CUMA
16
OCAK
Ug^,_
Onuncu Yıl
No. 3198

10
KURUŞ
Kr
»
>
>
ABONE tarMye Senelik 2800 Kr. 5 aylık 1600 > S aylık 800 »
1 aylık 800 >
BBD1Lİ ■cnebi 6400
1000
600
İdare: NuruoamanJye No- 17 Te) adreel: »YENİ ÇABAMr İfiTANBUt Telefon: 20785

8AYIBT HER YERDE
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYİZ
- ' : • • . - , _ • . _ _ . 1 .

Yurddaş!...
Devlet biidcesinin açık ve memurlarla, e-meklllerle, dullar ve yetimlerle birlikte bütün memleket halkının çok sıkıntıda bulunduğu bir tamunda, zaten dolaun olan aylık ve yolluklarını arttırmayı düşünmüş ve bu işe rey vermiş olanların hiç birini bir daha seçmemeğe karar ver ve bu isimleri unutma!...
Şenlik yapacak, bayram kutlayacak gün henüz gelmedi
*
5
T
% r
I
S


(;
8

t
a’
“a
j • ı
A
•c -
E

Şimdi her zamandan ziyade uyanık bulunsunlar ve tâdil tasarılarının, encümene ve Meclise geliş ve gidişinde çok hassas davransınlar! Pekerin Basın kanununu tâdil ettiği meydandadır..

"Vatan,, ın son günlerdeki sinsi neşriyatı



/
Daha şimdiden Ankara kaynaklı bir telgraf Polis Salâhiyet Kanununda yapılacak tâdilin cüz’î olacağını ve seçim kanununda ise me\ c id hükümlerin tavzih edileceğini bildiriyordu Halk Partisi, şu yurda, öz- |
lediği Demokrasi ve hürriyeti öyle damla, damla, katrc, katre vemıek ister gibi davranıyor ki insan bir zümrenin bütün bir milletin arzu ve isteği-■e karşı bu kadar kayıdsız ve haşin davranabilmesine bir türlü imkân ve ihtimal vermiyor.
Düşünün bir kere: Bir memleket halkı seçim masunluğu teminini istiyor da bunu bile yirmi beş yıl cumhuriyet idaresinden sonra vermek için binbir naz ve niyaz karşısında Partili bir smda gizli aını kabul İd: «Eğer ve yeni kanuna sokarsak böylece şimdiki Meclisin meşruiyetini tehlikeye düşürmüş olunız.»
Çeyrek asır S oh ra uykudan n-yanmak istemeğe meyleden bir artı çoğunluğunu hayırlı ve iyi bir adım atmaktan alıkoymak için bundan daha kötü bir tezvir çaresi bulunabilir mi? Bütün yur d d aşlar ve Demokrat Parti kurultayı seçim kanununun değişmesini mazideki tecrübelerin acı ve fena olduğundan dolayı istemektedir. Seç menler sandıklara attıkları reylerin atıldığı gibi çıkmasını temin etmek endişesile çırpınmaktadırlar ve Demokrasinin alfabesi reyin emniyetidir. Başka türlü düşünmek, çok dar ve şahsi kaygu-larla hareket ederek, ne bahasına olursa olsun, hattâ memleketin arzusuna rağmen bile mebusluk sandalyesinde oturmağa devam etmek hevesinin açıklanmasından başka ne mâna ifade eder?
Çeyrek asırlık müddetten kat’ı nazar, Demokrasilerin cihan harbinde galebesinden sonra bizde uynanan Demokrasi hevesine kargı Saraçoğlu Şükrünün ve Reeeb Pekerin çıkardıkları engeller bir göz önüne getirilsin, o zaman bu iki zatın şu yurdun terakkisine mâni olmakla ne kadar bududsuz fenalıklar yapmış oldukları kendiliğinden sabit olur.
Üç yıldır hep bir nokta etrafında pervane gibi dönüp dolaşıyoruz: Seçim hürriyeti, söz ve yazı hürriyeti, polis salâhiyet kanununun zedelediği ferd ^ürriyeti... Bu en ibtidaî hakları ele geçirmek için zavallı Demokratlar Hürriyet Mizahları mı akdetmediler, Meclisten çekilmek tehdidleri mi savurmadılar? Bir iki gazete sütunlarını sırf bu dâvaya mı hasretmediler ? Halbuki bu kadar basit bir gayenin elde edilmesi i-çin bu.kadar nefes tüketmeğe ve (Devamı Sat, 3; Su., 4 de)
Halk Tartısı, şu yı lediği Demokrasi XvIa rluınlo
kalıyor. Hattâ Halk mebus parti konuşına-rey ve alenî tasnif esa-ettirmemek için demiş biz bu şekli kabl eder
8

(
ile karşı karşıyayız
damgası
Dûn şehrimize gelen Celâl Bayar ve Refik Koraltan Köj) rüye çıktıktan sonra
Bayarvç Koraltan şehrimizde

I
••
Bütün bu velveleli neşriyatın tek sebebi 180 derecelik dönüşlerin tabiî bir neticesi olarak satışı artırmak ve gevşeyen rağbeti çoğaltmaktan ibarettir
Önüne gelene Komünistlik
Artık tamamile anlaşılıyor ki, son günlerde her tarafta bir kızıl heyûlâ gören, bunu bir umacı gibi umumî efkânn önünde oynatıp, duran ve Demokrat Partiye men-sub bir il idare kurulu başkanının istifasında bile bir kızıl parmağın esrarengiz hareketlerini sezip halk arasında marazî bir ruh hale-
II

ti yaratmak istiyen «Vatan» gazetesinin bütün o neşriyatı, esaslı delillere, istinad etmemekte ve tıpkı mahud «Atlattığımız tehlike» meselesinde olduğu gibi bir takım indî muamelelere ve şuradan, buradan toplanmış haber kırıntılarına dayanmaktadır.
(Devamı Sa., 6; Sü., 1 de)
II
r
Trakya ve
Edirne dâvası
Yazan:---
Ş. T. Şehidoglu
«IFevrlm» mİ ?—--r = «komedya »mı Yazan:
‘•J
Prof. H. Nimetuliah (
------------------j


• 1
Demokrat Parti vilâyet kongresi yarın toplanıyor


-
Celâl Bayar D. P. İstanbul teşkilâtı ileri gelenlerlle dün temaslara başladı, II kongresinin Öner hâdisesi dolayıslle çok heyecanlı geçeceği umuluyor
i D. P. Genel başkam Celâl Ba-yar, beraberinde D. P. genel İdare
’ kurulundan Refik Koraltan, Kütahya milletvekili İhsan @erif olduğu halde, dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiş ve istasyonda D. P. ileri gelenleri, ida re heyeti âzaları, bucak, ocak ve ilçe başkanları tarafından karşılanmıştır.
Celâl Bayar, kendisi ile istasyon

Sümerbank U. Md. lüğünün Garib Kararı
IMühim bir rapor ( ---o--
! General ^uchinleck
da ve vapurda görüşen bir muharririmize, şunları söylemiştir:
«— îstanbula, cumartesi günü yapılacak il kongresinde bulunmak üzere geldim. Kongreyi yakın dan takib etmek lüzumunu duymaktayım. Bu arada, D. P. İstanbul teşkilâtının ocak, bucak ve ilçe lerdeki faaliyetleri hususunda da temaslarda bulunmak arzusundayım. (Devamı Sa., 5; Sü., 1 de)

O— - - ■ f
Hikmet Bayur, Kenan ( öner hâdisesi dolayısiie? mühim bir makale > neşretti.. ş
Ankara: 15 (Hususî) — Bugün kii Kudrette Hikmet Bayur, Demokrasi vaidleri ve bazı şaşırtma denemeleri başlıklı makalesinde: 9on zamanlarda önüne gelene boluna gitmiyen bir komünistlik damgası vurulduğundan şikâyet et mekte ve ulu orta komünistlik damgası vurmanın düşman politikasına yarıyacağını söyliyerek ma kalesine şöyle devam etmektedir: «öyle anlaşılıyor ki bazı taraflar Demokrat Parti ile Öner arasında ki anlaşmazlığın bir kavgacı atışmalar biçiminde ortaya dökülmesi (Devamı Sa., 5; Sü., 4 det
Yemen kralı İmam Yahya vefat etti
942 sıralarında Ingilte-renin harb durumunu • * • ’
Tûrkiyenin vaziyetini açıklıyor
General Auchinleck
tan
Londra: 15 (AP.) — 1940 *842 ye kadar Ortadoğu kuvvetlerine başkomutanlık etmiş olan
'Devamı Sa., 6f Sü., 3 M
Celâl Bayarın beyanatına ait yanlışlığın tavzihi O. Bayan», dünkü sayıinızda çıkan baygnatında, birinci aayf,. dahi başlık, aalaven «Bu gibi h6.-dieelere acbeb olanları teşhir ötmek mecburiyetindeyiz» şeklinde dizilmiştir. Cümledeki «tefhk- k#' İlmesi «te(his» olacaktır^ dÜteltir özür dileriz.
Sol temayüllü hocalara aid karar hakkında
İh rac edilen Hocaların itirazları Üniversitelerarası Kurulda görüşülerek kafi bir neticeye bağlanacak
(Hususî) — Üniver tarafından sol tema hakkında verilen ih yankıları devam et-
Ankara: 15 site senatosu yüllü hocalar raç kararının mektedir.
Üniversiteden çıkarılan profesörler, kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde karar aleyhine Üniversiteye müracaat edebileceklerdir. Bu takdirde itirazların tetkiki için Millî Eğitim Bakanının başkanlığında Üniversite rektör ve dekanlarından müteşekkil olan 20 kişilik Üniversiteler arası kurul toplantıya çağrılacaktır. Ku rulun bu hususta vereceği karar kat’î olacaktır.
Milli Eğttbn Bakam R. Birer
Memur primleri âni olarak kaldırıldı.
Bu paraların yalnız müdür ve müşavirlere hasredilmesi de ayrıca teessür uyandırdı
Gösterdikleri randıman ve muntazam çalışma göz önünde bulundurularak bilumum İktisadî devlet teşekküllerinde çalışan memurlara prim olarak muayyen nisbette bir para verilmesinin hükümetçe kabul olunduğu malûmdur.
Yakın zamana kadar bütün İktisadî teşekkül memurlarına veril mekte olan bu primler bundan
• •• •
bir kaç ay önce Sümerbank umum müdürlüğü tarafından durdurulmuş ve bunların yerine bu primlere mahsuben memurlara avans vorilmiye başlanmıştı.
Gerek Sümerbankın diğer tesis leri gerekse şehrimizdeki iplik dokuma müessesesi memurlarını müşkilât içerisinde bırakan bu hal (Devamı Sa., 5; Sil., 4 de)
İş başa mı düşdii?
Amerika ve Rusya
Amerika Millî Savunma Bakanının dünkü mühim izahatı
dHlç bir nvenddıet utıua niyaaî dDnyöyı fethetmesine
Vaşington; 16 (AF.) — Bugün Avrupa kalkınma programı hakkın da ayan meclisi dış münasebetler komisyonuna İzahat veren harbiye bakam Kenneth Royail, yardım programım^ onaylamnaması halin*
ideolojinin kuvvet istimalde müsaade edilmemelidir.»
de; mecburî askerlik hizmeti usulünün kabulü zarureti hasıl olablle oeğini beyan etmiştir.
Komisyon başkam Vandenbergle Ayan üyesi Cabot Lodge'un sorula-(Devamı Sa„ 5; Sü., 3 de)
•^4 E **' '^r »T
Yemen Kralı İmam
15 (AA )
Müteveffa
Kahire; kirnıdarı imam Yahya ölmüştür.
Kahire; 15 (A,A.) — Bu akşam Kahlreye r*len haberlere göre, Yemen kralı İmam Yahya; vefat etmiştir. Kendisi 85 yaşında idi.
Yemenin başkenti Sana’da yeni bir meşrutî hükümet tesis edilece ği bildirilmektedir.
Yahya|
Yemen hu
stanbulun ilkokul öğretmenleri artık ev bark sahibi oluyorlar. Yapı sandıklarının uınumi merkezi her sene 300000 R' ~
lira tahsisat verıno- ULUNAY gı kabul etmiş; bu- | __________________________ |
rında yapıldığını kabul edolıın. Vazifesi Çubukluda olan bir öğretmen her pın o kadar yolu tepebilir mİ? Vt zahmete Kaldı ki
öğretmenleri

neden bu ı kanansın.
i ilkokul
İlkokul öğretmenleri
itibaren maaşlarını umumi büdceden alacaklar
Ankara: 15 (Hususî) — Meclisin yarınki toplantısında Millî E-ğitim Bakanı ilkokul öğretmenlerinin maaşlarının umumî blldceye alınması hakkında hazırlanan ta-a&rının bir an evvel Meclisten çık-(Devarra Sa., 5; Sü„ 4 de)
nıınla belodiye hudııdları içinde ev ynhud apartmanlar yapılacakmış.
Öğretmonlorın gözleri aydın olsun; darısı diğer memurların başına... Yalnız burada bir mes’ele var. Bu evler «Öğretmen evi» mİ? Yoksa (öğretmenin ovb mi?
Zira arada fark büyüktür, o Öğretmen evi» olursa memuriyeti İstanbul bolodiye hududları ıçındo olan her ög retmen hu evlerde ikamet hankına ma İlktir. Öğretmenin evi olunoa iş değişir; o zaman ov sahibi olur vo ister u-turıır, ister kiraya verir.
Her iki şekilde do mes’elonın iyi vo kötü tarafları vardır. Hu eögretmcn ovlcrl» nerede yapılacak? Ru İşle alakadar olanların çoğunun arzusuna göre bu ınoskenler apartman tarzında yapılacakmış; apartman tarzında o-lunca ikamet toplıı bir hafifedir. Evlerin meselâ Kâğıthane sırtla-
çok candan Günün bil*
yo-
çocuklarla çok yakından teınas mecburiyetindedir, ıneın kaç saatim —ov halın için la sarfeden bir ö&rotnıenden umulduğu kadar istifade edilınoz.
Öğretmenin malı olan bir evin do dı&orlorı ile beraber bulunmasına hiç lüzum yoktur. O zaman bu meslekte bulunanlar bahadan kalma arsaların üzerine bir bina kondururlar.
Halbuki bunun en doğrusu ilkokulların ya bitişiğinde ya pek yakınında birer öğretmen ovi inşasıdır, o zaman bu meslek erbabı bir dereceye kadar buhrandan kurtulmuş olur.
Hepsi iyi... Fakat iş artık başa mı düştü? Her meslek erbabı böyle kendi göbeğini kimdi keseoekse bu kadar teşkilâta ne lüzum var? İstanbul vilâyeti ve belediye ne yapıyor?
Demek bütün buhranları biz kendi* (Lütfen tayfayı çeviriniz/
SAYFA:2
YE Nt SABAH
ç

16 OCAK 19H
İzmir Iştiklâl Mahkemesinde neler gördüm?|
OkUYUCU
i
î
Atatürk’e suikasttın tafsilâtı ve içyüzü
UİYORki
!



a
4>.|
• 1

-
3


t •t-
ratan
— Bir otouıçtyl kazası olmuş -tu. Ondan bâiıisdir.
— Bak ne diyor: cŞimdi meşguliyetim gazete okııyuy Aokar$-daki gürültülere gülmektir» ne dersin?
— Yazmış ehemmiyet vermedim.
— Bu moktub 18 Teşrinisani 340 tarihlidir.
— Efendim Doktor Nâzım le yazmış. Ehemmiyet venpedüav Ehemmiyetli bir şey ol$fi, korkacak biı şey olsa yulardım.
— Demek bu ehemmiyetsiz o-lanlanndan?... Evrakınız arasında diğer bir mektub var?
— Okumadığım için neye aid ol duyunu bilmiyorum. Asım beyden olduğunu imzasından tanıdım.
— Okumadığın halde sana aid olduğunu nereden biliyorsun? Adres Doktor Tevfik beya diye yazılı.
— O halde bendenize olacak.
— Bir risaleden bahsediyor, diyor ki: vMalûm olan risaleyi teşrifinizden sonra bir iki kere aldım. Sonra almadım > diyordu.
— Bilmiyorum bir gazete vardı; o olmasın.
— Bir binaya taşuıdığmdan bah sediliyor.. Ziya mektub da var?
—Evet Berlin rinden; bilâhare misti.
İşlerini tanzim
kat muvaffak olamamış, bejden bir tavsiye istiyordu.
— Bir teşebbüste tmlundun mu?
— Hayır, pederinden Berliae gittiğini, oradan da Afgana gideceğini öğrendim.
— Galib Kemali beyle görüşüyor musunuz?
— Akrabamda ndar çoktanberi görmedim.
— Tam zamanında lntilıabata istiyor..-
— Verdiğim cevab böyle işlerle meşgul olmadığımı bildirmek olmuştur.
— Şimdi sana söyliyeyim: Kara Kemal beyin yanma devam edersiniz, kazan kaynar, Terakkiperver fırka teşkil olunur; Ziya Flur-şid, Hafız Mefamed gelir, suikasd hazırlarlar; diğer taraftan sen bir şey bilmesin! Bımlar bir taraftan Terakkiperver fırkayı teşkil eder lerken diğer taraftan suikasdler hazırlarlar, sen şahsen belki alâkadar değilsin, fakat malûmatın olması lâzımdır.
— Sizi temin ederim ki alâkadar olmadım, bilmiyorum.
ilamdi Babanın muhakemesi
Burada celseye nihayet verilmiş, üçüncü celsede Hamdi Baba muhakeme edilmiştir.
Reis — Ne vakit lttihad ve Terakkiye intiaah ettin?
— İlk Jön Türkler yok mu, o zaman intisab ettim, ilk önce Terakki ve lttihad idi sonra lttihad

o?
Tefrika No. 146
ve Terakki oldu,
— Tahsllip var mı?
— Var, ilk iptidaî tahsilim var dır, Siliatrede.
-v- Sçn mebus da oldun?
t- fivot Bagdad mebusu oMum.
— Heyeti morkeziyede bulundun my?
-r* Jetapbul heyeti merkeziyesin de bulundum.
— iaşede bulundun ışu?
-ç- Katiyen... İaşenin katiyen muhalifi idim.
— Ne djy j.
— îttihad ve Terakkinin bu işle meşgul olıpasından.
— Şirketlere girdin mi?
— Ha.nr, yalnız Millî Mahsulât şirketinde elli hissem vardır.
— Şirket hissesini sen mi verdin. Kemal ı^ıi verdi? .
— Kasadan verdilr, sonra ben ödedin?-
— Cidali Millî de lstanbulda mı idin?
— Orada çalıştım.
(Devemi var)
Emiû diye bir
sefareti kâtible-Ankaraya git-
etmek üzere. Fa Kemal
intihabattın hararetli size mektub yazıyor, işaret için mütaleanızı Ne cevab verdiniz?
Armatörler memnun olmadı
-----o ----
Dileklerinin Ulaştırma Bakanlığınca geciktirildiğini ilen sürüyorlar
----o—
Ulaştırma Bakanı Şükrü Koçak’m bir gazeteye verdiği beyanatın Armatörleri ilgilendiren kısmı, armatörler arasında hiç de iyi karşılanmamıştır.
Sekiz ay kadar evvel Bakanlığa müracaatla, Türk limanları arasında posta seferleri yapmak hakkının tanınmasını ve gemi tedarik edebilmek İçin kendilerine yardım yapılmasını istiyen Armatörler, Bakanhk tarafın dan, kurulacak olan 10 milyon lira mütedavil sermayeli «Deniz Maritim* bankasının mahdud faizle Armatörle re kredi açılacağı ve Amerikan gemi inşaat firmaları nezdinde kendilerine kolaylıklar temin edileceği bildi-riLnuştt.
Fakat aradan sekiz ay geçmiş olmalına rağmen bu vaidlerin hâlâ söz de kalması ve fiiliyata intikal etmeyişi, Armatörleri müşkül mevkide bı rakmıştır.
Armatörler, kendilerine yapılan vaidlerin, bir an evvel fiiliyat sahasına konulmasını istemektedirler.
- - — ■
T. B. Yüksek Eko-Demeği tarafından, gazinosunda, bugün a kadar bir çaylı
Tüksek T icar etlilerin çayı ve Avrupa gezisi
Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulunun 65 inci kuruluş yıldönümü mü nasebetile M. t. norai vo Ticaret Taksim Belediye saat 14.30 - 19
toplantı yapılacaktır.
Bir sömestr tatili içerisinde Fransa ve Belçikftda tedkikler yapmak Üzere ayni derneğe mensub bir talebe kafilesi sigorta riyaziyesi profesörünün başkanlığında yakında ha-reket edecektir.
İş başa mı düşdü?
(Baştarafı 1 incide) miz halledeceğiz. Et buhranı mı var? Cazeteoiler hemen bir sandık kuracaklar. Erzuruma bir vekilharç gönderecekler... Oradan meslek mensublarınt idare edecek kadar koyun getirtmek çaresini temin edecekler.
Kömür buhranına karşı da meselâ belediyo memurları bir sandık kurup birer taka kiralıyarak Zonguldaktan kömür getirtmek çaresine baş vuracaklar. Yağ buhranı olursa Urfaya... Zeytinyağı için Ayvalığa vekilharcı saldıralım.
Böyle şehir hayatı olmaz. Hayal bu şekle dökülürse o zaman herkes yavaş yavaş halı adaya düşen «Roben* son» a döner.
Koyun besle... Südüaü* ıç9 yününü eğir... Kelen ek, gömlek doku... Buğdayı öğüt, ekmek yap.
Asıl bu buhrantarM uğraşmaları gerekenler ne olacak?
Biraz fan taziyeyi bir tarafa bıraksak da şu buhranlarla iazımgeld.ğl gibi uğraşsak başa çıkarız gibi geliyor. Çünkü hor gün gazete sütunlarını işgal eden marazın ne olduğu anlaşılmıştır. Devası da esatirdeki (Nûşdâ-rü) gibi tedariki güç bir t(usne değil-d.r; biraz teşkilât ile yerinde sarfolu-nan himmet kdîtdırl



Belki bulmak ta istemiyordu. Gene kızı his bağlarından ta* mamlle kurtulmuş bilmek on* da da tuhaf ve karıcık duygular yaıatmak idi. Bir gün saadete ina-* ıııyor. umuyor, bekliyrr... Bir başka gün ümidsı*/4k ve karanlık iç’.ıdo btnanp uyuşuyor... Kâh no olursa olsun, kati bir kararla /tidaya hislerini açmak istiyor., kâh bu karış.k fakat büsbütün Unüd kırıcı olmıyan vaziyeti devam ettirmeği *trclh ederek övünüyordu.
Bur dan başka, bütün tu hislerini ve hâdiselerin üstünce utan ve bir vehim mi, hakikat mİ olduğunu hcj nüz tamamile kestiremsd’ği halde oır-n cesaretini kıran, onu korku ve dehfet içinde bırakan biışey daha vardı. Metin, bir isim vermekten çekindiği bu şeyi kendisinden başka bir kimsenin, helo Verdanın anlamasından, görmesinden korkarak halecan içinde titriyordu. Onu Ver-daya hislerini söylemekten meneden başlıca kuvvet de belki bu vehimdi.
Vehim mİ? Keşki öyle olsa! Mo-tin bunu nasıl temenni ediyordu! Kendisi için, Verda için, fakat ayni zamanda, hattâ belki de herşeyden evvel, çok sevdiği ve saydığı amca, sı için...
Bu mutlak bir vehimdi... Metin onun Verdaya bakışlarında, hele L klfil birlikte bulundukları sırada onları süzen gözlerinde çok acaib ışıklar görüyorum sanıyordu. Belki ya-
43 seneli kbir emeklinin feryadı Büyük Millet MeolieİBİB 22.12.947 tarihli oturumunda milletvekillerinin maaş ve yolluklarının arttırılması kanununun kabul edildiğinin er tosi gün çıkan gazetelerden öğreniyoruz.
Ayda 685 lira maaş vo ayrıca da aylık olarak 100 Hra da mesken bedeli alan ve dev let vasıtalarında paso İle seyahat eden bir Vekil bu şü-uün bayat şartlarından şikayet ederse biz emeklilerin feryadı iiğaıı etmemesine im kân var mıdır?
Ben 320 yılında topçu nıek tebindeıı çıkmış ve 93‘2 yılında ordudan ayrılarak emekliye ayrıldım. Badehu 938 ta rrlıinde enıekU olarak tekrar orduya alınarak muhtelif şube reisliklerinde ve en son hava haber verme teşkilâtında çalıştım. Bugün bu mesailerim de eklenerek hizmeti â-hire zammı dahil olduğu halde ayda 133 lira elime geçmektedir. Çocuk okutmak zo runda olan benim gibi dünyada bir dikili taşı olmayıp kira ile oturan bir ailenin bu kadar para İle geçinmesini düşünmek bile bir fuciadlr.
ömürlerinin en verimli devirlerini bu millet ve devlete harcamış olan bizler çeşitli kanunlara göre muamele görmekteyiz. Yurdıı en İleri milletler seviyesindeki kanunlarla idare etmeyi şiar İttihaz eden lıükûmet-lu bu gay rıtabiilıği ortadan kaldıracağını umuyorduk. Çünkü Maliye Vekilinin beyanatı ve vâki neşriyat bu husustaki aksaklıklah giderecek tasarıların hazırlandığını tebarüz ediyordu. 948 yılı geldi fakat bizi biraz olsun bir refaha kavuşturacak kanun yine se-rab oldu. Hakikat olan bir şey varsa o da milletvekili maaşlarının artmasıdır. Bizi kim düşünecek, ne vakit düşünecekler. Yoksa halimizi (Brıliyecek kimseler yok mu? Ey erbabı merhamet ve şefkat...
Çorluda emekli binbaşı Ragıb Albtıiak
Sağlık Bakanlığının mühim bir kararı
-------o--------
Âcil vak alar için hantahaneler-de lıazır ekipler bulunacak
- — -Az- ——
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bütün tilere, bu arada İstanbul, Sağlık Müdürlüğüne gönderdiği bir, tamimde kaza, yaralama gibi haller de hastaları hemen tedavi edecek, icabında kan verecek tevekküllerin süratle ihdasını istemektedir.
Bu gibi âcil vak’glar esnasında, resmî, hususî hastahanoler, yaralıları derhal tedavi ve ameliyat edecek ve bu işlor içüı lüzumlu malzemeyi bulunduracaklardır.
Her hastahanede bu gibi vak’alar İçin beş yatak bulundurulması mecburî tutulacaktır.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre, Anadolu oihetinde Haydarpaşa Kümüne hastahanesi, İstanbul cihetinde de Beyoğlu hastahanesi bu gibi vak alara tahsis edilmiş bulunmaktadır.

Aksu vapurundaki kaçakçılık hâdisesi
(

Temyiz, Beşinci Şube Müdürü Süleyman Sargut ile Başkomiser İhsan Savar hakkındaki beraet kararını bozdu
Ağustosun 25 inde Akdeniz aefe-1 rinden dönen «Akau» vapurunda nü easif bir hâdise olmuş, Emniyet Mü. dUrlüğü p&s&port dairesi başkonııse-rl İhsan Suvar ile polis memuru Zatoı Necibuglu vo Şükrü İnan aded bavulu gümrük muayenesinden kaçırmışlar ve Emniyet 5 lnoi şube müûürü Süleyman. Sargut da bavul* hırın kaçırılmasına emir vermek au-retile tavassut etmişti.
O zaman gümrük müfettişi B. Ca-vid ile polis memurları arasında bir mücadele olmuş. Bu hâdisedoa dolayı Süleyman, İhsan, Zafer ve Şükrü
aleyhlerinde dâva
Yapılan duruşma üllerinin kifayetsizliği yüzünden mah keme beraet kararı varaışti. •
Aradan iki ay geçtiktin sonra Yar gıtay dosyayı incelemiş, karart Em-1 hiyet Müdürlüğü 5 üıot şube müdürü Süleyman Sargut di başkomiaarl İhsan Savar aleyhin» bozmuş ve di. ger iki polisin beraetini. tasdik etmiştir.
Mezkûr dosya dün, İstanbul Milli Korunma savcılığına gönderilmiş ve yeniden dosya açılmıştır.
•tdmıştı. dOGUR'la., suç
de-

ADLİ YEDE
Maskeli bir mücevher
hırsızı
FaZi konağının arkasındaki Uluğ apartmanını soydu
Evvelki akşam Nişantaşında VaH konağı caddesinde bir apartman soyulmuştur. Bu, Amerikanvâri hırsıS lığııi mahiyeti şudur:
Vali konağının arkasındaki Zafer sokağında 49 numarada «Uluğ», a-partmanının 3 numaralı daircaino evvelki akşam eli tabancalı maskaU bir gene anahtar uydurmak sureti* Ig girmiş ve evde yalnts başına bulunan hizmetçi Taaibeyi tehdid etmiştir. Meçhul soyguncu 6 dakika i* çorisinde dairenin bütün odalarındaki kıymetli eşyaları, mücevheratı a-Iıp kaçmıştır.
Vak'ayı müteakib karakola koşan hizmetçi, hâdiseyi anlatmıştır. Eabt* ta cüretkâr hırsızı şiddetle aramaktadır.
8ir otomobil kazası i
Dün saat on ikiyi otuz beş geçe Kabataştan Tophane istikametine gt den (1309) plâka numaralı bir hususî otomobil Sah pazarında Güzel Sanatlar Akadomisile Edebiyat Fakültesi arasında âni surette dnüne çıkan bir adamı ezmemek için fren yapmış ve direksiyonu sola kırmışsa da arabanın adama çarpmasına mâni olamamış ve araba da bütün hı-zile oradaki tramvay direğine çarpmış ve ön tarafı hurdahaş olmuştur.
Otomobili idare eden zatla yanında bulunan arkadaşı bu müaademâ, dc ağır surette yaralanarak tedavi altıne alınmışlar, henüz sefere çıkan ınücedded arabanın ankazı da kaldırılmıştır.
ve cam imalâtçıları köınürsüzlü/cten şikâyetçi ve Cam imalâtçıları, dün Bölge Sanayi Birliğinde kendi arşlarında hususî bir toplantı yapmışlardır.
Bu toplantıda imalâtçılar, kendilerine verilen kömürün azlığından ve ham madde kıtlığından şikâyet etmişlerdir.
Bölge Sanayi Birllğlnce tesbrt edilen dilekler, İktısad Bakanlığına blj dirilecektir.

I
MÜT} FEKRİK
Yeni Rumen Baş konsolosu geldi
Doktor Kriçan yıkında Ankaraya gidecek
Romen başkomotemu M. Triffon’un yeni Cumhuriyetti hükümetin dâvetine icabet ettiğini ve Trar.allvanya vapuru ile Rom an yaya gitmek üzere memleketimizden ajmidıgıtu evvelce bildi rmlftlk.
Yeni cumhuriyetti hükümet tarafından Başkon.so’oatug'i tayın edilen Dr. Kriçan, dün Tmnaüvanya vapuru İle şehrimize y-dmiştir.
Dr. Krişan, Konim elçimi M. Moi-silil ile temaslarda bulunmak üzere Ankaraya hareket edecektir.
---------o- ■■ ---
İzmit seferleri baflıyor iki yıldanbeıi tntfl edıVm İzmit »aferleri, DenisynUarmj( 2' Ocaktan itibaren tekrar yapı ün u. kararlaş-tinim ıştır.
Bu seferler muvakkaten, haftada bir defaya mahsus oln ak ıze-e Kemal vapuru ta raf 'ulan yıy tacaktır.
PEK YAKINDA.
T. A. O.
Galetada,Bankalar Cad( daaindeki Market bina* sı od a her türlft banka hizmetlerini sayın halkımızın emrine İma de tutacaktır
I
Aşk ve his romanı
mlıyordu... Hayır, mutlak yanılıyor du. Verdanın bir baba saydığı, baba kadar sevdiği bir adamın... Elli ya* şırçda... Böyle bir şeye imkân yok..« Fakat nedon onun gözleri karşı* fiinda Metin Verdaya yaklaşamıyor, manyatize olmuş gibi donup kalıyor? Bu tereddüdü yaratan kendi vehmi olmalı... Yokaa, zavallı büyük sanatkâr için ne feci bir vaziyet olurdu! Bir tarafta henüz on sekizinde bir kız., ötede...
Bunları düşünmemek, tahlil etmemek daha doğru olurdu. Metin görüyorum sandığı bu acaib şeyler! görmemeğe çalışmalı... Bunlar beL Id de titiz muhayyilesinin icadlan, öyle amma, zavallı amcasına da acımamak elinden gelmiyor. Onurt yanında kendisini Adeta kabahat iç* lemis sayıyor.
Kabahati? Gençlik!

Fakat en büyük fırtına Verdanm varlığında kopmuştu. Bölendin lıa-
Miîlî Piyango çekildi
Yüzbin lira 227933 numaraya çıktı
D
Muazzez Tahsin BERKAN
karat dolu sözleri ve içinin kinini dökmek için söylediği cümleler gene kızı karışık bir takım meselelerle karşı karşıya bırakmıştı. Bunlardan birincisini dost Metinle uzun uzadıya münakaşa ettL
Mottn onun dünyaya gelişindeki hususî vaziyet üzerinde durmak bile istemiyor, bu aile faciasından bahsederken bunu sadece bir acıklı aşk macerası olarak görüyor ve bunun Verdanın cemiyetteki mevkiine her hangi bir şekilde toslr edomiyeceği kanaatinde olduğunu söylüyordu. Halbuki o, Verda, Kadri ye Hanımın onu resmen evlâd etmesine, Berksoy adını taşımasına rağmen yine de cemiyetin bunu normal saymıyacağtnı zannetmekte idi. Bu şübhcı Bölendin dudaklarından dökülen zehirden sonra büsbütün kuvvetlenmişti. Gerçi Verda anasının namussuz bir kadın sayı lam ı yacağına inanıyor, onu bllû. kls zavallı bir aşk kurbanı olarak kabul ediyor ve bu tanımadığı ana-
yı, yine tanımadığı bahasîle birlikte kalbinin derin ve sıcak b*r köşe, sinde yaşatıyordu amma bu 3evgl onun hakikati görmesine mâni olamazdı: o, Darülâcazj kapısına bırakılmış bir çocuktu.
Zavallı on beş günlük çocuk, dünyayı ve insanları anlayacak bir kabiliyette olsaydı mutlak kundağını yırtarak anasının arkasından koşacak, ona:
—- Dur! Bani dttşünr Beni merhametsiz İnsanların kucağına fırlatma! diyecekti.
Bu düşünceler Ver dayı için için sararken istikbale aid emelleri de gittikçe sarsılıyordu. Bu şartlar İçinde onun bir erkeği serbestçe sevmesi nasıl mümkün olabilirdi ?
Bölende karşı olan duygusunun ca?k> olmadığına arhfc tamamlle inanmıştı. O büsbütün, başka «ir his olmaü idi. Fakat aşk ııeydl ? Nasıl şeydi? Bunu anlamak ve tat u«k istediği halde sekmekten korkuyordu
Al

Millî Piyangonun 15 Ocak keşidesi dün saat 14 tc Ankara Scrgievln-do çekilmiştir.
Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralan aynen neşrediyoruz: 100.000 LİRA KAZANAN
NUMARA
227933
50.000 LİRA KAZANAN
267571
S0.000 LİRA KAZANAN
257228
10.000 LİRA KAZANAN NUMARALAR
215319 257026 283973 317297 5.000 LİRA KAZANAN NUMARALAR
074591 094240 120301 151065 156187 222404 270679 321391 352655 374364 2.000 LİRA KAZANAN NUMARALAR
008102
193371
219146
270248 363257 398075
1.000 LİRA KAZANAN NUMARALAR
017617
067226
084587
145027 185563 201691 151820 271920 282594 319304 343988 379593
[her
Sütunlar arasında seyahatlerden
ünkü (Son Poıta», CallI 81-yarın Ankaradan şehrim» 2» hareket ederken gazetecileri?
konuştuğu sırada yaptığı demece haştrğî koymuş: «Mukavemet kırHdı>.
Fıkracı — Aınan azizim, r0. H. P.» nin sözüne o kadar güvenme! Malûm 1, Reoeb Peker de basın kanununu tadile kalkıştı idi de ne oldu? şekil eskisine rahmet okutmadı Ziya paşanın şu:
Pek rengine aldanma felek,
felektir;
nâsazı dönektir.
Zira feleğin meşrebi
NUMARA
NUMARA
»
Yani mı?
e*»ki
Vo ayni başlığın biraz altın-Bir pirzola üç lira!»...
000231
128973
217215
228675
361745
397517
070979
194040
222546
276984
386714
399204
109960
205400
223950
278437
390712
399363
113324
206871
225804
294673
393227
399674

ne kadar yerindedir.

' ,Her Oun de şu acaib ba»lılU.'r. rastladık: «İstanbul milyardeler şehri değildir.» da da î «
Fıkracı — İstanbul şayet bir ınilyır derler beldesi değilse bir pirzolayı üç liraya hangi babayiğit yiyebilir? Anlaşılıyor ki İstanbul bir milyarderler jefr riv olmasına rağmen bu milyarderler şohri olmıyan balde-dode ancak milyarderlerin yiyebilecekleri pirzola da bal gibi satılmak a. Hattâ ban «Her Gün» e daha tuhafını haber vereyim:
İstanbuida horkes geçim zorluğundan/ hayat darlığından bahsediyor anıma dünyanın en lüks taksilerinin de İstanbulda olduğunu dana çenlerde bir lemiyor mu
016200
055532
077009 130560 185390 200518 250011 269957 278688 313754 842365 379400
500 LİRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son dört rakamı (0559. 5768, 9200) ila nihayet bulan 120 numara beşer yüz lira.
200 LİRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son dört rakamı (1979, 3599, 6406 7707, 9331) ile nihayet bulan 200 numara ikişer yüz lira, 100 LİRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son üç rakamı (059, 620) ile nihayet bulan 800 numara yüzer lira, /,0 LİRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son Üç rakamı (109, 448, 554, 885, 982) ile nihayet bulan 2000 numara kırkar lira,
20 LtRA İKRAMİYE KAZANAN
' ' NUMARALAR
Son rakamı (25) ile nihayet bulan 400 numara yirmişer Hra,
10 LİRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son iki rakamı (21. 96) ile nihayet bulan 8000 numara onar lira,
5 LtRA İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR
Son rakamı (5, 9) ile nihayet bulan 80.000 numara beşer lira ikra* miyo kazanırlar.
-------______—
Trabzon postası yapılmıyacak Denizyolları idaresi tarafından görülen lüzum üzerine 17 Ocak cumartesi günü hareket etmesi lâzım gelen Trabzon postası yapılmıyacaktır .
019082
067525
085214
149824
193302
215409
254174
273675
288590
332795
349727
389350
045556 069668 098288 167287 194829 224634 259339 273705 293217 334460 354322 390354
051392 071132 114794 170152 197990 244828 261196 275232 298921 338761 361779 392781
sinema kralı idi?
A’
Akagiindüzle
bize
müjde*
Ankarada
nın çıkardıkları «Muşta» sayısında: ( Hikmeti Kertenkele lığı altında şu satırları okuduk; kının litresine bir lira zanı edecskier-miş! Ucuzla fırlarken söylenmişti: Yan lış yapıyorsunuz, denmişti de dinlememişlerdi. Haşmetli Tekel aksini idi a etmişti. Şimdi, acaba, nasıl bir esbabı mucibe ile fiyatları tvkrar arttıracaklar?» dadıkton sonra şu neticav^ varıyor: ( 3u memlekette, her nevi hareket ve fiil için makul sebeb bul-ınıya lüzum var mıdır?»
Fıkracı — Vardır: Bak milletvekilleri bile aylık ve yolluklarına zam kararı verirken ne güzel ashabı ınucrba buldular? Sen daha ikinci sayında böyle esmayı üzerine sıçratnııya kalkarsan günün birinde basıldığın mnı-baadan pasaportunu cime tutuşturduk ları gündür. Kendme gel Akacığım.

«Vatana da Fırdöndü centilmen A ılka ra dan telefonla müjdeliyor: «TurMi-yede, totaliterliğin tam çöküntüsü...-» Fıkracı — Aklınla yaşa e mı! Sana bakılacak olursa bölün millet parmak larımııa birer zil takıp gübek atmama gerektir. Amma velâkin ortada henüz va'd-i-va'ıdden başka bir şey bulunmadığı için şimdilik bir kaç köçeğn* zıp zıp zıplamalarına seyrediyoruz. İn* şaallah basın, soçım ve polis salâhiyet kanunları, milletin dilediği şekilde değişsin, o zaman bufer de siziere kakılır bol bol göbek atar, hattâ hora bit» teperiz.
bir nın
a r kaşa-ikinci » baş-: tKa-
Herse, onunla birleş-
dakikalar, sonu acı olursa olsun, sevgi
şimdi. Ya 0 da anası gibi talihsiz o-lursa! Ya, son dakikada, sevdiği a-dam ona «plç.!> mek istemezse*
Halbuki, La2 voya saadet, re
ilıtiyacile kalbinin bütün telleri titriyor ve bu teller gerildikçe geno kız ruhundaki derin boşluğu, bir sızı halinde, duyuyordu.

— öyle bir kıza senin gibi romantik ve pısırık bir âşık yakışır. Sen, yahut da Turhan denilen o şarlatan moruk...
Bölendin akıttığı bu zehir damlaları da Verdanın can damarına kadar sinmişti; bunu düşünmek istemiyor, bu cümlelerin gizlediği imaları, korkunç bir ihtimal gibi, zihninden atıyordu. Onlardan biri en yakın dostu idi. ötefti ise hocası... babası sayılırdı.
Fakat bir akşam, çok korktuğu bu ihtimal, bir şttbhe yılanı halinde ve birdenbire karşısında canlanıverdi.
Bir kış gecesi idi. Dışarıda titretici biı soğuk sokakları sessizliğe gömmüştü.
O akşam, doktor Ferdi ailesi yemeğe gelmişti Yemekten sonra Kad-ıiye Ve Sabiha Hanımlar altmışaltı oynarlarken Metinle Verda da bir bezik partisine girişmişlerdi.
(Devamı var)

«Tasvir» haber veriyor: vAmerika* daki Denizyolları hayeUenmız arasında ihtilâf çıktı.»
Fıkraoı — Acaba banlama yol har-01 ve ikamet masrafı olarak daha iz dolar mı verildi dersin? Taran yok, yakında Yusuf İjya Erzin ağabeğı kâyetçilerin dolarforım arttırmak ve ikamet müddetlerini uzatmak surerb le İhtilâfı hahü fasloyler.

«Cumhuriyet» de güzüme ilişti: is* tanbul Üniversitelileri dünkii kongr*-erindo ^AnkaralI arkadaşlarla Üniversi te kapısına kadar olan hareketlerinde beraberiz dediler.»
Fıkraoı — Verdan göge kadar hak* lan da var: Sunun mânası ben şahımı bir noktaya kadar severim, öyle profesör dövmekle, taksi ezmekte alış verişimiz yok demektir ve Türk dehkan-(ısma yaraşan da bu dur.
*
Vaki tine
1362
Rumi
K. sâni
3
FIKRACI
A
TAKVİM 4c
OCAK İM»
CUMA
u


Kasun 70 — AY 1 — GUN 16 j Ezani S.
2
7
9
12
Güneş
Öğle İkindi Akşam
Yatsı
İmsAk
Vasati
S. D.
22
24
52
06
42 ' I
39 12
7 12 14 17
18
5
D 17 19 47

37
35
>

1
Yunan harekatı
L SABAH


Bayaria Arka daşiarından Ricamız
——
Madam Ruzveit’in basına boyanalı
I

Çeteciler yer yer taarruzlarına devam ediyor ve püskürtülüyorlar
( “Ruılar, vurulmalı J kolay xayıf taraflar ? bulamamahdırlar zira V hücum «derler
> Vaşlngton; 15 (A.A.) — Reu
| ter: j
J Madaıib Franklın Roosevelt 5 I kadm gazeteciler rrülli klübün-S
de yapılan bir toplantıda şun î ları söylemiştir: f
» Birleşik Amerika, Rusyamnr Amerikayı her bakımdan çokC kuvvetli olduğunu kabul e|ti-r ği takdirde aynı dünyada Rus( ya ile barış içinde yaşayabi-f lir.» >
Madam Roosevelt, Birleşmişi Milletlerin vazifesinde muvaf- > lak olamıyacağı ve Birleşik A- ( merikanm Sovyet Rusyayı or- > tadan kaldırılması lâzım gel- C diği hakkında yapılan beya-S natları «hafiflik ve sathÎD ( olarak vasıflan^ırmıştır. >
> Madam Roosevelt, 200 mil- ( C yon insanı yok etmenin çok z 5 güç bir şey olduğunu ve gelişi t ( güzel yapılan bu gibi beyanat J z larm son derece teiıMkeli ol- Z s duklannı söylemiştir. >
? Sovyetlerle mükemmel bir iş * \ birliği yapabilmek imkânları o-> ç lup olmadığı Madapı Roose- c > velte sorulmuş ve Madam şöy > ç le cevab vermiştir: • (
1 (,Bıı biraz gecikecek bir me-> ? sele olmakla beraber, mum- f > kündür. Ruslar vurulması ko-t lay zayıf taraflar bulamama-> lıdırlar. Zira hücum ederler, ( Ruslar kuvvetten başka bir J şeye itibar etmezler »
Rumen Basımda
t
r
I

uşaklaştı
--------------— “Kurtarıcımız, hamimiz Sovyet Rusya...„
Bükreş; 15 (A.A*) — Anadolu a-İansmm özel muhabiri bildiriyor:
Rumen basını, bütün başyazılarında Bulgar delegasyonunun gelişini bahis konusu etmektedir.
Komünist partisinin gazetesi o-lan Scavtcia şöyle yazmaktadır:
Emperyalistler gün geçtikçe Bul garistan ve Rumanya gibi küçük devletlerin yalnız mütecaviz hareket ve şantajlarım değil, aynı zamanda harbi tahrik siyasetlerini de baltalıyacak kadar kuvvetli olduklarını anlıyacaklarchr.
Kardeşlerimiz Bulgarlarla bera -ber, kurtarıcımız ve sulheü inki -şalimizin hâmisi sosyalizm memleketi Rusyamn insaniyete çizdiği yolda yürümekteyiz. ' : ■£. \-
Sovyet Rusyamn daimî dostu ola rak ittifakımıza sadık kaldığımız müddetçe kuvvetli olacak ve ulaş mak istediğimiz gayeye, sosyalizme vakit kaybetmeden ulaşacağız. BİR BULGAR - MACAR MİS AKI
Londra, 15 (A.A.) — Yakın bir zamanda bir Bulgar Macar misa -kı aktedileceği tahmin edilmektedir- • ’ -’ r*1 * _•.
Budapeşte gazeteleri, Bulgar baş bakanının Macar başbakanı Dinn-yese yazdığı mektubu yayınlamaktadırlar.
Bu mektubda Bulgar başbakanı veni senenin; esasen dostane olan iki memleket münasebetlerinde ye ni bir gelişme sağlıyacağı, bu gelişmenin de bir dostluk ve^ karşılık b yardım anlaşmasına müncer ola cağı kanaatini belirtmektedir.
Türkîyeye aid mühim bir rapor..
Vaçington^ 15 (AP.) — Yardım
programile ilgili olarak Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan birinde, daimî bir ( sında beslemek zorunda kaldığı ve bu yüzden İktisadî gelişmesinin sekteye ug radığı işaret olunmaktadır^
Raporda, Türkiyenin, Mini Müdafaam irin yeniden ağır yükler altına girecek olursa iktisadi bakımdân daim zor bir duruma düşeceği ve bugünkü nazik iktisadi muvazenenin (Ic-ıhal kaybolacağı ayrıca kaydolun 'noktadır
atı Ijaporlardan dış tmlike karşı-Türkiyenin büyükı bir orda
Bir Yunan gazetesinin Markos İıttkûııteİİ hakkınclakİ ıııakHİesİ
Atina; 15 (A.A.) — Askerî rııah fillerden bildirildiğine göre, 3 taburdan ibaret bulunan ve ağır silâhlara malik olan bir çeteci gru-pu Naupactie bölgesindeki Aracho vaya taarruz etmiştir.
Bu şehirde bulunan hükümet garnizonunun çekilmiş olduğu söy lenmeklt beraber; alman son haberlere göre, hükümet takviye kuv vetleri âsi taarruzuna karşı koymağa başlamışlardır. BİR GAZETE MARKOS HAKKINDA NE DİYOR?
Atina; 15 (AA.) — Atina ajan
sı bildiriyor:
Yan resmi bir gazete olan Le messager d’Athenes, Sunday Times gazetesinin (Markos hükümetini anayasa metinlerinde ve siyasî lügatlerde karşılığı olmayan bir siyaset kuklası) tâbiöle vasıflandı ran bir makalesi münasebetile bu teşekküle Markos grupu demenin hakikate uygun bir tarz olacağını yazmaktadır.
Gazete, Markos grupunun teşekkülünün tarihçesini yapmakta ve o zaman Yunan hükümet ve basınının yaptığı ihtarları nazari iti -bara almamış olduklarını hatırlatmaktadır.
Messager d’Athenesse göre bu kuk
la hükümetinin kurulmasının man tiki sonucu ; Markos emrindeki Belgrad radyosu, âsiler için Sofya da iane toplanması, Macaristana kadar, âsilerin manen ve madde -ten desteklenmesi için girişilen pro paganda gibi peyk devletlerinin yaptığı gürültülü gösteriler olmuş^ tur. x ” //
Gazete; harbiye bakanı Georges Stratosun açıkladığı gibi, âsilere, Yunanistan'ın kuzey komşuları tarafından hattâ insan yardımının da esirgenmemiş olduğunu hatırla inakta ve yazısına şu şekilde son vermektedir:
Komünist tesanüdü inkâr edilemez bir vakıadır. Buna mukabil batı kültürünü bir kelime ile medeniyeti temsil eden komünist olmayan memleketler arasında he -nüz mukabil bir tesanüd mevcud neğildir.
Bu milletler yalnız bu grupu tanımamakla iktifa etmişlerdir. Bu ise sadece akademik bir aksülâ-meldir.
Yunanistanla dostane veya sadece siyasi münasebetler idame e-deıı bütün devletlerin ve Marko-su ve suç ortaklarını siyasî ahlâk namma mahkûm ettiklerini ne za man göreceğiz?
(Başıhakaleden devam) mürekkeb harcamağa ne lüzum vardı? Bunun için sarfedilen zamanlar heder olmuş değil inidir? Boşu hoşuna iki partiden de ne kadar enerji zayi oldu... Maanıafih bizce, bugün bile öyle şeıılik yapacak, bayram kutiıyacak giin henüz gelmiş değildir. Halk Partisi içinde menfaatleri tehlikeye düşen azınlık fakat tesaııüdlü kuvvet ila saıı Saka kabinesinin önüııe bin-bir türlü sed ve engel çıkarabilir. Sağ elile verileni sol ellle geri almanın yollarını dahiyane açmazlarla billur ve keşfeder. Tadil edilecek kanunların metinleri arasına öyle ihtirazı kayıdlar sokarlar ki, insan istenilen netice ile, kanun ile alınau netice arasındaki fark karşısında lâl ve mebhut kalır... Ke-
* ceb Peker matbuat kanununu tadil ederken öyle olmadı mı? Birdenbire eskisinden daha elim bir metin karşısında kalmadık ıııı? Onun için dünkü gazetelerde beyanatını üınldle okuduğumuz Celâl Kayardan ve arkadaşlarından rica ediyoruz: Şimdi lıer zamandan ziyade uyanık bulunsunlar ve tadil tasarılarının encümene ve Meclise gelişinde ve gidişinde çok hassas davransınlar. Ufak bir kelime, ufak bir kayıd, ufak bir virgül ile yine eski çıkmazlarda ve çukurlarda kalmamağa çalışsınlar... Baksanıza şimdiden Ankara kaynaklı bir telgraf polis salâhiyet kanununda yapılacak tadilin çok ciiz'i olacağını ve seçim kanununda ise esasen mevcud hükümlerin tavzihi bahis mevzuu bulunduğunu bildiriyordu.
Dağın İare doğurmamasına dikkat etıueli...
A. Cemaleddiıt Saraçoğlu
Meclisin bugünkü toplantı gündemi
Japil an son maaş zamlarına rağmen bir millet vekili ayrıca çocuk tahsisatı da istedi;
fakat sonra bu talebinden caydı
Bakanı Niğde milletvekili İbrahim Refik Soyerin yolluk kararnamesi ile emekli kanununun değiştirilme si hakkındaki sorusuna; içişleri bakanı; yine İbrahim Refik Soyerin memurlar ve memurini muha-kemat kanununun hakkındaki
Bakanı da Rize
Kurtuluşun son beş yıl içinde yurd da yanan resmi ve özel
Milli Eğitim Bakanlığı yapısı yan-
gım hakkındaki sofusuna cevab ve recektir.
Yann konuşulacak tasarılar ara sında ise Erzurum milletvekili Veh bi Kocagüneyin ceza kanununda değişiklik yapılarak nikâhsızlar ve yakın akrabaları arasında cinsî münasebette bulunanların cezalandırılması hakkındaki tasarısı var -dır-
Ankara; 15 (Hususi) — Geçenlerde milletvekilleri tahsisatlarına yapılan zamdan sonra Niğde milletvekili Hüseyin Ulusoy memurlarda olduğu gibi, .çocuklu milletvekillerine de çocuk zammı verilme sini teklif etmiş; fakat bilâhare meclis başkanlığına verdiği bir ö-nerge ile teklifini geri almıştır.
Meclisin yarınki gündeminde Yoz gat milletvekili Ahmed Sungurun öldüğüne dair Başbakanlık resi ve dört soru ile bazı tasarıları vardır.
Ahmed Sungurun ölümile
hal milletvekilliklerinin sayısı diye çıkmış bulunmaktadır.
Yarınki oturumda çalışma bakanı Tahsin Bekir Balta; İstanbul milletvekili Nokala Fakaçellinin Istaııbulda özel fabrikalarda çalışmakta olan işçilerin çalışma şartla rı hakkmdakl sorusuna; Maliye
tezke-kanun
4
müıı-ye-
At neslinin ıslahı için hazırlanan tasarı
değiştirilmesi sorusuna ve içişleri milletvekili Fahri
yapılarla
Avukatlık stajyerlerine ait yapılan teklifler
idareci gözile
A
aktüallteler
-— ■ ■■_ .
T
Fransız Meclisi yeni Başkanlık divanı
I
I Komünist Duclos’nun yerini bir sosyalist aldı |
Paris; 15 (A.A ) — Bütün gün devam eden ve bir gün evvelki oturum gibi şiddetli hâdiselerin cereyan ettiği tartışmalardan sonra Fransız millî meclisi başkanlık; divanı üyelerini seçmiştir.
Komünist M. Duclosnm yerini bir sosyalist almaştır.
Başkanlık divanı seçimleri yapıl madan evvel; ekseriyetin komünist nokai nazarını tutniıyacagım anlayan komünistlerden M. Tachin, partisinin diğer mensublarlle bir -likte meclisi terketmiştir-
B. B. C, nin Paris muhabiri, bil hassa meclisin feshi halinde muvakkat bir hükümetin başına ge -çecek olan birinci başkan yardım cismin seçiminde çok şiddetli tartışmalar olduğunu bildirmektedir .
Meclis; memleket illerinin başına bir komünist getirmenin sorumluluğunu üzerine almamaya ka rar vermiştir.
Komünistler, çoğunlukla seçilen başkanlık divanı üyelerinin seçim lerlnin anayasa hükümlerine uy -gun plmadığını iddia etmektedir -ler.
Muhabir; yazısına şu şekilde ni
hajfet vermektedir:
Son hâdiseler komünistlerle meclisin diğer partileri arasındaki derin ayrılığı bir kere daha açıkla iniştir.»
Pakistan ve
Kaşmir mes’fllesi
Nevyork, 15 (AA.) — Hindistan tarafından Birleşmiş Milletlere tev dı edilmiş olan Kaşmir meselesinin güvenlik konseyinde müzakeresi es nasYnda memleketini temsile memur edilen Pâkistan dışişleri baka m Zaferullah Han uçaktan indiği sırada gazetecilerle yaptığı konuşma sında Kaşmir halkının Pâkistana mı, yoksa Hindistana mı iltihak etmelerini isteyip istemediklerine dair bir plebisit yapılmasını güven lık konseyine teklif edeceğini söyle mlştir.
Bununla beraber Zaferullah Han bu plebisitin bazı şartlar altında yapılabileceğini ve bilhassa Kaşmir halkı üzerinde hiçbir baskı yapılmaması lâzım geldiğini ilâve etmiştir.


Nevyork borsası
Hindistanda yeni ve kanlı nümayişler
Delhi, 15 (A.A.) — Dün akşam geç vakit Şıhlarla Hindular burada kanlı nümayişler yapmışlardır. Polis nümayişçileri dağıtmak için ateş açmak mecburiyetinde kalmıştır. Nümayişçiler kamyonla geçmekte olan Müslümanlara hücum ederek kamyonları yakmışlar, Müslümanları yaralamışlar ve mallarım çalmışlardır.
Buna mukabil Pencap’m batısında Gujrat garında Patonlar bir trene baskın vermişlerdir.
Bu hususta yayınlanan tebliğde şov )e denilmektedir:
Evvelki akşam, Hindu taşımakta olan bir tren Lahorun 100 kilometre kuzeyinde bulunan bir garda Paton kabileleri mensublannın hücumuna uğramıştır. Trene refakat etmekte olan 60 askerle Patonlar arasında altı saat devam eden bîr çarpışma olmuştur. Tren muhafızlarının ceb. hanesi tükenince, Patonlar trene hü cum etmişlerdir Batı Pencap hükû-jnetinln bildirdiğine göre, ölülerin sa yısı 174 e varmaktadır. Buna hücum edenlerin verdiği 0 ölü de dahildir.
Ege tütün piyasası açılıyor
Ankara; 15 (Hususi) — Ege tü-tün piyasasının açılması İçin yapılan hazırlıklar neticelenmiş ve piyasanın 26 ocakta açılması kararlaştırılmıştır.
Ankara; 15 (Hususi) — At neslinin ıslahı İçin Tarım Bakanlığınca hazırlanan tasarı bu kere yeni den gözden geçirilerek bir çok de ğlşlklikler yapılmıştır.
Önümüzdeki günlerde proje mec lise sevkedilecektir.
Tasarının kabulünden sonra podromlar meselesi de başka şekil alacak ve hipodromların nm bakanlığına veya başka mercie bağlanması hakkında karar verilecektir.
t
Şehicl Alipaşa kütüphanesi
Ankara; 1*5 (Hususî) — İstanbul da şehldalipaşa kütüphanesi ve o devrin prevantoryomu olan Şehzade Tophanesi yüksek öğretmen o-kuluna devredilmiştir.
Bu binalar onarıldıktan sonra okul kütüphane ve deposu olarak da kullanılacaktır. •
İstanbul çeşmeleri
Ank?,ra; 15 «Hususi» — Tarihi önemi olan İstanbul çeşmelerinden bazıları bundan bir müddet evvel imar dolayıslle yerlerinden kaldırıl inişti.
Haber aldığımıza göre; bu kaldı rılan çeşmeler tekrar şehrin muhte lif yerlerine monte edilerek İhya edilecektir.
Bu arada meşhur Kırkçeşme larına ald çeşmeler de vardır.
Eskişehirdeki barajın inşası
Ankara; 15 (Hususî) — Esklşe-lılrde inşa edilmekte olan büyük barajın inşaatı kış dolayıslle nisana kadar tatil edilmiştir.
Nisandan itibaren yeniden beton dökümüne başlanacak ve büyük su şeddi 948 sonuna kadar aşağı yukarı tamamlanmış olacaktır.
hi bir tabir bir
su

ma-aid uçak
• Kudüs — Stern isimli yahudl tedhiş grupunun bildirdiğine göre Kudüste Şeyh Cenab mahallesinde berhava edilen evler arasında Kudüs müftüsünün de evi bulunmaktadır. (A.A,)
• Nevyork — Dünkü borsada tayyare fabrikaları tahvilâtı hafifçe yükselmiş- diğer hisse senet Jetinde gayri muntazam alçalış ve yükselişler kaydedilmiştir.
Pamuk fiyatları tim arasında düşük paıunı.ştır.
■ •
getirecek 7 Alman komünistine 1 Marta kadar mühlet verilmiştir.
(AP)
A meri küda ki Yugoslav parası
Deniz uçaklarının en büyüğü
• Londra — Uzak mesafe dahilinde ve bilhassa Atlantik üzerin de yapılan hava seferlerinin orta ya koyduğu meselelerin halli mak şadını güden Sanders Ingiliz şirketi (S, 45ı tipinde dünyada bulunan deniz uçaklarından ei} büyüğünü İnşaya
M ar s hail plânını
«Protokol
Bir tren
karar vermiştir.
(AA.)
kazası daha
Dün Guebecln ku-
5 d* •
0,02—21 san-olaıak ka-(AP.)
baltalama:

.* Vaşlngton — Haıb esnasında Amerikada (donmuş) olan 70 mil yon tutarındaki Yugoslav parasının geri verilmedi hakkında Bei-grad hükümeti tarafından yapılan talebi Amerika reddetmiştir. (AP.)
i * Guebec —
/ zey batısında Latuque bölgesinde > vuku bulan tren kazasının blânço
1 su beş ölü ve kırk yaralıdır .
/ «Canadlan National^ kumpanya 1 sına aid bütün kıtayı bir tarat* ) dan öte tarafa kadar kateden efcs (1 pres bir trenle çarpışmıştır AA.
• Berlhı — Haber alındığına güre; Berlin^eki gizli istihbarat teşkilâtı; Murshall plâmm baltalamak üzere komünistler taratın-, dan hazırlanan «jSrotokol M.» üze rinde tetkiklerde bulunmaktadır. Bazı kopyaları ele geçirilen bu (protokol) Belgraddaki komtn-form tarafından hazırlanmıştır, ve bilhassa Rilur hâvzasmaçıkl münakalâtı sekteye uğratmak hedefini gözetmektedir.
Bu hususta (Der Kurrler# gazetesinin verdiği malûmata göre,
* * ■» •
«protokol»; bçıtı AÛnaııvayı ^ke uğratacak bir çok plânları İhtiva etmektedir ve bu plânlan yerine
Prenses Anne günden güne soluyor
• Kopenhag — Eski Rumen kralı Mişel İle buluşmak İçin Isvlçreye gitmek üzere Danimarka dan ayrılan; fakat bir müddet için Lüksemburgda kalan Bour-bon Parma prensesi Anne şimdiye kadar o nişanlısından» üç mek-tub almıştır.
Su haberi
prensesle üç gün evvel burgda konuştuğunu; Anne’ı pek solgun ?c dufgun bulduğunu söy len'dştlr. Yine aynı şahsa göre, prensesle Mişelln en aşağı İki l\altaya, hattâ üç haftaya kaçlar buluşmaları ihtimali yoktur. (A^ ı
veren bir arkadaşı,
Lüksem-
Yahudi uçağı bir İngiliz uçağına ateş açtı
• Kudüs — Ingiliz askeri kanılarına göre, Yahudilere olduğu tahmin edilen bir
bugün güney Kudüste Kfar Et-zion bölgesi üzerinde keşif uçuşları yapmakta olan bir Ingiliz u-çağına karşı ateş açmıştır. ıAP)
Geçim sıkıntısına karşı bir nümayiş
♦ Roma — Bilgim Vimlnale hükümet konağı önünde toplanıp gösteriler yapan yüzlerce eski mu harib ve emekliyle polis arasında tartışmalar vukua gelmiş ve üç dört kişi yaralanmıştır.
Hükümetin, çekmekte oldukları geçim sıkıntılarına karşı kaVıdsiz davrandığım ileri süren gösterici ler; aralarından bir temsilci heyet çıkarmışlar ve hükümet makam ları
heyeti kabul etmiştir. (AP.)
Gundi yine oruçta
Yeni Delhi — Doktorların bu % öğleden soaıa bildirdiklerine
*
gün
göre, oruç tutmakta olan Gandi-niıı zafiyeti hayli altmıştır.
Bu şabah Gandi. baııyo odasından dışarı bir iskemle üzerinde çıka;ıim( zorunda kalmıştır.
Doktorların verdikleri raporda IJaiıatcııanıiı ancak sıcak su içebileceği ilâve edilmektedir- (AA >
Ankara; 15 (Hususi) — Avukatlık staj müddetinin indirilmesi hak kında Bingöl milletvekili Feridun Fikri Düşünselin yapmış olduğu tekliften sonra; Ankara milletveki li Esıin Halim Ergun ve 11 arkadaşı bu hususta meclise yeni bir teklif yapmışlardır.
Teklife göre; mevcud şartlar dai resinde avukatlar nezdinde altı ay. mahkemeler nezdinde bir sene staj yapılması ve bundan sonra imtlha na tâbi tutulmaksızın avukat olun ması teklif edilmektedir.
Feridun Fikri Düşünselin teklifin de ise hpr iki staj devresi bilâ üc ret olduğu nazara alınarak mahke melerdeki staj da altı ay olarak kabul edilmesi ileri sürülmektedir-iki teklif de adalet komisyonuna havale edilmiş bulunmaktadır. -
Tekliflerin komisyonda geniş tar tışmalara sebeb olması beklenmektedir.
Memurini Muhakemat Kanununun yeni baştan tanzimi
Ankara; 15 (Hususî) — Haber aldığımıza göre; memurini muhakemat kanununun yeni baştan tan zimi için içişleri, adalet ve maliye bakanlıkları temsilcilerinden mü-rekkeb bir komisyon kurulmuş ve komisyon buğun saat 10 da toplan tısını yapmlştir.
Komisyon kısa bir zamanda ince lemelerinl bitirerek hazırlıyacağı tasarıyı -içişleri Bakanlığına sunacaktır.
Üniversite çevresindeki tarihî
binalar restore edi ecek
Ankara;
aldığımıza
fesi rektörlüğü üniversite çevresin de bulunan tarihi kıymetteki bina ları ve amdları restore etrnlye karar vermiştir.
Rektörlük bu binalardan lâbora tuvar öğrenci vurdu olarak faydalanacaktır. * ]
Bu anıdlar arasında bilhassa Ku yucu Mııradpaşa ve Hasanpaşa med reseleri ön plândadır.
Trabzona varacak demiryolu
Ankara; 15 (Hususi) — Erzurum hattından bir Çekma ile Trab -zona ulaştırılması düşünülen hat için Bayındırlık Bakanlığınca yap-trılmakta olan etüde devam edil -inektedir
Yetkili makamlardan öğrendiğimize göre; Trabzona varacak demiryolunun nereden ve ne zaman inşa edileceği ve neye m^l olaca -gına dair yapılan etiîdler gelecek yaz ortalarında sona erecek ve i yeter ödenek bulunur bulunmaz İnşaata başlanacaktır.
Davanı âlinin hazırlıkları I
Ankara; 15 (Hususi) — Eski gümrük ve tekel bakanı Suad Hay rl Ürgüplü ve arkadaşlarım yargılamak için kurulan yüce divana ha zırhk olmak üzere dava dosyaların da yapılan İncelemeler devam et -inektedir.
Yargılamada .rk ev alacak üye d ler; dâva dosyaları üzerinde çalı d şan raportörler ve yüce divan dola yısiie görevlenen şahıslar için öde nek verilmesi hususuudâ Büyük Millet Meclisine başvurulmuştur. Meclis bu hususta yakıncüı bir karar verecektir-
15 (Hususi) — Haber göre; İstanbul üniversi-





Kapalı Spor Sarayı
Da stanbıılda Açık Hava Tiyatro», ve Kapalı Spor Sarayı bazı hemşerileri memnun etnw( ûi galiba. Halk tabakasından boş oq ki|i ve münevverlerden bir iki zat ton işi bir lüks olarak telâkki etti. ‘ ööyle düşünmede haksızlık ediyor-lar. İsabetli düşünmüyorlar.
Eski ve tarihî şehirlerin 1750 ser» sindenberi nasıl imar edildiklerin) (Londranın, Harisin, Romanın ve hattâ biraz sonra başlamış olsa bile Berimin) gördük ve biliyoruz. j
Büyük şehirler imarının on senede, yirmi senede hattâ eli senede tekemmülüne ilmen, fennen imkân yoktuk Bundan dolayı değil midir ki, şehirlerin imar hususunda bir evolüsyona tabi olduğu söylenmektedir.
Tarihî ve eski şehirlerde bu devolû-yon muayyen mevzulardan ve muayyen yerlerden başlar ve yavaş yavaş, zamanla tekemmül eder.
Simdi bu devolüsyonım nereden başladığını izah
Şehrirl imarı, >enır mimarının şehir için yapacağı plân ile başlar. Mimar, şehrin ana caddelerini tesbit eder, meydanların vaziyetlerini tâyin eder, tarihi âbidelerin etrafını açar ve bu suretle meydana gelen plânın tatbikatına geçilir ki bıı da imarın başlang' cıdır.
İşte, bu suretle şehir imar hususun da devnlüsyon sahasına girmiş butu nur.
Görülüyor kı medeni memleketlerde ve tarihi şehirlerde imar evvelâ, şel* rın altından değil üstünden başlar.
İmara küçük hareketlerden, küçük işlerden başlanmaz, iç sokaklar, suktn arlar düşünülmez.
Meydanlardan, bulvarlardan, büyük parklardan başlanır. (Söyle olsa Hariste) ve Romada yüzlerce geçilmez sokak bulunmaz.)
Şu izahattan anlaşılıyor ki, İslanbu lumuz da, eski ve tarihi bir şehir olmak itibarile maalesef yalnız on sene-denberı invar evolüsyonuna dâhil olmuş ve karınca kararınca rlarbı meseline uyarak, yavaş yavaş hu sahada, ilerlemektedir.
O. halde, normal iınar seyrini takik eden İstanbul için, iç sokaklardan, manzarası gölleri tırmalıyan eski sur mıntakalarından, salaş tiyatrolardan bahsetmek, bugünkü ilmi şehircilikle kabili telif olnııyan kadirnasinaslıktırJ
Bırakalım, İstanbul da bııgnükü şehircilik cereyanlarına kendini uydursun, mevcut olınıyanları meydana getirsin, parklar açsın, bulvarlar, avo-müler yapsın, Açık Hava Tiyatroları, Kapalı Spur Sarayları, oteller, in$a etsin imar bakımından her şey yapsın ve mevcut cadde ve meydanları, parkları bir kelime ile tesisleri tam medeni bir şekilde yani çamursuz, iyi tenvir edilmiş, temiz bir halde muhafau etsin, bakımını teinin eylesin.
Bin müşkilât içinde bunları başar mağa uğraşanları tenkid değil teşvik edelim.
İDARECİ
A 1 manyadaki komünist politikası tenkid ediliyor
------o-------
Breme, 1 5(A A.) — Alınan Sosyal Dtinökrat Partisi başkanı Dr. Kurt Schumacher dün Breme'cte söylediği bir nutukta Almanyaclakı k(x. rnünist politikasını şiddetle tenkid tuf komünist taktiğinin komünist etmiş vc halk kongreleri teşkilin • r * diktatörlüğünü yerleştirmeği istihdaf ettiğini •beyan eylemiştir.
Schumacher’e göre komünistlerle işbirliği ancak şu şartlarla gerçek-leştirllebllir: Paulus önlüsünün ilgası. doğu Alman hndudları mc
linin kat’i surette halli, bütün esirlerinin memlekete dönüşü. Almanvadaki işgal kuvvetleri tından tamirat bedelinin heyeti
miyesl üzerinden yapılan nntsade x> leriıı İndirilmesi ve ferdi hürriyetin sağlanması.
selde-hart doğu tae ı-unıu
Ankara çimento fabrikasının yıllık istihsali Ankara; .15 (Hususiı — Ankara çimento fabrikası 947 istihsalini 15.157 ton olarak kapamış buJuıı-maktadır.
Haber aldığımıza göre, bu fahri kaıım tevsi ve istihsalinin iki erteline çıkarılması düşünülmektedir.
Bu husustaki etudiere başland. mıştır.
’ Etüd’erden mik.bet netice alın dığı takdirde icab eden ilâveler yapılarak 949 senesi başından iti baren fabrikanın istihsali 35 bü tona çıkarılacaktır.



YFA 4
>
Tanıdığım Büyük Sanatkârlar
Bergama D. P
\ .


00 OCAK 1948
M a I â
4- 4* Bahisler
çalışmaları
•V
Ingilterede yeni malî tedbirler

D. P.nin dokuz bin üyesi var—Belediye işleri yolunda J gitmiyor — Sonu ölümle biten feci cinayet
Bergama; (Yeni Sabah) — Ege bölgesinin Demokrasi kaynağı olan Bergamada Demokrasi gün geçtikçe yerleşmekte ve halkın pemokrat Partiye karşı olan sevgi ve bağlıhğı c| a h a ‘iok artmaktadır, Önsekiz bin nüfusu bulunan kaza merkezinde De mokrat Partiye kayıtlı dokuz bfh öen fazla üye vardır, Qepç ve ye nl başkan Süleyman Celebinin ve halkın gûyıetlle ..Şa^ırvanlı cami» ocağında Pazar günü açılış töreni çoşkun tezahürat içinde yapılmıştır, Ayrıca (Barboros» ocağının a-çılış töreni de yakında yapılacaktır,

SONU ÖLÜMLE BİTEN SARHOŞLUK
Atmaca mahallesinden Zihni E-tenlioğlu ile Mehmed Yıldız adın-■daki iki şahıs fazla alkol almışlar ve taksi meydanındaki kahveye gel mlşlerdlr, Bu sırada her ikisi ara smda ağız dalaşması olmuşsa da bunlardan Zihni; Mehmedin koluna girerek haydi seninle biraz dolaşa lım diyerek kendisini kahveden dışarı çıkarmış, Mehmedi biraz ilerde bıçakla muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamıştır, Yaraların te siri İle Mehmed kaldırıldığı haeta-Manede ölmüştür, Savcılıkça yapılan tahkikat sonunda sanık Zihni, suçüstü kanununa tevfikan ağır ce za mahkemesine verilmiştir, Sav cı, sanık hakkında 448 nci madde nln tatbikini istemiş olub müdafa a şahidinin celbi İçin duruşma baş ka güne kalmıştır,
BELEDİYE İŞLERİ AKSIYOR
Onsekia bin nüfusu bulunan bu tarihi kazanın sokakları pislik için de, esnaf kontrolsuz olduğu gibi ka sablarla belediye arasındaki anla-şaihamazlık neticesinde bir müddetten bcıi ot bulmak imkânı bulun liıuyoi', Elektrik motörünün kifayetsizliğinden mİ, yoksa başka se-beblerden mi olduğu aalaşhama-yşm bir seboble gündüz ağşaıııa ka dar yanan elektrikler geceleyin yan maz, Bunlara karşılıkta belediye bu İşlerle zerre kadar alâkadar olmaz, sebze fiyatları alabildiğine yükselmiş ve esnaf da bu mallarım İstediği fiyatla satmaktadır, Bele diyenin her şeye bu kadar alâkasızlık göstermesi halk üzerinde hiç de iyi tesir bırakmamaktadır. Halkın yegâne eğlence yeri olan si nemada oturup film seyretmektedirler,
İstiklâl meydanında bir bahçe vardır, bu bahçeye muttasıl bir de amme menfaati için yapılmış yüz numava vardır, Şayet tetblrli olarak çarşıya, çıkmamış veya cebi nlzde paraca yeksa haliniz harap tır, Çünkl burada duran bir zad duvara sn itam yazmıştır, (Küçük su dökmek 4 Jruruş büyük su dökmek 5 kuruş) bu zad buraya kim tarafından- konduğu belli değilse de helânın temiahk işlerini yaptığından detayı bu hakkı kendisinde gör mesi ne. dereceye kadar doğrudur.
Bu g+tü şehir işlerile belediyemizin yakın alâkasını bekleriz.
W
Manisanın Uluboz-| köyü gaz sıkıntısı j çekiyor |
o ■■■■■- 5
Uç aydır gaz aiamıyan? köylü tenvirat sıkıntısız içinde Z
Manisa, (Yeni Sabah) — Vilâyetimizin Ucuboz. köyü halkı aylardan beri petrol sıkıntısı çekmektedirler. Alâkadarların nazarı dikkatini çekmek makstfdile yapılan neşriyat hâlâ müessir olamamıştır.
94î yılının son* aylarına doğru iki üç litre gaz verilmiş ohnMina rağmen son ayda ancak hane başına İki Utre jgaz verilmiştir. Şimdiki hal dc Gcuboz’da köylünün üç litrelik hakları vardır. Halbuki bu hakları-mn verilmesi düşünülmediği gibi her ay gayri muntazam bir şekilde gafını alan köylüye âdeta bir bıkkınlık gelmiştir.
M. bir son hay

Çarşambanın Dlkbıyık Bucağı D, P. Kongresi
----S»’ 1 ■
Zongnldakda Basıa dâvası
Zonguldak (Yeni Sabah) — Koz lu maden faciası ve 49 vatanda?, adlı bir broşür neşreden İbrahim Çaydamarın bu broşürle kendisine hakaret ettiğini ileri süren Ereğli kömürleri işletmesi genel müdürü İhsan Soyak Zonguldak asliye ceza mahkemesinde bir dâva açmıştı.
Geçen cuma günü yapılan duruş mada; İbrahim Çaydamar, bu bro şürü bir hakaret kasdile değil, mem leket Ölçüsünde Bir facia münasebetle bazı- teknik noksanlan efkârı umumiyeye aksettirmek gayeslle neşrettiğini beyan eylemesi rlne;* söz alan dâvacı vekili, 11 kömürleri işletmesi hukuk şavLrl Orhan Esen; sanığın otorite sahibi olmadığı halde
mevzuda kltab kaleme alışının yegâ ne sebebi hakaret kasdı olduğunu söylemiş ve broşürün bazı yerlerini okumuştur.
Duruşma başka güne bırakılmıştır.
üze -Ereğ mü -ilmi bu
“ikinci (Komedi Fransez) denilen (Odeon) un
nıudürü bulunan büyük sanatkâr, tiyatroyu

bir mezheb, bir din, bir îman telâkki ederdi
Orman idarelerinin halka gösterdiği müşkülâta temas eden delegeler acı acı derd yandılar
9
Çarşamba (Yeni Sabah) — Kazamızın Dikbıyık bucağı D. P. kongremi ocak üyelerinin iştirâkile yapılmış tır. Kongreye delegelerden bucak mü bürünün gelmemesi ayrıca alâka çek Yniştir.
Kongrede* delegeler pek çok dilek Ve ihtiyaçlardan bahsetmişler ve bu dileklerini 15 madde üzerinde toplı-yarak daha yüksek riyasete sunulmasına karar vermişlerdir.
Bu maddelerde bilhassa orman i-darelerinin halka gösterdikleri teşkilâttan tahsildarların gösterdikleri lâkavdî ve ziraî donatımın köylü ile İliç alâkadar olmadığı noktalarında • ısrarla durulmuştur.
Müteakiben partinin senelik büdce
I
müzakerecinden sonra bucak idare kurulu nedimine geçildi. Gizli oyla yapılan- hu» «eşimde:
Başkanlığa Haşan Sezgin, idare kurulu üyeliklerine Mahir înan, Mah mud Karakulak, Nâzım Baykal, Da. vud Kocaman, Haşan Oturuş, Halld Ergin, Çevki Özdemir, Murad Cem, Hüsnü Soykan, Abdurrahman Akça, Osman Demiaei, İbrahim Şen, Ahmed Yılma» seçilmişlerdir.
İlçe kongresine delege olarak ta: Haşan Sezgin,-Davud Kocaman, Haşan Otunu*. Mahir İnan, Mahmud Karakulak seçilmişler ve bu seçimden sonra hu ¥ucak kongresi dağılmıştır., — , ” ı —
-----------o
Çanakkale Beden Terbiyesi büdcesi Çanakkale: (Yeni Sabah) — Be den terbiyesi İstişare kurulunca tesbit edilen bölge büdcesinin gelir ve gideri 4111,423) lira (33) kuruş olarak kabul edilmiştir, Büdce tastık edilmek üzere Genel Müdür lüğe gönderilmiş ve spor sahasının ifîşâatı için Genel Müdürlükten 50 bin lira tahsisat İstenmiştir.
Yapılmakta olan fakat daha he nüz duvarları tamamlanmış olan bölge stadyomunun tesviye ve tü-rübünlerl için elzem görülen bu pa ra tedarik edilir edilmez inşaata süratle başlanılacaktır,
J j > r
Osmaniyenin kurtuluş
p çok
i
c
yıldönümü kutlandı
müteakip ayni heyecan ve
Föreni
»yui hararetle koEnbnijLnu aleyhine bir nümayiş yapıldı,
Osmaniye; (Yeni Sabah) — Kah raman ve güzel Osmaniye bugün ta rihi ve sayılı günlerinden birini yâ şamıştır, Sabahın erken saatlerin de davullar çalınıyor, herkes milli kıyafetlerde törenin yapılacağı ala na doğru akıyordu.
Törende Seyhan milletvekili Sinan Tekelio^lu, Tokat milletvekili Ali Galip Pekelde hazjr bulunuyorlardı. Kürsüye çıkan yetmişlik bir ihtiyar bundan yirmi altı yıl ön ce düşman çizmesi altında kalan Toprakkale bucağında iki gencimizin boğazına sopa sokulmak suretile feci bir şekilde öldürüldüğünü anlatarak heyecanı büsbütün arttırdı, ihtiyar şunları ilâve etti:C Da ha biz, bunları unutmadık ve unut mıyacağız) dedi ve şiddetli alkjşlaf tıraşında kürsüye gelen Sinan Teke JJoğlu (Aziz ve kahraman OsmanJ-yelller diye söze başbyarak, evvelâ Atatürkün irade ve kuvvetine uyarak size vurulmak İstenen zincirleri kopardınız, şirin Osmaniyenln 26 yıl evvelki kahramanlığı dünyaca örnek olmuştur, diyerek istiklâlimi
4
V
I

nutolklar söylendi
ze sü-ikaatl etmek ıstiyenler yeni bir
7 Ochk günü yaratacağınızdan asla şûpne etmiyoruz, diyen hatip sözlerini, bitirmiştir.) Bayram mü nâsebetile muhtelif yerlerde milliyetçi gençler tarafından Komünizm aleyliintle nümayişler yapılını^ ve bir çok levhalara (Atatürkün yolundayı?) (her Komünist bir yılan dit) (kahrolsun komünistler) gibi ibareli yazarak mahalle mahalle dolaşmışlardır. Cumhuriyet alanında söz alan bJr genç, birim çam ve menekşe kokan güzel yaylalarımızda ne ayılar, ne de kızıl köpekler barmeoitirler diye bağırarak uzun üzün alkışlanmıştır,
C.ımlıüriyet alanında ağzı açık bir yılan resmi yapılı ve altında (He> KGi)nınh)t bir yılandır) yazılı ievüa yakılmıştır, Heyecan İçinde geçen bu toplantıdan sonra gençler şukunetle dağılmışlardır ve hiç bir hâdiseye meydan verilmemiştir. Bu şûtşajri du bayram münâsebetllo şlnema binasında İlkokul öğrenelle (i tarafından bir müsamere verilmiş u-

D. P. Murgul Bucak teşkilâtı
Hopa; (Yeni Sabah) — D Murgul bucak merkezi pe^_ zorlukloıla kurulmuştur.
Rainiz Yıldızın başkanlığında teşekkül eden bucak k\ırulu rhu-"hitlerlhde gösterdikleri mesai İle halka yakın olduklarım lsbat et -mekt»cjıkr.
Murgul bucağına bağlı olarak al ti ocak kurulmuştur. Bu ocaklar sırasile şunlardır:
Erenköy ocağı Nevzad Yılmazın; O2iuai ocağı Servet Özdenin; Da-marköyü Osman çinin, Petek köyü Osman Kalyoncunun; Göreköyü Ahmed Orhonun; Yatşköyü Arslan Baydinin başkanlığında Murgul bucak teşkilâtına katılmışlardır.
.—o .
D. P. Çanakkale 3 üncü semt ocağı
Çanakkale: (Yeni Sabah) — Dün Demokrat Parti yeni bir semt oca . ğma daha kavuştu, İsmet Paşa ma hailesinde açılan 3 üncü sem1 o-cağının açılış töreni Çanakkaleli-ler ve kazalardan gelen kalabalık bir davetli huzurunda yapıldı.
Çanakkale milletvekili Ali Rıza Kıseverin de hazır bulunduğu , bu merasimde bir çok Demokrat Paıti 11 söz almış ve bilhassa Alı Rıza Kırseverin veciz sözleri zaman zaman alkışlanmıştır.
Yeni semt ocağı başkam Emin Eriş söz alarak vrr(>eiâ ııullotvcki limlz Ali Rıza Kırsever tarafından kesilmiş ve ocak dâvetlller tarafın dan gezilmiştlr.
• *

İngilterede, senelik büdceden büdceyl tastik eden kabine mesul olduğundan, Maliye Bakam M. Hugh Daltonuh istifası büdce üzerinde hiçbir tesir yapmıyacaktır, is tlfayı şahsî bir sebeb doğurmuştur, M, Hugh Dalton efkârı umumiye aleyhine olarak, gizli kalması İcap eden bir meseleyi harice açıklamıştır. Partileri ne olursa olsun, bütün kamum üyeleri Daltonun dürüstlüğünden ve gazeteciye verdiği beyanattan ra istifasını talep etmesinden ranlıkla bahsetmektedirler,
Yeni Maliye Bakanı Slr Staffoı’d Cripps, olağanüstü büdcenln parla mento süresinin sonuna kadar kul lanıLişmdan mesul olduğu gibi, ay nl zamanda ekonomik programın bir cüzü olan mâli tedbirlerin a-lmmasından da meeul bulunmakta dır, Olağanüstü büdce, ekonomik programın tatbiki sırasında enflâsi yonun önlenmesini sağlamak için hazırlanmıştır, Parlamento müza kereleri esnasında olağanüstü büd cede ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın, Dalton büdcenin başlıca vasfı olan enflftslyonu önleyici pren sip bâki kalacaktır,
-Masraftan 200 milyon İngiliz liralık bir kesinti yapılacağı ilân edil nıiş bulunmaktadır, İlâve büdce teklifinde de, vergi yollyle enflâsyonu önleyici tedbirler mevcut bulunmaktadır, Böylece alkollü İçkilere konulacak munzam vergi, geliri 56 milyon İngiliz lirası arttı Talaktır, Satılan mallara konula cak munzam vergiler sayesinde de 86 milyon İngiliz liralık bir gelir daha temin edilecektir,
Kazanç vergisinin iki misline çı karıimaslle de 47 milyon İngiliz lirası elde edilecektir, Yeni konulacak vergiler arasında, bahsi müş terekler vergisi ve ilân vergisi vardır, Bunlardan birlnoisl büdceye 10 milyon İkincisi ise 15 milyon ilâ ve edecektir. Bütün bu yeni ve art tırılmış vergiler sayesinde 208 mil yon İngiliz liralık bir umumî gelir temin edilecektir. Bu meblâğ da mukakkak ki enfiâalyon baskısını azaltacaktır,
Bundan evvelki büdce demecinde eski Maliye Bakanı Hugh Dalton, bazı ticari şirketlerin yüksek hisse ilân ederek enflâsiyon baskı sı yarattıklarım ve ima yoluyla söylenenlerden bir falde temin edi lemeyince kasanç vergisinin iki misline çıkarıldığına İşaret etmişti. Hiç olmazsa Londra şehri, dağıtılan hisse üzerinden vergilerin yüzde 12,50 den % 25 e kadar ve dafttılmayan hisselerden de yüz de 5 den yüzde 10 a kadar vergi art tırılaoağını tahmin etmiştir,
Burada işaret edilmesi gereken diğer bir nokta da, yeni büdce ka zanç vergisi borcu olanlardan borç miktarına göre yüzde üç verginin kararlaştırılmış olmasıdır. Kati durum bugün bilinmemektedir, fa kat 1946 senesi Mart ayında öden meyen vergi miktarı 780 milyon İn giliz lirası civarında bulunuyordu, hâlen bu rakamın daha müş olması muhtemeldir, tarın bir kısmı itirazlar bulunuyorsa da en büyük geç kalmış vergilerdir, Bu vergile rin ihdasına sebeb, enflâsyon baskısını önlemek üzere, derhal ödeme amellyesine girişilmesini temindir, Kazanç vergisi verenlerin menfaatlerini korumak için kurulan »Kazanç vergisi verenler birliğinin » resmi bir şahsiyetinin şu söz leri şayanı dikkâttir:
• Makul bir şekilde yapılacak işlerden kimse şikâyet etmemektedir. Fakat, haklı Vaziyetlerde İstisnaların yapılması şarttır.»
İngilterede İlân vergisi ilk defa İhdas edilmekle beraber makul bir vergi sistemidir, Çünkü, İngiltere de emtia kıtlığı hüküm sürdüğü bu sılalarda ilân edilecek her mal müşteri bulabilir. Evvelce ilânat acentalan İlân masraflarım, mali -yeye verdikleri beyannamede vergi den muaf addedilen rakama ilâve ederlerdi. Yeni büdce teklifine, bu masrafların ancak yansı, şimdiden sonra vergiden muaf tutulacaktır,
Bahsi müştereklere konulan vergi de yeni bir vergidir. Köpek yarışları, ve gazete kuponlarlle yapılan fııtbol neticelerini bilme mttsa bekaları şimdiden sonra vergiye tâ bl tutulacaktır. Kupon müsabakaları İçin de yüzde on miktarında yeni vergi İhdas edilmiştir,
BUdcenin at yarışlarına vergi //‘S’maaının sebebi bu gibi yarışlarda kontrol bürosunun bulunması ve yüzde 10 verginin evvelden beri kefilmiş olmasıdır.
• •
(•
küçül-
Bu mik faslında kısmı


ırmin Gemier (Firmen Jemye) yi şahsen (Nis) de tanıdım. Bu fanışıkh-ğın bir mukaddimesi vardır: Ha-fıaam bani aldalmıyorsa 1925 dr olacak: bir dostum beni o esnada Nisde büyük bir film stüd -yosu kuran ve işleten tanınmış Amerikalı me -tör an1 nenlerden «Rekş Ingrion^ a tnlftMm etmişti. Btı adam şlma-
Çievlrhrf#. Eserin bazı kusuruna münakaşa ettik; Ameri kal d art» bir film meydana getirmek içn büyük masraflara katlandıkları r I
halde çevirdikleri mevzuların doğruluğunu temin edecek çarelere tevessül etmekten kaçındıklanoı söyledim; misal olarak da (Dsg-las Fairbanks) la çevrilen -Bağ-dad Hırsız.? ını zikrettim ve burada bir İslâm mescidinin tıpkı hür Protestan, mabedinin usul ve â-detleri gibi tanzim edildiğini anlattım ; bu gibi kusurlara onun Afrikada çevirdiği (Arab) filminde de rastladığımı söyledim, görüşme muhatabımda bir alâka a-yandırmış, on beş, yirmi gün son ra kendisinden aldığım bir mek-tubla stüdyoya davet edildim.
Reks Ingram; hoş beşten sonra:
— Bu sizden sadece bir dostluk gibi istiyorum.- Şirket bu yardımını zm mukabelesini nakden ödeyecektir.
— Beni düşündüğünüze teşekkür ederim.
— Muazzam bir tasavvursan var, dedi, bu hususta bana yardım edebilir misiniz?
— Elimden gelen bir şeyi denğ etmem.
— Mesele şudur: Ben Peygua beriniz Mohammedin hayatını filme etmek istiyorum. Mısırın, Tonusun, Cezairln; Fasın tanınmış kalem erbabına müracaatla*lnrer senaryo yazdıracağım. Bunları tçdkik edeceksiniz. En doğrusuast seçeceksiniz. Sonra film çevrilir -ken Müşİümanhğa aid sahnelerde göze batacak hatâlar olmamama» temin eyliyeceksiniz. Bunun yapacağa
tda 7Arab) adlı bir fih»
tüm
L Fakat ŞUaşncağımı tim.
mier
böyle birdenbire kar tasavvur etmemiş-
dedim. Büyük
Nasıl? mi?
Evet Büyük Gemier..
YAZAN:
Ge-
| Cevad^ Ulunay j
V
II
siainie bir mukavele ve ayda üç bin frank vereeeğir.
Düşündüm, Amerikalı metör an şen bu düşüncemi parayı az gördüğüme hükmetti:
— Siz de kendi şartlannız» söy liyebüirsiniz.
Dedi.
— Hayır, dedim, mesele pa(a nışselesi değildir. Bu film, size 6tr menfaat tepıin etmez, bilâkis bü tün telâm âleminde fena bir te -r sir yapar.
— Fakat îsanın filmi çevrilimi tir.
— Olabilir. £en îslâmdan bahsediyorum. Bizim Peygamberimiz; ,1e îsa arasında büyük fark var -dır. Peygamberimiz «Bir yanağına vurana öbür yanağını çevir!» dememiştir, Müslüman kendini kurban etmez, dövüşür. îsa ancak hlr vârilerıni irşad edecek vahit bula bilmiş; bizimki ise Allahın ken -dişine teveccüh eylediği peygamberlik vazifesini sonuna kadar yerine getirerek dünyanın en medenî dini olan Müslümanlığı İrer muş; onunla siyasî ve İçtimaî bir cumhuriyet tesis eylemiş ve kurduğu dinin şevket ve âzametiai de göçmek nimetine mazhar ol -■muş bir nebidir; onu bir filmde kim temsil edebilir? Böyle bir teşebbüs hoş görülmez ve size karşı bir nefret uyandırır. Bana kalırsa bundan vazgeçiniz; benim bu fikrime iştirâlc edip etmiyece-ğinizi bilmiyorum, fakat mubah -kak olan bir şey varsa ben ba film için hiç bir şey yapmam; İslâm âlertıiııe aid başka bir film çevirirseniz emrinize âmadeyim-
Amerikalı, hayretler içinde kal dı. Üstelik mâlî ve İçtimaî vaziyetimi de biliyordu. Ondan sonra dost olduk. (Nis) deki stüdyoda (Maıe Nostrom), (Majisiyen) gibi ehemmiyetli filmler; çevrildi. Fjıkat Peygamberimizin bayatına aid film çevrilmedi,
, ( • L * I * A ı


Firmin Gemier ile beni Rcks Ingram tanıştırdı. Negresko otelinin holünde idik. Amerikalı (me tör an sen) yanında başı çıplak bir adamla oturuyordu.
— Size Mösyö Gemier’yi takdim ederim.
Ben Gemier’yi sahnede görmüş
Benim çeliği gW da ilettiğim hu sıfat -*-ne dc oha— ‘•âCat-' Hnu gururunu okşadı,' tebessüm sonra bana vatanımdan bah Türkiyeye yap-anlattı; sözü in »Öldüren A-(dö Sevjgne)
etti;
Antuvan'm tığı seyahati «Claude Feliti
ere» dam» piyesindeki rolüne nakletti.
— Bon bu eseri, dedim, (Luvi Gotye) ile seyrettim.
— Evet.. Gotye en muvaffak olanlardan biridir.
— Bununla beraber, mizansen de yine kocaman balâlar gördüm.
Gemier birden pirelendi:
— Ne gibi ?
— Bu hatâlar teferruat sayı -hr. Fakat bir Türk içirt çok ehem asiyetlidir.. Meselâ Atik Ali ile Mehmed Paşanın selâmlaşmaları.. Bizde temennah böyle değildir. Bir AvrupalInın bin Şarklı gibi selâm verebildiğine hiç rastlama -

^Tiyatro bir şuur rneselesidh Temelinin iman olmadı lâzımdır, Zuten bunu tarih de iııbat eden Tiyatro san atı bir itilcada hizmet eylediği zamandaki kadar asla gür bir i)ham kajrııağı olamamıştı r. Herkese ma{ lam bir hakikaf tır ki Yunan tû yâtr (Öiyoniı zo3; a ithaf* edil
iniş bir nevi ibadethane idi. | Üzeri örilm yapraklar}
bulunalı r asma »iallari süslenmiş âyin mihrabı tam kestro mevkiinin ortasında yük • seliyor; temsiller dini merasimi teşkil ediyorlar; trajedilere ve komedilere de basrahîb riyasei ediyordu. Bunu Euri Mde’in güç inanır hüviyetinde Ariatophane-nın açık alaylarındı hissederiz. On «beşinci asırdaki tpaasion) tâbir edilen (Isa vak ası) nın temsili nin Ortaçağın bütün dram edebiyatının esasını dinî itikad teşkil eyler. Hattâ (Kaideon) uıı ( Hayat bir rüyadır» , ( Salibe ibadet* adlı piyesleri de sa(i^:e Katolik dramlarıdır-
Nihayet bir zaman glcdi ki -Sainte Beuve) in kuvv.Hli tAbirile soy üyeyim - tiyatro^ keniısini .kilfsey® bağijyan göbek koriatumu kopardı.
Ne Schakcspeare, ne de Moliere bu mukaddes mevzular; işlediler. Bu nunla beraber onların iMr nevi iti-kacİL temsil ettikleri iddia edilebilir. Zira bütün Ingiltere Schakespeare le ve bütün Fransa -Moliere Le beraber düşünür. Bu müellifler öyle fikirler öyle hisler ifade etmişlerdir ki milletlerini coşturmağa znuvaffak o)-nnrşlar. Onların ctehâiarı ırklarının bütün ruhlarına hâk mı oUnu^, onlan yoğurmuşlar. Kelini enin geniş nıâna-sile bu bir çeşid din«lâvlrktvr. Kök ve menşe bakımından, din ytoi (rcigion) l eJureai ‘rabteden, bai'hyan) mânasına gelmez mi? Mazınnr bütün büyük müellifleri, hattâ az dindar o-lanlşn bile ancak dın?> kıyas edilebilecek harekette buIamnC^lardır.
Schakespeare olsu.., Mouıfcre olsun her ikisi de inaanların ruhunu besleyecek onları nişata. düf&neeye gar-ked^cek sözler sarfetınişler bu iti-barla birer (aziz) hüviyeti iktiâab etmişlerdir. Fransız idealinin Moli-£re’e.. peare’e hiç te mişhur Cornchle, devletlerin hizmet etmişlerdir.
Moliere cemiyet hayatı ise. Cor-neillc kahramanhkUr Racine hassasiyettir; Be a um ar müsavattır
Hepsi de yüksek ha uaatlcrin havarileridir. Onlar bu hakikatleri, şiddetle, nezaketle, muhayyilelerinin zevkine göre, ifade ve hepsi
kır araya gelince milletlerin ( ilm-i-bAF.> i olmuş!»
Gemier’yi manzum piyeslerde seyrettim, unutulmaz bir tesir kespeare’in (Venedik taoiri) ildeki ıŞaylok) rolüdür. Bu rol, Gemier’nin sahne zaferlerinin en .dıemmiyetlisidir. Büyük sanatkârı bu role hazırlanırken görmek istedim.
— Üstadım, dedim, u oy-
da bulunmak
il(
or(
Ingiliz ideâl..'.ıa Schakes-ne borçlu o’.Tu£unu isbat güç değildir. Zaten bütün müellifler uatfıi böyledir.
Racine, Bsaumarchais, lâik itikatlarını testse
Gemier:
— Hakkınız var. Dedi, bizce •hemmiyetaiz görünen bu gibi ak •aklıklar sizde haklı olarak derin kir tesir bırakır; size biraz Öldüren Adam» hakkında tafsilât ▼ereyim:
Bn piyesi Farrere'in romanın -dan Pierre Frondaie tertib etti; İlk defa olarak «Antuvan tivatro-•unda» 1912 senesinde oynandı. Ç zaman tiyatronun müdürü ben dim; miralay (dö Sevigne) rolünü ben yarattım. Lady FaJkland ile kocası Archibald Falkland'ın münakaşasında bende husule ge -iirdiği teessürü kendimi onlara göstermeden halka anlatmayı is -tedim ve muvaffak oldum. Bn ro lii sonra oynayanlar benim gibi oynamadılar.
Hakikaten Luvi Getre, bu rolü te *
gayet basit bir tarzda oynamıştı.
Bundan sonra Gemier ile her {ilse gelişinde görüşürdük. O es -pada Reks Ingram Büyücü adla bir film çeviriyordu. Bu filmde Alman artistlerinden Wege -
rin, hem de Gemier'nin rolleri
Vardı.
«Büyücü» nün muhakeme sah-pesi idi, artistler filmin samit ol »asına rağmen oynarken rollerini Söylüyorlardı. Wegener de elin -den kitabı alınarak idam edilecek il. O zaman bir Alman fransızca-sile: •
— Fu fule mö prüle.ı prüle mnva avek mon livr..
Diy bağırıyordu. Gemier bu ta-lâffuz karşısında dayanamadı; tebessümünü güç zaptetti:
— Üstad! dedim, sinema hakkında fikriniz nedir?
Bence çok ehemmiyetli bir ve -sika teşkil eden şu cümle ile ce-vab verdi:
— Dostum! Sinema, bana eğ -% nadlgınuz gece, locan.-lenmek için çok para sarf eden bir zengin çocuğuna benziyor!

Pariste Gemier ile daha sıkı münasebette bulundum. Bana (Odeon) a ne zaman istersem gelebileceğimi söylemişti; sık sık giderdim. Burada hayret edilecek bir noktayı işaret eyliyeceğim: Pariste görüştüğümüz güne ka -dar ben Gemier’nin top atılsa duy mıyacak kadar sağır olduğunu bilmiyordum, öğrendiğim gün bu, asabım üzerinde o kadar kuvvetli bir tesir yaptı ki artık kendisi ile bağıra bağıra konuşmağa başladım. Benim bu feryadım ü-zerine yüzünden eksik ohnıyan tebessümü ile:
— Kendinizi yormayınız! dedi.
Ben işitmem'amma her. söylenen sözü anlarım. ‘
Dudakların ovnayı^ıpdan anlı -yordu. Bir gün locasında,^ptro haklundaki kanaatini |oruaxn:
— Tiyatro ; malı idi. Zaten yan san’atta yoktur.
Sonraları bu yatro " hakkındaki toplayan bir muharririn eserinde §u tafsilâtı okudum;

dedi, bir din ol-imana dayanım -kuvvet ve kudret
biiviik artistin ti-w düşüncelerini

ve ruensür çok Fakat bende bırakan Scha-
ve
istiyoıum.
— Bu hafta içinde (Venedik taciri) nı oynıyacagım. Locama biraz erkence geliniz nasıl grime crlecegi-mi görürsünüz.
Gemier, şahsiyetten çıkıyor
Şaylok oluyordu. Burnuna bir cimsek ilâve ederken çehresine haris bir ribâcı -mânası veriyotdu. Yüzüne boyalan vurdukça gözleri süzülüyor, üç scfhaJı aynanın-karşısında daha şimdiden yüzile rolünü tekrarlıyordu.
Başına kıvırcık kızıl bir peruka ge çirdi; çenesine -iki çatal bir sakal yapıştırdı; kulaklarına birer halici taktı.
Karşımdaki Gemier değil (Venedik tacir) inin muhteşem bir tablomu idi.
Bı;, rol hakkında yine Gemier’yi dair yazılmış bir cserdcii şu puıça* lan alıyorum. Büyük aj-’tı^t ^öylc soy lemiş; , v '
'-2 Şn mühlıii nok^bif mum* yapısını derinleştirmektir. Her şaheser aydınlatılması lâzım bir s* derstir. İşte aktörün vecibesi budur. O halde evvelâ Schakespeare’m (Şay lok) u yazmaktaki düşüncesini an* yalım; Marlo\v, (Malta Yahudisi) diye bir piyes oynatmıştı. Orada bit (Devamı 6 acıda) .



I i

|(i UÇAK 1948
l
t
t E ,N I SABAH
SAYFA f 9 ’
İslâm Tarihinin En Meraklı bahisleri |
A

)
I





I


ve
d
Her (din) den ve hiç birinden
_________29 __________
YaaanıM. RAİE ÜGAX
(Yezidiye) mezhebine, bir (Diniler türlüsü) demek yerindedir. /Zerdüştliikten, Hiris-Islâm

Sn balı a karçı
Bu mezhebde;
fiabii (yıldızlara tapma», tı.vanlık ve musevilikten, mezheblarinrien Huliye ve Müçebbl
he, Miicessime) den eski Yuueuı mitolojisinden, tasavvuf! remlaier ve işaretlerden, hatır ve hayale yelen ve gelmiyen çeşidli inançlar, ve amallerden izler ve eserler vardır: i.i kaşlıcalannı göstermeğe ça lışacağiz;
Yezicıltr; şeytana taparlar ve ora Meick Tavus) adım vererek Loroz şeklinde tecessüm ettirirler
Bu aoruz; tanıdığımız horozların avnıdıi yalnız ayakları eksiktir. Ve tunçdan dökülmüştür, ibadet vakltleıinde bunu kendine mahsus şamdana benzeyen bir ayaklığa yerleştirirler.
Horoz biçiminde tunçdan yapıp taptıkları Tanrı; Melek Tavusdan ibaret ve bir tane değildir. Altı tane beşKa ilâhları daha vardır, fezla olarak sövüp saydıkları bir takım-tarihi şahsiyetlerin ve-evliya olaı ık tamıumş zatların da yine horoz aklinde küçük heykellerini yaparak onlara da taparlar ve bu horozlara (Sancak) aaun verirler. Saııcaklon; Şeyh Adi’ türbesi yakı nında (Hazinetürrahman) ismini verdikleri bir mağara içinde muba faza ederıer.
iler şeyi yaratan ile İblis ayrı a\ rı birer Tanrı iseler de, ıHâlik-ı kül) ; iyilik ve güzellik Tanrısı olduğundan ondan çekinmeğe İhtı -yuc ynktıır. JŞeytan»; şer ve fenalık Tanr.sı olduğu için onu hiddet lendirerek fenalıklar; hastalıklar, musibetler yapmasından sakınmak ütıere tercihan ona ibadet ve itaat
. şarttır.
Bu inançta, Zerdüştiüğiın (Hürmüz - iyilikler İlâhı); lEhremen -Şeytan ve fenalıklar yaratıcısı, u-rullerile miimasilet bulmamağa im kân var mıdır?
Güneş ve aya, yıldızlara ve ateşe ve timsallerine ibadetleri , de Mecusilikten, Sabiilıkten başka bit şey değildir.
Melek Tavus ve sancak, adlan al tında horoz kıbğmdaki timsallere ibadetleri de kaba bir (putperestlik âyiniz dir.
Öldükten sonra, insan ruhunun cansız cisimlere; nebatata, hayvan lara ve başka insanlara geçebilene ğine inanmaları (Tenasüh) ve (Hululiye) tesliminin ta kendisi -
dir.
Allahı insan suretinde tasavvur ve horoz k ilgile temsil etmeleri onları (müsebbibe> den sandtrabt* lir. Yine; Tanrı, yer; içer, yatar kalkar; uyur, uyanır demeleri (müceşsime) yi andırır.
Ekanimi selâseyi; kendi Tanrı -lan ile tasvir eylemeleri; Hiristtyan azizlerine saygı göstermeleri, .jşa-rab ve müskiratı helâl saymaları, çocuklarım mukaddes suya daldım rak (Vaftis) ettirmelerine göre İse viyet ile yakın bir inerini tiy etlerine hükmohmabilir.
(Vaftis) ten sonra çocuklarım (sünnet) ettirmeleri ile Musevilik ve Islâmiyeti taklid etmiş oldukları görülür.
Ilâlıi kitablara inanmazlar, bunların dünya işlerini idare (uaksa • dile, insanlar tarafından uydurul muş ve esas kitablarjiı yalnız (Kitabülcülu) ve (Mushafı Beş* den İbaret bulunduğunu.iddia eder ler. Islâm ibadetlerinin hepsini haram sayarlar.
Şeyh Adiyi bazen (Tanrı), bazen en üstün Peygamber itikad ederler ve Resulü Ekrem Efendimizin ve Allahü Taalânın Şeyh Adinin yüce huzurunda ezilip büküldüklerini ve bunların gelip gi tanelerin -den şeyhin usanarak yüz vermedi ğini. söylerler.
(Şeytan) aleyhinde bulunanlara (Kâfir) derler. Resulü Ekrem aile sini ve torunlarım; Islâm, âlimleri ni de sevmezler. (Yezidi i, hepsinden üstün tutarlar. (Tasavvuf > tarikini tutan bazı yüksek zatları, Hallacı Mansur; Abdülkadir Gey -lâni; Haşan Basri... gibi bir takım İslâm büyüklerini sayarlar, anıma onların haklarındaki inançları vy rivayeteri Islâm tarihine ve o büyük şahsiyetlerin hayat ve gidiş -lerine asla uygun düşmez.
Karılarım şeyhlerine teslim eder ler ve bu birleşmeden doğacak ço cüğu dört gözle beklerler.
Böyle bir gayri meşru münase *• betten doğacak çocuk, aile için en yüksek şereftir iftihar vesilesidir. •
Zina; Yezidiler arasında (Haram) ve (Ayıb) değildir. Yalnız erkek He kadının birbirine denk bulunması ve iki tarafın isteği ile olması şarttır. Denk olmıyanlar a rasında vukubulup da, duyulursa çok ayıb sayılır ve bu (leke!) ancak kanla giderilebilir!
(Devamı var
(Bastarafi ) rzM’idd Mareşah Sir Claude Auchinleck’in uzun bir resmî raporu bu akşam London Gaacile» e ilâve olarak yayınİHuıruştır. O zaman general rütbesini haiz bulunan Auchinleck 8 inci orunun Mareşal Rommel kuvvetlerine karşı giriştiği çöl mu harebelerinde, Sovyet iktidar ve tasavvurları .halckmdaki malûmat noksanlığı yüzünden daima müşkül bir durumda kalmış olduğunu beyan etmektedir.
Eski komutan, Tobruktan El-A-lemein v ric’ate sobeb olarak uy-gun malzeme noksanlığını, askerin çöl harbindeki tecrübesizliğini ve Japon taarruzunu önlemek üzere bu cebheden Uzakdoğuya ansızın kuv.vet şevkini göstermekte ve ge rek Malta, gerek bütün Ortadoğu cebhesinde, Trabhısa erişebilecek iktidarda elde tek bir Liberator u-çağı bulunduğunu açıklamaktadır.
Auchinleck, «Ortadoğu ile en vâ lıün tehlike arasında» duran Rusların ^talingradı ^kahramanca mü dafaalarmı ».övmekte fakat Sovyet askeri makamjariyle işbirliği yapmak teşebbüslerinin maruz kaldığı zorluklara da def'atle temas et inektedir.
Auchinleck düşmanla kuzey 1-randa çarpışmak hususundaki plânlar hakkında şunları yazmakladır:
«Basra körfezinin başındaki üs ve petrol tesislerini korumak için arazin keşfetmek ve hazırlık yap mak Jâzımdır. Fakat bu bölgeyi kontrol etmekte olan Ruslar bize bu kolaylıkları sağlamamışlardır. JHattâ Kafkasların müdafaasına dair plânlarından da malûmatımız yoktu.
Vakit geçirmeden Ruslarla işbirliği yapmamızı temin edecek tertibatın alınmasını istedik. Fakat Rus yüksek komuta heyetinin merkeziyetle en büyük ketumiyet üzerinde ısrarı dolayısile bu işbirliği tahakkuk edememiştir.
«Sonradan müstakil bir şekilde harekete geçen 8 inci ordu, bazı esas malûmatı elde etmek üzere Kuzey İrana keşif kollan göndermiştir. Bu gruplar Ruslarla iyi münasebet tesis etmişler ve fazla güçlüğe mâruz kalmadan ödevlerini yapmışlardır.»
Bundan sonra Doğu Sirenayik-te kazanılan ilk muvaffakiyetlerden ve Tobruk.garnizonunun takviyesinden bahseden Mareşal, Ela-lemeine da}’anen ric’atin saflıala-nnı anlatmakta ve şunkırı yazmak



bakımından bizim Almanların orta tanklariyle edilemezdi. Sonradan bize Amerikan «-General Grant.» verildi. B'akat bunların da
tadır:
«Bütün bu müddet zarfında Mallanın durumu gittikçe vâhim-leşmekte olup, düşmanı Mısır üs ve hava alanından mümkün mertebe uzak tutmak ve taarruza uğ raması halinde Türk iyeyi desteklemeğe hazır bulunmak ta lazımdı.
«Çölde tank kullanmayı öğrenmek bize pahalıya mal olmuştur. Savaşta gösterdikleri cesarete rağ men, zırhlı birliklerimiz düşman tanklarına karşı hemen hemen her karşılaşmada hezimete uğı*a-makta idiler. Bu yalnız nisbeten tecrübesiz oluşlarından değil, düşman tanklarının .daha uzun menzilli toplarla mücehhez bulunına-saudaudı.
«Hafif Amerikan tankları mekanik bakımdan İngiliz yapısı orta tanklardan üstündü Takat savaş kabiliyeti veya kıvas bazı tankı
çöle göre tâdil edilmeleri ve mürettebatın özel şekilde yetiştirilmeleri icabetti.»
Japonların Malaya ve Burmada kazandıkları muvaffakiyetlerin Or tadoğu durumu üzerindeki tesirle rini gözden geçiren Auchinleck, raporuna şu şekilde devam etmektedir:
«Bu vahim durum karşısında Lib^vada bir taarruza geçmek huşu sundanki plânlardan vazgeçmeyi kararlaştırdım. Ortadoğudaki mev zilerirrftei takviyeye gayret sarfet mek ve ayırabileceğimiz bütün kuvvetlerle, Japon ilerleyişini dur durmak ümidivle Hindrstanı des-teklemek lâzımdı.
( Ayni zamanda. Kuzey Filistin-le Üı*düıı nehri boyunca yeni müstahkem mevkiler tesisini emrettim ve Türkkre kifçük çapta silâhlar, askerî inşaat malzemesi, motörlü taşıt vasıtaları ve cephane fabrikaları için bam maddeler gönderilmesine azamî gayret sarfını tavsiye ettim.
Kendi hesaplarına Türkler yar dınumızı kabule hazır ve dâvamızın muvaffakiyete eristiğini görmek arzusunda idiler. Fakat bu is teklerine rağmen, Almanyayı bağımsızlıklarına karşı kışkırtabilecek her hangi aşırı bir hareketten karınmak hususunda gayet ihtiyatlı davranmakta idiler. Bu itibarla kendilerine yerdim için hakikaten müessir hazırlıklar yapmak güçleşmekte idi. ■




ı
vaziyet edindikten konıış-Fazla
Kenan
(BaJitaraJı 1 incide)
Istan bula hareket etmeden evvel, Ankarada, benden beyanat ıs tiyen gazetecilere, lâzım gelenleri söylemiş bulunuyorum. Burada kaldığım müddetçe, son feakkmda iyice bilgi
sonra sîzlerle daha etraflı nıak fırsatını bulacağım, hiç bir şey söyliyemem.*
— Vatan gazetesindeki öner aleyhindeki neşriyatın, D. P.
genel merkezince tesbit edilerek yazdırıldığı söyleniyor. Buna ne dersiniz?
«— Bunun bizim tarafımızdan yazdırıldığını hangi mantık kabul eder. Bunlar, esas dâva ile alâka-sı olmayıp, ancak hasımlarımız yani, D. P. içinde bir ikilik yaratmak ve partiyi bir bozguna uğrat nıak istiyenler tarafından uydurul muş sözler olabilir.*»
Bayar, bundan sonra, başka mevzua dönerek, D. P. nin 2 milyon liralık bir eşya piyangosu hazırlamak müsaadesi aldığından bahisle:
♦ — Bu müsaadeyi nihayet, Devlet Şûrasından çıkan tefsir üzerine alabildik. Hazırlıkları ikmal e-diyoruz. Yakında biletleri bile satma çıkaracağımızı sanıyorum.»
C. Bayar, vapurdan çıktıktan sonra, kendisini karşıhyan D. P. milletvekillerinden Ahmed Kemal Silivrili, merkez idare heyetinden Samed Ağaoğlu ve bazı üyelerle beraber, D. P. genel merkezine git miştir.
Bayar, öğle yemeğini müteakip D. P. İstanbul ilçe balkanlarını toplamış, yaıımda D. P. müfettişlerinden Salih Keseği, Refik Koral tan ve İhsan Şerif olduğu hakjeı onlardan son parti faaliyetleri hajt kında izahat almış ve Önerin isti-
fasından sonra hasıl olan son müessif durum hakkında da ne düşündüklerini sormuştur.
Bayarın ilçe başkanları ile yaptığı bu toplantı saat 20 ye kadar sürmüş ve kendisi ile yeniden görüşmek kabil olmamıştır.
Başkanın bu seyahati ve yarın yapılacak olan il kongresinden sonra, rtÖner istifası hâdisesinin tamamile tavazzuh edeceği sanılmaktadır.
Diğer taraftan, D. P. melıafilin de, Kenan önerin istifasının akis leri devam etmektedir. Dün yeniden, edindiğimiz kanaate göre, D. P. Ankara ve bazı İstanbul i-leri gelenleri arasında, önerin istifası; «acele ve mevsimsiz bir istifa.- olarak kabul edilmektedir. Bu arada, ileri gelenlerden birisi de «öneri severdik; 15 gün daha beklemesi tercihe şayandı demiştir.

Yarın sabah saat 10.30 da Taksim Kristal gazinosunda yapılması takarrür eden D. P. İstanbul il kongresi için, bütün hazırlıklar ik mal edilmiştir. «
öğrendiğimize göre, kongreye, Beyoğlu ilçesinden 11, Çatalcadan 11, Kartaldan 4, Silivrlden 4, Usküdardan 5, Sanyerden 4, Ka-dıköyden 4, Fatihten 8, Adalardan 2, Bakırköyden 4, Beşiktagtan 4 Beykozdan 8, EminöııUnden 8 yübden 7, Şileden 3, Yalovadan da 4 delege iştirâk edecektir.
11 başkanlığına en'kuvvet namzet olarak eski İstanbul milletvekillerinden Prof. AbdUrralıman Münih ve Üsküdar ilçeBİ başkanı Hasuhloğlupuh isimleri üzerinde du-nimaktadır.
Diğer taraftan, eski il baekatu Kenan önerin, il fitongreridi lşH-
Amerika ve Rusya
(Battarafı l iııcıde> rını cevablandıran Royall ezcümle şunları söylemiştir:
Program kabul edilmediği tak -dirde; ordıı ile ordu büdceslnin art tırılması lâzımdır. Bunun daha faa la gönüllü kaydile tahakkuk ettiri lebileceği şübhelldir.»
Aynı konuda temsilciler meclisi Dışişleri komisyonuna izahat veren savunma bakanı James Forrestal da şunları söylemiştir:
»Avrupa yardımının hedefi harbin önlenilmesi olup; her hangi bir devlete karşı telıdid şeklinde telâkki edilmemelidir. Ne bu program, ne de milli sayunnıa masraf lanınız herhangi bir devlete karşı tehdid veya her hangi bir devlet grırpu üzerinde hâkimiyet tesisine matuf değildir.»
Milli savunma bakanı Forrestal, demecine şu şekilde devam etmiştir:
(Birleşik Amerikanın siyaseti, hür devletlerin diledikleri hükümet şeklini seçmelerini mümkün kılma ğa matuftur.»
( Hiç bir memleket veya siyasi İdeolojinin kuvvet istimalile dünya yı fethetmesine müsaade edilmeme lidir. Büyük bir askerî kudret mu ■hafaza etmek zorundayız. Fakat Avrupa camiasının kalkınmasına oiaıı ihtiyaç aynı derecede önemlidir.
(Bugün iki büyük devletin bulun duğu bir dünyada yaşamaktayız: Sovyetler Birliği ve Birleşik Amerika. Arada Hitlor Almanyasının tahrlb ve istilâsına uğrayan bir >boşluk mevcuddur. Bu durum karşısında; batı devletlerinin kalkın -malarına yardım suretlle Avrupa muvazenesini temine çalışmaktayız. Böyle bir yardımda bulunur ken, maksadımız her hangi bir
■ memleket etrafında demir bir çen »>er tesis-etmek değildir. Gayemle, siyasî; ekonomik ve sosyal bir muvazene yaratmak suretlle diğer )>ir harbi önlemektir.»
CT râkten imtina edeceği tahmin o-lunmaktadır.
Söylentilere nazaran, il kongresi. evvelkilere nazaran şiddetli ve ınücadoleli geçecektir. Bütün partililer arasında, şbndidan müsbet bir kanaat hüküm sürmekte; D. P. içinde bir tkllik yaratılmak isten-Biosüıe asla müsaade edilmiyeceği iddia edilmektedir.


rrr-
Önüne gelene
(Bat t »ra fi 1 t n çıda) ni istiyor ve bu işi sakınılmaz bir hale getirmek için yazılar yazdırıyorlar. Demokrasi halk egemenliği demek oluşuna ve bu da esas konularda halkın aydınlanmasını gerektirdiğine göre biz de bu meşe lenin samimiyet ve sükûnet içinde açıklanmasını zarurî görmekteyiz. Böyleltkle herkes beğendiği tarafı seçer ve sonsuz kurcalamalara mü salt bir karartı ortadan kalkar» demektedir.
İlkokul öğretmenleri f Baştarafı 1 inotde)
masının alâkadar komİAypnlardan nılirokkob karma bir komisyona havale edilerek tetkik edilmesini teklif «decoktir.
Ankara; 15 (Hususî) — İlkokul öğretmenlerinin maaşlarının hususî idareden alınarak umumî mii-vazeneye geçirilmesine dair millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanmış olan tasarı Bakanlar Kurulunca kabul edilmiştir. Tasarı yarın Meclise sevkedilecektir. Tasan ya göre ilko' ul öğretmenleri şubat başından itibaren maaşlarını j.unumiJjüdcedcn alacaklardır.
Sümerbank U. Md. lüğünün garib kararı (Başlaraft 1 itu/ide)
düne kadar devam etmiş ve nihayet dün umum müdürlük bağlı mü esseselerindeki momurlara bundan böyle prim verilmiyeceğini bildirmiştir.
Sümerbank umum müdürlüğü tarafından gönderilen emirde müdürler, müdür muavinleri, ve müşavirlerle, şefler müstesna bütün mşmurlarm bu haklarını kaybettikleri ve bundan evvel primlere mansuben vorllen avans paraların da geri alınması bildirilmektedir.
Umum müdürlüğün bu. kararı primlerini bakliyen ve.mikdarı bin leri aşan memurlar üzerinde büyük bir teessür uyandırmıştır.
Dün şehrimiz iplik dokuma mü-^eHsesesi şimdiye kadar primlerine pıahuuben verilen avans palaların leceğlni memurlara .bildirmiştir.
Hayat güçlükleri ve bütün memurların geçim zorİMkları göz ö-nünde bulundurularak hUktmaetoe kabul edilmiş olan bu paraların yalnız müdürlerle müşavirlere tah sin olunması da alâkadarlar üzerinde çok Una akisler uyandı» ÛHstır»
İngiiiz - Irak aı.cLaşması imzalandı
Poılsıuuth, (A.A.) — Bugün
burada imza edilen İngiliz - Irak andlaşması hükümlerine göre, Irakta ki İngiliz üsleri Irak hükümetine iade edileceği ve bundan böyle Irakla İngiltere arasında vukubulacak her türlü stratejik münasebet, mazide el de edilmiş olan herhangi bir hakka dayanarak değil Irak hükümetinin arzım ile olacaktır. Irak hükümetinin arzusu iie Ingiltereye gösterilecek kolaylıklar bugünkü dünya durumunun atzcdeceği tehlikelere bağlıdır. Bu kolaylıklar, İngiliz hükümetine lüzumu halinde Iraka yardım imkânlarını sağlı yaraktır.
Iraka son model silâhlar, bu silâhların kullanılış tarzını gösterecek uz manlar gönderilecek ve subaylarının lngjitcrede yetişmesini saglıyacak bütün imkânlar temin edilecektir .
Irak askeri hava birlikleri İngiliz deniz uçak üslerinden istifade o-dcbileceklerdir. Buna mukabil İngiltere hükümeti de muharebe birliklerinin icabı halinde hazır olabilmeleri için Şııaybe, Habbaniyede personel bulundurmağa yetkili olacaktır. İngiliz hava kuvvetlerinin Irakta tıan sit hakları olacak ve deniz harb birlikler» Şattülarab’dan istifade edebile çeklerdir. Fakat Ira}( birlikleri, hiç bir şartla İngiliz komutanlığı emıino verilir.iyeccktir. Bu hal tarzları, teşekkül halinde bulunan Ingiliz - Irak savunma idaresinin çerçevesi dahili, ne girsaekfeedir. Bu idarenin görevleri tamamile istişarî mahiyettedir. Fakat idare bir harb tehlikesi karşısında derhal faaliyete geçecektir.
Bugünkü dünya durumu ve Orta Doğu çevresinde hissedilen baskılar karşısında her iki memleketin duymakta olduğu endişe nazarı itibara alınacak olursa, müşterek savunma idaresi Orta Doğu emniyet sisteminin temel taşı olacaktır. Sulhun teossüs ettiği an müttefik kuvvetlerin eski düşman memleketlerdeki işgal bölgelerinden çekileceği ve bütün sulh andlaşmalarının tamlarak mer'ıyet mevkiine gireceği an olarak telâkki edilmektedir.
Irak heyeti İngiliz hükümetine bah şedilen kolaylıklara mukabil îngilte-reden ayni derecede kolaybklar elde etmiç olduğuna kanidir. Bu kolaylık lar meyanında, her iki milletin mü.’ tekabii olarak birbirlerinin toprakla- j tındaki üslerden faydalanabilme hak kı da vardır.
Bı.ıada îngiltore lehine yegâne fark. Ingilizlere Irakta muharebe bir İlkleri bulundurma hakkının verilmiş olmasıdır ki, bu da, bu hal tarzının derpiş ettiği gayeler meyanmdadır.
Hej iki taraf ta aralarında halle-demeyecekleri ihtilâfların Milletlerarası mahkemeye sunulması hakkında mutabık kalmışlardır.
îngllizler kendilerine bu gibi kolaylıklar temin edilmemiş olduğu tak dirde modern harb usullerinin Ingil-tereye, Iraka yardımda bulunma imkânını bırakmıyacağı noktasını tebarüz
Bu letler yecek kilâta
’tirmiyecek lbr aııdlaşma olduğunu söylemek icab eder.
Bu andiaşma, Irak hükümetinin Su da bot anlatması gereğince veya Aral) Birliğinin bir üyesi olarak giriştiği taahhütlerle de çalışmamaktadır.
İngiltere ve İrak Ortadoğu mem leketleri arasındaki güvenlik sis temlerinin halen aralarında mev-cud bulunanlarından daha esaslı bir temele dayanmasını arzu etmektedirler.
lngilterenin, Filistinde takib ettiği kiyaset Arab Birliğinin siyasetine muhalif olduğu takdirde Suriyeden pek tabiî olarak bir yar dım beklemiyeccği gibi, îrakın da takib edeceği tecavüzkâr bir siyasette kendisine hıc bir yardımda bulunmıyacağım zikretmek yerinde olur. *
Yeni andiaşma 20 sene müddetle yürürlükte kalacaktır, fakat bu andlaşmaya imza koyan taraflardan her hangi birisinin talobile 1-5 sene sonra andlaşmanm tâdili için müzakereler yapılabilecektir.
ettirmektedirler.
andlaşnıaıun Bileşmiş Mll-teşkilâtı çerçevesi içinde işli, ve her iki memleketin bu teş-olan taahhüdlerine halel ge-
Türkiye Tıb Fncümeni
Dün toplanan Türkiye Tıb Encü. meninde kıymetli ilim adamımız pro fesör Arif tanet Çotingil Unraren oy birligile başkanlığa, profesör Naci Bengisu ikinci başkanlığa, Sör Ihsan Şükrü Akael genel terliğe sogümi^lerdir.
Veznedarlığa doçent Dr.
Akgüder, kitablar muhafızlığına tdo* çent Dr. Ömer Özek, oelso kAUbUfri-ne da doçent Dr. Reşad Garan seçilmelerdir.
Kıymetli doktorlarımızın bu süredeki faaliyetlerinin de başarılı»»^ **cmealnl rfiUrl*».
profe-aekre-
Kemal




vrupanın kalkınma programına karşı durumu




1
Amerika Dış Bakanlığı bu hususlara müteallik incelemeleri kongreye sundu
Vajşingtoıı: 15 (A.A.)----(Ueis)
Amerikan Dışişleri Bakanlığı »Avrupanııı kalkınması programına iştirâk eden 16 memleket ile Batı Alman yanın ihtiyaçları hakkında bakanlık tarafından hazırlanmış olan tetkiklerle bu .memleketlerin bugünkü İktisadî Aze siya si durumları malî siyasetleri ve .programın çerçevesi dahilinde bu memleketlerin yapacakları yardım la istihsal meselelerine müteallik incelemeleri dün kongreye sunmuş »tur.
Dışişleri Bakanlığının bir sözcü sii bu vesikalarda mevcud rakamların tahminlere dayanmakta olduğunu ve kongre tarafından yeniden gözden geçirileceğine işaret etmiştir. Kalkınma programının .idarecisi veya müstakbel İdareeHe ri bu vesikalarla bağlı olmıyacak-Jardır.
Bu vesikalarda belirtilen tah-.minler 19 Kasım tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanmış olan ‘ Avrupanın kalkınması programı tasarısı, n.la mevcud ye kânları bulmaktadır. Avrupa ikti sadî işbirliği komitesinin Pariste hazırlamış olduğu raporda mevcud istihsal programlarına özel bir e-hemmiyet verilmektedir.
Güç siyasi meselelerin Avrupa-nın hakiki bir şekilde kalkınmacına şimdiye kadar epgel teşkil etmiş olduğu açıklaıımaktadır.
Bu tahlil yazısında ezcümle şöy ledenilm^kktedir:
Avrupa iktisadi işbirliği komite sine ;iştirâk *eden memleketlerden bazıları sosyalist nüfuzunun tesiri altında bulunmakta olup »bu nüfuz bazı memleketlerde oldukça kuvvetlidir.
Özel teşebbüs rekabetinin aksine olarak içtimai tasarıların ve Demokratik bir kontrolün tarafta rı olan Sosyalistler bununla beraber Demokrutik usullerle söz, basın, toplantı, din hürriyetlerine ve ferdin şerefine inanmaktadırlar. Bundan «dolayı sosyalistler Av rupada komünizme karşı en kuv--vetli manialardan birini teşkil etmektedirler.
İktisadî işbirliği komitesine men sub memleketlerdeki komünist par tilerinin açık 'muhalefeti Sovyet-ler Birliğinin Avrupanın kalkınmasına olan muhalefetini bAriz bir ^şekilde -ortaya koymuştur. Bu muhalefet Batıda Denıokıntik hür diyetlerle kalkınma arasındaki sıkı münasebeti de açığa koymuş bulunmaktadır.
Bu vesikaya göre Avrupada devamlı bir refah elzem bulunmakta ve kalkınma devresi sırasında harbden evvelki senyenin tesisi beklenemezse de Avrupanm kalkınması programı sayesinde ınüsa it bir hayat seviyesine erişebilece ği zannedilmektedir.
Raporda işaret edildiğine göre ödemelerde muvazeneyi temin hususunda yapılan tahminler bugünkü hesablarda bir açık göstermek te ise de bu açığı karşılamak için bir çare bulunacağı zannedilmekte dir.
Bu inceleme vesikası Avrupa ik tisadî işbirliği^ komitesinin toplan tısındaııberi Avrupa memleketleri nin tahakkuk ettirdikleri bazı birliklerini sıralamaktadır.
Bahis mevzuu vesikanın kısa hülâsası aşağıdadır:
Türkiye: Ziraî istihsalâtın bilhassa hububat“istihsalâtının ması ve Avrupanm kalkınması gramına uygun olarak muhtaç
gelere azamî bir ihracatta bulunul nıası bu kalkmmaj-a geniş ölçüde yardım edecektir.
Türkiye keııçltelnin hazırlamış ol duğu büyük bir kısmı Avrupanm kalkınması programının çerçevesi dahiline girmeyen uzun vadeli bir gelişme programına malik bulunmaktadır.
Türkiyeııin milletlerarası tabii İstikraz yollan ile dalın geniş programları finanse edebileceği zaııne dilmektedir. Türkiye Avrupanm kalkınması programı gereğince, zl rai; nakliye ve maden* malzemesi ile başka tesisat teinin-etmek için yardım görecek ve «bu teehizutm istimalinde de yardıma mazhar ola çaktır.
Türkiye muhtemelen bu teçhizatın bizzat kendi kaynakları İle alın maşım finanse edebilecek bir durumda olacaktır.
‘1945 seneslndenberl devamlı bir yabancı tazyike moruz kalan Türkiye; aşağı yukarı 600 bin kişilik bir orduyu seferber etmek mecburiyetinde kalmış ve bu husus insan kaynağı bakımından bu ket mâliyesinde ciddî bir teşklb etmiştir.
idhalât ve ihracat ile ya-
İŞ-
bir
ve art pro böl
«nemli mikclarda yabancı döviz sa-fetaıek mecburiyetinde.kalacak o' lursa idhal ettiği’}teçhizatı bile İP nanse edebilecek durumda olacak* tır.
Avjupada zaferin kazanılmasın • dauberl Türkiye ve Yunanutana yardım kanunu gereğince verilen '100 milyon dolar bir tarafa oırakı lacak olursa; Amerikanın Türkiye'ye açmış olduğu kredilerin yekûnu 48.970^901 dolara varmaktadır.
iştirak etmiyeıı memleketlere na zaran T'ürkiyenin fazlarının kalkın ma devresi zarfında 140 milyon dolar olacağı tahmin edilmektedir. İştirak eden memleketlere yapılacak olan tediyelerle o memleketler eten gelecek olan tediyeler aşağı yukarı muvazi olacaktır. Türkiye, -Amerika ve batı yarım küresinin diğer memleketlerine nazaran an -cak küçük açıklara maliktir.
Bundan dolayı bir dolar kıtlığını önlemek için dolar bölgesinden ya-»pılacak * id halata özel bir önem ver mek ieab etmektedir. Bununla beraber ;
bancı dövizler üzerinde esasen sıkı bir kontrol icra eden ve seviyelerinde nisbeten bir istikrar teminine muvaffak olmuş bulunan Türk hükümeti icab eden kontrollerini devam ettirecektir.
Yunanistan: Yunanistamn kalkınması sadece harbin sebebiyet verdiği tahribattan değil; fakat halk tarafından yapılan tazyikler, zeytinyağı; tütün ve üzüm gibi yarı lüks maddelerin ihracatı için yabancı bir pazara bağlı olması ve çete harbi yüzünden de engeller le karşılaşmış bulunmaktadır.
Enflâsyon vc dahili güvensizlik yüzünden ticaret ve sermayecin yarı yarıya felce uğramış buluiKİu ğu bu memlekette Yunan milı Ji halkın bütün nüfusu 7 milyon bin iken bir milyondan fazla ı :iil tecinin ve diğer yerli halka.ı ihti -y^cmı .karşılamak mecburiyetimle bulunmaktadır.
Yunan hükümeti ihracatı ait ır mak, ithalâtv sadece yeni mad le-lure şâmil kılmak, ihtiyaç maddelerinin dahilde taksimi işini d özgün bir hale koymak ve ciddi ver giier koyarak ve Yunam özel teşeb büslerine rekor kırmalarım emrederek ana üyesini yeniden teşkil et mel; için Amerikan heyeti ile işbirliği yapnugtır. Yunanistamn müstakbel refahı diğer Avrupa memleketlerinin kalkınmasına bağ 11 olacaktır. Bu refah diğer memle ketlerde sağlanmış olan terakkileri yakından takib ederek gittikçe artacaktır. Yunaniatanın Avrupalım kalkınmasına belli başlı yardı mı.madenlerinin «.uzun bir milduet için geliştirilmesi olacaktır^ Bu lirada Yunanistamn 30 Hazinin 1952 tarihine kadar milletlerarası hesabında 740 milyon dolara yakın bir açığı olacağı zannedilmekte dir. Yunanistan Amerlkaya .312 milyon, diğer Amerika memleketlerine 161 milyon, Avrupanm kal kınması programına iştlrâk «etmi-yen memleketlere 178 milyon ve iştirak eden memleketlere de 90 milyon dolar ödemek ^mecburiyetinde olacaktır.
Yunanıstana yapılmış olan yar-xdım. Amerikanın Unrra’ya iştiraki hissesi ve kongrenin tahsisatı dahil olmak üzere hibe şeklinde .680 milyon dolara ve krediler açı! ması şeklinde de 150 milyon dolara varılmış bulunmaktadır. Bu yardımın .aşağı yukarı üçte biri askerî maksadlar için kullanılmıştır.
fiyat
Ankaramn yeni telefon santrali
Ankara; 15 (Hususî) — Ankara .nin yeni telefon santralı beş numa ra üzerinden şubattan itibaren fat liyete geçecektir.
Mtvud
g’iıı-iiıe tn»ıwırf!t t’slufdıır isketesi
Vakitsiz ve genç yaşta ölümüyle hepimizi derin bir acı içinde btrakan üe-• kudur Amerikan Kır. Lİmmİ öfcrot-ıııcn te rintten en see dfâtmiz
Bayan Bülend Yorıer’ln ölümünün hükme» lH.l.tMö pazar günü camiinde ikindi na-
memlc-mosele
IHn ö-
tn-ızını mutvjrkip (Sa: 3 do) ruhuna ıtlıut edilmek üzere Kadı köy Ki Hafız Cemal tanıhudaıı okunacak olan mevluda bütün ta uıd ıklarım izin teşriflerini rica ederiz.
Esi ve kardeşleri

TIN!SABAH
de olsa, ekmeği-
matbaa-neşretti-
* Vatandın son| ‘ünlerdeki sinsi neşriyatı
—o------
Bu şartlar içinde bay Yalmanın razeteahıin bu neşriyatı yapmaktı hanği gaye peşinde koşmakta )ldufunu, dünkü vaidimize uya-bk açıklıyahm: Bıı, sadecg latışı arttırmaktan ve son zamaû prda pak »ıkİRŞtndı^ı 180 derece Ik dönüşlerin bir neticesi olarak [evşlyen ra^heti çoğaltmaktan i-laret bir manevradır.

«Vatan Gazetecilik ve matbaa-ılık anonim şirketi» nin ticarî fa-liyetine karışmıya tabiî kimsenin «kkı yoktuı ve olamaz ve bu şir et idareoilerinin baakı işleri yap-|rıak, renkli haritalar, kitablar ve I '^esimler basmak, hattâ mecmua .♦e gazete çıkarmak suretile hissedarlarına bol temettü' tevziine çalışmaları da pek tabiidir; bu cihete de kimsenin diyeceği bir şey | yoktur ve olamaz.
Ancak Vatan gazetecilik ve matbaacılık anonim şirketi ni ida f*e eden zatın, hattâ aklı başında her hangi bir kimsenin zerre kadar haklı sayılamıyacağı bir mesele varSa o da biraz daha fazla Sürüm temin edip hem şirket hissedarlarının temettülerini yükselteceğim, hem şu veya bu zatın veya makamın gözüne girip teveccü Jllnü çekeceğim diye, bir siyasî par ti vilâyet baştanının, partiden değil de sadece başkanlıktan istifasını arz-ı- hulûsa vesile sayarak her yerde bir kıaıl parmak, her köşede bir komünist tahrikçisi yaratıp koça bir memlekette marazı bir ruh haleti meydana getirmek suretile, bilmiyerek Moskof Propagandasının ne yağ sürmektedir.

«Vatan» gazetecilik ve cılık anonim şirketi* nin
ği bu gazetenin, o velveleli neşriyatı yapmaktan, bütün o esrarlı kızıl parmaklan ve maskeli komü nist tahrikçilerini, birer umacı gibi, günlerce umumî efkâr önünde oynatmaktan maksadı, iyi niyetle ve vatani (!) bir endişe ile oynatıp durmuş olmasını iddia etmesi gülünç ve kendi tâbiri veçhile: «Bu neşriyat ortahğı telâşa vermek ve serbest münakaşalan bastırmak gibi gaye ile yapılmış değildir.* demesi bile, ruhî haletini göstermesi bakımından dikkate şa yandır. Tıpkı elinde dumanı tüten bir tüfekle y akalanmış bir adamın «Vallahi silâhı atan ben değildim» demesi gibi, ancak çocukları aldatabilecek, bu tevilli müdafaa, beliğ bir itirafdan daha kesin bir mâna taşımaktadır.

«Vatan / ın neşriyatı meydandadır:
Bu gazete 11 Ocak pazar günkü nüshasının, birinci sayfasının baş tarafını baştan başa kaplıyan iri harflerle: Komünist kundağı kar şıslndayoz. Demokrat Partiyi ikiye ayırmak teşebbüsünde bulunan gafiller, kızıl entrikaların masum kurbanı mevkiindedirler Komünist lerin bugün bir tuzak kurdukları görülüyor» diye barbar bağırıyordu.
Yine ayni nüshada Bayr Yalman: Ortada değişmiş bir şey yok. Her şey daha vaidde kaldı. Antidemokratik kanunlar başlarımızın üstünde sallanıp durmaktadır* diyenlere çatıyor.
Ortada değişmiş bir şey yok! hakikati tekrarlamaktan çekinmi-yen «Yeni Sabah’ la Hikmet Ba-yurdu ve «Vatan» ın o uyuşturucu ve gevşetici İhtan da bizlere karşı yapılmış oluyordu.
Biz de bu afyon tesiri yapacak neşriyata cevab verdik, «Ortada Yalmanın dilinden başka değişmiş bir şey var mı?» diye sorduk. Hattâ antidemokratik kanunlar değiştirilmedikçe veya ilga olunmadıkça umumî efkân yalancı nin ııilerle uyutmanın elimizden gelmediğini açıkladık.
Yalman bu haklı mukabeleye makul bir cevab bulup veremedi, hâlâ da verememektedir.

12 Ocak tarihli sayısında Vatan şirretliğine devam ederek, yine parmak kalınlığındaki puntolarla; «Kızıl tahrikçilerin takib ettikleri esas gaye. «D. P.» yi ikiye bölmek istiyorlar. Müfritler bilmiyerek buna âlet oluyorlar.» buyurdu.
Müfritler ve kızıl tahrikçilere âlet olan gafil (!) 1er ağlebi ihtimale göre bizler, yani hakikati olduğu gibi görüp, şu veya bu zat ve makama yaranmak için halka ninniler terennümüne gönülleri razı olamıyanlar olduğundan bu imalı neşriyata da «Bite ister gafil desinler, ister kötümser, hakikati gizlemeğe dilimiz varmıyor» cevabını verdik fakat karşımızdaki somun pehlivanından da kızıl tahrikçilerin kimler olduğunu a-çıklamasını istedik. Bu arada bir
• • iki akşam refikimiz de «Vatan gazetecilik ve matbaacılık anonim şir kati» hissedarları namına didinen
Ankarada Ingiliz Arkeoloji enstitüsü dün törenle açıldı
Bu hususta yapılan merasimde Millî Eğitim Bakanı ve İngiliz sefiri David Kelly söz aldılar
I
Ankara, 15 (A A.) — Bugün yapılan bir törenle açılmış bulunan «Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü» öxford Caınbridge, Londra ve Edln-burgh Üniversiteleri mümessillerde, Lor.drada arkeoloji işlerde ilgili tanınmış bazı mümessillerin temsdoi- [ lerinden teşkil edilmiş bir komite tarafından tesis edilmiştir. Bundan başka bu ilim müesseseleri arasında, Royal Society, Society of anti-' çuares Royal asiatic Society, Anthro-polojical institute, british academy, britislı mıseum, London institute of archcolögy, britislı schoool at at-hens, society for hellenle s tudies ve School of Oriental s Studies de ön plânda yer almış bulunmaktadırlar.
Yeni açılan müessese, mütebahir-lerin hafriyatçıların ve buna mümasil İşlerde, alışanların faydalanmaları için Türkiyedeki Ingiliz arkeoloji çalışmalarının merkezi olacaktır. Araştırmalar, İslâmiyet devri d(- dahil okluğu halde, bütün arkeolojik devirleri ihtiva edecek ve ar keolojiye yardımcı mevzularla da ilgilenecektir. Modern Türk lisanının ö nem’ üzerinde bilhassa durulacaktır.
Enstitünün gayesi öğrencilerin kul lannıaları için iyi bir çalışma kü-tübhanesi kurmak, diğer memleketlerden getirilmiş karekteristik nü-muneler ve fotoğraflarla empresiyon-lar gibi arkeolojik materiycller koL leksiyonu temin etmek olacaktır.
Ankara, 15 (A.A.) — «Ankara Ingiliz Arkeoloji Enstitüsü» bugün Mil- ' lî Eğitim Bakanı Reşad Şemseddln Sirer ve Ingiltere Büyük Elçisi Sir David Kelley tarafından açılmışür. ' Bu münasebetle Enstitü binasında yâpılar» törende, Millî Eğitim Baka-nı Reşad Şenıseddin, Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, Türk Tarih Ku-ıumu Başkanı Sivas Milletvekili Şemseddin Günaltay, İngiliz Büyük Elçis’ Sir David Kelley, Amerika, Kanada. Fransız Büyük Elçileri, Mı ( sır Elçisi, Ankara kültür müessese-lerine nıensub şahsiyetler ve seçkin dâvetlder, basın ve ajans temsilcileri hazır bulunmuşlardır.
Ingiliz Büyük Elçisi Sir David Kellej bu münasebetle söylediği bir nutukta Ingiliz Arkeoloji Enstitüsünün açılışında hazır bulunmakta o-lanlara hoş geldiniz demiş ve sözle-

Bevin’ın bu münasebetle gönderdiği telgraf |
vc
tebliğ etmeyi kabul buyuran ' Millî Eğitim Bakanı olmak aralarında Anadolu toprakla-arkeolojik aramalarda büyük
I
I
gazetenin hakikî maksad ve gayesini derhal kavramış olacaklar ki ayni suali sordular.
İşte bu sıkışık duruma düştükten sonradır ki «Vatan* gazetesi pek alışık olduğu üstadane dönüş ve çarklardan birini yaparak evvelki günkü tevilli kaçamağı yaptı ve bütün o gürültülü neşriyatın, bir bardak suda fırtınalar koparmaktan ibaret bir satış ve sürüm manevrası olduğunu zımnen itiraf et miş oldu amma vazıh suallerimize bir cevab veremedi, zira verecek durumda değildi.
★ I
Bizi, «Vatan gazetecilik ve mat baacılık anonim şirketi» nâşiri efkârının, alelade satış ve sürüm ga-yesile o yersiz ithamlara, haksız tarizlere ve gülünç şirretliklere baş vurmuş olduğu neticesine var dıran bu açıklamadan sonra bu hem hazin, hem. gülünç bahse Ya-uzun, îsmail-i- Safevîye yazdığı şu satırlarla son vereceğiz:
«Hırz-ı- selâmette perde nişin-lik ihtiyar edenlere erlik adı hatâdır ve ölümden korkan kimselere kılıç kuşanıp ata binmek nâseza-dır.*
rine devam ederek demiştir ki: Başta sayın Dışişleri Bakanı Bakanlar, bilhassa Enstitünün açıldığını sayın Üzere, rında
bir rol oynamış olan ikt memleketin mümessilleri sayın Fransız, Amerika Birleşik Devletleri ve Mısır Elçisi de bulunan hepinize hoş geldiniz derini. Arkeologlar hiçbir şahsi men iaatler gütmiyen heyecanlı şahsi me sailerinde hudud tanımamaktadır. Ve bu Enstitü kapılarını yalnız ev >ahibi olan Tüıklere değil her memlekete mensub diğer bütün ciddi ta-leblerc dc açacaktır. Bu enstitü Türkiye için fevkalâde bir ehemmiyeti hiaz olan büyük Hitit krallığının o kadar uzun bir müddet gizli kalmış olan sırlarını dünyaya • yaymak için büyük bir gayret sarfetmiş olan sayın profesör Gaıstangın müzaheretile kurulmuştur.
Bu vesile ile İngiliz Dışişleri Bakanı Mister Ernest Bevin’den aldığım telgrafın metnini sizlere bildirmekle büyük bir sevine duyuyorum. Mesajın doğru tercümesi şudur:
Türkiyede İngiliz Arkeoloji Enstitüsünün kurulmasına müsaade eden Türk hükümetinin kararını büyük memnuniyetle karşıladım. Belli mak şadlarla teessüs eden bu müessesenin arkeoloji ve benzeri konular üzerindeki etüdleri teşvik edeceğini ümid ederken, iki temennide bulunurum: Biri, bu enstitünün arama ve tedkik işlerinde Türk ve İngiliz makamları arasında sıkı işbirliği için sayısız fırsatlar doğurması, diğeri de, Türk ve İngiliz milletleri arasında uzun zamandır mevcud dostluğu daha da sıklaştırmağa âmil Olmasıdır.
Daha sonra Millî Eğitim Bakanı Reşaö Şemseddln Sirer de aşağıdaki nutku söylemiştir:
Ekselans Büyük Elçi, sayın dâvet-131er,
Arkeoloji alanında İngiliz ve Türk bilgin ve uzmanlarının birlikte çalışmalarını sağlıyacak olan İngiliz Arkeoloji Enstitüsünün kuruluşunu ilân etmek üzere buraya toplanmış bulunuyoruz.
Münasebetlerinin sıkılaşmakta ve dostluklarının artmakta olduğunu gördüğümüz İngiliz ve Türk milletlerinin politika alanında olduğu gibi kültür alanında da işbirliği yapmala nnı sağlamak ve bunun için tedbirlere tevessül etmek memleketlerimize olduğu kadar insanlığa ve medeniyete de yapılmış iyi hizmetlerden sayılır. Ingiliz Arkeoloji Enstitüsünün kurulmasını bu alanda gelişecek çalışmaların bir habercisi ve başlangıcı sayıyoruz. ,
Bu Enstitünün kurulmasını ömrü* nün güvelerinden biri haline getirmiş olan profesör OarstangTn bu e-melini gerçekleştirmekle büyük bir bahtiyarlık duyduğunu tahmin etmek güç değildir. 45 yıldanberl memleketimizin âşinâsı ve dostu olan profesör, Ingiliz Arkeoloji Enstitüsünü kurma yolundaki emelini gerçekleştirmekle güzel bîr İdeale gönül vermiş gene insanlara niyet ve azmin nasıl mükâfatlandığının da şahsında bir misalini vermiş oluyor. Ingiliz Arkeoloji Enstitüsünün milletlerimiz arasındaki kültür münaesebtlerinin artması ve dostluğun kuvvetlenmesi yolunda yeni bir bağ teşkil etmesini ve başarılı olmasını dilçrim.

CUMA —
cenkten güvene-
— Yâ Emir, dedi. Talha, eceli gel miyen kişiyi nasıl öldürür? izin ver de ona, Cüreyş kabilesinden bir cen-gâver göndereyim. Meydanı tutmak ne demekmiş, öğrensin.
Haccâc-i-Zâlim, münferid ümidini kesmişti. Kimseye
miyordu. Yolladığı cengâverlerln hep sini toprağa düşüren Talha, bundan sonra karşısına çıkacakları da temiz llyebillrdi. Bununla beraber, Saad’ın teklifini kabul etti:
— Pekâlâ, dedi. Cüreyş yiğitleri arasından birkaç tane kurban seçebilirsin. Birkaç kişinin daha ölmesi-le ordumuzun kuvvet ve kudretine halel gelmez.
Saad, meharetine güvendiği bir pehlivana işaret etti:
— Göster hünerini yâ Ebâ Osman!
Ebâ Osman, orta yaşlı, yaşı gibi orta boylu, fakat iri vücudlu, kalın enselt bir cengâverdi. Vücudu ile mü tenasit olmıyaack derecede çevikti. ’ Meydana at sürdü. Ne yazık ki gidiş O gidiş oldu.
Ebâ Osman’ı Üdnci, İkinciyi UçÜB-
7.28
7.30
7.30
7.45 8.00 8.15
8.30
9.00 12.28 12.30
12.30 13.00
13.15 14.00 17.58 18.00 18.00
18.30
18.45 19.00 19.00
19.15 19.20
19.45
20.15
20.30 20.35
21.15
21.30 22.00
22.15
22.45 22.45 23.00
Açılış ve program
M. S. Ayan
Müzik
Haberler
Müzik: Şarkılar (Pl.) .
Müzik: Marşlar (Pl.)
Müzik
Kapanış.
Açılış ve program M. S. Ayan
Müzik: Çeşidll müzik (Pl.)
Haberler
Müzik Kapanış.
Açılış ve program
M. S. Ayan
Müzik: Radyo dans orkestrası Konuşma
Müzik: Şarkılar
M. S. Ayan
Haberler
Geçmişte Bugün
Müzik: Yurddan sesler
Müzik: Radyo senfoni Ork.m Radyo Gazetesi
Serbest Saat
Müzik: İnce Saz
Konuşma
Müzik: Beste ve Şarkılar Konuşma; B. M. M. Saati Müzik: Dans müziği (Pl.) M. S. Ayan
Haberler
Program ve Kapanış.
mctrûk hemen hırlsti-derece-
Firmin Gemier
(Baştarafı 4 üncüde) îsrâll çocuğu görülüyordu ki insan değil âdeta bir ifritti. Hıristiyanlara işkence etmek onları mahveylemek için her türlü hile ve hud’aya baş vuruyordu. Onlara karşı sonsuz bir kin besliyor, içlerinden birini ve hasta bir halde görürse İşini bitiriveriyor; hattâ bir yan öldüğü zaman ona kâfi
de fenalık yapamadığına teessüf eyliyordu. işte Marlow’un piyesinin büyük muvaffakiyetinin anahtan bu idi.
Ayni zamanda (Rodrigo Lopez) adında bir Yahudi ırkına karşı beslenilen kin ve husumetten yüksek zekâsı ve bilgisi sayesinde kurtularak Ingiltere Kraliçesi Elizabetin Hekim başısı olmuştu. Bu adam bir suikas-da idhal edildi, mücrim olarak muhakeme olundu, kendini kurtaramadı, asıldı.
Hâdise o zaman îngiltcrede, biz-dekt Dreyfüs meselesi kadar büyüdü. Elizabetin saltanatı esnasında hıris-tiyanlar Yahudilere karşı galeyana geldiler. SchaJ(espeare de bu vukuattan İlham alarak bir Yahudiyi sahneye koydu. Schakespeare’in bu eserini meydana getiren daha başka menbalar olduğunu biliyorum.»
Bu beyanat Gemlerinin bu rol hak-kındaki derin tedklkatından ufak bir nümunedir.
Bu rol İçin büyük sanatkâr şöyle söylemiştir:
«Kendi kendime istediğim telkina. tı yaparsam, şahsiyetimi tamamen ortadan siler kaldırırım. Ben artık Gemier değilim. Ben o müdhiş, korkunç, derdli ve acınacak halde olan (Şaylok) um. Telâffuz ettiğim kelimeler müellifin hokkasından çıkmamıştır; onlar benim malimdir: yalnız kelimeler değil duygularım bile...»
Büyük artist 1933 te öldü. Sonat âleminde bıraktığı yer doldurulama-dı ve doldurulamıyacaktır.
Yeni Neşriyat
AFİYET
Doktor Hafız Cemal Lokmanhe. kim tarafından her 15 günde bir yayınlanan Afiyet gazetesinin 23 üncü sayısı da intişar etmiştir. Sağlığına düşkün okuyucularımıza Afiyeti tavsiye ederiz.


Bütün bir ömür milddetiBce.. iirüntü çekmektense, Saçlarınızın dökülmeğe başladığı günleri beklemeden Briyantin Pertev kullanınız
İyi bir gıda almıyan, beslenmiyen her canlı mahlûk kuruma ğa, çürümeğe ve çökmeğe mahkûm olduğu ğibi saçlar da beslen mekten ve vitamin harikasından müstağni Olamaz, onları bir ta kim karışık usul ve tavsiyelerle değil,
BRİYANTİN PERTEV ile BESLEYİNİZ.
(Satılık Emlâk)
İstanbul Defterdarlığından:
Dosya No.
52301/4376
GM. 3679
51217/1166
51217/450
52301/4678
55100/5655
55100/493-4
52301/6694
124/7077
ZârL-.^
İst. Borsasımn 16.1,948 fiyatları
Londra 11.380Ö
Nevyorğ
Paris 2 850Ş
Cenevrç 65.7270
Amstefdam 105.5468
Brüksel 6.3887
Proğ 5.60
ŞtokhoLm 77.8860
Lizbon 11.249Û
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 7 941 Demiryolu 1 20.20
% 5 941 demiryolu 4 100.60
% 6 kalkınma 3 95115
SARRAFLARDA ALTIN VAZIYETİ
Cinsi
Kıymeti Mmlnatı Lirg Ura
Heybeliada, Heybeli Meydanı So. 60 ada, 3 parsel taj 14 kapı sayılı 63 M2 arsa.
Eminönü, Çarşı Malı. Divrik So. 2722 ada, 17 parsel eski, yeni ve taj 34 kapı sayılı 2.75 M2 dükkânın 1/2 payı.
Beyoğlu, Mecidiyeköy, 12 pafta, 72 ada, 1 par-•el 5285 Nİ2 arsanın 8/8 payı. (Üzerinde başkasına ait ov vardır.)
Beyoğlu, Mecidiyeköy, A. 11 pafta, 49 ada, 7 parsel 3060 M2 arsa. (Üzerinde başkasına ait iki ev vardır.)

Fatih, (Samatya) Abdi Çelebi Mah. Çamçok So. 1275 ada, 33 parsel on eski, eski ve yeni 21 tıapı sayılı 31.50 M2 arsa.
Beşiktaş, Arnavutkoy mah. eski Halas yeni Palacı So. Eski 9 yeni 22 kapı sayılı evin 5/30 Payı.
Üsküdar, Kuzguncuk eski Nakkaştepe dad. yeni Babanakkaş So. eski 12 Mük. kapı sayılı re 2 harita No. lu 218 M2 arsa.
Kadıköy, Bostancı Mah. eski Çatalçeşmo yeni Tashçeşıııo mevkii eski Avukat yeni Daryol tariki 653 ada, 20 parsel eski 16 mük. kapı ve 55 harita No. lu 198.20 M2 arsa.
Sarıyer, Yeniköy Malı, eski Keresteci yeni Keresteci Zühtü So. eski ve yeni 12 kapı sayılı 33.82 M2 arsa.
878 29
640 u
693
'448 184
80 6
200 15
545 41
594 45
272 21
de Millî
Yukarıda yazılı gayrımenkuller 28/1/948 çarşamba günü saat 15 Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır.
İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe baş vurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir.) - (274)
ARSA
1948 PLANI
200.000 LİRALIK İKRAMİYE
Birinci Çekiliş: 1M/IRT
Yılda dört çekiliş: Her çekilişte 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
Hesaplarında altı yüz liradan fazla parası bulunanlar her beş yüz liraları İçin çekilişlerde ayrı bir kur’a numarası alacaklardır.
. Ayrıca, 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI için zengin ikramiyeli çekiliş.
Şen bjr yuvaya sahip olmak isterseniz, TÜRKİYE IŞ BAN KASI’ndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. He sabiniz yoksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
------Aşk - Macera • Tarih - Cinayet
Yağanı Kuhıırı eaı Z. korgunal
cü cengâver taklb etti. Giden geri dönmüyordu. Talha, sanki idam hükümlerini infaza memur atlı, kılıçlı bir c e İlâ d olmuştu. Vazifesini mükemmel yapıyordu.
Haccâc-i-Zâllm gibi Saad da küplere binmişti. Cüreyş kabilesi yiğitlerini de tepeliyecek kadar usta bir vuruşkan olan Talhanın karşısına kendisi çıkmağa karar verdi. Hac-câc’ın yanına at sürüp;
— Yâ Emîr, dedi. Emret, ben gl* deyim! Tallıa fazla şımardı! Onu başkası haklıyamaz, ancak ben haklarım 1
Haccâc, kaşlarını ^tmıştu Saatlin yüzüne (übhell fUbhüi n tlk O
bakıyordu:
— Demek kendine bu kadar güveniyorsun?
— Kendime güvenmesem destür dilemem.
— O halde Allah yardımcın olsun. Yalnız dikkat ot, Saad! Seni kaybetmek istemem. Bana daima lâzımsın.
— insan bile bile ölüme gitmez, yâ Emir!
— İyi amma, karşında Talha var. O, ’nsan şekline girmiş Azralle ben zlyor.
— Bon*ı birşey yapamaz.
— İnşallah öyle olur. Gel» alnından apeyimi
Tefrika
Saad, Haccâc’dan tarafa eğildi, Zâlim Emîr, onun alnına hafif bir buse kondurdu:
— Göster kendini, Saad!
Saad, hiç te yüksekten atmamıştı. Çerçekten pek zorlu bir pehlivandı. Onu, hemen herkes tanırdı. Cüreyş kabilesi halkı, kendisile iftihar ederdi. Çok cenge girmiş, çok pehlivan öldürmüş ve çok cengâver yetiştin, miştı. Öğümnek için ne söylese hakta idi. Haccâc da kendisine bundan dolayı kıymet veriyordu.
Saad, yıldırım. gibi sürdüğü atını er meydanının ortasında durduıxîu. Qök gürültüsünü andıran Roıkuno bir sesle;
— Beni tanıdın mı Talha? diye bağırdı.
Talha, teıeddüdsüz cevab verdi:
— Seni kini tanımaz ki Saad?. H Cüreyş kabilesinin gözbebeği değil misin?
— O halde dinle beni!
— Dinliyorum.
lkimizjn de zırhı sağlam, kılıcı ağır ve keskindir..,
— Evet, doğrudur.
— Saatlerde ceııkedip yorulmaktan ııe çıkar?
— Meydanı
— Hayır!
. söylemedim. Şu çöpü bir avucumda şaklıyac&ğım. Bulursan ilk hamle hakkı senin olacak; bulamazsan ilk hamle hakkı benim olacak?
— Razıyım.
— Acele etme, sözüm daha bitmedi.
—' Devam
— Meselâ zandın.
— Ei'et.
• •
Reşad (banka malı) fteşad (eski mal) Cumhbrlyet İngiliz lirası Çfülden
Külçe
ZAHİRE
Buğday (yumuşak) Buğday (mahlût) Yulaf
Çaplıca
Keten' tohumu Susanı
Kaşar peyniri
Un: (74/76 Randımanlı 72 Kİ. luk çuvalı)
Un: (84/86 Randımanlı 72 Kİ. luk çuvalı)
Evvelki
40.00
39,85
İ6,80
. 57,25
33,75
5,40 BOR8ASI
Kuruş
25
24
18
26
79
89
230
Dünkü
40.10
40,00
36,85 >
67,25
33,75
Para
25
20
30
2900-3160
2315-2430
i— - «d
BULMA
----*----
1 2 34567 89
1 sı
m y H
:sı • Si i
Si İKİ
i- I i M 1 1
I İKİ 1
i ıs '--1- .!-X-
6
9
Soldan Sağa;
1 — Eski ve meşhur bir pehlivan; 2 — Millete; sonuna (H) ilâ vesile sahih olur, 3 — Yunanlı e-kalliyete verilen isim, bolluk; 4 — Büyük bir kitabevi; henüz yağmadı, 5 — Erkek adı; şikâyet nidası, 6 — Dinî merasim; 7 — Borcu i-fa, tersi lâtince bir harfin okunuşu; 8 — Tersi madenin incelmiş şekli; kolordunun küçüğü, 9 — Herkesde bulunur mânevi bir varlıktır; sesin ahengi.
lukandan Aşağıya:
1 — İslâmın kitabı, merhum, 2 — Su değirmenlerinde bulunur; İfa; 3 — Eski mimaride çok bulunur; eski Türk kolu; 4 — Üstün tersi; aşağı tabaka halka verilen isim; 5 — Sevgili; kısmeti tecrübe etmek; 6 — Hububat; şan; 7 — Cefanın aksi; kız ismi; 8 — Ne -bat özsuyu
oolda bir hat ismi; başına ilâvesıle peygamberin hicret ettiiH şehrin ismi olur.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 2 3 4 5 6 7 8 9
; kötü; 9 — Tersi fut-
(M)
İSTANBUL BELEDİYESİ
ŞEHİR TİYATROLARI
Saat 20 de Dram ‘Kısmı: KOŞEBAŞI
Yazan: Ahmed Kuctsl Tceer: Telefon: 42157.

Komedi Kısmı:
i İPEKÇİ MFR-NÜM
terk mi edelim? Hâşâ!.. Böyle birşey;
et. ı . . ■
hainle hakkını sen ka-
(Paramı w)
Yazan: lbnirrefik Telefon: 40409.
Ahmed
*
Nuri;
Sah Talebe temsili zar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
saat 19 da; Pa
imtiyaz Sahibi:
A. CbMALEDDİN . SARAÇOĞLU ’
Yaaı İşlerini fiilen idare eden: Yazı işleri Müdürü: FATİN FUAO
Dizildiği Yer:
«Yenf Sabaha mürettiphanesi JBaâddıjp yer: «Gün Basımevi»