Sene; I r*-------
Numara; 150
Abone Şerâlti
Tnrâıye için Hariç için
1 sendik Kr. —------2S0S tfr.
S aylık «00 I.V» „ .
3 $25 „ ****»•«*. 700 „
1 ,,.....«.4.. 125 —
Nuraosmaniye, Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
ZAMAN
â
Matbaaî Ebüzziya, İstanbul Q Sabahları Çıkar Siyasî Gazete
..-dk
Yevmi makale
Çok mühim bir teşebbüs

Meclisin feshi Meselesi
Hûkumet tarafından gösterilen lüzum üzerine, Büyük Millet Mec-lisinin, müddeti teşriiyesini bitirmeden evvel feshedilmesine veintiha-batın yenilenmesine Fırka grubunca karar verildiği malûmdur.
Başvekil Paşa, bu yenileme keyfiyetine, (Siyaset aleminiu hâdiseler ve ihtimallerle meşbu) olmasını aebep olarak gösterdiği cihetle bu bapta biz başka bir mütalâa der-meyanına kendimizi salâhiyettar addetmiyoruz.
Siyaset âleminin hadiseler ve ihtimallerle dolu olmasına gelince, garp aleminin bugünkü vaziyetini bu kısa cümle pek iyi tarif etmektedir. Esasen biz de Marsilya faciası ekibinde bu elim vakanın Avrupa bayatı siyasiyesi üzerinde mühim tesirler icra edeceğini ilk günden itibaren yazıp durmuştuk Hatta o vakit, hernedense ar as ıra bize takılmaktan zevk alan bir küçük arkadaşın, “Bütün gazeteler nikbinane muta-lâat dermeyan ederken (Zaman) aykırı fikirlerde bulunuyor,, diye bir de itirazına maruz kalmıştık.
Halbuki şimdi memleket idaresinin mesuliyet yükünü omuzlarında taşıyan kudretli Başvekil Paşanın da siyaset aleminin bu günkü vaziyetini ihtimallerle meşbu gördüğüne ve hatta bundan dolayı “Hükümetin, zaten müstakar olan vaziyetinin milletin ârasile yeniden meydana çıkarılmasına,, lüzum hissetmiş bulunmasına ve binaenaleyh Meclisi de yenilemeği muvafık addetmesine şahit oluyoruz.
ismet Paşa hükûmetihin Avrupa ahvalini busuretle pişi tetkikte tutması tabii basi. etkârane ve dû-rendişane bir harekettir. Çünkü Marsilya faciasından sonra malûm olduğu üzere Avrupada bir de (Sar) havzası meselesi çıkmıştır. Bu mesele, geçenlerde de izahettiğimiz veçhile, esasen yeni birşey olmamakla beraber, ârayı umumiye müracaat tarihinin yakınlaşması do-layısıyle birdenbire hâd bir mahiyet almıştır. Birtaraftan Fransızların lüzumundan fazla telâş göstermeleri, diğer taraftan Almanların büyük mikyasta faaliyete geçmeleri bu mıntakada da bir takım tehlikeli emmareler hasıl olmasına sebebiyet vermiştir. Bunun haricinde zaten bir türlü sükûnet bulmıyan Avusturya meselesinin endişeli vaziyetini muhafaza etmesi, Mflsyü (Musolini) nin 8 yaşından 58 yaşına kadar bütün İtalyanları (nefiriam) toplar gibi asker yapmağa kalkışması, Macaristanın mütemadiyen fıkır fıkır kaynayıp bir taraftan bir iş çıkarmak hevesinde bulunması, teslihatı terk meselesinin bilâkis teslihatı tezyit şekli garibini alması gibi bir çok korkulu ve karışık meseleler daha mevcut bulunmaktadır. Türkiye hükümeti azamî sulhperverdir, bilhassa Balkanlarda sulhu temin için mütemadiyen mesai sarfedip durmaktadır. Binaenaleyh Ayrupa mukadderatına hükmetmek bizim elimizde olsa idi umumî vaziyette şüphesiz büyük salâh husule gelmiş olurdu. Fakat ne yapalım, ki “Bir elin şakırtısı işitilmez,, meseli mucibince bizim, samimiyeti iti-barile hemen münferit kalan mesaimiz, bütün Garp alemi siyaseti üzerinde tabiatiyle müsmir olmıyor. O halde bizim için de tutulacak yegâne yol, Av-rupanm bu karma karışık siyaset oyunları karşısında azamî ihtiyat ve teyakkuz ile intizar vaziyetinde bulunmaktır, işle Başvekil Paşanın, Meclisin tecdit edilmesini yine bizzat Meclisten talep etmesinin saiki aslisi bu olduğu anlaşılıyor. Mebuslar da bunu takdir ettikleri için Fırka grubunda ittifakla feshe ve intihabatın tecdidine karar vermişlerdir. Her halde hükümetin, (Siyaset aleminin bu kadar ihtimallerle meşbu) bulunduğu bir zamanda memleketin âli menfaatleri namına her türlü fedakârlıklar istemesi hakkı, mebusların da bunu kabul ile icabına terfiki hareket etmeleri pek tabiidir.
Ebüzziya Zade
“ Menderes „ te büyük bir kanal açılıyor...
Kanalın açılma noktası olan Kuradasına üsere Tepeköyüne getirilmiş olan çapa
Yakında başlıyacak olan ameliyat üç senede bitecek ve kanal 3,5 milyon liraya malolacak Tire 14 (Hu.u-sİ) — Küçük menderes nehrinin is-lâhı için pek yakında faaliyete geçilecektir. Ameliyat, toprağın metre mikâbı üzerine ihale edilmiştir ve üç buçuk milyon liraya mal olacağı tahmin edilmektedir.
Menderes taştığı zaman -civarındaki münbit araziyi kap-
ladığından etrafta adeta göller hasıl olmakta, bu yüzden d& hem bir sıtma mıntakası vücut bulmakta, hemde o münbit arazi balık tarlasına dönmektedir.
işte bu felâketin önünü almak için, “Tire,, ye bir saat mesafede bulunan Hüseyin ağa köprüsünden Kuşadaaına kadar kanal açılacak, etraftaki göllerin suları da bu kanala akıtılacaktır. Kanalın açılması üç sene de bitecektir.
Sekiz aydanberi Mederes havalisinin haritaları çıkarılmakla uğraşılmış, bu iş bittikten sonra projeler hazırlanmış ve tasdik edilmek üzere Nafia Vekâletine gönderilmiştir. Vekâletin projeler üzerinde yapmakta olduğu tetkikatm bir
lakledilmek
kaç güne kadar biteceği ve ameliyat için getirilen çapa makinelerinin hemen faaliyete geçeceği ümit edilmektedir. Şimdilik Tepe köyünde dört tane çapa makinesi hazırlanmış olup bunlar herekete müheyya bir vaziyette bulunmaktadır. Projenin tasdikini müteakip bu makineler Kuradasına götürülecek ve kanalın açılmasına oradan başlanacaktır.
Kanal üzerinde müteaddit köprüler ve bentler inşası, plân ve projeler tasdik edildikten sonra, ihaleye konulacaktır.
Üç seneye varmadan Cellât gölü ile Menderes havzası göllerinin kurutulup sağlık ovası haline getirileceği ümit olunmaktadır.
Kok fiatleri inmiyecek mi?
Kok kömürü hâlâ tonu 22 liradan satılıyor!
Kek flitlerinin pek pahalı olduğu hakkındaki neşriyatımız üzerine alâkadar makamlar tet-kikata başlamışlar-sada, aradan bugün tam bir ay geçtiği halde henüz filî bir netice hasıl olmamıştır. Gazhaneler koku depoda teslim 22 liradan satmağa devam ediyorlar.
Geçen yazımızda yürüttüğümüz hesaplarda, maliyeti 9 lira olan bir ton maden kömüründen gazhanelerin 36 lira 90 kuruş varidat temin ettiklerini yazmıştık. Bu varidatın elli lirayı aştığı da söyleniyorsa da biz, teknik bilgiye ve piyasa raiçlerine istinat eden eski hesap-
a„suı-
kasti meselesi
Hâdisenin Milletler Cemiyetine intikali pek muhtemeldir
Belgrat 16 (A. A.) — Hariciye Naşiri M. “Yev-tiç„ in bu defa-ki “Cenevre,, içtimaindi, “Marsilya,, suikastin-deki beynelmilel mesuliyetlerin a-raştırılması hususunu gelecek içtima ruzname-»ine kaydettirmek istemesi muhtemel görülmektedir.
Belgrat 16 (F.İstanbul)— Hariciye nazırı M. “Yevtiç„ bu akşam Cenevreye hareket edecektir. Nazır beraberinde Marsilya suikasti hakkında yapılan tahkikat neticesine Devamı 5 inci sahifede
Yugoslavya Hariciye
M. “YevniçK
T. Rüştü Beyin mühim beyanatı
“Ne pahasına olursa olsun Yugoslavya-nın dostuyuz,,
Belgrat 16 (A. A.) — Cenevreye gitmekte olan Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey buraya gelmiş ve istasyonda Hariciye nazırı M. “Yevtiç,, ile diğer birçok zevat tarafından selâm-lanmıştır.
*
Tevfik Rüştü Bey Yugoslav-yadan geçerken, “ Türkiyenin her türlü şerait içinde ve ne pahasına olursa olsun Yugoslav-yanın dostu kalacağını,, söylemiş, aynı zamanda "Marsilya,, suikastile umumi vaziyeti siyasiye hakkında mühim beyanatta bulunmuştur.
Bu beyanat 2 nci sahife-mizde Son haberler kısmımız-
J Fiatı Her
Romany
Cumartesi 17 Teşrinisani 1934 ---------------------------------------, “Mes’ut olmanın iki yolu vardır: Ya ihtiyacı azaltmak, ya kudret seviyesini yükseltmek I» ) Franklen
i 3 üncü sahifede)
J
er oluyor?
Birçok ecnebi ve komi teci tevkif edildi
Romanya Kralının otomobiline atlıyan adam _ Bulgar Kralı hakkında bir şayia
Bükre, 16 (A.A.)
— Üzerinde yüzbaşı üniforması olan küçük bir adam, polis kordonunu yararak, parlâmentonun bir celsesini açmağa giden Kral “Karol,, ile Prens “Mihael„in otomobiline, tevkifine imkân elde edilmeden evvel, bir istida koymağa muvaffak olmuştur.
Polise göre, bu adam bazı şikâyetleri olan eski b r zabi t r.
Bükreş 15 — Romaoyanın her I tarafında sokakların kesilip gelen ve geçenlerden hüviyet varakası sorulması neticesinde, pasaport veya hüviyet varakası göstermiyen 12 bin kişi tevkif edilmiştir. Bir müddet sonra bunlardan dört bini tahliye edilmişse de sekiz bin kişi hakkındaki tevkif kararı muvakkaten uzatılmıştır.
Bunların çoğu, hüviyet varakası olmıyan veya evrakı sahte olan yabancılardır.
Bir kısmı ise Romanyaya gizlice
Romanya Kralı "Karol„ Balgar Kralı “Boris.
I girmiye muvaffak olan Makedonya komitecileri ile Hırvat tethişçileri-| dir.
Bulgar kralına dair birşayia Sofya 15 — Kralın bir em'ırna-mesile İkinciteşrinin birinden itibar edilmek üzere Bulgaristanın Prag sefiri M. “Doref,, vazifesinden az-lolunmuştur.
Bu münasebetle krala ve hükümet erkânına karşı suikast hazırlandığına dair çıkan şayialai tekzip ediliyor.


Tıp talebesinin kongresi gürültülü oldu
Mühim askerî görüşmeler
Fransa ve İngiltere yeni tedbirler alıyorlar
Kok kömürü fiatlerinde ihtikâr devam ediyor
larımızı öne sürerek şu noktayı kaydeyleyiceğiz : Dokuza mukabil 37 lira; yüzde dörtyüz kâr demektir ki bu derece ihtikâr dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Devamı 5 inci sahifede
Bu faciadan kim mesul?
Tramvay kumpanyasının mesu liyeti tahakkuk ediyor
Yedikulediki feci tramvay kazası ve bu kazada bir vatmanın arkadaşı olan diğer vatmanın acemiliği yüzünden elim surette öldüğü malûmdur.
Bu bapta yaptığımız tahkikat, kazadan dolayı tramvay kumpanyasının tamamiyle mesul olduğunu meydana çıkarmıştır. Filhakika kazaya sebebiyet veren vatman İsmail efendi henüz ehliyeti kesbi katiyet etmeden evvel işe başlattı-rılmıştır. Tramvay şirketinin, malûm olduğu üzere, bir vatman yetiştirme mektebi vardır. Bu mektebin de Arif efendi isminde tecrübeli ve bir çok vatman yetiştirmiş muallimi vardır.
Son zamanlarda Nafıa Vekâletinin kat’î emirleri mucibince tramvay şirketi mukavele ahkâmını tatbike mecbur olarak fazla araba işlettiği cihetle eksik olan vatman kadrosunu doldurmak üzere, vatman mektebinde tahsil ve tecrübelerini bihakkın ikmal etmemiş olanlara da araba teslim etmeğe başlamıştır. işte Yedikule kazasına se-
Paris 16 (A. A) — Başvekil M. “Fiânden„, büyük erkânı harbiye reisi Ceneral “ Veygand „ ile çok uzun bir mülâkatta bulunmuştur.
Ingllterede de müdafaa komitesi toplandı Londra 16 (A.A.) — İmparetor. luk müdafaa komitesi toplanmış ve Avam kamarasında M. “Bald-vin„ bu toplanmanın pek mühim bir mahiyet arzettiğini söylemiştir. Cephane fabrika ve depoları başka yere taşınıyor Londra 16 (A. A.) — “Deyli telgraf,, gazetesinin yazdığına göre, imparatorlak müdafaa komitesi ile Devamı 7 inci sahifede
------------------------- Türk-Yunan takas anlaşması
Ankarada 10 Teşrinisanide imzalanan “Türkiye - Yunanistan takas anlaşması,, nın metnini bugün 7 nci sahifemizde alâkadar karilerimize takdim ediyoruz.
Tıp talebe cemiyetinin dünkü kongresine iştirak edenlerden bir kısmı . Tıp Talebe Birliği dün öğleden sonra Üniversite konferans salonunda senelik kongresini akdetmiştir.
Kongreyi eski reis îihami Bey açmış ve kongre divanı
intihabının yapılmasını istemiştir Bu fikir ekseriyetle kabul edilmiş ve kongre divan heyeti intihabına geçilmiştir.
Neticede reyi hafi usuliyle Lütfen sahifey i çeviriniz
Fenerbahçe, Vefaya mağlûp oldu
G.Saray Süleymaniyeyi, Beşiktaş ta Beykozu yendi
ekteki müdürü tarafındı ehliyeti tasdik edilmediği halde kendisine tramvay teslim edilen İsmail Efendi bebiyet vermiş olan vatman da bunlardandır. Bu vatmana araba teslim edileceği zaman, hakkında asıl karar vermeğe salâhiyettar olan mektep muallimi Arif efendi,
Devamı 7 inci sahifede
Fenerbahçe An-karaya gidiyor Fenerbahçe birinci futbol takı-bu ayın yirmi üçünde bir maç yapmak üzere Ankaraya gidecektir. Eğer istanbulda vazifeleri olan oyuncular İçin daha fazla izin almak imkânı olursa Fanerbahçeli-ler ayın yirmi beşinde “ Ankara „ da ikinci bir maç daha yapacaklardır.
Dünkü Galatasaray - Süleymaniye maçından bir intiba
Dün lik maçlarına devam edilmiş, Fenerbahçe bire karşı iki sayı ile .Vefaya, Süleymaniye sıfıra karşı on sayı ile Galatasaraya, Beykoz da sıfıra karşı dört sayı ile Beşiktaşa mağlûp olmuşlardır. Bu maçların tafsilâtı 5 inci sahifemizdedir.
r
Yeni tarihî tefrikamız

Çanakkalede Nasıl Durdurduk ?
Çanakkale muharebesi hakkında şimdiye kadar yüzlerce ci t eser yazıldı. Hemen hepsi de salâhiyettar kalemlerden çıkmış olan bu eserler, tarzı muhakeme itibarile birbirine hiç uymuyor . Bazıları: “Hücumda sebat ve İsrar etseydik geçerdik,, diyorlar. Bazıları ise : “Çanakkale seferi neticemiz vc delice, bir macera idil..„ mütaleasını ileriye sürüyorlar. Yakımda başlıyacağımjz tefrikada“geçerdik„diyen-ierin de,“geçemezdik., dryenlerîh d« hatıralarını, sergüzeştlerini, maceralarını sade bir üslûpla nakledilmiş bulacaksınız.
1.


2
- ZAMAN —
Teşrinisani 17
HA RÎCÎHABERLE^]
Fransız Hariciye Nazırı yakında “Roma,, ya gidiyor...
M. “Lâval,, Sar meselesi hakkında beyanatta bulundu ve İtalya ile itilâf lüzumundan bahsetti
İngiltere hükümeti nasıl bir siyaset takip etmelidir ?
Büyük Britanya, çok parlak olan yalnız kalmak siyasetini tatbik edemiyeceğinden müteessir...
54
Paris 16 ( A. A, ) — Ayan hariciye encümeni M. Lâvalin haricî siyasete dair verdiği izahatı dinlemiştir.
M. Lâval, Sar için Roma da üçler komitesinde yapılan müzakereler hususunda, sulh mu-ahedenamesinde tesbit edilen usulün normal bir şekilde inkişaf edeceğine kani buludu-ğunu söylemiş ve demiştir ki:
"— Fran sanın yegâne gayesi Sar'da rey hüriyetini temin etmektir. Fransa meri bulunan muahedelerden çıkan bütün vecibeleri bir sulh zihniyeti içinde yerine getirmeğe ve müdafaası kendisine verilmiş olan menfaatleri himayeye kat’iyen azmetmiş bulunmaktadır.,,
Romaya yapacağı seyahat hakkında da demiştir ki:
birinci reisliğe Osman, ikinci reisliğe Safa, kâtipliklere de Faruk ve Atıf Beyler seçilmişlerdir.
Bundan sonra kongreye Osman Bey riyaset etmiş ve evvelâ hep bir ağızdan İstiklâl marşı söylenilmiştir.
Şiddetle alkışlanan marştan sonra ruznameye geçilmiş ve birinci maddelerini teşkil eden idare heyetinin raporu münakaşa olunmuştur. Rapor eski reis İlhami Bey tarafından okunmuş ve bir sene zarfında yapılan işler hakkında izahat verilmiştir.
Hesaplarda yolsuzluk mu? Bundan sonra mürakaba heyetinin cemiyet hesabatmda yaptığı tetkikler mevzuubahs olmuş, murakıp Mustafa Bey bu hususta hazırlamış olduğu raporu okumuştur.
Raporda hesap defterlerinin yanlış tututduğu ve dolayısile birçok yolsuzluklar vukua geldiği zikrolunuyor ve birçok hesapların faturasız olmakla beraber heyeti idarenin imzasını da havi bulunmadığı beyan ediliyordu.
Murakıp Mustafa Bey bütün hesabatta yapılan yolsuzlukları ayrı ayrı izah ettikten sonra murakabe heyetinin uzun tet-kikatı neticesinde muhasip Hakkı Beyin 127 lira küsur kuruş açığı tesbit edildiğini söylemiştir. Fatura alınır mı, alınmaz mı?
Bu rapor, bütün âza arasında şiddetli bir alâka uyandırmıştır
Bu sıra da muhasip Hakkı
( HÂDİ S AT KARŞISINDA} [ FİKİRLER, GÖRÜŞLER j
Perhiz ve lâhana turşusu
Nevyorkta bir hayır cemiyeti muhtelif müesseselere yardım etmek için bir müsamere tertip etmiş, tarihte meşhur kadınları temsil ettirerek bunlara deniz kıyafetiyle bir resmi geçit yaptırmıştır.
Bu resmi geçit müthiş itirazlara sebep olmuş, buna rağmen “Kleopatra, Seba Melikesi Belki6, Messaline, Jandark» mayo ile halkın önünden geçmişlerdir.
Bu rezalete tahammül edemi-yen resmi geçit güzergâhındaki has-tahanelerden birinin müdiresi, mü-samereyi tertip edenlere dünyanın sözünü söylemiş ve hiddetinden ağlamıştır. Fakat... Müsamereyi tertip eden müessesenin memurları kazandıkları paranın bir kısmını götürüp bu müdireye verdikleri zaman, parayı reddedecek zannedilen müdire bilâkis teşekkürle kabul etmiş ne herkesin hayret nazarları önünde makbuzu imzalamıştır.
İşte paranın kuvvetine ve bugünün seciyelerine bir misal I
c.
“— Bartu’nun yapmış olduğu gayretleri idame etmek lâzımdır. Sulhun muhafazasiyle alâkadar olan diğer devletlerle anlaşarak Fransa ile İtalyan arasında sıkı bir itilâf temin olunmalıdır.,,
Şark misakma dair yapılmakta olan müzakereler hususunda, M. Lâval Sovyet Rusya ile beraber çalışma siyasetine devamın Fransa ve sulh için olan faydalannı göstermiştir.
Nihayet Hariciye Nazın, Fran-sanın ittifaklarına ve dostluklarına sadık bulunduğunu ehemmiyetle kaydederek izahatını bitirmiştir.
Encümen reisi, hükümetle encümenin ayni nokati nazardan almalarından dolayı memnuniyetini bildirmiştir.
Bey kürsiye çıkarak izahat vermiş, murakabe heyetinden hiç kimsenin gelip kendisinden hesap istemediğini, fatura hususunun da kendisine ihtar edilmediğini iddia etmiştir.
Hakkı Bey bundan sonra, alınacak eşya için birkaç dükkâna uğradığını ve buralardan beş, on kuruşluk şeyler aldığı için faturaya lüzum olmadığını ileri sürmüştür.
Bunu müteakip âzadan Rük-nettin Bey söz almış, dükkânlardan alınan bir kuruşluk bir şeyin bile faturası olabileceğini söylemiş, bütün masrafların idare heyeti kararından geçmemesi doğru olmadığını ilâve ederek demiştir ki:
“— Herşey karar köprüsün, den geçer ve sonra iş sahasına dahil olur. Halbuki biz, görülüyor ki hiç te böyle yapmamışız.
Defterlerimizde faturasız büyük rakkamlar görüyoruz. Bilhassa bu nokta üzerinde kongre heyeti umumiyesinin hararetle tevakkuf etmesi lâzımdır.» Mesul kimdir?
Rüknettin Beyin bu sözleri şiddetle alkışlanmış, bundan sonra da şiddetli ve pek gürültülü münakaşalar başlamıştır.
Eski reis İlhami Bey, defterlerin temiz tutulduğunu iddia etmiş, bir çok aza murakabe heyetinin mevcut raporuna istinaden bunu kabul etmemiştir. Bu esnada idare heyetinden Namık Bey söz almış ve“Bütün bunlardan mesul tutulması lâ-zımgelen biri varsa oda idare heyeti değil, muhasip Hakkı Beydir „ demiştir.
Hakkı Bey de bu hususta hiç bir kabahati olmadığını ileri sürmüştür. Bundan sonra yine idare heyetinden Kemal Bey söz almış ve muhasibin bu işte mesul olduğunu ağır bir lisanla ifade etmiştir.
Muhasip Hakkı Bey buna fena halde kızmış ve birdenbire oturduğu yerden fırlamıştır.
Arkadaşları Hakkı Beyi zaptetmişler, bu suretle yalnız münakaşa ile iktifa edilmiştir.
Şiddetli münakaşanın sonu: Hiç
Bundan sonra yine Rüknettin Bey söz almış, bu hesapların mesuliyetini bir kişiye yük-lemenin hiç te doğru olmadığını ifade ederek asıl mesulün idare heyeti olduğunu iddia etmiştir.
Nihayet münakaşa dakikadan dakikaya şiddetlenmiye başlamış ve hiç bir netice alınamadığı halde, vakit pek geç olduğundan, celse tatil edilmiştir.
Londra 16 (A.A) — M. E-den söylediği bir nutukta în-gilterenin sulh meselesindeki hattı hareketini göstererek bazı memleketlerde takip olunan terbiye usullerini alkışlar arasında beğenmediğini söylemiş ve demiştir ki: “Üç siyasetten birini tercih etmemiz lâzımdır:
1 — Yalnız kalmak - çok parlak olan bu siyasetin maatteessüf tatbiki imkânsızdr.
2 — ingilterenin kendi silâhlarını azaltması - Halbuki silâhsız bir İngiltere sulh içinde faal bir rol oynıyamaz.
3 — Orta bir hal sureti olan ve bizim de kabul etmemiz icap eden siyaset şudur: Bir silâhsızlanma mukavelesinin hazırlanması için Milletler Cemiyetine yardım etmek ve müşte-
Yeni Ingiliz kruvazörleri
Bu fevkalâde gemilerin beheri 1,8000,000 Ingiliz lirasına mal oluyor
Londra 16 (A. A.) — Bahriye Müsteşarı geçenlerde Avam kamarasında yeni iki kruvazörün yapılacağını bildirmiştir.
Deyli Telgraf gazetesi bu gemiler hakkında şu izahatı vermektedir.
Bu iki kruvazör dokuz bin tonluktur. Süratleri 32 mildir. Ve bir defa aldıkları mahıukat ile çok uzaklara gidebilirler. Topları 12,6 pusluktur ve üç katlı kuleler içindedir. Her gemide iki deniz tayyaresi bulunmaktadır. Be gemilerin herbiri 1,800,000 İngiliz lirasına çıkacaktır.
Bahriye Nezareti ile bu fevkalâde kuvvetli gemilerin yapılmasından vazgeçecekti, fakat son Japon ve Amerikan inşaatı karşısında buna zaruret hasıl olmuştur. Ayni tipten bir üçüncü kruvazörün yapılması da muhtemeldir. „
Ispanya kabinesi çekiliyor
Madrit 16~7Â7 A.) — Par-lemnetonun çok gürültülü olan bu sabahki toplantısından sonra hükümetin istifa edectği söylenmektedir. Bu toplantıya Ka-tolonya mebusları da iştirak ettiğinden Ekseriyet mebus -ları bunların İspanyol olmadıklarını bağırmışlar ve Katalon-yalıları vatan hainliğile itham etmişlerdir.
Filipin adalarında bir felâket
Manilla, 16 (A. A.) — Dünkü tayfunda yirmi üç kişi ölmüştür.
Manilla 16 (A. A.) — Dünkü tayfun yüzünden yirmi bin kişi yersiz yurtsuz kalmıştır.
Manilla 16 ( A. A. ) — Şiddetli bir tayfun Muzon adasını tahrip ederek, Naga kasabasında 20,000 yersiz, yurtsuz bırakmıştır.
ölenlerin kat’î sayısı henüz belli değildir.
Amerikada bir kadın, Maliye Nazır muaxini
Vaşington, 16 (A.A) — Re-isicümhur M.Ruzvelt Mis(Jozefin Roş) u Maliye nazırı muavini tayin etmiştir.
Mis (Roş) evvelce Kolorado valiliğine namzetliğini koymuş mühim bir simadır.
rek sulh sistemini kuvvetlendirmeğe çalışmak suretile bize düşen mesuliyetleri kabul etmek ve bunu yaparken kendi müdafaamız için zarurî olan tedbirleri de ihmal etmemektedir.
İngiliz - Alman vapurları çarpıştılar Stettin 16 (A. A.) — Stettin gölünde bir Alman vapuru ile bir İngiliz vapuru kesif bir sis esnasında müsademe etmişlerdir.
Bu vapurlar hasara uğramışlarsa da limana gelebilmişlerdir. Orada tamir edileceklerdir. Kimya Nobel mükâfatı
Stokholm 16 (A.A.) — 1934 Kimya Nobel mükâfatı, Kolombiya Üniversitesinden Profesörü “Harold Clayton Urey„ e verilmiştir.
Arnavutluk ve Y unanistan
Arnavutluk hükümetinin neşrettiği tebliğ ve Yunanlılar
Atina 16 (Hususî)— Arnavutluk hükümeti matbuat idaresinin Şimalî Epirdeki Yunan mekteplerine dair neşrettiği tebliğ Yunan gazetelerini tatmin etmemiştir. Gazeteler, bu ekalliyetin istikbalini iyi görmemekte, mezkûr tebliğin Arnavutluk hükümeti aleyhinde Milletler Cemiyetine verilmesi muhakkak olan karara tesir icrası için neşredildiğini yazmaktadır.
Başvekil M. “Çaİdarin,, gazetecilere Arnavuiluk hükümetinin bu tebliği, Yunan ekalliyeti ve mektepleri meselesinde Arnavutluğun rücatini gösterir,, demiştir.
Atina 16 (Hususi) — Hariciye nazırı M. Maksimos kendisini ziyaret eden Arnavutluk sefirine, Şimalî Epirde Arnavutluk memurlarının Yunan ekalliyetine karşı tatbik etmekte bulundukları taıyi-kattan şikâyet ederek bu halin devamı Yunan - Arnavutluk münasebetim müteessir edeceğini söylemiştir.
Yeni bir harbe doğru mu?
Ruslara göre yeni bir Çin - Japon faciası muhakkak
Moskova 16 (A. A.) — Sovyet matbuatı, Japonların Man-çuri haritasında, halen Çine ait bulunan Çahar eyaletini Man-çukonun akşamından olarak gösterdiklerini kayt ve Eylül sonunda bir Japon topçu müfrezesinin Linsi’den Dolonor’a sevkedildiğini ve yüzlerce kamyonun da şimalî Çahara doğru gönderildiğini işaretle yakında mutlaka bir Çin - Japon faciasının patlak vereceğine hükmediyor.
Lehliler, Fransaya hayret ediyorlar!
Varşova 16 (A. A) — Fransa Hariciye nazırı M. Lâval’in şark misakma dair Lehistan tarafından verilmiş olan muhtıraya bir cevap hazırladığına dair Paristen gelen haberler burada hayret uyandırmıştır. İngiliz Faşistleri mahkemede
Londra 16 (A. A.) — 9/9 da Vorthing’de yapılan Faşist toplantısında çıkan karışıklıklar yüzünden Faşist lideri Sir "Os-vald Mosley,, ile taraftarlarından dördü, Birincikânun ayında muhakeme edileceklerdir.
Dördüde kefaletle serbest bırakılmıştır.
HABERLE
T. Rüştü B. in beyanatı
“Türkiye, her türlü şerait içinde ve ne pahasına olursa olsun Yugoslayanın dostu kalacaktır.,,
Belgrat 16 (A. A.)—Avala ajansı bildiriyor :
Pravda gazetesi, muhabirinin, “Niş» ten geçtiği esnada Türkiye Hariciye vekili Tevfik Rüştü beyle yaptığı mülâkatı şu suretle nakletmektedir :
“Tevfik Rüştü Beyi kompartımanında oturmuş bir halde önünde toplanan birçok muhabere evrakını tetkik eder vaziyette buldum. Yanına kabul olunmak için çok beklemedim. Vekil Bey ayağa kalkarak beni nezaketle kabul etti.
“ Marsilya „ suikastı meselesi
Hariciye Vekili bu saatta Marsilya suikastinin icap ettireceği cezri tedbirlerle, tetbişçilerin iadeleri hakkında söz söyliyecek vaziyette değildir. Bu mesail hakkında, her şeyden evvel, dostu ve meslektaşı M. “Yevtiç,, ten malûmat almak arzusundadır. Buna rağmen konuşulacak şeyler de var.
Marsilya suikastinin inikâsları hakkındaki suale cevaben Tevfik Rüştü Bey dedi ki:
“— Eğer bu suikastin failleri bu hareketleriyle hoşa gıtmiyecek hâdiselere yol açacaklarını zannet-tilerse hata ettiler. Çünkü tanı bunun aksi olmuştur. Bu menfur cinayet, büyük Yugoslav Kralını ortadan kaldırmakla beraber faillerinin üzerinde bütün dünyanın kin ve nefretini topladı.
Büyük hükümdarın sulh eseri umumî bir döviz olarak kalmıştır.
Türkiye her türlü ferait içinde ve ne pahasına olursa olsun Yu-goslavyanın dostu kalacaktır.
Balkap milletleri arasında sulh ihtimalleri bugün her vakitkinden ziyadedir. »
Balkan konseyi de tekrar toplanacak mı?
“Cenevre,, mül&katları hakkın-daki sualime cevaben Tevfik Rüştü Bey M. “Titülesko,, ile görüşmek
“Belgrat„ta neşredilen bir tebliğ
Türk-Yugoslav görüşleri birbirinin aynı...
Müttefik devletlerin mümessilleri Cenevrede mülakatlara devam edecekler
Belgrat 16 (A.A) — Tevfik Rüştü Beyle M. “Yevtiç,, arasında yapılan konuşmalardan sonra bu akşam aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir:
“ Cenevreye gitmekte olan Türkiye Cümhuriyeti Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyefendi Belgrat’ta bilhassa tevakkuf etmiş ve bu vesile ile dün akşam ve bugün Yugoslavya Hariciye Nazırı M. “Yevtiç,, ile görüşmüştür.
Hariciye nazırları bu mülakatları esnasında, iki memleketi gerek doğrudan doğruya gerek dolayisiyle alâkadar eden Avrupa siyasetinin en ileri gelen meseleleri hakkında
Ispartada halıcılar içtima ettiler
İsparta 16 (A. A.) — Halıcılar birliği 1934 yılı umumî heyet toplantısını bugün saat 15 te ticaret odasında yapılmıştır. Bu münasebetle kongrenin saygı duyguları büyüklerimize tel yazısile bildirilmiştir. Yeni idare heyeti seçimi yapmış ve memleket halıcılığını alâkadar eden işler konuşulmuş, bazı mühim kararlar verilmiştir.
Izmirde Üzüm, İncir Satışları
İzmir, 16 (A.A) — Bu ayın onundan on beşinci günü akşamına kadar borsada altı buçuk kuruştan on dokuz kuruşa kadar 12.160 çuval üzüm, dört kuruştan on sekiz kuruşa kadar 5.262 çuval incir, dört on paradan 706 çuval hurda incir satılmıştır.
ümidinde olduğun, fakat M. “Maksimos,, un Cenevreye g îlip gel-miyeceğini bilmediğini söylemiş ve:
“Pu dakikaya kadar Balkan itilâfı daimî konseyinin hali faaliyetteki] reisi, bu konseyin Cenev-rede İçtimaını tebliğ etmiştir,, sözlerini ilâve etmemiştir.
Küçük itilâf ve Balkan itilâfı
Bundan sonra "Belgrat,,ta M. “Yevtiç„le ehemmiyetli bir mülakat yapacağını söyliyen Tevfik Rüştü bey, Balkan itilâfı ile küçük itilâf arasında bir teşriki mesai olup olmadığına dair olan sualime cevaben demiştir ki:
“ — Bu iki beynelmilel grubun mevcudiyet şeraiti birbirinin ayni değildir. Buna rağmen aralarında müttehit noktalar da vardır. Guruplara dahil olan devletlerin ayrı ayrı takip ettikleri meseleler olmakla beraber hepsi muahedelerin tadili Fikrine aleyhtardırlr. Gurupların ikisi de Avrupada sulh teşkilâtının icrasını isterler. Daha mühim bir nokta da var:
O da küçük itilâfın iki mühim âzası Balkan itilâfında da âzadırlar. Bunu başka bir tabirle ifade etmek için diyebilirim ki, küçük itilâfın üçte ikisi Balkan itilâfının içindedir. Maamafih bu grupların mevcudiyet sebepleri biraz farklı olduğu için her birinin kendi teşkilat ve istiklâlini kıskançlıkla muhafaza etmeği istemesini pek tabii addederim. „
Bulgaristan ve Biz
Nihayet Bulgaristanla olan mü-nasebat hakkındaki suale cevaben Türkiye Hariciye Vekili şu beyanatta bulunmuştur:
“ — Yeni Bulgar hükümetiyle o'an münasebetlerimiz çok iyidir. Bulgaristanla komşuları arasındaki hava gün geçtikçe düzelmekte devam ediyor. Bu inkişafın Balkanlar için saadet olmasını temenni ederim.,,
görüşlerinin tamamiyle ayni olduğunu müşahede etmişlerdir. Hariciye nazırları bu mülâkatlanna Cenevrede Milletler Cemiyeti konseyinin ve asamblesinin toplantısı esnasında buluşacak olan dost ve müttefik memleketlerin mümessillerde devam edeceklerdir.,,
Belgrat 16 (A. A.) — Naip
Prens Pol Hazretleri bugün köşklerinde hususî bir öğle ziyafeti vermiş ve bu ziyafette Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyle Yugoslavya Hariciye Nazırı M. “Yevtiç,, hazır bulunmuştur.
Teşrinisani 17
-ZAMAN-
3
| SÜTUNLAR ARASINDA
Okunan şifre
Malûm olduğu üzere meramı rakkamla, remzi şekillerle ifade etmek usulüne istiareli ıstılah olarak şifre denilir. Hükümetler, gizli muhaberelerini şifre ile yaparlar ve devletler, birbirlerinin siyasî şifre anahtarlarını çalmak için çalışıp dururlar. Umumî harp esnasında Berimden Cenubî Amerika hükümetlerinden biri nezdindeki Alman elçisine yazılan şifreli telgrafın İngilizler tarafından okunması Almanya için siyasî bir inhizam vücude getirmişti.
Dünkü sabah gazetelerinden birinin açık muhabere sütununda okuyucularından birine şif-remsi üslûp ile verdiği cevap ta dudaklara tebessüm getirecek derecede beceriksizce. Onu okuyunca hatırıma ilkin Nas-reddin hocanın mahalle çocuklarına yaptığı sual geldi Hoca merhum, eline bir yumurta sak-lıyarak çocuklara sormuştu:
— Elimdekini bilirseniz size
ondan bir kayganalık (omlettik demek) veririm.
Kaygananm neden yapıldığını pek iyi bilen yavrular hep bir ağızdan bağırırlar:
— Yumurta, yumurta!.. Refikimizin açık muhabere
sütunundaki kapalı cevabı da aşağı yukan ona benziyor. Cevap şudur: Hükümet, sorduğunuz işten yüzde elli alır!..
Zannetmem ki bu fıkrayı oku yup ta gazetenin saklamıya lüzum gördüğü işin ne olduğunu anlamıyan bir kimse bulusun. Zira, keşf olunan gömülü paralardan ve topraktan çıkarılacak kıymetli eşyadan hükümetin
yüzde elli nisbetinde hisse
alıp üst tarafını o keşfi yapanlara ve o eşyayı çıkaranlara bıraktığını herkes bilir. Bu, kanun emridir.
Şu halde refikimizin “işi,, gizli tutmıya savaşıp ta okunması gayet kolay şifre kullanmasına ne lüzum vardı?...
B.
Lûtfi Fikri Beyin vasiyetnamesinden sonra
Esbak Baro Reisi merhum Lûtfi Fikri Beyin emlâk ve eşyasını bir vasiyetname ile hayırlı işlere tahsis eylediğini tafsilâtile yazmıştık.
Vasiyetnameye tevfikan bu emval ve emlâki idareye memur heyete girmesi lâzımgelen Baro Reisi Halil Hilmi Bey demiştir ki:
“ — Vasiyetnameye göre heyet, ticaret mahkemesi reisi ile üniversite rektörü ve baro reisinden mürekkeptir.
Vasiyetnameyi açan mahkeme reisi bu hususta görüşmek üzere beni çağırdı. Bugünlerde gideceğim. Hemen verilmesi lâzım gelen para, meselâ baroya verilecek bin lira gibi, çıktıktan sonra diğer yapılacak işler için heyet faaliyete geçecektir.,,
Hamal işleri düzeliyor Haydarpaşa şimendiferleri ile Karaköy köprüsü hamal
bölüklerinin tevhidine karar verilmiş olması, Anadoluya gidip gelen yolculara bir kolaylık teşkil etmektedir. Bu sayede, daimî bir şikâyet men-
baı olan hamal ücretlerinin çokluğu ile hamallar arasında yük taşımak yüzünden ekseriya zuhur edip yolcuları da bizar eden kavga larm önüne geçileceği ümit olunmaktadır.
Seyyar esnaftan vergi
İstanbul maliye teşkilâtı seyyar memurları bugünden itibaren işe başlayacak, belediyeden cüzdan almayan ve vergi vermeyen seyyar esnafı bunları alıp vermeğe mecbur edecektir.
Deniz kazalarına karşı tedbirler
Deniz vasıtaları hakkında yeni ahkam...
Kazalara mani olmak için, liman nizamnamesinin değiştirildiği İstanbul Vilâyetine ve Deniz Ticaret Müdüriyetine bildirilmiştir.
Yapılan tadilâta göre limanda geceleyin sefer eden kürekli vasıtaların bordaalarında, seksen santimetre yüksekliğinde birer gönder üzerinde her taraftan görebilecek bir beyaz fener bulundurulacaktır.
Gece çalışan balık avı vasıtalarında, avın hususiyetine göre, daima bir fener bulundurulacaktır.
Geceleri kırk beş metreden uzun ağile veya buna benzer av cihazlarını atmak suretiyle balık tutan deniz vasıtaları her hangi bir gemiye yaklaşmaları veya her hangi bir geminin kendilerine yaklaşması, halinde beyaz fenerlerden başka ağ veya buna benzer av cihazlarını atmış oldukları istikamette birinci fenerden bir metre aşağıya ve bir buçuk metre ufkî mesafeye ikinci bir fener koyacaklardır.
Dalyanlar gece vakti denizden taraf olan hududun münasip bir yerinde beyaz bir fener yakacaklardır.
Tehlikeden salim ve mümkün olduğu zaman, Boğazdan Ka-radenize doğru geçen bütün gemiler Boğazın Rumeli tarafım, Karadenizden gelen gemiler Anadolu tarafını takip edeceklerdir.
Hizmette bulunan dalgıç vasıtaları, tarama dubaları gibi manevradan aciz vasıtalarla bu vaziyetteki her nevi balık avı vasıtaları gündüz bir sepet bir beyaz fener çekeceklerdir*
Ak veya Karadeniz boğazlarından gelen gemiler kılavuz istedikleri zaman kılavuzluk ve romorkörcülük inhisar idaresinden kılavuz alacaklar, ve bu kılavuzlar sıhhî pratika olmadan gemilere giremiyeceklerdir. Tayyare madalyesi verilecek Ermeniler
İstanbul Tayyare Cemiyetine bir defada 50 liradan 500 liraya kadar para teberru eden Ermenilere altın ve gümüş ma-dalye tevziine karar verilmiştir.
Ayrıca 41 Ermeni vatandaşa da bronz madalye verilecektir.
Kendilerine altın madalye itasına karar verilenlerin isimleri berveçhi atidir:
Simon Kayserliyan, Mihran Keseryan, Serkeş Kınacıyan, Aram Kınacıyan, Karabet To-palyan, Istipan Berberyan, Vahan dikiciyan, Narlıyan Lutfü-yan, Bedros Horasancıyan, Serkis Havakimyan.
Gümüş madalye alacaklarda şunlardır: Aris Inciyan, Sisak Ağartmaçıyan, Mamigan Arev-yan, Geork Acemyan, Mardik Şekerciyan, Horasanciyan ef.Biraderler, Arşak Çuhacıyan, Se-pon Civan, Karabet Arzuyan Havakimyan, Demirciyan ve Ka-vafyan Biraderler Gevork Mal-hasyan, Gevork Dindersyan, Altı Parmakyan Biraderler.
Limanımızdan geçen vapurlar
Ticaret odası tarafından tanzim edilen bir istatistiğe göre, geçen Ağustosta îstanbuldan 798, Eylülde 958 vapur gelip geçmiştir.
Bu adetlere limanımızda hiç durmayan gemilerde dahildir.
Hiç yoktan bir cinayet
Tatar Nuri isminde biri uzak akrabasından birini vurdu
Evvelki gece Topkapmda I yine feci bir cinayet olmuştur.
Bir muharririmizin yaptığı tahkikata nazaran, hadisenin tafsilâtı şöyledir:
Topkapıda Beyazıtağa mahallesinde Karabaş çıkmazında 3 numaralı evde, arabacı Ali efendi ile refikası Hatice oturmaktadır. Kendi yağlarile kavrulan bu karı koca ev işlerini müştereken çevirmektedirler.
Hatice Hanım, gece saat 20yi geçtiği bir sırada, evinden bir teneke alarak civardaki çeşmeye gitmiş ve suyunu almak için sırasını beklemeğe başlamıştır. Bu esnada, aynı mahallenin Karakol sokağında 2 numaralı evde oturan ve Hatice Hanıma akrabalığı olan sabıkalılardan Tatar Nuri çeşme başına gelmiş, ve Hatice Hanıma yanaşarak kolundan tutmuş:
—Sen benim yanbacım değilsin, haydi bu akşam bize gidelim, çoluk çocuk otururuz, şeklinde bir teklifte bulunmuştur.
Nuri, Haticeyi yanma alarak ilerlemek istediği bir sırada, Nurinin annesi oğlunun peşin-de olduğu için onun yaptığı bu hareketi görmüş ve kızmış, Hatice hanımı, Nurinin elinden alarak kendi evine gitmesini söylemiştir.
Nuri bırakmak istememiş, annesi itiraz etmiş bu esna da münakaşa, Hatice hanımın kocası Ali efendinin kulağına varmış-
“Ankara,, ya gittikten sonra şehrimize gelen ve tetkikatta bulunan Alman askerî heyeti, dûn Takaim Cumhuriyet abidesine bir çelenk koymuştur. Resmimiz, iki kişiden mürekkep olan heyeti Türk arkadaşlar.le beraber ve çelenk koyduktan sonra göstermektedir.
===== Şerhler --------------------------------
“Mes’ut olmanın iki yolu vardır: Ya ihtiyacı azaltmak, ya kudret seviyesini yükseltmek!
Franklen
Şerh ve izah:
Herkes mes’ut olmak ister!.. Fakat saadet nedir?.. İşte bunu, herkesin kabul edeceği bir surette tarif veya tesbit etmek mümkün değildir. Ondan dolayı saadet seyyal bir mefhum almıştır. Herkes kendi düşüncesine göre bir saadet arar. Lâkin şurası muhakkaktır ki saadet, ihtiyaçlar elinde kıvranmamak demektir. İhtiyaç, maddî ve manevî olabilir. Muhayyel ihtiyaçların ise saadeti aramak ve bulmak bahsinde yeri yoktur. Çünkü hakikî ihtiyaçların yanında hayalî ihtiyaçların tatmini icap ederse işin içinden çıkılmaz ve kimse mes’ut ola
i tır. Ali efendi, karısile Nurinin ve annesinin bulunduğu yere gelince, Nuriye:
— Sen galiba, yaptığın işin farkında değilsin!..
Diyerek, karısını alıp evine gitmek istemiştir.
Tatar Nuri, arabacı Alinin bu şekildeki hareketini nefsine yedirememiş, taşıdığı büyük bir saldırmayı çekerek Ali efendiyi başından ve muhtelif yerlerinden tehlikeli surette yaralamıştır.
Ali Gureba hastahanesine kaldırılarak tedavi altına alınmış, Tatar Nuri tevkif edilmiştir.
Tünel şirketi, nihayet binayı yaptırıyor Tünel şirketi, mukavelesi mucibince tünelin Galata cihetinde inşasına mecbur olduğu binayı, hükümetin kati ve şiddetli tebligatı üzerine, inşaya muvafakat etmiştir.
Bu bina, tünelin Galata methalinde ahşap kısımlar kaldırılarak orada inşa edilecektir.
Gayrımübadilıer heyeti gidiyor
Son Gayrimübadiller kongresinde verilen karar veçhile, gayrımübadillere ait pürüzlü işlerle 63 numaralı kömür ocağı meselesini ve gayrımübadillere ait 30030 Ingiliz lirasının tesrii tevziini temin ve takibe memur edilen heyet bir kaç güne kadar “Ankara„ ya hareket edecektir.
maz. Binaenaleyh mesut olmak için tabiî ihtiyaçlardan kurtulmuş olmak lâzımgeldiğini kabul ederek ona göre çalışmalıdır. Bu çalışmanın ya o ihtiyaçları azaltmak, yahut kudret seviyesini yükseltmek demek olduğunu söyliyen Franklen, tabiî ve medenî olmakla beraber makul dahi olan ihtiyaçların azal-tılamıyacağıııı herkesten iyi bilirdi. O halde onun şöyle bir vecizeyi ortaya atmasından maksat, çalışıp kazanmak lüzumunu telkinden ibaret olabilir ve bu takdirde de “Çalışan mesut olur„ neticesine varılmak gayet tabiî olur.
ZAMAN
Bey, Efendi, Ağa, Paşa yerine...
“Bay,, kelimesi ve “General,, kullanılacak
"Soy adı„ kanunu kabul ve tatbik edilirken yapılması muhtemel bazı değişikliklerden bahsedilmektedir.
Kaydolunan düşüncelere göre "Ağa, efendi, bey,, gibi unvanlar kaldırılarak yerine "bey,, kelimesinin aslı olan "Bay„ kullanılacaktır.
Meselâ ismi "Tekin„, soy adı da MAk„ olan bir zata şöyle hitap edilecektir:
"Tekin Bay Ak„ , "Paşa„ kelimesinin kaldırılarak yerine "General,, denileceği de söylenmektedir.
POLİSTE*
Sirke yerine ilâç konulmuş!
Dün 17 yaşında bir genç zehirlenmiş ve hayatı tehlikede olduğu için Beyoğlu hastaha-sine kaldırılmıştır.
Vak’a şöyle olmuştur.
Cihangirde bir evde Hayriye Hanım ile oğlu Aydın oturmaktadırlar. Dün ana oğul karşılıklı geçerek yemek yemeğe koyulmuşlardır.Sofrada birde yeşil salata vardır. Aydın efendi yeşil salatayı pek sevdiği için derhal önden yemeğe başlamış, fakat üstüste aldığı bir kaç lokmadan sonra midesinde evca ve istirahat başlamıştır.
Nihayet Aydın Efendinin zehirlendiği anlaşılmış ve kendisi Beyoğlu hastahanesine kaldırılmıştır.
İcra edilen tahkikat neticesinde, "Aydın,, m annesi tarafından salataya yanlışlıkla sirke yerine hizmetçinin kullanmakta olduğu bir ilâç konulduğu anlaşılmıştır.
İki ev yandı
Evvelki gece, Beyoğlunda Asmalımescitte Jurnal sokağında bir yangın olmuş ve iki ev yanmıştır. Yangın çıkan ev, (Yorgo) isminde bir ruma ait olup, üç ayrı aile tarafından işgal edilmiş bulunmaktadır.
Yangın bizzat "Yorgo,, efen-' dinin işgal ettiği katta, ailesi tarafından çamaşır kurutmak üzere yakılan büyük bir mangaldan sıçrayan kıvılcımlarla çıkmıştır.
Yorgo efendi ile ailesinin yangını kendileri söndürmeğe çalışmaları, ateşin büyümesini mucip olmuştur. Funlar neden sonra işin içinden çıkamıyacaklarını anlayınca itfaiyeyi ha.erbar etmişlerdir.
Fakat itfaiye haberdar olup ta geldiği zaman, ateş Yorgo Efendinin yanındaki eve de sirayet etmiştir.
İtfaiye bir saat kadar uğraşmış ve harik, her iki binanın iç kısımları tamamen yandıktan sonra söndürülmüştür. (Yorgo) efendin evinin yanındaki bina iKolero) isminde bir îtalyana aittir ve bir müddettenberi boş bulunuyordu. Yorgo efendinin evi 2500 liraya sigortalıdır.
Kurukafanın sırrı
Ahırkapıda, İshakpaşa caddesinde 38 numanalı evin kömürlüğünde bu'unan bir kuru kafa hakkında icra olunan tahkikat bitmiş gibidir.
Polis ve adliyenin yaptığı tahikat neticesinde, mezkûr evde
Ç*öylesem tesiri yok bassam gönül razı değil
Köşe başı reklâmları
Eminönünden Fatihe ve Ak-saraya, Galatadan Şişliye ve Bebeğe kadar uzayan caddelerde yer yer dıvar ilânları göze çarpar. Hemen ilâve edelim ki Fatihten Sultanselime ve daha ileriye giden sokaklarda Aksaray ve Bebekten öteye doğru uzanmış yollarda ve sokaklarda bu gibi ilânlar ya pek seyrek görünür, yahut hiç görünmez. Çünki o semtler halkı kendi evlerinde gecelemeği ve işlerinden yuvalarına dönmeği şiar edinmiş yurttaşlardır. Onlar için hayat, ilânlardan cazibe alacak kadar verimsiz değildir, bizatihi olgun ve dolgundur, bu sebeple ve bazide uzaklık [dolayısile oralara ilân kâğıtları yapıtıramaz!..
Şimdi bu reklâm varakalarını tetkik edelim: Mübalâğasız iddia olunabilir ki dıvarlarda halkın dikkatini, rağbetini celp için sıralanan iri iri satırlar, hemen umumiyetle, sinema ilânlarıdır. Bunların arasında yeni açılmış bir ticarethanenin, henüz kurulmuş bir fabrikanın, basılışı taze bir kitabın, açıldığını müjdeliyen bir mektebin, halkın menfaatlerine uygun bir icadın, bir buluşun ve hulâsa ticarî ilerliyişe, sınaî yükselişe, harsî yeniliğe, fennî hamlelere delâlet eden herhangi bir hâdisenin ses ve izi yoktur. Yalnız sinema, tiyatro, çok seyrek olarak da konser ilânları dıvar yüzlerinde boy gösterip durur.
İnsan, belki bin yerde renk renk uzanıp yatan bu reklâm kâğıtlarını gözden geçirince ihtiyarsız düşünüyor ve kendi kendine soruyor: tstanbulda fikrî, İlmî, fennî, harsî, ticarî, İktisadî hayat dumura uğramış da yalnız sinemalar mı yaşıyor?.. Gerçi bu sualin kafamızda belirmesini müteakip gazetelerin ilân sayfaları hatıra gelmiyor değil. Fakat onların da ödenmiyen borçlar için satılığa çıkarılmış evleri ve hükümet dairelerinin yapageldiği artırma ve eksiltmeleri ifade ettikleri meydanda olduğundan kafamıza yapışan sorgu işareti yine yerinde kalıyor.
Istanbulumuzdaki dıvar ilânlarında neşe veren haberlerin de görüneceği günleri görenlere ne mutlu?..
L.
vaktiyle oturan ve Gülhane hastahanesinde staj gören birkaç doktor tarafından bu kafanın meslekleri iktizası kullanılmış olması ihtimalleri tesbit edilmiştir.
Binaenaley bu kafanın bir cinayet bakiyesi olmadığı neticesine varılmıştır.
Çarpan otomobil hangisi?
Kasımpaşada oturan Rüs-tem, dün yolun bir tarafından diğer tarafına geçmekte iken birdenbire bir otomobilin sa-demesine uğramış, yere düşerek yaralanmıştır.
Kazayı yapan otomobil, derhal savuşmuş, civar tenha olduğu için kimse otomobilin numarasını tesbit edememiştir.
Vak’aya polis vaz’ıyet etmiş, Rüstem tedavi altına alınmıştır. Hastahanede bir kaza
Balıklıdaki Rum hastahanesinde yatmakta olan 66 yaşlarında ispiro, dün koğuşta gezinmekte iken merdivenden düşmüş ve bir ayağı kırılmıştır,
Polis ve hastahane idaresi, kazanın müsebbiplerini aramaktadır.
— Z A A N —
4
Teşrinisani 17
İZaman Ansiklopedisi
Ultra - Violets nedir ?
Başta egzema olmak üzere birçok çıbanların, saç dökülmesinin, hatta damar darlığının tedavisinde kullanıldığı için hemen hepimiz ultra - violets tabirini kullanıp dururuz. Acaba bu ziya ne çeşit şeydir, nasıl elde edilir, nelere yarar?
Niyüton usulile yapılan ziya tahlil tecrübelerini hep biliriz. Bir menşur üzerine düşen güneş şuaı iki defa inkisar eder, kırmızıdan mora kadar "Tayfi şemsî,, denilen muhtelif renklere ayrılır. Evvelce bu renklerin sayısı yedi olarak kabul edilmişti. Sonra gözümüzün göremediği daha bir takım şualar olduğu anlaşıldı, işte bu görünmiyen şualardan biri ultra - violetstir, İkincisi de infra-
Mecmualar
Mimar mecmuası —
Mimar Abidin Zeki ve Ziya Beyler tarafından neşredilmekte olan bu zarif ve kıymetli mecmuanın 9 ve 10 numaralı nüshası çıkmıştır.
Mecmua bu nüshasını (Güzel sanatlar) akademisinin 934 senesi faaliyetine tahsis etmiş ve bu münasebetle (Zeki Salâh) Beyin (Mimar yetiş'iren müessese) ünvanlı istifadeli bir makalesini neşretmiştir. Bu makalede eski ismi (Sanayii nefise) olan bugünkü[(Güzel Sanatlar Akademisi) nin kısa bir tarihçesi yapıldıktan sonra bilhassa Akademinin mimarlık şubesinin bugünkü vaziyeti hakkında malûmat verilmektedir. (Zeki Salâh) Beyin iddia ve ifadesine nazaran, mimari kısmında “klâsik ve modern san’at tedrisatı ile muvazi olarak bugünkü mimarlık telâkki ve fikriyatına tamamen uygun teknik ve nazarî tahsil mevcut,, bulunmaktadır.
Yine (Zeki Sa'âh) Bey diyor ki j “Akademinin mimarî kısmının, bugünkü tedris programını bir çok devletlerin yüksek mimarlık mü-ersese'erinden farksız ve bazı noktalarda daha iyi buluyoruz. Hattâ diyebiliriz, ki memleketimizde mimarlık tahsili Balkanlardan üs-
Mimarlık tahsilinin biz de bu kadar yüksek ve esaslı surette yapılmakta olduğunu mektebin, Fındıklının bir köşes nde gözlerden uzak kalmış olmasından dolayı bir çoklarımız bilmeyiz. Bu makale ile mimarlık tedrisatına verilen ehemmiyeti öğrendiğimizden dolayı cidden memnunuz. Fakat bu hususta ufak bir mütalâamız var. Akade-
Millî Roman
— Hanımlar, Beyler, dedi, Boğaz işte Önümüzde kıvrımlarını bi-rerbirer açmıya başladı. Tabiatın şu küre üzerinde işlediği en güzel dantelin kıvrımları araaındayız. Fa-) kat aranızda kaç kişi var ki şu , Boğazın enini, boyunu, derinliğini öğrenmeğe lüzum görmüştür?.
Susuyorlardı. Filhakika o kala-alık arasında kimse, İstanbul Bo-bağzı hakkında coğrafî bir bilği sahibi değildi. Muzaffer herkesin sükûtundan biraz daha böbürlendi. Bir mitingte nutuk söylüyormuş f ibi sesini yükseltti:
rouges denilen bir başka görünmez ziyadır.
Evvelce Ültraviyole, civalı elktrik lâmba vasıtasile istihsal edilirdi. Sonra IFood ve Ruhens usulile elde edilmeğe başlandı. Bu görünmez ziya ile cilt hastalıkları tedavi olunuyor. Fakat suların mikroplardan tasfiyesinde Ültraviyolenin yaptığı hizmet daha büyüktür. Onunla süt, et suyu, bira gibi maddeler de takim olunmaktadır.
Bu çok faydalı mor ışığın zararı da yok değildir. Euphos gözlüğü kullanmadan onunla tedavi yapan hekimler ve onu istihsal ile uğraşan mütehassıslar, ağır göz hastalığına uğrarlar. Ültraviyole hakkında ki ilk tecrübeler sırasında bu suretle gözlerinden hastalanmamış olan fen adamı yok gibidir.
Fotoğraf Haberleri
minin mimarî sınıflarında (klâsik ve modern) tedrisata belki kâfi derecede ehemmiyet verilmektedir.
Fakat bilhassa eski ve çok kıymetli hususî bir tarzı mimarisi olan bizim memlekette bu (klâsik ve modern) tedrisata gayet eski Türk mimarisi diye bir ders te ilâve ederek yeni mimarlarımızın, garbin güzel üslûbu ve sağlam tekniği ile Türk üslûbunu telif edecek surette yetişmesine ihtimam etmek te lâzım değil mi ? Bu bapta ehil mimarlarımızın ve bilhassa bu makaleyi yazan Zeki Salâh Beyin mü-talâatını çok alâka ile okuyacağımızı temin ederiz.
Mimarî mecmuası bu nüshasında bize güzel birşey de öğretiyor. Akademinin mimarî şubesi bu sene diploma almak istiyenlere Bağ-datta Türk elçiliğine mahsus bir bina projesi vermiştir. Bu münasebetle talebenin yaptıkları müteaddit projelerin krokileri mecmuaya dercedilmiştir. Bu krokilerin sahipleri meyanında, Leman Cevat Hanım, Münevver Yusuf Hanım gibi isimlere tesadüf etmek çok hoşumuza gitti.
Demek Küçükhanımlarımız me-yanında böyle büyük ve mü -him binalar için proje hazırlıya-cak kadar ciddî ve esaslı yetişenler de bulunuyor. Bundan da iftihar duymak tabiidir. Çünkü zemanede kadınlığı hemen herkes, süs, ziynet, boya, podra ve dudak kırmızısından ibaret addetmektedir. Bu telâkkinin heyeti umumiyesi itibariyle doğru olmadığını ve kızlarımız içinde bu telâkki ve iddiaya istisna teşkil edecek tek tük Küçük-hanım da yetiştiğini görmek el-
Tefrika No: 64
— Yalnız siz değil, dedi, bütün İstanbulda bu noktayı merak edip öğrenen kaç kişi vardır ?. On binlerce kişi hergün bu Boğazdan iner, çıkar. Yüz binlerce adam da Boğazı, uzun bir ömür, seyreder, durur: Lâkin binde bir kişi Boğazın mahiyeti hakkında bir fikir edinmeği düşünmez. Çünkü onlar, derya içindeki balıklara benzerler, suda yaşarlarsa da suyun ne olduğunu bilmezler.
Saim Bey, bir kadeh viski yu-▼arlıyarak haykırdı:
— Ya sen Torik hazretleri, baş-
Yunanistanda mühim bir dava
“Venizelos,, a suikast muhakemesi yakında başlıyor “Venizelos,, a yapılan suikas-din akibinde yakalandığı halde aleyhinde kâfi delâil bulunamadığı için serbest bırakılan " Vasil Petropulos „ ismindeki sabıkalı Yunanistanda yeniden tevkif olunmuştur.
Merkumun bu ayın 24 ünde “Pire,, cinayet mahkemesinde diğer maznunlarla beraber muhakemesine başlanılacaktır.
Yunan Dahiliye Nazırı muhakeme esnasında ve maznun-ların“Atina„ hapishanelerinden Pireye nakillerinde lehte ve aleyhte tezahürata meydan verdirmemek için tertibat almış, maznunları "Pire,, adliyesinin, yani mahkemenin bulunduğu binanın üstüne yerleştirmiştir.
Sıkı tekayyüdat ile maznunların kaçmasına mani olunmak-maktadır. Dava Yunanistanda ve hemen bütün dünya da alâka ile takip edilecekttir.
Türkiye hakkında bir kitap
'“Tiflis,, Ticaret odası Türkiye hakkında bir salname neşretmiştir.
Bu salnamede Türkiyenin coğrafî vaziyeti siyasî hali, umumî İktisadî, ziraî, sınaî, haricî ticareti ve Mâliyesi hakkında izahat verilmektedir.
bet mumnuniyeti mucip olur.
Gördüğümüz krokilere gelince bunların teknik kıymeti hakkında tabii bir mütalâa dermeyanına salâhiyetimiz yoksa da, hariciî manzaraları hakkında an aaıl olhbizde intibaları söylememize mani yoktur.
Bu noktai nazardan ise krokilerin hiç birini beğenmediğimizi aöyllyeceğiz. Çünkü krokilerin hepsi Zeki Salâh beyin bahsettiği (modern) tarzda yapılmıştır. Yani hepsinde esas zemane mimarlığının vasfı barizi olan (kübik) tarzı kabul edilmiştir. Halbuki Bağdalta Türklüğü temsil için yapılacak bir binanın üslûbu her hangi bir Avrupalı mimarın kolaylıkla yapacağı üslûpta değil, Türk mimarisini, Türk ruhunu da gösteren kısımları (Details) leri havi olmalı idi. Biz bu noktayı da çok mühim addediyoruz ve mimarlarımızın bu baptaki mutalea-larını bekliyoruz.
Mecmuada mimarları alâkadar edecek daha bir çok müfit mün-derecat vardır. Mecmuanın tabı da çok nefistir. Erbabına ehemmiyetle tavsiye ederiz.
Fotoğraf haberleri
Gazetelerin fotoğraf muhabirleri Âli ve Zeki Bey arkadaşlarımız tarafından neşrine başlanan bu güzel mecmuanın 3 üncü nüs-tası da çıkmıştır. Her nüshasında ekemmül eden, münderecatı zenginleşen bu mecmuanın bu nüshasında memleket hâdisatına ait bir çok kıyme li fotoğraflar ile cihan vukuatına ait yevmî gazetelerde intişar etmemiş diğer bir çok güzel resimler vardır.
Bu nüshanın tabı da çok iyileşmiştir. Arkadaşlarımızı tebrik eder, bu güzel mecmuayı kemali sebatla neşirde devam eylemelerini tavsiye ederiz. Karilerimizde bu mecmuayı almakla bütün vukuatın adeta güzel bir sergisini elde etmiş olacaklardır.
ka balıklardan farklı mısın? Boğaz için ders mi aldın?
Muzaffer, gülerek iğildi:
— Evet, muhterem lüfer. Bendeniz merak ettim, Boğazımızın enini boyunu öğrendim. Bosfor denilen bu güzel nehir, yirmi yedi kilometre uzunluğundadır, eni en dar yerinde (550) en geniş noktasında 3000 metredir. Derinliği 27 metre ile 30 metre arasındadır. Marmaraya saniyede yirmi beş bin metre mikâbı su verir. İki sahilinde...
Hanımlar hep birden bağırdılar:
— Ders istemiyoruz, bilginiz varsa Üniversiteye ordinaryüs olunuz. Biz ayın dilsizliğini, denizin şiirini dinliyeceğlz.
Bülent, biraz daha İnciye sokularak başka bir bahis açtı.
— Denizin şiiri gibi Boğazın da şiiri, hem de yazılı bir şiiri vardır. Müsaade ederseniz arzedeyim. Çünkü san’atime taallûk ediyor.
Muzafferi susturan ağızlar, Bölende karşı sustular. Onun konuşmasından kadınlar kudretli bir gençliğe bağlı bir altın zemzemesi
Tütünden gelecek para
Busene “Tire,, havalisinde 7,5 milyon liralık tütün yetişti
“Tire,, de tütün satışlarından bir intiba
Tire 13 (Hususî) — Küçük Mendres havalisinde bu sene tütün mahsulü çok nefis ve temiz istihsal edilmiştir. Gerek bu yüzden ve gerek alıcıların iştahlı oluşundan tütünlerimiz iyi bir fiatla satılmaktadır, inhisar idareside piyasaya iyi bir tesir bırakmış, nazımlık vazifesini ifa eylemekte bulunmuştur.
Teşrinievvelin 3 ünde açılan piyasa, 50-72 kuruştan başlamış ve bir gün içinde 300 bin kilo tütün satılmıştır, inhisar idaresi son bir haftadan beri 50-64 kuruştan 70-80 bin kilo tütün almıştı, almağa devam da ediyor.
Diğer kumpanyalarda aynı vazıyette mubayaata devam etmektedirler. Şayanı şükrandır ki son tütün kanunu sayesinde tüccarla zürraın arasındaki
“Gaziayıntap,, te maarif hareketleri büyük adımlarla ilerliyor
Gaziayıntap 13 ( Hususî ) — Bu «enenin yazında biri Nizip, diğeri İslahiye, 3 üncüsü de Fevzipaşada olmak üzere beş dershaneli üç mektebin temeli atılmıştı. Bunlardan Nizip mektebi bitmiş, Fevzipaşadaki mektep bitmek üzeredir. İslahiye mektebinin inşaatı gelecek seneye kalmıştır.
Bunlardan başka 30 köyde üç dershane ile beşer sınıflı 30 mektebin temeli | atılmıştı. Bunlardan yirmi beşi bitmiş veya bitmek üzeredir. Bu ders senesinde istifade edilen ve inşaatı yeni biten mekteplerin adedi, kaza itibarile şöyledir: Merkez kazası köylerinde 13 köy mektebi Kilis kazası köylerinde beş mektep bitmek üzeredir. Nizip kazası köylerinde
şezişiyorlardı. Erkeklerde ayni sesten madenî bir para sayılmasını hatırlatan cazip bir terane duymuş gibi oluyorlardı. Binaenaleyh zevk ile dinlemeğe hazırlanmışlardı.
O, Saim Beyden Şaziyeye kadar herkesin kulaklarını kendi ağzına verdiklerini görünce boynunu şöyle bir dikti, uzun bir efsane anlattı :
— Vaktiyle bir ilahe vardı, çok güzeldi, adı, iyo idi. Bir aşk macerası yüzünden Junon ile arası açıldı. Junon, Jüpiterin kendine münhasır kalmasını istiyordu. Halbuki bu ilâhlar ilâhı, hovarda birşeydi. İlahe olsun, insan olsun güzel görüp beğendiği bütün dişilere gönül vermekten, onlara el atmaktan geri kalmıyordu, “İyo„ yu da baştan çıkarmıştı. Junon hâdiseyi haber alınca fena halde kızdı, kendine rakip olan bu dişi ilâhı bir felâkete uğratmak istedi, Jüriteri tazyik •tti, zorladı, “ İyo „ yı inek şekline koydurdu. Fakat bununlada hırsını yenemedi, bir Keneyi talihsiz ineğe saldırdı. [Kene, hiç durmadan ilâhelikten bozma duygulu

soğukluk kalkmış, kanun dairesinde tüccar ve zürra muamelâtını intizamla ve seve seve yapmakta bulunmuştur. Tütüncülerimiz bu kanun sayesinde iskarta, iskonto gibi mantıksız tekliflerle karşılaşmıyorlar.
tşin içinde bulunanların ifadelerine göre geçen sene Tire mıntakasında bir buçuk milyon tütün satıldığı halde fiatm düşüklüğü yüzünden memlekete ancak 750 bin lira kadar bir para girebilmişti. Bu sene tütün rekoltesi 750 bin tahmin edildiğine göre memlekete bir buçuk milyon lira gireceği ümit edilmektedir. Bu sayede müstahsil, devlete, kooperatife, alacaklıysa borcunu verebilecek ve dolayısiyle buhran kısmen kalkmış olacağından istikbal pek iyi görünmektedir.
beş köy mektebi bitmiş veya bitmek üzeredir. İslahiye kazasında üç köy mektebi bitmiştir.
Bu hususta en geri kalan kaza Pazarcık olmuştur. Orada yalnız bir köy mektebinin temeli atılmış, onun da inşaatı gelecek seneye kalmıştır.
Geçen sene vilâyet dahilinde köy mektebi adedi 76 idi. Bu sene 81 dir. Geçen sene talebe mevcudu 6200 idi. Bu sene 7000 den fazladır.
Bunlardan başka mevcut mekteplerden azamî istifade için vilâyet dahilinde 16 yeni şube açılmıştır.
Ayrıca bu sene 86 millet mektebi açılmış, bu mekteplere 106 sı kadın olmak üzere 2347 vatandaş devam etmektedir.
ve haysiyetli ineğin kulağına, kuyruk altına sokuluyordu, rahatsızlık veriyordu.
Jûpiterden gebe olan iyo, hain Keneden kurtulmak için yurdunu bıraktı, kırlara düştü, bayırlarda dolaştı, diyar diyar gezdi, Anadolu yakasında şu gördüğümüz Boğaz kıyılarına kadar geldi, yüzerek beriye geçti. Kene suya giremedi ve suya giren ineğin üstünde yer almayı da tehlikeli bulduğundan ötede kaldı. İyo, artık kurtulmuştu, geniş nefes almıştı. Bu inşirah ile şimalden cenuba doğru indi. Haliç tarafına kadar yürüdü. Gebeliğin müddeti de bitmiş bulunuyordu. Bir kız doğurdu. Bosfor kelimesi, öküz geçidi demektir, ve bu isim, İyonun yüze yüze geçişi dolayısiyle Boğaza verilmiştir. Bizans şehrini de, İyonun inek iken doğurduğunu Sereüsa ile ilâhlardan Neptünün birleşmesinden doğan (Bizans) m kurduğu rivayet olunuyor.
Motördekiler tatlı tatlı bu hikâyeyi dinliyorlardı. Hepsi yarı sarhoştu. Şaziye bile bir kolayını
Kırk Senelik Bir Muallim Hanım
Zonguldakta fırka kongreleri ve yeni belediye reisinden temenniler
Zonguldak 12 (Hususî) — Gerek vilâyet merkezinde, gerek bütün kazalarda C. H. F. köy mahalle ocakları kongreleri geçen ay nihayetinde sona ermiştir. Bu ay içerisinde nahiye kogrelerinin yapılması için hazırlıklara başlanmıştır. Fırka Vilâyet idare heye’ti reisi Dr. Mithat Bey son hafta içinde Fırka Umumî merkezile temaslar da bulunmak üzere Ankara‘ya gitmiştir.
Yeni belediye reisinden beklenen iş
Zonguldak belediye reisliğine seçilen İstanbul Rıhtım Şirketi Müdür muavinlerinden Muhittin Reşit Bey geçen hafta içinde şehrimize gelmiştir. O gün akşamı fırka salonunda fırka heyetile belediye meclisi âzası bir arada yeni belediye reisile birlikte yemek yemişlerdir. Muhittin Reşit Bey vazifeye başlamıştır,
Zonguldak belediyesinin gittikçe hudutları genişleyen şehrimizin medenî ihtiyaçları karşısında yapacağı çok esaslı işler vardır. Bilhassa su tesisatı meselesi bu hizmetlerin başındadır.Yeni belediye reisinin bunu bir an evvel meydana getirmek için çalışacağını kuvvetle umuyoruz.
Muallimler Birliğinde
Zonguldak Muallimler Birliği geçen hafta içinde Mithatpaşa mek:ebi salonunda bir toplantı yapmıştır. Toplantıya fırka vilâyet idare heyeti reisi doktor Mithat Beyle birçok zevat ve bütün mektep muallimleri ailelerde birlikte iştirâk etmişlerdir. Çok istifadeli müsahabeler yapılmış, millî oyunlar oynanmıştır. Toplantının en canlı safhasını, kırk sene muallimlik etmiş ve beş çocuk yetiştirmiş (ki ikisi muallimdir) olan ihtiyar bir hanıma karşı yapılan samimî tezahürat teşkil etmiştir. Genç hukukçularımızdan Süleyman Sami Bey bu emektar muallim hakkında tebcilkâr bir hitabede bulunmuştur. Bütün muallimler bu ihtiyar hanımın elini derin bir hürmetle öpmüşlerdir.
Muhacirler için balo
Tekirdağ 15 — Halkevi, yeni gelen muhacirler menfaa-tına bir balo tertip etmektedir. Balo ayın 22 sinde verilecektir.
bulup birkaç kadeh içki yuvarlamış, o umumî neşeden hissesini almıştı. Bülendin çapkın ilâhlar ve ilaheler hakkında ressamlık tarihiuden çıkararak söylediği sözler, o neşeyi köpürten, coşgunlaştıran birer fiske oluyordu. Hemen hepsi, mehtabın yıkadığı bu uzun mavi dantelin kıvrımları arasında ilâhelikten inek olan İyonun altın boynuzlar görünecekmiş gibi vehınî bir tecessüs geçiriyorlardı. Hele kadınlar ve kızlar, mehtabın ve denizin şiirine canlı bir tesir katan şu efsaneden hissen kamçılandıkları için İyoya benzemek iştiyakile garip ve tatlı bir istiğraka tutulmuşlardı, öyle bir inek olmak enikonu hoşlarına gidiyordu. Neptünün kaynanası bir inek !.. Bu, hepsinin ruhuna geviş getirten bir hülya olmuştu.
İlkin Saim Bey, efsanenin tesirinden kendini kurtardı, daha doğrusu o tesiri haykıran ilk ağız oldu.
— Vallahi, dedi, kıskandım. İnek İyoyu kovalıyaıı Kene olmak için ömrümün mabadini güle güle feda ederim.
Devamı var
7
Teşrinisani 17
- ZAMAN
Türkiye - Yunanistan arasındaki son takas anlaşması
-----------a——---------
— 14 maddeden ibaret olan itilâfnameyi aynen neşrediyoruz —
"Ankara,, da Yunan İktisat Nazırı ile İktisat Vekili Celâl Bey arasında imzalanan “Türkiye-Yunanistan takas anlaşmasının maddelerini aşağıya yazıyoruz:
Madde 1 — Merbut 1 numaralı listede yazılı Yunan menşe ve mev-ritli mallar, miktar itibarile tahdide tabi tutulmaksızın, Türkiyeye ithal edilecektir. Merbut 11 numaralı listede yazılı mallar, her maddenin hizasında gösterilen miktarlar dairesinde ithal edilecektir.
Yunan ithalâtı aynı zamanda umumî kontenjan rejiminden de istifade edeceklerdir.
Yunan mallarının Türkiyeye ithal tarzı ve tediye usulü müteakip maddelerde gösterilmiştir.
Madde 2 — Yunanistana ithal edilecek Türkiye menşe ve mevritli mallar, tediye usulleri noktasından beş kuma ayrılmışlardır.
Birinci kısım canlı hayvanları ve taze balıklan ihtiva eder. İkinci kısım, yumurta, hububat, kümes hayvanları, peynirler, soğan, sarımsak, jambon, pastırma, sucuk ve atları ihtiva edar.
Üçüncü kısım pamuk ve yünü ihtiva eder.
Dördüncü kısım kömür ve tuzlu konserve balıkları ihtiva eder.
Beşinci kıtım diğer Türk mahsullerinin kâffesini camidir.
Madde 3 — Birinci kısma Türk mallarının Yunanistana ihracından müteveLit alacakların %50 si serbestçe transferi yapılabilecek dövizlerle, mütebaki °/o 50 si ise 9 uncu maddede anlatılan takas bonoları sistemde, aynı kıymette Yunan menşe ve mevritli malların Türkiyeye bilfiil ithali suretiyle takas edilecektir.
Madde 4 — İkinci kısma dahil olan Türk mallarının tediyesi, Türkiye ve Yunanistanın k’e.'ing anlaşmaları aktettikleri veya edecekleri, ve Yunanistanın aktif ve Türkiyenin pasif birer sold’u bulunduğu memleketlerin Merkez Bankalarında veya Takas Ofislerinde Yunanistan Bankasının bloke kalan alacaklarından mahsup edilmek suretiyle yapılacaktır.
Bu maksatla, Yunanistan Bankası tarafından Türkiye Cümhuri-yet Merkez Bankası namına bir hususî hesap açılacaktır. İkinci kışıma giren malların Yunanistana ithalinden husule gelecek alacaklar bu hesaba Türk lirası üzerinden mat'.ûp kaydedilecektir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu suretle teşekkül eden matlûbatı.yukarda sözü geçen Banka ve Takas ofislerine tahsis edecek ve bu meblâğların karşılığını Türk ihracatçılarına ödeyecektir.
Bu anlaşmanın mer’iyete girmesinden evvel, Yunanistan Bankası ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbu tediye sisteminin tatbikat şeraiti üzerinde mutabık kalacaklardır.
Madde 5 — Üçüncü kısma giren malların bedellerinin tamamı Türkiyeye husus! klering sistemde serbestçe veya her maddenin karşısında yazılı kontenjen miktarlarına kadar ithal edilecek olan aşağıda yazılı Yunan mallarının bedellerde takas edilecektir.
Şurası tasrih edilmelidir ki mev-zuubahs olan Türk ve Yunan m illa n, Türkiye ve Yunanistana, ancak bu maddede derpiş edilen hususi Klering yolile ithal edilecektir.
Hususî klerioge giren Yunan malları aşağıda yazılı olanlardır :
Kg.
17 e Gayrı mahduc
106 a 6.000
106 b 6.000
106 c 3.000
107 a 2.000
107 b 2.000
107 c 1,000
274 Gayrı mabdut
366 »1 „
367
368 »» »
377 D. E F. 20.000
378 D. E F. 20.000
379 C. D. E F. 30.000
330 30.000
652 İktisat Vekâleti-
nin müsaadesiyle
Madde 6 — Dördüncü kısma giren Türk mallarının Yunanistana ihracından mütevellit alacakların */« 50 si 3 taraflı klering sistemine dair olan dördüncü madde hükümlerine tevfikan, Yunan Bankasının Merkez Bankaları veya Takas Of s-
-------------------B------------------- leri nezdinde bloke kalan alacaklarından mahsup edilecek, ve, mütebaki %50 si, 5nci maddede de tarif edilen hususi klering usu'iie Türkiyeye bilfiil ithal edilecek aynı kıymetteki Yunan menşe ve mevritli mallarla takas suretile tasfiye edilecektir.
Madde 7 — Beşinci kısma giren Türk mallarının Yunanistana ihracından mütevellit alacakların % 35 şi transferi serbestçe yapılabilecek olan dövizlerle; % 40 kı takas bo-nolariyle ve mütebaki % 25 şi tri-partit klering usulüne dair olan dördüncü maddenio hükümlerine tevfikan, Yunanistan Bankasının Merkez Bankalarında veya Takas Ofislerinde bloke kalan alacaklarından mahsup suretile tesviye edilecektir.
Madde 8 — Tarefeyinden biri beynelmilel ticaretini işbu anlaşmanın hüsnü surette tatbikine hail teşkil edecek umumî mahiyette bir hükümle tadil ettiği takdirde, diğer taraf, işbu anlaşmanın, tahat-tüs eden yeni şeraite uygun bir sekle ifrağını talep etmek salâhiyetini haizdir.
Şurası da mukarrerdir ki, tara-feyinden biri üçüncü bir devlete daha müsait bir ticaret rejimi bahşettiği takdirde, aynı rejim diğer âkit tarafından talep edilebilecek, ve icabında işbu anlaşmanın o suretle tadili maksadiie mûzakereta girişilecektir.
Madde 9 — Üçüncü maddede mevzuubahs olan takas bonoları esasına müstenit sistemi şu suretle işliyecektir :
1) Birinci kısma giren malların bedellerinin % 50 sinin ve beşinci kısma giren malların bedellerinin % 40 drahmi olarak tutan Yunanistan Bankasına yatırılacaktır. Bu Banka alâkadar Türk ihracatçısı namına veya emrine aynı bedelde vadesiz ve faizsiz takas bonoları ihraç edecektir. Bu takas bonoları münhasıran Türkiyeye bi'fiil ithal edilecek olan Yunan emtiasının bedellerini ödemiye sarfedilecektir.
2) Türkiyeye yapılan Yunan emt:ası ihracatı bedellerinin takas bono’arile sureti tesviyesine gelince : Yunanistan Bankası mevzuubahs olan Yunan mallarının Türkiyeye müteveccihen tahmil edilmiş olduğunu gösteren evrakı sübutiye-nin hini ibrazında mezkûr bonoların muhteviyatını alâkadar ihracatçıya tediye edecektir.
3) Bono hamilleri tarafından «ukubulacak talep üzerine Yunanistan Bankası, tevdi edilen bone lar mukabilinde ve aynı kıymette müteaddit müfrez bonolar çıkara* bilecektir. Bu müfrez bonoların muhteviyatı Yunanistan Bankası tarafından tesbit edilecektir.
4) tşbu anlaşmaya tevfikan Yunanistan Bankası tarafından verilecek olan takas bonoları anlaşmanın hitamından 6 ay sonraya kadar imtidat eden bir müddet zarfında Yunan emtiası mubayaasında sarfediiebilecektir.
5) Takas bonaları atideki husu-satta da istimal edilecektir :
a) Yunanistana seyahat eden Türkler tarafından, adam başına 7500 drahmi olarak ve senede minhayselmecmu 5,000000 drahmiyi geçmemek şartiyle.
b) Türk bandıralı gemilerin Yunan limanlarında mûbayaa edecekleri Yunan mahsulü erzaklarına ■arfediimek üzere.
b) Yunanistan Bankası hergc-çen ay zarfında ihraç edilen ve bedeli tesviye edilen bonoların esmanını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirecektir.
Madde 10 — Hususi Klerin-gin iyileşebilmesi için ihracatçı memleket menşe şahadetnamelerine takdiri kıymet komisyonu tarafından tesbit edilecek olan sif kıymeti dercedecektir.
Her memleket kendi arazisine yapılacak ithalâtın sif kıymetini aynı komisyon marifetiyle takdir ettirecektir.
Şayet menşe şahadetnamesinde yazılı kıymet ile Takdiri Kıymet Komisyonu tarafından ithalât için tesbit edilen kıymet arasında %5 ten fazla bir ta-halüf zuhur edecek olursa, hususî klering sisteminin tatbik
edilebilmesi için iki komisyonun yekdiğerile mutabık kalması lâ-
Şurası da mukarrerdi ki, diğer hallerde kıymetlerin takdirine münhasıran ithal eden mem leketin Takdiri kıymet komisyonu salâhiyettardır.
Madde 11 — Bu anlaşmada tesis edilen tediye usulleri münhasıran Yunanistana bilfiil ithal edilen mallara tatbik edilecektir.
Bu takyit hükmü transit ta-rikile ve Yunan merkez ve limanları vautasile sair ecnebi memleketlere ithal edilen Türk mallarına ait dövizlerlere teşmil edilmiyecektir.
Madde 12 — Her iki taraf arazilerine yapılacak ithalâtın saiâbiyettar her hangi bir gümrükten icrasına müsaade etmeyi taahhüt ederler.
Madde 13 — Her iki âkit taraflar navlun ve yolcu biletleri esmanı olarak Türkiye veya Yunanistan da tediye edilen ve Yunan veya Türk vapurcu-lanna irsali icap eden meblâğlarını döviz olarak transferine müsaade etmeyi taahhüt ederler.
Madde 14 — tşbu anlaşma 15 Birinci Kânun 1934 ten itibaren 6 ay için muteberdir. Bu ilk devrenin hitamından bir ay evvel feshi ihbar edilmediği takdirde daha bir 6 ay için kendiliğinden temdit edilmiş olur.
Ankara 10 İkinci Teşrin 934 tarihinde 2 nüsha olarak imza ve teati edilmiştir.
Bu faciadan kim mesul
Birinci sahifeden devam “vatmanın kendisine hakim olmadığım ve araba tealim edilirse mutlaka kaza çıkaracağını» mûkerre-ran ihtar etmiş ise de işletme işiie meşgul olanlar, Arif efendinin bu ikazını dinlemiyerek acemi vatmana araba tealim ettirmiştir.
Hatta kaza vukuunu Arif Efendi işitir işitmez, kumpanyanın Sa-matyadaki deposuna telefon ederek oranın şefi olan zato - ismi galiba Zıya Beydir - “ben zaten bu adama araba tesHmi cad değildir, demiştim, gördünüz mü şimdi felâketi?,, sözlerini söylemiştir.
Şu verdiğimiz izahattan, acemi vatmanın yaptığı faciadan evvelâ işletme işile meşgul olanların mesul bulunduğu ve dolayısile şirketin mesul olduğu anlaşılıyor. Halbuki ihtiyatsızlık yüzünden ölüme sebebiyet vermek büyük bir cürümdür. Tahkikata vaziyet etmiş olan müddeiumumilik bütün alâkadarları cel-bederek şahadetlerine mürecaal ederse tekmil mesullerin meydana çıkacağından eminiz. Binaenaleyh tahkikatın bir de bu yoldan yürütülmesiyle adaletin tezahürüne hizmet edilmiş olacaktır.
askerî görüşmeler
Birinci sahifeden devam hükümet, Avrupa kıtasından gelen tayyareler için iniş meydanlarını Garp sahillerinde belli yerlere nakletmeğe karar vermiştir.
Bombardıman tayyarelerinin gösterdiği tekâmül karşısında doğrudan doğruya tehdit altında bulunan cephane depolarının ve imalâtı harbiye fabrikalarının yenilenmesi ve ayrı yerlere kaldırılması için hazırlanan çok geniş plândan dolayı “Vulviç,, tezgâhları da başka |yere kaldırılacaktır.
Atina üniversitesinde grev
Atina 16 (Hususî) — Atina üniversitesi edebiyat fakültesi talebesi, isteklerinin hükümetçe kabul edilmemesi üzerine grev ilân etmişlerdir.
I---------
L Büyük
Hikâye
Canlı
Kesik Baş
Dünkü nüshamızdan devam
Bu sefer ipi dıvarın iç tarafına sallandırdırdım ve adeta kayarak toprağı buldum. Hah I Nihayet divan aşmış ve bahçeye girmiştim. Dıvarların teşkil ettiği büyük müstafilin ortasında kızıl köşk karanlık ve korkunç bir kütle halinde duruyoJdu. Buna mukabil dıvarın bahçeye bakan içyüzü boyunca birtakım damlar, dairecikler göze çarpıyordu. Bunlardan birisinin açık pencersinden dışarı ışık taşıyor ve bahçenin zemini üzerinde büyük bir ziya murabbaı resmediyordu.
Demek oluyordu ki ikinci uşak nöbetçilik vazifesini yapıyordu* B;r müddet nefesimi tutarak bekledim. Sonra yavaş yavaş hiç gü'ültü etmemeğe çalışarak bü kulübeye yaklaştım. Ya herif birşey hissederde beni yakalarsa!.. Etrafta çıt bile yoktu. O kadar yavaş ve sessiz terliyordum ki kimscn'.n birşey işitmesine imkân olamazdı. Nihayet herifi görebildim: Bir kanapeye yaslanmış horul horul uyuyordu.
Cebimdeki kloruform şişesinin mantarını çıkararak şişenin muhteviyatım mendilime boşalttım ve bu mendili elime alarak pencereden tek katla odaya atladım. Odaya atlayınca Alman bir kere gözünü açtı beni gördü ve kanepeden kalkmak istedi lâkin ben çoktan kloru-form'.u mendili herifin burnuna dayamış ve ilâç tesirini göstermeğe başlamıştı bile. Herif evvelâ sendeliyerek diz üstü yere düştü ben mendili yüzüne atarak iki ellerini sim sıkı yakalamıştım. Alman bir müddet te o vaziyette ileriye geriye sallandıktan sonra sırt üstü yere uzanıverdi. Üzerime almayı ihmal etmemiş olduğum gayet sağlam iple herifin ellerini ayaklarını bağladım. Oh! artık vaziyete tamamiyle hakimdim ve profesör (Kruhl) un sırrını öğrenmeğe bir mani kalmamışta.
Etrafıma şöyle bir bakındım; uşağın odasında göze çarpar birşey yoktu. Yalnız odayı aydınlatan lâmbaya bir göz atınca bunun bir elektrik ampulü olduğunu gördüm. Demek ki binada elektrik cereyanı vardı. Köyde elektrik olmadığına göre bu cereyan nereden geliyordu.
Hayretim büsbütün artmış bir halde bahçeye çıktım ve dar demir kapıya kadar giderek bunu arkadan muayene ettim: Sürmeli; kilitli mazbut bir demir kapı. Sonra dıvarın boyunca sıralanmış olan binalardan ilkine girdim ve etrafımı elektrik cep lâmbamla aydınlattım.
Burada bir çok akümülâtör duruyordu. Hah ! Demek ki Alman uşağın odasında yanan elektrik ampulü cereyanını buradan alıyordu. Yan taraftaki dairede de motörle dinamosu duruyordu. Motor dairesinin yanındaki dam ise domuzların boğazlandığı yerdi. Bu muayeneden sonra asıl köşke doğru ilerilemeğe başladım. Köşk karanlık ve korkunç karşımda duruyor san ki sessiz mahabeti ile beni korkutmak istiyordu. Heyecanımı yenerek ileriledim binanın cephelerinden birisinde alçak bir kapı vardı. Bu kapıyı itince sanki kendiliğinden açılıverdi.
Profesörün esrarı
Eşiği nasıl yüreğim çarparak atladığımı ben bilirim. Her taraf karanlık olmamakla beraber cep lâmbamın kuvvetli ışığı sayesinde nihayetinde mer-
Yazan:
Pol Aroza Çeviren
Ahmet C.
diven basamaklarının yükseldiği avluyu iyice görüyorum. Ve bu merdivenlerin ilk basamağına ayağımı attıktan sonra dır ki acayip bir gürültü işitmeğe başladım. Amam yarabbil O gürültünün hatırası el’an kafamda saplı duruyor. Şu satırları yazdığım sırada bile bu gürültüyü beynimde çınlar gibi tekrar işitiyorum.
Zannediyorum. Size nasıl tarif edeyim? Biraz boğuk olmakla beraber çok bariz; muttarit fasılalı bir gürültü merdivenin ilk basamağında mıhlanmış; kalmış, derin bir helecan içinde bu gürültüyü dinliyor, bütün varlığımla kulak kesilmiş dinliyorum. Gürültü haddi zatında hiç de korkunç değildi. Beni korkutan cihet bu gürltünün mahiyetini ve nereden hami olduğunu tayin edememek-ligin idLMuntazam,çok muntazam bir saat vuruşu gibi bir şeydi. Bu kadar muntazam bir gürültüyü canlı bir mahlûk hasıl edemezdi diğer taraftan gürültü bir makinenin mahsulü olmayacak derece de çevik ve yumuşaktı. Her halde kocaman bir saat makinesinin gürültüsü değildi ama bana hiç te yabancı g-lmiyordu.
Yarabbi! Ben bu gürültüyü nerede işitmiştim? Beş altı basamak çıktım: Gürültü büsbütün sarahat peyda etti ve o vakit birdenbire hatırladım: Evet, ben bu gürültüyü “işitmiş,, olduğum için değil fakat “his* setmiş» olduğum için biliyordum. Hem kudretli hem de yumuşak ve tatlı olan hu (Tok-tok)lar bir kalbin vuruşlarıydı. Bütün vücudumu soğuk bir ter kapladı: Yukarıda bu gürültüyü hasıl eden şey nasıl korkunç bir şeydi? Cesaretimi çoğaltmak için direldim ve iki sıçrayışta merdivenin başına fırladım ve canlı bir kapı ile karşılaştım. Profesör ( Kruhl ) bahçe dıvarlan yüksekliğine fazla güvenmiş olmalıydı ki bina içindeki kapıların hiç birisi kilitli değildi Binaenaleyh bu kapıyı da kolaylıkla açtım ve tamamile karanlık dört köşe bir odaya girdim. Odaya girerken cep fenerimi söndürmüştüm.
Karanlıklar arasında gürültü biraz sol taraftan geliyordu. Şimdi onu madenî bir tulumbanın hafif hırıltıları ile karışık bir surette kuvvetli ve bariz olarak işitiyordum. Cep lâmbamı gürültünün geldiği istikamete doğru tutarak düğmeye bastım ve yaktım.
Evet yanılmamışım: Karşımda bir makine duruyordu. Bu makinenin şekli zihnime nakşedilmiş olmakla beraber bunu burada takribi bir surette tarifinden bile aciz bulunuyorum. Bu, aşağı yukarı (1,50) metro yüksekliğinde ve bir ehramı andıran bir şeydi. Şimdiye kadar gördüğüm hiç bir makineye benzemiyen acaip bir şeyi...
Tamamiyle aleminyumdan yapılmış olan bu makine birçok müş'irler, dişliler, pistonlar, silindirlerden varagele kollarından mürekkep bulunuyor ve şayanı hayret bir intizam ve mükemmeliyetle işliyordu. Yalnız makine fasıla ile çalışyor, öyle istim makineleri, motörler gibi daimî bir hareket göstermiyordu. Pistonlar, kollar, dişliler hareketlerinin bir kısmını yapıyorlar, duruyorlar, sonra yeniden harekete geçiyorlardı ve kalp gürültüsüne benziyen gürültüleri hasıl eden şey de bu idi.
Devamı var
Cihanın en büyük deniz tayyaresi
Bu yılın sonunda Toulouse havalarında Fransa hükümeti tarafından inşa edilen, dünyanın en büyük deniz tayyaresi ilk tecrübelerini yapacaktır. Bu tayyare yetmiş yolcu alabilecektir. Bu tayyare de Transat-lântık gemileri gibi ikişer yataklı on iki lüks kabine vardır.
Tayyarenin uzunluğu 32, eni 50 metre ve yüksekliği de 9 metredir. 850 beygir kuvvetinde 8 motörü vardır. Sürati saatte 250 kilometredir. Bu tayyare 2000 metreye kadar yükselebilecektir.
Hacmi istiabisi 32 tondur. Bu tayyare Avrupa ile şimalî Amerika arasındaki seferlere tahsis edilecektir.
“Paris,, te “Dumerg,, sokağı
Paris belediye azasından M. "Diovel Nastarg,, belediye reisine yazdığı bir mektupta, “Paris,, in sabık Başvekil M. “ Dumerg „ e minnettarlığını ifade etmek için isminin bir sokağa verilmesini teklif etmektedir.
İlk içtimada Müsyü “Ar-mand M as sar d,, da aynı teklifi yapacak ve kendisine birçok arkadaşları iltihak edecektir.
Tekirdağda rıhtım ve iskele
Tekirdağ 15 — Şehrin ticarî ve iktisadi faaliyetinin genişlemesi için 300 metre uzunluğunda bir iskele ile 500 metre
uzunluğunda ması zarurî
bir rıhtım yapıl-
görülmektedir. Bu
maksatla tetkikata girişilmiştir.
Halk Fırkası Alemdar ocağı kongresi
Halk Fırkası Alemdar semt ocağı dün kongresini doktor Besim Ömer Paşanın tahtı riyasetinde akdetmiş, yeni heyeti idareye Halis, Mahmut, Celâl, Hakkı, Hüseyin Beyler ekseriyetle intihap edilmişlerdir*
Kongrede ileriye sürülen çok lüzumlu birçok dilekler meya-nında çocukların sıhhî himayesi mesele sinde Besim Ömer Paşanın teklifi hararetle alkışlanmıştır.
Hasta bakıcı teşkilâtının çok kuvvetli olması ve bunların çocuklu aileler nezdine kadar gitmeleri lüzumu, her çocuğun sıhhat sicil cüzdanı bulunması Besim Ömer Paşa tarafından teklif edilmiştir.
Müteakibe.ı doktor Ali Riza bey söz alarak "Muhterem hocamın yüksek fikirlerinin, başarılmak üzere dilek Encüme ninin mesaisi meyanına idha edilmesini teklif ediyorum,, de miş ve bu müttefakan kabu olunmuştur.
)|

Beyaz peynir ile
HAŞAN zeytinyağını
Ezerek sabahleyin çocuklarınıza Yedirirseniz az zaman zarfında bu nefis ve leziz gıda ile çocuklarınız hayat bulur-1 lar.
ı
Süreyya Opereti
Bakırköy Miltiyadi tiyatrosunda Pazar akşamı 20,30 da
KIRK YILDA BİR
Operet 3 perde
Salı akşamı Şehzadebaşı Ferah Tiyatrosun! !• dalardan bıktım
iru


ı
UZAMAN
1935 modeli yeni TELEFUNKEN sayesinde ve berrak piirüzaür olarak ayağınıza kadar gelecektir. Kıaa, orta ve uzun dalgalı neşriyatı bu harikulâde makine kadar hiç bir marka temin edememiştir.
Vitamin Kalori Gıda Kuvvet Kudret Kan Can Hayat Sıhhat Neş’e Nefaset
BOURLA BİRADERLER VE ŞÜREKÂSI İSTANBUL-ANKARA İZMİR

Madenî kutular içinde, baş ve diş ağrıları, nezle ve Romatizma sancıları için çok faydalı ve pek müsekkin olan (Algopan Cevat) vardır. 1 lik 7, 5, 6 lık 40 Le lik 75 kuruştur.
CEVAT
Arpa özü Yulaf özü irmik özü Türlü özü Pirinç özü Çavdar özü Nişasta özü Patates özü Bezelyeözü Mercimek
özü
Beyaz mısır özü
B____________t________________________________________ _________w—.—. _________ _____________________ __________________ 1 yavrularınız neşeli, sıhhatli,
tombul, kanlı canlı olurlar. Çabuk büyürler, çabuk diş çıkarırlar, kemikleri kuvvetlenir, ishal olmazlar. HAŞAN ÖZLÜ UNLARİLE YAPILAN MAHALLEBİ ve ÇORBALARIN ve tatlıların ve pürelerin ve yemeklerin lezzetine payan olmaz. Haşan Ecza deposu. Taklitlerinden sakınınız. Haşan markasına dikkat.
Çocuklarınıza yediriniz, istediklerini ve sevdiklerini bıktırmıyarak değiştire değiştire yediriniz. Vitamini ve kalorisi çok olan bu mükemmel özlü unlarla
Biber ve Baharat Ticarethanesi
Her nevi halis Kırmızı ve Karabiber ile muhtelif Baharat bulunur. Ağzının tadını bilenler dükkânımıza bir kere uğrarlar. Toptan ve Perakende Tahmis Caddesi Numara: 48
Meşhur Ali Sinan bozası
Nuruosmaniye caddesinde meşhur Ali Sinan bozası satışa ı başlamıştır.
B Kadıköy ahalii muhteremesinin teşviki üzerine Kadıköyünde pir şube açmiştir.
II Şubemiz: Kadıköy Osman ağa Pazar yolu caddesinde 134 lllumar adadır.

İmtiyaz sahibi: Ali. Umumî neşriyatı idare eden yazı işleri müdürü; C. Hikmet. Matbaai Ebüzziya
IS

BELSOĞUKLUĞU
! VE FRENGİYE YAKALANMAMAK
İÇİN EN İYİ İLİÇ
PROTEJİN dir
A^KRŞ. HER ECZANEDE BULUNUR.
Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda Bu akşam saat 20 de
Madam
San Jen
Komedi 3 perde
1 - Başlangıç Yazanlar: Vık-toryen Sardo ve Emil Mora
Tercüme eden : Seniha Bedri H.
İstanbul Belediyesi
JehirTıyaîrMu
A
lllııılll ımııııııl

Eski Fransız tiyatrosunda Şehir tiyatrosu operet kısmı
Bu akşam saat 20 de
BU BİR RÜYA
Operet 3 perde. Besteliyen Fer-
di Yazan: Selma Muhtar H.
Utanmaz adam |!| Hüseyin Rahmi beyin ti büyük Romanı yeni çıktı Fiatı 125, Ciltlisi 150 kuruş | Hilmi Kilaphanesi j DiŞ HEKİMı § MÜNEVVER OS- j I MAN HANIM ■ Şehremaneti, Mahmudiye cad- 1 desi No. 10 W™ Telefon: 22622 (4555) ■«
i Ankarada A K B A kitap I evinin birinci şubesi modern | bir şekilde Maarif Vekâleti karşısında açılmıştır. A K B A kitap evleri her dilde kitap, mecmua, gazete ihtiyaçlarına cevap vermektedirler. Gerek kitaplarınızı gerek kırtasiyenizi en ucuz olarak, gazetemizin günü geçmiş nüshaların I da AK B A kitap evlerinden tedarik edebilirsiniz. Devlet matbaası neşriyatının Ankarada ısatış yeri A KB A kitap | evleridir.
A K B A Merkezi Telefon 3137 I Airinci Şube 1761 9
İkinci Şube : Saman Pazar
"v ▼ "v -v ▼ v vr.

t t ►



I
Haydar Rifat Beyin
K.
Hep Vatan için! 60
■ Hep Millet için! 60
Cinayet ve Ceza 75
Lenin 100
Stalin 150
Budda 50
Mussolini 100
Bismark 75
Ölüler evinin hatıraları 125
Basubadelmvet 175
Mev’ut toprak 125
Farmasonluk 100
Devlet ve İhtilâl 75
İşçi sınfı ihtilâli 60
100
1 Dr. Hazım
El
— Zührevî ve cilt hastalıkları —-
Mütehassısı
Dr. HAYRI ÖMER öyleden aonra Beyoğlu Ağa canı i i I karşısında 133 No.
- Tel: 435 86 *
I
! Cerrahpaşa hastahanesi sabık Cildiye ve Zühreviye mütehassısı. Beyoğlu İstiklâl cad-| desi Etuvai sineması karşısın-| da Bekâr sokak No. 9. ikinci | daire. Hergün sabahtan ak-| şama kadar.
ET