31
TV
Ankara’nın tanınmış möble mağazası
BULAŞIK MAKİNESİ English Electric Buz Dolapları AMERİKAN GAZ OCAKLARI
Veli Candar ve Oğlu
Anafarialar Cad. No. 146 — Telefon: 14671
Yıl: 2 — No. 562
* Telgraf adresi : Zafer Gazetesi — Ankara ★
Bursa Mobilya Pazarı
Yeni çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198 Tel: 14011
16/KASIM/1950 PERŞEMBE ★ Fiyatı her yerde 10 kuru» * Telefon s 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 ★ Posta Kutusu 193
Dûn Mecliste şayanı
- - - ' .1 ..... .
a oldu
Bir Milletvekilinin sözü muhalefet
tarafından yanlış anlaşıldı
Sürçü lisanla söylenen bu sözler hatibin rızasiyle divanı riyasetçe zabıttan çıkarıldı, buna rağmen muhalefet Meclisi terketti
Büyük Millet Meclisi dün saat Baskanvekillerinden başkanlığında
Silk, fop-
Dün bir sözlü soruya cevap veren Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri
5obık Gümrük ve Tekel Baka-ı, halen bağımsız Kayseri Milletvekili Suat Hayri Ürgüplü hakkındaki tezkerenin iadesine dair Başbakanlıktan gönderilen yazının okunmasını müteakip gündeme geçilmiş ve ilk olarak kürsüye gelen Adalet Bakam Halil Ozyörük, Gümüşhane Milletvekili Kemal Yörükoğlu tarafından «zabıt kâtiplerinin durumu ve kadroları» hakkında verilen sözlü soruyu cevaplandırmıştır-
Zabıt kâtipliğinin adalet me-
kanizmasındaki önemli mevkiini belirterek söze başlayan Bakan, bu hususta yeni bir kanun tasarısı hazırlanmakta olduğunu, kadroların kifayetsiz bulunduğu-
nu, mevcut 3295 kişilik kadroya mukabil, 6383 memura ihtiyaç olduğunu söylemiş ve munzam maaşlar için 6 milyon 909 bin lira (Sonu Sa. 5 Sü. 1 de)
Sıtkı Yırcalının izahatı
Riyaset Divanı vazifesini yaptı
.-VWWWWWWW*VVWWV*^")
Dun Ankara civarında bir aske rî tatbikat yapılmıştır. Resim bu tatbikattan bir sahneyi tesbit etmektedir.
Hedefini şaşıran Muhalefet
Muhalefetin ne kadar âtıl, ve üzerine aldığı vazifelerden ne kadar uzak kaldığını isbai için fazla delil aramağa hiç de lüzum yoktur. Herkes .gayet iyi bilir ki. Halk Partisi mensupları. Demokrat Parti iktidara geldiği günden bu zamana kadar hükümet icraatına dair Meclis'e bir tek sözlü soru vermemişler, hiç bir mesele hakkında ciddi konuşup esaslı bir fikir ileri sürmemişlerdir. Halbuki muhalefet asıl tenkid ve murakaba vazifesini. Büyük Millet Meclisinde yapacaktır; orada çalışacaktır. Ama ne yazık ki. Halk Partisi milletvekilleri arasında Meclis müzakerelerini bile takip edenler nadirdir. Buna mukabil, sorumsuz sözcüleri dışarda kuru gürültü yapmakta ve bugünkü iktidarın muhalefeti boğduğunu ve tek parti sistemine gittiğini iddia ederek bizzat imal ettikleri bu nevi haberler üzerinde türlü politika spekülâsyonlarına başvurmaktan çekinmemektedirler.
Memlekette tek parti zihniyetini kökünden yıkmak, dik-tatorya rejimine son vermek için, camnı dişine takarak mücadele eden ve bu mücadelesinde milletin yüksek müzaheretiyle muvaffak olan Demokrat Partiye hedefinin iamamiy-le eski bir niyet isnadeimek, fikir münakaşasından kaçınıp işi doğrudan doğruya demagojiye vurmak istiyenlerin başvuracakları bir usuldür. Esefle söy-liyelim ki, bu usul son zamanlarda Halk Partisi erkânı arasında pek ziyade revaç bulmuş, ve hattâ liderleri bunu açıkça ilândan bile kaçınmamışlardır.
Halbuki, demokrasi ile idare edilen memleketlerde, muhalefetin dürüst, açık çalışması ve hareketlerinde vazıh olması lâzımdır. Seçimlere daha dört sene vardır. Demokrat Partinin önünde uzun bir çalışma dev-
Mümtaz Faik FENİK
resi bulunmakladır. Muhalefetin bu devre içinde normal ola-(Sonu Sa- 4 Sü. 4 te)
Riyaset Divanı bu ifadenin Meclis zabıtla-ından çıkarılmasına karar verdi . mıRMII nj^ıı.» -----
Türkiye Büyük Millet Meclisi- ( dc Afro,,kG(w) nin dünkü birleşiminde Türk dili-, Gazi Yiğitbaşı’ ne karıştırılan kelimeler hakkın-' daki sözlü soru münasebetile cereyan eden münakaşa ve kanlıkça alınan kararla Partisi Grupundan bir kısım milletvekillerinin salonu terketmeleri hususunda Baskanvekillerinden Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yırca lı aşağıdaki beyanatta bulunmuştur.-
— Bugünkü B.M.M- Birleşimin-
Millet Meclisi-1 de Afyonkorahisar Milletvekili ’nm, Türk dili namı altında dilimize karıştırılan kelimeler hakkındaki sözlü sorusu münasebetiyle soru sahibinin kullandığı bazı kelimelerden dolayı Başkanlık, konuşma esna sında müdahaleye mecbur kalmış ve İçtüzük htytfynle(İrfa göre .50.-ru sahibine ihtarda bulunmuştur. Oturuma ara verildiği esnada .fabıHann tetkfltincfp kufla-(Sonu Sa. 5 Sü. 8 de)
D. P. Meclis
• D.P. Meclis Grupu tda- 5 ;; re Kurulu bugün 16.10.950 | ;; perşembe günü saat 10 da * toplanacaktır. Sayın üye- Ş ;; lerin teşrifi rica edilir. i
Koraltanın beyanatı
Hâdise siirçii lisandır, gereken tedbir alındı
Ulaştırma Bakanının beyanatı
Bakanı Seyfi Kuri-bek dünkü basın toplantısında
Hükümetin Birleşmiş Milletler emrine bir askerî birlik göndermeğe karar vermesi üzeı halkı tahrik edecek millî mukavemeti sa cak mahiyette bir beyanname neşreden Barışseverler Derneği mensuplarının muhakemesine dün başlanmıştır. Resimde sanıklardan Behice Boran ifade verirken görülüyor. Yazısı 4 üncü sfeyfamız-
Ekmekler düzelecek
Bclediye işi önemle ele aldı
Belediye Başkanlığı bilhassa son günlerde haklı bir şikâyet mevzuu haline gelen bozuk ekmek meselesi etrafında giriştiği incelemelere devam etmektedir.
Ekmek davası ile alâkalı bulunanların bu münasebetle ileri sürdükleri mutalealar karşılıklı ithamlar şeklinde belirmekte;
(Sonu Sa- 5 Sü. 3 de)
Dışişleri
Bakanı
Teşkilât 130 milyon borçlu!
Dün akşam üstü, Başmuharririmiz Mümtaz Faik Fenik, bir kaç günden beri rahatsız bulunan Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan'ı evinde ziyaret etmiş, ve kendisine geçmiş olsun demiştir. Bu sırada sayın Rofik Koraltan, Meclisteki hâdiseden haberdar bulunuyordu. Başmuharririmiz kendisinden, bu husustaki fikirlerini lûtfetmesi-rica etmiştir. Bunun üzerine (Sonu Sa. 4 Sü- 3 de)
Kore’deki
birliğimiz
Birinci Büyük Millet
Halk Partisinin bir tertiple ele geçirdiği Meclisi binası
Millî Savunma Bakanlığı yeni bir tebliğ neşretti|
Ankara, 15 a.a. — Millî Savunma Bakanlığından tebliğ e-dilmiştir:
5 No. lu resmî tebliğ:
Türk savaş birliği, 38 inci arz dairesi kuzeyinde çeteci gruplarını temizlemek görevini al -
Başbakanın açıklaması
Menderes, son günlerde hiç bir gazete muhabirine beyanatta bulunmadığını teessürle ifade etti
Aydm, 15 (T.H-A.) — Başbakan Adnan Menderes, son günlerde hiçbir gazete muhabirine hiçbir beyanatta bulunmadığını açıklamış ve böyle bir açıklama yapmak mecburjyetindo kaldığından dolayı da ayrıca teessürlerini i-fade etmiştir
Bakan demiryollarının durumunu anlatarak ıslahat yapılacağını belirtti
Ulaştırma Bakanı Seyfi Kurt bek dün sabah bir basın toplantı sında bakanlığı ilgilendiren mev zular üzerinde umumî bir beya natta bulunmuş ve ezcümle şunları söylemiştir:
«Ulaştırma teşkilâtımız üzerinde yapmakta olduğum tetkik ler genel olarak bitmiştir. Şu kanaata varmış bulunuyorum kı ulaşştırma teşkilâtımızın hakikî durumunu millet bilmemektedir. Bu sebeple herşeyden önce, Demokrat Parti hükümetinin ulaş tırma işlerini ne vaziyette teslim almış olduğunu ve ulaştırmanın kalkınması İçin takip c-dcceği politikanın ana hatlarını millete açıklamayı vazife sayıyorum:
(Sonu Sa. 5 Sü. 6 da) kata başlamıştır.
Bir kayıp
t
(: Köprülü Gazeteciler : Cemiyetinde basın toplantısı yaptı
İstanbul, 15 a.a. — Bu sabah Rcma’dan şehrimize gelen Dışişleri Bakanımız Profesör Fuat Köprülü saat 15 te Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etmiştir.
Profesör Fuat Köprülü Ro-ma'da toplanan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlan Komitesi çalışmaları hakkında gaze-
(Sonu Sa- 5 Sû. 3 te)
C. H. P. nin gasbettiği bina
C.H.P. merkez binası
hâzineye geçiyor
Ankara İmar Müdürlüğü kanunsuz şekilde yapılan şüyuu Kaldırdı
Ulus meydanında hâzineye ait olan Birinci Büyük Millet Meclisi binası inkılâp müzesi haline getirilecek
Halk Partisinin vaktiyle hak-1 olunca, şimdi bu zevatı bir te- î"~ sız yere iktisap ettiği ve hattâ gasbettiği malların ve mülklerin millete iadesi bahis mevzuu
lâştır almıştır.
tddia ettikleri şudur: Anaya-
(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
AKINTIYA---1
KÜREK
Şair OrhanVeli vefat etti
İstanbul, 15 (Telefonla) — Sislide Hasat sokak 36 sayılı Perihan apartımanmda oturan sair ve edip Orhan Veli Kanık dün akşam aldığı fazla içkiden dolayı koma halinde Cerrahpaşa hasta-hanesine kaldırılmış ve bu sabah ölmüştür.
Cesedi muayene eden adlî ta-bib Kâmil Onsalan ölüm sebebi ni şüpheli görmüş ve cesedi morga kaldırmıştır.
Savcılık ölüm etrafında tahki-
Ömer İnönü’nün dün muhakemesi başladı
Sanık hâdise ile ilgisi olmadığını söyledi, duruşma
104 şahidin dinlenmesi için Ocak ayına kaldı
İstanbul, 15 (Telefonla) — 945 yılı martında bir gece yansı Taksimde Barlo apartımam önünde cereyan eden ve Tenki Okul Pansiyon âmiri Muzaffer Kayalı-bayın ölümü ile neticelenen hâdisenin duruşmasına bu sabah saat 9.30 da İkinci Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştır.
Dâvaya karsı merak ve alâka gösteren halk, sabahın çok er-
ken saatlerinden itibaren adliye koridorlarını doldurmuş bulunuyordu- Emniyet müdürlüğünden celbedilen komiser ve komiser muavinlerinin emrindeki bir polis kıtası gereken emniyet tedbirlerini almışlar ve celse 9.30 da
Mahkemede sanık Ömer Inönü-yü başta eski adalet bakam Ali
(Sonu Sa. 5 Sü. 5 de)
İane ile!
Büyük Millet Meclisinde. eski iktidarın seçim zamanlarında Kızılay vasıiasiyle, fakir köylülere yardım namı altında para dağıtması hayli münakaşa mevzuu oldul..
Hayrettir, bir hayır cemiyetini bir seçim propagandasına âlet etmek ne demektir?..
Ama şaşmayın!. Unutmı-yalım ki, Kızılay karagün dostudur!
Ve eski iktidarın karagü-nü de 14 mayısta gelip çatmıştır. — YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
16/11/1950

Hazin bir ölüm
Unamuno'nun bir romanında, sonlara doğru, eserin kahramanı, yaşamak veya ölmek arasında tereddüde düşer, hayatın ve ölümün mânasını aydınlığa çıkarabilmek için eşhastan her kime başvurursa, hiç birinden sadra şifa bir cevap alamaz. Hattâ kendisini birbirini tutmaz fikirlerle büsbütün şaşırtırlar, bazan da alaya alırlar. Bunun üzerine kahraman, eserin yazarına, yani kendisini yaratan adama başvurur. Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
Muharrir kahramanına: .Sen hayatta değilsin ki ölümü düşünesin» der.
Kahraman şaşırır: «Nasıl? Yani ben hayatta değil miyim? ölmüş müyüm ben?»
•O da değil! Sen ne uyanık, ne de uykudasın. Sen ne ölü, ne de dirisin. Ölemezsin, çünkü yaşamıyorsun; yani var değilsin.»
-Neye var değil mişim?».
•Çünkü senin varlığın ancak tasavvur mahsulü, uydurma hayali bir yaratığın varlığıdır. Sen ancak benim hayalimin mahsulüsün.»
Bunun üzerine kahraman bir müddet düşünür. Sonra birdenbire başını azametle kal-

Muhip Dıranas
dırarak kendisini yaratan ada-
-İyi dikkat ediniz Don Mi-guel, der, sakın siz yanılmış olmayasınız. Sakın aksi vârit olmasın. Yani, hakikatte varolmayan, ne ölü, ne diri, bir hayal yaratığı ben değilim de sizsiniz belki, ^jzin sırf hikâyemi insanların vukufuna ulaştırmak için bir vesile olmadığınız ne malûm!»
Yukarıdaki satırları dün akşamki radyo konuşmam için not etmiştim. Tam o esnada Şair Orhan Veli’nin beklenmedik ölüm haberi geldi. Genç yaşında hayata gözlerini yuman bu kabiliyetin acı haberi Unamuno'nun felsefesine ne korkunç bir müeyyide oluyor. Düşünüyorum: İçinde birbirine geçmiş olarak çeşit çeşit hayat barındıran bu yaşama macerasında gerçek olan nedir, kimdir, hangisidir? Şu anda bana söyliyebilir misiniz. Şair Orhan Veli mi gerçektir, yoksa nasırından ölmek suretiyle yaşamaya başlamış olan Süleyman efendi mi?
Nasırından başka derdi ol-mıyan Süleyman efendinin e-bediliğine bir bak, bir de düşünce cehenneminde çile çeken Orhan Veli’nin fâniliğine. Zavallı Orhan, zavallı vesile.
ŞOFÖRLER
CEMİYETİ
| Sağlık bahisleri
Ankara şoförleri arasında çıkan ihtilâf halledilmek üzere
Ankara şoförleri arasındaki ihtilâf hallolmak üzeredir- Cemiyeti ele geçirmeğe çalışan Recep Dengin ve arkadaşları aldıkları kararın kanunsuz olduğunu anlamışlardır.
Pazar günü yapılan ve kanunsuz olduğu söylenen toplantıda başkan seçilen Arif Onat tekrar cemiyete girmiştir. Arif Onat bu hususta bir arkadaşımı* za şunları söylemiştir:
«Ben esasen Demokrat Partiliyim. Dernekte isim yoktur. Cemiyetimiz, haysiyet divanı tüzüğünün görüşülmesi için tertibe-dilen toplantıyı tehir ettiği halde, toplantıda bulunmuş olmamın sebebi, haklan olmadığı hal de oraya gelen dernek mensup* larile hususi bir hasbıhalde bulunmak. cemiyetle derneğin bir çatı altına alınması için ne gibi tedbirler alınacağım görüşmek istemektir.
Recep Dengin ve arkadaşları br emrivaki ile, kanunsuz o-larak bu isleri yaptılar. Şoförler cemiyeti başkanlığını taşıyan namzet listesine benim malûmatım olmadan ismimi de yazmışlar.
Ben, "Halk Partili ve hakkında Ticaret Bakanlığının müfettiş raporu olan Recep Dengin ve ar* kada$larile ilişiğimi kestim ve 25 senedir üyesi olduğum cemiyetime döndüm-»
Memleket sağlığının ıslahı için çareler
Sağlık ve Sosyal hizmetlerinin ifa tarz ve imkânları
Gençliği yetiştirmek dâvâsı
Yeni İstanbul gazetesinde M. Herini «Türk gençliğini yetiştir m ek dâvası, başlıklı yazısında, Millî Eğitim Bakanı Tevfik 11e-ri’nin Büyük Millet Meclisinde son konuşmasının çok yapıcı bir mahiyet taşıdığını belirterek di yor ki: •
•Türkiye Millet Meclisi bizi yıllar boyunca, gerçekten kay-gılandran bir konuyu tam zamanında ele almakla övünebilir. Topluluk hayatımızın her bolü mü, her dalı, açık söylemeliyiz, t-m bir dağılış ve soysuzlanışa kendini kaptırmış görünmekte-' dir. En geniş insan iyimserliği bile böyle bir gelişme karşısın da ister istemez, duraklamak, düşünmek, hattâ haklı bir telâş duymak zorundadır. Nesil dâvamız, Osmanlı Devleti zamanında olduğu gibi, Meşrutiyet ve Cumhuriyet zamanlarında da çözülüp yollarını bir türlü bulamamıştır. Bizim eğitimimiz halk ihtiyaçlarından, halkın i-çinden topluluğumuzun ruhundan gelme bir eğitim olmadığı için formalist (şekilci) ölçülerin dışına çıkamamıştır.»
dan daha doğru bir kararın ola mıyacağını yazmaktadır.
Muharrir, müsaderenin mâna sini anlatarak C.H.P. taraftarı gazetelerin yazılarında müsadere kelimesinin bilhassa yerin de kullanılmadığını ilâve etmek tedir.
ev
Bir günlük bilânço
Yeni Sabah gazetesinde «Bir günlük bilânço» başlıklı ve Yeni Sabah imzalı yazıda, Büyük Millet Meclisinde bir günde ko
Gerçek kooperatifçiliğe doğru
Yeni Asır gazetesinde M. ’Çun cer, .Türkiyede geyçek kooperatifçiliğe doğru» başlıklı maka leşinde, kooperatifçilik mevzuunu ele almakta ve bizdeki kooperatiflerin gerçek kooperatif esaslarına dayanmadığını, kendi kendine yaşayan ve kendi kendine gelişen köklü bir mües sese olacakları yerde dış yardımlara muhtaç bir devlet dairesi ve banka şubesi şeklinde çalıştıklarını, bunun için de ken dilerinden istenilen yardım ve faydanın temin edilemediğini yazmaktadır.
Daha sonra muharrir, verimli çalışan bir kooperatifin hususiyetlerini anlatmakta ve Demokrat Parti iktidarının bu mü him dâvayı da halletmeye az -mettiğini bildirmektedir.
Ev kiraları serbest bırakılmıyacak
Bazı İstanbul gazeteleri,
kiralarının serbest bırakılacağından bahsederek Adalet Bakanlığının Millî Korunma Kanunu üzerinde incelemeler yaptığını ve bu hususta bir komisyonun da çalışmakta olduğunu bildirmiş ve serbestliğin yalnız Millî Korunma Kanununun çıkmasından evvelki gayri menkullere tatbik edileceğini yazmıştır.
Bu münasebetle malûmatına müracaat ettiğimiz Adalet Bakanlığında salahiyetli bir zat demiştir ki:
«— Haber tamamen asılsız -dır. Millî Korunma Kanununun tadil edileceği hakkında veya bu kanuna veçhe verilmesi hususunda Bakanlığımızda herhangi bir komisyon kurulmuş değildir. Evvelce de izah edildiği gibi mesken meselesi halledilmedikçe Millî Korunma Kanununun meskenlere taallûk eden maddesinin de değişmesine şimdilik maddeten imkân yoktur.»
nuşulan meselelere işaret edi-
lerek, Millî Eğitim Bakanının
bazı öğretmenler hakkında söyledikleri ile beden terbiyesi teş
kilâtındaki israfa dair açıkla-
dıkları, Meclisin

toplantısında Kızılaym 400 bin
liraya yakın bir parasının se-
çimlerde Halkçılar v tarafından valilerin emrine verilmesinin ye
Suçu sabit görülmemiş
Gazetemizin 31/10/1950 tarihli sayısında «Bahçelievler’de bir hırsızlık» başlığı altında çıkan yazıda adı geçen Sami Aydıner şüphe üzerine yakalanmışsa da, yapılan tahkikat sonunda suçu sabit görülmediğinden serbest bırakılmıştır.
Genç kızlara lâf atan üç kişi yakalandı Şehrimizin muhtelif otobüs durak mahalleliyle kız okulları önünde genç kız ve kadınlara lâf atanlara karşı 2 nci Şube memurlarının mücadelesi devam etmektedir. Bu meyanda dün İsmail Akdoğan, Mahmut Köşek ve Altan isimlerinde üç kişi yakalanarak haklarında kanunî işlem yapılmıştır.
Genel Sağlık ve Sosyal durumumuza vukufumuzu kısmen zeledikten sonra biraz da hizmetin alâkalı bakanlıkça ifa tarzları ve imkân dereceleri üzerinde duralım.
Bu kısmın teferruatına girişmeden evvel memnuniyetle kaydolu-. nacak en mühim cihet, bütün sağlık mesele ve dertlerini hali hazır hükümetin muhterem rükünlerinin ve bahusus muhterem Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Dr. Ekrem Hayri Dstündağ'ın çok isabetli bir nüfuzu nazarla görerek icabına tevessül azminde oluş lanm tokdiriniz teşkil eylemektedir. Muhterem Bakanın bu görüş vc alâka ciddiyeti, yıllardan beri ihtiyar olunan ve avakıbı taayyün eden sistemden ayrılarak Ba kanlık teşkilât kanunu ile tayin edilen her hizmetin kendileri tarafından tanzim ve idaresi a-rifesinde bulunduğunu müjdeli-
Bu sıralarda memleketimizde Sağlık ve Sosyal Yardım hizmetlerinin ifasında ihtiyar olunacak esas prensipin tayinine de zaruret olsa gerektir. Malûm olduğu üzere bizde bahis konusu hizmetler amme hizmetleri arasında mütalâa edilmiş ve bunların ferde munzam bir mükellefiyet yükletilmesine mahal bırakılmaksam devlet tarafından ifası prensipine sadık kalınmıştır.
Bununla beraber müdemeddin memleketlerde kımen carî olan sağlık sigorta sisteminin bizde de tatbiki düşünülmüştür- Cüz*î bir prim mukabilinde her ferdin hastalığının tedavisinin imkân da hillne girmesi gibi çok cazip bir hususiyetle karşımıza çıkan sigorta sisteminde bu şaitleri» tatbikatta aynen tahakkuk edip etmediği üzerinde durmamız faydalı görülmektedir.
A. — Cüzî görünen primleri edaya bütün vatandaşların muktedir olamamaları, muayyen gelirli vatandaşların mezkûr girimlere kolayca ve memnuniyetle katlanamadıkları kendini hissettirecek tezahürattan geri kalmamıştır. Binaenaleyh, nüfusumuzun asgari üçte biri prim tediyesi kabiliyetinden mahruma yakın bir durum arzetmektedirler. Diğer üçte biri için de primler bir maişet müzayakası âmili olacaktır. Su halde nüfusun üçte ikisi için sigorta tatbiki güç bir sistem teşkil edecektir.
B— Sigortalıların her nevi hastalıklarında tedavi edilebilecekleri vaadinin tahakkuk kabili yetine gelince,- 1948 senesinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından kurulması düşü- 1 nülmüş bulunan (sağlık sigortalan) kanun tasarısının 18 inci l maddesinde, sigortaların mecbu- ı rî ve ihtiyarî olmak üzere iki zürp i
lobu
YAZAN
Halit ÜZEL
— 4
varlık vergisi hakkında Sinan Tekelioğlunun ortaya attıklarının Sümerbankın ithalaâtmdaki
bir milyon lira zararın, Taşlıktaki arsa ve yollar meselesinin
görüşüldüğü belirtiliyor ve liyor ki:

«Görülüyor ki, Halkçıların )-daresi, her tarafta, her sahada ancak bol suiistimale yol açmış, yurtta lâubalilik ve millet ma-
lına hürmetsizlik âdeta bir gelenek gibi yerleşmiştir. Şimdi bu fenalıklar teşhir edilince ve belki de tecziyesi yoluna gidilince belli organlarda bir feryattır. başlıyor. Ne isteniliyor? Yenilen ve içilenler rahat rahat hazmedilsin de buna karşı Büyük Millet Meclisi ve hükümet
lâkayt seyirci mi kalsın?»
Müsadere değil ihkakı hak
Demokrat İzmir
gazetesinde
Hurrem Kubat, «Müsadere değil, İhkakı Hak» başlıklı maka-
•esinde C.H.P. ye ait malların
müsadere
edileceğine dair muha
lefet basınında çıkan iddiaları ele almakta ve eğer hükümetin
böyle bir niyeti varsa bu hare-
ketin müsadere değil, memle -
kette C.H.P. tarafından çiğnenmiş olan hülkiyet hakkının ta-
nınmasını Bağlıyacağını ve bun
Minarelerimiz, İstanbulun üzerinde dolaşacak bütün kötü ruhları defetmeğe hazır bir silâh gibi, gökyüzüne dikilmişlerdir.. İnsan kendini bu şehirde Allahın himayesine daha iyi sığınmış gibi emniyette hissediyor..
Selim îstanbulun taşına top rağına da hayrandı:
— Bu saraylar.. Bu camiler.. Bu âbideler.. Her birinin sırtında yüzyılların tarihi yazılmıştır.. derdi. Biz, onlarda, cedlerimizin dehâya varan kabiliyetini, eşsiz kuvvetini, sağ lam bünyesini gördüğümüz için iftihar eder; göğsümüz kabararak hepsini ayrı ayrı severiz. Ama söyle bakalım. İstanbulun, şu yaprakları dökülerek, cılız bir iskelet halinde kalmış ağaçları bile gamlı yüzlü sonbaharını, çamurlu kışını bile niçin severiz?., suyunun bulanık rengini, Lodos günlerinin sıkıntılı havasını bile neden hoş buluruz?. Onda nasıl bir sihir vardır ki her hali, her şeyi göze güzel görünür?.. Bana kalırsa İstanbulun bir ruhu var. Nasıl gözle görünmiyen en küçük zerrede bile insanı Allahın varbğına inandıran, gizli bir kuvvet kendini hissettirirse, İstanbula ait her şeyde de bu ruh ken-
I reye tefrik edilmiş bulunması; hü-I lâsatan devlet bütçelerile idare olunan müessese memur, hizmetli ve işçilerinin mecburî, mütebaki halk zümresinin ihtiyarî sigortalılar grubuna konulması ile bu keyfiyet vuzuh bulmaktadır-
Görülüyor ki, Sağlık Bakanlığının mes'uliyeti altında idare olunması düşünülen bir sigortada dahi sağlık hizmetlerinin memleketin her yerinde her vatandaş için aynen tatbik edilemiyeceği yukarıdaki tasan maddesile zımnen ilân edilmiş bulunuyor-
Diğer taraftan devletçe ifası kabul edilmiş amme hizmetlerinden her hangi birinin ezcümle yol inşaası, veya bu devre tedrisatın ifası posta veya münakale işlerinin tedviri için milletçe aralarında bir sigorta kurumu tesisi tavsiyesinde bulunulmazken, hakikatin en aziz vediası olan sağlığım, hayatım koruma bahsinde, vatandaşlık mükellefiyetlerini tam ifa etmiş olmalarına rağ-njen, hususî sıhhî bir sigorta te-sisile halk neye müsteniden mükellef tutulabilir?
Kâr ve kazanç mülâhazasile hattı hareketini tanzim mecburiyetinde kalacak hiç bir sigortanın milletin sıhhat ve hayatı ile bir devlet müessesesi samimiye-tile alâkadar olamıyacağı hu; susu izahtan vareste bulunmaktadır- §u tahlil neticelerine göre, milletin sağlık ve sosyal yardım hizmetlerile mahza devletin iştigalinin daha isabetli ve faydalı bir netice vereceği ka-naatına varılmaktadır.
Bakanlıkça biblfiil idaresindeki muhassenah taayyün eden sağlık işlerimizin tevsik ve teşmiline en mühim sebep olarak bütçe kifayetsizliği daima ön plânda zikredilen hususiyetlerdendir. Binaenaleyh bizde devletçe l )bu işe tahsis ve sarfedilen meblâğ filhakika hizmetin lüzumu veçhile ifasına kâfi değil mi? Bu ciheti tetkik edelim:
A. — Umumî devlet bütçesi gözden geçirilince sağlık ve sosyal yardım Bakanlığına do-layısiyle millî sağlık hizmetlerimize aynlan ödeneğin diğer hizmetlerimize yapılan tahsislere nispetle kâfi bir değer arzettiği görülür.
Her varlık ve faaliyetin esasını vücutlarımızın sıhhati teşkil eyliyeceği hakikatim nazarı dikkate alarak, diğer bakanlıklar tahsisatından nisbî bir indirmeye tevakkuf eylese dahi, sağlık bakanlığı bütçesinin emsallerile mü-
tenasip bir duruma yükseltilmesi hususunun temini;
B. — Genel bütçeden yapılması mümkün bulunan yakardaki tezyitten maada her sene özel i* dereler ve belediyelerce mahallî sağlık hizmetlerine tahsis ve sarfedilen asgarî 15 milyon lira,- bir kısım genel müdürlükler veya İktisadî devlet teşekküllerince sağlık ve sosyal yardım hizmetlerine her sene sarfedilmekte olan asgarî 10 milyon lira, bu güne kadar olduğu gibi bütçelerine konulup sağlık bakanlığı emrine nakden tevdi olunduğu takdirde bütçesi 100 milyonu bulacak bakanlığın yurdun bütün sağlık işlerini, hali hazıra nisbete büyük bir farkla hüsnü ifa imkânım kazanacağında şüphe yoktur-
Bu tedbir ve sistem memleketimizde halkın tedavisi, sağlık müesseseleri, tıbbî elemanların dağılması, tesisat ve teçhizat bakımından ileriden beri dikkat nazarlarınıza arzedilegelen muvazenesizliği, adaletsizliği tamamen hertaraf edecek ve hemen her hasta vatandaşı bir hasta yatağına kavuşturabilecektir.
Bu vesile ile şu hususda arzedi-lebilir ki: sağlık ve sosyal yardım hizmetlerimizin düşünüldüğü veçhile münhasıran sağlık ve sosyal yardım bakanlığı emrinde bu esaslar dairesinde toplaml-masile işçi sigortalan kurumunca halen yaptırılması mecburî olan bütün hastalık ve anza hallerinde işçilerin meccanen tedavileri imkân dairesine girebilecek ve sigorta kurumuna ait vazifeler dolayısiyle tahsil olunan prim hadleri hafifliyebilecektir. Bu netice dolayısile işçilerin kısmen terfihi temin edilmiş olacaktır- Hizmette muvaffakiyetin yalnız malî imkânla temin olunamı-yacağı tebarüz ettirilmişti. Binaenaleyh 27 senelik cumhuriyet devrinde milyonlarca lira sarfe-dilmesine rağmen sağlık dâvamızda muvaffakiyetsizliği intaç eden mühim bir âmil üzerinde münhasıran durulması vacip olmuştur.
Köylerimizden şehirlerimize kadar bir kısım yerlerimizin ne acınacak halde olduklarım açıklamıştık. (Bu durum bu güne kadar neden daha fazla islâh olunamamıştır?) dersek daha fazla teessürümüze sebep olacak bir sürü istifhamlarla karşılaşırız.
Söyleki: Fena durumlarından bahsolunan şehir, kasaba ve ...............
köylere başta mahallin Valisi ol* | yorum.
mak üzere Kaymakamı, Nahiye Müdürü, Sağlık Müdürleri doktorlar, Millî Eğitim Müdürleri, hocaları ve bahusus köy ilk okul öğretmenleri hiç uğramamış ve bu acıklı durumları görmemişler midir?
Çeyrek asırdan beri bulundukları yerde yeni bir reüm icap larına göre çalışmak mecburiyetinde olan bu zevat su durumu İslaha neden muvaffak olamamışlardır? dersek buna mukni ve müskit ne cevap bulabiliriz?
Su durum bilhassa vilâyetlerde vazife aldığımız sıralarda yalnız meslekin muayyen çerçeve si içinde kalmamızdan, sosyal sahalarda verimli olabileceğimizi nazarı itibara almamamız dan ileri gelmektedir. Doktor yal nız hastalık ve hasta ile, hoca yalnız elindeki müfredat prog-rem ve talebesile, İdarî elemanlar sadece günlük İdarî isleri tedvir vazifesile faaliyetlerini tahdit eylediklerinden genel durumumuzda beklenen sosyal salâh tam temin olunamamıştır-
Bulunduğum vilâyetlerdeki ted-kik ve müşahedelerime müsteniden orzetmekteyim ki, halkın u-mumî sağlık sosyal ve kültür se-viyesile acele bir salâh temini arzu olunduğu takdirde*ki bu emelin vücut ve samimiyetinden şüpheye kimsenin hakkı yoktur - gerek merkez ve gerekse mülhakatlar İçişleri, Millî Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarının bu sayede tam koordine bir halde ve muayyen bir programla çalışmaları, işbirliği yapmaları zarureti vardır, ve bu za-. ruret gayede muvaffak oluncaya kadar devam edecektir.
Zira Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı teknik icab ve tedbir-tayiple tatbike geçerken Vali, Kaymakam, Nahiye Müdürü gibi İdarî rükünlerin tatbikatı kolaylaştırmaya yardımları; milletin her bakımdan yükselmesine en değerli vazifeyi deruhte eylemiş bulunan kıymetli eğitim elemanı hocalarımızın bilhassa köy lerde temasa geldikleri halk kitlesini sıhhî, içtimai, İktisadî, İdarî bakımdan her fırsatta tenvire çalışmaları lâzım gelmektedir. Bu lüzum ve zaruret derecesi halkın umumî hal ve kültür se-viyesile çoktan taayyün etmiş bulunuyor-
Yukarıda arzolunan esaslar dahilinde veya haricinde her hangi faydalı bir sistem ve programın bir an evvel tesbitile halk sağlığının sosyal durumunun kıymetli makalenize mevzu teşkil eyliyen derkeden kurtarılması için gerekli yeni hamlenin sür’atle ihtiyarı ve emelde yakın bit atide muvaffak olunması te-mennisile mevzua nihayet veri-
Pistonlu profesörlük!
Yine muhterem Tevfik İleriye:
Dün İ. Ü. Edebiyat Fakültesinin sözüm yabana Mukayeseli Türk Edebiyat Tarihi Profesörü Ertaylan’ın basdır-iabildiği perişan eserden bahsetmiştim. Dokuzuncu sınıf şairlerden olduğu bile şüpheli bulunan Azerî Şair Mevlânâ Hâmidî'nin divan külliyatı ne değerde olursa olsun ne büyük Fatih devrini ilgilendirmiştir, ne de bizi ilgilendirir.
Fakat bu yollarda on binlerce liraların millet kesesinden nasıl çıktığını hepimiz sorabiliriz.
Üniversiteler muhtariyeti ile ne derecede münasebetiniz var? Bunu bilmiyorum. Yalnız Millî Eğitim Bakam sıfatınızla sizinle dertleşiyorum. O muhtariyetin binlerce millet lirasını çarçur etmeğe yetkisi var mı yok mu? Buna da karışmam. Karışmam, karışamam ama, o profesörün, fakültede profesörlük etmediğini de iddia ve ienkid ederim. Hattâ nasıl verilecekse, işine son verilmesini ısrarla rica ederim. Bu vatandaşlık hakkımdır. Bu profesör müdür, aylık ve tahsisat tirörü mü?
Evet, bu zat Edebiyat Fakültesi profesörü değildir. Size bir şey haber versem önce sözüme inanmıyacaksınız, i-nandıktan sonra da hayretten hayrete düşeceksiniz. İşte haber veriyorum:
Bu Ertaylan, yedi seneden beri, dikkat buyurunuz yanlış söylemiyorum, yedi se-nedenberi dersine girmemiştir ve hâlâ da girmiyor!
Üç profesörler toplantısında bulunmayan galiba istifa etmiş sayılır. Bu. sayısız toplantılarda da bulunmamıştır!
Ve galiba asistan, profesör-süz dershaneye giremez ve kürsüye çıkıp ders veremez. Halbuki bunun asistanı olan sayın bayan bunu yapmağa mezundur!.
Eğer Senegal'de, Borno’da, kenar Tibet'te bir fakülte varsa: orada bile yedi sene dersine girmeden binlerce lira çeken bir profesör yoktur 1 Bir çok şifahi istirhamlardan sonra talebesi yazı ile de Rektörlüğe şikâyet etmiştir. Rektör müteessir ve mütehay-yir bir halde dilekçeyi Dekanlığa havale eylemiştir. Ve Dekan hazretleri hasıraltı etmiştir hatıraltıl Ve dilekçe şu dakikada o hasıraltında afyon lanarak uyumaktadır.
üniversitelerin muhtarlıklarına karışmam ama, evlâtlarımızı böyle profesörlere bırakamıyacağımızı saygılarla bildiririm. Dahası var, fakat icap ederse...
Aka GÜNDÜZ
GEM KAlIBfi
I
dini belli ediyor..
Selim anlatırken Gülşen ts-tanbulun ruhunu, çok eski bir aileye mensup genç ve güzel bir kadının ruhu olarak tasavvur ederdi. Kökü eskiye bağlı tazecik bir ruhtu bu.. Bugünkü halini bulması, ve kendinde bu kadar şeyi biriktirebilmesi içinden kendinden evvel gelip geçen yüzlerce ve yüzlerce yılın mirasçısı olması lâzımdı.
öyle eski şehirler vardır ki artık iyiden iyiye yaşlanmış, âdeta ölü yüzü bağlamışlar-dır. Bir de yepyeni kurulmuş şehirler vardır. Oralarda hayat cehennemi bir hızla akar gider. Fakat akışında ne âhenk ne de güzellik vardır... Geçmişleri olmıyan şehirlerde bir yabancılık, bir sonradan görmüşlük, geleceği olmıyan şehirlerde de bir kasavet göze batar. İstanbul yaşamağa devam eden ve muntazaman ye-
Nakleden: Ş. TAYLAN
nilenen bir şehirdir. Tıpkı ta- (
zp sürgünleri eflâke ser çefcçn 1
ve kuvvetli kökünü tjoprağa I
salan heybetli bfr ağaç gibi... ı
Hiç İstanbul sevilmez olur ı
mu?.. Tıpkı şairin dediği gibi: ;
«İstanbulu sevmezse gönül (
aşkı ne anlar?.» (
Gülşen dalmış gitmişti.. Se- 1
limin sesiyle kendine geldi. a
— No düşünüyorsun Gül- ı
şen?. !
Diye şoruyordu.. ;
Cemal Dayı ile yengenin o- l
dadan çıktıklarını duymamıştı. i
Selimle yalnız kaldığını gö- r
rünce birden şaşırdı... 1
— Bilmem.. Dalmışım.. Diye ş
cevap verdi.. Bir şey düşünmi- r
yordum..
— Ama söyleneni duymıya- t
cak kadar kendinden geçmiş- £
tin Gülşen.. Cemal Dayı «Allah rahatlık versin.» dedi de n
sesini bile çıkarmadın.. ş
— Seyre dalmıştım. Selim...
Gözlerimin önündeki İstanbulun harikulâdo manzarası canlanmıştı.. Hayranlıkla onu seyrediyordum... Ama sakın benimle alay etme.. Ne düşünüyorsun diye sordun, ben de a-çık kalble cevap veriyorum.. öyle güzel bir manzara idi ki bu.. Sana neler duyduğumu anlatamıyacağım. Heyecanlanmış olabilirim. Bana, kalbim gen işli yor muş gibi geldi. Ne garip histi bu bilemezsin., kalbim birden öylesine genişlemiş, büyümüştü ki., âdeta içine sonsuzluğu alabilecekti... Bütün sevdiklerimin yanı başımda ve yalnız benim olmalarını öyle isterdim ki...
Selim onu hayretle dinlemişti. Bir zaman sesini çıkarmadı. Sonra, birden:
— Şu flört’ünün ismini* bana aöylemiyecek misin Gill-şen?. dîyo sordu.
Şaşırma sırası Gülşene gel-
Tefrika No. 27
— Kimden bahsediyorsun Allahaşkına?.. diye ona mukabil bir sualle cevap verdi.
— Sana bu sene bir hal oldu Gülşen.. Yazdanberi başkalaştın. Şendeki değişikliği daha Boğazda iken farketmiş-tim. Hattâ bunu o zaman da sana ihsas ettiğimi hatırlıyo-
. Gülşen kızardığını hissetti.. Yanakları yanıyordu. Buna mâni olamadığı için de kendi kendine fena halde kızdı. Ve Selime nisbet olsun diye:
— Sen benimle alay ediyorsun ama., dedi. Söylediklerinde hakikat yok değil.. İyi keşfettin Selim. Benim de bir flörtüm var.. Hem benimle evlenmek bile istedi.
’ Selim birden irkilerek:
— Sonra?., diye sordu..
— Sonrası o kadar işte..
— Nasıl o kadar.. Seninle
evlenmek istediğini söylüyor-
— öyle..
— Ben de sana sonra diye soruyorum?...
— Sonra, kendisine teşekkürümü sunarak, beni mazur görmesini rica ettim..
— Olur şey değil.. Gözümüzün önünde neler olmuş, bitmiş de bizim haberimiz olmamış.. Niçin mazeret beyan ettiğini de söyliyecek misin bana Gülşen. Onu beğenmiyor
— Beğenmiyecek gibi adam değildi ki.. Her genç kızın kendine eş olarak seçmekte tereddüt etmiyeceği bir adamdı.. Bütün iyi vasıflar şahsında mevcuttu. Gençti.. Yakışıklı idi.. Temiz bir aileye mensuptu.. Hali vakti yerinde idi. Üstelik de malûmatlı idi.
— Ve bütün bu vasıflarına rağmen yine do senin hoşuna gitmedi, öyle mi?..
— Hoşuma gitmez olur mu? Gitti tabiî.. Hem beğenir, hem de severim kendisini.. Yalnız...
— Evet, yalnız?..
— Gülşen bütün bütün kızardığını hissetti. Yüzünden plev çıkıyordu sanki..
Selim gözleriyle onıın bakış-
(Devam edecek)
Altılar köyünün teşekkürü
Evvelki gün Haymana'nın Altılar köyünde 121 aileye toprak dağıtıldığını yazmıştık.
Bu hususta Altılar köyü muhtarı, Tarım Bakanına şu telgrafı göndermiştir:
•Toprağa kavuştuk. Sevincimiz büyüktür.
Bu sevincimizi köyümüz adına size duyurmakla bahtiyarız.»
Altılar köyü muhtarı İbrahim Alp
Bir çocuk traktör altında can verdi
PolatlI’nın Temelli bucağında değirmencilik yapan Salim Tuncer isminde birisi, traktöre binerek civarda dolaşmak istemişse de karşıdan gelen diğer bir tratöre çarpmamak için direksiyonu sağa kırmıştır. Bu t esnada orada oymyan 12 yaşındaki Hüseyin Satı kaçmak isterken yere yuvarlanmış ve traktör üzerinden geçmiştir.
Küçük Hüseyin’i ezmek suretiyle ölümüne sebebiyet ve -ren Salim Tuncer yakalanarak adalete teslim edilmiştir.
TAKVİM
16/11 1950 — Perşembe
Hicrî: 1370 — Safer 5
Rumî: 1366 — Kasım 3
Ezani
Vasati
NÖBETÇİ ECZANELER Ankara, Çankaya, Ismefpaşa
Sayfa: 3
Bir teklifimiz var!
DışPolitika
Dünya’nın aynası
Bir gazeteciye
göre
AVashington Star adlı bir A-merikan gazetesi, Ortadoğu muhabirine atfen yayınladığı bir yazıda .19 Türk tümeni Orta-doğuyu Kızılorduya karşı koruyor» demektedir.
Almanya dâvâsı karşısında Fransanın tavrı
Atlas Okyanusunda
On dokuz da olsa, dokuz da olsa, elde mevcut kaç tümenle olsa, Türkiyo’nin herhangi bir tecavüz karşısında kati bir müdafaa azmi beslediği şüphesizdir. Yine şüphesizdir ki bu müdafaanın şiddet ve selâbetinden, Türkiye'nin herhangi ahdî bir münasebetle bağlı bulunmadığı Ortadoğulu zayıf dostları ve bu bölgede menfaatleri bulunan büyük dostlan istifade edeceklerdir: ve bu müdafaa, şartlar ve talih yardım ederse, üçüncü bir dünya harbinin seyrini değiştir bilecektir.
Hükümet bu hususta yeni bir toplantı yapılmasına taraftar
Amerikalı refikimizin bu hususta serdettiği kanaat, bir hakikatin ifadesinden başka bir şey değildir. Şu kadar var ki, gazeteci, 19 tümen tahmin ettiği Türk kuvvetlerine Orta Avrupa'da da bazı vazifeleri lâyık bulmakta ve ezcümle, Ruhr’a
doğru ilerliyecek Kızılordunun ~yTuna üzerinden gerilerini kes-
inek işini de Türklere vermektedir.
Muharrir, asker olmadığı için, peyk devletler arasından başarılması gereken böyle bir hareketin ne gibi imkân ve vasıtalara lüzum gösterdiğini tasrih etmiyor. Bununla beraber, maksadını şu suretle izah ediyor ki, bu görüş dikkate şayandır:
«Ruhr’a doğru giden Kızılor-dunun arkasından Tuna üzerine yapılacak büyük bir hücum, Stalin'in esas ikmal hattını tehdit edebilir. Bu meydan okumaya karşı koymak, büyük bir Sovyet kuvvetini oyalayabilir ve Atlantike doğru giden kuvvetten bir kısmını buraya çekebilir.»
Halbuki, bizim bildiğitnizc göre, Türkiye’nin dahil bulunmadığı Atlantik Paktı savunma sistemi için milyarlar sarfedil-miş, edilmekte ve edilecektir. Bu sistemin, Ruhr üzerinde mi yoksa Elbe'de mi, her nerede ise, kurulması mukarrer — o da ancak üç yıl zarfında — 36 tümenlik müdafaa hattının selâmeti için 19 tümen oyalama kuv-
Berlin’de bir
geçit resmi
( Londra Radyosu, (Basın - Ya-H-yın) — Dün Fransa Dışişleri Balkanı Schuman millî mecliste ko-"nuşurken Almanya meselesini ■I görüşmek için dört büyük dev-•| let arasında bir toplantı yapıl-it ması bakımından Rusyanm tek-s lifine karşı hükümetinin takına-*fcağı tavrı izah etmiştir. Dışişleri ^bakanının söylediklerine göre, hükümet üç batı devletiyle Sovyetler Birliğinin temsilcileri arasında yeni bir toplantı yapılmasına prensip itibariyle taraftardır. Lâkin Rusların teklifi bu şekilde müzakerelere faydalı bir
Yunan
(
2 gönüllüleri
2 ________

ıı için ıy tümen oyaıama Kuvvetinin istenmesi, piyade manga-
Bir birlik Koreye müteveccihen hareket etti
■ Atina, 15 (a.a.) Afp) — Kore | için Yunan gönüllülerinden mürekkep birlik, çarşamba sabahı '^Birleşmiş Milletler bayrağım tanıyan bir gemi ile Pire'den ha-'^veket edecektir. i'.
sında talim görmüş alelade bir erin dahi idrâk edebileceği bir saçmalıktır. Hususiyle ki, böyle külfetli bir yardımı talep etmeği, velevki bir gazete sütununda olsun, meşru gösterecek herhangi bir akit ve taahhüt mevcut değildir.
Atom bombardımanının muhtemel kurbanları Vaşington, 15 (a.a) (Afp) —
U . . - -
□Eski muharipler birliği yakında *ner Amerikalıyı, atom bombar-
Bir gazetecinin indî kanaatla-rından ibaret olmasını temenni ettiğimiz bu fikirlerde, her şeye rağmen, batı âleminin, garip ve garip olduğu kadar hazin bir ruh durumunu sezmemek mümkün değildir: Batı dünyası, kendini savunmanın güçlüğü karşısında, yardımına koşamadığı 1 dostlarının yardımını imcuıen
1 hususunda fazla cömert davra-
nıyor. Milyarlarca dolar, henüz çekirdeği bile teşekkül etmemiş olan Atlantik Paktı savunması-- na harcanırken, ve bu milyarlar henüz hiç bir müşahhas netice vermemişken, hiç bir resmî teminat almamış olan Türkiye'nin, 100 tümenlik Kızılordunun peşine düşürülmesi teşebbüsü, en insaflı tâbiriyle, insafsızlıktır.
Türkiye, gerekirse, bundan daha üstün kuvvetlerle çarpış-i maktan da geri kalmıyacaktır. Fakat, müsaade etsinler de, nasıl mücadele edeceğimizi biz kendimiz tayin edelim.
emen hemen her memurun üzerinde hassasiyetle durduğu bir (Borç para alma) meselesi vardır.
Eski iktidarın, bunar dair çıkarmışı olduğıl kanuna, ekleyivermiş olduğu bir madde dolayısiyle bu iş, alâkadarları borcu veren olsun, alan olsun çok müşkül duruma sokmuştur.
O maddede, memur adedi göz önüne alınmadan üç milyona kadar tâbirinin kullanılması bir takım sınıflandırmaların, sıra beklemelerinin ve tercih haklarının meydana gelmesine sebep olmuştur.
Halbuki, verilecek olan para memurların kendi paralarıdır ve miktarı da üç milyonun çok fevkindedir.
Bu vaziyeti nazarı itibara almak ve «üç milyona kadar» tâbiri yerine idare meclisinin kararı ve Bakanlar Kurulunun tasvibine iktiran edecek miktar kadar» cümlesi maksadı temine kâfi gelecektir.
O zaman, ne ihtiyaç içinde olan memurlar, günlerce sıra bekliyerek sızlanacak, ne de onların ihtiyacını görmek mevkiinde olan büyüklü küçüklü memurlar müşkül vaziyette kalacaktır.
Bu işi bu şekilde halletmek mecburiyetine inanıyo-Takdir, sayın milleivekillerimizindir.
Hikmet YAZICIOĞLU
esas teşkil edecek mahiyette değildir. Acı tecrübelerden anlaşıldığı veçhile Sovyetler Birliği üç batı devleti gibi hakikaten bir anlaşmaya varmak niyetinde olduğunu isbat etmedikçe yeni müzakerelerden bir netice beklenemez.
Schumanm İlâve ettiğine göre, Fransa müttefikleriyle birlikte beynelmilel gerginliği cidden a-zaltabilecek olan yeni görüşmelerin ne şekilde yapılabileceğini dikkat ve ihtimamla göz den geçirecektir-
Schuman plânı
yüzer adalar kuruluyor
Millî Piyangoda dün kazananlar
1927 yılında tayyareci Charles Lindberghin Atlas Okyanusunu uçağı ile geçerek Paristeki Bourget hava meydanına inmeğe muvaffak olması, iki mühim meseleyi meydana çıkarmişH. Milletlerarası siyasî durumun yeni bir şekil alması ve Monroe doktrininin iflâsı, diğeri de cesur ve müteşebbis bir takibeden yeni teknik, olmayan fakat bir medeniyet e-seri olan keşifler.
Yeni yıldızlar altında yelken açarak meçhul kaderlerinin gölgesinde, ümitlerle dolu âlemlere giden Ispanyol Kongistadorlan-na arhk bir Amerikan gencinin uçağı halef olmuştu- Bu genç az bir akaryakıtla ve bir miktar tereyağlı sandoviç ve çikolatayı yanma alarak yeni dünyayı eskisine, asrın en modern vasıtası olan uçakla bağlamıştı.
Bu cüretkâr teşebbüsü diğer teşebbüslerin takip etmesi ve büyük semereler alınması mümkün oldu. Bugün herkes bilir ki uçakların en son tekâmülleriyle, bir çok hava yollan tesis edilmiştir. Dünya havacılığı hali hazırda şu iki maniayı bertaraf etmeğe çalışıyor: Hava yolunun uzunluğu ve denizler üzerinden geçen hava yollarında, inilebilecek adaların mahdut olması-Bunlara çare olmak üzere tabiî oarak nisbeten en kısa ve o nisbette emin olan yollar araştırılmaktadır. Bugün dört motörlü transatlantik büyük uçaklar A-merikaya İrlanda, Tennöv yolu üzerinden gidiyorlar. Bu yolu takip etmek de sol elle sağ kulağı göstermeğe benzer. Halbuki Yenidünya ile Avrupa arasında en kısa yol Asor ve Bermude adalarından geçen yoldur, fakat bu'hava yolunda bu iki adalar grupundan başka uçakların inebilecekleri ada yoktur.
Okyanusları aşan uçaklara birer iniş sahası olarak Okyanus ortasında sunî adalar meydana getirmek fikri, asrî havacılığın teknisyenlerini en ziyade meşgul etmiştir- Fakat bu fikir son bir kaç sene zarfında ciddî olarak ele alınmış ve sunî adalar projelerinin tatbiki çareleri aranmıştır.
öncüyü coğrafi
ideal bir Hattâ bu sıhhî tertibatı haiz plâjlar etmek de tasavvur ediliyor.
Büyük uçaklar hiç iniş yapmadan eskisi g^bi yollarına devam edebileceklerdir. Diğar uçaklar ise bu yüzer adalardan geniş ölçüde faydalanacaklardır. «Atlas Okyanusu yüzer adaları inşaat şirketi» ilk iki adanın inşası /için aksiyonerler'mden bir milyar iki yüz milyonluk bir yatırım
yer olacağıdır, adalarda bütün tesis
yapmalarını talep etmiştir- Bu sermaye miktan çok yüksek görülebilir. Fakat yapılacak is de o nisbette büyük ve mühim bir istir. Büyük bir sermaye, muazzam bir çalışma ve binlerce ton malzeme bu iki adaya yatırılacak ve milletlerarası bir karakter taşıyan bu inşaat bitince adalar bütün memleketlerin istifadesine arzedilocektir.
Çeviren: Efdal ARIKOL
Meclis Komisyonları
ADALET VE İÇİŞLERİ KOMİSYONLARINDAN KURULAN KARMA KOMİSYON: — Bugün saat 10 da, Damştayda açık bulunan altı üyelik için seçim yapmak üzere,
ANAYASA KOMİSYONU: Bugün saat 10 da,
1 — Eskişehir Milletvekili merhum İsmail Hakkı Çevik'in, C. H. P. ile Halkevlerine teberru edilen veya ucuz bedel ile şahlan gayrimenkullerin eski malikleri adına kayıtlarının tashihine dair kanuri teklifini,
2 — Antalya Milletvekili Akiı Sanoğlu ve arkadaşlarının, Halkevleri hakkındaki kanun teklifi-
3 — Afyon Karahisar Milletvekili Ali Ihsan Sâbis'in, milletvekilleri seçimi hakkındaki 5545 sayılı kanunun 4 ve 6 ncı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifini,
4 — Tokat Milletvekili Halûk Okeren’in, eski Türkocaklanmn feshi üzerine C.H-P- ye devir ve teslim edilen malların yeniden kurulan Türkocaklanna iadesi hakkındaki kanun teklifini,
5 — Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş'm, İçtüzüğün 85 nel maddesinin yorumlanmasına dair önergesini,
6 — Kastamonu Milletvekili Hayri Tosunoğlu ve Tokad Milletvekili Halûk Okeren’in, T. B. M. M. nin dokuzuncu döneminde çıkacak kanun ve kararlar hak-kındaki önergesini,
7 — Manisa Milletvekili Kâzım Taşkent ve Erzurum Milletvekili Emrullah Nutku'nun, İçtüzüğün 22 nci maddesinin değiştirilmesi hakkında* tüzük tekliflerini görüşmek üzere,
MECLİŞ HESAPLARINI İNCELEME KOMİSYONOU: Bugün saat 10 da,
MİLLİ EĞİTİM KOMİSYONU: 17.11.1950 cuma günü saat 10 da, Bursa Milletvekili, Hulûsi Köymen’in, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Ertik okulları öğretmenleri hakkındaki 3007 sayılı kanunun 11 nci maddesine bir
fıkra eklenmesine dair kanun tek lifini görüşmek üzere,
SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM KOMİSYONU: 17-11 1950 cuma günü saat 10 da,
1 — Denizli eski milletvekili Kemal Cemal Oncel'in, Dilekçe Komisyonunun 23.11.1950 tarihli haftalık karar cetvelindeki 2559 sayılı karann Kamutayda görüşülmesine dair önergesini,
2 — Urfa eski milletvekili Vas-fi Gerger'in, Boğazhyan eski kaymakamı Kemalin ailesine vatanî hizmet tertibinden aylık bağlanmasına dair olan kanuna ek kanun teklifini görüşmek üze-
TİCARET KOMİSYONU: 17.11. 1950 Cuma günü saat 11 da, A-masya Milletvekili İsmet Olgaçın, Millî Korunma Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi halikındaki 5020 sayılı kanunla değiştirilen 30 uncu maddesinin kaldırılmasına dair kanun teklifini görüşmek üzere,
TUTANAKLARI İNCELEME KOMİSYONU: Bugün saat 10 da toplanacaklardır.
Millî Piyangonun 15/Kasım/ 1950 çekilişi dün saat 13 de Ankara'da yapılmıştır. Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar şunlardır: 063258 Numara 165451 Numara 149266 Numara 099549 Numara 101945 Numara 240475 Numara 248381 Numara 255954 Numara
Beşer bin lira nan numaralar: 050630 085161 117187 159526 ' 203726 319676 387002 425540 439975 477885 İkişer bin lira i
022391 044815 050744 100062 118278 124824 159084 168817 196720 229914 255291 275613 291523 310819 337005 357408 389637 396493 416797 417472 421485 426667 446856
Biner lira ikramiye kazanan numaralar:
009592 026958 044739 051347 068459 069129 098808 115823 116881 121232 121686 123271 127099 152726 158096 163635 167939 168818 179248 181258 205542 212458 223441 228656 229337 232757 236514 239250 251702 263019 265026 265338 275738 275747 279651 307165 312088 329714 332772 333458 337588 339055 339773 360938 370389 381735 430760 470883 475809 485439
Beşer yüz lira ikramiye kazanan numaralar:
008713 012178 020870 035479 054432 055432 057789 059567 061369 071824 083985 088736 102922 121206 129272 131487 131762 140932 145224 151935 152339 153561 153904 167469 170466 171142 172761 175377 182950 183720 184135 195672
100.000 Lira 50.000 Lira 20.000 Lira 10.000 Lira 10.000 Lira 10.000 Lira 10.000 Lira 10.000 Lira ikramiye kaza-
ikramiye kaza-
086473 132450 223277 288335
352202
404431
423G87
204438 207044 210419 214807 217471 221896 222868 224700 226123 227450 228707 230122 237248 237363 238444 239493 240478 255730 258433 258473 260515 261328 261384 268247 274180 276951 277838 282802 289928 294415 295310 298563 299415 801230 304302 308127 319805 321827 322271 327257 329472 329698 330196 333425 346253 353407 359251 366702 376243 392857 402406 404089 404141 405689 406041 407085 417532 426189 443694 446853 456555 480763 483665 484926 485208 487884 488348 490250 Yüzer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son üç rakamı 513 veya 785 ile nihayet bulan 1.000 numara yüzer lira.
Yirmişer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı 70 ile nihayet bulan 5.000 numara yirmişer
Onar lira ikramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı 42 veya 92 İle nihayet bulan 10,000 nurtıa-ra onar lira.
Beşer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son rakamı 4 veya 7 ile nihayet bulan 100.000 numara beşer lira ikramiye kazanmış-
Biner lira teselli mükâfatı ka-
003258 013258 023258 033258 043258 053258 060258 061258 062258 063058 063158 063208 063218 063228 063238 0G3248 063250 063251 063252 063253 063254 063255 063256 063257 063259 063268 063278 063288 063298 063358 063458 0G3558 063658 063758 053858 063958 064258 065258 066258 067258 068258 069258 073258 083258 093258 163258 263258 363258 * 463258
Bir öküz panik yarattı
St- Sebastien, 15 (a.a.) (Afp)
— 400 kilo ağırlığında bir öküzün dün akşam mezbahaya götürülürken kaçması üzerine St. Sebastien sokaklarında büyük bir panik hüküm sürmüştür.
Öküz, bir çok kişiyi yere düşürdükten sonra bir evin ikinci katına çıkmış ve boynuzlariye kapılan kırmıştır- Evde bulunanlar korkulanndan imdad isliye-rek balkona çıkmışlardır. Fakat şaşıran öküz, merdivenlerden inerek pazara kaçmış, orada
- tıpkı Donkişot gibi • şarap fıçılarını mevhum düşman zanniy-le hücuma geçmiştir. Kandan veya şaraptan değil, fakat korkudan sarhoş olan hayvan tekrar kaçmağa başlamış, nihayet bitkin düşerek teslim olmuş ve bir kamyonla mezbahaya götürülmüştür.
Fransız - Alman müzakerelerinde anlaşmaya varılmak üzere
Bonn, 15 (a.a.) (Afp) —
Bonn'dan dün akşam haber verildiğine göre kömür ve çelik fiyatları üzerinde Fransız ve Al man noktai nazarlarım telif kabil olduğundan Schuman Plânı etrafında cereyan eden Fransız - Alman müzakerelerinde bir anlaşmaya varılmak üzeredir.
Bu uzlaşma yakında Alman kömürü fiyatının ton başına 6 mark artmasiyle kolaylaşacaktır. Bu artışla Alman fiyatı Fransız fiyatı seviyesine ulaşacaktır-
Alman ve Belçika fiyatlarında devam edecek olan fiyat farkı bir nevi «sed» sistemi ile azaltı-lacaktır.
Kömür, çelik istihsal birliği yüksek makamının gelecek sene başında işe başlaması derpiş e-dilmektedir.
Londra ile Vaşington arasında ı kurulacak olan yüzer adaların . ilk modelleri inşa edilmiştir. Simdi mühendisler bu işin teknik bazı meselelerini çözmeğe uğraşıyorlar. Bu meselelerden en mühimi: Okyanus gibi en geniş bir denizin ortasına demirlenecek o-lan bir sunî adanın, muhitin sert iklim şartları içinde dayanıklı ve emniyette olmasıdır- Bu adaların inşasında kullanılacak olan malzeme, tamamiyle çelikten ibaret olacaktır. Adanın en üst kısmı büyük gemilerin güvertesi seviyesinde, deniz seviyesinden 30 metrelik bîr yüksekliktedir.
Baltimorda Chesapeake koyunda tecrübeler için 10 metre u-zunluğunda bir sunî ada yapılmış ve milyonlara malolan bu ada deniz ortasına demirlenerek şiddetli fırtınalara maruz bı kılmış ve müsbet netice alınır tır. İşte bu müsbet tecrübeden hareketle şimdi hakiki yüzer a-danın plânlan üzerinde çalışılmaktadır- Bu ada «U» harfi şeklinde ve 900 metre uzunluğunda olacak, «U» harfinin iki kolu u-çaklara iki büyük iniş sahası teşkil edecektir. «U» nun te ettiği halice, büyük gemiler deniz uçakları sığınacakları gibi ada nhtımlanna da yanaşacaklardır.
Bu sunî adalan inşa edecek ve işletecek olan şirket, şimdilik Asor ve Bermuda takım adalan arasına konulacak iki suni adayı inşa edecektir- Nev-yorktan, havalanacak Lon-draya veya Avrupaya gidecek olan uçaklar Gönderden geçen uzun ve dolambaçlı yolu artık takip etmiyeceklerdir. Kolaylık yalnız bununla da bitmiyor, bugüne kadar Okyanus ü-zerinden yapılan uçuşlar yalnız adalar yapılınca iniş yerleri ço* ğalacağından orta büyüklükte büyük uçaklara mahsustu. Sunî hattâ küçük turizm uçakları dahi, Atlas Okyanusunu kolayca geçebileceklerdir-
Bu sunî adacıkların bir diğer faydası da teneffüs cihazı hastalıklarından muzdarip olanların, Atlas Okyanusu ortasında, bir zerre dahi tozun bulunmadığı berrak ve temiz tuzlu su havasi/ le, tedavi ve şifa bulmaları için
dımammn muhtemel kurbanları-I nın hüviyetini tesbit etmeğe ya-J rayacak atom şualarına muka-lvim plastik maddeden bir hüviyet plâkasiyle teçhiz etmek ta-, savvurundadır.
I Bu program 5.000.000 dolara ' mal olacak ve muhtemel olarak £bîr sene zarfında tamamlanacaktır.
ı Bu plâkalar isim ve hüviyetten gayri sahibinin mensup olduğu kan grupunu da havi olacaktır. ıBu suretle icap ettiği zaman kan J verme işi kolaylaşmış bulunacaktır.

jamadığı ||
istemek 11
Mücahit TOPALAK
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
İlmî bir konferans
İlmî Organizasyon Kurumu müteşebbis heyeti tarafından bir konferans verilecektir. Kon ferans bugün saat 17.30 da Millî Eğitim Bakanı Tevfik lleri’-' nin nutkuyla açılacak ve bundan sonra Amerikan Askerî Yardım Heyeti uzmanlarından Mr. Marsh Bakanın ricası üzerine, r.ıisafiri olarak, «Orduda ve sivil hizmetlerde personel işi» hakkında, Teknik öğretmen Okulu psikoloji öğretmeni Remzi Öncül ve lâboratuvar şefi Fikri Gürsel tarafından «Okullarla iş hayatında tatbiki psikoloji testlerile meslekî istikamet ve seçimler» konusunda, konferanslar verilecek ve filmler gösterilecektir.
Kalbi durduktan sonra dirilen kadın
Vaşington, 15 (Nafen) — Bu rada şimdiye kadar dünyada e-şine rastlanmayan bir hadise ile karşı karşıya kalınmıştır. Bir doğum evinde doğurmak üzero olan bir kadının anide kalbi durmuş ve bütün adrenalin enjeksiyonlarına rağmen kalbi harekete geçirmek mümkün olmamıştır. Yalnız doktorlar çocuğu kurtarmaya çalışmışlar ve bunda muvaffak olmuşlardır. Fakat çocuk canfi olarak haya ta geldiği andan bir kaç dakika sonra da kadının kalbi yeniden işlemeye başlamış ve o do
yaşamaya devam etmiştir-
Ev hastabakıcı
■3
kursı^açılıyor
Haftada üç gün ders verilecek
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile Kızılay'ın müzahereti ve Türk Amerikan Kadınlar Kültür derneğinin işbirliği ile tertip edilen Gönüllü ve Ev Hastabakıcı Kursu 17 kasım cuma günü saat 16 da törenle Kızılay merkez binasında açılacaktır.
Kurs Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Sayıp Dr. Ekrem Hayri Ostündağ'ın açış nutku ile başlı-yacaktır. Onu takiben Türk - A-
merikan Kadınlar Kültür derneği


programı hakkında ’ izahat verilecektir.
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden
Fatin Fuad
Basıldığı yer:
Güneş Matbaası — Ankara
Dün yakalanan üç kâğıtçılar
Dün şehrimizde sabıkalılardan Ömer Özdağ ile Enver Budakın taşralı saf köylülerin üç kâğıt açmak suretiyle bir miktar paralarını dolandırdıkları görülmüş ve yakalanarak haklarında kanunî takibata geçilmiştir.
Doktorlar bir mucize ile karşı-1 başkanlanndan Mrs. Russell Dor
ıı saklamamaktadırlar. bir konuşma yapacak
Dersler haftada üç defa pazartesi, çarşamba vo cumartesi sabahlan saat 9.5 - 11-5 arasında Kızılay merkez binasının kon ferans salonunda verilecektir-Kurs beş hafta nazarî ve beş hafta pratik olmak üzere iki bucuk ay devam edecektir.
Felâketli günlerde en yakın ai-imdadına yetişebil sında memlekete hizmet etmek imkânım hazırlayan bu fırsatın pek çok bayanlarımız tarafından kaçırılmıyacağı mu-
Felâketli günlerde Ic efradmır mek ve sıra met etmek bu fırsatın t tarafır hakkaktir.
Ic efradmır
mek



hakkaktir.

Kursa iştirak için ilkokul mezu-Türk vatandaşı bu-Kursa katılmak iş saatlerinde Kızılay binasında kaydolabilir-
olmak

lunmak kâfidir.
istiyenle
merkez
ler.
ler
Haber aldığır
Haber aldığım rimizin pek çok yanlan ve ı kursa iştirak maktadırlar.
3 göre şehrimizin pek çok hayırsever ba-genç kızlarımız bu kursa iştirak etmeğe hazırlan-
yanlan

maktadırlar.

3
2
I
I
2
3
‘i
?
5
6
-2
6
9
?
2
9



ANKARA RADYOSU PERŞEMBE — 16/11/1950
7.28 — Acılıg ve Program. 7.30 — S. Ayarı. 7.31 — Vals. Polka vo Paso Doblc'lcr (Pl.) 7.45 — Haberler. 8.00 — Saz Esorlerl - Şarkılar (Pl.) 8.15 - Normun Cloutler Orkestrası (1’1.) 8.25 — Günün Programı ve Hava Raporu. 8.30 — Balo Müzikleri (Pl.) 9.00 — Kapama-
12.28 — Acilıa ve Program. 12.30
— a Ayarı. 12.30 — Şarkılar. 13.00
— Haberler. 13.15 — Radyo Salon Orkestrası. 13.30 - öğle Gazetesi. 13.45 — Radyo Salon Orkestrasının Devamı. 14.00 — Hava Raporu. Aksam Programı ve Kapama.
17.58 Açılış ve Program — 18.00 M. S. Ayarı — 18.00 Müzik: Operet Müzikleri (Pl.) — 18.30 Müzik: İncesaz - 19.00 M. S. Ayarı vo Ha-ruk — 19 20 Müzik: Yurttan Sesler
— 19.45 Radyo ile İngilizce — 20.00 Müzik: Sigar - Mİ Minör Serenad (Pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi — 20.30 Serbest Saat — 20.35 Müzik: Şarkılar — 21.00 Konuşma: Kahramanlar Geçiyor (F. F. Tülbentçi)
— 21.15 Müzik: Dans Müziği (Pl.) —
Soldan sağa:
1 — Köz, uslu, tabaka 3 — Tarlayı dinlendirme. cehdcden 3 — tersi: su. Surlyedo bir şehir, anıma, nota 4 — Evin üst kısmı, mah. amel, bir emir 5 — Nota. SEFENN. durası çıktıktan sonra 6 — Bir llâlı, bir İsim, tersi: bağına M gellrso satın alma olur 7 — Bahri. KK. bir nevi kaba kumaş 8 — En nihayeti (iki kelime), afacan 9 — Bir İsim, tersi: ana, anneme 10 — Yunanls-tandn bir daft. kurşunlu, ekmek.
Yukarıdan aşağıya:
1 — Hatıra, tanınmış bir terbiyeci 3 — Noksansız İnsan (İki kelime). bir renk 3 — ED. tersi: çimen. engel 4 — Şehlâ, nota. İM 5
— Şart edatı, 365 gün 6 — Bir bayan İsmi 7 — Tersi: su. tersi: yapma. SNS 8 — Tersi: bir ay. mah-rut 9 — Tersi: tatlı değil. İnsan modeli 10 — İs gören ftlot 11 — Kovalama, öyle mi. Aî 13 — Garez. çiftçi âleti 13 — Bir hayvan, iyiliksever insanlara öylo denir. 14
— Tersi: Batma, kör. 15 — Bos komşu bir devlet
91:
21 46 Konuşma: Sağlık Saati — 22.00 Müzik: Müzikseverin Saati — 22.45 M. S. Ayarı ve Haberler — 33.00 Programlar ve Kapama,
Sayfa:-4
ZAFER
’l
Yazan ; Zuhuri DANIŞMAN
Tefrika No; 51
İLÂLEıtSÜLTAH
Başmakaleden devam:
Hedefini şaşıran Muhalefet
M. M.de ihtisas
C.
P. nin
Patrona Halil gök gibi gürlüyordu (Yoldaşlar! Yoldaşlar!
Mehmet, Erzurumlu Mehmet, Küçük Muslu, Kutucu Elhac Hüseyin ve Manav İsmail vardı(l).
Bu asiler evvelâ Parmakka-pıda toplanmışlardı.
Patrona Halil, burada nesine korkunç bir nutuk ira-detti.
(Yoldaşlar!., diye bağırdı. Şer’ile görülecek işimiz vardır. Âlem zulüm ve israftan harap oldu. Ordularımız ser-hatlerde perişandır.. Erkânı devlet ise zevk-u safasiyle, Lâle ve Çırağan safalariyle meşguldür. Halk sefil ve üryandır.. Daha ne dururuz?! Serde muvaffak olmak varsa ne âlâ.. Ve illâ bu uğurda can ve baş yermeğe hazırız!.)
Halilin etrafını saran haşarat, kudurmuş bir ihtirasla gözleri karararak haykırdılar:
(Can ve baş vermeğe hazırız!..
Patrona Halil zafer sarhoşu olmuştu. Demek ona inanan, onun peşinden gelmeğe hazır olan bir sürü vardı. Şiddetini gittikçe arttırarak hitabesine devam etti:
(Yoldaşlar!.. Artık bize durmak gerekmez. Mademki bu meydana atıldık, sonuna kadar gidelim. Bayraklar açılsın, kılıçlar kınından çıksın., ve emelimize muvaffak olmadıkça kılıç kınına girmesin!.
Avenesi çılgınca bağırdı:
(Girmesin.. Girmesin!...) (Şimdi artık bir kaç koldan harekete geçmeliyiz!)
Bunun üzerine her birinin Önünde bayraklar olduğu halde bir kol Dua Meydanından Bedestana, bir kol Çadırcılar içinden Yağlıkçılara, bir kol ı-------
da Beyazıt meydanından hareket etti.
Bir anda bu üç kol, çılgınca I bir velvele ile yalın kılıç ve bir fırtına gibi aktı. Gırtlakları yırtılıncaya kadar (Allah.. Allah..) diye bağırıyorlar ve içlerinde en gür sesli olanlar:
(Dâvayı şeriatimiz vardır!.. Ümmet-i Muhammedden olan dükkânlarını kapayıp bayrak altına gelsin!..)
Bu çılgın kütle önlerine geleni devirerek, sağa sola bakmadan ilerliyordu.
Bir anda Bedestan altüst oldu. Gün görmüş ihtiyarlar gidişin fena olduğunu anlamakta gecikmedi.
Bir köşede, ak saçlı bir ihtiyar komşu dükkâncıya fısıl-dayordu:
(Gidiş fena evlât.. Ben nice böyle isyanlar, gördüm.. Böyle zamanlarda dükkânı kapayıp evine çekilmekten başka çare yoktur.)
Herkes ayni fikirde idi.. A-siler fırtına gibi geçerken, diğer taraftan da bir anda dükkân kepenkleri acele ve delice bir gürültü ile kapanmağa başladı.
Dükkânında parası olanlar hemen keselerini yüklenip evine kaçtı. Fakat herkes ayni şeyi yapmadı. Çarşıda macera heveslisi pek çok kimse de vardı. Ekserisi delikanlılardan ibaret olan bir güruh da, asilerin peşinö takıldı. Bunlar, meraklılardaki ibaretti. Fakat asilerin etrafındaki kalabalığı' arttırıyorlar, ve asilerle bera-| ber zannediliyorlardı.
Daha Bedestanın yansına gelmeden bu on altı kişilik ha-j şaratın etrafında beş yüz kişi toplanıvermişti.
Patrona Halil gök gibi gürlüyordu:
(Yoldaşlarh.Yoldaşlar!. Dükkânını kapamayan, bize katılmayan Ümmet-i Muhammet-ten değildir.. Levend, Cebeci, Top arabacısı olarak kimi gö-J rürseniz çeviriniz.. Bizimle bile olmaları gerektir. Ve illâ onların hakkından kılıç gelecektir!..)
Artık âsilerin gözü bir şey görmez olmuştu. Çarşıyı müthiş bir korku kaplamıştı.
Gürültü gittikçe artıyor, kalabalık korkunç bir şekil alı-' yordu. Birbiri üstüne yığılarak, (Allah Allah..) sedaları,' korkunç naralar arasında kalabalık Et Meydanına geldi.
Meydan bir mahşere dön- | müştü. Toplanan ve garip yay, garalar koparan bu kalabalık,
rak üzerine düşen vazife, iktidarın icraatını «tenkid ve mu-rakaba etmek vo bundan memleket lehine faydalar istihsaline bakmaktır. Ama onlar, sanki 1 yarın seçimlere girecekmiş veyahut herhangi bir şekilde iktidarı derhal ele alacakmış gibi, her şeyi bir tarafa bırakmışlar, gürültülü bir propaganda faaliyetine girişmişlerdir.
Evvelâ, Milletvekili seçimlerinden sonra gelen. Muhtar, Belediye vo İl Genel Meclîsleri seçimlerinden medet ummuşlar, bunlarda ekseriyet kazanmak vehmine kapılmışlardır. Tasavvurları gayet açıkça belli olmaktadır: Eğer herhangi bir seçimde kazanmış olsalardı, bunu referandum mahiyetinde telâkki etmek ve genel seçimlerin yenilenmesini istemekl..
Fakat neticede ne kadar yanıldıklarını görmüşler, büyük seçmen ekseriyetinin her gün daha çok Demokrat Partiye bağlandığını anlayınca bu sefer iabiyeyi değiştirip, iktidara alabildiğine hücum etmeğe- ve bu hücumları yürütmek için de türlü tertiplere başvurmağa kalkmışlardır. Ne oluyor? Bu yaygara ile bu gürültü ile yarın iktidarı her hangi bir şekilde ellerine geçireceklerini mi zannediyorlar?..
komisyonları
ne istediğini bilmiyordu. Palalar sallanıyor, kılıçlar şakırda-yordu.
Bu sırada Patrona Halilin kalın sesi duyuldu:
(Yoldaşlar ne duıursuz!.. Yeniçeri de bizimle biledir, askerin bizimle olduğuna delâlet edecek elimizde ne var? Varabm birinci cemaatin bayrağını alalım. Tâ ki onlar da beraber olsun..)
Bu ses bir kumanda yerine
(Birinci cemaatın bayrağı alalım... Birinci cemaatin!...
Kalabalık birbirini çiğneyerek, kılıçlar birbirine çarparak | birinci cemaat yeripe gidildi. Baymak alındı ve havaya kaldırılarak etrafına azîm bir kalabalık toplandı. Birinci cema; atın neferlerinden bir kısmı da ne olduğunu anlayamaksızın bayrakları altına geldi.
(Sonu var)
Memleket huzura muhtaçsa, huzuru kaçıranlar kendileri-; memleket sükûna muhiaç-sükûnu bozanlar kendileri-. Bu zevat artık anlamalıdır-ki. muvaffak olmak için,
Atatürk'ün ölüm yıldönümünde bir hastane yokuşunda merhamet toplamak veyahut bir ilim ocağında 25 senedir unutulan ve artık güvelerin bile işi-, ne yaramıyan bir cübbeyi giymek değil, çalışmak lâzımdır.
| Barışseverler
Koraltanın
huzurunda
(1) Abdi tarihi, Hayfa: 29; Suphi Tarihi.
Duruşmalarına dün askerî mahkemede başlandı Bundan bir müddet önce, hükümetin Koreye asker gönderme kararını, dağıttıkları beyan name ile tahrik edioi şekilde pıotesto ederek millî menfaatlere zarar verecek ve millî mukavemeti kıracak hareketlerde bulunan 10 barışseverin duruşmasına dün saat 9.30 da Ankara Garnizon 2 numaralı siya si mahkemesinde başlandı.
Mahkeme heyeti yargıç albay Bilâl Akar, savcı yüzbaşı Kemal koral, kurmay yarbay Hidayet Arkun ve kurmay albay Necmi Öktemden teşkil e-dilmişti.
Sanıklardan Muvakkar Güra-nı avukat Salâhattin Gürcan ve matbaacı Cemal AdjIi da a-vukat Bilâl Sofuoğlu müdafaa ediyorlardı. Evvelâ, sanıklar -dan Behice Boran, Adnan Cem-gil, Vahdettin Barut ve diğer 7 kişinin hüviyetleri tesbit e -dilmiştir.
Askerî Yargıç Bilâl Akar, sanıklara usulen mahkeme heyetine bir itirazları olup olmadığını sordu. Matbaacı Cemal Anıl, Talât Tirhan ve Naci Arınanlar hariç diğer yedi sanık, «Dâvalarına sivil mahkemede bakılmasının basın yoluyla iş -tenmiş bir suç olması bakımından doğru olacağını» söylediler. Savcı makamında bulunan Kemal Koral bu iddiaları reddetti.
Bundan sonra Barışseverlerin sorgusuna geçildi. İlk olarak Behice Boran, yargıcın bu cemiyeti nasıl ve niçin kurdunuz I sualini şöyle cevaplandırdı:
— Bir sosyoloğ olmam itibariyle, bu kabil cemiyetler ku -rabileceğim pek tabiidir. Diğer ı taraftan Kore’ye asker gönder-
- me kararı üzerine bilinen be-. yannameyi kaleme aldık.»
Sanıklardan Adnan Cemgil, . Vahdettin Barut, Nevzat Ke -' mal, Reşat Sevinçsay, Muvakkar Güran ve Osman Toprak-,' oğlu, Behice Boran’ın cemiye-
- tin kuruluş gayesi, barışın mem leketin millî menfaatleri için
- âdeta bir mecburiyet alduğun-p. da hemfikir bulunduklarını ifa-., de ettiler.
Mahkeme bazı hususların tah •; kiki için bir başka güne bırakılmıştır.
beyanatı
(Bası 1 inci sayfada) Büyük Millet Meclisi Başkanı Başmuharririmize şu beyanatta bulunmuştur:
— Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde Türk milletinin fikrî ve ilmi sahada yükselmesine hizmet eden inkılâp müesse-seleri hakkında konuşulurken arkadaşların çok dikkatli olması lâzım geldiği hepimiz tarafından teslim edilen bir hakikattir. Bu itibarla Afyon Milletvekili Gazi Yiğitbaşı dil inkılâbı hakkında konuşurken sar-fettiği kelimelerin bir sürcü lisan olduğu, riyaset makamında bulunan arkadaşımız tarafından derhal kavranılmış ve Başkanlık Divanı gereken yerinde tedbirleri almıştır. Şurasını bu vesile ile tekrar edeyim ki, bu mevzuda konuşan arkadaşımızın bu mü-esseBeye ve onu kuranlara ve bu uğurda çalışanlara karşı herhangi bir kötü maksat taşıdığı kimsenin hatırından geçemez.
Ben herhangi bir şekilde kötü tefsirlere ve nâhoş tesirler yap-mıya müsait olan beyanatın zabıttan çıkarılmasını memnunlukla karşıladım. Ancak şunu da ilâve edeyim ki Divanı Riyasetin bu sarih müdahalesi ve kararına rağmen muhalefetin bunu bir obüstrüksiyon vesilesi yapmıya kalkması ve Meclisi teı-kederek nümayişte bulunması hiç de yerinde bir hareket sayılamaz. Sizin de şahit olduğunuz gibi, Divanı riyasetle telefonla vaki temasım neticesinde Başkanlık mevkiinde bulunan arkadaşım
Milletin artık tek adamın idaresine ve emrine râm olacağı günler geçmiştir. Milli iradeyi bir tek İnönü'nün üzerinde teksif edeceklerini ve bundan faydalanacaklarını vehmedenlerin demokrasi mefhumunu hâlâ kavramamış olduklarını söylersek, biz mi hata işlemiş oluruz? Ama ne yazık ki bu zevat 14 mayıs tecrübesinden dahi ders almamışlar, hâlâ bir vehmi bir insan halinde temsil etmek gafletinden uzaklaşamamışlar-dır.
Bir taraftan iktidara alabildiğine taarruz edilecek, öbür taraftan sokak nümayişleri tertip olunacak, ve ayrıca kokteyl' partilerde, şurada burada ecne- ' bi muhitlerinde bugünkü iktidar, ^yabancılara insafsızca, barbarca çekiştirilecekiir. Bütün bunlar muhalefetin normal bir yolda yürümediğini, murakaba ve tenkid vazifesini bir tarafa bırakıp sadece devlet işlerine sabotaj yaptığını gösterir esef verici delillerdir. Tenkid, açık olur, sarih olursa yapıcıdır. Fakat fiskos şeklini alıp da ayrıca bir de hakikate uymazsa, buna tenkid değil, tezvir derler. Tezvir ise, demokratik idarelerin politika sistemi değil, otoriter rejimlerin bulandırma, karıştırma usulüdür.
Ne oluyor? Sulan bulandırıp sonra burada balık mı avlamağa kalkacaklardır? Kendilerine hatırlatalım ki, bugünkü iktidar, vazifesini pek iyi bilmekte ve her ihtimali dikkatle göz önüne almaktadır. Onun için, muhalefetin de vazifesini idrak etmesi ve dürüst çalışması gerektir.
Mümtaz Faik FENİK
bir beyajnatla basına vaziyeti i-zah edecektir.
Nefis filmleri ile bütün dünya sinema severlerinin kalbini fetheden
Esther Williams’ın
En son çevirdiği
DENİZLERİN SEVGİLİSİ «Neptün'e Daughter»
(RENKLİ)
Zevk... Güzellik... Renk... Dans... Neşe ve Müzik Diğer rollerde: RED SKELTON - RİCARDO MONTALBAN BETTY GARRETT
Müzik: Meşhur Samba Kralı XAVİER CUGAT
Seanslar:
14 - 16.15 - 18.30 - 21 f».,;
Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız.
İlâveten en son dünya haberleri — Türk - Mısır millî
maçı I
Tel. Gişe: 15031 — Müd. 24075|
Maliye Komisyonu: r
M. Remzi Bucak (Diyarba- r kır), Hayrettin Erkmen (Gire- 1' ^un) Sıtkı Rekkip (Kırklareli), e Halil' Sezai Erkut (Kırşehir), ( Lûtfi Tokoğlu (Kocaeli), Um- 2 ran Nazif Yiğiter (Konya), E- t sat Doğan (Malatya), Abdülka- 2 elir Kalov (Mardin), Ferit Kı- ’ lıçlar (Muş), Necip Bilge (Niğ- •' de), İzzet Akçal (Rize), Şükrü ‘ Uluçay (Samsun), Zeki Akçalı ( (Seyhan), Mehmet Daim Süalp ' (Siirt), Şevki Ecevit (Sivas), ' Tevfik Koral (Trabzon), Fuat 1 Nizamoğlu (Yozgat), Hâşim 1 Tatboğlu (Yozgat). Fehmi A- ) çıksöz (Zonguldak), Rifat Si- ' vişoğlu (Zonguldak).
Meclis Hesaplarını İncelemö ! Komisyonu: (
İsmail Aşkın (Bilecik), Ab- ' bas Gigin (Çoruh), Haşan Ali : Vural (Çorum), Hakkı Yeme- 1 İniciler (Çorum), Eyüp Şahin I (Denizli), Adnan Tüfekçioğly (Giresun), Salih Fuat Keçeci (İstanbul). Abbas Çetin (Kars), Mehmet Kâmil Boran (Mardin), Ali Rıza İncealemdaroğlu (Zonguldak).
Meclis Kitaplığı Komisyonu: Mümtaz Faik Fenik (Ankara), Zuhuri Danışman (Bolu), Selim Ragıp Emeç (Bursa), Sedat Zeki örs (Sivas).
Millî Eğitim Komisyonu: Kasım Küfrevi (Ağrı), Ömer Biten (Ankara), Yahya Pelvam (Balıkesir), Mehmet özbey (Burdur), Ali Canip Yöntem (Bursa), Ömer Mart (Çanakkale), Kâzım Arar (Çankırı)', Fikret Başaran (Denizli), Cemal Köprülü (Edirne), Fehmi Çobanoğlu (Erzurum), Vasfi Mahir Kocatürk (Gümüşane)', Haşan Reşit Tankut (Hatay)j Halide Edib Adıvar (İzmir)' Tezer Taşkıran (Kars), Ömer Rıza Doğrul (Konya), Remzi Koçak (Kütahya), Yusuf Ziya Ortaç (Ordu), Ahmet Morgil (Rize), Arif Nihat Asya (Seyhan), M. Reşit Tarakçıoğlu (Trabzon).
Millî Savunma Komisyonu:
Ali İhsan Sabis (Afyon K.), , Fahri Belen (Bolu), Süreyya ( Endik (Çanakkale), Fikret Ka-J rabudak (Denizli), Yusuf Kâmil Aktuğ (Diyarbakır), Mustafa Zeren (Erzurum), Ali Fuat Cebesoy (Eskişehir), Celâİ Ramazanoğlu (İçel), İrfan Aksu (İsparta), Sani Yaver (İstanbul), Hüsamettin Tugaç (Kars), Galip Deniz (Kastamonu), Rifat Taşkın (Kastamonu), İsmail Berkok (Kayseri), Rifat özdeş (Kırşehir), Saim önhob (Kocaeli), Ziya Barlas (Konya), Besim Besin (Kütahya), Halil Nuri Yurdakul (Niğde), Kemal Balta (Rize), Sinan Te-kelioğlu (Seyhan), Cevdet Kerim İncedayı (Sinop), Bahaet-tin Taner (Sivas), Naci Altuğ (Trabzon), Kâzım Özalp (Van).
Sağlık vo Sosyal Yardım Komisyonu:
Avni Tan (Afyon K.), Talât Vasfi Öz (Ankara), Fatin Dalaman (Antalya), Burhanettin Onat (Antalya), Kenan Çığman (Çankırı), Celâl Otman (Çankırı), Ali Rıza Sağlar (Çoruh), Saip özer (Çorum), Samih İnal (Gaziantep), Cavlt Yurtman) (Hatay), Aziz Koksal (İçel), Mükerrem Sarol (İstanbul),’ Andre Vahrambayar (İstanbul), Necdet İncekara (İzmir), Esat Oktay (Kars), Ali Rıza Kılıç-kale (Kayseri), Ethem Vassaf Akan (Kocaeli), Ziya Atığ (Kocaeli), Hüsnü Türkand (Kocaeli), Sıtkı Salim Burçak (Konya), Aziz Uras (Mardin), Hüseyin Ülkü (Niğde), Zeki Mesut Sezer (Ordu), Cezmi Türk (Sey han), Ali Şükrü Şavlı (Sinop), Nâzım Ağacıkoğlu (Sivas), Zeki Erataman (Tekirdağ).
Sayıştay Komisyonu:
Nazifi Şerif Nabel (Antalya), Şevki Hasırcı (Aydın), Şevki Gürses (Çorum), Muhtar Başkurt (Eskişehir), Selirr» Seven (Hakkâri), Said Bilgiç (İsparta), Mahmut Erbil (Kırklareli), Mehmet Kulu (Malatya), Ab-durrahman Bayar (Mardin), Hamdi Dayı (Muş), Hâdi Arı-baş (Niğde), Süreyya Dellâloğ-lu (Niğde), Zeki Rıza Sporel (Rize), Hâşim Alişan (Samsun), Şefik Türkdoğan (Siirt), Cemil Yardım (Siirt), Hüseyip Bingül (Tekirdağ), Hamdi Koyutürk (Tokat).
Tarım Komisyonu:
Abdullah Güler (Afyon K.), Salih Torfilli (Afyon K.), Dağıstan Binerbay (Ankara), Ahmet Tekelioğlu (Antalya), Ahmet Kocabıyıkoğlu (Balıkesir), Salâhattin İnan (Bitlis), Mithat Dayıoğlu (Bolu), Selim Berk-
ı men (Bursa), Saadettin Ka- t racabey (Bursa), Kemal Ata-kurt (Çankırı), Refct Tavaslı- j oğlu (Denizli), Suphi Ergene r (Elâzığ), Sabri Erduman (Er- r zurum), Ekrem Cenani (Gazi- | antep), 'Salâhattin Ünlü (Ga- r zıantep), Ali Naci Duyduk (Gi- | resun), Tayfur Sökmen (Hatay), ( Salih İnankur (İçel), Mehmet ] Aldemir (İzmir), Veyis Koçulu | (Kars), Sait Kantarel (Kas- ı turnonu), Muzaffer Âli Mühto l (Kastamonu), Emin Develioğ-lu (Kayseri), Mehmet özdemir , (Kayseri), Fikret Filiz (KIrklareli), Salih Kalemcioğlu (Kocaeli), Abdi Çilingir (Konya), Ali Rıza Ercan (Konya), Hüseyin Doğan (Malatya), Sudi Mıh-çıoğlu (Manisa), Ahmet Kad-oğlu (Maraş), Fahri Köskeroğ-lu (Niğde), Atıf Topaloğlu (Ordu), Tevfik Coşkun (Seyhan), Şevket Mocan (Tekirdağ).
Ticaret Komisyonu:
Süleyman Kerman (Afyon K.), Gazi Yiğitbaşı (Afyon K.), Hâmit Koray (Amasya), Salâhattin Benli (Ankara), Hamdi Bulgurlu (Ankara), Enver Güreli (Balıkesir), Sait Başak (Erzurum), Cevdet San (Gaziantep), Bedri Nedim Göknil (İstanbul), Tank Gürerk (İzmir), Fevzi Aktaş (Kars), Şükrü Kerimzade (Kastamonu),
■ Ekrem Alican (Kocaeli), Mec-l( det Alkin (Kütahya), Hakkı Gedik (Kütahya), Ahmet Ka-
, vuncu (Kütahya), Remzi ök-. süz (Maraş), Server Somuncu-oğlu (Sinop), Hüseyin Yüksel
. (Sivas), Saffet Baştımar (Trab-i zon), Cahit Zamangil (Trab-i zon).
, Ulaştırma Komisyonu:
, Cevdet Topçu (Âmasya), Ah-, met Tokuş (Antalya), Keşşaf r Mehmet Kurkut (Bilecik), Va-i hit Yöntem (Bolu), İhsan Kara-ı sioğlu (Çanakkale), Mecit Bu-1 min (Çoruh), Hüsnü Akşit
- (Denizli), Kâmil Tayşı (Diyar-ı bakır), Kemal Zeytinoğlu (Eskişehir), Hamdi Bozbağ (Giresun), Faruk Nafiz Çamlıbel
, (İstanbul), Himmet ölçmen a (Konya), Lûtfi Sayman (Ma-
- latya), Yavuz Başer (Muğla),
- Hüsnü Akyol (Ordu), Naşit Fı-. rat (Ordu), Naci Berkman (Sam l sun), İbrahim Duygun (Sivas), İ Fevzi Çubuk (Tokat), r Remzi Kulu (Tunceli),
- mişlerdir.

KOÇOK TİYATRO’da
I 20 Kasım Pazartesi saat 21 de
GÖÇMENLER YARDIM DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ
tarafından
Devlet Tiyatrosu Sanatkârları ve
Muzaffer Sansözep idaresinde Halk türküleri korosu ve solistlerin iştirakiyle tertip edilen BÜYÜK KONSER Davetiyeler: Berkalp Kitabevi, Yenişehir Eczanesi, Küçük Tiyatro gişesi.
DEVLET TİYATROSU BÜYÜK TİYATRODA
Bu aksam saat 20.30 da F- SCHİLLERin HİLE ve SEVGİ
Dram: 5 perde; Türkçesi Zahide Özveren; Sahneye koyan: Renato Mordo; Dekor ■ Kostüm: Sabih Kayan (İlk Temsil)
19 kasım pazar akşamı 20-30 da RİGOLETTO Opera 4 perde G- Verdi
Müzik idaresi; Adolfo Ca-mozzo; Sahneye koyan: Aydın Gün; Dekor - kostüm: Turout Zaim-
(Ba$ı 1 inci sayfada) r s? tasarruf haklarını tanırken, 1 bir şahsiyetin malı nasıl elin- p den alınır? Bu hangi hukuk ( devleti nizamında görülmüş- t tür?
Fakat şurasını hemen söylt ı yelim ki, kanuna uyularak^ I normal şekilde iktisap edile» ( rr.alların istirdadı katiyen brf- ( his mevzuu değildir. Ama bü mallar, vaktiyle birtakım oyur£ larla veya gasp suretiyle eleft edilmişse, o zaman bunları^ hakikî mal sahiplerine iadeli hukuk devleti nizamının ve demokratik sistemin tabiî bir icabıdır.
Şimdi size bu mevzu etrafımda bariz bir misal vereceğiz. Bu misal, Halk Partisi Genel Sekreterliğinin şimdi, Ulus meydanında işgal ettiği binaya aittir. Bu bina düpedüz hazininin malıdır. Tapusu hâzineyle aittir. Fakat Halk Partisi bu binaların bulunduğu araziyi arkadaki kendi arazisiyle şuyıl-landırarak Birinci Millet Meclisi binasının üstüne oturmuştur.
Hâdiseyi izah edelim: I
Bugünkü Büyük Millet Meclisi binası, Halk Partisinin but ‘ lunduğu Birinci Büyük Mille!
■ Meclisi binası, Sayıştay, Meclis ’■ matbaası binalarının bulundıi-
■ ğu arsalar ve tabiatiyle binalaf I esasen hâzineye ait bulunmak-
■ tadır. Fakat Halk Partisini^ Büyük Millet Meclisi binası ajr
, kasında Ulus matbaasından aj-
■ şağı doğru inen kısımda bilr 1 miktar arazisi mevcuttur. Esra
iktidar, buraya. Meclis sığmajî
■ yaptırmıştır. Bu arazinin paraL
■ sini verip, istimlâki pekâlâ kâİ 1 bildir ama, Halk Partisi bu ad-
- sası dolayısiyle, bütün diğö binaların bulundukları arsaları' yani Büyük Millet Meclisini# kendi oturduğu binanın, Sayı^-
,- tay'ın arazisini arka tarafta» f sığmak arsasiyle şuyulandıi-1 . mak yolunu bulmuştur. Şuyıii
- landırınca da hissedarların her birisinin bütün mülk üzerindj şayian tasarrufu mümkün oll makta ve böylelikle Halk Par} tisi, hâzinenin malı olan Birirzİ ci Büyük Millet Meclisi bina1} sının üzerine oturmak imkânıriİ bulmaktadır.
Bu şuyulandırma işi nas« yapılmıştır? Şimdi onu bir mi} 6aLle anlatalım: Birbirine komft* şu bulunan birkaç parsel arsaC nın ortasından bir yol geçirip mek icap etse, bu yol geçerkea dc arsalardan birinin mühirii bir kısmı istimlâk olunsa, ve geriye istifade edilemiyecek kadar küçük bir parça kals^, bu parça, ona mücavir olan ar-sa ite bilreştirilir, ve böylece iki arsa şuyulandırılır.
Bu hüküm 17 haziran 19&3 tarihli ve 2289 numaarlı İmar Kanununun birinci maddesince şöyle yazılıdır:
Madde 1 — İmar MüdürlüğlL imar plânı dahilinde bulunan yerlerde tasdikli ve kati plânj tatbik ederken yol açılması, gel nişlettiriİmeşi ve kapanması vd meydanlık yapılması yüzündeS istimlâk edilen bina ve arsalar rın yola giden parçalarında^ ?.rtan kısımlarla o yerlerde sahipleri tarafından henüz üzeç rinde bina yapılmıyan veyahut mevcuf binaları yanmış, yahuf yakılmış olan arsalardan üzery terine imar plânına göre binC yapılması mümkün olmıyanla.-rı yanındaki arsa ve binalarla şuyulandırarak birleştirmeğe ve yeniden plânın icabına v(* arsa ve bina sahiplerinin istihl kakına göre arsa ve bina sahipt terine mal etmeğe salâhiyettari dır.»
Şimdi bu maddeyi bu hâdise-; ye tatbik edelim: Halk Partisi) Meclis binasının arkasında keıi dişine ait olan küçük bir arsaf yı, Büyük Millet Meclisinin} kendi bulunduğu binanın, Sa -j yîştay’ın aısalariyle şuyulandırJ
KOÇOK TİYATROda Bu aksam saat 20.30 da Nâzım Kurşunlu’nun MELEKLER ve ŞEYTANLAR Piyes 3 perde; Sahneye koyan: Mahir Canova; Dekor: Turout Zaim.
19 Kasım pazar aünö saat 11 de Karaböcek Müzikli Çocuk Komedisi
,. 5'
tablo. Yazan: Mümtaz Zeki Ta$,kın; Müzikler: Nâzım Ülgeri; Sahneye Koyan: Aaâh Hün; Dekor - Kostüm: Turgut Zaim (19 kasım ile yeni çıkarılan 26 kasım pazar Çocuk Tiyatrosu biletlerinin satışına devam olunmaktadır.) Büyük Tiyatro: Tel. 10370 Küçük Tiyatro: Tel- 11169
razisiyle kendi arazisini şuyu-Inndırmış ve böylece Birinci Millet Meclisi binasının üzerine oturmak imkânlarını bulmuştur.
Bu hareket tamamlyle ka-nunsuz ve yolsuz bir harekettir; bu, Halk Partisinin bugün oturduğu binayı gasbetmek I-çin bulduğu bir usuldür.
Şimdi haber aldığımıza göre Ankara İmar Müdürlüğü, ta-mamiyle hukukî esaslar dahilinde bir yeni plân tanzim ederek şuyuun izalesine karar vermiştir. Halk Partisinin böylece hissei şayiası, Büyük Millet Meclisi, kendi Oturduğu bina, Sayıştay, Meclis matbaası arsaları üzerinden kaldırılmakta, vc bu partinin arkadaki sığınak yapılan yerdeki hakkı da kendisine verilmektedir.
Ankara imar Müdürlüğü tarafından tanzim edilen bu imar plânı, Ankara’nın imarı hak-kındaki kanun gereğince Bakanlar Heyetince tasdik edilince bu arazi üzerindeki mülkiyet tamamiyle ayrılmış olacak, Halk Partisi kendisine ait olan arkadaki kısmı alacak, ve Genel Sekreterlik binası ile diğer binaların arsaları üzerindeki şayi hissesi kalkacak, bunlar * hâzineye intikal edecektir.
Şimdi insaf sahiplerine sorarız: Evvelce yapıldığı gibi ka-, nunsuz bir şekilde bir mülk iktisap etmek gasp değil de, böyle bir mülkü kanun yoluyla sahibine iade etmek mi gasptır?
Demokrat Parti iktidarı, vatandaşların hakkını, hâzinenin hakkını korumakla mükelleftir. Hukuk devleti nizamının icabı, herkesin hakkını tanımak ve herkese hakkını teslim etmektir.
Büyük Millet Meclisi binasının arkasında bir hisseye sahip olan Halk Partisinin Ulus meydanında kuzineye ait arsanın üzerinde hazîneye ait bir binayı hotbehot işgal etmeğe ne hakkı vardır’..
Hani sıkılmasalar, nerede ise Büyük Millet Meclisi binasını da işgal edecekler ve oraya da sahip çıkmağa bakacaklardır.
Şimdi hak yerini bulacak, ve herkes kendi sahip olduğu mülkü, arsayı alacaktır. Ve Ankara İmar Müdürlüğünün şuyuun izalesi hakkındaki plânı, Bakanlar Heyetince tasdik -edilir edilmez, evvelce gasbedilen mal sahibine iade edilmiş olacak, Halk Partisine de bu binadan çıkmak düşecektir.
Alâkalılar, yakında hâzineye intikal edecek olan eski Meclis binasının ne şekilde kullanılması lâzımgeldiğini tetkik et -mektedirler.
Haber aldığımıza göre, bu binanın içi, ilk Büyük Millet Mec lisi zamanında olduğu gibi tanzim olunacak ve heyeti umumi-yesi bir inkılâp müzesi haline kalbedilecektir. Böyle bir müzenin Ulus meydanına ayrıca bir ziynet teşkil edeceği hakkaktir.
mak için şöyle bir çareye başı vurmuştur:
Ulus meydanından Ankara Palas’a doğru inen yolu, Meclte tarafından bir kaç metre genişletmiş, böylece bu madde hükmünü tatbik etmeğe tevessül etmiştir.
Halbuki, yolun genişletilmesi dolaVjsiyle arta kalan parçalar da - yukardaki maddede zikre-dlldlği gibi - üzerlerindeki binaları yıkılmış ve yahut yan -mış /erler yoktur. Birinci Büyük Millet Meclisi binası, Sayıştay, bugünkü Büyük Millet Meclisi binası, hepsi hepsi yerli yerlndedir. Halk Partisinin arsası ise, ta arkada sığınakların bulunduğu kısımdadır. Yolun genişlemesiyle, istifade edi-lemiyecek kısım kalmamıştır ki şuyulandırılsın! Ama Halk Partisi bu yol genişletme işinde ,de faydalanarak, hâzinenin
Nurettin Türkmen ile Ayşe Duman evlendiler
Atıfbey Kulübü yararına büyük müsamere bu akşam saat 21 de
Cebeci Sinemasında
nemaları gişelerinde satılmak-
tadır. Fiyatlar: Orkestra koltuk Koltuk
Balkon
2 Lira
ZAFER'in Abone Şartları
Memleket İçi
12 aylık ........ 28 Lira
Memleket Dışı
13 aylık .............. 65 Lira
6 » 30 »
3 ) 16 »
Onseteve oönrferilen evrak vo yatılar neşredilsin edilmesin iade cdümet.
Kıymetli Halk Türküleri Yıldızı ZEHRA BİLİR Venedik Festivaline iştirak eden Erzurum Millî Oyunları Ekipi Seyfettin Sığmaz ve Süleyman Dadıoğlu idaresinde Erzurum Oyunları
Naci Tektel ve arkadaşı kıymetli okuyucu Bayan (?) ve bir çok yeni sürprizler Biletler Cebeci ve Ulus si-
X
Sayfa: 5
ZAFER
16/11/1950
Ömer Inönünün
Ulaştırma Bakanının beyanatı
Dünkü Meclis
duruşması
(Başı 1 inci sayfada) gerektiğini açıklamıştır.
- -./'^nkın Milletvekili Celâl Ot-"Yftâh’ın sözlü sorusunu cevaplandırmak için kürsüye gelen Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Dr. Ekrem Hayri Ostündağ, koruyucu tabiblik için yeni tesisler mevzu-unun incelendiğini söylemiş ve soru sahibinin verilen izahatı tatminkâr bulmadığım bildirme-i si üzerine yeniden söz alarak izahlarda bulunmuş ve Celâl Ot-man'a hitaben demiştir ki:
«Altı sene Sağlık Bakanlığı Sosyal Genel İşleri umum müdürlüğünde bulundular, o zaman bu işleri neye yapmamışlardır?» Celâl Otman, bu suale cevaben bu mevzular üzerinde gayretler sarfettiğini, bu mesaisi Ba-kcnlann hoşuna gitmediği için tekaüde sevkedildiğini söylemiştir. Avm soru sahibinin, Ankara Belediye Mezbahasının durumuna dair sorusu da Sağlık ve İçişleri Bakanlan tarafından cevaplandınlmış, bu arada, mez bahanın ihtiyaca kâfi gelebilecek duruma ulaşması için asgari 10 milyon liraya ihtiyaç olduğu, şimdilik bazı tadiller için yeni belediyenin büyük gayretler sarfelîiği, bu mevzuun memleket çapında ele alındığı, yeni belediyeler kanunu tasarısında, mezbahalar için döner sermayeli müessese karakteri emreden hükümler bulunduğu da açıklanmıştır-
TÜRKÇE MESELESİ -^Müteakiben Afyonkarahisar ^Milletvekili Gazi Yiğitbaşınm «Türk dilinin durumuna» dair sorusuna Millî Eğitim Bakanı tarafından cevap verilmiştir. Dâvâ-nm büyük önemine işaret eden Tevfik İleri, İlmî terimlerin tesbi-ti işinin bir ihtisas mevzuu oldu-gı ğunu, terim meselesinin bilhassa
K yüksek öğretimde bir birlikten
i mahrum olduğunu söylemiş ve
t şunlan ilâve etmiştir:
I «Herhalde üniversitemizin de ] yakın alâkalarına müracaat ede-
| rek bu işin hal çaresini bulaca-
I giz. Terimler, ilim kurullarınca
tesbit olunacaktır.»
SAYANI TEESSÜR BİR HADİSE
Soru sahibi Gazi Yiğitbaşınm ı takriri etrafında izahlarda bu-,w- Aınduğu sırada sarfettiği bazı jf-, "Itelimeler, C-H.P. saflarında »yon-. I lış bîr anlayışa yol açmak Ijure-I tile şayanı teessür bir hadisenin vukuuna sebep olmuştur.
Hadise şudur:
Soru sahibi izahatı sırasında, Halk Partisinin her işte olduğu gibi Türk dili mevzuunda da keyfî ve indî kararlarla hareket ettiğini, hattâ kendi altı oldu umdelerine de tatbikatta başka karakter verdiğini söylemiş ve şunları ilâveetmlstir:
«İnsan adetâ bunların milliye-H tinden şüphe ediyor»
Bu sözler üzüntü yaratmış j lit etmiştir. Bu
. milletvekillerinden ı. la. Haşan Reşit
*



madiği nazarı dikkati celbfet-mistir-
Bundan sonra sükûnet içinde müzakerelere devam olunmuş; Gazi Yiğitba$ı'mn «Boşanmalar ve kız kaçırma hadiseleri) hak-kmdaki sözlü sorulan Adalet Bakam tarafından cevaplandırılmıştır. Halil Ozyörük, izahları arasında, soru sahibinin yapacağı herhangi bir kanun teklifinin Bakanlıkça dikkatle inceleneceğini söylemiştir- Aynı soru sahibinin tedavüldeki mağşuş nikel paralar mevzuundaki sorusu Maliye Bakam Halil Ayan tarafından cevaplandırılmıştır.
HİZMET ERLERİNİN DURUMU
Hizmet erlerine dair sözlü sorudu cevaplandırmak için kürsüye gelen Millî Savunma Bakam Refik Şevket İnce, mevzuun İncelenmekte olduğunu ve bir kanun tasarısı hazırlanacağım beyan etmiştir.
İLK TAHSİLDE YAS HADDİ
«İlk tahsil mecburiyeti için 7 -13 yaş için ne düşünüldüğüne» dair soru önergesi, Millî Eğitim Bakam tarafından cevaplandırılmış, Bakan, meselenin önemine işaretle tetkik mevzuu olduğunu beyan etmiştir.
HADEMEl HAYRATIN TERFİHİ
Hademei hayratın terfihleri hu susunda, yeni bütçe hazırlanırken hükümetin nasıl bir tasavvuru bulunduğuna dair, Erzurum Milletvekillerinden Rıza Topçuoğlu ve Fehmî Çobanoğlu tarafından verilen müşterek soruya Devlet Bakam ve Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu tarafından cevap verilmiştir-
Samed Ağaoğlu bu hususun 1951 bütçesinde hükümetçe derpiş edilmiş olduğunu, yeni bütçe tasansmın buna gö-. re hazırlanmakta bulunduğu, nu bildirmiş ve 50 - 1-20 lira ara« smda olan maaşların, yeni tasarıda 60 - 150 liraya çıkarıldığım söylemiştir.
İLKOKUL YAPI SANDIĞI
Millî Korünma Kanununa dair Çankırı Milletvekili Celâl Boy-nuk tarafından verilen soru geri almmıs olduğundan gündemin 12 ci maddesine geçilmiş ve ilkokul yapı sadığının faaliyetine dair sorulan hususlara Millî Eğitim Bakam tarafından cevaplar verilmiştir.
Meclisin geçen oturumunda bu mesle hakkında geniş maruzatta bulunmuş olduğunu hatırlatan rak söze başlıyan Tevfik İleri, Sandığın 1943 »enberi 6.159-939 lira topladığım 621 üyesine 2-358.372 lira borç verdiğini, Ankarada 4 apartman sahjbi olduğunu, 68 ilçede de ev yaptırdığını gçıklamıstır.
Dışişleri Bakanı yurda döndü
(Başı 1 inci sayfada) tecilere aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
«Roma’daki toplantı Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlar Komitesinin mutat toplantılarından biridir. Toplantıya İngiltere Dışişleri Bakanı Mp. Bevin-den maada Konseye dahil diğer devletlerin Dışişleri Bakanları iştirak ettiler.
Komitenin mutat işlerinden başka, toplantıda insan hakları sözleşmesi parafe edildi. Bu imza şimdilik muvakkat mahiyettedir. Müteakiben her dev -let bu sözleşmeyi kendi parlâmentosuna tevdi edecektir.
Avrupa konseyinin istişarî meclisi üyeleri İle Bakanlar komitesi arasında muhtelif mevzular hakkında istişarî meclisi teşkil eden muhtelif milletlere mensup âzalardan her biri ken di şahsî kanaatini belirtir ve kendi memleketlerini taahhüt altına sokmaz, fakat, Bakanlar herhangi bir mesele fıakkmda karar verirken daha ihtiyatlı hareket mecburiyetindedirler. Çünkü mensup oldukları hükümet ve parlâmento ekseriyeti -nin hükümleri dairesinde hareket zorundadırlar.
Birtakım meselelerde Bakanlar Komitesinin daha muhafazakâr ve Avrupa İstişarî Meclisinin daha ileri kararlar almasının sebeplerini bununla izah etmek kabildir. Bütün eksiklerine rağmen bu sözleşmeyi insanlık için ileri atılmış bir adım addedebiliriz.
Bulgaristandan gelen göçıpen ler meselesi hakkında Avrupa D?şişleri Bakanları komitesince verilen karardan bahseden Dış işleri Bakanımız bu hususta a-şağjdaki izahatı vermiştir:
«Göçmenlerin durumu hakkında Bakanlar komitesine gereken izahatı verdim. Bu meselenin hakikî mahiyetini, hukukî, insani ve siyasî cephelerden mütalâa ederek kendileri-tıe anlattım. Bu meseleyi nazarı itibara alan komiteden Bulgaristan’ın gayri İnsanî ve gayri hukukî olan bu hareketi hakkında Avrupa milletleri ailesinin hükmünü vermesini istedim.
Bakanlar bu talebi büyük bir alâka ve derin bir tasvip ile karşıladılar ve neticede bilinen karâr neşredildi. Böylece, Avrupa konseyi Bakanlar komitesi Avrupa milletleri arasındaki mânevi birliği göstermiş oldu. Ben de kendilerine memleke ı-tim namına, teşekkür vazifesini ihmal etmedim.) .
Profesör Köprülü, şimdiye ka -dar Avrupa konseyi içtimaları-, nin umumiyetle Paris ve Straz-burg'da yapıldığını ve bu de-faki toplantının Roma'da yapılması için son Strazburg top-liıntısında karar alındığını söy-: lemiş ve sözlerine şöyle devarp etmiştir:
«Eski ve kıymetli dostumuz ve büyük hir diplomat olan Kont Sforza, konsey müzakerelerini tam muvaffakiyetle idare etmiş ve İtalya hükümeti de cidden takdire değer mişafir -pervprlik göstermiştir.
Dışişleri Bakanımız yarın akşamki ekspresle Ankara’ya hareket edecektir.
Bir yalan haber daha
Sümerbank Genel Müdürüne atfen uydurulan haber de tekzip edildi Sümerbank Genel Müdürü Ce-vat Adıgün, Ulus gazetesine gönderdiği bir tekzipte, Ankara Ajansının kendisine atfen «Devlet sermayesi heder olmamıştır» başlığı altında bir haberini neşrettiğini, halbuki kendisinin kimseye beyanat vermediğini kaydettikten sonra şöyle demektedir:
Ancak 13/11/1950 tarihinde bankadan çıkarken yanıma gelen ve bana «bir kısım Sümerbank fabrikalarının zarar etmekte olduğu» hakkındaki söylentilerin doğru olup olmadığını soran bit muhabire kısaca «İşleyen fabrika laı-dan yalnız Filyos Ateş Tuğlası fabrikasının bugün zararfı vaziyette olduğunu, diğerleri hak kında derhal bir şey söyliyemi-yeceğim» cevabını verdim.
Ayak üstü söylediğim bu sözü beyanat şekline kalbeden ve ötedenberi yanlış haberler sürmekte olduğunu maatees-süf gördüğüm bir ajansın muhabiri tarafından başından sonuna kadar hakikî vakıaların dışında kalarak tertip edilmiş olan bu beyanat, fazla olarak bu konudaki şahsî görüşlerime de uymamaktadır.
İki harp
gemimiz Faler’de
Atina, 15 a.a. — (AFP): Atina ajansmn bu sabah bildirdiğine göre, Akdenizde sefer yapan ve içinde 80 askerî talebe bulunan (Demirhisar) ve (Sultanhisar) adlı iki Türk muhribi bu sabah Phalere koyunda demirlemişlerdir. Gemiler burada liç gün kalacaklardır. Bahriye Bakanı Phokion Zaimis bu akşam Türk subayları şerefine bir ziyafet verecektir.
Anadolu Ajansının notu:
Sultanhisar ve Demirhisar tor pitolarımızın yapmakta oldukları seyahat deniz mektep talebelerimizin tatbikat görmeleri i-çin tertip edilmiş bulunmaktadır.
Belediye BaşkanınınŞ : radyo konuşması : ! Ankara Belediye Başkanı ! ; bu akşam saat 21,45 de ; ; Ankara Radyosunda mes- ; I ken dâvası mevzuunda mü- ( ) him bir konuşma yapacak- ( i tır.
sir etmiştir.
İki ay içinde aldığım binlerce mektuptan ve ulaştırma mensupları arkadaşlarımla vazife başlarında yaptığım görüşmelerden bu ruh halini tamamiyle tesbit etmiş bulunuyorum. Maaş ve ücret işleri büyük haksızlıklara sebep olmuştur. Son barem hususiyle az maaşlı personele mühim bir şey sağlayamamış ve bir kıs minin aleyhine olmuştur. Esasen hayat şartları ve vazifeleri ağır ve zor olan demiryolu faal personeli cidden çok ihmal edilmiştir. Şunu unutmamak lâzımdır ki demiryollarmızın malzeme, teçhizat ve idarece' olan bütün noksanlarına rağmen trenlerimizin bugünkü faaliyetlerini, aksak ve kusurlu da olsa, yürü-tebilmeleri ancak personelimizin her türlü zorluk ve yoksulluklara rağmen ferağat ve fedakârlık la ve büyük bir vazife hissi ile çalışmaları sayesinde mümkün olmaktadır. Bu arkadaşlarımızın nasıl ve ne şartlar altında çalıştıklarını bizzat gördükten sonra onlara olan şükran hislerini bir kat daha artmıştır.
Kat’î ıslahat lâzım
Netice olarak diyebiliriz ki, Demiryollar İdaresinin umumî ve total ıslahatı kat’î bir zaruret halindedir. Demiryolculuğumuzun bu hale gelmesinin baş sebebi şimdiye kadar sarih ve makul bir demiryolu politikamızın mevcut olmayışıdır. Sadece • mümkün olduğu kadar çok hat döşemek» arzusiyle hareket edilmiş ve demiryolculuktaki muvaffakiyetimiz yalnız döşenmiş hatların uzunluğunu gösteren rakamlarla ifade edilmeğe çalışılmıştır. İşletme potansiyelinin takviyesine ye döşenmiş hatlar üzerinde milletin ihtiyaçlarını kifayetli bir şekilde karşılıyacak bir işletme tesisine lüzumu kadar ehemmiyet verilmemiştir. Hususiyle idare organizasyonu bakımından demiryolculuğumuzun tarihî bir tekâmül göstermediği ve hattâ gerileme yap tığını teessürle müşahede ediyoruz. Önceleri İktisadî bir işletme imkânları mevcut iken bunlar tekâmül ettirileceği yerde kademe kademe kaldırılarak De-miryol İşletmesi tam bir bürokratik daire haline sokulmuştur. Anpirik bir idarenin tabii neticeleri olarak da demiryolculuk işletme ekonomisi esaslarından uzaklaşmıştır. İdarenin maliye ve muhasebesi sadece birer formalite teşekkülleridir. İlmî ol-mıyan, konjoktürü takip etmi-yen daima maliyetin altında bulunan tarifeler, aşırı derecede arttırılan paso, permi ve tenzilât usulleri idarenin malî durumunu günden güne kötüleştir-miştir.
Alınacak tedbirler
Demiryollarımızın bu halden kurtarılması ve mümkün olduğu kadar kısa zamanda kalkındırılması için §u tedbirlere başvuruyoruz:
1 — İdare tam bir reforma ve yeniden organizasyona tâbi tutulacaktır. Yeni teşkilâtımıza «İktisadî bir işletme» mahiyeti vermek hedefimizdir.
2 — Malzememizin yenilenmesine, tamir kapasitemizin tırılmasına ve hattâ yeni vagon inşasına ait cezri tedbirler alacağız.
3 — Personel moralini yükseltmek birinci hedefimizdir. Personel statüsünü yeni baştan yapacağız. Yeni statüde ehliyete dayanan bir.vazife taksimi yapılacaktır. Verimsizler tasfiye olunacak, ehliyet ve liyakatliler değerlendirilecektir. Bilhassa meslekî kabiliyete ehemmiyet verilecektir. Ceza sistemi ve ikramiye işleri yeniden düzenlenecektir.
4 — Yeni barem esasen hazırlanmıştır. Bunu tahakkuk ettirmezden önce personelin, hususiyle az maaşlı arkadaşlarımızın bu yeni tasarı hakkında-ki fikirlerini de alacağız. Hat üzerindeki personelimizin terfihini bilhassa dikkate alıyoruz. Baremdeki mühim aksaklıkları düzeltmek üzere bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu arada katar personelini^ yol tazminatı da yeni ve bugünkü hayat şartlarına uygun bir şekilde ayarlanmaktadır.
5 — Sosyal yardım işleri pro-gıamlaştırılmaktadır. Yeni lojmanlar yapılması ve mevcut loj mantarın hakkaniyet dairesin -de dağıtılması için tedbirler a-•lıyoruz.
Faal personelin ve bilhassa katar personelinin çalışma saatlerini normal hadlerine indireceğiz.
Nisbeten rahat vazife ve işlerle yıpratıcı hizmetlerde çalışmaları yeniden tanzim etmek suretiyle vazife taksiminde adaleti tesis edeceğiz.
demiryolculuğumuzun
(Bası 1 inci sayfada)
Demiryolları, Deniz vc havayolları, Poata Telgraf ve Telefon işletmelerinin bütçeleri her yıl milyonlarca açık ile kapan-
1950 bütçesinde demiryollarının açığı 32.000.000 lira, Denizyollarının 18.000.000, Havayollarının 150,000, P.T.T. nin 25 milyon liradır.
Bu işletmelerin hiç birisinde malzemenin yenilenmesi ve milletin hızla artan ihtiyaçlarını vaktinde karşılamak için lüzumlu genişletmeleri temin edecek esaslı bir plânlama mevcut değildir. Eldeki malzeme çok yıpranmış ve vazifesini ancak aksayarak görebilmektedir. İhtiyaçların sıkıştırması karşısında acele, dağınık ve palyatîî tedbirler alınmış ve bu plansızlık durumu büsbütün karıştırmıştır. Ulaştırma teşkilâtını memleketin inkişafiyle mütenasip normal ve asgarî bir kifayete yükseltmek için kısa zamanda 7-8 milyon lira sarfetmek icabediyor.
Bu durumun baş sebebi, ulaştırmanın gerek millî ekonomi, gerekse millî savunma ve sosyal ve kültürel gelişmemiz için taşıdığı hayatî ehemmiyetle mütenasip bir dikkat ve ihtimam gör memiş olmasıdır. Ulaştırmanın yüksek sevk ve idaresi tamamiy-le kifayetsiz derecede bir merkezî organizasyona maliktir. Umumî plânlama, İktisadî murakabe ve koordinasyon için U-laştırma Bakanlığında hiç bir teşkilât kurulmamıştır. Böyle bir yüksek idare, murakabe ve himaye teşkilâtından mahrum kalmış olan umum müdürlükler malî ve İdarî bir çok engeller, politik ve demagojik türlü tesirler altında rasyonel bir çalışma ve inkişaf imkânlarını bulamamışlardır.
Durumun ağırlığı
Şimdi tafsilâtını arzedince durumun ağırlığı daha iyi anlaşılacaktır.
Demiryolları: Mevcut tesisler ve malzeme milletin ihtiyacını tamamiyle karşılayacak bir durumda değildir. 2400 kilometrelik demiryolu hattımız tamamiyle ömrünü doldurmuş ve bun ların yenilenmesi için vaktiyle tedbir alınması tamamiyle ihmal edimiştir. Daima bütçeyi denk göstermek düşüncesiyle bu maksat için para ayrılmamıştır. Bu yıldan itibaren yalnız hat yenilenmesine senede 20 mrlyon-lira ayırmak icap ediyor.
Rayların durumu, malzemenin eskiliği ve kifayetsizliği normalin üstünde bir bakım mecburiyeti ve masrafları yüklemekte ve trenler her mıntakada serbestçe sefer yapamamaktadır.
• Köprülerimizin bir kısmı da ömürlerini doldurmuştur. Diğer bir kısım ise ufak dingil ağırlığına dayanabildiğiııden yenilenmesine kat’î zaruret vardır.
Bir çok şehir ve kasabalarımızda ihtiyacı karşılıyacak istasyon binaları olmadığı gibi mevcutların da mühim bir kısmı çok fena durumdadır. Memurlarımız ve halk bu yüzden çok sıkıntı çekmektedir. Bina bakımı işi de çok ihmal edilmiştir. Senelerden beri bakım için lüzumlu tahsisat ayrılmadığından bu bakımsızlık hali çok ilerlemiş bulunuyor ve bu yıldan itjbaren birikmiş bakımsızlıkları telâfi ederek normal bir bakım seviyesine ulaşmak için her yıl yalnız bina bakımına iki buçuk milyon lira ayırmak icabediyor.
İdarenin malî durumu fenadır. Teçhizat ve tesislerin eskiliği ve kifayetsizliği, malzeme fiatları ve el emeğinin pahalılaş ması maliyeti çok yükseltmiştir. Tenzilâtlı ve maliyet altında o-lan tarifeler idare gelirini mühim ölçüde düşürmektedir. 7 Ey lûl kararları demiryollarına 67 milyon liraya mal olmuştur, t-daıenin birikmiş borçları 130 milyon kadardır. Geliri işletme masrafını karşılayamamaktadır.
Demiryolları mensuplarının durumu
Demiryollarımızın bu kadar ihmal edilmiş olması personelin moraline hissedilir derecede te-
(Başı 1 inci sayfada) Rıza Türel olmak üzere C-H.P. İstanbul İl Başkam avukat llha mi Sancar ve Asım Ruacan müdafaa ediyordu.
Dâvacı mevkiinde ise merhum Muzafferin annesi Zaliha, babası Halil Yayalıbay bulunuyorlardı. Dâvacılan da üç avukat müdafaa etmekte idi. Muzafferin kansı Olga'yı Avukat Hüseyin Harolu temsil ediyordu. Evvelâ hüviyetler tesbit edildi- Ömer İnönü halen Bayındırlık Bakanlığı Karayolları yüksek mühendislerinden olduğunu söyjedi. Müteakiben üçüncü sorgu yargıçlığının son tahkikat kararnamesi okundu.
Bu kararnamede Ömer İnönü Muzaffer Kayalıbay’ı öldürmekten samk olarak gösteriliyor ve Türk Ceza Kanununun 448, 56, 31 ve 33 üncü maddelerine göre cezalandırılması isteniyordu. Fiilin işlendiği sırada hadise mahallinde bulunan şahitlerle, hadiseyi duyan şahitlerin ifadeleri arasındaki bariz mübayenetler de kararnamede belirtilmekte i-di- Neticede bütün bu müteba-yin şahit ifadeleri kararnamede birer birer izah- edildikten sonra, delillerin takdirinin mahkemeye bırakılması kaydiyle duruşmanın ağır cezaya sevk edildiği bildiriliyor, şuç sübut bulduğu takdirde Af Kanununun da nazara alnması isteniyordu.
Kararnamenin okunmasını müteakip merhum Muzafferin refikası Olga'nın vekili Hüseyin Horolu söz aldı ve kendilerinin bu dâvaya müdahil olarak iştiraklerini talebeden bir dilekçeyi mahkemeye verdi. Sanık mevki-indeki şahsın vicdanen suçlu olduğuna kanaat getirildiği tak dirde tazminat taleplerinin de mahfuz tutulmasını istedi.
Bu talebe karşı Kayalıbay ailesi vekillerinden Orhan Baba-oğlu şiddetle itiraz ederek reddini istedi ve dedi ki:
«— Olga bu hâdisede ilk an-dun beri seyirci vaziyettedir. Gözleriyle gördüğü bu vakada hakikati söylemekten bütün tazyik ve ısrarlara rağmen bugüne kadar daima çekinmiştir. Kendisini şimdi karşımıza müdahil o-laıak çıkmış olarak görüyoruz. Bu bir manevradır. Bugüne ka-dıîr şahit mevkiinde olan Olg’a-nın son olarak yine şahit sıfa-tiyle bir defa da mahkemece sorgusu yapıldıktan sonra müdahale isteğinin kabulünü tale-bederiz.»
Bu sırada Ömer İnönü’nün vekillerinden Ali Rıza Türel de söz aldı ve usulün 365 inci maddesine göre Olganın müdahil sıfa-tiyle dâvaya iştirâk talebinin kabulünün lâzım geldiğini beyan etti. Muzaffer Kayalıbay ailesi-' nin vekilleri tekrar söz alarak «Garip bir vaziyet var, dâvaya müdahil olarak giren bir insanı bizim tutmamız lâzım gelirken karşı tarafın tuttuğunu görüyoruz» dediler. Bu suretle avukatlar arasında şiddetli tartışmalur başladı ve neticede Olganın, Ka-yalıbay ailesinin müdahale istek leri kabul edildi. Bundan sonra Ömer İnönü’nün sorgusuna go-
ömer İnönü’nün ifadesi
Hâkimin sualine karşı Ömer İnönü dedi ki:
«— Muzaffer Kayalıbayın ö-lümü hâdisesiyle yakın veya sızaktan hiç bir alâkam yoktur. Hâdise vukubulduğu sırada vaka mahallinde değildim, oradan geçmedim. Vakaya yakın herhaıı gi bir yerde de değildim. Bu hâdiseye adımın nasıl ve niçin karıştırılmış olduğunu bilmiyorum. Bundan dolayı hâlâ da hayret içerisindeyim.»
Ömer İnönü, Reisin sorduğu bazı suallere cevaben vakanın cereyan ettiği tarihte İstanbul'da Teknik Üniversitede yatılı talebe olarak bulunduğunu söyliyerek, ne Muzaffer’i, ne Olga’yı ve ne de bu vakada adı geçenlerden herhangi birini tanımadığını söyledi. Bilâhare Ömer İnönü Reisin tekrar tevcih ettiği bazı sualleri de şöyle cevaplandırdı:
«— 1945 yılının mart ayında İstanbul’da şahsıma veya Cumhur Başkanına ait bir otomobil yoktu. Yalnız Saraylara ait bir otomobil vardı ki, bunu da hiç kullanmadım. 1945 yılında şoförlük ehtiyetim vardı. Bunu 12 - 13 sene evvel Ankara’da al mıştım. Hâdisenin cereyanını ve bu dedikoduya adımın karıştırıldığını 1948 senesinde Amerika’dan dönünce öğrendim.»
Bunun üzerine reis Ömer’e: «— Bu vaka etrafında ne düşünüyorsunuz?» diye sordu.
Ömer de:
c— Vallahi bir şey göyliye-X*yeceğim efendim.» cevabını
Sıtkı Yırcahnın
izahatı
(Başı 1 inci sayfada) kelimelerin mahiyeti Içtü-
züğün 93 üncü maddesi hükümlerine uygun bulunmadığından ayrıcı) söz sahibi Gazi Yiğitbaşı ile görüşülerek bunların mânası tavzih ettirilmiş ve kendisinin gerialma muvafakatiyle beraber cümlelerin ne hali hazır, ne de geçmişteki bir şahıs ve eşkîlâtı kasdetmediği tesbit edilerek ayrıca Başkanlık Divanınca bu ifadelerin Meclis zabıtlarından da çıkarılmasına karar verilmiştir-
İkinci oturumun başlangıcında gerek Gazi Yiğitbaşı'nm bu sözleri geri aldığı ve gerekse bu ifadelerle esasen mevcut veya geçmişteki bir şahsı ve teşkilâtı kasdetmediği ve Tüzük hû kümlerine dayanılarak bunların zabıttan çıkarıldığı Yüksek Meclise tarafımdan arzedilmiş ve hazır bulunan soru sahibi tarafından da bu husus tasvibedil-miştir. Ancak, bunu takiben söz alan Yozgat Milletvekili Avni Doğan, İçtüzüğün 83 üncü maddesinin soru sahibine tatbikim talebetmiştir. Bizzat sayın Avni Doğan tarafından da Meclis huzurunda okunan bu madde Başkanlığa sadece, fena kelimeler kullanan bir milletvekilini temiz dille konuşmağa davet etmel, salâhiyetinden başka bir şey tanımamaktadır. Esasen bu vazifesini Başkanlık daha soru sahibi konuşurken yaptığı ihtar ve konuya davet suretiyle ifa etmiştir- Bununla da kalmıyan Başkanlık, Avni Doğan’ın bu talebinden daha öteye geçerek ayrıca bu ifadelerin soru sahibinin de muvafakatiyle zabıtlardan çıkarılmasını uygun görmüş ve Kamutaya arzetmek suretiyle de sayın Avni Doğan'm ve C.H.P. Grupunun taleplerinden cok daha ileri bir muamele tatbikim sağlanfışttıt- Büyük Millet Meclisi Başkanlığı daima bütün hassasiyetiyle memleketin parlâmento hayatının en ileri manevi ve maddî bir olgunluk içinde cereyanı için hiç bir taraf duygusuna kapılmadan vazifesini görmeyi kendisi için şiar e-dinmiş bulunmaktadır.
Bu birleşimde de bütün hareket ve muamelelerini içtüzük hü kümlerini göz önünde tutarak 'büyük bir hassasiyet ve tarafsız-lıkla yaptığına kani bulunmaktadır.
Dün sabah İstanbul’dan hareket etmiş bulunan torpitolanmız halen (Phalere) e yaptıkları bu ziyaretten sonra Taranto’ya, liradan da Cenova’ya gideceklerdir.
, İSÇİLERİN SAĞLIĞI MESELESİ
Siğortalı işçilerin hastalıkları sırasında, işçi sigortalan kurumunca yapılabilecek yardımlara dair. Aydın Milletvekili Namık Gedik tarafından verilen sözlü soruyu cevaplandıran Çalışma Bakam Haşan Polatkan, geniş i-zaharda bulunarak, İstanbul için 500 yataklı hastahanelere ihtiyaç olduğunu, bugün 420 yatağın temin edilmiş bulunduğunu söylemiş ve Süreyya llmen-(Paşa) nm bağışladığı köşkte ve' remli isçiler için yapılacak 5L yataklı sanatoryumun 1 mart 1951 de faaliyete geçeceğini, aynı mahalde insası düşünülen 300 yataklı sanatoryumdan önce ellişer yataklı üç paviyonun faaliyete geçeceğini açıklamıştır.
Vaktin gecikmiş olması karşı-uma saat 19.20 de son
Mecliste penis bir ve gürültüler tev arada, C.H.P. Avni Doğan-Tankut, baş-hitaben «konuş-’.) diyerek ayağa kalkmış ve salonu ter-ketmislerdir-
Bazı C.H-P. liler salondan ayrılmamışlardır.
•)
j kanlık divanına hitaben «
* yunanın da bir yolu vardır.»
I

Torpitolanmız daha sonra Fransız deniz üssü olan Toulonu ziyaret edecek ve tekrar İtalyan sularına dönerek İtalyan De niz Harp Okulunun bulunduğu Liyprno’ya gidecektir.
ar-
Ziraat makinaları bürosu kuruldu
Tanm Bakanlığından bildirilmiştir: Tarım Bakanlığında, gerek Marshall Yardım plânı ve gerekse muhtelif yollarla memlekete ithal edilen bilumum ziraat alât ve makinelerinin bakımı, firmaların kontrolü, çeşitli yollarla makine bilgisinin yayılması, ziraat alât ve makineleri hakkında makine sahiplerinin her türü yazılı pulsuz ve sözlü müracaatlarının cevaplandırılması vo müsküllernin halli, yurda it -hal edilecek ve edilmekte olan ziraat alât ve makineleri ile, ye dek parçalarının miktar ve cins* terinin tesbit ve organizasyonu gibi isleri yapacak yeni bir (Ziraat Makineleri Danışma ve Kontrol Bürosu) kurulmuştur.
Makine kesafeti nazaıi itibara alınarak memleketimiz sekiz önemli bölgeye ayrılmış olup, bu bölgeler birer makine uzmanı emrine verilmiştir. Bu uzmanlar adı geçen Büroya bağlı olarak kendi bölgeleri dahilinde çalışacaklardır.
Sultanhisar vo Demirhisar torpitolanmız müteakiben Mal-ta’ya gidecek ve oradan sularımıza dönerek İskenderun’dan i-tibaren muTıtelif limanlarımıza uğrayarak İstanbul’a dönecektir. Bu seyahat bir ay dört gün sürecektir.
İKİNCİ OTURUM
Yedinci sözlü sorunun cevaplandırılmasından sonra yapılan 15 dakikalık tatil esnasında, hâdisenin koridorlarda toplanan milletvekilleri arasında söz konusu edildiği ve üzüntü ile karşılandığı görülüyordu.
Celse açılınca Başkan Sıtkı Yırcalı, Başkanlık Divanının celse arasında Gazi Yiğitbaşı ile temas ettiğini, ve mumaileyhin sözleri ile herhangi bir şahıs veya zümreyi değil sadece bir zihniyeti kasdettiğini bildirdiğin, söylemiş ve demiştir ki:
e— Başkanlık Divanı İçtüzük gereğince bu kısmın zabıtlardan çıkarılmasını kararlaştırmıştır.»
Sıtkı Yırcalmm bu beyanı üzerine söz alan Yozgat Milletvekili Avni Doğan, Gazi Yiğitba-şın sözlerini geri almasını ısrarla istemiştir.
Başkan Sıtkı Yırcalı, Riyaset Divanının 93 üncü madde hü-’ küflerinin de üstüne çıkarak Gazi Yiğitbaşınm sözlerinin zabıtlardan bile çıkarılmasına karar verdiğini ve yapılacak başka bir işlem olmadığım beyan ederek, gündeme geçince C-H.
I P. milletvekilleri salondan aynl-—z^i'Sİardır.
1 DİKKATİ ÇEKEN BİR HADİSE
Bu arada C.H.P. saflarında bulunan bir Malatya milletvekilinin arkadaşlarım takip etmediği görülmüş ve arkadaşlarının haber göndermelerine rağmen bir müddet daha yerinden ayni- iniş çocuk bulunmaktadır.
4
^5



Meclis, önümüzdeki cuma çjö-nü saat 15 te toplanacaktır-
ilkokul
çocuklarının
sayımı
Neticeler alınmağa başlandı
Ekim ayı başlarında ilimizde yapılan ilkokul çağındaki çocuk ların sayım neticeleri il Millî E-ğrtim Müdürlüğüne gelmeğe baş lamıştır. 14 kazanın 9 undan neticeler gelmiş Kızılcahamam, Kırıkkale, Kalecik, Çankaya ve merkez kazalarından henüz da ha sayım netiteleri gejmemiştlr. Gelen neticelere göre Ayaşta 5070, Bâlâ’da 2788, Beypazarın da 4761, Çıibuk’ta 4872, Haymana’da 8033, Keskin’de 2638, Nallıhan’da 2859, Polath’da 4823 ilkokula gidecek çağa gel—
(Başı 1 inci sayfada) bazı değirmeûciler ekmeklerin bozuk çıkmasından Ofisi mes’ul tutmaktadırlar. Bu arada ekmek halitasında çok miktarda Cenup buğdayı kullanılması yüzünden ekmeklerin bozuk oldu-, ğu ileri sürülmektedir.
Buna karşılık olarak Ofis tara fından verilen cevaplarda ise, ekmeklik buğday harmanında bir değişiklik olmadığı ve bazı fırınların iyi unu simit ve emsa-' li maddelerjn imali için kullandıkları, bu arada serbest piyasadan temin edilen düşük evsaflı unlardan da ekmek yapıldığı ile ■ ri sürülmektedir.
Bu mütalealar karşısında Belediye başkanlığı Ticaret Bakan lığına durumu bildirerek ekmek lerin bozuk çıkmasında âmil gösterilen buğday harmanının değiştirilip değiştirilemiyeceğini sormuş ayrıca bunda bir zaruret varsa memleketin diğer böl-1 gelerinde de ekmeğin ayni ev safta olması gerektiğine nazarı dikkati celbetmeştir.
Bakanlıktan verilecek cevaba intizar olunduğu bu günlerde Belediye, kendi müfettiş ve murakıpları vasıtası ile değirmenlerle fırınları sıkı bir kontrole tabi tutmakta devam etmekte-
Atpazarında dün geceki
yangın
Dün akşam Atpazan meydanında çıkan bir yangın nelicesin-de 15 zahireci ve bakkal dükkânı fajnamen yanmıştır. Vak'a mahallinde yaptığınız tahkikata göre: yangın ilk defa Kayserili Veli veya Güdüllü Haşanın dük kânından çıkmış, yangın bu sırada bulupan dükkânları iki tqrqfh sarmıştır- 15 dükkân çok kısg bir zaman içinde tamamen kül olmuş etraftan yetişenler tarafından pek az miktarda mal kurtarılabilmiştir. Dükkânların üstünün branda ile örtülü olması yanmayı kolaylaştırmıştır. Gece kondu olarak kurulan bu dükkânların bir kısmı da geçen sene aynı şekilde yanmıştı.
Öğrendiğimize göre yangının çıkmış olduğu dükkân sigortalı-
104 şahidin dinlenmesi kararlaştırıldı. Bundan sonra bazı ifadeler ve tezkereler okundu ve mahkeme heyeti Amerikan hastanelerinde ifadeleri alınan 14 şahısla, beş yıl evvelki mahkemede dinlenen 11 şahidin ve hâdise hakkında malûmatları olduğu anlaşılan 79 kişi ki, ceman 104 şahidin dinlenmesine karar verdi. Bu 104 şahit bir günde dinlenemiyeceği için şahitlerin 8, 9, ve 10 Ocak günleri duruşmaya celbedilmeleri için gerekli talimatın gönderilmesine karar vererek, duruşma 8 Ocuk 1951 gününe talik edildi.
ZAYİ — Tıb Fakültesinden aldığım hüviyeti kaybettim- Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1455 Bülent Aktuğ
millet ihtiyaçlarını kifayetle karşılıyacak bir duruma yükseltilmesi için Bakanlığımızın bun dan sonra takip edeceği politi* kanın esas hatları bunlardan i« barettir.
Denizyolları, Havayolları ve P.T.T. politikamız hakkında ise yakında ayrıca açıklamada bulunacağım.
Sayfa: 6
ZAFER
16711/1950
MAVİ GİŞE
Millî Piyangonun
15.11.950 Çekilişinde
Lirayı 240475 No: Bilete kazandırdı Taşradan sipariş kabul edilmez.
Piyasada hissedilen şiddetli 'ihtiyaç dolayısiylc HARRİS
uçakla ” geliyor1"
I i====




K_
Zfa/r/.v
Zabıta memuru alınacak
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yarış sınavı ile zabıta memuru alınacaktır.
A — Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak,
B — En az orta okul mezunu bulunmak,
C — Fiilî askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmur buıumnaıç,
Ç — 30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
D — Boyu bir metrq altmış beş santimden aşağı olmamak,
E — Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
F — Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
G — Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak,
H — Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastanr sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartları tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talip sınava kabul edilemez.
2 — Yukarıda yazılı şartları haiz bulunanların 18/11/1950
cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacaklar’ kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, tahsil vesikası, aşı kâğıdı, hal tercümesi ve üç adet vesikalık fotoğrafları ile birlikte Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 24/11/1950 cuma günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere özlük îşleri Müdürlüğünde hazır bulunmaları ilân olunur. (8475)—2498
v
Sağlık Bakanı Sayın Dr. Ekrem Hayri Üstündağ' yüksek himayelerinde
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu 18/11/1950 Cumartesi günü saat 22 de Ankara Palas salonlarında bir balo verecektir.
D&veiiyeler : İstanbul Eczanesi, Berkalp Kitabeyi kara Palas otelinde satılmaktadır.
Kıyafet: Smokin, frak. Büyük Üniforma
Devlet Orman İşletmesi
Sayın Yolcu;
GÜVEN SAMSUN
Yolcu Nakliyat Anbannı bir def'a görmek menfaatinis icabıdır Otomobillerimiz son model ve lükstür.
Ankara’dan Hopa’ya
kadar yolcu ve eşya alınır.
Hareket saati her gün muntazaman 8.30 dur.
Her yolculuk ve nakliye işlerinizde yegâne emniyr ve rahatlığın «GÜVEN SAMSUN» Anbannda olacağını unutma.
Adres: Sanayi Cad. Konfor Palas altında No. 17. Tel: 16990 !
1 — İşletmemiz Fethiye merkez sahil orman dışı istif yerinde kalaylı tenekeler içerisinde mevcut 8087,5 kilo sığala yağı 6/11/1950 tarihinden itibaren 20 gün süreyle ve açık arttırma suretiyle 4 parti halinde satışa çıkarılmıştır.
2 — Satış 27/11/1950 pazartesi günü saat 15 te Fethiye işletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Sığala yağlarının beher kilosunun muhammen bedeli 350 kuruş olup her parti için yüzde 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğü, Ankara merkez, İstanbul, İzmir, Denizli, Aydın, Muğla, Köyceğiz, Antalya, Mersin, Adana, Antakya, işletme Müdürlükleriyle vethiye belediyesinde ve Nif bölgesinde görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte müsbit evrakları ve ilk teminat makbuzlariyle komisyona müracaatları. (8487) 2499
Devlet Orman işletmesi Antalya Müdürlüğünden:
1 — isletmemizin Gebiz bölgesi Çetince Subaşı orman içi ■’stif yerinde mevcut ve bir parti halinde satışa çıkarılan 2461 adeue uenK 223. y82 M3. çam kerestesi 8/11/1950 gününden itibaren 20 gün müddetle ve açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır
2 — Aç’k arttırma 28/11/1950 salı günü saat 15 te Serik Orman Bölge binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — işbu kerestelerin muhammen bedeli 88 lira olup yüzde 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
4 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, Ankara, Finike, Burdur, Manavgat, Alanya işletme Müdürlükleriyle isletmemiz Müdürlüğünde görülebilir.
5 — isteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk te-minatlariyle komisyona müracaatları ilân olunur. (8488)—2500
BALO
İpekli kumaşlar
Yünlü kumaşlar
Li- K.
Li. K.
Sığala Yağı satılacaktır
Devloi Orman İşletmesi Fethiye Müdürlüğünden:
kolata
Mağazamızda yapılacak umumi tadilât ve tevsiat münasebetiyle
Görülmemiş UCUZLUK başladı
Yeni fiyatlarımızı sunuyoruz
Erkek kumaşları
İpek Kadife Avrupa Ipekiş amaroza Yeni desen sambalar Anver saten
Ağır Mongol Emprime jorjet
Sire saten
♦ ♦


♦ ♦


Ingiliz ipliği mantoluk Ingiliz ipliği mantoluk Mantoluk fantazi Fransız mantoluklar Fransız robluklar Ipekiş robluklar Medvana robluklar Fantaz robluklar
—r---------------
Merinos Mulineler
Ingiliz kuponları
Li. K.
20,—
12.50
13,—
5.75
6.50
3.75
4,90
4.50
Ayrıca UCUZ parça sergisini görünüz
• —
130 — 160 Lira
Kaşe
Paltoluklar
Fantazi caketlik
20,—
22,—
18,50
10.50
23 - 30,—
14.50
I • —• •• • •
Ipekışı - Yunışı
Bankalar caddesi No- 23/25 Tel: 12180
Önemli bir meslek'de lüzumlu bir bilgi için zamanınızın 2 ayım ayınmz, otomobilciliği bu müddet içinde esaslı olarak
Ankara
ŞOFÖR OKULUNDA
Öğrenebilirsiniz
Yeni devre kayıtları başladı. Yeni adresimiz: Mebus evleri önü Teknik üniversite karşısı
Otonam garajı altı
Tel: 32649 6032
HAnkara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekanlığından^
1 — Lise bitirme ve olgunluk imtihan neticeleri Fenden iyi - iyi ve lise bitirme tabiiye notları 8 bulunanlar arasında evvelce yapılan dil imtihanına girmiş olan bütün öğrencilerin Fakültemizin F. K. B. sınıfına aslî öğrenci olarak kaydedilmek üzere hemen müracaatları.
2 — Lise bitirme ve olgunluk imtihan neticeleri Fenden
iyi - iyi ve lise bitirme tabiiye notları 8 den aşağı bulunan öğrenciler arasında aslî, yedek öğrenci kaydedilmek üzere 20. Kasım. Pazartesi günü saat 10 da Fakülte merkezinde dil imtihanı yapılacaktır. (8556)—2510
Terzi
ŞEFİKA TANEL
Bayındır sokak Yörük a-partmanından, Yenişehir İsmetpaşa Caddesi No. 55 Olcay apartmanına naklettiğini sayın müşterilerine bildirir. Telefon: 27225.
Fevkalâde fırsat
Sitil yemek odası ve mükemmel bir yatak odası takımı acele satılıktır-
Her gün saat 10.00 sonra Millî Müdafaa No. 8. üst kat.
dan cad-(2919)
Toprak ve iskân işleri genel müdürlüğünden Toprak teşkilâtı için 25 adet mühendis tipi ve 50 adet mah-ruti çadır satın alınacaktır.
Mühendis tipi çadırların muhammen bedeli 12.500 lira.
Mahruti çadırların muhammen bedeli 16.000 liradır.
Her iki çadır için geçici teminat 2138 liradır.
Eksiltme 27/11/1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saa( 15 de Genel Müdürlük binasında kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
Çadırların fennî ve İdarî şartnamesi Genel Müdürlüğümüz Levazım Müdürlüğünden parasız olarak alınır.
Kapalı teklif mektuplarının eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Komisyon Başkanlığına teslim edilmesi şarttır.
Postada vukubulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz. (8325) 2476
Devlet Orman işletmesi Dursunbey Müdürlüğünden:
1 — işletmemizin orman dışı istif yerinde mevcut (1) partide (60) adede denk (128.075) M3. kalın çam tomruğu 7/11/1950 tarihinden itibaren 10 gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Arttırma 22/11/1950 çarşamba günü saat 15 de işletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır. Beher metreküpünün tahminî bedeli (68) liradır.
3 — Bu işe ait şartname Ankara'da Orman Genel Müdür 'üğünde, İzmir, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Bandırma, Eskişehir 1 letme Müdürlüklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk teminatları ile komisyona müracaatları. (8316)—2439
Satılık apartmanlar
Yenişehir, Bahçeli Evler ile Cebecide yüzde 5 faizle borçlu ev ve apartmanlar icabında bos daire teslim edilir.
Posta caddesi ticaret odası altında No. 44 Tahsin Nayman. Telefon: 16480, akşamları 16481.
Dr. Bahaettin Kökdemir
r
Toptan çiğ kahve
* Birinci Sınıf Dahiliye Mütehassısı
1 Seyahatten dönmüştür. Gü-'nün her saatinde hasta ka-■ bul eder, Anofartalar Cad. !No: 202 Köklü Apr- Kat: 3 iTels 14544 veya 31208 den ' sorulabilir. 5895
Türkiye Ziraî Donatım Kıırumuj Umum Müdürlüğünden
Kurumumuz merkeziyle İstanbul Transit ve İzmir Depo Müdürlüklerimizde mevcut Teknik ve Ticarî şartnameler dahilinde 95 ton yüzde 50 D.D.T. li Preparat, 165 ton kurşun Arse-niyat, 35 ton yüzde 25 BHC -|- yüzde 18 G. BHC Preparatı veya yüzde 2,6 G. BHC Preparatı, 25 ton yüzde 50 Methoxychlor Preparatı ve 100 kilo Talyum Sülfat satın alınacaktır.
İsteklilerin teknik ve ticarî şartnamelerimize uygun olarak hazırlıyacakları tekliflerini en geç 15/12/1950 akşamına kadar Umum Müdürlüğümüze vermeleri ve Kurumumuzun malı satın alıp almamakta seciSpst rolduğu ilân olunur. (8530)—2508
Satılık kürk
Siyah lutrdan yeni bir manto ehven fiyatla satılıktır.
Bomonti - Serçe sokak Şenyuva Ap. Daire 5. Her gün saat 15 den sonra.
6030
Kiralık daire
Satılık ev
Çoruh Valiliğinden
1 — Hopa’da geçen yıl yapılmış olan ilkokul binası onarı-mı açık olarak eksiltmeye konmuştur.
2 — İşin keşif bedeli (9343.74) dokuz bin üç yüz kırk üç lira yetmiş dört kuruştur.
3 — Geçici teminat (700.78) yedi yüz lira yetmiş sekiz kuruştur.
4 — İhale 20/11/1950 pazartesi günü saat 15 de Bayındırlık Müdürlüğü binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
5 — Bu işe ait eksiltme dosyası çalışma saatleri içinde her gün Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2490 sayılı kanuna göre 1950
yılıpa ait Ticaret Odası vesikası ve bu işe ehliyetli olduklarına dair Bayındırlık Müdürlüğünden alacakları belgelerle ihale günü ihale saatinden bir saat evveline kadar dilekçe ile Valiliğe müracaat etmeleri lâzımdır. Postada vaki olacak gecikmeler kabul edilmez. (8448)—2478
r
İbrahim Melek
Müesseseleri
Anafartalar No. 82. — Telefon: 13241
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
Genel Müdürlüğümüz merkez ve taşra teşkilâtında maaşlı, ücretli ve yevmiyeli memur ve hizmetli kadroları tamamen kapanmış olduğundan beyhude yere memuriyet talebinde bulunulmaması lüzumu ilân olunur. (8543)—2507
Tecrübeli Muhasip
Uzun yıllar banka müdür ve muhasebeciliklerinde çalışmış tecrübeli bir muhasip şirket, ticarethane ve müesseselerle taahhüt işlerinin muhasebe, bilân-ço ve beyanname işlerini vukufla tedvir ve kontrolü ile her türlü mali iftilâfların hal ve intacım deruhte eder.
İhtiyacı olanların Bahçelievler 46 sokak No. 1 üst kat F. D- adresine müracaatları.
Bahçelievler, sokak 15, No. 7.
6 oda, ayrıca bahçede kömürlük ve hizmetçi odası, fırınlı havagazı ocağı, havagazı sobası, termosifon ve havagazı otomatı, meyva ağaçları ve telefon. Her gün 11-13 de görülebilir.
Müracaat: 23763, öğleden sonra 11563. 6039
otomobiller
İzmir Belediye Başkanlığından
İzmir Belediye Başkanlığından:
Bahribaba ve Değirmendağı arasında varyant yol yaptırıl-maaiyle mevcut şosenin tamiri işi Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince kapalı zarflı eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 49264 lira ve geçici teminatı 3695 liradır. Bu işe girmek istiyenlerin ihale tarihinden üç gün evvel fen işlerinden belge almaları lâzımdır.
işin ihalesi 24/11/1950 Cuma günü saat 15 dedir, isteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü en geç saat 14 de kadar Encümen Başkanlığına vermeleri lüzumu yayınlanır. (8465)—(2490)
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Diyarbakır Bölge Müdürlüğünden:
1 — Urfa ambarımızda mevcut Ofisimize ait hububat, bakliyat ve sair maddelerden 6000 tonun Akçakale’ye taşınması işi açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 15.12.1950 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15.00 de Diyarbakır Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususi komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İstekli kimselerin 6000 lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar Ofis veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzlariyle komisyona başvurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları beş lira karşılığında Diyarbakır, İstanbul, Ankara ve Konya Bölge Müdürlüğünden, Urfa ambarından temin edilebilir. (8550)—2509
Parça Memuru aranıyor
Acentemizde çalıştırılmak üzere bir, parça memuruna ihtiyaç vardır- İngilizce bilenler tercih olunur. Talip olanların bonservis ve doğruluk kâğıtlarım hamilen a-centeliğimize müracaatları.
CHEVROLET ve OPEL A-CENTESİ Posta Caddesi No. 90 6025
1 — Hususide kullanılmış iyi durumda BB Ford,
2 — Hususide kullanılmış iyi durumda Hilman,
3 — Hususide kullanılmış iyi durumda tek kapılı Pa-ckard,
4 — Hususide az kullanılmış yeni Buick,
5 — Hususide az kullanılmış Studebaker,
Otonam Garajı
Teknik üniversite karşısı Tel. 32649 6047
Satılık Apartıman
Yenişehir Sağlık sokağında on daireli ve yanında ayrıca arsası bulunan (15) numaralı San apartmanı satılıktır.
Tel: 22470 - 24911. 6036
D. P. Samanpazarı 3 No. lu Bucak Başkanlığından:
Bucağımızın senelik kongresi 2,12 1950 cumartesi akşamı saat 20.30 da ilçe binasında yapılacaktır- Delegelerimizin teşrif leri rica olunur.
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
BÜYÜK Mağazanın i
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe |
Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini i,
„ Mutlaka görünüz $
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No. 300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollekiif Şirketi Ankara Şubesi
| BÜYÜK Mağazanın \
| İthal Ettiği Avrupa Kumaş
ive yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır
Garantili elbise diklir
Genel Kurul toplantısı
T. Eğ. D. Yenişehir Lisesini Bitirenler Derneği Başkanlığın-
Derneğinıizin yıllık Genel Kurul toplantısı, 19 Kasım 950 Pazar günü saat 14 de T. Eğ. D. Yenişehir Lisesinde yapılacağından sayın üyelerimizin teş rifleri rica olunur.
Gündem:
1 — Başkanlık divanının se-
2 — Bazı üyelerimizin Istan bulda şube açılması için yaptık lan teklifin ve bu hususta Ana-tüzükte yapılması icabeden değişikliğin görüşülmesi ve karara bağlanması.
3 — Yönetim ve Denetleme kurullarının raporlarının o-kunması.
4 — Yönetim Kurulunun ib -
5 — Yeni Yönetim Denetleme Kurulu ve Divanının seçimi.
6 — Dilekler.
Yenişehir - Demirtepe’de Gazi M. Kemal Bulvarında, 4 oda, 1 salon, kısmen mobilyalı müstakil daire (226) liraya kiralıktır. Tel: 24646 veya Bulvarda 20 No. ya müracaat 6037
Menba suları depous
İstanbul Kayışdağı, Yakacık, İzmit Çene, Eskişehir Kaplanlı ve Kızılcahamam Altın sulan depomuzda her gün taze olarak müşterilerimizin evlerine teslime o»-madedir.
Telefon: 15136, Hal arkası, Tahtakale sokak No. 7.
(6017)
Kurulu, Haysiyet
(6044)
Dikkat
Uzun müddet kiralık ve satılıktır
Çankırı Caddesinde asfalt üzerinde köşe başında Ulusa yakın 55 odalı, 28 banyolu oteldir. Resmî dairelere de elverişlidir.
Taliplerin aynı yerde 44 No. ya müracaatları ilân o-lunur. Telefon: 11505. 6046
jHamamönü — Yeni Do- (
■ ;ğumevl Çocuk Hastalıkları ; Mütehassısı
Dr. İhsan Can
; Hastalarım hergün saat ;
) 15 ten itibaren kabul eder.
I Anafartalar caddesi Kurşunlu Cami 394 Bekman Muayenehane
i 15888.
karşısı No. Apartmanı, ve ev Tel:

DOKTOR
Abidin Şakır Ara
Mevki Hastahanesi Göz Hastalıkları mütehassısı
Anafartalar Cad. Adliye karşısı Sakarya Apt. No. 7 Her gün saat 15 ten sonra hasta kabul eder.
BÜYÜK Mağazanın
Zengin Avrupa ve yerli kürk çeşitleri gelmiştir. Kürkçü Abdülkadir usta sipariş kabul etmektedir

Comments (0)