1 fıımorlnvı ' 8o»"luharr,r!' Mömtaı Folk F(n,k 1 LU11131 LCSl DeulMUar UaMeal: 1 ■«O rotta Katara: 111 — ANKARA Telgraf: Zafer Gareteal Ankaıa .. »«.r. Başmuharrir tel: 15(lt MAYIS 1950 YaI1 ldare. 15315 Yıl: 2 —No 377 Fiyatı her yerde !• kuruştur. ZAFER [DEMOKRASİNİNDİR! POKER-PLAY
Vatandaş, reyini hiç bir telkine kapılmadan kullan
Millet yarını heyacanla bekliyor
Seçimden sonra C. H. P. ileri gelenleri arasında değişiklikler Hilmi Uran genel başkan vekilliğinden ayrılacak
Genel Başkan vekilliği Cemil Barlasla
Nihad Erim arasında paylaşılacak
C. H. P. Genel Başkanvekili olacağı söylenen Cemil Sait Barias
Songünlerde şehrimizde dolaşan çeşitli rivayetlerden biride Halk Par tisi genel başkan vekilliğinde yapıl-lacak değişikliğe aittir. Söylendiğine göre Halk Partisi Genel Başkan Vekili Hilmi Uran önümüzdeki günlerde bu vazifeden çekilecektir.
Sebepleri henüz kat’î olarak belli olrmyan bu tahavvul tahakkuk eder se C. H. P. Genel Başkan Vekilliğine Devlet Bakanı Cemil Sait Barias getirilecektir.
Üç dört gündenberi ısrarla dolaşan bu söylentilere dün tamamlayıcı mahiyette olan yeni bir rivayet daha takılmıştır. BBuna nazaran da Halk Partisi Genel Başkan Vekilliğine Başbakan Yardımcısı Nihat Erim de namzet bulunmaktadır.
Bu vaziyete göre C. H. P. Genel Başkan Vekilliğinin bu iki zattan birine teveccüh etmesi muhtemeldir.
İZMİR FUARI
Daha şimdiden on altı yabancı devletin iştirak edeceği anlaşıldı
Hilmi Uran
Yarınki Genel Seçimin Büyük Ehemmiyeti
Yarın akşam iktidarın lıanyi partiye teveccüh edeceği ve değişip değişmiyeceği anlaşılacak
Komünizmle savaş
nasıl yapılacak ?
J kinci dünya harbinin sonun-danberi en önemli konferanslardan biri ve hattâ birincisi
addedilen Londra toplantısının
başlıca mevzu olarak ele aldığı mesele, bütün hür dünya cephele-
Seçim Suçları
Dün seçim kanununa aykırı hareket eden bir Halk partisi mensubu mahkemeye verildi

komünizm
istilâsına
karşı
koymak ve bunun çarelerini araştırmaktır. Komünizm istilâsına na-
sıl karşı konacak? Öyle görünüyor ki Batılı müttefikler bu hususta
nihaî gayede mutabık olmakla beraber çare ve vasıtaların tayininde müttehit değildirler. Amerika, ko münizme karşı geri kalmış bölgeleri kalkındırmak ve istiklâllerini müdafaaya azmetmiş memleketlere iktisadi ve askeri yardımda bulunmak suretiyle mücadeleyi esas tuttuğu halde, diğer müttefikler, bu mücadeleyi hâlâ müstemleke sava-, şı kılığından sıyırmış değildirler. A Meselâ bir Fransa, hâlâ Hindiçinî-ûc bir türlü tam istiklâl vermek is-
temediği Bao Daî hükümetini kalkan gibi kullanarak mükemmelen müstemleke savaşı yapmakta, fakat buna gücü yetmediği için bir yandan da Amerikanın yardımını istemektedir. Komünizm ile mücadele faslından olarak hâlâ İngiltere Ma-lezyadan, Hollanda Endonezyadan parmağını çekmiş değildir. Bu ülkelerde, komünist mi, milliyetçi mi, ayırt edilmesi güç birtakım kimselere, sömürgecilerin tâbiriyle «haydutlar, a karşı tenkil harekâtı devam etmektedir. Komünist mi, milliyetçi mi oldukları her zaman pek iyi anlaşılmıyan, fakat tek bir müşterek tarafları ve iddiaları bulunan, yâni «sömürgecilerin çıkıp gitmesini» istiyen bu çetelere karşı açılan harekâtta da keza Amerikanın yardımı talep edilmektedir. Halbuki, Amerika, başta Truman olmak üzere en salahiyetli devlet adamlarının ağzından müteaddit defalar haykırmıştır ki, demokrasilerin Sovyet istilâsına ve nüfuzuna karşı güvendikleri en kuvvetli silâh hürriyettir. O hürriyet ki, yıllar yılı bu bölgeler halkından esirgenmiştir. Şimdi, hâdisatm tabiî şevkiyle komünist nüfuzu bu yerlere el atınca, hükümet adı takılan çerden çöpten bir takım sömürge idareleri kurularak vaziyet önlenmek isteniyor. Batı dünyasının hürriyetini esirler mi müdafaa e-
Antalyada D. P. nin manevî şahsiyetine hakarette bulunan bir
Dün sabah saat 10 sıralarında Haydar Akçıl isminde bir C. H. P. li İsmetpaşa semtinde Seçim Kanununa aykırı olarak propaganda mak sadiyle partisinin beyannemelerini dağıtırken yakalanmıştır.
Yapılan ihbar üzerine Haydar Ak çil elindeki beyannamelerle birlikte yakalanmış ve nöbetçi Birinci Asliye Ceza Mahkemesine sevkedil-miştir.
Birinci Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı iade etmiştir.
Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesinden sonra duruşmanın hangi Sulh Ceza Mahkemesinde yapılacağı tâyin edilecektir.
Bir muhtar mahkûm oldu
I Antalya, 12 (Hususî) — Demokrat I Partinin manevî şahsiyetine haka rette bulunarak parti rozetini ayağı nın altına alıp çiğnemekten dolayı Gündoğmuş Sulh Ceza Mahkemesin ce tevkif edilen mahalle muhtarı Halil Erdal’ın muhakemesi sona er miştir. Suçlu 33 gün hepse ve 34 lira ağır para cezasına mahkûm edilmiştir.
Türkiye Batının
decek? Müdafaaya azmetmiş veya ikna edilmiş olsalar bile, bu mem-)*^ieketler bn işi başarabilecekler midir?.
Öyle görünüyor ki, Batılılar. hürriyetlerini savunma yolunda en iyi çarenin başkalarına da hürriyeti tanımak olduğunu hatta bugün bile tam mânâsiyle idrak edememişlerdir. Senelerce yalnız sömürülen,
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)
idealinîjcoruyor
Paris’te Büyük Elçimizin Başkanlığında mühim bir toplantı yapıldı
Paris, 12 (ata.) (Afp) — Türkiye-nin Fransa büyükelçisi Numan Me nemencioğlu, Fransız - Türk komisyonunun dün tertip ettiği dostluk gösterisinde irticalen pralak bir konuşma yapmıştır.
Türkiyenin şimdiki durumuna temas eden büyükelçi demiştir ki:
•— Bugünkü milletlearası durumda Türkiye, Doğu Avrupa medeniyetinin öncüsüdür.
Hazırlık ilerliyor
İzmir, 12 (Telefonla) — Memleketimizin iktisadı hayatında mühim bir rolü olan İzmir için bir hareket kaynağı teşkil eden fuar hazırlıkları ilerlemektedir. Açılmasına 3 ây gibi kfsa bir zataan kalan 1950 İzmir Enternasyonal Fuarı, her bakımdan olgun bir çehre_ arzedecektir. ’ Avrupadaki fuarlar arasında da mümtaz bir mevkii olan İzmir Enternasyonal Fuarına bu , sene ecnebi iştiraklerin azami ; haddi bulacağı anlaşılmakta -dır. Birleşik Amerika, Bü-I yük Britanya, Batı Almanya, I Çekoslovakya, Macaristan, I-1 talya, Yugoslavya devletleri i bu seneki İzmir Fuarına res-. men iştirak edeceklerdir
★ (Devamı Sa. G Sü: 5 de)
Türk milletinin, 21 Temmuz 1946 seçimlerinin resmi neticeleri belli olduğu andanberi heyecanla beklediği büyük güne bir gün kalmıştır. Yarın sabahtan itibaren rey hakkı olan vatandaşlar, yeni Seçim Kanununun hükümlerine ve kanunun tam bir dürüstlükle tatbik edileceği yolunda her fırsatta teminat veren hükümetin sözüne güvenerek sandık başlarına gidecekler, tam bir huzur içinde, sükûnet ve vekarla reylerini verecekler. Vatandaşa rey verirken hiç bir tazyik, müdahale, telkin yapılmıyacak; herkes bu esnada yalnız ve sadece vicdanının sesini dinleyecek; vereceği reyle ya şimdiki iktidarı bütün icraatiyle beğenip onu dört sene için daha milletin ve memleketin mukadderatına hâkim kılacak; yahut iktidarı başka bir partiye tes-
lim edecektir. Bu itibarla seçimlerin ehemmiyeti, burada ayrıca izaha lüzum göstermiye-cek kadar büyüktür ve hiç bir seçmenin ufak tefek mazeretlerle veya mazideki seçimlerin kendisinde uyandırdığı bir «a-dam sendecilik) ile rey hakkını kullanmak hususunda lâkaytlik ve ihmal göstermemesi lâzımdır.
Bilindiği gibi seçmenler sandık başlarında verilecek hususî zarflara, çizgisiz kâğıda olmak şartiyle kendi yazacakları rey pusulalarım koyup sandığa a-tabilecekleri gibi, partiler tarafından dağıtılmış bulunan matbu rey pusulalarını da kullanabileceklerdir. Yalnız burada seçmenlerin şu noktaya dikkat etmeleri lâzımdır. Matbu parti listelerinden beğendikleri partiye ait olanı rey ★ (Devamı Sa. 6 Sü: de)
Üçler Konferansının ikinci günü
Londrada Rusların Almanya ile anlaşmasından korkuluyor
Londra, 12 (a.a.) (Lps) — Üç batı I ettikten sonra Rusya'nın güttüğü si-1 — Üç dışişleri bakam yeni bir Al-devleti dışişleri bakanları bu sabah yaset neticesinde ortaya çıkan meşe man - Sovyet anlaşması ihtimalle-yeniden toplanmışlardır. Bakanlar leler üzerinde duracaklardır. rini ortadan kaldırmak ve Alman-
dünyanın umumî vaziyetini tetkiki Londra, 12 (a.a.) (United Press) 1 ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 6 da)
Atom gazı ve atom
Denizaltısı
Amerika yeni silâhlar
keşfi peşinde
Vaşington, 12 (aa.) — «U. S.
News. dergisinin bildirdiğine göre, Amerika aşağıdaki gizli silâhları1 yapmakta veya stok etmektedir:
1 — Deniz ve kara kuvvetlerinde kullanılmak üzer yeni atom bombaları. Bazı tahkimat şekillerine kar şı yapılacak taarruzlarda kullanılacak bombalar.
2 — Faaliyet sahası gayri mahdud olan üç seneye kadar hazır olacak atom denizaltıları.
3 — Halen tahakkuk ettirilmekte bulunan sinir sistemini tahrip edici bir gaz.
4 — Fiyatı nisbeten ucuz olan rad yoaktif bir gaz - atom bombası i-malâtında hasıl olan ikinci derecede bir madde.
5 — Düşman denizaltısını veya u-
çağını bulmak için dinleme istasyonu olacak ve açık denize bırakıla bilecek cep denizaltıları.
Türkiye Avrupa medeniyetinin ile» ri bir kalesi olarak kalmaya karar vermiştir. Bu bölgede, Demokrat ve hür bir Avrupanın varlığını idame için fedakârlıklara devamdan kaçın mıyacağız.»
Numan Menemencioğlu’nun konuş masının Fransız saylavı Pierre Oli-ver Lapie’nin konferansı takip etmiştir.
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 6 da)
Afyon istihsâl hissemiz tespit ve ilân edildi
Lake Success, 12 (a.a.) — Uyuşturucu maddelerin milletlerarası kontrol paktına istinaden Birleşmiş Milletler Türkiye. Yugoslavya, İran ve Hindistan olmak üzere, afyon is tihsal eden dört memleketin istihsal hisselerini dün ilân etmiştir.
Milletlerarası afyon monopolünün yüzde 52.50 sini Türkiye, yüzde 24.50 sini İran, yüzde 13.33 ünü Yugoslavya istihsal edecektir.
Havacılıkta yeni bir keşif: Bedeni olmıyan ve sadece kanatlardan ibaret bulunan ve «Uçan kanat» tesmiye edilen yeni tip bir tayyare Amerikada 4 Mayısta ilk uçuşunu y apmıştır. Yukarıda «Uçan kanat, havalanırken görülmektedir.
Asyada'komünizm tehlikesi büyüyor
AKINTIYA"™"] I_____KÜREK
I YEDEKCı
Malezya da kızıl
Kanberra, 12 (ata.) (Lps) — Güney - Doğu Asyadaki İngiliz yüksek komişeri M. Malcolm Mncdonald bugün Kanberra’da yaptığı bir beyanatta komünistlerin Malezya için teşkil ettikleri mühim tehlike üzerinde durmuş ve şöyle demiştir:
«— İngiltere, yabancı bir müdahale ile uğraşmak mecburiyetinde kalmaseydı Malezyada tethiş hareketlerine kolaylıkla son verebilirdi. Maamafih komünizmin istilâ siyasetine devam ederek Asya üzerinde ki nüfuzunu yaymaya çalışacağı kanaatindeyim. Malezyada bulunan İngiliz kuvvetleri şimdiki durumlarını muhafaza edecek kadar çok ve kuvvetlidirler. Fakat ilerde kâfi gelip gelmiyeceği bilinemez..
Asya milletlerini ikaz
Vaşington, 12 (ata.) (Usis) — Eski Polonya Başbakanlarından biri ve komünistler tarafından idama mahkûm edilmiş bir Bulgar mültecisi Asya milletlerine hitap ederek komünizmin, Allah ve insan sevgilini yoketmek için insan ruhuna ya-
tehlikeye maruz
Ilindiçini'dcki komünist Lideri Ilaşiminh lan ve nefret tohumları saçan bir rejim olduğunu, bunu kendi tecrübeleriyle bildiklerini, böyle bir ideo lojinin elinde âlet olmamalarını söylemişlerdir.
Hongis:ni seçsin ?
Meşhur Fransız diplomatı Taleyran, büyük bir ziyafette iki kadının arasına düşmüştü. Tesadüfün bazan garip cilveleri olur; Talevran’ın sağındaki kadın ne kadar genç ve güzelse, solundaki de o kadar gudubet ve yaşlı idî!
Taleyran, yemek boyunca tamamen genç kadınla meşgul oldu. Fakat çirkin kadının zekâsı da şeytanca işliyordu. Diplomata, pat diye, şu suali sordu: — Ekselans! Madam da ben de denize düşmüş olsak, hangimizi kurtarırsınız?
Taleyran, hakikaten müşkül bir mevkide idi; seçmek, hele iki kadından birini açıkça seçmek! Fakat derhal şu cevabı verdi:
— Siz, eminim ki lıariklâde bir yüzücüsünüz! Nasıl olsa kendinizi kurtarırsınız! —
Ycdekçinin YEDEĞİ
Sayfa) 4
Sayfam
ZAFER
Dikkatler
Kırtasiyecilik derdi
Son Posta gazetesinde Selim Ra-gıp Emeç «Kırtasiyecilik derdi» başlığı altında turizm sahasında atılması lâzım gelen adımlardan bahsetmekte ve Türk tabiiyetinden düşürülenlerin 4 4ay müddetle memleketimize gelebileceklerine ve turist sıfatiyle bu dört ayı burada geçirebileceklerine dair olan Dışişleri Bakanlığı kararının malûm formaliteler ve kırtasiyecilik zihniyeti yüzünden hâlâ tatbik edilemediğinden ve çıkarılan güçlüklerin diğer turistleri de müşkülâta uğrattığından şikâyet etmektedir. Makale şöyle devam etmektedir:
•Bu da, bizim memlektimizde kırtasiyecilik denilen ve umumî hayatı felce uğratan muamele for-maliteciliğinin ne mertebe vüs'at peyda etmiş olduğunu bariz bir surette gösterir... Bu gecikmenin şu mahzuru olmuştur ki; bu sene, memleketimize gelebilmeleri imkân dahilnde bulunan ve bu yüzden yine bu memlekete bir hayli döviz istifadesi temin edebilecek olan seyyahlardan pek cüz’î bir kısmı gelebilecektir.
Yeni kararların esaslı randman verebilmesi, ancak gelecek sene mümkün olabilecektir. Böyle bir mevzuda memlektin kırtasiyecilik derdine temas etmek istememin sebebi memleketimin kapılarının buraya her gelmek arzu eden için ardına kadar açılmasını bir kabahat gibi göstermek değildir. Böyle bir talepte bulunmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını bilirim. Fa.cat yabancı kimselere bir pasaport kolaylığı yapmak lüzumunu duyduğumuz zaman; bu muamelenin azamî süratle tatbik mevkiine konmasını görmeyi de; yine memleketimin çalışma hızını başkalarına gösterebilmenin şeref hissesini kazanmak için, ister ve beklerim.
Kanaatimce kısmen ekonomik, kısmen de politik icaplarla pasaport kanununda yapılan değişikliğin süratle yürürlüğe girmemesine, bu duygunun tesirile, işaret ediyorum.
Memleketimizin emniyetini korumam herkesten evvel bize düşen bir vazifedir. Bu vazifenin ifası, dahilî bir iştir.
Alâkadar teşkilât bu bahiste en süratli bir faaliyet temposiyle kendisini bu işe vermeli idi ki; Dışişleri Bakanlığının yabancılara verdiği söz de, tam zamanında tutulabilmen idi. Bu yapılmayınca; biri maddî, diğeri mânevi olmak üzere
Vatandaşla hasbıhal
Edebî Bahisler

Bu münasebetle, bilhassa söylemek istediğim şudur:
Bu, turizm macerası; memleketimizin malûl bulunduğu ezelî bir derdi tazeliyor. Bu dert; bütün aksi iddialarımıza rağmen, hâlâ içimizden söküp atamadığımız kırtasiyeciliktir.»
Garbe açılan percere
Dünkü Milliyet -Bir Damla» sütununda Be. Fa. «Garbe açılan pencere» başlığı altında şöyle yazmak- □_ oeçuu guuu uy uuu ınuu, tadır: kapalı oy verme yerinde gizli
«Onlar: «Füzelerle aya gidece- | iarak vereceksin, ğiz.» !
B z: «Yaşasın Helikopter geldi.» Onlar: «Streptomisin’in tedavi e- | demediği hastalar için Neonrsin..*
Biz: -Aksarayda bir üfürükçü ya- j kalandı.» |
Onlar: «Talebe, hocaların maaşına zam istiyor.» j
Biz: «Bir talebe hocasını vurdu.»
Onlar... Artık uzatmıyalım, anlaşıldı değil mi?
Canınız sıkıldıkça, bizim evin | penceresine oturup, hep dışarı bakacaksınız!» 1
tuna da bin şükür... I Yeni Sabah’ın «Sabah Sabah» sütü nunda iki yıldız «Buna da bin şükür» demekte ve devanı etmekte-dir:
«Yumurta ihraç ederiz, peşinden 1| şikâyeti gelir: Yumurtalar cılk. I
Ceviz ihraç ederiz, aynı şikâyet 1 feryadı; Cevizler çürük: I
Üzüm göndeririz, yine bir meni- | nuniyetsizfik: Üzümler numuneye uygun değil.
tabancıların bu şikâyetlerini bize ulaştıranlar oraıaraa bulunan ve Ticaret. Bakanlığımıza bağlı ticaret mümessillerimizdir. Peki, burada tedbir alıp bu şikâyetleri önleyemez miyiz? İşte şimdi de Fran-saya gönderdiğimiz bozuk evsaflı kendirler yüzünden şikâyetler yağıyor.
Fakat, anlaşılıyor; Ticaret Bakanlığımız, hariçte bu aksaklıkları duyuran temsilciler bulundurduğuna göre, şikâyetlerin önüne geçecek i şekilde değil, sadece şikâyetleri aksettirebilecek tarzda teşkilâtlanmış.»
I
— 13 —
Aziz Yurtdaş,
Yarın, hazırlandığın büyük imtihanı vereceksin. Söylediklerimi unutma:
1— Sükûnetle ve vekarla sandığın başına gideceksin.
2— Seçmen kartını almadın-
sa, sandık başında kafa kâğıdını göstererek yahut kendini tanıtmakla oy'unu kullanabileceksin. .
) 3— Seçim günü oy'unu mutlak
!)
4— Oy pusulasına ve oy zarfına hiç bir işaret koymıyacaksm; yoksa oy’un sayılmıyacaktır. Oy zarfını sandığa atmadan hiç bir yere imza etmiyecek ve parmak basmıyacaksın.
1 5— Hiç bir kuvvet istediğine
oy vermene mâni olamıyacaktır.
6— Jandarma ve polis, sandık başında bulunmıyacaktır ve sana karışmıyacaktır.
7— »- Oy'ların tasnifi açık olacak ve sen tasnifi takip edeceksin.
8— Seçim günü içki içmek ve silâh taşımak yasaktır.
9— Kanunun sana tanıdığı haklardan dışan çıkma. Millî Birliğin selâmeti bunu sana emreder.
I Yarın, vicdanının sesiyle tecelli ettireceğin Millî îrade, Milletimize hayırlı vb mutlu ol. sun Aziz Yurtdaşım.
NUSAT
Şehnameye dair
Seçim haberleri
Cumhuriyette «Bir Dakika» muharriri D. N. (Seçim Haberleri) başlığı ile şöyle yazmaktadır:
İzmirin Kordonundan baktığınız zaman denizin dağlar gibi gittikçe ■ - ~ yükselen bir tuhaf görünüşü var.
memleket iki türlü zarara katlan. En mahir en me5hur ressamların tablolarını gölgede bırakan güneş Maddi zarar; bu sene, bir hayli batlşl her buıulsu2 ak5am kar51. turistten mahrum kalınmakla tesi- nızda.
rini gösterdi. Her sabah Kadifekaleyi önüne
Türkiyede işlerin çabuk yürü- alan güneş bütün oraları asla ya-mediği hakkındaki yıllanmış kana- pılamıyacak bir muazzam kahra-at ta, ikinci zararla beraber, bir manlık âbidesine çeviriyor.
defa daha sübutunu bulmuş oldu. Ve biz bekliyoruz!.»
G. Birliği - Ankaragücü bugün karşılaşıyor
Şampiyon Gençler mi, D. Spor mu olacak
d;
Ç! İl
k
Ankara lig maçlarının son kar şılaşması olan Gençlerbiıfiği - An- i karagücü maçı bugün saat 17 de 19 Mayıs Stadında oynanacaktır.
Ankara şampiyonunu taym edecek olan bu mühim karşılaşma gün lerdenberi büyük bir alâka ile bek- . lenmektedir.
Bu maçı Ankaragücü kazandığı taktirde Demirspor avarajla şam- , ■ piyonluğu alacak, maç berabere dahi neticelense Gençlerbırliği şampi-1 yonluğu alacaktır. Bunu niçin maJ çın net.cesi Anloaragücünden ziyade • Demirspor ve Gençlerbirliğ.ni ilgi-1 lendirmektedir. Bununla beraber şampiyonluk yolunda hiç bir iddiası olrruyan Ankaıagücünün maçı kazanmak hususunda büyük bir gayret sarfedeceği muhakkaktır. Fakat Anadolu turnesinden sonra çalışmalarına ara veren Ankanagücünün bu gün nasıl bir kadro ile sahaya çıkacağı malûm değildir. Buna rağmen San - Lâvicertlilerin bazı oyuncularından mahrum olarek sahaya değişik bir tertiple çıkmaları da muh temeldir.
Gençlerbiliği ise, önümüzdeki hafta İngiliz Hull City takımına karşı hazırlıklı olmak ve şampiyonluğu kaçırmamak için bugün sahaya tam bir karo ile çıkacaklardır.
Bu bakımdan maçın oldukça çetin ve heyecanlı geçmesi muhtemeldir. -
Sunderland’a karşı çıkacak genç millî takım
Suriye ve İran millî takımlarına karşı çıkarılması düşünülen genç millî takımımızı teşkil edecek futbolculardan Sunderland’a karşı bir takım çıkarılacaktır.
16 Mayıs Salı günü yapılacak olan bu karşılaşmaya aşağıdaki futbolcu-1 lar çağrılmıştır:
Devlet tiyatrosu turneye çıkıyor
Devlet tiyatrosu bu ay sonunda Anadolu turnesine çıkmaya karar vermiştir.
Devlet tiyatrosu Ege ve Cenup vilâyetlerine gidecek ve buralarda Kıskançlar, Antigone, Scapin’in dolapları piyeslerini temsil edecektir.
Devlet tiyatrosunun bu arada İs-tanbula gitmesi de bahis mevzuu olmakta ise de bir kısım sanatkârlar buna muhalefet etmektedirler.
Bundan başka bir müddet evvel temsil edilen «Carmen» operasının yeniden temsil edilmesi düşünülmektedir.
İki nişanlı adam dövmüşler
Necatibey mahallesinde oturan Zirai Donatım kapıcısı Rüştü Karakol ile nişanlısı Haticb, aynı mahallede oturan Mustafa Aydereyi bir alacak meselesinden dövmüşler ve anahtarla başından yaralamışlardır.
Yaralı Mustafa tedavi altına a-lmmış ve sanıklar hakkında tahkikata başlanmıştır.
Çocuklarını hırsızlığa teşvik etmiş
Turan mahallesinde oturan Mih-riye Esen isminde bir kadın kendisinden ayrl yaşıyan kocası Veli E-senin çocuklarını hırsızlığa teşvik ettiğini ihbar etmiştir.
Veli Esen yakalanmış ve tahkikata başlanmıştır.
Bebek sergisi
Beynelmilel Bebek Sergisi 1 Temmuzda İstanbulda açılacaktır. Bebek sergisi için şimdiden 28 yabancı memleketten müracaat yapılmıştır.
Ankaradan da bir çok kimseler sergiye iştirak etmek için hazırlık yapmaktadırlar.
Bir orkestra şefi geldi
Kütün dununca bilinen bir şeydir ki, büyük şair bir biHün sahibine, bir kül sahibine, yeni bir san’at dünyasının yaratıc sına, yeni bir ses sahibine denir
'Sarkın şiir ve güzellik telâkkisi kemalini bulmuş, müntehaya varmış en büyük ve en yüksek verimlerini de vermiştir.
Firdevsî dünya edebiyatının sa nat telâkkisindeki (Büyük Şair) ! vasfına asıl mitoloji üzerine kurduğu asil şiiriyle malik olmuştur, ı Çok büyük şükürlere değer ki evvelce nazman tercüme edilen bu eser şimdi de mümtaz bir ehliyet ve müstesna bir salâhiyet olan necip üstad Necati Logalbey tarafından neşren —şerhli izahlı— tercüme edilmektedir.
Uzun senelerin, yüksek himmetlerin bizlere uzattığı bu âbidelerden bu ölmez örneklerden sonra, başı görünmiyecek kadar bulutlara karışan ulu dağlardan sonra büyük şiiri ve büyük şairi tanımamak gülünç olur.
Devrin yarattığı ve serptiği umu mî cehaletten yüz bularak bile olsa nasıl olur da Yahya Kemale büyük şair diye ünvan verilir ve millî tezahürat diye bir kaç adı belirsizin önayaklığıyla gösterişler yapılır? Bütün dünyaca bilinen bir şeydir ki büyük şair bir bütün sahibine, bir kül sahibine, yeni bir sanat dünyasının yaratıcısına, yeni bir ses ve güzellik sahibine denir.
Bu sanat sırlan ve şahsiyet hükümleri bizde de çoktan jnalûm-dur. Edebiyatımızın (lirizm) den ve (orijinalite) den mahrum olduğu ve sırf bu sebeplerden (âşık) ve (mâşuka) tipleri yaratılamamış bulunduğu bir hakikat olmakla beraber şiir telâkkisinin ebedî esası nı bir beyitle dahi ifade etmiştir ki bu hakikati garbın cild cild, yığın yığın kitaplarından, nazımlanndan ü^tün bir Jıakikatle anlatmıştır.
ünya yüzündeki edebiyatın yedi büyük kitabından, yedi büyük destanından, yedi muazzam şiirden biri olan Şehname’nin de her büyük şair ve her yüksek şiir gibi esef verici bir efsanesi vardır ki Alman şairi Hayne bunu şöyle anlatır:
«— Her hangi bir adamdan bir iş, bir emek mukabilinde beklenen bir şey alelâde bir şeydir; fakat bir şahtan, bir padişahtan, bir hükümdar ve bir baş adamdan beklenen ise bir baş bahşiş, bir büyük mükâfat, bir fevkalâde keremkârlıktır. Gaznenin şanlı şahı Mahmut diledi ki Fars milletinin destanı yazılsın... Buna da bir çok büyük Iran şairleri arasında en ehil gördüğü Firdevsî'yi memur etti ve ücretn verilir, dedi.
Firdevsî yıllar ve yıllar boyunca —his ve hayalinin geniş kanadla-riyle meçhul ve muzlim âlemlere uçarak— tarih;n ötelerinden esatir ve efsane diyarlarından, karanlıkların içinden maddeler, malzemeler, vakalar, maceralar toplayıp getirerek bu muazzam şaheseri, bu gök kubbelerine sığmayacak kadar büyük olan destanı, İlâhî şiiri yaratıp sultana verdi.
Fakat heyhat; şiirin pahası nedir bilmiyen sultan buna mukabil ona emek diye, ücret diye, hak diye bir miktar para verdi.
O bütün varlığının, bütün benliğinin içinden, bütün ruh ve hayatının ta kökünden kırılan şair bu küçük ücreti, bu ummayıp beklemediği naçiz İhsam almadı. Eli boş, gönlü meyus, gözü dolu doğum divan olan Tus kasabasına döndü. Yıllar sonra büyük hükümdar, büyük hatasını anladı. Şiire ve şahane şiire lâyik bir yekûn halinde destanın hediyesini (sürre alayı gibi) şanlı, şaşaalı bir mevkeble Gazne’den Tus kasabasına götürülmek üzere yola çıkardı. Fakat, heyhat!...
Günün bir öğle saatinde şehrin bir kapısından şahın mevkebi g'rer-ken diğer kapısından şairin Cenazesi çıkıyordu.
Bu, hayatta hakikî büyük şiirin ve hakikî büyük şairin güdük talihi ilâhı ve semavî sesin kara ya -zısıdır.»
Asırlarca evvel Şehname de diğer, kardeşleri gibi Lâtinceden Ermeniceye kadar bütün dillere tercüme edildi. Bermutad yalnız Türkçede yoktu. Mısırın son sultanlarından Kansu Gavri Farsçayı bildiği halde daha iyi anlayıp daha iyi ihata etmek için her beytini bir Mısır altınına Diyarbekirli Şair Şerifî’ye tercüme ettirip seksen bin Mısır altım vermiş..
Kansu Gavri şair Şerifî’ye bu eserin tercümesini teklif ettiği zaman Şerifi-.
— Sizin âlemşümul irfan ve ke-malâtınız ve lisatıı Farsa vukufunuz bu eseri metninden okuyup lez-zetıyab olmaya balegan mabelâğ kâfidir.
Diyerek nezaket, hürmet ve iltifat göstermiş... Kansu Gavri Han da cevaben: (Nefi âm olsun,, nefi âm olsun) demiş ve onun üzerine Şerifi tercümesine başlayıp tamam eylemiş. Bu iki ulülhimmetin fe -dakârlık ve gayretleriyle bu şaheser de kültürümüze nakledilmiş, Türkçe böyle bir eseri o zaman ka-. zanmıştı. Dansı diğerlerinin başına I ise de bu, çok az basıldığından çok ve istifade eden olmamıştı.
edilmiş ve vakfettiği kendi kütüphanesiyle birlikte Süleymaniye kü- 1 tüphanesine mükerrer 983 numara , ile konmuştur. Yazısı güzeldir, o- ' kunan bir kalemden çıkmıştır. Bu muazzam kitap baştan nihayete kadar manzumdur. Baş tarafındaki methal ve mukaddemelerden biri şöyle başlar:
(Derbeyanı sebep nazmı kitap ve tercümekerden Şehnamei Firdevsî Sellemallah)
Ser ağaz et söze gel söyle ey dil Ağız yumup oturmaktan ne hasıl Bugün kim elde vardır ihtiyarın Sözü söyle ki kalsun yadigârın. Söz ehlinin sözüyle kalur adı Kişinin adı kalmaktır muradı.
I Dile her he ki geldi ol değil söz O sözden kişi yeğdir olsa dilsuz. Bu el kim söyleşür dilsuz değildür Veli her söylenen söz söz değildür. Söz oldur kim ola dillerde mergup İşitmesi ola her cana matlûp. Kulağın tut işit hikmet sözünü Gözetirsen eğer ibret yüzünü.
Diğeri de şöyle devam eder : (Sebebi, telifi kitap)
Ne söz kim her biri bir lâli rahşan Ana halka bigûş oldu bedahşan Güherdir söz ki anın kâni candır Gönüldür söz yeri dil tercümandır. Sözü az görme kim âli güherdir Sözün kadri güherden muteberdir Söz oldur kesbede ihsanu tahsin Değil ol kim işiden kıla nefrin.
Hikâyet dinle sultanı cihandan Ne kıldı (şahı Gavri) dinle andan Sözün gavrine (Gavri) dir erişen Batuben fikre mânaya erişen Yüzü kutlu, sözü tatlı özü hûb Zamane halkının içinde mahbub Oturup tahta oldu ulu sultan Alup çevgân ve topu tuttu meydan Okumak dinlemektir işi daim Hüner ehli kapusunda mülâzim Yanından eksik olmaz ehli diller Eşiğin yastlanurlar* ay ve yıllar
(Nev zemin söylemedir kaide! şiir-u edeb Yoksa nazını güher ezberde de, defterde de var)
t!
Kitabı dün-i gün komaz elinden Yama söz kimse işitmez dilinden Maarifle doludur gönlü anın Özü ferzanesindendir cihanın
Gece gündüz hikâyetler deberdir Görür tarih bir ziba haberdir Var imiş haznesinde (Şehname) Ki yayılmıştır adı has-u âmme
Okumasına ragıp oldu anın Bilur kim tuhfesi nedir cihanın Ki (Firdevşı) anı nazma götürmüş Sözü elhak kemaline yetürmüş.
Sözü yerden çıkarmış göklere ol Göke kim çıka bula ol söze yol Anı (Sultan Mahmuda) düzetmiş Virup suret güzel mâna gözetmiş.
Sözün yerine nazmetmiş güherler Sözünde harceylemiş hayli hünerler Görür Şehnameyi Sultanı arif Ki sarfetmiştir anda çok maarif.
Galatasarayc^an: Turgay, Naci,
Muzaffer, Doğan, İsfendiyar, Reha.
Fener bahçeden. Hilmi, Kâmil, Ha-
fit, Lefter, Erol, Samim. I Meşhur Alman orkestra baş şefi gören —____...y...
Vefadan: Gelip, Rahmi, Şükrü, Hans Rosbaud dün sabah uçakla Son senelerde ise tehzipsiz. tasvir-| siz sade bir nüshası Nevşehirli Damat İbrahim Paşada imiş. Bunun " ’ ’ ’ *.................ı OD
Melih.
Ankara Demirspoıvlan: İsmet, Mus-1 lafa.
Diledi ki döne Türkü diline Ki âsan ola mânası biline
I Diler mazinin ol halin bile Bile ki Firdevsî ne getirdi dile.
. şehrimize gelmiştir.
I Alman sanatkârı şehrimizde ve-receği konserler için provalara baş- Nevşehirden îstanbula nakli için____
Ankara Gençlerbirliğinden: Ayhan lamıştır. beş altın kadar bir masraf ihtiyar
re, ölümün bana bu kadar yakın, bu kadar müthiş surette yakın oluşundan korkmam belki de tabiî idi. Bu, mahkemenin haksız kararını dinleyen bir mahkûmun duyduğu teessür ve acı gibi bir şeydi.
Gündüz mü, gece mi idi bilmiyorum, yine uyaı/ımışım. Doktor Knopfler'i Edith'in yanına oturmuş buldum. Edith yüzünde garip bir sıkıntı ve yorgunluk ifadesiyle doktoru dinliyordu. Ben şahsen, yanf böyle bir ifade ile dinleyen kadının yanından çoktan uzaklaşmış olurdum. Fakat Doktor Knopfler, gitmiyor, her gelişinde Edithle beraber o-labilmek için lüzumumdan fazla kalıyordu. Zavallı adamın pek çok boş vakti vardı. İşleri yolunda gitmiyordu. Ancak bir iki hastaya , bakıyordu. Onlar da mülteci ' AvusturyalIlardı. Çok kere Doktorun parasını veremi-yorlardı. Doktor Knopfler’in konuşurken, kalın, sıcak bir sesi vardı. Hoşuma gidiyordu bu ses. Hele Viyanadan bahsederken. Çünkü Knopfler, hastalık bahsi dışmda Viyanadan başka hiç bir mevzuda konuşmaz. Öyle zannediyorum kİ, Nevyorfctakl AvrupalI mülteciler arasında en çok daüssıla çekenler Viyanalılar. Ben şahsan Viyanayı pek sevmem anpı, severçjîerç | ıak yerme-
MiriKdftKAirtE
Yaranı FERENC MOLNAR
inek de elimden gelmez.
Doktor Knopfler, bize sık sık Profesör VVentkebach’dan bahsediyordu. Ben bu Profesörü tanıyordum. Aslen HollandalI idi; Viyana Üniversitesinde bir kürsü işgal ediyordu. Onun kalb hastalıkları bahsinde bir dehâ ol duğunu söylerlerdi. Bu sahada, hattâ kraliyet ailesi tarafından bile, bir yarım ilâh muamelesi görürdü. Bir gün, ağır surette hastalanan bir nazıra bakmak için tayyare ile geldiği zaman Budapeşte hava ırieydanında gazete namına onunla ben konuşmuştum. Şüphesiz dâhi idi bu a-dam. Acaba hâlâ hayatta mı idi?
Doktor Knopfler, hazin bir te-bessümleğ Edith’e bir şeyler an. latıyordu. Oksijen çadırının altında, ne söylediğini anlıyamı-yordum. Zavallı Edith, benim hatırım için, bu adamın tatsız tuzsuz sohbetine katlanıyordu. Bu yeni fedakârlığından dolayı ona ne kadar minnettardım... Eğer milyonlarla dolarım olsaydı, harbe rağmen, her şeye raf-
— 34 —
men, hemen şimdi Doktor Wen-ckebach’ı uçakla buraya getirtirdim. Gözlerim yan kapak, âdeta uyur gibi, Doktor VVenckebach’ın kapıdan içeri girdiğini tahayyül ediyordum. Büyük mütehassıs beni muayene ediyor ve sonra: -Doktorunuz yanılmış... Hiç bir şeyiniz yok. Uyuyun geçer...» diyordu. Bu hayal o kadar tatlı idi ki, bir türlü kafamdan çıkmıyordu.
Doktor Wenckebach’ı, son görüşümde, yetmiş yaşlarında vardı sanıyorum. Kısa boylu, canlı bir adamdı. Saçları hâlâ san rengini muhafaza ediyordu. Çok kere onu, yapılacak başka iş kal madiği zaman çağırırlardı. Çünkü yüksek ücret alırdı.
Şimdi yine, tesadüfen, Doktor Knopfler, HollandalI kalb mütehassısından bahsetmeğe başlamıştı. Ah ne olurdu şimdi yanımda olsaydı bu dâhi kalb mütehassısı...
Edith, beni göstererek :
— Bakın... Bakın gülüyor, dedi.
van?'*** — - • - | duçar olduğu bu tevKaıaae mucı-
Onun hak- lim hâdise ile çılgına dönerek dı-
Lâkin, "aynı anda, Dük'ün arkadaş rekette bulunacak olurlarsa hu-
Her halde devir tabiileştikçe aklı selimin, zevk-ı selimin hâkimiyeti arttıkça doğruya, hakikîye, hakikî güzele doğru yükselmemiz de müm kün olacaktır.
Gönül isterdi ki Diyarıbekirli Şair Şerifî’nin tercümesi olan Şehnamede Tevfik Fikret Beydeki nüshadan aynen basılsın ve diyar diyar dağılsın.
Toplantı
Ankara Merkez İlkokul Öğretmen leri Kredi ve Yardım Kooperatifi Başkanlığından:
Kooperatifimizin fevkalâde Genel Kurul toplantısı 20/5/1950 Cumartesi vünü saat 15 de Atatürk Birine ilkokulunda yapılacağından üye arkadaşların teşrifleri rica olunur.
Gündem:
1 — 1950 yılı bütçesinin tetkik ve
kabulü.
2 — Kooperatif ana sözleşmesinin
21, 22, 23 ve 52. maddeleri-nin tadili.

D'Ş TAB'Bİ
H 'UT SUNGUR
AnafartaUr Vakıf flu kat
1 No. 115 . Tel: U11L
Aranıyor
Kefaletli erkek kasiyer aranıyor
Anafartalar 128 numarada Terzi-(905)
İşte bu manzume parçaları da
gösteriyor ki Garbın (sanat felse-
fe) lerinden (estetik) lerinden ___________________________________
(ar poetik) lerinden asırlarca evvel !er Kooperatifine müracaat.
Çevireni M.T.
Doktor Knopfler, yaklaştı, çadırın küçük penceresini açarak:
— Daha iyisiniz değil mi? dedi.
— İyiyim.
— Yoksa Wenckebach adı mı sizi iyileştirdi.
— Evet Doktor... Öyle zannediyorum.
Bu sözleri söyler söylemez pişman oldum. Meslekî izzeti nefsini kırmıştım bu adamın. Fakat, Doktor Knopfler, başka bir şey ilâve etmeme vakit kalmadan çıkıp gitti.
ON BİRİNCİ FASIL
Artık, günde altı saat kadar kalkmama müsaade edilmişti. Bir akşam, yemekten sonra, Dok tor Knopfler, bizi masanın başına çağırdı. Bundan böyle takip etmem gereken rejim hakkında talimat vereceğini söylüyordu.
— Şunu bilmeniz lâzımdır ki, diye başladı, gelecekte büsbütün başka bir hayat tarzı kabul etmek zorundasınız. Hastalığınız, başka türlü... Yaşamanıza imkân verecek hastalıklardan değildir.
Doktor, tatbik etmem gereken rejimi en ufak, en ehemmiyetsiz teferruatına kadar sayıp döktü. Edith’le ben not alıyorduk. Doktorun bütün tavsiyelerini, kalk, ma yatma saatlerini, yiyecek ve içeceği, gezinti müddetini, kaç ayak merdiven çıkabileceğimi, banyonun kaç derece olacağını, gündüz ne kadar, gece ne kadar uyumanı lâzım geldiğini, hepsini birer birer kaydediyorduk.
Artık, eıı mühim noktaların işaret edilmiş olduğunu zannettiğim bir sırada, doktor Knopfler uzun parmaklariyle sinirli sinirli masaya vurmağa başladı. Ve kısa süren bir sükûttan sonra:
— Size, bir kaç kelime ile şunu da söylemek isterim ki... dedi.
Doktorun bakişlan Edith’in üzerinde durmuştu. Bir an yine sustuk. Ağır, sıkıcı bir sükûttu bu. Nihayet Edith:
— Benden bahsetmek istiyorsunuz galiba... dedi.
Doktor, garip bir tebessümle:
— Hayır, sizden değil, ona ken dişinden bahsetmek istiyorum, cevabını verdi.
Edith sıkılmıştı:
— Ben de dahilim bu bahse?
— Hayır, hastaya, sıhhî duru-mundan ve kadınlarla olan münasebetlerinden. ..
(Devamı var)
Şundan, bundan
İr kaç gündenberl havaların ” soğuması, herkesi adetâ şaşırtmış ve ne yapacağını bilmez hale getirmiştir.
Halbuki, yaz geldi diye, kışlık lar kaldırılmış, naftalinlenmiş, sobalar sökülmüş, evlere başka başka şekiler verilmişti. Uzun süren kışlan sonra ağaçların yeşc.-mesî, akasyaların bile çiçek açması, artık bir daha soğuk yüz’i ğörülmlyeceğine delil addedilmişti.
Fakat, bilindiği gibi, süeterler, pardesüler tekrar konulduklar; yerlerden alınmış ve kullanılma ğa başlanmıştır.
Eu sebeple herkeste, bir öksürük bir aksırıktır gidiyor ve ceplerden mendil eksik olmuyor.
Yaz hastalıklarından en mühimlerinden birisi de nezledir. Ma- . lûm olduğu üzere, kışın insanlar daha kolaylıkla kendilerini ko ruyabilmekte, tabiat da büyük yardımlar ettiğinden kolay kolay hastalık gelmemektedir.
Lâkin, tam yaz geldi diye sevinir ken, havaların birdenbire soğu-' ması yüzünden korunmak imkânı hemen hemen kalkmış ve vatan daşların çoğu hastalanmıştır.
iler işde böyledir, şoför:
— Oh, geçtim, hele şükür! dlyz sevindiği anda, küt!... Çarpar.. Hırsız: Kurtuldum, diye, heyecanla kaçarken, kendini' polisin kucağında bulur. Boksör: Na-kavut ettim diye, böbürlenirken, çat, bir yumruk... Kendini yerde bulur. Buna dair misal çoktur; saymakla bitecek gibi değildir. O sebeple işi kısa kesmek lüzumuna kani oluyor ve vatandaşların asıl yaz havalarından sakınmalarını ve kendilerimi üşütmemelerini tavsiye ediyoruz.
Nezleli vatandaşlar, geçmiş ol sun.
Hikmet YAZICIOÖIU
GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ OĞ BENCİ DERNEĞİ GENEL KURULU BAŞKANLIĞINDAN:
Okulumuz Öğrenci Derneği Genel Kurulu 8 Mayıs 1950 Pazartesi günü toplanarak tüzüğün aşağıdaki maddelerinde değişiklik yapılmasına ka rar vermişlerdir. Hân olunur.
Genel Kurul Başkanı • Orhan Çaplı
Madde: 13 — a) Dernek üyelerinin genel listesi bir hafta Önce ilân edilir. Listede ismi çıkmayan üye genel kurul toplantısından bir gün önceye kadar yönetim kurulunda, hakkını arar. Bu listeler aynı z?^ manda seçmen listeleri de olaca-5 ğından müracaat etmeyen üye. se-' çime iştirak edemez. Derneğe o zamana kadar üye olmayanlar genel kurul toplantısı gününe kader üye olabilirler.
b) Her sınıf yönetim ve denetle-mpye seçilecek arkadaşlarını tesbit edip, bir hafta önceye kadar aday olarak gösterilmesini yönetim kurulundan ister. Ayrıca serbest adaylık lannı koymak istiyecekler de yöne tim kuruluna müracaatla aday gösterilmelerini isteyebilirler.
c) Seçim, genel kurul toplantısı nın bir gün sonrasında yapılır. Oj sandığı sabah 8 den akşam 19 a kadar açık bulundurulur. Qnceden hazırlanan oy pusulaları, seçmen listeleri imza edilmek suretile üyeler tarafından oy sandığına atılır.
Madde: 14 — g) Başkanın resçr harcıyacağı pera ve girişeceği taah hüt miktarını tesbit etmek.
h) Yüksek Tahsil Talebe Birliğ. Genel Kuruluna iştirak edecek tem silcileri seçmek.
Madde 21 — f) Denetleme kuru ’u vazifesini vaktinde ve lâyık oh* duğu dikkat ve itina ile yapmama sından dolayı meydana gelecek za •arlardan müştereken ve mütesel. silen mesuldür.
g) Derneğin gelir ve giderini mtis bit evrakı ile b’rlikte en az ayda bir defa incelemek, yapılan masraflar: kontrol etmek genel kurula bu hususta raporlar sunmak. (914) Hcmasfa
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLER*
(15111): Kadın oeUS-n ı (23432): Yanslv kralı (22294): Aralan gflreKİlorlnıt.
(14040): Unutulma» (İnalar,
111131): Canavar tohumu.
Tohllkell kadın
(14072): Folaulan. l«»ı»
vAdl
(14*71): D^Kr krai. (18846): Ormanlar kralı ’uı acık göz haramda ECZABAblELER
Hayat, Halk, Gürsy
Büyük
Ulus
Yeni
Park

Sus Cebeci.
I TAKVİM |
Rumi: 1366 — Nisan 30
Hicri; 1369 — Recep 25 13 Mayıs 195Ö Cumartesi
Sabuh öğle İkindi
YatBi İmsak
6.45
13.10
17.06
30.18
33.06
3.43
•9.28
4.53
8.49 12.00
1.49
7.36
î"*'
13 - 5 -1950
ZAFER
Sayfa: 3

HER GÜN BİR HÂDİSE:

Başkan Tıuman'ın mesajından sonra
Mintarafillah !
Trygve Lie
Moskovada
Ö irleşmiş Milletler Genel Sek-® reteri Lie, Başkan Truman-la konuştuktan ve bir çok Avrupa başkentlerinde temaslarda bulunduktan sonra Moskovaya gitti. Genel Sekreter, teşkilâtı bugün içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak çarelerini arayacak.
Bu yolda, karşılaşılan ilk mesele, komünist Çinin Güvenlik Konseyinde temsili, yâni milliyetçi Çin murahhasının Konseyden çıkarılıp çıkarılmaması meselesidir. Bilindiği gibi, Sovyet Rusya, Konseyden ve teşkilâtın diğer topluluklarından, milliyetçi Çin delegesinin mevcudiyetini ileri sürerek ayrılmış ve bu suretle teşkilâtı meflûç bir vazi--V yette bırakmıştır.
Birleşmiş - Milletler, kurulduğu gündenberi, çeşitli sebeplerle ve bilhassa Sovyet Rusyamn ve peyklerinin tıkama siyaseti yüzünden gerektiği gibi işleyememiş ve bu hal birteviye tenkidleri celbetmiş-tir. En son tenkid de bundan yirmi gün kadar evvel Amerikanın eski başkanlanndan Cumhuriyetçi Hoo-ver tarafından yapılmıştır. Hoover, teşkilât anayasasının değiştirilerek, komünist devletlerin hariç kalacak lan yeni bir teşekkül kurulmasını tavsiye etmiştir.
Hoover’in bu teklifi şayanı münakaşa addedilmektedir. Zira, eski Başkanın fikrince kurulacak o-lan teşkilât bir dünya teşkilâtı değil, sadece bir blok olacaktır. Halbuki, Anayasanın metni ve ruhu, teşkilâtın bütün dünya milletlerine açık bulunmasını âmirdir. Birleş -miş Milletler bir sulh teşekkülü o-larak kurulmuştur; komünist devletlerin ihracı, bu gayeden uzaklaşmak demektir. Genel Kurul Başkanı Romulo, Genel Sekreter Trygve Lie ve nihayet Başkan Truman, Hoover’e karşı bu fikri müdafaa etmişlerdir.
Bu arada, Trygve Lie devletler arasında, Briand - Kellog Paktını andırır 20 yıllık bir anlaşma akdi teklifinde bulunarak, Birleşmiş -Milletleri kemiren derdin bizatihi teşkilâtın hukuki bünyesinden değil, siyasî mülâhazalardan doğduğuna işaret etmiştir. Gerçekten, Birleşmiş - Milletlerin, hususiyle Güvenlik Konseyinin bugüne kadar müsmir bir tarzda işleyememesi, ne haddi zatında veto hakkının mevcudiyetinden, ne de bir çok kimse-lerin iddia ettikleri gibi hüyiiklii küçüklü bütün devletlere tek bir rey hakkı kabul edilmiş olmasın-dandır. Konseyin başarısızlığı, sadece, bu konseyde müzakerede bulunan ve oy verenlerin münhasıran siyasi mülahazalarla hareket etmiş olmalarından ileri gelmiştir. Filhakika, teşkilatın son defa âciz kalma sına sebep olan Çinin temsili meselesi ele alınacak olursa, dert bütün şumuliyle meydana çıkar.
Çinde komünist rejimin teessüsü ve bu rejimin kıta üzerindeki bütün toprakları idaresi altına alışı bir emrivâki ve artık milliyetçi Çin namında bir hükümetin mevcudiyeti filen hitam bulmuş olduğu halde, yeni Çin hükümet temsilcisi konseye kabul olunmamıştır Milliyetçi Çin murahhasının konseyden çıkarılarak yeni hükümet delegesi-' nin kabulü hususunda verilen oyların üçü komünist Çin lehine, dördü de aleyhine çıkmış, diğerleri müstenkif kalmışlardır. Aleyhte oy verenlerin başında Amerika gelmektedir. Müstenkif kalanlar arasında komünist Çini geçen 6 Ocaktan beri tanımış olan Ingiltere de vardır. Amerikanın muhalefetini, Ingil terenin istinkâfını, siyasî mülâhaza laıdan başka bir şeyle izah etmek maalesef mümkün değildir. Binaenaleyh, siyasi anlaşmazlıkları, Bir leşmiş - Milletler teşkilâtının bünyesindeki sakatlık ile izah etmek isteyenlerin ve teşkilâtı mahdut mem leketlerin malı olmak üzere yeni-den kurmak teklifinde bulunanların fikri evvelâ bu bakımdan yanlış ve zararlıdır. Bundan başka Birleşmiş _ Milletler, her şeye rağmen, devletlerin muntazaman temaslarını sağlamak bakımından, siyası mülâhazaların kurbanı değil, belki, siyasi meselelerin çözülmesinde bir dereceye kadar âmil olması gereken bir teşkilâttır. Bu teş kilâtıu kadrosunu daraltmak, bu temasları tahdit ve binaenaleyh siyasî havayı büsbütün bulandırmak olur ki, netice itibariyle bu, en iyi niyetlerle kurulmuş bir dünya teşkilâtının çökmesi demektir. Ge-gel Sekreter Trygve Lie bütün bu iddia ve delillerle mücehhez olarak Moskovada Sovyet idarecileriyle konuşmaktadır. Sovyetle^r lÂe’ye karşı nasıl bir tavır takınacaklar, bilinemez; fakat her ne olursa olsun, Genel Sekreterin teşkilâtı yık-mak için giriştiği bu teşebbüs, bütün dünyaca desteklenmeğe lâyıktır. Ve eğer Lie teşebbüsünde muvaffak olur, bu gergin siyasî havanın içinde teşkilâtını bir kere daha kör ihtirasların yıkıcı hamlelerinden kurtarabilirse, en büyük tarihî vazifelerden birini başarmış sayılacaktır.
Mücahit Topalak
Yardım Kanunu
kabul edildi
Âyan Avrupa kalkınmasına 2milyar 850 milyon tahsisini kabul etti
Londra Radyosu, 12 (Basın - Yayın) — Başkan Tıuman’ın dünkü demecinden sonra, Amerika’nın iki meclisi dün gece toplanarak yabancı memleketlere yardım kanunu tasarısını kabul etmiştir.
Truman dünkü demecinde, bu kanunun bir an evvel çıkartılarak Londra konferansını destekliyecek bir unsur olmasını istemiştir. Amerikanın iki meclisi tarafından kabul edilmiş olan tahsisatlar arasına
2.850.000.000 dolar Avrupanın kal- ' i kınmasına, 100.000.000 dolar da Çin’e ayrılmıştır. Komite 8.000.000 dolarlık bir yardımı da Kızılhaç ta-rafından dağıtılmak kaydile Çin’in' kıtlık çeken bölgelerine tahsis etmiştir.
Bu karardan evvel demeçte bulunan dışişleri bakan vekili James Webb, 60.000.000 dolarlık bir yar- I dimin Güney Doğu Asya için ya-1 kında kabul olunacağını bildirmiştir.
B iz, Adliye Bakanının tamimine bakıp, oy vermeğe tesir edecek yazı olmasın diye kılı kırk yarıyoruz. Gelgeldim, tabiat oralı değil!
İşte yine Menderes taşmış, sular etrafı kaplamış, trenler durmuş, vesaire vesaire...
Buyurun bakalım!
Menderes’in taşması, pamuk mahsulünün sular altında kalması, bir parti aleyhine propa-gadanda değil midir? Iladi bu mânada değil, rahmet mânasına yorumlasanız, yine de bal gibi propagandadır. Çünkü Büyük Menderes de, Küçük Menderes gibi Demokrat Partinin iki adayıdır!
Hani propaganda yasağı nerede kaldı? Demek tabiate meram anlatmağa imkân yok! — A. F.
Prenses Fatma'nın
ikinci nikâhı kıyıldı
Amerikalı Vincent Leez prensesle evlenebilmek için müslüman oldu
Atom bombası
paylaşılacak mı?
Müttefiklere bombaların
komite toplantısı
Bulgaristan da huzursuzluk
Müzakereler Cumartesiye talik edildi
Kahire, 12 (a.a.) — Arap birliği siyasî komitesi dün akşam toplanarak üç saat müddetle Arap Filis-tinin Ürdün tarafından ilhakı me-
verilmemesi isteniyor
Vaşington, 12 (a.a) — Birleşik A-merikanın, müttefik memleketlere atom bombası vermesi meselesini incelediği ihtimali parlâmento çevrelerinde iyi karşılanmamıştır. Wis- j consin eyaleti cumhuriyetçi saylav ve temsilciler meclisi dışişleri ko -misyonu üyesi Laurence Smith, temsilcilerden yüzde 98 inin böyle bir teklif kendilerine sunulduğu takdirde, buna oy vermeyeceğini söylemiştir. Yeni Jersey eyaleti cumhuriyetçi temsilcilerinden ve dışişleri komisyonu üyelerinden Charles Eaton da demiştir ki: «Bu pek müthiş bir şey olur. Bütün memleketlerde atom bombasının kanun harici edilmesi ümidindeyim. Bunun için dua ediyo-
Âyân komisyon üyelerinden cumhuriyetçi temsilci James Fulton’da bu fikre muhalif olduğunu söylemiş. öte yandan Texas eyaleti demokrat temsilcilerinden Omar Bur-lcson da diğer milletlere atmo bom bası vermenin pek münasip bir tedbir olmayacağını belirtmiştir.
Tancaya akan alfın seli
Tanca, 12 (Nafen) — Bazı mali eksperler, Avrupa piyasasında fazla altın görülmesine sebep olarak Tanca serbest piyasasındaki altın hareketlerini göstermektedir. Hiç bir kanunla bağlı olmayan bu beynelmilel bölgeye son seneler zarfında fazlasiyle altın gelmiş ve burası bir nevi beynelmilel altın çarşısı halini almıştır.
Bazı tahminlere göre, Tanca ban-kalarmdak altın stokları 30 milyon sterlin değerindedir.
Diğer taraftan bu beynelmilel limanın bir nevi kaçakçılığın başkenti haline gelmekte olduğu da kaydedilmektedir.
LİBERAL PARTİNİN TEBLİĞİ
Londra, 12 (a.a.) — Liberal parti parlâmento grupu dün akşam yaptığı haftalık toplantı sonunda yayınladığı tebliğde şöyle demektedir:
«Liberal parlâmento grupu, Fransız hükümeti tarafından yapılan teklifi hararetle karşılar. Grupun kanaatine göre, bu teklif, Avrupa milletlerinin birliğine doğru emin ve müsbet bir adımdır.»
Avam kamarasında yapılmış olan bu toplantıda Schuman’ın, Avrupa-daki kömür ve çelik sanayii kaynaklarının müşterek hale getirilmesine rosu şefi olduğu halde hava mey-dair teklifi görüşülmüştür. I danından ayrılmıştır.
Serbest Fıkra
artıyor
Komünist Partisi merkez
toplantısı ânı olarak tehir edildi
Londra, 12 (Nafen) — Bulgar komünist partisi merkez komitesi toplantısı ani bir kararla 8 Hazirana
............—.--------- —• tupıauusı anı Dir Karana ö Hazirana selesini incelemiştir. Ürdün dışişleri ,aıik edilmiştir. Halbuki bu toplan-ı,.v,. .».itii--------bedet ol- tının bugün yapılacağı haftalardan-
sorulan beri ilân edilmekteydi.
miş, di- „ . . .
! bakanı çeşitli hücumlara hedef olmuştur. Bakan kendisine —
bir çok suallere cevap vermiş, diğerleri hakkında da hükümetinin fikrini almâk üzere ihtiyatı muha-‘faza etmiştir.
Müzakerelerin neticesi, 1 görüşmeleri ümkün kılmak Cumartesiye talik edilmiştir.
Suriye - Lübnan ihtilâfı genişliyor
Beyrut, 12 (a.a.) — Lübnan hükümeti Suriye tab’asına ecnebi muamelesi yapmağa karar vermiştir. Karar, Suriyenin Lübnan tab’ası hakkında, ayni şekilde bir beyanını müteakip alınmaktadır.
O. Celâl Sarç Amerikada
hususî üzere
Vaşington, 12 (a. a.) — Dışişleri bakanlığından bildirildiğine göre, İstanbul üniversitesi rektörü Ö.Celâl Sarç Vaşington’a gelmiştir. Rektör, burada bir kaç gün kaldıktan sonra Amerikan üniversiteleri ve profesörleri ile temas etmek üzere Birleşik Amerikanın çeşitli şehirlerini ziyaret edecektir. Meşhur statistik mütehassısı ve Türk iktisadiyatı bahsinde Milletlerarası bir şöhrete sahip olan Sarç Birleşik Amerikada takriben altı hafta kalmak vur undadır.

Lie beyanalta bulunmuyor
Moskova, 12 (a.a.) — Trygve Lie kendisini Prague’dan getiren uçaktan indiği zaman mütebessimdi. Genel sekreter kendisini karşılamağa gelen Gromyko ve Myrdal’m ve diğer şahsiyetlerin elini sıkmıştır. Her türlü tefsirden içtinap ederek bir kaç güne kadar gazetecilerle konuşmak niyetinde olmadığını söylemiştir.
Lie derhal kendisini bekliden bir Sovyet otomobili ile yanında Birleşmiş Milletler Prague haberler bü-
B ir mecmuada okudum; Ame rikalılar garip bir müsabaka icadetmişler.. Kadınların mı, yoksa erkeklerin mi sinirleri kuvvetli?... İşte, bunu anlamak için tertip edilen müsabakanın ismi pek tuhaf:
— Göz kırpma müsabakası!
Ne dersiniz? Bir çok sinirleri sağlam veya bozuk da bu imtihana girmiş! Fakat 24 saat içinde göz kırpmadan duran genç ve güzel bir kız müsabakayı kazanmış?
Doğrusu hayret! Bir genç ve güzel kızın bu kadar uzun zaman, göz kırpmadan durabilmesi şaşılacak şey! Acaba jüri heyeti içinde hoşa gidecek bir Klark Gabi veyahut bir Valantino yok muydu dersiniz?
Göz kırpmak deyince aklıma geldi! Bugün şu anda kimler, kime göz kırpar bilmiyorum ama, bizde karanlıkta göz kırpmak diye bir tâbir vardır! Gûya yaptığı işi kendinden başkasının farketmiyeceğini sananlara böyle
Sofyadan gelen haberlere göre, toplantının bu kadar geriye atılmasına sebep Bulgar köylüsünün kolhoz sisteminin tatbikine''* karşı aldığı şiddetli cephe ve bu yüzden Bulgar Politbürosu ile emniyet teşkilâtı arasında patlak veren şiddetli ihtilâfdır. Anlaşıldığına göre, Bulgaristanın muhtelif eyaletlerindeki komünist parti teşkilleri merkezin kararlarını tatbikte büyük müşkülâtla karşılaşmaktadır. Ayrıca bunların merkezin kolhoz sisteminin süratle tatbik edilmesi hususundaki fikrine de iştirajk etmemekte -dirler. Bu vaziyette Bulgar komünist partisinin merkez teşkilâtı ile eyalet şubeleri arasında derin bir anlaşmazlık başgöstermiştir. İşte bu vaziyette husule gelen durum Bulgar Politbürosu ile Bulgar emniyet teşkilâtının da .arasını şiddetle Bulgar politbürosu' emniyeti eyalet lerde söz geçirtememekle ve kolhoz letlerde söz geçirmemekle ve kolhoz sisteminin tatbikinde rol oynayama-makla itham etmektedir. Buna mukabil Bulgar gizli emniyet teşkilâtı idarecileri, de aciz kimseleri kullanmakta ve böylelikle memleketi kötü bir duruma sokmakla suçlandırmaktadır.
Fransız teklifiniu Londradaki akisleri
Londra, 12 (a.a.) _ element Att-lee tarafından tertip edilen ve üçler konferansından sonra Bevinin de iştirak ettiği bakanlar arası toplantı dün avam kamarasında yapılmıştır. Parlamento çevreleri bu toplantının, müşterek Fransız ve Alman kömür ve çelik madenleri hakında Schuman’ın teklifi üzerinde görüş teatisine tahsis edildiğini sanmaktadırlar. Bu toplantıda Bevin meslek-daşlanna, kendisinin Fransız dışişleri bakanından elde ettiği açıklamayı nakletmiştir. Bakanlardan bazıları, Fransız tasarıshnın ortaya at tığı muhtelif meseleler hakkında kendilerine malûmat verilmesini istemişlerdir.
Göz Kırpma!
■■■■ ıı Yazan:
| Sar içiz me ti |
deriz. Türkçede, göz üstüne çok lâf edilmiştir. Az sevdiğimiz birisi, daha doğrusu hiç sevmediğimiz birisi için, Ah iki gözümün elifi ve yahut, gözüne di -zine dursun! deriz. Mevkii -mize birisi gıpta ile baka -Cak olsa, yerimde gözü var; diye kızarız. Eğer hakkımızı yiyecek olurlarsa; göz göre göre hakkımı da çiğnetmem ya, diye böbürleniriz!.. Daha kızarsak, iki gözün kör olsuıı, bir şeycikler demem! diye bağırırız... Hiddetlenirsek gözümüzü açarız, hele acı bir tecrübemiz varsa; bu sefer gözümüzü dört açacağız, diye korkuturuz.
Sokakta nasırımıza bassalar, gözün kör mü he yahu! diye tersleniriz!...
Sevdiklerimiz için de, İki gö-
zümün nuru! deriz.
Bir güzele, günaha ^girecek kadar dikkatlice baksak, göze haram yok, diye fetvasını çıkarırız! Fakat çoluğunıuzıı çocuğumuzu düşününce de, göz terazi, akıl mizan!, diye kendimize geliriz!
Bazan çapkın çapkın göz kırparız. Bir dostumuzu uzun zaman görmesek:
— Gözden uzak, gönülden de uzak! diye sitem ederi.'.... Zeki adama, açıkgöz, şeytan gibisine cingöz, deriz.
Karagöz hile, çocukluğumuzda en çok sevdiğimiz oyundur. Fakat kimseye, gözün üstüıfde kaşın var, demesek rahat e \meyiz!
Göz hakkında lıu kadar .';»f yetişir diyeceksiniz! Fakat ne yapayım ki. Adliye Bakanını n tamimini gören gö ze de kalavı ız istemez! Çünkü bir çok vak »lar, kör kör, parmasını gözündedir!
Ne o? Şimdi de siz, göz kırpmağa başladın ız?
Önce yapılan nikâh medenî bir nikâh olduğundan müslüman adet erine göre yeniden nikâhları kıyıldı.
«Fena başladı fakat iyi neticelendi». İran Şahının kız kardeşi ile A-merikalı muharrir Vincent Lee Hil-lier, Civita Vecchia'da medenî nikâhla evlenmişlerdi.
«Fena başladı».. Zira,_nikâh merasimi neticesinde, İran Şah’ı Prenses Fatmaya, hanedanlık haklarından mahrum olduğunu bildirdi.
«İyi neticelendi».. Zira, bu aşk romanının sonu, kitaplarda olduğu gibi iyi neticelendi: Şah her şeyi hoş gördü ve müslüman adetlerine göre yapılan nikâhtan sonra kendilerine uzun bir ömür ve saadetler temenni etti.
Vincent Lee Hiller sarışın, atletik yapılı zengin bir Anglo - Saksondur. Babası M. Le Roy Los Angelos'da hıfzıssıhha şefi olup dört hastaha-neyi idare etmektedir.
Annesi Ruth Ley bu servisten çok memnundu. Çünkü bütün Nevyork salonlarının kapılarını kendisine açık tutuyordu. ,
Vincent, Aaiıforniyada, Los An-gelos üniversitesi, san’at - edebiyat ve tarih branşından mezundur.
Vincent, sporu çok seven, seya-hata bayılan bir gençti. Anakadaşı çoktu.
Los Angelos da - 25 yaşında iken -Prenses Fatmananın kardeşi, prenses Mahmud Rıza ile arkadaşlıkları iyi idi. Hattâ, bir aralık, prens kendisini tatilde Tahrana davet etmişti. Vincent bu daveti memnuniyetle kabul etti. Bir gün İran Şahının sarayında, Fatma’ya rastladı.
Mahmud hemen kardeşini tanıttı:
— Kardeşim Prenses Fatma, dedi.
Selâmlaştılar ve konuşmaya başladılar.
Vincent:
— Briç, bezik, tenis, beyzbol oynamasını bilirim, dedi.
Binbirgece masallarının saraylarına benzeyen bu koca sarayda Prenses’in canı sıkılıyordu. Amerikalının birdenbire samimi bir tavır takınması onu memnun etmişti. Böylelikle dostlukları başladı.
Atom bombası ve âni aşk
Fatma Pehlevi, Rıza Şah Pehlevi-nin dördüncü kızı ve onbirinci çocuğudur. Mat bir teni, düzgün bir burnu ve siyah, bukleli uzun saçları vardır. Onun için, İranın en güzel kadını derler.
Vincent gibi Fatmada seyahati sever. Ayrıca, Paris roblarını, vizon-mantoları çok beğenir. Atlantiği 2 defa geçmiş ve Fransayı üç defa ziyaret etmiştir.
Prenses Fatma 1928 yılının Ekim ayında Tahran da doğmuştur.
Genç Prenses, sarayda muntazam bir hayat sürüyordu. Sabahleyin saat sekizde kalkıyor, çayla ve kızarmış ekmeğe sürülmüş tere yağı ile kahvaltı yapıyordu. Ondan sonra, bütün vaktini kız kardeşi Eşrefin derslerine yardım etmekle geçiriyordu.
Öğle vakti, kardeşi Şah Rıza ve diğer bütün Şah ailesi mensupla-riyle birlikte yemeğini yiyordu. Öğleden sonra sarayın bahçesinde tenis oynamaya veya atla bir gezin ti yapmaya çıkıyor. Bazan, otomobile atlıyor ve uzunca bir seyahat yapıyordu.
Akşam yemekleri. Şahın masasında ve resmî bir şekilde yeniliyor.
Vincent Hiller, eskidenberi muntazaman yapılmakta olan bu merasim içinde bir atom bombası tesiri yarattı. Genç adamın yanından hiç ayrılmıyan Fatmanın, Vincentle tenis oynamaları, araba ile gezintileri ve sarayın güzel kokulu çiçeklerle süslü bahçesi aşkının ilk kelimeleri oldu.
Geçen sene Prenses Fatma kardeşi Eşref ile Kaliforniyaya gitti. Aralarındaki aşk bir hayli ilerlemişti. Bu yüzden P. Eşref İrana dönmeye karar verdi.
P. Fatma da onunla beraber gitti. Yolda Romaya uğramışlardı. Orada, P. Fatma, Vincent'le evlenmek istediğini ablasına itiraf etti. Ablası, Şahın bu evlenmeye razı olmayacağını biliyordu.
Fakat büyük aşkların önüne geçmek kabil değildir: İşte bu son günlerde, Prenses Fatma ile Vincent Lee Hiller, Civita - Vecchia da, üçü A-merikalı biri İtalyan olan 4 şahidin huzurunda nikahlandılar.
Aşka boyun eğenler
Müslümanların evlenme kanunları sarihtir:
Bir müslüman katolik bir kadınla evlenebilir, fakat bir müslüman İkadınm bir ka’tolikle evlenmesi kat’iyyen yasaktır.
İranda, efkârı umumiye bu evlenme haberini iyi karşılamadı ve Şah, âsi kardeşine müslümanlık kaidelerinden dışarı çıktığı için saraya almmıyacağını resmen bildirdi.
Genç Vincent ile nikâhlandığı için çok mes’ut olan Prenses Fat-manın bu habere canı sıkıldı:
— Ehemmiyeti yok, Parise gider bir camide nikâhlarımızı kıydırırız, her şey yoluna girer, dedi.
Vincent Lee Hillier ve Prenses can sıkıntısı ile Şahın muvaffiaka-
tini beklediler. Mamafih herşey yoluna girecektir:
Vincent, aşkına mağlûp olarak müslüman olmaya karar verdi.
Bu sebepten, Civita Veccia da kıyılan nikâh hiçe sayıldı. Yeniden, Pariste müslüman adetlerine göre nikâh kıyıldı.
Artık, evlenme merasimi Tahranda yapılacaktır.
Vincent çok memnundu. Bununla beraber, kendi servetinin P. Fat-mayı mes’ut etmeye kâfi geleceğini söylüyor ve arkasından ilâve edo-yor:
— Diğer taraftan, gazetecilik yaparım ve roman yazarım.
Bununla beraber onun en güzel romanı-kendisinin yazmamış olduğu fakat içinde yaşadığı - evlenme ile i neticelenen aşkının romanıdır.
Toprak Mahsulleri Ofisi
Ankara Bölge Müdürlüğünden
1 — Ankara İşletme Şefliğimizde mevcut ve bundan sonra teşkilâtımızın başka anbarlarından gönderilecek olan tahminen 100-200 adet örtülük muşambanın onattırılması işi açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 22/5/950 tarihine ıastlıyan (Pazartesi) günü saat 17.30 da Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İsteklilerin (250) lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar silo yanında İşletme Veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları ile komisyona müracaat etmeleri lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları bir lira karşılığında
Müdürlüğümüz Ticaret Servisi ile Ankara îşletme Şefliğinden temin edilebilir. ... . (3055)
Sayfaı 4
T*vlr«u f. Yazıcıofiiv
— 28 —
— 159 —
«W ....
Vazon, ZUHURİ DANIŞMAN
Şimdi mevzua gelelim. Kostantinin yanında başka hangi generaller var

— Hayır diyorum. Ya bulursun, yahut da..
Zağanos Paşanın rengi sapsarı oldu. Sultan Mehmet tehdit ediyordu. Ne Söyliyeceğini şaşırdı. Başını önüne eğdi.
Sultan Mehmet, derhal sözü değiştirdi)
— Şimdi mevzua gelelim. Kos-tantinın yanında başka hangi generaller var?
— Zağanos geniş bir nefes aldı. O sıkıntılı konuşmadan kurtulmuştu.
— Demetriyus Kantakuzin var.
— Biliyorum.
Zağanos kendini tutamadı. Gül meğe başladı. Hükümdar sordu:
— Neden gülersin Zağanos?.
— Şevketlû Hünkârım. Kimi söylersem hepsini biliyorsunuz da.
— Ama sen yine söyle. Belki bir bilmediğim çıkar.
— Her şeyi biliyorsunuz Şevketlû.
— Bu Demetriyus nasıl adamdır?
— Pek şayanı itimat bir adama benzemezmiş.
— Hakkın var. Ben de öyle tahmin ediyordum. Başka.
— Paleoluğ hanedanından Nise-for var.
— Bu hanedandan başka kimse yok mu?
— Var Hünkârım.
— Onu da söyle.
— Teofil var.
— Bunlar hakkında ne düşünürsün?
— Hiç bir fikrim yok.
— O halde benim var.
Tamar billûr bir kahkaha ile 'güldü. Adeta katılıyordu.
— Sahi mi? Bunu iyice biliyor musun?
— Katî olarak biliyorum.
— Aman Allahım.. Leon âşık ha.. O iri gövdesi, o alık suratı ile ha.. Peki, Margarit ne diyor buna?
— Hiç.. Onunla alay ediyor.
— Leon farkında değil mi?
— Onun bir şeyden haberdar olması mümkün değildir.
— Fevkalâde tuhaf.. Demek Leon âşık ha.. Hem Margarit gibi bir kıza..
— O halde söyle ona, çabuk Margariti bulsun getirsin.
— Başüstüne..
Kadın Tamarın yanından ayrıldı. Gece olmasına rağmen Leon daha uyumamıştı. Çünkü her dakika imparatorun bir emri olabilirdi.
Tamarın gönderdiği kadın Le-on'u, eli çenesine dayalı, derin derin düşünürken yakaladı.
Cl) Nikola Barbaro’dan.
★ (Devamı var)
DİLEKLER
fin
me
— Devam edelim. Başka?
— İhtiyar Teodor KaristinuS...
— İhtiyar olduğuna göre...
— Evet Şevketlû.. Hiç bir işe yaramasa gerek.
— İşte bunda hata ettin. İyi tah kik edememişsin.
Zağanos Paşa afalladı:
— Kulunuz öyle zannediyorum ki..
— Hayır, yanlış.. Teodor, belki de Kostantin’in en değerli kuman damdır. Vâkıa hakikaten ihtiyardır. Fakat o nisbette cesur ve zekidir.
ğu
1 kiî ka Tü tüı kıı
— Peki Zağanos, bunlar, BizanslI generaller.. Ya ecnebi generallerden kimler var..
— Bu hususta esaslı malûmatım yok Şevketlû.
— İyi bir şey.
— Şevketmeab!..
— Hakkın yok. Hepsini bilmen lâzımdı.
ba se; yo
di
ni
— Çünkü ben biliyorum. İyi bir kumandan, düşmanının bütün hususiyetlerini bilmelidir.
— Affınıza iltica ederim.
— Zarar yok. Ben söylüyorum. İyi hatırında tut Zağanos. Ve bun lar hakkında tamamlayıcı malûmat isterim. Venedikli sergerdelerden Kontarini, Loredano, Gab-riyelli, Travizano, Konsolos Bat-tista Giritti, Katalan konsülü Ciro-lamo Mânotto ve Pedro Jülya-no(l).. _
Zağanos Paşa, ağzı açık dinliyordu. Hükümdar bunları ne vakit, ve nasıl öğrenmişti? Bir insanın bu kadar geniş malûmata, hattâ teferruata vâkıf olması mümkün mü idi?
Takdir ve hayranlıkla Sultan Mehmede baktı. Onun huzurunda biraz daha küçüldüğünü anladı.
yol verdiler?,,
1938 senesi Nafia Vekâleti Çubuk Barajı İşletme Müdürlüğüne bekçi olarak tayin edildim. Bu müddet zarfında hiç bir suretle vazifemi suiistimal etmediğim gibi altı nüfuslu ailemin maişeti ve çocuklarımın istikbali bakımından idarenin gösterdiği vazifeleri seve seve feragat ve fedakârlıkla yaptım.
Beni 1949 senesi Merkez idaresine odacı olarak getirdiler. 7 aydır bu vazifeyi de yapmakla meşgulken bunca senelik hizmetime mükâfaten ve hiç bir sebep gösterilmeden vazifeme bu ay son verildiğini ânî ve şifahî olarak tebliğ ettiler.
Kıymetli gazetenizin delâletiyle onlara şunu sormak isterim: Beni vekâlet hizmetinde istihdam etmeleri için şifahî olarak mı aldılar?... Buna neden bu kadar ânî ve acele lüzum hissettiler? Yoksa ben affedilmiyecek kadar büyük bir hata mı işledim?.
Hiç bir kabahatim olmadığı sonradan gene şifahî olarak, fakat eskisinden daha az ücretle iş teklif etmeleri ile de sabittir. Şu halde bu ânî darbenin «bazı işleri yapmamam dan» ileri geldiğine hükmediyor ve bu işleri ifşa etmek için kanunî yollar arıyorum.
Uğradığım haksızlığın düzeltilmesi için Bakanlıkta daha yüksek makamların dikkatini çekmenizi ve onlara isterlerse her türlü izahatı vermeğe hazır olduğumu kaydetmenizi rica ederim.
Ahmet Göveli
yc
bizi
m
P; d(
la
tiı
k;
M
ir
§î
d
Çi iı
k
t.
y-
ÇOCUK AŞKI
— Gece çok karanlık.
____ Olsun. Hem daha iyi, kimse görmez.
— Benim asil Prensesim, ne o-lur vazgeçiniz.
— Mümkün değil, gideceğim.
____O halde yanınıza beş on muhafız alınız.
__ Katiyyen.. Yalnız gideceğim.
— Aman Allahım.. Bu nasıl o-lur!..
— Neden olmasın.
— O halde ben de beraber geleceğim.
— Pekâlâ.. Yalnız..
— Bir emriniz mi var?
— Bir kişi daha lâzım.
— Kimi emredersiniz?
Tamar biraz düşündü. Tereddüt ediyordu. Sonra söylemekte mahzur görmedi:
— Bana hemen Margariti bulabilir misin?
Kadın irkildi:
— Falcı kızını mı?
— Evet..
— Fakat, onun size ne faydası olacak?
— Ben onu istiyorum. Onunla konuşmağa ihtiyacım var.
— Fakat benim asil Prensesim.. Onun nerede olduğunu kimse bilmez ki..
— Bulsunlar.. Nerede ise bulsunlar..
— Onu bir kişi bulabilir.
— Kim?.
— Leon.
— Hassa kumandanı mı?
— Evet.
— Neden yalnız o bulabiliyor?
— Çünkü..
— Söyleyiniz..
— Çünkü, Margarite âşıktır. ..Opu-hHlvorvım. Onun hak- lim
Ortadan kaybolalı beş yılı bulduğu halde Hitlerin ölümündeki esrar perdesi el’an tamamiyle aydınlanmış değildir. Hattâ sağ olduğu nu iddia edenler bile vardır. Son günlerde de -The İllustratcd Tele -graf- isimli bir Alman mecmuası Hitler» son resimleri olduğu iddia siyle bir takım fotoğraflar neşretmektedir. Bu mecmua şu iddiadad ır:
-Bu resimler Hitlerin Başbakanlık binasında alınmış son resimleridir. Ve 1945Nisanının 20 inci günü çekilmiştir. Bu esnada Berlin bir harabe haline gelmiş ve Hitler harbi kaybettiğini anlamış bulunuyordu. Resimleri Hitlerin fotoğrafçısı Heinrich Hoffman çekmiş, fakat Başbakanlıkta karanlık odalar yıkıldığı için film orada banyo edilememiş, başka bir stüdyoya götürülmesine müsaade edilmiştir. Film harbin karışıklığı arasında orada unu tülmüş, ancak şimdi meydana çıka rılmıştıf.»
Hitler, burada (sağda) yaveri ile beraber görülüyor.
JNEW'‘YORK’un
Meşhur BROADWAY’i ile TIMES SQUARE’ine bir dakikalık mesafede
HOTEL REX
Konforu mükemmel, fiatlan müsaittir.
Tek yatak 2 ve 3 dolardır
Çift yatak 4 ve 5 dolardır

Odanızı hareketinizden evvel Türkçe de yazarak temin edebili rainiz.
Otelimizdeki REX ATENS AGENCY
Müşterilerimize her kolaylığı gösterir.
SAHİBİ: KIRKLARELİLİ
ANGELO NİCHOLAS HADGİYANNAKİS
ADRES: 106 WEST 47 Street NEW YORK, 19 N. Y.
(891)
İlân
DEMİRKAVAK TARIM KOOPERATİFİ ADİ GENEL KURUL TOPLANTISI
Demirkavak Tarım Kooperatifi ortakları Ticaret Kanunu hükümleri gereğince 27.5.1950 Cumartesi günü saat 15.00 de Kayseri’de D. Demiryolları Lokalinde Adi Genel Kurul toplantısına çağrılmışlardır.
Sayın ortakların belirli gün ve saatte teşrifleri rica olunur
GÜNDEM:
1 — Yönetim Kurulu ve Kontrol Kurulu raporlarının okunması. Kurulların ibrası.
2 — 1950 yılı masnaf bütçesinin müzakeresi ve kabulü.
3 — Yeni Yönetim ve Kontrol kurullarının seçimi;
4 — Dilekler.
(913)
Gece işi için acele memur Aranıyor
Ayda net olarak (125) lira maaş verilecektir. Saat 18 den 24 e kadar çalıştırılacaktır. Vazifesi kasa kontrolü memurluğudur. Tahsil derecesi ilk okul mezun olabilir. Tecrübe devresine inhisar ettirilmek üzere 600 lira nakdi kefalet vermesi şarttır. Tecrübe müddeti üç aydır. Adres: Terzi Fazıl Tiftikçi’den sorulması. Hamam Önü, Yenidoğomevi arkası Çeşme yanında Terzi. (909)
Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs işletme Müessesesinden
1 — Takriben 10 kilometre uzunluğundaki caddelerde tesis edilecek havai temas hattına ait bilcümle malzeme, komple bir mübeddile is -tasyonu teçhizatı, iki adet 80 kişilik on bir adet 60 kişilik troleybüs a-rabası teklif isteme yolu ile satın alınacaktır.
2 — İlgililerin şartnameyi Müessese Alım Satım ve Tesisat Müdürlüğünden 50.— lira mukabilinde almaları ilân olunur. (2981)
ÇOK ACELE EMLÂK SATIŞLARI
Yenişehir Sıhhiye civarında 10 daireli Apartman yüzde otuz borçlu ve Dışkapı Troleybüs dorağında asfalta 37 M. cepheli ayda 750 lira getiren arsalar ile Belediyenin Ucuz Arsalarından istenilen miktarda ehven fiyatlarla.
Ulus Meydanı Mühendis Hanı No. 5 Y. Musa Tel: 16668
Evi: 15233 (894)
— Ya, demek unutmuştunuz, öyle mi? Tamamiyle unutmuştunuz, ve bugüne kadar da hatırınıza bile gelmiş değildir.. O halde şu fevkalâde kuvvetli hafızanızdan istifade etmekliğimize lütfen tekrar müsaade edin de, bu mektuptan sonra Bayan İves’le aranızdaki münasebetin ne şekil aldığını bize anlatıverin, olmaz mı?
— Bu mektubun gayet iyi bir tesiri oldu. Mis Poge, en tatlı tebessümlerinden biriyle gülümseyerek sözüne devam etti. Bayan İves kemali nezaketle vaziyete müdahale etti, ben de saygısızlık ederek şikâyette bulunduğumdan dolayı mahcup oldum? Mesele tamamiyle düzeldi, ve kapandı.
— Ne?
— Müthiş bir hayretle fırlayan bu tek hece mahkeme salonunda tabanca kurşunu gibi patladı.
Mis Poge, sesini biraz yükselterek, mütebessim ve nazikâne bir tavırla tekrarladı:
— Mesele tamamiyle düzeldi, ve kapandı, dedim.
Kendisini sorguya çeken adam şaşkınlıktan, gerçekten ebleh bir hal almıştı.
— Mis Poge, neredeyse kulaklarımdan şüphe edeceğim geliyor. Bu mektubunuzu alır almaz Bayan İves’in sizi çağırttığı, bir maaş ikramiye vererek derhal evi terketmenizi söylediği hakikat değil mi?
— Bu söylediklerinizin hakikatle zerre kadar alâkalan yok.
Aldığı cevabın bu derece soğukkanlı katiyeti önünde Lam -bert’in sesi artık çıkmaz oldu. İki defa ağzını açtı, fakat ses çıkaramadı, ancak üçüncü defasında, kükremeye benzer bir feryat işitildi,
— Hüngür hüngür ağlayarak Bayan İves’in ayaklarına kapandığınızı, sizi hizmetinden çıkarmazdan evvel bir defa daha tecrübe etmesini yalvara yakara rica ettiğinizi inkâr mı ediyorsunuz?
Mis Poge:
— Bu dediklerinizin bir zerresi dahi vâki değildir. Bayan İves fevkalâde nazik davrandı, hattâ biraz da mahcuptu. Evi terketmek liğim hususunda tek kelime dahi konuşulmadı.
Lambert’in cüsseli omuzlarında ânî bir felç tehlikesi dolaşır gibi oldu,
— Bu cinayetin vukuundan iki gün evvel yine ayni suretle saygısızlık ederek bir mesele çıkardığınızı ve katî surette işinize nihayet verildiğini, hattâ ertesi günü evi terketmeniz mukarrer olduğunu inkâr mı ediyorsunuz?.
— Elbette inkâr ediyorum.
— Bayan İves’in şehre indiği gün otomobiline binip üç saat kırlara gezmeğe gittiğinizi, kendisinin otomobili istemek üzere şehirden telefon ettiği zaman, otomobili sizin alıp gitmiş olmanız do-layısiyle taksi ile eve dönmeğe mecbur olduğunu, ve bu yüzden mesele çıktığını da mı inkâr ediyorsunuz?
— Böyle bir şey vâki olmadı ki.
— O gün genç bir delikanlı ile gezmeğe gittiğiniz de yalan mı?
— Hayır, orası doğru. Fakat Bayan İves’den izin almıştım.
Lambert kan fışkıran çehresini bir an için Susan İves’e çevirdi. O da, ıslak gözlerle bir Lambert’e bir de Farr’a bakıp duran eski mürebbiyeyl hayret ve istihkarla seyrediyordu. Kemali nezaketle verilen küstahça cevapların verdiği istikrah dahi dudaklarındaki müstehzi kıvrımı silememişti. Lambert almak istediği kuvveti o-rada da bulamamLŞ olacak ki tekrar şahit bölmesine doğru teveccüh etti,
— Mis Poge, yalan yere şahadet etmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz?
— Sayın Hâkim..
Mis Poge'in şimşek gibi ânî cevabı, savcının itirazına mâni oldu,
— Evet efendim. Yemin ettikten sonra açıkça yalan ifadatta bulunmak, dedi.
— Bir dakika müsaade eder misiniz Mis Poge. Sayın Hâkim, huzurunuzda kemali hürmetle iddia ediyorum ki, Bay Lambert’in bu suretle sual sorması tam mânasiy-le şayanı itirazdır. Bu âna kadar sustuğumun sebebi, dâvayı bir alay lüzumsuz itirazlarla işgal etmemek içindi. Fakat görüyorum ki, velûd muhayyilesinin mahsulü bulunmadığına inanabilmekliğimiz için hiç bir makul sebep mevcut bulunmıyan bir sürü heyecanâver masallarla jüri heyetini meşgul etmek istiyorlar. Çünkü Mis Poge'in iddiasına nazaran ortaya atılan iddiaların başka türlü telâkki edilmelerine imkân yok. Maamafih, kendisini jüri heyetinin nazarında lekelemek için kemali maharetle uydurulmuş olduk larını teslim etmeğe mecburum. Yalnız, bu kadar sarih bir ithamla Mis Poge’in yalan yere şahadet ettiğinde ısrar edecek olurlarsa...
Lambert’in sesi öfkeden titriyordu.
— Sayın hâkim, bu hitabenin sadece jüri heyetine karşı irade-dilmiş olduğuna inanabiliyor musunuz?
— Hayır inanamıyorum. Yalnız, gözümüzün önünde cereyan eden yegâne yakışıksız hareket bundan ibaret değil. Sorgu esnasında yalan yere şahadet etmenin tarifini istemeniz için meşru bir sebep mevcut değil. Maamafih, cevabınızı aldınız, lütfen sorgunuza devam ediniz.
— Mis Poge, Bayan İves’in telefonda görüştüğünü duyduğunuz zaman niçin yolunuza devamla içeriye girmediniz?
— Söylediği sözler alâkamı cel-betti de onun için.
— Demek ki başkalarının arasında geçen bir muhavereyi gizlice dinlediniz?
— Evet
— Bu hareketinizi dürüst bir şey olarak tavsif edebilir misiniz?
Mis Poge tatlı bir tebessümle gülümsîyerek,
(Devamı var)

R ADYO
B U L M A CA
— Girmeyiniz içeri, kepaze herifler... Emirlerimi bahçede bekleyiniz... emrini verdi.
Giyyom Pantekot, ve avanesi der hal çekilip gittiler, karanlıklara daldılar.
Boröver’in yüzü sevinçle güldü ve gayet soğuk bir tavır ve eda ile:
— Şimdi anlaşalım, dedi. Fakat, şunu evvelden söyliyeyim: Vidam’ dan başka hiç birinizin sözüne iti • madım yoktur.
Bu sözler ve bunların söylenişindeki azametli tavır, kendilerine hitabedilen üç adamın suratlarına çarpan birer tokat mahiyetinde idi. Buna rağmen, onlar ağız larını açmadılar ve yerlerinden kımıldamadılar. Dük*ün başının üstünde dolaşan ölüm tehdidi on lan perişan etmişti ve o, bu felâketten kurtuluncaya kadar, Boröver tarafından edilen hakaretleri, söylenen ağır sözleri sükûtla kabul etmek mecburiyetinde idiler.
Kardinal, Vidam’a dönerek ba-kışlariyle ona yalvardı. Birbirini süratle takip eden bu müessif hâdiselerin üzerinde husule getirdiği müthiş tesirden kendini kısmen kurtaran Vidam, bu sessiz ricayı kabul ederek Boröver’e:
— Teklifiniz ne ise söyleyiniz, efendi, dedi. Gerek bu efendiler namına ve gerek kendi namıma söz veriyorum, istediğiniz şeyler derhal münaikaşasız kabul edilecektir. Sizi namusum üzerine temin ederim.
Boröver ayni soğuk tavrıyla:
— Bu sözünüz beni temine kâfidir, dedi. Dük’ünüzü size sağ ve salim veriyorum. Buna mukabil istediğim şey buradan serbestçe çıkmaktır. Vidam hazretleri, bana bahçe kapısına kadar refakat etmek lûtfunda bulunacaklardır.
hâdise ile çılgına dönerek aı- uaıun, »yu
Yazanı MİŞEL ZEVAKO
Corlrem RAGIP RIFKI
— 27 —
Vidam hayretle:
— Hepsi bu kadar mı?
— Evet, hepsi bu kadar. Nasıl, kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz, cevap veriniz efendi hazretleri?
— Kabul ediyorum, kabul ediyorum... Etmez olur muyum hiç!...
— Pekâlâ öyle ise... Ben, sözümün birinci kısmını yapıyorum...
Dük’ü bıraktı, miisterihane bir suretle kılıcını kınına soktu. Sık sık soluyarak doğrulmağa çalışan, fersiz gözleriyle etrafına bakınan Dük’le artık meşgul olmı-yarak masanın yanından çekildi.
Şövalyenin bu soğukkanlılığı ve lâkayıt cesareti Vidam’da büyük bir takdir hissi uyandırmıştı. Aynı zamanda, kendisinin verdiği söze onun gösterdiği itimadın bir delili olan bu hareket, ihtiyarın kalbini de okşamıştı.
Boröver’in yaptığı bu hareket, Ferriyer’in babasının fikrinde de bir değişiklik husule getirmişti. Bu delikanlı, vâkıa vücudunun izalesi lâzım gelen korkunç bir düşmandı; ama, artık onun nazarında bir casus, bir hafiye, tahkire şayan bir mahlûk olmaktan çıkmıştı. Bu sebeple onu selâmladı... Ve bu selâmında, eski sertlik ve küçümserlik izleri yoktu.
Sadece:
— Şimdi, verdiği sözü tutmak
sırası bana geldi, efendi... dedi.
Boröver, nazikâne bir eda ile:
— Sizi takip ediyorum, efendi hazretleri... cevabını verdi.
İkisi de salondan çıktılar.
Onlar d^arı çıkıp kapıyı kapayınca, Kardinal ile Nömur, Dük dö Giz’in yanma koştular ve kendisine lâzımgelen tedaviyi yaptılar. Boröver onu pek ziyade hırpalamış ve boğazını —istemediği halde— hırsla pek fazla sıkmıştı.
Vidam, ağır ağır ve sükûnetle yürüyerek Boröver’le beraber bah çeden geçti ve ıssız rıhtımı göstererek:
— İşte artık serbestsiniz; ben de böyle sözümü tutmuş oldum. Gidiniz, delikanlı, kendinizi iyi koruyunuz... Çünkü, sizi hiç bir zaman sağ bırakmıyacak nüfuzlu, kudretli düşmanlarla uğraşacaksınız... Bu sebeple gözünüzü dört açınız. Bana gelince, sakın bir daha elime geçeyim demeyiniz... İşte size mertçe haber veriyorum, bir daha karşıma çıkarsanız sizi ecdadınıza kavuştururum... Sözlerini söyledi.
Boröver, nazikâne ve hürmet-kârane bir tavırla eğilerek:
— Efendi hazretleri, nezaket ve mertliğinize binlerce teşekkür ederim... dedi.
Ve sesi biraz sertleşerek:
— Yalnız kendisine sadakatle hizmet edeceğinize yemin ettiği-
niz kralınıza karşı bu sadakati göstermeyi kendinizce bir vazife addetmemiş olmanızdan dolayı size teessüf ederim, sözlerini ilâve etti.
Vidam, soğuk bir tavırla:
— Delikanlı, dedi, o benimle vicdanımın arasında halledilecek bir iştir. Gidiniz şimdi siz.
— Bir saniye daha müsaade ediniz, efendi hazretleri, bu kapının eşiğinden ayrılmadan evvel size söyliyeceğim bazı şeyler vardır. Sabrınızı suiistimal etmemek için kısa keseceğim.
— Delikanlı, siz henüz benim evimde ve verdiğim sözün hima-yesindesiniz. Binaenaleyh, men’i-ne muktedir olamadığım şeylere tahammül ve sabretmekliğim lâzımdır.
Bu sözler, Boröver’den başkasını kızdıracak bir tavır ve eda ile söylenmişti. Fakat, Boröver kızmadı ve söyliyeceğini de söyledi:
— Siz dinî itikat ve kanaatinizle Giz’lerin hizmetine girdiniz, dedi. Ben, sırf temiz dostluk hislerinin şevkiyle Kralın, hizmetine namusu mücessem olan size başka türlü kabul ettiremiyecekleri bir ihaneti kabul ettirmek için nazarınızda alçakçasına kirletilen, bed nam edilen Kralın hizmetine girmiş bulunuyorum... Bu ihaneti size başka bir bahane ile teklif edilmiş olabilir, hiddetle reddedeceğinize hiç şüphe yoktu. O Kralı ben bütün varlığımla müdafaa ediyorum. Siz de gördünüz; ben uğrunda kendimi tehlikeye atmak tan ne koıkar ve ne çekinirim... Yaşadığı müddetçe onu tahtında oturtmağı kafama koydum... Ve bu böyle olacak. Yâni, Dük’ünüz
♦ (Davamı var)
Saz (Karışık Fasıl
Radyo İle İngilizce. Müzik: Hafif Müzik (Pl.) Radyo Gazetesi.
İste Bugün, an Sesler.
5 — Eşik 6 —
7 — Ter-
Blr asker! küçük sc-
12.30 M. S. Ayarı.
12.30 Müzik: Radyo Salon (Sef: Necip Askın).
1. Niels W. Gade: Sesler;
2. Franz L6har: Su Dansı Operetinden
3. Franz Drdla: Macar D
4. Jaimc
1.00 Haberler.
1.15 Müzik: Saz
1.30 öftle Gazete
1.45 Müzik: Şarkılar.
Cuınhurbaşka
ı (Sef: Ihsan KU r: Meşale Ma d: 2 nel Vals: ıs: Misn
I . • ! I U'-’l
ANKARA RADYOSU CUMARTESİ — 13/5/1950
7.30 M. S. Ayarı.
7.31 Müzik: Neşeli Parçalar (Pl.)
745 Haberler.
S.00 Müzik: Saz Eserleri (Pl.)
8.15 Müzik: Hafif Melodiler (Pl.)
8.25 Günün Programı ve Hava Rap
8.30 Müzik: Brahma - Mi Bemol jör Trio (Pl.)
: Rudolf Serkin. Adolf Aubrey Brain.
Müzik: Plano Soloları Müzik: Güzel Sesler. Konuşma:
Müzik: Şarkılar.
. S. Ayarı ve Habe: Orkest

13.( 13.
13.;
13.'
İ3 - 5 1950
ZAFER
Sayfa: 5
Mevsmnin Kumaş Hatları
Mimoza Emprimeler Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime lual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık
875 krş.
oar
450 krş. 260 krş. 260* krş 375 krş.
18 Renk hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Gandi 340 krş.
ORTAÇ :
Anaf arta lar Cad. Adliye karıısı Köşe Mağazası, No. 224.
1e): İ1135 Ankar»
Türkiye Emlâk Kredi Bankası Genel Müdürlüğünden
Katarakt ve teferruatiyle muhtelif marangoz ve doğrama makinaları satışı
Dışkapı, Etlik asfaltı, Sankışla c’.varında. Bankamız Marangoz A-röl'yesinde mevrut Büyük Katarakt, Küçük Katarakt, Markül Şerit Makinesi, Kalınlık Tezgâhı, Freze Tezgâhı, Delik Tezgâhı, Marş Kaptırma Tezgâhı, Plânya Tezgâhı ve sair âlât ve edevat ucuz fiyatlarla toptan veya perakende olarak satışa arzedilmiştir.
Görmek ve satış fiyat ve şartlarını öğrenmek isteyenlerin mezkûr Atölye’ye müracaatları rica olunur. (3147)
......—
İspanyanın meşhur Virtüözlerinden birisi
Ankarada
Gar Gazinosunda
âDOLFO VENTAS
Her p^zar saat 17 den matine
(903) iınr ırmuıınnr ~~.n i - in mr îrTT'ınniiMi-ım^iRiinrnMimMMm™^

sporu maöazasina
Hârika
Arsa Alınacaktır
Proje
Yeni gelmiş olan en yüksek kalitede İngiliz ve yerli kumaşları satışa çıkarılmıştır. Muhterem Ankara halkının bu kumaşları görmeleri menfaatleri icabıdır AYNI ZAMANDA moğazcmızda 1950
senesi SLAZENGER tenis lopları ve her n( v! en eyi kalitede spor malzeme sini en ehven fiyat a temin edebileceklerini Ankara sporcularına müjdeleriz
Bankalar Caddesi Vagonli bitişiğinde sokak No. 3
Ankarada teşekkül etmiş olan mahdut mes’uliyetli ucuz subay evleri kooperatifi için taksitle, Ankara Belediye imar hudutları içinde (200.000) metre kare sahaslnda arazi veya arsa satın alınacaktır. Taliplerin Arazilerinin yerlerini,, nev’ini ve miktarlarını ve parsellenmiş olup olmadığını ve satış şartlar nı bildiren bir taahhütlü mektupla (1/6/950) tarihine kadar Ankara Ordu»Ev ndeki idare meclisine müracaatları ilân olunur. (910)
İstanbul Şehir Tiyatrosu
15 Mayıstan itibaren temsillerine başlıyor
VEREM BASİLLERİNE KARŞI
bir buluş
Kimyager Akif Işım’ın Lessive ÂKİF ÇAMAŞIR SUYU namındaki müstahzardır. Alkolün bile öldüremediği verem basillerini imha etmesinden çamaşır ve yataklarının mikropsuz ve temizlikleriyle iştihar eder. Erenköy ve Yakacık Sanatori-yomları bu müstahzarı kullanmaktadır. Bundan başka, Bebek ve Femil bezlerindeki sarı, kırmızı ve sofra takımlarındaki mey-
Alâmet Farika __________________________
içki lekelerini 30 dakikada çıkarır. Her bakkaliyede bulunur. Toptan satış yeri: İstanbul Tütün Gümrüğü, Kâğıtçı Koso Vasiliyadi Ticarethanesidir. Tel: 20204. Ankarada Şevket Bakkaliyesidir. Taklitleri çoktur. Alâmeti farikaya dikkat ediniz. (3047)
İzmir Merkez Bankası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının İzmirde yaptıracağı Şube Binası için açmış olduğu proje müsabakası net.celenmiş ve aşağıdaki proje sahipleri derece ve mansiyon kazanmışlardır.
Birinci mükâfat İkinci mükâfat
Türkiye Emlâk Kredi Bankası Genel Müdürlüğünden Betoniyer Satışı
Bankamıza ait olup İstanbulda bulunan hiç. kullanılmamış lngıl -tere menşeli Blow-Nox marka, Dizel ve Benzin motörü ile işler 142-396 l.trelik muhtelif kapasiteli Betoniyerlerimiz ve yedekleri toptan veya, «eker teker mü.:. t fiyat ve şartlarla satışa arzedilmiştir.
Satış fiyat ve şartlarını öğrenmek isteyenlerin Genel Müdürlüğümüz inşaat servisine ve görmek için Bankamız İstanbul Şubesine müracaatla) ı r ca olunur. (3148)
Nemo Bankası
40666 rumuzlu proje sahibi Y. Mimar Orhan Bolak 17254
Ticaret ve Sanayi Odasından
Unvan: Ali Önel
Sicil No. 3204
Ankarada Dışkapı semtinde Nafia Garajı mahallesinde İskitler sokağında bilâ numaralı evde oturan, Posta caddesi semtinde Ahmet Erk-rnenhan 1 No.lu mahalli ticarî ikametgâh ittihaz ve İnşaat Teahhüdü ticaretiyle iştigal eden, Ticaret O-dasının 2/683 numarasında kayıtlı T. C. tebaasından Ali Önel’in yukar da yazılı t caret unvaniyle noterlik-den tasdikli imzası şeklinin Ticaret Kanununun ahkâmına uyularak 12/5/1950 tarihinde tescil edildiği duyurulur. (915)
Komedi 8 tablo
Yaz n : Lou s Vemeu'l
Biletler gişede satılmaktadır. Numaralı yerlerinizi şimdiden aldırınız.
Tel GLşe: 15031 — Müd.: 24075
Meteoroloji İşleri Umum
Y. M.mar Muzaffer Suıialı Y. Mimar Lûtfi Zeren Y. M.mar Kenan Akinay Doçent Y. Mimar Kemal Ahmet Aru
Asistan Y. Mühendis Mi -mor Lâmi Eser
Y. Mühendis Mimar Gündüz Özdeş
Y. Mimar Muhittin B nan Y. Mimar Nez.h Eldem Y. Mimar Ratip Elhan
Y. Mühendis Mimar Enveı' Tokay
Y. Mühendis Mimar Talû Baytın
Y. Mimar Recai Akçay E-dip Onat
Müsabakaya iştirak eden bütün projeler Sergievinde teşhir olunacak ve teşhir tarihi ayrıca ilân edilecektir. (3166)
Üçüncü mükâfat
Mansiyon
Mansiyon Mans'yon
Mansyon
20503
15250
56154
36384
C«nü Yaptırılacak
BAYRAMÖREN' KOYU CAMİ YAPTIRMA DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN :
1 — Çankırı İlinin Kurşunlu İlçesine bağlı Bayramören Köyünde yaptırılacak Cami İnşaatı 7/5/1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle ihaleye çıkarılmıştır.
2 — ihale, 21/5/1950 Pazar günü saat 16 da Ankara Dışkapı’da Özen Otelinde Dernek Yönetim Kürulu önünde açık eksiltme suretiyle yapılacaktır.
3 — İşin muhammen bedeli 21.952 Lira 57 Kuruş olup % 7,5 muvak kat teminat akçesi 1646 Lira 44 Kuruştur.
4 — İhaleye girebilmek için, ihale günü aynı yerde saat 15 de Yönetim Kuruluna, 20.000 Lira kıymette bir inşaatı başardığına dair bir vesika ibraz ve teminatını yatırarak yeterlik belgesi alınması lâzımdır.
5 — Bu işe ait fennî şartname ve projeler 5 Lira mukabilinde Posta Caddesi 18 No. da Demir ve İnşaat Malzemesi Ticarethanesinden alınabilir.
6 — İsteklilerin belli gün ve saatte müracaatları ilân olunur.
(878)
I ZAYİ — 340/41 . mezunu olup Tıp Fakültesinin Dişçi şubesinden ' 15/9/341 tarihinde aldığım 129/424 1 sayılı dişçi diplomamı zayi ettim. I Yenisini alacağımdan eskisinin hük.
1 — Taşradaki Meteoroloji istasyonlaıımızda ve 20 lira asli maaşlı I memurluklarda çalıştırılmak üzere askerliğini Yedek Subay olarak yap mış ve hiç memuriyet vermemiş Lise mezunlönnan müsabaka imtihanı ile erkek memur alınacaktır.
2 — Bu imtihana iştirak edebilmek için; Memurin Kanununun 4 üncü maddesindeki evsafı haiz bulunmak ve yurdumuzun her tarafın da vazife görebileceğ.ne dair tam teşekküllü hastahane Sağlık Kurulu raporu almak şarttır. (Sağlık Kurulu raporunda; vücudünde ve bilhassa gözlerinde hiç bir suretle arıza bulunmadığı tebarüz ettir.lecektir)
3 — İmtihanı: Fizik, Matematik ve Fizikî - Coğrafyadan 12/6/1950 Pazartesi günü saat 14 de Ankarada Umum Müdürlük binasında, İs- ' tanbulda Yeşilköy Meteoroloji istasyonunda ve İzmirde Güzelyalıdaki meteoroloji istasyon binasında yapılacaktır.
4 — İsteklilerin Sağlık Kurulu raporu, diploma, nüfus cüzdanı, askerlikten terhis teskeresi asıl veya tasdikli suretiyle Cumhuriyet Savcılığından alacakları doğruluk kâğıdı ve altı adet 4.5X6 büyüklüğündeki fotoğraflarını bir dilekçeye* bağlıyarak 30 Mayıs 1950 günü akşamına kadar Umum Müdürlüğümüze müracaat etmeleri ve dilekçelerinde nerede imtihana girmek istiyorlarsa belirtmeler; ilân olunur (İstenen belgeleri tam olarak dilekçelerine eklemeden müracaat edenlel
rin müracaatları muteber sayılamıyacaktır.) (3096)


1111 " . —OME—a
» T. H. K. Etimesgut Uçak Fabrikası Müdürlüğünden
Birinci sınıf Frezeci ve Kalıp Tesviyecisi alınacaktır. İsteklilerin tahsil durumları ile şimdiye kadar çalıştıkları yerleri bildi -ren bir dilekçe ile Fabrika Müdürlüğüne müracaatları. (911)
Etibank Genel Müdürlüğünden
60 Tokın Yoz k Keten Elbise Diktiril* çektir
Bu işe ait şartname bankamızdan alınabilir. Alâkalıların % 7.5 teminatlariyle birlikte tekliflerini 22 Mayıs saat 15 e kadar Bankamız Ticaret Şubesine tevdi etmeleri lâzımdır. (3174)
ORTAÇ’ta
Ikromiyelî Sürpriz Marka gömleklerin
Spor Açık yakalı
Yeni ve yazlık çeşitleri gelmiştir PANAMA ŞAPKALARI 12,75 Krş.
Fiatlanmız çok ucuzdur
750 Kr. 780 K. 840 Kr. 900 Kr.
990 Kr. 1075 Kr. 1100 Kr.
1200 Kr. 1260 Kr. 1300 Kr.
1450 Kr. 1950 Kr. 2350 Kr.
Pijamalar:
1050 Kr. 1390 Kr. 1680 Kr. 2950 Kr.
NOTı İkramiyelerin çekiliş tarihi 21 Mey ıs 1950 dedir.
Ortaç:
Anafartalar Cad. Adliye karşın Köşe Mağazası. No. 224.
irb»r» TpI-11135
Komünizmle savaş
c
(
halkı ve çiftçiyi sevindirmiştir.
I
Üçler Konferansının
İkinci koşu İngiliz atlarına mahsus
Demirkavak Tarım
t
1
Bu seneki fuarda Birleşik Amerika devletleri için de yeni bir pavyon inşa ettirilecektir.
ı oıunur:
Yönetim Kurulu oJ,
-S
sinde iki gündenberi bereketli yağmurlar yağmaktadır.
GÜNDEM:
1 — Statünün 2 ni maddesi) mevzu kooperatif yönetim ıc?rh“ ( ııin Ankara’ya naklinin müzakere! i ve bir karar itası. (91! (
İlân
DEMİRKAVAK TARIM KOOPERATİFİ OLAĞANÜSTÜ
toplantısına çağrılmışlardır. Sayın ortakların belirli gün vı saatte teşrifleri rica olunur:
liy , . huı inerken ^aı --------İVe
Tekel Ankara Başmüdürlüğünden
Orman Çiftliğindeki (Bira Parkı) işletme için icara verilecektir. I
Şartnamesi mesai saatleri dahilinde Hukuk Şubesinde görülebili!. ba
İsteklilerin 15/5/1950 günü saat 14 de Başmüdürlükteki komisyonl, ke müracaatları. (2957) (348) , lil
Bugünkü yarışların tahmini
i I 1
■ ■
Sahibi ATIN

s İsmi | Bengi | Babası Ana». •s cn
: bİr İNCİ KOŞU — Perihan Koşusu: Safkan Arap taylarına mahsustur. İkramiyesi 1200 lira, mesafesi 1000 metredir.
1 R. Özkan Meteor Doru erkek Seklavi Zehra 3 Reşat 56
i 2 Hakkı Dal Seklavı 5 Al Erk. Seklavi Fındık 3 56
t 3 Şadi Eliyeşil Seyyare Kır dişi Semhan Makbule 3 Zekeriya 54.5
t 4 M. Evliyazade Altay Doru dişi E. Sahra Uğurlu 3 I-Iorvat 54.5
İKİNCİ KOŞU — Lâle Koşusu j -Handikap İngiliz atlarına mahsustur. İkramiyesi 2000 lira, mesafesi 1800 metredir.
1 Ş. Eliyeşil Lady Kır Kısrak Coup de Roi Zenart 5 Zekeriya 63
i 2 F. Yüzatlı Desdemona Al kıs. Fair Haven I-Iippone 4 61
3 F. Yüzatlı Comtesse Doru kısrak Onyx II Stefanette 8 Halil 59
4 Yavuz Senemoğlu Kâhya Al At Abime pour Eux Önüsar 5 Kâzım 56
F. Simsaroğlu Derebeyi Al At Suzerain Sticky Fingers 4 Bayram 55.5
' 6 Özdemir Atman Mimi Al Dişi Oıvenstovn Scraplet 4 Şakir 49
7 S. Eliyeşil Çamtepe Doru at Coup de Rolr Garrigill 4 Salâhattin 47
i ÜÇÜNCÜ KOŞU Bar le Duc Koşusu: 3 Yaşlı İngiliz atlarına mahsustur. İkramiyesi 3000 lira, Mesafesi 1600 metredir.
1 W. Giraud Nur Doru dişi Kingsway Novena 3 Agâh 56
2 Ş. Eliyeşil Darling Doru kıs. Taiyang P. Queen 3 H. Ahmet 56
3 Avniye Apayık • San Doru dişi Haydar Ah Ton of Silver 3 Halil 56
4 Ö. Atman Dorreo Doru dişi The Solicitor Thrifty 3 Şakir 56
5 Karamehmet Anış Ygz. Dişi Atout Maitre Ardshanbally 3 Ekrem 56
6 Karamehmet Babacan Al At Bar le Duc Zenart 3 Reşat 54.5
7 W. Giraud Mythologie Doru dişi Baman Palawer 3 Filips 53
DÖRDÜNCÜ KOŞU Meşkûr Koşusu: -Handikap- A. grupu Arap atlarına mahsustur. İkramiyesi 1500 lira, mesafesi 2000 metredir.
1 H. Çağın Yunt Kır kısrak Seklavi Teclihin 7 Ali 64
2 Salahattin Aşar Tufan Al At Berk Maide 01 Rıdvan 6L
1 3 E. Somtürk Bahtiyar D. Kıs. Seklavi Necla 5 Şakir 59
4 Artin Azatyan Nadide D. Kıs. Kaddah Sümerkızı 5 Ahmet 58
5 Ali Haydar Üçer Havari Al At Serdar Hecin 6 Ahmet 55
6 A. Atçı Dabi II Al At K. Dahi Seyyare 7 Reşat 49
BEŞİNCİ KOŞU — Merzuk Koşusu: -Handikap- B. gurpu Arap atlarına mahsustur. İkramiyesi 12*0 lira, mesafesi 2000 met redir.
1 A. C. Sümer Akkent Al At Kuruş Hamde 5 Bahri 63
2 Osman Eginlioğlu Maşallah Kır At H. Zaman Mencule 9 Mehmet 60
3 Mustafa Yücehan Seyhan Al at Seklavi H. Güzeli 6 Mehmet 59
4 Mehmet Genç Donjuan Kır At H. Zaman Nur e 9 Rıdvan 57
5 A. Yılmaz Buket Doru at Kuruş Manegi 5 55,5
6 Mustafa Turgut Birnisan Kır kısrak Haydar Sevim 4 Bayram 55
7 H. Yakupoğlu Düldül Al At * Seklavi Behre 6 H. Ahmet 54.5
8 Enver Oğuz Kanûni Kır At H. Zaman Necmiye 4 Şakir 51,5
9 K Yapar Murat Al At Seklavi Sabiha 5 Reşat 48
10 Recai Farkaş Aşkar Doru at Seklavi Kamer 6 48
Çifte bahis 2 nci ve 4 üncü koşularda, İkili Bahis 3 üncü koşudadır. Koşular bu hafta saat 16 da başlıyacaktır.
Başmakaleden devam •
nasıl yapılacak ?
her türlü ferdî, İçtimaî lıak ve hürriyetlerden malik um bıı insanlardan, şimdi hürriyet kahramanı olmaları nasıl istenebilir? Hürriyeti olmıyan bir insana hürriyeti müdafa etmenin büyüklüğü nasıl anlatılabilir? Komünizmin, hiç bir siyasî terbiye görmemiş, fakat istiklâle susamış olduğu için başını en sert taşa vurmaktan çekinmiyen bu talihsiz kitleleri istismar edişi nasıl önlenecek?
Asyada, Afrikada, komünizme mu biti hazırlıyanlar bizzat Batıklardır. Sovyet Rusya harekete geçmek için sadece vakti iyi seçmiştir. Şimdi, uzun zaman baskı altında kalmış bütün milliyet ve istiklâl hislerinin deforme olduğu görülmektedir. Sömürgecilerin, sömürdükleri topraklar için ne zaman istiklâl bahis mevzuu edilse, derhal ileri sürdükleri mahut «tarihî vazife» şimdi bir takım «meş’um vazife» lere inkılâp etmiştir. Eğer bu bölgelere karşı borçlu olunulduğu iddia edilen «tarihî vazifeler» hakikaten tarihinde ve zamanında ifa edilmiş olsaydı, şimdi siyasî bakımdan darma dağınık bir vaziyette bulunan bu bölgelerde, malına mülküne sahip, vatanına mukayyet, hürriyet ve istiklâlini behemehal müdafaaya azmetmiş fertlerden müteşekkil, müstakil ve istiklâl an’a-nesini benliğine çoktan sindirmiş devletler bulunurdu. Ve Sovyet istilâsı bu devletlerin kalesi önünde duraklar, en az bugünkü gibi alabildiğine yapılamazdı. Bu iddianın delili olarak, senelerdenberi türlü entrikalarla kaynaşan ve her türlü telkin, her türlü tazyik ve istilâya müsait bulunan bütün Yakın ve Orta _ Şarkı tek bir müstakil Türkiyenin Sovyet istilâsına karşı senelerce müddet nasıl kapatmış olduğunu zikretmek, istiklâlin bu ferahlık verici manzarasını gözönüne getirmek mümkündür.
Ankara valisi Yozgada gitmedi
Dünkü sayımızda Ankara Valisi Avni Doğanın bir kaç gündenberi seçim bölgesi olan Yozgat'ta bulunduğu ve ancak yeni şehrimize döndüğü yazılmıştır.
ıçuınuı nun. ve Dün öğrendiğimize göre Avni ıalırum bırakılan 1 Üoğan seçim bölgesine gitmiş değildir ve uzun müddettenberi An-karadadır. Düzeltir ve özür dileriz. Bir yerine iki seçim kartı alan kimseler
İzmir, 12 (Telefonla) — İzmir valiliğine bugün yapılan bir müracaat lerinin tanzimi sırasında bir seç -tan anlaşıldığına göre seçmen kütük men, ikametgâh ve iş yerine nazaran iki bölgedeki seçmen kütüğüne kay dedilmiş ve seçmen kütüklerinin bu suretle yargıçlığa tasdik ettirilmesi neticesi olarak da adına iki seçim kartı tanzim edilip kendisine iki kart verilmiştir.
Bu müracaatı müteakip İzmir seçim kurulu tarafınan vaziyet hemen düzeltilmiştir.
İzmir valiliği hâdiseye muttali olduktan sonra derhal bir tebliğ ya-yınlıyarak mükerrer seçim kartını haiz olan. vatandaşlar olursa bunların derhal il seçim kuruluna müracaat ederek gerekli ihbarda bulunmalarını istemiştir.

13 - 5 -1950
Yurtta yağmurlar devam ediyor Gemerek, 12 (a.a.) — Bucağımız bölgesine son günlerde fazlaca yağan yağmurlardan hasıl olan seller bazı köylerimizde ufak tefek hasarlara sebep olmuştur. Bu aradı İğdeli köyünde vukua gelen heye. == lân yüzünden üç evin tamamen ı . kaydığı ve daha bir kaç evin heye-lâna maruz bulunduğu haber alınmıştır. Can ve mal kaybı yoktur.
Mardin'de soğuk
Mardin, 12 (a.a.) — Bir haftadır! fasılalarla yağan yağmur hızlanmış, her taraf kış manzarası almıştır. Her yıl bu zamanda damlarda, ta. raçaLarda yatmakta olan halk şimdi soğuktan soba ve mangal başına toplanmıştır.
Bereketli yağmurlar
İspir, 12 (a.a.) — İlçemiz çevre-“..........................f
Kadınhan, 12 (a.a.) — Üç gün. \ denberi fasılasız yağan yağmur /
yarını heyecanla bekliyor
★ (Baştarafı 1 incide) pusulası diye kullanacaklarsa üzerindeki parti işaretine bakmakla iktifa etmeyip aday isimlerini de kontrol etmeleri faydalıdır. Çünkü her hangi bir parti adına sahte liste tertip edilmesi ve böy. lece reylerin dağılması gayesi takip edilmesi de mümkündür.

günü
★ (Baştarafı 1 incide) yayı katı surette batı devletleri arasına almak için plânlar hazırlamak fadırlar.
Bakanlar konferansın ikinci gününde de Almanya ve Avusturya meseleleri ile meşgul olmuşlardır.
Beti Almanyanın soğuk harp de-vamınca katı bir surette batı blokun da yer alması hususundaki müşahhas teklif, Fransa ve Almanyanın kömür ve çelik sanayilerinin beraber idare edilmesi ve bü teşkilâtın diğer Batı Avrupa devletlerini de i-çine alması hakkında Schuman tarafından ileri sürülen teklif olmuş tur.
Konferansın açılmasından evvel üç büyük batı devletine mensup şah şiyetler, hususî bir görüşmede, bugüne kadar Almanyanın Atlantik paktı devletleri arasına kabul edilmediği için çok endişeli olduğunu belirtmişlerdir.
Filhakika üç büyük batı devleti Almanyanın bu pakta girmesine ma pi olmaktadır. Çünkü böyle bir şey onun tekrar silâhlanmasını intaç e-decektir.
En nihayet Schuman, kömür ve çelik sanayiinin müşterek idare e-dilmesi hususundaki müşahhas tek lifini ileri sürmüştür.
Bu mevzuda teferruatlı bir plân hazırlamak üzere bir komisyon teş kil edilmesi beklenmektedir.
4
I
Amerika, istiklâlini müdafaaya azmetmiş memleketlere yardımda bulunmak ve bu meleketleri kal-kındırak istiyor. Sömürgeciliğe karşı an’anevi bir teneffürü olan Amerika gibi hür bir memleketin bu mücadelede başka bir yolu seçmesine imkân yoktu. Fakat, seçilen yol doğru olmakla beraber, zaman dardır, hattâ hiç vakit kalmamıştır. Bütün Güney - Doğu Asyada, e-line verilen silâhı yerinden kullanacak, kesesine akıtılan parayı mahalline sarfedebilecek derecede siyasî terbiyesi gelişmiş memleketleri Amerika, korkarız ki hnşıına a-rıyacaktır. Bu bakımdan, Asyada komünizmi durdurmanın hemen hiç çaresi kalmamış gibidir. Batıklar, yakında, komünist Çini tanıdıkları gibi, Giiney-Doğu Asyada te essüs edecek bir alay komünist hükümeti de tanımak zorunda kalırlarsa buna hayret etmemek lâzımdır.
Ali Galip Genç./
Ankara Milletvekili Bağımsız Adarı' Nakliye Müteahhidi
Tel: 10140 V
DİKKAT:
Rey pusulalarımın örneği yuka- ‘ riya çıkarılmıştır. Her sandıkta mev cuttur. Resmim Yüksek Seçim Ku rulu karariyle konulmuştur.
1 lekı cak sun . retl 1
GENEL KURUL TONLANTISI ıer “ — Kooperatifi mış
ortaklan Ticaret Kanunu hükümle- rüs ri gereğince 27.5.1950 Cumartesi saat seci 17.00 de Kayseri'de D. Demiryolları ^aı Lokalinde Olağanüstü Genel Koral UY| tür
kir edinmek kabildir.
Bu koşu için îzmirde aldıkları neticelere göre San ile Nur’u favori olarak tutmak icabediyor. Anış en tehlikeli rakipleridir.
Dördüncü koşu: A. Grupu Arap atlarına mahsus handikaptır. İkramiyesi 1500 lira, mesafesi 2000 metredir.
Bu atlardan yalnız Bahtiyar İzmir yarışlarına iştirak etmiştir. Di-
Seçimler dolayısiyle bu haftaki i —— ——o------------------------------
koşular bugün saat 16 da yapılacak-1 handikaptır. İkramiyesi 2000 lira,
İzmirdeki atların hepsi Ankaraya I gelmiş bulunduğundan haftanın programı geçen haftaya nazaran çok daha caziptir. Bilhassa 3 yaşlı safkan İngiliz atlarının koşusu çok gü zel olacaktır.
Yalnız, iştirak edecek atlara müsavi şans verilmesi icabeden 3 han dikap koşusunda, handikapörler bu hususa hiç ehemmiyet yermemişler dir. Buna en büyük delil İngiliz atlarına mahsus handikapta Lady’ye 63 kilo verilmiş olmasıdır.
Koşuların programını ve tahmin lerimizi aşağı yazıyoruz. . | -
Birinci koşu: 3 yaşlı Arap tayla- ka at sahipleri de bu koşunun neti-nna mahsustur. İkramiyesi 1200 li-. cesini merakla beklemektedirler. ______________________________
na, mesafesi 1000 metredir. | Çünkü bir ay sonra yapılacak Gazi letlere göre bu koşunun_______M_____
Geçen hafta ahır arkadaşı Civa- koşusuna da hemen hemen aynı toy atları Donjuan ile Maşallah’tır. Fanın yanında kolayca ikinci olan Sey 1ar iştirak edecektir. Her ne ka- kat her nedense B. grubu atlarinin yare ile İzmirden gelen Altay rakip dar mevsim başında olmamız dolayı koşulari ekseriyetle umulmadik nelerinden daha iyi vaziyettedirler. O- siyle.şimdiden Gazi koşusunun favo ticeler verir. Onun için başka bir nun için koşunun bu iki tay arasın-1 Tilerini seçmeğe imkân yoksa da atin favorileri geçmesi uzak bir ih-da biteceğini zannediyoruz. I tayların durumları hakkında bir fi- timla değildir. ATÇI
mesafesi 1800 metredir.
Bu handikapta Desdemona ile Comtesse rakiplerine nazaran daha avantaj h siklet almışlardır. Her i-kisi de tam formlarında oldukları için koşunun birinci derecede favorileri olarak gösterebiliriz. Ancak bu koşu çifte bahise bağlı olduğundan bir sürpriz ihtimaline karşı hafif siklet taşıyacak atlara da oynanabilir.
Üçüncü koşu: 3 yaşlı safkan İn-gilizlere mahsustur. İkramiyesi 3000 ı lira, mesafesi 1600 metredir.
Bu koşu günün en güzel ve heye-
ğerlerinin yaptıkları koşularda en ı iyi derece alan Yunttur. Bu koşuda I fazla siklet taşımasina rağmen favori olarak tutulabilir. Rakipleri Tufan ile Havari’dir. ,
. - - - Beşinci koşu B. grubu arap atla-
canlı koşusu olacaktır. Bundan baş rina mahsus handikaptir ikramiyesi 1200 lira, mesafesi 2000 metredir. Handikapörlerin verdikleri siken şansli
★ (Baştarafıl incide)
Bu defa da, İran, Belçika, İsveç ve Ynanistan da aynı maksatla müracaatta bulunmuşlardır. Fransa, İsrail, Şili, Polonya ve Pakistan’ın da resmen iştirakleri hususunda mu habere edilmektedir.
Yugoslavya ticaret ataşesi dün u-çakla îstanbuldan şehrimize gelmiş fuar müdürünü ziyaretle Yugoslav-, yanın resmî iştirakine sergi sarayında tahsis edilen 500 metre karelik pavyon hakkında malûmat almış ve bu pavyonu görmüştür.
Türkiye batının idealini koruyor
★ (Baş tarafı 4 üncüde)
Menemencioğlunun da temas ettiği mevzuu ele alan Lapie, Avru-panın en uzak noktasında ve Sovyet Rusya gibi tehlikeli bir komşunun yanında Türkiyenin aldığı cesur vaziyet üzerinde ısrarla durmuş ve demiştir ki:
.— Türkiye, müttefiklerinin yardımı ile batının idealini müdafaaya karar vermiştir.»
Dezdemone
D- p. D. p. D. p.
Sadrı Maksudî Arsal İst. Ün. Huk. Fak. Ord. Prof. Sadrî Maksudî Arsal İst. Ün. Huk. Fak. Ord. Prof. Sadrî Maksudî Arsal İst Ün. Huk. Fakt. Ord. Prof.
Selâhattin Âdil Emekli General Selâhattin Âdil Emekli General Selâhattin Âdil Emekli General
Mümtaz Faik Fenik Zafer Gazetesi Baş Yazarı Mümtaz Faik Fenik Zafer Gazetesi Baş Yazarı Mümtaz Faik Fenik Zafer Gazetesi Baş Yazan
Seyfi Kurtbek Emekli Kurmay Albay Seyfi Kurtbek Emekli Kurmay Albay Seyfi Kurtbek Emekli Kurmay Albay
Osman Şevki Çiçekdağ Avukat, D. P. İl Bajkanı Osman Şevki Çiçekdağ Avukat, D. P. İl Başkanı Osman Şevki Çiçekdağ Avukat, D. P. İl Başkanı
Osman Talât lltekin Yargıtay 2.ci Ceza D. Başkanı Osman Talât lltekin Yargıtay 2.ci Ceza D. Başkanı Osman Talât lltekin Yargıtay 2. ci Ceza D. Başkanı
Dr. Muhlis Bayramoğlu Doktor, D. P. İl 2, ci Başkanı Dr. Muhlis Bayramoğlu Doktor, D. P. İl 2. ci Başkanı Dr. Muhils Bayramoğlu Doktor, D. P. İl 2. ci Başkanı
Muhlis Ete Prof. Yüksek Mr. Hyt Üyesi Muhlis Ete Prof. Yüksek Mr. Hyt Üyesi Muhlis Ete Prof. Yüksek Mr. Hyt Üyesi
Ömer Bilen Vâiz Ömer Bilen Vâiz Ömer Bilen Vâiz
Hamdi Bulgurlu Tüccar, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi Hamdi Bulgurlu Tüccar, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi Hamdi Bulgurlu Tüccar, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi
Abdullah Gedikoğlu î İktisatçı, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi Abdullah Gedikoğlu İktisatçı, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi Abdullah Gedikoğlu İktisatçı, İl Genel M. ve D. P. İl K. Üyesi
Ramiz Eren Avukat, D. P. İl K. Üyesi Ramiz Eren Avukat, D. P. İl K. Üyesi Ramiz Eren Avukat, D. P. İl K. Üyesi
Selâhattin Benli Çiftçi, Hukuk Fakt Mezunu Selâhattin Benli Çiftçi, Hukuk Fakt. Mezunu Selâhattin Benli Çiftçi, Hukuk Fakt. Mezunu
Hâmit Şevket İnce Avukat, D. P. Y. Hyt. D. Üyesi Hâmit Şevket İnce Avukat, D. P. Y. Hyt D. üyesi Hâmit Şevket İnce Avukat, D. P. Y. Hyt. D. Üyejd
Dr. Talât Vasfi Oz Doktor, Hukuk Fakt. Adlî Tip Öğretim Üyesi Dr. Talât Vasfi Oe Doktor, Hukuk Fakt. Adlî Tıp Öğretim Üyesi Dr. Talât Vasfi Oz Doktor, Hukuk Fakt Adlî Tip Öğretim Üyesi
Fuat Seyhun Eczacı, K. Kale D. P. İlçe Bşk. Fuat Seyhun Eczacı, K. Kale D. P. İlçe Bşk. Fuat Seyhun Eczacı, K. Kale D. P. İlçe Bşk.
Cevdet Soydan İzmit Asliye Ceza Yargıcı Cevdet Soydan İzmit Asliye Ceza Yargıcı Cevdet Soydan İzmit Asliye Ceza Yargıcı
Dağistan Binerbay Çiftçi, Balâ D. P. İlçe Başkanı Dağistan Binerbay Çiftçi, Balâ D. P. İlçe Başkanı Dağistan Binerbay Çiftçi, Balâ D. P. İlçe Başkanı
Um hâdilT X’n™“ne'ek “di'- Lâkin, ‘aym anda, Dük'ün arkadaş tekelle bulunacak
olurlarsa
y( vs B le ta n h sı n n o 3

Comments (0)