Cumartesi
17 HAZİRAN 1950
Yıl : 2 — No. 412 M
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Czddeal: s
Posta Kutusu: 193 — ANKARA
Telgraf: Zafer Gezetesi Ankara
Başmuharrir tel: ....... 15619
Yan İşleri, İdare: ..... 15313
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Ezana Ait Tasarı Dün Kanunlaştı
i
; Yeni kanuna göre ezan bugün
i
«ft!
;) Son günlere kadar aleyhte hareket
Arapça da okunabilecek
I I
sözlü soru
5
?
6
ahfj toplanmıştır. Günün
üç ta meselesini, gündemd
iscj makla beraber, Arapça ezan ___
»ya leşi teşkil ediyordu. Bu itibarla, -----------------
(1
Diyanet işlerinin muhtariyeti isteniyor
Ordu milletvekili Feyzi Boz-tepe Büyük Millet Meclisi Başkanlığına mühim bir sözlü soru vermiştir. Ordu Milletvekili bu sorusunda ezcümle şöyle diyor:
1— Bugün, Başbakanlığa bağ lı olarak idare edilmekte olan Diyanet İşlerinin, tamamen müs. takıl bir hale getirilmesi muhtariyetinin kabul- ve icabeder.
2— Din müessesesinin devletle olan münasebetleri, muhtaı Üniversitemize benzer şekilde, sadece, umumî bütçe ile alâkalı malî bir mesele olarak mütalea edilmelidir.
3— Sayılan günden güne azalan hakikî din âlimlerimizin ve müstahdemlerinin, maddeten tatmini çarelerinin düşünülmesi. bugünkü şartlar altında, ancak bir devlet işidir. Memleketimizde, geçim zorlukları içinde çırpınan dar gelirli vatandaşlar mevzuunda, hademei hayrat, en az ücret alanların başında gelmektedir. En ağır şartlar altında, her mahrumiyete tahammül göstererek, mukaddes vazifelerini yapmakta devam eden bu feragatkâr ve cefakâr insanları korumak, demokrat ve lâik devletin başta gelen vazifelerinden olacaktır(Devamı Sa. 6 Sü: 5 de)
etmesine rağmen C. H. P. milletvekilleri dün Ezan TasarısınaTmuhalefeLetmediler I -s S !
olduğu telâkkisine uğraması ve bazı vatandaşların Arapça ezan okumağa teşebbüs etmeleri gibi hâdiselerle karşılaşmamız muhtemel ol- • duğu için bu bapta şevketmiş oldu- 1 ğumuz lâyihanın bugünkü ruzna-meye alınmasını ve müstacelen müzakere edilmesini yüksek tasvibinize erzediyorum..
Başbakanın alkışlarla karşılanan bu konuşmasını müteakip tasarının hemen gündeme alınarak ivedüik ve yeklikle görüşülmesi oy’a kondu ve ittifakla kabul edildi.
Söz istiyenlerin isimlerinin tesbi-tinden sonra muhalefet adına konuşacak olan Trabzon milletvekili Cemal Reşit Eyüpoğluna ilk olarak şöz verildi.
Kürsüye gelen Eyüpoğlu aynen şunları söyledi:
«— Sayın arkadaşlar, Türk Ceza Kanununun 526 inci maddesinden, ezana taallûk eden ceza hükmünün kaldırılması makjsadiyle hükümetin bugün huzurunuza getirdiği ] gazeteler ve radyo ile yayınlanması I kanun tasarısı hakkındaki C. H. P. 1 ....... ' ‘ ” ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 6 da)
Büyük Millet Meclisi dün saat 15 te. Başkan vekillerinden Fuat Hulûsi Demirellinin başkanlığında Cür.ün en mühim meselesini, gündemde bulunma-
Dr. Talât Vasfj Oz
Basın Kanunu tasarısı ile gazetecileri alakadar eden muhtelif meselelerle meşgul olmak re İstanbuldan şehrimize geien Gazeteciler Cemiyeti mümessillerinden Selim Ragıp Emeç, Bahadır Dülger, Enis Tahsin Nil ve Hayri Alpar dün sabah saat 11.30 da Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından kabul olunmuşlardır. Cumhurbaşkanı gazetecilerle samimî hasbihallerde bulunmuş ve Basın Kanunu tasarısı üzerindeki çalışmalar hakkında izahat almıştır. Bayar, vaktiyle muhalefet saflarında iken bu hususta verdikleri vaidleri gerçekleştirmek en büyük emelleri olduğunu, esasen bu dâvanın artık partiler dışında bir memleket dâvası halini aldığını söylemiştir.
Gazeteciler, Cumhurbaşkanına mesleğe ve meslekdaşlarına karşı gösterdiği yakın ve sıcak alâkadan dolayı teşekkür etmişlerdir.
daha celse açılmasına uzun zaman bulunmasına rağmen dinleyici locaları tamamen dolmuş, mühim bir ’---- ...kâfi derececje
yer olmaması yüzünden içeri girememişti. Ayrıca, her iki parti mil-I letvekilerinin hemen hemen hepsi i nin, salonda yer aldıkları görülüyordu.
Başta Başbakan Adnan Menderes olmak üzere bütün Bakanla ı
iıbt kısım vatandaş tat
«I

*s ---------
ırk da toplantıya iştirak etmiş bulunu yorlardı.
in, t. Gündeme geçilmeden önce kür-mıiy süye gelen Adnan Menderes ezan niıa' tasarısının gündeme alınarak iveli[İL dilikle görüşülmesini istedi ve şu lir.™ izahatı verdi: lif ’
i
«— Muhterem arkadaşlar, Arap-
ça ezan hakkında Demokrat Parti _____________ . ___________ ___________
Meclis Grupunca verilen kararın | neticesinde kanunî mâni kalkmış
Af Kanunu mevzuunda 3
3 Cezada tecilin


t, w
reiiî
ehemmiyeti
Mümtaz faik FENİK
ş, | ki gündür, bu sütunlarda, u-
ildir, l I ınumi af meselesi hakkında-lİB^I ® ki düşüncelerimizi izah ediyor kıra” ve affın çok genişletilmesi lâzım-tir. II geldiğine inandığımızı söylüyoruz. lâbfl«İ! Bu mütalealar karşısında bazı kimler «(l seler şöyle bir itiraz yapabilirler: ı — Peki, katilleri, ve hattâ mü-kerrerleri serbest bırakalım. Ama, öldürülenler ne olacak? Onların âhı kimin üzerinde kalacak? Bunlara yazık değil mi?. Hele mükerrer katilleri cezalarını tam çekmeden serbest bırakmak içtimai adalete uyar mı?... Devlet mallarına karşı irtikâp edilen suçlarda ceza-S* affedilirse, bundan cemiyetimi-(3 bünyesi müteessir olmaz mı?... Mademki suç işlenmiştir; suçlu, kanunlar dairesinde cezasını görmelidir.
Bir defa şunu söyliyelim ki, bizim ileri sürdüğümüz fikirlerde cezayı çekmemek asla bahis mevzuu değildir. Suçlu elbette yaptığı suçun hukuki neticelerine katlanacaktır. Ama, iki gündenberi izah ettiğimiz sebepler dolayısiyle, cezasının meselâ yarısını veyahut tesbit edilen bir nisbetini çektikten sonra -açılan yeni demokrasi devri hürmetine- bir af sistemine tâbi olmalıdır.
Bu af sistemi içinde mahkûmu, hürriyete kavuştururken onu bir defa dıjıa artık cürüm işlemiyecek bir hale sokmak ta pekâlâ kabildir. Meselâ cezasının muayyen ve mühim bir kısmını çeken bir mahkûmun geri kalan müddeti tecil edilir; ve bunun için de bir mehil konur. Eğer mahkûm tahliye edildikten sonra, bu zaman zarfında ikinci bir cürüm işleyecek olursa, o zaman yeni alacağı ceza da bu müddete eklenerek kendisi tekrar hapse tıkılır. Bunun için ikinci cür-mün de birinci cürüm cinsinden olması şart değildir. Başka bir cürüm de kendisini pekâlâ hapse sokmağa kâfi gelebilir.
Fikirlerimizi bir misalle izah edelim: Meselâ bir katil mahkûmunun
ki4
Mil •dır. I in
2e®
k j
-
ün baü| 33^'

.Bugün Ramazan
İktisadî
gelişme projeleri
Şekerdeki tenzilât
miktarı tesbit edildi
18 sene cezası vardır. Bunun 9 senesini yatmıştır. Geri kalan dokuz senesi için bir tecil kabul edilir. Ve eğer o katil mahkûmu, hürriyete tekrar kavuştuktan sonra en u-fak bir cürüm işlerse, meselâ birisiyle bir kavgada yaralama suçundan bir ay hapse mahkûm olsa, daha 9 sene bir ay yatacağını bilmelidir. Bu takdirde cürümlerinden nedamet getiren bir çok mahkûmlar, artık kuzu gibi olurlar. Hiç bir
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 5 de)
D. P. Meclis Grupu İdare Heyeti toplanıyor
Demokrat Parti Meclis Grupu İ-dare Heyetinden:
Meclis Grupu İdare Heyeti 17/C/ 950 Cumartesi günü saat 10 da toplanacaktır.
1 Bugün mübarek Ramazan’ın biri-
aHl dir. Memleketimizin yeni bir iler-: j leme hamlesine giriştiği günlere tesadüf eden bu mübarek ayın, bü-tün insanlık âlemi ile beraber mil-j letimiz için de uğurlu olmasını di-n30'J: leriz.
,le0'
Milletlerarası bankadan bir hey’et geldi
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına mensup Theodore Kauf-feld, William Nicheles, Reger Hom-deling, Rober Rommy ve Emily Olsundan müteşekkil beş kişilik grup dün şehrimize gelmiş ve garda Dev-, let Bakanlığı adına karşılanmıştır.
Hükümetimizin daveti üzerine memleketimizde ekonomi sahasında incelemelerde bulunacak olan milletlerarası İjnar ve Kalkınma Bankasının 10 kişilik heyetine dahil o-lan Amerikalı bankacılar Ankara-daki temaslarına başlamışlardır.
Bir heyet daha geliyor
Nevyork, 16 (a.a.) (Afp) — (A11 ■fc (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
Fiyatlar: tozda 30, kesmede ise 20 kuruş indiriliyor
r Hükümetin şeker fiyatlarını indirmek üzere bir müddettenberi yaptığı tetkikler sona ermiş, bütçenin şimdiki vaziyetinde fiyatlarda ne kadar tenzilât yapılabileceği tesbit edilmiştir.
Öğrendiğimize göre tenzilât miktarı toz şekerin kilosunda 30, kesmede ise 120 kuruştur. Bu vaziyete göre toz şeker perakende olarak 142, kesme ise 180 kuruşa satılacaktır.
Bu husustaki kararın tatbikine en geç önümüzdeki hafta içinde geçileceği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi şekerin maliyeti 63 _ 68 kuruş arasındadır. Aradaki fark istihlâk resmi olarak alınmaktadır. Halen ayda on bin ton kadar şeker istihlâk edildiğine göre hükümet şeker fiyatlarında 30 kuruş tenzilât yapmakla bütçe gelirinden ayda üç milyon lira bir eksilmeyi göze almış demektir.
Hükümet ileride bütçe imkânları genişledikçe şeker fiyatlarım daha fazla indirecektir.
Ziraatçı milletvekilleri dünkü toplantı da
Ziraat işleri etrafında alınacak yeni tedbirler
Ziraatçı^milletvekillerinin iştirakiyle Tarım
Türk tütünlerine
Amerikan rekabeti
Tütüncüler kongresinde dün mesele bilhassa tetkik edildi
Tütün işlerini görüşmek üzere seçilen komisyon dün saat onda E-konomi ve Ticaret Bakanlığında ’ çalışmalarına devam etmiştir.
Tütüncüler kongresin den bir görünüş
Kısa aralıklarla akşam geç vakte kadar devam eden görüşmelerde, ı memleketin tütün vaziyetini belir.
Bakanlığında dün bir toplantı yapıldı
Ziraatçı milletvekillerinden Bur ı sa milletvekili Sadettin Karacabey, Selim Herkmen, Antalya milletve- ’ killerinden Akif Sarıoğlu, Ahmet ' Tekelioğlu, Ahmet Tokuş, Niğde milletvekillerinden Fahri Köşker-oğlu ve Kırklareli milletvekillerin. den Şefik Bakay dün saat 10 da Tarım Bakanı Nihat Eğribozun ba kanlığında Bakanlık binasında bi toplantı yapmışlardır.
Her on beş günde bir yapılacak S olan bu toplantıda memleketimizde tohum tevzii şekilleri, çoğaltma çarelerinin halka intikali için alınacak tedbirler, Antalya ve civarı vilâyetlerde narenciye için alınması icab eden tedbirler, narenciye endüstrisi yaratmak, hayvancılığın ıslahı, hangi hayvanlara daha fazla ehemmiyet verileceği ve yarış at- I lan mevzuları üzerinde istişarî ma- 1 hiyette görüşmeler yapılmıştır.
Nevşehir vilâyeti Av: Hacıbektaş Demokrat Parti İlçe idare
heyetleri evvelki gün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından kabul edilmişlerdir. Yukarıda heyet Bayar’la bir arada görülmektedir.
Komünist Çin Tibeti istilâya hazırlanıyor Hong - Kong, (Nafen) — Komünist Çinden gelen son haberlerden anlaşıldığına göre, kuvvetli komünist Çin askeri birlikleri Tibet hudutları civarlarında toplanmıya devam etmektedirler.
Tibet hükümetinin komünist Çin ile bir anlaşmıya varmak hususunda sarfettiği gayretlerin bir neticeye varamayacağı tahmin edilmektedir. Anlaşıldığına göre, Çin komünist lideri hareket emrini Moskovadan beklemektedirler.
AKINTIİA~1 I KÜREK
Avustralya'da karrünijm kanun harici «d l'yor
Londra Radyosu, (Basın . Yayın) — Avustralya senatosunda müzakere edilmekte olan komünizmin kanun harici edilmesine dair kanun tasansı dün senato tarafından tasdik edilmiştir. Kanun tasansı sinı-' di görüşülmek üzere Avustralya mü-
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de) nyessiller meclisine yollanacaktır.
İşçi Sigortaları kongresinde
işçilerin dilekleri üzerinde duruldu
I
Evvelki gün başlıyan İşçi Sigorta- I evvel ve sonra profesör Muammer lan Kurumu Genel Kurulu toplan- Tolganın başkanlığında devam edil tısına dün de Halkevinde öğleden I ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
Akioyı şark !
eni Sabah» refikimiz aynen şöyle yazıyor:
«İstanbul Cumhuriyet Savcısının b.aşka biç vazifeye alınacağı haberinden sonra Başmua-vinj Hicabinin de Doğu vilâyetlerinden birine salahiyetli savcı olarak terfian tayini memnuniyetle haber alınmıştır.
Bilindiği üzere Hicabi Dinç, Basın' Bürosu şefliği şurasında Adalet Bakanlığının siyasî maksatlarla açılmasını istediği bir çok dâvaları tehalükle tahrik etmiş ve bu suretle matbuata ve demokrasiye mühim hizmetleri dokunmuştur. Hicabi Dinç’e Doğudaki bu yeni vazifesinde de başarılar dileriz.»
Bu havadisi okuduktan sonra düşündük: Hicabi Dinç Doğu’ya tayin olunursa ona emir veren Fuat Sirnıen nereye tayin olunur?
Uzak Doğu’ya! Uzak Doğuya!— YEDEKÇİ
Sayfa ı 2
17 - 6 -1950
r?Ti} Jg H d( )1 nht dVHI
Kendi kendimizi ikaz
Muhip DIRaNAS
BAKIŞLAR
MÜMTAZ TARHAN’iN
£ vvelki günkü Ulus gazete-“ sinde Sivas'tan verilme bir haber vardı. Haberin sıhhat Ve
zın da böyle düşüneceğinden asla
şüphemiz yoktur.
Bu haberdeki yahut bu açık
DEĞERİ
Günün Mevzuları
Ezana dair
Demokrasinin 4
doğruluk derecesini bilmiyoruz. Fakat doğru kabul etmemeğe bir sebep bulunmadığına göre bu haberin üzerinde durmayı, bir şahıs meselesinden ziyade bir prensip meselesi olarak, faydalı gördük.
Sivas D. P. milletvekillerinden İbrahim Duygun arkadaşımız, o vilâyette çıkan bir gazetede eski Çalışma Bakanı Reşat Şemsettin Sirer'e bir açık mektup yayınlaya-
mektuptaki ikinci mühim nokta (la şudur: Bugünlerde Sıvasta hesaplan görülecek 14 Mayıs artıkları kimlerdir? İbrahim Duygun arkadaşımız eski iktidar partisi mensupları ve Halk Partisine rey verenler için Sıvasta ayrı bir he-san günü mü açıyor, yahut böyle bir özel hesap sorulmasını mı is-
Muhterem Zafer gazetesinin evvelki günkü nüshasında, Ulus gazetesin.n Tapu ve Kadastro Umum Müdürü Sayın Mümtaz Tarlıan hakkında yazmış olduğu imâli bir hâvadise, verdiği-
niz kıymetli ve yerinde cevabı
okudum. Yalnız,
rak, kendisini D. P. saflarına katılmağa davet etmiş. Fikri şudur: «27 senedenberi küçük bir zümreye saltanat ve büyük halk kitlelerine açlık ve sefalet getiren bir zihniyetin mümessillerinden ayrılması (Reşat Şemsettin Sirer'in) dününü unuttıırabilir.» Çünkü, Halk Partisinden ayrılmadığı taktirde: «Sıvasta kalan 14 Mayıs ar-tıklariyle son hesapların görüleceği bugünlerde hürmet beslediği Reşat Şemsettin Sirer’in bu hesap içinde zedelenmesi- tehlikesi var-
tiyor? Fert fert hepim-z, her vilâyette her seçim mmtakasmda birbirimizden hesap mı soracağız? Bırakın kİ hesap, umumî hesap, 14 Mayısta ve halk oylariyle zaten görülmüştür. Bunun dışında, olsa olsa ancak kanunlara aykırı hareket etmiş olanların hesaplan vardır kİ, onların görülüp görülmemesi de hükümete ve adalete
Maliye sahasında pında bir otorite manda bir ilim
müsaadenizle
memleket ça-ve ayni za-adaını olan
Mümtaz Tarkan’ı 25 senedenberi
dır.
Tekrar edelim ki verilen hu ha-
berin doğru olmamasını pek temenni ederiz. Fakat, doğru olduğu takdirde söyliyecek söz vardır. Reşat Şemsettin Sirer, devrilen zihniyetin belli başlı temsilcilerinden ve eski iktidar partisinin büyük mesuliyetlerine iştirak etmiş şahsiyetlerinden biri olduğuna göre, D. P. saflarında ne dere-
ceye kadar yer alabil r o bir tarafa, fakat D. P. ye her mensup olanın, her önüne geleni ve bahusus belli siyasî şahsiyetleri, kendi safına davet salâhiyetinde olup olmadığı hayli nazik bir meseledir. Bize kalırsa bu iş, filân veya falan parti üyesinin, yahut hattâ, şu veya bu milletvekilinin işi olmaktan ziyade, partinin u-mumî sevk ve idaresini ellerinde tutanların takdiriyle ilgili bir meseledir. Nitekim Sivas milletve- ■ kili İbrahim Duygun arkadaşımı- |
,--------DİLEK UR ------------x
Bir P. T. T. mensubunun
dileği
Seçimlerden önce Ulaştırma Bakanı Kemal Satirim emriyle ve P. T, T. Genel Müdürü Haldun Sarhan’ın gayretiyle Çan- | kaya P. T. T. Müdürlüğünden Af * yona tâyin edildim.
Sırf siyasî ve keyfî olarak ya-ı pılan bu tâyinden mağdur olan ı bir çok P. T. T. memurları bu- i gün eski vazifelerine döndükleri halde ve sayıp Ulaştırma Bakanı I Tevfık îler/nin de emirleri ol- j masına rağmen beni eski vazifeme tâyine bir türlü yanaşmamak, tadır.
Üç aydanberi maaş alamadığım için büyük bir malî sıkıntı içerisinde bulunuyorum.
Tamamen particilik gayesi ile yapılan bu naklimin düzeltilmesi hususunda sayın Ulaştırma Bakanı Tevfik lleri’nin bir an önce ilgililere gerekli emirleri vere-İ rek, beni perişan ve mağdur du. I rumdan kurtarmasına gazeteni-I zin tavassutunu saygılarımla ri. ' | ca ederim. ;
Çankaya Eski P.T.T. Müdürü
Murat Mutlu
Bir kadın tay
doğurdu
Bombay, (a.a.) — Bir kadının bir tay doğurduğuna dair şayialar dolaşması üzerine 10 bin kişi, bardaklardan boşanırcasına yağan yağmura aldırış etmeyerek Bombay’ın merkezinde .Kamatipura Street» de bir pansiyona girmeğe çalışmışlar-
dır. Oldukça mühim polis kuvvetleri, toplanan mütecessisler grupu-nu dağıtmış ve yarısı at, yarısı keçi, ye benzeyen cenini karakola götürmüşlerdir. Binlerce kadın ve erkek bütün gece karakolu muhasara etmişlerdir. Vakitsiz doğan «çacuk» 20 santimetre boyunda olup küçük bir kuyruğa ve atınkine benzeyen bir kalaya maliktir.
Polis «çocuğunu» banyo dairesinde bırakan kadını aramak için bütün gece araştırmalar yapmıştır. Fakat bu tayın bir insandan doğduğunu | gösterecek hiçbir delil mevcut değildi*. Polis tayı tetkik için hasta-haneye göndermiştir.
....... DOKTOR ■■
Azîz Tevfik Yeginsoy
DAHİUy( KDTEHAB8Î31
Hartsianzu h®r gün ma» D den itibaren Eabul eöer.
Hamamönil Halk Kcoaneai k( jinrta, N'j-.amcddin apartcuu *4c. X — Tai ifcSŞl
Erkek aşçı aranıyor
İki kişilik bir aile için tecrübeli erkek aşçı aranıyor. Müracaat: Fevzi Çakmak S. 4«/«
alt bir meseledir.
Demokrat Parti bu memlekette hürriyet, kanun ruhu ve bilcümle vatandaşlık haklan uğrunda mücadele etti. Bu memlekete yıllarca, belki asırlarca ıztırap veren bir zihniyeti yıktı. Vatandaşlar artık demokrasinin ve kanunların teminatı altındadır, hürriyetler e-şittir ve adalet kapılan herkese ardına kadar açıktır.
Bir tezada da işaret ederek yazımıza son verelim: Reşat Şemsettin Sirer, «Fertlere saltanat, kitlelere sefalet» getiren bir zihniyetin sorumlularından olduğuna göre, D. P. saflarına geçer geçmez günahlarından hemen an-nıyor mu? Demokrat Parti, insanı bütün günahlarından arıtan bir mitoloji ırmağı mıdır?
Sivas milletvekili İbrahim Duygun arkadaşımızın da böyle düşüneceğinden aslâ şüphe edilemez. Biz, bu satırları, sadece Demokrat Parti mensüplarının, uğrunda mücadele ettikleri dâvalar ve haklar üzerinde ne kadar hassas bulunmaları gerektiğini bir defa daha belirtmek maksadiyle yazdık.
Nüfus sayımı hazırlıkları
Önümüzdeki Eyjûlde yapılacak olan nüfus sayımı hazırlıklarına devam edilmektedir.
Bu meyanda uzun zamandapberi memleketimizde bulunan Amerikalı sayım mütehassısları da sayım hususunda çalışmalarına devam et -inektedirler.
Haber aldığımıza göre, Amerikalı mütehassıslardan Dr. Charle Sarles, Mr. Beryhill ve genel müdürlükten de Nefj Koryürek, Kayseri, Sivas, Malatya, Elâzığ, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Bitlis ve Van’da tetkiklerde bulunmak ve 1951 yılında yapılacak olan sanayi ve ticaret sayımı için incelemeler yapmak üzere Ankaradan ’ ayrılmışlardır.
İhsan Cemal Karaburçak’ın resim sergisi
Gazeteci ve ressam arkadaşımız Ihsan Cemal Karaburçak’in 50 kadar tablo ile Dil, Tarih _ Coğrafya Fakültesinde hazırladığı resim sergisinin vernisajı 2o Haziran Salı günü saat 17,15 de yapılacaktır. İhsan Cemal Karaburçak bu merasime iştirak suretîle kendisini şereflendirmelerini şehrimizde bulunan gazeteci ve -ressamlardan gazetemiz vasıtasiyle rica etmektedir.
tanıyan bir insan sıfatiyle bazı açıklamada bulunmayı vicdanî bir borç telakki ettim.
Mümtaz Tarhan, Ulus’un yazdığı gibi Ankara Milletvekili Avukat Hâmit Şevket lnce’nin damadı değ.l, bacanağıdır. Ayni zamanda B. Mümtaz Tarhan devlet bareminin birnici derecesinde en yüksek bir memurluk ve müstakil bir Umum Müdürlük mevkiini asla ve asla iltimasa ve intisaba değil, kendi şahsî meziyetlerine, faziletine, karakterine, yorulmak bilmez enerjisine, malî hususlardaki geniş vukufuna, umumî kültürüne devlet ve millete olan büyük hizmetlerine borçludur. Mümtaz Tarhan, Sayın Hâmit Şevket’le akrabalık tesis ettiği zaman çoktan kendi-s.ni tanıtmış ve kariyerini yapmış ve Maliye’de Kanunlar Şubesi gibi mühim bir mevkie yükselmişti.
Sayın B. M. Tarhan Mâliyemizin birçok yüksek mevkilerinde mühim vazifeler görerek gösterdiği iktidar ve başarı ile bugünkü mevkiine yükselmiştir. Bu meyanda İstanbul Irad, Servet ve Muamele Vergileri Müdürlüğünde; Muamele, İstihlâk Müdürlükleri, İzmir Defterdarlığı; Vasıtalı ve Vasıtasız Vergiler Umum Müdürlükleri, Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğünde bulunmuştur. Memleketin her tarafında Malî sahada yetişmiş yüzlerce talebeleri vardır. Yedi adet kıymetli eserin müellifidir. Eğer Müm-. tez Tarhan kuvvetini iltimastan ve intisaptan almış olsaydı, Demokrat Partı’nın en kuvvetli ve en atak hatibi olan Sayın Hâmit Şevket İnce il,e olan akrabalığından dolayı baremin birinci derecesi olan 150 lira aslî maaşlı en .yüksek bir devlet memurluğu §öyle dursun, mevkiini- bile muhafaza edemezdi.
Onunla boy ölçüsüne kalkanlar golf oynarken Mümtaz Tarhan köylünün Tapu ve Toprak dâvasını halletmek için gecesini gündüzüne katarak memlekete en büyük hizmetini ve eserini vermeğe çalışıyordu.
Bilir bilmez, kasdî bahane ve vesilelerle memleketin genç, kudretli ve faziletli evlâtlarını incitmekten sakınalım, ve polemik yapmıyalım.
Profesör Dr.
Behçet Tahsin Kamay
Kiralık iki daire
Üçer oda, birer hol, su ve elektrik. Toplu para verene tenzilât yapılır. İç Cebeci Telli-ltaya sokak No. 15/8.
Vecihi Baraz'm dikkü duruşması Bundan bir müddet evvel hizmet çişi Kadriyeyi Bolu ormanlarında öldürmekten sanık Ankara Belediyesi Asker Ailelerine Yardım Bürosu eski şefi Vecihi Baraz aleyhine açılan ikinci dâvaya dün de A-ğır Ceza Mahkemesinde gizli olarak devam edilmiştir.
Bilindiği gibi Vecihi Barazın Kadriyeyi öldürmeden bir sene kadar-evvel iğfal ettiği iddia edilmektedir.
Dünkü duruşmada Vecihinin arkadaşı Rüstem şahit olarak dinlenmiştir.
ayın Başbakanın ezana dair beyanatı bir hayli tefsire yol açtı?Muhalifler, bu beyanattaki düşüncenin fiiliyata intikalini inkılâba mugayir bir hareket olarak mütalâa edeceklerini şimdiden açıkladılar. Diğer bazı çevreler ise mebdei hareketi yanlış bulmaktadırlar.
I Bizde Arapça ezan ve kamet o-kumak, tadil gören Türk Ceza Kanununun 52G ncı maddesinin 2 nci fıkrası hükmü ile âmmenin nizamına müteallik kabahatlerden' sayıl-
I mıştır. Binaenaleyh bu konuya ait 1 düşünce ve tefsirlerde işe bu noktadan başlamak uygun olur. Ceza Kanununun 526 ncı maddesi, salâ-
I hiyettar makamlarca ittihaz olunup da hilâfına hareketin suç teşkil edeceği emirlerin ve tedbirlerin kıstasını bizzat vermiş bulunmaktadır. Bu maddeye göre bu gibi emir veya tedbirler kanun ve nizamlara muhalif olmıyacaktır. Bu sebepledir ki bu maddenin ilk fıkrasında sarahaten (Salâhiyetli makamlar tarafından adlî muameleler dolayı-siyle yahut âmme emniyeti veya âmme intizamı veya umumî hıfzıs-sıhhu.mülâhazasiyle kanun ve nizam lara aykırı olmıyarak verilen bir emre itaat etmiyen veya bu yolda alınmış bir tedbire riayet eylemi-yen kimse......) cezaya çarptırılır
denmektedir.
Şu halde bu hüküm; salâhiyettar mercilerin kanun ve nizama uygun olan emirlerinin müeyyidesini teşkil etmektedir. Yâni; her hangi bir hususî kanunla konulan bir mecburiyetin salâhiyettar makamlarca tatbiki hususunda ve 526 ncı maddede yazılı âmme nizamı ve emniyeti, mülâhazasiyle alınan emirlere itaat etrriiyenler hususî kanununda ayrıca bir ceza affına lüzum kalmaksızın bu madde hükmü mucibince tecziye olunacaklardır.
Bu izahattan çıkan diğer bir netice de; bu maddede bahsi geçen emirlerin adlî muameleler veya âmme intizam ve emniyeti mülâhazasiyle ittihaz olunacaklarıdır.
Ezanın Arapça okunamıyacağına dair memnuiyet yukarıda mahiyeti, teşrih olunan 526 mcı maddenin 2 rici fıkrası hükmünden çıkmaktadır: Burada:
(Şapka iktisası hakkında (671) sayılı kanunla, Türk harflerinin kabul ve tatbikine dair (1353) sayılı kanunun koyduğu memnuiyet veya mecburiyetlere muhalif hareket edenler veya Arapça ezan ve kamet okuyanlar....) tecziye olunur, denmektedir.
Arapça ezan ve kamet okumak memnuiyeti müstesna; gerek ilk fıkradaki memnuniyetler, gerekse ikinci fıkradaki memnuiyetler vasıtalıdır. Yâni, ilk fıkrada işaret o-lunduğu gibi ya memnuiyetleri bir hususî k,anunla veya nizamla derpiş olunmuş ve bu hususta yetkili makamlarca bir emir ittihaz olunup ilân kılınmıştır veyahut da ikinci fıkrada olduğu gibi 671 ve 1353 sayılı kanunlarla şapka iktisası, yeni Türk harflerinin kabulü gibi bir takım mecburiyetler kabul olunmuş ve buna mukabil birtakım memnuiyetler vazolunmuştur. Fakat vâzıı kanun Arapça ezan okuma memnuiyetine dair başkaca bir hususî kanun bulunmaksızın bu memnuiyeti doğrudan doğruya bu madde hükmüne ithal etmiş bulunmaktadır. Bu hususta yalnız bir Heyeti Vekile kararı mevcuttur.
Bu hüküm diğer hükümler içerisinde zait gibi görünmektedir. Ve hiç şüpheşiz ki bulunduğu yerde bir yama şeklinde sırıtmaktadır. Çünkü 526 ncı maddedeki suçun kıs tasları arapça ezan okumada mevcut değildir.
Arapça ezan okuma memnuiyeti; âmme intizamı ve emniyeti mülâhazasiyle ittihaz olunmuş bir tedbir, bir emir olarak mütalâa olunamaz. Bilâkis bu hüküm lâiklik pren
Vicdanlarımızla başbaşa kaldığımız zaman doğruluğuna iman etliğimiz işleri, sırf muhalefet olsun diye kötülemeyelim. Muvaffakiyet samimiyetle kabildir
sibiyle kabili telif değildir. Namaza dâvetten ibaret bulunan eza-• nın Arapça veya Türkçe okunmasından âmme emniyet veya intizamının haleldar olacağını iddia edemeyiz.
Arapça ezan okuma memnuiyeti, bulunduğu fıkradaki şapka iktisası hakkındaki kanun hükümlerine muhalefet veya Türk harflerinin kabul ve tatbikine dair kanun ahkâmına mugayeret gibi de mütalâa olunamaz. Çünkü gerek millî serpuş olarak şapkanın kabulü ve ge-
Umran Noz f Yiğıfer
Konya milletvekili
rekse ıresmî yazı olarak yeni Türk harflerinin kabulü birer sosyal hâdiseyi yakından alâkadar etmekte ve birer hususi kanun mevzuu olmuş bulunmaktadır. Bunlar birer İçtimaî inkılâplardır. Bu bakımda elbette ki Ceza kanunundaki mü-eyyede ile himaye olunmalıdırlar. Ve bu düşünce iledir ki bunlara mugayir hareket daha fazla cezayı mucip görülerek ikinci bir fıkra serdolunarak ceza miktarı teşdit olunmuştur. Fakat ezan öyle midir?
Ne âmme emniyeti ve intizamından mugayeret ve ne de her biri , hususî bir kanun mevzuu olmuş olan Türk inkılâbına muhalefettir?
Türk inkılâbının ana prensiplerinden biri de lâiklik değil midir?
Şu halde Arapça ezan okuma mem-nuiyetini kaldırmak sadece kanunlarımıza hataen girmiş bir hükmü tashih etmek olur. Zira bu hüküm evvelemirde lâiklik prensiplerine aykırıdır. Ezanın Arapça okunmı-yacağı yolundaki memnuiyetlerin Türk ceza kanununda yeri olmadığı gibi bilfarz Türkçe okunmıyaca-ğı yolundaki bir memnuiyetin dahi yeri ve mânası yoktur. Çünkü bu şekildeki hüküm ve düşünceler taassubun ta kendisidir.
Hangi medenî memleket ceza kanununda kiliselerin çanla veya düdükle o din saliklerini ibadete dâ-vet edeceği yazılıdır. Bugünkü 25 günlük muhalefet iktidardaki altı-okuna karşılık muhalefet sırasında koyduğu altı kaideden çok ayrılmış tır. İlk günlerin sükûneti içerisinde vazettikleri muhalefet prensiplerine vefasızlık göstermiş iktidarda olduğu gibi muhalefette de gayri samimî konuşmağa başlamıştır. Bu ne politik bir iştir. Ne de inkılâba, hükümet programiyle teminat altına alınmış bulunan hakikî ve değerli millî inkılâplarımıza mugayir bir harekettir. Her şeyden evvel şunu bilmek ve hatırdan çıkarmamak lâzımdır ki hakikî inkılâplar bu asil milletin esasen malı olmuştur. Onu milletten ayırmağı kimse düşünmez ve muvaffak olamaz. Vicdanlarımızla başbaşa kaldığımız zaman doğruluğuna iman ettiğimiz işleri sırf muhalefet olsun diye kötülemiyelim. Her sahada I muvaffakiyet samimiyetle kabildir.
Bir ayda 293 kaçakçı yakalandı
Mayıs ayı içinde yurdumuzun kıyı, karasuları ve smır bölgelerinde faaliyette bulunan Gümrük Muhafaza kara ve deniz teşkilleri, 85 o-layı silâhlı kaçakçılarla çarpışarak, 193 olayı da çarpışmasız olmak üzere 278 kaçak vakasiyle karşılaşmış tır.
Bu olaylarda, 293 kaçakçı yakalan mış, suç âleti olarak taşıdıkları 2^ adet n\uhtelif cfrıs tüfek ve tabanca! 1513 adet mermi ile ayrıca 28 at ve ester, 36 merkep ele geçiril m iştir.
Bu kaçak olaylarının ve silâhlı çarpışmaların çoğu Güney bölgesinde vukubulmuştur.
Bu ay içinde giriş kaçağı olarak 1132 kilo ipekli, 46 kilo yünlü, 102 kilo pamuklu, 366 kilo eski elbise 217 kilo çay ve kahve, 5475 adet | çakmak, 680 adet çakmaktaşı, 558 defter sigara kâğıdı, 1976 kilo hububat, 133 kilo çeşitli yiyecek, ile 518 kilo ve ayrıca 2870 adet çeşitli • gümrük eşyası yakalanmıştır.
j Çıkış kaçağı olarak da: 354 kilo çeşitli yiyecek maddesi, 697 kilo G. Antep fıstığı, 140 baş kesim hay vanı, 400 kilo katran, 1735 kilo tütün, 117 kilo uyuşturucu madde, 181 kilo ve ayrıca 452 adet çeşitli gümrük eşyası ile 758 lira değerinde Türk ve yabancı parası yakalanmış; kaçakçılar adalete, kaçak eşyalar i da ilgili idarelere teslim edilmiş-I lerdir.
Yerlimallar pazarında bir hırsızlık
I Sümerbank Yerli Mallar Pazarı Satış Deposunda amelelik yapan Nasuh isminde biri mağazadan 5 metre kumaş çalarken suç üstü yakalanmıştır.
i Kumaş hırsızı hakkında tahkikata başlanmıştır.
Ticaret Ofisi Genel
Müdürlüğü
Münhal bulunan Ticaret Ofisi Genel Müdürlüğüne vekâleten Ge nel Müdür -Yardımcısı İsmail Otar tâyin edilmiştir.
Bir işçi ağır yaralandı
Kırgız mahallesi Sakızlı sokağın da bir kaza olmuş ve Bekir Büyük-öz isminde bir amele inşaat yerinden aşağıya atılan kalasların altında kalarak kaburga kemikleri kırıl mıştır.
| Yaralı hastahaneye kaldırılarak ledavi altına alınmış ve hâdiseye sebebiyet veren amele Mehmet Coş kunses hakkında tahkikata başlan-
Bir ayyaşın başına gelenler!
İspirto müptelâsı Mehmet Evrensel, diğer adiyle «İspirtocu Hafız» dün de içtiği ispirtonun tesiriyle sarhoş olmuş ve düşerek başından yaralanmıştır.
I Yanalı hastahaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
------o------
7 kişide yasak silâh bulundu
I Dün şehrin muhtelif semtlerinde yapılan silâh aramasında 7 kişi üzerinde bıçak ve bir kişi üzerin-de de şiş bulunmuştur.
Taşınması yasak olan silâhların | sahipleri hakkında tahkikata baş-| lanmıştır.
birinci şartı!
eni İktidarın, devalrin du-■ varlarım boydan boya kaplayan resimlerin kaldırılmasına dair emir vermesi çok hoş karşılanmıştır. Bundan başka pul, evrakı nakdiye, hisse senetleri’gibi devletin tedavül vasıtaları üzerinde bulunan hayattaki zevata ait resimlerin de Atatürk’le değiştirilmesi hakkındaki düşünceleri de büyük alâka toplamıştır.
Hakikaten, Demokratik rejimin esaslarından birisi de, hayatta bulunan zevatın resimlerini, isimlerini, bu gibi şeyler üzerine koymamaktır.
Buna mukabil, Totaliter idarelerde, bu hareket bir anane halindedir, ve rejimin âdeta sembolü addedilmektedir.
Bulundukları vazifelerin muvakkat olduğunu asla düşünmiye-rek, kendilerini memleketin yegâne hâkimi telâkki edenlerin bundan başka türlü hareket etmelerine de esasen imkân yokturA Öyle yerlerde, her şey şefin vt‘ çok yakınlarının isimlerini taşımaktadır. Paralarda, pullarda o-nun resmi, sokaklarda, meydanlarda onun heykeli, devairi devlette onun portreleri vardır.
Bu suretle, kendilerinin isimlerini, resimlerini halkın zihnine yerleştirmek ve onlardan başkasının memleketi idare edemiyece-ği kanaatini aşılamak sevdasında-dırlar. Bulvarlar, yeni fabrikalar, mahalleler, barajlar vesaire gibi göz kamaştıracak tesisler hep ken dişinin namı ile anılır.
Bizde de bugüne kadar, vaziyet böyle idi. Hükümetin verdiği, daha doğrusu halkın alın teriyle ö-dediği vergilerle yapılan kos koca bir mahalle, bu sebeple Saraçoğlu mahallesi ismini almış, Taksim meydanı bu yüzden İnönü Gezisi diye adlandırılmış, yine bu dii. şünce saıkasiyle her yer, Milli Şefin heykelleıiyle donatılmıştır.
Biz, dünyaya ders verecek bir demokrasi hamlesi yapmış ve tarihimize yakışan bir şekilde hareket elmiş bir milletiz. Türk nulleti artık bundan sonra bu gibi totaliter düşüncenin kökünü kazımak azmiyle hareket etmek mecburiyetindeyiz. Onun için, ne kadar kahraman, ne kadar insan, ne kadar şerefli bir zat olursa olsun, hali hayatta iken onun ismini bir sokağa ver-miyecek ve resmini reklâm eder gibi önümüze gelen yere koymı-yacak ve asmıyacağız. * v
Bu demokrasinin ilk ve esaS şartını adamakıllı kökleştirebil-1 mek için de, bugün bu şekilde i-simlendirilen yerlerden bu isimleri kaldıralım, bu şekilde resimlendirilen parayı, pulu değiştirelim!»
Bunun yerine, bugün hayatının muhasebesini yapmış, ebedî hayata kavuşmuş olan, başta Atatürk olmak özeye, bir sürü vatandaşımızın ismini ve resmini koyup demokrasinin şartlarını yerine getirelim?


Hikmet YAZICIOGLU
Yang-n .........
Sıhhî İmdat
Trenler ........
Hava Yollan .....
Yataklı Vagonlar
Kiektrik .......
İkbal Berk
ile
Rahmi Argon
Su Irua ..........
P ........
Başkent Taksi ... Yeni Güven Taksi Merkez Taksi ......
Ersan Taksi ......
Sizin Taksi .......
Evlendiler.
16/6/1950
Ana babaların kızlarını terbiye tarzları da ayrı bir faciadır. Bu, evlilik hayatlarında onları bedbaht etmekten başka bir şeye yaramaz. «Sakın yalan söyleme» diye öğretirler. Sanki bir kadın, evlilik hayaünda yalan söylemeden bahtiyar olabilirmiş gibi! San ki er.cekler «Doğru» lara katlanabilirlermiş gibi» Onun evlilik hayatındaki bütün ıstırabı hep buradan, hjep açık kalbliliğindert gelmişti.
Daha ilk akşam, zifaf gecesinde, Lüsyen, onu kollarının arasında ihtirasla sıkıp, kulağına ateşli aşk ve muhabbet kelimeleri fısıldayarak: «Söyle, ben de senin dünyada en çok sevdiğin miyim’» diye sorduğu zaman bu açık kalb-liliğin ilk gafını yapmıştı. Çünkü bütün bir temiz niyetle kocasına:
«Bahtiyar olmamıza yetecek kadar sizi seveceğimi sanıyorum. Fakat birbirimizi daha yakından tanımak, anlamak lâzım, değil mi» diye cevap vermişti. I-Ier hal de Lüsyen böyle değil, bambaşka, ateşli bir cevap bekliyordu. Netekim, birdenbire sararmış ve bozulmuştu. îlk hayal kırıklığı! ve bu ilk hayal kırıklığı onda birdenbire o korkunç kıskançlığı doğurmuştu. «Mademki karısı kendisini sevmiyordu, o halde kimi seviyordu?» ve: «Mademki kendi-
iluxtıe%
Çeviren: KIRDANOCLU
sini sevmiyordu, ne diye evlenmişti?» Evliliklerinin ilk zamanları, Lüsyen kendisine mütemadiyen bu sualleri sormuştu. O gün, bugün, kıskançlık bir işkence halinde sürüp gidiyordu. Bir başka erke.de konuşmaya görsün; derhal Lüsyen’in sabit, güvensiz, tehdit eden bakışları üzerindeydi.
Evet, işte, bu kıskançlık onlann evlilik hayatını yıkmış, harap etmişti. Kimbilir, öyle olamsa, belki de alışkanlık, şefkat gibi hislerle bu yuva yine de bahtiyar devam edip gidecekti.
Kendinde de kabahat vardı. Budalaca davranmıştı. Kısa bir zamanda korkak, mütereddit, çekin gen bir hal almıştı. Konuşurken bile yabancı bir erkeğin yüzüne bakamaz olmuştu.
Ama Allah büyüktür, kocasından hıncını alıyordu işte. Sizden mütemadiyen şüphe etmiş bir er-
keği aldatmanızda âdeta zevk vardır. Hiç değilse, şüphe etmekte haklı olduğunu düşünerek, içinizde bir tatmin duyarsınız.
Lüsyen’in de bu günahta bir hissesi vardı. Kendisine mütemadiyen, arkadaşı Jak'ın tehlikeli bir adam olduğundan, hiç bir kadını kaçırmadığından bahsedip durmuştu. Senelerce Antuvanet, karşılaştıkları zaman Jak’ın gözlerinin içine bakamamıştı. Çünkü biliyordu ki, Lüsyen’in gözleri her an üzerindedir. Bundan başka, Jak’ı ilk gördüğü gün heyecandan kıpkırmızı olmuş, onu son derece çazip, zarif, güzel, ispri-tuel, hulâsa bir kadının mukavemet edemlyeceği kadar kuvvetli bulmuştu. Ve uzun bir zaman aonra bir gün...
Belki bininci defa olarak kalbi o saadet gününün hâtırasiyle çarp maya başladı. Evet unutulmaz
Tefrika No. 3
bir gün, bir yemekte...
Sofra hayli kalabalıktı ve o. Jak’ın yanma düşmüştü. Lüsyen masanın ayni tarafında fakat ö-bilr köşedeydi ve kendisini göz hapsine alamıyordu.
ilk anlarda Jak kendisiyle hemen hiç alâkadar olmamıştı, fakat, sonra birdenbire, onun gözlerini aramış, hafifçe gülümsiye-rek, tatlı fakat biraz da alaycı bir tonla: «Niçin hep gözlerinizi benden kaçırıyorsunuz, Madam, diye sormuştu. Şayanı esef bir şey. Çünkü dünyanın en güzel gözlerine maliksiniz. Bu derin, kıvılcımlı, esrarlı göz bebeklerinin arkasındaki hâzineyi pek merak edi. yorum. Benden korkuyor musunuz?»
Antuvanet bir okul talebesi gibi kızarmış; heyecanlı titrek bir sesle korkmadığını anlatmaya ve ilk defa onun gözlerine cesaretle
bakmaya çalışmıştı. Fakat ayni anda başı dönmüş ve âdeta fenalık geçirmişti. Çünkü gözlerini büyüleyen bakışlar ihtirasla, istekle ve hayranlıkla yanıyordu. Gözlerini o bakışlardan kurtaramaz olmuştu.
Jak: «Gözleriniz çok ifadeli» diye mırıldanmıştı. «Konuşmalarına müsaade ettiğinize teşekkür ederim. Ben de sizi seviyorum... hem de uzun zamandanberi.»
Hayır! Ömrü oldukça bu ânı unutmıyacaktı. O anda saadetin ne olduğunu anlamış ve bu adamın esiri bulunduğunu hissetmişti. Nasıl seviyordu bu adamı, nasıl delice! Bir taraftan piyano çalıyor bir taraftan da: «Jak, Jak, seviyorum seni» diye fısıldayıp duruyordu.
Lüsyen elinde valizle içeri girdi.
— Çok kötü çalıyorsun bu akşam, dedi, sanki piyanodan gayri bir şeyi düşünmektesin.
Antuvanet: «Valizi elinde olduğuna göre gidiyor» diye içinden geçirdi.
Sonra Lüsyen'e:
— Parmaklarım durmuş, diye cevap verdi, son zamanlarda pek çaldığım yok da...
★ (Devamı var)
rmacıan aanızı aovuyor. yuzuor- 1
Ahmet Paşaya döndü: I
(Sen. Hersek afilu.. Bğrıkanıdan
Kateruı,
müşfikane bir tavırla:
Ferriyer, hatıt mr ıeıcuu“-
*
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
(15031): SevlatiSlmiz günler (23432): Gönlümdeki Aslan (22294): Korkusuz Lassl, telt Kız
(14040): îlk v«ds, Tallim olsaydı
(11131): Günahtan sonra. Büyük aak
(14072): Bir Kece belası. Şimal Kutbunda bir
(14071): Hazret! Süleymanın yüzüğü
(13846): BLr yetlmenin atu. Monte Krlatonun

ECZAHANELER
Gülhane, Ankara, Güray
Büyük Ankara
Ulus
Yeni
Park
Sümer
Sus
Cebeel

17 - 6 -1950
ZAFER
IİMDY0• TELEFON• TELGRAF HABERLERİ]
Schuman Plânı
ve Ingiltere
ç Batılı Devlet Dışişleri Bakanının son Londra konferansına takaddüm eden 9
Mayıs tarihinde Fransa hükümeti tarafından yapılan ve Schuman plânı adıyla zikredilen teklif karşısında, İngiltere durumunu açıklamış, bu plâna iştirak edemi-yeceğini bildirmiştir.
Hatırlarda olduğu gibi, Schuman plânı, diğer Avrupa memleketlerinin iştirakine de açık olmak üzere, Fransız ve Alman kömür ve çelik endüstrisinin birleştirilerek müşterek bir otoritenin idaresine verilmesini derpiş ediyordu. Fransa bu teklifi yaparken, plâna İtalya, İngiltere ve Benelux devletlerinin yâni Belçika, Hollanda ve Lüksem-burgun da iştirakini tasarlamış ve bu memleketlere gerekli dâveti yapmıştı. Filhakika, bütün bu memleketler, dâvete icabet etmişler ve Fransız teklifleri çerçevesi dahilinde kurulacak endüstri birliğinin esaslarını tayin etmek üzere 20 Haziranda yapılacak toplantıya mümessil ve mütehassıslarını gön dermeyi kabul etmişlerdir. Yalnız İngiltere, teklif karşısında bidayet-tenberi çekimser bir tavır takınmış ve Fransız hükümetiyle uzun süren bir nota taatisi devresinden sonra, nihayet böyle bir birliğe iştirak edemiyeceğini açıklamıştır.
Gerek Amerika’da, gerekse Avrupada, sulhun teessüsü yolunda mühim bir adım telâkki olunarak memnunlukla karşılanmış bulunan böyle bir teşebbüse İngilterenin iştiraki reddetme sebeplerini incele meden evvel, Schuman Plânının, bu plâna iştirak eden devletler için vazettiği başlıca üç hükmü kısaca hatırlamak lâzımdır. Buna göre, kömür ve çelik endüstrisinde, âkit devletler arasında bütün gümrük maniaları kaldırılacak, ihracat için müşterek bir siyaset tayin ve takip olunacak ve bu siyasetin tatbiki yolunda, devletler, müşterek ve yüksek bir otorite lehine olarak hükümranlıklarından kısmen fedakâr lık edeceklerdir.
Plânın esasını kaba hatlariyle hülâsa eden bu hükümler, İngilterenin mutesavver birliğe iştiraki reddetmesinin ayni zamanda iktisadi ve siyasi sebeplere dayandığım göstermeğe kâfidir.
Bilindiği gibi Ingiltere kömür ve çelik endüstrisini devletleştirmiş ve büyük fedakârlıklar pahasına, bu koldaki donatımım yenilemiştir. Donatımın üstünlüğü sayesindedir ki, bugün Ingiltere, ağır endüstri fiyatlarım Fransa d an ve hattâ Al-mauyadan daha ucuza getirmektedir. Meselâ çelik levha tonu Fran-sada 29JL2, Almanyada 22.10.G Ster-ling olduğu halde, Ingilterede ancak 21.146 Sterlingdir. Ray ve diğer çelik mamulatı fiyatları da keza Ingiltere lehine hemen ayni nisbet-te görülmektedir.
Bu itibarla, mutasavver birliğin ilerisi için vaid ettiği avantajlar ne Olursa olsun, gümrük manialarını kaldırmak ve muayyen ve müşterek bir ihracat politikası takip etmek neticesinde, ve en az intikal devresi zarfında, birliğin yükünü İngiltere çekecek demektir. Ingiltere, mükellefe tahmil ettiği yüklerle elde etmiş bulunduğu bu üstünlükten, muvakkaten dahi olsa, vazgeçmek taraftan değildir.
Esasen Sosyalist ve devletçi nizam da tamamen liberal görüşlere müstenit bir birliğe iştirâke mâni bulunmaktadır. Bu noktada İngilterenin birliğe iştiraki red sebeplerine, iktisadi bünyesinden doğan mahzurlar kadar, Avrupa muvacehesindeki ananevi infiratçılık politikasını da katmak lâzımdır. Filhakika, İngiltere, ada ve denizaşın ülkeler siyasetinden hiç bir zaman tamamen feragat edip tam bir AvrupalI memleket olamamıştır, işçi Partisinin, endüstri birliğini red zımnında yayınlamış olduğu beyanatta da açıkça belirtildiği gibi, İngiliz hükümeti, en hayırlı teşebbüsler uğruna dahi olsa, Avrupada kurulacak her hangi bir birlik hesabına hükümranlığından zerre kadar fedakârlığa hazır değildir.
Bununla beraber, ingilterenin birliğe iştirakinde bazı psikolojik sebepler arayanlar da vardır. Filhakika Schuman plânı, Pariste Ac-heson - Schuman mülâkatından sonra, İngiltere’ye haber verilmeden yayınlanmış ve bu hal, İngiliz diplomasisini âdeta isyan ettirmiştir.
Lâkin, buna karşı denebilir ki, İngiltere de, parasının kıymetini düşürürken kimseye haber vermemiş ve bu yüzden, Sterlinge bağlı bir çok alâkalıları müşkül durumda bırakmıştı.
Fransa, her şeye rağmen, açık kapı bırakarak, müzakerelerden İngiltereyi haberdar edeceğini bildirmiştir. Zira, ingilterenin iştirak 'etmemesi, Ruhr’un elân İngiltere işgali altında bulunması hasebiyle, plânın tahakkukunda güçlükler doğuracaktır. Bu bakımdan Schuman plânı, Almanyanın işgal statüsü meselesini de, yeni bir veçhe altında, ortaya atmış sayılabilir ki, bu da işleri kolaylaştıracak mahiyette değildir.
Mücahit Topalak
Ayan üyesi Benton'o göre
Italyada durum
cesaret kırıcı
DDeya
Hulâsalar
_________________________________________________________Sayfa: 2
HER GÜN BİR HÂDİSE:
İngiliz basını:
Bağımsız Times Avrupa iktisadi işbirliği nezdindeki Hollanda delegesinin teklifi üzerinde durmakta ve Avrupa’da bir tediye birliğinin mevcut olmaması yüzünden ortaya çıkan engellerin bertaraf edilmesi lüzumunu belirtmektedir. Böyle bir tediyat birliğine karşı birçok hükümetlerin menfî bir hareket tarzı takınmış olduklarını kaydeden Times, bu plân hakkında şimdiye kadar hiç kimseye bir teklifin vaki olmadığını yazmakta ve AvrupalIlar arasında ticarî münsabetleri genişletmeğe matuf Gümrük tarife, lerinin kaldırılması teklifinin Avru-
Sibiryada hâlâ canlı
mamut var mı?
Ruslar mamut yakalamak için bir heyet gönderiyorlar
Zenginler daha fazla zengin, fakirler daha fazla fakir olmuş
Vaşington, (a.a.) — Ayandan Wil- I kısmının komünist olduğunu açık-liam Benton, Çarşamba günü gazete- lamıştır. Benton Kartel sisteminin . , , , t .... . A
,... , ° . t. ı . , . . ..... . ... i lenmn kaldırılması teklifinin Avru-
cılere verdiği beyanatta, Marshall de Italyada çok inkişaf ettiğini bil- , , , ., . , . . . c .
j u ı ı/ j • u ı t- *• « ı j ' Pal1 devletlerin ekserisi tarafından
plân,™ dah.l olan italyad^ ze„- | d.™,§ ve bu keyt.yet. tenk.d etm,5- kabul edllmi olmaslnln memnunı. gmlenn daha fazla zenginleştiğim tır I uyandmcl bir keyfiet olduğuna
ve fakirlerin de daha ziyade fakır- Avrupa kalkınma programını şıd- 17 .......... J *
leştiklerini söylemiştir. William detle tavsiye etmiş olan Benton, Rpnton. geçenlerde Italvada tODİa- : Italvada vaDtıeı müşahedelerin ce-
ve f leştiklerini —„---------- ----------- ------ ------ —v----------------------
Benton, geçenlerde Italyada topla- ( Italyada yaptığı müşahedelerin cenan Birleşmiş Milletler Unesco kon- saretini kırdığını belirtmiştir, feransma Amerikan heyeti müste- I Mamafih William Benton, ihra-şarı sıfatiyle iştirak etmiştir. çatı arttırmak ve polis kuvvetleri-
William Benton, bazı merkez- nj takviye etmek için de Gosperi leı-de ve bilhassa Milano ile Toska- hükümetinin saıfettiği gayretlerden na şehirlerinde, halkın büyük bir 1 takdirle bahsetmiştir.
İngiliz stratejik hava şebekesi
İmparatorluk üslerini’ birbirine bağlar.mcsı isteniyor
Londra, (a.a.) — Mührühas Lordu ve eski savunma bakam Lord Alexander, dün öğleden sonra Lord-lar kamarasında «kraliyet hava kuvvetleri» hakkında cereyan eden müzakerelerde bir beyanatta bulunmuş ve Britanya İmparatorluğunun stratejik merkezlerini birbirine bağlayan bir hava üssü zincirini daima idame etmenin ehemmiyetini hükümet namına belirtmiştir.
Lord Alexander sözlerine devamla şunları söylemiştir:
«Britanya hükümeti Avrupada da hava kuvvetlerinden müteşekkil bir merkez kurmalıdır. Çünkü Avrupa-daki hava üslerinin ehemmiyetini hiç bir zaman unutmamak lâzımdır.»
Muhofozakârlarıa b;r takriri reddedildi
Londra, (a.a.) — Muhafazakârların petrol vergisindeki artışı kaldırmak için verdikleri takrir avam kamarasında 14 oy farkla reddedilmiştir.
Hükümet lehinde 302, aleyhinde ise 288 oy verilmiştir.
Kudüs meselesi yine çıkmozda
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Kudüs şehrinin beynelmilelleştirilmesi için 6 aydanberi devem eden müzakerelerin neticesiz kalması üzerine vesayet konseyi meseleyi tekrar Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna havale etmeğe karar vermiştir.
Arap devletleri ve İsrail devleti, yapılan bütün teklifleri reddetmiş bulunduklarından, komisyon için yapılacak bir şey kalmadığı bildirilmektedir.
Yabancı memleketlerdeki Amerikan memurları
Vaşington, (a.a.) — Ayan meclisi dışişleri tali komisyonu tarafından çarşamba günü ayan meclisine sunulan raporda, halihazırda yabancı memleketlerdeki Amerikan büyükelçilik konsolosluk ve siyasî temsilciliklerinde çalışan yabancı memurların mümkün olduğu kadar sür’at-le Amerikan tebiiyetinde bulunan şahıslarla değiştirilmesi istenmektedir. Rapor, yabancı memleketlerdeki Amerikan siyasî temsilciliklerinde 3000 yabancının çalıştığına işaret, etmektedir.
Serbest Fıkra :
Hesap da kitaba gelmeli!
Bazı milletvekillerimiz, Halkevlerinin millete iadesini istemektedirler. Bunun için büyük Millet Meclisine bir takrir dahi verilmiştir.
Şimdi Halk Partililer, bu teklifi ele almışlar, kıyametler koparıyorlar: Efendim böyle bir kanun, «Gasp kanunu» imiş! Bir kimsenin elinden değeri verilmedikçe malı alınamazmış! Halk evlerinin bir kısmı bu millet tarafından Halk Partisine hediye edilmiş imiş! Hediyeyi nasıl geri istiyorlarmış?
Ne dersiniz, bu mantığa akan sular durur, değil mi? Evet, biç kimsenin malı değeri verilmedikçe elinden alınamaz! İyi güzel ama, Halk Partisi, bir çok Halkevi binalarını, meselâ Ankara ve İstanbul Halkevi binalarını Türk
Sovyetler yeniden hücuma geçtiler
M rshall piârı Avıufa da Kömür buhrar ı yaratmış
Cenevre, (a.a.) — Birleşik Amerika murahhası tarafından «hesaplanmış hareket» diye tavsif edilen bir Sovyet teklifi Avrupa iktisadi komisyonunu beş saatten fazla süren devamlı müzakerelerden sonra tam bir çıkmaza sokmuştur.
Rus delegesi komisyonun ekonomik ve sosyal konseye vereceği senelik raporun şunları ihtiva etmesini istemiştir:
«Marshall plânına göre Batı Avrupa devletlerine yüklenen Ameri, kan kömür ihracatı, bu memleketlerin İktisadî güçlüklerini Amerikan inhisarcılarının menfaatları için istismar etmek yolunda bir vasıta vazifesini görmüş ve Batı Avrupa sanayiinde kömür buhranını arttıran bir unsur teşkil etmiştir.
Birleşik Amerika murahhası şunları söylemiştir: «Bu teklif, bu ko. misyonun bir üyesine karşı yapılan hesaplı bir harekettir. Heyetin bazı murahhaslarlar için bir prdpeğanda vasıtası haline getirilmekte olan raporu kabul edemez.»
Teknik yardım hisseleri ayrıldı
Paris Radyosu, (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler teknik yardım programı için 50 hükümet tarafından tutarı 20 milyon 12 bin dolara baliğ olan bir vaadde bulunulmuştur.
3 gündenberi Lake Succes'de devam etmekte olan konferans sırasında Birleşik Amerika, 12 milyon dolar vermeyi taahhüt etmiştir. Fransa'nın hissesi, 1 milyon 207 bin dolar, İngiltere'nin ise 760 bin İngiliz lirasıdır.
Amerikanm yeni Atina elçisi
Vaşington, (a.a.) — Yetkili kaynaklardan öğrenildiğine göre, dışişleri müsteşar muavini John Peurfı-oy, muhtemelen Henry Grady'nin yerine Birleşik Amerikanın Atina büyük elçiliğine tayin edilecektir.
Başkan Trumanın bu tayini resmen bildirmesi beklenmektedir.
Cinsi çapkınlığı olan memurlar
Vaşington, (a.a.) — Cinsi gayri-tabiilikleri olan takriben 3500 kişinin dışişleri başkanlığında çalıştığı, veya daha başka mühim mevkiler işgal ettiği yolundaki poliste mevcut raporlar hakkında, Clyde Hoey’in başkanlığındaki bir âyan komisyonu tahkikat yapacaktır.
| Sarıçizmeli
Ocaklarının elinden değerini vererek mi almıştır?
Memleketin dört bucağındaki Halkevi binaları, babadan kendisine miras mı kalmıştır?
Bazı Halkevleri inşaatında, taşını toprağını sırtında taşıyan köylüler, bu işi seve seve canü-gönülden mi yapmışlardır?
Herkesin işi gücü kalmamış da, aman nasıl etsek de Halk Partisine bir Halkevi binası hediye etsek diye mi düşünmüştür?
Halk Partisi ocakları, bucakları, Halkevlerinin içine bunun için mi baba bucağı gibi yerleşmişlerdir?
işaret etmektedir.
Diğer taraftan Ingiliz işçi partisinin beyanatını ele alan Batı Almanya gazeteleri, İngiltere’nin Avrupa kıt’ası ile ilişiğini kesmek istediği yolunda tenkitlerde bulunmaktadırlar.
Amerika G o^nland'ı terk mi ediyor?
Roma Radyosu, (Basın - Yayın) — Bir İsveç gazetesinin yazdığına göre, Birleşik Amerika Groenland adasını pek yakında terkedecektir.
Amerikan hava kuvvetlerinin üssü Alaska’ya nakledildiğinden Groenland adasında bulunan kuvvetler ve tesisler Alaskaya taşınacaktır.
Amerika - Hollanda hava manevraları
Londra Radyosu, (Basın - Yayın)
— Birleşik Amerika ve Hollanda hava kuvvetleri orasında halen müşterek manevralar yapılmaktadır. Ingiltere’de üslenen Amerikan bombardıman uçakları dün Manş sahilini aşarak Hollanda üzerine kadar uçmuşlar ve kendilerini burada Hollanda uçakları karşılamıştır. Bu manevralarda radar ve diğer yeni aletlerin tecrübeleri yapılmaktadır.
Ingiliz - Sovyet ticaret anlaşması
Londra Radyosu, (Basın - Yayın)
— Dün Moskova’da Ingiltere ile Sovyetler Birliği arasında kereste alım satımı hakkında bir anlaşma imzalanmıştır. Rusya’dan alınacak olan keresteler İngiltere'de inşaat ve maden ocaklarında direk olarak kullanılacaktır.
Tediye sterling esasına göre yapılacak ve bu para ile Rusya, în-giltereden ihtiyacı olduğu mallan alacaktır.
Yugoslavya Rusyayı protesto etti
Londra Radyosu, (Basm - Yayın) — Yugoslavya dün bir nota ile Sovyet Rusya'nın Tuna nehri üzerindeki seyrüsefere müdahalesini protesto etmiştir, fotada işaret edildiğine göre, Yugoslavya'dan Avusturya’ya gidebilmek için Yugoslav gemilerine 8 gün öndeden Sovyet Rusyadan müsaade almak mecburiyeti konulmuştur ki, bu müdahele 1948 senesinde imzalanan Tuna seyrüsefer anlaşmasına aykırıdır.
Yeni Alman konsoloslukları
Bonn, (a.a.) — Bonn hükümet çevrelerinden bildirildiğine göre Ka nada, Avustralya, Güney - Afrika Birliği, Belçika, Luxembourg, İtalya, Danimarka, Norveç ve Hollanda hükümetleri topraklarında Alman konsolosluklarının tesisine müsaade etmişlerdir.
Peru’da komünist ihtilâli
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Dün Güney Peru’da bir ihtilâl çıkmıştır. Hükümetin yayınladığı bir tebliğden, isyanın komünistler tarafından çıkartıldığı anlaşılmaktadır.
Her sene bütçeden, Halk Partisine yüzbinlcrce lira, milletin ar-zusiyle mi ayrılmıştır?
Ama madem ki hiç kimsenin elinden değeri verilmedikçe malı alınmaz; işte bazı Demokrat Milletvekilleri de wböyle düşünerek Halk Partisinin bu binaları eskiden satın aldığı fiyata, tekrar millete mal etınek istiyorlar! Çünkü Halk Partisi bu binaları havadan elde etmiştir! O halde, yine hava karşılığı millete İade etmesi lâzım değil midir?
Dahası var: Şimdi Halk Partisi Genel Merkezinin bulunduğu bina, kimin malıdır? Burası, birinci Büyük Millet Meclisi binası değil mi idi? Halk Partisi buraya değerini vererek mi yerleşmiştir?
Hadi hesap sornııyalını, sornıı-yalım ama; hesap denilen şey de biraz kitaba gelmelidir canım!
Sovyet Rusya Sibiryanın orman lık bölgesine bir heyet göndermeğe karar vermiştir. Bu bölge Pasifik kıyılarında Ob’dan ve Kutup Denizinden Çin hududuna kadar, Fransanın 12 misli büyüklüğünde bir sahayı kaplamaktadır. Sovyetler bu karan geçen sene Taimry yanın adasında bir Mamutun bulunmasın dan sonra vermişlerdir. Büyük bir buz yığınının arasında bulunan bu Mamut eti ve kemiği ile olduğa gibi, eksiksiz ele geçirilmiş ve derhal Moskovaya nakledilmiştir. Hayvan orada donmuş bir halde muhafaza edilecektir.
Bununla beraber, Sovyetlerin bu sefer göndermeyi düşündükleri heyet Taimry tarafına gitmiyecek, daha güneyde Ob körfezi dolaylarını tarayacaktır. Bu heyet, bugün hâlâ zihinleri kurcalayan bir suali çözmeğe çalışacağı muhakkaktır: Acaba Siberya ormanlarında hâlâ tek tük canlı Mamut var mıdır?
Bu sual ne kadar garip görünür se görünsün, hiç de imkânsız olmı-yan bir ihtimali ifade ettiği şüphesizdir. Yakında sefene çıkacak o-lan Rus heyetinin arama yapacağı bölgede, SibiryalI iki avcı 1920 de gayet garip izlere tesadüf etmişlerdir. Bu izler 60 ilâ 70 santim uzunluğunda ve 50 santim genişliğinde idi. On ayak izleriyle arka ayak izleri arasında 4 metre vardı.
Avcılar, bundan başka, içinde henüz kurumamış otlar bulunan çok miktarda hayvan tersine de tesadüf etmişlerdir. Zamanımızda bilinen canlı hayvanlardan hiç birinin bir kerede defedemıyeceği kadar çok miktarda olan bu pisliklerin bulunduğu yerlerdeki ağaç dal • ları, çok in hayvanların, geçtiğim aşikâr gösterecek şekilde, uç, dört metre irtifadan kırılmış bulunuyordu.
Aynı avcılar, bu izleri gördükten bir müddet sonra, kendilerinden •jvu metre kadar mesafede bir dere içinde iki büyük hayvanın mevcudiyetini de sezmişlerdir. Bu hayvan ların gayet büyük ve kıvrık dişleri vardı. Koyu kahverenginde idiler. Vücutlarının arka Kısmı uzun tüylerle kaplı idi. Gayet ağır ha-reKet ediyorlardı.
192ti da Sibirya yerlilerinin gördüklerini iddia ettikleri büyük hay vanlar hakkında verdikleri tafsilât
da bu iki avcının ifadesine uymaktadır. Bununla beraber, 1599 da New York Herald gazetesinin ba-
şından geçen bir macera ile karşı
laşmamak için yerlilerin
verdikleri
bu malûmatı dikkatle kontrol etmek lâzımdır. O tarihte adı geçen gazete «Alaska'da yaşıyan mamutlar» hakkında bir seri gayet heyecan verici makaleler neşretmişti. Sonradan anlaşıldı ki, muharrir bu malûmatı Eskimolardan almış. Es-
kimolar da bu hayvanlardan, her zaman gördükleri bir mahlûk gibi bahsetmişler, hattâ resimlerini çizerek tarif etmişler ama, bunu yaparken, hakikaten gördükleri hayvanları değil de bir kaç yıl evvel bir Amerikalı avcının kendilerine göstermiş olduğu resimleri ezberden çizmekte imişler.
Bununla beraber, Sibirya ormanları o kadar geniş, o kadar ıssız ve henüz insan ayağı değmemiş muazzam bölgelerliyle o derece esrarlıdır ki, buralarda canlı mamutların saklanmış ve insan gözünden uzak kalmış olmaAarı ihtimali vardır. Eğer dünyada elân canlı Mamut mevcutsa, bunların sayısı pek az olmak gerekir ve bunların barı-nabilmeleri için yegâne müsait iklim yine Sibirya ormanLarındadır.
Mamut 3 ilâ 4 metre yükseklikte bir hayvandır. Yer yer iki santim kalınlığını bulan derisinin altında sekiz ilâ on santim kalınlığında bir yağ tabakası vardır. Hayvan bu suretle Kutup iklimine mukavemet eder. Vücudu tüylerle kaplıdır. Bu tüyler bazı kısımlarda 70 santime kadar uzayarak bir yele halini alır. Hayvanın yukarı doğru kıvrılmış olan büyük dişlerinin faydalı olmaktan ziyare kendisine yük olduğu anlaşılmaktadır. Erişe kökünde bir şişkinlik vardır.
Buzlar arasında kalarak dağılmamış bir Mamutun tetkikinden anlaşıldığına göre hayvan ot yiyerek geçinir. Ru nesil, Cumudiyelerin şimale doğru çekilmesini müteakip Sibiryada barınmağa çalışmıştır. Zaten mamut iskelet ve- ölülerine de bu bölgede rastlanma ktadır.
Mamut dişi ticareti çok eskidir. Çin tarihlerinde, Mijâddan evvel Mamut dişi ticareti yapıldığına dair kayıt vardır. Pline do bundan bahseder. XVI net asarda Arapların ayni maddeyi alıp saltıklan malûm
Binlerce sene evvel, Rusya’da Beresovka’da bir uçuruma yuvarlanmış olan bu Mamut 1901 de bulun muştur. Buz, cesedi o kadar iyi muhafaza etmiştir ki, hayvan bulunduğu zaman etler duruyordu, midesinde ve dişleri arasında yiyecek kalıntıları vardı
dur. 1600 tarihlerine kadar Londra ve Hamburg pazarlarında Mamut bulunurdu.
Buzlara gömülüp kalmış Mamutların sayısı her halde pek çok olmak gerekir, zira XVIII inci asırdan beri topraktan 60.000 kadar diş çıkarılmış olduğu tahmin edilmektedir. Bu dişlerin ağırlığı, hayvanın cüssesine göre, 50 ile 100 kilo arasında değişmektedir. 200 kiloluk larına da tesadüf edilmiştir. Sibiryada, fil mezarlıkları gibi, muazzam Mamut mezarlıklarına rastlamak ihtimali vardır. O halde, Sibirya Mamutunun, nesli kuruma
1950 model fevkalâde ekonomik ve dayanıklı
FIAT
Otomobilleri gelmiştir.
5 kişilik 1100 E model 6500 lira
7 kişilik strapontenli 1100 E model 8500 lira Tediyatta kolaylık yapılır.
HER TÜRLÜ YEDEK PARÇA MEVCUTTUR.
İSTAŞ T. A. O. Kocatepe Adakale sokak No. 70 — Tel: 21653 (2310) ■—
Kütahya Vilâyetinden
1 — Emet ■ Simav yolunun 8+000 18+000 ve 30-1-000 - 40+000 Kim. leri arasının toprak tesviyesi işi kapalı zarf usul ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli (101478) lira ve geçici teminatı (6323) lira 90 ku-
3 — Eksiltme 27/6/950 tarihine müsadif Salı günü saat 15 te vilâyet makamında toplanan daimi ko misyon huzurunda yapılacaktır.
4 — Eksiltmeye girmek istiyen lerin ihale gününden en az üç gün evvel tatil günleri hariç num unesine göre hazırlayacakları belgeleri bir dilekçeye bağlayarak bu iş için ehliyet almak üzere vilâyet makamına müracaat etmeleri ve a lacaklan ehliyet vesikasiyle geçici teminatlarile teklif mektuplarım ihale saatinden bir saat önceye kadar makbuz karşılığı komisyona vermeleri lâzımdır. Bu saatten sonra verilecek mektuplar kabul edilmeyeceği gibi posta ile gönderilen tekliflerin gecikmesi de nazan itibara alınmaz.
Daha fazla malûmat almak ve keşif dosyasını görmek isteyenler hergün daimi komisyon kalemine ve bayındırlık müdürlüğüne müracaat edebilirler. (3889)
Çorum Devlet Hastahanesi Baştabipliğinden
1 — Hastahanemizin 1950 senesi ihtiyacı seksenbir kalem (7684 lira 68 kuruş) kıymetinde ilâç ve Tıbbî malzeme açık aksütme ile satın alınacaktır.
2—Şartname ve malzeme listeleri Ankara ve İstanbul Sağlık Müdürlüklerinde ve Çorum Devlet Hastahanesinde her gün görülebilir.
3 — Taliplerin veya vekillerinin lüzumlu belgeleriyle ihale günü olan 26. Haziran. 1950 tarihinde saat 14 de Çorum Sağlık Müdürlüğünde hazır bulunmaları ilân olunur. (7668)-(3886)
İlân
Ankara - Gazi Devlet Üretme Çiftlikleri
Merkez Atölyesi Müdürlüğünden
1 — Aşağıda cins \ açık eksiltme suretile
ve miktarı gösterilen muhtelif ebadda kereste 2 satın alına çaktır.
Miktarı Muhammen bedeli
L. K.
200 m.a 36.000,00
75 m.’ 16.500,00
30 m.3 7.050,00
30/6/1950 Cuma saat 14 de merkez atölyesi mü .
Çam kereste
Gürgen
Dış Budak
2 — ihale günü ------------ _
dürlüğü satın alma komisyonunda yapılacaktır.
3 _ idari ve fennî şartnameler merkez atölyesi müdürlüğünde görülebilir.
4 _ Muvakkat teminat 4.466,25 lira olup atölye veznesine veys; Ziraat Bankasındaki 4884/64 sayılı cari hesaba yatırılacaktır.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte teminat makbuzlarile birlikte
komisyona müracaatları. (3966)
dan evvel, nadir bir mahlûk olmadığı sonucuna varmak lâzımdır.
Uzun zaman, mamutların, seki2 devrimizden dokuz bin sene evvel mahvolduklarına dair bir kanaat hâkim olmuşsa da, bu hâdisenin o kadar eski bir devre ait olmadığı yavaş yavaş anlaşılmaktadır.
Hulâsatan denebilir ki, Sibirya ormanlarında canlı Mamuta rastlamak çok kuvvetli bir ihtimaldir, Çünkü, binlerce sene evvel nesli kuruduğu sanılan Okapi’lere, yâni zürafaların cedlerine Belçika Kon-gosunda 1900 tarihinde rastlanmıştır.
Sayfa: 4
ZAFER
17 - 6 -1950



FHaMiIŞS
Sûrlara yanaşma imkânı yoktu. Acaba genç Padişah ne düşünüyordu?
— 182 —
r1
B lel
Bir Elçi Geliyor.
ur T ük ak »m
N ön
(1 lal ap.
ok üy ap'
M en ıüh en lek
Bi daı illi ad» illi

aşa I sı Bi iiki orc Sı . 1
:eş. Eı H(
»rd iyo ayl H( yoı adı
•yt rls .ası
İn alk
de ık mı SC ras. ânı ıin( ard İn an e I nd akı İn
Di
Bombardıman devam ediyor. Surların önünde şehit düşen kahraman Türk yiğitleri taşınarak g» mülüyor. Bazan göğsüne ok isabet eden bir Bizansbnın kale duvarından aşağı yuvarlandığı görülüyor, zaman zaman tunç renkli ve azimkar Türk zabitlerinin hiddetle sağa sola verdiği emirler işitiliyordu.
Kırmızı ipek ve altın ile işlenmiş olan muhteşem otağ hümayunun önünde zaman zaman nöbet çalınıyor. Kös, def, nakkare sesleri dolgun bir ahenkle etrafı
inletiyor.
Şeyhlerin, dervişlerin, ülema-nın zikirleri, duaları göklere ulaşıyor. Ve bu arada durmadan, ardı arası kesilmeden surlara karşı hücumlar yapılıyor.
Nisanın on ikisinden, on sekizine kadar, Türk askerleri geceli gündüzlü surlara karşı hücumlarını devam ettirmişti. Surlar üzerindeki muhafızlar bu bunaltıcı hücumlar karşısında artık tahammüllerinin son haddine gelmiş gibiydiler. imparator ve kumandanlar ne yapacaklarım bilemiyorlar, yıkılan sur gediklerini pek basit bir şekilde doldurabiliyorlardı.
18 Nisan 1453...
Sultan Mehmet, muhteşem ota-ğındadır. "kine her vakit olduğu gibi geziniyor, çatık kaşlariyle kendi kendine söyleniyor, ihtimal ki bu bir hafta içinde Istanbulu zaptedemedıği içip kızıp köpürüyordu.
Şimdi hükümdar yeni tedbirler düşünmekle meşguldür. Önündeki geniş masa yine resimler, haritalar, plânlarla dolu...
Bir kaç kere gezindikten sonra birdenbire duruyor, masaya eğilerek bir takım yazrılar yazıyor ve resimler yapıyor.
— Bana Muslıhiddin’i çağırınız!. Diğer mühendisler de gelsin!.
Derhal emir yerine getirildi..
— Halil Paşa da gelsin.
Şimdi otağu hümayunda helil Paşa, ve mühendislerden başka kimse yok...
— Lala... Hâlâ B izansın zapte-dilmemesi nodondir?
Halil Paşa eğildi. Biraz düşün dükten sonra:
— Şevketlû efendim. Bin yıl i-çinde Bizans defa muhasara e-dilmiştır. Her nevi tedbir boşa gitmiştir. Bu surlar mevcut oldukça zaptedilmesi müşküldür.
— Ama lala... Ben ki Osmanlı padişahıyım. Bilumum kuvvet ve kudret membalarını emime vermedim mi? Dilediğin kadar asker topla demedim mi? Yepyeni bir âlet icat etmedim mi? Hâlâ zap
Ün miimxiin olmamasına sebep
nedir?

öyl Fi
ıuk
İn nc« in ua
T( aan •ak: 'ört ’ür nüt ser
B ıay:
Fi ııçrı
aah:
İr ıin solı
H aak ;e t
— Şevketlû efendim. Kudret ve mehabeti hümayununuz karşısında bu saydıklarım hiçtir.. E-ğer iki ordu karşı karşıya gelseydi muhakkak ki zaler brinci gün milletimizmdi. Fakat insana kar şı taş ve duvar var. Fethin kolay Oİmiyacağl muhakkaktır,
Sultan Mehmet fena halde sinirleniyordu:
— Lale... Lala... Hâlâ ne söylersin?!... MiişkiiFâtı benim de görmediğimi mi sanırsın? Bütün bunları hesaba katmadım mı zan-
nedersin!.
Biraz durdu. Sonra birdenbire gürledi:
— Lala.. Bu şehir Türk milletinin olacaktır!. İslâm ümmetinin
olacaktır!. Anlıyor musun? Karşıma bütün cihan kuvvetleri çıksa da, sûrlar yerine, Şeddi Çin di-kilse de, Marmara yerine Bahri-muhitler ihata etse de bu şehri İstanbul benim olacaktır!. Mille-
timin olacaktır!...
Ji iecı güfi
Top
B yar;
J
top
me;
için
sûrlara tırmanacak olan yiğitlerimizin üzerine kaynar sirke, zift dökülüyor, taş toprak yağdırılıyor.
Derin bir sükût oldu. Bu yüksek sûrlara yanaşma imkânı yoktu. Acaba genç Padişah ne düşünüyordu?
Sultan Mehmet yeniden söze başladı:
(Şu masa etrafına toplanınız. Plânımı dikkatle takip ediniz. İçi en az elli kişi alabilecek tahtadan bir kale yapılacaktır. Sen Musli-hiddin dikkat et. Tahtadan bir kale istiyorum. Yalnız bu kale, müteharrik olacaktır. Altında lüzumu kadar tekerlek bulunacaktır. Kalenin tepesine yerleşen elli askerden başka alt tarafında da elli kişi rahat rahat bulunabilecektir. Kalenin içindeki bu elli kişi, içinden kaleyi ileriye doğru süreceklerdir. Kalenin irtifaı, Bizans sûrları irtifaında olmalıdır.)
Halil Paşa söze karıştı:
(Sûrlardan atılacak yağlı paçav ralarla bu kalenin yanması müm-kürdür Şevketlû..)
Fakat Sultan Mehmet neşe ile cevap verdi:
(Aferin Lala.. Hakkın var. Fakat ben bunu da düşündüm. Kalenin içi ve dışı kalın köselelerle kaplanacak ve bu işe memur askerler tarafından durmadan su altında tutulacaktır. Böylece yanma tehlikesi önlenecektir. Kaleler sûrlara yanaştıktan sonra oklarla sûrların üzerindeki muhafızlar bertaraf edilecek, sonra, kalede evvelden hazırlanmış olan kirişler, sûrlara atılacak, böylece kalelerle sûrlar arasında bir köprü kurulmuş olacaktır!.)
Halil Paşa ile beraber, mühendis Muslihiddin de hayretle Hükümdarı dinliyorlardı. Bu, yepye-ni, acaib bir buluştu.
Hükümdar devam etti..
Aylık Fikir, Sanat, Edebiyat Dergisi
HİSARın
yeni çıkan 4 üncü sayısını mutlaka okuyunuz!
M. Ş. E. nin nefis bir hikâyesi, memleketimizin en tanınmış kalem sahiplerinin yazılan, genç şâirlerin en güzel şi’irleri...
Yıllığı: 300. Altı aylığı: 170 Sayısı: 30 kuruştur.
İdare yeri: Öncebeci, Bahadırlar sokak No. 32 — Ankara
(3228)
KİRALIK DAİRE
Ulusa 2 dakika vilâyet yanında Fırat sokak No. 4 de 5 oda, banyo mutfak, geniş balkonlu telefonu havi.
Müracaat: Ayni sokakda terzi Ziya Durukan’a Tel: 14503. (2332)
ACELE SATILIK KIRAATHANE
Mevki yerde 200 lira iratlı. Müracaat; Hacıbayram Camii yanında İslâm Kitapevi. Tafsilât: 13679 Tel. den alabilirsiniz. (2237).
Ben, kaleler değil, iklimler fethetmek isterim!.. Sen ise müşküllerden bahsedersin!. Hüner, müşkülleri yenecek tedbir bulmaktadır.. Fethin müyesser olması için neler düşündün Paşa.. Bana bunları söyle!..
Halil Paşa, bu gürleyen adam karşısında susmağı tercih etti. Söyledikleri doğru idi belki.. Fakat bu dünyanın en kalın ve yüksek sûrlarına karşı başka ne yapılabilirdi!.. İşte toplar, akla hayale gelmiyen bir şeydi. Onlar dahi derhal maksadı temin etmemişti.
Hükümdar bir müddet Halil Paşayı bekledi. Fakat onun, başım önüne eğerek hiç bir şey söylemediğini görünce kendisi söylemeğe başladı:
— Paşa.. Siz mühendislerim!.. İyi dinleyiniz. Toplar muhakkak ki tesirini gösterecektir. Daha şimdiden sûrlarda tâmıri zor gedikler açmıştır. Fakat bytiin bu ümidi bir tek vasıtaya bağlamıya-cağım. Her türlü vasıtaya birden tevessül edeceğim. Dinleyiniz. Sûr lara yanaşmak için yeni bir çare düşündüm. Çünkü, askerlerimizin zırhlan olsa da, yanaşılsa da okların üstüne çıkmak mümkün oL mıyor. Hususi surette imal edilmiş merdivenler de maksada kâfi değil.. Bu merdivenler vasıtasiyle
YENİ SİNEMADA
Geçici teminat İhale günü Saat
Aşağıda mahalli, keşif bedeli, Geçici teminatı, ihale günleri yazılı yapılar kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur.
Yapı yeri . Keşif tutan
17-Haziran Cumartesi akşamından itibaren Saat 21.15 de Avrupa turnesinden avdet eden büyük İllüzyonist ve hayal oy unlar üstadı
I SUNGUR
Emalsiz temsillerine başlamıştır. Bütün dünyanın takdir ettiği ve AnkaralIların pek sevdiği sanatkârımızın yüksek hünerlerini görebilmek için yerlerinizi evvelden tedarik etmeniz rica olunur.
Orkestra Koltuk 200 — Koltuk ve Balkon 150, — Duhuliye 100
SATILIK EV — Ön Cebeci Ozanlar sokağı nihayetinde 115 A. 2 müs takil katta üçer oda. Su, gaz, elektrik, bahçe, köşebaşı. Üst katta Galibe müracaat. (2322)
gidiniz ve ben de kendi işime gideyim.
Pek ziyade mahzun ve müked-der olan Ferriyer, onu kucakladı ve:
— Size büyük bir itimadım vardır. Allahaısmarladık, dostum, dedi.
— Ne? Allahaısmarladık mı dediniz?.. Galiba yine görüşelim demek istiyorsunuz.
Ferriyer, ümitsiz bir tavırla:
— Evet, yine görüşelim... diye sözünü düzeltti.
Ve sırtını eğerek uzaklaştı.
Şimdi Boröver’i bırakalım da Ferriyer'i takip edelim. Zaten, bu takip de pek uzun sürmiyecek.
Ferriyer, adımlarını yavaşlatma sına, uzun sapa yollardan gitmesine rağmen nihayet, nefretle gitmekte olduğu yere vardı. Her halde kendisi orada bekleniyordu; çünkü, onun gelmesine hiç hayret eden olmadı ve kimse, bu ’meş’um zindanın misafirleri arasına onu kabul etmek hususunda hiç bir güçlük göstermedi.
İçeriye girdikten on dakika kadar sonra, Hürriyet Kulesinin bir höceresine kapatılmıştı. Maahaza, bu höcere oldukça iyi idi ve kendisine de iyi muamele ediliyordu. Bu hal onda, Katerinin sözüne inanma hissini, yakında hürriyete, serbestiye kavuşmak ümidini uyandırıyordu.
Nihayet, içyüzü anlaşılan bir hâdise dolayısiyle şimdi meş’um hakikatle tam temas halinde bulunduğu cihetle bu hakikat ona, tasavvur ettiğinden daha az üzüntülü ve daha az tehditkâr görünüyordu. Bu, içtinabı gayri kabil vâkıa karşısında, o âna kadar ken dişini biraz terketmiş olan soğuk-
durmadan Hanin dövüyor, yuzıer- ı
Ahmet Paşaya döndü: |
(Sen. Hersek oğlu.. Bankamdan
müşfikane bir tavırla:
— 58 —
İnşaat ilânı
9.395. — 3/7/950 Pazartesi 16
4.440. —
4.695. — . « «
4.590. — « « «
4.360. — « « «
4.480. _ « « «
1 — Amasya Şubesi 162.900. —
2 — Hafik Ajansı 63.800. —
3 — Elbistan « 68.900. —
4 — Kalan « 66.800, —
5 — Ayancık « 62.200. —
6 — İskilip • 64.600. —
2 — İstekliler bu işlere ayrı ayn teklif verebilecekleri gibi tamamına da iştirak edebilirler.
3 — Her işe ait eksiltme dosyası (20) lira mukabilinde Ankara'da İnşaat Müdürlüğünden alınacağı gibi her işin ait olduğu Şube ve Ajansında bedelsiz olarak da görülebilir.
Eksiltmeye iştirak için dosya al mması şarttır.
4 — İsteklilerde aranan şartlar eksiltme şartnamesinin 12 inci maddesinin (1) fıkrasında yazılıdır.
5 — İsteklilerin resmî tatil ve bayram günleri hariç ihale günlerinden üç gün evvel İnşaat Müdürlüğünden yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — Postada olacak gecikmelerden dolayı istekli bir hak iddia edemez.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamak veya tercih hakkını muhafaza eder. (3827)
1 llr "■.........1
p a r jjK İ^R[E Ç Fabrikası
Taze, topak tozsuz kireç imâl etmekte ve günü gününe teslim etmektedir. Sayın müşterilerimizin her türlü arzuları nazarı iti-bare alınır.
Adres: Posta caddesi Ahmet Erkmen hem kat. 3 No. 23 Tel: yazıhane 16566 Tel. ev 21384 (2333)
Bayındırlık Bakanlığından
ZAFER’in Abone Şartlan
Memleket tel
Devamlı ilânlar İçin hilfuri tarif* tatbik edilir.
Yazan . MİSEL ZEVAKO
1 — Eksiltmeye konulan iş: Yargıtay binası kalorifer tesisatı onanını işidir.
Kesil tutarı: (15500.—) liradır.
2 __Eksiltme 28/6/950 Çarşam ba günü saat 11 de Bayındırlık Ba-
kanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisli ği Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
3 __ Eksiltme şartlaşması ve buna bağlı kâğıtlar Yapı ve İmar
İşleri Reisliğinden (40) kuruş kar şılığında alınabilir.
4 __ Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (1162.50)
liralık geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartlaşması gereğince 1950 yılına ait Ticaret Odası belgesi ibraz etmeleri lâzımdır.
5 __İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi iyi bir surette ba-
şardığını veya idare ve denetlediğini isbata yarar belgelerile birlikte lû az (tatil günleri hariç) üç gün ön ce Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliğine baş vurarak bu işin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgesi elmaları şarttır.
6 __İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına 50 şer
kuruşluk pul yapıştırıp imza ettik ten sonra teklif mektuplarile birlikte zarfa koymaları ve eksiltme gü nü saat 10 a kadar Yapı ve İmar İşleri eksiltme komisyonu reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler ka bul edilmez.
(3884)

Çeviren : RAGIP RIFKI
kanlılığım ve ruhî metanetini tek rar kazanmıştı.
Tabiî, zindana gelinceye kadar hem Katerin’in fedaisi ve hem Rospinyalfm adamı tarafından takip edilmişti. Onun Bastil’in iner - kalkar köprüsünü geçtiğini gören iki serseri oradan ayrıldı ve her biri bir tarafa gitti. Harfi harfine ifa ettikleri vazifeleri artık sona ermişti.
Giyyom pantekot, gidip Rospin-yak'a müjdeledi ve Baron sevincinden herife bir avuç altın attı. Tabiî, serseri bu altınları sevinçle toplayıp cebine indirdi.
Katerinin fedaisi de gidip Ana Kraliçeye raporunu verdi ve bunun mükâfatını da ziyadesiyle gördü.
Yalnız, bu adam, Vikontun, girmeğe mecbur olduğu yere girdiğini söylemekle iktifa ederek ehem miyetli tafsilâtı bildirmeğe lüzum görmedi. Katerin de, bu haberden memnun olan ve o sırada müstacel bir işi bulunan Katerin de fazla bir şey sormağa vakit bu lamadi.
Bu suretle, Ferriyer'in zindana girmeden evvel Boröver’le hayli müddet konuştuğundan haberdar olmamıştı.
Acaba, bu cihet ehemmiyet6İ2 miydi dersiniz?... Kimbilir, belki de öyle!...
XXIV KATERİNİN İKİNCİ MANEVRASI
Katerin, bir fedaisini, Ferriyer’ in peşine saldıktan sonra odasına dönmüştü. Gitti, küçük kapı pen-çeresinden baktı.
Fiyorenda, koltuğuna çökmüş müteesir ve meyus ağlıyordu.
Katerin gülümsedi.
Tekrar odasına geldi, tuvalet o-dasma açılan bir kapıyı açtı, bu odanın arka duvarında diğer bir küçük kapı vardı. O, bunu da gürültüsüzce astı ve Fiyorenda’run odasına girdi.
Katerin, Feriyer’i zindana girmeğe ikna etmek istediği zaman yine bu kapıdan girmişti.
Fiyorenda, bu kadının tekraı karşısında dikildiğini gördü. Hemen ayağa kalktı; gözlerini sildi.
Katerin, müşfik bir tavırla:
— Ağlıyor musunuz? dedi. Ne-ye ağlıyorsunuz?
Ve kendini toplayarak:
— Doğru, unutmuştum ben... Nişanlınız...
Bu kelimeyi müteakip durdu Kendisini, genç kızın haline pek açıyormuş gibi gösteriyordu. Onu böyle, mütevazı, lâubali, gönülsüz, kibirsiz, halim görenler, içinden fena niyetler, tasavvurlar geçirdiğini asla akıllarına getirmez-
ler. Onun canavar bir kadın olduğuna ihtimal vermezlerdi.
Fakat, Fiyorenda, bu kara ruh lu kadını pek iyi anlamıştı. Kate-rini görünce yüreğini sıkan, o anlaşılmaz ıstırap yine daha fazla içini sıkmıştı.
Göz yaşlarım sildi. Parlak gözlerini Kraliçenin gözlerine dikti; hürmetkar bir tavırla dik dik durarak vâki olacak hücumu bekledi. Sebebini izah edememekle beraber artık bir ölüm dirim mücadelesi başladığına artık şüphe etmiyordu. Bu mücadelede kendisi-ne düşen vazife, darbeye darbe ile mukabele etmek ve —kimbilir belki— öldürülmemek veya sev-diği adamın öldürülmemesi için öldürmek olduğunu anlıyordu.
Bu defa, Katerinin karşısında Ferriyer pek sadık ve ikna edilebilir bir adam yoktu. O, şimdi sert bir kayaya çarpıyordu ama, böyle bir ihtimali aklına bile getirmemişti. Hem, kimin aklına gelirdi ki? Nihayet, Fiyorenda genç bir kız idi... Ne yapabilirdi?
— Müsterih OİUnUZ, nişanlınız tehlikede değildir.... Bilhassa şim dilik değildir... ve onun uzun müddet tehlikeye maruz kalmaması da sizin elinizdedir.
Fiyorenda titredi. Aldanmamış-tı: Mücadele başlamıştı. Sâkin göründü. Hattâ, biraz müstehzi, o güzel tebessümiyle gülümsüyordu bile... Gerek, zihnen yaptığı hesap neticesi olsun ve gerek uyanık tabtatinin kendisini ikaz etmesi neticesi olsun, bütün heyecan ve endişe izleri derhal kaybolmuştu. Şimdi, her zaman kendisinde görülen o şen _sima, gülen gözler, o tatlı tebessümler görülüyordu. Gayet sâkin bir tavırla cevap verdi:
★ (Devamı vari
Ferriyer, hatır Dir ıeıcuu«-
— Ben de size, hayır, hayır, hayır diye cevap veriyorum.
— Bayan Adolph Platz ismiyle yaşamıyor musunuz?
— O budala kukla kılıklı karısını terketmesi için zerre kadar tesir yapmış değilim. Daha ben kendisiyle tanınmazdan evvel karısından bıkmış, usanmış bulunuyordu.
— Bayan Adolph Platz ismiyle , yaşamıyor musunuz?
— Bundan tabiî ne var.. Mösyö Platz bana dostluk etmiş bir a-damdır. Kendisine istirahate fevkalâde ihtiyacım olduğunu söylediğim zaman, kimsesiz, genç ve biraz da yüzüne bakılır bir kadının evli olarak tanınmasının daha münasip olacağını tavsiye etti. Bu kısa tatil müddetim esna sın -da kendi ismini kullanabilmekli-ğim için bana büyük bir nezaket gösterdi. Kendisinden almış olduğum yegâne şey budur, Mösyö bundan emin olabilirler.
Lambert feci bir surette karşısındakini tazibe çalışarak:
— Doğrusu zihnimde takılmış kalmış büyük bir düğümü çözdünüz, hem yalnız benim değil, şu on iki zatın da öyle., dedi.
O on iki zat, karşılarındaki kadının usul ve âdete pek uymıyan hareketlerini böyle faziletkâr bir kisveye sokarak izah edişini hayretle dinlerken, dört gündür ilk defa olarak gülümsediler, ve otur dukları yerde kımıldanarak aralarında şakacı ve lâtifeci bakışlar teati ettiler.
— Doğrusu zamanımızın her türlü nezaket ve lütufkârlıktan uzak kalan bu kötü halinde Bay Platz’m göstermiş olduğu efendice nezaketi işitmek büyük bir zevk teşkil ediyor.
Karşılıklı savrulan bu ince istihzalar karşısında zerre kadar rahatsız olmamış görünen savcı söze karışmak lüzumunu hissetti:
— Son seneler zarfında epeyce para biriktirmiştiniz, değil mi Matmazel Cordier:
— Evet, efendim.
— Evvelce karar verdiniz ve pek de muhtaç olduğunuz bu küçük istirahat esnasında size bol bol kâfi değildi, değil mi?
— Bol bol..
— Bu müessif hâdiseler vukua gelip de Bayan İves’in hizmetini
terketmenizden epeyce zaman evvel Bay Platz zevcesini terketmiş bulunuyordu, öyle değil mi?
— Tamamiyle öyle, efendim.
— Bu kadar kâfi, teşekkür ederim, Matmazel Cordier.
Matmazel Cordier her zamanki gibi zarif ve .şık bir tavırla şahit bölmesinden indi.
Lam bertin yüzüne bile bakmağa tenezzül etmiyerek Savcıya pek kısa bir tebessümle gülümsedi, ve daha kısa denebilecek kadar müp hem bir tebessümle mukabele gördü. Vizon kükler ve Lame tuvaletler içinde bir opera locasından inen nice zengin hanime-fendiler, vaktiyle Bayan İves’in hizmetçisi olan, ve bugün muvakkatlin Bay Adolph Vlatz ismiyle yaşıyan kadın kadar zarafet ve emniyetle yürümesini bilmemiş, y, tir. Mahkeme salonundaki in «an. ların hepsi hayretler içinde ve biraz da rahatlan kaçarak, gözlerinin önünde yakasındaki kırmızı kamelyayı bir bayrak gibi çekip fütursuzca yürüyen kadına bakakaldılar.
— Mis Roberto’yu çağırınız!
— Mis Lanrr Roberto!
Mis Roberto da siyahlar giymişti. Fakat ne kadar, farkla. Mazbut, ağır başlı bir insanın yine mazbut ve ağır başlı kıyafeti. Mis Roberto güler yüzlü, pembe yanaklı, bal rengi saçlı, kurşunî gözlü bir kadındı, ve ideal bir hizmetçi tipi idi. Her halde lâl renkli çiçeklerle lâl rengine boyalı dudakların böyle bir tipe lüzumu olduğuna kani değildi. Siyah, derli toplu şapkasının altından Savcıya doğru çekingen ve mahcup bakışlarla bakıyordu.
— Mis Roberto, 1926 senesi Haziranının on dokuzuncu günü ne işle meşguldünüz?
— Bayan Patrick ives’in evinde orta hizmetçiliği ve dikişçilik ediyordum.
Kelimeleri tamamiyle İngiliz telâffuziyle söyliyen tatlı İngiliz sesi mahkeme salonunda bir emniyet ve huzur havası yarattı. Halbuki biraz evvel Fransız arkadaşı ortalığın havasını germiş ve herkesi heyecan ve merak içinde bırakmıştı.
— On dokuz Haziran gecesi Bayan İves’i gördünüz mü?
★ (Devaau var) 1
RADYO
BULMACA
ANKARA RADYOS
CUMARTESİ — 17/6/1950
Üvertürl
8.:
15
Müzik: Bulanje den Melodll (Pl.)
Günün Programı ve Hava Rap Müzik: Hafif Müzik (Pl.)
Açılış
M. S. Ayar
Müzik: Radyo Salon Orkestrası. (Şef: Halil Onayman).
1. Weber: Fantezi Mozaik;
2. Schestak: Romans;
3. Fetras: Ayısıgı «Vals»;
4. L6har: Seni Kimse Benim Kadar Sevemez.
Haberler.

1.40
1.55
İ.00
21
15
öğle Gazetesi.
Müzik: Şarkılar.
Müzik: Cumhurbaşkanlığı Armoni Mızıkası (Şef: İhsan Künçer).
1. Faik: Mesudiye Marsı;
2. A. Lotter: İki Hlnd Tablosu;
3. M. Delmas: «Süite Marocaine».
a) Les Gounılers.
b) Dans Les Souks.
c) L'Oasis.
d) Le Trlouıphe Du Cald.
4. W. Halim İntermezzo Türk. Müzik: Havai Müzikleri (Pl.) Konuşma: Spor Haberleri. Kayıp Mektupları, Akşam Programı, Hava Raporu ve Kapanıg. Çocuk Saati.
Müzik: Dans Müziği (Pl.) Müzik: Şarkılar.
M. S. Ayarı ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Müzik: Yurttan Sesler.
Radyo ile İngilizce.
Müzikli Salon Orkestrası Çalıyor (Pl.)
Radyo Gazetesi.
Serbest Saat.
Müzik: İnce Saz Karıgık Fasıl. Şarkılar.
Müzik: Vals Festival Orkestrası (Pl.)
Müzik: Film Melodileri (Pl.) Konuşma.
Müzik: Şarkılar.
M. S. Ayan ve Haberler.
Müzik: Dans Parçaları (Pl.) Program ve Kapama.
21.35
22.00
22.15
22.45
23.30
İSTANBUL RADYOSU
CUMARTESİ — 17/6/1950
12.57 Açılış ve Programlar.
13.00 Haberler.
13.16 Şarkı vc Türküler (Pl.)
13.80 Dans Müziği (Pl.)
Î8.45 Saa Eaorleri - Şarkı ve Türküler.
14.30 Caz Müziği (Pl.)
Soldan Sağa
lıglıkla, bir Elbiseli 4 -
5 — Yüz. tersi: Şaka 6 — En kısa tersi: Bir yapının toprak altındaki duva-j rı 7 — Onorımı, tersi: Kasap satar 8 — Belirti, lezzet 9 — Hatır sorma, kralın oturduğu sandalya 10 — Tersi: Dağlar, akaç 11 — Oturma, oynak (Kadın).
Dünkü Bulmacamın Halli:
Soldan 8ağa:
1 — At. Tatar, ça 2 — Çiçek, gaz 3 — Kiraz, zeki 4 — Gelin, çadır 5 — Eset, tabir 6 — Çık. sakız 7 — En, yakıt, ta 8 — Çakal, kay 9 — Makas, sıra 10 — Şakul, kasar 11 — Akıt, kayık.
yukarıdan Aşağı:
1 — An. gecen, sa (as) 2 — Kesin, inak 3 — Çilek, çakı 4 — Tirit, yakut 5 — Açan, sakal 6 — Tez. takas 7 — Ak. çakıl, ka 8 — Zabit, say 9 — Gediz, maı (ısın) 10 — Çakır, Tarak 11 — Azar, Bayar.
15.00 Serbest Saat.
(Konuşma veya Müzik).
15.15 Radyo Salon Orkestrası Konseri. 1 — F. Menge, "Mars" 2 — Egon Neuemann. "Lâylaklar açarken"
3 — Offenbach, "Barcarolle" 4— Ketelbey. -“Havay’ın mavi Sularında” 5 — J. Strauss. "Yarasa" operetinin uvertürü.
15.45 Haftanın Programı. 16.00 Programlar ve Kapanıg.
17.57 Açılıg ve Programlar.
18.00 Saz Eserleri.
18.15 Dans Müziği (Pl.)
1.00 Haberler.
1.15 İstanbul Haberleri.
ı.3O Caz Müziği (Pl.)
1.45 Şarkı ve Türküler. ).15 Dlnleycl İstekleri.
(Hafif Batı Müziği).
.00 Serbest Saat
(Konuşma veya Müzik).
.15 Şarkı ve Türküler.
1.00 Dans Orkestran Geçidi (Pl.) 1.45 Haberler.
1.00 Çeşitli Hafif Müzik (Pl.)
1.30 Dans Müziği (Pl.)
ı.OO Programlar ve Kapanıg.
21
ZAFER
Sayfa: 5
Orman Genel Müdürlüğünden
•M
350 kr.
Bu gece Bomontiye geliniz
İstanbuldan hareket eden değerli sanatkârlarımızdan
Safiye AYLA - Suzan GÜVEN
ve arkadaşlarının iştirakleriyle zengin bir program vardır.
Çok güzel bir gece geçirmiş olacaksınız
DAVETİYELER: Bomontiden de temin edilebilir.
Büyük Kumaş Hatlarında son derece ucuzluk Emprime Vistra Valencia
Danpink ORTAÇ’ta 350 kr. 195 kr. 340 kr.
Emprime çamaşırlık Keten emprime Jorjet emprime
260 kr.
290 kr.
18 Renk hakiki İrlanda keteni 900 kr

Pb
I

3
İU
■n

Anversaten
650 kr.
Total
375 kr.
ORTAÇ’ta
Anafartalar Cad. Adliye karşısı Köşe Mağazası, No. 324.
Tel: 11135 Ankara
Panama erkek şapkaları 12,75 ve 17,00 Lira
Satılık ev
Cihanbeyli Tereke Yargıçlığın#
TESLİMİ İÇİN KABULÜNE
HAZİRAN
SÎPARİŞ
‘ BAŞLANDI
PANHARD

1— Genel Müdürlüğümüz binası inşaatından artan 128,306 metreküp çam kereste ile 7,999 -metreküp meşe parke açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır.
2— Çam kerestesinin beher met reküpü 140, meşe parkenin 570 liradır. Bu hesaba göre çam keresteler için 481 lira 15 kuruş, meşe parkeler için de 34i Hra 96 kuruş teminat makbuzu ibrazı şarttır.
3~ Arttırma 3/7/1950 Pazartesi günü saat 15 Ls Orman Genel Mü dürlüğü binasında müteşekkil Satınaıma Komisyonu binasında yapılacaktır.
4— Kereste ve parkeler ayrı ayrı arttırmaya çıkarılacaktır.
5— Arttırmaya iştirak için teminat makbuzu ibraz etmek şarttır.
6— Keresteleri görmek ve daha fazla tafsilât almak cin Levazım
Müdürlüğümüze müracaatları. (4021)
Ankara Elektrik; Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesinden
Bazı abonelerimizin, havagazı sarfiyatının artmış olmasından bahisle Müessesemizden tesis ve sayaçlarının muayenesini istemeleri üzerine bu istekleri yerine getirilmektedir. Sarfiyat artışı, ocak musluklarının alev kaplar dışına taşacak kadar açılmasından ileri geldiği görüldüğünden, sayın abonelerimizin gaz musluklarını daimî kontrol altında bulundurmalarının menfaatleri icabı olduğu ilân olunur. (4022)
d
de


i-
ıp
ıt
l
Akçakalede silo inşaatı yap'ırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
1 — T. M. Ofisinin Akçakale’de yapıracağı, 486974.92 lira keşif tu-
tarlı Silo inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 28. 6. 1950 Çarşamba günü, Ankara’da Genel Müdürlük binası içinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksilmeye gireceklerin, tatil günleri hariç olmak üzere, ekşitme gününden üç gün evveline kadar Genel Müdürlüğe yazı ile müra. caat ederek yeterlik belgesi almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müra caatlar nazara alınmıyacaktır.
4 — Eksiltmeye gireceklerin, 93 9 yılından evvel 100.000 liralık ve bu tarihten sonra da 400.000 liralık bu ayarda betonarma bir inşaatı yapmış ve kat’i kabulünü yaptırmış olduklarına dair belge göstermeleri lâzımdır. Yeterlik belgesi verip vermemekte Ofis yetkilidir.
5 — Geçici güvenlik akçesi 23.3 00 liradır.
G — Eksiltme evrakı 25 lira karşılığında, Ankara'da Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden, İstanbul’da Beşiktaş’daki Afyon ve Malzeme işletmemizden, Diyarbakır’da Bölge Müdürlüğünden alınabilir.
7 — Ofis 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından bu ihaleyi dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (3987)
11
*
b
İlân
.1

id
d '.

-■

Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinaen açık eksiltme
1 — Zonguldak Kömür Havzası ndan İstanbul ve İzmir Şubelerine ! taşınacak kok ve taş kömürleri için 12/6/1950 tarihinde saat 15 de Mü-1 essese Merkezinde yapılan tetkikat sonunda verilen tekliflerin lâyık
haddinde olmadığı görüldüğünden açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Açık eksiltme 26/Haziran/ 1950 Pazartesi günü saat 15 de Mü-essesenin Ankara Merkezinde yapılacaktır.
3— İstenilen tek fiat hakkında ki şartnameler her gün mesaî saati I dahilinde:
İ Ankara'da Eti Bank Genel Müdürlüğü Ticaret Servisinden,
Ankara'da Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi Satış ve Muamelât Servisinden;
İstanbul’da Eti Bank Şubesinden;
İstanbul'da Galata’da Yeni Yolcu Salonu Üçüncü katta Türkiye Kömür, Satış ve Tevzi Müessesesi İstanbul Şubesinden;
İzmir’de Türkiye Kömür, Satış ve Tevzi Müessesesinden bedelsiz alınacaktır.
4 — Müessese 2490 sayılı arttır ma, eksiltme kanunu hükümlerine tabi olmadığından sözleşme serbest isini muhafaza eder (3969)


İstanbul P. T. T. Bölge
Başmüdürlüğünden

1 — P. T. T. İdaresi namına gele cek ve gidecek 3000 ton eşya vazım şartnamesi dahilinde nakil işi kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur.
2 — Eksiltme 3/7/950 Pazartesi günü saat on beşte Başmüdürlük alım satın komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedeli (30.000) lira geçici teminatı (2250) liradır.
4 — Talipler şartnameyi görmek, geçici teminatı yatırmak üzere
Başmüdürlük Levazım Şefliğ ne, eksiltme gün ve saatinden bir saat evveline kadar da 2490 sayılı kanundaki tarifata göre hazırlayacakları teklif mektuplarını makbuz mukabi linde komisyon başkanlığına tevdi eylemeleri ilân olunur. (3944) (504)

OTOMOBİL SANAYİİNDE BÜYÜK
4 SİSE BENZİNLE 320 KİLOMETRE
PANHARD
Otomobilleri en zarif, en dayanıklı, en ucuz ve en ekonomik arabalardır.
ORTA ŞARK TİCARET T.A.Ş
Beyoğlu Meşrutiyet cad. no: 40 Tel. 43610
Ankarada müracaat yeri:
Denizciler Caddesi No. 2
Posta kutusu 193 Tel: 15315
Küçük Bahçelievlerde bütün konforu mevcut 4 oda, bir hol, mutbak, helâ, banyo, bahçesi I bakımlı, asfalt üzerinde uygun fiyatla satılacaktır. Mutavassıt kabul edilmez. Müracaat Pa -zardan maada mesai saatlerinde telefon 12240. Boş olarak teslim edilir. (2249)
Cihanbeylin:n Kırkkuyu köyünde Göçer Uçar'ın çocuksuz olarak 21/4/1950 tarihinde ölümile terekesi tesb:t edilerek satılmış ve banka emanetine yatırılmış olduğundan mirasçılarının iki ay içinde veraset ilâmile birlikte yargıçlığımıza müracaat etmeleri ilânen tebliğ olunur. 6/6/950
Nisan
Eski İsparta milletvekili Remzi Ünlü’nün kızı Muallâ Ünlü ile Mehmet Maraşlıoğlu'nun nişan törenleri 15/6/950 günü akşamı her iki tarafın akraba ve dostlarının huzu-riyle yapılmıştır. Yeni nişanlılara hayat yolunda saadetler dileriz..
Kurtulu/ta Satılık Arsa
Samur sokağı asfaltta köşe 473 m3 müracaat Tel: 13632 Haşan Tansı, (itfaiye Meydanı Haymana Otelinde) veya Tel: 13742. (2237)
Satılık arsa
İstanbulun sayfiye yeri Cadde-bostanm en güzel yerinde, plâja yakın bir dönüm arsa m2 (15.000) on beş bin liradan satılıktır.
Müracaat: Kadıköy Bahariye İleri sokak 9/1. İhsan Dinçman.
(2251)
Dikkat
İstanbuldan yeni getirdiğim çeşitlerle ucuz elbise giy -mek mi istiyorsunuz, işte size aylardır pahalılıkla mücadele eden GAYRET TERZİEVİNDE görmekle hakikati anlarsınız.
Beyoğlunun tanınmış terzilerinin yanında senelerce çalışarak yetişen izzet Köroğlu, Evkaf İş Hanı, Kapalı Çarşı üstü No. 410, Tel: 16041, muamelemiz vardır.
Satılık evli bağ ve arsalar
Teşekkür
Kıymetli eşim 4. Şube Memurlarından Süleyman Akarsu'nun 14/6/ Keçiören Tepebaşında 1162, 1772 ' 1950 günü anî vefatı sonu beliren M- evli bağlarla 1064, 1072 M2
arsalar ucuz fiyatla satılıktır. Tel. sabah dokuzdan evvel akşam se- 1 kizden sonra 23719. (2334) I
BU HAFTA
Amerikanın en meşhur
Dram Yazarı «Lillian Hellman.ın ölmez eseri
İLÂN
Belediye Başkanlığından
Bentderesi köprüsüne inen Kevgiri! sokağı imar vaziyetine göre genişletileceğinden işin hitamına kadar vesaiti nakliyenin bu yoldan geçmeleri mepedilmiştir. Keyfiyet ilân olunur. (3957)-(506)
Seviştiğimiz günler
•The Searchlng Wind)
Robert Young _ Sylvia Sldney 14—16.15—18.38—21 r . . Gişe 15031
’ Müd. 24075
SATILIK ARSA
Maltepe asfalt yanında imarın 1204 ada 10 parselinde 684 metre kare arsa acele satılıktır.
Müracaat: Doğanbey Çerkeş sokak No. 51 de Kanaat Kundura evi sahibi Tevlık Öztürk. (2313)
Türk Kooperatifçilik Kur umunun 19 uncu Genel Kurul Toplantısı
Kurumumuz Genel Kurulu 17/Ha-ziran/1950 Cumartesi günü saat ' 16 da Yenişehir İsmetpaşa caddesi ' 54 numaradaki kendi salonunda toplanacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
büyük acımızı paylaşan, cenaze me. , rasiminc iştirak eden bütün emniyet arkadaşlarına ve dostlarımıza candan teşekkür ederim.
Necmlye Akarsu
Toplantı
Kuyumcu, saatçi ve işçilerin nazarı dikkatine 18/6/1950 Pazar günü saat 14 te Halkevinde yıllık genel kurul toplantısı yapılacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri bilhassa rica olunur.
Yönetim Kurulu
Bu toplantıda ekseriyet temin e-dilemezse ikinci toplantı yine aynı saat ve yerde 25/6/950 Pazar günü yapılacaktır.
Gündem:
1— Çalışma ve hesap raporlarının okunması.
2— Yeni yıl tahmini bütçesi.
3— Dilekler.
Yönetim ve denetim kurulu
Kiralık daire
5 oda, bir hol. Yenişehir Necati-bey caddesi Saraçoğlu evleri karşısında No. 138 içindekilere müracaat. (2342)
Döşeli kiralık ev
Yenişehirde ana cadde köşesi; Buzdolap, radyo, piyano, telefon. Hulasa: tam, bütün eşya, geniş çamlı bahçe. Müracaat Telefon: 21146
To Let
Spec. conv, for off, connecl. with foreig. legat. Locat. at the corn. of the main rood. 6 large ı ooms. Centr. heat, frig. piano. inshort ali conf. and large getrden, garag, drivr te-leph. ete, ring up 21146. (2246)
İLÂN
Ankara Belediyesi Başkanlığından
1 — Belediye hudutları dahilinde bulunan ve hafta tatili Imnıınıı gereğince Pazar günleri açık bulundurulmasına müsaade edilen lokanta, otel, kahvehane, hamam, tütüncü, sebzeci veseir esnafın elinde mevcut hafta tatili ruhsat teskerelerinin müddeti 31/8/1950 günü akşamı sona ermektedir.
2 — Bu tarihten sonra işbu ruhsatlaı hükümsüz kaldığından bu ka-
bil esnafın elinde mevcut hafta tatili ruhsat teskerelerini 1 Haziran 1950 gününden 30 Haziran 1950 akşamına kadar yenileri ile değişti rilmesinl, defcfştlnnlyenler hakkında cezai işlemle birlikte kanun) kovuşturma yapılacağı ilân olunur İL. A., - (MÖ 8)
Çok iyi Bir Alman pianosu 1500 liraya. Tel: 23728
Kiralık ev
İller Kooperatifinde Anıt Kabire nâzır beş oda tiplerinden- bir ev iyi şartlarla kiralıktır.
Müracaat: Telefon: 23775.
ilân
Samanpazarı postalıanesi karşısında Arka sokak No. 4/2 de Biıiç kahvesi namı altında çalışan yeri eski müsteciri Haşan Özsoy'dan satın aldım. Hasçın Özsoy’un hiçbir ilişiği kalmadığını duyururum.
Mennan Ersanlı ve Abdullah Tatlıdil
(2341)
Sayın ortaklara
Ankara Yeni Yapı Kooperatifine para ödemiş arkadaşlarımızın veya mümessillerinin 19/6/1950 Pazartesi günü saat 18.30 da Yenişehir lsmet-paşa caddesi No. 54 e gelmelerini rica ederiz.
Yeni Ankara Yapı Kooperatifi Müteşebbis Heyeti
Kiralık kaloriferli daire
4 büyük oda, banyo ve mutfakta her gün sıcak su, tam konfor. Müracaat Sümer sokak 10/10.
(2250)
Satdık
Markoni Pıkaplı Rajdyo. Apartmanı No. 12 Y. Ş.
Kalaç
Kır&hk
Kurtuluş Yeni Cami karşısında Kardam apt. 7 ve 8 No. lu daireleri ayrı ayrı ve ikisi birlikte kiralıktır.
Biri 4 ve diğeri 5 odalı, gömme dolop üçer balkon, su, gaz, elektrik, telefon hattı vardır. Ayni yerde ev sahibiıfe ve 24328 telefona müracaat.
(2343)
Metrdotel aranı vor
İşten anlıyan iyi bir Metrdotel aranıyor. Fransızca konuşmak bilmesi şart. Müracaat: Yüksel Palas Lokantası, Bekir Usta. (2236)
Etli» te Satılık evli bağ
(Etlik - Aşağıeğlence - İncirlik bağlarında bakkal, otobüs durağı karşısındaki, içinde üç evi, bir ahırı olan, çeşitli meyva ağaçları ve üzümlükleri havi bakımlı bağ toptan veya ayrı ayrı satılıktır.
Her zaman görüleb.lir. Müracaat Kâmil Pamuk Tel: 14147 Bankalar caddesi, Beyaz Köşe Gişesi.
Sah’w
Mümtaz Faik FENİK
Bu nüshada yarliklerim KİST» «den: /ÜKBflKT YAZHIOĞLU
Basıldığı yer:
C.ÜNXŞ MATB.A-AijJ
15»'
Sayfa: G
ZAFER
17 • 6 -1950
1
s
Başmakaleden devam
Başbakanlık kupası
Cezada tecilin
ehemmiyeti
Ezana ait tasarı dün kanunlaştı
Su
ed da:
Fenerbahçe - Göztepe bugün karşılaşıyorlar
kâ sol
1 mİ yuı bel ses inli

1Ü( h le lüı
HU m(
ııu
iiy(
an
ın( ibi
en i I ipi on
Ö)
mi
1950 yılı Millî Eğitim şampiyonu Fenerbahçe takımı ile bu yılın Türkiye futbol birincisi olan İzmir'in Göztepe takımı Başbakanlık kupası için bugün 19 Mayıs Stadın, da karşılaşacaklardır.
Başbakanlık kupası 1944 yılında ihdas edilmiştir.
Müsabakanın şartları şunlardır:
• Yurdumuzdaki futbol mevsimi, her yıl Türkiye birincisi ile Millî
Eğitim mükafatı şampiyonu arasında yapılan Başbakanlık kupası maçı ile kapanır. Başbakanlık kupası, şampiyon takımların resmi sıfatlarını ve bu maçların değerlerini değiştirmeyen hususî bir teşvik maçıdır. Bu maçın galibine Başbakanlık kupasından başka, Federasyonun bütçesinin imkânları dahilinde maddî mükâfat da verile-
bilir. Bu maç her yıl, Türkiye birinciliğini takip eden haftanın ilk tatil gününde Ankara'da 19 Mayıs stadyumunda oynanır. Bu maçın teknik ve İdarî tertibi B. T. U. M.
B: rd re
Avusturya-Türkiye Atletizm karşılaşmasına ait düşünceler
iğ« D(
Si
)î‘ m
im Hj
.kt
ıd) im ıŞt pt(
İki tarafın son vaziyetlerine göre netice ne olabilir?
Futbol Federasyonu tarafından yapılır. Takımlarda, o müsabaka yılı için muteber olan lisanslardan gayrî vesika ile oyuncu oynatılamaz. Müsabaka müddetince ancak iyi oyuncu değiştirmek mümkündür. Türkiye Bİirinaijliği le Millî Eğitim mükâfatı müsabakalrını kazanan takım aynı olduğu takdirde, o sene Başbakanlık kupası yapılmaz. Maç beraberce neticelendiği takdirde uzatılır, gene netice alınmazsa ertesi gün ayni şartlar altında tekrar oynanır. Bunun da neticesi alınmazsa kupa ortadan kesilerek alâkalı klüplere verilir.»
------ Yazan
haili Mor an
di
.dı
9dı
ılı
!t
di
m
id
11» ta m.
5u le

rn nl de 3û rl(
IC£ ıa da se ıh. an ur le m de
İle
ler ı £ la ■6*
11 : e ab. lei dı }ti. İÜ w 1 c ıe( ğe
d t( idi le) İd 'ur
Jür hla
ın yoı
rd.
«iürkiye 29/30 Temmuzda Avus | turya millî atletizm takımiy-le ikinci defa karşılaşacaktır. Bu karşılaşmaların birincisi İstan-bulda yapılmış, İkincisi ise Viyana-da olacaktır.
Her iki taraf sekiz aydır bu temas için teknik hazırlıklarını yapmaktadır.
Avusturyanın son bir yıl içerisinde nelerde fazla gelişme gösterdi-ğ.nı bilmemekle barebar 400 metrede, yüksek atlamada ve çekiç atmada geçen yıldan daha iyi sonuçlara varabileceklerine dair emareler vardır.
Türkler geçen sene Avusturvaya karşı yaptıkları yarışmada sağladıkları derecelerin çoğunu şimdiden mühim farklarla geride bırakmışlardır. Bunlar arasında 200. 800. 1500,5000, 400 engelli, gülle, disk, mızrak, çekiç ve sırıkla atlamaya bilhassa işaret edilebilir.
Geçen sene 2 sayı farkla kazandığımız müsabakayı AvusturyalIlar kendi memleketlerinde en az 2 sayı farkla kazanmak isteyeceklerdir. Biz ise arayı daha da fazla açmıya gayret edeceğiz.
Meselâ geçen sene güllede AvusturyalIlar 13.58/13.10 dereceleriyle birinci ve üçüncü olmuşlar, atletlerimiz 13.11 ve 12.77 ile ikncj ve dördüncü kalmışlardı. Bu sene ilk dört atletimiz 13.75 . 13 . 72 - 13.69 -13.65 metre gibi dereceler sağlamışlardır. Avusturyada 14 metre civarı olacağımız muhakkak gibidir. Rakiplerimizin nereye varacakları bilinemez.
Diskte atletimizin derecesi geçen sene ikinci olan AvusturyalInın derecesinden hâlen iyidir. (Seçen sene bu müsabakada 7 ye karşı 3 sayı ile mağlûp olmuştuk. Çekiçte sayıların geçen yıl gibi 5/5 olması ve mızrakta çok inkişaf etmiş olan Zıramanın Avrupanın en iyi cirit-çilerinden olan Pektorla çekişmesi beklenebilir.
Yüksek atlamada iki AvusturyalI 1.90 metreyi geçmişlerdir. Bu branş-da şansımız yok gibidir. Sırıkda ise yarışmayı en az birinci ve üçüncü olarak lehimize çevirebiliriz. Üç-adımda birinci, ikinci olmak suretiy. le yüksekteki kayıbımızı telâfi etmeye gayret edeceğiz. Uzun atlama-için bir tahmin yürütmek zordur. Geçen sene 5/5 puvanla son bulan uzun atlamayı bu sene AvusturyalIlar lehlerine 6/4 olarak neticelendirmeğe gayret edeceklerdir kanaatindeyiz. Bununla beraber iki attayıcımızm geçen seneki ekibimizden iyi olduklarına inanıyor ve neticeleri 6/4 Türkiyenin lehine dahi çevrilebileceğini ümit ediyoruz.
Koşulara gelince, 100 metrede geçen sene olduğu gibi üstünlüğü rakiplerimize bırakmak zorunda kalabiliriz. 200 de ise denkleşmeye gayret edeceğiz. 400 metrede iki atletimiz 50 saniyenin altında koşabilecekse de onların gelişme kudretini tahmin etmemiz güçtür. Bu-
Geçen sene İstanbul’da yapılan Türk iye - Avusturya millî atletizm müsabakalarında kıymetli mukavemetçimiz Osman Coşgül AvusturyalI rakibile çekişirken.
İlk Başbakanlık kupası maçı, Haziran 1944 de 19 Mayıs stad-yomunda, Millî Eğitim şampiyonu Beşiktaşla Türkiye şampiyonu Fenerbahçe arasında oynandı.
Beşiktaş bu karşılaşmada Fener-bahçeyi 4-1 mağlûp etmiş ve Başbakanlık kupasını almıştı.
İkinci maç Haziran 1945 de Millî Eğitim şampiyonu Fenerbahçe ile Türkiye şampiyonu Harp Okulu Gücü arasında yapıldı.
Çok çekişmeli geçen bu müsabaka sonunda Harp Okulunu 3 - 2 mağlûp eden Fenerbahçe Başbakanlık kupasını aldı.
Üçüncü maç Haziran 1946 da yine 19 Mayıs Stadında Millî Eğitim şampiyonu Fenerbahçe ile Türkiye şampiyonu Ankara Gençlerbirliği arasında oynandı. Bu maçta hâkim bir oyun çıkaran Fenerbahçeliler, attıkları dört golle maçı 4—0 kazanarak Başbakanlık kupasını kazandılar.
Dördüncü maç, Mayıs 1947 de Ankara’da Millî Eğitim şampiyonu Beşiktaşla Türkiye şampiyonu Ankara Demirspor takımları arasında oynandı.
cürüm yapamıyacak hale gelirler. Ve böylelikle cemiyet de bu gibi insanları tekrar kazanabilir. Muayyen bir nisbet dahilinde tecilin bu kadar iyi neticeleri ve faydaları vardır.
Yeni Af Kanunu bahis mevzuu olurken bütün bu noktalar üzerinde ehemmiyetle durulacağı ve ona göre bir karara varılacağı muhakkaktır.
Bizim bu af meselesi üzerinde bu kadar ısrarla duruşumuzun sebebi, bunun artık bugünkü cemiyetimiz için kat’i bir zaruret olduğuna inanışımızdan ileri geliyor. Hapishanelerimizin hali berbattır. Verem almış yürümüştür. İstanbul Cezaevi gibi cidden nümune olacak bir İki hapishane istisna edilirse, diğerlerinde hayat tahammül edilmez bir haldedir. Bir çok cezaevlerinde eroin iptilâsı mahkûmları kasıp kavurmaktadır. Cezaevlerinin çoğu, bir ıslahane olmak vasfını kaybetmişler, bir nevi facia yuvaları olmuşlardır. Çoğunda tek yatakta iki kişi yatmaktadır. İş yok, güç yoktur. Unutmamak lâzımdır ki, insanları suç işlemeğe sevkeden en büyük âmil, tenbelliktir. Ne yapacaklarını bilmiyen kimselerin can sıkıntısı hapishanelerin iç durumunu büsbütün bozmaktadır.
Söylendiğine göre hapishanelerde bugün 70 bin kadar mahkûm ve tutuk vardır. Her mahkûm ve tutuğun aileleri, dostları, arkadaşları da hesaba katılırsa, bir Af Kanunu aşağı yukarı, bir milyon kişiyi alâkadar etmektedir. Onun için memleket nüfusumuzun hemen hemen yirmide birini ilgilendiren böyle İçtimaî bir mevzuu, lâyık olduğu ehemmiyetle ve dikkatle ele almamız zaruridir.
Eğer böyle bir kanunla hapishanelerden çoğu hiç olmazsa yarı yarıya boşalacak olursa, hem cemiyet yeni ve müstahsil insanlar kazanır, hem de, bundan sonra cezaevleri ve ceza müesseseleriyle çok daha yakından alâkadar olmak, bunları ıslah etmek imkânlarını bulabiliriz.
Evet, biz de cezalan büsbütün ortadan kaldıralım demiyoruz; ağır suçlarda cezanın hakkını vermek, hattâ cinayet mahkûmlarını muayyen müddetle tek hücrelere kapayıp vicdanlariyle ve öldürdükleri insanların hayalleriyle başbaşa bırakmağa taraftarız. Fakat artık cezasının mühim bir kısmını çekerek nedamet getirmiş, ve mazlûmlaşmış insanları da korumak en medenî ve İnsanî vazifemizdir.
Bizim kanaatimize göre böyle geniş bir af, aynı zamanda bütçemiz için de bir tasarruf temin edecektir.
Meselenin esası her bakımdan bizim şefkat hislerimizi ve İçtimaî nizamı koruyacak âdil ve muvazeneli bir af sistemini kurabilmektedir.
★ (Baş tarafı 1 İncide) Meclis Grupunun görüşünü arze-diyorum.
Bu memlekette millî devlet ve millî şuur politikası, Cumhuriyetle kurulmuş ve C. H. P. si bu politikayı takip etmiştir. Bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve millî şuur meselesi telâkki edilmiştir.
Millî devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçenin kullanılmasını emreder, Türk vatanında ibadete çağırılmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan, Arapça e-zan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmağa taraftar değiliz. Millî şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmıyacağız.»
Muhalefet adına konuşan Cemal Reşit Eyüpoğlunun bu sözleri bütün Meclisçe alkışlandı.
Kürsüye gelen Sinan Tekelioğlu; Atatürk'ün her şeyi Türkçeleştirmeğe çalıştığı bir zamanda ezanın da Türkçeleştirilmesine başvurulduğunu ve bilâhare Arapça çzan o-kuyanları tecziye etmek üzere Ceza Kanununa bir müeyyide konduğunu, fakat sonradan Allah Kanununun tam tercümesine imkân olmadığının din âlimlerinin vermiş olduğu karara göre anlaşıldığını, Atatürk sağ olsaydı bugün yine e-zanın din dili ile okunacağım, A-tatürk'ün inkılâpların millet tarafından benimsenmesi esasını kabul ettiğini «Allahu Ekber» ile «Tanrı Ulu’dur» un aynı mânâya gelmediğini belirterek, Demokrat Parti milletvekillerini tebrik ve bugünleri gösteren hükümete de teşekkür etti ve sözlerine devamla, geçen devrede Şemsetin Günaltay hükümeti tarafından çıkarılmış olan antidemokratik sayılan aşırı sağcı ve aşırı solculara ait kanuna temas ederek bu ve buna mümasil kanunların da kaldırılmasını istedi.
Tekelioğlunun o zaman Grupta söylediği sözleri tekrar etmeğe kalkışması bütün Meclisi sinirlendirdi. Gürültüler ve müdahaleler başladı.
Bunun üzerine sözlerine devam eden Sinan Tekelioğlu aynen şunları söyledi:
«— Ben şimdiki tasarıyı değil, eski tasarı hakkında söylediklerimden bahsediyorum. Halk Partisi el vurabilir, çünkü kozlarından birini kaybetmişlerdir.»
Kürsüye gelen Ankara milletvekili Talât Vasfi Öz, ezanın Arabça okutulması yasağının 1932 senesinde bir kararname ile yapılmak istendiğini, o zamanlar bu yasağa riayet etmiyenlere verilmiş olan cezaların temyizinde, Yargıtayın bu ce zaların kanunî mesnedi olmadığını bildirerek cezalıları beraet ettirdi-
Mümtaz Faik FENİK
nunla beraber bu mesafede birinciliği ve ikinciliği almayı bekleyebiliriz. 800/1500/5000 ve 10000 de ayni ihtimaller dahilinde tahminler yürütmek kabilir. Biz geçen sene beş ve on bini birincilik ve ikincilik alarak bitirmiştik, fakat 800 de 2/4, 1500 de ise 1/4 olmuştuk.
110 engelliyi geçen yıl santim farkiyle kazanmıştık Bu yıl da öyle yapmıa gayret edeceğiz. Netice aksine çıkabilir. Her iki 110 engelci-miz 1949 dan daha iyi durumdadırlar.
400 engellide geçen yıl AvusturyalIlar 54.7 ve 57.2 ile birinci ve üçüncü olmuşlardır. İkinci olan atletimiz 55.1 de ve dördüncü olan atletimiz 58.4 de koşmuşlardı. Bu yıl son yarışmada sağlamış bulunduğumuz en iyi dereceler sıra ile 54.6., 55.1 ve 57 dir. Öyle görülüyor ki mücadele şiddetli olacak ve her ne olursa olsun bu müsabakadan geçen yıldan daya iyi bir şekilde çıkacağız.
Onlar temasın yükünü uzun at-. lama ve diske vermek isteyecekleri gibi biz asıl sürprizlerimizi gülle ve 400 engellide yapmıya gayret edeceğiz. Netice her ne olursa olsun mu I hakkak ki, milletlerarası karşılaşma çok enteresan olacaktır. Esasen I atletizmimizin kalkınmasına çok | hizmet etmiş olan bu orta Avrupa
takımı ile temas bu defa da hiç şüphe yok ki, Avrupa birinciliklerinde yarışacak olan en iyi atletlerimizin tecrübelerini de çok arttıracaktır.
4x100 ve 4 x 400 metrede ne yapacağımız bilinmiyor. Takımın değişik yerlerden gelen kimselerden müteşekkil oluşu lehmize bir keyfiyet değilse de bu zaruret hâlen mevcut olduğu gibi bunları haftalarca evvel bir araya toplacayak paramız mevcut değildir. Her iki takımın lelemanları ve bilhassa 4x400 koşacaklar geçen senekilerden iyi kimselerdir. Geçen sene ise 4x400 ü bir salise 4 x 400 2 saniye farkla kaybetmiştik.
Viyananın her yerinde müsabakalara dair reklam yapılmaktadır. Atletlerimizin kalacakları spor Akademisi binası da hazır bulunmaktadır.
Öz Fenerbahçe mecmuasının koyduğu kupalar
Istanbulda çıkan Öz Fenerbahçe mecmuası tarafından Ankara liğ maçlarında en çok gol atan iki fut-folcu ile, en az gol yiyen kaleciye verilmek üzere birer kupa konulmuştu.
Kupalar bugünkü Başbakanlık müsabakasından sonra merasimle sahiplerine verilecektir.
Bu maçta Betiştaşlılar, Demir-sporu 4-0 mağlûp ederek Başbakanlık kupasını aldılar.
1948 yılında Londra Olimpiyatları, 1949 yılında da Doğu Akdeniz futbol kupası maçları dolayısiyle Millî Eğitim mükâfatı maçları yapılmadığı için, Başbakanlık kupası karşılaşması da oynanamadı. Böylelikle şimdiye kadar dört defa yapılan maçların ikisini Beşiktaş, ikisini de Fenerbahçe, aralarında paylaşmış oldular.
Bu maçların en enteresan tarafı, şimdiye kadar dört kupanın da Millî Eğitim şampiyonu olan takımlar tarafından kazanılmış olmasıdır.
Bugün beşinci Başbakanlık kupası için karşılaşacak olan Fenerbahçe ve Göztepe takımlarına başarılar
Doğancpor kulübünün yeni yönetim Kumlu
Doğanspor Gençlik Klübü yıllık kongresini yaparak idare heyeti se çiminde fahri Başkanlığa Ankara milletvekili Mümtaz Faik Fenik, başkanlığa şehrimizin tanınmış fab rikatörlerinden Mustafa Eriş, as beş kanlığa Nihat Ecer, genel sekreterliğe Şinasi Selen, muhasipliğe Orhan Erol, veznedarlığa Nuri Türk-oğlu, genel kaptanlığa Orhan Demir-el, idare âmirliğine Talât Özçiftçi; yedek üyeliklere Ruhi Atagün, İl-hami Ural ve Cemil Üldeş; murakıplıklara ise Şadi Plâtin, Mustafa Aksoy seçilmişlerdir.
Yeni idare heyetine görevlerinde başarılar dileriz.
Tepkili uçak gitti
Bir kaç gündenberi şehrimizde gösteriler yapan Vikers Armştrong müessesesi mamulâtından İngiliz tepkili uçağı dün aabah saat 9.55 te Atinaya hareket etmiştir.
Mühim bir sözlü soru
★ (Baştarafı 1 incide)
4 — 20 inci asır cemiyetinin geçir mekte olduğu en büyük buhran, manevî ve »ahlâkî sahadadır. İlim ve fen sahasında dev adımlarile ilerle meler kaydeden insanlık, bununla mâkûsen mütenasip olarak, iman ve inanç hassalarını kaybetmek tehlikesine maruzdur.
Halbuki, hayatı ve insanları sev mek, yüksek ideallere bağlanmak, ancak ve ancak, inanmakla mümkündür.
Çocuklarımızı manevî bilgilerle cihazlandırarak imanlı ve iyi ahlâklı insanlar halinde hayata ve istikbale hazırlamak, ihmal edilmemesi icap, eden bir konudur. Ancak, bugün olduğu gibi, hükümetin Maarif Bakanlığına bağlı bir dinî tedris sistemi, lâisizme aykırı olduğu kadar, aynı zamanda, faydalı ve müsbet neticeleri meşkûk bir vaziyet arzetmektedir.
Binaenaleyh; dinî tedrisatı da, muhtariyeti ve istiklâli iade edilecek olan din müessesesinin vazife ve salâhiyetleri arasında mütalea zarurîdir.
5 — Lâikliğin hudutları bu şekilde tâyin ve tesbit edilince, yani, dinin devlet işlerine müdahalesi veya bunun tersi olan, devletin, din üzerindeki vasiliği sistemi, ortadan kalkınca, din müessesesi, mutedil bir iklim içinde müstakil olarak gelişme imkânını bulur ve cemiyet hayatındaki manevî vazifesini serbestçe ifaya devam eder. Bunun tatbikinde hükümete düşen mesuliyet hissesi büyüktür. Kanun ve nizamın gösterdiği yolda din mües. sesesini murakaba, zuhuru muhtemel irticaî kaymalara karşı teyak-
kuz ve basiretle önleyici tedbirler almak ve millete malolmuş inkılâplarımızın vikayesi hususunda has-
sasiyet ve titizlik göstermek, hükü-
met otoritesini alâkadar
nulardır.

ko-
Millet iradesiyle iş başına gelmiş olan Demokrat hükümetin, bu çok hayatî mevzuda, ne düşündüğünün, sözlü olarak cevaplandırılmasını saygı ile rica ederim.
I Ahmet Paşaya döndü: | Aateıuı, *»/«*»»»—.
(Sen. Hersek oğlu.. Bankamdan müşfikane bir tavına.
Ferriyer, hatır Dir
ğini söyledi ve bu husustaki Yargıtay içtihadını okudu.
Sözlerine deyam eden hatip, bu yasağın Atatürk zamanında değil, 1941 senesinde konduğunu bildirdi.
Niğde milletvekili Fahri Köşker ve arkadaşlarının yeterlik takririnin kabulünü müteakip maddelerin müzakeresine geçildi. Bu husustaki
müzakereler sonunda tasan oya kon
du ve ekseriyetin kabulü ile kanun
laştı.
Bundan sonra münhal bulunan
bir divan kâtipliği seçimi yapıldı ve neticede Kayseri milletvekili İbrahim Kirazoğlunun kâtipliğe seçil diği anlaşıldı.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Züh-
tü Velibeşeye Toprak Ofisin dışarıya sattığı buğdaylar hakkında Sinan Tekelioğlu tarafından tevcih edilen
sözlü soruya cevaben Bakan, «bu meselenin muazzam bir dosya teşkil ettiği malûmunuzdur. Binaenaleyh bunu kısa bir zamanda tetkik edip bu husustaki vaziyeti bildirmeğe im
kân olmadığı için ancak 20 gün sonra izahat verebileceğim» demiştir.
ikinci sözlü soru Meclis inşaatı ile anıt kabir civarındaki arazinin istimlâkine ait olup yine Sinan Tekelioğlu tarafından Bayındırlık Ba kanlığına tevcih edilmiştir.
Bayındırlık Bakanı Fahri Belen Büyük Millet Meclisi binası ile a-nıt kabir arsalarına ait istimlâk mua meleİerinin, Millet Meclisi başkanlık divanı, Maliye Bakanlığı ve Ankara belediyesince yapılmış olduğunu bu itibarla buna ait dosyaların tetki ki işinin tamamlanması için 23 Haziran Cuma günkü oturumda cevap vereceğini söyledi.
Erzurum milletvekili Sabri Erdu-manın sözlü sorusu hakkında Eko nomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Veli-beşe şunları söyledi:
«— Gerek Feyzi Boztepe ve gerek se Erduman arkadaşımızın sözlü soru ile vaki müracaatları ve diğer milletvekillerinin kendi mıntaka-lanndeki vaziyet hakkındaki müracaatları üzerine hükümet Karadeniz ve Sark mmtakasında tetkik ve tahkike geçmiş ve vaziyeti tesbit etmiştir. Bu itibarla buralara yapılacak vardım da karargir olmuştur. Bu hususta Boztepe arkadaşımıza Pazartesi vereceğim cevapta bütün etrafiyle ve tafsilâtiyle maruzatta bulunacağım. Bugünlük bu kadar arzetmekliğime müsaadenizi rica edeceğim.»
Denizli eski milletvekili Kemal Cemal Öncelin, dilekçe komisyonunun 23/2/1950 tarihli haftalık karar cetvelindeki 2959 sayılı kararın Kamutayda görüşülmesine dair ö-nergesinin ve dilekçe komisyonu raporunun müzakeresinde söz alan Sey
han milletvekili Feridun Fikri Düşünsel, mezkûr raporda mevzubahs olan, malûl Niyazi Koral’ın, tedavi için dış memleketlere gönderilmesini istediler, dilekçe komisyonu namına konuşan Erzurum milletvekili Bahadır Dülger, kanunî mevzuata göre, bunun imkânsız olduğunu bildirdi.
Kürsüye gelen Millî Savunma Ba kanı Refik Şevket İnce, milletin ordu malûllerine daima şefkat ve sevgi gösterdiğini beyanla, Niyazı Koral’ın tedavi edilmesi için her çareye baş vurulmuş olduğunu, ancak tıp bakımından arızanın artık tedavi kabul etmediğini açıkladı, tedavisi mümkün olmayan bir hastalık için de Amerikaya yahut Av-rupaya gönderilmenin bir israf sayılacağını, zaten kanuni mevzuatın buna müsaade etmediğini söyledi. Bakan sözlerine devamla, Niyazi Koralin dilekçesinde iddia ettiği gibi, orduda imtiyazlı subaylerın, tedavi için dıg memleketlere gönderil mediğini ve aynı hastalığa duçar olan bir generalin Amerikaya gönderilmesinin 70-80 bin liralık masrafı icap ettirdiğini, maalesef biı 7 generalin sıhhate kavuşmadığını böylece bu miktar parama heba o-lup gittiğini sözlerine ilâve ederdk, Niyazi Koral için alınan kararlar kendisine bir çok faideler sağladığını. ezcümle. 13 senelik hizme-tine mukabil 30 sene üzerinden e mekl: olduğunu ve dördüncü dere -eden malûliyetle terfi ettiğini, 7 senedenberi de memleketimizin en modern hastahanelerinde tedavi e-dildiğini ifade eyledi. Neticede raporun sağlık komisyonuna havalesi kabul etili.
Meclis Pazartesi günü saat 15 d(* toplanacaktır.
İktisadî gelişme projeleri
★ (Baş tarafı 1 İncide) States Insurance Co» nin idare he-' yeti başkanı James Barker uçakla Amsterdama hareket etmiştir. Bar. ker oradan İstanbula gidecektir.
Barker Milletlerarası İmir ve Kalkınma Bankası tarafından tâyin edilen 14 kişilik bir heyete başkanlık etmektedir.
Barker bu heyetin, Türk hükûme- i tinin talebi üzerine, Türkiyenin iktı sadî gelişme projelerini desteklemek imkânlarını incelemek üzere mem-leketin İktisadî, sınaî ve zirai sahalarında tetkikler yapmak için gitti--ğini bildirmiştir. A
--------------------------------- Türk Tütünlerine Amerikan rekabeti
★ (Baş tarafı 1 incide) ten rakamlar müzakere edilerek tesbit edilmiş ve muhtelif memleketlerle olan ticaret münasebetlerimiz ve bu arada tütün maddesinin hususi vaziyeti gözden geçirilmiştir.
Dün tetkiki tamamlanan memleketler Almanya, Mısır, İngiltere, Çekoslovakya ve Fransadır. Komisyonda mütehassıs tacirlerimizin belirttiklerine göre, harpten sonra Avrupanın tütün mübayaa muvazenesi Virjinya tütünü lehine ve mallarımız aleyhine hususî tertipler le bozulmuştur. Devam eden bu vaziyet ise, her geçen gün tütün alıcılarımızı biraz daha bizden u-zaklaştırmak tehlikesini göstermektedir. Türk müstahsilinin aleyhine tecelli eden bu milletlerarası tütuS^t politikasına harpten önceki hissele- I re göre değişecek, yeni bir istikamet verilmesi zaruridir. Bu hususta kat’î ve kararlı teşebbüslerde bulunulmalıdır.
Komisyon bu ve benzeri kararlarını tesbit ederek çalışmalarına bugün de dev_am edecektir.
İşçilerin dilekleri üzerinde duruldu

★ (Baş tarafı 1 incide) miştir. Toplantıda Çalışma Bakanlı ğı ileri gelenleri İstanbul ve Ankara Üniversitesine mensup bazı profesörler, işçi, iş veren ve sendika temsilcileri hazır bulunmuşlardır.
Toplantıda söz alan temsilciler bilhassa işçüerin hastalık ve ihtiyarlık sigortaları, sigorta primi had leri, meslek hastalıkları üzerinde durmuşlardır.
İşçi temsilcileri işçilere verilen yemeklere itina edilmesini, hastalanan işçilere daha yakın alâka göste ıilmesini, işçilere elbise ve çocuk zammı verilmesini, veremli işçilerin tedavi ve ailelerine yardım edilmesini, ihtiyarlık sigortasına hak kazanmak için 60 yaş haddinin yüksek olduğunu, bunun yerine çalışma müddeti esasının kabul edilmesini, işçi ücretlerinden ihtiyarlık şi-" gortası için kesilen % 4 primin % 2 ye indirilmesini, işçiye ihtiyarlığında verilen senelik 400 liranın 600 liraya çıkarılmasını, işçi hasta-hanelerinin adedinin arttırılmasını, işçi meskenleri meselesinin bir ar» evvel halledilmesini istemişlerdir.
Genel Kurul bugün çalışmalarına devam edecektir.

Comments (0)