Sene: I
Numara: 98
Abone Şeraiti
Türkiye için Hariç için
I senelik 1200 Kr. 2500 Kr.
6 aylık ..... 600 y, —----«... 1300 „
3 ... 325 „ ......... 700 .
1 „........ 125 „......... —
Nuruosmaniye, Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
Pazar 16 Eylül 1934
"Başka birşeyi daha ziyade sezebilen, hakikati sevmeğe lâyık jeğildir^
’ Massillon
(Şerhi 3 üıcü sahifede)
L
Yevmi makale
Bu da şirketlerin ölçüsü!
Yalnız ara sıra bahsettiğimiz (otorite) nin ve (kalem) in ölçüsü olmazya! Elbet şirketlerin de bir ölçüsü bulunmak lâzımdır.
“Mihailof,, şehrimize getirildi
----------3----------
Maruf komiteci hududu nasıl geçti?
Fakat şirketlerde aradığımız ölçü alelade bir ölçü değil. Yolsuzluk ölçüsü olduğu için bunun tartısını ve derecesini tayin ve tespit etmek çok güç olduğunu da tahmin ediyorduk. Böyle bir ölçüyü bulabilmek için iki çare olabilirdi. Biri
Bir zamanlar Buigaristana hakim olan bu avuca sığmaz komiteci, Bulgar başvekiline bir mektup gönderdi
Elektrik Şirketi müdürü
M.“ Hansens,,, suallerimize cevap vermekten çekiniyor!
Ağır bir itham tufanı içinde boğulan Şirket müdürünün bu hareketi neye affolunabilir ?
şirketler hakkında tahkikat yapan komisyona müracaat edip ondan malûmat sormak. Fakat bu komis-
yon da şirketlerin hesabatını tetkik ettikçe o kadar inanılmaz işler karşısında kalmakta ve her gün ortaya o kadar yeni yeni marifetler bulup çıkarmaktadır, ki mesaisinin sonuna gelmedikçe komisyon için de bize bir ölçü göstermeğe imkân yoktur.
İikinci çare bizzat şirket müdürlerine baş vurmak ve kendilerine “ yolsuzluklarınızın ölçüsü nedir, Devletle aranızda olan mukavele-
namelere ne dereceye kadar riayet etmezsiniz, halktan fuzulî olarak çekeceğiniz paranın hududu malûm mudur ? Devlet hâzinesinden her sene nekadar vergi kaçırırsınız?,, gibi sualler sormaktır. Fakat hakkulinsaf itiraf ederiz, ki şirket müdürlerine bir muharrir gönderip te böyle sualler sordurmak ve onlara cevap beklemek biraz safdillik olurdu. Maamafih biz bu safdilliği de dün yaptık. Bir arkadaşımızı Elektrik Şirketi Müdürü M. ( Han-sens ) e gönderdik Tramvay Şirketi ile Elektrik Şirketinin hergün bir başka çeşidi meydana çıkmakta olan suiistmallerine karşı ne diyeceğini öğrenmek istedik. Arkadaşımızın elektrik şirketinde başına gelen macerayı karilerimiz gazetemizin kısmı mahsusunda okuyacaktır. Bizde zaten bu teşebbüsümüzden fazla bir şey beklemediğimiz için arkadaşımızın (sıfrülyet) gelmesine ne şaştık, ne de mütees^if olduk. Esasen şimdilik elimizde bir ölçü de vardı. Bunun daha i^î, daha şayanı hayret bir yenisi meydana çıkıncıya kadar onunla iktifayı muvafık gördük.
Bu ölçü evvelki günkü nüshamızda yazılı idi. Elektrik şirketi müdürü Müsyü (Hansens), (11) bin liralık bir vergi kaçakçılığı meselesinden dolayı mahkemeye verilmiş ve yakında hâkim huzuruna çıkarak bu kaçakçılığı niçin yaptığını izah etmeğe davet edilmiştir.
Müsyü (Hansens), malûm olduğu üzere, evvelâ elektrik şirketinin Müdürü Umumisi, sonra da tramvay şirketinin bir hâkimi zinufuzudur, Müsyü (Kindorf) da onun maiyetinde olsa olsa bir emir kuludur.
Bu iki şirketin bir senede varidatı dokuz milyon lirayı tutar. Yani bizim zavallı İstanbul Belediyesi varidatının iki misline baliğ olur. Müsyü (Hansens) her sene şirketin kasasına girip çıkan bu 9 milyon liraya aşağı yukarı istediği gibi tasarruf etmek salâhiyetini haizdir. İşte böyle 9 milyonun hâkimi olan bu zat, bugün (11) bin lira gib: naçiz bir parayı devletin hâzinesinden kaçırmak gibi bir suçla mahkemeye çağrılıyor. Şu halde şimdilik aksi sabit oluncaya kadar şirketlerin yolsuzluk ölçüsü olarak bu (11) bin lirayı kabul etmek mecburiyetindeyiz. Maamafih bu adet herhalde asgarî bir miktar değildir, tahkikat komisyonu, tetkikatmı bitirdikten sonra meselâ şirketlerin devletten (300) lira bile kaçırdığını öğrenirsek hiç şaşmayalım.
Bu garibeye intizaren şimdilik şunu söyliyelim ki elektrik şirketi müdürü için (11) bin lira kaçırmak cürmile mahkemeye gitmek te çok ağır bir şeydir. Bilâmübalâga iddia olunabilir, ki tramvay ve elektrik şirketlerinin en mühim varidat men-balarını kaçakçılık ve yolsuzluk teşkil ediyor, çünkü üç dört gün evvel de tramvay şirketinden kazanç vergisi kaçakçılığından dolayı cezasile beraber (55) bin lira tahsil edildiğini ve ayrıca da (27) bin lira istenildiğini yazmıştık.
İstanbul halkı bu şirketlerin yolsuzluklarını zaten bilmiyor değildi. Çünkü kâh tramvay parası, kâlı elektrik ücreti, kâh telefon faturası her an bu yolsuzlukları zavallı Devamı 2 inci sahifede
“Mihailof,, un siyasî bir mücrim olduğu ve iadesi mevzuubahs olmı-yacağı tahmin ediliyor
Sofya 15 (Hususî muhabirimizden) — Bugün resmî mehafilden aldığım haberlere göre, Makedonya komitesi reisi "İvan Mihailof,, , yanında zevcesi ‘"Mençe Kalinçe-va,, olduğu halde, Pazartesi günü akşam üzeri Türkiye hududunu geçmeğe muvaffak olmuştur.
Firar plânı nasıl hazırlandı?
Firar teşebbüsleri "Burgaz,, da düşünülüp plânı hazırlanmıştır.
Karı-koca, birkaç kişilik bir grubun himayesinde "Burgaz - Karapınar,, tarikiyle Türk hududuna I gitmişler , “ Fakıhköy „ mevkiinde
Dün şehrimize getirilen Makedonya komitesi reisi “ ivan Mihailof „ ile civarında hududumuza iltica ettiği "Ktrklareli» nin görünüşü
Bini temin ve idare eden 7-8 kişiyi tevkif etmiştir.
Bulgar hudut muhafızlarına görün-meksizin Türk topraklarına girmişler ve kendilerine refakat edenler geri dönmüşlerdir.
Bulgar polisi, bu firar hâdise-
llk haber teeyyüt ediyor Edirne 15 (Hususi muhabirimiz-Devamı 7 inci sahifede
— Müsyü “Hansens,,in yazı hanesi hangi kattadır?
— Altıncı katta!
Başlıyacağını tahmin ettiğim istintaktan kurtulmak için, derhal mermer merdivenleri basa-maklamıya başladım. Bu tırmanış, üçüncü kata kadar arizasız devam etti. Fakat altıncı kat, Stratosfer gibi, her babayiğitin ulaşamıyacağı bir irtifa olacak ki engeller başgösterdi:
— Nereye beyim ?
— Büyükadaya!
Bu cevabı alan muhatabım bir tahtası kıtla karşılaşmış gibi, irkildi ve bir adım geriledi. Asabî bir gülüşle ilâve ettim;
— Bu yol Büyükadaya gitmez a, be birader... Görüyorsun yukarı çıkıyorum işte!
Bir akıl mahrumu ile karşı karşıya olmadığını anlamak, muhatabıma emniyet vermişti:
. teşrifattan sonra dahi kendisile göriisü-lemiyen Elektrik şirketi müdürü M. “Hansens,,
— Yukarıda kimi göreceksiniz ?
Devamı 7 inci sahifede
Lehistanın kararı
İkinci sınıf devlet adde-
dilmek istemiyor
Birçok devletler, Lehistanın talebi aleyhinde —Lehistan bedbaht tarihini tekrara doğru gidiyormuş
Varşova 15 (A. A.) Yan resmî gazete " Pogska „ , Lehistan Hariciye Nazırı M. “ Beck „ in Cenevre nutkuna hasrettiği bir makalede ezcümle diyor ki:
“ Bu nutuk Millî bir iradenin kudretli bir tezahürü idi. Lehistan kendisi hakkında ikinci sınıf bir Devlet gibi muamele yapılmasını kati surette ret etmektedir. M. Bekin iradettiği sözlerin hakikî manası işte budur. Hâkim ve gayri hâkim diye tefrik edilmesini kabul etmiyen bir milletin iradesi ifade edilmiştir.
Vatandaşları Avrupanın ekseri memleketlerinde itisafiar hüküm sürdüğü bir devrede dinî müsamahadan istifade etmiş olan ve bin sene Avrupanın teşekkülüne hadim olmuş bulunan Leh milleti, hukuku hükümranisinin tahdit edilmesini kabul edemezdi ve buna hakkı yoktu. Lehistan, ekalliyetlerin himayesine muhalif değildir. Bilâkis, umumî olmak şartıyle bir ekalliyet mukavelesine iştirake amadedir. Mevzuubahsolan mesele milletlerin müsavi muamele görmesi meselesidir. Lehistan müsavatsızlığı
Lehistan Hariciye Nazırı M. "Bek,, ve Mareşal "Pilsudski„ yanyana
reddetmektedir. M. Bezk’in beyanatı asla bir tabiye oyunu değildir, bilâkis hır namuslu adam Leh nok-tai nazarının doğruluğunu tanıyacaktır.
Zira İnsanî teahhütlerin umumî olması talebinin meşru olduğunu herkes hissedecektir. Bu teahhütler, Devamı 7inci sahifede
Hanımlarımıza san’at öğreten kıy-
metli bir müessesenin yeni mezunları
Üsküdar Hanımları terzi dershanesi yeniden on üç mezun vermiştir.
Müessisi resmiye ve muallimleri Seniha ve Melâhat Hanımların gayretleriyle dört ayda bir müdavimlerine şahadetname veren bu müe'ssesenin üçüncü devre mezunları Kâmile, Nebiye, Lâtife, Hikmet, Mediha, Sa-miye, Zatiye, Behi-re, Feriha, Nuriye, Cemile, Ş a d a n, Âkile Hanımlarda,, ibarattir.
Bu Hanımların vücude getirdikleri güzel el ve makine işleri, Üsküdar iskelesi karşısındaki dershanede teşhir edilmektedir. Hakikate^ nefis eserler bulunan sergi, her isteyen tarafından ziyaret edilmektedir.
Yeni mezunlardan Akile Hanım resimde köylü kıyafetiyle görünmekte olup sırf san’at öğrenmek
maksadile köyünden gelmiştir ve şimdi mükemmel bir terzi olmuştur. Köyüne giderek terzihane açacağını söylemektedir.
Yeni mezunların hepsine muvaffakiyet temenni eder ve Hanımlarımızın böyle güzel ve nafi eserler vücude getirmek yolunda gösterdikleri muvaffakiyetten dolayı duyduğumuz hazzı tekrar eyleriz.
Bir fen kurbanı
Yüzbaşı Kemal Cemil
B. Ruama tutularak “Paris,, te vefat etti
Paris 15 ( A. A.) — Dün Paris camiinde Baytar Yüzbaşı Kemal Cemil Beyin cenaze merasimi yapılmıştır. Mumaileyh dört seneden-beri Paris Pastör Enstitüsünde çalışmakta idi. Türkiye Büyük Elçisi cenaze merasiminde hazır bulunmuştur.
Enstitü müdür muavini profesör Ramon, müteveffaya, ölümünden sonra takdir nişanesi olarak ecnebiler için olan büyük madalyayı vermiştir.
Kemal Cemil Bey Ruam basili hakkında lâboratuvar tecrübeleri yaparken yakalandığı hastalıktan ölmüştür.
Cenazesi muvakkaten Parise gömülmüştür. Sonra İstanbula nakledilecektir.
Ertuğrul Muhsin Bey
Ertuğrul Muhsin Bey dün geldi
Ayrılanlar resmen istifa etmemişler
Dün sabah saat 8 de gelen “Çiçerin,, vapuru Şehir Tiyatrosu rejisörü Ertuğrul Muhsin Beyi de Rusya-dan şehrimize getirmiştir. Muhsin Beyle birlikte gelecek olan Rus rejisörü M. "Triyef,, gelememiştir.
Şehir Tiyatrosundan ayrılan 7 san’atkâr hakkında malûmat almak için kendisini ziyaret eden bir muharririmize Ertuğrul Muhsin Bey demiştir ki :
“ — Rusyadan bugün geldim. Deveran eden şayialar hakkında müdür beyden izahat istedim, kendisi bana isimleri mevzuu bahsolan arkadaşların henüz resmen istifalarını bildirmediklerini söyledi. Bu vaziyet karşısında henüz hiç kimse aramızdan ayrılmamış demektir.
Operet kısmı ile dram kısmının ayrılması hakkındaki fikriniz nedir?
— Evet, böyle bir fikrimiz var. Operet temsillerini Fransız tiyatrosunda yapacağız. Bu binada da dram temsil edeceğiz. Bu şekilde hem san’at eserlerinden halkı mahrum etmemiş olacağız, hem de neş’-eli bir kaç saat geçirmek isteyenlerin bu isteklerini yerlerine getirmiş olacağız.
— Arkadaşlarınızın hangilerini Operet kısmına, hangilerini dram kısmına ayıracaksınız?
— Darülbedayi öyle bir küldür ki katiyen ayrılmağa tahapımülü yoktur. Yine böyle hep bir arada kalacağız. Operet kısmında işleri Devamı 2 inci sahifede
Rusya ve Milletler Cemiyeti “Türkiye, Rusyayı Milletler Cemiyetinde görmekle bahtiyardır „ M. “Benes,,, Rus Hariciye komiserile konuştu.
Fevfik Rüştü Beyin yeni beyanatı
Cenevre 15 (A. A.) — Milletler Cemiyeti konseyinin reisi M. Benes yanında Fransız murahhası M. Massigli olduğu kaide, Cenevre
c.varında M. Litvinofun nezdine giderek kendisine, Sovyet Rusyanın Cemiyete girmesi hakkında yapılacak davet ve buna Rusyanın vereceği cevap metinleri kakkında görüşmüştür.
öğrenildiğ ine nazaran, mükâle-meler müsait surette inkişaf etmiştir. Usule ait bazı teferruat Cenevrede halle muhtaç olmakla beraber itilâfa kat’î olarak tahakkuk etmiş nazariyle bakılabilir.
Cenevre 15 (A. A.) — Havas ajansının sureti mahsusada gönderdiği muhabiri, Sovyet Rusyaya yazılacak davetname ile Sovyet Rusya tarafından verilecek cevabın metinleri hakkında tam bir itilâf mevcut olduğunu bildirmektedir.
Son formaliteler tacil edilecektir. Çünkü Pazartesi günü Sovyet namzetliğinin Asambleye arzı ve o akşam veya ertesi gün altıncı komisyonun keyfiyetten haberdar edilmesi istenmektedir.
Devamı 2 inci sahifede
Ermeniler din ve dünya işlerini ayırdılar
Yalnız idarp ve mütevelli heyetleri bulunacak
Ermeni Patriki Meclisi cismanî reisi "Norayan,, Ef. Vahan Bey
Ermeniler din ve dünya işlerini birbirinden ayırmağa karar vermişler ve bu kararlarını da tatbik etmişlerdir.
Ermeni meclisi cismanisi reisi Vahan bey Sürenyan bu hususta dün bir muharririmize demiştir ki;
— Ermenilerinl860 dan beri mevcut teşkilâtı meclis umumî, meclisi ruhanî, meclisi cismanî ve mahalle heyeti mütevelliye-leri olarak başlıca dört kısma ayrılıyordu.
Meclisi Umumî iki senede bir kere toplanır, Meclisi cismanî
âzalarını intihap eder, geçen iki senenin hesaplarına bakarak dağılırdı.
Meclisi cismaninin vazifesi bilumum yetimhanelerin, hastanelerin , mekteplerin idaresi, hesaplarının tetkiki, kilise idarelerine bakan heyeti mütevel-liyelerin kontrolü idi.
Meclisi cismaniyi, Meclisi cismanî reisi idare ederdi. Bir sabah gazetesinin yazdığı gibi hiç bir vakit patrik idare etmezdi.
Patrik yalnız toplantıda bulunur ve eğer kiliseler hakkında lüzum olursa malûmatına müracaat edilirdi.
Cümhuriyet Hükümeti teessüs ettikten sonra bu teşkilât kısımlarının faidesi kalmadığı gibi manası dahi kalmamıştı. Görülen lüzum üzerine eskiden Meclisi ruhanî ile Meclisi cismanî muhtelit meclis namı altında bir aradada içtimalar akdederdi. Pek manasız ve faidesiz bulduğum bu toplanışlar benim zamanımda hiç yapılmamıştır, şim-den sonra da yapılmıyacaktır. ' Devamı 2 inci sahifede


İtalyada propaganda ve matbuat
Bu işlerle uğraşacak yeni bir Nezaret kuruldu
Romadan gelen haberler italyada Kralın bir emirnamende matbuat ve propaganda idaresi namıyle bir daire tesis edildiğini ve bu idarenin başına müsteşar ünvaniyle sinyor " Mosolinî,, nin damadı olan kont " Galaazzo Ciano,, nun getirildiğini bildiriyor. Bu yeni daire doğrudan ‘doğruya hükümet reisliğine bağlı olacaktır.
İtalya hükümeti bu yeni daireyi vücude getirmekle dahilî haricî propaganda işleriyle, dahilî ve haricî matbuatın takip ve tetkiki ile meşgul olan muhtelif daireleri birleştirmiş bulunuyor. Gerçi bu birleştirme ışı iki ay evvel başarılmış İse de Kral son emirnamesi ile bu yem teşkilatı resmen tanımış ve bu suretle propaganda ve matbuat işlen layık olduğu mevkie çıkarılmış oluyor.
Son teşkilât ile matbuat ve propaganda işi bir nezarete verilmiştir. Ve bu teşkilâtın birinci hedefi dahilî ve haricî matbuatı takip etmek, bunların neşriyatile meşgul olmaktır. İkinci hedefi dahilde ve hariçte propaganda yapmaktır. Bu propagandanın ilk muhatıbı imanlı Faşistlerle Faşistlik havası içinde yetişenlerdir. İkinci muhatabı dost, düşman yabancı memleketlerdir.
İtalyan gazeteleri bu mûoazebetle haricî propagandanın yabancı memleketlerdeki rejim aleyhinde cephe almıyacagını ve yalnız Faşistlik hakkında doğru malûmat vermekle iktifa edeceğini tasriha lüzum görüyorlar.
Matbuatın vazifesini ve milli propagandanın ehemmiyetini yükselten bu gibi hareketler, hiç şüphe yok ki, aynı ehemmiyetle karşılık görmeğe muhtaçtır. ~
“Roma,, ile “Belgrat,, m arası gergin
Yugoslavya matbuatı İtalyaya hücum ediyor!
Yevmî makûle
Bu da şirketlerin ölçüsü!
balkımızın, başlarına vura vura, hatırlatıyordu. Bununla beraber gazetelerin, daha doğrusu yalnız (Zaman)ın her gün yazdığı bu suiistimal haberleri halkımızı yine hayret ve dehşete düşürmektedir. Çünkü her gün bir yenisi öğrenilen bu yolsuzluklar, hepimizin tasavvur ve tahmin ettiğimiz suiistimallerin de çok fevkinde zuhur etmektedir.
Denilebilir, ki Elektrik Şirketinin bir gümrük beyannamesinde (dolar} hesabını karıştırarak (11) bin lira kaçırmağa tenezzül etmesinden şirket müdürünün ne kabahati vardır? Bunu olsa olsa gayretkeşlik etmek istiyen küçük memurlar yapmıştır. Biz bu tevili memnuniyetle kabul edebiliriz. Fakat bunu kabul edebilmek için, şirket müdürünün hüsnüniyetle hareket etmesi lâzımdır. Bu da ancak, (11) bin liralık kaçakçılık meydana çı-kıpta hükümetten talep vaki olunca şirket müdürünün derhal bu parayı ödemesi ve yolsuzluğu yapan memurları da kapı dışarı etmesiyle kabil olur. Halbuki şirket müdürü öyle yapmıyor, parayı ödememekte ısrar ediyor ve nihayet mahkemeye düşüyor. Şu halde bu yapılan suiistimalin bütün mes'uüyetini tama-mıyle kabul ediyor demektir.
Bu meselenin, dört beş gün sonra vukubulacak muhakemesini, merakla bekliyoruz ve şirket müdürünün bu yolsuzluğu nasıl tevil edeceğini kulağımızla işitmek istiyoruz. Fakat şirket müdürünün mahkemeye gelmesi pek muhtemel değildir. Yerine şüphesiz bir avukat gönderecektir. O halde her sene İstanbul halkından milyonlar çektiği halde doymayan ve yine (11) bin lira daha kaçırmak isteyen bu ecnebinin, bir Türk avukatı tarafından, bir Türk mahkemesinde ve Türklere karşı nasıl müdafaa edileceğini görmek vaziyetinde kalacağız. Bu da her halde ibretle görülecek ve seyredilecek bir hâdise olacaktır.
Fakat öyle zannediyoruz, ki bu işin kabili müdafaa tarafı yoktur ve davaya bakacak olan mahkeme, kanunun kendisine bahşettiği salâhiyet dairesinde azamî şiddeti gösterecektir.
Şirketlerin senelerle devam eden yolsuzluklarından artık bihakkın bıkmış usanmış olan İstanbul halkının ise böyle bir hükme intizar etmek hakkıdır.
ZAMAN
İktisat Vekili
Celâl Bey dün geldi ve akşam treniyle Anka-raya döndü
İktisat Vekili Celâl bey dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Celâl bey dün burada hususî mahiyette bazı işlerle meşgul olmuş ve akşam treniyle tekrar An-karaya hareket etmiştir.
öğrendiğimize göre, İktisat Vekili bey Ankaradan Anadolunun muhtelif yerlerine bir tetkik seyahatine çıkacak ve bu seyahat Şarka kadar uzayacaktır.
Vekil Bey evvelâ İzrnire gidecek ve oradan Aydın, İsparta ve Keçiburluya geçecektir.
Celâl Bey teşrinievvelin dördü-
Demokrasi meselesi hallediliyormuş!
“ Prag „ kongresinde felsefe mesailinden başka “Demokrasinin buhranı,, meselesi de “pratik olarak halledilecekmiş!
2 Eylülde “ Prag „ da bir beynelmilel “felsefe,, kongresi açılmıştır. Avrupanın başlıca memleketlerinin en meşhur filesoflannın iştirak ve “Çekoslovakya,, Maarif nazırı Müsyü “Kremar,, ın riyaset ettiği bu kongrede ilk sözü Hariciye nazırı Müsyü “Benes,, alarak demiştir ki :
“ Kongrenin ruznamei müzake-ratında yalnız nazarî mesailin değil, fakat “demokrasi,, meselesinin halli gibi pratik meselelerin de mevcut olması cidden mucibi memnuniyettir.,,
Bundan sonra M. “Benes,, nutkunda devam ile “Demokrasi ,, nin bir buhran geçirmekte olduğu iddiaları reddetmiş ve “ Demokrasi „ esaslarının hiç bir vakit buhrana maruz olmadığını, onların lâyetezal
Yunan muhaliflerinin karan Atina 15 (Hususi)— Muhalif fırka reislerinin kendisine verdikleri salâhiyet üzerine M. Kafandaris bugün Cumhur reisi Mösyö Zaimisi ziyaret ederek yeni intihabat kanununu imza ve neşredip etmeyeceğini sual edecektir.
Gazetelerin yazdığına göre “Kafandaris,,ten sonra M. Pa-panastasyo ve M. Sofolis te Cumhur reisini aynı mesele için ziyaret edecek ve M. Za-imisin vereceği cevap, muhaliflerin bundan sonra takibe-decekleri vaziyetin inkişafını tayin edecektir.
Reisicumhurluk istiyormu?
Atina 15 (Hususi) — “Et-nos„ gazetesinin aldığı habere göre Mbsyü “Venizelos,, gelecek hafta Giride gidecek ve Cumhur reisliğine namzetliğini koyup koymamayı orada kararlaştıracaktır.
Silâh tahkikatı neticelerini gizliyecekler Vaçington 15 (A. A.) — Beş hükümetin protestosu üzerine, silâh ve mühimmat satışı hakkında tahkikat yapan âyan komisyonunun yaptığı tahkikatın bazı kısımlarına sansör konulmuştur.
ne doğru Antalyada bulunacak, Mersine, Erganiye, Diyarbekire ve Mardine giderek on altı teşrinievvele doğru Ankaraya avdet edecektir.
Vekil Bey seyahati esnasında lspartada Gülyağı fabrikasının ve Keçiburluda da Kükürt fabrikasının temel atma merasiminde bulunacak ve bu civardaki madenleri tetkik edecektir.
On kişilik bir heyet Vekil Beyle birlikte seyahate çıkacaktır.
Venedik 15 (A.A.) — Deyli-Telgraf muhabirinden: Yugs-lavya matbuatının İtalyaya karşı şiddetli ve acı neşriyatı üzerine, M, Musolini, İtalyan mebuslarının Belgrat parlâmentolar konferansına iştirak etmelerini menetmiştir.
Yugoslavyada son zamanlar-
Lehistan da Şark misa-kına girmiyor
Varşova 15 (A. A.) — Havas ajansı bildiriyor:
Gazeteler, Lehistanın Şark misakına iltihak etmiyeceğine dair “Deyli Telgraf,, tan naklettikleri haber hakkında tefsi-ratta bulunmaktan imtina etmektedirler.
düsturlar teşkil ettiğini ve buhran varsa o da “Damokrasi,, hakkmdaki imanları zafa düşmüş olan demokratların bizzat şahıslarına ait bir buhran olduğunu söylemiştir. “Çekoslovakya „ Hariciye Nazırının bu sözleri hazirun tarafından hararetle alkışlanmıştır.
Fransa tarfından bu kongreye tayin edilmiş olan âza, " Ulûmu ahlâkiye ve siyasiye „ akademisi reisi sanisi ve Sorbon Profesörlerinden Müsyü “ Andrelaland „ ile "Enstitü,, âzasından ve Hukuk fakültesi Profesörlerinden Müsyü “Jozef Bartelmes„tr. Bu iki âlimin her ikisi “Demokrasi,, nin kıymet ve ehemmiyeti hakkında mühim beyanatta bulunmuşlardır.
Kongre bir kaç gün devam edecektir.
| İngiltre istilâya açıkmış!
Londra 15 (A. A.)— Havaya hâkim bir şimal devletinin Ingiltere sahillerine asker çıkartmak mevzuu etrafında cereyan eden Ingiliz manevrele-rinden alınan neticeye göre, İngiltrere bugünkü silâh şartları içinde böyle bir devletin is-tilysına açık bulunmaktadır.
Mısır tayyare alıyor
Londra 15 (A. A.) — Mısır hükümeti kendi millî müdafaası için Ingiltereden bir kaç tayyare filosu satın almıştır.
Amerikada grev devam ediyor Nevyork 15 (A. A.) — Mensucat grevi bütün şiddetile devam etmektedir. Burlington’da kavgalar olmuş ve beş kişi yaralanmıştır. Maine’de vaziyet sakin ise de gerginlik mevcuttur. Zabıta heran müdaheleye hazır bulunmaktadır. Patronlar ile amele arasındaki müzakereler durmuştur.
Macar Başvekili Roma-ya gidiyor mu?
Budapeşte 15 (A.A.) — Se-lâhiyettar mehafil, Başvekilin yakında Ranzaya seyahet edeceğine dair “ Macarsag „ gazetesi tarafından verilen haber hakknıda ademi malûmat beyan etmektedirler.
Bir İngiliz gemisi yanıyor
Panama 15 (A. A.)— "Brad-burn,, isimli Ingiliz yük gemisi Balboa civarında karaya oturmuştur. Gemi tamamen yanmaktadır. Gemideki pamuk ve fosfat yükünün kurtarılmak ihtimali pek azdır.
da İtalya aleyhine sıksık tezahürler olmuştur. Ve iddia edildiğine göre Yugoslavya hükümeti asi Avusturya Nazilerine yardım etmiştir.
M. Musolini “Aurora,, yatında Avusturya Nazırlarıyle uzun uzun görüşmüştür.
| “Sterlin„in düşürülmesine rağmen
Londra 15 (A.A) — İngiliz lirasının sukutuna rağmen ihracat hafif bir azalma göstermektedir. Ağustos zarfındaki ithalât 60.027.000 e baliğ olarak Temmuza nazaran 2 milyon isterlin artmış ve ihracat ise bir milyon 139 bin eksilerek 32 milyon 90 bin olmuştur.
Doğru ise vahşice bir hareket!
Bir Japon gemisinden üç Amerikalı memuru denize atmışlar
Manii (Filipin adaları) 15 (A.-A.) — “Hayun Maru„ ismindeki Japon balıkçı gemisinde kaçak teşkilâtı tarafından yapılan bir teftiş sırasına 24 kişiden mürekkep olan geminin tayfası tarafından iki gümrük memuru ile bir polis memuru denize atılmıştır.
iki Amerikan sahil muhafaza vapuru, Formos adasındaki "Takao., limanına mensup olan bu Japon vapurunu takibe çıkmıştır.
Yahudiler hakkında yeni kararlar
Berlin 15 (A.A) — Alman Polisi Yahudi taşekküllerine alenen hususî kıyafette gezmeği ve yine hususî işaret ve bayraklarla ve grup halinde sokaklarda dolaşmağı yasak etmiştir.
Rusya ve Milletler Cemiyeti
Birnici sahifeden devam Asamblenin kabul celsesi bu suretle Çarşamba günü akdedilecektir.
Tevfik Rüştü Beyin beyanatı
Cenevre 15 ( A.A. ) — Havas ajansı bildiriyor:
Dün Milletler Cemiyeti Asamblesinde söz alan Tevfik Rüştü Bey, Türkiyenin beynelmilel teşrikime-saiye iştirakini hatırlattıktan sonra herkese karşı çok dostane hislerle muttasıf bulunduğunu, bu yolda devamı arzu ettiğini ve Sovyet Rus-yanın kıymettar müstakbel teşriki mesaisinden dolayı Türkiyenin bahtiyar bulunduğunu bildirmiştir.
Küçük itilâfın kararı
Cenevre 15 (A.A) — Küçük itilâf daimî meclisi dün öğleden sonra tekrar toplanmış ve sonra bir tebliğ neşredilmiştir. Tebliğde ezcümle deniliyor ki :
"Konsey, Sovyet Rusyanın kabulü lehinde rey vermeğe karar vermiştir.
Davetname gönderildi
Cenevre 15 (A.A.) — Otuz devlet tarafından imza edilmiş olan davetname Fransada bulunmakta olan M. Litvinof’a saat 14de gönderilmiştir. Sovyetlerin bu akşam cevap vermeleri beklenilmektedir.
Milletler Cemiyeti konseyi Sovyetlerin cemiyete girmesine müteallik son tertibatı kararlaştırmak üzere saat 18/30 da gizli bir celse akdetmiştir.
Davetname metni kısadır. Sulhun menfaati namına Rusyanın cemiyete girmesi temenni olunmaktadır.
Turhal fabrikası
Ayın 20 sinde merasimle açılacak
Ankara 15 (Telefonla) — Alınan haberlere göre, Turhal şeker fabrikasının küşat resmî ey'ülün yirmisinde iktisat vekili Celâl Bey tarafından yapılacaktır. Bu münasebetle 400 veya 500 kişilik bir ziyafet verilecektir.
Hâkimlerin terfi listesi
Ankara 15 (Telefonla) — Hâkimlerin kıdemlerini ve terfii bak etmiş olup olmadıklarım tesbit etmek üzere sık sık toplanan komisyon bugün “dün„de içtima (tmiştir.
Yeni hâkimler kanunu kânunuevvelde mer’iyete gireceğinden bu mesai eski hâkimler kanunu esasları üzerinden yapılmaktadır.
Komisyon yakında mesaisini ikmal edecektir.
---------a----------
Bir hırsız vuruldu
İzmir 15 (Hususî) — Torbalıda Kouyah Mehmet Ağa isminde birinin mağazasındaki kasa kırılarak paraları çalınmıştır. Hâdise üzerine tahkikata başlayan jandarma hareket etmek üzere bulunan otobüs müşterilerinden iki kişiden şüphe etmiş ve bunların üstlerini aramak istemiştir. Bir tanesinin maruf sabıkalı hırsızlardan şo-
İsveç veliahtı ne zaman geliyor?
Ankara 15 (Telefonla) — Buradan alman haberlere göre, dün memleketinden hareket eden İsveç veliahtının Eylül sonunda İstanbula uğrayarak birkaç gün kalması ve Teşrinievvelin üçünde Ankaraya gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Malûmatlarını rica ettiğim Hariciye Vekâleti erkânı bu hususta müsbet birşey söyliyememekte-dirler.
Veliaht Romada
Roma 15 ( A. A. ) — İsveç Veliahtı Hazretleri Güstav Adolf - Güstave Adolphe ile Prenses Luiz - Louise - ve İn-grit Romaya gelmişler ve akşam üzeri Sicilyaya hareket etmişlerdir.
Hariciye müsteşarı
Ankara 15 (Telefonla) — Bir müddettenberi mezun bulunan Hariciye Vekâleti müsteşarı Agâh bey bugün şehrimize dönmüştür.
Çankırıda zelzele
Çankırı 15 (A. A) — Bugün saat beşi yirmide poyrazdan doğuya doğru yer sarsıntısı oldu. Zayiat yoktur.
Din ve dünya işlerini ayırdı’ar Birinci sahifeden devam EskidenMeclisi cismaniyi Meclisi umumî seçerdi. Şimdi ise heyeti mütevelliyece yollanacak bir murahhasın hükümet tarafından tasdik ve tasvip edilmiş 30 kişilik liste içersinden 10 tanesini intihap etmesi suretile heyeti idare teşkil edilecektir. Artık Meclisi umumî ve Meclisi cismani kalkmış, meclisi cis-mani yerinede yalnız heyeti idare kaim olmuştur. Heyeti idareye zaten hiç bir işe karışmayan Patrik efendi artık gir-miyecektir de. Kendisi Meclisi ruhaniye riyaset edip yalnız dinî işlerle meşgul olacaktır.
Heyeti mütevelliyeler kendi mahallerinde bulunan vatandaşlar tarafından yine mahallin en büyük mülkiye memuru tarafından tasdik edilen otuz kişilik namzet listesi içinden on kişinin intihabı ile teşkil edilecektir.
Bunlar da mıntakalarında bulunan kilise, mektep; yetimhane gibi yerlerin maddî işierijıin tanzimi ile meşgul olacaktır.
Artık bütün hesapları ve idare gibi maddî işleri de heyeti idare görecektir. Meclisi
för Kâmil olduğu anlaşılan bu iki adam üstlerini aratmak istememişlerdir. Jandarmalarla münakaşa esnasında Kâmil firar etmek istemiş ve jandarmanın ihtarına rağmen durmamıştır.
Bunun üzerine jandarma ateş etmek mecburiyetinde kalmış ve çıkan kurşunlardan biri Kâmili öldürmüştür. Hırsızın arkadaşı firara muvaffak olmuştur. Şiddetle aranmaktadır.
Şirketlerin kazanç vergileri Ankara 15 (Telefonla) —Maliye Vekâletinin alâkadarlara gönderdiği iki tamimde, şirketlerden kazanç vergilerinin ne şekilde tarh ve tahsil edileceği ile vermeğe mecbur oldukları beyanname ve bu beyannamelere plânço kâr ve zararının hesap cedv elini iliştirmeğe mecbur olan mükellefler hakkında kayıtlar vardır.
Kral “Zog„ gelecek mi?
Ankara 15 (Telefonla ) — Arnavutluk Kralının Türkiyeyi ziyaret edeceği hakkında şehrimiz resmî ve hususî mehafi-linde malûmat mevcut değildir. Panayır dün gece kapandı
İzmir 15 (Hususî) — 9 Eylül panayırı bu gece “dün gece„ saat yirmi dörtte kapanmıştır. Bu münasebetle akşamdan panayır komitesi tarafından bir çay ziyfeti verilmiştir.
Panayırı şimdiye kadar üçyüz iki bin kişi ziyaret etmiştir.
Ertugrol Muhsin Bey dün geldi Birinci sahifeden devam olanlar operet tarafında oynayacaklar, ertesi hafta Şekspirin bir komedisinde rolü olanlar gelip burada oynayacaklardır.
Muhsin Beyin muharririmize verdiği izahatı yukarıya yazdık. Fakat buna rağmen Halide, Şaziye, Şayeste Hanımlar ile Hüseyin Kemal, Zihni, Hadi ve Raşit Rıza Beylerin istifaları birer emri vaki-dir. Çünkü bu san’atkârlar istifa ettiklerini gazetecilere söylemişlerdir. Bunadan başka Raşit Rıza Bey yeni bir trup teşkil ettiğini resmen ilân etmiş, yanına aldığı artistler ile mukavelelerini yapmıştır.
Bu sanatkârların Darülbedayi müdürüne resmen istifaname yazıp vermemiş olmaları, belki buna lüzum olduğunu düşünmemelerinden ileri geldiği muhakkaktır.
ruhanî ise yalnız kilise işlerine bakacaktır.,,
Ermeni Patrikınin söyledikler Ermeni Patriki “ Nurayan „ efendi de dün kendisini gören bir muharririmize Vahan Bey Sürenyanm söylediği gibi eskiden de Meclisi cismanî de zaten hiçbir şeye karışmadığını, yalnız ruhanî işlerle meşgul olduğunu, şimdiden sonra da sadece Meclisi ruhaniye riyaset eyliyerek dinî vazifesine devam edeceğini söylemiştir.
f-
Eylül 16
SÜTUNLARDA SEYAHAT
Üniversite
Mezarla zindan arasında!
Gün geçmiyor ki gazeteler de bir ölme ve öldürme işi yazılmasın. Bir şişe rakı, bir sustalı çakı, birde sokak yosması yanyana gelince kafalarda kızıl bir bulut çakıyor ve dağ gibi delikanlılar kan içinde üstüste yıkılıyorlar. Günlük işler arasında zincirlenen bu acı haberlerin toplu görünüşündeki korkunçluk bilmem benim gibi sizi de titretir-mi ? Kardeş duygularla oturulan bu içki masalarında çok geçmeden kadehlere kan dolduran uğursuz bir son var. Alaca karanlıkları her yerden evvel kucaklayan dar, basık meyhaneler her akşam tıklım tıklım, kirli tezgâhları, mikroplu çatlak bardakları, gençler halkalayor. Ta dipte göğsü yarılırcasına öksüren sarsak ihtiyarlar da kendi akibet-lerini görmeden içiyorlar. Araya saz, söz giriyor. Bir yan bakış, barut fıçısına sıçrayan bir kıvılcım gibi gönülleri tutuşturuyor. Eller, bıçaklara, tabancalara sarılıyor. Havada tabaklar, şişeler uçuyor. Son son acı düdük sesleri, dişi garson çığlıkları ortalığı çınlatır ve ötede bir mezar kazılırken beride bir zindan kapısı açılıyor.
Niçin boşboşuna ölüyor ve öldürüyoruz ? Bilgisizlikten mi ? Bütün bu kanlı işleri yalnız ona yüklemek, düğüm tomarının ancak bir tanesini çözmek olur. Ne vakit ülkü uğrunda can vereceğiz? Ne zaman ateş zorile alev rengine girmiş potalar başında, fen ve uyanıklık meydanlarında öleceğiz ? Hangi gün insanlığı engerek gibi |saran illetlerle boğuşurken göçüp gideceğiz ? Neden düşünce için ölenlerimizin atları aramızda dolaşmıyor ? Niçin böyle kurtarıcı bir terbiyenin temelleri hâlâ atılmamıştır ? Gönüllerde iç dünyasının güzelliklerine tutkun sevgilerden uğurlu güneşler doğar ve onun aydınlığında bir renk, ışık kaynaşması olur. İmrenenler yetişir ve her yeni kurban başka bir zafer bayrağile kefinlenir.
Ben o günleri bekliyorum. Bunun içindir ki polis haberleri arasında bu şerefsiz akan kanları, boşu boşuna devrilen delikanlıları okuyup duydukça, fenalıklar geçiriyorum, Bunlar, beni mezarla zindan arasında bırakıyor. Yukarda söylediğim bilgi ve fen şehitleri de uğrunda can verdikleri bu topraklara gömülecektir. Fakat onların mezarları fikir için ölmekteki vicdan zevkini en yüksek bir dille anlatan yanar dağlara benzer. Yarınki yüksek dehalar, gönüllerinin kandilini onların ateşinden yakarlar. Seyyah
İntihap işleri
İntihap defterleri dün sabah şehrimizdeki bütün mahallelere asılmıştır, defterler Perşembe günü akşamı kaldırılacaktır.
Defterlerde ismi olmıyan veya yanlış yazılanlar olup ta itiraz edecekler mevcut ise bunların itirazları bu ayın yirminci akşamına kadar kabul edilecek, ondan sonra nazarı-dikkate alınmıyacaktır.
İtiraz edecekler bulundukları mıntıkanın intihap encümenlerine müracaat edeceklerdir.
Faşist Üniversitelilerin memleketimizi ziyareti Önümüzdek Salı günü Ital-yadan hususî bir vapurla şehrimizde üç gün kalmak üzere bin Üniveriste talebesi geleck ve Millî Türk Talebe Birliği tarafından karşılanarak şehrin şayanı temaşa yerleri gezdirile-cektir.

Cuma günü yapılan Türkiye yüzme birinciliklerinde Kocaeli yüzücülerinin ikinciliği kazandıklarını yazmıştık. Resmimiz bu yüzücüleri bir arada gösteriyor. Kocaeli yüzücülerinden bilhassa Muzaffer Hanım büyük bir muvaffakiyet göstermiş, 100 met-rod^ birinciliği kazanmasına ramak kalmışken ikinci olmuştur.
Kayıt ve kabul muamelesi dün başladı
Üniversitede ikmal imtihanlarına ve talebe kaydı kabul muamelesine dünden itibaren başlanmıştır.
D"n mektebe kaydolan talebeleri Üniversite rektörü Cemil Bey ayrı ayrı görmüş ve gençlere görecekleri tahsilin yüksekliğini anlatmış ve muvaffakiyet temennisinde bulunmuştur.
Kaydı kabul muamelesi on beş teşrinievvele kadar devam edecektir.
Fransadaki Maarif müfettişi
Maarif Vekâleti müfettişi umumilerinden Kadri Bey bir müddet-tenberi Fransada bulunmakta ve orada okuyan talebelerimizi teftiş etmekte idi.
Kadri Bey bugün şehrimize gelecektir.
Avrupaya talebe
Dün talebenin muayenelerine başlandı
Busene Avrupaya gönderilecek olan talebenin sıhhî muayenelerinin icrasına dün başlanmıştır.
Talebenin müsabaka imtihanı da 22 Eylülde başlıyacaktır. Erkek talebenin Pertevn.yal lisesinde,kızların da İstanbul kız lisesinde imtihan edilmeleri kararlaştırılmıştır.
Bu imtihanlar beş gün deyam edecektir.
olaı
Salih Zeki Bey
Maarif Vekâletinden vakî davet üzerine umumî müfettiş Salih Zeki Bey dün şehrimizden An-karaya hareket etmiştir.
Öğrendiğimize göre Salih Zeki Bey şehrimizdeki lise ve ortamek-teplerin önümüzdeki ders senesi vaziyetleri etrafında vekâletle temas edecek ve birkaç gün sonra tekrar şehrimize gelecektir.
Bir Rus muharriri geldi ve gitti Sovyet edebiyat kongresine iştirak eden tanınmış Rus muharrirlerinden M. Ehrenburg ile refikası ve kongrede Yunan edebiyatını temsil eden profesör Glınoss ile şair Costa Var-nalis dün “Çiçerin,, vapuru ile Odesadan İstanbula gelmişler ve matbuat Umum müdürlüğü namına Neşet Halil Bey tarafından karşılanmışlardır.
Misafirler Boğazda ve şehirde bir gezinti yapmışlar, Park otelinde öğle yemeğini yemeğini yemişlerdir. Yemekte kongreye iştirak eden Falih Rıfkı ve Yakup Kadri Beylerde bulunmuşlardır.
Misafirler dün rin vapuru ile hareket etmişler mişlerdir.
Arpa ihracatı Filistine ihraç edilen arpalar için kilo başına tüccardan evvelce bir milim gümrük resmi almıyordu.
Aldığımız malûmata nazaran bu mikdar görülen lüzum üzerine üç milime çıkarılmıştır.
akşam Çiçe-şehrimizden ve teşyi edil-
Perapalasta bir uyku hastalığı
Holandalı bir misafir uyku hastalığına tutuldu, hastaneye kaldırıldı
Perapalas otelinde dun iki vak’a ceryan etmiştir. Bunlardan biri yangın tehlikesi, diğeri de uyku hastalığıdır.
Otelin dördüncü katında 123 numaralı odada Holandalı Hoydrih isminde orta yaşlı bir zat oturmaktadır. Bu şahsın dün mutat saatte odasından çıkmamış olması otel idaresinin nazarıdikkatini celbetmiş kendisinin herhangi bir yorgunluğuna hamlolunarak dün akşam geç vakte kadar kalkması beklenmiştir.
M. Hoydrihin yine kalkmadığı görülmüş, odasına gidilmiş, vurulmuş, işittirilememiştir.
Bunun üzerine oda açtırılmış, Holandalı misafirin, yatağında adeta ölü denecek bir derecede ağır uyumakta olduğu görülmüştür.
M. Hoydrih uyandırılmak istenmişse de uyanmamış, bunun üzerine polis ve belediye doktoruna malûmat verilmiştir.
Belediye doktoru Holandalıyı muayene etmiş, uyku hastalığına tutulmuş olduğunu tesbit etmiş ve M. Hoydrih Alman hastanesine nakledilmiştir.
Perapalasın geçirdiği yangın tehlikesi ise şöyle olmuştur:
Saat bire doğru Beyoğlu itfaiyesine yapılan bir ihbarda otelde yangın olduğu bildirilmiş itfaiye az bir zaman içinde hazırlanmış ve Perapalasın önüne gelmiştir. Fakat ortada ne ateş, ne de duman vardır.
İtfaiye âmiri, tahkikata girişmiş ve çağırılmalarının sebebini tesbit etmiştir :
Otelin kalorifer dairesindeki maden kömürleri, her nasılsa tutuşmuş ve yanmağa başlamıştır.
Bunu gören kalorifer memuru bir taraftan otel müstahdemleriyle birlikte ateşi söndürmeğe çalışmış, diğer taraftan da itfaiyeyi haberdar etmiştir. İtfaiye gelinceye kadar da ateş söndürülmüştür.
Kaçakçılıklar
Perşembe günü İskenderiye-den limanımıza gelen Kalkavan Zadelerin Mete vapurunda muhafaza memurları tarafından yapılan arama neticesinde (2550) varak kaçak sigara kâğıdı vapur ateşçisi Rizeli Rüştüde yakalanmıştır.
Vapur kamarotu Salâhatti-nin de vaziyeti şüpheli görülmüş üstünde ve kamarasında yapılan araştırmada ipekli eşarplar, ipekli gömlekler, pijamalar ve saire bulunmuştur.
Suçluların her ikisi de gümrük ihtisas mahkemesine verilmişlerdir.
Şerhler
“Başka birşeyi daha ziyade sevebilen, hakikati sevmeğe lâyık değildir,,
Massillon
Şerh ve izçıh:
Massillon, on sekizinci asır Fransasının mütefekkir lerindendir. Onun yukarıya koyduğumuz vecize-si, hakikatin kıymetini tesbit için söylenmiş sözlerin en güzellerindendir. Çünkü hakikat, bütün güzelliklerin aslıdır, temelidir, köküdür. Hiçbir güzellik tasavvur olunamaz ki onda hakikat görünmesin. Tabiî güzelliklerin herbiri bir hakikattir, sınaî güzellikler de birer hakikattir. Fakat hakikatle alâkaları olmıyan birçok şeyler da-
Parlâmentolar 1,ân edilen Fener Son hazürhklarîn ikmaÇ, naSll Oynandl? line çalışılıyor heyetinin dikkat nazarına
Parlâmentolar konferansının^^ eylülde Yıldız sarayında toplaç, cağını evvelce yazmıştık. 23 ey^ lün yaklaşması dolayısıyle son r,K“ zırlıkların süratle ikmaline çalı^ bu maktadır.
Dolmabahçe sarayında çalışma.e| ta olan Türk grubu dünden itib ren Yıldız sarayındaki bürosurm" nakletmeğe başlamıştır. da
Yarından itibaren Türk grula(-Yıldızda çalışmağa başlıyacaktır.
Askerî heyet *
Geçenlerde Rusyaya giden ordu müfettişlerinden Fahrettin P) şanın riyasetinde bulunan aske£r heyetimiz dün sabah Rus bandıralt Çiçerin vapuru ile şehrimize avdea etmiştir.
Kalp paralar
Bir 10 ve bir 25 kuruşluk tutuldu

Zabıta, dün yine iki kişide kalp para yakaladı ve bunların ne şekilde ele geçtiğini tespit etmek üzere her ikisinin de malûmatına müracaat etti.
Karagümrükte Tercüman Yunus mahallesinde oturan Muammer efendi, dün bindiği Edirnekapı tramvayında bilet almak üzere kondoktöre bir 10 kuruşluk vermiş, kondoktör bunun kalp olduğunu görerek tramvayı durdurmuş ve zabıtaya müracaat etmiştir.
Polis Muammer Efendinin malûmatına müracaat etmek üzere kendisini karakola götürnflştür.
İkinci kalp para vak’ası Beya-zıtta olmuştur. Beyazıtta kundura boyacısı dükkânda çalışmakta olan Akifin üzerinde kalp bir 25 lik olduğı polise haber verilmiş, polis tarafından üzerinde yapılan araştırmada filhakika bir kalp 25 kuruşluk bulunmuştur.
Akifte karakolda isticvap altına alınmıştır.
Zabıta; muhtelif yerlerde sık sık ele geçen bu sahte bozuk paraların menbaını aramakla meşguldür.
Yeni tramvay arabaları
Üsküdar tramvay şirketi otomatik kapıları bulunan ve 50 kişi istiap edebilecek olan son sistem tramvay arabaları getirtmişti. Şirkei dün bu arabaların tecrübelerini yaptırmış, müsbet neticeler almıştır. Bu arabalar yakında sefere başlı-yacaklardır.
Su merkezi bitti
Belediye sular idaresi Taksimde bir su tevzi merkezi inşa ettiriyordu. Bu inşaat bitmiş ve dünden itibaren merkez faaliyete geçmiştir. Bu şekilde Beyoğlu mmtakasma daha bol ve daha devamlı su verilecektir.
ha vardır ki insanlarda sevgi uyandırabilirler. Meselâ kazanç hırsı, şöhret hırsı, gösteriş hırsı gibi. Bu gibi şeylere yüreğini açan ve o sevgi uğrunda hakikat aşkını ihmal eden insan, Massillonun dediği gibi, hakikati sevmeğe lâyık değildir. Daha doğrusu hakikat- hangi mevzuda olursa olsun - fazileti gösteren ışıktır. Bu ışığa göz yummak, en yüksek bir hazzı feda etmek demektir. Hayatın hiçbir zevki bu fedakârlığa değmez.
ZAMAN
Ellerinde stat bulunan kulüplerin masrafları çoktur.
Bu itibarla kendilerini alâka-dareden maçları bu stadlarda oynamaları icap eder. Bu cihetin, Lik maçları fikstürü yapılırken nazarı dikkate alınması zarureti vardır. Bunun için şu kolay formülü teklif ediyoruz:
Stad sahibi olan kulüplerin birbirlerile karşılaşmaları mü-tekabilen kendi sahalarında olmalıdır. Meselâ Galatasaray -Fenerbahçe maçlarından biri Taksimde, diğeri Kadıköyünde oynanmalıdır. Beşiktaş - Fenerbahçe ve Beşiktaş - Galatasaray maçları da o suretle kar-şılklı oynanmalıdır.
Sahası olmayan kulüpler, sa-sahibi kulüplerle karşılaşır-maçi saha ga_
Trakya havalisin'oda ovnamak tarda yaban domuzu bulunduğundan köylü bu hayvanlarla mücadele etmekte ve her gün bir çoklarını telef eylemetedir.
Trakya müfettişi umumiliği bunu nazarı dikkate almış ve elde edilen yaban domuzlarının derisinden köylünün istifadesi için Ticaret Odasına müracaat ederek bir çok ihracat maddelerimiz meyanında yaban domuzu derisinin de satılmasını istemiştir.
Ticaret Odası bunu alâkadarlara bildirecektir.
Japonyadan yapılacak ithalât
Japonyaya mal ihraç etmeden o-adan emtia ithal etmek isteyenlerden Türk - Japon ticari anlaşması mucibince yüzde kırk beş nisbetinde kaparo alınmaktadır.
öğrendiğimize göre, bu kaparo mezkûr ticarî muamele için kâfi görülmemiş ve bundan sonra rica bir de kefalet istenmesine rar verilmiştir.
ay-ka-
Bulgarlar

Bir Türk mahallesini ateşlediler
Dün Bulgaristandan gelen bir muhacirin anlattıklarına nazaran, Varnaya tabi Deniz köyünün Türk mahallesine bundan beş gün evvel Bulgarlar tarafından ateş verilen ve Türk evleri eşyası ve içindeki çoluk çocukla beraber yakılmıştır. Kendilerini kurtarabilenler Varnaya iltica etmişlerdir.
Evvelce yalnız Türklerle meskûn olan Deniz köyüne son zamanlarda Trakya ve havalisinden muhaceret eden Bulgarlar yerleştirilmişlerdi. Yapılan bu yangın köyü tamamile bir Bulgar köyü haline getirmiş bulunmaktadır.
Dünden itibaren ilkmekteplerde talebe kayıt
Busene ilkmekteplere 927 doğumlular kabul edilecektir. Istanbulda ıl
mekteplere takriben onbin müracaat vuku bulmuştu. Busene İlk mekteplere yazılma istiytcek talebenin birkaç bin daha fazla olacağı tahmin edilmektedir.
İstanbul Borsası kapanış liatleri 15-9-1934
ÇEKLER
Londra Açılı, 622,25 Kapanış 62L50
Nev-York 0,805185 0.80525
Paris 12,06 12,06
Milâno 9.2665 9,2640
Brüksel 3,3867 3.3850
Atina 83,4225 83,256
Cenevre 2,4375 2,4356
Sofya 65,9025 65,85
Amsterdam 1,1738 1,1724
Prag 19,1075 19,0915
Stokholm 3,1175 3,115
Viyana 4,2836 4,28
Madrit 5,82 5,815
Berlin 1,9907 1.9833
Varşova 4,2080 4,195
Budapeşte 3,9375 3,935
Bükreş 79,565 79,5014
Belgrat 34,6390 34,6112
Y okohama 2,6883 2,6862
Moskova 1090.— 1091.—
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapanış
96,75
97
47,65
47,65

0/0 5 faizli 1933 lkramiyeli (Ergani) 0/0 7,5 faizli Türk borcu tahvili I Anadolu D.yolu I II ı » » ııı
Anadolu Demiryolu mümessil 0/0 7,5 Türk B. fil 0/05 Hazin. _____
yahut çaldıkları beş kuruşu tiyatronun kapısında verirler. Sahneye yanaşırlar. Onların eline bir kucak ip tutuşturulur ve kendilerine bir tanesini çekmeleri ihtar olunur. İp çekilmekle piyes başlamış ve o ipin ucuna bağlı olup ilk nazarda gö-rünmiyen nesnenin bir eşi depodan çıkarılarak çocuğa verilmekle de piyes - o seyirci hesabına - bitmiş olur. Şimdi oyunu seyretmek sırası başka bir çocuğundur. O da beş kuruş verecek, bir ip çekecek ve bir firkete alıp evine dönecektir.
Okuyucularımız,Belediye zabıtasının, bilinmez hangi ahlâki hikmete müstenit mülâhazalarla veya içtimai zaruretlerle, hoş gördükleri şu serbest tali oyunlarından bahsettiğimizi elbette anlamışlardır; o zabıta, çocuklara kumar zevki aşılanmasına göz yumdukça biz bu sütunda faciayı teşrih etmekten geri kalmıyacağız. Bugün şu feci yolsuzluğu bir piyes halinde tasvir ettik. Bir başka gün o piyesin haile-vî mahiyetini ileri süreceğiz.
Maksadımız şudur : Ya bu tali oyunlarının çocuk terbiyesi bakımından muzır ve hatta mühlikl bir şey olduğunu Belediye kabul1 ederek onu menetmelidir, yahut ço-i cuklara açık surette kumar zevki aşılanmasında mahzur olmadığı ilâr olunarak bize susmak lüzumu ifhan olunmalıdır. Başka türlü bahsi kapamamıza imkân yok.
Gürültü ile mücadele
Gürültü ile mücadele kararı mucibince esnafın sabahları saat sekizden evvel bağırmanı a 1 a r ı lâzımgelmektedir, Halbuki bazı yerlerde buna riayet edilmediği ve sabahları yediden itibaren satıcıların gürültü yaptığı hakkında Belediyeye şikâyetlerde bulunulmuştur.
Belediye riyasetinden şuaba-ta dün bir tamim gönderilmiş, gürültü ile mücadele işine ehemmiyet verilmesi bildirilmiştir.
Eylül 16

Yevmî makale
Nafıa işleri mecmuası
İtalyada propaganda ve matbuat
Bu işlerle uğraşacak yeni bir Nezaret kuruldu
Komadan gelen haber!..;) H.; î"
e propaganda idare.! namrylr! b.r d«re te... damad. olan kont
aşına müsteşar unvanıyle Binyo. . . d eni daire doğrudan
Galaazzo Ciano „ nun getirildiğim bıld.rıyor, bu yen
'doğruya hükümet reisliğine bağlı olacaktır. harkî
İtalya hükümeti bu yeni .da,.rjyl takip ve tetkiki ile meşgul
İ5İeriyliy.ko!duSu mevkie çıkarılmış oluyor. ..s kİ. „.,«rete verilmiştir.
Ve U ^^0’bi^h^ S8 « haHH tarife
ba"|Ct.”a'”g«e,!"edr,ir'bu mün.aebetle harici propagandanın yabana
muhtaçtır. Ö. R.
Bu da şirketlerin ölçüsü!
■ eve iki defa giren hırsız
«TpVz tama çok zarar getirir lyler. Bir hırsız bu darbı me-m cezasını çekmiştir.
Yieki isminde biri, bundan üç be evvel Karagümrükte Melek ytun mahallesinde Ahmet ağa-e ?ı evine girmiş ve bir konsol aVJ,zündeki 150 lira parayı çalıp -uçmağa muvaffak olmştur. PU!jZeki, bu kadarla işi atlatmak |artememiş ve evvelki gece yine |er’/nı eve girmiştir.
Komşulardan biri, eve hırsız irdiğini görmüş ve polisi ha-Lferdar etmiştir.
Polis, Zekiyi içeride yakalamak için tertibat almış ve ya-3İaûıağa muvaffak olmuştur. Ampul hırsızlığı ro Hergün bir tarafta ampul ^ırsızlıgı oluyor. Dün de Gala-• »saraydaki İş Bankası sergisine giden Akif isminde biri, r)aviyonlardan birinden üç tanu ■hmpul aşırıp sıvışmakta iken _orada bulunan sivil memurlar —tarafından yakalanmıştır.
G Bir arkadaşlık vazifesi İL**'d-O Galatada Kule dibinde Es-
Günde bir Kiîap
Nafıa Vekili Ali Bey vekâlet teşkilâtını kuvvetlendirmek ve daha canlı bir hale kaymak için bir takım tedbir almış ve bir hayli müessir ve müsmer yenilikler yapmıştı. O meyanda bir “tercüme, neşriyat, istatistik ve müze müdürlüğü,, de [vucüde getirdi. Büyük Millet Meclisinin tasvibine iktiran eden teşkilât kanununa göre bu daire, her ay idari ve her üç ayda bir fennî olarak iki mecmua neşredecekti.
Mecmuala», ilim ve fen yolunda çalışacaktır. Türkün ülküsüne varmak için nasıl çalıştığını, ümran yolunda - muasır memleketlere yetişmek, milletini o seviyeye yükseltmek için - sarfettiği gayreti gösterecektir.
Şimdi ilk sayısı elimize gelen “Nafıa işleri mecmuası,, nın mesleki ve gayesi budur. Mecmua, başlangıç olarak koyduğu yazıda şöyle
“Osmanlı imperatorluğunun 1848 de ihdas ettiği Nafıa Nezareti yetmiş beş senelik işlerini 1923 tarihinde Türkiye Cümhuriyeti Nafıa Vekâletine bırakmıştır. Mülga nezaretin bütün işlerine tevarüs eden Cümhuriyet Nafıa Vekâleti on sene zarfında bütün mazinin mesaisine tekabül edecek kadar iş görmüş ve göstermiştir.
“Türkiye Cümhuriyeti memleketin ^yükselme savaşında gösterdiği himmet ve kabiliyetler sırasında takip ittiği imar siyasetinin en mühim {safhası demiryolu inşasında tecellî Ittmiştir. Cümhuriyet hükümetinin 'teşekkül tarihinden bugüne kadar 1 geçen az bir devirde meydana ge-j İrilen eserler en bedbin olanları j »ile hayrette bırakacak vaziyette- ■
dir. Kara yollarında şose ve köprüler yapmak gayesini takip ederken Türkler Avrupa ve Asya gibi iki mühim dünya parçası arasında bir geçit olan Anadoluyu imar yolunda azamî gayretler sarfetmişler, az bir zaman zarfında yüzlerce köprü ve uzun mesafeli kara yolları meydana getirmişlerdir. Türkiye Nafıası demiryolunda olduğu gibi kara yoluna da azamî ehemmiyet vermektedir.
“Tabiatın bahşettiği sulardan yalnız bulundukları vaziyette istifade ile kanaat getirmemiş olan Anadolu da asırlardanberi gelip geçmiş olan milletler bu toprakların zenginliğini meydana çıkarmak için suların her tarafa akıtılabilmesi gayelerini istihdaf etmişler, hâlâ kısmen mevcut olan eserlerini yapmışlar ve ihtiyaçlarını tatmin etmişlerdi.
“Kendi saltanat ve istilâ arzularından başka birşey düşünmeyen Osmanlı Padişahları hayatî olan bu noktayı ihmal etmişler, bu yolda yapılan eski 'mamureleri bile bozmuşlardır. Cümhuriyet hükümeti bu ihtiyacı hakkiyle takdir etmiş, memleketin ihtiyacı olan suculuğu da inkişaf ettirmeğe yol açmıştır,, “İşte bu mecmua kara ve demir yolları ile sulama işlerini ve geçirdikleri hadisat ve safahatı takip ederek gayeye erecektir. [Aynı zamanda bu mecmua kara ve [demir yollariyle su işlerinden maada muhabere yollarında ve memlekette faaliyette bulunan amme müesse-selerinden ve onların takip ettikleri gayeden muntazaman malumat verecektir.,,
Kendi yapacağı hizmeti bu suretle tesbit ve ilân eden “ Nafıa
kinazi apartımanı kapıcısı Vi-tali efendinin karısı madam Ester, zabıtaya müracaatla kocasının bir kaç gündür kaybolduğunu söylemiştir.
Zabıta tahkikat yapmış ve Vitalinin yanında teyzesinin kızı madam Sultana ile beraber muntazam pasaportla ispanyaya gittiğini tesbit etmiştir.
Madam Sultananm Istanbul-daki ailesi nezdinde yapılan tahkikatta, Sultananm ispanyada bulunan kocası tarafından istendiği ve Sultananm kocasının, bu işi Vitali efendiden rica etliği tespit edilmiştir.
Vitali efendi arkadaşının ricasını is’af ettikten sonra avdet edecektir.
Sahibi aranan yüzük
Kemerburgaz sıhhiye memuru Şevket beyin refikası Faika hanım, Mahmut Paşada bir börekçi dükkânında börek yemiş, muslukta elini yıkarken altı taşlı bir elmas yüzük bulmuş ve polise teslim etmiştir. Polis yüzüğün sahibini aramaktadır.
işleri mecmuası,,nın ilk sayısı güzel basılmıştır ve resimlidir. Müteakip sayıların daha mükemmel çıkacağına ve vadettiği malumatı vereceğine tam bir kanaatimiz vardır. Binaenaleyh mecmuanın muvaffakiyetle devamını temenni ederken diğer vekâletlerin de halkı bu gibi vasıtalarla tenvir etmeleri arzusunu izhar etmek isteriz: Çünkü resmî menbalardan [verilen malumata müstenit ve daha doğrusu resmî yazılar, tenevvür işini daha kolaylıkla temin eder.
Bu mecmuaların en büyü'-: faydası, taalluk ettikleri vekâletin faaliyetleri ve ortaya koydukları eserler hakkında, en doğru bir vesika hizmeti görmeleridir. Tarih bile bu vesikalara dayanarak - yanlışsız - yazılır.
"Nafıa İşleri mecmuası,, için tekrar muvaffakiyet dileriz.
( Millî Roman
Artık neşelenmişti, cebindeki anknotları okşıyarak Sevinci ve ! ielmayı düşünüyordu. Resmini bek-’ yen kadın, onun etrafında kendi anat eserini seyre hazırlanan ka-ıbalık ve bu aldatılmış adamlar arafından verilecek ağır hüküm
ti |g Jİ alırına bile gelmiyordu. Zekâsını
I iletmekten memnundu, ahlâk kay-îh.......
k‘i(
Ba tift
ı’ usu bu sefil memnuniyetin yanın-a en küçük bir yer alamıyordu. Belma onu kapıdan karşıladı, Szlerile kucakladı, tebessümlerde ^tü s
t I
Tefrika No: 12
—Bilseniz, dedi, gelmiyeceksiniz e ne kadar üzülüyordum. Bütün misafirlerime de sizden bahsetmiştim. Hepsi ve anamla babam, benim keşfettiğim san’at hâzinesini görmek için sabırsızlanıyorlar.
Ve antrenin hemen yanıbaşında bulunan salonumsu yere Bülendi sokarken heyecanlı bir sesle haykırdı:
— Selâml Büyük İskenderimiz geliyor 1
Gürültülerle daha apartımanın dış merdiveninde Bülendi karşılamış
olan bir düzüne insan, birden seslerini kesmişlerdi, Büyük İskender denilen misafiri temaşaya hazırlanmışlardı. Bunlar Belmanın annesi Mehlika hanımla babası Saim beyden, Sevincin kardeşi Muzafferden, İnci hanımla biraderi Kâmrandan, Muhtar isimli bir bahriyeli ile Adil adlı bir genç zabitten, Hüsnü bey-denilen bir tayyareciden ve dul Naciye hanımdan ibaret bir kalabalıktı. Belmanın annesi, Hüsnü beyin oturduğu koltuğu arkadan kucaklamıştı, başını da tayyarecinin omuzuna koymuş gibiydi, yarı sarhoş görünüyordu. Saim bey, İnci hanımın dizleri dibinde oturuyordu, Kâmran Sevincin, Muzaffer Naciye hanımın yanında yer almıştı. Adille Muhtar ayakta duruyorlardı.
Bülent, Belmanın arkasından salona girince biraz şaşalar gibi oldu, ilkin kimi, ve ne şekilde se-lâmlıyacağını tayin edemediğinden donuk yüzünü dört tarafa çevirip duruyordu. Daha o sabah kendisiyle aşk mukavelesi yapan Sevinç, ta-mamiyle yabancı bir vaziyette idi, tanımıyan bu gözle bakıyordu.
-ZAMAN -
Avcılar bayramı
Diyarbekirde avcılar büyük bir bayram tertip ' ettiler ve 8 saatte 1200 av yaptılar
Diyarbekir 10 (Hususî) — B. U. Müfettiş Hilmi beyin himayesinde bulunan Avcılar Kulübü günden güne verimli bir surette faaliyetini ilerletmeye ve muhit avcılarını bir araya toplayarak samimî bir ahenk ve tesanüt içinde avcılığı kuvvetlendirmeye başlamıştır.
Kulüp Cuma günü beşyüzden fazla kulüp âzasının iştirakile Cin Ali de büyük bir bayram yapmıştır. Bayram günü saat üçten itibaren davetlileri kulübün temin ettiği hususî otomobiller bahçeye taşımıştır. Davetliler arasında B. U. Müfettiş Hilmi Beyle, Vali Faiz Bey ve Kolordu Kumandanı Kenan Paşa da bulunmuştur.
Dicleye bakan ve çok güzel bir manzarası bulunan Cin Ali bahçesinde, hususî bir dikkat ve itina ile yapılan bu toplantı, Diyarbekir surlarının sıkıcı havası içinde bunalan davetliler üzerinde ilk nazarda çok hoş
Trahom Mücadele Reisliği
Gaziantep 7 (Hususî) — Şeh-rimiz Trahom Mücadele Reisi Dr. Kâşif Ömer Bey Adana hastahanesi baş hekimliğine tayin edilerek yerine Dr. Nuri Fehmi Bey getirilmiştir. Kâşif Ömer Bey çok değerli doktorlarımızdan olup memlekete trahom mücadelesi noktasından büyük hizmetler yapmıştır.
Orduda fındık ihracatı
Ordu 13 (A.A.) — 22 Ağus-tostan 7 Eylüle kadar 339.000 kilo iç, 2080 kilo kabuklu fındık sevkedilmiştir.
Siirtte yol inşaatı
Siirt 13 ( A.A. ) — Eruh ve Şirnak kazaları arasında otomobil geçecek yol inşaatına başlanmıştır. Bu yolun önümüzdeki Cümhuriyet bayramında açılması için vilâyet çok büyük ■faaliyet göstermektedir.
Otomobil kazası
Şoför Ali Efendinin idaresindeki 1091 numaralı otomobil evvelki gece saat yirmi birde Divanyolundan geçmekte iken Sultanahmette oturan 17 yaşlarında Nuri isminde bir gence çarparak yaralamıştır.
Nuri Efendi tedavi altına alınmış, şoför de yakalanmıştır.
Onun bu hali, bu yabancı duruşu genç ressamı sendeletmişti. Çünkü umduğu hazzın bir kısmını kaybedeceğini sezinsemişti. Bütün erkeklerin bakışları da diken gibiydi, hemen hepsi Büyük İskenderin oraya gelişinden hoşnut olmamış görünüyorlardı. Belmanın babası Saim Bey bile ev (Sahibi olmasına rağmen nazik bir tebessüm göstermiyordu. Yalnız iki kadın, Belma-nın annesiyle dul Naciye Hanım, anlayıcı ve alıcı bir gözle bu iri yapılı esmer genci süzüyorlardı.
Bülent otuz beşik iki kadın gözünde parlıyan şu alâkadan biraz cüret aldı Belmaya yalvardı:
— Beni hanımlara ve beylere tanıtınız !
Belma, gülümsedi:
— Onlar sizi tanıyorlar. Yalnız siz onları tanıyınız. İşte annem, babam. Bu, pek sevgili dostumuz Naciye Hanım. Sanatin her şubesine meftun ve her sanatkâra hayran bir gönül taşır. İnci, kardeşim demektir. Sevinci, benimle birlikte görmüştünüz. Muhtar Bey, denizcidir ve tıpkı denize benzer. Esrar
bir tesir bırakıyordu. Saat beşte Halkevi cazının çaldığı güzel parçalarla bayram şenliklerine başlandı.
Müteakiben Kulüp tarafından hazırlanan büfeden, masalara bol yemekler ikram edildi. Büfenin zenginliği hakkında bir fikir verebilmek kastiyle binden fazla Üveyik ve Keklik avından yapılan yemek ve mezeleri kaydetmek kâfidir sanırım.
Bu Avları yapmak için Kulübün yirmi avcısı ava çıkmış ve sekiz saat zarfında bin iki yüz av yapmak suretiyle büyük bir muvaffakiyet göstermişlerdir. Avcılar bayram mahalline geldikleri zaman davetliler tarafından sürekli bir surette alkışlanmış ve takdir edilmişlerdir.
Eğlenti saat on bire kadar, çok derin bir neşe içinde devam etmiştir. Bu toplantıya Halkevi caz ve saz heyetlerinin iştirak etmesi de neşe ve ahengi bir kat daha arttırmıştır.
Bir haftalık üzüm ve incir satışı İzmir 14 (A. A.) — Eylülün sekizinden 13 üncü akşamına kadar bir hafta zarfında bor-sada 8,50 den 20 kuruşa kadar 26.510 çuval üzüm ve 5 kuruştan 14 kuruşa kadar 10. 558 çuval incir satılmıştır. Satışlar hararetli olmuştur.
Muallimlerin hazırlığı
Burdur '14 ( A. A. ) — On günden beri Maarif Müdürünün Riyasetinde birlik binasında toplanmakta olan vilâyet muallimleri önümüzdeki ders yılı zarfındaki tedrisat hakkında konuşma yapmaktadırlar.
Mektepliler İzmirde
İzmir 12 (Hususî) — İstanbul yüksek iktisat ve ticaret mektebi talebesinden şehrimize gelen bir grup dün ticaret ve sanayi odasını ve bazı üzüm, incir imalâthanelerini ve bor-sayı ziyaret etmişlerdir.
Muğladan yapılan ihracat
Muğla 14 (A. A.) —Vilâyetimizin muhtelif iskelelerinden ağustos ayı içinde 125 Öküz, 138 inek, 111 boğa, 214 keçi, 111 koyun, 43 kuzu, 2113 kümes hayvanı, 4 manda, 2 beygir, 210 kilo sünger ve 51500 kilo gübre civar adalara ihraç edilmiştir.
Adanada Maarif tayinleri
Adana 13 (Hususî)— Lağvedilen Adana Kız Muallim Mektebi tedris usulü muallimi Akif Bey Adana Erkek Muallim mektebi tedris usulü muallimliğine naklen tayin edilmiştir.
Adana Kız Muallim Mektebi müdürü ve tarih coğrafye muallimi Murtaza Bey Sivas Erkek Muallim Mektebi müdürlüğüne ve tarih coğrafye muallimliğine tayin edilmiştir.
Adana Erkek lisesi Fen bilgisi muallimi Hıfzı bey ayni mektep fizik muallimliğine tayin edilmiştir.
Adana Kız muallim mektebi tarih coğrafya muallimi Sa-diye H. Adana Orta mektep tarih coğrafya muallimliğine tayin edilmiştir.
Adanada sünnet düğünü
Adana 14 (A. A.)— Bu ayın 21 inci perşembe günü Hima-yeiefâl cemiyeti tarafından bir sünnet düğünü yapılacak, bir çok fakir yavru merasimle sünnet ettirilecektir.
Adanada ne kadar buğday alındı
Adana 14 (A. A.) — Pamuk ve koza nakliyatı hararetle başlamış olduğundan son günlerde pazara pek az buğday gelmektedir.
Ziraat Bankası Adana şubesinin mevsim başlangıcından şimdiye kadar aldığı buğday yekûnu 5 milyon kiloya varmıştır. Bankanın buğdaylarından 6-7 tonunun ihraç edilmek üzere olduğu duyulmuştur. Adanada Gazi heykeli Adana 14 (A.A.) — Gazi heykeli kaidesinin inşası mimar Abdullah Ziya Beye ihale edilmiştir.
Tütün mahsulü
Muğla 13 (A. A.) — Havalar müsait gittiğinden yakında tütünlerin sonu alınacaktır. Yeni tütün kanunu mucibince tütünler balye haline geldikten sonra satılacağından tütünleri balye yapmak için geceli gündüzlü çalışılmaktadır. Tütünler eski senelere nisbeten daha nefis ve daha temizdir.
dolu bir hilkat I Âdil Bey, dişlerinde mitralyoz saklı bir zabit. Kendisile münakaşaya girişilmez. Çünkü söz söylemez, bombardıman yapar. Hüsnü Bey, tayyarecidir. Fakat uçmaktan ziyade uçurmayı sever. Dolaştığı yer, gönüller semasıdır. Kâmran, İncinin kardeşidir. Sportmendir. Burada ve yabancı ülkelerde gol yiye yiye müthiş bir yenilmek kabiliyeti kazanmıştır, hangi takıma girse mutlaka mağlûbiyetine sebebiyet verir. Yalnız burada bizim aramızda galip çıkmıya imrenir. Muzaffer Bey, Sevincin ağabey-si. Muharrirdir. Makalelerini gazetelerde okumayız, ağzından dinleriz. Bu bizim için külfetli de olsa masrafsız oluyor 1,. Şimdi dostlarımızı tanıdınız, değil mi, buyurun, oturun.
Belma, kendi yanında yer hazırlamıştı, delikanlıyı yüreğine yakın oturtmak istiyordu. Uzun süren pre-zante sırasında da onu yanından ayırmamıştı, koluna yapıştığı için adamcağızı el öpmek ve sıkmak vecibelerine bile riayetten adeta menetmişti. Bülent bu tazyik altında
odadakileri sadece selâmlıyabilmiştû Tanışma merasimi bitip te kız, iki kişilik bir kanepede kendine yer gösterince oturmıya hazırlandı, fakat Sevincin sesi bu hareketi yarım bıraktı. Sarı kız, âmir bir şive ile onuda yanına çağırıyordu:
— Buraya gelin İskender Bey Hazretleri buraya gelin. Beni şu acemi sportmenden kurtarın.
Onun yanında oturan Kâmran da ayağa kalkmıştı, reveranslar yaparak genç ressama yerini takdim ediyordu:
— Ben tarih bilmem amma Büyük İskenderin bir çok işler yaptığını kulak dolgunluğuyle bilirim. Ona benzetilen siz de beni kızlar elinde hırpalanmaktan kurtarınız, buyurun, gülegüle oturun.
Belma dudaklarını ısırırken Sevinç, genç ressama fısıldıyordu:
— Senedin mürekkebi daha kurumadı. Ne diye başkalarının yanına oturmak istiyorsunuz ?
O, bir şeyler kekelemek isterken beriki sert bir bakışla susturdu, koca adamı bir kuzu sükûnet ve belâhatile yanına çökertti.
Devamı var
Eylül 16
YAKIN VE UZAK ŞARKTA
İran şehirlerinde merasim
Jİ heyetinin dikkat nazarına
“ Firdevsî,, nin bininci yıl dönümü tesit ediliyor Iranda Ecnebi mütehassıslar
Tahran—(Hususî) Şehname sahibi Firdevsinin bininci yıl dönümünü tes’it için yapılan hazırlıklar devam etmektedir.
Bir taraftan Tahranda, diğer taraftan şairin metfun olduğu Meşhette geceli gündüzlü çalışılıyor ve yapılacak ihtifallerin mükemmel olması için her fedakârlığa katlanılıyor.
Bütün bu işlerin masraflarını deruhte eden “İran Asarı Mil-liyesini İhya,, cemiyeti bu fırsattan istifade ederek şairin mezarını da yeniden yaptıracaktır. Cemiyet, Şark ve Garbin tanınmış ilim, san’at ve fikir adamlarına davetnameler göndermiş ve bu ihtifale iştirak etmelerini istemiştir.
İhtifali bizzat Rıza Şah Hazretleri açacak, ve daha sonra davetliler tarafından nutuklar söylenecektir.
Firdevsî ihtifalleri yalınız Tahran ve Meşhet şehirlerine inhisar etmiyerek bütün şehir-
lerine de şamil olacağı için her şehirde bir ihtifal heyeti teşkil olunmuştur.
İhtifalin günü henüz tesbit edilmemekle beraber Eylülün ortalarında yapılması kuvvetle muhtemeldir.
Ecnebi Mütehassıslar
Tahran ( Hususî ) — İran Hükümeti yüksek mekteplerde çalışmak üzere fizik, kimya, nebatat ve hayvanat ilimlerinde mütehassıs ecnebiler getirtmek ve bunları çalıştırmak üzere bir lâyiha hazırlamıştır. Lâyiha millî mecliste itirazlarla karşılanmış ve bazı mebuslar, yabancı mü-tahassısların öz yürekle çalışmadıklarını söyledikten başka İrana karşı hiyanet ettiklerini söylemişlerdir. Bu mebusların işaret ettiği ecnebi mütehassıslar İran mâliyesinde yirmi otuz sene çalışmışlar, fakat gümrüklerde suiistimal yaptıkları an-şılmış, bunun üzerine memuriyetlerine nihayet verilince hariç-
te İran aleyhine propaganda yapımışlardı.
Bununla beraber hükümet lâyihası kabul olunmuştur.
Şeker fabrikaları
Tahran ( Hususî) — İran hükümeti memleketin bir kaç tarafında şeker fabrikası yaptırmağa karar vermişti. Şeker fabrikası yaptırılacak yerlerin biri de Şiraz şehri idi.
Tahrana gelen haberlerlere göre bu şehirde fabrikayı tesis ile meşgul olan heyet fabrika arazisinin civarında pancar zer’iyatı için 12 mil genişliğinde bir yer ayırmıştır. Önümüzdeki yıl 800 hektar pancar ekilecektir. Fabrika inşaatı devam ediyor ve inşaatın gelecek ay nihayet bulması bekleniyor.
Şiraz şeker fabrikası her sene 20 bin ton şekere muhtaçtır. Bu fabrika tarafından lacak şekerlerin Cenup katarına kâfi gelmesi maktadır.
çıkarı* mınta-umul-
Efganistan - Hindistan hududunda
Bombay (Hususî) — Hindis-tanıu şimali garp hududu ile Efganistan arazisi arasında kendine bir saltanat kurmak istiyen bir müddei türedi.Bu adam Alin-garlı Fakir Şah namiyle tanınmıştır. Kendisi “Fakir,, lerden müteşekkil adamlarile otlaklarla dolu olan ve İngiliz himayesinde bulunan Malakand arazisini ele geçirmek istiyor.
Fakir Şah ile onun emri altında bulunan Fakirler, ikide birde sağa sola akın yapan, baskın veren adamlardır. Bunlar şimdiye kadar birkaç kere Malakand arazisine tecavüz etmiş-erdir.
Bu tecavüzlere bir nihayet vermek için Fakir Şah •geçenlerde bir itimaa davet olunmuş, daveti kabul etmiş, fakat içtimada müzakere-
ye iştirak edeceğine içtima yerinde toplananlara hücum etmiş, toplanan kabile reislerinden bir kaçını yaralamış ve gerisini dağıtmıştır.
Fakir Şah daha sonra İngiliz-lerin elinde bulunan Kot kalesini ele geçirmek istemişse de muvaffak olamamış, İngiltere hükümeti de bu havaliye kâfi derece de tayyare göndermiştir.
Irak devletinin tesisi günü
Bağdat (Hususî) — 23 Ağustos günü Irak devletinin başına kral seçilen merhum Şerif Faysalın tetviç edilmiş olduğu ve Irakın krallık sayıldığı ilk gündür. Onun için bugün Irak tarihinin mühim bir günü sayılmaktadır. Birçokları bu hatırayı kutlulamışlardır.
C RADYO PROGRAMI ~ı l_____________________J
16 Eylül Pazar
İSTANBUL
18,30: Plâk neşriyatı 19,20: Ajans haberleri. 19,30: Türk musiki neşriyatı (Kemani Reşat Mesut Cemil, Muzaffer Beyler ve Vecihe, Vedia Riza Hanımlar.) 27: Ateş güneş klübünden nakil. 21,30: Orkestra karışık program.
223 Khz. VARŞOVA. 1345 m.
Suriye yeni bir nişan ihdas etti
Malûm olduğu üzere Emevi-ler, vaktile merkezi Şam olan büyük bir imparatorluğun başına geçmişler ve o zaman Atlas Okyanosundan başlıyarak orta Asyanın içerilerine kadar uzanan bir devlete hükümran olmuşlardı. Suriye hükümeti bu hanedanın adım yaşatmak için Ümmeye namını taşıyan bir nişan vücude getirmiştir.
Suriye Cümhur reisi bu nişanın vücude getirildiğini anlatan emirnamesinde şu sözleri söylemektedir:
“— Emevilerin medenî ve askerî muvaffakiyetlerini milletin hafızasında yaşatmak için işbu kararlar ittihaz edilmiştir:
1 — Ümeyye namını taşıyan Suriye için millî bir nişan vücude getirilmiştir. Bu nişan mülkî, askerî büyük muvaffakiyetler kazananlara verilir.
2 — Bu nişan üç derecelidir: 1 şemseli 2 mürassa 3 kor-donlu.
3 — Cümhur reisi bu nişanı taşıyanların en büyük reisidir. İlh... „
Nil yükseldi ve taştı
Sular 100 senedenberi görülmemiş bir derecede kabardı ve taştı
20: Popüler havalardan mürekkep konser. 20,45: Musahabe. 21: Akşam konseri. 21,45: Haberler. 22: Lembergten neşeli neşriyat. 23ı Musahabe. 23,75: Kon6erli reklâmlar. 24: Musahabe. 24,10: Dans musikisi,
823 Khz. BÜKREŞ,
12: öğle konseri. 13-15 mutat gündüz neşriyatı. 78: Jean Marcu orkestrası. 19: Musahabe. 79,20ı Jean Marcu orkestra. 20. Üniversite. 20,15: Plâk. 21: Marş ve valslardan mürekkep konser. 22: Spor 22,70: Leharin eserlerinden mürekkep bir po-püri 23: Haberler.
686 Khz, BELGRAT, 437 m.
20: Plâk. 20.10: Musahabe. 20,40: Reklamlar. 20,50: Plâk. (Popüler şarkılar.) 27: Plâk. 21,30: Bir opereti nakil. 23,30: Plâk 25: Kahvehane konseri.
638 Khz. PRAG. 470 m.
20,05: Tagannili piyano, musikisi. — Musahabe. 21,05: Hafif şarkılar. 21,55: Çocuk neşriyatı. 21,15: Karışık neşriyat. — Almanca haberler, 23,30: Schrammel musikişi.
230 Khz. LÜKSEMBURG, 1304 m.
İngilizce neşriyatı 21: Dans ve sesli film musikisi. 21,20: Musahabe. 22: Karışık İngiliz musikisi. 23: Hafif musiki. 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
79,50: L11I keleti tarafından piyano konseri. 20,35: Musahabe. — Spor. 21,45: Sensr ve Sopran muganni tarafından Of-fenbachin eserlerinden konser. 23,70: Haberler. 23,20: Mandio caz, takımı. 24: Imrc magyeri Sigan takımı.
704 Khz. STOKHOLM. 426 m.
20,35: Radyo tiyatrosru 27,10: Radyo orkestrası. 23: Tagannili karışık konser. 24: Plâk.
ROMA-NAPOLİ-BARI,
21,10: Plâk. — Musahabe. 21,45: İspanyol v© cenubî Amerika musikisiden mürekkep konser. 23: Emmerich Klamanm eserlerinden konser.
MİLANO-TORİNO-FLORANSA
21: Spor - Plâk. 27,45: Romadan nakil. 841 Khz. BERLİN, 357 m.
ağı ilân edilen Fener maçı nasıl oynandı?
? maçı bir hâ-1 • arı dik-
lerı y- bu
fundan tam 10 sene ev evvel yana civarında kâin Resenh Avusturyanm ilk kuvvetli ma'y istasyonu kurulmuştu. O î-r‘*y,n a pek kuvvetli sayılan Viy Fakat yonunun kudreti 17 kilovtbakanın yana istasyonu bu kudre^pılmasi-panın her tarafından pekjU kara-liyor ve programındaki . . ,
j ı . □ -ı- Kan y°k-
dolayı her yerde sevılıy'.. J lûmdur, ki operet, vak,kta?h,ar musikinin nefisi “ Ben \müracaat sikişiyim,, diye kendisinrı yarıya Hakikaten Viyana endi saha-okadar mükemmel Vi’:aJar ____ sine tesadüf edilir ki ‘Hdar maS‘ geçtiği halde dinliye/e rının başından bir tün tamazlar. Bu mer»^|j mahsus hususî repe.^ dır ve en tanınmış ’ tekârlar taraf.ndau1 haktan Be-den sureti mahsus'^gat etmeleri redilmek üzere pa^jtekim Fener--Radyo popurile,, n,anakaça„. bu musiki Par^ac|||ar mevsimi olan ki?
tesadüf edilir, ae Beşiktaşlılar Sabah pek etunlarına kadar naatik deraile „ maç, bu kültür merk .... ....
. ;aa ettiler. Hatta ce yarısından sr
le, ikiye kadar Jah,bi salâhiyet le geç saatlerdşe günü geç va-siki verilir. naçın oynanamı-Son aylar 2^ daki siyasî va takım münasebca2»,nı sui kastlere sah yana rnerkezinqm ■isi münasebetlle
musiki şenlikle
bu mas-böyle ol-maçları nizamen
takımının söylüyor-
kulağımı* Hatta bizzat musiKi şenıiKie r» -ı .
münasebetle 1 »'e‘tar Beş.ktaş-Avusturya CumJ tevsik ettik, radyoyo ziyare^sında yirmi seresine takdirler[j|De]e|,jmj2]e bj_ bede bulunacak kj f(|tbol Iekete olan mul rarl.klar.ndan b1’111’3" Be?lkta? hâdiseleri taki-
I aîll(S€1wm*ye önünde ıksan kazanacağı
Radyc maç‘çin’ Fe-* uıden kaçamaz-Lüksemburg’
radyo sergisi kü
6 ila 13 Eylül 9“ 8‘Ç vakte bulunmuştur. 1 9ahaya flka-“O E R ^den
günü karar-V idiler ? Fener-
Bir kaç ay evk imkânını mı R„ işaretli bir
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 15-9-1934
ÇEKLER
Kahire (Hususî) — Üç ay Nil nehri, Kahire civarında son derece alçalmıştı. Suların açılması yüzünden kıyılar açıldığı ve uzandığı için Mısırlı çocuklar burada oynuyorlardı.
Yaz ortalarına doğru Nil nehrinin suları yemyeşil kesildi ve yukarı Mısırdaki su mahzenlerini açarak nehire su vermek lüzumu hissedildi. Geçen Temmuz ayında vaziyet birden bire değişti. Sular yükselmeğe ve suyun rengi yeşilden kırmızıya dönmeğe başladı. Temmuzun sonlarına doğru bu sene Nil sularının pek bereketli olacağı anlaşıldı. Habeşistan ve Sudandaki bekçiler, busene suların çok mebzul olacağını
vaktinde haber verdikleri için Mısır hükümeti geçen ay zarfında işçilerden bir ordu hazırlamağa mecbur olmuş ve bunları nehrin kıyılarını sağlamlaştırmak işinde kullanmıştır.
Nihayet beklenen netice hasıl oldu’ Sular yüz seneden beri görülmiyen bir tarzda yükseldi. Üç ay evvelki suların seviyesi ile bugünkü yüksekliği arasında tam otuz kadem-lik fark vardır.
Nil nehrinin bu şekilde taşması yüzünden ötede beride bir takım zararlar olmuş, Ka-hirede ise hükümet fevkalâde tedbirler aldığı için pek mühim zararlar olmamıştır.
Nilin Kahireye verdiği zarar,
19,30: Trio konseri. 20,30 Spor. 21 Radyo orkestrası. (Tagannili konşık neşriyat.) 2330: lstirahatlerde son haberler. 592 Khz. VİYANA, 507 m.
20,25: Haberler, muhtelif* 27,05: De r Narrenhof isimle musikili temsil 23,75: Habsrler, 23.35: Dans musikisi, 1 Muartet Viyana musikisi.
785 Khz. LEİPZİG, m. 382
20,10: Köylü harbi, 21: Alman opera-— e,, on. u.u__ıor# 23,45:
(arından parçalar. 23,20: Haberler Spor, 24,05 Dans musikisi.
su sığıntısı yüzünden bir takım köhne binaların yıkılmasıdır. Hükümet bu çeşit evlerin vaziyetini evvelden tetkik ederek evleri tahliye ettirmiş, bunların içinde yıkılması zarurî olanlar yıkılmıştır.
Yukarı Mısırda pamuk mahsulü bir dereceye kadar hasara uğramıştır.
Fakat bütün bu zararlar, büyük su mahzeni yapılmadan evvelki zararlara nisbetle göze çarpmıyacak derecededir.
E sile neşriyat, başL imkân
dalga uzunluğundL
. . . m ?a müzakere
kez bundan 10 gu
Perşenbe ve Paza. çamları berayı t bulunuyordu. Vi\ geç vakte diğine göre, ismaklarını id-baaema her gün ılar, bu şa-16 dan 24 de merkezinin progr suretiyle neşriyat Bu merkezin naşı’1 t yana ra__, _ rica edildiğinden zeleri olan amainü, Vienne, Autriche hususî bir bildirmelerini rica Fenerbabçe Bari radyosu cihet, kâfi
propa
Uzun zamand Ç* kendi Sa-Bari merkezinde istemeleri propaganda neşrijoğru olmadır. İlkönce yalnız şada vasıl propaganda da yap,ojdur( sonraları bütün .
Balkan milletlerini?11 ettikten yatta bulunmağa bfe‘ei*nı:
Son olarak 20 Aeye men-dilile de müsahabel jjç saha üzere bir küşat resi ve burada Yunanist-, .
... , . Gala*asa-
rı de hazır bulunmv sebetle İtalya Âya şından ve radyonuîfrçFVner-Markoni bir nutuk iratS»^ milletin dostluklarını ve sâı. yetlerini arttırmakta radyonun
.akla, Cuma ndan büyük Fener-■adyo idafnak istiyor-
maçtan
Ellerinde stat bulunan kulüplerin masrafları çoktur.
Bu itibarla kendilerini alâka-dareden maçları bu stadlarda oynamaları icap eder. Bu cihetin, Lik maçları fikstürü yapılırken nazarı dikkate alınması zarureti vardır. Bunun için şu kolay formülü teklif ediyoruz:
Stad sahibi olan kulüplerin birbirlerile karşılaşmaları mü-tekabilen kendi sahalarında olmalıdır. Meselâ Galatasaray -Fenerbahçe maçlarından biri Taksimde, diğeri Kadıköyünde oynanmalıdır. Beşiktaş - Fenerbahçe ve Beşiktaş - Galatasaray maçları da o suretle kar-şılklı oynanmalıdır.
Sahası olmayan kulüpler, saha sahibi kulüplerle karşılaşırken her iki maçı da saha sahibi kulübün stadında oynamak mecburiyetindedirler. Saha sahibi olmayan kulüplerin birbirlerile karşılaşmaları esnasında, en ziyade hasılat getiren statların münavebeten kullanılmaları kabildir.
Bu suretle maç hasılatından hisse alan mıntakada, oynıyan takımlar da istifade edeceklerdir Bu usulün en büyük faidesi kulüpleri birer saha sahibi olmaya teşvik olacaktır ki Belediyenin senelerdenberi yapamadığını kemli mahdut bütçeleriyle başaran Fenerbahçe ve Beşiktaşın eserleri bu kulüpler için cesaret verici misallerdir.
Londra Nev-Yorlc Paris Milano Brüksel Atina Cenevre Sofya Amsterdam p,ar Stokholm Viyana Madrit Berlin Varşova Budapeşte Bükreş Belgrat Y okohama Moskova
Açıhş 622,25 0,805185 12,06 9.2665 3,3867 83,4225 2,4375 65,9025 1,1738 19,1075 3,1175 4,2836 5,82 1,9907
4,2080 3,9375 79,565 34,6390 2,6883 1090.—
Kapanış 621.50
0.80525 12,06 9,2640 3.3850 83,256 2,4356 65,85 1,1724 19,0915 3,115 4,28 5,815 1.9833 4,195 3,935 79,5014 34,6112 2,6862 1091.—
Tahvil ve Senetler
0/0 5 faizli 1933 İkramiyeli (Ergani) 0/0 7,5 faizli Türk borcu tahvili I
Anadolu D.yolu I II „ » ıu
Anadolu Demiryolu mümessil
0/0 7,5 Türk B. III
0/05 Hazine
Merkez Bank Ergani B ve C İş bank nama Bomonti Nektar
Allan Çimento
Açılış Kapanış
96,75
47,65
60.25—
56,25
97.—
10
97
60.25—
Muğlada bir kaçakçı kaptan mahkûm oldu
Muğla 15 (A. A.) — Cenup adalarından aldığı konyağı ka-çak suretiyle memleketimize sokmaktan suçlu gümrük muhafaza motörü kaptanı Mehmet efendi sekiz ay hapis cezasına mahkûm olmuştur.
Mihailof şehrimize getirildi
Birinci sahifeden devam
den) — Makedonya komitesi reisi “İvan Mihailof,, ile zevcesinin hududumuza iltica ettiği ve “Kırklardı,, nde muhafaza altında bulunduruldukları hakkında verdiğim haber teeyyût etmektedir.
İcra ettiğim hususî tahkikat, hududumuza iltica edenlerin "Mihailof,, ile zevcesi “ Mençe Kalinçeva,, olduğunu göstermektedir.
Bu hususta malûmatına müracaat ettiğim en salâhiyettar resmi makamlardan bana şu cevap verildi: “ — Biri kadın olmak üzere iki Bulgarin hudutlarımıza iltica ettiği doğrudur.
Ancak bunların hüviyetleri tam ve sıhhatli olarak henüz tesbit edilememiştir.
Bunlar, hüviyetlerinin tesbiti için Istanbula gönderilmek üzeredirler.,,
Istanbula sevk
Edirne 15 [Hususî muhabirimizden] — Makedonya komitesi reisi "Mihailof„ ile zevcesi bu sabahki (dün sa-baı/ki) trenle İstanbula sev-kedilmişlerdir.
* ¥ ¥
Mihailof ve Zevcesi şehrimizde
Makedonya komitesi reisi "İvan Mihailof,, bir zamanlar Bulgaris-tanda Başvekilden daha nüfuzlu ve daha hâkim olan bu ihtilâlci, nihayet Bulgaristandan kaçmaktan başka çare bulamamış, memleketimize iltica etmiştir. Son “Gör-giyof kabinesinin siyasî fırkaları lağvetmesi Yugoslavya ile iyi münasebetler te’sis etmek istediğinden Makedonya komitesinin de faaliyetine niyahayet vermesi üzerine, başta Başvekil “Görgiyef„ olmak üzere bütün kabine âzasına “ Ya Makedonya komitesile uğraşmaktan vazgeçiniz, yahut ta hepinizi öldüreceğiz,, diye tehdit mektupları yazan ve şimdiye kadar da her tehdidini yerine getiren bu meşhur komiteci»'-?* Bulgaristanda artık barınamaması, “Görgiyef,, kabinesinin pek şiddetli davrandığını göstermektedir.
“Gazetecilere teslim olmadım !„
Şakası olmıyan, fakat bu defa Gospodin “Görgiyef,, e mağlûp olan en | Mihailof,, ile zevcesi “Mençe
Kalinçeva,, dün akşam saat sekizde, memurlarımızın muhafazası altında olarak, “ Kırklareii „ nden Istanbula getirilmiştir.
Bu yaman komiteci, istasyonda yerli ve ecnebi gazetecilerle fotoğrafçıların adeta hücumuna uğramış, fakat:
"— Ben gazetecilere değil, Türk hükümetine iltica ettim !„ diyerek hiçbir şey soy lemek istemem iştir.
“İvan Mihailof,, la zevcesi, dü« gece polis müdüriyetinde misafir edilmişlerdir.
iade mevzuu bahis değil
Bu mülteciler hakkında ne muamele yapılacağı henüz malûm olmamakla beraber, “İvan Mihailof» la zevcesinin Bulgaristana iadesi mevzuubahs bile olmıyacağı tahm n edilmektedir. Çünkü Türkiye ile Bulgaristan arasında bir iadei mücrimin mukavelenamesi mevcut bulunuyorsa da, “İvan Mihailof» un siyasi mücrim addi lâzımgeleceği zannedilmektedir. Bulgaristanın“An-kara„ Sefirine vekâlet eden Bulgar sefareti baş kâtibi de dün bir muharririmize, " İvan Mihailof „ un siyasî mücrim olduğunu,, söylemiştir.
Bulgar mehafiline gelen malûmat
Şehrimiz Bulgar mehafiline gelen malûmatta, “ ivan M.hailof „un hudutlarımıza nasıl iltica ettiği şu şekilde anlatılmaktadır :
Makedonya komitesi reisi, geçen pazartesi akşamı “Burgaz,, da bir dostunun evinden on arkcda-şıyle beraber nyrılmış, bunlar hudut üzerindeki “Fahıkköy„ mevkiine gelmişlerdir. Burada, komite reisinin arkadaşları Bulgar hudut muhafızlarını lâfa tutarak meşgul etmişler, “İvan Mihailof,, ile zevcesi bu aralık hududu aşmışlardır.
Bulgar muhafızlar biraz sonra bu firarı farketmişierse de içişten geçmiş, bilâhare “Mihailof„un sekiz arkadaşı Bulgar polisi tarafından tevkif olunmuşun
“Mihailof,, , hududu geçergeç-ıncz muhafızlarımıza teslim olmuşur. !
Komitecinin Başvekile mektubu
“Mihailof,,, hududumuza iltica | etmeden evvel Bulgar Başvekiline . bir mektup göndermiş ve şu cüm- f İçleri yazmıştır: '•*
“Ben asla teslim olmam. Siz de ; beni nafile aramayın, bulamazsınız.,,
2
İtalyada propaganda ve matbuat
Bu işlerle uğraşacak yenii bir JMezaret kuruldu
Komadan gele» baba''«r
.e propaganda idare.! camiyle bir doires te W olan kont
HldiriyonBu yeni daire doğrudan
b-
Ve bu te,kllâbn birinci hedefi dahilî V bane. matbuat, takıp etmek bunların ^Ut.t^a'ni.Ta^le'rie
^Tkndha.vy.:.Pn;:inde yeUt£na. İkinci muhatabı dost, dû,man ya-‘“"ha”.'”'gazeteîerPbu mûna.ebetle haricî propagandanın yabancı memleketlerdeki rejim aleyhinde cephe almiy.eaj.rn ve yaln.z Fa’,atbk ‘a ' k.nd. doğru malûmat vermekle iktifa edeceg.n. tear.h. luzum görüyorlar.
Matbuatın vazifemi ve milli propagandanın ehemmiyet.».
bu gibi hareketler, biç sûnhe yok ki, aynı ehemmiyetle karşılık gormege mühtaçtar. p
Yevmi makale
Bu da şirketlerin ölçüsü!
halkımızın, başlarına vura vura,
I
Nafıa işleri mecmuası
Nafıa Vekili Ali Bey vekâlet teşkilâtını kuvvetlendirmek ve daha canlı bir hale koymak için bir takım tedbir almış ve bir hayli müessir ve müsmer yenilikler yapmıştı. O meyanda bir “tercüme, neşriyat, istatistik ve müze müdürlüğü» de [vucüde getirdi. Büyük Millet Meclisinin tasvibine iktiran eden teşkilât kanununa göre bu daire, her ay idari ve her üç ayda bir fennî olarak iki mecmua neşredecekti.
Mecmualar, ilim ve fen yolunda çalışacaktır. Türkün ülküsüne varmak için nasıl çalıştığını, ümran yolunda - muasır memleketlere yetişmek, milletini o seviyeye yükseltmek için - sarfettiği gayreti gösterecektir.
Şimdi ilk sayısı elimize gelen “Nafıa işleri mecmuası,, nın mesleki ve gayesi budur. Mecmua, başlangıç olarak koyduğu yazıda şöyle diyor:
' “Osmanlı imperatorluğunun 1848 'de ihdas ettiği Nafıa Nezareti yetmiş beş senelik işlerini 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Nafıa ;■ (Vekâletine bırakmıştır. Mülga nezaketin bütün işlerine tevarüs eden 1 [Cumhuriyet Nafıa Vekâleti on sene (zarfında bütün mazinin mesaisine [tekabül edecek kadar iş görmüş ve 'göstermiştir.
İ “Türkiye Cümhuriyeti memleketin yükselme savaşında gösterdiği himmet ve kabiliyetler sırasında takip
. ^ttiği imar siyasetinin en mühim tafhası demiryolu inşasında tecellî tmiştir. Cümhuriyet hükümetinin , teşekkül tarihinden bugüne kadar geçen az bir devirde meydana ge-'■ irilen eserler en bedbin olanları 1 )ile hayrette bırakacak vaziyette-L--------------------------------------

Bugünün Aşkları
i 1 Millî Roman
, Artık neşelenmişti, cebindeki
| anknotları okşıyarak Sevinci ve ’ ' Jelmayı düşünüyordu. Resmini bek-1 ı yen kadın, onun etrafında kendi 1,j anat eserini seyre hazırlanan ka-I • ıbalık ve bu aldatılmış adamlar
, arafından verilecek ağır hüküm i* **' atırına bile gelmiyordu. Zekâsını F inletmekten memnundu, ahlâk kay-îj A usu bu sefil memnuniyetin yanın-ı J. a en küçük bir yer alamıyordu. 7 I’ Belma onu kapıdan karşıladı, g]4)zlerile kucakladı, tebessümlerile , )tü:
T

1 tarafındanursa olsun, eğer geç-
I Ok Kaşmir arkı ferdiyetçiliği zaafa
** /-ı_. ıjkasdında ise. herhal-
dir. Kara yollarında şose ve köprüler yapmak gayesini takip ederken Türkler Avrupa ve Asya gibi iki mühim dünya parçası arasında bir geçit olan Anadoluyu imar yolunda azamî gayretler sarfetmişler, az bir zaman zarfında yüzlerce köprü ve uzun mesafeli kara yolları meydana getirmişlerdir. Türkiye Nafıası demiryolunda olduğu gibi kara yoluna da azamî ehemmiyet vermektedir.
“Tabiatın bahşettiği sulardan yalnız bulundukları vaziyette istifade ile kanaat getirmemiş olan Anadolu da asırlardanberi gelip geçmiş olan milletler bu toprakların zenginliğini meydana çıkarmak için suların her tarafa akıtılabilmesi gayelerini istihdaf etmişler, hâlâ kısmen mevcut olan eserlerini yapmışlar ve ihtiyaçlarını tatmin etmişlerdi.
“Kendi saltanat ve istilâ arzularından başka birşey düşünmeyen Osmanlı Padişahları hayatî olan bu noktayı ihmal etmişler, bu yolda yapılan eski 'mamureleri bile bozmuşlardır. Cümhuriyet hükümeti bu ihtiyacı hakkiyle takdir etmiş, memleketin ihtiyacı olan suculuğu da inkişaf ettirmeğe yol açmıştır,,
“İşte bu mecmua kara ve demir yolları ile sulama işlerini ve geçirdikleri hadisat ve safahatı takip ederek gayeye erecektir. [Aynı zamanda bu mecmua kara ve [demir yollariyle su işlerinden maada muhabere yollarında ve memlekette faaliyette bulunan amme müesse-selerinden ve onların takip ettikleri gayeden muntazaman malumat verecektir. „
Kendi yapacağı hizmeti bu suretle tesbit ve ilân eden “ Nafıa
Tefrika No: 12
—Bilseniz, dedi, gelmiyeceksiniz diye ne kadar üzülüyordum. Bütün misafirlerime de sizden bahsetmiştim. Hepsi ve anamla babam, benim keşfettiğim 6an’at hâzinesini görmek için sabırsızlanıyorlar.
Ve antrenin hemen yanıbaşında bulunan salonumsu yere Bölendi sokarken heyecanlı bir sesle haykırdı:
— Selâml Büyük İskenderimiz geliyor 1
Gürültülerle daha apartımanın dış merdiveninde Bülendi karşılamış
«fz'Sır Fransız iktisatçısı dünya 1 r vaziyetini nasıl görüyor
Şark tütün rekoltesinde eksiklik var
J^U^ıan iktisadı buhranı hak-şı zün( Revue Bleue de Baron rivışmre un yazdığ) bir makale-b!7ekcur^en» muharririn vardığı l^em^ticeleri alâkaya şayan bul-Knı Okuyucularımızın bir fi-Kcedinmeleri için, Fransız ik-Jirditçısjmn vardığı neticeleri er(h(çeye çeviriyoruz: Pcs.î^yjL tekâmül ediyor ve alanîa'ın yar,nı» düne hiç te . Sonesi pek muhtemeldir. ;:leri daha iyi tanımak C Herg'-jsaJâtı ancak ihtiyaçlara (irsiz ığ. e£jecek derecelere in-eSaraide yapdmakta olan
)aviyonklar» meyveli neticeler ımpul
hırada buni iktisadın tutturacağı
Galatada^astbnda ise- derhal-kinazi apart,medenî milletlerin tali efendintni olan arz ve ta-Ester, zabıtâç saygı göstermeli-casınm bir kâ duğunu söylen . „
7 1*. L ..inekte olduğumuz Zabıta tahk ... .
Vitalinin yan.n’P ka,des,ne ka'Ş' zı madam Sulttadan ba?ka blr muntazam pasak cbaba evvelden ya gittiğini tesl lâzımgelen buğ-Madam Sultap biriktirilmesi; daki ailesi nezrinin iskontaları tahkikatta, Sult uymuyor diye yada bulunan Işymetten düşür-dan istendiği 'jatlan maaş ve kocasının, bu işi N ini ic ■ et. rica ethgı tespit . , L. .
.... r .. alma kuvvetini V)talı,efend) (sasasen üksek casını ıs ar ettik. . . .
det edecektir. “ yen;den faz‘ c ı «t • leşmiş Amerika
öahıbı arar.,
«nam ve emtia Kemerburgaz tşiddeUİ
nizam-ru Şevket beyincihan ikt;. hanım, Mahmut lüsbütün uzatan rekçi dükkanınd'kestisini kökün-muslukta elini sebepler, taşlı bir elmas alizm iflâs et-ve polise teslim an zenginlik yüzüğün sahibiniyUn olduğu bir iihiiiiiiiiiiihiiiikhiİliIH II) um"‘^klanmış değ'll-işleri mecmuası„nıı . . .
, , . .tanın şiddet ve
basılmıştır ve resu . Y sayıların daha m' ziyade insanla-ğma ve vadettiğalarından ileri ceğine tam bir kı
Binaenaleyh )»»«iinler jnjn kiyetle devamını \ diğer vekâletlerinîyctİ vasıtalarla tenvirîCjl]ğunıuz yılda izhar etmek istey,. j|eme g,_ menbalardan ı v.. . .
- . .. . urkıye, Y unanıs-
mustenıt ve da yanlar, tenevvûrristan rekoltele-lıkla temin eder den 30 nisbetin-
Bu mecmuals vardır. Bu mem-das), taalluk «ç birisi 1932 de faaliyetleri ve ekim sahalarım eserler hakkında . , . ,, . ,
,. .. .. yeniden tedbirler
sika hizmeti gor(
le bu vesikalara Iklım Şartları ve lışsız - yazılır, en kuraklık bil-“Nafıa İşleriîtan, Yunan Ma-tekrar muvaffak Turkiyenin bazı
olan bir düzüne le Hasan Renl. lerini kesmişlerde Ozeri„e Otomo-denilen misafiri ,den çlkarlp kap|. mışlardı. Bunlar.di|er Bir çeyrek Mehlika hanımla. Hanım söylene den, Sevincin k% gj,dı, Remzi di-İnci hanımla bil otomobil de bir Muhtar isimli biWik ikametinde adlı bir genç za!
denilen bir tayya * ciye hanımdan ib
Belmanm annesi “‘»“"« ta dugu koltuğu ar ’aa‘ kadar ,s°”ra baş.m da tayy‘,na «,rdk Del,ka-koymuş gibiydi,aŞ2,nda 8İ«ara-nüyordu. Saim »k““)ak‘a )(«• dizleri dibinde f,nca“ kal”e duru' Sevincin, MuzaPslnln de »£*■■)“ İsyanında yer alılduSu görülüyordu, ayakta duruyot^f* Süreyya hapis
Bülent, Be'#‘ slk“)t) il» sigara salona girince idi. Maamafih
oldu, ilkin kimi ve heycca" "erl
lâmlıyacağını ta
donuk yüzünü ("da" k“f‘"la»-aya’ . j r» l 1 kemali sabır ve
duruyordu. Daha ,
aşk mukave' :““5(î karar ’erd,*‘ . , )»du. Ömer çavuşu görün-mamı.’’’, , . 1 ’ °
ordu, ki:
— Ne haber Nefer ağa, ne is-
kısımlarında tütünlerin teneb-bütünü eksiltmiştir.
Mayıs ayındaki fena hava balkanların birçok yerlerinde ekinleri harap etmiştir. Bilhassa Bulgaristan çok zarar görmüş ve rekoltesinin yüzde 30 nisbetini kaybetmiş bulunmaktadır. Yu-nanistanın rekolte eksiği yüzde 30 Türkiycnin de yüzde 25 tahmin edilmektedir.
Son seneler rekoltelerini aşağıdaki tabloda tetkik edeiim.
Rakamlar milyon kilodur.
1031 1932 1933
Türkiye 51 18 36
Yunanistan 43 28 50
Bulgaristan 31 17 18
Yekûn 125 63 İÖ4-
Her üç memlekette rekolte
eksikliğinin vasatisi yüüde 25 olarak kabul eylediği takdirde şark tütünlerinin bu seneki hasadı 78 milyon kilo tahmin edilebilir.
Bu eksiklik piyasa vaziyeti oldukça düzeltecektir, çünkü her memlekette alınmakta olan tedbirler dolayisile şimdiye kadar satılamamış olan eski mahsûlden müdevver istoklar yavaş yavaş elden çıkmaktadır.
1933 rekoltesinin dörtte üçü şimdiye kadar satılmıştır Yunanistan 1 haziran tarihine kadar yuvarlak rakkamla 40 kilo satmış bulunmaktadır ki bunun 35 milyonu 1933 rekoltesine 5 mi'.yonu da daha eski rekoltelere aittir. Yeni ve eski rekolte'erden piyasalara arzedil-miş o!an miktar 57 milyon kiloyu buimuştur.
Bulgaristanda geçen seneden kalma stoklar şimdi 3 ile 4 milyon kilo arasında tahmin edilmektedir. Busene için Bu'-gar tütünleri belli başlı iki müşteri bulmuştur, Almanya ve Avusturya. Bu iki memleket arasında büyük birer takas uzlaşması başarılmak üzeredir. Bu stokları henüz satılmamış ve zürra elinde bulunan 4,280,000 ki'.o tütün daha ilâve edilmek lâzımdır. Ancak takas uzlaşması bütün bu stokları yarı yarıya indirecektir.
Bize gelince elde istatistik olmadığı halde diyebiliriz ki geçen sene rekoltesinin dörtte üçünü satmış bulunmaktayız. Daha eskiden kalma stoklardan da takas «uretile büyük miktarlar elden çıkarılmıştır. Satış işleri memnuniyet verici bir şekilde devam etmiş ve istatistik vaziyeti de tütün mevsimi nihayetinde çok müsait olduğu halde fiatlar bir türlü yükselemiyor.
Şark tütünlerinin böyle müsait bir vaziyete girmiş olması fiatları yükseltmesi icap eder.
tiyorsun ?
Ömer çavuş bu nefer sözüne kızdı, dedi, ki :
— Buraya bak beyefendi bana nefer denmez. Yüzbaşım isterse beni nefer diye çağırabilir. Çünkü ben onun senelerle emirber nefer-liğini yaptım. Keza gemi arkadaşlarımızla da biz biribirimize nefer diyebiliriz.
Fakat siz benim zabitim değilsiniz, hiç bir vakit bir gemide de beraber bulunmadık. Sonra ben sizin arkadaşınız da değilim. Uşağınız hiç değilim, onun için bana en az çavuş demeğe mecbursunuz. Şimdi bu anlaşıldıktan sonra size Yüzbaşım ile teyze hanımın biraz evvel Melâhat hanımla buluşmak üzere buradan haraket ettiklerini haber vereyim. Yüzbaşı sizi muhafaza etmeği de bana bıraktı. Fakat delikanlı, doğrusunu isterseniz ben sizin gibi pekte hoşlanmadığım adamların yüzünü uzun zaman görmek istemem. Onun için sizi başımdan defetmeğe karar verdim.
Lûtfi Süreyya, Ömer Çavuşun verdiği bu haberlerden cidden hay-
“Bizans,, rüyası artık sönmüştü!
Ferdinant, 1896 senesinde İstanbulu resmen ziyaret ettiği zaman şaşırmış, kendisini bir Fatih gibi görmeğe başlamıştı...
— 11 —
Yeni hudutların tayini hususunda çıkan ır.üşkül’.er, nizalar arasında bir aralık Bulgaristan-la Türkiye arasında Lir ittifak akdi bile mevzuubahs olmuştu. Mağ'.ûp Bulgaristan nerede müzaheret bulursa oraya teveccüh edecekti.
Zaferlerinden ve istilâlarından sermest bir hale gelmiş olan Sırbistan ise “Bosna Hersek,, i istilâ etmek hırsına kapıldı ki bu da pek tabiî idi.
İşte bu suretledir ki “Bükreş,, muahedesi Balkan milletleri arasında akan kana muvakketen bir nihayet verirken cihan harbinin ilk temelini de atmış oluyordu.
“Frdinant,, bir taraftan Türk Ordusunun müdaafası, diğer taraftan müttefikleriyle baş göstermiş olan ihtilâfın bir nesicesi olarak yalnız Bizans imparatorluğu rüyasından uyanmakla kalmamış Bulgaristan perişan ve ufalmış, maddeten ve manen harap olmuş bir halde bulmuştu.
Şimdi bir sual varidi hatır olur: Acaba “Ferdinant,, a İs-tanbula girmek, “Bizans,, imparatorlarının kadim tahtına oturmak fikri nereden gelmiştir ?
Bulgar Çarının bu Bizans hülyasının menşeini İstanbula yaptığı seyahatlarda aramak doğru olur.
“Ferd nant„ 1896 senesinde muhtelif hükümetler tarafından “Bulgaristan prensi ve şarkî Rumeli Valii umumisi,, olarak resmen tanındıktan sonra Tür-kiyeyi bir su-eti resmiyede ziyaret etmek için “Sofya,, dan ayrılmış, İstanbula gelmişti.
Abdülharnidi sani Bulgar prensini pek mutantan bir surette karşıladı. Sirkeci istasyonunda Osmanlı imparatorluğunun en yüksek makam sahibi ricali “Ferdinant,,ı istikbal etmişlerdi. Almanya imparatorunun ziyareti müstesna olmak üzere Osmanlı hükümdarı hiç bir ecnebi prensine bukadar parlak bir hüsr.ü kabul göstermemişti. Bulgar prensi Yıldız sarayında, merasim köşkünde sadrazam tarafından karşılanmış ve doğruca Abdülhamidin huzuruna götürülmüştü. Ecnebi hükümdarlarına verilen en yük-
rette kaldı, yatakta derhal ooğrul-du, fakat söyliyecek bir söz bula-mıyarak Çavuşa şaşkın şaşkın bakmağa başladı.
Ömer Çavuş müstehziyane sordu, ki:
— Öyle tuhaf tuhaf yüzüme ne bakıyorsunuz ? Sözlerimi anlayamadınız mı?
Lûtfi Süreyya nihayet kendin; toplayabildi. -•
— Ne dedin, ne dedin; Remzi Bey ile Sabahat Hanım, Melâhat Hanımla buluşmağa mı gittiler; peki kendisini nerede bulacaklar?
— Bana bak delikanlı, üstüne vazife olmayan şeylere karışma 1 Sen şimdi hemen kalk, elbiselerini giy Bana yüzbaşım bir otomobil getirip seni (İzmit) e kadar götürmemi veyahut sadece kapı dışarı etmemi emretti; sen bunlardan hangisini istersen onu yapayım. Yalnız sözü uzatma. Seninle fazla uğraşacak vaktim yok 1
Lûtfi Süreyya karyoladan büsbütün kalktı, rengi sapsarı olmuştu. Dedi, ki:
— Ömer çavuş sen aksüiği
sek nişanlardan bir kaçını, 03-manlı hanedanına mensup bir şehzade vasıtasiyle Bulgaristan prensine takdim edilmişti. “Ferdinant,, Abdülhamidin huzurunda bir saatten fazla kalmış ve Osmanlı hükûmdarile görüşmüştü. Kendisinin ikametine “Kuruçeşme,, sarayı tahsis kılınmıştı.
Bir müddet sonra “Kuru çeşme,, sarayındaki hususî dairesine çekilmiş olan “Ferdinant, Boğaziçini, Marmaranın dilru-ba manzarasını seyre başlamıştı. Önünde sarayları çerçeveli-yeD rıhtımlar, narin minarelerin süslediği yeşillikli tepecikler alabildiğine sıralanıyordu. Abdülhamidin şark hükümdarlarına haspürziynet bir debdebeye boğmuş olduğu Kuruçeşme sarayına denizden kayıkla gelmek ne zevkli bir şeydi.
Bu saraydaki eşyanın hepsi Bulgar Prensinin armasını taşıyordu. “ Ferdinant „ kendisin) orada o müdebdep sarayda muzaffer bir fatih olarak görüyor, kendisini öyle tahayyül ediyordu. Boğazın mavi sularına beyaz akisler yapan mermer sü-tunlariyle bu saray binbir gece masallarının efsunlu saraylarına nekadar benziyordu. İşte “Ferdinant,, belki de ilk defa olarak “Bizans,, imparatorlarının tahtına oturmak hülyasını bu İstanbul ziyareti esnasında kurmuştur. Zaten “Bizans tahtı., eski Bulgar çarlarının ezelî bir hülya ve rüyası olmaktan hâli kal-kalmamıştır. Eski zamanlarda Bizans tahtına Osmanlı padişahları yerleşmeden evvel İstanbul komşu Bulgar çarlarının tehdidi altında kaç defalar titremiş, ürkmüştü.
Yeni Bulgar Çarı eski Çarların bu ezelî hülyalarına neden kapılmasmdı? Kendisi de bir Bulgar Çarı değil miydi?
Ertesi akşam Yıldızda verilen bir ziyafette sofranın etrafına bir çok yüksek zevat toplanmış bulunuyordu. Avusturya, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ve Almanya Sefirleri Bu'.gar Çarı “Ferdinant,, Hazretlerinin iltifatlarına mazhar olmak için birbirlerile adeta müsabaka ediyorlardı.
Devamı var
bırakta, beni dinle 1
— Söyle bakalım, ne diyeesksin?
— Yüzbaşının Me âhat hanımı gidip bulacağını söyledin. Eğer Me-lâbat Hanımın nerede olduğunu bana haber verirsen sana beş yüz lira var. Hatta rehin olarak ta otomobilimi bırakıyorum, Otomobilim zaten sizin Bursadaki aile pansiyonunda kaldı. Bu parayı sana verinceye kadar otomobili tutarsın. Nasıl işine geliyor mu?
— Melâhat Hanımın bir kere nerede olduğunu bilmiyorum. Fakat bilse idim, beş yüz değil, beş bin de versen söylemezdim.
Delikanlı, senin galiba askerlikten hiç haberin yok. Biz bahriyelilere kumandan öl dedi mi, hiç cevap vermeden gider ö’ürüz. Bizim için aldığımız en ufak bir emri harfi harfine yapmak namus borcudur. Sen bir bahriyeli para için şerefini satar mı zannediyorsun? Böyle aykırı tekliflerde bulunup ta beni kızdırma. Hem fazla gevezelik ettin.
Devamı var
Eylül 16
-ZAMAN-
Lehistamn karan
Birinci sahifeden devam umumî olmadığı zaman, şantaj vasıtası olurlar. Lehistamn hattı hareketi bütün dünyanın geniş kütleleri tarafından anlaşılmaktan hâli kalmıyacaktır. Bu hattı hareket yalnız o kabil politikacıları hayrete düşürebilir,ki bunlar nezdinde siyaset açık anlaşmayı ve basit ve ezelî hakikatleri karanlık hale koyar, Bütün Lehistan M. Beck’in beyanatını .sevinç, gurur ve minnettarlıkla karşılamaktadır.
Lehistanda tezahürat ve tebrikler
Varşova 15 (A. A.) — Hükümet M. “Bek,, in teşebbüsünü büyük bir muvaffakiyet olarak telâkki etmektedirler. Birçok gruplar tezahürat ve alaylar tertip etmektedirler. "Pilsudski,, ve sabık aı-kerler cemiyeti, M. “Bek,, i tebrik etmiştir.
■AvusturyalIlar, Lehlilerin aleyhtarı
Viyana 15. ( A. A. ) —Matbuat, umumiyetle, Lehistamn teşebbüsüne gayrı müsaittir. Gazeteler bunun mevcut muahedelerin meriyeti için tehlikeli olduğu kanaatindedir. Gazeteler, Lehistamn hattı hareketinden Hitlerci Almanyayı mes’ul tutuyorlar.
İngiltere de muhalif
Londra 15 ( A.A.) — Salâhiyet-tar mehafil, Lehistamn ekalliyetler hakkındaki hattı hareketi münasebetiyle, meselenin ortaya sürülmesi tarzı ile bizzat mesele arasında pek açık bir fark olduğunu söylemektedirler. İngiltere bir muahededen bir taraflı olarak nükûl edilmesine muhalif bulunmaktadır.
Buna mukabil muntazam bir şekilde ortaya konulmak şartiyle her türlü beynelmilel meselenin müştereken tetkikine de amade bulumak-tadır.
Lehistan bedbaht tarihinemi dönüyormuş?
Londra 15 (A. A. ) — “Van-çester Guardien,, gazetesi, Lehis-tanın beynelmilel siyaseti ve bilhassa Almanya ile akdettiği ademi tecavüz muahedesi ile, bedbaht tarihinin tekrarını ihdas etmek üzere olup olmadığını soruyor.
Çekoslovaklara göre...
Prag 15 ( A.A ) — Matbuat, umumiyet itibariyle, M. “Beck„ in nutkunda, ekalliyet prensiplerinden kurtulmuş büyük bir devlet gibi telâkki edilmesini temine matuf bir tabiye manevrası görmektedir. Lehistana verilen cevaplar
Cenevre 15 (A. A.) — Milletler Cemiyeti umumî heyetinin çekesi hususî bir ehemmiyet kesbetmiş bulunuyordu.
İngiltere Hariciye Nazırı M. Simon hükümetinin serbestçe akit ve imza edilen bir muahedenin taraflı olarak feshini prensip itibariyle kabul edeceğini ehemmiyetle kaydetmiş ve maamafih ekalliyetler muahedelerinin düzeltilmesi için devletler arasında müzakereler bulunulmasının derpiş edilebileceğini söylemiştir.
Fransa ile Lehistan arasındaki münasebat dolayısıyle bayanatı oldukça merakla beklenen Fransa Hariciye nazırı M. Bartu “Barthou,, Fransanın muahedelere katiyen riayet hususundaki kat’ı prensibini tekrar etmiş İngiliz Hariciye nazırının görüşüne iştirak ederek ve icabında her türlü tadilin Milletler Cemiyeti çerçevesi içinde yapll-ması lâzımgeldiğini ehemmiyetle kaydetmiştir.
İtalyan murahhası M. Aloisi italyanm ötedenberi muahedelerin tadiline ve bugünkü şartlara uydurulmasına taraftar olduğunu hatırlatmış fakat bunun bîr devlet muahedeleri bir taraflı olarak feshedebilir demek olmadığını tasrih etmiştir. M. Aloisi herhangi bir tadilin alâkadarların muvafakatiyle binaenaleyh müzakere ve itilâf edildikten sonra yapılması lâzımgel-diğini ilâve etmiştir.
Lehistan muğber görünüyor
Cenevre 15. (A. A.) Lehistan-daki ekalliyetlere ait muahede hakkında M. Bek’in teşebbüsüne karşı İngiliz, Fransız ve İtalyan murahhasları tarafından ittihaz olunan müşterek hattı haraket Lehistan nıehafilinde iğbirarla karşılanmıştır. Mezkûr mehafilde beyan olunduğuna göre M. Bek’in hattı haraketi gayet sarih ve açıktır. Ve Lehistan Hariciye Nazırı hükümetiyle tam bir mutabakat dairesinde hareket etmiş olduğundan teşebbüsünden ıticu etmeBİ îınkânsııdır.
— Müsyü “Hansens,, i!
Muhatabımın hayretle açılan gözleri hüviyetimi tepeden tırnağa kadar süzdü. Onu hayrete düşüren sebep muhakkaktır ki bu kendisince fevkalâde ziyaretten bahsederken, halimin ve lisanımın, alalâde vak aları anlatan kimselerin halleri ve lisanları kadar fütursuz, telâşsız, ve sakin oluşuydu.
“Hansens,, , onun; diktatör velinimetlerin tahakkümüne alışkın muhayyelesinde, sözleri nassı katı sayılan fevkalbeşer bir mahlûk saltanatı sürüyordu.
Bu itibarla, Hansensten bahsedenlerin, -rekabetlerin fevkinde mahlûkları anan kimseler gibi - vazı ihtiram almamaları biçareye hayret verecek derecede aykırı görünüyordu. Yanlış olmak vehmile kekeledi:
— Müsyü Hansens mi dediniz?
— Evet!
Sağ kolunu, “Sen onun kim olduğunun farkında değilsin kaliba biçare gafil,, diyen eski facia aktörlerinin edasile havada çarkladı:
— Kapıdan sordunuz mu Hansensi görüp göremiyece-ğinizi ?
— Kapıdan mı sorulacaktı?
— Siz şöyle buyurun da ben anlıyayım bir kere 1
Ben boşuna tırmandğım son bir kaç basamağı inerken, o telefonu açmıştı.
Telefonda pek uzun sürmi-yen bir muhavereden sonra bana döndü:
— Sizinle konuşup konuşa-mıyacağını soracaktım amma, az evvel çıkmış ?
— Yanlışınız var, ben Müsyü Hansensin burada olduğuna eminim!
— Müsyü Hansens buradalar... Fakat Cevat Bey yok!
— Ben Cevat Beyi görmek istemedim ki?
— İstemediniz amma, Hansensi görmek içia mecbursunuz onunla temasa ?
— Bu Cevat Bey, Şirketler Kralının teşrifat nazırı mıdırlar?
— Hayır... Müsyü Hansensi görmek istiyenlerle o konuşur evvelâ da !
— Sebep?
— Orasını bilmen»!.
O sırada aramızda talâkati-ne, ve kuvvei iknaiyesine güvendiği her halinden belli olan şişman bir zat karıştı.
— Siz ne yapacaktınız Müsyü Hansensi beyim?
— Ben gazeteciyim! Bizzat-keüdisine sorulacak birkaç sualim vardı!
— Cevat bey şirketin neşri yat müdürüdür, onunla konuşsanız olmaz mı?
— Benim suallerim, neşriyat müdürünü alâkadar edebilecek mahiyette değil!
—Olabilir ama... Öyle de olsa, sizin bu arzunuzun is’afma yine ancak Cavat bey delâlet edebilir... Biz geldiğinizi doğrudan doğruya haber veremeyiz. Zira, kendileri çok meşguldürler.
— Tramvay tarifelerine, son tenzilâtın ziyanını iyice telâfi edebilecek daha yeni bir şekil vermekle mi uğraşıyorlar?
Muhatabım, bu cümleyi ya anlıyamamış, yahutta cevap vermemeyi daha kârlı bulmuş olacak ki:
— Bilmem ! dedi, ve gözlerini Hızırdan medet umanların biçare ümidile merdivenlere dikerek mırıldandı:
— Şimdi Cevat bey gelir nerdeyse !
Yarım düzine odacının mü-tecessis gözleri üzerime dikilmişti, Müsyü Hansensle görüşmek isteğini gösterdiğim için
Birinci sahifeden devam
s*?
olacak, beni, fevkalâde bir cüretkâr seyreder gibi, süzüyorlardı.
Gösterdikleri odaya girdim. Beş dakika sonra, kapıyı sevimli, şirin bir genç kız açtı. Gözlerime dikilen aydınlık bakışlarının tadı beni garip bir şüpheye düşürüyordu: Acaba, beni; Müsyü Hansens, suallerimle sıkmak isteğimden; isteğimle vazgeçirmek vazifesi, Şirketin bu cazibesi kuvvetli me-muresine mi tevdi edilmişti?
Fakat,Küçük hanımın, bilmem ne aranarak bir müddet bakınıp çıkması, bana bu şüpheye düşmekle şirket hakkında fazla suiniyete kapıldığımı gösterdi.
Az sonra odaya giren Cevat Beyin konuşuşunda ki müfrit nezaket gösteriyordu ki beni hiçbir hissimi incitmeden atlatmak vazifesi ona yükletilin işti.
Cavat Bey, Müsyü Hansensin mazeretlerini, onları ilk defa sayıp dökmediğini derhal his ettiren bir kolaylıkla sıraladı ve:
— Siz, dedi, suallerinizi yazıp bıraksanız, ben kendisinden münasip bir zamanda cevaplarını alırdım?
Güldüm:
— Ben, Müsyü Hansenssin soracağım suallere cevap bula-bileceğinnen şüphe etmiyordum.
Asıl istediğim onunla bizzat konuşmak, ve sorgularımın onu ne kadar düşündüreceğini, onda ne tesir uyandıracağını görmekti ki söylediğiniz şekil bu imkânı ortadan kaldırıyor! Kendisinin bugün benimle görüşe-miyeceğini kabul edeyim. Fakat hiç olmazsa bunun ne zaman mümkün olabileceğini an-lıyabilsem?
Cevat Bey:
— Vallahi belli olmaz ki? Dedi, ve az evvel saydığı manileri, mazeretleri busefer sondan başlıyarak aynen tekrarladı.
Muhakkak ki büyük bir Şirkette bilâistisna her ziyaretçiye, doğrudan doğruya müdüre başvurmak imkânının verilmesi muvafık değildir..
Fakat, manevî şahsiyeti salgın ve ağır bir itham tufanı içinde boğulan bir Şirket müdürünün, yani Müsyü Hansenssin, bir gazeteci ziyaretini, istifadeye değer bir fırsat saymaması neye atfedilebirlir.?
Bunun sebebini, cevap vermekte çok müşkülât çekeceği suallere maruz kalmaktan çekindiğinde bulursam, isabet etmiş olmaz mıyım?
Analşıhyordu ki, zeki Şirket müdürü, gazetecilere sükûtla mukabeleyi, onlarla konuşmaktan daha az aleyhine bir cevap «ayıyordu!
Bu şekilde bir cevabın kâfi belâgati de beni onunla görüşmek için daha fazla uğraşmak isteğinden müstağni bıraktı.
Ayrılmadan evvel, Cevat beye, aklıma geliveren bir suali sormaktan kendimi alamadım:
—Beyefendi, dedim, şu tramvaylarda sigara içilmemesi Belediyenin; halbuki tramvayların haddi istiabilerinden fazla yolcu almamaları hükümetin emridir.
Acaba neden Şirket, arabalarda sigara içilmesini menederde, hükümetin emrine riayeti ihmal eyler ?
— Sigara içilmemesine alışılmış bir kere...
— ötekine de alışılsaya?
— Halk alışamıyor ona... Güldüm:
—Ona halk değil, birçok yolcu kaybedecek olan Şirket alışamıyor kaliba ?
Naci Sadullah
I
Oynanmıyacağı ilân edilen Fener Beşiktaş maçı nasıl oynandı?
Mıntaka futbol heyetinin dikkat nazarına

Fenerbahçe - Beşiktaş maçı sıralarında göze çarpan bir hâdise oldu. Herkesin nazarı dikkatini şiddetle celbeden bu hâdise şudur:
Beşiktaşlılar, maçtan evvel, bu müsabakanın henüz tamam-lanmıyan Çırağan Sarayında oynanmasını istediler. Fakat futbol heyeti bu müsabakanın Fenerbahçe stadında yapılmasına karar vermişti ve bu kararın değiştirilmesine imkân yoktu. Bunun üzerine Beşiktaşlılar Fenerbahçe kulübüne müracaat ederek hasılâtın yarı yarıya I taksimini istediler. Kendi sahaları için dünya kadar masraf ihtiyar eden ve bu masrafı karşılamak için böyle oldukça ehemmiyetli maçları yapan Fenerlilerin, nizamen sahip bulundukları haktan Beşiktaş lehine feragat etmeleri beklenemezdi. Nitekim Fenerliler bu teklifin münakaşasına bile yanaşmadılar.
Bunun üzerine Beşiktaşlılar işi gazete sütunlarına kadar naklettirerek bu maçı oynıya-mıyacaklarını işaa ettiler. Hatta kulübün en sahibi salâhiyet erkânı perşembe günü geç va-kite kadar, bu maçın oynanamı-yacağı ve Beşiktaş takımıma sahaya çıkmıyacağını söylüyorlardı.
Bu şayia bizim de kulağımıza kadar geldi. Hatta bizzat mesul ve salâhiyettar Beşiktaşlıların ağzından tevsik ettik. Fakat spor sahasında yirmi seneyi bulan tecrübelerimizle biliyorduk ki, Türkiye futbol birinciliği için hazırlanan Beşiktaş azami dikkatle hâdiseleri taki-beden efkârı umumiye önünde bahusus yüzde doksan kazanacağı tahmin edilen bir maç için, Fener bahçenin önünden kaçamazdı.
Perşembe günü geç vakte kadar takımlarının sahaya çıka-mıyacağını iddia eden Beşkitaş idarecileri, Cuma günü kararlarını nasıl değiştirdiler? Fenerbahçe ile anlaşmak imkânını mı buldular ?
Hayır. Anlaşmalarına imkân yoktu, çünkü ortada müzakere cereyan etmiyordu.
Şu halde ?
Perşembe akşamı geç vakte kadar oynayamıyacaklarını iddia eden Beşiktaşlılar, bu şa-yıay^ortaya çıkarmakla, Cuma günkü maçın hasılatından büyük bir hisse alacak olan Fener-bahçeyi zarara sokmak istiyorlardı.
Nitekim Cuma günü, maçtan on dakika evvel, hususî bir motörle ansızın Fenerbahçe stadına gelmeleri bu ciheti kâfi vuzuhla ispat eder.
Beşiktaşlıların maçı kendi sahalarında oynamak istemeleri tabiîdir. Meselenin doğru olmayan tarafı bu 'maksada vasıl olamayınca tutulan yoldur.
Hâdiseyi kısaca izah ettikten sonra asıl meseleye gelelim:
Bugün birinci kümeye mensup kulüplerin elinde üç saha var:
1 — Taksimdeki Galatasaray stadı,
2 — Kadıköyündeki Fenerbahçe stadı,
3 — Çırağandaki Beşiktaş stadı.

Ellerinde stat bulunan kulüplerin masrafları çoktur.
Bu itibarla kendilerini alâka-dareden maçları bu stadlarda oynamaları icap eder. Bu cihetin, Lik maçları fikstürü yapılırken nazarı dikkate alınması zarureti vardır. Bunun için şu kolay formülü teklif ediyoruz:
Stad sahibi olan kulüplerin birbirlerile karşılaşmaları mü-tekabilen kendi sahalarında olmalıdır. Meselâ Galatasaray -Fenerbahçe maçlarından biri Taksimde, diğeri Kadıköyünde oynanmalıdır. Beşiktaş - Fenerbahçe ve Beşiktaş - Galatasaray maçları da o suretle kar-şılklı oynanmalıdır.
Sahası olmayan kulüpler, saha sahibi kulüplerle karşılaşırken her iki maçı da saha sahibi kulübün stadında oynamak mecburiyetindedirler. Saha sahibi olmayan kulüplerin birbirlerile karşılaşmaları esnasında, en ziyade hasılat getiren statların münavebeten kullanılmaları kabildir.
Bu suretle maç hasılatından hisse alan mmtakada, oynıyan takımlar da istifade edeceklerdir Bu usulün en büyük faidesi kulüpleri birer saha sahibi olmaya teşvik olacaktır ki Belediyenin senelerdenberi yapamadığını kendi mahdut bütçeleriyle başaran Fenerbahçe ve Beşiktaşın eserleri bu kulüpler için cesaret verici misallerdir.
Mihailof şehrimize getirildi
Birinci sahifeden devam
den) — Makedonya komitesi reisi “İvan Mihailof,, ile zevcesinin hududumuza iltica ettiği ve “Kırkla-reli„ nde muhafaza altında bulunduruldukları hakkında verdiğim haber teeyyût etmektedir.
İcra ettiğim hususî tahkikat, hududumuza iltica edenlerin “Mihailof,, ile zevcesi “ Mençe Kalinçeva,, olduğunu göstermektedir.
Bu hususta malûmatına müracaat ettiğim en salâhiyettar resmî makamlardan bana şu cevap verildi: “ — Biri kadın olmak üzere iki Bulgarin hudutlarımıza iltica ettiği doğrudur.
Ancak bunların hüviyetleri tam ve sıhhatli olarak henüz tesbit edilememiştir.
Bunlar, hüviyetlerinin için Istanbula gönderilmek dirler.,,
Istanbula sevk Edirne 15 [Hususî muhabirimizden] — Makedonya komitesi reisi “Mihailof,, ile zevcesi bu sabahki (dün sabahki) trenle Istanbula şevke d i im işler d ir.
tesbiti üzere-
Mihailof ve Zevcesi şehrimizde
Makedonya komitesi rei.i “İvan Mihailof,, bir zamanlar Bulgaris-tanda Başvekilden daha nüfuzlu ve daha hakini olan bu ihtilâlci, nihayet Bulgaristandan kaçmaktan başka çare bulamamış, memleketimize iltica etmiştir. Son “Gör-giyof kabinesinin siyasî fırkaları lağvetmeai Yugoslavya ile iyi münasebetler te’sis etmek istediğinden Makedonya komitesinin de faaliyetine niyahayet vermesi üzerine, başta Başvekil “Görgiyef„ olmak üzere bütün kabine âzasına “ Ya Makedonya komitesile uğraşmaktan vazgeçiniz, yahut ta hepinizi öldüreceğiz,, diye tehdit mektupları yazan ve şimdiye kadar da her tehdidini yerine getiren bu meşhur komitec^'^s- Bulgaristan Ja artık barmamaması, “Görgiyef,, kabinesinin pek şiddetli davrandığını göstermektedir.
“Gazetecilere teslim olmadım !„
Şakası olmıyan, fakat bu defa Gospodin “Görgiyef,, e mağlûp olan “tvan Mihailof,, ile zevcesi “Mençe
İstanbul Borsası kapanış fiatleri 15-9-1934
ÇEKLER
Açılış Kapanış
Londra 622,25 621.50
Nev-York 0,805185 ( .80525
Paris 12,06 12,06
Milano 9.2665 9,2640
Brüksel 3,3867 3.3850
Atina 83,4225 83,256
Cenevre 2,4375 2,4356
Sofya 65,9025 65,85
Amsterdam 1,1738 1,1724
Prag 19,1075 19,0915
Stokholm 3,1175 3,115
Viyana 4,2836 4,28
Madrit 5,82 5,815
Berlin 1,9907 1.9833
Varşova 4,2080 4,195
Budapeşte 3,9375 3,935
Bükreş 79,565 79,5014
Belgrat 34,6390 34,6112
Yokohama 2,6883 2,6862
Moskova 1090.— 1091.—
Tahvil ve Senetler
Açılış Kapama

0/0 5 faizli 1933 96.75 97
Ikramiyeli (Ergani)
0/0 7,5 faizli Türk
borcu tahvili 1
Anadolu D.yolu I II 47 47 1
„ m «I
Anadolu Demiryolu _
mümessil
0/0 7,5 Türk B. III
0/05 Hazine 60.25 - 60.25—1

Merkez Bank 56,25 56,25
1 Ergani B ve C 97.- 97.— ,
; İş bank nama 10 10 i
Bomonti Nektar
Aslan Çimento _ 1
Muğlada bir kaçakçı kaptan mahkûm oldu
Muğla 15 (A. A.) — Cenup adalarından aldığı konyağı kaçak suretiyle memleketimize sokmaktan suçlu gümrük muhafaza motoru kaptanı Mehmet efendi sekiz ay hapis cezasına mahkûm olmuştur.
Kalinçeva,, dün akşam saat sekizde, memurlarımızın muhafazası altında olarak, “ Kırklareli ,, nden Istanbula getirilmiştir.
Bu yaman komiteci, istasyonda yerli ve ecnebi gazetecilerle fotoğrafçıların adeta hücumuna uğramış, fakat :
“— Ben gazetecilere değil, Türk, hükümetine iltica ettim !„ diyerek hiçbir şey söylemek istememiştir.
“İvan Mihailof,, la zevcesi, düa gece polis müdüriyetinde misafir edilmişlerdir.
İade mevzuu bahis değil
Bu mülteciler hakkında ne muamele yapılacağı henüz malûm olmamakla beraber, “İvan Mihailof, la zevcesinin Bulgnristana iadesi mevzuubahs bile olmıyacağı tahm n edilmektedir. Çünkü Türkiye ile Bulgaristan arasında bir iadei mücrimin mukavelenamesi mevcut bulunuyorsa da, “İvan Mihailof,, un siyasî mücrim addi lâzımgeleceği zannedilmektedir. Bulgaristanın“An-kara„ Sefirine vekâlet eden Bulgar sefareti baş kâtibi de dün bir muharririmize, “ İvan Mihailof „ un siyasî mücrim olduğunu, söylemiştir.
Bulgar mehafiline gelen malûmat
Şehrimiz Bulgar mehafiline gelen malûmatta, “ ivan M.hailof „un hudutlarımıza nasıl iltica ettiği şu şekilde anlatılmaktadır :
Makedonya komitesi reisi, geçen pazartesi akşamı “Burgaz,, da bir dostunun evinden on arkada-şıyle beraber ayrılmış, bunlar hudut üzerindeki “Fahıkköy, mevkiine gelmişlerdir. Burada, komite reisinin arkadaşları Bulgar hudut muhafızlarını lâfa tutarak meşgul etmişler, “İvan Mihailof,, ile zevcesi bu aralık hududu aşmışlardır.
Bulgar muhafızlar biraz sonra bu firarı farketmişierse de içişten geçmiş, bilâhare “Mihailof„un sekiz arkadaşı Bulgar polisi tarafından tevkif olunmuşur.
“Mihailof,, , hududu geçergeç-ınez muhafızlarımıza teslim olmuşur.
Komitecinin Başvekile mektubu
“Mihailof,,, hududumuza iltica etmeden evvel Bulgar Başvekiline bir mektup göndermiş ve şu cümleleri yazmıştır:
“Ben asla teslim olmam. Siz de beni nafile aramayın, bulamazsınız.,,

Eylül 16
Far Macunu
I
c
Galata ithalât
İstanbul Belediyesi ilânları
ADAPAZARI
VAPURCULUK
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925
Kumüsyon ve ticaret kısmı her nevi emtiai ticariye satışına delâlet eder.
(İtimadı Millî) kendi sigortasıdır.
Trabzon yolu Dumlu Pınar™m
16 Eylül Pazar günü saat 20 de Galata rıhtımından kalkacak. Gidişte Zonguldak, İnebolu, Ayancık Samsun, Ünye, Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Ri-zeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of ve Sürmeneye uğrayacaktır.
. Neharî,,,
Nişantaşında - Tramvay ve Şakayık caddelerinde Şişli Terakki Lisesi ANA - İLK - ORTA - LİSE
•ene evvel Selânikte tesi. ve 1919 d« İstanbula nakledilmiş, Türkiyenîn en eski husuf' mektebidir.
Resmî liselere muadeleti ve muamelâtının düzgünlüğü Maarifçe musaddaktır. Kız ve erkek talebe İçin yanyana ve geniş bahçeli iki binada ayrı leyli teşkilâtı verdir. Mevcut Fransızca. Almanca, İngilizce kurlarına dokuz yaşından itibaren her talebe iştirak eder. Resmi müfredat programlarına göre talebesini ciddi ve muvaffak bir surette bakalorya imtihanlarına hazırlıyan müessese 20 kişilik bir Maarif encümeninin nezaret ve himayesine mazhardır. Mektep hergün saat 10 - 17 arasında açıktır. Kayit işlerine Cumartesi Pazartesi - Çarşamba günleri bakılırL_Telefon2_42517^^^^_____J
►Feyziati Liseleri Müdürlüğünden*
1 — Kız ve erkekler için ayrı teşkam ilâtaliktir. Ana, İlk, Orta, Lise sınıflarına leylî, neharî talebe kaydına başlanmıştır.
— Kayıt için her gün mektebe veya Yenipostane arkasında Basiret hanında Özyol idarehanesine müracaat edilebilir.
— İsteyenlere mektep tarifnamesi gönderilir. „
Arnavutkövünde Tramvay caddesinde-Çiftesaraylarda Mektebin telefonu : 36.2lO-Ozyolun telefonıu_2£n5_
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan :
Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukarrer bulunan ev eşyası 19/9/934 tarihine müsadif Çarşamba günü saat 11 den 13 çe kadar Beykozda Yalıköy meydan so-
kak 25 numaralı hanede açık artırma suretile satılacağından taliplerin mezkûr gün ve saatte mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları ilân olunur.
I— Zührevî ve cilt hastalıkları — Mütehassısı
Dr. HAYRI ÖMER
Öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii karşısında 133 No.
__Tel: 435 86 ■■ —
Bakırköyiinde Cevizlik mahallesi hamam sokağında kâin 14 numaralı maili inhidam binanın tamirle izalei mahzurun kabil ola-mamasına ve hedmi mukarrer bulunmasına ve nısıf hissesine sahip şahsın meçhul olmasına mebni 19/Eylül/934 tarihinde hedmine tevvessül edileceğinden alâkadarların yevmi mezkûrden evvel mezkûr binayı hedmetmeleri aksi takdirde enkazının ziyama meydan verilmemek için tamamı dairece yıktırılıp bilmüzayede masariften gayrı enkaz bedelinin Belediye Veznesine yatırılacağı en son tebligat makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (5787)
Posta T. T. Binalar ve Levazım Müdürlüğünden:
Üç nevide 155 ton demir tel için münakaşada teklif olunan bedelin yüksek görülmesine binaen pazarlıkla mübayaası takarrür etmiştir. Mezkûr malzemenin 25 Eylül 934 tarihine müsadif Salı günü pazarlığı yapılacağından taliplerin bu baptaki şartnameyi görmek için şimdiden pazarlığa iştirak için de mezkûr tarihte ve saat 14 de Beyoğlu Posta ve Telgraf binasının 3 üncü katında Mübayaat Komisyonuna müraacaatları. “5754,,
Far Buğdayı
Farelerin bulunduğu mahalle ( Far ) Haşan fare zehirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet fareyi muhakkak surette öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
Far macununun ince bir ekmek parçası üzerinde sürülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, pastırma, ve her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu mahalle bırakılır. Fareler bunu kemali iştihaile yerler. Ve derhal ölürler. Ve bir daha kokmazlar.
Far macuniyle far buğday daneleri bir arada istimal edilirse farelerin ana baba ve ecdatları külliyen mahvu perişan olacakları muhakkaktır.
Buğday nevileriyle macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur- İkisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza Deposudur.
Gümrüğü
Müdürlüğünden

Kilo Marka No. Kap Eşyanın cinsleri
84 FH 1 Döğülmüş kırmızı biber
161 SG L 2154 1 Makine yağı
19 M R 7 1 Müstamel yazı makinesi
133 FZF 1167/A 1 Kâğıt reklâmı
114 ES 1 1 Tahta oyuncak
1560 ET muhtelif 24 Balık konservesi
2710 Bili Bilâ 13 Asbestos mamu'âtı
23 523/26 242/45 4 Sun’î ipek ipliği
283 Kesme şeker
0,590 1 ipek mensucat
2,920 1 ipek mendil ve boyun atkısı
5,800 1 Sun’î ipek ipliği
0,595 1 Safi „ mensucat
1,150 a 4 1 İpek mendil
4,550 1 Müstamel yünlü elbise
8,680 t 3 İpekli paça bağı
1,410 • 1 Pamuk bornoz, yatak çarşafı vesaire
35 2 Eritilmiş yemek yağı
0,550 « 1 İpek mensucat
0,830 i 1 II A
0,840 l 1
0,950 1 »’ II
0,780 • 1 „ 1»
2,070 a 1
1,800 1 )1 1.
0,850 İpekli yatak örtüsü
1,870 1
1,850 9 ’ 1 İpekli pamuklu omuz atkısı
1,840 1 İpek omuz atkısı
0,535 1 İpekli mendil, masa örtüsü
0,470 1 İpekli mensucat
0,300 İpek’.i pamuklu mensucat
0,350 1 Pamuk mensucat
2,700 1 İpek karyola örtüsü
18 1 Oymalı ağaç masa
47 1 Dolu sinama filimi
0,300 Müstamel pamuk mendil
v,550 İpek mensucat
0,450 1 Pamuk
0,025 Yaldızlı bilezik
0,120 Camdan Kolya
0,870 1 Pö dö süet iskarpin v. s.
0,440 1 İpek işlemeli pamuk eldiven
0,180 1 Fermejüp
0,400 1 İpek mensucat
eşya 24/8/934 tarihinden
itibaren
muhtelit
Yukarıda yazılı
açık arttırma suretiyle satılıktır. İsteklilerin 13/9/934 Perşembe günü 17 ye kadar Satış Komisyonuna müracaatları. “5037,,
Merkezi Adapazarı
İstanbul şubesi: Dördüncü Vakıf
han zemin kat Tel. 22042
Kumüsyon ve ticaret kısmı: Tel. 23623
Galata şubesi Tel. 43201
Üsküdar şubesi Tel. 60590
İtimadı Millî Tel. 41937
Sermayesi: 1,200,000 ihtiyat akçası: 130000
ŞUBELERİ
Bandırma, Bartın, Bilecik, Biga, Bolu, Bozöyiik, Bursa, Düzce, Eskişehir, Hendek, İzmit, Karamürsel, Kütahya, Mudurnu, M. Kemal Paşa, Galata. Gemlik, Gerede, Geyve, Safranbolu, Tekirdağ, Üsküdar, Yenişehir.
Müsait şartlarla mevduat, havale kabul eder. Tahsile senet alır. İkraz muamelesi yapar. Mevduat faizleri müdüriyetle görüşülerek tesbit edilir.
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan:
Türkiye İş Bankasına birinci derecede ve sırada ve 15.000 lira mukabilinde 1-4 hisse ve yine birinci derece ve sırada 15.000 lira mukabilinde 1-4 hissesi ipotekli bulunan ve tamamına 68700 lira kıymet takdir edilen Istanbulda Boğaz içinde Paşabahçesinde İncir köyünde Fabrika ve Sultaniye mevkiinde 32, 34, 32, 32, 33, 35 ve yeni 9, 10, 17, 71, 73, numaralarla murakkam Elektrik binası ve iki baraka ve çalılık bahçeyi müştemil maa teferruat , Paşabahçe tuğla ve kiremit fab-. f‘ rikası derunundaki demir baş eş te ya alât ve edevat makinalar dağı hil olduğu halde mezkûr fabrika-■ jı nıa nısıf hissesi Açık arttırmaya 1 )i konmuş olup bu hususa mütedair P - açık arttırma şartnamesi 2-10-■j 934 tarihinden itibaren dairemizde herkes tarafından görü-ı lebileceği gibi 22-10-934 tari-I hinde İs|anbulda Yeni Posta-( hane binasındaki dairemizde saat 14 ten 16 ya kadar açık arttırma ile satılacaktır. Mezkûr Gayri menkulün nısıf hissesine isabet eden muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde ihalesi yapılacaktır. Aksi takdirde en son artıranın
l
.
• t
g ıı • 7| taahhüdü baki kalmak üzere Ar-
■*
tırma onbeşgün daha temdit edilerek 6/11/934 tarihine müsadif
mİ'ı ■ je Salı günü aynı mahal ve saatte rS y ’ y müzayedeye devam edilecektir. ’ V,j aı Nısıf hisseye isabet eden mu-“l ı ıb hammen kıymetin yüzde yetmiş ’ , ar beşi tutmazsa satış geri bıra-J L at kılacaktır.
J ,.lc ------
•ı 'â'us
\ ) a
V1' - . - -.
■ 2UZ akçesi veya millî bir bankanın Jfrtı teminat mektubunu hâmil bu-’ • lunmaları lâzımdır.
Müterakim vergiler ve vakıf
)ii bJ
Taliplerin nısıf hisseye isabet eden muhammen kıymetin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey


X OOOOOOOOOOOCOOOOOOOCOOOOOOO | Cilt, Zührevi hastalıklar o mütehassısı
ı Dr. Feyzi Ahmet İ g Babıâli Ankara caddesi No. 43 2 8 Cumadan başka hergün sa- X bahtan akşama Telefon: 23899 öooooooooocooooooooocoooooooö icaresi ve tanzifat vesair rüsum müşteriye aittir.
2004 numaralı icra ve iflâs kanununun 126 inci maddesinin dördüncü fıkrasına tevfikan bu gayri menkulün üzerinde ipotekli alacaklılarla diğer alacaklılar ve irtifak hakları sahiplerinin bu haklarını ve hu-susile faiz ve masarife dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile bildirmeleri ve aksi takdirde hakları Tapu sicillerile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç olacakları cihtle alâkadarların işbu maddenin nıeİKÛr fıkrası mucibince hareket etmeleri ve işbu gayri menkulün sair hususat hakkında daha ziyade malûmat almak istiyenlerin dairemizde mevcut 933/265 numaralı dosyaya müracaat etmeleri ilân olunur.
İstanbul ithalât Gümrüğü Müdürlüğünden:
690 lira bedeli keşifli İstanbul ve Galata gümrükleri manifesto kalemleri için yaptırılacak 6 dolap ile keza yaptırılacak 6 masa olbaptaki keşif defter ve resimleri mucibince münakaşa ve ihalât kanununun 18 inci maddesinin A fıkrasına tevfikan pazarlıkla yaptırılacağından talip olanların Eylülün yirmi dokuzuncu Cumartesi günü saat 14 de İstanbul İthalât Gümrüğünde müteşekkil Satmalına Komisyonuna müracaatları. “5529,,
a
Üsküdar Hukuk Hakimliğinden
Sarıgazide 8 numaralı hanede sakine Vesile H. tarafından aynı hanede sakin iken Filhal ikametgâhı meçhul Ahmet Ce-lâlettin bey aleyhine açtığı tescili akit davası üzerine Müddei-yenin talebiyle ilânen tebligat icrasına karar verilmiş ve bu baptaki arzuhal sureti ile davetiye mahkeme divanhanesine talik edilmiş olmakla dava arzuhaline on gün zarfında cevap vermek ve tayin olunan 29/9/934 tarihine müsadif cumartesi günü saat 14 de Üsküdar Hukuk mahkemesine gelmesi lüzumu ayrıca gazete ilede ilân olunur.
Darüşşafaka Müdürlüğünden: Talebeye haricî elbise yaptırılmak üzere lüzum görülen 450 metro lâcivert kumaş münakaşa ile alınacağından taliplerin şartnameyi görmek üzere hergün ve münakaşaya iştirak etmek üzere 24 Eylül Pazartesi günü saat 15 de Nuruosmaniye mahfelindeki Cemiyeti Tedrisi-yeye müracaatları ve dahilî elbise yaptırmak üzere dayanıklı şayaktan birer nümune getirmeleri. “5693,,
IGöz Hekimi
Dr. Süleymn Şükrü m Babıâli, Ankara caddesi No. 60 Telefon, 22566
ıs
Üniveriste Mübayaat
Komisyonundan:
1 — Üniveriste Hukuk Fakültesi Okuma salonu mobilya işleri.
2 — Tıp Fakültesi Bakteriyoloji lâboratuvarı tamir ve tadil işleri.
Yukarıda yazdı iki iş olbaptaki şartanamesine tevfikan ayrı ayrı olarak kapalı zarf usulile münakaşaya konulmuştur. Talipler şartnamelerini görmek için hergün Mübayaat Komisyonuna müracaa edebilirler. Münakaşa günü olan 3/10/934 Çarşamba günü saat 1® da teminat mektuplarile Mübayaat Komisyonunda hazır bulunmaları ilân olunur. “5530,,
İmtiyaz sahibi: Ali
i neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü : C. Hikmet
Matbaai Ebüıziya
Müterakim vergiler ve vakıf