Cumartesi
17
OCAK
1948
Onuncu Yıl
i No. 3199
idare: Nuruosmanjye No. W Tel adresi: .YENİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 20765
A BON fc B
Türkiye Senelik 6 aylık 3 aylık 1 aylık
2800 Kr.
»
>
>
1500
800
300
-I 11 1 J
EDELİ Ecnebi 5400 3000 1000
600
Kr.
>
>
*
10
KURUŞ
8
*

1
8AYI6Î HER yer.db
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MÜDAFİİ YiZ
*• ** -vr h . ı__ \ ••• • * • . U »/• • k. • • ■ 1 * _• M a «z • ‘ • •

*
I
I



'•
X'
ü n
w
Yurddaş!..
Devlet biidceeinin açık ve memurlarla, c-meklilerle, dullar ve yetimlerle birlikte biitiiıı memleket halkının çok sıkıntıda bulunduğu bir samanda, zaten dolgun olan aylık ve yolluklarını arttırmayı dilşünmliş ve bu işe rey vermiş olanların hiç birini bir daha seçmemeğe karar ver ve bu isimleri unutma!...
t >

8
hm

E3





l
t
r f.
9
I

4
jT

ı


• ‘/ip** 7
.s* *- • , 7’ • *•
..
(enaıı Önerin istifası
%
I


( I

’’





* 7İ
L L . t fi
»r


J .j

ö»,.
f

12i;

I
/» M*
*•


vesongünlerdeçıkarılan dedikodular bütün nazarları bu toplantıya çevirdi.

L
T

r f
A t


J
Sz-

r

Geçen sene yapılan D. P. Oeficl kongresinden bir
r7 ,
*> /t •»1 ■’
/
(• 3*
•>


görünüş ve Celûl Bayar toplantıya giderken
Celâl Bayar dün da Parti merkezinde kongreye iştirak edecek 83 delege ile uzun müddet görüştü.
Demokrasi
Düşmanlığı Veya totaliterlik
I ★
Bir kanuna muhalefet ettikleri için muarızlar Demokrasi düşmanı olmazlar, fakat halkın iradesinin en emin tezahür şekline ertgel olmak isiiyen-ler totaliter veya halk düşmanı olurlar. Bu noktanın açıklanmasını bazı Halk Partililerin endişelerine cevab olsun diye yapıyoruz.
Celâl Bayar

Demokrat Parti İstanbul İl kong resi bu sabah saat 10 da Kristal ga zlnosunda yapılacaktır, Kongreye, dün de bildirdiğimiz gibi 83 delege İştirak edecektir, Konrerlnln saat 18 e kadar fasılasız devam edeceği ve seçimlerin ancak yarın yapılabi leceği ve toplantıların son derece hararetli ve mücadelen geçeceği tahmin olunmaktadır,
Bu arada, II başkanlığı İçin yine bazı İsimler ortaya atılmakta, bu ara da Abdurrahman Mürüp ve ayrıca Beyoğlu İlçesinden Dr. Mükerrem Saral, Avukat Hayri Yaman, kuvvetli namzetler arasında gösterilmektedir,
Diğer taraftan evvelki gün. An-karadan şehrimize gelmiş bulunan D, P, Genel Başkanı Celâl Bayar; dün de öğleden evvel ve sonra İl (Devamı Sa., 3 Sil* 6 da)
KOner,
den de çekildi
Öner bu münasebetle C. Bayara hitaben çok sert bir açık mektub neşretti
I Bü acık meklubda D. P. merkez idare heyeti ve kurucuları şidd

rs
4
T
aile itham ediliyor
II
i
eçim kanununun tadili hakkında verilen prensip kararının yalnız reylerin gizliliği ve tasniflerin aleniliği nok falarına inhisar edeceği ve asıl kanunun temelinden yapılmasının 1949 yılına bırakılacağı /İnkara haberlerinden anlaşılıyor. Şu hale göre Halk Partili müfritlerin isyan ve feveranları büsbütün memleketin dikkatini çekecek bir mahiyet alıyor. Muhiddin Parslar, Rasih Kaplanlar ve bu zümreye dahil diğer Pokerciler yürürlükte olan seçim kanununda esasen mevcud olduğu ve tatbik edilmekte bulun duğu, hükümette intihab günlerinde İçişleri Bakanı bulunan Hilmi Uranın ağzile temin olunan i-ki noktanıu tavzihinden n&şi şahlanmışlar ve ayak direnıişlcrdir. Eğer hâlâ tatbik mevkiinde bulunan seçim kanunu, llalk Partili hükümetlerin iki yıldır tekrarladıkları gibi, reylerin gizliliğini ve tasniflerin açıklığını sağlıyor ve bu da tahakkuk ediyordu ise Kaplanlar, Parslar niçin zaten mev-eud bir hükmün tekrar teyİd edilmesinden dolayı kükremeğe ve nifak feryadlurmı göklere kadar yükseltmeğe lüzum görüyorlar?
Pekercilerin ve milletin reyinin açıkça teressümünden çekinenlerin fimdi yapılacak tâdil aleyhinde tuğyanları ve taşmaları her halde bugüne kadar yürürlükte olan seçim kanununda bir püf noktası olduğunun en kesin bir delilidir. Artık bize şimdi Halk Partisinin genel başkan vekili »ıfatile dün de İçişleri Bakanı salâhiyet ve »ıfati-le Hilmi Uran istediği kadar seçim kanunu seçmenlerin reylerinin mu ■uniyetini temin etmektedir desin dursun ve yeminlerle memleketi iknaa çalışsın... Bütün gayretleri boşa gidecektir. Çünkü durum U-ranııı söylediği gibi olsa Parslar ve Kaplanlar yani bütün müfrit-
(Devamı Sa„ 3; SÜ., 4 de)
7;
kmek meselesi
Meclisin dünkü oturumunda C. Ural (Hükümetin halkı kaşındırmağa hakkı yoktur) dedi
Yeni emeklilik kanunu yakında meclise verilecek
Ankara, 16 t Hususî) — Meclis bu gün Raif Karadenizln başkanlığında toplanmıştır. Yozgad Milletvekili Ahmed Sungurun vefat ettiğini bildiren Başvekâlet tezkeresi okunduktan sonra hürmeten iki dakika sükût edilmiştir.
İstanbul Milletvekili Fakaçellinin îetanbul fabrikalarında çalıdan ljçl-(Devamı Sa„ 5; Sü„ S def
Kenan öner
Demokrat Parti sabık vilâyet baş kanı profesör Kenan öner dün de Demokrat Partiden tamaınile isti-
Kenan öner, açık mektubunda bahis mevzuu ettiği ve yazmakta olduğunu söylediği siyasî hâtıraları bitirir bitirmez «Yeni Sabah» da neşredeceğini vâdetmiştir.
Son yıllardaki iç siyaset hareketlerinin mahiye tini ve hükmünü gösterecek olan bu hâtıraların büyük bir alâka uyandıracağı ve zevkle takib e-dileceği muhakkaktır.
fa etmiştir. Kenan öner bu hususta. Celâl Bayara hitaben aşağıdaki açık mektubu neşretm.ştir:
AÇIK MEKTUB
«Sayın Bayar,
Bu Gidişle Daha Nel ere Şahid Olacağız
T
Avrupadan ayrılmıyacak
Pittsburg: 16 (A.A.) — Amerikan Dışişleri Bakanı Marehall, dün Pittsburg Ticaret Odası üyeleri önünde «Moskovada yaptığı-(Devamı Sa., 5; Sü,. 3 de)
1
Bir Muhtar, köyünde âdeta
/
Sıkıyönetim
• *

etmiş!
Biganın Gerlengeç köyü muhtarı kahvelere astırdığı bir kararla, köyde tavuk hırsızlığı olduğundan akşamları 20 den sonra halkın sokağa çıkmasını yasak etmiş.
20 den sonra halkın sokağa çıkmasını
Ingiliz sefaretindeki tören
Amerika ataşemiliterine tngiliz Kralı ▼erilen
nişan dün İngiltere Büyükelçisi
tarafından elile takıldı
Biga, den) —
O. H. P. 11 muhtar ve jandarmalar taralından İşkence edilen ve dögülen Demokrat Partili vatandaşlara ald tahkikat tevsian devanı etmekledir.
16 (Hususî Muhabirimize Biganın Gerlengeç köyünde
W1
.t
I




I
Fuzulînin hayatı ve eserleri Yasan:
Vrflk Tara
Pazar Musahabeleri
ULUNAY=
«Gönderdiğim istifaname azamet ve ihtirasınızı o kadar zedele miş olacak ki, neticelerini hiç düşünmeden bana lıücum edip duruyorsunuz. Bu kötü taktiki de Halk cılar Üniversitesinden öğrendiğinizi hiç tahmin etmiyorum. Böyle olsaydı acaip bir tesadüfle ayni za manda ayni işi gördüğümüz, Ham dullah Subhi ile benim hakkımda tatbik olunan muamele arasında bu kadar büyük fark görünmezdi.
Evet, aranıza karıştım. Çünkü şahsî ihtiras ve emellere hizmet-
kâr ben olamazdım. Bu sebeble de benliğinde muvazaa kabiliyeti o-lanlar beni seçemezlerdi. Evet, a-ranıza karıştım. Fakat siz şübhe-lerimi azaltacak yerde bunu çoğaltmaktan başka bir şey yapmadınız. Hele son günlerde hakkımda gösterdiğiniz vefa, tatbikinden çekinmediğiniz eğrilik bütün yaptık lannıza tüy dilemiş oldu.
Evet, ben sîzlere ne yaptım?... İstifa hakkımı kullanmakla Demokrasi an’anelerinden mi uzaklaştım?... Yoksa sizlerce halkı e-(Devamı Sa., 6; Sü., 1 do)
yaraş Valisinin Acaib Bir Açıklaması
Biz ne demiştik, ne cevab aldık?..
keğer deli diye zorla tımarhaneye gönderilmek istenen Bucak Mücürune «Kahatsız olmasın!» diye bir ____Jandarma terfik etiilmiş
Bucak Mac. üriıne ( ______Jandarma terfik
Dün Maraş valisi Nuri Alaydan, İstanbul Vilâyeti Mektubcu-luk kanalile bir açıklama aldık. Her nedense sayın Nuri Atay mektubunu doğrudan doğruya bize göndermemiş de bunu, belki de fazla müessir olur ümidile, vilâyetimiz mektubî kalemi vasıtasile göndermeyi daha muvafık bulmuş. Halbuki böyle yapmayıp da doğru dan doğruya bize göndermiş olsay dı o cevabı biz yine neşrederdik.
İHlİş!...
hangi hattâ
bir şikâyete, te-verilen cevabı da umumi efkâra ar-bir gazetenin belli
Zira her menniye, aynen neşredip zetmek, dürüst başlı vazifelerinden biridir.
Maahaza Maraş valisi doğrudan doğruya cevab göndermek yolunu bırakıp şu veya bu makamın tavassutuna müracaat etmenin ceza sini da yine kendisi çekmiş oluyor, çünkü 29.12.947 tarihli mektubu. (Devamı Sa., 4; Sü., 1 de)
ÂKVIMDEN BiR YAPRAK
u
ır
'Ah kar ad a yağdan Ingiliz Arkeçlofi Milli Eğitim Bakanlan Ingiliz
EnaUtüsüntln aklığında Dikleri ve Elçisinin nutkunu dinlerlerken
Dökülenlerden Ömer Dursun’a hükümet tababetine sevkolunarak dört günlük İkinci bir rapor daha alınmış tır. C. H. P. 11 muhtarın köyde 21/12/947 tarihinden itibaren sıkı yönetim ilân eder gibi bir jestle aldığı 66 No. lı kararın asılan bir nüshası ele
kahvehanelere geçirilmiştir, köyde tavuk



tj,» ’Hl •
* • . i*
W
ı









i >
• V


w
w
Ankara. 16 — Bu sabah, Ankara-daki İngiltere Büyük Elçiliğinde Bü yük Elçi Slr Davld Kelly. Ankaranın Amerika atagandlltori olan albay Roberto’l Britanya İmparatorluk Nl-|anı (Askeri kumu O. B. B.) İle tal-
tif etmiştir. Bu nişan aslen, albay flobcrts'in ağustos 1942 ila kooım 1944 müddeti zarfında Müttefik ha-çakât ve Plân dairesi reisi İken göu terdigi fevkalâde başarıların bir mö tDzvamı Sa,, 3; Sü„ 7 de)
Bu karara nazaran hırsızlığı olduğundan Alaturka saat 8 ten itibaren (kİ bu movslnıe göre alafranga saat 20 dlr.) kahvelerin kapanması bildirilmekte ve o saatten sonra gezllmemesl cmrolunmaktadır. • Jandarma kumandanı ile omnlyet komiseri tahkikattan henüz dönmüşlerdir. Raporlarını hazırlamaktadırlar. İşe adil makamlar dahi el koymuşlardır. Bugüne kadar İdari bir tedbir olarak muhtar Rafl Zalmin İpten el çektirilmemiş olması bilhassa nazan dikkati celbetmektedlr.
Bu acalb kararın
fotoğraf t

Adliye Sarayı istimlâkleri
---O
Başbakana protesto telgrafı çeküdıi
Sultanalımette eski İbrahim §a Sarayı arsasında vaı dncrığj h*ı aiı proje fDevû/zu Sa„ 5; Sil., 7 cej
dirilen Adliye Sureni
pa-hil
aünkü gazetelerde Kahıroden gelen bir telgraf Yemen kralı İmam Yahyanın 85 yaşında volat ottıgııu bildiri-yordu. Bu vefat, u- ' zıın ınüddot bizimle ı
yaşıyaıı bir ülkenin hafızamızdaki hatıratını canlandırdı.
Malüın olduğu üzere, Yeıncn bir vilayetimiz, daha doğrusu bir eyaleti-mızdi. OsmanlI imparatorluğunun inhilalinden sonra (oşekkül eden müstakil krallıklardan biridir. No zaman vaktılo bizim idaremiz altında bulunan ülkülerden birini hatırlatacak bir vakıa olsa daima Türklerln sotindo (uttukları dürüst nurum.
O Mısırlar, Suriyeler, Şarkı Ürdünlor, İraklar, Hıoaziar hep birer vılâyotiıuizdi... Biz bunlara hiç hır zaman bir ınüsternlike nararıie bak ınndık.
Türkün idaresini (hııdbınane) bularak kıyam cdon hu memleketlerin, medeni hükmünü verdikleri devletlerden gördükleri zulüm karşısında Türk idaresino karşı çektikleri hasret ahım
jULUNAYj
eynlet siya-yolu düşü-
Fillstınler,
da, çok şükür, Allah bize gösterdi.
Eftor buğun bir Arab mlllıyetolliği nıe»cuı» ıso bunun taazzın ryltmesın-de oıbclic Türk ida-, rt>s»Qin büyük tesiri _ olmuştur. Onların n® âdatına, re örflerine, ne lisanlarına • no dt mekteplerine karıştık. Sonra tdarodc muvaffak olmak için bu eya* leticrdekı valilerimiz gayet mühim a-damlard* Mesela Suriye valisi Mustafa Asım paşa, üçüncü Napolyonun ıııektet arkadaşı rdı. Scııcierdenberı Surıyeye ağzının suyu akan ve kapitülâsyonlardan ıttlfade toorek her münasebetle her ışt müdahale etmek ıs-liyen Fransayı icare oldukça güç bir işti. Bu adam bu güçlükleri ıktıham e-oooek çapta bir t.evici adamı idi. Bu gün bııtün dünya milletleri gıoı Suriye lıier de ıstiklfciin luıotin: lattıfcları ıçm Fransamr oradaki nuhu mmta* kasım hemen ı emen hiçe muitmiş bulunuyorlar. Fakat olınaıugı tamanlan ıv
Arnav uthıp- r’r gör rıldıktjr taşnu
ŞUH
t 2 bunun böyit r»ıhr»z
Binlen ay
ıi4 dil. t‘i 4 iyi tggbithmf

r
I

I
SAYFA; 2
YENl 3 A B A fl
I 7 O O A K 1944
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?|
Okuyucu

*
Yatan
Tefrika No. 147
— Damadın da mıydı?
— Hayır o buraya geldi.
— İsmi ne?
— Şevk«t Tıırgud. Oğlum değildi: İbrahim.
— Senin Erzun^ıda Osmanh bankasında o^lutı ı*ar mı?
— Var Muhiddin. Bşn Cavid beıta, bir iş için müracapt ettim» ö da bankaya tavsiye etti. İnatb han verdi kabul olundu.
— Memleket kurtulduktan sonra ittihad ve Terakkici geçinen a-damlar, toplandınız mı?
— Hayır, yalnız bir sefer Gavi-din evinde, bir defa da Mesadet hanında toplandık.
— Cavid beyin evindeki ijtibaa »cni kim götürdü?
— Edhem.
— Ne diye götürdü?
— Bir şey söylemedi.
— Kimler vardı orada?
— Ahmed Nesimi. Canbıılat beyler vardı, Hüseyin Cahid bey joktu. Doktor Nâzını bov vardı.
— Hüseyinzade Ali bey var mıydı?
— Hayır, yoktu yalnız şunu «?..diyeyim ki ben gittikten sonra g ^miş ise bilmem. Bu içtihada K mal söyledi. Ali bey söyledi, A-nadoiuya müzaheret edilecek.
—• Nesine müzaheret edilecekler?
— .Müzaheret değil, paşaya dehalet edilecek... Paşa ümitte idi, Kemal bey görüşmüş, yine görüş» çekmiş.
— Görüştü mii?
— Hayır, bilmiyorum. Ben kalk tim gittim.
— Hulasaten senin anladığın nedâr?
— Benim anladığım: Kemal İz-mite gidecek, paşaya dehalet edecek. Intihabda ve sair işlerde müştereken çalışılarak.
— Na*ıi oldu da bir araya toplandınız?
— Nasıl değildi ki beyim... Be-n çağırmaları ihtiyarlığıma, eskiden yaptığını hizmetlere binaeıı-dir, yoksa benim aklımdan, fikrim den istifade için değil.
— Ne nam ile toplanıyorsunuz, ne sıfatla?
— Anlattım ya benim, paşa ile beraber çalışmak için. Onlar ne yolda onu bilmem.
— İkincisinde nereye toplandınız?
— Kemalin yazıhanesinde. Orada toplandığımız yine paşa meselesi. Yine Kental orada söz söyledi. Yiııe ben hastalandım gittim.
— Hüseyin zade Ali bey de Kemalin yazıhanesinde bulunmuş, siz
mır
3şp Cavid tat ettim,

orada demişsiniz ki: e Ben îttihad-cıyım, İttihad ve Terakki dağılmış diyorlar, ya bizim yeminimiz nasıl olacak demişsiniz. O da şöylç böyle demiş. Ne yemini etmiştin?
— Ben îttlhadcıyım. ittihad vç Terakkiye yemin etmiştim. kimli paşa hükümeti tamim yapmış, ben gümrükte idim: «Memurlar hiç bir cemiyete dahil olmıyaoak-lar, dahil olanlar çıkacak.» demiş. (Ben ittihad ve Terakki cemiyetinden başka bir cemiyete yemin etmedim-* dedim.
— Sen karşısıuda Kâmil paşa hükümeti mi var zannediyorsun, bu hükümet senin efendilerinin
• I
hapsini hıyanetlerinden dolayı as-Ultatir. Sen tevkif edileli kaç gün oldu ?
— iki ay kadar.
— Öyle İ6e haberin olsun: Bu hükümet efendilerini asmıştır, o* na göre doğru söyle!
— Millete hıyanet etmedim.
— Size kâğıdı imza ettiriyorlardı?
— Evet Kâmil paşa hükümeti.
— O Kâmil paşa İngilizlerle bir leşen bir hükümet idi. Fakat bugünkü hükümet o değildir.
— Evet.
— Senin arkasından koştuğun adamlar milleti bıraktılar kaçtılar.
— Allah onların cezasını verir.
— »Maişetini ne suretle idame edersin?» diye sorulan suale «Kara Kemal» arada sırada yirmi o-tuz lira verir muavenet ederdi.» diyorsun.
— Evet beyim bende yalan yok. Bunun üzerine Hüseyin zade A-bey celb ve müvacehe edildi. Re!s — (Hüseyin zade Ali be-
ye) dünkü ifadenizde bahsettiğiniz Hamdi Baba bu mudur?
— Evet budur.
— Biz ittihad ve Terakkiye yemin ettik. ( Sadık kalacağız» dediğini söylemiştin.
— Evet söyledi, ben de «evaben Rusyadaki askerlerin yemini meselesini misal getirerek dünkü ifademde söylediklerimi söyledim. «Biz Terakkiye yemin ettik, bugün hükmü yoktur dedim.
— (Hamdi Babaya) ne dersin?
— Vallahi hatırımda kalmamıştır. Beş senedir... Hatırımda kalmadı.
Hüseyin zade Afi bey — Müsaade ederseniz bir şey hatırlatayım: Hamdi Baba demiş kİ: «Itti-had ve Terakki öldü, bu kadar dostlarımdan rica ederim, beni o-na tiirbedar yapsınlar» tarihe geçecek bir söz olduğu için söyledim.
Reis — (Hamdi Baba.va) Yani mütevellisi olarak mı kalmak isti-. yordun ?
Hamdi Baba — Hayır, yalnız övüldüğünü söylemek için istemiş tim.
Hüseyin zade Ali bey — (Reıa beye) Geçen ifademe ilâveten bir kaç söz söylemekliğime müsaade eder misiniz?
ımoRki
İlgili makamların nazarı dikkatine
o----
Şehremini Karabaş mahal* leşi Avnalıbakkal sokağı 32 numaralı hane önlinde kale surlarından sökülen taşlar bir inşaat yapmak için yığıl* maktadır.
Her hangi bir şahıs sur* tardan söküp aldığı taşlan istediği gibi kullanabilir mlf Böyle bir hakka sahip mİ?
Bu şahsa bu taşlan niçin söküp alıyorsun diyecek bir makam yok mu? Yoksa bu taşlar bir ücret mukabilinde mi bu şahsa satılmıştır? Satılsa bile surlardaki taşların ' sahibi kimdir, satın alınmış değilse çalınmış demektir.
Her iki hususta İlgili makam ları n nazan dikkatini çekmek için bu ilıbannun taşlar lıenüz mezkûr bina ö-nüııde yığılı bulunduğundan yerinden halkından tahkiki nl saygılarımla rica ederim. Karabaş mahallesi Ay nalıbakkal sokak No. 33 Mustafa Karabulut

ŞİKAYETLERE CEVAB Emniyet 6 oı şube müdürlüğünden:
Yeni Sahalı gazetesinin 9. 1.1948 tarihli nüshasında «Amnıonin sükûtunu ihl&l» bağlığile intişar eden yazı İncelenmiştir.
Şehrin sükûtunu ihlâl e-denler hakkında polis veşife ve salâhiyet kanunu ile belediye zabıtası talimatnamesi hükümlerine göre gereken mü a mele yapılmaktadır.»
Ismarlama çocuk dâvasına dün de devam olundu




li
I

o; O
D




; tfgfl SABAM|
Esnaf hastanesi
Hastane büdce sinde ki senelik 29 bin lira açığa mukabil 3 bin liralık teberruda bulunuldu
«I
L

ka«
“Yemen,, e dâir
(Baştarafı 1 incide) »almadı. Gurbette rastladığım ne
dar tanıdık Arnavut varsa hepsi de Türk idaresinde çek rahat ettiklerini ve o zamanları mumla aradıklarını söylediler. Hattâ Arnavutluk istiklâlinin en tanmmrç simalarından biri olan Derviş Himâ adında bir şahsiyet bir münasebetle memleketinin siyasi mahkemesi huzuruna çıkmış İsmini söylediği zaman mahkeme reisinin «Siz, hani şu Arnavutluk İstiklâli için çalışan Derviş Himâ mısınız?» sualine: t Evet efendim... Ben o budalalığı yapan Derviş Himâyıml» cevabını vermiştir. Ayıp değil a... Bunlar bir (teş-fiye-i-sadr) duymuyor değilim.
Biz bu eyaletlere yemedik, yedirdik... Giymedik, giydirdik. Fakat mak bule geçmedi.
Yemen de bunlardaq biridir. Vaktife orada Mustafa Asım paşa âyannda bir ( Tatar Feyzi paşa» vardı; orayı türetmişti. Yemeni bu adamın sert fakat kuvvetti İdaresi sayesinde elimizde tu t tuk t fânidir; Feyzi der> ayrıldı... maktel haline
Rahmetli Mahmud Sadık m yemâniyeden yaman haberler» başlıklı bir makalosini hâlâ unutmam. O kız gın kumlara az vatan evlâdı gömmedik!
Bu itibarla şübheslz ki eski bir eyaletimizin hükümdarını kaybetmesini teessürle karşılarız... Fakat Yemen do dığıın zaman da bir Türk sıfatlle burnumun direği sızlamaz dersem yalan 6öyiomiş olurum. Biz oralardan İstifa* de cdemodik... O emek herkesin kendi evinde rahat etmesi on sag bir sİ* ya sol imiş. O halde Allah cümleye huzur ve rahat versin!
(Devamı var)
Tacirlerden Ahmed Kemal Temtz-karun karısı Fatma Melâhat Tamlz-kan limitte bir çingene çocuğunu 5000 liraya satın alarak kocasına ken di çoouğu gibi tanıtmış v. neticede lıâdise meydana çıkmıştı. Bu çocuğu annesinden alıp Fatmaya v»ren ve doğum ilmühaberi tanzim eden Ortaköy Şifa Yurdu sahibi Dr. Amm Onur ile Başhemşire aleyhine açılan dâvanın duruşmasına dün 2 nd ağır ceza mahkemesinde devam olunmuş, tur.
Mahkemeye celbolunan şahidlerden Ahmed Kemal Temizken ile Viktor-ya dünkü celseye gelmemişler ve Dr. Asım Onurun karısı Meliha O-nurun evinde alınan ifadoet dâv» (Jos yasına idhal edilmiştir. Bayan Onur; ifadesinde:
(— Hâdiseden sonra, birkaç memur doayalan tedkik için Şifa Yurduna geldiler. Bunun üzerin* hâdisenin mahiyetini kocamdan sordum (blrşeyler oldu» dedi. Iklmta beraber Sanatoryoma giderek çoouğu satın amn Fatma Melâhati ziyaret ettik. Kendisine vaziyeti anlattık. Melâhat Hanım bize:
(— Ben kocamı aldattım»slzln de başınızı belâya soktum» dedi. Kocam hâdise hakkında bir kâğıda ifadesini yazmasını söyledi. O da,
(— Ben hastayım, siz yazın ben imtalıyayım» cevabım vordi ve Asım da yazıp bıraktı. Yazının mahiyetini bilmiyorum» demektedir.
.Celse gelmlyen şahidlerln celbi 1-çin başka güne bırakılmıştır.

batak
Fakot dünyada hor şey paşa da nihayet Yemen Ondan sonra orası bir gtldh.s
• *
Turhanrn insanlardan kaçan sessiz günlerinden biri İdi. Sofradan kalkınca hemen odasına kapanmıştı»
Tatlı bir müzik odanın sıcak vasına yayılırken, oynıyanlarm tük kelimeleri işitiliyordu:
— Altmışaltı
— Beş yüz.
— tkinoi vido.
Verda birdenbire doğruldu. İçinde garlb bir sıkıntı İle nefesi kesilmiş,
.ti. Saate baktı. Dokuza yirmi vardı. Daha birkaç saat bttyle geçecek, uzun gece bitme bilmlyecekti. Elindeki kûgjdlan masanın üstüne bıraktı.
— Sinemaya gider misin Metin?
Gene adamın gözleri derin bir saadetle parladı. Hemen yerinden fır-
> ladı(
, — Tabiî.
Anneler hayretle boşlarını kaldır-. dılar.
— Bu soğukta dışan mı çıkacak-ı eınız çoouktar?
— Allah size akıl versin. Tam sı-L cak* odayı bırakacak hava.
Verda yaşlı kadınlara gülümsiye-I rek baktı.
— Müsaade edin de gidelim.
Kadriye Hanım şefkatle geno kızı Büzdü.
— Güle güle yavrum. Başına eşar. pını baglamaftı ıınutmal
— Peki anne.
Metin sabırsız adımlarla odada dolaçarale Verdayı beklemeğe koyulmuştu. İçinde büyük bir sevfno var-
Türkiye Kredi
Bankası işe başlıyor

İstanbul Esnaf Hastahtmealuln gonel kurul toplantısı, dlln saat 14 de Eminönü Halkevi salonunda ya pılııiıştır,
Toplantıya Esnaf Cemiyetleri, Esnaf ve Kuçuk San'at Kooperatif lerl ile Esnaf Odası üyeleri iştirak etıııtş bulunmaktaydı.
Kongreye başkan seçildikten son ra Atatürkün hatırası ulünuş ve, kurulun bir yıllık faaliyet raporu Kuzun Yorulmaz tarafından okunmuştur,
Rapor, bir hayli münakaşaya se-beb olmuş, delegelerden bir kumı raporu tatminkâr lılmamış, bir kısmı ise, cemiyetlerin haatahane ye tam manâslle yardım ödemediği halde hastahane idare kurulunun başarılı işler yaptığını ileri sürerek, diğer delegeler oevap vermişlerdir.
Uzun münâkaşalardan sonra dilekler faslına geçilmiştir,
ileri sürülen dilekler arasında, Ticaret Odasının müsaadesi alın mak suretlle tücoarlardan lıasttv-han» için para toplanması, en kısa bir zamanda yeni bir bina yapılma sı, Esnaf Odasınca yapılan yardımın arttırılması yolunda teşebbüs lere geçilmesi vt har esnafuı ayrı ca hastahaneya bir aidat vermeyi taahhüt etmeM ^olunmakta idi:
Yeni idare heyeti seçimi de bir hayü tartışmalara sabep olmuştur.
Yeni idare heyeti 9 kişiden müte şokklldlr ve bunlara yardımcı olarak her eanaf cemiyeti İki üyesini gönderecektir,
Diğer taraftan hastahanenin büdoealndeki 2D bin liralık açığın bir kısmı, kongrede hazır bulunan cemiyet başkanlan tarafından kapat. iıuış bulunmaktadır. Dün bu su retle yapılan tebarruların yekûnu 3000 bir lirayı bulmuştur.
Bi'ina geni binaya geçinceye kadar Karakoyde bir handa faaliyet ine bağlıyacak
Bir ay önce umumi heyeti, toplantısını yaparak idare meoüsinl seçmiş ve diğer gereken karartan almış bulunan Türkiye Kredi Ban kast bu kerre tescil ve itan formalitelerini de yerine getirerek artık kanunî teşekkül muamelesini ta marnlamış bulunmaktadır,
Türkiye Kredi Bankası, yeni bina sına geçinceye kadar, şimdilik, Kara köyde, Tünel karşısında Nor-dştern hanında faaliyete başlaya çaktır,
Yalnız Istonbulun değil, bütün Türktyenln tanıdığı, muteber ve maruf iktisatçıların, tüccarların kurdukları Türkiye Kredi Bankası bugünkü mütevazı yerinde çahşaca ğma göre, her türlü gösterişten u-za.k kalmayı, sadece işe önem ver meyi tercih ettiğini filen açıklamıştır,

EKONOMli
TEKEL
Sümerbank me larına prim verilecek

Tekel Neşriyat şubesi lâğvedildi
o-----
Tavuk hırsızı genç kadın


Prim tevziatını durduran 8Qm*r* bank nıüossesesl, önümüzdeki ay başından itibaren yeniden prtm »ermeğe başlıyacaktır.
Bu defa prim, istihsal işlerinde çalışanlara verilecek ve geçen aylann primleri de ödenecektir.
Ticaret hakanı fthriaiu geliyor
Ticaret Bakanı Mahmud Nedim Giindüzalp, bu sabah Anicaradan şeh rimize gelmiş olacaktır.
Bakan şehrimizde birkaç güa kalacaktır.





POLİSTE
Mercanda dün akşamki yangııi
Dün akşam saat 19 de Mercanda Sünıbüllü hanınya zemin katında VIktora ait taslık top knhlAtium*-siııde benzin v» masot patlamasın dan yangın çıkmıştır,
Yangın itfaiye taraf rülünceye kadar titiı odası ve gömlekçi i|c
tfütilan söadty aıâthantttin | odası ve gömlekçi Motae alt Ûd yanmıştır, H&dta* hakkında tahM kata başlanmıştır.
Cemile, sorgusunu müteakib tevkif edildi
Beyoğlunda Şehid Muhtar evdeşinde Sümer apartmanında Otu ran tüccar Mustafa Oançayıa yte-meteiri Cemile OÖktaç evvelld gün evde kimse yokken 2520 Um ile cevherat ve eşya çalnuş, M*kı Meh nıed Başkama yanma kıçınıMta) Zabıta, sıkı bir tahkikat sönuiu)^ Cemileyi yakalamış v» çailnAi) pa ra ita mücevherat sahibin» Lad» ö> dllmltflr,
Dün akşam üzeri Sultanahmvd Sult Ceza mahkemesine verilen Cemile, sorgusunu müteakip terör edilmiştir,
ıdürlügu em da satış vo
‘ Tekel Genel MUdürlüğünde bir müd det evvel ihdae edilen neşriyat şubesi bugünden İtibaren kaldırılmıştır. Burada çalışmakla olan bir kısım m om urlar satış ve reklâm şubesi mü dürlügünün emrinde mesai yapacak, tltj
Diğer taraftan haber aldığımıza gö re neşriyat şubesi Amiri ICAmür&n Çelebi levazım fine, Neriman
reklAm şubesi emrine verilmişlerdir»
Genel Müdürlük neşriyat kısmı eskiden olduğu gibi şimdi de satış ve reklAm şubesi tarafından deruhte e-dileoekttv.
Tekti Rakarumn dünkü tetkikleri
Birkaç gün evvel şehrimize gelen pHlmrük ve Tekel Bakanı Şevket Ada lan, evvelki gün Cibail Sigara fabrikasında, dün de yanında Tekel Genel Müdürü Hüsnü Kortol olduğ’u halde Büyükdere Kibrit fabrikasında1 tedklklerde bulunmuştur.
ADLİ rEDF.
Heybellada cinayetinin duruşması

Ohbeş gün «tv»! Heybeli adada balıkçı Manolu öldüren arabacı Rü Şeyin 3 üncü «orgu hâkimliğin* jevkolunmuştur, 8amk ifadesinde M an ol up kendisine küfür edip çat tığını ve gavga çıkardığım hâdise a-mnda sarhoş olduğunu İleri sürmüş tiir.
Bank Hüseyin bu hafta içinde a-ğır ceza mahkemesine verilecekti?, DÜZELTME
Evvelki günkO Bayımızda «Meyva Hâlindeki suliettmattn muhakemesi neticelendi» ballığı altında çıkan yağıda »anıklardan Bay Mükerreme atfen mahkemede geçen konuşma v&kl olm miza o u
namıa, yanlışlıkla sUtunlan-fcklld* gagmiştir. - Düzeltlrta.
Tefrika : 41
Aşk vç his romanı
Muazzez Tahsin BERK AN D
dı. Soğuk bir gecede, onunla yanya-na yürüyerek Sinemaya gitmek, o-nunta birlikte bir film seyretmek ne zevkli bir ş»ydll
Verdp ita Turhaıun odaları ayni saniyede açıldı, ficisi ayni saniyede CJlkte göründüler. Geno va ğüsel kıs, dudaklarında neşeli bir gülüm-some 11e Turhaüa baktı. Turhamn ■açlan dağdnuş, gözleri dalgın, yüzü yorgundu.
— Ne oldu ? Hasta mısınız hooam 7
— Hayır., hayır. Sen sokağa mı çıkıyorsun?
— Evet
ceğiz.
— YA?!
Turhamn ve rnes’ud
Verda ayni saniyede ikisini gördü ve o anda, sert ve keskin İH ok birden kalbine saplandı.
— Metin anormal denecek bir sevine içindedir. Bunun sebeM... Acaba? Aman Yarabbi!
Meltnlo sinemaya gride-
bakıştan yeğeninin gen» yüzüne doğru giderken birden
— Hocam ona ne f*n* baktı î Niçin onu kıskandı? YokdaT,. Ryvahl». düzlerindeki aoı na darindll
Metinin kendisini mm^kU olduğunu düşünmek Verdayı korkutmak ve telâşlandırmak şöyle dur«un, içine birdenbire bir ferahlık, bir hafif. İlk vormiştll Tıbk> fırtınalardan seıu ra durgun, rahat bir limana sığmış...
Fakat bu limana ansızın hücum eden dalgalarla» yeniden açık deniz» sürüklenmek, orada, evvelki ftrtma^ larla mukayese edüemiyeoek kadar şiddetli ve korkuno bir kaaırga ile korşılaşmak tüyler ürpertici bir şey olurdu!
Bu ihtimal gerçekleşmiş, o müd-hiş kasırga ortalığı altüet etmiş, kuvvetli şimşekler1 etrafı sarmış gibi, birdenbire titredi ve durgun H* plana sığınmak iatiyen bir kazazede telâşile Metinin kolunu yakaladı.
— Kaçalım!! dedi.
tkı geno koşar adımlarla uzaklaşırken Bablha Hanım Turbana taktı.
— Heygidi geaolikJ
Onun cevab vermeden kapının ş. >iğinde dalgın durdufunu görünoe i* İ A ve etti:
— Oeleone Turban... Siz de Ford! Ut bir parti beşik oynayın bArif Yor ^unluktan bitkin bir haldesin. Biran dinlenirsin^
W’
Birbirine sıla bağlarla bağlanmış olan üç İnsan için dünyanın yüzü değişmişti.
Metin, b’lyük bîr İrade kuvvetli», o fena düşüncelerden sıyrılarak kendini saadet hülyasına bırakmış, kal. binde bir ümid yıldın parlamıştı. Bu Umtd ışığı onu yaşıyan ve uman bir insan haline sokırrermişti. Seneler-denberl gizil gizli ıztırab çeken durgun, düşünceli, omuzlan ağır bir yük altında ezgin Metin gitmiş, o-nun yerine enerjik, kuvvet dniû, neşeli bir gene gelmişti.
Bunn herkes ş3yie tefsir etmekte




Meğer doktor kendis ne (tavuk eti ye) demişi
ceza mahkemesine Yapılan sorgusun-
tavuk eti yememi
Kadıköyünde Kuşdilinde oturan 11 yaşlarında Hamiyet Akçalı adın da genç bir kız evvelki akşam o oıvardakl bostanlardan birine gire rek kümesten tavuk çalarken yaka tanınıştır, Dün öğleden sonra Sul-tanahmed sulh sevk edilmiştir, da:
Doktor bana
tavsiye etti ve aksi halde hastalığı mm iyileşmiyeeeğlni söyledi. Babamda kazandığı parayı içkiye ve rlyor, bana bakınıyor. Onun için, komşumuzun tavuğundan . bir tane sini ödünç alacak, bilâhare gene başka bir tavuk bulup borcumu ödi yecektlm, Fakat beni hırsız sanıp polise yakalattırdılar demiştir, Din lenen şahitlerden Ömer hâdise hak kında şunları söylemiştir:
«— Benim 50 kadar tavuğum vat dı son zamanlarda bunlardan 8 tanesi kayboldu. Tahkikat yaptım. Hamiyetin çaldığım öğrendim. Beş yaşındaki oğlum Murat bir gün kendisini olta ile bizim tavukları avlarken görmüş. Hâdise akşamı da suç üstü yakalandı,t
Mahkeme Hamiyetin tevkifine ve celsenin karar için' talikine ka rar vermiştir,
• •


I

I

MAARİFTE
Yüksek Ticaret okulunun 65 inci yıldönümü
Dün Yüksek Ticaret ve Ekonomi okulunun 65 inci yıldönümü idi Bu sen», diğer yıllardaktrün aksine olarak okulda tören yapılmamıştır,
Serkenkebin dendi ila açık muhabere
Bamı vermiyş (ftrum
demi gonmden Ankaraya gidip orsoa Akegündüıün çıkardığı cMuşta> gaceteslne kepdanah eski bebe dostum, değerli heooav vş kıymetli yasar 39fkenkebl(ı şfentHden bir meMub ılgım. Yeşil eottum Uı mektubunda diyor klt
crRlkraoi swiâ4ım.
Akanın dâveti üzerine Ankaraya u kadar çabuk hartâet etmekliğim ieab etti M sana uğrayıp vodâ’ etmefte vakit oulamadıgfrp gibi snnenfe de vedalaşıp hMâlıaşâmadcm. (Üorkenkobln efendi bizim »«suntanın aüt biraderidir) Akanın, «Vlfclt kaybetmeden gel yetiş!» yoVjnmM telgrafım, ben kötüye yormuş ve petae oendtres yol» çıkmış tun. Mefcer gacate çıkaracakmış, tana da ihtiyacı varmış da onun ıoin acele UAvel dunu burif't
gelinoe bgrenohn amma elim, ayağım hâlâ titriyor.
Şimdi yavrum sandan bazı boalarım var: Şûrana yazamık bir çok yerli movzular buluyoruz amma İstan-bııldan haber alman hu»uwnda zorluk çekiyoruz. Hususi bit muhabir tutmak işine da Aka yanaşmıyor, İsten-buldaki gazete ınuhbırîsrimn çoğu, teorüöesiz toy çoluk çocuktan ibarettir diyor amma, bana kalırsa kesenin ağzım açmak istemiyor Muşta» nın ilk sayısı tamamıio satıldı, tek nüsha kalmadı buna rağmen Aka hâlâ masraf taratdan değil. •
— Daha belli oımaz, biraz ihtiyat akçesi biriktirelim! dıyvp duruyor.
Gazetenin neşrıya( müdürü resmen başkası amma bütün yük benim üzerimde. o Muşta** mn ikmeı sayısından bir nüshayı gönderiyorum. Sak, oku da bizim yazdığımız çaşıt haber ve hâvadıster âyarînda İstanbul malı haberler göndermeğe gayret et: belki münastb bir zamanını bulur, Akadan sana da üç, beş koparırım. Kentlisi şimdi içki de içmediği için neş eli bir dakikasını bukıp sanın hesabma par» sızdırmak kalay bir şey değilse de çalışacağım oğlum. Her halde göreyim seni, mahcub etme beni. Hemşireye (yani bizim valideye) selâmlar ede« rim. Duadan beni de unutmasın...»

Sır hayü düşünüp* taşındıktan sonra ben de >u mektubu yazıp gönder* diııt:
Serkenkeom efendi amca,
Mektuounuzu aldım, selamlarınızı valideye söyledim. Bilmukabele selâr.ı vo dualar ediyor. «Muşta» ya İslan-buldan haber göndermek bahsine gelince, madem kı emrediyorsunuz, teşebbüs ve tecrübe edeceğim. Gizli iş yapmayı sevmediğimden bu teklifinizi bizim patrona açtım, müsaadesini iste dim. Banac
— Akagündüz eskıdenberl tanıdığım ve sevdiğim bir arkadaştır, dedi, Ser-kenkebin efendiye geılnoe o da kude-ma'danavr. Bu itibarla Muştam ya muhabirlik etmen beni memnun eder Fıkraoı! dedi.
Ben de İstanbulun kalburüstü gelen haber ve hâvadlslerint «Muşta» ya muntazaman bildireceğim ve İlk mektubumu da yarın göndereceğim. Muhterem ellerinizden öperim Scrkenkebio efendi amca.»
FIKRACI

Sabahaddin Ali tek rar mahkûm oldu
-
idi: Artık hayata atılalı, toyluk gün lerine ve mekteb hayatına aid İzler yavaş yavaş kaybolmağa başladı, hakiki karakteri meydana Çıktı.
Verda bile, henüz onun hislerinden tamfimile emin olmadığı için böyle düşünüyordu.
Aldanmıyan, hakikati gören yalnız Turhandı. O, çok sevdiği ve beğendiği yeğeninin Verdaya karşı olan duy gulannı ötedenberl adım adım taklb etmiş, onu» Umidslz ve zavallı günlerinde kalbinin şefkat köşesi derin derin sızlamış, mes'ud ve ümidll saatlerinde de yine kalbinin kıskandık köşesi endişe ile huyeuzlanmıştı. M» tinin acısını ve saadetini bütün kalbi!* niçin paylaşamadığım Turhan uzun zaman kendi kendine bile iti. raf etmekten kaçmıştı.
Dünya yüzünde en çok sevdiği bir Kaç klştden biri Metindi. Btı zeki, ağır ba^lı, çekingen denecek kadar alçak gönüllü fakat ne istediğini katT olarak bilen merd' çocuk, anu cası için her zaman bir sevine ve iftihar mevzuu olmuştu. Şimdi de o-nu. gene ve parlak bir mühendis m ev kllndc görmek göğsünü iftiharla kabartmakta idi. Onun için dünyada yapnııyacağı fedakârlık yoktu. Fakat Fakat niçin Verdayı bu kadar çok seviyordu o?
o----------
Markopaşada çıkan: (Genc arka-tlaglars cHitler^ kAhküllÛ kaçıklar» başlıklı yazıdan dolayı hakarete uğradığını iddia eden Nihal Adsız Ca-ıafından Sabâhaddin Âli aleyhine a-çılan dâvanın duruşması dün 3 Üncü asliye ceza mahkemesinde sona ermiştir.
Yapılan muhakeme* sonunda Saba-hadcUn Ali 1 ay 22 gün hapse ve 77 lira para cez&smaı mahkûm etilimi; ve takdiri tahfif sebebile cezanın &1( tıdlb biri tenzil edilmiştir.

Vakltier
1308
Rumi
K. sâııi
4



(Devamı var)
TAKVİM *

OCAK 1948
17
1307
Hicri Reb.
ı evvel
5
Cumartesi
Koaım 7| AY 1 -»• OttN 17
Olıneş
Öftle ikindi
Akşam yatsı îmşâk
▼asati
S.
7
S s
17
5
D.
27
24
53
07
43
39
Eıani S.
2
7
9
12
1
12
D-1
16 I
18
47
37
33
SAYFA: 3

gozıle
Kömür israfına
karşı tedbirler
t
sevinen evlât
ı %
ktüaliteler
Amerikanın Filistin



tmam Yahyanın o «Allahı* emri nihfiftt geriai buldu» diyormuf K&hirOı 16 (AP.) — Dün ı C9 Kahire güftelerine gj telgraflara Yemen Kralı İm Yahya’nın öldüğü blIdıHlmişse de buradaki Atab Birliği Ye-• t men mümessili Seyid Ali el-MÜ* eyyed bu habere inanmadığını ( söylemiştir. Seyid Ali'ye göre, > İmam Yahyanın oğlu Seyf el-| Hak İbrahim, eskidenberi ba-r basının aleyhine çalışmaktadır; J gazetelere gelen telgraflarda da r onun imzası olduğuna bakılırsa, bu haberde bir kasd görmek mümkündür. Seyid Ali daha çarşamba günü İmam Yahya’dan, iş hususunda bir telgraf aldığını, dün de Kralın diğer oğlundan telgraf geldiğini ve bunda îmanı Yahyanın öldüğüne hattâ hasta olduğuna dair bile bir kelime bulunmadığını söylemiştir.
Dün gece gazetelere gelen telgrafta şöyle deniliyordu:
cAllahın emri nihayet yerini bulmuş ve babam. Yemen Kralı İmam Yahya ölmüştür. Müteveffanın ölümünden evvel bütün milletçe kabul edilmiş nizamnameye tevfikan Seyid Abdullah bin Ahmed hazretlerinin başkanlığında yeni bir hükümet kurulmuştur.r
İmam Yahyanın diğer oğlu Şeyf el-tslâm Abdullah hâlen Am erik ad a bulunmaktadır. E-mlr orada Yemendeki petrolla-rın işletilmesi hususunda Amerikan firmalarile müzakerelerde bulunmuştur.
Kahire, 16 (AP.) — 83 yaşındaki Yemen Kralı İmam Yah-yanın öldüğüne dair Kahire gazetesi tarafından alman haberler henüz teeyyüd etmemiştir.
Yemenin Arab Birliği nezdin-dekl temsilcisi Seyid Ali el-Mü-eyyed, daha dün İmam Yahya-dan bir telgraf aldığı Kralın ölüm haberine dığını beyan etmiştir.
Aden menşeli diğer grafta da, ölüm haberinin henüz teyid edilmediği bildirilmektedir.

cihetle, inanma-
bir teb
/
Rusyada muhalefet
Stalînin vatanı olan Gür* cistanda 34T3 kişi muhalif rey vermiş
------(►----
Londra, 16 (AP.) — Bugün Moskova radyosu tarafından yayınlanıp, Lonûradaki Sovyet monitörünün hattına tevzi ettiği bir habere göre, Kazakistan Cumhuriyeti Mahalli Meclis) | için 11 ocakta cereyan eden seçimler sırasına a 3.789.524 seçmen oy haklarını kullanmış ve 1.5.450 kişi komünist partisi ve parti harici ( Blok • namzedleri aleyhinde oy vermiştir.
Habere göre, listelerde yalnız Blok namzedlerinin adları bulunduğundan, seçmenler bu adları çizmek sureti te muhalefetlerini izhar etmişlerdir.
Mareşal Stalînin vatanı Gürcistan CumjhuriyeUlnde, seçimlere 2.096.676 kişi iştlr&k etmiş ve 3.473 kişi cBIok» namzedkri aleyhinde oy vermiştir.
Yine yayma göre, İranla hemhudut! olan Azerbaycan Cumhuriyetinde seçimlere iştlrâk eden 3.208.361 kişiden 9.355 kişi listelerdeki - Blok ► tamzedlerinin adlarını silmişlerdir.
— - o-----------
Gandınin hayatı tehlikede


Yeni—Delhi: 16 (AP/ _ Gandl-nJıı sıhhi dutumu hakkjpda buğtıjı Associated Presse beyanatta buju-jıan ve adının acıklu uma sına nVü-uade etmeyen yetkili bir şahsiyet Mahatmanın azami 'daha 6 gün oruca dayanabileceğini, bundan sonra hayatının vahim bir tehlike ye düşebileceğini ve şimdiden kojp rJikâsyon tehlikesinin mevcut ol-auğunu bildirmiştir.
Diğer taraftın 72 saattenberi o-uç tutmakta olan Gandi bugün yinfden dört müdavi hekimi tara fmdan muayene edilmiş ve beyanatta bulunan Dr. C Roy, nab^ ve kan tazyikinin memnuniyet vğ ricl olduğunu fakat Malıatmarun her saat daha zayıf düşmekte oldu fcunu açıklamıştır.

hakkındaki siyaseti
TrHF ian Amerikanın Filistine asker ğöndermiyeceğini uzagnettiğini„ söyledi
Vaşington, 16 (AP.) — Başkan
Trlıman, dün gazetelere verdig-i demeçte, Filistine Amerikan kuvvetleri gönderileceğini zannetmediğini bildirmiş, ancak, Birleşmiş Milletler ka rarınm yerine getirilmesi için mil-MleZaraSt bir ordunun teşkil edilmesi ihtimali olduğunu söylemiştir.
Vaşinğton, 16 (AP.) — Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Robert Lovett tararından haricdeki Amerikan mümessillerine gönderilen bir talimatta.
Batı medeniyeti batmak tehlikesinde
Bir habere göre İngiltere doğu Akdcnizdeki vaziyetin müşterek bir şekilde gözden geçirilmesini Amerikadan istemiş ...
Londra, 16 (AP.) — York Başpiskopos! Garbett, dün verdiği bir hutbede, Batı medeniyetinin batmak teh İlkesinde olduğunu söyliyerek demiş tir ki:
cönüınüzde sanki namütenahi bir zaman Varmış gibi hareket ediyoruz. Halbuki yeni bir harbde atom bonı. bası kullanmak yüzünden batı medeniyetinin on seneye kadar tarihe karışması pek mümkündür.»
DOĞU AKDENİZDEKİ DURUM
Vaşington, 16 (AP.) — Doğu Akdeniz'deki askeri vaziyetin müşterek bir şekilde gözden geçirilmesi hakkında İngiltere tarafından Amerika-
Taranto limanına gelecek Amerikan gemilerinde deniz piyadeleri bulunuşu“İtalyanın şerefini alçaltmaktadır,,
Londra, 16 (AP.) — Bugün Ta- ter: Deniz karargâhının dün akşam ranlo limanı işçileri, yalcında bu li. ^yayınlanan ve AkdeniKdekU ATner^ mana gelmesi beklenilen Amreikan harb gemilerinde deniz piyadeleri bulunuşuna karşı gösteriler yapmışlar ve aynı zamanda şehrin komünist ve komünist taraftan sosyalist belediye bilhassa şöyle denilmektedir: İdaresi bir tebliğ yayınhyarak, harb gemilerinde deniz piyadeleri bulun- na nakn !g 28 ocak arasında Mol-masının ( İtalyamn şerefini alçalt- u sularında yapıiacaktır.>

inakta* oldugjınu bayan etmiştir.
Bundan başka şehir belediye meclisi, Amerikan halkının hediye etti, ği yiyecek maddelerini pazar günü getirecek olan «Dostluk trenini* res men karşılamamak kararını vermiştir.
NAKlL /?/ M ALT AD A YAPILACAK Veletta, (Malta) 16 (A.A.) — Red-

i r
bil fiyatlarında tenzilât
l Londra: 16 — Meşhur Nuf-
? fleld otomobil fabrikası müesse / sesi, yabancı memleketlerin döviz J zorluk.ı • .nı göz önünue bolundu-J rarak, ihracat fiyatlarında (eşas ı lb tcııdJât yapacağım ilân elı^iş l tir, (A.P.)
( Harbden sonra temin edileli f iki işbirliği
) Lahey: 16 — Bedelujj (Bolç(-
1 ka, Höllanda ve Lüksembufg ginjı ı füjc birliği) toplantışında bir söy-I lev verep Belçika Barbakan; Paul i Spaak haıbden. sonra
( iş birliği sahasında ancak iki üû ? zel örnek gösterdiklerini vç bujılar / dan birinin Marshill nl&nj, dj^çri J nln de Benelux idaresi olduîuny | işaret etıniş^t, (A,P,)
J Sahte pÜSanort şebekesi i 4 Oltawâ- 16 Kapada polj^ £ makamları Scotland Yard |le iş / birliği yaparak Kanaduya kaoak 7 muhacirlerin sokulmasını yıüm-• kun kılan sahte pasaport işini tah İklk etmiştir.
Bu sahtekârlığı yapılardan 6 sı. Toreııtoda yakalanmıştır. Bup ların ifadelerinden aula-şılçiığıöa göre şimdiye kadar yüzlerce yer
i .Ş*r
Amerikan siyasetinin, Filistin hak-kındakl kararın yerine getirilmesi 1-şini Birleşmiş Milletlere bırakmak ol dıığu bildirilmiştir.
PAPA, FİLİSTİN E ASKER Mİ GÖNDERECEK t
Patis, 16 (AP.) — Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden biri, Vatikanuı Filistine gönderilmek üzere Fransa-dan asker istediğine dair hiçbir malûmatı olmadığını söylemiştir.
ya bir teklifte bulunulduğu ve bu teklifin Anıeılka tarafından kabul e. dildiği haklımdaki haberleri Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü asdsız olarak tavsif etmiştir.
TRUMAN TRABLVSTAKl ÜSSÜN İHYASI İÇİN BİR ŞEY DEMlYOk
Vaşington, 16 (AP.) — Başkan
Truınan, dün gazetecilere verdiği demeçte, Trabluata harb esnasında kul landan üssün (Mallaha üssü) tekrar faaliyet sahasına konulduğu hakkında hava kuvvetleri tarafından verilep haber üzerine hiçbir mütalea yürütmek istememiştir.
İtalyamn şerefi
kan deniz birliklerindeki mürettebatın arttırılacağına dair son basın haberlerinden bahseden bir tebliğinde
«İlave mürettebatın harb gemileri
Amefrikan kruvazörlerinden Provi-derice ile Little Roct’ın burada iki gün lük bir ziyaret için 17 ocakta beklendiği evvelce bildirilmişti.
öğrenildiğine göre Amerikan deniz piyadeleri Maltaya çıkmıyacaktır. Fa kat bir gemiden diğerine liman içinde naklolunacaklardır,
• ■ 4^ . • * -A
A
iniştir,
(A,A,)
Japon denipinde tehlike geçiren Sovyet gemisi
-*■ Toklo: 16 — Japon denizinde bu ayın 7 sinden beri tehlike geçi ron Dvlna İsimli Sovyet gemisi dün Hokaido adasına kâin IÇuıyhl-rş Japon limanına demirlemiştir. Bununla beraber gemlnLn naklet riskte olduğu yçlculurm hijvlyşri hakkında tam bir esrar hükijm sürmektedir, (A.A.)
Mekşikcf - İspanya hava seferleri başladı 4
Meksika: 16 Meksika bu y-’ıh 9 hıde/ı tilbat&n Meksika llp
_ Irjya arâsmdâ doğru sefoher ya
ay . ispjin
pacâk olan. Meksika şlrtekl uçak larmm Bermujig adalarufa iıünife lerlne İngiliz hükümeti müsaade etmemiştir.
Bu yüzden İlk se/ori yapan Cona teHation uçağı ^evyovk -r Tfrre Neıjve — Shaımou yolunu takib etmek ınş^uriye^e kaimi* v? lçin^ |kl vq|çp oJduİM halli bir koç auat ğecîkeirek Jâi
lafının pörm
Düşmanlığı Veya totaliterlik
(Başmakaleden devam) ler son tavzUı teklifi karcısında gruptaki telâşlara lüzum görürler mi idi? Müfritler hislerine o kadar nıağlûb, itidal ve mantıktan o kadar uzak bulunuyorlar ki hareketleri ile istemiyerek Halk Partisi ve hükûmetleriııiu umumî efkardan gizlemeğe çalıştığı hakikati itiraf etmiş bulunuyorlar. Anıma bu hakikati hükümetler gizlemeğe uğraşırlarken memleket etkâtı hiç bir zaman aldanmış değildi amma şimdi durum riyazi bir kat'ıyetle tavazzuh etmiş bulunuyor.
Yine bu seçim konuşmaları münasebetle Kalk Partili çevrelerde deııiliyoruııış kî: «Öir kamın veya tasarı ittifak ile kabul edilse bu harekete totaliterlik deniliyor, ü-zeriııde tartışma ve çarpışına olur da reyler dağılırsa o zaman da aleyhte buluntulara Demokrasi düşmanlığı isnad olunuyor. Ne ya pacagımızı şaşırdık.»
İnsaf île durum nıütaleu olun-Ak * 1
sıııı. Şu Kaplanlarla, Parsların hareket tarzı Demokrasi düşmanlığı değildir de nedir? Onlar her hangi bir kanuna muhalif oldukları için Demokrasi düşmanı değildirler. Milletin reyinin serbest ve dürüst açıklanmasına karşı ayak diredikleri için Demokrasi hasrın mevkiine düşüyorlar.
Bize öyle geliyor ki. nasıl ki A-tıf İnan, kendi aleyhinde bu kadar lâkırdı edildikten sonra durumunu tesbit için bir Meclis taliki katı açılmasını istemeğe şahsen mecbur idi; öylece dürüst bir Halk Partili milletvekili hattâ her han-gi bir milletvekili de milletin reyinin dalıa emniyetle izhar edilmesini istiyen bir kanun projesinin a-leyhiııde bulunamaz. Bu hakka maliktir, çünkü bunu iddia etmek kendi varlığını ve salâhiyetim inkâr etmek demektir. Halbuki bir milletvekili her türlü tereddüd ve şaibenin üstünde kalmak lâzımdır. Onun halk tarafından seçildiğinde zerre kadar kuşku olmasına tahaın ıııülü olmamak icabetler. Her an en ufak bir vuzuhsuzluğu gidermek başta gelen vazife olur.
Bir kanuna muhalefet ettikleri için muarızlar Demokrasi düşmanı olmazlar, fakat halkın iradesinin en emin tezahür şekline eugel olmak istiyenler totaliter veya halk düşmanı olurlar. Bu noktanın açıklanmasını bazı Halk Partililerin endişelerine cevab olsun diye yapıyoruz.
A. Cemaleddin Saraçoğlu
Rusya, Amerikaya borcusu ödiyeceğini bildirdi
t
Vaşington, 16 (AP.) — Bugün beyanatta bulunan Sovyetler Birliği Vaşington elçisi PaninşKin, Rusyanın U.200.000.000 dolara yükselmekte o* lan harb sırası ödüne verme ve kl« ralama hesabını bal için yeniden mü. zakerelere başlamağa hazır bulunduğunu söylemiştir.
Bilinci# gibi, bu konudaki Ameri, ka - Rus müzakoreleri geçen temmuzda inkıtaa uğramıştı.

I
Milletlerarası sinema birliği
Novyork: 18 — Milletlerarası (Slşıema Birliği Başkanı OeralU Mayer, dün boyanatta Bulunarak Amerikan filju endüstvişlnin film ihracın müşk|lât çektlji alfcl memlekette film çev^rıı^k niyetin de olduğunu bildirmişti^
Bu m®nıloketier Franşa, İt^Jya, Hollanda, İsveç ve Avustralya! dır, (A.A.)
lngilterenin bir haftalık ihracatı
★ Londra: 16 — luşllCÇre, Aralık ayı zşurfmda harbin sona erme sinden, beri bir çâyrek uşudanberl hiç bir ay zurtynda. görülmemiş ö-lân bir İhracat seviyesine varmış tir,
Bu İhracatın hacmi 1938 e nazaran yüzde 20 faaladır, Böylece 1948 sobesinin ilk yansı için tesbit edilmiş olan hedefin yansına er| şiimlştlr, (AA.)
Milletlerarası bafikadarı istenen krediler
Vaşington: 16 —Millotlerara s( bankoma müdürü Joiııı Baıkley bir gazûtçoiler tpplantısnjdu beyanâtta bulUhorak hatûU bânka tW*3
Umumî istihlâk yerlerinde de bazı cezrî tedbirler alınacağı bildiriliyor
Ankara: 16 (Hususi) — Mem-ı leketimizde kömür israfını ön-lemek için Ekonomi Bakânlığın ca yapnan incelemeler hayli İlerle miş oduğundan önümüzdeki günler de kömür hakkında bazı tasarruf tedbirlerinin alınması beklenmektedir, Haber aldığımıza göre yapılan incelemeler sonunda taş kö nnirü israfının önlenebilmesi İçin bilhassa umumi isdihlâk yerlerinde alınacak cezri tedbirler yanında bazı teknik hususlarında sağlan-
İşgal altındaki Almanya ile ticarî anlaşma

İle
Ankara: 16 (Hususi) — Türkiye işgal altındaki Almanya arasında yeniden ticaret münasebetleri kurmak için işgal makamları nezdlnde hükümetimizin yaptığı teşebbüsler İşgal makamlarının müsbet cevap vermelerlle faal bir safhaya girmiş tir, Ingiliz ve Amerikan işgal böl gelerile yapılacak karşılıklı mübade elere memleketimizde öteden beri hususi bir önem verilmektedir, Ticaret Bakanlığına dün gelen haber lere göre işgal makamları Fırank-furtta görüşme yapılabileceğini bil-bildirdiğinden Türk hükümetinin ve receği karara göre hareket edilecek tir,
Ticaret Bakanı bugün İstanbul'da
Ankara: 16 (Hususi) — Ticaret Bakanı Mahmut Nedim Gündüzalp bu akşam İncelemelerde bulunmak üzere Istanbula gidecektir,
Marslıall plânı tetkik •diliyor
Ankara, 16 (Hususî) — Dışişleri Bakanlığı kâtibi umumisi Fuad Çağ-ilminin başkanlğımda Bakanlıklar temsilcilerinden müteşekkil bir komite bugün Dışişleri Bakanlığında İlk toplantısını yapmıştır. Komisyon da: Marşal plânile birlikte dünyanın umumi ekonomik durumu gözden geçirilmekte ve bu hususta mcmleketi-ut dır umunun da ne suretle ayarlanacağı mevzuu İncelenmektedir.
Kabinede değişiklik şayiaları tekrar anıyor Ankara, 16
kabinede baz( değişiklikler veya kabinenin toptan istifa ederek daha kuvvetli bir kabinenin iş başına geleceği hakkında bugün yeniden bazı söylentiler çıkmıştır. Ancak bu (şayialar teyid edilmediğinden kaydi ihtiyatla karşılanması lâzımdır.
Kambiyo borsalar» kanununda tadilât
Ankara, kıymetler nunu bazı si ve ycııi
hakkında hazırlanan bir tasarı Mec. İlse gelmiş, ve alâkalı komisyonlara havale edilmiştir.
(Hususi) — Yakında olacağı
16 (Hususi) — Menkul ve kambiyo borsaları ka-maddelorinln değiştirilme-bazı maddelerin eklenmesi
fından tetkik edilmekte olan 8 • kredi talebinin İki milyal 199 inil J yon dolara baliğ olduğunu bldir- ) mIştir, I
John Barkley Yugoslavyanm I 300 milyon dolarlık kredi talebi l hususunda malûmat vererek Yu- j goslavlarla görüşmüş olduğunu ve 7 kendilerini bu hususta müznkerele / re dûvet ettiğini bildirmiştir, Ban 1 ka müdürü Avrupa memleketleri- I nln ekserisinin kredi taleplerin) ( Avrupanın kalkınmasının progra i nu hususunda daha, kesin tedbir- l ler alınıncaya kadar talik edllihesl Z gerektiğini sözlerine ilâve etmiştir. J (A.A.) |
Su altında bir kaç hafili J kalmak tecrübeleri I
Londra: 16 — tistüva suların L da. bir kaç hafta su altmd^ Kal f ıh ak suretile bir Ingiliz deniz altı ? sının yaptığı bu yeni tecrübe, ya J kında Kuzey Buz denizi bölgesinde ) de tekrar edtleöektlr. Sanıldığına 1 güre bu teorübe, Üstüva sularında i rekor kırmış olan vAlltnacftö tipi l bir deniz altı ile yapılacaktır, İngi Z llz sularında uzutı süreli bir çok ’ yeni dalma tecrübeleri yapılımı- I tır. Şayet bu yeni tecrübe de tat- ( mhıkâr neticeler verecek olursa, / bir deniz aitupn herhangi bir arz J derecesinde haftalarca şy altında | Kulmasmpı hiç bir mahzuru olma ( dığı ispat edilmiş olacaktır. l (AA.) J
ması başta gelmektedir Uumumî is tihlâk yerlerinde verilecek kömürle rin yüzde beşi kısılmasile 2 milyon veya iki milyon üeyüz bin tonluk kontenjandan ortalama 100 bin ton bir tasarruf yapmak kabil o-lunacaktır. Diğer taraftan sanayi tesislerinin kazan vesaire gibi kömür yakmayı İcapettiren kısınılan da modern tenklge göre ayarlanacaktır, Bu arada İstanbul elektrik fabrikası başta gelmektedir,
“Hürriyet Misakı ger-çaklefme yolunda,,
---o----
Ankara: 16 (Hususî) — Bugün kü Kudrette Hürriyet Misakı gerçekleşme yolunda başlıklı makale sinde Fuad Köprülü: «Hürriyet Mi-sakının iktidar partisi ve hükümeti ı tarafından nihayet kabul edildiği' manâsını ifade eden son C, H, P, Meclis grupu kararı memleket hesabına olduğu kadar Demokrat Par tinin bu güne kadar takip ettiği fi kir ve prensip mücadelesi hesabına da büyük bir kazanç büyük bir mu vaffakiyettir, Bu hususta C, H, P, grupu içindeki şiddetli münâkaşa lar esnasında son zamanlarda ken dilerinin ana yasacı olduklarını id dia eden Pekerci totaliterlerin gösterdikleri mukavemet Demokrat Partiyi Receb Pekerie uyuşamadı-ğından ve onun sukutuna çalıştığından dolayı siyasi bir hatâ işlemiş olarak itham edenlerin ne ka dar aldanmış olduklarım bir kere daha meydana koymuş bulunuyor, Magmafi Pokercilerin C, H, P, grupu içinde ancak 32 kişilik bir rey elde edebilmeleri bunların gün den güne biraz daha zayıfladıkları nı göstermek bakımından memeket hesabına çok sevinilecek bir hâdise dir»> demektedir,
Göynükteki Süleyman paşa hamamı
Ankara: 16 (Hususi) — Bayındır dirlik. Bakanlıâi-vardımlla.Göynük-, re onarılmasına başlanılan Süiey man Paşa hamamı bu yıl resdore edilecektir. Diğer taraftan Millî Eğitim Bakanlığı Yurd içindeki çeşitli eserlerin onarılmasına bu yıl da devam edilmesine karar vermiş tir,
Bursada bir Güzel Sanatlar Akademisi kuruluyor
Ankara: 16 (Hususi) — Milli Eğitim Bakanlığı Bursada bir Gü zel Sanatlar Akademisi kurmağa karar vermişti, Akademinin açılma sı yolunda çalışmalar devam etmek te ve bu arada bu yıl açılacak olan Akademinin veri tesbit edilmiş bulunmaktadır. ikinci Murada ait o-lan Muradiye medresesi ve hamamı bu yıl İçersinde onarılacak ve Aka demlye devredilecektir,
%
D. P. 11 kongresi bugün toplanıyor (Baftaralı 1 tncM«J merkezine giderek, II idare kurulu ftzalarlle görüşmelerde bulunmuş-tur,
Bayar, saat 17 de de, hazırlık ma hlyetlnde olmak üzere bugünkü kongreye iştirak edecek olan 88 delegeyi toplamış ve onlardan da kongre ve son hâdiseler hakkında İzahat almış ve düşündüklerini sçr muştur. Bu arada kendisi de; dele gelere, son günlerde şayi olan ve Ankarada cereyan ettiği söylenen bir telefon ınuhabericlel son B. M, M safahatı ve Peker meseleleri et rafıhda baiı mühim açıklamalarda bulunmuştur.
Toplantı: «Önerin Başkanlıktan istifası» meselesi üzerindeki karşı* İlkli münâkaşa ve müzakerelerle bü ti|n Vararotl ile devam ettlftl |?|r ^rada; saat tam 18.80 -da; Kçnaâ Önerin P- Bayara lıltabei) yasamış -- D. P. den istifa etliğini bfl dtrir aç>k mektubu, D. P. merkezi ne gelmiştir.
. Açık Mektup toplantı odasına getirildiği anda; C. Bayar, delegele re hitaben konuşmasına devanı edl yordu Mektubu Refik Koralin o. I kıtmuş ve bundan sonra toplantı-l ya beş dakika ara verilmiştik, |
Bu arada, K, Önerin D P. denl İstifası, D. P. merkezine bir bouıba tesiri yapmıştı; bir iki üvenin. aülal
Konservatuvar ve Türk musikisi
Hocanın edıvorst
hareket
kararile çıkartılabiü* diğer üniversiteler* karara, alâkadarları^ huzruııda itiraza haK1 Konservatuvarın nir
es’olenin idareoilıkle no grtw bir alâkası vardır? Yoksa idi re hukukunun büyük bir şümul peyda ettiği yeni mefhumlarındı Konservatuar ve musiki vahşi vav mı?...
Yenıliyeliın mi?... Yenilemıyelim mı, münakaşalarından sonra, Konservatuvar icra reisinin belediye ile olan hizmet konturatı bir sene daha temdit edilmiş.
İdare hukuku müelliflerinin senelerce uğraştığı, devletle, memur münasebetleri nizamî midir?... Yoksa mukaveledi midir? Meselesini İstanbul belediyesi hemen halledivermiş vı haftada iki. gün gelmek üzere altı yüz lira ücret ile mukaveleyi uzatmış. €-sasen bizde emsali de var. Eonebi profesörler ile devlet, mukavele akdetmiyor mu?...
Konservatuvar Türk musikisi icra heyeti riyaseti imtihan, müsabaka veya sair şekiller ile, Türk musikisi sahasındaki üstadları Konservautııvara kabul etmiş. Kısa veya uzun bir zaman sonra da, idari hatâ, yaş haddi ve kifayetsizlik, sebrbleri ile, Münir Nureddin, Oürrii, Necim Riza Kemani Sadi, Artaki, Santurî Ziya, Eyubi A-li Riza, Safiye Ayla, Kemal Niyazi, Necati Tokyay, Santurî Haşan Tüzü-ner, Gavsi Baykara, Şükriiye Gökçen Konservatuvardan ayrılmış veya çıkar tılmışlardır.
Her biri kendi branşında eşsiz üstad telâkki edilen bq on üç sanatkâr ayrıldıktan sonra, Konservatuvarın belki yalnız dört duvarı ile sakafı kalmış olacaktır.
Üstad Felek bu hâdiseye, sipritüel bir fıkrasını tatbik fena olmaz.
Şimdi, Konservatuvarın bu
tarzına idareci gözü ile bakalım.
Gerek hâkimliğinde, gerek avukatlığında, gerek gazeteciliğinde ve gerek musiki sahasında, sayın reis muvaffakiyetle dolu bir hâtıra bırakmıştır. Bu itibarla bu kadar üstadın kapı dışarı edilmesinde de muhakkak büyük bir takım zaruretler vardır.
Bizim bu sebeblerı aramaklığıınıza lüzum yoktur.
Yalnız şurasını iyice tebarüz ettirmek isteriz ki müsabaka ve imtihanlar ile Konservatuvara alınan profe-•ÖHtM’f verarvoalt
yine bir heyet yor. Ve hattâ olduğu gibi bu ikinci bir heyet ları olmalıdır?... zamnamesindc bu hususları temin o-den bir vaziyet yoksa, bu boşluk derhal doldurulmalıdır.
Bir profesörün lâalettâyın hodbehod vazifesine nihayet verilmesi medeni devlet teşkilâtına yakışmaz. Bahusus bu karar, tek bir kişi tarafından haz odiilyorsa.
Sin haddi dolayısile tekaüdlük mevzuubahis olamaz. İlmin bir de rübe tarafı vardır. Şayet genç eleman lar yetiştirilmek ve bunlar kaze ed|F mek isteniliyorsa, bunun şekli, teorih beli üstadları atmak değil, Konserv^-tuvar büdcosıni tevsi' ederek yeni Vijy tüozların yetişmelerini temin etmekte olur. j
Esasen sin haddi işinin üniversiteler de tatbik edilmemesi lüzumu bufliA için anlaşılmış bir keyfiyettir. Şu h^te de, bu Üstad sanatkârlar hakRındft İttihaz olunan kararın loral salhayş girmesini onaylıyaoak olan beişdi^e reisimizden bu gibi vazifeyş hlprt vermek işinin, girerken olduğu yine salâhiyeti! bir heyet tat^fındıÂ karar altına alınmasının teminini rioğ ederiz.
itti-
teo-
İDARECİ
İngiliz sefaretinde tören
(Baştarajı ı itıciAş) kâfatı olarak Xn#lUra Kralı majo^ te Altıncı Jorj tarafmdau kendisini vürilmhrtfr.
TöroAdû başta Amerika ve Kanada sefirleri olarâkA Ankaradakl İngiR^t re ve Amerika Büytlk Elçiliklerine ataşeleri ve Kanadanın ataşemütton hazu bulunmuflardır.
Nljan verme merasiminde yaptı^ Kısa bir demeçte, İngiliz Büytlk fflb çişi 3lr Davtd Kolly, töreni Amerika ile Britanya oamiasınm Hür millet* lori arasındaki dalma gelişen işbtc* Jl#ntn canlı bir tezahürü olarak te* lâkkt ettiğini ilâve etmiştir.
dı# da göze çarpıyordu.
Beş dakikalık fasıladan âonrd Celâl Bayar yeniden salona avdeti etmiş ve bu suretle içtimaa devam olunmuştur.
Toplantı delegelerin, karşılıklı heyecanlı sözleri ile fasılasız saaî ye kadar devam etmiştir.
ı



i
KÎ.YTA: 4
YENİ SABAH
te
İstanbul, Edirne ve Trakya’nın yavrusudur, Tarih ve atalarımız Istanbulu bize bir Edirne hediyesi olarak emanet etmişlerdir..

Komedya,, mı?
17 OCAK 1943
kürsü
Devrim üzerine düşünceler
Cinayeti yazıyor!..»
Yazan: Afif Ycsâri
E
ta biatinin cömerdliğl yanında maziden laldığı kuvvetle varlığını dolduran mânevi hava, Edirne için ayrı bir hususiyet teşkil etmektedir. E-()ime, hor bâdireden sonra biraz daha hareketten düşerken sanki devû-
--------------YAZAN-------------- I Şaban Taşkın Şehidoğlu |
hal
ola-
ve
giderildiği yuva Edime ol-
bir bakımdan hem hasret-tesellisi, hem de g&rlbliği-
DİRNE, OsmanlI devletinin ÜQ kıtada hüküm sürdüğü devir-lerdo bütün İmparatorluğun servet, medeniyet ve sanat bakımla-
rından ele alınan başlıca şehirlerinden biri olmuştur. Mekke, Bağdad, gam, Bcrut, Kudüs, Bur İstanbul, Selâ-bik, İzmir gibi yük sek krath Şark bel deleri arasında
jnüstesna bir mevki almıştır. Bundan batica on sekizinci yüz yıldan itibaren anavatana çekilmeğe balkıyan Avrupa ve Balkanlardaki Türklüğün kökünden sökülmüş Çinarlar, dalından koparılmış çiçekler ve yapraklar gibi zaman zaman Vardar ve Tuna •akillerinin yeşil kıyılarından Balkan dağlarının lâciverd ve gölgeli eteklerinden Meriç yollarına döküldükleri, Edirno kalesine ulaştıkları gün göz faşlarının ana mendllile silindiği yer, yurdundan edilme ıztırabının kardeş •uvgisile muştur.
Edime iterimizin
m izi, timidsizligimizl izale eden bir vatan köşesidir. Bu suretle Edirne binlerle yıllık tarihi İçinde yaralı g(5 nüllere şifa veren bir büyük muhacir hane vazifesini de görmüştür. Denilebilir kİ Edime bu sahadaki vazifesini yürekten benimsendiği için kendisine verdiğimiz «Muhacir konağı* vasf» silinmez derecededir. İşte bundan ötürü Edime, yalnız kendi topraklarında yükselen çatıların altında yaşıyan çocuklarının değil, bir zamanlar Avrupaya akın etfmiş yüz yıllardan sonra büyük fırtınaların Önüne kattığı yaralı Türk çocuklarının Türk ailelerinin ilk tedavilerimin yapıldığı yer olması bakımından da onlann ve böylece bütün Terklerin vicdanlarına, hâtıralarına, menkıbelerine karışmış bir mübarek şehirdir vilâyettir.
İkliminin letafeti, toprağının ve
sini tükûne dalmakta bulmuş hal, bu durum Edirnayo mazı ■ rettle yanan dattosıtoh bir şehir gl, kokusu mânası katmıştır.
Onun hasretini gidermek için Çar© olarak sınırlar ötesinden, anavatana kabul edilenlerle yeni bir hayata kavuşturulması düşünülmüş İ924 - 2ö yıllarında mübadil olarak Yun an i itanın Karacaova denilen böl geri sâkinleri Edirneyo bilhassa yerleştirilmişlerdir.

Karacaovalıların mübadil olarak Edimeyc gelmeleri hakikaten Edir-neyi değiştirmiştir. Bu insanlar Edir ne g.*bl ileri medeni bir şehirde yaşı-yacaJt seviyede olmadıkları için Edir noye birçok düşman güllelerinin yap tjgı tahriblerdon daha büyük zararlar ika* etmişlerdir.
Çünkü iskân edilecek yerlerin eî-raî, iktisadi, ticarî cebheleri dikkate alınarak iskân edilenlerin bu yerlere intibakı, verimi için buna göre hazırlıklı olup olmadıkları hususu düşünülmemiş, araştırılmamıştır.
Esasen 1923 - 1924 - 1925 yıllarında mübadil ve muhacir olarak bütün Türkiyeyc gelenlerin tâbi tutuldukları baştankara ve savma iekân piâj hinin saçmalığı bu işleri uzaktan görenlerin bile dikkatini {ekmiştir. Balıkçılıkla geçinen binlerle insanın Elâzığ gibi vilâyetlere verildiği, hayatlarını yalnız tütüncülükle temin edenlerin bu ziraat için hiç de mü-said olmıyan bölgelere yerleştirildiği görülmüş, böyle bir sistemin mem
bu
has-
ron-
İlk
Bîz ne demiştik, ne cevab aldık?..
(Baytara fi 1 incide) Inrtasiye mekanizmasının çeşitli çarklarından geçe geçe, elimize on beş gün teehhürle değmiş bulunuyor. |
Zira dediğimiz gibi Maraş valisi nin mektubu 29.12.947 tarihini tanıdığı halde İstanbul vilâyetinin bize gönderdiği tezkerenin tarihi 14.1.948 dir. Ve mektub bize dün yani 16 Ocakta geldi.
Bu noktayı böylece kaydettikten sonra Maraş valisinin cevabını aynen neşrediyor, fakat bu cevabın tatmin edici bir mahiyet arzet »ediğini de rlâve ediyoruz. Hele ikinci maddede valinin: «Maraşın hakikati sever ve merd çocuklarının böyle bir isnadı nefretle red-l gedeceklerinden bahsetmesini pek garib bulduk. Biz neşriyatımızda Mareşlılann baskılarından ve tarafgirliklerinden değil, Maraş idari makamlarının hareketlerinden şikâyet etmiştik. Sayın Nuri Atayın idari kabiliyetini bilemeyiz amma tavzih gönderme şeklinden tutun da meseleye bütün Maraş halkını karıştırır bir lisan kullanması tuhafımıza gitti. Hele zorla deli diye tımarhaneye sevkedll-mek istenen nahiye müdürüne «Yolda her hangi bir rahatsızlığına meydan vermemek için» jandar I ma terfiki gerçekten şaşılacak bir keyfiyettir. I
Sayııı Nuri Atay açıklamasında aynen demektedir ki: Yeni Sabah gazetesi yazı işleri müdürlüğüne:
«5.12.947 tarihli gazetenizde büyük puntolu harflerle şahsıma aid atfedilen yazılan okudum. Aşağıdaki tavzihimin matbuat kanununun 48 inci maddesine uyularak ayni sütunda ve ayni harflerle ya zjlmasını rica ederim.
1 — Ne tarafımdan ve ne do]
Andırın knymakam İlgınca Elâzığ bastahanesine sevM İstenilen kimce yoktur. ıi
Maralın hakikati sever ve merd gocuklarının höyle bir isnadı nefretle reddedeceklerinden emin bulunmaktayım.
2 — Maraşta her iki parti men-sutlarından da hiç bir kimseye en küçük şekilde dahi tazyik ya-
pılmış değildir. Maraşta bilâkia | Erdemi başanlannö kanuni haklar büyük bir dikkat
ve itina ile herkes için lnekançbk-la takib edilmiştir.
3 — Bahsedilen jandarma, onba §ı olmayıp bir erdir. Adi bir sarhoşluk vak’ası olan bu hâdiseye adliye ve askeri mahkeme el koymuş bulunmaktadır. Cumhuriyet savcılığının tahkikatı hâdisenin adî bir sarhoşluk vak ası olduğunu ve bir parti baskısının rnevzuu-bahis olamıyacağını meydana çıkarmıştır.
4 — Vilâyete geleli henüz üç buçuk ay olmuştur. Andırın ilçesine bağlı Çokak bucağı müdürünün yüzünü dahi görmemiştim. Bucakta ânl olarak görülen rahatsızlığı yüzünden tedavisi maksadiyle ilçe merkezindeki doktorun mezun bu lunmam itibariyle kaymakamlıkça vilâyet merkezine gönderilen bucak müdürüne yolda her hangi bir rahatsızlığına meydan verilme mesi düşüncesiyle jandarma verildiği öğrenilmiştir. Muayene neticesinde rahatsızlığının geçmiş oldu ğu anlaşılan bucak müdürünü ertesi gün tekrar vazifeye ben iade ettim. O ana kadar hiç tanımadığım ve görmediğim bir müdür hakkında her hangi bir karara varmama bir sebeb olup olmadığı nın takdirini umumî efkârın selimine bırakıyorum.
Maraş valisi Nuri Atay
L»?l
akli
Kastamonuda 45 çocuğa sıcak öğle yemeği veriliyor
Kastamonu: (Yeni Sabah) — Ha ber aldığımıza göre, Gazi ilkokulun da 45 bakıma muhtaç yavruya okul aile birlikleri tarafından sıcak Ö£ le yemeği verilmektedir. Aynca bu yavrulara ve diğerlerine bir çok ders malzemesi verilmiş. Eu okulda diğerlerine örnek bir de ay tRŞ iarında her sınıfla analar toplan makta ve umumi olarak öğretmen lerle çocukları için haebJhal yap maktadırlar,
Bu okul aile birliklerini, öğretmenlerini ve başöğretmen Haşan djj dolay, teb-
riic ederiz.
lelcet bünyesinde yarattığı huzursuzluk yıllarca izale edilemez bir almışür.
Nitekim bir iskân mınlakası rak ele alınan Edirne şehrine
Tr&kyanın bazı yerlerine Karacaova dan gelmiş olanla-( ’ rın yerleştlrilmelc-
ı ri kötü iskân sisteminin en tipik I bir örneğidir.
Trakyanuz Edirnenin in -sana çok muhtaç olan topraklan kasabaları bunların şahsında birer yıkıcı, kurutucu, Boldurucu derd bulmuş bilhassa Edirne şehrinin bunlarla meskûn olan yerleri birdenbire ka rarmış, taş devri insanlannm bir Ülkesi halini almıştır.
Hiçbir mübalâğaya kapılmadan 1-fade edersek lstanbulun 1923-24-25 yıllarındaki Erenköyünden ileri ve mâmur ancak, bugünkü Erenköylle mukayesesi caiz olan Edrinenin Karaağaç semtine yerleştirilen bir kısım Karacaovalılann gül dlblerine tşek bağladıklarını, çiçek bahçelerine keçi saldıklarını, geceleri boyunlarını ve köpeklerini hattâ buzağıların» iskân edildikleri köşklerin, konakların üst katlarına çıkardıklarını söylersek ancak hakikatten bahsetmiş oluruz. Bu evlerin pancurları-nın, pencere ve kapılarının sarma-şıklı viran parmaklıklarının kısa bir zamanda yakıldığı, hurda bir hale konulduğu, pencerelerin kerpiçle ve molozlarla tıkandığı görülmüştür. Bir ağaçkakan gibi oturdukları, sığındıkları yuvaları çürüten bu insan Jar iki üç sone içinde bulundukları yeri tanınmaz bir hale koymuşlardır. Bunlar İçin her medenî vasıta ve e-ser lüzumsuz görülmüş, derhal imhası vazife imiş gibi elden gelen yapılmıştır. Bu kültürde, bu görgüde, bu tınette olan insanlara vatan ve yurd seçilen Edime* âdeta bir barbar istilâsına uğramıştır. Bu istilâdan bugün elimizde ancak bir yıkın-tılık kalmıştır. Edirnenin Karaağacı, Edirnenin Yeni İmareti, Yıldırım ve Kıyık semtleri bu facianın cereyan ettiği sahnelerdir.
Utlu ilenlerin tahribkârlıgı yanında, boş kalanları dolduracak ve bulunduğu yuvayı ışıklandıracak kimselerin getirilmesi şıkkı düşünülmemiştir. Bundan dolayı orau hario 130 bin insanı barındıran Edime şehrinin mühim bir kısmı boş kalmış, neticede bakımsızlıktan yıkılmağa başlamıştır.
Neticede yapıların ankaz fiyatına satıldığı görülmüş, Edirnenin şiddet li kışlarında bahçelere elde balta girilmiş, şehrin bu suretle de tahrlb salgınına uğraması örtülmez lekeler halinde genişliyen arızahklann ortasında yapıların birer salaş gibi görünen bugünkü manzarasını çizmiştir.
Dünyanın hiçbir memleketinde iş bölümü olarak kabul edildiği, devlet kasasına vergi ödediği görülmemiş olan bir yıkıcı esnafı türomiştir. Bu-. gün Edimede yıkıcı esnafının bann-flıgı ve ticaret yaptığı bir çarşı vardır. Vazifesi yıkmak olan, geçimi yıkmaktan kazandıkları para ile temin edilen bu esnafın maddî mânevi fonksiyonunu her münevver vatandaş ibretle
O halde Trakyanın bir sebebi Salim olmıyan bir görüşün eseri sa. kat bir iskân plânının tatbike konulmuş elmasıdır. Diğer bir sebebi de harblerle anavatan dışında kalan tordan ve harblerde şehld düşenlerden, Edirne ve Trakyadan Anadolu İçine çekilen nüfustan boşalan yerlerin doldurulmasının bir mesele olarak ele alınmamasıdır, yâni doldu-rulmamasıdır.
Halbuki Edirnenin Trakya topraklarında Istanbula mütenazır bir şehir olarak inkişaf ettirilmesi hem Trakyanın yüzünün gülmesi, hem de lstanbulun büyük bir müstehlik ola* rak büyümesine, taşınmaz bir yük gibi Anadolunun omuzuna blnmo6ine İmkân verilmemesidir. Eğer Edirne ve Trakyanın Balkanlar ve Avrupa karşısında geçmişine, tabiî, siyasî, iktisadi bünyesine uygun medenî bir ülke olarak bir rönesans hayatına kavuşturulması ele alınırsa İstanbulini bugünkü bulanık havası kendiliğinden durulacak mesken, süt, vag, sebze, meyva, ekmek, et gibi başlıca gıda IHtiyucları Trakya pusarından .temiz, böl, ucuz olarak temin edilecekti!. Çünkü Edirne ve Trakya la tanbulun her bakımdan beşiği hattâ anasıdır. Daha doğrusu İstanbul, E-dirnc ve Trakyanın yavrusudur.
Tarih ve atalarımız bize îstanbu-lu bir Edime hediyesi bir Edime ft! ûıetl olarak lütfetmiştir,.
muhakeme etmelidir, bugünkü Edirnenin moflûç bir hale düşmefii ilimden, ihtlyacdan uzak
pçen glin (1) Cumhuriyet gazetesinde «Liselerimizde edebiyat tedrisatının durumu» başlıklı bir yazı gördüm. Yazarın değerli profesörümüz Fındıkoğlu olduğunu görünce okumak istedim. Edebiyat tedrisatı konusunu şimdilik bîr yana bırakarak (Bununla beraber «Tübkce Metinler» kitabının metin lşre dönmeyi sağladığından dolayı faydalı bir kitab olduğunu yetkili bir öğretmen bana söyledi.) Bu münasebetle Türkçe» üzerine o-lan düşünceleri ele almak ietiyo-rum.
Her nedense Üniveraıte profesörleri dilimizin Özleşmesini ve «Osmanlıca» dan kurtulup «Türkçe» varlığını elmas köklüğünü bit türlü anlamıyorlar. Sanki «Büyük Türk devrimi» doğmamış, kül tür bakımından eski «Osmanlılık» tan bizi kurtanp kendi öz varlığımız olan «Türklük» ümüati bulma yolunu önümüze açmamış... Hele devrimin dilde gösterdiği özleşme ve gelişme her dilseverin yüreğini sevinçle dolduracak bir yürüyüş gösterdiği halde Üniversite profesörleri —belki hepsi değil— buna karşı somurtkan davranıyorlar, ve eski bildikleri «Lisanı Osmanî> den biç ayrılmak istemiyorlar... Bu yüzden Üniversiteden ayrılmak zorunda kalan öğrenciler de bulunuyor... (2)
Profesör Fındıkoğlunun bu yazısında bu düşünce ve istekler açık olarak göründüğü için biraz, üzerinde durmak istiyorum.
Profesörümüz: (... Hemen bütün dünyanın öğretim oihau edebiyat tedrisatına büyük kıymet Vermekte...) olduğuttu söyledikten Sonra: (... Biadeki medrese ancak büyük bir dini cemaate mensubiyeti kâfi gördüğü, Türkceyi kül-
her rek nin yıp Mk
lisanı derecesine yükseltmeyi pasılsa düşünmediği...) dîye-bence yüz yıllarca «medrese» «Türkçe» diye bir dil tanıma-onun yerine * Arabi > yi koya-Türk diinyaaına kendi dinini kaybottirmccıiııi böjîe; (lleı naaıl-sa) gibi hafif bir cümle ile geçirmesine ne denir!... «Medrese» nin kendi dili olarak yalnıa «Arobca: yı tanıması, «Türkçe» yi hiç düğün memesi onun içine gömüldüğü ve Türk dünyasına tamamile yabancı kültürün verdiği sonüçtan başka bir şey değildir... Onun ceza$j-ıu çeken de «Medrese değil —çdn lili onun zaten Türk varlığında yeri yoktu— Türklüktür, Türk kültürüdür... O kadar ki «Türkçe.» ye Îıargı kapadığı gözleri —tıpkı pro esörümilzün kendisinde olduğu gi d— hâlâ açmak kabil olamıyorI..
Profesörümüz «Medrese» den sonfç mektebin «Türkçe» ye doğru ölan yürüyüşünden hoşlanıp: '(«... Öarfı Oamanî > ve «Belâgati Osmaniye» lerle başlıyan uyanış İkinci Meşrutiyette «Tarih Edebiyatı Osmaniye > adı altında inkişafına devam etti...) diyerek Türk-En bu yolda gellsmiye başladı-övmek istemekle beraber da-ileriye gitmesini iyi görmiye-rek orada kalmasını yeter buluyor... Ve bu gelişmenin «Büyük Türk Devrimi’ nin verdiği hızla «Türkçe» nin ötleşmiye başlamasını hiç de hoş görmiyerek (3). İbrahim Necmi Dilmenin Dil Devrimi üzerine olan çalışmalarını: (... Dil komedyaları oynama...), sayacak kadar devrime karşı saygısızlık göstermeden çekinmiyor... Hele: (... Ve buna bazı gafillerin bilerek veya bilmiyerek âlet olduğu...) nu söylerken yurdu aydınlatan devrim güneşinin ışıklarından hiç «naelbedaı > olmaksızın na sil derîn bîr «gaflet uykusu» na dalmış olduğundan haberi olmuyor!... (4)
Profesörümüz liselerde edebiyat dersleri üzerine: (.(« Gündelik fani siyasî ihtirasların, geçici atmos feri karıştırıldı...) diyerek konuya ne demek istediği anlaşılmaz bir düşünce kattıktan sonra asıl hoş-nudsuzluğunu dil devrimine çevirerek, hoş görmediği şeyin «Türk Edebiyatı» değil, asıl sıTürkçe Metinler» deki Türkçe sözler ve bu arada Osmanlıca Edebiyat» kelimesinin Türkçe «yazın» a çevrilmiş olduğunu şu sözlerle gösteriyor: (...Kim tarafından ve nami uydurulduğu belli olmıyan bu ga-rlb nesnenin...) diyerek bunun: (... Bir çelil eseri...) olduğunu âöyllyecek kudar ileri varırken na sil giderilmez bir bilgisizlik, nasıl Onulmaz bir duyguaushık içine yu varlandığının farkında olmuyor!..

■«At»
Türkçe değildir, bunların yeri, ne de Türk
ne Türk
«Büyük Türk Devrimi» nin dilde yaptığı değişikliğin tek amacı Türk çocuğuna kendi dilinden terimler vermek, bunları yaparken Türkçe dikaiyonerde yerini, Türkçe örneğini göstererek Türk çocu
n z n n
[ Prof. Halil Nimetullah | ğuna kendi dilini bilerek kullanmak, hayatın her türlü alanlarında yabancı sözlerden kurtularak yalnız kendi dilinden sevilmek yolunu ona açmaktır.
Profesörümüzün hoşuna ğltmiycn şu kırk yıllık Osmanlıca «Edebiyat» kelimesile onun karşılığı olan Türkçe «yazın» sözlerini inceliye-cek olursak bu yolun nasıl aydınlık bir yol olduğunu açıkça görürüz: İlk önce «Edebiyat» kelimesi «Medrese» den geldiği halde «Yazın» kelimesi hayattan gelir... Böyle hayattan gelen kelimeler in Bana kendini vermemezlik edemez. (5)
Sonra hayattan değil, medreseden geldiğinden Türk çocuğuna an latmak için bu kelimenin ne Türk diksiyonunda yerini, ne de Türk gramerinde örneğini gösteremez. Çünkü «Edeb» kelimesinin Arabca mânası bambaşkadır, bunun için Türkçe değildir; nisbet edatı olan «i» Türkçe değildir: cemi* edatı da Bundan dolayı dik8İyonerinde
gramerinde örneği yoktur. Böyle kendi dili ile hiç bir ilgisi olmıyan bunun sonucu olarak onun öz benliğinden bir varlık bulunmıyan bir sözü Türk çocuğu kavnyabilir mi ? Kavnyamaz çünkü «yabancı dilden» Uydurulmuştur.
Buna karşı «Yazın» sözünün Türkçe kökten geldiği apaçıktır, terim olarak da bir çok Örneklerine göre «İşlenmiş» tir. Türkçe dlk-slyonerde yeri, Türkçe gramerde Örneği bulunduğu için Türk çocu ğunun kendi öz varlığından bir par ça olan bir kelime olarak eeve Seve edineceği bir terimdir. Çünkü Türkçe kökten «işlenmiş» tir.
Makalenin daha aşağısında işlen miş olması boş göriUmiyen Osman lıca «Şuur» ile Türkçe «Bilinç» için de bu yolda incelemeler yapılınca böyle sonuçlar verir. (6)
Böyle yeni «işlenmiş» olan Türkçe sözler karşısında tutulması gereken yol şu olmalıdır: Kelime güzel bulunmazsa, daha güzelini, daha yaraşırını, daha yerinde olanı bulmıya çalışmak, yoksa eski Osmanlıcaya dönmemeli. Nitekim yine bir Ordinaryüs profesör geçenlerde bir gazetede bir ankete verdiği cevabda:
— Yetkiyi bilmem, fakat salâhiyetleri...
Diyordu. Halbuki «Yetki» Türk çe kökten, Türkçe gramerdeki bir çok örneklerine göre işlenmiş gü tel Türkçe bir kelimedir. «Salâhiyet» ise uydurmadır. Bir kere A-rabcada «Salâhiyet* diye bir kelime dan yet» taez.
iletini aldı, gişeden aynîa-cağı sırada bir müvezzl yolu nu kesorcesine karşısında dikildi; elindeki gazeteyi uzattı:
— Cinayeti yazıyor!.
Macld, önce bu müz'iç müvezziyi başından defetmek İstediyse de. yenemediği merakım gidermek İçin bir gazete almağa karar verdi:
Parayı uzatırken, dairede bütün gün çapraşık muhasebe işlerlle yo rulan kafasının biraz dinleneceğini ümld etti-
Vapur; kalabalık değildi, ekseriya yaptığı gibi, yine pencere kena rını tercih etti, paltosunu , şapkasını çıkardıktan sonra, kamaranın kadife koltuğuna kendini bıraktı.
Bu akşam, her zamankinden da ha yorgun ve sinirliydi. Sabahleyin evinden karısı ile kavga ederek ayrılmış; dairedeki işleri esnasında aynı sıkıntılı haleti ruhiye içe risinde bocalamıştı. Hattâ; şimdi bile kafasından atamadığı şu keli meleri, karısının yine tekrar etmek te olduğunu sanıyordu;
— Ayrılalım!.
«Ayrılalım...» Ayfer, gözyaşları İçinde böyle haykırmıştı. Bu kelime; Macidin beyninde bir aksi şada uğultusu yaratıyordu-
Karısile kavgalarının başlıca sebebini kıskançlık teşkil etmekt-ey -dİ. Macld ; Ay feri kıskanmakta kendini haklı buluyordu Buna sebeb, Ay ferin kendisile evlenmeden evvel bir barda çalışmış olmasıy di. Macidin yersiz şübhelerl karşısında bunalan genç kadın; son çareyi ayrılmakta buluyordu-
Kıskançbğrn doğurduğu, ruhen hasta olan Macidin yersiz şübhele rlnln alevlendirdiği bu kavgalar, son zamanlarda başlamıştı.
Evlenmelerinden önce, Macid şun lan şart koşuyordu; Ayfer; kendisinden habersiz ne çarşıya pazara, ne de komşulara gltmiyecektl-
Fikirden flkire atlayarak Macid, İlk kavgalarını düşündü; bu, Ay-ferln dudakları boyalı olduğu hal de kendisini karşıladığı akşamdı. Ayferin bu haline son derece sinir lenen Macid; sormuştu:
— Kimin için boyandın .
Ayfer; hayret içindeydi:
— Fakat, kimin için olabilir?... Senin için sevgilim.
— Yalan... ben; seni tabii halin le daha fazla beğendiğimi söylemez miyim ... Hem sen bugün so kağa çıktın mı?...
— Çıktım... bitişik evin yeni ki racıları haber göndermişlerdi; git meşem kabalık olurdu; reddedemez dlm... __
Ve; işte böyle başladıydı...
Macid; binlerce trampet sachs, xı»n, ayrn anda en tiz aealere ytıı. -addiginl ve kâinatın başına ç.!» inekte olduğunu zannetti. Ma( d, aynı kelimeyi; karısının bir dana tekrarladığını duyar gibi oldu; Ay fer de kendisine aynı şeyi teklif etmiş İJ...
. Macid; klişeleri tetiuc ediyordu katilin yüzü; hiç de cinayet işliye bilecek bir adanunklne ben tenli-yordu. Bilâkis; dudaklarının İki yanından çenesine doğru inen 9İz-giler; azimkar insanlara hasdı ki, Macid; bu çizgilerin kendi ytyzün-ÖO de bulunduğunu hatırladı,..
Bu esnada; Macidin karşısındaki koltukta olurmuş; hava -dlsl gazetesinden okuyan bir yolcu;. fjkadaşile konuşuyordu:
— Gürdün mü erkeği. Ben böyie aat.llenn elini öperim Namusunu temizlemiş... âferir.
— Canım; kaneı değilmiş ya; merirriymiş...
— Ne olursa olsun; herife boynuzu taktırmış ya; sen ona bak...
Adam, gevrek gevrek gülüyordu:
— Sen kadınlan tanımıyor m galiba... Ne hinoğlu hindir onlar... Şeytana papucunu ters gıydlriner, alimallab...
Macld; beyninde uğultulu akis ler yapan trampet seelerini tekrar duydu ve ensesinde müdhiş biı ağri hissetti; kendini kaybeder gı bı oldu.
Birkaç gün evve!; kendirini muc yene eden sinir hassısmın:
•ı Heyecana nızs tavsiyesini
olmağa gayret ederek elini alnına yasladı. Macid; eğer haşini kaldı r:p da; kadınların şeytana papu cunu ters giydireceklerini iddia e den yolcunun yüzüne baksaydı, bu çehre züğürdü adımın ne için ou iddiada bulunduğunu aniard:-Tanjdık biletçi; Maddin düşü.ı celi ve yan hasta halini gibrerı-k biletini zımbalamadan uzaklaştı. Az sonra kendine gelen Macid; öl dürülen kadının resmini tedkde koyuldu:'-
Resim, ne kadar da Ayfere ben zîyordu!...
Hele gözlerdeki mâna, aynı idi Ve müdhiş; umulmadık bir şey ol du; beynindeki trampet aym tiz çığlıklarla uguldathklar) esnada; Macid; katilm.-r-ünu ye finde kendi yüzünü; öldürülen ks dınmkinin yerinde Ayfeıın yusünC gördü ke-
hastshklan müte
düşmekken sakım hatırladı, sakin
çıka-«Med artık onun
yoktur, «Salâh» vardır. On-yapılmak istenirse, «Sali-gelir, fakat «Sâliyet» gel-Kaldı ki medrese vermemiş olsaydı böyle bir kelime zaten Tür
kün ağzından kendiliğinden mazdı... Bunun için kaynağı rese» dlr. Bundan dolayı «Salâhiyet» te direnmenin doğru bir şey olduğunu sanmaktır.
«Yetki» beklenmiyebilir, bu halde onun yerine daha güzelini aramalı, yoksa «Salâhiyet» e dönmemeli. Çünkü Türkçe «işlenmiş» güzel bir sözü bırakıp Osmanlıca «Uydurulmuş/ bir söze dönmek devrim yolundan dönmek olur.
İmdi dil devriminde tutulacak yol bu olup, bu da hepimizin bütün eli kalem tutanların üzerimize «Büyük Türk Devrimi» nin yük lettiği başlıca ödev olunca, bu yolda hepimizin canla başla çalışması gerekirken, ve buna en başta Üniversitenin ön ayak olması yaraşırken buna aykırı düşüncelerin oradan çıkması çok acı olur.
Prof. Halil Nlınetullalı
►- -----------—
fi) Cumhuriyet, 18/11/9İ1
(t) Cumhuriyet, (Bir genele mü? lâkat», 3/1/&İ7.
(S) prbfesöriimilz iıer ‘•n^denso dil dc erimini Ziya Oökalp zamanına kadar getirip orada durdurmak ister f..
(4) İnsan devrim ı çalışmalarına hiç filbhe yok ki içini saran bir İtinan mat «e katılır, ve bu inanmanın verdiği coçkıın bir atılma ile bu ili-Mk/e erme yolunu tutar... İbrahim
Vapur; hareket etmişti. Macld, Karanlık fikirleri kovmağa uğraşır ken; gazetesini açtı; ilk sayfada düşünceleri kadar kapkara bir manşet gözlerine çarptı: Kıskançlık yüzünden cinayet...
— Yine mi.... Macld; böyle düşünerek cinayetin tafsilâtını oku -mağa koyuldu; Beyoğlunda işlenen cinayetin sebebi kıskançlıktı. Bir adam; üç senedir metres hayatı yaşadığı Selam isminde sevgilisi bar kadınım boğarak öldürmüştü.
Havadis şöyle devam ediyordu: Selmayı son derece seven ve son günlerde bazı hareketlerinden şüb helenen dostu; kendisini şübheye düşüren hareketlerinin sebebini so runca; Selma: «— Ayrılalım» de -miştir...
Kastamonu Demokratla-rının Daniftaya müracaatı
Kastomonu: (Yeni Sabah) — Kastaanonumuzun güzel bir Ha) kevl vardır, Bu gün bu HalkevJmiz de kiralanmış bir sinema oynamak tadır. Demokratlar, burada kongre yapmak istemişler, müsaade edilme mlş, Burayı halk yaptırdı ve henüz tapu muamelesi e yapılmadı deme leri üzerine Memokratlar bu meşe ieyl şûrayı Devlete dâva etmeğe karar vermişlerdir,
Necini Dilmen de bu «iııaıı» t taşi-yanlaıdan biri idi.
Haşan Ali Yilceliıı de lıtannıoksı-21» b» i$e âlet oklufıun» biç eaıımı* yorum., kendiui aat2u4i)H4 kendine düğer..
{6) Nilekipı projesoriimu'-ilıi. yazısının başında medresenin terdigi «OenıaHİtca» tahsil kelimesinin ye. rbıe hayatın verdiği •eTiirkçe > öğretim kelimesi kendiliğinden kaleminin uouna gelmiştir.
(6) eErgcnet dergisinde eDİHni bil» sıra yazılarında bu yolda n?ut» boylu incelemeler görülür.
I
Vapur iskeleye yanaşmıştı.
Macid; uykuda yürüyen ıns»ftıl: r:n haliyle kalabalığa katıldı. Ar kaçlan gelen yolcular; yavaş yürü düğü için; homurdanarak kendisin) İrip kakıyorlardı,
Macid; bunların, hiç birinder haberdar değildi. Otam&tik bir h» reketle biletini verdi ve evine gı den yolu tuttu. Kafasının içinde sesler; karmakarışıktı. Kâh ıram-bet sesleri tiz çığlıklarla uğuldıı-yor; kâh karısının sesini duyuyordu: — .Ayrılalım... -Ayrılalım...»
Beyni; ensesi müdhiş zurette sar cıyordu:
— Kadınlar; şeytana-papucunı ters giydirirler azizim .»
t— Boynuzu taktırmış ya, ser ona bak...»
— Kadın; barda çanşıyormuş...!
— Bar kaduundan ne oekle-nir?...»
Ve trambet sesleri; Çığlık çığlığa idilSr...

Macid; eve geldiği zaman kap yi açan karısına donuk bir sesle:
— Yukarı gel, dedi; seninle ko nusacaklarım var...
Ayfer; Macidin bakışlarındak: korkunç ve mânâsız boşluğu far-kedememişti; kocasının arkasından; gündüzden söylemeyi kararlaştırdığı cümleleri kafaamda to parlayarak çıktı. Ayfer; dıyecekt. ki: — Günahsızım Macid.■■ Bards çalışmış olmak suç değildir... Bı İşi hayatımı kazanmak için S'ap* yordum. ••Ayrılalım dediğim, için âffmı dilerim, hırsla söylemiştim bunu... sana İhanet etmeyi aklım dan bile geçirmedim... »
Böyle düşünerek odadan içeri girer girmez; kapının ırkaj»in& saklanan ve şuurunu kaybetmiş bıflıınan Mncid; bir kurt çevIkUg île kadının üzerine atılarak pâı inaklarını boğazına geçirdi...-
Sokaktan bir müvezsl gnjti:
«— Son havadisler... cinayet yazıyooor; cinayeti yazıyoooorl...»
Afif Ytsfiri
17 OCAK 1948
f E Nî SABAH
SAYFA' f CF
I İslâm Tarihinin En Meraklı Bahisleri |
İslâmda mezhsiıiâr ve
fırkalar
1


Şeytana tapanlar! - Mum gece de söner gündüz de..
30_________________

Yaianrh’j
(İblis kullan) hakkında-vMdıJİmiz nıalûnıatı tamamlamak için onlann kudsaJ kitabian ıuünderecatından bazı örneklerle, dini taşkü&t ve merasim ve âdetlerin® dair özetler ver* meğe sıra geldi.
(Kitabülcülû*) dan birkaç parça: önce var
% 1
— Bütün mahlûkattan olan Melek Tavustur.
^elek Tavus; ben var di de mevcudum ve rinde saltanat sürecek;
anlar kamusunun her türlü iş gidişlerim tâ sonuna kadar çevl-
— Benim mevcud bulunmadığım hiçbir yer yoktur.
— Hâricilerin (yâni Yezidiyeden olouvanlûr) kendi dileklerine uygun w
gelmemesinden dolayı şer olarak vasıflandırdıkları bütün olaylarda be. ninı parmağım vardır, öteki tanrılar benim işime karışamazlar ve bant tstediğtmî yapmaktan çekip döndtl-remezler.
— Yerin yüzünde ve altın «la* bulunan herşeve elimi uzatmağa^ etkimi geçirmeğe kâdirim.
— Bana terslik edenlerin üzerlerine ağrılar ve hastalıklar getiririm.
— Adımı ve sıfatlarımı ağza alarak günaha girmiyesiniz.
— Şahsımı ve suretimi saygıların!
BU lâflar Kîtabülcülû» dakilorden birkaç ntimunedir. Kitab; Arabca^ d r. ancak ondaki beyan tarzı üzerin de inceleme yapmış olan ilim adam-îarı Şevh Adi gibi Arab soyundan v: ulemâ sınıfından bir adamdan sudur etmesine imkân olmıysn gramer yanlışlıklan ve lehoo bozuklukla! ile dolu olduğuna işaret eyliyerek kitabın: ona mal edilmesinin doğ olın:yarağı ve yazılışının yakın maziye nisbet olunması icab ^de. mütalaasında bulunuyorlar, t-kudsal kitablan olan (Mushaf: e gelince: Bunun da daha ya--bîr zanTBinr rnbn iktiza ceğini söylüyorlar Mushaflar nlın da birkaç örnek geçiriyoruz:
— Tanrının yarattığı ilk gön zar.İ-r. Bugün İçinde (Azazîll adm-da bir (Melek) yarattı. îşte bu; tün meleklerin başı olan (Melek ras) tur.
— Rabbı Azim; ( Ey melekler; Â h. m ve Havvayı yaratacağım ve onları insan yapacağım dedi Ve soura, Milleti Azazile yâui Tavus Meleğin milleti olur, ki o millet; Milleti Yezidi yedir... Tavus Melek; Al-lahtii.’Âdem nasıl çoğalacak, nealiJ nerede? dedi. Allah: ona: «Buyruğui ve çevirgenhgi sana bıraktım! dedi.
— Tavus Melek; Cennette Âdeme | geldi, olur.) karnı netten
3'C
(ize bal
¥T-rcc
bu
ru
bir
ceği kinci Res •
oldum ve mahlûkat • idaremde






bil-Ta-
ben




(Buğday ye, senin için iyi dedi. Yedikten sonra Âdemin şişti. Tavus Melek onu Cetul çıkardı ve yanından ayrılarak) göklere çıktı. Adem; karnının şış-
kînli^-^’a (?) sıkıştı. Çünkü: içinde kal • arın çıkacağı bir delik yoktu. Tanrı bir kuş gönderdi, gelip' gagaladı ve Âdeme bir mahreç aç-t ’ Adem de rahatlandı!
Gördünüz mü kudsal kitab neler buyuruyor, bu kadarla da kalsa iyi, daha neler de var!
— Tavus Melek; bize (Marul) u (haram) kılmıştır. ıBöğrülce; yi, (Mavi) rengi de haram eylemiştir. Yunus Nebî’ye saygımızdan ötürü (balık) ta jdyemeyiz; (Geyik) peygamberlerimizden birinin koyunu -oldu ghndan etini ye m ek haramdır.
Tavus Meleğe hürmet olmak üza--re (Horoz eti) de yenmez,
(Kabak) yenemez. Ayakta tfebev-vtil, oturduğu halde elbise glymyıc,i abdesthaneye girmek, hamamda yı-kanfrıak ta (haramı dır. (Besmele) yi işitmek büyük günahtır ve lcaflr. biçtir. Yâ okuyanı veyahut işiteni bldüımek lazımdır. I^cburiyetle o. lursu zararı yoktur ve Kelimei Şahadet dahi getirilebilir. Tarak, ustura» kaşık, m aş ra b a kullanılması da haramdır. (Şeytan) kelimesini ağza almak caiz değildir, çünkü: Tanrının Urmdir. Buna benziyen ($at), (şerı kelimelerile (lâ’r.et)’
lerl caiz değildir.
Aralarında âyin ve lbadetloıine/ vatı is, sünnet, hac gibi âdetlerin tanzim ve İdare edecek bir teşrifat fillsilest mevruddur. Bu teşkilât hakkında tafsilâtı lüzumlu bulmuyoruz, lbh.s kullarının âyin ve ibadetleri ü-zerhıde biraz durmakla iktifa eyliyoruz:
Bunlarda hor |9 para jje(ıir( Melek Tavusların ziyareti dinî âyinlere iş* İdrâk hep para sarfım icab ettirir. Beyle!, şeyhler, İhtiyarlar ve mez-teh oiemanlsn türlü vesilelerle top.

(kaytan), ı mel'un), (nftl) ve saireyl söyleme*'
Ameri ka Av ru pada n aynlmıyacak


söylemiş-
demiştir: niyetinde
içeıi kula-eden
avni
M
Sün-
sünnet edilir.
hafta düğün yapar*
(Aynülabyaz - Ak.
bulanık ve
H1F OCiAN
lanan para ile geçinirler.
Yılda üç gün oruç tutarlar amma, orucu şarabla bozmak şaıttır. Namazları; her gün güneş doğarken yü-| zünü doğuya döndürerek üç kere e-ğilmektir. Bunu kimse görmemek i* ( cab eder. Başkalarının görmesinden kaçınamıyacakları bir yerde bulunur larsa, güneş aydınlığının akscylediğt yere usulcacık ellerini koyarlar, sonra kimseye farkettirmeden ellerini ağırlarına götürüp öpmek suretilo bu fa rizftyı yerine getirmiş olurlar.
Çocuklarını vaftis ettirirler, bu işi ailenin müridi olduğu Şeyh yapar. Vaftis yeri. Şeyh Adi türbesi vaki-' mTida*. karanlık bir mağara içindeki ayazmadır. Şeyh çocuğa alır, girer, üç kere suya daldırarak ğma «Şeytan* a itaati telkin dualar okur.
Vaftisln haftasında çocuk, Şeyh tarafından netten sonra bir iar.
Lalış köyünde
pınar) adım verdikleri pis suyun adı Zemzemdir. Bu suyu ayrıca bir Şeyh bekler, oranın sene* de bir gün ziyaret vaktidir. Şeyh; altın bir buzağı heykelile görünür, ziyaretçiler secdeye kapanırlar. (Zem zem) suya da para ile satılır.
Melek Tavuslar, yâni tunçtan va-. pilmiş küçük horoz statüleri burada yıkanır, o zaman su çamurlu ve miUeaffin bir hal ahr. bu murdar çamurlar da para ile satılır, hem de kapışılır ve mübarektir! i
Senede üç kere Melek Tavusları ziyaret farzdır. Bnnlar; (Köçek) denilen din adanılan tarafından para mukabdinde en üstün beylerinden kiralanır; köy köy dalaştırılır ve yine para toplanır.
En büyük münasebetsizlik (hac) ların’ia yapılır. iHac); Şeyh Adinin tUrhrrini zn’arettir. Her vıl, evlûl
• • • * içinde yapılır. günlerce sürer. Son üç günde taşkınlık sun dereceyi bulur. Cemaatin büyükleri ve beylerde bütün din adamları toplanırlar. Bir sığır kesilir, bunu olduğu gibi büyük bir kozana atarlar. Kaynadfp pişirirler. işte o zaman menfur ve müstek-reh bir müsabaka başlar. Gençler kollarını. dirseklerine kadar kaynı-yan kazana daldırıp pişmiş öküzü, olduğu gibi, çıkarırlar. Elleri yananlar, yanmaktan ölenler aldırmaz, I(a lanlar; büyük şeref kazanır, ölenler iae Evliya* sayılır. Dinî yemek, ora dakiîere azar azar dağıtılır, daha doğrusu para ile satılır. Melek Ta. vuslar da, muhafaza olundukları (Ha zlnetilrrahman) dan çıkarılmıştır İlâhiler, şarkılar okunur, bağrılır ve oynanır!
Bayramlarda ve hacda hâdise çıkmamak için, (helâl!) olmasına rağmen şarab içllmeslno müsaade olunmaz. amma gayrimeşrû cinsi münasebetler serbesttir, ayıp ve günah değildir. dengi dengine olduktan ve istek isteğe uyduktan sonra, işte o demde:

zamanda gü takviyesini
şöyle bitir-
vaziyetini edilecek
(Enştarafı 1 incide) mız tecrübe hiç olmazsa bir cihet ten faydalı olmuştur.» demiştir. Marshall, Avrupa vaziyetinin ta-mamiylc gözden geçirilmesi lüzumunu ortaya koymuş ve Birleşik Amerikanın, ya Avrupayı terket-mek ve yahut Avrupanın kalkınma işini tamamlamak gibi iki şık karşısında bulunduğunu tir.
Dışişleri Bakanı şöyle
«Avrupayı terketmvk-
değîliz. Bu, anlaşmazlıktan sonra Birleşik Amerika taralından derhal bazı tedbirlerin alınması zaruridir.»
«Ahnanyanın ekonomik birliğinin tahakkuku yolunda Sovyet Rusyaınn işbirliği j'apmaktan imtina etmesi, Potsdömda Alman endüstrisi ve Almanyanın vereceği tatmînat hakkında yapılan her türlü tahminleri sıfıra indirmiştir.»
Almanyanın ekonomik bütünlüğünü yücude getirmek imkânsız lığı karşısında bu memleketin ya-şayabilmesi için bundan sonra Birleşik Amerika ile lngiltereye ihtiyacı olmıyacak syrette bazı tedbirlerin tatbik ve ittihazı lâzım gelmiştir. Bunun için. Alman istih sal hacminin arttınhnası ve bu i-tibarla- Alman fabrikalarının sökülmesi siyaseti tekrar gözden ge çirilmesi icab etmiştir. '
Eğer lüzumlu tedbirler alınmamış olsaydı, Avrupanın muhakkak olan ekonomik ve politik çökmesi, Birleşik Amerika için vahim netice ler tevlid edecekti ve Amerikan milletinin o zaman yapması icabe den fedakârlıklar, Avrupanın kalkınma plânı için yapılan Amerikan fedakârlıklariyle mukayese edilemezdi. Bundan başka, Avrupanın kalkınmasında muvaffak olmama-c sı, meselâ Lâtin Amerika ve Kanada şibı diğer memleketler için felâ ketli neticeler verebilirdi. Bft mu-vaffakıvetsizlik avni dümlü bir siyasetin de icabet tirece kti.i
Marshall sözlerini
iniştir:
«Dünya ekonomik ıslah etmek için, takib
bir tek yol vardır: «Avrupanın is tikrar ve ödeme kabiliyetini temin etmek için Avrupanın süratle kalkınnîasını sağlamak lâzımdır;»!
Ele geçirilen plân
Londra: İG rAP.) — Dışişleri Bakanlığına jnonsub bir sözcünün dün gece bildirildiğine göre, Marshall plânını baltalamak üzere ko imünistlerin hazırladıkları «MS programına dair ele geçirilen vesikaların kopyalan Londrava geb miş ve tetkikine başlanmıştır.
Sözcü, bu vesikanın Aimanyada ki Fransız basınından alındığı hak kındaki haberlerin yanlış olduğunu, vesikanın gazetelere aksetmeden çok daha evvel İngiliz makam larının elinde bulunduğunu da ayrıca işaret etmiştir.
Londra: 16 (AP;) — Bugün İn-giltero Dışişleri Bakanlığı «Protokol M* in suretlerini yayınlamış ve vesikaların hakikî olduğuna da* ir kanaatini yeniden belirtmiştir.’
Bir Bakanlık sözcüsü, vesikaların ne şekilde ele geçirildiğinin bâriz sebebler dolayısiyle acıklana mıyacağını söylemiş, plânın Alman komünist partisi tarafından hazırlanmış olduğunu, Ingiliz hükümetinin bir kopya ele geçirdikten sonra, Amerikan ve Fransız makamlarına malûmat verdiğini fakat Rus makamlarına suret gön derilmediğini beyan etmiştir.
Londra, 16 (A.A.) — Marshall
plânım baltalamak üzere komînförm tarafından verilen ve batı Almanyada meydana çıkarılan gizil emirlerin mamış bulunmasına rağmen, Re- ne kadar Londraya gelınîş
ceb Peker hükümeti zamanında^ verildiği anlaşılan emre uyularak istimlâk muamelelerine devam e-• dilmekte hu yüzden civardaki halk ne yapacağını bilmez hale gelmiş bulunmaktadır, istimlâk sahasına1 düşen dükkânlarda çalışanlar ve evlerde oturanlar, bu durumdan bahisle, Başbakana*, bir bakıma protesto m ıhîyetinde bir telgraf göndnrmifllrtrdir. Okuyucularımızın bize verdikleri telgraf sureti aşağıdadır:
DevİPtce fetaııbul Adalet Sarayı yapılması kararlhatırılan Sul-tanahm-tte müstakbel i^aat saha sında. kfttn ev ve dftkkânlarda o-turan vatandaşlarız.
inşaata başlamak şöyle dursun henüz proje müsabakası bile açılmamış olduğu halde mevsimin bu en müsaadesiz günlerinde icra ma rifetile sokaklara kısmen atılmış ve geri kalan kısmı âzatnına asgari mühlet verilmiştir:
Meskenlerimiz inşaat sahasının etrafında bir çerçeve gibidir, bizim müstacelen sokağa atılmaklığımızı icabettirir bir vaziyet, ay-
(Devamı var)

Adliye sarayı istimlâkleri fBoştara/ı I iticide/ müsabakasının ne zaman açılacağı ve inşaata ne zaman ve nerede! başianaoağı katiyetle tebliğ olun-

değilse de umumî efkâr bu haberin doğruluğundan şübhe etmemektedir. Bu glzlt emirlerin meydana çıkarılması en mutedil fikirli îngllfzlcri bi. Je hayret ve ye’se düşürmüştür. Çün kü bunlar her ne kadar komünistlerin vaziyeti güçleştirmek için gay. ret sarfed*)blleceklerlndon şübhe etmemekte İseler de komünist genel ka
r s» w
İaren bir zaman için, katiyen yoktur. Isüınbıılda bu işle alâkalı makamların isticali havsalaya sığ m&z. Hiç değilse proje müsabakasının neticesine lendnr olsun rahat bırakılmaklığımızın temini hususunda adaletinize sığınır ve tavassutunuzu saygı ile bekleriz.
İstanbul Sulta-nahmatte Feruza-ğa ve Binbirdirek ve Divanyolu fiâ kinleri namına Rüştü Günsüz, Bektr, Abdullah Tunçel, Fevzullah Yetiş.
Not: Birer sureti Başbakan Haşan Saka, B. M, M, başkanı Kâzım Kura be kir, Adliye Bakanlığına, Bayındırlık Bakanlığına, C. 11. p. genel sekreteri Tevfik Fikret Sılaya takdim edilmiştir

iargâhtnın idaresinde böyle bir baltalama hareketine kadar ileri gidebileceklerini zannetnıgınektedirler.
Bu vesikanın meydana çıkması, işçi partisini, sendikalardaki komünist lerl ve bilhassa önemli mevki işgal edenleri uzaklaştırmak hususunda teşvik edecektir. M» protokolü adı ile Innman bu komünist tasarısı, batı Almunvndft Entelllcens Servis uz-, w manian tarafından İncelenmektedir.
Bu plâna göre, mart ayı ortalarına doğru gayet iyi tcrtlblenmiş grev ler bağlıyacaktır. Dört ay sürecek olan bu grevlerden malesad bütün batı Almanya iktisadiyatını çökert, moktir.
Plânın ihtiva ettiği başlıca noktalar aşağıda gösterilmiştir:
Belgradda kurulmuş olan komin, form, diğer tâbirle dokuz millet komünistleri arasında- istihbaratı temi ne memur merkez, Marshall plânına karşı gelecek sosyalist hareketleri ve savaş* tanzim edecektir. Komünist komiteleri, batı Almanyada gizli faaliyette bulunacaklardır.
Bu hareketten maksadı -Sendikalar vasıtasile bütün Alman işçilerini komünistlerin mutlak kontrolü altına sokmak ve bütün demir yolu ve kara yolu nakliyatını felce uğratma k.
Takib edilecek usul:
Bj’eme - Dusscldorf ve Hamburg -Bielfeld yolları kesilecektir. Bilindiği gibi bu iki yol Rhuru besllyen başlıca hattı teşkil eder.
Kolonyanın 75 kilometre kuzeyinde kâh: ve Rhur’un en Önemli şehirlerinden biri olan Dorthmund, grev merkezi olacaktr.
Komünistler arka plânda bulunacak ve grevlere doğrudan doğruya . iştirâk etmiyeceklordir. Yalnız bunların liderleri, müttefiklerin askerî kuvvetlerine karşı koymağa hazır bir vaziyette bulunacaklardır.
Rhur’a yiyecek nakliyatı mümkün olduğa kadar geciktîrilecektir.
Bu protokolün kasımda ve muhtemelen Belgradda hazırlanmış olduğa zannedilmektedir. Plânda, zaman iti barilo tanzim edilmiş- olan program aşağıdadır:
Aralık ayında-’ Almanyada bir plebisit yapılması yolunda komünistler tarafından ileri sürülen talebin ta* hakkuku için el altından faaliyet, o-cak ve şubat aylarında grev gruplarım teşkil etmek. x'e bu yolda mahallî liderlerin plânlarını inkişaf et« tirmelerl. Mart ayında grevler on u. fak toTerruatma kadar hazırlanmış olaeoktır. Vaziyetin icabatına göre, bıı tarihlerde değişiklik yapılabilecek tir;
Yine ayni protokoldü, ray nakllya tının durması ihtimalini göz önünde tutarak İngiltore hükümetinin tedbir lor almış olduğu ve çok sayıda kamyon hazırladığı da» bildirilmektedir. Plânda bu tedbirlerin sıfıra İndirilmesi lâzım geldiği belirtiliyor. Zanne dildiğine göre, bu plânın hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıkmasî Hhuı’da başgösteren umumi grev teh didindondlr. Bilindiği gibi sendikalar yiyecek nakliyatı- sağlanmadıkça hiç bir kömür yükünün bölgeden ayrılmamasını istemişlerdir. Bu arada Ruslar Sovyet bölgesile Berlin arasında yük taşıyan kamyonların sahihlerine verilmesi gereken 1000 ka* dar vesikanın yenilenmesini ihmal ettikleri için bir milyon kyîar Ber-Mnlinin yiyecek vaziyeti de tehlikeye düşmüştür:
İNGİLİZ ORDUSU DA TAKVİYE EDİLECEK
Londra, 16 (A.A.) — ÎEvening
Standard gazetesinin bildirdiğine gd re, İngiltere hükümeti 250.000 kişilik bir kara ordusu bulundurmaya ka, iar vermiştir. Bu ordunun talim ve terbiyeslle meşgul olacak öğretmenlerin kaydı için Harbiye Bakanlığı önümüzdeki yaz avlarca sürecek o-girlşecektir, 100.000 ola*
bulunan ka-
lan bir propı» ındaya Bu Öğretmenlerin sayısı çaktır.
Geçen mayıs başlamış
yıd muamelelerinin başında orduya birçok teknisyenler katılmış bulunmaktadır. Bunların büyük bir kısmı daha geniş ölçüde teşkil edilecek o-lan öğretmen kadrosunun çekirdeği olacaktır. Lüzumlu öğretmenlerden mühim bir kısmının 1919 sonuna kadar kaydedilebileceği ümld'* olunmak 'tadır. 1950 başlangıçlarında milli hlz met kanununun kara hizmetleri lıük mü yürürlüğe girdiği zaman çok sayıda asker ve subayın fiilî hizmetle, rlnl İfadan sonra bu orduya katılacakları ümid olunmaktadır, o zaman orduda kendilerini bakliyen öğretmenler, bu olomanlan, yeni tarz bir ordunun teşkili yolunda ciddi surette talim ve terbiyeye tâbi tutacaklardır.
Bu orduda altı piyade tümeni, iki zırhlı tümen, bir havadan İnme tümen. beş uçaksavar grupu ve ayrıca yardımcı sınıflurla uzman ve teknisyen birlikleri bulunacaktır.
I
Ekmek meselesi
(Battarafi 1 incide» lerin İş şartlarnun bozukluğu ve verilen yemekle! in fenalığı hakkında verdiği sözlü soruya Çalışma Bakanı Tahsin Bekir Balta, geçen tatil devresinde bazı milletvekillerinin İstanbul ve Zonguldak gibi iş yerlerinde tcdkikler yaptıklarını ve bunların Bakanlığa bildirildiğini sövllyerek, dstanbulda 1700 iş yeri vardır. 12 arkadaş bu iş yerlerinin teftişine kâfi gelmemektedir. Tabakhanelerde, iş yerlerinde de şartlar eskisine nazaran daha iyidir, fakat elbette ki gayeye varmış değiliz*, demiştir. EMEK Ll Li K KA N UN U
Müteakiben Niğde Milletvekili İbrahim Refik Soyerln emeklilik kanununun tâdili halikındaki Maliye Bakanından sözlü sorusuna Halid Naz-mi Keşmir emeklilik kanununun Ba-kanlararaaı bir komisyonda son çalışmalarının yapıldığı, yirmi güne ka dar Meclise sunulacağı cevabını vermiştir.
MEMURLAR KANUNU |
İbrahim Refik Söverin memurlar 1 ve memurini muhakemat kanunun değiştirilmesi hakkında içişleri ve A-dalel Bakanlıklarından sözlü sorusuna Münir Hüsıev Gole, memurin kanununun bugünkü ihtiyaçlarına ce-vab vermediğini, hasırlanmakta olan yeni bir tasarı ile gerek memurların hak ve salâhiyetleri daha vuzuhla bir bale gelerek ûnıme hizmetlerinin daha iyi ifası için yeni hükümleri ihtiva eden memurlar kanunu yeni tasansın’n yakında Meclise sunulacağını bildirmiştir. Adalet Bakam Şi-nasl Devrin de memurini muhakemat kanunu mevzuunun ayrı bir usulü 1 muhakemeye tâbi tutmanın Adalet Bakanlığınca da şayanı arzu olmadığını söylemiştir.
RESMİ DAİRELERDEKİ YANGIN^ LAR HAKKINDA
Rize Milletvekilinin resmî dairelerde vukubulan yangınlar hakkmdaki sözlü soruluna İçişleri Bakanı Münir Hüsrev Göle cevab vererek Fahri Kurtuluşun 9 maddelik sorusunun: beş senelik bir hesab sorma olduğunu, kendisinin bu soruva ancak 9 şu. batta cevab vereceğini söylemiştir. TEK TİP EKMEK
Ticaret Bakanı, gündemde olmamakla beraber tek tip ekmek hakkın da Seyhan Milletvekili Cavid Uralm sorusuna bugün cevab vereceğini söy 1 İçmiş ve bu husustaki koordinasyon kararlamu sa^’arak son tek tip ekmek işinde çavdar mikdarının yüzde 25 fazlasile yüzde 35 e çıkarıldığını, yüzde 65 de buğday kullanıldığını. I yeni kararla sandviç, pide ve emsa^ linin de bu hamurdan imâl edileceğini, bunun -büyük bir tasarrufu sağ-lıyacağını söylemiş ve ekmek gramının 860 gram olarak tesbitinin de yine tasarrufu sagbyacağını ifade et iniştir. Sıhhî durumları muayyen ka lito ekmek yemeği âmir olan vatandaşların da bu kalite ekmekleri piyasada mevcud unlardan evlerinde imâl edebileceklerini sövllyerek bu husustaki sebeb ve zaruretlerin geçen yılın hububat rekoltesinin bir sene evvelkinden vüzde 20 nisbetinde
• •
bir noksanlık gösterdiğini, diğer taraftan bir kısım komşu memleketlerin hububat bakımından çok müşkül şartlarla karşı karşıya bulunduğunu, bu bakımdan bazı İhracata müsaade verildiğini söyliyerok geçen seno Ur-dhne 200 ton buğday, bin ton arpa ihraoma müsaade edildiğini, îngilte-reye 170.000 ton buğday, 62.000 ton çavdar, 12.000 ton mısır, 23.000 ton arpa, 15.000 ton yulaf ihrao edilmiş olduğunu, 947 yılında ayrıca ihracata müsaade'edilmemekle beraber 916 da girişilen bazı taahhüdlerin yerine getirilmesi için bir mikdar ihracat' yapıldığım beyan etmiştir.
TENKIDLER
Takrir sahibi Cavid Ural, hükümetin tek tip ekmeğe karar verme sile katttest İyi olmayan, bazı yer de hamur. bn?ı yerde çamur olarak yapılan ekmeklerin vatandaşı çok rahatsız ve müteessir ettiğini söyli yerek yeniden buğday karaborsasının kurulduğunu söylemiş. (Buğday politikası yeni bir iş değildir, tarlhde bu işin ne kadar ehemmiyetle ele alındığı bir hakikatti!. Hü kûmetleriıı halktan zaman zaman fedakârlık İstemeleri bir haktır, fakat bunun yanı başın, da vatandaşın hakkına da hürnıetkâr olmak lâzımdır. Bu ttt barla Ticaret Bakam arkadaşın ver dlği ifadeyi muğlak buldum, tatmin kâr bulmadım. Ortada bir realite var: Eknıok lyl yapılmıyor. Un kara borsası tekrar meydana çıktı. Burada halka hak verınomek imkânı var mı? işte bir tasarruf değil, işin İçine girilirse bir hesepsmlık vardır. bu gün bu tek tip ekmeğe in mlşsek yapılan İhracata nasıl mü saade edildiğini düşünmemek el don gelıner. İhracat İçin ya elde fazla mal bulunması yahut döviz tedariki İçin zaruret olması lcap»e derdi. Elde mal yok. Diğer taraftan lngiltereye yapılan ihracatta İngl llz lirası üzerinden yapılmıştır, Esa sen İngllterede atıl bir halde-duran dövizlere bir zarar daha eklenmiştir. 7 Eylül kararları müstahsile fayda getirecekti; bovle çıkmadı; Bu kararlar hububat müstahsili
Denizyolları Umum MüdüPü ile bir de tesellüm heyeti gidiyor
Arnerikadan satın alman gemi* lerin son formalitelerini tamamlamak ve aksak işleri halletmek ü-zere Ulaştırma Bakanlığınca. Dev let Denizyolları umum müdürü Yu suf Ziya Erzinin Amerfkaya hareket etmesine-karar verilmiştir.
Yusuf Ziya Erzine Mümtaz Bâl-söz, Zeyvad Pörlar ve AV. Sümbül oğlu refakat edecektir.
Yusuf Ziya Erzin, kendisile görüşen gazetecilere şunları söylemiştir;
— Perşembe günü, Pan-Ameri kan havayollarına ait bir uçakla Nevyorka hareket edeceğiz. Ma.ksa dımız, gemilerin memleketimize gelmesini ve hizmete bir an evvel girmesini sağlamaktır. Seyahati-1 mizin ne kadar devam edeceğini, bilmiyorum: fakat bütün işleri en* kısa bir zamanda sona erdirmek istiyorum.
işler bitmezse, arkadaşlarım A-merikada kalacaklardır.
Şimdiki halde Amenkada Aziz Derya ve Remzi Baran bulunmak tadır. Fuav Zincİrkıran heyeti memleketimize hareket etmiş bir haldedir. Onlardan münhal kalan yerlerin takviye edilmesi lâzım gelmekte, seyahatimizin terrip e-dilişi bu esasa dayanmaktadır.
Gemi tonajımızın artması devam ederken limanın tahmil ve tahliye kudretini de arttırmağa çalışmaktayız. 16 çıkarma gemisi ve 3 sabit vinç limana büyük fay dalar sağlamışıır.
Kuruçeşme kömür rıhtım inşaatı da'gelecek yıl içinde bitmiş olacaktır.»
Gemi mubayaaları hakkında bir münakaşa
Denizyolları umum müdürlüğü tarafından, bir gazetede çıkan sekiz fasıllık bir gemi satmalına işinin tarihçesi başlıklı bir yazıya verdiği cevabda ezcümle deniliyor ki:
1 — Yazının birinci faslında 945 yılı sonunda veya 946 yılı başında vapur almak veya ısmarlamak ü-zere 1 ngi Itereye gönderildi k lirinden bah9olunan heyet»? ve yaptığı1 ise dair verilen malûmat bastan başa yanlıştır.
A. — Heyet 945 pli ağustosun da gitmiştir: bu vılm 3onıında veya 946 nm başında değil.
B. — Malzeme; aiât ve edevat I satın almak için gitmiştir; vapur | alınak veya ısmarlamak için de-gil-
C. — Bilindiği gibi iki kişilik de ğil. jüksek mühendis Mümtaz Bal söz de dahil olarak üç kişiliktir.
D. — Uhdesine verilen işi tam olarak yapıp dönmüş ve şu kadar ki oraaa bulunduğu müddetçe vapur mevzuu üzerinde bazı tetkik ve temaslar yapmıştır. Yani anla tılmak istenildiği gibi esas işini yapmıyarak (biraz malzeme ve ma kine satın alıp dönmüş) değildir.
2 — İkinci fasılda sözü geçen heyet denildiği gibi Fahri Tanınanın başkanlığı altında değil o va-kitki Devlet Demiryolları umum müdürü Fuad Zincirkıranm başkanlığında, Bakanlıkça ve Bakanlık satın alma heyeti olarak gönde rilmiştir. lngiltereye Zincirkıranla birlikte gitmiş, îsveçten satın alınan iki şilop için de yine birlikte çalışmıştır.
Bu iki şilepten birinin teslimindeki gecikme İsveçli şantiyenin mücbir sebeb ileri sürerek ve mukavele hükmüne dayanarak yaptı ğı iatimhali kabul zaruretinde kaslınmış olmasındandır. Gemi bu yılın mayıs ayında tesellüm edilecektir.
3 — Dördüncü fasılda bilhassa bahis mevzuu edilen İstanbul gemisi işi şöyle cereyan etmiştir:
Heyetin bu gemiye ait olarak idareye gönderdiği ilk telgraf 4 Eylül 946 tarihlidir. Ve Eylülün altısında elimize geçmiştir. Bun- j da gemi hakkında malûmat verildikten soma istenilen yolda bir in dirim yaptırılacağı ümidi bildirili yor. Bittabi bekliyoruz ve 11 Eylülde çekilip 14 Eylülde aldığımız telgraf üzerine ayni günde idare
nl kaldı dlfîer fiyatlar alnblldifrlnc arttı. Müstahsil zarar etti. Şimdi hükıımet elindeki stokla vaziyeti 1-daroye çalışıyor ve ofisin elindeki mahsulü yeni mahsul devresine ye tlştlrmeğe çalışarak vatandaşı ka şmdıraj-ak kötü ekmek yediliyor. Dİ
• * gor taraftan hükümetin bu gün tüccarın elinde bulunan buğdayı almak gibi bazı tasavvurları dn sezilmektedir. Tüccardan mubayaat işine gidilse de müstahsil ne kazan mış olacaktır? Müstehliki memnun etmeyen, müstahsili memnun etmeyen bu vaziyetten sonra Ticaret Bakanı arkadaşımın verdiği izaha tı tatminkâr bulmak kabl midir?) demiştir,
. GAYTît MEŞRU CİNSÎ MÜNÂSEBETLER
Müteakiben gündemdeki General Vehbi Kocagüneyln kanunun ev-
encümeninin karan ve 17 Eylübia Bakanlığın tasdiki alınar ık İS Ey; lülde heyete tebliğ ve geminin be*
deli Amarikadakl kredi mutemedi namına bankaya tevdi ediliyor va tamirin en münasib* şartlar tfcktif eden firmaya ihalesi bildiriliyor.
İstanbul gemisinin memlekete gelmesindeki gecikmeye- gelince: Ba, bayrak değiştirme-işinde çıkan güçlük, tamir ve tâdit süresr oH-rak oradaki heyette bildirilen ilk tahminlerin yine münhasıran oraya ait bir tâkım zaruri halleri* tahakkuk edememesi gibi tamamen mahallî sehebirrderr doğan bir neticedir; Ve Denizyollarmm buradaki idaresile hiç bir ilgisi yoktur.
Bu faslın sonundaki fıkra da tashihe muhtaçtır: Bahsedilen altı şilep 947 senesinin yazmda değil 20 Nisania 19 Mâns tarihler, arasında, yani ilkbaharında gelmiş tir.
4 — Yazının dördüncü faslında en son satın alman 10 gemi hakkında bir takım izahat verilirken bu arada bunlardan dördü içir yani iki Viktori ile iki Tanker için Bakır vanurile Amerikaya gönderilen denizcilerin orada aylarca pek kıt yevmiyelerle büyük sıkıntı ve mahremiyet çektiklerinden ve buna tamir işinin 3 ine idarenin idaresizliği yüzünden uzayıp gitme sinin sebeb oldüğundan bahsedilmekte ve (bu adamlara üç buçuk ay müddetle verilen yevmiyelerin hesabını kimse sormıvacak mı?) denilmektedir.
Viktorilerle Tankerlere mürette bat gönderilmesini Amerikadaki heyet 12 Temmuz 1947 tarihli tel grafla istemiş ve 29 Temmuz 947 tarihli telgrafla da bunların “HJ Eylülde Nevyorkta bulundurulmalarını taleb etmiştir. Eİunun «i zerine idarece hazırlıklara başlar mış ve dört geminin zabitan ve mt rettebatı 15 Ağustos 1947 tarihin de yola çıkarılarak 17 fitilde Nev yorka varmışlardır.
5 — Ykzınm beşinci faslında sözü geçen Aziz Derya ile Remzi Baranın Amcrikaya alelâcele gönderi ime terine neden lüzum görüldüğü butu ae gelince; yazıldığı gibi bu ıkt zat j a ya ikinci bir heyet olarak gönde mîş olmayıp heyet âzasından Şe k Kaptanın İstanbul vapurunda vazife alarak Amerikadon ayrılması ve tâ-31 İr işlerinin ’ ehemmiyet kesbetmesı svbcblerile boş kalan ihtisas yerim doldurmak ve heyeti takviye etmek İçin yollanmıştır."
6 — Yazının altıncı faslında son defa satın alınan 10 gemiden altı yol cu gemisinin tâmir işleri hakkında Genel Müdür tarafından evvelce gazetelere yapılan beyanatla son deıaki beyanat arasında tenakuz olduğu iddiasına gelince: 27 Aralık tarihinde intişar eden muhtolif gazetelerde yazılı beyanın doğrusu (Amerlkadan yedi yolcu gemisi alınmıştı, bunlardan biri İstanbul vapurudur, gelmiştir. Diğer altısı ise tadil ve tâmir yolundadır; Bunların altı ay içerisindd peyderpey geleceklerini ümid etmekteyiz) meal İndedir. Nitekim Tasvir gazetesinde aynen böyle İntişar etmiştir.
Bahis mevzuu olan altı yolcu ge misinin muhtelif şantiyelerde İcabe den mahallerinin açılıp muayeneden geçirilmekte olmalarına ve bu na göre tamir ve tadil şartnanıele rlnlıı hazırlanmak ta bulunmasına göre (bu gemilerin tamir ve tâdil yolunda) olduğu hakkındakl beya mn hakikatin tam bir ifadesi oldu ğu vuzuhla anlaşılabilir. Çünkü gemileri tersanelere çektirmek, muhtelif kısımlarını açtırmak, mu üyene etmek, keşif ve şartname yapmak gibi işler tamir ve tâdilin bir safhasıdır,
7 — Yedinci fasılda bahsi geçen albh'gemi bedelinin tediye zamanı gemilerin mübayaa ve tamir işleri no müessir değildir. Yapılan anlaş ma gereğince yukarıda yazılı oldı gu gibi gemilerden bir kısmı şantiyelere’ çekilmiştir. Ve ihzara t işli rine devam olunmaktadır,
nıeşru olarak cinsi münâsebetlerde bulunanlar hakkında ceza kanunu na hüküm konmasına dair kanun teklifinin adalet komisyonunca red dine dair tezkeresi'okunmuş. teklU sahibi söz alarak bıı hususta geni* İzahat vermiş ve bunun lüzumuna İşaret etmiştir. Adalet komisyonu uannım söz alan Sahil’ Kurltluoft-lu Generalim ileri sürdüğü mutelâa lamı nihayet münferit gayri aıılâ ki hiıdlsnlor oldufttıııu, bu gibi hallerin gerek medeni kanun, gerek cera kanununun yasak hükümleri ve müeyylcü'loi’i çerçevesinde bulunduğunu. Generalin teklifi kabul edlliı se kin ve ihtiras duygul ınnm bir çok allo mahrumiyetlerini ınahkem( ler© sürüklemek gibi içinden çıkılmaz bir vaziyet hasıl edeceğini söyleme sİ üzerine Generalin teklifi yalnıa kendisinin lehde ov vernıesile red



SA
: ₺
Tini S A B A M
i 7 OCAK İM»
I
I
(Aatfûra/ı 1 incide)
Baletten JıurtaHnak kendinize eeir Etmekten başka bir mâna mı taşımıyor?,,.
Millete hizmetten ziyade dört beş kişilik bir zümre tahakküm ve feltanatjm tesisine çabaladığına İBânmağa başladığım vicdanınızla ğayeden ayrıldınız. Büyük kongre âhı size yaTdım ve gayeye hizmet mjn varlığınıza eklediği kurul âza |Ânjıdan en esaslı hâdiseleri gizlilere k dört kişilik tahakküm Zümresinin sizinle birleşen maksa-tiile tekmelemekte hiç mahzur görmediniz-
Yapılan işler o kadar çok ve o kadar 1 ahimdiı ki, bunları anba-Je hale getirdiğiniz bir dimağla izaha çalışacak yerde yazmağa başladığını (Siyasî hâtıralar) imla. ifşa etroeğ' daha muvafık bulmaktayım.
Celâl bey, etrafında büyük velveleler uyandırmağa sebeb olduğu nuz iHtifanamemi size değil, genel kurulunuza hitab ettiğim halde zümnniz haricinde kalan bir kaç kişiden başka kimseye göstermemişken evvele Buranda Yalmanın eline vermek ruretile bir kısmını olfnn matbuata intikal ettirdiniz, sonra da İstanbula gelir gelmez başınıza topladığınız başkanlar ve delegeler ■topluluğuna okuttuğunuz halde korkmayınız yine bunları beu açıkhyacak halde değilim.
Evet, biliyorum, insafsız hücum lannızı haJıL göstermek için yine diyeceksiniz ki mündericatını ifşa ve ilân eden benim. Hayır Celâl Bey, bunda da aldanıyor ve aldanmış gibi görünüyorsunuz, istifanmCmi günlerce cebinizde taşımakla geçirdiğiniz zamanların verdiği şübhe ile vaziyeti anlamak için bugün itimadını sizler kadar kazanmış olan Büyük Millet Meclisi ve Genel Haysiyet Divanı âzasından Osman Nuri Köni’ye bir su retini göndererek yine o Meclisle genel idare kurulunuzdan Emin Sazak'a okutup neticesini anlama sini rica etmekten, bir de mahiyetini hiç ihsas etmeden evvelâ mer gubunıız. -sonra menkûbunuz, daha sonra, da yine mergubunuz olan Osmau Bölükbaşıya —kendine ait bir suale cevab verirken— haber vermekten başka bir şey yapmış değilim. Sizleri rahnedar eden, çil dırtan bir yazının biri partiniz genel idare kurulu, diğeri Haysiyet Divanı âzası olan iki milletvekiline ifşa edişim hoşunuza gitmemiş olabilir. Fakat bu ufak müsamaha yı büyük düşmanlıkla tyarşılıyan bir liderin. Sadık*Aidoğanı pek keyfî bir telâkki ile salâhiyeti ol-mıyan genel idare kurulunda sıygaya çektiği sırada neticeyi bek-liyecek kadar da sabır ve tahammül göstermiyen zümre arkadaşla nnızrian birinin gizlice Nihad Erime telefonla ihbar ederek ilk defa Ulus gazetesi ile dünyaya ilân etmesine ne buyurursunuz?... Ben şahsıma ait bir yazıyı kurullarınıza mensub Demokrat iki mebusa okuttum. Fakat sizin kurucu ve zümre arkadaşınız partinizin resmî bir teşkilâtında memlekete sîzlerden çok fazla hizmet eden general Sadık Aldoğan gibi hakikî bir ideal ve vatan çocuğunu terzil ederek düşman gibi bakar göründüğünüz Halk Partisi ve liderinin şalcılarma ifşa ettiği halde beni her şekilde rencide etmekte mahzur görmiyen vicdanınız onun hareketlerini örtbas etmiye çalışmakla ruhunuzdaki adalet ve insaf hislerini meydana çıkarmış oldu.
Evet ben istifa ettim. Çünkü siz kurucuların icraatı karşısında, şah sî menfatleriniz uğrunda milleti unuttuğunuza her hareketinzle be ni inandırdınız. Yirmi beş sene sü ren bir zümre saltanatının bugün tenkid ettiğimiz seyyiatına iştirak etmiş olanlara düşen vazife bunların hesabını vermek olduğu halde sizler bu vazifeyi maskelerle saklıyarak bunları tenkid etmek, arkadaşlarınıza hesab sormak mev kiine yükseldiniz.
Sayın Bayar, ben en sarih bir hakkı kullanarak istifadan başka bir şey yapmadım. Zaten daimî ihtilâf halinde bulunan insanların birbirinden ayrılması kadar doğru ne olabilirdi?... Fakat sizler ne yaptınız ve hâlâ ne yapıyorsunuz? Eski hatalarınızı, son bir cemile o-larak sizinle beraber örtmiye çalış sam bile son hareketiniz karakteristik bir vasıf taşıdığı ve siyasi kanaat ve maksadınızı meydana çı kardığı için istemeseniz de bunları tesbit etmekten vazgeçemiyece-ğim:
Beyefendi, istifhamı soğuk bir vefa ve öyle bir eda ile karşıladıktan sonra kongre behanesiyle der hal Bursaya gittiniz, kendi mesai arkadaşlarınızın bir çoğundap bugün bile cazll tuttuğunuz istifana-
memi, kanaatleri bir türlü tasallüp edemiyen Ahmed Emin Yalmana Okutmakla da kalmıyarak tesirini küçültmek için verdiğiniz direktiflerle aleyhimdeki ieııad ve iftiralara devama teşvik buyurdunuz... İstifanamemi okuyanlar bundaki bazı cümlelerin «Vatan sütunlarına geçtiğini elbette görmüşlerdir. Ben buna rağmen de ketumiyeti muhafazada devanı edeceğim.
Bu yetmedi. İstanbul il idare ku rulondan Salâlıaddin ile Muhtarı Bursaya çağırıp burada lehimde beliren cereyanı öğrendikten sonra bu bayları murahhaslarla temasa ve tekrar benim intihabımın Önüne geçilmesinin temini ve seçil sem de genel kurulunuzca tasdik edilmiyeceğinin kendilerine bildirilmesi suretile tam Demokratik bir usul ile baskı altında bulundur mağa memur ettiniz. Bu Demokrasi komitacıları Istanbulda iradei şahanenizi infaza çalışırken siz merkezi saltanatınıza avdet buyurarak zümreniz mensııblarını. bilmem nc maksadla. şarka, garba yolladıktan sonra îstanbulun şerefini arttırarak ayak bastığınız dakikadan itibaren aleyhimde propa gandalara girişmek suretile şükran borcunuzu eda ettiniz. Bunu il kurulu ilçe başkanlar! ve delegeler üzerinde tehdit ve tazyikleriniz takib etti. Bursada misafirlerinize yaptığınız telkinler vasıtasız devama başladı. Topladığınız insanlar huzurunda bir takım hayaller birer vakıa gibi anlatıldı. Hâdiseler, işe geldiği gibi izah e-dildi ve (Kenanı sakın seçmeyiniz, tasdik edilmiyecektir) tehdidile herkesi aleyhime tehdit ettiniz ve bu hareketinizle de sayın mesaî arkadaşlarınızın, kafa almaz bir ihtiras ve kıskançlıkla, lstanbul-da bir
• çalıştığı maktan
DİZ.
Sayın lider, bu son hareketinizle istifamın isabetini isbat edişinizle, maksadınızdaki samimiyet ve taptığınız gayenin mahiyetini açığa vurduğunuzun farkına varmıyorsunuz. Siz kurucular ki, millete Demokrasi yolu ile huzur ve refah veımek için meydana çıkdı-ğınızı durmadan iddia ediyor, daha emin kanunlarla seçimlerde millî iradenin tahakkukunu istediğinizi ilân ederek millete hoş görünmeğe uğraşıyorsunuz... Bu ne tezat?... Demokrasinin millî irade ve seçim hürriyetinin teminine çalışanlar, evvelâ bunu kendi partisinde tatbik etmek, hiç değilse tat bika alıştırmakla mükellef olduğunu unutarak, zaten kabul etmemek azminde bulunan, bir fânî Kenana oy verdirmemek bu hiyleli seçimle onu rağbetten düşmüş göstermek bilmem sizce kabil mi görünüyor. Seçimlerdeki baskılardan şikâyet ediyormuş gibi sizler parti iradesine her önce kendinizin hürmete olduğunu unuttukça teşkil
partinin memleket Demokrasisine ve seçim hürriyetine hâdim olabileceğine kimseyi inandıramazsınız. Demokrasi Halk Partisinde okuduğunuz derslerle değil, millet iradesinin halelden siyanetile başlar. Halbuki siz ve ihtiras arkadaşlarınız bu işe partililerin iradesini ihlâl ile başlamış, bizzat demokrasiye ihanet etmiş mevkie düşmüş bulunuyorlar.
Sayın Bayar, hiç düşünmüyorsunuz ki uğrunda can verdiğim Demokrasi ve Demokrat Parti bu zihniyetle idare edildikçe sîzlerle yapacağım bir şey kalmamıştır. Hayır efendiler, ben isim ve mevki ihtirasına da sahib değilim. Hattâ kendi yerinizi rüşvet olarak bana verseniz de sîzlerle çalışamıyaca-
ğım.
Çok yoruldunuz, size hakikaten acıyorum. Hariçte ister gibi görün düğünüz seçim hürriyetini parti i-çinde ihlâle çalışarak kendinizi de, partinizi de harab etmeyiniz, Melankolik ruhunuzun icadettiği muhayyel vakıaların hiç biri vâki değildir ve olnııyacaktır. Delil mi istiyorsunuz?... İşte partinizden de istifa ederek büsbütün alâkamı kesmiş bulunuyorum. Görüyorsunuz ki isteseniz de artık reis olmak imkânına malik değilim. Artık emniyetle delegeler üzerinde tasarruftan, beyhude ve lüzumsuz tahakkümden faragat etmiş gibi görünebilirsiniz.
Bu ikazlar sizi doğru yola sev-kedebilirse partinizden ayrılırken memlekete bir hizmet daha yapmış olacağım. Demokratım. Hü-

fliti
senedenberi gübrelemeğe fesad ve nifakını artttır-ba.şka bir şey yapmadı-
görünen şeyden mecbur ettiğiniz

— Ben, atımın Üstünde kollarım bağlı gibi durayım. Vücudumun zırh lı kısımlarına üç defa kılıç indir. Beni öldürebilirsen ne âlâ... öldüremea sen, ayni şeyi ben yaparım.
— Ya birbirimizi öldüremezack,..
— O zaman çarpışmağa başlarız, Talha, bu teklifi, daha büyük cesaret göstererek kabul etti:
— Kur’a çekmeğe hacet yok. İlk hamle hakkım sana veriyorum. Beni öldürürsen, kanım, anamın sütü gibi helâl olsun sana!..
Saad da buna razı oldu. Niçin razı olmasın? îlk hamleyi kendisi yapacak: Talhayı hamle hakkından ebediyen mahrum edecekti.
Talha, göğ3Ünü eğerin başına dayadı. Kollarını yana sarkıttı ve kılıcım çekmiş olan düşmana seslendi:
— Ben hazırım, yâ Saad?!
Süûd, elindeki kılıcını bütün kuv-vctile kaldırdı. Yine bütün kuvveti-le Talhannı başına indiril. Çelik miğ ferle kılıcın çarpışmalından korkuno bir ses hasıl oldu.
Talha. bağırdı#
- İŞTE TÜRKİYE a
Aylık Türk Fikir Hayatı
Bir aylık Türk Matbuatının en İyi yazılarını toplıyarak yarın çıkıyor
4. Forma - güzel kapak - 60 Kr. ı P. K. 488 İ8t.
i
rüm, böyle doğdum, böyle öleceğim ve millet aşkım müstakbel faaliyetimin sâiki olacaktır. Ebedî vedalarınıla.*
Prof. Keııau öııer
Diğer taraftan Kenan öner istifasını müteakib Demokrat Parti Küçükpazar bucak başkam Nuri Leflef de partiden çekildiğini bildirmiştir.
Kenan önere tesslir telgrafları
Eski D. P. il başkanı Kenan ö-ner; dün, D. P den istifasını genel başkan C. Bayara bildirmeden önce ve bildirdikten sonra gece yarısına kadar, parti üyelerinden ve dostlarından bir çok tessür telgrafı almıştır.
Ayrıca D. P. li vatandaşların bir çoğunun öneri ziyaretleri de gecenin geç saatlerine kadar devam etmiştir.
V
• • • POMAD • e • M
FİLODERMIN


\Z •• * •• EZ c* • •
Yun.u Kumaş Siparişi Alınacak
Sümerbank İplik ve Dokuma Fabri kalan Müessesesi Müdürlüğünden:
Defterdar fabrikamızda tek gran ve Vigogne kumaşlar için alınacaktır.
Alâkalıların şartnamesini
almak üzere müessesemiz satış müdürlüğüne müracaatları.
Müessese satışı yapıp yapmamakta serbesttir. (455)
%
en olarak imâl edilecek Ştrayh-takriben 160.000 metre sipariş
görmek ve mütemmim malûmat

*
Erimiş Sadeyağı Alınacak Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Müdürlüğünden
1 Pazarlık yolu ile 3000 adet beyaz yüz havlusu alınacaktır,
2 — İhalesi 16/Ocak/1948 Ouma günü saat 15 de Genel Müdürlük Alım Satım komisyonunda yapılacaktır,
3— Şartnamesi parasız olarak komisyondan alınabilir,
4 — Tasarlanmış değer 9000 Ura geçici güvenme 1350 Uradır,
5 — İsteklilerin pazarlıktan önce komisyondan alacakları bir yaz>
İle güvenme paralarını vezneye yatırmaları ve belirtili gün ve saatte şartnamede yazılı belgelerle ve makmuzlarile birlikte komisyonda haeır zulunmaları İlân olunur, (214)
İzmît Postası
26/Ocak/948 tarihinden İtibaren her hafta Pazartesi günleri saat ,00 da Istanbuldan İzmit* bir vapur kaldırılacaktır, Bıı Vâpur ertaei lı sabahı Izmitden hareketle ayni günü saat 16,00 da İstanbula dönecek ve gidişte dönüşte Danca, Karamürsel, Değirmendere, Gölcük İskelelerine uğrayacaktır,

Tadil ve İkmal İnşaatı Y aptırılacak
Balıkesir P. T. T. Bölge Başmüdürlüğünden:
1 — Eksiltmeye konulan iş: Balıkesir P. T. T. binaları İkmal ve ta-adil inşaatıdır, Keşif bedeli ( 26777,96 > yirmi altı bin yediyüz yetmiş ye dİ lira doksan altı kuruştur,
2 - Eksiltme kapalı zarf usuliyle 27/Ocak/948 Sah günü saat 16 da Balıkesir P, T, T, Bö'.ge Başmüdürlüğü odasında teşekkül edecek komisyon önünde yapılacaktır,
3 — Keşif ve eksiltme evrakı yüz otuz dört kuruş mukabilinde Ba llıkeslr P, T, T, Bölge Başmüdürlüğünden satın alınabilir,
4 — Eksiltmeye girebilmek için usulü dairesinde «2008,35» iklbin sekiz lira otuz beş kuruş muvakkat teminatı yatırmaları ve isteklilerin yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar veya mimar olmadıkları tak lirde böyle bir kimse istihdam edeceklerine dair taahhütname ve resmî

dairelerde bu kabil İş yaptıklarına ait vesika İle şartnamenin dördüncü maddesinde yazılı diğer şartlar aranır, ihale gününden en az üç gün ev vel «Tatil günleri hariç Balıkesir P, T, T, Başmüdürlüğüne müracaat la usulü dairesinde ehliyet vesikası almaları lâzımdır,
I 5 — İstekliler 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarım ihale günü saat 15 şe kadar komisyon başkanlığına vereceklerdir Postada vuku bulan gecikmeler kabul edilmez.
" (189)
I
I
ı

—*
9
4 EV, 4ARSA
Çoğu
Cinsi
Azı
14
s
1948 PLANI
200.000 LİRALIK İKRAMİYE
« 4 •
Birinci Çekiliş: 1 MART
Cinsi
Yılda dört çekiliş: Her çekilişte 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri
Tavşaı Keklik
Çiı SüHin
Geçici
Fiyatı teminatı ihale şekil Tutan
3,500 4,500 Sade yağ erimiş 600 2025,00 Kapalı zarf 27,000
Şen bir yuvaya sahip olmak isterseniz, TÜRKÎYE ÎŞ BAN-KAStndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. Hesabınız ybksa derhal bir hesap açtırınız.
türkIye iş bankasi
w*
1 — Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsünün 1948 akçalı yılı sonuna kadar ihtlvacı olan yukarıda cins ve mikdarı yazılı erimiş sade yağı ka palı zarf suretile satın alınacaktır,
2 — ihalesi 4/11/1948 Çarşamba günü saat 15 de Necati Eğitim Enstitüsünde yapılacaktır,
3 — Eksiltme teklif mektuplarının 4/11/1948 Çarşamba günü saat de kadar Enstitü Müdür başyardımcılığına verilmiş olması lâzımdır,
4 — Şartnameler hergün iş zamanı içinde Enstitüte görülebilir,
5 — Postada gecikmeler kabul edilmez,
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzları ve diğer belgeleri ile birlikte Enstitüde bulunmaları İlân olunur, (583)
2-' _
Tavşan, Keklik, Çil ve Sülün avlanması yasak edildi
Orman Genel Müdürlüğü
1— Yurdumuzda Tavşan, Keklik, Çil, Sülün'ün nesil çok azalmış olduğundan ,kara avculuğu kanununun 4. üncü maddesine dayanılarak bu hayvanların avlanma müdddethri Merkez av komisyonunca kısaltıl mlş ve alınan karar İllere gönderilmiştir.
2 — Evvelce tesblt edilen avlanma müddeti 31/12/1947 tarihinde bit mlş bulunduğundan aşağıda adları yazılı hayvanların bu tarihten İtibaren avlanması ve satılması yasak edilmiştir. Aykırı hareket edenler hakkında 3167 sayılı kara avculuğu kanunu aereftlnce kovuşturma yapılacağı İlân olunur. (363)
Hesaplarında altı yüz liradan fazla parası bulunanlar her beş yüz liraları için çekilişlerde ayrı bir lıur’a numarası alacaklardır. *
Ayrıca, 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI İçin zengin ikramiyeli çekiliş.
Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
Yağan: l uiıarrcan Z. k(>ı«gıınmİ
— Üzülme, Saad! Belki ikinci ham lede muvaffak olursun.
Saad, miğferi ikinci hamlede de keaemoylnce:
— Gögsüntl kolla Talha! diye hay kırdı ve daha sözünü bitirmeden kılıcını indirdi.
Talha, tehlikeyi atlatmıştı. Şimdi kendisi hamle edecekti. Atının üzerinde hareketsiz duran Saad’m bağrına öyle zorlu bir kılıç indirdi ki Saad kendini sırtüstü yerde buldu. Bir de baktı ki Talha şahin gibi gög sünde oturuyor: ’
— Beni mahvettin, Talha! diye İn-Talha, güldü;
» I
— Korkma, üzülme Saad! Seni ÖL dürmek hakkı kadar bağışlamak hak kı da bana aiddir. Yanına vardığın zaman benden Haccâc’a selâm söyle. Dc kİ: Talha, Büşeyreyl mes’ud etmektedir.
Saad, ayağa kalkmıştı. Birkaç gün evvel Şamdan geldiği ve Büşeyre meselesini bilmediği için:
— Peki, dedi, söyliyecegim.
Talha, ilâve etti;
— Haccâc’a de ki: Talha, yeni Ha life Abdurrahmanın dâvası uğrunda cengetmiyor; senden intikam almağa çalışıyor.
Saad, hayatını bagışlıyan Talha-
İnb, Borsasınuı 16/1/948
pondra Nevyofk Padş Cenevre Amaterdam Brüksel Prsfc StokhoLm Uzbon
Fiyatları
7
ıua(t &>-r 2 3508
Ç6.38
105.6448 6.38$7
6-60
77.8809
11.2496
ESHAM VE TAHVİLÂT
Tefrika No. 9H
dan ayrıldı. Haccâc-ı-Zâlım’in yanına döndü. Talha'nın söylediklerini harfi harfine tekrarladı.
Haccâc-ı-ZAlim, bu sözleri duyunca, iğne yutmuş it gibi kıvranmağa başladı. Askerlerine umumi hücum emri verdi.
Binlerce at birden yürüdü.
Binlerce kılıç birden havalandı.
Karşı taraf ta ayni şekilde harekete geçti.
İki tarafın biraz sonra karşıla? p birbirine girmesi pek mtldhiş tddu.
Şimdi korkunç naralar yükseliyor, acı acı at kişnemeleri duyuluyor, kılıç şakırtıları, gürs ve kalkan eıt
% % % %
6
Kalkınma l 0 Kalkınma $ 7 Milli Müdaf^3 7 Miın Müdafâa


95.1
95,6
21.1
20,2
RAUYO
>• BujjÜBkn ProgriAi M
CUMARTESİ — 17/1/1948
7,28 Açılış ve program,
7,30 M, s, ayart,
7,30
7,45
8,00
Müzik.
Haberler,
Müzik: Karışık Şarkılar ve Türküler (Pl,)
Müzik,
8.30
9.00 Kapanış, 12,28 Açıljş ve program,
12.30 M, s, ayarı,
12.30 Müzik: Radyo Salon
Orkestrası, 13.00 Haberler, 13,16 Müzik: Güzel Sesler (Pl,)
13.30 Müzik: Cumhuroaşkanlığ'
Armoni Muzlkası, 14,00 Müzik: Çeşitli Sololar (Pl,;
14.30 Müzik; Karışık' Şarkılar, 14,55 Konuşma: B, T, G, D 15,00 Kapanış, 16,58 Açılış ve program, 17,00 M, s, ayan, 17,00 18,00
18.30
18.45 19,00 19,00
19.15 Geçmişte Bugüıl, 19,20.Müzik: Şarkılar,
19.45 Konuşma: (Kitap Saatli 20,00 Müzik:
20.15 Radyo Gatezes)
20.30 Özel Program,
22.45 M, s, ayarı, 22,45 Haberler, 23,00 Müzik,
23.30 Program ve Kapanış,
— .........—r- . =3
ilan
Fatih 3 cü Sulh Hukuk Yargıçlı-ğmdan: 947/1333
Radyo Çocuk Klübü, Müzik: Dans Müziği (Pl,) Konuşma,
Müzik,
M, s, ayarı,
Haberler,
Dâvacı Kübra tarafından Sulta, nahnıed Akbıyık mah, Ahırkapı is kelesi caddesi 27 N, da mukim İhsan Dikkaya aleyhine açılan izaleyi şuyu dâvasının yapılan yargılama sında:
Dâvâlının halihazır ikametgâhı meçhul olduğundan yargılama günü olarak tâyin edilen 29/1/948 sa at 11,30 da mahkemede hazır bulunması veya bir vekil göndermesi aksi takdirde hakkındaki dâvaya gı yaben bakılacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur,

ilan
Bakırköy Sulh Hukuk Yargıçlığın dan: 947/11, Tereke
Bakırköy hat boyu Cevizlik 64 Numarada oturmakta iken 11/11/1947 gününde ölen Abıdın Erdünün terekesine mahkememizce el konmuştur, Tarihi İlândan iti baren üç ay zarfında mirasçıların ve bir ay zarfında da alacaklı ve borçluların mahkememize müracaatları aksi takdirde alacaklıların mirasçıları, ne şahsen ve ne de tere keye izafetle bir bak talep edemiye çekleri İlân olunur,
rültülerl yerleri sarsıyor, gökleri inletiyordu. i
Bu savaş, o zamana kadar yapılan asvaşların en büyüğü, en kanlısı olacağa benziyordu. Post kavgası başlamıştı. Hilâfet postu ya sahibin-
de kalacak, yahut sahib degiştirc-çekti. Fakat Hacc&c’ın askeri, Ab-durrahmanın askerinden kat kat faz la idi. Abdurrahman. Hilâfet postu kavgasını hal ve fasledecek olan bu savaşta yenileceğe benzemiyordu.
Gecenin bir yarısı olduğu halde, muharebe ayni şiddetle devam ediyordu Cenk meydanı cesedierie dolmuştu. Daha da dolacaktı. Lûkin içinde kızılca kıyamet kopan cenk meydanında, ölü ve diri olarak, dört kut eksikti: Talha. Haşan (Büşey-rc). Abdurrahman» AbdulİHİı..,
Bunlar. vnJctıle sözleşmişler, umu-rtf hücum ballar taslamaz, atlarını sürü» kft(m>^avdı. Horasana gidL yor]ar dİ
fPeîmmı ver/
V
Z Â Y İ : — İmroz Cumhuriyet İlkokulundan 933—34 ders yılmoa verilen diplomam ile birlikte Fatih nüfus memurluğundan aldığım nü fus cüzdanımı zayi ettim, Yenileri ni alacağımdan eskisinin hükmü yoktur, Beyoğlu Saksı Sunak No. 24 Ceııü) Vural
Yeni Neşriyat
KIZIL ELMA
Bu milliyetçi derginin 12 . sa
yısı, Deııizcioğlu, Atsız, Dar»:.•iril û&lu. Şerif Korkut, M, Hakk Akan Sel, A- Dervlşoğlu, A. Nihat Asya, Taşar Çimen, Dindar, İhsan Uıaneı imzalarile çıktı, Tavsiye ederiz.
imtiyaz, bahıbi
A. CEMALEODİt, SA9AÇ0ĞLÜ -Y»«>
lflerı Müdürü. FATİH FUAO
illerini fiilen idare «dea:
Dikildiği Yer.
«YHtl Sîbsh» mür»ttiphbDiı»i
üı - »ı.ıln
s.
I