NİSAN 1950
Baîmuhordrfı Mümtaz Faik Fanîfc
»cölâelİBt Câlifleri: 3 Kntasa: 1S8 - - ANKARA Telgraf: Zafer Gssetesî Ankara Hsşrııuh-ırrîr tel: .......1561*
¥nı İşleri, İdare:........ İdili
Fiyatı her yerde 16 kuruştur.


ZAFER
Vatandaş
İllerden gelen D. P. aday listeleri
rn%|i
s
M
j adayların tesbitine başlandı
M
M. _ I .M ........o • .. ı ■
faaliyet gittikçe artıyor
Genel Merkezin göstereceği
w.

Demokrat Parti önümüzdeki günlerde mühim bir seçim beyannamesi yaymlıyacak
Demokrat Parti Genel İd;
iıi
i'
Bir alâkasızlığın hazin neticeleri
A. FENİK
Aksayan Seçmen kartları
emleketimizin Kahraman İKMI Evlâdı, Ordumuzun bir tek Mareşali, Büyük Asker ve Büyük İnsan, Fevzi Çakmak, Milletin saygı, sevgi ve tâzim hisleri üstünde taşınarak Hakkın rahmetine tevdi edilmiş bulunuyor.
Onun aziz hatırası önünde bir ' defa daha hürmetle eğiliriz.
Cenaze töreni münasebetiyle Is- I tanbul hakikaten çok müstesna günlerinden birini yaşadı; Büyük Asi ker’e son vazifeyi yapmak için bü- I tün şehir ayakta idi. Üniversite gençliği onun ölümü karşısında çok asil bir heyecanla duyduğu büyük teessürü kitle halinde ifade etti. Bu ölüm haberi memleketin htr köşesinde büyük bir acı yarat-I?, ve vefakâr, kadirbilir Türk Milleti hakikaten can evinden vurulmuş gibi bir elem duydu...
Sayın Maıeşal’iıı herkes tarafından bilinen vatan hizmetlerini bu- , rada bir defa daha tekrar edecek değiliz. O zaten tarihin altııı sayfalarında yer almıştır. Evet, her fâni insan gibi Mareşal de nihayet ölümü tattı ve böylelikle ebediyete intikal etti.
Onu soıı istirahatgâhma götürmek için resmi bir tören hazırlan-mıştır. Fakat cençlik ve halk Bü-

çok daha kuvvetli olan elleri üzerinde tâ Eyüpsultana kadar taşımış ve resmi tören yapılamamıştır.
Şimdi teessürümüz ne kadar devam ediyorsa da o müstesna günün ı heyecanları kısmen yatışmış bulu- | ııuyor. Ve hâdiseleri daha serin- [ kanlılıkla muhakeme edebiliyoruz. 1 ★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de) |
Bir çok vilâyetlerden Milletvekili adaylıkları için % 80 lerin seçilmesi ile neticelenen listeler peyderpey D. P. merkezine gelmeğe başlamıştır.
Parti merkezinde Celâl Baya-r’ın Başkanlığında toplanan Genel İdare Kurulu, hummalı bir faaliyetle bu listeleri tetkik etmektedir.
D. P. saflarında' yer alan ve yoklamalara iştirak etmemiş bir çok değerli zevatın % 20 ye ithali mu-susunda idare kurulu tam bir görüş beraberliğine sahiptir.
D. P. merkezinin % 20 leri de ihtiva eden kat’î aday listeleri ile beraber muhtelif memleket meselelerini izah eden bir de beyanname yayınlaması' muhtemeldir.
Titiz bir çalışma neticesi hazırlanacak olan bu beyannameye büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir.
% 80 yoklamasını kazanan D. P. lilerden listeleri gelmiş olan vilâyet adaylarım bildiriyoruz:
Konya D. P. Adayları
6 Nisanda 13 ilçede yapılan ve 715 delegenin iştirak ettiği yoklamaların neticesi 12 Nisanda Demokrat Parti merkezinde müşahitler ve a-daylar önünde tasnif edilmiştir. Kazanan adaylar rey şu’asiyle şunlardır:
1— Fahri Ağaoğlu. (Avukat),
2— Himmet Ölçmen (Y. Mühendis).
3— Ziya Barlas (Doktor).
4— Remzi Birant (Y. Su M₺ihen-
disr.
5— Muammer Obuz (Avukat.)■ •)— Kemal Ataman. (Veterinar)
7— Tarık Kozbek (Avukat).
8— Ali Riza Erca/ı (Çiftçi).
9— Ömer Rıza Dojfrul (Gazeteci)*
★ (Devamı ‘Sa: 6 Sü: 5 de)
Bir Demokrat adayın notlan
Bütçe muvazenesi ve
masrafların ağırlığı
VI
Memleketimizde hayat şartları en ağır mükeellefiyet yükü altı güçleştiği nisbette, bütçe mas-1- ---
Şehrin geniş bir kısmında hiç bir hareket yok !
Yeni Seçim Kanunu gereğince, dağıtılması lâzım gelen seçmen kartlarının, muhtarlar tarafından bazı mahallelerde tevzi edilmesine mukabil, şehrimizin büyük bir kısmında henüz hiç bir hareket gözükmemektedir. Bir yanlışlık olduğu takdirde vatandaki (Devamı Sa: 5 Sü: 5 de)
Mareşalin tabutu Beyazıt camiinden çıkarıldıktan sonra (Foto Zafer: İstanbul)
Mareşalin ölümünde yapılan tahrikler dolayısile
Sanıkların grup grup
sorguları yapılıyor
Zabıta tarafından nezaret altına alınan 92 kişinin 48 i mahkemece tevkif edilerek cezaevine gönderildi İstanbul, 13 — İlgili makamlardan aklığımız malûmata göre, 11 Nisan günü ve gecesi Teçemmüat Kanununa aykırı toplanı? yapan ve bu toplantıyı dağıtmak ..isteyen zabıta memuralrına şiddet göstermek suretiyle vazife esnasında hakarette bulunduklarından dolayı 4a\ kişinin sorguları yapılmış ve tevkiflerine karar verilmiştir.
* (Devamı Sa. 6 Sü. 1 de)
Yedi Tıcanî
müridi dün
p da1
W VB güçleştiği nisbette, bütçe mas-1 bulunan memleketler arasLfıa i' fhal raflarının İktisadî bünye üze- etmektedir. Fiili mükellefiyet yü İkü-rındeki tazyik! ağırlaşmaktadır, nün ağırlaşması, İktisadî terak ln "ha-Mılli gelirden takriben üçte bjiı i' reketinin tahakkukunu gecikti o ve devletin, mahallî idarelerin ve sair güçleştiren bir hâdisedir. Bü»tCe . ma-s resmi teşekkülerin ihtiyaçlarına kul- raflarının itidal hududlarıodan ’ her lan 11 ma k t ad 11". Rll nîvjhpf ‘Tiil’lrivp’vi cono Kira-? rlnlv.» ..
findeki
* r “TT’.’T’*’” *“““ DU‘ ! resmı teşeKKuıerm ihtiyaçlarına k
yuk Asken bıı- top arabasından ela lanılmaktadır. Bu nisbet, Türkiye’yi
tevkif edildi
Bundan bir kaç gün önce tarikatçılık yapmaktan sanık olarak yargılanmak. üzere mahkemeye gelen
Keıruıl Pilâvoğlu lehine tezahürat yaparak Adliye binasının içinde ve dışında, tekbir ve tehlil getiren ti- ( cani .tarikatı mensupları hakkında-' ki-tahkikata devam edilmektedir.
Şimdiye kadar sorgusu yapılanların sayısı 40 ı bulmuştur. Bunların elebaşılarından olan 7 mürit dün akşam Adliyeye sevkedilmiş ve gecenin geç saatlerine kadar sor- I guları yapılmış, müteakiben de tevkif edilmiştir. '
Mahkeme kararında, bunların ' 1 şeyhleri Kemal Pilâvoğlu için yap- j tıkları tezahüratın alelâde bir sem-; pnti gösterisini aştığı, hükümetin ' otoriterini ihlâl ettiği bildirilmiştir.1
üzerindeki i Mareşali
Cenazede bulunmak üzere
Istanbula giden talebeler döndü
Dün Ankarada bir hâdiseye meydan vermemek için emniyet tedbirleri alındı Vatanın Büyük Evlâdı Mareşal I ifa etmek için İstanbula gitmiş o Fevzi Çakmak’ın cenazesini ihti- ' «•“"»- —-■)
■* ---ram kolları üzerinde taşımak ve
■fa (Devamı Sa. 6 Sü. 2 de)! Büyük Kahraman’a son vazifesini
yalanlama
[
[
V Yardım plânından |j 20 milyon lira | seçime sarf | edilmiyecekmiş I
Devlet Bakanlığının tebliği;{
Ankara, 13 (a.a.) — Devlet Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
Bazı illerimizde Marsholl yardımından alınan paranın 20 milyon lirasının seçim işlerine sarfedilece-ği yolunda propaganda yapıldığı öğrenilmiştir. Devlet Bakanı tarafından Büyük Millet Meclisi kürsüsün de ve basına verilen izahatta Mars-hall yardımından alınan paraların son santimine kadar nerelere sarfe-dildiği ve edileceği bir çok defalar açıklanmıştı. Memleketin kalkınma işine tahsis edilen bu paradan muay yen- bir rakam zikrederek seçim işine ayrılacağını söylemek suretiyle halk efkârının karıştırılmak isten diği anlaşılmaktadır.
Bakanlığımız uyanık halkımızın bu gibi şayialara inanmıyacağina emin olmakla beraber bazı sütü bozuklar tarafından uydurulan bu yalanı tekzip etmeğe Anadolu Ajansını memur etmiştir.
"Basın Balosu» yarın akşamj| Yarınki Cumartesi akşamı Ankara Palas salonlarında verilecek olan için ısıanöuıa gitmiş u- ( Gazeteciler, Balosunun hazı,ülıkla-yakın Üniversiteli, dün rına devam edilmektedir. Dışişleri 9.15 de hususî bir katarla Bakanı Necmettin Sadak’ın başkan-
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 1 de)
lan 1.000 e y« ---------------- ——
sabah saat 9.15 de hususî bir katarla
* (Devamı Sa. 6 Sü. 6 da)
Ankara Ziraatçilerine tarım âletleri tevziedildi
Dun yapılan tevziat esnasında Vali Avni Doğan, Marslıall plânından tahsis edilen traktörlerin başında (yazısı 6 mcıda)
sene biraz daha uzaklaş mas”** i bal hesabına bir endişe mevzuu ne gelmiştir.
Önümüzdeki seçimlerde, halk l çe açıklarını müzminleştiren zih niyeti tasvip veya reddetmek mecb «-riyetindedir. Prensipsiz ve irades İz bir halde kabaran masrafların akır V tısında sürüklenen hükümetlerin si
★ (Devamı Sa. fi Sü. 2 do)
lüt-
Tyrone Power ölüm tehlikesi ati ttı
Manila, 13 (a.a.) (United Press) — Burada bir film çevirmekte'olan tanınmış Amerjkslı aktör Tyrone ölüm tehlikesi atlatmış-


Japon pike uçağının bir !
Amerikan hücum botuna taarruzu i sahnesi çevrilirken, pilot uçağın betmiş ve uçak Tyrone ger «rintlerin durduğu kınında denize düşerek I parçalanmıştır. Filipin hava kuv-l vetlerine mensup pilot ve yardımcı pilot deniz hastahanesine kaldırıl-1 mıglardır.
Bu film ikinci dünya harbinde ı yapılan çete savaşlarını gösterecek 11 1 ,,r- -14,


■|Z AFER’in iki yeni macera romanı
AKINTIYA I KÜREK
1- Güzel Fiyorenda
2- Bellamy cinayeti
__ Mişcl Zevako’nun ilk defa ve yalnız «ZAFER» içiıı RAGIP RIFKI tarafından dilimize çevri-. . ı eseri, -Pardiyanlar., «Borjiya», «Paris Çiçekleri, ve nihayet bundan evvel tefrika ettiğimiz
p" »-iz Çavırı» gibi tanınmış diğer eserlerinden çok daha heyecanlı, muhteşem ve binbir macera ür. .Güzel Flyoreud». haştan sooa kadar size zevkli, zevkli oldujıı kadar heyecanlı daki-kalar yaşatacaktır.
‘ o — Llilhass^ Polis roman larında büyük ve haklı bir şöhret yapmış olan Frances Noyes Harfin ’ik defa Zaferde neşredilecek «Bellamy Cinayeti Dâvası» isimli romanı S. Yazıcı-oqlu tarafından fevkalâde güzel ve seyyal bir üslûpla dilimize çevri mıştır. Bellamy Cinayeti» iSinbir esrarın düğümlendiği bir noktadır. Bu nokta sizi meraktan heyecana heyecandan tecessüse, sevk edecek ve en ummadığınız bir anda bütün ihtişa-miyle çözülecektir.
ı r ariöi /.a;?r suiüniarinda


Rüyada taoşşuk !
Zonguldak limanının temeli atıldı! Aman maşaallah!
Fakat bu acele neden? Daha seçimlere, şöyle böyle bir ay
19-1G seçimlerinde Trabzon limanının temeli, seçim gününden bir kaç gün evvel atılmıştı'....
Her seçimde bir liman! Böylelikle iktidar partisinde süt
Mersinliler, 1954 ii bekleyiniz!... Samsunlular, 1958 de sıra size gelecek!...
İzmir’e gelince, o çoktan Hamburg oldu canını! — Yedekçinin YEDEĞİ
Bayta! 2
Z A * e n
GÜN GEÇERKEN...
Kiiçiik küçük notlar
Muhip DIRANAS
aııtakyayı da sıılar bastı. Artık, her bahar veya sonbahar, birbiri peşinden bir kaç ilimizi sulara kurban etmeğe alışır olduk. Dalıa da alışır olmalıyız. Bu seferki dere, çay, ırmak azması değil, gök boşanması hali. Bıı-nuıı ne bendi, ne lııenendi olur. Bana değil, bu işlerden anlayanlara, uzmanlarına sorarsanız, olağanüstü yağmur yağmalarında size sadece, iiç sebep göstereceklerdir: Ormaıısızlık, ormaıısızlık, yine ormaıısızlık. Çünkü orman, ayrıca bulutların taşkınlığını da önleyen... Nasıl söyliyeyim, yani yağmurun siperisaikasıdır.
Bilmem, geçen sonbahar Hatay ormanlarının yanıp kiil olmuş olduğunu hatırlatmağa liizııın var ını? O zaman gazetelerimiz, e hemmiyetsiz bir haber gibi de ol sa, yazmışlardı; hatırlarsınız.

Ormandan söz açıldı. Güzel ovman, faydalı orman, Tanrının bereketi orman, nimetlerin ve insanların koruyucusu uysal ve mazlum orman! Kendisinden söz eden kalemi kolayca bırak.
Bir orman bölgesinde, bir orman mühendisiyle yol arkadaşlığı ettim. Bana: .İçim dayanmıyor, de. dİ. Başka bölgelerimizi bilmem, ama Türkiye'nin bu sayılı orman bölgesi beni mesleğimde emekli edecek görünmüyor.--

Bir hektarlık çanı korusundan yılda ancak ancak, fenni olarak, sadece iki metre küp kereste alınabi leecğini bilir miydiniz, bilmem. Çünkü, bir çam ağacının yetişme vasatisi yiiz elli senedir. Yani kesilen her çanı ağacının bıraktığı boşluk bir buçuk asırda dolar. Şu halde, fenni kesim; yetişmiş ağaçlara taksim edilmek suretile, her
mı?
ç.ıııı tomruğunun yüz ellinci ho-ğumunu sıyırmak demektir. 149 ııncıı boğuma baltayı vurdunuz mu, yani on ağaç yerine yirmi a-ğaç kestiniz mi, o ormanı tehlikeye atlınız gitti. Bizde ise hangi on, Inuıg'i yirmi, yüzlerce,, yüzler ce balta işliyor.

Ormanlar içinden her geçtiğimde düşünürüm. Son beş on yıl içinde bir heyelan hiziyle göçüp giden, yok olan bu ormanlar, asırlar i-çinden bugüne, yani bu boş on katliâm yılına kadar nasıl dayanıp gelmiş! Sonra buldum. Size garip gelecek ama diyivereylm: Halka, köylüye emanet oldukları için. Evet! Vakta ki, devlet bu memleketin hususiyetlerini, bu balkın sosyal ve psikolojik şartlarını hesaba katmadan Ahnanyadan aktardığı bir kanunla ormanlara sahip çıktı; orman da elimizden gitti: Gayri «vur ha!».

O ormanları nasıl, ne titizlik ve aşkla korurlarmış bir bilseniz. Benim köyümde anlatırlar: «Babalarımız, vaktiyle ormana kesgiye gittikleri zaman bey, derler, baltalarının yüzünü bir bezle örterlermiş. Ağaçlar baltayı görüp de iirkmesinler, sızlamasınlar, diye. Tıpkı kurbanlıkların gözlerini bağlar gibi. Nitekim kesilme vakti ermiş, ağaca da ilk baltayı besmeleyle sallarlarmış.

Çakaloğlıı, derler, yine bizim köyde, bir ihtiyar vardı. Şimdi rahmetlik. Köyün geri yanındaki büyük korudan -şimdi nerede o koru?- vakitsiz, habersiz bir balta sesi duydu mu, hemen fırlar, tepeye tırmanır, elini ağzına boru edip şöyle bir gürlermiş: .Heey, o kim ulan oooo!»
Hangi baltanın haddi!
r
Kimsesiz | çocuklar 1
Bütün Türkiyede 20 kimsesiz çocuk varmış bunların korunması
25 milyon lira lâzımmış
Aldığımız malûmata vilâyetlerimizde olduğu gibi Anka-1 rada da kimsesiz ve himayeye muhtaç çocukların yurtlara yerleştirilmesine devam edilmektedir. |
Bu münasebetle Ankara vilâyet hududunda ikinci bir yurt daha a-çılınıştır. Zirkaya nahiyesinde açılan bu yurt ay başında faaliyete geçecek ve böylelikle 120 kimsesiz çocuk daha yurda yerleştirilecektir. Bu yurdun müdürü Ömer Öner dünden itibaren vazifesine başla-
Diğer taraftan bu mesele üzerinde salahiyetli bir makamdan aldığımız malûmata göre halen bütün Tür-kiyede 20-30 bin korunmaya muhtaç çocuk vardır. Bir çocuk içinde tesis senelerinde 1200 lira gibi bir masraf yapıldığına göre bütün kimsesiz çocuklar için 25 milyon liraya ihtiyaç vardır. Halbuki bu iş için yapılan tahsis yarım milyon liradır.
Malî Mes'elelerimiz
Türk - İrg I z müziV tast v ili
16 Nisan 1950 Pazar gününden itibaren, Türk - İngiliz müzik festivali başlıyacaktır. Üçüncü defa o-. larak Türkiyede yapılacak olan bu festivalin, karakteristik Türk . İngiliz bestekârlarında.. —y-ka tanınmış Türk bestekârlarının ( eserleri ile birlikte yeni yetişen
Türk bestekârlarının eserlerinin de tanınmasına fırsat vermiş olmasıdır. Bu meyanda konservatuvarın . kompozisyon bölümünden mezun ' olan ve halen konseryatuvarda a-sistan olarak çahşan İlhan Uzman-bas’m kons-ervatuvar canûaaı, teniste.. uuzinumu MJUeu bir s’nMrte dinlenecektir...
vasfı, an baş-
Istanbulun 500 üncü fetih yılı programı
Istanbulun 500 üncü fetih yıb programı Bakanlar Kurulunca incelendikten sonra, Millî Eğitim Bakanlığınca neşredilmiştir.
Bu program gereğince, 12 kadar devlet dairesi ve kurum İstanbu-lun, 500 üncü fetih yıldönümündeki hazırlıklar için vazife almaktadır. Bu işle meşgul olan daimî komisyon, yakında toplanarak programın tatbikatı işlerini inceliyecek-tİT.
Bu programda Milli Eğitim Bakanlığına ait olarak kısımların gerçekleştirilmesi hususunda ilgililere gereken emirler verilmiştir.
IJnesco Hakkında Prof. Tromp un Konferansı
UNESCO'nun müsbet ve tabii bilimler kısmı Orta Şark müşaviri Prof. Tromp tarafından 14. Nisan 1950 Cuma günü saat 17.30 da Di) ve Tarih Coğrafya Fakültesi konferans salonunda «UNESCO’nun mahiyeti, gayeleri ve bilhassa tabiî bilimler alanında başardığı işler. mevzulu bir konferans verile çektir. Türkçeye tercüme edilecek olan bu’konferansa herkes ge lebilir. (692)
CEMİYETTE

Bıktık aıtık
3,51Seçim «e Mâliyemiz
"'■■■ I /*) (lellori pek mahdut vatandaş- - .. - - - Yfi/fltll ’ -■
a göre bazı la»' haricinde kalanlar için 1 ()^O” ■
nn’yeye^'ıuh- ‘ emcl;in dahi eiişenüycceği Tü' Namık Zeki ARAL
ikbal zirvesi seklinde pırıl pırıl ışık
bu oyunlardan
D izim işler, nedense karışık vc çok muğlaktır. Hangi birine el atsanız, İlk bakışta mekanizmasını kavramanıza imkân I yoktur.
Meselâ memurların, terfii meselesini halletmek, değme adamın j lıarcı değildir. Maaşınıza iki derece zam yapmak istiyen daire âmiri, eğer bu arzusunda samimi ise, i sizi doksan dokıız yer dolaştırmak 1 suretiyle bu terfie nail edebilir. ' Fakat bir de işinizin yapılmamasına karar verildi mi, o zaman şap gibi yandığınızın resmidir. Dünya bir araya gelse olduğunuz yerde saymağa mecbur kalırsınız!
Vergi işimiz de bundan xşağı kalmaz. Kazancı, buhranı, muva- ■ zenesi vardır. Binası vardır. Muamelesi vardır. Alâtı sabitesi varılır. Hasılı bin bir çeşit vergi varılır. Birini verir, kurtuldum zanneder, fakat eli çantalı tıraşı uza- • mış, fersude elbiseli zatı elinde» kırmızı haciz kâğıdiyle görüne* apışır kalırsınız. g
Gayrimenkulünüz, kanunen oıı-sene vergiden muaftır, fakat bina vergisinden, kazancı, buhranı muhakkak verilecektir. Sizin anlıya-: cağınız, bütün muamelelerimiz, vatandaşın anlayamaması esasına; göre kurulmuş gibidir.
Bundan başka bir de, muvakkat memur dedikleri ücretliler mese-i leşi vardır. Bilindiği gibi bunlar ..E» cedveline alınmışlardır. Bütçeye bunlar için toplu bir tahsisat konulmakta, bütçe Meclis tarafından tasdik edildikten sonra, alâkadar daireler kadrolarını ha-; zırlıyarak Bakanlar Kurluna göndermektedirler. Bakanlar Kurulu da bıı listeleri tetkik edip tasdik etmekte ve hu gibi memurlar, ancak ondan sonra maaşlarını alabilmektedirler.
işlerimizin, yukarıılanberi anlattığımız şekilde tertip edilmesi dolayısiyle, her sene bu memur, lar, kadrolar tasdik edilinceye kadar, çok sıkıntı çekmekte, hattâ sefil olmaktadırlar. Bu sene de, seçimler dolayısiyle Vekiller Heyeti yerinde oturamaz lıale geldiğinden, »E» cedveline dahil me murlar Nisanın on dördüne gelme-' ınize rağmen Mart maaşlarını da/ lıi el’an alamamışlardır.
Adetleri binlere varan bu me-, murlar, halen bakkal, kasap, zerzevatçı gibi esnafla saklambaç oy. namak mecburiyetinde kalmaktadırlar.
Bütiin bozuk işlerimizin üstüne, tıız, biber eken bu vaziyetin dü-vc ı)ır an evvel kadro' lamı tasdik edilmesi lâzımdır.
Bize bu vaziyeti, yana yakıla anlatan yaşlıca bir -E» eedvelli:
— Evlâdım, bu ihtiyar halimde ,dalıa fazla saklambaç oyununa tahammül edemiyeceğim! Şu derdimizi lütfen duyurmanı rica e-, derini! diye dert yandığından, biz de isteğini yerine getirdik.
Bakalım, kadrolar ne zaman tasdik edilecek ve bu ovun sona
Hikmet YAZtCIOĞLU
ikbal zirvesi şeklinde pırıl pırıl ışık I lar saçar bir mansıpdi. O devirlcr-I den şimdi biraz uzaklaşmışa benziyoruz. Beş altı gün evvel intihap dairesine gitmek üzere yola çıkan bir milletvekilimiz 14 Mayısa kadar dolaşacak bir kaç yüz köyü olduğundan bahsediyordu. Maksada varmak için vücudu lâzım maddi kuvveti ve manevî takati ona veren bu iradeyi, bu azmi, asıl ifadesiyle | bu ihtirası (Passion) içimden takdis , ettim. Zira Kudret i Fatıra onun kalbinde bu ihtirası tutuşturmamış . olsaydı hiç bir milletin istiğna gös-teremiyeceği «siyaset, ile bu memlekette de meşgûl olmak işini kim-, lor deruhte edebilirdi?
Siyaset bütün teferüatından tecrit edilirse neyi hedef tutar? Memlekete vatandaşa -can ve mal masuniyeti, nin teminini! Vatandaşın ferdî kuvveti haricine taşan bir sahada bu can ve mal masuniyetini temin etmek taahhüdü şimdiye kadar no şekilde ifa edilmiştir? Bunun üzerinde pek durmıyalım. Milletleri memnun etmek kadar dünyada miişkil pek az iş vardır. Fakat ayni derecede hakikat olan bir başka nokta mevcuttur: Bu can ve mal masuniyeti zeviyesinden memleket-1. :,krin iyi yürümediğinden her birimiz ayrı ayrı şikâyet eriyorsak hadiseye ait mesu’uliyetten pek cüz’î bir kısmını âmme hizmetleri memurlarında, biraz büyücek kısmını icra vekillerimizde, dalıa büyük kısmını milletvekillerimizde ve fakat en büyük ve en mühim kısmını yine kendimizde aramalıyız.
' Çünki hizmet bizim hizmetimizdir J ve o hizmeti görecek vekillerin in-; tihabı yine bizlere mevdudur. Biz-| ler vekâleti asıl ehline tevdi etmiyorsak, tevdi edemiyorsak kabahat »• * -ve mes’uliyet kimindir? Anayasa
sarhoş bir memur şarkı söyle- dese de demese de hâkimiyet- lıad-z£tinde . milletindir ve milleti camia halinde milletvekilclri temsil ederler, intihap şekilleri ne o-lursa olsun! tatbikatta işlerin nasıl yürüdüğünü murakabe milletvekillerine aittir. Fakat -arada bizzat milletvekillerini murakabe meselesi de dahil - görülecek işlerin nasıl yürütülmekte olduğunu sıkı bir takip ile murakabe etmek de elbet-ie asıl millete, yani asıl size, bana, hepimize düşer.
Yalnız yaz aylarına münhasır olan Ankara - İstanbul motörlü tren seferlerine 20 Nisan tarihinden itibaren başlanacaktır.
Ankara - İstanbul yolculuğun ■ kısa bir zamana indiren motörlü trenin gördüğü rağbet üzerine Devlet Demiryolları idaresi muhtelif hatlara ve bilhassa uzak Anadolu vilâyetlerine tahsis çelilmek üzere yeniden on adet motörlü tren getirtilecektir.
Bir J :poı op9ro cıtisfi Şehrimize geliyor
Devlet Tiyatrosunda oynanmakta olan Carrnen operasının son temsili, 14 Nisan 1950 Cuma günü yapılacaktır. Bundan sonra temsil edilecek olan Butterfly operasındaki Butterfly rolünü sureti mahsüsada çağırılmış olan tanınmış Japon artisti Atsuko İto oynıyacaktır.
Bir cinayel dâvasına yeniden baştandı
Bundan iki sene evvel bir öldüren diğer bir bekçiyi dürmek kastiyle yaralayan
L«umvmı *ıye nmlnn Sadık Onan isminde bir katil bundan bir müddet evvel 18 yıl ağır hapse mahkûm olmuştu.
Yargıtay Ankara Canavarı hakkında verilen bu kararı bir çok noktalardan sanığın lehinde boz -muş ve bu münasebetle Sadık Onanın duruşmasına diin yeniden başlanmıştır.
| te işleıiı
Kadınların soyunma yerine ı girmiş
Evvelki gün Çiftlik Marmara gazinosunda garip bir hâdise olmuş yen kadınların soyunma odasına girerek hâdise çıkarmıştır. j
Devlet Demiryolları Aşkale hareket memuru Ömer Güvenç bundan bir kaç gün evvel izinli olarak Ankaraya gelmiştir. Ömer Güvenç evvelki gün de Marmara gazinosuna giderek bir hayli içmiş ve bu vaziyette şarkı söyleyen kadınların soyunma odasına girmiştir. Önıerin bu hareketi karşısında kadınlar fer etmeye başlamış ve zabıta moda Ömeıi kadınların c ı'nra da gazinodan çıkarmış
Danslı iop.’anlı
Haber aldığımıza göre 16 Nisan Pazar günü sat 15-17 arasında Gar Gazinosunda Atatürk Lisesinden Yetişenler Derneği tarafından bir danslı toplantı tertip edilmiştir.
Tertip heyeti toplantının güzel ve neşeli geçmesi için eğlenceli bir program hazırlamış ve ayrıca A-meıikan Triosu ile Şevket Yücesaz orkestrasının da toplantıda çalmaları temin edilmiştir.
İnşaat yerinden düşmüş
Veni Büyük Millet Meclisi inşaatında çalışan Andan Selçuk ismin-1 de bir amele inşaat yerinden düşa-rek vücudunun muhtelif ycrlc-ıin-1 den yaralanmıştır.
Yaralı hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmış ve tahkikak
~ Gazinodan çıkarılmayı bir izzetinefis meselesi yapan Ömer buradan bir taksi ile Ankaraya gelerek Cum ’ huıbaşkanına şikâyete gitmek istemiş ise de köşkün yakınındaki memurlar kendisinin böyle sarhoş bir vaziyette köşke giremiyeceğini hatırlatmışlardır.
Diğer taraftan Ömer hakkında polislere hakaret etmek ve sükûneti ihlâl etmek suçundan tahkikata başlanmıştır.
Kömürden zehirlenmiş
Altındağ mahallesinde oturan Devlet Demiryolları kondüktörlerin den Ali Candan ile karısı Sabahat Candan gece odalarına aldıkları maltızdan intişar eden gazla zehirlenmişlerdir.
Her ikisi de hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmışlardır.
DİŞ TABİBİ HALİL) SUNGUR
leıf.rUUr VMEıf 1,
L N». He T»l:
ret olarak tesbit edebiliriz. Mevzuu şişirmeğe mi başladık?
Devlete ve mahalli bütçelerle idare edilen camialara ait bilû-mum emvalin idaresi ve muhasebesi bu kanuna, Muhasabc-i Umumiye Kanununa tâbidir (mgdde 1). Milletvekili veya müekkili vatandaş bu kanunun hükümleriyle ve tatbikat şekilleriyle yakından alâkadar olmazsa memleket efradı üç beş sene içinde nakdî servetinin üçte birine, beşte birine indiğine pekâlâ şahit olabilir. Şıı veya bu nevi takyitler yüzünden maddi servetini tasarruf edemez bir hale pekâlâ düşebilir. Kisb-ü kâr'ı vergi sıkleti altında ikide bire, iiçte bire pekâlâ inebilir. Bu tazyiklerin tesiri altında dürüst vatandaş huyunu bile değiştirebilir. Gözlerimizi geri çevirip son on, onbeş senelik devrin vukuatına bir nazar atfedecek olursak saydığımız nahoş imkânların memleketimizde kısmen olsun tahakkuk ettiğini inkâr edebilir miyiz? Memleketin ve mâliyesinin idaresinden asıl mesul ve hakikî mesul vatandaşlar sıfatiyle hâdiseyi veya hâdiseleri kısmen olsun bizzat yaratmakta olduğumuzu kabul ve teslim edersek âti için kendi hesabımıza amelî faydalar temin etmiş oluruz.
oda. | Biz burada can masuniyeti.nin u.nH,. -n^nraltabc'sl fiıtkelesiıiF TnuvaiıR
. ya mulıaliLpaı tilerimize ve günde-
1 lik matbuatımıza bırakarak «mal masuniyeti- üzerinde duracağız.
I *
ı Mal masuniyeti ferdden ziyade Devlet tarafından veyahut Devlet makinesinin iyi işlemesinden doğabilecek muhataraların tehdidi
. lıpdaır. Mevzua ait hükümleri _.
1 velâ umumî şekilde anayasa ( bilhassa 95 - 101 inci maddeler), sonra hususî şekilde Muhasebe-i U-mumıye kanunu gösterir. Fakat malî işlerin asıl kanunu esasisi, i yani asıl anayasası Muhasebe -i Umumiye kanunudur, diyebiliriz. İşte bu kanun ile kiyafet mertebesinde alâkayı milletvekillerimiz evvel ve âhir tesis etmemişler, e-dememişlerdir; o kadar ki bu kanunun bizzat bütçe komisyonu azası tarafından dahi meselâ bütçe müzakereleri, hesab-ı kat’î müzakereleri sırasında olsun metnini ele alınıp gözden geçirildiğine kanaat getirebilmek hayli müşkildiır, dersek mübalâğa etmiş olmayız. Bu itibar ile Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile bizzat vatandaşın, hiç değilse okur yazar- tabakanın bizzat meşgûl olarak bu defa rey’ini almağa gelen namzedleri bu kanundan bir yoklamaya çekmesini hiç değilse bizzat kendi mal ve miilkü-i nün masuniyeti hesabına bir
al-
ev-

-Bütçe Kanunu sene-i maliye iptidasından evvel Resmî Gazete ile neşrolunur. — Madde 35, cümle 2». Bu en basit bir kaideyi sık sık bozan intizamsızlığı son 1950 - 51 bütçesinde bile millctveklllerimiz bertaraf edememişlerdir. Bütçe Kanunu malî sene girdikten sonra ancak Resmî Gazeteye girebilmiştir.
.Muvazene-i Umumiye Kanunu her sene vergi ve resimlerin tahsiline mezuniyet verir. —- Madde 39, cümle 3». Kanunun yıllarca mfiddet unutulup âtıl kalan hu hükmü ancak hükümetin hatu-Lanıasiyle geçen 1949 senesi bütçe kanununa girebilmiştir.
«Bütçe Devlet devair ve ınüesse-satının varidat ve masarif muham-menatını gösteren ve bunların tatbik ve icrasına mezuniyet veren bir kanundur. — Madde 6-., Anayasada: Devlet malları bütçe dışı lyııcan.nnai;,,— Madde.,atı ll.ıllaılu Toprak Mal».ııllçıu OlnaiKİuı vetireden voro/iye inal tedariki sureliyle doğrudan doğruya bütçe harici istikraz ve sarfiyattan sarfı nazar; Ahnanyadan, İngiltcreden, Fransadan, Amerikadan askerî ve gayri askerî bir takım teslimata müteallik bedeller varidat ve sarfiyat kaydedilmediği için bütçelerimizi hakikî »malariyle görmek imkânı olamamış ve böylece bütçeleri miz samimiliklerinden bir hayli fire vermişler ve belki de hâlâ vermektedirler.
Son Hazine Hesabı Umumilerine veya Hösabı Katilerine krediler, istikrazlar ve yardımları da ilâve etmek lâzım gelse alâkadar bütçeler her halde yüzde beş veya daha fazla, daha eksik muhakkak bir miktar daha şişmek lâzım gelecektir.
Bütçe,denildiği zaman hem varidat, heın masarif anlarız veya an-lamaklıgımız lâzım gelir. Yukarıda kaydettiğimiz altıncı madde bunu ifade eder. Kezalik aynı kanunun 30 uncu maddesi bütçeye şeklini ve muhtevasını verirken masarif ile birlikte varidatı da zikreder. Buna rağmen sene içinde munzam veya fevkalâde tahsisat mevzuubahis olduğu zamanlar Meclis sadece masrafa mezuniyet verir, fakat karşı- I lığı teşkil eden varidat hakkında rakamı hiç bir tahmin göstermez. Öyle ki z olmuş, senenin son I
Yazan: berene Molnar
No- (5
günlerinde bir taraftan girmek üzere bulunan malî yılın bütçesi tasdik edilirken öbür taraftan başka bir kanun ile fevkalâde tahsisat kabul edilmek sureliyle yıl bütçesinin —hasbetenlillâh— parçalanması dahi an'aneye sokulmuştu. 1944 mali yılından itibaren bu âdet veya an’ane kalkmış gibi görünmekte ise de hakikatte ondan sonra da her sene zarfında kabul edilen munzam ve fevkalâde tahsisat kanunlarında varidatın derpiş ve tahmin edilmemekte olmasına bakarak eski usulün devam etmekte olduğuna hükrhedemesek bile her zaman için hortlamasına zeminin yüzde yüz müsait bulunduğunu pekâlâ söyliyebiliriz. 1949 malî yılından 1950 - 51 malî yılına geçerken arada kalan iki aylık intikal devresi için kabul edilmiş 5487 numara ve 29/12/1949 tarihli munzam ve fevkalâde tahsisat kanunu ile milletvekilleri 200 milyon liraya yakın sarfiyat icrasına müsade vermişler ve fakat bu masarifin karşılığı varidat hakkında hiç bir tahmin rakamı koymamışlardır.

Fakat bir de Hesabı Katiler meselesi vardır. Bütçeler daha ziyade tahmini ve nazarî hesaplardan ibarettirler; önümüzdeki sene ne kadar varidat toplanıp' nelere sarfedi-lecc-ğini derpiş ederler. Hesabı Katiler ise geçmiş sene zarfından fiilen ne kadar ve ne şekilde varidat tahsil edilip nerelere ve nasıl sar-fedilmiş olduğunu gösterirler. Asıl hesap da bu kati hesap veya hesaplardır.
Halbuki hesabı katiler kadar Meclisten sessiz sedasız geçen kanun da pek azdır, öyle ki Meclisten geçtiğinin bile farkına varamayız. Zira Umumî Heyette milletvekille-rimiz bunun üzerinde hemen hemen hiç durmazlar. Esasen mâliyede ihtisaslariyle tanınmış milletve-killerimizi sinesinde toplayan Bütçe Komisyonu ve âzası —dahilî nizamname böyledir, diye— bu kanun ile hiç meşgul değildir. 1950 de olduğumuz halde 1944 senesinin hesabı katisi daha Meclisten geçmemiştir. Bu kanunlar bize metinlerinde tâli yılın neticesini vermezler. Böylelikle —Divan-ı Muhasebat da dirini— Devlet mâliyesi demlen o muazzam makine; malî yıl zarfındaki o muazzam mesaisine rağmen Meclise, melekete, millete —en birinci hikmeti vücudu olduğu halde— filân malî senenin neticesi işte şu kadar milyon lira açık veya şu kadar milyon lira fazladır, demez, demek ki o muazzam makine nihaî hikmeti vücudunu yerine getirememektedir. Çünkü vekil do müvekkil de o hikmeti vücudu aramamaktadır.
Devlet de, millet de alelade bir ■ fert gibi, alelade bir tacir gibi gerek kendi camiası, gerek ahar camialar muvacehesinde hesap ve kitabına sahip bir şahsiyet vaziyetinde bulunmak mecburiyetindedir. Dünyanın en büyük.hüsnü niyetine sahip bir fert, hesap ve kitabına sahip olamamakla tanındığı takdirde ameli hayatta ne gibi müşkülâta veya akıbetlere uğrarsa bir devlet ve onun arkasında bir millet de aynı şartlar dahilinde, aynı müşkülâta ve aynı âkıbete maruz kalır. Memleketteki fakrın, zaruretin, imkânsızlıkların bir sebebi , de budur.
Memlekette cana ufak büyük bir teaddî olduğu takdirde Mecliste I nasıl asker, tabip, avukat, çiftçi, ı mühendis, tacir... benim salâhiyetim dahilinde değildir, diyerek hâ-ı I diseye alâka göstermekten hali kal-
mıyor ve kalamıyorsa Devlet veya âmme emvalini veya bunlara ait kaideleri rencide eder haller karşısında da öylece ihtisasım haricin-1 de işler, demek hakkına sahip değildir. Muhasebei Umumiye Kanunu denilen .Malî Kavaid Kitabı, mâliyeye ait idare ve muhasebenin hiç değilse prensiplerini göstermiştir ve bu kanun ile birlikte bizzat anayasa da o prensiplerin tatbikatına ait murakabeyi milletvekillerine tevdi eylemiştir. Anayasada sarahaten yazılı olmamakla beraber milletvekillerinin murakabesi de —yukarılarda dediğimiz gibi— bizzat millettedir.
Namık Zeki ARAI.
LÜZUMLU TELEFONLAR Yangın Sıhhî imdat
Trenler
Hava Yollan Yataklı vagonlar Su ârıza ... .
cBlektrik........
Havagazı ......
Başkent Taksi Yeni Güven Taksi Merkez Taksi
S i N E M A L EĞLENCE
(15831) ! SoflHer (23432) î Yıidnlnr n« -ı (22284) Zafer» Pnftru (14848) : Yeni C(tn»e (11131) Lükn Hnynt (14872) : Karılı nay.lrt (14871) : Lflk» Hayat (18848) 1 Kahraman öncü
00
.......91 ...... 12028
14881
11566
• 21575
. ... 24846
...... 2484C
22222
22333
11111
AR VE
YERLERİ
Büyfik Ankara Ulus Yeni Park Sümer Rus frh«l
ECZAHANELER
Ankara, Sağlık, Yeni
Kızıl saçlı kız son bahsi tekrar konsolosa çevirdi »
— Zengin bir adam, dedi. Beni beraber götürmek-istiyordu.
— Nereye?
— Madridc, Güney Amerika-
Sanki bir polis memuru imi-şim gibi, ânî olarak ifadeyi yakaladım:
—- İşi karıştırmayın... Madrid mi, Güney Amerika mı?...
— Neresi olursa olsun.... Konsolos bana vuruldu.
— Ya siz?
Gücenmiş bir halle benî süzdü:
— Konsolosun erkek olarak benim için her hangi bir şey ifade edeceğini mi sanıyorsunuz? dedi. Babam yaşında adam...
— Konsolos kaç yaşında imiş?
Bu sözüm üzerine nazarlarını anî olarak benden çevirdi ve sıkıntılı bir haile, çantasında bir mendil arıyormuş gibi yaptı. Görünüşe göre, ufak bir pot kırdığına katildi. Çünkü konsolos benim yaşımda idi, hattâ belki de benden bir kaç yaş daha gençti. Aramızdaki bu eziyetli sahneyi biraz dalla uzatmak için sualimi tekrarladım «
— Kaç yaşında imiş Konsa los?
Fakat artık o soğukkanlılığını bulmuştu. Çantasını hızla ka-
patarak, rahat rahat bir yalan söyledi:
— Altmış. Belki de daha fazla
— Buna rağmen size bu kadar çabuk âşık oldu demek...
— Ah... Siz bilmezsiniz, dedi. Erkekler bana o kadar çabuk ve o kadar deli divanecesine âşık olurlar ki... Beni tanıyanlar ve sık sık benimle beraber bulunan lar belki bana ihtiyaç hissetmez ler ama.... diğerleri, ilk görenler.... Fakat korkmayın size karşı dikkatli davranacağım.
Hayretle yüzüne baktım :
— Ne yapacaksınız?.. Anlama dı m.
— Dikkatli davranacağım size karşı. Benden çabucak bık mamanız için...
Hâlâ ne dernek islediğini anlamıyordum.
— Dikkatli davranmaktan mâna ne? dedim.
— İhtiyatlı hareket edeceğim. O suretle hareket edeceğim ki işler şimdi olduğu gibi kalsın...
Müstehzi bir tebessüm takın-
mağa çalıştım. Gülüşüm nasıl bir gülüş oldu bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da, o andan itibaren Amerika hakkında tasarladığım şeylerin hepsine, bütün ümit ve hayallerime bu kızın dolmuş olmasıdır.
Memleketimi terketmeden evvel, menfayı göze almadan evvel, Amerika hakkında ne düşünmüş, ne okumuş, ne öğrenmişsem, bütün bunlara simdi bu genç kız hâkim oluyordu. Projelerimden, deflerime kayıtlı adreslerden, bavul dolusu notlarım dan vc mevzularımdan şimdi kala kala yalnız bu kız kalıyordu. Bu kızıl saçlı, meçhul ve yumuşak edalı genç kız.
Bütün bu mülâhazalar yavaş yavaş aydınlandı. Kendi kendSr me: »O nerede olursa Amerika orasıdır» dedim. Bu sözün belki derin bir mânası yoktu. Fakah ben bu cümleyi kafamın içimle-mütemadiyen tekrarlamaktan kendimi alamaz olmuştum.
Sonra hlr ara fikrim bir baş-
Çeviren’: M. T.
ka şeye takıldı: O bir istikbaldir» dedim. Bütün bu karışık düşünceler içinde zaman zaman -Acaba akhmı mı kaçırıyorum?» diyordum. Aklım kaçmış veya kaçmamış, ortada bir hakikat vardı: Su anda şu kızıl saçlı kızı sevdiğim kadar hayatımda kimseyi sevmedim. Ve onu da ihiç bir zaman o andaki kadar sevmedim. Soğuk bir kış gecesinde, trenin seyrek ışıklar kenarından geçerek Cenovaya doğ ru koşmakta olduğu gece....
Nihayet tren durdu. Eşyalarımızı toplamış, koridorda bekliyorduk. Sanki çok gizli, çok derin bir hissimi anlamış gibi kızıl saçlı kız alçak sesle :
— Beni seviyor musunuz? dedi.
Ne garip şey... Öyle bir zamanda, öyle bir sual bana acaib görünmedi. Hayret etmedim. Bununla beraber hiç bir cevap da vermedim.
Trenden indiğimiz zaman müthiş bir soğıık yüzümüzü kamçı*
ladı. Bana tavsiye edilen büyük otel, garın karşısında, bir kaç dakikalık mesafede idi. Kızın valizlerinden birini de ben aldım. Yola çıktık. Geri kalan eşyamızla kumpanya meşgul olacaktı.
Ben Cenovada ne bu kadar soğuk, ne de bu derece hazin ve kasvetli bir gece gördüm. Işıklarının ancak yansı vanan otelin lıolii buz gibiydi. Otel kâtibine yaklaştık. Memur, doldurmam için bana bir -fiş uzattı.
O zaman, kızıl saçlı kızuı kolumu şiddetle sıkarak fısıldadığını duydum ;
— İki yataklı bir oda tutalım, diyordu.
Memur bu sözlerden bir şey anlamadı, çünkü kız Macarca söylemişti.
Garip bir cevap vermişim ;
— Niçin?...
— oKrkmayın... -O- iş için değil... Tasarruf olsun diye...
Sesi ciddileşmişti. Elimdeki fişi, rüyada ini işim gibi, bilmeden, anlamadan doldurdum. Kız, otel kâtibine :
— İki yataklı bir oda istiyoruz, dedi. Hademeye analda valizleri verdi.
— Siz bunları çıkarın,
biz biraz gazinoda oturacağız
(Daranu var)
Ihsan Sunguyu anma töreni
Rahmetli İhsan Sungu’nun. dördüncü ölüm yılı dolayısiyle mezarının başında bir anrria töreni yapılmıştır. Törende, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Kadri Yürük-oğlu, daire müdürleri, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürü, öğretmen ve öğrencileri, İhsan Sungu ilkokulu öğretmen ve öğrencileri. Ankara Millî Eğitim Müdürü, İlköğretim Müfettişleri, Ankara Öğretmenleri Yardımlaşma Derneğinden bir heyet hazır bulunmuş ve mezarına bir çelenk ve bir buket konulmuştur.
Bundan sonra Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Kadri Yürükoğlu merhumun insan ve öğretmen olarak sonsuz meziyetlerini anlatmış ve hep birlikte ruhuna fatiha okunarak törene son verilmiştir.
J TAKVİM |
Hicri? 1369 — Cemaziyel’âhır 2G
Rumi: 1366 — Nisan 1 1950 — Cuma
Z A F E B
Sayfa: I
Londra Konferansının
Amerika fazla
gizli gündemleri
vaadlerde mi
I
ADYO-TELEFON-TELGRAF HABERLER

bulunuyor?
merika dünyanın en kuvvetli de\ .etidir.. sözlerini işiten Amerikalılar az çok endişe etmelidirler. Çünkü tarihte bu yeri işgal etmiş olan bütün milletler, tâbiri caiz ise, gözleri midelerinden büyük olmak hatasına düşmüşlerdir.
Dünyaya hükmetmek iddiası, şaşmaz bir kaide olarak, bir devleti kendi mahvına sürükler. Bu hakikati ilân edebilecek ve dış politikasını ona göre ayar edebilecek A-merikanın bir Reisicumhuru, diğer milletlerin hayretini celbetmekle beraber muhakkak ki onların hürmetini kazanmış olacaktır.
Bugün, Amerikalılar fazla tebellür etmiş bir plânlan olmadan fazla geniş vaadlerde bulunmaktadırlar. Dünyanın bütüp memleketlerin de milyonlarca insan, Amerikanın bütün zorlukları (halletmeği taahhüt ettiğini, maalesef zannetmektedirler. Halbuki hakikatte, Amerika bu mucizeyi yaratacak durumda de ğildir. Kendi topraklan üstünde o kadar halledecek dâvaları var ki... Sokakları o kadar kalabalık ki hareket edecek imkân kalmamıştır; mektepler ihtiyaca kifayet edememektedir. Demiryolu malzemesi eskimiş ve kullanılmaz hale gelmiştir. Milyonlarca insan mesken aramaktadır. Enflasyon doların iştira kudretini gittikçe azaltmaktadır. Ve buna rağmen Amerika el’an vaadlerde bulunmaya devam etmektedir.
«Şu veya bu mevzuda ne yapmayı teklif ediyorsunuz?» diye soran devletlere ve teşekküllere, Amerikanın şöyle cevap vermesi doğru o-lurdu: «Evvelâ siz ne teklif ettiğinizi söyleyin ki, biz de size yardım edip edemiyeceğimizi söyliye-bilelim.
Bundan maada, Amerikanın diğer devletlere söylememesi icap eden bir cümle vardır: «Ben hiç bir şey istemiyor ve beklemiyorum. ... çünkü hakikatte Amerika çok şey istemektedir Amerika yardımından daha az istifade etmek için Avrupa devletlerinin daha sıkı bir işbirliği yapmalarını istemektedir. İstikrarlı bir para siyaseti ve mütekabil takas esasına göre mal mübadelesini istemektedir, daha ucuz fiatla diğer hemleketlerden bir çok ham madde almak istemektedir...
AvrupalIlar ise şöyle düşünmektedirler: Avrupanın kalkındırılması halli imkânsız bir meseledir. Avrupa devletleri, kendi dâvalarının kendilerinden ziyade Amerikayı a-lfkadar ettiğine inanmışlardır ve Amerikan yardımının daha uzun seneler devam edeceğine emin olduklarını itiraf etmekten çekinmi-
Amcrika temsilcileri her milletlerarası konferansı şu sözlerle açmalıdırlar: «Baylar, sakın aldanmayın ben ve mesai arkadaşlarım, her şeyden evvel Amerikan milletinin refah ve saadetini düşünmeğe mecburuz. Her hükümet adamı da bu lisanı anlıyacaktır.» Esasen Amerika, arzularını açıkça izhar etmedikçe diğer milletler de kalkınma plânlarının hazırlığına geçmiyeceklerdir.
Muhakkak ki Amerika, Napoleon ve Hitlerden ziyade Rusyayı işgal etmekte muvaffak olamıyacaktır.
. Şu da muhakkaktır ki, düşman sahilleri civarında harekâtta bulunmak isteyen uçak gemileri, bir havuzun içindeki ördeklerden daha müessir olamıyacaklardır. Son harbin tecrübeleri katiyetle göstermiştir ki, uçakların uçuş menzilleri dahilinde olan her deniz birliği imha edilmeğe mahkûmdur. Buna rağmen Amerika, uçak gemisi imalâtı için milyonlar sarfetmektedir. Halbuki tbu parayı hava hâkimiyetini temin edecek hava birliklerinin teşkiline hasretmiş olsu, senede 4-5 milyar dolar tasarruf etmiş o-lacaktır.
Bu mesele çok mühimdir. Hiç bir zaman unutmamalıdır ki Sovyetlerin baş gayelerinden biri, hürriyet kalesinin koruyucusu olan A-merikayı iktısaden zayıflatıp yok etmektir. Şu halde kaynaklarını sağa sola dağıtırken Amerika müşterek dâvaya katılmış olan devletleri bilvasıta zayıflatmaktadır.
Rusyanın dünya hâkimiyetine göz diktiği aşikârdır. Fakat hiç bir devlet bugüne kadar dünyaya hâkim olamamıştır. Buna teşebbüs etmiş olan Büyük İskender, mezarına daha yeni konulmuşken, halefleri arasındaki bir ihtilâf yüzünden, kur muş olduğu imparatorluk çökmüştür.
Aşın ve gayri tabii olarak genişleyen Roma İmparatorluğu, nisbe-ten zayıf olan Barbarların hücum lan karşısında yıkılmıştı.
Hitler, Rusyayı mağlûp edip Av-—ruPaya hâkim olabilirdi, fakat daha ölümünden evvel mahvının ilk tohumlan halkın kalplerine sin -miş bulunuyordu.
Aym zamanda Yugoslavyada Tito ile ve diğer peyk devletlerde Mos-kovanın karşılaştığı müşkülleri he ★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
Acheson - Bevin - Schumann görüşmelerinin esasları ele geçti ?:?vyörk, 13 a.a. (Afp.) — Hafta- ] 1 — Batı Almanya (Siyasî iktisa-
lık News-Week dergisi Londra kon- dî meseleleri) feransının gizli gündemleri ve bun 2 — Sovyetlerin Almanya üze- ( ların mânası etrafında geçen hafta rindeki tasavvurları ve batıkların alması muhtemel karşı tedbirleri,
3 — Berlin,
4 — Almanyanın İktisadî durumu,
5 — Mülteciler,
6 — Rhur'un idaresi
7 — Almanyanın savunması, |
8 — Avusturya ile harp halinin sona ermesi,
a) Sulh antlaşması siyaseti,
b) İşgalinin hafifletilmesi Bevin - Acheson - Schuman konferansı gündemindeki 3, 4, 7 ve sekizinci maddeler.
Atlantik Konseyi gündemi de şöyle olacaktır:
1 — Savunma komitesi tarafından sunulan stratejik plânların ve telâkkilerin tasvibi,
2 — Kuzey Atlantik Paktı maddelerinin gen'.şletilmesi,
3 — Kuzey Atlantik Paktını imzalayan devletlerin siyasetlerinin âhenkleştirilmesi imkânı,
4 — Komünizm tehdidine karşı alınması mümkün müşterek tedbirler.
Londradaki siyasî muhabirinin elde ettiği bazı malûmatı neşretmektedir. Dergiye göıe Bevin - Ache-son konferansı gündeminde aşağıdaki noktalar mevcuttur.
1 — İktisadî siyaset etrafında yapılan istişarelere genel bir bakış,
2 — Batılı teşekküllerin gelişmesi,
3 — Sömürgeler meseleleri,
4 — Güney, Güney Doğu Asyada-ki siyasi meseleler ve bilhassa Keşmir, Çin Hindistanı ve Fransız, Portekiz ve Hollanda müstemlekeleri.
» — Japon sulh andlaşması,
6 — Çin.
7 — Libya ve Eritre,
8 — Orta Doğuda siyasî veçhe, (Bilhassa Mısır)
9 — Halkçı Cumhuriyetlerle elan münasebetler.
News Week, Bevin . Acheson -Schuman arasında yapılacak görüşmelerin aşağıdaki noktalar üzerinde cereyan edeceğini açıklamaktadır.
Silsile! mesatip
C ayın Mareşal’ın bütün milleti teessüre düşüren ölümü karşısında, Ankara ve İstanbul radyoları, çeng-ü çe-ğaneye devam ettiler.
Gazeteciler; bu kayıtsızlığın sebebini İstanbul Radyo müdürüne gidip sormuşlar; o demiş ki:
— Basın - Yayın Umum Müdürlüğü, bana programda değişiklik yapılmamasını söyledi...
Bu cevap üzerine, gazeteciler bu sefer, Basın - Yayın Umum Müdürüne sormuşlar. O da:
— Bana, alâkadarlar, bir değişiklik yapılması için emir ver mediler, diye cevap vermiş...
Şimdi gazeteciler, bu «alâkadarlara» soracaklar ama, oradan da falanca alâkadardan direktif almadık, diye cevap al-mıyacakları ne malûm?
Malûm ya, radyomuz Devlet Babanın elindedir! — A. F.
Dewey’in yeni nutku
İtalya’da
nümayiş
«Komünizmin inkişafını bir Buda sükûnetile temaşa ediyoruz» Princeton, 13 a.a. (Afp.) — Dün akşam Princeton Üniversitesinde Amerikan milletine hitaben yaptığı bir konuşmada Nevyork eyaleti Valisi Thomas Dewey demiştir ki: «Birleşik Amerika komünizmin ilerlemesini, göbeğini seyreden bir buda heykeli sükûneti ile temaşa etmektedir.
Başlıca hata, iki partili siyaset prensibini terketmektir. Bu prensibi derhal ve samimiyetle tatbik etmek, yani kararlar verildikten sonra değil alınmadan önce Cumhuriyetçi şahsiyetlerle istişarede bulunmak lâzımdır.
İki partili siyaset prensibi, sadece bu politikanın muvafık görüldüğü yerde değil, dış siyasetin her önemli sahasında tatbik edilmelidir.
Hükümetin takınacağı böyle bir tavır, Cumhuriyet Partisinde infialleri ve bu infiallerin doğuracağı tenkidleri bertaraf edecektir.
Bermudada İngiliz inşa tezgâhları Londra, 13 a.a. (Afp) — Amirallik Dairesinden yayınlanan bir tebliğde bildirildiğine göre İngiliz hükümeti ekonomi mülâhazalarıyla Bermuda adalarındaki deniz inşa tezgâh ve müesseselerini kapatmağa karar vermiştir.
Tebliğde Antil Adalarındaki filonun bundan müteessir olmıyacağı belirtilmekte ve gemilerin iaşesinin bundan böyle İngilterenin anavatan filosuna mensup birlikler tarafından temin edileceği ve İngilte-redeki tezgâhlarda tamir olunacağı belirtilmektedir.
Bu karar Attlee, Amirallik Birinci Lordu ve Sömürge işleri Devlet Bakanı ile Bermuda hükümeti temsilcileri arasında yapılan görüşme- 1 terden sonra alınmıştır.
Bu seferde Amerikan silâh yardımları protesto edildi
Torino, 13 a.a. (Afp) — Yüzlerce işçi dün Torinodaki Birleşik A-merika konsolosluğu önünde Amerikanın İtalyaya silâh vermesini protesto etmek maksadıyla nümayiş yapmışlardır.
Nümayişçileri polis dağıtmış ve birçoğunu da tevkif etmiştir.
Milano, 13 a.a. (Afp.) — «Barış taraftarı komite» tarafından imzalanmış olan ve İtalyaya yapılan A-merikan silâh nakliyatını protesto eden beyannameler dün akşam Cumhurbaşkanı Einaudi'nin de bulunduğu Milâno Scala’smda verilen bir gala temsilinde dağıtılmıştır.
I I
Paradan çıkan kıza â$'k olmuj
Londra, 13 (Nafen) — Londralı bir otobüs şoförü 3 penilik bir pa-ra’da tuhaf bir çizgi görmüş, bunu tırnağı ile kurcalamış ve paranın üst kısmının açılarak içinden genç bir kız resmi çıktığını görmüştür.
Otobüs şoförünün şimdi bu genç kızı aramakla meşgul olduğu da bildirilmektedir.
Yabancı elçiliklerde çalıjan Çekler
Brazzawille Radyosu, 13 (Basın-Yayın) — Pragda bulunan yabancı elçilikler, Çekoslovak hükümetine müracaatla, yabancı elçiliklerde çalışan Çek memurlarının durumları etrafında malûmat istemişlerdir.
Amerikan Elçiliği bu konuda ver diği notada, Amerikan Haberler servisinde çalışan bir Çekoslovak memurun tevkif edildiğini ve 24 saat mevkuf kaldıktan sonra Elçiliğe istifasını gönderdiğini kaydetmekte ve bu hususta hükümetin duru-munu açıklamasını istemektedir.

Amerika’ya insan kaçokç l'ğı
Vaşington, 13 (a.a.) (Afp.) — A-merika hükümeti yabancıların hava yolu ile gizlice memlekete girmesini sağlayan geniş şebeke ile uğraşmaktadır. Bu kaçakçılar ayni zamanda siyasî bakımdan ehemmiyetli bazı bölgelere silâh da sev-ketmektedirler.
Dün akşam yayınlanan ticarî komisyona ait raporda âyan meclisi kaçakçılar hakkındaki cezaların arttırılmasını derpiş eden kanun lehindp bulunmuştur.
Uç Uçan daire daha görüldü
Cenova, 13 (a.a.), (Afp.) — Dün Cenova üzerinde 3 uçan daire görülmüştür. Hâdiseye şahit olanların dediklerine göre, birbirini takip eden hamlelerle ilerleyen daire Cenova üzerinde iki dakika kalmıştır. Uçan daire nihayet arkasında beyaz bir duman bırakarak kaybolmuştur.
Rusların Bulgaristanda yaptığı temizlik
Londra, 13 (Nafen) — «The Word today» mecmuasında intişar eden bir haber, Sovyetlerin Bulgaristanda yapmakta oldukları temizliğin ifade etmekte olduğu mâna üzerinde durmakta ve Moskova ajanlarının fazlasiyle itimat edilen Bulgarları bile tasfiyeye tâbi tuttuklarını kaydetmektedir.
Sovyetlerin Demir perde gerisinde ikinci bir Tito hâdisesinin vukua gelmemesine verdikleri önem hudutsuzdur. Ruslar ikinci bir Tito hâdisesi Demir perde gerisinde vukua gelip muvaffak olduğu takdirde çok müşkül bir mevkie gireceklerini hesaplamakta ve buna karşı tedbirlerini almaktadırlar. Bunun için de Kremlin kimseye iti mat edememekte ve önüne gelen şüpheliyi derhal tasfiyeye tâbi tutmaktadır.
Bulgaristanda 1949 senesinde bütün şiddetiyle başlamış olan tasfiye hareketlerinin şimdi artan bir gaddarlıkla yapıldığı da belirtilmektedir.
Siyasî muhabirlerin belirttiklerine göre, ikinci bir peyk memleket te Titovari bir hareketin başlaması ve tutması ihtimali Kremlini derin düşüncelere sevketmektedir. Şu anda bütün peyklerde alınmakta olan şiddetli tedbirler de korkunun tesiri altında alınmış tedbirlerdir.
Roosevelfin ölüm yıldönümü
Hyde Park, (Nevyork) 13 (a.a.) (Afp) — Başkan Roosevelt’in ölümünün beşinci yıldönümü Çarşamba günü anılmıştır. Bayan Roo-sevelt oğullarından Elliot Roo-seveltle birlikte Başkanın mezarına bir demet çiçek koymuştur.
‘.Serbest Fıkra.
//
Bu kadarı ayıptır,,
B ahmetli Mareşal'in irtihali üzerine, ecnebi ve komşu memleket radyolan susmuşken, İstanbul ve Ankara radyolannın şen havalar çalması, Ulus gazetesinin kırmızı başlıklarla çıkmağa devam etmesi, memleket ve gençlik efkârında infial ve teessürü mucip olmuştur.
Şimdi iktidar partisi organı «Bu kadan ayıptır» başlığı altında yazdığı bir yazıda karşılık veriyor:
«Türk Müslüman soyundan, sopundan birisi öldüğü zaman siyah caket giyer, siyah boyun bağı bağlar mı?.
Hakikaten bu sözlerde hakikat payı vardır. Bizim ne dinimizde, ııe de Türk terbiyesinde siyahlar giyip karalar bağlamak gibi bir matem tutma an’anesi yoktur. Fakat bir mahallede bile her hangi bir vatandaş ölse, komşular ölüye saygı gösterirler, ailesi-
Yazan : ı
| Sarıçizmeli I
nin teessürüne hürmet ederler; günlerce çalgı çalmazlar, yüksek sesle gülmezler... Radyolarımızdan, Mareşal gibi kahraman bir ölüye lıiç değilse; bir tazim sükûtu istemek, Türk terbiyesine aykırı mıdır?
Yine Ulus gazetesi; «Müslümanlıkta siyah renk, matem rengi değildir , diyor. Fakat gazetelerimiz, Ulus ta dahil; büyük bir memleket evlâdı öldüğü zaman teessürlerini daima, siyah başlık ve çerçeve ile izhar etmeği âdet etmişlerdir. Nitekim Ulus gazetesi de Atatürk ve Refik Saydam irtihal ettikleri vakit, simsiyah başlıkla çıkarak, bu meslek itiyadına kendini uydurmuştur.
Siyah renk matem rengi değilse, acaba o zamanlar Ulus ga-
zetesi, matem değil de, bayram mı etmiştir? Zannetmiyorum.
Bir de Ulus gazetesi, Sayın Ma reşalın cenazesine çiçek getirilmemesini vasiyet edecek kadar muhafazakâr bir Müslüman olduğunu yazıyor. O halde, merhumun cenazesi neden cenaze arabasına konulmak istenmiştir? Neden bando ile matem marşları programa ithal edilmiştir? Neden radyolarımızda, iki gün sonra ecnebi milletlere mahsus alafranga matem havaları çaldırıl-mıştır? Muhazafakâr bir Müslüman olduğu teslim olunan Sayın Mareşalin ruhu bundan rahatlık duyacaktır, diye mi?
Bana kalırsa, bu müessif hâdiseyi din ve müslümaıılık çerçevelerine sığdırmağa uğraşmak değil, sadece, necip Türk milletine yakışır bir tarzda ifade etmek terbiyemize ve an'anemize daha uygun düşer...
HER GÜN BİR HÂDİSE
Ben sana demedim mi benim ata oynama diye.. . Kocan bacağını kırmanın çaresini nasıl buldu?. Tabii,
insanın bu kadar güzel ka-'rısı olursa, [yalnızj bacağı değil, belki bir gün kalbi bile kırılmaya mahkûmdur...
Agahanartıkdedelik
sanatını öğreniyor
Gelinile hiç bir ihtilafı yok... Yalnız, at meselesinde kanlı bıçaklılar
eşhur Rita ile Ali Han'ın bü tün dünyayı aylarca, hattâ yıllarca meşgul eden maceralarını tekrarlayacak değiliz. O meselenin üzerine «Onlar ermiş muradına biz çıkalım... ibaresi çoktan yazılmış-
tır bile. Hattâ bu aşk macerası muradına erdiğini, bilindiği gibi, bir kız çocukla da ayrıca ifade etmiştir. Ali ile Rita’nın (bazı münasebetsizlerin müşahedelerine göre yedi ay sonra bir kız çocukları ol muştur. Bazı çocuklar, yedi ay için de doğabilirler. Bunda bir fevkalâ delik yoktur. Fakat, macerayı ya kından takip eden meraklılar, çocu ğun doğum tarihi ile izdivaç tarih arasında h;" j yedi ay dahi bulun madiğini söylemektedirler. Günah lan boyunlarına olsun. Lâkin, do ğan kız çocuk, bütün bu dedikodu lara bir son verecek kadar güzel dir. Adı Yasemin’dir.
Aile faciaları
Gazetelerin yazdığı gibi, Han, minicik torununa âşıkmış. O- 1 nu görebilmek için, her sene Hin-distanda yaptığı seyahati bu sefer kısa kesmiş ve ağırlığınca altını tahsil ettikten sonra, hemen torununun yanına koşmuş.
Bilindiği gibi, Ağa Han, Hindis-tanda dinî bir cemaatin ruhanî reisidir. Görünüşe göre, hazretin ruhla filân işi yoktur ama, her sene gider, müminlerinden kendi ağırlığınca altını sırtlayıp gelir. Ve bu altınlarla dünyanın en meşhur atlarını, en şöhretsiz kadınlarını ve-saireyi satın alır. Hakikaten, Ağa Han, at bahsinde ne kadar müşkülpesentse, kadın bahsında o kadar oıta hallidir. Meselâ, sekiz cn nesil sülalesi belli olmayan Lir atı kendi namına asla koşturmadığı halde, Parisin alelâde bir satıcı kızını karı olarak kabul etmiştir.
Ruhani reisin hayvanlarla insanlar arasına koyduğu bu sülâle ve asalet farkını daha fazla kurcala-mıyarak, hatırlatalım ki, bugün Ağa Hanın karısı Begüm, bir Fran-sızdır. Bir kaç ay evvel milyonlar değerindeki elmaslarını çaldırarak sigorta şirketlerini iflâs tehlikesine maruz bırakmıştı. Bilindiği gibi sonradan bu elmaslar bin güçlükle bulundu. Fakat ailenin başına Çöken uğursuzluk o kadarla kalmadı....
Ali Han bacağını kırdı
Ağa Hanın oğlu, yakışıklı ve genç Prens Ali Han, kayak yapar-
ken düşüp ayağını iki yerinden kırdı. Zaten Ali Hanın Kayak merakı meşhurdu. Bu günkü karısını da -Gel seninle kayak yapalım» diyerek tavlamış olduğunu söyleyenler vardır. İşte bu merak genç ba-babaya iki ay yatakta yatmaya ma) olunca, Ağa Han gelinine gürlemiş: Nasıl etti de bacağını kırmanın çaresini buldu? Otursa ya evli evinde....
Rita bu mütalâaya hak veriyormuş. Kayın pederiyle her noktada mutabıkmışlar. Yalnız at meselesi hariç. Çünkü Rita, at koşularında mütemadiyen kaynatasının atlarına oynuyor, kazanırsa milyonlar topluyor, kaybederse kayın pederden tazminat talep ediyormuş.
Rita ile kayın peder Aga Han arasında mütekabil ve sonsuz bir sevginin hüküm sürdüğünü söylüyorlar. O kadar ki, Ağa Han, sırf tazminat verebilmek için, at işlerin- ' kişi.
Ağa Han, torunu Yasemin ve gelini Rita ile beraber..
den pek o kadar anlamayan gelinine yanlış atlar gösteriyor, sonra burada resimde gördüğünüz gibi, gülerek, kesenin ağzını açıyormuş. Rita’nın, izzeti nefsini tehlikeye düşüren bu tehlikeli oyuna nihayet son verdiği ve artık, ne olursa olsun Ağa Hanın atlarına oynamadığı malûmdur. Buna mukabil kayınpeder, gelininin bu endişesini görünce, bu işi telâfi etmeye karar vermiş ve Rita’ya bir at hediye etmiştir. «Bunu koştur seni mahcup etmez» demiş. Atın fiyatım söylemek için, lütfen kapayın gözlerinizi, yüz bin dolar. Yani bizim paramızla .aşağı yukarı üç yüz bin liraya yakın......
Gel de sevme böyle kayın pederi. Ağa Hanın torununa da bir hediyesi var: Küçük bir arazi parçası. İçinden nehirler akıyor, trenler düdük çalarak alabildiğine gidiyor. Ormanlarında yabani hayvanlar dolaşıyor ve tabaa olarak elli bin
Orduda C. H. P.
Kaybolan uçak
Kopenhag, 13 (a.a.) — Bu sabah 25 uçak, Cumartesi günü Batı Al-manyada Wiesbaden ile Kopenhag arasında talim uçuşu yapmakta iken kaybolan Amerikan uçağını bulmak ümidiyle Baltık Denizindeki araştırmalarına yeniden başlamak üzere şafak vakti Kopenhag Hava Alanından ayrılmışlardır.
BBC Muhabirinin Kopenhag'dan bildirdiğine göre, bu uçaklar dört günlük araştırmalardan sonra hiç bir şey bulamadan dün akşam üslerine dönmüşlerdir. Uçaklar çok alçaktan uçmuşlardır. Bu uçaklardan bazıları Latviya ve Finlandiya-ya kadar gitmişlerdir.
Dün öğleden sonra Danimarka polisi, Danimarka komünistlerinin Amerikan aleyhtarı her türlü nü- ; mayişlerini önlemek üzere lüzumlu tedbirleri almıştır. Bununla be raber Danimarkada hiç kimse bir Amerikan uçağının geçen Cumartesi günü Latviya toprakları üzerinde uçtuğu yolundaki Rus iddialarını münakaşa etmek istememiştir.
KopeıJıag'da, Rusların hava, deniz harekâtı hakkında resmi makamlar sükûtu muhafaza etmektedirler. Kayıp uçağı bulmak için yapılan araştırmalar esnasında Sovyet harp gemi ve uçaklarının görüldüğü muhakaktır, buna rağmen hiç kimse bunların da araştırmalara mı giriştikleri veya sadece günlük manevralar mı yaptıklarını katiyetle söyleyemez.
perişan halde
Vali Kılıç vaziyeti kurtarmaya çalışıyor
Ordu, (Hususi) — Karadenizde I re Kurulundan ve memleketin çok’ demokrasinin zafer kalesi olarak | sevilen genç tüccarlarından Katlanılan Ordu’da Demokratlar ampli- raman Sagra, Mehmet Karayaka fıkatör yerleştirilen ciplerle ve çe- [ ve daha bir çok tanınmış şahsiyet-şitli vasıtalarla Ordu'yu baştan ba- . ler ve Merkez ilçesinden altı üye şa dolaşmakta ve seçim nutukları de istifa edenler arasındadır. Ayn-vererek, Ordu halkının topyekûn ca Ünye Başkanı Muammer Teki-■' ' ' ' - I njn de istifa ettiği söylenmektedir.
ıen x-eyr.ı I Muammer Tekin C.H.P. nin en
Fazlı Ertekin, Isa 1 çalışkan elemanlarındandır.
’ ’ ’.....—[ Demokrat Partinin günden güne
artan kuvveti karşısında C.H.P. pa-' niğe uğramış bir ordu gibi perişan bir haldedir. Meşru ve kanunî yol-' larda çalışarak propaganda yap-| mak lâzım gelirken, yalan, iftira ve yanlış hareketler yapmak sure-' tiyle halkın sevgisini büsbütün kay betmektedir. C.H.P. nin bu perişan j ve acıklı halini gören ve müfrit Halk Partili olarak tanınan Ordu Valisi Salih Kılıç, resmî işleri bir ' yana bırakarak C.H.P. Başkanlığını yapmakta ve istifa edenleri ya-J tıştırmak için geceli gündüzlü azamî gayret sarfetmektedir.
Ayrıca Halk Partisi Müfettişi ile birlikte köy ağalarından başka ' müftü ve diğer hocaları celbederek, C.II.P. lehine ve D. Parti aleyhine ' propaganda yapmağa teşvik etmek-_______________________o___ ___ „ tedirler. Mukaddes dinimizi küçük hetçe lâyık olan ve Ordu'da sevilen politikacılığa âlet ettiklerini gören C.H.P. İl İdare kurulu Başkanı Diş J Ordulular büsbütün Halk Partisin-Tabibi Yekta Kaıamustafa ile, İda- den soğumaktadırlar.
sevgi ve sempatisini kazanmakta-1 dırlar. Hatiplerden Feyzi Boztepe, | Bekir Baykal, F—1. E.tckir., L_ Cordan ve arkadaşları, her yerde ' halkın coşkun tezahürlerine maz-har olmaktadırlar. Umumi kanaat, 1 seçimleri Demokratların tam liste halinde kazanacakları merkezinde- ' ıü- | dir. Demokratların kazanma şans- ] 1 arını arttıracak sebeplerden biri ve en mühimmi de milletvekili a- ' daylarının sevilmiş şahsiyetlerden olmasıdır.
C. H. P. aday listesi her bakımdan zaifliğini muhafaza etmektedir. Zaten C H P. tam bir iflâs ha- ' ündedir. C.H.P. liler milletvekili adayı yoklamasında her zaman ol- J duğu gibi birbirlerini aldatmaya çalışarak, kavgaya tutuşmuş ve ' esasen samimiyet, feraget ve tesanütten mahrum bulunan C.H.P. li- ' ler her tarafta toplu olarak istifa etmişlerdir. Bilhasa, emektar oldu- ' ğu kadar milletvekilliğine her ci- (
I
Sayfa: 4
ZAFER
14 • 4 -1950
I
W«n; ZUHURİ DANIŞMAN—)—
Derya misal askeri humayun ne güne duruyor?. Bir taraftan yollar yapılır, bir taraftan toplar yürür..
Akşemsettin de ayni fikirde bulundu.
Himmetürrical, Taklâukibal diye söze boyadı.
Halil Paşa içini çekti:
— Paşa.. Size, hünkârımızın i-simlerini münakaşaya karıştırmayınız, demiştim. Onun kudreti cümlemizce malûmdur. Bana cevap veriniz, bu toplar yollarda, çamurlara saplanıp kalırsa halimiz nice olur?.
— Derya misal askeri hümayun ne güne duruyor?. Bir taraftan yollar yapılır, bir taraftan toplar yürür...
Akşemsettin de aynı fikirde bulundu:
— Himmetürrical, Taklâulcibal diye söze başladı. Mânâsı (büyük adamların himmeti, dağları yerinden oynatır) demektir.
Ve devam etti:
— Âlemi mânâda kaç kere gör-müşümdür. Bu fethi çelil Hazreti Padişaha nasip olacaktır.
Halil Paşa infialini belli etmeksizin, fakat sıkıntı içinde cevap verdi:
— İstikbali Cenabı Haktan başka kimse bilmez. Padişahımızın böyle bir emri âzıme muvaffak olmasını cümlemiz can-u-gönülden temenni ederiz. Fakat esbabını istikmal etmedikçe yapılacak her nevi hareket maazallah hüsranla neticelenebilir.
— Padişahımızın bunca zamandır geceli gündüzlü ihzaratını hesaba katmıyor musunuz?
— Hoca efendi hazretleri... Muhasara edeceğimiz şehir, âdi bir kale değildir. Hıristiyanlık âleminin gözbebeğidir. Böyle bir teşebbüsün ne gibi ihtilâflar doğurabileceğini hesaba katmak zorundayız. Size şurasını da haber vereyim ki, Bizans imparatoru gizli yollardan bütün Avrupaya feryat-nameler göndermiştir. Bizimle mütareke aktetmiş olmasına rağmen Hıristiyan kralının harekete geçeceğine dair emareler vardır. Ayrıca, son günlerde Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleşmeleri meselesi de bizim için mühimdir. Bu takdirde Papa, bütün Hıristiyanlığı üzerimize saldırtabilir. Maazallah bir Ehli - Salip karşısında kalabiliriz.
Akşemsettin Zağanos Paşaya baktıktan sonra hiddet ve asabiyetle cevap verdi:
— Paşa, paşa!... Bu ümmeti ne-cibei İslâmiye kaç kerelerdir Salip ordularının muhacematma uğramıştır. İnayeti Rabbani ile bunların hepsi de bertaraf edilmemiş midir?
— Vakıa öyledir. Fakat Salip ordularının Kudüse girerken A-nadoludan nasıl geçtiklerini unutmayınız. Vakıa Anadolu bir Hı- ( ristiyan mezarlığı hâlini almıştı. , Fakat yüz binlerce de Türk Beyi şehit düşmüştü. Fikrimce, Bizans imparatoru, işin ciddiyet ve nezaketini çoktan anlamıştır. Yapı-
lacak, en ağır teklilferi kabule â-mâdedir.
Zağanos paşa birdenbire atıldı:
— Asla devletlû!... Asla bu mümkün değildir!.
— Neden mümkün olmasın?!...
— Değildir. İstanbul bizim olmalıdır!..
— Yine de bizim olacaktır. Kan dökülmeden, belirsiz bir hulûl ile Bizansa yerleşerek onu içinden fethetmek neden fena bir şey olsun?!...
— Bunu daha önce tecrübe ettik. Hattâ Bizarısın içinde Türk ve Müslüman mahallesi, mahke-mei şer’iyeler bile açılmasına Bizans kayzerleri müsa'ade etmişlerdi. Sonra ne oldu? Yıldırım Beyazıt Ankara muharebesini kaybedince Türklere en fena muameleler yapılmadı mı? Yine böyle ol-mıyacağını kim temin edebilir’
— Daha ağır şartları da Kayzer kabule âmâdedir.
Zağanos Paşa adetâ kendini kaybetmişti:
— Hayır devletlû;... Bu kadar ihzarattan sonra bu büyük teşebbüsten vazgeçilemez.
Akşemsettin de aynı kanaati tekrarladı:
— Mümkün değildir. Artık rücu imkânı yoktur. Kınından çıkan kılıç bir daha yerine girmez.
Halil Paşa bunalmıştı:
— Dökülecek kanların vebalini yüklenir misiniz?
— İndallah mes’uliyeti kabul
Münakaşa, mücadele şeklini almıştı. Bir taraftan çok asabi ve hiddetli bir adam olan Zağanos paşa bağırıyor, diğer taraftan Akşemsettin ve diğer hocalar onun fikrine iştirak ediyordu. Halil paşa ve taraftarları ise, imkân nis-betinde münakaşaları yatıştırmağa çalışıyorlardı.
Fakat telif imkânı yoktur. Saatlerce münakaşa edildiği halde bir neiceye varılmamıştı. Bununla beraber Zağanos paşa taraftarları daha ağır basmakta idiler.
Bir müddet sonra Sultan Meh • met geldi. Birdenbire derin bir sükûn hasıl oldu. Genç ve zeki hükümdar evvelâ çehreleri gözden geçirdi. Münakaşanın çok sert geçtiğini anladı.
(Devamı var.)
Bu seferde kırmızı iki cisim görüldü
Niort, 13 a.a. (Afp.) — Niort garı yakınlarında bulunan Angersli bir tücarc gece yansı iki kırmızı cisim görmüştür. Tüccar ifadesinde bunların boya kutularına benzediğini ve güneye doğru seyrettiklerini söy lemiştir. Bunlar beş altı dakika müddetle görülebilmiştir. Aynı cisimleri başkaları da görmüşlerdir.
Külliyetli miktarda muhtelif cins ve nev’ide hurda Otobüs parçaları, karoseriler ve sair malzeme satılacaktır
Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesinden
1 — Külliyetli miktarda aşağıda yazılı hurda otobüs malzemesi ve karoseriler ile sair hurda malzeme açık arttırma usulü ile satılacaktır.
a) Bu malzemenin gruplan, tahmini siklet ve satış bedelleri aşağıda gösterilmiştir.
b) Takriben 350-450 ton şasi, yanık diferansiyel, döküm piki demir saç, yarım komple makas, tek yaprak makas, jant, devriyaj baskıları, dişliler, arka uzun şaft, şaft mafsalı, devriyaj plâkaları, piston kollan, baskılar eksantrik dişliler, krikolar ve sair çeşitli aksam. Malzemenin cins ve nevine göre beher kilosunun tahmini satış fiyatı bir ile on beş kuruştur.
c) 500 adet madeni yağ varili beherinin tahmini satış fiyatı üç lira.
d) Takriben 14-16 ton yanmış maden yağı beher kilosunun tahmini satış fiyatı 5 kuruş.
e) Takriben 7 ton. döşemelik çelik yay ağaç, deri ve demir akşamı ile birlikte beher kilosunun tahmini satış fiyatı 5 kuruş.
f) 636 adet muhtelif ebatta otobüs dış lâstiği beherinin tahmini satış fiyatı 5 lira.
g) 429 adet muhtelif ebatta otobüs iç lâstiği beherinin tahmini satış fiyatı 2 lira.
. h) 90 adet benzin deposu beherinin tahmini satış fiyatı 2.50 lira.
i) 47 adet kullanılmamış jant (ZİS marka) beherinin tahmini satış fiyatı 10 lira.
j) 135 adet radyatör beherinin tahmini satış fiyatı 2 lira.
k) 31 adet Fargo ve Fort karoserileri beherinin tahmini satış fiyatı 50 liradan 700 liraya kadar.
l) 4 adet Zis kamyonu beherinin tahmini satış fiyatı 25 liradan 200 lira kadar.
m) 17-20 ton demir saç, boru silindir gömleği, hurda pirinç ve talaşı ve sair çeşitli demir aksam beher kilosunun tahmini satış fiyatı 5 kuruş.
2— Bu malzemenin listesi ve satış şartnamesi Müessese Alım Satım ve tesisat şubesinden parasız olarak alınabilir.
3 — Talipler malzemeyi Otobüs İşletmesi Müdürlüğüne müracaatla mesai saatleri içinde her zaman görebilirler.
4 — Arttırmaya iştirak etmek istiyenlerin şartname esaslan da-
hilinde 24/4/1950 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 14 de müessese Umum Müdürlüğü binasında teşekkül edecek arttırma komisyonuna müracaatta bulunmaları ilân olunur. (2209)-(246)
. — DİLEKLER --------------------
Hava Yollarının Aziz Şehitlerine
Bu vatan topraklarının göz yaşı ve kanla yoğurulmuş bağrından bir bahar tazeliği içinde yükselerek mevcut mesleklerin en güzeline, en im-renilenine erişmiş olan sîzler j hayatınızın dar çerçevesi i-çinde memlekete, millete beklediklerimizden çok daha fazla hizmet ettiniz. Bu gün u-zun yıllardır aramızda geçen I hayatınızın bizlere en büyük ' bir armağanı olan hatıralarınızla başbaşayız. Onların benliğimizde aldığı İlâhi ve kutsi mâna, fani hayatımıza verdiğimiz değerin yersizliğini o kadar kuvvetle hatırlatıyor ki.....
Sizler ihtirassız geçen mütevazı yıllarınızın meşakkata tahammül ve metanet isteyen yorucu çalışmaları içinde aradığınız saadeti, Türk semalarının hudutsuz maviliklerinde pervasız dolaşmada buldunuz. Ruhunuzdaki asalet ve cesaretinizin bütün Türk milleti takdirkârı ve minnettarıdır.
Sizler hiç şüphe yok ki geride bıraktığınız havacı arkadaşlarınız için devletçe, milletçe alınacak daha geniş refah tedbirleri ve imkânlarının ruhlarında yaratacağı bahtiyarlık ve huzur hislerinin son suzluğu içinde ebedî istirahat-gâhmızda bir parça daha rahat uyuyacaksınız, ve biz bunu tahakkuk ettirmeyi ölümünüzün doğurduğu millî yasın hudutsuzluğundan cesaret alarak vâdediyoruz.
İnsanlar fânidir. Aramızda dolaşan arkadaşlarınızın büyük, küçük her biri için aynı tahassüsle çarpan kablerimiz ve sevginize susamış ruhlarımızla yıllardır peşinde çırpındığınız emellerinizin vefalı bir hizmetkârı olarak çalışmaktan zevk ve haz duyacak, geçirdiğimiz her gün için bir parça daha iyiye, bir parça daha güzele ve bir parça daha geniş imkânlara kavuşmuş olmanızın içimizde yarattığı huzur içinde gözlerimizi bahtiyar kapayacağız.
Mümtaz bir sınıf mensubu olan sizler için Türk milletinin esirgeyeceği herhangi bir fedakârlık olamaz, zira bugün sizler aramızdasınız. fakat belki de yarın?.. Hayır, hayıı!.. Acı misalinizin insan rununda uyandırdığı ıstıraba tahammülümüz yok, ve beşerin aczini, iğrenç kudretsizliğini yüzümüze bir kamçı gibi vuran ölümünüze inanmak istemiyoruz. Haykırmak, hıçkır mak ve bütün bir insan ömrünün ıstıraplarını bir anda içimizde yaşatmak istemiyoruz.
Geride bıraktıklarınız kaderin ruhlarımıza çöküveren acı ve elemleriyle o kadar ezgindirler ki.. İnsanlığımızdan nefret etmeğe hakkımız yok mu?... Sizler İçin ne yapabildik ki!... Sızı, kanlı göz yaşları, kalb acıları... Hayır, hayır!. Unutmak, avunmak, İlişlerimizden tecerrüd etmek istemiyoruz. Korku, acıma ve bir şey yapamamış olmanın ruhlarımızda yarattığı derin boşluğun inilti i kâbuslarıyla uğradığınız kazanın bütün bir ömrün acı tatlı hatıralarını bir araya toplayan korkunç â-nının yakıcı dehşetini tahayyül ve tasavvur etmek bile ne dayanılmaz bir şey!...
Vatan semalarında geçim meşgalesinden uzak tutulan müreffeh bir havacılar zümresi yaratmak ve yaşatmak vazifemizi hatırlayalım, ve bi- , lelim ki onlar Allaha bizden çok daha yakındırlar ve insan hayatının övünülmeğe değmez mânasızlığı hakikatına bizden çok daha evvel ulaşmış olanlardandırlar.
Her bahar kabirlerinizi taze kır çiçekleri süslerken sizi sevenleriniz başlarınızın ucunda aziz hâtıralarınızı hep aynı tahassüsle yaşatacak ve içlerinde burkulan acının en parlak bir ifadesi olan ılık göz yaşlarıyla üzerlerinizi örten toprağı yıkayacaklardır.
Allahın sonsuz rahmeti ü-zerlerinizden eksik olmasın!..
Sizler müsterih uyuyun ve bilin ki güler yüzünüzle, ruh larınıza isleyen tatlı sesinizle ve aramızda yarattığınız pürüzsüz kardeşlik histerinizle daima içimizdesiniz ve biz an- ' cak bununla avunuyoruz aziz 1 Türk şehitleri!-...
D. Hava Yollan Başhekimi Dr. Aziz Tevfik Yeginsoy
San’at - Tiyatro
Tiyatromuza Dair
Yetişmek ve yetiştirmek - Rejisör ve aktör - Kadro -Sanatkârların maddî durumu
III
gizlediğimiz tiyatronun yolu ve prensipleri hakkında düşünebildiklerimizi yazmaya devam ediyoruz:
Yetişmek ve Yetiştirmek: I
Sahne ve sanat faaliyetlerimizde nasıl kendimize has ve Devlet Ti-tayrosuna yakışır bir üslûp ve anlaşma istiyorsak, yetişmek ve ilerlemek yolundaki gayretlerimizde, düşünce ve gayelerimizde de birlik ve beraberlik şuurunu yaratmalıyız. Gerektiği zaman şahsî menfaatlerimizi ikinci plâna atıp, her çeşit hodkâmlık, ve kıskançlık duygularından sıyrılmış olarak korkmadan, esirgemeden birbirimize destek ve yardımcı olabilmeliyiz. Bu meziyetleri iktisap etmiş olanlar* muhit bulabilmeli takdir ve teşvik görmelidir. Aksi tiynette olanlar varsa bun lar, zımnî bir husumete ve nefrete marûz bırakılmalıdır. Bu sözlerimde aşırılık görenler; iş terbiyemiz ve meslek ahlâkımız hakkında yeter bilgiye sahip olmayan ve sanatkârların birleşmesinde, anlaşmasında sahışlarıve menfaatleri için tehlike sezenlerdir.
İyi ve iteri sanat örnekleri görmeye, bu maksatla yurt içi ve yurt dışı geziler yapmaya; sanatımız, mesleğimiz üzerinde inceleme, etüt tahlil ve tenkit faaliyetleri göstermeye; kültürümüzü takviye İçin kurslara, konferanslara, bilhassa kitaplara çok ihtiyacımız vardır.
Tek adam işi olmıyan tiyatroda tek başına yetişmiş olmak faydasızdır. Etrafındakilerin bilgi ve görğü noksanlığından, zaaf ve gafletlerinden, rekabet ve geçimsizliklerinden faydalanarak Bilgiç, Üstat ve Büyük olmak veya Büyük kalmak arzusu; zayıflığın, gafletin tâ kendisidir! Yetişmek ve fırsat bulmak için çalışırken, fırsat vermiye, yetiştirmeye de mecburuz.
Rejisör - Aktör:
Şurnüllü manasile tiyatronun sanat temeli; rejisör ve aktördür. Bu temel ne kadar sağlam olursa kuruluş ve gelişme de o nisbette esaslı ve verimli olur. Zannederim Goethe iiç mühim yerde diyor, maiyet ve etrafındakiler baştakine sureti mut-lakada inanmalı ve güvenmelidir; a) Orduda Komutana, b) Okulda Öğretmene, c) Tiyatroda Rejisöre.. Devlet Tiyatrosunda Umum Müdür, General İntendant, hattâ baş rejisör kim olabilir, bilmem. Fakat rejisör olabilmek için; inandırmak, mânen doyurmak, örnek, iteri ve yaratıcı olmak şarttır! Böyle bir rejisör bize, kanaatimce şimdilik dışardan gelecektir. Bu kıymette bir rejisöre kavuştuğumuz gün dâva yan yarıya halledilmiş sayılır. Bu rejisörden azamî derecede nasıl istifade edeceğimiz ve kendi rejisörümüzü kısa yoldan nasıl yetişrilebi-leceğimiz ayrıca incelenmiye değer..
Kadro:
Devlet Tiyatrosunun artist olarak 40 kişiyi geçmiyen Dram bölümü kadrosu sayıca tam değil, fakat değer ve kifayet bakımından mükemmeldir.
Bütçe darlığı dolayısiyle tensikattan bahsediliyor. İş mevzuubahs-olunca, kadro noksanlığını ileri sürerek adam arar veya imtihanla eleman alırız, bütçe mevzuubahso-, lunca da tensikat düşünürüz... Hayır; lüzumlu ve yetiştirici bir müessese olarak Konservatuvarımızı açık bulundurdukça, Küçüklü Bü-, yüklü iki tiyatroyu faaliyette tut-| tukça, uzun ömürlü ve ileride kurulacak yüzlerce tiyatroya temel teşkil edecek bir tiyatro yaratmak az-| minde samimî isek ne bugün, iıe de yakın bir gelecekte tensikat mev-zuubahs olamaz. Bütçe darlığını gidermek için başka çarelere baş vurmak lâzımdır. Diğer taraftan da hem titiz bir çalışma ite sanat seviyemizi yükseltip kazancımızı artırmak, hem de eser ve liyakatimizi gösterip Devletten fazla yerdim koparmak gerektir.
Devlet Tiyatrosunda tensikat denilince de , leylek yavrusu gibi/ sokağa atmak veya atılmak akla gelmemelidir. 63 'ilimiz tiyatro bekler, Halkevlerimizin amatör sahneleri, temsil işlerini düzenliyecek
rejisör ve eleman ister.. İşçi sayısı 3000 den 30000e kadar yükselen1 birçok fabrika ve işletmelerimizde birer temsil kolu kurulması elbette arzu edilir. Bütün bunlar; sosyal ha yatımızın, sahne sanatımızın ve kültür seviyemizin gelişmesi için geç bite kalınmış teşebbüslerdir. İlgili makamların iş ve düşünce birliği, salahiyetli kimseelrin güzel bir organizasyonu bu teşebbüsleri tahakkuk etirmeye kalkışınca, 40 sahne sanatkârını yerleştirmek için bocalamak bir tarafa Konservatuardan kısa zamanda enaz 400 genç sanatkârı nasıl yetiştirebiliriz? diye heyecanlanmak icap edecektir.
Sanatkârların Sanat ve Maddî Durumları:
Yukarıda Devlet Tiyatrosunun kadrosu için (mükemmel) demiştim. Evet mükemmeldir. Çünkü sıkıntı, mahrumiyet ve fena şartlar içerisinde bulunmalarına, 15 - 20 gün de eser çıkarmak mecburiyetlerine rağmen bu bir avuç Memleket evlâdı, azamî fedakârlıkla vazifelerini yapmakta, çok zaman da sanat ba-şarılariyle sevgi ve takdir kazanmaktadırlar. Arasıra kabiliyetlerinden şüphe edilen arkadaşlar bite rolünü, yerini bulduğu zaman değerini ispat etmiş, hakkındaki yanlış düşünceleri silmiştir. Derece ve liyakat farkı elbette olacaktır. Fakat Devlet Tiyatrosunda varlığiyle yok-
luğu arasında fark bulunmıyan sanatkârı ben tanımıyorum. Varsa ve bunu anlamak, soranlara da anlatabilmek iktidarında isek böylelerini tiyatroda tutmakla hem kendilerine, hem diğer sanatkârlara, hem de sanatımıza ve binnetice Memlekete fenalık yapıyoruz demektir.
Daha iyi ve daha iteri bir sanat için can atan bu sanatkâr çocuklar; Baş istiyor, huzur ve emniyet istiyor, çalışmak ve öğrenmek istiyor. Buna karşılık ta lüks, hattâ refah değil, zaruret defedecek bir ücret istiyor. Sanatkârlara hiç bir garanti ve emniyet sağlamayan, bir Devlet memuru kadar olsun hak ve imtiyaz tanımıyan (Devlet Tiyatro-ve Opera Kanunu) her işe tercihen yeniden ete alınmalıdır. Tek taraflı şart ve müeyyidelerle dolu ve bir yıl süreli mukaveleler, keza sanatkârlara bir hak ve huzur vermediği gibi onları, karşı tarafı temsil eden tek şahsa, U. Müdüre, kul-köle olmaya zorlamaktadır. Hâl böyleyken, îzam etmeden söylive-bilirim ki; bugün sahne sanatkârının benliğine hâkim olan şey: Korku ve endişedir! Korkan insanın; -şahsiyeti demiyelim ama - çahsma gücü ve hürriyeti zedelenmiş -temektir. Bu durumdaki sanatkârdan ise iş, hele yaratma beklemek imkânsızdır.

Gelecek .4 üncü yazımızda şu konular bulunacaktır: «Tiyatro ve Halk-, «Yeni ve İteri Sanat, ve «Netice..

TerUbodcn: N, ü., I
Dünkü Bulmacanınuzın Halli
1 — Mareşal, kap. 2 — Ata, azami. .3 — Ray, kaya, ar. 4 — Tamirat. 5 — Şaka, akalaf. 6 — Âmâ, afi. 7 — Layika, eler. ,
8 — Zarafet. 9 — Ka. Mil. sis. 10 — A- (
mata, İle. 11 — Pir, feraset.

ANKARA RADYOSU
Cuma — 14/4/1950
İstanbul Manzaraları
Mesireye
Hazırlık
Emel Deryo
«— Hadi hanım! Elini çabuk tut sende biraz ayol! Demindenberi bakıyorum, yarım saatte iki dolmayı anca doldurdun.»
«— Aaaa hanım! Üstüme varma öyle, ben sıkıntılı kadınım. Yarma kadar vakit çok!»
«— Kımız Şayeste! Söğüşü indir bakalım. Olmuştur artık!»
«— Hanım, sen sağa sola buyuracağına git mutfakta irmiği kavur asıl. Sonra yarın helvayı bulamayınca herifler bize ot yoldururlar.»
«— Meraklanma sen canım! Maltıza yeni kömür koydum, yansın, şimdi başlıyacağım.»
Bu sırada tavan arasından körpe bir ses gelir,
«— Anneee! Anneeee!»
«— Huuuu! Ne var kız?»
«— Hasır örme sepette, karlığı bulamadım. Nereye kaldırdın?»
(— Sandıkların yanındaki dengin arkasına bak! Orada olacak!»
Sonra, eteğini beline sokmuş, bacaklarını açıp oturmuş, bir tenceredeki içi, tepsideki patlıcan ve biberlere doldurup, teker teker diğer tencereye istif eden hemşiresine dönecek:
•— Ayol! bu da gelinlik çağa yetişti. Hâlâ bir işin üstesinden gelemiyor.»
«— Aaa öyle deme hanım! Kızı elinden gelse bostan dolabına koşacaksın. Şimdi onun akranları sokak ta kaydırak, seksek oynuyor.»
•— Annneeee! Yooook! Bulamadım.»
•— Hay annen batsın! Neden yok muş ki? İyi ara, bak!»
Sonra bir an kadar düşünür...
«— Aaa! Duuur kız! Şayestee! Şa-yesteee!»
«— Efendiiiim»
«— Efendiler götürsün! Neredesin?»
«— Mutfaktayım!»
•— Hasır sepetle karlığı Dürda-nânımlardan almış mı idin?»
«— Hayır!»
«— Cehennem ol! Çabuk al da gel!.
Yine hemşiresine dönüp:
«— Kardeş bir de Nurancığımın günahına girdim. Dokuz haftanın çarşambasını bir güne sığdırdılar. Yarın mesireye gidecek insana, bir gün evvelinden «Hazırlık yap!» de-
«— Aldırma hanım aldırma! Erkek kısmı, kadın kısmının işinden anlamaz 4ci! Onlara her iş kolay gibi gelir!»
•— Aman kardeş, bıktım usandım artık! Varsa yoksa hamini gırtlak! Oğullarına yetiştir bir yandan, kendisine yetiştir bir yandan, misafirlerini ağırla öbür yandan, yeter artık illallah!»
«— Eeee napacaksm? El adamı bu, insana bedava ekmek yedirmiyor ki?»
«— İyi ama, ben de el el üstünde oturmuyorum ya? Bunca senedir saçımı süpürge ettiğim kâfi değil mi?»
«— O da naapsın a canım? Sen de haksızlık etme! Herif aldığını, bulduğunu eve taşıyor. Eniştem diye değil hani! Allah için yuvasına bağlı erkek! Ama bütün kusuru, biraz gezmeyi eğlenmeyi sevmesi i-miş. Eh, o kadar da olur elbet!»
«— Aman hadi sende! Zaten seninle de konuşulmaz ki! Ben varayım bari şu irmiği kavuruvereyim.»
«— Kavur ya! Dolmalar handiyse bitiyor. Akşama da onu vururuz. Pişirdik mi idi, sabah yolculuk te-lâşesinde, bize toplanmaktan başka hiç bir şey kalmaz!..»
Bu, hayat pahalılığının arttığı, insanın ucuz ne şekilde eğlenmesi lâzım geldiği hususunda kafa patlattığı bir devirde mesireye gidecek bir ailenin hazırlık telâşıdır.
Bir de kırda; eğlence yerindeki hengâme vardır ki o da başlı başına bir âlemdir. Bu âlemi de diğer yazımda anlatacağım.
17.68
18.00
18.00
18.30
22.00
22.15
22.45
23.00
M. S. Ayarı. Müzik: Hafif Müzik (Pl. Haberler ve hava raporu. Müzik: Şarkılar (Pl.) Müzik: Vals, Polka ve leler (Pl.) Günün Programı. Müzik: Haydıı Kuarte No. 3 (Pl.) Galan: Buıhamm yayU arteti. Kapanış. Açılış ve Program. M. S. Ayarı. Müzik: Şarkiler. Haberler.
Müzik: Salon Orkestrası Ço Ilıyor (Pl.) öğle Gazetesi.
Müzik: Hafit Melodiler (Pl.) Akşam Programı, Hava Raporu ve Kapanış.
Açılış ve Program.
M. S. Ayarı.
Müzik: İnce Saz (Tahlr Buselik Faslı)
Konuşma: (İhtiyarlık Sigortasının Uygulanması Hakkında) Reşat Ak. Müzik: Piano ile Caz (Pl.) M. S. Ayan ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Müzik: (Tarihi Türk Müziği) Müzik: Opera Aryaları (Pl.) Radyo Gazetesi.
Serbest Saat.
Müzik: Film Yıldızları Geçidi (P.l) Konuşma Türklyede Marshall Plânı. Müzik: Beethoven - Bemol Majör Sonat (Pl.) Pianist: Louis Kentner. Konuşma.
Müzik: Dans Müziği (Pl.) M. S. Ayan ve Haberler. Program ve Kapanış.
Paso Dob-
Op. 74
İSTANBUL RADYOSU
Cuma — 14/4/1950
Açılış ve programlar. Haberler.
Şarkı ve Türküler (Pl.) Karışık Hafif öğle Müziği Şarkı ve Türküler.
Piya
(Pl.)
(Pl.)
12.57
13.00
13.15
13.30
13.50
14.30 Scrbesıt saat.
14.45 Tino Rossi’de
15.00 Programlar ve
17.57 Açılış ve Prog
18.00 Tangolar (Pl.)
18.30
18.45 Memleket Türküleri.
19.00 Haberler.
19.15 Hafif Ara Müziği (Pl.)
19.20 Radyo Senfoni Orkestrası 20.00 Saz Eserleri.
20.15 Dinleyici İstekleri.
21.00 İktisadi Bahisler.
21.10 Hafif Ara Müziği (Pl.)
21.15 Fasıl Heyeti Konseri.
22.00 Konserto (Pl.)
22.35 Dans Müziği (Pl)
22.45 Haberler.
23.00 Dans Müziği (Pl.)
23.00 Programlar ve Kapanış.
Konseri.
ZAFER’in Abone Şartlan
Memleket İçi
12 aylık ............ 2S I
3
Bevin'in Ameliyat masrafı
Londra, 13 a.a. (Afp.) — Bevine bu sabah bir ameliyat yapılacaktır. Bevin’in bulunduğu klinik Londra-nın Dolders Green mahallesinde-dir, masraflarının bir kısmı dışişleri Bakanının uzun zamanlar mensup bulunduğu taşıt sendikaları üye terinin verdikleri aidat ite karşılan maktadır. Maamafih Bevin tek yataklı bir odada kalmağa muvaffak olmuştur. Bu odanın hususî bir o-da olmayıp (tek yataklı bir koğuş) I olduğu tasrih edilmektedir.
Kiralık 2 daire
3 büyük oda, bir salon ve müş temilâtı ve yine 3 odadan ibaret iki daire, su ve elektrik mevcut.
Müracaat: Cebeci Dikimevi üstü, harta nirengi noktası karşısı, Taylanlar Ap. Daire 3.
Sahibi
Adviye FENİK T silişlerini fiîlan i dar*
HİKMET YAZICIOÛLU
Basıldığı yer: Güneş Matbaası
DEVLET TİYATROSUN’DA
ÜÇÜNCÜ
Türk - Ingiliz Müzik Festivali
ORKESTRA KONSERLERİ
16 Nisan Pazar 21.00 de
18 Nisan Salı 21.00 de
20 Nisan Perşembe 21.00 de
22 Nisan Cumartesi 15.00 de
CUMHURBAŞKANLIĞI FİLÂRMONİK ORKESTRASI
Şef: NORMAN DEL MAR Solistler: NANCY EVANS (Mezzo - soprano)
NECDET REMZİ ATAK (Keman) RESİTAL
19 Nisan Çarşamba 21.00 de
NANCY EVANS (Mezzo-soprano) Piyanoda: MİTHAT FENMEN (Biletler satışa çıkarılmıştır.)
--------------
Memleket dışı
13 aylık ...............
6 » ...................
56 Lir*
30 »
16 »
ZAFEK'ta İlân Şartlan
2 ve 3 üncü sayfada Sm.
4. cü sayfada Sm.
3
Baslık ....................... 15 Lira
6. ve 6. cı sayfada Sm........ 2 »
Doğum, Nikâh, Nisan, ölüm ve Mevlût İlanları 5 santimi geçmemek sortiyle 15 lira.
Devamlı ilânlar için hususi tarife tatbik edilir.
Gaaeteye oOnderilen evrak ve vcuüar neerediMn edUmeain iade edilmea. hânlardan maluliyet kabul edtlmea.
14 - 419i‘°
ZAFER
Bayram
Tarafından Tertip Edilen
BASIM BALOSU
Müracaat yerleri
Yolcularının Nazarı Dikkatine
Kıymetli Eşya Piyangosu
Şark İnşaat Malzemesi Ticarethanesi
Telf 13611

Ankara-Istanbul ve İstanbul - Ankara
Her akşam
muş Paris Revü Heyeti
pirinç unları, temin ettiği kolon ve v' sıhhi çocuk gıdasıdır.
Cad. Adliye karşısı to: 224.
fel: 11135 Ankara
Şark Sabunla ’l Piyasanın (‘iı üsliüı evsaflı sabunlandır.
SATIŞ MAĞAZASI
Anafarlalar Cad. Konya Sok. No. 29 TARKOÜAN — ANKARA Tel: 16091
(621)
Satış vc sipariş şefliği Etimesgut
Tel: 31437)
31438) den 11 ve 27
31439)
Her şeyi
Çubuk ve Kolay Temizler!
VİM'lo işiniz çabuk biler, kiril yağlı kaplarının . Döjom parlar. VİM'in kul-kolaydır. VİM'İ alıp
Günlük yükleme Geçici teminat boşaltma S- D. Ura tonajı
Süt çocuklarının beslenmesinde yaıdımcı gıdaların ehemiyeti büyüktür.
ARI
Pek yakında beynelmilel şöhretli Çinli TRİO HATA’S ve DİMİ MOOS and TANIYA

BALLET KELLENROC Harikulade Iraıılı Akrobatla
Trio R'affi
kısa bir müddet için angaje edilmiş
Meşhur »irtifoz AOOLFO VENTAS idaresinde atraksioıı tipik orkestrası
Her pazar saat 17 de matine lıiltün program iştirakile
akrobatlar
T. İŞ BANKASI
17 Nisan Pazartesinden itibaren Türk
Filmciliğinin yarattığı ilk büyük harika
Ateşten Gömlek
R j ö
100 lerce
Ankara Gazeteciler Cemiyeti
TASARRUF HESAPLARI
1 Haziran İkramiye Çekilişi
15 Nisan Cumartesi akşamı Ankara Palas Salonlarında
Davet yeler AKBA Kitabevinden Temin Edilir
* Hafta tatili hakkındaki muaddel 3062 sayılı kanunun 1 inci maddesini değiştiren 5620 sayılı kanunun 1 inci maddesinde (fırıncılar, yalnız sebze, yaş mevye ve tütün satanlar, nalbantlar, âlet vc edevatı ziraiye tamircileri 4 üncü maddedeki müesseseler gibi, kasaplar da saat 13 e kadar açık bulundurulabilirler) denilmekle olmasına binaen yukarıda sayılan esnaftan Pazar günleri dükkânlarını açık bulun durmak arzusunda olanların Belediyeye müracaatla Pazar ruhsatiyelerini almaları lüzumu ilân olunur. (2310)
R*"—T»m-
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi İkinci Tertip
Çekilişe sz bir zaman kalmıştır. Bir liralık biletle şık bir kamyon, tak/; otomobâj,. traktör, motosiklet, radyo, saat, kumaş gibi 150.000 liralık 14.000 küsur parça hediyelerden birisini kazanmak sizin için bir talih işidir. Bu güzel vesile ile de yoksul çocuk dâvasına yardım etmiş olacaksınız.
Toprak Mahsulleri Ofisi Ankara Bölge Müdürlüğünden
1 — Aşağıdaki müfredatlı cetvelde adları yazılı anbarla ımızda gelecek veya buradan diğer mahallere sevkedilecek Ofisimize ait hububat bakliyat vesair maddelerin yükleme ve boşaltma işleri açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 - Eksiltme anbarların hizalarında gösterilen günlerde Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İsteklilerin karşılarında gösterilen geçici teminatlarını eksilt meden bir saat önceye karlar Ankara İşletme Şefliği veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları ile ihale saatinden evvel komisyona baş vurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları 5 lira karşılığında Ankara Bölge Müdürlüğü Ticaret servis; ile cetvelde yazılı Anbar Şefliklerinden temin edilir Açık eksiltmeye çıkardan Anbarın Eksiltmen»
adı Tarih Günü

Ed p Adıvcr : Vedüf örfi Bengû
Sanatkâr, 1000 lerce Figüran Vatan uğrunda çarpışanların, ölenlerin des tanı — Türkün İstiklâl mücadelesi — Canlanan bir tarih — Her sahnesi göz yaşları döktürecek eşsiz Millî bir zafer
T.H K Uçak Fafrikası Müdürlüğünden
Büyükada'da KÖŞK Ankara'da DÜKKÂN
Ve Çeşitli Para ikramiyeleri.
Bankamızda 1 Mayıs 1950 terihine kadar açılmış 150 hesapları bu çekilişten Haydalanırlar
lira
bakiydi tasarruf
Hesaplarında 650 lira ve bundan fazla mevduatı olanlar her 500 lira için ayrı bir Kur’a numarası alırlar

Şekerciler Sokak No. 9 Telgraf: Taşkın
'uvarlak beton demiri, çivi, çinko, siyah galvanizli saç beton teli, kazma, kürek, kurşun boru, galvaniz, siyah boru ve parçaları, fevkalâde temiz pik 'boru ve parçalan, Eskişehir kiremitleri, «serbest çimento» İmrahorun pişkin tuğlası
FİYATLAR PİYASANIN EN UCUZ FİYATIDIR
Samsun - Bursa ve Konyaya
Taksi Seferleri
YENİ İZMİR UMUMİ NAKLİYAT ANBARI
Motor sahiplerinin dikkat nazarına
Her tip benzin ve dizel mı törlerinin Krank Milleri ile Silin-cri modern tezgâhlarımızla en hassas şekilde taşlanır.
Yetkili uzmanlar tarafından Eb'at kontrolü Yatak, Piston ve man tayini yapılır.
Yedek parçası bulunan iıc.- nevi Komple motor, Ekskavatör, Si-
lindir, Vinç, Asfalt, Beton makineleri tamiri ve revizyonu yapılır.
Siparişlerinizin emniyet; ve selâmeti bakımından Krank ve Silindirlerinizin taşlanması, Motorlarıinızm fabrikamızda revizyon yapılması menfaatiniz icabıdır. Çünkü: Fiatlar makûl ve işimiz garantilidir.
İşin alınmasında ve tesellümünde azami kolaylık gösterilir.
Her gün karşılıklı Ankaradan İstanbula ve İstanbuldan Aıı-karaya Emniyet Koç Otobüs seferleri 15 Nisan 1950 Cumartesi sabahından itibaren başlıyacaktır.. Sayın yolcuların fazla tafsilât için aşağıdaki yazıhanelerimize müracaatlarını rica ederiz.
Ankara: 11 Jandarma Komutanlığı yanında Emniyet Otoları Yazıhanesi, Tel: 12209.
İstanbul: Sirkeci, Orhaniye Caddesi Aşmalı Kahve bitişiğinde Çorlu - Ankara Yazıhanesi Tel: 25705.
KUMAŞ
Her Ay Yeni Çeşit Yeni Desen
Vitrinlerde görmediğiniz piyasada bulamadığınız her çeşit kumaşı müessesemizde bulmak mümkündür. Bir defa teşrif ediniz herhalde pişman olmıyaoaksınız.
TERZİ KUMAŞÇI HAŞAN YÜCEL
Anafarlalar, Evkaf İs Ham kat 1 No. 103 - 104 — Tel: 11822
Polatlı
Çılbah Çerikli
Kırıkkale Sanoğlan Yerköy Sarımsaklı Sekili Şefaatli Sincanköy
Fakılı —'••'Ankara 4 Yeşilhisar
Kayseri Balışeyh
Himmcldcde ) , Çankırı , ,
Malıköy . .
21/4/1950
24/4/1950
25/4/1050
26/4/1950
27/4/1950
28/4/1950
Cuma
Cuma
200—300
15— 30
75—100
75—100
45— 60
60— 90 200—300
60—100
45— 00
180—225
75-100 120-165 200--300
60— 30 115—105
30— 45
50—101
30— 60
45— 75
(2086)
- İstanbul arasında bilumum tüccar ve ev eşyası nak-nüşterilerine bir hizmet olmak üzere 1949 model yeni “ " ' Konya
An kan
liyatı ile müş^.,......w —____— —
taksilerle Ankara - Samsun, Ankara - Bursa ve Ankara -arasında her gün muntazam taksi seferleri yapmaktadır.
Ankar.-ı — Samsun 25 Lira
Ankara — Bursa 20
Ankara — Konya 15
ADRES: Denizciler Cad. No. 13/15 — Tel: 15590
(684) I
—dİ
50000 Ünite Pennicillin Sülfatı (Pomad)
Cilt, Göz, Çocuk, Kadın, Boğaz ve Burun hastalıkları tedavisinde kullanılır.
ECZANELERDEN İSTEYİNİZ
l'muini Satış Yeri: Ankara, Anafarlalar Tarko Han Kat I No. 2
P. K. 332 — Tel: 16424 (698)
Çc
; Ankara Ticaret ve Sanayi Odasından
| Unvan: Mahmut Akbulul.
Sicil No. 3138 ,
| Ankdrada Ulucanl^r semtinde Nâzımbey mahallesinde Balcıoğlu , sokağında 16 numaralı evde otu • ran, Koyunpazarı semtinde Saraçlar i sokağında 2 No.lu mahalli ticarî ika [ metgâh ittihaz ve Kavaflık ticore-I tiyle 'iştigal eden, Ticaret Odasının 7/99 numarasında kayıtlı T. C. • tebaasından Mahmut Akbulutun yukarıda yazılı ticaret unvaniyle noterlikten tasdikli imzası şeklinin ticaret kanununun ahkâmına uyularak 13/4/1950 tarihinde tescil edil , diği duyurulur. (697)
Eskişehir sel baskınından zarar görenler yararına
Büyük Konser
1950 Pazar akşamı saat 21 de Yeni Sinemada
Jlalk Musiki Heyeti:
Sarı Recep Ahmet Yamacı Osman Özdckci Muzaffer Akgiiıı Ali Can Turhan Karabulut
16 Nisan
Klâsik Musiki Heyeti.
Fahiro Forsan
Cevdet Çağla
Hayri Tüıner Fahri Kopuz Halil Aksoy Sadi Hoşses Muzaffer Birtan Nevin Demirdövcn
Konsere giriş: Yeni Sinema gişelerinden alınacak 1 ve 2,5 liralık Kızılay makbuzlariyle olacaktır. Giriş makbuzları gişelerden şimdiden alınabilir.
Satılık Otomobil
1947 - 1948 modeli, kaloriferli, 4 kapılı, Buick marka bir otomobil ucuz fiyatla satılıktır. 16000 Km. y(apmıştır. Hususîde kullanılmıştır. Telefon: 25642.
Kiralık Konforlu Daireler:
Bahçelievlerde Otobüse, ilk ve orta okula, çarşıya, postaneye, kulüb'e ve karakola ve eczaneye çok yakın mevkilerde üçüncü cadde ile 21 inci sokak üzerinde kâin 4, 5 ve 6 odalı kaloriferden maada hor türlü konforu havi 6 daire (Yeni bina) kiralıktır.
Görmek istiyenlerin evlerin diğer dairelerinde oturanlara, fazla izahat almak istiyenlerin mesai saatleri dahilinde 10680 numaralı telefondan 58 numaraya müracaatları rica olunur. (2230)-(247)
Z A F F R
Sayfa: 6
Z A F E
R
i

t
i
i

s
)
»
“Basın Balosu,, yarın akşam
★ (Baş tarafı birinci de) lığında, Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından tertip edilen «Basın Gecesi, nin tanziminde itina edilen başlıca nokta seçkin bir topluluğun bulunmasını sağlamaktır. Hükümet, siyasî partiler ve kordiplomatik i-leri gelenlerile matbuat ailesi içindeki fikir ve sanat mensupları bu gecenin başlıca davetlilerini teşkil etmektedir. Öğrendiğimize göre Ba-sın - Yayın Umum Müdürlüğü rad- ........ „.u„
yo sanatkârları da bu topluluğa ka- tabj! bll. hâdise teskil etllgine dair tılacaklardır. Davet edilen değerli b,r kana3t aşılamağa çalışmaktadır-san)atkârlar arasında Mesut Cemil, jar Refik Fersan, Fahire Fersan, Cevdet Kozanoğlu, Ruşen Kam, Cevdet Çağla, Vecihe Nadaroğlu, Hay-ri Tümer, Fahri Kopuz, Ragıp Tan- .
ju, Neriman Altındağ, Sabite Tur, Ömer Altuğ, Halil Aksoy, Radife Erten, Çevriye Ceyhun, Afife Edib-oğlu, Muzaffer İlkar, Şadi Hoşses, Muzaffeı- Birtan, Saime Sinan, Me-lâhat Pars, Sarı Recep, Mefharet Atalay, Osman Özbekçi, Berin Kurt, Behiye Tetiker, Ahmet Yamacı, Salih Orak, Naci Tektel, Vedia Tunç çekiz, Osman Güvenir, Zühtü Bar-dakoğlu, Sıdıka Çandarlı, Ali Can, Müzehher Güyer, Ekrem Güyer, Tur han Karabulut ve Nevin Arınık da bulunmaktadır.
Bir Demokrat adayın notları
■A (Baş tarafı birinci de).dırlar. Amme hizmetlerinin İçtimaî yaseti devam ettiği takdirde, refah kıymetini hesaplamağa yariyan bir ve kalkınma ümidlerine veda etmek unib-
lâzım gelecektir. Zira her geçen yıl muvazenenin iadesini biraz daha güçleştirmektedir.
Hükümet varidatı arttırmağa imkân bulamamaktadır. Masrafları azaltmak ise, onun iradesi veya arzusu dışında gözükmektedir. İktidar makamları, varidat ile masrafları ı denkleştiremedikleri için, efkârı u-mumiyeye bütçe açığının zaruri ve
I'
Hakikatte ise, bir hükümetin bütçe meselelerinde göstereceği hassasiyet, onun taşıdığı mes’uliyet hissine bağlı bir keyfiyettir. Devlet va-/ ridatı, halkın istihkakından kesilmiş kıymetlerin yekûnundan başka bir-şey değildir. Devlet icraatının umuma temin ettiği faide, müellefin katlandığı mahrumiyeti telâfi edemediği takdirde, yergi meşru bir müessese olmak vasfını kaybeder. Halk için çalışan bir iktidar, mükelleften aldığı her santimi hizmet ve faide J olarak millete aynen iade etmek mec buriyetindedir.
Bütçe muvazenesini tesise matuf gayretlerimizin siklet merkezi, masraf fasılları üzerinde toplanacaktır. Memleketin imarı ve amme ihtiyaç-ayrıca her larının karşılanması hususunda bü-x yük meblâğlara ihtiyaç bulunduğu F-l—L dairelerin
nias^aAlarmda kaydedlilen mütemadi artış, yalnız amme ihtiyaçla-I ..ı.. .. i I rile alâkalı gözükmemektedir. Fii-
Man şalın ölümünde ■—‘i-** m».
| faıdesı ile memlekete mal olduğu fiyat arasında bariz bir ahenksizlik mevcuddur.
uc/ Devlet dairelerinin ehemmiyeti: Sul- teşkilâtının genişliği, kadro derecelerinin yüksekliği ve bütçe tahsisa-
Basın balosunda piyango, çiçek satışı ve sair surette hangi bir teberrü ve hasılat temini _ .......o........,
düşünülmemiştir. Kıyafet mecburi aşikârdır. Fakat resmî dir. ' *
yapılan tahrikler
★ (Baş tarafı birinci de)
Bugüne kadar, Beyoğlu ve Sultanahmet sulh ceza yargıçları ta-,...... v- -------—-
rafından haklarında tevkif karan ' ™
verilen vatandaşlar şunlardır: j.»i.
Orhan Özalp, Fikret Yurttapar,' Necip Dolan, Kasım Cerid, Cemil Aydın, Sahir Aydın, Salâhatin Hı- ( zal, Muhittin Mecidiye, Vartan Ka-zanyan, Turhan Vardarsu, Haşan Örnek, Halil Çatkaya, Turgut Çıt, I Mahmut Yalçın, Nazmi Çalı, Veysel Okçu, Haşan Kuru, Memduh Ya rayan, Yaşar Boz, Davut Sert, Ziya Altınışık, Şerif Ünal, Avni Cerroh-öğlu, Kaya Türker, Mithat Özkan, İbrahim Ural, Mustafa Kın, Kemal Mansuroğlu, Mehmet Atalay, Ahmet Semiz, Sezai Yalçın, Veysel Vehbi Esenlik, Müfit Aroasın, Şevket Doğan, Halil Burhan, Yaşar Bahadır, Ali Rıza Bilgiç, Mesut Derin, Niko-las Alud, Kâmil Ercantürk, Yılmaz Arslan, Mustafa Özcan, Mustafa Er- • demir, Nuri Horan, Şener Bilenli, Orhan Genç, Ertuğrul Yücel.
Savcılıkça tahkikata devam edilmektedir.

Bugün yeniden 37 şahsın sorgusu yapılmıştır. Bu suretle 12/4/1950
Dış Polit kadon devam
I
i Gördükleri hizmetin mahiyeti ve faidesi ne orursa olsun, bütün amme teşekkülleri iktisatçıların «libido domincndi» dedikleri bir temayüle tâbi olarak büyümek, genişlemek ve ehemmiyet kazanmak istikâmetinde bir tazyik yaratmakta-
Yedi Ticanî müridi
•fc (Baş tarafı birinci de)
Kararın tefhimini müteakip koridora çıkarılan bu çember sakallı müritler yine tekbir ve tehlil ge-tiremkte devam etmişler ve zaman zaman «Allah Allah-, «Bu memleketi Ruslardan ancak Kemal Pilâv-oğlu kurtaracaktır- tarzında sözler sarfetmişlerdir.
Yedi mürit geç vakit Cezaevine sevkedilmiştir.
Şimdiye kadar bu suçla ilgili olarak
yapumışıır. ou surene ız/t/ıaou nuuu. tı6ıu uıutun
gününe takaddüm eden gece işle- sorguları yapılan yüze yakın şahıs, nen suçların birinci kısım tahkikatı. nezaret altına alınmıştır, bitirilmiştir. Suç delilleri tesbit e- Savcılık, tahkikatı büyük bii âilir edilmez sanıkların yargılan- ■ sasiyetle derinleştirmektedir, masına başlanacaktır. • ..........
Diğer taraftan cenaze sırasında kanuna aykırı ve sükûnu bozacak şekilde irticakârane ha-1 reketlerinden dolayı bazı kimseler j
Savcılık, tahkikatı büyük bir has-Bu suretle cenaze töreninin havasından tasımı: istifade ederek tahrikçi ve irticai sükû- hareketlerde bulunan kimseler ta-x__________________ mamiyle tesbit edildikten sonra bu
reketlerinden dolayı bazı kimseler şahısların da yargılanmalarına baş-hakkında da tahkikata başlanmıştır.' lanacaktır. (a.a.)
merasimi istifade ederek tahrikçi
: mikyas bulunmadığı cihetle, halk ile idare uzuvları arasındaki münasebetlere yakinen nüfuz etmemiş hükümet azasının ve mükellef menfaatlerini göz önünde bulundur-mıyan ita âmirlerinin masraf mevzularında titizlik göstermeleri kabil olmamaktadır.
Bütçe muvazenesini temin edecek şekilde masraflardan tasarrufu şu yollardan tahakkuk ettirmeğe çalı-i şacağız:
(1) Bütçe kanunu ile itâ âmirlerine verilen salâhiyet, resmî dairelerin malî sene içinde yapmağa mezun bulundukları masraf mikdarı-nı ifade etmektedir. Bir daire âmirinin kendi salâhiyet sahâsıa isebet eden tahsisatı, ancak hizmetin ifası için bilfiil lüzum gördüğü mevzulara harcaması lâzımdır. Fakat masraf dairelerinde, bütçe tehsisatını be-hemahal harcamak gerektiğine vc aksi takdirde ertesi sene kısıntılar yapılacağına dair yerleşmiş bir kanaat mevcuttur. Bu kanaatin tesiri altında tahsisattan tasarruf cihetine gidilmemekte ve her sene biraz daha fazla masrafa ihtiyaç gösterilmektedir. Bir memurun istikbâli yalnız kıdeme ve âmirlerinin teveccühüne değil, ayni zamanda yaptığı hizmetin umuma faidesine ve bütçeye hazandırdığı tasarrufa göre taayyün ettiği takdirde, bu zihniyeti kısmen izale fırsatı belirebilir. Memur, istikbâl ve maişetinin millet tarafından ödenen parayı kullanış tarzına bağlı olduğunu hissettiği anda, tahsisat meselesini yeni bir zaviyeden görmeğe başlıyacak-tır.
(2) Bütçenin masraf fasılları, tahsisatın tekabül ettiği ihtiyaçları sarahatle gösterecek yeni bir tasnife tâbi tutulacaktır. Umumî ve müphem esbabı mucibiye dayanarak tahsisat talebi yapılmasına meydan verilmiyecektir. Her masraf talebi, bir iktisadi hesaba istinad ettirilecektir. Masraf talep eden dairelerin gösterdikleri mucip sebep tahakkuk etmediği ve yaptıkları İktisadî hesap yanlış çıktığı hallerde, âmirler mes’uliyet altına girecektir.
(3) Masrafların tahakkuk ve murakabe usûlleri islâh edilecek ve israf temayüllerinin önlenmesi hususunda ciddî tedbirler alınacaktır. ,(4) Para kıymetine istikrar kazandırılması ve fiyatların ucuz bir seviyede muvazene bulmast, âmme hizmetlerinin daha az masrafla görülmesini sağlıyacaktır.
(5) Devlet mübayaatı mühim yekûnlara yükselmektedir. Fikat kanunları gereğince, bu vaziyetteki bir alıcının mübayaatını müsaid şartlar altında yapması lâzımdır. Halbuki devletin piyasadan temin ettiği mal ve hizmetler gayri müsaid fiyat ve kalite şartlan arzet-mektedir. Bu yüzden maruz kalınan zararlara nihayet vermek üzere, mübayaa üsulleri ve tekniği İlmî esaslara göre tanzim edilebilecektir.
Bütçe mevzuunda, tasarruf zihniyeti ve itiyadı yerleşinciye kadar azimkâr hareket etmek ve hiçbir engel karşısında gerilememek mecburiyetindeyiz. Büte açıklarının müzminleşmesi devletlerin ihtitatına zemin hazırlıyan âmillerden biridir. Bütçe muvazenesi, memleketimiz hesabına, istiklâl ve emniyet davasıdır.
Amerika fazla voidlerde mi bu'unuyor ?
★ (Baştarafı 3 üncüde) saba katmak gerektir. Tito Rus ta I raftan ve bazan koyu bir komünist kesilen bir Slavdır. Buna rağmen Moskova onunla başa çıkamamıştır. I Şunu unutmıyalım kİ Kremlin, Rus- 1 yada ve kontrolü altında tuttuğu ' devletlerde; hâkimiyetini silâh ve 1 polis kuvvetiyle muhafaza edebil- j mektedir.
Diğer teselli verici bir unsur da' şudur: Dünyanın hiç bir yerinde ko- [ ınünizm|n üstünlüğü olmamıştan Her yerde milletler hürriyete susa-' nııştır. Serbest seçim c!d"!:ça ' bir memlekette komnizme rey rilmemiştir ve zor kullanadan komünist dikatürü kurulmamıştır. j Kusmanın ditha tec^vüzjkâr olacağı farzedilse, yeni bir dünya har-

G. Birliği-Demirspor bu hafta karşılaşıyor
| Milli Eğitim Mükâfatı için Pazar günü 19 Mayıs Stadyumunda Genç oldukça hiç lerbirliği ile Demirspor takımları Ve I Anlaşacaktı r.
Bugüne kadar oynanan 8 maçta
I Gençlerbirliği 2 galibiyet, 2 beraberlik, 4 mağlûbiyet 14 puvan al . .” . •«•• ««• «j» •■—- mış, buna mukabil Demirspor 1 ga-
b vuku bularak mıdır? Ve bu har Hbiyet, 3 beraberlik, 4 mağlûbiyet bin ıb.r galıb. bulunacak mıd.r? | Ve 13 puan almıştır.
, •? h;'rbJ' m"le,1,îre Bu vaziyete göre, Gençlerbirliği,
eğletmiş olmalıydı kİ, imha edilen Demirspordan bir puan ileri bulun-bır düşman memleketini tekrar kal maktadır.
kımUrtnak kendi menkulleri İra-' Milli Eğitim Mükâfatının ilk haf-bıdırMuhasıınlar1 öldürmekle, ken-^ talan Ankara takımlar, için olduk it muş lerlnl yok ettiklerini, bir ça şanssız geçmiştir. Fakat son iki memleketi fethetmekle milyonlarca hafta içerisinde Ankara takımları insanın ıase ve ıhakımmı .....
Maç büyük alâka ile bekleniyor
7 * ■ — .. ........ VU..V.. uemırspor
bir düşman memleketini tekrar kal maktadır.
insanın iaşe ve bakınunı üzerine karşılaşmalarda hakiki oyuniann,' ’ı»?ay». "îu1* UF o*duk,arynı ve mo- çıkararak bu şanssızlıklarını kısmen zu -l enıye^‘ geriletti- (olsun telâfiye çalışmışlardır. Nitesini ve halledilmek A.ı.n Rim geçen ha£u §ehrimizde Fene,._
bahçe ile Vefaya karşı çıkarmış oldukları güzel oyunlarda biraz şansız olmalarına rağmen aldıkları neticeler ilerisi için çok ümit vericidir.
j Diğer taraftan halen iki takını arasında mevcut olan bir puan faı ’ . kı bu haftaki maçın önemini art tırmaktadır.
ğini ve halledilmek istenenden daha ' fazla meselelerle karşı karşıya kalındığını insanlar anlamış olmalıydı
Yeni harbin netices-i, dünyanın karmakarışık olmasını tevlit etmiş olacaktır. Eğer realist bir Amerikan dış politikası teessüs eder ve eğer kuvvetli bir hava hâkimiyeti kuru-labilirse, sulhü idame ettirmek ümi di kuvvetlenmiş olur.
Amerika bu tavn takınmak ve Zira, Gençlerbirliği maçı kazan-bu kuvveti var etmeğe muktedir- dığı takdirde aradaki puan fark1 dir. Bunu ne kadar erken tahakkuk üçe çıkacak, Demirspor maçı kazan ettirirse, hürriyete bağlı dünya da ’ .......... -
huzura kavuşmuş olur.
dığı zaman, bu defa Mavi - Lâcivert tiler bir puan ileri fırlıyacaklardır. Maç berabere neticelenirse Gençler yine aradaki bir puan farkını muhafaza edeceklerdir.
Bu sebeple, Millî Eğitim Mükâ fatı maçları sonunda puan cetvc ünde daha iyi bir derece almak arzusu ile her iki takımın da maçı kazanmak için çok dikkatli hareket c
Zıraotçiler» tarım âleti
tevzi edildi
Marshall plânından tahsis edilen ve Ankara ziraatçilerine isabet eden tarım âletleri dün sabah saat 10 —..........~.............—_______
de Ankara Teknik Ziraat atölyesinde decekleri muhakkaktır.
yapılan bir merasimle sahiplerine' Bu şartlar dolayısiyle Pazar gii tevzi edilmiştir. I nü yapılacak olan Demirspor
Ankara valisi Avni Doğan ziraat Gençlerbirliği maçı spor muhitinde büyük birQİaka ile beklenmektedir.
Ordu karması Adanaya gitti Ordu futbol karma takımı iki maç yapmak üzere dün trenle Ada naya hareket etmiştir.
Ordu karması Adana bölgesinin
âletlerinin tevziatı r.___________
kısa bir konuşma yapmış ve bu 50 traktör ve pulluğun muhasebei hu- j susiye tarafından 6 taksitte köylü-lere verileceğini birinci taksidin mu 1 hasebei hususiye tarafından öden-diğisi, geri kalan taksitleri de jraktar sahiplerinin ____’.2_.. '
kârdan ödiyecekleripi söylemiştir Avni Doğan traktör sahiplerinin yaptıkları kârdan % 4 muhtarlara % 2 ziraat memurlarına prim ödi-1 yeceklcjrini ve muhakkak surette kâr yapmaları için de muhtar ve | ziraat memurları tarafından kontrol | edileceğini açıklamıştır.
Bundan sonra bu teşebbüsün yal-1 nız Ankarada yapıldığım söyliyen Avni Doğan bu traktörleri almak! için bir çok zengin çiftlik sahipleri | nin vilâyete müsait teklifler yaptık larını, buna rağmen bu traktörleri onlara vermediklerini ifade etmiştir.
Avni Doğan sözü 1950 seçimlerine
AKTİF
Kasa:
Altın; Safi Klg.
Ufaklık
Dahildeki muhabirler:
Altın: Safi KİR.
Ttlrk Lirası
Hariçteki Muhabirler:
Altın: Saf! Klg.
Döviz Borçluları:
maçları
B. T. Ankara Bölgesi Futbol janlığından:
Bu hafta 19 Mayıs Stadyumund yapılacak olan 3 üncü küme lig maçı ile Millî Eğitim futbol müsaba kasının gün saat ve hakemleri aşağıya yazılmıştır.
İlgililere tebliğ olunur.
Pazar 16 Nisen 1950:
Saat 14.30 da Jandınmagücü -Yıldırımspor (İç saha) Hakemler: Yusuf Gök, Rahim Kotan, Nadir Irmaklar.
Saat 16.30 da Gençlerbirliği - De mirspor (İs saha) Hakemler: Reşat Önen, Nusret Açkurt, Veli Necdet Arığ.
A
Bu hafta yapılacak bisiklet teşvik müsabakaları
B. T. Ankara Bölgesi Bisiklet A-janlığından:
Bisiklet teşvik yarışmalarının ikin cisi 16 Nisan 1950 Pazar günü yapılacaktır.
a) Müsabaka 30 kilometredir.
b) Parkur, Akköprü süvari karakolu - Etimesgut yolu üzerinde 18 inci kilometreye gidip geliştir.
c) Soyunma mahalli; 19 Mayıs Stadyumu içinde soyunma yerleridir.
d) Başlmaa saati ve mahalli: Sabah 9.45 de Akköprü süvari karakolu önüdür.
f) Hakemler: Baş hakem Talât Tunçalp, diğer hakemler, Eyüp Yılmaz, Enver Suda, Nuri Kuş.
Müsabakaya katılacakların en geç 9.40 da Akköprü süvari kara-I kolu önünde müsabaka kıyafetile -. ' bulunmaları tebliğ olunur.
I
ve
, - ı Ordu karması Adana bölgesinin 1 de ( ynpjaca arı gQStereceğj takımla Cumartesi! dir. sovlemıstır ) „ .. , . , . . , .
ve Pazar günleri birer karşılaşma yapacaktır.
Pazar günü yapılacak futbol
Ankaragücü İzmire gidecek
Ankaragücü futbol takımı 22 23 Nisan tarihlerinde iki maç yap-
mak üzere İzmire gidecektir. Izmir-den sonra hafta arasında Balıkesir de de iki maç yapması muhtemel-
Ankaragücü ayrıca 29 ve 30 Nisan tarihlerinde de Burseda iki maç yapacaktır.
İllerden gelen D.P. aday listeleri
' Başmakaleden-'^0'ı
Bir alâkasızdın hazin neticeleri
Şurasını hemen söyl^eyim ki, I gerçi Sayın Fevzi Çakmik (la bir partinin fahrî başkanı İdi; Takat o, memleket evlâdı olarak, partisiz, muvafık, muhalif, herkesin idi. İşte bunun içindir ki, cenazesinde her partiden vatandaşlar saf tuttular.Ve onu tam 9 buçuk saat yol yürüyerek, ayakta durarak, ebedi istirahatgâhına kadar gönderdiler. Çünkü o Atatürk gibi Millî Mücadelenin bir Komutanı idi. Ve onun gibi millî kahramanlar arasında yeri vardı.
Fakat ne yazık ki bazı kimseler, onu sadece bir partici telâkki ct- , mek gafletine düştüler; bazıları İse, bu ölümden kendi politikalarına hisse çıkarmak İstediler. Bu arada, halkın cidden İçli ve samimî heyecanını istismar etmeğe kalkanlar, bulanık sularda avlanmağa yeltenenler bile görüldü. Bütün bunlar , memleket ölçüsündeki büyük teessür karşısında cidden acı ile karşılanacak küçük hesaplar ve küçiî’-4 • politika oyunlarından başka bir sev^.^ değildi.
Gaflet ve politika, Sayın Mareşal’in hayata gözlerini yumduğuna dair olan acı haberi o gün radyoda sanki gayet ufak ve ehemmiyetsiz bir hâdise imiş gibi verilmesi ile başladı. Halbuki ölen lalettayin bir adam değildi; politikadaki vaziyeti ne olursa olsun, bu memleketin biricik Mareşali, Milli Mücadelenin Büyük Kahramanı İdi; senelerce muzaffer ordular idare etmiş böyle bir Komutanın ölümü bu şekilde umumî efkâra arzedilemezdi! Bu haber verildikten sonra radyo, incesaz ve köçekçelere devam edemezdi!
Bunun üzerine gençlik, radyo i-darecilerinden daha sağlam düşündü. Yerinde ikazlarda bulundu; nihayet neden sonradır ki, büyük heyecan karşısında radyo, programlarını tadil etti.
Halbuki alâkalıların derhal vaziyeti kavramaları ve bir millî yas günü ilân etmeleri gerekirdi. İşte bunun içindir kTı resmi milli yas günü yerine, hakiki ve candan bir millî yas günü ilânı bir zaruret gibi kendini hissettirdi. Ve alâkalılar da buna mütavaata mecbur kaldılar. Neticenin bu şeklî alması, bir anlayışsızlık değilse, bir idaresizliğin acı neticesidir.
Bu işde her halde büyük bir tak-dirsizliğin rol oynadığı muhakkaktır. Biz, bu idaresizlikten bir takım kimselerin faydalanmağa çalıştıklarını görmekle hakikaten müteel-liıniz. Eğer gençliğin dirayeti olma _ saydı, bir sağ tehlikenin tam mâ-nâsiyle gözle görülür ve elle tutulur bir hale geleceğine şahit olacaktık.
Nitekim törende bazı hâdiseler
★ (Baş tarafı birinci de) | ıe Kurul Başkanı Maksut Çivi tren
10— Saffet Gürol (Hukukçu)
11— Hidayet Aydıner (Avukat).
Bolu D. P. Adayları
Bolu Demokrat Parti adaylığına şu zatlar seçilmiştir:
! Zuhuri Danışman Avukat İhsan getirerek parti propagandası yap - Gülez, Avukat Mahmut Güçbilmez, mak istemiş ve yakında valilikten ” ■ *’
ayrılacağını bildirmiştir.
Türkiye Ciimhuriyet Merkez Bankası
8 Nisan 1950 vaziyeti
PASİF
69.738.229
67.278.634,—
a—3133 sayılı kanuna göre alınan Hariçteki muhabirler
b—6265 »arılı kanuna göre alınan Hariçteki Muhabirler Muhtelit
Razinr Tahvilleri:
Derul’k- edilen evrakı uakdlye kargılığı Kanunun 6 - 8 inci maddelerine tevfikan Ha-/İn.- israfında» vaki ödemeler
Sene(Iit Cüzdanı
Ticari senetler Tahviller Cüzdanı.
| Deruhte edilen evra a — j kargılığı eslıanı re ta
Avanslar:
Altın re dövU üzerine avan.
Tahviller üzerine arana
Hazîneye kısa vadeli avans
Hissedarlar:
Muhtelif:
Lira Lira Lira Lira
219.729.118,46 Sermaye: 15.000.000^-
1.969.518,— IL‘2£t-TZ.9Z İhtiyat akçesi:
LT‘690 0L£t’22 Adi ve fevkalade 23.819.718,31

Hususi 6.000.000,—
227.041,61 227.041,61 Husus! (Bankamız kanunu madde 19) 965.278,53 30.784.996,84
Tedavüldeki Banknotlar:
211.979.501,11 Doruhte edilen evrakı naktiye Kanunun 6-8 bici maddelerine tevfikan 158.748.563,—
Hazine tarafından vaki ödemeler 144.288.781,—
144182145330 566.045,05 Deruhte edilen evrakı nakliye bakiyesi Kargılığı tamamen altın olarak emisyona 14.459.782,—
konulan 220.232.980,—
117.148.423,71 Kargılığı döviz olarak emisyona konulalı:
8.555.895,68 a—3133 sayılı kanuna göre
2.808.275,98 143.261.093,72 b—6256 «ayılı kanuna «öre
Reeskont mukabili emisyona konulan 679.271.841,50 913^64,603,50
158.748.563,— Mevduat:
144.288,781)— 1»L459.782(- Hazine 8af! Klg. 46.460.198 146.385.397,64
Amortisman sandığı ) 2.111.985 6.654.379,77
849.585.811,50 Türk Lirası 206.989.033,03 360.028.810,44
Döviz Taahhütleri:
14.746.650,— a—8133 sayılı kanuna göre alınandan:
14.967.590,11 29.714.240,11 Hariçteki muhabirler 11.200.000,— Mevduat 1.799.551,24 12.999.551,24
Muhtelif 6.765.386,62
1.406.295,60 b—5256 sayılı kanuna göre alınandan:
Hariçteki muhabirler 8.153.292,22
9.693.566,82 21.189.862,42 Mevduat 4.317.860,35 12.471.152,57
_ 10.090.000,— Muhtelif 62.117.398,45
4.500.000,— c—Kliring alacaklıları 15.510.978,64 109.864.467,52
58.246.358,— Muhtelif: 127.890.881,34
Toplam 1.557.533.759,64 Toplam 1.557.533.759,64
1 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: Iskonto haddi % 4 Altın üzerine awxı % I
Zonguldağa yaklaşırken kendisine şiddetli bir kriz gelmiş ve baygın bir halde teşkilât hastahanesine kaldırılmıştır.
Yaşının çok ilerlemiş olmasından mütevellit ve bu ara parti çalışmalarında gösterdiği ferdi mesai neticesinde umumî bir sinir yorgunluğundan kendisine muvakkat bir felç gelmiştir. Yapılan itinalı tedavi müsbet bir netice vermiş ve halen Başkanın sıhhî durumu memnuniyet verici Lir hal almıştır. ,
İstanbuldan seçime iştirak edecekler
İstanbul, 13 (a.a.) — İl Seçim
Kurulundan bildirildiğine göre, ilimizde seçime iştirak edecek seçmen adedi 560.130 dur. Bu miktarın 498.608 i belediye hudutları dahilinde, 61.522 si dış ilçelerdedir.
Seçmenler ilçelere göre şöyle ayrılmaktadır:
de olmuş ve bundan faydalanmağa yeltenenler, âdeti heyecanı, irticaın hortlayabileceği bir kademeye kadar götürmeğe çalışanlar meyda na çıkmıştır; ba2i yeşil sarıkların altında kızıl zihniyetlerin yaşadığını veya yaşayabileceğini asla inkâr etmiyelim. Halkın kudsî duygularını kendi partilerinin propagandalarına peşkeş çekenler bulunabileceğini unutmıyalım... Biz, tedbirsizliklerin, bazan inkılâpları baltaladığına tarih boyunca her de-
Tüccar Mithat Dayıoğlu, Reşat Ak-şemseddinoğlu, Müteahhit Kâmil
Halen Bolu milletvekili olup da C. H. P. yoklamasında müracaat ettik, leri halde kazanamıyanlar şunlardır: Lûtfi Gören, İhsan Yalçın, Cemil Özçağlar, Hıfzı Ahmet, Raşit Öymen.
Kütahya D. P. Adayları
Kütahyadan D. P. adaylıklarına, Adnan Menderes, İhsan Şerif Özgen, İktisat Daktoru Necdet Alkin, Yusuf Uysal, Hakkı Gedik, Dr. Ahmet Gürsoy, Avukat Süleyman Sü-rurî Nasuhoğlu, Remzi Koçak, Ahmet Khvuncu seçilmişlerdir.
C. H. P. den istifalar
Beyşehir, 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — C. H. Partisi yoklamasına giren Adliye Vekâleti Ceza İşleri Dairesi Umum Müdürlüğünde Başmuavin Reyhan Gökmenoğ-lu’nun yoklamada kazanamadığını anlıyan Beyşehirli Halk Partililer bu değerli vatandaşın seçilmediğinden müteessir olarak Halk Partisinden istifaya karar vermişler ve yazdıkları istifanameyi Konya C. H. Partisi tl İdare Kuruluna bir telgrafla bildirmişlerdir.
Yargıtay Balkanının İzmir’den Adaylığı konuldu
İzmir, 13 (Telefonla) — Bugün İzmir İl Seçim Kurulu Başkanlığına, Kanunun emrettiği miktarda yapılan bir müracaatla Yargıtay Başkanı Halil Özyörük’ün müstakil atlerinde Meclis binasının olarak adaylığı konulmuştur.
Zonguldak Adayları
Zonguldak, 13 (Hususî) Zonguldak D. P. Milletvekili adayları bugün katî olarak tesbit edilmiştir. Liste şu zevattan mürekkeptir: |
Muammer Alakant, Maksut Çivi,
Adalar 5411, Bakırköy 18912, Beşiktaş 36279, Beykoz 14956, Beyoğlu 140753, Çatalca 19466, Eminönü 59535, Eyüb 19660, Fetih 114018, Kadıköy 38917, Kartal 10832, Sarıyer 14476, Silivri 13200, Şile 8322, Üsküdar 35701, Yalova 9702.
★ (Baş tarafı birinci de) şehrimize dönmüştür.
Yüksek tahsil gençliğinin toplu hareketleri ve yayınladıkları muhtelif beyannamelerle, hükümetin ve radyoların bu meselede gösterdiği lâkaydiyi açıkça izhar etmesi karşısında telâşa düşen İdarî makamlarımız tezahüratın şehrimizde de cereyanı ihtimali üzerine tedbirler almışlar ve daha sabahın erken sa-ve Rad-yoevinin etrafını polis kordonu ile çevirmişlerdir.
Gençlerin böyle bir harekette bulunmakdıkları anlaşılınca polis kordonu dağıtılmış, fakat silâhlı polis kuvvetleri her hangi bir ihtimali önleyebilmek maksadiyle öğ-_____________________________ ledjen ,sonra da geç vakte kiadar Ali Rıza İncealemdaroğlu, Hüseyin Vilâyet bahçesinde gruplar halinde Balık, Abdülhan Boyacıgiller, Av- oturmuşlardır, ni Yurdabayrak, Fehmi Açıksöz, Suat Başol.
Diğer taraftan milletvekilleri a- _______ . , ____________________
day yoklaması için ilçeler toplantı- umumiyesine saygısızlık olarak vasinden dönmekte olan D. P. h îda- sulandırmaktadır.
I
I
I
Aziz Mareşal’in ölüm günü radyolarımızın müzik neşriyatı yapmasını, bir çok gençler Türk efkârı
fa şahit olmuşuzdur.
Evet, Elhamdülillâh hepimiz Müsliünanız, yarın bu imanla gitmek bizim en kudsî duygumuzdur. Fakat bu memlekette bir kör taas-
subun hortlamasına ve aşırı sağcı-
lığın bizi tekrar örümcekti bir hayata götürmesine asla müsaade et-
miyeceğiz. Hele bu nevi cereyanlar
altında hangi nevi arzuların saklı
olduğunu görmek ve derhal tedbirlerini almak başlıca vazifemiz olmalıdır.
Sayın Mareşal’in asil hatırası ö-nünde eğilirken ona. gösterilecek en büyük hürmetin, müdafaa ettiği büyük inkılâpçılık prensiplerine riayet ve onları korumak olduğunu unutmıyalım...
Alâkalılar, cenaze törenine kadar cidden takdirsiz davranmışlar, vazifelerini ihmal etmişlerdir. Fakat hiç olmazsa inkılâp prensiplerini korumakta bundan sonra çok hassas davranmalarını istemek hak-
kımızdır. Sayın Mareşal, ebedî is-tirahatgâhında ancak bu suretle, huzur içinde ebediyete intikal eder.
Adviye FENİK
Aksayan seçmen kartlan
★ (Baş tarafı birinci de) şm mahkemeye müracaatına zaman bırakmak için bunların bir an evvel tevzii lâzım geldiği aşikârdır. Bu tehir müracaat imkânını ortadan kaldırmakta olduğundan alâkadarların, muhtarlara acele etmeleri hakkında emir vermesi her halde çok lüzumludur, seçimin selâmetle cerdyanı bakımından ehemmiyetli görülmektedir.
KtRALIK
Mobilyalı üç oda, mutfak, banyo ehven fiyatla kiralıktır. Bah çelievlar 32 İnci sokak No. • Telefon: 316M.
A

Comments (0)