile karşılaşınca
teşeüm etti:“—Eyvah, diyordu, mağlûp olacağım!,, — 4 —
Almanya İmparatoru bu rivayet üzerine bir takım hayaller kurmuş bir (Alman - Avusturya-italyan - Bulgar - Türk) ittifakı ile bütün Akdenize ve Islâm alemine tahakküm etmek plânını çizmişti.
Halbuki ikinci Vilhelmin hülyası hakikate tevafuk etmiyordu. Çünkü Bulgaristan Türkiye ile bir dostluğu henüz düşünemezdi. İşte bujceşmekeşler arasında, 1913 senesi Kânunusanisinin yirmi üçüncü günü İstanbulda askerî bir darbei hükümet vukuageldiği haberi alındı ve vaziyet birdenbire okadar fenalaştı ki Şubatın üçünde muhasamat -yeniden alevlendi.
Martın yirmi altıncı günü ağır zayiat mukabilinde (Edirne) kalesini hücumla zaptettiler. Bu müddet zarfında Yunanlılar (Yanya) ya girmiş, (tşkod-ra) düveli muazzama kıtaatı tarafından işgal edilmişti.
Çar (Ferdinant) Edirnenin Bulgarlar tarafından işgalinden sonra (Selimiye) camiini ziyaret ederken bir siyah kedi ile karşılaşmıştı. Çar bir feryat kopararak elleriyle yüzünü örttü ve maiyetinden birisi zavallı hayvanı koğarken o :
— Eyvah dedi demek ki ben Edirneyi kaybedeceğim.
Martın 31 inci günü toplanmış olan ikinci (Londra) konferansı müzakeratına başlarken Bulgar ordusu (Çatalca) önünde sureti katiyede durdurulmuştu. (Sofya) daki Alman sefiri daha martın üçüncü günü hükümeti metbuasma bir rapor göndererek Sırbıstanın Yunanistan ve Romanya ile Bulgaristan aleyhine bir anlaşma yapmış olduklarını ihbar edi-edıyordu.
Hatta Sırbistan ile Türkiye arasında harpten sonra akti mütesavver tecavüzi ve tedafüi bir ittifaknamenin daha ziyade mevzuubahs edildiğini bile bildiriyordu. İkinci "Vilhelm,, bu rapora şu haşiyeyi yazmıştı: "Buna Rusya ne buyuru’? Acaba bunun sebebi Bulgaristanın fazla büyümüş olması, ve pek ziyade istiklâl peyda etmiş olması mıdır?,, Biraz sonra imparator Vilhelm Bulgar hükümdarına karşı yine tebdili hissiyat ediyor ve daha bir ay evvel askerî muvaffakiyetlerinden heyecanla bahsettiği ve hatta Bizans imparatolarının tahtına lâ-mahçup olmaman için elzem idi. Ah seni dinlememekle, bana verdiğin o güzel nasihatleri tutmamakla ne büyük hata ettiğimi şimdi anlıyorum. Bundan dolayı çok müteessirim, babacığım. Sana karşı bazan çok dik başlılık ettim, seni kırdım ve yüreğini üzdüm...
Satırların burasına büyük bir göz yaşı damlamış ve son kelimelerin mürekkebini dağıtarak okunmaz bir haie getirmişti.
Belli idi, ki Melâhat mektubunun burasına geldiği vakit ağlamağa başlamıştı.
Suat hanım, hakiki bir anne hissile bu satırları okurken çok müteessir oldu, kendi kendine:
— Zavallı yavrucak I
Dedi. Yatağa yaklaştı. Melâhat derin uykuda idi. Fakat genç kızın ağlaması kendisini teskin ettiği anlaşılıyordu. Yüzünde, kurumuş göz yaşlarına rağmen öyle saffet, o kadar güzellik ve neca-bet, öyle masumiyet ve temizlik vardı, ki âdeta masum ve çok güzel bir çocuk uyuyor zannedilirdi.
Saadet hanım eliyle, bu masum
yık gördüğü "^erdinat,, tan yüz çeviriyor, bu sefer de Yunan kralına teveccüh göstermeğe başlıyor. X
Hatta 12 Martta (Berlin) deki Avusturya sefarethanesinde verilen bir ziyafette Almanya imparatoru:
“ — Sırbistan ve Yunanis-tanın Bulgaristana karşı harekete geçeceklerini işittiğini,, iyi bir haber olarak söylüyor. Bu sıralarda hiç şüphe yok ki imparator "Vilhelm,, Bulgaristana ve Rusyaya karşı “bir Balkanlar ittihadı,, teşkili fikrine avdet etmiştir.
Halbuki Almanya İmparatorunun Bulgar siyasetini Balkanlarda Rusyanın bir piştarı ta-lâkki etmesi bilhassa o sıralarda feci olduğu kadarda gülünçtü. Almanya İmparatoru bu suretle “Ferdinant,, aleyhine döndükten sonra bir Türk-Yu-nan mukarenetine şiddetle taraftarlık göstermeğe başlamıştı. “Türkler ve Yunanlılar, Sırpların muavenetile Balkanlarda Bulgar nüfusuna karşı bir mukabil cephe vücuda getirmelidirler,, fikrinde idi. İmparator “Vilhelm,, yalnız, “Ferdinant,. a karşı şahsen kızgın değil, alelûmum Bulgar siyasetinden muğberdi. Bunu gizlemiyor, çok şiddetli bir surette ve alenen ifham ediyordu da.
Bilhassa, bir (Bulgar-Romen) mukarenetinin husul bulmamasını çok arzu ediyordu. Bulgarlarla Sırpların anlaşamamaları ise her şeyden evvel “Almanya - Avusturya - İtalya,, ittifakının cümlei menafimden idi. Avusturya - Macaristan Balkanlardaki nüfuzunu idame etmeli idi. Bu nüfuz bir (Sırp - Türk -Yunan) mukareneti sayesinde daha kolaylıkla elde edilebilirdi.
Halbuki “Ferdinant,, bu enti-rikaları hissedecek ve anlayacak kadar mahir bir adamdı. Binaenaleyh Bulgar efkârı umu-miyesinin temayülâtma rağmen Romanyaya karşı bir çok fedakârlıklarda bulunuyor ve hiç olmazsa kendini o taraftan tahtı emniyete almak istiyordu.
Aynı zamanda Avusturya ile hoş geçinmek cihetini iltizam etmişti. (Viyana) da ise Almanya imparatorunun (Ferdinant) a karşı gösterdiği nefretin izalesi için gayret sarfından geri durulmıyordu.
Deuamı var
t
f
çehreyi, bir haleı ismet ve asalet bürümüş olan simayi yavaşça okşadı, kirpiklerinin kenarında henüz kurumamış olan göz yaşlarını sildi, ihtiyar kadın bunları ancak bir annenin yapabileceği kadar şefkat ve muhabbetle yapmakta idi. Fakat Melâhat, yine uyandı, gözlerin »ğır ağır açtı, kimbilir nasıl bir rüyanın, nasıl teskin edilmez bir hasretin tesiri altında idi, ki : Çok tatlı, çok niyazkâr bir şada ile:
— Anneciğim, anneciğim...
Diye kollarını Saadet Hanıma doğru uzattı.
Zavallı kızın uyku mahmurluğu içinde bu aldanışı, bu yürekten gelen bir istimdat ile annesini arayışı Saadet Hanımı çok müteessir etti, büyük bir şefkat ve merhametle kızın üzerine iğildi, alnından hafifçe öptü, sanki onu annesinin hayalinden ayırmaktan korkuyor-muş gibi hafifçe:
— Hayır, yavrum, benim, teyzen Saadet...
Diye mırıldandı.
Devamı var
Eylül 9
—ZAMAN—
7
Balkan konferansı toplanamıyor
Birinci sahifeden devam
Yugoslavya grubu bazı mülâhazalar beyan ederek beşinci konferansın Belgratta da toplanmamasını teklif etti ve konferansın tehiri ileri sürüldü
Bunun üzerinedir ki beşinci balkan konferansının İstanbul-da toplanması konseyce kararlaştırıldı. Riyaseti ikinci defa devren almıştık, riyasete düşen vazifeleri Türk grubu ifa etmektedir.
tlkbahardanberi Balkan men)-leketlerinden bazılarında teptil-ler oldu. Bu dahilî teptillerin konferansın faaliyeti üzerinde tesirleri görüldü. Balkan haftası dediğimiz mutat içtimaları hiç bir Balkan memleketinde yapamadık. Yunan grubu Balkan haftasını Eylülün beşine tehir etmişti. Diğer grupların iştirak edeceğine dair haber alamadığı içindir ki bu tehire mecbur olmuştu.
Aynı şekilde bizde İstanbul-da düşündüğümüz Balkan haftasını tehir etmek mecburiyetinde kalmıştık.
Arnavutluk grubu Atinadaki konsey içtimaına iştirak etmemişti. Konferansa iştirakini temin için bu grup riyasetine yazılan tezkerelere de müsbet cevap alamadık.
Diğer taraftan Yugoslavya grubu ile Balkan haftası dola-yısiyle ceryan eden muhabereden, grubun bu seneki konferansa iştirak etmemek niyetinde olduğu öğrenilmiştir. Balkan konferansı toplanamıyacak
Alâkadar gruplarla muhabereden sonra Balkan konferansının parlemento konferansının hitamı akibinde bir teşrinevvlde toplanması riyasetçe tesbit ve gruplara tebliğ olunmuştu. Yunan grubu hariç olarak diğerlerinden muvaffakat ettiklerine dair henüz haber gelmemiştir.
Bundan istidlalen anlayoruzki Yugoslavya grubu evvelki nokti nazarında ısrar etmektedir. Bu grubun iştiraki temin olunmadıkça Balkan konferansının in’ikadı düşünülemez..
Omit ediyorum ki Milletler Cemiyetinin içtimai münasebetiyle Cenevrede toplanacak olan Balkan memleketleri Hariciye Nazırları, Balkan konferansının in’ikadına dair aralarında müşterek bir noktai nazar tespit ederek guruplara bildirirler.
Bu cihet Eylül nihayetinden evvel anlaşılamaz, benim şahsî intibaım budur ki Balkan konferansının bu seneki içtimaim tehir etmek zaruretinde kalacağız.
Henüz kat'î birşey söyliye-mem,. Bu, sureti kat’iyede anlaşıldığı zaman matbuata haber --- veririm.
Balkan memleketlerindeki f yeni şerait konferansın faydalı ve müsbet bir şekilde çalışmasına müsait oluncaya kadar konferans toplantılarını tehir etmek, konferans içtimalarını gruplar arasındaki noktai nazar ihtilâflarının tezahürü için bir sahiıe haline koymamak daha ihtiyatlı bir hattı harekettir, kanaatindeyim. Onun için sizi kısaca bu vaziyetten haberdar etmek istedim.
Vaziyette yeni bir değişiklik vukuunda tekrar beyanat-I ta bulunacağım.
Parlâmentolar konferansı ~ toplanacak
iimdi in’ikadı mukarrer konferans yalnız parlâmentolar konferansıdır. Bu ayın yirmisinde veya yirmi birinde Cenevredeki konferans bürosu buraya nakledilecektir. Konferansa ait yerde
İzmirin kurtulduğu gün
Birinci sahifeden devam suretile bütün dünyayı ve tarihin seyrini şaşırtan bir mucize göstermişti- Artık hiç kimse Türkün azmine, iradesine karşı duramaz, Türkün zaferi ve istiklâli önünde hürmetle iğil-mekten başka bir şey yapamazdı!
* ♦ *
9 Eylül tarihi, Türk milleti için pek mukaddestir.
Türk bu tarihi idrak etmek,’ bu tarihin gösterdiği ilk hedefine kavuşmak için dört sene ıstırap çekmiş, bu uğurda maddî ve manevî bütün varlığını kullanmış, nihayet hakkı olan ve yeniden hak ettiği zaferi, istiklâli kazanmıştır.
9 eylül, bütün bir milletin tek bir vücut, tek bir kalp ha* ünde senelerce süren ıztırap ve heyecan raşeleriyle beklediği halâsın mübbeşşiri, Türkün mucizesini tamamladığı, düşmanlarını ebedi hüsrana mahkûm ettiği gündür.
Bugünü yaratmak ve bizim hürriyetimizi, istiklâlimizi, namusumuzu kurtarmak uğrunda şehit olanlara ne mutlu 1
Tarih bu kahramanların isimlerini sinesinde şeref ve şehamet nişanesi olarak taşıyor...
Yeni bir barem hazırlanıyor
Ankara — Başvekâlet müsteşarı Kemal Beyin reisliği alfanda çalışan bir komisyon; barem kanununun meriyete girmesinden sonra muhtelif vekâletlerin hususî kanunlarla ortaya koydukları yüksek maaş tahsis ve derece terfilerini tetkik etmektedir. Komisyon, baremin meriyete girdiği 1929 tarindeki devlet memurları adet ve maaş nispetleriyle müteakip senelerdeki vazıyetlerin mukayeseli istatistiklerini istemiştir. Vaziyet yeni bir barem lâyihası hazırlanmasına doğru gidildiğini anlatmak-dır. Devlet memurları maaşlarında göze çarpan nisbetsizlikerin kaldırılacağı ümit edilmektedir. 1929 Bareminin tesbit ettiği vaziyetle hususî kanunlar neticesinde ortaya çıkan vaziyet arasında masraf bakımından dört milyon küsur liralık bir fark göze çarpmaktadır.
Maliye Vekâleti bu farkın hiç olmazsa bir kısmının kaldırılmasını düşünmektedir.
Bu da yeni barem de maaşların bir miktar azaltılmlası ihtimalini tevlit ediyor.
Evlenme merasimi
Sivas inhisar baş müdürü Muhtar Beyin kızı Refhan Hanım ile güzide gençlerimizden Dıyarbekir lisesi baş muavini Ali Rıza Beyin evlenme merasimi Sivas belediyesinde yapılmıştır. Tarafeyne saadetler temenni olunur.
proğram tesbit edilmiştir. Yakında bu program neşredilecektir. Eylülün yirmi üçünde konferans açılacak 30 unda mesaisine nihayet verecektir.
Şimdiye kadar umumî kâtipliğe gelen malûmata nazaran muhtelif azaların adedi üçyüzü tecavüz edecektir.
Türk gurubu davetçi memleket sıfatile kendisine düşen ihzari vazifeleri ikmal etmiş gibidir. Konferans için Yıldız Sarayı merasim binası tahsis edilmiştir. Binada ihzarat bitmiştir. ufak tefek bazı şeyler kalmıştır. Ayın onbeşinde gurubumuzun bürosu Yıldız Sarayındaki dairesine nakledilecektir.,,
Harp istiyenler!
İki şirket dünyayı nasıl haraca kesmiş?
İki silâh kumpanyası, gizlice uyuşarak tahtelbahir kazançlarını aralarında paylaşmışlar ve silâh ticaretile dünyayı haraca kesmişlerdir
Sir "Bazil Zaharof,,
Amerika Âyan meclisi âzasından müteşekkil bir heyet, teslihat fabrikalarının faaliyetini tetkik ile meşgul oluyordu. Bu tetkikler dünyanın her tarafında acı akisler bırakan, iç sızısiyle karşılanan neticeler vermeğe başlamıştır. Çünkü tahkikat para ve kazanç hırsile gözleri dumanlanan, kalpleri körleşen bir haydut şebekesinin sulh teşebbüslerini boğmak, milletler arasında iyi geçinmek silâhları azaltmak yulundaki faaliyetleri kısırlaştırmak pahasına silâh ticareti yaptığını açığa vurmuştur.
İşi lâyikıyle anlıyabilmek için evvelâ verilen havadisi nakledelim:
Ingilterede Vikcrs-Armstrong fabrikası her türlü teslihatı imal ile meşgul olur. Amerika-da da merkezi Nevyorkta bulunan Elektrik Bot Kampani de ayni işle meşgul oluyor.
Amerika Ayanından müteşekkil heyetin tahkikat neticesinde keşfettiği ilk hakikat, Ameri-kadaki kumpanyanın müdürü olan Henri Kars namındaki zatın isticvabı ile ortaya çıkmıştır. Bu adamın itiraflarına göre, müdürü olduğu kumpanya ile İn-gilteredeki Vikers kumpanyası 1920 senesinde bir takım şerait üzerinde anlaşmışlar ve uzlaşmalardır.
Bu itilâfın şeraitine göre iki silâh kumpanyası birbirine rekabet etmiyecektir.
Fakat işin asıl mühim safhası bu değildir. Çünkü bu iki kumpanya Amerika ile İngiltere haricindeki bütün dünyayı aralarında paylaşmışlar ve bunu müşterek bir ticaret zemini saymışlardır.
Bu paylaşmadan maksat şudur:
Herhangi bir devlet İngilte-redeki kumpanya ya tahtelbahir ısmarhyacak olursa İngiliz kumpanyası elde edeceği kazançtan yüzde kırkını Ame-rikadaki kumpanyaya verecek. Şayet ingilteredeki Vikers kumpanyası bu tahtelbahiri İngiltere haricindeki tezgâhlarında inşa edecek olursa ozaman Amerikalı kumpanyanın yüzde ellisini ayırmak mecburiyetindedir’
Amerikadaki şirket te İngiliz şirketine karşı ayni şeraiti kabul etmiş bulunuyor. Bunun neticesi olarak Amerikalı Mister Karsın itirafına göre Vikers İngiltere dahilinde inşa olunan her tahtelbahir hesabına 28,000 İngiliz lirası temettü almıştır.
Bundan başka harp esnasında Almanya tarafından yaptırılan 441 tahtelbahir yüzünden Amerikalı kumpanya İngiliz kumpanyasına 3,400,000 Sterlin borçlu vaziyetine girmiştir.
Tahkikat heyeti bunun üzerine Avrupanın en esrarengiz adamı sayılan meşhur Bazil Za-harofun bu işlerle alâkasını tesbit etmek için Mister Kars’a sualler sormuş, o da şu cevabı vermiştir:
“ Bazil Zaharof, bence dünyanın en büyük adamlarından biridir. Şunu söyliyeyim ki Ame rikanm müteveffa Cümhur Reisi Mister Vilson, 1919 senesinde Avrupada bulunduğu zaman Sir Bazil Zaharofa sırlarını tevdi edecek derecede itimat göstermişti.,,
Mister Kars daha sonra Bazil Zaharofun İspanya tarafından sipariş edilen tahetlbahirler kazancından yüzde 5, Vikers’in yüzde 3,5; ve Elektrik bot kumpanyasının yüzde 3 aldığı söylemiş, ve İspanya tahtelbahirlerinin Amerika da yapılması işinin Sir Bazil Zaharof ta-tarafından temin olunduğunu ilâve etmiştir.
Tahkik heyeti daha sonra Amerikalı kumpanyaya gelen mahrem mektupları okumuştur. Bu mektuplarda İngiltere Amiralliğinin bir kaç tahtelbahir ısmarladığı, Vikers ile Arms-trongun bunlara talip olduğu, fakat Armstrongun daha fazla fiat isteyeceği, onun için bunların Vikers tarafından yapılacağı anlaşılıyor ve daha sonra yine Zaharoftan bahsedilerek 1917 eylülünde Amerikaya vukubulan 272 bin isterlinklik mühimmat siparişi üzerinde Amerika hükümetine vergi zammı verilmesi ni reddettiği bildiriliyor.
¥ ¥
Londra gazeteleri tarafından neşrolunan bu tafsilâttan bir İngiliz kumpanyası ile bir Amerikalı kumpanyanın teslihat işinde dünyayı haraca kestiği apaçık anlaşılıyor.
Bu iki kumpanya fazla para kazanmak hırsıyle meşru rekabet kapılarını kapadıktan başk^ teslihatı azamî derecede ileri götürmek, teslihatı azaltmak için vukubulan her teşebbüsü boğmak, tahtelbahirlerin silâh olarak ilgası için hazırlanan plânları suya düşürmek, milletler arasında emniyet ve itimadın teessüs etmemesi için her şeyi yapmak gibi bir yol tutmuşlar. Perde arkasından entrikalar çevirerek bu yolda muvaffak olmuşlar ve bir takım sefiller menfaatlar uğruda milletleri birbirine düşürmüş ve sel gibi kanlar akmasına saik olmuşlardır.
Tahmin edildiğine göre tahkikatın bundan sonra ifşa edeceği hakikatler de aynı derecede dikkat ve ibretle okunacaktır.
Türkiyede küçük san’-atler ve Yunanistan
Atina 8 (Hususî) — Başvekil M. "Çaldaris,,, gazetecilere vaki beyanatında Türkiyenin küçük san’atlar kanununu tatbik ederken Yunanistana karşı bütün dostluk icabatmı gösterdiğini, bu meselenin Cenevrede iki Hariciye Nazırı arasında yeniden tetkik edileceğini söylenmiştir.
“Venizelos,, Atinada
Atina 8 ( Hususî ) — Müsyü Venizelos bugün öğleden sonra Atinaya avdet eylemiştir.
Topkapıda feci bir kaza
Bir araba hayvanı ürktü. Arabayı alabildiğine sürükledi ve ikisi ağır o’arak 3 kişi yaralandı
Evvelki gün Topkapıda bir araba hayvanının ürkmesi neticesinde feci bir kaza olmuş, ikisi ağır olmak üzere üç kişi muhtelif yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmışlardır.
Bu feci kazanın tarzı cereyanını anlatalım:
Cuma günleri Topkapı hancındaki aile bahçesinde icrayı ahenk eden ince saz heyetinden kemani İsmail, cünbüş Celâl, kanunî İsmail ve hanende Saim beyler geçen Cuma günü saat on dörtte Edirneka-pıdan Topkapı hancındaki bahçeye gitmek üzere bir arabaya binmişlerdir.
Araba ağır ağır yoluna devam etmekte iken arabacı bir kırbaç darbesiyle beygiri koşturmak have-sine düşmüş ve hayvana bir kırbaç vurmuştur. Bu kırbaçtan ürken hayvan evvelâ biraz koşmağa başlamışsa da bilâhara birdenbire durarak arabaya ve arabacıya müthiş çifteler atmağa başlamıştır.
Çiftelerden bir ikisi hayvanın hemen arkasında oturan arabacının yüzüne isabetle biçare adamın yüzünü hurdebaş etmiş, hemen bütün dişlerini dökmüştür. Hayvan bu çifteleri müteakip birdenbire bütün hızı ile koşmağa ve arabayı bir yıldırım sürati ile esasen bozuk olan yollarda sürüklemeğe başlamıştır.
Yüzü kanlar içinde olmasına rağmen hayvanını teskin için bütün kuvvetiyle dizginlere asılan arabacı, son bir çifte darbesiyle arabadan yere düşmüş ve süratle gitmekte
Milletler Cemiyeti ve biz
Birinci sahifeden devam
Cenevre 8 ( A. A.) — Çin baş murahhası “ Kotayşi „ Milletler Cemiyeti umumî kâtipliğine aşağıdaki mektubu göndermiştir:
“ Milletler Cemiyeti meclisine 9 gayrı daimî âzalık intihabı kaidelerini, âzalık müddetini, ve tekrar intihap usulünü tesbit eden heyeti umumiyenin 15 Eylül 1926 tarihli kararma tevfikan hükümetimin tekrar intihap edilebileceği yolunda karar verilmesi hususundaki talebinin heyeti umumiyeye arzını rica ederim. „
Yunanistan bize müzaheret edecek
Atina 8 ( A. A. ) — Gazeteler, Hariciye nazırı M. “Maksimos,, un Türkiyenin Milletler Cemiyeti meclisindeki yarı daimî âzalık namzetliğine müzaharat edeceğini ehemmiyetle kaydetmektir.
“Türkiye - Yunanistan beraber konuşuyor,,
"Mesaje Daten,, gazetesi başmakalesinde Türk - Yunan dostluğunun samimiyetini kaydettikten sonra Ankara itilâfnamesinde buna müteallik maddeyi zikrederek diyor ki :
“Bunlar basit birer sözden ibaret değildir. Bu maddeye hususiyet veren, tatbikini kolay ve zevkli yapan ve ahdi mükellefiyetlerin soğukluğu üzerinden atan şey, bu maddenin yalnız bir mükellefiyet kurmak için yazılmış olmamasıdır. Bu madde, iki memleketi yakınlaştıran ihtiyaçlardan ve samimî hislerden gelen bir vakıanın teyidi olarak gayet tabiî bir tarzda meydana çıkmıştır.
Bu ikinci misakın akdinden daha çok evvel Yunan Hariciye Nazırı “ Cenevre,, de şunu samimiyetle söyliyebiliyordu:
"Türk meslektaşımla olan temas o kadar kuvvetli tesis edilmiştir ki kendi memleketlerimiz namına söz aldığımız vakit diğeri namına da konuşuyoruz.,,
Tevfik Rüştü Bey - Çaldaris mülakatı
Atina 8 (Hususî) — “Ankara„da imzalanmış olan Antant Kordiyal misakı musaddak nüshalarının dün Atinada Tevfik Rüştü Beyle M. "Maksimos,, arasında teatisi merasimi çok samimî olmuştur.
Bu merasim Hariciye Nezaretinde ve Başvekil M. "Çaldaris,, in huzuriyle icra edilmiş. M. “Çaldaris,, , Tevfik Rüştü Beyle uzun müddet görüşmüştür.
Bu mülakatta, Milletler Cemiyetinde müzakere edilecek olup gerek iki memleketi alâkadar eden ve gerek umumî siyasete taallûk eden mesail gözden geçirilmiş ve iki hükümetin noktai nazarındaki
olan araba biçareyi ezerek yoluna devam etmiştir. Arabanın içinde bulunan dört kişi kendilerini müthiş bir akıbete sürükleyen hayvanı teskine uğraşmışlarsa da muvaffak olamadıklarını görünce büyük bir yeisle halâs çaresini kendilerini arabadan atmakta bulmuşlar ve bütün süratiyle ilerliyen arabadan birer birer kendilerini atmağa başlamışlardır.
Arabadan elindeki kanunla evvelâ atlayan kanunî İsmail Bey müthiş bir sukut neticesinde atladığı yerde serili kalmıştır. Bunu müteakip arabadan kendini atan hanende Saim Bey de aynı akibete uğrayınca arabada kalan İsmail ve Celâl Beyler arkadaşlarının bu feci akibeti karşısında atlamaktan vaz geçerek büyük bir tevekkülle neticeyi oeklemişlerdir.
Nihayet büyük bir hendeğin önünde bir lâhza duran hayvanın bu tevakkufundan bilistifade arabadan kazasızca atlamışlar ve o esnada kendilerine yetişen Neyzen Nihat Beyin yardımiyle geri-i de yerde yatan arkadaşların» ve j arabacıyı bir başka araba ile |* derhal hastaneye nakletmişlerdir.
Arabacının yarası çok ağır ve tehlikelidir. Kanunî İsmail Beyin de j bacağının kemiği fırlamıştır. Ha-j nende Saim Beyin yarası da diz kapağından ve diğerlerine nazaran ehemmiyetsizcedir.
Araba tamamen parçalanmış, beygir de muhtelif yerlerinden yaralanmıştır.
Kaza hakkında icabeden tahkikat yapılmaktadır.
birlik bir kere daha teyit olun-
Yunan gazetelerinin neşriyatı
Tevfik Rüştü Bey gazetecilere vukubulan beyanatında, Türkiyenin Yunanistana karşı büyük bir dostluk beslediğini söylemiştir.
Bütün matbuat, fırka farkı olmaksızın, Türkiyenin Milletler Cemiyeti yarı daimî âzalığına intihabını Yunanistanın pek hararetli bir surette müdafaa edeceğini yazmaktadırlar.
Tevfik Rüştü Bey ve M. “Maksimos,, un riyaseti alfandaki Yunan murahhas heyeti dün öğleden sonra “ Adriya „ vapuriyle ve beraberce hareket etmişlerdir.
Balkanlarda bisiklet tun
Türkiye bisiklet federasyonu Balkanlarda bir bisiklet turu yaptırmağa karar vermiştir. Bu tura iştirâk edecek bisikletçilerin tesbiti için bütün mın-j takalarda 30 k.lometrelik mu kavemet koşuları tertip edilecektir.
Vefa Klübü
Şimdiye kadar müştereken ça lı,an Vefa ve Kumkapı klüplerini] Cuma günü yaptıkları bir kongrı neticesinde ayrılmağa karar veri diklerini yazmıştık.
Dün Vefa klübü mensupları lo| narak idare heyetlerini seçmişlere Vefalılar kongrelerini Dem Şerif beyin riyaseti alıfanda Hal Fırkası salonunda yapmışlar, bütf memleket büyüklerine ayrı aj şükran, arzı tazimat edilmiş; V falılar bundan sonra idare mür kabe heyetlerini seçerek, nizamn meleri tadil ederek faaliyet pro; ramlarını hazırlamışlardır.
Reisi fahrileri merhum Kem leddin Sami paşanın hatırasını te cil etmişler, diğer Vefalılardan ınumî hapte, istiklâl muharesint şehit olanları takdis ederek kongr lerini bitirmişlerdir.
Yapılan intihap neticesinde Ve idare heyetine, eczacı Arif Muşta Bey reis, doktor Hayri Bey, f hinpaşa Zade Mustafa Saim, n allim Saim Turgut, Edip Faik Bı ler aza olarak seçilmişlerdir.
Mürakabe heyetine de, Ahu Nurettin, Vefa lisesi müdür muaıı Ekrem Arif, doktor Refik Bey intihap olunmuşlardır.
Bulgar-AIman mal mübadelesi
Berlin 8 (A.A) — Alman ile Bulgaristan arasında aktol nan eşya mübadelesi mukavel meriyete girmiştir. Bu mukavı mucibince Almanya Bulgaristı 19 milyon marklık sanayi m deleri verecek ve mukabili) Bulgar tiitiinü alacaktır.
Bu mübadeleler beş sene içi) ve kontenjan usulü ile yapıla tır.
Eylül 9
BOTOT
□ 1
(Hl
dişetlerinizi kuvvetlendirir ku verir.
Her yerde bulursunuz.
VAPURCULUK
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925
suyu ve macununu kullanınız zira dişlerinizi temizler, ve ağzınıza nefis bir ko-
Far Macunu
Far Buğdayı
Farelerin bulunduğu mahalle ( Far ) Haşan fare zehirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet fareyi muhakkak surette öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
Far macununun ince bir ekmek parçası üzerinde sürülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, pastırma, ve her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu mahalle bırakılır. Fareler bunu kemali iştihaile yerler. Ve derhal ölürler. Ve bir daha kokmazlar.
Trabzon yolu
Tan vapuru
9 Eylül Pazar günü saat 20 de Galata rıhtımından kalkacak. Gidişte Zonguldak, İnebolu, Ayancık Samsun, Ünye, Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Ri-zeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of ve Sürmeneye uğrayacaktır.
ooooooooooocoooaooocooooooo
Cilt, Zührevî hastalıklar 8 mütehassısı
Dr. Feyzi Ahmet |
H Babıâli Ankara caddesi No. 43 X
Cumadan başka hergün sa- a balıtan akşama o
Telefon : 23899 O
' $00000000 oc OOOOOOOO X oooooooo
s
İM0I
— Zührevî ve cilt hastalıkları — Mütehassısı
Dr. HAYFİİ ÖMER
Öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii karşısında 133 No.
_Tel: 435
Far macuniyle far buğday daneleri bir arada istimal edilirse farelerin ana baba ve ecdatları külliyen mahvu perişan olacakları muhakkaktır.
Buğday nevileriyle macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur- İkisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza Deposudur.
[►Feyziati Liseleri Müdürlüğünden
1 — Kız ve erkekler için ayrı teşkam ilâtaliktir. Ana, İlk, Orta, Lise sınıflarına leylî, neharî talebe kaydına başlanmıştır.
2 — Kayıt için her gün mektebe veya Yenipostane arkasında Basiret hanında Özyol idarehanesine müracaat edilebilir.
3 ■— İsteyenlere mektep tarifnamesi gönderilir.
Arnavutkövvnde Tramvay caddesinde-Çifteşaraylarda Mektebin telefonu: 36.210-özyolun telefonu: 24115





3 ° E
► ( Resimli Ay matbaası Türk L. Şirketi ) Cumhuriyet çocuklarının seve seve okuyarak hem eğlenecekleri
) hem de bilgi kazanacakları bu mecmuamı
ORTA ve İIKMEKTEPLER TALEBESİNE HAFTALIK MECMUA }
ÇALIŞKAN ÇOCUK:
Göz Hekimi
Dr. Süleyman Şükrü
Babıâli, Ankara caddesi No. 60 Telefon, 22566
ilk ..yırını: IS EYLÜL CUMARTESİ günü çıkarmaktadır. (
Dört renkli - 16 Büyük sahife - 5 kuruş -J
ADAPAZARI

İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan :
Tamamına yeminli ehli vukuf tarafından 325 lira kıymeti mu-hammenesi Boğaz iç nde Beylerbeyinde Burhaniye mahallesinde bostancı Abdullah ağa caddesinde eski 12 mükerrer 12 yeni 4,4,4,7 numaralarla mürak-tam içinde muhtelif eşcarı müs-nireyi muhtevi bahçenin tama-nile yeminli ehlivukuf tarafın-L.J tamamına 1622 lira kıy-,oeti muhammendi İstanbul da 7avutpaşa da Kasapilyas ma-
’ 1I__:_J_ M —11 t_____
lan
,jav . . şsşSsSsl
.CJ mllesinde Nalbant çeşme soka-t)ak I ’,nda numralı ahşap bir bap • ijy anenin tamamı açık arttırma-ne^ ıi konulmuş olup 8-9-434 ta-8F|.ikinde şartnamesi divanhaneye «ej|ıiik edilerek 13-10-934 tari-b‘lb;|Jne müsadif Cumartesi günü ,rın;c]jiat 14 den 16 ya kadar İstan-t(kİ\i, id Dördüncü İcrasında açık »M rtırma suretiyle satılacaktır.
n. . .rtırmaya iştirak için yüzde buçuk teminat akçesi alınır.
j Müterakim vergi belediye ve ıhk,c^i tkjf icaresi müşteriye ait olup '«dua, -türma bedeli muhammen kıy-“■« liftinin yüzdeyetmişbeşini bulduğu ° t 3 Jcdirde ihalesi yapılacaktır. inh uiihksi halde en son arttırmanın a til ıf^hhüdü baki olmak üzere ar-V..::fma 15 gün daha temdit edi-®u^h^ek 28-10-934 tarihine mü-° Pazar günü ve aynı sa-
” te mezkûr gayri menkullerin ıhammen kıymetlerinin yüzde *tmiş beşini tutmazsa satış ,ri bırakılır.
I (2004) ve İcra kanununun
6 mcı maddesine tevfikan | tek sahibi alacaklılarla diğer kadarların ve irtifak hakkı igayri menkullerin üzerindeki darını ve hususile faiz ve sarife dair iddialarını evrakı ■spitelerile yirmi gün içinde ı dairesine bildirmeleri lâvdır.
jjjfkksi halde haklan tapu si-
1 :rile sabit olmadıkça satış
“jLrlar. İşbu maddei kanuniye minLâmına tevfikan hareket J^meli ve daha fazla malû-
2 ' almak isteyenlerin 934/204 ’ »Larasile müracaatları ilân Xur. “2414,,
tml fij

miı 4*
-I,
iv. ; 1
■i
gelinin paylaşmasından hariç miı»Lâınına tevfikan
T- ©ÂMIKASO
Merkezi Adapazarı
İstanbul şubesi: Dördüncü Vakıf
han zemin kat Tel. 22042
Kumüsyon ve ticaret kısmı: Tel. 23623
Galata şubesi Tel. 43201
Üsküdar şubesi Tel. 60590
İtimadı Millî Tel. 41937
Sermayesi: 1,200,000 ihtiyat akçası: 130000
ŞUBELERİ
Bandırma, Bartın. Bilecik. Biga. Bolu. Bozüyük, Bursa, Düzce, Eskişehir, Hendek. İzmit, Karamürsel. Kütahya, Mudurnu. M. Kemal Paşa. Galata. Gemlik, Gerede, Geyve, Safranbolu, Tekirdağ. Üsküdar, Yenişehir.
Müsait şartlarla mevduat, havale kabul eder. Tahsile senet alır, ikraz muamelesi yapar. Mevduat faizleri müdüriyetle görüşülerek tesbit edilir.
Kumüsyon ve ticaret kısmı her nevi emtiai ticariye satışına delâlet eder.
(İtimadı Millî) kendi sigortasıdır.
İstanbul Belediyesi ilânları
İstanbul Belediyesi ilânları
Küçük Pazarda Hacı Hayrettin mahallesinde 1 No.lı kavaf Şemsettin türbe odasile yanındaki boşluk kiraya verilmek üzere açık müzayedeye konulmuştur. Talip olanlar şeraiti anlamak üzere her gün, müzayedeye girmek için de 12 liralık teminat akçesi makbuzu ile 27-9-934 Perşembe günü saat 14 de kadar Eminönü Kaymakamlığı ve B. Ş. Encümenine müracaatları. "5559,,
Üsküdar İcra memurluğundan: Tamamına yeminli üç ehlivukuf tarafından 7360 lira kıymet takdir edilen Kadıköy Cafer ağa mahallesinde Yoğurtçu çeşmesi Sefa sokağında eski 13 yeni 10 No. lu hanenin nısfı ve keza tamamına 2000 lira kıymet takdir edilen Kadıköyünde Osman ağa mahallesinde cedit Rasim paşa mahallesinde Söğütlü çeşme soka ğında eski 18mükerrer yeni 279 No. lu bir bap fırının 1-2 hissesi.
Mezkûr emlâk emniyet sandığına 2100: 1100 birinci derecede ipotektir. 2280 No. lu kanuna tevfikah açık arttırmaya vazedilmiştir. Satış peşindir müterakim vergi ve evkaf borçlan ve tanzifat ve tenviriye müşteriye aittir.
Müşterilerin kıymeti muhammenin % yedi buçuk nisbetin-de pey akçeleri vermeleri icap eder. Arttırma şartnamesi 29-9-934 tarihine müsadif Cumartesi günü divanhaneye talik edilecektir. Birinci arttırması 11-10-934 tarihine müsadif Perşembe günü saat 14 den 16 ya kadar Üsküdar icra dairesinde yapılacaktır, arttırma bedeli kıymeti muhammenenin % 75 şini bulduğu taktirde üstünde bırakılır aksi taktirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma 15 gün daha temdit edilerek 27-10-934 t ırihine müsadif Cumartesi günü aynı saatte icra edilecektir. Arttırma bedeli kıymeti muham-minenin % 75 şini bulduğu taktirde üstüne bırakılır aksi taktirde 2280 No. lu kanun mucibince muamele ifa edilecektir.
2004 numaralı icra ve iflas kanununun 126 cı maddesi mucibince ipotek alacaklılarla diğer alâkadaranm ve irtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını ve hususiyle faiz ve masarife dair olan iddialarını evrakı müspi-teleriyle birlikte nihayet 20 gün zarfında Üsküdar İcra dairesine bildirmeleri ve aksi takdirde hakları tapu siciliyle sabit olmayan alacaklılar satış bedelinin paylaşmalarından hariç kalırlar alâkadaranm icra ve iflas kanununun mevadı mah-susasına tevfikan hareket etmeleri ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin 934/476 numaralı dosyaya müracaat etmeleri ilân olunur.
•ısipirol Necati
. grip, nezle, baş ve diş ağrılarının ÇO1;L
) kat’i ilâcıdır. Deposu : Bahçekamda Octllll IVCLdlı
eczanesi
□ 1
Fatih - Saraçhanebaşı Horhor Caddesi Münürpaşa Konağı
Kız - Erkek - Orta - Lise kısımlarını havi î” Hayriye Lisesi
Resmî liselerin bütün imtiyaz hukukunu haiz ve Maarif Vekâletince MUADELETİ tasdik olunmuştur. Tedrisatındaki ciddiyet ve intizamiyle talebenin sıhhat ve gıdasına itinasiyle tanınmış olan mektebimizde kayıt kabul muamelesine başlanmıştır. İlk kısımdan itibaren ecnebî lisanı başlar. Talebe mektebin hususî otomobil ve otobüsleriyle nakledilir. Cumadan maada her gün 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Tafsilât isteyenlere tarifname gönderilir. Telefon 20530
a;

Posta T. T. Binalar ve
Levazım Müdürlüğünden:
Mubayaası muktazi “291„ ton yerli kok kömürü kapalı zari usuliyje münakaşaya konulmuştur. Maddei mezkûrenin 24 Eylül 934 tarihinde münakaşası icra kılınacağından taliplerin şartname almak için hergün şartnamedeki tarifat dahilinde ihzar edilecek teklifnamelerini tevdi için de mezkûr tarihe rtfüsadif Pazartesi günü saat 14 de Beyoğlu Posta Telgraf binasmju 3 üncü katında mübayaat komisyonuna müracaatları. “5392,,
Türkiye Cumhuriyeti iktisat Vekâleti Ticaret işleri Umum Müdürlüğünden:
30 İkinci Teşrin 330 tarihli kanun hükümlerine göre tescil edilmiş olan ecnebi şirketlerinden (Kredi Fonsiye D’Aljeri e dö Tünizi - Credit Foncier d’Algerie et de Tunisie) şirketi bu kere müracaatla Türkiyedeki faaliyetini tatil ettiğini bildirmiştir.
Mezkûr şirketle alâkası olanların şirkete ve icabında İstanbul Valiliğine müracaatları ilân olunur. 23 Temmuz 1934
Üniveriste Mübayaat Komisyonundan:
1 — Üniveriste Hukuk Fakültesi Okuma salonu mobilya işleri.
2 — Tıp Fakültesi Bakteriyoloji lâboratuvan tamir ve tadil işleri.
Yukarıda yazılı iki iş olbaptaki şartanamesine tevfikan ayrı ayrı olarak kapalı zarf usulile münakaşaya konulmuştur. Talipler şartnamelerini görmek için hergün Mübayaat Komisyonuna müracaa^. edebilirler. Münakaşa günü olan 3/10/934 Çarşamba günü saat 10 da teminat mektuplarile Mübayaat Komisyonunda hazır bulunmaları ilân olunur. “5530„
^^îdıîsarla^U^Kidîîrîüğündenî,'*j
120,000 adet bir litrelik boş şişe : Paşabahçe şişe fabrikasındadır.
150 kilo kurşun :
600 „ Eski çelik kablo
80 „ Hurda çinko
1500 „ Maden döküm Cibalii Tütün fabrikasındadır,
1500 ., Demir saç
200 „ Pirinç talaş
30 „ Aleminyüm
2500 „ Hurda demir
Yukarda sim ve miktarları yazılı malzeme 20-9- 934 tarihine
müsadif Perşembe günü saat “15;, te pazarlıkla satılacaktır. Ta»
liplerin tayin o'unan günde ““o 15„ teminat parasile Cibalideki
Satış Komisyonuna n^üracaatlan. “5534,,

İstanbul ithalât Gümrüğü
Müdürlüğünden:
690 lira bedeli keşifli İstanbul ve Galata gümrükleri manifesto kalemleri için yaptırılacak 6 dolap ile keza yaptırılacak 6 masa olbaptaki keşif defter ve resimleri mucibince münakaşa ve ihalât kanununun 18 inci maddesinin A fıkrasına tevfikan pazarlıkla yaptırılacağından talip olanların Eylülün yirmi dokuzuncu Cumartesi günü saat 14 de İstanbul İthalât Gümrüğünde müteşekkil Satınalma Komisyonuna müracaatları. “5529,,
İmtiyaz sahibi: Ali
Umumî neşriyatı ıdara eden yazı işleri müdürü ; C. Hikmet Matbaai Ebüzziya