Jth Şamil ja
DÜNYANIN EN BÜYÜK PATRONLU ELİŞİ VE MODEL MECMUASI Yepyeni ve büyük sürprizlerle
116 Sahife 100 Kr. 366 Çıktı
Yıl: 2 — No. 558
[DEMOKRASİNİNDİR],
VATANDAŞLAR
6 ncı Sahifedeki ilânı okumanız menfaatınızdır
Türk Mesken Şirketi
* Telgraf adresi: Zafer Gazetesi — Ankara *
12/KASIM/1950 PAZAR Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş ★
Telefon: 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 * Posta Kutusu s 193
Kore birliğimiz harbe girdi
Türk tugayının 38 inci arz dairesini geçtiği anlaşılıyor
Millî Savunma Bakanlığı General Tahsin Yazıcı’dan
gelen yeni rapor üzerine dün bir tebliğ neşretti
Ankara, 11 (a-a.) — Millî Savunma Bakanlığından tebliğ e-dilmistir:
4 No.lu resmî tebliğ:
Kore’deki Türk savas birliği 38 inci arz dairesinin kuzeyine intikal etmektedir.
General Tahsin Yazıcı'nın
raporu
Birleşmiş Milletler emrine ve-
rilen 4500 kişilik Türk askerî bir-
liği komutanı
Tümgeneral Tah-
sin Yazıcı Kore mücahitleri hak-
kında üçüucü resmi
raporunu
Genelkurmay Başkanlığına gön dermiştir.
General Tahsin Yazıcı bu ra-
porunda, Türk askerî birliğinin, dün Mançurya hududu ve şimal Kore başkentine doğru hareket ettiklerini bildirmektedir.
Diğer taraftan aldığımız kati
malûmata göre,
kuvvetlerimiz
38 inci arz dairesini geçmiştir-
Amerikan radyosunun verdiği haber Amerika’nın Sesi Yadyosu.-ll-(Sonu Sa. 4 Sü- 3 de)
Kore’de cephe vaziye tini gösterir harta
iSııriye ve Liibnanda

Amerikan deniz üsleri
Mezar başından çekiliniz!
Tecavüzün târifi
Atatürk'ün ölüm yıldönümünü bütün millet, onun aziz hâ-
Mümtaz Faik FENİK
tırasını yadederek kan ağlarken İsmet İnönü'nün liderliğinde bulunan Halk Partisi yâra-
Evet biliyoruz; Atatürk fâni hayata gözlerini kapadığı gün de o bu halde idi. O zaman hiç (Sonu Sa- 4 Sü. 4 te)
nının bu ihtifale bir bayram
havası edası vermeleri ve bunu
alelade bir politika oyununa
vasıta kılmaları memleket ef-
kârında büyük bir teessürle karşılanmıştır.
Bu çirkin hâdiseyi İstanbul refiklerimizin nasıl acı ile aksettirdiklerine dair bir yazıyı bugün diğer sütunlarımızda o-kuyacaksınız.
Milletin göz yaşlarına da hürmet etmesini bilmiyen bu adamların bizzat kendi tertip ettikleri bir oyunun içinde baş aktör rolünü almaları el sallı-
yarak, etrafa tebessümler dağıtarak alkış toparlamaya kalkmaları insanlık için de ayrıca
Nepal’de iç harp başladı
Londra Radyosu, 11 (Basın -Yayın) — Yeni Delhiden bildiril diğine aöre, Nepal’de dahilî harp başlamıştır.
Nepal kongre partisinin emriyle hareket eden halk kurtuluş ordusu, hiç bir mukavemetle kar şılasmadan iki şehri işgal etmiştir-
Birleşmiş milletlerde bir teklif yaptık
Nevyork, 11 (a.a.) (Usis) —
Türkiye gayri resmî olarak, Sov yet Rusya’nın eski Milletler Cemiyeti tarafından hazırlanmış o-lan ve tecavüzü tarifinde, çetecilere yardım ve dahilî ayaklanma hususlarım da ihtiva eden bir ademi tecavüz paktım imzaya diğer devletleri de ikna etmesini ileri sürmüştür. «Silâhlı çeteler» hakkındaki maddenin 1933 konvansiyonuna girmesini sağlayan Türkiye olmuştu
Türkiye şimdi, fesatçı hareket-(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
5 Amerikanın zemini ; ) yokladığı bildiriliyor:
Beyrut, 11 (aa.) (United Press) — Orenildiğine göre, Amerikalılar, Lübnan ve Suriye kıyılarında deniz üsleri tesis etmek hususunda Lübnan ve Suriye makamları nezdinde zemini yoklamaktadırlar. Bu husustaki ilk teşebbüsler, Birleşik Amerikanın Akdeniz filosuna mensup bazı gemilerin geçen ay bu memleket leri ziyaretleri sırasında yapılmıştı- Bu konuda ilâve edildiğine göre, bu iki memleket, bu teklifi kabul ettikleri takdirde, beş sene müddetle Marshall yardımından faydalanmaları sağlanacaktır. Şimdiye kadar bu hususta resmî bir teşebbüs yapılmamışsa da, zemin yoklamalarının müsait bir şekilde neticelendiği takdirde, resmî müzakerelere derhal başlanacağı kanaati hâkimdir, Bu tasarıyı Ingiliz hükümetinin de tasvip ettiği zannedilmektedir.
Eğer Amerikalılar Israili Filistin meselesini Birleşmiş Milletlerin kararlarına uygun bir şekilde holletmeye ikna edecek olurlarsa, Orta - Doğuda komünist a-leyhtan bir blokun teşkili güç olmıyacaktır.
Suriye ve Lübnan, harp bu böl geye sirayet ettiği takdirde tarafsız kalamıyacaklanna kani bulunmaktadırlar. Bu sebepten Marshall yardımından faydalan mayı ve Arap devletlerinin en (Spnu Sa. 4 Sü. 2 de)
Umumî
Yas günü cereyan eden çirkin hâdise : basında derin âkisler yarattı
Evvelki gün. Büyük : : Kurtarıcı Atatürk'ün hâtı- i ; tasını tâziz için yapılan ; ; Muvakkat Kabir ziyareti- i i ni C.H.P. çilerin çirkin bir ; ; propagandaya âlet etme- ; : ğe kalkışmaları şehrimiz- [ de olduğu kadar İstanbul ; ; matbuatında da derin bir ; : teessür ve esefle karşılan- I ; mışiir.
Dünkü posta ile gelen J i İstanbul gazeteleri bu çir- 1 ; kin hâdiseyi ilk sayfala- ; ) rında büyük başlıklarla I ’ takbih ederek belirtmişler ■ ; ve usun sütunlar tahsis et- : : mişlerdir.
«Hürriyet» refikimizde, ; üç sütun üzerine verilen ; : iri başlıkta şu cümle okun i maktadır:
«Büyük matem günün- ! de bir miting havası yaratmak istenmesi, Anka- ; : rahların büyük ekseriye- i tini üzdü.»
«HÜRRİYET» refikimiz ; : diyor ki:
j «Böyle matemli bir gün- • [ de her kim tarafından o- ; ) (Sonu So- 4 Sü 1 de) i
elem verici bir hâdisedir.
Hind hududu yakınındaki Bir-Ganj şehri valisi âsiler tarafın-(Sonu Sa. 4 Sü- 3 de)
Hükûmetvaadi
yerine getirildi
Maliye Bakanı, BalIkesirlilere yardım yapılmadığı iddiasını yalanlıyor
Atatürk'ün, Van gölü sahillerinde bir Doğu Üniversitesi açılması fikrinin tahakkuk sahasına çıkarılması lâzım geldiğini son nutuklarında ifade etmesi üzerine Doğu vilâyetleri milletvekilleri ile belediye başkanlarından mürekkep bir heyet Cumhur Başkanı Celâl Bayar'ı ziyaret ederek teşekkürlerini bildirmişlerdir. Resimde soldan itibaren: Gürpınar Belodiye Başkanı Ebubekir Erkaş, Gümüşhane Milletvekili Muş ve Siirt D. P. Müfettişi Kemal Yürük-oğlu, Hakkâri Milletvekili Selim Seven. Van Belediye Başkan: Şükrü Kösereisoğlu, Ağrı Milletvekili Van ve Bitlis D.P. Müfettişi Kasım Küfrevi ve Eleşkirt D.P. Başkanı Dursun Saraçoğlu bu ziyarette Cumhur Başkanımızla beraber görülüyor.
Türklerin tehciri
New - York Times
Amerika Türkiye’ye müzahirdir, diyor
Nevyork, 11 (a.a-) Bulgar hükümetinin, dahilindeki Müslüman (|karmak karardım olduğu durumu bahis
(Usis) -memleket Türkleri doğurmuş konusu e-
den Nevyork Times, bunun De-
(Sonu Sa. 4 Sü- 3 de)
Resmî da»re
avukatları
|Sıyaset sömürgecileri
Yukarıdaki iki resme, ve yandaki ağzı kulaklarına kadar varıp gülen adama bakınız!..
Bunlar Atatürk’ün ölümüne ait üç ayrı intihadır. Yukarıda masûm Türk yavrularını, Atatürk’ün öldüğü gün hıçkıra hıçkıra nasıl candan ağladıklarını görüyorsunuz!-..
Aşağıdaki resim, Atatürk'ün ölümünden tam on iki sene sonra, onun için yapılan hazin bir ihtifalde gülen İnönü’yü alkışlıyan yine masûm Türk yavrularını göstermektedir.
Ne oldu? On iki senede, Atatürk aşkını mı kaybettik? Yalnız Atatürk aşkı değil, kendi hissimizi, teessür duymak hassamızı kaybettik?1
Bunların hiç biri değil!.. Maya yine o mayadır. Kan yine o kandır. Millet yine o millettir. Yukarıda 12 sene evvel Ata'nın ölümü karşısında hıçkıra hıçkıra ağbyan Türk yavrusu ne ise, aşağıda gülen yavru da odur.. Biri onun ablası, öteki onun kardeşidir. Fakat o yandaki ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülen a-dam, ölüm yıldönümünde o ağlıyân masûm yavruyu, sırf kendi reklâmı için, gülerek neşelenerek bu hale sokmaktan çekinmemiştir!..
Serbest çalışmaları müddeti uzatılmayacak Geçen sene Avukatlık Kanunu
nun 5 inci maddesinin uzatılması hakkında Ankara Barosunda büyük münakaşalar cereyan etmiş ve bir kısım avukatlar devlet
müesseselerinin avukatlığım yapan kimselerin serbest olarak
Balıkesir Valiliğinden istifa eden ve 600 lira ücretle Halk Partisi Müfettişi olacağı söylenen Sıddık TÜmerkan bazı ga-(Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Başbakanın havacılık kongresine telgrafı Sivil havacılık kongresinin kapanması mürtğsebellylt kongre başkam tarafından kendisine gönderilen telgrafa Başbakan
Adnan Menderes su cevabı ver-
Sayın Naki Köstem
Ulaştırma Bakanlığı Başmüşaviri
Beynelmilel sivil havacılık İkinci Orta Sark kongresine iştirak eden delegelerin gerek hükümet ve gerekse şahsım hakkındaki samimî duygularından çok mütehassis oldum. Candan teşekkürlerimin sayın delegelere iblâğım saygılarımla rica ederim. Başbakan Adnan Menderes
(Sonu Sa. 4 Sü. 5 te)
Müessif Nümayişin Yurddaki Akisleri
Çirkin hâdisenin uyandırdığı teessür devam ediyor, nümayiş İzmirde de nefret uyandırdı
Mahrukat dâvamıza
yeni veçhe verileceK
İşletmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete dün basma etraflı izahat verdi
İşletmeler Bakanı Muhlis Ete I Bakan bu toplantıda petrol, dün saat 10 da Bakanlıkta bir şeker fabrikaları, mahrukat, basın toplantısı yapmıştır. * __ (Sonu Sa. 4 Sü. 5 te)
■| Atatürk'ün .ölüm yıldönümü mü ' nasebetile geçici kabri ziyaret i etmek üzere toplanan halk yığınlarım parti propagandası için tahrike çalışanlar tarafından se bebiyet verilen müessif hâdisenin akisleri Ankarada dün de devam etmiştir. C.H-P. Genel Başkanr nm, muvakkat kabri ziyarete, nü mayişçilero karşı mütebessim, el-lerile ve kollarlle alkış toplıya-rak gitmesi, bu teessürün bir kat daha artmasına yol açmaktadır-İZMİRDEKİ TEESSÜR
İzmir, 11 (Telefonla) — Bütün milletçe yas tuttuğumuz bir gün de C.H.P. ileri gelenlerinin teşvik ve tahrikleriyle Ankarada ter tip edilen siyasi nümayiş şehrimizde de büyük bir nefret ve teessürle karşılanmıştır.
Bu müessif hâdisenin tafsilâtını bugünkü gazetelerden öğrenen halkımız bu olayın mürettep olduğunda müttefiktir.
Diğer taraftan C.H.P- Elerin
AKINTIYA---1
I____KÜREK
(Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Dam üstlinde saksağrn
Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Kız Lisesinin duvarı üstüne bir adam çıkarak neşe içindo haykırıyor ve alkışlıyor:
— Yaşasın înönül...
Bu bağıran zat, Bursa-daki hamamının kurnalarını ihmal edip kendisini siyasi zanneden Muhittin Baha Pars'tır.
Ama kendisine hatırlatalım ki, bugün Atatürk'ün ölüm yıldönümüdür. Burası Atatürk'ün Muvakkat Kabridir. Şule barının se-paresi değili — YEDEKÇİ
ZAFER
12/11/1950
Günün Mevzuu
SANAT
Kurbanlar
i
Gecen
Atatürk'ün ölüm günü bir^_ takım — maalesef — siyasî hâdiseler oldu. Siyasetin çekici, güzel tarafları kadar, bayağı, iğrenç taraflarını da anlamıya. çalışıyorum. Hele, makyavelist düşündüğüm zaman, Ata'nın, millî matem günü olan, ölüm günü bezledilen tebessüme kadar, her çeşit sukutu anlamıya meylim var. Hattâ Atatürk’ün mezarsız yattığı geçici kabre tebessümlerin en memnununu, en bahtiyarını teşhir ede ede gitseniz bile sizi niçin ayıplı-
Nasıl Allahla kulun arasına girilmezse, Atatürk’le mütenef-firinin de arasına girilmez. Camide zina edene, namaz kılan cemaatin namazını bozup müdahale etmesi de aynı derecede günah değil midir? Hem sonra, zemin zaman, tabiat, mukadder, hepsi müsait; git istersen, topraksız yatan Büyüğün başı ucunda oturak &• lemi yap! Eğer bu dünyada vicdan ve yürekte insanlığın curası kalmamışsa, temin ederim, senin bu cehennemi karnavalını menedecek tek kanun maddesi yoktur. îster zilli bebek gibi el kol salla, ister köçek gibi göbek at. Ancak, gerçekten ölü mü, diri mi belli ol-mıyah o ruh, lahdini sıyırıp kalkmaz ve senin suratına ya- . radanın en müthiş tokatını atmazsa, sen bu vicdan zinasından kıyamete kadar aya-
Hâyır, ben bütün bunları, fenaya, izmihlâle, ayıba mahkûm günahlar olarak, anlamayı ço'.( iyi beceriyorum. Allah, gökte uçan kartalın yanında, yerde sürünen yılanı da yarattı ve insan oğlunu.her ikisini birden anlamıya memur etti. Tarih, başlarını gökkuppeye kaldııa-rak, küfran eden, Tannyitir-mişlere, benzeri bir sürü misal verir. Amma ne çıkar? O gökkubbe her türlü inkân, kü-fiirü, dalâleti ve küçüklüğü ebedî, birkarar, değişmez sü-kûtile cevapsız bırakmış ve ibret alanlara,'sadece hüsranların hazin manzaralarını piş-keş çekmiştir. Ve millet Allaha
Muhip Dıranas
Politikanın, hele millî menfaatleri aşacak bir ihtiras seviyesini bulduğu zaman, ne der-kelere düştüğünü, düşebileceğini yakın örnekleriyle biliyor vc anlamayı öğreniyorum. Bunu, hoş görmesem bile, görmemezlikten gelmeyi, ayıplamama) ı; millî sorumluluğa dokunmadığı müddetçe dc ona kayıtsız kalmayı talim ediyorum. Üzerinde durmak istediğim, Atatürk-ün büyük matem günü, yirmi milyon kederli ve vefalı Tür-ke, acı bir alay gibi sunulmuş tebessümler değildir. Neme gerek! Atatürk’ün ölüm günü ağlayan ağlar, gülen de «güler».
Hayır, Öteni Atatürk’ün ölüm günü yaralıyan şey, bir kız lisemizin bazı öğrencilerinin, ellerinde sadece çarpareler eksik alkışlarını, ve sonra, neye ve niçin güldüklerini belki de bilmeden, gülmelerini ve hattâ zıplamalarını gösteren zavallı fotoğraf oldu. O lisenin müdüründen mubassırına kadar, çocukların karakterinden, insanlığından, şuurundan, hülâsa talim ve terbiyesinden mesul bir kadroyu itham edecek değilim. Okuttukları çocuklarına, Atatürk'ün öldüğü günün büyük ve derin mânasını anlatmamış olmalarını insanlığım, vatandaşlığım, mantığm almaz. Fakat bir şey içimde kalmasın: Onu söylemek istiyo-
Kız lisesinin dünkü fotoğrafta yeralmış sevimli ve kanaa-tımca yüzde yüz masûm öğrencileri!
Bundan böyle, Atatürk’ün öldüğü gün, yüzünüze cn küçük tebessüm haram olsun.
Çünkü bu dünyada, Türk o-larak, hiç bir sevgi, hiç. bir sempati, hiç bir saadet ve hiç bir masûmluk, Atatürk'ü kaybetmenin acısına değmez. Kimseye aldanmayın:
Mâhı muharem oldu meserret haramdır,
Matem o gün şeriata
• bir ihtiramdır.
Anladınız mı? Farzediniz ki o gün İstiklâl Marşı çalınıyor. Ayakta; kıpırdamadan vo hu-şû içinde durunuz!.
Dokuma mamullerinin ihracı için imkânlar aranacak
Küçük sanat dokumacıları kooperatiflerinin hakiki kooperatif prensiplerine dayanan bir teşek küi haline getirilmesi için 20 Kasım tarihinde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında bir toplantı yapılacaktır.
Küçük dokumacı birlikleri kooperatifleri temsilcilerinin iştiraki ile yapılacak olan bu toplantıda dokuma mamullerimizin kalite ve vasıflarının düzeltilmesi, el emeği ve göz nuru dökülerek meydana gelen bu maddelerin ihraç imkânlarının aranması ve sağlanması için lüzumlu tedbirlerin alınması meseleleri görüşüle çektir
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı toplantı için gerekli tedbirleri almış ve görünülecek meselelerin raporlarım hazırlamıştır.
Kooperatif birliklerine gönderilen tamimlerin cevaplan gelmiş ve her birlik mümessilini seçerek bakanlığa bildirmiştir.
Toplantı üç gün devam edecektir.
Okul filmciliği teşkilâtlandırılacak
Unesco tarafından, Türkiye’de okul filmciliğini teşkilâtlandırmak üzere Viyana’dan bir mütehassıs gönderilmiştir.
İstanbul'a muvasalâtından sonra Prof. Adolph Hübl dün sabah ekspresle şehrimize gelmiş ve Bakanlık adına Şinasi Barutçu, Süleyman Taner ile hazır bulunanlar tarafından kar şılanmıştır. Prof. Adolph Hübl şehrimizde üç ay kalarak bazı tetkiklerde bulunacaktır.
At yarışları
Tay satışları bugün yapılacak
Bu hafta yapılacak yarışların ı programı beş handikapı bir araya toplamıştır. Bu arada mevsimin mühim yarışlarından biri o-
lan sonbahar büyük handikapı ’ 5— da vardır. Fakat haftanın en 6— enteresan hâdisesi tay satışla-1 7— ndır.
Nideyim? Suç uşakta!
ir Cchepeli dostum dün bana şakadan çıkıştı: Yahu! Ettiğin nedir? Birkaç gedikli hafızımızı diline dolamışsın, veriştirip duruyorsun. Biraz da öteki haydamaklarımıza bakıversene.. Hep o hafızlar, hep o postu yitik dervişler!
— Dostunf! dedim. Suç bende değil. Nideyim? Suç uşakta!
Birdenbire anlayamadığnı gö rüncc şu meşhur fıkrayı söy-
— Tanınmış Fransız edibi Aieksandır Düma tefrika romanlar yazarken bir gün meraklı ve devamlı okuyucuları toplanmışlar, hep beraber çat! kapı Duma’nın evine dayanmışlar. Bir ağızdan şikâyete başlamışlar:
— Üstad! Nedir bu yaptığın? Tefrikalarında dün öldürttüğün bir kontu iki gün sonra yine dirilmiş görüyoruz! Yaralanıp hastahaneye yatan bir Marki’ye ertesi gün at koşturuyorsun! Artık bıktık, usan dik. Buna bir çare bul.
Düma düşünmüş, taşınmış şu çareyi bulmuş: Romanında bütün birinci plândaki kahramanlarının çakmak boyunda birer kuklalarını yaptırmış. Göğüslerine de yazmış, bu Kont D’Angalak, şu Marki dö Herbo, öteki Kontes dö Carte-tek, beriki Markiz dö Blöfata, falan filân... Hepsini yazı masasının köşesine dizmiş. Romanına başlamış. Hangisi ölüyorsa, o kuklayı sağdaki sepete, hangisi yaralanıyorsa o kuklayı da soldakine atmağa başlamış. Bu keşfine pek memnun oladururken bir gün yine okuyucular gelip homurdanmışlar:
— Hani
Göçmenler nasıl yerleştirilmelidir?
Bulgaristan'dan gelmekte /■ olan muhacirleri yerleştirmek ve onları en kısa bir zamanda müstahsil hale getirmek ( bir hükümet işi olmaktan ziyade millî bir mesele telâkki. edilmeğe değer ehemmiyette-I dir. Eğer gazetelerde okudu-1 ğumuz gibi bu muhacirlerin a-dedi 250.000 rakamına yükselecek olursa son harp yılla-rında beslediğimiz ordunun a-şağı yukarı dörtte birine yaklaşan bu ırkdaşlarımızı yerleş- I tirmek, onlara istihsal vasıtaları vermek ve nihayet müstahsil hale gelinceye kadar karınlarını doyurmak elbette ki bütçemize çok büyük rakamlara mal olacaktır. Bu büyük işi başarmak için ihtisas ehline bir plân yaptıracak olursak hem bu yeni vatandaşlarımız kısa zamanda sıkıntı çekmeden müs tahsil duruma girerler hem de memleket katlandığı masraflar karşılığında millî ekonomiye faydalı neticeler elde edebilir.
Böyle bir plân yapılması konusunda iki meslek teşekkülünden bilhassa vazife beklemek yerinde olur. Bunlardan birisi Yüksek Mühendisler Birliği, birisi de Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliğidir. Bu iki birlik mensupları kendi ihtisasları sahasına dahil bulunan bu yerleştirme ve müstahsil kılma işinde devlete çok faydalı öğütler verebilirler.
Bu iki teşekkülden başka sayın kooperatifçilerimizi de bu iş ile ilgilenmiş görmek isteriz. Kendi ideallerinin tahakkuku için önlerinde bir iş sahası açılmıştır. Göçmenler arasında istihsal kooperatifi kurmak; bu kooperatiflere Mar-shall Yardımından ziraat makineleri temin etmek, Ziraat Bankasından kredi sağlamak yolları ile göçmenleri devletten yalnız toprak istiyerek ve devlet bütçesine başkaca yük ol-mıyarak yerleştirmek imkânları bulunabilir. Devlet, göçmenlere vereceği araziyi kısa bir müddet için bu kooperatiflere verirse mazideki iskân işlerinde karşılaştığımız bir hal, göçmenin kendisine verilen istihsal vasıtalarını ve arazisini muvazaa yoluyla devredip yerleştirildiği mıntakadan gitmesi neticesinde iskân sahalarında-k: topluluğun dağılması halini de önlemiş oluruz.
Göçmenleri yerleştirmek için Akdeniz sahillerimiz en müsait yerlerdir. Buralarda insan kesafeti azdır. Arazi ve iklim çeşitli mahsule müsait olduğundan aile başına Orta Anadolu’ya nazaran daha az a-razi tahsis edilebilir. Ormanın bol olması, kerestenin daha u-cuz ve kolay tedarikini sağlı-yacağı gibi mesken inşasında da daha basit tiplerin tercihine iklim müsaittir, önümüzün kış olması, ihtiyacımızın âcil bulunması dikkate alınınca bu iklimde daha uzun zaman hububat ekilebileceği ve arkasından yazlık mahsullerden meselâ
-------Yazan-------
Müfid Yazıcıoğlu
| sır, susam yetiştirmeğe imkân I bulunduğu için Akdeniz sahillerini tercih etmek yerinde o-lur.
| Balkan iklimine alışmış in-I sanları cenup ikliminde bann-i dumanın mümkün olamıyacağı iddiasında riyazi bir isabet yoktur. Bu iklimde geçirilecek bir kış mevsimi intibak için kâfi

gelecektir. Denizin tâdil edici tesirini de unutmamak lâzımdır. İklim üzerinde bu tesiri hesaba kattığımız içindir ki cenup mıntakası yerine sadece Akdeniz sahil mıntakasını teklif ediyoruz.
Göçmenler arasında teşkilât kurulup arazi tedarik olununcaya kadar geçmesi tabiî olan
Hâdiseler karşısında
zamanı kazanmak için gelmiş bulunan ve yakıı
■ manda gelecek olan muhacirleri Muğla’nın Dalaman çiftliğine yerleştirmek yerinde olur. Devlete ait bulunan bu çok büyük çiftlikte mevcut binalar orada hemen bir kaza teşkil etmek imkânını verir. Bu teşkilâtı derhal yaparak bu çiftliğe en az onbin göçmeni yerleştirmek ve bunları bir şehir halinde toplamak kaabildir. Muntazam evler yapılıncaya kadar mahallî âdetlere uygun şekilde ikamet imkânları ucuzca ve kolayca sağlanır. Çiftliğin mevcut ziraat âletleri ve arazisi iki üç sene için göçmenlerin müşterek istihsaline terk olunur ve çiftlik idaresi teknik yardımcı olarak bu müşterek istihsali destekler. Bir taraftan istihsal devam ederken bir ta-aftan da yerleşme, araziyi tak-im etme işleri yürütülebilir. Ancak; hemen ilâve edelim ki böyle bir yerleştirme yapılırken çok kuvvetli bir stıma mücadele teşkilâtı derhal kurul -malı ve bu teşkilât bilhassa hendek açma makineleri i e teçhiz edilerek mıntakada sivrisineklerin üremesine sebep olan küçük su birikintileri giderilmelidir.
Dalaman Çiftliğinde kurulacak onbin nüfuslu bir şehrin muhitinde ve kendi içinde yalatacağı İktisadî hareket, mesleği çiftçilik olmıyan bir çok göçmenin de bu topluluk içinde kendisini geçindirecek meslekî faaliyetlerde bulunmasına imkân verir.
Efendiler
Ulus gazetesinde her gün sırf makale veya fıkra olarak sayısı 8-12 arasında değişen, müşterek mevzu ve hedefi sadece Demokrat İktidar ve onun şahsında, memleketimizde bir daha sarsılmamak üzere yerleşmesine çalışılan genç demokrasimize olan ağır hücumları ele eliniz. Biri Malatya belediyesinde ve ikisi Ankara Üniversitesi salonlarında tertip edilen üç nümayişi, bu neşriyatla memlekette yaratılmak istenilen hava içinde kıymet ölçülerine vurunuz; kendi kendinize şu suali soracaksınız: acaba farkında olmadan 1954 yılına girdik de genel seçimler kampanyası mı başladı?
Siz, ben ve herkes, böyle bir suali sormakta haklıyız. Zira yaratılan vaziyet, izah ve tevile muhtaç olmıyacak kadar a-çıktır: Evet, C.H.P., âdeta bir seçim mücadelesine girmiştir.
Fakat henüz 1950 deyiz. Büyük seçime daha dört yıl var. Bu dört yıl içinde, bir iki ara seçimi müstesna, herhangi bir seçim mevzuubahis değildir. O halde bu şiddetli kampanyanın hakikî mâna, mahiyet ve hedefi nedir? Memlekette, bütün şiddetiyle estirilmeğe çalışılan, siklon’u her vesileyle tahrik e-dilen mücadele havasiyle ne gibi bir gaye güdülmektedir?
Arka arkaya gelen dört büyük seçimden sonra, politik çatışmalar, mitingler, nutuklar, polemikler arasında âsâbı adam akıllı gerilen ve ancak şimdi, normal olan dört yıllık asabî ve zihnî sükûnet devresine giren vatandaş, işinin, gücünün başında rahat bırakılmıyacak mıdır?
Bu tertipler, bu mizansenler, bu hücumlar, bu el kol sallayarak, ağızlar kulaklara vararak sevinç içinde edaya gidilen teessür ve matem borçları... îki büklüm sırtına eli palaskalı jandarma bindirilen milletin, Arslanköy meydanında kamçılatılan gebe kadınların, altı ay
sonra omuzlarına binme gayretleri... Bütün bunlar nedir ve neye yöneltilmiştir?
Bakınız, ortada hiç (dış tehlike) den bahis var mı? Şimdi artık o zamanki soğuk harp halinden bile eser kalmamıştır. Aralarında 4500 Türk kahramanının da bulunduğu Birleşmiş Milletler kuvvetleri Kore’de, a-ziz vatanımızın en büyük düşmanı komünizmle fiilen çarpışıyor. Hindiçinî’de Fransıriar çekiliyorlar. Nepal kıralı kaçtı. Tibet, komünistlerin ateşi al -tında yanıyor. Komünist Çin orduları Kore harbine bilfiil müdahaleye geçmiştir.
Neredesiniz? Neredesiniz, ey iktidarda dört yıl daha kalabilmek için, dünyanın bir tek silâh patlamıyan günlerinde mütemadiyen dış tehlikeyi öne süren efendiler, neredesiniz?
Apres moi le deluge... Benden sonra isterse kıyamet kopsun... değil mi?
Vatandaşın, her gün biraz da ha germeğe çalıştığınız âsâbın-dan beklediğiniz nedir? Polisi silip süpürüp, jandarmayı bir kaldırıma itip bizzat yakanıza yapışarak 200 milyon liranın hesabını sorması mı? Yoksa siz leri Çubukluların, Arslanköy-lülerin, sınırkentlilerin mahkemesine çekmesi, 1946 seyyia-tını sormak için, boy ölçülerinize göre Yücedivana, ağırceza-ya, asliye cezaca vermesi mî?
Demokrasi iktidarının temelindeki harçta, Türk köylüsünün dipçik ve palaska altında ağzından burnundan boşalan kah vardır. Sîzlerin, en büyük mâtem gününde kulaklara ran tebessümünüz değil..
*
Böyle bir yerleştirme yapılırken Halk Partisi iktidarın çiftlikten sürüp çıkardığı mahallî halkın da unutulmamalı lâzımdır.
bir çare bulacaktın? Yine ölenleri diriltiyorsun, sahneden çekilenleri yine ortaya çıkarıyorsun!
Şaşıp kalmış muharrir. Ben demiş, kukalarıma göre yazıyorum. Hangisini ekarte edersem onu sepete atıyorum. Gelenler bakmışlar ki bütün kuk lalar, bir eksiksiz yine masanın üstünde. Ölenler de, ıskartaya çıkanla? da... Düma büsbütün şaşmış. Uşağını çağırıp
— Kuklalarıma ne oluyor* biliyor musun?
Uşak işgüzarlığını ve hamaratlığını göstermek için yılışarak şu cevabı vermiş:
— Sayın Bayım! Siz çalışırken dalgınlıkla kuklalarınızı sepetlere düşürüyorsunuz. E-fendimizi hiddetlendirmemek için her sabah onları topluyorum, silip süpürdükten sonra sırasiyle masanızın üstüne yerleştiriyorum!!..
Aka GÜNDÜZ
Meçhul kimselerin çıkarma-k istediği yangı .ı Dün, Sanayi caddesi Kedikse-ven sokağındaki Coşkun apartmanında meçhul kimseler gayretiyle yangın çıkarılmak istenmişse de hemen söndürülmüştür.
Yangın başlangıcına sebebiye t verenier hakkında tahkikata başlanmıştır.
Beyanname vermeyen müesseseler kontrol ediliyor
Dün, bazı ticarethane ve mü-esseselerde yapılan kontrolde 1704 sayılı kanun gereğince beyanname vermedikleri görülmüştür. Bunlardan Aziz Kadri Seçkin, Hakkı Akşit, Çelil Erigel, Mahmut İpekkurt, Mustafa Öz-türk, Ömer Şahintaş, Nurettin Perkil, Sami Papıl, Hüseyin Gü-nay, Ali Feri, Buıhanettin Pek-söz ve Mehmet Ali Seyitalioğlu hakkında kanunî takibata geçil-

•Jgnco
İSVİÇRENİN
Weşhıır
ı 1— Kasva (M. Türeray) 67 K.
- 2— Tufan (Z. Yalçın) 62 K-
2— Dabi II (O. Ozsoy) 57.5 K.
1 4— Hahra (R- Akdağ) 56 K.
- Burak (K. Atlı) 55.5 K-ı 6— Akkent (C. Sümer) 53 K.
7 - Nadide (S. Ortaç) 52 K.
. 8— Çınar (N. Temizer) 50-5 K
9— Verdan (M- Yetiştirici) 47 K.
Bu koşuda Kasva’nm 67 kilo ile koşturulacağım tahmin etmiyoruz. Tufan da Tarım Bakanlığı tarafından satın alındığı için koşmıyacakfır.
Diğer atlar arasında, mesafeye ve sıklete göre, Hatıra ile (Sonu 4 üncü sayfada)

Bu satışlarda devlet haralarında yetiştirilmiş olan 3 safkan Ingiliz ve 9 safkan Arap tayı ile Simsaroğlu harasında yetiştirilmiş 5 Ingiliz tayı ve diğer a) sahiplerinin tay ve kısrakları
Bu sene At Sahipleri Cemiyeti Ingiltereden tay getirtmediği için satışların çok hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Fakat nc ' yazık ki alıcı çokluğuna mukabil Karacabey harasından 3 tanecik tay gönderilebilmistir.
Koşulara satışlar bitince vc resmî programa göre saat 14 de başlanacaktır.
Birinci koşu Arap taylarına mahsus handikaptır, mesafesi 1600 metredir-
1— Karasalkım (Eğinlioğlu) 63 K.
2— Seyyare (S- Eliyeşil) 61 K.
3— Akıncı (M. Cağm) 59.5 K.
4— Princesse (I. Akal) 47 K.
Bu handikapta ağır kilolarına rağmen yine Karasalkım ile Sey yare favoridir.
İkinci koşu: Sonbahar büyük handikapı, mesafesi 2800 mel--redir-
1— Lady (S. Eliyeşil) 56 K.
2— Comtesse (F- Yüzatlı) 55 K.
3— Amş (Karamehmet) 54.5 K.
4— Dorreo (0. Atman) 53.5 K.
5— Darling ($■ Eliyeşil) 53.5 K.
6— Nur (VV. Giraud) 52 K-
7— Pulsuz (E. Ozsoy) 52 K.
8— Pullu (E. Ozsoy) 50.5 K
9— Mimi (O- Atman) 49.5 K.
10— Fanfare (C. Sinclair) 47 K.
Bu koşunun büyük favorisi Dar-lingdir- Kendisine rakip olabilecek atlar da Nur ve Pullu’dur.
Oçüncü koşu: A- Grupu Arap atlarına mahsus handikaptır, safesi 2800 metredir.
Kanser araştırmaları kurumu yararına hazırlanan balo
«Türk Kanser Araştırmaları ve Savaş Kurumu» yararına, Sağlık Bakam Dr- Ekrem Hayri Üstün*, dağ'ın himayesi ile hazırlanan balo 18/11/1950 Cumartesi akşamı Ankara Palas salonunda verilecektir.
Balo davetiyeleri İstanbul ec-zahanesi ile, Ankara Palas ve Berkalp kitabevlerinden edilebilir-
Şehirde silâh araması
Dün şehrin muhtelif semtlerinde yapılan silâh aramasında, Asım Kapkaç, Ahmet Gökdemir ve Sefer Bayram isimlerindeki şahısların üzerinde bir adet toplu tabanca ile iki bıçak bulunmuş ve taşıyanlar hakkında kanunî takibata geçilmiştir.
Fakat Gülşenin kurduğu v ne kadar çılgıncasına olduğu nu kendisinin de idrâk ettiği, bütün o hayalleriyle, şu aldığı kartın her satırında beliren kardeşçesine ifade arasında öyle muazzam bir fark vardı ki... Selim sanki satırlar arasında ona hakikati haykırıyor: «Anla bunu diyordu.. Ben senin çocukluk arkadaşınım.. Bundan fazla bir şey bekleme benden...»
Fakat yine kendini avutmanın yolunu buldu.. Bu kartı Gülüz’ün sevgilisi olan adamdan almıştı... Kendi asıl nişanlısı başka idi. İşte ona kış ortasında şu goncaları bulup göndermişti. Bu, onun, kendisini nasıl sevdiğini, ne kadar düşündüğünü göstermiyor mu idi?..
Gece Osmana bakışlarında ayrı bir pırıltı yanarak elini uzatır ve gönderdiği çiçeklerden dolayı teşekkür ederken karşısında Selimi görür gibi oluyor, asıl içinden ona teşekkür ediyordu.
Günler hep birbirine benzi-yerek geçedursun, Gülşen kendisine hareketli, canlı bir iç hayat kurmuştu. İçinin ateşini gözlerine vurarak bakışlarında aydınlatıyor, yanaklarında har lıyordu. Hattâ hareketlerine
KIZ IKA1IBÎ
bile tesir ederek her halini baş-g ka bir güzellikle beziyordu.. H
Osman onu her zamandan^" daha güzel, daha cana yakın bulurdu.. Artık eskisi gibi sık sık görüşmüyorlardı. Arkadaş kalmağı, birbirlerine vaadet-mişlerdi. Fakat Gülşene sevgiden bahseden, kendisiyle ilk evlenmek istiyen adam Osman-dı. Genç kızın bunu unutabilmesine imkân yoktu. Onun sevgisini tahrik etmek, onu kendisine bağlamak, için hiçbir şey yaptığı yoklu. Yine de münasebetleri bir türlü aralarında sevgi bahsi açılmadan evvelkinin tamamiyle ayni olamıyordu. Gülşende değişen bir hal vardı. Zaten sevmeyen her kadın öyledir. Kalbinde hiç bir fenalık olmadan, kuş nasıl ötmeden duramazsa, o da beğenildiğini hissettiği zaman, ken dişini beğenen erkeğin üzerinde yarattığı tesiri dı|im
Nakleden: Ş. TAYLAN
hafaza etmek ve hattâ onu 1
arttırmak için elinden geleni 1
yapar.. Bu, onun iradesi dışın- 1
da bir şeyJir.. :
Gülşen de Osmanı sevmiyor- ı
du. Fakat onun tarafından se- ;
vilmediğini anladığı takdirde, j
hayatında müthiş bir eksiklik, i
büyük bir boşluk duyacağı muhakkaktı. I
Gülşenin yılbaşından sonra Cemal Dayılara gitmesi kararlaştırılmıştı. Genç kız kendini tamamiyle hâdiselerin seyrine terketmiş halde idi. Hiç bir şeyi umursadığı yoktu. Orada veya burada bulunmanın kendisi için hiç bir ehemmiyeti yoktu. Etrafındakilerle de meş gul değildi.. Kendi iç âlemini de beraberinde götürdükten sonra nereye isteseler gidebilir, nerede kal deseler orada kalabilirdi.
ürküten yalnız Selimle
karşılaşmaktı.. Sevgilisine kavuşacağı için seviniyor, fakat kendisine yılbaşı tebriki yazan arkadaşiyle buluşmaktan çekiniyordu. Zaten, onların, hangisini daha ziyade karşısında görmek istediğini kendisi de iyice bilemiyordu.
Selimi göreceği zaman yakınlaştıkça genç kızın heyecanı artıyor, içinde garip bir ürkeklik ve utangaçlık duyuyordu.

Gülşen yengesine geleli on gün olmuştu.
O gün Selim çıkageldi.
Gelir gelmez de Gülşen onu
Karşlaşnıaları gayetle tabiî bir şekilde vukubulmuştu.
Her şey o kadar kolaylıkla oldu bitti ki.. Zaten insan birçok hâdiseleri karşılamak için uzun uzun zihin yorarak bir sürü hazırlıklar yapur, plânlar
Tefrika No. 23
kurar.. Halbuki hayatın tabiî akışı, vakit vo saati gelince o hâdiseleri öyle basit bir şekilde hallediverir ki..
Ertesi akşam bir düğüne dâvetli idiler. Gülşenin tuvaleti henüz terziden gelmişti. Genç kız yatağının üzerine serdiği o ışıktan ve sudan örül müş gibi duran tül ve ipek yığınını hayran bakışlarla seyrediyor, gözlerini bir türlü ondan alamıyordu. Yenğe de o-rada idi. Yeğeninin masum ve sevinçli haline bakarak şefkatle gülümsüyordu.
O sırada kapıya vuruldu.
Yengenin, «Giriniz» demesiyle kendini iki kuvvetli kolun çenberl urasında buldu ve ne dldtığıinu anlamağa vakit bulamadan evvelâ bir yanağının, sötırh da ötdkinin öpücük sağanağına tutulnı
öyle şaşkınlığa
îtkâiındsn
Zrr.jjn çeşitli yeni bir parti gelmiştir. Gayai uygun fiatlar
Toptan satış) Bahçekaoı Anadolu Han 10
— Ne oluyoruz? Ne var Al-lahaşkına?.. Nereden çıktın sen Selim?... Ne zaman geldin?.. Niçin geldin?..
— Yengeciğim bir dakika müsaade ediniz, bütün sorduklarınızı bir bir cevaplandıracağım... Merhaba Güllü kız.. Seni burada bulduğuma çok sevindim doğrusu.. Nasılcın bakalıpı?..
Gülşen de şaşırmış, sevinmiş, bir tuhaf olmuştu.. Onunla böyle ânî olarak karşılaştığı için öyle memnundu ki .. Şaşkınlıktan heyecanlanmağı bile unutmuştu. Elini uzatıyor, gülümsüyor, konuşuyordu.. Oldukça tabiî bir görünü-
— Yengeciğim buraya tayin oldum.. Bundan sonra bütün bütüne başınızdayım.. Boynum kıldan incedir. Artık ne yaparsanız yaparsınız.. İşte böyle...
Gözleri yatağın üzerinde serili duran tuvalete takılınca da:
— Aman bu ne bu böyle.. Diye âdeta feryat edercesine bağırdı.. Sanki gözlerimin ö-nüne bir peri elbisesi serilmiş.. Rüya mı görüyorum yoksa?.. Ay aydınlığından, yahut da ğiineŞ ışığından dokunmuş bir
Yabancı memleketlere gidecek talebeler
Haber aldığımıza göre, yaban cı memleketlere gidecek talebelerin müracaat müddetleri 6 Kasımdan itibaren sona ermiştir.
Bu müddete kadar Millî Eğitim Bakanlığına müracaat eden tale* be sayısı 270 kişi olup bunun ancak 135 ine müsbet cevap verilmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı, bilhassa yüksek tahsilini ikmal etmiş genç lere döviz tahsisini birinci plâna almıştır- İkinci plânda da yüksek tahsil belgesi olmayanlar nazarı dikkate alınmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı yabancı memleketlere gidecek öğrenciler için Maliye Bakanlığından her hangi bir kontenjan ayırmamış, bilâkis yur da dönen talebelerin dövizlerini yeni gideceklere tahsis etmiştir.
Kendilerine döviz tahsis edilen gençlere müracaatlarının nazarı itibara alındığı hakkında Millî Eğitim Bakanlığı ayrı ayrı tebligat gönderecek ve muamelelerin bir an evvel tekemmül etmesi için icap eden tedbirleri alacaktır- Bu hususta gereken talimat ait olduğu makamlara bildirilmiştir.
TAKVİM
Rumî: 1366 — Ekim 30 12 11 1950 — Pazar
Hicrî: 1370 — Sefer 1
Sahalı
Öfcle İkindi Akijam Yatsı İmsak
Vasati
.45
'.02 1.12 !.OO.
.34
1.05
edecek )
.NÖBETÇİ ECZAHANELER Halk, Saöhk, Anafartalar

Sayfa: 3
12/11’1950
ZAFER
Amerikan seçimlerinden sonra
Dış Politika
| Mecliste |
Amerikan
seçimleri
Son Amerikan seçimlerinin, iktidarda bulunan Demokrat Partiyi, oldukça müşkül bir duruma soktuğunu ve her iki mecliste de, demokratların — çoğunluğu kaybetmemekle beraber — hayli geriledikleri muhakkaktır. Filhakika, Amerika kanunlarına göre, partilerden biri teşriî organa hâkim olduğu halde, diğeri icra yetkisini elinde bulundurabilir ve 916-918 devresinde olduğu gibi, cumhuriyetçilerin çoğunluğa sahip bulundukları Kongre muvacehesinde demokrat bir icra organı işleri yürütebilirse de, son seçimler, hususî şartların verdiği bir gayret ve buhran ile, cumhuriyetçilerin hükümete karşı olan tenkitlerini hızlandırmış-
Bundan evvelki yazılanınızda izaha çalıştığımız gibi, cumhuriyetçilerin hükümete karşı ser-dettikleri çeşitli tenkitlerin ba şında Uzakdoğu siyaseti gelmek-, te ve Dışişleri Bakanlığının komünist taraftan bir siyaset ta kibettiği ileri sürülmekte idi. Bugün, imkânların verdiği fırsattan bilistifade bu tenkitler biraz daha şiddet kesbetmiş ve adetâ Dışişleri Bakanı Ache-son’un «kellesi istenircesine» bir şiddet ve hiddet ile alıp yürü-
Amerika'da seçim mülâhazalarının hangi siyasî ve ahlâkî ölçülere dayandığını bilmiyoruz. Lâkin bu ölçülerin hayli geniş olduğunu gösteren alâmetler vardır. O kadar ki, daha tlün, dünya meselelerini görüşmek üzere Stalin’e bir mektup yazan ve bir görüşme talep eyleyen Stassen, bugün verdiği bir demeçte, dünyanın halen geçirmekte olduğu buhranın teşhisinde şu sözleri sıralıyor: «Dünyanın bugün geçirdiği buhranın en mühim sebeplerinden biyj de, Japon ve Alman , askerî kuvvet ve kudretinin yıkılmış olmasıdır.» Düşünülebilir ki, Amerika başkanlığına heves edecek kadar dünya görüşüne sahip olduğunu zanneden bir liderin, Sovyet emperyalizmi ile Japon ve Alman militarizmini bu derece hafiflikle mütalâa edişi, ve bu kadar ağır bir tenakuza düşüşü, seçim hummasının verdiği baş-dönmesindeıı ileri gelmektedir.
Deneblir ki, Stassen, Almanya'nın yenilişinde, Japonya’nın atom bömbasiyle tarumar edilişinde bizzat hazır bulunuyordu. O zamanlar, Başkan Truman’ın ileri müşavirlerinden biriydi. O zaman yıkılması gereken ilk hedef Almanya ve Japonya idi. Bugün yıkılması gereken ilk hedef ise demokrat idare.
Amerika'nın işbirliğine güvenenlerin, işbu dahilî mülâhazaların icaplarından kurtulmaları lâzımdır. Bilmeleri lâzımdır ki, Stassen’in bir mektubiyle (bu kere cevap verilmemiştir, fakat yine verilebilir) Amerikan dış siyaseti aTtiist olmıyacaktır. Yiııe bilmeleri lâzımdır ki, dün ak denene bugün kara denmiye-cektir. Alman ve Japon militarizminin tehlikeli yardımına lüzum kalmadan, şerefli bir savunma sağlanabilecektir.
Amerikalı idarecilerin gözünden kaçmaması lâzım gelen nokta şudur: Dünyada, hiç bir tecavüz emeli beslemeden, hiç kimseye güvenmeden, kendi kendisini müdafaa edecek milletlerin sayısı çok değildir, amma vardır. Ne Japon harakirisine, .ıe Almart çizmesine dayanmıyan bu müdafaa, seçim mülâhazalarından çok listün tutulmak lâzımdır.
Harici siyasette değişiklik var mı
Stassen, Dışişleri Bakanının çekilmesinden bahsediyor

Amerikan dış politikasını ida re
Allentown, ( Pensilvania ) a. a. — Cumhuriyetçi liderlerden Hurold Stassen, dün gece verdiği beyanatta, son seçim neticelerinin Amerikan dış siyaseti ü-zerinde yapabileceği tesirler hususunda şahsî kanaatini şu suretle ifade etmiştir:
.Cumhuriyetçi Partinin mevkiinin Kongrede kuvvetlenmesiyle Birleşik Amerika’nın Asya'da takibettiği siyasette bazı değişiklikler olacaktır, fakat Amerika’nın silâhlanması aynı şekilde devam edecektir.
Öyle sanıyorum ki, halk memleketin menfaati namma Ache-son'un çekilmesini istiyecektir. Zira kanaatimce cumhuriyetçilerin zaferi, dışişleri bakanının takibettiği siyasetin doğurduğu memnuniyetsizlikten ileri gelmektedir.
Dünya ahvalinde mevcut tehlikelerin en mühim sebeplerinden biri Alman ve Japon askerî kudretinin «tamamen mahvedilmiş» olmasıdır.
edenler Başkan Truman’la
General Mac ArthUr’e gelince, cumhuriyetçilerin kanaatince, askeri plânlarını tatbikat sahasına koyması için kendisine daha fazla hareket seı-bestisi verilmesi gerekmektedir.»
Taft'a göre
Cincinatti, a.a. — Ayandan Robert Taft, seçimleri müteakip gazetecilere verdiği ilk beyanatta yeni Amerikan Kongresinin askerî sahada hükümetin hazırla dığı plânları etraflıca tetkik ve bilhassa Avrupa veya Birleşik Amerika'da alınacak savunma tedbirlerini tesbit etmesi gerektiğini açıklamış ve şunları ilâve etmiştir:
— Muhakkak ki Avrupa’nın jnüdafaasma yardım etmemiz lâzımdır. Fakat bu yardım programı ne şekilde hazırlanacaktır? AvrupalIlar kendileri için ne yapmak tasavvurundadırlar ? Ve nihayet Avrupa bizim ilk savunma hatlımız mıdır?
işte bütün bunlar halledilecek meselelerdir.
Batının
savunması
İtalya Almanyanın silâhlandırılmasına taraftar
Londra Radyosu, (Basın -Yayın — Atlantik Paktı ile kollektif güvenlik esaslarına İ-talya’nın inancını teyideden bir Avrupa federasyonu ile bir Avrupa ordusunun kurulmasını is-tiyen hükümet önergesi dün I-talyan Saylavlar Meclisinde gö-rüşüşlmiiş ve tasvip edilmiştir.
İtalyan Dışşişleri Bakanı Kont Sfoıza, İtalya’nın Avrupa-daki müttefiklerinden herhangi birinin saldırganlığa kurban gitmesi halinde sıranın İtalya’ya geleceğine hiç bir İtalyan ferdinin şüphesi bulunmadığını belirtmiştir.
MOcoMl TOPALAK
İşçi sigortalarına bağış
Ankara, 11 (T.H.A.) — Öğrendiğimize göre, İstanbul milletvekili Senihi Yürüten, İşçi Sigortalan Kurumuna hasta nakline mahsus bütün sıhhî tertibatı haiz ve içinde bir yatacak yerle üç oturacak yer bulunan bir römork bağışlamıştır.
Kont Sforza. batı savunma kuvvetlerine Alman birliklerinin de alınması lehinde konuşmuş ve Avrupa’nın göbeğinde yaşı-yan Alman milletinin mütemadiyen böyle silâhsız bir durumda tutulamıyacağını söylemiştir. İtalyan Dışişleri Bakanı bundan sonra şu sözlerle konuşmasına son vermiştir:
•— Eğer Almanya’yı batılı devletler silâhlandırmazsa, başka devletler silâhlandıracaktır.»
İmtiyaz Sahibi:
Günoş Matbaacılık T.A.O. adine Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
A
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden Fotin Fuad Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
Avusturya grevleri
Batıklar bu konuda Rusyaya bir nota verdiler
Londra Radyosu, (Basın Yayın) — Amerika, İngiltere Fransa, geçenlerde Avusturya-da patlak veren grevler sırasında Avusturya’daki Sovyet makamlarının takınmış bulundukları tavrı protesto etmişlerdir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığının sözcüsü, memlekette asayiş ve nizamı tesis etmek hususunda Avusturya hükümetince sat-fedilen gayretleri Rusların mütemadiyen baltalamağa kalkıştıklarını belirtmiştir. Müttefik yüksek komisyonunun dün Viyanada yaptığı bir toplantida, batı devletleri yüksek komiserleri. bu meselenin bir konferans ta görüşülmesi gerektiğini Sovyet komiserine bildirmişlerdir.]
Serbest Fıkra
Mersin belediye reisi Londraya gitti
İstanbul, 11 (a.a) — 13 ilâ 18 Kasım arasında Londrada toplanacak olan milletlerarası belediyecilik kongresine davet e-dilen Mersin belediye başkam Bayan Müfide Ilhan bu sabah saat 11.40 da Panamerikan uça-!ğı ile Londraya hareket etmiştir.
Korkunç istismar!
Pulsuz İstidacı, yani biz, hasedimizden çatlıyormuşuz! ' Çünkü muhalefet lideri İnönü'ne, muhabbet izhar I ' ! ediliyormuş. Allah, onu sevmek ferasetine malik olanlara, J ' ! bağışlasın, gözümüz yokl
! ’ Asıl üzerinde durulacak iş. Pulsuz İstidacının hasedi ! ■ ; ■ değil, gençliği bu işe âlet etmek ve millî matem gününü J ' • hiçe saymak düşüncesini taşıyanların hareketidir. ;
! Bütün millet, eşsiz kahraman Atatürk’ün ebediyete ■ ; ! intikalinin acısını, p günkü kadar derinden hissederken, ) ! ıskatçı gibi, nasılsa toplanacak olan kalabalığı istismartf! ’ ! ’ düşünmenin, vicdan kaideleriyle kabili telif olmadığı aşi- ; • ! • kârdır.
' Dünkü yazımızda da bazı misaller vererek Atatürk'e ; !
karşı en küçük bir muhabbet dahi beslemediğini ve beşli- 1
! yemiyeceğini bildirdiğimiz İnönü de bu hareketiyle bize ; ; hak vermiş olmaktadır.
Atatürk'ün vefalı ânında, bu dünya ölçüsündeki hâ- ! • diseyi küçümser ve ehemmiyetsiz görür gibi Meclis huzu- ' . ! runda verdiği beyanatı da, bu büyük Türk'e karşı duydu- 1 ' ğu antipatiyi göstermektedir. Ancak vaki ikaz üzerine ■ ; ! «Vatan sana minnettardır» cümlesiyle biten beyanatı ! vermiş te her zaman olduğu gibi, düşüncesi hilâfına söz ! söyliyerek vaziyeti bir kere daha kurtarmıştır.
' Bu son hareketiyle, maskesi düşmüş ve bütün ihtirası 1!
•! ve iç duyguları meydana çıkmıştır.
■ ’ Kendisine haber verelim ki, sağlığını istihkar ettiği . ’ ! kadar kolaylıkla ölüsünü istihkar edemiyecek ve Müslü- !
\ manlığm atalar sözünde olduğu gibi hasut olduğundan, J ) ; her şeyden mahrum kalacaktır. ;!
■ Hikmet YAZICIOĞLU ‘!
İspanya iaşe ve tarım teşkilâtına
Vaşington, a.a. — Ispanya’nın Birleşmiş Milletler İaşe ve Ta-rim Teşkilâtına kabul edilmesi yolundaki Portekiz teklifini İrlanda, Filipinler, Brezilya, Haiti, Şili ve Güney Afrika desteklemişlerdir.
İspanya’nın bu teşkilâta kabulü lehinde verilen kararı müteakip, İspanya murahhası Mi-guel de Chegaray, Roma Milletlerarası Tarım Enstitüsü Birleş» miş Milletler İaşe ve Tarım Teşkilâtına katılıncaya kadar Ispanya’nın 26 sene müddetle tiye olduğunu belirterek demiştir ki:
«İspanya bugün, Milletlerarası İaŞeive Tarım Teşkilâtı ile. işbirliğine yeniden başlamaktadır ve elindeki bütün imkânlar dahilinde bu teşkilâtın erişmek istediği gayelerin tahakkuk etmesine yardım edecektir.» (
Komünist Çine giden Amerikan malzemesi
Vaşington, a.a. — Tahkikat yapan ayan üyeleri, yüzlerce ton harp malzemesinin Amerikan gemileriyle komünist Çin’e sev-kedilmesine mâni olduklarını a-çıklamışlardır.
Âyan Meclisi Ticaret Tâli Komisyonu Başkanı Herbeı-t O’co-nor, Ticaret Bakanlığı nezdinde yaptığı protesto sayesinde içinde harp malzemesi bulunan ve adı açıklanmayan bir Amerikan gemisinin kızıl Çin’e hareket etmediğini bildirmiştir.
Amerikanın harp istihsal rejimi
Londra Radyosu, (Basın -Yayın — Amerikan Ticaret Bakanı Sâwyer, yeniden silâhlanma programını emniyet altına 1 almak için Amerikan savunma malzemesi istihsalinin mecburî kontrole tâbi tutulacağını açıklamıştır. Sawyer aynı zamanda Amerikan çelik istihsalinin 1951 yılında senede 120 milyon tona çıkarılacağının da tahmin edildiğini bildirmiştir.
100 saatlik çalışma
Yalnız 100 saatlik bir çalışma ile fasih İngilizce konuşmak, pedagojik esaslara göre hazırlanmış olan Lin-guafon metodumuzla artık bugün, mümkündür. Evinizde, büronuzda, kırda ve her yerde derse çalışma değil, yalnız zevkli bir dinlehıe ile Fransızca, İngilizce, Almanca ilâh... öğreniniz. Linguafon plâkları sizi mütehassıs profesörlerin âhenkli sesile doğrudan doğruya temasa getirecek, bu sesleri gramofona dilediğiniz kadar tekrar ettirmek elinizde olacaktır. Bundan başka, vazife servisiıjıizde çalışan öğretmenler de, muhabere ile her müşkülünüze cevap vererek sizi esaslı surette yetiştireceklerdir. Taksitli muamelemiz vardır, ilişik ku-ponla broşürümüzü isteyi- \
niz.__________._____________________
Anayasa Komisyonu: 13/11/ 1910 Pazartesi gühü saat 10 da,
1 — Eskişehir milletvekili (mer hum) İsmail Hakkı Çevik’in, C. H.P- ile Halkevlerine leberrÜ e-dilen veya ucuz bedel ile satılan gayrimenkullerin eski mâlikleri adına kayıtlarının tashihine dair kanun teklifini,
2 — Antalya milletvekili Akif Sanoğlu ve arkadaşlarının, Halk evleri hakkmdaki kanun teklifi-hi,
3 — Afyonk,arahisar milletvekili Ali Ihsan Sâbis’in, milletvekil leri seçimi hakkmdaki 5545 sayılı kanunun 4 ve 6 ncı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifini,
4 —■ Tokat milletvekili Halûk OkerenTn, eski Türk Ocaklarının feshi üzerine C.H P. ye devir ve teslim edilen malların yeniden kurulan Türk Ocaklarına iadesi hakkmdaki kanun teklifini,
5 — Burdur milletvekili Fethi Çelikbaş'm, içtüzüğün 85 inci maddesinin yorumlanmasına dair önergesini,
6 — Kastamonu miletvekili Hay ri Tosunoğlu ve Tokat milletvekili Hâluk Okeren’in, T.B.M.M. nin 9 uncu döneminde çıkacak kanun ve kararlar hakkmdaki ö-nergesini,
7 — Manisa milletvekili Kâzım Taşkent ve Erzurum milletvekili' Emrullah Nutku'nun, içtüzüğün 32 inci maddesinin değiştirilmesi hakkında tüzük tekliflerini görüşmek üzere,
Dilekçe Komisyonu: 13/11 1950 Pazartesi günü saat 9.30 da,
Gümrük ve Tekel Komisyonu: 14/11/1950 Salı günü saat 10 do,
1 — Gümrük Kanununun 18 in ci maddesinin 1, 2 ve 3 üncü fık raları uyarınca yurda muaf olarak giren eşyadan Tekel resmine tâbi olanlarının bu resimlerden de muafiyetine dair kanun tasarısını,
2 — Türkiye ile Iran arasında imzalanan yolcu ve mal transil nakliyatım kolaylaştırmayı vo çoğaltmayı güden anlaşma ve eklerinin onanması hakkında kanun tasarısını görüşmek üzere,
İçişleri Komisyonu: 13/11/1950 Pazartesi günü saat 10 da,
1 — Vakfa oit. tarihî ve mimarî kıymeti haiz olan eserlerin korun ma, bakım ve restorasyon işlerinde uyulacak prensipleri karar laştırmak üzere bir danışma kurulu kurulması hakkmdaki kanun
2 — Bina ve arazi vergilerinden istisna addedilmiş olan mu-kotaalı gayrimenkultere kıymet takdiri hakkmdaki 3950 sayılı kanunun 1 inci maddesinin değiştirilmesine dair kanun tasan-
3 — Erzurum milletvekili Bahadır Dülger’in, Basın Birliği Ka nununun kaldırılması hakkmdaki 4932 sayılı kanunda değişiklik] yapılmasına dair kanun teklifini görüşmek üzere,
Meclis Hesaplarım İnceleme Komisyonu: 13,11/1950 Pazartesi günü Kamotay’dan sonra,
Sayıştay Komisyonu: 13/11 1950 Pazartesi günü saat 13.30 da, İktisadî Devlet Teşekkülleri^ nin 1949 yılı hesap, ve muamele lerini incelemek üzere kurulacak genel kurula seçilecek 5 üye se çimini yapmak üzere toplana cakldrdır
Bugüne kadar görülen filmlerin şöhretini gölgede bırakacak bir şaheser
Zevk... Güzellik... Renk... Dans... Neşe ve Müzik
Diğer rollerde: RED SKELTÖN - RİCARDO MONTALBAN BETTY GARRETT
Müzik: Meşhur Samba Kralı ;
XAVİER CUGAT
Seanslar:
10 — 12 de ucuz Matine
14 — 16.15 — 18.30 — 21
Haftanın sılvare ve 18.30 seansları şimdiden satılmaktadır. Numaralı yerlerinizi aldırınız. Tel. Gişe: 15031 — Müd. 24075
gn MWIW.."A. I İMİMıııııımı ıııııım
Büyük Konser
19 Kasım pazar günü akşamı saat 21 de
Yeni Sinemada
En güzel seslerin ve saz üstatlarının iştirakiyle tertip edilen bir müzik gecesi. Solistler resmi geçidi
Radife Erten, Sadi Hoşses, Nevin Demirdöven,
Muzaffer Birtan, Behiyç Tetiker, Nusret Ersöz.
Refakat edenler : Naci Tektcl, Veda Tunççekiç, Hayri Tümer, Ö. A., Halil Aksoy, Z. B.
| Halk Türküleri : Muzaffer Akgün, Turhan ffl Karabulut, Sarı Recep, Osman Özdekçi, W Ahmet Yamacı.
Gar Gazinosu
BU GON SAAT 17 DE
7 BRYMANS
REVÜSÜ İSTIRAKILE
S Matine
ÇOCUKLAR DA GELEBİLİR
Cumlıursuz bir başkan
Halk Partisi yâranı, işgal ettikleri mevkiden millet iradesiyle alaşağı edildiklerinin hâlâ farkında değildirler. Zannediyorlar ki, 14 Mayısla yalnız korkulu bir rüya görmüşler. Ondan sonra uyanır uyanmaz: «— Hayırdır inşallah!» deyip bu rüyayı tâbir bile ettirmek istememişlerdir!
Zannediyorlar ki, daha doğrusu zannetmek istiyorlar ki hâlâ iktidardadırlar! Hâlâ eski şatafatlı günleri yaşamaktadırlar. Hâlâ, milletin mukadderatı kendi el-
[ Sarıçizmeli |
lerindedirl
Halk Partisi gazetelerini açınız: Bütün memleket mihverinin Halk Partisi ve onun genel başkanı İnönü'nün üzerine kurulduğunu görürsünüz. Parti meseleleri, parti mücadeleleri bir tarafa... Fakat büyük memleket işlerinde sanki yine İnönü, tek söz ve salâhiyet sahibidir. Gerçi Çankaya'dan inmiştir; fakat mahallesi Çankayadır yal
İnönü'nün dışında ne varsa talidir; kıyıdır, köşedir-
Dünkü Akşam . Haberleri gazetesinde baş sütunlara geçirilen bir beyannameyi bilmem gördünüz mü?
Beyannamenin altında şöyle bir imza var: «Reisicumhur İsmet İnönü.»
Tarih? Tarih yokl..
İzah? İzah yokl...
Bugün Cumhurbaşkanı İnönü müdür? Bu ne cüret?
Evet, onlara göre hâlâ İnö-nüdür. Çünkü o, eskiden de olduğu gibi daima cumhur-suz. Cumhurbaşkanıdır!
Himalayalar yükseliyor mu ?
Yeni Delhi, a.u. — 70,000,000 sene evvel meydana gelmelerine ı-ağmen dünyanın on genç dağ silsilesi olarak bilinen Hinıala-yalar, Hind jeologlarına göre, her sene bir parça daha yükselmektedir.
Jeologlar, silsilenin ve dünyanın en yükeok noktası olan Eve rest tepesinin,son 100 sene zarfında 31 metreden fazla yükselmiş bulunduğunu iddia etnıekte-
Assanı’da vukua gelen son yer sarsıntısından sonra, jeologlar Hihıalayalaı ı daha yakından tetkik edebilmek için ^ssanı'a gitmişlerdir. Himalayalaıın yakın zamanda bir gelişmeğe, yer altında bir yerleşme hareketine doğru gittikleri zannedilmektedir. Son büyük yerleşme Ilima-layalarda, bundan bir milyon sene evvel meydana gelmişti.
Jeologlara göre, Ilimalayala-rm Okyanus havzası içinde kulan kısmında bir yığılma hareketi vardır. Husule goleıı taba-ka) ufkî olarak harekete geçmektedir. Bu hareket, Assam-daki 5000 metre kare üzerinde tesirini gösteren yer sarsıntısından daha kuvvetli bir reaksiyon yapacak, belki binlerce insanın ölümüne sebep olacaktır.
Sayfa: 4
ZAFER
12711/1950
Umumî takbih
(Baş tarafı 1 inci de) lursa olsun .bir miting havasının yalatılmış olması tarafsız çevrelerde nahoş
bcssümle karşılamak suretiylo hazin merasimin bir bayram
manzarası
arzetmesine sebebi -
bir tesir yaratmıştır.
Tezahüratı yapanların kimler olduğunu ve hangi sebepler altında bu tezahürata lüzum görüldüğü hakkında türlü şeyler söylenmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu sebep ve bahaneleri aramadan bizatihi hâdisenin kendisinin böyle bir
günde cereyan etmiş olması iyi
karşılanmamıştır.»
İki hareket arasında bir mukayese
«VATAN» refikimiz, genif başlıklarla verdiği bir haberde:
«Ankara’da yapılan merasimde bazı müessif ve yersiz nü-
mayişler oldu.» diye yazmakta ve şunları ilâve etmektedir:
«Bu millî yas günümüzde, bü tün Türklüğü tek kalb halinde çarptıran ve ağlatan bir günümüzde, millî birlik ve beraber-
liğimizin sembolü olan bu gü-
nümüzde maalesef, törenin
zamet ve haşmeti ile hiç de mütenasip olmayan bazı hafiflikler yapıldı. Partilerarası münasebetlerde birleştirici, kaynaştırıcı bir rol oynaması icabeden böyle tarihî bir gün; maalesef ayırıcı, kışkırtıcı bazı nümayişler ve hareketler için vesile ittihaz edildi. Bu hareketler bil-
hassa bitaraf mahfillerde bü-
yük bir hüzünle karşılandı.
Çünkü 1946 dan bu yana A-tgtürk’ün muvakkat kabri her 1 yıldönümünde Demokratlar tarafından da ziyaret ediliyordu. Demokrat Partinin ve onun sembolü Celâl Bayar’ın kalb-lerde ve omuzlarda taşındığı, onbinlerin, yüzbinlerin coşup taştığı o günlerde, bu millî matem gününün mânası kavran -, mış, particilik mutlak olarak bir tarafa bırakılmış, bütün kalbler müşterek olarak Atatürk için çarpmıştı ve son dört yılın her 10 Kasım günü ayırıcı, kışkırtıcı bir gün olarak değil, birleştirici, yapıcı bir gün ola-• ıak kutlanmıştı.»
Murettep bir
nümayiş
«YENİ İSTANBUL» refiki-
miz, «Ankara'da teessür uyandıran hâdise» başlığı altında verdiği yazıda:
«D*ıl, Tarih ve Coğrafya Fakültesiyle Etnografya Müzesi arasnda C. H. P. Genel Başş-kanına yapılan tezahürat matem güniyle telif edilemiyerek Ankara’da üzüntü uyandırmış-
Dedikten sonra şu satırları yazmaktadır..
«İnönü Muvakkat Kabirden ayrıldıktan sonra otomobiline Kız Lisesinin önünde binmiş, o-radaki bazı tezahüratçıları da gülerek ve sevinçle ellerini sallayarak selâmlamı.ştı.
yet vermiştir.
Bitaraf çevreler C.H.P. nin Cumhuriyet Bayramında da buna benzer bir nümayiş tertip ettiğini hatılatarak onu partier arasında normal bir mücadele telâkki ettiklerini söylemekte ve mazur gördüklerini bildir -mektedirler.»

İlk defa yaya gidiş
«CUMHURİYET» refikimiz, şunları yazmaktadır:
«C.H.P. Genel Başkanı İsmet İnönü’nün ilk defa olarak yayan yürümek suretiyle, Muvakkat Kabre nümayişlere yol açan gidişi, umumiyetle hoşnutsuzluklara sebep olmuştur. Meselenin bazı çevrelerdeki tepsiki ise hayli şiddetlidir.»
Yazı şöyle bitmektedir:
«Atatürk’ün, bütün millete mal olan mübeccel hatırasını, politika oyunlarından masun bulundurma kaygusunu uyandırmıştır.»
C.H.P. nin çirkin tezahüratı «MİLLİYET» refikimiz, bu
millî yas gününde tertipçilerle bir arada çıkan C.H.P. Başkanı-nın geniş, iebessümlü bir resmi-
ni neşretmekte ve «C.H.P. nin çirkin tezahüratı» başlığı altın-
da yazdığı bir yazıda şunları i-lâve etmektedir:
«Atatürk’üh 12 nci ölüm yıldönümünde, hattâ yabancıların
dahi onun aziz
ve mukaddes hâ
tıraşı önünde eğildikleri böyle bir matem gününde Ankara,
son derece teessür
uyandıran
müessif bir hâdiseye şahit ol-
muştur.
Hâdise her taarfı ihtiram
duygulariyle kaplanmış olan a-s'ıl bir sükûnetin, siyasî bir nümayişle ihlâl edilmesidir. Üzün tüyü arttıran cihet bu gürültülü gösterilerin Atatürk’ün kabri önünde ye hattâ mezarı başında cereyan etmesiydi.»
Matem gününde bir operet
kahramanlığı
«SON POSTA» refikimiz, bu
çirkin hâdiseden bahseden yazısına dört sütun üzerine «ma-
tem gününde bir operet kahramanlığı» başlığını koymuştur.
«C.H.P. ve başındakiler, öte-dçnberi peylemeğe alıştıkları şekilde peylenmiş bir grupla Atatürk’ün mârievî huzurunu bozmak ve Muvakkat Kabrin camlarını kırmak pahasına bir politika nümayişi yaptılar» demekte, «Memlekette ilk defa millet iradesiyle iktidara gelen bir hükümet olduğunu unutmayınız» tavsiyesinde bulunmak -
Son Posta refikimizin Ankara muhabiri, bu hâdiseyi nakleden yazısında evvelki günkü hâdisenin tafsilâtını vermekte ve «herkes vicdanına danışarak haklıyı haksızı ayıracak ve bir hüküm verecektir» dedikten sonra yazısını şöyle bitirmektedir:
C.H.P. Genel Başkanı bu gru pun günün matem havasını ihlâl edici hareketlerine iştirak suretiyle katılması hâdiseye şahit bulunanlarca teessürle karşılanmıştır.
C.H.P. nin bu tertibine mukabil gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse Hükümet erkânı vakar ve sükûnetle hareket ederek bahsi geçen tertipçilerden çok daha geniş bir grupun mukabil bir nümayiş yapma arzularını önlemeye muvaffak olmuşlardır.
Bitaraf çevreler kalabalık talebe kütleleri tarafından Cumhurbaşkanına karşı yapılmak istenen tezahürata bizzat Cumhurbaşkanı tarafından fırsat verilmemesini olgun bir jest ve mesut bir hâdise telâkki etmek tedirler. Hakikaten Muvakkat Kabir sahası iktidar taraftarlarının mukabil nümayişlerine sahne olsaydı hâdisenin çok e-lem verici bir mahiyet alması hattâ partizanların birbirine girmesi mümkün olabilirdi.
Atatürk’ün ölümünün 12 nci yıldönümü münasebetiyle şeh-t rimizde yapılan ihtifal merasiminde C.H.P. Başkanı İnönü’ye - karşı vâki tezahürat umumî ef-t kârca mürettep bir nümayiş telâkki edilerek üzüntü ile müşa-J hede edilmiştir. Bu mahfiller ) millî matem günümüzün hasis particilik menfaatlerine âlet e-( dilerek alkış toplanılmasından esefle bahsetmektedirler. Filhakika C.H.P. Genel Başkanı, ■ taraftarlarınca hazırlanmış bu nümayişi önlemek istememiş bilâkis önlerine Jt^lrngk ye te*
«Bu hâdise şehrimizde derin akisler yaptı ve teessür uyan -dırdı. Bilhassa bir millî,yas gününün siyasî nümayişlere ter -tipli bir şekilce âlet edilişi derin bir hüzünle karşılandı. Nümayişe hazırlanmış bir halk kütlesinin önünde, bu temayülü sezen İnönü’nün otomobiline binip sükûn içinde doğrudan doğruya Atatürk’ün manevi hu zuruna gitmesi icap ederken, böyle velveleli bir kafile orta-s nda kalmağı tercih edişi büyük tenkidlere yol açmakta, tecrübeli bir devlet adamının böyle bir günde bu esefli hâdiseye vesile vermemesi icap ettiği belirtilmektedir.
C.H.P. divanı üyeleriyle il başkanlarından müteşekkil heyetlerin Atatürk’ün ölüm gününe tesadüf eden bir günde toplantıya çağırılmaları siyasî mah fillerde mânalı görülmektedir. Eu üyeler de bugünkü törene iştirak etmişler ve İnönü etra-fmda yapılan nümayişlerde bulunmuşlardır. Bugünkü nüma-yişkâr hareketin bu delegeler vısıtasiyle bütün parti teşkilâtına propaganda mahiyetinde duyurulması gayesinin de gü -düldüğünü söyliyenler ve tahmin edenler vardır.»
Amerikan deniz üsleri
(Bos tarafı 1 inci sayfada) yüksek menfaatlerine uygun olan Ingiliz - Amerikan politikasını fa kip etmeyi tercih eylemektedir-
. .....
Kore savaşı
(Baş tarafı 1 inci sayfada) — Bugün Seul’den alman haberlerde, Kore’de savaşan Birleşmiş kuvvetler hakikaten mil letlerarası bir manzara arzet-mekte olduğu belirtilmektedir. Türk, Filipinli ve Siyahili, kıtaların faaliyetlerinden etraflı su retle bahseden bu haberde Pu-san’a Kanada, Yunanistan, Fransa, Bolivya, Hollanda ve Belçika kuvvetlerinden bir kıs-m-nın da vasıl olmuş bulundukları bildirilmektedir.
Türk tugayı son iki hafta zarfında Birleşmiş Milletler ön
cülerinin ilerlemesi
esnasında
köylere sızmaya muvaffak
lan komünist çetecilerle dağınık askerî birlikleri tevkif ve
imha etmek gibi önemli bir vazife ifp etmektedir. Aynı haberlere göre Türk kuvvetleri halen Kore'nin merkezinde
Kumşoıı civarında bulunmaktadır.
Cephelerde durum
Tokyo, 11 a.a. (United Press) — Amerikan bahriye silâhen -dazları bugün Krekore’nin kuzey batısında bulunan Chosin’e 11 kilometre kadar yaklaşmiş-
Deniz piyade müfrezeleri Ko-tori'nin iki üç kilometre ötesine kadar ilerlemiştir.
Kotari Koje için hayatî ehem miyeti haiz hidro elektrik merkezinden 15 kilometre güneyde bulunmaktadır.
Moskova’nın itirafı
Moskova, 11 a.a. (Reuter) — Bugün, bütün Moskova gazeteleri «Kuzey Kore halk ordularının» kumandası altında ve gö nüllülerden mürekkep Çin birliklerinin Korelilerle omuz omu za çarpıştıkları hakkında, kuzey Kore’den gelen haberleri neşretmektedirler.
Türklerin tehciri
(Başı 1 inci sayfada) nıokrat bir memlekette karışıklık
husule getirmek
maksadiye gi-
rişilmiş bir komünist plânı oldu' ğunu ileri sürmekte ve şöyle de-
mektedir:
«O kadar -meş'um gelişmeler ve vâsi meselelerle dolu bir
dünyada yaşıyoruz ki, nisbeten daha ufak felâketleri bilmemez likten gelmek veya itirazsız kabul etmek pek kolay olmaktadır. Böyle bir vaka da şu son günlerde Türk - Bulgar hududunda vukubulmakta ve 250.000 mâsum insanı ilgilendirmektedir. Bunla-
rın tek «suçlan» Türk ashndan
gelen Bulgar müsfümanlarî at-
malarıdır. Sofyadaki komünist hükümetin âni olarak ve müfe-cavizane bir lisanla 12 Ağustosta bunların 90 gün içinde Tür-kiyeye kabul edilmeleri gerek-
tiğini haber vermiştir. Bu gadda-rane ve keyfî tehcir hareketinin
tamamen ifa edilmemiş olması-
nın sebebi, Türkiyenin 7 Ekimde hudutlarım kapanış bulunması-
dır. Türkye, bütün mallan ellerinden alman ve kışın yeni geldiği bir sırada hükümetin yardımına muhtaç kalacak olan bu
çiftçilerin âni olarak gelmelerini karşılayacak durumda değildi-
Açıkça anlaşıldığı gibi Bul-garlar, doğu hudutları yakınında oturan, ayrı bir din, dil ve an’a-neye sahip, komünist aleyhtarı ve Bulgarlarla kaynaşmalan im kânsız olan bir azınlıktan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Bulgar-lar, muhakkak ki, Türkiyeyi müş kil bir duruma düşürmek ve batılı devletlerin yakın - doğudaki mevkilerine zarar verdirmek istemektedirler. Bu, komünistlerin yapmakta gitgide büyük bir maharet kazanmakta oldukları kötülüklerden biridir. Birleşik A-merikanm bu meselede oynıya-bileceği rol, Türkiyeyi desteklemek olacaktır. Dün, Türkiyeyi ba h dünyasına getirmekle pek büyük bir rol oynamış olan Kemal Atatürk'ün ölümünün 12 inci yıldönümüydü. Atatürk’ün kurmuş olduğu temellerin üzerine sağlam bir bina inşa edilmiş ve Türkiye bugün, dünyanın en nazik mevkilerinden birinde demok rai memleketlerin kuvvetli ve güvenilir bir müttefiki olmuştur »
Nepal’de harp
(Başı 1 inci sayfada) dan tevkif edilmiştir.
Bir-Gani’da kanlı sokak çar-
pışmaları cereyan etmektedir Bazı kaynaklardan alman haberlere göre, Nepal’de alk yeni
idareden asla hoşnut bulunma-
maktadır.
Başmakaleden devam:
Mezar başından çekiliniz!
olmazsa, bugün izhar ettiği sevinci açıkça meydana vuramıyor hislerini biraz daha maskelemeğe çalışıyordu. Fakat bu hava içinde yine Başvekâletten uzaklaştırılmasının acısını Atatürk’ten çıkaracağı günleri bekliyordu.
İşte şimdi Büyük Atatürk'ün ölümünün 12 nci yıldönümünde, hu şuur altındaki sevincini, Kız lisesinin duvarlarından ve Nümune hastanesinin pencerelerinden içeri konfeti halinde savurup dağıtmış, serpantin gibi masum yavruların boynuna dolamıştır 1
Ne oluyoruz? Hele son senelerinde yapılan bütün hareketleri unutturup karlımıza maz-lûm rolünde mi çıkıyor, Türk milletinin düşmüşe olan şefkatini istismara mı kalkıyor? E-vet, Türk Milleti asildir, neciptir, düşmüşe acır. Fakat hakiki devlet adamı odur ki, halka kendisini bir acıma hissi ile değil icraatı ile sevdirir. Seneler senesi bu kabiliyeti gösio-remiyon bir adam, şimdi bir hastane yokuşundan kan ter i-çinde tırmanarak mı halkın merhametini celbedecek ve bu merhametle mi muvaffak olacaktır?
Vaktiyle beyaz trenden, motosikletli mitralyözlü otomobil katarından inmeyen ve Sava-rona'dan aşağısına tenezzül et-miyen bu zat, şimdi mi birdenbire demokrat olup merhamet toplamak için halk arasına karışıyor? Hem de Atatürk'ün ölüm yıldönümünde tebessümler savurarak, alkışlar devşirerek ve siyaseti de Muhittin Ba-ha Pars arkadaşı ile beraber sokağa düşürerek...
Biz onun Atatürk'ü ne kadar sevdiğini sade 12 nci yıldönü-mündeki sevincinden anlamış değiliz. Atatürk fâni hayata gözlerini kapadıktan bir gün sonra Cumhurbaşkanı olur olmaz, B. M. Meclisinde söylediği nutuk meydandadır. O zamanlar, bütün gazetelerin Atatürk için sayfalar dolusu yazılar yazdığı, bütün milletin hıç-kıra hıçkıra ağladığı, bütün medenî âlemden candan teessür mesajları geldiği bir zamanda bu zat nutkunda Atatürk'ten ancak ehemmiyetsiz 5 - 6 Satırla bahsetmiştir. Sonradan kendisine bu hareketinin memleket ve dünya efkârında çok fena karşılandığı hatırlatılınca vaziyeti kurtarmak için Atatürk'ün ölümünden ancak 11 gün sonra o malûm beyannameyi neşret-miştir. Şimdi o beyanname ile Halkevlerinde Atatürk üzerinden kendisine bir toplamaya bakmaktadır.
sevgisi alâka
Halbuki o Atatürk’ün ünden ve hâtırasından bile korkuyordu. Atatürk işmi ve resmini ortadan kaldırmak için hepsini yapıyordu. Paraların ü-zerinden Atatürk'ün resmini yok etti. Pulların üstünden Atatürk’ün resmini yok etti. Onun yerine kendi resimlerini bastırdı. Bununla da kalmayıp Atatürk'ün bütün vecizelerini kal-dırth.

Cumhuriyetle idare edilen ve demokrasiye bağlı bulunan hiç bir memlekette ne para, ne pul üzerinde yaşayan Cumhurbaşkanlarının resmi yoktur. Eğer Atatürk devrinde bu yapıldı ise o bir istisnadır. Çünkü Atatürk memlekette resme, heykele karşı vaziyet alan softa bir zihniyeti yıkmak istiyor ve bir inkılâp yapıyordu. Heykel de resim de Atatürk'ün reklâmı değil belki bu inkılâbın zarurî bir icabı idi. Amma o, heykeli de para ve pul üzerlerindeki kendi resimlerini de sırf kendi reklâmı için kullanmış ve bu arada Atatürk ismini unutturmak ve onun yerine kendi ismini ve resmini ikame etmek için elinden gelen gayreti sarfetmiştir.
İşte son defa Atatürk'ün 12 nci yıldönümünde bir kabir ziyareti esnasında tertip edilen bu meşum sahne bu zayıf ruh haletinin yeni bir tezahürüdür.
O gülüşler, o handeler, o ellerle kollarla alkış toplayışlar, hep odur; hep aynı İnönül
Siyaset yapmak istiyorsanız memleket meydandadır, mezar başından çekilinizi
Mümtaz Faik FENİK
Hükümet vadini
avukatları
(Başı 1 inci saylcfda) çalışaniıyacaklannı ileri sürmüşler ve bu talepleri Adalet Bakan lığınca kabul edilmiyerek mahut 5 inci madde bir sene müddetle uzatılmıştı
Temdit müddetinin hitamına iki ay kalması münasebetiyle bu müddetin yeniden temdit edilip edilmiyeceği hakkında bir sualimizi Adalet Bakanı Halil Ozyö" rük şu şekilde cevaplandırmışa hr:
«— Henüz bu hususta bize yapılmış müracaat yoktur. Esasen böyle bir maddenin temdit e-dilmesi doğru değildir. Zira dev let müessese;! avukatları ile hususî çalışan avukatları ayırmak icab eder. Biz şahsen bu maddenin uzatılması taraftan değiliz. Eğer bu hususta bize bir müracaat vaki olacak olursa, tetkik ettikten sonra kesin bir karara varacağız. Bakanlığımız müracaat sahiplerinin taleplorini uygun bulmazsa, bu seneden itibaren devlet müesseselerinde vezife gören avukatlar, serbest olarak çalışamıyacaklardır.»
yerine getirdi
(Başı 1 inci sayfada) zetelere beyanatta bulunarak asılsız olduğu derhal anlaşılan birtakım iddialarda bulunmuştu. Bu iddia üzerine Maliye Bakanı Halil Ayan kendisini ziyaret ederek malûmat rica eden bir arkadaşımıza şu beyanatta bulunmuştur:
Mahrukat
dâvamız
(Başı 1 inci sayfada) Çatalağzı ve Sanyar hidro elektrik santralı, Devlet İşlet -nıecpiğini tahdit, ucuzluk - pahalılık münakaşası, pamuk ipliği durumu meselelerini incelemiştir. Bakan ezcümle şunları Söylemiştir:
«— Ramandağ’da ilk petrol arama ameliyatına 1939 da başlanmış ve 1944 e kadar 5 sondaj yapılmıştır. 1944 - 1950 dev resinde yeni bir arama hipotezine uyularak yeni bir kuyu açmak suretiyle günde 50 tonun üstünde verimli petrol bu -lunmuş ve mevcut tasfiyehanelerimizde günde 8-10 ton benzin ve 15-20 ton gazyağı elde edilmeye başlanmıştır. Bu miktar memleket ihtiyacının ancak onda birini karşılayabilmektedir. Çok ümitli bulunduğumuz diğer ocaklarımızın işletilmesin den. sonra Batman rafinerisi dc genişletilecektir. Bol miktarda elde ettiğimiz asfalt kara yollarına verilmektedir.
İşletmecilik bakımından Raman tesisleri Etibank’a devredilecektir. Pek muhtemel ola -râk Etibank, Petrol Ofis’le bir araya gelerek hem istihsal, hem de tevzi işletmeciliğine geçerek millî bir anonim şirket halinde çalışacaktır.
Şeker Fabrikaları
Parti ve hükümetimizin pren siplerine göre fabrikaları devlet değil, hususî teşebbüs ku -racaktır. Bu itibarla henüz memleket ihtiyacını karşılaya-mıyan Alpullu, Uşak, Turhal ve Eskişehir fabrikalarından baş -ka biri Adapazarında pancar -dan diğeri Adana’da kamıştan şeker istihsal edecek iki fabrikanın kurulması için Adapazarı ve Adana’da müteşebbisler harekete geçmiş bulunmakta -dırlar. Mevcut Şeker Şirketi -»in sermayesini tezyit etmek ve munzam sermayeye bilhassa pancar müstahsillerini iştirak ettirmek için yeni tertipler almak üzereyiz.
Mahrukat dâvamız
Ürerinde durduğumuz mü -him bir dâva da budur. Mem -lekelimizde bol miktarda bulunan linyit kömürünü bütün memleketin kullanabilmesi için gerekli propagandanın yapıl -ması ancak basın yoluyla mümkündür. Basınımızı bu yolda hükümete yardıma dâvet edi -yorum. Bilhassa briket yap -ıpak için tecrübeler yaptırmak tayız. Yakın bir istikbalde bütün memleketin linyit kömürünü seve seve kullanmaya başlı-ygcağını ümit ediyoruz.
Aksi halde kok kömürü kullanmakta devam ettikçe bunu kullanmayı icabettiren tesislerimiz duracal/tır. Esasen kokun maliyeti ile satış fiyatı arasındaki ucuzluk farkından, Ereğli Kömür İşletmeleri senede takriben on beş milyon lira zarar etmektedir.
Hükümetimiz mahrukat da -vasına yeni bir veçhe vermek üzere çalışmaktadır.
Ucuzluk - Pahalılık münakaşası
Muhalefet iktidara geldiğimiz günlerde ele aldığımız u-cuzluk mevzuuna neden devam etmediğimizi soruyor. Gerçek -ten ilk aylarda mensucat maddelerinde, şekerde ve demirde süratle tenzilât yapmaya mu- j vaffak olduk. Fakat Kore harbinin getirdiği konjonktür do-1
(— Balıkesir valiliğinden istifa eden Sıddık Tümerkamn gazetelerde intişar eden beyaıratı me-yartmda Balıkesir yangınından zarar görenler için vaad edilen yardımın yapılmadığj hakkında bir fıkra vardır.
Balıkesir yangın felâketi ile devlet teşkilâtı çok yakından alâkadar olmuştur. Yangından zarar görenlere vaktinde yapılan yiyecek yardımından başka esnafa bankalar vasıtasiylo ve ucuz faizle 750.000 liralık kredi temin edilmiştir. Yanan gayri menkuller yerine yenilerinin süratle yapılabilmesi için lüzumlu bütün tedbirler alınmış ve bu maksatla yine ucuz faizli 2100.000 liralık uzun vadeli b'r kredi Emlâk Banksından belediye yolu ile arsa sahiplerinin em rine amade kılınmıştır.
Görülüyor ki, müstafi valinin beyanatının hakikatla hiç bir alâkası yoktur»
Müessif nümayiş
(Ba$ı 1 înci sayfada) bu hareketleri üzerine İzmir il idare kurulu bugün harekete geçmiş ve teşkilâtı ile temas etlikten sonra Başbakanla D P. Genel Kuruluna bir telgraf çekmiştir:
«Türk milletinin en büyük matem gününde başlarında C.H.P. Genel Başkam İnönü'nün bulunduğu bir grup tarafından müret tep olduğundan şüphe etmediğimiz siyasî nümayişlerde bulunulmasını nefret ve teessürle karşıladık.
Millî birliğimizi, partilerin karşılıklı münasebetlerini, memleketin huzur bilecek hareketlerin tekerrür için âcil tedbirle kilâtımız adına
At yarışları
(Boş tarafı 2 nci sayfado) Nadide şanılı görülmektedir.
Dördüncü koşu: 2 yaşlı Ingiliz taylarına mahsus handikaptır, mesafesi 1400 metredir.
1— Apaş (O. Atman) 61 K.
2— Esmeralda (O- Atman) 57 K.
3— Serap (VV. Giraud) 56.5 K.
4— Pulat II (Simsaroğlu) 55 K.
5— Destan (Simsaroğlu) 54.5 K.
6— İlkiz (Karamehmet) 53 K.
7— Canım (K. Kasar) 49 K.
8— Filiz (S- Temel) 48 K.
9— Cengiz (H- Çağın) 47 K.
10— E. d'Argent (VV, Giraud) 47 Kilo,
11— Şirin kız (K. Yık.lmaz) 47 K.
Aym mesafe üzerinde rakiplerini geçen Serap bu koşunun favorisidir. İkinci ihtimal olarak Esmeralda ile Pulat'ı tavsiye edebiliriz.
Beşinci koşu: Grupu Arap atlarına mahsus handikaptır, mesafesi 2800 metredir-
1— Cicim (Kemal Tamer) 61 K.
2— Kanunî (E- Oğuz) 58.5 K.
3— Murat (K. Yapar) 57.5 K.
4— Canan (Kâmil Tamer) 57 K.
5— Mercan (M. Tüzün) 55 K-
6— Keramet (E. Cumalı) 54 K.
7— Azize (Nikolaidi) 53.5 K-0— Serap (M. Subaşı) 49 K.
9— Sunda (O- Konuk) 48 K.
10— Barış (Nikolaidi) 48 K-
11— Yıldırım (M. Tüzün) 47 K.
Bu koşunun favorileri Canan Murat ve Kanunîdir.
Çifte bahis 3—4 üncü koşular arasında, ikili bahis 2 nci koşudadır ATÇI
Tecavüzün tarifi
ve asayişini ihlâl ede-mahiyefte olan bu gibi etmemesi alınmasını »eş-saygılanmızla
BAHÇELİ EVLER MODERATE TO BUİLD 150 HOUSES. EXCELLENT LOCATİON MEAR
BAÇELİ EVLER MODERATE -PRİCE SİNGLE OVVNER CALL 31885 OR 29 SOKAK 11 BAHÇELİ EVLER
(6014)
Satılık irat
Ankara'da, Yenişehir’in en mutena yerinde, Atatürk Bulvarında Is Bankası Şubesi arkasında, Se lânik Caddesiyle Tuna Caddesinin birleştiği köşede kâin 1670 metrekarelik arsa, üzerine yapılmış üç katlı ev satılacaktır.
Mutavassıt kabul edilmiyece-ğinden yazılı tekliflerin-
Ankarada mezkûr evde R. Sayana veya Anafartalar caddesi Dökmeci Ap. Kat. 1 de M. Dora-ya;
Istanbulda Beyoğlu Küçükpar mak Kapı İpek sokak 4 2 de A-E. Sayana yapılması (5974)
(Başı 1 inci sayfada) lerle dahilden yapılacak bir tecavüzü dfckat nazara almıya-cok yeni bir plân hazırlamaktan ve bu hususta Birleşmiş Milletler siyasî komitesinde yeni teklifler yapmaktansa eski pakta diğer devletlerin de katılmalarım sağlamaya çalışmanın daha doğru olacağını, gayri resmî bir şekilde ileri sürmüştür.
Gerek bugünkü siyasî komitede ve gerekse Milltler Cemi yeti tarafından bundan 17 yıl önce Londrada tertiplenmiş olan ikinci silâhsızlcnma konferansında, dahilden tahrik edilecek bir tecavüzü bahis mevzuu etmeksizin, tecavüzün tarif edilmesini teklif eden Sovyet Rusya olmuştur. Fakat Türkiyenin ileri sürdüğü değişiklik teklifi 1933 de kabul edilmiş ve Sovyet Rusya da sonradan bunu tasvip etmiştir. Birleşik Amerika ile diğer bazı memleketler şimdi siyasî komitede her ne kadar bunun ithali için kesin bir teklifte bulunmamışlarsa da, «dahilî tecavüzden» bahsetmişlerdir.
Birleşmiş Milletlerdeki Türk delegesi Selim Sarper bu hafta, memleketinin 1933 mukavelenamesinde oynamış olduğu rolü ha fırlatmış ve Türkiyenin, bunun ilgili taraflar için meri olmakta devam ettiği kanaatinde bulunduğunu söylemiştir.
Ankara İcra gayrimenkul satış memurluğundan
Suyuunun izalesi için Sulh Hukuk mahkemesince satılmasına karar verilen Ankara'nın Çankaya, Ayrancı mevkiinde 2011 ada 7 parsel numaralı 22292 metrekare miktarındaki ahşap evi ve iki kuyusu olan bağ aşağıda yazılı şartlar içinde açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
DURUMU:
Parsel içinde ahşap iki katlı ev ile iki kuyu ve evin ön kısmında bir havuz ve muhtelif meyva ağaçlan vardır- Evin birinci katında bir hol, solda bir kiler, karşısında mutfak ve beş ayak merdivenle çıkılınca bir hol üzerinde sağda iki oda, solda bir oda ve bir sandık odası ve helâ ile lavabo vardır. Ay nca birinci ve ikinci katlarda birer balkon, birinci katla bitişik çamaşırlık, kömürlük ve fırın olarak kullanılan bir yer vardır. Evde elektrik ve su tesisatı vardır. 77000 lira kıymet takdir edil-
SATIS ŞARTLARI:
1 — Satış 6 12/950 Çarşamba günü saat 10 dan 11.30 a kadar dairemizde tahmin edilen değerin yüzde yetmiş beşini bulmak şartile yapılacaktır. O gün istek bu değeri bulmazsa son isteklinin yüklenmesi yerinde kalmak şartile 16 12 950 Cumartesi gü' nü saat 10 dan 11,30 a kadar yapılacak ikinci arttırmada en çok arttırana satılacaktır.
2 — Arttırmaya girenler tahmin edilen değerin yüzde yedi buçuğunu güven akçası olarak vereceklerdir- Satış peşin para iledir. İstenildiğinde yirmi gün kadar süre verilebilir. Dellâliye ve birikmiş vergiler satış parasından ödenecek ve tapu harç giderisini alıcı verecektir.
3 — Satış parası zamanında ödenmezse icra kanununun 133 üncü maddesi gereği yapılacak ve alıcı fiat eksikliğinden sorumlu bulunacaktır.
4 — İpotek sahibi alacaklılarla ilgililerin bu mal üzerindeki haklarım faiz ve gideri hakkında ileri sürdüklerini belgelerile birlikte 15 gün içinde daireye bildirmeleri gereklidir. Bildirmezlerse satış parasının üleştirilmesine giremiyeceklerdir.
5 — Sartlq$ma bugünden başlı yarak dairemizin 950 189 numa-numaralı dosyasında görülebilir. İstekliler daha evvel satış şartlarım görmüş ve kabul etmiş sayılacaklardır. İlân olunur-
(8459)—2484
tehiri
Ankara Şoförler Cemiyetinden: Haysiyet divanımız tüzüğünün müzakere ve kabulü için 12/11/ 1950 Pazar günü saat 10 da Halk evinde bir toplantı yapılacak idi-Idâre kurulunca görülen lüzum üzerine bu toplanh ileride bildirilecek bir güne tehir edilmiştir. Muhterem üyelerimize ilân o-
Menba suları deposu
İstanbul Kayışdağı, Yakacık, İzmit Çene, Eskişehir Kaplanlı ve Kızılcahamam Altın sulan depomuzda her gün taze olarak müştekilerimizin evlerine Keşlime a-' madedir.
Telefon: 15136, Hal arkası, Tahtakale sokak No. 7.
(6017)
Şoförler Cemiyeti İdare Kurulu
kyısiyle dünya fiyatları artmaya başlamış, bu arada dünya -pamuk fiatlarmda beklenmedik bir yükseliş kaydedilmiştir. Nitekim pamuklarımız kiloda 240 dan 400 küsur kuruşa bir teref-fu kaydetti. Müstahsilimizin bu artıştan âzami fayda görmesi -ne mukabil fabrikalarımız ellerinde fazla stok bulunmadığı i-çin mubayaalarını yüksek fi -yatlarla yapmaya mecbur kaldılar. Sümerbank mensucat fab rikaları ellerindeki stoklarla harman etmek suretiyle hususî fabrikalardan daha çok dayandılar ve nihayet yüzde 12 - 15 nisbetinde bir zam yapmaya mecbur oldular. Meselâ bugün Nazilli fabrikamız basmanın metresi başına her gün 10 kuruş tan fazla zarar etmektedir. Di -ğer mensucat fabrikaları da ma mullerinin satış fiyatlarımı arttırmamak hususunda âzami mu kavemet göstermektedirler.
Binaenaleyh vaki zarurî art -turnaların daha ziyade dış pi -yasaların iç piyasalarımıza aksi yüzünden meydna geldiği İktisadî bir vakıadır.
Buna rağmen her imkândan faydalanarak ucuz istihsale git inek yolundaki temel prensipi-mize sadakalte bağlı kalmak -İtayız. (T.H.A.) .
K E Ç
Amerikan stil ayakkabılar geldi fiyah 26 liradır Mağazamızda Avrupa ve yerli ucuz fiatta lâstik çizme bulunur
Adres: Yeni Çizme - A-nafartalar No- 257, Çocuk Sarayı karşısı- (6016)
Satılık arsa
Ankaranm en iyi yerinde imarca 150 ev yapmağa elverişli bir arsa satılıktır- Telefon: 31885. Rahibi Bahçeli* evler 29 sokak 11 No.lu ev.
(6014)
Dr. Bahaettin Kökdemir
) Birinci Sınıf Dahiliye
; Mütehassısı
’ Seyahatten dönmüştür. Gü-’ nün her saatinde hastd ka
’ bul eder, Anafartalar Cad.
’No: 202 Köklü Apr- Kat: 3
Tel: 14544 veya 31208 den sorulabilir. 5895
Sanata Edebiyat
I Efendiler, mebus olabi- î lirsiniz. Vekil olabilirsi- | niz, hattâ Reisicumhur o- 5 labilirsiniz. Fakat sanat- £
ATATÜRK S
Atatürk heykelleri ve portreleri
Atatürküm
Yazan: Rüştü ŞARDAĞ
addelerde, süngüsünü silip kınına koymuş askerler, okullarda masum yüzlerini hocalarına çevirip bir daha eğil-nıiyecek başlarını yukarıya kaldıran öğrenciler gür sesleriyle senin türkünü çağırıyor, dört yanı yıkıyorlardı:
• O sevimli yüzün asla solmasın» Bir zamandı Atatürk!..

1923 yılından, güzel başını toprağa eğdiğin güne kadar, yılmayası bir savaşla yıktığın gerilik kuvvetleri, söndürdüğün irtica ocakları, giriştiğin büyük mücadelenin destanlarıdır.
Bilenler bilir; sen, Yenişehrin tam göbeğinde, Bulvar üstündeki göze batan bir binanın cami yapılmasını arzu edecek kadar, Türkün itikâle uğramaz bir Allahı olduğunu dört yana ilâıı etmek istemiştin. Seni dinsiz diye yermeye kalkan yobazlara, yine seni böyle gösterip eserini ve adını sömürmeye çalşan komünistlere lanet!

1923 te kurduğun rejimin adı Cumhuriyetti. İlk Meclisi tek dereceli seçimle kurdun. Yurdun dört bir köşesinden seçilerek gelen o büyük mücahitler meclisinde sık sık filinta ve tabancalara el atlır, bütün iyi niyetlere rağmen, Garplılık ve medeniyet hamleleri uzun münakaşalar sonunda geri kalırdı. İlk meclisten sonra, tam demokratik bir seçim için gerçi yıllarca beklenilmiştir. Ama buna bakıp da seni demokrasiyi istememiş gösterenlerin gafletine yazık! Sen bu yılları dışarıda ve içeride, Türkün medenilik seviyesine harcanan sonsuz emeklerle doldurdun! Sen değil miydin Atatürk; şapka kanununa karşı mevziî baş kaldırış karşısında, çok partili sistemden çaresiz, daha bir zaman için uzak kalan? Sen değil miydin; —memleketin eğer sosyal hamuru beklenilen erişkinliği gösterseydi mutlak* devam edecek olan— ikinci partiye imkân veren? Kahraman sayıldığın günlerde, Anayasann kılına kimseleri dokundurtmayan? ve nihayet tam zamanında, bugünkü Cumhurbaşkanını sivil bir hükümetin başında görmek iste-
Memlekette beş on sapığı geç miyen düşmanlarınla, güya Kemalist olduklarını söyliyerek zorbalık sistemini yıllarca devam ettirmekte sadistlere mahsus zevk duymuş olanlar seni bilerek veya istemiyerek demok rasi düşmanı göstermek istediler.
Heykel: — Anıt olarak Ata- I türk adına dikilen ilk heykeli' Kripel’e yaptırdık. Sarayburnu Parkının deniz kıyısına yakın bir yerinde, mermer bir kaide üzerine dikilen bu tunç heykel —yabancı bir heykeltıraşın tercih edilmesine rağmen— ne sanat kıymeti bakımından tatmin edici olmuştur, ne de hareketi, ifade ettiği mâna bakımından Atatürke benzer. Daha çok smokin giymiş bir pehlivan heykeli- , dir. Bir ayağı önde olarak vücu- : dunun ağırlığını iki bacak üzerine taksim eden, bir eli belinde, öteki kolunun yumruğu sıkılmış bir halde başını dimdik tutarak meydan okur gibi bir duruşu vardır bu heykelin.
Heykele bu hareketi vermekle sanatkâr acaba ne demek istemişti ? Bunu kestiremedim. Yıllar boyunca bu heykele her bakışımda bu pozu Atamız için hiç münasip bulamamışımdır. Atatürk, mutlaka ayakta ve sivil elbise ile ifade etmek isteniyor idi ise, onu kudretli bir hatip olarak düşünmek, halka hitap ediyormuş gibi bir hareket içinde göstermek akla çok daha yakın geliyor. Zira, Ata-türkün bir çok meziyetleri ve askerlik dehası yanı sıra, temas ettiği bütün halk kütlelerini, bütün aydın topluluklarını peşinden sürükleyen büyük bir hitabet kudreti vardı.
İstanbulda, Taksim meydanın daki Cumhuriyet Anıtını Kano-nika adında yabancı bir heykel-traşa sipariş ettik. Cumhuriyet Anıtımızın Türk heykeltraşlan-na yaptırmağa cesaret edilememesi ancak sanat kıymeti bakımından değerli bir eser kazanmak kaygısından ileri çelmiş ise, hiç olmazsa bu iş, Kanonika gibi şöhreti ikinci sınıf sanatkârlar zümresine bile yükseie-memiş bir heykeltraşa değil, dünya ölçüsünde bir sanatkâra ihale edilmesi gerekirdi. Nete-kim bu ne anıt kompozisyonu, ne de heykel anlayışı bakımından güzel değildir. Âbidenin bütün kütlesinin gözde bıraktığı intibah dik tutulan bir kibrit kutusunu andırır. Kompozisyonunu dolduran o kalabalık sanki bir camiin mihrabı içinden çıkıyor gibidir. Heykelin mimarisiyle, süslerindeki üslûpta zoraki bir oryantalizm havası yaratılmak istenmiştir.
Halbuki; Cumhuriyet Anıtı üstünde yükselecek bir Atatürk heykelinin bir Türk heykeltıraşı tarafından •—onu duyarak ve severek— yapılmasını arzu eder dik. Belki ufak tefek kusurları olacaktı, fakat bu eserin bizim olan ve bizi kendine çeken bir tarafı da .bulunacaktı.
Ankarada Ulus meydanında bulunan ve Kripel tarafından yapılan, Atatürkün at üzerindeki heykeli ve bilhassa etrafındaki askerlerle, cephane taşıyan
Yazan: Arif KAPTAN
kadın figürleri oldukça başarılıdır. At hayli güzeldir. Portre olarak Atatürkün ifadesi öteki heykelinden daha iyidir.
Etnografya Müzesi önünde bulunan ve Kanonika tarafından yapılan at üzerinde Atatürk heykeli için sanat bakımından söyliyecek tek müsbet şey bulamıyoruz. Bilhassa ayni atı ve ayni pozda figürü ltal-yada ve Irakta da iki heykelinde kullanarak âbide heykeltraş-lığını bir nevi fabrikasyon haline koyan Kanonika’nın bu heykeli en ufak bir sanat anlayışı olanları rahatsız etmektedir.
At:n \oıgun bir sütçü beygirinden farkı yoktur. Atatürk bu
atm
.istikametine kadar sağrısına gömülmüş gibidir.
Ileykeltraşlanmızın yaptıkları Atatürk büst ve heykellerine gelince; Zühtü Müridoğlu ile Hadi Bara’dan başarılı Atatürk başları gördük. Büst ve heykel olarak Anadolumuzun bir çok il ve ilçelerinde sayısız büst ve ) heykellerden büyük bir çoğunluğunu yakından görmek fırsatını bulamadım. Şurasını itiraf edeyim ki bu anıt heykel işinde heykeltraşlarımızın birçoğu da maalesef bir nevi fabrikasyon yapmışlardır. Meselâ; kimlerin eseri olduğunu hatırlıya-madığım bir kaç heykel vardır ki; ilk gördüğüm dakikada duyduğum ürpertiyi hâlâ aklıma geldikçe hissederim. Edimede bir parkta, Çanakkâlede geniş bir meydanda, İneboluda, hattâ Ankara Orduevi karşısında bulunan bu büst ve heykellerin bıraktığı tesir sanat bakımından pek zayıf, pek yürekler acısı o-
Atatürk gibi bir insan Türk heykeltraşma mevzu olunca hey keltraşlık sanatımız ihya olabilirdi. Sipariş olarak iş yapmak, sanat endişesiyle çalışmağa, daha titiz, daha müşkülpesentlikle çalışmağa mâni değildir. Rıı-bons, Tintoretto ve Raphael gibi ressamlar, Donateİlo, Mikel-anj ve Reden gibi heykeltı-aşlar sipariş üzerine çalışırlarken bugün dünya müzelerini dolduran o şaheserleri yarattılar. Heykel-traşlarımızın Atatürk anıtlarında biz böylesine bir olgunluk ve böylesine bir ruh bulmak isterdik.
Portre : — Atatürke ait ilk portre birinci umumî harp sırasında ismini hatırlıyamadığım bir Alman ressamı tarafından yağlı boya olarak yapılmıştın Bu portre, üniforma ile ve başında (Enveriye) adı verilen bir nevi başlıkla tasvir edilmiştir, Tabiattep yapılmış olduğu açıkça belli' olur. Göğsünde o zamana ait nişan rozetleri ve hususiyle Alman salip nişanı görünüyor.
Bu portrenin ben ancak bir (Sonu 6 ncı sayfada)
Atatürk’ten
irticalen denebilecek şekilde hemen kalemi kâğıdı eline alarak karalayı-verdiği bir şiirdir. Hiç bir özentilik endişesine kapılmadan geldiği gibi söylenivermiş bu Poem parçalarında bütün haşmetiyle, derin vatanseverliği ve insanlık anlayışiyle Büyük Ata’yı yalın bir halde buluyoruz. Kıymetli bir yadigâr olaVak okuyucularımıza sunarız:
Gafil, lıangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır, Bilinen tarihler söylememiş bunu.
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak Djnleyin sesini doğan tarihin
Aydınlıkta karaltı; karaltıda şafak Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
¥
Nehirlerdir Türkün şaşmaz yol mühendisleri Her nehir Türkü bilir ve Türk bilir her nehri. Tuna’nın da kıyısından gitti eski Türk. Geçti eski Türk Tuna’yı da yararak.
Kaç defa, hangi defa? Sormayınız nafile. Bilemez tarih bile.
Tarih çocuk, tarih küdük, tarih gücük. Sökün büyük, pek büyük.
Sayılamaz, sayılamaz bu sökün
O kadar çok Tuna’dan geçtiği günler Türkün.
¥
Atatürk ve Musiki
Yazan : Mahmut R. Gazimihâl
*
Balkan Antantının Ankarada yaptığı son belediye toplantısın da, o zamanki Romanya Dışişleri Bakanına eğilerek şöyle demiştin: «Dünya bir vücut, milletler onun âzası; parmağın sızısı bütün vücuda sirayet eder.»
Torunların, Kore'de, komünizmin merhametsiz sistemine karşı ayaklanan insaniyet ordulan ile birlikte savaşıyor; rahat ol Atatürk!

Ölümünün acısı değil, sadece haftası geçmişti. Bir akşam üstü, Devlet Konservatuvarındaki dersimden çıkmış, Boşnaklar Kahvesi adı verilen kahveye gir miştim. Tenha, bir kaç müşteri idik. Derken iki rençper gelip yanımdaki masayn çıkınlarını açtılar. Sayısı onu geçtiğinden şüphe edilebilecek olan zeytinlerini katık edip ekmeklerini ye-miye başladılar. Bir kaç dakika geçti, geçmedi; bunlardan mintanı param parça denecek kadar yırtık ve iri yapılı olanın gözleri, senin duvarda asılı duran o anlı şanlı Başkumandanlık resmine takıldı. İşte o zaman öyle bir manzara tecelli etti ki, öldüğünü unutup görmüş olmanı dileyesim geldi Atatür-
-rfSonu 6 nc) sayfodo)
Ankara'daki Zafer âbidesi (Kripel)
Tüna'nın yalnız üst ve alt illeri değil,
Tuna’nın üstü de altı da bil
Dipdiri ve ölmez bir Türk vatanıdır.
Tuna’nın üstünü yaptı vataıi Türk
Bakarak, akarak, yararak geçti.
Tuna’nın altını kabristan yaptı
Tıuıa’yla ruh oldu dipte yatan Türk.
Tuna sisten ve güneşten yorganı Topraktan ve çakıldan yatağiyle Akıyor «Ben Türke vatanım» diye.
Derindir görünmez Tuna’nın dibi
Türk coşkun Tuna gibi. Tuna coşkun Türk gibi.
¥
Tunp yalnız vatan değil, yeni ufuklara Türkü götüren eski bir Tuna.
Adem do ilk adamdır
Adem ilk yaratıcı
«Yaradan» dediğimiz yaratan adamdı, insanlar tazelenir, mekânlar ihtiyarlar Nesiller kaynaşıyor, coğrafya küçülüyor. Bırakılan bir göçtü
Bırakana göç düştü.
Adamlar: «Haydin» dedi.
Alplar «Hoşgeldiıı» dedi.
¥
Gelenler adamdı, buldukları hısandı, İnsan yalnız Tanrının yarattığı mahlûk. İnsan mahlûktan, adanı insandan çıktı. Tanrının insanı yer. ve İçer, İnsanın adamı düşünür ve yaratır.
¥
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları Avrupa’nın Alplarında Oğuz torunları Doğudan çıkan biz, batıda yine biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz. Hep insanlar kendilerini bilseler Bilinir o zaman ki hep biriz. Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar Ey yığın yığın insan gafletleri Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Dünya o zaman görecek hakikat nerde,
Hakikat nerde?
Tanzimattan itibaren batı musikisinin Türkler arasında tervicine başlanması er geç şu iki ihtiyacın geniş ölçüde karşılanmasını temin edecekti:
1 — Türk gençliğinin musiki zevkini polifonik ve armonili ses kültürü ile teçhiz etmek;
2 — Bu yeni kültüre uygun millî kompozisiyonlarla bir «millî beste mektebi» kurmak.
Avrupada dokuzuncu asırda beliren bir harekete böylelikle bin küsur senelik bir gecikmeyle katılmak istemiştik.. Orta zamanın «tek sesli musiki» çağı bizde 1826 da kapanmış oluyordu. Musiki tarihinde bir devrin kapanması «o devir musikisinin hâmi-len susması veya susturulması» mânasını tazammun etmez: eski farzlar muhibleri arasında yine yaşar; fakat, yeni cereyanlara her aydının mutlaka uyması da ilâveten vazife olur. [1] Çünkü sanatta her yeniliği «deha» hazırlar,- deha ise umumî içtihatların üstüne çıkabilen, seviyeleri daima ileri doğru aşan yaratıcı kuvvet sayılır- Yaratıcı çizdiği nurlu yolda yürümek istemeyenler sanatta yerinde saymış addolunurlar- «Münevver insan» o kimsedir ki, sanatın yerinde saymasını değil, daima gelişmesini arzular, gelişebildiğine inanır, gelişen sanatı arayıp saymasını bilir.
Tanzimatta Batı musikîsiyle anlaşmîya çalıştığımız zaman, baş farafta arzettiğimiz iki mütemmim maddeyi tam mânasile şuurlu bir surette henüz kavrayabilmiş değildik. Her yenilik te olduğu gibi, taklitçilik ve nev hevestik o musiki modasında da önceleri hakimdi:
«Bando Muzika» Nizamıcedit kıtalarına marş adımı artırabilmek ve askerî törenlere revnak verdirebilmek üzere kuruldu. Saray orkestrası salon toplantılarım süsleyebilmek kaygısıyle tesis edildi. «Mabeyn Muzikası» sureta bir konservatuvar olarak açıldı. (1831) «Naum Tiyatrosu», bizim de operamız var denilebilmek için işletilmiye başlandı. (1841—1871) Eski asırlarda Galata katoliklörinin musikisi «Erga-non Küsesi» nln dışına çıkamayı-Şı gibi, şimdi de yenilik saray zümresine inhisar eder olmuştu-. Yeni sanalla ilk temas edebilen-lerimizin zevkinde eskiyle mukayeseli öyle tuhaf kanaatlar u-yanmıştı ki: meselâ, oğlu Aynî-zade Kemal Galip efendiyi sarayın ilk bandosuna yazdırmış o|an şair Aynî (ölümü 1837) bu bandoriun teşkilâtım nazmen anlatıp överken kendi kanaatini şöylece tesbit edebilmişti: Bizim sazlar verir ruha lâtafet, Firengî musika insana şehvet Firengâne çal ey mutrib havâyı Ver ev sâkî sarab-r conbahâyı İdem gûş-l nevâ bezm-i cihanda Olam pür neşe daima fer mekân-
__ da.
O yıllardan cumhuriyetin ilânına kadar «yeni tarza uygun mil-)î eserler bestelemek» çığırt da sistemli bir şekilde gelişemedi-Gerçi yol dehaların zuhuruna bağlıdır amma, kompozisiyon öğretimi yolunda tedbirli hareket edilseydi her halde daha ileri adımlar atılması mümkün olurdu. İcra sahasında hakikî virtüözlük, yaratma yolunda kompozitörlük görenekleri namadı. Sarayın dışı «tek sesli» sanatlar iktifa ediyordu... Fakat yazımızın baş tarafında belirttiğimiz iki maddenin şuurunu edinmiş fertler er geç yetişecekti. Nitekim, cumhuriyetin Hâniyle, musiki sahasında da eski-, ye nisbetle çok ileri içtihatların meydan aldığına şahit olduk. Meselâ Ziya Gökalp merhum kendi düşüncelerini ölümünden az evvel yayınlıyarak, ezcümle, «Halk musikimiz bize bir çok melodiler vermiştir, bunları toplar ve garp musikisi usulüne armonize edersek hem millî, hem de Avrupai bir musikiye malik oluruz» demişti. (Türkçülüğün esasları, Ankara 1923, s- 131) ...Muzi-kai Hümayun sanatkârlarının senelerce hasretini çektikleri «saray dışındaki halka hizmet» arzulan içerden kaynıyordu ve
dehanır
hakikî
tutu-
ilk cumhuriyet ricalinden anlayışla yardım görmüşlerdi: derhal senfonik halk konserlerine başladılar; ayrıca da, İstanbul konservatuvannfn kuruluşuna yardım ettikten sonra, yeni devlet merkezine gelip şimdiki hareketin başlamasında âmil oldular. Bu hâdiselerin tarihi üç beş sütunda hülâsa edilemiyeceği için, son hareketlerin baş hâ-misini şükranla anmakla yetinelim.
Atatürk’ün bazı hususî meclislerinde ve dinlenti anlarında bulunan bazı musikiciler öyle hâtıralar neşretmişlerdir ki, böyle yazılardan onun musiki mizle ilgili içtihadlanna edebilmeye imkân yoktur- Her fâni gibi o da yoruldukça dinlenir, dinlenirken de bazan ses hahralanyle baş başa kalmak isterdi: ve bittabi herkes gibi o da itiyat ve hatıralarının musikisini arardı. Fakat, öyle anlarında bile yeni nesillerin ileri ihtiyaçlarını düşündüğüne tarih şahittir.
9-10 Ağustos gecesi Saray-burnunda «Türk yazı inkılâbı» hakkındaki sözleri arasında bu hususta ne yolda konuştuğu malûmdur: «Ben gece burada güzel bir tesadüf eseri olarak Sarkın en mümtaz iki musiki heyetini dinledim. Bilhassa sahneyi birinci olarak tezyin eden Mü-niretülmehdiye Hanım sanatkârlığında muvaffak oldu. Fakat benim Türk hissiyatı üzerindeki müşahedem şudur ki, artık bu musiki, bu basit musiki, Türkün çok münkeşif ruh ve hissini tatmine kâfi gelemez. Simdi karşıda medenî dünyanın musikisi de ’isifıl-di. Bu âna kadar Sark Musikisi denilen terennümler karşısında

cansız gibi görünen halk, derhal harekete ve faaliyete geçti- Hep si oynuyorlar. Bu pek tabiidir. Hakikaten Türk, fıtraten şen, şâ* brdır- Eğer onun bu güzel huyu b;r zaman için farkolunmamışsa, kendinin kusuru değildir. Kusurlu hareketlerin acı, felâketli neticeleri vardır. Bunun fâriki olamamak, kabahattir.» (1928)
Sonraki nutuklarından alâkalı fıkraları sırasıyle alıyorum:
§ 30 Ekm 1933, cumhuriyetin onuncu yılı, nutkunda şöyle demişti: «Milletimizin yüksek karak-torini, yorulmaz çalışkanlığım, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek inkişaf ettirmek, millî ülkümüzdür.»
§ 1 Kasım 1934 Meclis açılış nutkunda: «Güzel sanatların hep sinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirm. Bu, yapılmaktadır. Ancak, bundan en çabuk, en önde götürül-mes gerekli olan Türk musikisidir- Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavnyabilmesidir. Bugün dinletmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan
uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz (alkışlar)- Ulusal, ince duygulan düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları, bir gün önce, genel son musiki kurallanna göre işlemek gerektir'. Ancak, bu güzeyde Türk ulusal musikisi yükselebilir, ev* (Sonu 6 ncı sayfada)
[1] Katolik kilisesinde pofi-foni yanında Gregor şarkisinin da ’ yaşamakta bulunması gibi ki,' tek sesli bir musikidir.
Atatürk ve Tiyatro
Yazan: Suat TAŞER
Türk milletinin yalnız cenkçi-likte, dövüşkenlikte üstün olmakla kalmayıp aynı zamanda güzel sanatlar alanında da gerçekten yaratıcı bir kabiliyete sahip olduğuna inanan Atatürk, bu inancım bir sır olarak uzur. müddet . içinde saklıyamazdı-Cumhuriyet Türkiyesini her yönden «muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmaya» azmetmiş ulu bir inkılâpçı sıfatile, bu milletin mayasında mevcut bölün yaratıcılık kabiliyetlerini iş ve eser şeklinde elle tutulur, gözle görülür bir hale getirmeden rahat edemezdi. Her iyinin, her doğrunun ve her güzelin bu topraklarla da yetişmiş ve yetişecek olduğunu bilmiyenlere bildirmek, görmiyenlere açıkça göstermek istemişti. İstemişti ki, dünya cenk tarihinde «kudretli» sıfatile anılan Türk, sanat tarihinde de öylece anılsın-
İşte bu sebep ve maksatlarla, bugünkü iftihar kaynağımız olan Devlet Tiyatro ve Operasının beşiği diyebileceğimiz Devlet Konservatuvaıjınm kurulmasını emretti. Aradan geçen' 15 yıl gibi kısa bir zamanda hiç yoktan ve mükemmelliğini yerli ya-bcncı her anlayış erbabının tereddütsüz kabul ve tasdik ettiği
bir operaya, mektepli bir tiyatroya kavuşmakla Atatürk’ün i-nançlannda ve ümitlerinde ne de rece isabetli olduğunu, her alanda olduğu gibi, bu alanda da ispat etmiş olduk. Nur içinde yatası, sağlığında şahsen gösterdiği ilgi ile, o zamanlar. Devlet Konservatuvannın çalışmalarını öyle bir hızlandırmış, yarının büyük sanatçılarının namzetleri olan bugünkü sanatçılarımızı öyle bir gayrete getirmişti ki, ne pahasına olursa olsun, onun yüzünü güldürmemezllk e-dilemezdi.
, Devlet Konservatuvan kurulup da faaliyete geçtikten az sonrq, çalışma gidişatından kendisini haberdar etmek amacile, o zamanlar Halkevi sahnesinde çeşitli gösteriler tertiplenirdi. Her seferinde bu gösterilerde hazır bulunur ve en cömert tebrikleri-le, diriltici ilgilerile sahne sanatının gönüllülerini âdeta yeniden yaratırdı.
Atatürk, «imkânsızlık» sözünü Türkün lügatinden öküp atandır-Böyle olduğu içindir ki, onun «yapi» dediği mutlaka yapılır, «olacakl» dediği mutlaka olurdu. Devlet Konservatuvan da onun emrile yoktan doğmuş, büyümüş, gelişmiş, bugünkü Devlet Tiyatro ve Operasını doğurmuştur.
Sanatçı Atatürk
Millete seslenişi
Musikiye benzer bir şeydi. Sözü şiir duruşu heykel Sanat O’nun O sanatın içindeydi.
Değiştirdi önce başımızın içini Verdi ondan sonra bize bir hız Doğdu O’nun sezgi gücünden Bugünkü sanat anlayışımız.
Sevdi yaratan insanı
Yer vermedi kötü işe kötü söze. Kendi sanat dünyasından
Ömür kattı ömrümüze.
O yaşadıkça doldu Benim de kalbim ruhum. Gitti duyan duyuran En çok buna yanıyorum.
Oğuz Kâzım ATOK
ScSyfa: 6
ZAFER
12/11/1950
Atatürküm
(Baş tarafı 5 incide).
Yırtık nıintanlı, iri yapılı rençperin sağ eli boğazına gitti, gözleri âşikâr bir şekilde dolu dolu oldu. Kısık sesiyle arkadaşına resmi göstererek:
— Ahmet len! diye yavaşça inledi; vallaha boğazımdan ek-. ek geçmeyo! Gitti koca arslan
Sert ne kadar arslan idiysen! İri miııR.nsii vatandaş da şu ../.iz \efasi ile arslandı Atatürk! .- ■) ,ı ..it ço\, hepimiz sana her lirs.ua çu» ağladık, hâlâ da nğl.a-ız. Ayıp mı ağlamak?
Maddeyi başına taç edinen bu çir..in, bu iğrenilesi dünyada . "icileyin kahramana ağlamak i .sanı insan eden faziletlerin cn güzelidir.
Caddelerde süngüsünü kınına koyan askerler, okullarda ma-um yüzlerini bocalarına ’ ’p bir daha eğilnıiyecek başlarını yukarı kaldıran öğren • iler senin türkünü çağırıyorlardı:
.0 sevimli yüzün asla solmasın»
Bir zamandı Atatürk!..
Atatürk
(Baş tarafı 5 incide) dostumda bulunan fotoğrafını görmüştüm. Portrenin aslının bugün kimin elinde bulunduğunu bilmiyorum. Şurası muhakkak ki, bu portre Cumhuriyet devri içinde, Almanyadan hususî Surette dâvet edilen ressam Arture Kampf’ın yaptığı iki portreden daha muvaffaktır. O zamanki siması, gözlerindeki derin mânasiyle bu eski portrede Mustafa Kemal yaşamaktadır. Kampf'ııi bayrak önünde sivil elbise ile duran portresi ile, resmî elbise ile Ankara manzaralı fon önündeki portrede Atatürk daha çok bir İsveçli yahut Alman tipinde görünüyor. Bu iki portrede bizim tanıdığımız, sıcak, manalı ve bilhassa dinamik Atatürkü bulamıyoruz.
Atatürkün 927 - 928 yıllarında tabiatten ilk olarak resmini yapmak şerefi ressamlarımızdan —genç yaşında ölen— İhsan beye nasip olmuştur. Bir müddet Fransada resim tahsil etmiş olan bu zat, stanbulda Çenberli-taşta serbest resim atölyesi sahibi idi. Ben de dahil olduğum halde Atatürk portresi yapmış bil1 çok ressamlar —muhtelif pozlarını birbirine niezcetmek şartiyle— fotoğraftan istifade etmişlerdir. Bütün bu portreler ancak bize Atatürkü hatırlatmaktan öteye gidemezler. Portrenin model karşısında yapılması gerekir. Sanatkâr karşısındaki insanın ruhuna ancak bu temasla nüfuz edebilir. Portre sanatı fotoğraf gibi, inşanın bir saniyenin bilmem kaçta biri kadar kısa bir an içindeki ifadesi değil; eser meydana gelinceye kadar geçen zaman içinde, nodelin muhtelif duygu ve ifadelerinin bir hulâsasıdır. Bu bakımdan Atatürke ait elde bulunan bütün bu portrelerin yegâne zayıf tarafları da işin teknik kusurlarından evvel, işte bu tabiatten olmayışlarıdır.
Arif KAPTAN
Atıfbey Kulübü
Yardım Derneği yararına Büyük müsamere 16 Kasım 1950 Perşembe akşamı saat 21 de Cebeci Sinemasında Kıymetli halk türküleri yıldızı
ZEHRA BİLİR
(Baş tarafı 5 incide) ,rensel musikide yerini alabilir. Kültür işleri bakanlığının buna değerlnce özen vermesini, kanunun da bunda ona yardımcı olmasını dilerim.»
§ 1 Kasım 1935 Meclis açılış nutkundan:
«Ulusal musikimizi modern teknik içinde yükseltme çalışmalarına, bu yıl daha çok emek verilecektir^
§ 9. V. 1935 tarihinde C-H.P. Dördüncü Büyük Kurultayındaki nutkundan: «Geçen Kurultaydan bugüne kadar, kültürel ve sosyal olanda başardığımız işler, Türkiye cumhuriyetinin ulusal çehresini, keskin çizgileriyle, ortaya çıkarmıştır- Yeni harfleri, ulusal tarihi, Öz dili, ar, ilimsel müzik ve teknik kurumlan ile, kadım, erkeği her hakta eşit modern Türk sosyetesi bu son yılların eseridir.»
§ 1 Kasım 1936 Meclis Açılış nutkundan: «Güzel sanatlara da alâkanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankarada bir Konserva-.tuvdr ve bir temsil akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel sa-naflann her şubesi için, Kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin İnsanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için, çok tesirlidir-^
§ 1 Kasım 1937 Meclis açılış nutkundan: «Geçen yıl Ankarada kurulan Devlet Konservatuvan; müzikte, sahnede, kendisinden beklediğimiz teknik elemanları sür’atle verebilecek hale getirilmesi için, daha fazla gayret ve fedakârlık yerinde olur. Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır- Bu işte, hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddî ve dikkatli davranması, spor bakımından da, millî heyecan içinde yetiştirilmesi, önemli tutulma-lıd.ra
Atatürk, halk konserlerini sık s)k şereflendirmekle kalmamış, Cebeci Musiki köşesindeki gençleri solist ve koro halinde cra sıra nezdine çağırarak musikilerini teşvik ve taltifle dinle-miye önem vermiş, gençlerle musiki hasbıhallerinde bulunarak gelecekle alâkalı görüşlerde onları coşturmaktan daima zevk duymuştur. Baş tarafta arzettiğjm iki madde bu konuşmaların daima özünü teşkil ediyordu- O gençler kendi hatıralarım zaman zaman neşrettikçe, yüce Atatürk’ün musiki ilerimizle alâkalı düşünceleri bir kat daha aydınlanacaktır. Bu yolda araştırmalara devam olunması dileğiyle, büyük adamın mânevi huzurunda bir kere dahaeğilelim. Musikide eski yılların müphem yenilik heveskârlığından yeni yılların fiilî başarılmasına geçilmesinde ilk irşatçı Atatürk olmuştur.
Mahmut R. Gazimihâl


VEFAT
Erzurum Valisi merhum Haydar Paşanın eşi, Mev-hibe Ozansoy'un annesi, merhum Sair Faik Ali Ozan soy'un kaymvaldesi, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi Başkam Munis Faik ve'Girizan, Ceh--di, Hayreddin Faik Ozan-söy’lann, Remide Anamurun büyük anneleri, Süreyya Anamur’un büyük kayın-
Nâile Hanımefendi
Erzurum millî oyunları ekibi Seyfettin Şıymaz, Süleyman Dodıoğlu idaresinde Erzurum oyunları
Naci Tektel ve arkadaşı kıymetli okuyucu bayan (?) ve bir çok yeni sürprizler
Yarın matinelerden itibaren Cebeci Sinemasında İki büyük film birden Ankoraçda ilk defo
1— Tarzan Maymun Adam
Türkçe sözlü Dünya yüzme şampiyonu John VVAYSMOLLER, Balta girmemiş ormanlarda vehşi hayvonlarla kanlı boğuşmalar. Hakiki Tarzan filmlerinin en dehşetlisi
2— Macera Limanı
AHLAK Türkçe sözlü Robert Newton - Simöne Simon
Hakiki hayattan alınmış aşk ve macera fiimi
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün öğ-. le namazından sonra Hacı Bayram camiinden kaldırılarak Asrı Mezarlığa defnedilecektir- (6019)
Kiralık dükkân
Cebecide dört yolda çayır karşı asfalt üzerinde her işe e yerişli ve bodrumlu bir dükkâ 'kiralıktır. Bitişik dükkâna mürc caat. 601
Fırsat
Yeni Halde son model, ) gah; lufr, Maskrat Ariantc
ler acele şahlıktır. 10-15 arası Atatürk Bulvarı 281 - 4 e müracaat. (6003)
Atatürk ve
musiki
Devlet Orman işletmesi
Devlet Orman İşletmesi Karabük Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Karakaya Genedüz orman içi istif yerinde mevcut 574.— 541 M3. 30. kuturdan yukarı köknar tomruk ları on bir parti halinde ve 39.336.— M3. 30. Kuturdan aşağı köknar tomrukları da bir parti halinde olmak üzere ceman 613.877 M3. köknar tomruklan 6/11/1950 tarihinden itibaren 19 on dokuz gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa çıkarıl m ıştır.
2 — Açık arttırma 25 Kasım 1950 cumartesi günü saat 10 da Karabük Orhıah İşletmesi Müdürlüğünde toplanacak ko misyon önünde yapılacaktır.
Beher metre küpün muhammen bedeli 30. Kuturdan aşağ tomruklar için 27. lira 30. kuturdan yukarı tomruklar için d( 30 liradır.
Het parti için ayrı, ayrı, yüzde 7.5 hesabiyle geçici temina'
3 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlü »ünde, Bartın, Gerede, Devrek, İstanbul İşletmeleriyle İşletmemizde ve Karakaya bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaatla
rı. (8403)—2461
Devlet Orman İşletmesi Araç Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Karkalmaz, Eğriceova ve Kireçcik bölgelerinin Araç merkez, Sarpun ve Yukarı öküzveren harman-yeri istifyerlerinde mevçut 3424 adet dengi 1844.841 M3. çam •ororuğu 23 parti halindç 6/11/1950 tarihinden itibaren 19 gün müddetle ve açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır.
2 — Arttırma 24/11/1950 cuma günü saat 15 te Araç İşlet-Müdürlüğünde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün muhammen bedeli şartnamelerinde gösterilmiştir. Her paıti için yüzde 7.5 hesabı ile geçici teminat
3 — Bu işe ait şartnameler Ankara’da Orman Genel Müdürlüğü ile Merkez Orman İşletmesinde, İstanbul'da Bahcekap-Limon hanında Kat 1 No. 1 Orman İşletmesinde ve Kastamonu Karabük Dadav İşletmeleri ile İşletmemizde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk teminatları ile komisyona müracaatları. (8449)—2479
Vakıflar Genel müdürlüğünden
1 — Ankara - Cebeci’de Hemhüm mescidinin kiremit aktarılması, yağmur olukları ye dökülen sıvaların ve çökmüş dö «jemclerin onarımı pazarlıkla yaptırılacaktır.
2 — İşin keşif tutarı (2541.56) lira olup geçici teminat' (190.62) liradır.
3 — İşin ihalesi 14/11/1950 salı günü saat 15 de Vakıflar Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde müteşekkil komisyon marifetiyle yapılacaktır.
4 — İhaleye girebilmek için isteklilerin ticaret ve sanayi odası vesikası, teminat makbuzu ve bu gibi işleri yaptıklarına dair belge ibraz etmeleri mecburîdir.
5 — İş, ihale tarihini müteakip 15 gün zarfında İnşaat Müdürlüğüne teslim olunacaktır.
İsteklilerin belirli günde adı geçen komisyona müracaatlar' ilân olunur. (8434) 2473
Silindir şapka
Onbeş gündenberi dükkânımızda bir silindir şapka unutulmuştur. Sahibinin Tahtakale Susöm sokak No. 25 e müracaatları.
(6014)
S
Fevkalâde fırsat
Sitil yemek odası ve mükemmel bir yatak odası takı-mı acele satılıktır-
Her gün saat 10.00 Sonra Millî Müdafaa No. 8. Ost kat.
Acele satılık ev
İç Cebeci Tellikaya sokakta (700» küsur metrekare parsel üzerinde üç daireli bir ev (19) bin liraya acele satılıktır. Aynı sokakta 15 numaralı apartı-manın 8 numarasına mü -
Satılık villâ
dan
cad-
(2919)
Kiralık möbleli iki oda
Aile yanında Yenişehir Ataç sokak No. 113. Telefon: 22565.
(2913)

Kavaklıdere Iran Sefareti yanında fevkalâde nezaretli yıllık iradı 6-600 T. L- % 70 borçlu (uzun vade) yeni yapılmış 1070 m. arsalı kalorifer, sıcak su, garaj parke lam konforlu 9 odalı icabında iki daire olan villâ derhal şahlıktır. Müracaat hergün saat 19.00 - 20.00. Telefon: 21291.
(5999)
Türkiye Kömür Satış ve fe»zi K!üessesf.fti Hakana Suhesinrfan
Kok Kömürü Tevziatı
Bu hafta kömürleri verilecek beyanname numaraları aşağıdad ır. Gününde kömürlerini ' almayanların sırası geriye bıra-
Oğuz Ayan
Atatürk Bulvarı, H. I Dağlar Apartımam Kqt: 3. No- 9 - Ankar
ZAYİ — 1912 numaralı bisik Jetimin plâkasını kaybettim. Ye nişini alacağımdan eskisini hükmü yoktur-
kılır. Kömür parası yatırırken v İ yayınlanır. e kömür alırken hüviyet gös terilmcsi lâzımdır. Bu ilânlar pazar günleri sabah gazetelerinde
13 11 1950 14 11 1950 15 11/1950 16 11 1950 17 11 1950 18/11/1950 [
a Müracaat günleri Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi f
I- Müracaat yerleri: Beyanname Beyanname Beyanname Beyanname Beyanname Beyanname
n No. No. No. No No. No.
5476-5500 9426-9450 13476-13500 17501-17525 22426-22450 27176-27200
ULUS 5701-5750 9476-9500 14251-14275 17576-17600 23426-23450 33401-33425
k- Sanayi Cad. Belediye MÜ- 6326-6350 11601-11625 14626-14650 21426-21450 24226-24250 33476-33500
e_ zayede Salonu karşısı No. 16 7476-7500 12701-12725 16201-16225 21476-21500 24376-24400 34176-34200
in 8476-8500 13276-13300 16276 16300 22326-22350 26576-26600 34326-34350
YENİŞEHİR J 82451-182475 183376 183400 183726-183750 184501-184525 302326-302400 302925-302950
F Necatibey Cad. No. 58 182626 182650 182676-182700 183476.-183500 183526-183550 184326-184350 184476-184500 184876-184900 184976-185000 302526-302550 302951-303000
ŞUBE MERKEZİ 42826-42850 45851-45900 49825-49850 170276-170300 176251-176275 179301-179325
43801-43850 46826-46850 159351-159400 170451170500 177101 177150 179476179500
rü deposu. 44826-44850 47826-47850 159701 159750 171226-171250 177426-177450 180301-180350
44851-44900 48451-48500 160726-160750 173251-173300 178101-178125 180575-180600
k- . . _ 45826-45850 48801-48850 166776-166800 175251-175300 178276-178300 181301-181350 g
DİKKAT: Kok kömürünün beher tonu vasıtaya teslim 45 liradır. Linyit kömürünün beher tonıı vasıtaya teslim 30.— liradır.
*
Çoruh Valiliğinden
1 — Hopa’da geçen yıl yapılmış olan ilkokul binası onarı-mı açık olarak eksiltmeye konmuştur.
2 — İşin keşif bedeli (9343.74) dokuz bin üç yüz kırk üç lira yetmiş dört kuruştur.
3 — Geçici teminat (700.78) yedi yüz lira yetmiş sekiz kuruştur.
4 — İhale 20/11/1950 pazartesi günü saat 15 de Bayındırlık Müdürlüğü binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
5 — Bu işe ait eksiltme dosyası çalışma saatleri içinde her gün Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2490 sayılı kanuna göre 1950 yılına ait Ticaret Odası vesikası ve bu işe ehliyetli olduklarına dair Bayındırlık Müdürlüğünden alacakları belgelerle ihale günü ihale saatinden bir saat evveli.ne kadar dilekçe ile Valiliğe .müracaat etmeleri lâzımdır. Postada vaki olacak gecikmeler kabul edilmez. (8448)—2478
Hususî surette hazırlattığımız
NEFİS
Hediyelik Ankara Ballarımız
satışa arzedilmiştir.
Yenihal ULAŞAN KARDEŞLER 6015
Toprak ve iskân işleri genel müdürlüğünden
Toprak teşkilâtı için 25 adet mühendis tipi ruti çadır satın alınacaktır.
Mühendis tipi çadırların muhammen bedeli 12.500 lira.
Mahruti çadırların muhammen bedeli 16.000 liradır.
Her iki çadır için geçici teminat 2138 liradır.
Eksiltme 27/11/1950 tarihine rastlıyan. pazartesi günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
Çadırların fennî ve idari şartnamesi Genel Müdürlüğümüz Levazım Müdürlüğünden parasız olarak alınır.
Kapalı teklif mektuplarının eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Komisyon Başkanlığına teslim edilmesi şarttır.
Postada vukubulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz. (8325) 2476
Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha : Enstitüsü Müdürlüğündan
Başta verem aşısı olmak üzere, bütün aşılar Müesse- ; semiz aşı istasyonunda parasız olarak yapılmktdır.
Sayın halkımızın bulaşıcı hastalıklardan kendilerini korumak için vaktinde aşılanmalarını ve bilhassa çocuk- ! ların Kuşpalazı, Tetenoz, Verem, Tifo ve Çiçek gibi hasta- ) l'klara karşı daima aşılı bulundurulmalarını tavsiye ede- ; riz. (8383)—2477 ;
Ankara Valiliğinden
1 — Sıtma Savaş Başkanlığı müstahdemlerine kumaşı ve bütün masrafı terziye ait olmak üzere açık eksiltme ile 11 kat elbise ve 11 adet palto diktirilecektir. Tahmin edilen bedel elbiseler için 85 ve paltolar için 85 liradır.
2 — Eksiltme ve ihalesi 28/11/1950 salı günü saat 15 te Sıtma Savaş Başkanlığında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Muvakkat temint muhmmen bedelin yüzde 7.5 dur. Katı teminat yüzde 15 tir.
4 — Vasıf ve şartlar her gün adı geçen dairede görülebilir.
5 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzları ile birlikte komisyonda "bulunmaları ilân olunur.
(8463)—2481
Vakıflar Genel müdürlüğünden
1 — Ankara'da Mehmet Çelebi camii onarımı pazarlıkla yaptırılacaktır.
2 — İşin keşif tutarı (459.26) lira olup geçici teminatı (34.45) liradır.
3 — İhale 14/11/1950 salı günü saat 15 de Vakıflar Gene) Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde müteşekkil komisyon marifetiyle yanılacaktır.
4 — İhaleye girebilmek için isteklilerin ticaret ve sanayi odası vesikası, teminat makbuzu ve bu gibi işleri yaptıklarına dair belge ibraz etmeleri mecburîdir.
5 — İş, ihale tarihini müteakip 15 gün zarfında İnşaat Müdürlüğüne teslim olunacaktır.
İsteklilerin belirli günde adı geçen komisyona müracaatları ’lân olunur (8432)—2474
J
Türk Mesken
Şirketinden
Sermayesi : 150.000 T. L.
Adres: İstanbul Galata rıhtım caddesi Kefeli
Hüseyin han bitişiği Küçük han kat 2
Ayda: 20-30-40 lira taksitle denize nazır fevkalâde arsalar
Marmara’nın bütün güzelliklerini yakından seyreden Avrupa şehircilik sistemine göre kısa bir zamanda gidiş ve geliş yollara sahip olup ve bu yol kenarları akasya, yaba-i kestane, ve rengârenk yıldız ve güllerle yeşillendiril-
Modern mesken şehirimiz
(Yarım Burgaz ALTUNEVLER arsalarından 20), (KÜÇÜK ÇEKMECE SOĞUKSU arsalarından 16), (FİLORYA ve arsalarından 9), (Yeşilköy ve arsalarından 7) kilometre İstanbul'a dpha yakın olan (BAKIRKÖY KULELİ ÇİFTLİĞİ LONDRA ASFALTI mevkiindedir.) Bu şehre şirketimizin Fransa’dan satın aldığı Modern otobüs gerek büyüklükçe ve gerekse sıcak ve soğuk konfor bakımından Türkiye'de henüz emsali mevcut değildir. Müşterilerimizi ’ 15 ve öğrenci çocukları da 5 kuruş gibi bir ücretle taşımaktadır. •
Bugün Modern MESKEN ŞEHRİMİZDEN 7 kilometre uzakta olan Yeşilköy’de bir parsel 12.000, 9 kilometre u-zakta Filorya'da 5.000 16 kiloriıetre uzakta Küçükçekme- ; ce Soğuksu’da 1.300, 20 kilometre uzakta Altûnevler Ya-rımburgaz’da 900 liraya bir parsel satılırken âmme hizmetini bünyesinde benimseyen şirketimiz büyük suhulet ve ucuzlukla vatandaşlarımızın evvelemirde bir arsa sahibi oltnalarını temin için bir parseli peşin 420 liraya satmaktadır-
Yukarıda yazılı diğer arsa mevkilerinden İstanbul’a pek yakın sıhhat kaynağı olan bu arsalarımız 1 NİSAN 051 TARİHİNDEN SONRA TALİP OLAN MÜŞTERİLERE bir parsel 840 liraya satılacaktır. Buna göre bu tarihten evvel arsa almaları veya taksitle bağlanmalara menfaatleri icabıdır.
Arsa satış şeraiti:
Hör parselin ayrı güzelliği olmakla bütün parseller -3 deniz görmektedir. Her parsel 210 metrekare olup cephe- R leri 15 derinlikleri 14 metredir. Peşin 420 liradır. 20 lira g taksitle 650, 30 lira taksitle 575, 40 lira taksitle 500 lira- R va bir parsel satılmaktadır. Bu fiyatlar 1 nisandan sonra ra talip olan müşterilere peşin 840, ayda 20 lira taksitle 1800 f Ayda 30 lira taksitle 1500, 40 lira taksitle 1100 liraya satı- M lacaktır. ı
Bundan bir kaç gün evvel şirketimizden tapu alan L müfterilerimizin isimlerini İstanbul gazetelerinde neşret- r miştik. Taşra müşterilerimizin bu isimler içinde bulunan ahbaplarından arsalarımız hakkında izahat almalarım bilhassa rjca ederiz. Arsalarımızın çok güzel bir sahada olduğunu1 öğrenmiş olacaklardır. 3000 parseli ihtiva edecek olan Modern. Mesken şehrimizin arsaları 2.5 ay evvel satıra çıkarmış bu kısa zamanda 1200 parsel satmış ve müşterilerimizin çokluğu tapu ferağı ancak İstanbul Taksire Belediye gazinosunun büyük salonunda tapu muhafızı huzurunda yüzlerce vatandaşın tapularını vermekte ve aka-b:nde de çay ziyafetiyle müşterileri birbirlerine tanıştırmaktadır 17 kasım günü keza aynı salonda tertip ettiği cavla şirketimiz yüzlerce vatandaşa tapularını verecektir, »i
Taşradan talip olan müşterilerimiz tensip buyuracağı -ckilde irerek peşin vey taksit arsa bedellerini şirketimizin B İSTANBUL ZİRAAT BANKASI 2463 numaralı HESABI- fl NA BANKA VASITASİYLE, arzu edenler ŞİRKET adre- £ sine posta .havalesiyle arsa bedellerini göndermekle taliD 4 olabilirler. Arsa bedeli gönderen, taşra müşterilerimiz ay- J rica bir mektunla kesin adreslerini bildirmeleri elzemdir. fj
İstanbul’da akraba veya tânıdığı olmıyanlar ve arsa » bedeli olan 420 lirayı ödeyen müşterilerimiz Şirketimiz me-g morlarından' aşağıdaki örnek veçhile Hamdi Kafalıya ve- , ltâlöt vermekle on beş gün içinde tapuları namlarına tescil edilerek namlarına pöstalanir.
Vekâlet sureti:
(Türkiye hudutları dahilinde Türk Mesken Şirketi hissedarı Hüseyin Taşdelenlerden Bakırköy Kuleli Çiftliği Londra Asfaltı mevkiinde namıma gayri menkul almaya, şirket memurlarından Hamdi Kafalıyı vekil tyin ettim) ; çevresinde bir vekâlet göndereceklerdir.
Not: Arzu eden her müşteri arsalarımızın mevkii ve
1 sıhhî bakım ve mesafe ve arazi miktarımızı Bakırköy ta-! pu sicil mühafizlığından yazı karşılığı veya telefon 16'4-111 i numaraya telefon ederek muhafızlıktan malûmat alabilir i ler. 6018
V


zr. Arsa bedeli gönderen taşra müşterilerimiz ay- 4 mektunla kesin adreslerini bildirmeleri elzemdir, y
J
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Konya Bölge Müdürlüğünden:
1 — Aksaray Azmi Millî Un Fabrikası tarafından Ofisi? miz hesabına imal edilecek unlardan 50.000 çuvalın Bor’a taşınması işi açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 —Eksiltme 22/11/1950 tarihine rastlıyan çarşamba günü saat 15.00 de Konya Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül ede-
hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları Niğde, Aksaray ve Bor ambar şefliklerimizle, İstanbul, Ankara ve Konya bölge müdürlüklerimizde görülebilir.
4 — Bu iş için istenecek geçici teminat miktarı 3600 lira ölüp, takarrür eden eksiltme günündeki saatten bir saat önceye kadar, istekliler Ofis veznesine yatıracakları para mukabili alacakları makbuzlarla*eksiltmeye girebilirler. (8417) 2472
(8458)—(2483)
k,______________
12/11 1950
'I
ZAFER
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
Adres: Anafarialar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No. 300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe 1
Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini İ,
Mutlaka görünüz S
ve Ortağı Kollcktif Şirketi Ankara Şubesi
; BÜYÜK Mağazanın
ithal Ettiği Avrupa Kumaş
)ve yerli kostümlükleri müşterilerini mamnun edecek vasıf tadı ı ! Garantili elbise diklir
Sayrı: 7
Zengin Avrupa ve y I i:).ı k çuj eri gelmiştir. Kürkçü Abut. d - us(t s j.ari;
kabul etmekivuJ
f BOMONTİ GAZİNOSU ]
’ Kışlık salonunda
her akşam
ANKARA
Şoför Okulu’nda
Yeni devre için kayıtlara başlandı
1 — Okulun müddeti iki
2 — Okulun ücreti 132,50
Bu ücrete motor ve arıza derslerile direksiyon talim masrafları dahildir.
3 — Amatörler için yalnız direksiyon detsi verilir, üc-
Her çiftlik İÇ»" ucU2\ H makineleşme
Sayı/ı Yo!cu;
GÜVEN SAMSUN
Harikulâde saz ve fasıl heyeti BÜYÜK YENİLİKLERLE Mevcut Kadroya ilâveten
V Biricik Halk Türküleri Sevimli Sanatkârı
Zehra BİLİR
ZEHRA BİLİR
HER AKS/ m S,: 1- NEMİZDE
BU GON SAAT 15 DE
TEKMİL kati-o ile ve K nA BÖCEKLER
BÜYÜK İÇKİSİZ AİLE ATİNESİ Tol: 21356

reti elli liradır.
Okul yeni binada yeni imkânlarla ve yeni esaslarla öğretimi daha pratik bir şekle koymuştur.
Yeni adresimiz: Mebus ev-
leri önü, Teknik üniversite karsısı OTONAM garajı altı telefon: 32649- 6007

emİrgân eta

SON PA0A KABUL TARİHİ:
BU «ŞİDF'/f
UîSAPLADINDA
EN AZ :
LİRASI BULUNAMAM V( W PAHAYI
KtŞİDt TAHİHİNS KAT'A'RÇÎKMS-VBNLtU İŞTİRAK ÎBBULtTL.
BALKONDAN.BOĞ A^îçtTTT
EMLAK BANKASI
Ankara Belediye
Başkanlığından
Barem dışı 150 lira kadro ücretli Belediyemiz laborantlığına 23/11/1950 gününde sınavla memur alınacaktır.
Talip bulunanların en geç 1 20/11/1950 gününe kadar Be lediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün* 4 üncü maddesindı yazılı şartları haiz olduklarına dair olan belgelerini bir dilek çe ile Belediye Başkanlığına başvurmaları iân olunur.
(8419)—(2471)
Mardin - Derik İlçesi Belediye başkanlığından
1 — 16093.27 lira keşif bedelli ilçemiz çarşısının Arnavut kaldırımı inşaatı kapalı zarf usulü ile yaptırılacaktır.
2 — Bu işe ait şartname bedel mukabilinde belediyemizden alınır.
3 — İhalesi 20/11/1950 pazartesi günü saat 14 de Belediy( dairesinde yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminatı 1207 liradır
5 — Teklif Mektupları ihale saatinden en az bir saat evveli ne kadar makbuz mukabilinde komisyon başkanına verilir. Pos tada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. (8332)—2449
Watherproof
Bay ve Bayan trençkotları en ucuz fiyatlarla
Ortaçta
bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya kadar
Çocuklar için zengin
Telefon: 1113S
5814
Satılık ev
İki kat, 4 daire, yolculuk do-Icyısiylc satılıktır-
Oncebcci Ozanlar sok. Honaz çeşmesi yanında 132 No. lu ev.
FARMALL
Çiftçilik Sistemi...
1923 senesinde takdim edilen ilk Farmall Traktörü, Ziraat sahasında tamamile yeni bir çiftçilik sistemi ortaya atmıştır: her maksada elverişli takati ile Farmall Sistemi.. Bugün, diğer tip traktörlerden ziyade Farmall Traktörleri kullanılmaktadır.
Farmall ailesi her ölçüdeki çiftlik ve her tip çiftçilik için ayrı bir modeli ihtiva etmektedir. En küçüğü olan FARMALL CUB Modelinden en büyüğü olan FARMALL M Modeline kadar bütün McCor-mick International Farmall trak-
Yolcu Nakliyat ■ Anbarım bjr defa görmek menfaatiniz icabıdır Otomobillerimiz son model ve lükstür.
Ankara’dan Hopa’ya
kadar yolcu ve eşya alınır.
Hareket saati her gün muntazaman 8.30 dur.
Her .yolculuk ve nakliye işlerinizde yegâne emnly» ve rahatlığın «GÜVEN SAMSUN» Anbarında olacağını unutma.
Adres: Sanayi Cad. Konfor Palas altında No.17. Tel: 1S993
jsbsl-' ratşnnKSMoraMtt)ı .'—^I
5 Safkan ngiliz taylan i
M İstanbul Simsaroğlu harası mahsullerinden 1949 do- S 4 ğumlu beş (5) saf kan İngiliz tayı 12 Kasım pazar günü sa- B J at on üçte Ankara hipodromunda satılacaktır.
Farmall H

Yerköy| Kaymakamlığından
1 — Yerköy ilcesine bağlı Sarayköyü Yetiştirme Yurdunun:
a) 0734,15 lira (altı bin yedi yüz otuz dört lira, on beş kuruş) ;eşif bedelli su tesisatı ile,
b — 3074.00 lira (üç bin yetmiş dört lirâ) keşif bedelli hıdro ■lektrik tesisatr: 4 Kasım 1950 tarihinden itibaren 15 (on beş) ün müddetle ayrı ayrı açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme: 18 Kasım 1950 cumartesi günü Yerköy Milli İğ ti 1 Memurluğunda toplanacak inşaat komisyonu huzurunda
■at 10 da yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartnamesi, mukavele, fennî ve hususî şartna-ıe ile bağlantıları, her gün Millî Eğitim Memurluğunda, Yozgat 1 İli Eğitim Müdürlüğünde ve Sarayköyü Yetiştirme Yurdu Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Muvakkat teminat miktarı: Su tesisatı için: 495.06 lira.
■ :ktrik tesisatı için de: 530.55 liradır.
5 — Taliplerin: bu iş için teknik önemde bir su tesisatı ve lektrik tesisatı işini başardığına dair belgeleriyle birlikte ihale ününden (3) gün evvel yazı ile Yerköy Kaymakamlığına mürft )ıt ederek eksiltmeye girmek için ehliyet belgeleri almaları.
6 — Taliplerin getirecekleri teminat makbuzlarını: İhale sa t’rdcn bir saat evvel alındı karşılığında inşaat komisyonuna
vermeleri lâzımdır.
7 — Postada vaki olacak gecikmeler nazarı itibara alın
ıaz. (8361)—2445
Hiç bir masraf ihtiyar etmeden, Ankara'da
kullanışlı, zarif ve sağlam
BAHÇELİ EVİ
I
ve işlek bir semtte
DÜKKÂN
ıhıbi olmak isterseniz, talihinizi deneyinizi
1950 ikramiye plânının son çekilişi:
29 ARALIK
2 E V | jj dükkân\
ve dolgun para ikramiyeleri...
Ev ve Dükkânların Veraset ve İntikal vergilerini Bankamız öder.

150 lira bakıyeli TASARRUF HESAPLARI bu çekilişten feydalanırlar. Her 500 lira için ayrı bir kura numarası verilir.
TÜRKİYE IŞ BANKASI
Mantoluk
ORTAÇ’a
uğrayınız.
Farmall M
törleri toprağı sürme işinden ha-sad işine kadar çeşitli ameliyeler-de tam bir makineleşme temin e-der. Bu tanınmış traktörlerin her birisi doğrudan doğruya traktöre takılan birbirine uygun, kolayca sökülüp değiştirilebilen komple teçhizata mâliktir. Bütün âletlerin süratle ve zorluk çekmeden idare edilmesi için Farmall hidrolik kaldırma tertibatı her traktör için temin edilebilir.
Daha iyi ve daha fazla mahsuller sizin olabilir.. Bunu size bilfiil
göstermeyi ve çiftliğiniz için en uygun Farmall traktörünü bulmayı müessesemize müracaat ederek bizden isteyiniz.
INTERNATIONAL HARVESTER EZPORT Co. CHİCABO 1 U.J.A. TOrtljo öonN MOmaıtHIlgl :
TÜRK İNTER MAKİNELERİ A. 0. İSTANBUL - ANKARA - ADANA - ESKİŞEHİR - KONYA
INTERNATIONAL
HARVESTER
Türkiye Zirai Donatım Kuramımdan
4 silindirli, 4 zamanlı, radyatörlü, 65 beygir takatinde Hürli man Dizel Motörü ile mücehhez, demir tekerlekli, 4 beygirlik benzin motörüyle ilk hareketli, muhtelif devir tertipli kayış kas-naklı,
HURLİMAN MARKA TRAKTÖRLER
Ankara’da Orman Çiftliğindeki depomuzda toptan veya perakende satışa arzedilmiştir.
Transmisyon tertibatının ve araba kısmının kifayetsizliği sebebiyle traktör, hafriyat ve benzeri ziraat işleriyle ağır sanayi işlerinde devamlı ve seyyar olarak kullanılamaz.
Traktör sabit çalıştırılmak üzere santrifüj tulumba, deği men harman makinesi veya kayıştan hareket eden diğer makine lcrin çalıştırılmasında kullanıldığı gibi motörü şasiden ayırmak suretiyle deniz nakliye vasıtalarında ve jeneratör gruplarının çr lıştırılmasmda akuple olarak kullanılır.
Taliplerin en yakın depolarımıza veya Ankara’daki Küre mumuz jnerkezine müracaatı rica olunur. (8353)—244C-
Parke yol yaptırılacak
Adana Belediyesi Başkanlığından:
1 — Ordu caddesinin parke olarak yaptırılması işi kapn‘ zarf usulü ile eksiltnîeye konulmuştur.
2 -4 İşin keşif bedeli 45354.00 lira olup geçici teminat 3401.55 liradır.
3 — îhale 28 Kasım 1950 Salı günü saat 16 da (on alt ) Adana belediye binasında ihale komisyonunca yapılacaktır.
4 — Teklif mektuplarının ihale günü saat 15 e kadar ko misyona makbuz mukabilinde verilmesi şarttır. Postada vesait-surette vukubulacak gecikmeler kabul edilmez.
5 — îhale ve sözleşme evrakı mesai saatleri dahilinde g(’ rülebileccği gibi isteyenlere 2,50 lira mukabilinde verilir.
6 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin:
a) Geçici teminat vermeleri.
b) 1950 yılı Ticaret Odası belgesi.
c) Bu işe girebileceklerine dair il makamından almış ol duldan yeterlik belgesini usulüne tevfikan ibraz etmeleri şarttır. Yeterlik belgesi almak için tatil günleri hariç en az ihaleden üç gün evvel bir dilekçe ile (isteklilerin bu işin tek nik öneminde bir işi iyi bir surette başardığını resmî bir belge ile tevsik ederek) il makamına baş vurmaları lâzımdır.
(8300)—(2443)
Borsalino
Şapka çeşitleri ve en zengin renkleri He
yeni modelleri gelmiştir.
ORTAÇ
daima sizin kesenizin dostudur.
Memur alınacak
Mv. Küvvetlerinin muhtelif birliklerinde istihdam edilme' üzeıe 15 - 35 liralık memur alınacaktır. ,
Taliplerin- Memurin Kanununun (4) maddesindeki şdr' lan haiz olması ve imtihanı kazandıkları takdirde Komutanlık ça gösterilecek yerlerde 5 sene müddetle çalışacaklarına dai; taahhüt senedi vermeleri lâzımdır.
İmtihan 20/Kasım/1950 pazartesi günü saat 10 da Kumu •nlık binasında yapılacaktır.
İsteklilerin vesikaları ile beraber dilekçelerini 17/Kasım/9-'' nk:amına kadar Ankara'da Komutanlık Personel Şubesinde bulundurmaları -lâzımdır.
İlan ölünür. (8250) V'
Manisa Vakıflar müdürlüğünden
1 — Kopalı zarf usuliyle eksiltmeye konulan iş: Manisa’da Muradiye Camiihin- iç kısmında taş çürütme ve kaplama, sıva, kalem vesair işlerinin keşif ve şartnameye göre onarımının yapılması.
2 — İşin, keşif tutarı (20001.03) liradır.
3 — Eksiltme, 27/11/1950 pazartesi günü saat 10 da Manisa Vakıflar Müdürlüğü binasında toplanan komisyon huzurunda kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı belgeler Ankara’da Vakıhar Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde ve İstanbul’da Vâkıflar Başmüdürlüğünde, Manisa’da Vakıflar Müdürlüğünde görülür ve okunur.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (1509) lira geçici, teminatı Manisa Vakıflar Sandığına yatırman-ve eksiltme şartîıamesince ticaret odasından aldıkları vesikay brgz etmeleri mecburîdir.
6 — İsteklilerin bu işe girebilmeleri için 1950 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünden alınmış yeterlik belgelerini jbrqz etmeleri de .mecburidir.
7 — İsteklilerin yukarıdaki maddelerde yazılı vesikalariy-
rc birlikte üçüncü maddede yazılı gün ve saatte Manisa Vakıflar Müdürlüğünde toplanan komisyona müracaatları ilân olunur. 1 ■
3 — Pöstada vaki gecikmeler kabul edilmez. (8433) 2475
Robdeşambr
' Robdeşambr. Gömlek. Kre vat, Eşarp, Kazak, Çorap Eldiven ve yünlü çeşitlerimiz gelmiştir.
ORTAÇ
\nafartalar Caddesi No. 224 İl Adliye karşısı, köşe mağaza.|
Sayfa: 8
ZAFER
12/11/1950
Galotasay mı, Fenerbahçe mi?
Bugün İstanbul’da Dolmabahçe Stadında iki ezelî rakip Fenerbahçe - Galatasaray takımları lig riıaçı için bir karşılaşma , yapacaklardır.
İstanbul lig mallarının beşinci haftasında 4 maçta 4 galibiyet ve 12 puvanla Fenerbahçe başta, 4 maçta 2 galibiyet ve 9 puvanla da Galatasaray dördüncü vaziyette bulunmaktadır.
hücum hattının da golcü olduğunu anlamak mümkündür.
• Galatasaray’ın ise İngiltere seyahatinden döndükten son-
ra, ne lense oyunları umumî efkârı tatmin etmemekte, ta-
kımda günden güne çözülme başgöstermektedir. Emniyetle ber. bere kalmaları ve geçen hafta da Vefa’ya 5-1 mağlûp olmaları, Sarı - Kırmızı takımın bu sene lig maçlarında bo-
Yeni sezona geniş bir kadro ile giren Fenerbahçe, lig şampiyonluğunda en kuvvetli bir durumdadır.
Sarı - Lâciverttiler yapmış oldukları 4 maçta attıkları İG gole karşı 3 gol yemişler, buna mukabil GalatasaraylIlar da attıkları G gole karşılık G gol yemişlerdir.
Bununla Fenerbahçe takımının müdafaasının kuvvetli,
zuk olduklarına birer delildir. 4 Maçta 3 puvan kaybeden
Galatasaray’ın hiç olmazsa ikincilik veya üçüncülüğü kurta-
rabilmesi için, bugünkü maçı kazanması icabetmektedir. Aksi halde dördüncülükten yukarı çıkması çok güçtıır.
Buna mukabil şampiyonluk yolunda büyük bir iddiası
olan Sarı - laciverttiler,, Galatasaray'ın bu bozuk günlerinden istifade etmeyi hiç de ihmaL etmiyeceklerdir. Maçı kay-
bettikleri takdirde birincilik yolunda Beşiktaş ve Vefa’ya ü-mit vereceklerinden işi sıkı tutacakları tabiidir.
Bugünkü maçta Fenerbahçe’nin şansının fazla olduğu muhakkaktır. Buna rağmen acaba Sarı - Lâciveı-tlilerin bugün maçı kazanmaları mümkün müdür?
Her iki ezelî rakibin 40 yıldan beri yaptıkları muhtelif karşılaşmalarda evvelden yapılan tahminlerin ekseriya aksi şekilde neticelendiği çok zaman vakidir.
İşte, bu düşünce ile bugünkü maçta Fenerbahçe’nin daha iyi bir durumda bulunmasına rağmen maç galibini tahmin etmek bizce zordur. Çünkü, Galatasaray’ın bozuk durumunu düzeltmek için Fenerbahçe’ye karşı canla başla oynıyacağı nazarı itibara alınırsa, maçı asabına hâkim olan tarafın
kazanması daha fazla muhtemeldir.
Şayet Galatasaray geçen haftaki oyununu çıkarırsa bugün de Fenere açık bir farkla mağlûp olması muhtemeldir.
Bugünkü maçta iki takımın da sahada şöyle bir kadro
ile yer almaları ihtimali vardır:
FENERBAHÇE:
Cihat, Müjdat, Hilmi, Salâhattin, Kâmil, M. Ali, Zekeriya, Erol, Ahmet (Suphi) • Lefter, Halit.
GALATASARAY:
Turgay, Naci, Necmi, Musa, Bülent, Muzaffer, Hikmet, Muhtar, Reha, Gündüz, Bülent.
Her iki takıma da iyi şanslar dileriz. H. ö.
D. spor - Hacettepe beraberekajdı s 1 -1
Maltepe 9 kişi kalan Hilâli 2-1 mağlûp etti
Lig majlanna dün dö 19 Mayıs Stadı iç ve : dış sahalarında devam edildi.
Günün ilk karşılaşması hakem Refik Güven’in idaresinde Mal-
tepe - Hilâl arasında yapıldı. Takımlar sahada şu kadrolar-
la yeraldılar:
MALTEPE:
Ahmet. İzzet, Asım, Orhan, Can, Orhan. Mithat, Erol, İlhan, İsmet, Erdoğan.
HİLÂL;
Sacit, Sadık, Mustafa, Mehmet, Metin/ Mazhar, Mehmet, Zeki, Muzaffer, Ali, Turan.
Oyunun ilk devresinde rüzgârı lehlerine alan Maltepeiiler daha hâkim oynamalarına rağmeiı fırsatlardan istifade edemediler.
Devre golsüz (berabefe bitti.
İkinci devre Bilâl'ın soldan inkişaf eden bir hücumunda Muzaffer kale önünde takımının yegâne sayısını yaptı. Bu goldep sonra Hilalliler, rüzgâr lehlerine olmalarına rağmen ele geçen fırsatlardan bir türlü faydalanamadılar.
Top kalecide fakat diğer tarafla iki rakip oyuncu boş yere toslaşıyor
25 ve 28 inci dakikalurda Mal
tepeliler iki gol kaydetmiye mu- I vaffak oldular. İkinci Maltepe golüne Hilâl kalecisi Sacit topun ' avut çizgisi üzerinde duran sıh- I hiye çavuşuna çarptığını ileri sürerek itirpz etti. Hakem Saci-di sahadan çıkarmak Zorunda kaldı. Hilâl bir oyuncusu daha sakatlanmış olduğundan dokuz kişi ile oyuna devam etti., Netice değişmeden maç da 2-1 Maltepe’nin galibiyetiyle sona ferdi.
Hacettepe - Demirspor
Günün ikinci mühim karşılaşması Hacettepe - Demirspor a-rasında yapıldı. Hakem Hüsamettin Böke idaresinde takimlar sahada şu kadrolarla yer aldılar:
HACETTEPE:
Orhun, Orhan, Hamdullah, A-lâeddin, İlhan, Hakkı, Duran, Orhan, Burhan, Akgün, Sedat.
DEMİRSPOR:
Emin, İskender, Kemal, Muzaffer, Süleyman, Rıdvan, Sabahattin, Kadir, Fuat, Naci, İsmail.
Oyuna Demirsporun vuruşu ile başlafjdr.Rüzgârı arkalarına alan Hacettepe'ler ilk dakikalardan itibaren oyuna hâkim oldular. Top Demirspor nısıf sahasında oynanıyör. Hacettepe baskısından kurtulan Demirspor 13 üncü dakikada sağdan, yaptığı bir a-kında, top kale önünde Naciye geldi. Naci Fuata pas vermek istedi. Fakat top sağbek Orha-nın ayağıpa. çarparak Hacettepe kalesine 'girdi. Böylece Demirs-
por havadan bir gol kazandı. Akabinde bir1 korner atışında İs-
mail 2 metreden topu kaleye sokamadı. Bu gol Hacettepe takı-
Imını kamçıladı. Solaçik Sedatın güzel oyunu Demirspora tehlike-
. li anlar yaşatıyor. Sedat ve Ak-günün müşterek bir altınında top direği sıyırarak avuta çıktı.
27 nci dakikada yapılan bir Hacettepe hücumunda Orhan güzel bir ayak hareketiyle topa hâkim oldu. Çektiği nefis bir şüt-le talanının beraberlik golünü çıkardı.
Beraber vaziyete giren Ha-ccttepenin daha canlı oyna-mıyo başladığı görülüyor. Seda-tın ş^hsî bir hücumunu Süleyman güçlükle durdurabildi. Devre 1-1 berabere bitti.
İkinci devre
Demirsporun soldan yapılan bir akınında top müsait vaziyette olan Fuata geldi. Fuat da fe-
na bir vuruşla bir fırsat daha kaçırdı. Hacettepe hücumu arttırdı. Sağdan ve ortadan yaptık lan akınlar Demirspor için her an tehlike teşkil ediyor. Bereket versin Süleyman ve Muzafferin canlı oyunlariyle tehlikeler güçlükle bertaraf ediliyor.
11 inci dakika Fuat 18 pas dışında topu yakaladı. Önü boş olduğu halde topu düzethnek gayretine düştü. Bu ağır hareketi yüzünden Hacettepe müdafaası , yetişerek, rahat şüt çekmesine mâni oldu. Demirspor da böylece muhakkak bir fırsat daha kaçırdı.
Bu devre Hacettepenin yine canlı oyunu ile Demirspor nısıf sahasında oynadığı görülüyor.
Demirsporda hücum hattının çekingen ve bozuk oyunu yüzünden, daha ziyade müdafaaya ehemmiyet veriyor. Maç da netice değişmeden 1-1 berabere so-
Dünkü maçta Demirspor takımı kendisinden beklenen oyunu gösteremedi. Hücum hattı yine çok fena bir oyun çıkardı. Artık takımın tertibini değiştirmek bir zaruret haline gelmiştir. Santrforda tecrübeli ve gol çıkaracak bir oyuncunun yer alması lâzımdır. Demirsporun elinde mevcut elemanlarla Abdülkadir, İskender, Kemal, Naci, Süleyman, Mu zaffer, Sabahattin, Kadir, Mehmet, Rıdvan, İsmail şeklinde bir takım tertiplenmesiyle ileride daha iyi netice alınacağını tahmin ediyoruz. Aksi halde dünkü tertiple, ligde altılar arasına da girmesi çok güçtür.
Hacettepe ise, dün de güzel bir oyun çıkardı, idareciler dün, mahrûmiyetler içerisindeki çalışmalarının mükâfatlarını tekrar gördüler. Bunun için de kendilerini tebrik ederiz. Gelecek maçlarda daha güzel oyunlar çıkarmalarını bekleriz.
Haydar özakman
Dünkü Demirspor - Hacettepe maçında Demirspor muhacimleri Hacettepe kalesini sıkıştırırlarken.. Resim Hacettepe kalecisinin, hasım tarafın bütün yüklenişine rağmen topu yum-ruklayışını göstermektedir.
Dün çok güzel bir oyun çıkaran ve bu seneki lig maçlarında çok kuvvetli ve ümitli bir durum arzeden Haceitepeliler dün işte böyle sık sık Demirspor kalesini ziyaret etmişlerdir.
İstanbul maçları
Vefa İ t. spor’u, Beşiktaş Kasımpaşayı yendiler
İstanbul, 11 (Hususî) — İs-
tanbul lig maçlarına bugün Dol-
mabahçe stadında devam edilmiştir. İlk maç Vefa - İstanbul-
spor takımları arasında ve kem Mustafa Güventüık’ün
ha-
resinde yapılmıştır. Vefalılar ilk devrede İsmet ve Isfendiyar va-sıtasiyle iki gol çıkarmışlar, devre 2-0 Vefa lehine sona ermiş-
tir.
İkinci devrenin ilk anlarında İsmet arka arkaya iki gol atmış, 24 üncü dakikada takımına kafa
ile bir gol daha kazandırmıştır. 43 uncu dakikada Istanbulspor-lular penaltıdan bir gol çıkarmışlar, maç böylece 5-1 Vcfa’nın galibiyetiyle bitmiştir.
İkinci maçı Beşiktaş ile Kasımpaşa yapmışlardır. Beşiktaş ilk devrede Recep vasıtasiyle iki, Ali Ihsan vasıtasiyle bir gol atmışlar, Kasımpaşalı İsmail bir gol çıkarmıştır.
İkinci devrenin ilk yarısında Beşiktaşlılar Şevket ve Ali İhsan vasıtasiyle üç gol daha kazanarak 6-1 vaziyete gelmişlerdir. Ali İhsan’ın attığı gole of-
sayt diye itiraz eden Kasımpa-şalı Cebbar yan hakemine hakaret etmiş. Yan hakemin şikâyeti
üzerine hakem Cebbara oyundan çıkmasını söyleyince bu sefer
Cebbar hakeme ve bilâhara yan
hakemine tecavüzde bulunmuş-
tur.
Cebbar çıktıktan sonra tekrar başlıyan oyunun 27 nci dakikasında Kasımpaşalılar Zafer va-sıtasiyle ikinci gollerini yapmışlardır.
Oyun bu şekilde G-2 Beşikta-şın galibiyetiyle sona erdi.
Erzurum Dcnıirspor’u Tebriz’de galip
Tebriz, 11 (T.H.A.- — Erzurum Demirspor kulügü ilk maçını on bine yakın seyirci önünde Tebriz takımiyle yaparak maçı 3-1 kazanmıştır.

Comments (0)