Sene: I Numara: 145
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
1 senelik ..1200 Kr....... 2500 Kr.
6 »ylık -.. 600 „ —.... 1300 „
3 ,,.... 325 „ 700 „
1 „.... 125 „....... —
Nuruosrr. aniye. Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
Matbaai
Ebüzziya, İstanbul (~ Sabahları Çıkar Siyasi Gazete ]
Pazartesi 12 Teşrinisani 1934 “Kof kavun sesinden, kof kafa sözünden belli olur,,
Türk meseli (Şerhi 3 üncü sahifede)
Yevmi makale
Bizim için
bulunmaz fırsatlar
Garp Âlemi, hatta bütün dünya, Napolyon harplerinden beri mislini görmediği azim bir buhran içinde bulunuyor. Siyasî, İktisadî muvazene her tarafta bozulmuştur. Bütün devletler arasında mütekabil emniyet, mütekabil hukuka riayet esasları hemen tamamen ortadan kalkmıştır. Hele Avrupa devletleri âdeta her gün birbirinin boğazına sarılmak istiyormuş gibi bir vaziyet almışlardır. Elimize gelen ecnebi gazetelerine göz gezdirdikçe, izhar edilen endişeler bizi hayretler içinde bırakıyor. Meselâ Tan gazetesi, kendi buhranı siyasilerinden bahsederken, “sulh ve selâmeti cihanın bukadar büyük tehlikelere maruz kaldığı bir zamanda ittihadı bozmamalıyız, yoksa mahvoluruz,, gibi okuyanları hakikaten düşündürecek korkulu sözler söy-liyor.
En mühim gazetelerin böyle mütemadiyen tehlikeden, karışıklık çıkmak ihtimalinden bahsetmeleri herhalde sebepsiz değildir ve lüzumsuz bir telâş eseri addolunamaz. Buna şüphe yok, ki Aarupa bugün son bir, bir buçuk asırda maruz kaldığı gavailin en büyüğü içinde çalkanıp durmaktadır.
Garp âleminin bu karışıklığına rağmen, Avrupanın bir köşesinde bulunan Türkiye, haricî siyasetinde gösterdiği durbinlik ve itidal sayesinde bugün huzur ve sükûn içindedir. Maamafih Avrupanın mütemadiyen böyle buhranlar içinde yuvarlanmasından tabiî memnunuz diyemeyiz. Nasıl memnun olabiliriz, ki İnsanî hislerden tecerrüt bile etsek Avrupadaki siyasî ve iktisadi buhrandan biz de az çok müteessiriz, biz de onların yanlış hareketlerinden mütevellit ıstıraplarından az çok hissemizi alıyoruz. Fakat buna mukabil Balkanlardaki makul ve dirayetkârane siyasetimiz sayesinde haricen emin ve müsterih bir vaziyetteyiz. Kimseyi işimize karıştırmıyoruz, fakat buna mukabil de kimsenin işine uzaktan yakından karışmıyoruz, hiçbir devletin işini bozmak hatırımızdan geçmiyor, bilakis elimizden geldiği kadar başkalarını doğru yola getirmeğe çalışıyoruz.
Avrupanın, bizim sun’i taksirimiz olmaksızın kendini düşürdüğü bu karışık devir, niye inkâr edelim, bizim için büyük bir fırsat teşkil etmektedir, hem de bize asır-lardanberi idrâk etmediğimiz bir fırsat vermektedir. Filhakika son bir buçuk asır zarfında Avrupada, hattâ Asya ve Afrikada hayatiyle mevcudiyetiyle en çok oynanılan millet biz idik. Avrupalılar kendi aralarında az çok hak ve adil kaide ve kanunlarını tatbik ettikleri halde bizim hakkımızda da her fırsat buldukça azamî insafsızlıklar yaparlardı. Her on veya yirmi senede bir mutlak bize karşı bir harp açarlar, kâh Balkanları karıştırırlar, kâh Asyada yeryer mülkümüzü elimizden alırlar, kâh Afrikada koskoca memleketlerimize musallat olurlar, velhasıl başımıza nekadar gaile, belâ, felâket çıkarmak kabilse çıkarırlardı. Hattâ onların bu insafsızca hareketlerinden dolayı bizim (vur abalıya ) tabiri meşhurunun tama-miyle muadili olarak Fransızca ( Tete de Turc — Türk kafası) tabirini bile icat etmişlerdi. Fakat dünya işleri daima bir hal üzere gitmiyor. Bizimle uğraşa uğraşa, uğraşmaktan zevk ala ala nihayet kendilerini de bugün içinden bir türlü çıkamadıkları belâlara maruz bıraktılar. Şimdi kendi aralarında bitmez tükenmez davalar var. Bu davaların safahatını yine kendi gazetelerinde okudukça, ne yalan söyliyelim, biraz gülmüyor da değiliz. Çünkü bu davaların bazıları, insaflı ve kanaatkâr davranmak şartiyle mutlak kolaylıkla halledilir. Fakat halletmiyorlar, Bilâkis büsbütün krıştırıyorlar.
İşte onların bu karışık halleri, kendimizi toplamak, geçmişteki ziyanları telâfi etmek için - bu ziyanlardan maksat arazi ziyanı siyasî ve manevi ziyanlardır -en iyi bir fırsattır. Bahusus, ki Devamı 2 inci sahifede Ebüzziya Zade
Tramvay Şirketinin cür eti...
“2„ milyon lirayı vermemekte ısrar ediyor!
Fakat, biz Tramvay Şirketine temin ederiz, ki İstanbul halkı, kendisinden çok fuzulî olarak alınan bu“2,,milyon lirayı behemehal istirdat edecektir
tanbul Tramvay şirketinin, yeni hatlar yapmak vadile halktan fazla aldığı bilet ücretlerinden müterakim iki milyon liranın iadesi hakkında Nafia Vekâletinin tebligatına verdiği cevap bugün Vekâlete gelmiştir. Şirket Nafia Vekâleti aleyhine Şurayı devlette açtığı davanın tetkiki ile intacından sonra bu husustaki kat’i cevabını vereceğini bildirmektedir. Naf}a Vekâletinin de bu meselenin Şûrayı Devletçe intacına kadar bekliyeciği tahmin edilmektedir. ,
Diğer taraftan, Tramvay Şirketi Müdürü M. "Hansens,, in memleketine döneceği ve yerine müdür olarak bir başka zatın getirileceği söylenmektedir.
— Zaman —
Nafia Vekâletinin Tramvay şirketinden iadesini istediği “2„ milyon lira hakkında şirket müdürlerinin ne karar verdiklerini öğrenmek üzere dün şirket nezdinde tahkikat yaptırdık.
Aldığımız malûmata göre şirket Şurayı devlet nezdinde, Uşakîzade Halit Ziya Bey ve sadrıesbak İzzet
Küçük itilâf v
İki itilâfın birleştirileceği doğru değil...
“Ankara,, müzakeratı esnasında “Venizelos„tan bahsedilmedi—“Atina,, sefaretimizin bir tebliği
Atina 11 (A. A.) — M. “Mak. simos,, gazetecilere beyanatta bulunarak Balkan itilâfı ile Küçük itilâfın birleştirilmesi hususunun ne “Belgrat,, ta ve ne de “Ankara,, müzakereleri esnasında mevzuubahs edilmemiş ve hatta bu hususta telmih bile edilmemiş olduğunu söy-miştir.
“ Venizelos „ hakkında da birşey görüşülmemiştir Atina 11 ( Hususî ) — Türkiye sefareti bugünkü gazetelerde bir tebliğ neşreylemiştir.
Bu tebliğde, Balkan misakı Hariciye Nazırlarının “Ankara,, da vuku bulan içtimal^rında Yunanistandaki muhalefet reisi ile bu reisin Balkan misakı hakkındaki siyaseti etrafın-Devamı 7 inci sahifede
Bir kurban daha..
Dün akşam 77 yaşında bir çocuk daha tramvy altında can verdia!
M. “Venizelos.
Geçenlerde Şehzadebaşmda yine bir tramvay kazasına kurban Nuri ismindeki zavallı çocuğun öldükten sonraki hali
Dûn gece yine feci bir tramvay kazası oldu. Ve 11 yaşlarında zavallı bir genç tekerlekler altında can verdi.
Kaza gece saat yirmi sıralarında Salkımsöğütte oldu ve yarım
Lıanbul halkının ”2,, milyon hakkını vermemekte ısrar eden Tramvay direktörü
Müsyü ‘ Hansens,,
Paşa imzalarile ikame ettiği mahut dava neticelenmedikçe bu parayı vermemeğe azmetmiştir.
Şurayi devletin bu dava hakkında ne karar vereceğini bilmiyoruz.
Devamı 3üncü sahifede
Balkan itilâfı
saatten fazla tramvay münakalâtı durdu.
Vak’a mahallinde bulunan bir muharririmizin aldığı tafsilâta nazaran hâdise şöyle olmuştur :
Devamı 7 inci sahifede
M. Pesmazoğlu Eskişehirde..
Misafir Nazır, İktisat Vekilimizle beraber Ankaradan hareket etti
Ankara 11 (A.A) — Yunan İktisat nazırı M. “Pesmazoğlu,, İktisat Vekili Celâl Bey, Atina elçimiz Ruşen Eşref ve Bolu meb’usu Falih Rıfkı Beyler ile nazıra refakat eden zevat bu sabah (dün sabah) saat onda hususî trenle Eskişehire gitmişlerdir. M. “Pesmazoğlu,, durakta Hariciye vekili Tevfik Rüştü Beyle Reisicümhur Hazretleri namına başyaverleri Celâl Bey, Hariciye vekâleti umumî kâtibi Nu-man Rıfat ve İktisat vekâleti müsteşarı Hüsnü, Türk ofisi reisi Kur-toğlu Faik, Muhafız - kıtaatı kumandanı İsmail Hakkı, Merkez kumandanı Demir Ali, Emniyet müdürü Salih Beyler ve İktisat Vekâleti daire reisleri, Yunan sefareti erkânı tarafından uğurlanmış ve bir asker kıtaası tarafından selâm resmi ifa edilmiştir.
Devamı 2 inci sahifede
Yunanlılar tayyare alıyorlar
250 tayyareden başka 3 de torpido muhribi alacaklar
“Atina,, da çıkan ve bitaraf bir dahilî siyaset takip eden “Anek-sartitos,, gazetesinin verdiği malûmata göre, Yunan hükümeti, hava kuvvetlerinin takviyesi için “250,, tayyare ısmarlamıştır. Bu tayyareler kısa bir zamanda teslim alınacaktır. Yine aynı gazetenin bir haberine göre, ayrıca 3 torpito muhribi de ısmarlamak kararı verilmiştir. Torpitoların nerede yapılacağı henüz belli değildir.
— Zaman —
Yunanlıların 25G tayyare ısmarlamış olmaları, her milletin tayyareciliğe nekadar ehemmiyet verdiğini bir kere- daha göstermek nok-tai nazarından calibi dikkattir.
“ Aneksartitos „ un Yunan hükümetince üç torpido muhribi de ısmarlanacağı hakkında verdiği habere gelince, Türk-Yunan itilâfname-lerindan beri, tarafeyince yeni harp gemileri alınması karargir olduğu halde öbür tarafa haber verilmek mecburiyetini vazeylemiştir. Binaenaleyh bu haberi kaydı ihtiyatla telâkki eylemek lâzımdır. ------------;— -------------------s Piyango
Teni tertip Tayyare piyangosunun birinci keşidesi dün Üniversite konferans salonunda yapılmış ve bitirilmiştir. Bu ' keşidede kazanan numaraların listesi yedinci sahifemizdedir.
I_________________________________
Ziraat Bankasının faaliyeti
Heyeti umumiye dün Ankarada toplandı ve bilânçoyu tetkik etti
Ankara 11 (A.A) —Ziraat bankası kırkbeşinci yıl devresi heyeti umumiye İçtimaî bugün saat on beşte bankanın merkez binasında toplanmıştır.
Murahhaslar arasında Balıkesir mebusu Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım Paşa ile Kütahya mebusu ve Cümhuriyet Halk Fırkası Umumî Kâtibi Recep Bey ve diğer bir çok meb’uslar bulunuyorlardı.
Bilanço ve hesaplar
Umumî heyetin isteğiyle başkanlığa Kâzım Paşa seçilmiş ve idare meclisi raporu, bilanço kâr ve zarar hesapları, murakıplar raporu reye konarak müzakere açılmıştır.
Devamı 7 inci sahifede
Son tren kazası
Dün yazdığımız ve iki lokomotifin çamurluk noktalarından biri-birlerine sürtünmesinden ileri gelip iki tren baş memurunun hafifçe yaralanmasına eebep olan tren kazası “ İzmit „ civarındaki “ Büyük Derbent „ istasyonunda vukubul-duğu halde, bu haberin serlavha-sında kaza yeri sehven “ Ankara „ olarak gösterilmiştir. Haber, okununca kendiliğinden anlaşılan bu sehvi tashih ve itizar ederiz.
7 — Gazi Hazretlerinin Ankara Sergi evini ziyaretlerinden bir intiba. 2 — Gazi Hazretleri, İsmet Paşa ve kabinenin başlıca erkânı Nafia Vekâleti binasının açılma merasiminde. 3 — Rus ihtilâlinin devri senevisi müna-sebetile Rus sefarethanesinde verilen suvarede Şükrü Kaya Bey, sefir M. “Kara Han,, , İsmet Paşa ve Tevfik Rüştü Bey yanyana
Italyada yeni hareketler Mebusan meclisi artık taribeTcarışmak üzere M. Musolini, açlığı ve kıtlığı bugünkü sistemlerin bir neticesi addediyor ve buna “saçma!,, diyor
Roma 11 (Hususî) — Korporas-yonlar meclisi dün küşat edilmiş, M. “ Musolini „ bu münasebetle bir nutuk irat eylemiştir.
Mumaileyhin nutkundan, Korpo-rasyonlar meclisinin tamamiyle mebusan meclisi yerine ikame olunacağı, bunun kısa bir zamanda emrivaki olacağı anlaşılmaktadır, bu suretle, esasen salâhiyetleri pek mahdut ve tarzı şekli külliyen Faşist fırkasının arzusuna bağlı olan mebusan meclisi tarihe kavuşacaktır.
M. “ Musolini „ bunu ihsas eden nutkunda demiştirki:
“—Şimdiden yaşamağa başlamış olan korporlasyonlar meclis, zamanı gelince, geçmiş bir tarih safhasına ait olan başka bir müessesenin yerine kaim olacaktır.,,
Burada kastedilen “başka bir müessesenin,, mebusan meclisi olduğuna şüphe yoktur.
M. “Musolini,,, nutkunun diğer
Çanakkalede nasıl durdurduk?
“Çanakkale,, yi geçelim derken karma inen düşman gemileri
“Çanakkale,, zaferimiz için, ölmez bir âbide şeklinde tarihin bağrında yükseliyor demiştik. Bunu sabık düşmanlarımız da tasdik ediyorlar. Ancak bir kısım Amiral ve Nazırlar "Hücumda sebatetseydik Marmaraya girerdik,, diyorlar.
Bir kısım zevat ise "Donanmanın boğaz istihkâmlarını susturması mümkün değildi,, noktai nazarında ısrar ediyorlar. Bu husustaki hakikatleri, ifşaatı yakında sütunlarımızda muhterem okuyucularımıza-takdim edeceğiz.
Itaıyan Başvekili M. "Musolini* bir kısmında da şu mühim «özleri söylemiştir:
Devamı 2 inci sahifede

2
— ZAMAN —
Teşrinisani 12
H ARİCÎHABERLER
^SONâg^HABEREER^
Tehlikeli mıntakalardan biri...
Avusturya, Avrupanın en tehlikeli mıntakala-rından biri olmakta devam ediyor
Yakın zamana kadar Avrupanın sulhunu tehdit eden en mühim sahalardan biri olan Avusturya, bu vaziyetini yine muhafaza etmektedir. Bunun sebebini bulmak güç değildir.
Avusturya halrti üç fırkaya ayrılmıy ve her fırka da kendine göre silâhlanmış bulunuyor.
Fırkaların birincisi Sosyalistlerdir. Almanyaya ve Naziliğe düşman oldukları için bunların Fransaya taraftar oldukları söyleniyor.
Fırkaların İkincisi Nazilerdir. Bunlar Almanya ile birleşmek lehınde-dir’er. Fırkaların üçüncüsü de hükümet fırkasıdır.
Nazilerin iş başına gelmeleri Avusturyanın Almanyaya iltihakı manasına olduğu için Fransa bunu istemiyor. Böyle bir vaziyet, Çekoslo-vakyanın sanayi merkezi olan ve üç milyon Alman ile meskûn bulunan "Bohemya* vilâyetinin de Almanlar tarafından ihata edilmesine saik olur. Binaenaleyh Çekoslovakya da buna razı olmaz. .Aynı hareket, yetmiş milyon Almanın, 300,000 Alman ile meskûn olan İtalya hududuna kadar uzanmalarına sebep olur. İtalya da bunu istemiyor.
Sonra, "Habsburg,, hanedanının da tahtlarına avdetleri istenmiyor. Çünkü bunların eski Avusturya imparatorluğunu ihyaya teşebbüs etme-, lerinden endişe olunuyor.
Avusturyayı Avrupanın en tehlikeli mmtakalarından biri yapan da bu vaziyetlerdir.
Bugünkü şerait içinde vaziyetin böylece devam edip gideceği anlaşılıyor.
Almanyaya karşı müttehit cephe!
Alman gazeteleri, İngiliz Başvekilinin nutkuna kızdılar ve bundan manalar çıkardılar...
Yevmi makale
Bizim için bulunmaz fırsatlar
Birinci sahifeden devam
yu kanda söylediğimiz üzere, Avrupa siyasetinin bu kadar karışmasında bizim hiç kabahatimiz yoktur. Binaenaleyh vicdanen müsterih olarak kendi işlerimizle meşgul olabiliriz. Memleketimizin asır-lardanberi ilmen, fikren, bilhassa fen, sanat ve ümran noktai nazarından bu kadar geri kalmasında Avrupanın mütemadiyen başımıza açtığı felâketlerin büyük tesiri olmuştur. Şimdi biz bütün kuvvetimizi bazu-muza vererek bu noksanları telâfi edecek en iyi bir vaziyetteyiz. Bilhassa harpten azade kalmak memleketimiz için büyük bir nimettir.
Bu nimetten istifade ederek bir taraftan memleketin ümranını ve iktisadiyatını tamamlarken diğer taraftan da fikren, ahlâkan, terbiyei medeniy ve siyasiyece azamî süratle yükselmeliyiz. Hükümet bu bapta uhdesine düşen vazifeyi yapıyor. Fakat Türk milleti de, ferdenferda, bugünkü cihan vaziyetinin kendisine bahşettiği fırsatların kıymetini bilmeli, o fırsatlardan istifade kendisi için vatani bir borç olduğuna iman etmelidir.
Eb üz ziya Zade
M. Pesmazoğlu Eskişehirde Birinci sahifeden devam Muzika da Yunan ve Türk millî marşlarını çalmıştır.
Eskişehir fabrikası gezildi Eskişehir 11 (A. A) — Yunan İktisat Nazın Pesmazoğlu cenapları ile İktisat Vekilimiz Celâl Beyefendi ve refakatlerindaki zevat, bu sabah Ankaradan hareket eden hususî trenle Eskişehire geldiler. Başlıca istasyonlarda halk, hususi trendeki misafiri alkışlamış ve hararetle selâmlamıştır.
Saat 16 da Eskişehir garına giren treni istasyonu dolduran kalabalık bir halk kütlesi selâmlıyordu.
Misafirlerler, İstasyonda, kolordu kumandanı Naci Paşa, hava kıtaatı erkânı, Vali, Belediye ve Halk Fırkası reis'ıleriyle şehir ve cemiyetler mümessilleri tarafından istikbal edilmişlerdir. Askerî bir kıta selâm resmini ifa etmiştir. Misafirler doğruca trenle şeker fabrikasına gitmişler, fabrikadaki tetkikat ve gezinti iki saat sürmüştür. Misafirler şerefine fabrikada mükellef bir ziyafet verilmiştir.
Yunan iktisat Nazın Pesmez-oğlu cenapları şeker fabrikamızın ziyaret defterine şu satırları yazdılar :
"Yurdunuzun ilerleyişi hayrete değer, eski Türkiyeyi gezen birinin gözünü güçsüz insanın Tanrıya doğru yalvarışlar yükselttiği minareler çekerdi. Yeni yarattığınız Türkiye de ise çalışmanızın gücü ve hızı fabrikanızın bacalarından göklere yükseliyor.,,
Misafirler saat 20 de İzmite hareket etmişlerdir.
Adliye bütçesinde münakale
Ankara 11 ( Telefonla ) — Adliye bütçesinde 50 bin liralık bir münakale yapılması hakkında Meclise bir kanun lâyihası verilmiştir.
“Fransa uykuda, çünkü ölümü isteniliyor!,,
Fransız gazeteleri M. “Dumerg,, in istifasından dolayı ekseriyet fırkasına şiddetle hücum ediyorlar
Dün gelen “Paris,, gazeteleri. M. "Dumerg* in Baş Vekâletten çekilmeğe mecbur olmasından dolayı müttefıkan izharı teessür etmektedir.Bu gazetelerin hepsi M. “Dumerg^, i takdirle anmakta ve Fransadaki hâkim fırkaya tariz eylemektedir.
„Tan,, diyor ki:
Müsyü Dumerg efkârı umura iyenin hissiyatını teskin etmek ve dolayısiyle rejimi koıumak istiyordu. Demagojiye meyyal olan meclis, demogojiden bıkmış olan halkın hücumundan demokrasi namına muhafaza etmek istiyordu ve dokuz ay büyük bir kudretle buna ça-çalıştı.
Zannetmemelidir ki halk demagojinin bu seferki zaferini de sükûnetle karşılasın. Kat’î kararı vermek için çok az zaman kalmıştır,kendi kusurnnu tashih etmek, için demokrasinin eline büyük bir fırsat geçiriyor.
Bu kaçan fırsatla uçuruma yuvarlanması ihtimali vardır. Onun bugün en kuvvetli müdafii, hükümetin başındaki Durbin ihtiyardır* [Zaman — M. Dumerg kastediliyor]. Radikal fırkasının nazırları memleketi karışıklığa sürüklememelidirler. Vaziyete bugün onlar hâkimdir. Memleket meselesi, fırka davalarının üzerinde olmalıdır.,,
"Maten* diyor ki:
“Tahmin edildiği gibi büyük Fransıy Dumerg, radikal nazırların kendisine müzaheret etmemesi üzerine, demokrasi kaidelerine - ki o kaideleri ihlâl etti diye kendisine hücum ediyorlardı - inkıyat ederek mevkiini terketti. Dokuz ay evvel kendisini alkışlayan Paris, bugün parlâmento dalaverelerine kurban olan büyük vatandaşı teselliye uğraşıyor. „ “Enteren Şizan,, diyor ki: M. "Dumerg,, i zorla mevki iktidara getirdik ve zihinlere itimat geldi, bütçe düzeldi, vergiler azaldı, harici siyasette lâyık olduğumuz mevkii tuttuk Dokuz ay yalnız şahsiyeti memleketi huzura kavuşturdu. Bugün bu rehberi kötûlüyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa oda şudur: Büyük devlet adamlarımızı öldürüyoruz, onları mezara girdikten sonra methediyoruz. Allah bilir bu hal bizi nerelere sürükliyecek! „
“Lejur,, dan : “Staviski rezaletleri münasebetiyle Radikal Sosyalistlerin aleyhine donen
Berlin 11 (A. A.) — M.
"Makdonald,, m nutku Alman-yada neşesizlik uyandırmıştır. Alman gazeteleri, M. "Makdonald,, m Almanyayı sulhun istinatğâhları arasında zikretmemesinden dolayı bilhassa hiddet göstermektedirler.
Gazeteler, Almanyaya Milletler Cemiyetine girmek için yapılmakta olan teşviklere karşı Alroanyanın silâhları bırakma meselesindeki düşüncesini hatırlamakta ve “mütekaddim,, bir mesele addetmekte olduk
efkârı umumiyenin nararlarını okşamak lâzım geldi, onun için bunlar (Dumerg) e ses çıkartnı-yacaklar. Fakat rezaletleri kapatan Adliye nazırı (Şeron) çekilip te yerine temizi.k yapmağa gelen birisi çıkınca, artık vatanperver ihtiyarı, M. (Dumerg) i yalvararak çıkardıkları yerden geri göndermek lâzım geldi’ Fırka dalaverelerine tekrar dalındı. Eski kombinezonlar yene başladı. Memleket Morjin hastalarına benzedi. Boyuna uyutuluyor. Ufak bir ameliyat belki vaziyeti ıslah edebilir. Hayır... Uyku ve ölüm isteniyor!,.
Yunanistan, Arnavutluk hükü-
metinden tarziye istiyor
“Atina,, ve “Selanik,, te Arnavutluk aleyhinde nümayişler yapıldı —Milletler Cemiyetinin kararı?
Atina 11 (Hususî) — Arnavutluktaki Yunan ekalliyetinin vaziyeti hâlâ günün meselesi olarak mevzubahsedilmektedir.
Selâhiyattar makamat, bu ayın yirmi birine kadar, şimalî Epirlilerin müracaat ettikleri Milletler Cemiyeti tarafından bir karar verileceği. Milletler Cemiyetinin Arnavutluk hükümetine kapatılan mekteplerin açılmasile ekalliyete Beynelmilel-kabul edilen serbestinin verilmesini tavsiye edeceği kanaa-tindedirler.
Hariciye Nazırı Maksimos sabık Bahriye Nazırı M. Boçe-ris ile Arnavutluktaki Yunan ekalliyetinin vaziyeti hakkında müzakeratta bulunmuş ise de buna dair hiçbir şey tebliğ edilmemiştir.
Atina ve Selânikte mitingler
Atina 11 (Hususî)— Bugün burada Arnavutluk hükümetinin Yunan ekalliyeti hakkında tatbik etmek istediği tedbirleri protesto etmek üzere içtimalar yapılmıştır. Selânikten gelen telgraflar, orada daha gürültülü içtimalar yapıldığı bildirilmektedir.
Yunanistan tarziye istiyecek
Atina 10 — Yunan hükümeti Tirandaki Yunan sefirine Arnavutluk hükümeti nezdinde şiddetli bir teşebbüste bulunmak için talimat vermiştir. Yunan sefiri bu teşebbüsünde Rum unsuru aleyhindeki taz
ları hukuk müsavatı meselesin-de İsrar eylemektedirler.
Berlin 11 (A. A,) — Berliner tagabblatt, M. “Makdonald,, ın sulhun rükünleri arasında Al-manyayı zikretmediğini yazdıktan sonra şu suali soruyor:
“Acaba bu sükût Almanya aleyhinde bir İngiliz, Fransız, İtalyan cephesi vardır, demek değil midir? mütarekeden bahseden "Cermanya,, gazetesi diyor ki:
“Almanya bu hatırayı düşünerek kızarmak ve azmini isbat etmelidir.,,
İtalyada yeni hareketler
Birinci sahifeden devam
“— Asrımızda maddî sefaletin, içtinabı nakabil olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Yanız olsa olsa uzvî sefaletin mukadder olan hüzünlü mevcudiyeti kabul edilebilir. Sun’î surette ortaya çıkarılmış olan kıtlıkların devam etmesi saçmadır, bunlar devam edemezler. Bunlar, şimdiki sistemin kifayetsizliğini- parlak bir surette gösteren şeylerdir.,,
Bu sözlerden pîk güzel anlaşılıyor ki M. “Musolini,, İtalyada bir aç bırakmak istemiyor. Kıciık ve açlığı bugünkü sistemlerin doğurduğu bir netice addediyor.
Bu sistemlere aleyhtarlığı da aynı sebebe istinat ettiriyor.
M. “ Musolini ,, nin nutku, 823 kişiden mürekkep olan ve 22 korporasyonun âzası bulunan ve hepsi de Faşist üniforması giymiş oian hâzırun tarafından hararetle ve şiddetle alkışlanmıştır.
yiklere bir nihayet verilmesini Arnavutluk hükümetinden talep edecek ve Ergeride Yunan konsoloshanesinin taşlanmasından ve Yunan konsoloshane kâtibinin tevkifinden dolayı tarziye istiyecektir.
Belçikada buhran
Kabinenin istifası muhakkak addediliyor
Brüksel 11 (A. A) — Yakında bir kabine erkânı arasında, parlamentonun toplanmasından evvel kabinenin istifa etmesini veya bazı nazırların çekilmesini intaç edecek derecede görüş ihtilâfları vardır. Buna rağmen hükümet salı günü parlamentoya gidecektir. Bütçe dolayısiyle sosyalistlerin birçok tenkitleriyle karışılaşacak olan hükümet belki de parlamentoda düşecektir. Pek şiddetli olan buhranın doğurduğu kararsızlık piyasada esham ve kambiyolar üzerinde ve efkârı umumiyede fena bir tesir yapmıştır.
Efkârı umumiye çabuk bir hal sureti bulunmasını dilemektedir.
Râdyo komitesi bugün toplanıyor
Ankara 11 ( Telefonla ) — Radyo komitesi yarın "bugün,, Matbuat Umum Müdürlüğünde toplanarak hazırlanacak proğ-ramlar üzerinde müzakerelerde bulunacaktır.
Şeker ihtiyacımız
Sümer bank fabrikalar acacak
Ankara 11 (Telefonla) — İcra Vekilleri heyeti kararile İzmir, Mansa, Denizli, Konya ve Afyon vilâyetlerde Uşak, Gediz, ve sinop kazalarının şeker ihtiyaçlarını temin için bu mıntaka-larda şeker fabrikaları yapılması ve işletilmesi hakkı 25 sene müddetle Sümer banka verilmiştir.
Odesa Kançılarımız nasıl yaralandı ?
Ankara 11 (A. A) — Sovyet büyük Elçiliği Odesa Kançıları Zeki Cemil beyin yaralanmasına müncer olan vaka hakkında neşrettiğimiz havadiste şu şekilde tashih icrasını ajanstan rica etmiştir.
Zeki Cemil beyin yaralanması meçhul bir adam tarafından atılan bir kurşunla vaki olmuş değildir. Sarhoş bir Milis neferinin tevkifine çalışan bir Milis kıtasına karşı mumaileyh teslim olmaktan imtina ile tabancasını çekerek ateş açmış ve attığı kurşunlar oradan geçen Zeki Cemil beye tesadüfle yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Kançılar beyin sıhhi vaziyetinde hiç bir vahamet yoktur.
Anadolu ajansı Sovyet büyük elçiliğinin bu arzusunu kemali memnuniyetle ifa eder.
İsmet Paşa Hîlâliahmeri teftiş etti
Ankara 11 (A.A.) — Başvekil İsmet Paşa Hazretleri bugün öğleden sonra Hilâliahmer umumî merkezini teftiş buyurmuşlardır. Ve Cemiyetin umumî işleri, çalışması gelir ve masrafları hakkında izahat almışlardır. Başvekil Paşa Hazretleri ayni zamanda merkezin muhtelif şubelerini de gözden geçirmişlerdir.
-----------E-----------
Bir küp eski para bulundu
Çankırı 11 ( A. A. ) — Belediye tarafından yapılmakta olan kanalizasyonda bir ufak küp para çıkmıştır. Evvelce de bir hamam harabesi çıkmıştı. Paralar Selçuk hükümdarlarına aittir. Adedi 700 kadardır.
Kaymakamlar arasında
Ankara 11 (Telefonla) — Ergani madeni kaymakamı Mehmet Ali Bey Bayramiç kaymakamlığına, Gönen kaymakamı İzzet Bey Sılvana, Görele kaymakamı Nurettin Bey Gönene, Bolvadin kaymakamı Rüştü Bey Hafike, Hukuk mezunlarından Cemal Bey Söğüde, eski Kelkit kaymakamı Edip Bey Hinisa* Tercan kaymakamı Sırrı Bey Demirköye, Çorum mektupçuluğuna eski Muş mektupçusu Tevfik ve Elâziz mektupçuluğuna Kars mektupçusu Şefik Beyler tayin edilmişlerdir.
Limanlarda batmış gemilerin çıkarılması için bir lâyiha
Ankara 11 (Telefonla) — Limanlar dahilinde batmış bütün gemi ve eşyanın çıkarılarak limanların temizlenmesini temin için limanlar kanununun yedinci maddesinin tadili hakkında meclise bir kanun lâyihası verilmiştir.
Bu lâyihaya göre, batmış gemiler ve eşyanın, liman eislıklerirar tafından tayin edilen müddet zarfında sahipleri tarafından çıkarılması mecburi- dir. Bu mühlet zarfında çıkarılmayan bu kabil gemi enkazı vesaire liman idaresi tarafından çıkarılacak veya imha edile çektir. Liman idaresi tarafından çıkarılan enkazı, sahibi on beş gün zarfında müracaat ve yapılan masrafı ödemek uretiyle alabilecektir.
Meclisin bugünkü ruznamesi
Ankara 11 (Telefonla) — Büyük Millet Meclisi yarın "bugün,, saat on beşte toplanacaktır. Ruznamede, Manisa mebusu Refik Şevket beyin, dışarıdan memleketimize gelüp de burada yerleşti, rilen muhacirler hakkında hükümetin ne gibi tedbirler aldığı hakkında Dahiliye vekâletinden şifahi sual takriri, muhasebei-umumîye kanununun 99 uncu maddesi hükmünün Jandarmaya da teşhili lâyihasının müzakeresine devam olunması vardır.
Encümenlerin Reisleri de yar*n “bugün,, intihap olunacaktır.
Fransız-Leh münasebatı nasıl?
İhtilaf yok, yalnız Lehistan “Peyk,, muamelesi görmek istemiyor
Varşova 11 (A. A) — Lehistan ajansının Paris muhabiri bildiriyor :
Lehistan eski muharipleri federasyonunun reisi jeneral Goreki, Fransız eski muharipleri şerefine yaptığı bir kabulde, bunlara hitaben açık mektup okumuştur. Bu mektupta bilhassa diyor ki :
“Lehistan ile Fransa arasında ciddi hiçbir ihtilâf yoktur. Arada ancak bir takım anlaş-mamazlıklar vardır ki, iki taraf
eski muharipleri açıkça fikir teatisine hazırdırlar.
Lehistan - Fransa ittifakının aktine müncer olan coğrafî, tarihî ve siyasî şartlar bugün de mevcuttur. Ancak Le-histanın bir peyk olarak telâkki edileceği zamanlar artık geçmiştir. Her iki tarafın eskv muharipleri, Lehistan - Fransa münasebetlerinde yeni zihniyetin yerleşmesine yardım edecek, kuvvetli fikir ceryanmı tesis • etmeğe çalışmalıdırlar.
Teşrinisani 12
-ZAMAN —
3
f SÜTUNLAR ARASINDA j
Gelecekten evvel gidecek münevver bulalım
■ Köylerimizden gelecek münevverler „ başlıklı bir yazı okudum. Haz almadım değil ; fakat aldığım haz Sarayburnundan Üs-küdara atılacak asma köprü projelerini dinlerken duyduğum zevke benziyordu. Bir gün o köprünün ve daha güzellerinin vücut bulacağına, hatta Galata ile Kadıköy araıında denizaltı tramvayları bile yapılacağına imanım vardır. Çünkü terakki yoluna girdik, mutlaka iler-liyeceğiz, {Hayat ileride ve ilerile-mektedir.
Fakat tarakki namına on yıldan-beri yapılan her işte ve ablan her adımda olduğu gibi "köylü münevver,, yaratmak meselesinde de hakikate kıymet vermek ve hayalden tamamiyle uzak kalmak gerektir.
O yazıyı kaleme alan münevver arkadaş pek iyi bilirki bizde köy henüz asrî bir sima almamıştır. Köylü hürriyetini ve yurt üzerinde hâkim olduğunu anlamış olabilir. Bu da, şüphe yok ki, pek büyük bir kazançtır. Lâkin köylünün siyasi mefhum ile vücut bulmasına rağmen İçtimaî ve asrî mana ile köy henüz yoktur.
Tabii ekseriyetten bahsediyoruz. Numune köyleri, şehir kıyılarına tesadüf ettikleri için nisbi bir varlık gösteren köyler, hakikatte bir değişiklik yapamazlar, bizde köy . vücut bulmadı ve köycülükte lüzumu kadar, layık olduğu kadar, değeri kadar kıymet alamadı. Millî kalkınmayı tekemmül ettirecek olan köydür ve köyün halk olunabilen si için de evvelâ köycülüğü kurmak icap eder.
Binaenaleyh muhterem meslek-daşın kullandığı başlığı değiştirerek “Köyden gelecek münevverlerce değil, köye gidecek münevverlere muhtaç olduğumuzu söylemekte tereddüt etmiyoruz.
Köylerimiz böyle bir gelişi dört gözle bekliyor.
fi.
Tramvay Şirketinin cür’eti
Brinici sahifeden devam
Fakat adlin, hakkın muktezası tatbik edilecekse - bunun edilmemesini bir saniye bile tasavvur etmemize imkân yoktur - Tramvay şirketi bu dava ile, borcuna ödemekten yakasını kurtaramıyacaktır. Tramvay şirketi bugün sıkışınca mahkemelere müracaat ediyor, mu-kave'. 1 rden bahseyliyor, kanundan ve nizamdan medet umuyor. Fakat kendisi ne vakit, hangi mukavelenamenin hangi hükmüne riayet etmiştir, ki bugün mukaveleleri ileri sürmeğe cesaret edebiliyor. İstanbul halkından, buhran iktisadinin gündengüne artmasına rağmen,sanki kanunun kendisine bahşettiği bir hak imiş gibi, bilet başına fuzuli aldığı bir ilâ üç kuruşu, hiç bir yere sarf etmeksizin kasasında saklamak elbet tatlı bir şeydir. Fakat düşünmeli, ki İstanbul halkının bilhassa uzak semtlerde oturan fakirleri bu fuzuli paralan nekadar güçlükle vermiştir. Bir kuruş, iki kuruş fazla paradan ne olur denilebilir. Evet, belki hali, vakti yerinde olanlar için iki üç kuruşuo o kadar ehemmiyeti yoktur. Fakat iki çocuğunu tramvayla mektebe göndermek mecburiyetinde olan bir fakir babanın - ki İstanbulda böyle-leri çoktur - hergün sabah akşam bilet başına böyle iki kuruş fazla vermek iç n naf ikasından neler ayırdığını, hayatından neler kaybettiğini, bütün ailesini ne mahrumiyetlere katlandırdığını bir düşünelim. işte bugün Müsyü “ Hansens „ in İstanbul halkına iade etmek istemediği “ 2 „ milyon lira bu fakirlerin böyle bayatlarından kopararak verdikleri birer, ikişer kuruşla toplanmıştır, İşte tramvay şirketinin terter tepinerek ver-miyec ğim dediği) bu (2) milyonun menbaını böyle paralar teşkil ediyor.
Bu memlekette eğer hak, adil ve kanun varsa ki-vardır-bu iki milyonun en seri surette hemde faizi mürekkebi ile İstanbul halkına iadesi icabeder. Bu iki milyonluk hak, bir sahibi azmin himmetiyle, bir kere meydana çıkmamalı idi, meydana çıktıktan, işin çok yürekler yakıcı safhası aylarla gazetelerde ya-zıld ktan sonra Tramvay şirketi ne yapsa, ne tedbire baş vursa bu parayı lada edecektir, bugün olmazsa yarın behemehal iade edecektir. Bunu şirkete temin ederiz.
Eski dosyalar tet kik ediliyor
Hazînenin 5 bin dosya ile halktan 18,5 milyon lira alacağı var
Yeni ihdas edilen Hazinei Muhakemat Müdürlüğü 1337 senesinden bu seneye kadar olan bütün dosyalan tetkik etmektedir. İstanbulda Millî Hükümet kurulunca mülga Babâli ve Nazaretlere ait bütün dava dosyalan da İstanbul Defterdarlığı Muhakemat müdürlüğüne verildiği cihetle Hazine Muhakemat müdürlüğüne 15 bin dosya devredilmiştir.
Hazine müdürlüğü teşekkü-lündenberi yaptığı tetkikat neticesi bu dosyalardan on binini ayırmıştır.
Bunlar saklanacak, sonra nazarı dikkate alınacaktır. Şimdi diğer beş bin dosynın takibine geçilmiştir. Yalnız bu beş bin dosyaya göre hazine halktan 18,5 milyon lira alacaklıdır. Borçluların çoğu da zenginler ve müteahhitlerden mürekkeptir.
Diğer taraftan Hazine Muhakemat Müdürlüğü elinde 2 bin ayrı dosya vardır ki bu da Hazirandan beri tatbik edilmekte olan yeni istihlâk vergisinden tahaddüs etmiştir.
Çünkü bu vergi mucibince toptancılara 3,5 milyon lira vergi tarh edilmişi bilâhara kendilerine vergi tarh edilen hemen bütün tüccar toptancı değiliz diye itiraz etmişler ve bu yüzden bir çok dava ile karşılaşılmıştır.
Yarım tedrisat kaldırılıyor
Bu sene ilkmekteplere fazla tehacüm vaki olması dolayısiyle şehrimizdeki mekteplerde talebe adedinin, geçen senelere nisbetle çoğaldığı ve bu yüzden bazı mekteplerde yarım tedrisat usulünün tatbik edilmekte olduğu malûmdur.
Çoçukların, hocalarından daha iyi istifade etmeleri için bu usulün kaldırılması üzümlü görülmüş ve Maarif müdürlüğü derhal faaliyete geçmiştir.
Bu usulün kaldırılması için şehrimizde yeniden birkaç mektep açmak lâzımgelmektedir. Bunun için Maaril ^müdürlüğü bilhassa Eyüp civarında mektep olmağa elverişli binalar aramaktadır.
Diğer taraftan Aksaray da eski kız san’at mektebi binası da tamir edilmektedir. Bu bina mektep olarak istimal edilecek ve o civarda yarım tedrisat usulü tatbik edilen mekteplerdeki talebenin bir kısmı bu mektebe nakledilecektir.
Bu mektepteki tamirat birkaç güne kadar ikmal edilecektir.
Diğer muhtelif semtlerde de münasip bina bulunduğu taktirde derhal satın alınacak ve talebe bu mekteplere taksim edilmek suretiyle yarım tedrisat usulü tamamiyle kaldırılacaktır.
Rıhtımlar tamir olunacak
Bûyükdere - Istinye yolunun inşa edilmekte olduğu malûmdur. Bu münasebetle Rumeli sahilindeki rıhtımlar da tamir o’.unaeaktır.
Posta müdürü gitti
Birkaç günden beri şehrimizde bazı tetkikat ve teftişatla meşgul bulunan Posta ve Telgraf Umum müdürü Nazif Bey, dünkü Ekspresle Ankaraya hareket etmiştir. Nakil vasıtaları tesbit ediliyor
Şehir hududu dahilinde vapurlardan gayrı bilumum deniz ve kara nakil vasıtalarının ve binek ve yük hayvanlarının birer birer tes-biti ve bir istatistik ihzarı kararlaştırılmıştır.
Bu hususta icabeden hazırlıklara başlanılmış olup tesbit muamelesiyle istatistik ihzarı işi yılbaşına kadar bitirilmiş olacaktır.
Süt meselesi hâlâ halledilemedi
Sütçüler arasındaki anlaşa-mamazlık hâlâ devam edip gitmektedir.
Beyoğlu cihetindeki süt müstahsilleri, satıcılarla, onbir kuruş üzerinden anlaşmış olduklarından Beyoğlu cihetinde perakende olarak 16, 17 kuruşa süt satılmakta ve aradaki farkı perakendeciler almaktadır.
Fakat İstanbul tarafındaki süt müstahsilleri ile satıcılar hâlâ anlaşamamışlar ve her iki taraf kendi vasıtalarile süt sat-mıya başlamışlardır. Bu noktadan süt müstahsillerde süt satıcıları arasında süt satışından dolayı şiddetli bir rakabet baş göstermiştir ve bunun neticesi olarak sütün kilosu on kuruşa kadar verilmektedir.
Deniz yolları idaresi yeni vaporlar alacak
935 senesi bütçesini Ankaraya götüren Deniz yolları işletmesi müdürü Sadettin ve Akay idaresi müdürü Cemil Beyler şehrimize dönmüşlerdir.
Verilen malûmata göre Deniz yolları işletmesinde her sene bir milyon lira sarfedilmek üzere 1935 bütçesine beş milyon liralık tahsisat konacak ve bununla yeni vapurlar alınarak Marsilya ve Hambur-ğa seferler yapılacaktır,
Beş gece taşlanan ev!
Recep ağanın evi kimler tarafından taşlanıyordu — Zabıtanın bir muvaffakiyeti
Son günlerde şehrimizde eski cin peri masallarını ihya edecek mahiyette bir takım ev taşlanma vak'alan olmaktadır, işin garibi, gerek taşlanan ev halkının gerek mahalle bekçilerinin ve zabıtanın yaptığı araştırma ve beklemelerde ekseriya boşa çıkmaktadır.
Bilhassa son iki ay içinde Ko-camustafapaşada radyolu ev, Cihangirde ahşap konağın taşlanmaları hâdiseleri bütün esrarengiz mahiyetini muhafaza etmektedir.
öğrendiğimize göre, dün yeni bir taşlanma vak'ası daha meydana çıkarılmıştır.
Bu seferki taşlanma hâdisesi Ka-ragümrükte Neslişahsultan mahallesinde vukubulmaktadır.
Bu mahallede Bostan sokağında 6 numaralı bir ev vardır. Bu ev, o civarda bağ ve bahçe sahibi Recep Ağa isminde birine aittir.
Recep Ağa ve ailesi, bundan beş altı gece evvel geç vakit civarın sessizliği içinde evin kaplarına fasıla ile atılan taşların çıkardığı gürültüyü duymuşlar ve haklı olarak ürkmüşlerdir.
Bahçivan Recep ağa, ertesi gecede aynı halin tekerrür ettiğini görünce dışarı fırlamış, evin etrafını dolaşmış, araştırmış, fakat hiç bir fevkaladeliğe tesadüf edememiştir. işin asıl garip tarafı, Recep
=^= Şerhler =====
“Kof kavun sesinden, kof kafa sözünden
belli olur,,
Şerh ve izah:
Bu meselin izah edilecek ciheti yok gibi görünür. Çünkü söz selistir, teşbih açıktır ve sesle söz arasındaki zarif münasebet te açıktır. Mesel söylenir söylenmez, üzerine fiske vurularak kofluğu anlaşılan bir kavunla sözlerinden boşluğu hissolunan kafa, yanyana gözlerimiz ö-nünde teressüm ediveriyor.
Fakat kafa ile kavunun bir seviyede kalmaması da bu meselin darp edilmesindeki hikmetlerden biridir. Mesel, yalnız kof kavunla boş kafanın müsaviliğini göstermek için söylenmemiştir, insanlara ka-
Seyyahlar için hazırlık yapılıyor
Belediye seyyahlara verilmek üzere yeni rehberler hazırlıyor
Seyyah mevsiminin yaklaşmakta olması hasebile belediye Seyyahin şubesi hazırlıklara başlamıştır. Bu sene diğer senelerden fazla seyyah geleceği cihetle evvelcede yazdığımız gibi birkaç lisana tercüme edilen rehberler hazırlatılmaktadır, gelecek her seyyaha birer rehper verilecektir. Bu rehperlerden seyyahlar Türkiyenin tarihî, coğrafî vaziyetlerde Türk inkılâbı ve Türk âsarı atikası hakkında malumat edineceklerdir. Ayrıca tercümanların vaziyetleri de tetkik edilmektedir. Ehliyetsiz tercümanların çalışmalarına kat’iyen meydan veril-miyeceği gibi tercümanların gelecek seyyahlara tam manasile rehberlik edebilmeleri temin olunacaktır.
Yumurta ihracatımız
Yeni yumurta nizamnamesi bu ayın 22 sinde tatbik sahasına konulacaktır. Bu itibarla hazırlıklara başlanılmıştır. Kontrol heyeti teşekkül etmiştir. Mesai tarzını tesbit etmektedir.
ağanın bu araştırması esnasında da meçhul bir elin savurduğu taşlar muhtelif fasılalarla kaplamalara çarpmakta devam etmiştir.
Bütün civar halkının duyduğu bu hâdise Recep ağa ile komşularının mütemadi gayretlerine rağmen ertesi ve daha ertesi gece muntazaman devam etmiştir.
Çaresiz ve müşkül vaziyette kalan Recep ağa nihayet zabitaya müracaat etmiş ve hâdiseyi anlatmıştır. Bunun üzerine polis, icabeden tertibatı almış, Recep ağanın şahsî veya ailevî düşmanlarını araştırmış ve işin bu safhaya girmesi esrarengiz muammanın düğümünü çözmüştür.
Zabıta aldığı izahat üzerine o civarda oturan döşemeci Nihat isminde birinden şüphelenmiş ve bu iz üzerinde yürümeğe başlamıştır.
Evi taşlıyan elin cürmü meşhut halinde yakalanması için tertibat alınmış ve evvelki gece kaplamalara çarpan ilk taşı müteakip, bunu savuran adam, evin yan tarafındaki sokağın içinde yakalanmıştır.
Zabıtanın şüpheleri tahakkuk etmiş, cürmü meşhut halinde yakalanan ev taşlayıcının döşemeci N -hat olduğu görülmüştür.
Nihat evrakı ile beraber adliye-ye teslim edilmiştir.
Türk meseli
fa dolgunluğuna sevdirmek fikrile darp olunmuştur. Binaenaleyh mürebbiler ve muallimler, bilginin sayısız faidelerinden bahsederken fırsat düşürüp bu meseli de yadedebilirler ve çocuklara bilgiyi sevdirmek için müşahhas bir ders vermiş olurlar.
Şüphe yok ki boş kafanın kof kavuna benzediğini hoca ağzından işiten çocuk, kendi ağzından çıkacak sözün kof kavundan çıkan sese benzemesini is-temiyecek ve kafasını dol-durmıya özenecektir. Ata sözlerinin kıymeti zaten bu terbiyevî tesirlerindedir.
ZAMAN
Bir kuyucu kuyu içinde can verdi
Dün Bostancıda kuyu içinde bir facia olmuş ve zavallı bir kuyucu, ihtiyatsızlığı yüzünden ölmüştür.
Vak’a şöyle olmuştur:
Bostancı caddesinde bir evin sahibi olan Mehmet Bey bahçesindeki kuyunun (livarlarını yeniden ördürmek üzere 35 yaşlarında Çerkeşli Ahmet isminde bir kuyucu ile pazarlık etmiş ve uyuşmuşlardır.
Çerkeşli Ahmet, kuyu içine lataları koyarak dıvar örme işine koyulmuştur.
Fakat aradan bir müddet geçince birdenbire latalardan biri kırılmış ve bunun üzerinde bulunan kuyucuda oldukça derin olan kuyuya yuvarlanmış ve kuyunun dibine düşer düşmez de ölmüştür.
Vakadan haberdar olan ev sahibi, zabıtaya malûmat vermiş, kaza Üsküdar müddeiumumiliğine de bildirilmiş, ceset, bugün çıkarılarak muayene edilmiş ve keyfiyet tamamiyle tesbit edildikten sonra kuyucunun defnine ruhsat verilmiştir.
Asrî mezarlık
Yeni mezarlık ilkbaharda bitirilecek
Beyoğlu mmtakasının mezarlık ihtiyacını temin maksadiyle Zincirlikuyuda Belediyece satın alınan arsada yeni mezarlığın inşasına devam edilmekted r. Bu mezarlık önümüzdeki ilkbaharda bitecek ve ancak yaza buraya ölü gömülebilecektir.
Diğer taraftan Kadıköy ve havalisinin mezarhk ihtiyacını karşılamak üzere gelecek sene bütçesiyle bu civarda da asrî bir mezarlık inşası için bir yer tedarik edilecekir.
Altın madeni açılıyor
Elâzizden bildirildiğine göre, maden mühendisi M. Zimmer ve altın arama işleri müdürü Hadi bey bir aydan beri Kebandaki madenler üzerinde tetkikat yapmaktadırlar. Burada evvelce işletilmiş olan altın madeni damarlarının zengin olduğu anlaşılmaktadır. Müruru zamanla çöken eski kuyular yeniden açılmaktadır. Alınan parçaları tahlili neticesinde maden damarlarında karışık bir halde altın, bakır, kalay, gümüş ve kurşun bulunduğu anlaşılmıştır. M. Zimmer madende binde yüz nisbetinde al-tun bulunduğunu söylemiştir.
Eczahaneler
Nöbetçi olmıyanlar 21 de kapatacak Evvelce Daimi encümen ec-zahanelerin de gıda maddeler, satan yerler gibi saat 21 de kapatılmalarına karar vermiş, fakat bu karar Yeni şehir meclisinin içtimai ve Daimi encü-meniein fazla meşgul bulunması hasabile alâkadarlara tamim . edilememişti.
Keyf.yet düa Sıhhiye müdürlüğüne bildirilmiştir, bugünden itibaren nöbetçi olmayan eczahaneler saat 21 de kapatılacaklardır.
Boğaziçi gibi uzak semtlerdeki münferit eczahaneler bu kayıttan istisna edilmişlerdir.
Mütarekenin yıl dönümü
Dün mütarekenin 17 inci seııei devriyesi o'ması münasebetiyle şehrimizdeki İngiliz kilisesi ile Ferikö-yündeki Fransız mezarlığında şehitlerin istirahatı ruhu için dinî merasim yapılmıştır.
İtalya Kralının doğum günü
Dün, İtalya Kralı Hazretlerinin doğuumunun yıl dönümü münasebetiyle Beyoğlundaki Sent Antu-van kilisesinde bir âyini ruhanî yapılmıştır.
Bu dinî merasime İtalya konsoloshanesi erkân ve mensubini ile diğer bazı konsoloslar iştirak etmiştir.
Ç*öylesem tesiri yok ussam gönül razı değil
Adalet otomobili
Sade olsun, lüks olsun hiçbir otomobil bana bu kadar güzel görünmedi. Postahane önünde onu görünce ihtiyarsız durakladım, u-zun uzun baktım, seve seve baktım, beğene beğene baktım. Bu, mahpusların nakline mahsus bir araba idi. Pırıl pırıl parlıyan, kızıl bir haşmet taşıyan bir otomobil. Filhakika demir ve kızıl boyalı uzunca bir kafesi andırıyordu. Penceresi yoktu, hava verecek aralıkları göz karartacak bir şekilde idi. , Türkçe6İ seyyar bir mahpes idi. Fakat güzeldi, yüreğime inşirah veriyordu.
Hapishane etiketini taşıyan, oradan adliye dairelerine, mahkemelere mahpus götürüp getirecek olan bu otomobil niçin gözüme güzel görünüyordu, niçin bu kızıl demirden yapılı gibi duran bu arabadan içime bir inşirah geliyordu?.. Hapishaneyi, mahpusluğu, çeşit çeşit cezaları ve bilhassa hürriyetsizliği hatırlatan birşeyden niçin inbisat duyuyordum?
Çünkü bu sütunlarda birkaç kere acı acı şikâyet etmiştim, tevkifhaneden veya hapishaneden şuraya buraya getirilmesi icap eden mevkuf ve mahkûmların bileklerinde kelepçe olduğu halde sokaklardan geçirilmesinin doğru olmadığını söylemiştim. O şikâyetler ve söylenişler - her vatandaşın bu manzara karşısında duyduğu - gönül burkuntusunun ifadesi idi. Kanunun yurttaş haysiyetine uygun bulmadığı teşhir cezasının İdarî, inzibatî ve birazda malî zaruretlerle tatbik edilir gibi olması kalbe elem veren bir şeydi. Hele bu suretle sevk olunanlar içinde beraat kazanacak maznunların da bulunabilmesi o yürek elemini azamî hadde çıkarıyordu.
İşte şu otomobil, o zarurî teşhirlerin önünü almış oluyor ve onun tekerleklerinde kırılmış kelepçelerin enkazı süründüğü için gözlerimiz zevk alıyor. Ey adalet otomobili. Sen adalet kadar güzelsin ve seni İstanbul adliyesine verenlerin adil bir ruh taşıdıklarına hiç şüphe yoktur.
L.
Üniversitede devam mecburiyeti
Üniversitede talebeye verilen fişi ar vasıtasıle talebenin devam edüp etmediği kontrol e-dilmeğe başlanmıştır. Birkaç günlük tecrübe talebenin devam etmediğini göstermiştir.
Memuriyeti olup ta hayatını kazanmak mecburiyetinde olanların vaziyetleri de tetkik edilmektedir. Bu gibilerin Üniversiteye devam edebilmeleri için rektörlükçe bazı tedbirler alınma tadır, öğleden sonra yapılmakta olan ( Semier ) lerin s ıbahları yapılması düşünülmekte ve böyiece kabil olduğu kadar öğleden sonraları boşaltıl-n aktadır. Fakir olduğu için hayatını memuriyette kazanan ve biran evvel mücehhez olarak hayata atılmak istiyen birçok çalışkan telebenin de bu suretle âlî tahsillerini yapmaları imkânı hasıl olacaktır.
Şüpheli bir ölüm hâdisesi
Ceset bugün Morga nakledilecek
Kuruçeşmede kömür depolarında bekçilik eden 20 yaşlarında Dursun isminde biri, dün gece Ortaköyden geçmekte iken birdenbire ihtilâçlar içinde yere yığılıvermiş, bayılıp kalmıştır.
Bu hali görenler zabıtayı haberdar etmişler, polis gelmiş, kendisini ayıltmak istemişlerse-de muvaffak olamamışlar, bu vaziyet karşısında Dursunu Beyoğlu hastahanesine kaldırmağa mecbur olmuşlardır.
Beyoğlu hastahanesinde Dursun efendiyi kendine getirebilmek için doktorlar tarafından çok çalışılmıştır.
Fakat, yapılan bütün tedaviye rağmen zavallı genç kurtulamamış be ölmüştür.
ZAMAN —
Teşrinisani 12
4
Avrupada ilk
Havalanmak kadınların şiarıdır, fakat burada tayyare ile ilk uçan Avrupalı kadınlardan bahsetmek istiyoruz, bunların başında Madam De la Roche de vardır. Kendisi ilk açılan tayyare mektebinden 36 numaralı şahadetnameyi almıştı, ayni sene 226, 218 ve 525 numaralı şahadetnamelerle havalanma hakkını kazanan Martiniyel, Mari Marven, Jan Hervo adlı üç Hanım daha vardı, bunlar mektepten çıkar çıkmaz rekabete giriştiler, birçok uçuşlar yaptılar, Matmazel Marven, talim meydanı üstünde el|i dört dakika uçmuş ve elli yedi kilometre mesafe almıştı. Matmazel Hervo, iki saat otuz beş dakika havada kaldı, yüz altmış
Küçük hikâyeler
Tercüme eden : Haydar Rifat Bey. Basan : Tefeyyüz kitaphanes*
Haydar Rıfat Beyin bu yeni ese- | rini tahlile girişmeden evveFyakın günlere taalluk eden bir patron ve muharrir muhaveresini hikâye etmek isteriz: Gazetesine konulage-len küçük hikâyelerin - telif ve tercüme olsun - pek sudan yazıldıklarını söyliyen titiz patrona muharrirlerden biri şu cevabı vermişti:
— Avrupada bir küçük hikâye için bizim para ile asgarî elli lira veriliyor. Azami ücretini ise haddi muayyen değildir. Biz bunlardan en güzelini seçip Türkceye çevirince alacağımız ücret ya iki, ya üç liradır. Telif olunan hikâyelerin ücreti de tercümelerden bir veya iki lira fazladır. O halde adapt-veye tercüme edilen hikâyelerin asıllarındaki kıymetin yüzde yetmiş, hattâ seksen nisbetinde kaybolması, telif şeklindeki yazıların da tatsız çıkması tabiî değil midir?.. Nimet külfete ve külfet te nimete uygun olmalıdır.
Bu muhaverenin ihtiva ettiği hakikat şudur ki bizde küçük hikâye neşriyatı acınacak haldedir, o namı taşıyan yazıların hemen hepsi adapte edilerek vücude getirilmektedir. Fakat çekilecek zahmetle temin olunacak kazanç makûsen mütenasip olduğu için mütercimler, sütun doldurmaktan başka bir şeye ehemmiyet vermezler, hikâyelerin orijinaliyle Türkçe şekli arasında küçük bir münasebet bırakmazlar, **iyi„ yi kötü yaparlar. Onların yerden göğe kadar hakları vardır, lâkin küçük hikâyelerin de bir facia olduğu muhakkaktır.
Haydar Rifat Bey bu noktaya isabetli bir görüşle mim koymuş olmalıdırki şu “küçük hikâyeler,, i tercüme ve neşretmeğe lüzum gör-
uçan kadınlar I
yedi kilo metre aldı. Bir yıl sonra bunların topuna birden rakip çıkan Matmazel Elen du Triyo, iki saat kırk beş dakikada ikiyüz elli dört kilometre mesafe alarak öbürlerini geçmiş ve yenmiş oldu. Bizde tayyare ile - fakat tayyareci değilken - uçan kadın Belkis Şev-ket Hanımdır. (1913) te ve merhum Fethi Beyin idare ettiği askerî bir tayyare ile uçarak on beş dakika havada kalmış ve asgarî 200, azamî 1000 metreye kadar yükselmişti. Aradan 21 yıl geçti, bazı hanımlarımızın Kalamış koyundan havalandıkları da görüldü. Lâkin tayyarecilik şahadetnamesi alan Hanımlarımız var mıdır, bilmiyoruz.
müştür, Kendisi, kitabın başında: “Mensup oldukları milletler edebiyatında yükseklikleri göklere eren ve her biri kendine mahsus bir fikir âlemi yaratmış [olan Balzak, Gonkur kardeşler, Flober, Zola, Dode, Mopasan,' Çekof, Türgenief gibi üstatların bazı hikâyelerini dilimize çevirip üç dört cilt halinde neşretmek islerim.
Bu suretle birinci cilt çıkıyor, her mel tep tarafından tebcil edilen bu şahısların yazılarından bizde de birer damlanın toplu bir halde bulunmasında fayda mülâhaza ediyorum,, diyor. Biz bu söze şöyle bir fıkra ilâve etmek isteriz: “bu ayarda üstatlardan olmamakla beraber Avrupanın günlük gazetelerinde, okunur mecmualarında imzaları görülen muharrirlerden iktibas sure-tile gazetelerimize küçük hikâyeler yazılmıyor değil. Lâkin bunlar, asıl sahiplerine gösterilse herifee-ğizlerin “haşa, bunu ben yazmadım!,, diye bağırmalarını mucip olacak surette kolu kanadı kesilmiş şeylerdir. Ben tercümlerimde asla uygun düşmek noktasını da ihmal etmedim!,,.
İlâve etmek istediğimiz şu fıkra ile tercümelerin itinalı yapıldığını söylemiş oluyoruz. Filhakika Haydar Rifat Bey seçtiği hikâyelerin güzelliğini azamî derecede muha-
Şafakta Silâh sesleri
Fransızca sözlü, müthiş heyecanlı ve meraklı büyük U. F. A. Filmi
O Sinemasının gelecek muvaffakiyet filmidir.
POLISTE
24 saatte 4 tehlikeli cerh!
Son yirmi dört saatte muhtelif tehlikeli cerh vakaları olmuştur :
1 — Evvelki gece bir kadın yüzünden Beyoğlunda Mustafa isminde biri, marangoz kemal tarafından bıçakla karnından tehlikeli surette yaralanmıştır. Mustafa hastahaneye kaldırılmıştır.
2 — Balatta Tahta minarede kaçakçı Ahmet namile maruf biri, kalafatçı Hakkıyı karnından tehlikeli surette yaralamıştır.
Ahmet vak’ayı müteakip polisler tarafından yakalanmış, yaralı da Balat hastahanesine kaldırılmıştır.
3 — Mezbahada çallşan Ke-malettin ve Aziz isimlerinde iki kişi, iş hususundaki bir ihtilâf yüzünden kavgaya tutuşmuşlar Aziz, elindeki bıçakla Kema-lettinin üzerine atılmış, Kema-lettin de çevik davranarak Azizin elindeki bıçağı almış ve o biçakia Azizi iki bacağından yaralamıştır.
Aziz fazla kan zayi ettiği için hayatı tehlikededir. Beyoğlu hastahanesine kaldırılmıştır.
4 — Loncada oturan çalgıcı Saim ile, Refail isminde mu-sevi, su dökmek meselesinden kavgaya tutuşmuşlar, Saim Ra-faili bıçakla tehlikeli surette yaralamıştır. Saim yakalanmış, Rafail de tedavi altına alınmıştır.
fazaya çalışmıştır. Bu sebeple kitaptaki 21 hikâye tatlı tatlı okunuyor. Yalnız mütercimin nedense ehemmiyet vermediği bir nokta var : Hikâyelerin muharririni göstermemek. Bunun bir eksik olduğuna şüphe yoktur. Çünkü okuyucu, elindeki hikâyenin muharririni öğrenmekle o muharririn mensup olduğu mektebi de anlamış olur ve d ğ2rleriyle onu mukayeseye imkân bu’ur.
Hattâ mütercimin, eserlerini türkçeye çevirdiği ediplerin tercüme! hallerini de - İbrahim Hoyî Beyin yaptığı gibi - kısaca yazması, okuyucuların zevkini ve kazancını çoğaltacak bir zahmet olmamak üzere, arzu olunur. Bizce edebî hizmetin tekemmülü bu gibi itinalara bağadır.
Öbür ciltlerde dikkate lâyık görülmek üzere son bir ricamız daha var: Bizde Mopasandan, Flober-den, Zoladan ve Dodeden vaktiyle pek çok küçük hikâyeler tercüme olunmuştu. Haydar Rifat Beyin tercümede bu noktayı da göz önünde tutmaları faydalı olur. Ayrı kalemlerin tercümeleri olsa bile bir hikâyenin iki veya üç kere okunması hoşa gitmiyor. Bunu sıksık tecrübe ederek anladık ! Okuyucularımızın küçük hikâyelere alâka ve rağbet göstermelerini dileriz.
Anadoluda seyahat notları
Sevimli bir şehir: Niğde
Bu güzel Vilâyet merkezinin imarına çalışılıyo-, Fakat şehirde hâlâ Elektrik yok!
N iğdeye umı
"Ulu kışla,, istasyonundan bir bir Sülün gibi süzülen yepyeni “motokar,, kısa bir yolculuktan sonra bizi gösterişsiz bir istasyona bırakır bırakmaz hep durakladık.
Yolcularını] maroken koltuklarda taşıyan demir yolları idaresine karşı duyduğumuz takdir hisleri, etrafımızdaki karanlığın doğurduğu bir hayran bulutuna karıştı.
"Motokar,, m kuvvetli ışıklarından sonra bu sim siyah perde o kadar acı göründü ki.
İstasyonun halsiz bir feneri
Niğdenin tarihi âbidelerinden selçü-kiler devrinden kalma Ak medrese altında bir isim gölgelenmesey-di kos koca bir vilâyet merkezinde bulunduğumuza ihtimal vermiyecektik bile.
Demiryollarının sülünü bizi gecenin simsiyah ufkuna atmıştı.
Sabahın berrak güneşi, o gecenin sinesinden gözlerimiz önüne koskoca bir belde çıkardı.
Dün geceki kasvet diyarı birdenbire yok olmuş, yerini güzel bir şehire bırakmıştı. Sıyrılan gece ruhlarımızdaki sıkın
tı prangasını da bir an içinde parçaladı, götürdü.
Ve.... bu şehir içler açıcı, gönüllere neş’e verici, heybetli, şirin bir şehirdi.
Onu gecenin kollarında ne kadar da yanlış tanımıştık.
İşte ahşan bugünün gözleri üzerinde "elektrik,, in oynadığı rol o dakika ne müessir bir şekilde tecelli ediyordu!.
Niğdeyi görüp te sevmemek mümkün değil. Sevimli bir memleket Tabiat, birçok güzelliklerinden ona hayli mühim hisseler ayırmış.
İstasyondan başlıyarak yavaş yavaş yükselen bir şosa, Italyanın bazı şehirlerini hatırlatan merdivenli mahalleler a-rasında kayboluyordu.
Şehrin umumî görünüşünde biraz da "arabesk,, bir hal var. Yamaçlar üzerine kurulmuş binaların büyük kısmının düz damlı ve topraktan olması ilk defa gelenlere bu tesiri veriyor.
Şehrin coğrafî vaziyeti imara çok müsait. Şehircilik mütehassıslarının arayıp ta bulamadıkları bir mazhariyet.
Kısa bir zaman evveline kadar ihmal edildiği anlaşılan “Niğde,, ye modern bir tip vermek için büyük emekler dökülüyor. Düzgün ve yüksek “yapı,, lar arasında düz damlı toprak evlerin pek kısa bir zamanda görünmez olacağından şüphe edilemez.
Hükümet konağı önünde Beyazıt meydanını takliden vücude getirilen büyük Cümhuri-yet meydanı, şehrin merkezine ayrı bir gösteriş hediyeliyor. Umumî hareket zaten istasyonu bu meydana bağlıyan cadde üzerinde.
Dışarıdan görünüş itibariyle hükümet konağı hayli heybetli. Fakat içeri girilince burası garip bir "dolmuş,, tesiri bırakıyor. Ne kadar resmî daire varsa hepsi de bu konağın içine sı-
Şehir içinde bir yol kesme!
Rize ( Hususî ) — Geçen çarşamba gecesi şehir dahilinde pek garip bir yol kesme hadisesi olmuştur. Akşam saat yirmi raddelerinde çarşıdaki bakkaliye dükkânını ka-pıyarak Mermerdelen mahallesindeki evine gitmekte olan Sakı oğlu Nurinin cadde üzerinde, Reşadiye mahallesinde Sarıoğludilsiz Mehemet efendinin oğlu Nihat ve arkadaşı Kâzım isminde iki genç karşısına çıkarak dostça yanma yanaşmış ve ani bir surette ellerini yakalıyarak omuzuna bir biçak darbesi indirmiş ve pars istemişlerdir. Nuri vaziyetin va hametini anlayarak teslim olmuş ve cebindeki yirmi sekiz lirasile belindeki tabancasını çıkarıp kendilerine vermiş ve oradan uzaklaşmıştır.
Keyfiyetten haberdar edilen zabıta tarafından yapılan takip neticesinde Nuriyi yaralayıp soyduktan sonra Plâvda-ğı mahallesine kaçarak izini kaybetmek isteyen Nihatla Kâzım yakalanarak paranın on lirasile tabanca ellerinden alınmış ve tutulan evrakları ile Adliyeye verilmişlerdir.
kıştırılmış. Emniyet müdürlüğü Postahane gibi geniş şubelere malik olması lâzım gelen daireler bile bu binanın birer odasına bin müşkülle sığma bilmiş bir vaziyette. Konak, istiap haddinden çok fazla yüklü.
Gönül çok isterdi ki hükümet, "Niğde,, nin resmî dairelerini bu kadar bunalmış ve sıkışmış vaziyetten kurtarsın, ehemmiyetleriyle mütenasip birer binayı onlara biran evvel ayırtsın.
Otel, lokanta, gazino, tiyatro binası gibi birçok müesse-seye malik olan vilâyet merkezinin bugün cidden mühim bir derdi var. Bu da “elektrik,, meselesi.
Bu meselenin bukadar güzel bir vilâyet merkezinde nasıl olup da halâ başaramadığına şaşmamak imkânsız.
Bu mes’uliyet, bütçe darlığına yükletiliyor. Maamafih malî bir müessese ile bir anlaşma zemini bulunmuş. Valisinin ve himmetti yeni belediye reisinin gayretli teşebbüslerinin “Niğde,, nin bu büyük derdini pek yakın bir zamanda ortadan kaldıracağına muhakkak gözile bakılmaktadır.
Gecelerin simsiyah mantosu içinde kaybolan “ Niğde „ nin güzellikleri, nura kavuştuktan sonra elbette bambaşka bir şe-
kilde görünecektir.
Vedat Ür
Ti

Millî Roman
“ Gel bakalım hırçın kektik, yolunmak sırası artık sana geldi „ Diyecekti. O vakit, mukavemet ve firar kabiliyetini kaybetmiş olan kız, elmaslarından, zümrütlerinden başlıyarak her şeyini ve nihayet şu apartımanı feda etmek mecburiyetinde kalacaktı!..
Bülent Bey, düşüncelerini bu mecraya soktutan ve kuruntusunu bu noktaya getirdikten sonra biraz inşiraha erdi, alıcı bir gözle salonu ve eşyasını süzdü, memnun ve mesut, inciye yüzünü çevirdi:
— Çay, dedi, çok nefis. Bu ne-
Tefrika No: 59 fasltin sırrı güzel parmaklarınızda oka gerek.
İnci, kısa bir tebessüm gösterdi:
— Hayır Bülent Bey, çayımızın nefaseti iyi harman edilmesinden-dir. Parmaklarımın bunda nasıl tesiri olabilir ki çayı çaydana atan hizmetçimdir.
— Fakat bardağa koyan sîzsiniz. Demek ki duyduğum nefasetin vücut bulmasında yine bir amilsiniz.
— Eğer böyle düşünürsek ve bir teselsüle girişirsek dudağınızın da arada rol oynadığını unutmamak lâzımgelir. Çünkü çay kade
hine benim elim değdiği gibi sizin de dudağınız değiyor.
—- Dudağımdan çaya tat bulaşacağını zanneder misiniz?
— O tadı siz iddia ediyorsunuz, ben ne diyebilirim?
— Evet, deseydiniz bahtiyar olacaktım.
— Bunun için tecrübe geçirmiş olmaklığım icap ederdi. Halbuki ben ömrümde her hangi bir dudağın tadını sınamadım. Kendi dudağımla yaşıyorum.
— O halde aşkı da tatmamışsınız demek?
— Maalesef mi, yoksa maalmemnuniye mi diyeyim, bilmem. Fakat tatmadığım muhakkak!..
— Beni hayrete düşürüyorsunuz İnci Hanım, bugünün kızı, aşkı nasıl tanımaz. Bu, ömrümde su içmedim, gül koklamadım demeğe benzer. Müsaadenizle inanmıyaca-ğım.
— İnanıp inanm amakta siz muhtarsınız. Lâkin ben, doğru söylüyorum: aşkı .atmadım, hatta tatmayı düşünmedim.
— Hayatınız heder olmuş, ta-mamiyle heder olmuş. Paroldonör,
içim sızladı. Size baktıkça çiçeksiz bir bahar seyrediyormuşum gibi acı duyuyorum.
— Baharların bin bir çiçeği var. Neden ona yalnız aşkı mal ediyorsunuz? Sıbat te bir çiçek neş’ede bir çiçek. Aşkın da cinsi olmıyanı yok mu?
—Cinsi olmıyan aşklar nihayet bir sevgidir, bir arzudur. Erkeğin dişiye ve dişinin erkeğe dımağıyle, yüreğiyle, siniriyle, hissiyle, kaniyle ve caniyle bağlanmasına hakikî aşk denir.
İnci şöyle bir doğruldu.
— Bahsi, dedi, ciddî totuyorsu-nuz. O halde ben de düşündüklerimi açık söyliyeyim. Sizin tarifiniz çok uzundur ve çok söz götürür. Bence a;k, iki şekilde görünebilen bir şeydir.
— Nasıl iki şekil?
— Yani aşk, ya oyun olur, ya düğün olur. Bu iki şeklin haricinde aşk tasavvur edemiyorum.
— Sustunuz. Çünkü ne demek istediğimi anladınız değil mi?...
Bülent, zeki kızın bir dil hamlesiyle bahsi çok tehlikeli bir mec
raya soktuğunu görüyordu. Fakat sözü açan kendisi idi. Nasıl bir çıkmaza veya çukura gelinmiş olursa olsun rücat etmek imkânı yoktu. Binaenaleyh güler yüz takındı, neşeli görünmeğe savaştı, cevap verdi:
— Susmadım, birşey de anlamadım. Şu yeni aşk formülünü izah etmenizi bekliyorum.
— Hacet yok amma arzunuzu yerine getirmek için izah edeyim: Aşk ya oyundur, ya düğün, dedim, değil mi?.. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlamak için etrafımıza bir göz gezdirmek veya okuduklarımızı, duyduklarımızı hatırlamak kâfidir. Sevişenler, seviştiklerini zannedenler, aşk zevkine erdiklerini söyliyenler ne yaparlar, ne gibi merhalelerden geçerler, hangi menzile konarlar?.. Bir kere bunu düşünelim. Ben hayatta ve kitaplar arasında daima iki netice gördüm: Sevişenler ya bıkıp vaz geçiyorlar, yahut evleniyorlar. Bıkanlar ve sevgiyi bırakanlar için aşktan, aşk devresinden yadigâr kalan hatıra ne olabilir? Bence bu, oynanmış bir oyun zevkinden ibarettir. Bir poker masasında duyu
lan heyecanı bu aşk oyuncuları da duymuşlardır, bazarı kazanmışlar* bazan kaybetmişlerdir, Dİhayet masadan ayrılmışlardır.. Sevişip veya seviştiklerini tevehhüm edip te ay-rılanlar için böyle. Bir de aşkı müsbet bir neticeye erdirenler var. Evlenenlerden bahsediyorum. Bu da aşkın düğün oluşudur. Ben bu iki çeşit aşkdan başkasını tanımıyorum. Siz tanıyorsanız lütfen söyleyiniz.
Bülent düşündü, yutkundu ve nihayet kelimelerin iphamına sığınarak bir tekerleme savurmıya yeltendi:
— Ebediyete giden aşklar, bu iki çeşit sevgiye benzemiyen gönül bağlılıkları değil midir?
— Düğün doğurmayıp ta devam eden sevgilerden mi bahsediyorsunuz ?.. Böylelerine ben tesadüf etmedim, edeni de görmedim.
— Hayat, sizin gözlerinizin istiap edemiyeceği kadar geniştir. Alemde neler var neler ?
— Masalları hakikat diye öne süreceksek doğru. Müspet hâdiselere kıymet vereceksek sözleriniz çok müphem. Beni kanaatlerimden bir milimetre bile uzaklaştıramadınız.
Devamı var
Teşrinisani 12
—ZAMAN—
7
Japon ticareti ve Yunanistan — Balkan bankası—Yunanistanda sıhhat merkezleri—Arnavutlukta Yunanlılara dayak atılıyor — M. “Titülesko,, Bükreşe neden döndü ? — Eski Bulgar hükümeti, Makedonya komitesi âzası imişler !
“Marsilya* suikasti ve Bulgar çetecileri — Yugoslavlarla Fransaya teşekkürleri
Yunanistanda
Londrada ki [sefaretten Yunanistan Hariciye Nezaretine yazılan bir tezkerede, Tokyodan hareket etmiş olan Japon ticaret heyetinden bahsedilmektedir. (Malûmdur ki Japonya sanayii son zamanlarda iktisadi buhrandan bir bayii müteessir olmuştur.
Bu heyetin maksadı, Japon emtiasına Balkanlarda mahreç bulmaktır. Rivayete göre dokuma eşyasını teşhir için müteaddit sergiler de açacaklardır.
* Balkan bankası — Ankara müzakerab neticesinde iktisadi bir Büro teşkil edilmesi de karar altına alınmıştı, ikbsadi büronun ▼ezaifi meyanında bir de Balkan devletleri arasında banka teşkil etmek mevzuubahs olmuştur.
Aulgar Slovo gazetesine nazaran bu bankanın teşkili için lâzım gelen plân M. “Maksimosa tarafından hezırlanacaktır.
* Yunanistanda sıhhat merkezleri— Sıhhiye müsteşarının bir nutku ile ilk sıhhat merkezi Marathon da açılmıştır. Bu teşkilâtı korumak için lâzımgelen sermaye ve para Amerikalılar tarafından temin edilmektedir. Merkez faaliyetini memleketin her tarafına teşmil edecek ve bu suretle sıtma gibi hastalıklarla şedit bir mücadele açılacaktan
Evvelâ Marathon ile deniz arasındaki 600 hektar kadar bir bataklık kurutulacaktır. Bu işi Rok-feller müessesesi üzerine almıştır. Sıhhat müessesi tarafından Atina-da erkeklere ve kızlara mahsus olmak üzere iki mektep, Makedonya-nın elli köyündende ziraat mektepleri açılmış, 3 ilâ 12 yaş rrastndaki yetimler toplanarak okutturu'.-muştur.
Yunanistanda kabine tebeddülümü? Ziraat nazırı Müsyü “Theotokis,, in Korfoya gitmesi siyasî mehafilde epeyi dedikodulara meydan vermiştir. Mumaileyhin “Ça’daris„ hükümetinin dahilî siyasiti yüzünden istifa ettiği, hükümet ile anlaşa- ( madiği ileri sürülmüştür.
Yapılan resmi tebliğlerde Müsyü “Theotokis„ in istifasının mevzubahis olmadığı, yorulduğu için istirahat etmek üzere Korfoya gittiği ve kendisine "Haci Kiryako,, nun vekâlet ettiği bildirilmiştir.
Arnavutlukta
Yunanlılar ile Arnavutlar arasındaki gerginlik hâlâ devam etmektedir. Yunan konsoloshanesinin taarruza uğraması üzerine Yuna-nistanın “Tiran„ elçisi, Arnavut Hariciye Nazırı nezdinde yaptığı siyasî teşebbüsler üzerine tatmin edici cevaplar almıştır. Mütecasirlerin yakalanarak tecziye edilecekleri Arnavut hükümeti tarafından resmen ilân edilmiştir.
"Hestia„ gazetesinin ifadesin^ göre “ Delviro „ daki bir mektepte de hâdise çıkmıştır.
Arnavut talebe bilâ sebep Yunanlı arkadaşlarının üzerine taşla hücum ederek ele geçirdikleri bir bayrağı yırtınışlardır, tik şaşkınlığı gideren Yunan talebesi de bilmukabele hücuma geçmiş ve Yunanistan lehinde yapılan bir takım tezahürat ile Arnavutların üzerine atılarak kavgaya başlamışlardır. H. iki taraftan yaralananlar olmuş ve işin içine Yunanlı, talebeyi döğ-mek için Arnavut hocaları da karışmıştır.
Polis 18 Yunan talebesini tevkif etmiş ve elebaşılarını kimsenin bilmediği bir yere götürmüştür. Mevkuflar dayak yemişlerdir.
Santa - Karanto’da bulunan tacirler Yunanistana kaçmaktadırlar, bir takım Yunan muallimleri talebelerinin gözü önünde dayak yemişlerdir.
Yunan gazetelerinin neşriyatını Cemiyeti akvam nezdinde tekzip etmek için yazılan bir lâyihayı imza etmedikleri için birçok Yunanlıya tazyikat yapılmıştır.
Romanyada
“Ankara,, müzakeratından sonra “Sofya,, dan Belgrat tarikiyle doğru Perise gidecek olan M. “Titülesko,, birdenbire yolunu değiştirerek Bükreşe uğramıştır. Oradan Parise gidecektir. Parise gitmeden •vvel memleketine uğramış olması Balkan Konseyinin İçtimaını müteakip, siyasi vaziyet hakkında iza-
hat vermek lüzumunu hisseylediğine affolunmaktadır.
Diğer bir rivayete nazaran da “Titülesko,, nun “Paris,, seyahatini tehir etmesi, meclis açılırken kralın irat edeceği nutku - son zamanlarda çok tebeddül eden haricî vaziyetler münasebetiyle - tamamlamak ve krala bu mevzu etrafında uzun boylu söz söylemek fırsatını vermek zeruretinden ileri gelmiştir.
Bulgaristanda
Makedonya komitesinin cinayetleri — Bulgar polisi, Makedonya komitesinin “Marsilya,, cinayeti ile münasebettar olup olmadığını tetkik etmektedir. Türk hududunda yakalanan Drangov, Hastov ismindeki iki Ltethişçi isticvap edilmişlerdir. Bunların Macaristandaki İau-ka-Pustza kampiyle alâkadar ve kralın ölümünden ma'umattar olup olmadıkları araştırılmaktadır. Makedonya komitesinin Bulgar hükümeti erkânını idama mahkûm edip etmediği de tetkik edilmektedir.
Tetkikat, sabık hükümetin yük-ssk derecedeki birçok memurları-Balıktan iki kişi zehirlendi
Balık yüzünden zehirlenme vak’aları son günlerde artmıştır. Dün de böyle bir vak’a olmuş, biri erkek biri kadın iki kardeş zehirlenerek hastaneye kaldırılmışlardır.
Vak’a şöyle olmuştur :
Aksaray - Kocamustafa paşa caddesi üzerinde 184 numaralı evde oturan Şevki efendi, çar şıdan Mehmet isminde bir balıkçıdan bir torik balığı almış, eve getirmiş, kızarttırmış ve hemşiresi Şaziye hanımla birlikte oturup yemişlerdir.
Yemekten biraz sonra kendisinde zehirlenme alâimi hisseden Şevki efendi, hemşiresinin de ayni evca altında kıvranmağa başladığını görünce, polise haber göndermiş, derhal polislerle beraber gelen bir doktor, her ikisini de muayene edince zehirlendiklerini tesbit etmiş’ve derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırtmıştır.
Bayat balık satmak suretiyle zehirlenmeğe sebebiyet verdiği görülen balıkçı Mehmet de zabıtaca yakalanmıştır.
Tahkikat devam etmektedir.
Kumkapı cinayetinin muhakemesi
Kumkapıda karısı Melâhat Hanımı öldürmekle suçlu balıkçı L-mailin muhakemesi dün ağır ceza mahkemesinde son safhasına gelmiştir.
Dün dinlenen, Osman, Etem, Mithat isimlerindeki müdafaa şahitleri melâhatin, cinayet gecesi son derece sarhoş olduğunu, gayrı-tabiî bir vaziyette bulunduğunu söylemişler, cinayete kadının sebep olduğunu hikâye etmişlerdir.
Muhakeme, ikame edilen şahitlerin çağrılarak dinlenmesi için birinci Kânunun 16 inci gününe bırakılmıştır.
Mersinde aş evi binası
Mersin 11 (A. A.) — Halkevi geniş bir programla kış çalışmasına devam ediyor. Ev, Belediyenin yardımı, Himayeietral Hilâliahmer Cemiyetlerinin mü-zaheretile bir aş evi binası yaptırmıştır. Ayın 15 inden itibaren burada Mersinde mevcut fakirlerin iaşesine başlanacaktır.
Siirtte yeni dershaneler
Siirt 11 (A. A) — Halke-vinde biri büyüklere konferans şeklinde ders verecek, diğeri daha küçüklere ilk mektep müfredat programı takip edecek iki dersane açılmıştır. Ders saatlerinden sonra Halkevi bandosu ve caz takımı tarafından konserler verilecektir.
nın Makedonya komitesinin azası olduklarını göstermiştir.
Bilhassa Yahudi bankacılar, bu komitenin şantaj ve tehditleri karşısında dehşetli paralar verdiklerini söylemişler, bu hususta da tahkikat derinleştirilmiştir.
Yugoslavyada
Fransız meclisinin açıldığı gün müteveffa Kral " Aleksandr,, için yapılan merasime teşekkür etmek üzere Yugoslavya Hariciye Nazırı Müsyü “Yevtiç,, Fransız Hariciye Nazırı Müsyü “Laval,, e çok hararetli bir teşekkür telgrafı çekmiştir. Ayni zamanda Sırp meclisi reisi Müsyü “ Krovlu „ ve ayan reis vekili “ Kumanudi „ de Müsyü “ Bonissor,, ve Fransız âyan reisi “Jeanneney,, e birer uzun telgraf çekerek Sırp milletinin şükranını bildirmişlerdir. Başvekil “ Uzuno-viç,, in “Dumerg,, e çektiği telgraf bilhassa pek hararetli olmuş ve Yugoslav milletinin Fransaya karşı beslediği sevgi ve muhabbeti tayit etmiştir.
J^RADYO PROGRAMlJ
12 Teşrinisani Pazartesi
İSTANBUL:
78.- Fransızca derea. 19,30 Plâk ile neşeli musiki. 20 Konferans (Selim Sim Bey tarafından.) 20,20 Ajans haberleri. 21,20; Ajans ve borsa haberleri. 21,30; Bedriye Rasim hanımın Iştrakiyle radyo tango ve dans orkestra!an.
823 Khz. BÜKREŞ, 364 m.
13 - 15 Gündüz neşriyatı. 78; Hafif musiki. 10; Habler. 19,75; Radyo orkestrası. 20; Üniversite. 20,20; Plâk. 20,45: Konferans. 21; Kuartet oda musikisi. 21,40; Konfrans. 21,55; Tagannî. 22,20; Kabara musikisi. (Plâk ile.) 22,45; Haberler.
223 Khz. VARŞOVA, 1345 m.
18: Taganni. 18,25; Musahabe. 18,30: Plâk, (piyano - keman musikisi.) 78, 50: Musahabe. 19,15: Hafif musiki. 19,45; Çocuk neşriyatı, 21; Piyano ile hafif musiki. - Musahabe. 22; Tagannili konser. 22,45: Musahabe. 23,75: Dans dersi. 24: Musahabe. 24,(M: Dans musfkfaL
841 Khz. BERLİN 357 m.
18; Hafif musiki. 19,05; Spor. 19,30: Frank furttan naklen radyo orkestrası. 20; Aktüalite. 10.20: Stokholm musikisi. 20,40: Musahabe. - Haberler. 21,70; İtalyanca şarkılar. 21,30; Mikrofon bahsL 22; Dans havaları. 23; Heberler. 23,20: Sonatlar.
592 Khz. VİYANA, 507 m.
73,20; Milli Rus musikisi. 18,40; Musahabe. 19; Şarkılar, 19.25; Sanat haya-tına dair. 19,45; Musahabe. - Haberler, 20,45; Program sonradan söylenecek. 27,15; Budapeşteden nakil. 23.30: Haberler. 23,50: Dans musikisi. 1; Schranımd
Zamanın takvimi
TEŞRİNİSANİ
Resmî sene 1934 Ruzu kasım 5 1 2 Hİctî K.sene 1353 Rumî sene 1350 l inci Teşrin 30
P A Z A RTESİ
| Sabah İMSÂK
1 s. D. yanarı S. D.
1 50 4 12 8
6 44 5 2
öğle ikindi Akşam Yatsı
S. İD. S. D. S. D. S. D.
714 11158 9 14 43 37 12 16 54 1 18 34 28 Bı.nl Zevali
Bugünkü hava
Yeşilköy Rasat merkezinden aldığımız malûmataa göre, dün hava tazyiki 761 milimetre, hararet en az 9, en çok 15 ve rutubet yüzde seksen dokuz derece idi.
Rüzgâr lodostan saatta 15 kilometre esmiştir.
Bugün hava ekseriyetle bulutlu olacağı gibi yağmur yağması da muhtemeldir.
Kardeş kavgası
Şehremininde Ereğli mahallesinde oturan Esma hanımın beş yaşındaki çocuğu, Nevzat, yedi yaşındaki ağabeyisi Ahmedin başını çivili bir deynekle yaralamış, Ahmet, Gureba hastaha-neıinde tedavi altına alınmıştır.
çük İtilâf ve alkan itilâfı
inci sahifeden devam
ı müzakere cereyan eylediğine bazı Atina gazeteleri larafın-vuku bulan neşriyat tekzip
Hariciye Nazırı M. “Maksimos,, mezkûr gazetelerin neşriyatını ^zlp eylemiştir.
M. "Maksimos,, aynı zaman-ı, hükümet taraftan “Katimerini,, Vradini,, gazeteleri tarafından AnKara,, ya gönderilmiş olan 1 ---------,uhabirlerin Ynanistandaki muha-
ngiltere - Avusturalyafet reİBİ hakkında ve Romanya bu film Loncar*c|y' N“,n M- “Titülesko,, ya ______________________________ifen vaki olan neşriyatını da tek-
Karilerimzin malumu olduğup
• üzere geçenlerde İngiltere ile Bu tebliğ ve tekzipten anlaşıl-° ğına göre, "Ankara,, mülakatı
Avustralya arasında bir tay- ^aaında M."Venizeloa,,un siyaseti yare yarışı yapılmış ve bu evzuubahs olduğu ve M. “Titû-yarışı İngiliz tayyarecilerinden ’ko nun bu hu.u.t. fikirler ser-nı i c ,, ı ı j -yledığı hakkında bazı Atına,,
Black ve Scott kazanmışlardır. wilen h.b~-
- tamamen asılsızdır.
Bir saniyes lirasına ol
nıguıı uay yatctutııuucu , .... ı , ı l
Black ve Scott kazanmışlardır. ,"ar J“ndln T“
Bu tayyarecilerin Avustralyada “Melburn,, şehrine vasıl olduklarını gösteren film geçen hafta-İngilterede milyonlarca halk tarafından büyük bir heyecanla seyredilmiştir.
Bu filmin bu kadar büyük bir süratle Avusturalyadan tn-giltereye gönderilip ahaliye hemen gösterilmesi sinema ale- tediğini, fakat buişe Yunanista-minde şimdiye kadar görülme- m mani olduğumı "Paris,, siyasî mİŞ bir vakadır. ı-hafilinde işaa eylemişlerdir. Bu
Filim Avusturalyadan îngil- 'beri alan “Atina,, nın nim resmî tereye altmış «ekiz saatte gön- ■‘'»•s»"1’ Ath(me„ gaz eteri, Yuna-RiıııııııiHiıııııııutMiıuıııuHinıntnnıifiHmııiMnıuııı jlistamn bu türlü IDÜdahaleBİnİ Şİd-Jetde reddetmekte ve Yunan devlet ricalinin nutuklarını hatırlatarak Bulgaristamn misaka herzaman. için girebileceğini söylemektedir. Diğer araFtan, “Sofya,, de çıkan “Mir ,, gazetesi diyoriti :
“ Bulgarların Balkan mısakına dahil olması, bu misak için büyük bir ziyadır, Bu şekilde Balkan devletleri arasında bir çok ihtilâfların ve muallâk meselelerin halledilmesi imkânsızdır. Ümit edelim ki bundan sonraki konfransta Balkan misakı devletleriyle Bulgarlar arasındaki ihtilâflar halledilsin ve Balkak misakı daha şümullü ve müsbet bir sahaya girsin. „
Bulgarlar de Balkan ıisakına girecekler mi?
Balkan misale konaeyi "Ankara,,
- ” " ' ------------81-
,da Bulgar propagandacıları, Bu!-ıriatanın Balkan ıniaaiuna girmek
Bir kurban daha
7 inci sahifeden devam Facia kurbanı 11 yaşlarında bir çocukcağızdır. Bu çocuk, Sirkec.de Hüdavendigâr caddesinde aşçılık eden Necata Efendinin oğlu Selâ-hatiıindir.
Faciaya sebep olan Sirkeci-Edir □ekapı hattında işiiyen 11 numaralı vatmandır.
Bu tramvay arabası, dûn gece saat yirmi sıralarında Salkımsöğû-de geldiği bir sırada kaza kurbanı Selâhattin tramvayı durdurarak binmek istemiş, fakat durmayınca atlamak istemiştir. Fakat tramvayın süratli hareket etmesi yüzünden çocuk muvazenesini kaybetmiş ve motris arabaya bağlı bulunan 421 numaralı arka römorkun altına düşer k pek feci bir şekilde ezilmiştir. Hadise mahalline yetişen polis memurları çocuğu hastabaneye kaldırmışlarsa da zavallı yavrucak aldığı müteaddit yaraların tesiriyle derhal ö müş'ür.
Vak’adan malûmattar edilen nöbetçi müddeiumumiliği hâdisenin ad î tahkikatına vaz’ıyet etmiş, kazayı yapan vatman derhal isticvap ve nazaret altına alınmıştır.
Diğer taraftan kaza kurbanı Salâhattin Efendinin babası Necati Efendi de zabıtaca bu faciadan haberdar edilmiş, Necati Efendi, yavrusunun ölümü karşısında adeta bir;çılgına dönmüştür,
Gerek müddeiumumilik, gerek zabıta, dâdisenin nasıl vukubuldu-ğunu tespit ile meşgul bulunmaktadırlar.
Eski Fransız tiyatrosunda Bu akşam saat 20 de YARASA
Operet 3 perde. Besteliyen Yo-hann Strauss. Tercüme eden: Ekrem Reşit
Son gecesi

r*

1
•1

Yeni parlamtya bajlıyan yıl Daktilo,,
İyi bir komed
sonuna erdirilmiş bulunmaktadır.
Reeskont eski yıllardaki ölçüde tutulsa idi 1933 yılı bütünlük çalışmamız, zarar yerine -82. 434. 60- liralık bir kazanç kalın bırakmış olacaktı.
1931 yılı bilânçosunu gözden geçirmek için derleşen yüksek toplantınızca ikinciteşrin 1932 de alınan ve Bankamızca 1933 başında yürütülüşe geçirilen ziraat ödünçlemeleri faizlerinin ve ^komisyonlarının indirilmesi yönündeki karar, yalnız yeniden açılan veya yenilenen bu bölümdeki alacaklarımızın gelirlerinde 242 bin lirası komisyonlarda olmak üzere 300 bin liralık bir azalma vermiştir.
Bildirmek isteriz ki, bu günlük masraflarda yapılan kısmalarla bu azalmanın kâr ve zararımıza ayrıca dokunmaması güven altına alınmıştır.
Vitamin, kalori, gıda, sıhhat
Haşan
Özlü unlarında bol mikdarda vardır.
Yulaf, pirinç, mercimek, irmik, nişasta, patates, türlü ve sair özlü unlarla beslenen çocuklar gürbüz, sıhhatli, neşeli olur. Haşan markasına dikkat. Taklitlerinden sakınınız.
asa Yeni çıktı
! KÜÇÜK HİKAYELER
Haydar Rıfat Beyin
j Yüz Kuruş
Osküdar icra memurluğundan: Kandillide mezarlık sokağında 6 No. lu köşkte mukim binbaşı mütekaidi Süleyman Sırrı Beye.
İsmail Beye olan borcunuzdan dolayı hanenizde mevcut ve üç odada mühürlü eşyanız üzerine haciz vazedilmiştir. İcra ve iflâs K. nun 103 ett maddesine tevfikan bu hususta yapılacak haciz zaptını okumak ve bir itirazınız var ise derme-yan etmekliğiniz için tarihi ilândan itibaren 15 gün zarfında bilasale veyahut bilve-kâle Üsküdar icra dairesine müracaat etmeniz ve aksi takdirde muamele! icraiyeye devam olunacağı ilân olunur. (4680)
( Foka ) flim şirketi; meşhur Fransız muharrirlerinden Andre Höze ve Etyen Arnonun yazmış o dukları ve Pariste arka arkaya 30 defa gösterilmiş olan (Gece manevraları ) ismindeki vodvili (Mani-zel Spahi) namı altında filme çekmiştir.
Filimde rol alan artistler : No* Noel - Medi Berri - Latürnen Fa— br. Reymon Kordijdir.
Fransız sinema münekkitle) — flimiçok beyenmişler ve kusura bulmuşlardı. Mevzuu bir aske vodvildir. Flim meşhur sahne ▼ zü Maks dö Vokarbeyin nezarr tahtanda çekilmiştir. Bu münasebr le gece manevraları) piyesinin m harrirlerinden biri olan Andre H zenin pek güzel ve şayanı dikl bir fıkrasını zikredelim.
Muhbrrirlerden biri Andre H(
ye şu suali iradeder :
— Bir komedi yahut bir v vilin iyi olup olmadığını nasıl ( larsınız, Lütfen söyler misiniz ?
— Gayet çabuk anlarım. U
lüm dahi gayet basittir. Bu say' hiç yanılmam. İC-
Temsilin verildiği zaman sej
çileri tetkik ederim. Bunların a _________
omdan : Bir zengini, bir orta f . . J-hilinde satışa çıkarılmıştır. 2863
liyi, bir memuru, bir i,çiyi ve mkamızm kapı.mda asılı şartlar datnlmae sa ş v Ga,atada e,ki kaç ki,iyi deh. gözüm. ke.tiriri.Meri 13-11-934 Sal. günü saat 14 tedır. Alıcıların Galatada e.k)
Satış Komisyonundan:
Cinsi
Yıkılmış dükkân arsası met 85 Ahşap hane ve bahçe
Ahşap yalı ve bahçe met. 666 15 numara ahşap hane 13 No. kâgir hane ve bahçe Kâgir
Kâgir Kâgir
Kâgir
iki hane dükkân oda orta kat iki hane
Arsa met. 64,50
Kâgir dükkân
Eğer bu tespit eylemiş oldugıcaatlari- "6990,
Emlâk No. su
12
45
9
13.15
Hissesi
Tamamı 28/144 2/5
Tamamı
4/24 32/120 Tamamı
14-16
19
25
Tapu 117-119 1/2 kakı 109-115
49
Tamamı
10
1/2
Hisseye göre muhammen
340
156
4685
5860
kıymeti T. L.
800
428
300
700
52
650
ZAMAN
eşrinisani 12
| Halkevinin bir
teşebbüsü
Avrupada ilk uçan kadınlar!
Havalanmak kadınların şiarıdır, fakat burada tayyare ile ilk uçan Avrupalı kadınlardan bahsetmek istiyoruz, bunların başında Madam De la Roche de vardır. Kendisi ilk açılan tayyare mektebinden 36 numaralı şahadetnameyi almıştı, ayni sene 226, 218 ve 525 numaralı şahadetnamelerle havalanma hakkını kazanan Martiniyel, Mari Marven, Jan Hervo adlı üç Hanım daha vardı, bunlar mektepten çıkar çıkmaz rekabete giriştiler, birçok uçuşlar yaptılar, Matmazel Marven, talim meydanı üstünde el(i dört dakika uçmuş ve elli yedi kilometre mesafe almıştı. Matmazel Hervo, iki saat otuz beş dakika havada kaldı, yüz altmış
yedi kilo metre aldı. Bir yıl sonra bunların topuna birden rakip çıkan Matmazel Elen du Triyo, iki saat kırk beş dakikada ikiyüz elli dört kilometre mesafe alarak öbürlerini geçmiş ve yenmiş oldu. Bizde tayyare ile - fakat tayyareci değilken - uçan kadın Belkis Şevket Hanımdır. (1913) te ve merhum Fethi Beyin idare ettiği askerî bir tayyare ile uçarak on beş dakika havada kalmış ve asgarî 200, azamî 1000 metreye kadar yükselmişti. Aradan 21 yıl geçti, bazı hanımlarımızın Kalamış koyundan havalandıkları da görüldü. Lâkin tayyarecilik şahadetnamesi alan Hanımlarımız var mıdır, bilmiyoruz.
Küçük hikâyeler
Tercüme eden : Haydar Rifat Bey. Basan : Tefeyyüz kitaphanes.
Haydar Rifat Beyin bu yeni ese- | rini tahlile girişmeden evveFyakın günlere taalluk eden bir patron ve muharrir muhaveresini hikâye etmek isteriz: Gazetesine konulage-len küçük hikâyelerin - telif ve tercüme olsun - pek sudan yazıldıklarını söyliyen titiz patrona muharrirlerden biri şu cevabı vermişti:
— Avrupada bir küçük hikâye için bizim para ile asgarî elli lira veriliyor. Azami ücretini ise haddi muayyen değildir. Biz bunlardan en güzelini seçip Türkceye çevirince alacağımız ücret ya iki, ya üç liradır. Telif olunan hikâyelerin ücreti de tercümelerden bir veya iki lira fazladır. O halde adapt veye tercüme edilen hikâyelerin atıllarındaki kıymetin yüzde yetmiş, hattâ seksen nisbetinde kaybolması, telif şeklindeki yazıların da tatsız çıkması tabii değil midir ?..
! Nimet külfete ve külfet te nimete uygun olmalıdır.
Bu muhaverenin ihtiva ettiği hakikat şudur ki bizde küçük hikâye neşriyatı acınacak haldedir, o namı taşıyan yazıların hemen hepsi adapte edilerek vücude getirilmektedir. Fakat çekilecek zahmetle temin olunacak kazanç makûsen mütenasip olduğu için mütercimler, sütun doldurmaktan başka bir şeye ehemmiyet vermezler, hikâyelerin orijinaliyle Türkçe şekli arasında küçük bir münasebet bırakmazlar, "iyin y* kötü yaparlar. Onların yerden göğe kadar hakları vardır, lâkin küçük hikâyelerin de bir facia olduğu muhakkaktır.
Haydar Rifat Bey bu noktaya isabetli bir görüşle mim koymuş olmalıdırki şu “küçük hikâyeler,, i tercüme ve neşretmeğe lüzum gör-
müştür, Kendisi, kitabın başında: “Mensup oldukları milletler edebiyatında yükseklikleri göklere eren ve her biri kendine mahsus bir fikir âlemi yaratmış [olan Balzak, Gonkur kardeşler, Flober, Zola, Dode, Mopasan, Çekof, Türgenief gibi üstatların bazı hikâyelerini dilimize çevirip üç dört cilt halinde neşretmek islerim.
Bu suretle birinci cilt çıkıyor, her mel tep tarafından tebcil edilen bu şahısların yazılarından bizde de birer damlanın toplu bir halde bulunmasında fayda mülâhaza ediyorum,, diyor. Biz bu söze şöyle bir fıkra ilâve etmek isteriz: “bu ayarda üstatlardan olmamakla beraber Avrupanın günlük gazetelerinde, okunur mecmualarında imzaları görülen muharrirlerden iktibas suretile gazetelerimize küçük hikâyeler yazılmıyor değil. Lâkin bunlar, asıl sahiplerine gösterilse herifee-ğizlerin “haşa, bunu ben yazmadım!,, diye bağırmalarını mucip olacak surette kolu kanadı kesilmiş şeylerdir. Ben tercümlerimde asla uygun düşmek noktasını da ihmal etmedim!,,.
İlâve etmek istediğimiz şu fıkra ile tercümelerin itinalı yapıldığını söylemiş oluyoruz. Filhakika Haydar Rifat Bey seçtiği hikâyelerin güzelliğini azamî derecede muha-
İstanbul Halkevinden:
1 — Halkevi İdare Heyeti bir musiki koro heyeti kurmağa karar vermiştir.
2 — Bunun için Halkevinde musiki koro heyeti kursları ıçılacaktır. öğretme parasızdır.
3 — Bu kurslara devam et-oek isteyenlerde aranan şart-ar şunlardır:
a) En aşağı ilk mektep tah-ilini bitirmiş olmak.
b) Yaşı on sekizden aşağı e kırktan yukarı olmamak.
C) Sesi ve kulağı musikiye elverişli olmak.
Ç) Bu bakımlardan yapılacak giriş yoklamasında kazanmak.
4 — Kendilerinde bu şartlar bulunan amatörlerin, Halkevi koro kümesi içinde yer almağı ulusal bir borç bilen ve Halkevi çatısı altında verilecek
I musiki müsamerelerinde bu borcunu ödemekte bir kıvanç duyan kadın erkek bütün yurttaşlar kurslara devam edebilmek için ilk önce, İstanbul yakasında bulunanlar Halkevinin İstanbul Merkezi idare memurluğuna ve Beyoğlu yakasında bulunanlar Beyoğlu kısmı idare memurluğuna baş vurarak atarını, sanlarını ve adreslerini /azdırmaları rica olunur.
5 — Kurslar, istenilen şart-arın eri olanlar yirmiyi bulun-a başlayacak dır.
6 — Kurslar, konservetuvar muallimlerinden Muhittin Sadık eyle madam doktor Osman «erafettin bey tarafından idare dilecektir.
, Türkçe kursları
' Halkevinden:
Evimiz Beyoğlu kısmında 2/ikinci Teşrin/934 ten itiba-en Pazartesi ve Çarşamba -inlen saat (18,30) dan (20,30) kadar devam etmek üzere d devreli Türkçe kursları açı-rcakfar, Şeraitini öğrenmek ve ayıtlarını yaptırmak isteyen-:rin Tepebaşında Beyoğlu kimi idare memurluğuna müra-■aatlerı rica olunur.
3ir vapuru kaçıranlar mahkûm
Moskova 11 (A.A.) — 1932 nenesinde müsellâh bir çete 'Ocuda getirerek 17 numaralı jemiyi cebir ile ve silâhla raptederek harice götürmüş olan “jşhasa ait dava, Vladivostokta
Şafakta Sİ1®^ mah’l(eme askerî divanı „ .. .« ..... , tarafından görülmüş ve maz-
Fransızca sozlu, müthiş heg . . T
U F )pun,ardan teşkılat vücuda ge-o drenlerin faal azalan kurşuna
01^ HIK Sinemasının gelebilmeye ve iki maznun da — —mbm—ve 5 ay hapis cezasına mah-ûm edilmiştir.
1 İstanbul Borsası kapanış liatleri 10-11-1934 ÇEKLER
Londra Açılış 628,50 Kapanış 628,50
jNev-York 0,636 0,794,541
Paris 12,06 12,06
Milano 9,2798 9,2798
Brüksel 3,04026 3,4041
Atina 83,31 83,55
[Cenevre 2,4409 2,405
Sofya 66,17 66,36
[Amsterdam 1,1750 1,1745
Prag 19,01 18,99
Stokholm 3,09 3,0870
Viyana 4,2448 4,2448
Madrit 5,8152 5,8136
Berlin 1,9738 1,9738
Varşova 4,2051 4,2051
Budapeşte 3,9671 4,1378
Bükreş 79,34 79,41
Belgrat 34,99 34,93
Yokohama 2,7126 2,7126
Moskova 1096, 1096,
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış'
0/0 5 faizli 1933 Ikramiyeli (Ergani) 97 97
0/0 7,5 faizli Türk borcu tahvili 1 29.625 29,625
Anadolu D.yolu I 11
„ „ mümessil 49,80 49,80
0/0 7,5 Türk B II
O/o5 Hazine - --
Ergani B - -
1 Merkez Bank ı Rıhtım iş bank nama Aralan çimento 13,90 13,65
Anad. D. Y. 0/0 60
Haftalık Sinema ve Tiyatro
Programları
TÜRK : Bora
SARAY : Mülen Raj (
MELEK : Kraliçe Kristin
İPEK : Kraliçe Kristin
SÜMER : Bitmemiş Senfoni
YILDIZ : Prensesin çılgınlıkları
ŞIK : Ben bir melek değilim
ELHAMRA : Sarigin rüya - Kadınla-
ŞARK •. Çingene hırsı-Şarlo asker
ASRİ : Sarışın Venüs-M org sokağı cinayeti
HİLÂL : Zombi - Kanlı kafes
ALEMDAR : Galen °aris - San pija-mah kndtn
MİLLÎ : Kadın asla unutmaz
ŞEHİR Tl
YATROSU : Madam San Jen
ŞEHİR OPERETİ: Yarasa
KADIKÖY
SÜREYYA : Gör&nmiyen Adam
HALE : Daktilo Evleniyor
Rus petrol ihracatı
Bakû, 11 ( A.A ) — Azneft petrol tröstünün yorulmak bilmeksizin ihracatını arttırmakta olduğu haber verilmektedir. Bu tröst, 9 Teşrinisani tarihinde 57,591 ton petrol çıkarmak suretile bir rekor kırmıştır. Bu rekorun Sovyet petrol sanayi tarihinde misli geçmemiştir.
Tramvaya atlarken
Haydar isminde biri, Beyoğ-lunda 159 numaralı tramvaya atlamak isterken düşmüş, yaralanmıştır, Haydar tedavi alfana alınmıştır.
Mahmut .Şevket Paşayvak'asının .içyüzü
Suikastçiler, bütün İttihatçıları öldürmeğe karar vermişlerdi...
Sadarete Şakir Paşanın getirilmek istenildiğini söyiiyen Sabih Beye para verilmiş mi idi? — 23 —
Cinayet Çarşamba günü ika edilmişti. Perşembe günü cenaze merasimi yapıldı. Cuma günü de inayeti hakla canilerin reisi olan Çerkeş Kâzım ve rüfekasından bir kaçını Beyoğlunda Pire Mehmet sokağında kıstırarak yaverim yüzbaşı Hilminin şahadeti ve polis merkez memurlarından “ Şemoil ,, efendinin bilâhare topal kalmasını intaç edecek surette yaralanması bahasına kâffesini derdest ettirdim divanıharbı örfi heyeti istintakiye-sine teslim ettim.
İstintak ve muhakeme neticenn-sabit olda ki fırka veya grup
^uikastçiterin mevkii iktidara getirmek istedikleri Prens Sabahattin Bey halinde veyahut eşhası münferide olarak bir çok muhalifinin müşterek veya ayni gayeye hadim müteferrik mesaisi neticesinde evvelâ İttihat ve Terakkinin eşhası mü-himmesi aleyhine bir suikast icrasından ve bu suretle memleketi hükümetsiz bıraktıktan sonra padişah üzerinde icra edilecek lesirat sayesinde müşir Şakir Pa-ayı sadaret kaymakamlığına tayin ettirmek ve onun riyaseti altında bir muvakkat kabine vücude getirerek üç gün üç gece ittihat ve Tarakkinin bütün efradı aleyhine bir katliam tertip etmek ve müteakiben kabineyi Kâmil Paşanın e yahut Prens Sabahattinin riyaset altında teşkil eyıemek hususların? karar verilmiştir.
Ben burada bu hakikati bilâ p?rva iddia ederek söyliyorum. İstintak ve muhakeme evrakı neşrolunursa iddia arım sabit olur. Esasen suikastçiler ile müştereken sarfı mesai ettiği malûm olan tramvay kumpanyası tercümanlarından Sabih Beyin itirafatı okunacak olursa başka bir delile hacet kalmadan bütün iddialarım sabit olur. Sabih Bey berhayattır. Ben kendisini sahibi namus bir zat olarak telâkki ederim. Hatta Mahmut Şevket Paşa katilleriyle müşevviklerinin tedibinden sonra memlekette artık ebedî bir sükûn husule getirmek fikriyle gıyaben idama mah-
kûm olarak Avrupada bulunan bir çok zevat nezdlne Sabih Beyi göndermiş ve onlara bazı tekâlifte bulunmuştum.
Temin ederimki Sabih Beye beş para vermedim. Mumaileyhin itira-fatı arasında Müşür Şakir Paşanın sadaret kaymakamlığını, maksadı bilerek kabul edeceği ve padişaha tesirat icra edecek zevat arasında pek büyük makamatı işgal eden bazı zevatın da bulunacağı hakikatleri vardı.
O zaman şöyle düşündüm:
“ Mevkii maddileri bu derecelerde yüksek olan şu zevat aleyhinde takibat icrasına kıyam etmek, işi pek ileriye götürmek olur.
Müşür Şakir Paşaya gelince bir taraftan ölümü için tedabir ittihaz ettiği bir zatin teklif ettiği Yemen vali ve kumandanlığını kabul etmek gibi küçüklükte bulunmuş olan bu şahıs böyle yalnız kavle ve iti-rafata müstenit bîr iki zaif delil ile mahkûm ettirmek müşkül olacağından onun aleyhinde de takibattan sarfınazar etmek ve işi meskût bırakmak hikmeti hükümete muvafık olur.„ Bu mûtaleama Sadrazam ve Dahiliye nazırı da iştirak ettiklerinden vazifedar olanların o suretle nazarı dikkatlerini celbede-rek maksadı temin ettim.
Damat Salih Paşanın idama mahkûm olacağı ağızlarda dolaşıyordu.
Muhakeme hitam bulmuş ve fakat hüküm iradei seniyeye iktiran ftmemiş idi.
Bir gün akşam üzeri saat yediye doğru Fransa sefarethanesinden bir telefon aldım. Sefir Müsyû Bompar mezunen memleketinde bulunduğu için sefaret müsteşarı Müsyû (Bop) maslahatgüzarlık ediyordu. Müsyü (Bop) ile mütekabi-ien samimî dostluğumuz vardı. Benimle pek mühim bir meselei resmiye için görüşmek istediğini, benim mi sefarete gitmekliğim, yoksa kendisinin mi muhafızlığa [gelmesi bence müreccah olacağını soruyordu. Bittabi berayi nezaket sefarete geleceğimi söyledim.
O mevsimde erkânı sefaret Ta-rabyaya nakletmiş olduğu için Be-yoğlundaki sefarethanede yeni elektrik tesisatı yapılıyordu. Binaen-aley tenvirat namına hiçbir şey yoktu. Ortalık kararmağa başlamış Müsyü (Bop) bin müşkülât ile tedarik ettiği bir mum ile odayı tenvire mecbur olmuştu. Vakit pek geç olduğundan uzun uzadıya mukaddeme yapmağa lüzum görmeksizin hemen maksada geçeceğini dermeyan ile de_i ki:
— Azizim Cemal Bey! Şimdi Hariciye Nazırı Müsyü (Pişon) dan bir telgraf aldım. Bu zatin ne kadar Türk dostu olduğunu tekrar etmeyi zait görürüm. Zira buna siz de vakıfsınız. Sizin Fransa hak-kındaki hissiyatı muhabbetkârane-nize de emin olduğumdan telgrafı okuduktan sonra ne suretle hareket etmekliği münasip göreceğinizi anlamak isterim. Bu muhaveremiz tamamiyle şahsidir. Sizden ve benden başka hiç kimsenin vakıf olmasına lüzum yoktur.
Devamı var
Millî Roman
“ Gel bakalım hırçın keklik, yolunmak sırası artık sana geldi „ Diyecekti. O vakit, mukavemet ve firar kabiliyetini kaybetmiş olan kız, elmaslarından, zümrütlerinden başlıyarak her şeyini ve nihayet şu apartımanı feda etmek mecburiyetinde kalacaktı!..
Bülent Bey, düşüncelerini bu mecraya soktutan ve kuruntusunu bu noktaya getirdikten 6onra biraz inşiraha erdi, alıcı bir gözle salonu ve eşyasını süzdü, memnun ve mesut, İnciye yüzünü çevirdi:
— Çay, dedi, çok nefis. Bu ne-
Tefrika No: 59 fa setin sırrı güzel parmaklarınızda olsa gerek.
İnci, kısa bir tebessüm gösterdi:
— Hayır Bülent Bey, çayımızın nefaseti iyi harman edilmesinden-dir. Parmaklarımın bunda nasıl tesiri olabilir ki çayı çaydana atan hizmetçimdir.
— Fakat bardağa koyan sîzsiniz. Demek ki duyduğum nefasetin vücut bulmasında yine bir amilsiniz.
— Eğer böyle düşünürsek ve bir teselsüle girişirsek dudağınızın da arada rol oynadığını unutmamak lâzımgelir. Çünkü çay kade-
)n sonra hasta bakıcının yardı-•iyle otomobile bindi, şoförün ya-.na da sivil memur (Doret) otur-' ve otomobil hareket etti.
| (Hano), otomobil tamamen ğöz-n kayboluocaya kadar yerinden tfuldandı. Fakat artık birşey görmemeğe başlayınca birdenbire O"* döndü ve arkadaşlarını hay-b:te bırakan bir çeviklik ile mer-ğ’enleri dörder dörder çıkarak d tmazel (Seli) nin odasına girdi, afına bir göz gezdirdi. Ondan ıra koşup köşedeki pencereyi nı* ve yola çıkıp uzaklaşmağa pflayan otomobile baktı. O sıra-şoförün yanındaki (Doret) de İn.,nı Çevir‘P pencereye bakıyordu, sıino), pencereden kendisine eliyle m) işaret etti. Sonra derhal yine bei çekilip kanatları kapadı ve ğ*(adaşları da beraber olduğu hal-salona indi. Arkadaşları (Hano) “ yukariki odaya niçin çıktığını, cereyi açıp polis memuru ( Dole niçin işaret ettiğini bir türlü ^yamamışlar idi.
Bu sırada (Perişe) Hanoya doğ
ru gelerek ve heyecanlı bir surette dedi ki :
— Efendim, bu salondan birşey alınmış.
(Hano) salonun her tarafına gör gezdirdi ve başını sallıyarak :
— Zannetmem (Perişe). Her şey yerli yerinde duruyor, bir şey kaybolmuşa benzemiyor.
— Muhakkak efendim bir şey alınmıştır. Bundan bir saat evvel siz bu salonda iken yukarıdan size bir (kola) kavanozu getirmiştik. Sizde kanepe' arkasında bulduğunuz kâğıt parçalarını bu kola ile yapıştırdıktan sonra kola kavanozunu buraya masanın köşesine koymuştunuz. Şimdi kavanoz buradan kaybolmuş.
(Hano) bir kahkaha salıverdi, dedi, ki:
— Doğrusu dostum (Perişe) siz zannettiğimdn daha çok zeki imişsiniz. Gazeteler cinayeti herkesten evvel keşfettiğinizden dolayı sizi methetmişlerdi. Fakat methleri kâfi değildir. Siz hakikaten çok dikkatlisiniz. Baksanıza bizim sabah-
t an beri oda oda aradığımız hakikati siz bir kola kavanozu içinde bulmağa çalıyorsunuz. Efendiler, artık gidebiliriz. Burada tahkik edilecek, öğrenilecek bir şey kalmadı.
(Hano) bunu söyliyerek köşkten çıktı. (Perişe) ye gelince, aldığı müstehziyaue cevaptan bir pot kırdığını anhyarak mahçup oldu.
(Rikardo) ise, (Perişe) nin kola kavanozunun kaybolmasına dikkat etmesini bilâkis hakikaten bir zekâ eseri telâkki eylediği için, ( Hano ) nun polis memuriyle eğlenmesinden bir türlü mana çıkaramadı,) fakat (Hano) ya da, kendisile de eğlenir korkusiyle, bir şey sormağa cesaret edemedi. Sekizinci fasıl
Geminin süvarisi
( Hano ), komiser ( Bernar ) la vedalaştıktan sonra yanında ( Rikardo ) ve (Vertemil) olduğu halde köşkü terketti. Yolda dedi, ki:
— Yemek vakti geldi. Karnımız acıktı. Gidip yemeğimizi yiyelim.
( Vertemil):
— Öyle ise ben sîzi (Majestik) otelinde yemeğe davet ediyorum.
— Hayır, siz benimle beraber ( Villa oflor ) gazinosuna geliniz. Örada da öğrenecek şeyler var. Bu meselede her dakikamız çok kıymetlidir. Binaenaleyh bir dakika bile kaybetmemiz caiz değildir.
(Rikardo), biraz muhterizano sordu ki:
.— Ben de sizinle beraber gelebilir miyim!
(Hano) büyük bir nezaketle t
— Ona şüphemi var. Sizin parlak fikirlerinizden ve güzel müta-lealarınızdan her vakit istifade edeceğimiz muhakkaktır.
(Rikardo) (Hano) nun kendisiyle inceden inceye istihza ettiğini an-iıyamadı ve bu sözleri hakikat olarak kabul etti.
Beraber yemeğe oturdular. (Hano) şen görünmekte ve meseleden hiç bahsetmemekte idi. bir aralık garsonu çağırarak kâğıt kalem getirtti ve masanın ucuna doğru çekilerek acele bir şeyler yazdı. Yazı yazarken mütemadiyen etrafına bakıyor, bu suretle yazdığı şeylerin başkası tarafından okunmasına mani olmak istediği anlaşılıyordu. Mektubu bitirince garsona verip postaya yolladı.
Devamı var
Teşrinisani 12


—ZAMAN—
7
Tayyare Piyangosu
Dün Tamamlanan Bu Keşidede Kazanan Numaralan Dercedıyoruz
l|| On sekizinci tertip tayyare piyangosunun birinci keşidesi dün Üniversite konferans salonunda çekilmiştir.
i Kazanan numaraları derce-
1 diyoruz.
20,000 Lira
Kazanan
17727
Numara
8000
Lira kazanan 9095 Numara 4000
Lira kazanan
19073
Numara
3000
Lira kazanan
23905
Numara
2000 Lira
Kazananlar
4961 - 6687 1000 Lira
Kazananlar 6754 — 15593 17610 — 20213
500 lira kazananlar
23097 15972 14377 12140 1915
2481 22807 24045 22222 18530
6602 11729 16790 3704 5322
21965 14259 2205 7718 24049
126J5 13135 18070 1486 20224
2783 12303 2171
150 Lira Kazananlar
12132 6255 8417 11470 7763
8326 2427 4844 21250 8074
8441 22377 21078 4134 18994
22817 15143 1341 17808 12791
5096 13555 1554 10364 14771
23050 7044 3460 21910 24782
20364 5569 11297 11457 23765
694 19191 19257 15803 9960
19694 14520 84 20560 3863
13403 7319 22006 22898 9558
6493 4552 23314 9166 8151
19350 3005 15376 15546 3410
4847 7671 152 3585 24456
1440 22961 6107 9639 16588
90 4965 19086 1238 11204
1878 21790 21
100 Hra kazananlar
15388 24278 16286 14794
3417 24299 9460 7358
4010 24143 2847 5113 5148
23257 23545 10035 19267 23743
20916 71 17379 7684 3845
12561 3232 11570 16848 24201
19117 24858 13942 1128 11576
10304 24559 4910 18680 10701
23767 17732 11349 13448 14275
2264 21050 488 15307 23860
17804 6098 21698 24041 3207
16273 16170 4110 23535 3390
9909 13976 22691 7630 22809
2654 16244 6839 3529 16994
5822 20244 16517 11709 24543
9486 22656 14200 10792 3554
6742 7180 6213 1004 19324
6742 7130 6213 1004 19324
12775 5175 17536 14634 13107
6976 20167 10647 8076 11379
706 23688 20959 4752 8581
16504 16402 7761 13158 10020
23226 24235 24303 22942 21524
700 6083 911 22796 8010
13415 22335 542 14355 17832
•1112 18311 18801 3171 9736
4685 12109 11708 8983 3646
15205 20703 16876 9442 10698
23657 20044 21589 14728 725
5487 19431 5855 8991 14259
3499 17259 17590 24815 6412
4541 4609 13673 6558 20197
19059 16027 2868 23733 9806
10222 16349 16412 7680 9663
4091 15053 790 15499 4742
21206 11506 22684 7333 2143
4871 1659
4122 12067 7223 22280 8916
5116 14354 6703 655 4326
3307 23114 14419 9469 5932
8723 5324 24989 8234 5916
16561 3918 13363 12748 13345
22283 9395 13209 1693 22155
20220 10566 1925 23746 2444
16844 9684 9854 4438 22648
6790 1824 17703 20467 6276
18563 21758 13783 15816 1937
10973 18172 5625 17219 2420
18667 19763 22897 7258 9678
12237 5249 24637 14338 22626
1111 2695 541 16064 5477
5006 16826 260 10413 8808
13260 14768
50 Lira Kazananlar
21364 22534 17230 11031 16134
7513 19605 21716 18145 16227
1239 15874 18J99 19750 24956
730 19508 13386 2705 8845
993 855 15677 5501 6522
21006 19023 9305 21180 3959
10346 19145 6392 17677 8070
2303 5131 5053 3017 11970
10605 14441 17421 11012 17782
17448 20446 1439 8718 1422
20073 1991 22224 14037 1741
21569 14238 991 23846 3110
20001 16045 16814 5373 17231
20903 21667 10546 22857 12587
3574 18828 12575 184 13954
15052 22148 9109 17919 12581
12114 2381 14116 2962 12514
10368 13369 1837 22320 7085
6820 13315 1093 4105 3141
14145 8690 14861 8772
19520 6094 12853 17624 23896
16423 11633 21476 13572 16344
20307 12094 5216 17641 17612
4816 17673 15458 19193 12786
1918 14488 23364 6756 1663
24209 3269 3376 12615 362
4761 18956 6173 2297 12655
24694 2511 12270 10503 7377
11328 7343 18833 18913 1İ744
1803 5461 5206 19078 12480
9312 11798 21535 5659 15564
4583 11832 6533 15511 20794
10313 7342
22439 8868 15059 1832 7119
9147 60729 24011 11608 17300
2650 1144 6911 17609 9038
21092 454 13159 22838 1908
3474 22604 13676 22143 5951
22664 17947 19243 24771 23163
18987 8014 13620 19864 2755
1256 2644 18934 17880 2851
22982 190 3441 17228 21194
22307 4747 13027 7861 2347
23647 7379 18637 20793 4551
7461 17028 5454 13380 16025
7497 18264 10637 3927 15031
5865 23761 4653 3008 69S
18297
23573 5613 9869 13370 5493
6206 5710 12756 4117 16311
341 5360 17094 8762 5805
13531 3040 4858 13467 6892
19335 4311 18327 17006 16065
10570 9464 1676 4402 6766
11555 15736 11956 20042 19661
2166 18943 17006 16065 10570
9964 1676 4402 6766 11555
15736 11956 20042 19661 2166
18913 2257 1714 2162 4386
2575 14193 22340 18629 20090
16288 3319 17862 12589 6433
22671 65671 6676 23216 3205
22434 2631 5076 9516 12701
12143 77167 10996 17361 10888
10 13129 6082 395 2021
3119 11114 24286 4349 6963
739 2098 688 6558 9766
24439 5450 17507 10802 3042
8265 16984 9075 17079 6451
8544 13302 9456 15942
5328 2435 19767 12792 6325
3434 10214 3944 8394 20209
5746 18802 5468 4087 7622
16565 20537 8676 14883 4549
6029 6249 1300 20673 12807
15615 6550 10915 13157 8287
6986 24577 10052 18587 18234
10303 12011 873 7220 942
21466 19275 8803 20601 15436
21379 8327 1633 17162 6679
22228 18793 21125 77619 11439
13881 1710 1355 24158 23282
149 9063 4623 18059 9500
20286 22027 16746 11561 14864
23215 21676 13681 14530 5735
15013 15369 3711 11511 15655
3479 7075 4703 20431 15733
8759 9587 22016 20010 8655
9059 7584 279 13751 6862
11627 9600 19685 5036 23864
9031 1692 12326 23942 21995
6063 16313 14314
9390 11398 15271 18681 412
3797 15345 10383 4559 11752
19869 18632 17666 7297 12535
8759 2231 18135 7690 17542
20193 342 13682 13350 8632
24009 2408 13051 16719 4473
4889 6466 24828 15881 1296
19136 14168 15709 23186 21836
13044 795 95188 23618 9794
21587 17222 13259 346 4067
14254 14519 21092 2660 6643
16502 21656 15331 21507 660
22082 12372 6352 13416
30 lira kazananlar
21418 10492 24642 19984 . 10072
10072 19423 21602 11577 ' 19334
5-448 8955 12369 7218 24078
4384 1759 8414 3230 1 9893
12345 947 29298 10594 21359
5505 14583 16379 20422 1881
14593 9686 12433 24859 18723
12355 22201 24756 4228 5934
23713 15590 7665 14772 15820
5837 21806 17889 9128 5607
Ziraat bankasının faaliyeti
Birinci sahifeden devam
Heyet, bankanın gerek ziraî sabada ve gerek sair hususlarda ve ezcümle bankanın “buğday koruma,, hususundaki faaliyetini takdir ve tasvip etmiş'ir. Neticede, bilanço ve kâr ve zarar hesapları ve idare meclisi raporu mütlefikan kabul ed.lmiş ve müddetleri biten üç idare meclisi âzası verine Mümtaz ve Zeki beyler ip-kaen, eski Manisa mebusu Kemal Bey yeniden seç Imişlerdir.
Ruznamenin diğer maddelerinin kabulünden sonra Büyük önder Gazi Hazretlerine, Büyük Millet Meclisi Reisi Kâzım, ^Başvekil İsmet Paşalar Hazerabna arzı tazimat edilmesi kararlaştın' mış ve toplantıya nihayet verilmiştir.
Buhranın Seyri
Murakıpların raporlarına göre birkaç senedenberi devam eden İktisadî durgunluk, 1933 senesi içinde ziraî sahada mahsul fiyatlarında anî düşüklükler göstermemiş ise de yine buhran devam atmiş ve 1932 senesi bilânçosunda bankanın umumî muamele, yekûnu -171,605,742,05- lira olduğu halde 933 senesinde -8,615r609,95-lira noksaniyle -162,990,132,10-lıra kaydetmiştir.
Bankanın kanunla yüz m:l-yon Türk İkası o’arak tesbit edilen itibarî sermayesinin 1932 senesinde tahsil olunan kısmı 27,299, 300 - Hra iken 1933 senesi içinde menafi hissesi tahsilâtiyle banka şube ve sandıklarının 1932 senesi sonundaki sermayelerinin 100 liradan aşağı olan kesirleri olarak - 481, 500 - lira ilâve edilmiş ve bu suretle 1933 senesi sonunda sermaye yekûnu 27.789.800 liraya varmıştır.
İh i/at akçasine gelince 1932 senesi hesabında görülen -1.000.000- lira ihtiyat akçası 1933 senesi hesabına olduğu gibi geçmiştir.
Rehinli ikrazat
Ziraî ve rehinli ikrazat ve tahsilat ise 1932 senesinden 1933 senesine ipotekli, müteselsil kefaletli ve rehinli ikrazat bakiyesi olarak -33.629.065.45-lira ve senet mukabili avans bakiyesi olarak da -382.084.27-lira ki ceman -34. 011. 149.72-lira devretmiş ve 1933 senesinde nakden ve yenileme suretiyle
731 8756 10641 4557 23666 16289 1896 23229 8202 24386 11575 20196 19728
20000 Liralık mükâfatı
da şu numaralar kazanmışlardır. Bu nnmara-ların beheri 500 lira alacaktır.
18849 19398 21071 20135 22083
1059 2127 20428 21991 19801
7769 7487 3561 18682 3278
18035 4962 21291 23620 11478
21212 21942 7280 6386 7727
22114 16596 5797 10987 22138
7936 14668 11840 12899 3407
5786 12283 18931 24105 10314
Amorti
14 - 60
Bu numara ile nihayet bulan biletler ikişer lira alacaklardır.
İstanbul Ziraat Bankası Satış Komisyonundan:
Sıra No. su Semti Mahallen Sokağı Cinsi Emlâk No. su Hissesi Hisseye göre muhammen kıymeti
1611 Beyazıt Tavşantaşı Kalaycılar Yıkılmış dükkân arsası met 85 12 Tamamı 340 T. L.
1612 Kuzguncuk Kuzguncuk Stratikalfa Ahşap hane ve bahçe 45 28/144 156 „
1613 Yeniköy Yeniköy Köybaşı Ahşap yalı ve bahçe met. 666 9 2/5 4685 .,
2863 Kadıköy Osmanağa Mirzaoğlu eski Canan yeni 15 numara ahşap hane 13 No. 13-15 Tamamı 5860 „
kâgir hane ve bahçe
2005 Aksaray Kâtipkasım Sepetçi Kâgir iki hane 14-16 4/24 800
2089 Büyükçarşı Böyükçarşı Çadırcdar Kâgir dükkân 19 32/120 428
2166 İstanbul Mahmutpaşa Kalcılar ham içi Kâgir oda orta kat 25 Tamamı 300 „
2187 Kumkapı Tavaşi Küçükdeniz Kâgir iki hane Tapu 117-119 1/2 700 „
kakı 109-115
2355 Kuzguncuk Kuzguncuk Stratikalfa eski Tomruk- Arsa met. 64,50 49 Tamamı 52
2190 Edirne kapı ağası yem Hacı Muhittin Acıçeşme Kâgir dükkân 10 1/2 650
Yukarıda evsafları yazdı gayrimenkullerin mülkiyetleri bankamızın kapısında asılı şartlar dahilinde satışa çıkarılmıştır. 2863
numaralısı kapalı zarfla-diğerleri açık arttırma suretiledir. İhaleleri 13-11-934 Salı günü saat 14 tedır. Alıcıların ualataaa eski
Kredi Liyone bankasında müteşekkil Satış Komisyonuna müracaatları. “6990,,
-20.719,486, 34 lira ikraz mua-lesi yapılarak ikraz muamelesi umum yekûnu -54.730.636,06-liraya baliğ olmuş ve bundan 0.502.057,12- lira tahsil ve mahsup olunmuş ve 1933 senesi sonunda -34,228.578,94-lira ikraz bakiyesi görülmüştür.
Tahsilat miktarı
Bu bakiyeden -22.539.036,90-lirasının vadesi 'gelmiş ve -11. 719.542.04- lirasının henüz vadesi geimemlştir. Vadesi gel’üp geçen miktarın borçlular tarafından ödeme kabiliyetlerini çoğaltmak ve bankaca tahsilatı daha ziyade kolaylaştırmak maksadiyle 932 senesinde banka tarafından doğrudan doğruya girişilen taksitlendir-me, 1933 senesinde neşredilen kanunla 18/6/933 tarihinden evvel vadesi geçen ipotek karıştıktı bütün alacaklara teşmil edilmiştir, ikraz yekûnuna nazaran tahsilat miktarı yüzde 36,09 nisbetindedir.
1932 senesi sonundaki ikraz bakiyesiyle 1933 senesi sonundaki ikraz bakiyesi arasında -217,429,22- lira devir fazlası vardır.
Banka umumî muamelesinin darlığı dolay isiyle 1933 senesinde umumî masraflarından tasarruflar yapılmıştır. 1932 senesi umumî masraflar yekinin - 5,309,352,09 - lira iken 1933 senesinde - 433,138,97 - lira noksaniyle - 4,876,213,12 - liradan ibaret bulunmuş ve yüzde 8,15 nisbetinde bir tasarruf teinin edilmiştir.
Kâr ve zarar hesabı
1932 senesi kâr ve zarar hesabında görülen gayrı safî temettüler yekûnu -5.309,352,09-lirayken 933 senesinde -772,662, 58- lira noksaniyle -4,536,689, 51- liraya inmiş bulunduğu ve idare meclisi raporunda tasrih edildiği üzere -339,523,61- lira zarar-kaydettiği görülmüştür.
İdare meclisinin raporunda bilançoda görülen bu zararın sebepleri şu suretle izah edilmektedir. Bilançonun gösterdiği bu bitimde önce söylendiği gibi, işlerin durgunluğu yüzünden kredi ve banka hizmetleri gelirlerinde süregelen eksilmenin dokunuşları gerçek olmakla beraber, bütünlük bir reeskont yürütülüşü yüzünden - 421,958, 21 - liranın 1933 kârından çıkarılarak 1934 hesaplarına devrilmiş olmasının da büyük bir payı vardır.
Reeskont yürütülüşü eskiden beri bankamızda yapılmakta ise de, yurdun her bucağına yayılmış bulunan geniş teşkilâtımızda çoğu pek küçük kalemlerden toplanan tevdiat ve hele ziraat ödünçlemeleri faizlerinde, kadromuz genişliğinin yıldan yıla artmasından ötürü, reeskontu yavaş yavaş yürütülecek bir plâna bağlamak gerekliği görülmüştü. 1933 plân-çosunda bu yürütülüş plânı
Küçük İtilâf ve
Balkan itilâfı
7 inci sahifeden devam da da müzakere cereyan eylediğine dair bazı Atina gazeteleri tarafından vuku bulan neşriyat tekzip olunmaktadır.
Hariciye Nazırı M. “Maksimos,, da mezkûr gazetelerin neşriyatını tekzip eylemiştir.
M. “Maksimos,, aynı zamanda, hükümet taraftan “Katimerini,, "Vradini,, gazeleleri tarafından "AnKara,, ya gönderilmiş olan muhabirlerin Ynaniatandaki muhalefet reisi hakkında ve Romanya Hariciye Nazırı M. “ Titülesko „ ya atfen vaki olan neşriyatını da tekzip eylemiştir.
Bu tebliğ ve tekzipten anlaşıldığına göre, “Ankara,, mülakatı esnasında M.“Venizelos,,un siyaseti mevzuubahs olduğu ve M. “Titû-iesko„nun bu hususta fikirler ser-deylediği hakkında bazı “Atina,, gazeteleri tarafından verilen haberler tamamen asılsızdır.
Bulgarlar de Balkan misakma girecekler mi?
Balkan misakı konseyi “Ankara,, da müzakerelerine devam ettiği sı-radtı Bulgar propagandacıları, Bu'.-gar i atanın Balkan miaakına girmek istediğini, fakat bu işe Yunanista-nın mani olduğunu “Paris,, siyasî m'■kafi i in de işaa eylemişlerdir. Bu h ılıeri alan “Atina,, nın nim resmî * .lesaagerd’ Athene,, gazetesi, Yuna-nistanıu bu türlü müdahalesini şiddetle reddetmekte ve Yunan devlet ricalinin nutuklarını hatırlatarak Bulgaristamn mis&ka herzaman, için girebilec- ğini söylemektedir. Diğer araktan, “Sofya,, de çıkan “Mir,, gazetesi diyoriti :
“ Bulgarların Balkan misakına dahil olması, bu misak için büyük bir ziyadır, Bu şekilde Balkan devletleri arasında bir çok ihtilâfların ve muallâk meselelerin halledilmesi imkânsızdır. Ümit edelim ki bundan sonraki konfransta Balkan misakı devletleriyle Bulgarlar arasındaki ihtilâflar halledilsin ve Balkak misakı daha şümullü ve müsbet bir sahaya girsin. „
sonuna erdirilmiş bulunmaktadır.
Reeskont eski yıllardaki ölçüde tutulsa idi 1933 yılı bütünlük çalışmamız, zarar yerine -82. 434. 60- liralık bir kazanç kalırı bırakmış olacaktı.
1931 yılı bilânçosunu gözden geçirmek için derleşen yüksek toplantmızca ikinciteşrin 1932 de alınan ve Bankamızca 1933 başında yürütülüşe geçirilen ziraat ödünçlemeleri faizlerinin ve ^komisyonlarının indirilmesi yönündeki karar, yalnız yeniden açılan veya yenilenen bu bölümdeki alacaklarımızın gelirlerinde 242 bin lirası komisyonlarda olmak üzere 300 bin liralık bir azalma vermiştir.
Bildirmek isteriz ki, bu günlük masraflarda yapılan kısmalarla bu azalmanın kâr ve zararımıza ayrıca dokunmaması güven altına alınmıştır.
Bir kurban daha
7 inci sahifeden devam
Facia kurbanı 11 yaşlarında bir çocukcağızdır. Bu çocuk, Sirkec'.de Hüdavendigâr caddesinde aşçılık eden Necati Efendinin oğlu Selâ-hattindir.
Faciaya Bebep olan Sirkeci-Edir nekapı hattında işliyen 11 numaralı vatmandır.
Bu tramvay arabası, dûn gece saat yirmi sıralarında Salkımsöğû-de geldiği bir sırada kaza kurbanı Selâhattin tramvayı durdurarak binmek istemiş, fakat durmayınca atlamak istemiştir. Fakat tramvayın süratli hareket etmesi yüzünden çocuk muvazenesini kaybetmiş ve motris arabaya bağlı bulunan 421 numaralı arka römorkun altına düşer k pek feci bir şekilde ezilmiştir. Hadise mahalline yetişen polis memurları çocuğu hastabaueys kaldırmışlarsa da zavallı yavrucak aldığı müteaddit yaraların tesiriyle derhal ö müştür.
Vak'adan malûmattar edilen nöbetçi müddeiumumiliği hâdisenin ad î tahkikatına vaz’ıyet etmiş, kazayı yapan vatman derhal isticvap ve nazaret altına alınmıştır.
Diğer taraftan kaza kurbanı Sal&hattin Efendinin babası Necati Efendi de zabıtaca bu faciadan haberdar edilmiş, Necati Efendi, yavrusunun ölümü karşısında adeta bir, çılgına dönmüştür,
Gerek müddeiumumilik, gerek zabıta, dâdisenin nasıl vukubuldu-ğunu tespit ile meşgul bulunmakta-
Eski Fransız tiyatrosunda
Bu akşam saat 20 de
YARASA
Operet 3 perde. Besteliyen Yo-hann Strauss. Tercüme eden: Ekrem Reşit.
Son gecesi
Vitamin, kalori, gıda, sıhhat
Haşan
Özlü unlarında bol mikdarda vardır.
Yulaf, pirinç, mercimek, irmik, nişasta, patates, türlü ve sair özlü unlarla beslenen çocuklar gürbüz, sıhhatli, neşeli olur. Haşan markasına dikkat. Taklit-lerinden salanınız.|
hsh Yeni çıktı ! KÜÇÜK HİKAYELER
Haydar Rıfat Beyin
Yüz Kuruş
Üsküdar icra memurluğundan: Kandillide mezarlık sokağında 6 No. lu köşkte mukim binbaşı mütekaidi Süleyman Sırrı Beye.
İsmail Beye olan borcunuzdan dolayı hanenizde mevcut ve üç odada mühürlü eşyanız üzerine haciz vazedilmiştir. İcra ve iflâs K. nun 103 cü maddesine tevfikan bu hususta yapılacak haciz zaptını okumak ve bir itirazınız var ise derme-yan etmekliğiniz için tarihi ilândan itibaren 15 gün zarfında bilasale veyahut bilve-kâle Üsküdar icra dairesine müracaat etmeniz ve aksi takdirde muamelei icraiyeye devam olunacağı ilân olunur. (4680)

8
— ZAMAN —
Teşrinisani 12
r
fanyaya motifi atirvati tele fu n ke n kcdhfatiı f
Kısa, Orta ve uzun dalgalı neşriyatı temiz ve pürüzsüz bir şekilde nakleden 1935 modeli TELEFUNKEN - 127 sayesinde musiki ihtiyacınızı tatmin edebilirsiniz. Bu derece mükemmel bir makine şimdiye kadar bu kadar ucuz fiata satılmamıştır.
Galata’da Bourla Biraderler ve Şürekâsı müessesesinden Te-lefunken’in (12) numaralı katalogunu isteyiniz. Orada üç yeni modelinin tafsilâtını bulacaksınız.
■■T£L£FUNK£N®
Fatih Birinci Sulh Hukuk mahkemesinden: Bedia hanım tarafından Beyazıtta İktisat ve aile lokantasında mukayyet iken ikametgâhları meçhul bulunan Şükrü ve Ali Rıza beyler aleyhine ikame olunan alacak davasının icra kılınan muhakemesinde müddeialeyhlerin hazır bulunmamasına binaen usulün 402-405 ve 406 ve 337 inci maddelerine tevfikan haklarında verilen muameleli gıyap kararının ikametgâhlarının meç-hulij yetine binaen bittalep on beş gün müddetle ilânen tebliğine karar verilerek muhakemenin devamı 24-11-934 saat 11 talik edilmiş olduğundan müddeaaleyhlerin tarihi tebliğdeı itibaren beş gün zarfında bili-tiraz kanuni hukukunu istimal
Asliye Mahkemeleri ikinci yenileme bürosundan: Hazine tarafından Beyoğlunda Kumba. racı yokuşunda Hüdaverdi han 65 numarada oturan Vasil Ef. aleyhine açılan davanın yen;'S lenmesi esnasında halen ikametgâhı meçhul bulunan mumaileyh Vasil Efendiye ilânen tebligat icrasına karar verilmiş olduğundan tetkik günü olan 31-12-934 Pazartesi günü saat on dörtte büroda hazır bulunmaları lüzumu tebliğ makamı, na kaim olmak üzere ilân olunur.
eylemediği takdirde dava ahkâmı kanuniye dairesinde tetkik ve rüyet edilerek hüküm ita edileceği tebliğ makamına kaim olmak üzere ilânı keyfiyet olunur. (832)
Vitamin Kalori Gıda Kuvvet Kudret Kan Can Hayat Sıhhat Neş’e Nefaset
Haşan özlü
Arpa özü
Yulaf özü
İrmik özü
Türlü özü
Bakla özü
Nohut özü
Pirinç özü
Çavdar özü
Nişasta özü
Patates özü
Bezelye özü
Fasulye özü
Mercimek özü
Beyaz Mısır özü
ÇocuklariDiza yediriniz. İstediklerini ve »erdiklerini bıktırmayarak değiştire degiştıre yediriniz. Vitamini ve kalorisi çok olan bu mükemmel özlü unlarla yavrularınız neşeli, sıhhatli, tombul, kanlı canh olurlar. Çabuk büyürler, çabuk diş çıkarırlar, kemikleri kuvvetlenir, ishal olmazlar. HAŞAN ÖZLÜ UNLARİLE YAPILAN MAHALLEBİ ve ÇORBALARIN ve tatlıların ve pürelerin ve yemeklerin lezzetine payan olmaz. Haşan Ecza deposu. Taklitlerinden sakınınız. Haşan markasına dikkat.
Deniz yollan
İŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy - Köprübaşı Tel. 42362-Sirkeci Mühürdarzade
Han Tel: 22740
Karadeniz yolu
KARADENİZ apuru 13 I İkinci Teşrin SALI günü saat 20 de Rizeye kadar. “7641,,
^^.Yeni çıktı
İGORİS BABA!
* Balzak.
( Haydar Rıfat b
( 100 Kuruş )
i
İlân
Diyanbekirde 2. inci Tayyare A. 27 ci Bl. uçuş heyetinden Şehit 1. ci Mlz. Naci Efendinin ▼aldesi Rukiye Hanımla kardeşi Muzaffer Efendinin Beşiktaş As. şubesine müracaatları ilân olunur.
İlân
Beşiktaş As. Şubesinden:
935 senesi tütün ikramiyesi tevziatı defterinin şubece tanzimine medar 'olmak üzere şubede kayitli bilumum malullerin Pazar ve Perşembe günleri ve maaş şüheda ailelerile on seneliklerini alarak hazine ile alâkası kesilmiş olan şüheda ailelerinin Cumartesi ve Çarşamba günleri ellerindeki vesaikle ve ikişer kıt’a fotoğrafile beraber Teşrinisani nihayetine kadar şubeye behemehal mü-müracaatları bir defa daha ilân olunur.
Biber ve Baharat Ticarethanesi
Her nevi halis Kırmızı ve Karabiber ile muhtelif Baharat bulunur. Ağzının tadını * bilenler dükkânımıza bir kere uğrarlar. Toptan ve Perakende
Tahmis Caddesi Numara: 48
Meşhur Ali Sinan bozası
Nuruosmaniye caddesinde meşhur Ali Sinan bozası bugünden itibaren satışa başlamıştır.
Kadıköy ahalii muhteremesinin teşviki üzerine Kadıköyünde bir şube açmağa karar vermiştir.
Şubemiz: Kadıköy Osman ağa Pazar yolu caddesinde 134 numaradadır.
Asliye Mahkemeleri İkinci | Yenileme Bürosundan :
Hazine tarafından Fincancılar yokuşunda Amerika hanı 10 numarada oturan Kasap oğlu Sarafiın efendi aleyhine açılan alacak davasının yenilenmesi esnasında halen ikametgâhı meçhul bulunan mumaileyh Sarafim efendiye ilânen tebligat icrasına karar verilmiş olduğundan tetkik günü olan 31-12-934 Pazartesi saat on dörtte Büroda hazır bulunması liizumu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
f------------------►
Dr. Süleyman Şükrü ► a Babıâli, Ankara caddesi No. 60 r J Telefon. 21S66 b
İstandul İkinci Yenileme Bürosundan :
Hazinei Maliye İstanbul Muhakemat Müdüriyeti tarafından Cerrahpaşa yokuşunda Cami şerif sokağında kâin 12 numaralı hanede müsteciren mukime Saadet ve Pariste Rode-posto otel Bansoda mukime Refet Süreyya Hanımlar aleyhlerine açılan alacak davasının yenilenmesi esnasında halen ikametgâhları meçhul bulunan mumaileyhimaya ilânen tebligat icrasına karar verilmiş olduğundan tetkik günü olan 24/1/935 saat on dörtte burada hazır bulunmaları lüzumu tebligat makamına kaim olmak üzere ilân olunur.
BELSOĞUKLUĞÜ
VE FRENGİYE YAKALANMAMAK İÇİN EN İYİ İLAÇ
PROTEJİN tfir
50 KRŞ. HER ECZANEDE BULUNUR.
3 Dr. Hazım J
4 Cerrahpaşa hastahanesi sa-
4 bık Cildiye ve Zühreviye mü- ) 4 tehassısı. Beyoğlu İstiklâl cad- | 4 desi Etuval sineması karşısın- I da Bekâr sokak No. 9. ikinci F 4 daire. Hergün sabahtan ak-4 şama kadar. ı
İstanbul Kadastro mahkemesinden :
Ahiçelebi mahallesinde Lonca sokağında 10 numaralı dükkândan dolayı Maliye hâzinesi ile Yorgi Efendi aralarında mütekevvin davada mumaileyh Yorgi Efendinin ikametgâhı meçhul olmasına mebni tebligat yapılamamış ve muhakeme 5-12-934 tarihine müsadif Çarşamba günü saat 14 te muallak bulunmuş olduğundan gün ve saati mezkûrda bizzat veyahut bir vekil göndermek suretiyle ispati vücut etmesi tebliğ olunur.
İstanbul Belediyesi ilânları
Keşif bedeli 119 lira 30 K. olan Büyükadada Tephirhane istasyonunun makine dairesine pazarlıkla camekân yaptırılacaktır. Talip olanlar şeraiti anlamak üzere her gün, pazarlık için de 18 liralık teminat makbuz veya mektubile 15/11/934 perşembe günü saat 15 de Levazım Müdürlüğüne müracaatları. (7649)
Kadıköy Belediyesinden : Başı boş olarak bulunan iki kuzunun sahibi zuhur etmediği takdirde bir hafta zarfında satılacağı ilân olunur. (7642)
Kadıköy Belediyesinden : Başı boş olarak bulunan iki keçinin bir hafta zarfında sahibi zuhur etmediği takdirde satılacağı ilân olunur. (7650)
^^nhiZıria^J^^üdürlüğünden:
135 çeki kuru meşe odunu 13-11-934 tarihine müsadif Salı günü saat 15 te pazarlıkla satın alınacaktır.
Taliplerin %7,5 muvakkat teminat parasiyle birlikte Cibalide Levazım ve Mübayaat Şubesine müracaatları. “7443,,
Muhtelif eb’atta “50-60,, ton çivi satın alınacaktır. Taliplerin numune ve şartnameyi gördükten sonra pazarlığa iştirak etmek üzere “19-11-934,, Pazartesi günü saat “14„ te yüzde “7,5,, teni natlariyle beraber Cibalide Levazım ve Mubayaa Şubesine müracaatları. "7627,,
► HILALIAHMER-MERKEZİ UMUMİSİNDEN:
Eskişehir Merkez anbarında :
Muhtelif somun anahtarları, demir çekiç, ve tornavidaları, Bidonlar, zımpara kâğıdı vesaire 13 Teşrinisani 934 tarihlerinde satılacağından taliplerin müracaatları. (4595)
İmtiyaz sahibi: Ali. Umumî neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü: C. Hikmet. Matbaai Ebüzziya