PAZAR
/VAAZ
VAA/V AAAA
✓VAAZ
18
OCAK , ISİS, Onuncu Yıl No. 3200
idare: Nuruosmuılye No. 17 Tel adresi: «YENİ SABAH» İSTANBUL Telefon: 20795
ABONE ' Türkiye Senelik 2800 K>. 6 aylık 1600 >
S ayhk 8û0 »
1 aylık SOÖ >
BEDSLI
Bcnebl
M00 2900 1000
000
Kr.
>
>
>
J A YI31
TTKR
YERDE
10
KURUŞ
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MÜDAFİİ Y İZ




SAYFA
Kongre kısmen elektrikli ve kısmen de sakin bir hava içerisinde cereyan etti, Celâl Bayar çok mühim bir konuşma yaptı
f
D. P. Genel Başkam Celâl Bayar
omuz
D. P. İstanbul il kongresi, dün sabah saat 10 da Taksimde Kristal gazinosunda açılmıştır.
Bu işin bir Suçlusu Yok mu?..
I----------* -----------------1
Filhakika etrafımızı harb ateşi sarmıştı; yarının ne olacağı meçhuldü. Fakat harb bittikten sonra cehil çe gaflet veya menfaat kasdlle hazır buğdaylarımızı şuna buna salarak mutavassıtları kazandırmak, fakat dört beş ay sonra da halka yüzde o-tuz beşi çavdar olan bir nesne yedirmeğe kalkışmak öyle müsamaha ile görülecek hareketlerden değildir

üyük Millet Meclisinde, evvelki gün, tek tip ekmek dâvası konuşuldu. Sefyhan Milletvekili Cavid Oral Ticaret Bakanından ekmek durumu hakkında izahat istemişti. Baluın karışık ve mufassal sözler arasında geçen yıl memleket buğday istihsalinin eski senelere nisbetle yüzde yirmi noksan olduğunu ifade ettikten sonra 1947 yılı içinde İrak, Ürdün ve başka memleketlere (200.000) ton buğday, altmış Icüsur biıı ton ça\dar, on iki bin lrüsur ton mısır, yirmi beş bin ton arpa ve on beş bin kusur ton yulaf ihraç olunduğunu bildirmiştir.
Bir taraftan buğday ve hububat istihsalimiz azalmış ve halkın ihtiyacını karşılıyacak vir seviyeyi tutamamış iken şuraya buraya mal ihraç edilmesi cidden hayret ve teessüfle karşılanacak bir hâdisedir. Hükümet ve idare demek asgari biraz uzunca istikbali görmek ve ona göre tedbir almak demek iken uzakça vadelerden vaz-geçerek yarını bile göremiyecek ve takdir edemiyecek kadar gaflet içinde yuvarlanmak ve günü gününe bir politika kovalıyarak nihayet memleketi şu gördüğümüz ekmek sıkıntısına maruz bırakmak affedilemiyecek bir kabahattir.
Tenkidci Seyhan milletvekili noktainazarını açıkhyarak meın-


NE GÜNLERE KALDIK, YARABBİ
Vatan» gazetesi sayın Celâl Bayarın sözcülüğü iddiasına bile kalkıştı
İstanbul başkan vekili Muhtar Akman, dünkü kongrede nutuklarını söylerlerken
Bayarın nutku

“Başımıza gökten ateşler yağsa dahi Demokrasi yolunda hep birlikte ve omuza azimle yürüyeceğiz»
u12 Temmuz Beyannamesi üzerinde durmak istemiyorum Bunun, Demokrat Parti kadar bütün millet bir oyalama siyasetinden ibaret olduğunu bilir
Bîr ihraç müsaadesi
----o---
Ticaret Bakanlığı dün iki m ühim sirküler neşretti
Kasaplık, koyun ve sığırdan mâda bütün canlı koyunlar ıhı aç edilebilecek
— o
Ankara: 17 (Hususi) — Ticaret Bakanlığı bu gün iki mühim sirkü ler yayınlamıştır, Bu sirkülere gö re kasaplık koyun ve sığırdan mâ dâ bütün canlı hayvanların ihraç edilebileceği açıklanmıştır, Bundan (Devamı Sa., 3; Sil., 1 de)
Sabahın erken satlerinden itibaren, salon delegeler ve davetliler -tarafından tamamile doldurulmuş bulunuyordu.
İçi D. P. bayraklarile tamamile donatılmış salonda bulunan D. P. li adedi takriben 1000 i mütecavizdi. Saat 10 a doğru, kapının ö-nünde büyük bir meraklı kitlesi toplanmıştı. Polis ve jandarma f-le de, bu arada gereken inzibatî tedbir alınmış bulunuyordu.
Bu arada muhtelif âza ve delegeler, grub grub hararetli münakaşalara dalmışlardı. Bazı Kenan önercilerin bir arada bulundukla n da gözden kaçmıyordu.
(Devamı Sa., 5; Sil., 1 ae>
İstanbul limanına girerken
u-
leket ve milletten fedakârlık İHte-l nJIdiği vakit bunun mahalline masruf olmaoı ve hükümetçe evvelden her türlü tedbirler alındıktan sonra çaresizlik yüzünden fedakarlığa katlanmak zaruretinin Mibit bulunması şarttır. Yoksa her hangi bir Bakan veya Başbakanın aczi ve yahud daha kötüsü dost ve yaranı himaye için hububat ihracına müsaade edip memleketi buğdayaız bırakması yüzünden böyle bir durum hasıl olmuşsa bu hale sebeb olan ve memleket balkını çavdarla karışık bir halitayı ekmek diye yemeğe mahkûm kılan kimse veya kimseler behemehal fiillerinin cezasını görmelidirler. Cavid Oral Mecliste durumu açıklarken, memnuniyetle (Devamı Sa„ 3; SÜ„ 4 del
BulgaHstanın yeni büdçesi
------o ----
69 Milyarlık yeni büdçede Millî Müdafaaya 10 milyar Leva ayrıldı
----o----
Sofya; 17 (A.A.) — Anadolu jansının özel muhabiri bildiriyor:
Parlâmento tarafından kabul e-dilen 1918 büdcc kanunu, 69 milyar levalık bir gelir ve aynı inik -tarda bir gider derpiş etmektedir. Büdcenin başlıca fasılları şunlardır: Gelirler:
(Devamı Sa., 3 Sü„ 6 da)
Vata>,,a mcctab bir zat, sayın Celâl Bayana haberdar olmadığına emin bulundağemnz bir ricayı babaae İle K. Önerin açık mektubunu nasıl neşrettirmemeğa çalıştı.. «Vatan Matbaacılık ve Gazetecilik Anonim' Şirketi» nin naşiri efkârına artık gün doğdu. Demokrat Parti il başkanı Profesör Kenan Ömer Önerin başkanlıktan istifasından sonra partiden de çekilmesi üzerine, her hafta (180) derecelik bir kaç dönüş yapmakla maruf ve bu yüzden de «fırdöndü centilmen» lâkabile mevsûm Yalman çelebi bir müddet «Hürriyet meydan muharebesi ni kazandık, ne duruyorsunuz, hep beraber bayram edelim!» diye avaz avaz haykırıp kendi kendine göbek attıktan sonra şimdi
-de Demokrat Parti idarecilerinin güya sözcülüğünü yapmakUı ve etekleri zil çalmıya başlamış bu- nner iznarrna btte--kalkışacak ka-lunmaktadır. dar> kendilerinde «D. P.» idareci-
Bu iddiamız boşuna değildir, leri namına konuşmak salâhiyeti-Çünkü evvelki akşam «Vatan» ni bulmaktadırlar.
)
1
Mtesouri harb gemisi geçen
Doğu Akdeniz için Amerikan Rus mücadelesi hızlandı
Ne^yorktaki bazı müşahidlere göre, Rusyaya Filisfine asker göndermek imkânı verilmesi Türkiyede endişe uyandırmış...
Nevyork: 17 (AP) — Doğu Akdi
nlşdekl .Soğuk harba birdenbire
daha gergin bir halmiş ve Birleşik
Amerika, Sovyet Rusyanm hakimiyet tesisine ugaştığı bu stratejik (Devamı Sa., 5; Sil., 6 da/
r

Kastamonu’nun 1948
öfr etmeni*rUe
t
Toprak I Kanununun tadili
Atom fabrikalar t özerinde uçakların uça,unu yasak «etti
Vagington: 17 (A.A.) — Bugüp nedretmiş Olduğu b|r emirnamede başkan Truman, Birleşik Amerika atom fabrikalarının bulunduğu Uç bölge Üzerinde uçakların uçmasını yasak etmiştir.
Bu bölgeler şunlardır: Teneaea’de: Oak Ridge
Vaijingtoııda: Richland. Yeni Mekaikada: Santa-fe.
İ W1 Sil. L / d'
* â

r r* M
Yeni tasarı ile kanuna bazı hükünılar ilâve ediliyor
17 (Hususi) — Haber göre, toptuk kanunundu tâdllât tasarısı hazırlan -
Kastamonu Kız Enstitüsünün
Kastamonu (Yeni Sabah) — 600 bin liranın bir parçası Kastamonu kız enstitüsü ögrencilorine çıktı.
Mn lira çıkan kızlan
kız enstitüsü öğlencilerine çıktı. 948 yılının ufukta uçan talih kuşu. Kas (Devamı Sa., 3; Sü., 7 de)
Ankara; aldığımıza yapılacak mış bulunmaktadır.
Tasan; son şeklini almış ve mü-taleaları alınmak Üzere bakanlıklara gönderilmiştir.
Yapılan değişiklikle toprak kanunu, toprak mülkiyetinin emniyetini temin bakımından daha’ esaslı prensiplerle kamulaştırtacak arazinin doğerinl rayiç kıymete mümkün mertebe yaklaştıracak yeni hükümleri (Devamı Sa., 3 Su.. 6 da)
gazetesinin erkânı tahririyesin-den bir zat bir arkadaşımıza telefonla müracaat ederek:
— Kenan öner gazetelere bir açık mektub göndererek partiden de istifasının sebeblerini bildirecekmiş. Celâl Bey rica etmiş,' biz bu mektubu koymıyacağız. Siz koyacak mısınız? diye sormuş ve sayın Celâl Bayarın haberdar bile olmadığından şüphe dahi etmediğimiz bir ricayı bahane ederek o açık mektubu neşrettirmemek gayretkeşliğini göstermiştir.
Görülüyor ya! «Vatan men-subları artık, başka gazetelere, taraflarından ricalar ve temen-
Halbuki başlığındaki «Hürriyet ve* hakkın yılmaz müdafiiyiz» ve-cizeöini kendine şiar edinmiş «Yeni Sabah» meneublan pek iyi bilirler ki, değil Demokrat Parti başkanı sayın Celâl Bayar; tahakküme, cebre ve ceberrûta karşı koymak için kurulmuş olan bu par tinin en mütavazı’ bir mensubu bile, Demokrasinin ana temellerini teşkil eden söz, kalem ve vicdan hürriyetinden hiç bir kimseyi, değil profesör Kenan Ömer Öner gibi daha düne gelinceye kadar bu partiye en büyük hizmetleri ifadan bir an hâli kalmamış coşkun bir hürriyet ve Demokrasi âşıkmı, hattâ en müteassıp ve tarafgir muarız ve rakiblerini dahi mahrum etmeği aklından bile geçirmez.
(Devamı Sa„ 3; Sü.t 1 daj
Bir Milletvekilinin İçişleri Bakanına açık mektubu
İdarî Baskı hâlâ yer yer devam ediyor



Dün Demokrat Parti Afyon milletvekili Kemal özçobandan içişleri Bakanına hitaben yazılmış aşağıdaki açık mektubu aldık: İçişleri Bakanlığına geçtiğiniz günlerde sizi tebrik etmiş ve Afyonda selefiniz zamanında yapılmış baskı ve haksız muamelelerin önüne geçebileceğinizden ümidvar olduğumu bildirmiştim.
Gerek bana verdiğimiz cevablar, gerekse yayınladığınız genelge ve emirler idare adamlarının bu türlü hareketlerine son verileceği hu-(Devamı Sa., 5; Sil., 6 da)
-
Kemal
9 ■
özçoban
ÂKVIMDEN BİR YAPRAK
Çavdar ekmeği Meclisde
N
e olursa olsun; artık günahı* nı sinoyo çökmeği gözüme a-larak söyliycceğim: Tok tip
midir? No karın ağ- ? ■ H ■ rısıdır; şu çavdar ek EJj | I j
ınoği kendisinden fi- __ _
kâyoti Mecliso kadar aksettirecek ha-lo goldi. Az yonılso doyurmuyor, çok yonilso miıdhiş bir (lıntılâ) yaparak mideyi bozuyor, arkadan ısnal başlıyor. Velhasıl berbad bir şey.
Harb yok, darb yok. Durup durur-kon buna ne diyo katlandığımızı mo-rak ediyordum; dün gazetelerde Meclis müzakerelerini okurken bu çektiğimiz günahın sebebini öğrendim.
Bakınız Ticaret Bakanı nediyor?
Komşularımız buğday bakımından zorluklar içindo bıılunmakta-İhtiyatl bir tedbir olmak üxa-karar alınmıştır. Halen ihtiya-yetor dorocede hububatımız var
V
büyük dırlar. re bu oımıza
dır. Şunu da bıldırmok isterim kı hububat şıklık sı da
Pek
kımından büyük zorluklar içindo olun
fiyatlarında her hangi bir deği-olııııyacaktır. İhracat yapılma-bnhıs jııovzuu değildir. » âlâ... Komşularımız buğday ba

ca bizim de mutlaka onlara uymak I-çin kendimizi perhize çekmekliğimiz mİ lâzım? Bu ne kadar komşu hakkı kB "a~V/ fiözotmektir yahni
t j Sonra halon ıhtiyacı-—m,za yeter derecedo hububatımız da varken bu ihtiyatı ted bire neden ihtiyaç sürülmüş? Biz bar-saklarımızı berbad eden bu çamur gibi ekmeğe katlandıktan sonra hububat fiyatlarında değişiklik ha olmuş, ha olmamış... Ha ihracat yapılmış, ha yapılmamış! Bilâkis ihracat yapsalar daha iyi olacak, çünkü nofsımı-ze bu ezayı reva gördüğümüze nazaran bari memlekete biraz döviz girer. Dahası var; Ticaret Bakam bu hububat ihracı mevzuuna tekrar avdet ed'yor. O zaman Öğroniyoruz ki ür-dıîne 2000 lan buğday, 1000 ton arpa vermişiz. Irak hükümetine do anoak 1000 ton vorohılecekmişız. Ayr*oa in-gıttereye îîoooo küsur ton buğday, 62000 kÜ6tır ton çavdar, 12000 küsur ton mısır, 2J000 küsur ton arpa 15000 kusur ton yulaf satmışız.
Bunlar verilir amma ovvela cân-ı*a-(Lütfen sayfayı ycvınnuy
iAYTA: 1
zmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?|
Atatürk’e suikasdın tafsilâtı ve içyüzü


Yazan Ç
EsS
— Söyleyiniz!
Hüseyin zaJe — Bendenijin tçj cüme müsveddeleri lv“ ’Rl şcn§ Mesadet hanına gıjUp ğclöiğürp ve bu suretle tşmMt» btUupduğu mu söylemiştiniz» Şuayı jpjĞlemelt isterim ki ben «Kşeri bankadan gönderdim. Bu şiire haddi asgariye yun liyetpervâr bir inşaÂI#.
9
emâşı
Kcnml bey belki beulitt rime aykırı bir hareket taklb et-miştfr.
Bundan sonra muhakemeye nihayet verilmiştir.
Doktor Nâzım Reyin muhakemesi
8 Ağustos pazar günü lstikjâl muhkemesinde icra olunau Doktor Nâzım beyin muhakemesi ber günkünden daha fazla kalaba!^ celbefmiş ve erkenden sanıiln kapışım kapatmak mecburiyeti hasıl olmuştur. Saat on dördü on geçe Doktor Nâzım bey getirilmiş ve heyeti hâkime dfe makamını işgal eylemişti.
Reis Ali beyefendinin, «İlânı Meşrutiyetten itibaren tttihad ve Terakki cemiyeti veya fırkasında ne gibi vazifeler deruhte ettiniz? Sirasile söyleyiniz * suali üzerine Nâzım bey: Merkezi umumîde â-za olduğunu, mütarekeye kadar bir vazifede bulunmadığını mütarekeden iki ay evvel Maarif Nazırı olduğunu ve ilânı meşrutiyet â-kabinde kâtibi umumi intihab e-dNdiğini, merkezi umumîde arkadaşları merbum Ömer Naci bey ve Kerim pa^ı olup diğerlerini hatırlamadığını ve iki üç kişiden iba ret bulunduğunu, vazifesi o vakit bilhassa maarifle uğraşmak oldu ğûnu söyledi.
Reis Ali — Otuz Istanbulda
— Evet.
— Selânikte merkezi umuminin teşkilâtı var mı idi?
-----Meşrutiyetten sonra îstan-bulda. îzmirde ve Selânikte iane toplandı. Mücevherat hediye edildi. Bendcnir hiç parauşîne karışmadım.
— Mücevherat nereden idi?
— Bilhassa şehzadelerden mücevherat gelmişti. Ben yalnız îzmirde iane topladım.
— Mücevherat bir müessesçi Tesmiyeye verilir mi ?
— Efendim köylü tarla bile vermişti.
— Mücevherat verilmesi garib değil mi T
— Vallahi bilmiyorum, bep sekiz ay kadar kâtibi umumilik ettim.
— Ne teslim ettiniz?
— Saydığım şeylerden altmış bin altın, btr mikdar mücevherat
bey sordu;
bir Mart hâdisesinde bulundunuz mu?
Çavdar ekmeği tfeclisde
1 incide)
zlzimiz düşünülür de ondan sonra câ-nâna stra gelir.
Bizde mahsulün çok bereketli olduğu seneler gördük; yine biz zahire yoksulluğundan kurtulamadık; gazeteler, ( Bu sene mahsullerde görülmemiş istisnâi Wr bolluk vardır.» diye parmak kalınlığında harflerle kocaman (manşet) 1er yaptılar. Biz bu seneler zarfında vesika İle kerpiç gibi ekmek yiyorduk. Ondan sonra gazete sütunlarında dedikodular başladı:
Toprak Ofisi idare ödememiş; mahsulün büyük bir kısmı kurtlanmış, pirelenmiş, acımış... Tabü bu şartlar I-çındo mahsul bereketi alâfzı muradı bir bolluktan ibaret kalmış; İstasyonlarda artık filiz vermeğe başlıyan buğ day yığınları görüldü; motör doluları buğdayların denize döküldüğünü gözü müzie gördük. Netice itibarile bir kaç tekzib, üç beş tavzihle nms'ele yatıştı, unutuldu, geçti gitti.
Düşünüyorum. Eskiden rak mahsulleri ofisi falan yoktu. Pamuk gıtM ekmek
şimdi bu kadar masrafa tevakkuf e-den teşkilâtla le bir lokma
Mecliste bu milletvekilinin
Hakikaten «vatandaş» ekmekten şikâ yetçıdır. Karaborsa faaliyettedir. İhtikâr bu sahada almış yürümüştür. Halkın bu sıkıntısını anlamak ve kabul etmek gerektir.»
Halkın ıztırabına tercüman olan bu miUetvokili acaba bu feryadını duyurabilecek mi? Hiç ummuyorum...
Varak-ı- aühr-(- kim o-
dlnlerl
böyle top-gibi şeyler yiyorduk;
uğraşıyoruz. Ağız tadl-ekmek yiyemiyoruz. mes'eleye temas eden feryadı çok yorindedir.
Tefrika No. 143
vardır. Bu heyet» maliye nezareti ytınaa idi. Kongre kontrol eder-
— Berlinş büyük bir elrnaa taş gönderildi değil mi?
— Bendenizhı zamanında değildi.
— SyJ^nikten Envçr bey Berll-ne giderken göt ........‘
-*• ffiç hatın
r- Tannıinejı dört ydi bin kıymetinde idjk
— Zannetmem, çünkü ben kuz bin Ura işilmiştiıp.
— Yani bu mücevheratın jetini tahmin -n de söyliyemez mislhiz ?
— SeRiz dokuz bin lira olduğunu işitmiştim.
— Kâtibi umumîlikten sonra ne yaptınız ?
— Merkezi umumî âzası oldum.
— Merkezi umumî ne zaman Istanbula nakletti?
— Balkan harbinden biraz evvel naklçtti. İtalyan harbinde ben deniz Selftnikte idim.
— Harbi Umumiye girebilmek için hangi devletlerle he esasat dahilinde anlaştınız?
— Bendenizin malumatım yok. Yşlnız Almanya ile ittifak edildiği gün veya bir gün sonra lider Talât paşa: cSlze tebşir ederim> dedi.
Esasen keyfiyet kabine âzasından bile saklanmıştı. Yalnız Said Halim, Talât ve malûmatı vardı, istemişti.
— Böyle bir devlet mefhumile dir?
— Bunu mebus lâzımdır. Merkezi dar etmez. Merkezi ııfrıuminin vazifesi Ittihad ve Terakkinin teşkilât ve nizamatının tâdili ile meşgul olmaktı.
— Bir ferdi millet sıfatile söv-leyiniz. Muayyen bir kaç nazırrtı harbe karar vermesi doğru mu-dur?
— Bu kararın meclisi vükelâca verilmiş olması lâzımdır. Buna muânz olanlar istifa edebilirlerdi.
— Meclisi umumide, kongreler de devletin mevcudiyetine tallûk eden mesaili mevzuubahis etmek hak ve salâhiyetiniz dahilinde mi idi?
— Hayır. Aktedilen kongreler fırka noktai nazarından yapılacak ıslahat ve tadilât ile msşgul ol muştur. Bilhassa son kongrelerde mahkemei şer’lyeisrin adliye ile irtibatının temin edilmesi ile meşgul olmuştur.
— Fırkanın siyaseti dahiliye ve hâriciyesinin istikameti kimler ta rafından tesbit edilirdi?
(Devamı var)
üştü? deflj.
yüi
lira
do-
kıy-
Enver paşaların Almanlar böyle
itilâfa girişmek kabili telif mi-
beylere sormak umumî}’i alâka-
Tekel Hakanının tetkikleri
Şehrimizde bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı, Şevket Adalan, dün de
Tekel tesislerini gezmiştir.
Bakan, Ankaraya gitmezden evvel, gazetecilerle bir toplantı yapa cak ve muhtelif mevzular etrafında izahat verecektir,
Metini ümldeiz ve meyüs tasavvur ettiği günlerde ona karşı, biraz dş onun acısını iyi anlamanın getirdiği büyük bir acıma, bir derd ortağı an layışı duymuştu. Hattâ, gartb bir fedakârlık hissile onları birbirine yaklaştırmak bile istemişti. Genç a-damdakl bu ümldsizliğin her zaman devam edeceğini düşünerek üzülmüş tü. . \
Hal böyle olduğu halde, Metinlp durgun ve düşünceli tavırlarından silkinip enerjik; neşeli bir insatf oluşu da onu sevindirmişti. Çünkü, o, buna sebeb doğrudan Verdadan gelen tfmid nu hemen anlamış ve tini kıskanan köşesi) rine sızlamıstı.
Artık o dâ, ağırlı gün biraz
*
OkUYUCU
»11Ollki
t
Eski bir bucak müdürünün Bilecik Valisinden şikâyeti
Okuyuculannnzdaa eski Dodurga bucak müdürü ve şimdi, Osuıpneli özel muba-sebeelnde müstahdem, Neo-ıneddkı Akından aşağıdaki mektubu aldık:
«— Bir idadi mezunuyum. Umumi ve İstiklâl harblerln-de bilfiil ccbhelerde çarpış* rııış, bir çok yara alınış ve ömrümüzü bu memleket ve ıpillet uğrunda harcamış bir Türk memuruyum.
Bilecik ilinin Dodurga müdürü IJcen, bazı şahsi garezler ve tesirler dbhyrsHe, valinin yazmış olduğu ve me murin kanununun 60 inci maddesine İstinaden Bakanlıkça emir ve taklb altına ıslındım.
Bakanlık tarafından itiraz ve müdafaalarımdan hiç biri nazarı dikkate alınmadı. Hal buki vilâyetler idaresi kanununun 16 inci ve memurin muhakemat kanunun ilgili meddeleri gereğince müseb-bibler aleyhine de muhakkak surette takibat ve tecziye icrası icab ederdi.
Beni yakından tanıyanlar, vali tarafından bakanlığa a-leyhinıe gönderilen tezkerenin hakikatle biç bir ilgisi olmadığını bilirler. Buna rağmen. binbir çeşit müracaatlarımın hepsi kuden akim bı rakı İdi.
Rütbemi tenzil ederek, bucak müdürü iken bir muhasebe memuru vazlfesile On* ınaneli ilçesine tayin edil- j dim. Bu vazifeyi kabule mecburdum; çünkü kalabalık ailemin maişetini temiıf etmek lâzımdı.
Şimdi masumiyetim üzerine ve ahkâmı müteallikamı-za istin ad suretile hukuku ınağdüremin iadesini istiyorum»
Uğradığım haksızlık üzerine ilgili makamların dikkat nazarını çekmenizi sayıu gazetenizden .rica ediyorum.*
DÜZCE MAARİF MEMVR* LliûüNDAN ŞİKAYET Düzcede boş bulunan Selâmlar öğretmen vekilliği i-çin 4 arkada* müracaat ettik. Müracaat nıraHina göre bu vekilliğe tajrininür loabe-diyordıı. Bizi oyalıyan Düzce Milli Eğitim Memuru Fuad nihayet Düzcey» Bolu Milli Eğitim müdürü gelince mçc-kür okula bir öğretmen td-vin edilen bir asil öğretmen olsaydı bu yanyı yazmaya İliç lüzum yokta. Lâkin Milli Eğitim Müdürünün birim müracaatımın hiç nazarı itibara almadan kendi ■ istediği bir arkadaşı Selâmlar öğretmen vekili tâ ru mudur?
zu zannettiği mun
masını saygılarımla rtce e-derim.
etmoal doğ* olduğumu-bu duru-alâkadarlardan sorat-





(3 OCAK 1918
Doğan Fİ yangın tahkikatı
Yangında suçlu görülen Herman Nevruzyan hakkındaki dosya, 3 üncü asliye ceza mahkemesine verildi
* I ■■
12 Kasım 1947 akşamı Beyoğlun da Ingiliz Sarayı karşısında Haco pnlos hanında cDoğun Film» stüdyosunda bir yangın çıkmış binanı^ iki katı kamilen yanmıştı. Şehir Ti yatrosu artistlerinden Mahmut Mo ralı. Fuad Ruthan, Cahlde Bonku ve Sadiye Müştakın müştorek mül ktyetlne ait olan «Doğan FlLm» stüd yosunun 120 bin liraya sigortalı olduğu ve hâdisede ihmal ve k&sld bulunduğu ileri sürülmüştür. Savcı muavinlerinden B. Şaktr stüdyonun ortaklarını dinlemiş ve yangın
hâdisesinin ihmali görüden. mutemet Herman Nevruzyau hakkında «yangına sebebiyet» «uçundan dâva açmıştır.
İddiaya göre Heruıau Nivruzyan vaka günü montaj daırj.nudo frag inanlar tecrübe edilirken elektrikleri açık bırakmış, lâzım gelen dik kat ve itinayı göatermeml? netice de elektrikler kontak yaparak film ler tutuşmuştur.
Sanık hakkmdakı dâva dosyası 3 üncü asliye ceza niahk?mestti* tev dİ edilmiştir.

Dağa kaçırılan genç kız
—.. o----
Silivride cerecan eden hâdisenin mes’ ulleri tevkif olundu
HER
IstarMdan Ankaraya hgitar Her
ADLİYEDE
Bir şoförü sevea hizmetçi kız
o---
Nlşantaşmda, Hacı Emin »akağın da L$ıl apartmanında oturan tacir Mahmut Avcının hizmetçisi Pe rihau 1200 lira kıymetinde eşya alıp kaçmıştır, Yapılan tahkikat sonunda hizmetçinin Tarlabaçmdk sevgilisi şoför Muzafferin yanma kaçtığı anlaşılmış ve Perihan eşya lorla birlikte yakalanmıştır.
Dün ciirmümeşhut mAhk.moainf verilen Perihan sorgusunu müteakip tevkif edilmiştir,
—. o-------—■
DENİZDE
POLİSTE
Bir ev sahibi 2 kişiyi bıçakla di
Tophanede Değirmeni ere
ğında 7 numarada oturan Hüseyin, ve Osman adında İki arkadaş bir alacak meselesinden ev sahibi Meh med Karadağ İle münâkaşaya tutuşmuşlardır, Bu esnada bıçağını çeken Mehmed Hüseyin ile Osmanı ağır surette yaralamıştır. Yaralı lar hastahaneye kaldınmış ve yaka lanan sanık savcılıkça tevki* edilmiştir,
30ka-
Denizyolları Umum müdürü bu akşa Ankaraya gidiyor
»ı
Ulaştırma Bakanlığınca Amerika ya gönderilmesine karar verilen Devlet Denizyolları umum müdürü Yûsuf Ziya Erzin, bu akşam Anka-rava hareket edecektir
Yusuf Ziya Erkin, Ankarada Ba kanlıkla temaslarda bulunduktan sonra şehrimize dönecek ve Perşem be günü, kendisine refakat edecek olan üç mühendisle Amerlkaya mü teveccihen şehrimizden ayrılacaktır,

Şoförler cemiyetinin güzel bir teşebbiUii
Ayın on dokuzuncu pazartesi ntl akşamı Şehir Tiyatrosunun Dram kısmında» geliri İstanbul Şoförler ve Otomobilciler Cemiyeti mensub-lfcrından olup tedavi edilmekte olan veremlilerin tedavi masraflarile oe-miyet dispanserinin mtibrem ihtiyao lannın giderilmesine tahsis edilmek üzere; mezkûr cemiyet tarafından bir m üs amer e tertib olunmuştur.
Hem hoşça bir vakit geçirmek, hem de şoförler gibi, geceli gün . düzlü; âmme hizmetinde çalışan ce miyet hadimlerinden veremli hasta larınft yardımda bulunmak glM bîr insanlık • ve vicdan borcunu yerine getirmek demek olan bu müsamere ye iştirâk etmelerini varlıklı okuyu culanmızdan biz de temenni ederin
Kıskanç kadın
Kocasının üzerine balta ile yürümüş
Taksimde Mezarlık sadığında 33 numarada oturan İbrahtm Oüver, Nimet adında bir kadınla 3 aydan-beri evli bulunmaktadır. İbrahim son zamanlarda başkafbıc kula ta mşarak münâsebet peyda etmiş ve bu yüzden karulle arası açılmıştır.
Kocasını pek fazla kıskanan, genç kadın dün sabah gene bir hâdise çıkarmış ve eline geçirdiği balta 1-le İbrahlmin üzerine yürümek istemiştir. Etraftan yetişenler buna mâni olmuşlarsa da asabına hâkim olamıyan Nimet bu defa evin cam lannı taşlamıştır.
Kadın yakalanarak pohse teslim edilmiştir,

- ■■ ■ o
Hukuk Derneğinin yıllık kongresi dün toplandı
Milli Türk Talebe Birliğine bağlı Hukuk demeğinin yıllık kongresi, dün saat 13 de Eminönü Hılkevtn de yapılmıştır,
Yıllık raporun, okunmadı, bu ara da Bursa seyahati bir hayli münâkaşaya sebeb olmuş, neticede rapor kabul edilmiştir.
Bundan sonra yeni idare heyeti seçimi yapılmış ve kongre, 19 da sona ermiştir,
Hilmi Çağolı
Tefrika: 42
Aşk ve his romanı
_ ■ »■ ■ — .... - — —-
Muazzez Tahsin BERKAND
I doğruya ışığı olduğv* kalbinin (K/ş derinden de-
Îı altında ha/
iği hlBlarl, myl cadele edecaic kuvveti bulamıyordu Evlâdı gibi kuoagında büyüttüğü ve yetiştirdiği Verdayı sevdiğini keD dİ kendisinden gizllyemezdi.
Bu duyguBunu; bir ayıp, bir günah gibi, Benelerce saklamış, yüzü nü kızartan bu hissi isyan ve net |* retle hissetmişti.
Ancak, madem kl bütün mücadelelerine rağmen onu yine sevmekte İdi; ve madem ki ne olursa olsun, ondan bir şey beklemiyecek, sırrıflı klmşeye açmıyacaktı, o halde bü duygusunu gizliden gizliye ve yaj‘ nız kendisi için yaşatmasında bi» mahzuı olamazdı.
Bu büyük karan verdikten sonra




bir
Turhanın göğsündeki yük biraz hafifledi; zamanlardanberi uyuşan, a-gırlaşan sanat kabiliyeti, birdenbire yepldtn oanlandı. Üzerinde yaptığı tâiylkie bunalan beyni ve sudrleH fâhatlâdı. Artık bir yandan Verda-j^a aid bütün hatıralar, en inoe teferruatına kadar, muhayyilesinde canlanırken bir yandan da, İçinde Çoktanberi ihmal ottiği notlarını gözden geçirmek hevesi uyandı. Bvı, onun için, ikinci bir gençlik, saadet kaynağı demekti.
Verdanın hiç bir zaman kendlsl-nLn olamıyacağını bildiği İçin, haya linin en çılgın ve başıboş dakikalarında bile onu tam mânasile benim sememişti. Elli yaşında bir adam böyle bir hülyaya nasıl kapılabiliri Ancak; geçen günleri tekrar ve rahat rahat yeniden yaşarken. Ver* da ile aralarında hiç bir aynlık o» lamazdı. Bundan başka, yalnız ve yalnız, ikisine aid olan bir saha vaf djı Müzik... Onlar; bu gizli diyarda birleşecekler; anlaşacaklardı. O«
raya hiç kimse giremezdi.
Bunun İçin Turhan, çoktanberi, Vordanm yalvarmalarına rağmen dt vam edemediği operasının müsvect-delerini yeniden eline aldı ve »ün genç kız, yanakları kızarmış, saolan rtlzgl
bir
* ı soğuktan . ızarmış, saylan rüzgârdan dağılmış, kolu üstünde bir demet kriaan temle Turbanın odasına girdiği za -naan; ondaki büyük değişikliği hemen anladı; çiçekleri btr koltuk üstüne fırlatarak masaya yaklaştı. 8e-vinçton nefesi tutulmu, gibiydi!
— Hoeam... hocam... büyük müj d>yi niçin söylemediniz? Ne hatael-nle! demek tekrar çalışmağa badadınız? Ne saadeti
Turhan ba^nı ağır ağır kaldırdı: — Çok mu sevindin?
— Şübhesiz... operama yanda kal di diye öyle üzülüyordum ki...
— Ben do bunu anladığım onu bitirmece karar verdim rom.
— No iyi ! Acaba ne kadar
için yav.
il*
za.
manda biter?
San’atkâr, dalgın gözlerle uzakla** ra baktı:
— Bolu olmuş..• bu, biraz da
sana bağlıdır.
Verdanın yüzünde korkuya benze yen büyük
— Bana cam T*
Turhan yorgun yorgun gülümsedi]
— Bugünkü gtbl beni teşvik etmelisin, bana yardım etmelisin Vbr da!
Genç kız büyük bir ciddiyetle o-ğildi: masanın üstünde duran kâ-ğıdlarj eliyle okşadıı
— Biz ne isterseniz yaparım Mo* cam. Yeter kl bu eser meydana çık' sm. Onu ne büyük bir heyeoan ve sabırsızlıkla bokledlğtmi bilseniz!
— öyle ise şu pasajı çal baka • yım,
Verda ibadete benzeyen bir saygı İle kâğıdlan piyanoya koydu dua

Silivride enteresan bir kız kaçırma hâdisesi vuku bulmuş, hâdise nin mesulleri tevkif edilerek ağır ce za mahkemesine verilmiştir,
Sillvrinin Akviran köyünde otu ran Mehmed ve Mustafa adında l-kl arkadaş, ayni köyün sakinlerin den Fatma Hokkabazı silâhla tehdit etmek suretile dağa kaçırmışlar dır, Henüz 16 yaşında bulunan ve köyünde ■ Şen Fatma,, namile anılan genç kız ağır ceza mahkemesin de yapılan duruşmada vakayı şöyle anlatmıştır:
— Mustafa Çorak beni bir kaç defa annemden istedi. Fakat red ı cevabı aldı, Nihayet bir gün tarla ya giderken yanında arkadaşı Meh med de olduğu halde önümü kesti. Silâhını göğsüme dayadı ve sonra da beni omuzhyarak ormana kaçırdı. Köyümüze İki buçuk saat mesafede bulunan Kürd dağına gö türdü. Akşam olmuş ve hava karar mıştı. Ben mütemadiyen ağlıyor ve kendisine mukavemet ediyordum, Nihayet o da beni elde edemi yeceğini anlayınca:
o— Pek iyi, şimdi sana, dokunmı-yorum, fakat köye İnince evlenece giz» dedt.
O gece kaçmamam için sabaha kadar uyumadı, Ertesi gün köye dönmemiz için yalvardım, sözümü dinlemeyerek:
«— Fatma artık ben sensiz yaşı-yamam. Nasıl olsa köye inince be ni terk edeceksik Bu geceyi de baş başa geçirelim , cevabını verdi. Fa kat o gece uykusu geldi, yatarken de kaçmayayım diye saçlarımı ucun dan bileğine bağladı ve hemen u-yudu. Ben ise kaçmanın çarelerini düşünerek gözümü btle yummadım Gece yarısı Mustafaıım belinden bıçağını çekerek bileğine bağlı saç larımı kestim, Ağır uykuya daldığı için bir şeyden haberi olmadı. Boy lece köye kaçtım....
Sanıklardan Mehmed de hâdise de bir suçu olmadığını, kızı kaçırdığı esnada Mustafanın yanuıda bu lunmakta İktifa ettiğini ve sonra da ayrılıp gittiğini söylemiştir, Mus tafa Çorak ise suçunu İtiraf etmiş ve Fatmayı deh gibi sevdiğini soy lemiştir.
Bu enteresan dâvanın duruşmasında bulunmak üzere gelen 60—80 kadar Silivrili malîkeme salonunu hınca
du.
ek marttım Serkenkebln efendi □mcı,
BUridan eevatki ınakiubum-ds vadetımş olduğun gıb* ve emrimize uyarak efds efnnğ) muvaffak olduğum bazı haberleri tezeldan yazıp göndoriyorum. Bjkıjı şayed hoşa giderse gazetenızî korsunuz; yok nıak bule geçrnıyeceie (Hurıe* bak sahihleri tarafından çeler gibi, verırslnH;
hauotyey» yeritmiş d.*frk-yırtar, kûgıt şapeline atı-
br
Bir ımıaakaMAJHmii
KafdsğınoaM auriMHrıvı ovaydı indirilmeleri işi Mıkerada eksiltmeye konulduğu g,r>ı burada da böyle hır nakliye işinin ilam yapılmıştır. Talıb* lor arasında bıituzurr au gibi şipşak nakliyat ışlanntf* (ecruoe sahibi olan orman genel ınudüry Nazını Batur n başında bulunajgu oz^P ilk eksili...o ye pek hararetti w şektfde iştirâk etmişse de MUhıra istanbula dağdan ovaya ındirltscek durun sayısının, An karada bulunamam k«yas »dilomıyv cek derecede, muMub Mckığu ve asıl kârlı işin başkentte fAaşarııacağın.n anlaşılması uzanae münakaşa hararetini kaybetmiş »e N ız*m Baiur grııpu mümessilleri uçan*a Atıkuraya hareket etmişlerdir 3u durum karşısında beledi/e, onaya indirt ecek burunUrm tanzifat kamyonfarite ve melesi vasıtaıM» naumi imtş.
temizlik a-düşünmekle
rafın.I»
stifastm işiten taş* Ankaram el ve a-Hra yaktığı ve bu □tarak, kendisinin
Kenan Gn^rin îatifOM
Demokrat Parti cstanbıu ıl ido^e kurulu başkam P*ofjsbr Kenan (jtaer Önerin ovveiâ ba^kannkon, sonra da parti üyeliğinden ka bir profesörün yak parmaklarını başarman cesarat
ötedenben Halk partili diğer bir profesörle içli daşfi o uşunu ho> görıni-yenlere, kahkahalar savurarak, alaylı alaylı baktığt ısrarla söylenmekte ise de tahkikina muvaffak otamadım. Bu hâvadısi yazmadan evvel sız dt bir kere orada incehHr.eler yapsanız derim.
me*
bir
8u
hınç doldurmuş bulunuyor
I
i

I
---------o------—
Ticaret Oj'ası Reisi istifa etti
İstanbul Ticaret ve Sanayi odası İdare heyeti reisi Mithat Nemli is tifa etmiş ve dün istifanamesini Ti caret Bakanlığına göndermiştir. Hfenüz hakiki sebebi anlaşılamayan bu istifa şehrimiz tacirleri a-rasında iyi karşılanmamıştır,
Ticaret odaları reisleri, idare he yeti âzasından Ticaret Bakanlığın ca tayin edildiği için bu İstifayı Bakanlığın tasdik etıniyeceğt söylenmektedir,
kısmını bizler halindo Mar-gömmekte ve lımammn çöp
«kanmry bir hala çatılmaktayız.
bir şafkın mı T Niçin?
ikisinin
lık belirdi: , Nasıl ho-
... slztn «beğen-kalıyor.
ediyormuş gibi çalmağa başladı.
— Nasıl? Beyendin mi Verda?
Genç kızın dudaklarında hürmet ve sevglle karışık bir gülüş titre . dt:
— Çok beğendim hocam san’atinızdan bahsederken mek» kelimesi pek küçük
— Yok canım!
Gülümseyorlardı, fakat de gözleri dalgındı.
Bir iki saniye sonra -Verda, mu hayyilesintn kendisini sürüklediği derinliklerden sıyrılmağa muvaffak oldu.
____ Böyle gUzö* blr oser^ rakmak büyüle bir günah doğrusu.
____ Uğraşıyorum yavrum. Allah kısmet ederse bir gün onu ortaya! çıkarırım.
— Çok; çok ağır çalışıyorsunuz l hocam. Henüz ikinci perdedesiniz.
— Haklısın. Bundan böyle daha sıkı çalışacağımı umuyorum.
— İsmi no olacak?
— Henüz düşünmedim amma bel kl «Aşk masalı» yahud «Korkusuz şehzade»; belki de «Renkli hülyalar»... *
— Hepsi güzel. |
— Amma?!
— Amma en
hülyalar.»
— «.Korkusuz
zib değil mi?
şairanest

I
1


İkramiye curnata*! hakkında
So» Sunıarbank, Oenizyel
lan gıhı yan resmi idarelerde ikramiyelerin yüksek rmyfr ’iöyihk memurlara tahsis ed/fıa cundan küçük nıemariarın Htifaae ettirilmemesi toımül halını ıldı&t malûmdur,
vazıyet martılar tarafın-*
dan belediyeye nlr orotestoname çekildiği ve bir suretinin de Denizyolları genel müdürlüğüne tevdi edildiğini şimdi haber aidnn. 3u-?ırotestonamedt ezcümle şöyle denilmektedir:
( Yıllardanberi Ahırkapı açıkların da çöp mavnalarından denize dökülen müzahrefatm tKiyuk bir midemize indirip ^ubre maçanın derin sularına bu surette ere* İstanbul ve nnuahrefattacı
gelmesini önlemeğe Başka ülkelerde şehrin çöpleri fırınlarda yakılarak gbbre elde edilirmiş. Bizim ikuş beyinlerimiz beyle incelikleri pek kavrıyamaz. Oızim bildiğimi! bir şey varsa o da şehrin temizlik işlerine, müdürler encümeninden daha fazla hizmet et Çiğimizdir, isteğimiz i-se bu hizmetimizin göz önünde bulundurularak sayın müdtran nüsıltû, biı martıların da ikramiyelerden istifade ettirilin emizdir.»
İşte sana bir kaç İstanbul haber Serkenkebln efendi amca. Şayet bu çe şit yazılar makbule geçerse emret sil sık ytızıp göndereyim. Baki size dua lar, Akagünddz ağabeye de senam efendi met
FIKRACI
Ticaret Bakanı şehrimize geldi
Ticaret Bakanı Mahmud Tedim Gündüzalp, dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir,
Bakan şehrimizde bir kaç gün ka Iacak, bu arada bazı müesseseler de tetkiklerde bulunacaktır,
• •
1363
Rumi
K. sftnl
5
Kasım

«Renkli
şehzade» İsini ca -
(Devam* var;
1
OCAK 1948
TAirvtıK ★
1367 Hicri Reb. evvel
6



Vaki ti ar
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı
İmsâU
Vasati S.
7(
12
lo
10 İS
5
D.
21
24
54
09
44
39
Ezani S.
2
7
9
12
1
12


36
32.
D.
14
18
17



malzeme
Yu ih
3
l
Paraşütle atılan
paraşütle lp«pbbüs edilriıiş-
rv» ------------
I' Batı Fransaya ^tılap makemenin mahiyeti meçhul
Paris, 17 (Jjjp.) — Batı şada Saittt Armaiıd clvarfnda 1^ t ayvanken
me atmaya teşebbüs tir. Mahiyeti ne olduğu bilin-miyen bu (meçhııl • malzemenin; gizli bir tcjkUftt için silâh olduğu samlmaktadır, -
O civardan geççn orman kolcusu: açık bir sahanın etrafın da yirmi kişinin beklemekte olduğunu görKıüş, o sılada bir de tayyare görünmüştür. Daha evvelden, paraşütle malzeme atılacağına dair haber almış olan kolcu, bu adamları takibe başlanış, fakat meçhul şahıslar, takib eijilaıçkt© olduklarını görünce kaçmışlardır. • * *
Bunun üzerine tayVşre de uzaklaşmıştır. Hâdiseden az sonra yine o civarda, ellerinde makineli tüfek bulunan iki kişinin kaçtıkları görülmüştür. Polis tarafından bunların izi aranmaktadır.
içişleri Bakancı sözcüsü, bu husustaki tahkikat henüz inkişaf etmediği için, hiç bir izahatta bulunmamıştır.
İmam Yahya ölmemiş..
Kalıire. 17 (AP.) — Yemen kralı İmam Yahyanın öldüğüne dair oğul lanndan Seyf - el - Hak İbrahim tarafından Mısır gazetelerine çeki -len telgrafın asılsız olduğu anlatılmaktadır,
Yemonin Arab Birliğindeki messilı Seyd Ali ,cl-Müeyyed, Yemenden; hükümeti temsil
A
bir zsttan—telgraf- -aldığım.-
«imam Yabvaya dair bir haber a-hrsanız inanmayın denildiğini söylemiştir.» _______
Londra. 17 (AP.) — imam Yah-yanın Londrada bulunan oğlu Emir Sevf el-tslâm Abdullah, babasının sağ olduğu kanaatindedir. Emîrin vakır. ahbablaruıdan birinin verdiği *
malûmata göre. Seyf el-lslâma, vaziyette endişe edilecek bir şey olmadığına dair telgraf gelmiştir.
e mü. dün eden hıınrlnl
Ne günlere kaldık, y a r a b b i..
(Rajtarafı 1 fnc-îde)
Esasını bilmediğimiz ve öğrenmek de istemediğimiz sebeblerden dolayı her nedense Kenan Önere karşı hissettiği şiddetli infi’al sa-ikasilc bu zatın aleyhinde dolu diz gin yürüdükten başka kendisinden kelâm hakkım dahi esirgeyen ve bunu yapmak için de Demokrat Parti genel başkanı sayın Celâl Bayarm İ3roini ve hatırını istismar dan perva etmiyeıı «Vatan alarm bu hareketlerini tavsife kelime bulamazsak da D. P. idarecilerini, vakit kaybetmeden, ( Vatan Matbaacılık ve Gazetecilik Anonim Şirketi» çığırtkanının nc sayın Celâl Bavar ıı(? de D. P.* namına konuşmak ve şuna buna ricada bulunmak salâhiyetini haiz bulunmadığını ilân etmeğe daveti bir vazife sayarız.
Korkarız, ki bıı fuzuli dost, Demokratlara «Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır yolundaki atalar sözünün doğruluğunu çok geçmeden tasdik ettire. .
Bir ihraç müsaadesi
(Başlarafı î imcide) başka alman bir kararla doğrudan doğruya Ingiltere anavatanına ster Jin mukabilinde yapılacak ihracaat listesine yeniden 22 madde ilâve edilmiştir. Bunların piyasa da nü yük bir ferahlık yaratacağı ümit edilmektedir, Bu maddelerin lisans ların Ticaret Bakanlınca verile çektir, ihracına müsade edilen 22 madde şunlardır: Krom bürasit, zımpara, antimuan. amyant, civa, meyva, bali, tnevva koku hulâsası, mazı, defne yaprağı, delne yağı, sıgala yağı, keçi kılı, av derileri, barsak, kemik ve diğer hayvani bakiyeler halt, lüle tası, hanı ve İ3 tenmiş süııger, k.tre-
Sovyet Rusyadan hudut harici edilen yunanlıların
Atina; 17 (A.A.) — Atina ajan-
sı bildiriyor:
Sövj'et ftusyadnn çıkarılan 28 najıh dlin Nea Hell'is vapuru N’apöliden Pireye gelmiştir.
Yaltalı olan bu Yugghlılar 1943 de tevkif edilerek Afganistan hu -dpduı^, sliçıjlmüşlçr ve orada en a-ğır yol inşaatında çalıştırılmışlar-(JıF. i -
Bundan iki ay evvel, Sovyçt makamları bu sürgünlere, kendilerinin Ist&ımediğini v e Yunanistana dönmeleri lâzım geldiğini bildirmişlerdir. Burnun üzerine sürgünler ev-Velft Moskovaya; oradan da Odesa-ya götürülerek bir Rus vapuruna bindirilmiş ve Napoliye bırakılmış -lardır.
Canlı röportajlar yapmak, sıhhatli ve süratli haberler vermek gittikçe güçleşmektedir
Kudüs, 17 (AP.) — Filistin iç harbine dair sıhhat ve süratle ha -ber vermek gittikçe güçleşmektedir.
Şimdiye kadar mandater hükümet, cebhesiz ve mevzisiz bir iıarb halini alan, kuzey Galileden Ne-gev çölüne, Birsebanın güneyine ka dar sirayet eden şiddet hâdiselerinin çoğu hakkında resmi malûmat verebilmekte idi.
Canlı röportaj yapmak isteyip tehlikeyi göze alan muhabirler de, olayları mahallinde takib edebilirler veya rüyet şahidlerile konuşa -bilirlerdi.
Malûmat toplamak ve nakletmek
ve tele
fon muhaberatı zararsızdı.
Yahudilenn, kendi vaziyetlerine* göre, olayları nakledecek bir basın ajansları mevcuddur. Fakat Arab yüksek icra heyeti vasıtasile ba-£ı malûmat elde etmek mümkün olmakla beraber, Arablann ajansı yoktur.

Bu durum karşısında basyı muha birleri için ilk elden malûmat almak hemen hemen imkânsız bir hale gelmiştir.
BÎDÂNÇO
Lake Success, 17 (AP.) terenin Birleşmiş Milletler has heyeti tarafından dün
dlğinc göre; 30 kasımdan 10- ocağa kadar Filistindeki çarpışmalar ve diğer hâdiseler esnasında lngilizler-den ölen veya yaralananların sayısı 123 kişidir. Yine bu müddet zarf m da Arablann (ölü veya yaralı) zayiatı 1059; Yahudilerln 769 dur.
lngllizlerin zayiatı arasında 11 polis memuru ölmüş; 38 i yaralan-

— îngil. murah-bildiril -
I(-----------------------------------------------------------------------------s
|Günün enteresan haberleri | V____________________________________________________________________________>
Avustralya atom araştırmaları
Canberra: 16 — Avustralya da atom iptidai maddesi araştırmaları, bulanlara mükâfat verileceği vaadedllmesl üzerine hızlan mış bulunmaktadır. Uranlum İh tiva eden damar bulana, bin sterlinlik bir prim verilecektir, Madei> den 25 ton Uranium oksidi istinsal edildiği takdirde pu prim iki misli olacaktır,
Atom silâhlarını ve fü/ejl mermi lerl İncelemek üzere hükümet bir komite teşkil etmiştir.
Kuzey kutpunda radyo—aktf madenleri bulunabilecek bölgelerin araştırılması için gerekli tedbir ler alınmıştır, (A.A )
Amcrikadun petrol ihracı için şartlar
Vaşington; 16 — Ayan Dışişleri komisyonunda beyanuttg b'UJı nail İçişleri Bakanı Krug, Birleşik Anrerikadan İhraç edilecek her va rıl petrole karşılık bir o kadar pet rol idhâl edilmedikçe dışarıya su-!tı? yapılfnıyacağını blldlrmişUı.
Kıug’un söylediklerine gör4 uzmanlar, Birleşik Amerıkada haltyı mevcut petrol menl^larınm bu memleket İhtiyaçlarım ancak W
anlattı kları
Gazeteler, bu zavallıların. Rusya-1 daki iktisadi şartlar hakkında an; lattıkları feci şeyleri neşretmekledir ler. Bunların naklettiklerine göre, Rusyada ziraat ve sanayi günde 10 Amerikan çentl değerinde bir Ücret almaJ^^üırlar. Yiyecek satan dükkânUrda pek az mal vardır. Bütün Rusyada bir isyan havası esmektedir. Yeni askere alv nanların Alman «ilbayları tarafından yetiştirildikleri görülmektedir.
Yunanlı sürgünler, MoskovSda bu lundukları sırada, öğrendiklerine gö re: Eam teşkilâtından ön üye Mos. kavaya gelmiş ve fakat Sovpet makamları bu üyelere yerlerinin Moskova değil; Yunanistan dağları olduğu yolunda ihtarda bulunmuşlardır.
54 kişL ölmüş;
4
mıştır. İngiliz askerlerinden ölenle -rin sayısı 17, yaralananlar (lir. Sivillerden de iki kişi bir kişi yaralanmıştır.
Arablardan iki polis, iki ve 291 sivil ölmüş; 13 polis, 742 sivil yaralanmıştır.
Yahudilerden 13 polis, 249 ölmüş; 32 polis; 475 mıştır.
Diğer ırklardan 14
9 kişi yaralanmıştır.
asker asker,
sivil,
yaralan-
sivil
kişi
ölmüş;

İngilteredo tedavülde
’X^rt •
bulunan para miktarı 1 milyar 300 milyon sterlinge 4ûftü
Londra, 17 (A.A.) — 24.800.000
sterlin tutarında ve takribah 37 ton ağırlığında olaq, büyük banka, ların tedavülden kaldırdıkları paralar, kamyonlarla, bu hafta Inğiİte-re bankasının avlusuna taşınmıştır.
Bıı paralar şimdiye kadar bir hat ta içinde tedarüldeh kaldırılan pa -ralurın en mühimminl teşkil etmek tedir. 4 ay içinde cüzdanlardan, el çantalarından; mağazalardan, bân -kılardan köşe bucaktan ve karabor sadan toplanarak millî emisyon dairesine gonderileu banknotların tu -tan 68 milyon sterlindir.
Tedavülde olan para rnikdan bir milyaı 300 milyona düşmüştür. Bu iki buçuk senedenberi ilk defa vâki olmuştur.
Ingiltere bankasına teslim edilen banknotlar yeniden tedavüle çıkanl-mıyacaktm
»X, i.
sene temin edebileceklerini bildirmişlerdir.
Bakan, Avrupa kalkınma progra mınnı günde 150 OpO varil petrol İhracını icab ettirdiğini ijâtırlata-rjk bu programın Amerikanın tâ biı Kaynaklarını geliştireceğini ve milletin refahını sağlamağa yardım edeceğini ilâve etmiştir.
(AA.) Atlas Okyanusundaki şiddetli fırtına
• Nevyork — Atlas Okyanusun/ daki şiddetli fırtına yUalindecı Queon Mary transatlantiği, 37 saat ’ gecikme ile gelmiştir.
Gem in iu. süvarisi bu derece (ber( bat> fırtınaya mpründe pek az tesadüf etliğini söylemiştir. Kaptanın verdiği malûmata göre, gemi bazen on beş metreyi bulan dolgularla çarpışmış vu ıifabeten sakin snİHt nnyarak rotasından 80 ndl uzaklaşmaya mecbur 0lftıu|tur.
.oueen Mary» niu puzapa tek-hareketi lâzım galmektadk.
(A?.).
İtayla i Pe^tafi jıııutnmfc çayı
Nevyork — Birleşmiş MilltfJ-lor kadınlar at ı li.ıü komiaydnunda
rar
f E N î SABAH
Bu işin bir Suçlusu yokmu?
(Başmakaleden devam)
kajdedîyonız, lıcr taraftan, sağdan ve soklaıı yani lıeıu Halk Partili, lıeııı Demokrat Partili milletvekillerinden: «Bravo! Çok doğru!» gibi takdir ve teşvik sea-leri yükselmiştir.
Bizce bit seslerin yükselmesi i-yîdir, lebdedir. Bir müddet evvel böyle bir tenkid karşısında Halk Partili sıralafındau böyle takdir sesleri değil, bilâkis memleketin iç durumunu düşmanlarımıza fena gösteriyorsun, basımlarınızın ek-meğioe ysjf süriiyorsuu, gi^lî kuvvetlere alet oluyorsun gibi'^caib lâkırdılar îşidiHr, ve Saraçoğlu Şükrii aııbarlarım dolu, kasam tıkaba*» de baş
ka bir ş£y işitmezdi, w -
ParÛme^Mufak bir terakki var. Şimdi eîmdeîci buğdayı satarak mehljekete çamur gibi ekmek yç^itenleti alkljkmıyor, bl-)&kjp alevlide bıjImjaMara «Bravo!» diyor amma bix(*e bıı kadarı kâfi doğildjr. Ha(k Partisi, hele bıı ekınejc işinde, çök hassas davranmalıdır. MOmJej^etimizln ve lıulkııpızın tembl ğüjası ekmektir. Çaresiz kalındığı vakit bu halk kitleleri hiç sös çıkarmadan çok garip halitaları ekmek diye yemiş, sızlanmamıştır. ,
la **
Filhakika etrafımızı harb ateşi sarpııştı; yarinin ne ojaçağı meçhuldü. Fakat hârb bittikten sonra *> • Mm». -4-
cehil vc gaflet veya menfaat kas-dile lıazır buğdaylarımızı şuna buna satarak mutavassıtları kazandırmak, fakat dört beş ay sonra da halka yiizde otuz beşi çavdar olan bir nesne yedirmeğe Kalkışmak öyle nıijsaniHİıa ile görülecek hareketlerden değildir.
Çeyrek asırlık idaremizin devamı müddet ince lıer yapılan şey yapanın yaduıa kâr kaldığı ve mesuliyet te/ahürüne hiç şahid olunmadığı içirt Şerefe âmirler, gerek mehilirlar ve gerekse politika adamları diledikleri gibi ve günün keyfine göre hareket etmekte hiç bir malıdır görmüyorlar.
Ticaret Bakanının Mecliste verdiği izahat İliç de tatmin edici değildir. Hattâ daha doğrusu baştan aşağ. aciz itiraflarile doludur. Bunun karsısında vekili tenklâ edeu milletvekilini alkışlamak ve «Bravo!» di^ve hav kırışmak he temin eder, lıüru «Bravo» larla milletin kartıı doyar mı? Vekil de şalisen soru salıiplnin bu kadar alkışlandığını ğdrüifl-e bu alkışın kendi aİOylılne niüteveocllı bir hÛ-unuyiş olduğuna anlaması ve oııa göre bir hareket Laftı seçmesi lâzım gelmez mi?
Bizde Demokrasi söylemek vf yazmaktan ibaret kalmaktan ileri geçmiyor. En büyük yolsuzluklar âtltun sütun ıı^rpİunur, Mecliste en belâgatli hâtibler tarafından îzalılar yapılır, sonunda herkes ve lıcr şey olduğu yerde durur, bîr nıes’ıılUn sorğüya çekildiği görülmez ve ııetice itibarile suya giden de bir testiyi kıran da ayni muameleyi gnriir.
• Biz bize benzeriz vecibesinin inanası acaba bu mu?
A. (emaleddin Saraçoğlu
*
Ingiliz Sir Brl-yann (AA.)
delegemiz Mihri Pektaşı, Amerikan kadın yazarlarile gazetecilerine tanıtmak için haberler bürosunııp tortıblediğı çay, gerek Nevyork sos yetesine menaub, gerek buradaki Türk bayanlarının Işthâklle çok samimî bir hava içerisinde geçmiştir. (AA?.
Mareşal Mynlgomery Alma da
• Londra Fek ıporeşal Mpnt gomory bu sa^ah îugijtereden Al» manyoya harekat etnjiştir.
Harbiye bakanlıftındı^ı bildlri|d|( ğlne göre, Montğomery işgal bölgesi bankomu! anı an Robertsonla görüşerek Londraya dönecektir.
milletlerarası mülteciler
• Cenevre — Milletlerarası mülteci teşkilâtı dün, geren sene, în-yiüerenin; 23 binden fazla yersiz kimseye Almanyıdaki Ingiliz ve Amerikan bölgasbıde yer vermiş olduğunu bildirin*^ iv.
Belçika 23 binden fazla kimseyi bamıdumış olmakla iHncl, Kanada T b«a kişi He üçüncü gelmektedir. (A A.)
t elimle^ia bı^ım
• Londra — tng tiz hükûuuctl düa
4* J
İstanbul civarında
Linyit bulundu
Boğazla Terkos gölü arasındaki sahada bulunan Linyitin 25 milyon ton tutarında olduğu tahmin ediliyor
* w ■■ ■
Ankara: 17 (Hususi) — İstanbul! Silâhtaraza elektrik fabrikasına na 20—25 kilometrelik bir mesâfede, Boğazla teı kos gölü arasındaki sa
Ar hada maden tetkik aroma enstitü sii uzmanları tarafından yapılan sondajlar sonunda Ekonomik değeri çok büyük olan 15 milyon ton tu tavında linyit bulunmuştur. Yüksek maden mühenais Cemal Kıpçak tarafından araştırmalarda kalınlığı 2—9 metre arasında büyük bir kömür rezervine Taşlanmıştır, Uzman larınyaptıkları etüttler şimdiki hal de yedi kilometre genişliğinde o-lan Mandıra deresi ile Hava kadın deresi arasındaki sehaya inhisar et inekte, Boğazla terkos arasındaki yatakların daha geniş olacağı ümit edilmektedir, Bununla kömürün teşekkül şekline göre teşebbüse geçildikten en fazla 7—8 ay sonra kömür isdlhsall mümkün olabilecektir, Diğer taraftan İstanbul santı ralinin ihtiyicı ortalama olarak 300 bin ton olarak hesap edilecek olursa bile her sene 150 bin ton taş
Bir yol kanunu için Ba yındırlık Bakanının
• • goruşu
Ankara: 17 (Hususi) — Bayındır lık Bakanlığı yeni bir yol kanununun hazırlanmasına dair hükümetçe gösterilen lüzum üzerine böyle bir kanunun tam manâslle tatbik ka blliyeti olabilmesi için baçı prensip kararlarının alınmağı lcab ettiğini belirtmiştir. Bu arada bilhassa va ridatin tahsisi üzerinde durulmuş ve yolu yapanlar finanse etmelidir plrensibini kabul etmiştir, Bildirildiğine göre ikinci düya savaşın *
dan evvel demiryolları dairesinin ödeneği 40 milyon lira iken bu gün 10 milyona İndirilmiştir. Yeni yapı lacak olan bu yol kanunun da bu hu susa önem eritirde yol vergisi Bayın dirlik Bakanlığına bırakılırsa istenî len amaca daha çabuk varılacak tiTf
Haseki Darüşşifası
Ankara: 17 (Hususi) — Mimar SInanin Istanbuldaki en önemli e-serlerinden olan Haseki Darriişşifa sının onarılmasına başlanmıştır, Bu yıl tamamlanacak olan bina dis panser olarak kullanılacaktır, . Anıerikadan satın alışan iki şilep daha geliyor Ankara: 17 (Hususi) — Amerika dan Ulaştırma Bakanlığının satın aldığı 10 gemiden iki Vlktorya tipi şi lep Çorulıla Yozgat 15 güne kadar memleketimize gelmiş bulunacaktır, Bunlardan Yozgat Salın alma heyeti başkanı Fuad Zincirkıranı-da alarak bugün hareket etmiştir. Geminin yardım malzemesi veya di ğer bazı eşya yüklemiş olduğu sanıl maktadır,
normal bir aile hayatı olmayan I yetimlerin bakımını sağlayan bir . kanun projesi yayınlamıştır^ I
lngllterede bu durumda takriben i 138 bin çocuk bulunmaktadır. .
Önümüzdeki temmuzda yürürlü- 7 ge girecek olan bu kanun tasan- J sına göre, mahalli makamlar keti- . dllertle meşgul olacak kimsesi bü- j lunmayan 16 yaşından aşağı çoculc I lamı geçiminden sorumlu olacak-lardır. (A. A.) k
Aınaıikuda yabancıları kontrol için alınan tedbirler
Vaşington: — Mart ayında yürürlüğe girecek olan mu|jaceret hakktiıdakl yeni hükümlere göfe seyyahlara, şimdi verildiği «İbi, bir senelik vizeler yerine 3 veya 0 aylık vizeler verilecektir.
Başlangıçta tayin edileu memlekette katma siiıesinl uzatmak için yeniden müracaatla buluh-mak icap cdecekt|r.
Mahalli nuihacecet bürosu memurları memlekette bulundukları süre içinde seyyahları muntazaman kontlnl edecek, yolcular da muhaceret bo.u.-uı komiserine her üç ayVk devçe sonunda adreslerini bildireceklerdir,
Bu taitnıu; .at, i j.’uı veya muvakkat ikamet permim ulan yaban ■’ ı'ırı ıi^U"'.dirıueu’ey.ed (A A ı

kömürü tasarrufu sağlanacak demektedir. Bulunan kömürün ka|i* tesl 4000 kalori verecek durumdadır. Ayrjcp. yatağın memleketin sanayi bölgelerine olan yakınlığı maliyi fiyatını çok düşürmekte ve İstanbul santralinde taş kömürüne nazavâp yapılan maliyet mukayesesinde, bjr ton taş kömürü yerine 2 ton linyit kullanılsa bile maliyet ayni kaltpak tadır. Diğer taraftan Zonguldak Havzasında kömür rezervinin tayibi ve yeni damarların tesbiti İçin yapılan çalışmalarda ümit vqriçi bir şekilde inkişaf etmektedir. Zoh guldaktan alınan bir haberde Kandilli Kozlu arasında yapılan kömür sondajlarında 205 inci kilometrede kömür kesildiği bildirilmişse de, ha ber İhtiyatla karşılanmakta ve çalışmaların daha ilerlemesi beklenmektedir. Bununla beraber şimdiye kadar yapılan çalışmalardan elde edilen intiba Zonguldakta bilinen Kandilli ve Kozlıı mıntıkalarından başka mıntıkalarda da kömür bu lunduğu merkezindedir,
p,

C. H. P. genel Sekreter yardımcısı kongreleri takib edivor
----o---
Ankara: 17 (Hususi) — C, H,
Genel sekreter yardımcısı Cevad Dursunoğlu Ankara Milletvekillerin den bazılarile birlikte bugün Bey pazarına gidecekdir, Cevad Dursunoğlu bugün Beypazarı C. H. P. • ilçe kongresinde hazır bulunduktan sonra NalUh’ana geçecek ve yarın Nallıhan kongresini de takip ettikten sonra şehrimize dönecektir,
Devlet inşaatının bir elden idaresi
Ankara: 17 (Hususiı — Büdce müzakereleri sırasında devlet inşaatının bir elden İdaresine karar ve rilmişti. Öğrendiğimize göre bu hu susta faaliyete geçen Bayındırlık Bakanlığı devlet inşaatını tam ma nasile idare edebiimek -için eleman meselesini ortaya atmştır. Bilindiği gibi çeşitli kanunlarla bir çok daireler kendi inşaatını yaptırabilmek te ve bu iş içinde özel teknik büro lar kurmaktadır, Bayındırlık Bakanlığı bütün bu yapım işlerini yü rütınek için elindeki elemanların arttırılmasına lüzum görmekte buna mukabil bu personelin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerekli tahsisata malik bulunmamaktadır. Bu önemli konuyu hal için Bayındırlık Bakanlığı önümüzdeki günler de Maliye Bakanlığı ile temaslara geçecektir.
500
Buigaristanın yeni b ü d e e s i
(Baştarafı 1 incide/
Vasıtasız vergiler: 8 milyar,
Vasıtalı vergiler: 10 milyar, milyon,
Devlet teşebbüslerinden hasıl o-lan kazançlar: 8 milyar,
Emlâk satışından ve klralaruu dan hasıl olan gelirler: 1 milyat* 300 milyon; umumi hizmetlerden: 7 milyar 500 milyon leva.
Giderler:
Dışişleri 900 milyon. içişleri: 3 milyar 100 milyon; hudııd muhafazası : 1 milyar; milli müdafaa: 10 milyar; mecburi iş teşkilâtı 1 milyar, millî eğitini: 5 milyar, ilim ve küllüı komitesi 2 milyar 300 mil -yop, muntazam borçlar: 9 milyar 100 milyon; memur ve işçi, emekli ve. dul maaşları 9 milyar 500 mil yon; ziraat 3 milyar 500 milyon, modenler 1. milyar, içtimai yardım 2 milyar, sıhhat işleri: 1 milyar 200 milyon; endüstri 2 milyar milyon, elektr i kleştirjne 1 milyar 700 milyon; posta telgraf ve tele, ton 2 milyar 800 milyon.
Tsprak Kanununun tadili
toprak üzerindeki hu kadar orta -kabul
(Başta 1 incide/
ihtiva etmektedir. ,
Toprak kanununun 17 inci m ad -desl hu gtfrüş altında esaslı tâdile ugrumıştır.
Bu ihadded(
âlisi n.hllüyetiu 50 dönüme indirilmesi korkusu taiftanıile dan kalkması esaslı olarak edilmiştir.
Zannedildi# uıe güre bu had, şimdiki 50 dönümün
J misime çıkar hır ıv;r»c
asgari sekiz, on
SAYFA: 9
T——
aktüaliteler
• , M •

Son istifalar münasebetile
n slifalar, idarecileri değil, daM II ziyade içtimaiyadcı ve politika» “ cıları alakadar eder.
Biz bunları yalnız müşahede eder, sebeblerıni bile araştırmayız.
Tuhaf değil midir ki, istifalar halk nazarında bir yenilik müjdecisidir. Çünkü gidenlerin yerine yeniler gelecektir.

İstifalar, bir prensib işinden ve ya-hud, samimi olarak bir noktainazar ihtilâfından ileri geliyorsa, ofkârı ır mıımryo bundan memnun olur. lekette prensib sahibi olınayı, samimi bir noktainazar Jçin mevkiini ve hatti maişet vasıtasını feda etmeyi cemiyet takdir eder. Nâdir olarak görülen ixa hâdiselerin sahihleri unutulmaz. 1
Fakat böyle olmayıb da, sırf mevki hırsı ve yahud sair sebebler için orar lara yükselip, ma^dl istifadelere ar tık lüzum kalmaması itibarile istifalar vaki’ oluyorsa, halk bundan çok memnun olmaktadır. Zira bir baştan kurtulmuştur.
Birincisi istifa edenin lehine,
cisi pek çok aleyhine lena bir not ver mesi ile neticelenir.
İstifaların bir yenilik müjdecisi ot duğunu yukarıda arzetmiştim. I Hâdise hakikaten böyledır. Çünk«| insan, hilkaten yeniliği sever. Yemy inhimaki vardır.
Bızdo istifalara, bilmem neden, ıı." dır tesadüf ediliyor. Halbuki, halk, t rek man su b ve gerek miintehib mevl sahihlerinin sık sık istifaları netıcet rınden yenilikler beklemektedirler.
Bilhassa miintehib makam sahibi ri, memleketin yüksek menfaati ıç bu fedakârlıkları esirgememelidir!^ Efkârı umumiye bu makamlar on beş yirmi sene birbiri üstüne rr ayyen sebebler altında intıhab edılrj
dah
han
ıkın
ayni şahısları görmekten bıkmış u! mıştır.
Buralara yeni getirilecek genç, al, münevver, dinamik arkadaşları tiyor.
Bunların bilgilerinden, bir çok s ter bekliyor. Bu gençler de, hini rutin haline koyan eskilerle yerle almak ve kafalarını ve kollarını sahalara hasretmek ıslıyorlar. N yet memlekette çalışmak alanı, ıl yaz halinde değil, liyakatli bir va daştır, diyorlar.
Netim: Efkârı umumiye, ıneml hizmetlerinde nöbet değiştirmenir zumunda ısrar ediyor.
Gençler, faaliyetlerini heder et istemiyor ve memleket hizmet rot almak isteğinde musirdirler.
İş, bu mevki sahihlerinin Ilıt kaldı.
İDARECİ


Kastamonu’nun 1948 talihlileri
(Ba9tara(ı I inci tamonu kız enstitüsü öğreııcıie başına konmuştur.
Kız enstitüsünün, son sınıf ö çilerinden 14 kızla bir öğretn aldığı on beş kişilik bir g» büyük ikramiye çıkmıştır. Vc ların her biri 8333 lira alacak' chr.
Piyango, öğretmen Vec^jet yarla, öğrencilerden: Nezaket 1 düz; Semahat Gündem, Nuran | Şoğlu; Pakize Eroğlu; Zekiye İ Süha Atabek; Fahriye Çelebi, diz Yücebıyık; Mübeccel Koç Neclâ Yıldırım, Güzide Yüce? dar; Nezaket Çakıroğlu, Ruhiy man, Nevin üzer. Bu kızlar, eı nün ikinci mezunu olacaklardır I
Kır enstitüsü olarak yapılan 1 binanın da ilk mezunları olace [ dır.
Bu kızlarımız sene sonunda lu bitirecek olduklarından atöl mak için kendilerine sermaye caklar ve bir kısmı da çekiz caklardır.
Talihli kızlar, okullarına bir yo alacak ve fakir arkadaş da yardımda bulunacaklardır.
Bileti Nezaket Gündüz eliyl nıiş olduğu için bu kıza Kasta da bir çok kişiler ortaklık bil mayı ve uğurlu eliyle çekmesi, lif ediyorlar.

Tibnkc

Diğer taraftan öğrendiğimiz ıs; Tarım Bakanlığı toprak fifonel müdürlüğü kadrolarında luııan toprak komisyonları ba j ları Ankarava çağrılmışlardır
Bilindiği üzere; bugüne ks ı kuz komisyon on ilçede çal taydı. 918 ydı İçinde bu knm ların adedi 15 e çıkarılacaktır
Toprak komisyonları bu yıl ziyade faaliyetlerini Tercan, t y* ve Edirnedo toolıvacakla
*
TKNf R A B A H
S4YFA: t
18 Ocak
i
HAB
f
t ■ l
u
Sanul *
4* Âleminde
| Kastamonu :
0. P. Merkez J | İlce kongresi i ( -----o----- '
? Kongre öğelerine akşam ı 5 gemeği verildi. Partiler J B arasında samimi has J g bıhaller yapıldı
I
Kastamonu: (Yeni Sabah) —
Demokratların yaptıkları merkez kaza kongresi çok samimî ve çok heyecanlı oldu.
Salon delege ve dinleyicilerle dolmuştu. Kastamonudnki toplan tılara çağırılan gazetecilere ilk o-larak burada yer ayrılmıştı.
Kongre başkanlığına avukat H1I mi Ünal seçildi, ilçe başkanı Ba ha Ataoğlu geçen yılm raporunu okudu. Bu sıcak toplantıda bir çok memleket dâvaları ileri sürüldü ve tartışmalar oldu. Samimî bir hava içinde biten kongre üyelerine bir akşam ziyafeti verilmiştir.
Yeni idare kurunula: Ihsan Ka vuklu, Ali Nazlı, Ekrem Balı, Ahmed Maliki, Ziya Darende, İhsan fiıvaslı, Mehmed Kalfoğlu seçildi.
Delege olarak bu yedi üye ile Halim Küçüker, Hilmi Ünal, İbra Kim İmamvekili, Baha Ataoğuz, Hasıb Yılanlı, Rıza Keskin,
Karagöz, Ahmet Yaman, Said Jahoğlu, Faik Kavgacı, Hilmi pucu seçildiler.
Kurulun, Başkanı Ataoğuzu
rik eder, yeni kurula, yeni vazife cinde başarılar dileriz
Tumkor

Enis Se-
Ka
teb
KASTAMONU ŞOFÖRLER CEMİYETİ
TOPLANTISI
(Yeni Sabah) — şebekesile çevrili §o-
Kastomunu:
Şehrimiz yol hir bölge olduğu için burada för ve otomobil pek çoktur:
İki yıl evvel Kastamonu Şoförler Cemiyeti kurulmuştu. İki senedir muhite ve kendilerine bir çok faydalar sağlayan bu cemiyet geçen Pazar gilnü yıllık toplantıla nnı yaptılar, bu toplantı çok samimi bir hava içinde geçti. Cemiyetlerinin yaşaması ve daha çok faydalı olması için bir çok tedbir almağı düşünmüşlerdir. Neticede: Ahmed Bıyıklı, Burhan Zülfüçele-bi, Salih Aydoğdu, Zühtü Karame ge, İsmail özkendir, Ahmed İlgaz idare heyetine seçildi. İdare heye ti aralarında Müsavi reyle Ahmed 11 gazla tiler.
İkisi Ahmed
di. Ahmed İlgaz iki yıldır bu cemi yeti çok iyi İdare etmiştir,
Burhan Zülfüçelebiyi seç-
arasında çekilen kurada İlgaz Başkan olarak seçil
H
İstifalar ve ben:
afta, siyasi gidişatta iki istifa kaydetti: Bunların ikisi de iki fırkanın İs-
tanbul başkanl arın m istifalarıdır. Halk Partisi İstanbul başkanı profesör Fahreddin Kerimin çekilmesi iki karpuzun bir koltuğa sığdı-nlamıyacağı hakkında verilen ic-tihad kararından ileri geliyor. Değerli profesör bu iki karpuzu bir koltuğa sığdıramazsa da her halde birini bir koltuğa, ötekini de Bbür koltuğa pek âlâ alabilirdi ve öyle zannediyorum ki hiç de fena olmazdı. Fahreddin Kerimin Demokrasi icablanndan irkihni-yen ve (sekterliği) hazmetmi-yen kafalardan olduğunu biliyoruz.
Göreceksiniz... Doktoru o mevkide arıyacağız.
İkinci istifaya gelince o da De-sıokrat Parti İstanbul başkanının İstifasıdır ve bu istifa, istifa edenin tam şahsına göredir. Yani tuzlu biberli dedikodusu ile, mii-nakaşasile, mücadelesile... Gazeteler, Kenan ömerin eski bir gene rali andıran enerjik, azimkâr çehresinin akisleri ve beyanatı ile doldu.
Fakat daha hâdisenin üzerindeki perde kalkmış değildir.
Bir tarafta cüsse ve —galat tâbiri ile— vücuhat bakımından Adalı, Aliço gibi bir başpehlivanı andıran Kenan Ömer, diğer tarafta bir (Jiu Jitsu) şampiyonunu hatırlatan Ahmed Emin Yalman... Başpehlivan, kaşlarını çatıyor,, gözlerinin akını deviriyor, dişlerini gıcırdatıyor amma ağzını açmıyor. Ona mukabil Yalman »Siz, diyor, komünistlere âlet oluyorsunuz... » Kenan Ömer Vay! diyor. Ben o kadar enayi miyim? Bön müyüm ?> — «Öyle ise niye çekildiğini söyle...» — «Söylemem...
Balıkesirde et sıkıntısı çekiliyor

Son iki konser
G. M. Çanga

Belediyenin ortaya attığı ilâve vergisi «b buhranına sebeb gösteriliyor
Balıkesir: (Yeni Sabah) — Şeh rimiz bir haftadır büyük bir ct sıkıntısı çekmektedir. Buna sebeb Belediyenin koyun etinin kilosunda 15, sığır etinin kilosunda 10 kuruş vergi istemesidir. Bu yepyeni vergi hususunda bütün kasab ları belediyeye çağıran bu verginin vatanî bir borç olduğunu ileri sürmüş ve kasapların o vergi hak kuıda dışarıda menfi propaganda yapmalarını bilhassa istedikten sonra Balıkesir belediyesinin esasen menfi propagandalarından kat iyen korkmadığını da ilâve etmiştir.
Şu bir hafta et sıkıntısı çeken şehir halkının ve onları tatmin e-
den kasapların bizzat söyledikleri ne göre kilo başında 15 kuruş ver gi ne kanunî ne de vicdanidir. Kilo başında 5 kuruş asker aileleri ne seve seve vereceklerini söyli-yeıı kasapların kilo başında 10 ku ruştı ne için vereceklerini bilmediklerini söylemeleri umumi efkâr da geniş bir hayret uyandırmak tadır,.
Harb senelerinin bile bu kadar pahalıya çıkarılmadığı et fiyatını Balıkesirin belediyesinin bu fiyata çıkarması nihayet memleketi ct ih tiyacından mahrum bırakmış ve bu yüzden de bütün kasaplar elbirliği ederek yüksek makamlara başvurmağa karar vermişlerdir.
Germencik Bucağı Kaza oldu
Bu münasebetle bir tören yapıldı elektrik fabrikasının da açılışı
Germenecik: (Yeni Sabah) —
Germencik bucağının ilçeye toş kili coşkun tezahürlerle kutlandı. Törene Aydından vali adliye ve idare amirleri ve köylü kalabalık bir halk topluluğu katıldı.
Belediye başkanı 1937 Ege Ma nevralannda Germenciği şereflendiren Cumhurbaşkanımız înö-nünün Germencikte ilçe teşkili hak kındaki vaitlerin şimdi talıak kuk ettirilme sinden ve bunun mem lekete Bağlıyacağı faydayı izah e-derek Cumhuriyet hükümetinin yerinde kararlle halkın duyduğu sevinci anlatmış. Germenciklilerin bu kadirşinaslığı asla unutmıya-caklarını söylemiştir,
VALİNİN SÖZLERİ
Vali Salim Gündoğan da Halkçı Cumhuriyet hükümetinin halkın saadet ve refahını genişlettiğini, bu suretle halka daha faydalı olmağa çalıştığını söylemiş, geçirilen inkılâpları izah Türkün dn
ima hâkim yaşadığını her devirde medeniyetler yarattığını bugünkü medeniyetin Masını Türk ilim ve san’at adamlarının kurduğunu ev velce geçirilen felâketlere de te* a ederek Büyük Atanın dediği gibi bu güçlüklerin hep bu milletin aail kanındaki cevherle yenildiğini ve en büyük eserimizin Cum huriyet olduğunu izah etti ve reji min yirmi beş yıllık başarılarını da anlatarak bu ilçemiz size kultu > olsun memlekete hayırlı olsun sizi


II?
halkı çok sevindirdi ve bütün Türk milleti şen mesud olun dedi ve kurdelâyı keserek lıü kûmet konağını açtı ve göndere bizzat bayrağı çekti.
ELEKTRİK FABRİKASI
Bundan sonra Germencik belediyesinin seksen sekiz bin lira har oıyarak yaptırdığı elektrik fabrikasının ve tesisinin de açılma töreni yapıldı. Valimiz fabrikayı aç tıktan sonra motörü çalıştıran kolu çekti ve kasabaya ilk cereya nı verdi.
İlçeye ve elektrik nuruna kavuşan Germeııcikliler neşe ve sevinçle bayram yaparak bu mes’ut günü sabahlara kadar kutlamakta devam ettiler.
Ereğli kömürleri isletmesinde tasfiye - -o
Zonguldak: (Yeni Sabah) — E-reğll Kömürleri İşletmesi 1948 yılı başından itibaren (Prafon) tahslsa tlle çalışan memurlarını tasfiyeye tabi tutumuştur. Bu meyanda İş mükellefiyetinin İlgası hesablle, İş ve İşçi müdürlüğü namı altında ça hşan müdürlüğün elemanlarmış bir çoğunu İşten çıkarmış, diğer mil dürlük ve istihsal bölgesinde çalışan yevmiyeli ve kadrolu memurlardan da bazı Tasfiyeler yapmıştır,
Daha sırası gelmedi!»
işte vaziyet bu merkezde... şimdi bu halde bir de bizim durumumuza bakalım. Vapurda, tramvayda, o-tobüste, sokakta, hattâ eş dost e-vinde rastladığım tanıdıklar yanıma sokuluyorlar; manalı bir bakışla:
— Ey! diyorlar. Anlat bakalım.
— Neyi anlatayım?
— Neyi olacak? İstifanın mahiyetini...
— Canım işte gazetede okuyorsunuz ya... Bizim de ondan fazla bir şey bildiğimiz yok.
— Haydi haydi... Kimin evini soruyorsun7... İyisi mi? Üzme beni de şunu anlat iver.
— Ayol... Ne söyliyeyim? Bilmiyorum ki... Hem benim adım matbaada «gazete okumaz» diye çıkmıştır; inanmazsanız patrona telefon edin. «O, okumaz» diye diye beni kör cahil ettiler.
Bazen böyle alayla yakayı siyi- * ramıyorum. O zaman kendime bu işlerin esasına vâkıf bir sü vererek:
— İstifa, büyük bir sebeb olmuştur; bunun
olacağı pek tabiîdir. Yalnız mühim mes’ele bundan, hasıl olacak neticenin vaziyete ne derece tesir e-deceğidifr. Asıl dikkat edilecek nokta budur. Bu babda mülâhazalarını dermeyen edenler acaba düşündüklerinde haklı mıdırlar? Burasını istikbal gösterecektir.
Hepsini toplaşan bir incir çekirdeği doldurroıyan bütün kelime yığınlarının muhatabımda iyi bir tesir yaptığı oluyor.
— Çok güzel büyürdünüz!
Diyor ve pek çok şey öğrenmig bir adam tavrile kendi kendine konuşarak gidiyor.
Meraklıların elinden sıyrılmak için en güzel cevabım, vaziyeti mümkün olduğu kadar esrara bil-
adam sü-
gürültüye da böyle
T. F. Derneğinin beşinci senfo-1 nik konseri 12 Ocak 948 Pnzarb u akşamı verildi. Program bir hayli yiiklii ve güzeldi. İlk eser, II. Bci I lioz’un (1803 — 1809 «Lc Coı saire» uvertürü Türkiyedc ilk tlv-l fa çalındı. Orkestra eserin mııznf ferane havası nı fevkalâde yarat tn
Konserde solist olarak, kıymetli Fransız Viyolonisti M. Gabriel Bouillon’u dinledik, öyle zannedi yorum ki, bu ismi tekrar duyan müzik meraklısı bir insan derhal derin bir hassasiyet, yaratıcı bir san’at kuvveti ve yüksek, kendine has yaytekniği ile dinleyicile ri büyüleyen bu san atkârı ısrar I la hatırlayacaktır... Her şeyden] evvel bir şiir adamı ve keman üst» dı olan M. Bouiiloıı ilk Önce Mozart’ın (Sol Majcur) Conçerto-sunda, o ince dantel gibi bezenmiş eseri bütün zerafetile belirtti. Diğer taraftan, bir tek prova ile so liste arkadaşlık eden orkestra, Bay C. R. Reyin yüksek ve anlayışlı idaresıle aksamamaya gayret etti.
Üçüncü parça, E. Lalo’nun (1823 — 1892) keman ve orkestra için yazdığı «Symphonie Espag-nolc» idi.
Beş kısımdan müteşekkil olan eserde üstad, hepsinin sihirli, dü şündürücü ve tatlı havasını haru kulâde yarattı... Andante’de 6olo keman dramatik cümleler zincirinin sembolü oldu... Nihayet Rondo (Allegro) da neşe ve saadet' emarelerile eser sona erdi.
Bu güç eseri, kıymetli yayı ile ifadelendiren M. Bouillon, dinleyı ellerin arkası kesilmeyen alkışlan na mukabil selâm veriyor, salonda takdir sözleri duyuluyor. (bis!... bis..» sesleri sık sık işitiliyordu. Bu sefer san'atkâr Baeh'in Cha-conne’Iu sanatını çalacağını ilân etti.. Eserin bitiminde alkışlar dinmek bilmiyordu... Hiç kimse bu akşam ki müzik âleminin sihirin-den uzaklaşmak istemiyor, bir ke re daha kıymetli virtüözü sahneye çıkarmaya çalışıyorlardı... Kesilmeden devam eden alkışlar arasın da üstad tekrar sahneye döndü ve Pngnntnl’nln 11c ItOTirprülf
bitirdi.
M. Bouillon —muhakkak ki,— muhtelif bestekârları bütün huau-siyetlerile ifade etmek kudretine haiz bir viyolonisttir.

13 Ocak Salı akşamı da (Senfo nik Şehir Orkestrası» lyh konseri vardı. Biletler bir ilâ iki lira olmakla beraber, salon bir akşam ev velki konserin mahşerî halini ara tacak kadar tenha idi. halbuki, «halka ucuz konser verilmesi v. s.j gibi şeyler konuşanların kulakla-



1 1 ’ i *’
W1 L. —
I.


1


emolilo Macaristan üzerine yUrilınilg, gerekli muzafferlyetitri elde etmeye muvaffak olmuştur.
Kanunî'nin Avıupada ve Akdeniz-de muvaffakiyetten muvaffakiyete koştuğu sıralarda yeTinde rahat du-
(-------------YAZAN: —
İ Ahmed Vefik Tu ra
7ı i inse yok derdim eylcyim izlıoo Evleyim andan Ut iması dcvâ
Lû bvcfj taş içindedir vatanım
Oiıl gibi hân kılmujcm me'vd
Ancak Bağdadın Oemanlı saltan ı* tına İntikalinden
AFEVÎ hükümdarı Şah İsmail, Şiî mezhebini tâmim vo A-nadoluya da teşmil kabiliyetini göslermlye başlaması üzerine Ya-
vuz Sultan Selim, İran üzerine sefer kararım vermiş ve fakat daha evvel Türkiyrdc bu yan lış yola sülük cehaletini gösterenin ri tedib vo ifna etmeyi düşünerek
maksadına bu crbheden başlamıştı.
Dilediği temizliği başaran Padişah, ondan sonra kemali azimle sefere ib-tıdnr etmiş vo nihayet Çaldıran ova-mnda Şah lsmallo lâyık olduğu dertj düs ctmlş ve Kanur.i Sultan SlUeyıua vererek «birçok yerleri ve * bllha^sş. İran paytaktı Tebriz! fathetmişti* r
Lâkin sekiz «ene küsur aydan ibaret olan devri saltanatı «Şîripcnçe^ ile sona ermesi üzerine bu makamı, bütün Oamanlı hükümdarları içinde kırk sekiz sene gibi uzun bir saltanat süıen, kudret ve satvetile Avrnpayı titreten Kanuni Sultan Süleyman işgal etmişti.
026 yılında ecdadının tahtına oturan gene padişah, ilk iş olarak mem leket dahilinde yapılması icab eden ıslahatı başardıktan sonra babasının nokran kalan fütuhatını tamamlamak
n çınlasın. Bu akşamki hem ucuz, hem de bir hayli verimli olmuştur... Maalesef ucuz konser verilmiyor* diyenler sadece uzaktan haber almakla iktifa ediyorlar...
Programda ilk parça, olan Rameau'nun Ballc-t — Süite» ini bu orkestradan, konser sezonu başlayalı ikidir dinliyoruz.
İkinci eser L. von Beethoven'in No. 3 Piano Conçertosu (Donin.) ve Solist Ferti Ştadzcrdi. Beet hoven Conçertolarmdaki, orkestra kısımlarında çok kuvvetli oldu ğundan, bu akşamki gerek solo pi yanoyu ve gerekse orkestrayı iyi oe takib edebildik...
ikinci kısım «Largo» da daha tatlı bir sonorite olmalıydı. Üçüncü kısım Rondo (Allegro) da piya no ve orkestra irice anlaştılar.
WtTrrîr-r^r“?rTTe^erthcjven’în 4 üncü Senfonisi idi. Dört kısımdan müteşekkil olan parça ayrı ayrı ele alınabileoek yaradılıştadır. Zaman zaman Mozart tesiri olan motifler görülüraede, —ki ilk eserleri tesir altında kaldığını bel li eder— diğer taraflarda
hoven’e has kuvvet, İhtişam ve rar yükselir, şahsiyeti belirir kökleşir...
Muvaffakiyetlerinden dolayı list Bay Statzer’i, Şef Bay Cemal
Reşidi ve orkesrayı tebrik ederiz.
G. M. Ç.
Beet-gu ve
So
ramıyan, tahrikat ve jfaadattan hâli kalmtyan va esasen Çaldıran harbin» acuLıerl de sulh yapılamamış olan İran hUkûmctile harb zarureti tahad

İstifalar ve ben - Beyin makinesi - Canavar-Miinekkide dayak atan artist-Alaturka musikj
ründürmektir. Bunda pek rahat ettim. Çünkü lâkırdı yok. Sükût hakikaten altın... Meselâ biri:
— Aman! diyor. Vaziyet ne o-lacak? Biraz anlat. Meraktan pat Uyacağız.
Ben, kaşlarımı çatıyorum, gözlerimi yumuyorum, hafif bir tebessüm ediyorum.
O zaman bir diğeri:
— Sorma! diyor. Söylemez... Mazurdur.
O zaman bir ikinci tebessüm da-hd • •«
— Doğru... Fakat kıyısından, kenarından biraz çıtlatsa...
Göz süzme... Ağız büzme... O-muz kaldırma...,
— Vaziyet zannettiğimizden mühim olacak!
Kaş çatma... îç çekme... inler gibi nefes alma...
Bunuıı üzerine:
— Haklının birader haklısın! diyorlar ve yakamı bırakıyorlar!
şebebini söylemiyor da sadece bu halleri tesbit ediyot. Bunun için ne defeceye kadar Âlete ihtiyaç olduğunu anlamadım. Meselâ hırçın ideniz masanın üstündeki antika vazoyu kaldırıp yere vurur
--- YAZAN --A
\ulunay\
I
Deyin ııi(ikinc8İ:
Bakırköy hastahanesine Av-ıupadan bir beyin makinesi getirilmiş, beyninden zoru olan lara tatbik edlllyoniıuş. 'Gazellerden birinin buna dair verdiği malûmata bakılırsa »Kleselâ hırçın iseniz, hırçınlığınızın; hiddetli iseniz hiddetinizin, şedidsenlz şiddetinizin sebeblerini bu âletle tes-bit etmek mümkün» imiş. Yani Alet hiddetin, giddetîh
sunuz; hırçınlık «zahir > olur. Hiddetli ve şiddetli bir adamsanız süpürgeye basar, sapını çeker öfkelendiğinize atarsınız sopayı... Her halde Âlet hiddeti şiddeti bunun kadar mükemmel surette yazmaz.
Beyin makinesi daha ilk adımını atmış... Zaman gelecek tekâmül edecek ve o vakit herkesin dü güncesini öğrenmek mümkün olacakmış. Tabiî bu âletlerin saat gibi ufaltılmış şekilleri de yapılacaktır.
Fakat dünyanın bu devrini yaşamak her halde hoşa gider bir şey olmıyacak!
İnsan yalnız hakikatle yaşıyabi-Ijy mİ? YaJan, hayatın yavanlığını gideren bir salçadır.
Meselâ bir Kenan öm?r ‘sti-fası» olunca beyin makinesinin düğmesine bastınız mı? İstifanın sebebini ayna gibi göreceksiniz.
Bir kız seviyorsunuz... Her buluşmada birbirinize dil döküyorsu-
nuz; makinenin düğmesini çevirin...- Maşûkanızın düşüncesinin Su olduğunu görüyorsunuz:
(A maymun suratlı!... Papeller olmasa senin yüzüne mi bakarım acaba
Asıl İşin fecî tarafı sulh konferanslarında olacak. Beyin makinesi sayesinde harb meydanına çıkmı-ya vakit kalmıyacak, murahhaslar hemen orada yeşil çuhalı masa nın başında birbirlerine girişecekler. Şair tevekkeli dememiş:
İnan Halûk ezeli bir şifâdır aldanmak!
(
t

Canavar:

1
A
J
ve bilvasıta kendisini Padişaha dt yurabiildlktcn şort radır kİ. vakıftan kendisine cüz'î bir para tahsis edl-
jun bizzat başına geçtiği bu kanlı mu Larebcdc birçok yerler zabtcdlldiğl gibi Bağdad şehri de fethedilerek zamimei m e m alile kılınmıştır.
İşte büyük Türk şairi Fuzulinin nam; bölendi bu muzafferiyetten son radtr ki memleketimizde tanınmış ve derin bir takdir ve sevgi İle karşılanmıştır.
Lâkin esefle söylemek lâzım gelir ki bu kıymetli şairin doğduğu yer muhtelifünl’ih olduğu gibi doğum zamanı da tarihin karanlıklan İçinde kalmıştır.
Müvellidinin • Hiile» olduğunu ya-
zanlar olduğu gibi Kerbelâ> da doğ duğunu söyliyenler de vardır. Muhakkak olan birşey varsa o da Bağdad vilâyetinin kazalarından birinde dünyaya geldiği ve babasının Hille müftüsü olduğu rivayetine göre Hil-lede doğmuş olması ihtimali kavisidir.
Şair, Türkçe divaninin mukaddime sinde: «Menşe ve müvellidim Irak-ı . Arab olup tanıamii ömrümde gayri memleketlere seyahat...» etmediğinden bahsettiği gibi Fars divanının mu kadd i meşinde de yine: .Doğduğum ve mukîm olduğum yer Irak-ı Arabdır.» diyor.
Asıl ismi Mehmed, babasının adı Süleyman olan. Fuzulî, yaşadığı o nuncu asır içinde iki devir idrâk etmiştir. Bunun birisi Safevt idaresi, digrei de OsmanJı saltanatıdır. Fakat bu değerli şairi iki idare de ra hat vn refaha > q -»,>• ru
İrtnT, YFTfl^tJrhffT1 LSşIîînî' kasidesinde ıztırablannı şu feryadkâr mısralarla terennüm ediyor: Ben kinıim. bir fakir-i bi oer-iipa Kemicrin bende rc kemine gedd Sâyer^i kârgâh sabr-ü sükûn Sâlıki gahrah fukr-ü fena Nc mizacımda Irtikûb-i gurur No hayalimde ihtinıal-i riyâ Gene uzlette fakr-û vifaka ili? Olmuşum öyle mahv kim meselâ Mctkczl hâki etse zirü^eber Bulamaz gerdimi Nesimi saba dedikten sonra daha aşağıda da şun lan ilâve ediyor:

lebdin iştir.
Halbuki zavallı şair, neticesi takdir edilerek veya edümıyerek beratına Uâve edilen «Zcvaidi Evkaf» kay (h dotayıslie bu lûtfu mahsurdan da f at İfade edememiş vo bunun üzerine Nişancı Mehmed Paşaya (1) meşhur iaıihi mektubunu yazmıştır.
B.r edebiyat nilmunesi olan bu ş! kâ yet namen in bir yerinde Fuzuli şöy le diyor:
Selâm ¥01x1011. «rüşvet dejjldîr» diye almadılar. Hüküm gösterdim: «faydasızdır» diye mültefit olmadılar. Dedim, (Yâ eyyühelashabJ Hu, ne fiil1 hatâ ve çini ebrûriur?» dediler, 4Muttasıl âdetimiz budur» dedim, 4Benim riayetimi vacib görmüş îer ve banabiran tekaüd vermişle»* ki ondan hem işe behremend olam ve Padişaha feragatle dua kilom» ded ler, «Ey miskin, «enin mezalimin, girmişler ve sermayei tereddüd ver inişler ki müdam'faydasız cidal ede sin ve nâmübar^k yüzler görüp nâ mülâyim »özler işidesin». Dedim, «B* yatımın mazmunu ne için suret bul maz?» dediler, «Zevaiddir. husul mümkün olmaz.> Dedim, iBöyle Evkaf zevaidaiz olur mu?> Dediler
Zaruriyatı âsitaneden kalırsa bizden kalır mı?». Dedim. «Vakıf malın ziyade tasarruf etmek vebaldir». Dediler, «Akçemiz ile satın almışız, bi ze bclâidir>. Dedim, «Hesab alsal»’ ■bu sülük ün üzün fesadı bulunun de diler, - Bu he sah kıyamette alınır .
Dedikten sonra biraz aşağıda ratıı lar geliyor:
(Nâçar terki mücadele kıldım. Me-ve mahrum köşei uzletime çekildim. Ben beratımdan ihanet çektiğim için andan münfell Beratım benden faydasız azab gördüğü için benden hacei. Ol şahidi mecruh gibi takrirden pişman. Ben m ti d do i kâzib gibi teşni’den perişan. Ol Ayeti mensuh gibi memnuıılamel. Ben ümmeti mem süh gibi maktüul, amel.
Ben una fitne, ol bana âfet îdütcneffir ben ondan, ol benden Be^ı ana yusse, ol bana mihnet Mütefekkir ben andan, ol benden.
Bu satırlar, Kanunî Sultan Süleyman gibi istikamet ve şiddetile te arüf eden bir padişahın devri saltanatında bile irtikâbın nc dereceve ka
•r
(Devamı 6 nctda)
Balıkçılar dört, beş ton ağırlığında bir canavar yakalamışlar - Camgöz > denilen bu müd-hiş hayvan bir cins köpek balığıdır. Merak ettim, gittim gördüm... Onun tesiri zail olmadan ikinci bir canavar daha yakalanmış, fakat bunun yanında öteki tavalık gümüş balığı gibi kalıyor. Rivayete göre İkincinin ağırlığı Qt,uz ton i-miş; hattâ garip bir tesadüf e,seri
V t ’ * ’ f « ili’1 oiavak tutan balıkçının da adı canavarmış. Bu suretle insan canavar. balık canavarı zıpkınlamağa ve Göksu deresine çekerek karaya almağa muvaffak olmuş.
Az kalsın unutuyordum: Kainden izden Boğaza girmeğe muvaffak olan fakat tam zamanında zıpkını yiyen canavarın midesinden bir çizme çıkmış Karadenizde
kimi yediğini bilmiyorum... Fakat çizmeyi hazmedemediğine bakılırsa canavarın Ruman ya sularından geldiğini zannediyorum!

Dilemedin, kaldır vur! dostlar! Duydum madım demeyiniz... et buhranına çare bulundu.
Ne oldu? Erzurumdan et nakliyatı sağlama nıı bağlandı?
Bilemedin kaldır vur!
Buzlu vagonlar yapılarak kesilmiş koyunlar mı geldi?
Bilemedin... Kaldır, vur!
Kasablar İnsafa, celebler merhamete mi geldi?
Bilemedin... Kaldır, vur!
Öyle ise ne oldu? Bu derde nasıl çare bulundu? Anlatalım:
Alâkadarlar düşünmüşler, taşın mışlar... Bunun için - sakın gülme yin ama - Trakya ve civarında kıvırcık koyun yetiştirmek suretile et buhranının önüne geçmeğe karar vermişler. Bir sene kuzulan kesmiyecelder bu suretle koyanların adedi artacak, içlerinden dişileri koça gelecek... Gebe kalacaklar ve onlardan doğacak erkek kuzular büyüyüp toklu olacaklar... lstanbula nakledilecek, kesilecek piyasaya arzedilccck, biz de ucuz ucuz âlâ kıvırcık yiyeceğiz.
Nasreddin Hocanın alacaklısına verdiği cevab:
'Adana yoluna diken ekecek, pamuk develeri geçerken dikene pamuklar , tvkılac^lr, onlar toplanıp iplik yapılacak, dokytçcak satılacak, Hoca da borcunu ödiye-çek.> ■ '
Galiba alâk iddi lar İşin alarmdadırlar. Hakları da var ya...

Münekkide dayak atan artist:
Yalnız bizde olmaz ya... Baş ka yerde do olur. Nitekim Pariste bir aktör sahnede oynar-
t
duy-Artık
ken salda kendisini şiddetle ten-kid eden bir münekkidi görünce hemen atlamış ve münekkidi döv-miye başlamış; münekkidin arkadaşları yetişmişler biçareyi kurtaı mışlar.
Ben bu artisti tanırım: «Sara-bernar» tiyatrosunda Rozenberg tarafından sahneye konulan «Li-von Postasıadlı melodramda oynamıştı; Belçikalıdır; hattâ bir kere de izinsiz silâh taşıdığından dolayı hudud harici edilmişti; Li raz delişmen bir adamdır.
Münekkıdler ayaklarını denk al sınlar... Görülüyor ki. aktörlerin şakalan yok! Kaleme kalemle değil. süpürge sapı ile mukabele c-diyorlar.
Fakat bizde bu çeşit savaşlar olmamış vakıalar değildir. Celâl Su hir, Milfit Ratib, Şahabeddin Sü leyman bu yolda hayli tartaklanmışlardır. Hattâ hassas şairimb Halid Fahrinin de boğazını sıkmıı lardı. Ne ise... Allah tekerrürün den cümleyi komşun!
Alaturka musiki: azetelerin birinde gördüm: Halkevlerinde alaturka mu siki kuraları açılacakmış.
Ne oldu? Bir vakitler meyhane musikisi, Karagöz havası, diye tah kir edilen millî musiki birdenbln (cici) mi oldu?
Halbuki Halkevleri musiki ola rıık (Zenci hora) laruıı tercih ediyorlardı.
Babası tutmuş, ağzı köpürmüş bir zencinin kollarını bükerek kaynaklarım çalkahyarak, gösterini kaydnaıak ha.iBas, raklk. ptn sıııı'at, Dede Efendinin oya glb. bir bestesine, mine gibi bir nakşına bir tekme atışını bir düşününüz.
Bu, oldu...
şimdi merak ediyorum. Bu (tan tam) havaları He malıûr beatoy. nasıl uzlaştıracaklar ??J
IS n o A K 1948
TENİ sabah
8ATF/C T

t
*
e

(Baştaraf^ t Celâl Bayar geliyor
Celâl Bayar saat 10 u 10 alkışlir arasında salona girdi, önde bir yere oturdu; s»A tarafında $aki teftıjbz reislerinde» idare Myotlndsn Cevad Oüoün, solundr I», reislik için on kumtO nMarçJ terden Prof. Abclürrahman Münıb Barkan yer almıştı*
D. P.'milletvekillerinden Faruk Nafiz Çamlıbel, Salamon AJattO. Refik Koraitan, Ihsan rifle tnerkez idare heyetinden Ağaoğlu, D. P. Sark vilâyetleri mbfrttişi Salih Keçeci de sahne-o»n sağ tarafında kendilerine tahsis edilen locada idiler.
Kongre açehyer
Kongreyi» D. P. İstanbul başkan vekili Muhtar Akman açtı. Gürültülü ve münakaşalı geçen bir seçenden sonra, kongre başkanlığını Üsküdar ilçe bask; Başarır, vekilliğe Bü ctıent seçildiler.
Atatürkü anış
Atatürkün aziz hâtırasına hür-cııeten bir dakikalık bir ihtiram vıkfesinden sonra; yıllık raponın okuaMMramar geçileceği bir sırada bazı üyeler; Üsküdar, Bakırköy ve Kartal kongreleri esnasında gayrimeşru seçimler olduğunu ileri sürerek, bu itibarla, salonda gayrimeşru* seçilmiş delegeler ola^ bileceğini iddia ettiler.
Bilâhare, bu üç ilçeye ait itiraz br okundu ve bunların tetkiki i-cin bir komisyon kurulmasına ka-rar verildi. Mezkûr üç ilçe hariç, bütün ilçelerden seçilen delegelerden miirekkeb komisyon» kongreden ayrılarak tetkiklere başladı.
Raporun müzakereci
Yıllık il idare kurulu raporu, il başkan vekili Muhtar Akman tarafından okundu. İş, raporun müzakeresine intikal edince, bazı üye ler. biraz önce teşekkül eden komisyona seçilen delegeler salonda hazır bulunmadıkça, bunu mıyacakiarıiH ilerk sürdüler.
Bu esnada, komisyon ilk runu, kongre başkanlığına etmiş bulunuyordu. Raporda, üç ilçe hakkındaki incelemelerin saat 15 e kadar sürebileceği; binaenaleyh kongrenin bir saate kadar tatili gerektiği bildiriliyordu. Oya konuldu; kongre saat 15 e kadar tatil edttV*
Elektrikli hava
Bu esnada delege ve davetli ü-yeleria kendi aralarında heyecan-It tartuşmalarda bulundukları görülüyordu. Kongre, elektrikli havayı el an muhafaza ediyordu.
Bayar neşeli
Kristali terkeden Celâl Bayar, beraberinde Ihsan Şerif, Refik Kora itan. Samed Ağaoglu olduğu hal le. Park Otele gitti ve öğle yemeğini orada yedi. Bayarın oldukça neşeli olduğu seziliyordu. Bu arada D? P. mülhakatından, kendi kongrelerine davet edici telgraflar geliyordu.
İKİNCİ CELSE
îkinci celse tam sat 15 dc baş-adı. Celâl Bayar, yme alkışlar a-rasındj salondaki yerini aldı. Yeni bir yoklamayı müteakib; kongre balkan vekili Bülent Daniş-ment, Celâl Bayarın, efkârı umu-miyeyi aydınlatıcı mahiyette bir konuşma yapacağını söyledi. Mik-rofor ı ^elen Celâl Bayarın irticalen söylemiş bulunduğu nutkun raptedebildiğimiz kadarını aşağıya naklediyoruz:
C0LAL BAYARIN MÜHÎM NUTKU
e— Aziz demokrat arkadaşlar, sevgili demokratlar:
Aranızda misafir olarak bylunu -yorum. Bu srfatla müzakerelerinizi drnk-hm. Nihayet genel kurul namı na okunan raporu, dikkatle takib •• h raoor itibarilr bir
kaq hava taşımaktadır.
Bunlardan ben, D. P. nül politikası ile ilgilendim.
Rapor la şöyle bir fıkra mevcuda dur:
Btemlekette demokrasi temellerin. n ıtılmasına imk&n verilmediği
’ .1 VlorlifHrki arkndsçhtr.ıtıı-zsm '.edilmesi kararım vermiş ve bunun tatbiki zamanının tayinini de **i s* iefare kuruhınn, I
m işti. Btzler gibi hadiselerin içine gjrruek fırsatına m&lik olmıyamar nazarında bu tedbire müracaatın zammı çoktan gelmiş farzolunabl-lir Fakat böyle yapılmamanm se -
rt
anı Hüsnü ülent Daniş-
yapa-
rapo-tevdi
Leblerini biıdor bilecek' mevkide de-. gUlz. Gelecek umumi kongrede he -sab vermek mevkiinde bulunanlar, ioab ederse şübheSte bunun da sebebini izah edecek ve bu izahlara kanaat etnıiyenlor orada kendi mü-tale%Janm İleri süreceklerdir.» ÖAYAR AÇIKLAMALARA BAŞLIYOR
Büyük kongrenizin İtelere verdiği vazifeyi vaktinde ifa edemediğinvz takdirde büyük kongreye hesab ver mek* mecburiyetindeyiz. Üzerinde durulması gereken nokta ve en esa* lı mesela; bu zamanın gelip £el’ m ediğidir.
Seçimlerin, tstanbıılda olduğu g> bi; yurdun bütttn itlerinde D. P aleyhine yapıldığı iddia ediliyor. Bu iddia edilmoe bir hakikattir.
gel-

îrtanbulda cereyan edemden hâdiseler. başka yerlerde bir facia halinde kendini gösterdi.
Baskıya karşı suitefehhüme uğradı, sonra, konuştuğumuz, yaptığımız her yerde, kâyetler df-ıledik. Bu nebhttsh’re geçtik ve Tonunuz beyannamesi
12 TEMMUZ BEYANNAMESİ
12 Temmuz beyannamesi üzerinde durmak istemiyorum.
12 Temmuz Beyannamesi, istikbalde yapılacak işlerin bir nevi se nedinden birarettir. Zaman gelince bu senedin bedelinin tediyesini iste yeceğiz. Fakat o zaman grtmlş midir?
12 Temmuz Beyannamesile. Hür riyet Misakı arasında bir ilgi varımdır Bunu katiyetle ifade etmek mümkün değildir, ancak bu suale şu cevabı vermek yerinde olabilir; bu iki beyenname, yek diğerini ta mamlıyan ve destekleyen esasları ihtiva etmektedir,
12 Temmuz Beyamıamesile, bütün vatandaşlara ve siyasi partilere mensup arkadaşlara eşit muamele yapılmasını ve aynı haklara sahip olmasını istedik ve şu. veya bu ka naâte sahip olduklarından dolayı suçlandınlınanralarının temirrini is tedik- itiraf etmek lâzımdır ki maksadımıza tam manâslle erişmiş değiliz. Arkadaşlar bizce büyük kongremizin emanet ettiği Hürri yet Misakı» henüz lahakkuk ettirile memiştir,
HÜRRİYET MİSAKI YOLUNDA Hürriyet Misakıunı tahakkuku yolunda D. P. tarafından alılnuş a-din.' vardır. iskân kanunu Mec listen çıkarılmıştır, Istanbulda yıl I laıdan beri matbuatın baynuna sa rılmış bulunan Sıkı Yönetim > kaldırılmıştır- Memurin muhake mat kanunu, polu ve selâhlyet ka nunu ve seçim kanunu batkındaki tadil teklifimizi Meclise çoktan ver miş bulunmaktayız.
Fakat bunların bir tarafın bir ar zusule etde edilebilmesine imkân yoktur Zira biz. Mecliste ekalliyetteyiz, . •
Bütün milletimizin itimadına lâ yık olduğumuz ve Mecliste ekseriye ti kazandığımız takdirde bütün bun lar. bir gün meselesi olacaktır. (Al kışları
Fakat İşlerimizi buğünkü şartları na göre muhakeme ediyor ve Mec liste müşterek çalışmayı bir zaruret olarak kabul etmek lüzumuna nıyoruz.
Seçim mücadelesi sırasında lûm kanunların değiştirileceği dedilmiştir.
Karşımızdaki parti, anayasamıza aykırı kanunların değiştirileceğini ve Demokratik esaslara istinaden hazırlanacağını vâd etmişti. Bu va idleri yapan kabine, iktidar mevki İne geldikten sonra bu kanunları tadil şöyle dursun matbuat kanunundan başlayarak bunların bir kumanı bilâkis şiddetlendirmişti-
Bizim vaziyetimiz, anarşik bir dtf rum diye, vasıflandırılmıştı. Yen! hükümetin programı, bizi aslâ memnun etmemiştir. “
Bu arada şunu hatırlatmak lâzım gelir ki. D. P, nin huzur, sükûn ve istikrarı takdirle karşılayan ha roketlerini, karşı taraf Demokratik esaslara dayanmayan e Anarşik» kelimeslle vasıflandırılmıştı-
• ELİMİZE YBNI BİR 9EN0.T DAHA VERİLMİŞTİR, şimdiki halde elimize yeni bir sened daha verilmiş bulunmaktadır. O. H, p. grupunda, orman kanu nu da dahil olduğu halde diğerleri
müdsfiıalarımız.
Seçimlerden hasbıhaller baskıdan şi-hususta nihayet çıkart İdi.
te -
12
• •

ina
ma-
va

nin de değiştirilmesine karar verile rek ilân edilmiş bulunuyor.
Bu kararı Israrla takLp edeceğiz ve biran evvel kanunların değLşttrll meşini isteyeceğiz, Bu ana kadar çalıjmaiarımız ıuüsmür olamıyordu. Çüııkü ekseriyet onlarda idi. Bu kanunların müştereken tadiline çalışmak zorundayız,
Karşmi2dakiler, saf bir emetle bu İşi ele almışlarsa, kanunlar ya kında tadil edilecektir, ümidinde yiz.
Eğer bu vaidlerine sadık kalmaz larsa, o zaman biz de büyük kongre ınizin kararlarını tatbik etmekte te reddtit etmeyeceğiz. (Şiddetli alkış lar)
Maksadımızı efkârı umınnlyeye bildirmiş bulunuyoruz, karşımızda kiler bunu tehdit mahiyetinde ka bul ediyorlar.
Yanılıyorlar, arkadaşlar. Biz sadece samimi arzularımızın tahakku kunu istiyoruz, boaların gecikmesi memleketin zararına olacaktır, ka naa tindeyiz.
Çünkü gecikmesi, gerek umumi efkâr karşısında gerek kendi aramızda Hürriyet Misakınuı tatbikini konuştuğumun zaman bunun bir tehdit vasıtası olmadığını hatırlat mak lâzımdır.
BÜYÜK KONGREYE KAŞI MESULİYET
Nihayet Partiler de, kendilerine vazifeler veren Büyük Kongreye karş mesuldürler. Büyük Kongremizin toplaumasma bir yıl kalmış bulunuyor. Halbuki teşrii faaliyet lerde küçük bir tatil bize üç ay kay ' bettlrmektedlr. Bunun içindir ki Hürriyet Misakmuı kısa bir zamanda tahakkunun sağlanmasını isti yoruz.
Arkadaşlar:
Eğtr kati bir zaruret olursa D. P, milletvekilleri, genel idare kurulunun emrini yerine getireceklerdir
Katiyetle söyleyebilirim, ki D. P,-asil ruhunu kendilerine maletnıU olan milletveldllerimiz, bunda aslâ tereddüt etmeyeceklerdir.
Aziz delegeler:
Bugün içinde bulunduğumuz ikti sadi, mali, sosyal vaziyetler hak kmda uzun uzun konuşmak mümkündür. |
D, P. bunları eline almıştır, Büd ce müzakerelerinde takdirimize lâ yik bir İmtihan geçirik.
Bunun neticesinde Mecliste, çok iyi ve metodik çalışıyorsunuz, dedi ler.
Sistemli çalışmıyoruz, zira buna lüzum görmüyoruz. D. P, milletve killeri milleti ve menfaat meselele rinden hiç konuşmadan derhal bir leşiyorlar. Fikirler ve kanaatler bu derece taazzuv etmiş bulunuyor. Esasen bu sosyal ve parti icabıdır ve bu millet namına bir nimettir.
Hürriyet Misakmuı tahakkuku bizim esas konumuzdur ve bu konuda etraflıca konuşabiliriz.
Karşımızdakiler, yapacağız; diyorlar; biz intizar ediyoruz. Umid ediyorum ki. Büyük Kongremizin karşısına vazifesini yapmış olan bir memleket çocuğunun zevkini duyarak çıkacağız.
D P. safında ve bir D, P, ferdi o-larak ne düşünüyorum?
SİYASÎ HAYATIM ÇOCUKLUĞUMDA BAŞLAR..
Şahsımdan bahseder gibi, bir ka naat uyanmasın Benim siyasi haya tim, çocukluk çağında başlar. Milli Mücadelenin silâhlı devresine katıl dun. Ankarada Büyük Millet Medl sinde bulundum ve vatanın kurtu luşu dâvasında vazife ve mesuliyet aldjm. Bugün, ruh ve metnine göre değiştirilmesini İstediğiniz anayasanın kabulünde rey verdim
Bu memleketin en büyük ve azla evlâdı Atatürkün, nefesini Allaha teslim edişine kadar onunla dizdize çalıştım,
25 sânelik hummalı İşlerde hakkım oldu; lnktlâp tarihimizin kayi dettiği bütün eserlerin temelinde be nim de naçiz bir taşım bulunduğu nu söylersem, bunu gururuma ham letmeylnlz.
Bu kadar ateşli inkılâp ve faali-yet devrinde gözünü budaktan sa-kmnuyarak sadece hizmet emelde çalışan insanların hayatında elbet teki hatalı noktalar olur. Sevapb lıarekotler olduğu gifcl
Eğer hizmetlerim, varsa arkadaş lar, bu aziz milletime karşı olan bir şükran borcudur ve tamamen ona aittir,
«BEŞERÎ HATALARIM MEVCUTSA..»
Zaruri ve beşeri hatalarım mevcut sa elbettekl mevcuttu, dün olduğu gibi, bugün de yarın da bunların mş sullyetl yalnız ve yalnız Celâl Baya nn omuzlarında kalacaktır,
Memleket çok sıkıntılı bir devre geçiriyordu. Devletin boğuştuğu bir ■ zamanda bu aziz vatanın halı ne o paleti? Harbe mİ girecektik: yok caktıSadd°r °lan SU,ha m‘
• A




••
>
söy yap
ulvî

Ben aranıza düşündüklerimi lernek için geldim ve vazifemi tim.
Asil vicdanınızın en iyi ve
noktayı bulup ortaya atacağınızdan oranı bulunmaktayım.
11 idare kurulu raporunda seçimlerden de bahis vardı. Ben D. P. genel başkan sıfatile sayın İstanbul halkına teşekkür etmek isterini. İstanbul, bütün muhitlle D. P. yi bağrına basmış ve bunun fiiliyatını seçim devresinde oylarile göstermiştir.
Matbuata şükran borcu
Yalnız burada unutulmaması lâ zım gelen bir şey vardır. Demokra sı prensiplerini rehber edinmiş o-lan müstakil İstanbul matbuatıdır. İstanbul matbuatının memleket ça pındaki hizmetini şükranla anmak borcu muzdur.
Bu arada İstanbul D. P. teşkilâtımız. diğer vilâyetlere örnek bir başarı göstermiştir. Diğerleri de çalıştı. Fakat muvaffakiyet kuşunu tutamadılar. Bunu takdirinize bırakıyonım» ’
Memleket bizden ancak ve ancak istikrar, tesanüd ve bunların zımmmda hürriyet ve refah bekliyor. D. P. bütün millete borcunu eda edebilmesi için, elinden geldiği kadar çalışacaktır.
Aranızdan, sözlerime bu kadarla son vererek ayrılıyorum ve is-tirahate çekiliyorum. (Şiddetli alkışlar. varol sesleri.) Celâl Sayar s'âiTrtîdHit-âyn'.dı^jır'


%
4
(Murder he Saya)
FRED MC. MURRAY — HELEN VVALKER’ln şâh^rf,
r
Biti earardan yaratılan, büyük heyecanlarla sttalenen zevki, neşesi esrarlle bir hayat olan film
(Baytara fi 1 incite) susundaki ümidterimi takviye ey* leımşti.
Bir müddet geçti. Bir çok vilâ-yettrr dolaman; Selefinizin zama -nmdaki durumdan farklı bulduğumu itiraf ederim. Ancak yer yer yoHuz hareketler ve bir kısmı i-dare adamlarının keyfî hareketleri bent «ün geçtikçe ümid kırıklığına düşürdüğünü ve üzdüğünü müsaadenizle bildireyim. Tesbit et miş olduğum şikâyetler cildler doldurur. Size bir kaç nümü ne ve-nnânı:
1 — Afyonda vatandaşın erazi-si istimlâk edilmeden, bedfeli veril medrn hava alanına katılmış, zi-raatten menedildiği halde askerler | tarafından bostan ekilmesine müsaade olunmuştur. En bü.vük mül-kiye âmiri olan valinizin ashabı mesalihle yüzleşme imkânı yoktur. Zira makamında seyrek oturur, vali muavininize verilen müteaddit istidalar da yakın zamana kadar (yani benim müdahaleme-kadar) hasır altı yapılmıştır. Anayasaya muhalif olan bu hareketin mes’ulü kimdir?...
t ki seneden beri hâlâ erazisi ia-de olunmıyaıı veya bedeli verilmi-yen vatandaş hakkını kimden alacaktır?
2 — Afyona bağlı Çobanlar hu-ca.hnd ı m’ihtar seçimini rat adayı Galib muazza yetle kazanmıst’r>^"
Mecliste söylediğim gibi yüz-îFÇe köyde kazanmış Demokrat muhtarten valilikçe kabul edilme di. Ben bunların listesini vermekten sakınacağım. Zira bunlar tarihe mal olmuştur.
Çobanlar muhtar seçimini büyük bir farkla kazanan Demokrat adayının vazifeye niçm başlamadığının. bir çok şikâyetlerin bakanlığınızca hasır altı edilerek cevab verilmediğinin bildirilmesini istemek zaruretini duydum.
Bakanlığınızda a yİ ardan beri mü teohhitfiğini yaptığım bu işe ait atlatma, oya lamayı hedef tutan cevabiardan artık bıktığım için si ze millet huzurunda hitaba mecbur kaldım.
3 — Demokrat Partiyi kurdurmamak için tamimler yapan (kurmağa gelecekleri kelepçeye vurup bana gönderin) diye ihtiyar heyet lerine emirler veren, her seçimdeki baskılan ve keyfi hareketlerde şöhret bulan İhsa niye nahi.ve müdürü Hicri adlı şahsın 36 pare köy halkına verdiği nefreti Mecliste ve bizzat Şükrü Sökmensüere bildirdiğim halde netice vermemiştir. Zamanınızda da bu adam ayni yer dedir. Yine bildiği gibi icraatına devam etmektedir. Hakkında tahkikat yapacak bitaraf bir müfettiş geldiği takdirde yolsuz işler işba t edilecektir. (Kemal Özçobana da kelepçe takın) diye keyfi emirler veren müdürün Demokrat muhtar ları jandarma veya bekçilerle hemen her gün nahiye merkezine gö türterek zahmet verme, eza ve cefa çektirme; yollarile usanç verdirip istifaya mecbur etmesi tazyik değil de nedir? Sizden soruyorum: Halkın istemediği bu müdür hâlâ orada kalacak mıdır? Yaptığı yolsuzluklardan dolabı cezaya çarptırılnuyacak mıdır?
4 — Bolvadin ilçesinde de Demokrat azalan tasfiye maksadlle muhtara ait vazifeleri yapmadıklarından bahisle ihtarlar verildiğini tesbit ettim.
Hedefinin âzalıktan çıkartmak olduğunu şimdiden kestirmek güç değildir.
5 — Emirdaği ilçesinin hususî muhasebe binası yanmıştır. Kasd var mıdır bilmiyorum. Fakat me-murlann tedbirsizlikleri de muhakkak var. Bütün defter ve kayıtlar yanmıştır. Bu sebeble gay-rımenkullere yeniden kıymet kesilmektedir. Ayni yerdeki ayni evsafı haiz gayrımenkullerden hatı-n sayılan ve Halk Partili olanların mülklerine düşük kıymet ve vergiler konduğu halde fakir, fakat Demokrat olan diğer vatandaş lann gayrımenkııİlerine fazla kıymet ve vergi kesilmesinde haksız muamele yoktur da ne vardır?
îlgtli komisyonlarca yapılan incelemelerde hu fakir şahısların (eski tahminleri üzerinde) ısrarla dtıruhnaei hak ve adalet mefhum larile kabili telif midir?
Hem binayı ve evrakı kendi me murlarınızın lâkaydillği yaksın, hem de vatandaşa (eskisinden çok


fhztâ) vergp /üktetip ceza veraitk Bunu sizlr mantık ve vicdaczınız* da adilâne bulmuyorsa cevabınız» la birlikte müdahalenizi dilerim.
Sayın Bakan:
Halk içinde ve köylüler aracında vakit geçiren, onlarla derdle-şen bir vatandasınız aıCitile onlar dan aldığım ilham ve telkin ile son olarak derim ki:
Tazyiki kaldırmak hiç bir şahsın lütuf ve hluını-ti değildir. Anayı-saya muhalefet, en mukaddes h.ık la ra tecavüz demek ketlere son vermek literfn vazifeleridir.
Artık emirle hak
rivet bahşetmek zamanı çoktan geçmiştir. Sizin iyi niyetinizi memurlarınızın da göstermesi, millet haklarına hürmet etmeleri lâzımdır. Aksi halde millete karşı ödevlerini yapmamış ve kötüye kullan mış sayılırlar.
Devlet denilen varlığın unsurla rından birisi ( Millet) tir.
Milletsiz devlet olamaz, tin bu en mühim unsurunu memurları hiçe sayarlarsa
ve vatan bütünlüğünü de parçala mıya yeltenmiş olurlar ki buna (millete, vatana ihanet) derler.
Hükümet merkezindeki göre kâh mülâyim, kâh
^Tnmıı memurlar hıiarî
otan Ira harçsızın gibi ilgi-
vermek.; hiir-
Devle -devlet devlet
ekseri-

havaya şiddetli
L (legfr’ dir. Üzerlerindi durulacak unsur-
lardır.
Çok şükür ki hâkimleri de içine atan memurlarımızın bir çoğu böy le değildir. Yegâne tesellimiz de bu dürüst kimselerdir.
Acil müdahale ve ervahlarınıza intizar ederim.
Saygılarımla.
Afyon milletvekili Kemal Özçoban
sonra
Celâl Bayar, sık sık alkışlarla kesilen nutkunu müteakib salonu terketti.
O ana kadar, üç ilçe hakkında-ki iddiaları tetkik maksadile ku-rulan komisyon D. P. il merkezînde devam ettiği çalışmalarının sonucunu kongreye bildirmiş bulunu yorlardı.
Kongre, müzakerelere devam e-dip etmemek hususunda bir karara varamamıştır. Delegelerden bir kısmı vaktin dar olduğu mülâha-zasiyle müzakerelere devam hususunda ısrar ediyorlardı.
RAPORA İTİRAZLAR
Î1 idare kurulu yıllık raporunun müzakeresine geçildi. Söz alan Sarı yer delegesi Mükerrem Sarol şöyle dedi: J
•— Yıllık raporu elem ve tees-j sürle dinledik. Bu rapor, bana bir acizlik ifadesi gibi geldi. Vazıh de-] ğildi. Vakıalar karışık ve gelişi gü zel mütalea edilmiştir.
Tarihimizde iki mühim dönüm noktası vardır: Biri istiklâl müca -delesi ve milli mlsak, İkincisi de hürriyet mteakıdır. 12 Temmuz be yannamesinden ve bunlardan rapor da bahis bile edilmiyor. Bu misak, D. P. nin program ve tüzüğünden daha faydalı olmuştur.
Gelelim ildeki bazı muvaffakıyet-Bizllklere.. Bunlardan 11 idare kumlu mesuldür. İlçeler fedakûrane çalışmışlardır. D. P. îstanbulda ba. şarı kazanmışsa, bunu D. P. İtlerin siyasi olgunluğuna hamletmek lâzımdır. Mesuller, müstahak oldukları hükmü giyeceklerdir.»
Beşiktaş delegesi Ümran söz alarak şunları söyledi:
«— Rapor tatmin edici. değildir. Buna; il idare kurulu raporu değil, C. II P. nin bazı taktiklerinden bahseden rapor diyebiliriz.
Öner - Haşan Ali Yücel dâvası da. 11 idare kurulunun faaliyetleri araşma sokulmuştur. Halbuki, bu dâva bütün D. P. İlleriıı dâvasıdır.
Rapor, kurudur, gramer ve hatAJarı ile de doludur. >
Bakırköy delegesi İbrahim may da şöyle konuştu:
, (— Bu rapor, bize D. P. nin
tstanbulda bir mürakabe partisi gl bl hareket etmediğini gösteriyor.
Biz, ilçelerimizde, hiç bir gün D. P. nin bir müfettişine rastlamadık.
Bu iş, güzel; dekorlu ve mutantan bir oddda evrak imzalamağa benzemez.»
Bundan sonra, söz alan delege Mustafa; Kâzım Yurdakul; Ihsan Yurdoğlu da raporun iyi hazırlan -mamıç olduğunu, zayıf ve monoton bir ifade ile yazılmış olduğunu İ14-rî sürdiUor.
Eminönü delegesi Ahmed Ateş de Eminönü lîçosindckf kargaşalıklardan bahisle; buna 11 idare kurulunun sebeb olduğunu anlattı. Bu arada önerin istifasından aleyhde bahsetmek İstediyse do salondakiler tarafından susturuldu.
KONGRE TATİL BDÎLDt
Bilâhare; kifayeti müzakere karan oya konarak saat tam 19 da kongreye nihayet verildi.
Gündemdeki diğer meseleler,
çimlor vo dilekler hususundaki müzakereler İçin talik edilen kongre, bu sabah saat 9 da yine Kristal gazinosunda yapılacaktır.
Doğu Akdeniz için
( Baytara n ı tneta». bölgede Batı devletlerinin duruma nu takviye için bir çok seri hareketlere girişmiştir:
Türkiye ve Yunanistan —her ikisi de bu bölgenin anahtar, olan bu 1-ki memleket— askeri bakımdan takviye edilmekte. Amerikan—İngi liz ınütteflM - BoŞazlann koni.ro lüne dair Moskova isteklerini k( n olarak reddeden TÜrkleri destele inektedirler.
Bundan başka Amerika Ubyuia ki büyük Mellaha hava üssünü ye nıden açmakta olup. Büyük Britar. yan m Kıbrıs adasuu askeri bir kale haline getireceğine dair haberler mevcuttur.
Amerika Türkiyeye uzun menzil li harekâta muktedir, büyük, kudretli ve modern 4 deniaaitı üe 11 muhtelif gemi devretmektedir
Çete kuvvetlerine karşı çarp-şan küçük Yunanlstana da d topçeker verilmektedir, Atina , bu çetelerin Yugoslavya, Bulgaristan ve Arnavutluk tarafından desteklenmekte olduğunu beyan etmektedir Türkı-ye ve Yunanlstana bankaca yardım malzemesi de verilmekte olup, 1000 kişilik bir denla piyade müfrezesi Do£u Akdeniz Amerikan donanma sına İlhak edilmiştir. Bu birlikler, çıkarma ve sahil harekâtında kulla nılabtlecek tank ve alev—saçan gl bl silâhlarla mücehhezdir.
Bütün bu olayların tam manâsı nı kavnyablhnek iÇln, son günler zarfında vukua gelen dljer baz: gelişmeleri de göz önünde tutmak lâzımdır:
Ingiliz hükümetine mensup bir kaynak, Kabinenin Yunanistan d> runıu hakkmdA derin endiçe duj makta olduğunu beyan etmiştir. Yunanlstanm Komünist kvmşıılan Din —Arnavudluk. Yugoslavyu ve Bulgaristan— geçenlerde çete lideri "Oeneral» Markos Vafindes tara fından Kuzey Yunanlstanda kuru! muş olan komünist «hükümetini» resmen tanımaya hazırlanmakta ol duklan zannedilmektedir.
W
Yunen çeteleri hedefinin Atina şehrinin kendisini ele geçirmek olduğu inancı Londrada izhar edil iniştir.
Türkiyodeki bez( müşahitlere gö re. bu memleketin en büyük endişelerinden biri Orta Doğudaki buhrs. nın Rusyaya, »asayişi muhafaza, için Fflistfne askeri birlikler gön-dermek fırsatı temin edebilmesidir. Böyle bir gelişmenin vukuu halin de İse, Türkiye Kuzey ve Güneyde kl Sovyet kuvvetleri arasında kala caktir.
D, P, NIN KURULUŞUNDA İLK ADIM
Devlet cihazının- kuvvetle ve sa lâbetle yürüyebilmesi için ancak ve ancak müteaddit partilerin nıevcu diyeti şarttır.
Müteaddit partilerin milletten ai dıkları kuvvetle yapacakları mura kabe ile db bütün işlerin kendtll-fc-nden iyiye doğru gideceğini gor düm ve inandım.
O zaman Partilerin kurulmasına taraftar olduğum halde bir partiye gireceğimi düşünmemiştim. Ancak arkadaşlarö yle bir an gelir kl. yal nız nazariye ile hareket etmek ve iyiliği başka insanlardan beklemek Je muvaffak olunamıyor.
Tenkıd 4ibi nasihat de kolaydır. ‘ Ancak fiiliyata geçtikten sonra in» sanUr yaptıklarının semerelerini görebilirler.
Bu itibarla anladık ki bu İş nasi hake ol mı yac aktır. Ben ve muayyen arkadaşlar oturup memleket meselelerini görüştük, ideal ittihaz ettiğimiz meselelerin tahakkukun da evvel emirde kendimizi ortaya atmak lüzumunu duyduk.
Şıuıu bilhassa söylemek isterim ki. bunu btr imtiyaz vesilesi olarak itiraf etmiyorum. Milletin kalbinde özlediği bu eser, şunun bunun malı değildir. Bu eser, şunun bu malı olsaydı, sizler gibi münevver bir kitleye sahip olmak kabtl olanij yacaktı.

Biz bu eseri, milletle elele vererek tahakkuk ettirmek İçin yola çıktık.
Siyasi tarihimiz gözden geçirilir se sonunda aslâ mesur bir devreye ulaşmış seğildlr.
Tenkidden hoşlanan insan pek azdır. İsmini zikretrmyeceğim. Par timiz dışında bir vatandaş» bana şöyle 3Ö\ ledi:
( — Aklımı ve şuurumu kullanarak söylüyorum ki bir parti kurmak her bakımdan memlekete faydalı olmak demektir. Ve yine aklımı ve şuurumu kullanarak soy lüyorum ki, ben bu partide buluna mam. Çünkü akla, hayale gelmeyen ianadlaFİa karşılaşacağım ve nefsimde bunlara mukavemet edecek kudreti goremiyonTm
b Namus 40/4
Bu işin başlangıcında birbirimize karşı bir namus sözü vardı. Bu nu yine burada tekrarhyacağım.
( Başımıza gökten ateşler yağna dahi* Demokrasi yohıoda hep birlikte omus omuza yürüyeceğiz* dedik.
Başımıza ateş yağdı mı yağmadı mı bilmiyorum amma, kalbimiz yandı. Fakat bütün bunlar bizi fü tura sevketmedi. Bugün ayni gaye etrafında milyonlarca insan birleşmiş bulunmaktadır.
Hâraketlerimizde aklımızı ve şuurumuzu kullandık, şiddet karşısında asla zaaf eseri göstermedik. Neticeyi elde etmek içm müîiyiın konuşmak icabediyord>ı. o fırsatla rı da kaçırmadık.
Bir ecnebi bana şöyle söyledi:
«— Siz vaziyetinizi takdir edemezsiniz. fakat biz dışarıdan daha iyi görüyoruz. Bu kadar kısa bir zamanda inkişaf eden bir parti ai yasi hayatta hemen hemen yoktur.»
Bizi oyalamak, aldatmak isti-yenler ve aldatıldığımıza inananlar varsa, bunlar ancak nefsine itimad edemi yenlerdir.
Biz istediğimizi biliyoruz ve hareketlerimizin şuurlu okluğuna i-nanıyoruz. Eğer kanun çerçevesin de netice almak icaboderse, şiddete şiddetle, sükûnete sükûnetle mukabele etmek şarttır. Esasen bunlar olgunluğun şiarıdır.
Arkadaşlar:
Evet bizim bir ihtirasımız vardır; fakat bıı ihtiras, memlekete yardım etmekten asla ileri geçe-miyecektir.
Yine şahsıma geliyorum. D. P. yi nasıl mütalea ediyorum?
«Bırakacağını yegâne miras»
Bütün dünya ııimetlerile ölçüle-miyen bir nimeti bana bahşettiniz, beni kendinize başkan yaptınız. Bundan hakikaten bir zevk duymaktayım. Bu yarın neslime bırakacağım yegâne miras olacaktır.
Fakat... Her hangi bir kongrede benden bir fazla rey alacak başka aı »seçilirse, yerime gelen arkadaşa D. P. Üyesi olmak sıfatile eda edil mesi lâzım gelen bir borcum vardır. O da yeni vaslfe alan arkadaş lanma yardim etmektir.
Çankaya ocağı üyesi olan Celâl Baynr, bununla sonuna kadar, iftihar edecektir.
Ve yine meselâ, bunu bana çok görürlerse, o zaman ellerimi Allaha açıp D. P. ye yardım dilemek, benim biricik ibadetim’ olacaktır.
Aranızda misafir olarak bulunuyordum. Bir arlmdaşmız;
«— Aşağıdan yukanya tenkide tahammül etmek lâzımdır.» dedi. Milyon defa hakkı vardır. Ynkan-ların da tenvir etmek, ikaz etmek vazifeleri vardır. Buuu da teslim etmek lâzım gelin
Nazif
inil A
So-

se-

ZZD
■ Milyonlarca halkın okuduğu bir eserden vara! lan Gönüllere he-
■ yecan veren bir aşk romantndan alınan film
I Bugün AR Sinerr'sınrfa
I DAİMİ AŞK İŞİNDE
t AlıB-de
• 0
Bogr*
CİHAYET GÜNÜ

İTİZAR
Yazımızın çokluğundan tslâmda Mezhebler ve Fırkalar Nasıl Doğdu tefrikamızı koyamadık sayın ''kuv’tıcuîsnmızdnn Kîdlr Hfînrfz
(Pride ol the Marlnes»

JOHN GARFIELD — DANE CLARK — ANN TOD’un Kalpten kalbe akan en güzel aşk ve heyecan filmi


(** » -/» ?»
İSTANBUL BELE DÎYE 81
kıl
t
Eyleme ruşen-i şebigam
ta
i
33:
hakikaten avzgeç
4 e
■(
22,30
22,45
22,45
23,00
birkaç ay evvel Beyin «Yeni Sa-
t; %• V.
I
I
Yazan: îbnlrrefik Telefon: 40409.
Zi-şu: kıl
Komedi Kıenu:
İPBKÇİ MBR-
HUM
£»*»*♦*♦»
>:•
felâket, altında ve ma-tüttür-
Fuzulî’nin hayatı ve eserleri
•ÛTE
'd
T
9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 9
9 9 9
9 9




(BtUtargfı 4 üncüde/ dar var$nl(b|w ğhlâtmagû kâfidir..
FugüU-teBâğdaAUn merkedi hak-Itptdoki sulMdti tenvir edebilmek fchakeadile Süleyman Nazif merhu-» İpun Bağdad valiliğinde bulunmuş ölduklannı düşünerek bir gün biraderleri üstadı Muhteremim Faik ÂJİ Beyefendiden bu husustaki bilgilerini öğrenmek istemiştim. Bana vor-dlkleri cevab şu idi:
— Ağabeyim Bağdaddan döndük* ten sonra aramızda bu mevzua dair bir bahis geçmemiştir. Ancak kendi-•İnin «Fuzulî» adlı bir kitabı vardır, fcayed okumamışfeap onu bul, oku.. Zannederim ki müşkülünün halline yardımı olur.
Bu kitabın tedkikinden sonra aldığım kanaat, yinö Fuzull’nin mezarı üzerine serilen meehuliyet örtüşünün kaldırılmasına yardım edememek oldu; çttnkü Ustad kitabının 54 Öncü sayfasında:
«FuzulI'nin Kcrbelâdaki kabri do mevsuk değildir. Ekseri iazamı vo-fatlanndan sonra, tarikat vc tekye-İer, kendilerino nisbet etmekle bir nevi asalet ihraz etmek isterler.
Fıızulî'nin Abdülmü’min Dede namında bir Bektaşi şeyhine Intisab e-derek tekyenin çlrağsözü olduğunu ve vasiyeti mucibince bâdelvefat bu tekyeyc defnedidliğini tevsik edecek tek bi£ mjsea. ve ecie»
medim. Gördüğüm müteaddid tezâ* kürü şuarada bunâ dair ima bile yok .. Zinde ve meyyit, herkese avuç avuç kasideler sunmuş olan şair, e-ğer bir şeyhe mürid olsaydı mürşidine neler yazmazdı...» diyor.
Diğer bir sayfada da:
«Ben Bağdûdda’ bulunduğum sırada. Fuzull’nin zat vc zamanına aid birşey bulmak ümidile pek çok ta-
bamyatta bulundum. Zavallı şair! | Mehd ve lâhdini derâgûş etmiş ma-1 haller de pek garlbüddiyar idi. îki satır çl yazısını bile diyarı târüma-n muhafaza edememiş ..» diyordu.; Hattâ Bağdadın sukutu ©İlminden sonra yazdığı «Diyân Fuzulî» başlıklı teelltlmnamcsipde: Oörüşmedimse de asla mezarı zarınla Revânı pâkmı gördüm, gezerdi her \ i ’ yerde.
Evet, Fuzuli, senin ruhu nâlekâtınla Zaman zaman dolaşırdım o öksüz I ülerde. diyerek yukankl sözlerini acı acı teyid ediyordu..
Valilik gibi İdarî büyük bir kudret ve salâhiyete malik ve bilhassa şiir; ve edebiyat sahasında İslâfın kudret ve kıymetlerini büyük ölçüde takdir kabiliyetini haiz Nazif merhum gibi bir zatın bu kabri bulmak imkânlarından mahrum kalması oidden çok acınacak bir haldi. 71de mevcud ki-tabların verdikleri malûmat ise mü-tehûlf bulunuyor, bazıları Kerbelâda, bazıları da Hillede gömülü, hattâ tür besinin ziyaretgâh olduğunu yazıyorlardı.
Bağdad valiliği yapmış bir üstadın tedkik ve tahklka müstenld tam bir salâhiyet verdiği bu malûmat mev cudken artık «Merkadi Fuzulî» diye bir kayıd araştırması yapmak mânâsız olurdu. Ben de m işti m.
Vaktaki bundan ’üatad Refi’ Cevad
bah*2 gazetesinde «Fuzulinin mezarı ve Kerbelâ* başlıklı bir makalesi intişar etti. Şahsî incelemelere isti-i Baden yazılan bu makale içimdeki ı düğümü çözmeye yaradı. Üstad «Ulu-nay makalesinde şöyle diyordu:
♦ 1938 de Bağdadda bulunduğ’im zaman Kerbelâya gittim. Ve Fuzu-lî'nin mezarını buldum.. Büyük Türk şairi orada mahdud muhitlerde maruftur,* dedikten ve yaptığı aramalardan bahsettikten sonra şöyle de-• vanı ediyor:
»Nihayet Bektaşiler İmdadıma yetiştiler. İçlerinden biri Fuzull’nin Bsb-j.Abbas» ta medfun olduğunu söyledi. Burası türbenin kapılarından biri lir. Bektaşi fıkaraaı sözünü biri vakfiyede mevcud malûmat ile de teyid etti.
Bkb-i-Abbas’a gittim. Etrafı yığın bir tümsek üzerine boncuk satan bir •eyyid oturmuş. Ticareti için nereyi işgal ettiğini bile bilmiyor. Maaına-tih nezaketen tümseğin üzerinden kalktı. “Bir fatiha okuduk. Ve işte Fuzujfyi böyle bulabildik..» j
Eu izahattan sonra Irak Başvekili ile aralarında geçen bir muhaverede Başvekilin cahiliyet devri şuarasım (lan îmrülkıys’ın Kayserideki mezarım yapmaklığımız mukabilinde Ba-yad Türk aşireti evlâdlanndan olan Fuzulî kabrinin Irak hükümetince inşa ettirileceği vâdinl aldığım yazıyor ve mezar taşı kitabesi için de Fuzulî divanından tefe’ülde bulunduklarını ve açılan sayfadan: Yüceldin kabrim ey bUlerdler fienln mçlâmetten Ki malûm ola derd ehline kabrim o1 alâmetten matln’h gazel çıktığını ilâve ettikten BOiua işin söz vâdisinde kalıp tatbik Bahasına çıkamadığını ve bütün dün yayı kasıp kavuran iki numaralı Ci-j han Harbinin zuhuru, bu emniyetin! tahakkukuna mâni olduğunu acı;
ar • belirtiyordu...
hakikaten bu müdhîş âfet neıere

fciâni olmadı, ne canlar yakmadı, ne hanümanlar söndürmedi, ne mâ-iBUtşler yıkmadı, çe inkılâblar vüou du getirmedi?.. Hâlâ ve hâlâ da meş’um kâbusu, beşeriyet üzerinden kalkmadı... Dün «Alman Nazileıı» şokline bürünon bu ÖlçüeUz bugün de «komünist* namı şeamet ateşini körüklemekte aleseı dumanlarını yer yer inektedir...
Fuzull’nin Ölüm talihi olarak üzerinde ekseriyetle durulan tarih. 963 ’ ■ İt *
Hicri yılıdır. Bilhassa şairin muasır larından olan (Gü!şen-i Şuaıat müellifinden başka Keşfüz.Zünıın , «Ri yazi tezkeresi» ve en son eserlerinden olan «Meşhur adamlar Ansiklopedisi ı bu tarihi teyid ettikleri gibi ansiklopedi muharriri. Fuzull’nin do ğnm tarihinin de Milâdi 1494 olduğunu ilâve etmektedir.
Bu tarihin Hicri mukabili” 900 senesine rastlamasına nazaran şair alt mış yaşından fazla yaşamık ve ebedî namını yalnız Türk ve İslâm âlemine değil. Avrupa memleketlerine kadar yaymaya muvaffak olmuştur Öünya kütübhanderini tezyin eden eserleri edebiyen yaşıyacak ve zinde kalacaktır.
Gerek Türkçe, gerek Arabi ve Fars lisanlarına bihakkın tasarruf eden Fuzulî, bu dillerde divanlar, kasideler, gazeller yazmış, mensur eserler vücuda*JK!^ml§tir-
Hüseyin Ravzatüşşüheda»
adlı eserini ( Had'ÎKÎrtQ££^^ft na~ mile tercüme ettiği mervı İse nun bir tercümeden ziyade bir telif olması ihtimali daha kuvvetlidir, ra şair eserinin mukaddimesine Yârab, vâlıı aşkında beni Şeyda Ahkânı-ı ibadetin bana icra kıl Nezzarci sun'unda göziim bunya Evsaf-t Hatibinde dilim güya kıl mısralarile başlamakta ve daha aşa-( ğıda: «vBen hâkisann niyeti oldur kl asıl telifte Ravzatüşşühedaya ikti-da olduğunu söylemekte ve on «Bab> ile bir Hatime* de «Telife» nihayet verdiğini beyan etmektedir.
Manzumelerinden • Saf evi devrinde Şah îsmaile hoş görünmek için yazdığı * Benk-i-bâde»Bağdad kasidesi, «Leylâ ve Mecnun destanı ve «Sâkinâme» si meşhurdur.
Benk-i-bâdesinde Şah tsmaili med-hederken: Bâkıya subha meder eyle şitab Devre gelsun çû mihr-i câm-ii şarab matİHİle başlıyarak nihayetinde: Metlis-i efr€Lz_i bezem gâh «ı Halil Cem. cyyam-ı Şah İsmail Andan Asildedir gani ve gedâ Hallednllah meleke ebdd demektedir.
Bu ıızun manzumeyi yazdıktan son ra nadim olan şair, şu altı beyitle lebi mağfirette bulunuyor: 7'eı;he ey Girdigâr-ı özür pdJtir Sözlerimden kim etmişim takrir Nutuk verdik ki vasfı zatın edem Şerh-i keyfiyet sıfatın edem Neki evsafımı kılıp hameda Benlik vasfında olayım güya Allah Allah bu mahz-ı isyandır Oayet küfür ve ayni küfiirattvr Çok fuzulidir benim lâkabım Acel» olmazgir olmasa edebim Var ümidim ki özrüm ola kabul Olmaya böyle cürümler mes'ul (Bağdad* kasidesinden: Menşe-i hikmet k içe km iş hâme_i
hikmet nigâr Safha A eyyama kılmış scbtil vas/-ft her diyar Buk'ai Bağdadın etmiş vasfını Dâ-rüsselâm Kim tana teslim ve talisin ede her keşürko var Evliya burcu demiş zira ki hâk-i eşrefi
Buka Buk'a Evllyaüllaha olmuştur mezar


«Leylâ ve Mecnun» nunun lisanından: fiyle kermestim ki
destanında Mec-
idrâk et mezem dilnya nedir kimdir, mey vo suhba nedir Oeırj cânandan dil-i şeyda için kâm
Ben kimim, ıtAM
Çünkü ihtilâl ordusunun mutlaka yenileceğine inanmakta idiler. Kanlı muharebeden, maglûb bir ordunun birer maglûb askeri olarak çıkmak istemiyorlardı. Horasanda yer yer beliren isyan hareketlerini dosteklıyecokler ve ileride Türk cen-gâverleri arasında tekrar gelip Hac-câc’dan intikam alacaklardı.
Dört arkadaşın kaçtığını kimse görmemişti. Muharebenin kendi lehinde inkişaf etmekte olduğunu gördükçe Haccâc'ın yüzü gülüyor, koltukları kabarıyordu. Bu harbde Tal-ha ya ölecek, yahut esir düşecekti. O zaman Haccâc. Büşcyreyo tekrar kavuşmak imkânını elde etmiş olacaktı.
Zâlim Emir, aşka "«»bniştl. Harb meyda^nda nâralar atarak:
— Yaşayın arslanlar diye haykırıyor askerleri daha ziyade gayrete getirmeğe çalışıyordu.
Böyle yapmak, hiç şÜbhe yok kl onun hakkı İdi Harbi kazandığı tak dlrde daha büyük bir adam olacak, yıkılması İmkânsız bir mevki sağla.
isterim Borsa cânan biltnezem kâm-U dil şey da nedir Visaldan çok Aşıkı müstağni eyler bir visal Aşıka mâ'şuktan her dem bu istiğna nedir Şu da Leylâmn cevabından: I^eylâ benim, arvuy-u cânın fâm-ü diledr ndHh'anm Muştak.ı cemal idik hemişe Muhtac-ı visal idik hemişe Hâla ki müyesser oldu dldar Taksir ve taallül etme zinhar Gör devlet visalini ganimet Ocl yanıma etme fevt fırsat
Bu da SAkinâme den alınmıştır: Sdkî ktrrm f yle câın gezdir Durma kadehi müdam gezdir, Durana çok İtibar kılma Getdb kadehi karar kılma Şimdi dc Divanından seçtiğim birkaç nümunenin matlalarını yazıyorum: Dostum âlem senin için ki olur düşman ban*j Gam değil, zira yetersin dost ancak sen bana Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşman eylemez anı ki ettim ben bana , Can vc ten oldukça, benden derd ve gam eksik değil Çıksa can, hâk olsa ten, nc can gerek t nc ten bana Dost Mprrva, felek bîrahim, deveran bisükûn Derd çok, hem derd yok, düşman ka-rit t al Oı zebûn Tlmid zail, âfitab-ı şevki kerem Rüibe-i idbar-i âli, pâye-i tedbiri dûn
Bu da tam bir gazel:
Her gören ayıb etti Ğb-ü didc-i glr-y anımı Eyledim tahkik görmüş kimse yok cânanırnı Lâhza lâhza hoblar gördüm ki dil-i kasidindedir Pare pare eyledim ben hem dilsiiza-mmı Çok yetürme göklere efganım ey kâfir 8âkm fncinur tâki M es ıh a işidip efganımı Kılma her saat beni rilsvay-i halk eymihrah killyei iktiranımı melâmetten deyû
Çıkma ey divâne yazar
Muttasıl çâk-i giriyanım düz damattım* Kangı betder bilme zem imanımı garş kılan Bende iman yok ki sen aldın di yem imatmı Ey Fuzuli câna yetmiştim gönülden şeker kim Bağladım bir dilbere kurtardım an------------------- dan canımı (1) Mesnedi SaıSareti ihraz etmiş vüzera ve şuarada/ndır. lstanbulda zu hur eden bir kargaşalık esnasında şe-hid edilmiştir. Namına izafe edilen

camii vardır.



AYDA
25
LİRA
İşte aradığınız aspiratör
9
resin ; 260 Lira
Görünüşü zarif ve
güzel olduğu
kadar, çalışması da minkârdır. Meşhur BTH markasını
o derece tat*
TAKSİTLE i
290 Lira
ta*ıyan bu yeni aspiratör, her nevi temizlik işine yarıyan muhtelif tefer*
ruat ila mücehhezdir.
Terhizliâi seven her aile için elzem*
d ir. Fiatı her keseye uygundur.
BRITISH THOMSON-HOUSTON
♦ L *» (
ŞBHİR TİYATROLARI
Saat 20 de Dram

KÖŞEBAŞI Yasan: Ahmed tfudsl Tecer: Telefon :(215t.
Nuri;
Salı Talebe temaiU saat 19 da; Pa zar günleri 16 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
z
Salamura Zeytin Tanesi Satılacak
Erdek Malmüdürlüğünden:
1 — 944 yılı Toprak Mahsûlleri ayni vergisi olarak mükelleflerden alınan ve İlçe merkezinde depolarda muhafaza edilmekte olan tahini nen 22482 kilo salamura zeytlntanesi 9/1/948 tarihinden İtİDûren 20 ğüi! süre İle ve 2490 sayılı kanunun 31 İnci maddesi mucibince kapalı zârf usullle satışa çıkarılmıştır.
2 —ihale 30/1/948 Cuma günü saat 16 te Erdek Mal müdürlüğün kurulu komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Tutarı (7194) lira (24) kuruştur,
4 — Muvakkat teminat 539 lira 56 kuruştur, ■
5 — Teklif mektuplan İhale günü saat 14 de kadar bizzat veya pos İle komisyonda bulundurulacaktır,
6 — Şartname her zaman Erdek Malmüdürlüğünde ve zeytin tanele
ride depolarda görülebilir, (308)
de
ta
İmtiyaz sahibi: A. CEMALEDDÎN SAKAÇOÖLV - Yuı içlerini fiilen idare eden: Yazı içleri müdürü: FATtN ELA D — Dizildiği Yer: «Yeni Sabah» mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün Basımevi»
10 Lirası Peşin
Bakiyesi
Ayda 25 Lira


Jtonu)hitne£thi
Toprak Mahsulleri Ofisindenl
Ed çok 600 ton kadar dokuma bezi Sümer Bank iplik doku- R ma müeasesesine ait Haliç kenarındaki depolarından veya ayni I müesseaenln malını taşıyan gemilerden ve vagonlardan Maltepe R Sümer Bank tesislerine taşıma, tartma ve istifleme işi 19.1.948 R pazartesi günü saat 10.30 da pazarlıkla isteklisine ihale edilecek- R tir. I
Şartname Toprak Mahsulleri Ofisi bölge müdürlüğü bez te- ■ sellüm ve sevk heyetinde görülebilir. Muvakkat inanca 900 liradır. R (682) J
M, T, T, B, Hukuk Derneği olağa nüstü kogre başkanlığından: 17/1/948 tarihli toplantıda eski 1da re heyeti düşmüş ve fakat gündem İkmâl edilememiştir, Gündemin diğer maddeleri olan (seçimler ve dilekler) kısmım görüşmek üzere,

I Haccâc- ı Zâlim
... Aşk - Macera - larih - Cinayet
Yegan: Knharrem korguBal
Tefrika No. tOO
9
kongrenin devamının 19/1/948 Pazartesi saat 14,30 da Şehzadebaşı Lelâfet apartmanı, üst salonunda yapılacağı üyelere ilân olunur,
Olağanüstü Kongre Başkam Mehmed Zenginli
İst. Borsasınm 17/1/948 Fiyatlar!
»80,-i
2,360^
86,727Q 105,5468 6,38101
5.60 1
7?,88^
Londra Nevyork Par is Cenevre Amsterdam Brüksel Prağ Stokholn Lizbon




RAÖYO;
m Buyttnkt Program •«
PAZAR — 18/1/1948
8,28 Açılış ve program,
8,30 M, s, ayarı,
Q,30 Haberler,
8,46 Müzik,
9,15 Müzik: Dinleyici, istekleri (PİJ
10,00 izahlı Müzik,
11,35 Müzik: Sinema Orgu İle-Parçalar (Pl.)
Müzik: Yurddan Sesler,
Mü21k: şarkılar,
M. s. ayarı. Haberler, Müzik,
11.45
12.30
13,00
13.00
13.15
' 14,00 Kapanış,
17,58 Açılış ve program,
18,00 M, s, ayan,
18,00 Müzik: Radyo Dans Orkestrası,
18.45 Müzik,
19,00 M, s, ayar»,
19,00 Haberler,
19.15 Geçmişte Bugün,
19,20 Müzik: incesaz,
20.15 Pazar Gazetesi,
20.30 Müzik; Kanşık Şarkılar,
21,00 Müzik: Türküler,
21.15 Temsil,
21,40 Müzik,
21,10 Konuşma: B, T, G, Direktörlüğü, Müzik, M, s, ayarı, Haberler,
Program ve Kapanış,
•*•*•••*•*• • •••••
• • •••••«••«

;:3
♦ «
♦ (
♦ «
V
♦ •
• ♦
• ♦ t • • «
• • •
.••w.
♦ ♦ 9 • •
• ••••• • ••«•« 9 9 9 9 9 9
9 • 9 9 • d
• • 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
Yeni Neşriyat
İKİNCİ CİHAN HARBÎ KRONOLOJİSİ
Feri-
Münir Müeyyed Beknıan ve dun Fazıl Tülbentçi taralından ne? i edilen bu kıymetli harb tarihinin beşinci cüzü de, Başbakanlık basın ve ^aym genel müdürlüğü neşriyatı arasmda intişar etmiştir.
Her aydın Türkün kütübhanesin-de bir yeri olması gereken bu eseri överken muharrirlerini de tebrik e-deriz.
İLAN
mış bulunacaktı.

Harb bitmemişti. Fakat ordular istirahate çekilmişti, İki tarafın da
9
birkaç gün dinlenmeğe ihtiyacı vardı. Askerler; son günlerin kanlı mu harebelerinde haddinden fazla yorul muşlardı.
Haccâcın kaybı, adetçe, karşı tarafın kaybından daha çoktu. Lâkin nisbet itlbarlle, Abdürrahmanın kay bı; Haccâcın kaybından büyüktü. Meselâ Hacoâc yüzde yirmi kayıp vermişse; Abdifrrahman yüzde otüz hattâ kırk kayıp vermişti.
Bununla beraber, ihtilâl orjuıu-
nun mâneviyatı »artılmış değildi.
Harbde en fazla kırılanları İranlIlar; sonra Arablnr teşkil ediyordu. Türk olan askerlerden ölenler pek azdı. Bunun sebebi, onların da ha ustalıklı haıb edişleri idi. ölüm don korkmuyorlar: fakat üzerlerine gelen ölümü de kapalı gözle karşı, lamıyorlardı. Şuurlarına, yüreklerine ve bileklerine hakim olarak (3ax pişiyorlardı.
Eğer ihtilâl ordusunda masaydı, Abdürı ahm^n hammed, şimdiye kadar pı yutmuş, ya firar, ya
ya yolunu tutmuş bulunuyordu.
Türkler el ibni çoktan öbür düft-
İki taraf birbirinden bir çok da eâir almıştı. Haccâc da, AbdÜrrah man da esirlere pek zalimane muamele ediyorlardı. Esir düşmek bod bahtlığına uğrayanlar, ölenlere gıp ta ediyorlardı Hele yaralıların vaziyeti pek feci idi. Harb meydanın da kalan cesedlerin arasında aç, susuz olarak inim inim inliyorlardı. Bazılar» sürüne sürüne karargâh larına dönmeğe çatışıyorlar, bazıları da ııtıraba tahanunül edemiyerek kendilerini öldürüyorlardı.
Türk beylerinden birisi, AbdÜrrah dianın huzuruna çıktı:
— Ya ©mir! diye söze başla-
mak iştedî:
Abdürrahman, hemen sözünü kesip itiraz etti:
— Bana Emîr demiyeceksiniz, Emîrülmü’minin diyeceksiniz. •
Türk beyi; mânalı mânalı ve acı ■ acı güldü:
— Peki...
Birkaç dakika tereddütten sonra söze başlıyarak:
— Ya Emîrülmü’minin! dedi, ölü terimizi ve yaralılarımızı unuttuk. I Abdürrahman, Türk beyinin ne demek istediğini anlanııyarak sordu:
— Nasıl unuttuk?
— ölülerimizi defnetmemiz lâzım değil mi?
Abdürrahman, gözlerini parlattı:
— Sen yıldırdın mı, kahraman? (
Bunca ölüyü muharebe meydanından [ nasıl taşıyıp defnedebiliriz? Birkaç ’ bin tane mezar kazmanın İmkânsız lığını düşünmüyor musun?


(Devamı var*
Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından: 947/470
Göztepe Cevad Paşa Stkak lo No. da mukim Ölü Ahmed Sabi: oğ lu Küçük Ali iŞııasi Yükseksese ayni yerde oturan Haflze Vatanla Fa tih Şehremini Yusuf Paşa sokak 28 No. da mukim aliş Enginin birlikte vasi tayin edildikleri yayınlanır 16/1,1948

i Yeni Sabah ın
İLAN FİYATLARI
--
i
I
I

Başlık
1 inci
2
3
5
6
S.
»
»
»
y>
maktu olarak bayta,
»
»
santimi
»
»
»