Toptan çiğ kahve
7 Lira
İbrahim Melek
Müesseseleri
Anafarialar No. 82. — Telefon: 13241
Ankara’nın tanınmış möble mağazası
Bursa Mobilya Pazarı
Yeni çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa
görmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198
Tel: 14091
Yıl: 2 — No. 563
Telgraf adresi : Zafer Gazetesi — Ankara ★
17/KASIM/1950 CUMA * Fiyatı her yerde 10 kuruş * Telefon : 15619, 15315 ve 16882 * Denizciler Caddesi 2 ★ Posta Kutusu 193
D. P. Meclis Grupunda
Milletparasınıisraf edenlerin Divanı Âliye şevki istendi
Birçok yolsuzluklar tenkid edildi
Millî Eğitim Bahanı Hukuk Fakültesindeki tezahürat hakkında izahat verdi ve bu vadide muhtelif hatipler konuştular
Demokrat Parti Meclis Grupu toplantı halinde
Demokrat Parti Meclis Grupu dün saat 15 te Fuat Hulusi Demirelli'nin başkanlığında toplanmıştır.
Haber aldığımıza göre evvelâ Ali İhsan Sûbis’in bütçe açığı, et kombinaları, Erzincan iplik fabrikası, Maltepe’deki tütün fabrikası hakkındaki sözlü sorusu konuşulmuş, buna muhtelif Bakanlar cevap vermişlerdir. Öpce Maliye Bakanı bütçe açığının hakikî mahiyeti üze -rinde durmuş, şimdiye kadar tahmin edilen gelirden 11 milyonunun tahakkuk edemediğini söylemiş, gelecek yıllarda bunun tahakkuk etmesinin de müşkül olacağından bahsetmiştir. Yapılan tahminlere göre eski iktidarın devrettiği büt-
(Sonu Sa. 4 Sü. 5 le)
Bir bardak
Mümtaz Faik FENİK
Evvelki „__________a___ ..._____
Meclisinde, bir milletvekili arkadaşımız, dil meseleleri hakkında konuşurken, ağzından her halde kendisinin de istemediği bir iki sert cümle çıktı.
Türkçede bir darbı mesel vardır. İnsan okurken bile yanılır derler. Milletvekili arkadaşımızın büyük dil inkılâbını tereddiye uğratanlardan bahsederken hedefini kaybeden bir iki söz sarfetmesi de bu cümleden olsa gerektir. Nitekim Riyaset makamını işgal eden Sıtkı Yırcalı, bununduğu mevkiin tarafsızlığını derhal tatbik etti. Ve belki de nahoş tesirler bırakacak ve fena tefsirlere yol açabilecek olan bu sözlerin zapta konmaması hakkında Riyaset Divanınca alınan kararı Meclise bildirdi.
Basın Yayın ve Turizm işleri
gün Büyük Millet ie( sonunda tavzih edildi. Ve Riyaset Divanı, kendisinin de geri alma muvafakatiyle bu cöfclerin zapta geçmemesini kararlaştırdı. Kaldı ki, hatibin bu .... ..........
çözlerinde yalnız Halk Partili- j dürü Halim Alyot bugün gazetelerini istihdaf eden bir cihet çiler cemiyetinde bir basın top-(Sonu Sa. 4 Sü. 4 de) I lantısı yaparak, turizm mevzuu
Basın Yayın Umum Müdürü Halim Alyot Istanbulda Turizm Televizyon ve Hazreti Meryemi.ı mezarı hakkrnda şayanı dikkat beyanatta bulundu İstanbul. 16 (Telefonla) — Basın Yayın ve Turizm Genel Mü-
Et Kombinası işi
projeleri küçüldü
Fakal Halk Partili milletvekilleri buna rağmen bir hâdise yaratmak için ve Riyaset Divanınca alınan yerinde tedbiro rağmen bir milletvekilinin söylediği sözü bahane ederek Büyük Millet Meclisini terkettiler.
Şurasını hemen söyliyelim ki, dil inkılâbı dolayısiyle söylenen bu sözler. Demokrat milletvekilleri arasında hiç de müsait karşılanmamıştı. 15 dakikalık ara esnasında herkes türlü yorumlarda bulundu. Bir milletvekilinin dil inkılâbından bahsederken, velev bunu tereddiye uğratanları kastederek konuşsa dahi, sözün başka türlü anlaşılabileceğini düşünmesi lâzımgelirdi. Fakat yukarda da izah etliğimiz gibi, bu sözler bir dil sürçmesinden başka bir şey değildi. Nitekim mese-
100 milyon lira değil sadece 28 milyon lira ile hu işin halli mümkün görüldü Haber aldığımıza göre eski iktidar tarafından 100 milyon lira sarfijie memleketin muhtelif yerlerinde kurulacak et kombinaları işi İktisadî bünyemize uygun görülmediğinden küçültülecek ve Amerikan Yardım Heyetinin teklif ettiği ikin ci küçük proje üzerinde durulacaktır.
Amerikalı vmütehassıs Mac Key tarafından hazırlanan bir proje Toprak Ofis’te tetkik e-dilmiş, ve üzerinde bir mutabakat hasıl olmuştur. Bu proje şimdi Ekonomi Bakanlığı tara-
üzerinde basın mümessillerine geniş izahat vermiştir. Halim Alyot ezcümle şunları söylemiştir: «— Turizm meselesini hükümet iş başına geldiği günden beri mühim bir dâva olarak telâkki ve turizm sanayiinde hususî teşebbüse büyük yer vermek suretiyle bunların yapacağı işleri desteklemeyi prensip itibariyle kabul etmiştir. Memlekete gelecek turistlere gösterilecek geniş kolaylıklar da buna muvazi olarak ele alınmış bulunmaktadır-
Gayelere ulaşmak için mevcut kanunlarda tadilât yapmak mec buriyetinde kaldık. Bu arada tu-(Sonu Sa, 4 Sü- 3 de'
fından İncelenmektedir, öğren-d ğimize göre,’ bu kombinalar Erzurum ve Konya’da kurulacak ve bunun için lâzım gelen soğuk hava tesisleri de yapılacaktır. Bu kombinaların heyeti umumiyesi 100 milyon liradan 28 milyon liraya indirilmiştir. Bu 28 milyon liranın 16 milyon lirası Marshall yardımiyle temin olunacaktır. Üç milyon lirası da zaten Erzurum'da sarfe-dilmiştir. Geriye 9 milyon liralık tesisler kalmaktadır. Böyle-ce aşağı yukarı eski iktidar ta-(Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
bir
Cumhur Başkanı Celâl Bayar dün saat 18.30 da Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlunv makamında ziyaret etmiştir. Cumhur Başkanı belediyede bir müddet kalmış, şehir meseleleri üzerinde Belediye Başkanından izahat almıştır. Resimde
Cumhur Başkanı ile Belediye Başkanı bir arada görülmektedir

MESKEN
DAVASI
» Belediye Başkanı * ; Atıf Benderlioğlu | ( radyoda mühim bir 5 * konuşma yaptı |
Ankara Belediye Başkanı A-tıf Benderlioğlu, dün akşam Ankara P.adyosunda mesken dâvası mevzuu üzerinde mühim bir konuşma yapmıştır. Çok mühim "bir meseleye temas eden ve bu mevzuda hükümetçe alınmakta olan tedbirleri de bildiren bu konuşmayı aynen veriyoruz:
.— Sevgili vatandaşlarım:
Bugün sîzlerle yapacağım hasbıhalin mevzuu; hepinizin büyük bîr hassasiyetle bağlı olduğunuzu yakînen bildiğim mukaddes bir dâvaya taallûk etmektedir.
(Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
îstanbulun
500 cü fetih
yıldönümü
Dünkü toplantıya Dış işleri Bakanı Fuat Köprülü de iştirak etti İstanbfıl, 16 (Telefonla) — Bugün saat 16 da İstanbul’un 500 üncü yıldönümünü kutlama derneği ile bu hususta teşkil edilmiş olan resmî komite şeh-r.mizde bulunan Dışişleri Bakanı Faut Köpıülü'nün iştirakiyle (Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Halim Alyot
Gl. Arnold Ordumuzdan
sitayişle bahsediyor
Hamiyet Yüceses Radyodan şikayetçi İstanbul, 16 (Telefonla) — Ses sanatkârı Hamiyet Yüceses ile Radyo İdaresi arasında bir ihtilâf çıkmıştır.
Hamiyetin iddiasına göre «Bak mıyor çeşmi siyah» şarkısı başka sanatkârlar tarafından oku tulduğu halde, kendi konserlerinde okutulmamış, nitekim son defa salı günü de Radyonun Türk musikisi yayın şefi tarafından bu şarkı Hamiyetin okuyacağı şarkılar programından çıkarılmıştır. Hamiyet, durumu Basın Yayın Genel Müdürlüğüne telgrafla şikâyet etmiştir. Radyo idaresi ise Hamiyete karşı hususî muamele tatbik edilmediğini, şarkı bir hafta içinde üç defa okunduğu için dördüncü defa o' kutulmasına müsaade edilmediğini söylemektedir.
KORE MEKTUPLAR
Pusan’dan Taegu’ya
Mehmetçik buranın parasından henüz peh anlayamıyor, buna mukabil mübadele var:
2 sigaraya 1 elma...
General Mac Arihur Seul şehrinin istirdadından sonra Güney Kore'nin idaresini bir merasimle Güney Kore makamaiına ierk etmişti. Kore muhabirimiz Poyrazoğlu'ndan aldığımız yu-kardaki resimde bu merasimde Güney Kore Cumhur Başkanı konuşurken görülmektedir. Gl. Mac Arihur arka plândadır
Yazan
POYRAZOĞLU
— 6 —
Nihayet 18/10/1950 sabahı Pusan rıhtımlarından birisine çıkmak emrini aldık. 22 günlük seyahatin hemen hep tatlı geçen hâtıralarıyla bağlan dığımız Amerikan personeli ilî ayrılmak zamanı da geldi. İnanın sevgili okuyucularım, bu da bizim için hayli üzücü oldu. Bize şefkat gösteren, bizim en küçük derdimizi büyük bir dikkatle halletmeğe çalışan bu insanlara çok şeyler borçlu idik. Bu borcu ödemek lâzımdı. Bu mak-
karşılıklı nutuklar
Halkevlerine aiti
|bu sabah geliyor
I İstanbul, 16 a.a. — Roma’daki | Dışişleri Bakanları Konsey top-| lantısından dün sabah şehrimize dönen Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü bu akşam Ekspresle Ankara’ya hareket .etmiştir.
Dışişleri Bakanı, Haydarpaşa garında Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, Emniyet Müdürü, Vali muavinleri, Demokrat Parti Başkanı, dostları ve kalabalık bir halk kütlesi tarafından uğurlanmıştır.
kanun teklifi
müzakere-kanun teklifi- lerini birçok milletvekili takip et-
Meclis komisyonunda görüşmelere başlandı
Ankara, 16 (T.H.A-) — Halk-1 dolayısiyle Komisyor evleri hakkındaki
nin Meclis Anayasa Komisyonun- iniştir. Bu arada eski başbakan da görüşülmesine bu sabah baş Şemsettin Günaltay’la Faik Ah-lanmıştır. Mevzuun ehemmiyeti I (Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
Beden Terbiyesi Genel Müdürü
Vildan Âşir Haşan oğlan Enstitüsü Jimnastik muallimi
AKINTVJA---1
I____KÜREK
Nereye sarfetmeli ?
Halk Partisinin Halkevlerine yardım ba-
İD. P. Meclis İdare $ Kurulu içtimai ?
♦ Demokrat I’arti Meclis |
5 Grupu İdare Kurulundan: j
S Demokrat Parti Meclis S
* Grupu İdare Kurulu bugün 5
j (17/10/1950 Cuma) saat |
$ 10 da toplanacaktır. Sayın S
i üyelerin teşrifleri rica o- * ııııı»ııı:
| lunur. J Amerikan askerî heyeti başka
nı General VVilliam H. Arnold,
“Nuri Yamut birinci sın f bir Kurmay Başkamdir,, diyen Arnold “şimdi Türk ordusunda psikolojik testlere göre sınıflar ayrılıyor,, dedi.
Ankara, 16 (a-a.) (Reuter) — Reuter ajansının Türkiye muhabiri Harry Whyte bugün Londra-ya aşağıdaki mülâkatı gönder-
Reuter muhabiri ile yaptığı bir mülakatta Amerikan ordu, donanma ve hava kuvvetleri müte basışlarının Türkiye’nin modern harp metodlarına uygun geniş bir eğitim programına sahip olmak hususundaki faaliyetine yar
dun ettiklerini söylemiş ve «bu programı sevk ve idare eden kuvvet, Türkyenin yeni Genelkurmay Başkam General Nuri Yamut'tur» demiştir.
Çeneral Nuri Yamut, bu vazi (Sonu Sq. 4 Sü. 5 te)
Orhan Veli nezfi dimagîden öldü
Istanbubl, 16 (Telefonla) — Fazla içkiden dolayı öldüğü anlaşılan Sair Orhan Veliye otopsi yapılmış, ilk tahkikata göre mumaileyhin nezfi dimağdan öl düğü anlaşılmıştır. «Sanat dostlan» cemiyeti bu sabah Orhan Veli’nin yüzünün mulajını aldırmıştır. Merhumun cenazesi yarın kaldırılacaktır.
Vildan Aşir Savaşır
Evvelce de bildirdiğimiz gibi
Beden
Terbiyesi Genel Müdür-
lük teşkilâtmn lüzumlu olup olmadığının tetkik edilmesi için
Milli Eğitim Bakanlığında bir is-tişarî kongre toplanmış ve bu arada Deden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün türlü yolsuzlukları ortaya atılmıştı.
Aynı mesele bir sözlü soru mü-
nasebetiyle B M. Meclisine de
intikal etmiş ve Millî Eğitim Bakam Tevfik İleri bu hususta mü-
him açıklamalarda bulunmuş, ayrıca Beden Terbiyesi teşkilâtının lâğvına gidileceğini de ihsas
Bu cümleden olarak, haber aldığımıza göre Beden Terbiyesi Genel Müdürü Vildan Aşir Sava-
şır, umum müdürlükten

Hasanoğlan Köy Enstitüsü jimnastik muallimliğine tayin edilmiştir.
hanesiyle devlet bütçesin-
den aldığı paradan zimme-
tinde kalan 5 milyon lira
elbette istirdat olunacaktır.
Fakat şimdi bir mesele var, bu parayı nerede kullanmalı?
Ortalıkta iki cereyan var: Bazıları bununla köy mektepleri açılmasını istiyorlar. Hem böylelikle Halk Partisi iktidarının vaktiyle köylüye zorla angarya yaptırmak istediği bir iş de tahakkuk eder diyorlar.
Bazıları ise, verem sana-
toryomlan, verem dispanserleri açmak fikrini müdafaa ediyorlar.
Bence ikinci şık daha va-riddir. Çünkü bu da Halk Partisinin işine yarar. Zira bunlar gasbettikleri mallar geri alınınca verem olacaklardır! — YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
17/11/1950

Ulus gazetesinde Nurettin Artam’a bir okuyucusu mektup göndermiş. Aynen yayınlanan bu mektubun sahibi benim. Atatürk’ün öldüğü gün Kız Lisesi öğrencilerinin lisenin bahçesinde el çırparak, zıplıyarak, sırıtarak veya kah-kahu atarak yarattıkları acaip bayram havasından duyduğum üzüntüyü belirten yazıma takılıyor. O gün o bayram şenliğini öğrencilerin İnönü için yaptıklurını, bunda yadırganacak bir hal olmadığını; nitekim, Atatürk öldüğü zaman hıçkırıı hıçkıra ağlıyan aynı kız lisesi çocuklarının o millî göz yaşı halinin iki veya ü-çüncü günü yeni Cumhurreisi olarak, okullarına şeref verdiğini gördükleri aynı İnönü'nü avazeleri içinde ve bir saat dar kendisini ayakta dinle-
yine sevinç
karşıladıklarını k;..............
diklerini belirterek, Atatürk’i ölüm saygı sükûnuna durma adetâ bir çeşit _ saymanın pek tabiî bir mak lâzım geldiğini söylemek gafletinde bulunuyor veya is-
günü Muvakkat Kabirde halini çengi çegâııc hal ol-
Muhip Dıranas
tiyor. Cevabını:
Madde bir: Ben o gün o çocuklara o garip ve ayıp hoppalığı veren manzaranın veya şahsın kim ve no olduğunu münakaşa etmemiştim. İnö-nüymüş. Bana ne? İnönü değil de dünyanın envai hokkabazlık hırını yapabilen bir soytarı da olabilirdi. Mazeret mi yani?
Madde iki: İki gün önce Atatürk’e içten ağlamış masum çocukları güldürmek veya kendisini alkışlamıya mecbur etmek için durup dururken, damdan düşer gibi bir lise ziyareti yapmanın o zat için ne derece insani olduğunu mektup sahibinin vicdanına bırakıyorum ve soruyorum: Kral öldü, yaşasın kıral nıı idi bu?
Madde üç: Atatürk’ün ölüm günü el kol sallayarak sırıtan-ların, memnunluk gösterenlerin, siyasî parsa toplamak isti-yenlerin, Atatürk’ün en yakın nıesaî arkadaşı rivayetini ta-şısalar dahi, benim kadar Atatürkçü oldukları, ve benim kadar Atatürk’ü sevdikleri iddiası da ayrıca, müsaadenizle, batıldır.
ŞEHRİN
SAĞLIĞI
Tifo istasyonları faaliyetlerine devam ediyor
Son zamanlarda şehrin muhtelif semtlerinde tesbit olunan tek tük tifo vakaları münasebetiyle bu korkunç hastalığa yakalanmamak için halkın sağlığını korumak maksadiyle bundan on gün kadar evvel şehrin muhtelif mahallerinde ihdas olunan aşı istasyonları faaliyete devam etmektedir.
A$ı tatbiki yüzünden kurulan aşı istasyonlarında ihtiyacı karşılayacak şekilde bol miktarda levazımı bulundurularak bir şahsa tatbikte istimal olunan şırınga ve iğneler diğer şahıslarda kullanılmamak şartile ve her türlü gerekli fennî icablara riâyet edilerek mesai saatleri dahilinde parasız aşı yapılmaktadır.
| SERBEST SÜTUN |
Hüseyin Cahit
Yeni tayin ve nakiller
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kontrolörlerinden Necati Yücel baş kontrolörlüğe tayin edilmiştir.
•A Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği raportörü Zahide Bilsel, Vakıflar Genel Müdürlüğünde Va-1 ridat ve Tahsilât müdürlüğüne tayin edilmiştir.
Bey ve
7 Kasım 1950 tarihli Ulus
“ gazetesinde eski Tanin
mantığı
Yalan hastalığı ve tedavi şekilleri

muharriri ve halen Ulus başyazarı Hüseyin Cahit Beyin (Samet de söylüyor..) başlıklı bir yazısı intişar etmiştir. Hemen ve esefle kaydetmeliyim ki bu başyazıyı okuduğum zaman bende bıraktığı tesir; mazisine, geçmişteki iyi ve güzel hâtıralarına el uzatılmış bir insanın duyduğu derin acıdan i-baret kaldı. Hüseyin Cahit beyin son hayatı siyasiyesinden önce bütün nesillerce malûm olan siyasî ve edebî bir hayatı mevcuttur. Tarihî, edebiyat kitaplarına ismi geçmiş; mekteplerde eserleri okutulmuş ve bir asra yaklaşan hayat sürmüş bir insan oğlunun bütün efkârı umumiye huzuruna bu şekilde çırçıplak çıkışı cidden ve- samimî olarak beyan ederim ki, üstadın Halk Partisi çatısı altında geçen günlerini bir tarafa atarak onu tetkik ve mütalâa edenler için büyük bir hüsran, nihayetsiz bir acıma vesilesi olmuştur.
Hüseyin Cahit beyin, keşçe bilinen ve fakat nedense basit ve malûm olmasına rağmen ancak kâmil insanlar taraf ından riayet .edilen bir kaideyi hiçe saydığı ilk nazarda görülmektedir. Bir yazarın; bahusus yıllar yılıdır bu millete muhtelif gazetelerin muhtelif sütunlarından ve muhtelif mev zulardan hitabetmiş eski bir yazarın göz önünde tutması lâzım gelen; bir çok prensipler mevcuttur. Bu prensiplerin başında geleni de şüphesiz okuyucuyu hiçe saymamak, ona saygı göstermektir. Yazar, laû-bâli olamaz! Ne bir parti menfaatine yazı yazmak, ne şu veya bu şekildeki beyanata sinirlenmiş olmak, ne şu ve ne de bu bir başyazara laûbâli olmak, çirkin söz söylemek hakkını bahşedenıez,
Her meslekte olduğu gibi, gazetecilikte de bir usûl, bir âdap, bir yazı uslûbu mevcuttur. En yaşlı milletvekiline ve en yaşlı gazete başyazarına bunu biz öğretecek değiliz. Bu basit hakikati pekâlâ bilirler ve zaten insanı en ziyade rencide eden de işin bu tarafı değil midir? Bilerek, bile bile Türk efkârı umumiyesine ve okuyucusuna saygısızlık...
Lütfen iki sütunluk yazıya birlikte göz atalım...
(Samet de söylüyor..) cümle ihtiyar yazarın başmakalesine seçtiği başlıktır. Bu cümle (Samet beyefendi de söylüyor..) şeklinde olmalı idi demek istemiyoruz. Çünkü bu şekildeki hitap da mânâyı değiştirmezdi. Zaten fâni bir şahsa karşı hürmet beklemek aklımızın kenarından dahi geçmez. Fakat ilk meşrû seçimle milletvekili olmuş ve o-radan bugünkü Türk Hüküme-

f Yazan:
ümran Nazif
«Konya Milletvekili»
Konferanslar
Konferanslar vermek memleketimize davet Münster Ordinaryüs Prof. Dr. Ritter tarafından 20 da Dil kültesi konferans salonunda •Akademik öğretim, konusunda iki konferans verilecektir.
Konferanslara giriş serbesttir.
__________ _____ edilen Üniversitesi Felsefe Joachim ve 21 ka-1950 günlerinde saat 17,30 ve Tarih - Coğrafya Fa-konferans
tinin Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığını ijetisap etmiş bir kimse için; hani o da söylüyor... o dahi vızıldıyor der gibi Türk aile terbiyesinin hoş görmiyeceği ve içinde gizli kaçamaklı hakaret taşıyan bir tâbiri kullanng^k Hüseyin Cahit bey gibi bir zattan beklenir çocukluk değildir. Sanki muharrir Bulgaristan Başbakanından ve nefretle bahsetmektedir...
Geçelim ilk satıra.. (Başbakan söyler de hınk deyicisi susar mı?) yazar tahrik dolu bu cümlesiyle büyük bir tezada düşmektedir. Zira bir taraftan sayın Reisicumhurun nutuklarından bahisle itidâl tavsiyesinde bulunurken bir taraftan da bizzat kendileri itidâlsiz bir hareketle söze başlamaktadır. Acaba yazar Af Kanunu Büyük Millet Meclisinden çıktığı halde Demokrat Partinin çıkardığı Af Kanunu diye tavsif ettiği gibi; Reisicumhurun nutkunu da sadece Demokrat milletvekillerine hitaben söylenmiş bir nutuk olarak mı mütalâa buyuruyorlar? Bize göre iktidar kadar muhalefete; muhalefet kadar da iktidara itidâl lâzımdır. Yürüyen bir adama mütemadiyen çelme takılır, ardından küfür savrulursa elbette ki bir dönemeçte durur ve arkada kalanlara mukabele zorunda kalır.
(Sonu 6 ncı sayfada) dir. Bu hususta illerle temas
Bazı insanlar vuıdır ki hezeyan yaratmaktan ve yalan söylemekten hoşlanırlar ve bu hezeyanları hakikatten uzak ve sırf kendi hayalî düşüncelerinin mahsulüdür. Mitomaniok dediğimiz bu hastalar; yalanlarına kendileri inandıkları için başkalarını da inandırmak isterler ve fantazi yaratmaktan hoşlanırlar. Bazan bu yalanların zayıf iradeli ve telkine müsait olan şahıslar tarafından bir hakikat gibi kabul edildiğine de şahit oluruz. Bu şahıslar cemiyet arasında hürmet edilecek bir mevkie sahip olamadıkları için muhite ika’ edecekleri zarar da tesirsiz ve mahduttur.
Dünyanın öbür ucunda sinir terbiye enstitülerinde ve akıl hastahanelerindo yüzlercesine tesadüf ettiğim bu gibi hastalar ahlaken çok düşkün ve tamamen bir psichopate sınıfına dahildirler. Cemiyete, ailelerine karşı mesuliyet hisleri yoktur. Şahsî heyecanlarının ve ihtiraslarının kurbanıdırlar. Bazan sirkat ve cinayet işlerine kadar el uzatan bu hastalar kanun karşısında müthiş bir korku ve vesvese içinde uykusuz geceler ve istiraplı günler geçirirler, ve yaptıkları fena işlerinden câlî bir nedamet ve teessür eseri gösterirler. Fakat bu teessür dai ma çabuk geçer ve karşısında kendilerini tetkik ve mütalâa e-den ve ruhî tahlil altında bulunduran müşahitleri, hekimleri aldatmak ve nedametlerine inandırmak için binlerce vaad ve ye-
Köy yolları için yeni bir tasarı
İlk hamlede 50 bin kilometrelik bir şebekenin inşası tamamlanacak
Bayındırlık Bakanlığı Kara Yol lan Genel Müdürü, Devlet, il ve köy yollan hakkında bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«23 bin kilometrelik devlet yolları ağının, 950 kilometresi ele lardan 15 bin mevsimde geçit verecek şekilde ıslah edilmiş bulunmaktadır-
Gelecek, yıllarda 23 bin kilometreden geriye kalan kısımda ele alınacak ve kademeli sistemle bu yolların yapım ve ona-rırm ikmal edilmiş olacaktır.
Türkiyenın yol ihtiyacı 200 bin kilometre civarındadır- Bunun, 23 bin kilometresi devlet yollan, 27 bin kilometresi il ve 150 bin kilometresi de köy yollandır. Devlet yollarile i! ve köy yollarının da uzun vadeli programlarla ele alınması düşünülmekte
yılında 18.500
kilometresi, her
dilerek il yolları programı ha-zırlanmaktadır.
150 bin kilometrelik köy yollarından ilk plânda, nüfusu 500 den yukarı olan köyleri bağlayan takriben 50 bin kilometrelik bir şebekenin yapılması düşünülmektedir. Bunun için illerden a-lınan malûmata dayanarak merkezde ayrıca bir program ha-zırlanmaktadır.
Bundan başka; yol vergisinin daha adilâne ve her şahsın gelinle mütenasip olarak tahsili ve bu gelirin yollara harcanması suretiyle il yollan da devlet yollan gibi programlı ve kademe sistemine göre yapılacaktır. Bir sistemde evvelâ geçit temini, daha sonra, yolların teknik standartlara uygun olarak inşası, en sonra da, trafik kesafetine göre, üst yapısı ve kaplaması gelir-(Sonu 6 ncı sayfada)
bu
— Evet, yalnız ne var?... diye bir daha sordu. Madem ki onu hem beğeniyor, hem de seviyordun, niçin kendisiyle evlenmeğe razı olmadın?..
— Evet severim onu ama... bir kadının kocasını sevmesi icabettiği gibi değil...
Selim kahkaha ile gülmekten kendini alamamıştı:
— Olur şey değil... dedi.. demek bizim Güllü kızımız bir kadının kocasını nasıl sevmesi icabettiğini de biliyor, öyle
Gülşen heyecandan kekeli-
— Bilmesine bilmiyorum.. ama., diye cevap verdi. Hissediyorum... Emin ol hissediyorum Selim..
Sesinde öyle masum bir inanış, öyle derin bir ciddiyet vardı ki, onun bu hali Selimin içine dokundu.
Genç kızın elini avuçlarına alarak incitmekten korkar gibi, yavaşça okşadı. Ve:
— Affet Gülşen.. dedi., şefti kırmak istemezdim.. Bana gücenmediğini söyle..
Onun da sesine ağır bir ciddiyet gelmişti ve biraz da titriyordu.
— Flört’ün hayalî iken o-nunla alay edebiliyordum., diye devam etti.. Ama madem
Medenî terbiye müesseselerinde bu ruh hastalarını en yeni bir usul ile tedavi etmenin çareleri bulunmuştur _____ Y azan _ _________________
Dr. Ethem Vassaf
Sinir ve Akıl Hastalıklın Mütehassısı
min etmekten fariğ olmazlar. Bütün bu insanlar cemiyet içinde bir parazitten farksız ve zavallı mahlûklardır.
Başıboş bırakıldıkları zaman cemiyete pek çok zararlı işler
yapabilirler. Bunun içindir ki melenî memleketlerde bu ruh hastalarını terbiye müessesele-rinde en yeni bir usul ile tedavi etnıek imkânı bulunmuştur.
Tedavi usulü muayyen bir
*********************
BİZE GELEN MEKTUPLAR
Hayvan hırsızlığı hakkında
Cihanbeyli Haşan Ünlü’den bir mektup aldık. Haşan i Ünlü koyunlarını çaldırmış. İki ay evvel otuz adet davarı- ; nın çalındığını; ilgili makamlara müracaat etti ise de bir ; netice alınamadığını; bu kere de on beş baş koyununun ke- ■ za, meçhul şahıslar tarafından aşırıldığmı bildiriyor.
Okuyucumuzun, bu münferit hâdiselerden gayri, alâka ! çeken mühim bir iddiası var: Cihanbeyli dolaylarında, hay- ■ van hırsızlığı, hayvan sahiplerinin huzurunu bozacak ka( dar alıp yürümüş. At ve inek gibi kocabaş hayvanları da ça i lıyorlarmış.
Cihanbeyli Haşan Ünlü’nün bu iddiasına ilgililerindik- ; kat nazarını çekeriz.
Haşan Ünlü’ye not: Neticeden bizi de haberdar etmenizi rica ederiz.

BU NASIL MUAMELE?..
Mersin’den bize seslenen Hatice Ceylân, emeklilik muamelesinin geç kaldığından şikâyet ediyor. Filhakika, şikâyetçinin iddiasına göre, maaş muamelesi için İçel Valiliğinden 4.7.1950 tarih ve 919 numara ile İçişleri Bakanlığına sunulan yazıya aradan beş ay gibi uzun bir müddet geçtiği halde cevap alınamamıştır. Hatice Ceylân bu yüzden sefalete düştüğünü bildirmektedir.
Emeklilik maaşının bağlanması, yani ortada bulunan bir hakkin teslimi için beş ay çok zaman... Ya maazallah yeniden maaş bağlanmak lâzım gelseydi...
Not: Hatice Ceylân; verdiğiniz numara ve tarih üzerinde duruyoruz.

MESAİ SAATLERİ HAKKINDA BİR TEKLİF
ZonguldaklI okuyucumuz Abdullah Belgin, devlet dairelerinde tatbik olunan mesai saatlerinden bahisle diyor ki:
«Devlet dairelerinde halen kış saati tatbik edilmektedir. Buna göre, memurlarımız, sabahları saat 9 da iş başı ve akşamları da saat 5 te paydos yapmaktadırlar. Halbuki, gecelerin uzadığı şu mevsimde sabah mesaisi saat 8 - 8.30, aksam paydosları da 16 - 16.30 olsa daha muvafık değil midir? Bu suretle elektrik sarfiyatı bakımından bir saat tasarruf yapılmakla bütün Türkiye’deki devlet dairelerinin tenvirat masrafları mühim miktarda azalacaktır. Bundan başka, mesai bakımından da fayda temini muhakkaktır. Zira, umumiyetle bizim memurumuz, hava kararmağa başlayınca, paydos zilinin çalınmasını bekler. Diğer taraftan eshabı me-salih de «ortalık karardı, akşam oldu, yarın gelirim» düşüncesiyle bir gününü heder etmekten kurtulmuş olur.»

müşahede devresinden sonra has tanın tedavi şekli tesbit edilmek suretiyle tatbik edilmektedir. İlerlemiş yalancılarda yalanlarını tamamen unutturmak ve bir daha yalan söyleme arzusundan vazgeçirmek için damarlarına Sodium Amytal şırıngaları yapılır. Bu şırınga esnasında bol bol akan bir çeşme gibi yalancı yalanlarını döker ve bütün sermayesini ortaya atar. Bu bir nevi boşalma hâdisesidir. Bu tedu viler haftada 3-4 defa tekrar t-dilir ve yine müşahedeler tekrarlanır. Nihayet mütehassısın kanaati hasıl oluncaya kadar bu tedaviye devam edilir.
Bazan itiraf edilmemiş cinayetleri ika’ eden katillerde ve Schyzophreni dediğimiz erken bunama hastalarına müb-telâ olan akıl hastalarında bir çok derunî istiraplar da bu vasıta ile öğrenilmiş olur.
Cemiyette faydalı unsurlar haline getirilecek olan bu şahıslar iste bu tedaviler sayesindedir ki daimî bir huzur ve rahata kavuşurlar ve cemiyet de zararlarından bu suretle kurtarılmış ve sinirleri terbiye e-dilmiş olur.
l ******************* **************
Sarkıntılık yapan 14 kişi | Devlet Başkanına hakaret yakalandı ’ —1—
Dün şehrin muhtelif otobüs durak mahalleriyle kız okullaıı ödünde genç kız ve kadınlara lâf atan 14,kjşi yakalanpuş ve 2 inci Şubeye getirilerek haklarında kanunî takibata geçilmiştir.
suçlusu
3/Ekim/1950 tarihli Ankara gazetesinde «Talihsizlik» başlıklı fıkrada, Devlet Başkanına hakareti mutazammın yazılar görülmüş ve bunun üzerine gazete yazı işleri müdürü hakkında kanunî takibata geçilmişti.
kadar emeği, hayatını hayatına bağlıyacağı kadına emniyetli günler hazırlamak için sarfediyor..,»
Bir ayda 440 kaçakçılık vak'ası Son bir ay içinde muhtelif böl gelerde faaliyette bulunar rük Muhafaza teşkilleri, 440 karşılaşmıştır-
482 kaçakçı âleti olarak taşıdıkları 36 adet tüfek ve tabanca, 1442 adet mermi, ayrıca 5 at arabası, 23 al vâ ester, 3 deve, 44 merkep ele geçirilmiştir.
Bu kaçakçılık olaylarının ve silâhlı çarpışmaların çoğu güney bölgesinde vukubulmuştur-
310 kilo ipekli, 47 kilo yünlü, 29 kilo pamuklu, 1562 kilo eski elbise, 26 kilo çay ve kahve, 560 adet çakmak, 37029 adet çakmaktaşı, 35050 defter sigara kâğıdı ile 860 kilo ve ayrıca 2651 adet çeşitli gümrük kaçağı eşya yakalanmıştır.
966 kilo çeşitli yiyecek maddesi, 713 baş koyun ve keçi, 297 kilo tütün, 17 kilo uyuşturucu madde ve 834 kilo ve ayrıca 5 adet çeşitli Tekel maddesi ile 3024 lira değerinde Türk ve ya bancı parası da hudutlarımızdan çıkarılmak istenirken ele geçirilmiştir.
Bu hadiseler boyunca, muhafaza teşkilâtı 86 defa kaçakçılarla silâhlı müsademe mecburiyetinde kalmıştır.
Güm
kaçak vakasiyle
yakalanmış, suc
ki cisimlendi.. İş ciddiyet kes-betti demektir.. Bir daha o-nun adını bile anmam..
Ve tekrar sesine alaylı bir ahenk vermeğe çalışarak:
— Hem sık sık onu anmakla, sana da hatırlatmış olurum.. dedi. İster misin öyle öyle gözüne sokayım da, günün birinde bizleri bırakıp ona gidiveresin...
Gülşen üzüntülü halini üzerinden atamamıştı. Gülmek için kendini zorbyarak:
— O cihetten hiç merak etme.. dedi.. Nasıl olsa sen benden evvel evlenirsin.
Onun bu sözü Selimi candan güldürdü:
— En iyisi ikimiz bir günde evleniriz. Böylece her şey kendiliğinden halledilmiş olur., dedi. Ne dersin bu fikrime?..
Gülşen verecek cevap bula-madığ içiıı sustu. Sonra:
— Vakit hayli geç oldu Se-
lim.. dedi. Biz de çıkalım artık istersen.
Bu bahis de böylece kapandı. A.r

Evde Gülüz’ün ismi hiç geç- , miyordu. Gülşen, onun nerede I olduğunu ve ne yaptığını bilmiyordu.. Macı3in hakkı vardı. Genç kadın, parlak tüylü, güzel sesli bir muhacir kuş gibi aralarına gelmiş, neşesi ve güzelliği ile, gözlerini ve gönüllerini bir müddet oyaladıktan sonra, günün birinde başka bir diyara uçup gitmişti. Geride kalanlara kendini hatırlatacak hiç bir şey bırakmamıştı..
Halbuki Gülşen ondan havadis almağı Öyle isterdi ki.. Yalnız bir gün, bir gazetede, onun İtalyada verdiği konserlerin çok muvaffakiyet kuzandığını okumuştu. O kadar. O da iki ay evveldi. ;
Kayıtsızlıktan gelen-bir sü-
kût, Gülüz’ün ismini evin içinden silip yok etmişti. Hiç ol-ftıazsa arada sırada lâf arasında ismi geçse idi. Gülşen, bütün ev halkının dudaklarında hep onun adını arıyordu. I kendisinin bu adı telâffuza cesareti yoktu.. Gülüz ismi, yabancı bir dilden vo söylenmesi gayetle güç bir kelimeymiş gibi, her an dilinin ucunda olmasına rağmen bir türlü ağzından çıkmıyordu.
Yengesine de ona dair havadis sormaktan çekiniyordu. Rem onun, genç kadın hakkında kendisinden fazla bir bildiği olmasa gerekti.
Ev halkının içindo yalnız Selimin için, için onunla daima alâkadar olduğu, ona her gün mektuplar yazdığı, ve mektuplarına mukabil cevaplar aldığı muhakkakta, Gtilşepin bu hususta hiç şüphesi yoktu ve “iki nişanlının aralarında haber
leşmelerini gayetle tabiî buluyordu. Selimin Gülüz'den hiç bahsetmemesi, sırrını henüz açıklamak istemediğine veri-
Selimi ne zaman görse, o-nun yüzünde aşın bir sevinç veya hafif bir keder izi keş-fetse, bunun sebebini daima Gülüzden « o gün» almış olduğu haberde buluyor... Kendi kendine: »Belki de ona artık serbest kaldığım bildirmiştir..» yahut da: »Bugün yakında memlekete döneceğini müjdelemiş olacak..» veya: «Boşanma işinde bir müşkülâtla karşılaşmış olacaklar..» diye hükümler yürütüyordu.
Selimin, çalıştığı işto parlak bir istikbal vaadettiği söyleniyordu. Gülşcn bunu duydukça: «Onun istikbali.. Gülüz’ün istikbali demektir..» diye düşünmekten kendini alamazdı. Tabiî karısı için-çalışıyor.. Bu
Bir gün yengesi ile Selim bir müzayededen bahsediyorlardı. Yengo her zâmanki heyecanlı haliyle:
— Öyle güzel parçalar vardı ki., diyordu. Hele marketö-ri bir yemek odası vardı.. Görülecek şeydi doğrusu. Ama alınır gibi değildi. Hoş, ben bir şey almak maksadiyle gitmemiştim ya..
— Madem ki bir şey alma:: niyetinde değildiniz, niçin oralara kadar zahmet edip gittiniz, yengeciğim?
— A, ben hiç bir müzayedeyi kaçırmam, öyle eğlenceli olur ki.. Bir gün istersen sen de gel. Bazan çok güzel şeylere rastlanıyor.
— Olur yenge.. Ama ileride.. Hem gitmişken belki bir-şeyler do alırız.. Hele günün birinde ben de bir ev kurmağa kalkışırsam o zaman bütün müzayedeleri bir bir dolaşırım her halde.. Evimin her eşyasını teker teker seçmek isterini..
(Devam edecek)
Komik bir Dirayet!!
Bereket versin siyasi kiyasetleri pek çabuk karaya vurdu da parlak iddiaları cıvıttı. Yoksa «İkinci Dünya Harbinden sizi kurtaran bizim siyasî dirayetimiz oldu!» nakaratını dillerinden düşürmiyc-ceklerdi. Bu nakaratın notasız, temposuz, kakofonik olması şöyle dursun; maazallah en hafif bir itiraz, bir yarım aksini iddia vatan hainliği suçu bile sayılacaktı.
Bu saçma iddianın maksadı, hedefi neydi? I’ek basitti. (Mademki sizi harpten kiyasetimiz sayesinde kurtardık, bize minnettar olmalısınız, bu minnettarlığı da oylarınızı bize vermekle gösteriniz!) demek istiyorlardı. Bu dirayet ve kiyaset masalına pabuç bırakıp da oylarımızı israf etmiş olsaydık bugün görürdük günümüzü!
Mademki bugün geçmiş siyasî komikliklerden bahis açtım, bunların bir şaheserini kısaca anlatayım da biraz gülünüz vo bir çok düşünceye varınız: Memleket çok nazik ve müphemlikler içinde bocalayan bir durumda idi. Almanlar-bize hücum edecekler mi, etmiyecckler mi? Hepimiz endişe içinde idik. Bir Salı günü, grup toplantısı. Çankaya markalı Hariciye plâğı, ayaklanıp kürsüye çıktı. Pek şen, pek memnun, toz pembesi renkli idi. Sözüne bir müjde(!) ile başladı. Bu müjde şu idi: Almanya bize tecavüz etmiyecek! Bu haber gerçeğin gerçeği ve kesindir! İnanmıyan kâfir o-lur! Ve plâk cenapları bu parlak haberin doğruluğunu şu sözlerle isbat(!) etti:
— Sefirimizden bugün bir rapor aldım. Durum şudur: Hitlerin pek samimî bir dostu varmış. Kontes (bilmem ne karın ağrısı) imiş. Hitler ona söylemiş. O konsetin de bir o-kul arkadaşı varmış. O da o-na fıslamış. Onun da bir yakın ahbabı Fon bilmem ne varmış. O da Fona üflemiş. Fon Mada-masma söylemiş. Madaması-nın da bir eski modistrası ve mutemedi varmış. O da ona nakletmiş. Modistra da muhterem Sefiri kebirimizin hanı-mısının terzisi imiş. Terzi de Sefiremiz hanımefendiye söylemiş. O da muhterem eşine ciro etmiş: Hitler bize taarruz etmek niyetinde değilmiş! İmdi: Memleketimiz kurtulmuş. Bu da onların siyasi dirayet ve kiyasetleri sayesinde
Yarımz korkudan, yanmız da zevzeklikten hoşlanmadığı için sustular. Ben evvel Allah patavatsızlığımı bir gün elden bırakmazdım. Kürsüye fırladım. Plâk efendi! diye haykırdım. Buna sen ve gramofon-daşların inanmakta serbestsiniz. Fakat milletten pââs!
Vay sen misin karşı gelen! Bir kaç aşağılık bendegân, a-dımı hemen sarhoşa çıkardılar! Nasıl bu izah ve isbattan daha komik bir şey var mı?
Aka GÜNDÜZ
Siyasal Bilgiler Okulunda bugün verilecek konferans
Pakistan Müslüman Birliği Ortadoğu Mümessili ve Karaşi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Profesörlerinden Said Ramadan
matbaamıza

gelerek bir
ziyarette bulunmuş ve bugün
at 17,30 da Siyasal Bilgiler O-kulu konferans salonunda vereceği «Pakistan ve îslâm âlemi»
mevzulu konuşması hakkında izahat vermiştir.
D. P. Ocak Kongreleri
Demokrat Parti bir numaralı bucağına bağlı 3 numaralı Y(â-nidoğan ocağı ile Kardeş ve Sakalar ocaklarının yıllık kongreleri 19 Kasım Pazar günü saat 10 da, Yeniyol ocağı kongresi ise saat 14 de toplanacaktır.
TAKVİM
Hicri:
1370 — Safer 6
1366 — Kasım 4
Sabah Öglo ikindi Aksam
İmsak
Vasati
6.39
11.43
14.21
16.37
18.10
4.50

NÖBETÇİ ECZANELER
Cebeci, Güray, İstanbul
17/11/1950
ZAFER
Sayfa: 3

Dünya nuı aynası:
DışPolitika
Schuman plânı
ve
Alman kömürleri
Atlahtik Konseyinin 12 üyesi, 27 Eylülde Nevyork’ta akdetmiş oldukları toplantıyı, Fransa'nın iddia ve talepleri yüzünden, hiç bir neticeye bağlaya-nıadan ayrılmışlardı. Fransız hükümetinin, Avrupa müdafaası bahsinde ileri sürdüğü iddialar arasında Almanya’nın silahlandırılması başta geliyordu. Fran-sızlar, eski düşmanlarının Atlantik savunma sistemi dahilinde millî bir ordu kurmalarına muhalif oldukları gibi, velev ki bir Avrupa ordusu kadrosu dahilinde de olsa, kurulacak bir Alman ordusunun teşkilini İktisadî bir şarta talik ediyorlar ve geçen Mayıs, Londra’da Fransız Dışişleri Bakanı Schuman tarafından ortaya atılmış olan kömür - çelik birliğinin imzasını talebediyorlardı.
Bütün dünyaca hayretle karşılanan ve Almanlar tarafından «âdi bir pazarlık» olarak vasıflandırılan bu teklifin tahakkuk yoluna girdiğine dair bugün bazı haberler gelmektedir. Batı Almanya başşkentinden öğrenildiğine göre, kömür ve çelik fiyatları üzerinde Fransız ve Alman görüşlerinin mutabakatı, Schuman plânının tahakkukuna imkân verecektir. Buna göre, Alman kömür fiyatı ton başına bir miktar arttırılarak Fransız kömür fiyatları hizasına getirilecektir.
Ucuz maliyet fiyatiyle çalışan Almanların, buna hangi şartlar dahilinde ve hangi tâvizler mukabilinde razı oldukları bilinemez. Bilinen bir şey varsa, o da, Schuman’m, plânını izah ederken söylemiş olduğu sözlerdir. O zamanlar, Fransız Dışişleri Bakanı, kurulması mutasavver birliğin, fiyatlar üzerinde oyna-mıyacak ve satıh almâ kabiliyetini zorlamıyacak, velhasıl tröst mahiyetinden uzak ve diğer hükümetlerin de iştirakine açık bir birlik olduğunu söylemişti. Halbuki bugün, bu birliğin, sadece. Alman rekabetinden korkan Fransız endüstrisini korumağa matuf olduğu anlaşılıyor. Öyle olmasaydı, yine aynı kaynaktan gelen haberlerde bildirildiği gibi, Belçika fiyatlarındaki farkın sun'î vasıtalarla devam ettirilmesine lüzum görülmezdi.
On bir bin küsûr ton çelik i-mal eden Almanya’nın, her kömür tonu başına bir kaç Mark ilâve etmesi belki mühim olmı-yabilir. Mühim olan şey, Fransa'nın, bu kömür meselesinde bütün bir savunma dâvasını görecek kadar korkulu olması ve nihayet Alman kömürünün fiyatına katacağı bir kaç Markta iktisadi ve siyasî selâmetini aramasıdır.
Denebilir ki, kömür ve dolayı-siyle çelik fiyatlarının yükselmesinde fayda vardır. Çünkü bu takdirde, harp çıkarmıya niyetli olanlar bu arzularını kolaylıkla yerine getiremezler.
Gelecek harplerin ne gibi vasıtalarla yapılacağını bugünden kimse kestiremez. Her şey gibi harp vasıtaları da değişmektedir. Buna mukabil değişmemesi gereken ve değişmeyen şeyler de vardır ki, onlar meyanında bir devlet adamının sözünü de saymak mümkündür.
Alman kömür fiyatlarına yapılan zammın, dünya piyasasında ne gibi tesirler doğuracağını gelecek yazılarımızda izaha çalışacağız.
Mücahit TOPALAK
jThorez’in uçağı ta arruza uğramış
Rus Kant rol Komisyonu Başkanı Amerikan Yüksek Komiserine diin bir protesto notası gönderdi
Sovyet kontrol komisyonu başkanı general Juikof, Amerikan yüksek komiseri Mac Cloy’a bir nota vererek Fransız komünist partisi genel sekreteri Maurice Thorez i Sovyetler Birliğine götürmekte olan Sovyet uçağının 11 Kasım günü saat 17 de Frankfurt'un 50 kilometre Batısında bir
Amerikan tepkili avcı uçağının
taarruzuna uğramış olduğu iddi-
asile protestoda bulunmuştur.
General Juikof’a göre, Sovyet uçağı Amerikan avcı uçağının
hücumuna uğramıştır.
Amerikan uçağı ateş
de isabet ettirememiş
Sovyet uçağının 15 kadar önünden keskin
kilometre
nüş yaparak uzaklaşmıştır- General Juikof, tehlikenin ancak
Sovyet pilotunun mahareti sa-
yesinde önlenebilmiş olduğunu
Acheson ve Kızıl Çin hükümeti
Amerika Dışişleri Bakanının demeci
Paris Radyosu, 16 (Basın - Yayın) — Amerikan dışişleri bakam Acheson dün Vaşingon’da bir demeçte bulunarak şunları söy-
«Sayet, Pekin hükümeti iddia ettiği gibi hakikaten Amerika ve Birleşmiş Milletlerin, Mançurya üzerinde kötü niyetler beslediklerinden korkuyorsa, bu korkularım izale için her şey yapılmalı dır. Eğer Çin komünistleri, hudut bölgesindeki ve bilhassa Yalu nehri üzerindeki hidro - elektrik tesisleri ile ilgili menfaatlerinin
ihlâl edilmesinden endişe
edi-
yorlarsa menfaatlerinin emniyette olduğunu ve bundan böyle-de büyük bir itina ile himaye edileceğine emin olmaları için gerekli her şeyin yapılması lâzım ti)r- Yok eğer dünyada büyük çapta bir buhran yaratmak niyeti ile hareket ediyorlarsa buna elimizden gelen bütün azim, itidal ve basiretle karşı koymamız
Amerikan dışişleri bakanı, cdu rumun böyle olmadığım ümit ediyoruz) diyerek Kore ihtilâ-
belirtmekte, Amerikan makamları bu Seyyhatten haberdar edil
miş olduklarına
göre, bu hücu-
mun kasden girişilmiş bir tahrik
hareketi teşkil ettiğini ilâve et-
mektedir.
Bu arada Amrikan hava kuvvetlerinin bir sözcüsü, dün akşam, Sovyet generalinin ithamları nm tamamiyle asılsız olduğunu beyan eden bir açıklamada bulunmuştur. Sözcü, hâdiseyi izah etmiş ve Sovyet uçağının, kontrol altında bulunan bir bölgeye girerken, radyo ile yerle temasa
geçerek takip ettiği istikâmeti ve bulunduğu yüksekliği bildirmesi yolundaki hava nizamnamesine riayet etmemiş olduğunu açıklamıştır- Sovyet uçağı bu nizamı bilmediği için, bir Amerikan avcı uçağı hüviyetini tesbil için havalanmıştır.
Dünya gıda, iaşe durumu
Kore hâdiselerinin yaptığı tesirler
Vaşington,’ 16 a.a- (AFP) — Birleşmiş Milletler tarım ve iaşe teşkilâtına bağlı özel bir komite, Kore hâdiselerinin dünyada iaşe durumu üzerinde yaptığı tesirleri inceleyerek şu neticeye
Kore harbinden sonra Batılı devletlerde takip edilen şiddetli silâhlanma gayreti, sonunda bir yiyecek sıkıntısı yaratmak ve dün ya iktisadiyatını altüst etmek tehlikesini arzeden mahiyettedir.
Filhakika komite, gıda ihtiyatının kâfi, durumun iyi ve ham madde ve sanayi maddelerinin bol olduğunu belirtmekle beraber, dünya sınaî memleketlerinin stratejik madde biriktirdikleri takdirde de sivil İstihsalden harp sanayiine geçtikleri uzun devre neticesinde ayni durumu muhafaza edemiyeceklerini bildirmektedir.
Güney Çin Hindindeki hâdiseler
Saygon, 16 a.a. (United Press)
Fransız resmî
makamlarının
Türkiye bir kanun devletidir!
engeç'e sormuşlar: Nedch çarpık yürüyorsun?
— Serde kabadayılık var! cevabını vermiş.
Halk Partisinin gayri meşru bir şekilde elde etmiş olduğu mallarının geri alınmasının mevzubahs olduğu bugünlerde, bütün G.H.P. organları kıyameti koparmakta, bu gibi tedbirlerin vız geleceğini, asla korkmıyacaklannı ilân edip durmaktadırlar.
Onlara göre, Tiirkiyenin bir kanun devleti olduğu inkâr edilecek olursa, ancak o vakit bu geri almak keyfiyeti kabil olabilirmiş!
Lâkırdı kıtlığında asmalar budayayım! kubilinden bir fikir olan bu sözleriyle, kendi dâvalarını, kendilerinin cerhet-tiklerini bile farkedememektedirler.
Evet, Türkiye b"ir kanun memleketidir.
Bunda hiç kimsenin şek ve şüphesi yoktur. Bu hale göre, kanun devleti, evvelce yapılan kanunsuz işleri de gözden geçirecek ve onlara kanunî veçhesini verecektir.
Bütün memurlarından mal beyanı isteyen bir hükümet, elbette ki kendilerinden hesap soracak ve değirmenin suyunun nereden geldiğini öğrenmek istiyecektir.
Eğer, vaktiyle, her şey ellerinde olduğu vakit salâhiyetlerini kötüye kullanmış ve hakları olmadığı halde devlet, purasiyle mal mülk edinip kendi üstlerine yazdırmışlarsa, bu gayri kanunî iktisaplarını tabiî geriye vereceklerdir.
Çünkü, yanlış hesap Bağdaltan döner atalar sözü, hâlâ meriyettedir.
Hikmet YAZICIOĞLU
Meclis Komisyonları
Yazı makinesi en çok kadınlara mı yaradı?
Bu suale “evet,, diyebilirsiniz. Zira kadın, hürriyetini buna borçludur
Bir tren kazası
Oslo, 16 a.a. (AFP) — Çarsam ba günü Norveçle vukua gelen tren kazasında saat 22 ye kadar 12 kişinin öldüğü ve ikisi ağır olmak üzere 9 kişinin yaralandığı tesbit edilmiştir.
fına son vermek için Birleşmiş Milletler prensiplerine uygun olarak, gerekli bütün tedbirlerin
gözden geçirilmesi rinde İsrar etmiştir.
lüzumu üze-
Güney Çin Hindindeki bütün ihtiyat kuvvetleri silâh altına çağırdığı söylenmektedir.
İyi haber alan kaynaklara gö
re, ilk grup bu ayın
sonundar
ADALET KOMİSYONU: Bugün saat 10 da, Danıştay kanununun ^azı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna balı maddeler eklenmesine dair kanun tasarısını görüşmek üzere,
DİLEKÇE KOMİSYONU: Bugün saat 9.30 da,
İÇİŞLERİ KOMİSYONU: Bugün saat 10 da,
1 — Niğde Milletvekili Halil Nuri Yurdakul ve beş arkadaşının, İskân Kanununun bazı maddelerinin kaldırılmasına, değiştirilmesine ve bu kanuna yeniden bazı madde ve fıkralar ilâvesine dair olan 5098 sayılı kanunun 12 nci maddesinin kaldırılması ve bu kanuna bazı hükümler eklenmesi hakkında kanun teklifini,
2 — Diyarbakır Milletvekili Nazım Onen’in, Belediye Kanununun 71, 77, 91, 92 ve 125 nci mad delerinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifini,
3 — Erzurum Milletvekili Bahadır Dülger’in, Basfm BZrtiğî Kanununun kaldırılması hakkm* daki 4932 sayılı kanunda geğişik lik yapılmasına dair kanun teklifini,
4 — Erzurum Milletvekili Bahadır Dülger ve üç arkadaşının, belediye gelirleri kanununun 21 nci maddesine bir fıkra eklenmesine dair kanun teklifini,
5 — Bursa Milletvekili Necdet Yılmaz’ın, belediye gelirleri kanununun birinci, dördüncü ve beşinci maddelerindeki (tahsil ve tahsilât) kelimelerinin yorumlanması hakkındaki önergesini görüşmek üzere,
MALİYE KOMİSYONU: Bugün saat 10 da,
1 — Zongudak Milletvekili Mehmi Açıksöz’ün, Maaş Kanununa ek 4379 sayılı kanunun 1 ve 2 nci maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı geçici maddeler eklenmesine dair olan 5585 sayılı kanunun geçici 7 nci maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifini,
2 — İstanbul Milletvekili Ihsan Altınel ve yedi arkadaşının, Türkiye Cumhuriyeti Emekli San dığı hakkındaki 5434 sayılı kanuna ek kanun teklifini görüşmek
MİLLİ EĞİTİM KOMİSYONU: Bugün saat 10 da, Bursa Milletvekili Hulusi Köymen’in, Millî E-, ğitim Bakanlığına bağlı Erlik o-kulları öğretmenleri hakkındaki 3007 sayılı kanunun 11 nci maddesine bir fıkra eklenmesine dair kanun teklifini görüşmek üzere,
SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM KOMİSYONU: Bugün saat 10
da,
1 — Denizli eski milletvekili
, IMBMMB'jriKFffiBa.fflHlIlM' »SKSMn ı
i Kemal Cemal Oncel'in, Dilekçe Komisyonunun haftalık karar sayılı kararın şülmesint
23.21950 tarihli celvelindeki 2559 Kamutayda görü-dair önergesini,
2 — Urfa eski milletvekili Vas fi Gerger’in, Boğazlıyan eski kaymakamı Kemalin ailesine vatanî hizmet tertibinden aylık bağ lanmasına dair olan kanuna ek kanun teklifini görüşmek üzere,
SAYIŞTAY KOMİSYONU: Bu
gün saat 14 te, bir derece üst maaşı verilmesi dileğinde bulu-hdn Kadri Unsala ait Dilekçe Komisyojıu yazısını incelemek
TİCARET KOMİSYONU: Bugün
saat 10 da, Amasya Milletvekili İsmet Olgaç'ın, Millî Korunma Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakandaki 5020 sayılı kanunla değiştirilen 30 uncu maddeniq, kaldırılmasına dair kanun teklifini görüşmek üzere.
Toplanacaklardır.
Kadınlardan Yol Vergisi alınmıyacak
Şehrimizde intişar eden bazı gazetelerde, kadınların da Yol Vergisi verecekleri hakkında neş riyata tesadüf edilmişti.
Bu hususta kendisiyle konuşan arkadaşımıza Bayındırlık Bakanlığı Kara Yolları Genel Müdürü, böyle bir karar almadığını, hakikatte bir Yol Vergisi Kânun tasarısı hazırlandığını fakat, bunun vatandaştan alınan Verginiiı adilâne bir şekilde tahsil edilmesi için yapılmakta duğunu söylemiştir.
£2 ugün, en çok işinize ya-riyan şeylerden biri de, 'hiç şüphesiz ki yazı makineleridir. Ufak tefek itaatsizlik ve güçlüklerine rağmen parmaklarınızın hareketlerine tevekkülle boyun eğen ve böylelikle, istediklerinizi muntazam ve ahenkli bir güzellikle yazıya kalbeden bu makinenin mazisi hakkında bir şeyler öğrenmek ister misiniz? Bu, oldukça enteresan bir macera:
İlk yazı makinesini âmâ insanlar kullanmışlardır. İngiliz 'Henri Mili, 714 de, yazı makinesi yapmak salâhiyetini aldı ve Von Knaus, 1760 da, başka bir tip yazı makinesi keşfetti. Fransız Pingeron ve İtalyan Turri, 1780 de, yaptıkları yazı makinelerinden birer nümune-yi, kör bir kontese takdim etliler. (1808 de)
William Burt, 1829 da, demircinin örsüne vurması gibi ses çıkaran yeni tip bir yazı makinesi yapmaya muvaffak oldu. Fakat bu sahada en büyük hamleyi yapan Marsilyalı Kavier Progin'dir. Progin, 1933 de, kriptografik makinesi imal fetti. Bu makinenin tuşları, aynı ttıerkeze müteveccih olup mürekkepli bir şeridin ortasından vuruyordu.
Böylelikle bir çok memleketlerde tecrübî keşiflere devam edildi. 1867 de John Pratt, yeni yazı makinesini Londra’da teşhir edince, basın, bu icatla ilgilenmeye ve halk da, böyle bir makineden istifade etmek için kör olmağa bile hacet bulunmadığını izaha başladı. Ay-hı sene içinde, Wisconsin’de Christopher Sholes namında meşhur bir matbaacı, ismi hâlâ dünyaca meşhur olan Reming-ton makinesini yapmaya başladı. Altı' sene zârfindd her frid-delden birer adet yaptı. Lâkin, o zamana göre bile kullanışlı olmadığı için ileride hiç de kullanışlı olmıyacağı kanaatine varıldı.
Daktilo kursunun ilk dersini alâ ka ile takip eden genç kızlar
su açtı. İş adamları, yeni yazıcı bayanlar kullanmak ümidi ile neticenin müspet 'olacağından emindiler. Böyle bir yazı makinesinde yazılan mektubun okunmasının güç olduğu da ileri sürüldü. Yavaş, yavaş, taenfi düşünce ortadan kalktı. 1888 de, iki daktilo, Maliye Bakanlığında vazife aldılar.
O zamanej^nberi, yazı maki-
I nesi her tarafa yayıldı. Fakat • pratik faydası ne olursa olsun, ! istikbal tarihçisinin onu bilhassa büyük bir kurtarıcı olarak göstereceği muhakkaktır.-
Garp memleketlerinde, kadının aktif hayata girmesine âmil olan yegâne vasıta yazı makinesidir.
N. Nihat ÜLKEKUL
ol-
Demiryol inşaatı hızla gelişiyor
Eı-eğli - Armutçuk, Erzurum -Horasan, Narlı - Gaziantep ve Elâzığ - Van demiryolu inşaatına azamî sür’at verilmiştir.
Çalışma bu şekilde devam ettiği takdirde; Ereğli - Armutçuk yolu 951 ortalarında, Elâzığ
- Van yolu 952 sonlarındu, Narlı
- Gaziantep yolu 952 yılında ve Erzurum - Horasan yolu da 1 aya kadar işletmeye açılacaktır.
Bu yolların inşası bitip işletmeye başladıktan sonra, Horasan - Sarıkamış, Muş - Tatvan, Antep - Karkamış yollarının tamir ve inşasına başlanacaktır.
tBarışseverler» in duruşmasına dün de bakıldı
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına
Başmuharrir
Amerikan dışişleri bakan muavini Dean Rusk ise verdiği bir demeçte, Çin komünistlerinin bu müzakerelere Kore'deki bazı mahdut gayelerini sağlamak için iştirâki kabul etmiş olabileceklerini söylemiştir-
evvel silâh altına çağrılacaktır.
İleri sürüldüğüne göre, bu karar, general Juin ile Çin Hindi
devlet bakanı Jean Letourneau-
MÜMTAZ FAİK FENİK
Fransız meclisinde kabul edilen bir takrir
nun Çin Hindine yaptıkları tetkiki müteakip verilmiştir.
Fransız askerî sözcüsünün bildirdiğine göre, milliyetçi kuvvetler Laokay civarında ilerlemektedir-
Güreş ajanlığının iki sahibi var
Dr. Selâhattin Doğulu Doçent oldu
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden
Fatin Fuad
Basıldığı yer:
Güneş Matbaası — Ankara
Paris Radyosu, 16 (Basiti - Ya yın) — Fransız millî meclisi dün kü toplantısında 184 oya mukabil 353 oyla, hükümeti, Avrupa konseyinin yetkilerini arttırmağa matuf derekli teşebbüslerde bulunmağa davet eden Bir takriri kabul etmiştir.
Milliyetçi birlikler Laokay’ın 18 mil güneyinde bulunan Sonla ke-

bulunmaktadır.
Diğer taraftan cumhuriyet kon; şeyi de, 18 oya karşı, 294 oyla askerlik süresinin 18 aya çıkarılmasını derpiş eden kanun tasa rısmı kabul etmiştir. Aleyhde oy verenler komünistler olmuştur.
Fransa bütçesi
Paris Radyosu, 16 (Basın - Yayın) — Dün başbakan Rene Pleven'in başkanlığı altında lop lanan maliye bakam ve maliye bakanlığı uzmanlan 1951 yılı bütçesini incelemişlerdir. Yeni bütçede 47 ilâ 50 milyar franklık bir açık vardır. İncelemelere bugün maliye bakanlığında devam edilecek ve savunma komitesi ile bakanlar kurulu savunma masraflarını tesbit ettikten son ra, gelecek hafta içinde bu yoldaki çalışmalara yeniden başlanacaktır. Bütçe tasarısının muh temel olarak gelecek hafta sonunda meclis maliye komisyonuna sunulacağı sanılmaktadır.
Hükümetin Birleşmiş Milletler emrine bir askerî birlik göndermeğe karar vermesini, dağıttıkları beyanname ile millî menfaatlere zarar verecek ve millî mukavemeti kıracak şekilde prores-to eden barışseverlerin duruşmasına dün sabah da saat 9-30 da Ankara Garnizonu 2 numaralı siyasî mahkemesinde devam e-dildi. Sanıklardan Muvakkar Gü-ranın avukatı Selâhattin Gürcan müekkilinin tahliyesini istemişse de bu talebi reddedilmiştir- Bundan sonra Matbaacı Cemal Aml’ın avukatı Bilâl Sofuoğ-lu da, Anılın bu suça iştirakini ibaccttirecek şekilde bir faaliyeti olmadığını söylemiştir.
Duruşmaya öğleden sonra da devam edilmiş; Cemal Aml’ın tahliyesine karar verilerek celse bir başka güne bırakılmıştır.
Harbin sonunda, Remington müessesesi, silâh imalâtından Vazgeçerek bütün gayretini yazı makinesi yapmaya sarfetti ve işe, Sholes'un son model yazı makinesini t-le alarak başladı.
1 Bir sene sonra, Amerika’da, beheri 125 dolar kıymetinde o-lan 25.000 yazı makinesi mevcuttu. Matbuatta ise, bu rakamlar daha kabarık görülüyor. Buna da sebep, herkesi, yazı' kalemi istibdadından kurtarmak için teşvik etmek niyeti idi.
Fakat bunun tesiri olmadı. Fiyatlar düştü. Mr. Clemens is-mı'hde bir zat, Boston’a geldiğinde bu yazı makinelerinden bir tane satın aldı ve «Missisi-pi’de Hayat» adlı eserini yazdı.
Mr. Clemens, Mark Twain’-den başkası değildi.
1876 da Filadelfiya sergisini gezen ziyaretçiler, kendilerine duktilografik mesajlar göndermeleri için, 2500 dolarlık imtiyazlar verdiler. Fakat onlar, bundan mütehassis olmadılar.
Bu makinelerin en büyük kusuru, sadece büyük harflerle yazmaları idi. Fakat az sonra bu mesele de halledildi. 1878 de, biri nıajüskül, diğeri minüs-kül tuşlu ilk yazı makihesi i-mal edildi. Fakat tuşlarının çokluğu yüzünden kullanılamadı.
İlk yazı makinelerinin diğer bir mahzuru da, harflerin, silindirin alt yüzüne vurmaları idi. Bu sebepten, yazı yazan bir kimse, yazdığını görmek için, her bir harfe vurduktan sonra, silindirini kaldırıp bakmak zorunda idi. Esas yazı makinesi, 1883 de meydana getirildi ve tuş tertibatı da o asrın sonunda bugünkü şekline inkılâb et-
ti.
1882 de, senede ancak 1500 Remington satılıyordu. İş mü-esseselerinin bir çoğu, yazı makinecinin istenilen ve beklenen semereyi veremiyeceği fikrinde müşterek idiler. İngiltere’de, M. Gladstond'un bu fikre muarız oluşu dölayısiyle neşriyatta bile bulunuldu.
O zamanlar, genç Hıristiyan Kadınları Cemiyeti İngiltere’de, kadınlar için, daktilografi kur-
Geçen hafta Bölge Güreş A Sanlığı için kulüp temsilcilerinin istirakile bir seçim yapılmış ve yeniden bir ajan seçilmiştir-
Öğrendiğimize göre eski güreş ajanı Zihni Testicioğlu bu vazifeden istifa etmediği gibi heı hangi bir şekilde vazifesine de son verilmemiştir.
Gülhane Askerî Tıp Akademisi Sinir ve Akıl Hastalıkları Kliniği Baş Asistanı Dr. Salâ-hattin Doğulu «Prof. İhsan
Şükrü Aksel, Prof. Hasım Adasal, Prof. Şükrü Yusuf Sanbaş, Prof. Hikmet Yalkın ve Prof. Besim Turhan» dan müteşekkil üniversitelerarası bir jüri hu-
Hattâ ğeçen toplantıya da firak etmiştir-
hafta yapılan ajan sıfatı ile
bir ir
zurunda Kollogiyum me dersini başarı ile

Doçent olmuştur. Dr. Salâhat-
Bu veıtyete göre, şimdilik iki güreş ajanı mevcut bulunmakta-
tin Doğulu’ya başarılar temenni ederiz.
dır. Bu durumun hangi talimat ve nizam esası ile telif edileceği merak edilmektedir.
Cidden hazindir ki, henüz vazifesine devam eden bir ajan yerine, bölge müdürü resmî bir tebliğ ile yeniden ajan seçimi yapılacağım ilân ediyor. Ajan Seçimi yapılıyor. Buna rağmen eski ajan vazifesine devam edi-
llgililerden soruyoruz, acaba bugün güreş ajanı kimdir?
«Kudret» aleyhine açılan dâvalar
Kudret gazetesi mesul müdürü
hakkında muhtelif yazı ve re-
simlerden dolayı üç ayn dâva açılmışhr. Suça esas teşkil eden
yazılar, Seçim Kanununun men ettiği günlerde propaganda ma hiyetinde yazı yazan Muin Fev-zioğlu’nun bir yazısı, kabineye akm var yazılı karikatürü, ve nihayet Malatya Milletvekili Meh-
met Kartal'ın Cumhurbaşkanına
çektiği telgrafın bir suretidir.
ANKARA RADYOSU CUMA — 17 11 1950
7.30 - Acilin. S. Ayarı ve Program. 7.35 — Kuran-ı Kerim (Pl ) 7.45 — Haberler. 8.00 — Şarkılar. (P»l.) 8.15 — 10 Dakika Keman (Pl.) 8 25 — Güntlıı Programı ve I-Iava Raporu. 8.80 — Cenltll Hafit Müzik (Pİ.) 9.00 - Kapama.
12.28 - Acilin VC Program. 12.30
— S. Ayarı. 12.30 — Şarkılar. 13.00
— Haberler. 13.15 — Vals Festival Orkestrası çalıyor (Pl.) 13.30 — öftlo Gazetesi. 13.45 — Hafif Şarkı-
M. S. Ayarı — 18.00 Müzik: tneesaz
— 18.110 Konuşma — 18.15 Müzik: Sinema Orguyla Melodiler (Pl.)
— 19.00 M. S. Ayarı ve Haberler — 19.15 Tarihten Bir Yaprak — 19.20 Müzik: Tarihi Türk Müziği — 20.00 Müzik: Film Müzikleri (Pl.) —20.15
ut — 20.35 Müzik: Mozart - Direr tlıııento No. 2 R(- Majör (Pl.) — 21.00 Komı-ıma: Türklycdo Marşal Plânı. — 21.15 Müzik: Dans Parça-
Müzik: Bach - Do Majör 2 Plan.»
Soldan sağa:
1 — Bir kı« sporu, soruya verilir. taı-of 2 — Güzel, gaye, parlak 3 — İyi bir unvan, gök. musikide sus işareti 4 — Hayır evi. uşak, baba 5 — Bir harfin okunuşu. Ik. göz, asker 6 — Çevik, içine para konur, hâdise 7 — Dubara, tersi: bir ec-mjbi ismi, bir hayvan 8 — Mitolojik. tersi: bir duvarcı âleti, bir mpbut 9 — Bir tanıt aradı, kasım 10 — Adi isçi, tersi: genin, ele yu İtilir.
Yukarıdan aşağıya:
1 — Tersi: beyaz, yönetmelik 2 linfilık -i — Tersi: aylık bedel, TAL n — Bir nevi goçlt dubası, bağın G — Kabul otmenjo, aylık oturum bodeli 7 — Soy. akıldan noksan 8
— Bağlı, bir okul, iskambilde birli 9 — Katışıksız, toprak parçusı 10
— Çabuk, ateşten çıkar 11 — Ter si: küçük bir su hayvanı, düz ve pürüzsüz 12 — Bir nota, elekten geçirmek 13 - Tersi: Kamer, bir dmlr 14 — Cihaz, gelecek gün 15
Konçertosu (Pl.) — 22.45 M. S. A yarı ve Haberler — 23.00 Program ve Kapama.
Sayfa: 4
ZAFER
17/1171950
Mesken dâvası
Başmakaleden devam:
(Ba$ı 1 nci sayfada)
«Mesken dâvası»...
«Mesken, insanı hayata bağ-lıyaıı maddî ve manevî bütün kıymetleri içinde saklaması ve bir kelime ile insanın bütün varlığın sinesinde toplaması bakımından «Mukaddes, kelimesiyle ifadeye hakikaten değer...
«Dünyada mesken, ahirette i-man» diyen atalarımız da bir mekâna sahip olmayı imana sahip olmak kadar lüzumlu ve mukaddes telâkki etmişlerdir.
Bendeniz o düşüncedeyim ki: Yaratılış icabı her şeyden evvel yaşamak idealine bağlı olan insanın gayesi hayatı boyunca i-çinde huzur ile yaşayabileceği bir meskene sahip olmaktır.
Çiftçinin, işçinin, memurun, hulâsa her çeşit meslek ve geçim vasıtasına sahip insanın tek endişe ve gayesi budur.
gideremiyen Saraçoğlu mahallesini meydana getirmesi kanunsuz mesken yapımını büsbütün kamçılaynn'ive körükleyen sebeplerden olmuştur.
Hükümetten her zaman adalet vo müsavi müsamaha bakliyen vatandaş, memur evleri ve kooperatifler sebebiyle yapılan tefrikleri adalet ve müsavat pren-sipine aykırı görmüştür.
Hele Saraçoğlu mahallesindeki evlerin gayri adilâne tevziinden meskene muhtaç ve az maaşlı memurların duydukları ezâ ve gösterdikleri aksülâmel daha büyük olmuştur.
Kanunsuz yapılara (devir) emrinin verildiği şu anda hâkim olan tek düşünce; yine va-
tandaşlarımızın her şeyin üs -tünde tuttuğumuz hayatî men -
faatleı ini daima göz önünde bu-
lundurmak mülâhazasına daya-
nıyor. Bütün vatandaşlarımızın da aynı düşünceye sahip olduk (arından ve bu memleketi en az
bizim kadar sevdiklerinden e-
min bulunuyoruz.
Bu sebeple her vatandaşın kanunun kesin emirleri karşı-
sında çok dikkatli olması ve za bıtanın müdahalesine meydan
sermeden devletçe alınacak ted-
Bir bardak
Suda fırtına
D. P. Meclis Grupunda
Halkevleri
Mesken işinin arzottiği bu hususiyet ye insanların ona verdiği ehemmiyet dolayısiyledir ki, bugün bütün medenî dünyada mesken dâvası her şeyden evvel ve en başta gelen bir devlet mevzuu olarak telâkki edilmekte ve ele alınmış bulunmaktadır.
Bizde de bu konuda şimdiye kadar bazt teşebbüsler yapılmışsa da mesken lâzım geldiği kadar ciddiyet ve ehemmiyetle ele alınmadığından bir çok fuzulî masraflar yapılmış olmasına rağ men derdin esası maalesef halledilememiş, yani devletin mukadder eli bu hususta müsbet hiç bir iş yapamamıştır. Devletin bu konudaki hareketsizliğini bütçe imkânsızlığı ile ifade ve nıütalnp etmek asla yerinde olmaz, aksi takdirde, bir çok milyonların fuzulî olarak sarfını ■ istilzam ettiren ıpeseleler i-zalısız kalır.
Evvelce gece yapılmakta olan kanunsuz yapılar bütün bu sebep ve âmillerin tesiriyle bilhassa seçimler sırasında gündüzleri dahi yapılmaya başlanmış ve bunu yapanftır arasına az maaşlı ve orta halli memurlardan da binlercesi katılmıştır. Bu arada mâni tedbirleri almakla mükellef olan vazifeli şahısların suiistimale kadar varan müsamahalarını bilhassa belirtmek isterim.
Bütün bunların günahı vaktinde tedbirini alnııyarak mutlak bir aciz içinde kıvranan eski hü- ' kûmetlere incidir. Bir memlekette vatandaşı tazyik eden çok ciddî ve esaslı bir ihtiyaca hükümetin cevap vermemesi vatandaşı kanuna aykırı faaliyete kadar götürür.
lıükûmeti-alıııan ilk bulunması
birleri beklemesi icabeder.
Diğer taraftan evvelden beri, ismi malımı olmıyan bazı zabıta memurlarının rüşvet veya hatır
mukabili bu gibi kanunsuz inşaata göz yumdukları bazı vatandaşlarımız tarafından isim verilmeden telefonla veya imzasız ve adı-essiz mektuplarla ihbar o-iunmaktadır.
Eğer bu ihbarlar doğru ise bu gibi hâdiselere muttali olan vatandaşlarımızın bunları delilleriyle bize bildirmeleri şerefli bir memleket vazifesidir. Bu itibarla
en küçük bir malûmata sahip cilan her vatandaşın bunu delilleriyle birlikte ya bizzat gelerek veya imzalı mektupla ihbar et-
Ayrıca ikametgâhlarının veya vazifeli oldukları karakolların bulunduğu mıntakalarda bu gibi ruhsatsız inşaat yapıldığı halde hareketsiz kalan zabıta
memur ve âmirleriyle muhtar ve bekçilerin de bu ruhsatsız inşaattan mesul tutulacaklarını ken
Vatandaşlarıma şurasını di', arzedeyim ki; bir çok işlerimiz gibi mesken dâvası da günlük politika icaplarının üstünde mü talâa edilmesi gereken esaslı meselelerimizdendir. Esef olunur ki memleketin en mühim bir derdi olan bu konuyu politi kaya karıştırmak günahını işli yenler bulunniuştuı*. Alınan nok san ve kusurlu tedbirlerin yanında böyle bir günahın da bulunması işi büsbütün çıkmaza sokmuştur.
Aziz vatandaşlarım:
Hepiniz biliyorsunuz ki son yıllarda türlü sebep ve suretlerle bir çok şehir ve kasabalarımızda nüfus kesafeti artmıştır. Mesken sıkıntısı da bu artış nis-betinde çoğalmıştır. Harp yıllarında bu sıkıntı insan tahammülünün fevkinde bir vehamet ar-zettiği ve mesken ıstırabı yüzünden cinayetler dahi işlendiği halde çski hükümetler bu işe nja^lesef bigâne kalmışlar ve bu derdin yalnız Millî Korunma KanUnynun sert hükümleriyle h’aHedileccği vehmine kapılmışlardır.
Halbıiki Millî Kohunma Kanunu, kiracı ile ev sahibini, baba ile 'oğlu ■ birbirine hasım yapan, hattâ vatandaşı zaman zaman adaletten dahi şüphe ettiren bir kanun- olmaktan başka bir işp yaramamıştır. O kanunun yarattığı bâzı acı hâtıra bir çok vatandaşların bağrında hâlâ derin bir yara halinde yaşamaktadır.
Elde bugünkü adalet istatistikleri mevcut bulundukça, bu kanunun bilhassa kiralara müteallik hükümlerinin beklenen amelî faydayı sağladığını iddia etmek gülünç olur. Bilâkis harp sıralarında her şeye zam yapıldığı halde gayri menkul kiralarının aynı seviyede tutulması bir çok vatandaşların hislerini kamçılamış ve ev kiralarının alabildiğine giden bir hızla yükselmesine sebep olmuştur. Hattâ bu konuda bazı vatandaşlarımız hava parası almayı veya normal kira üzerinden mukavele yaparak yüksek para istemeyi rnübah telâkki etmişlerdir.
Kiracı durumunda olan bir kısım vatandaşlara gelince:
Onlar esasen pek dar olan geçimlerini en çok tazyik eden yüksek rakamın kira bedeli olması ve Millî Korunma Kanununun mevcudiyetine rağmen mal sahibinin istediği bu parayı be-hemahal tediye zaruretinin bulunması ve hükümetin de başka bir tedbir düşünmemesi karşısında ya terki diyar eyleyerek daha ucuz yerlere göç etmenin yollarını aramışlar ve yahut da kendi başlarının çaresine bakma ğa karar vererek kanunsuz inşaat yapmışlardır. Bu arada hükümetin bazı kooperatiflere İmtiyazlar ve imkânlar sağlaması, bilhassa Ankara’da milyonlar sarfedeıek esaslı derdi
İşte aziz vatandaşlarım vakıa aynen böyle olmuş ve şehir ve kasabalarımız bugün gördüğünüz gayri tabiî manzarayı iktisap etmiştir.
Meskbn dâvasının nıiz tarafından ele mevzular arasında
bu işe karşı hükümetimizin gösterdiği hassasiyetin bir ifadesidir.
Bu meselenin en kısa bir zamanda gayet müspet ve pratik bir hal yoluna götürülmesi kat’î bir zaruret ve mecburiyet haline gelmiştir.
Bu sebepledir ki İçişleri Bakanlığınca hazırlanmış olan tasarı bugünlerde Meclise sevke-dilecektir. Bu tasarı Meclise sevkedilirken umumî esasları ve ana hatları hakkında sayın İçişleri Bakanımızın bir açiklamada i bulunacağını zan ve tahmin e-derim.
Gerek bu tasarıyı hazırlayan komisyonda bulunan bir âza şife tiyle ve gerekşe mesken derdinden en çok mustarip bir şehir olan Ankara’nın Belediye Başkanı olarak vatandaşlarıma .. şu noktayı açıklamak isterim j. | ki; teklif edilen tasarı memleke tin ihtiyacını en pratik yollardan hal çarelerini tesbit etmiştir. Tamamen demokratik bir zihniyetle hazırlanan bu tasarıda ne milyonları yutan bir Saraçoğlu mahallesi ihdası, ne de üç beş zata büyük krediler sağlayarak diğer vatandaşlara (paramız kalmamıştır) cevabını ve ren bir himaye prensipi asla yer almamıştır.
dilerino bildiriyorum.
Sevgili vatandaşlarım: Belediyenin ve hemşehrilerinin men-
faatlerini gözönünde tutarak aldığımız tedbirlerin tatbikinde
ve murakabasında belediyeye da-
ima yardımcı
olmanızı

rica eder, Tanrıdan hepinize sağlık ve esenlikler dilerim.»
Basın Yayın ve
Turizm
Bu tasarının yüksek Meclisin tasvibine her halde iktiran e-deeeğine yürekten inanıyorum. I-Iattâ Yüksek Meclisin Komisyonumuzun gözünden kaçmış olması muhtemel ve her halde vatandaş lehine çok esaslı hükümler vazedeceğini de kuvvet le tahmin ediyorum.
Bu sebepledir ki, kanun ve nîzama bağlılıkta' her zaman emsalsiz bir anlayış kabiliyetine sahip bulunan değerli vatan daşlarımm (velev ki ihtiyaç kendilerini zorlaşa dahi) ruhsat sız inşaat yapmaktan sureti ka-fyede çekinmelerini hassaten rica ediyorum.
Esasen bu hususta gereken mani tedbirler Emniyet, Belediye ve Jandarma zabıtasının iştirakiyle ve kesin-olarak alın -iniştir. Badema kanunsuz tek bir yapının, hattâ küçük bir baraka ve sedyenin dahi inşasına hiç bir suretle müsaade ve müsamaha edilmiyecektır.
Sayın vatandaşlarıma bu lü -zumu ifade eden ve bir kaç gün evvel gazetelerle neşrolunan ta mimimiz hükmünü bazi gazetelerin politik mülâhazalarla is -tismara kalkışmaları beni çok müteessir etmiştir.
Belediye hizmetlerinde ve mesken dâvası mevzuunda politika yapmak, ayıptır, çirkin -dir, günahtır. Bilhassa halkın hizmetine gücünün bütün imkâ n yle girmiş ve insanlığın en tabiî icabı olan hüsnüniyetle i-şine sarılmış bir belediyeyi politik mülâhazalarla baltalamağa. çalışmanın memleketin huzur, emniyet ve sükûnu gibi âli menfaatleriyle ne derece telifi mümkün olacağını sayın vatandaşlarımın yüksek takdir ve izanlarına bırakırım.
Müdürlüğü
(Başı 1 nci sayfada) rizmi teşvik kanunu da mevcut muafiyetlerin genişletilmesi gayesiyle esaslı tadil edilecektir. Bu hususta bir proje hazırlanmak tadır- Bu mevzudaki çalışmalar cümlesinden olarak yeni turistik tesisler kurulması hakkında hükümete ve Meclise dört senelik olmak üzere iki esaslı plân verdik. İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya’ya bu plânlarda turistik bakımdan birinci derecede e-hemmiyet verilmiş ve bu şehirler birinci mıntıkayı teşkil etmiştir. Bu arada ilk iş olarak Istan-bulda bir otel inşası düşünülmüş geçenlerde Amerikadan memleketimize gelen Amerikanın en büyük otel şirketi mümessili Mr. Hilton ile bir prensip anlaşmasına varılmıştır. Amerikanın en yapacaktır ki; mimarı olan bu Milletler Cemiyetinin bir zırlayan kimsedir. Otelin Radyoevi civarında inşa edileceği muhakkak gibidir- İnşa iki senede tamamlanacak ve otel 1953 senesinde işlemeğe başlıyacakhr. Seyyah celbi için Amerikada gereken propagandayı da oteli işletecek olan bu şirket yapacaktır.
Otelin projesini meşhur mimarı Hilton şirketinin zat, Birleşmiş inasmı ha-
Şüphesiz bütün bunlarla turizm dâvası halledilmiş sayılamaz. Bu mevzuda yol meselesinin e-hemmiyeti aşikârdır. Devlet Deniz ve Kara Yollan ile işbirliği yaptık. Turistik yollar tetkik ve tesbit edilmektedir. Yapılacak yeni yollar için şirketler kurulacak ve bu şirketlere mahallî ida reler de iştirak edeceklerdir.
Radyolarımız 12 dil üzerinden propaganda neşriyatı yapmakta dır. Tevcih antenli 100 kilovattık yeni bir tesisle bu arada Kore-deki birliğimize de neşriyat yapıyoruz. Tanıtma büromuz muhtelif dillerde broşürler ve filmler hazırlamış ve bu filmler Amerika sinemalarında gösterilmeğe başlanmıştır. Turistik bakımdan hemmiyetli bulduğumuz bazı eserleri ve Istanbulun haritasını muhtelif dillerde hazırlanmış o larak Amerikada tabettireceğiz. ) Hazreti Meryem’in mezarı
Bundan sonra Hazreti Meryem'in mezarının Efes'te bulunduğu hakkındaki neşriyata temas eden Genel Müdür, bu hu-
yoklu; çünkü Demokratlar aracında ve hattâ Demokrat Partili milletvekilleri içinde de dil inkılâbına hizmet etmiş bir çok kıymetli kimseler vardı.
Bunların hiç birisi varit olmasa dahi, biz bir milletvekilinin, Büyük Millet Meclisinde edep ve terbiye dışına çıkmamak şariiyle, her türlü fikirlerini açıkça söyliyebileceğine kaniiz. Esasen Anayasa ve İçtüzük de bunu âmirdir. Milletvekili hiç bir şeyden korkmıya-cak, hiç bir baskı altında bulunduğunu hissetmiyecek, kürsüde yalnız vicdanı ile baş haça kalacaktır.
Buna rağmen, bir an için bu milletvekilinin sözlerinde ısrar elmiş olması ihtimalini göz önüne alalım. Bu takdirde bu şekilde konuşmayı biz uygun bulmayabiliriz. Tenkid edebiliriz. Fakat fikir hürriyetini mukaddes bildiğimizden kendisi hakkında Tüzüğün dışında bir müeyyide tatbik olunmasını isteyemeyiz. Hele bir tek milletvekilinin sözlerini bütün Demokrat parti iktidarının kararı imiş gibi telâkki edip, Meclisi terk edemeyiz. Meclise küse-meyiz.
Ama ne yazık ki. Halk Partili milletvekilleri bir bardak suda fırtına çıkarmanın yolunu aramışlardır. Kime sinirlenmiş-lerdir? Ortalıkta sinirlenecek bir mesele kalmamıştır. Çünkü milletvekilinin geri alma muvafakatiyle sarf edilen sözlerin zabıttan çıkarılması, ortada bir sinirlenme mevzuu bırakmamıştır. Bu sözler söylenmemiş gibi olmuştur. Kaldı ki, bizzat Riyaset Divanı Başkanı da ayrıca bu sözlerin hiç bir şahsa veya zümreye değil bir zihniyete karşı ifade edildiğini milletvekilinin ifadesine atfen bildirmiştir.
Bütün bunlar göz önünde ve ortada bulunduğuna göre, Halk Partisinin bu hâdiseyi Demokrat Parti çoğunluğunun fikri İmiş gibi telâkki etmeleri hiç bir mantık çerçevesine sığa-
Anlaşılıyor ki bu zevat, hayli zamandan beri. Meclisi terk etmek için fırsat beklemişler, ve nihayet evvelki gün böyle bir fırsat geldi zannederek hemen tasavvurlarını tatbik sahasına koymuşlardır. Kendilerine bu vesile ile bir defa daha hatırlatalım: Bir tek milletvekilinin sürçü lisanla söylendiği anlaşılmış, geri alınmış ve zabıttan çıkarılmış bir sözünü bahane ederek bütün Meclise, ve parlömanter rejime küsmeleri ve böyle bir jeste başvurmaları kendi hesaplarına hiç de doğru bir hareket sayılamaz. Ve bu hal ciddî bir muhalefetle telif edilemez. Temenni edelim ki hatalarını anlamış olsunlar ve bunu bir an evvel tashihe baksınlar, bu arada şunu da ilâve etmeğe lüzum görüyoruz: Bu sözlerimizi kendileri olmadan işlerin yürümiyeceğine bir delil olarak almasınlar. Çünkü onlar. Büyük Millet Meclisinde bulunmakla bulunmamak arasında hiç bir fark olmadığını şimdiye kadar hiç bir meselede söz söylememekle ve muraka-ba vazifesini yapmamakla is-bai etmişlerdir.
Mümtaz Faik FENİK
(Başı 1 nci sayfada) çc açığı lâfızda 154 milyonsa da bunun hakikî miktarı 250 milyonu bulacakttır.
Maliye Bakanından sonra İsletmeler Bakanı söz almış, ve Erzincan iplik fabrikası hakkında bir konuşma yapmıştır. Gûya İğdır pamuklarını değeı-lndirmek için kurulmak iste -nen bu fabrikanın iktisadi hiç bir kıymeti olmadığını belirtmiştir. işletmeler Bakanı, eski iktidarın müstacel sanayi plânı-n n 123 milyon liraya baliğ olduğunu ve 96 milyonunun da önümüzdeki senelere sari bulunduğunu ve bunun da yeni iktidar tarafından ödeneceğini belirtmiştir.
Bundan sonra et kombinaları israfı hakkında konuşulmuş ve bir çok hatipler, memleketin ihtiyacına hiç de uymıyan bu israf hakkında uzun uzun şikâyette bulunmuşlar ve bunları yapanların cezalandırılmasını istemişlerdir.
Tekel Bakanı da Maltepe’deki tütün fabrikası haj&mda i-zahat vermiştir. Neticede, bü -tün bu israfların konuşulduğu fakat sonradan bir karara bağlanmadığı görüşülmüş, Hükû -metin sözlü sorular hakkında ne yapıldığına dair Grupu sonradan tenvir etmesi talep edilmiştir.
Bir milletvekili, bütün bu israfların, yolsuzlukların derhal takibedilmesini ve mesullerinin Divanı âliye şevkini istemiştir.
Bir aralık oturuma 15 dakika fasıl verilmiş, ve bundan sonra Ahmet Gürkan ve arkadaşlarının Hukuk Fakültesinin 25 inci yıldönünıündeki tezahürat ve İnönü’ye tevcih edilen fahri profesörlük hakkındaki sözlü sorusu konuşulmuştur.
Bu mesele hakkında izahat veren Millî Eğitim Bakanı, Fakültede, İnönü'ye bu profesörlüğün tevcih edildiğine dair bir kayda tesadüf edilemediğini ve ancak İsmet Paşa’nın o zaman bu tevcih dolayısiyle mektep Müdürü Mahmut Esat Beye hitaben yazdığı teşekkür mektu-1 bu bulunduğunu söylemiş ve bu teşekkür mektubunu okumuş- i tur. Fahri profesörlüğe gelince,ı Üniversiteler Kanununun 75 in-!
ci maddesi gereğince, bunun yapılabileceğini bildirmiştir.
Bundan sonra söz alan hatiplerden bazıları Fakültedeki törendeki tezahüratın tertipli olduğunu ve Halk Partisinin bun dan faydalanmak çarelerini a-radığını söylemiştir.
Şevki Yrfzman, 25 senedir a-ranmıyan cübbenin neden şimdi arandığının mânasını izah etmiştir. Böyle bir tertibin elbette onlar tarafından hazırlanacağını çünkü taktiklerinin dalma kendilerinden bahsettirmek olduğunu söylemiştir. Buna karşı Demokrat Parti mensuplarının da onlardan fazla bahsetmemelerini tavsiye etmiştir.
Diğer bazı hatipler de söz al-.mışlar, bu meyanda Muammer Alakant, Fethi Çelikbaş da konuşmuşlardır.
En son söz alan Millî Eğitim Bakanı, Fakültenin içinde siyaset yapılmadığını anlatını,, fa-ı kat buna rağmen bu gibi toplantılarda karşı partinin bir istifade teminine baktığını sözlerine ilâve etmiştir.
Millî Eğitim Bakara cübbenin nasıl tedarik edildiğini de söylemiş, ve bunu Halk Partisi Başkanının kendi istediğini ve isteyince de oradakiler tarafından verildiğini anlatmıştır. İnönü'nün Halk Partisi Başkanı olarak mı, yoksa fahri profesör olarak mı dâvet edildiiğ haklındaki sorulara da fahri pro -fesör olarak davet edilmiş bu -lunduğu cevabını vermiştir.
Millî Eğitim Bakanı ayrıca Üniversite Senatosunun toplanarak Üniversiteye siyaset sokmamak kararını aldığını ve İstanbul'daki teknik üniversite -nin de bu karar üzerinde yürüdüğünü söylemiştir.
Öğrendiğimize göre Hukuk Fakültesindeki bu mesele hakkında Grup işin yalnız kanunî cephesini tetkik etmiştir. Hattâ bir aralık bir hatip sözü Atatür-kün ölüm yıldönümü dolayısiy le yapılan nümayişe de temas etmek istemişse de Başkan kendisine sözlü sorunun bu meseleyi ihtiva etmediğini sadet haricine çıkmamasını hatırlat-I iriştir, ı Grup önümüzdeki i toplanacaktır.'
tasarısı
salı günü
Gl. Arnold
(Başı 1 nci sayfada) | ledir. Ve eğer bu şekilde devam haziranda tayin edilmişti, ederseniz, yedek parçaya yeni ra!. Arnc!d da, bu agu)tos malzemeye verdiğinizden daha
diği ve o sırada yanında bulunan Sen Jan’a «Yahya» emanet etliğini, Sen Jan’ın Efese papaz tayin edilmesi üzerine Hazretl Meryem’i Efes’e getirdiğini, ikisinin birlikte Efes’te yaşadıklarım ve sonra Sen Jçın'ın da Efes’te öldüğünü kimsenin inkâr etmediğini, bunların birer tarihî hakikat olduğunu söyledikten sonra demiştir ki:
«— Acaba Hazreti Meryem de Efeste mi ölmüştür, yoksa Kudüs-te mi? Bazı kimseler Hazreti Meryem’in Efeste öldüğünü kabul ediyorlar. Bu yolda tarihî ve İlmî değil, dinî ve mantıkî bir hakikat hâkim olabilir. Bu da Hazreti Meryem’in Efeste öldüğünü kabul etmektir. Biz Hazreti Meryemin Efeste ölmüş olmasını saadet telâkki ediyoruz.»
Televizyon için teşebbüsler Televizyon mevzuuna da temas eden Umum Müdür, bu mev zuda bir kaç Amerikan şirketinden teklif geldiğini, bunların Ankara ve İstanbul'da birer televizyon istasyonu kurmak şeklinde olduğunu, hükümetin de prensip itibariyle televizyon’a tgraf-
susta geniş izahlarda bulunmuş, tar bulunduğunu ve tekliflerin Hazreti Isa’nın, ölümünden evvel tetkik edilmekte olduğunu söyle-1 annesi Hazreti Meryemi çok sev-1 miştir- I
feye
General Arnold da, bu ağustos ta General Mc Bride'in ayni çok para sarfetmek durumunda masından sonra Amerikan aske rî yardım heyeti başkanlığına gelmiştir.
Yeni eğitim programına dair ilk haberi, Büyük Millet Meclisinin 9 uncu toplantı yılının açılışında Cumhurbaşkanı Celâl Bayar vermişti- Bayar, Meclisi açış nutkunda, Türk silâhlı kuvvetlerine daha çok sayıda spe-siyalist ve gedikli erbaş kazandıracak ve daha esaslı bir eğitim sağlıyacak olan kanun tasarısının bu devrede Meclise verileceğini Bildirmiştir.
General Arnold konuşmasına devamla demiştir ki:
Orgeneral Yamut, birinci sınıf bir Kurmaybaşkamdır. Ordu karargâhlarım ve eğitim merkezlerini ziyaret ederek, çalışmaları kendi göziyle görmek istediği i* çin, sık sık Ankaradan ayrılmaktadır. Onun sayesinde şimdi, Türk ordusunda psikolojik testlere göre yapılan bir sınıf ayırma sistemi, tatbike başlanmıştır-
Eskiden, askere almanlar muhtelif sınıflara gelişi güzel ayrılırlardı. Meselâ, iyi bir denizci piyade sınıfına girerdi. Fakat şimdi Amerikbn ordusunda kullanılan ve ufak tadillerle Türk ordusuna adepte edilen basit testlerle, her işin ehlini bulmak kabil olmaktadır.
General Arnold sözlerine şöy-
le devam etti:
Her işte ehlini kullanmak, insan gücünde hissedilir bir tasarruf sağlar. General Yamut’un da takdir ettiği veçhile aynı prensip, Türk ordusunun silâh ve diğer teçhizat ihtiyacım tayinde heyetimize de rehber olmalıdır-
Meselâ, eğer Türkiye’de, yetişmiş 1000 kamyon şoförü yoksa buraya 1000 tane Amerikan kamyonu getirtmekte fayda yoktur. Keyfiyet, sadece bu kamyon lan verimli bir şekilde kullana-nuyacağımz için değil, aynı zamanda acemi şoförlerin eline verdiğiniz takdirde, bir kaç senelik bir devre içinde Amerikanın Türkîyeye askerî yardım için tahsis ettiği dolaıların mühim bir kısmı
ılır ve aynı zamanda gülünç derecede mantıksızlığa düşmüş olursunuz. Bu sadece bir misalden ibarettir- Fakat prensip, tanklara, radara, telsize velhasıl her şeye kabili tatbiktir.
Hakikaten programımızın eğitim kısmı malzeme yardımından niyetle söyliyebilirim ki, yardım çok daha mühimdir. Size memnu-heyetinin faaliyete geçtiği 1947 yılından beri büyük ölçüde bir inkişaf kaydedilmiştir.
Eğer altı hafta veya, bir kaç ay sonra, beni tekrar görmeye gelirseniz size daha iyi haberler verebileceğimi ümid ederim. Şimdilik bu mesele üzerinde daha fazla bir şey söyliyemem-Vaziyeti umumî olarak gözden geçirmek üzere evvelâ 1947 yılına dönersek, Türk kara ordusunun modern silâhlardan mahrum ve hareket kabiliyeti bakımından çok zayıf olduğunu görürüz. Türk hava kuvvetlerinde yeter sayıda ne uçak ne de usta uçucu vardı. İkinci Dünya Harbi ölçülerine göre, Türk donanması teçhizat vo tecrübeden mahrum nazarı itibara alınnııyacak bir kuvvet halindeydi.
Bugün bu vaziyetin geniş ölçüde ıslah edilmiş olduğunu söyliyebilirim. Bu ıslahat daha da devam edecektir.
1949 malî yılı sonunda, kü-çümsenemiyecek bir yekûna, 175 milyon dolara varmış olmasına rağmen. Amerikanın Türkiye’ye askerî yardımına tahsis edilen dolar miktarı ile tayine çalışmak yanlıştır. Diğer taraftan, malzemenin büyük bir kısmının doğrudan doğruya nominal fiyat üzerinden verildiğini, bunların normal piyasa fi - ■ yatı düşünülecek olursa değer- ı Itrinin çok daha fazla olduğunu da hatırlatmak yerinde olacaktır. Üzerinde durulması lâzım gelen asıl mühim nokta, eği - : timdir. Verilen silâh ve teçhi - : zattan en iyi şekilde istifade an ı cak eğitimle kabildir.
işte, General Nuri Yamut'un : programını tatbik için bütün ı ıını yedek parçaya yatırma- gayretini sarfetmekte olduğunu ı icap edeceği için de böy-|size söyliyebildiğim için duy- I
görüşülüyor
(Başı 1 nci sayfada) met Barutçu ve Feridun Fikri Düşünsel de bulunuyordu.
Kanun teklifinin tümü üzerinde çalışan Faik Ahmet Barutçu ile Fikri Düşünsel, mülkiyet haklarının masuniyetinden uzun uzadıya bahsederek böyle bir kanu nun Anayasaya aykırı olacağım ve tatbiki cihetine gidilemiyece-ğini ileri sürmüştür.
Demokrat hatipler, teklifin böyle bir mahiyet taşımadığım İzah etmişler ve bilhassa meseleyi bu iktisapların meşru olup olmadığı cihetinden ele almışlardır.
Komisyon yarın da toplanarak görüşmelere devam edecektir.
Bir ajansın yeni bir mlirettep haberi daha yalanlandı
Bayındırlık Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
Bayındırlık Bakanlığında ha-zırlanmakta olan yeni yol vergisi kanunu tasarısının son şeklini aldığı ve yol vergisinin yılda en az 12 lira olarak tesbit olunduğu yolunda bazı gazetelerde Ankara Ajansı tarafından verilen haberlerin intişar ettiği görülmüştür.
Yol Vergisi Kanunu tasarısı I-çişleri, aliye ve Bayındırlık Bakanlığı temsilcilerinden müteşekkil bir komisyonda henüz tetkike başlanmış olup tasan son şeklini almadığı gibi vergi nis* betleri de henüz tesbit edilmiş değildir- Onun için, yol vergisinin yılda en az 12 lira olarak tesbit edilmiş olduğu hakkındaki haberin sırf umumî efkârı bulandırmak maksadiyle ortaya atıldığım ve bu haberin hiçbir esasa istinad etmediğim tebliğe A-nadolu Ajansı mezun kılınmıştır.
Fransız Milli takımının maçları
Paris, 16 a.a. — (Reuter): A-ralık ayında Fransız millî takınılan diğer millî takımlarla, üç millî maç yapacaklardır.
Fransız (A) millî, takımı 10 Aralıkta Amsterdam’da Hollanda’ya katşı oynıyacaktır.
(B) millî takımı aynı tarihte Türkiye’de ve 15 Aralıkta Yuna-nistanda oynıyacaktır.
(A) ve (B) millî takımlarının aynı kuvvette teşkil edileceğine muhakkak nazariyle bakılmakta-
(A) millî takımı için 14, diğer takım için de 17 oyuncu kasını ayının 27 sinde seçilecektir.
Et kombinası
(Başı 1 nci sayfada) rafından sarf) düşünülen 45 milyon liralık iç kredi 9 milyona inmektedir. Dış kredilerden arta kalan kısımlardan da başka sahalarda faydalanılması mümkündür.
İşin malî cephesi hakkında e-tüdler devam etmektedir.
istanbulini fethi
(Başı I nci sayfada) Vali ve Belediye Reisi Göka-yın başkanlığında toplanmıştır. Toplantıda kutlama mevzuu ü-zerinde gerek hükümetten ve gerekse dernek tarafından bugüne kadar verilen kararlar ve yapılan teşebbüsler gözden geçirilmiş ,ve fikir miidavelesî. yapılmıştır.
Prof. Köprülü bu mevzu üzerinde eski bîr üniversite profesörü olmak dolayısiyle şahsî ilgisi bakımından fikirlerini söylemiş ve toplantıda konuşulan fikirleri dinledikten sonra bu mevzu üzerinde Ankara’da hükümetçe bir konuşma yapıldığı zaman bunlar hakkında tenevvür etmiş olarak mütalâa beyan edeceğini' ifade etmiştir.
Gerek dernek ve gerek komite hükümetten 500 üncü yıl münasebetiyle yapılacak işlerin kadıolanarak tatbikat sahasına konması temennisinin hükümete bildirilmesini Bakandan rica etmişlerdir.
duğum büyük memnuniyetin sebebi budur. O çok kıymetli bir vatan evlâdı ve askerdir.
Birleşmiş Milletler kuvvetlerine iltihak etmek üzere Kore-ye giden Türk subay ve askerleri, çok iyi yetişmişlerdir. O— rada şahsî kıymetlerini Türk or duşunun ananevi savas kabiliyetini ve bu heyetin onlara verilmesinde bir yardımcı olduğu eğitimin değerini gösterecek -lirdir.
Kore birliğimiz
(Bası 1 nci sayfada) başladı. Evvelâ kafile komutanımız kısa bir nutukla gemi personeline veda etti. Buhu kaptanın ve gemi idare komutanının nutukları takip etti. Güverte tam bir ana baba günü manzarası almıştı. 22 günltik dost grupları birblrlerlyle vedalaşıyor, adres alıyor, muvaffakiyet ve zafer temennilerinde bulunuyorlar...
O sırada gözüme Hakkârili Ma hu ilişti. Arkadaş olduğu bir Amerikalı Ateşçi ile sigara verip alıyorlar ve el sıkışıyorlar. Ara sıra Mahu: Hokey hokey, diyor: Bir İstanbullu olan nakliye onbaşısı şakadan:
— Mahu, diyor. (II) leri söyleme (Okey) de diyor. Mahu inadında sabit:
— Benim beğim gönüller bir olsun (H) lı da olur, (H) sız da...
Derken kılavuz gemiye atladı. Ve iç limana girmeğe başladık. Dün gördüğüm halde tekrar hayret.içindeyim. Şimdi daha sükûnetle ve dürbünle etrafı seyretmek mümkün.... Gemi tezgâhına kadar her şeyi tamam olan bu liman muhakkak ki Şarkın en güzel limanlarından birisi... Yalnız her nedense şehirde beyaz veya renkli badanalı bina yok... Bu yüzden Pusanın dış manzarası çok kasvetli...
Nihayet gemi rıhtıma yanaştı. Birleşmiş Milletler Kore komisyonu Başkanı vo Türk delegesi Doktor Kâmil İdil gemiye geçti. Hoparlörle-kafiloye hitabetti :
•— Kahraman Türk aratanları... Sizi burada karşılamaktan duyduğum sevinci izah edemem. Gerek harp 1 cephelerinde ve gerekse memleketin iç âleminde şerefli mazimize lâyık şekilde bizleri temsil edeceğini zo inanarak ve varlığınızdan sevinç ve iftihar duyarak size hoş geldiniz diyor ve huzurunuzda eğiliyorum. Memleket sizinle beraberdir. Türk hükümeti, Türk milletiyle bir vücut halinde sizinle beraberdir, Allahtan muvaffakiyet ve başarılar dilerim sevgili kardeşlerim.»
Komutan kendisine icabeden cevabı verdikten sonra bir gün evvelinden ,,tesbit edil.çn esaslar dahilinde kafile gemiyi terke-, derek gösterilen toplanma yerine gitmete başladı...
Kafileyi bir Amerikan, bir Kore bandosu, küçücük mektep talebeleri, kesif bir halk kütlesi, vali, belediye reisi, çiçekler, Türk bayrakları île ve coşkun tezahüratla karşılıyordu.
Evvelâ komutan çıktı... Kendisini Doktor Kâmil Idil, gemi süvarisi takip ettiler. Komutana vali, şehir, ve komutanlık namına üç tane büyük buket verildi... Nutuklar söylendi. Bu sırada asker geminin güvertesinde mütemadiyen marş söylüyor ve iyi jestleri, nutukları alkışlıyordu... Bu işler daha evvelden gayet güzel organize edildiği için en küçük bir kusur dahi olmıyordu....
Bir çok otomobil ve insanın, limana yeniden âdeta akın etmesinden de anlaşılıyor ki ya vapurun gelişi gizli tutulmuş veyahut geç haberdar olmuşlar... Halk mütemadiyen ve bir oluk halinde limana akıyor...
Komutanın etrafını gazeteci-
ler filmciler, fotoğrafçılar, ye ajans muhabirleri sarmıştı, Bun laı- bir taraftan film alıyorlar, bir taraftan komutana sualler tevcih ediyorlar... Nihayet seremoni bitti ve asker toplanma yerinden istasyona yöneldi. İstasyon deyince bir tek istasyon zannetmeyin. Limanın bizim vapurun yanaştığı kısımdaki istasyonu... Yoksa burada alabildiğine istasyon var. Tpen hattı liman ve rıhtım boyunca bir gergef gibi yapılmış, ağ gibi serpilmiş, bir çok istasyonlar teşkil etmiş... Biz bunlardan bir tanesine gittik ve tabiî en yakmdakine....
Vagonlara taksim olunduk.. Kafile iki trenle hareket edeceği için bir kısım birlikler bir şaat sonraki ikinci trene kaldı... Tahsis edilen vagonlar ü-çüncü ve ikinci mevki vagonlar... Gayot rahat, yalnız vagon adedi az, buna mukabil vagonlar büyük... Bir tren 16 vagonla 950 kişiyi rahat rahat alıyor.. Bizim kara vagonlardan hiç görünmedi. Onlara ancak yük koyuyorlar. Bizim trene bunlardan bir tane bağladılar, o da yalnız subay bagajları için...
Vagonlar gayet rahat, yalnız istilâ, harp, bu vagonlarda elektrik ve su tertibatı namına ne varsa hepsini tahrip etmiş...
(Sonu yarın)
17/1171950
ZAFER
Sayfa: 5
ERZURUM
VE ÖTESİ
Yurttan yazılar
Doğu Anadolu yaylaları ve eski cenk yatakları
Senenin büyük bir kısmını karlar altında geçiren bu bölgede güneş bu zaman kuvvetli, daima şifa kaynağıdır
Sarıkamış veya Soğanlı da r
ları Pasin ovasının
diğer dağlar
Yer yer çam ormanlariylo örlü.ü olan bu daflar üzerinde'e.1)’ lek geçit SoğanlıbcJ oldu ju iç'.n, bu adı almıştır, fakat bugün üze rinde en büyük merkezin adı ile Sarıkamış dağlan demek daha doğru olacak. Bu dağlarda İç Anadoluda nadir, rasilanan manzaralarla karşılaşırız- Bol çiçekli,
Kuzeyindeki volkanikl'r.
2800 metreye kadar yüksel. .
temin, hem de batarlarsa kurtarılmaları için arkadan gelenlere işaret verirler»
Sivas’ta
Val;, bir yıllık faaliyeti anlatıyor
Sivas, (Hususî) — 1950 yılı çalışmaları hakkında vâli Tâki Gür-kök aşağıdaki izahatı vermiştir:
1950 yılı çalışmalarımızın s k-let merkezini bilhassa yol, köprü, içme suyu, ilk okul ve orta o-kul inşaatı teşkil etmiştir. Bu se.ıe beşi Kızılırmak ve birisi Kelkit üzerinde olmak üzere 6 büyük ve 17 si diğer nehirler ve mühim g?-çitler üzerinde olmak şartile 25 başka köprü yapılmıştır.' 86 köye içme suyu getirilmişlir-
Gene bu sene, 26 ilk okul ve dört orta okul inşa edilmiştir.
Zara - Imrali, Koyulhisar - 5i-sarta, Zara - Divriği - Arapkir, Kangal - Armağan, Şerefiye - Is-kenderşıh bu seneki çalışmalarımızda gayretlerimizi teksif ettiğimiz bölgelerdir. Yol onarımı daha sistemli bir ha|e getirilmiştir. Bütün bu yollar için 500.000 lira sarfedilmiştir. Mevcut vaziyetlerle keşif bedelleri 1.300.0)0 liraya yakındır- Aradaki fark.
gayretli köylü vatandaşlarımızın sistemli çalışmalarının hası lasıdır. İçme suyu, küçük sulama tesisleri, köy yolları, küçük sa-
nayiin kurulması ve inkişafı, geniş ağaçlandırma programı, 1951
yılı çalışma plânının içinde bulunmaktadır. Bu

mevzuların hükümet programın da
yer alması, çalışmalarımızda büyük ufuklar açacaktır.
Geniş bir ziraatçi memleketi olan Sivas, bu iiabetli ve ferah verici kararlardan en fazla istifade edecek iller arasında bulunmaktadır. İlin ziraî ve ekonomik inkişafında ciddî gelişmele-
re yol açacak bu konularda şimdiden geniş hazırlıklara başlanmıştır.
çayırlar, açık, yeşil ormanlar, do-reler, kaynaklar, çeşitli maden sular insanı şaşırtır.
Doğunun kereste hâzinesi sayılan bu yüksek dağlarda bir çok köylere de rastlanır.
Buralarda Eylülden itibaren kar yağmaya başlar, uzun zaman köyden köye ancak kayak veya kızaklarla gidilebilir. Ancak, Ma-yısda her taraf yemyeşil olur, dereler berrak sular halinde akar Temmuz gelince buralarda beklenmeyen sıcak olur. Bu sayede oldukça yüksek yerlerde bile buğday, arpa, yetişiyor.
Gerek eski Rus harplerinin, gerek birinci dünya harbinin en kanlı savaşları bu dağlarda geçmiştir. Mütarekeden sonra da buranın Türk köyleri görülmedik, içidilmedik zulümlerle yakılmış yıkılmıştır. Bu dağların âsil vc fedekâr halkı yeni yeni eski hcyatlanna kavuşmaktadır.
Buralardan geçen eski yollar daha Kuzeyden, Soğanlıbel ve Bardiz üzerinden gidermiş, şimdi Doğu eteklerindeki Sarıkamış yol uğrağıdır. 2100 metre rakımlı Sarıkamış yarım asır evveline kadar, çam ormanları içinde küçük bir köy idi, sonra büyümeye başladı. Geçen işgâl zamanlarında Çar Rusyası İsveçli mi' mcrlara kışlalar ve evler yaptıra rak burayı askerî bir üs haline getirdi. Çamlar arasında bölük bölük kondurulmuş binaları görünce Alplerdeki sanatoryumları, otelleri hatırlamamak kabil de ğil.
Burada dağ ve orman havası okadar kuvvetli ki, insan yeniden, her taraf kara büründüğü zamanlar da kuvvetli güneş şuaların i büyük, bir sağlık ve şifa kayr iği olacağına hükmediyor, şüphesiz bu noktadan buralann-iyi bir etüdü yapılmak icabetler,, belki de Sarıkamış Türkiye-nin en güzel bir sanatoryum yer ri, en iyi dinlenme ve spor yeri olacaktır-
Slrabon Doğu Anadoluda karları ile meşhur yerlerden bahseder, o zamanki yolculuk hakkında şu malûmatı verir: «Doğu A-nadolunun Kuzey köşesindeı uzun zaman karlarla örlülü yerler vardır. Çok kar yağdığı zamanlar dağlardan geçen yolcu kafilelerinin hep birden kara gömüldükleri olur. Böyle bir tehlikeden korunmak, için yolcular, yanların da değnek bulundururlar, kara battıkları zaman bununla üstle( rini açarlar, hem nefes almayı
Strabonun anlathkarı eski dağ cılığa ait, zamanımızın dağcıla n için- buralar çok aranılan gezin ti yerleridir. Biz bu güne kadar denizden 1900 metre yüksekde
bulunan Erzurumü ülkemizin en
yüksek şehri olarak tanırdık.
Halbuki 22 bin nüfuslu Sankamı
şın denizden yüksekliği 2100 metredir. Yapılmakta olan nor-
mal hat burayı da demiryolu şe-
bekemize bağladıktan sonra nü-
fusun daha artacağı, buranın
güzel bir şehir olarak gelişeceği şüphesizdir- Bunun için şimdiden Sankamışı ülkemizin en yük sok şehri olarak tanıyabiliriz.
160 kilometrede vardığımız Sa-rıkamıştan biraz ötede Kars yay-
lasına girmiş bulunuyoruz, bun-
dan sonraki yolculuğumuz bura
da geçecektir.
Denizli’de
Tekel’in ve
Z. Bankasının yeni binaları
Denizlide Ziraat Bankası tarafından inşası kararlaştırılan Denizli şube binasının bugün saat 15 de temel atma töreni yapılmıştır. Kalabalık bir davetli kit leşinin iştirakile temele ilk harcı valimiz Hıfzı Ege almış ve banka tarafından davellilere ikramda bulunulmuştur-
Tekel binası
Tekel idaresi tarafından Denizlide yaptırılan 90.000 lira ke-{ifli Denizli idare binasının a-çılış töreni yapılmış ve binanın maliyet ve maksadı inşası hak-kmdaki konuşmadan sonra bina antresindeki kırmızı beyaz kor-delâ, binanın Tekel ve Denizli halkı için hayırlı ve uğurlu ol-
ması temennisile vali Hıfzı Ego tarafından kesilerek davetliler
tarafından bina gezilmiş ve te-
kel da
idaresince davetlilere ikram-bulunulmuştur.
Çocuk Esirgeme burumunun yardımı
Denizli Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından fakir ve kimsesiz (120) çocuğa elbise verilmiş ve yavrular sevindirilmişlerdir.
Kurumun tertip ettiği aşevi tarafından yakında (130) fakir ve bakıma muhtaç çocuğa sıcak yemek verilmeye başlanacaktır-
Kalkınma’ mn tılsımı
LJ ana göre Erzurum ve ö-tesi, kalkınmak için ne fabrika ister ne de bir maden işletmesi... Onun kalkınma tılsımı sıska ineğinjn iki boynuzu üstündedir...
Burada geniş halk kitlesi, kara kışın beyaz kefenine sığı-riyle birlikte sarılır. Yine o-nunla birlikte yaylanın ılık güneşi altında mis kokulu yeşil çayırlarda dolaşır.. Bu halk kitlesiyle sığırlarının sanki kader birliği, baht birliği vardır. Soğuğu birlikte duyarlar; açlığı birlikte çekerler ve nihayet bahara birlikte kavuşurlar. Birisi doktoru, öteki baytarı bilmez. Tesadüfen doğmuşlar; tesadüfen yaşamışlardır. Kelimenin bütün mânâsı ile (tabiata) bağlı olan bu kitleyi elinden tutup (iradeye) bağlıyacak olan bir teşkilâtın kurulduğu gün burası kalkınacaktır.
Halk Partisi iktidarı, bütün işlerde olduğu gibi, bu işin de yalnız gösteriş, yalnız şatafat ve lüks tarafı ile meşgul olmuştur.
Sanki soğuk havalı vagonları, buz fabrikasının makinala-n gelmiş; demiryoluyla bağlantı meselesi halledilmiş ve bütün bunlardan başka sanki işletme hesapları yapılmış, kesilecek hayvanlar ahırlarda semirtilmiş de yalnız ve yalnız bir kombina binasına ihtiyaç kalmış gibi 1950 yılının nakıs 30 derecedeki kışında beton dökerek yapılan Erzuıjum Et Kombinası bu iktidarın işleri ters tuttuğunun şaheser bir â-bidesidir.
Erzurum hastanelerinde kalorifer yoktur amma Et Kombinasının çalışma bürolarında hçm soğutma hem de ısıtma tertibatı vardır.
Milyonlara mal olan bu kombina aylardanberi çalışamamaktadır. Çalışabilmesi için harcanmış olan milyonların yanına bir o kadarını daha eklemek lâzımdır. Bu takdirde dahi elde olunacak ekonomik netice, bir dağın fare doğurmasından ibaret kalacaktır.
Doğuyu kalkındıracak olan teşkilâta Et Kombinası ile başlanmaz. Bu mıntakanın kal-
kınmasına, memleketin et dâ-
vasına, yağ sıkıntısına ancak
ve ancak dâvayı bir bütün o-larak ele almakla, zor karşı -
sında yılmadan kolay gösterişlere kapılmadan sabırla, azimle fakat İlmî yolundan yürüyerek çare bulmak mümkündür. Bu dâvalara, ne ofislere sattı-
rılan koyunların muazzam zararları; ne de Diyarbakır’dan toplattırılan yağların tortuları fayda verir.
Kurulacak teşkilâtın temelini veteriner, damızlık boğa, yem, süt ve pazar teşkil eder. Mıntakayı küçük parçalara bölerek teşkilâtı sığırın tırnağının dibine götürmek lâzımdır. Yem meselesiin çözmeğe çayır makinelerini getirmekle başlamalıdır. Süt bu teşkilâtça alınaark kıymetleıjdirilmelidir.
Kalkınma ancak uzun vadeli bir plân ile mümkün olur. Geniş halk kitlelerinin kaderini bir sihirbaz değneği ile bir anda değiştirmeğe kalkanların hokkabazlık devri geçti artık.. Şimdi Erzurum ve ötesi, kendisini tabiatın elinden kurtarıp iradeye bağlıyacak olan teşkilâtı ve bu teşkilâtın hem mem-bağı hem de mürşiti olacak o-lon Erzurum Veteriner Fakültesini bekliyor.
M. Yazıcıoğlu
Güzel belde:
ANTALYA
255 tiirliı çiçek, 40 çeşit\ ; sebze, 35cins meyve, 18\ : sun i bitki ve 17nevi süs\ ağacı, işte Antalya nın\ toprak üstü örtüsü |
Türkiyenin en verimli ve sulak arazisine malik olan Antalya mıntakası, 27 senedir gelmiş geçmiş C.H.P.si hükümetlerinin ihmaline uğrıyan ve kıymeti bir türlü takdir cdile-nıiyen; bu'. yüedbn gelişemiyed büyük ehemmiyetl haiz bir yurt köşesidir.
Akdeniz iklimi nebatlarını, bu arada (kauçuk) u dahi mebzul miktarda ve hattâ Türk i yiye yetecek kadar yetiştirebilen çok mümbit ve vâsi araziye malik bulunan Antalya, Rasih Kap lan ve onun gibi bir kaç müfrit Halk Partililinin elinde senelerdir oyuncak olmuş, parti ve mevki kavgaları arasında hakikî kıymeti bir türlü ortaya çı-kaıılamıyan talihsiz bir vilâyet-
Bugıin, dünyanın en iyi pamuklarını yetiştiren Mısır vc ' Amerika topraklarından dahi üstün kalitede pamuk yetiştiren Antalya toprakları, Türk Milletinin hakikî temsilcisi olan Demokrat Parti hükümetinin göstereceği ufak bir yardım ve himmet ile memleketimize büyük faydalar sağlıyacak bir yurt parçası olacaktır.
Antalyada kauçuk ekimi iki, pamuk ekimi ise ancak üç sene gibi çok kısa bir maziye sahiptir. Bu kadar kısa bir müddet evvel ekim ve istihsaline teşebbüs edilen bu iki kıymetli nebat, en iptidaî vasıtalarla zer edilmesine rağmen, Antalya top laklarının verimliliği sayesinde büyük bir inkişaf göstermiştir.
Geçen sene Antalyada on-bin tona yakın pamuk istihsal edilmiştir ki, bu miktar —bir balyanın 200 kilo miktarında olduğu nazarı itibara alı-
nırsa— elli bin balya tutmakladır. Yine geçen sene Çukurova bölgesinde —Antalyada eki-
len arazinin en aşağı on misli olduğu halde— ancak 280 - 300
bin balya pamuk elde edilmiştir.
Çünkü, Çukurova çiftçisi bir dönümden azamî 80 - 100 kilo
pamuk almasına mukabil, Antalya çiftçisi bir dönüm topraktan asgarî 100 - 200 kilo pamuk almaktadır. (Bu miktar bazı yerlerde 400 - 475 kgr. bulmuştur). Antalyada istihsal edi len pamukların hususiyetlerinin birisi de elyaflarının çok iyi, uzun ve şeffaf olmasıdır. Nitekim bunu sabık Başbakan Gün-altay Zonguldak nutkunda belirterek: (Türkiyenin en iyi el-yaflı ve Mısır pamuklarından
üstün kaliteli pamukları Antalyada yetişmektedir) demiştir.
Geçen sene Antalya mıntaka-sında ancak 110 bin dönüm tar-
la pamuk ekimine tahsis edilmişti. Bu yekûn bu sene 200
bin .dönümü bulmuştur. Her-

bir tabiat âfetine maruz
kalınmadığı takdirde, bu yıl 10 - 12 bin ton miktarında pamuk istihsal edileceği salahiyetli kimseler tarafından beyan edilmektedir. Şurasını da ilâve etmek lâzım gelir ki, yukarıda da zikrettiğimiz gibi Antalya mıntakasında görülmekte olan ziraatta büyük bir kısmı hâlâ iptidaî usullerle yapılmaktadır. Çiftçi Marşal yardımı traktör ve diğer ziraat âletlerinden lâ-yıkı veçhile istifade edememiş-
tir.
Bundan başka Antalyada bir kaç çırçır imalâthanesinden başka, ne bir prese ne de ihtiyaca
yetecek kadar büyüklükte çırçır fabrikası vardır. En büyük
dert büyük depo yokluğudur.
Bu yüzden istihsal edilen binler-
ce kilo pamuk ekseriya açıkta depo edilmekte ve herhangi biı hava değişikliği karşısında tehlikeye maruz kalmaktadır. Geçen sene Ziraat Bankası büyük bir pamuk yağı fabrikası ve deposu kurmak üzere teşebbüse geçmiş ve bunun için bir fabrika mahalli de satın almışsa da
bu teşebbüs her nedense kuvveden fiile çıkarılmamıştır.
Antalya topraklarında yalnız Türkiyenin en iyi pamuk ve susamı değil, aynı zamanda en iyi narenciye mahsulü de yetişmektedir. Yazımızın başında da işaret ettiğimiz gibi, Akdeniz ikliminin ve Kali- ı
forniyada yetişen bütün meyvelerin hemen hepsini mebzul mik tarda veren bu mıntaka toprak-
larında, senede
asgarî 2 milyon
Kg. portakal, hir milyon Kg !i-
,mon, bir milyon Kg. turunç, 150 .bin Kg. mandalina istihsal edilmektedir. Yine Türkiyede yeti-
: ( a muz miktarının yarısı Antalya ve Alanyadr-n atamaktadır. Yapılan son istatidtikler, bu bölgede iklim bakımından:
255 türlü çiçek
40 . sebze
36 . ot
35 ) meyve
18 . sunî bitki
12 . tabiî bitki
17 » süs ağacı
yetiştiğini göstermiştir.
Mr mektubu
Belediye Reisi ile birmüâkat
Yeni başkan ümit ve tasavvurlarını anlatıyor
İzmir'de, yeni secimle is ba çına geçen Demokrat belediye, başkanlığına Rauf Onursal'ı getirerek çalışmalarına başlamıştır- İzmir Fuar radyosunda hemşehrilerle bir hasbihalde bulunan başkan, Izmırin belediye bakımından hazin bilançosunu çiz
mistir: esnaftan ayrıca maa$ alan zabıta mıntaka âmirleri, sadece ziyan cdc.n bir eshot idaresi, büfün gıda maddeleri-
nin sağlık bakımından kotrol-süzlüğü, cennet gibi bir şehirde, o güzelim Kültürparkta, turizm zihniyetinden nasibi olmayan bir sürü tufeylilor elinde tesk'lâtsız ve plânsız fuar bu hazin bilân-çonun göze batan ilk tezahürle-
Bin sene evvel ne idiyse...
Rauf Onursal diyor ki: «Bir şehir ilk kurtulurken halkın hangi ihtiyaçları düşünülür; su mu? sır suz kalmış on binlerce İzmirli bugün de bizden su bekliyor. Işık, yol, lâğım mı? Bunların hep-
çıkarıp arka sokaklara ve kenar semtlere kadar nakletmiş bulunmakladır- İlk olarak halkın yüzlerce metre uzaklardan sırtında tenekelerle içmeı suyu taşımasını önlemek maksadiyle halk çeşmeleri kurulması isi ele alınmış bulunuyor. Her hafta bir kaç mahalle çeşmesinin teçneli atılmada, şehrin dağlık kısımlarında
da boru döşenene kadar aro-
zözlerle su sevketmek metodu ta
kip edilmektedir. Bu arada ihmâl
görmüş yüzerca sene

yüzü görmemiş bir çok sokakların yol ve lâğım isleri birbiri peşi sıra ihaleye verilmektedir.
Bu meydan her şeyden önce gençliyecek, Atalürkün düşmanı boğduyu yerin şanına lâyık bir enginlik kazanacaktır- Ayrıca,
büyük bir saray kurulup, içinde yeni bir şehir tiyatrosu da bulu-
nacak olan medenî savvur edilmektedir.

İzmir fuarım da bir görüşün mahsulü olmaktan kurtarıp.
İzmir'de bir iskele köşesinde grup
sinden mahrum vatandaşlar yu-1 şehir münevverlerinin, mimar ve ıek oarcalavıcı istekleriyle bele- mîitehacc,«lnr,n mücterelr «A-
rek parçalayıcı istekleriyle belediyenin karsısına çıkmış bulun-madalar » Belediye başkam fuzulî inşaatı, alâyiş ve fantazya uğruna girişilmiş boş cehilleri İzmir halkına bir bir işaret ederek asıl faciaya şu cümlelerle dokunmuştur: «5,5 milyon liralık bir bütçesi olan İzmir belediyesinin gerçekden yalnız elektriğini tamamlamak için 18 milyon liraya, sokaklardan sızan çirkef ve lâğım sularım, mecralarına bağlamak için 60 milyon liraya, susuz halkı suya kavuşturmak için de 15 milyon liraya ihtiyaç vardır Çenesi düşmüş veya ateh getirmiş insanlar gibi habire yap-hklariyel öğünen sabık belediye leri bu rakamlar kadar susturacak beliğ bir cevap olamaz.»
Masa başından kenar mahallelere..
Yeni belediye ba$kam Cumartesi ve Pazar günleri ile akşamları, mesai saatinden sonra, yanında şehir meclisi üyeleri ve alâkalılar olduğu halde büyük bir halk topluluğu ile birikte şehrin ihmâl görmüş kenar mahallelerini, yamaçlarla, tepeler, deki gece kondulan akrış karış gezmekte, tetkiki masa basından
mütehassısların müşterek görüş ve kararlarına açık bırakan Rauf Onursal bu maksatla bir istişare komitesi kurmuş bulunuyor. Kendi tabirince «Fuar için gelen-yabancı devlet elçilerini misafir edemeyen bir belediyenin durumu, tabaksız, çatalsız, hattâ yemeksiz misafir dâvet etmekten fcrksız olmaktadır.»
Fuara verilecek yeni veçhe, onu rcıstgele tertiplenmiş bir panayır halinden kurtaracak, Izmirin turistik cepesini yeni bir hüviyete bürüyecektir. Modern ekmek fab rikalarının plânlarının hazırlan-makta, ehommiyetli yerlerde arsa lulup burada inşaat yapmayan arsa sahiplerini muayyen bir zaman sonra plânlı inşaata davet edecek tedbirler düşünülmektedir- Konuk meydanındaki umumî mağazaların belediyece satın alı narak meydanın daha da genişletilmesi, iyi yetişmiş İzmir etfa* iyesini en modern vasıtalarla teçhiz i$i, yeni bir posta sarayı yapılması, İzmir radyosunun isletme ınüsadesinin alınması Demokrat belediye başkamnm fiile kâlbolmak üze-re bulunan teşebbüsleri arasındadır.
Sayfa ı 6
ZAFER
17/11/1950
ZAFERİN POLİS TEFRİKASI
Yazan: Franccs Noycs Harl Çeviren: S. Yazıcıoğlu
Sizden istediğim kararı verebilmeniz için bu noktaları birer birer izah etmeği lüzumlu bulduğum için bu kadar tafsilâta giriyorum. Bu kadarını da kendi nefsime karşı zaten borçluyum.
Yirmi sene süren bir müddet içinde rahat huzur nedir bilmedim. Kışın ısınmadım, yazın serinlemedim. Daima hasta, yorgun ve bitaptım, dinlenemedim. Nihayet bir gün olup da kavuştuğum huzur ve refahın zerresini dahi fedaya kolayca katlanabileceğimi iddia etmeğe de kalkışacak değilim. Fakat Madeline Bella-my’yi bundan dolayı öldürmedim. Buna inanmanızı rica ederim.
İnsanlar kendi çekecekleri sefalet ve ıstıraptan o kadar korkmazlar. Asıl korktukları şey, sevdikleri, üstlerine titredikleri insanların saadetini tehdit eden tehlikelere karşı hiç bir şey yapamıyacak vaziyette kalmalarıdır. Hâkim Car-ver, oğlum çocukken hastalanır, ateşlenirdi de ben doktor-getirecek parayı bulamazdım; ilâç alacak parayı tedarik edemezdim. Çalışmağa giderken çocuğumu mânen de maddeten sefil ve alçak insanların eline bırakmağa mecbur olurdum. Çünkü biraz daha yüksek kimselerin eline çocuğumu teslim edebilecek param olmazdı.
Bir defa, akşam eve döndüğüm zaman çocuğumu bir türlü uykudan uyandıramadım. Kendisini emanet etmiş olduğum kadın, çocuğun pek çok ağladığını, susturanıayınca üst katta oturan bir Macar kadınından aldığı bir ilâcı içirerek uyuttuğunu söyledi. Çocuğu ve şişedeki ilâcı eczahane-ye götürdüm. Verilen ilâçta afyon bulunduğunu öğrendim. Halbuki evlâdım o ilâçtan yarım şişe içmiş! Zavallı Pat’-cığım, düşünün bir defa! Bir kere de çocuğuma bakan kadın o kadar sarhoş olmuş ki.. Ötesini anlatmıyayım daha iyi. Çünkü vaziyeti size anlatmak pahasına da olsa bu meseleden bahsetmeğe dilim varmıyor. Zavallı yavrucuğum bütün çocukluğunca oyuncak nedir bilmedi. Sicim parçaları, boş makaralarla oyalanmağa çalıştı. Zaten bütün çocukluğunda benden başka kendisine ait hiç bir şey olmadı ki.
Ben de, sağ oldukça çocuğumun hiç bir şeysini eksik etmemeğe ahdettim. Rahat, huzur, nezaket, güzellik, neşe, kuvvet, bunların hepsini çocuğuma ben verecektim. Halbuki bütün bunların hiç biri bende yoktu. Ne rahatım, ne huzurum vardı; ne naziktim, ne güzeldim, ne neşeli, ne de kuvvetliydim; fakat bütün bunları ona var gibi gösterdim. Ken dimi methediyorum zannetmeyin, hakikat budur. Kendimden tek yaş aktığını, sesimin öfkeden bir perde olsun yükseldiğini, her hangi bir tehlike kar-şsmda zerre kadar ürktüğümü çocuğuma göstermemeğe yemin etmiştim. Ve inanın bana, göstermedim de. Çünkü çocuğuma verebileceğim şeyler sadece bunlardan ibaretti. Ben de bunları ona tamamiyle ver-
Oturduğumuz şehirden çıka-bilmeyjğimiz için tam on ye-çalışıp para biriktir-
ûıem icabetti. Ondan sonra Rosemont’a geldiril. Dikişlerini diktiğini bir hanımın kız-kardeşi Rosemont’ta oturuyordu. Bcııi ona tavsiye etmişlerdi. Biriktirebildiğim üç beş kuruşla oraya geldim ve yerleştim. Ötesini siz de biliyorsunuz.
Fakat yine de bilmediğiniz bazı noktalar var. Pat’ın bana karşı ne derece nazik, terbiyeli, hisli ve düşünceli olduğunu bilemezsiniz. Sue ile evlendikten sonra Nev York’da-ki küçük apartmanımızda hele çocuklar doğduktan sonra, ne derece mesut yaşadığımızı bilemezsiniz. Sue hem üniversitede bazı işlerine bakıyor, hem evde bana yardım ediyordu. Pat da ne iş 'bulursa çalışıp başarıyor, muvaffak da oluyor du. Hakikaten bol gıda alıyor, tertemiz, güneşli evimizde sıh hat ve saadet içinde yaşıyorduk. Yalnız Sue bugünlerden pek bahsetmez. Çünkü, zaten çok çekingen ve kapalı bir çocuktur, babasının evindeki hayatla, Nevyoıkun bu fakir ma hailesindeki mütevazı hayatımızı mukayese mevzuu yapmağı sevmez.
Lambert bu nokta hakkında doğrudan doğruya hiç sual sor madı. Belki de Farr’ın bunlar dan istifade ederek kendisinin Nevyorkta ıstırap içinde kıvrandığını isbat etmeğe yarayacak bazı şeyler bulur çıkarır diye korkmuştur.
Gerçi pek fazla refah içinde değildik, fakat Pat ile benim on beş senedir çektiğimiz yoklukla mukayese edilince ben hayatımızı prensiplere değişilmez bir refah içinde geçirdiğimize kanidim.
İşte bunları siz bilmezsiniz. Bilmediğiniz bir şey daha var: O da çocuklarımız Polly ile Peter. Öyle değil mi? Onları biliyor musunuz?
(Sonu var)
Kırşehir’de 3 köy halkı M.P. den istifa etti
Kırşehir (Hususî) — Şimdiye kadar Millet Partisinden olan Kırşehir merkezine bağlı Dulka-dirlinin Murat, Yankale ve Karşıyaka köyleri halkı bu partiden istifa ederek Demokrat Partiye keyd ve kabul edilmişlerdir.
Bu kö.ylerde ocak ve bucak teşkilâtı kurularak bucak başkanlığına Rıza Dulkadiroğlu, i-kinci başkanlığa Haşan Dulkadir seçilmişlerdir- Diğer bir kaç köy halkı da ocak kuracaklarım bucak başkanlığına bildirmişlerdir.
Evlenme
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü memurlarından Bahri -Tolga ile Bayan Ayşe Yavuzcan’m nikâh törenleri çarşamba akşamı Halkevi salonunda yapılmıştır. Tebrik eder, saadetler dileriz.
Memur aranıyor
Seri daktilo yazacak ve aynı zamanda bir model salonunu i-daı-e edebilecek bir bayan ile muhasebeden anlar askerliğini yapnıiş bir erkek memura ihti-yacıtnıfc vardir. İngilizce bilenler tercih edilir. Dolgun ücret verilecektir.
Adres: Atatürk Bulvarı No. 215. Telefon: 22564. _____
(Başı 2 inci sayfada)
Köy yollarının yapılması için, köy kanununa göre; köylünün bedenî çalışmasından faydala mlacak ve umumî muvazeneden temin edilecek yardımlarla köylüye, dinamit, kereste, çimento, demir ve diğer malzeme yardımı yapılacaktır.
Bu hususta 950 yılında temin edilen 7 milyon lira vilâyetlere dağıtılmıştır- 951 yılında bu yardımın daha fazla arttırılması düşünülmektedir. Bundan başka, Marshall yardımından makina ve para yardımı sağlanması için temaslar yapılmıştır.
İlk plânda 50 bin kilometre köy yolunun yapılmasile, köylülerin yansından fazlası yola kavuşmuş olacaktır.
Serbest sütun
(Başı 2 nci sayfada)
Ylızısında Türk Milletinin tek mümessili imiş gibi konuşan muharrir bütün söyle-başkaca müdafaadan rum her suçlu gibi kara ı olarak tavsif ederken sı-geldiğinde cahil, sırası düş-tehditeisi
serpiştir-
Cahit
iftira
tiiğünde de karaali gibi mâlâyani tâbir leri guraya buraya inektedir. Halbuki kısaca haza edersek Hüseyin bey (iktidar ancak itidâlli vekarlı görüşüp konuşursa memleketteki bu gergin hava nihayet bulur!) demek istiyor. Bu mantığa ne buyurulur? Başkasına sükûnet ve itidâl tavsiye-cden yazarın, şu işaret eylediğimiz sözlerinde ideâlin şemnıc-si mevcut mudur? İtidâl bir tarafa, şu sözlerde ve yazıda okura saygıdan eser var mıdır?
Yazının bir kısmı da hukuk dersine hasrolunmuştur. Zira Başbakan Yardımcısı millet affetti demiş... hiç bir hükümet adamı böyle söz sarfeder mi imiş?... Belki vâzıh bir söyleyiş değil... fakat milletin mümessillerinin bulunduğu Büyük Millet Meclisinin kastedilerek söylendiği belli... Yazar affın bir kanun mevzuu olduğuna i-şaret ediyor ve bu sözü tenkit ediyor. Lâkin ardından da Demokrat Partinin affettiği insanlar, kaatiller, komünistler, yankecisiler vesaire... vesairedir... buyuruyor. Peki bu cümle Hüseyin Cahit bey gibi âlimin, hocalık ve fazıllık iddiasındaki bir zata yakışır mı? Eğer işaret ettikleri hususlar hatâ ise bu sözler de birer halâ değil midir? Çünkü bu da sarih bir söyleyiş değil. Zira, Af Kanunu Büyük Millet Meclisinin eseridir, yoksa Demokrat Parti Genel Kurulunun hazırladığını bir talimatname değildir. Diğer taraftan komünistler affedilmemiştir. Belki tenzilâttan istifade etmişlerdir ve en nihayet maâzçllah yeni bir beliyye olarak iktidar tekrar C.H.P. nin eline geçip bu milletin makûs talihi bir kere daha yenilmemiş olsaydı, acaba mensup bulundukları parti mensupları böyle bir kanunu Büyük Millet Meclisine takdim etmiyecekler mi idi?
Rica ederim; nerede samimiyet?... nerede ciddiyet?... nerede itidâl?... nerede yaşın ve tecrübenin verdiği kemâl?... nerede insaf?... ve nerede?....
Dr. Mazhar Naipgil
Doğum vo Kadın Hastalıkları Mütehassısı, Operatör Doğumevi Doktoru
Her gün saat 15 ten sonra Yenişehir, Ankara Sineması köşesinde Özyaprak Apartımanı Telefon: 25506
i
Satılık otomobil
Simca - 6 Yapmış olduğu Km. 10000 İtalya Sefareti -Kavaklıdere. 6045
Devren kiralık
Altında bodrumu bulunan bir dükkân devren kiralıktır.
Müracaat:
Hamamönünde
Sekerçi Cemâl Çapraz-
6052
Kiralık daire
Yenişehir - Demirtepe’de Gazi M. Kemal Bulvarında, 4 oda, 1 salon, kısmen mobilyalı müstakil daire (226) liraya kiralıktır. Tel: 24646 veya Bulvarda 20 No. ya müracaat. 6037 İ
Satılık ev eşyası
Pek az kullanılmış yatak odası, misafir odası ve ye-mok odası takımları acele şahlıktır.
Müracaat: Meşrutiyet cad. Kütükçüoğlu Ap. Daire No. 8 6040
DEVLET T1YATROSÖ BÜYÜK TİYATRODA Bu akşam saat 20.30 da F- SCHİLLER'in HİLE ve SEVGİ
Dram: 5 perde; Türkçesi Zahide Özveren; Sahneye koyan: Renalo Mordo; De*
kor Kostüm: Sabih Kayan
19 kasım pazar akşamı
20 30 da RİGOLETTO
Opera 4 perde
Müzik idaresi: Adolfo Ca-mozzo; Sahneye koyan: Aydın Gün; Dekor - kostüm: Turgut Zaim-
KOCOK TİYATRO’da
Bu akşam saat 20.30 da Nâzım Kurşunlu’nun MELEKLER ve ŞEYTANLAR Piyes 3 perde; Sahneye koyan: Mahir Canova; Dekor: Turgut Zaim.
(19 kasım ile yeni çıkarılan 26 kasım pazar Çocuk Tiyatrosu biletlerinin satışına devam edilmektedir.
Büyük Tiyatrom Tel. 10370 Küçük Tiyatro: Tel- 11169
ZAFER'in Abone Şartları
Memleket İçi
Memleket Dışı
G ’) ........... 30 »
3 » ............ 1G )
Gaıdcyu oönderilen evrak vo
yazılar neşredilsin odllmcsin
iade edilmez.
Kiralık daireler 3, 4,.5 oda birer hollü konforlu daireler kiralıktır. ; Selânik caddesi nihayetinde Kızılırmak sokak No. 28 Tel. 26440- 6053 Kasiyer aranıyor Bir kasiyer bayana ihtiyaç vardır- Ulus Meydanı Yeni Birke mağazasına müracaat. 2934
İLAN Yarış Atlan yetiştiricileri ve sahipleri Cemiyetinden: Derneğimizin genel kurul toplantısı 312.1950 pazar günü saat 10 da Ankara Hipodromunda yapılacağından sayın üyelerimizin teşrifleri rica olunur. 2933 ZAYİ — Boyabat nüfus idaresinden aldığım ve içinde askerlik durumum bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Boyabadın Yalmzkavak köyünden 1341 doğumlu Satılmış oğlu Hüseyin Yoldaş. 6051 Yuva Yapı Kooperatifinden Ortaklarımızın ve yeniden kaydolmak istiyenlerin her gün şaat 16 - 19 da ve en geç 18.11 1950 akşamına kadar başkana . müracaatları. Adliye sarayı karşısı Adale i Han No. 18 6050
Satılık piyano Yeni vaziyette. Markası Gavcau Model L/400. kızdırmak cad. 36 Telef. 21357- 6049
P. T. T. İşletme Genel Müdürlüğünden
1 — İdare ihtiyacı için idari şartnameye ilişik fennî şartnamesinde vasıfları ve buna bağlı, bir ve iki numaralı listede nevi ve miktarı yazılı 39 kalemde ceman 442700 metre kâğıt izoleli, basit çiftli ve çiftleri gruplanmış (Unit) kurşun kaplı telefon kabloları kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Muhammen bedel Cif İstanbul 3371998,10 lira ve geçici teminat 114909,95 lira olup eksiltmesi 3/1/1951 çarşamba günü saat 16 da Ankara’da P.T.T. Genel Müdürlüğü Fen Dairesi Başkanlığında müteşekkil Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — İstekliler geçici teminat makbuzu veya banka mek-tuplariyle şartnamenin 4. üncü maddesinde yazılı kanuni vesaik ve teklifi muhtevi kapalı zarflarını o gün saat 15 e kadar Komisyon Başkanlığına vereceklerdir. Postada vaki gecikmeler kabul olunmaz.
4 — Şartnameler Ankara’da Genel Müdürlük Emlâk ve
Levazım Müdürlüğünden ve İstanbul’da Yeni Valde hanında P.T.T. Umumî Depo Muhasipliğinden parasız olarak verilecektir. (8522)—2514
Ankara’nın Eğlence Merkezi
Beynelmilel Şöhretli
BRYMANS
olunur
Gazinosu
| f «i
Revüsü Yeni programını sunar
Telefon: 15190 — 12603
Not: Çocuklar yalnız pazar MATİNELERİNDE kabul
T. C. Ziraat Bankası Merkez Müdürlüğünden
Ankara’nın Keçiören Kızlar Pınarında Bankamız uhdesinde bulunan ve tapu kaydına göre kadastronun 1730 ada ve 10 parselini teşkil eden 48560 metre karelik gayri menkul tapu sicili kaydina göre satışa arzedilmiştir.
İmarca 4101, 4107, 4108, 4109, 4113 ve 4114 adalara ve dört parçası şuyulu olan 44 parselde 43137 metre kare üzerine taksimatı yapılmış ise de henüz tapuca tescil edilmemiştir. Arttırmaya girmek isteyenler 1.500.— lira pey akçesi verecektir.
Bu gayri menkul içerisinde 29 tapu numaralı zemini kârgir iki katlı ve bir taşlık 7 oda 1 mutfak 1 gusulhane, 1 sofa, 2 helâ-lı hımış bir ev ve 30 kanı numaralı bir çatı altında harap ahır ve garaj ve 30-31 A kapı numaralı harap bir oda bir mutfak 1 he1ası olan ahşap bina ve bunlardan başka yine arazi içinde tulumbası mevcut bir bostan kuyusu, depo ve çeşmesi ve havuzu vardır. Evde elektrik de mevcuttur.
İlk arttırma 4/12/1950 tarihine tesadüf eden pazartesi günü D-rokamızın Merkez Müdürlüğü odasında saat 10 dan 12 ye kadı" yapılacaktır. Alıcı çıkmadığı veya sürülen pey Bankamızca dr) kâfi görülmediği takdirde 15 gün sonra 18/12/1950 tarihine •r-aılüf eden pazartesi günü aynı mahalde ve aynı saatte yapılacaktır.
Bu ihalelerde sürülen pey Bankaca kâfi görülmediği tak-d: do satırı yapıp yapmamakta bankamız muhayyerdir.
Alıcıların mezkûr tarihte ve bildirilen saatlerde Bankamızda bulunmaları ve pey akçelerini daha evvel veznemize yatırmalarını vp şartnameyi görmek isteyenlerin Müdürlüğümüze — üracaatları ilân olunur. (8559)—2511
Domuz satılacak
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünden:
Çiftliğimiz yetiştirmesi muhtelif çağda 135 baş domuz 30 Kasım 1950 perşembe günü saat 15 de açık arttırma suretiyle Çiftliğimiz merkezinde satılacaktır.
Domuzlar her zaman Etimesgut’taki ahırında, şartnamesi Ankara’da Karaoğlan’daki satış mağazamızda ve İstanbul'da Eminönü Balıkpazarı Süngerciler 83 numarada Üretme irtibat memurluğunda görülebilir. ■ (. (8537)—2516
Proje müsabakası
Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinden:
1 — Samsun 19 Mayıs Yapı Kooperatifinin yaptıracağı üç tip ev projesi Türk yüksek, mühendisleri, yüksek mimarları, Mühendis ve Mimarları arasında müsabakaya konulmuştur.
2 — Her tip evin yalnız birinci gelen proje sahiplerine dört yüz lira mükâfat verilecektir.
3 — Şartname ve arsa plânı istiyenin adresine parasız gönderilecektir
4 — Taliplerin Samsun Bankalar caddesi 1 inci noter üstünde Tuzcuoğlu hanı No. 7 de kooperatif başkanı Rami Ozan’a müracaatları ilân olunur.
5 — Mükâfatımız az ise de ortaklarını birer mesken sahibi
yapmak amacı ile kurulmuş olan Kooperatifimizi teşvik ve himaye maksadiyle sayın fen adamlarının müsabakamıza iştirak etmeleri rica olunur. - (8588)—2512
I
Nefis filmleri ile bütün dünya sinema severlerinin kalbini fetheden
Esther Wılliams’ın
En son çevirdiği
DENİZLERİN SEVGİLİSİ
«Ncptun's Daughier»
(RENKLİ)
Zevk... Güzellik... Renk... Dans... Neşe ve Müzik Diğer rollerde: RED SKELTON - RİCARDO MONTALBAN BETTY GARRETT
Müzik: Meşhur Samba Kiralı
XAVİER CUGAT
Seanslar:
14 - 16.15 - 18.30 - 21
Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız.
İlâveten en son dünya haberleri — Türk - Mısır millî maçı Tel. Gişe: 15031 — Müd. 24075
İlân
3467 sayılı kanun gereğince P.T.T. İdaresine karşı mecburî hizmet taahhüdü bulunan ve askerden döndükten sonra vaki müracaatı üzerine Fen müfettiş muavinliğine aday olarak tayin edildiği halde gösterdiği ikametgâh adresinde bulunamamasın-dân kendisine tebligat yapılması mümkün^,olamıyan yüksek mühendis Cüneyt Turhan’ın ilân tarihinden itibaren üç ay zarfında P.T.T. Genel Müdürlüğüne müracaat etmediği' takdirde yükümlü olduğu mecburi hizmeti ifadan kaçındığı kabul edilerek hakkında kanunî işlem yapılacağı ilân olunur. (8505) 2515
Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden
Evvelce eksiltmeye konulan 20 Kasım 1950 tarihine kadar teklif kabul edileceği ilân edilen, Ankara’da Cebeci’de Kızılay Hemşire Okulu ve, Haştane binasının pencere doğramaları fennî şartnamesinde değişiklik yapılması zarureti hasıl olduğundan eski fennî şartnamenin hükümsüz olduğu ve yeni -rrtnamenin Kızılay Genel Merkezinden alınması ve bu sebeple ihale gününün de tehir edildiği k-apalı zarf teklif mektupla-—nın da evvelki ilânımızdaki şartlar dairesinde 30 Kasım 1950 perşembe günü saat 12 ye kadar kabul edileceği ilân olunur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
77Kasım 1950 vaziyeti
AKTİt PASİF
8558 — 2513
17/H/1950
ZAFER
Sayfa: 7
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağazalar karşısı No. 300 —
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini
Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollektif Şirketi Ankara Şubesi
BÜYÜK Mağazanın |
İthal Ettiği Avrupa Kumaş j
ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır*
Garantili elbise diklir (

BÜYÜK Mağazanın
Zengin Avrupa ve yerli kürk çeşitleri gelmiştir. Kürkçü Abdülkadir usta sipariş kabul etmektedir
r
Mağazamızda yapılacak umumi tadilât ve tevsiat münasebetiyle
Görülmemiş UCUZLUK başladı Yeni fiyatlarımızı sunuyoruz Yünlü kumaşlar
'n
t.
İpekli kumaşlar
li. K.
İpek Kadife Avrupa Ipekiş amaroza Yeni desen sambalar
Anver saten
Ağır Mongol
Emprime Jorjet
Sire saten
İpek birman

Li- K.
Erkek kumaşları
Kiralık daire
Yeni Mahallede, Dördüncü durak 59 No. da, 3 oda, bir hol, banyo, mutfak, elektrik ve suyu bulunan bir daire kiralıktır.
10490 dan 65 numaraya telefon edilmesi-
Satılık Apartımaa
Yenişehir Sağlık sokağında on daireli ve yanında ayrıca arsası bulunan (15) numaralı San apartmanı satılıktır.
Tel: 22470 - 24911. . 6036
Li.
_ 1
16.90 ♦
23.50 |
26 - 27,— i
35 - 60,— 4
15 - 22.— i
9.90 i
7.80 f
11,75
20,— ♦
12.50 f
13,- 4
5.75 4
6.50 4
3.75 4
4.90 4
4.50
Ayrıca UCUZ parça sergisini görünüz
Ingiliz ipliği mantoluk Ingiliz ipliği mantoluk Mantoluk fantazi Fransız mantoluklar Fransız robluklar Ipekiş robluklar Mcdvana robluklar Fantaz robluklar
Kereke Merinos Mulineler
Ingiliz kuponları
130 — 160 Lira
Kaşe
Paltoluklar Fantazi caketlik
20,—
22,—
18,50
10.50
23 - 30,—
14.50
İpekişi - Yünişi
Bankalar caddesi No- 23 25 Tel: 12180
Erzurum Bayındırlık Komisyonundan
Erzurum Nümune hastanesinin zühreviye pavyonunun kalorifer tesisat işi açık eksiltme usuliyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
1 — Bu işin bedeli keşfi (28496) lira olup geçici teminatı iki bin yüz otuz yedi lira yirmi kuruştur.
2 — Bu tesisat işinin eksiltme günü 30 Kasım 1950 perşembe günü saat 16 da mülga Üçüncü Müfettişlik binası içinde Bayındırlık Müdürlüğü odasında toplanacak olan Bayındırlık komisyonunda ihalesi yapılacaktır.
3 — İstekliler bu işe ait evrakı keşfiye ve saireyi Bayındırlık Müdürlüğünde okuyabilirler.
4 — İstekliler bu gibi işler yaptıklarına dair vesaiki tanzin-
edecekleri dilekçelerine bağlayıp ihale gününden üç gün evve’ il makamına müracaat ederek alacakları ehliyet vesikası ve 95f yılında Ticaret Odasına kayıtlı olduğuna dair vesikasını ve Mal Sandığına yatıracakları geçici teminat makbuziyle birlikte istenilen bu belgelerini ihale günü muayyen saatte Komisyon başkanlığına ibraz etmeleri ilân olunur. (8470)—2495
belediye Başkanlığından
Son günlerde bazı semtlerde yer yer dükkân, baraka ve buna benzer gayri kanunî ruhsatsız yapıların inşasına teşebbüs edilmekte olduğu görülmektedir.
Büyük Millet Meclisinin çalışma döneminde müzakere ve kabul edilmek üzere hazırlanan kanun tasarısı bu günlerde Meclise sevkedilecektir. Bu tasan ile vatandaşlarımızdan mes kene ihtiyacı olanların durumu evvelki kanunlardan daha mükemmel bir şekilde nazara alınmakta ve her vatandaşa tapu ile tasarruf edeceği bir yuva sağlanmasına çalışılmaktadır.
Bu itibarla sayın vatandaşlarımızın 3—4 ay sonra yürürlüğe gireceğini tahmin ettiğimiz bu kanuna intizar etmelerini ve yeniden hiç bir inşaata katiyen teşebbüs etmemelerini bilhas sa rica ederim. Aksi harekette bulunanların yapmakta oldukları binaları gerek inşaat sırasında ve gerekse yapımından sonra kayıtsız ve şartsız yıktırılmak üzere ayrıca gerekli tedbirlerin alınmış bulunduğunu bildirir ve bu gibi hareketlere tevessül etmemelerini sayın vatandaşlarımdan tekrar ve tekrar rica ederim.
Belediye Başkanı
(2491) Atıf Benderlioğlu
Ankara Valiliğinden
1 — Sıtma Savaş Başkanlığı müstahdemlerine kumaşı ve bütün masrafı terziye ait olmak üzere açık eksiltme ile 11 kat elbise ve 11 adet palto diktirilecektir. Tahmin edilen bedel elbiseler için 85 ve paltolar için 85 liradır.
2 — Eksiltme ve ihalesi 28/11/1950 salı günü saat 15 te Sıtma Savaş Başkanlığında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Muvakkat temint muhmmen bedelin yüzde 7.5 dur. Kati teminat yüzde 15 tir.
4 — Vasıf ve şartlar her gün adı geçen dairede görülebilir.
5 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzları ile birlikte komisyonda bulunmaları ilân olunur.
___________________________(8463)—2481
Toprak ve İskân İsleri Genel Müdü-Iüğünd“n
Genel Müdürlüğümüz toprak teşkilâtı için yüz adet hurç satın alınacaktır. Muhammen bedeli 3900 lira, geçici teminat-293 liradır.
İhale 28/11/1950 tarihine rastlıyan salı günü saat 15 de Genel Müdürlük binasında açık eksiltme usulü ile yapılacaktır.
Jlurçlai-ih fennî ve idari şartnamesi Genel Müdürlüğümüz Levazım Müdürlüğünden parasız olarak alınır ve nümunesi görülebilir
İsteklilerin ticaret odası vesikası, şartnamede yazılı diğer belgeleriyle ilk teminat mektubu veya makbuzları ile birlikte belirli gün ve saatte Genel Müdürlüğümüz binasında toplanacak komisyonda hazır bulunmaları. (8324) 2485
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Ankara: Cebecide Kâzım Özalp caddesinde imarın 2929 ?dasının 8,9 parselinde bulunan (475 ve 600) metre kare Belediye Malı yerler (satış bedelinin % 10 miktarı peşinen ve nakden mütebakisi de ihale tarihinden itibaren 11 ay zarfında ve eşit taksitte olmak üzere tediye edilecek ve taksitler muayyen zamanda verilmediği takdirde bakiye taksitler muaceliyet kes-betmekle beraber ayrıca kanunî faizler de alıcı tarafından ödenmek şartiyle) den 8 numaralı parsel açık eksiltme ve diğeri de kapalı zarf usulü ile artıımaya konulmuştur.
2 — 8 numaralı parselin muhammen bedeli (11875) lira ve geçici teminatı (890) lira (63) kuruştur.
3 — 9 numaralı parselin muhammen bedeli (18.000 lira ve geçici teminatı (1350 liradır.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün belediye tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 27/11/1950 Pazartesi günü saat 16 da Belediye’de toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — 9 numaralı parseli almak isteyenlerin 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi gereğince hazırlayacakları teklif mektubunu belli günde saat on beşe kadar makbuz karşılığında Komisyon Başkanlığına vermeleri ve iki parsele istekli olanlar belli gün ve saatte komisyona gelmeleri lâzımdır. (8338) — 2466
Balıkesir Valiliğinden
1 — Balıkesir - Şamlı - Ilıca yolu Kim. 16-J-000—30 + 000 ara sında yapılacak toprak tesviyesi işi (40175.00) lira keşif bedeli üzerinden kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 10 bin lirası 1950 de bakiyesi 951 de ödenecektir.
2 — İhalesi 25 Kasım 1950 cumartesi günü saat 11 de İl Da imi Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Bu işe ait bütün evrak her gün Bayındırlık Müdürlü ğünde görülebilir.
4 — İsteklilerin 3013 lira 13 kuruş teminat yatırmaları veya bu miktar banka mektubu veya makbuzu ile ticaret odası vesi kası ve ihale gününden en az üç gün evvel (tatil günleri dahil) buna benzer 30 bin liralık iş yaptığını gösterir belge ile Valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları ve 2490 sayılı Kanunun hükümlerine göre hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü saat 10 a kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabili vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
(8330)—2451
D 1K K A T
Tiryakilere müjde Kahve 10 liraya Halis temiz ince ve taze kahve ancak Tiryaki kahve ve çay ticarethanesinde bulunur Sahibi: SAMİ SAZLIK
Merkezi: Anafartalar, Hükümet caddesi. Orman Çiftliği karşısı Tel: 12966.
Şube: Hamamönü No. 138 — Tel: 13345. (5929)
Bayındırlık Bakanlığından
Erzincan’da yaptırılmakta olan Girlevik Elektrik Santralı kontrollüğünü yapmak üzere bir elektrik mühendisi alınacaktır.
Kendisine barem içi maaş veya barem dışı ücret verilecektir. İsteklilerin Bakanlığımız Su İşleri Reisliğine müracaatları ilân olunur. (8418) 2488
VVatherproof
Mantoluk
Bay ve Bayan trençkotlan
ucuz fiyatlarla
Ortaçta
bulabilirsiniz.
38 liradan 100 liraya kadar
Çocuklar için zengin çeşitler Telefon: 11138
yünlü ropluklann güzel çeşitleri
Sizin için getiriyor ihtiyacınızı almazdan
ORTAÇ’a
uğrayınız.
Jarse yünlülerin en zengin çeşit ve renkleri mevcuttur. Fantazi faylar
Beherinde 0,15 gr. kının vardır.
TEMİNATLI TAMİRAT
Her nevi
Yazı, Teksir, Sanayi ve aile dikiş
makineleri tamir edilir ve yedek parçalan bulunur
Celâl CÜNDOĞLU: Posta Caddesi No. 41/51. Tel:
12326. 2921
Devlet Orman İşletmesi
TÜRK TİCARET BANKASI
SERMAYESİ : İHTİYATLAR :
T.L.
T.L.
4.400.000
1.876.184
BANKAMIZIN 100.000 LİRALIK
050 Yılı ikramiye Plânının 5 inci Çekiliş Tarihi:
11 Aralık 1950
Eu çekilişe iştirak edebilmek için:
Müşterilerimizin-
1 ARALIK 950 Akşamına kadar. Tasarruf hesaplarında 100, Vadeli hesaplarda 1000 lira bulundurmaları veya mevcut hesaplarını bu miktarlara yükseltmeleri lâzımdır.
DİKKAT
Vadesiz Tasarruf Hesapları faizlerinin Gelir Vergisini Bankaimz öder.
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek ikramiyeler YÜZDE 25 fazlasiyle ödenir.
Fazla tafsilât için gişelerimize müracaat edilmesi.


Devlet Orman İşletmesi Antalya Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Gebiz bölgesi Çetince Subaşı orman i(-istif yerinde mevcut vr(bir parti halinde satışa çıkarılan 24G1 adeue aenK 223. 982 M3. çam kerestesi 8/11/1950 gününden it baren 20 gün müddetle ve açık arttırma suretiyle satışa ç’kc rılmıştır
2 — Açık arttırma 28/11/1950 sah günü saat 15 te Scr:
Orman Bölge binasında toplanacak komisyon önünde yapıl-çaktır. ı M'T*
3 — İşbu kerestelerin muhammen bedeli 88 lira olup yüzd' 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
4 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Istan bul, Ankara, Finike, Burdur, Manavgat, Alanya İşletme Mü düdükleriyle İsletmemiz Müdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk tc minatlariyle komisyona" müracaatları ilân olunur. (8488)—2500
Devlet Orman İşletmesi Bolu Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Çebni bölgesi Belkara ağaç istif yerind
mevcut 2000 M3. köknar tomruğun 8 parti halinde 10/11/1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle, açık artırma suretiyle sa tışa çıkarılmıştır. '
2 — Açık artırma 24/11/1950 cuma günü saat 15 de B')'-Belediye binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır Muhammen bedeli 45 liradır. % 7,5 hesabiyle teminat alınır.
3 — Eu işe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğü
Merkez İşletme Müdürlüğü İstanbul, Adapazarı, Düzce, Gercd' Kızılcahamam işletme müdürlüklerinde ve İşletmemizde görül-bilir. • I
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak vc ilk te minatları ile birlikte komisyona müracaatları.
5 — İşbu envai normal çap ve evsaftadır. (8440) 240ı
Borsalino
ORTAÇ

YENİ BİRKE
Mağazası
Yeni Birke mağazası yaptırdığı inşaat tadilâtından sor. a, PARFÜMERİ ve FOSBÜJÎTERİ işleri ilâveten KRİSTAL, BİBLO, ÇOCUK ARAÖASI ve OYUNCAK-■ jriı ÇAKMAK, AĞIZLIK, PARA ÇANTALARI ve her çe..,t SAAT ve SAAT TAMİR işleri İçin açtığı reyonlarında satıhlara bağlamıştır. Yeni Birke Mağazası
Ulus Meydanı

Önemli bir meslek'de lüzumlu bir bilgi için zamanınızın 2 ayım ayırınız, otomobilciliği bu müddet içinde esaslı olarak
Ankara
ŞOFÖR OKULUNDA
Öğrenebilirsiniz
Yeni devre kayıtları başladı. Yeni adresimiz: Mebus evleri önü Teknik üniversite
Otonam garajı altıi^Ş
Tel: 32649 6032
Mes’ut bir dojum
Yüksek Mühendis Orhan Barın ile Simin Barının bir kız çocukları dünyaya gelmiştir.
Genç ana baba ile nevzadın büyük babası arkadaşımız Erzurum Milletvekili Sait Başağı tebrik eder küçük Barın’a uzun ömürler dileriz.
Satılık
otomobiller
1 — Hususide kullanılmış iyi durumda BB Ford;
2 — Hususide kullanılmış iyi durumda Hilman;
3 — Hususide kullanılmış iyi durumda tek kapılı Pac-kard;
4 — Hususide az kullanılmış yeni Buick;
5 — Hususide az kullanılmış Studebaker.
Otonam Garajı
Teknik üniversite karşısı Teh 32649- (6047)
Türk Veteriner
Hekimleri Derneği
Sayın üyelerine
Görülen lüzum üzerine 18.11.950 cumartesi günü saat 15 te Dernek merkezi binasında toplanması kararlaştırılan olağanüstü kongreye katılmanız önemle ri-
ca olunur.
6042
Robdeşambr
Robdeşambr, Gömlek, Kravat, Eşarp, Kazak, Çorap ve yünlü çeşitlerimiz
ORTAÇ
Anafartalar Caddesi No. 224 Adliye karşısı, köşe mağaza.
ZAFER
17/11/1950
Alman tekniğinin bir hârikası olan MAGİRUS Dizel kamyonları bilhassa Anadolumuzun sarp ve dağlık yollarında rakipsiz bir kudretle çalışacak yegâne taşıt vasıtasıdır.
llerkesin kolaylıkla sevk ve idare edebileceği MAGtRUS kamyonları dünyanın en iktisatlı ve sarfiyatsız yegâne hava ile soğuyan DEUTZ motoruna sahiptir.
Bu kamyonlar, en sarp yollarda bile 14 litre mazotla 100 kilometre yapmaktadır.
MAGtRUS kamyonlarını taşıyan Dizel DEUTZ motorları kudret bakımından hârika ve yapı bakımından ise çok pratik olduğu kadar 60 derece sıcağa ve 40 derece soğuğa karşı tahammül etmektedir.
Almanyanın en büyük sanayi grupu olan
Klöckner - Humboldt-Deutz
Fennin bir hârikası olan DEUTZ Dizel motorlarına sahip bulunan MAGİRUS kamyonları her bakımdan hârika olduğu kadar fiyat bakımından da emsaline nazaran daha ehvendir. L
Bu kamyonların harikulâde emniyetini ispat için şimdiye kadar hiç bir accntanın yapamadığı bir usulü mües-sesemiz tatbik ederek bu kamyonların motor, şanjıman ve diferansiyellerinin yapacağı herhangi bir arıza için bir senelik garanti teminat mektubu verilecektir.
Sayın alıcılarımıza bir fikir verebilmek için bu kamyonların ehemmiyetli yedek akşamının fiyatlarını bildiri-
DÜNYAYA YENİ BiR HARİKA SUNUYOR
-------------► a ♦--------
(5) Tonluk Dizel kamyonları
Türkiye Umumi Mümessili
Fen Ticaret T. A. O.
MERKEZÎ: Halaskar Gazi Caddesi No. 305/307 Şişli - İstanbul.
ŞUBESİ: Ankara Posta Cad. Cündoğlu Han No. 24/25. ŞUBESt: Gümrük Alanı No. 8-9 — Mersin.
ACENTALARI:
Diyarbakır Dağ Kapısı Emin Genç.
PEK YAKINDA:
İzmir, Bursa, Eskişehir, Konya, Balıkesir, Bolu, Zonguldak, Samsun, Trabzon, Erzurum, Elâzığ, Malatya, Adana, Kayseri, Gaziantep, Antalya, Edirne.
M___?______~____Marşal Pılânı Çerçevesinde 5 Yıl Taksitle Verilmektedir
V© O©§J’Z TrakTOriari Sipariş Sıra Numarası Almaya Acele Ediniz

Comments (0)