Ankara’nın tanınmış möble majaıası '
Bursa Mobilya Pazarı
fent çeşit tül masa ve yer muşambalarımızı bir defa
{örmeniz menfaatiniz icabıdır. Anafartalar cad. No. 198
Tel: 14091
Yıl: 2 — No. 593
* Telgraf adresi : Zafer Ga zctesi — Ankara ★
17 / Aralık / 1950 Pazar ★ Fiyatı Her Yerde 10 Kuruş
Amerikada seferberliğe hazırlık
Truman olağanüstü durum ilan etti
Truman, her şeyimiz tehlikededir ve bu tehlikeyi Rusya yaratmış bulunuyor, dedi
Amerika ordusu mevcudu 3,5 milyona çıkarılıyor
Londra Belediye Reisinin davet lisi olarak İngiltere’ye giden ve dönüşte şehrimize gelen Mersin Belediye Başkanı Müfide İlhan, dün Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu’nu ziyaret etmiş ve seyahati hakkındu izahatta bulunmuştur.. Resini; ilk kadııı Belediye Başkanimız.
Müfide ilhan. Başbakan t ardımcısına' izahat verirken çekilmiştir.
Vaşı’ngton, 16 Aralık (USİS) — Başkan Truman dün gece radyo ile Amerikalılara hitap ederek şunları söylemiştir:
«— Bu gece size memleketimizin nelerle karşı karşıya olduğundan ve bunlara kgrşı neler yapacağımızdan bahsedeceğim.
Yuvalarımız, milletimiz, varlığına inandığımız her şey tehlikededir. Bu tehlike Sovyetler Birliği idarecileri tarafından ya ratılmıştır.
Tam beş senedir milletler a-rasında sulh ve adalet için çalıştık. Dünyadaki hür milletlerin büyük bir hareketle bir a-raya gelerek devamlı sulhu kurma gayretlerine yardım ettik. Bu sulh hareketine karşı Sovyetler Birliğinin idarecileri amansız bir hücuma giriştiler. Hür milletleri teker teker mah-.va çalıştılar, Tehdit, hile ve şiddet kullandılar.
TRUMAN kararı imzaladı
Millî Seferberlik Bürosuna çok geniş salâhiyet verildi
Vaşington, 16 a.a. (United Press) — Başkan Truman bugün Türkiye saatiyle 17.20 de fevkalâde hal ilânı kararnamesini imzalamıştır.
Bu kararla Başkan Truman, bütün Amerikan vatandaşları -m, komünist emperyalizminin dünyaya hâkim olmak tehdidine karşı, birleşmeğe dâvet etmiştir.
Fevkalâde hal kararını imzaladıktan sonra Başkan Truman,
Bayanların yegâne iş ansiklopedisi, dünyanın en büyük patronlu elişi ve model mecmuasıdır. Bu güno kadar duymamış, görmemiş ve almamışsanız mutlaka bir tecrübe ediniz.
11G Sahifc
100 Kr. 369 Çıktı
* Telefon: 15315, 15619 ve 16882 * Denizciler Caddesi: 2 * Posta Kutusu : 193
Attlee’nin mühim nutku
Harpte de Amerika ile beraber olacağız
Attlee, komünist müdahalesine hiç bir zaman tahammül edemeyiz, dedi
Londra, 16 a.a. (Rcutcr) — Başbakan Attlee bu akşam radyoda İngiliz halkına hitabederek şunları söylemiştir:
«— Birleşmiş Milletler daha bir müddet için Kore meselelerini müzakere etmek zorundadır. Kore’deki askerî vaziyet gelişmektedir. Gayri kanuni bir kuvvet mevzuu-bahis olduğu zaman yatıştırma siyasetine karşı ağır basmalıyız, diğer taraftan Kore harbi de bir dünya harbine yol açmamalıdır. Birleşmiş Milletlerin otoritesini sarsmı-yacak bir anlaşma zemini bularak çarpışma sebebini ortadan kaldırmalıyız. Asya
İngiliz Başbakanı Attlee
milletlerinin Rus diktatörlüğü altında çökmesini görmek istemiyoruz. Çin halkının harp istediğini zannetmiyorum. Çünkü bu millet son 20 sene içinde kâfi derecede harbin tadını tatmıştır. .Onları memleketlerindeki milyonlarca insanın hayat seviyesini yükseltmek için çalışır görmeği temenni ediyoruz. Kendi hükümetlerini seçmek gene kendilerine düşer. Kendileri için istedikleri hakları, Kore Çin Hindi ve Tibet gibi diğer memleketlere de tanımalarını istiyoruz.
İngiltere ve Birleşik Amerika Kore'de çarpışmalara (Sonu Sa. 4 Sü. 1 de)
Truman ın alarmı!
Başkan Truman'ın radyoda verdiği nutuk, mütecavize kar-
Mümtaz Faik FENİK*
şı Birleşik Amerika'nın iopye-kûn harekete geçtiğini göstermektedir. İkinci dürrya harbi
Amerika hür milletlere, hür milletler Amerika'ya yardım edecek olursa, ve her iki taraf bunda samimî hareket ederler-
günlerinden beri.
Amerikan
se dünyanın bir an
evvel huzur
Devlet Başkanı, hiç bir zaman bu kadar şiddetli bir nutuk söylememiş ve bu kadar açık biı şekilde tehlikelerden bahset-
ve sükûna kavuşmaması için hiç bir sebep yoktur.
Başkan Truman'ın ikinci ted-
(Sonu Sa. 4 Sü 4 te)
memiştir. Öyle görülüyor ki, artık bıçak kemiğe dayanmıştır; ve Amerika, bu defa biı
Pearl Harbour baskınına uğramadan en kısa bir zamanda en ileri tedbirleri almak kararındadır.
Başkan Truman, gerek Amerikan milleti, ve gerek bütün
Cumhurbaşkanı Bursa valisini kabul etti
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar dün Çankaya'da Bursa Vali Vekili Hilmi İncesuluyu kabul etmiş ve öğle yemeğine alıkoymuştur.
(Sonu Sa. 2 Sü 4 te)
Amerikada fevkalâde ahval ilân eden Başkan Truman
Savunma Seferberliği Dairesi-
(Sonu Sa- 4 Sü. 7 de)
Mevlâna için ihtifâl
Bugün Konya'da ve şehrimizde toplantılar yapılacak
Mevlâna Celâleddin-i Rumî’nin ölümünün 677 inci yılı münasebetiyle bugün Konya’da ve şehrimizde toplantılar yapılacak hr. Şehrimizdeki toplantı saat 15 de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesindedir.
Ankara Radyosu bu münasebetle eski Mevlevi musikisinden (Sonu Sa. 4 Sü. 1 de)
Sahte hâkim
Ankara Kız Lisesi orta kısmı la okulunu yenmiştir.
— Dünkü maçların ve
voleybol fakımı dün Cebeci or-
Resimde galip fakım görülüyor, diğer spor hareketlerinin tafsilâtı Spor sayfam ızdadır —
Rusyanın
İngiltereye notası
Alman silâhlanmasını protesto ediyor
Londra, 16 (AP) — Rusya bugün, Almanya’nın silahlanmasının Potsdam anlaşmasiyle İngiliz - Rus anlaşmasını ihlâl etmekte olduğunu ileri sürerek İngiltere’yi protesto etmiştir.
Protesto notası, dün gece Sovyet Dışişleri Bakanlığı ta-(Sonu Sa. 4 Sü- 4 te)
iki yeni denizaltı gemimiz
dünya karşısında gayet açık konuşmuş, bütün tehlikeleri, olduğu gibi herkesin önüne sermiştir. Eğer bütün bu tehlikelere kulak asılmıyacak ve yine her iş pamuk ipliğine bağlanıp, uyuşturulacak olursa, dünya nın yeni baştan karanlık bir âkıbete sürüklenmesi mukad derdir. Onun için şimdiden gereken tedbirleri almak, sonra hüsrana düşmemek için en basiretli bir hareket olacaktır.
Başkan Truman bu tedbirleri aşağı yukarı üç nokta üzerin de toplamıştır; Bunlardan birin cisi Birleşmiş Milletlerin barışı korumak için daha büyük bir tesanütle çalışması, ve mütecavize karşı, lâfzî değil fakat fiili bir şekilde birleşmesidir. Truman, hür milletler müştereken hareket ederlerse, ve tecavüze karşı müşterek cophcyi kurabilirlerse, Kremlin'le sulh yolu ile bir anlaşmaya varılacağına dahi inanmıştır.
Amerikan Devlet Başkanı, bu sözleriyle, her halde bugünkü Birleşmiş Milletler teşkilâtının kendisinden beklenen bir kud retle işlediğine kani bulunmadığını söylemek istemektedir. O halde teşkilâtı kuvvetlendirmek ve onu hor türlü baltala mı
Baroda seçim
Kaya Günalp Konyada öldürüldü
Dün toplanan Ankara Barosu genel: kuruluları
Cumartesi günü ikinci toplantısını yapan Baro Genel Kurulunun faaliyeti hakkında evvelce malûmat vermiştik. İdare heyeti âzalarının balatajını yapmak ve haysiyet divanına azâ namzetlerini seçmek ve bütçeyi müzakere ile karara bağlamak üzere Genel Kurul dün Baro Başkanı Saim Duran'm başkanlığında kaldığı yerden müzakerelere deva edilmek üzere toplanmıştır.
Başkan evvelki toplantın lâsasını bildirmiş ve ruz nin devamına geçileceğini miştir. Bu sırada Avukat Turgut Genya, Huda verdi Demirağ, Rccai Tüzmen, Celâl Bulut diğer bazı arkadaşları taraf, dan hazırlanmış olan ve geçen toplantıda cereyan eden Baro Başkanlığı seçiminin Balataj kısmında; reye iştirak edenlerin ıslardan kurtarmak lâzımdır, sayısına nazaran rey sepetinden
kalan seçimi tamamladı
Bu sabah İstanbula gelmiş olacak
İstanbul, 16 (T.H.A.) — Amerikan askerî yardım programı gereğince Türkiye’ye verilen «Ça nakkale. ve .Dumlupınar» denizaltılar! yarın sabah saat 9 da limanımıza gelerek Dolnıabahçe önlerinde demirliyecekler ve donanma tarafından askerî bir törenle karşılanacaklardır.
Kızıl Çin barış taraftarı değil
Çin delegesi, ateş kes emri tuzaktır, dedi
Lake Success, 16 (AP) — Kı- lerin ve Komünist Çinlilerin el-zıl Çin delegesi bugün, Birleş- lerini bağlamak için bir tuzak miş Milletler Kore'deki a- olduğunu söylemiştir, teş kes emrinin, Kuzey Koreli- (Sonu Sa. 4 Sü. 6 da)
| Paris mektupları
Paris Midinetleri bayram yaptılar
Paris (Hususi Muhabirimizi lavdan bir terzihanede veya şap-Metin Toker bildiriyor) — İn-1 ka atölyesinde, yahut da başka san bir kere eğlenmeye niyet.bir müessesede çalışanlar Azize etmeye görsün; fırsatını bul- Catherine’i kendilerine hami mak, olmazsa yaratmak öyle I seçmişler, onun gününde bay-kolay ki... 25 yaşını geçip te, I ram yapıyorlar. Bunlara midi-hâlâ koca bulamamış olan kız-1 (Sonu Sa. 2 Sü. 1 dc)
Konya, 16 (Hususî) — Bir müd det evvel sahte hâkimlik yaptığı için muhakeme edilen Kaya Günalp bugün burada feci bir şekilde öldürülmüştür. Savcılık işe el koyarak derhal tahkikata başlamıştır. Savcılığa mühim bazı ifşaatta bulunulduğu söylenmektedir.
Bu münasebetle donanmamıza
mensup bazı gemiler bugün inanımıza gelmişlerdir.
li-
AhiNTiya—ı I____KÜREK
12 rey puslasının fazla çıkmış olduğu ve bu keyfiyetin gerek meslekdaşlar muhitinde ve gerekse umumi efkârda çok gayri müsait tesirler bıraktığı ve seçi-karşı meslekdaşların itimadı-saı-sıldığı beyaniyle seçimin lıalataja ait kısmının tekrarlanması talebini ihtiva eden bir takrir okutmuşlardır.
unu müteakip Başkan; bu ■irin ıuzname haricinde oldu-u, Avukatlık Kanununun 67 maddesi son fıkrasının, içtimalarda ıuznameyc dahil ol-nııyan hususların konuşulamıya-cağı hükmünü ihtiva etliğini ve hukukçulardan mürekkep bir top n, aynı neticeye keyfiyetin kanun yollariyle halli icabe-deceğini, bu itibarla alâkalıların (Sonu Sa. 4 Sü. 1 de)
Cinayet şehirde büyük bir alâka uyandırmıştır.
Ankara ajansının bir yalanı daha Ankara Ajansı, eski Beden Terbiyesi Umum Müdürü Vildan Aşir’in Başbakanla bir görüşme yapacağına ve bu görüşmenin Başbakan Adnan Menderes tarafından vaki bir dâvet üzerine
icra edileceğine dair bir haber vermiş ve Ulus gazetesi de bu haberi sülunlarıııa geçirmiştir.
Gerek yaptığımız tahkikata ve gerek Vildan Aşir’den öğrendiğimize göre-bu haber tnmamiylc uydurmadır ve ne Vildan Aşir Başbakan Adnan Menderes'e, ne
Ankara Barosu Başkanı Saim Dora
Adnan Menderes Vildan Aşiıe
herhangi bir görüşme
hususun-
da müracaatta bulunmamıştır.
Allah söyletir!
P rofesör Nihat Erini
Millet 11 Mayısta Demokrat Partiye neden rey vermiş, biliyor musunuz?
Nahak yere düşünmeyin; asla bulamazsınız! Halk Partisinden b:kmış da ondan
Neden bıkmış? İşte oru-sı mesele!
Adam kırk gün baklava yese bıkar, diyeceksiniz!
Hayır, bu bıkış baklavadan değil, oklavadan!
YEDEKÇİ
17/12/1950
ZAFER
Zebaniler dünyası
Dünya mukadder akıbetine doğru gitmek üzere mi? İnsanlığın üzerinden şimdi öyle bir hava esiyor ki, kendi icatlarımız olan korkunç silâhlarla, yer yuvarlağını bir anda cehenneme çevirmemiz bir an meselesi gibi. Neden bu? Ne zorumuz vardı yaşamaktanl Bereket ve bolluk içinde dönüp duran dünyamızdan memnun mu değildik ki, sır! kendi kendimizi imha için onu yarın kâinat ortasında hallaç pamuğu gibi dağıtıp yok edivermek çılgınlığı beynimizi kemiriyor?
Büyük adamların milletler ve insan toplulukları adına ve onların kaderi hesabına oynadıkları delice oyunu, sokakta yedisiyle on ikisi arasındaki mahalle çocukları bile oynamaz. Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanı, teker teker sorguya çekmek kabil olsaydı, hiç birinin, bir burun kanamasına bile tahammülü ve isteği olmadığı görülürdü. Fakat bu, her çeşidi ve olu-riyle yaşamaktan memnun insanlığın asıl felâketi, zannederim, başlarına musallat olmuş büyük siyaset adamlarının ihtirasları, akılsızlıkları, bunaklıkları, sefahatleri ve çocukça hafifliklerinde başlı-
Tarihın hiç bir devrinde, kimbilir, insanların bugünkü kadar huzura, sükûna, rahat
Muhip D) anas
rahat ekip biçmeğe, yiyip içmeğe hasret çektikleri bir zaman olmamıştır. Buna rağmen, birinci dünya harbin-denberi içinde yuvarlandığımız girdap, sanılır ki bir şeytan değneğiyle habire karıştırılıyor, döndürülüyor: Birinciden sonra ikinci, İkinciden sonra üçüncü. O şeytan değneğini ellerinde tutanlar ne istiyorlar, ne yapmak, nereye varmak, hangi çılgınca ihtirası ve ruh haletini tatmin etmek istiyorlar?
Hakikaten, Allahsız, Peygambersiz, velisiz bir dünyaya ve orada cehennemi kudret ve kabiliyetlere sahip beş on merhametsizin eline kal-dıkl
kaçakçılığı
Amerikada fevkalâde

Bugün, ölümünün 677 inci yılının huşuuna vardığımız büyüklerin büyüğü Mevlâna, şu anda, babası gibi, lâhdiylc beraber ayağa kalksaydı da onsuz ve onlarsız kalmış bir dünyanın ne hale girdiğini bir görseydi. Evet! Bu dünyadan öyleleri de gelip geçmişti ki, böyle kanlar, ölümler, yıkıntılarla hayata düzen vermeğe kalkışan cehennemi ruhları bile huzura vardırıyor ve sadece bir ney nefesiyle bütün insanlığı birleşiirebili-
Fakat o zamanki dünya bir veliler dünyasıydı; şimdiki ise, bir zebaniler dünyası.
Kasım ayı içinde 488 kaçakçılık vak’ası oldu
1950 kasım ayı içinde, yurdumuzun kıyı, karasuları ve sınır bölgelerinde faaliyette bulunan Gümrük Muhafaza kara ve deniz teşkilleri, 1-10 olayı silâhlı kaçakçılarla çarpışarak, 348 olayı da çarpı$masız olmak üzere 488 kaçak vakası ile karşılaşmıştır.
Bu olaylarda, 451 kaçakçı yakalanmış, suç âleti olarak taşıdıkları 20 adet tüfek ve tabanca, 77 mermi ile ayrıca taşıl aracı olarak 26 at ve ester, 1 deve, 47 merkep ele geçirilmiştir.
Bu kaçak olaylarının ve silâhlı çarpışmaların çoğu güney bölgesinde vukubulmustur.
Ekonomi - Büyük Gazete 8 yaşında
İstanbul'da neşredilen ve ciddî neşriyatı bilhassa iş adamlarını alâkadar eden İktisadî haberler, eksiltme, arttırma borsa-da muamele gören maddelerle borsa harici maddelerin fiyatlarını muntazaman veren ve bu seyede takdir kazanan Ekonomi . Büyük gazetenin 8 yaşına girdiğini öğrendik. Arkadaşımızı icbrik ederiz.
Paris Mektupları
(Baş tarafı 1 incide) net deniyor, 25 yaşını geçmiş olanları da o gün «Katerinet» adını alıyorlar.
Adet nereden geliyor, pek iyi bilmiyorum. Türlü türlü rivayetler var; ama akla en yakın geleni şu: 25 yaşınr geçip te, bir türlü evlenemiyenler, kiliselere gidip, azize Catherine’in başına adak niyetine takkeler geçirirlermiş. Ekseriya sarı ve yeşil kurdelalı takkeler. îşte azize hanımın başına (kocalarının başına çorap örecekleri gün leri beklerken) takke geçire, geçire nihayet bu günü kendilerine bayram olarak seçmişler. Fakat itiraf etmeli ki, bayramlarını, lâzım gelen bütün merasimde kutluyorlar. Bir defa o gün, atölyelerde çalışılmıyor; müesseseler süsleniyor, donatılıyor ve patronlar kate-rinetlere şampanya ikram ediyorlar. Arkadaşları ise, bu 25 lik «evde kalmış kızlar» a, mümkün olduğu kadar acayip takkeler hazırlıyorlar. 25 likler bunları başlarına geçiriyor ve akşam, şereflerine tertiplenen balolara gidiyorlar. Balolarda, en güzel takkeyi bulmak üzere müsabakalar yapılıyor, kazananlara oldukça kıymetli hediyeler veriliyor. Bu suretle de, evde kalmış kızların sayesinde 15 inden 45 ine kadar bü tün midinetler sabahlara kadar eğlenip, duruyorlar.
Bu yıl midinetlerin talihi vardı, bayramları bir cumartesiye tesadüf etti. O gün yhrım olduğu için, atölyelerini cumadan süslediler, hem cuma, hem de cumartesi gecesi sabaha kadar dansettiler. Sade onlar mı? Parisin hemen bütün orta ve ondan bir derece aşağı tabakası keyif çattı.
Şehirde büyük dans salonları var, binlerce insan alan yerler, balolar orada verildi. Müsabakaya ne acayip takkeler katıldı yarabbi, ne acayip takkeler. Carmen Miranda’n.n, filmlerde başına geçirdiği geniş sepetleri, onların yanında birer sadelik nümunesi kalır. Ne içinde kuşlar ötüşen kafesler, ne fırıl fırıl dönen yelde-ğirmenleri, ne gelin elbisesi mo delleri, ne tayyareler, ne otomobiller, ne • sekiz atlı, düğün arabaları. Hatırınıza ne gelirse, bu küçük hanımların başındaydı. Müsabakalar yapıldı, kaza-namıyanlar üzüldüler, fakat bu üzüntülerini kavelyelerinin kollarında çabucak unutuverdiler.
Atölyeler çeş/ çeşid şekillere girmişti. Hani meşhur Lan-vin vardır, terzi. Onun atölyeleri, Fransızların «La belle â-poque = güzel devir» dedikleri 1900 senesi tarzında süslenmişti. Terzihane deyip geçmeyiniz; daha doğrusu büyücek bir fabrika. Muhtelif kısımlarında bin kadar işçi kız çalışıyor. Bu bin işçi kız, gençleri hiç katerinet olmamak, kate-rinetler de bir an evvel bu sı-
î ıtı üzerlerinden atmak temen-ı.isile kadehlerini kaldırdılar; i,tiler, dansettiler, eğlendiler.

Eğlenmenin muhakkak ki bir sanatı var ve bu sanat öyle zorla elde edilmiyor. Senelerin, belki de asırların cemiyet üze-ı 'nde bıraktığı bir iz, bir tesir her halde. Sainte - Catherine ı ecesinde eğlenenler, yukarda cıa söyledim, Parisin orta ve ondan bir aşağı tabakasıydı. îş kızlar, onların arkadaşları, dostları, sevgilileri ve bahaney-1« ucuza bir zevkli gece geçirmek isteyen Parisliler... Pek çok kız eğlenceye yalnız gelmişti, tıpkı pek çok erkeğin yaptığı gibi. Birbirlerini hiç tanımayanlar, beraberce sabahlara kadar dansettiler, tabiî o-rada içtiler de, ama sabah olup ta kızlar Allahaısmarladık deyince, erkekler güle güle ile mukabele ettiler. Ne tabancalar patladı, ne bıçaklar çekildi. Bütün -*i^e genç kızlar, kendilerini dansa davet edenlerden bir kısmı ile kalktılar, bir kısmından özür dilediler. Ne tokatlar atıldı, ne küfürler edildi. , O akşam başla -yan arkadaşlıklarını devam_ et-1 irmek isteyenler, ettirdiler; istemeyenler ayrıldılar. Ne kapılara dayanıldı, ne pencereler taşlandı.
İklim, coğrafî şartlar, ırk... Bunlar büyük faktörler olmasa kımından, ateşli bir millet ol-gerek. Fransızların, cinsiyet ba madiğini iddia etmek güçtür. Hattâ tamamile aksini ileri sürenleri daha ziyade haklı bul-
Direktör sinirli sinirli yerinde kıpırdadı. Roark canını kıyordu. Maamafih onun biyenin haricine çıkmadığını da teslim ediyor içinden. «Bana bakışında efendice olmıyan hiç bir şey yok.. Diyordu. İfadesi saygılı ve dikkatli.. Fakat karşısında sanki şum gibi duruyor..
— Senenin son konkurunda size verilen mevzu Rönesans tarzında bir villâ yapmanız-dı... Bir de şu sizin yaptığınız
Direktör masasının üzerinde yayılı duran bir kâğıda eliyle vurarak:
— Bunu böyle yaptıktan sonra üst sınıfa geçmeği nasıl
— Ben de etmemiştim za-
vaziyet ilân edildi
Sükû-katiyetle ha-
Er-
Kore şehitleri için mevlût
Ankara Atatürk (Ankara kek) Lisesini Bitirenler Derneği-
nin bugün Hacıbayram Camiinde öğle namazını müteakip o-kutturacağı mevlûd için şehrimizin tanınmış hafızlarından Ali Osman Atakul ve Ali Gürhan, Diyanet İşleri Başkam Ahmet Hamdi Akseki'nin yüksek delâleti ile Kur'an okuyacaklardır. Mevlûda Müslüman memleket elçileri de dâvet edilmişlerdir.
Dernek, Kore şühedamızın ruhuna ithaf edilecek bu mevlû--la şehit ailelerini ve bütün An-I.aralıları dâvet etmektedir.
Lâstik hırsızlığı
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Etimesgut alanına ait malzeme deposundan 2 kamyon motörü, 16 kamyon lâstiği, 25 kutu hidrolik yağı ve daha bazı malzeme alarak, İtfaiye Meydanında bir handa buldukları müşteriye satmak üzere iken; 2 inci Şube memurları tarafından yakalanan Kadri Koray, Necati Savaşan, Haşan Kaya ve Kemal Tilkinin duruşmalarına dün Hava Kuvvetleri mahkemesinde devam edilmiştir.
Savcının müfaleasınm alınma^ sı ve Hava Meydanı İhbar Merkezi Müdürü Albay Hakkı Gül-Eur île lâstikleri satın almak is-fiyen şoförün mahkemeye celbe-dilerek dinlenilmesi için müzek-I ere yazılmasına ve duruşmanın 18 aralık çarşamba günü saat 9 a talikine karar verilmiştir.
ı ıak gerekir.
O halde? Evet, o halde; cemiyet, muljit, alışkanlık, bu vadide alınan terbiye, ananeler, âdetler... Ancak zamanla f.eçsefcleştirilen faktörler!
Metin TOKER
(Başı 1 inci sayfada)
Haziranda komünist emperyalizminin kuvvetleri Kore’de harp açtılar. Birleşmiş Milletler bu tecavüz hareketini akim bırakmak için harekete geçtiler ve ekim ayında hemen hemen muvaffak da olmuşlardı.
Bunun üzerine kasımda komünistler Çinli ordularını hür milletlere karşı harbe soktular.
Bu hareketleriyle dünyayı u-mumî bir harbe sürerek istediklerini elde etmek emellerini isbat etmiş oldular. Bu, Kore-de vuku bulan hâdisatın hakikî mânasıdır.
İşte biz bu sebepten bu kadar müthiş bir tehlike içinde bulunuyoruz.
Medeniyetin istikbali bizim şimdilik ve ilerdeki aylarda yapacaklarımıza bağlıdır.
Memleketimizi tehdit tehlikeye karşı koyacak ret ve kudrete sahibiz, netle, bilgi ile ve ıeket etmeliyiz.
İşte yapacağımız şeyler:
1 — Lüzumu halinde silâhla dahi Birleşmiş Milletleri - hürriyet ve adaletin - prensiplerini müdafaaya devam edeceğiz.
2 — Diğer hür milletlerle birlikte müşterek müdafaamızı kuvvetlendirmiye devam e-deceğiz.
3 — Kendi ordumuzu, bahri-yemizi ve hava kuvvetimizi yeniden teşkilâtlandıracağız, kendimiz ve müttefiklerimiz için daha fazla silâh imal edeceğiz.
4 — İktisadiyatımızı genişleteceğiz vO mütevazin tutacağız.
Şimdilik size bunların her birinden etraflıca bahsetmek istiyorum.
1 — Birleşmiş Milletlerin prensiplerini müdafaaya devam edeceğiz.
Mütecaviz hiç bir niyetimiz yoktur.
Biz manevi mecburiyetlerimizin ve harbin dehşetlerinin tamamiyle farkında olan makûl bir milletiz. Kuvvetimizi tecavüz için kullanmıyacağız.
Anlaşmazlıkları sulh yolu ile hallçtmiye inanırız, bunun için dir ki. silahlanmayı temin için samimî gayretlerde bulunduk. Bu gayretlere devam edeceğiz, fakat tecavüze de tahammül e-demeyiz.
Harp ihtimali
Vaziyetin gayet tehlikeli olmasına rağmen harbin kaçınılmaz olduğuna inanmıyoruz. Sovyetler Birliği ve hür dünya arasında sulh yolu ile halledile-miyecek bir anlaşmazlık yoktur. Umumî harpten kaçmak için şerefli her adımı atmıya devam edeceğiz.
Fakat yatıştırma siyaseti takip etmiyeceğiz.
Dünya Münih’te emniyetin yatıştırma ile satın alınamıya-cağını öğrendi.
Her zaman olduğumuz gibi şimdi de Kore anlaşmazlığını sulh yolu ile halletmek için yapılan gayretlere iştirake devam edeceğiz.
Halen Lake Success’deki mü messillerimiz, böyle bir gayrete iştirak ediyorlar, fakat Ko-■e’deki anlaşmazlığı hal için Çin komünistlerinin namuslu
müzakerelere girişip girişmemek istemediklerini bilmiyoruz. Eğer anlaşma imkânı bulunursa Kordi’yi bir defnokı'atik ve müttehit devlet yapmak için çalışacağız. Korelilerin arzusu budur ve Birleşmiş Milletlerin de temini için çarpıştığı şey bu idi.
Bu arada Kore’deki birliklerimiz de Birleşmiş Milletlerin tutunabilmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Bir kaç gün evvel Kore'den gelen Ordu Genel Kurmay Başkanı General Collins oradaki kuvvetlerimizin iyi teşkilâtlandırılmış ve iyi teçhiz edilmiş olduğunu bildirmiştir. Kininim ki askerî kuvvetlerimiz muhtelif milletlerden silâh arkadaşları ile beraber iyi intibalar vermeye devam edeceklerdir. Zira kendi yuvalarının hürriyet ve emniyeti için harp ettiklerini biliyorlar.
Tehlike yalnız Kore'de değildirl
Karşı karşıya bulunduğumuz tehlike yalnız Kore’de değildir. Bu sebeptendir ki yapacağımız ikinci şey diğer hür milletlerle birlikte dünyanın diğer bölgelerindeki tecavüzlere karşı müdafaamızı hazırlamak olacak -tır. Kore krizi ile uğraşırken başka taraflardaki tecavüz teh-1 İlkelerini unutacak değiliz.
Uzak Şarfta halen harp tehlikesi var, fakat Avrupa ve dün yanın diğer bölgeleri tehlikeden katiyen masun değildir.
Aynı tehlike - komünist tecavüzü tehlikesi - Asyayı olduğu kadar Avrupayı da tehdit ediyor.
Bu tehlike ile mücadele için, diğer hür milletlerin bizim, ve bizim de diğer hür milletlerin yardımına ihtiyacımız vardır. Hür milletlerle tam bir anlaşma içinde çalışmalıyız. Hürriyete olan aşklarını ve cesaretlerini isbat etmiş olan müttefiklerimiz için elimizden geleni yapmalıyız.
Amerika, Kanada ve bize Atlantik Paktı ile bağlı on garbi Avrupa memleketi müşterek silâhlı kuvvet kurmaya başlamış lardır. Acheson pazar günü Avrupa’ya uçuyor. O ve bu devletlerin mümessili müşterek bir ordu kurmak için hazırlıklarını tâmamlıyacaklar.
Avrupa’nın müdafaası Ameri ka'nın emniyeti için fevkalâde mühimdir.
Avrupa devletlerine ve dünyadaki diğer hür devletlere yardıma devam edeceğiz, çünkü onların müdafaası da bizim mü dafaaıtıız için mühimdir.
Komünist idarecileri hür milletleri parçalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğer mu vaffak olurlarsa hürriyet ideali ne gayet büyük fenalıkta bulu-| nurlar. Müttefiklerimizle bir -likte şimdi ve daima gayretlerimizi esas teşkil etmelidir.
Birlikte çalışılırsa
Birlikte çalışılırsa hür milletler komünistlere tecavüzle bir
Keçiören D.Parti
Ocağı Kongresi
Bazı Milletvekillerinin de iştirak ettikleri Kongrede İdare Ku ulu secimi yapıldı Demokrat Parti Keçiören 11 Kongrede bulunan misafirler numaralı Ocak Kongresi B. Rı-1arasında bulunanlar şunlardı: Sevinc’in köşkünde yapılmış-1 Doktor Cezmi Türk (Adana), Eihem Menderes (Aydın), Ah-met Hamdi Başar (İstanbul), Bahadır Dülger (Erzurum), Osman Şevki Çiçekdağ (Ankara), Belediye Başkanı Atıf Benderli-oğlu ve saire.
tır. Kongrede hemen bütün mensuplar buluntnuştur. Kongre Başkanlığına Ankara Milletvekili B. Cevdet Soydan seçildi. Rapor ve bütçe okundu. Temiz ve samimî bir müzakereden sonra raporlar kabul edildi. Ankara Milletvekillerinden Ramiz Eren ile Cevdet Soydan Meclis ve Hükümet çalışmaları hakkında etraflı beyanatta bulunarak sair meseleler üzerinde partilileri tenvir ettiler.
Üyelerden B. Ali Vasfi Ata-han ile eski Van milletvekillerinden B. İbrahim Arvaz, Şeref Mengü söz alarak önemli konular üzerinde konuştular. Dilekler tesbit edildi.
Yeni İdare Kurulu seçimi yapıldı. Neticede şunlar ekseriyeti aldılar: H. Hâmid Ulualp (Başkan), Mukdat Merdivenli-oğlu (ikinci Başkan), İbrahim Batmaz (muhasip), Nuri Acun (kâtip) ve Aka Gündüz. Bundan sonra üst kongreye gidecek delegeler seçilmşitir.
Kongreden sonra çok samimî bir hava içinde geç vakitlere kadar toplantı devam etmiştir.
D. P. Kurtuluş Ocağı Başkanlığından
Koıedeki şehit kardeşlerimizin ailelerine yardım yapılmak üzere ocağımıza kayıtlı ve kayıtsız partili arkadaşlarımızın 18.12.1950 pazartesi günü saat 19.30 da Samanpa-zaıı 3 No. lu D.P. bucağına gelmeleri rica olunur.

şey kazanamıyacaklarını isbat edecek kadar kuvvetli ordular yaratabilirler.
Müştereken çalıştıkları takdirde hür milletler müşterek cepheyi kurabilirler ki bu da, Kremlin’le sulh yolu ile bir anlaşmaya varabilmemiz için e-sastır.
Beraber çalışırsak başka bir harbe mani olabileceğimizi limit ediyoruz.
Muvaffak olabilmemiz için de Amerika’da bizi bekliyen büyük bir iş var.
İşte bu sebeptendir ki karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeyi bertaraf edebilmemiz için yapacağımız üçüncü şey kendi müdafaa programımızı geliştirmektir.
Silâhlı kuvvetlerimizi süratle geliştiriyoruz.
kendimizin ve müttefiklerimizin orduları için askerî teçhizat imalâtını süratlendiriyo-
Gcniş bir deniz kuvvetimiz var. Kuvvetli bir hava kuvvetimiz var. Kuvvetli bir ordu kuracak kadar birliklerimiz var. Fakat karşı karşıya bulunduğumuz tehlike ile ölçüldüğü takdirde kuvvetlerimiz kâfi değildir.
25 Haziranda komünistler Kore Cumhuriyetini işgal ettikleri vakit deniz, hava ve kara kuvvetlerimizde vazifeli bir buçuk milyondan az kadın ve erkek vardı. Bugün askerî kudretimiz iki buçuk milyon insana baliğ olmuştur. Bundan sonra atacağımız adını bu kuvveti üç buçuk milyona çıkarmak olacaktır.
Silâhlı kuvvetlere bunu mümkün olduğu kadar az bir zamanda temin etmeleri emrini verdim. Kara ve deniz orduları bunu bir kaç ayda temin etmeye muvaffak olacaklardır. Fakat hava kuvvetleri için daha uzun zaman alacağını zannediyorum. Halen vazifeli bulunan bu iki buçuk milyon kadın ve erkekten başka ihtiyatta bekliyen iki milyonluk bir kuvvet vardır.
Orduyu süratle kuvvctlendire-bilmek için askere çağırış sistemi kuvvetlendirilmiş ve bundan başka Tlli' millî' muhafız tümeni Ocak ayında faal vazifeye başlamak üzere emir almışlardır.
Tayyare imali sürati
Ayni zamanda askerî teçhizat imalini de süratle fazlalaştırıyoruz. Bir seneye kadar tayyare i-malindeki sürat şimdikinin beş misline çıkmış olacaktır. Bir seneye kadar tanklar dört misli süratle imal edilecek ve yine bir seneye kadar müdafaa için kullanılan elektronik teşkilât dört buçuk misli süratle imal oluna-
Bu silâhlar yalnız bizim silâhlı kuvvetlerimiz için değildir. Hürriyetin müdafaası için bir cephanelik teşkil edeceklerdir. Bu cephanelikten, kendi imal ettiklerine eklemek üzere hür milletler istedikleri kadar silâh almak imkânını bulabileceklerdir. Ve yine aynı cephanelikte ihtiyaç halinde silâh altına çağırabileceğimiz kuvvetleri teçhiz için de silâhlar bulunduracağız.
Bundan başka talim imkânlarımızı da genişleterek umumî
(Sanu 4 üncü sayfada)
— Bizi, yaptığımız şekilde harekete siz içbar ettiniz. Belki şimdi içinizden bize karşı
Roark sükûnetle:
— Hayır., dedi.. İçimde size karşı hiç öyle bir his yok.. Yalnız bu vaziyete düştüğüm için kendi kendime kızıyorum. Büyük hata ettiğimi itiraf ederim. Kendimi kovdurma-ınnlı idim.. Şimdiye kadar çoktan kendim çıkıp gitmeli idim.
^İÇİMİZDEKİ CEVHER
kendinizi ' ümitsizliğe kaptırmayın. Size bunu yakıştıranının. Hem da-’ ha durun bakalım, size söyli-' yeceklerim de henüz bitmedi.
Direktör gülünısiyerek, ye-1 rine biraz daha yerleşti. Bir ' iyilik yapmanın verdiği hazla:
— Şimdi bu konuşmamızdaki asıl vaziyete geliyorum. Dedi.. Size biran evvel bunu i bildirmek istiyordum.. Henüz katî hiç bir şey yok ama.. Me-ı sele şundan ibaret: Şimdi işin ehemmiyetini artık idrâk ettiğinizi tahmin ediyorum.. Şim-) di meselâ siz bir sene kadar bir istirahat ederek iyice bir düşünüp taşınsanız.. Belki tekrar kaydınız ihtimali varid o-labilir. Tabiî usul haricine çıkarak size resmî şekilde hiç bir vaidde bulunamam, fakat ı. şartlar gözönünde tutularak
Yazan : Ayn Rand
ve bazı branşlardaki fevkalâde muvaffakiyetiniz nazarı itıba-re alınarak buraya tekrar kay-dınızın mümkün olabileceğinden de hemen hemen emin olduğumu size söyliyebilirim.
Roark gülümsedi. Bu bir sevinç gülümsemesi değildi. Minnet gülümsemesi de değildi.. Sadece bütün bu mesele hoşuna gittiği için gülümsemişti.
— Sözlerimi yanlış anlamış olduğunuzu sanıyorum, dedi. Tekrar kaydolmak arzusunda bulunduğumu diı nereden tahmin ettiniz?..
— Efendim?....
— Hiç de öyle bir arzum yok. Burada benim için öğrenecek bir şey kalmamıştır arlık.
— Ne demek istediğinizi anlamıyorum.
— Muhakkak anlatmak lâ-
- 4
zım mı?. Sizin için bunun ne ehemmiyeti olabilir?..
— Fikrinizi izah etmenizi
— Pekâlâ. Benim niyetim Arkeolog değil, Mimar olmak.. Rönesans tarzında villâların projeleriyle uğraşmak benim için tamamiyle manasızdır. Ömrümde o tr.rzda bir villâ yapmıyacağlnıa göre onların plânlarını çizmeği öğrenmem, tamamiyle lüzumsuzdur.
— Fakat çocuğum, Rönesans tarzı l eniiz ölmüş değildir.. Bu üslûpta her gün hâlâ yapı yapılıyor..
— Evet yapılıyor... Yapıla-enk da... Fakat ben yapacak değilim.
— Haydi, haydi.. Çocukluk derler buna..
— Ben buraya, inşaata ait
Çeviren : Ş. TAYLAN
meğe geldim. Elime yapılmak üzere bir proje verildiği za-
mek icabettiği takdirde üzerinde ne şekilde çalışmam gerektiğini düşünerek bakabilirim. Burada, teknik bakımından öğrenilecek ne varsa hepsini öğrenmiş bulunuyorum. Bir yıl daha kalıp da İtalyan kartpostalları resmetmeği meş-ket inekle malûmatımı arttırmış olmıyacağımıı kaniim.
— Şimdi biraz da beni dinleyin. Bu husustu şimdiye kadar sizinle ciddî bir konuşma yapmamış olduğuma müteessirim. Evet.. Evet.. Biliyorum. Lütfen sözümü kesmeyin, bana, modern tıırzda yapılmış bazı binaları gördüğünüzü ve bu mevzuda kendi kendinize bir teori edinmiş olduğunuzu söyliyeceksiniz.. Fakat modern
adı verilen bu hareketin geçici bir hevesten ibaret olduğunu (akdir etmiyor musunuz? İşte ihtisas sahibi olanların isbat ettiklerini anlamağa çalışmanız, mimarîde üslûpların çoktan kemale ermiş olduğunu kavramanız lâzım. Denenecek her şey denenmiş bitmiştir. Bize, onlara bakarak çalışmak düşer. Mimarî tarihi büyük iistadlnr tanımıştır. Biz kimiz ki onları geçmeğe çalışalım?.. Saygı ile onların izinden yürümeğe çalışmalıyız, o kadar..
— Niçin?..
Direktör içinden: «Hayır, diye düşündü. Bu kelimede hiç kötü bir mâna yok.. Hakaret etmediği muhakkak..» ve yüksek sesle:
— Hakikati görmek icabe-der.. dedi.
Roark sükûnetle pencereden dışarısını işaret ederek:
— Bakınız. Dedi. Buradan Enstitü’nün avlusu ve şehir görünüyor. Oralarda dolaşan, yaşayan binlerce insan var. Onlılrln mimarî hakkında, veya her hangi bir şey hakkında fikirlerinin ne olduğunu düşün mek benim aklıma bile gelmez.. Nerede kaldı ki ecdatlarının her hangi bir husustaki fikirlerini düşüneceğim.
(Devam edecek)
Son Telgrafa acı acı güldüm
İstanbul'da çıkan muhalif (Son Telgraf) gazetesinin (Özdemokrat) imzalı bir muharriri var. Haftada bilmem kaç defa üç sütun üstüne (Söylemesi Bizden) başlıkfı mizahi fıkraclklar yazıyor. Yazış tarzı acemi olmadığını gösteriyor. Fakat*bazı bilgisizlikleri şaşılacak halde.
Geçen bir sayısında benim için bir fıkra yazmış. İncilmekten çok sakınan, pek nazik ve dostça kelimelerle okşar gibi çatmış ve çatar gibi okşamış. En gerçek ve samimî teşekkürlerimi sunarım.
Anadolu Ajansı haksız çıkardığı memurlarına altmış bin lira kadar tazminat ödemeğe mahkemece mahkûm olmuş. Ve sonra şunları söylemiş: (... Fakat arada Aka (Gündüz dostumuz var. Ma-(lûm a, Demokrat Partinin za-(ferinden sonra, Aka yalnız (muhalle muhtarı olmakla kal-(madı, Anadolu Ajansına da (idare meclisi âzası tayin edil-(di! Beş yüz mü«?!» bin (mi-?!!» idare meclisi üyeliği (ekmekliği her ne ise ona bir (darlık vâki olmasın., diye dü-(şündiiğümüzdendir. Yâni sev-Cgili Aka’yı darda görmek is-(temeyisimizdendir.)!!!!
Bu temiz dilli ve terbiyeli —tanımadığım— meslekdaşıma cevap veriyorum:
1 — Tam 12 yıl baııa çektirdiklerini bir baş efendiniz, bir maiyeti bilir. Bir de Son Telgrafın sahibi eski civanmert dostum Ethem İzzet Benice. Bu zaman zarfında beni açlıktan öldürmek için yapmadıkları suikast kalmadı.
2 — Şifahî tavsiyeler(!) gizli emirler(?) le bana hiç bir yerde yazı yazdırmadılar. Selim Sarper de namusludur. Bunu da ona gizlice sorunuz.
3 — Ev eşyası ve giyecek namına satmadığını bir şey kalmadı. Harbin son senesinde dört çift eski ve yamalı çorabımı da 160 kuruşa sattım! Bir gür. Başbakanlarınızdan Saraçoğlu ile karşılaştım. Bilmiyormuş gibi ne yaptığımı sordu. Yatağımdan eski çorap larıma kadar hepsini anlattım ve yırtık gömleğimi gösterdim. Sonra dedim ki (Sorduğun için söyledim. Sîzlerden bir şey istiyeceğimi ummayınız. Eğer böyle bîr zora ve ıztırara düşersem, jiletle gırtlağımı parçalarım ve sîzlerden bir şey istiyecek sözü ağzımdan çıkarmanı!) Beni teke kaval dinler gibi dinledi ve bön bön suratıma baktı! Bu parlak haberi hemen o akşam, yerine mutla-
4 — Böyle bir muhavere bir gün de Bakan Haşan Âli Yücel ile geçti. Beni put kesilip dinledi. O kadar. O Cuma gecesi Aşır okumadan önce Valide Sultana söyleyip söylemediğini bilmiyorum. İkisine de açık açık sorabilirsiniz.
5 — Bir gün rahmetli Ke-mııleddin ICamu'nun mütevali müracuetlariyle deha a zaman beni Anadolu Ajansı üyeliğine tayinimi düşünmek niyetinde bulunmak fikrini söylemek arzusunu akıllarından geçirmişmişler! Tabiî yapmadılar. Yap salardı derhal reddederdim. Kemııleddin rahmetli oldu. Fakat Tiridoğlu sağdır. Sorabilirsiniz.
6 — Merhum Recep Peker Başbakandı. Bir gün rastlaştık. Ne yaptığımı sordu. Hiç! dedim. Bir şey düşünelim! dedi. Düşünmeyiniz, çünkü bana bir şey yapamazsınız, hattâ herkesin önünde bana bir dost luk sigarası bile ikram edemezsiniz! dedim. Asabiyetle yüzüme baktı. Kalb ferahlığı ve sükûnetle kısaca izah ettim: Çünkü efendinizin işitmesinden korkarsınız! O da merhum oldu. Fakat olayı bilenler çok-
Sütunumda yerim kalmadı, meçhul meslektaşım. Alt tarafını yarın yazacağım. Lütfen okuyuveriniz. Aka GÜNDÜZ
NÖBETÇİ ECZAHANEIER Cebeci — Güray — İstanbul
TAKVİM
17 Aralık 1950 — Pazar
Rumî: 1366 — Aral.k 4
Hicrî: 1370 — R. Evvelâ
tnısı
17/12/1950
ZAFER
Sayfa; 3
Batı Almanyanın silâhlanmasına karşı
DışPolitikc
Trıı nıan’ın nutku
etrafında
katlandıkları z necek gibi değildir.
yüzünden evrak dolmakta ve Da
şey vardır: Fol
At Yarışları
Pul derdi!
iş sahibi vatandaşın üzerinden eksik etmiyeceği iki reye giderseniz gi-
ııan pulun tutbiknt üşküller doğurduğu artık bir hakikat ha-
Bugün yapılacak koşular üzerinde tahminlerimiz
Başkan Trunıan, bir nevi seferberlik olan fevkalâde ahvali ilân etmeden evvel, komünist Çinlilerin 38 inci arz dairesini geçtiklerine dair haberler gelmiştir. Çinliler resmen ilk defa olarak bu hududu aşmışlardır. Zira bundan evvel güneye sarkan Çinlilerin mevcudiyeti daima çete muharebesi adı altında geçiştirilmişti. Şimdi Çin'in güneye doğru müdahalesi resmen kabul edilmektedir. Bıınun Va-şington’da uyandırdığı tesiri şimdilik haber almak mümkün olmamıştır. Fakat buna muvazi olarak Amerika Başkanı, milletine hitaben yeni mahrumiyetleri vc yeni fedakarlıkları bildirmiş ve fevkalâde ahvalin esaslarını anlatnuya çalışmıştır. Baş-kanlı Kongre tarafından çok evvel verilen ve fakat istimal edil-nıiyen bu salâhiyetler meyanında en mühim maddeler şunlardır: a) Fiyat ve ücretleri kontrol: 1») İptidaî maddenin sanayi kollarına tevziini düzenlemek; el Yeni vergiler tarhedebilmek ve-
p, parasını alacak olan bitip tüke-
Harp tahrikçilerinin cezalandırılması hakkındaki kanun yürürlüğe girdi
Berlin, (a.a.) — Doğu Almahya komünist temsilciler meclisi, «harp tahrikçisi? plânların ağır surette Cezalandırılmasını derpiş eden kanun tasarısını dün ittifakla ka. bül etmiştir. Bugün yürürlüğe girecek olan bu kanun bütün Al-manyaya şamildir.
Batılı diplomatlar, bu hareketin. Batı Almanyanın Atlantik Paktı ordusuna girmemesi maksadiyle girişilen propaganda faaliyetine dahil olduğu kanaa-findedirler.
INGİLİZ KITALARI
Londra, (a.a.) — Ingiliz kıtalarının Avrupadaki kuvvetlerinin
durumu dün akşam harbiye ba-kcnlığı tarafından açıklanmış-tir.
3 yeni fümen kurulması ve Al-manyadaki kuvvetlerin arttırılmasını derpiş eden Ingiliz kararı dolayısiyle Avrupadaki Ingiliz kıtalarının yerleri değiştirilmiş ve anavatandan Almanyaya yeni kıt'aları yollanmağa başlanmıştır.
Ingiltere’den 1 tabur, Avustur-yodan da 4 tabur 2 ay içinde Almanyaya gidecektir. Ayrıca Triyesteden 2 uçaksavar bataryası da Almanyaya yollanacaktır.
pul olmaması erecede pulla gereğince her iki pula bir dam-ısında da, erbııb-ı istihkak yir-iıkellef tutulmaktadır. Bundan başka, miibnya pulun beyiyesi de müşkülâta bir müşkülât daha ır.
Halbuki, Mâliyeden tahsis olunan istihkaklara, pul yapıştırılıp vatandaşı bir sürü külfete katlandırmak yerine, ilsakı icabeden pul tutarının istihkaklardan bir kalemde tenzil edilmesi bir çok kolaylıklar temin edecek bir tedbirdir.
Bu suretle, o pul için sarfolunnn, kâğıt, mürekkep ve matbaa paraları tasarruf edileceği gibi, bayilere verilen ve her zaman ihtilâf mevzuu olan yüzde altı beyiyenin de tasarrufu sağlanmış olacaktır.
Bu tedbir makul görülür ve tatbikata geçilirse, bugüne kadar karşılaştığımız ve devlete yüzbinlerce liraya mal olan suiistimallerin de ortadan kalkacağına hiç şüphe etmiyoruz.
Hikmet YAZ1CIOĞLU
At Sahipleri Cemiyeti ile Özel İdare tarafından tertip edilen ilâve yarışların birincisi bugün yapılacaktır.
Birinci Koşu:
İki yaşlı İngiliz taylarına mahsus handikaptır. İkramiyesi 1600 lira, mesafesi 1600 metredir.
Kilo
ka’dır.
Dördüncü Koşu:
Ingiliz atlarına mahsustur. İkramiyesi 1400 lira, mesafesi 1800 metredir.
Kilo
kipleri de Rozita ile Contesse-dir.
Beşinci Koşu:
En az bir koşu kazanmış B. grupu Arap atlarna mahsus handikaptır.
Ingiltere
58
56.5
53.5
49
Fiyat ve ücret kontrolünü ve bunun esaslarını daha evvelki yazılarımızda mümkün mertebe izaha çalışmışlık. Diğer maddelerin de bu esasla alâka derecesini keza aıılatmıya gayret etmiş bulunuyoruz.
Amerika’nın bıı diizcnlo nereye gitmek istediği şimdilik tayin edilemez, çünkü bu tedbirle! lanı olarak tatbik sahasına konduğu takdirde elbette ki, Atlantik ötesi büyük müttefikleriyle askerî, siyasi ve bilhassa iktisadı münasebetleri olan memleketlerin de gidişatı değişecek-f ir. Sulh halinden seferberlik haline geçmenin tesirlerini çok geç duyacak olan büyük Amerikanın yanında küçük ve dar hudutlara barınmış olan müttefiklerinin hali daha serî bir inkişaf kaydedebilir. Zira, Amerika’nın, fiyat ve ücretleri hükümet marifetiyle kontrol etmesinin, yalnız ihracat ve ithalâta değil ve fakat aynı zamanda komşu piyasalara da, bilvasıta olsa, tesir etmesi demektir. Lâkin bu tesirin müspet mi, menfi mi? olacağını bugünden kimse söyleyemez. Bu iş, adamına ve işine, yani millî istihsal ile dünya ihtiyacına bağlıdır. Bundan başka, şartlardan ve fırsatlardan istifade bilen memleketlerin bı anında bile gemi-
lerini yürüttükleri görülmektedir. Meselâ İngiltere’nin, Kore durumundan faydalanarak, geçenlerde Amerika ile akdetmiş olduğu meşhur Y ün - Pamuk anlaşmasını, Norveç’in balık konservesi satış mukavelesini akdetmesini zikretmek mümkündür.
Amerika'nın gerek kendi iktisadiyatını, gerekse senelerden-beri kalkındırmağa çalıştığı Avrupa’nın maddi hayatını, (bütün mesut ümit ve ihtimallere rağmen) tehlikeye düşürebilecek o-lan hu tedbire başvurmak için neleri göze almış olduğu sorulabilir: Hedef hürriyettir. Zira, dünyanın hürriyeti sade söz, sade fikir, sade iktisat hürriyeti değildir. Serbest mal satmanın da hürriyet babında yeri vardır. Ve Batı Avrupa ile Asya’nın geri kalan kısmı bu hürriyetten istifadeden mahrûm kaldığı zaman, yani demirperde kıtalara alladığı zaman, hürriyet müştemilâtından hayli şeyi kaybedecektir.
Başkan Truman’ın «Sulh bir bütündür» demesi bu suretle de yorumlanabilir.
Mücahit TOPALAK
Mikadonun kellesi isteniyor
Tersine işler...
1) Apaş «Ö. Atman»
2) Pulat II. «Simsaroğlu.
3) Destan «Simsaroğlu»
4) Canım «K. Kasar»
İki yaşlı tayların koşuları üç hafta evvel bitmiş ve ekserisi idmandan çekilmiş olduğu için bu koşuya topu topu dört tay yazılmıştır. Esasen programı tertip edenlerin iki yaşlı taylar için koşu yapmamaları icap edoıdi.
Bu koşuda Apaş ve Destan şanslı görülmektedir. Fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi istirahata çekilmiş tayların yeniden idmana başlatılması isabetli bir tahminde bulunmıya im kân vermemektedir.
İkinci Koşu:
A ve B gruplarında koşu kazanmamış Arap atlarına mahsustur. ikramiyesi 1200 lira, mesafesi 1800 metredir.
Rozita «H. Sait»
Belle Rose «Nikolaidi» Lades (Yiğit) «Akpı-
4) Çimen Ov;
5) Contesse «F. Yüzatb. 55,5
6) San «A. Apayık» 54,5
Bu koşuya gayet gülünç bir şart konmuştur. O da hiç koşu kazanmamış atların 3 kilo noksan sikletle koşmalarıdır. Sene başından beri girdiği koşularda hiç bir muvaffakiyet gösterememiş ve handikaplarda kuvvetli rakiplerine nazaran 10 - 15 kilo noksan sikletle koştuğu halde bir şey yapamamış olan bir at için bu 3 kilo avantaja ancak gülünç denebilir.
Maalesef programı hazırlıyan-lar bu kadar basit bir şeyi dahi düşünememişlerdir.
Bu koşunun favorisi San, ra-
D
2)
3)
57 ı «Ö. Şentürk» 57 (F. Yüzatlı.
1) Cicim «K. Tamer»
2) Kanunî «E. Oğuz»
3) Azize «Nikolaidi»
4) Murat «K. Yapar»
5) Ceylân «M. Kozanlı»
6) Canan «K. Tamer»
7) Serap «A. Bostancı»
8) V - I. «Akpınarcılar»
Geçen haftaki koşuyu bir derece ile kazanan Ceylân koşunun favorisi sayılabiliı yalarındaki kilo farkı ı-şkip olur zannındayız. ufak bir rahatsızlık geçirdiği i-çin koşturulmıyan Cicim bu koşuya sıhhatli olarak girerse her iRisini de geçebilir.
Çifte bahis 3 üncü ile 4 üncü koşular arasında, ikili bahis de dördüncü koşudadır.
48
48
r. A-azalmış ju için Kanunî de kendisine
ATÇI
îngilterenin Vaşington Elçisi şayiaları tekzip etti
Sikago, (a.a.) — îngilterenin Vaşington büyük elçisi Olivet Franks dün Sikagoda bir ziyafette verdiği beyanatta ezcümle şunları söylemiştir:
«Gerek Sovyet Rusyada, gerekse Çinde koyu milliyetçi unsurlar mevcuttur. Ingilterinin ka-naatince Sovyet - Rusya ile Çin daima mutabakat halinde olmayacaklardır.
Hongkongdaki ticarî menfaatleri yüzünden îngilterenin Çini desteklediği yolundaki şayialar tamamen gülünçtür.?
Ruslar japon İmparatorunun yargılanmasını istiyorlar
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Londra ve Vaşinglon-daki Sovyet elçileri Moskova'dan aldıkları talimat üzerine Ingiliz ve Amerikan dışişleri bakanlıklarına, Japon İmparatoru Hi-rohito ile daha bazı Japon generallerinin harp suçlusu olarak muhakemelerini talep eden birer nota tevdi etmişlerdir. Bu notaların bir sureti ayrıca Uzak Doğu komisyonuna dahil Avustralya, Kanada, Pakistan ve Fran-soya da verilmiştir.
Birleşmiş - Milletlerdeki Komünist Çin heyeti Lake Success, (a.a.) — Birleşmiş Milletler genel sekreterliğine yakın çevrelere göre, komünist Çin heyeti başkam Wu, Asamble başkanı Benegal Rau ile Leşler Pearson’un Korede müsait şartlarla ateşin kesilmesine matuf bir hareket yaratmak üzere yaptıkları müzakerelere iştirâki reddedecektir. Bu çevreler Wu’nun Trygve Lie'ye Pekin’e dönmek tasavvurunda olduğunu bildirdiğini söylemeğe kadar varıyorlar. Müşahitler Wu’nun bu kararını açıklamak maksadı ile bugün bir basın toplantısı tertiplenmesini istediği fikrindedirler.
Yeni tip Amerikan silâhları
Vaşington, (a.a.) — Ordu bakam Frank Pace, komünist tanklarım imha edebilecek yeni tip silâhların imâli maksadiyle temsilciler meclisi tahsisat komisyonundan munzam tahsisat istemiştir.
Sağır» Dilsi zve Körler Derneğinin toplantısı
Sağır, Dilsiz ve Körler Derneği çalışmalarını halka tanıtmak maksadiyle çarşamba günü saat 17.30 da Yenişehir’de Millî Kütüphane salonunda bir toplantı tertip etmiştir.
Çarşamba günü toplantı kıs bir konuşma ile açılacak, film gösterildikten sonra lûller tarafından bir yapılacak ve bundar konser verilecektir.
bir
konuşma
Mesut bir nişan
Gazetemiz ailesinden ümran Ozbabacan ile Serhan İçten nişanlanmışlardır. Genç nişanlıları tebrik ederiz.
Kongreye davet
D. P. Ismefpaşa Ocağı İdare Kurulu Başkanlığından:
18 12 1950 pazartesi günü sacı» 20 de Anafartalar Caddesi Vakıf 1$ Ham No. 323, 3 No. lu merkez bucağı, merkezinde Ocağımızın kongresi yapılacağından sayın üyelerimizin teşriflerini di-
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir
MÜMTAZ FAİK FENİK
Bu nüshada Yazı işlerini Fiilen idare Eden Fatin Fuad Basıldığı Yer:
Güneş Matbaası — Ankara
DEKORASYON
STİL MOBİLYALARIMIZ
BEYOĞLU-İSTANBUL
ıwıg
ADALET KOMİSYONU: 19.12.950 I s
İSYONU:
Meclîs Komisyonları
bulamadılar vakit de kışkırtıcılığa ve insanı o
değişiklik ya.
I' ■ - ) ' İlil
SAYIŞTAY KOMİSYONU:
V
Yazan
Cübbe, küçük,
ANKARA RADYOSU PAZAR
piştirilme
artık bir diyecekleri kalmıyor.
teklifini görüşmek üzere. NUMARALI GEÇİCİ DİLEK. QE KOMİSYONU:
i Ercüment Ekrem Talu
sesi radyosunun NEŞRİYATI n'nın Sesi Radyosu ynyın-Akşam Türkiye snntllo 5 JİĞ 19.45
ılletvekl kadaşın
ıakkınd teklifini görüşmek üzere,
DİLEKÇE KOMİSYONU: 18.12.95C pazartesi günü saat 9.30 da,
GEÇİCİ KOMİSYON:
•înonu Milletvekili Şükrü Kerl
Veı
Uze.
GEÇİCİ KOMİSYON:
Ana dilimizi kulaktan ve tabii olarak doğrudan doğruya kelime ve cümlelerle öğrenmeğe başlamış iken yakın zamana kadar yabancı dil metodları, tersine evvelâ harf, okunuş, gramer ve kaide belletip sonra konuşturmak iddiasını taşıyor.... ve liseden mezun olduğumuz halde bir İngiliz veya Fransızla karşı karşıya gelince doğru bir cümle söylemek mümkün olmuyordu. İşte Linguafon Enstitüsü cesu-rane bir hamle ile yabancı dil öğretiminde tabiî yola doğru bir inkılâp yapmış, atı arabaya koşarak bizi de içeriye oturtup yolumuza rahat ve doğru istikamette devam etmemizi sağlamıştır. Bu pek esaslı metodun teferruatını ve nasıl işlediğini görmek için kuponu doldurup yollıya-rak memnuniyetle gönderilecek resimli broşürümüzü gözden geçirmeniz kâfidir.
1) Yıldırım «M. tuzun
2) Verdan «M. Yetiştirici
3) Barış «Nikolaidi.
.E. Cumalı» R. Karaköle»
Bu koşuda A gıupundan yalnız Veıdan vardır. Fakat o grupt- da hiç bir şey yapamamıştır. Onun için koşunun kuvvetli bir favorisi olarak tutulamaz. Tahminimize göre son haftalarda fena koşnuyan Nonoş, Verdan kadar şanslıdır.
Üçüncü Koşu:
A grupu Arap atlarına mahsus handikaptır, ikramiyesi 1300 lira, mesafesi 1800 metredir.
Kilo
1) Bahtiyar «E. Somtürk» 63
2) Kasva «T. Türeray»
3) Hatıra «R. Akdağ»
4) Akkent «A. C. Sümer»
5) Karasalkım «O. Eğinli.
6) Burak «K. Atlı.
7) Maşallah «O. Eğinli»
8) Dabi II. «ö. L. Özsoy» 51
9) Maşuka «İ. Özgiray»
10) Çınar «N. Temizer»
11) Seyhan «M. Yücehan»
Bıı handikapta, en yüksek sik-leti almış olmasına rağmen, ıtiyar ve onu takibeden Kas-diğer atlardan daha şanslıdırlar. Kendilerine rakip olabile-cek atlar Karasalkım ile Maşu-
Son 5 yüz yılın en büyük dinî töreni
Kore şehitlerimiz için Sü-leymaniye Camiinde bu hafta okutulan mevlûdu Ankara'da radyodan dinlemişsinizdir. îs-ianbulun dört yüz doksanse-kiz yıllık tarihinde bu derece heybetli, azametli bir dinî törenin hemen hemen emsali yoktur diyebilirim. Koca Sinenin kurduğu o muhteşem kubbeler, geçen pazar günü, şehrimizin en seçkin hafızlarının gür sesleri ile çın çın çınladı.
Ön saflarda kendilerine yer ayrılan yabancı müslüman devletlerin elçileri âdeta gaşyoldular.
Meğer o gün o movlûdu radyodan dinleyen gayri müs-limler de çok olmuş. Sonradan, bunu bana söyleyenler hâlâ o anda duydukları heye-
canı gizlemediler. Kendilerine en çok tesir eden duaların içten gelen ifade edası imiş.
Esasen gayri müslim vatandaşlarımız da yine bu hafta Kote şehitlerimiz adına kendi mabetlerinde dinî törenler tertip ediyorlar. Koredeki tugayımızda azınlıklara mensup erlerimizin bulunması Türklük camiasını teşkil eden muhtelif unsurları biribirleri-ne daha ziyade yaklaştırmış, kaynaştırmıştır. Yurdumuzun içinde ve dışında durmadan fesat karıştıranların böylece

Gelir vergisinin bu sene kendi haklarında tatbik edi-lemiyeceği rivayeti üzerino endişeye düşen memurların yüreğine, son gelen haberler bir azıcık su serpti. Gerçekten, eski vaziyet bir sene daha devam ettirilecek olursa zavallı memur zümresinin hali perişan, işi dumandır. Bahusus ki kara borsa hortlamak istidadını göstermekte, ortalıkla fol yok, yumurta yokken eşya fiyatları yavaş-
tan yavaştan yükselmektedir.
Öbür yandan bu Gelir Vergisinin memur aylıklarına teşmil edilmiyeceği rivayetini muhalefet alelusul istismar etmeğe çalışıyor. Zaten neleri istismar etmiyorlar ki?! Hiç bir mevzu baş vuruyorlar hale getiriyorlar ki çileden çıkıyor. Geçenlerde bizim başyazarın seri bir makalesini de bu suretle ele alan bir takım çığırtkanlar kapı kapı dolaşarak:
— Görüyor musunuz? diyorlar; demokratlar istibdad istiyorlar.
Bunlardan bir tanesi vap olarak:
— Ne mümkün dedim; si-(Sanu 4 üncü sayfada)
DEKORASYON
PERDELİK TÜLLERİMİZ
BEYOĞLu-İSTANBUL
■ DEKORASYON
MOBİLYALIK PARİS KUMAŞLARIMIZ
.. .... bevoglu»İstanbul
DEKORASYON
DUVAR KAĞITLARIMIZ
Beyoğlu-İstanbul
Soyfas 4
ZAFER
17/12/1950
Attlce’nin mühim nutku
Başmakaleden devam:
(Bas tarafı 1 incide) son verilmesi baklandaki Hint teklifini desteklemişlerdir.»
Attlee atom bombası hakkında şöyle konuşmuştur:
«— Bir kere daha söylemek isterim ki, bu bombanın kullanılması için hiç kimse bir arzu izhar etmemiştir. Fakat bu silâhın mevcut olduğunu ve meydana getirdiği korkunç neticeleri herkes bilmektedir. Sadece atom
bombası, dünya sulhunu bozmayı düşünenler için bir mâni teşkil etmektedir. Atlanti-ğin öbür tarafında yaşıyan erkek ve kadınlardan aldığım müteaddit mektuplarda belirtilen beşerî hislerde payları olan ve hür milletleri i-
dare eden insanlar
eminim
ki, bunun kullanılmasındaki büyük mesuliyeti müdriktir-
Baroda seçim
(Başı 1 inci sayfada) salahiyetli mercilere müracaatta serbest olduklarını, kendisinin
bu takriri müzakere mevzuu yaptımıya ve reye arzetmeğe imkân görmediğini söylemiştir.
Bunun üzerine takrir sahiplerinden Hüdaverdi Demiıağ, usul hakkında söz istemiş ise de, yaptığı konuşma takririn esasına taallûk ettiği beyaniyle itirazlarla karşılanmıştır. Bunu müteakip Ilâmit Şevket İnce söz alarak; takririn kanunsuzluğunu, seçimin doğruluğunu belirttikten sonra, bu kabil itirazların tetkik mer-
ler.»
Başbakan Attlee konuşmasına devamla demiştir ki:
«Yakın zamanda Rusya ile bir anlaşma zemini bulmak üzere Dışişleri Bakanlarının toplanacağını ümit ediyoruz. Hepimiz böyle toplantıların muvaffakiyetle neticelenmesini temenni edelim. Fakat kudretimizi arttırmaktan bir
an geri kalmıyalım.» .Rusyadaki komünist şef-
lerin memleket idaresini ele
almak için kendilerini nasıl seçtiklerini bizi alakadar etmez. Fakat biz komünizmin
içimizde zorla yaşamasına tahammül edemeyiz. Washing-tonda Başkan Trumanla müdafaa tedbirlerinin İktisadî du-
ciinin heyeti umumiye cağını ileri sürmüştür.
olamıya-
Söz alan diğer hatipler de takririn aleyhinde konuşmuşlardır. Bu sırada 23 imzalı diğer bir takrir verilmiş ve okunmuştur. Bu takrirde; konuşmanın kâfi olduğu, Baro Başkanı seçiminin tekrar edilmesine dair olan takriri, verilen izahat ve münakaşaların ışığı altında inceliyerek Genel Kurulu şaiye ve töhmet altında bıraknuya müsait bir zeminde addettikleri ve adetâ mesleğe karşı bir sabotaj mahiyetinde gördükleri, bu sebeple onu hazırlıyanlara karşı teessürlerini ifade etmekte oldukları bildirilmekte ve Genel Kurulun tasvibiyle de bu teessürün izharını ve Başkan seçiminin esasen usul ve kanuna uygun surette yapılmış olması hasebiyle evvelce verilen seçimin yenilenmesi takririnin görüşülmesine mahal olmadığına karar verilmesi istenmekte idi.
rumumuzu sarsmaması hususunda mutabık kaldık. Zira demokrasi düşmanları hür milletlerin silahlanmağa fazla para harcayıp Ekonomilerinin yıkılmasını ve böylece komünist propagandasına müsait bir zeminin meydana gelmesini ümit ve temenni etmekte-
düşmeyeceğiz.
Wushingtonda yaptığım görüşmelerin bende uyandırdığı tesirlere gelince aynı manevî kaynaklardan ilham alan mem leketlerimiz hükümet tarzlarını ve hayat yollarını kendi ken dilerine tayin etmek istiyorlar. Her iki memleket de kendi işlerine, emperyalistlerin komünist veya sahte kurtarıcı gibi, ne isim altında olursa olsun zorla müdahalesine kuvvet le karşı koymağa karar vermişlerdir.
Amerikalı dostlarımızla ara mızda mevcut bazı fikir ayrılıklarını Başkan Trumanla serbestçe görüştüm. Bu gibi u-fak tefek ayrılıklar bazı husus laıda bizi tam manasiyle beraber hareket etmekten alıkoymaktadır. Fakat ben ona açık ca izah ettim ki, İngiltere her zaman Birleşmiş Milletlerle beraberdir ve bu dâva için Amerikalı dostlarımızla omuz omuza çarpışmaktan hiç bir zaman kaçmmıyacağız.
Başbakan sözlerine şöyle son
.Muhakkak ki, bütün millet hararetle sulhu istemekte-
dir. Fakat sulhun idamesi de
sakin ve azimli hareket etme-
dirler. Fakat biz bu tuzağa
mize bağlıdır. Dünyaya her zaman diğer milletlerle anlaşmak arzusunda olduğumuzu, fakat inandığımız şeyleri müdafaa azminin de her zaman aynı derecede kuvvetli olduğunu göstermeliyiz.!
İşin dikkate şayan olan tarafı ise; geçen haftaki balataja avukat Saim Dura ile iştirak etmiş bulunan avukat Asını Ruacan’ın,
seçimin yenilenmesini istiyen
takrir münderecatındati iddiala-
ra iştirak etmediğinin, bu sırada okunan hatipler ve Baro idare
heyeti kararından sarahaten an-
laşılmış olması idi. Binaenaleyh
Kapalı eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — İstanbul Fındıklıda yanan Güzel Sanatlar Akademisi yerinde yapılacak birinci kısım inşaatı kapalı zarf usulüle ek siltmöye çıknlmıştır.
jÇcşif bedeli 520000 lira 91 kuruştur.
Eksiltme 8.1.1951 tarihinde pazartesi günü saat 15 te Istan bul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 —- Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme Ba ,-ındırlık İşleri Genel hususî ve fennî şartnameleri, proje, keşif nulâsasiyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (24550) lira 04
kuruşluk muvakkat temniat yatırdığına dair makbuz ibraz et nesi ve (1950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dai' belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç 3 •ün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesika ;ı alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp kabul ettiğine dair imzalaması ve buna ait 2490 sayılı kanun mu ribince hazırlıyacağı teklif zarflarını 8.1.1951 pazartesi günü saat 14 e kadar İstanbul Bayındırlık müdürlüğüne vermes1 lâzımdır. (9179) — 2729
asıl hak sahibi telâkki edilmesi
lâzım gelen avukatın geçen haftaki seçimlere hiç bir itirazı olmamasına ve hattâ o seçimleri meşru ve kusursuz telâkki etmesine rağmen, diğer bazı avukatların onun nam ve hesabına ha-
reket edermiş gibi görünen takrirleri, heyeti umumiyede gayet
garip bir hava yaratmış bulunu*
Bu hava içinde okunan ve 23 avukat tarafından verilmiş bulunan ikinci takrir reye konulmuş ve kahir bir ekseriyetle kabul olunmuştur.
Bunu müteakip bir taraftan
Ankara Valiliğinden
1 — Ankara Arkeoloji Müzesinin Eti Eserleri salonunda yapılacak 10561 lira keşif bedelli Elektrik tesisatı işi açık c' siltmeye konmuştur.
2 — Geçici güvenlik akçesi 792 lira 8 kuruştur.
3 — Fennî ve özel şartnameler her gün iş saatleri dahilin de Ankara Arkeoloji Müzesinde görülebilir
4 — 2490 sayılı kanun hükümlerine göre isteklilerin işir
özelliğinden ötürü Bayındırlık Bakanlığından bu iş için ala cakları yeterlik belgeleri 1950 yılı Ticaret Odası vesikaları ve teminat makbuzu ile 2/1/1951 salı günü saat 16 de Ankara Arkeoloji Müzesinde toplanacak Komisyona başvurmaları ilân olunun (9199) — 2728
seçimlere geçilmiş ve diğer taraftan bütçenin müzakeresine başlanmıştı-, Bu sırada verilen diğer bir takrirde de; Baro aylık
aidatının beş liradan üç liraya
indirilmesi teklif ediliyordu. Fa-
kat reye konulan bu takrir dahi kahir bir ekseriyetle reddedilmiştir. Tebliğ edilen seçim neticelerine göre Baro idare heyetinde değişen beş asıl azâlığa Vehap Hayar, Kemal Tamer, Şükrü Biçakçt, Bediî Dinçmen ile Fahri Halil Örs’ün ve yedeklere Suat Özalp ile Naşit Kızılay'ın seçildikleri anlaşılmış ve Haysiyet Divanına namzet göste-
Bayındırlık Bakanlığından
Bakanlığımız Su İşleri Reisliği merkez ve taşra teşkilâtında inşaat işlerinde yevmiye ile çalıştırılmak ve yevmiyeleri okuldan çıkış tarihlerine göre tesbit edilmek üzere inşaat mühendisine ihtiyaç vardır.
İsteklilerin evrakı müsbitelerile birlikte Reisliğe başvurmaları ilân olunur.______ (9185) — 2730
Mevlût
YARIN MATİNELERDEN İTİBAREN
rilenlerin isimleri de ilân edildik

bütçe hakkında yapı-
lan münakaşalardan sonra reye konmuş ve 3 muhalif reye karşı
ekseriyetle kabul edilerek

13 te toplantıya son verilmiştir.
Mevlâna için ihtifal (Başı 1 inci sayfada) örnekler veren çok güzel bir program tertibetmiştir. Program saa» 21,15 ten 22 ye kadar devam edecektir.
Konya, (Hususî) — Mevlâna-nın ölüm yıldönümü münasebetiyle şehrimiz Belediyesi tarafından muazzam bir tören hazırlan-
T.örende hazır bulunmak üzere ' jç işleri Bakanı Rüknettin Na-suhioğlu dün şehrimize gelmiş-
’ Gelmesi beklenen Millî Eğitini Bakanı Tevfik İleri mevlâna hakkında bir konuşma yapacaktır. Ayrıca yurdun muhtelif yerlerinden törene katılmak üzere kafileler gelnıiye başlamıştır.
Kore şehitleri ruhuna ithaf edilmek üzere bugün öğle namazım müteakip Denizciler caddesi Kani
Payar Camiinde mevlûdu şerif okunacağından arzu
eden vatandaşların

olunur.
gel-
Kiralık Daireler
Selânik caddesi No. 49 geniş ve havadar, kaloriferden maada her konforu
havi, peşin alınmaz. Müracaat: 24839 Tele.
6294
Vekâletten azil
Tekaüt ve diğer işlerime bak-
mak üzere kendisine vekâletna-
me verdiğim Bekir Kandemir'i vekâletimden azlediyorum.
Yedinde bulunan vekâletnamemin hükmü olmadığı ilân olu-
6296
Reşit YILMAZ
is-
Truman’ın alârmı!
bir olarak ileri sürdüğü nokta, İktisadîdir: İstihsal arttırılacaktır. Bu seneki tayyare imalâtı gelecek sene beş misline çıkarılacaktır. Her gün daha fazla tank, top, tüfek imal edilecektir. Fakat bütün bunlar yapılırken, Amerika'da her hangi bir enflasyona ve hayat pahasının yükselmesine meydan verilmiyecektir.
Muvaffakiyetin tek sırrı
tihsalin arttırılması ve bir harp ihtimali karşısında büyük ölçüde, kaynaklar elde bulundurulmasıdır. Bunun için gereken bütün tedbirler alınacak, ve hattâ işçilerin daha fazla saat çalışmaları temin olunacaktır.
Truman, üçncü bir esa6 olarak. askerî kuvvetin arttırılması üzerinde ısrarla durmuştur. Bugün Birleşik Amerikanın 2,5 milyon askeri vardır. Bu yakında üç buçuk milyona çıkarılacak, aynı zamanda 2 milyon ihtiyat da fazlalaşiırılacak-tır.
Amerikan Devlet Başkanı bütün bunları söyledikten sonra «fevkalâde ahval» vaziyetini ilân edeceğini bildirmiştir. Bu husustaki beyanname belki bugün ilân edilmiş olacak ve böylelikle Birleşik Amerika yarı seferberlik durumuna girecektir.
Fevkalâde ahval ilânı. Devlet Başkanına Kongre iarafın-don Roosevelt zamanında verilmiş bir salâhiyettir. Truman işte şimdiki durum karşısında bu salâhiyetini kullanmak lüzumunu duymuştur.
«Fevkalâde ahval» 17 nokta üzerinde toplanmaktadır. Bunun içinde çalışma saatlerini arttırmaktan tutunuz da, Ordu Bakanına, bazı menkul ve gayri menkullerin kiralarını durdurmak hakkını bile vermektedir.
Başkan Truman bu salâhiyetle gemileri muayyen limanlarda toplıyabilecek ve yahut istediği yerlere dağıtabilecektir. Yani memleket bir tehlikeye maruz bulunduğu zaman âni ne gibi tedbirler alınmak lâzımsa her çareye başvuracaktır.
Truman bu tedbirleri alırken, sade kendi memleketinin değil, belki onunla beraber hareket edecek olan bütün, hür milletlerin bir tecavüze muka-vemek kabiliyetini de düşünmüş ve Birleşik Amerikayı bu milletlerin cephaneliği haline getireceğini söylemiştir.
Başkan, bu tedbirlerle, alârm işareti vermiş ve hürriyetlerin sarih olarak tehdit edildiğini bildirmiştir. Bu vaziyette bütün Amerikan umumî efkârının ve hür milletlerin kendisini desteklediği muhakkaktır.
Dünya çok nazik günler geçirmektedir. Belki Amerika'nın verdiği bu çok mühim karar, her tarafta heyecanla karşılanacaktır. Fakat Amerika, devesini sağlam kazığa bağladıktan sonra tevekkül etmek niyetindedir. Yoksa, ipe un serip beklemek ve tehlikeyi görmemeğe çalışmak insanlığı avcıdan saklanmak için başını kuma sokup saklandım zanneden devekuşu vaziyetine sokabilir; ve neticede çok vahim olur. Amerika şunu isbat etmiştir ki, derileri görüp vaktinde tedbir almak, bir çok felâketleri önlemek için de
PARK Sinemasında
En korkunç maceralarla kanlı bi) çete reisinin eline esir düşen bir doktorun haydullar arasında geçirdiği müthiş hayat... Muazzam ve dehşetli sahneler...
YILMAZ REİS
(Türkçe Sözlü)
Baş Rollerde:
WALLACE BERRY —
RİCHARD CONTE —
iyi mefoddur.
Mümtaz Faik FENİK
Rnsyanın notası
(Başı 1 inci sayfada) rafından Moskova İngiliz Büyükelçiliğine tevdi edilmiştir.
Moskova’daki İngiliz Elçiliği sözcüsü, Rusya'nın aynı mealde bir notayı Fransa’ya da göndermiş olduğunu tahmin ettiğini söylemiştir.
Paris’teki yetkili kaynaklar da bu haberi teyit etmişlerdir.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Rusya’nın protestosunda, Batı Almanya'nın silahlandırılmasının Potsdam anlaşmasına ve Rus - İngiliz anlaşmasının ikinci ve yedinci maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüğünü açıklamıştır.
Dün yapılan şiir savaşı Dün saat 15 de Ankara Halk-
evi salonunda memleketin muh-
telif bölgelerinden gelen halH şairlerimizin iştirakiyle bir şiir sa. vaşı yapılmıştır. Savaşta bilhassa Erzurumlu şair Cihani, Sivaslı Agâhi, torunu Ali Erdoğdu, Kars-lı Aşık Dursun ve Ali İzzet çok enteresan şiirler ve mâniler söylemişler ve alkışlanmışlardır.
Amerikada fevkalâde vaziyet ilân edildi
(Baş tarafı 2 ncide) seferberlik ilânına mecbur kaldığımız takdirde güçlük ile karşılaşmamaya gayret edeceğiz.
Bu imal programını tatbik edebiliriz, fakat kuvvetli çalışına
Vazifelerimizi ifa tarzımızda müteaddit değişikliklere ihtiya-
Bıı da beni dördüncü büyük vazifemizden bahse sevkediyor. İhtiyacımız olan askerî kudreti temin edebilmek için imalâtımızı genişletmeye mecbur kalacağız. Aynı zamanda enflasyona mâni olmamız ve hayat pahalılığından kaçınmamız lâzımdır.
İhtiyacımız olan silâhları imal edebilmemiz için, sivil imalâtımızı kesmemiz lâzımdır. Fakat askerî kuvvetlerimizi, sadece sivil imalâtımızı kısarak temin e-demeyiz. Daha fazla çelik, daha fazla bakır, daha fazla alüminyum, daha fazla elektrik kudreti, daha fazla pamuk velhasıl her şeyden daha fazla imal ve istihsal etmeliyiz.
Gayet yüksek amaçlarımız olmalı, ve bu amaçlara yetişebilmek için elimizden geleni yapmalıyız. İşçilerden daha fazla çalışmaları istenecektir. Ve fabrikalarda daha fazla kadına, daha fazla gence ve daha fazla yaşlı işçiye ihtiaycımız olacaktır. Çiftçiler daha fazla istihsal etmeliler ve iş adamları bütün bilgilerini istihsalâtı arttırmaya hasretmelidiıler.
Bizim mecbur olduğumuz şekildeki bir müdafaa hamlesi önleyici tedbirler almadığımız takdirde şüphesiz ki fiyatları yükseltecektir.
Şimdiye kadar bu yolda müteaddit adımlar attık. Veresiye al)ş miktarım azalttık, vergileri yükselttik, fakat buna rağmen daha fazla vergilere de muhtaç bulunduğumuz aşikârdır. Askerî programımızın karşılığım ödemekten kaçmamayız. Simdi ne kadar fazla vergi ödersek fiyatları da o kadar aşağı tutabiliriz.
(Burada aldığı bazı tedbirlerden bahseden Truman sözlerine devamla demiştir ki:)
Hükümet muhtelif imalât ve maddeler üzerinde fiyat kontro-luna başlamaktadır. Bu maddeler müdefaa imalâtı ve hdyat idamesi için lüzumlu olanlardan müteşekkildir.
Fiyat kontrolünün icbar olunduğu sahalarda hükümet maaşları da kanun çerçevesinde stabilize etmeye gayret edecektir.
İleriye doğru gittikçe daima aklımızda yaptığımız şeylerin mânâsım mahfuz tutmalıyız.
Hürriyetimiz tedhit olunmaktadır.
Bazan hürriyetin bizim için ne ifade ettiğini unutabiliriz^ Hürriyet bize teneffüs ettiğimiz hava kadar yakın ve mühimdir. Hürriyet yuvalarımızda, mekteplerimizde, kiliselerimizdedir. Çalışmamızda, hükümetimizde ve istediğimiz gibi rey verme hak-ktmızdadır. Komünizm galebe çaldığı takdirde mahrum olacağımız şeyler, işte bunlardır.
Hürriyetimiz tehlikede alduğu içindir ki müdafaası için birle-şiyoruz. Hiç bir mütecavize aramızda nifak alduğu fikrini ver-miyeceğiz. En büyük kudretimiz hür bir milletin saflığı ve arasında hükümran olan dostluk hissidir. Tehlikede olduğumuz vakit birleşir ve bunu korkudan değil fakat Amerikan hayatının kıymetlerine olan aşkımızdan kendi arzumuzla yaparız.
Deruhte ettiğimiz bu büyük müdafaa hareketinde hâdisat her zaman arzu ettiğimiz kadar yumuşak olmıyabilir. Fakat daima müdafaamızı diktatörlüğün demir arzusu ile değil demokratik bir yolda temin ettiğimizi
Hükümette çalışan bizler elimizden geleni yapacağız. Fakat neticenin her zamanki gibi gene de milletimizin enerjisine bağlı olduğunu unutmıyalım.
Evlerimizde veyo fabrikalarımızda nerede olursak olalım her işin bizim tarafımızdan yapılacağını daima hatırlıyalım.
Kore'de harbeden askerlerimiz hepimize ilham vermesi lâzım gelen misali verdiler. Kendilerinden çok daha kalabalık bir düşman kitlesi karşısında, kışm acı soğuğunda azimli, kararlı ve kendilerinden emindiler. Talihsizliğin karşısındaki değiş-miyen cesaretleri tarihimizin en şanlı menkıbelerinden biridir.
Önümüzdeki günlerde hepimiz gayretlerimizi, fedakârlıklarımızı Kore'deki kahramanlarımızın gayret ve fedakârlıkları ile ölç-
Siz gençlerin çoğu memleketinizin silâhlı kuvvetlerinde vazife göreceksiniz. Bundan sonra hayatta yapacağınız hiç bir şey vatanınız, yuvanız ve arkadaşlarınız için bu kadar faydalı olmıyacaktır.
Diğerleriniz fabrikalarda, madenlerde ve tezgâhlarda uzun saatler çalışmak mecburiyetinde kalacaksınız. Bunları uzun saatler olarak değil fakat yuvalarınızın ve yaşayış tarzınızın korunması için yaratacağınız daha fazla tayyareler, daha fazla fonklar, daha fazla vapurlar o-lorak telâkki edin.
Hepimiz daha fazla vergi ö-diyeceğiz ve konforumuz için sevdiğimiz pek çok şeyden vazgeçmek mecburiyetinde kalacağız. Bunlar, bir mahrumiyet o-larak değil, fakat bir fırsat, dünya yüzünde inşanın malik olabildiği en güzel yaşayış tarzım koruyabilmek için bir fırsat olarak telâkki edeceğiz.
Bu akşam ben size hitap ederken mütecaviz, Kore’de yeni bir muvaffakiyet kazandı. Bu vakayı saklamaya veya tevile çalış-mamalıyız. Bundan hür dünyanın tecavüze karşı cevabından tazelenmiş cesaret ve iman almalıyız. Hür milletlerin Kore'de giriştikleri hareket haklıdır ve dünyadaki bütün insanlar bunu biliyorlar. Geçici gerilemeler ne olursa olsun neticede adalet mutlaka muzaffer olacaktır.
Sizinle konuştuğum bütün bu şeylerden dolayıdır ki, yarın sabah fevkalâde ahval ilân eden bir beyanname yayınlıyacağım.
Bu beyanname bütün vatandaşların şahsî menfaatlerini mem leket menfaati uğruna terket-melerini talep edecektir. Bütün enerjimiz bizi bekliyen vazifelere hasrolunmahdırlar.
Hiç bir millet bizim şu andaki mesuliyetimiz kadar ağır bir mesuliyet altında kalmamıştır. Hür dünyanın lideri olduğumuzu hatırlamalıyız. Sulhü tek başımıza değil fakat diğer hür milletlerle ve dünyanın her tarafındaki hürriyet seven kadın ve erkeklerle birleşerek elde edebileceğimizi anlamalıyız.
Hedefimizin harp değil olduğunu hahrlamalıyız. dünyada ismimiz devletlerarası adalet ve kanun ve nizam esaslarına dayanan bir dünya timsalidir. Şöhretimizi bozmamalıyız. Anlaşmazlıkları müzakere etmeye hazırız, fakat mütecaviz mevkiine geçmek istemiyoruz. Yahşhrıcılık şerri sulha götüren yol değildir.
Amerikan milleti tehlikeyi dai, ma cesaret ve azimle karşılamıştır. Şimdiden bunun böyle olacağından eminim ve Allahın da yardımı ile hürriyetimizi müdafaa edeceğiz.
Truman kararı
imzaladı
(Baş tarafı 1 incide) nin teşekkülüne ve bu teşkilâtın başkanlığına «General Electric» şirketinin eski müdürü Charles Vilson'un tayinine dair kararı da imzalamıştır.
Bu teşkilât, istihsal, savunma ihtiyaçlarının ve insan gücünün tesbitiyle münakalât işleri dahil olmak üzere bütün seferberlik faaliyetini koordine e-decek ve Wilson doğrudan doğruya Başkan Truman’a karşı mesul olacaktır.
Diğer taraftan hükümet de ücretlerin arttırılmasını önliye-cek kontrol tedbirlerini hazırlamıştır.
Fevkalâde hal ilânından son-
ra, Amerika her an seferber hale gelebilecek bir durumda bulunmaktadır. Esasen askerî seferberlik faaliyeti günden gü ne hızlanmaktadır. Bu kararın
ilânından önce iki millî muha-
fız tümeni hizmete çağırılmıştı.
Bu tümenler 16 ocakta silâh al-
tında bulunacaktır. Bu hareket silâhlı kuvvetler mevcudunu
şulh
İstanbuldan bir
3.500.000 e çıkarmak üzere başlanmış bulunan faaliyetin ilk safhasıdır.
Seferberlik Bürosunun selâhiyetleri Vaşington, 16 a.a. (Reuter) — Yeni Seferberlik Bürosunun t-
kinci Dünya Harbinde çalışan herhangi bir bürodan daha geniş bir şekilde endüstri üzerinde bir otoriteye sahip olacağı sanılmaktadır.
İmalâtı kontrol programı, tahsisat, sivil ihtiyaçların istih-salâtına konacak tahditler ve istifçilikle mücadele hususlarına tamamen Charles Wilson bakacaktır.
Bunlara ilâveten madenlerin, petrol, iaşe ve çiftlik âletleriyle demiryolu ve motörlü nakil vasıtalarının kontrolü Wilsonun selâhiyeti dahilinde olacaktır.
Büronun Başkanı Charles Wilson, General Elektrik kumpanyasındaki senelik 175.000 dolarlık işini bırakıp, 22.500 dolarlık hükümet işini almaktadır.
Muhaliflere göre geç bile
VVashington, 16 a.u. (Afp) — Başfkah Tıuman'ın nutku Parla-ınent’o'çevrelerinde iyi karşılanmış olmakla beraber çoğunluğu
Cumhuriyetçilere aid umumî kanaat Truman’ın top yekûn sefer-ı herlik yoluna gitmekte, lâzım geldiği kadar çabuk davranmadığı merkezindedir.
Cumhuriyetçi Ayan üyesi VVillianı Langeıe'e göre Baş -kan çok geç kalmıştır, bugün ilân ettiği tedbirleri 2 yıl önce alması gerekti.
Ayandan Cumhuriyetçi Levc-rott Altojıstall, Birleşik Ameri-
ka ordusu
mevcudunun arttırıl-
mektup geldi
(Baştarafı 3 üncü sayfada) zin partinizi tekrar iktidara mı getirecekler?...
Bir de «çur çur» muhalifler var. Bunların da ellerinden bir şey gelemediği için, dov-let Bakanına İlcide birde dil uzatıyorlar. Lâkin ne kadar uzatmağa yekenseler dilleri o kata kabil değil ulaşamaz. Boşuna zahmet onlarınkisi...

Ne ise, ne! Politikayı şimdilik bir yana bırakalım... Galatasaray Lisesi, Behçet Gü-cer emekliye aynlalıdanberi hâlâ bir müdür bekliyor. İki ayrı binada bin beşyüze yakın talebe, öğretmen, belletici ve müstahdem barındıran Türkiyenin bu en büyük orta öğretim müeszesesinin uzun zaman başsız kalması doğru olamıyacağına göre Eğitim Bakanlığının, yüze yaklaştığı rivayet edilen talipler arasından ve yahut da dışından bir münasibini seçip bir an evvel tayin etmesini bilhassa talebe velileri istiyorlar.
Bu meselenin yılbaşı tatilini müteakip ikinci sömestr başında mutlaka halledilmiş bulunması -oranın eski bir öğretmeni sıfatı ile söylüyorum- çok muvafık olacaktır.

Yılbaşı dedim de.. Bu defa-ki şenlikler, eski senelerdeki kadar parlak olmıyacağa benziyor. Bin dokuz yüz ellinin ölümüne ve elli birin doğumuna şunun şurasında onbeş gün bile kalmamışken ortalıkta hazırlık namına bir şeyler yok. Sözüm ona eğlenco yerleri eskiden, yılbaşına bir ay kala temizlik yapar, süslenir, Noel ve yılbaşı geceleri için hususi tarifeler tertip e-der, gazetelere cazib ilânlar verir, masalarını kiralardı. Bu yıl henüz hiçbiri harekete geçmiş değil.
Beyoğlu dükkânlarının ca-mekânlannda hediyelik eşya da pek az ve bunların ekserisi ateş pahasına. Tabii, alanlar bulunuyordur ama halk, çoğunlukla çeşmiçerezi tercih ediyor. İsterse etmesin. İki yüz liraya bebek, yirmi beş kâğıda kıravat, bin papele kadın kol saati alacak baba-yiğiti ortalıkta pek göremiyorum. Hemen herkes: «Zevk anın mirsâdı ibretten temaşa-sındadır!» diyerek camekân-ların önüne dikilmede ve bir müddet seyrettikten sonra fakirhanesinin yolunu tutmak-
Evet: Bu sene yılbaşı sönük
geçeceğe benziyor. Para uta-
nıyormuş gibi gizleniyor. Mal beyanına davet lâfları da ba-
Çin barış taraftarı değil (Başı 1 inci sayfado
Komünist Çin delegesi bugünkü basın toplantısında şöyle demiştir:
«— Birleşik Amerika'nın i-daıî çevreleri Çin ve Kore’ye karşı mütecaviz plânlar tasarlanmaktadır. Hükümetim buna karşı şiddetli bir protestoda bulunmuştur.»
Anlaşma ümidi pek yok
Lake Success, 16 (AP) — Yetkili bir kaynağın bugün açık -ladığına göre Birleşmiş Milletlerle Komünist Çin arasındaki müzakereler fenaya doğru yol almaktadır. Fakat bu kaynak, henüz tamamen nevmidiye kapılmanın da doğru olmıyacağı-nı ilâve etmiştir.
Her ne kadar ateş kes komitesi üyeleri yaptıkları müzakereler hakkında ketum davranıyorlarsa da, dün gece telefonla Çin delegeleriyle konuştukları bilinmektedir.
Çin Heyeti Başkanı General Wu Hsiu Chuan, Genel Sekreter Trygve Lie ile 1 saat 15 dakika görüştükten sonra bu geceki basın toplantısını yap-
İngiliz delegesi Londıaya gidiyor
Lake Success, 16 (Ap) — Ingiliz delegesi Kenneth Youngeı-bugün Çin baş delegesi ile görüşmüşse de, konuşulan mevzu hakkında herhangi bir tafsilât elde edilememiştir .
Mı-. Kenneth Younger yarın uçakla Londıaya hareket edecektir.
Teklifi reddediyorlar
Lake Success, 16 (Af) — Komünist Çin’in Birleşmiş ■ Millet-leıdo bulunan baş delegesi General Wu Hsiu Chuan bugün
masını tavsiye vc bunun en kısa zamanda tahakkukkunu temenni
etmektedir.
Vişinski ne diyor?
Nevyork, 16 a.a. (Reuter) — Sovyet Dışişleri Bakanı Vişinski bugün gemiye bineceği sırada gazetecilere verdiği beyanatta «Harbin kaçınılmaz olmadığı noktasında Truman’Ia hemfikir olduğunu» söylemiş, dün akşam Truman’ın radyodaki nutkunu verdiği sırada Komünist Çin Generali Wu ve yardımcılarının ânî ziyareti sebebiyle meşgul olduğundan nut ku dinliyemediğini sözlerine i-lâve etmiştir.
Vişinski gemiye binmeden rıhtımdaki bir mağazanın ö-nünde durarak mezkûr resmî beyanatı okumuştur.
21 Devlet Dış Bakanı içtimaa çağırıldı
Wushington, 16 (Ap) — Birleşik Amerika hükümeti bugün 21 Amerikan Devleti Dış İşleri Bakanını, bütün hür dünyayı tehdit etmekte olan komünist tehlikesini gözden geçirmek üzere bir toplantıya dâvet etmiştir.
Kiralık konforlu daireler
4, 3, 2 oda, hol, kalorifersiz her konforu haiz.
Bomonti karşısı yeni açık sarı apartman 2 No. ya veya kapıcı Ali’ye müracaat. 6293
verdiği bir beyanatta Koıede ateş kes emri verilmesi için Birleşmiş Milletler kararını reddettiğini söylemiş, Koıede çarpışan komünist Çin gönüllülerine harbi en kısa bir zamanda sona erdirmelerini tavsiye edeceğini ilâve etmiştir.
zılarının zihnini bulandırıyor.
Resmî vc gayri resmî vurgun-
cular bu yıl meydana pek çık-mıyacak, kendilerini teşhir
etmiyecekler. Bakara, poker partileri evlerde, kulüplerde
çevrilecek.
Onlar o türlü eğlene dursunlar, sokak adamı da o gece bir «Fahrettin Kerim» ile
beraber iki çeşit de ucuz me-
ze alıp evine keyfedecek.
kapanacak ve
1951 in kendi nasibi bu. Ba-
kalım dünyaya uğur getirecek mi?

İsianbula geçen çarşamba gelen yüz elli kişilik kadınlı erkekli bir İspanyol sanatkârlar kafilesi Atlas Sinemasında
müsamereler
vererek halkı-
mızdan bir çok alkış topladı. İlk gece kendini herhalde ıt-
lağında şöyle söyleniyordu:
şüimüş olan bir ahbabım ya-
— Fena halde kırıklığım biraz da ateşim var. Başım da şiddetle ağrıyor. Ne oluyorum acaba?
— Ne olacak? dedim; İspanyol nezlesidir. Merak etme; geçer.
Hoşça kalın, okuyucularım! Ercüment Ekrem TALU
Sağlık Bakanı Trakyaya gitti
İstanbul, 16 a.a. — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakan. Dr. Ekrem Hayrı Dstündağ beraberinde İl Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı olduğu halde bu sabah kara yolu ile Edirne’ye hareket etmiştir,
Bakan Edirne'de tetkiklerde
bulunacak ve muhtemel

yarın akşam şehrimize dönecektir.
Sanata Edebiyat
Türhiyede Güzel Sanatlar :
-Mimarlığımız-
Prof. Remzi Oğuz ARIK
Yeni Eserler
Kurban bıçağı
Yazan: İlhan TARUS
Yeni neslin tanınmış Ingiliz şairi
Louis MacNeice
ürkler nerede devlet, me-
iştir. Batılı ve' müs-Türklerin dünyadaki medeniyetlerini temsil eden Selçuklular da, OsmanlIlar diı birer mimarlıkla sanat âleminde ün almışlardır. Bütün Yakın Doğuda, Orta Avrupa’da, bilhassa Anadoluda sayısız örneklerini bulduğumuz bu müslümaıı Türk mimarlığının XIX uncu yüzyıl - i da durakladığını görmekteyiz.
Bütün Osmanlı İmparatorluğu nu araştırmasının, o doymabil-mez iştahının savaş alaııi yapan Avrupa; yalnız idare, askerlik, maarif bakımından değil; kültür ve sanat bakımından da örneğimiz olmak mevkiinde yüksel ı miştir. Kıyafetlerimizin Avrupalılaşması yanında mimarlığımızın da o diyarların zevkini taklide özendiği görülmektedir. Bu sırada Avrupa, Bıırok’dan Rokoko’ya, Ampir ve Nco-Gotik üslûbuna geçmiş; XIX uncu yüzyıl yarısında ise tam bir bıkkınlık belirmiştir. Batı dünyası, Rönesans'tan beri sürüp gelen tecrübelere arka çevirmiştir. Yeni bir şeyler bulmak için araş firmalara koyulan, mâdenlere mimarlıkta geniş yer veren bu Batı dünyası; kendini cezbeden sosyalist, hattâ anarşist ideolojileri. mimarlığında ne kadar çok aksettirir! Bütün cihanı kucaklamak isteyen bu ideolojiler karşısında mimarlık da baştanbaşa eklektiktir.
Batı Dünyasının kayıtsız şartsız fakat sadece hayranı ve taklitçisi olan memleketimizih her köşesinde, bilhassa İstanbulda bu hayran ve mukallit devrin eserlerini bu'uruz. Bir mühendis Ilaussman'ın Abdülâziz1 zamanında getirilişini ve bu zatın hazırladığı Ayasofya — Beyazıt Bulvarını gözönünc getiriniz! • Divan Yolun nda o bulvar sisteminden kalan hâtıradır!
Nûr-u Osmaniye, Lâleli, Ak-sarayda Valide Camileri; Tophanedeki Nusraliye Camii; Sultan Mahmut Türbesi; Sebili, Gülhanc Parkının karşısına kaldırılan Sebil; Dolınabahçe, Çırağan Sarayları, Beylerbeyindeki, Küçüksudaki Kasırlar; Ga-latada Osmanlı Bankası, İstanbul tarafında Düyûn-u Umumiye binası; Selimiye Kışlası, eski Tıbbiye Mektebi; Sirkeci ve Haydarpaşa Garları... XIX uncu yüzyıldan 1908 Meşrutiyetine kadar, memleketimize sel gibi akan yabancı tesirlerin, mimarlığımızda meydana getirdiği örneklerdir. Bu eserleri yapan mimarların, hattâ ustaların baştanbaşa ecnebi veya Tiirkten gayri olduğuna dikkat etmek
Milliyetçiliğimizin merhalelerinde, 1908 Meşrutiyetinin üstüne düşen vazife büyüktür. Hürriyet ve eşitlik formülünün geniş yankılar yarattığı bu yaman tecrübe devrinde, Türkiyenin başvurmadığı ideoloji yoktur. Fakat bütün bu tecrübelerin üstünde, imparatorluğu kuran öz kütlenin kendine gelişi yükselmektedir.
Mimarlığımız, ideoloji alanındaki bu üst vasfı hemcp aksettirir. İçinde yaşanılan ve tepeden tırnağa mağlûbiyet, şaşkınlık, küçülme, gerileme olan bu devrede, tek teselli: Geçmişteki büyüklüğümüzdür. Gittikçe büyüyen bir tarihçi kütlesi, milletimizin geçişi üstüne eğilmiş görülmektedir. Fikir adamları, fikir mürşitleri, bilhassa tarihi
bilgilere, tarihî görüşe dayanarak cemiyetimize tutulacak yolu göstermektedir.
Mimarlığımız da bu tarihî görüşü benimsemiştir. Meşrutiyet devrinin, hattâ Cumhuriyetin ilk safhasının mimarlığına hükmeden karakter: Tarihimizin klâsik örneklerine uygun eserler vermek hasretidir.
Güzel sanatlar tarihimize «Archaîsant» safha diye geçecek olan bu hasretin İstanbulda, Ankarada beğenilen eserleri var dır. Mimar Kemaleddin, Mimar Vedat Beylerin başlıca öncüsü olduğu Archaîsant üslûptan, bize İstanbulda Yeni I’ostahane, Vakıf Hanları, vapur iskelelerindeki zarif yapılar; «Hürriyeti Ebediye» deki (Şehitler âbidesi) ; Ankarada, Hariciye Vekâleti, Ziraat Bankası, İnhisarlar Müdürlüğü, eski Meclis Binası, Türkocağı, Etnografya Müzesi, İş Bankası kalmıştır.
Bu Archaîsant üslûbun zaferi, milliyetçi bir görüşe, geçmişin üstünlüğü inanışına dayanıyordu. Onun gelişememesinin hikmeti de yine bu görüş, bu inanış olmuştur. Geçmişe hasret ve saygı; onun bugünkü hayatımızda tâdilsiz, hemen hemen olduğu gibi taklid edilmesine yol açmıştı. Bir yandan Avru-pnnın. Amerikanın en son hayat anlayışına uymayı inkılâpçılığın şartı bilen; öte yandan, en muh teşenı mimarlık şaheserlerimizin yok olmasını kayıtsızlıkla kar-şılıyacak kadar eski hayatından, medeniyetinden soğutulup şüphe ettirilen, hattâ tiksindirilen bir memlekette; eski mimarlık eserlerini olduğu gibi taklidin, çıkar yol olmadığı meydandadır. Bundan başka, 150 yıldır mimarlık bilgisi, mimarlık tekniği, ustalığı tamanıiyle kaybolmuş bir memleketin; Sinanların, Hayrcddinlcrin, Havutların, Dal gıç Ahmet Çavuşların, Mehmet, Haşan, Kasım Ağaların eserlerini lamamiyle anlayıp devam ettirebilmesi de zordu. Bu anlama, devam ettirebilme ancak mimarlık öğretimi, bu öğretimin tatbiki, mekteplerinde, üniversitesinde şerefli yer almış bir memlekette mümkün olurdu. Halbuki, Türkiyemizde Türk sanat tarihi bugün bile asıl yerini almış değildir.
ları, ihtirasları ile saran hayat, herkesin gözünü Batıya çevirmiştir. Batıda ise, Birinci Dünya Harbinden sonraki zevk ve teknik kasırgaları hüküm sürmektedir. Bu kasırgaların altından Almanya ve Rusyanın öncülüğünü yaptığı bir mimarlık belirmektedir: Düz çizgilerin,
büyük, ağır dörtköşe blokların, ışığın, sade ve boz renginin, çimento ve demir saltanatının pençesine aldığı bu mimarlık; millî sınırlarımızı çevreleyen, İktisadî münasebetlerimizi, tahsil hayatımızı câzibesine takan bu diyarlarda sonsuz denecek yapılar yaptırmıştır.
İtiraf edelim ki bu çalışmalar, o totaliter diyarlarda birer .Mimarî» ye, birer üslûba varabil-miştir. Muhterem Bruno Taut'un dediği gibi, Avrupanın bu memleketlerinde, güzel unsurunu doğuran yeni bediî cehdin gayesi proportion sayesinde eserler; sadece tekniğe, konstrüksiyona sahip yapılar olmaktan kurtulup bir üslûba erişmişlerdir.
Halbuki bizim o zamanki koyu imar hareketlerimiz, sadece tekniği, konstrüksiyonu, fonksiyonu olan alelade yapılardan ileri gidememiştir.
Yapı ve imar ihtiyacının dayanılmaz bir şiddette bulunuşu karşısında mimar, usta, işçi yok luğu ayrı bir felâket olmuştur: Balkanların, Macaristanın, Dalyanın ne kadar işsiz ustası, işçisi varsa yurdumuza üşüşmüş-tür. Hiç bir şeyi birbirine ben-zemiyen bu sanat ırgatlarından; pek acele, pek ucuz, pek bol yap malarından başka şey istenmiş-midir? Bu yüzden de, yeni An-karayı, zevksiz, tenasüpsüz, üs-lûpsuz, ayni zamanda çürük binlerle apartman doldurmuştur.
Hikayeci arkadaşımız İlhan Tarus'un en kuvvetli hikâyelerini bir araya ioplıyan (Apartman) adlı kitap, son günlerde çıkmıştır. Sanat muhitlerinde büyük bir alâka ioplıyan ve

hayaiımııın en
ziyade
ilgiye doğcr noktalarına keskin vuruşlar yapan bu kitaptan
seçtiğimiz (Kurban Bıçağı) ad-
lı hikâyeyi aşağıda okuyucula-
rımıza sunuyoruz:
Odacı Veli ile karısı bahçeye bakan odada, hamal Veysel’le karısı onun yanındaki odada yatarlar. İki taraflı sokak üstü odalarda biz yatarız. Yâni kocamla ben, kızkardeşimle Osman. Bahçenin etrafını çeviren odalarda çok insan yatar, ne bileyim ben... Şimdi isimlerini değil ya, sayılarını sorarsanız, ha deyince söyliyemem. Dapdaracık bir bahçe. Onun da yarısı kömürlüğe, yansı çamaşırlığa ayrılmış. Çamaşırlık dediysem, öyle gömme kazan filân değil. Taş parçalarından bir ocak, etrafı kül kömür yığılı... Bir rüzgâr esti mi, tekmili i-çerdedir. Çoluk çocuk bütün gün oralarda oynaşırlar. Erkekler işlerine savuştuktan sonra bir araya gelip çene çalarız.
Bir göz odanın işi ne olacak? Yemek derseniz akşamdan ak-
şama... Baştan yeni gelinler kalabalıktan sikilirler. -Kocalariy-
le şöyLe birkaç saatçik yalnız kalabilmek için gece -yarısından sonraki saatleri beklerler. O za-
man da gürültü, 'hırıltı eksik olmaz a... Kimisi kavga eder,
Cumhuriyet devri ğını anlayabilme
Cumhuriyet devri mimarlığını anlayabilmek için şu realiteleri bilmek lâzım:
Bir kere; Kurtuluş savaşları sırasında Türkiycnin mühim parçaları j akılmış, yıkılmıştı. Birinci dünya harbinin Doğu bölgelerimizde bıraktığı yıkıntıları da bunlara katmak gerek tir. O zaman, baştan başa yeniden kurulacak geniş bir memleketle karşı karşıyaylz.
Bundan başka; yeni devletin merkezi olan Ankara, büyük bir memur kitlesini barındırmak zorundadır. Böyle bir küçük ortaçağ beldeciğini. Cumhuriyetin anlayışına uygun merkez durumuna getirebilmek için yeni bir plân tatbik etmek gerekmektedir.
Yalnız şu iki realite bile, Milli Mücadele sonundaki Türkiyenin ne kadar çok yapı yaptırmak zorunda bulunduğunu gösterir. Ve insan, bir ara, bu kadar yapı faaliyetinin sayesinde yeni mimarlık dehâlarının, yoni bir mimarlığın doğacağını, usta ve mimar işinde Türk varlığının öıı-plâna geçeceğini bekler.
İş böyle olmamıştır.
Yeni devri binbir kollu arzu-
ECEL
Güzel söylemiş insanoğlu, güzel:
Zevki karışık, düşük, belirsiz; kaliteleri ne yüksek ne de yükseltici; varlıkları kararsız yâni bugün varsa yarın yok cinsinden bu sanat ırgatları memlekette üslûp doğmasına engel olmuşlardır.
Bu yabancı, köksüz, değersiz ırgatların engel olduğu üslûbu yaratacak akademi, fakülte, mektep ise geç kurulmuşlardır. Kurutanlar ise ananesiz, taze ve taklitçidir. Güzel Sanatlar Akademisinden başkasında Türk mimarlık tarihi ve araştırmaları yoktur. Yalnız bir hocanın şahsî koileksiyonunu meydana getiren, talebeye, halka kilitli bu mimarlık arşivciği de son akademi yangınında yanmıştır.
O halde; mipıarlığımızi beslemesi mümkün ve elzem olan tarihî kaynak yoktur. Mimarlığımız bugün yalnız Batı dünyasının eserleriyle beslenmektedir. Faydanılması kolay olan bu taklid kaynağı yüzünden, ve son 25 yıldaki halkçı hareketlerin yapma, samimiyetsiz oluşun dan, Türk mimarı ne milletinin ihtiyacına, ne coğrafyasının isteğine, şartlarına kulak asmıştır.
İstanbulda, Anadolu Demiryolu boyunda, Ankarada, Kavak-lıdercde severek gördüğümüz köşkler, evler bile bu taklid kategorisinin dışında kalamaz. Ankara Kız Sanat Enstitüsü, Sergi Binası gibi ilk plânları ve şekilleri çok hoşumuza giden Egli'-nin, Şevki’nin güzel eserleri bile ayni yabancılıktadır. Bu hususta, B. Taut'un eseri olan (Dil -Tarih - Coğrafya Fakültesi) belki tek istisnayı meydana getirir. Ne yapalım ki onu da meydana getiren bir Almandı ve zaten sonu da gelmemiştir. An-karanın en son ve pahalı yapısı olan «Opera» ise, içine düştüğümüz taklit, anlayışsızlık batağının korkunç örneğidir.
İlhan Tarus
kimisi karıyı döver. Kimisi su dökmek için avluya çıkıp kapıları tak tuk vurur. Uyku ney, hak getire... Sonra sonra alışırlar. Gece, toplantılarının erken bitmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Bu Veysel'in karısı Ümınüş de öyle değil miydi ya... Şuncacık çocuktu, geldiği zaman... Ağlar dururdu. Annesinin koltuğundan yeni ayrılmış... Kolay değil. Sonra bir açıldı, bir açıldı, yol yoldam anlamaz oldu. Söz, nasihat kâr etmez oldu. Daha haftasında kocasına helâ yolunda göz kırptı diye amele Musa’nın karısına saldırdı, saçını başını yoldu.
Eeee, hâkim bey, hepsi geçer. Hep ateşler küllenir. Demir bile pas tutuyor zamanla... Hele bir yaz günleri geldi mi, herkes yatağını alıp çıkı çıkıve-rir sundurmanın altına... Artık
«Dünya ölümlü, gün akşamlıdır.)! Ölümlü dünya, güzel;
Akşamlı gün, güzel.
Ah lâkin dostlar!
*
İki güzel arasında bir kara çalı Çipil çipil gözlü ecol.
Mehmet Necati ÖNGAY
Yapı sanatı, yâni mimarlık, cemiyetlerin seviyesini, hayat şeklini, hayat anlayışını eşsiz bir sadakatle takip eder ve aksettirir. Bu hükümde hata yoksa, bizim bugünkü mimarlığımızın aksettirdiği seviyeden, hayattan korkmamız lâzım!
sen seyret çıplak bacakları, sağa sola sarkık göğüsleri... İnsan böyle iç içe yaşadı mı, kaçı göçü kalkıyor... Fakirlik bu. Kim iki adını ötedeki şiltenin kokusunu almaz? Kim ay ışığında yan tarafına bakmaz? Göz bu... Dur '»otur dinlemez. Çabuk da alışırsınız. Kardeş hardeş geçinmenin, tatlı tatlı yaşamanın yolunu ararsınız. Başka türlüsü de yürümez. Sabaha karşı belâya lüzum olunca gündelik entariyi arayıp giyecek halin yok ya? Elbet yatak kıyafetiyle gideceksin... Bakarsın, Kara Ahmet don paça çıkar... Uçkurlar elinde... Seni görmez bile, sen de onu görmezsin... Bakmazsın... Lâkin herkes öyle mi? Elin sapık karısı sanki sabaha kadar fırsat bekler... Öteden biri kalktı da ayaklandı mı, suııki onu görmüyorınuş gibi yorganı itip söylenir:
— Öff... Bayılacağını valla-
hi... Yaprak kımıldamıyor, camin... Bu ne cenabet yer böyle...
Herif o tarafa bakar, yutkunur, ayakları birbirine dolaşır... Artık ne karı görür gözü, ne kızan... İlle de o kadın, ille de o kadın... Gene de bu kadar yıldır, böylesino vukuat çıkmamıştı. Herkes halden anlar, boş verir, geçinmeğe bakardı. Arasıra çıkan meseleler de konu komşunun elbirliği ile örtbas edilirdi. Meselâ geçen sene o Ramiz budalasının ettiği neydi öyle?.. Biz karıların değil a, sakallı erkeklerin bile yüzleri kızaıdıy-dı... Herif kalkmış, kocası nöbetçi diye yalnız yatan Güllü’-nün yatağına girmiş. Hem de evvelden haber ney vermeden... Karı bir çığlıkla uyanmış, başlamış bağırmağa.. Biz o akşam içerdeydik. Bizimki biraz hasta mıydı neydi... Bütün halk ayağa kalktı. Adam da bir rezil oldu, bir rezil oldu, sormayın... 'Jeyseleyin, Güllü’nün kocasına işi duyurmadılar. İdris'in kaynanası ile, daha bir hafta evvel kanlı bıçaklı oldukları halde, karı ağzını açıp lâf etmedi. İş de kapandı gitti...
Ya Ali'nin ettiği., kanter içinde, şehrin rıhı arşınlaya arşınlaya çıkan kerata geceleri de duramazmış. Doğru... O Pembe olacak karı tek durmaz, kuyruk sallar boyuna... Doğru ya, kız kızan içinde. Tanrının günü de bu rezalet olur mu? Hem ne cesaret dızgallı koca olacak herif de yanında... Meğerleyin Ali bir işaret çakar, karı yorganın altından sıyrılır, içerdeki odaya kaçarlarmış... Bir akşam JLengcr Ahmet dalavereyi far-ketmiş. Hemen arkalaı-nıdaıi... Hep uyandık... Neyse beyim, Dızgallı duymadı. Adamcağız günün on beş saati yoğurt satar. Öyle bir dalmış ki, sanırsın ölü toprağı serpilmiş üstüne... Akıllı başlı erkekler sus pus ettiler, Ali’nin kıçına bir tekme, karıya iki tokat... Mayna oldu mesele... Yoksa bu vukuatın o sıra çıkması işten bile değildi, ihtiyar mihtiyar ama .vaktiyle dağlarda eşkiyalık etmiş. Gözlerini bir ağarttı mı, tekmil mahalle yılardı.
Diyeceğim o değil, Veysel’in karısı da dümdüz oldu sanıyorduk. İkide bir kaçar, günlerce gelmez... Kocası bilmem hangi dağın arkasından tutar getirir. Ya bir çöpçünün, ya bir ırgadın yanından... Adam durur mu tek ? O gece biraz da rakı içliydik. Odacı Veli’ye, dairede işi biten bir efendi hediye alıvermiş. Karısı da içkiye hiç dayanamaz. Çırpındı, bağırdı, çırpındı, bağırdı, sonra bir kenara sızdı. İçimizde en ayığı gene Güllü'y-dü. İşin içinde bir orostopolluk mu sezdi nedir, erkenden kocasını alıp çekildi. Veysel de daha şişe bitmeden gerinmeğe baş ladı. Meğer maksadı varmış... Biz daha koyu uykuya varmadan, boğazlanan bir boğanın sesiyle uyandık. Ortalık zifiri karanlık... Derken sesler itişildi, kibritler çakıldı. Gözlerimiz alışınca, içki içtiğimiz odadan doğru; bir inilti, bir boğuk ses... Arkasından yarı çıplak, don gömlekli Veysel... Koltuklarının altından karnına doğru zırıl zırıl kan akıyor, İki adım attı, yüzükoyun taşların üstüne kapandı. Gidiş o gidiş... Bir de bak tık, karısı, elinde kemik saplı kurban bıçağı, gözü dönmüş, saç, baş darmadağın... Ortalık karıştı. O akıllı bildiğimiz erkekler korkularından birer yana sindiler. Gene ben... Ah ben... Karının elinden kanlı bıçağı sıyırdım. Baksana hâkim bey, u-vuçlarım hâlâ yarık. Saçlarından tutup içeri çektim. Aman Allah, o namuslu bildiğimiz Ayşe kız, kilimin üstünde çırılçıplak yatıyor. Yorganı boğazına çekmiş, belinden aşağısı açıkta, şaşkınlıktan öyle gözleri patlak patlak yerinden oynamış, dudakları titrer... Veysel'in karıyı görünce daha çok büzüklü:
— Amanın, can kurtaran yok
Bütün gün sokakla-
Son günlerde şehrimizde bulunan ve verdiği konferanslarla büyük ilgi toplıyan İngiliz şairi Louis MacNeice 1904 de İrlanda’da doğmuş. Tahsili Marlborough’le Oxford-ta. Önce şair Auden’in okulu içinde kendine isim yaprnış. Bu gruptan daha sonra ayrılarak, o zamandanberi kendi yolunda gelişegelmiştir. Yunan-cadan yaptığı tercümeler ilgiyle karşılanmış. Harp içinde ”.B.C. de çalıştığı sırada yazdığı radyofonik piyesler büyük başarı kazanmıştır. Şimdi kendisi Atinada İngiliz Enstitüsünün başındadır.
Aşpğıda tercümesini verdiğimiz şiir, İngiliz adası sâkin-lerine menfaat kavgalarını bırakıp bir kardeşlik havası içinde yaşama gereğini bir defa daha gösteren II. dünya harbi içinde yazılmıştır. Edebî gruplaşmalara çekingen davrandığı görülen Mac Neice, bu şiiriyle siyaset ve sermaye yalanlarına, kışla düzenine karşı ferdî ve İnsanî kıymetleri savunmak diye çerçeveliyebileceğiniz bütün modern İngiliz şiiri yaygın davranışı başarılı ve seçkin bir örneğini veriyor.
Biraz hoşbeşten sonra,, şaire Yunanistanı nasıl bulduğunu sordum. «Görmeğe değer yer,

ama insanı öylesine afallatıyor ki» dedi. Yunan manzarası onu
sert çıplak çizgileriyle adamakıllı sarmış. Yunan adalarını övdü durdu. «Atina aşağı yukarı asrî bir şehir» dedi. «Par-
thenon ve birkaç Bizans kilisesini bıraktımı bir' yana, yeni binalara gelip dayanıyorsunuz;
aradaki devirlerden hemen he-
men hiç bir şey kalmamış». Yelli Yunan şiiriyle ilgilenmiş şair. Bu meyanda Yunan elçiliğinden şehrimizde bulunan şair Sefeıiadesi’in adını övgüyle andı.
Türkiyeye geleli dün bir bugün iki; üstünde fikir yürütecek halde değil. Doğuya, Ana-dolunun içerlerine doğru açılmak istediğini söyledi. Türk şiirinden bir iki kötü tercümeden gayri bir şey görmemiş.
Lâf döndü dolaştı, harp sonrası İngiliz şiirine geldi. Harp öncesi İngiliz şiirinde ağır basan; fikir harcı Marx, Freud karışığı; topluluk dâvasını ön sıraya alan; bir yanda burjuva Avrupa’sının yıkılışına alkış tutarken, bir yandan halkı bir çeşit ruhî tedairden geçirmeğe ve ferd olarak onları yeni bir düzene hazırlamağı kendine iş edinmiş; dışa dönük, keskin ve belirli imajlarla konuşan Au-den ve etrafının güttüğü şiir yolu artık gözden düştü. Yerini ferdi ve onun iç hayatını şiire alan olarak seçen Sürrealist, imaj yüklü, içe dönük bir şiir çeşidi aldı.
Bu değişikliğin niçinini anlatmasını kendisinden istediğim zaman, şair, buna iki sebep gördüğünü söyledi. Brincisi: o-lağan sayabileceğimiz, edebiyat ta sık sık rastlanan, devrin tutunmuş, belli başlı okuluna karşı gösterilen tepki. İkincisi İngiliz aydınlarında harp dün-
nıu?
Diye bir çığlık attı. Kadın:
— Korkma, dedi, sen kabahatli değilsin. Benim kocam olacak o aygırı temizledim. İş de bitti gayri...
Bir kenara çöktü, beli ikiye büküldü. Yüzü neıdeyse yere değecek... Başladı ağlamağa, başladı haykırmağa... Yedi mahalle ayağa kalktı.
— Veysel'im, beni bırakıp nereye gittin... diye ciğerini, bağrını yırttı. Şaşırdık, kaldık. Veysel'i bırakıp bırakıp elin iti köpeği ile dağda bayırda dolaşan şıllık kahpe, şimdi Veysel’im, Veysel’im diye uluyor... Boş ver sen böyle işlere... Neymiş, kocasını bir kerecik Ayşe kızla yakalamışmış...
Sonra polisler geldiler, cumhur cemaat karakola götürdüler bizi... Başka bir bildiğim yoktur. İfadem doğrudur. |
Louis MacNEİCE
yasında olup bitenlerin yarattığı bir tiksinti, emniyetsizlik, kırgınlık, topluluk işlerinden yüz çevirme eğilimi. Bu eğilimin aşırı temsilcileri (Vahiy) Apocalypse okulu manifestolarla, şu fikrin davulunu çalıyor: Şiir denen olay ferdle kâinat arasında geçer. Araya karışan topluluk, ve topluluk için duyulan endişe kâle alınmamalıdır. Mac Neice şiirin keııdi vasat olarak seçtiği dil denilen, gözde şair Ts. Eliot. nesnenin bile içtimai olduğuna parmak basıyor, ve yeni Romantiklerin görüşüne yanaşmıyor. Yalnız günün İngiliz şairlerin büyüğünde küçüğünde din kurulları dışında, fakat dinî denilebilecek bir tavır ve esintinin sezilebileceğine işaret ediyor.
Lâf arasında Mac Neice İs-koçya’da mahallî ağızlarla şiir yazma modasının alıp yürüdüğünden bahsetti.
Halkın yeni şiire tavrı nedir diye soracak oldum. Harpten sonra şiir kitabı satışı çok düşmüş. Yalnız radyodaki şiir saatleri dinleyiciler arasında büyük rağbet kazanıyormuş. En
Mac Neice geçen senedenbe-ıi Faust'u İngilizceye tercümeyle uğraşıyormuş. Bir üzün şiirin tezgâhta kendini bekle, mekte olduğunu söyledi.
Bir kitapta harp içinde şairin yangın gözcülüğü ettiğini ve (Brother Fire) (Ateş Kardeş) adlı şiirini bu sırada düzdüğünü okuduğumu söyleyince: «Bu da efsane oldu çıktı» dedi. «B.B.C. de çalışırken bir iki deıa St. Paul kilisesine u-çak akını olur da bir şeyler görürüm diye çıktıydım. Bir seferinde Londra’ya yapılan a-kmların en büyüğüne rastladım; görmeğe değerdi doğrusu.» Can YÜCEL
DOĞMADAN ÖNCEKİ DUA Doğmadım ben daha; ahi anla halimden. Sıçanla karakulak ve kanemici yarasadan, yamru-ayak umacıdan sakla beni.
Doğmadım ben daha, avut beni.
Korkarım sarar bu insanoğlu duvarlarla dört bir yanımı, afyonu var uyutur beni, şeytanişi yalanı var aldatır beni, gerer mi gerer kapkara çarmıhlara, iğneli fıçıya atar beni.
Doğmadım ben daha; sular bul
Beni dizinde hoplatsın; çimen bul büyüsün diye benimçin, ağaçlar konuşsun diye benimle, gökyüzü türkü çağırsın diye bana, kuşlar ve fikrimin siperinde bir nur bana yol göstersin diye.
Doğmadım ben daha; hoş gör
Dünyanın benden doğru işleyeceği günahları, ve kendimi anlatırken söylediklerimi, kendimi düşünürken düşündük-
hoş gör benden öte hainlerin marifeti benim olan ihaneti, onların ellerinde boğazlıyacakları ömrümü, onlar bende yaşarlarken gelecek ölümümü.
Doğmadım ben daha; alıştır beni
Boyanmam gereken boyalarla gireceğim kılıklara ihtiyarlar azarlarken, memurlar tersleyince, dağlar yıkılınca üstüme, alaya alınca aşıklar, beyaz dalgalar çağırdığı zaman beni çılgınlığa, ve çağırınca beni çöl alnımın yazısına ve dilenci olmak islemezken sadakamı ve çocuklarımı bana lânei okurken.
Doğmadım ben daha; ahi anla halimden. Sakla beni insanın canavarıyla kendini Allah bilirinden.
Doğmadım ben daha; kudret ver bana
Kuvvet ver insanlığımı dondurmak istiyenlerc karşı, beni bir kör ölüm âleti, beni mir çarklıya diş, beni tek yüzlü bir nesne, beni bîr nesne haline getirmek istiyenlerc karşı, ve bütünlüğümü çarçur etmek, beni bir şeytan arabasıymışım gibi ordan oraya, beni ordan oraya savurmak, beni avuçlarında suymuşum gibi, beni dökü vermek istiyenler karşı.
Beni taş etmelerine, ahi beni döküvermelerine göz yumma olmazsa kıy canıma..
İJOrhan }Veli’rıinjH maskı
Vakitsiz ölen, şair Orhan Veli Kanık’ın Sanat Dostları Cemi-
yeti tarafından alınmış maskı
Sı [Gel gidelim
Akar su akar gider
Bir bulut
Bir bulut ki üstümüzden geçer Kapımda penceremde ölüm
Nem varsa gözlerindedir.
Günüm güneşim Yeşiller içinde baharını Kara kışını

varsa gözlerindedir
Gel gidelim o bahçelere Avuçların sıcakken
Gel gidelim o bahçelere Güneşimiz doğar Rüzgârlarımız eserken
Daldaki şu yaprak
Şu karınca şu serçe Bugün var'yarın yok Gel gidelim o bahçelere
Suat TAŞER
Kar ve kış üzerine yazılmış şiirler sayfasının hazırlıkları tamamlanmak üzeredir. Şiir göndermek istiyenlerin acele etmelerini rica ederiz.
Sayfa: 6
ZAFER
17/12/1950
BOMC İTi Gazinosu
Bugün saat 3 den itibaren Tam Kadro
Kışlık Salonunda j|e ve KARA böcekler
Fevkalâde İçkisiz Aile Matinesi
î Kiralık yazıhaneler
S Adliye Sarayı sırasında Işıklar cad. başında Vardarlı ;; inanında yeniden inşa edilmiştir. S
j Avukat, Doktor, Dişçi, Müteahhit ve terzilere elverişli i • 5 odalar kiralıktır.
* Müracaat kapıcıya ve Akran Manifatura ticarethnesine i | Tel:'12159. 0247
150 lira ücretle Elektrikçi alınacak
TÜRK HAVA KURUMUNDAN:
İsteklilerin her gün Yıldırım durağındaki As. fos. 1217?
K. lığına müracaatları. (9204) 2727
• mcnfaâhnuGâhHIiBfiliKâSlnda
1 i Bir açma b tayeyamevc u t
Hesaplarınızı arhrmâktadır.
• HcrlOTrLıra ayrı bir kura
H urtö^feı^larâk. KEŞİDEYE Girer.
Havacılık Okulu öğretmen a-daylığı kadrosu dolmuş, 1 kasımda eğitime başlanmıştır. Gerek bu kadroda gerekse Kurumun Merkez, Havacılık ve Fabrikalar kadrolarında açık yer bulunmadığı, bundan sonra açılacak yerlere de kadronun daraltılması dolayısiyle açıkta kalanların tercihan alınacağı, beyhude yere müracaat edilmemesi ilân olunur. 3033
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — Pendik Bakteriyoloji Enstitüsünde yapılacak çeşitli tesisat işleri açık eksiltmeye çıkarılmıştır:
Keşif bedeli (24590) liradır.
Eksiltme 21/12/1950 tarihinde-perşembe günü saat 15 te İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır; Mukavele, eksiltme, bayın dirlik işleri genel hususî ve fennî şartnameleri, proje keşif hü-lâsalariyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülebilir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin 1844 lira 35
kuruşulk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve 1950 yılında ticaret odasında kayıtlı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikas-alması ve yukarda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzala ması şarttır._______________________________ (8877) 2621
Bafra kaymakamlığından
5639 sayılı kanunun şümulü dışında kalıp devletin hüküm I ve tasarrufu altında bulunan Bafra balık göllerinin üç yıllık av-’anrna hakkı 45000 lira muhammen bedel üzerinden 4/12/1950 gününden itibaren 15 gün müddetle yeniden açık arttırmaya çıkarılmıştır.
1 — Muhammen bedel 45000 lira olup % 7,5 geçici teminatı 3375 liradır.
Satılık Dükkân
Maltepe Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Barksel Apt. altı pastacı dükkânı devren satılıktır. 6297
2 — Açık artırma Bafra Malmüdürlüğü odasında müteşekkil komisyon huzurunda 18/12/1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 15 de yapılacaktır.
3 — Artırmaya iştirak edecek talipler, artırma saatinden
bir saat evvel geçici teminatlarını yatırmış olmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartname Samsun, İstanbul, Ankara ve rzmir defterdarlıklariylc Bafra Malmüdürlüğünde mevcut olup
Yolculuk dolayısiyle acele satılık ev eşyası
taliplerin tetkikine âmade tutulmaktadır.
İsteklilerin belli gün ve saatte teminat makbuzlariyle bir-ikte komisyon nezdinde hazır bulunmaları lüzumu ilân olunur. (9091) 2680
Bir yatak odası takımı, port
manto, yemek masası, üç kanat-
lı bir gardrop vesaire.

günü akşama kadar satılıktır.
ADRES: Oncebeci Dilim sokak
4600 kilogram yanık möfor yağı satılacak
No. 35 A ya müracaat. 6298
Kilosuna beş kuruş muhamjıen bedel biçilen (4600) kilo gram yanık motoryağı, Etimesgut hava meydanında bulunan Türk Hava Kurumu deposunda satılacaktır. İstekliler, Merke Levazım Şubesine başvurmalıdırlar.
; r .............— ■
I Gar Gazinosu
BUGÜN SAAT 17 DE
7 BRYMANS
REVÜSÜ İŞTİRAKİYLE
Matine
ÇOCUKLAR DA GELEBİLİR
i Devlet Orman İşletmesi |
Direk ve tomruk istihsal, taşıma ve istif işi
Devlet Orman İşletmesi Karasu Müdürlüğünden:
1 — işletmemizin Çamdağ bölgesinde 3 grup halinde dikili damgası yapılan bölme ve havzalardaki kayın ve kavak ağaç lan.
a — 9200 adede denk 855 metreküp kayın maden direkli! ağacının kesim, tomruklama ve Kocaali sahil istif yerine taşı ma ve istif işi.
b — 10800 adede denk 975 metreküp kayın maden direklil ağacın kesim, tomruklama, Kuyumcullu sahil istif yerine taşı na ve istif işi.
c — 462 adede denk 150 metreküp Kavak ağacının kesim tomruklama, Kuyumcullu sahil deposuna taşıma ve istif işi ay rı ayrı iiç parti halinde açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Açık eksiltme 4/1/1951 tarihine rastlıyan perşembe gü nü saat 15 te Devlet Orman İşletmesi Karasu Müdürlüğünd) toplanacak Komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Maden direklerinin istihsal, nakil ve istif işinin mu hnnımen bedeli (27), kavak tomruklarınki (32) liradır.
4 — Muvakkat teminat yüzde 7.5 hesabiyle (855) metre küplük birinci grup için (1732) lira, (975) metreküplük ikine grup için (1974) lira (38) kuruş, (150) metreküp üçüncü grup kn vak tomruğu için (360) liradır.
5 — Açık eksiltme şartnamesi Ankara’da Orman Genel Mi' diirliiğünde, İstanbul, İzmit, Adapazar ve Kandıra işletme Mü düdükleriyle işletmemiz merkezinde görülebilir.
(i — isteklilerin muayyen gün ve 'saatte kanunî belgeleriy İp birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (9196) 2710
Çam tomruğu satış ilânı
Devlet Orman İşletmesi Niksar Müdürlüğünden:
1 — İşletmemize bağlı Niksar merkezi Ilıcakdere istif yerinde mevcut 141 adede denk 45.446 metreküp 30 santim ve da ha yukarı kuturda olmak üzere kalın tomruk, 191 adede denk 53.640 metreküp 30 santim kutrundan aşağı olmak üzere ince tomruk ki ceman 332 adede denk 84.086 metreküp çam tom ruğu 11/12/1950 tarihinden itibaren 10 gün müddetle ve açık artırma suretiyle iki parti halinde satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküp kalın kuturlu tomruğun muhammer
bedeli 35, ince kuturlu tomruğun 31 liradır.
3 — Artırma 22/12/1950 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15 de Niksar Devlet Orman işletmesi Müdürlüğü binasındn
yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 209 lira 14 kuruştur.
5 — Şartname Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, An kara, Sivas. Tokat. Samsun Devlet Orman işletmeleri Müdür lüğünde, Çamiçi, Erbaa, Taşova Orman Bölge Şefliklerindi görülebilir.
İsteklilerin muayyen gün ve saatte işletme Merkezindek Satış Komisyonuna müracaatları ilân olunur. (9074) 268)
Devlet Orman İşletmesi Karabük Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Yenice bölgesi ormanlarından 1950 v lında istihsal edilerek Uzunkum istif yerine nakil ve istif olu nan 211 adede denk 221.801 M3 30 kuturdan yukarı çam tom rukları 13/12/1950 tarihinden itibaren 17 gün müddetle bir parti halinde ve açık artırma suretile satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık artırma 30/12/1950 tarihine raslayan cumartes günü saat 10 da Karabük İşletme Müdürlüğü binasında top lanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün muhammen bedeli 64.95 liradır.
% 7,5 hesabiyle 1080.45 lira geçici teminat alınır
3 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdür lüğünde Bartın, Gerede, Devrek, İstanbul işletmeleriyle İşlet incinizde ve Yenice Bölge Şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaat
lan. (9238) — 273''
Devlet Orman İşletmesi Bartın Müdürlüğünden:
1 — Ulupınar istif yerinde mevcut üç partide 326.835 M3 köknar kerestesi 5/12/1950 tarihinden itibaren 15 gün müddet le metreküpü 108 liradan açık arttırmaya çıkarılmıştır.
2 — Arttırma 21/12/1950 perşembe günü saat 15 te, Ulus Bölge Şefliği binasında icra edilecektir.
3 — Her parti için yüzde 7.5 hesabı ile geçici teminat alına çaktır.
4 — Şartname Ankara’da Orman Genel Müdürlüğünde, Ka Fabük, Devrek, İstanbul İşletmeleri ile İşletmemizde, Ulus, Ulumlar bölge şefliklerinde görülebilir.
5 — isteklilerin muayyen gün ve saatte ilk teminat belgele
•i ile birlikte satış komisyonuna müracaatları. 9146—2697
Bebe, Küçük, Büyüklere
En güzel senebaşı hediyesi
Adalet Battaniye
sidir etikete dikkat
VE-OOLGUN! PARA-İKRAMİYELERİ
TÜRKİYE İt BANKASI
■ w
Gümrük Muhafaza Genel
Komutanlığından
Gümrük Muhafaza teşkilâtına 15 lira maaşlı erkek muhafaza memuru alınacaktır.
Müsabaka imtihanı 9 şubat 1950 cuma günü saat (9) da yapılacaktır.
Aşağıda yazılı şartları haiz olanların müsabakanın yapılacağı günden evvel nüfus kâğıtları, iki tane belgelik fotoğraf, okul şahadetnamesi ve dilekçelerile Ankara’da Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığına ve İstanbul’da Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğüne başvurmaları,
A) Memurlar Kanununun 4. maddesinde yazılı şartları haiz
bulunmak,
B) ~
C)
D) E _
ılıkları taktirde 20 liralık kadre maaşla tayinleri yapılacaktır.
Orta okul mezunu olmak,
30 yaşından yukarı bulunmamak,
Boyu 1,64 den aşağı olmamak,
Lise mezunları müsabaka imtihanına iştirak edip kazan-bulunmaması dolayısile 15 lira (900G) — 2664
Bursa Kaplıcaları Türk Anonim Şirketinden
Bursa’daki Çelik Palas oteli eski ve yeni binaları umumî banyo binası ile birlikte uzun müddetle kiraya verilecektir.
Eski binada 39 yatağı ihtiva eden banyolu 24 oda ile 16 yatağı ihtiva eden banyosuz 8 oda mevcuttur. Odalar ve 70 kişilik yemek salonu tamamen mefruş olup işler bir haldedir.
Umumî banyo binasında Bursa kaplıcalarının en geniş havuzu ve 6 adet hususî banyo odası vardır.
Yeni binada içinde soğuk ve madenî sıcak su bulunan ban yolu 57, duşlu 24, banyosuz 12 olmak üzere ceman 93 oda mevcuttur. 300 kişilik yemek salonu, ayrıca hususî ziyafet, oyun vr ıturma salonları, 200 kişilik merasim salonu, pastahane ve bar salonu, işler bir halde modern mutfak, soğuk hava tesisatı, asan sör ve kaloriferi vardır.
Yeni binanın tefrişi ve noksanlarının kiracı tarafından ik mali kaydiyle eski bina ve umumî banyo binası ile birlikte mukaveleye bağlanacak olan bu kira işine talip olanların, şartların ihtiva eden yazılı tekliflerini en geç 8/1/1951 tarihine kadar Bursa’da Şirket Yönetim Kurulu Başkanlığına tevdi etmeleri1 ilân olunur. (9160) 2706
Kiralık
Yenişehir Su Deposu altında Deliler Tepesi No. 33 de müstakil, elektrikli iki oda ve bir mutbak. İçindekilere müracaat. (6284) ■
D. P. ANAFARTALAR OCAĞINDAN:
1250 yılı kongresi 18.1.1950 Pazartesi saat 19.30 da Vakıflar iş Hanındaki 323 No. lu odasında yapılacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
D. P. Anafarialar Ocağı.
Satılık ev
İller Kooperatifi mahallesinde iki kaili, beş oda, iki hol, bodrumu olan ev sahlkhr. Anahtar, Kooperatif mutemedi B. Şeref ile Emlâkcı B. İsmail Gök-oek’te. Şartlar için Tel: 23775.
GTERNfi
otomatik taoli
CTERNH
Saatler, Türkiye M«me,s.l.
FEHİM AKAY
Tel: İstanbul: 28523. 6244
17/12/1950
ZAFER
Sayfa: 7
BÜYÜK Mağazanın
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini ____ _ ________ Mutlaka görünür
Anafartalar Adliye Sarayı, yeni mağaralar karşın No. 300 — Tel: 15149 — Hikmet Ünal ve Ortağı Kollekiif Şirketi Ankara Şubesi
BÜYÜK
Taksitle Satış Başladı
Subay ve Memurlara Kolaylık
Adres: 1 ' ' -- ------------
BÜYÜK Mağazanın \ BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş i
;ve yerli kostümlükleri müşterilerini memnun edecek vasıftadır}
Garantili elbiso diklir
"M*/»*-*»
|
Meşhur Alman Mamulatı
VEKA Markalı Radyoları Gelmişti
r
Mağazamızda yapılacak umumî tadilât ve tevsiat münasebetiyle
Görülmemiş UCUZLUK devam ediyor
Yeni fiyatlarımızı sunuyoruz
Pamuklular
li. K.
İpekli kumaşlar | Yünlü kumaşlar
II. K.
(u,
Kadife Emprime
Kadife düz en V
Keter
keten (En 220'
Tnbralkolcır
1971
6
10.—
5,50
7.10
16,50
2.90
2,—
Ilpek Kadife Avrupa
Ipekis amaroza
Yeni desen sambalar 9
Ağır Mongol
Empıime jorjet
İpek birman
İpek Krepsaten
En son moda fantazi i-pek kadife
Ayrıca UCUZ
20,—
12.50
9 . 13,—
5.75
6.50
375
4.90
4.50
7.50
Ingiliz ipliği mantoluk Ingiliz ipliği mantoluk Mantoluk fantazi F'onsız mantoluklar fıunsız robluklar I Ipekis robluklar Medyana robluklar l'anlazi robluklar
( Mclo robluk (En 130)
19,—
parça sergisini görünüz
Yollar 4. Bölge Müdürlüğünden
M-rkez Atsly---i Müdürlüğünden
1 — 6 adet 48800 Kcal/lı ve 9 adet 32500 Kcal/h lık hava ısıdıcısı ile 15 adet bu ısıdıcılara ait şamandıralı termostatik kondansatör kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır.

2 — İhale 28/12/1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 te Ankarada Sarıkışla karşısı Karayolları Genel Müdürlüğü Merkez Atelyesi Müdürlüğü satmalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Hepsinin muhammen bedeli 12060 lira olup geçic teminatı da 904 lira 50 kuruştur.
4 — Bu işe ait hususî ve fennî şartnameler tatil günleri hariç her gün atölye müdürlüğünde görülebilir.

5 — Teklif mektupları en gec ihale günü saat 14 e kadar makbuz mukabilinde satınaîma komisyonuna teslim edilmiş olmalıdır.
6 — Postada gecikmeler nazarı itibare almmıyacaktır.
7 — Müdürlüğümüz 2490 şayılı kanuna tabi olmadığından
ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (9156) — 2708
Tüccar, yazıhane ve esnafın nazarı dikkatine
Senenin hitam bulması ile önümüzdeki sene için bu } ay içinde tasdik ettirilmesi icabeden ticarî defterlerimiz ' bol çeşitli ve ucuzdur. (
Bu meyanda büro malzemelerimizin de eksiksiz oldu- ( ğunu sayın müşterilerimize arzederiz. (
Bir defa görmek menfaatiniz icabıdır. (
M. NACİ AKSEKİ HİLÂL KIRTASİYE MAĞAZASI (
Anafartalar Caddesi No. 324. (Çocuk Sarayı Sus Si- ( neması yanı). Tel: 13266. 6217 |
Ll- K.
K J
7,40
10 - 11.75
6,50
mikta
Hereke
Ankara Palas
Yılbaşı gecesi için
Masa kaydına haşlanmıştır
Erkek kumaşları
7 İKRAMİYE Z adedi ' i
p ı ———----k
İKRAMİYE İKRAMİYE^
miktarı tutarı )
Palloluklor Fantazi
Ip^lcışı - Yumşfi
Bankolar caddesi No- 23'25 Tel: 12180
SÜMERBANK
Tasarruf Mevduatı
1951 Yılı İkramiyesi
4 KEŞİDEDE
100.000 Liradır
îlk çekilişi: 31 Ocak 1951
1
1
1
4
4
lunan bu
Adet
10.000,— 2.000,— 1.000,— 500,— 250,—
lira
liralık Hereke halis-lira
50 - 100 litalık muhtelif para ikramiyeleri b-ı keşideye katılmak için,
31 Aralık 1950 ye kadar
Bankamızda 100 liralık bir hesap açtırmak kâfidir. Her 100 liraya ayrı bir kur’a numarası verilir.
t-
Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs işletmesi Müessesesinden
1 — Maaşlı ve yevmiyeli kadrolarımızda münhal yer
kalmadığından bundan böyle taliplerin müracaatları kabul edilin iyecektir.
2 — Biletçi ve şoförlük için verilen dilekçeler ihtiyaç hasıl oldukça nazara alınarak bunların sahipleri mektupla çağırılmak suretiyle imtihana tâbi tutulmakta ve imtihanı kazananların tayinleri yapılmaktadır.
Parisin En Büyük
Terzilerinin bu ay diktikleri Tuvaletlik ve Apremidi Elbiseliklerini Uçakla Sayın Müşterilerine yetiştirmekle bahtiyarlık duyar
Lilkü Manifatura Mağazası
Anafartalar Cad. No. 180 — Telefon: 15186. (6250)
Şoförlük ehliyeti almak istiyenler'n
Aylardanberi beklenen
Otomobil
Kılabil yeniliklerle ikinci çıkmıshr.
Yayınlayan: ANKARA SOFOR OKULU Diğer kitaplarımız: Direksiyondan Öğütler; Şoförün Yol Kitabı; Harta!» Ankara Rehberi; Ankara Semt Kitabı.
Ankarada: Akba, Berkalp, Çankaya. Istanbulda İnkılâp Kilabevlerinden oraymız.
500.000 200.000 100.000 50.000 30.000 20.000 10.000
5:000 '41000 3:000 — 2.0001.000.000
HOOO 1.000.000 100 500.000 ‘40 400.000 20 1.000.000 _________ 102.000.000 50ttza54ak4.000 216.000 2o°%y$f54Mhil'.OOO 54,000 \267J07 Io;piam |0j00.000|

200.000
BESLER
Bisküvi ve Çikolatalarını tecrübe edenler üstün nefasetini mutlaka tasdik ederler
Halk Pasta salon ve diğer pasta ve şekercilerle büyük bakkaliyelerden ısrarla Be Sİ Of mamullerini arayınız.
Toptan ve perakende arsa satısı
Baraj asfaltı üzerindeki AYDINLIK EVLER mahalles arkasında imarca parsellenmiş saha dahilinde 250 - 560 M arasında muhtelif büyükülükte 300 kadar müstakil parsel ko operatilfere vc şahıslara toptan veya perakende olarak ehveı fiyatla satılıktır.
Müracaat yeri: İtfaiye Meydanı İller Bankası arkasında ANADOLU GARAJI yazıhanesi. Tel: 15349 ve 10082 625-!
BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN . ılının eh muazzam filmi Metro - Goldwyn’i Şaheseri AL,EXANDRE DUMAS’nın ölmez
Üç Silâhşörler
«The Tlıree Musketeers» (Tamamen Renkli)
»Baş Rollerde: LANA TURNER — GENE KELLY — JUNE
| ALLYSON — VAN HEFLİN — ANGELA LANSBURY
I DİKKAT: 9.45 — 12 Ucuz Matine.
3 Seanslar: 14 — 16.15 — 18.30 — 21.15.
] Tel: Gişe: 15031. Müd.: 24075.
j NOT: Gördüğü rağbot üzerine Üç Silâhşörler bir J hafta daha gösterilecektir.
Açık el silime il nı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — İstanbul Çinili köşk anarımı açık eksiltmeye çıkarılmıştır
Keşif bedeli (17861) lira (36) kuruştur.
Eksiltme 4/1/1951 tarihinde perşembe günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 __ Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayın-
dırlık işleri genel hususî ve fenni şartnameleri, proje, keşif hü-lâsasiyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 _ .Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin 1339 lira 60
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ihraz etmesi ve 1950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğu belgeyi hâmil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3), gün evvel vilâyet makamına mücaaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme-şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine d£ir imzalama-(, şarttır. (16882) (9042) 2684
Çok kıymet'i a-’.-alar ’ atı ı tı
Bankalar Caddesi üzerinde ve Opera Meydanında Genç-' lik Parkı methali karşısında: Banka, otel, tiyatro, gazino gibi büyük bina inşaatına elverişli geniş arsalar satılıktır.
Müracaat yeri: İtfaiye Meydanı İller Bankası arkasında , ANADOLU GARAJI yazıhanesi. Tel: 15349 ve 10082 6254
Radyo
PHILIPS
salonumuzu ge-
ziniz. Yenilikler ve ne$e
saçan 195) modellerini
görünüz.
ORTAÇ
PİKAP
Möbleli ve möblesiz. Fiyalla-nmı.~ uygundur. Yeni model Paillard pikaplar, süse olarak sahsa arzedilmlsllr. Tel. 11135
hararetle tavsiye ederiz
ORTAÇ
Çamaşır makineleri ve son sis-
Satışınız arttırınız, gözlerinizi bozmayınız
Floresante
lâmbe I ;rı ampul fiyatı kadar ucuza sahsa arzettiğimizi müjdeleriz.
ORTAÇ
Z.nafarkılar Caddesi No. 224 |
Sayfa: 8
Z A F F R
17/12/1950
|Ordu Karması - Beşiktaş
3 3
Ankara Gücü muhacimleri Dcmirspor kale i önünde
Beşiktaşlılar mağlûbiyetten zor kurtuldular
Ordu takımı bir ara 3 - 1 galip vaziyete geçti fakat bu üstünlüğü devam ettiremedi
Beşiktaş - Gençler maçı bugün
Futbol çalışma
tarzı bozuktur
Futbolde ileri hamleler kaydı için nazarî bilg’ye ziyadesile ihtiyacımız vardır. Aksi halde boş yere çabalarız
Okullar
arası
eskrim
birinciliği
Memlekci/mizde ilk defa olmak üzere okullarara -sı Türkiye eskrim (Flöre) birinciliği İstanbul'da 23 ve 24 aralık tarihlerinde yapılacaktır.
Eskrim Federasyonunun 1950 faaliyet programı gereğince yapılacak olan bu müsabakalara, henüz okula devam etmekte olan tecrübesiz eskrimciler iştirak edeceklerdir.
Eskrim Federasyonu, geçen senenin sonlarına doğru İtalya’dan bir antrenör getirtmiş ve bu antrenöre Ankara vc İstanbul bölgelerinde yeni eskrimciler mişti. Antrenörün bu müddet zarfında bu iki bölgede yaptığı çal.şmalar so- I nunda, bilhassa okullardaki gençler arasında çok istidattı eskrimciler yetişmiş vc bunların ilerisi için birer ümit kaynağı olabilecekleri tezahür .etmiştir..
Eskrim Federasyonunun bu müsabakalar hakkında-ki ikinci tebliği aşağıda-d.r: qw
B. T. Genel Müdürlüğü Eskrim Federasyonundan:
Okullararası Türkiye eskrim birincilikleri Flöre müsabakaları 23 ve 24 aralık tarihlerinde İstanbul'da Tenis - Eskrim Dağcılık Kulübünde yapılacaktır.
Müsabakalar, Milletlerarası Müsabakalar Talimatnamesi hükümleri dairesinde cereyan edecek Ve pul esası üzerinden olacaktır.
Bu müsabakalar için bölgelerde herhangi bir eleme yap Ihnyacak, müsabıklar doğrudan doğruya final müsabakalarına katılacaklardır.
Müsabakalarda vazife| alacak heyetler ayrıca ilân edilecektir.
ISpor deyince aklımıza daima bikatta güçlük çekmiyorlar, futbol geliyor. Gün geçtikçe | Futbolda ileri hamleler kay-kulüplerimiz diğer spor kolla- -
rından ziyade futbole meyledi- j iyorlar. Bu hal bütün Türkiye'- c ’de öyle, Türk sporunun beşiği ı İstanbul’da da böyledir. ı
Her yıl, İstanbul'da lig maçalarına iştirak eden takımların l • sayısı kırktan fazladır. Yine İstanbul’da bir o kadar gayri federe kuüp vardır. Bugünkü kulüplerimizin şöhreti, futbolcularımızın muvaffakiyetleri ile ölçülüdür.
Memleketimizde bu derece rağbete mazhar olan futbolumuz, maalesef kemale gelmiş bir halde değildir. Noksan ve "kusurlarımız sayilamıyacak ka-_ dar çoktur. Fakat bu cihetlerin ıslahı için ne gibi tedbirler lâzımdır, bunu henüz kestirmiş değiliz.
Bizler futbolu gelişi güzel öynahz. Hiç bir kayıt ve .şarta müteallik bilgimiz yoktur. Ken dimizi bir W. M. sistemine kaptırmış gidiyoruz. Fakat bu tarzdaki oyunu lâyıkiyle tatbik e-debiliyor muyuz? Orası şüpheli. Taktik noksanımız da bir I haylidir. Bütün bunlar, usulsüz I ve bilgisiz çalışmalarımızdan İleri gelen kusurlarımızdır.
Viyana’da 1 - 0 mağlûbiyetimizle neticelenen Türkiye - A-vusturya millî futbol maçından Gonra, bir Avusturya gazetesi şöyle diyordu:
«— Türklerin oynadığı futbol enerjiye dayanıyor. Her futbolcu olanca kuvvetini sarfederek netice almağa çalışıyor. Hattâ bazan o kadar tuhaf manzaralar oluyor ki, Türk takımının sıkıştığı anlarda, Türk futbolcularının toplu olarak telâşı, tıp kı yanan bir çiftlikte kâhyaların heyecanını andırıyor. Hü-cufrı halinde ise, topun peşinden beraberce koşmaları, yolda altın bulan bir adama hücum ediliyormuş hissini veriyor.»
Türk futbolunu bu derece iptidai bir hale sokan yine gelişi güzel çalışmamızdır.
îpgilizlerde futbol öğretimi, birtakım cMethode» larla sağlanıyor. Onlar evvelâ nazarî derslere ehemmiyet veriyorlar. Büyük şöhretleri mekteplere angaje ederek, talebelere futbolun hendesi şekillerini öğretiyorlar. Nihayet bunun bir de tatbikine sıra gelince, futbolun 1 nazariyatına vâkıf olanlar, tat-
İki maç yapmak üzere şeh-: ıize gelen Beşiktaş futbol i kimi, ilk karşılaşmasını ordu karması ile beş bini bulan b ı seyirci topluluğu önünde i mnıştır.
Takımlar aşağıdaki kadroları ile saat 14.30 da sahada yerlerini almışlardır.
Ordu Karması:
Erdoğan - Mehmet, Rıdvan -Mustafa, Necdet, Eşref - Erol, P.cfk, Recep, Fahrettin, Salim.
Beşiktaş:
Mehmet - Kemal, Vcdij - Çaçi, Kâmil, Nusret - Süleyman, Ali İhsan, Şevket, Faruk, Cihât.
I kem: Hüsamettin Böke.
Sekizinci dakikada ordu kar- : •.•■s r:dan Refik topu boş kaleye atamadı. 13 üncü dakika- i ' ı Beşiktaş forveti mühim bir | sat kaçırdı. Ordu karması ( kirveli, müdafilere nazaran is- 1 teksiz oynuyor. Maçın hareket- ;
o'masına rağmen iki taraf , •1- netice alamıyor. Ordu 'kar- i forvetinde değişiklik ya-
dedebilmemiz için nazari bilgiye ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Aksi halde, senede 52 millî _ .
maç dahi yapsak, bizi olduğu- ■ 1 . Fahrettin santrfora, Erol
muz yerden bir adım ileriye götüremez. Hele elimizdeki is- l Dcx tidatlar? Onlar da yok pahasına kaı heba olup giderler. I Fahrc
Süleyman TEKİL riktaş
ğ'ço ve Recep sağaçığa geç-:vre sonlarına doğru ordu rmrsı ağır basmıya başladı, '•rc'.tin 40 inci dakikada Beşiktaş kalecisi Mehmet’in yer-'
siz bir çıkışında boş kalan leye takımının ilk golünü attı ve böylece devre 1 — 0 sona erdi.
İkinci devrede ordu karmasında sol hafa Ayhan, sağaçığa Vasıf geçmişti. Beşiktaş dördüncü dakikada Çaçi vasıtasiy-le beraberlik golünü yaptı. Beraberlik gölünden iki dakika sonra Beşiktaş kalesi önünde I Salim’in soldan ortaladığı pu Vasıf kafa ile ikinci _______
Beşiktaş kalesine soktu. Üç dakika sonra Erol, şahsî bir a-kınla Beşiktaş kalesine yaklaştı ve topu Salim’e geçirdi. Top Salim’den Refik’e geçti ve Refik yakın mesafeden takımının 3 üncü golünü yaptı.
Vaziyet 3 — 1 ordu karması lehine.
1 Beşiktaş kaleye Ethem’i aldı. Bundan sonra Beşiktaş ağır basmaya başladı. 19 uncu dakikada Şevket Beşiktaşın ikinci golünü attı. 32 inci dakikada Kâmil’in golü ile vaziyet 3 — 3 barebere oldu. Bu arada, hakem Beşiktaşlı Faruku, bir karara itiraz ettiği için oyundan çıkardı. Maç 3 — 3 berabere sona erdi.
Beşiktaş ikinci maçını bugün Gençlcrbirli’ği ile yapacaktır.
Ordu Karması Beşiktaş maçında Beşiktaş kalecisinin bir kurtarışı

to-
Galatasaray : 1 İsveç takımı : 1
Galatasarayın gölünü penaltıdan Naci yaptı, birinci sınıf oyuncu olan İsveç kalecisi çok muvaffak bir oyun çıkardı
İstanbul, 16 (Arkadaşımız Sü-' leymân Tekil bildiriyor):
İsveç liginin 3 üncüsü Helsing-borg takımı bugün İnönü Stadında az bir seyirci önünde ilk maçım Galatasarayla yaptı ve 1 — 1 berabere kaldı.
Hakem Sulhi Garan idaresinde oynanan maçın ilk devresi Galatasarayın dağınık, fakat
canlı oyunu ile geçti. Buna mukabil İsveçliler daha muntazam ve daha bilgi i oynadılar.
İsveç takımım ı bilhassa müdafaasın.n kuvvetli olması Ga-lalasaraya düşen fırsatlardan istifade imkânını vermedi. İsveçliler ise, zaman zaman Galatasaray kalesini tehdit ettilerse de bir netice çıkmadı. Devre de golsüz bitti.
GalatasaraylI Bülent Eken’in
-B-.T • ı • 1 1 - - 1 1 •
Bülent 4 milyon liret transfer ücreti ve 450 lira aylıkla bir ikinci küme kulübüne angaje edildi, gelecek hafta Italyaya hareket ediyor
İstanbul, 15 (Hususî Muhabirimizden) — İtaiyan kulüpleri, gözlerini Türkiye'ye çevirmiş bulunuyorlar. Şükrü-den sonra, şimdi de Millî Takımımızın santı-hafı GalatasaraylI Bülent Eken İtalyanlarla yapmış olduğu bir angajman üzerine gelecek hafta Napoli'ye Jıareket ediyor. Kendisiyle konuştuğumuz Bülent Eken bize şunları söyledi:
GalatasaraylI Bülent Eken bir maçtan evvel
duğunu ispat etmiş ve atılan
17 gole mukabil, yenen 16
.— Ordu takımı ile kalyaya gittiğim zaman beni gören idareciler, bugün beni Italya-ya çağırmış bulunuyorlar. İstikbalimi futboldan teinin e-deceğim cihetle böyle bir teklifi kabul etmekte tereddüt etmedim.
no şçhrinde bulun tava ile angajmt bulunuyorum. Bu takım çen sene ikinci kümeye düşmüş, bu setıe de mutlaka bi-rinei kümeye geçmek için h
gol de, takımın geri hatlarının ne kadar zayıf olduğunu göstermiştir. Bu yüzden gerinin takviyesi mevzubahs olunca, benimle beraber ParaguaylI Lopez üzerinde durulmuş vc nihayet beni angaje etmeleri hususunda tam bir mutabakat hasıl olmuştur.
İtalya’da, benim hakkımda neşriyat başlamış bulunuyor. Bana (Ekcnt Bülent) diyen gazeteler, hakkımda oldukça stayişkâr neşriyat yapıyorlar.
Bana verilen ücrete gelince: İlk partide 4,000,000 liret transfer ücreti ve aylık olarak da 450 Türk lirası üzerinde mutabık kaldık. Bundan ayrı olarak, kendi sahamızda yaptığımız maçlardan 100 lira, yabancı sahalardaki oyunlarımızdan 150 lira da prim alacağım. Bu şartlar altında imzaladığım mukavele müddeti ise sadece üç senedir.
Tabiatiyle memleketimden ayrılacağım için üzüntü duyuyorum. Ancak yukauda da söylediğim gibi, bu bir istiklal meselesidir. Bu itibarla alkımızın beni mazur göıe-eğini ümit ederek, şimdiden (Allahaısmaladık) derim.»
İkinci devre Galatasarayın aym temposuna mukabil, İsveçliler daha güzel oynadılar.
Hakem Galatasaray aleyhine beriz bir penaltıyı vermemesinden sonra İsveç aleyhine hiç yoktan bir penaltı yaratması halkın şiddetli protestosuna sebep oldu.
Galalasarayın kazandığı penaltıyı Naci Sıkı bir vuruşla gole tahvil elti. 1 — 0 Mağlûp duruma düşen İsveçliler, daha gayretli oynamaya başladılar. Ga-latasarayın kalesi önünde kazandıkları bir firlkik atışında soliçleri vasıtasiyle beraberliği temin ettiler. Oyunun bundan sonraki k.smı tatsız denecek bir mücadele halinde geçti ve netice değişmeden maç da 1 — 1 berabere nihayetlendi.
İsveç takımında millî takım kalesini senelerdenberi işgal eden meşhur «Svensson» büyük bir kabiliyet olduğunu her fır-
satta gösterdi.
Galatasaray sahada şu kadro ile yer aldı.
Turgay, Naci, Necmi, Musa, Muzaffer, Ozcan, Hikmet, Recep (Muhtar), Gündüz, Reha, Bülent (Recep).
İsveç takımı yarın (Bugün) i-kinci karşılaşmasını Fenerbahçe ile yapacaktır.
Kız okulları arasında voleybol karşılaşması
Dün kız okulları arasında ya-p.lan voleybol karşılaşmalarında su neticeler alınmıştır:
Ulus — Anafartaları 15-0, 15-7, Kız Lisesi orta kısmı — Cebeci Ortaokulunu 15-10, 15-13, Ismet-pasa Kız Enstitüsü — Atatürk Kız Enstitüsünü 15-4, 15-13, yenmiş-lerdIr' _• •»., .,| I »»■—«.
yonunun yeni şekli
Millî futbol takımımızın son aylar içerisinde İsrail, Mist vc Fransızlarla yapf klan muhtelif karılaşmalarda alman neticeler üzerine Futbol Federasyonu üyeleri arasında ıbazı anlaşmazlıklar çıktığı malûmdur.
Bu durum
karsısında
Futbol Federasyonu Başka-
nı Ulvi Yenal'ın yaptığı yazılı bir müracaatta, arkadaşları ile teşriki mesai edemiyeceğini, Beden Ter-
biyesi Genel Müdürlüğüne
açıklam $hr. Esasen Federasyon Baskanmdan gayri diğer üyelerin vazifelerinin İstanbul'da olması, Federasyon çalışmalarım
verimli kılmamaktadır.
Bu durum karsısında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Futbol Federasyonunun yenj^en teşkilini muvafık görmüştür. Futbol Federasyonu aşağıdaki şekilde teşekkül etmiştir: Başkan: Ulvi Yenal.
Asbaskan: Sokoni Vakum Ankara Müdürü Ha-
şan Kâmil Sporel.
Üyeler: Dr. Prof. Rasİm
Adasal, Sümerbank Umum Müdürü Necmi Ataman.
Federasyon üyelerinin
tamamen Ankara’da bulu-
nan kimselerden seçilmesi, şimdiden millî takım se-
çimlerinde daha tarafsız hareket edileceği intibaını uyandırmaktadır.
Fufhol federasyonu ye-
ni üyelerinin üzerlerine al-
dıkları vazifeleri lâyıkı veçhile başaracaklarına i-
namyor ve kendilerine bu
çalışmalarında diliyoruz.

Comments (0)