12
HAZİRAN 1950,
Yıl: 2 —No. 407
Posta Kutusu: 193 — ANKARA
Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara
Başmuharrir tel: ....._.. 15619
Yazı işleri, idare: .... 15315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Pazartesi
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddesi: 2
HER GON BİR HÂDİSE
Ummaniar aşıp gelen bir miras
’l
*
Valiler için yeni bir nakil
listesi hazırlanıyor
Bakanlar Kurulu dün akşam da 18 den 22 ye kadar süren bir toplantı yaptı
: Dışişleri Bakanlığı teşkilâtında bir değişiklik yapılıp yapılmıyacağı da

M ı
——’' — ----------------------------- --r * *----«
Dışişleri bekanı F. Köprülünün Ankaraya gelişinden sonra belli olacak
W cr _ .............
1

*
-ki
*
*
«)
H
Bakanlar Kurulu dün akşam da Adnan Menderesin başkanlığında saat 18 den 22 ye kadar süren uzun bir toplantı yapmış ve muhtelif memleket meseleleri üzerinde incelemelerde bulunmuştur.
Şehrimiz çevreleri dün akşam yapılan toplantıyı, bir akşam evvelki toplantının bir devamı addetmekte ve 9 valinin tekaüde sevke-dilmesine müncer olan kararnamenin devamının da dün akşam hazırlanmasına başlandığını ileri sürmektedirler.
Yaptığımız tahkikata göre, yukarda da belirttiğimiz gibi Bakanlar Kurulu dün akşamki uzun toplantısında muhtelif memleket meselelerini ve ihtiyaçları incelemiştir. Bu arada neler konuşulduğu ve hangi mevzulara temas edildiği belli olmadığı gibi, emekliye ayrılan 9 valiyi yenilerinin takip edip et-miyeceği, yerleri değiştirilecek veya merkeze alınacak valilerin mev cut olup olmadığı ve eğer böyle bir tasavvur varsa bunların isimleri de belli değildir.
Velveleye
lüzum yok!
Mümtaz Fattt FENİK
b
r
ft
13
M


■*! alk Partisi gazeteleri, bugün-IpE lerde, irili ufaldı bir çok mu-11 ■ harrirleriyle -İllâki bizden hesap sorun, sormazsanız, siz mesulsünüz!- diye bir terane tutturdular. Hele içlerinde öyleleri var ki, hesap sormıyacaklara, burada tekrarından edeb duyduğumuz ağız dolusu küfürler yağdırmaktan asla haya bile etmiyorlar! Gûya, bunlar İçlerinde olgun politikacılardır. Gazetelerde münakaşa yapmanın usulünü ve erkânını bilirler. Şimdiye kadar bu hususta hayli imtihan vermişlerdir. Fakat bu gibi yaşını, başını almış muharrirler dahi âdeta biı histen krizi içinde:
— Hesap! Hesap vereceğiz! Hesap sorun! Sormazsanız namussuzsunuz! AhlâkızsuiLz! gibi velvelelerle ter ter tepinmekte, ve böylelikle zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkacaklarını sanmaktadırlar!
► —Hesap nasıl sorulur, nasıl sorulmaz? Bunu sormağa kim salâhi-yettardır; kim değildir? Hangi hesaplar vardır ki, sorulduğu zaman netice alınır? Hangi hesapların bugün delilleri mevcut olabilir? Hangi deliller ne dereceye kadar hesapta hukuki bir netice verir? Bunu sanki bu muhterem zevat bilmezler... Onun için şirretliklerine son yoktur!
Peki ama, 14 Mayısta bu millet yapacağını yapmış, birçoklan-
D
Pek yekinde
Başbakan Adnan Menderes •
nın hesabını adamakıllı görmüştür. Eğer içlerinde hakikaten mahkemeye sevkedilmesi lâzımgelenler varsa, kanun elbet onları yakasından tutacak ve adaletin önüne çıkaracaktır.
Geçen gün bu sütunlarda yazdık. Bu nevi velvelecilere bir defa daha hatırlatalım ki, demokratik idarelerde hesabı siyaset adamları değil, adalet mekanizması sorar. Adaletin işine karışmak bizim asla vazifemiz değildir. Eğer bir parti bir yerde adalet işlerine burnuna sokarsa, o ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
Eskişehirde dün yapılan ihtifal
Eskişehir, 11 — Bugün saat 10 da İnönü Şehitliğinde yılın mutat ihtifali yapılmış, İstiklâl uğruna can veren kahramanlarımızın hatıraları hürmet ve minnet ile anılmıştır.
Şehitliğe B. M. M., D. P., C.ILP, İş Bankası, komşu vilâyetler ve diğer müesseselerden gönderilen çe-lenkler konduktan sonra bir ihtiram duruşu ile tören açılmıştır.
B. M M. ve ordu namına heyecanlı birer konuşma yapan hatipler hürriyet ve istiklâli için her fedakârlığı ihtiyardan çekinmiyen Türk milletinin asla esir olamıya-cağını belirtmişlerdir.
Binlerce köylü ve şehirlinin katıldığı ihtifale B. M. M., Ankara vilâyet ve belediyesi, Bilecik, Eskişehir vilâyetleri, siyasi partiler ve Lş Bankasını temsil eden zevat iştirâk etmiştir (A.A.).
Bir Türk genci Amerikadabir
rekor kırdı
Califomiyada her yıl Berkeley ile Davis şehirleri arasında yapılan 100 kilometrelik yürüyüş müsabakasını, bu sene 5 saat farkla Fikret Ayberk isminde bir Türk genci kırmaya muvaffak olmuştur.
Fikret Ayberk 23 senedenberi mu hafaza edilen bu mesafeye ait 24 saatlik rekoru 19 saatte kırmıştır. Bu yeni rekor Amerikan gazete ve radyolarında sitayişle bahsedilmiştir.
Fikret Ayberk (Judo) Japon oyun larında da mahir olduğu gibi, aynı zamanda Califomiya güreş şampiyonudur.
Genel Kurmay ikinci başkanı
General Zekaı Okan
Haber aldığımıza göre Kurmay İkinci Başkanlığına General Zekâi Okan tayin edilmiştir. Bundan evvel Genelkurmay ikmal dairesi başkanı olan Zekâi Okan 41 yaşında general olmuş, ordunun muhtelif komuta mevkilerinden zekâsı, mesleğindeki büyük bilgi ve dürüst çalışması sayesinde bugünkü mevkie kadar yükselmiştir. Kendini tebrik eder, şimdiye kadar olduğu gibi bu mühim vazifesinde de başarılar dileriz.
Bakkal defteri!
Dun büyük sur prizlerle neticelenen Gazi koşusu işte böyle başladı
Gazi koşusunu dün Şadi Eliyeşilin Darling'i kazandı
İkili ve çifte bahsin bütün ayakları büyük sürprizlerle
neticelendi ve ikili bahis 315,70 lira verdi
Dün ilkbahar at yarışlarının al-tıncısı yapıldı. Programın, başta Gazi koşusu olmak üzere, mevsimin mühim klâsik koşularını ihtiva etmesi hipodroma büyük bir seyirci kalabalığı toplamıştı.
— Yazısı 1 öncü sayfada —
Bununla beraber bazı valiler arasında nakiller yapılmasının kuvvetle muhtemel olduğu ve buna ait listenin hazırlanmakta bulunduğu da sızan haberler arasındadır.
Netice itibariyle bu hususlarda gelecek günlere intizar etmenin en yerinde bir hareket olacağı da aşikârdır.
Dışişleri Bakanlığında değişiklik şayiaları Şehrimizde son günlerde, idare âmirlerinden ayrı olarak Dışişleri Bakanlığı mensupları ve elçiler ara sında da geniş ölçüde değişikliklerin vukubulacağma dair şayialar çıkmaya başlamış, bu arada Vaşing-ton Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin ve Birleşmiş Milletler Daimî Delegasyon başkanı Selim Sarperle Varşova, Belgrad, Cide elçilerinin de katî surette değiştirilecekleri ileri sürülmüştür.
Yaptığımız tahkikata göre henüz bu hususta atılmış bir adım yoktur. Dışişleri Bakanlığı teşkilâtında bir tebeddül vukubulup bulmıyacağı ise ancak Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün Ankaraya muvasalatını müteakip belli olacaktır.
Dışişleri Bakanı bu sabah geliyor
Diğer taraftan Avrupa konseyi ve İktisadî işbirliği teşkilâtı Bakan lar Kurulunda memleketimizi tem-silen bulunduktan sonra yurda dönen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü İstanbulda 2 gün kalmış ve dün akşamki ekspresle şehrimize hareket etmiştir.
Bakan garda Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gök-ay, Vilâyet ve Belediye erkânı ve. dostları tarafından uğurlanmıştır.
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü bu sabah şehrimizde olacaktır.
Devlet Bakanlığına kim getirilecek?
Halen münhal bulunan ve Mar-shall plânının Türkiyedeki tatbikatı ile meşgul olan Devlet Bakanlığına da kimin getirileceği henüz belli değildir. Bu hususta çeşitli isimler üzerinde muhtelif şayialar çıkarılmışsa da hükümetle ya • kinen ilgisi olan mahfiller bu ihtimallerin henüz birer yakıştırmadan ileri gitmiyeceğini katiyetle beyan etmektedirler.
Devlet Bakanlığına getirilecek zatın ancak Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün Ankaraya muvasalatını müteakip belli olacağı anlaşıl maktadır.
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu toplandı
Demokrat Parti Genel İdare kurulu dün akşam da toplanmış ve üç saat devam eden bu toplantıda teşkilâttan yapılan muhtelif müra
★ (Devamı Sa. • Sü: 7 de)

Birinci koşu başlamadan biraz evvel sayın Cumhurbaşkanımız Celâl Bcıyar yarış yerine teşrif ettiler ve halkın içten gelen sevgi tezahürü ile karşılandılar.
Bilhassa şeref tribününden halkı
O Cumhurbaşkanı Celâl Bayar dün Hipodroma giderek Gazi koşusunu takip etmiştir. Geliş ve gidişlerimde halkın büyük tezahüratiyle karşılaşan ve uğurlanan Cumhurbaşkapına Meclis Başkam Koral-■ tan, Başbakan Menderes, Genel kurmay Başkanı Nuri Yamut defa kat etmekte idi. Yakardaki resimde T Cumhurbaşkanı ve Başbakan bir koşuyu takip ederlerken görülmektedir.
Harbin muhakkak vuku
bulacağına dair sözler
Mareşal Slim e atfedilen bu sözler için Ingiltere hükümeti tahkikat açıyor
İngiliz - Mısır anlaşmasına dair şayialar da tekzip edildi
Londra, 11 (a.a.) (United Press) — Yetkili kaynaklardan bugün bildirildiğine göre, Harbiye Bakanlığı, Mareşal William Slim tarafından söylendiği iddia edilen, harbin muhakkak vukubulacağı yolundaki sözler hakkında tahkikat açılması için emir vermiştir.

Bayındırlık Bakanının
Eskişehirdeki tetkikleri
Bakan Porsuk'un durumuna ve seylâpzede evlere ait incelmeler yaptı;
Eskişehir, 11 (a.a.) — Bayındırlık Bakanı Fahri Belen geceyi Eskişehirde geçirmiş ve bu sabah vali, milletvekillerimizden Kemal Zeytinoğlu ve Muhtar Başkurt, bayındırlık müdürü, su işleri müdürü ile birlikte Porsuk barajına gitmiştir.
Porsuk barajının halihazır ve müstakbel durumunu ve yeniden açılması mukarrer sulama kanalının proje ve plânlarını tetkik eden ve bunlara ait iza
selâmladıkları zaman uzun uzun alkışlandılar.
Meclis Başkanı Refik Koraltan. Başbakan bazı Bakanlar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yu
Ahbar el Yevm gazetesinde Mısır baş komutanı Haydar Paşa ile Slim arasındaki görüşmelerin yayın lanması üzerine tahkikat kararı verilmiştir.
Rusların Mısıra dört ayda inebilecekleri ve Rus ordularını Mısır hududu üzerinde beklemenin ne Mı-
hatı dinleyen Bakan öğleden sonra vilâyette bir toplantı yapmış, seylâpzedeler için yeniden inşa ettirilen evler hakkında konuşmuştur.
Bu inşaatın daha salim bir mecrada ilerlemesini arzu eden Bakan alınacak yeni tedbirler üzerinde alâkalılarla konuşmuş ve gerekli direktifi vermiştir.
Bakan bu akşam Ankaraya dönecektir.
)4
Millet pişman mı?
Ci/ıad BABAN
ayın arkadaşım, Peyami Sa-fa’nın 8 Haziran talihli fıkrası münasebetiyle kendisine bazı mülâhazalarımı açıklamak için dün bu sütunlarda kaleme aldığım yazı, ben asıl mevzua intikal edemeden, yine bu konu ile ilgili, başka sahalarda dolaştığı için, bugün , yeniden bu seriye devam etmek ' mecburiyetinde kalıyorum. Dünkü yazımda, iktidardaki Halk Partisinin partiyi sevk ve idarede göster- j diği hatalardan bahsetmiş, ve ayni hataları, muhalefette de irtikâp et- 1 mekten vazgeçmediği için, iktidarda iken uğradığı âkıbete,muhalefette de kendini maruz bıraktığım ifade etmek istemiştim. Bugün parti stratejisi bakımından bu hatalar
★ (Devamı Sa. s Sü: 5 de)
I
Irak sefaretinde
verilen kokteyl
Irak sefiri doktor İbrahim Akif Alusi ve sayın refikası dün sefaret binasında bir kokteyl vermişlerdir. Bu kokteylde, Orgeneral Nuri .Yflz_
sır ne de İngiliz görüşlerine uymayacağı yolunda Slim tarafından ayrıca söylendiği iddia edilen sözler de tahkikat konusu teşkil edecektir.
Mareşal Slim tarafından verildiği iddia edilen bu demecin siyasî mahiyette olduğu, ve yüksek subayların evvelce müsaade almadan siy usî demeç veremiyecekleri kaydedilmektedir.
Londra, 11 (a.a.) (Afp) — Bu sabah rgsmî çevrelerden bildirildiğine göre, İngiliz hükümeti Kahire hükümetine, 1936 tarihli İngiliz - Mısır anlaşmasını gözden geçirilmesi ve İngiliz kuvvetlerinin Mısırı tahliye etmeleri hakkında hiç bir nota vermemiştir. Aynı çevreler, Ka -hirenin El Mısrı gazetesi tarafından yayınlanan nota metnini (saçma) olarak vasıflandırmışlardır. Gazeteye göre, İngiltere hükümeti önümüzdeki yaz mevsimine kadar harbin patlıyacağı kanaatinde olup Süveyş kanalı bölgesinde yerleşmiş bulunan birliklerinin işgal kuvvet-
★ (Devamı Sa. S Sü: 7 de)
Meclis Başkanını
Ziyaret eden elçiler
Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan evvelki gün öğleden evvel Finlandiya elçisi Baron Yrjö-Köskinen ile İngiliz maslahatgüzarı Mr. Eyres’i ve Ürdün Elçisi Mohammed Ali Elacluni’yi makamında kabul etmiştir (A.A.).
i Safa dostuma cevap
J
AKIHIHA'—] I KÜREK
LJ iiseyiıı Cahit Yalçın hesap sorulmasını istiyor! Hangi hesabı kimden soracağız?. . Fakat madem ki ısrar ediyor hadi ufak bir hesap da bizden:
Hani Cenevrede bir basın konferansı toplanmıştı. Bu konferansta da Türk heyeti reisi Nihat Erimdi . işte biricik üstadımız ıbuna içerlıyerek şöyle Cenevrede iki gün göründükten ve galiba bütün hakkı huzurlarını ve sairesini aldıktan sonra konferansı yana çizip Paris’e gidip yan gelmişti!...
Bilmem ki aldığı paralan böy- , le hak etti mi idi dersiniz?.
Hadi canım siz de bunlar küçük hesaplar! Bu gürültüde bu kadar paranın lâfı mı olur?
Sayfa: 2
ZAFER
12 - 6 - 195Ü
[GÜN GEÇHv )M.
iplik pazarı
âlâ ısrar ediyorlar: İlle ken dilerinden hesap sorulmalıymış. Aksi takdirde karşı taraf iddia ve isnatların hiç bir mesnede dayanmadığını itiraf zorunda kalacakmış.
•İlle bizden hesap sorun» diye direnmenin ne derece politik olduğunu kestirmek güçtür, ama bu haletin ruhiyatta bir yeri vardır. Zaten böyle kan tutmuş gibi ayni nokta etrafında dönüp durmak "sadece siyasî bir taktika olamaz.
Peki, ya gerçekte istedikleri şey nedir? Halk 14 Mayısta Pasaportlarını ellerine verdi. Bu, bir hizmete nihayet verişti. Sim di bir de beratı zimmet mazbatası mı istiyorlar acaba?. »Beratı zimmet mazbatası»!. Verin efendim verin, olsun bitsin! Bonservis istemiyorlar ya!

Bu iş âdeta, kendi kendine gelin güvey olmak gibi bir şey. Kim hesap soracağız demiş, kim kime ne isnat etmiş, yan bakan
DİLEKLER ---------------
D. D. Yalları Genel Müdür namzetleri Okuyucularımızdan Nadir
Demir imzasiyle dün şu mektubu aldık:
Zafer Gazetesinin 9.6.950 tarihli nüshasında, D. D. Yolları Genel Müdürlüğüne namzet gösterilen Bay Fuat Zin-cirkıran, Bay Şefik Etensel ve Bay irfan Kuranerin, D. D; Yollan camiasındaki umumî durum ve idare cihazının bin lerce personeli üzerindeki rtıüsbet tesirleri ve kazandıkları gıpta edilecek itimatlar, hakikaten küçümsenmiyecek kadar büyüktür. Gerek meslekî bilgi ve üstün kabiliyetleri bakımından ve gerekse sevgiye ve okşanmaya muhtaç binlerce işçi, amele ve memurun (bu yeni namzetlere karşı tereddütsüz itimatları muvacehesinde bütün camiada sem pati ile karşılanacağından asla şüphe edilemez. Mağdur edilen personelin, koğulan işçinin, söğülen vatandaşın içler acısı durumlarını, bugünkü namzetler her vakit ve her an gözönünde bulundurmuşlar ve bu diktatoryaya karşı açık ça olmasa da ellerinden geldiği kadar karşı koymaya uğraş mışlardır ki bu bir hakikattir. İşte bu yönden bugün D. D. Yollarına mensup her fert bu isimler karşısında, hayran lık duymakta, istikbaline daha emin bir nazarla bakmaktadır. Çünkü haksızlığın ve adaletsizliğin envaına uğramış, yalnız resmiyet ve salâhiyetin zebunu olmuş, yıllarca mukadderatını tek kişinin keyfi idaresine bırakmış bulunan personel, bugün artık mevzuat ve talimat karşısında haklarına inanarak ve şahsî kabiliyetine göre, idarenin her nimetinden mütesaviyen istifade edebileceğine itimat etmektedir. Bu inanma ve üstlerine karşı sempati ve itimat, hangi sahada çalışırsa çalışsın, meslek hayatındaki muvaffakiyetinin tek ve başiı-başına bir âmilidir. Çünkü: memur ve müstahdemininin işindeki muvaffakiyeti, hiç şüphe yoktur ki başındakile-re itimat derecesi ile ölçülür. Bu itimat ne kadar kuvvetli ve sağlam olursa, personelin İşindeki muvaffakiyet de o nis bette ve o derecede artar ve randımanlaşır. Aksi halde per sonelde istemiyerek bir ihmal ve gevşeme kendini gösterir ki hem memleket, menfaatından kaybeder ve hem de vuku-bulan bir çok kazaların doğmasına sebep olur. İşte, gösterilen bu sayın namzetlerin hangisi genel müdürlük makamını işgal ederse etsin, ne personeldeki gevşeme ve itimatsızlık kalacak, ve ne de randımansız bir çalışma olacaktır. Bu namzetlerin göste rilmesinde göze çarpan bir hâdise de, ne kurbiyet ne mensubiyet ve ne de herhangi bir bakanın tavassutundan uzak bulunmasıdır ve başlı başına adama iş değil, iş başı na namuslu, dürüst, itimatkâr şahıslar üzerinde durulması keyfiyetidir. Şu hale göre de, yeni idare ve hükümet pren-sipinin, memleketin hayrına ve menfaatına olarak, işin an cak ehline tevdi edilmesi, demokrasi zihniyetinin asil gaye ve bir ifadesi telâkki edilmelidir. Çölde suya susamış bir bedevi gibi,yıllardır adalet ve hakkaniyete hasret çeken D. D. Yolları personeline yeni genel müdürleri hayırlı ve memlekete uğurlu olsun.
NADİR DEMİR
Me. De.
hangisi, müfteri nerede? Ama bir vaveyladır gidiyor. Sanırsınız ki, güçlü C.HJP., suçlu da D.P. Büyük büyük manşetler, sözler, yazılar: «İstiyoruz ve istlyece-ğiz»! Neredeyse kendi iktidarları nuı hesabını D.P. den soracaklar.

Fakat ettikleri kuru gürültünün kendileri de farkında. Gazeteleri aynen şöyle yazıyor: «Ken dinden emin olanlar, diyor, bu kadar gürültüden sonra değil, ııfak lıir telmih karşısında bile hesap sorulmasını hakikatin güneş ışığına çıkarılmasını isterler». Buyurun bakalım. Fakat, aslında hakikatin güneş ışığına çıkarılmasını değil, affedersiniz, minarenin kılıftan çıkarılmasını istiyorlar.
Demokrat Parti bu memlekette yeni bir devrin kanısını açtı. Geçmiş günlerin âdi hesaplarıyla uğraşmaya onun ne vakti vardır, ne de bu gibi işler zihniyetine uyar. Eğer, ille bir mahkeme istiyorlarsa, millî vicdanın kapısını çalsınlar.
Visamiral Lambertin dün gitti
İki gündür şehrimizin misafiri bulunan Akdeniz Fransız donan -ması komutanı Visamiral Lambertin dün sabah 8.50 de Etimesgut hava alanından özel uçağı ile İz-mire hareket etmiştir.
Amiral Lambertin hava alanında Genelkurmay haberalma başkanı. deniz kuvvetleri kurmay başkanı ve haberalma başkanı, Fransız büyük elçiliği erkânı ve hava garnizonu subayları tara -fmdan uğıurlanmıştir.
Millî Eğitim Bakanı Islanbııkla
Milli Eğitim Bakanı Avni Başman dün sabahki ekspresle Ankcı-radan İstanbula muvasalat etmiştir.
Celâl Atık ölümle
Iraktan bir cğ erci g)upu geliyor
Lohar şehrindeki Pcnciap „ niversitesine bağlı «Punjan Ü-niversity Jaurnalists Associa -ton» üyelerinden 11 kişilik bir öğrenii grupunun tatil aylarında yurdumuzu ziyaret etmek hususunda Karaşi büyükelçiliğimiz vası-tasiyle duyulan dilekleri Millî Eğitim Bakanlığınca kabul 'edilmiştir i Bu öğrenci grupu Türkiyede 15 gün müddetle Millî Eğitim Bakanlığına bağlı yatılı okullarda misafir [ edilecektir. Misafirler, Ankara ve İstanbul üniversitelerinin tayin edeceği mihmandarlar refakatinde Ankara ve İstanbul’u gezeceklerdir.
Bundan başka, Bağdad'ı ziyaret eden Türk öğrencilerine Irak hükümetince gösterilen iyi kabule bir karşılık olmak ve Türk _ Irak kültür münasebetlerini kuvvetlendirmek üzere, Irak yüksek öğrenim gençlerinden elli kişilik bir -grupun Temmuz veya Ağustos ayı içinde memleketimizi ziyarete davet edilmesi de Millî Eğitim Bakanlığınca kararlaştırılmıştır.
İHSAN KÖKNEL CEZA GENEL MÜDÜRÜ OLDU
Aldığımız malûmata göre, İstanbul C. Savcısı İhsan Köknel Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdür lüğüne tâyin edilmiştir. j
Eski Genel Müdür Lütfi Akath j Yargıtay Ceza Dairesi üyeliğine nak 1 ledilmiştir.
İhsan Köknel dün İstanbuldaki 1 işleri tasfiye etmek üzere şehrimiz- 1 den ayrılmıştır. ’
Önümüzdeki günlerde vazifesine ) başlıyacak olan İhsan Kökneli teb- ; rik eder başarılar temenni ederiz.

tehüif edildi
Dünya güreş şampiyonlarımızdan Celâl Atik dün ikinci defa eski bir sabıkalı tarafından ölümle tehdit edilmiştir.
Yaptığımız tahkikata göre eski sabıkalılardan Gazi Avşar isminde bir genç Celâl Atikin Ulus meydanındaki kıraathanesine girerek burada çalışan kâtiple kavgaya tutuşmuştur. Celâl Atik müdahale etmek isteyince de Gazi bu defa Celalin üzerine taarruz etmiş ve aynı zamanda ölümle tehdit etmiştir.
Gazi Avşar Anafartalar karakolu na sevkedildiği sırada orada bulunan polislere hakaret etmek ve gürültü çıkarmak istemiştir.
Avşar derhal suçüstü mahkemesine sevkedilmiş ve ilk sorguyu müteakip tevkif edilmiştir.
İzmir’de bir C. H. P. mensubunun tehdidi
İzmir, (Hususî) — İktidar de -ğişmesinden sonra vatandaşlar arasında huzursuzluk yaratmak ve millet iradesinin ezici çoğunluğu i-le iktidara gelmiş olan D. P. hükümetinin henüz bir haftalık icraatı hakkında tenkit kisvesi altında şehrin olur olmaz yerlerinde menfi propagandada bulunmak istiyenle-rin zuhur ettiğine esefle şahit o-lunmaktadır. .
Daha dün «saltanat D. P. de, idare bizde» ve «bu hükümetten ucyız-luk beklenemez» şeklinde hezeyanlar savurarak C. H. P. lilerden sonra dün de C. H. P. İzmir İl idare teşkilâtına ait bir otomobilin şoförü olan Mehmet adında bir şahıs «bir sabah etrafınızı toplar ve makineli tüfeklerle sarmış askerleri göreceksiniz» şeklinde propaganda ile umumî efkârı bulandırmak istedi görülmüştür. Bu şahıs derhal yakalanarak hakkında tanzim edilen dosya ile birlikte bugün savcılığa teslim edilmiştir İlk tahkikatı yapan savcılık suçun mahiyetinin bir askerî suç olmasına binaen dosyayı Askerî Mahkemeye havale etmiştir.
I
[
Günlük hayatımızda
Psikoloji bahisleri
»ULSUZ İSTİDA
Psikoloji
uh bilimi ilk kaynaklarını felsefeden almıştır. Netekim dokuzuncu asra kadar psikoloji bi-r ilim sayılmamakta ve konusu daha ziyade metafizik felsefenin hükmü altında bulunmakta idi. Bugün dahi klâsik filosofların en çok uğraştıkları mesele dimağ organına ait belirtiler yâni ruhî olaylardır. Ancak onlara göre ruh, fizik ve fi-ziyolojik kanunlar dışında mistik bir varlıktır. Halbuki kimya, biyoloji ve hattâ sosyoloji gibi bilim dal lalından çok daha sonra psikoloji felsefenin sübjektif alanlarını ter-ketmiş ve beyin insanın muhitiyle olan her çeşit fizikî, heyecanı, moral ve sosyal bağlılıklarını ve intibaklarını sağlayan ve gerçekleştiren bir organ mahiyetini almış vo bu suretle psikoloji bilhassa son zamanlarda normal ve marazî belirtileri ile insan hayatının bütün basamaklarında önemli roller oynamaya başlamıştır. On dokuzuncu çağ sonlarında bazı Alman ve Ame. rikan fiziyolojistlerinin araştırmaları ile insan ruhunun beden faaliyetleri ile ygkın ve objektif bağlantıları olduğu anlaşılmış ve her çeşit ruh olayları da lâboratuvar ölçülerine girmiştir.
Modern psikoloji o halde denemelere dayanmakta ve insanın fert ve cemaat halindeki Behavioz «davranış» ını anlamaya, onu icabında dileklere göre değiştirmeğe çalış -maktadır.
Yıllarca önce gaye sade insan aklının nasıl çalıştığını öğrenmek idi ve insanların sözleri ve muhaverelerini dinlemek yâni konuşturmak başlıca muayene metodu idi (Intros peetion). Halbuki halen insanların

Prof. Dr. Ra si m Adasal
DAVULCUNUN MARİFETİ
Abdullah Deler isminde bir davul cu Tabakhane mahallesinde oturan Mehmet Ali Ergeç isminde bir hamalın yankesicilik suretiyle parasını çalarken yakalanmıştır.
Yankesici davulcu hakkında tahkikata başlanmıştır.
BİR ÇOCUĞU KÖPEK ISIRMIŞ
İnönü Bulvarında oturan Kemal Balıkçıoğlu bir bakkala ait başı boş bırakılan köpek Hilmi Aytekin isminde bir yüzbaşının 11 yaşındaki oğlu Mümtaz Aytekini ısırmıştır.
Ağır surette yaralanan çocuk der hal hastahaneye kaldırılmış ve hâdiseye meydan veren köpeğin sahibi Kemal hakkında tahkikata baş lanmıştır.
nasıl düşündüklerini ve amel ettik I kabalarla güldüğü halde, bazıları lerini öğrenmek istediğimiz zaman çok hafif bir gülümseme göster-daha objektif usullere başvurur; mekte, bir kısmı da lâkayt kalmak meselâ onlara yapılacak bir prob- tadır. Canlan bile sıkılanlar vardır, lem verir ve sonuçlar üzerine hü- ~ kümler çıkarınz. O halde önceden bir »test — Ölçü» halinde tasarlanmış olan bir tecrübede bulunuyor ve bunlara göre kâh bir öğrencinin zekâsını ölçüyor; kâh harp okuluna girmek istiyen bir lise talebesinin hangi askerlik sınıfına kabiliyetli olduğunu anlıyor ye kâh ö-nemli bir vazifeye almak istediğimiz bir gencin şahsiyetini ve karak terini tesbit ediyoruz. Meselâ karşımda üç yüz kişilik bir pilot namzedinin olduğunu farzediyor ve şu ruhî tecrübede bulunuyorum: «Hepiniz bir kalem ve bir tabaka kâğıt alınız ve size gösterdiğim şu renkli ve siyah mürekkep lekelerine (Roz schach testleri) bakınız! Herkes bunları kendi hayaline göre bir şeye benzetecektir: Hayvan, kepe-nekli çoban, tersine yarasa* bir Lama mabedi, çiçek...... gibi. Bütün
bu mürekkep lekelerine iyi bakınız ve bunların size telkin ettiği hayali (düşünceyi) bir kelime veya üç kelimelik bir cümle ile ifade ediniz! Bunları arkadaşlarınızın verdiği hükümlerle karşılaştırınız. Acaba kaç arkadaşınızın kanaatleri ve tah İdleri sizinkilere uyacaktır?. Şimdi bütün bu lekelere yeniden bakınız; dikkatle bakınız ve bunların her birinde ne kadar çeşitli şeyler gördüğünüzü anlıyacaksınız. Bu şekillere yandan ve tersinden de bakabilirsiniz!..».
Bir fikir vermek için çok basitleştirdiğim bu deneme gösteriyor ki herkes kendine mahtus olan bir idrâk dünyasında yaşamakta ve ana hatlar ile matematik görüşler de birlik olmakla beraber insanların idrâk dünyaları birbirinden oldukça farklı bulunmaktadır. İki insan gördükleri şeyi tamamı tamamına aynı şekilde tefsir etmezler. Halbuki muhitteki varlık ve olaylar hep ayni haldedir. O halde fark ancak onları görenlerin aldıkları ten-bihlerin (Stimulus) mahiyetine ve bunların ruhî tefsirlerine bağlıdır. İnsanlar birbirine benzemedikleri için dış âleme de muhtelif zaviyelerden bakarlar ve ayni olay onlar nazarında muhtelif mânalar alır.
Tiyatroya gittiğiniz bir akşam kabilse bir çok insanların hareket lerini, yüz ifadelerini ve mimiklerini gözden geçiriniz. Oynanan tem sil bir vodvil veya komedidir. Seyircilerin bazıları mübalâğalı kah-

Ankaradayeni açılan1
Büyük Otel
Rahatlık - Ferahlık - Konfor - Manzara ve mükemmel servisiyle eşsizdir Fevkalâde hususiyetlere sahip olan oteli miz Ankaraya teşr edecek sayın milletvekillerinin emirlerine her an hazırdır Odalarımız aylık olarak da müşterilerimizin emrindedir.
Telefon: - Telgraf: Biyifc Otel, Anafart ead. Adliye Sarayı karçua
Duruşlarını gözden geçiriniz. Bir kısmı oyun başlar başlamaz sınıftaki çalışkan bir öğrenci gibi baştan başa dikkat kesilir, hiç kımıldamadan koltuğuna yapışır. Halbuki bazıları durmadan hareketler ve jestler yapmakta, yüzlerini ve gözlerini oynatmaktadır. Başka bir gün de bir futbol maçına uzanabilir ve orada da oyuncu, hakem ve seyirci psikolojisini objektif bir şekilde görebilirsiniz. Bir gün de mahallenizdeki çocuklar arasında cereyan eden bir kavgayı, taklit bir kovboy macerasmı, herhangi bir o-yunu tetkik ediniz!.. Bütün bu Psi-ko - Sosyolojik topluluklarda dışar dan gelme intihalara karşı ruhun çeşitli reaksiyonları bütün insanlarda oldukça farklıdır. Haricî te-nebbüh ve hattâ dimağdaki terekküp (elabozation) mekanizması bir olduğu halde dışa vuran düşünce, hareket veya jest farklı görülmektedir. Kırk beş yaşlarında beş insan farzedelim. Bunlar ayni muhitte doğmuşlar, yaşamışlar, büyümüşler ve okumuşlardır. Bugün bunlardan biri bankacı, biri öğretmen, biri doktor, biri hapishanede katil, bir diğeri de muhabbet dellâ-lıdır.
Kabilse on yaşınızdaki hayatınızda bir mahallede beraber oynadığınız veya ayni mektep sıralarında okuduğunuz sekiz arkadaşınızı hatırlamaya çalışınız. Hepsinin ayrı ayrı bir behaviozTarı yok mu idi?. Biri hareketlerinde çabuk, biri çok ağır, biri arkadaşlarına ve vazifesine düşkün, biri egoist, biri kavgacı ve küfürbaz, bir diğeri de yalancı idi. Bir de bunları bugünkü halleri ile incelemeğe, ve mukayeseye çalışınız. Halen hepsinde ayn ayrı devam eden bir özellik var mıdır? Birbirine benzeyen tarafları nedir? Muhakkak ki daha sonra muhitin, muhtelif ailelerin ve mekteplerin, tahsillerin, terbiyelerin, »kulüplerin ve partilerin tesiri olmuştur. O halde kabiliyetler, itiyatlar, durumlar, temayüller, düşünme tarzları ve kanaatler sahiplerine hazır elbise gibi giydirilmez. Vücut organları gibi bunlar da gelişirler. Vücut gibi bunların da gelişmeleri birtakım kaidelere ve psikolojik kanunlara tâbidir; ve bu kanunların nasıl işlediklerini ve ne olduklarını da bilmekle de bunlar üzerine işllyebilir; insanların ruh terbiyelerine bir veçhe verebiliriz.
Psikoloji demek ki bir taraftan beş duyguya ve dimağ organına ait konfeksiyonları incelediği için biyoloji ilimleri ile ilgili olduğu gibi bir taraftan da sosyal bilimler, halk behavioz’u ve her çeşit cemaat duygusu ve heyecanı ile ilgilidir. Bu kutuplar arasında psikologlar ve ruh hekimleri insan kabiliyetlerini, heyecanlarım, hâtıralarını, şah siyet ve karakter problemlerini nor mal ve anormal.şekillerinde mütalâa etmeğe çalışır. Pslkoloji’njn bu bol materyeli ve çeşidi dolayısiyle etüd şubelerine ayrılmış ve genişlemiş olması çok tabiîdir. Bilhassa günlük hayatımızda ve cemaat halinde pratik problemleri incelemeğe çalışan ve inşân behavioz’unu gündelik işlerinde inceliyen «tatbikî ruhiyat» şubeleri arasında «Halk ve topluluk psikolojisi» içinde bulunduğumuz çağda büyük bir önem kazanmıştır.
14 Mayıs seçimlerinde de müsbet ve gerçek bir rol oynamış olan bu •Kollektif ruhiyatı» bundan sonraki yazımızda da inceliyeceğiz.
Hele bir az sabretsinler uhalefet, bugünlerde yeni ■ * ■ bir terane tutturmuş, hükümetin harekete geçmesini ve Cum hurivetin kuruluşundan bugüne kadar, eğer varsa, cezasız kalmış suç ve suiistimallerin meydana çıkarmasını istemektedir.
D. P. iktidarının henüz on, on beş gündenberi çalışmağa başladığı uazan itibare alınmadan, ev velki gün yazıp bir gün sonra tek rar ettiği ve «merdane» diye vasıflandırdığı bu harekete karşı hiç bir alâka görülmediğini yazmakta ve rüyetl hesap için ısrarda bulunmaktadır.
Gazetelerinin hemen lıer tarafı bu haberlerle doldurulmuştur. İmzalı makaleler, noktalı, yıldızlı, harfli fıkralar hep bundan bahsetmektedir. İşin iç yüzüne vâkıf olanlar, bu mezbuhane gayrete bıyık altından gülmekte ve bu hareketi C.H.P. nin malûm taktiklerinden biri olarak addet, inektedirler.
Hepimiz biliyoruz ki, 1938 sene-sindenberi yâni Atatürk’ün vefa-tındau sonraki idarelerin zamanı saltanatında, yolsuz, usulsüz birtakım işler olmuş ve bunların hepsi hasır altı edilmiştir. Bu muhakkaktır, çünkü, işlerimizin bu kadar kötüye gitmesinin başka bir sebebi olmaması lâzııngelir.
Yedi Eylül kararlarına takaddüm eden günlerde, olduğu söylenilen birtakım ticarî muameleler, haksız mal iktisapları vesaire gibi bir sürü mesele zihinleri işgal edip durmaktadır.
Bütün bunlar ortada dururken, muhalefetin bilâ perva gözükmek endişesiyle, hesap sorun diye feryat etmesi, kendi kendisini aldatmaktan başka bir işe yaramıya-caktır.
Biz, kendilerine haber verelim, her şey düşünülmüştür. Bir çok mesele, adlî ve idari makamlara havale edilmiştir. İhbar edilenler olduğu kadar, evvelce şüyu bulmuş olanlar da tahkik edilmekte dir. Bir parça sabırlı olsunlar ve merak etmesinler. Hesap sorulsun feryatları, yakında cevaplandırılacaktır.
Bizim temennimiz, hesan iste melerinden dolayı pişman olmamalarıdır.
Hikmet YAZICIOĞLU
Davet
Dilekçe komisyonu:
12/6/1950 Pazartesi günü saat
10 da,
İçişleri komisyonu:
12/6/1950 Pazartesi günü saat 16 da,
Meclib hesaplarım inceleme komisyonu:
12/6/1950 Pazartesi günü saat
10 da,
Ticaret komisyonu:
13/6/1950 Sah günü saat 14 de toplanacaklardır.
CEMİYETTE
LÜZDHLO TIlirONllı
Yangın .................... h
Sıhhi İmdat .............. aı
Trenler ............... 12024
Hava Yollan ............. KM)
Yataklı Vagonlar ...... l)5öe
Elektrik .............. 24844
Su ima .............. 21871
Havagazı .............. 24844
Fakat arayacak, düşünecek, ın-celiyecek halim yoktu. Bilmek, öğrenmek istemiyordum. Kalbimde Hilda’ya karşı daimî bir zaıf hissi vardı.
— Vakur kadın, iyi kadın... diye mırıldandım.
— Elbette... Mademki s le buluyorsun...
Edith bunları söylerke acı gülüyordu.
— Benim ne vakarım Ne de iyi kalbliyim
— Sen, bu halinle, olduğun gibi daha iyisin. Çünkü sen sen-
Ayııi gün öğleden sonra, yine yazımla meşguldüm. Genç doktorlardan biri geldi.
— Karınızın sizi karar verdik, dedi, kaç dakika kalacak yanınızda.
— Evet.
Doktor ne cevap vereceğimi bekliyor ve bir yandan beni tetkik ediyordu. Sakindim.
— Peki, dedim. Fakat Edith nerede?
— Üst katta, hemşirelerin odasına dinlenmeye çıktı. Bu son bir kaç gece hiç uyumamıştı zaten.... Karınız koridorda bekli-
görmesine Yalnız bir
foran t FERENO MOLNAI yor. Müsaade ederseniz içeri alayım... Sonra... Yanınızdan ayni mamam lâzım. Fakat, burada kalmam da, dışarıda, kapının ö-nünde beklerim, daha iyi...
Kalemi bıraktım. Başımla «Peki... Nasıl isterseniz...» gibi bir işaret yaptım. Hilda odaya girdi. Yüzünde çektiklerinin, daha doğrusu benim ona ettiklerimin izi vardı. Lâkin yine de o soğuk, o donuk ve nazik tebessümünü kaybetmemişti. Zengin müşterilerine iç çamaşırı satarken yüzüne taktığı o tebessüm maskesi yerinde idi.
— Oturunuz Hilda, dedim.
Yatağın kenarına oturmak istedi, fakat beceremedi, çünkü yatak çok yüksekti. İkimiz de gülümsedik. Genç Doktor Hilda için yatağın yanma bir koltuk çekti. Ililda sâkin bir sesle konuşuyordu:
— Doktorlar, vaziyetinizin iyi olduğunu söylediler, dedi.
21 Mayıs tarihli sayısında 1 Katerln, emniyet ve ııımaı ıcx- o______ „__
" ' “““ “ I h»M bir tereddü. /
müşfikane bir tavırla.
Bunları söylerken genç doktorun yüzüne bakıyordu. Asistan, biraz diplomatlık göstermek lüzumunu hissetti.
— Bu sabah iyiydi, dedi. Akşama tekrar muayene edeceğiz.
Hilda odayı süzdü.
— Hef hangi bir şeye ihtiyacınız var mı? diye sordu.
— Hayır. Hiç bir şeye ihtiyacım yok.
— Bir şey göndermek, bîr şey getirmek... Bilmem, ne yapsam kİ.
Doktor:
— Bütün ihtiyaçları tatmin ediliyor, merak etmeyiniz, dedi.
— Meselâ yiyecek, içecek. .. Yahut çamaşır filân...
— Hiç bir şeye ihtiyacı yok.
Artık konuşmıyorduk. Ben uzaklara bakıyordum. O beni tetkik ediyordu. Öyle hissedi yordum ki bakışlarında en ufak bir tenkid, bir sitem ifadesi yoktu. Yalnız dikkatle süzüyor-
Revire® ı M- T.
Hattâ biran geldi, her zamanki bakışının, tatlı, mülayim, affeden İfadesinin tesiri altında kalır gibi oldum. Doktor, bilek saatine bakar gibi bir hareket yaptı. Bu, şüphesiz Hilda’ya vak tin geldiğini hatırlatmak içindi.
— Tekrar gelebilir miyim?
— Geleceğiniz gün sabahtan telefon edersiniz, hastamızın ziyaret kabul edip edemiyeceğlui bildiririz.
— Teşekkür ederim Doktor.
Genç asistan kapıya doğru yürüdü. Hilda bana doğru eğildi. Fısıltı halinde:
— Sevgilim, dedi.
Dudaklarını alnımda hissettim. Kapıdan çıkarken elinde bir mendil görür gibi oldum. Derin bir nefes aldım ve tekrar yazmağa başladım. Vaktimin dar olduğunu biliyordum. Daha yazacak çok şeylerim vardı, bilhassa karımın bu ilk ziyaretini ve bu ziyaretinde ne kadar sâ-
Sonra kumancianıara-------- .
rer hitabetti. Evvelâ Hersek oğlu | Ahmet Paşaya döndü: I
(Sen. Hersek ofilu.. Börıkanıdan
kin ve nazik hareket ettiğini anlatmak istiyordum. Elbette ki ben, bütün yaptıklarıma karşı onun bu muamelesini hak etmemiştim.
Yanılmıyorsam iki gün sonra akşam saat dörde doğru idi. Ben yine yazımla meşguldüm. Edith yatağımın yanına oturmuştu. Birdenbire hastabakıcı girdi.
— Kanmz geldi, dedi.
Edith:
— Doktor müsaade etti mi? diye sordu.
— Evet Bayan, Doktor onu bana getirdi. Odada beraber bulunmamı ve ziyaretin beş dakikadan fazla sürmemesini söyledi.
Edith:
— Pekâlâ... Diyerek hastaba kıçı ile beraber çıktı.
Ben hemen kâğıtları topladım. Başımı yastığa dayayarak beklemeğe başladım. Gelen giden yoktu. Birdenbire koridordan gelen birtakım sesler işittim. Bu sesler benim odama yakın değildi. Hastabakıcı:
—... Bili..... Bili,
bağırıyordu.
Bir erkek sesi cevap verdi:
★ (Devamı vart
diye
* ?
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
(15031): Seviştiğimiz günler (23432): Gönlümdeki Aslan (22294)? Korkusuz. Lassi, tçli Kız
(14040): İlk vals, Taliim ol-
(11131): Günahtan jsonra. Büyük aşk
(14072): Bir «ece faciası. Şimal Kutbunda bir kız
(14071): Hazıetl Süleymanın yüzüğü
(13846): Bir yetimenin ah!. Monte Krlstonun oğlu
*
ECZAHANELER
Hayat, Üniversite, Gilray
Büyük Ankara Ulus
Yeni
Park

Sus
Cebeci
J TAKVİM |
Rumî: 1366 — Mayıs 30
Hicrîı 1369 — Şaban 26 12 Haziran 1950 Pazartesi
Vasati
Sahibi: Adviye Fonlk
Bu nüshada yarliklerini fiilen idare eden: HİKMET YAZICIOĞLU Basıldığı yer: GÜNEŞ MATBAASI
fi
HER GÜN BİR HADİSE
Sovyetlerin Almanya siyaseti
kuvvetinden
emin
RADYO• TELEFON• TELGRAF HABERLERi|
Gl. Bradley Amerikanın
Doğu Almanya ile ayrı sulh mu?



Almanya nın doğu hudutları
Doğa Almanya ile Polonya arasında aktedilen hudut anlaşması, Almanya meselesini
bir kere daha çıkmaza sokmuş bulunuyor. Batılı devletler bu anlaşmayı muteber addetmediklerini bil dizmişlerdir. Zira, hudut meseleleri, esas itibariyle sulh andlaşması-nın akdi sırasında incelenecektir.
Aktedilen anlaşma, aslında fiileu mevcut bir durumun hukukan tasdiki ve Almanya ile Polonya arasındaki hududun Öder - Neisse hattı olarak kabulünden ibarettir. PolonyalIlar, Sovyetlerin ikaz ve teşvikiyle, Yalta anlaşmasının bir tef şirine müsteniden, bu hudut gerisinde işgal etmekte oldukları araziyi istemekte ve bu mülkiyetin hıı-* kukan tanınmasını talep etmekte idiler. Buna mukabil Almanlar Polonyaya 939 dakine nazaran daha müsait bir hudut teklif ediyorlardı. Bu hudut, Doğu Pomeranyada Koes-lin d en başlıyarak Schneidemuchl'e inecek ve Poznan yanından geçerek küçük Neisse*e vasıl olacaktı. Bu suretle bütün yukarı Silezya ve Doğu Pomeranya’nın yansı Polonyalı-lann olacak, buna mukabil aşağı Silezya, Breslav da dahil olmak üzere Almanyada kalacaktı.
Halbuki, Sovyet himaye ve teşvikiyle aktedilen hudut anlaşması Öder - Neisse hattını kati olarak kabul etmek suretiyle, şimdi Po lonya hudutlarını Derline 90 kilomet re mesafeye kadar yaklaştırmış ve Polonyaya 80 bin kilometre karelik bir araziyi resmen ilhak etmiş bulunmaktadır. Esasen harbin sonundan beri işgal etmiş bulundukları bu Doğu Almanya bölgelerinde PolonyalIlar, geniş Ölçüde Alınanlardan temizleme siyaseti takip etmişler ve Ruslann da müsamaha ve yardımıyla, dokuz milyona yakın Almanı bu topraklardan sürüp çıkarmışlardır. Bir çok şehirlerde, Al-manyayı hatırlatacak sokak isimleri değiştirilmiş, mekteplerde yaban cı dil olarak Rusça ve İngilizce o-kutulmağa başlanmıştır. Bütün bun lann neticesi olarak, şimdi Doğu Almanya ile Polonya arasında aktedilen Varşova anlaşması bu toprakların mülkiyetini Polonyaya res men tanımış olmaktadır.
( Batılı devletlerin bu anlaşmaya Aitiraz ettiklerini kaydettik. Filhakika Batılı müttefikler bu hudut anlaşmasının iki bakımdan muteber olmadığını ileri sürmektedirler. Söyle ki:
Evvelâ A i man yan in hudutlarının kati olarak çizilmesi ne bir taraflı, ne de iki taraflı olarak halledilecek bir mesele değildir. Bu mesele, ancak Almanya ile aktolunacak bir sulh andlaşmasmda hudutlar meselesi tetkik olunurken ele alınabilecektir.
Bundan başka, Doğu Almanya mak imlan Alman milleti hesabına anlaşma imzalamağa salâhiyetli değildirler, çünkü bu makamlar, demokratik bir rejimi temsil etmemektedirler.
Bu itibarla, Baldılar, Almanya-nın katı Doğu hududu olarak hiç bir zaman tanımadıkları Öder -Neisse hattının Polonya hükümeti ile Doğu Almanya idaresi arasında bir anlaşma mevzuu olmasını kabul edemezler.
Doğu Almanya ve Polonya makamlarının büro kararına ne cevap Terecekleri şimdilik malûm değil-uir. Bununla beraber, Sovyet Rus-yanm bu iki maddelik itiraza tek bir hareketle cevap vermesi, yâni, Doğu Almanya hükümetiyle ayrı sulh akdetmesi ihtimali vardır, ki, son zamanlarda, Doğu Almanyada görülen faaliyet, ezcümle kumandanların değiştirilmesi ve bütün askerî kuvvetlerin geri alınarak kontrol işinin sivillere havale edilmesi yolunda başvurulan bazı tedbirler bunu göstermektedir. Varşova anlaşmasının da, Doğu Almanya İle ayn sulh akdi yolunda atılmış bir adım telâkki edilmesi mümkündür.
Mücahit Topalak
FAZLA İHTİMAM DİŞLERİ BOZUYOR MU?
Londra, (Nafen) — Yeni ZelandalI bir doktor olan T. Hewat fazla ihtimamın dişleri çürüttüğünü bildirmektedir. Bir senelik devamlı tecrübeye istinat ederek konuştuğunu belirten bu doktor her yemek ten sonra dişlerini fırçalayan ve temiziiyenlerin çok daha çabuk hastalandıklarını ve bunların dişlerinin Büratle çürüdüğünü bildirmiştir. Gene bu doktora göre, fazla yıkananlarda sık sık cilt hastalıklarına rastlanma ktadır.
1 AVRUPA KONSEYİ İKTISAI
i KOMİSYONU TOPLANTISI
" Strasburg, (a.a.) — Konsey s
....................
1
XI Fı;
tarafıı
AVRUPA KONSEYİ İKTİSAT

-----------o, v-.—z — Konsey sek-rJ(rliğinden bildirildiğine göre Av "j-*-konseyi istişare meclisinin es-d Fransız Başbakanı Paul Reynaud tarafından başkanlık edilen iktisadi komisyonun toplantısı 10 Temmuz ile 12 Temmuz arasında Strasburg-da yapılacaktır.
Evvelce toplantının 6 Ağustos ile 8 Ağustos arasında yapılacağı bildirilmişti.

Ummanlar aşıp gelen bir miras
General, müttefiklerin yardımile harbin kazanılacağını söylüyor Londra Radyosu, (Basın - Ya yın) — Birleşik Amerika müşterek Genel Kurmay Başkanı General Omar Bradley, Amerikan Kongresinin Komiteleri huzurunda verdiği bir demeçte, Amerika'nın, müttefiklerinin yardımiyle bir harp vukuunda galip gelecek kuvvete sahip olacağına inandığını söylemiştir.
Bradley, bir harp olduğu takdirde Rusların Avrupa’da ve Uzak Doğuda taarruza geçeceklerini bildirmiş. Amerikan ordusunun kendi başına harp edebilecek kudrete gelecek sene Temmuz ayından ew₺l erişemiyeceğini söylemiştir.
Ruhr idaresi Schuman plânını destekliyor Düseldorf, (a.a.) — Ruhr havzası milletlerarası makamı dün yapılan bir toplantıda aldığı karar suretinde Batı Avrupa kömür ve çelik kaynaklarının birleştirilmesine dair Fransız teklifinin yüksek kıymetini takdir ettiğini bildirmekte, bu tek lifin, bu memleketler arasındaki İktisadî münasebetleri güçleştiren engelleri ortadan kaldırmağı hedef tut tuğuna işaretle şöyle demektedir:
Ruhr havzası milletlerarası makamının cereyan etmekte olan müza ı.uau1Bma kerelere gösterdiği derin alâka ve Savunma ' sempati kendi statüsünde mevcut oaKanı uuuıs jonnson ve müşte- ) hedeflerle Fransız teklifi arasmda-rek genel kurmaylar başkanı Ge- | ki müşabehetten ileri gelmektedir, neral Omar Bradley Pazar günü 1 başlıyacak olan iki haftalık Pasifik seyahatları esnasında Filipinleri ziyaret edeceklerdir.
Louis Johnson’la General Omar Bradley 16 Haziranda Filipinlerde olacaklar, ertesi gün Tokyoya hareket edecek ve Alaska yoluyla Va-şington’a döneceklerdir.
Erifre haklımdaki rapor hazııkndı Cenevre, (a.a.) — Birleşmiş .._
Jetlerin beş kişilik Eritre komisyo- ’ nu dün Lake Successe bir rapor göndermiştir. Bu raporda memleketin Habeşistan ile Sudan anasın da taksimini derpiş eden Ingiliz teklifinin reddedildiği sanılmaktadır.
Lake Success’de yayınlanıncaya kadar gizli kalacak olan raporun ' Eritrenin istikbali hakkında bir- | birinden ayrı üç görünüşü Birleşmiş Milletlerin tetkikine sunduğu I sanılmaktadır. I
İngiltere Nisan ayında komisyon- , da yaptığı siyasî bir beyanatta E-ritrenin merkez ve doğu eyâletlerinin Habeşistana, batı eyâletinin ise İngiliz . Mısır Sudanına verilmesini tavsiye etmişti.
Beş üyenin de bu teklifi reddettikleri, bunlardan iki üyenin İngil-terenin de kabul edebileceği, Eritre ile Habeşistan arasında bir federasyona taraftar oldukları sanılmak-dır.
İçki aleyhtarlarının Trumana ihtarı
Vaşington, (axı.) — Yirmi sene kadar evvel Amerikadaki içki yasağında mühim bir rol oynayan «içki aleyhtarı hıristiyan kadınlar cemiyeti» Başkan Trumanı içki içmek ten sakınmaya davet etmişlerdir.
Başkan Trumana bu hususta yapılan teklifin Başkanın memlekette içki aleyhtarlığına misal olması için ileri sürüldüğü sanılmaktadır. Zira böyle bir teklifin mânası biraz müp , _ ... ........
hem kalmaktadır. Bilindiği gibi bulunmuş olan Mareşal Slim gele-Başkan Truman sigara içmediği gi- ce|ç hafta Avustnalya askerî lider-bi içkiye karşı da hiç temayülü yok- feriyle görüşmek üzere Canberra'da
Sovyet kuvvetlerinin yerini komünist lıalk polisi alacakmış Berlin, (Nafen) — Sovyetlerin tayini.
Doğu Almanya ile ayrı bir sulh and ' 2 — Doğu Almanya hudutlarının
laşması imzalamaya çalıştığı zanne- ( Varşova andlaşması ile kestirilip dilmektedir. Bu hususta ısrarla dola- ’ atılmış olması.
«an cnviaiaro onro Snvvptlprin pnı. Belirtildiğine göre, Sovyetlerin Doğu Almanyada son bir diplomatik taarruzda bulunmaları ihtimal dahilindedir. Bunların Doğu Al-manyadaki Kızılordu birliklerini birdenbire geri çekmeleri muhtemel görülmektedir. Bu bölgede Sov yet komutanlarının nezareti altında teşkil edilmiş olan «Komünist polis teşkilâtı» Grottewohl hükümetini iktidarda tutabilecek kadar kuv.
şan şayialara göre, Sovyetlerin eni-' ri ile imzalanmış olan Doğu Almanya - Polonya hudut andlaşma-sı da böyle bir hareketin hazırlandığını ispat etmektedir.
Siyasî muhabirler Doğu Alman-yada vukua gelen şu değişikliklere büyük bir ehemmiyet atfetmektedirler:
1 — Berlin askerî komutanı General Kotikov ile Brandenburg, ... ____________________
Saxe ve Thuringue bölgeleri aske- vetli olduğundan bu yolda bir harf komutanlarının Rusyaya çağırıl- rekete tevessül edilmesi ihtimal maları ve bunların yerine sivillerin dahilindedir.
Güney doğu Asya siyaseti değişiyor
Uzakdoğuya giden Amerikalı idareciler
Üç milyarlık bir servet 11 yıl sularda
çalkandıktan sonra
Sovyefler komünist Ho-$ -Minhi boşka işe vermişler
Londra, (Nafen) — Paristeki muhabirlerin bildirdiklerine göre, Sov yet Rusya Güney Doğu Asya siyasetini yeniden gözden geçirmekte ve bazı değişiklikler yapmaya ha-zırlanmaktadır. Hindiçini komünist lerinin başı olan Ho Chi Minh’in değiştirilmesi de bu işle ilgili görül mektedir. Ho Chı Minh’in yerini alan Dan Sun Ku’nun genç nesle mensup olduğu belirtilmektedir. Bu hususta iki türlü tefsir yapılmaktadır:
1. — Ya Ho Chi Minh azledilmiştir.
2. — Veya Victminh lideri Güney Doğu Asya ile ilgili bazı plânları koordine etmek vazifesini almış ve bunun için de Hindiçinili komünist lerin idaresi işini başkasına bırakmıştır.
Diğer taraftan Vaşingtondan gelen haberlere göre. Birleşik Amerika pek yakında Hindiçini’ye askeri yardım malzemesini gönder meye başlıyacaktır. Bunların arasında 20 bombardıman çağı da bulunduğu kaydedilmektedir. Tanklar ise ikinci partide sevkedilecektir.
Muhabirlerin belirttiklerine göre, önümüzdeki aylar esnasında U-zak Doğu büyük bir ehemmiyet kazanacak ve bu bölgede sıcak harp katı bir seyir takibe bağlıyacaktır. Umumiyetle iyi haber alan çevrelerde hâkim olan kanaate gö. re, komünist yayılması Eylül ayma kadar nisbeten durduruluş olacaktır.
Keşmir arabulucusu anlaşmadan ümitli
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler Keşmir arabulucusu Sir Owen Dicson Keş-mirin idare merkezinde bugün verdiği bir demeçte, Asyaya vardığın-danberi yaptığı tetkiklerin Keşmir meselesinin çabuk halledilmesinin icap ettiğini gösterdiğini söylemiş ve Hindistanla Pakistan arasında bir anlaşmaya mani olacak hiç bir sebep görmediğini ilâve etmiştir.
ARJANTİN . ALMANYA TİCARET ANLAŞMASI
Bonn, (a.a.) — Batı Almanya ile Arjantin arasında 240 milyon do -larlık mal mübadelesini derpiş e-, den bir ticaret anlaşması Bonn yakınlarındaki Hoenigninterde parafe edilmiştir.
Serbest Fıkra
S vunma Bokanı ve
Bradiey Fiiipinlerede uğraya çoklar
Vaşington, (a.a.) — Savunma
Bakanlığının bugün açıkladığına göre Birleşik Amerika Bakanı Louis Johnson
Mil-
1939 da, İkinci Dünya Harbinin miş, eski vasiyetnameye göre his-başlamasuıdan az evvel, Londrada I selerine düşen ufak meblâğlara Grosvcnor Square'de oturan Ba- nlmmiora. kts».-,.-* --------------1_
yan Daisy Alexander adında yaşlı ve çok zeki bir kadın, muhteşem malikânesinde, vefat etti. Bayan Alexander üç milyara yaklaşan muazzam bir servet bırakıyordu. Yaşlı Bayan, Noterine tevdi etmiş olduğu bir vasiyetname ile akrabasından üç kişiyi kendisine varis tayin ediyordu. Fakat vasiyetnamenin tarihi çok eski idi.
asiyetnameyi tetkik edenler, tarihinin çok eski olduğunu gördüler. Filhakika 1909 tarihini taşıyor ve bir çok hükümleri müteveffanın ölüm tarihindeki maddî durumuna uymıyordu. Çünkü Bayan Alexander, 1909 tarihlerinde ancak mütevazi bir servete sahip olduğu halde, aradan geçen otuz yıl zarfında bu servet durmadan artmıştı. Halbuki, eski vasiyetnameye göre, varisler, bu muazzam servetin ancak çok küçük bir kısmına hak kazanmış oluyor-
Varişler, Bayan Alexander'ın çok daha sonraları, ölümünden pek az evvel, şpn mali durumuna göre yeni bir vasiyetname kaleme almış olduğunu bildiriyorlardı. Müteveffa, bütün ihtiyar kadınlar gibi konuşmayı çok sevdiğinden, bu yeni vasiyetnamesinden dostlarına, hizmetçilerine, uşaklarına, sokakta rastladığı tanıdıklara velhasıl her önüne gelene bahsetmiş, ayrıca işlerini idare eden kimselere ve hukuk müşavirlerine de haber vermişti. Artık herkes, muazzam bir servete sahip bulunan Bayan A-lexander’in vasiyetnamesinin hazır olduğunu biliyordu. Fakat, müteveffanın ölümünde, ortaya eski vasiyetname çıkıverince, varisler büyük bir heyecanla yeni vasiyetnameyi aramaya başladılar.
Yeni vasiyetname ortada yoktu. , Bayan Alexander’in o kadar ballandıra ballandıra bahsettiği bu servet fermanının nerede olduğunu kimse bilmiyordu.
Bayan Alexander ahir vaktinde biraz antikalaşmıştı. Paralarım, evrakını, elmaslarını daima ayrı ayrı yerlere saklıyordu. Muazzam malikânenin her karış toprağında, eşyadan her birinin dikiş yerlerinde muhakkak Bayan Alexander’in bir kaç kuruşu veya bir kaç parça elması saklanmıştı. İhtiyar kadın, bu suretle hareket etmekle, aklı sıra hırsızlara karşı tedbir alıyordu. Fakat bu, ayni zamanda onun için bir zevkti. Bayan Alexander, haftada bir kere civar ailelerin genç kızlarını kabul eder, onlarla ahvali âlem den bahsederdi. İhtiyar kadın, pek sevdiği genç kızlara bazan «Haydi bakalım ikinci kata çık... Salonda şöminenin solundaki ikinci koltuğun dikişleri sökülmüş... iliştiri-ver». Yahut «Bahçede penbe güllerimin dibi kabartılacak...» Diyerek, kızlara küçük hâzinelerin yerlerini göstererek onlara «gelinliklerini, temin ederdi. Bayan Alexander’in bu saklambaç oyunu sayesinde civarda bir çok kimsesiz veya fakir kız muhteşem düğünler yapmak imkânını bulmuşlardı.
Varisler, müteveffanın bu huyunu bildikleri için, büyük malikânenin her yerini didik didik ettiler. Kazılmıyan bir kaır 'oprak, kumaşı sökülmiyen bir tex koltuk, tah talan kaldırılmıyan döşeme ve tavan kalmadı.... Bir çok para, elmas ve tahvilât buldular, fakat vasiyetname yoktu. Vasiyetname olmayınca da bu servetin bir kuruşuna bile dokunmak imkânsızdı.
Nihayet falcılar, medium’lar, hafiyeler de getirildi. Beyhude... Vasiyetname yok., yok.
On bir yıl süren araştırma
Bu hararetli araştırma tam on bir yıl sürdü. Varisler artık ümidi kes-
Ruhr milletlerarası makamı, kendi çerçevesini aşmakla beraber, hedeflerini ihata eden bu esere ka -yıtsız şartsız yardım etmeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
LÂTİN KUPASI MAÇLARI BAŞLIYOR
Lizbon, (Nafen) — İspanya, Portekiz, İtalya ve Fransanın da iştiraki ile her sene yapılmakta olan Lâtin Kupası futbol maçları Cumartesi günü başlıyacaktır. Geçen se-neki turnuvayı Barselon futbol takımı kazanmıştı.
I
SOVYETLERE KARSI BALONLA NEŞRİYAT
Londra, (Nafen) — Berlinin batı bölgesinde bir Alman gazetesi çıkarmakta olan Arno Scholtz isminde bir muharrir Ruslara karşı Berlin . Telgraph gazetesi ismini verdiği gazetesinde yeni şekilde harp ilân etmiştir.
Scholtz binlerce yaptırmış olduğu balonlar içine Doğu Almanyadaki Almanlar ve Ruslara hitaben yazılar yerleştirmekte ve rüzgârın batıdan doğruya estiği zamanı seçerek balonlarını havalandırmaktadır.
Bu balonların muhtevesı Doğuda ki Almanları Ruslara karşı ikaz etmekte ve aynı zamanda da Ruslar: da uyanık bulunmaya davet etmek, tedir. En son olarak Scholtz 10.000 balonu havalandırmıştır.
Scholtz’un kanaatına göre, eğeı bu sistem daha teknik olarak tatbik edilirse demir perde gerisinde bulunan memleketler ve hattâ Rus-yanın içerlerine kadar bu tarzda ğunu bildirmektedir.
İNGİLİZ GENELKURMAY BAŞKANININ GEZİSİ
Londra radyosu, (Basın - Yayın) — İngiltere Genelkurmay Başkanı Mareşal Sir William Slim, bugün Karaçi’den ayrılarak Kolombo’ya hareket etmiştir.
Karaçi’de kaldığı iki gün zarfınckı Pakistan orduları baş kumandanı ve askerî şeflerde müzakerelerde
beklenmektedir.
“Yaşa Halk Partisi!
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından neşredilen tebliği okuyunca, Hüseyin Cahit Yalçın bütün varlığını sarsan bir vecd ve heyecan içinde bilâ ihtiyar şu kelimeleri haykırmak istemiş: Yaşa Halk Partisi!..
Ve ondan sonra üstad almış eline kalemi, küfürlerin içinde ne kadar kokulu, ne kadar esmer kelimeler varsa hepsini birer birer muhalefete sıralamağa başal-mış!.
Hayret ettik: Biz üstadı Avru-palara, Amerikalara gide gele biraz incelmiş ve galiz kahve ağızlarını unutmuş zannediyorduk. Kokulardan meselâ Şanel No: 5, renklerden sarışın veya kumral, manzaralardan da cennet yeşilini tercih ediyor, sandıktı. Meğer üstad varlığını sar-
Sançizmeli)
san bu tebliğ karşısında hâlâ kaldırım mühendisliği kısım şefliği emri altında imiş..
Ama nemize gerek? Yaşa Halk Partisi!...
Yaşa Halk Partisi! Çünkü U-iusun eski rotatifini Tanin’c hediye ettin. Ve Hüseyin Cahit üstadımız da bu makineyi yüz binlerce liraya satmak imkânını buldu!
Yaşa Halk Partisi; 7 Eylül ka-radarını vaktinden evvel sezenleri zengin edebildin!..
Yaşa Halk Partisi; dönümü İM lira etmiyen taşlık arsaları vak-
77
tiyle kapatıp sonradan Prost plâ-niyle şereflendirerek metresini 100 liraya çıkaranlar seninle iftihar ederler..
Yaşa Halk Partisi: Hüseyin Cahit Yalçının Atatürk aleyhindeki yazılarını unutturup onu 30 senede hlr Atatürkçü yapabildin!..
Yaşa Halk Partisi; Lozan müzakeresi zamanlarında, Hüseyin Cahit Yalçın için memleket menfaatlerini yabancı menfaatlerinden daha üstün tutmasını tavsiye eden Ulus’a ayni Hüseyin Cahil Yalçın'ı başmuharrir yaptın!
Yaşa Ilalk Partisi!.. Partisine yapmadığı hücum kalmadıktan sonra Hüseyin Cahit Yalçını (* partinin sözcüsü yaptın'
Şa., şa.. şaü İlâhi Halk Partisi, akimla çok yaşa!
Atlantik Paktı silâh teslimatı
Vaşington, (Nafen) — Atlantik paktına dahil memleketlere ikinci sene içinde gönderilecek silâhlar programında 240 kilometrelik mesafeye kadar işliyen »adarlar ile en son model hava dafi topları’vardır. Ayni zamanda tanklar için son sistem tepkisiz toplar da bulunacaktır.
Amerika millî müdafaa bakanı sekreteri M. Johnson'un açıkaladı-ğına göre Mart ayındanberi Avru-paya gönderilmiye başlanmış olan harp malzemesinin sevkj Haziran sonuna kadar devam edecek ve böylelikle 170.000 ton harp malzemesi gönderilmiş olacaktır.
zı olmuşlardı. Nihayet geçenlerde Kaliforniyada deniz kenarında dolaşan Jack Wurm adında bir gazino garsonu, kumun üzerinde bir şişe buldu. Şişenin içinde bir kâğıt vardı. Genç adam şişeyi açarak kâğıdı okudu. Bu kâğıt, Bayan Daisy Alexander'in vasiyetnamesi idi. Mü teveffa, vasiyetnamesinde ezcümle şöyle diyordu:
•Adresim ve hüviyetim aşağıda yazılıdır. Bütün servetimi bu kâğıdı bulacak olan mesut fâniye bırakıyorum. Yalnız kendisinden rica ediyorum. Avukatım Barry Cohen’e de münasip göreceği bir hisse ayırsın. Bu işi varislerimi üzmek için yaktım. Çünkü onlar, benim öteye beriye para saklamamla alay ediyorlar ve beni bunamış zannediyor-
laTdı. Halbuki bu benim en büyük zevkimdi, çünkü bu suretle gelinlik kızları heyecanlandırıyor ve mem-nun ediyordum. Onlar, o katı kalb-li, maddî, hasis varislerim belki de şu âne kadar malikânemde boş yere çift sürmekle meşguldürler. Bütün temennim, dalgaların bu şişeyi iyi kalbli ve ihtiyarlara karşı müsamahakâr bir gencin eline ulaştırmasıdır.»
Büyük Varis
Simdi, eski gazino garsonu Wurm, mirasa konmak üzere İngiltereye gelmiş bulunmaktadır. Yeni zenginin, tam Bayan Alexander’in istediği gibi bir varis olduğu anlaşılıyor. Çünkü ilk iş olarak müteveffanın malikânesini tamir ettirip burasını yaşlı ve kimsesiz kadınlar için modern ve rahat bir yurt haline getirmiş.
Ankara Sular İdaresinden:
1 - Aklaş motor evi ihtiyacı olan 70 - 75 P. S. takatinde bir adet elektrik motor pom grupu ve teferruatı acele mübayaa edilecektir.
2—Alınacak elektromotor pomp grubunun fennî evsafı ve takati montaja ve su borularına raptı fennî şartnamede ayrı ayn gösterilmiştir Bu şartname Ankara Sular idaresinden 5 Beş lira mukabilinde alınabilir.
3 — İhale 20/6/950 tarihinde saat 16 da yapılacakta. Fenni sartna-mede yazılı şartlar tahtında ve ihaleden 60 gün sonra yerli veya ecnebi malı olmuk üzere vermek ve ge tirmek isteyenlerin teklif edecekleri hatların yüzde 75 teminat akçelerde birlikte belirli saatte Ankara Sular idaresi binasında toplanacak Komisyona baş vurmaları.
4 İşin ehemmiyet ve müstaceliyetine binaen hiç bir müddet temdit edilemez.
5 — idare ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (3761)
suretle
(473)
r——7—————
50000 Ünite Peniclllin Sülfan
POMADI
Yara, çıban, ergenlik, kadın çocuk ve göz hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
Penicîllin Sülfan
Pomadının her evde bulunması lâzım.
Umıımi satış yeri: NUMUNE Ec zahanesi, Nümuııe Hastahanesi karşısı — ANKARA
Eczahanelerden isteyiniz (2260)
*
Emekli, Dul, Yetim Maaşları
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığından
Maaşlarını Sandığımızdan alma kta olan enjeldi, dul ve yetimlerin 1950 yılı 2 inci 6 aylık yoklama ilmühaberleri boş olarak bütün emekli, dul ve yetimlerin adreslerine posta lanmıştır.
Emekli, dul ve yetimler bu yoklama ilmühaberlerini usulüne uygun olarak doldurulacak ve tasdik ettirerek yanlarında alıkoyacaklardır.
Maaş sahipleri Temmuz - Eylül 3 aylık istihkaklarını 1. Temmuz 1950 tarihinden itibaren müracaat edecekleri Banka gişelerine ve postahanelere işbu yoklama ilmüha herlerini ibraz ve teslim ederek alabileceklerdir.
Yoklama ilmühaberlerini vaktinde hazırlamıyan ve Banka veya posta-haneye teslim etmiyenlerin maaşları ödenmiyeceği cihetle yoklama ilmühaberlerini 1. Temmuz 1950 tarihinden evvel behemehal doldurup tasdik ettirerek bununa müracaatları lâzımdır.
20.6.1950 tarihine zadil ilmühaberlerini almayan emekli, dul ve yetimlerin derhal sandığımızdan ilmühaber istemeleri lüzumu ilân olunur. (3845)
galmlfttr.
B. Atatuğ, T. Eştaş
Anıfartalu eaddeai, Adliye isti No. 271 — Telefon: 147M
12 -« - 195»
ZAFEE
— 177 —
Lira
8
Lira
Yazanı MİŞEI ZEVAKO
Devamlı ilânlar için huauaî tarife tatbik edilir.
ZAFER'in Üân Şartları
k .................. 15 Ura
8 Öncü sayfada 8m. ...... 4 )
sayfada 8id.... 8 )
Satılık fırigidaire
Frigidaire havuz, buz dolabı ve şerbetçiler için lüzumlu teferrûat satılıktır.
Kemal Dedeoğlu Tel: 16027.
.. 28
.. 16
. •
ZAFER’in Abone Şartlan
Memleket İçi
U aylık
Sûrları terketmek muvafık değildir. Belki de bu, Sultanın bir oyunudur
O, bundan da büyük.. Macar ı Urben’i kovdum. Beni müthiş Türke karşı hudutsuz bir faikiye-te ulaştıracak olan o zeki sanatkâr adamı kovdum. Eğer bu ha tayı îşlemeseydim, şimdi karşısında titrediğim büyük toplar benim elimde olacaktı.
— Evet Haşmetpenah.. Hakikaten büyük bir hata..
— Fakat ne bilirim; o serseri kılıklı heriften bunu, bu büyük icadı nasıl bekliyebilirdim..
— Ama o, Urben’e kıymet verdi, değil mi?
— Evet.
İkisi de sustu. İmparator acınacak bir halde idi. Başı göğsüne düşmüştü. Dışarıdan gelen zafer velvelesi kulaklarını tırmalıyordu.
12 NİSAN 1453
Bir anda Bizansın içinde umulmadık bir gürültü başladı. Bu öyle feryatlar, ah ve vahlarla karışık bir gürültü idi ki.. Türk ordusundan gelen zafer âvâzelerini bastırıyordu.
Ne olmuştu? Ne oluyordu?
Jan Jüstinyani dimdik dikildi. İmparator geriye döndü.
Bizansta bir fevkalâdelik vardı. Alelacele haberciler gönderildi.
İmparator merak ve endişe ile sordu:
— Ne olabilir muhterem kumandan?
— Hiç bir şey anlamıyorum.
— Gidiniz, Allahaşkma sebebini anlayınız.
Tam Cinevizli Kumandan kapıdan çıkarken kanter içinde bir asker geldi ve nefes nefese selâm irdi, imparator heyecanla sordu — Ne var? Çabuk söyle..
— Haşmetpenah... Haşmetpenah... Geliyorlar!..
İmparator sapsarı kesildi. Kekeli yer ek sordu:
— Kim geliyor?
— Türkler.
____ Budala.. Ben burada onların bütün hareketlerini görüyorum Nereden geliyorlar..
Zabit elini Karadeniz tarafına uzatarak:
— Oradan Haşmetpenah..
Diye inledi. İmparator bir şey anlamamıştı.
— BizanslIların velvelesi nedir* Neden bir nehir gibi akıyorlar? Nereye gidiyorlar?
— Oraya.. Oraya Haşmetpenah.. İmparator bunalmıştı.
— Açık söyle zabit efendi.
— Türk donanması geliyor, Haş metpenah..
İmparatorun kolları yanına düş tü. Başını eğerek mırıldandı:
— Korkuyordum. Bunu bekliyordum..
Jan Jüstinyani sordu:
— Nereden geliyorlar!
— Karadeniz tarafından.
Bu sırada İmparator merakla:
— Peki, Amiralimiz nerede?
Dedi. Jüstinyani de ayni merakla bu suali kapıdaki zabite sor du. Zabit süratle uzaklaştı. Fakat bu sırada Grandük Notaras, nefes nefese İmparatorun huzuruna girdi.
— Haşmetpenah..
Diye söze başladı. Kostantin o-nun sözünü kesti:
— Bu telâşın sebebi nedir Amiral?
— Haşmetpenah.. Türk donanması geliyor.
— Karadenizden mi?
— Evet...
— Biz de görelimi
— Fakat..
— Ne var?
— Sûrları terketmek muvafık değildir. Belki de bu, Sultanın bir oyunudur.
— Ne gibi?
— Bütün Bizans Sarayburnu tarafına çekilerek sûrlardan umumî bir hücum yapmak istiyebilir.
İmparator, Amiralin yüzüne tak dirle baktı:
— Hakkınız var, bu mümkündür. O halde muhterem Jüstinyani buradan ayrılmasın. Ben muhakkak bu Türk filosunu görmek isterim.
— Emir Haşmetpenahındır.
Jan Jüstinyani orada kalda. İmparator Grandük Notarası yanına alarak Sarayburnuna doğru doludizgin hareket etti.
Yollarda onu görenler hemen 1 burup haykırıyorlardı:
— İmparator!. İmparatorumuz! Allah onu korusun!..
İmparator bu dualara başıyla selâm vererek geçiyordu.
İmparatorla Amiral Sarayburnu önüne gelmişlerdi. Halk sokak lan doldurmuş, akın akın sahile yığılıyordu. Feryatlar, ah ve vah-lar kulakları tırmalıyor, papasla-rın yanık İlâhileri mâneviyatı büs bütün bozuyordu.
Bir noktada imparator durdu. Yaslı gözlerle Karadeniz boğazı tarafına baktı. Amiral elini uzatarak bir noktayı gösterdi. Hakikaten uzaktan denizin üzerini kap layan müteharrik bir kütle görünüyordu.
Yüzlerce, hattâ binlerce kürek
■1 ""BJlfB. SSF- •
rer hitabetti. Evvelâ Hersek oğlu | Ahmet Paşaya döndü: i
(Sen, Hersek oğlu.. Bankamdan
ce mavna, kadırga, kalyon birbirine çarparak, açılarak yükselip alçalıyordu.
Tayfaların velvelesi, nâraları ta Sarayburnu sırtlarında yayılıyor, rengârenk elbiselerinin renkli göl geleri denizde oynaşıyordu.
İmparator durmadan içini çekiyordu.
— Ne kadar da çok Amiral?
Diye mırıldandı. Grandük yeisi! bir sesle cevap verdi:
— Sayılamıyacak kadar Haş-metpenah..
— Nereye kadar gelecekler acaba? Haliçteki zinciri zorlarlar mı? Zannetmem.. Manevra yapıyorlar. Her Halde Diplokionion’da demir-liyecekletr (1).
— inşallah.. Hiç olmazsa Sultanın bundan sonraki hareketleri hakkında fikir edinmek üzere vakit kazanmış oluruz.
— Mümkündür.
— Ne kadar da gürültü ediyorlar. Bu def, dünbelek ve davul sesleri de ne oluyor? Neden bu kadar çılgınca haykırıyorlar?
— Türklerin âdetidir Haşmet-penah.. Harp onlar için âdeta bir bayramdır. Bu millet kadar ölüm den korkmıyan, ölümü hiçe sayan bir millet görmedim.
— Hakikaten de öyle..
Bir müddet daha Türk filosunun ’Diplokionion önünde demir atmasını seyrettiler. Sonra İmparator:
— Ne yapacağız Amiral?
Diye sordu. Grandük Notaras:
— Ne yapacaklarını bilmiyoruz. Biz de hazır bulunmamız lâzım.
— Zinciri zorlarlarsa?
— Haliçteki gemilerimizin hepsini zincirin önüne sıralamahyız. Tâ ki bir hücum teşebbüsünde bulunurlarsa gafil avlanmıyalım Haşmetpenah..
— Hakkın var Amiral.. Derhal emir verilsin..
— Ayni zamanda Beyoğlu sûrunun üzerine de lüzumu kadar ra-sıt koymalıyız (2). Türk filosunda en küçük bir hareket görür görmez limanın başkumandanlığını kendisine tevdi ettiğimiz, Tana-dan gelen kadırgaların kaptanına haber versin. Böyle bir haber gelir gelmez bütün trampetler çalın sın ve tayfalar silâh başına koş-
sun..
— Muvafıktır Amiral.
İmparator bir müddet düşündükten sonra:
— Çok yorgunum Amiral-.
Dedi. Hakikaten uykusuzluktan, üzüntüden Kostantinin rengi kaç mıştı. Âdeta ayakta sallanıyordu.
— Bunu hepimiz biliyoruz. Bir parça istirahat etmelisini?
— Mümkün olacak mı acaba?
— Bizlere güvenebilirsiniz imparator başını önüne eğerek düşündü. Hakikaten istirahate ihtiyacı vardı. Gidip bir iki saat uyumağa karar verdi.
★ (Devam var)
(1) Bu mevkiin İstanbuldan iki mil mesafede (Çiftesütun) mevkii olduğunu Barbaro söylüyor. De-tige ise, Kabataş olarak tavzih etmektedir.
(2) Detiye’ye göre.
Hilmaıı, Humber, Commer Servis Garajı AÇILDI
Her marka otomobil, yon ve motörlerin tam bir emniyet ve süratle garantili olarak tamirleri kabul olunur.
Adres: İstanbul Caddesi Akköprü. Tel. 16409 15300
Ders verilir
Yüksek İktisat ve Ticaret mezunu bir bayan tarafından orta okul öğrencilerine matematik ve Almanca dersleri ehven fiyatla verilmektedir.
Müracaat: Saat 9.30 - 12 Kocate-pe Adakale sokağı sonu No. 54 Halide Apt. Daire 1 (2268)
t
1
ARI
Bellamy Cinayeti
_MZAFER'İN POL&B TRFRİKAH
Yaza d: Frence» Noy» Hart Şevkes8 S. Yazıaoflkı
— 53 —
M A :ı İR
Hazır - Ismarlama Elbise ve tuhafiye
Anafartelar Cad. Alsancak sokak No. 27 (Yeni Belediye binası altı) Tel: 16475
Birinci Bölge Etibba Odası Başkanlığından
Odamızın mûtat Genel Kurul toplantısı 17/Haziran/1950 Cumartesi günü saat 11 de Ankara Nümune Hastahanesi Konferans salonunda yapılaoağından sayın meslekdaşlan-mızın toplantımıza teşrifleri rica olunur. (2199)
Z'
İ/4nÇ yejiulrulcit
BESLER, NEŞELENDİRİR
İSTANBUL- RIZAPAŞA YOKUŞU ŞARKHAN TEL-24746

Ayaş içmece Kaplıcaları Radyolu konforlu otobüsler ile gidiş - dönüş seferlerine başlanmıştır.
İtfaiye meydanı Karyağdı Türbesi yanında Beypazar otobüsleri yazıhanesi Telefon 13458. (KM)
Sizden ne beklediğimi söylemek üzere». belki bugün yine sizinle görüşürüm. Şimdilik, gerek kendiniz ve gerek nişanlınız A için hiç endişeye kapılmayınız. jg Katerin bu sözleri söyler söy- (I lemez odadan çıktı. ™
Fiyorenda, yalnız kalınca bir iskemleye çöktü, bafinı iki elinin içine alarak hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Ferriyer’in •önünde gösterdiği o cesaretten şimdi eser kalmamıştı.
Bu esnada, Katerin, insanda â-deta meş'um bir tesir bırakan loş bir odaya giriyordu. Orada, yalnız başına bir tahta sıraya oturmuş, bir asilzade gibi giyinmiş bir adam vardı. Fakat, onun, o devrin tâbirince «Her işi beceren bir adam» yâni zalim bir haydut olduğunu anlamak için yüzüne iki defa bakmağa lüzum yoktu.
Adam, Katerinin içeri girdiğini görünce hemen ayağa kalktı ve yerlere kadar eğildi.
Katerin:
— Çabuk, dedi, Vikont saraydan çıkmak üzeredir. Git, bekle onu kapının önünde. Kendisini iyice gördün değil mi? Aldanmı-yacaksm ya?
Adam, tatlılaştırmağa çalıştığı kaba, sert bir sesle ve lâubali bir tavırla:
— Korkmayınız, Madam, onun resmi şurada gözümün bebeğin-dedir. Aldanmayız biz... İşimizin eriyiz biz... cevabını verdi.
Ana Kraliçe, bu pek bayağı, haydut ifadesi karşısında hayret ve telâş göstermiyerek:
— Ne yapacağını pek iyi biliyorsun değil mi?... Hele bir daha tekrarla bakayım... dedi.
Herif, mutiane bir tavırla:
— Korkmayınız... İşte tekrar ediyorum: Adamı adım adım takip ediyorum. Bastil’e girerse, iş i I odadan çıktı ve Kapıyı
Katerin, Fiyorenda’ya dönerek müşflkane bir tavırla:

^uammer Karaca Opereti
/ i \ Osman Bikes Vz
Operet 3 Perde
Muvaffakiyetle devam ediyor Bu akşam 21,31 da
Akköprü yolu Tenis kortu yanında, biletler Enver tuhafiye mağazasında satılmaktadır.

Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem de ikramiye kazanabilirsiniz!
ikramiye çekiliş tarihleri
29 Aralık
25 Ağustos ı
31 Ekim ı
1
2 Ev
1 Ev
2 Dükkân 1 Dükkân 1 Dükkân
ve çeşitli para ikramiyeleri... EV ve DOKKÂNLAR'ın veraset ve intik vergisini bankamız öder.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
İnşaat Yaptıranlara
Türkiye Emlâk Kredi Bankasından
Ankara'da, Dışkapı'da, Etlik yolu Özerindeki depolarımızda mevcut kereste, inşaat, sıhhî ve elektrik tesisatı ve sair malzeme, anbarları-mızın tasfiyesi dolayısiyle insaei yaptıranlara uzun vade ve kredi ile satılmaktadır.
Arzu eden inşaat sahiplerinin malzemeyi görmek üzere mezkûr an-barlara ve şerait hakkında izahat almak için Bankamız Ankara Şubesine müracaatları rica olunur.
— 51 —
Çeviren s RAGIP_WFKI
tamamdır, hiç üzülme... eğer doğru yoldan saparsa... Al sana işte! der, iki küreğinin arasına altı pus luk bıçağı sokarım... Böylece, gık demeden kuyruğu titretir... Boş ver sen... Biz işimizi biliriz.
Katerin, en ufak bir sabırsızlık eseri göstermeden dikkatle dinlemişti. Başıyla onu tasdik etti ve izahatta bulundu:
•— Ona, Bastil’e gitmesi için vakit kazandır. Acele etmene lüzum yok... Sonra, gözünü dört aç.. Buradan Bastil’e gitmek İçin bir kaç yol vardır... O, en kısa yoldan gitmeğe mecbur değildir... Yolda oyalanması da muhtemeldir... Hülâsa, hiç acele etme... Şunu iyi bil: Ben onun, senin hançerinle öldüğünü görmekten ziyade Bas-til’de görmeği tercih ediyorum. Bu nokta benim için pek mühimdir.
Herif homurdandı:
— Hanım, size, korkmayınız dedik ya... Ben ahmak, kalın kafalı bir adam değilim. Pekiyi anladım işi: Bir adam, sokakta kalabalığın içinde bir hançer. darbesiyle yere seriliyor. Tabiî ölüsünü taşıtacak değil ya... O orada bırakılır ve geçip gidilir. O vakit, onu kaldırırlar, tanırlar, ailesi feryat eder, bir sürü can sıkıcı şeyler olur. Halbuki, Bastil'de veya başka bir yerde, görülmeden ve tanınmadan işi bitiriliverir.... Bir adam ortadan kaybolmuş. Ne-
değil mi?
Ferriyer, hafif bir tereddüt ce-
rede acaba? Ne olmuş? Ölmüş mü yoksa sağ mı?... İstediğiniz kadar arayadurun siz... Adamın tevkif edildiği bile akla gelmez... O kuzuya da gidip kafasını kurdun ağzına sokması için lâzımgelen zamanı vereceğim... Mademki, Bas-tile gitmesi matlûp ve bana da ücretim veriliyor... Zahmet edip hançerimi saplamam.
— Sen, umduğumdan daha zeki imişsin... Haydi, git, diye herifi koltukladı.
Ağzına kadar dolu bir keseyi yere attı. Düştüğü zaman gümüş sesi veren kese, zeki herife pek hoş göründü. Hemen kıllı elini uzattı ve keseyi alıp odadan çıktı. xxn
BURG - LÂ - REN
Boröver, Ferriyerden ayrıldıktan sonra köprüleri geçmiş ve,. Sent - Andre - Dezar sokağı yo-liyle Busi kapısına varmıştı. Bu kapıdan da çıkarak ileriye doğru yürümeğe devam etti. Movegar-son sokağının köşesinde, burnunu havaya dikerek gezinen Strapa-far’ı gördü; onu bekledi.
Strapafar da onu görmüştü. Hemen yanına gelerek:
— Manastıra gitti. Evine döndü. Tekrar manastıra geldi, diye-raporunu verdi.
— Şimdi orada mı?
— Evet, oraya henüz yalnız başına geldi. Trenkmay ile Burakan' kapının önünde duruyorlar.
— Ya, Korpodibale?
____ Şurada, atlan muhafaza ediyor.
— Pekâlâ!... Gidelim haydi.
Diyen Boröver, Strapafar’la beraber, o devirde Sen - Jermen -Depre manastınmn, Papas teşhir kulesinin karşısına tesadüf eden cümle kapısının bulunduğu Eşode sokağına doğru gittiler.
Bu Eşode sokağı o zamanlar, ibir tarafı manastır bahçe duvarının hendeği ve diğer tarafı küçük bir çayır olan âdi bir yol idi.
Trenkmay ile Burakan, orada bir çayır meyhanesi bulmuşlardı. Bu meyhanenin sahibi, çayın da babasının malı imiş gibi kullanıyordu. Durup dinlenmeden top oynadıkları yere içki getirmişler di. Böyle top oynamak onlara, sezdirmeksizin manastırın kapısını gözetlemeyi temin ediyordu.
Şövalye ile arkadaşı bunlann yanma geldiler.
Top oyunu öğleden sonra saat dörde kadar devam etti.
Bu anda Vidam, manastırdan çıktı, oyunculara dikkat etmeksizin yanlarından geçip gitti.
Boröver, Vidamın gittiği istikameti gözüyle takip etti ve onun şehre avdet ettiğine emin oldu. Sonra yine top oyununa devam et ti. Yalnız Strapafar, Vidamın peşine takılmıştı.
Boröver’le Burakan ve Trenkmay arasında devam eden oyun bu defa pek uzun sürmedi. Saat beşe doğru, bir katıra binen bir keşiş, iner kalkar köprüden geçti. Manastırın da, Luvr Sarayı ve Bastil zindanı gibi iner kalkar köprüleri vardı.
Oyun birdenbire durdu. Boröver, işi pek acele olmadığı için katırını kendi halinde yürümeğe bırakan keşişi takibe başladı.
A (Devamı var)
Ben size Bayan Bellamy’nin sizi ne suretle Bayan İves’in hizmetine tavsiye etmiş bulunduğunu sordum.
— Ben de onu anlatıyorum.
Matmazel Cordier zerre kadar istifini bozmadan sözüne devam etti»
— Kız kardeşim oradayken, ben de ara sıra gider kendisine bazı işlerin nasıl yapılacağını öğretirdim. Çünkü ben sekiz senedir çalışıyordum, ve çok tecrübe görmüştüm. O sıralarda Bayan Bel-lamy’ye rica etmiş ve şayet Rose-mont'ta bana bir iş bulacak olursa pek memnun olacağımı söylemiştim. Çünkü kız kardeşim o şoförle evlenince kendisini sık sık görebilecektim. İki sene sene kadar evvel kendisi bana bir mektup yazdı, ve Bayan Patrick İves’ in fevkalâde tecrübeli, iyi bir hizmetçiye ihtiyacı olduğunu bildirdi. Ben de Bayan İves’i bu suretle tanıdım.
— Hâlâ Bayan İves’in hizmetin de mi bulunuyorsunuz?
— Hayır. Haziranın yirminci günü çekildim. Çünkü bazı hâdiselerden dolayı memnun değildim.
— Bu hâdiselerin Bayan Bellamy’nin ölümiyle münasebeti var mıydı?
— Böyle bir şey söylemedim. Sadece memnun değildim.
— Matmazel Cordier, bu kitabı evvelce bir yerde gördünüz mü? Kitabın ismini size söyliyeyim. Stone isimli bir muharririn ticarî malûmat isimli kitabının üçüncü cildi.
Matmazel Cordierinin gözleri kayıtsızca kitabı süzdü.
— Evet, bu kitabı biliyorum.
— En son defa nerede gördü-
— On dokuz Haziran gecesi, saat dokuz sıralarında.
— Nerede?
— Bay İves’in kütüphanesinde.
— Bu kitap neden dolayı dikkatinizi çekti?
— Çünkü içerisine bakmak için masanın üzerinden aldımdı.
— Niçin almıştınız?
— Çünkü evvelce içine koymuş olduğum bir notun hâlâ orada o-lup olmadığını öğrenmek istiyordum.
— Aradığınız not hâlâ orada duruyor muydu?
— Hayır efendim, yoktu.
Savcı muazzam kitabı kâtibin
önüne doğra dikkatsizce fırlattı.
— Ba kitabı bir delil olarak teklif ediyorum.
— Bir itirazınız var mı?
Hâkim Carver, Lambert’ln ağır vücuduna doğru bir şeyler sorar gibi baktı.
Lambert ağırlığını bir ayağının üzerinden öteki ayağının üzerine devrederek kitabın cehennemi bir icat mı, yoksa murassa bir çek meçe mi olduğuna bir türlü karar verememiş gibi düşündü ve nihayet karar kıldı:
— Hiç bir itirazım yok.
— Matmazel Cordier, kitabın içine koymuş olduğunuz not kime hitaben yazılmıştı?
— Bay Patrick İves’e.
— SIzLn tarafınızdan mı yazıl-
— Hayır, hayır, Mösyö.
— Kimin tarafından yazılmış olduğunu biliyor musunuz?
— Evet, Mösyö.
— Kimin tarafından?
— Bayan Stephen Bellamy tarafından.
— Nasıl oluyor da Bayan Bellamy tarafından Bay İves’e hitaben yazılmış olan bir not sizin elinizde bulunuyordu?
— Bayan Bellamy Bay İves’e gizlice yazdığı mektuptan benim vasıtamla gönderirdi. Zarfın üzeri bana hitaben yazılmış olurdu. İçinden bir ikinci küçük zarf çıkardı. Onun üzerinde de Bay İves’ in ismi yazılı olurdu. Ben de bu mektuptan kitabın arasına ko-
— Bu işi uzun zamandır mı yapıyordunuz?
— Uzun zamandır. Yâni, altı aydır. Belki de sekiz ay kadar.
— Acaba hafızanızı yoklarsanız oraya kaç mektup koyduğunuza hatırlayabilir misiniz?
— Pek iyi bilemiyorum.. Belki on.. Belki on iki.. Belki de yirmi. İlk zamanlarda ayda bir defa filân geliyordu. Sonra son iki ay içinde haftada iki üç tane gelmeğe başladı.
— Bu notu kitabın içine saat kaçta koydunuzdu?
— Galiba yediye çeyrek vardı. Belki de yirmi vardı. Her halde altı buçuğu geçmişti, fakat yediye gelmemişti.
— Her zaman bu saatlerde mi koyardınız?
(Devamı var)

RADYO
BULMACA
13
00
14
13
13
ANKARA RADYOSU . PAZARTESİ — 12/6/1950
7.30 M. S. Ayan.
7.31 Müzik: Maral
7.45 Haberler.
8.00 Müzik: Hafif Parçalar (Pl.)
8.25 Günün Programı ve Hava Raporu
8.30 Müzik: Hafif Orkestra Müzikleri
do Müzik: şarkı
00 Haberler.
1.15 Müzik: Salon Müzikleri (Pl.) 13.30 öğle Gazetesi.
1.45 Müzik: Karen Kemple’den Melodiler (Pl.)
Hava Raporu, Aksam Programı
58 Aç ıl ıs ve Program.
00 M. S. Ayan.
00 Müzik: Dans Müziği (Pl.)
30 Konuşma: (Kitap Saati) Adnan ötüken.
45 Müzik: Sinema Orguyla Melodiler (Pl.)
00 M. S. Ayarı ve Haberler.
15 Geçmişte Bugün.
20 Müzik: Şarkılar.
45 Müzik: Tarihi Türk Müziği.
15 Radyo Gaze
30 Müzik: Radyo Senfoni Orkestrası. (Şef: Ferit Alnor).
Leoncavallo: Palyaço Operasından Sahneler.
Canlo: Savul Subaşı;
Tonlo: Vedat Gürtan; Silvio: Fikret Kutnay: Arlekln: Esat Tamer; Nedda: Ayhan Alnar.
17
18
18
18
18.'
esi.
21.15
12.30 Müzik: Beethoven - Patetlk Sonat. Çalan Pakize Maral.
1.00 Konuşma.
22.15 Müzik: Halk Türküleri.
22.45 M. S. Ayan ve Haberler. 23.00 Program ve Kapama.
İSTANBUL RADYOSU PAZARTESİ — 12/6/1950
12.57 Açılış ve Programlar.
13.00 Haberler.
13.15 Pasifik Adalarından Melodiler
(Pl.)
13.30 Hafif öğle Müziği.
Çalan: Senılramls Orkestrası.
14.00 Şarkı ve Türküler (Pl.)
14.30 Serbest Saat.
14.40 Orkestra Eserleri (Pl.) 15.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açıl ıs ve Programlar. 18.00 Fasıl Heyeti Konseri.
"UŞŞAK" 1 — Peşrev 2 — Lût-feyle tablb 3 — Sen bu ufkun 4 — Duçarı hicri yar olalı 5 — Cana rakibi bandan edersin 6 — Tak-
22.0
arkadaşı, farkında olmıyarak aldanmak, tersi: Kuzunun bağırışı 3 — Gelecefc, dört tarafı su He çevrili 4 — Tersi: Bir mcvslrn, ensiz 5 — Yedi (Sayı) tersi: Sonuna (T) gelirse dinlenme anlamına gelir 6 — Tersi: Bas taranır, tersi: Kaydetme 7 — Tersi: Büyüklük. yani 8 — Tersi: Sabah kahvaltısında yenir 9 — Basına (P) gelirse ltalyada eskiden hüküm sürmüs bir sülftle 10 — Bir nota. Tersi: Bir, ayının evi 11 — Kemiğin İçinde bulunur. Amaç.
Yukarıdan Aşağıya:
1 — Hol. bir erkek adı 2 — Beyaz, öç. vilayet 3 — Azerliyle 4 — Hekimlik 5 — Pahalı (îkl kelime) 6 — Bir nota, tersi: Talih 7 — Kabara, oy 8 — İçinde 9 — Arasıra (İki kelime) 10 — Bir harfin okunuşu. tersi: Eşek, bük 11 — Yapı, Göğüs.
Dünkü Bulmacamızın Bedii:
Soldan Sağa ve Yukarıdan Aşağı:
1 — Serapa, İsa 2 — Sclase, Akar 3 — Elemi, asaga 4 — Rami, aramak 5 — Asi, emilen 6 — Per&mlyet, 7 — Ariyet, ba 8 — Asalet, sis 9 — İkamet Bota 10 Sayan, bltab 11 — Araz, kasaba.
— Te
sim 7 — Gül hazin 8 — Siyah ebru-lerln 9 — Gitti de gelmeyiverdi 10 — Saz semaisi.
18.40 Dans Müziği (Pl.) 19.00 Haberler.
19.15 İstanbul Haberleri.
19.20 Caz Saati.
Takdim eden: Erdem Buri.
19.40 Çift Mandolin Kuarteti Ko 20.00 Serbest Saat
(Konusnıa veya Müzik).
20.10 Küçük Orkestralardan Melodiler. 20.30 Şarkı ve Türküler.
21.00 Louls Armestrong Orkestrasından Caz Müziği (Pl.)
21.15 Dinleyici İstekleri.
(Türk Müziği.)
22.00 Senfonik Müzik (Pl.)
22.45 Haberler.
23.00 Dans Müziği (Pl.)
24 00 Programlar ve Kapama-
eri.



Sayfa; 5
î-:-- Büyük Kunjaşfiaflannda son derece ucuzluk Emprime Vistra Valencia Gandi
Danpink ORTAÇ 18 350 kr. 195 kr. 340 kr.
ORTAÇ'ta
Anafartalar Cad. Adliye karşısı Köşe Mağazası, No. 324,
Tel: 11135 Ankara
Emprime çamaşırlık Keten emprime Jorjet emprime 350 kr. 290 kr
Anversaten
650 kr.
idaresinde ATRAK5YON
375 kr.
18 Renk hakiki İrlanda keteni 900 kr
Dört Yol Sakarya Aile
Bahçesinde her aksam

n.
)k
t-

KÜÇÜK
MelihaKarakoç Karaböcekler Nadire İşık
Ankara balkının yüksek sempatisini kazanmış KARA BÖCEKLER her akşam Bahçemizde. Aynca Saz sanatkârı MUCİP ARCIMAN ve büyük 12 kişilik saz topluluğu
DİKKAT- Bahçemiz içkisizdir Telefon: 14165
D, k
er I-
u

ıt
I
w.
NOT: Lokantamız günün, ber saatında açıktır.
10 HAZİRAN 1950 den Itiboten
Her Akşam Görülmemiş ATRAKSİYON GİNA = GİNOTTİ Virtiioz A dolf o Ver, tas İdaresinde
Isbanyol T pik orkestrası Bahçemiz açılmıştır Tel: 15190 - 12603
inşaat Sahipleri ve Müteahhitlere
Dünyanın en tanınmış ITALYAN PORTLAND çimentosu ve serbest çimento ŞARK İNŞAİYE TİCARETHANESİNDE satılmaktadır. Bilumum inşaat malzemeleri
Avrupa Çimento Fiatlarımız Her yerden Ucuzdur
malzeme! mevcuttur.
Idil



ı

Mimoza emprime
875 kr.
Panama erkek şapkaları 12,75 ve 17,00 Lira
Bü HAFTA
Amerikanın en meşhur Dram Yazarı «Lillian Hellman.ın ölmez eseri
Seviştiğimiz günler
• The Searching Wind= Robert Young .
Sylvia Sidney
14—16.15—18.30—21
r . . Gişe 15031
’ Müd. 24075

Toplantıya davet
Erenköy Kız Lisesini Bitirenler , Derneği ikinci genel kurul toplantısı 16.6.1950 Cuma günü saat 17.30 da İsmetpaşa Caddesi 31 numaralı Mül kiyeliler Birliğinde yapılacağından bütün Erenköylülerin gelmeleri rica olunur.
GÜNDEM :
1 — Yönetim Kurulu, Denetçi ve Haysiyet Divanı üyeleri seçimi.
2 — Umumî görüşme.
Her akşam
ORKESTRASI ve
Sevimli ARJANTİNLİ Şantöz
İTALYANIN CAZ KRALI MEŞHUR
MARİO BRUNi
MÜZİK - VARİYETE - JAZZ - DANS
İLÂVETEN
SAZ ve
Sayın Ankara Halkının Sevdiği
SES TOPLULUĞU
Sevimli mü «ın’ıtkin
Kıymetli sea aanatkân
Sabite Tur


Şekerciler Sokak No. 9 Süleyman Sırrı Taşkın Tel: 13611
Şark Sabunlarını Tercih etmeniz mutlak istifadeniz icabıdır

Garden Partisi
D. P. Cebeci Ocağının hazırladığı bu toplantının programında sahne hayatından çekilen memleketimizin biricik ses yıldızı
Safiye Ayla'mn
SON KONSERİ
İstanbul Radyosunun tanınmış ve sevilen ses sanatkârı
Suzan Güven ve Sabite Tur, Sadi Işılay, İsmail Şençalar ile Fevzi Aslangıl
Kiralık ev
İller Kooperatifinde
Kabire nazır beş oda tiplerinden bir ev iyi şartlarla kiralıktır.
Müracaat: Telef
BAKKALİYE TEZGÂHLARI
Avrupai sitilde yapılmış sekiz parça bakkaliye tezgâhı, teker teker veya hepsi birden satılıktır.
Müracaat: Kocatepe Ataç Sokak Berk Ap. 70/1. Saat 9—12 (2279)
Ehven Fiatla Mobilyalı kat
Bahçelievlerde son durağa iki dakika mesafede mobilyalı bir daire ehven fiatla kiralıktır.
2 yatak odası, 1 yemek odası, 1 büyük hol, banyo, ser, şömine, radyo, (mutfak ve yemek takımları, yatak çamaşırları).
Hergün 9 -12 arası 21917 telefon edilmesi. (2217)

tJılâi Piymlji
Her Akşam Bahçemiz’de
Mükemmel Servis - Nefis Mezeler
Tel: 21355
^Bomonti Bahçesinde
17 Haziran 950 Cumartesi sabaha kadar sürecek mevsimin eşsiz
inşaat ilânı
T. C. Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğünden
1 — Aşağıda mahallî keşif be deli, geçici teminatı, ihale günleri yazılı yapılar kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur.
Yapı yeri Keşif tutarı Geçici teminat ihale günü Saat
1 — Köylerde yaptırılacak o kul binaları ikinci maddede gösterildiği şekilde dört grup halinde ayrı ayrı eksiltmeye konulmuştur.
Grup
No. Köyün adı
Krş.
Geçici teminatı
Lira Krş,
1
idaresindeki Saz topluluğu, Bomontinin ses sanatkârları, İtalyan atraksiyon orkestrası ve ayrıca bir dans orkestrası vardır. Bunlardan başka Varyete, değişik eğlenceler ve Dans
Davetiyeler : Adliyenin karşısında Foto Ar, İlkbahar, Ülkü manifatura mağazalarında, Ban kalar caddesinde Mustafa Erkmen (Berber) müesseselerinden temin edilebilir.
I"

SCHAUB Dünya Tekniğinin
ALMAN
RADYOLARI
Haziran devresinde
Otomobilciliği öğrenmek fırsatını kaçırmayınız Derslere 7 Haziranda başlıyoruz.
Ankara
Şoför Okulu
İsmetpaşa Cad. No: 4. Telef. 21649
Müracaat saatleri her gün
14-18 arası
Dikiş ve Çiçek Salonu
Sayın müşterilerimden gördüğüm rağbet ve alâkaya bilhassa teşekkürlerimi bildirir siparişlerinizin devamım diler ve giyim zevklerinizi tatmine hazır bulunduğumu arzederim.
Kızılay Sosyal Han kat: 4, No. 38. Melâhat Öcgüder.
(2283)
i ön safında gelen/ herkesin beğendiği Tabii ses, Sağlam kaliteli SCHAUB RADYOLARI ile Büyük ve Küçük Otomatik olarak 10 plâk çalan Modem
PİKAPLARIMIZ ve
9.600. — 29/6/1950 Perşembe 16
9.640, — •
9.950, — «
4.465. — ..«
4.370. — .
4.395. — ...
2
3
4
1 — Çankırı Şubesi 167.000,—
2 — Denizli . 167.800. —
3 — İzmit . 174.000, —
4—İliç Ajansı . 62.300,—
5 — Küre . 62.400, —
6 — Taş Köprü « 62.900.—
2 — İsteklilerin bu işlere ayrı ayrı teklif verebilecekleri gibi, tamamına da iştirak edebilirler.
3 — Her işe ait eksiltme dosyası (29) lira mukabilinde Ankara’da İnşaat Müdürlüğünden alınacağı gibi her işin ait olduğu Şube ve Ajansın da bedelsiz olarak da görülebilir.
Eksiltmeye iştirak için dosya satın alınması şarttır.
4 — İsteklilerin aranan şartlar eksiltme şartnamesinin 12 inci maddesinin (4) fıkrasında yazılıdır,
5 —İsteklilerin resmî tatil ve bayram günleri hariç ihale günlerinden üç gün evvel İnşaat Müd ürlüğünden yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — Postada olacak gecikmelerden dolayı istekli bir hak iddia edemez.
7 — Banka ihaleyi yapıp yap mamak veya tercih hakkını
muhafaza eder. (3828)
KİRALIK ÇATI KATI
Geniş balkonlu üç oda bir hol. Çocuksuz bir aileye kiralıktır. Hava gazı otomatı ve hava gazı turunu vardır. Kocatepe Adakale No. 70 (2266) I
Kiralık Kat
Bahçelievler Birinci Cadde sonunda numara 65. Dört oda, bir hol, elektrik, su, havagazı. Tel : 31370.
Akıllı
Narlıca Avsuyu Hacıpaşa Babatorun Büyükburç Çamsan Dizin
Ajıtakya20.256
• 20.688
Altınözü
• 22.159
50
53
96
1.519
1.551
1.664
24
64
Kırıkhan 20.256
Reyhanlı
3 — Eksiltme 26/Haziran/1950 Pazartesi günü saat Eğitim Müdürlüğünde Komisyon h uzurunda yapılacaktır.
4 — İnşaat işlerine ait keşif, şartname vesair evrak her zaman için Millî Eğitim Müdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin eksiltme gününden en az üz gün evvel (İl Makamına müracaatla alacakları ye terlik belgesi, teminat makbuzu ve. ya banka mektubu ve 950 yılı Tica ret Odası vesikasiyle birlikte ilgili Komisyona baş vurmaları ilân olunur.
Müh m fır sof
kıymetli bir arsa
Acele olarak satılıktır. Ana-fart-alar civarı Işıklar caddesinde köşe başı 11 ve 23 metre cepheli 292 metre imar parselli arsa. Metresi 80 liradan satılıktır.
Arzu edenlerin 14033 telefona müracaatları rica olunur.
50
1.519
24
(10) da
DOKTOR
Milli
Aziz Tevfik Yeginsoy DAflÎLfYK MÜTEHASSISI
Hastalarını her gün saat 18 den İtibaren kabul edar.
Hamamönfl Halk Eczanesi karsında, Nlrameddin apartmanı No. X — T«l: 16543.
6 Lâmbalı, Bataryalı, Ceviz 5 Lâmbalı, 2 dalgalı 6 Lâmbalı, 3 dalgalı Ziga Rac[.ıo
möbleli, 5 Geniş Bandlı Radyolarımız uzun vade «e azami kolaylıkla satışa arzedılmiştır
EMPRES Radyoları
20 lira peşIn
Ayda ıo Lira taksIt
SEYART Radyoları 20 Ura peş n Ayda 15 Lira taksit PİKAPLAR
50 lira peşin, ayda 25 lira taksit
Posta caddesi, H&nif Ap. zemin kat,
Tel: 14443
1—
Mümtaz Faik FENİK
ROGER PEYRE BREZİLYAYA KAÇMIŞ
Ia|m(ıkal«d«n devam • ■ $
Ingiliz Futbotü
Ingiliz oı.biri ve hususiyeti
irleşik Krallık Futbol şampi-yonluğu için her yıl Ingiltere, İskoçya, Gal ve İrlanda temsilî takımları arasında bir turnuva yapılır. Bu mevsim İngiltere temsilî . takımının İskoçya’ya karşı kazandığı 1 - 0 lık galebe olağanüstü bir önemi haizdir. Bu netice, bir beraberlik de kendileri için kâfi iken, yalnız îskoçyalılan Büyük -Britanya şampiyonluğu ünvanın-dan mahrum etmekle kalmamış, fakat İskoçya temsilî takımının Rio de Janeiro’da yapılacak Dünya Kupası turnuvasından çekilmesini de intaç etmiştir.
İngilterenin, Glaşgovv’daki cesim Hampden Park stadında kazandığı ve 134.000 den fazla seyirci toplayan bu maç belki de Büyük -Britanya futbol çevrelerinde yıllarca münakaşalara yol açacaktır. İskoçya onbiri İngiliz kalesi önünde birçok fırsatlar kaçırmış ve birçok kereler, bocalamış’, her iki taraf şa şayanı hayret zaaflar ve aksaklıklar göstermişlerdir. İskoçyalı futbol idarecileri de, takımlarına maçtan evvel bir ültimaton vermişler: •Kazanın veya berabere kalın. Aksi halde Rio sehayatını aklınızdan silin», demişlerdir. İskoçya’ya taraftar bazı çevreler, bu ültimatomun takımın oyunu üzerinde kötü tesir icra ettiğinde musirdirler.
Velhasıl Iskoçyanın Dünya Kupasından çekilmesi milletlerarası bir ilgi uyandırmıştır. İngiliz futbol Federasyonu sekreteri Sır Stanley Rous maç akşamı bir ziyafette verdiği demeçte şunları söylemiştu-:
«İskoçya takımının Rio’ya gitmek hususundaki ümitlerini kırdığımızdan cidden müteessirim. Fakat Dün ya Turnuvasından çekilme kararının yemden gözden geçirileceğini ümit ederim. Federasyon sekreteri sıfatiyle değil, Milletlerarası Futbol Federasyonu Tertip Komitesi üyesi sıfatiyle konuşuyorum. İskoçyanın iştirak etmediği her hangi bir Dünya Kupa turnuvası tam bir turnuva sayılamaz.»
Bu görüş, İrlanda, Gal ve Amerika'ya mensup ileri gelen futbol idarecileri tarafından da desteklenmiştir.
iskoçya Federasyonu başkam Mr. J. Lamb, temsili tanımın Dünya Turunuvasına iştirakine taraftardır. Fakat bu teşekkül sekreteri Mr. George Graham, ilk verden kararı değıştırecen mr seDep olmadığım beyan etımştır. Feaerasyon, ıskoç-yanın ancak Büyük - Britanya şampiyonu olması halinde Dünya Kupa-final turuna iştiraki kararlaştır-
Göztepe Türkiye futbol birincisi
. _______ LJiue*
ş Dünkü maçta znıirliler, Kâğıtsporuda 3]- O ınağlûpY.. ettiler,-^ Gençlerbirliğide '[Beşiktası 2 - 1 yendi
İzmir,» 11 — Bugün 1950 yılı Türkiye futbol brincilıklerinin son karşılaşması yapılmış ve Göztepe Türkiye şampiyonu olmuştur. Yapılan karşılaşmanın sonunda İzmir bölgesi futbol birinciliği ve Türkiye birinciliği şildi, törenle vali Osman Adal tarafından Göztepe takımına verilmiştir. Vali gençleri tebrik etmiştir.
İlk karşılaşma Göztepe ile Kâğıtspor arasında olmuştur. Takımlar şu kadro ile sahaya çıkmışlardı:
Kâğıtspor: Hüsnü - Hakkı, Ali -Osman, Hüseyin, Yaşar - Seyfi, Fadıl, Ali, Rahmi, Mustafa.
Göztepe: Erdoğan . Fahri, Mehmet - Semih, Mustafa, Emcet, Nezihi. Yüksel, Alâeddin, Ahmet, Öz -demir.
Hakem: Qrhan Tümer (İzmir).
Oyun, Gözteoelilerin kuvvetli hü cumlariyle başladı. Kâğıtsporlular kendilerini çabuk topladılar ve devamlı bir baskı yapmaya başladılar. Fakat gol fırsatlarından istifade edemediler. 25 inci dakikada hakem, Kâğıtspor aleyhine bir penaltı cezası verdi. Kâğıtspor kalecisi topu tuttu. Bu penaltıdan sonra Göztepe hücuma geçti. 30 uncu dakikada Nezihi, kaleci ile karşı karşıya kaldığı halde çektiği şüt avuta gitti. Devre 0—0 berabere bitti.
İkinci devrede Göztepeliler tekrar akına geçtiler. Bir kaç dakika sonra Kâğıtspor hâkimiyeti tekrar aldı. Vakit geçtikçe oyun açılıyordu. 27 inci dakikada sağdan inkişaf eden bir Göztepe akını ile top hasım kalesinin önüne geldi. Alâeddin güzel bir şütle topu kaleye soktu. 32 inci dakikada Göztepeliler ikinci gollerini, oyunun bitmesine bir dakika kala da üççüçncü gollerini yaparak,
galip geldiler.
İkinci maç
İkinci maç Gençlerbirliği ile Beşiktaş takımları arasında yapıldı. Her iki takım iyi oyuncularından mahrumdular. Takımlar şu şekilde sahaya çıktılar:
Beşiktaş: Ethem - Muammer, Nuri . Cemal, Nusret, Eşref - Telcin, Hikmet, Suat, Faruk, Haşan.
Gençlerbirliği: Rahim - Sait, Hüseyin - Metin, Ali, Turan - Hamdi, Hadi, İsmet, Macit, Halim.
Hakem: Muzaffer Ertuğ (Ankara).
Beşiktaş ilk dakikadan itibaren ağır basmaya başladı. 18 inci dakikada Beşiktaşlılar ilk gollerini yaptılar. Bu golden sonra oyun daha canlı bir şekil aldı. 30 uncu dakikada top Turhandan Halime, Halimden İsmete geçti, İsmet güzel bir şütle beraberlik golünü yaptı. Beşiktaşlılar rakiplerine nazaran daha faik bir oyun çıkarıyorlardı. Gençlerbir-liğinln yaptığı bir hücum da neticesiz kalarak devre 1—1 berabere bitti.
ikinci devrede oyun mütevazin bir şekilde devam etti. 25 inci dakikada Gençler Beşiktaşlıla -rin kalesine indiler ve 30 uncu dakikada İsmet güzel bir vole ile Genç-lerbirliğinin ikinci golünü yaptı. Gençlerbirliği bundan sonra müdafaaya çekildi. Hakem, Gençlerbirli-ğinden Turan ile Beşiktaşlı Cemili oyundan çıkardı ve maç 2—1 Gençlerbirliğinin galebesiyle bitti.
Gençlerbirliği yarın sabah trenle Ankaraya hareket edecektir, (aa.)
İstanbul, 11 (Hususî) — Bugün son maçını Fenerbahçe ile yapan Hapoel İsrail takımı yine 3-1 mağlûp olmuştur. Fenerin gollerinden ikisini Halid, birini de Cemal yap-
Gazi koşusunu dün Şadi Eliyeşil’in Darling’i kazandı
(Baş tarafı 1 incide) mut Cumhurbaşkanımız ile beraber koşuları şeref tribününden takip etmişlerdir.
Koşular umumiyetle güzer olmakla beraber büyük sürprizlerle neticelendi.
Daha birinci koşuda fena bir start yüzünden çok geri kalan Arda, büyük favori olarak tutulduğu bu koşuda dördüncü kaldı.
Ardaya rakip olabileceği ümit e-dilen Treyfi bu fırsattan istifade etti ve kolaylıkla koşuyu kazandı.
İkinci sürpriz A. Grupu Arap atlarının koşusunda oldu. Koşunun birinci ve ikinciliği için değişmez iki favori olarak gösterilen Selçuk ile Atom plaseye dahi giremediler.
Mevsim başmdanberi girdiği her koşuda bir sürpriz yapacak diye bek lenilen Havari nihayet taraftarlarını sevindirdi ve Bahtiyarın bir boyun önünde birinci oldu.
Gazi koşusunun neticesi günün en büyük sürprizi oldu. Çünkü favoriler şöyle sıralanmıştı: Nur, Dor-reo, Anış, San. Bunlardan ilk üçü ikincilik için çok çetin bir mücadele yaparken Darling üç at boyu önlerinde sahibine parlak bir zafer hediye etti.
Nur’un jokeyinin lüzumsuz yere kendi ahır arkadaşını yakın mesafe ile takip ederek vaktinden evvel başa geçmesi, Darreo’nun startta kalışı, Anış’ın fazla beklemesi jokey M. Ahmedin güzel binişi Darling’in zaferini kolaylaştırdı denebilir.
Etiler koşusunda büyük favori Adalı çok fena koşuldu. Jokey Reşat da bundan istifade etmesini bildi ve rakiplerini kolaylıkla geçerek Citadel ile birinciliği kazandı.
Son koşuda Karamehmet ahırının üç tayı tek rakipleri Hatuna nefes aldırmadılar. Cebel çok güzel bir yarış yaparak ahır arkadaşı îzabe-lin önünde birinci oldu.
Koşuların resmî neticeleri:
Birinci koşu: 3 yaşlı Arap tayları 1400 metre.
1— V. Ateşokun Treyfi 56 K. Kâzım
2— Akıncı 56 K Ali
3— Seyyare 54.5 K. H. Ahmet
Diğer taylar: Arda. Bedevi kızı. Müddet: 1,37,5, 3 boy, 2 boy.
Gan. 195. Plâse 140, 295 kuruş.
İkinci koşu: A. Grupu Arap atları 1200 metre.
1— A. H. Üçer’in Havari 60 K. Ahmet,
2— Bahtiyar 58.5 K. Zekeriya
3— Akkent 60 K Bahri.
Velveleye lüzum yok!
zaman orada huzursuzluk, adaletsizlik başlar. Bunun çok acı misallerini Fuat Sirmen zamanında ya-kinen görmedik mi? Hattâ nefsimizde tecrübe etmedik mi?..
Eğer, bir parti olarak hesap sormak icabederse, o zaman meselâ Adalet Bakanının yaptıklarından bdşlamak ve hepsini delilleriyle ortaya koymak pekâlâ kabildir. Fakat hayır, onların istedikleri bu memlekette asla vâki olmıyacaktır. Adalet siyasete âlet edilmiyecektir.
Bir yığın yaygara ve gürültü ile, Demokrat Partiden hesap sorulmasını istiyenler acaba, memlekette yeniden bir diktatora rejiminin mi kurulmasını teklif ediyorlar?.. Halk mahkemeleri tesis edin eski idarenin bütün mesullerine birer bahane ile kelepçe mi vuracağız? Hepsini Sinop kalesine mi tıkacağız?..
Demokratik idarelerde hesap sor manın usulü bu mudur?.. Yâni bir parti işe el koyacak; o parti adaleti kendi isteğine göre tefsir edecek, hesap soracağım, diye ortalığı kasıp kavuracak mıdır?..
Bu memlekette adalet vardır; mahkeme vardır; disiplin kurulları vardır; tahkikat yapabilecek yetkiyi haiz merciler vardır. Bütün bunların var olduğu bilindiği halde şimdi kalkıp en galiz küfürlerle:
— Hesap sorun! Sormazsanız, ahlâksızsınız, demek, şantajın, şirretliğin daniskasıdır.
Suiistimal yapanlar, rüşvet alanlar, gayri meşru kazanç yollarına sapanlar, milletin parasını har vurup harman savuranlar, nüfuz ticareti yapanlar, mevkilerini kötüye kullananlar, elbette ki, deliller bulundukça kanuna başlarını çarpacaklardır.
Fakat içlerinde öyleleri olabilir ki, minareyi çalıp kılıfını da çok evvelden hazırlamışlardır. Suç delillerini bugün için bulmak kabil değildir. Çünkü imha etmişlerdir.
Eğer bir kısmı kalkıp da, büyük bir zata intisabı dolayısiyle her hangi bir taahhüt işini daha evvelinden haber alıp hazırlanarak, ve sonunda o işi kabullenerek zengin olduysa, bunun delillerini biz nereden bulalım?.. İki kişinin arasında fiskos geçen bir rüşvet SŞini bugün (nasıl iteyjit «delim?-...
Bir suçun delilleri ortadan kal-dırıldıysa, şahitleri susturuldu veyahut başka türlü şahadete mecbur edildi ise, biz nasıl bunu isbat ede- ( lim?... Kaldı ki, bunlarla meşgul olmak dahi yukarıda söylediğimiz gibi bir siyasî partinin işi değil, sadece bir adalet mevzuudur.
Ya Amerikan bankalarındaki paralar?... Amerikan Bankası söyler mi?... O paraların sahibi o kadar budala mıdır ki, parayı kendi üzerinde göstersin?... Hiç candan bir adamı, bir dostu yok mudur? Onun üzerine edemez mi?..
Millet pişman mı?
Brezilya Millî Futbol takımının manaceri senyor Flavia d'Acosta İngiltere - İskoçya maçını seyretmiş ve netice ne olursa olsun Isokç-yanın Rio Turnuvasına girmesi gerektiği inancını belirtmiştir. Son haberlere göre, d’Acosta’nm teşebbüsü ile, iskoçya takımı, Dünya Kupası turnuvasından evvel Brezilya takımiyle hususî bir maç yapmağa davet edilmiştir.
İngiltere - İskoçya maçına gelince, oyun çok serî ve yorucu bir cereyan takip etmiş, her iki taraf müdafaası rakip for hatlarına karşı adamakıllı dayanmışlardır. İngiliz onbirinin hücumları ve oyunu açm tarzı daha müessir olmuş, paslaşmalarda daha üstün bir ustalık göstermiş ve İskoçya kalecisi birçok kereler müşkül duruma düşmüştür. Fakat bu mehareti göstermelerine rağmen İngilizler ancak bir gol çı-karabilmişlerdir. Görünürde bu, sentrfor Mortensen’in sol iç Bent-ley’e pas vermekteki ısrarından ileri gelmiştir. Hattâ bir iki kere Mortensen İskoç kalesinin 4-5 yarda yakınlarında iken dahi topu sol içe aşırmış ve böylece belki de atabileceği golleri kaçırmıştır. Her halde meşhur Mortensen şimdiye kakadr millî takımda gösterdiği yırtıcı ve delici oyunu oyıuyamamış-tır.
İngiltere yegâne gölünü oyunun ikinci yarısında 19 uncu dakikada Bentley’in ayağıyla kaydetmiştir. Bu da görünürde İskoçya müdafaasının geçici bir bocalamasından ileri gelmiştir. İskoçya satnrhafı Wood-burn ile sol haf Fords,oldukça yavaş bir topun kalecilerine doğru dikilmesine seyirci kalmışlar ve degajmanı veya müdahaleyi birbirlerine bırakmışlardır .Fırsatı gören Bentley ok gibi fırlamış ve topu çö-melen kalecinin üzerinden aşırmıştır.
Bu gayret hariç Bentley hiçbir za man bu mevsim boyunca gösterdiği şuurlu ve kıvrak oyunu gösterememiştir. İngiliz sağ açığı Finney’in ortalayışları ve sağ iç Mannion’un anî plaseleri daima İskoçya için tehlikeli olmyştur. Hakikatte Man-nion son birkaç yıl zarfında memleketinin en üstün oyuncularından biri telâkki edilmektedir. Stoke City’nin şöhretli oyuncusu Frank-lin’in santrhaflığa otomatik olarak gelişinin pek yerinde bir hareket olduğu görülmüştür. İskoçya farlarına daima mani olmuş ve hiç bir „_______________________3._____
zaman sıkıntıya düşmemiştir. Ingilte kucağına teslim etmiştir.
Yüzlerce, hattâ blnleTce kureK ı «uyvı*... ---
madun denizi dövüyor, yüzler-1 kip ediyorum- Baetile girerse, iş re'rmt.^uı. . Fiyorenda ya
Ahmet Paşaya döndü: I hir tavırla:
(Sen. Hersek oğlu.. Bankamdan muşfıkane
Diğer atlar: Selçuk, Tufan, Atom, Uçar, Harika. Müddet: 1,20, 1 baş,
Gan: 1465, Plâse 565, 180, 375 Kr.
Üçüncü koşu: Gazi Koşusu, 3 yaşlı İngilizler 2400 metre.
1— Ş. Eliyeşilin Darling 56 K. H. Ahmet,
2— Dorreo 56 K. Şakir
3— Anış 56 K. Ekrem
4— Nur 56 K. Horvat
Diğer atlar: Artık, Mythologie, Babacan, Duc, San. Müddet 2,36, 2 boy, 1 baş, 1 burun.
Gan: 4900, Plâse 715, 220, 230 Kr.
Dördüncü koşu: Etiler koşusu, 3 ve daha yukarı yaşlı İngilizler 2400 metre.
1— Karamehmedin Citadel 56 K. Reşat
2— Modeli 56 K. Adil
3— Adalı 56,5 K. Zekeriya
Diğer atlar:Arda, Comtesse. Müddet 2,38, 3 boy, yarım boy.
Gan. 300, Plâse 245, 275 kuruş.
Beşinci koşu: 2 yaşlı İngiliz tayları 1000 metre.
Karamehmedin Cebel 54,5 K. Burhan,
2— İzabel 56 K Reşat
3— Hatun 56 K. Zekeriya
4— Yeşim 56 K. Ekrem
Müddet: 1,01, 3 boy, yarım boy. Gen. 150, Plâse 270, 270 kururş.
Çifte bahis: Havari - Citadel 58 lira 35 kururş.
İkili bahis; Darling - Dorreo 315 lira, 70 kuruş. . ATÇI
Siyasî hesaplara gelince, onların çoğu ortada duruyor! 1946 seçimlerinde yapılan yolsuzluklara, baskılara ait az mı vesika ortaya döküldü?.. Eski idare hangi baskıcı valiyi cezalandırdı? Hangi partici kaymakamı yerinden oynattı?..
Eski hesaplar? Eski hesaplar çok acıdır. 1946 nın dosyalan kanştın-lacak olursa, bu zevatı kiram zangır zangır titrer! Fakat sayın Başbakanın gayet açıkça söylediği gibi «Devri sabık yaratılmıyacaktır». Demokrat Parti kin ve intikam partisi değildir. Yeni iktidar, huzur ve sükûn içinde vazifesini yapacak, ve programını tahakkuk ettirmeğe uğraşacaktır. Eski hesaplar mevzuuna gelince, bunlardan adalete taallûk edenleri eğer delilleri varsa elbette incelenecektir. İdari işlerde de aşın particilik yapanlar, elbette vazifelerinden uzaklaştırılacaktır.
Şirretliğe, kuru gürültüye lüzum yok!
— İşte hesap sorun! dedik, sormadılar. Buna göre a İnimiz ak deyip işin içinden kolaylıkla sıynla-mazlar.
Cesaretleri varsa, böylfc şımarık eda ile yaygara yapacak yerde kendileri meydana çıkıp mal beyanında bulunsunlar!..
Elbette bir çoklan sırtlarında mücevher çekmeceleriyle anala -rının karnından doğmamışlardır!
Yarası olan gocunur!
Ama dâvanın esası, velvele ile yeni iktidarı güya sabote etmektir. Hayır, Demokrat Parti prensip partisidir. Böyle oyuna gelemez. O sükûnetle vazifesine devam edecektir.
re müdafaasının diğer oyuncuları parlak bir oyun göstermişlerdir. Bilhassa kaleci Williamson olağanüstü çevikliği ve göz alıcı kurtarışları, daha klâsik oyun oynayan İs-koçyalı kalecinin oyununu gölgede bırakmıştır.
İngiliz takımının as oyuncuları ve Rio’ya gidecek millî takımda yerlerini kazanmış olanlar Wright, Franklin, Williams, Dickinson, Ram. sey ve Manion’dur.
İngiliz takımının oldukça tatmin edici oyununa mukabil, Iskoçyalılar bazan Hampden Parkı dolduran taraftarlarını çıldırtmışlardır. Meselâ ilk dakikalarda Bauld İngiliz müdafaasını ok gibi delerek geçmiş, kaleci ile karşı karşıya kalmış, topu 10 yardadan asılıp kaleye sokacağı yerde hafif bir dokunuşla kalecinin
Yugoslavya İsviçreyi
4—O yendi
Berne, 11 (a.a.) (Afp) — İsviçre ile Yugoslavya arasında yapılan milli futbol maçı dün 4—0 Yugoslav yanın galebesile neticelenmiştir. Birinci devre sonunda Yugoslavya 3—0 galip vaziyette idi.
İsviçre takımının dünya kupası maçlarında ilk karşılaşacağı rakibin Yugoslavlar olduğu hatırlardadır.
Msır ha/p için stok ycpıyor
Bir
Rio de Janeiro, (a.a.) (United Press) — Hindiçinîdeki iç harbe ait gizli askerî sırları ifşa ettiği için Fransız hükümeti tarafından aranan Roger Peyre'in Brezilyadaki Cam-po Grarde şehrine kaçtığı öğrenilmiştir.
adam ortadan kaybolmuş, in e-
C“ “ Ferriyer, hafif bir tereddüt j
Kahire, (a.a.) — Hükümetin sayfiyeye nakli münasebeti ile kabine âzalarını kabul eden Kral Faruk, Mısırda imâl edilmeyen her çeşit esaslı mamûl, yiyecek, makine ve ip tidaî maddelerin ithal edilmesini tavsiye etmiştir.
Kral Faruk, bu tavsiyesini haklı göstermek için, Mısırın geçen dünya harbi başında adı geçen ithal maddelerinin yokluğu dolayısiyle duçar olduğu sıkıntılara sebebiyet verebilecek milletlerarası gerginliğe işaret etmiştir.
Bakanlar Kurulu dün bu meseleyi incelemek üzere toplanmıştır.
★ (Baş tarafı 1 incide) dan biri ve mühimmi olarak telâkki ettiğim, Peyami’nin yazısı üzerinde duracağım.
Daha evvel şunu söyliyeyim: Son beş senelik siyasî hayat bu mü cadelenin içinde birtakım donmuş fikir sahibi olanların bu fikirlerinde yanıldıklarını isbat etti.. Zannediliyordu ki, alelitlak muhalefet vatandaşlara hoş görünür, onun için muhalif neşriyat halk tarafından kapışılır, dört sene içindeki hâdiseler vatandaşın alelitlâk muhalefetten hoşlanmadığını, fikir ve prensip aradığım, ve haklı ile haksızı birbirinden mükemmel surette tefrik ettiğini bize nâmütenahi misallerle isbat etti. Anladık ki halk, hakikatlerin içine, künhüne nüfuz etmek arzusundadır. Demagoji yalnız, yapanı aldatmaktadır. Bunun canlı misallerini, Halkçı arkadaşlar da bizim gibi, partilerin köy toplantılarında her halde görmüşlerdir.
Eğer haksız neşriyatın, halk üzerinde bir tesiri olabilseydi, yirmi beş seneden beri tek parti sisteminde yalnız hükümetleri metheden yazıların halk üzerinde tesir bırakması lâzım gelirdi. Öyle olmadı. Muhalefet fikirlerini yaymağa başladığı zaman, yirmi dört saat için de memleket umumî efkârının, hiç de yirmi beş yıldır, neşriyat yapan gazeteler gibi düşünmediğini isbat etti.
Bu fikirden mülhem olarak bir saman alevi gibi parlayan ve mütemadiyen uydurma demagojik haberler yayan, öyle gazeteler türedi ki, bunlar kısa‘bir müddet sonra, halka hitabedemez hale geldiler. Küfürün rağbette olduğunu zannedenler, seçimlerde hüsrana uğradılar. Bu itibarla halk, gazetecilere, ve politikacılara artık pozitif ten-kid devrine girmezlerse rağbet ve itibar göremiyeceklerini ihtar etmiş oldu. Bu ölçü içinde sayın arkadaşımızın yazısını ele aldığımız zaman, kendisinin daha bu gibi donmuş fikirlerden kurtulmamış olduğunu görüyoruz. Ve şimdi biraz aşağıdaki satırlarda bu meseleyi o nun yazısını ele alarak incelemek istiyoruz:
Dâva şu; Adnan Menderes, hükümet namına konuştuktan sonra, mevcut bir kifayeti müzakere takriri kabul edildiği için, Halkçı arkadaşa söz verilmemiş..
Hemen ilâve edelim ki, biz şahsan tüzük meselesinden de mücerret olarak bu sözün verilmesi taraftarı idik... Evvelâ birtakım demagojik gürültülere meydan vermemiş olmak, saniyen de Halkçı arkadaşlarının kendilerini mağdur his setmelerine vesile vermemek için... Adnan Menderesin konuşmasından sonra, ne söylerlerse söylesinler .. Demokrat Parti aleyhine, (bize söz verilmedi. Demokrasiye paydos) sözlerinden daha ağırım sarfede-mezlerdi.. Bu itibarla kendilerini kemali hürmetle dinlemeli idik..
Fakat, şunu da lütfen kendileri teslim buyursunlar ki, Halk Parti-di Grupu, Faik Ahmet Barutçu’nun beyanatından sonra, başkaca söz almamak hususunda, itina gösterdi. Müzakerenin sonlarına doğru, yalnız Cevdet Kerim încedayı, o da programa değil de, yalnız milletvekillerine cevap vermek için kürsüye geldi. Demokrasiye paydos diyenler belki bilmezler, ve Halkçı arkadaşlar da belki parti gayretiyle hakikati ifade etmek istemezler ama.. Adnan Menderesin cevap vereceği âna kadar. Demokrat Parti milletvekillerinin iki tane kifayeti müzakere takririni reddettikleri de bir vakıadır.
Sayın arkadaşım Peyami soruyor?
Sekizinci yâni geçen devre bu çeşit bir Meclis tahakkümünün misli var mıdır? diyor. Yeni devrede batılı makisünaleyh olarak ele almak istemiyoruz, ama, kendisine hatırlatalım ki, bu bir Meclis ta hakkümü ise, sekizinci devrede bunun daniskaları yalnız bir tane de ğildi, sekizinci devrede Burhan Ca hit, Zeki Rıza, Abdurrahman Mü-nip meselelerindeki Meclis tahakkümü, millî hâkimiyet mefhumuna bir darbe bir hakaret teşkil eder. Zabıtlar meydandadır. Kifayeti müzakere takrirlerinin adedini ken dişinin gözleri önüne rahat rahat serebilirim.
Peyami soruyor? Hani Recep Pe-ker müfritti? Onu örnek almak 12 Temmuz beyannamesiyle tarihe karışan bir zihniyeti mezarından çıkarmaktan başka nedir? Biz, Recep Pekere kifayeti müzakere takriri verdiği için müfrit demedik ki.. Merhumun İstiklâl Mahkemelerinden bahsettiğini, sıkıyönetim sistemini yaşattığını, Mecliste bir partiye hakaret ettiğini ve nihayet tarihî mesuliyeti omuzuna alarak De mokrat Partiyi dağıtmak istediğini dostumuz ne çabuk unuttu?.
Susup konuşmamakta, iki gün ısrar eden Halkçı arkadaşlarımızın bu tutuk durumlarından sonra, ve akşamın dokuz buçuğunda iki takriri reddettikten sonra artık yorulan bir Meclisin, bir kiyafet takririni kabul etmesiyle, muhalefeti boğmak istiyen, İstiklâl Mahkemelerini kurmak istiyen zihniyet arasında elbet büyük bir fark olmak lâzımdır. Bu farkı görmemek eğer Peyami Safa samimî ise mümkün değildir.
Dostum Peyami Safa haykırıyor: «Demokrat Partinin vazifesi, her şeyden evvel, Mecliste kuvvetli biı muhalefetin kurulmasına ve çalışmasına ket vurmaktı. 69 rakamlı
cılız bir nisbetle Meclise giren C.H. P. azınlığını susturması değil, onun kemiyete ait noksanını keyfiyetle telâfi etmesine meydan bırakması lâzımdı. 400 kişilik mutlak çoğunluğa dayandığı halde neden korktu? ve üç muhalif mebustan başkasına ağız açtırmadı? Tenkide tahammülü yok!..
Ve aziz dostum ayni âsi ve patır dili eda ile soruyor? Ne demektir bu? Demokrasiye paydos..»
Eğer Cumhuriyet Halk Partisi kemiyet noksanını keyfiyetle dolduramadı ise, buna Demokrat Parti ne yapsın?Peyami Safa bilmiyor mu ki, müzakereler uzun sürdü, ve Halkçı milletvekilleri söz almadılar... Hattâ o kadar söz almadılar ki, bir Demokrat, bir Halkçı, konuşsun diye Demokrat ekseriyeti karar verdiği halde, yine bu keyfiyetti konuşma ile ortaya çıkmadılar.. Kendilerine müzakereler esnasında söz mü verilmedi?... Yoksa, durdular durdular da bütün sözlerini kifayeti müzakere takririnden sonraya mı bıraktılar?. İşin aslı o değil sayın dostum.. Halk Partisi kendisini, nakavt olmuş telâkkisinden kurtaramadı.. Zoraki bir tenkidden sonra, susmağa karar verdi.. Netekim hiç bir milletvekili de program hakkında Barutçu’-nun sözlerinden sonra kürsüye gelmek istemedi.. Demokrat Partinin tenkide tahammülü var, fakat anlaşılıyor ki Halk Partisinin tenkide mecali yok...
Peyami Safa taşkın heyecaniyle realitelerden uzaklaşarak şu hükmü veriyor:
Önümüzdeki Pazara bir genel seçim daha yapsalar da görseler.. Meclise kırk Demokrat Partili sokabilirler mi?..
Yine bu hüküm üzerinde biraz dur mak istiyoruz. Peyami Safa, hâlâ geçen iktidar rüesası gibi, bu milleti çocuk zannediyor. Program müzakerelerinden bu yana on beş gün geçmedi, on beş gün içinde vakur bir millet karar değiştirmez.. On beş gün içinde karar değiştiren topluluğa millet denmez, Peyami Safa maalesef parti arkadaşları gibi bu milleti şuursuz telâkki etmek hastalığından kendisini kurtarama-mıştır. Halk Partisini yere seren bu zihniyet hastalığı, muhalefet safında iken de tahribatını yapmakta devam ederse, Halk Partisi değil bir hafta sonra, siddin sene iktidara gelemez, halkın teveccühünü kazanamaz... Aziz dostum, bundan sonra iktidara gelmenin tek yolu evvelâ halka inanmak olduğuna inanmalıdır.
Kaldı ki, eğer Halk Partisi 69 milletvekilliği . kazanmışsa, bunu kendi prestiji île de kazanmış değildir. Bunu ya şahısların hüviyeti kazanmıştır, yahut da, Demokrat Partinin teşkilât bakımından zayıf olduğu yerlerde hükümet kazanmış tır. Meselâ Bingölde olduğu gibi... Son seçimler bütün memleketin muhalefet safında olduğunu isbat etmiş bulunuyor. Halk Partisinin kazandığı yerlerdeki rey fakirliği meydandadır. Neredeki Demokrat Parti teşkilât kurabilmiş orada muzaffer olmuştur. Hal ve keyfiyet böyle olunca, önümüzdeki Pazara Demokrat Parti tekrar seçimlere girebilir. Fakat bu sefer çok endişe ederiz ki, Halk Partisinin korku sundan iktidara rey verenler, Kooperatif ve Ziraat Bankası kredileri ile, İşletmeler yoliyle hükümete mecburen müzaheret etmez, artık vicdanlarının üzerine konan baskıdan sıyrılınca; Halk Partisi bu sefer, 69 milletvekili de çıkaramaz..
Demokrat Parti idarecileri ne düşünürler bilmem ama? ben şahsen böyle bir seçime razı olmam, razı olmayışım da Demokrat Partinin tek parti halinde kalacağından korkumdandır. Bilmem ki, Halk Partisinin sayın liderleri, Peyami-nin bu teklifini resmen desteklemek cesaretini kendi nefislerinde görebilirler mi?

Memlekette yapılacak çok iş var. Bu itibarla artık dedikoduyu bir kenara bıraksak da biraz da ciddî meseleler etrafında münakaşa etsek diyorum... Dostum bunu kabule pek mütemayil olmazsa, biz, daima halkın olgunluğuna, şuuruna ve muhakeme kabiliyetine güvenerek mümkün olan en iyiyi yapmağa çalışacağız. Ve çaresiz, demagojik ithamlar bir gün kuvvetini kaybede-
Valiler için yeni J » bir nakil listesi f
hazırlanıyor
★ (Başta rafı 1 İncide) | caatlar üzerinde tetkiklerde bulunulmuştur.
Demokrat Parti Başkanı Başbakan Adnan Menderes, dün akşamki kabine toplantısı dolayısiyle De-1 mokrat Parti Genel İdare Kurulu ' içtimaına iştirak edememiştir.
Büyük Millet Meclisi bugün toplanıyor Bugün saat 15 de toplanacak olan Büyük Millet Meclisinin gündeminde iki sözlü soru önergesi bulun- ı maktadır.
Bunlardan birincisi, Ordu Milletvekili Feyzi Boztepe’nin, Ordu ' halkının ihtiyacı için Tarım Kooperatifi emrinde bulunan mısırın 1 uzun kredi ile muhtaç vatandaşla- j ra dağıtılmasına dairdir.
Bu sözlü soruyu Ekonomi ve Ti- 1 caret Bakanı cevaplandıracaktır. ,
İkinci sözlü soru Kocaeli Millet- j vekili Mümtaz Kovalcıoğlu tarafırrii-
i
dan Başbakanlıktan sorulmuş olu.' o, v-«Tütüncülüğümüzün bugün arzeL*»’ tiği manzara ile Türk tütün ortak- I
lığı hususundaki kanunun birinci maddesine müteallik hükümet görüşünün açıklanmasına dairdir.»
Gündemde ayrıca, Başbakan yardımcılığı ve Devlet Bakanlığına Manisa Milletvekili Samet Ağaoğ-lu’nun tayin edildiğine dair Cumhurbaşkanlığı ve bazı milletvekillerine izin verilmesi hakkındaki Mec lis Başkanlığı tezkereleri vardır.

Harbin muhakak vukuubulacağına dair sözler
★ (Başta rafı 1 incide) leri olarak değil, fakat Mısırın savunmasını sağlamak üzere hayatî noktalarda üslenmiş birlikler olarak telâkki edilmelerini istemiştir.
Son zamanlarda Mısır basınının İngiliz . Mısır münasebetlerinin durumu ve bu arada Mareşal Sir Wil-liam Slim’in Kahireye yaptığı ziyaret hakkında çok defa hayal mahsulü söylentileri aksettirdiği Lon -drada hatırlatılmaktadır.
Irak sefaretindeki. (
* (Baş tarafı 1 incide) mut, Dışişleri Bakanlığı ileri gelenleri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Cemal Yeşil, Seryaver Cevdet Tolga, bir çok sefirler ve gazeteciler hazır bulunmuşlardır.
Kokteykgeç vakte kadar samimî bir hava içinde devam etmiş, ve misafirler gördükleri çok nazik ve iyi kabulden dolayı gerek doktor İbrahim Alusîye ve gerekse sayın refikasına teşekkürle sefaret binasından ayrılmışlardır.
H.ç yüzünden yaralama
Evvelki gün gece yansı Yenido-ğan semtinde hiç yüzünden bir yaralama vakası olmuştur.
Yenidoğan mahallesinde ________
Hüseyin Celep isminde bir otomobil tamircisi gece saat 23 de açık I hava Zafer sinemasından çıkarkg^frl Hacı Erpak isminde bir amele şeyinin ayağına basmıştır.
Buna sinirlenen Hüseyin derhal bı çağını çekerek ayağına basan Hacıyı ağır surette yaralamıştır.
Ağır surete yaralanan Hacının ha- , yatı tehlikededir. Hâdiseyi müteakip yakalanan sanık hakkında tahkikata başlanmıştır.
oturan
cek, ya o zaman Halk Partisi, vazifesini yapmanın şuuruna kavuşacak, yahut bunu yapamazsa oyla seçimlerde muhalefet vazifesini baş ka bir partiye devrederek siyaset tarihinden, muvafakatta ve muhalefette işlediği hatalar yüzünden çekilmeğe mecbur olacak.. Buna da hiç şüphe yok bizler üzüleceğiz.
Cihat BABAN

NEW YORK’UN
Meşhıır BROADVVAY’İ ile TIMES SQUARE’ine bir dakikalık mesafede
HOTEL REX
Konforu mükemmel, fiatlar müsaittir.
Tek yatak 2 ve 3 dolardır Çift yatak 4 ve 5 dolardır
Odanızı hareketinizden evvel Türkçe de yazarak temin edebilirsiniz
Otelimizdeki REX ATENS AGENCY
Müşterilerimize her türlü kolaylığı gösterir.
SAHİBİ; KIRKLARELİLİ
ANGELO NİCHOLAS HADGİYANNAKİS
ADRES: 106 WEST 47 Strettet NEW YORK, 19 N. Y. Tel? 2255G

Comments (0)