CUMA
13
OCAK 1950
Başmuharririı Mümtaz Faik Fenik ''
Denizciler Caddesi 2
Posta Kutusu: 193 ANKARA ü
Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara ||
Başmuharrir tel: ......... 15619 |ı
Yazı İşleri İdare ........ 15315 I!
II
Fiyatı her yerde 10 kuruştur. I
Bugün 2 nci sakifede |
FATİH SULTAN MEHMET j
____Rönesans J
Demokrat Partinin Beyannamesi
Tehdit ve baskı havası tekrarlanırsa
Demokrat Parti seçimlere girmiyecek
Tebliğde “Bu asla bir tehdit değil fakat sadece samimî bir ikazdır,, deniyor
Yugoslavya’ya silâh yardımları başlıyor
“ Demokrat Parti gibi iktidar da Milletin hakemliğine rıza gösterdiği takdirde yurdun mes’ut bir istikbale kavuşacağından emin olabiliriz,,
Demokrat Parti istişari kongresinin kapanışını müteakip D.P. merkezi tarafından neşri beklenen beyanname dün akşam basına verilmiştir. Beyannamenin tam metni aşağıdadır :
Demokrat Parti Başkanlığından:
Partinin umumî faaliyet ve siyaseti hakkında teşkilâR tenvir etmek. genel idare kurucun mahalli vaziyetler üzerinde'’tCTİeVvürünü sağlamak ve icabında bazı mesele-
lerde teşkilâtın fikir ve mütalâalarını almak, maksadiyle tüzüğümüzün 20. maddesine göre yılda iki defa yapılması lâzım gelen toplantıların birincisi bütün vilâyetlerden gelen 153 delegenin iştirâki ile 7-9 Ocak 1950 günlerinde Ankara-da yapılmıştır. Toplantıda genel idare kurulu ile parti meclis grupu, yüksek ve merkez haysiyet divanları azalan ve parti müfettişleri de
★ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
Dünyayı tehdit eden tehlike!
Yazan : Mümtaz Faik FENİK
rs^u gün gözlerimizi, biraz da £(lç hâdiselerden uzaklaştırıp ®^dış meselelere çevirelim. Çiin kü dünyanın gidişinde son günlerde çok mühim değişiklikler olmuş, ve hele Uzak garkta, komünizm denilen korkunç yılan, büyük bir mesafe almıştır. Koskoca Çinin mühim bir kısmı komünistler tarafından yutulmuş, ve böyleee Ru« emperyalizmi ohınca hızlyle Aeya* da cenuba doğru akmağa başlamıştır.
Komünizmin bu ilerleyişinden bütün hür milletler ne kadar endişe duysalar yeridir. Böylelikle Rusya, sade Çini değil, belki bütün Uzak Şarkı yutmak, daha doğrusu kendi emrine ıbağlı peyk devletler halinde parçalamak niyetindedir.
Komünizm stratejisi aşikârdır: /kayayı, şarkından sarmak, ve böyle©», büyük cepheler vücuda getirerek, ülkeleri yntmaiftır. Rusya şimdi. Hindi Çiniye yaklaşarak. aşağı yakan, Franşa ür hemhudut olmıış-ünr. Buradan bütün Birmanyayı, Htndtetanı, vs hattâ Endonezyayı bile tahdit edebilir bir doruma girmek totîdadnıdadır.
Bugün h«Mk»t şudur kİ dış Mon-rolbrtan gibi, Altay devletleri gibi, kocaman Çin de tarihten silinmiş, ve Kremiinln İdaresi altına girmiştir.
Uzak Şarkta eereyan eden bu hâdiseyi, (bütün medeni dünya büyük bir dikkatle takip etmelidir. Çünkü bu hareket Almanların 1939 da Po-Jonyaya saldırışlarından da daha feci neticeler doğurabilir, ve eğer bu akının önü alınmazsa, Asyanın şark ve cenup bölgeleri, tamamen felce uğnyabilir. Tehlikenin azameti bunun (bir çığ halini almamadadır. Çün kfi istilâ edilen her yer, aşağı yuvarlanan korkunç ıstırabın üzerine binmekte, ve böylelikle facialar faciaları takip etmektedir.
İşin doğrusunu ararsanız, bu komünizm mikrobu, Atom bombasından da daha müthiştir. Çünkii atom, muayyen bir yeri tahrip eder, insanları öldürür, kurtulabilen kurtulur. Fakat komünizm ıbir defa bir yere salgın halinde girmeğe başladı mı, artık orada felah çaresi yoktur! İnsanların vücutlarından daha kıymetli olan iradelerini, izzeti nefislerini, ve idrâklerini mahveder.
Ne yazık ki. medeni dünya, esir ticaretini milletlerarası mukavelelerle önlediği halde komünizme çare henüz müessir bir deva bulamamış, ve ideoloji namı altındaki Rus emperyalizmi, bu suretle, büyük İnsan kütleleri arasında tahribata devam etmiştir. Moskovanın İstediği bütün dünyayı Mookovamn idaresine sokmak, ve bu suretle Kremllne bağlı, ıbir komünist milletler camiası vücuda getirmektir.
Almanya, Ja.p( Balyaya
karçı mı
ÇOK (ev dır. şimdi Lsâu
münizm âfetini önlemek hedefi ü-zerinde birleşmiştir.
Seylân Adasında toplanan İngiliz imparatorluğu camiası devletleri dışişleri bakanlan konferansının ★ (Devamı Sa: 5 Sü: ( d«)
En mühim Komünist konferansı
Moskovada büyük bir toplantı olduğu söyleniyor
Londra, 12 (:•.-«.» - ı Reııterı -
Daily Telegraph gazetesi muhabiri, Viyanadan gelen naberlere göre! harbin aonundanberi ep mühim komünist konferansının Moşfcovada sona erdiğini bildirmektedir.
Muhabir, bu toplantı Stallnin doğum yıldönümü şenlikleri esnasında sahne arkasında yapılmıştır, diyor.
Yıldönümü tebriklerim sunmak üzere Moekovaya gönderilen har heyete kominform rejimi tırafın • dan tanınmış lktısadçılenn dahil dilmesi sadece bir tesadüf eseri de ğildir. Mühim bir çok gelişmeler beklenilmektedir:
1 — Sovyetlerin kontrolü altındaki peyk memleketlerin Jktısad alanındaki kudretlerinin arttırılması! ve eski Bulgar Başbakanı Kostof gi- j bi, «kanı emilmeğe, yüzdü yüz da-,
★ (Devamı Sa: 5 Sü: 4 de)
Demokrat Parti Başkanı CELÂL BAYAR
Dini siyasete
mahut kitap
Kitap şimdi Ninde köylerinde dağıtılıyor
Dini siyasete âlet eden, ve bu arada Atatürke dahi dil uzatmaktan çekinmiyen bir kitabın Demokrat Partiyi güya yıpratmak için Halk Partisi tarafından, C. H. P. Ordu Vilâyeti Kon -gresinde üyelere dağıtıldı' ğını yazmış, ve ıbuuuıı inkılâpçılık ve lâiklik prensip- , leriyle nasıl telif edileceği- ( ni sormuştuk.
Ulus Bakımevinde basılan ve Halk Partisi taralından da bir miktarı satın alındı- I ğı salâhiyetti bir parti rtik- ( rtii tarafından bildirilen bu ; kitabın, şimdi de Niğde vi- ; lâyetinde bazı köylerde da- ’ ğıtıldığını teoMÜrlo haber aldık.
Bunun diğer vilâyetlerde (lo köylere dağıtılmakta olduğu şüphesizdir. Çünkü kitabın müellifi, sonunda, maksadını izah ederken, -sadece irşat ve ikaza muh-★ (Devamı Sa: 5 Sü: 4 de)
Dünkü müzakerelerde muhalefeti temsil eden Haşan Polatkan ve Âbidin Potuoğlu çok mühim tenkitlerde bulundular
Bütçe komisyonu bugün ekonomi I ve Ticaret Bakanlığı bütçesini müzakere etti. Haşan Polatkan, ticari ve iktisadi hayatın istikrar istedi-1
I ğini, fakat Ticaret ve Ekonomi Bakanlığının istikrardan mahrum bir Bakanlık olduğunu, zira 26 yıl için-•Ar (Devamı Sa: 5 Sü: 5 de)
PAKİSTANA GİDECEK TALEBE KAFİLESİ
Mareşal Tıto
Karar, Amerika Millî
G. Konseyinin yaptığı incelemeden sonra alındı \
Konseyin bu mevzu üzerinde vardığı dikkate şayan netice Washington, 12 a.a_ (Afp) — İyi haber alan kaynaklardan Öğrenildiğine göre, Dışişleri Bakanı Dean Acheson, dûn Meclis Dışişleri Komisyonunda, Birleşik Amerikanın Yugoslavyaya muhtemelen ve bazı şartlar altında mahdut bir askerî yardım yapmağa karar verdiğini teyid etmiştir.
Sanıldığına göre, bu karar, Amerika Millî güvenlik konseyinin incelemesini müteakip alınmıştır. Bu incelemenin verdiği neticeye göre, ancak kütle halinde Sovyet cephe taarruzu Titoyu mağlûp edebilir, filhakika Amerikan askerî şeflerinin kanaatine göre, ★ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
Ankarada hararet
İstanbulda kar ve tipi devam ediyor
Dün Ankara senenin en soğuk günlerinden birini yaşamıştır.
Şehrimizde sühunet derecesi gündüz sıfırın altında 15 İlâ 16 arasında değişmiş ve gece sgğuk biraz daha artarak saat 23 de sıfırın altında 20 dereceye kadar düşmüştür.
İstanbulda kar fırtınası
İstanbul, 12 (Telefonla) — Evvelki gece şehrimizde başıylan kar, dün fasılalarla devam ettikten sonra gece şiddetini arttırmış ve bu sabah yataklarından kalkan İstanbullular har yeri bembeyaz karlara bürünmüş olarak görmüşlerdir.
Ket tipisi şehirde normal hayatı aksatmıştır. Bu sabah bazı otobüs' ler, otomobiller işliyemcraişler. va-puriar jniişkiltıt ile.ve gıaritane {liseler yapabilmişlerdir. Bir kısım dükkânlar açılamamıştır, Kömürcüler kardan çok memnundur. Buna rağmen bu sabah bazı yerlerdeki kömürcülerin kapalı olduğu görülmüştür.
•k (Devamı 3.-ı; 5 Sü: 5 de)
Acheson'un
Rektörüy dün' akkanı
itina
Kudiisün istikbaline ait
İsrail’in rAnkara Elçîsi\Sasson“ dün bir bnsm toplantısı yaptı
Çine dair yeni beyanatı
Washington, 12 a.a. (United
Press) — Bugün millî basın kulübünde verdiği demeçte Dışişleri Bakanı Acheson, (Milliyetçi Çin'e A-merika’dan vâki samimî bir .vardım, komünizmin bu ülkede yayılmasını durdururdu) yolunda geçenlerde Taft tarafından ileri sürülen mütalâaya Taft’ın adını zikretmeksizin. temas ederek, kimsenin katiyetle böyle bir mütalâada bulunnmlyaca- v ğını, Amerikan yardımı bu ülkeyi uğ i I:
★ (Devamı Sa: 5 Sü: 7 de) I
İsrail elçisinin Basın toplantısından bir görünüş
İsrail Elçisi, M. Eliahu Sasson, dün Ankara Palasta bir basın konferansı tertip etmiştir. Bu toplantıda Elçi, şunlan söylemiştir:
«Konuşmamıza başlamadan evvel, Türk basını tarafından İsrail Elçiliği mensuplarına gösterilen samimi e teşvik edici' hiisnükabulden do-iyi teşekkürlerimi sunmak İsterim.
★ (Devamı Sa: 5 Sü: 1 de)
AKINTIYA---1
t _ KüRCK
İstanbul C.H.P. İl İdare
kurulundan 6 istifa
11 İdare Kurulu üyeleri arasında iki ayrı hizip mücadele halinde
İstanbul, 12 (Telefonla) — Bütün ı reterliğe bıraktıkları ileri sürülmek
ı Büyükelçisi ' Toplantı, g kadar büyük
.nmet ıl? Sr bir .'SuMnıty icvatn etmle- !
v. v- isleme* ’ tip Yukarıdaki resim bu toplantı !
.Uau bir oterûadfcu ıss'olt lari
| tekziplere rağmen C. H. P. Istan- tedir. Nihai kararın genel aekreter-
! bu] Vilâyet i) idsj-e. kurulundun t'c." liğe hı.rn.kıljliîsınji «ıbep, i)ats î
| ■ • • ..... • • - l . ... .................... . ■- i
I
ki-rinliı istim ettçgi ıer«xlı( bildiril kdiJ erinli i ıtıaırtrtJrr nLunHidır, rrıe'uı'niı. BıpılPTıu ' tlKnu.ın-'üeJ’bn C. K. P, Dıaubıii tl idare .-• • ı .*!• •»srd Aifcaal »cjçrcj eriline görmieriky ın ek»,n «n-^uıaa iki h.lzip çarpışmak «iictuv lülıal ktuaii ₺eue* sekr i & ii-)«
Karakter mes’elesi
Şubatın 23 ünde İngiltere-de genel seçimler yapılacakmış...
Hayret! Başbakan Attlee intihap dairesine gidip de Anglikan kilisesinden bahsetmedi. Isaııın nasıl Miraca çıktığını söylemedi.
Bevin gidip de : «Sizi harbin felâketlerinden biz kurtardık, demedi.
Sir Stafford Crlppe : -Den^ bütçeyi, ancak biz yaparı»* ün-medL
Ve kimsa çıkıp da CbO|-chlU’i milli husumetle ittıaşş etmedi; Eden’ln sehpalar karacağından bahsetmedi.»
Bu ne biçim seçim böyle?»
Tevnkköii laytUaler ifffn ^•ulsjrajtlı tletDvuıi^lar!
»V çok iıı.sujiiaı’iS
vesteUttel — F8DBIEÇİ
SsJıHı
tr-A, f E H
Bulgar Elçisi dün jstanbula geldi
muhakemesi
TARİHİ TETKİKLER
Elçinin, iki memleket erasmd ■ i gerginliğin takbihine medar olacak bir cevabî nota getirdiği söyleniyor
İstanbul. 12 (Telefonla) — Uzun ca bir zamandanberi Sof yada bubi nan .öulgariştanın Ankara Elçisi bu gün şehrimize gelmiş, gazetecilerin mülakat taleplerini ısrarla reddetmiştir.
Sızan haberlere nazaran elçinin Rusya emrindeki Bulgaristanm son zamanl ında dostluk hisleri ile taban tabana zıt hareketleri yüzün den iki ptterrileket araşıpçtaki gergin liğin hafifleıpesınc medar olacak direktifleri ye bir cevabi notayı ha mil olduğu söylenmektedir.
Malûmdur ki. Dışişleri Bakanı Sa-
dak son beyanatlarından birinde, Bulgaristan ahvaline temas ederek oradaki konsolosluklarımızın kapan malarının bile, ieabetiiuı zaman bahis mevzuu ol -iğim I»1. lirmiş fi. Bu arada Bulgr.ristana müteaddit notalar verildiği de malûmdur. Bul "aı-istan elçisinin gerek bu mevzular üzerinde ve gerek üstünde hassasiyetle durduğumuz mevkuf Teğ menimiz Müstafinin serbest bırakıl mgsı bakkmdak, trenlerimize dair Bulgar hükıımetmin görücünü hü kametimize bildireceği anlaşılmaic 1'aÜ‘r.
HâdisPİPr karşısında:
Demokrat Parti bir
kanun, nizam Partisidir
Tezvir, iftira ve tahrik sesleri perde perde ve sistemli bir şekilde yükselmektedir. Demokrat Partinin
kendi siyasi durumunu, yaklaşan seçimler karşısında alacağı hareket bf tarzını görüşmek, teşkilâtiyle, mem- 1 ln lekelin her köşesinden gelen delegeleriyle genel kurul arasındaki ..................--r~-
fikir görüşlerini bir araya getirmek i yüksek perdeden konuşmakla tyr maksadiylc yaptığı danışma kon- ?ey kazanacakların ıpı umuyorlar?
. - ..... nivnrlor k - .nomnkra Pnrt.i 011-
A!i Rıza QK^AY
bazıları uzun seneler biriken günah larının kefaretini verip gözden silinecekleri yerde şimdi yavuz Jıırjnz ev sahibini bastırır dedeleri gibi
gresi vc onun hususi mahiyetini mu hafâza eıŞişi, zaten kuşkulu olan
Dünkü duruşmada 1 yeniden şahitler dinlendi
Bundan bir müddet evvel Şehrimizin tanınmış zenginlerinden İbrahim Akoğlu vc Ayşe Nazire isminde zengjn bir kadını öldürmekten sanık Şabri Polatın duruşmasına dün de devam edilmiş ve bu arada yirmiye yakın, t
Tanıklardan
sanığa işna.d edilen «)«*v.-x .. ,
da bir şey bilmiyorum. Servet Coş-kunses'in Sabri Polat’tan 1000 lira alacağı varmış. Sabri bana ricalarda bulunarak kefil olmamı istedi.
Ben de 1000 liralık bü" bono verdim. | ... ...
Şimdiye kadar da Sabri Polat bu dugu glb* 11,m ;
paray, ödemiş değ.ldir- demiştir. , «kutulM» mış-
Söz alan sanık Sabri Polat para- I ” Kültür hareketlen, devletin e-yı âdejemeyişinin sebebi tevkif ol- ,1,nde yÇ lslaml'k., da
duşundan ilen seldigini söylemiş- vanmakta )d.. Kültür s.vaset., val-tir. Müteakiben İbrahim Akoğlu-pun yakın akrabası Tevfik Güllüoğlu dinlenmiş ve «Ben aaıuk lıak-
! kında esaslı bir şey bilmiyorum.» | demiştir- SÖZ alan Savcı tanığın İbrahim Akoğlu ile yakın akrabalığı plıpaşı dolayısiyle maktul hakkında yakın bilgilere sahip olduğunu; bu arada Akoğju’nun kumar oynayıp wpaınadjğı, içki kullanıp kullan-
Fatih S. Mehmet
ve Rönesans
/^■imanlı devleti kurulduğu za-man Anadoluda Selçuklulardan kalmış olan ilim kurumlan ve bun-
eaıımış ve ou ııraaa , ) - mim.......
tanık dinlenmiştir Iarı besleyen bilginler, yem devle-
Ahmct Hızııl; Ben te intixal etti- Devletin kuruluşun- stefan Zweig «Bizans’ı ■dilen suçlar hakkın-11,011 sonra da a91Ian medreseler- daki bir yazısında der . r. do neler akııfııldıı&ıı acık olarak hi- ,.,ı kili;
| Yazan : f ir uzan Husrev TÖKİN |
Bu yasak kaldırılmalıdır
er şehrin bir hususiyeti var-d'i’. Bazısı Ankara gibi merkezi hükümettir, memur şehridir, l).) İstanbul, İzmir gibi ticaret merkezidir, liman şehridir.
Kimisinde, sanayi, madencilik ilerdedir. Kimisinde ise ziraat rc-v •( ı ulıı-. Kanun diyemiyeceğiz amma, buralar için tanzim edile-
nizamnamelerin,
bu hususi-
| de neler okutulduğu açık olarak bilinmemekle beraber, müsbet ilimlere dair yazılmış bir esere de tesadüf edilmemektedir. Osmanlı I Türkleri arasında, Selçuklarda ol---i.. kurumlarında ke-
yeller gözönpııe alınarak yapılması gerektiği kanaatindeyiz.
Çünkü, bir liman şehrinde ge-
ce hayatı vardır. Veya olması mec buridir. Gemilerin gelip gitmesi, tayfaların uzun bir deniz seyaha-linden sonra eğlenmek ihtiyacını
____________ _______ı’ın fethi., adın-1 daki bir yazısında der ki: «Binlerce yıl, yer yüzünün bütün ıstırabını kucaklamak için kollarını açan, Ayasofya’nın tepesindeki haç, bo- | ğu.; bir gürültü ile yere yuvarlandı. ' Bu düşüşle batı dünyası, aklını ba- I şına toplar Havadis, Roma’da Ceneviz'de, Venedik’te, Floransa'da bir gök gürültüsü akisleriyle Fransa'ya ve Almanya’ya doğru yayılır.»
J. J. Rousseau'da «İlimler ve sanatlar. hakkında nutk’unda der ki: «İmparator Kostantin'in tahtı yıkılınca eski Yunan dünyasının enkazı İtalya’ya geçti. Daha sonra Fransa da bu enkazdan feyz aldı. Az soıjra edebiyatı ilimler takibetti. Yazmak sanatından sonra düşünmek sanatı istikâmet takip doğdu.» I ' ’ . _ '
Bizans bilginlerinin İtalya'ya göç- tik kültürü benimsememişlerdir. meleri neticesi olarak Avrupa'da I Osmanlı TürkiyesİDde Batı'da ol-Antikite'nin yeniden uyandırlması- duğu gibi bir Humanizma hareketi nı ideal tutan Rönesans hareketi olmamıştır. Çünki buna şartlar ve gelişmeye başladı. j telakkiler müsait değildi. Osmanlı
Doğu ve Batı Kilise’lerini birleş- Tür.dyesi, kapalı bir cemiyetti; dı-tirınek için çalışan ve İstanbul’un şarıya ve dışarıdan içeriye karşı zaptı ile hülyaya kaçan G. G. Plet- tesir kapılarını kapamıştı. Batı’da hon'urt ön ayak olması ile Cosimo olduğu gibi, bir Humanizma hare-Medici'nin Floransa’da kurduğu ketine imkân verecek sosyal ve ruhi Akademya'da bütün Hellenistik şartlara malik değildi, eserlerin geniş ölçüde tercümeleri . Tekâmülü yaps yapılmış ve bu kültürün yayılma- sirdir. Medeniyet sına çalışılmıştır. ....
Hellenistik kültür hâzinelerinden tercümeler, nakiller yapanlara ve bunlar üzerinde çalışanlara Hümanistler deniyordu. Bunlar, sadece bir ilim ve sanat hareketini temsil etmiyorlardı; aynı zamanda insan- !
I lığı orta cağın karanlık kilise ruhunun çenberinden kurtarmak, din kıymetleri yerine dünya kıymetleri getirmek, aklın egemenliğini kurmak, antik devirde olduğu gibi in-san'ın hür inkişaf ve gelişmesini
I sağlamak, hak üstünlüğünü ve kıymetini tanıtmak istiyorlardı.
Antik kültür eserleri; ilk önce fikir ve sanat çalışmalarında örnek vazifesi gördü Sonraları bu ruh ile yoğurulmuş yaratıcılık devri geldi.
ı Antik kültür'iin ve Bizans'ın üstüne gelip oturan Osmanlı Türkleri Batı'da olduğu şekilde bu kültürden hiçbir zaman istifade etmeğe çalışmamışlardı. Osmanlı kültürü tamamen İslâmî ve skolastik bir isti.îûmot takip etmiştir ve üze-
I rine gelip yerleştikleri Hellenistik kültürü henimsememislerdir.
duyması, bu gibi şehirlerde dük-
kınlarm ger vakitlere kadar açık bulunması lüzumunu icabettir-
mektedir. Bu şehir için akşamları saat yedide dükkân kapatma yasağı koymak demek, orasının ticaretini baltalamak, esnafına iş hakkı vermemek demek olur. Bu
yanmakta idi. Kültür siyaseti, yalnız İslâm eğitimi ve din bilgileri u .CVUK UCU.UOB- njedresc.
• Ben zamk hak- erde senal ye adalet ı5-
1 lerını görmek için yetiştiriliyorlardı.
I Osmanlı devletinde insan;, tekkele re, loncalara ve diğer sosyal teşkilâta bağlı şahsî hürriyet ve ferdiyetinden mahrum bir unsurdu. Bu itibarla, Osmanlı camiasındaki in-. : ’ ^ t telâkkisinde
ı bu sosyal kurumların otoritesine | Fatih Mehmet'in tahta çıkışı ile beraber felsefe ve ilim düşüncesi ' de gelişmeğe başlamıştır. Hülyalarını iradesi ile gerçekleştirmesini bilen bu hükümdar, hem bilgin, hem şair, hem de sanatsever bir , adamdı; yılmaz bir asker, persavız , bir diplomatı. En büyük emeli, biı ' zamanlar dünyanın merkezi olan başşehri ele geçirmekti. Nihayet, Konstantin ile Jüstinyen’in hükümdarlık tacında son pırlanta olan Bizans, Fatih Mehmet'in pençesinden kurtulamadı.
Almanyanın büyük yazarlarından
oynamadığı, içici Kullanıp kuııan- , ...... ,
m«d,ğ) vc yanında Tuzla para taş.- san’ hultur vc hayat .«..»«chJtn.n orcv.Tt^ne.r,. iein. bu sosyal kurumlarıı
Diyorlar ki: - Demokrat Payti, günahlarım itiraf eder, pişman olur,
hafâza edişi, zaten kuşkulu olan 11,1111 7^-
karşı tar.tfı telâşlandırdı. Vay efen- l istikbal hakkında iyi niyet temjpa-■dim, bu gizli toplantı ne oluyormuş. ■ “ verirse kendderçm affettjrebüır-Kongrenin bütün üyeleri .millî hu-1 ,er - .. .
.... ... - , Rılmıvnrhr kı hııtıın Tlll'k milleti
I Bilmiyorlar ki bütün Türk, milleti ayni şeyi kendilerine senelerdir hulûsu kalble tavsiye etmektedir. Bu. vicanlarında yükselen hicabın
' bir türlü şuur haline geçemiyen, ken dilerine yöneltilmesi icabeden sesidir..
■ Evet sesler perde perde yükseliyor, bütün Demokratlar en baştan sonuna kadar teker teker bizim millî husumet adıyla bir kararımız yoktur, diye yemin etseler faydasızdır. Onlar bunu bir propaganda silâhı olarak kullanmak gafletine düşmüşlerdir. c
I Yarın, öbür gün de «Bu parti bir kan ve ihtilâl partisidir, memleketi anarşiye sürüklüyorlar. Böyle bir , parti ile karşı karşıya geçip seçim 1 mücadelesine girmek memleketi kana boyayacaktır, buna müsaae
sumeti. müdafaa etmişlermiş, bu. memlekette kan ve ihtilâl istemekten başka ne imiş...
Demokrat Partiyi küçük ve kabahatli düşürmek için söylenen bu iftira dolu sözlerden sonra bir de ayırma ve parçalama, birbirine düşürme ümidi ğöze çarpıyor. Parti i-■çinde ayrılık 1 varmış. Kongrede müfritler varmış., mış.. mış..
Bir siyasî partinin, tüzüğü gereğince ara sıra kendi teşkilâtını bir araya toplayıp kendini ve memleketi alâkadar eden meseleleri gözden geçirmek en tabiî hakkıdır. Zaman zaman Halk Partisinin kendi içine gömülüp yşptıği bu toplantılardan ne kimse şikâyet etti, ne de buncan bir sürü mâna çıkardı.
Bii’ ailenin efradı bir araya gelir kendilerine ait meseleleri görü- .------
şürken yabancıların bulunmaması- edemeyiz. Hatta, daha ilen giderek - • • ................... j. | bugun-Kardeş kanı dökmeğe hazır
lanan elleri kimse sıkmaz dedikle-.çm rcruys çat- ri yarl,n da dök-
mak, afallarınca demokrat partiyi hazırlanan eller kırılmalıdır,
müşkül duruma sokmak için her d’’’e «aşırmağa başlıyacaklar.
'yıp taşımadığının sorulmasını istemiştir. Tanık Güllüoğlu amcasının gençliğinde içki Kullandığını fakat uzun bir müddçttenberi içki İçmediğini, kumar rçyn.amadığıpı fakat yak;n dostları ve akrabaları ile eğ-Jen.ee Kabilinden iskambil oynadığım; misafirlerine kendi ejiyle kahve pişirip ikram etmesini bir zevk İelâk’ri ettiğini söylemiştir.
•ppnhan sonra yine Akoğlunun ak Tafralarından İbrahim. Bir ket dinlen mi§ o da bir ziyafette Sabri Polat-ın-İbrahim Aknğlu'nun boynuna sarılarak Amcacığım; seni çok severim» dediğini görüp işittiğini söylemiştir.
Müteakiben daha bazı tanıklar dinlenmiş ve gelmiyen şahitlerin dinlenmesi için dâva başka bir güne bırakılmıştır.
TARIM BAKANLIĞI UZMANLARININ TETKİKLERİ '
Yerli istihsalâtımızın arttırılması . için bazı tedbirler alınmaktadır. Bu. arada Tarım Bakanlığı uziTıûnlan ı yurdun muhtelif bölgelerinde istih-1
sebeple bir nizamın, aksamadan
tatbiki arzıı edildiği takdirde, bu gibi hususatı muhakkak nazarı
dikkate almak lâzımdır.
Ankarami'/.ın bir hususiyeti de, rneınu' şehri olmasıdır. Bu münasebetle, her türlü nizam ve yasak ların, bu hususiyetlerin göz önüne alınarak konulması pek tabiidir. Lâkin, İliç bir işte buna dikkat edilmediği maalesef görülmektedir.
nı isterse bundan daha tabiî ne lğbilir?
Odlar için Demokrat Partiye çat-
vesileden istifade etmek lâzımdır. İşte bu vazifelerini yapıyorlar, ve daha ne mümkünse yapacaklar..
Üç beş gün evvel «Millî husumet kararı varken serbest seçim olur mu?» dediler.Kendilerinin de, içinde konuşulanın pek iyi bildikleri bu danışma kongresinde bütün hatipler, Demokrat Partinin bir nizam ve kanun partisi olduğunu, memlekette karışıklık istemediklerini, bir damla vatandaş kanının dökülmesine razı olmadıklarım belirterek, onlar bizi bu ,yoja sürüklemek istiyorlar, hayır arkadaşlar biz iktidarı tam demokratik bir zihniyetle, medenî âlemin gözü önünde milletin reyiyle alacağız dediler. Sureta hususî olan danışma kongresinden yükselen bu sesler vatanın her köşesine kadar akisler bıraktığı halde onlar bu sesleri duymamış gibi görünerek: İşte görüyorsunuz yine millî husumet karariyle anarşi ve ihtilâl düsturunu kabul ettiler, diyorlar. Acaba bu memleketin halkını bu yalanlar ve iftiralarla aldatacaklarını mı sanıyorlar?.. Hele
Görülüyor ki, ortada fol yok yumurta yokken tam bir sükûn ve ka nun çerçevesi içinde çalışan ve Türk milletinin çoğunluğunu ve ruhunu temsil eden bir partiye bu isnatlar, iftiralar yapılmağa başlanmıştır.
Zoraki karışıklıklar çıkarmak, Demokrat Partiyi tahrik etmek onu yanlış yola sürüklemek, yanlış kararlar aldırtmak, hislerine mağlûp etmek gibi acınacak bir yol tutulmuştur. Hiç üzülmesinler, yorulmasınlar,. Demokrat Parti ne yaptığını, ne yapacağını bilen şuurlu, kanuna riayetkâr muazzam bir vatandaş topluluğudur. Hak, insanlık ve hürriyet yolunda bir çığ gibi yuvarlanan bu kitle, bağırsalar da, çağır-salar da, bugün olmasa yarın onları ezecektir.
İşte bu korku onları çiledep çıkarıyor. Hükmü onlar değil, büyük Türk milleti verecektir.
İSTANBUL D. P. BAŞKANININ VERDİĞİ CEVAP
İstanbul, 12 (Telefonla) — C. H. P. İl idare kurulu başkanı Avukat Uhami Sancar’m, Demokrat Partinin şehir ve memleket meseleleri ile pek sathî bir Şekilde meşgul olduğunu söylemesi üzerine fikri sorulan Demokrat Parti il idare kurulu başkanı Avukat Esat Çağa Lüğün gazetecilere ezcümle şunları söylemiştir:
•— Memleket meseleleri ile İp-, min dana îazla, meşgul olduğunu 21 Temmuzda yapılan icraat göstermek tedir..Onlar, bugüri, bizden aldıkları dersleri latbika .gayret ediyorlar. Fakat hâlâ şehir ve memleket .meseleleri ile ıpeşgul olan birer komitaları mcvcuf değildir. Halbuki De W?krgt Partide bu komiteler faali yet halipde. bulUQUyprlşr.»
RANDEVU EVİNDE
CİNAYET
İstanbul, 12 (Telefonla) — Tarla-başı caddesinde Ataman sökağında 22 ^numaralı meşhur Ayşe Nimetin randevu evinde dün gece saat 23 de-bir cinayet işlenmiş-ve Muazzez ip-dında i bir genç sevgilisi • tarafından kjakançlık yüzünden barsaklaıı deşilmek .suretiyle bıçakla ölüm halinde yaralanmıştır
- (*a»ih .yakalanmlş, tahkikata başlanmıştır.
Hepimiz biliyoruz ki, bir zaman lar moda olan öğle üstü dükkânların, mecburi olarak kapatılması keyfiyeti, şehrimizde hâlâ titizlikle devam ettirilmekte, burasının bir memur şehri olduğu düşünülmemektedir.
Bizde, dükkânlar tam öğle üstü saat on iki otuzda kapatılır ve on üç otuzda tekrar açılırlar. Bu saat memurun da çalışmadığı saatlere rastlar. Bir memur alışverişini, ya akşam kaı-anlıkğında dairesinin tatilinden sonra yapacaktır, yahut, Cumartesiyi bekliye-
Bu, hem tüccarın, dükkâncının işini bozmakta, hem de memur i-çin büyük sıkıntılar doğurmaktadır. Bu sebeple mübrem ihtiyacı olan bir memur, sırf çocuğuna bir ayakkabı alabilmek için izin istemek mecburiyetinde kalmakta, bir iki saatini bu sebeple sarfet-mektedir. Bu yasak kaldırıldığı takdirde, memurun mesai saatleri dahilinde izin alması meselesi or-
Tekâmülü yapan karşılıklı te-ve kültür de, insan toplulukları ile milletler arasındaki karşılıklı tesirlerin büyümesi, çoğalması ve genişlemesidir. Andre Gide «Tesir’e dair» adındaki bir yazısında der ki: «Sanat yaratmalarının büyük devirleri, verimli devirleri en çok tesir altında kalan devirlerdir.»
Osmanlı Türkiyesinde Tanzimat ile başlayan Garplılaşma hare.ceti, ı dışarının ekonomik ve politik tazyiki ile tahakkuk ettirildiğinden meydana getirilen bütün edebiyat ve sanat oluşları milli bir şahsiyet taşıyamadılar. Bütün eserler, batı’yı . taklitten ileri geçemedi.
Bütün Tanzimat sanatçıları eserlerinde muayyen bir anlayışta kalmışlar, onun ötesine geçip insan’a erişememişlerdir.
SİYASAL BİLGİLER
OKULUNDAKİ
i YENİ DERS SAATERİ
Aldığımız malûmata göre Siya-
sal Bilgiler Okulunun 3 üncü sim-
l fında okutulan Amme Hukuku der- ki ...............................
si,haftada iki saatten üç saate çıka- yeti koymuştu. Fakat bazı kimse-
ler bu karar hilâfına hareket ede- |
yuraun munıcııt ooıgeıerınae ıstın-1 ouııuan copta yine aynı onulun r?k 1yan{aı?)(?a evlâtlık ve hizmet-sali arttırmak için faaliyete gemçişjson sınıf maliye şubesinde haftada bJayak bulunan çocukları okula ' ’ -d iki saat okunan Vergi Kanunları 8o“dc»mcmektc olduğu veya okula Cı^emeınışıeruır.
nin toprağın Tatbikatı dersinin Türkiyede yapı- .. dahl fi°nderm®diğ‘ Rö- Garplılaşma hareketine katılan Os
. sahiplerine . taş vergi reformunun getirdiği ö- rulmüŞtur. . ınanll Türkiyeşindeki sanat adam-
ÇOCUKLAR1N1 İLK OKULA
GÖNDERMİYENLERİN
CEZALARI ARTTIRILDI
Bundan biı- müddet evvel Milli
Eğilim Bakanlığı ilk okul çağmda-ıculcların okula devam mecburi
îKtaaır. bu. , uzmanlan | almıştır.
"Bundan başka yjne aynı okulun
lerdir. Bilhassa toprağın hangi nevi _______ __________________
gübre ye ne çeşit gübrenin toprağın Tatbikatı dersinin Türkiyede yapı-İaünyesine uyduğu ve s 1 “
en elverişli gübrenin ' ğu tetkik edilmiştir.
Bu itibarla icap ederse toprak sahiplerine ehven fiyatla gübre verilecektir. Gene bazı fiı-malar toprak sahiplerirte müracaat ederek hangi cins gübrenin topraklarına uyduğunu bedava tesbit ettirip o cins güb • releri memleketimize getireceklerdir.
ALTINDAĞ MAHALLESİ KAYMAKAMLIK OLDU
5 seneden beri nüfusu artmakta olan Altındağ mahallesinin kaymakamlık haline getirilmesi için çalışmalara başlanılmıştır. Bu arada Çankaya kaymakamlığı lâğvedilerek Bucak haline getirilecektir.
Altındağ mahallesi uzun zamandan beri nüfus kesafetinin arttığı bir semt olması itibariyle bu yer sakinlerinin başka bir yere nakle-dilemiyeceği de göz önüne alınarak Yenidoğan, Bendderesini, içine alan idari bir merciin kurulması ve böylelikle o semtlerin sağlık, imar ve eğitim işlerinde biran evvel kalkın-I masına sebep olacaktır. Bu yer sakinlerinin nüfusu 30 bini geçmekte-Idir.
58 inci maddenin hemen hemen bü tün fıkraları Sovyetlerin «Üstün de recede İçtimaî güvenlik tedbiri» dedikleri ölüm cezasını derpiş e-diyordu.
Bu maddeyi öğrendikten sonra, PolonyalI olduğum için, nasıl bir Sovyet mahkemesi huzuruna çıka bileceğimi, ve ne sıfatla Sovyet hakimlerinin, memleketimde vc o uun menfaati uğrunda,1 göstermiş olduğum faaliyetlerden dolayı bir hüküm vermek hakkını anlamıya çalışıyordum. Sovyetler Birliği ıı-leyhine ihtilâl çıkarmıya matuf faaliyetlerde bulunduğum hakkında ileri sürülen ithamları mahkeme nasıl haklı çıkaracaktı? Bunun cevabını onuncu maddede buldum:
«Eğer içtimai bakımdan muzır telâkki edilen bir hareket doğrudan doğruya ceza kanununda ele alınmamışsa, mahiyeti itibariyle a-dı geçen harekete en fazla benzerlik arzeden suçlara şamil maddeler esasına göre incelenir.»
Ö zaman müdafaamı kanuna is-tinad ettiremiyeceğimi anladım. Zira Sovyetler Birliğinde yürürlük te olan prensipleri tatbik suretiyle hareketlerimi, Sovyetler Birliğinin «dış güvenliğini» tehdit eden şu veya bu suçlar sınıfına dahil etmek daima mümkündü.
Böylece, elimde olan bir kaç saatlik mühlet içinde kendimi, bana tatbik edRecek olan muhakeme u-şulüne biraz alıştırnuya çalıştım. İthamnamenin sanığa tevdii ile mahkemenin başlaması arasında üç gün ve üç gecelik bir mühlet geçmesi lâzım geldiğini öğrendim.
taya çıkacağı ve işlerinin geri kal mıyacağından başka, djükkân sahiplerini de memnun edecek, şehrin öğle üstü arzettiği meflûç nok fa da ortadan kalkacaktır.
inanlı Türkiyeşindeki sanat adamları. insanın iç âlemine nüfuz ederek onu aydınlatacak bir görüş, düşünüş ve seziş kabiliyetinden mahrumdu. İnsan hayatının trajik duygusuna sahip değillerdi. Realitenin dışında hayalî bir âlem için-; de yaşıyorlardı. Sosyal ve kültürel yetkisizlikleri yüzünden Batı’daki ıü- ; Rönesans hareketinin dışında kalmışlardır.
Fatih Mehmet'in hayatı ile meşgul olan ve ona hayranlığını belirten Deismann, diyor ki: Dünya tarihinde bir dönüm noktası yarattıktan sonra, Doğu ile Batı’nın kapısında durarak, bu iki âlemin kültürünü nefsinde toplayan bir insan’ın j mirası olan Fatih'in büyük kütüp-ı hanesi, ne yazık ki, sadece mahdut j bir aydın kitlesine inhisar etmiş ve | belki de yapılmak istenilen kültür ’k kitlelerine ,tesirsiz kalmıştır.
I Eğer Fatih Mehmet ve ndan sonra ı gelen padişahlar, harplerden biraz tasarruf etmiş olsalardı, üzerine gelip oturdukları muazzam Hellenistik kültürle ve Rönesans ile ilgilenmiş olsalardı Türkiye’de Rönesans hareketi’hin batı ile at başı.
1 yürüyeceğinden şüphe yoktu..
hangisi oldu- , nemi; konularla genişlemiş olııjasm Eskiden bu hükme aykırı hareket
,0un üç saate çıkarılması uygun gö- edenlerden 125 kuruş ceza alınmak* rülırıüştür. ta idi. Bu para cezası çok hafif gö-
rüldüğünden bu defa bu miktar 10 TIBBI MUSAMERE liraya çıkarılmıştır. Birinci defa bu
Gülıane - Tıp Fakültesi tıbbi mü- hükme aykırı hareket edenler iki _____________s________u______
samereleri 14 Ocak Cumartesi günü inişli ve bir kere daha tekerrür eder ' de yaşıyorlardı. Sosyal saat 11-13 arasında yapılacaktır.--------------------——Je~ ....... ’ ........
Program aşağıdadır:
1 — Bir burun plâstiği
(Prof. Kâmil Sokullu).
2 — Liken, Amiloidoşis, Psoriasis
ösfrase, kemik sifilisi vakaları gös- ORTA OKULLARDA teri (Prof. Burhan Urus). KİMYA DERSLERİ
3 — Türkiye Rhinosklerom (Prof. ■ - - - -
Kamile Mutlu). «*»«• vd.«*x
4 — Politik ve homosexuel delil* programından eski programa naza-leri ile başlıyan Şizefıeni «erken Bu ran kimya dersi konuları tamamen nama» (Prof. Rasim Adasal). [değiştirilmiş ve bu konuların öğre-
5 _ Myoma uteride lcompression timinde kimya formülleriyle kimya
belirtisinin tedavi endikasyonu ba- denklemlerine yer verilmemiştir, kımından unemi (Uzman Asistan A. | _ ................
Esendal).
MÜZİK KURSLARI
Şehrimizde açılmakta olan Müzik kürslarının 3 üncüsü 17 Ocak Salı gününden itibaren İltekin ilkokulunda çalışmalarına başlayacaktır.
se mahkemeye verileceklerdir.
Bu münasebetle Milli Eğitim mü-vakası düdüklerine mensup ekipler semt semt dolaşarak okul çağındaki -cukları tesbit edeceklerdir.
ço-
Bu ders yılından itibaren uygulanmaya başlayan yeni orta okul
I Bu yüzden 1948 - 1949 ders yılı güz dönemi devlet orta okul imtihanlarında kimya dersinden başarı gös I teremiyenler bundan sonraki dönem lerde formüller ve denklemler nazarı itibare alınmadan eski kimya müfredatından imtihan edilecekler -I dir.
Rönesansı geniş halk I yayılmamış ve tesirsi:
deıninidir.
Bu işle, zarar edecek olan, yalnız tezgâhtar gibi dükkân ınüstah
sahiplerinin artacak olan alış verişi düşünerek yevmiyelerine birer parça ilâvede bulunmaları her şeyi düzeltecektir.
Bilmem formülü bulabildik mi? Bize kalırsa bu vaşağın kaldırılması, çok yerinde ve iyi olacaktır!
Hikmet YAZICIOĞLU
r— Ruslar Mahkûm etmek istediklerini nasıl söyletirler ? —1
Rus usulü itiraflar
Yazan : Stypulkovsky (Polonya Millî Partisi Gizji Konsey Başkanı 4o. 26 —J
Bununla beraber Loubiaııka’daki ikametim beni itimatsız yapmıştı. Ne olur ne olmaz vakit kaybetmeden müdafaamı hazırkımıya karar verdim. Bunun yapmakta çok isabet etmişim, çüııkü ertesi günü, ya ııi 24 saat soııra mahkeme huzuruna çıkarıldım.
POLONYA SOVYET DOSTLUĞU!
Mahkeme usulünün, sanığa müdafaasını hazırlamak imkânını veren maddesini bile neden ihlâl etmek lüzumunu hissetmiş olduklarını düşünüyordum. Bunun tek i-zah şekli şu olabilirdi. Tam. o gün lerde Mikolayçek’in gelmesi bekleniyordu. Mikolayçek, İngiltere ve Amerika’nın tavsiyesi üzerine Moskova’nın dikte edeceği şartları kabul içiiı Londra’dan bizzat kendisi gelmiye karar vermişti.' Sovyetler Birliği efendilerine^ Londra’daki Polonya hükümetinin eski şefinin, kendilerine Polonya top Taklarından yarısını vermiye hazır olması ve bu efendilerin kurmuş’oldukları «hükümete» Polon-
ya’nın bağımsızlığından geri kalanı kurtarmak ümidiyle iştiraki ka bııl etmesi kâfi gelmiyordu. Onu bütün düııya nazarında ve belki de bizzat kendi gözünde küçük düşürmek lâzımdı. Bunun için de. Muakvemetin 16 şefini ve bunlar arasında bizzat kendi hükümeti ve kendi partisi mensuplarının muhakemesinin, kendisi, birlikte Polon-ya-Sovyet dostluğu için temennilerde bulunarak anlaşmalar imza-lıyacağı Stalin tarafından Krem-liıı'cîe kab,ul edilirken cereyan etmesi gerekli.
Bu şartlar altında müdafaamı ha zırlamanın ne büyük bir iş olduğu kolayca tasavvur edilebilir. Kimin tarafından Istlçvap edileceğimi ve lıattû sorguya çekilip çekilmlyece-ğimi de bilmiyordum. Acaba beni anlayabilecekler miydi? Fakat buna mukabil Mahkemenin bana vereceği tercümandan faydalanmıya-cağını muhakkaktı, zira bana istediğimi ve beni itham edenlere fay dalı gördüğü şeyleri söyleteeekti. Çeşitli durumları nazarı itibara a-
larak müdafaamı ona göre hazır-lamıya karar verdim.
.XII — «CELLAD» MAHKEMEYE BAŞKANLIK EDİYOR
Sabahleyin erkenden, .bir saate kadar mahkemeye gideceğimi haber veren bir subay taralından uyandırıldım. Baştan ayağa kadar kıyafetimi gözden geçirdikten sonra gardiyan beni hapishanenin avlusuna indirdi. Etrafımı derhal N.K.V.D. askerleri çevirdi. İçi müteaddid bölmelere ayrılmış zırhlı bir otomobil beni ve arkadaşlarımı bekliyordu. Bizi teker teker bu arabaya bindirdiler ve her kapının önüne bir «koruyucu melek» koydular. Kendimi, sanki çok kıymetli bir define gibi büyük bir itipa ile muhafaza altına alınmış bir kasada giıbi hissediyordum. Otomobile binişimizde bütün hapishane idarecileri ve daha bir çok yüksek Sovyet şahsiyetleri hazır bulundu.
Hareketimizden bir kaç dakika sonra araba durdu ve çelik kili-
din içinde anahtarın çevrildiğini işittim. Büyük merasim üniformasını ve beyaz eldivenlerini giy miş olan «koruyucu meleğim» sıkıca kolumdan tutarak beni heybetli bir binanın, holüne soktu. Bir çok defalar İmparatorun şereflendirdiği eski Rus asilzadeleri Kulübü. Vaktiyle gala baloları verilen sütunlu salonda şimdi Sov yetler Birliğinin siyasi gayelerine hizmet edecek olan büyük âlenî davalara bakılıyordu. Bouharine, Aykov, Zinoviev ve Kamieniev gibi halk ihtilâlinin şefleri inlıi-rafçılıkla (burada yargılanmışlardı. Toukhatchevski, Ilgorov ve Iakir gibi Rus askerî şefleri ve bir çok mareşaller «ihanet» suçu ile burada ölüme mahkûm edilmişlerdir. Beyaz Çarların halefi Kızıl Çarlar tarafından ele geçirilmek istenilen memleketler şefleri de nihayet burada yargılanacaktı.
Mutantan bir kafile halinde sıralandık. Başta, N.K.V.D. subayı olan hapishane müdürü, onu takiben her halde yaveri olacak, bir yüzbaşı, arkasından arkadaşlarımızdan .biri geliyordu ve onu bir N.K.V.D. sııbay vekili olan gardiyanı takip ediyordu. Sırası ile diğer mevkuflar her birinin a-rasında bir «koruyucu melek» bulunduğu halde teker teker bu kafileyi takip ediyorlardı. Kafileye bir subay nezaret ediyordu. Merasim üniformalarını giymiş iki sıralı N.K.V.D. askerlerinin arasından ilerliyprduk.
(Dovamı var) I
YARDIMCI ÖĞRETMENLERİN TAYİNLERİ
Halen çalıştırılmakta olan yardım cı öğretmenlerin tayinleri salâhiyeti valilere bırakılmıştır.
Bundan böyle valiliklerce yapıla cak olan yardımcı öğretmenler tayinlerinde her vilâyette aynı ölçüler dahilinde hareket edilecektir.
Bu hususun temini için asli öğ-metmenlere branş içi veya, branş dışı olarak ücretle verilmesi imkân dahilinde olan dersler, için hiç bir suretle yardımcı öğretmen tayin edilmeyecektir.
Menşe bakımından yüksek öğrenim yapmış olan müracaat sahiplerinden evvelâ öğretmen yetiştiren müessese mezunları ve sonra da diğer yüksek öğrenim yapmış olanlarla lise, öğretmen okulu ve diğer yardımcı öğretmenlik salâhiyeti , veren okullardan mezu nolanlar tayin edilecektir.
DEMİKLİBAHÇEDE YENİ BİR İLKOKUL
Evvelce çocuk velileri tarafından Cebeci dolaylarında bir ilk okul bulunmadığı ve bu semtte oturan çocukların okula gidebilmeleri için uzun mesafeler katetmek zorunda kaldıkları hakkında vâki şikâyetler üzerine faaliyete geçen şehrimiz Millî Eğitim Müdürlüğü, Demirlibağ çe semtinde inşa edilmekte bulunan okul binasının tamamalnması işini hızlandırmış Ve okul pazartesi gününden itibaren 18 dershaneli olarak ve 600 öğrenci ile eğitime başlamıştır. İnşaata ait halen mevcut bulunan bazı teknik noksanlıklar da yakında tamamlanarak okul nor mal faaliyetine başlıyacaktır.
KAYBOLAN KIZ
İstanbul, 12 (Telefonla) — Samat-ya Sancaktar Hayrettin mahajlçsi Çeşme sokak .16 numarada oturan emlâk kpınişyoncusu jsmailin kızı ve Kazlıçeşmede bir mensucat fabrikasında çalışan 16 yaşgıda Fatma 17 gündenberi kaybplmuşt^r. Gay bubetinden bir güp evvel îa^la mezgesini tenkid eden bab,ası ile münakaşada bulunmuş ve ertesi günü de evden ayrılmıştır. Gidenken bazı eşyası ile konsoldan 350 lira para aldığı da iddia edilmekteir.
Fatma zabıtaca aranmaktan
ş
1950
»:
’ M
*
ÂDYO«TELEFON«TELGRAF HABERLERİ
Japonya ile sulh
olombo Konferansı, dün, -rengini gösterdi. İngiliz İmparatorluk camiası Dışişleri Bakanlarını bir araya getiren bu toplantıda, Hindistan Başbakanı Pandit Nelıru başta olmak üzere, hemen bütün murahhaslar, Japonya ile sulh akdini ve dolayısiyle, Amerikan işgal kuvvetlerinin Ja-ponyadan çekilmesini istediler.
Buna karşılık, ayni gün, Amerika, reaksiyonda gecikmedi: Dışişleri Bakanı Acheson, Savunma Bakanı Johnson vc Amiral Sher-man, demeçte bulunarak, Japon-yanm, Uzak Doğuda, komünizme karşı bir kale haline getirileceğini söylediler.
Bu hal. iki büyük müttefik arasındaki görüş, daha doğrusu menfaat ayrılığını göstermeğe kâfidir.
Daha evvel de işaret etmiş olduğumuz gibi, Yakın Doğuda olduğu kadar Uzak Doğuda da İngiliz ve Amerikan menfaatleri taban tabana zıddır. O derece zıddır kİ, meselâ İngiltere, komünist Çini tanıyıp Japonyanın tahliyesini isterken; Amerika, komünist Çini —Bir müddet için dahi olsa— reddedip, buna mukabil Japonyayı tahkime uğraşır gibi görünmektedir.
Bütün ibu teşebbüslerin hepsinin »lâf. tan ibaret olduğu aşikârdır. Meselenin esası, en iyi şartlarla pazar bulmaktan ibarettir. Nitekim, dün Colombo konferansında izhar edilen temenniler, Japonya ile biran evvel sulh akdedilmesi yolunda ileri sürülen teklifler, en umumî ve kaba tabiriyle Sterling meselesinden başka bir şey değildir.
Bu geniş meseleyi, sarih olsun diye, sadece Ibir ucundan tutalım, ve vâkı-’lara bir göz gezdirelim. O zaman İngilterenin Japonya ile bu kadar çabuk bir sulhe talip oluşunun sebebi ve Amerikanın, ayni memleketi tahkim etmek ve komünizme karşı bir kale haline getirmek niyet ve teşebbüsünün ne demek olduğu anlaşılır.
İngilizlerin noktai nazarınca, u-zun süren ıbir işgal, Japonyayı komünizme sürükleyebilir. Amerika lıların kanaati ise, çabuk terkedi-len bir Japonyanın komünizm tehlikesi ile karsı kars)va k-i'-cağı merkezinde'’”- Bu iki mütalâanın ikisi de varid olmakla beraber, ikisi dç beyhudedir, denebilir. Çünkü, evvelâ, Amerikan işgali bir dereceye kadar, komünizmin Japonyaya yayılmasını önlevebi-leceği giıbi, bu işgal ilâ riihaye uzamakla Japonyaya ve Ameri-kava, muvakkat menfaatlerden başka, bir şey kazandıramaz.
Aslında, İngilizlerin istediği şey, Jannnvırln. müOef"'- ko-
misyonunun mevcudiyetine rağmen, bariz bir tefevvuk arzeden Mac Arthur'un nüfuzunu bertaraf etmektir.
Bilindiği gibi, tngilizler, şimdilik, Japonyaya petrol satmaktadır lar. Basra körfezinden gelen bu petrol, fazla kükürt ihtiva ettiği ve bu yüzden, petrolü yakan makinelerin çabuk eskimesine seibep olduğu mütalâasiyle reddedilmiştir. Japonyanın petrol ihtiyacını, bu vaziyet karşısında, Amerikan firmaları temin etmece bağlamışlardır. Bu münasebetle, Amerika, Ocak ve Şubat aylan ihtiyacını karşılamak üzere. Jnnonyaya 960.000 varil petrol vermişti!*.
Maamafih, meselenin tamamı bundan ibaret dejildir. İngilizler, Japonlara satılan petrol karşılığının, dolar bölgesinden yapılacak u/übayaatta- kullanılmasını da men etmişlerdir. Çünkü, bir çok mülâhazalar meyanmda, Japonyanın İngiltere ile olan t'caret bilânçasu 10 milyon İngiliz lirası kadar açık vermiş bulunmaktadır. Ve İngilterenin dolara olan ihtiyacı fazladır.
Sırf, meseleyi sadeleştirmek için ele aldığımız bu petrol meselesindeki ihtilâf, Japonyaya satılan ve japonyadan satın alman bütün maddelerde az çok mevcuttur. Hattâ, denebilir ki, Japonyanın yarın nasıl bir renge bürüneceğini yine bu ihtilâf/fı hal şekli tayin edecektir;
İngiltere, Cinde olduğu gibi, rejimin rengine bakmadan, ticaret kasnaklarını kurAtmam'ağa çalışmaktadır. Amerika ise, yüklenmiş öldüğü taahhütlerin nimetini aramak ve bunu en büyük “ve kdti bir emniyet İçinde bulmak arzusundadır.
Bu, çöken bir imparatorlukla, doğan bir imparatorluğun mücadelesidir, denebilir. 1 Yine ’ denebilir ki, üçündü bir imparatorluk, yani kızı) Asva. bütün bu proleleri düşürecektir. İlli tarafın, bu ihtimali, bu tehlikeyi göz önünde tuttukları da aşikârdır.
Cçlombo Konferansının dünkü müzakerelerini böyle etmek de mümkündür.
Mücahit TOPALAK
,-rr-T’ » r-r*. -j ■
Snyder’in teklifi
■Vaşington, 13 a.a. — Birleşik A-merika Maliye aBkanı Snyder bir basın toplantısında kongreye, denizaşırı ithalât gümrük tarifelerinin tadilini teklif etmesinin muhtemel olduğunu söylemiştir.
Ingiltere’de genel seçim hazırlıkları
Attlee seçim dairesini değiştiriyor, Churchill de dün Londra’ya yeldi
Londra Radyosu, 12 (Basın - Ya- Diğer taraftan bildirildiğine gö-yın)— İngilterede siyasi partiler şim re Çörçil bugün uçakla tatilini ge-diden genel seçim hazırlıklarına baş çirdiği Najoka adşsından İngilte-lamışlardır. Önümüzdeki genel se-,.“’— çimler bundan evvelkilere naza- | ran değişik şartlar altında olacaktır. Geçen sene vazolunan kanunlar gereğince parlâmentodaki yer mi itan 640 tan 625 e indirilmiş ve ' seçim kanununda bir çok değişiklikler yapılmıştır. Kaldırılan se- ! çim dairelerinden biri de Başbakan Attlee’nin temsil ettiği daire- 1 dir. Kendisi bu def.aki seçimlerde 1 başka bir seçim dairesinden aday- 1 adayla iştirak edeceğini bildirmiş-lığını koyacaktır tir.
Teknik değil İdarî arıza
I stanıbul Valisi her ay bir kere radyoda konuşacakmış! Vekiller saatinden sonra bir de valiler saati!.,.
Demek, radyoya bir dinleyici, isteği daha ilâve edildi!
Fakat benim anlamadğım nokta şu: Neden sadece İstanbul valisi konuşacak da, meselâ Van, Harput, hattâ Erzincan valileri radyo dinleyip o-turacaklar?..
Acaba 63 vilâyette 63 radyo istasyonumuz yok diye mi? Yoksa, böyle değil de, 63 vilâyette 63 tane sinir, akıl ve ruh mütehassısı valimiz mevcut de-ğilxdiye mi? — A. F.
, re’ye dönmüştür.
| Bu arada memleketin bazı bölgelerinde liberal p.artinin muhafazakâr parti ile birlikte hareket edeceğine dair yapılan propagandaları liberal parti merkezi dün geçe kesin olarak yalanlamış ve . ------ -------------
kesin olarak yalanlamış ve liberal yetlerini tetkik eden Amerikalıla-partinin seçimlere tam manasiyle .......
müstakil bjr şekilde ve en az 400
Berline sokulon komünistler
Berlin, 12 a.a. — (United Press) — 1949 yılı içindeki mülteci faali-
mütaleâ
İspanya ile
sıyası münasebetler
AlmanFransız
gerginliğinin izalesi için
rın yayınladıkları resmî bir rapora göre, Doğu Avrupa’dan mülteci olarak bir çok komünist Berlin’e ı gelmektedir.
Mülteci kisvesi altında Berlin’e I sokulan bu komünistlerin sayısı hakkında malûmat verilmemekle beraber tesbit ve takip edildikleri ve bunların Berlin’e gelen mültecilerin yüzde 13 kadarını teşkil ettikleri ve Rus ajansı oldukları bildirilmektedir.
Almanlarla karaborsa
Yazan: A. S. Exup£ry
Çeviren: Mücahit TOPALAK
Amerika ve Ingiltere siyasî boykota nihayet veriyor
Londra, 12 a.a. (afpj — Daily Telegraph gazetesinin Vaşington muhabirlerinin bu sabah bildirdiğine .«»»« «*«•««
göre, Birleşik Amerika Birleşmiş Bonn şehrine bir ziyaret yapmıya Milletlerin 1946 tarihli kararının il- ■ ■ • ■ ' ” ’ ■’ ’
gaşiyle imkân dahiline girecek o-lân general Frarico ile Büyükelçi mübadelesine hazırdır.»
Muhabirin ilâve ettiğine göre, Acheson, Meclis Dışişleri Komitesinde, Lake Success’deki temsilcisinin, böyle bir ilga teşebbüsünü destekliyeceğini söylemiştir.
Bu haberi tefsir eden gazetenin siyasî muharriri, ' İngiltere’nin de, Ispanya’ya karşı yapılan diplomatik boykota nihayet verecek her tedbire iltihak etmesinin muhtemel olduğunu söylemektedir.
r ansız Dışişleri Bakanı Bonn a bir ziyarete hazırlanıyor
Paris, 12 a.a. (United Press) — Fransız Dışişleri Bakanı Schuman Batı Almanya’nın merkezi olan
yapan prens
ı Paris, 12 a.a. — Dün öğleden sonra Paris adalet divanı huzuruna çıkan Prens Efrozin Murizi, işgal ı esnasında Almanlarla karaborsa 1 yapmaktan ve birçok kimseyi ya Fransız polisine veya Gestapoya ihbar etmekten sanıktır. Yunan Prensesi keyif verici zehirli maddeler kullanmaktan bitkin ve her türlü suiistimalden son derece yıpranmış olmasına rağmen akıl has-
, talıklan mütehassısları tarafından suçlu görülmüştür.
hazırlanmaktadır. Bu dostluk ziyareti Fransız - Alman münasebetlerindeki gerginliği biraz olsun iza-i le etmek gayesini gütmektedir. ı
I İngilizDışişleri Bakan, üe Ameri-1 Paris adaJe, diyan,
! ka Dışişleri Bakanı Dean Achesonu ' hanrine 20 sene
örnek alan Schuman bugün trenle ’ ,.
r) - u i * dq„:_ Fransa da oturmaktan men ine ve
Paris ten hareket edecektir. Bevın çıkarılmasına karar
ve Acheson Bonn şehrini «ecen se- vatandaşlıktan çıkarılmasına Karar
Bu sabahki İngiliz gazeteleri genel seçimlerden ve milletlerarası siyasetten bahsetmektedirler.
Liyera) Manchestçr Guardian’a göre, Sovyet makamları son zamanlarda iki dahili mesele hakkında endişe duyduklarını belli etmişlerdir. Bunlardan biri Ukrayna’da milliyetçilik cereyanı diğeri de bazı sanayi kollarında başgösteren Ö-nemli aksaklıklardır.
Ukrayna milliyetçiliği, ihtilâlin tâ başından beri Sovyet rejiminin başını şğrjtıan bir meşgle olarak da ima ortada kalmıştır. UkraynalIlar menfaatlerinin Moskovanın direktiflerine tâbi tutulmasından hiç bir zaman hoşlanmamışlardır. Bundan başka Stalin'in güttüğü tarım politikasının zayıflığı, UkraynalIların sempatisini kaybettirmiştir. Son , zamanlarda sık sık «kulak» sistem-c. lerinden bahsedilmiştir. Bu ise kol eski
— Sen çleLi mi oldun ?
— Hayır... Serap değil bu... Akşam karanlığında serap olur mu ?
Hiç bir cevap vermiyorum. U-1 zun zaman var ki, gözlerime iti -I madım kalmadı. Evet, bu belki bir serap değildir, fakat, cinnetimizin bir icadıdır. Şaşıyorum: Prevot, nasıl oluyor da hâlâ gözlerine inanı yor.
O halâ inad etmekte:
— Yirmi dakika sürmez, diyor, bırak da gidip bakayım.
Benim de artık yavaş yavaş canım sıkılmaya başlıyor.
— Git bakalım, diye bağırıyo-yorum. Git de gör... Biraz hava al-1 mış olursun. Vücuda nafidir. Git hadi bakalnp- •• Qit de gör, orada ğöl var mı yok mu? Varsa bile, şunu aklına koy ki, tuzludur suyu. Hoş. tuzlu olsun, tatlı olsun, ne olursa olsun, Allah belâsını versin o senin gördüğünü zannettiğin gölün. Zaten öyle bir göl yok ya...
Prevot, gözleri, kafasındaki hayale dikilmiş gidiyor. Ben bilirim, bu insafsız, affetmez, koyvermez cazibeleri. Gece uykuda yürüyenler de vardır. Bunlar da, pek alâ kendilerini bir lokomotifin altına atabilirler.
Biliyorum ki, Prevot artık dönmeyecek. Boşluğun, çıplaklığın verdiği bu baş dönmesi onu saracak ve Prevot geri dönmek takatini bulamayacak kendisinde. Biraz ileride bir yere düşüp kalacak. O orada ölecek, ben burada... Biri-birimizden habersiz öleceğiz. Ve bütün bu âlimlerin, çökmelerin dünya yüzünde o kadar az ehemmiyeti olacak ki. bunu kimse far-ketmeyeck.
Üzerime çöken bu kayıtsızlığı iyi alâmet telakki etmiyorum. Vgk tiyle, hemen hemen boğulurken de böyle bir kayıtsızlık gelmişti. Ne yapalım. Bari, oturup bir mektup yazayım diyorum. Yüzü koyun ku mun üzerine uzanıyorum. Güzel oluyor mektubum. Çok vakur, çok kahramanca bir ifade taşıyor. Ben den sonra yaşıyacak olanlara, çok akıllıca nasihatler veriyorum. Tekrar tekrar okuyorum kendi mektubumu. (Ne güzel şeyler yaz mış. Ölümü hakikaten bir kayıptır» diyecek olan insanları düşünüyorum.
Ah... Bir de nerelerde olduğumu anlıyabilsem...
Ağzımda salya biriktirmeye çalışıyorum, Fakat artık salya gelmiyor. Lüzucetİi bir madde dudaklarımı kilitlemiş. Bu madde dı şarı doğru taşarak kuruyor, ka-' lın ve sert bir tabaka halini, bir kabuk halini alıyor. Bununla beraber, hâlâ mı halâ uğraşıyorum bir damla salya peydahlamak için. Ve, gözlerime hâlâ o kaatil ışık dolmadı. Bu ışık gelince, biliyorum, bu dünya yüzünde ancak 1-ki saatim kalacak.
Şimdi gece oldu. Ay, dün akşamki haline nazaran biraz daha büyümüş. Sırt üstü uzanıp, bu hakikatleri bir kere daha gözden geçiriyorum. İçimde eski bir ihsas var. Nedir bu? Bilmem. Nedir bu? Bu eski intiba, bu eskinin kokusu nedir? Anladım. Vapura binmişim. Güney Amerikaya gidiyorum. Yine böyle olduğu gibi üst güverteye uzanmışım. Geminin, direğinin ucu, yıldızlaı- arasında, hafif hafif gidip geliyor. Dolaşıyor. Burada bir bu ^irek yok. Fakat yine de gemiye binmiş sayılırım. Gücümün yetmiyeceği bir başka âleme gitmek üzere yola çıkmış sayılırım. Sanki esir tacirleri beni tutmuşlar, elimi kolumu zincirleıîıiş Ter de bir gemiye ^tıyei'mişleı- gibi.
Hâlâ gelmiyen P.revot’yu düşünüyorum. Bir kere dâhi bü âdâm şikâyette bulunmadı. Pek güzel. Ağlamaya, inlemeye kalksaydı benim halim kötü olurdu. Prevot erkek adam...
işte şimdi, beş yüz metre ileride lâmbasını sallayıp duruyor. Demek izleri kaybetmiş. Ona karşılık vermek için lâmbam yok. Kalkıyorum. Bağırıyorum ama işitti-remiyorum bir türlü...
Prevot’nun lâmbasının yanında ikinci bir lâmba daha yanıyor. Sonra bir üçüncüsü, soma bir dördüncü ışık... Aman Allahım... Bu bir sürek avı... Belli ki beni ara-mıya çıkmışlar.
Avazım çıktığı kadar haykırıyorum:
— Heeyyy... Buradayım ben... Cevap yok. Demek işitmediler. Bununla beraber, ışıklar kum ü-zerinde dolaşıp duruyorlar.
Ben de durup dururken bu gece deli olmadım ya. Kendimi iyi hissediyorum. Sakinim. Tekrar dikkatle bakıyorum bu dolaşan ışıklara. Var, ışık var... Beş yüz metre kadar ilerde ışık var...
— Heeyyy... diye tekrar haykı-rıorum- Yine duymuorlar. O zaman, kısa süren bir paniğe kapı-lıorum. Ve, temin ederim ki, bu benim ilk ve son paniğim oluyor. «Ne yapsam, peşlerinden mi ko.ş-sam, diye düşünüyorum. Ya beni görmeden dönüp giderlerse?...» «Ya beni başka yerlerde aramaya . kalkarlarsa? Ve l?en buracıkta ölüp kalırsam? Tam haya'tiri eşiğine . varmışken bana kurtarıcı kpllar açılmışken, ben burada Ölüp kalırsam...»
— Heeyyy,... Heeyyy... diye tek rar bağırıyorum. |
Bir ses çevap veriyor:
— Heeyyy...
Oh, çok şükür, işittiler. Tıkanıyorum ama. bu sese oğru koşmaktan da kepdimi alapnıyorpm. Ko şuyorum, bütün kuvvetimle koşu yorum. Sonra, Prevot'yu görünce yığılıveriyorum.
— Nerede lâmbalar? Işık taşı yanlar neredeler? diye soruyerum.
— Hangi ışık? Benim ıŞığım mı?
Evet; doğru. Prevot tek başına dır.
Bu sefer hiç bir yeis hişsetmiyo rurtı. Sade içimden bir hiddet kabarıyor.
— Gölü buldun mu?
— Üzerine doğru gittikçe ben-
den uzaklaştı. Yarım saat yürüdüm. Yarım saat yürüdükten son ra baktım ki, bizim göl çok uzak- . , .V lara kaçmış... Ben de dönp gel- lek 11 tar,m ka»F ------
dim ama, o gördüğümün bir göl mukavametın yemden canlandığ, olduğuna eminim. 01 Şos1te5e” b,r alametf» Ukrayna
— Sen delisin... Düne düz ç|l- ’ar" ‘?,de'tlen ™)l'y(!tÇ.Uge karşı dırm.şşm sen... Yahu oralara ka
dar gidilir mi?-.. 1 r,n° °° "'rnorY'ar ° " ’’
Canım öylesine sıkılıyor ki, hid 1 detimden nerede ise ağlıyacağım.
Prevot, hâlâ karşımda, kısık bir sesle izahat veriyor;
— Su bulmak istiyordum. Bir damla su bulmak arzusuna kapıl -dım. Bak senin de dudakların be.-n beyaz olmuş.
O zaman hiddetim geçiyor. E) mi yüzümde dolaştırıyorum. Tır kı, uyanırken yaptığım gibi, içim de ve yüzümde şonsuz bir hüzün buluyorum. Başlıyorum alçak ses le derdimi dökmeye:
— Şu anda seni gördüğüm gibi dört ışık gördüm... -Prevot. inan bana: Gördüm diyorum...
Prevot evvelâ susüyı mırıldanıyor:
— Fena... Fena... Fena alâmet bunlar...
nı gösteren bir alâmettir. Ukrayna
(Devamı var)
! rine getirmemekle itham edilmiş-
. lerdir .
Geçen sene Sovyet Yüksek Şûrası, Ukrayna’ya bir millî marş ve bir bayrak bahşetmekle milli hisleri teskine çalışmışsa da bu hareketin Sovyet liderlerinin arzuları hilâfına yapıldığı muhakkaktır.
Liberal İngiliz gazetesi bundan ş mrâ Ukrayna işçisinin artık relim için çalışmadığını ve pasif bir m ukavemete giriştiğini kaydederek yazısına son vermektedir.
Muhafazakâr Daily Telegraph gazetesi Ispanya’nın durumunu ele almakta ve General Frankoya kar şı diplomatik Boykotla devam e-dilmesini şiddetle tenkit etmektedir. Gazete bu hususta şupİarı yazıyor:
-İngiltere bakımından Ispanya’daki rejimi tanımakta İsrar etmenin artık mantıki hiç bir kıymeti kalmamıştır; ziça, komünist Çin ile diplomatik münasebetler kurulmuştur. Hükümet sözcüsü Çin’deki komünist rejimin tanınmasının o ■ rejimin tasvip edildiği mânasına ' gelemiyeceğini söylemiştir. General Franko’nun en koyu düşmanı olanlar bile bunun Ispanya’ya da şamil olduğunu tekzip edemez. E-ğer Birleşik Amerika Birleşmiş Milletler boykotundan vazgeçilmesi işine ön ayak olursa, İngiltere , bu cereyana derhal ve hiç tered-I düt etmeden katılmalıdır.»
Paulus Emilius’un mezarı keşfedildi
Bari, 12 a.a. — İtalyan müzeler idaresi milâttan 216 yıl önce Anni-bal tarafından mağlûp edilen Romalı konsül Paulus Emilius’un 1938 de keşfedilen mezarını tamire çalışmaktadır. Emilius’un iskeleti de bulunmuş ise de bazı kemikler kaybolmuştur.
Bir film kurbanı
Roma, 12 a.a. — İtalyan film artisti Dominico Orsini İtalyan kahramanı Garibaldi’nin filmini çevi- gçles rirken bir mayine basmış ve öl- Alhambra’da ------ --------
müştür. Diğer üç artist de ağır ya- üst üste iki şiddetli deprem olrtıuş-ralanmıştır. | tur. Hasar ve ölü yoktur.
ve Acheson Bonn şehrini geçen se-' ne ziyaret etmişlerdi. Çok iyi Al- I manca bilen Schuman Batı Alman ■ ya’daki durumu tetkik ederek temaslarda bulunacaktır.
Fransız Dışişleri Bakanının Almanya'da Cumhurbaşkanı Heuss, Başbakan Adenauer, Sosyalist partisi lideri Schumacher ve Bonn’daki diğer liderlerle temas etmesi beklenmektedir.
Fransız Dışişleri Bakanı Berlin-de Fransız, Amerikan ve İngiliz komutanlarından başka Rus komutanını da ziyaret edecektir.
vermiştir.
altın
Atlantik paktı memleketlerine silâh sevkıyatı
Londra Radyosu, 12 (Basın - Yayın) — Amerikan savunma mütehassısları, dün Londra’da başlıyan ve iki' gün sürecek olan konferans da, Amerikan askerî yardımlarının Atlantik Paktı memleketleri arasında tevzii ile ilgili idari tedbirleri görüşmeye başlamışlardır. Halen Vaşington’da Amerika ile Atlantik paktı devletleri arasında müzakere edilmekte olan iki taraflı antlaşmalar ikmal edilir edil mez silâh sevkiytına başlanacaktır.
Avrupanın en büyük şahmerdanı
Essen, 12 a.a. (Reuter) — Eski Krupp fabrikalarında bulunan Av-rupanın en büyük şahmerdanının sökülmesi işi bitmiştir. Bu, tazminat olarak Yugoslavya’ya tahsis e-dilmişti. Fakat buradaki uzmanlar onu te ırar kurmanın mümkün olabileceğinde şüphe etmektedirler.
1670 ton ağırlığındaki bu şahmerdan, eski Almanya’nın en büyük iki gemisi Bremen ile Europa’nın şaft yataklarının sökülmesinde kul lanılmıştı.
10 Arnavut kızıl l casusu mahkemede
Londra Radyosu, 12 (Basın - Yayın) — Yugoslavya’nın Üsküp şeh rinde yargılanmakta plan ve Ar-navutluk hesabına casusluk yap-I makla itham olunan 10 sanığın hep si suçlu olduklarını itiraf etmişlerdir. Suçluların 5 i Yugoslav ve 5 i de Arnavuttur.
Büyük sahranın güneyindeki arazi
Paris, 12 a.a. (Reuter) — Büyük Sahranın güneyindeki topraklan i-dare eden Fransa, Belçika, Porte-ı kiz, İngiltere, Güney Afrika ve Güney Rodezya uzmanları dün burada bir .toplantı yapmışlardır. Fransa Dışişleri Bakanlığı dün akşam,' bu toplantının bu devletler arasında mevcut bulunan Afrika teknik işbirliği bağlarını pekiştirmek maksadiyle yapıldığını bildirmiştir.
sahili sömürgesi
Londra Radyosu, 12 (Basın - Yayın) — Batı Afrika’daki İngiliz altın sahili sömürgesinde olağanüstü durum ilan edilmiştir. Dün gece I bir beyanname yayınlayan vali, 1 nizam ve asayişin tehlikeye düştüğünü ve idari otoritenin tehdit edildiğini açıklamıştır. Ajans haberlerine göre bir nevi dominyon hükümetinin tesisini temin etmek maksadiyle altın sahili sömürgesin de geçen pazartesinden beri genel bir ’grev ve sivil itaatsizlik seferi ilâh edilmiştir. Demiryolu ve amme servisleri grevden müteessir olmaktadır.
İran Şahı CJrdüne gidecek
Tahran, 12 a.a. — İran Şahı’nın, Ürdün’ü ziyaret etmesi için Kıral Abdullah tarafından yapılan daveti kabul ettiği bildirilmektedir.
Televizyon
Londra, 12 a,a. — Brüksel and-laşmasını imzalıyan beş memleketin televizyon uzmanları Londra’da toplanarak aynı tipte televizyon yayımlarıpıp çpk faydalı olacağı kanaatin? varmışlardır. Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksem-burg’un bazı fedakârlıklara .katlan maları lâzım gelmektedir. Bu hususta yeni müzakereler önümüzdeki ay cereyan edecektir.
Serbest Fıkra .
Broşür mü, tabanca mı ?
Hollyvvocd'da zelzele
1 Lons Angeles, 12 a.a. — Los An-bölgesinde Hollywood ile dün öğleden sonra
Bolvadinde Demokrat
Partinin çalışmaları
D. Partinin kuruluş yıldönümü büyük tezahüratla tes’it edildi Bolvadin, (Hususî) — Evvelki parti binasının çok darlığı yüzün - i den muntazaman toplantılarına de-,
C on Saat gazetesinde okudum: Bir ecnebi kadın,
evleneceği kocasiyle yaptığı mukavelede şu şartları ileri sürer: JErkefc ıbütün malını, mülkünü hanımına ferağ eyliyerek ona bir hayat sigortası tanzim edecek. Böylece bu mesut kan koca gül! gibi geçinecek ama, Madamın bir şartı daha var: Kocasından bir de tabanca istiyor.
Bu kadar garip şartlı şurtlu evlenme, velev Amerikada bile, nasıl olur veya olmaz, bilmiyorum. Fakat gazetedp bu yazının sonu şöyle bitiyor: Bu vaziyet karşısında, erkek mahkemeye müracaat edin bu garip huylu karısından boşanmağa muvaffak oluyor...
Bu yatırları okuyunca zihnimde garip bir tedai hasıl oldu onları size de kısaca sıralayayım : Rah metli Atatürk de emvalinin büyük bir kısmını Halk Partisine vasiyet etmişti; çünkü bu pa'rti-nin, hiç bir zaman kendisine ve
1—*—Yazan:
Sar Hizmeti I
ismine ihanet etmiyeceğini düşünmüştü.
Fakat, Atatürk öldükten sonra, parti kendisine hayat sigortasını şöyle temin etti : Onun arazisini satarak kendi propagandasına sarf etmek!.;. Bu kadarına, kimsenin belki bir diyeceği olmı yaıbilirdi. Fakat, bu partinin en sonunda bu nara ile bir tabanca satın alıp doğrudan doğruya Atatürkün muazzez hâtırasına tevcih edeceği kimin aklına gelebilirdi?..
İşte, Halk Partisinin satın al» dığı en salâhiyeti! bir şahsiyeti tarafından, Vatan gazetesi muhabirine itiraf etliği broşür, böyle bir tabancadır.
Büyük bir kısmı muhtarlara, bir kısmı da Ordu C. H. P. kongresinde dağıtılan bu broşürden
aşağıya aldığım satırlar, Atatürk ün yüksek şahsiyetini ne dereceye kadar yaraladığını göstermeğe kâfidir :
«Son zamanlarında birtakım müral ve yardakçıların Atatürk’ ün etrafını sardıkları söyleniyor. Ve Atatürkü hayli zamandanberi hırpalamakta olan hastalığın, müşarünileyhi fikren ve ruhan meşgul ve müteellim ve etrafın-dakilerin sadakat ve samimiyet derecelerini düşünmiye ve kıy-metlendirmiye imkân bulamadığı anlaşılıyordu ki bunun neticesi olarak normalin üstünde bir titizlik ve asabiyet gösterdiği...»
İnsanın azmini ve iradesini felce uğratan, neşesini öldüren fiziyolojik müessirlerin altında göstereceği anormal asabiyetler felbette rriâzur görülür.»
Şimdi aziz okuyucularımın yüksek muhakeme ve vicdanları, bu partinin hâlâ Atatürkün ismini taşımağa lâyik olup olmadığına bir karar verebilirler...
j gibi millî ve vatani vazifelerle kar-| şılaştıklarında şahlanmaları asil uen muntazaman lupıamııaıına ue ■ Türk milletinin uyanıklığının ve vam pdemiyen Bolvadin Demokrat I siyasi rüştüne vasıl olduğunun bir Partisi venTichr ettiği Hacı' Ata Hu- ' delili ve Örneği bulunduğunu gös-riı’na bitişik olan eski bedesten içe-1 termiş olmalarından yüce inilleti-risinde 19 numaralı geniş binaya ' «»»{«ferimi?
nakletmiştir.
Partinin kuruluş günü, yıldönümü olan 7/1/1950 günü ocak, bucak,----------------—
idare heyetlerinin de iştirakiyle bir kez ocak ve bucak kongrelerine de toplantı yapılmış, Demokrasi ve hür ( 1 j .u
riyet yoluğun açıldığı bu mukad -des gün tesit edilmiştir.
Partinin bugüne kadar geçirdiği safahat, Millet Partisinin ısrarlı teşebbüslerine rağmen Bolvadinde ku rulamayışı ve partimiz aleyhindeki hücumları, isnat ve iftiraları, bil-' hassa son günlerde C. H. P. lilerin çeşitli iğfalat, tehdit ve tazyikleriyle üye kayıt defterlerine vecahen ve gıyaben imza almağa çalışmaları gibi siyasî hâdjsat parti ilçe başkanı Gazi Yiğitbaş ile Mümtaz Hıpıı- Ve arkadaşları tarafından izah edilmişlerdir.
Söylev esnasında C. H. P. liler gibi çeşitli kaynaklardan milyonlarca gelirimiz olmadığı için çalışmalara muntazaman devam edilemedi ğinin biraz da mazur görülmesi yolun daki Gazi Yiğitbaşının beyanatı sıra ı snda hazır bulunan demokratlar çok büyük cömertlik ve coşkunluk göstererek «bizim de paramız çok değil-1 se hamiyetimiz, vatan ve millet sev-| gimiz vardır, takatimiz nisbetinde |
ı termiş’ olmalarından yüce milleti-I miz namına ne kadar göğüslerimiz kabarsa yeridir.
Toplantı çok samimi olarak dört I saat devam etmiştir, yakında mer -
başlanacaktır, bu kongrelerin de Çok canlı ve heyecanlı olarak geçeceği şimdiden görülmekte ve hissedil -mektedir.
Ömer Yazıcı
Trabzon ve civarı
Gerze, (Hususî) — C. H. P. organı Ulus ağzından «Trabzon meselesi» diye Millet Partisi bir propaganda icat etmişse de, diğer gazeteleri o-kuyan yurttaşlar meselenin asılsızlığını gülerek öğrenmişlerdir. Bu mc sele üyelerimizin partimize daha çok bağlanmalarını mucip olmuştur.
Yılbaşı gecesi parti menfaatine eğlence olarak bir hindi arttırmaya konulmuş (60) altmış liraya Radar yükselerek üyelerimizden taş® ustası İsmail Çellek üzerinde kalmıştır.
Eikipazar D.P.
Konaresi
gımız vaı-aıı, iukuuhuİ ıusutu.ıUc Eskipazar. (Hususi) — Demokıat bu ulvi maksat yolunda her feda- Parti Eskipazar ilçe kongreşi dele-karlığa hazırız» diye bağırışmalar gçlerin iştirakiyle ve samimi bir ha ve derhal nakdi bağışlarda bulun v’a içinde partimiz Cumhuriyet ala-muşlardır. Nitekim: Menfaat ve i’ıc- nındaki binasında icra kılınmıştır, rçt ve karşılığı olmadan bu memlo- Kongre neticesi yeni idare Jtu-ket ve millet hişsiyle ğujrçdşki lriik- ' rufuna -şşağ^daki zevat seçilmişler-reyen ve şahlanan varlığı ve canlı- dir:
lığı menfaat mukabilinde çalışan Başkan: Kâmjl Şen, ikinci başkan: kimseler gelsinler de görsünler I Ümit Varlık, sayman: Muharrem diye bağnşmışlardır. j Öğuztürk, yazman: Mehmet Deınir-
Daima halim ve selim tabiatlı | top. üye: Sabrı Kayumtu, üye: Ke-görünen sevimli Bolvadinlilerin bu mal Özdemir, üye: Yakup Özmen.
Sahile . 4
1» 1 İUM
İM
Z/a)zan- ZUHURİ DANIŞMAN—
'' Bu boğozdon benim iznim olmadıkça hiç bir geminin geçmesini istemiyorum Lala... bunda hakkım var değil mi? Yalnız burosı çok geniş... Kontrol edilmesi güç oluyor. Yine biz Anadolu Hisarına dönelim...,,
Sırtın en hâkim yerinde, beyaz bir atın üzerinde, omuzlarında geniş bir pelerin bulunan genç bir adam duruyor ve at, durmadan ön ayaklariyle yeri eşiyor.
Bu genç süvarinin iki yanında ve arkasında kürklü, kavuklu, zırhlı, yağız çehreli başka Süvari-
En önde olan genç adam sabit gözlerle bir noktaya bakıyor, bakıyor.
Bu genç adamın baktığı yer Bi-zanstır!.. Sarayburnundan, ta Sü-leymaniye sırtlarına kadar uzanan ve tatlı bir sise gömülmüş olan Bizansın esrarlı mıntakasına dalmıştır. Güneşin ışıklan altında Ayasofya kilisesinin kubbesi donuk parıltılarla yanıyor.
Ve Sultan Mehmet sonsuz biı ihtirasla bu şehirlerin kraliçesini süzmekte devam ediyor. Ses seda yok.. Vezirler, kumandanlar, beylerbeyi, meşhur Şeyh Akşemsed-din, 'Molla Hüsrev, Molla Gûrani ve diğer erkân Sultan Mehmedin bq dakikalardır devam eden bakışını seyrediyorlar..
Sultan Mehmet birdenbire atının dizginlerini çekti ve
— Hoca Efendiler!, dedi. Siz, burada benim otağımda kalınız.
Sonra vezirlere, kumandanlara döndü :
— Sizler beni takip ediniz!.
Ve atını mahmuzladı. Şimdi Boğazın İnzali Anadolu kıyıla-npdp «ılgınca bir koşu haşlıyor. Sultân Mehmet, hiç arkasma bakçnaksızın dar patikalardan, tehlikeli yarlardan, sili ağaçlıklar arasından, atını sürüyordu.
Hükümdar nereye gidiyordu? By .çılgınca koşunun sebebi ne idi? Kimse bunu ona sormağa cesamet edemiyordu.
Beylerbeyi sırtlarına gelince birdenbire atının dizginlerini çekti. Beyaz atın cephesi şimdi batıya dönmüştü. Sultan Mehmet, bir müddet Şoğazın Rumeli sahillerini gpzden geçirdikten son-ru yanında . bulunanlara :
• Devam edelim..
-Dedi..: Tekrar ayni müthiş, ko-şu-fbaşladı.
Kandilli tepelerine gelince, tekrar durdu'. Fakat bu duruş fazla sürmedi. Nihayet Anadolu Hisarına geldi. Buraya gelince Halil ve Zağanos Paşalura hitabedeıek.
— Galiba en münasip yer burasıdır, değil mi?
Diye sordu. İki paşa birbirine garip bir tarzda bakıştı. Sultan Mehmet ne demek istiyordu? Halil Paşa cevâp verdi :
____ Arzuyu şahanenize vâkıf değiliz Şevketlû..
, Sultan Mehmet hayretle Sadrazamın yüzüne bakarak:
j- Ya?!., dedi. Hakkınız var. Acep burası, Boğazın en dar yeri midir? „ , ...
__ Öyle zannederim Şevketlû.
— Ben de öyle olduğuna eminim. Fakat, her ihtimali gözönün-d«ı tutalım. Karadeniz kıyısına kadpr-'gidip, Boğazın bütün hususiyetlerini görmeliyim.
Kefile bir daha yola, çıku. Tm() nufcünkü Anadolu Fenerinin bulunduğu Jde gelince Fatih, adeta denize meydan okurmuşçasına
•Bu Boğazdan benim iznim olmadıkça hiç bir geminin geçme-mealni istiyorum Lala.. Bunda lıakkım vardır değil mi? Yalnız
• burası çok geniş.. Kontrol edilmesi müşkül olur. Yine biz Anadolu Hisarına dönelim.. %
Süvari kafilesi geriye döndü. Ayni süratle Anadolu Hisarının bulunduğu yere gelince Sultan Mehmet atından indi. Uzun uzun , karşı .sahili süzdü. Sonra yanındakileri! : (
niz, acele buraya gelsinler. Karşıya geçeceğiz.
Akşemseddin, Molla Hüsrev, Molla Gürant de çabucak geldiler. Bir müddet onlarla konuştuktan sonra uzakta sisler arasında hayal meyal seçilen İstanbul ufuk larinı gözden geçiren Sultan Mehmet, birdenbire şu suali sordu :
•Kur’anı Kerimde Beldetün Tay-yibetün kelimesinin mânası nedir? Bu kelime ile hangi şehir kas tedilmiştir acep?...
Bu anî sual karşısında Akşemseddin, Molla Gürani, Molla Hüsrev birbirine bakıştılar. Evvelâ umumî bir sükut oldu, imse ne cevap vereceğini bilmiyordu. Fatih sualini tekrarladı.
— Hangi şehir kastedilmiştir?
Akşemseddin tereddütle cevap verdi :
— Kati değildir Hünkârım. Mü-fessirler arasında ihtilâf vardır.
— Sizo göre?
— Belki de İstanbul şehri kastedilmiştir.
Sultan Mehmet garip bir ısrarla höcalarm yüzlerine baktı. Bu bakış altında hoca efendiler eziliyorlardı. Hükümdarın bir maksadı vardı her halde.. Birdenbire:
— Ebcet hesabiyle Beldetün tayyibetün kelimesini hiç hesapladınız mı?
Dedi. Bu, kimsenin aklına gelmemişti.
— Hayır Şevketlû..
Dediler. Sultan Mehmet
— O halde hesaplayınız. Acaba hangi tarihe tekabül ediyor?
İki dakika içinde hesap yapıldı.
Hayret.. Yapılan hesaba göre 857 adedi çıkıyordu. Herkes birbirine marip bir şaşkınlıkla bakmağa başlamıştı. Herkesin kafasının içinde acaib bir nokta düğümlenip katmıştı (•).
Sultân Mehmedin yüzünde derin bir haz parladı.
— Ne anlıyorsunuz?
Diye sordu. Fakat buna kimse cevap vermeğe cesaret edemedi. O vakit Sultan Mehmet kendisi i-zah etti :
— Bu dakikada 856 senesinde-yiz. Gelecek sene 857 dir. Eğer Kur'ânı ‘Kerimdeki bü kelime, İstanbul -■şehrini' kastediyorsa....
Sustu. Heyecandan herkesin ne fesi kesilmişti. Bu, müthiş bir şey di. Bir işareti ilahi idi.
— Eğer bu kelimeden kasit İstanbul şehri ise.. Gelecek sene 857 senesine gireceğiz. Acep bu kelime fethin bir müjdesi midir?
Ses, seda yok.. Herkes derin bir hülyaya, bir vecde dalmış gibi idL Zihinlerde dalgalanan fikirleri tahlil etmeğe imkân yoktu.
Bir müddet bu tatlı sükût devam etti. Sonra Sultan Mehmet :
— Karşıya geçelim..
Emrini verdi. Rumeli Hisarının bulunduğu yere gelince Sultan Mehmet asabi ve acele adımlarla sahili ve yamaçları dolaştı.
— Derhal ihzarata başlansın!.. Karadeniz sahillerinden kereste, diğer münasip vilâyetlerden tâg ve harç getirilsin. Bu kalenin en kısa zumunda yapılmasını istiyorum. Bu hususla hepiniz vazife aahibişini*.
(Devamı var»
Belediye binasını basan nümayişçiler
Pûtcnzı» (İtalya'da), 12 a.a. — Bir verginin arttırılmasını protesto maksadiyle yüz kadar nümayişçi şehir meclisi toplantı halinde iken Potenza belediye binasını basmıştır. Nümayişçiler kendilerini dağıtmak kasdiyle havaya atöş eden belediye başkanının bu hareketine hiddetlenerek bürolara dağılmışlar, dosyaları ateşe verip eşyaları kırmıva başlamışlardır. Polisin mü dahalesi ile sükûn iade edilmiş, 6 kişi yakalanmıştır. Bir kişi yaralanmış, bir kaç kişi do hafif yan-
Güvenlik Konseyinde Sovyet taktiği
Lake Success, 12 a.a. — Nevyork Times gazetesi diyorki: Salı günü Rusların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini terket-meleri evvelden gayet iyi hazırlan içişti. O kadar ki, şoförler bile otomobilleri hazır bulundurmak emrini almışlardı. Şovyetler ikinci defadır böyle hareket ediyorlar. İlk defasında Sovyet delegesi Gromiko Kuzey İran'dan Rus kuvvetlerinin çekilmesi geciktirildiği hakkındaki İran şikâyeti müzakere edilirken güvenlik konseyi toplantısını ter-ketmişti.
Malik’in milliyetçi Çin delegesi ile aynî masada oturamtyacağı iddiası, temsil hakkına itiraz edilen b|r delegenin konsey bu hususta bir karar verinceye kadar bütün salâhtı etleri ile müzakerelere iştirak öleceğine dair konsey kararına aykırıdır.
Pancar ekimi
, Konya, (Hususi) — 949 yılı pancar ekimi mevsiminde Ilgın ilçesi köylerinde tecrübe olarak 7800 de-kar araziye şeker pancarı ekilmiş ve Uşak Seker Fabrikasına gönderilmişti.
Memnuniyetle haber' aldığımıza göre iyi netice elde edilmiş ve müstâhsile karşılık olarak 7t)0 bin lira ile 16 ton şeker primi verilmiştir.
950 yılı mevsiminde bu ekimin onbin dekar:, çıkarılacağı tahmin edilmektedir.
Finlandiya'da Hükümet durumu
Helsinki, 12 a.a.— Başbakan Fe-gerhölm dün- parlâmentodan itimat! oyu »istemiş -ve W. muhalife karşı 97 oy, almıştır.' 12 saylav çekimser ^kalmıştır. ■
Hükümeti ' itimâd oyu ıstemiye sevkeden i hadise, ücretler programı yüzünden ileri t sürülen tenkid-lerdir. Kömünis'fler bu programa toptan itiraz etmişlerdir. Bazı sağ-8i »aylaklarla köylü partisi kabineyi desteklemişlerdir.
Iskandınovyada İktisadî işbirliği
Londra Radyosu, 12 (Basın - Yayın) — Önümüzdeki hafta İsveç, Norveç ve Danimarka heyetleri Londra'ya gelerek geçen Aralık ayında Stokholmda başlamış olan İktisadî işbirliği müzakerelerine de vam edeceklerdir.
Sentetik mika
Vaşington, 12 a.a. (afp) — Ticaret Bakanı Charles Sasvyer'ln bildirdiğin? göre. Amerikalı alim- | Ur sentetik ınlku yapmıya muvui- | fgk plmuşl^i'dır. Dr. İnsley. Van Valkenburg ve Pike turaımsan yapılan bu suni mika tabii mikanın haiz okluğu elektrik vakıflarına sahip olduktan başka ötekinden daha yüksek sıcaklığa dayanabilmektedir.
RÖPORTAJ :
Amerikan Kütüphanesi -—==^==--------------
BİR KONUŞMA
Amerikada kütüphaneler-Amerikalılar ve Türkçe-Amerikadaki Tükçe tedrisat
’y enişehir'in merkezi bir yerinde temizliği ve zevkli döşenişiyle raflarında yüzlerce kitabın sıralandığı (Amerikan Kütüphanesi) büyük küçük bir çok okuma sevenlerin devam ettİKİeri bir yerdir. A-za kaydedilmiş olanlar istedikleri kitabı ve mecmuayı - 15 gün zarfında iade etmek şartiyle - alıp evlerine götürür veya orada tetkik edebilirler.
Kütüphaneye ne zaman uğrarsanız her hangi ciddî bir eseri araştıranlardan maada mutlaka pek zâ-rif kadın modelleriyle şöhret bulmuş mecmuaları dikkatle gözden geçiren şık bayanlara rastlarsınız.
Şurada Vogue’ın salıifelerine pırıl pınl yanan gözleriyle eğılm*ış genç bir kız, orada bir Mink Coat modelini hasretle seyreden güzel bir kadın... Oiren, çıkan... daima hareketli fakat her zaman sessiz, sakin ve nezih bir köşe... Şimdi buranın gümüş saçlı ve pe* sevimli direktörü Mrs. Emily Dean ile konu-
şuyoruz :
— Kütüphaneniz hangi tarihte a-çıldı, gayesi nedir?
— Bu kütüphane harp zamanı kurulan War Officein istihalesidir. Kütüphane olarak 1945 de faaliyete geçmiş bulunuyor. İlk önce harp senelerinde yani mecmua ve kitap getirtmek mümkün olmadığı zamanlarda okuma severlerin bu zevkini
tatmin maksadiyle işe başlamış bulunuyordu.. Sonra da Birleşik Amerika’ya ait güzellikleri tanıtmak, kültürel .münasebetleri ■ takviye et-, nıek. ye memleketimizde çıkan kitap, gazete ve mecmualardan sîzleri faydalandırmak aniaciyle bu yolda yürümeye devam edildi.
— Kayıtlı azanız ne kadardır; ve» bunların ekseriyetini erkekler mi, kadınlar mı teşkil etmektedir?
— Çocuk uzayı da dahil ederseniz hepsi iki bini geçmekte ve bu.sayı günden güne artmaktadır. Okuyucu larımızın dörtte birini kadınlar üçünü erkekler tıeşkiletmektedir. Çocuklar İçin alt katta bir salon ayırmış bulunuyoruz. Sabahleyin iki saat, Öğleden sonra iki saat gelip
burada meşgul oluyorlar, mecmuaları kitapları karıştırıyorlar ve istediklerini alıp götürebiliyorlar.
— En çok hangi nev’i kitaplar o-kun maktadır?
— Birinci derecede
romanlar ve
edebi eserler gelmektedir. İkinci
derepede teknik eserler, tıbba, mühendisliğe ait kitapları ele alabili-
riz. Şunu da ilâve edeyim ki mecmualar son derece rağbet bulmaktadır. Bilhassa Life, Time. Geograp-hiesl Magazine, (Reader's Digest. Hnlıday en çok Okunanlar tneyanuı-
— A4,usrika'ua ilk kütüphane hangi tarihte ve nerede kurulmuştur? Banlan hükümet mi, cemiyetler mi himaye etmektedir?
— İlk kütüphane 1620 de Vlrginia'-da teessüs etmişse de bunun ömrü
Amerikan Kütüphanesinin
Direktörü Mrs. Emily Deam
kısa olmuş, asıl kütüphane Harvvard Üniversitesinde 162;'» tarihinde çalış-ınıyu başlamış ve ilk umumi ve serbest kütüphane de Boston'da 1747 de faliyete geçmiştir.
— Halen Birleşik Devletlerde kaç kütüphane mevcuttur?
— Altıbinden fazla umumî kütüphane, 1600 den fazla üniversite kütüphaneleri ve 1500 den fazla hususi kütüphaneler ve 6000 den fazla dq ıyıektep kütüphaneleri mevcuttur. iLüküpıete ait kütüphaneler ise-sayısızdır. .Yalnız Vaşington'da 160 federal kütüphane vardır. Kütüphane ırienıuriarının sayısı 200Û i aşmakta ı Ve bynun % 90 mı kadınlar, %10 unu,erkekler teşkil etmektedir.
— Çocuklarınıza pek küçük yaşta iken okuma zevkini nasıl aşıladığı nıiı sörabilir, miyim?
— Çocularımıza okuma zevki pek küçük yaşta anneler tarafından verilir. İki buçuk üç yaşına girince an neleri onlara gayet güzel renklerle basılmış resimli masal kitapları gös-termlye ve okuyup anlatmıya başlar. Çocukta arzu ve merak bu şekilde uyanmış olur. Altı yağına girip mektebe başlayınca bu güzel i-tiyadı kendi kendine devam ettirmek ister ve bol bol kitap, mecmua okuma hevesine düşer. Gerek mektep kütüphaneleri, gerek umumî kütüphaneler her zaman çocuklardı emrine açık bulunmaktadır. İstedi- ı ğ'ı, dilediği mecmua ve kitabı kolaylıkla temin edebilir. Avnca her ana i baba çocuğupa bol bol kitap satnı alıp hediye.edebilir. Bunların fiyat-
' l ’.'i • bütün güzelliklerine rağmen- i çok ucuzdur Bu suretle çocuklarda okuma zevk ve itiyadı kökleşmiş o-lur.
— Hangi millet en fazla okur, böyle bir istatistik arşivinizde mav-I cut mudur?
— Sualinizi kat’î olarak cevaplan-
ı kaplama,
— Bir Ulk« hal-•ıarfln okunuşu.
6 — Vilâyet, tersi: edebiyata ait, rey. 7 — Beyaz, uzafcı laarot. 8 — Doğ-ruluk İla (İki kelime). 9 — îvedi, aşikâr 10 — Bir sene ismi, asgari 11 — Birdenbire, a-vuc IcJ. iz*
Tertlb«d«n: N. ü.
Dünkü Bulmacajnjzm Halli
Soldan saka.
1 Tamirat. 9 - Ne, naşir, te. 8 — Lâ. ■az. ma. 4 — Mimetl. 5 — tn, 11. 6 — Azftdeöl. 7 — Ah, aleme, 11. 8 — Ene. 9 — Erkân, rasad. 10 — Ka. ye. et. ya. U — Eyl, nak, ca&.
Yukarıdan ajakıya:
1 — în, mütareke. 2 — El, ray. t — AA, ek. 4 — An. leze, ay. 6 — Masa, alenen. 6 — lzameden. 7 — Rise, emerek. 8 — Ar. tege, at 9 — MI, ea 10 — Ta, aya. 11 — Se. Altındağ.
•En münasip yer burası. Ceddin, Yıldırım Bayezit çok iyi hesap etmiş. Boğazın en dar yerindeyiz. Fakat yalnız Anadolu sahilinde bir kalemiz var. Gerektir ki tam karşıma gelen sahile de bir kale yapılsın.. Okuduğum tarih kitaplarından öğrendim ki, meşhur İfan Şahı Dara da iki bin sene ev-vpl milyonluk ordusunu bu noktadan Rumel sahiline geçirmişti. Ceddim Yıldırım Bayezit. babam Mlltan Murad da. vatan tehlikeye-düştüğü vakit ordularını bu noktadan geçirmişlerdi, Fakat, ne yazık ki Bizans Kayzerinden izin alarak bunu yapmışlardı. Ben, i.ci kıta üzerinde yayılan ul-kpmi muhafaza etmek için kimseden izin almağa lüzum görmüyorum. Kuvvei kaahiremle ve istediğim zaman Anadoludan Rumeli#', Kümelinden Anadoluya geçmek isterim. Bunun için de tanı bu kalenin karşısına dşlıa sağlam bir kale yapılmasını istiyorum. Ne dersin Lala?..
Halil Paşa, derin bir düşünceye dalmıştı Ağır ağır cevap verdi :
— Hakkınız yar Şevketlû. İki kıta üzerindeki memaliki şahanenizin selâmeti buna bağlıdır.
- Sen ı)(’ denin Zağanos?
-•Ayni fikir deyini, Hünkârını. —• O halde, Üsfciidardu bulunan hocu efendilere de haber gönderi-
Kadın, İliç te acemice olmıyan bir reveranstan sonra, esrarlı bir tavır ve ince tatlı bir sesle:
— Genç senyörlerim, Kon dö Luvr hazretleri ve Şövalye dö Bo-röver herhalde sizler olacaksınız zannederim?... dedi.
— İşte Kont dö Luvr hazretleri budur; ben de Şövalye dö Borö-
İhtiyar kadın, memnun bir tavırlar:
— Tamam, benim de işim sîzlerle... dedi.
Ve aynı esrarlı ve fakat üzüntülü tavır ve acındırıcı bir sesle:
— Güzel Senyörlerim, Allah sizleri horusun; ben buraya eğer güzel Fiyorinda’nın feci surette ölmesini istemiyorsanız hemen vakit kaybetmeden onun imdadına koşmanız lâzım geldiğini söylemeğe geldim.
Telşlanmağa başlıyan Boröver:
— Demek ciddi bir tehdit altında bulunuyor, öyle mi?... Söyleyi-
— Bana bu hususta bir şey söylemediği için başına ne gibi bir felâket gelmiş olduğunu size söy-liyemem. ,Çok mülahazatı, ketum bir kızdır, o küçük Fiyorinda... Fakat, bana söylediklerim size kelimesi kelimesine tekrarLıyabi-llrim. Allaha şükür, vakıa yaşım ilerlemiş ise de hafızam sağlam ve kuvvetlidir.
Boröver pek o kadar sabırlı değildi. Kocakerınjn bu çalçeneliği boyağı sinirlerine dokunuyordu. Rıı sehebk-dir ki,-oldukça.ç$erl bir sesle:
— Söyleyiniz, muıeram kadın,
PAPAZ ÇAYIRI
———— Yazanı Miş«l Zevako — Çeviren ı Ragıp Rıfkı ■■■■ ■ ■ 53 —■■■
Allahaaşkına, çabuk söyleyiniz... dpdi.
Kocakarı, hiç istifini bozmaksızın o sakin tavrı ile:
— Genç Senyörüm, ben Fiyorinda ilç aynı katta oturuyorum. Evet, komşuyuz biz. Gayet temiz yürekli olan bu namuslu yavrucak, bana elinden geldiği kadar sık sık yardım eder. Çünki, benim ihtiyar, fakir, yoksul bir kadınol-duğıınıu, takatimin yeteceği işler pek bulunmadığını bilir... Eğer o olmasa ben çok zaman aç yatarım... bu da, benim gibi zavallı bir ihtiyar kadın için hiç te iyi değil-
dir... Hülâhsa, bunları size, onun
için kendimi ateşe bile utmaktan çekinmiyeceğimi söylemek için
anlatıyorum...
Allaha hamdolsun,
ben de bir kalp sahibiyim, bana
yapılan iyiliği asla unutmam.
Boröver:
— Kusa kesiniz, kadınım, kusa kesiniz! diye homurdandı.
— Kısa kesiyorum, lûtufkâr senyörüm, kısa kesiyorum. Şunu söy-llyeylm kİ, Fiyorinda benim odama geldi. Rengi sapsarı, bitkin hir hulde idi... Onun başına bir felâket gelmiş olduğunu derhal tmladım. Hana AnJelik onu, -dedi, • imdadıma yetişmezsen ben mahvolurum. Bana büyüle bir hizmette
bulunmak ister misiniz?....
— İstemez olur muyum hiç, benim güzel, iyi yürekli kızım? Söyleyiniz!., uğrunuzda kendimi ateşe atmaklığımı istiyorsunuz, dedim ona. O da bana, hayır dedi, sizden beklediğim pek kolay bir iştir. Luvr Sarayının arkasındaki Frudamantel sokağına giderek Nostradamüs’ün konağını soracaksınız. Onu bilmiyen yoktur; hemen size gösteriverirler. Oraya gideceksiniz ve Şövalye dö Boröver ve Kont dö Luvr hazretleri ile benim tarafımdan konuşmak istediğinizi söyliyeceksiniz. Onlara, benim büyük bir tehlikeye maruz bulunduğumu, evden dışarı çıkmadığımı ve şayet beşten evvel gelip beni kurtarmazlarsa namusumun mahvolacaığını ve namussuz bir kız olarak asla yaşa-yamıyacağımı söyliyeceksiniz. î-şin ne olduğunu anlamaları ve söz lerinlze İnanmaları için de, fena bir hileye kurban olduğumu ve bunu yapanın da Boran.... aman allahım unuttum, işte o melun Baromu ve bunu yapanın da Baron... aman allahım unttum, işte o inelim Baronun adını unufu verdim.*-... heJc durunuz baka • yım... Roı ... Ros...
yum... Ros. . Ro&..nun unu-
tuverdim!... Hele durunuz bakayım... Ros... Ros...
Boröver:
— Rospinyak, diye bağırdı... P-nun parmağı olduğunu umuyordum zaten..
Kocakarı:
— Evet, Rospinyak! ...diye sevindi.
Ve yine o bitmez tükenmez izahla rina başlamak üzere idi; fakat, Bo röver artık öğreneceğini öğrenmişti. Saate baktı.
— Saat üçe geliyor; çok vaktimiz var... dedi.
ve kocakarının sözünü keserek:
— Söyleyiniz, kadın, Fiyorinda-nın yanından ayrılalı çok oldu mu?
— Âlicenap efendim, Mare sokağından buraya gelinceye değin geçen zaman kadar... Sokakta kimse ile çalçenelik etmediğime de inanabilirsiniz.
Boröver, kemerine takılı kesesin den bir kaç altın çıkarıp kocakarının avucuna sıkıştırırken:
— Pekâlâ, kadınım, siz hemen Fiyorinda’nın yanına gidip ona müsterih olmasını söyleyiniz. Biz, tayin ettiği neatteıı evvol orayn gel *nİ0 olacağız. Süslerini söyledi.
Kocakarı güzel bir reverans yaparak odadan ^ıkarkan «ulara bel
dıranı ıyacağım. Belki Amerikalılarla İngilizler, hplki Fransızlar, yahut ta. Şimalliler... Yalnız bildiğim bir şey varsa memleketimizde çok kütüphane bulunması bizim fazla okuyan bir millet olduğumuza delildir. Bilhassa gazete ve mecmua her sınıf halk tarafından okunmaktadır.
I — Türkiye'de bulunan Amerikalılar Türkçe öğrenmeli midirler?
—Bence burada bulunan Amerikalıların Türkçe öğrenmek arzu e-dilecek bir şeydir. Ve hemen hepimiz de lisanınızı öğrenmiye çalışmaktayız. Bazıları hususî ders alıyorlar meşgalesi fazla olanlar şimdilik kelime ezberlemekle meşgul-I dürter. Türkçe oldukça güç bir limandır. Şüphesiz her kese göre değil... bir kısım insanların bütün 11-| sanlara karşı kabiliyeti vardır. Bun-11ar. için türkçeyi daha çabuk öğren-I mek mümkündür.
— DU fakültelerinizde türkçe o-I kutuluyor mu? Filolojlıtlerln eski ı Türk edebiyatı İle alâka dereceleri | nedir? ;
ı — Şark dilleri meyanında türkçe de gösterilmektedir. Zannederim | Middle East Üniversitelerinde bu kürsüye yer verilmiştir. Ayrıca Pen silvanya Üniversitesinde de memleketinize ait arkeoloji bilgisi müfredat programlan arasındadır. Şark lisanları ile uğraşanlar eski edebiya-I tınıza karşı derin alâka duymaktadırlar.
1 — Türkiye’deki kütüphaneleri
nasıl buluyorsunuz? Gelecek İçin ne r düşünüyorsunuz?
| -7 Maalesef İstanbul Kütüphane-leriiıi henüz görmedim. Buradakileri çok beğeniyorum. Gayet kıymetli eserler bulunduğuna şüphe yoktur. Yalnız fikrimce memleketinizde kütüphaneciliğin daha ileri hamleler yapabilmesi İçin har şayden ewsl
(Devamı 8a: 9 M: 7 de)
13.1
ANKARA RADYOSU 13 OCAK 1950 CUMA
7.30 M. 9. Ayan — 7.31 Müzik: (Pl) — 7.45 Haberler ve hava raporu — 8.00 Müzik: Oyun havaları (Pl) — 8.15 Müzik: (Pl) — 8.25 Günün programı — 8.30 MQ-zHc: (Pl) — 9.00 Kapama.
12.28 Acılıg ve program — 12.30 M. S. Ayan — 12.30 Müzik: Karıcık şarkılar
— 13.00 Haberler — 13.15 Müzik: (Pl) — 13.30 öğle gazetesi — 13.45 Müzik: (Pl)
— 14.00 Aksam programı. Hava raporu
17.58 Acılıa ve program — 18.00 Müzik. İnce saz — 18.30 Konuşma — 18.45 Müzik: (Pl) — 19.00 M. S. Ayan ve haberler — 19.15 Gecmlote bugün — 19.20 Müzik: (Tarihi Türk müzlfi) — 20.00 Müzik: (Pl) — 20.15 Radyo gazetesi — 20.20 SerbeBt saat — 20.35 Müzik: (Pl) — 21.00 Konuşma — 21.15 Müzik: (Pl) — 22 00 Konuşma: B. M. M. Saati — 22.16 Müzik: (Pl) — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler — 23.00 Program ve kapama.
Ha-
İSTANBUL RADYOSU 13 OCAK 1950 CUMA
12.67 Açılıg ve programlar — 13.00
herler — 13.16 Müzeyyen Benar Igıl'dan Şarkılar (Pl) — 13.30 Tango. Samba ve Rumbalar (Pl) — 13.60 Şarkı ve türküler Okuyanlar: Aliye Gencer, Nadir -Hilkat Çulha — 14.30 Sorbeet aaat — 1A45 Caz Müziği (Pl) — 15.00 Programlar ve Kapama.
17.57 Acılıa ve programlar — 18.00 Dan» müziği (Pl) — 18.30 Keman •olo-ları-(Pl) — 18.40 Karilik earkı v» türküler (Pl) — 19.00 Haberler — 19.10 Hafif ara müziti (Pl) — 19 20 Radyo senfoni orkestrası konıeri — 20.00 Memleket türküleri (Pl) — 20.15 Müzik: (Pl) — 20.30 Dinleyici İstekleri (Pl) (Türk müziği) — 21.00 Konuşma — 21.10 Hafif ara müzi&l (Pl) — 21.15 Faııl heyeti -konseri (Sultanıyegflh) — 22.00 Konaertolar (Pl) — 22.85 Hafif org «ololan (Pl) — 22.45 Haberler — 23.00 Dan» müziği (Fİ) — 23.16 Hafif gece mÜziŞi (Pl) - - 23.09 Programlar ve kapanı».
CEMİYETTE
LÜZUMLUTBLIFONLAB
bol dua ediyordu: artık cebinde iki aylık masrafını karşılayacak para vardı.
Kadın gittikten sonra, Boröver:
— Kont Hazretleri, dedi, eğer arzu ediyorsanız size saraya kadar refakat. edeyim, zaten orası yolumun üzerindedir. Ve beni ancak
bir kaç dakika geciktirebilir.
Fransua, heyecanla:
— Hayır! dedi. Güzel Fiyorinda, imdadına Kont dö Luvı^u çağırı-
yor. Bu sebeple ben de sizinle beraber gideceğim, Şövalye.
Boröver, bu sözden hoşlanmadığını gösterir bir harekette bulundu:
— Monsenyör, dedi (Kont dö Luvr Vnvanını alan şahsın, aynı zapıanda, bazı neticesi meşkûk ma--ceralara atılmak tehlikesini göze almamak mecburiyetinde bulunan başkaca büyük bir unvan sahibi bir zat olduğunu hatırlatmak istediği zaman ona böyle hitabederdi.)
Monsenyör, düşünmüyor musunuz ki.'..
Falçat, Fransua yerinde duramıyor, sabırsızlıkla terter tepiniyor, gençlik hararetiyle kaynıyor, gözleri parlıyordu.
Şövalyenin sözünü kesti:
— Şövalye, Vallahi, ben bilâkis bunu düşünüyorum-., maceranın, meydan döğüşüntln kokusunu aldım... orada yaman çarpışmalar o-lacak, öyle kılıç darbeleri indireceğiz ki...
Boröver de şimdi, soğuk bir tavırla onun «Özünü keserak;
— Amma, bize f!e indirecekler, monsenyör... dadi.
Yangın ...................... 00
Sıhhi imdat ................. 01
Trenlar ................... 120»
Bava Yollan ............. 14MX
Yataklı vagonlar .......... İlMü
Su ârtza ................. 31*75
Elektrik ................. 24*40
Havagazı ................. 24*40
Başkenf taksi ............ 23221
Yejü Güven Taksi.......... 32333
Sizin Taksi .............. 23033
Merkez Taksi .............. 11U1
★
SİNEMALAR VB
Büykk (11*31) :Ray Alaz
Ankara (23432) : Aşk Yuvası
Ulus (22204) : Hazin Aşk
Yeni (14040) : Kanlı Buse
Park (11131) :Konanlar Kırah Kaplan Kid
Sümer (14072) t Üç Ahbap Ça^ vûglar, Fedai Daûİa altılar
Su (14071) (Korsanlar Kralı Kaptan Kid çesi
*
NÖBETÇİ ECZANELER
Çankaya, Halk, Sebat
2J TAKVİM C
Demokrat Partinin Beyannamesi
Başmakaleden devam
* (Bastıralı Birincide)
hazır bulunmuşlardır.
Parti Başmanının ikinci büyük kongreden bugüne kadar umumi vazıyeti izah eden açış nutku ile çalışmaya başlayan heyet gerek ko misyonlarda gerek umumî celselerde tam bir -samimiyet ve tesanüt hava
sı içinde cereyan eden
ve münakaşalar
nunda.
lavca hazırlanan raporları
müzakere
ı bazı'kü-
çük tadillerle kabul edere., genel i-
daıe kuruluna tevdi etmiş, teşkilât mümessillerinin verdikleri malûmatı ehemmiyetle dinlemiş ve son celsede partinin umumi siyaseti hakkında genel idare kurulunca müttefikin tesbit edilmiş fikirleri ve görüşleri ifade eden beyanatı sürekli alkışlarla karşılamak suretiyle onlara tamamiyle iştirakini gösterdik-
Partinin iç teşkilâtına ait tâli ve teknik meselelerin umumi efkârı
ılâkalandırmıyacağını gözönüne alacık ve esasen tüzük bakımından bir
kongre hüviyeti arzetmiyen bu toplantıyı kapalı yapmağa karar veren genel idare kurulumuz, bir taraftan yanlış tahminlere ve sızıntılara da-
yanılmam suretiyle matbuata aksettirilen biı- takım şayialara ve iyi niyete istinat etmiyen tefsirlere mahal bırakmamak, diğer taraftan da
partimizin umumi siyaseti hakkında tarafsız efkârı aydınlatmak maksa-
diyle, bu toplantıda kendi namına yapılan beyanatın ruhunu teşkil eden ve genel kurulca müttefikan kabul edilmiş bulunan ana görüşlerin kısaca en vazih bir şekilde umu mî efmâra arzını zarurî bulmuştur.
JVlahiyeti herkesçe malûm olan 1946 seçimlerinin ruhi bir aksülâme-li olarak ikinci büyük kongremiz-ce ittihaz edilen bir kararı (millî husumet andı) diye adlandıran ve bunu istediği şekillerde tefsir ederek bir tehdit ve tahrik vasıtası ö-larak kullanmağa kalkan imtidara bu hususta yeni bir cevap vermek lüzumunu asla duymuyoruz. Şimdiye kadar partimiz adına yapılan muhtelif beyanlarda hakikî mahiyeti izah edilen bu kararı hâlâ bir silâh gibi kullanmak istiyenlerin hakikî maksatları umumî efkârca artık açıkça anlaşılmış bulunuyor: İktidar erkânının her gün türlü türlü vesilelerle bu körleşmiş silâhı kullan makta hâlâ ısrar etmeleri öyle görünüyor ki önümüzdeki umumî seçimlere karanlık ve sinirli bir hava içinde gitmek ve asayişi muhafaza bahanesiyle seçimleri ağır bir baskı
bilâkis bir muhabbet havası yaratmak ve karşılıklı parti münasebetlerinin mütekabil bir anlayış ve saygı havası içinde cereyanını sağlamak için dört yıldan beri bütün samimiyetile çalışan partimiz, umumi seçimlere doğru gittiğimiz şu sırada, iktidarın haksız ve yersiz bir tecavüz ve tehdit politikası takibine kalkışmasını, memleket hesabına çok zararlı gördüğünü açıklamak zorundadır. Seçimlere böyle bir teh I dit ve baskı havası içinde gitmeği j kendi hesabına muvaffakiyetli netice verecek bir usul zanneden iktidarın şimdiden bilmesi ve düşünmesi icabeder ki, demokrat Parti, memleket hesabına çok ağır ve felâketli neticeler yaratabilecek böyle bir vaziyette, vatanın selâmeti namına, umumî seçimlere girmemek kararını vermek zorunda kalabilir; yahut, kötü ve hileli bir seçim neticesinde teşekkül edecek bir meclise iştirâkten istinkâfı yüksek meni -leket menfaatine daha uygun bulabilir. İşte iktidar mevkiinde bulunanların bütün bu ihtimalleri şimdiden göz önünde bulundurmaları, ve dar düşüncelere, küçük hesapları. kapılarak memleketi fena akibet lere götürecek bir hareket hattı takibinden ihtiraz etmeleri lâzımdır kanaatındayız. Mülâhazalarımızın asla bir tehdit değil fakat sadece samimî bir ikazdan, ibaret olduğunu tasrih edelim. Bütün vicdanları tatmin edebilecek bir seçim kanunu yapıldıktan sonra umumî seçimlere bütün vatandaş ruhlarında sükûn ve emniyet hisleri hâkim olarak, neşeli bir idealizm havası içinde gidilmesi. memleketimizin tarihinde bü yük bir dönüm noktası olacak, nor mal bir siyasî hayat ve hakikî bir
| altında yapmak imkânını elde et-
I mek içindir.
Kuruluşundan bu güne Radar memleket menfaati ölçüsünü her şeyin üstünde tutarak türlü tahrikler, iftiralaı?, tehditler karşısında dahi vakar ve temkinini elden bırakmayan Demokrat Parti karşılaşmakta .Huğu bu gibi tehdit ve tahriklere hiç bir ehemmiyet vermemekte, vc bunları, iktidarın değişmesi ihtimalini karçıısındakilerde yarattığı bir i asabiyet eseri gibi telâkki etmekte- ı 1 .lir. Kanunların demokratik bir an- | layışla hâkimiyetini, hukuk devleti mefhumunun artık bu topraklarda da gerçekleşmesini, vatandaş hale ve hürriyetlerinin tam olarak sağlanmasını gaye ittihaz eden partimizin dört yıllık hayatında memlekette kuvvetli bir nizam ve sükûn âmili olduğunu hiç kimse inkâr edemez. Bu dört vıl zarfında memleketimizde görülen demokratik inkişafın saı sıntısız bir şekilde ve millî birliği zayıflatmak değil bilâkis kuvvetlen dinmek suretiyle gerçekleşmesi, par t ımizjn bu vatanperver ileri ve geniş görüşlü, siyasî ahlâk esaslarına riayetkar hareket hattı sayesinde kabil olrpuştur.
Bugün Türkiyede muhalefeti temsil eden tek, teşkilâtlı büyük kuvvet olan partimizin bu dürüst ve samimi hareket hattı karşısında, iktidarın da yersiz ve insafsız tecavüzlerden hiç bir menfaat elde edemeyeceğini anlaması, ve demokratik rejimi memlekette temiz ve sağlam temeller üzerinde kurmak hususun-' da ayni dürüst ve samimî yola gir-' mesi lâzımdır. Demokrat parti gibi iktidar da milletin hakemliğine rıza gösterdiği takdirde, memleketin süratle mesut bir istikbale ka- ____________________. _
; vuşacağından emin olabiliriz. Yeni demokratik rejim, ancak böyle bir seçim kanunu tasarısının mevcut'ka seçimden şçpra memlekette gerçek nuna nazaran şüphesiz ileri bir de- ’ —-
mokratik adım teşkil etmiş olması--hı iktidarın bu istikamette güzel bir başlangıç olarak kullanması çok ha yırlı olur. ____, _______
| Demokrasilerde seçimlerin sükûn 1 danlarının emrine uyacaklarını, tyz ve siyasî emniyet havası içinde ce- hâlâ kuvvetle ümid etmekteyiz, reyan etmesi şarttır. Hükümetlerin I 1946 ile i95() arağında memlekette-I bu ana şartı tahakkuk ettirmeleri 1 mi]lî hâkimiyet şuuru, hiç olmazsa ! en mühim vazifeleridir. Bize gelin- ■ • ■ . . . ■ --
ce memleketimizin geçirmekte bulunduğu istihaleleri bir siyasî emniyet buhranı haline getiren sebep ve âmiller gözönüne getirilecek olursa bugünkü iktidarın yaklaşmakta o-lan seçimler karşısındaki mesuliyetinin ehemmiyet ve büyüklüğü derhal anlaşılır. Hal böyle iken ve vatandaşlar arasında husumet değil
Dünyayı tehdit eden tehlike!
, lçşecektir. Paj-.tijnü: gibi iktidarın Ha buhşkjk,ati idr|k' edeceğini,’ partili partisiz bütün vatandaşların ve vazifeşinas memurların yalnız vatan endişesi ve kşnun duygusu ile vic-
mevzu
meşgul olduğu en mühim budur: Ne yanmalıdır ki, komünizm Birmanyaya, Hindistana, ve Uzak doğunun diğer bölgelerine daha faz la sirayet etmesin! Vc demir perde- i ye karşı Asvatla da samimi bir kordon kurulsun. Birleşik Amerikada olduğu giıbi, İngilterede de şimdi tebellür eden fikirler, derhal, Ja-ponyayı kurtarmak gayreti etrafında toplanmaktadır.
Geçenlerde bir.kalb krizi geçiren Bevin dahi, komünizmi önlemek için çareler bulmak üzere zor bir seyahat ihtiyar ederek Seylân Adasında Koloınbo’ya kadar gitmiş, ve orada verdiği bir beyanatta, Japonyanın biraıı evvel istiklâline kavuşmasını, müdafaa etmiştir. Eğer Japon adaları ıbu âfetten kurtulursa, hiç olmazsa Pasifikte Birleşik Ameri-kaya karşı bir baraj vücuda gelmiş olacaktır.
Amerikan Dışişleri Bakanı Ache-soıı da bu fikri hararetle müdafaa etmektedir. Bugün her tarafta Ja-ponyanm komünizm tesirlerinden masun bulundurulması için azami bir çalışma vardır.
Fakat çok geç!.. Ama, bugün bu işe başlanmazsa, yarin çok daha geç olacaktır. Her geçen gün dünya barışının aleyhine işliyor. Çare? Çareyi bilftıîyen yoktur:
Çinde muzaffer olan demokrasiyi, fikirlerde, ve ülkülerde de muzaffer kılmalıdır. Medenî dünya harbi kazandı, fakat barışın kazanılması için de İstırabın yenilmesi, cehaletin ezilmesi, ve millî kalkınmanın her yeı-dc galebe çalması gerektir.
Mümtaz Faik FENİK
Dmi siyasete âlet eden
yarım asırlık bir terakki merhalesi almış bulunuyor. Bu hakikati ve yukarıda arzedılen zaruretleri anla mamakta hâlâ ısrar edenler olursa bunlar, tarihin t.ğır hükmünden asla kendilerini kurtaramıyacaklardır.
Biz, hiç bir vatandaşın, hiç bir siyasî partinin böyle ağır bir mesuliyet yükü altnda kalmak isteyeceğini tasavvur edemiyoruz..
Kudüs istikbaline ait İsrail tasavvuru
★ (Baştarafı Birincide) ı Bu münasebetle, Türk basınının ol- . günlüğünü, mesuliyetleri idrak et- ' j mekteki sağduyusunu ve hakikat a-- ; tanındaki hassasiyetini bilhassa tebarüz ettirmek isterim. Bizim de he pinizle teşriki mesai etmeği sami-miyetle arzu ettiğimizi ve suallerinize cevap vermek çin her zaman . hazır olacağımızı temin ederim.
Bundan iki gün evvel, Atatürkün muvakkat kabrini ziyaret ederek çıraya bir çelenk koymak şerefine nail oldum. Yüksek hatırası önünde eğildiğim zaman modern Türkiye-nin kurucusunun hayatı, hayalimde canlandı ve gözlerimin önünde onun yarattığı muazzam eseri gördüm.
Memleketinizde ikametim esnasın da, Cumhuriyetin teessüsünden beri Türk milleti tarafından başarılan e-serleri daha iyi tanımak fırsatım elde edeceğimi umuyorum. İsrail devletini Türkiyede temsil etmeği büyük bir şeref telâkki ediyorum ve memleketimin büyük komşusuna karşı beslediği samimî dostluğa her fırsatta tercüman olmayı vazife bileceğim.
İsrail devleti .genç bir devlettir. Sert bir mücadelenin neticesi olarak bundan ancak iki sene evvel doğdu. İsrail milleti saTsılamaz bir irade ile, hürriyet ve istiklâlini kazanmak ve diğer milletler gibi, aynı haklara sahip ve aynı vazifelerle mükellef olmağı istemiştir. Bu irademiz sayesinde engelleri yenmeğe, devletimizin bünyesini kurmağa ve dünyanın diğer devletleri arasında bize düşen mevkii işgal etmeğe muvaffak olduk.
Geçen iki sene zarfında, İsrail devleti siyasî, iktisadi, içtimai ve askerî bakımdan Ortaşarkın önemli bir unsuru olmuştur. Bu neticeyi elde edebilmek İçİd sayısız fedkâr-lıklara katlanmak mecburiyetinde kaldık ve belki de bu fedakârlıkların sonu henüz gelmemiştir. En mühim hedefimiz mutlak istiklâlimizi muhafaza ve barışsever her devletle samimî bir şekilde teşriki mesai etmektir. Böylece Birleşmiş Milletler teşkilâtının Anayasası çerçevesinde, dünyanın istikrar ve sulhü-nün muhafazasına ve ortaşarkın inkişaf ve refahına hizmet edeceğimize inanmaktayız.
İnkişaf ve terakki halinde bulunan memleketinizde, İsrail devletinin yapıcı gayretlerine ve barış sever siyasetine karşı anlayış ve alâka bulacağını ümit etmekteyim. Bu hu- I susta sayın Cumhurbaşkanınızın ağzından cesaret verici sözler işittiğimi ve buyurmak lûtfunda bulunduğu kıymetli nasihatlerini derin bir alâka ile karşıladığımı tebarüz ettirmek isterim. Genç bir devlet şj-fatile, bizden daha tecrübeli dost -lardan öğüt almayı her zamatl arzu
etmekteyiz.
Ortaşarkın müstakil ve s-”-7" memleketi olarak ve Birleşmiş Mil-1 letler teşkilâtının âzası S.L.L1L, Tü. , kiye ve İsrail, muhtelif hayatî sa-1 halarda. kader ve menfaatlerinin emrettiği müşterek vazifelerle ıpü-kellef bulunmaktadır. Bu faaliyet sahaları hakkında etraflı bir demeç te bulunmak bugünkü toplantımızın çerçevesi haricindedir. Bununla beraber, memleketlerimizin iktisadi bünyeleri iki taraf için faydalı olabilecek ticarî mübadelelere çok elverişli olduğunu, misal olarak işaret etmek isterim.
Belki de, Kudüs meselesi hakkında birkaç söz söylemesini bekliyorsu nuz. Dış siyasetimizin temeli Birleşmiş Milletler teşkilâtına elimizden geldiği kadar yardım etmek ve bu teşkilâtın milletler arasında şulhü ve kardeşlik duygularını takviye etmek hususunda gösterdiği gayretleri desteklemektedir. Kudüs ve Mukad des Yerler meselesi gibi muallâkta bulunan meselelerin halli için n^ü.-temadî gayretler’ şhrfetmek lâzımdır. Kudüs meselesinin tatmin edici bir halli ancak müstakil biı- İsrail Devletinin kendi toprak bütünlüğünün muhafazasına Çağlıdır.
Hali hazırda Kudüsteki vaziyet şu şekilde görülmektedir: Yeni şehrin kısmı azami İsrail devletile kaynaşmış bir durumda bulunmaktadır. İsrail devletinin ayrılmaz bir cüzünü teşkil eden Kudüsteki Yahudi
'halkı, Kneşet'in, y.ani Işrajl Meclisi-sulhçü iki | nin seçipıleripe faal bir şekilde işti-—leşmiş Mil-1 rak etmiş ve kendisinin seçtiği re-sıfatile, Tür- jmden başka bir rejimi asla kabul if havatî ca- etmiyecektir. Bu duruma getirilecek her hangi bir değişiklik ancak anarşi yaratabilir. Ve böyle bir neticenin tahakkuku her halde Birleş -iniş Milletler teşkilâtının arzularından uzaktır.
Konuşmamı bitirmeden evvel, A-rap komşularımızla münasebetlerimiz hakkında bir kaç kelime ilâve etmek isterim. Onlarla' samimi ve devamlı bir barış tesis etmek hakkın daki arzumuzu hiç bir zaman gizlemedik. Bu barış bize olduğu kadar Arap memleketlerine de elzemdir. Bu barış, bütün dünya için elzem -dir. Aramızda bir an evvel tesis e-dilecek bir şulh Ortaşarkın umumî istikrarının tahakkukunü çabuklaş tıraçaktır. Bu da- herkese faydasj dokuhacak bîr olay olacaktır. ,
Barışsever .arzularımız tahakkuk ederse, derin bir memnuniyet duya; cağız. Fakat bu ârzumuza Artıp komşularımız iştirak etmezse, o zaman beklemekten başka çaremiz yoktur. Bununla beraber inkâr edilmez şu hakikat karşısında bulunuyoruz: Öarışı .beklemek ne inkişafımızın hızını kesebiliyor ne de terak ki yolundaki gayretlerimizi azaltabiliyor. İsrail devletinin kuruluşun-danberi geçen iki sene bunu açıkça ispat etmektedir.
mahut kitap
■jğ (Baştarafı Birincide) taç gördüğüm köylü vatandaşları yine kendi muhtarlarının sesiyle uyandırmak istedim» demektedir.
Evet, işimbaşı muhtarlardan tutulacaktır! Halk Particine şunu hatırlatalım ki, inkılân prensiplerini alt üst eden bu nevi propaganda muvaffâkiyet için bir usul değildi»'.
Hepimizin mukaddes bildiğimiz din siyasete asla âlet edilemez. Ve prensipleri feda etmek sandalyeye değmez!
Bereket versin ki, irşat ve ikaza muhtaç görüldüğü söv lenen köylümüz, demokrasi dâvasında onları irşat ve ikaz edecek kadar iz’an, dirayet ve sağduyu sahibidir.
Meclis köşesi.
Futbol Federasyonu Başkanı Ulvi Yenal, Avusturya ile yapılması beklenen millî rnaç, 1950 yılı dünya futbol birinciliği ve bu yıl yapılacak millî temaslar hakkında Arıa-r_ dolu Ajansı muhabirine aşağıdaki , malûmatı vermiştir:
1950 yılında Brezilyada Rio de Janeiro'da yapılacak dünya futbol birinciliğini beynelmilel futbol fe-\ derasyonuna bağlı biı- komite tertip ve idare etmektedir. Bize gönderilen resmi tebliğde, dünya kupaşı maçlarına katılan milletlerin ne şekilde gruplara ayrıldığı ve bu grup | birincilerinin (bazı gruplarda ikinci gelen takımlar da kupa maçlarına iştirak edecektir) pasıl seçileceği kati bir şekilde gösterilmemekte i di. Bu tebliğe göre, birinci grupta olan T.ürkiyo ve Suriye millî maçının galibi Avusturya ile biri Avus 1 ı.uryudf ve biri Türkiyede olmak ü-zere iki maç yapacak ve kazanan , takım grup birincisi olarak dünya birinciliği müsabakalarına katılacak tı.,Ayrıca tebliğde, iki memleket federasyonları arasında bir ânlaşma-, ya varıldığı takdirde iki maç yerine bitaraf bir raerpleket sahasında-bir mat; yapılabileceği de belirtiliyor-
' du-
’ Federasyonumuz 1948 yılı ortalarında Avusturyaya müracaat ede-1 vek ’2^) Aralıkta Avysturyada, 19 ! Martta Türkiyede maç yapmayı tek-.
, lif ettiler. Federasyonumuz buna i-
■ tiraz ederek, iki maç üzerinde ısrar | etti. AvusturyalIlar buna bir cevap I ı vermediler. Bu arada, dünya -kupası I
komitesi araya girerek bir maç yapıp yapamıyacağımızı sordu. Red cevabı verdik.
Avusturyanın teklifimize cevap vermediğini gürünce tarihlerde değişiklik yaparak Avusturyada yapılacak ilk maçın tarihini değiştirdik ve 15 Ocaka altjık. Bu son mektubumuza henüz cevap almış değiliz.
Geçenlerce gazetelerde neşredilen bir .ajans haberine göre. Avusturya-nin tahsisat yokluğundan dünya ku pası maçlarına katılamıyacağı bildirilmekte idi. Haber doğru ise, Türk
I millî takımı grup birincisi olarak Temmuz ye Ağustos aylarında Rio de Janeiro'da yapılacak 1950 dünya kunası maçlarına katılacaktır.
Rio de Janeiroya ceman 16 takım gidecek ve bu takımlar 4 grupa ayrılarak grup birincileri belli olacak ; grup birincileri nı.'asındyn.üünya birincisi seçilecektir.
ı Futbol federasyonu başkanı, bu t sene içinde yapacağımız millî temas : 1ar hakkında da şunları söylemiştir:
İki ay sonra Italyada yapılacak Şarki Akdeniz genç takımlar tuv-ı nuvasma katılıyoruz. Bu turnuva
■ ya Türlüye, Yunanistan, Mısır, îtal-
■ ya katılmaktadır. Takımlar, üç istisna ile 1926 doğumlu oyunculardan müteşekkil olacaktır, iyi bir
- j genç takım kurabileceğimizi tahmin ) | etmekteyiz. Bu turnuvada ilk kar-• | şılaşmayı 2 Nisanda Italyada İtal
- yan genç millî takımı ile yapacağı?.
Eylül ayında milli takımımız Su ) riyeye iadeyi ziyaret ederek bir maç
II yapacaktır.
Acheson’un Çine dair yeni beyanatı
★ (Baştarafı Birincide) radığı akıbetten mutlaka kurtarırdı diye kimsenin kati bir şey ileri süre-miyeceğini siyasette hiç kimsenin ele aldığı teşebbüsün neticesinden emin olamıyacöğını, bütün bunların tecrübe ile sabit bulunduğunu söyle-
Sözlerine devam eden Acheson Sovyet Rusyanın kuzey Çin eyalet lerini yavaş yavaş kendine bağlamak politikasını güttüğünü, bu politika neticesinde Çin’in dört kuzey eyaletini kendisine ilhak etmek ü-zere bulunduğunu kaydetmiştir. Acheson bu hususta şöyle demiştir: ■Çin'in toprak bütünlüğünü tehdit sden herkes bizim de menfaatlerimizi tehdit eder.»
Vâki tenkidlere cevap veren Acheson, uzak Doğuda komünizmi durdurmak hakkmdaki Amerikan politikasında bir değişiklik olmadığını belirtmiştir.
Amerikan Dışişleri Bakanı harpten sonra Asyadajçi umumî durumu ele alarak demiştir ki : Asyada, yabancı nüfuzlar aleyhinde ve sefaletin artmasına karşı bir hareket uyanmış ve bir inkılâp başlamıştır. Bu inkılâp Amerika tarafından tasvip edilmekte ve sempati ile karşılanmaktadır. Acheson’a göre, Çin-leki milliyetçi hükümetin başarısız lığı, uyanan bu inkılâp isteğini anlamamış ve icaplarını lâyiRiyle yerine getirememiş olmasından ileri gelin iştir.
U'
ir Baştarafı Birincide) ,î1^ı$âetifızWF fırtıha hüküm sürmek'
Diğer’ taraftan Çu şabahki Apka- tedir. İstanbuldan gelen yolcu vapıf-ra ve Anadolu trenleri ehemmiyetsiz r,u güçlükle '.iskeleye yanaşabilmiş, teahhurlarla muvasalat etmişlerdir, ve Istanbula gidecek olan yolcular Fakat tipiden . vapurların hareketi almadan hareket etmiştir. Vapurur geciktiğinden Ankara ekspresi yol-1 Armutlu yahut Gemlik limanlarım culaı ım taşıyacak-.vapur Haydarpa-' iltica etmiş olduğu tahmin edilmek şaya geç gelmiştir. ■ tedir.
I Bu sabah raşathanedep verilen’; 'malûmata göre kar fırtınasının yarın da devam etmesi kuvvetle muhr | temeldir.
! Anide bastıran -kış münasebetiyle i beyanatta bulunan İstanbul valisi Dr. Fahrettin Kerim Gökay, muhtekirlere karşı çok şiddetle hareket edileceğini, belediyeye ait ve 'diğer hususi nakil vasıtalarının -her şeye rağmen işlemeye devama mecbür e' ı dileceklerini, odun ve kömür ihtikârına asla meydşn verilmiyeceğini» beyan etmiştir. Fakat, bugünkü hâdiseler Valinin bu beyanatını maalesef tekzip etmiştir. ■
Diğer taraftan Yeşilköy hava ala- gat . _ _______.
nı da kaşla örtülü olduğundan iniş 21, Kastamonuda 17,. Erzurı ve İfâİ&ş güçlüğü dolayısiyle yal- Kayşeride 12. fei.lec.ikde ve nız sabahleyin-bîr uçak , ApR^raya' - -- **—
harçjgçf edçbilnüş, bundan sb.nra-, tz-■mire ,ve Ankaraya sefer yapılşmâ ı şlığı gibi biralardan da uçak gele-memiştir.
İngiliz haya yolları uçağı Yeşil-. kyy hay,a ajanına kadar geldiği Jıal-de iniş güçlüğü dolayısiyle tekrar Atinhya dönmüş, yalnız İsveç havayolları uçağı güçlükle alana inebil miştir.
Çalışma Komisyonun
Özel teşebbüs müstahdemleri hak kında kanun tasarısını görüşmek ü-zere bugün saat 10 da;
Geçici Komisyon:
Milletvekilleri Seçimi Kanunu tasarısını incelemek üzere kurulan.koj ıhisyon bugün' saât l-'O da , kitaplı ip; J ? :'r’ ' . . ".
Millî E^Rim Komisyonu:
Bursada
Bursa, 12 (a.a.) — Şehrimiz ve ci-1 varında kar fırtınası devam etmek-1 tedir. Yalova yolu, tamamiyle kapan : mış, yolda bulunan otomobiller kar- ] lafa saplanmıştır, iki otomobil hen- i değe yuvarlanmıştır. Denizde de i
Yurdumuzda hava durumu
. Devlet Meteoroloji İşleri Umum Müdürlüğünden aldığımız malûma ta göre son 24 saat içinde yurdumuz da hava, Ege ve Batı Akdeni? kıyı îarında bulutlu, diğer bölgelerde çok bulutlu ve yer yer yağışlı geç miştir. Yağışlar Doğu Akdeniz kı yılarında yağmur, diğer yağış görer yerlerde kar şeklinde olmuştur.
Yağışların metre kareye bırak • tıkları su miktarı Samândağda 36 Siirt-te 17, Bitliste 7, Cizrede 6, d: ğer yağış gören yerlerde 1 ilâ E kilogran)dır.
Kar kalınbkları Sıvasta 36, Yoz t ve Boluda 25. Siirtte 24, Vandc
vt Mardin de, 10..,Kütahya ve Afyopda 7, An J.kara , ve ^Çorumda 4,. Akşehirfle ‘2 ı'EdJiTieŞe İ, sarifjfnetredır.
' En düşük sıcaklık sıfjrın altında Erzuı-ümda 22, en yüksek sıcaklık
■ slfır;n üstünde Fethiyede 17 dere; • cedit.
Karadeniz sahillerinde
Akçaabat, 12 (a.a.) — Sah günü akşamındanberi'fasılasız surette yağ j maya başlıyan ker, hâlâ .devam etmektedir- Yağan karın içalınhğı Sek sen saptÂmdir. Trabzonla aramızdc
■ I kırk adet telgraf ve telefon direğ ı, tajmamen devrilmiş, Trabzonla: mu-
[ habere kesihniştir. Vakfıkebir .yolu i kapahdır. İlci gündenbepi elektrik ‘' c’eryariı da kesilmiştir.
Ekonomi ve Ticaret
.... rp-—“ “.T-u(la| 5 • jLfcjpö O-1İ9 atflülüIY 1—M1.ra3 nuJİQlvek1UEmınŞojr,6 sal ,», Şehir ve kasabalar oku b.
- İJ--.
Izmirden Istanbula kaçırılan kız
İstanbul, 12 (Telefonla) — İzmiı-de tuzağa düşürülen 16 yaşında bir kız, bir asker firarisi tarafından tehdit edilerek şehrimize kaçırılmış ve Sarıyerde kirletilerek hürriyeti tahdit edilmiştir. Bu hâdisenin tafsilâtı şudur;
Sarıyerde Ağalıbahçe sokağında 48 numaran evde Hanife isminde bir kadın iki çocuğu ile birlikte o-turmaktadır. Hanife halen asker firarisi bulunan Kemal Akman'ın karısıdır. Kemal iki sene önce İzmirde kunduracılık yaptığı sırada dükkâ-1 nına müşteri olarak gelen ve tzmirin i Keçeciler semtinde oturan Fahamet ■ ismindeki güzel bir kızı sevmiş, ço-1 luk çocuğu bulunmasına rağmen o-nu bir türlü unutamamıştır. Bir iş dolayısiyle bir ay önce İzrnire giden Kemal sevgilisi Fahameti kaçırmak maksadiyle bir plân hazırlamış, Fa-hametin evinin civarında bir eve misafir olmuş ve orada.bulunan bir kadın vasıtasiyle kızı kaçırrriayı temin etmiştir.
Biı-gün Fahamej ekmek almıya giderken kızın önünde bir taksi dur-myş ve Hatice, Fahamete «Kemal
ağabeyisinin kendisini Istanbula götüreceğini» söylemiştir. Kıza ayrıca bazı vaîtlerde de bulılnulmuş ve bu suretle Istanbula kaçırılması temin edilmiştir. İstanbulda on gün bir evde kapalı kalan Fahamet bir fırsatını bulmuş tzmîre babasına mektup la başına gelen felâketi bildirmiş vc buradaki adresi yazmıştır. Mektubu alan baba derhal Istanbula gelmiş ve zabıtaya müracaat ederek hâdiseyi haber vermiştir. Fahame-tin mektup yazdığını öğrenen Kemal I kaçmıştır. Tahkikata devam edil -inektedir.
Yeni kelb ilâcı
Pittsburg, 12 a.a. /(afp) — Profesör Wright, Pittsburg Tıb Akademisinde, İsviçre'ce keşfedilen ve Tromexane» adı verilen yeni kalb ilâcı hakkında izahat vermiştir.
Profesörün bu izahatına göre, Tromexane 24 saatten daha kısa bir müddet içinde kanı dağıtmakta olduğundan ülserli hastalara da tatbik edilmektedir.
nalarıpin yapımı Ve donatımı hakkında kanun teklifini;
2 — Muğla milletvekili Nuri Öz-sari’ın, ilkokul öğretmelilerinin almakta oldukları _ aylık dereceleri hakkmdaki 5242 sayılı kanunun 1 inci maddesinin değiştirilmesine, dair kanun teklifini görüşmek üzere bugün saat .10 da;
Millî Savunma Komisyonu:
Devlet çelik v.o Rimya endüstrisi' kapunu f^şarısmı, göriişmek üzpre bugüp sqpt 10 da toplaqpcak|prdn’-'
En mühim komünist
konferansı
★ (Baştarafı Birincide) yapabilecek olan ileri gelen şahsi yellerin bertaraf edilmesi.
2 —İkinci gayeyi batı tesirinin ta-
maıiıen silinmesi teşkil edebilir. Bu sadece yatırılmış sermaye bakimin dan değil, fakat batıdan gelen her türlü 'iptidâi madde ihtiyâcını uzak taştırmak suretiyle tahakkuk edebilir. - . ....
3 — Komünist Avrupa ile komü-
nist Asya arasında daimî bir ticaret köprüsü kurulması üçüncü noktayı, teşkil -etmektedir ’ ‘ ‘ '
SATILIK
BUİCK OTOMOBİL
4 kapıl}, kaloriferli ve Rüsurşhzf dur. Maitepede Ford garajındadır. Ödemede kolaylık saflanır. Tel 21841. Akşamları 13149. (§3)
Amerikan kütüphanesi ve bir konuşma
★ (Baştarafı 4 üncü sayfada) fazla personele ve çok paraya ihtiyaç vardır. Gayet büyük kütüphanelerde çok az memur çalıştırılmak tadır. Şüphesiz bu da-bütçe meselesiyle alâkalıdır. Keza yeni kâta-loğTa'r temîrfi, daha çök eser toplı-yâbilıhek işi hepsi' pöraya dayan-naktadır’. Bizde kütüphanelerin zen »iriliğini salğıyan amillerin başında •hali vakti, yerinde vatandaşların te-berrüleri gelmektedir. 1870 den bugüne kadar binlerce Amerikalı bu hususta büyük yardımlarda bulunmuşlardır. Meselâ Andrew Carne-gie hayatı devamınca 179 küsur mil-zon Türk Lirası hediye etmiştir. Rokfeller ve saire gibi zenginlerinizin de büyük himmetleri dokunmuştur.
Kıymetli izahlarından ötürü sayın Mrs. Dean’e teşekkürlerimi sunup ayrıldıktan sonra yolda hep kendinizi düşünüyordum: Bir millçtin i-erlemesi, fikirlerin olgunlaşması bakımından okumanın büyük ehem niyetini gözönüne alarak kütüphanelerimizi daha faydalı bir hale getirmek, şüphe yok ki tahakkukumu dilediğimiz işlerden biriçlir. A-caba zenginlerimiz bu mevzu ile ne lerece ilgilidir, ve bu husustaki fikirleri nedir? Bilmek ist^rc^rn-v
tün kadrosu UÖ^bıAMa^Hui’üft^ü^L hayvan yemi ve mevzuunda -he -gî; bi tedbirler. aUndığjm, geçen yıl'büî Rûmetin alâkasızlığı yüzünden bir buçuk milyon tonumuzun mahvol; duğunu, et kombinası mevzuunun hususi teşehbüse bıraRılıp bıraRû; mıyacağmı sormştur.
Diğer milletvekilleri de memleket teki işsizliğe, ticarî hayattaki buh-
de 17 defa şekil ve teşkilât değiştiren bu Bakanlığın her sene başka bir ithalât Ve ihracat rejimi ortaya koyduğunu, halen memleketimizin ticarî hayatında ve-piyasada büyük bir kararsızlık hüküm sürdüğünü, büyük 1 şehirlerimizde iflâsların ve ticareti 'terkedenlerin bir hayli olduğunu, son zamanlarda bir kısım -----------...
büyük firmaların müşkül duruma . rana, çeşitli kooperatiflerin inhilâ! düşmeleri karşısında hükümetin -ne , halinde bulunduklarına, su mahsulle gibi tedbirler aldığını, bankaların r: — is-
ticar! krediyi daraltmaları kârşı - c ■smda ' tioaret erbabının daha çok ; ınüşkilâia maruz: kaldıklarını, nlem ı leketimizde küçük tüccar ve esnafa ] kredi vfirçn müesseselerin, bankaja- ] rın yokluğunu, bu mevzuun .ele alın ması gerektiğini, ticaret mu - j vazenemizin ne variyette bulundu- j ğunu, ziraî mahsûl .fiyatlarımızın ] dünya fiyatları karşısındaki duru • . munun neden ibaret olduğunu, yapıl * mış, olçn ticaret muahedelerinin iyi ' işleyip işlemediğini, dış ticaret mev ( zuu ile bugün Ekonomi ve Tioaret, ‘ Dışişleri Bakanlıkları ile, Devlât Bakanlığının meşgul olduğunu, üç j Bakanlık arasında parçalanan bu , mevzuun ortada kaldığını İleri sürmüş ve sormuştur.
'A’bidın ’Potuoğlu da devletçilikle -hususî-teşebbüs sahasının ayrılması hususunda neler düşünüldüğünü, m ü tem ad i^e'â*'değiştirilen ih raaat ve», ........... __ .
ithalğt rtrjimlfe'ri yüzünden ticaret ha'» ininde bir kunduıs yatı'mjzırfove; tüccarlarımızın öarsm-tılar geçilmekte olduğunu, ithalât-da yiiz.d'g' .elli nisbetınde serhestiye, doğru giderken vaziyetin np hal a-lacağının düşünülüp dılşünülmgdi-ğlni, ticaret ofisi gibi bir teşjsilâta. artık lü^um olmadığını, Toprak O » fisin miibayaa yapmadığı halde bü-
Yugoslavya’ya silâh yardımı başlıyor
Baştarafı Birincide)
Sovyet Ruşyadan sonra Batı Avru-?anın en büyük hava kuvvetine malik bulunan ve peyklerin müşterek kuvvetlerinden üstün bir orduya sahip olan Yugoslavya, Rusyanın doğ rudan doğruya iştirak etmiyeceği her taarruzu başarı ile karşıhyabi-lir.
Bununla beraber, Millî güvenlik -.onseyine göre, Macaristan, Romanya ve Bulgaristandan gelecek jgteciler tarafından Yuşoslavyanın ny^t'emel istilâsı 'Yugosfav ordusu süratle '^elVrber edilmesi . zaruretini t göstermektedir? *ş-l&jffiaerHta* hükümeti/,bir is-: i lan în mey da na - getireceği d urumu karşılamak İçin,' Belg'râd hükümetine bazı şartlar altında, az miktarda askerî malzeme vermeği derpiş etmektedir.
ri ve balıkçılık hakkında bugüne k:, dar 76 rapor hazırlandığı halde bir adım bile ileri dtılşmâdığınp, İsletmeler’Bakanlığı diye kurulan Bakan lığın devlet sanayiini eline' alırken hususî sanayiin Ekonomi Bakanlığına bırakıldığını, koordine çalış manın ortadan kalktığına, iaşe işlerine, ekmek durumurp, belediyelerin ekrrçekleri kontrol etmediğine, hayat pahalılığının ,alıp yürüdüğüne temas etmişlerdir. ' Bakanın'vermiş' olduğu izahata nazaran, 1948 filânda dış ticaret mpvazenemigin 219 milyon lira açık verdiği, 1949 yılı nin 11 ayı sonunda da 149 milyin lira açığımız bulunduğu an -laşılmıştır. Komisyon yarın da mü’ zakerelere devam edecektir. ‘
ÇIKIKÇIYI İHBAR
İstanbul, 12 (Telefonla) — Gedik-ipâşaâa oturan 18 yaşında İrfhn İs
■ ’ ’ ’ ’ ’ racı .alâkadar ma-
kamlara müracaat ederek ecnebi kon sploslukların birinde kavaslık yapan Yani’nin kendisine mütehassıs opeçâötür süsü vererek kendisini tedavi ettiğini ve topâl bıraktığını ve bir kaç Rişiyi daha kırık çıkık tedavisine yeltendiğini ihbar etmiştir
İstanbul C.H.P. İl Kurulu
★ (Baştarafı Birincide) tadır. Bunlar mebusluğu aralarında paylaşamamaktacbrlar. istifa e-denler genel şekrete-liğe verdikleri dilekçelere istifanın i'utul edilire-dilmemesi ı.akkıpda âçık kapı-bırakmalarına bu halın sebep olduğu iddia edilmektedir. (Genel sekrqler-lik nihaî kararını vermedikçe, müstafilerin parti tüzüğü gereğince durumu açıklıyamıyacaklarına işaret olunmakta ve tekziplerin bundan leri geldiği bildirilmektedir. "
Ölçü ve ayarlar müdürü beraet elit
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Ölçü ve Ayarlar Müdürü Hilmi Ce-Jil Günalp aleyhinde, 7 yaşında küçük bir çocuğu okşamaktan sarkıntılık isnadiyle .birinci sul|ı ceza mah kemesinde görülep dâvada verilen karar, Yargıtay ceza daireşince ÇSf)' sından bozulmuştu. Buna uyatak tab klkatı tevsi eden jiynı, . mahkeme dün yapılan 'Hıhu-jinahi. şikâyetçi taraf hâdisenin bir şefkat eseri olmaktan ileri, bir mahiyeti taşımadı-,ğma kanaat, hasıl eylediğini mis ve dâvasından feı-Qga,t etmiş °1 Huğundan mahkemece de ay.m naat hasıl edilmiş, dâvanın SVRu" tuna karar verilmiş ve Hilmi Çelil Günalp, beraat etmiştir.. .• i ■
Sahife: 6
Z A F F n
First Wienna takımı dün
akşam şehrimize geldi
AvusturyalIlarla ilk karşılaşmayı yarın takviyeli Harbokulu takımı yapacak
Avusturyanın First Vienna tâkr mı dün akşam Toros ekspresiyle Mısırdan şehrimize gelmiştir.
Misafir takımı garda bölge baş-kanile kulüp temsilcileri karşılamışlardır.
Evvelce mutabık kalındığı veçhile AvusturyalIlar şehrimizde 14 ve 15 Ocak tarihlerinde iki maç yapacaklardır.
First Vienna ile ilk karşılaşmayı yann 19 Mayıs Stadyumunda saat 14.30 da takviyeli Harpokulu yapacaktır. Harpokulu takımının, halen Yedek Subayda bulunan Fenerbah-çeden Fikret, Salâhattin, Murat ve Muhafızgücünden Mehmet, ve Salim, İzmir Kayagücünden Sahir ile takviye edilmeleri kuvvetle muhtemeldir.
AvusturyalIlarla Pazar günü ikin ci karşılaşmayı yapacak olan Genç-lerbiriidi de Demirspordan İsmet, Mustafa ve Rıdvanı alarak takviyeli bir şekilde çıkacaktır.
Bilindiği gibi First Vienna takımı Istanbulda yaptığı dört karşılaşmada Fenerbahçe ile 3 ■ 3 berabere kalmış, Galatasaraya 1 ' 0 mağlûp olmuş, Beşiktaşı 3 - 1 yenmiştir. Son maçlarında Vienna’lılar takviyeli Fenerbahçe takımına 2 - 1 ye-
First VPienna takımı
Bu sene yapılacak Futbol birincilikleri
13 1 Wı
Azerbaycan Kültür Derneği İkinci Kongresi Gündemi
15 Ocak 1950 saat 0.30 da, Ankara! Halkevi önünde toplanılarak Atatürk’ün muvakkat kabri ziyaret e-dilecek.
1 — Açılış sat 10 da Ankara Hallc-evinde,
2 — İstiklâl marşı ve Atatürk’ü anma.
3 — Yoklama.
4 — Dernek Başkanının açma söylevi.
5 — Kongre Başkanlığı seçimi (Bir başkan, bir başkan vekili ve iki kâtip).
6 — Genel sekreterin raporu.
7 — Denetleme kurulunun raporu
8 — Yönetim Kurulu raporu ile Denetleme Kurulu raporunun görüşülmesi.
9 — 1950 yılı bütçesinin görüşülmesi.
10 — Gelen mektup ve telgrafların okunması.
11 — a) Yeni Yönetim Kurulu seçimi.
b) Yeni Denetçi Kurulu seçimi.
c) . Yeni Haysiyet Divanının seçimi
12 — Kongre tutanağının okunup onanması.
13 — Kongre Başkanının kapanış söylevi.
14 — İstiklâl marşı ve kapanış.
Sayın üyelere duyururuz. (92)
'gar gazinosUsX:„-İ
... ---------- - Salonunda
Cumartesi 14 Ocak 1950 akşamından itibaren tanınmış İspanyol Koro Atraksionu
SOLERA DE ESPANA
Meşhur şarkıcı
PAQUITA SERANO ve JOZE CASTRO
iştirakile ber Pazar saat 17den 19 a kadar matine.
Tel- 13190
' 12603
(69)
J
r- Kartal ve ÛUADRAT -)
Çizmelerini Tercih Ediniz.
Vatandaş! Rekabetten doğan ucuzluk işte böyle olur pahalılıkla mücadele ediyoruz. Çizme fiyatları
750 kuruştan değil 5 lira
Kartal çizmelerinin fiyatlan
22 No.dan 25 No.ya kadar 700 Krş.
26 . 29 • ■ 750 ■
30 . 32 . . 850 .
33 . 34 . • 900 .
35 . 36 . . 1250 .
37 f 38 . • 1400 ■
39 . 45 . . 1900 ■
Ankara Elektrik Teknisyenin Derneğine Kayıtlı Üyelerin Dikkat Nazarlarına
Derneğimiz, üyelerinin cezai ve hukukî bilûmum dâvalarına bıkmak üzere bir avukat temin etmiştir.
Danışma, mukavele
tanzimi, icra
takibatı ve dâva rüyeti gibi müşkül leri olan arkadaşların Derneğimize müracaatla, tanıtma kartı almaları-
Yönetim Kurulu Başkanlığı
(78)
Muhasebe
Yeni Vergi Kanunu isteklerine göre uygun fiyatla Muhasebe (Defter) tutulur ve muhasebe dersi verilir.
Müracat: Zafer’de Muhasip.
Bilmişlerdir.
AvuâSury'alılar Mısırda çok İyi neticeler almışlar, bu arada Kahire karmasile 2 - 2, diğeri 0 - 0 olamak üzere iki defa berabere kalmışlar. İskenderiye karmasını 3 • 0, Port-sait karmasını da 3 - 1 mağlûp etmişlerdir.
Kayak çalışmaları
B. T. Ankara Bölgesi Dağcılık ve Kayak Ajanlığıhndan:
Kayak çalışmalarına 15 Ocak 1950 Pazar günü Ayaş belinde devam e-dilecektir.
Kar yağdığı takdirde, Dikmen’e gidilmesi ihtimali de mevcuttur. Çalışmalara katılmak istiyenlerin Cumartesi günü sat 10.00 dan itibaren 22426 numaraya telefonla müracaat etmeleri rica olunur.
Türkiye birinciliği Bursada yapılaçak Öğrendiğimize göre Futbol Federasyonu, bazı kulüplerin uzun zamandan beri ısrarla talepleri üzerine Türkiye Birinciliklerinin tarafsız bir bölgede yapılmasını kararlaştırarak Bursa bölgesini seçmiştir. Bu karar gereğince 1950 yılı Türkiye Futbol Birincilikleri Bursa’da yapılacaktır.
ltalyaya gidecek genç Millî takım
2 Nisanda İtalya'da Millî Futbol Takımımızın, Akdeniz Kupası maçları için İtalyan Millî Takımı ile yapacağı karşılaşma için genç millî takımımızın teşkil ve tesbitl işine başlanmıştır.
Bununla ilgili olarak Futbol Federasyonu İstanbul, Ankara ve İzmir bölgelerine birer tebliğ göndererek, 1928 dan yukarı doğumlu ve millî takıma girebilecek kabiliyette olan futbolcuların isimlerinin bildirilmesini istemiştir.
Malûm olduğu gibi 1926 tarihinden önue doğan üç futbolcu da genç millî takımda oynayabilecektir.
Muhtelif yerli ve ecnebi temasların tarihleri tahribi olarak tespit edildi
1950 yılı içerisindeki futbol faaliyeti geçen yıllara nazaran bir hayli fazladır. Bu faaliyet programında Milli Eğitim Müsabakaarı, Türkiye Birinciiği, Başbakanlık Kupası ile Akdeniz Kupası, Dünya Birinciliği ve millî temaslar bulunmaktadır.
Millî Eğitim müsabakalarına İs-tanbuldan 4, Ankara ve İzmir ikişer takımın katılması ile 8 takım arasın da 4 Mart tarihinde başlanacaktır. İlk karşılaşmalar mahalli takımlar arasında yapılacktır.
Henüz kuralar çekilmemekle beraber, müsabaka tarihleri şu şekilde tesbit edilmiştir: 4, 5, 11, 12, 18, 19. 25, 26 Mart, 8, 9, 15, 16, 22, 23, 29, 30 Nisan ile 6, 7, 13 ve 14 Mayıs 2 Nisan tarihinde Akdeniz Kupası için genç milli takımımız İtalyanlarla karşılaşacaklardır. 20, 21, 27 ve 28 Mayıs tarihleri ecnebi temaslar i-çin boş bırakılmıştır. 1, 3, 4 Haziran tarihlerinde de Türkiye birinciliği yapılacaktır.
11 Haziran tarihinde Başbakanlık kupası için Türkiye birincisi ile Milli Eğitim Müsabakası birincisi karşılaşacaktır.
30 Haziran tarihinde futbol mevsimi resmen kapanacaktır.
25 Haziran -tarihinde Brezilyada yapılacak olan Dünya kupasına katılıp katılmıyacağınuz hakkında henüz bir karar alınmamıştır. Katıldığımız takdirde Türkiye birinciliği ile Başbakanlık kupasının oynanma tarihlerinde bazı değişiklikler zaruri olarak yapılacaktır.
Bu yıl Millî Eğitim müsabakan için günün icaplarına göre, mail hususlarda bazı yeni kararlar alınması dâ düşünülmektedir. Geçen yıllarda deplasmanlarda takımlara verilen yol masraflarının kâfi gelmemesi yüzünden bu yıl îştanbul - Ankara ve İstanbul - İzmir için 2.500 lira Ankara - İzmir için de 3.500 11-
ra verileceği anlaşılmaktadır.
Bu maçlar esnasında İstanbul, Ankara ve İzmir stadlan için % 10 şaha hissesi verilecektir. Saha hissesi ve yol parası hakem ücretleri çıktıktan sonra geri kalan para da müsabaka yapan takımlar arasında taksim edilecektir.
Futbolcular da grev ilân etti
Madrit, 12 a.a. (afp) — İspanyanın «Cordova Real» Kulübü futbolcuları grev ilân etmşilerdir. Antrenör tarafından antrenman^ çağrılan oyuncular, kulübün kendilerine borçlu bulunduğu aralık aylıkları ile iki primi almadan oynamayacaklarını söylemişlerdir.
Müdüriyet derhal parayı bulmuştur. Fakat bazı oyuncular bunu kâfi görmiyerek antrenman yapmamışlardır.
(1005)
—BÜYÜK SİNEMADA----------------------------------
Mete Spor Gençlik Kulübü Yararına
19 Ocak 1950 Perşembe Gecesi Saat 21 de
Büyük TürK Musiki Konseri
1 — Eşsiz 6es sanatkârı
HAMİYET YüCESES'in
. ŞEHRİMİZDE TEK KONSERİ
2 — Üstad Kemani NECATİ TOKYAY
3 — GalatasaraylI NECDET CİCİ teberrüken iştirak edecektir.
4 — Genç okuyucu NUSRET ERSÖZ
5 — NEVZAT EKMEKÇİ ve sevindi küçük KAKABÖCEKLER
6 — Seçkin ve kıymetli saz topluluğu ve diğer sanatkârlar-
dan müteşekkil muhteşem konser.
Numaralı biletler:
Yenişehirde : Büyük Sinemada f :ec .-1
Ulusta ; Florya Spor Mağazasında.
Cebecide : Cebeci Eczahanesinden temin edilebilir.
Lokanta, Otel ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası Başkanlığından
Ana nizamnamenin 1 nci maddesi gereğince idare heyeti 19 Ocak 1650 Perşembe günü saat 15 te Halkevi Konferans Salonunda olağanüstü genel bir kongre yapmağa karar vermiştir.
Sendikamıza mensup Lokanta, Otel, Kahve, Şekerci, Pastahane, Gazino, Han ve benzeri eğlence yerlerinde çalışan bütün işçi vatandaşlarımızın Büyük Kongremize gelmeleri önemle rica olunur.
GÜNDEM :
1 — Açış.
2 — Kongre Divanı seçimi.
3 — Ankara işçi sendikaları Birliğine girilmesinin müzakere ve karam
4 — Üyelerin dilekleri.
Hususî OTOMOBİL
(60)
I
Hilman 16000 Km. katiyen tamir görmemiş, mükemmel vaziyette, acele satılıktır. Mesai haricinde Tel: 23722.
Ankara Ticaret Odasından
Ticaret sicillinin 1482 numarasında müseccel Kumtaş Limited Ortaklığının, fesih ve tasfiyesine. Turgut Yalım’la Talât Asal’ın tasfiye memuru olarak seçilmelerine karar verilmiş bulunduğu odaya tevdi edilen Ankara 3 üncü Noterliğince mu-saddak Ortaklar Umumi Heyetinin fevkalâde toplantısı kararı suretinden anlaşılmakla, işbu fesih ve tasfiye işi ile tasfiye memurluklarına seçilme keyfiyetinin 11/1/1950 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği ve bahis mevzuu karar suretinin aşağıda aynen yayınlanmakta olduğu duyurulur.
Kumtaş Lhnitcd Ortaklığı Ortaklar umumi heyeti kararı
Murahhas âzalık heyetinin 27 Aralık 1949 tarihli 133 sayılı kararına istinaden ortaklığımız müdürlüğünün 29 Aralık 1949 tarihli 126 sayılı mek-tubiyle, ortaklığımız hissedarlarının 24/12/1948 tarihli 114 sayılı kararı üzerine ortaklığımız faaliyetinin ida meşinde bir fayda memûl olmadığının belirtilmiş bulunduğu ve bu iti -barla tasfiyesi cihetine gidilmesinin esas itibariyle tekarrür ettiği ancak yapılacak süratli tasfiyenin ortaklığımızı daha fazla zarara sokacağının mülâhaza olunduğu ve bu sebeple ortaklığımız genel kurulunun 31/3/ 1949 tarihli 118 sayılı kararı ile yukarda zikri geçen karar gereğince Ö-zel İdare, Belediye ve Sümerbank hisselerinin % 60 ı mukabilinde Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığına devrinip kabul olunduğu ve bu kararlardan ve Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığının, ortaklığımız hissedarı olmasından sonra da yeni iş deruhte edilememesi ve böylece esas sözleşmemizle tesbit olunan ortaklığı mız maksadı teşekkülünün temin o-lunamaması hasebiyle ortaklık faali yetinin devamında bir fayda mülâhaza edilemediğinden ve bu itibarla faaliyetin devamı yalnız masraf İhtiyarına sebep olacağı cihetle ortaklığımızın esas sözleşmemizle tesbit olunan şartlar dairesinde kanunî fesih ve tasfiyesinin uygun görüldüğü ve bu itibarla esas sözleşmemizde tesbit olunan şartlar dairesinde ortaklığımızın kanunî fesih ve tasfiyesi ve tasfiye memurları olarak da Türkiye Emlâk Kredi Bankası umum muhasebe müdürlüğü şef-lef inden Bay Turgut Yalımla Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığı müşaviri Talât A * salın 3659 sayılı kanunun 15 inci mad desi delâletiyle 3460 sayılı kanunun 45 inci maddesinde yazılı muameleye tabi kılınmak üzere 100 er lira aylık ücret verilmek suretiyle tayin • leri, bildirdiğinden keyfiyet umumi heyetimizce tezekkür olunmuş ve bütün bu sebepler dolayısiyle ortaklığımızın esas sözleşme ile tesbit olunan şartlar dairesinde 29/12/1949 tarihinden itibaren kanunî fesih ve tas fiyesine ve tasfiye memurları olarak da Türkiye Emlâk Kredi Bankası U-mumî Muhasebe Müdürlüğü Şeflerin den Bay Turgut Yalım’la Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığı Müşaviri Bay Talât Asal’ın 3659 sayılı kanunun 15 inci maddesi delâeletiy-le 3460 sayılı kanunun 45 inci maddesinde yazılı muameleye tabi kılınmak ü?ere 100 er lira aylık ücret verilmek suretiyle tayinlerine Genel Kurulumuzun 28/12/1949 tarihli fevkalâde toplantısında karar verilmiştir.
Ortaklık Umumî Heyeti
Türkiye Emlâk Kredi Bankası a-dına:
İsmail Hakkı Göreli, Y. Sezai U-zay, Fahri Engin, Hamit Yalın, Muhlis Ansan, Saffet Tuncay, Mithat Yenel.
Emlâk Bank Yapı Limited Ortaklığı adına:
Said Dural, Reşat Mütevelli. (89)
Adres:
Çıknkçıla
20 No
23
26
30
33
35
37
40
SARAN KULAK: Güven ____________ .
Yokuşu Saraçlar Çarşısı No. 107 Telefon : 11919
I ı
dan başlar
(İrat çizmelerinin fiyatlan
dan 26 No.ya kadar 500 Krş.
750 .
825 , 1000 . 1050 .
1500 .
1550 . 2100 .
25
29
32
34
36
38
44
Kundura Mağazası
(1519)
Mühendis, Teknisyen ve Mütercim Daktilo Alınacak
TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN:
Müessesemiz tarafından yaptırılacak hububat silolariyle et ve balık sanayiine ait tesislerin inşa ve mekanik teçhizatına ait işlerde gerek büroda gerek şantiyelerde çalıştırılmak üzere yüksek makine ve inşaat mühendisleriyle, inşaat Mühendisi ve Makine teknisyenleri alınacaktır.
Bu işlerde ihtisas sahibi veya evvelce bu gibi işlerde çalışmış olanlarla ecnebi dil bilenler tercih olunacaktır.
Bunlardan maada İngilizce ve Almanca mütercim ve ayni dillerden mütercim daktilolar da hizmete alınacaktır.
Verilecek ücret taliplerin ihtisas ve tecrübeleri gözönünde bulundurularak tesbit olunacaktır.
Taliplerin, belgelerini kısa hal tercümesi, iki kıta fotoğrafları ve istedikleri ücreti bildirir bir mektupla 8/2/950 tarihine kadar Genel Müdürlüğe göndermeleri ilân olunur. (119) (1«)
f" 1 *
Anadolu Ajansı T. A. Şirketi ! İdare Kurulu Başkanlığından
Şirketimizin 9/1/1950 tarihinde^'apılan hissedarlar fevkalâde Genel Kurul toplantısında, sermayesinin beher hissesi 10 ar Türk Lirası olmak üzere yirmi bin liradan yüz bin liraya arttırılma- | sına karar verilmiştir. Bu suretle sekiz bin yeni hisse satışa ar- ı zedilmiştir. □
j Hissedarların ruçhan haklarını kullanarak, hisseleri nisbetin- I
de iştirak edebilmeleri için onbeş gün İçinde İdare Kurulu Başkanlığına baş vurmaları rica olunur.
I Anadolu Ajansı T. A. Ş.
İdar« Kurulu Başkanı I £ Namık Ambarcıoğlu
(90) I
-
Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemiz Kamu Hukuku kürsüsü için bir Asistan alınacaktır.
Ankara Üniversitesi Asistanlık Yönetmeliğinin dördüncü madde ■ sinde yazılı şartları haiz olan isteklilerin gerekli belgeleriyle birlikte Fakülteye başvurmaları.
Yabancı dil imtihanı 3 Şubat 1930 Cuma günü saat 15 de yapılacaktır. (248) - (22)
Ankara
Şoför Okul’unda
YENİ DEVRE KAYITLARINA BAŞLANMIŞTIR. OCAK »ONUNDA DERSLERE BAŞLANIYOR ı — Okulun müddeti 3 aydır.
2 — Okulun ücreti (Motor ve direksiyon dersleri dahil) 132,5 Liradır.
3 — Amatörler için yalnız direksiyon dersi 50 liradır.
4 — Her gün saat 14 den 18 a kadar okula müracaat edilebilir.
Ismetpaşa caddesi No: 4 Tel: 21MS
________________________(«3) Yetkili Elektrikçiler Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığından
Yakında Genel Kurul toplantısı yapılacağından yetkili ve yetgilile-rin nezaretleri altında bulunan mes-lekdaşların Derneğimize acele kayıt olmaları rica olunur.
Dernek adresi:
Anafartalar caddesi. Zafer sokak No. 34/5 (88)
• •
MAVİ GİŞE PİYANGOŞUNDA
Millet Partisi Kongreleri
1 — Millet Partisi merkez jlçe kongresi 15/1/1950 Pazar günü saat 16 da, Yonişehir Sümer sokak No. 5 genel merkez binasında icra edileceğinden delegelerin leşrifleri.
2 — Millet Partisi Çankaya ilçesinin merkez bucak kongresi 15/1/ 1950 Pazar günü saat 20 de genel merkez binasında icra edileceğinden delegelerin teşrifleri.
Gündem:
1 — Kongre başkanı ve sekreter
2 — Geçici yürütme kurul faaliyet raporunun okunması.
3 — Geçen devre hesaplarının tetkiki.
4 — Yeni yıl bütçesinin kabulii.
5 •*- Yürütme kurulunun ve üst kongreye delege seçimi.
6 — Dileklerin tesbiti. (87)
Terzilere Müjde
Çocuk Sarayı karşısında Kar-desfeci handa İstek Terzievinde görülmedik ucuzlukta ju malzeme satılmaktadır.
Kuruş
Birinci aof. 375
İkinci sof. 250
Birinci ipek saten 475
İkinci ipek saten 375
Çile ibrişim ve kardoviat
gram 5
Otomobil Dünyası
Dergisinin
OCAK SAYISI ÇIKMIŞTIR
Dergi, her otomobil meraklısını ilgilendiren en enteresan, yazılarla doludur.
Abone için : Ankara İsmetpaşa Cad. No: 4 müracaat edilebilir.
Perakende: Ankarada Berkalp.
Çankaya, İzmirde: Yavuz kitapevle-rınde 50 kuruşa satılmaktadır.
İstiyenlere parasız nümune-sayısı gönderilir. (84)
Ankara Elıktrik Teknisyenleri Derneğine Kayıtlı üyelerin dikkat nazarların
Demeğimiz üyelerinin ve aile efra dinin hastalık hallerinde tedavilerinin yapılması için Demeğimiz, dahili ye v* kadın hastalıkları mütehassısı doktor temin etmiştir. İhtiyatlı olan üyelerimizin Derneğimize müracaatları ile muayene kâğıdı almalarını rica ederiz.
Yönetim Kurulu Başkanlığı (79)
Sofilik KAMYON
Amerika Büyükelçiliği, 1943 modeli 1 1/2 tonluk Ford kamyonu satılığa çıkarmıştır. Teklifler 20 O-cak 1950 gece yarısına kadar kabul edilecektir. Büyükelçilik her hangi bir teklif) veya bütün teklifleri reddetmek hakkını muhafaza eder.
(55)
Matematik
Fransızca
Fizik Dersleri
Zafer Gazetesine müracaat.
Tel:15315
ZAYİ
Ticaret Bakanlığının 7346 sayı 22/9/1949 günü 3192.14 dolarlık ithal müsaadesi Kambiyo nüshasını zayi ettim. Yenisini alacağuudan. eskisinin hükmü yoktur.
DİKKAT
Kurtuluş, Sümer mahallesi No. 112. Seyhan Kasabevinde taze deve eti satılmakta olduğunu sayın halkımıza bildiririz. (91)
DIŞ TABİBİ
HALİD SUNGUR
Çarıkındaki muayenehanesini Anafartalar Vakıf İş Hanı kat L No 118 • a a kİ etmiştir.
(1879)
Sahibi ve Başmuharriri MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada yazıişlerini fiilen İdare eden: Hikmet YAZIC1OĞI C
Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
20.000
LİRAYI 220555 No. lu BİLET SAHİBİNE KAZANDIRDI
Ulus Meydanı Yeni Sinema Karşısı No. 22 Taşradan sipariş kabul edilmez.
(«)
Comments (0)