Ankara'da ilk defa Amerikan usulü konfeksiyon yalnızI
AYLA Mağazasında
Yıl: 2 — No. 559
Satılmaktadır.
Bankalar Cadd. Ayla Tuhafiye Mağazası
13 KASIM/1950 PAZARTESİ Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş ★
* Telgraf adresi: Zafer Gazetesi — Ankara
VATANDAŞLAR
6 ncı Sahifedeki ilânı okumanız menfaatınızdır
Türk Mesken Şirketi
Telefon: 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 * Posta Kutusu t 193
Kore birliğimizin ilk başarısı
Maltepedeki sigara fabrikası macerası
Hükümet hassasiyetle bu israfın üzerinde duruyor ve tedbir alıyor
18 milyonluk iş nasıl 40 milyon.oldu? Ayrıca bu
40 milyonunda 100milyonu bulacağı muhakkaktı
Cumhurbaşkanımız Sayın Ce- I lisini açış nutuklarında, Tekel lâl Bayaı'm Büyük Millet Mec- | işlerinden bahsederken Maltepc-
Gasıp
kimdir?
de eski iktidar tarafından 10 milyon lira sarfiyle bir sigara fabrikası inşasına girişildiği ve yeni hükümetçe bunun bir tetkik mevzuu olduğu belirtiliyordu.
Memlekette 40 milyon lira sarfiyle başarılması mümkün nice hayatî işler varken, ve bilhassa
macerası şu şekilde cereyan ct-
1946 seçimlerinden bir buçuk iki ay kadar evvel, sırf seçim propagaıjdası nıaJ-jsadfyle, -bir kanun çıkarılmış, ve o zamanki (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
Gümrük ve Tek£T~'Bakanı Nuri özsan
Üncülerimiz bir Kızıl müfrezeyi imha etti
Türk savaş birliği kayıp vermeden Pyongyang’a doğru ilerliyor
Kore Türk askerî birliği ko- I lığına üçüncü resmî tebliği gön I çurya hududu ve Kuzey Kore mutanı Tuğgeneral Tahsin Ya- [derdiğini ve generalin bu rapo- başkentine doğru ilerlediğini zıcının Genelkurmay Başkan- | runda Türk kuvvetlerinin Man | (Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
Millî yas günümüzdeki çirkin nümayişin akisleri
Müessif hâdisenin bütün yurtdaşlar
arasında uyandırdığı nefret
Üniversiteli gençlerin protestosu
Halk Partisi organları, gazetemizde Halk Partisinin millet parasının üzerine nasıl oturduğu ve bunu nasıl insafsızca, partinin hususî menfaatlerine âlet ettiği hakkında çıkan bir haberi ele alıyorlar:
«— Şimdi de Halk Partisinin mallarını, mülklerini müsadere mi? Hukuk devleti nizamı bu mu? diye soruyorlar...»
Acaba, millet parasına hodbehot, kendi kendilerine ve arzuları na göre tesahup ettikleri zaman, hukuk devleti nizamına göre mi hareket etmişlerdir? Eğer bugün ortada hukuk kaidelerini ve kanunları hiçe sayan bir yolsuzluk varsa, bunu normale irca etmek ve hukuk devleti nizamını korumak demokratik bir iktidarın vazifesi değil midir? Bu suallere verecekleri cevap yoktur:
Şimdi hâdiseyi tekrar gözden geçirelim: Halk Partisi, Halkevlerine yardım namı altında kendi çoğunluğunun verdiği kararla bütçeden 25 milyon lira almıştır. Halk Partisinin Büyük Millet Meclisinden geçirdiği Bütçe Kanununun tatbiki bahis mevzuu olsa dahi, bu paranın Halkevleri gayesine sarfcdilmcsi lâzımdır.
Halbuki, şimdiye kadar Cemiyetler Kanunu gereğince yapılan teftişler, bu paralardan mühim bir kısmının Halkevlerine tahsis edilmediğini göstermiştir. Bir defa beş milyon lirası sarih olarak Halkevlerine verilmemiş, ve partide kalmıştır. Bütçeden Halkevleri için alınan paranın siyasî bir partinin propagandasına hasredilmesi, ve tahsisin mevzuuna sarfolunmaması hangi hukukî devlet nizamında görülmüştür?
Bu millet, devlet masrafları için, dişinden tırnağından arttırıp vergi ödeyecek, ve sonra bir tek siyasî parti Meclisçe yapılan tahsisi dahi hiçe sayarak, bu paranın mühim bir kısmı ü-r.erine oturacaktır! Bu düpedüz, bir gasıptan başka bir şey değildir. Hangi hukuki devlet niza-
Mümtaz Faik FENİK
sigara imalâtı işlerini iki üç milyon lira sarfiyle ıslâh etmek dururken bu kadar büyük bir meblâğın hem de Maltepe’de, yeni bir sigara fabrikasına yatırılması hakikaten hayret edilecek bir meseledir.
Öğrendiğimize göre 100 milyonluk et kombinası işiyle, israfta yarış eden 40 milyon liralık sigara fabrikasının hazin
Camide müsoodes z vaaz
Aziz Ata’nın ölüm yıldönü-. münde, Halk Partisi merkezinin tertiplediği çirkin nümayişin âkisleri devam etmekte ve bu arada matbaamıza gruplar halinde gelen gençler ve diğer vatan-
Pakistanlıbirprofesörün camideki garip sözleri
Ankara Fırın Esnafı Cemiyeti dün senelik kongrelerini yapm ışlardır. Resimde bu toplantıda bulu nanlardan bir grup görülüyor
Millî saraylordaki eşya hakkında incelemeler
ilk raporlarını hazırlayan müfettişler sayısı 280 bini bulan eşyanın kayıt işlerini gayrı muntazam buldular
Milli saraylar idaresinde 1 Ağustos 1950 tarihinden Ekim 1950 senesine kadar yapılan incelemelere ait ilk raporun yazılması tamamlanmıştır. Haber aldığımıza göre, raporda, 1924 yıljnda hilâfetin ilgası üzerine sarayları ve köşkleri muhafaza için kurulan Millî Saraylar Müdürlüğünde 1 Ağustos 1950 de incelemelere başlandığı sırada saray idaresine kayıt ve defter sisteminin bilhassa 1924 den önceki eşya kuyuc|ıtı bakımından eksik bir manzara ar
zettiğine işaret olunduktan son ra bu vaziyet karşısında tetki kata mesnet olmak üzere 1924 tahrir ve tesbitinin esas alındığı bildirilmektedir.
1924 tahriri muntazam bir manzara arzetmekfe beraber bu tahririn de o tarihten önceki kayıtlar araştırılmadan yapılmış olması bazı eşya vasıflarının tam tesbit edilmemiş bulunması ve numaralama sisteminin mukavva gibi daya nıksız ve parçalanabilen maddelerle yapılmış bulunması gibi
daşlar, böyle bir matem gününde yaratılmak istenen bayram havasına karşı nefretlerini ifade etmektedirler. Bilhassa Ü-niversite talebeleri, bu nümayi-
Evvelki günkü Vatan refikimizde, hayret edilecek bir beyanat ve «Türkiye’de dinî hisler zayıflamış» serlevhaları altında, Pakistan Müslümanlar Birliği Ortadoğu Mümessili ve Karaşi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Sait Ramazan isminde bir zatın İstanbul’daki ziyaretlerine, bir camideki vaazına ve gazete-(Sonu Sa. 4 Sp. 5 te)
şe bir kaç kendini bilmezin iştirak etmesini, Üniversite gençliğini asla ilzam edemiyeceği-
ni titizlikle belirtmekte ve kendilerini böyle çirkin bir bühtandan tenzih eylemektedir.
Atıfbey D.P. ocak
Diğer taraftan aldığımız telgraflar bütün yurtta aa derin teessür ve asabiyetin mv/c.ıt olduğunu göstermekte.’.). Bu teessüre Ata’sını seven, O’na hürmet etmesini bilen temiz Halk Partililerin de katılmakta olduğu bilhassa nazarı dikkati caliptir.
Dün toplanan Demokrat Parti
kongresi
Partiler C. H. P. nümayişini nefretle protesto ettiler
Gece yapılan Atıfbey Demok rat Parti Ocak Kongresinde mühim ve heyecanlı görüşmeler olmuştur. Ankara milletvekili Mümtaz Faik Fenik ile Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu de toplantıda bulunmuştur.
Söz alanlar, dağ mahallelerinin 70—80 bin nüfuslu bir semtini teşljil eden Atıfbeyin ilçe olmasını istemişler, mahalli dert ve ihtiyaçlar üzerinde dur muşlar, günün iç politikayı alâkadar eden mevzularma da konuşmalarında yer ayırmışlardır. Bu arada eski zihniyetle mücadele edilmesi, resmî kad roda hâlâ partilerinin hesabına (Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
Fuat Köprül yudra dönüyor
Napoli, 12 (a.a.) — Dışişleri Bakam Profesör Fuad Köprülü dün, Elkebir vapuru ile Napoli-den hareket etmiştir-
Şoförler arasında yeni bir ihtilâf
Şoförler Cemiyeti toplantısının tehir 'edilmesinden faydalanan bir grup toplanarak kanunsuz bir takım kararlar verdiler
Ankara Umum Otomobiller ğanüstü bir genel kurul toplan-ve Şoförler Cemiyeti, haysiyet tısı yapacağım ilân etmişti.
divanı tüzüğünün müzakeresi
Cemiyet idare kurulu, bu tüzük tasarısını bir defa da hu-
kukçulara tetkik ettirmeye lüzum
(Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
çin dün Ankara Halkevinde ola-
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Yürii ya kulum !
Eski iktidar tarafından kırk milyon liraya tesisi kararlaştırılan Maltepe cigara fabrikasının hazin macerasını biliyor musunuz?
Bu iş için evvelâ on sekiz milyon ayrılmış.
Sonra 7 Eylül kararlariy-le bu on sekiz milyon yirmi bir buçuk milyon oluvermişi
Derken umumî fiai yükselişi dolayısiyle, bunun kırk milyona çıkacağı anlaşılmış.
Rıhtım yolu, işçiler için iskân yerleri yapılınca, sar-fedilecek paranın seksen milyona yükseleceği meydana çıkmış!...
Hani biraz daha dursaydı hızını alamıyacak ve az kalsın bir bütçe bir sigara fabrikası olacaktı!
YEDEKÇİ
ZAFER
13/11 1950
dâvamız
Mahrukat
Millî Eğitim BakanIığından
Maarif Dâvaları I
İşletmeler Bakanı sayın Muhlis Eto’ııin evvelki gün yaptığı basın toplantısında ü-zerinde durduğu mevzulardan biri de mahrukat dâvasıdır.. Mahrukat meselesini bir dâva olarak ele almanın zamanı çaktaıı gelmiş bulunmaktaydı. Sayın bakanın bu hususta söylediklerini dikkatle okudum. Topraklarımızda pek bol bir halde bulunan linyit kömürünü yakın bir istikbalde bütün meni leketin seve seve kullanacağını Bakanla birlikte hepimiz ümit etmeliyiz. İş bir dâva olarak «lo alındığına göre, linyitin yaygın bir suretle kullanılmasını sağlıyacak istihsal gibi, nakliye gibi, çok ucuza mal edilmesi gibi her türlü imkân, vasıta ve tedbirlerin de alınacağından şüphe etmemek gerekir.
Mahrukat dâvası, sadece bir kok kömürü, linyit kömürü dâvası değildir. Büyük şehirler mahrukat olarak, kok kömürü kullanmakta devam ettikçe, bu kömürü kullanma zorunda o-lıın tesislerin duracağı endişesini açıklayan Bakan, öte taraftan, yine mahrukat ilıtiya-ciyle tahrip edilmekte olan ormanlarımızın büyük faciasına temas etmemiş olmakln beraber, bu memleketle orman dâ-vasıntn da, bir elden, mahrukat dâvusiyle sıkı sıkıya ilgili olduğunu hiç şüphesiz yakinen biliyordur. Sayın Muhlis Ete. eğer, bu memlekette mahrukat olarak, linyit kömürü yakma imkân ve geleneğini kurabilirse, emin olsun, orman tükenişi felâketinin yarıdan fazla önüne geçmiş olmakla, belki bit vatan kurtarmış kadar nadide ve üstün bir yurt hizmeti görmüş bulunacaktır.
Zaten bütün ormancılar (?ıı fikirdedirler: Bugün son müdafaa hatlarına çekilmiş olan orman bakiyelerini koruyabilmek, ne bir Orman Umum Müdürlüğünün veya Orman Koruma teşkilâtının, ne de tek bir vekâletin i-şidir. Belki bütün bakanlıkların elbirliğine d: hiç değilse, Ulaşt ler, hattâ Ekon hattâ Tekel
Bakanlığiyle birlik-
in bir siyasî operet!
Son Posta gazetesinde Selim Kagıp Emeç, millî yas günü -müzde yapılan mahut nümayiş hâdisesinden bahsederek şunları yazmaktadır:
«Meseleyi uzun boylu tafsile hseet yoktur. Pek az istisna-siyle memlekette çıkan bütün gazeteler dünkü nüshalarında bundan haklı olarak esefle bah sctmişlerdir. Atatürk’ün muvak kat kabrinin Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından muta-den ziyaret olunacağını bilenlerin, bu ziyaret sırasında, peyledikleri bir takım şakşakçı genç lere İnönü’ye tezahürat tertip ettirmek suretiyle ne gibi bir maksat takip ettiğinden gafil bulundukları akla getirilemez. Esasen aynı hâdisenin bir benzeri, geçenlerde, Ankara Hukuk Fakültesinde de tekerrür etmiş, şimdiye kadar fakültenin he -men hiç bir merasimine iştirak etmemiş olan İnönü, bu defaki davete tehalükle icabet ederek sırtına, bir de fahri profesörlük cübbesi giymek suretiyle, bu .tc-zahürlere karşı beslemekte ol duğu zaafını meydana koymuştur. Bugün ortada mutlak bir hürriyet içinde seçilmiş bir Büyük Millet Meclisi vardır. Bunun büyük çoğunluğu demok -rattır. Onu işbaşına getirmiş o-lcn bu millettir, Binaenaleyh İ-nönü ve partisi hiç olmazsa ve yalnız bu hakikati gözönüne a-larak Cuma günkü gibi milleti rahatsız edici tezahürata mey -dan vermemeleri icap eder. Düşünmelidirler ki bugünkü hükümet tarih boyunca millet iradesiyle ilk defa iktidaar gelmiş olan bir hükümettir ve milletten aldığı kuvvetten emin olarak kendilerine ve bütün partilere en geniş ölçüde hareket serbestisi veriyo’sa, onun bu hareketi demokratik müsamaha zihniyetinden doğmaktadır; yoksa zaafından değil.»
Millî matem gününün havasını bozanlar
Vatan gazetesinde Ahmet E-min Yalman başmakalesindeI aynı hâdiseye temas ederek
M.:'ıip Dıranas
plânlı ko-
yapacağı iştir. Muhlis Ete, pek isabetli bir görüşle, memleketin linyit yakmaya çalışması i-çiıı geniş bir propagandaya ihtiyaç olduğunu da belirtiyor. Bununla beraber, bugünkü vaziyette mahrukat olarak yurdun beşte biri kok kömürü yakıyor mu bilmem. Fakat mu- , hakkak olan şudur ki, yurdun j beşte dördü, halen odun veya tezek yakmaktadır. Toprağın gıdası olan tezek toprağı, odun da, malûm, ormanı öldürüyor. Binaenaleyh, hattâ hiç propagandaya bilo lüzum kalmadan, bu yerlere, linyit yetiştirile-bilse, ucuîıı da verilse, bugünkü istihsal belki iki misline çıkar. Üzüntüyle belirtmeli ki. bugün demiryolu üzerindeki köyler, bucaklar, hattâ küçük kasabalar değil, biiyük şehirier bile kömür yerine odun yakmaktadır. Deniz nakliyatına açık sahil kasabaları ha keza.. Buralara zaten kok kömürü gitmiyor ki, linyit istiyoruz densin.
Doğrusunu isterseniz, dâva çok büyük. Koskoca İstanbul, hinterlandındaki eski ormanlarının bugünkü çalı çırpı baki yeleriyle hâlâ adım başındaki odun depolariylc kışa giriyor. İstanbul’a linyitin propagandası kadar, onu odun yerine yakma mecburluğu da düşünülebilir.
Hülâsa, vasi, kok sarruf kadar, mızın tahripten vo yok olmaktan korunması dâvasıdır da. Linyiti şehirlerimizde kok kömürü yerine ikame etmeği sağlamaya bir an evvel bakmakla beraber, vakit geçirmeden. son kalmış ormanlık bölgelerimize ulaştırmanın yolunu da bulmak, herhalde az hayatî hjr dâva olmamak gerektir.
Aynı zamanda değerli, kânıil bir ilim adamımız olan sayın Muhlis Ete'nin, tuttuğu bu hayırlı işte bi muvaffak
ülden dile-
mahrukat dû-kömüründeıı ta-ormanları-
şöyle demektedir:
«Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı, görmüş, geniş anlayışlı Celâl Bayar Cumhurreisidir. Bayar millete verdiği sözü tutmuş, partiden ayrılmıştır. Devlet Reisliği rolünün her türlü i-caplarına saygı gösteriyor. Partinin diğer ileri gelenleri harici meselelerde vaktile millî cepheyi candan desteklemişler umumî hayatımızda aheng ve sulh kurulmasını, ruhlarda nefret değil, sevgi hüküm sürmesini temine çalışmışlardır.
Evvelki gün bir millî matem gününün havasını bozmak ve tertipli nümayişler hazırlamak gibi çirkin hallerin şahidi olduk. Bunun mesuliyeti kimde-
Ve bakışları elbise ile odada-kiler arasında mekik dokuyordu. Bir ara Gülşeni durarak:
— Sende bugün bir kül kedisi hali var Güllü, dedi. İyi peri sihirli değneği ile dokunarak elbiseni masaldaki gibi şahaneleştirivermiş sanki.. Şu ipek yığınına bakmağa doyamıyor ve baktıkça da âdeta gözlerine inanamıyorsun.
— Hani işin (le doğrusu bu Selim.. Bana bütün bu güzel şeyleri temin eden iyi peri de işte karşında..
Ve gülerek yengesine baktı.
Yengesi de gülerek:
— Hem kül kedisi gibi baloya da gidecek., dedi. Ama artık orada sevgili şehzadesine rastlayıp rastlanuyacağını Allah bilir.
— Bu güzel elbiseyi giyip baloya gideceğin için çok mu memnunsun Güllü?..
Gülşenin yerine yenge cevap vererek:
— Tuvalet giyeceğim diye uçuyor ama., dedi. Baloya dn-ha doğrusu yarın geceki düğüne gitmekten âdeta ürküyor.
— Hakkınız var yengeciğim.. dedi. Bilmem ki., işte.. Korkuyorum biraz galiba..
— Korkuyor musun?.. Ne-
AMİRAL GİNDER
Amerikan deniz grupu eski başkanı Ankaradan ayrıldı
İki seneye yakın bir zamcfn-danberi memleketimizde Amerikan askerî yardım heyeti deniz grupu başkanlığım ifa etmiş ve simdi de Amerikada başka bir vazifeye tayin edimiş olan Amiral Samuel Ginder dün saat 12 de Amerikan hava kuvvetlerine mensup bir askerî uçakla Atina-ya müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.
Amiral Ginder ve eşi Etimesgut hava alanında Genelkurmay Başkam Orgeneral Nuri Yamut, Kırşehir Milletvekili Rifat Özdeş, Deniz Kuvvetleri Komutam Tüm amiral Sadık Altıncan, Kurmay-başkanı Tümamiral Kemalettin Bozkurt, Genelkurmay Haber Alma Başkanı Tuğamiral Aziz Ulusan, Garnizon Komutam Tümgeneral Selâhattin Selışık, Genelkurmay İrtibat Grupu Başkam Yarbay Saner, Genelkurmay Pro ■okol Şubesinden Yüzbaşı Samet Kuşçu, Amerikan Askerî Heyeti Başkam General Arnold, yeni deniz grupu başkam Amiral Reis, hava grupu başkam General Robert Tate ve Amerikan Askerî Yardım Heyeti ileri gelenleri ile dostlan tarafından uğurlanmalardır.
Amiral Samuel Ginder Etimesgut hava alanında kendisiyle gö rüşen gazetecilere şu demeçle bulunmuştur:
«— Memleketinizi terkettiğim şu anda hakikaten teessür içindeyim- Türkiyede bulunduğum müddetçe geçirdiğim güzel günleri ve edindiğim samimî dostlan daima hahrlıyacağım. Türk Deniz Kuvvetlerine yapılan askerî yardım kıymetli dostum Sadık Alhncamn kıymetli liderliği alımda her gün bir az daha artan inkişaf kaydetmektedir. Tür kiyeden ayrıldığım şu anda mem lekelinize ve samimî dostlanma Allahaısmarladık demek istemiyo rum. Çünkü yakın bir gelecekte tekrar memleketinize gelmek ihtiyacım bu sabahtan itibaren hissetmeye başladım.» Yardımsevenler balosu
önümüzdeki ayın ilk haftasında Yardımsevenler Derneği tarafından Ankara Palas salon larında büyük bir balo tertip e-dilecektir. Balonun her bakımdan mükemmel olması için Bayan Köprülü yardımda bulunacağını vaadetmiş ve hazırlıklara başlanmıştır. Bir çok sürprizlerle dolu olan baloda Türkiye Güzellik Kraliçesi Güler Anman da hizmet edecek ve bu arada Güler Arıman'ın dansı müzayedeye konacak ve kendisiyle ilk dans edene mükâfat verilecektir.
dır? Bu halin çaresi bulunabilir mi? Ortalığa memleket ölçü leri ile bakılırsa çarenin derhal keşfedileceği muhakkaktır. Ortada meşru bir hükümet var. Tek parti rejiminden korkunç bir miras almıştır - Bu mirası bırakanlar insafsızlık edip hükümetin yolunu kesmeğe ve halkı gaflete düşürmeğe çalışırlarsa, bugüne kadar memleketimizde defalarla cereyan e-den facia bir defa daha tekrarlanmış olur,
IKII7Z IKA\ILB
Tefrika No.
den?.. Kimden?.. Niçin?..
— Vallahi her şeyden ve herkesten korkuyorum.. Tanımadığını insanlar.. Bilmediğim yerler... Ne bileyim, içimde bir ürkeklik var işte.. Yazın da sizlerle beraber bir baloya gitmiştik amil o zaman bizbize adamakıllı kalabalıktık.. Hem de, ne de olsa kır balosu idi.. Şimdi bu başka.. Hakikî korkaklar gibi, ne kadar muhakememi işletsem yine de içimdeki korkuyu yenemiyorum. Herkesin içinde birden alıklaşıverc-ceğim, becdiksiklikler yapıp, potlar kıracağım diye ödüm kopuyor.. Dansetmesini bile a-daınakıllı beceremiyorum. Ne bileyim ben işte her şey gözümde büyüyor,. İnşallah orada yengemi utandırmam.
Selim kahkahalarla gülüyordu:
— Düşündüğün şeye bak Güllü., dedi, imtihan kapısında
22 ayda 22 iş ve Eğitim Enstitüleri
31/10/1950 tarihli Ulus gazetesinin ikinci sayfasında .Eğitim Enstitüleri Dâvası, başlığı altında eski bakan Reşat Şemsettin Sirer tarafından yazılmış bir makale, 30 yıllık bir meslek adamı olarak beni yakından ilgilendirdi. Bu makale, Millî Eği tim Bakanlığında bakan olaıâk 22 ay çalışmış bir kimsenin ku-leminden çıktığı için, birinci cil di neşredilmiş olan .Tüıkiyede İlk Öğretim, adlı üç ciltlik'bir kitabın müellifi olarak tahlile ve teşhire değer bir vesika olmak bakımından bende ayrıca şahsî bir alâka da uyandırdı.
Makale,umumî görünüşe nazaran, eski bakanın 22 aylık mesuliyet ve salâhiyet devresinin bir muhasebe ve müdafaası nlaksadtyle kaleme alınmış gibidir. Bu müdafaanın ağırlık merkezini, Eğitim Enstitüleri teşkil etmiş bulunmakta ve bu arada; her derecesiyle ihyası büyük bir isabetle yeniden ele alınmış bulunan öğretmen okul ları işini belki sekteye uğratabil mek vahimesine de bir yer ayrılmış olduğu hissedilmektedir.
Milletvekili ve bakan yapılıncaya kadar Istanbulda Galatasaray Lisesiyle Çapa Kız Öğret men okulunda kısa süıen öğretmenliklerden sonra meslekî hayatını, hemen bakanlık müfettişliği, ilk öğretim umum müdürlüğü, Paris ve Berlin talebe müfettişlikleri, yüksek öğretim umum müdürlüğü gibi pek mutena işlerde geçirmek bahtiyarlıklarına erişmek fırsatlarını kaçırmamış ve bu yoldan politika hayatına da çekilerek milletvekili ve bakan olmak mazhariyetlerine de kavuşturulmuş bulunan bu zatın, sarsılmaz bağlılığını ve sevgisini belirtmekte hiç ihmal göstermediği mesleğine 14 Mayıs 1950 deh sonra dönmesi beklenirken, gazetelerde ilân ettiği gibi politikaya ve politikacılığa devam kararı almasına hiç kimsenin bir diyeceği olamaz. Ancak, haddi zatında normal bir îş, bir konu olmak mahiyetinde iken her nedense «Dâva, kelimesiyle sunî bir şümul ve vüs’at kazandırılmağa çalşılan Eğitim Enstitüleri işinin .Türk milletine iyice anlatılıp benimsetilecek, bir dâva olarak ortaya atılmasında şahsî bir politikadan ve politikacılıktan başka bir maksat görülemez. Hazin olan başka cihet; öğretmenlik meslekinin ve bu memleketin hayatî dâvalarından biri olan eğitim meselelerinin gelenek politikadan kuvvetini alan şahsî bir prestij için bir âlet, bir vasıta olarak çekinmeden kullanılabilmesindeki cüretkârlıktır. Makale sahibinin, bu politika gayret ve ihtirasından başka, kâfi bir bilgi ve tecrübe edinilemediği, üzerinde yaşanan bu memleket bilinip tanınmadığı, hele taşınan ruh ve ihniyet de hiç elvermediği için
Nakleden: Ş. TAYLAN imişin gibi, âdeta helecanlar geçiriyorsun.. Bütün bu üzüntülerinin ne nu bak yarın gece nasıl ıınlıya-caksın... Konuşursun da, gülersin de, dans da eder, herkesi kendine haytan da edersin.. Bunun için fazla külfete girmene de lüzum yok.. Olduğun gibi kal kâfi, öyle temiz., öyle hoşsun ki.. Ne düğünü bu yenge?.. Nerede, kim evleniyor?..
— Bizim Zeki Beyler kızlarını evlendiriyorlar.. Bu münâsebetle Osmanbeyde yeni aldıkları evde muazzam bir dâvet tertip etmişler. Yabancı değiller, istersen seni de dâvet ettirebilirim..
— Tabiî isterim yengeciğim. Hiç olmazsa orada Gülşen ile ben birbirimize destek oluruz. Gülşen için olduğu kadar benim için de famaıniyle yabancı bir muhit. Orada tek bir tanıdığa rastlıyacağımı sanmıyorum..
Artık biz iki acemiler elele tutuşur snlondan büfeye, büfeden boş şeyler olduğu- . dansa, dolaşır dururuz.. Nasıl bu fikir Gülşen?. Beni arkadaşlığa kabul ediyor musun?.
— Etmez olur muyum hiç Selim.. Bu buluşun için elimde olsa seni madalya ile taltif ederdim.. Beni öyle sevindirdin kT tasavvur edemezsin.
Hakikaten de sevinç içinde idi. Bu konuştuğu adamın Gü-lüz’ün nişanlısı ile alâkası yoktu. Asıl Selim işte buydu., sevdiği.. ve daima da seveceği adumdı o..
Şimdi onu, karşısında canlı, samimî ve kendine yakın haliyle bulduğu için âdeta mi-
gün bir şekil da ayrı bir bi-| çime soktuğu adnmla bunun! alâkası yoktu.
Onu, öyle, olduğu gibi bul-| manın verdiği sevinç içiııdeki|
YAZAN
Azız BERKER
ancak başarısızlıklarla ve kötü neticelerle karşışlaşılan birtakım sukat ve sapık gayretlerin öğürülecek birer icraat olarak kabul ettirilmesine çalışılması, bizi 22 aylık bu devreye ait asıl hakikatleri yazmağa şevketti.
Makalede, yapmacık bir büyüklük tavır ve edasiyle, bakan lıktan alınmış bir kimsenin, en yakın çalışma arkadaşlarına, eğitim enstitüleri konusunu, •Türk milletine iyice anlatıp benimsetmelerini..» rica yOliyle vazife olaruk telkin etmeğe çalışması, öyle kolaylıkla bağışlanıp affedilecek azamet taslakçı-lıklarından sayılamaz. Yakın çalışma arkadaşlarının nasıl karşıladıklarını bilmediğim böy le bir telkine cüret edilmeseydi bu pek iğreti büyüklüğe göz yumulur, gülünür ve geçilirdi.
Bu makalede, salâhiyet ve mesuliyet zamanı için «Garip bir tesadüf eseri olarak 22 aylık hizmet devremde başlanan ve bir kısmı tumamlanan işlerden bir değer taşıdıklarına kani olduklarımın sayısı da 22 yi buluyordu...» denilerek bunlardan her nedense ancak 7-8 kadarının izah ve takdimine girişilmiştir.
1 — İlkokul öğretmenleri aylıklarının umumî bütçeye alınması, şahsî bir başarı gibi gösterilmiştir. Bu mevzu, ta Cumhuriyetin Kuruluşundan beri halline çalışılan meseleler arasında idi. Rahmetli Vasıf Çınar da bu tedbiri, müzmin derdin biricik hal çaıesi gibi saymıştı. Bugün de kıymetini muhafaza : eden, hattâ arttıran bir çok cid-:dî sebepler, bu tedbirin tahakkukuna hıâni oldu. Şahsî bir başarı imiş gibi tanıtılmak gayretinde bulunulan bu hal şeklinin, bizzat öğretmenlik mesleğinin ve demokratik hayatımızın geleceğinde ve gelişiminde nasıl bir tecelli göstereceğini, Reşat Şemsettin Sirer’in bakanlığında çok ciddî olarak üzerinde duracağı bir memleket meselesi idi. Bugün bu konunun memleket ölçüsünde önemini arttırdığına hiç şüphe yoktur. Netekim, sayın Cumhurbaşkanımızın, Büyük Millet Meclisinin açılışında irad buyurdukları büyük nutuklarında, mahallî idarelerin muhtariyetine temas olunması, mevzuun ne kadar şümullu olduğunu göstermiş bulunmaktadır.
İlkokul öğretmenlerinin, yıllarca çektikleri ıstıraplardan kuvvet alan haklı istekleri, aylıklarının, sadece diğer devlet memurları gibi muntazaman tediyesinden ibaretti. Çeyrek asır içinde bir düzene konulamıyan bu isteklerin, sürüp gitmesinden rahatsızlıklar duyanlar, bir
öğünme
manlar, bu derdin çaresini 20 I liraya öğretmen bulunacağı tehdidini savurarak sindirmekte aradıkları, bu devri yaşamış o-lan nıeslektaşlarca bilinen hakikatlerdendir. Eski bakan Reşat Şemsettin Sirerin devrinde bulunan hal şeklinde, tecelliler ve neticeler hiç hesaba katılmamıştır. Bunu sağlayacak başka müsbet tedbirler de olabileceği kale bile alınmamıştır.
Başarı olarak gösterilen hal şekli karşısında neyin zedelendiği meydandadır. Bu tahlilden sonra hatıra, ister istemez, neden? suali geliyor. Bu suale eski Bakanın şahsi adına verilecek cevaplar, ıstırap ve ibret verici olacaktır. Şimdi biz, sadece, şunu söyliyelim: Bu hal tarzı, hiç olmazsa bir veşilesi olmamalı idi.
2 — Eski Bakanın makalesinde, bakanlığı zamanında ilkokul öğretmenlerinin «aylıkları arasındaki nisbetsizliklerin ve bazı mağduriyetlerin giderilmesi için bir ayarlama yapılması prensibinin kabul...» edildiği ileri sürülmektedir. Bu ayarlama prensibinin tatbikatta ne gibi neticeler verdiğilni, ayarlama yapılmak istenirken yeni yeni ne gibi nisbetsizliklere ve mağduriyetlere yol açıldığını, daha kıdemlinin nasıl daha kıdemsiz hale getirildiğini, bir çok mağdurların bu ayarlamadan nasıl mahrum bırakıldıklarını ilkokul öğretmenleri, ilk öğretim müfet tişleri, bakanlık teşkilâtında ve orta okul kadrolarında çalışan eski ilkokul öğretmenleri görmüş ve anlamışlardır. Bu ayarlama, makale sahibinin dediği gibi, nisbetsizlikleri ve mağduriyetleri gidermeğe yarayacaktı. Kullanılan «Nisbetsizlik» ve
• Mağduriyet» kelimelerini .Haksızlık» ve «Adaletsizlik» kelimeleriyle de ifade etmek hem mümkündür, hem de doğrudur. Demek ki ayarlamada ihlâl edil miş hakların sıyaneti bahis konusu idi. Bu prensip gereği gibi tahakkuk ettirilemedi. Bundan kısmen istifade edebilecek öğretmenlere de bunun bir
• Hak» değil, bir .Atıfet» oldu-
ğu beyan edildi. İşte kabule maz har olan bu ayarlama prensibi bu neticeyi verdi. Neticede öğü-nülecek ne « vardır? İnsanın, keşki yıllarca küllenmiş bu mağ duriyet sürüp gitseydi de ilk öğretim bünyesinde bu sözde pren sip ile yeni yeni ıstırap ve şikâyet unsurları yaratılmasaydı, diyeceği geliyor. Ne garip tecellidir ki, bundan istifade edebilmiş olan öğretmenler de mem nun kalmadılar. *
3 — Makalede, köy enstitüle-•Köye öğretmen yetişti -
24
bütün kara düşünceleri dağıtıyor, kalbi yavaş yavaş ferahlıyor, halecanı yatışıyordu.
Ertesi akşam Gülşen aynanın karşısından uzun zaman ayrıtamadı. Kendisine baktıkça tanıyamıyor. Karşısında bir yabancı varmış gibi âdeta şaşırıyordu. İlk defa olarak o-muzları açık bir elbise giyiyordu. Tuvalet beline kadar dardı. Sonra birden genişliyor ve lâpa lâpa yağan kar gibi nazlı bir inişle topuklarına kadar dökülüyordu. Bu hayal gibi elbisenin sardıöı vücut sahiden kendinin mi idi?... Saçlarında, cildinde, yüzünde de tanıyamadığı bir şey.. Bir başkalık vardı bu gece.. İçin için yanan esrarengiz bakışlı bir çift yabancı göz aynanın derinliklerinde, kendinin bildiği gözleri ve bakışı araştırıyordu.
Çocuklar gibi neşeli., onlar
ren okullar haline getirilmiş ve mezunları bizzat istihsalde bulunmak mecburiyetinden ve geçim meşgalesinden kurtarılarak aylığa geçirilmiştir..» denilmektedir.
Köy Enstitülerinin köye öğret men yetiştiren okullar haline getirilmesi, tamamiyle hayalî bir iddiadır. Bu enstitüler, büyük çoğunluğuyla tamamlanamamış binalar içindedir. Kız ve Erkek öğrencileri, namzet olduk ları hayatın gerektirdiği yaşama, öğrenme ve gelişme şartlarına kavuşturulamamışlardır.
Kadroları ve teşkilâtı, bilhassa keyfiyeti bakırımdan kifayetsizdir. Bu işe tahsis olunabilen paralar; binaca, vesaitçe, teşkilâtça kısa sayılabilecek yıllar içinde bu müesseselerin derlenip toplanmasına, yâni hakiki ve ciddî mânasiyle köy öğretmeni yetiştiren okullar olarak işlemesine kâfi gelememiştir. Bu kifayet s. z rakamların bugün arttırılması da pek müm kün değildir.
Bu müesseselerin cezri olaruk ıslahı yolunda münasebet düştükçe, ifade edilen fikirler, yapılan tavsiye ve ikazlar, günlük politika cereyanlarına uymadığı için tabii iltifat göremezdi. Bu müesseseler, ciddî meslek adam'arının kabul edeceği bir şekilde köylerimize öğretmen yetiştiren okullar haline getirilmesi, ne 14 Mayıstan önceki idarenin, ne de bu devirde kendisine hizmet verilmiş bir bakanın başarabileceği bir iş olmaktan esasen çıkmıştı. Bu müesseseler, bugün acı hakikatleri görüp göstermekten çekinmiyen ve politikayı her türlü kıymetlerin üstünde şahsı için tek itilâ vasıtası saymıyan kafası ve vicdanı her türlü Betlerden sa-:lim bir hakikî adam, ruhi ve bedeni sağlam bir kurtarıcı elinde elbette ıslah olunacaktır.
4 — Eski bakanın 22 işi arasında bir de okul - aile birlikleri vardır. Makalede, bu mevzuda da, «Vatandaşların, öğretmenleri daha yakından tanımalarının, onlara sayğı göstermelerinin ve müşterek işleri için yardımlarına koşmalarının sağlanacağı hesaplaııdığndan...»bah gedilmektedir.
Evet! Talebe ile okul ve öğretmen, aile ile okul, öğretmon ve bakanlık, ■ bakanlıkla okul, öğretmen ve aile arasında, öğretmenlik mesleğinin icaplarına, fazilete, saygı ve sevgiye tek kelime ile ahlâka dayanması-lâzım gelen münasebetler, uzun yıllar, kuvvetlendirileceği ve geliştirileceği yerde tamamiyle ihlâl edilmiştir. Kurulmak istenen bu okul - aile birlikleriyle ihlâl edilen bu münasebetlerin bir dereceye kadar düzene sokul ması bahis konusu idi. Bu hususta, haddi zatında zevahiri de kurtarmak gayretiyle bazı yö-
(Sonu Z üncü sayfada)
Elbisem o
Beğendir
ııkılgıındı. Fakat içindo ııı gururu, kadın aza-ıssediyordu.
Onu görür görmez Selim hayranlığını gizlememişti:
— Seni neye benzeteceğimi bilemiyorum Gülşen.. demişti. Uçan bir kelebeğe mi, asil bir kuğu kuşunun kanadından kopmuş incecik bir tüye mi?., velhasıl incecik, bembeyaz, harikulade bir şey olmuşsun.. Elimi değdirsem, çiy tanesi gibi yok oluverecek, ay ışığı gibi avucumdan kayıp gideceksin, gibi geliyor bana..
— Sahi Selim., kadar güzel mi?, mi?
— Elbiseni tarif etmemi istiyorsan edemem Gülşen.. Ren gi galiba beyaz.. Daha doğrusu beyaz da değil mehtabın renginde... Neden ve nasıl yapıldığına akıllar ermez.. Kıymetine paha biçilmez...
Gülşeniıı bütün üzüntüleri yok olmuş, ürkekliği kalmamıştı..
Neşe ile dansediyor.. Güzel güzel konuşuyordu.
Üzerinde kendisine yakışan bir tuvalet olduğunu biliyor. Bu haliyle Selimin hoşuna gittiğini biliyordu... Onun yanında bulunduğunu da biliyordu.
(Sonu var)

Atatürk düşmanlığı
Fazilet ve ahlâk sahtecileri-; bütün millete, lıÜtlîn men-r çıplaklıklariyle göstermek zamanı geldi kanaatındayım.
Bugüne kadar olmadık hezeyanı yaptılar, olmadık sözleri söylediler, olmadık mugalâtalara saptılar. Sandılar ki kimse bir şey bilmiyor. Hep âlemi kör, herkesi sersem sanmak küstahlığında bulundular. Dil ve kulem paçavralarının suratlarına vurulmıyacağını umdular. Yanıldıklarını onlara göstereceğiz.
Şu beş onu geçmiyen haze-lenin on iki senedir yapmaktan çekinmedikleri ve hâlâ devam etmek istedikleri çirkeflikleri D.D.T. liyeceğiz.
Onlara on iki yıllık haramiler diyeceğim amma, on iki sayısı çok gelir.
Atatürk düşmanlığını ilk önce bunlar memlekette tesis et-miye çalıştılar. Bereket versin ki artmadı, yine kendi üzerlerinde kaldı.
Atatürk 9 Kasımda ebediyete göçtü ve 10 Kasımdn düşmanlık tezahürleri başladı'. O gün Büyük Millet Meclisinin biiyük ve tertemiz kürsüsünü, nutuk çeken bir adam, içinden dökülen herzelerle kirletti. O gün o kürsüde herkes ağlaya ağlaya Atatürk’ten bahsederken bu herzevekil Atatürk'ü feza-hatle itham etti, Atatürk devrini bir Abdülhamit devri gösterdi ve şu sözlerle çenesi kısıldı: O fezahat devri kapandı ve artık bugünden itibaren fazilet devri gelip başladı!!
Herkes şaşırdı. Birbirine baka kaldı. Hattâ şeflerinin en yakın bendegânının çoğu bile bu sahte faziletçilik nutkunu alkışlıyamadı.
7
Bu adam sonra Atatürk a-leyhindeki bu fezahatine mükâfat olarak en yüksek mevkilere getirildi!
Atatürk düşmanlığı işte o menfur nutukla başladı ve on iki yıl sürüp geldi, ve hâlâ da sürüp gitmektedir. Atatürk öldüğü dakikadan itibaren Atatürk’ün öz can ve şan düşmanları ikbalden ikbale götürüldü ve Atatürkçüler — yani millet — idbardan idbara atıldı.
Namuslu Halk Partililer! Bunlar sizden değillerdir. Tarihî olan partimizi bu müstek-reh tasallutlardan kurtarmak Atatürk’e karşı borcunuzdur. Borcunuzu ödeyiniz.
Ben bir numaralı, halk ve Atntürk düşmanı ile de konuşmasını bilirim. Beklesin!
Aka GÜNDÜZ
Taksi hırsızlığı
Evvelki gece saat 23 sıralarin da Telsizlerdeki Yüksel Sineması önünde bulunan bir taksi meçhul şahıslar tarafından kaçırılmışsa da kısa bir zaman sonra bulunmuş ve hırsızlar da ele geçirilmiştir.
Mustafa Alpay isminde bir şoföre ait 3442 plâka sayılı taksi, sabıkalılardan Necati ile Hakkı, Ali, İsmail ve Mehmet isimlerinde beş kişi tarafından kaçırılmıştır. Ancak, taksi hırsızları Kâzım Özalp Caddesine geldikleri hırada benzin bitmiş ve bir hal çaresi aramaya başlamışlardır. Nihayet taksiyi civardaki benzinciye kadar iteklemek suretiyle benzin almaya karar vermişlerdir. Bu esnada Emniyet Müdürüne Yenişehir’de gece teftişi yaparken rastgelmeleri hırsızları şaş kına döndürmüş ve hemen taksiyi terkederek oradan u-zaklaşmışlardır.
Fakat, zabıtanın kısa süren bir takibi neticesinde bunlardan Necati ve bilâhare diğer hırsızlar da muhtelif yerlerde yakalanmışlardır.
Hırsızlar haklarında hazırlanan evrakla beraber Suçüstü Mahkemesine sevkedilmişler ve bunlardan Necati ilk sorgusunu müteakip tevkif edilerek Cezaevine gönderilmiştir.
4
TAKVİM
13 11 1950 — Pazartesi
Rumî: 1366 — Ekim 31
Hicrî; 1370 — Safer 2
Vasati Eztıı
Sabah öftlo İkinci Aksam Yatsı tınsak
NÖBETÇİ ECZAHANELER
Kurtuluş, Yenişehir, Başkent
13/11/1950
ZAFER
Sayla: 3
RadyoTelgrafTelefon
DışPolitiko
Çinin cevabı
Komünist Çin hükümetinin, Kore ve Formoza meselesinde noktai nazarını bildirmek üzere Güvenlik Konseyine bir temsilci göndermesi kararlaştırılmıştı. Amerika hükümetinin tanımamış olduğu bir hükümet, ihtilâfı mahallî bir çerçeve içinde bırakmak mülâhazasiylc, beş büyüklere derdini dinletmeğe dâvet o-lunuyordu. Bu, Amerika’nın olduğu kadar bütün Birleşmiş Milletlerin de, ne yapacağını pek iyi kestiremeyip de bir komünist rejime karşı büyük bir müsamaha duygusunun ifadesi sayılabilirdi.
Çin’in, Mançurya hududundan, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin sulh vo sükûnu iadeye çalışmakta oldukları Kuzey Korc-ye — velev ki, Pekin radyosunun ilân ettiği gibi, sadece gönüllü kuvvetlerle — müdahalesi, bu dâveti bir emri vaki haline sokmuştur, denebilir. Lâkin, komünist Çin rejiminin de pazarlığa pek pahalı şartlarla girişmek istediği bugün gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Filhakika, Çin Dışişleri Bakanı Şu En Lai, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine gönderdiği bir mektupta, Kore meselesinin Güvenlik Konseyinde müzakeresi sırasında, Çin murahhasının da hazır bulunması teklifini kabul etmemektedir. Çinli Dışişleri Bakanı bu suretle, Kore’ye vaki herhangi bir Çin tecavüzünü reddetmekte ve General Mac Arthur’ün bu husustaki raporunu tek taraflı ve keenlcmyekûn addetmektedir.
Büyük falcılığa başvurmadan, denebilir ki, bu cevap, komünist Çin'in, şimdilik Amerika’ya meydan okuyamıyacak durumda oldu ğunu ve Kore savaşının, Amerikan idarecilerinin ümit vo temenni ettikleri gibi, mahalli bir çerçeve içinde mahsur kalacağını gösteren bir alâmettir.
Yunanistan meselesi Güvenlik Konseyinde
Rus murahhası
fithamagirişti
Yunanistanda demokrat fikirli elemanlar kurşuna diziligormuş
Çeteci kız kardeşini esir alan bir Yunan askeri
Komünist Çin hükümeti, Kore meselesindeki karışık durumuna mukabil, vermiş olduğu notada, Formoza işini gayet sarih bir lisanla ele almakta ve bu meseleyi görüşmek üzere murahhasların yolda olduğunu bildirmektedir.
Bilindiği gibi, Formoza, milli-yçtçi Çinlilerin sığındıkları son adadır ve bu adada kâin bulunan hükümet, elân. Birlenmiş - Milletler de dahil olmak üzere, haricî münasebetleri idame etmektedir. Sovyet Rusya'nın, Birleşmiş - Milletler teşkilâtının başlıca organlarını boykot etmesi, bu teşekkülde milliyetçi Çin murahhası Dr. Çiang’ın mevcudiyetinden ötürüdür.
Atina Radyosu (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler siyasî komisyonu dün gece yaptığı toplantıda Yunanistan meselesini incelemeğe devam etmiştir. Bu konu üzerinde ilk söz alan Rus tem silcisi Yunanistan'daki Demokrat fikirli elemanların kurşuna dizildiklerini, zidanlarda işkenceye maruz bırakıldıklarım ve toplama kampına sevkedildiklerini iddia etmiş ve Birleşmiş Milletlerden bu hale son verilmesi için müdahalede bulunmasını istemiş tir-
Bu ithamlara cevap veren Yunan temsilcisi Politis Rus delege-
sinin bundan önce de bir çok defalar ileri sürdüğü bu iddialarını reddetmiş ve Yunanistan’da son bir sene zarfında ölüm cezasının hiç tatbik edilmemiş olduğunu belirterek, Ruslann başkalarına yüklemeğe çalıştıkları suçların asıl failleri olduğunu söylemiş ve bu mesele hakkın daki Rus teklifinin oya konularak reddedilmesini istemiştir.
Türkiye ve Avusturalya delegeleri Yunan delegesinin sözlerini desteklemiş, komisyon bundan sonra Yunan teklifini oya koymuş ve Rusya’nın Yunanistan aleyhindeki ithamlarım altıya karşı 26 oyla reddetmiştir.
PULSUZ İSTİDA
Tarih neler yazacak?
Bir gün gelecek, tarih taliin cilvelerinden faydalanarak ismi •büyük» o çıkan İnönü’nün, Birinci Dünya Harbinde yanlış ve sakat düşüncesi dolayısiyle, karargâhını esir dü-şürmiye sebep olduğunu ve buradan gecelik entarisiyle, kendisini bir faytona atarak kurtardığını ve Millî Mücadele sırasında, bütün ikaz ve emirlere rağmen fikri sabitinde ısrar etmesi yüzünden Eskişehir bozgununa sebep olduğunu yazacak ve bu adamın nasıl olup da millî kahraman diye isimlendirildiğine herkes şaşacaktır.
Atatürk’ün direktiflerini — kendinden hiç bir şey katmadan — harfiyen tatbik etmekten gayri iş yapmadığı halde, merhumun büyük tevazuundan istifade edferek, hepsini kendine maletmiş olduğu da tabiî bir gün olup kitaplara geçecektir.
Fikri sabit, dar görüş ve tereddüt gibi başlıca üç büyük meziyeti (!) olan bu zattan da fazla bir şey beklenemiyece-ği için, şakşakçılarının yani — kendi tâbirleriyle — haset ve kin manyaklarının onun gölgesinden ürktüğümüz hissine kapılmalarına güler ve geçeriz!
Esas olan, kendisinin Atatürk’ü hiç bir vakit sevmediği ve bu hissi de Muvakkat Kabre giderken, endişe-i iktidar ile açığa vurduğudur.
Onun Atatürk’e, küçücük dahi olsa, bir muhabbet hissi beslediğine dair verilecek misale bu âciz beden feda olsun!...
Hikmet YAZICIOĞLU
-5
Yavuz Abadan’ın ikinci mektubu ve cevabımız
■Kombina işinde, Soğuk ha-işi» başlıklı yazımıza gelen cevabı ve buna ilâve ettiğimiz notu .evvelki günkü nüshamızda neşretmiştik. x
Bu hususta Profesör Doktor Yavuz Abadandan aldığımız ikinci mektubu da, aşağıda bulacaksınız:
Zafer Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğüne;
Kombina dedikodusuna adımın karıştırılması dolayısiyle gönderdiğim tekzibe ilâve ettiğiniz notlar da baştan aşağı hakikate aykırıdır. Danimarka-ya maalesef ömrümde ayak bas mış değilim. Şahin isminde herhangi bir tanıdığım dahi yoktur. Eğer maksadınız Trans-türk’ün eski ortaklarından İsveçli Schalin ise bir buçuk sene önce şirketten ayrılan bu zatla memleket içi veya dışı herhangi bir seyahatta bulunmadım.
Atlas firması ile herhangi bir ilişiğim olmadığını bizzat bu müessesedep tahkik etrrçek mümkündür. Bu sebeple istihbaratınızı daha emin ve dürüst kaynaklardan temine gayret etmenizi meslek haysiyeti namına tavsiye ve bu son tavzihimin de, Basın Kanunu hükümlerine dayanarak, aynı sütunlarda dercini rica ederim.
Prof. Dr. Yavuz Abadan
Dünya’nın aynası:
Dünyanın en meşhur foto muhabiri nasıl öldü
John Smith’in çektiği resimler maruf birçok ressamın tablolarından
Bundan 8 9 ay evvel Thomas Jhonson Smith’in New - York’ta, 33 üncü caddenin ortasına sermiş olduğu eski bir battaniyenin üzerinde sırt üstü yattığı görülmüştür. Saatlerden beri, eli fotoğraf makinesine yapışmış yatan foto muhabiri, bir binanın 7
daha çok pahalıdır
inci katından kendisini atmaya teşebbüs eden bir mecnunun boş luğa atlamasını bekliyordu.
Matbuat çevrelerinde Smith’i herkes tanırdı- Mühim bir hâdi-
Nepal ve Hindistan
Hindiçini durumu
Çörçil’in kopuk ayakkabı bağım tesbit etmiş olması idi.
Thomas Johnon Smith ölmüştür. Kendisi, bir kaç hafta evvel Meksika civarında düşen «Paal» uçağının yolcuları arasında idi. Enkaz arasında, T. J. S- harflerini
taşıyan bir fotoğraf makinası-mn parçaları bulunmuştur- Dünyaca şöhret yapmış bir foto muhabiri de bu suretle aramızdan ayrılmışken, matbuat âleminde doldurulması güç bir boşluk bı-
Bugün, Birleşmiş - Milletlere verilen komünist Çin notasını bu bakımdan mütalâa etmek lâzımdır. Mao Çe Tung hükümetinin Koro’yo müdahalesiyle. Birleşmiş - Milletlere kabul şanslarını külliyen kaybetmiş olduğu yolunda iddia yürütenlerin unuttuktan bir nokta, Okyanusta bir ada ve bir hükümet vardır ki, o, tâbir caizse, Amerika’nın kolunu bükecektir. Zira, Amerikan idarecileri de bu hiç bir şeye yaramaz hükümetten bizar olmuş ve «siyasî asalet emretmese» bu çürümüş hükümeti fedâ etmekte tereddüt etmije-cek bir duruma gelmişlerdir.
Amerika durumla ilgili olmadığını bildirdi
Londra Radyosu (Basın - Yayın) — Nepal Mihracesi ve hükümetinin hareketlerini protesto maksadiyle tahtından inen ve Hindistan hükümetine sığınan Ne pal kıralı, Yeni Delhiye gitmiştir. Yerine üç yaşındaki torunu getirilen Kıral, hava meydanında Nehru tarafından karşılanmıştır.
Komünist Çinin, Amerika’da cumhuriyetçilerin kuvvetlendiği ve Uzakdoğu hakkında esaslı tedbirlerin talebcdildiği bir sırada böyle bir çıkışta bulunması doğru mudur? suali varid olabilir. Buna, Çinliler, belki de şöyle bir cevap veriyorlardı!-: Bizim bir hükümet olabilmemiz için başkalarını beklemiye ihtiyacımız yoktur.
BBC ni Delhi muhabirinin bil dirdiğine göre, Nepal Kongre parlisine rıesnsup ve kıralı des-lekliyen I ıvvetler, memleketin ikinci en büyük şehri olan bir-ganj'a hücum etmiş ve idareyi ele almıştır. Sokal? çarpışmaları hâlâ devam etmekledir.
Le Tourneau vaziyetin kötü olmadığını bildiriyor Londra Radyosu (Basın - Yayın) — Çin Hindi işleriyle meşgul olan Fransız devlet bakam Le Tourneau, bu bölgedeki askerî ve siyasî vaziyet hakkında hükümetine bir rapor vermiştir. Çin Hindinde yaptığı bi tetkik seyahatinden henüz dönmüş olan Le-Tourneau, vaziyetin nazik oldu-ğenu fakat bazı raporlarda görülen kötümserliği haklı gösterecek kadar fena olmadığım bildirmiş, Fransız askerlerinin Ton-kisden çekilmesinin bahis konusu olmadığım ilâve etmiştir-
Hâdisenin, muhterem Profesör tarafından katî Burette tekzip edilmesine rağmen, maalesef doğru olduğuna delâlet edecek deliller mevcuttur. Meselâ kendileri, Transtürk Şirketinin mümessili bulunduğu Heldeholm Şirketi namına Anadolu kulübünde bir Kokteyl Parti tertip etmiş ve devair umum müdürleriyle birlikte, Transtürk şirketi erkânını da buraya davet etmiştir.
Bu kokteyl’in, Transtürk şirketi lehine nüfuz teşhirinden başka bir gayesi olamıyacağına göre, mesele açıklanmış demektir.
Bundan başka Transtürk mü-essesesinin yazıhanesi de ayni zamanda Yavuz Abadanın bürosudur ve bir iki gün evvel, Transtürk şirketinin levhası buradan kaldırılmış ve soranlara, Ankara büromuzu kapatıyoruz, denilmiştir. Ayrıca, kendilerinin, mezkûr şirketten nakden ve sık
sık para aldığı da bir hakikattir. Makbuzları istişare ücreti karşılığı kesilen bu paraların bir hayli yüksek olduğu, şirket defterlerinde her vakit görülebilir.
Tanımadığını iddia ettiği «Şahin» ismindeki şahıs da firma âzasından, arkadaşı veya talebesi olan Şahinyanın oğlu Fuat Şahindir. Ve kendisi bir kaç gün önce, tanımadığını iddia ettiği, mumaileyhle birlikte Süreyya pavyonunda görülmüştür.
Bundan başka halen dahi Yavuz Abadan Transtürk Şirketi işleriyle alâkadardır. Ancak yukardan aşağıya nüfuz kullanamadığından sistem değiştirilmiş ve aşağıdan yukarıya nüfuz ve tesir edilmeye başlanmıştır. Yavuz Abadan’ın hükümet devairindeki partili arkadaşları vasıtasiyle aynı neticeyi almaktadırlar. îşte bariz bir misal:
Eski iktidar zamanında bir çok teknik müşavir firma bir çok işler için angaje edilmiş ve fakat hiçbir zaman bir pazarlık yapılmamış, alman teklifler a-rasında en müsait ve en itimada şayan olanı kabul edilmiştir. Halen nüfuz kullanmaya imkân olmamakla fiyat kırma yoluyla ve sanki çanak çömlek sipariş eder gibi kırışma pazarlık suretiyle bu işin halli düşünülmüştür. Amerikan firmalarının pazarlık ve kırışmaya yanaş-mıyacakları da hesaba katılarak bir kaç Amerikan firma-siyle beraber ancak iki Avrupa firması dâvet ettirilmiş ve bu iki firma dahi evvelâ müşterek teklif vermek gafletinde bulunmuşlardır. Böylece müşavere işlerinde esas olan mühendis ve mütehassıs ücretleri yüksek olan Amerikalılar e-karte edilecek ve müşterek o-lan Avrupa firmaları siparişi alacaklar. Ancak bu da kâfi değil. Çünkü projeleri yapacak olan müşavir firma inşaat sistemini de tesbit edecek ve bidayetten itibaren anlaşmış olduğu diğer Avrupa firması kendi sistemi üzerinden işi ya rakipsiz veya kukla rakiple fahiş fiyatla alacaktır. Hazine ise müşavir firma intihabında pazarlık dolayısiyle bir kaç bin lira tasarruf edecekse de inşaat faslında milyonlar ve hat-(Sonu 4 üncü sayfada)
senin zuhur edebileceği her yerde ona daima rastgelinirdi-İlk çalışma hayatına United Press foto muhabiri olarak başlamıştır. Sonradan kendi hesabına çalışan Smith, ajanslar tarafından adetâ kapışılırdı.
«Tommy» bir yere gitti mi, muhakkak tuttuğu yolun daima beklenmedik taze havadislere gittiğini bilmiyen yoktu.
Prensip itibarile, John Smith, başkalarının çektiği resimlerin hiç birini çekmezdi. Daima meslek daşlarından üstün çalışmayı ar zu ederdi ve bunda muvaffak da olurdu.
At Yarışları :
Sonbahar B. handikapını Darling kazandı Bir arap tayı 8000 liraya satıldı
Tommy’nin fevkalâde buluşları, denebilir ki, adetâ müstesna bir seziş kabiliyetinin neticesi idi. Yukarda bahsi geçen 33 üncü caddedeki hadise buna bir misaldir.
Gazeteciler, 33 metre yükseklikte bir balkonun korkuluğu üstünde, bir adamın delice hareketlerde bulunduğunu duymuşlardı. Vak’a mahalline gelindiği zaman, etraf polis ve itfaiye tarafından çevrilmişti bile- Mecnunun aşk yüzünden hayabna kastetmek istediği hemen öğrenildi- Fakat son dakika, korkular geçiren âşık, intihar etmekten vazgeçmişe benziyordu.
Hava kararmak üzere idi. Gazeteciler notlarım almış dönüyorlardı, fakat Tommy halâ olduğu yerde bekliyordu. İntihap ettiği yer de biraz garipti, balkon korkuluğunun köşe teşkil ettiği ve intihar etmek istiyenden uzak olan tarafın karşısında duruyordu. Birdenbire, itfaiyenin gereceği ağlara delinin atlamasının teminine çalışıldığı lâfı yayıldı. Her taraf projektörlerle aydınlatılmıştı. Ani olarak, adam korkuluğun üstünde koşmaya başladı ve birdenbire muvazenesini kaybederek, Tommy’nin pusu kurduğu yerden 25 metre öteye düşerek ezildi.
Bu muazzam atlayışı Tommy tesbit etmeğe muvaffak olmuştu-
Şansları sayesinde binlerce lj
ralar kazanan amatörler
dır, meselâ havada ateş alan Hindenburg zeplininin resmini çe ken 17 yaşındaki talebe gibi. Bu
Dun şehir hipodromunda dokuzuncu hafta yarışları yapıldı. Koşulardan evvel tay satışları yapılacağı için meraklılar günün erken saatinde hipodro -ma gelmişlerdi.
Karacabey harasında yetiştirilmiş olan 3 safkan İngiliz tayından birini 7500 liraya Şadi Eeliyeşil, diğerini 5100/ liraya Karamehmet, üçüncü tayı da 2500 liraya Hüseyin Taşdelen satın aldı.
Arap taylarına gelince: Maalesef 9 taydan ancak 3 tanesi satılabildi. İlk satışa çıkarılan tayın müzayedesi 2000 liradan başladı ve 2500 liraya Kemal Tamer üzerinde kaldı. Fakat bundan sonraki tayların satışına 3000 liradan başlandı ve çoğuna talip çıkmadı.
İngiliz taylarının arttırılmasına 200 liradan başlanırken Arap taylarına asgari 3000 lira fiat konulmuş olmasının sebebini anlıyama/Jık. Bilhassa Karacabey harasında yetiştirilmiş olan bir taya ilk mezat fiatı o-larak 5000 lira konmuş olması herkesi hayrette bıraktı. İşin garibi şu ki tay hararetli bir müzayededen sonra 8000 liraya kadar yükseltildi ve M. Kara-bucak tarafından satın alındı. Taya bu kadar kıymet verilmesinin fevkalâde bir aygırın yavrusu olmasından ileri geldiği söylendi ise de bunu ancak koşularda elde edeceği muvaffakiyetle anlamak kabil olacaktır.
Satılan diğer tayı da 3100 liraya kıymetli güreşçimiz Celâl Atik aldı.
Simsaroğlu harasında yetiştirilmiş taylardan birini 6200 liraya Özdemir Atman satın aldı.
Yine müzayedeye çıkarılan Mimi 3000 liraya Ş. Eliyeşil’e, Hovarda 1051 liraya Mecit öz-gür’e satıldı.
Satışların uzaması dolayısiyk koşulara saat 14.30 da başlandı.
Arap taylarına mahsus birin ci koşuda Seyyare kuvvetli rakibi Karasalkımı geçerek birinci oldu. Ganyan 210 Pl. 110, 115 Kr.
Sonbahar büyük handikapı-na 10 safkan iştirak etti. Startta başa geçen Lady müthiş bir süratle koşuyu götürdü ise de Fanfare peşini bırakmadı. Virajda toplanan atlar öndeki fedaileri çabucak bastırdılar. Düz yolda Darling mükemmel bir tempo ile rakiplerinden ayrıldı ve Kontes’in 2 boy önünde koşuyu kazandı, Dorreo üçüncü oldu.
Ganyan 175 Pl. 120, 170, 185 kuruş.
Arap atlarına mahsus han-dikapa 6 at girdi. Bilhassa düz yolda çok çekin bir mücadele İle geçen yarışı Nadide kazandı Akkent ikinci, Çınar üçüncü oldu.
Ganyan 705 Pl. 195, 165 Kr.
Dördüncü koşu 2 yaşlı taylara mahsustu. Startta başa ge çen Esmeralda düz yolun ortalarına kadar yerini muhafaza etti. Fakat orada kendisini yakalayan Serap ve Pulat ile yap tığı mücadelede üçüncü kaldı, koşuyu bir boy ara ile Serap kazandı.
Ganyan 460 Pl. 160, 180 ve 135 kuruş.
B. Grupu Arap atlarına mahsus beşinci koşuda jokey Soko-lay Azize ile ümit edilmeyen bir yarış kazandı. Arkasında Cicim ikinci, Serap üçüncü oldu.
Gan. 460 Pl. 245, 210, 365 Kr.
Çifte bahis: Nadide - Serap 23 lira 50; İkili bahis: Darling -Kontes 760 kuruş verdi.
ATÇI
Serbest Fıkra
Amerika’nın da fiilî bir durumu savsaklamağa mecali kalmamıştır.
Mücahit TOPALAK
Amerika’nın yeni Delhideki Elçisi Henderson, Nepal ve Tibet olaylarının daha ziyade Hin ditom ilgilendirdiğini ve Amerika’nın bu anda vaziyeti daha çok karıştırmamak için bir şey 5Öylemiyeceğini ve bir şey yap mıyacağını bildirmiş, Birleşik Devletlerin Çin'in Ebet üzerindeki hâkimiyetini daima tanımış olduğunu fakat istilâ hareketini tasvip etmediğini ilâve etmiştir-
Büyük adam kimdir ?
Atatürk’ün ölüm yıldönümünde, eminim, hepimizin bir kaç saati O’nunla geçmiştir; muhakkak O’nu okumuşuzdur, O’nu dinlemişizdir; O’nu düşünmüşüzdür. Bu her Türk i-çin hemen hemen bir vicdan borcu vo bir vatan vazifesi olmuştur.
f Yazan '
Sarıçizmeli j
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden
Fatin Fuad
Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara F*VVVVVVVVVVVVVVVVVVXAVVVVVVV
Habeşistamn Kore'ye asker yardımı
Landra Radyosu (Basın - Yayın) — Habeşistan hükümeti Birleşmiş Milletler teşkilâtına müracaat ederek, Kore’de Birleşmiş Milltler saflarında çarpışmak 0" zere bin aker ve subay göndermeye hazır olduğunu bildirmiş-,ir- JkA.JLİA
Işto 10 Kasım gününde bu vazifeyi yerine getirirken, Atatürk'ün «büyüklüğe ait» iki veciz.csini gördüm ki tekrar tekrar okumaktan ve o-kutmaktan büyük bir zevk duyuyorum.
Bakın Atatürk, büyüklüğü nasıl tarif ediyor:
«Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat ctmiyeceksin, hiç
kimseyi aldatmıyacaksın, memleket için hakiki mefkûro ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin! Herkes senin a-leyhindo bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeğe çalışacaktır. İşte sen, bunda mu-kavemetsûz olacaksın, önüne nâmütenahi manialar yıkılacaktır. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, vasıtasız, hiç telâkki ederek kimseden yardım gelmiyeceğine kani olarak bu mâniaları aşacaksın. Ondan sonra sana, .büyüksün» derlerse bunu diyenlere
de güleceksin! — 1925

Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki «memleketi kurtarmak için evvelâ büyük olmak lâzımdır» der, ve bunun için de nümune intihap eder, onun gibi olmayınca memleketi kurtaramıya-cağı kanaattıııda bulunur; bu, adam değildir. — 192G

Şimdi gelin bir de o Büyük Adamın tariflerini, bugünün kendilerini dev aynasında gören insanlarına tatbik ediniz!.
Evet, belki onların da, entrikaları ve hırslan büyüktür; fakat kendileri ne kadar bodur ve ne kadar küçük değil mi?
enstantane, talebeye bir kaç milyon temin etmiştir. Fakat bu gibi hâdiseler nadirdir ve usta foto muhabirleri, talihe güvenmemek lâzım geldiğini hiç bir za-
man unutmazlar. En ustaları bir
resim çekebilmek için haftalarca hattâ aylarca sabırla bekle-
mesini ve eninde sonunda dün-
yaca kapışılacak bir resim almak suretile muvaffak olunacağım bilirler.
Thomas Johnson Smith’in muvaffakiyetinin sırrı, seziş kabiliye tinde ve sabrmdadır.
Neden fotoğrafçılar daima zevk li ve güzel şeyleri tesbite çalışırlar? Halbuki, feci ve korkunç sahneleri de tesbit etmek, ayrı bir değer ifade etmektedir.
Bunları söyliyen Tommy, dört sene müddetle otomobil yarışlarım tâkip etmiştir ve o müddet zarfında yarış kazalarına ait resimlerin % 5 sinden fazlası Simith imzasını taşımıştır.
Filadelfiya otomobil yarışlarındaki bir kazayı resme almaya muvaffak olan Tommy, yalnız o hadiseye ait 32 klişeyi United Press e göndermekle ufak bir ser. vet kazanmıştır-
Cörçil Amerikaya yaptığı son seyahat münasebetiyle, Johnson Smith, muvaffakiyetlerinden birini daha başarmıştır- Bütün muhabirler Çörçil’in klâsik resimlerini çekerken, Tommy, büyük devlet adamının sol ayakkabısının resmini çekiyordu. Bu resmin oroijinali binlerce dolara satın alınmıştır. Hususiyeti, yalnız Tdmmy’nin görmüş olduğu.
Sayfa: 4
ZAFER
13/11/1950
Müessif nümayiş
(Ba$ tarafı 1 inci sayfada) Atıfbey ve Yenidoğan 2 numaralı ocak kongrelerinde de aynı gaye bahis mevzuu edilmiş, söz alan hatipler nefretlerini belirtmişlerdir. Bu husustaki haberler diğer sütunlarımızdadır-
İSTANBUL GAZETELERİNİN NEŞRİYATI
Diğer taraftan İstanbul gözelerinde de çirkin nümayişin ‘'■'-.isleri devam etmektedir. Dün-’ ü gazeteler bu mevzudan başmakalelerinde bahsetmektedirler. Okuyucuanmız bu baş makalelerin hulâsalarım ikinci sayfamızda bulacaklardır-
İzmir Belediye Başkanın» demeci
Ankara, 12 (T.H.A.) — Atatürk’ün ölüm yıldönümünde, mezarı başında yapılan siyasî nümayiş umumiyetle takbih e-diliyor. Memleketin her tarafın dan Başbakanlığa ve teşkilâttan da Demokrat Parti Genel Merkezine telgraflar gönderilmektedir. Aziz Atatürk'ün saygı hislerinin çirkin politika tertiplerde ihlâl edilmesi şiddetle proteşto edilmektedir. Meselenin hükümeti alâkadar e-den tarafları bulunduğu da hatırlatılmaktadır. Görünüşe göre, Atatürk’ün mezarı başında yapılan siyasî nümayiş geniş aksülâmeller uyandırmak isti-dadındadır. Bazı yerlerde D. P. lilerin galeyan halinde olduğu ileri sürülmektedir. Bu arada nümayişin İzmirde de şiddetli bir nefretle karşılandığı haber veriliyor.
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan İzmir Belediye Başkanı Rauf Onursal, bu mevzuda şunları söylemiştir:
«— Dündenberi Demokrat Partililer, hattâ tarafsızlığı ile tanınmış bir çok kimseler, kal- , makta olduğum otele telefon ederek İzmirde büyük bir nefret ve galeyan havası uyanmış bulunduğunu söylediler.
Bence bu hâdiseye siyasî bir . nümayişten ziyade siyasî bir ir- ' tica demek daha isabetlidir. 1- , nönü'nün kim olduğu ve onun son yıllar içinde Tiirkiyenin de mokrasi dâvasındaki , betbaht rolü bilindiği takdirde, katıldığı bu tertipli gösterinin mahiyeti elbette bir irtica olur, tnö- ■ nü, bu memlekette keyfî gidi- ı şin rakipsiz mümessilidir. İk- • tidarda kaldığı müddet içinde düpedüz şeflik yapmış, âdeta ( faşizmin mümessilliğini deruh- . te etmiştir. Bugün durum o j
ı merkezdedir ki, milletin irade-■ sile siyasetin faaliyet sahası / dışına atılan İnönü’yü alkışla-. mak halk iradesine dayanan hakikî cumhuriyet idealine kar-, şı gelmek demektir. İnönü, nor mal bir muhalif lider değildir. İnadı ve istibdadı ile millete çektirdiği çileler sonunda sırtı? zorla yere getirilmiş bir diktatörlük hastasıdır. Onu alkışlayanlar tabutluklarda işkenc(₺ görmüş, yüzlerce Türk gencinin yeniden aynı engizisyona maruz kalmasını İnönünün 19 Mayıs stadyumuna çıkarak bütün Türk milliyetçilerini tehdit ve tahkir etmesini istiyorlar de inektir.»
İnönü’nün, Atatürk’e karşı beslediği husumetin ötedenberi bilinmekte olduğunu söyliyen Rauf Onursal, Türk paralarından Atatürk’ün bütün resimlerinin nasıl birer birer kaldırıl-' dığını hatırlatarak demiştir ki:
«— Daha düne kadar İnönü adını anmadan Atatürk’ün adını anmak günah sanılırdı. Atatürk'e ve devrimine karşı takınılmış tavırlar onun inkılâpçı hareketlerine ve şahsına düş man kalmış kimselerin ölümün den sonra hemen en yüksek mevkilere getirilmesi büyük ö-lünün son döşeğine bile yatı-rılmamakta iltizam! ve kastî ihmallerde bulunulması kimsenin gözünden kaçmamakta idi. Kısaca Atatürk’ün sivil hükümetin başında görmeğe bile tahammül edemiyerek daha 1936 yılında uzaklaştırdığı bu küçük diktatörün, ölümünden sonra o büyük dehadan nasıl intikam almağa yeltendiği cümlenin ma lûmudur.»
Rauf Onursal, sözlerini şöyle bitirmiştir:
«— Türkün her vesile ile i- i çin için ağladığı ve senede bir defa hıçkırarak boşandığı bu millî matem gününü vicdanları ürpertecek bir soğuklukla istis mara kalkan İnönü, öyle sanıyorum ki memleket nazarında ikinci bir 14 Mayıs hezimetine uğramıştır.»
Kore savaşı
(Başı 1 inci sayfada) yine bu arada kuvvetleri-arz dairesini geç-
arasında
Başmakaleden devam:
(Baş tarafı 1 inci de) tehire karar vermiş, toplan-ı thir dildiği dün sabah çı-ilân edilmiştir-
hy.
hmr
kan gazetelerle
Geçen sene Demokrat Partiden ayrılıp Halk Partisine gecen Re cep Dengin tarafından ve Halk Partisinin yardımı ile açılmış olan ikinci Şoförler Derneği kurucuları, bihassa Halk Partisi iktidardan düştükten sonra, müfeaddid defalar cemiyetle birleşmek ve bu arada cemiyet idaresini de ele geçirmek için her türlü çarelere baş vurmakta idiler.
Dün, cemiyetin olağanüstü top lanhsımn tehir edilmesini fırsat bilen dernek mensuplan, cemiyet toplantısı vardır diye davet ettikleri bazı şoförleri de Halke-vİne götürerek bir toplantı tertip etmişlerdir.
Bu toplantıda söz alan dernek mensuplan, cemiyeti hükümet ve belediye ile şoförler a-leyhine işbirliği etmekle itham et mişler ve bu yolda tahrik edici sözler söylemişlerdir.
Bir aralık, önceden hazırlanmış olan matbu namzed isteleri dağıtılmış ve bir seçim yapılmış-
Bu namzed listesine, şoför esnafının gözünü boyamak için, Demokrat Partili bazı şoförlerin isimleri de, kendilerinin haberleri olmadan konulmuştur.
Bütün bu olan bitenlerden cemiyet idare kurulunun ve yüzde doksanı cemiyete datıil bulundukları herkesçe malûm olan şoförlerin malûmatı yoktur-
Dün gece matbaamıza gelen bir çok şoförler Recep Denginin tertip ettiği bu toplantıyı protesto ettikerini bildirmişler ve cemiyetin ismini kullanarak, kendisini başkan seçtirmek istediğini ve maksadının partisine yaranmak için 4000 azsı olan cemiyeti ele geçirmek olduğunu söylemişlerdir.
Millî saraylar
(Başı 1 inci sayfada) ne müstenit defterleri karşılaştırmakla başlamıştır. Neticede saraylarda mevcut eşya, müteaddit defalar yer değiştirdiği halde buna ait muamelelerin defterler üzerinde muntazaman takip edilmediği görülmüştür. Eşya üzerindeki numaralar bu yer değiştirmeler sırasında kısmen düşmüş, bazıları yanlış eşyaya konularak birbirlerine karıştırılmış, bazılarının numaraları ise büsbütün kaybolarak yeni eşya imiş gibi defterlere tekrar giriş kaydedilmiştir. Bazı eşya hem çıkış odasîna ait kayıtta kalmış, hem girdiği odaya giriş kaydedilmiş, bazan üç yerde birden kaydına tesadüf edilmiştir.
Eşyanın evsafı da 1933 defterlerinde noksandır. Bilhassa tablo sanatkârlarının isimleri deftere geçmemiştir- Bazı eşya 1924 kaydından 1933 kaydına geçerken ayniyet şöyle dursun benzerliğini bile kaybetmiştir.
Bu suretle adedi 280.000 i geçen ve mühim bir kısmı daimî hareket halinde bulunan eşyanın iki tahrirden karşılaştırılması u-zun sürmüş ve tam netice de henüz istihsal edilmemiştir.
1910 da Yıldız Sarayı müzesinden hazinei hassaya devredildiğine dair defter ve vesikaları bulunan altın eşya ve takımların 1924 tahrir cetvellerinde yazılı altın ve takımlarla münasebeti araşhnln^ış. Yıldız defterlerinde kayıtlı bir adet pırlantalı ve mineli gülabdan, bir adet buhurdan, dprt parçadan mürekkep altın su takımı, 32 parçadan mü teşekkil altın mürekkep sofra takımı, 8 parçadan ibaret altın çay takımı ve 5 parçadan mürekkep altın dondurma takımının 1924 kayıltarına gerek evsaf, gerekse parça adedi itibariyle uymadığı görülmüş ve bu itibarla bunların sözü geçen defterlerde kayıtlı olmadığı fikir ve kanaati âsıl olmuştur.
Tetkikat henüz bitmemiştir. Tetkik heyeti, kayıt sisteminin ihtiyaca ve modern usullere uygun şekilde yeniden tesisi lüzumuna kanaat getirmiştir. (T-H.A.)
inizin 38 inci fiğini bildirmiştik.
B. B. C. radyosunun dün ver diği bir habere göre, Türk kuv vetlerinin öncüleri Pyongyang istikametinde ilerlerken Şimal Kore ordusuna mensup bazı birlikleri pusuya düşürmüş ve kızıl müfreze komutanı çarpışmada öldürüldükten sonra 25 kişi de esir edilmiştir.
Türk kuvvetlerinin bu ilk ba şarısı Birleşmiş Milletler Komutanlığı muhitinde derin akis ler yaratmıştır.
B.B.C. nin Kore harp muhabirinin ilâve ettiğine göre, Türk kuvvetlerinin ilerlediği mınta-kada komünist Şimal Kore birlikleri tamamen geri çekilmişlerdir. Türk askerî birliği hiç kayıp vermeden yoluna devam etmektedir.
Cephelerde durum
Kore cephesi, 12 (a.a.) (United Press) — Çin komünist bir tikleri bugün doğudan batıya giden Tokohon yolu üzerinde ikinci Güney Kore ordusuna mensup birlikler tarafından müdafa edilen cephede * 350 metre kadar genişlikte bir gedik açmaya muvaffak olmuşlardır. Bir askerî sözcü altıncı Güney Kore tümeninin bir alayının Woldongsan’dan güneye gelen üç Çin komünist taburunun taarruzuna uğradığını bildirmiştir. Bu alay mevkiini terkederel^Kwanmachong yakınlarında yeni bir müdafaa hattı tesis etmiştir. Daha batıda altıncı tümenin diğer bir a-layı, üç tabur halinde müstakil olarak hareket eden diğer bir Çin komünist alayının ateşine maruz kaldığını haber vermiştir. Sözcü bununla beraber Gü ney Korelilerin bu kesimde mevkilerini muhafaza ettiklerini söylemiş ve savaşların bütün cephede gayet şiddetli bir şekilde cereyan ettiğini sözlerine ilâve etmiştir. Tokchon’u terket-meye mecbur kalan sekizinci Güney K°*e tümeni şimdi harap bir halde bulunan bu şehrin güneyinde bir veya muhtemel olarak iki düşman alayıyla Çarpışmaktadır. Bu arada ü-çüncü Amerikan tümeni birlik teriyle temas tesis etmek mak-sadiyle doğuya doğru ilerleyen bir Güney Kore taburu Chungehungni’de düşman mukavemetiyle karşılaşmıştır. Bu birlik henüz Amerikan kıtalarından 15 kilometre uzakta bu-; lunmaktadır.
Keyfiyetten haberdar olan şoförler cemiyeti idare kurulu dün akşam bir toplantı yaparak bu garip meseleyi müzakere etmiş ve ilgili makamlara müracaat e-derek, cemiyetleri adına, hiç bir hukukî kıymeti haiz olmayan bir toplantı tertip eden ve sahte seçimler yaptıran kinci şoförler derneği mensuplan hakkında kanunî takibat yapılmasını istemeye karar vermişlerdir.
SOFORLER CEMİYETİNİN TEBLİĞİ
Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Cemiyetinden.-
12/11/1950 tarihinde Ankara Halkevinde yapılacak olan olağanüstü genel kurul toplantısının tehir edildiği 12 11 1950 sqbahı çıkan Zafer, Kudret ve Ulus gazetelerinde ilân edilmiş ve bu ilânlar Halkevi ilân tahtasına da
Şoförler Derneğine mensup bazı kimseler tarafından bir toplantı tertip edilmiş ve bazı kararlar alınmıştır.
Bu toplantı ile cemyetimizin hiç bir alâkası olmadığını ve a-lınan kararların ve yapılan seçimlerin hiç bir hukukî kıymeti bulunmadığım beyan ederiz.
Şoförler Cemiyeti İdare Kurulu
Şamda yeni bir Komplo
Sam, 12 (a.a.) (Reuter) — Askerî savcı bugün bir «Arap İntihar Falanjının» üyeleri oldukları iddia edilen üç şahsın idamını talep etmiştir. Bu şahıslar bazı kimseleri öldürmeyi ve Samdaki Ingiliz ve Amerikan konsolosluklarına bomba koymayı tasarlamakla İtham edilmekteydiler. Tevkif olunan 28 kişiden 21 i bu teşkilâtın üyeleri olmakla itham edimiştir. Teşkilâtın faaliyeti hakkında tahkikat yapan askerî makamlar suçlulardan birinin Ördün Kıralı Abdullahı katletmek için para aldığım ileri sürmüşlerdir. Diğer taraftan bu teşkilâtın üyeleri Suriye ordusu Genelkurmay başkam Albay Çiçekli İle Timesin muhabiri albay William Strilingi katle teşebbüsle de itham edilmektedir. Savcı-ayrıca, teşkilâta para temin ettiği ileri sürüleri eski savunma bakam Ahmet Harabatinin de yedi yıl hapse mahkmiyetini istemiştir.
Gasıp kimdir?
Dahası var: Bu teftişler neticesinde anlaşılmıştır ki. Halkevleri için bütçeden verilen 25 milyon liranın 11 milyon lirası da, yeni Halkevleri binaları yaptırılmasına hasrolunmuş, hu binaların tapusu da Halk Partisinin üzerine kaydedilmiştir. Bir talimsin Halkevlerinin gayelerine sarfedilmesi başka, bina yaptırıp onu Halk Partisine nuıl etmek yine başkadır.
Şııııa dikkat etmek lâzımdır ki, vatandaş vergiyi, bir âmme hizmetinin görülmesi, millî savunmanın kuvvetlenmesi, hulâsa, dçvlet masraflarının karşılanması için verir. Her ’demokrntik memlekette bütçenin esası bu-dur. Halk Partisinin millet paradiyle 11 milyon liralık mal ve mülk iktisap etmesi, devlet masraflarının karşılanması mıdır? Halk Partisi devlet midir? Halk Partisinin millet parasiyle mal ve mülk edinmesinden milletin bir fayda temin edeceği ve millet işlerinin yürütülmüş olacnğı iddia edilebilir mi?.
Mühim bir noktayı göz önünden uzak tutmamak gerektir: Vergi veren vatandaşların, büyük bir çoğunluğu Halk Partisiyle uzaktan yakındafı alâkadar değildir; bilâkis bu vatandaşlar, 14 Mayıs seçimlerinde, daha sonra muhtar, belediye ve il genel meclisleri seçimlerinde Halk Partisini tutmamakla, o partiyi iktidardan uzaklaştırmakla, ona karşı hislerini ve fikirlerini açıkça meydana koymuşlardır.
İşin dikkate değer olan tarafı şudur: Halk Partili vatandaşlar dahi, vergilerini, devlet masraflarını karşılamak için vermişler, ve bu vergilerle. Halk Partisinin mal ve mülk iktisap etmesi gayesini asla düşünmemişlerdir.
Çünkü vergi bir mükellefiyettir. Devlet tarafından tahmil e-dilen mükellefiyet başka, bir partiye aidat temini yine başkadır. İkisi arasında dağlar kadar fark vardır. Halk Partisinin hesaplan üzerinde yapılan tetkikler ve teftişler göstermiştir ki, bu partinin azâ aidatı diye bir geliri hemen hemen yoktur. Demek bizzat Halk Partililer de partilerine seve seve candan arzu ederek metelik bile vermemektedirler.
Bütçenin masraf faslında bir cihete para ayrılırken, bu paranın bir kısnu şuradan kaldı, bir kısmı buradan geldi diye bir tefrik yapmak zaten bütçe kaidelerine uymaz. Demek bir an için nazarî ve hatalı olarak böyle bir tefriki kabul etşek bile, Halk Partili vatandaşların da Halk Partisinin mülk edinmesini düşünerek, vergi vermiş olduklarını aslâ aklımıza getiremeyiz. Hem esasen vergi, halkın arzusuna göre değil, devletin ihtiyaçlarına göre tanzim edilir. O halde sorabiliriz: Halk Partisinin millet parasiyle 11 milyon liralık mülk edinmesi hangi devlet ihtiyaçlarından doğmuştur?. Halk Partisi bütçeden yapılan tahsislerle mal mülk sahibi olmazsa, hangi işimiz aksayacak, hangi ihtiyaçlarımız karşılanmıyacak-
Demek ortada açıkça bir gasp vardır. Milletin parası, hiç de tahsis olunduğu gayeye sarfedil-memiştir. Bunların hesabını a-ramak, ve zararı mesullerine tazmin ettirmek yeni iktidara düşen bir borçtur. Bunu yapmazsa, vazifesini yerine getirmemiş olacak, o da gelecek nesiller karşısında mesul bir mevkie düşecektir.
O halde, hukukî devlet nizamının hakikî icabı, gasıplara, gasbettikleri paraları tazmin ettirmektir.
Umumî efkârın hassasiyetle üzerinde durduğu bu meselenin çok kısa bir zaman zarfında hallolunmasını ve bu anti-demok-ratik vaziyete sür’atle bir nihayet verilmesini yeni iktidardan beklemek hakkımızdır.
Mümtaz Faik FENİK
Londra Büyük Elçimiz geldi
İstanbul 12 (Telefonla) — Londra Büyük Elçimiz Cevat Açıka-lın bugün uçakla şehrimize gel-
Elçi, gazetecilerin suallerine verdiği cevaplarda,, memlekette üç hafta kadar kalacağım, An-
karaya giderek temaslarda bulunduktan sonra Londraya döneceğini söylemiş ve Koreye asker
göndermemiz mevzuunda
hükümetimizin bu yoldaki hareketinin Ingilterede en bir hareket telâkki edidiğini terine ilâve etmiştir-
da, hattı tabii
Yavuz Abadanın
ikinci mektubu
(Başı 3 üncü sayfada) tâ on milyonlar zarar eğecek-; 'tir.
Gene Yavuz Abadan vasıta-
siyle Transtürk 'Şirketinin mümessilliğini temin ettiği Dani-
marka firması pazarlık sında evvelâ müşterekdn
esna-: ha-
reket ettiğini bildirdiği ve müştereken fiyat verdiği Hollanda firmasından ayrı hareket eder gibi görünmenin muvafık olacağını anlıyarak hiç olmazsa iki Avrupalı rakip varmış hissini tevlit etmek gayesiyle müstakillen deVam edeceğini bildirmiş ve ücret bedelini yüzde 20 den fazla tenzil ederek rakibi Amerikan firmasını pazarlık harici bırakarak ilk ihaleyi kazanmıştır.
Bu Danimarka firması senelerce evvel şimendifercilikte a-cemi olduğumuz bir zamanda fahiş fiyatlarla memleketimizde şimendifer inşaatı işini deruhte edip on milyonlarca lira kâr eden ve Almanların bize 20.000 dolara verdikleri lokomotifleri vahit fiyat esası dolayısiyle 40 bin dolara mal ettiren meşhur
ğildir.
Devairde halkın beklediği temizlik yapılmadıkça bu gibi hâdiselere daima şahit olacağı-, mız muhakkaktır.
Maarif dâvaları
(Baş tarafı 2 nci sayfada) netmelikler de yapılmamış değildir. Fakat bunlara mukabil, 22 aylık bu devrede üniversite rektörüne tatbik ettirilen muamele için nerelerde ne gibi tertiplerin ne suretle alındığı, bu memleketin ilim ve İrfanında ve bunun süratle gelişiminde birinci derecede önemi haiz bulunan «Üniversite muhtariyeti» nin nasıl köklenmek istendiği, sayın Millî Eğitim Bakamınızın ifade ve beyanlariyle mahiyeti lüzumu kadar aydınlanmış olan ve millî bünyemizin sarsılamaz sağlamlığı karşısında hiç bir tesiri olamıyacağı malûm iken istismar edilen «Komünizm ve tehlikesi» butlanının, talebe ile öğretmen arasında, öğretmenlik mesleği içinde, okullarımızın hayatında ve nihayet bu memleketin 'bünyesinde nelere mal olduğu bugün artık öğrenilen ve bilinen hakikatlerdendir. Bir taraftân ihlâl edilen bu münasebetler ve koparılan bağlar için okul - aile birlikleri gibi pek zayıf da olsa bazı tedbirler alınırken öte yandan bu devrede işte böyle facialar cereyan etti. Bizzat Bakanlık içinde kapı aralıklarından, anahtar deliklerinden çekinilir oldu. Bakanlık dairelerine, mekanizması tek taraflı olarak bir iradeye bağlı istenirse konuşulmağa, istenirse sadece dinlenilmeğe yarayan âletler konuldu. Bu âletlere bakanlıkta «Casus» adı verildi.
Gelecek yazımızda asıl mev-' zuu, .Eğitim Enstitüleri Dâvası. nı ele alıp teşrih edeceğiz.
Aziz BERKER
Müsadesiz vaaz
(Başı 1 inci sayfada) çilerle yaptığı konuşmaya ait bir havadis çıkmıştır.
Vatan refikimizin yazdığına göre, geçen gün Fatih camiinde cuma namazını kılan Ramazan, Arapça hutbe de okumuş, ve müteakiben cemaatle yaptığı konuşmada, Türkiye’de dinî hisleri çok zayıflamış bulduğunu, buna rağmen dinin bütün Türkiye-de gittikçe kuvvetleneceği ümidini taşıdığını söylemiştir.
Biz, fikir hürriyetinin dai-1 ma müdafaasını yapmakla bera- i ber, bir ecnebinin misafir bu-!
lunduğu bir memlekette bilhassa | camide bu şekilde sözler sarfet-
mesinî garip bulmaktayız. Pa-1 kistanlı profesör, görüşlerini, fi-! kirlerini pek âlâ bir konferans halinde söyliyebilirdi. Çünkü, Diyanet işleri camilerde vaaz e-
decek yerli ulemmayı bile imtihana ve sonradan da muraka-baya tâbi tutmuştur. Öyle rast-gelen kimsenin camilerde vaaz
etmesine müsaade edilemez. He-
le hariçten gelen yabancıların bizim din işlerimize müdahalesi aslâ tecviz olunamaz. Pakis-
tanlI profesör bunu bilmeden mi yapmıştır? Yoksa Diyanet İşleri
Reisliğinin bir
müsaadesini haiz-
midir? Bu hususta alâkalıların
ve bilhassa Diyanet işleri Riyasetinin nazarı dikkatini celbede-
riz.
Maltepedeki sigara fabrikası
(Başı 1 inci seyfada) hükümetçe hazırlanan bir programa .göre, fabrika, imâl ve doldurma evleri yapmak, m^-cutları genişletmek ve gerekli alât ve malzemeyi almak için, yıllık öğeme miktarı 10 milyon lirajfı geçmemek ve gelecek yıllara sarî olmak üzere 50 milyon Jiıalık taahhütler altına girilmesi kabul .olunmuştur.
Bu 50 milyonun 18 milyon lirası da yeni yaptırılacak olan sigara fabrikasına ayrılmıştır.
Şimdi bu 18 milyonun nasıl 40 milyona çıktığının hikâyesini dinleyiniz:
Bu 18 milyon lira o zamanki Halk Partisi idaresinin pek dahiyâne bir keşif olarak ortaya attığı meşhur 7 Eylül kararla-rlyle birden bire 21 buçuk milyon liraya fırlamıştır. Ondan sonra İktisadî tedbirsizlikler yüzünden mütemadiye» fiyatlar yükselmiş, bütün bu tesisler için ameleyi iskân yerleri hariç, 40 milyon lira sarfedilmek lâzım geldiği hesap edilmiştir.
Fakat bu 40 milyon lira da yine nazarî bir rakamdır. Yapılan tetkikler sonunda bu mas-
rafla kalınmıyacağı, bunun belki
iki misli daha para sarfı lâzım geleceği meydana çıkmıştır. Neden? diyeceksiniz. Çünkü fabri-
kanın yeri de yanlış intihap
lunmuştur. Maltepe, ne işçi
muhitidir; ne tütüne yakındır; ve ne de fabrikaya ham maddeyi
nakletmek kolay bir iştir.
Herkes gayet iyi bilir ki, bu nevi tütün fabrikalarında ekse-
riya kadınlar çalışır. Maltepe ve civarında bu fabrikada çalışacak kadar kadın işçi bulmak zordur. Binaenaleyh buraya işçi aranacaktır. işçiler için iskân yerleri yapmak zarureti vardır. Büyük işçi kitlesini yerleştirmek ise pek kolay bir iş değildir. Eğer başka kasabalardan işçi tedarik edilse de bunlar, aileleriyle, çoluk-ları, çocuklariyle beraber gelmek istiyeceklerdir. O halde işçi lojmanları, sosyal teşkilât için ayrıca mühim bir para sarfı da icabedecektir.
Diğer taraftan Maltepe tütün bölgesi değildir. Tütün fabrika; a muhtelif tütün bölgelerinden ge-
lecektir. Bunun için bir
rıhtım
inşası, ve fabrikaya kadar gelen yolun tanzimi lâzımdır.
Fabrikanın mamûllerini de sev
ketmek ayrıca bir meseledir.
Hülâsa 40 milyon lira sarfiyle böyle bir fabrika yapılmış olsa dahi, bu iş bu para ile bitmeyecektir. Üzerine belki bir o kadar daha eklemek icabedecektir.
işte eski iktidarın hesapsız ve kitapsız işlerinden biri de budur. Öğrendiğimize göre, hükümetimiz, bu işi esaslı bir şekilde ele almış bulunmaktadır.
Ne tarafından bakılsa gayri İktisadî olan bir sigara fabrikası macerasının mahiyeti işte budur. Harp sonrası İktisadî durumunun zaruretleri dolayısiyle bir iki milyon sarfiyle mevcut tesisleri ıslâh etmek ve bunları verimli bir hale koymak dururken, milletin 80 milyona yakın bir parasını Maltepe'de defnet-miye kalkanların ne kadar büyük bir mesuliyet altında bulunduklarını tahmin etmek güç değildir.
Başbakan yardımcısı bu sabah geliyor
İstanbul, 12 (a.a.) — Dün sabah şehrimize gelen Devlet Bakam Başbakan Yardımcısı Samel Ağaoğlu bu akşam saat 20.30 da ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
Atıfbey D. P. kongresi
(Başı 1 inci sayfada) faaliyette bulunan koyu C.H.P. li unsurların tasfiyesi ve bilhas sa Atatürk gününde yapılan nümayiş etrafında heyecanlı gö rüşmeler olmuştur.
Belediye Başkanı Atıf Ben-derlioğlu, verdiği cevaplar a-rasında devlet bütçesinden, özel idareden, İktisadî devlet teşek küllerinden ve tahsisatı mestureden yıllardanberi Halk Partisi hesabına ayrılan paraların muazzam bir yekûna vardığını söylemiş, Halk Partisi tarafından şuyulandırılan Meclis, Sayıştay, Meclis binası ile Meclis muhafız karakolu ve C. H. P. nin halen bulunduğu binaların durumunu anlatmıştır.
Bu sırada delegelerden biri, tapusu doğrudan doğruya C. H. P. Genel Başkanına çıkarılan Soğukkuyudaki arsanın vaziyetini sormuştur. Atıf Benderlioğ lu, C.H.P. nin küçük bir arsaya mukabil hâzinenin, milyonlarca lira değerinde binalarının kanunsuz olarak şuyulandırıl -mış olduğunu anlatarak demiştir ki:
«— imar komisyonu başkanı sıfatiyle bu vaziyeti inceliyerek kanunsuz kararı iptal ettim.»
Belediye Başkanından sonra Mümtaz Faik Fenik de, uzun bir konuşma yapmış, et kombinası ile Maltepedeki sigara fab rikası inşaatını da bu hasbiha-linde eski iktidarın hesapsız kitapsız işlerinden birer misâl o-
larak ele almıştır. Toplantıda, Atatürk’ün ölüm yıldönümünde yapılan nümayişi takbih eden bir karar sureti kabul olunmuştur. (T.H.A.)
Yenidoğan 2 numaralı Ocak Kongresi
Yenidoğan mahallesi 2 numaralı Demokrat Parti ocağı dün kongresini yapmıştır. Kongre' de, üyelerin fikirleri dinlendik ten ve cevaplandırıldıktan son ra seçimler yapılmıştır. Oyların tasnifi neticesinde Şerif Ulu (Başkan), Sabahattin Saral, Nec mi Deniz, Yakup Köse, Mehmet Ertürk’ün asil; Mustafa İn ci, İzzet Şekerci, Mehmet Sarıklıya. Ali Kaya ve Cemi Savaş’» yedek üyeliklere seçimlik İtri anlaşılmıştır.
Kongre üyeleri, 10 Kasım mil lî matem günümüzü partileri na mına istismara kalkışanlara kar şı nefretlerinin gazeteler vasıtası ile efkârı umumiyeye duyu rulmasını da karara bağlamışlardır. Bize gönderilen yazıda şöyle denilmektedir: «Türk mil letinin kalbinin kan ağladığı bir günde sırf particilik gayesile matemimizi bayrama çevirmek saygısızlığında bulunanlara bu gün toplanmış olan kongremizin nefretlerinin gazeteniz vasıtası ile duyurulmasını rica e-deriz.»
Yenidoğan 2 No.lu Ocak Kongre Başkanı Sıtkı Tuğcu
Ankara Emniyet Müdürlüğünden
Çarşı ve mahalle bekçileri için (108) takım elbise ile (105) adet kışlık kaput yaptırılacaktır. İstekliler nümunesini ve şartnameyi Emniyet Müdürlüğünde görebilirler. (8442) 2487
TEMİNATLI TAMİRAT
Her nevi
Yazı, Teksir, Sanayi ve aile dikiş
! ; makineleri tamir edilir ve yedek parçaları bulunur i1 ‘ Celâl CÜNDOĞLU: Posta Caddesi No. 41/51. Tel: I; ; 12326. 2921 II
Belediye Başkanlığından
Son günlerde bazı semtlerde yer yer dükkân, baraka ve buna benzer gayri kanunî ruhsatsız yapıların inşasına teşebbüs edilmekte olduğu görülmektedir.
Büyük Millet Meclisinin çalışma döneminde müzakere ve kabul edilmek üzere hazırlanan kanun tasarısı bu günlerde Meclise sevkedilecektir. Bu tasarı ile vatandaşlarımızdan meskene ihtiyacı olanların durumu evvelki kanunlardan daha mükemmel bir şekilde nazara alınmakta ve her vatandaşa tapu ile tasarruf edeceği bir yuva sağlanmasına çalışılmaktadır.
Bu itibarla sayın vatandaşlarımız» 3—^4 ay sonra yürürlüğe gireceğini tahmin ettiğimiz bu kanuna intizar etmelerini ve yeniden hiç bir inşaata katiyen teşebbüs etmemelerini bilhassa rica ederim. Aksi harekette bulunanların yapmakta oldukları binaları gerek inşaat sırasında ve gerekse yapımmdan sonra kayıtsız ve şartsız yıktırılmak üzere ayrıca gerekli tedbirlerin alınmış bulunduğunu bildirir ve bu gibi hareketlere tevessül etmemelerini sayın vatandaşlarımdan tekrar ve tekrar rica ederim. ,
Belediye Başkanı (2491) Atıf Benderlioğlu
Zevk... Güzellik... Renk... Dans... Neşe ve Müzik Diğer rollerde: RED SKELTON - RİCARDO MONTALBAN BETTY GARRETT
Müzik: Meşhur Samba Kiralı
XAVİER CUGAT
Seanslar:
14 - 16.İS - 18.30 - 21 * •.
Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız.
Tel. Gişe: 15031 — Müd. 24075
Ankara'nın Eğlence Merkezi
Gar Gazinosu
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
Revüsü Yeni programını sunar
Telefon: 15190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar MATİNELERİNDE kabul olunur
13/11/1950
ZAFER
Sayfa: 5
Ankara ve Istanbuldaki maçlar
MABEL
EN İYİ EN NEFİS ÇİKOLATA
Tıir’ıi. Zirai Donatım Kurumu
Ankara deposu müdürlüğünden
Türkiye Ziraî Donatım Kurumu Gazi İstasyonunda bulunan Ankara Deposu sahasında pazarlık suretiyle 60 tonluk bir beton havuz, yaptırılacaktır.
Fenerbahçe ile Galatasaray
Ankara
maçları
Ankaragücü ve Havagücü kalandılar
Şehrimizde lig maçlarına dün dc 19 Mayıs stadı iç ve dış satırlarında devam edildi.
Iç sahada günün ilk karşılaşması hakem Cezmi Başar idaresinde Ankaragücü - Emniyet arasında yapıldı.. Takımlar sahada şu kadrolarla yer aldılar.
Ankaragücü: Hikmet, Fethi, Necdet, Turan, Hüseyin, Hâluk Burhan, Nezihi, Yalçın, Fikret, Abdullah.
Emniyet: Vahip, Hâmit, Osman, Osman, Abdül, Selim, Şev ket, Cemal, Haşim, Celâl, Refet.
Sahada Ankaragücünün tamamen genç bir kadro ile yer aldığı görülüyordu. Oyııjıda der hal bir hâkimiyet kurdular. Bu na mukabil Emniyet takımının' bilhassa forvet hattının dağınık oyunu yüzünden hücumlar den bir netice alınamıyor. Nihayet oyunun sonlarına doğru Abdullah Ankaragücünün ilk golünü kaydetti. Devre de 1—0 Ankaragücü lehine sona erdi.
İkinci devre Emniyet bir kaç fırsat elde etti ise de, bundan da istifade edemedi. 10 uncu da kikada Ankaragücü solaçığı Ab dullah Emniyet müdafaasının ileri çıkışından istifade ederek takımına 2 inci golü de kazandırdı.
Dün Ankaragücünün genç e-lemanlarla güzel bir oyun çıkardığı görülüyor. Vaziyet değişmeden maç da 2—0 Ankara gücünün galibiyeti ile sona erdi. Hakem Cezmi Başar maçı güzel idare etti.
Havagücü - Harpokulu
Günün en mühim karşılaşma sı hakem Refik Güven idaresinde Havagücü - Harpokulu arasında yapıldı. Takımlar sahada şu kadrolarla yer aldılar:
Havagücü: Canpolat, Hikmet, Hayri, Nevzat, Halil, Haşan, Or han, Recep, Nusret, Refik, Şefik.
Harpokulu: Remzi, İsmet, Rıdvan, Mustafa, Selâmi, Rahman, Hakkı, Sebahattin, Vasıf, Hikmet, Hayri.
Oyuna iki taraf da süratli bir tempo ile başladı.
Havagücünün ortadan Nusret ve Refik vasıtasiyle yaptığı a-kında, Refik yakın mesafeden topu Remziye kaptırarak bir gol kaçırdı.
Mukabil bir Harpokulu hücumunda da 18 pas içinde Va-sıfın çok sıkı şütü direğe çarparak, Havagücü bir golden kurtuldu.
Süratli devam eden oyunda top iki kale arasında daima dolaşıyor. Her iki takım oyuncularının canla başla çalıştıkları görülüyor. 15 inci dakikada Havagücü solaçığı Şefiğin 25 metreden çektiği şahane bir sütle günün ilk golü yapıldı. Akabinde yapılan bir Harpokulu hücumunda Vasf-n çok sıkı bir sütunu C mnelat güçlükle uzaklaştırdı. Fakat top önü boş vaziyeti" bulunan Sa-bahattine geldi. O da rahatça takımın beraberl'k go'ünü kavdetmeve muva’fak oldu. Bu go'ün sebebini daha ziyade Havagücü müdafaa nın oyuncu marke etmeyişinde aramak lâ-
Karşılıklı yapılan bu iki gol oyunun heyecanını artırdı ve maç da cidden zevkli oluyor,
25 inci dakikada Nusret Rem zinin degajına mani olmak istedi. Az daha Harpokuluna bir gol olacaktı. Bereket versin top kale yakınından avuta çık-
Son dakikada Hakkı, Hikme tin hatasından istifade ederek Hırpokulumın ikin'i golünü de ç.kardı.
fi
açında Harpokulu kaleci
Harpokul
Istanbulda dün yapılan maçlarınt®Is^âtı
F. bahçe - G. saray karşılaşmasında gollerin ikisi de ilk devrede oldu
İstanbul, 12 (Hususî) — Lig maçlarına bugün de Dolmabahçe Stadında devam edildi, Fenerbahçe Galatasaray maçı dolayı-siyle stadda muazzam bir-kalabalık bulunuyordu.
Günün ilk maçı Beykoz ile Emniyet arasında oldu, iki takım şu kadrolarla oynuyorlardı: BEYKOZ:
Nuran - Mehmet, Osman Haşan, Fikri, Şükrü - Haşan, Tekin, Enver, Gazanfer, Bedri.
EMNİYET:
Orhan - Celâl, Muammer - Vecdi, Mehmet - Cahit, Süreyya, Necip, Necdet, İbrahim.
Hakem Ziya Uzan.
İlk devre hemen tamamen Beykozluların baskısı altında geç ti. 32 nci dakikada Beykozlula-nn Emniyet müdafiinin müşterek hatasından faydalanan sol açıkları Bedri’nin ayağı ile bir gol kazanarak devreyi 1-0 galip bitirdiler.
İkinci devrede teşebbüs yine Beykozda idi. Bu devrede Bey-kozlulaı- sağaçıklaı* vasıtasiyle ikinci gollerini yapmıya muvaffak oldular.
Oyun bu şekilde 2-0 Beykozıın galibiyetiyle neticelendi.
Devre de 2—1 Harpokulu lehine sona erdi.
İlk dakikalardan itibaren Ha-vagücü oyuna hakim oldu- Ha-vagücü Recep ve Nusret va-sıtasiyle de iik fırsat kaçırdı. 9 uncu dakikada Nusret soldan Harp Okuu kalesine inerek, müdafaayı üzerine çekti ve topu müait vaziyette olan Recebe ver di. Rcep de topu boş kaleye rahatça soktu- Vaziyet 2 - 2 berabere. Oyuna devam edildi. Halk iki takımı da teşçi ediyor. Harbiye galibiyeti temin için çok açlışıyor. Havagücü müdafaası başta Canpolat ve Nevzat olmak üzere cansiperane bir oyun oynuyor. Herkeste maçın berabere biteceği kanaati var- Hava Gücü son bir hücum daha yaptı. Bu hücum favulio durduruldu. Favule Recep çıktı- İsmet önüne çıktı. Atış tekra-landı. Bu defa Recep bo; vaziy duran Nus-rete pas verdi. N.srette fırsattan istifade edere!: ava Gücünün 3 üne ügolünü . ptı. Maç da 3 - 2 Hava Gücünün galibiyeti ile sona erdi.
Havagücü takımı dün cidden güzel bir oyun çıkardı. Ve haklı bir galibiyet ’ I. etti- Bu bakımdan kendileri..! tebrik ederiz.
Dış sahada oynanan Kalespor — Karagucü maçım 2 - 1 Kalespor kazandı.
Haydar Ozakman
Galatasaray - Fenerbahçe
Günün ikinci maçı Galatasaray - Fenerbahçe arasında idi.
Takımlar şu şekilde sahaya çıktılar:
GALATASARAY:
Turgay - Naci, Necmi - Musa, Bülend, Muzaffer - Muhtar, Hikmet, Gündüz, Reha, Bülend.
FENERBAHÇE:
Şalapi - Müjdad, Hilmi - Sa-lâhattin. Kâmil, M. Ali - Zeke-riya, Erol, Suphi, Lefter, Ha-lid. Hakem Sulhi Garan.
Oyun süratli bir tempo ile başladı. GalatasaraylIların Re-hayı da biraz geri oynatmak suretiyle müdafaaya ehemmiyet verdikleri göze çarpıyordu. Hücumlar karşılıklı yapılmakla beraber san lâcivertliler daha derli toplu ve deplesmanlı oynuyorlardı.
15 inci dakikada Fenerbahçe lehine olan bir firikikten Meh met Ali topu kısa bir vuruşla Lefter’e geçirdi ve Lefterin çek tiği şüt Fenerbahçeye bir gol kazandırdı.
25 inci dakikada sertçe bir şarj neticesinde Turgayın sakatlanması ile oyun bir kaç da kika inkıtaa uğradı.
29 uncu dakikada Fenerbah çe aleyhine soldan korner oldu, Bitlendin çektiği kornerde top Şalapi ile Müjdadın müşterek hatası neticesinde Hikmete geçti, Hikmet de boş kaleye hafif bir vuruşla Galata-sarayın beraberlik golünü yaptı.
Beraberlik golü ile hızlanan GalatasaraylIlar Fenerbahçe kalesini sıkıştırmağa başladı -lar. Devrenin son 10 dakikasında teşebbüsü tamamiyle Galatasaray ele almış, Fener hü -cum hattı rakip yarı sahasına dahi geçemez olmuştu.
Bu müddet zarfında GalatasaraylIlar muhakkak golle neticelenebilecek iki mühim fırsat kaçırdılar.
Devre 1—1 sona erdi.
İkinci devrenin, yine Galata-sarayın hareketli temposu ile başladığı görülüyordu. 7 inci dakikada Rehanın sıkı bir şütü kale direğine çarptı.
12 nci dakikda sanlrhaf Bü lendin ayağına kramp girdiğinden oyundan çıktı- GalatasaraylIlar 10 dakika kadar 13 kişi oynadılar. Bülend 22 nci dakikada tekrar oyuna girerek sol açığa geçti.
Oyun sert bir cereyan takip etmemekle beraber, oyuncuların birbiri arkalarına sakal!.ınmala-
İzmir Tekel BaşmiidürlüğündenP
1 — Bayraklı, Çınarlı, Mersinli, Turan, Karşıyaka, Kaplıcalar ve İnciraltı dahil olmak üzere bütün İzmir şehri beledi ye huudutları çevresiyle Buca, Bornova ve Seydiköy mınta kalan dahilindeki her türlü şişeli içki ve ispirtoların (bira v( şarap hariç) fabrika ve depodan bayilere tevzii üç yıl müddetle taahhüde bağlanacaktır.
2 — Bu husustaki taahhüt esaslarını ihtiva eden sözleşme tasarısı Başmüdürlüğümüzde mevcut olup talep halinde ilgi lilere bedelsiz olarak verilecektir.
3 — Sözleşme dışında ve sözleşme konusu ile ilgili olan her türlü izahat ve malûmatı arzu edenler Başmüdürlüğümüzden alabilirler.
4 _ İlgililerin en son ve katî yazılı tekliflerini en 14/11/1950 tarihine kadar Başmüdürlüğümüze vermeleri zımdır.
5 — Teklif sahipleri, haklarında nerelerden referans iste-nilebileceğini teklif mektuplarında kaydetmelidirler.
6 — İdaremiz tekliflerden en müsait telâkki ettiğini seçmekte serbesttir. (7986) —2337
Şartname Depo Müdürlüğünde her zaman temin edilebilir.
görülebilir ve
Pazarlık günü 15/11/1950 saat 14 de olup isteklilerin ny.ri giin ve saatte Depo Müdürlüğünde bulunmaları ilân olunur. Tel: 31121 (8331)—(2453)
geç lâ-
Devlet Hava Yolları Genel Müdürlüsünden
1 — Şartnamesinde ilişik cetvelde görülecek olan sıhhi alzeme ve ilâç 10 gün müddetle açık eksiltme ile eski şartlar
dahilinde satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedel 7813 lira olup geçici teminatı 585 lira 98 kuruştur.
3 — Eksiltme 22/11/1950 çarşamba günü saat 11 de D.H.Y Genel Müdürlüğü Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
4 — Buna ait şartname ve .ilâç listeleri her gün Genel Müdürlükte ve Yeşilköy Meydan Müdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin teminat ve ticaret odasınca kayıtlı belge-
leriyle belli gün ve saatte komisyona müracaat etmeleri ilân olunur. (8450) 2489
Bayındırlık Bakanlığından
Erzincan’da yaptırılmakta olan Girlevik Elektrik Santral kontrollüğünü yapmak üzere bir elektrik mühendisi alınacaktır
Kendisine barem içi maaş veya barem dışı ücret verilecektir. İsteklilerin Bakanlığımız Su İşleri Reisliğine müracaatları ilân olunur. (8418) 2488
İstanbul Liseler Alım Satım Kcıııiosyun Başkanlığından
Beher Kilo tik
CİNSİ Tah. Fiyatı Miktarı Tutarı Teminat
Kuruş Klg. Lira Liıa
Çalı fasulyesi 30
Ayşe kadın 40
Yeşil barbunya 40
tçli kırmızı barbunya 45
Dolmalık domates 30
Sıra domates 25
Dolmalık biber 25
Taze bamya 50
Taze kabak (Yerli) 20
Taze kabak (Adana-tzmir) 30 Patlıcan baş 30
Patlıcan orta 22
İspanak 20
Pırasa 20
Lahana 18
Havuç 20
Kereviz kök 30
Kereviz yaprak 18
Semizotu 15
Bakla (Yerli) 20
Bakla (Adana-îzmir) 25
Bezelye araka 25
Taze yaprak 50
Yeşil salata Adet 5
Hıyar „ 8
Enginar baş )„ 25
Taze soğan Demet 5
Maydorîoz „ 5
Dereotu „ 5
Nane „ 5
3850 1155.—
13600 5440.—
9350 3740.—
8850 3932.50
5750 ’ 1725.—
13100 3275.—
7500 1875.—
3150 1575.—
9750 1950.—
5900 1770.--
9500 2850.—
18400 4048.—
23200 4640.—
26600 5320.—
16300 2934 —
14800 2960.—
4550 1365 — 4791.25
1850 333.—
6700 1005.—
7750 1550.—
5500 1375.—
5900 1475.—
900 450.—
26500 1325.—
76500 6120.—
10500 840.—
14000 3500.—
18500 925.—
20000 1000.—
4950 247.50
1550 77.50
n mütmadi inkıtalara sebebiyet
Mamafih oyun ilk devredeki muntazam seyrini kaybetmişti. İki takım da bîr galibiyet sayısı çıkarabilmek için gelişi güzel oynuyorlardı.
Son 15 dakikada Fenerbahçe hakim oynadı, fakat bu hakimiyet netice verebilecek derecede müessir değildi.
Netekim netice değişmeden maç 11 beraberlikle sona erdi-
Gençler Birliği Konyada berabere
Konya, 12 (Telefonla) — İki maç yapmak üzere şehrimize gelen Ankara Gençlerbirliği, ilk karşılaşmasını Cumartesi günü İdman Yurdu ile yapmış, oyun 2—2 beraberlikle bitmişti.
Bugün de şehrimiz Gençlerbirliği ile karşılaşan Ankara Gençlerbirliği yine oyunu 2—2 berabere bitirmiştir.
Misafir takım beraberlik sayısını her iki maçta da son da- 1 kikalarda yapmıştır.
Topra': ve Kân İsleri Genel Müdü lüğünden
Genel Müdürlüğümüz toprak teşkilâtı için yüz adet hurç satın alınacaktır. Muhammen bedeli 3900 lira, geçici teminatı 293 liradır.
İhale 28/11/1950 tarihine rastlıyan salı günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında açık eksiltme usulü ile yapılacaktır.
Hurçların fennî ve İdarî şartnamesi Genel Müdürlüğümüz Levazım Müdürlüğünden parasız olarak alınır ve nümunes’
îsteklilerin ticaret odası vesikası,, şartnamede yazılı diğer belgeleriyle ilk teminat mektubu veya makbuzları ile birlikte belirli gün ve saatte Genel Müdürlüğümüz binasında toplanacak komisyonda hazır bulunmaları. (8324) 2485
İzmir Belediye Başkanlığından
İzmir Belediye Başkanlığından:
Bahribaba ve Değirmeııdağı arasında varyant yol yaptırıl masiyle mevcut şosenin tamiri işi Fen İşleri Müdüıar- indeki ke r ve şartlaşması gereğince kapalı zarftı .eksiltmeye konulmuşta.’. Keşif bedeli 49264 lira ve geçici teminatı 3695 lira( t. Bu işe girmek istiyenlerin ihale tarihinden üç gün evvel fen işlerinden belge almaları lâzımdır.
İşin ihalesi 24/11/1950 Cuma günü saat 15 del'.r. eteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü en gec saat 14 de karlar Encümen Başkanlığına vermeleri lüzumu yayınlanır. (8465)—(2490)
ZAYİ — İş Bankasındaki 28195 I numaralı hesabımda kullandığım mühürümü kaybettim, Yenisjni yaptıracağımdan eskisinin hükmü
Okul spor yurtlarının
açılış töreni yapıldı
Ayçan Onur 80 metre koşusunu kazanırken
1951 öğretim yılı okul
1950
- spor yurtlan açılış töreni dün sabah saat 9.30 da 19 Mayıs
Stadında yapıldı. Törende Vali Necati İller, Millî Eğitim Müdürü, talebe velileri ve davetliler hazır bulunmuştur-
Kız ve erkek öğrenciler arasında yapılan atletizm müsabakalarında iyi dereceler alınmış, oynanan milli oyunlar alâka ile
takip edilmiştir.
Kızlar arasında yapılan atle-
tizm yarışmalarında

nur 80 metrede birinci gelerek ve tek adımda da 4.53 ailıyarak
günün
iyi derecesini yapmış-
Müsabakalar sonunda
derece
alan atletlere mükâfatlan dağıtılmıştı.
Cebeci Sinemasında
İki büyük film birden Ankarado ilk defa
1— Tarzan Maymun Adam Türkçe sözlü
Dünya yûzmo şampiyonu
John VVAYSMULLER, Balta girmemiş ormanlarda
vahşi hayvanlarla kanlı boğuşmalar. Hakiki Tarzan filmlerinin en dehşetlisi
2— Macera Limanı AHLAK
Türkçe sözlü
Roberl Newton - Simone
Hakiki hayattan alınmış aşk ve macera filmi
Tarzan: 14 - 18 - 22.10
Macera: 16-20
Dr. Ahidin Şakır Ara
Mevki Hastanesi Göz Hastalıkları Mütehassısı Anafartalar Cadd. Adliye karşısı Sakarya Apt. No. 7. Her gün saat 15 ten sonra hasta kabul eder.
Kiralık möbleli iki oda
Aile yanında Yenişehir Ataç sokak No. 113. Telefon: 22565.
DİŞ HEKİMİ
Cemal Sanlı
Anafartalar Cadd. Kar-deseci Han 303/7. Hastala-ı rını her gün 9-19 arası ka-I bul eder. 6021
70827.50
Komisyonu-"uza bağlı yatılı üslerin 1951 yılı ekim ayı sonuna kadar ihtiyaçları olan sebzeleri (16 kasım 1950) perşembe •ünü saat (15.30) da ayrı, ayrı kapalı zarf usuliyle Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 349/2 de toplanacak komisyonda eksiltmesi vapılacakt’r. C*4D0T sayılı kanunun tarifine uygun olarak hazır-lanacek —ticaret odası vesikasını havi teklif mektuplarının ihaleden b:- saat evvel kimosyona makbuz mukabili vermeleri. olacak gecikmeler kabul edilmez. Şartnameler
Galatasaray Lisesindedir. Bedeli 354 kuruş. (8101) 2380
Devlet Orman İşletmesi
Devlet Orman İşletmesi Karabük Müdürlüğünden:
l — İşletmemizin Karakaya Genedüz orman içi istif yerin-
■ ’vcut 574.— 541 M3. 30. kuturdan yukarı köknar tomruk-ı bir parti halinde ve 39.336.— M3. 30. Kuturdan, aşağı • tomrukları da bir parti halinde olmak üzere ceman ""7 M3. köknar tomrukları 6/11/1950 tarihinden itibaren 19 '■ ’-'iz gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa çıkarıl-
° — Açık arttırma 25 Kasım 1950 cumartesi günü saat 10 ' Karabük Orman İşletmesi Müdürlüğünde toplanacak ko-• isvnn önünde yapılacaktır.
Beher metre küpün muhammen bedeli 30. Kuturdan aşağı ‘ ...'ki"r için 27. lira 30. kuturdan yukarı tomruklar için de
30 liradır.
Her parti için ayrı, ayrı, yüzde 7.5 hesabiyle geçici teminat
3 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüsünde, Bartın, Gerede, Devrek, İstanbul İşletmeleriyle İşletmemizde ve Karakaya bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaatla-
-I. • (8403)—2461
Devlet Orman İşletmesi Bolu Müdürlüğünden:
1 — İpletmemiz Çebni Bölgesi Belkara ağaç istif yerinde mevcut 2000 M3. köknar tomruğun 8 parti halinde 10/11/1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle açık artırma suretiyle sahra çıkarılmıştır
2 — Açık artırma 24/11/1950 cuma günü saat 15 de Bolu B'lcdiye binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır. Muhammen bedeli 45 liradır. % 7,5 hesabiyle teminat alnrr.
3 — Bu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğü "Tcrkez İşletme Müdürlüğü İstanbul, Adapazarı, Düzce, Gere-
Kızılcahamam işletme müdürlüklerinde ve İşletmemizde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk tc-"inatları ile birlikte komisyona müracaatları.
5 — İşbu envai normal çap ve evsaftadır. (8440)—(2486)
Kapalı Zarf ilânı
Vakıflar Genel Müdürlüğünden:
1 — Kırşehir’de Cacebey Camii onanmı hakkında bundan evvel yapılmış olan ilânlar hükümsüz sayılarak bu iş kapal zarf usulü ile yeniden eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif tutan (10122) lira (36) kuruştur.
3 — İhale 15/Kasım/1950 çarşamba günü saat 15 de Ankara'da Vakıflar Genel Müdürlüğü binasında İnşaat Müdürlüğünle toplanacak komisyonda yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı kâğıtlar Vakıflr Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğünde görülebilir.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (759.18) lira geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartnamesi gereğince ticaret odası vesikası ve Vakıflar Genel Müdürlüğünden 1950 yılı için âbidat onarımına ait olarak aldıkları yeterlik belgelerini ibraz etmeleri lâzımdır.
6 — Talip olanların yukanki maddede yazılı belgelerle bir-liyte 3 üncü maddede yazılı tarihte saat 14 e kadar adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur.
7 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. (8111) 2374
SaSyfa: 6
ZAFER
13/1171950
BUYUK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini Mutlaka görünüz
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No. 300 — Tol: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollekiif Şirketi Ankara Şubesi
BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş
ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır: Garantili elbise diklir
BÜYÜK Mağazanın
Zengin Avrupa ve yerli kürk çeşitleri gelmiştir. Kürkçü AbdUlkadir usta sipariş kabul etmektedir
■ I —
Türk Mesken

Maliye müfettiş muavinliği müsabaka imtihanı
Şirketinden
Sermayesi : 150.000 T. L.
Adres: İstanbul Galata rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han bitişiği Küçük han kat 2 Ayda: 20-30-40 lira taksitle denize nazır fevkalâde arsalar
Marmara’nın bütün güzelliklerini yakından seyreden Avrupa şehircilik sistemine göre kısa bir zamanda gidiş ve geliş yollara sahip olup ve bu yol kenarları akasya, yabani kestane, ve rengârenk yıldız ve güllerle yeşillendiril-miştir. . -
Modern mesken şehirimiz
(Yarım Burgaz ALTUNEVLER arsalarından 20), (KÜÇÜK ÇEKMECE SOĞUKSU arsalarından 16), (FİLORYA ve arsalarından 9), (Yeşilköy ve arsalarından 7) kilometre İstanbul'a daha yakın olan (BAKIRKÖY KULELÎ ÇÎFTLİĞİ LONDRA ASFALTI mevkiindedir.) Bu şehre şirketimizin Fransa’dan satın aldığı Modern otobüs gerek büyüklükçe ve gerekse sıcak ve soğuk konfor bakımından Türkiye’de henüz emsali mevcut değildir. Müşterilerimizi 15 ve öğrenci çocukları da 5 kuruş gibi bir ücretle taşımaktadır.
Bugün Modern MESKEN ŞEHRİMİZDEN 7 kilometre uzakta olan Yeşilköy'de bir parsel 12.000, 9 kilometre u-zakta Filorya’da 5.000 16 kilometre uzakta Küçükçckme-ce Soğuksu’da 1.300, 20 kilometre uzakta Altunevler Ya-rımburgaz’da 900 liraya bir parsel satılırken âmme hizmetini bünyesinde benimseyen şirketimiz büyük suhulet ve ucuzlukla vatandaşlarımızın evvelemirde bir arsa sahibi olmalarını temin için bir parseli peşin 420 liraya satmaktadır.
Yukarıda yazılı diğer arsa mevkilerinden İstanbul’a pek yakın sıhhat kaynağı olan bu arsalarımız 1 NİSAN 951 TARİHİNDEN SONRA TALİP OLAN MÜŞTERİLERE bir parsel 840 liraya satılacaktır. Buna göre bu tarihten evvel arsa almaları veya taksitle bağlanmaları menfaatleri icabıdır.
Arsa satış şeraiti:
Her parselin ayrı güzelliği olmakla bütün parseller deniz görmektedir. Her parsel 210 metrekare olup cepheleri 15 derinlikleri 14 metredir. Peşin 420 liradır. 20 lira taksitle 650, 30 lira taksitle 575, 40 lira taksitle 500 liraya bir parsel satılmaktadır. Bu fiyatlar 1 nisandan sonra talip olan müşterilere peşin 840, ayda 20 lira taksitle 1800 Ayda 30 lira taksitle 1500, 40 lira taksitle 1100 liraya satılacaktır.
Bundan bi^&aç gün evvel şirketimizden tapu alan müşterilerimiz^ isimlerini İstanbul gazetelerinde neşret-miştik. Taşra ^tşterilerimizin bu isimler içinde bulunan ahbaplarındatykS-salarımız hakkında izahat almalarını bilhassa rica Arsalarımızın çok güzel bir sahada ol-
duğunu öğrehiîrrfş olacaklardır. 3000 parseli ihtiva edecek olan Modern Mesken şehrimizin arsaları 2.5 ay evvel satışa çıkarmış bu kısa zamanda 1200 parsel satmış ve müşterilerimizin çokluğu tapu ferağı ancak İstanbul Taksim Belediye gazinosunun büyük salonunda tapu muhafızı huzurunda yüzlerce vatandaşın tapularını vermekte ve akabinde de çay ziyafetiyle müşterileri birbirlerine tanıştırmaktadır. 17 kasım günü keza aynı salonda tertip ettiği çayla şirketimiz yüzlerce vatandaşa tapularını verecektir.
Taşradan talip olan müşterilerimiz tensip buyuracağı şekilde gerek peşin vey taksit arsa bedellerini şirketimizin İSTANBUL ZİRAAT BANKASI 2463 numaral, HESABINA BANKA, VASITASİYLE, arzu edenler ŞtRKET âdre-sine posta havalesiyle arsa bedellerini göndermekle talip olabilirler. Arsa bedeli gönderen taşra müşterilerimiz ayrıca bir mektupla‘kesin adreslerini bildirmeleri elzemdir.
İstanbul’da akraba veya tanıdığı olmıyanlaı* ve arsa bedeli olan 420 lirayı ödeyen müşterilerimiz Şirketimiz memurlarından aşağıdaki örnek veçhile Hamdi Kafalıya vekâlet vermekle on beş gün içinde tapuları namlarına tescil edilerek namlarına postalanır.
Vekâlet sureti:
(Türkiye hudutları dahilinde Türk Mesken Şirketi hissedarı Hüseyin Taşdelenlerden Bakırköy Kuleli Çiftliği Londra Asfaltı mevkiinde namıma gayri menkul almaya şirket memurlarından Hamdi Kafalıyı vekil tyin ettim) çevresinde bir vekâlet göndereceklerdir.
Not: Arzu eden her müşteri arsalarımızın mevkii ve sıhhî bakım ve mesafe ve arazi miktarımızı Bakırköy tapu sicil muhafızlığından yazı karşılığı veya telefon 16+III numaraya telefon ederek muhafızlıktan malûmat alabilirler.
Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığından:
I — 35 lira maaşlı Maliye Müfettiş Muavinliği için 27 Ka sim 1950 Pazartesi güfıü Ankarâ, İstanbul ve İzmir’de, Maliye Teftiş Kurulunda, müsabaka imtihanı yapılacaktır.
1 — Taliplerde aranılan şartlar aşağıda gösterilmiştir.
a) «Memurin Kanununun 4 üncü maddesinde sayılı evsafı haiz olmak.
c) Siyasal Bilgiler, Hukuk ve İktisat Fakülteleri ve Yüksek Ticaret Mekteplerinden (veya bunlara muadil ecnebi o-kullarından) mezun olmak.
b) İmtihan açıldığı senenin Ocak ayının başlangıcında 30 yaşını ikmal etmemiş bulunmak:
d) Yapılacak tahkikat neticesinde karakter itibarile müfettiş olabilecek vasıfları haiz olduğu anlaşılmak.
2 — İmtihana talip olanlar 20 Kasım 1950 akşamına kadar Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına bir dilekçi ile müracaat edeceklerdir. Dilekçeye talibin sarih adresi yazılacak ve aşağıdaki vesikalar eklenecektir.
a) Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti.
b) Kendi el yazısiyle hal tercümesi.
c) Askerliğini yaptığı veya imtihan tarihinden itibaren b sene tecil edilmiş olduğunu gösterir resmî vesika, (bu vesi kayı getiremiyenler imtihana kabul edilirler ise de tayinleri, fiili askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, kadro imkânlarına göre yapılır.)
d) Okul diploması veya tasdiknamesi;
e) Sağlam ve yolculuk zahmetlerine mütehammil olduğuna dair tam teşekküllü bir Hastahanedcn alınacak sıhh' neyet raporu;
3 — Taliplerden aranılan şartlan haiz olanlar tahrirî ve rifahî olmak üzere iki imtihana tabi tutulcaklardır. Tahrir-imtihan Ankara, İstanbul ve îzmirde; bunda muvaffak olan-’ann şifahî imtihanı Ankarada yapılacaktır.
II — imtihan programı aşağıda gösterilmiştir:
1 — Maliye,
a) Bütçe,
b) Vergi nazariyelerl,
c) istikraz
2 — İktisat;
a) İstihsal, inkisam, tedövül ve istihlâk bahisleri.
b) İktisadi meslekler.
3 — Materpatik, (Geometri ve aritmetik).
4 — Ticarî ve Sınaî Muhasebe usullerde Devlet Muhasebesi hakkında nazari ve tatbikî malûmat.
5 — Hukuk;
a) İdare hulçuku.
b) Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun esasları ve tahkikata müteallik hükümleri.
c) Medenî kanun, Borçlar kanunu.
d) İcra ve İflâs ve Ticaret kanunularının Mâliyeyi alâkadar eden' hükümleri. (
6 — Ecnebi lisanı;'
Almanca, Fransızca,, İngilizce lisanlarından biri, (Devlet lisan imtihanı verenler ayrıca imtihana tâbi tutulmazlar).
III — İmtihan neticesinde müfettiş muavinliğine alınanlar üç sene sonra yapılacak ehliyet imtihanında muvaffak olurlarsa Maliye Müfettişliğine tâyin edilecekler ve tetkikat için bir sene müddetle ecnebi memleketlere gönderileceklerdir.
. (7984) 2430
Emİrgân ctı
YALI

İKRAMİYESİ
SON PABA KABUL TARİHİ
ANKARA
Şoför Okulu nda
Yeni devre için kayıtlara başlandı
1 — Okulun müddeti iki
2 — Okulun ücreti 132,50
Bu ücrete motor ve arıza derslerile direksiyon talim masrafları dahildir.
3 — Amatörler için yalnı direksiyon dersi verilir, üc reli elli liradır.
Okul yeni binada yeni imkânlarla ve yeni esaslarla öğretimi daha pratik bir şekle koymuştur.
Yeni adresimiz: Mebus evleri önü, Teknik üniversite karşısı OTONAM garaiı al-t. telefon: 32649-
Dikkat
Uzun müddet kiralık ve satılıktır
Çankırı caddesinde asfalt üzerinde köşe başında Ulu-sa yakın 55 odalı 28 banyolu otelidir. Resmî dairelere de elverişlidir.
Talipleri aynı yere 44 No. ya müracaatları ilân olunur. Telefon: 11505. 5990
X
Parker^l
Ya$ mürekkeple
Acele satılık ev
İç Cebeci Tellikaya sokakta «700» küsur metrekare parsel Üzerinde üç daireli bir ev (19) bin liraya acele satılıktır. Aynı sokakta 15 numaralı apartı-manın 8 numarasına mü -racaat.
Kiralık
Apartman mağaza depo
Kaloriferlidir
Maltepe Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Koç Talebe Yurdu karşısında- Müracaat Tel: 14165 Halil 5988
r
200
LİRASI BULUNANLAR VE BU PARAYI KE$İDE TARİMİNE KABAR ÇEKME-VENLBR jjTİRAK EDERLER..
BALKONDAN, BOĞA^TÇlf..
EMLAK BANKASI
BU IttŞlOÇVÇ UÇSAPLAPINBA
EN AZ
Yapılan anketler Parker «51 »in dünyada en çok istek celbeden dolma kalem olduğunu göstermiştir. Onun ince zerafeti ve parlak güzelliği en müşkülpesentleri dahi tatmin ederek, her görenin takdirine mazhar olmaktadır.
Parker «51» dolma kalemine has olan mürekkep kontrol haznesi, mürekkebin münasip miktarda uca gelmesini sağlar, taşma ve akıntıya mâni olur. 14 karatlık altın ucu ise, kir ve hasara karşı mahfuzdur. Renkler: Siyah, mavi, kahverengi.
Yazarken kelimeler hemeif kurur! Zira yalnız Parker «51», gayet parlak, son derece sabit ve derhal kuruyan yeni Superchrome mürekkebinin tatminkâr surette istimalini mümkün kılar.
Pork.ı -51,. I 1 l 52 *• 42 Porkar ’VS„ Î.L 25 Kurıun kolam: "51.. «alık T L. 20 Junlor T L. 12
Gene Parker in imâl ettiği:
DUOFOLD: Dünyanın aynı fiattaki kalemleri arasında en iyisidir. Sağlam ve zariftir. 14 karatlık altın ucu son derece yumuşak yazar.TL.17,50
VICTORY: Fiatı mütevazi ol makla beraber, diğer Parker kalemlerine has olan, zerafet ve sağlambğı haizdir.TL.13,50
YENİ FİATLARA DİKKAT!
Törkiyede Mümessili: ELİ BURLA ve Ortakları Galata, İstanbul
inşaat sahiplerine
KİREMİT UCUZLADI

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Umum Müdürlüğünden
Sağlamlığı - Düzgünlüğü - Yıllar geçtikçe güzelleşen na-türel nar çiçeği rengiyle ün alan mamullerimizden
I | Yüzbinden yukarı
I Tanesi 11 kuruş I siparişlerde tanesi
■ ■— 11 1 10, kuruş
Bankamızın Ankara ve İstanbul Şubelerinde çalıştırılmak üzere İngilizce, Fransızca ve Almanca lisanlarına vâkıf olanlar arasından müsabaka ile memur alınacaktır.
imtihana iştirak için askerliğini yapmış olmak ve evvelce Bankamızca açılan lisan imtihanlarına girmemiş bulunmak lâ-
Hususî surette hazırlattığımız
Hediyelik Ankara Ballarımız
satışa arzedilmiştir.
Yenihal ULAŞAN KARDEŞLER 6015
Watherproof
Bay ve Bayan trençkotlan
ucuz fiyatlarla
Ortaçta
bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya
kadar
Çocuklar için zengin çeşitler
Telefon: 11188
Kütahya Ziraat Bankasındaki 319 sayılı hesabımıza havale geldiğinde derhal sevkiyat yapılır.
Sümerbank Kütahya
Keramik fabrikası Tel: Keramık — Kütahya
kil II J
Ankara’ Belediye Başkanlığından
1 — Hisar'da Alitaşı mevkiinde yaptırılacak mecra işi açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (6450) liradır.
3 — Teminatı (483) lira (75) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — ihalesi 20/11/1950 pazartesi günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek istiyenlerin ticaret odasına kayıt!: Lu-lünması yüksek mühend' veya mühendis olması veya böyle bir fen adamı ile teşrik) mesai ederek sözleşmeyi birlikte imza etmeleri ve bu gibi (5000) liralık bir işi yapmış olduğuna dair vesika ibraz ile Fen işleri Müdürlüğünden yeterlik belgesi ala rak ibrazı şarttır.
8 — İsteklilerin belli gün ve saatte Belediye Komisyonuna
başvurmaları. (8215)
Yazılı imtihan günleri aşağıda gösterilmiştir.
27 Kasım 1950 Pazartesi saat 14 te İngilizce
28 Kasım 1950 Salı saat 14 te Fransızca
29 Kasım 1950 çarşamba saat 14 te Almanca
30 Kasım 1950 perşembe saat 14 te Türkçe kompozisyon
Yazılı imtihanda kazananlar ayrıca sözlü imtihana çağırılacaklardır.
Kazananlar, lisan bilgileri, tecrübe ve kabiliyetleri gözö-nünde tutularak ücret veya maaşla tayin edileceklerdir, imtihanlar Ankara ve İstanbul’da yapılacaktır.
İsteklilerin 25 Ksım 1950 tarihine kadar Ankara'da Umum Müdürlük Personel Servisine, İstanbul’da Şube Müdürlüğüne müracaatları. (8222)—2405
r
DİKKAT
Tiryakilere müjde Kahve 10 liraya Halis temiz ince ve taze kahve ancak
Tiryaki kahve ve çay ticarethanesinde
bulunur
Sahibi: SAMİ SAZLIK
Merkezi: Anafartalar, Hükümet caddesi, Orman Çiftliği karşısı Tel: 12966.
Şube: Hamamönü No. 138 — Tel: 13345.

uğrayınız.
yünlü roplukların güzel çeşitleri
Jarse yünlülerin en zengin eşit ve renkleri mevcuttur.
Fantazi faylar
Mantoluk
ORTAÇ’a
Sizin için getiriyor ihtiyacınızı almazdan
yeni modelleri
dostudur.
daima sizin kesenizin
Şapka «eğitleri ve
Borsalino
en zengin renkleri İle
gelmiştir.
ORTAÇ
vat, Eşarp, Kazak, Çorap
Sîzleri bekliyor.
Eldiven ve yünlü çeşitlerimiz
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek, Kra
gelmiştir.
(5929)
ORTAÇ
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı, köşe mağaza.

Comments (0)