Başmuharriri:
'»T
i

15
EKİM 1950
Yıl:
No. 530
Mümtaz Faik FENİK
si: 3
ANKARA si Ankara . . 16882 . . 15315 . . 15619 (uruştur.
Denizciler Cadde
Posta Kutusu: 193 —
Telgraf: Zafer Gazete Başmuharrir...........
Yazı İşleri..........
İdare ve İlân.........
Fiyatı Her Yerde 10 Kı
(
11
Elektrik sobalarımız geldi
BALIKÇI KARDEŞLER
Posta Caddesi No. 31
Telefon: 15163, Ankara
(2830)
I! Genel Meclîsi Seçimi Bugün
Paul Hoffman mülakatı müteakip Başbakan Adnan Menderes'le beraber
Memleketin her tarafında
Vatandaşlar bu sabah reylerinikullanacak
Paul Hoffman’ın Ankaradaki
temaslarına ait tefsirler
************* ***"*'****"'*’)*""V*V***V'*'*VW**VWX*VX**XVXXXX)XXXVV*VVXt*TVXX*X*VXVVX*XXXVWVX)XX»XXV»VWVXXXXXXXXXVX
Başbakan Menderesle yaptığı mülâkattan Hoffman’ın memnun ayrılması, görüşmenin müsbet bir hava içinde geçtiğini gösteriyor
Seçime iştirak nisbetinin bu sefer yüksek olması muhtemel
Bu sabah saat 8 den itibaren yurdun her yerinde olduğu gibi şehrimizde de İl Genel Meclisi seçimi yapılacaktır.
Seçimler hakkında yapılmakta olan propaganda siyasî partiler adına İstanbul ve Ankara radyolarında yapılan konuşmalarla sona ermiş ve propaganda yasağının başladığı üç gün içinde de partiler tarafından herhangi bir gayri kanunî yola tevessül edilmemiştir.
Bu arada geçen seçimlerin lâfına partiler afişle propagand yapmak cihetine gitmemişler v 11 Genel Meclisleri seçim hazırlıkları sönük geçmiştir.
Diğer taraftan dün seçim dik ve hücreleri her zamanki yerlerine yerleştirilmiş ve böylelikle seçim hazırlıkları dün akşam üzeı-i sona ermiştir.
Meclis
Başkanı
Geçen seçimlerden bir görünüş
Hükümet otoritesine riayet gerektir
Diğer seçimlerde olduğu gibi dl Genel Meclisleri Şoçiıni devamı ıııüdde tince bütün eğlenco yerleri kapalı kalacak ve aynı zurnanda içki içen ve satanlar hakkında kanunun cezai hükümleri tatbik edilecektir.
k V* VWX XWW* VW WXX WX V\\\w\\»M XV V\XVXXXXXV
Ankara'da iki gün kadar ka-lip ilgili makamlar ve bu arada Cumhur Başkanı ve Başbakanı ziyaret eden Mr. Hoffman ın bu görüşmeleri bir takım tefsirlere yol açmıştır.
Gazeteler Mr. Hoffman’ın, Ford tarafından vakfedilen 250 milyon liralık yardım işlerinin başında bulunduğunu ve bu
Asıl tedhişi Kim yapıyor?
T J ■ paranın yardım işlerinde kul-, lvllimtnz Iriİli VENIK lanılacağını ileri sürmekte, ken
genlerde bu sütunlarda, yürür çok köşelerindeki parti- [ ı memleket meselelerini
misaller ,
lEt kombina-:
Geçeı duıı biı lilcrin memleket meselde merkezdeki küçük liderler resi gibi görmediklerini, lif hareketleriyle bizzat ve onun etrafında toplana Icri lekzip ettiklerini ve bit hususta açık vermiştik.
Karilerimiz gayet iyi hatırlarlar: Gerek Gerielbaşkanları İnönü ve gcıck ona tâbi olan yazarlar ve sözcüler, Demokrat Parti- I SS3S sı mes’elesi seni iktidarın memleketi karan- | ---------
l'k akıbetlere sürüklediğini iddia Tesislerin yanlış ve acele ka-dHiişlcrdi. Onların tasvir ettikle-' rarlarla kurulduğuna dair ri memleket manzarası hakika- raporlar mevcut
vd kalnUnÇUr Kİmscd° cmnİ* Ankara, 14 (T.H.A.) — Gene olaca'ğıru'bi'İrı *'*’rl'es yHr,n,n çen sene alınan bir kararla korku içindedir m'yOr: Vala,,da9 yurclun muhtelif yerlerinde | kurulmağa başlanmış olan ve
Hattâ kendi orgımlannda T»ir| ikmali işi milyonlarca liraya jaşyazar arı, vazıyeti dcnnrper- ■ tevakkuf öden et kombinala-de arkasında cereyan eden hâdi- rının mcmIeket ekonomisi için sdere benzetecek derecede cür I (Sonu ga 4 gü 6 dfl)
ette ileri gitmiştir.
Dcınek İnönü ve onıın etrafında oııun fikirlerini yayanlar için vaziyeti korkunç göstermekte siyasî bir fayda mülâhaza olunmuştur. Ve bu gayretledir ki; Türkiye Demokrat I’arti ihtida-
(Sonu Sa. 4 Sü. 4 te)
(Sonu Sa 4. Sü. 2 de)
Bulgaristana cevabî notamız
Ankara, 14 (T.H.A.) — Ha -ber aldığımıza göre Bulgaristan’a verilecek cevabi notamız da hükümetimiz eski noktai nazarında ısrar edecektir.
' Hükümetimizin ancak nor-İrr.al şartlar altında iskan edilebilecek sayıda muhacir kabul edeceği anlaşılmaktadır. Bu hu susta kontenjanlar tespit edilmesi muhtemeldir. Hükümeti-(Sonu Sa. 4 Sü. 3 te)
Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe
Bugünkü seçimlere de bundan evvelki seçimlerde olduğu gibi iştirak nisbetinin yüksek olacağı umumî kanaat halindedir.
Trumon Mac
Arthur ile
görüşüyor
Londra Radyosu, (Basın
Kore birliğimiz için yapılacak radyo
yayını
Ankara, 14 (T.H.A.) — Koıc-ye giden birliğimiz için Ankara radyosunun kısa ve uzun dalga
(Sonu Sa. 4. Sü. 7 de)
Et Kombinası israfında
Suçlu olanlar hakkında takibat yapılacaktır
Barlas’tn şahsımız hakkındaki “Menfaat sağlamak,, gibj küstahça iftirasına gelince, onu da nefretle krfndi suratına çarparız
Erzurum’u ziyaret ettiğimiz dan aldığım izahlara vc rakam- ' no kadar gayri iktisadi, verir
laman, burada eski iktidar ta- lara gorc, memlekette 100 mil-1 siz, vc fuzuli olduğunu
rafından kurulan bir ot kombi- yon lira sarfiyle yapılacak ' mışiım.
nasını da görmüş ve alâkalılar- böyle bir kombina şebekesinin '
vazifesine son verildi
| Yayın) Başkan Truman bir buçuk saat evvel Pasifik’teki Wa-ka adasına varmış ve henüz
1 gün doğmamış olmasına rağmen hemen General Mac Ar-thur’la konuşmalara başlamıştır. Bu Truman’ın General Mac Arthurün Amerikadan uzak bu I lunduğu 10 seneden beri Gene- iniş bt ı-ali ilk görüşüdür.
Particilik gayretiyle Belediye dairesine asılan C. H. P. Genel Başkanmın resmi indirildi
Malatya, 14 (Hususî Muhabirimizden) — Devlet dairelerinde ve resmî binalarda yalnız Cumhuriyetin Banisi Atatürk'ün resminin asılması hakkındaki Bakanlar Kurulu kararına muhalefet ederek bugün sadece bir Mil-, letvekili olan C.H.P. Genel Başkanı İnönü'nün resmini belediye- i ye asmakta temerrüt ederek par- j ticilik yapan, Malatya Belediye Başkanı Muzaffer Akalın'ın va- I zifesine alâkalı Bakan tarafın- I dan nihayet verilmiştir.
Malatya Valisi Turgut Baba-oğlu’nun emri ile belediye salonunda asılı bulunan resim indiril suretle Bakanlar Kurulu kararı yerine getirilmiştir.
Haber aldığımıza göre Malatya Belediye Meclisi Belediye Re-îsvekilinin riyasetinde toplanarak yeni belediye reisini intihap (Sonu Sa. 4. Sü. 8 de)
I
Koraltan İçel’de büyük tezahüratla karşılandı
sin, 14 (Hususi) — Büyük Millet Meclisi Baş-koni Refik Koraltan, dün Toros ekspresiyle Mersine gelmiştir- Yenicede hararetle karşılanan Refik Ko raltan, gördüğü samimi tezahürattan ziyadesiyle mütehassis olarak teşekkür eletmiş, kısa bir vakfeden sonra Tarsuse müteveccihen Yeniceden ayrılmıştır-
Koraltan’ı ve İçellileri taşıyan taksiler Tarsus’a rerken henüz şehrin dış, r da karşılanan misafirimiz, Çukurova fabrikasının az aşağısında otomobilden inmek zorunda kalarak şehrin içine kadar yaya yüıü-müştür Emsalsiz tezahürata mazhaı- olan Büyük Millet Meclisi Başkanımiz o*l-(Sonu Sa. 4 Sü 1 de)
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
C.H.P.nin menbaı
| meçhul serveti
Z. yağ ve nebatî yağlar için mühim tedbirler
Bu hususta 24
Ekimde bir kongre taplanıyor
Partinin tasarrufu altında bulunan emlâkin değerinin 150-200 milyon lirayı bulduğu anlaşılıyor Cumhuriyet gazetesinin Ankara mümessili Mekki Sait E-sen dün akşam gazetesine şu : haberi göndermiştir:
| Şu günlerde, C. H. P. nin ı muazzam bir servete malik ol- ı ması hakikati bazı çevrelerde endişeli mütalâalara yol açmış tır. Halk Partisinin, mazinin istibdat temayülleri bakayası' henüz bünyesinde taşımak-
ta olduğuna dair müşahedeler bu endişelerin kaynağıdır. Mesele siyasî ve ciddî bir hâdise telâkki edilmekte ve bu muazzam servetin, yeni demokratik mücadelede, nizam bozucu bir tesiri haiz olup olmadığı mü-
(Sonu Sa. 4 Sü. 2 de)
AKINTIYA---1
I____KÜREK
Dün 'başlıyan lig maçlarında Hacettepe ile berabere kalan Gençlerbirliği takımı
— Yazısı Spor sayfamısdadır —1
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı memleketimizde zeytinyağı nebati yağlar n alınacak tedbir bit için bir kongre toplamayı prensip itibariyle kabul etmiştir.
Müsbet bir ticaret politikası tesis etmek maksadiyle büyük, küçük, orta müstahsil, fabrikatör, ziraat işçisi, ticaret odaları, ihracatçı birlikleri, borsalar, nayi birlikleri, ilgili bakanlıkl
(Sonu Sa. 4 Sü. 3 te)
Londra basın ateşe muavinliği JLondnı Basil} Ataşo Muavinli ğüıe tay(jı edrldiğiıii memnunluk 7 la'’haberı âîlîığıınjz Basın - Ya yırt Üıriunt Miidüı lüğü mütercim im- lejünrleıı J)iıvtıd Barla» hakkııjda yaz- l)iiKi-ğuzelc)i‘j'de Türkçe ve ■İngilizce I)î|ji1e/İ,iğine dair bir takıhı (Sonu Sa 4. Sü. 5 de) ‘ (S.opu Sa. 4. Sü» 8 dc)
i t f i)
i t ’ r ' *
Bir resmin vehmi!
Malaiyada belediye dairesindeki C. H. P. Genel Başkanı resminin indirilmesine itiraz eden «Ulus» un bacanağı «Resimden bile korkuyorlar»
resimden korkmadığımızı ve hükümet kararlarının yerine getirilmesi lâzım geldiğini resmi indirmek suretiyle isbat etlik.
Asıl resimden başka dayanakları kalmıyan bu le-iişistler çerçeveli bir hayalden medet umacak derecede krize* kapılmaktan korkmalıdırlar!..
YEDEKÇİ
Sayfa: 4
Hukuki Bahisler
Yerinde bir iş
Mahkemeleri
Piyade okulunda açılan kurs
kooperatifi
Yazan: Prof Dr. Faruk EREM
İstinaf

Hayatta bulunan siyasî şahsiyetlerin adlarının mahalle, sokak ve meydanlardan kaldırılacağına dair dünkü gazeteler bir haber gördüm. Ciddî olmanın, vekarlı olmanın böyle böyle yolunu yordamını bulacağız demektir. İnsanlar, şahsiyetler ancak zamana ve tarihe maloldukları zaman gerçek, sukatılmamış hüviyetleriyle meydana çıkarlar. Zamanlan içinde, yaşadıkları devirde, hele siyasî şahsiyetler, tarihin vereceği şaşmaz hükme nadiren kavuşmuşlardır. Buna karşılık umumiyetle, ya olduklarındım fazla büyültülmüşler, ya, küçültülmüşlerdir. Devrini şaşaayla doldurmuş, kahrnman sayılmış nice kişilerin sonradan, tarafsız tarihin kuytu köşelerine gömüldüğü ve aksine zamanında menkûp yaşamış, bir kenarda unutulmuş, hattâ politikanın cevr-ü cefasına uğramış, hattâ melun sayılmış nicelerinin de, günün birinde tarih sayfalarında şanlı yerler işgal ettikleri az mı görülmüştür?
Haklı veya haksız olmak. Mesele bundan ibaret değildir. Günün geçici siyaset rüzgârlarını. bir milletin ve memleketin
Muhip Dıranas devanı eden, değişmeyen, ebedî olan, haklıyı haksızı yerli yerine oturtan milli benliğin üstünden estirip gerçek değer hükümlerini allak bullak etmemek, mesele budur.
Varsın, bugün memlekete gerçekten hizmet etti, iyitik etti sandığımız şu veya bu kişinin heykeli dikilmeyiversin, kağa, falâıı mahalleye veya meydana adı konnıayıversin, ne çıkar; eğer sanılan iyilikler ve hizmetler gerçekten ifa edilmişse, merak edilmesin, tarih unutmaz. Zamanı gelince, o hizmetlerin karşılığını ebedi vefasiyle ödemesini bilir. Ama bunun yanında, bir takım sahtekârların, kofların, zaman a-çıldıkça, memlekete iyilik şöyle dursun hattâ kötülük ettiği anlaşılanların, bilemediniz, ne iyilik ne de kötülük etmiş rast-gelelerin yalancı tabelâlnr, in-dirilmive mahkûm tablolar, yıkılması mukadder heykellerle bütün bir milleti aldatmaları da önlenmiş olur.
Hem şunu da anlamalıyız: Bir insan yaşarken, nasıl olur da kendini anıtlaştırnııya tenezzül eder? Zoraki büyüklüğün müsavisi küçüklüğün de küçüklüğüdür.
Asgarî işçi ücretleri
4
4
4
4
4
5
5
GAZETELER
Demokrat kongre
Yeni Sabah gazetesinde; • Demokrat Kongre. başlıklı ve Yeni Sabah imzalı yazıda, Büyük Millet Meclisinin açılışından önce toplanması kararlaştırılan Demokrat Parti kongresi bahis mevzuu edüi-
Akoğlu’nun katli dâvası
Duruşmaya dün de Ağır Cezada devam edildi
Şehrimizin maruf zenginlerinden İbrahim A/koğlu ile
Ayşe Nazire adında bir ka;
dini öldürmeken sanık olarak İkinci Ağır Cezaya verilen radyo tamircisi Sabri Polat'ın auruşmasına dün de bakılmıştır. Mahkeme Sabri Po- Sonrası, lafın labın açılması tornavida için hâdise de tatbikat yapılmasına rar vermiştir-
Akoğlu apartımanında yapılacak bu tatbikat sırasında Sabri Polat’ın avuktlarile bir kurarak likte müdahil avukatları da hatır bulunacaklardır.
yor Bunun lüzum ve önemi belirtilerek şöyle deniliyor
-Demokrat memleketlerde, hükümetlerin kendi parti mensupları ve murahhasları ile sık sık buluşarak halkın te mayül ve efkârını yoklamala ri ve o muhitten de alâka ve irtibatı kesmemeleri güzel ve yerinde bir âdettir-
Yazıda yeni iktidarın dış politikada elde ettiği başarı ve Paul Hoffman’ın Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’dan «hür âlemde rastladığı en dikkati çeken simalardan- biri olarak bahsetmesi keyfiyetine de do kunuyor Bu söz 6 ay evvel o zamanki Cumhurbaşkanı için söylenmiş olsaydı kimbilir ne kadar şişirileceği ilâve olu nuyor.
Bundan sonra
Demokrat İzmir de Hürrem Kubat, başlıklı
Bunların kredi kooperatifleri ile birleştirileceği doğru değil
Bazı İstanbul gazeteleri günlerde İzmir muhabirlerine atfen Tarım Satış Kooperatiflerinin Tarım Kredi Kooperatif leri gibi Ziraat Bankasına dev ri hakkında haberler yayınlamışlardı. Bu hususta malûmat rica eden bir arkadaşımıza E-konomi ve Ticaret Bakanlığında salahiyetli bir zat şu mal5 matı vermiştir: Tarım Satış Ko operatiflernin Tarım Kredi Ko peratifleri gibi Ziraat Bankası nın emrine verilmesi hakkında Bakanlıkça alınmış bir karar yoktur. Bilâkis antidemokratik ' bir zihniyet ile hazırlanmış o-1 lan 2934 sayılı Tarım £«•.« Kooperatifleri ve 2836 sayılı kanun ve statülerinin demokratik kooperatif prensiplerine uygun bir şekle sokulması fik ri Bakanın son seyahatleri sırasında daima müstahsil tarafından ileri sürülmüştür. Verilen haberlerden olsa.olsa şu maksat kastedilmiş olabilir:
Bu iki nevi kooperatifi birleş tirmek değil, âzaları müşterek ve binaenaleyh masrafları aynı ceplerden çıkan bu teşekkül lerde, İdarî tasarruflar temin etmek üzere bir bina içinde ve müşterek personelle çalışmala- . rını temin etmek akla gelebilir. |
Öğrenici subay temel kursu Çankırı Piyade Okulunda törenle açılmış ve derslere başlanmıştır. Açılış töreninde okul komutanı | Tuğgeneral Kemal Niş ve Amerikalı uzman Yarbay Carnes öğ-I renicilere birer hitabede bulunarak yeni ders yılının başarılı Satış geçmesini dilemişlerdir. Resim, kursa iştirak eden subaylardan
bir grupu ilk dersi dinlerken göstermektedir
i
İki katil altışar sene hapis yatacak ,
gazetesin •Bundan . yazısında,
dükkânında bulunan do Kore’de Birleşmiş Milletlerin için kullanılan n*haî zaferi kazanmasiyle de yerin- dâvanın bitmiş olmıyacağını, ı ka- Kızıllarla Cenupluların arasına giren münaferet ve intikam hislerini âlicenap ve müsamahakâr u: - ı
36 bin göçmen iskân ediliyor
Bakanlıklar arası komisyon dün de toplanarak mesaisine devam etti
Asgarî işçi ücretleri lüzum görülen yer ve iş hallannda tesbit edilecek
İşçi dâvasının halli ve Türk işçisinin kalkındırılması yolun da alınan kararlar pek yakında tatbik sahasına konacak ve böylelikle bugüne kadar mağdur olmuş işçi kitleleri (Asgari İşçi Ücreti Kanun Tasarısı) nın kanun halini almasiyle refaha kavuşmuş olacaktır.
Hazırlıkları son safhaya intikal etmiş bulunan Asgari İşçi Ücreti Kanun tasarısına göre; çalışma bölge müdürlerinin başkanlığında ve Ticaret Ve Sanayi Odası, Hükümet dojıtoru ve belediye mümessillerinin de iştirakiyle mahalli asgari ücret komisyonları kurulacaktır. Bu komisyonlar lüzum görülen yer ve iş kollarında asgari işçi ücretini tayin edecekler ve komisyonun ver-diiğ bu karara işçi ve işveren icabında itiraz edebilecektir.
yecektir. Uzun bir tarihî gelişimi olan müesseselerin - teknik değersizlikleri anlaşılmış olsa bile - birdenbire ortadan kaldırılması, bilhassa demokratik rejime sahip memleketlerde, psikolojik bir mukavemetle karşılaşır. Kaldı ki «en iyi teşkilât istinafı kabul etmeyendir» diyen ünlü müellifler de mevcuttur.
3) Mahallî! tesirler:
îlk mahkemelerin mahallî tesirler altında kalabilecekleri, halbuki en ziyade vilâyet merkezlerinde bulunan istinaf mah kemelerinin bu tesirlerden âza-de karar verecekleri ileri sürülmektedir.
Bu mütalâa makul görülemez, hukuki sayılamaz. Kaide mahkemelerin «iyi yargıç» lardan müteşekkil olmasıdır. Mahalli tesirlere kendini kaptırmamak her derecedeki yargıçta aranan vasıftır. Diğer taraftan «mahallî şartlar» ı bilmek bir ceza dâvasının görülmesinde faydalı, hattâ bazı suç lar için lüzumludur.
I 4) Mesainin muayyen falara teksifi:
| Dâva istinafa gelince meselelerin çözüm noktaları ortaya çıkmıştır. Taraflar talî meselelerden kurtulmuşlardır. Mahkemenin muayyen noktalar üzerinde mesaisini ve dikkatini toplıyabilmesi imkân dahiline girmiştir.
Bu düşünce «hukukî meseleler» için doğrudur. Bir dâvada hukukî meseleler yavaş yavaş olgunlaşır. Bu çeşit meseleler üzerinde muhtelif yargıçların durması faydasız değildir. Fakat bu işi yargıtay esasen yapmaktadır. Fiile teallûk eden 1 meseleler (maddî meseleler) e gelince bunlar birer tahkik, tesbit ve son safhada da takdir meselesidir. Eğer tahkik ve tesbit işleri ilk mahkemede duruşma nihayetleninceye kadar ikmal edilememiş ise bunun istinafta başarılabileceğini ümit etmek yersiz olur. Kaldı ki ceza yargıçları kazaî faaliyetlerin de bir tahdide tâbi tutulmamışlardır. Ceza dâvalarında 1 iddia, müdafaa ve talepler yargıcı bağlamaz. Yargıç adaletin tecellisi için dâva ile ilgili her hususu resen dahi tetkik edebilir. İstinaf yargıcı da bir duruşma yargıcı olduğuna göre mesainin teksifi imkânsızdır.
5) Üst mahkemelerin murâ-
İlk mahkemelerin üstünde istinaf mahkemelerinin bulunuşu ilk mahkeme yargıçlarının daha titiz ve dikkatli olmağa sevkeder. Üst mahkemelerin murakabesi eksik soruşturma ile iktifa edilmesine mâni olur, kevfî hareketleri önler.
Bu mütalâa bir dereceye kadar varittir. Fakat üst mahkemelerin murakabesinden doğa cak mahzurlar karşısında bu mütalâanın değeri zayıflamaktadır. Yargıcı korkutan şey bir 'ist mahkemenin mevcut olması mıdır? Böyle bir korkudan büyük fayda beklenemez. A-daletin yargıç vicdanındaki teminatı üst mahkeme korkusu değil, haksızlık etmek korku-
E3 ugünlerde istinaf mah-kemelerinin yeniden kurulması fikri ortaya atılmış bulunmaktadır. Bu mahkemelerin kurulmasında memleketimiz bakımından fayda olup olmadığı hususunda münakaşa etmek kabildir. Yalnız her şeyden evvel istinaf mahkemelerinin mahiyeti üzerinde durmak icabeder.
Biz bu yazıda istinaf mahkemelerinin leh ve aleyhindeki mütalâaları natletmekle iktifa edeceğiz. Hu mütalâaların incelenmesinden sonra istinaf mahkemelerinin lüzumsuzluğu neticesine de varmak mümkündür:
1) Tarihçi izah:
istinaf teşkilâtının lehinde olanlar bilhassa tarihi vakıalara dayanarak bu müesseseyi i-zah etmek isterler. Böyle düşünenlere’göre tarihin her devrinde mütekâmil bir adlî teşkilât nerede kurulmuş ise orada istinaf mevcut olmuştur.
Böyle bir düşünce tarihî ha- , kikatlere uygundur. Fakat doğ ru olmıyan şey, tarihî vakıa-1 lardan istinaf lehinde çıkarılan neticedir.
İstinaf müessesesinin tarihî gelişimden müellifler şu ne-jiceyi çıkarmaktadırlar: Mahalli kaza mercilerini zayıflatmak için istinaf bir vasıta olarak kullanılmıştır. Merkezileştirme tamamlandıktan, sonra istinaf merkezinin o mahallerde temsiline hizmet etmiştir. Bilnetice istinaf hukukî olmaktan ziyade siyasî maksatlarla kurulmuştur. Rocco, istinafa «Orta çağ adalet anlayışının bakiyesi» nazarı ile bakar. İstinafın hukukan müdafaası güçtür. Diğer taraftan istinaf tarihî gelişimi münhasıran demokratik gayelerden ibaret bulunan bir teşkilât manzarası da ar-zetmiyor. Yargılama işlerine, bir çeşit müdahale ve itimatsızlığın ifadesi olması hasebiyle istinaf halk adaletinin tecellisine terkedilmiş sahalardan hariç bırakılmıştır.
2) İstinafın her memlekette mevcut olduğu mütalâası:
İstinaf veya istinafa çok benzeyen müesseseler hemen memlekette mevcuttur, memlekette mevcut bir

Komisyonun kararı merkeze bildirildikten sonra beş kişilik bir komisyon tarafından tetkik edilecek ve bu komisyon tara-f.ndan alınan karar bakanlığın tasvibine sunulacaktır.
I Bulgaristandan memleketimi [ ' ze gelen göçmen adedi gün geçtikçe artmaktadır. Dün de bu | münasebetle Devlet Bakanlı - | ğında alâkalı bakanların iştirakiyle bir toplantı yapılmış ve ilk tedbir mahiyetinde bazı kararlar alınmıştır.
Alınan bu kararlar üç grup üzerinde toplanmaktadır.
Birinci gruba göre, gelen göç ! menler misafirhanelerde 15 gün kadar karantina altına a-lınacaklardır. Bu müddet zar-fmda hükümet göçmenlerin her türlü ihtiyaçlarını temin edecektir. Bu arada gdirnede ve istanbulda 8 ilâ 10 bin göçmeni barındıracak yeni misafir- 1 haneler vücude getirilmiştir. I Fakat İjir müddettenberj hudu dun kapalı olması ve 1 göçmenlerin birikmiş olmasını1 göz önüne alan ilgili makamlar yeni binalar temin etmeğe çalışmaktadırlar.
İkinci grup çalışmalar ise. şimdiye kadar gelen 36 bin göç rr-enin yerleştirilmesi mevzuunda teksif edilmesidir. 36 bin ) göçmenden 34 bini muhtelif • köylere yerleştirilmiştir. Geriye kadar 2 bine yakın göçmen ı de halen karantina altında bu-ı lunmaktadır.
Göz önünde bulundurulan ve ı üzerinde ehemmiyetle durulan ı üçüncü nokta için çalışmaları teşkil etmektedir. Bunun
I
Kalecik’te çıkan bir kavga ( sonunda Hasan’ı öldüren Ali Kaplan'ın duruşması sona er- j miş, sanık 6 sene hapis cezasına çarptırılmıştır.
Ayni şekilde Kalecik'te cereyan etmiş olan ikinci cinayet dâvasının da duruşması karara bağlanmış, Mehmet’i öldüren Ali Yıldırım 6 sene hapis ve 2 bin lira para cezasına hüküm giymişir.
| için gerekli tedbirler alınmıştır ! Devlet çiftliklerine göçmenler I yerleştirilerek bu sene için yl-| yecekleri temin olunmuştur. 1951 senesi için müstahsil duruma geçmeleri sağlanacaktır. Diğer taraftan Muş, Van, Bitlis ve Urfa gibi vilâyetlerimiz deki boş arazi göçmenlere tahsis edilecek ve buralarda göçmenler için köyler kurulacaktır. Her köyün 100 bin ili -radan aşağı çıkmıyacağı hesaplanmaktadır. Hükümet bu münasebetle köy evlerinin plân larını hazırlamış ve tahmini bedellerini de müzakere etmiştir. Göçmenlere birer ev ve her türlü ziraat âleti, tohum, hayvan verilecek, köyler için su ve yol da temin olunacaktır.
Hükümet tarafından temin e-ri hudu dilecek bu yardımlar uzun va-1 hududa | jje borçlandırılmak suretiy-n maşım je göçmen)erden tahsil edile-

Son şeklini almış bulunan tasarı Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki dönem toplantısın da müzakere edilecek ve böylelikle kanun halini alacaktır.
5 mühendisimiz dün Amerikaya gitti
Kara Yolları Genel Müdürlüğü mühendislerinden Musta-fa Cündübeyoğlu, Arif Pelit, Fehmi Erer, Salâhottin Güneyiz, ve Salâhattin Günseli’den müteşekkil bir heyet daha A-merikaya hareket etmiştir.
Mühendislerimiz Amerikada bir yıl kalacaklar ve yol bakımı mevzuu üzerinde kurs göreceklerdir.
Her
sesenin iyi bir müessese olduğuna inanmak lâzımdır.
Bu mütalâayı sathî bulmaktayız. Bazı memleketlerde istinafın mevcudiyeti yukarda ar-zettiğimiz tarihî zaruretler veya istinafın hakikî mahiyeti henüz anlaşılmamış devirlerde iyi bir müessese zannedilerek ihdas edilmiş olmasından ileri gelmektedir. Yine aynı memleketlerde istinafın ilgası veya mahiyetini tamamiyle değiştirmeğe matuf ıslahat cereyanlarının mevcut olduğu da göze çarpmaktadır. Bu cereyan semeresini derhal vermi-
Kızılçullu kız enstitüsü yarın açılıyor
Hizmetçiye tecavüz eden odacı mahkûm oldu
Bundan bir müddet önce Sel-man isminde bir odacı Kavaklı-ıan Hilmiye ismindeki bir hizmetçinin odasına girerek tecavüz etmek istemiş ve hizmetçinin feryadı üzerine mütecaviz yakalanmıştı.
Dün ırz düşmanı Selman’ın duruşmasına 5 inci Asliye Ceza Mahkemesinde başlanmış ve şahitlerin dinlemesini müteakip yazmakta-' Selman’ın 2 ay 16 gün hapsine itmiştir.
ıkâr bir hükümet I dere’de otura yatıştırmanın şart ki bir hizme
olduğunu, soğuk harp başlıya lıdan beri ilk defa parlak bir zafer kazanan demokrasi cep hesinin bu zaferi sonuna kadar istismar ederek kuvvetten başka varlık tanımıyan kı 1 zılları yola getirmeye mu-vffiak olabilceğini dün dır-
Mülkiyelilerin dünkü toplantısı
İ Mülkiyeliler Birliği,
saat 14.30 da Birlik Lokalinde bir toplantı yapmışlardır.
Toplantıyı birlik başkanı bir konuşmayla açmış ve, kongre divanı seçilmesini istemiştir.
Yapılan seçimde: Cahit Talaş. bâşkanlığa, Numan Aksay, başkan vekilliğine, Sabahattin Alpat ve Mustafa özkaya da kâtipliklere seçilmişlerdin.
Bundan sonra, gündem gereğince: Birliğin inkişaf ve I-damesi meselesi görüşülmüş ve lokal büfesinin tevsi’i kararlaştırılmıştır.
Bu arada üyelerden birisi, Birliğin bir mecmua çıkartmak la da gelir sağlıyabileceğini söylemişse de; zararı mucip o-lur sebebiyle, teklif reddedil
Müteakiben; yeni idare yeti seçimi yapılmıştır.
sesle üstüste teşekkür etti- A-dam: -Birşey değil hemşire, birşey değil!, dedi Tramvay kalktı.
he-
Bir at arabası uçuruma yuvarlandı Altındağ mahallesinin Hıdır-lık tepesindeki bir eve arabacı Rıfat Özden arabasiyle kömür götürürken, yokuşta atın arabayı çekememesi yüzünden kö mür yüklü araba 200 metre yüksekten uçuruma yuvarlanmıştır. At parçalanmak sure -tiyle ölmüş ve hâdise etrafında tahkikata başlanmıştır.
Fatma, maydanın ortasında, tek başına, yanında valizi ve kucağında ufacık bohçasıyla dikildi durdu- Etrafındaki hummali kaynaşmadan tamamen uzakta, dalgın dalgın, alt dudağını ısırarak ken elini bir karar vermeğe zorluyor Bir şeyler yapması, harekete geçmesi şart- Bunu iyi den iyiye takdir ediyor. Aklının derinliğinden yepyeni bir kurtuluş yolu, oldukça makul bir suyun dibinden bırakılan şişirilmiş bir lâstik gibi süzülüp yukarı doğru çıkıyor- İnanılır şey değil! Bu, adeta, Fatmanın kulağına baş kası tarafından fısıldanan hayırlı b'r müjde gibidir. Yüzünün hissiz katılığı azar a-zar yumuşuyor ve atrafında dolaşan insanları tekrar, vazıh bir şekilde görmeğe başlıyor. Herkes nereye gideceğini evvelden biliyor ve o-na göre yürüyor- Fatma da öyle. Kafasında teşekkül e-den yeni fikre henüz adamakıllı ısınmasa bile, daha sonra ona sımsıkı sarılmakta ge cikmiyor- Eski güçlü kuvvet . lj Fatmadan bakiye kalan a-

Haber aldığımıza göre, Kı-zılçullu Kız Köy Enstitüsü yarın merasimle açılacaktır.
Açılış töreninde ilk öğretim genel müdürü Yunus Kâzım Koni de bulunmak için bugün Ankaıadan Kızılçulluya hareket edecektir.
750 köylü genç kızın eğitimi-, ni yapacak bu okul şimdiye ka ! dar memleketimizde ilk teessüs irfan müesse-
Yabancı memleketlere gidecek öğretmenler 4489 sayılı kanun gereğince Millî Eğitim Bakanlığı teşkilâtından yabancı memleketlere gönderilecek 45 öğretmen için devam etmekte olan hazırlıklar sona ermiştir.
Görgü ve bilgilerini arttırmak için harice gönderilecek bu 45 . öğretmenden 20 si iki sene 25 i- ı de bir sene yabancı memlekette etmiş bir ilim ve kalacaktır.
Yazan : Necdet ASİ
Tefrika No : 47
zimkâr bir el valizi yakalıyor ve köprünün altına doğru yürüyor- Bir iki kişinin pe-şinb takılarak g şeye sokuluyor- Burada hayatının en güç rolünü oynamak sırası geliyor. Fatma, bir engele tesadüf ettiği takdirde onu peşinen bertaraf da edebilecek içten gelme, kurnaz bir tebessümle:
— İkinci mevki, Kanlıca-.
Adam derhal parayı sayıyor bilei zımbalayıp ona veri yor Fatma bu kolaylığa hay ret ediyor. Halbuki o, gişe memuru soracak olursa, onu altatmak için bir yalan tasar İnmişti- Bütün bunlar olmadı- Fatma gidip vapura yerleşti- ve dudaklarına takılan müstehzi bir gülüş, halis ken di malı bir gülüş, hiç bozulmadan, seyahati jnüddetince orada öylece kaldı.
Bundan sonra talih onu hiç bırakmadı. Hep yanında
yürüdü ve işlerini yoluna koy du. Beybaba, iskeleye bitişik kahvede iki dondurmasına tavla oynuyordu- Vapur dan çıkanlara bakarken Fat mayı derhal tanıdı ve tavlayı kapatarak yanına koştu
— Kocan nerede? diye sor
İlk heyecan geçer geçmez: Fatma:
— Anlatırım Beybaba! diye cevap verdi-
Beybabanın bir işareti üze rine hamal valizi kaptığı gibi uçurdu Fatma:
— Söyleyin gitmesin, dedi, hamala söyleyin!
İhtiyar adam:,
— Neden kızım? diye alındı biraz- Yoksa bize gelmemiş miydin?
Fatma bir çırpıda ayaküstü kesik kesik ve kısa kısa cüm İçlerle kocasının macerasını anlattı. Ve sonra, kuşkulu gözlerle, ilk teçpiyi bekledi. Herşey beklenirdi Babanın
istiskali, kardeşin reddi, evlâtlığın inkârı ve karının ihaneti-
Adam hiç sesini çıkarmadan onu dinlemişti- Ağzı gene eğriydi ve Fatma bu eğri ağızdan çıkacak ilk sözü, kuşku içinde bekliyordu.
— Ne kadar süzülmüşsün kızım-
Fatmanın kulakları uğulda dı ve dizleri kesildi İhtiyar tutmasaydı oraya yığılacak-tı- Günlerden ve aylardan sonra birisi, kendisinin hiçbir şeyi olmıyan bir adam ona tatlı bir sesle ilk defa bunu söylüyordu. O, başka bir şeyi işitmeğe; «Enveri biz, karı-koca çok severiz-Ama mademki böyleymiş. maalesef . diye bir cevap işit meğe hazırdı Ama böyle şef katil bir söz işitmeğe hazır değildi- İnsanlar, bi'çbirini seven, birbirini koruyan insanlar, -Allahım!- bu dünyada, Türkiyede ve İstanbulda

mevcuttu
Kocasının babalığı:
— Yürü bakalım, dedi, ya vaş yavaş yürü Ben seni tutuyorum- - Çarpılmış ağzıyla bir hoş güldü-- Evdeki çalçene kocakarıya bakalım nasıl bir masal uyduracağız Ona da, bana yaptığın gibi, birdenbire söylemeğe gelmez. Bir hıçkırığı tutarsa ne sen, ne de ben geçiririz.
Fatma başını salladı- Pe-kiy, tenbih ettiği gibi yapacak, birdenbire söylemiye-cekti. Anadoluya, gazetesi için tetkik seyahatine çıktığı m söyliyecekti- Muvafık mı?
. yıJının Ekim ayının ilk haftasında, kocasıyla ilk defa seviştikleri yatakta Fat ma ölüm sancılarıyla kıvranarak karpuz gibi bir oğlan doğurdu-
XXIII
Fatma üç dört günde ayağa kalktı- Onbeş günde işe git ti. Reng henüz solgundu.
Çünkü o, flzikman da i.vi bir ana sıfatiyle kendi vücudundaki «fazla kıymeti, karnındaki oğluna geçirmişti Sabahları memelerine bur bir iştahla yapışan oğlu- sudur, nu emzirdikten sonra ilk vapura atlıyarak işinin başir gider, akşam üzı oğlan bütün gün diye kalbi heyecanla leyişin sabırsızlığı ile dolu, vapura kapağı dar atar dı.
Bütün gün ayakta dikili -keıı memelerinde süt dolc ve uçlan, boşalmak iht|y:: cıyla sızlardı-
Üstüne üstlük, Hanımannesi ona ha bire tahin helvasıyla ciğer yedirirdi- Bu yüzden cins inekler gibi sütü boldu- Bazan memes'ni uzak tan oğlunun ağzına hortum gibi sıkardı O zaman ihtiyar kadın:
— Delinin zoruna bak! Çocuğu boğacaksın ayol. diye Fatmoya çıkışırdı-
Ümit sadece annesinin me mesiyle iktifa etmezdi. Öna süt^iden her sabah yarım ki lo süt alınırdı. Daha sonra pirinç unu, portakal suyu da verildi- Gündüzleri Baba annesi salıncağının başından (Devam edecek)
METTE
(Sonu 6 inci sayfada)
sinemalar
2 ^Brodvnydn Hort laklar
¥
NÖBETÇİ ECZAHANELER Sakarya - Derman - Güray
TAKVİM
15/10/1950 — Pazar
Rumi 1360 — Ekim 2
Muharrem 3
Hicrî 1370
5

15/10/1950
ZAFER
Sayfa: 3
Fransanın t savunması
DışPolitika
Amerikadaki

; Muhalefetin temennisi ! j
Doğu Almanya seçimleri
yapılmaktadır, hâkimiyeti altında uist hükümetin indir hazırladığı bu çimler tek liste üzerinden yapılacaktır. 916 seçimleri
mühim müzakere
Fransız|Savımma[ Bakanı AmerikanJdevletj^j " * ricali ile ^görüşmelerine devam^-ediyor

üyük Mîllet Meclisinin açılmasına kısa bir zaman * kalmış olması- dolayısiyle sinsi ve devamlı bir boz- S guncu neşriyat başlamış bulunmaktadır. S
İstanbul'da çıkan okunmaz bir muhalefet organının ) Ankara muhabiri tarafından verilen bir sütuna yakın ha- J vadis tamamen bu mahiyettedir. İ
Sanki iktidarda bulunan C.H.P. imiş gibi. Müstakil * Grup, Müfritler, Mutediller diye Meclis âzası birtakım sı- J nıflara ayrılmış ve gaipten haber vermek tertibinden, $ hepsinin zihinlerinden geçen fikirler bile1 anlatılmak isten- *
Bu haberi verenlerin, veya haber Ankara'dan verilmiş | gibi yayınlıyanların maksadı aşikârdır: (
Mütesanit bir manzara gösteren Demokrat Parti J mensupları arasında tefrika yaratmak, halkın hükümete £ olan itimadını sarsmak daha doğrusu havayı bulandırıp S bunlardan istifade etmek!..
Kendilerine haber verelim ki, falcılık kanunen mem- j nudur. Kanun lâfını ağızlarından düşürmiyen bu zevatın î bunu düşünmeleri lâzımgelirdi. Olmıyacak duaya âmin # demek kabilinden bu neşriyatın tekzibini yakında açıla- J çak olan Millet Meclisi vereceğinden biz bunu yapmıyaca- £ . Yalnız bu kadar katı lisanla yazılan bir havadiste im- $ toplayan ve Müstakil Grupa taraftar olan zevatın isim- $ inin gizli tutulması mahiyetinin mânasını belirtmek is- £ iz: Yalnız ve yalnız tezvir!..
Et Kombinası hikâyesi
Z Veya
Moris Şövalyenin şarkısı
Hikmet YAZICIOĞLU
Sığır palas
dilmiş olmasıdır. Filhakika, dıııı evvelki esçinılere llıris
- Demokrat ve Liberal - Demokrat partileri de iştirak edip, Sov-yetlerin komünist lisl malarına rağmen, bi kazanmışlardı. Bugüı lerden eser yoktur.
Hükümet tarafından tabedilmiş listede, Birleşmiş Sosyalist
- Komünist Partisi, yani asıl komünist cephe, görünüşte adaylıkların ancak yüzd de bulunduruyorsa tamamı komünisttir. Çünkü, meslek teşekkülleri, gençlik dernekleri, ziraat birlikleri gibi türlü toplulukları temsilen listeye idhal olunan adaylar da komünisttir. Bu arada eski nazilerin mühim bir yer tuttukları da anlaşılmaktadır.
Doğu bölgesinde yıışıyan 13 milyon seçmen bu şartlar içinde oyunu verecek, daha doğrusu vermiye mecbur edilecektir. Zira, Doğu Almanya hükümetinin, oy vermemeyi suç sayan bazı nizam ve kaideler vazettiği haber verilmektedir. Bunun üzerinedir ki. Federal Batı Almanya Parlâmentosu, doğulu seçmenlere hitaben bir beyanname yayınlamak zorunda kalmıştır. Beyannamede, Almanlara, hayatlarını tehlikede hissettikleri takdirde oy vermekten çekinmemeleri, bu seçimin bir komünist oyunundan ibaret olduğu, fakat oy vermemekle bir şey sağlıyamıyacakla-rı hatırlatılmakta ve komünistlerden sakınmaları ilâve olunmaktadır.
Daha evvel, üç batılı devlet yüksek komiseri de, Doğu Almanya'daki Sovyet misyon şefi General Çuykof'a, 15 Ekim seçimleri hakkında yeniden protestoda bulunmuşlar, seçimlerin Alman milletinin hislerine ve arzularına tercüman olmadığını belirttikten sonra, nihayet, Almanya'nın ikiye bölünmüş halinden ve bunun avakıbından ancak Sevyetlerin mesul bulunduklarını tekrar hatırlatmışlardır.
Diğer taraftan. Batı Almanya Başbakanı Adenauer de son ve ümidsiz bir teşebbüsle, milletler arası kontrol altında cereyan etmek üzere bütün Almanya’ya şamil seçimlere başvurulmasını doğulu makamlardan istemiştir.
Defaatla tekrarlanan bütün bu teşebbüsler akim kalmış bulunmaktadır.
Bu arada, Doğu Almanya’da seçim kampanyasının pek sakin geçmediği anlaşılıyor. »Kahrolsun emperyalistler», .Kahrolsun onların batılı uşakları» gibi, seçim propagandasından ziyade yıkıcı ihtilâl parolalarını andıran levhalar vo afişlerle, komünistler, halkı yıldırmay maktadırlar. Buna rağ yer mukavemet hareketlerini başgösterdiği ve seçimi baltalı mak suçundan bir çok kimseni tevkif olunduğu haber verilmekledir. Fakat her ne olursa olsun, seçimler yapılacak ve Sovyetle-rin istedikleri komü lis ve komünist bir şekkiil edecektir. Bunu müteakip, Sovyetleriıı, Doğu Almanya il ayrı bir sulh aktedip, bir pey memleket vücuda getirdikti-sonra Almanya’yı, zahire olsa, terket meleri ihtimali dır. Bu suretle, daha şimdiden, halk polisi adı altında, tanklar ve uçaklarla teçhiz edilmiş 265 bin kişilik bir orduya sahip bulunan Doğu Almanya’nın girişeceği herhangi bir tecavüz hareketinin mesuliyeti Sovyet lere
Fransız Savunma Bakanı ile mühim müzakerelerde bulunan Gl. Marshall Truman'la bir görüşmede
Sığır Palas - Moris Şövalyenin kombini- Boynuz kesme makinası - Davul derisi - Sıhhî tezekler kurulmamıştı!..
Sordum:
— Ya keçilerin hali ne ola-
— Aldırma, dediler, onlar keçi boynuzudur. Bir kaç milyon daha harcansın, elbette keçi boynuzları da kıymetle-
rYEDEKçH
rzurum’a gidip de ct kombinasını görmemek olmazdı.. Bakalım Cemil Sait değil de ofsait bakanımız, bilcümle sığırlar ve koyunlar i-cin ne konforlu, ne rııhat, bir kesini yeri yapmış, öküzlerle danaların nasıl hayır duasını almıştı? Madem ki Devlet. Bakanlığında afi kesmek için, böyle bir kombina yoktur; h.^ ızsa, Erzurum'da sığır tek için bir kombina yapak gerektir!..
O halde gelsin Marshall yardımı!.. El parasiyle girsin sığırlar satıra!... Parti propagandası dediğiniz şey sade-Komal Satır’la yürümez ya... Böyle sığırlar, ve ganemler için de otomatik modern satırlar lâzımdır..
Hem koyun kesecek, hem fiyaka kesecek, hem oy kesecek, hem de muhalefette hoşafın yağını!...
O halde al yüz milyon lirayı.. Kerpiç evlerin biraz ötesinde yap bir tane, sığırpa-las!... Öküz dediğin, konforla ölmeli.. Sıtmalı, veremli insan mı bu?...
bakanımızın icraatını düşünerek, Moris Şövalye’nin bu şarkısını dudaklarımın arasında hafif bir mırıltı halinde hissettim..
Çünkü bu et kombinası da sevimli Moris’in değilse de. s vimli Cemil’in memlel şıııa hediye ettiği bi bin» idi!... Hem de bin!... Değeri yüz m
Davul derisi
iç unutmam, sayın sabık Barlas bakanımız, alık, davul zurnaya da devletçilik tatbik edeceğini ve bu devletçiliği ayrıca davul zurna ile köye getireceğini söylemişti.
binayı gezerken deri akinelerini gördüğüm hakikaten kendisine yerden göğe kadar hak verdim.
Sığırlar devletçilikle yüzü-lürse, bu derilerle yapılacak davullar elbette devletçi olur! Davul meselesi demek hu şe-kikV halledilmiştir..
Sordum:
— Davulu temin ettik, ya zurna ne oldu?...
— Aldırma dediler; eski devletçi zurnalar, şimdi çatladı!.. Onun için, artık zurna ile değ’l de davulla peşrev yapıyorlar... Hele yüz milyon lira tamamivle harcansın, böylece çatlak zurnaların da kıymeti anlaşılır.
Doğu Almanya seçim komedisi
Boynuz kesme makinası
Nevyork Radyosu, 14 (Basın - Yayın) — Amerika Birleşik Devri — Fransız Savunma Ba- ' letleri Hindiçini’ye- harp malzemesinin süratle teslim edilmesi ( hususunda Fransa taral.ndan Komünistler seçim listelerini evvelden hazırladılar yapılan teklifi kabul etmiştir. | Fransa müdafaa ve maliye bakanlarının Amerika
Bakanı Acheson ve
Marshall ile yaptıkları konuşma laı-dan sonra yayınlanan tebliğde, Amerika’nın malzeme vereceği ilân edilmiştir.
Yayın)
kanı Jules Moch ile Maliye Bakanı dün bütün gün Amerika Savunma Bakanı MarşliftU, Dışişleri' Bakanı Acheson, . Maliye Bakanı Shneidcr, İktisadî İşbirliği İdarecisi Julles Fostçr- ■ ile Fransa’nın adele olarak silahlandırılması meselesini görüşmüşlerdir. .
Londra Radyosu, 14 (Basın -
Atinanın kararı

Venizelos yeni tedbirler alınacağını bildirdi
Atina Radyosu, 14 (Basın r Yayın) — Başbakan Venizelos dün gazetecilere verdiği demeçte, 3on günlerde Yunanistan’da komünist faaliyetinin yeniden artması üzerine hükümetin şiddetli tedbirler almıya karar verdiğini söylemiş ve komünist faaliyetine mâni olmak maksadiyle hükümetin amansız davranacağını i-lâve etmiştir.
Atlantik Paktı dış bakan yardımcıları toplantısı Londra, 14 (a.a.) — Atlantik ı Paktı Dışişleri Bakanı yardımcıları konseyi başkanı Charles Spofford'un gelecek hafta başlayacak olan yeni içtima devresini hazırlamak üzere bu hafta sonunda uçakla buraya geleceğini Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü dün bildirmiştir.
Yeni içtima devresi 20 Ekim ı Perşembe günü açılacaktır.
Bakan yardımcılarının başlıca işi, bundan evvel Atlantik Paktı Dışişleri Bakanları tarafından kabul edilen 3 senelik yeniden r.ma programının lan desteklenmesi ■k olacaktır.
. Berlin, 14 (Nafen) — Yarın listelerini tahrife kalkışacak ve-Dışişleıi ' Doğu Alıııanyada tam nıanasiy- ya bunn aleyhtar sözler kayde General . lc bir .Seçim komedyası- oyna- , konuşma ,ıo„on-ı,. a-, ......
Viyetnam
Bir
şehir komünistlere bırakıldı
Nevyork Radyosu, 14 (Basın -Yayın) — Fransız kuvvetleri Viyetnam'da 10 gün evvel işgal ettikleri Tainguen şehrini komünistlere terketmek mecburiyetinde kalmışlardır. Fransız hükümeti halen Viyetnam’a yeni takviye kuvvetleri gönderilip gönderilmemesi meselesini incelemektedir.
;im komedyası» oynanacaktır. Komünistler evvelden tek bir liste hazırlamışlar- ve seçimlerin polis memurlarının gözü önünde yapılması için heı türlü tedbirleri almışlardır. Gizli hücrelerin «demokrasi aleylıta rı» olduğunu iddia eden komünistler böylelikle reylerin göz önünde verilmesini temin etmiş-lerdir.Ayı-ıca komünistlerin tek
deeck kimselere karşı da tedbirler alıkmış ve böyle pusulaların komünistler lehinde bir rey' olacağı ilân edilmiştir.
imdi kombinada girelim! Bilirsiniz kombinanın alaturka ismi mezbahadır; fakat mezbaha ismi, Cemil Sait Barlas'a göre alaturka abdesthane gibi gayri sıhhî olduğu için bunu da a-lafranga yapmış ve kombina haline sokarak sıhhileştirmiş-ti!..
300 milyon sterlin serveti olan adam
Moris Şovelyeniıı kombini
Bir Yunan tugayı kasımda Kore'ye gidecek
Atina Radyosu, 14 (Basın -Yayın) — Lamia şehri civarında i talim görmekte olan tam mevcutlu Yunan tugayı kasım ayı-1 nın ilk haftasında Kore’ye hare-1 ket edecektir. Tugayı götürecek l olan gemilerle 6 Yunan uçağı da 1 Kore'ye gönderilecektir.
Londra 14 (Nafen) — New Yorker gazetesinin verdiği bir habere göre, dünyanın en zengin adamlarından biri Serkis Gülbe-kian adında bir petrolcüdür. '1902■senesinde İngiliz vatandaşı olan bu adamın serveti 300 m)lyon İngiliz lirası olarak tali- i miıı edilmektedir. Eski eserlere fazlasiyle meraklı olan Gülbeki-an’ın gayet .kıypıçtli bir müzeye sahip olduğu da ilâve edilmektedir.
fendim ne zaman, kombina lâkırdısı olsa, ben Moris ŞÖvalye’niıı, hani şu konot-iye şapkalı, papiyon kı-ravatlı, sevimli sinema artiö-
«Se ma kombinö» hatırlarım..
Nedense Erzurum’da İstanbul kapısından dışarı çıkıp da kerpiç evlerin arasındaki dar yoldan, et kombinasına doğı giderken, sayın sabık Bark
z-
Yeraltı Şehrinde

O ne tesislerdi yarabbi!... ) Öküzü sersemletme makinesi!. Öküzü kesme makinesi!. Kuyruğunu yüzme, başını yüzme makinesi!. Hele o boynuz ayırma makinesi!..
İşte bilcümle sığırlar, burada otomatik surette, inek refikalarının irtikâp ettikleri suçların ağırlığından kurtuluyorlardı. Çünkü boynuzları hakikaten fennî bir şekilde kesiliyordu!.. Fakat bu işde yalnız sığırlar düşünülmüş henüz küçük baş hayvanlar için
gSıhhî tezekler
Öğleyin 12 de yenen bir yemekle, ertesigiine kadar nasıl çalışılır?
JOHNSON .
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir Mümtaz Faik FENİK
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden Fatin FUAD Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
h.ç bir bak yecektir. Fakat, Doü böyle bir hareke bilecek midir? devletin, Nevyork siyle, Batı Almanyaya veya Berlin'in batı kısmımı yöneltilecek herhangi bir tecavüzü bizzat kendilerine yöneltilmiş telâkki edeceklerini bildirmiş bulunmaktadırlar.
Rusların Avrupa’da büyük bir darbe hazırladıklarına kani bulunan Marshall'ın fikri, bu noktada bütün vehametiyle tebarüz
Mücahif TOPALAK
— 11 —
Dilâver'e gelip pavyonların önünde otomobilden indiğimiz zaman saat 12 ye geliyordu. Fakat işçiler henüz yemekhanelere gelmemişlerdi. İki sıralı uzjun masaların üzeri çinko kaplı, karşılıklı tahta sıraların üstleri bomboştu. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, İngiltere'de gezdiğimiz bir çok fabrikaların yemekhaneleri de bu biçim ve bu tarzdaydı...
Her pavyonun mutfağı, yemekhanelerin yanı başındaydı. İşçiler sıra ile yemeklerini alabilmek için, iki sıralı demirden parmaklığı geçecekler, mutfağın penceresi önüne gelip numaralarını vererek kalaylı bakır sahanlara istihkaklarını koyduracaklardı.
Mutfakta, başları beyaz kukuletalı ve beyaz önlüklü aşçılar, yemeklerini ocaklara koymuşlar, işlerini bitirmişlerdi. Büyük cehennem gibi kızgın kuzinalar üzerinde, sekiz on tane kazan ve liğen hâlâ kaynıyordu. Bir o kadarı da mutfağın diğer kısımlarına konmuştu. Doğrusunu isterseniz burası, bildiğimiz mutfaklardan ziyade büyük çamaşırhaneye benziyordu. O kadar çok liğen ve kazan vardı kil... Fakat şaka değil, binlerce kişiye bu yemeklerden birer kepçe verilecekti.
Mühendis bir arkadaş:
— Bugün ne yemek var? diye sordu.
Aşçılar: — Fasulya, pilâv! diyerek koştular ve kızgın kapakları açtılar. Liğenlerde pilâv, kazanlarda suyu bol bir fasulya duman duman tütüyordu. Aşçılar, kalaylı bakır sahanlara birer parça koyarak ve elimize birer kaşık vererek bize de tattırdılar: Ofis yağı kullanıldığı belli idi; yağın bu ağır kokusu ve acılığı olmasaydı, pilâvın iane tane iepGİeni-şine ve aşçının ustalığına diyecek söz yoktu. Vakıa fasulya çorba gibi suluydu ama, işçiler içine ekmek doğramak için böylesini tercih ediyorlardı.
Fakat benim en çok şaştığım bu çuval çuval fasulya ve pirinçlerin taşlarının nasıl ayıklandığı meselesiydi. Halbuk: onlar, bü işte meslekî bir bilgi ile çok mahirdiler!
Lavuarları gezerken, binlerce ton kömürün taşını ayıklamak için, tıpkı kadınların bulgur ayıklarken kullandıkları esas üzerine makineler görmüş ve hayret etmiştim. Evet, kadınlar bir kâse bulgurun taşını ayıklamak için onu su ile dolu bir kaptan diğerine birkaç defa aktarırlar, aktarırlar, nunda taşlar kabın dibine toplanınca bu kısmını atarlar. İşte
klerl iKlusIk Batı
İSTANBUL RADYOSU
— 15/10/1950
aı (Pl.) 12.00 — Hcı)
Söyliyellm. (Yu
inada en çok dikka-çeken âletlerden i de işkembe temizleme ma-(Sonu 6 inci sayfada)
— 15/10/1950
binlerce fon kömürü faşından ayırmak için bu esas üzerine mîıkineler kullanan madenciler, elbette ki çuval çuval pirinci vo fasulyayı da kömür gibi yıkayacaklar, yıkayacaklar, taşını ayırmasını kolaylıkla bileceklerdi!..
Şimdi artık yemek zamanı gelmiş, koridorlar fajun penceresi tamamen işçilerle dolmuştu. Bu işçiler daha evvel, tavana kadar ekmek yığılı bir odaya uğrayıp birer ekmek alıyorlardı. Sonra da bir kepçe fasulya ve pilâvı kalaylı sahanlarına doldurarak masalarının başına geçiyorlardı. Her masada, beş on işçiye bir tek kalaylı içi dolu su maşra-bası vardı.
işçilerin bazısı, pilâvı çok koy, fasulya az olsun, diyor, fakat aşçı, elindeki kepçenin ölçüsünü değiştirmiyordu. Tu-hai değil mi, fasulyan'.n suyundan hiç şikâyet işitilmiyordu; Juyuna ekmek doğramak, işçilerin her halde hoşuna gidiyordu!..
Dikkat ettim: Gün ışığında bu maden işçilerinin benizleri sapsarıydı. Acaba biz Türklere, bu maden işçilerinin rengi do'ayısiyle, sarı ırk mı denilecekti?
Yanımdaki arkadaşlara:
— Öğleyin, pilâvı fasulyayı yediler, birer maşraba da içip karınların: doyurdular, fakat akşama ne yiyecekler? diye sorunca şu garip cevabı aldım:
— Akşama artık yemek yoktur. Yarın sabah 8 de çorba
Halbuki 3 vardiya arasındaki bu yemek vakitlerinin uygunsuzluğu aşikârdı:
Sabahleyin 8 vardiyasında çalışan işçiler çorba içecek, öğieyin de 12 de yemek yiyip 4 de ocaktan çıkacaktı. Onların vaziyeti iyi idi. Fakat 4 do ocağa girenler ne yapacaktı? O da gece 12 ye kadar öğleyin 12 de yediği bu yemekle çalışacaktı! I-Iele gece 12 de kuyuya giren bir işçinin vaziyeti daha fena idi. Ertesi sabah sekize kadar, ağzına sıcak bir lokma ko/amıyacak, aç bilâç kazma sallayacak veya dinamit atacaktı. Bilmem ama, bir kilo ekmekten arttırılan bir kuru dilimle. kendisine lâzım olan kuvveti alabilecek, kadar randımanla çalışabilecek miydi?
Hiç değilse, ekmek mikdarını olsun, arttırmak, gece çalışanlara bir tas sıcak çorba vermek lâzım değil miydi?
(Devam edecek)
ZAFER
15/10/1950
İİr
Meclis Başkanı
bu meseleyi takip ederek tahakkukuna çalışacağını da va-detmiştir. ,
Büyük Millet) Meclisi Baş- hundar kanı Pazartesiye kadar şehri- kii dun mizde ve bölgemizde tetkik ve temaslarda bulunacaktır.
Koraltan Tarsus hemşerlsi
Tarsus, 14 (aa.) — Tarsus Belediye Meclisi ittifakla aldığı bir kararla İçel milletvekili ve Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan’ı Tarsus hemşehriliğine kabul etmiştir. Bu hususta tanzim edilen mazbata Tarsus şehir meclisinden bir heyet tarafından Refik Koraltan’a takdim edilecektir.
M,ersin limanının durumu
Mer&'n, 1 (a.a) — Şehrimize gelmiş bulunan Büyük Millet Meclisi Başkanı ve İçel milletvekili Refik Koraltan,
I Başmakaleden devam :
I dün belediyede yaptığı temaslar
I sırasında Mersinlilerden ve belediye başkanı bayan Müfide İlin Mersin limanının bugün ııımu hakkında geniş izahat e almıştır. Bilhassa son günlerde i pamuk almak üzcı-e limanımıza gelen bir çok yabancı vapurun li madaki yükleme vasıtalarının ki fayetsizliği yüzünden günlerce o-rada kaldıkları, alelacele on on beş kadar mavnaya şiddetle ihti yaç duyulduğu anlatılmıştır.
Bu müstacel vc ciddî vaziyet karşısında telefonla Başbakanla görüşen Koraltan, meselenin ga-| yet nazik bir şekil aldığım izah I ederek Ulaştırma Bakanının Mer I sine gönderilmesini istemiştif.
Mersin, 14 (Hususî) — Ulaştır ma Bakanı Seyfi Kurtbek bugün uçakla Adanaya oradan da Mersine gelmiş ve derhal tetkiklerine başlamıştır.
Bu değirmenin Zeytin yağı

Asıl tedhişi Kim yapıyor? rının elinde yaşanılmıyacak derecede karanlık bir halde umumî efkâra arzcdilmiştir.
Hem dahilde huzursuzluk endişeleri yaratmak, hem hariçte Türkiye’ye karşı itimadı sarsmak gayesini güden bu nevî sılsız iddiaları ortaya atıp on kendi -politikaları uğrunda sömürmeğe çalışanlar, Moskova radyosunun sözcüleri değil, maalesef bu memleketi senelerce i-dare etmiş kimselerdir.
Bütün bu kışkırtıcı ve bedbaht ifadeler üzerinedir ki; biz uzun bir memleket gezisinde edindiğimiz intibaları kaydettik ve dedik ki:
Et kombinası
I V'(SWV\AVWWVWWWWWW")
— Parti binasının içine gi-yoruz. Buradan itibaren artık jlitıka başlar Bunun için ö-ir dileyerek size veda ediyo-ıın Milletimizin göz bebeği
len büyük sevgi ve rabıtanın r nişanesi olarak sızı hür ■ sclâmbır, inşaallah baş vekile de tekrar görüş
akiben Demokrat Parti ın.balkonuna ç)kan Ko-T. ı suslu seçmenlerine lc bulunmuştur lara karşı yaptığı
rsuslu vatandaşların dileklerim dinleye*' alfan, bilhassa işçi vc ücretler, örmen
dâvası* haksız istimlâklar, çift çi mallarının korunması, emmiye! karakollarının durumu ve (dayak vakaları, Aynaz bataklığının kurutulması, toprak (tevzi ve ulaştırma işlerinden teşkilât mevzuları üzerinde etraflı izahat ve notlar almış*
M
ir iı
Tar
Rcfi
Ta
Kr
(Bası 1 inci sayfada) devlet teşekkülleri ve kooperatifler birliği temsilcilerinin iştirakiyle yapılacak bu kongre 24 ekimde Ticaret Bakanlığı konfe- I ı-ans salonunda toplanacaktır, fesinde yaptığı masraflara şim İlk içtimaini saat 17 de yapacak di de muhtelif tertiplerle aynı 1 olan temsilciler, çalışmalarına 27 ölçüde girişmekte olduğuna ' akşamına kadar devam e-dair söylentiler dolaşmakta- | decekleıdır. dır. Zihinlerde istifhamlar ya -ratan şayiaların seçim çevrelerinden dönen bir çok Demokrat Milletvekillerinin müşahedeleri ile teyidedilmekte olduğu ilâve -ediliyor. İstenilen ci-1 het her şeyden önce C.H.P. nin mal beyanında bulunmasıdır. C. H. P. nin tasarrufu altında- ( ki emlâkin 150 - 200 milyon de gerinde bulunduğu hesaplandığına göre bu muazzam seı-' tin nasıl temin edildiği sorulmakta ve Halk Partisinin millete evvelâ bunun hesabını vermesi ısrarla istenmektedir.
Kaldı ki bu parti şimdiye kadar milyonlarca lira harcamış bulunmaktadır. Bu servetin menşelerinin bilinmesi atiyen tesirlerinin ne olacağı bakımından zaruri görülmektedir. I
suyu
(Bası 1 inci sayfada) nalçaşa olunmaktadır. C.H.P. nin geçen büyük seçimler ari-
Ekonomi vc Ticaret Bakanlığı bu kongrenin çalışma programını tanzim etmiş ve temsilcilerin kongreye hazırlıklı bir şekilde iştirâklerini sağlamak bakımın-Ci_ dan, bu programları izahlı bir ■ • şekilde valiliklere ve meslekî tc-1 şekkülleıe göndermiştir.
Ekim ayının 18 ine kadar kongreye iştirak edecek olan teni-ınch_ ! silcilerin isimleri bakanlığa bil-,rve_ | dirilecektir.
Çalışma programında gözönün de tutulan ana maksat memleketimizde zeytinyağı ve nebatî yağ istihsalini arttırmağa, randıman ve kalitenin ıslahına yarayacak tedbirleri aramak ve bu hususta müstahsile vesair ilgililere gösterilmesi icabeden yardım ve kolaylıkları aramak olmuştur.
Mersinde
j Geç vakit Tarsus’tan Mersin® hareket eden Koraltan (Mersinde denizyolları ve deniz iskelesinden itibaren karşdan-imiş, ayrıca generaller ve bir kıta asker tarafından selâmlan ‘mıştır- Tarsusta olduğu gibi Mersinde de caddeler boyunca sıralanan öğrencilerin sürekli alkışlarına tutulan Koral tan, mahşeri bir hal alan bu c- ddelerden de cidden büyük iyebiiiyoıdu.
muş ve mer Mersini ilere
Bu cümleden olarak gelecek temsilcilerin rekolte durumu ile yağlı tanelerin çeşitli rahdımanı, maliyetleri, istihsalin meslekî takviyesi ve teşkilâtlandırılması, tâsir ve rafinasyon işleri, sa-, bun imalâtı, standaıtnorm işleri, iç istihlâk ihtiyacı, yağ tasnifle-| ıi, fiyat hareketleri gibi mevzu-’ bankaya yarım milyon ]ara temas etmeleri beklenmek-
Diğer taraftan Partinin büyük seçimlerden önce yaptığı bazı satış muameleleri dolayı-siyle tahkikata geçilmiş olduğu da haber verilmektedir. Bu arada Cumhuriyet Merkez Ban kası arkasındaki ufak bir ar- | liraya satılmış olması da vardır.
Mekki Sait ESEN
Hoffmanın Ankaradaki temaslarına ait tefsirler
Koraltan, vilâye reıkcn biraz duı iven başından taben şöyle demiştir: I
— lîaik Partisi idaresinde ükûmetle millet ayrı ayrı bi-1 irer mevcudiyetti. Hükümet! milletten, millet hükümetten! uzaktı. Şimdi şu kapıdan içe-1 iriye doğru serbestçe girerken derin bir gönül ferahlığı duymaktayım. Artık hükümet bir /.umrenin emrinde değil, milletin iradesine dayanarak mil let emrinde çalışan bir müessesedir- Milletten b'-r fert hükümet kapısından içeri girip derdini anlatamazken bugün her hangi bir vatandaş karşımızın gelerek çekiş? çekişe şikâyet veya dilediğini söyliye-;biliyor- Bu da dâvamızın tahakkukuna doğru atılmış ileri bir adımdır-
1 Koraltan vilâyette vali ve şehirlilerle görüşürken çiftçi borçlarının bilhassa Narenciye müstahsilinin bankalara olan «borcunun bir sene daha teciline tevessül etmesi rica edil-«miştir- Bunun üzerine derhal tdlefonln Başbakanı bularak
4 vaziyeti izah eden Refik Koraltan, Aııkaraya dönüşünde
di
(Başı 1 nci sayfada) dişinin Türk resmî makamla-riyle bu husus üzerinde de ı görüşmelerde bulunduğunu, i-,in Bakanlar Kurulunda da ele alındığını yazmaktadırlar.
| Evvelki gün şehrimizden ay-' r lan Hoffman’ın Ankara’da | yaptığı temasların neticeleri üzerinde şu veya bu şekilde tefsirlerde bulunmak için he-I nüz zaman gelmemiş olmakla I beraber, bu temasların Türki-I ye’yi ilgilendiren hususları ihtiva ettiği de muhakkaktır.

Memleketimizin zeytinyağı ve nebatî yağ mevzuları üzerinde görüşmek üzere bu genişlikte bir toplantı ilk defa yapılmaktadır. Muhtelif meseleleri mevcut olan bu mühim mevzu lâyık olduğu ehemmiyetle ele alınmış bulunmaktadır. Kongre mesaisi neticesinin, memleket, müstahsil, tüccar ve müstehlikimiz için hayırlı olacağı muhakkak sayılmaktadır.
Bulgaristana cevabî notamız (Başı 1 inci sayfada) mizin Bulgaristan'la mutabakat hasıl oluncaya kadar hududu açmaması ihtimali vardır.
Nitekim Hoffman Başbakan Adnan Menderes’i ziyaret etmiş ve kendisiyle bir müddet görüşmüştür. Bu mülakat hak knda Hoffman’ın «samimî, birbirini anlayan iki insanın görüşmesi mahiyetinde olan Başbakan mülakatından her i-ki tarafın da memnun olduğunu zannediyorum» demesi de görüşmenin ehemmiyetine ve müspet bir hava içinde cere-yan etmiş olmasına kâfi bir delildir.
Hoffman Amerika'ya avdetinde Başkan Truman'a yaptığı tetkiklere ait mufassal bir rapor da verecektir.
Hudutta kalan diplomatlar
İstanbul, 14 (T.H.A.) — Türkiye ile Bulgaristan arasında hudutların kapanması üzerine son Yunan istasyonu Dikya’da altı gün kalan İtalyan sefareti ataşelerinden Leonardi ve kızı, iki Rus kuryesi, iki Yugoslav diplomatı ve çocukları dün şehrimize gelmişlerdir. Trenin Dikya’da kaldığı müddet zarfında Ruslar kompartımanın kapısını kilitliyerek kimse ile temas etmedikleri gibi ne yiye cek ve ne de içecek bir şey almamışlardır. Halbuki diğer diplomatlar yemeklerini gar büfesinde yemişlerdir. Bu esnada trende bir de çocuk doğmuştur.
4

4
4
4
4
5
5
ANKARANIN EĞLENCE MERKEZİ
Gar Gazinosu
Spirtiznıa ve manyetizma profesörü
Dr. Enzo ve Fakira Katia
Bugiin matine 17.30 (ladır, çocukla gelinir
suçluları
(Bası 1 inci sayfada) Söylemek istediğim şey şu idi: Yurdumuzda küçük paralarla yapılacak bir çok mühim işler varken, et sanayii meselesinin bu kadar geniş tutulması, memleketin faydasına 3ars’ . değildir. Buna ayrılan para, ik-tısadi bir işe yatırılmış sayıla-n an maz. 100 milyon lira, tesisler ▼e malzeme için harcanacaktır; 50 milyon da buna müte-davil sermaye olarak ayrılsa, yekûnu olan 150 milyon lira mühim bir paradır. Onun için bu iş hesapsız kitapsız ele alınmıştır. Erzurum'da şimdilik 3 . milyon lira sarfiyle bir kombi-Ina yapılmış bulunuyor. Fakat bu kombinada büyük baş hay-»ger ııuKinnıcn uvjıe mr.rav , vınlar kesilecektir. Daha kü-kı olsaydı, ve bütün Halk Parti- ÇÜk baş hayvanlar için tesis lilcr böyle bir tedhiş rejiminin dahi yapılmamıştır. Mevcudun mevcudiyetine kaani bulunsaydı- işlemesi için de diğer kombina lar. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar-! ve fabrikaların kurulması la, Başbakan Adnan Menderes'in seyahatlerinde kendileriyle yaptığı temaslardan derhal faydalanmağa bakarlar ve şikâyetlerini açıkça herkesin gözü önünde tekrar ederek dertlerine derman ararlardı... Halbuki öyle olmadı; gerek Zonguldak’ta, Ereğli’de, gerek Eskişehir’de, Erzurum’da. Diyarbakır’da, Erzincan’da, Elâzığ’da, Sivas’ta ve muhtelif ilçelerde Halk Partili vatandaşlar Cumhurbaşkanı ve Başbakanla yaptıkları konuşmalarda mevcut olmıyan baskıdan bahis bile etmediler, yalnız u-mumî memleket meselelerini anlattılar, onların üzerinde fikir yürüttüler.
Bütün bu temaslar bize gösteriyor ki, merkezdeki mahdut bir zümrenin iddiaları alelade bir politika manevrasından ve çirkin bir tahrikten başka bir şey değildir. Bizzat Halk Partililer hiç bir baskıdan şikâyet etmemekte, bilâkis muhtelif partililerin arasında dostça münasebetler kurulmuş olduğunu anlatmakla başkanlarının ve onun etrafındaki zevatın iddialarını tekzip etmişlerdir. Çünkii bu hareketleri başka 'türlü tefsir etmeğe imkân yoktur.
Hakikatlerin bu şekilde açığa vurulmuş olması yine merkezde bulunan o ufak zümreyi hayli ürkütmüş olacak ki, şimdi bahsettiğimiz vilâyetlerdeki C.H.P. İl idare kurulu başkanlarından — şüphesiz yine emirle — tazimat ve arzı hulûs telgrafları derlenmeğe başlanmıştır.
Bu telgrafları. Halk Partili gazetelerde hayretle okuyoruz ve okudukça, merkezdeki kışkırtıcı zümrenin Türkçe yazılanları dahi anlamıyacak derecede gözlerini kin ve hırs bürüdüğünü görüyoruz.

I,
i
ı,
• : ve fabrikaların kurulması vc ı soğuk hava vagonlarının gel-■ mesi lâzımdır. Memleketimiz Amerika değildir. Yurdumuzun et ihtiyacı, böyle 150 milyon liranın üç senede kombinaya yatırılmasını icabettirmez. Bu iş, daha ufak çapta ele alınsaydı, iktisadi olabilirdi. Fakat kombina meselesi çok büyük tutulmuştur. Hakikî ihtiyaçlarımız göz önüne alınmamıştır. Meselâ Kars’taki vatandaş, koyunları-nı, sığırlarını Erzurum’a gönderip kestirerek tekrar Kars'a getirip istihlâke arzedcmezl Böyle iş olmaz.
Mütalâalarıma sonra şunu da ilâve etmiştim: Bu kombinalar, dondurulmuş et de yapıp ihraç edecekmişl Fakat acaba, bu dondurulmuş etler için mahreç var mıdır? Bunlar hesap edilmiş midir?
Karilerim gayet iyi hatırlarlar. Ben meselenin yalnız iktisadi cephesini tetkik etmiş ve hâdiseyi bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştum.
Dün Ulus gazetesinde, «Zafer gazetesinin bir tahrif şaheseri» serlevhası altında eski Devlet Bakanı, Cemil Sait Bar-las'ın bu yazıma cevaben neşrettiği bir yazıyı gördüm. Barlas, bu yazısında, devlet hesabına yaptirdığı sarfiyat için daima hesap vermeğe hazır olduğunu söylemektedir. Gerektiği zaman bu millet elbette ki kendisinden hesap soracaktır. Ancak çaldığı kapı yanlıştır.
Mümtaz Faik FENİK
®’£M0
Sözlerimizi tekrar tasrih etmek isteriz: Biz gezdiğimiz vilâyetlerdeki C.H.P.lilerin İnönü'ne karşı cephe aldıklarını hiç bir zaman ileri sürmedik. Onlar, başkanlariyle aralarında istedikleri gibi samimiyet bağlılık vc sadakat rabıtaları kurabilirler. Bizim söylediğimiz şey tama? iniyle başkadır. Biz, memlekette baskı, tehdit rejimi olsaydı, bundan bütün Halk Partililerin avaz avaz şikâyet edebileceklerini, böyle bir şikâyet yapılmadığına göre merkezden çıkan iddia vc isnatların tamamiyle yalan olduğunu açıkladık.
Şimdi de kalkmışlar bu sözlerimizi cerh için bize delil olarak sadakat, bağlılık, tazimat telgrafları devşiriyorlar... Biz ne söylüyoruz; onlar ne anlıyorlar? Tekrar fikirlerimizi açıklıyalım:
Seyahat esnasında, kendilerine bir şikâyetleri olup olmadığını soran Başbakana Halk Partililer hakikaten İnönü vc peyklerinin iddia ettikleri gibi memlekette bir tedhiş rejimi olduğunu söylemişler midir? Bu hususta dert yanmışlar mıdır? Tazimat telgraflarında Başbakana bu mevzuda şikâyette bulunduklarına dair sarih cümleler mevcut mudur?
Olamaz; çünkü böyle bir şikâyet yapılmamıştır.
Öemek, İnönü vc arkadaşları, merkezden bu şekilde bir tedhiş havasını zorla ortaya atmakta ve onun etrafında bir politika manevrası çevirmekten başka bir gaye takip etmemektedirler. 01-mıyan bir tedhişten bahsederek ortalığı kışkırtmaya kalkmak ise bilvasıta tedhişin ta kendisi-
Barlas bilmez mi ki, ben ne savcıyım, ne tahkikat komisyonu üyesi ne de sorgM hâkimi!.. Ben yalnız bir gazeteci o-larak gördüklerimi, intihalarımı yazdım. Cemil Şaii Barlasın peşinde polİ6 hafiyesi gibi dolaşmak, onun bütün işlerini tetkik etmek, delillerini toplamak benim vazifem değildir. Elbette alâkadarlar bu mesle İle meşgul olmaktadırlar. Suç görülen noktalarda gereken muameleye başvurmayı ihmal etmiyecekler, ve bu işin altında neler döndüğünü meydana çıkaracaklardır.
Yalnız şunu ilâve edeyim ki ben yazılarımda meselenin bu cephesine dokunmamış, işi yalnız iktisadı taraftan mütalâa ederek bu kombina mevzuu-nun çok geniş tutulduğundan ve bunun Türk milletine ağır bir külfet yüklediğinden bahsetmiştim. Cemil Jîaii Barlas'm işin bu cephesini bir tarafa bırakıp sözün mahiyetini değiştirerek bir kahraman gibi ortaya çıkıp meydan okuması, mugalâtanın ta kendisidir.
Ben şimdi bu satırları bir noktaya cevap vermek için yazıyorum: Cemil Sait Barlas aynen diyor ki:
«Benim aklıma bir şey geliyor; acaba sayın muharrir, bu işi pahalıya çıkarır gibi göstermek, verimsizliğini bahane etmek suretiyle 2-3 sermayedara devretmek suretiyle şahsî men faaller mi sağlamak istiyor?»
Bşrlas'ın aklına gelen bu küstahça iftirayı aynen nefretle kendi suratına çarparım.
Zafer’de birkaç güne kaUâr yeni ve büvük bir röportaj serisi
Gazetemiz önümüzdeki günlerde Ankara’nın bütün semtlerini ve bütün şehir sakinlerini ayrı ayrı alâkadar edecek fevkalâde cazip bir röportaj serisinin neşrine başlıyacaktır. Bu röportaj serisinde okuyucu, bir kere Ankaıalının eğlenip eğlenmediğini, eğleniyorsa nasıl eğlendiğini, eğlenmiyorsa niçin eğlenemediğini görmüş olacak ve bu seriyi şüphesiz ki alâka ile karşılıyacak-tır.
Yukarıdaki resimde, evvelâ Gar gazinosundan başlıyaca-lıil olan genç ve yeni artist Suzy Benrey görülmektedir. Suzy Benrey bir lıaftadanberi Ankara’da bulunmakta, hayatında ilk defa sahneye çıkmış olmasına rağmen fevkalâde büyük bir istidat göstermekte ve alâka toplamaktadır. Suzy Benrey aslen İspanyol olup 10 yaşında İstanbul’a
gelmiş,; tahsilini İstanbul’da ; ikmal etrnjş ve*bundan pek kı- ; sa biı^njüddit evvel de dünya- ; ce meşbun «Siyah İnciler, tru- ■ puna dâhil bulunmuştur. Gelecek yıllarda Avrupa’da ken- ; I dini gösterecek ve belki bü- i ; yük bir Şöhret kazanacak olan ; I bu güzel -ye sihirli İspanyol ; ; kızı ile İyerâber dahil bulun- I ! düğü Şijjah İnciler trupunu da ; bu röp’oı'tâj serisinde daha ya- I ! kından ta)ınnış olacaksınız... a
Et kombinası | Kore birliğimiz
i sayfada)
yayma dalgada ıdar, u-
44 milyon dolarlık külçe altın
Londra, 14 a.a. — ( AFP ) : dün bir Pan-Amerikan uçağı ile Kahire’ye 44 milyon dolar değerinde külçe altın gelmiş, millî ^bankaya yatırılmıştır. -----------
Bân dâima alnımın feri ile ve kalemimle hayatımı kazanan bir insanim. Gazetemin sütunlarını hiç bir zaman, bu gibi korkunç ve meş'um simsarlık .oyunlarına âlet etmek benim metodum değildir. Sene lerden beri daima dürüst çalışmış daima dürüst kalmış bir adama böyle namussuz bir şantaj isnadeimek. ancak ellerinde hiç bir mantık delili olmı-yan insanların başvuracakları hayasızca bir usuldür.
Bu cihet böylecc malûmu olal— M. F. F.
faydalı olup olmadığı meselesi etrafında başlayan münakaşalar ehemmiyetli bir safhaya girmiştir.
Bugüne kadar uğrunda milyonlar harcanmış olan bu tesislerin yanlış ve acele kararlarla kurulduğu belirtilmektedir. Bu görüşü teyideden mühim raporlar mevcuttur. Filvaki Amerika’dan getirtilen et kombinası mütehassıslarının bu mevzuda, yerinde yapmış oldukları tetkikler sonunda, ofise vermiş oldukları bir rapor da vardır. Raporda Türkiye’deki kocabaş ve küçük baş hayvanlar bünyeleri bakımından kombinalarda kesilip so-ğukhava depolarında muhafaza ile frigorifik vagonlarla sarf mahallerine şevklerinin mahzurları belirtilmektedir.
Mütehassısların fikirlerine ---------- -------------------
göre, yurdumuzun kasaplık yaptılar.
hayvanları, bakım şartlarının [ 4 müsabaka ikişer dakika-
kötülüğü, kâfi gıda alamamala dan 6 raunt olmak üzere Türk rı yüzünden derialtı yağ taba- Fransız boksörleri arasında ol-kasından mahrumdur. Bu yağ du. tabakası ise kesilmiş hayvan- ( ların soğükhava depolarında ı muhafazasında birinci derecede işe yarar. Bu gibi kesimlerden evvel diğer memleketlerde hayvanların yağ tabakasının kalınlaşması için bir müddet 1 bol gıda ile hareketsiz halde bırakıldıklarına da raporda işa ret edilmektedir.
Raporun sonunda, kombina- 1 ların kurulmasından evvel hay van besleme ve bakım işlerinin iyi bir hale getirilmesi tavsiye edilmektedir. ' I
dalgada ıs kadar devam edecektir.
İlk yayın münasebetiyle yarın Radyoevinde bir tören yapılacaktır. Basın temsilcilerinin de davetli olduğu bu merasim yarına mahsus olmak üzere saat 12.15 ten 12.50 ye kadar uzun dalga memleket postasiyle yayınlana-
Koıe yolunda gemide bulunan birliğimize daha evvelce telsizle bu neşriyata başlanacağı bildirilmiştir. Gemi yarın telsizle neşriyatı alacaktır.
belediye reisi
' (Bası 1 inci sayfada) edecektir. Hükümetin kararına karşı- vaziyet alan ve hükümet dışında âyrica hükümet icra et-miye kalkan eski belediye başkam hakkında gerekli takibata başlanmış bulunmaktadır.
Resim indirme işine gelince; lıâdisesiz olarak cereyan etmiş ve hükümetin otoritesine karşı vaziyet alanlar hakkında tevessül edilen bu cezrî muamele her tarafta memnunlukla kaışılan-
Boks maçları
İstanbul, 14 a.a. — Bu gece İstanbul Spor ve Sergi sarayında Fransız profesyonel boksörleri ilk karşılaşmalarını
Şehrimizde
Diğerf taraftan haber aldığımıza göre hükümetin kararı a-leyhine şırf particilik gayretiyle tahrikat yapan, halkı hükümet otoritemize; Jcâı-şı gelmiye teşvik eden kimseler hakkında kanunî muameleye tevessül edilmesi i-çin gfirekli soruşturmalara baş-lanmTş bulunmaktadır.
Londra basın
’ Müsabakaların teknik neticeleri şunlardır:
ı 54 kilo:
Ilalit Ergönül - Leumeunier Halit sayı hesabiyle galip gelmiştir.
54 kilo
Abdi - Fernandez
Fernandez ikinci rauntta na kaut ile galip gelmiştir.
57 kilo:
Aleko - Ali Anıran
Ali Anıran sayı hesabiyle galip gelmiştir. '
ateşemiz
(Bası 1 inci sayfada) haberler İntişar etmiştir.
ÎIalî)u|ii Davud Barlas senelerden beri Basın - Yayın mütercimi oldügııfiu göre çok güzel Türk çe bildiği muhakkaktır. İngilizceye gelince;" kendisi esasen Edinı-buı g üniversitesinde tahsil etmiş olup, sbhelerce de aynı dil üzerinde' tercümeler yapmıştır.
tam ehil olduğuna
dolayı tebrik
der, Hayırlı başarılar dileriz.





15/10/1950
Sanata Edebiyat
RESİM
MÜZİK
MUSİKİMİZE DAİR
bü* bi-adı
VAN GOGH
İhsan Cemal Karaburçak
ütün zamanların cn yük ressamlarından iri olan VanGogh’un her {geçişte bana, en yüksek hayranlık vc hürmet hissile birilikte bağlama arzusu gelir. Çok t az yaşadı- İnsanlığın hayrına lolerak b raz daha yaşayabil-i şeydi- resim tarihi muhakkak S başka bir seyir takip ederdi
Fakat acaba daha fazla ya* işeyabilıi m ydi? İnsan beynimi muhafaza eden zar vc ke-inıik onunki kadar müthiş iç (mücadelesine ondan daha faz* :ia tahammül edebilir miydi?
1853 de doğdu, 1890 da inti* Ihar ederek öldü- Resme İken başlamadı, fakat az
1
Şair Sabahaiiin Kudret (Şaka) diye bir piyes yarmış. Bu ayın başındanberi, mevsimin ilk piyesi olarak. Küçük Tiyatroda oynanıyor. Nasıl olmuş da yerli bir e-seri, sezonbaşı olmak şerefine lâyık saymışlar, dedim ve işin sırrım keşfetmek üzere tiyatroya gittim:
Geçici bir zaman için evinden uzakta olan bir baba, saka niyetine, başka birinin ağsından, kalp sektesinden vefat ettiğine dair, evine telgraf çektiriyor. Bu haber, herkesçe görülüp bilinen, a-lışılmış olan tesirleri yaptıktan sonra, herkesçe görülmeyen ve bilinmeyen rolüne , başlıyor. Zevco, derhal rahmetlinin eskilerini salmağa, oğul derhal yazıhanenin iş-I lerini üzerine alıp kendi ka-fasınca idare etmeğe, kız der hal babası tarafından isten-miyen delikanlı ile işi pişirmeğe girişiyorlar. Nişanlı ve ( hizmetçi ile oyunun eşhası, aşağı yukarı, tamamdır.
Baba dönüyor: Onun ortadan kalkışına göre tanzim edilmiş olan evin nizamı bozuluyor. Bütün ev halkı hiddet içinde. Hiç olmazsa huzursuz ve rahatsız. Baba, ı kendi evinde işgal ettiği ye-j rin, beş on gün içinde kapanıp yok olduğunu görüyor. Esrarlı bir şekilde ortadan si-j liniyor.
Mevzu, kısaca bu. Yazarın demek istedii de şu olacâk: ; Baba, gerçekten ölmüştür, ı Eve dönen, daha doğrusu I geri kalan cv halkı tarafından döndürülen, onun hatırası ve ruhudur. Piyes, bir ;• sevgili vücudun ölümü üzerine kuAılan binanın acı, feci | ve çirkin yapısı, bizzat ku-Iruculan tarafından gösterilsin diye fazılmış. Eve dönen, onların içindeki korku zaptır, baba değil.
Böylelikle zihnimiz, geçen »ezohcMa oynanan, Pristley adlı İngiliz tarafından yaxı-l‘P P»of. irfan Şahinbaş tarafından Turkçeyc çevrilen (Bir komiser geldi) adlı piyese kayıyor. Orada da. bir ev halkı, hem de aynı şahıslardan mürekkep bir ev halkı, bir ölünün kemikleri üzerine kurulu bir huzur muvazenesinin, gene o ev halkının ruhlarında beliren korku, azap ve baskı neticesinde bozulmasını canlandırıyordu. Orada da bir polis komiseri şeklinde eve giren ruh, aynı rahatsızlığı, aynı isyanı doğuruyordu. Şu farkla ki, o ruh, rolünü oynayıp çekilirken izahlı, tâbir caizse canlı ı idi. (Şakacı) da bu çekili], manasız ve sebepsizdir.
Her iki piyes de üçer per-I deliktir. Ev halkı hor iki piyeste de, ana, baba, oğul, nişanlı ve hizmetçiden /İbarettir, Hizmetçi, her iki-•*nde, önemli roller yapar. 1 Gerçi yabancı piyeste az gö-'iiniır, fakat komiserin gel diğini haber verirken, sah-| "ede aldığı plân, cn öndedir.
Yerli piyeste, bu önem. 6ik !9»nş Ç'kışl bolca lâkır-
mailde kendinden önceki bütün formülleri, safsataları çiğneyerek kendinden sonrakilere şaheser örnekler bıraktı, ders oldu.
Hayatı garip vc eksantrik h.J ve aşrtlar içinde geçti ve bir dramla sona erdi. Fakat intfharından önceki devrelerde akli milvâzctıesindc, ileride bir intiharı haklı gösterecek emareler göremiyoruz Tersine olarak muhaberatı sanat bakımından olduğu kadar felsefî vc ahlâkî bakımdan da dikkate değer vasıflar zetmektedir.
er- ( Bu eksantrik haller ve şart za-; 1ar ve bilhassa hayatına son ■i veren fac a bazılarına onun bedeni ve- ııuıııcvı onuıaıaız. Eğinin bir neticesi olarak gözükmekte- ise de büyük mü-t nekkitler hayatının bu seyri* . ni dehanın tjpik bir c~ , olarak telâkki ediyorlar, bir , daha eserin n rfrahiyetini' gös-. teren bu tezahürler o es'orîn ( . anlaşılmalına yardım edebilir, . fakat eseri takdir etmemize mü • . essir. olarriaz, diyorlar. Yani sâ-■ • natkârın seciyesi sanatının ve
I dehasının .müessiri değil, sa* ı- hatı ve ,‘deha‘sî bü karakterin , müess’ridlr. Bundan biz de i zerre kadar şüphe edemeyiz: ı bütün dâhi seciyeler garip, acaip, eksantrik tezahürler
a oazııarına onun . , , ... , . ,
il. ■ tel( 5ey*n hasretini çekiyordu:
• manevi sıhhatsiz- * ..... .. .....
.. iyiliğin ve güzcllııgn, yanı Allahın hasreti. Aç, sefil, gök lerln ulviliğini, tabiatın aza- | ... * metini, renklerin esrarını a* p°rn^ rerken olduğu kadar aşkal-1 rııida dâ Yine bunu, Allahı a* liyordıl
l Ve belki intjhaıdu da, ne sefalette, ne aşkta, ne ticarette, nâ de papazlıkta bulamadığı bü Allahı bulmağa çalış- '
ıpiştır.
GaugUın, hatıratında. 1886 c da Pont Aven den Paıise dön düğü zaman Mcntmartre’da Van Gogh’la tanıştığını anlatırken hülâsa olarak şöyle di-arzettiği halde heı* eksantrik ‘ tezahürün deha ddlili . olamu- ’ ,Sl yacağj bedlhidlr- Bir artist dâhi ise bunu onun eseri gös terecçktir- Onun hayalı hak* kındaki incelenmelerimiz bize ancak bu dehâyı anlamamız için yardım edecektir.
Van Gogh bir dâhi idi.
Saf ve sade di1, derviş derbeder, bu büyük ressam en yüksek bir aşk ve ihtiras- ’ar arasında garip la boyadı-
Bctlçikada, İngiltere ve Fran acele ediyor sa da olduğu kadpr memleke- ^CÇ) derisi, başında da ti olan Hollândada da daqs* deriden bir bone var. sılaya müptelâ idi- namütena* su» bonesi, fırça gibi hinin daüssılâst. - ile tam bit- çoban.
Her zaman her yerde (Sonu 6 inci sayfada)
.1886 kışı
İlk kar yağıyor. Bakir insanlar muztarip- Mülk sahpi-lferi ekseriya bunu anlamazlar-
Paris'imizin Lepic ' sokağın da yayalar her zamânk nden farklı, acele acele yürüyorlar ve Kimsede sapa sola bakarak oyalanma arzusu yok- Bun* kıyafetli
bir
r. Manto-i sakalı
b'.r adem yolu geçmek
Üzerinde
dılarla sağlanmıştır.
Sabahattin Kudret in piyesi, elbette İngiliz'in taklidi değildir, bunu demek istemiyorum. Fakat değerli şair arkadaşımızın, (Bir komiser geldi) yi çok sevdiği muhakkaktır. Yoksa ele aldığı mev tu bambaşkadır ve metinde, ötekini hatırlatacak bir tek kelime dahi yoktur.
Fâkat (Şakacı) yı, bütün mevcut yerli eserlerin içinden seçip ayıran ve seton-başı mevkiine getiren zat her kim İse, şunu muhakkak düşünmüştür: Büyük bir e-sere bfc kadar benziyen bu piyes, elbette ötekilerden değerlidir.
O zat, bu kanatle de kal-amıştır. Bir şey daha yapıştır. Zaten bu yazıyı sırf
bu (yapılan şey) için yazıyorum. Evet, bir şey daha yapmıştır: (Bir komiser geldi) nin dekorunu, aynen (Şakacı) ya da koymuştur. Bir kaç duvar lâmbası eksik olarak.
Bir çok iyi niyet sahiple-al, hattâ o tiyatronun değerli, halis sanatçılarından bir kaçı, bu dekorun, hiç olmazsa başka renge boyanarak konulmasını isledikleri halde, yüksek yetkili sat, aynen konulmasında ısrar etmiştir.
Peki, bu niye? Neden bu ısrar? Yerli esere karşı bes-lenon nefreti haklı çıkarmak İçin mi? Zeki ve istidatlı bir Türk gencini küçük düşürmek için mi? Eserin benzerliğini daha çok belirtmek i-çin mİ?
Bilmiyordum. — TARÜS
Sevdiğim
Cahit Sıtkı TARANCI
îlAMtEf
Suat TAŞER
KUÇUK TİYATRODA
Gözüm aydın göynüm aydın
İşle
Gün doğduğu yerden
Gün doğusundan daha güzel Giyinmiş kuşanmış geliyor.
Murat yeşili ağaçlar arasından,
Kara zeylin gözlerinde müjdeler
Tıpış tıpış geliyor Sevdiğim.
Havaynan ekmeknen suynan bir ipttuğum

Bu yazımızda, Büyük Ti i yatroda Oynanmakta o-lan Hamlet piyesinden ziyade, Danimarka Prensinin kendisinden söz açacağız.
Oyuncusu .oynatıcısı, yircisi ve tenk-tçisile tiyatro dünyasının, yüz yıllar boyunca üzerinde en çok durduğu figürlerden biri, belki dc bi-r ncisi, şüphe yok ki, Ham* let'dr- Sebepleri de maydan* da: Çok sevdiği, babası taht vc ırz düşkünü amcasının elile iğrenç bir şekilde öldürülüyor; Hemltt, tepesinden topuğuna kadar intikam hislerile do tuyor- Sadece oğulluk sevgi bağlarile değil, ayni zamanda cinsî bir kompleksin gerekli anormal dciillcrile de sımsıkı bağlı olduğu annesi, babasının yaş toprağı kurur kurumaz, bu amca ile birleşiyor; böylece, Hamlet'in şuural-dındaki çıban deşiliyor, ru* hundakinden dc büyük vc dc rin bir yara halini alıyor Hamlet,. bir yandan intikam hislerinin cenderesinde kıvranırken, bir yandan da bu defin yaranın acisile inlemek • edir.
Babasının terlıtı ile evlilik yatağını alçakça gaspeden bu amca , olacâk haydudu öldürmekten başka çaresi yoktur-| j Üstelik bu, ayni zamanda ken Necil Kâzım AKSES ,disi bir serer vâzifest-] dir. Düşünür, imkânlaT arar, fırsatlar bulur, karar yemih eder. .- fakat, düğünü, elde ettiği i bulduğu fırsatı, verdiği ran, etti yemini bir türlü kuv veden fiile çıkaramaz- Çünkü, mezarcılardan birinin söylediği gibi: .Bir fiilin üç kısmı vardır: davranmak, yapmak tamamlamak-» Bir fiilin meydana gelebilmesi için bu üç kısmın üçünün de gerçekleş mesi şarttır- Halbuki Hain let hiçbir zâman birinci kısımdan öteye geçemiyor; hâdi «elerin karşısında, başından sonuna kadar daima ve daima sadece (Davranış) halinde kalıyor- Kalıyor, çünkü bu, Hamlet’in karakterinin ana hattıdır. İşte, Hamle» trajedisinin hıihveri de gene ve sadece bu hattır.
Hamlet niçin (Davranış) tan öteye geçemiyor?
Az evvel, bu suali karakter «özü ile cevaplandırdık E-vet ama, karakterin de türlü sebepleri olmak gerektir. Çün kü biliyoruz ki, bir insanın karakter yapısı, yalnızca doluşundan gelen kuvvetlerle değil, daha ziyade aile ve toplum çevrelerinin maddi vc mânevi bütün şaı-tlarile taayyün eder- Bu görüşü gerekli dellllcrile tanı bir şekilde doğ (ulayabilmek iç'n Hamlet’in ilk çocukluk çağma kadar uzan
(Sonu 6 inci sayfada)
Yazan
ŞAKACI
Yazan: Adalet Siimer
piyesinde ortaya bir komiser çıkarır, onun kisvesi altında bir bir kahramanlarının, diyelim ki bütün biz insanların, içinden geçeni dışarı vurur. Sabahattin Kudret de aynı şeyi yapmak için ölmüş bir adamı geri getiriyor. En son perdede Ragıp Bey geldiği yere geri dönmek üzere iken gelişindeki sırrı açıklamak hususunda etrafındakilere şöyle der: «Vicdanlarınız o kadar benimle dolu ki..» Şu garip komiserin sırrını çözen de aynı anahtardı.
İç bakımdan olduğu kadar dış yapısı bakımından da «Şakacı» «Bir Komiser Geldi» nin duvara vurmuş aksi gibidir. Eserine, daha doğrusu tezine bir çerçeve çizmek için Priestley ana, baba, oğul ve kızdan ibaret dört kişilik Bir-ling ailesini seçmiştir. Sabahattin Kudret de oyununa aynı çerçeveyi uygun bulmuş o-lacak ki ötekine tıpatıp gelen aile efradı yanında genç kızın nişanlısı ile hizmetçiyi bile unutmamış. Kimbilir, kimbilir belki «Şakacı» yı meydana getirirken yazar bir nebze olsun I^riestley'ninkini düşünmemiştir. Ama ne tesadüf.

Ragıp Bey iş için çıktığı bir seyahatte ölür. Bu acı haber, tabii, ailesini derin bir keder içinde bırakır. Üstelik matemlerini kendilerine yeter görünen derecede tutmaları kâfi değildir. Bunu etrafa, eşe-dos-ta da göstermek lâzımdır. Halbuki yaşamağa devam etmek onları normal hayatın şartlarına uymağa da zorlar. Evin genç kızı Zerrin babasının ö-lümünden iki gün sonra Faruk’la nişanlanmış, erkek kardeşi Sinan iş başına geçip Faruk’la yazıhaneyi yeni bir şekle sokmuş, hattâ Nahide Hanım-kocasını hatırlatan her şejl ken dişini harap ettiği için - Ragıp Beyin eşyalarını teker, teker eskiciye sattığı gibi yatağını bile söktürüp bodruma taşıt-mıştır. Görülüyor ki vakanın seyri Komiser Geldi'den tamamen farklıdır. Fakat şu durum karşısında şahıslar ayrı ayrı içlerinde kopan kıyameti duymağa başlar başlamaz «Şakacı» artık Sabahattin Kudret’e has bir eser olmaktan çıkıyor.
İşler yeniden düzene girdiği bir sırada baba sağsalim çıkagelir. Tabiî bu görünüşte böyledir. Hakikatte Ragıp Beyi geri getiren sebep ailedeki her ferdin kafasında kopan kıyamettir. Son perdede baba bunu açıkça söyler: «İşleri karıştıran ben değilim; karışık olan sizin kafanızın içi. Neden hep benimle uğraşıyorsunuz? ) der. Neden? Ragıp Bey sağlı-ğ'nda şakacı bir adammış. Meselâ bir akşam «şaka yaptım-dı» diye kapıyı çalıp geri gelse... Acaba kaybı için yas tutulan bu adam çılgın bjr sevinçle mi karşılanacak? Öyle olması lâzım, fakat; ananın artık alışmağa yüztuttuğu dul-yeniçlen eski evlilik ı dönmesi, oğlanın (Sonu 6 inci sayfada)
Mevsim başlangıcında Kü- ı çük Tiratro perdesini gene te- ■ lif bir eserle açtı. Bunun artık bir an’ane halini almış i olmasına sevindik. Biz seyirciler, hele tiyatro zevki yenice gelişme yolunda olan bir seyirci, sahnede kendi boyasını I 'görmekten, kendi mayasiyle yuğrulmuş eserler seyretmekten hoşlanır. Öyle olunca, sanki o her toplulukta insanı rahatsız eden yabancılık havasından kurtulup koltuğumuzda kendimizi daha rahat hissediyoruz. Seyirci psikolojisi. Temenni edelim ki, tiyatromuz telif eser bulmak güçlüğünden kurtulsun da, meselâ Küçük Tiyatro yalnız telif eserlere hâsredilebilsin... Olmazsa, ü-mit edelim ki, bu mevsim şu Scapinin Dolapları, şu Yanlışlıklar Komedyası gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan eserlerle yüzyüze gelmiyelim. Tiyatro salonunu doldurmak i-çin, ille halkı güldürme çarelerine başvurulacağı yerde o-ntı tiyatroya daha temelli vasıtalarla cezbetme imkânları gözönünde tutulabilir. Seyirciyi istenilen muayyen bir seviyeye çıkarmanın yegâne çaresi onun ruhuna yaklaşmağı bilmektir. Biz her türlü sanatı, içinde kendimizi bulduğumuz nisbette severiz.

Sabahattin Kudret Aksal'ın piyesinde seyirci kendini bulabiliyor ıriu? Şakacı'yı ilk görmeğe gittiğim gece yanımda başı örtülü, yaşlı bir hanım o-tuıuyordu. Birinci perdede Nahide Hanım ölen kocası için yas tuttuğu nisbette o da gözlerini sildi durdu. İlk perde kapanınca yanındaki gence u-' suldan serzenişte bulunduğunu duydum. «Sen, diyordu, biliyordun oyunun böyle olduğunu. Mahsus getirdin beni. Baksana tıpkı ben, büyükbabanı kaybettiğim zamanki gibi!.» Hakikette ne o genç oyunu önceden biliyordu, ne de zaten eserin nüfuz etmek istediği saha buydu. Ama yazar zaman ve mekâna göre değerini kaybedebilecek mahallî renk gibi vasıtaları kullan-{niîjktan vazgeçerek de seyirciye yaklaşmasını bilmişti. Çünkü «Şakacı» da belli bir çevre, belli bir olaydan önce insan var. Bu sebeple her sınıf halkı ilgilendirecek, hareket noktasını teşkil eden insan rtıhu onu her zaman ve hor yerde geçer akçe kılacaktır. Sırf bu yüzden «Şakacı» Türk sahne edebiyatının kazandığı eserlerden biri olacaktı, eğer.... Eğer daha önce İngiliz Priestley’in «Bir Komiser Geldi» gibi biı* oyununu seyretmemiş olsaydık. Hakikaten Sabahattin Kudret kendini Priestley’nin tesirinden kurtarmağa zorlamamış, yahut, zorlamışsa bile bunda pek muvaffak olamamış. Şeytan aklımıza böyle çapraşık fikirler sokuyorsa kabahat bizim değil. Bizi böyle düşünmeğe sev-keden bizzat yazarın «Şakacı»

verir, düşün* imkânı, i ka*
Son yıllarda yayınlanan musiki kitaplarının «Mil-
li Musiki Okulları» bölümünde, XX inci yüzyılın ilk yarısında
doğmuş ve gelişmiş olan «Türk j de esefleri vardır ki aynı mâna Musikisi Okulu» na daha yer jçjnde vücud bulmuşlardır. Bü-ayrılmamıştır. Bunun sebebini, bu cser]erjn yjnc S)rf (C_
bir hamlede, tarihe mal edile- ' sadüflere bağlanarak memleket cc-klerin devirlerini kapamıj I,- ................
olmaları şartında aramamak i-cap eder. Musiki bilginleri ve tarihçileri devirlerin sanat hasebesini yaparlarken okulların tenkit ve tesbitinde, bugüne kadar, bu okulların hayatta olan ve bestecileri üzerinde durmuşlar, eserlerinin teknik ve estetik değerleri etrafında incelemeler-yaparak sanat dünyasına getirdikleri yenilikleri açıklamışlardır. Bu yenildiklerin esası, her başka memleket sanatkârının, memleketi, toprağı ve havasının hususiyetlerini eserlerinde stillendirerek sanat akışlarına yeni istikamet vermiş olmasındadır.
Milli sanat hamleleri, kendi muhitlerinin sosyal bünyeleri içinde beslenip olgunlaştıktan sonra millî sınırlar dışına çıkacak yolları bulurlarsa, ancak o zaman tarihe mal olabilme imkânını sağlıyabilirler. Bu merhaleyi dc aşan millî okullar yeni yeni sanat devirlerinin kapılarını açarlar.
Bunun için ilk önce milli o-kulları temsil eden eserlerin her yerde sık sık icra edilmek fırsatını bulmaları lâzımdır. Millî sanat eserleri yabancı iklimlere, yabancı iklimlerin renk ve kokularını götürmek suretiyle kendilerini değerlen-1 r,♦♦♦*♦♦*♦♦**♦*♦♦♦♦*♦♦*♦♦****♦♦*♦*************************,
dışı tanınmalarında bıraktıkları tesirleri incelersek, görürüz ki, Türk eserleri taşıdıkları yenilikler bakımından medenî dünyanın sanat âlemini yakından ilgilendiriyorlar, kendilerini değerlendiriyorlar. Bu ilgiyi, olmıyan bütün bu değerlenmeyi yabancı mem
direbilirler. Buna paralel olarak, eserlerin anlaşılmasına yar dım maksadiyle muhtelif yabancı dillerde yazılacak her türlü broşürler ve kitaplar sanatın yayılmasını kolaylaştırır. Milletlerarası olabilmek için milli varlık şarttır. Bu varlığın değeri ne kadar üstün olursa olsun dünyaca tanınabilmesi i-çin onu tanıtmak, dünya sanat pazarlarına giden yollara ulaştırmak lâzımdır. Şu halde, Türk Musiki Okulu adı altındaki bir mevzuu dünya akisleri çerçevesinde aramak için bu o-kulun belirtilen şartlar daihlin-de gelişip gelişmediğini incelemek icap eder. BundŞın evvel de böyle bir musikinin mevcudiyeti etrafında münakaşa kabul etmez bir hükmün ifadesi gerekir.
Bugün, muhtelif tesadüflere dayanarak memleket içinde vc dışında tanınmış bestecilerimizin eserleri, genel olarak il -hamlarını, memleket nabzında atan halk musikisinden ve eski Türk sanat musikisinden almış ve zamanımızın milletlerarası ifade tekniği ile dillenerek yeni bir Türk musikisinin örneklerini teşkil etmiştir. Bu eserlere katılan daha bir çok ş genç besi
li'ketler musiki münekkitler: nin yazıları ile de her zaman vesikalandırmak kabildir.
Millî varlık içindeki sanat kıymetlerini milletlerarası vâr lık haline getirebilmek bir takım şartlara bağlı olduğuna göre, bu şartlara uyulup uyul-maldığını incelersek, onlardan sistemli bir şekilde hiç bir zaman faydalanmamış olduğumu zu görürüz. Türk eserlerinin memleket içinde gelişmesinden sonra onların cihan pazarlarına ihraç edillpesi lâzımdır. Milletlerarası sanat teşkilâtı i-le daima teması icap ettiren böyle bir çalışma için mem-' ltket içinde ayrıca teşkilâtlanmağa ihtiyaç vardır. Bu gibi çalışmaların en başında, ederlerin basılması gelir ki, bünu s^ğlıyacak teknik imkânlara hiç bir zaman sahip olamadık. Yabancıların teknik vasıtalarından istifade etmek fırsatını da elde edemedik.
(Sonu 6 inci
sayfada)

Hürriyet Ağacı
III
Ceylân suretinde görünür kızlar Güliivcrir türlü güller açılır Ağladıkça inci mercan saçılır. Sultanları kapı kulu Keloğlanları sultan kılar Gönlümüzü avutur Ruhumuzu oyalar Hürriyet ağacı. Masal ağacı.
Dağı taşı düz yol edenleri
Gözaçıp yummadan
Şahane arabasından indirir
Yayan yapıldak yollara dilşürür Anasından emdiğini burnundan getirir Uyuz eşeklere bindirir.
At
Kış ortası kürü söğüt dalında Elma olduruverir, nar olduruverir.
Hızır’ı bulduruvOrir.
Dolu testileri boşaltır Hoşları dolduruvcrlf.
Denizleri halı diye ayaklarınıza «*rcr Güneşi elinize vcrivcrlr.
Görülmemiş hesapları bir hamlede görüverir.
Zaljıhlerin dürülmiycn defterini Dürüverir.
Sihir dolu
Şiir dolu
Hürriyet ağacı
Masal ağacı.
Mehmet Necati ONGAY
Hamlet
(Baş tarafı 5 inci sayfada) nıak zoru var. Bu ise, ne yazık ki, imkânsız- Ortada kala kala bir tek imkân kalıyor, o da: hemen bütün prensler gibi onun da iyi bir tahsil gördüğü, ayrıca son dereci-
Tiyatroda
(Baş tarafı 5 inci sayfada) bundan böyle kendini efendisi bildiği koltuktan tekrar inme si, genç kızın nişanlısından ayrılması, çünkü Faruk’un yazı-. .meyi terketmek mecburiyetin d 1 kalması... Güç bunlar. Kötü uuıuueu, bir şaka. Aradan geçen zaman I faziletli, asil ruhlu, düşünme-hükmünü yerine getirmiş, ailej vı seven bir insan olduğudur yeni hayatı çoktan benimse-| gu saydıklarımızı (Doğuştan miştir. Geçen zomanı tekrar gelme) ve (Sonradan edin-yaşamak imkânsızdır. Babanın' me) diye ikiye ayırabilir, f dönüşü evde sadece huzursuz- —uı..ı..».. •
luk, hattâ açık bir memnuniyetsizlik yaratır. Ragıp Bey geldiği yere dönecektir. Çünkü yaşamağa devam edebilmek için insanların içlerinden yükselen -o dikbaşlı hâkimin sesini susturmaları şarttır.

Yazar, Heraklit’in felsefesini oyununa noktası olarak almış: nehre iki kere girmek imkânsızdır.» Eğer «Şakacı» da bir ölünün neden, nasıl geri geldiği üstünde durmayıp da, gelirse ne olurdu sualini ararsak yazarın tuttuğu tezi nihayet kendine has çizgilerle mükemmel savunduğunu görürüz. İnsan ruhunun derinliklerinde geçen hercümerci, bu karışıklığın sebep olduğu basit fakat beklenilmiyen neticeleri sah- 0 lye 11 neden seyirciye kolay değildir. Kudret bu işi başarmış. «Şakacı» dram tekniği dan muvaffak bir eser.
hanımlar, nişanlıların sinemadan dönüşü, akşam yemeği, bir dostun ziyareti hep günlük hayattan alınma basit fa- aan ,1Krnı. /A1I nuı vuıuı uuu k““°n'S dİi"ene“sökma'k" için ne yazık | nvnnın o .cmoc. ımn orac. doğmUŞUm.» Bu SÖZ,
Hamlet’in üzerine yüklenen ağır vazife ile o vazifeyi başar, mak için gerekli irade arasın-; samimî daki nispetsizliği pek güzel havasına belirtmektedir- Danimarka. son iki prensini kararsızlıkların, te-
(Baş tarafı 5 inci sayfadâ)
Fakat, rica ederim, müşahit olmayınız ve rağmen, beyaz ve eli, açık renkli zeki incelemeden geçmeyiniz adam hiç şüphesiz derbederdir, fakat bir değil, bir ressamdır, Van Gogh’tur.
Â1,ı- Acele bir tablo fa- | dükkânına giriyor
' ziletlilikle asîl rulıluluğu ve artist! Şu ;---._
belki düşünmeyi sevmenin do hundan bir parça verdin. Bu yarısını birincisinin, geri ka-1 tablo küçük bir natürmoı İmini da İkincisinin altına yaza biliriz. Gelgelelim bu kadare-| de bilgi, Hamlet’in o çetrefil 1 karakterinin düğümlerdi çöz-1 memize yine de imkân vermektedir peare’in kaleminden ğıt gündenberi, yani 350 yıldır gülmijyor- Fakat, n Hamlet’in tartışma, inceleme, J istidadınız olduğunu _ .
araştırma konusu olmaaktan 11ar. Sizin için bir şey yapmak kurtulamayışının başlıca sebeplerinden biri işte budur-Hamlet’in (Davranış) ton öteye geçemeyişini izah ederken tenkitçilerin çoğunlukla rinde birleştikleri nokta dur: Hamlet’de görülen rarsızlık ve tereddüt, korkak lığın değil, aşırı zihnî bir fa--'•;“'tin iradeyi kösteklemesi-aksettirmek "in “»ucudur. Gerçekten de
Sabahattin bunun böy1'' °ld"4u’ |,,ycs'
teki vakaların seyrinden ve bakimin- Hamlet’in bn vakalar karşr r. Misafir sınrta aldığı durumdan kolayca anlaşılmaktadır.
meşhur hareket
Musikimize dair
(Baş tarafı 5 inci sayfada)
Aynı maksat için, program -laşarak, radyomuz vasıtasiyle dünyaya tanıtmağa mecburiyet duymamız icap eden yeni musikimizi, hiç olmazsa, bu teknik imkândan faydalandırmak yollarının aranması lâzımdır.
yatım
soğuğa ahenkli gözleri Bu zavallı bir çoban „-------------- -------- —....—
adı da | Yeni Türk musikisini tanıt-| mak maksadiyle yabancı dil-tüccarının lerde yayınlanmış yabancıların __________ Zavallı yazdıkları eserler vardır. Bun-artist! Şu sattığın tabloya ru- lata ilâveten ve başta gelmek üzere bizim yayinlıyacağımız orttu: yabancı dillerdeki eserlerin, millî kültür varlığımızın dünya alırım ölçüsünde tanınmasına büyük yardımı dokunacaktır.
Sanata ve sanatkâra imkân verildiği nisbette
Sabah Kahvesi
anın üstünde bırakılacakt Hakları tapu sicillerde ılmavan alâkadarlar'
Imak iste-
YEDEKÇİ
bahsederken, ııbdesthaı larrıınga yaptılar, gayri sıhhîd ilecek sığırl la hususî su ayye tezekhane-ler yapılmış, gübreler içi kurulmuş mı
musbitelerile beraber şubemi bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını lavla hakları bil olmayanl paylaşmasınc
! Daha fazla
Gayrı menkul satış ilânı İstanbul Emniyet Sandığı Ankara Şubesinden
Meîımet Hüsamettin Sencer II. C. 53 hesap numarasile S..n dığımızda açtığı (60000.—) altmış bin lira hesabı cariye mukabil Ankarada Yenışehirde Kâzım Özalp caddesinde 1058 ada, 2 parsel 29 nuın den arsa mahallen : tamamını (72000.—) 1 dığımıza biı tek etmişti.
Dosyada mevcut tap suretinde işbu gayrirr aynı semt ve mahallede ada ve parselde 61 murabbaı miktarında duğu, Şefik Kâmil Efes lehi ne ikinci derecede (71124) lir (32) kuruşa 27/8/1946 tarihinde 1241 ada 15 parselle (1058 ada 2 parsel borcun (35562) lirasını temin etmek üzere) müştere-1 ken ipotekli ve yine bu gayrimenkul üzerinde T. Garanti Bankası lehine üçüncü derecede serbest dereceden istifade etmek şartı ile (15000.—) livaya 23/8/1949 tarih 2133 yevmiye numarası ile ipotekli olduğu ve Ankara 4 üncü İcra Memurluğunun 10/5/1948 tarih ve 4246 No- lı tezkereleri ile 11/ 5/1948 tarihinde Osmanlı Ban kası tarafından, ve yine Ankara 4 üncü İcra Memurluğu tarafından 9/5/1950 tarih ve 1537/1799 sayılı yazıları ile 12/5/1950 tarihinde hacizli olduğu beyan edilmektedir. İşbu ipotek ve hacizler Sandığın v« müşterilerin hukukuna değildir.
İkraz dosyasında pu senedi suretine göre hudu du: 9, 8, 1 numaralı parseller ve Kâzım Özalp caddesi ile mah-
İkraza ve satışa esas olan muhammin raporlarına göre işbu gayri menkulün umum me sahası 610 metre murabbaı o-lup bunun 261 metre murabbaı kısmı üzerine bodrum, zemin, birinci, ikinci ve çatı katlarından mürekkep bir apartman ya pılmıştır. Bodrum katta üç 0-da, bir hol, bir mutbak, bir belâ, bir banyodan mürekkep bir daire ilei ikişer oda, birer hol, birer mutfak ve banyo ilp heladan mürekkep üç daire vardır. Zemin katla birinci ve ikinci katların her birinde yine üçer oda, birer hol, birer mutbak, birer helâ, birer banyodan mürekkep bir daire ile ikişer oda, birer hol, birer mutbak vt yo ile helayı havi, üçer vardır. Binada elektrik, s havagazı tesisatı, mevcuttı
Borç senedi gereğince vadesinde borcun verilmemesinde dolayı yapılan takip ü 3202 sayılı kanunun 46 maddesinin matufu 40 ınc «esine göre satılması icap ede: yukarıda evsafı yazılı kârgi apartmanın tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konulmuşt kaydına Arttırın;
(10000.—) lira pey akçesi çektir. Birikmiş bütün le Belediye ve dellâliy leri borçluya aittir, j şartnamesi 27/10/1950 tarih den itibaren tetkik etmek i: yenlere şubemizde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil ka 'dı ve sair lüzumlu izahat da şart-nanjpde ve takip dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girecek olanlar bunları ve herkese açıîf bulunan tapu sicil kayıtlarını tetkik ederek satılığa çıkarılan gayrimenkul ‘hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur.
Birinci arttırma 5/12/1950 tarihine müsadif Salı günü Birin ci Anâfartalar caddesinde Bele “ diye Ticaretevi altındaki Sandığınız binasında saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihalesi yapılması için teklif edilecek bedelin tercihan öden n esi icap eden gayri menkul mükelefiyeti ile Sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın tahhüdü baki kalmak şartilc- 20/12/1950 tarihine müsadif Çarşamba günü aynı mahalde ve aynı satte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırma da gayri menkul en çok arttı-
ka- İ tablo küçük bir natürı
/aza karidesler-| — Bu tabloyu satın
siniz? Kira ödeyeceğim-| — Ah, dostum, müşteri git-
pek az tiikçe daha çetin Ucuz »Mil- lr’r verildiği nisbette büyük Shakes-j let)ler arıyor- Sonra da... ma- başarıların sağlanması müm-„--,e kün olur. Muvafak olan milli ue olsa, sanat ebedileştikçe, millî var-söylüyoı- llk ve ıni|let ebedileşir.
O vakit, gelecek yıllarda ya-isterim. İşte 5 frank... yınlanacak musiki kitapların-
Ve masanın üzerinde atılan deki millî okullar bölümünün paranın sesj duyuluyor sayfalarını hep beraber okuya-
Van Gohg parayı sızlanma- 1:m-dan alıyor, dükkân sahibine teşekkür ederek çıkıyor. Le-pic sokağını zorlukla tırmana-' rak evine yaklaştığı sırada yanına fakir bir kadın sokula rak ressama davetkâr surette tebessüm ediyor- Güzel beyaz el paltonun cebinden çıkıyor ve o anda 5 frank âşiftenin ma lı oluyor. Karnı aç olan Van tıklara yedi dakika. Gogh, sadakasından utanıyor- bulvarı Avusturya muş gibi, şüıtatle uzaklaşı- yanı- Telefon: 25557 yor... pey verilmek suretiyle dai-
1894 kışı: relerinizi ayırtmakta acele
Müzayede salonunda bir ediniz- KİRALAR: 85-den 110 tablo kolleksiyonu sat Ben de girdim: «400 karidesler - 450- 500., beyler- Tablo bundan değerlidir... İhale yapılıyor ben Van Gogh’un kızını düşünerek uzaklaşıyorum.»
Van Gogh’un eseri ekseriya anlaşılmamıştır. Fakat bu gün her tarafta, bilhassa yeni dünyada Van Gogh halk tarafından modern resmin bir tim şali olarak telâkki edilmektedir.- Büyük ressam tekmil olgun münekkitler tarafından da itifakla takdir edilmiştir.
Memleketinde iken, yani sanatının ilk devresinde, siyah beyaz üzerine çelişiyordu. Renk hissi onda Anvers’te Japon sanatına ait olarak ele geçirdiği örneklerle başladı-Aynı zamanda emperyonist-leı-in tecrübesinden de istifade elti- Esasen malûmumuz olan bu ciheti son günlerde Pariste neşredilen mektupları daha da sarih olarak ortaya koymaktadır- Büyük ressamın HollandalI dostu ressam Van R-rppard’a yazdığı bu mektup lar, kardeşi Theo'ya yazdığı ve daha evvel yayınlanmış o-lan mektuplarla birleştirilince sanatının 1881 le 1885 arasındaki devresine ait bilgimiz için büyük bir önem kazanıyor-
Van Gogh o tarihe kadar re alist bir ressamdı- Sanatını halk ve sefalet ilgilendiriyordu. Bu ilk mektuplarında Baudry, Lefebre ve bilhassa Jules Breton gibi akademik ressamlara olan hayranlığını belirtmektedir- 1
ı
doğdu-1 lum ya, tablonuz pek de yüze ) yıldır gülmüyor- Fakat, ne de olsa,
üze-
şu-ka-
Necil Kâzım AKSES
Kiralık Daireler
Çamlı evler kooperatifinden
Üçer odalı, uygun fiyatlı daireler kiralanmaktadır Bakun-Atatürk Sefareti
Hamlet, piyesin bir yerinde şöyle diyor; .Dünya çığırından çıkmış. Ah kör talih, onu
oyunun gelişmesi için hepsi de lüzumlu olaylar.
Piyesin zayıf taraflarından biri, karakterlerin belirli hatlarla çizilmemiş olması. Meselâ ilk perdede Sinan olmıyan bir matem muarız görünürken -
perdede birden şekil değiştiri- reddütlerin girdabında boyu-yor. (Biz öbürlerinden farklı na döndörüp duran ve sonun-bir genç beklerken onlara en da dibe çökerten de işte bu njs faşla yaklaşan bir tiple kah- petsizliğin ta kendisidir, şılaşıyor. Sonra Faruk da öyle; Zerrin’i seviyor mu, sevmiyor mu belli değil. Zerrin ne tipte bir kızdır? Şımarık ve maddî mi? Fakat son perdede babası geri giderken birden hepsinden hassas kesilen, üste lik bu hassasiyeti pek samimî gösterilen kız kim? Sonra itiraf edeyim ki sayı itibariyle benziyen bu şahıslarda kalite i-tibariyle de Birling’lerin ko-
Üstelik seyirciye «Bir komiser Geldi» yi hatırlatmak için ne mümkünse yapılmış. Dekor aynı dekor. Aksesuar bile. Köşedeki büyük abajur, yüksek arkalıklı sandalyalar.. Yalnız duvarlarda zengin bir İngiliz evinde olması icabeden lâmbalarla yemek odasındaki şömine ve matemli bir evde olmaması icabeden tablolarla çiçekler yok. İşte hemen hemen hepsi bu. Tabiî Birling’le-rin evini unutturmağa kâfi değil. Eser sahneye konulurken hiç olmazsa bu neden hesaba katılmamış, anlıyamadım.
Suat TAŞER
ŞIK BAYANLARIMIZIN
Nazan Dikkatine
Beyoğlunda meşhur kadın şapka mütehassısı
M O D E V A
Avrupa’nın ve bilhassa Paris’in yüksek moda salonlarından seçtiği en yeni ve çok zengin kadın şapka kolleksiyonunu bilhassa arzularını yerine getirmek Ankara’da bulunan münevver müşterilerinin de için 16 ilâ 19/10/1950 tarihine kadar yalnız 4 gün için Belvü Palas Otelinde satış yapacağını müjdeler-
En müşkülpesent müşterilerini dahi bu hususta memnun bırakacağını ü-midi ile şeref vermelerini . bilhassa rica eder.
MOD EVA
10217
uzaklaşı- yanı
Peı
relerinizi ayırtmakta bir ediniz- KİRALAR: 85 .-der diliyordu, liraya kadardır- Peşinde ten I frank, z.ilât yapılır.
Haydi
daha
ihmal edilmemiş olmalıdır. Ne İho halisimiz o değil, abdestha-ııe işleriyle varsın Barlas bakanımız meşgul olsun. Biz gelelim, bu meselenin ekonomik tarafına!
İşkembeler yıkandı mı, yıkandı; sonra no olacak? İşkembe ayrı, içinden çıkanlar ayrı bir şekilde kıymetlendirilecek!..
Nasıl mı diyeceksiniz? Briket şeklinde tezek kalıp-yapılacak ve kokaryakıt satılacak!.
Barlas bakanı-n diye bu tezek-selofan kâğıttan
İstinaf
I
Mahkemeleri
(Bası 2 nci sayfada)
Bundan başkajist mahkemenin mevcut oluşu her zaman vargıcı daha titiz olmağa sev-ketınez. Hatâ edecek olursa o-nu düzeltecek bir makamın mevcudiyeti yargıcı daha az dikkatli yapabilir. Bu sebeple aynı işi bir kere daha görecek olan istinaf mahkemesinin mev cudiyeti ilk mahkeme yargıcı-mesuliyet düygusunu azal-r. onu meslek vicdanın-uzaklastırabilir.
(Sonu var)
YÜKLEME BOŞALTMA YAPTIRILACAK
Toprak Mahsulleri Ofisi Samsun Bölge Müdürlüğünden:
1 — Samsun işletme şefliğimiz adına gelecek veya buradan diğer mahallere sevkedilecek of simize ait hububat, bakliyat vesair maddelerin bir yıl müddetle yükleme ve boşaltma ileşri açık eksiltmeye çıkarılmıştır-
2 — Eksiltme 24 ekim 1950 salı günü saat 14 te Samsun Bölge Müdürlüğünde teşekkül edecek hususi komisyon önünde yapılacaktır-
3 — İstekli kimselerin 5000 (beşb n) lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Ofisimiz veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzlarla komisyona baş vurmaları lâzımdır-
4 — Bu işlere ait şartlaşma ve sölzeşme tasarıları beş lira mukabilnde Samsun, İstanbul, Ankara Bölge Müdürlüklerinden ve Sivas anlpar şefliği ile Samsun İşletme Şefliğinden temin edilebilir.
(7606) — 2232
Hatları pek kuvvetli çizilmemiş tipleri sanatkârların i-yi oyunları canlandırıyor. Hani âdeta bu kusuru örtüyor.
Ragıp Bey güç bir rol. Yaşarken etrafında öbür dünyadan gelmiş bir adam havası yaratmak kolay değil. Ahmet Evintan kısa görünüşlerinde bu havayı yaratmasını biliyor. Mürüvvöt Hanımı Macide Bir-meç oynuyor. Bu kısacık ve ilk perdeye inhisar eden role belli ki çok iyi nüfuz etmişe Şekerin içinden çıkan kader kâğıdını öyle uzun uzun okuyuşuna kadar, tam bir misafir hanım. Refia Rez değişebilen hakikî sanatkârlardan. Onu geçen mevsim Antigone’de bambaşka bir çevre ve Zer-rin’e tamamen zıt hatlar içinde seyrettikten sonra burada zevkine ve süsüne sevgilerinden daha düşkün modem genç kız rolünde gördük vç alkışladık. Yalnız mimiklerinde ve jestlerinde mübalâğaya kaç-masa rolünü daha dört başı mamur oynamış olacaktı. Meliha Gökçen ilk perdedeki matem sahnesinde çok iyi. Fakat diğer perdelerde, rolünü aynı incelikle devam ettirmesine
rağmen, yetişkin çocukları o-lan bir anne için hayli genç kalıyor. Ümran Uzman (Faruk) arada bir tuluat üslûbuna kaçmasa kusursuz diyebileceğiz. Sahneye kolay intibakını,' serbest oyununu küçümsememek gerekir. Nazmi Beyi Asuman Korad aym rahatlıkla oy-; nuyor. Tuhaftır ama ikinci de-ı ecede gelmesi icabeden aile dostu Nazmi Bey eserin en iyi; çizilmiş portrelerinden ’ Açlan Sayılgan (Sinan) lünün iyi belirtilmesinden lacak sinirli gençle kendi halinde delikanlı arasında bocalayıp duruyor. Ama oyunun akışını da bozuyor demiyece-ğiz. Jale Ayata’nın işi r.:_ ciddiye almıyormuş gibi bir hali var. Sonra öteki misafir banım da Bedia Atalan daha az mübalâğalı bir oyunla mükemmel bir tip verebilirdi.
j ZAYİ — 2630 tahsis asyılı emeklilik maaş resmi senedi-
, ,, erreKiuiK maaş resmi senem
Fakat yıllar geçtikçe orta mi , ettim Yc„isini ala„. detecedek. ressamlara kat;, ğ|mdan pskisinln hük k. hayranlığı azalıyor B.lhassa *
RİGOLETTO
Opera 4 perde. Tercüme: Ferid Alnar, Dekor - Kostüm: Turgut Za m- Müzik
No. 2 de kabul
Mevlût
Kayıp cüzdan
KÜÇÜK TİYATRO’da
Bugün matine temsili
Bu akşam saat 20.30 da
ŞAKACI
Piyes 3 perde- Yazan: Sabahattin K. Aksal Dekor: Ertuğrul Arf- Sahneye koyan: Mahir Ca
BÜYÜK TİYATRO: U-mumo. Parter 200, Balkon 150 kuruş. Memur ve öğrencilere Parter 100, Balkon 75 kuruştur.
KÜÇÜK TİYATRO: U-ıııuına parter 200, balkon 150- Ucuz Halk: Parter 150, Balkon 100 memur
Aziz Tevfik Yeginsoy DAHİLİYE MÜTEHASSISI Her gün hastalarını saat 15 den itibaren Hamamö-nü. Halk Eczahanesi kar şısındakı Nlzameddin A-partmanı
Tel. 15343.
Pazartesi saat 21 den itibaren ve Film Dünyasının İki Büyük Yıldızı
Clark. Gable - Loretta Young
tarafından yaratılan
CENNETİN ANAHTARI
«Key To The City»
Mevsimin eh güzel aşk, heyecan ve zevk filmi
ANKARANIN EĞLENCE MERKEZİ
Ger Gazinosu
Dansözler
Siyah inciler - Suzy Benrey
iştirakiyle Tel: 15190 - 12G03
Her Pazar günü Matine — Çocuklar da gelebilir.
sim ve sevgili babamız Bursaıı Müsazade HÜSNÜ GÜNEY’in ölümünün birinci yılma tesadüf eden 17 Ekim 1950 tarihinde öğle namazını müteakip ruhuna ithafen mevlût okunacaktır- Kendini seven dost larımızın ve arzu edenlerin teşrifleri rica olunur.
Kederli Ailesi
Arap Atları ve payton
4 yaşında, al donda, 1,52 irtifa çok güzel bir arap kısrağı ile, 1,5 yaşında kestane doru bir erkek tay ve ayrıca koşum ları ile birlikte tek atlık bir fayton satılıktır.
tur-
millet’inin adını sık sık zikretmiyor. Ve, nihayet kendisini1 tabiatı olduğu gibi görmekten 1 kurtaracak olan üstadı keşfediyor: Dçlacroix. Van Rap-pard’a şu satırları yazıyor: *I}çlacroix’dan habejdar-mısınız? Su Fransız ressamları müthiş şeyler. Bir milîet’yi, bir Corot'yu, bir Troyon, bir Rousseau’yu unutmak lâzım , Van Gogh’un belçikalı ve HollandalI ressamlardan bir şey öğrenemiyeceğine nasıl kanaat getirerek Fransa’ya gelmek kararı verdiğini gös termesi bakımından son günlerde neşredilen bu mektup büyük bir ehemmiyeti haizdir-
İhsan Cemal KARABURÇAK
Kiralık
İç Cebeci Cumhuriyet fırını önü Keskin sokak 23 No. da banyolu hava gazlı üç oda bir hol kiralıktır- 2 No. ya müra-Adalet Sümer c-aat edilmesi- 5776
D.D.Y- dan emekli Hüseyin Ertemalp
Cebeci Sinemasında
biri, rcr o-
pek
Bütünüyle «Şakacı», hele Komiser Geldi’yi görmemiş olanların zevkle, ilgiyle sey* redecekleri yeni, aynı zamanda da iyi temsil edilmiş bir eser-, dir.
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Memur ve Subaylara Kolaylık
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No.
Yarin matinelerden itibaren İki büyük film birden Ankara’da ilk defa
1- KIZIL ŞEYTANLAR Türkçe sözlü
Alan Mayd - Lenore Aumert ■
Kızıl Şeytanların korkunç hücumları. Baştan basa savaş sahnelerile dolu heye-
2. ZAFER YARATAN CASUS
Türkçe sözlü
Garri Cooper - Lili Palmer Atom sırrını elde etmek i' çin cephe gerilerinde girişilen gizli ve korkunç savaşlar
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk. Bebe Tekmil GİYİM EŞYA Çeşitlerini Mutlaka Görünüz
!300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi

13221 telefon ile Silo yanında saraç Konyalı Kemal Ün-1 lüsaraç’a müracaat- 5784
İçinde bir miktar para ve diğer bazı şeyler bulunan cüzdanımı dün Hipodromda düşürdüm- Bulan namuslu vatandaşın 24967 numaralı telefona malûmat vermesini
ANKARANIN EĞLENCE MERKEZİ
Gar Gazinosu
NİYAZİ ORSAY TAKDİM EDER. Beynelmilel şölı retli akrobatlar
5 AKEF
Bu akşamdan it.baron görülmemiş yeni programları
Adolfo Ventas
İspanyol Tipik Orkestrası
Bugiin MATİNE Saat 17.30 da
j BÜYÜK Mağazanın
î İthal Ettiği Avrupa Kumaş
: ve Yerli Kostümlükleri Müşterilerini
Memnun Edecek Vasıftadır
* Ankara Şubesi

idaresinde
BÜYÜK Mağazanın
Hususî surette getirttiği Paris diplomalı terzi
Niko N 1 KOL A İ Dİ S GARANTİLİ
Sipariş, her türlü giyim ihtiyacınızı karşılamak üzere emrinizdedir. Reklâm değil hakikattir.

15/10/1950
1 EV
EDICO
Ank ara ralas
r
Bu çekilişe iştirak edebilmek için:
Salihli belediye başkanlığından
DİKKAT :
T
Barit satın alınacaktır
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahmulleri Ofisi Samsun Bölge Müdürlüğünden:
İlçemiz belediye sınırları içinde yer altı sularından istifade etmek emeliyle önceden muhtelif yerlerde sondaj yaptırmak sondajda piisbet netice hasıl olursa artezyen çıkarmak teşeb hüsündeyiz.
Vadesiz Tasarruf Hesaplan faizlerinin Gelir Vergisini Bankamız öder.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek ikramiyeler YÜZDE 25 fazlasiyle ödenir.
Bu gibi işle alâkası ve teşkilâtı olanların 15 gün zarfındı belediyemize müracaatları veya teklifte bulunmaları ilân olunur. (7781)—(2273)
BOMONTİ
GAZİNOSU
Vadesiz Tasarruf Hesabı İkramiyeleri
30 Aralık 1950 çekilişinde:
(Ankarada, Kavaklıderede, 3 oda, 1 hol)
Bu çekilişe katılmak isterseniz 10 Kasım 1950 tarihi kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmanız bu parayı 30 Aralık 1950 akşamına kadar çekmemeniz lâzımdır. Her 150 liraya ayrı bir iştirak hakkı veril (2827)
TÜRK TİCARET BANKASI
SERMAYESİ T. L. 4.400.000 İHTİYATLARI T. L. 1.876.186
Satılık Frak
Yeni bir firak takımı
sı satılıktır Anafartalar. caddesi 108 numarada terzi Is . mail Varol’a müracaat
BANKAMIZIN 100.000 LİRALIK
1950 Yılı İkramiye Plânının 4 üncü Çekiliş Tarihi:
25 Ekim 1950
Müşterilerimizin—
kim 1950 Akşamına kadar. Tasarruf hesaplarında 00, Vadeli hesaplarda 1000 lira bulundurmaları mev-ui hesaplarını bu miktarlara yükseltmeleri lâzımdır.
Fazla tafsilât için gişelerimize müracaat edilmesi. 2822
Kışlık Salonu
Bugünden itibaren mevcut k adı-oya
I).u(ı piynnisl FEYZİ ASLANGİL
MARUF ÜSTAD KEMANİ NOBAR TEKYAY İDARESİNDE
Her akşam harikulade saz ve fasıl heyeti
ANİC/KA" KİTAPEVİ
&İ./KSA
SÜTUN FKAN '-.CA Ki-TAPlAKı 80 SANTİf,. ' . ne. sap eoe.eeK AcsesiN^ KAPAK reSLİAt EOEtZ.. KCişeSİNİ 6ÖH0ÜĞVMP “u setPTi rAKŞirce yesin.
Müzeyyen Senar Işıl
KARA BÖCEKLER
BUGÜN boyok İÇKİSİZ AİLE MATİNESİ
Hilman Garajı
(Yağlama yıkama) servisi açılmıştır
Günün her saatinde su mevcut olup yağlama mütehassıs işçiler tarafından yapılmaktadır.
Hidrolik 2 adet olduğundan beklemek yoktur. Akköprü İstanbul cad. Hilman Garajı Tel: 1640!)
IRMAK
Nakliyat T. Ltd. Şirketi
Her türlü tüccar, ev eşyası, mobilya nakliyatı ucuz, sürat ve emniyetle yapılır
İstanbul: Mimar Kemalettin Cad. No. 45—47, Tel: 23704.
Ankara: Denizciler Cad. Kargı Sok. No. 28—30, Tel 15826 Türkiyenin her yerinde Acente ve Muhabirleri vardır.

Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasından
1 — % 7 faizli 1941 demiryolu istikrazı birinci tertip tahvillerinin 15 Kasım 1950 vadesine ait 14 Ekim 1950 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez BankaSı idare merkezinde yapılan bu seneki itfa çekilişi neticesi 18 Ekim 1950 Çarşamba günkü Resmî Gazete’de yayınlanacaktır.
2 — Ayrıca bastırılacak tasdikli çekiliş listeleri Türkiye Cumhuriyet Merkez, Türkiye İş ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankalariyle Defterdarlık ve Malmüdürlüklerine gönderilecektir.
3 — Bu kur'ada numaraları çıkan tahvil hâmillerinin Resmî Gazetede yayınlanacak listeyi veya tediye gişelerine gönderilecek tasdikli çekiliş listelerini iyice tetkik eylemeleri menfatleri iktizasındandır. (7796)—(2272)
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Direktörlüğünden:
300 tonu Adana’nın İncirlik istasyonunda, 200 tonu Siirt vilâyetinin Batman istasyonunda teslim edilmek üzere ceman 500 ton ince öğütülmüş ve çuvallanmış Barit satın alınacaktır.
1 — Barit’in yüzde 95 i 200 meşlilc elekten geçecek ve ke-! safeti 4,2 den aşağı olmıyacaktır.
2 — Taliplerin tekliflerini 25 Ekim 1950 akşamına kadar Enstitünün Ankara’daki merkezine bildirmeleri lâzımdır.
3 — Teslimat ihaleyi müteakip 30 gün içinde başlayacak ve 75 gün içinde tamamlanacaktır.
4 — Enstitü siparişi yapıp yapmamakta serbesttir. (7617)—2253
1 —...............11 I
Biliyor musunuz?
Perdelik Tül, Ray Kornıj ve Sofra Muşambalarının en bol çeşitlerinin TÜLİ.ŞTE bulunduğunu biliyor musunuz?
Bilmeniz görmenizle, menfaatiniz gelmenizle mümkündür.
TÜLİŞ
Mefruşat Pazarı, Halis Koç - Çıkrıkçı!» Yokuşu Özkan kardeşler yanında No. 27 - Tel: 16813
1 — Sungurlu ambarımızda mevcut Ofisimize ait hububat, bakliyat vesair'maddelerden 1500 tonunun Çerikliye taşınmas işi açık eksiltmeye çıkartılmıştır.
2— Eksiltme 26 Ekim 1950 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 10 da Sungurluda T. M. Ofisi binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İstekli kimselerin 1500 lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Ofis veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzlariyle komisyona başvurmaları lâzımdır
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları beş lira karşılığında Sungurlu Ambar Şefliğinden temin edilebilir.
(2267)—(7739)
Stablize yol yaptırılacak
Çukurova Pamuk Islâh İstasyonu ve Üretme Çiftliği Müdürlüğünden:
pa vıyonu
Satılık Römork
Jip veya Kamyon arkasına takılmak suretile çekilen mücoddet ve bir ton yük çekebilecek takatte ırk satılacaktır.
Ankara belediye başkanlığından
Havaların soğuk gitmesi dolayısiyle, merkezi teshi ile ısıtılan Apartman, Otel, "Pansiyon, Sinema, I-Ian ve umumî mahallerde kalorifer ve ısıtıcı tesisatın 15/10/1950 tarihinden itibaren yakılması lüzumu ilân olunur. (7778)(2269)
Ankarada bir yenilik
Sayın Bayanlar:
Şehrimizin büyük bir ihtiyacı olan file Skandal meşhur Dantelastex Skandalları, askılı ve askısız sutiyenleri bilumum korse levazımatı, varis çorapları ve sargıları Fransız Simon fabrikası sutiyenleri, mide barsak düşüklüğü için fennî korseleri (Deloge) Fransız kasık bağları zengin çeşitlerle, ucuz fiatla yeni açılan;
Güzel Korse Evinde
bulabilirsiniz. Bir defa ziyaretiniz menfaatiniz icabıdır.
Adres: Güzel Korse Evi
Haşan Özyöriik
Anafartalar Cad. Alsancak Sokak No. 21 (Belediye eski Nikâh Salonu kapısının altında) (5775)
V
İsteklilerin Ulus Meydanı Koçak Handa
i Umumî Mağazalar T. A. Şirketine J müracaat etmeleri. Telefon: 11129. (TTT41—(22Ö8) ■) - . „
Sayın Bayanlara Müjde Saygı değer müşterilerimizden gördüğümüz geniş ilgi üzerine bu sene kürk reyonumuzu genişlettik. Memleketimizin tanınmış kürk uzmanlarından Abdülkadir Karter'in çalışmasını temin^ettik. Her cins kürk çeşitlerimiz mevcut olduğu gibi bilhassa Astragan, Lütür, Pötigri, ve saire cins kürklerden yeni sipariş kabul ettiğimiz gibi meraklıları tatmin edecek surette tamir işleri yapmaktayız. • Sayın müşterilerimizin teşrifleri rica olunur. Anafartalar caddesi No. 227 — Telefon: 12770 (5712) .. .. . _
Toplantı Türkiye Jeoloji Kuruntundan 27 Ekim 1950 Cuma günü öğleden sonra saat 15 de Dil, Tarih, Coğrafya Fak uTfesf ‘Coğrafya Semineri salonunda idari işle-1 vin görüşülmesi için bir tap ı.n.ı yapılacaktır. Üyele- •rin teşrifleri rica olunur- 1 Yöno'.im Kurulu | 1 Avukat Yusuf Kenan Unsal Yazıhanesini Ankara Kara-cğlan Orman Çiftlii karşısında Ticaret Han No- 12 ye rj'.k'.etmiştir- Telefon: 12794
Satılık Frak, smokin ve salon rad-' ı Yen. rhir Demirtepe Sü- . 1 . N 20 (5768)
Dr. Muvaffak Akınaıı Bendderesi Ccd. Aktaş polis karakolu karşısı. No- 6 Muayene saatleri: Her giin 17-20 cumartesi 13-20 çarşamba muayene ücretsizdir- 5716
Diş Tabibi Cavit Kurtoğlu Seyahatten dönmüştür. Telefon: 21128. ; 5765
e

Tiırtriyv Kömiir Satış vp T ev? i Müessestsı Anlrarn Si’b^simlen
Kok Kömürü Tevziatı
İzmir Belediyesi Eshot İdaresi Umum Müdürlüğünden
İzmir Belediyesi Eshot İdaresi Umum Müdürlüğünden:
İdaremizde mevcut şartnamesi ve listeleri mucibince kuturları 80 den 250 m/m yc kadar takriben 1935 ton ağırlığında font su borusu ve 1281 adet muhtelif kuturda vana, takriben 165 ton muhtelif hususi aksam 230 adet 80 m/m kutrunda yangın musluğu 30 ton külçe kurşun ve 0 ton katranlı ip satın alınacaktır.
1 — Adana - Karataş yolunun Solaklı köyünden ayrılarak Tanrıverdi köyünün kuzey bitişiğinden ve Yunusoğlu köyünün içinden geçen ve Hacıali köyündeki kurum fabrika binasında nihayet bulan takriben 7.5 ilâ 8 kilometre boyunda stablize yol inşası kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur,
2 — Keşif bedeli 223.500 lira (iki yüz yirmi üç bi lira) olup geçici teminat akçası 12.425 liradır.
3 — Fennî şartnamesi, keşif özeti sese müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 1/11/1950 Çarşamba günü saat 15 de Ada-nada Köprü köyündeki müessese merkezinde müteşekkil komi: yon huzurunda yapılacaktır.
5 — İsteklilerin eksiltme şartnamemizin 3 üncü ve 4 üncü maddelerindeki özel ve fennî vesaiki ibraz etmeleri.
Bu hafta kömürleri verilecek beyanname numaraları aşağıdadır. Gününde kömürlerini alınıyanların sırası geriye bırakılır. Kömür parası yatırılırken ve kömür alırken hüviyet gösterilmesi lâzımdır. Bu ilânlar Pazar günleri sabah gazele lerinde yayınlanır.
Müracaat günleri: Müracaat yerleri: 16-10.1950 Pazartesi Beyanname No. 17.1'1.1950 ’ Salı Beyanname No. 18 10 1950 Çarşamba Beyanname No. 19 10-1950 Perşembe Beyanname No 20 10.1950 Cuma ’ No. 21 10.1950 Cumartesi Beyanname No.
ULUS Sanayi Cad. Belediye Müzayede Salonu karşısı No. 16 24401-24500 • 26751 26850 27751-278 iö 28251-28350 33601-33700 34501-34600
YENİŞEHİR Necatibey Cad. No. 58 182351-182400 183301-183350 183751-188800. 18-1051 184101) 134251-184200 184901-184950
ŞUBE MERKEZİ Anbarlar Cad. Kok Kömürü deposu. 176801-176850 177751-177800 178751-173300 179751-179800 180651-180700 131451-181500
7 — Komisyon postada gecikmeden mesuliyet kabul etmez.
(7779)—(2270) \
Mantoluk
6 — Teklif mektuplarının 2490 sayılı kanunun 32 inci maddesine göre hazırlanaark ihale saatinden 1 saat evveline kadar komisyon başkanlığına verilmesi şarttır.
İsteklilerin en geç 24 kûsırn 1950 tarihine kadar FOB ve CİF İzmir fiyatları ayrı ayrı göstermek sureliyle İdaremize teklif göndermeleri. (7662)—2255
Şapka çeşitleri
ORTAÇ
ORTAÇ
' Sizleri bekliyor.
arzedi İni işti
Anafattulur Caddesi No. 224 Adliye karşısı köşe mağaza
DİKKAT: Kok kömürünün beher fonu vasıtayı
ürünün beher tonu vasıtaya teslim 30.— liradır.
Watherproof
Bay ve Baya trençkotlan en ucuz fiyatlar!
ORTAÇ
bulabilirsiniz.
35 liradan 100 liraya
ihtiyacınızı almazdan
Borsalıno
ORTAÇ
30 liraya satışa
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek Kravat, Eşarp çeşitleri sizleri
ZAFER
15/10'1950
Ankara Lig maçları başladı
Dünkü ilk karşılaşmalarda Havagücü Maltepeye 8 - 1 galip geldi, Gençlerbirliği de Hacettepe takımı ile 3 - 3 berabere kaldı
Dünkü maçlann
tam tafsilâtı
Hacettepe Gençlerbirliği maçı bir hayli çekişmeli cereyan etti
Gece maçları Revaçta
Amerikadaki yeni cereyan
Amerika’da muhtelif şpor branşlarında müsabakaların gece yapılmasına flpğru bir cereyan vardır. Halk gece, projektör ışığı alti{nda yapılan müsabakalara nedense daha fazla rağbet göstermektedir.
* Kapalı salonlardaki boks, l güreş, basketbol vcsair sporlar zaten geceleri oynanmaktadır.
Amerika'da kolej ragbi maçlarının yüzde sekseni ve araba yarışlarının daha fazlası, profesyonel tenis karşılaşmalarının hemen hepsi geceleri tertip edilmektedir.
Bu sene Nevyork City-de kayakla atlama müsabakaları geceleyin yapılmış ilk günü 6000, ikinci günü 9000 ve üçüncü günü 10000 seyirci gelmiştir.
Amerika’da halk at yarışlarının gece yapılmalımı taraftar göründüğü | halde, organizatörler buna yanaşmamaktadır.
Büyük elektrik tesisatına ihtiyaç göstermesine rağmen, Amerikalılar golf oyununu dahi geceleyin oynamayı düşünmektedirler.
Tiirk - Mısır milli maçı
Ankara, 14 (T.H.A.) — 28 E-l'.iın tarihinde Ankara’da yapıla-, eak olan Türk - Mısır genç milli takımları karşılaşmasını İtalyan gio Bernaıdi idare edecektir.
1950—1951 futbol mevsimi lig maçlarına dün meraklı bir seyirci kitlesi önünde 19 Mayıs stadında başlandı. Günün ilk karşılaşması Havagücü - Mal- ; tepe arasında yapıldı.
Havagücü: Canpolat, Hikmet, Hayri, Ahmet, Halil, Haşan, Kemal, Refik, Recep Şefik Nusret.
Maltepe: Ahmet, İzzet, Hüse yin, Orhan. Can, Vacit, Ni-had, Erol, İlhan, İsmet, Or -han.
İlk on dakikadan sonra Havagücü hâkimiyeti ele aldı.
Birbiri • rdı sıra attığı 4 golle devreyi 4—0 galip bitirdi.
İkinci devrede Maltepenin 1 golüne mukabil dört gol daha yapan Havagücü takımı maçı 8—1 kazandı.
| Günün ikinci karşılaşması Gençlerbirliği - Hacettepe a-rasında yapıldı. Takımlar sahada şu kadrolarla yer aldılar.
| Gcnlerbirliği: Hikmet, Muzaffer, Ahmet, Metin, Oğuz, Ayhan, Kemal, Hadi, Ali, Meh-
' met, Halim.
| Hacettepe: Esat, Orhan, Ham dullah, Alâeddin, Orhan, Hakkı, Orhan, Duran, Burhan, Ak-
I gün, Zeki-
| Maça Hacettepenin vuruşu ile başlandı. Noksan kadro ile oynayan Gençlerbirliği sık sık tehlikeli akınlar yapıyor. Nitekim 16 inci dakikada Meh met hafif bir vuruşla ilk Gençler golünü yaptı. 34 üncü dakikada Hadi 2 inci Gençler golünü de yapmaya muvaffak oldu. Hacettepe de ancak 40 inci dakikada penaltıdan Alâeddin vasıtasiyle bir gol kazandı. Dev re de 2—1 Gençlerbirliğinin
lehine sona erdi.
1 İkinci devre 30 uncu dakikada Gençlerbirliği müdafaasının I topu uzaklaştırmamasından faydalanan Duran Hacettepenin 2 inci golünü yaptı. 3 dakika sonra Zeki Haceltepeye bir gol daha kazandırdı. Derhal hücuma geçen Gençlerbirliği Had inin ayağı ile buna mukabelede bulundu. Netice de de-
sona erdi. U- Ö-
Dün 4 üncü koşuda Murat bö yle rahat bir birincilik kazanmıştır.
At yarışları
Dün fesellı koşusunu Hatun kazandı
Bir muhasebe memur, nun inadı yüzünden halk son koşuyu müteakip paıasmı alabilmek için karanlığa kadar beklemek mecburiyetinde kaldı
Sonbahar at yarışlarının be- z-Jamak için kendilerinde sa-1 ganyan 385 kuruş, gincisi dün yapıldı İş günü ol-: lâhiyet görmediler. I Eliyeşil kupası centilmen
ması dolayısiyle Hipodromda Bizzat özel idare müdürü- koşusunda Metin Körmükçü pek fazla kalabalık yoktu. Bu | nün önünde cereyan eden Pehlivan ile çok güzel bir ya-
nunla beraber müşterek bahis satışları geçen haftalardan düşük değildi. Kırk bin lirası çifte bahis üzerine olmak ü-zere 91 bin liralık bilet satıldı.
Koşuların tafsilâtını vermeden müşterek bahis muhasebesi hakkında ilgililerin nazarı dikkatini celbetmek isteriz:
Dün son koşu sonra muvasalat
yapıldıktan hakemi der-
bu hâdiseden bihaber o- 1 riş yaparak birinciliği kazan-lan halk dışarıda tam bir1 dı. Özdemir Atman Tufan ile saat bekledi- Koşu 5 de ya- ' ikinci, Kayıtkan Kasva ile ü-pıldı, muhasebe , ise neticeyi çüncü oldu.
saat altıda ilân etti. | £u ](Oşuda Arda ve Bahtiyar
koşmadı- Müddet 1,51. Gan. 250, Plâseler 135, 165, 190 ku-
: niş-
• Çifte bahisin birinci olan üçüncü koşuda Şiveli
• Belle Rosc
hal neticeyi ilân etti- 1, 3 ve
5 numaralı taylar sıra ile bi-
linci, ikinci ve üçüncü oldular Fakat kararı muhasebeye tebliğ eden tartı memuru üçüncü gelen tayın numarasını sehven

Koşulara saat 15 de başlandı- Birinci koşuda hem hafif kilosundan hem de Dorreo ile Anış’ın mücadelesinden istifade eden Pulsuz birinci, Dor reo ikinci oldu Müddet 2,09
5 yerine 6 yazmış- Muhasebe de buna göre hesap yapmak üzere iken alâkalı bir zat nufnaıada yanlışlık olduğunu söylüyor: Hoparlörle
muvasalat hakemi muhasebeye davet cc/ildi- Hakem 5 numa-
ranın üçüncü olduğunu söyledi- Bu yetmiyormuş gibi tartı salonundan karar defte-
ri getirildi- Fakat her neden ise plase hesabını yapan memur bunların hiç biri ile iktifa etmiyerek imzalı yazı
islerim diye ayak diredi Bu !.( f(-r efe, orada bulunanların
ayağı
: favori olarak tutu
Nitekim Şiveli’nin
hiç biri, böyle bir kâğıt im- Centilmen koşusundan sonra koşu galibine kupa verilirken
| kolay bir galibiyeti ile sona erdi Arkasındaki mücadelede az bir farkla Amber ikinci, Belle Rose üçüncü oldu- Jokey Zekeriya Şiveli ile çok güzel bir yarış yaptı. Müddet 2 da. Gan- 210, Plâse 145, 185 kuruş.
B. Grupu Arap atlarına malı suş handikapa 14 at iştirak etti- 52 5 kilo ile koşan Murat jokeyi Reşad’ın yerinde hücu mu ile koşunun yarısından evvel başa geçti ve aynı orayı muhafaza ederek birinciliği kazandı- 59 kilo ile Maşuka i-kinci 56,5 kilo ile Keramet üçüncü oldu- Müddet 2,20 Gan. 355, Plâse 135, 190 ve 225 kuruş.
Günün en büyük ikramiyeli yarışı olan Teselli koşusuna 8 tay iştirak etti. Startla beraber Hicran ve Cebel ileri fırladılar- Bu iki tayın mücadelesi son viraja kadar devam etti.
Düz yokla Hatun fevkalâde bir şekilde uzanarak başa geçti ve bir boy ara ile koşuyu kazandı- Arkasında Yeşim ikinci, Apaş üçüncü oldu
Müddet 1,25, Gan 280, Plâse 125, 185, 300 kuruş-
Çifte bahis: Şiveli - Haltın. Tarsuslu 425, İkili bahis: Şiveli - Amber 795 kuruş verdi
ATÇI
Istanbulda dün oynanan maçlar
F. bahçe Beykozu l-O, G. saray da İstanbulsporıı 2-0 nıağlûp etti İstanbul, 14 (a-a ) — Lig maçlarına bugün, İnönü stadında devam edildi- Günün ilk maçını Fenerbahe ile Beykoz yaptılar.
Fenerbahçe: Şalopi - Müjdat, Hilmi - Salâhattin, Kâmil, M. Ali - Lefter, Erol, Ahmet, Bahri, Ilalid.
İlk dakikalardan itibaren Fenerliler Beykoz yan sahasına yerleştiler, Beykoz defansı, Fener baskısını karşılayabilmek için bütün gayretini sar fediyordu. Dakikalar ilerledikçe Beykoz kalesini çember içine alan Fenerliler 15 inci dakikada Halid vasıtasiyle ilk gollerini kazandılar.
Devre bu şekilde 1—0 Fener lehine bitti-
İkinci devrede Fenerbahçe birinci devreden çok daha bozuk oynadı- Buna mukabil gayet canlı oynayan Beykozlu-lcr, Fenerbahçe kalesini bir hayli tehdit ettiler
36 ncı dakikada da Beykoz lulaı-, kazandıkları penaltıdan | istifade edemiyerek ikinci bir ( fırsat kaçırdılar. Bu devrede Fener hücumları hemen he- j men hiç tehlikeli olmadı.
Bu şekilde cereyan eden o-yun 1—0 Fenerbahçenin galibiyetiyle neticelendi.
Günün ikinci maçı Galatasaray - Islanbulspor arasında yapıldı-
40 ncı dakikada İstanbul sporlu müdafiin kaleciye verdiği falsolu bir pastan faydalanan Reha Galatasaarya bir gol kazandırdı-
Devre 1—0 sona erdi:
İkinci devrede oyun oldukça durgun bir cereyan takip etti Bu devrede teşebbüs Galatasaray der idi-
30 uncu dakikada sol açık Bülent, sağdan yapılan bir ortayı güzel bir kafa vuruşu ile tamamlayarak Galatasaraym ikinci golünü yaptı-
Oyıııı Galatasaıayuı baskısı altında devam ederken 2—0 bitti.
Spor için büyük bir akademi
Almanya'nın yeni hamlesi
Almanya’nın en yeni ve dünyanın en modern spor akademisi. Bavyera’da spor otoritelerinin huzurunda merasimle açılmış ve akademi öğrenci kaydına başlamıştır.
3 milyon 800 bin Alman markına^ mal olan akademi binası, Münih’in bir banliyösü olan Gruen-vvald’e inşa edilmiştir.
Bütün masrafı Bavyera ^Futbol Birliği tarafından verilen akademinin gayesi, kuvvetli Alman takımları yetiştirmektir ve memleketin en iyi sporcularını talebe olarak alacaktır.
Akademinin başlıca hususiyeti, beynelmilel müsabakaların dahi yapılabileceği büyüklük ve mükellefiyetteki jimnastik salonudur. Bahçe içerisindeki futbol sahasında, istikbalin Alman futbol ve hentbol takımları antrenman yapacaktır.
Bir çok Alman spor mü-tahassısları muhtelif spor branşlarını çalıştırmak ü-zere akademiye dahil olmuşlardır. Akademinin başlıca gayelerinden biri de, 1952 Helsinki olimpiyatlarına Almanların kuvvetli bir takımla iştiraklerini temindir.
1952 olimpiyatlarına Almanların katılmaları hususunda beynelmilel Olimpiyat Komitesi, Lozan’da 24 ağustosta yaptığı toplantıda, hemen hemen ka-tileşmiştir.

Comments (0)