SALI
Onuncu Yıl
No. 3230
10
KURüÇ
Kr.
>
»
>
B B D K L t
Bcnebl i M00 1900 1000
000
*
ŞUBAT
1948
idare: Nuruoonanlye No Tel edred: «YBNÎ SABAH. İSTANBUL Telefon: 20795
IBONI Tttrkir* S«n«Mk • ayUk > aylık 1 aylık
M00 1600
•00
900

• • 1
• *
HÜRRİYET VE HAKKİN YILMAZ MvDAFiiYiZ
İngiliz Donanmasının faaliyeti
Portland, 10 (A.A.) — Ingiliz anavatan filosu mutad ilkbahar seferini yapmak üzere Vi«-mlral Mc Grigorun kumandası altında j’arm Ce-belUrttank’a gidecektir.
Diğer taraftan bildirildiğine göre, denize anılması için gizil emir almış bulunan 8000 tonluk İngiliz kruvazörü bugün Simonstowndan hareket

A
I etmiş ve Güney Buz denizinde Faiklan d İngiliz adalarına gitmek üzere yola çıkmıştır.
Adana D. P. kongresinde Zeytinoğluuun sözleri
r
Dünkü Adana Kongresi Çok Heyecanlı Oldu
%
S'.yhau köprüsü ve Adana sokaklarının feci durumu
I
T
• l»
r.
•r
A
o *0
J
K» *
eserlerinden biri de işte bu Seyhan nehridir. Bugün feyezan halinde bulunan ve binlerce vatandaşımızı ağlatan Seyhan bütün Çu
kurovayı istilâ etmiş, köylerdeki ekili tarlaları insafsız bir baskı al-(Devamı Sa„ 5; SÜ., 3 de)
* •



Eskişehir Milletvekili, "Icabettiği zaman Devlet Bakanının mutbağında kaynayan tencereden çiftçinin sapanına kadar herşeyin hesabını sormakta tereddüd etmiyeceğiz» dedi

t
»in;
V'cvnifo w uğf uifan Ba^nıhrııfc D»-m ok mi Parti Eskişehir miUctveMli
i >Tî 3^^. - • - Krtnul Zf.yl bıofjht- d


. t A-.

Adana, 16 ( Hususi) — Demokrat Parti Seyhan 11 kongresi bugün toplanmış ve başkanlığa seçilen D. P. Eskişehir Milletvekili Kemal Zevtlnoğlu kongrenin birinci oturumu sonunda aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
— Arkadaşlar, sevgili AdanalIlar. biliyorsunuz ki D. P. bugün bir refah, saadet ve kalkınma mü caddesine girmiş bulunuyor. Gene hep biliyorsunuz ki bu memleket, bu millet yıllardauberi bir çok mahrumiyetler içinde yüz üstü bırakılmıştır. Karşımızdaki bu kanlı ve bu acı hakikatler bizi bugün tnillî irademizi kullanmak yoluna sevketmiştir. Fakrii zaruret İçinde bırakılmış olan bu milleti elinden tutarak sefil tabakaları müstahak oldukları refah sedyesine kavuşturmak vazifelerimizin en başında gelmektedir. Kötü idarenin kötü
r
5*



*
Renda Devlet
a

I
Adanada caddeler yine sulara gömüldü, bir çok evler yıkıldı, halk hükümetten ümidini kesti..
Fuzulî ve yersiz iftiharlar
Devlet Ba-
Çukurovada 50 ye
Adana, 16 (Hususî) — Adana ve civarında yağmurlar şiddetle de vam etmektedir. Adana dahilindeki bütün caddeler su altındadır. Yağmur ve sel yüzünden bir çok evler yıkılmıştır. Bu arada Cezaevinin kadınlar kısmı çökmüş, iki
yakın köy sularla çevrilmiş bulunuyoı kadınla bir çocuk hastahaneye kal dınlmıştır. Yenice - Tarsus tren hattı bölmesini sular götürdüğünden seferler ’ inkıtaa uğramıştır.
Çukurova}! bu sel ve yağmur felâketinden kurtaracak şeyin, C. H.
(Devamı Sa,, 5; Sü.» 6 da»
î İstanbul ve 1
Demokrat Parti zimamdarları bu kadarcık galebeleri zafer saymak derecesine düsmiiş-lerse bu kendileri için lehdt kaydolunacak bir keyfiyet değildir. Bu memleket halkı Dcınok-(d tu* t- ı I) t şeyler bekliyor. E'rı sıkı zamanların ağır baskılarına calilerin, jandarmaların hapis, nefy re dayaklarına dayanarak idealleri uğrunda çarpışan geniş Italk tabakaları biltiin Demokratik hakların kanunlaşmasını istemektedir.

İstifa malûm olduğu veçhile sıhhî sebeb-lerden ileri geldi
Ankara: 16 (A.A.)
kam Abdülhâlik Renda sıhhi duru mu dolayısile bu vazifeden affı hak kında Başbakan Haşan Sakaya aşa ğıdaki mektubu göndermiştir:
Aziz Başbakanım:
itinalı bir tedavi rejimine muh-Devamı Sa„ 5; Sil., 6 da
Meclisin Dünkü foplantsı
-
«
KI

t

ı
Patrikhaneleri
VTt N yu nida bir beklenıeı ha\ası ekmektedir. Herkes, Halk Partici çoğunluğunun, şu meşhur ve malum antidemokratik kanunları kaldırmasını beklemektedir. Siyaset âlemini te-lıuzüyeceb ve müsabaka alanım düzeltecek keyfiyet ancak «Hürriyet MİHakıuına tahakkuk etmesidir. Bu yapılmadan, kanunlarımız demokratik düzene konulmadan sevinmeye, şenlik yapmaya imkâıı ve ihtimal yoktur. Nasıl ki böyle boş neşelere kapılanlar, başta Ah-med Emin Yalman olmak iizrre derhal ricat etmeğe mecbur oldular. |
Demokrat Parti kurıııiılunndaıı Adnan Menderes ve Köprülü -İz mirde halkla temas ederek nutuklar vermişler ve Demokrat Parti içindeki son ihtilâflar hakkında umumi efkân aydınlatmağa çalışmışlardır. Köprülünün sağa sola hücumuna Adnan Menderes de baş ka şekilde iltihak efınîs v£ dıırıı-ınu tahlil etmiştir. Menderese göre bugün ihtilâf ve fenalık Kenan Önerin v*yahu(l herhangi bir zatın şalimi nüfuz ve tahakküme te-mayül göstermesidir. Bir milletvekili Kenan öner için vDemokrat Partinin üçte biridir» demiştir Bir diğeri de Hikmet Bayııra taarruz veya onıı müdafaa etmiştir, fşte bu karşılıklı tartışma ve ithamlar ve bunlara inzimam eden ödenek meselesi ortacı çorbaya çevirmiş, tir.
Bize öyle geliyor ki hakikati hal de bütün gürültü ve sızıltının menşei, evvelce de bir yazımızda işaret ettiğimi/ gibi, üiirrîyet Misakının tahakkuku yolunda en ufak bir haşarının elde edilememiş olmasıdır. I evzi Lûtfi, İzmirde konuştuğu sırada hiç de yerinjie sayılmı-yacak bir teşbih yapınış ve demiş ki: «1> Temmuzla Halk Partisi feslim olmuştur. İki ordudan biri teslim olduktan sonra artık ona silâh çekilir mi? Fakat onlar Hürriyet Misnhını tahakkuk ettiı-rniycfck olurlarsa hep beraber o-larak karşilarmdayı/.» Bu cümlelerin birbirini ne deteceye'kadar nakzettiği açıktır. Hakikaten Halk Partisi Drunukraflara teslim olmuş


sa, tekrar onlara karsı beraber o-
|
larak çarpışmak ihtiyarı kalır mı? İşle Demokratlara umumi efkârın
yaptığı itiraz da bu noktadandır. 1? Temmuz beyannamesi bir fes-(Devamı So.f 3; Sü., 3 de)
Türk - Yunan Dostluğu Bu mudur?
*
Türkiyeye Amerikan yardım»
I*


Dağlardan kasabalara inen çeteciler kasabalı Yunanlılarla beraber
Trnman tekrar kongreden tahsisat istedi Vaşlngton 16, (A. P.) — Bugün balkan Truman Türkiye ile Yunanla tana askeri yardım için daha fazla tahsisat talebinde bulunacağını kongreye bildirmiştir.
Başkarf keyfiyeti, her iki memleketin komünizme karşı koyabilmeleri (Devamı Sa., 5; Sü., 5 det
%
-----o-----—
Fener Patrikhanesi Vos'-ıovaya hüc; m edere i “Bu ko propagandasıdır,,
nısL diyor

I t i
■ t I

(Yansı 5 incide)

Kâğıd Hatlarına zam yapılmaması takarrür etti
Ankara 36, (huşun!) — Bakanlar Kurulu, kâğıd fiatlarını tedkik edan malî komisyonun raporunu inceliyc -rek, kâğıd Hatlarının arttırılmamak na karar vermiştir. Kâğıd işletmesi-(Devamı 5 incide.
Kenan Öner’in Siyasî Hâtıraları
V



I
Konan Öner Demokrat Partiye intisabından infikâki ne kadar geçen ve mahrem bir sır olarak parti ileri gelenleri arasında muhafaza edilip efkârı umumiyeye intikal ettirilmeyen bir takım hâdiseleri bu mühim hâtıratında ifşa etmiş bulunuyor

İktidara mensub, Halk Partisine muhalif, Demokrat Partili, bitaraf, şehirîı, kasabalı, köylü, genç, ihtiyar, kadın, erkek bütün Türk milletini alâkadar eden bu siyasî tefrikanın neşri senenin en mühim hâdisesi olarak ağızdan ağıza dolaşacaktır

I
Pek yakında “Yeni Sabah „ sütunlarında i
_________________________________________J
birn ci
Bin nasihat, bir musibet
istilâ etmiş; köylerle
.“TÛLUNAY i
bü- I I
Mec'iste bazı itiraz'arla karşılandı, Avukatlık stajının müddeti indirildi
e
, A. I. Sabisin affının esi yapıldı
Ankara, 16 (Hususi) — Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Raif Karadenizin başkanlığında toplandı. Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğluııun devlet memuriyetinde kullanılan 60 yaşından a-şağı emekliler hakkında yeni emek lilik tasarısına bir hüküm konulup konulmadığı hakkındaki Başbakan lıkfan sözlü sorusuna Başbakan Yardımcısı Faik Alımed Barutçu, (Devamı Sa, 5; Sü., 3 de)
Patrik Maksımos
(Yazısı 5
M. Kemal ır iddiaları


------o-------
Ve Haseki Hastanesinde gördüklerimiz
Dıinku sabah gazetelerinden biri, evvelki gün yapılan bir C. H. P. kongresinde Operatör M. Kemal Ökenin Haseki hastahanesi hakkın daki konuşmasını sütunlarına geçirmiş bulunuyordu. Beyanatta aynen şöyle denilmekte İdi:
Eğer, salâhiyetim olsa İdi. be 1? iiyeye ait ulan Haseki hfrste.hane sini yakar, oraya hasta koymazdım! Çünkü, bu hastahane yatakla rında, bir değil 3 kişi yatar, çarşaf yoktur ve buraları fare, kedi, köpek (Devamı Sa., 5; Sii., 4 do
UKUROVA göl olmuş; Adana- *«“an maddiyatla halletme
düşünınüşlor, barajlar yapmışlar. Kıı rak mevsimlerde de şehri susuz bırak mamak cihetini temin etmişler. Fclâ ketlerin önüne geç-
teabıt
kadar
telelon ınuhaboratı kesilmiş., folakotın bilançosu budur.
yı sular
İrtibat yokmuş;
rar ziyan lonılyocok yükmüş, İşto son
Elde yegane teselli do şu: 70 yasındaki ihtiyarlar bılo böyle bir yağış görmediklerim söylüyorlarmış. Yânı kabahat kimsede değil... yağmurlarda.•• Bu yetmiş yaşındaki ihtiyarlara sorulsa: «Bu kadar devamlı yağış gör moıniş olabilirsiniz. Fakat şu yok sakaldan ak sakala gelinceye kadar kaç defa böyle felâketler görmüşsünüzdür. Bunlara karşı hükümetler ne yaptılar?»
Mısırda da NU hor sene taşar ve bu taşma momlekoto feyiz vo bereket getirir. Vaktılo her seno Nıle bir güzel kız verirlermiş. Mısırın Müslüman valilerinden (Amr-lbn-l-Âs) bu âdeti kal-dırnif; sen asırlarda da işi mânevi-
%
Su baskınlarını seyretmişiz. Mahvolan başında boynumuzu bu-verdi, Allah aldı!» diye göstermişiz. Fıkrclın de*
inişler.
Biz ne yapmışız? güzel güzel mahsullerin küp ( Allah kazaya rıza eliği gibi:
lloylıatt ! Ne bir ders... Ne bir fikr-î-iımknrri-r!
Elemanlar arada böyfe coşar. Tabiat kanunlarının değişmez çerçevesinden dışarıya çıkıverir. İnsanoğlu bütün bu muhtemel felaketleri düşünmeli, onları önliycock tedbirler almalı...
O kadar beceriksiz iniyiz? O kadar ilımsiz miyiz? Çok şükür fevo fvvo mühendis yetişiyor. Hem de yüksek (Lütfen sayfayı çevirin**'
SAYFA: ?


J7 3 ÎJBAT 1048
c
« ^*5
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?
Atatürk’e suikasttın tafsilâtı ve içv
OklTYVCU

Zar a »
ıı
II
II




k
. mto

ki
r E N ı SABAH
•J
\HEIl &’ACAZ/|
c.
*
Tefrika Rio


f — 329 dû Fatih ve 330 da Trab fcon kâtibi mes’ulü oldum. Çekildiğim zaman Harbi l muini bağlamıştı. Harb başladığı zaman Trab fconda hususî teşkilât yapıyordum. Euürle yaptım»
— lttihad ve Terakkiye mensubiyetiniz mahfuz idi değil mi?
— Ö zamaıı asker olarak istihdam ediliyordum» Esasen yüzbaşı idim. Teşkilâtı mahsusa kumandanlığı namile.
— Yerine kâtibi mes ul kim oldu?
— Hiisrev Sami bey, vali Cemal Azmi beydi.
— Ne vakite kadar Tmbzonda kaldınız?
— 331 temmuzuna kadar kaldım. Sonra Eskişehire naklettiler. Bendeniz bazı şeylere it-iraz otum. Vali ile aramız açıldı Eskişehir-deıı gittim, istifa ettim.
— Aranız niçin açıldı.
— Teşkilât işlerinden, Eskişe-hirde bir ay kâtibi mes ul olarak durdum. 15 - 22 maddelik bir şey yazdım terviç vadettiler. Fakat ta lıakkuk etmedi. İstifa ettim. Esasen bu m emek kikatti. lttihad
kılâbmı istiyordum. Sonra İstan-bulda ticaretle meşgul oldum. İlk dellallığı Pirzade Hakkı beyden aldım.
— Sonra ne yaptınız?
— Ticarette kaldım. •
— Mondros zaman?
— Mütareke turna gittim,
vardı. Oradan da Bakûye gittim.
— Batumda ne yapardın?
— Ticaret ile meşgul olurdum.
— Vapurlarla da gaz sevkeder miydiniz? *

— Evet...
— Şimdi Mondros mütarekesinden Batum ve Bakûde bulunduğunuz zamanlara ve onu müteakib senelere kadar siyasî hayatınızı anlatınız? j
— Bidaj(?tte Genceye gittim ve orada saklandım. Bir kaç ay sonra Batumda Nuri paşa mevkuftu bunu kaçırabilsem iyi olur dedim ve firarı için adam gönderdim. Kaçtı Bakûye geldi. Ben de oraya gittim, görüştüm ve tekrar Genceye döndüm; bir kaç ay sonra da Halil paşa gelmişti. Ona da hoş â-medi için Bakûye gittim; görüştüm nıalûmuâlinizdir o vakit oralarda siyasî fırkalar vardı. Bunlar da
gittik raek-karşı-terki
Yen kapılıların Su’ar idaresinden bir ricası
On senedonberi Yerıikapı Değirmen sokağında otarmaktayım... Gerek yaz ve gerekse kış mevsiminde muhitimizin stı ihtiyatımı karşılayan bir çe^ınoıniz \ar... Bu, kıyuı biraz, fazlacu, jar.ın ise gazinulurıa ihiiyuclarını kar Silndığından hemen hiç ak-nıuıııakta a e bütiin muhite su teinin edememektedir. Sem. iin en küçük çocuğundan en yaşlısına varıncaya kadar herkes bir teneke su almak içiu gece yarılarına kadar sıra beklemekte vc ekseriyetle su alamadan cxine diiuıuck tedl r.
•Su, söylemeğe lüzum yok ki, ihtiyaçların en tabiisidir. Bu itibarla Belediye Sular 1-daresinin bütün bir senit lıul kı tanıtından beklenen alâkasını bitlerden esirgenıiye-cegiııi umuyoruz, gayed çeşme yapılacaksa bunun Değirmen sokağında yapılması da arzu odilmektedir. Zira, diğer çeşmeye gidiş ve geliş yazın kalabalıktan, kışın da çamunlan çok zor olmaktadır.

Maden mühendislerini
müteessir eden hâdise!..
«■
Kozlu fac.'asını tahkike memur bir mühendis sebjb gösterilmeden vazifesinden alınmış..
İl
iki k
nlı
hâdise
İki erkek kıskançlık yüzünden kanlarını yaraladılar
B
beni kongreye iştirak ettir için ihdas edilmiş bir ha-Ben cemiyet halinde olan ve Terakkinin fırkaya in-
mütarekesi olduğu
olduğu zaman Ba-Orada yazıhanem

E i ıı nasihat, bir musibet
(JSastarafı 1 tnculs mühendis. Maden mühendisi, yol mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi, nerede ise edebiyat mühen dişi do yetifUreoegu.
Maden mühendisten var: Kömüraüz lükten Krfca çjvuH kesiyoruz Yel mü» hendisı Bir* köyden bir köye git* mtk ıçm sıncah gibi ağaçlar m dalla* rından atlıyanlar var: Kalanı da ona göre kıyas edebiliriz.
Geçen gün yollar hakkında konferans veren bir Amerikalı cyol için a-İman vergiler yola sarfedılso memleketin yol ihtiyacı temin edilmiş olurdun demiş. O emek biz yol parası topluyor ve onu başka yere sarfediyo-ruz. ne ganbdır: Biz herşeyi Allahtan bekliyoruz; o yağmur verecek M mahsul alalım; bugün sular altında kalan A danada gürül gürül nehirler akarken yağmur duasına çıkılırdı. Allah yağmur veriyor; bu sefer de «A-man Yarabbi l duyu kes! Mahvolduk...» diye bağırıyoruz. Biraz Bektaşilik oluyor amma o da birden bıktı.
İşın kötüsü... Bir kere bu felâket başımızdan gidince herşeyi güllük, gli-lıstarriık görmekliğimizdlr. Sanki binlerce dekar arazisi su altında kalan biz değilmişiz. Mütevekkiline başımızı sallayıp: ctteysaı.. Çok şükür tattık...» deyip, geçiyoruz.
Halbuki yağmur yine yagarr her rafı yine su basabiljr. Felâket her
fasında: cinşırtlah... Maşallah» ta. sav vuşturulur mu?
Fen, hiçbir zaman Âûı değildir... Adı üstünde; buraya (Çukurova); diyorlar. Çukur olan yeri su basar.
Bu kadar senedir bunu düşünemedik mi?
Yüzlerce köy, o kadar mahsul oldu. Sunu görünmez kaza değil,, görünür kaza olarak kabul eoelım v^ iau zarar .defterini burada kapatıp bundan sonrası için ne yapacaksak onu esasi* sur retteı düşünelim^
Ataiar sözü: «Bin nasihatten bir mu Siüvt yeğdir!» derler. Acaba hu bOyiık musibet bize nasihat verine geçecek
at-
ta-
de-

Müsavat ve lttihad Fırkuları idi. Müsavat Fırkası ordumuzun Azer-baycaudan çekilmesi üzerine yirmi beş bin kişilik bir ordu vücude getirmişlerdi. O esnada Bolşevik gürültüsü çıkmıştı. Halil paşa (ça lışalımv dedi. Ben Genccde bulunuyordum ve orada kalacağını dedim. Günceye gittim. Bolşeviklcrin takarrübü üzerine Bukûyo geldim. Orada Halil paşa arkadaşlardı' bir likte Kambağma gitmişlerdi. Nilıa yat Halil paşa düşmüştü. Hakkım da lttihad ve Terakkiden matrud dur diye bir dedikodu vardı. Bir gün Çanakkale gazinosu vardı. O-rada oturuyordum. Zor mutasarrıfı Salih Zeki beyle birlikte Hulil paşa geldi.
(Sizinle görüşeceğim haydi seninle otele gidelim) dedi «Kâzım ICarabekir paşadan tub aldık, Bolşevik vaziyeti aında müsavat hükümetine
mevki etmesini söyledik. Kabul et metli dedi. «Bolşevlkler gelirse büsbütün ezer» dedim. Halil paşa tResulzadeye gidelim' dedi. Mecliste Müsavat Fırkasının reisi idi. Görüşmek için bir esas tesbiti lâzım geldiğini söyledim. Ertesi gün geldi Emin beye gittik. Emin bey bizi kendi halimize bırakın yüz bu kadar sene Ruslann elinde idik. Biz onlan biliriz. «Ezerler» dedi. Fakat Halil paşanın ısrarile kabul etti. Ertesi gün bir ziyafette idare, Haşan Hnsbi Mekkiye devroluna çaktı ve öyle oldu.
— Kısa kesiniz! Enver paşa gel di ihtilâl hükümeti teşekkül etti oradan anlatınız?
— Peki efendim. Enver paşa. İbrahim Tali', Azmi beyler geldi-, ler. Dalıa evvel Balın Şalcir bey gelmişti. Küçük Talât Bey de Şakır beyden bir kaç gün evvel gelmiş bende kaldı sonra çıkardılar. Bolşevikler istememiş. Enver paşa geldiği, vakit bize geldi. .Tahsis e-dilen yer fena imiş. Bunlar üçüncü Enternasyonalin içtimai için gelmişlerdi. Enver paşa beni çağırdı. «Biz dışarılara çıkacağız» dedi ve fikrimi sordu. Ben de «Türkiyeye geçmek isterim dedim. Türkistan havalisinde çalış-mıyacağını söyledi. Bu sırada Baha Şakir bey geldi. Enver pasa dedi ki: ^Mustafa Kemal paşayı terfi' inhasını yaptırdığım zaman siz bu senin düşmanındır demiştiniz. Halbuki ben, olabilir memlekete hizmet edebilecek bir adamdır demiştim. İşte görüyorsunuz ki sözüm tahakkuk ediyor. Vatanı Mus tafa Kemal paşa kurtardı» ben gi derken de teşriki mesai için bir program yapıp verecekti. Bu dahil ile hariçtekiler arasında ihtilâf çık maması için bir esas idi.
— îsmi nedir programın?
— Yoktur efendim.
— İsmi yok bir program?
— Evet... Sonra... İbrahim Tali bey. Talât hey, Baha Şakir. Hafız Mehmed ve diğerleri toplandık.
— Hafız Mehmed»niye gelmişti?
— Hükümet tarafından gönderilmişti. Bir kaç gün oturduk program hazırlamağa başladık.
— Programı yeni mi yapıyorsunuz?
I
Fatma Seval
Maıtepe vapur iskelesinin tamiri hakkında
Bundan 6-7 «ene evvel tamiri yapılmalı üzere, Denizyolları idaresinin Maltepe vapur iskelesi yıktırılmıştı. O günden bugüne kadar oldu ğu gibi bırakıldı. Bir çok yer lere modem iskeleler yaptıran idare, ber nedense Istan bıılun sayfiyelerinden olan bu köyıın iskelesini ihmal et ruiş, yoJouüın yazın sıcak, kışın soğukta açıkta beklemek mecburiyetinde bırakmıştır. İdare, iskeleyi bozmak snre-tile, sahile yosunlann birikmesine de aebeb olmuştur. Çünkü, sahilden denize uzanan iskelenin ortasındaki menfez kapatılmıştır.
Denizyolları idarecinin dik kat nazarının çekilmesine muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederim.
Maltejıe Eski Belediye sokak No. 28 : F. Naci Turna teinin ededemeınektedir..



Yeni yüz paralıklar tedavüle çıkarıldı
Bir müddetten beri Darphanede basılan 100 paralıklar, dünden iti-baren tedavüle çıkarılmıştır.
Yeni yüzparalıklar san renkte olup, ortalar; deliktir, ve yeni kuruşlardan biraz daha büyüktür.
Bir tarafında Türkiye Cumlıuri yeti ibaresi, diğer tarafında da 2.5 rakkamı yazılıdır.
Rockf eller milessesesi temsilcileri dün Atinaya gittiler
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Rokfeller müessesesl Foundation Milletlerarası sağlık da iresi direktörü Dr. D. Bruce Vilson ve hastabakıcılık teşkilâtı temsilci si Mis. Warbey, dün sabah uçakla Atinaya hareket etmişlerdir.
Amerikalı misafirler, hava ala. Hında 8ağUk Müdürü Dr. Faik Yar gıcı ve doktorlarımız tarafından u-ğurlanmıştır.
I _ Ayak ÜMÜ bütün sözlerimizi tü | ketemeyiz. Birbirimize anlatacak çok I şeyimiz var. Karşı karşıya koltuk-T lora oturup rahatça görüşmeli için I sabırsızlanıyorum.
Turhan acı bir tebessümle ona bak
( ti. Halinde:
— Bu oyununa kanıyorum ma!
Diyen bir istihza vardı.
— Haydi gidelim yavrum.
Ağır adnnlaria ve şundan bundan konuşarak gardan çıktılar, bir oto* mobile bindiler. Yolda Turhan hiç konuşmadı. Başım yastıklara dayadı, gözlerini- kapadı öylece kendi , âlemine daldı. Hattâ arabanın lüks bir otel kapısında» * durduğunu bild ftcrketmlyor göründü. Verda yavaş-
[ ca: ı — Geldik hocaın.
Demeseydi, belki bu yarı uyku va-
* zivetl daha uzun zaman sürecekti
Bir grum arabanın kapışım açtı. 1 Çantaları aldı. Turhanla- Verda çocuğun arkasından otele girdiler. A-I4 san.sörie birinci kata çıktılar. Tur* hai|. seyahate alışkın bir insan sü* kûnetile îstanbulda bütün hazırlık-•
larını görmüş, odasını, raudevnılarrnı hazırlamıştı. Otelin gürültüsüz bıı ‘ kısmında, geniş ve ferah bir odaya
• girdikleri zaman Verda bllâ ihtiyar gülümsedi Kendi mütevazı pansiyon odasiİA bu lüks daire arasında ne büyüle bir ayrılık vardı! Güderi ter*e-
san..
f
I
B ■ n ı bir müddet ovval Kozluda bir ,rız > faciası olmuş, 60 ye ytu kın vatan Iaş toprak altında yanarak Ölmüştü
F.u iayı müteakib Zonguldak adli-yeal tarafından tahkikata girişilmiş, yine soruşturmaların çabuk netice-londlrllmcsl ve şayed İhmal varsa mesulleri meydana çıkarılması yolun da yüksek maden mühendislerinden müteşekkil yeminli üç ehil vukuf in-tlhab edilmişti. r
öğrendiğimize göre, Zonguldak ad üyesinin gördüğü lüzum üzerine tefrik edilen vukuf ehli tahkikatını bt tirıniş vc hazırlanan mufassal raporu Adliyeyc lıavalo etmiştir.
Blzo verilen mütommlm malûmatta iddia edildiğine nazaran; ehli vu-kufda bulunan yüksek maden mtlhen
dlsl Taccddin Ataman mezkûr raporun adliyeyc teslimini müteakib hiç bir aebeb gösterilmeden havzadaki va zlfoslndcn uzaklaştırılmış, Keçiborlu da ehliyeti İle telif cdllemiyccck basit bir İşe tayin edilmiştir.
Diğer tarafdan Avrupa ve Ameri-kada tahsil eden ve Zonguldakta va-zlfo alan on iki yüksek maden mü-hondlsi. Ekonomi bakanına bir tel -graf çökerek bu mevsimsiz tayini pro testo otmişler; bu hareketin kendilerinin İşletmeye karşı olan itlmadlan-nl sarsacak mahiyette olduğunu bo -lirtmlşlerdlr.
Bu vaziyetin; esasen bir çok dedikodulara mevzu olan kömür dâvamı za zarar getlrecoğt mülâhazası da yukarıdaki iddialar cümJesindendir.

Büyükçekmecede Değirmen soka gında 10 numaralı evde oturan Necib öztürk evvelki gün karısı Fatma öz türk ile kıskançlık yüzünden münakaşa etmiştir. Bu esnada tabancasını çeken Neclb karısının üzerine üç el ateş etmiştir. Ağır surette yaralanan Fatma Cerrahpaşa hastahanesine kal dırılmıştır.
Diğer tarafdan Hadımköyünde yİ ne kıskançlık yüzünden başka bir hâ diae olmuş Abdurrahman adında bir şahıs karısı Naclyeyi tabanca ile 4 yerinden yaralamıştır. Yaralı hasta-haneye kaldırılmıştır.
M ÜTFFEPRİK
EL L.F D İ Y E D E
ADLİ YEDE
Belediye ekmek işini halledemiyor
Şehir Meclisinde şiddetli münâkaşalara sebebiyet veren tele tip ek niek meselesi, yiııo halledilememiş, bu yolda belediye tarafından henüz kafi hlr karara varılmamıştır.
Şehir Meclisi âzalarmdan birinin iddiusına göre, halkın vo belediye nin menfaatlarıiıa aykırı olarak fa allyette bulunan fırıncılar şirketi, şehrimizde tröst kurmuş bir halde dir.
Difter taraftan belediye, evvelce Mahrukat Ofisinin Balatta İnşa ct tirıneğe başladığı fırını satın almak teşebbüsüne geçmiştir.
Bu fırın günde 107 bin kilo ek nıek imâl edebilecek ve 800 bin lira kazanç getirecektir.
İki milyon, lira sarf edilmek auretile işletmeye açılacak olan bu fmnuı geliri İle yeni fırınlar açmak tasav vurandadır.
* A A RİFTE
••
Tramvay, Tünel ve Otobüs ücretleri artacak mı ?..
I
Sarayııun, Sultanahmedde Paşa Sarayı binasının bu -arsada inşasına karar ver-
Bir aydanberl Ankarada bulunan E. T. T. I. umum müdürü İbrahim Kemal Baybora, şehrimize gelmiştir.
7 Eylül kararlarının alınmasın -dan sonra evvelce sipariş ettiği malzeme ve vasıtaları almakda güçlüğe uğrayan E. T. T. idaresi; kömür fi -atlanna yapılan zamdan sonra bir milyon liraya yakın bir zarar altına I girmiş bulunmaktadır.
Dün valiyi ziyaret eden umum müdür idarenin müşkül durumu hakkında izahat vermiş, kömür fiatla-rına yapılan zammı müteakib kaydedilen bir milyon liralık zararın telâfisi için bir çare aranmasını istemiştir.
E. T. T. İdaresi tarafından, otobüs, tramvay ve Tünel ücretlerine zam istenmekte ise de Belediye bunu kabul etmemek kararındadır.
> M
Dayak atan öğretmenlerin müdafaaları
ilkokullarda dayak attığı iddia edilen öğretmenler hakkında vilâyet çe tahkikat açıldığını ve öğretmen lere nüdafaalannı hazırlamaları için ır.uhlet verildiğini evvelce bildirmiştik.
Öğrendiğimize goıe, öğretmenle re vilâyet, disiplin kurulu tarafm dan verilen mühlet sona ermiş ve öğretmenler raüdaiaanamelerini.ya zili olarak vilâyete tevdi etmişler dir. *
Bu hafta içinde Disiplin Kuru vali muavini Rüştü Ülkenin başkan . lığında toplanarak daya atan İlk okjLil öğretmenlerinin hazırladıkları müdafaa nameleri tetkik edecektir


17 nci Okul Aile Birliğinin konseri
Feriköy 17 inci okul aile birliğindi tertiblediği 18 şubat çarşamba akşamı saat 11 de Pangaltı İnci sinemasında bir alâturka musiki konseri va rilecektır.
Adliye Sarayı inşaatı gecikecek
-----o- - - -
. Yeni Adlıya Sarayı inşaatı için yapılan istimlâke devam olunmakta-dır.
Sultanaiımcddaki İnşaat sahasının açılması için İbrahim Puşa Sarayının yıktırılmasına karar verilmiş olması efkârı umumiyedo hoşnudauzluk doğurmuştur. Tarihi bir kıymeti haiz olan bu eski sarayın yıktırılması me solesine dair Bayındırlık müdürü şun lan söylemiştir:
— Bu hususta bizini bir rolümüz olamaz. Nlhayot hükümet vc Adalet Bakanlığı uzun bir tedkikden sonra Adliyo İbrahim lunduğu miştlr.
Bu sahada istimlak; kararl aş Unlan 54 ev vo dükkân arasında bu saray da vardır. Fakat binada oturanlar ancak mahkeme kurorde çıkarı-lablldikleri için inşaat işi daha da u-zayacaktır.
Diğer tarafdan öğrendiğimize göre, Sultanahmedde Mekteb sokağın, dokl İstimlâkler tamamlarmuş ve Di-vanyolundaki binaların istimlâkine başlanmıştır.
Mütebaki 30 ev ve dükkânın Istım lâki de asliye hukuz mahkemelerinin kararından sonra tamamlanacaktır.
Bu duruma göre yeni Adalet Sarayı inşaatına ald projenin son baharda müsabakaya konuiabtloceğ an 1 aşılmak tadır.
Halkevlerinin yıldiiniimü töreni 22 Şubatta yapılacak Halkevlerinin kuruluşunun yıldönümü milnasebetile 20 şubatta yapıl-ması lâzım gelen merasirq 22 şubat pazar gününe tehir Bu münasebetle, muhtelif eğlenceler, konferanslar tertib
Bu arada Eyüb Hulkcvinde Türk musüusi konseri verilecektir.
edilmiştir.
Halkevlerinde m üsamereter vo edilmiştir.

Kiracılarına: (ıEvi ve sisleri yakacağım!» diye çıkışan ev sahibi
Geçin sene Boyoglun la Kallavi so kağında bir ev yanmış ve içinde bulunan kiracılardan iki kişi de yaralanarak ölmüştü.
Kasden yangın çıkarmak ve ölüme sebebiyetten sanık olarak 1 inci ağır ecza mahkemesine verilen ev sahibi Fikret hakkın-lalcı 'dâvanın duruşmasına dlln de devam olunmuş tur.
Bu celsede dinlenen otuz şahıduen bazdan, Fikretln hâdiseden unca cevi ve sîzleri yakacağım diy^kiracılara çıkıştığını söylemişlerdir. Gel-mlyen iki şahidin, celbi için duruşma başka bir güne barakdrn ıştır.

--------o--------
t ki lııraız yedişer yd hapse mahkûm edildi
Muzaffer ve Zühtü adında iki Ü-ııiversite talebesi, şehrin muhtelif semtlerinde 9 apartman soymaktan sanık olarak asliye 2 inci ceza mah kemesine verilmişlerdir. Il|c duruş mada tevkif edilen sanıkların muhakemesi dün sona ermiştir.
Suçlular karardan evvel nıiidafa alarmı şöyle yapmışlardır
(— Hayatta bize bakacak kimse iniz yoktu, iş aradık bulamadık. Ni lıayet İki bavul ile bir çilingir mal zemesi elde ettik. Sayfiyede bulu ilanların apartmanlarına girerek mücevherat ve kıymetli eşyaları bavullarımıza doldurduk
Bu şekilde geçinmemizi teinin ediyorduk. Çaldığıpuz eşyayı satmak ve biriktirdiğimiz 5—6 bin lira ! ile ticaret yapmak niyetinde İdik ; Fakat zabıtanın pençesine düştük • |
Mahkeme her iki suçluyu 7 şer sene 1 er ay hapse mahkûm etmiştir.
Muhayyel mülakatla/ Lûtfı Kırdarla başbaşa
UGÜN okuyucularıma blrçol meseleler hakkında sadre daht doğrusu mideye şifa verecek
bir ınülâkat arzolmek İçin Ankaradan avdet eden valiyi ziyaroto gittim. Cûtfl Kırdar, her zaman olduğu gibi beni boşûş bir sima ile kabul ot* ti. Aramızda teati odilon mutad neza ket merasiminden sonra sordum:
— Ankaradan para letmiş olarak avdet buyıırdugunuztj gazotcicrdo gördüm. Okuyucularıma sütunumda hoşlarına gidecek havadis vermek arzusilo ziyarotinize hoştum, Bondenızo bu hususta bir nıalümal verir misiniz?
Vali:
Fıkracı! dedi. Hiçbir gazeteoiyı yapmadığım müsaadekârlıgı sana y* pacaftım. Okuyuculara tebşir ot. Yal* nız para buhranını değil bütün huh ranları hallottiın.
— Aman ne iyi!.. Lütfen tafsilât voriniz.
— Evvelâ büdeo açığı kapandı.
— Sonra?
— Sonra et buhranını hallettim
— Ne surotle?
— Şimdiye kadar kasablarda man da ve keçi etleri lıyordu. Bundan manda kasabları
— Pek isabet
— Bir kere manda ve keçi kasabla rı açıldı ını ondan sonra artık sucuk cuların kullandıkları beygir, katır eşek etleri için de ayrı ayrı dükkânlar açtırılacak. Bu suretle halk isto diği hayvan etini seçecektir.
— Ya ekmek işi ne olacak?
— Kaşıntı ve ishalden şikâyet doğ ru delildir. Düşündük: kaşıntı hassasını biz lûm a... müflis olup uyuz olup kaşınması Sonra linet bahsi do bir takım muzır ilâçlardan kurtarmak içindir. Bu da muvaffakiyetli netice lor teinin eylemiş demektir.
— Balık buhranı.
— Taze balık temin için Belediye halka birer olta dağıtacaktır. İstiyor üç tarafı deniz olan istanbulun bulur rıhtımlarında taze balık avtıyabil.r... Tezkere ücrotlcrinde de tenzilât yapa cağız. •
— Mesken buhranı.
— No kadar geniş çayır varsa _ larda birer «Gündüzkoudû racağız... Fakat mahalleleri tesis
Artık soracak mıyacak bir şey ne teşekkürle ayrıldım.
FIKRACI
buhranını Iıab


koyun eti dîye satı sonra ayrıca keçi açtıracağını, buyurursunuz.
Bu ekıneğiı teinin ettik: Ma-düşünmektense, yektir, derler halkı müshil içir
evlen bu-bu evler için yc~.:Kı etmek istiyoruz... daha do^nısu scrtıl-kalınanııştı. Kendisi

Tefrika: 72
Aşk ve his romanı
1
Muazzez Tahsin KERKAND
m iz eşya üzerinde dakikalarca durdu.
— Yerimi beğendin mi?
— Evet hocam. Fakat ben kendi odamı buraya teroih ederim. Orada insanı ısıtan bir hal var Burası yabancı ve soğuk... Buradan her gün başka kimselerin geçtiği belli. Şahsi bir köşesi yok.
— Biraz sonra burası benim bir kaç haftalık evim olacak. Eşyalarımı öteye beriye dağıtacağım, etrafa birkaç resim koyacağım. Burası da, senin t&birince; sıcak bir köşe ola*, cak. ı•
Gene kız hu sözlere gülümsedi; takat birdenbire^ oidıhl. şti.
— Siz şimdilik hiçbir şey yapını-yacaksınız. Şu koltukta dinleneceksiniz. Odayı ben düz ileceği:ıy buraya bir şahsiyet vermeğe çalışacağını.
— Peki, nasıl istem a Öyle yap.
Bu sözü söylerken masanın yanındaki geniş koltuğa oturmuştu.
Verda onun çantalarını açtı, dtt.
seltnuı» çamaşırlarını dol ablara yerleştirdi. îş görürken durmadan neşeli ve şakacı bir sesle konuşuyordu:
— Ne iyi ettiniz de geldiniz hocam. Metin son mektubunda bana sizin» biraz yorgun olduğunuzu yazmıştı. Ben de* size hemen uzum bir tavsıypnamo iletmeğe* karar vermiştim. Yazdılüanıuaı inK«raguuzx düfiu nerek iÇm için gülU/oıdıım.
Turhrıua yüsA» yavaş yavaş yeis maelirHin lon -Siynlmagr*. ’carJanmağa baştanuştl. Sesi îlatıa kuvctU çetto yordu:
— Ne yazacaktın? Sby.,'ı bakayım.
—* Neler, neler .. Y'aulmayın. fazla okumayın, fazla düşü *. neyin, lişd-□ı»*yii| iyi gıda al»n, doktor ağabeyimin ',(’»zürdfen dışarı ç.kmaym, 9a bihn yengami üzmeden eıkenoa yatıp uyuyun...
— YAnl, dllzc^M hasta bir adanı ‘ olduğum için hayatla ş-mdtde® alâkamı k*«lp bir n-ilat haline gireyim. Solacağım ve nihayet öleceğim gfi*
bii' ile
fn-
nü tevekkülle bekllyeyim. öyle mi?
Verda, birdenbire, onu ümidslzHgı düşürmekten korktu. Eır -dinde kravat, yüzünde Baht» bir öfc ■ ona yaklaştı.
— Affıııızı rica edertiu hocaın
kat kendinizde mütckaıcl bir ihtiyar, hasta, bitkin bir insan itall tasavvur ediyorsanız fazla fantazıye kapılıyorsunuz demektir Benim tav Biyelerime gelince, bunlar ta hodbitı İlkten başka birşey yoktu: Sanatkâr Turhan Yılmaz, etten kemikten ya*, pilmiş bütün başka insanlar gibi has talanını j kendisine iyni bakman mıı-tad ihtiyatsızlıklarını yapmakta devam ederse, beklediğin, eserim bitir meklc gecikecek. Aman .>,r km, av sıkı bir rcji-ı taklb elai.ı I ts-
tanbuln döndüğüm zaman -iki ,ap sağlam hnoarnı bu’ayun^
îşte endişem buydu w> m(ı'ıaı (c ı! tavsiyelerimle sizi kızdım, un > la bunun İçin çaldirniyıecekf in
Gene kızın diplomatça, sîzler* tat.--
tanın yüzündeki ümideizUk bulutlarım hemen dağıtmıştı. Şaka- etti:
— Demek sen beni değil, piyanisti düşünüyorsun. Aşkolsun sana. Ben de senin beni biraz sevd’gıni sanıyon. dunı.
— Elbette seviyorum. Sizi görüncen ne kadar scvindığinn anlamadınız mı?
— Anladım yavrum. Anladımı Bunun için içim ısındı.
— öyle ise burada benim sözümü dinliveccksiniz. Sizi seven bir in sum üzmemeğe çalışacaksınız.
Turhan nafiı^ kaşlarını çattı:
— İnşallah sen de Sabıha gibi mü balâğaya düşnüyeueksiıı Verda. Söz dinlemekten bıktım artık. Burajsa» ne fes almak için geldim.
— Gelmişken sizi Jjir doktora» götüreceğim, •
Sanatk&ı gülümsedi. |
— Bu du Metinin mektubunda var mı? Ferdinin bir hilesi mi?
— Ne milhRBeUH ? Sadece, Viyana, ya kendinizi tedavi ettirmek’ içim getl digınızı yazıyordu. Doğru değil mi ?J
— Metin doğruyu yaznıış. Onlara öyie dedim. Çok üzlılfîynrlarriı. On-lârm üzüntüsü beni de yoruyordu. | Buraya kaçtım. Doktora filan gide- i cek değilim
Verda şeytanca bir lavır aldı: ;
Yâni, size yak.a olan kıymetli akı(xbalanrı?.ı üzırel’tens? bir vahan cı kızı üzmeği tercih ettiniz, öyle mi? çarp
Şehir U. Meclisi bugün toplanacak ----------------o-----
Şehir Meclisi bugün saat 15 de yeniden toplanacak, şimdiye kaaar bir karara bağlanamayan meselele ri müzakere edecektir.
Bu arada Ankaradan dönen vali büdce hususunda, E. T. T. Umum müdürü Kelam Baybora da idarenin durumu bakında İzahat verecektir.
---------o-------—
Bir otomobil ağaca çarptı üç kişi yaralandı bir kız da öldü Beyogiunda Abanoz sokağında 13 numaralı genel ev sahibi Şironike aıd 480 numaralı hususî otomobil evvelki akşam saat 22 de Yıldız asfaltından süratle ilerlerken şoför Said direksiyona hâkim olamamış ve araba ağaçlara çarpmıştın Otomobilde bulu na Şironik. Vedad ille şoför SaiJ ağır surette yaralanmışlardır. Şiru-nikin hizmetçisi Güllü iie feci bir §e kilde parçalanarak ölmüştür.
--------4J--------
P. T. T. nıenıurlarımn giyim avansları nihayet veriliyor P: T. T. İdaresi, Yardım Snndığ na üye olan memurlarına giyim a-vansı olarak yüzer lira vermeğe bs$ lamıgtm
Memurları memnun eden bu a vana, ayda onbe? lira kesilmek sur tlle ödetllecektlr:
9
1303:
Rumi
Şübat
• 4
I
I
I
I . ı
17
SALI

I
I

Kasım 102 — W 2 — GÜK (3'
Vakitte®
Güneş
Öğle ikindi
Akşam Yatsı imsak
Vasati fiL ft
12
16
17 lft
5-
D(
52
29.
24.
45-
17 15»
Ezani
Dj
3 4*
40
Sz
1
6-
9'
12
1
11

3i ;
31. |


r

r eni sabah
r
Fuzulî ve yersiz İftiharlar..
idareci
Paris ] ı italyanın tenkid edilen Doğu Avrupa siyaseti!

3 Geltcek Blrlefuatj ( J Milliler toplantıları | İ için es kuırvotli namzet > S Lake ŞuceefiB !•, (A. A.) — jiris, gösterdiği maddi ve malî ko-> jlavlıklar bakımından Birleşmişe jMületler genel kurulunun gele-> Jcek toplantı devresinin merkezi olı Jînağa on elverişli Avrupa şehri _> \dîr. Bu ıeticeyi bizzat çıkarmak-J ?tan kaçınan Birleşmiş Milletler ge? Iıvel sekrderi Trygve Lie, genel ku( rrultın müstakbel merkezinin seçil? ın-esi hakkında kandisine tavsiye-ı rlerde bulunmağa memur dokuz ü? ivdik komisyona sorduğu raporda! ftaıdfsızİıkla malûmat vermekte-? Lir’ tu raporda Fransız başkentl-( jhih' arze'tfiği üstünlükler belirtil-J >mbkt6hfr. r
f Raporda» aday olan Cenevre^ ?
is. La Haye ve Brüksel şehir-J ?ı( ri gözden geçirildikten sonra maj
• il meselelere temas edilmekte vo> hıer şehirde yapılacak masraflar C •hakkında tahminler yürütülmek-? itedir Hükümetlerin yerleşeceği ( •iştirakler bahsinde raporda Fran? oa hükümetinin merkezin yerle-(
• nccrği bınalan bedava olarak Bir)
(leşmiş Milletlerin emrine hazır but ılunduraı*a£ı ve bu binalara baka-? tcagı kavdı bulunmakta, diğer ilev •mcnıh kette ise» binalar verilmekle? (beraber bunlann balcım işleri ta.J Cahhüd edilmediğine işaret olun-? îmaktadır >
ç Lie bundan sonra Birleşmiş/ 1 pî-lh tlerc teklif edilen binalar hakC rktnda tafsilât vermektedir. Ce-? Cnevred^ Milletler Sarayı, ParidoC JChaillot Sarayı. BrüksHde Cenre-? (na:re Sarayı, nihayet La Havde ( (Se’gih r Sarayı Hontrinst teklif e?
• dilmektedir. j •
? Fakat gerek bu sonuncu şehir-? )d«- gerekse Brüksel ve CenevredeJ {başlıca binaların küçük olması do? Clayısile Birleşmiş Milletlere aidC rs rvislerin dağılması ve .masraflı?
• nakliye servisleri ihdası lâzım îlecefctir. Raporda muhtelif baş-r •kentlerdeki şartlar ve hayat paha\ fld lî da dikkate alınmaktadır Ek?
• bir nokta Fransada paranın kıv->
fmetten düşürülmesi dolayısile Par ırisde masrafların daha az olaca-> ç^ına işaret edilmektedir. (
> Rxpor buvün tarafından Aj tvustprva. Beyaz R’isya. Hahea’s-? >t3^ Hindistan. Lübnan. Jîoüandaî
Panama ve Uruguay t^m?
)alicilerinden mür*kkeb komi^onnı (c’-n-dp.. aktır. Komisyon derhal? Jnr lerc basbvaeaktır. >
Bir komünist saylavın tenkidi karşısında hükümetin nsşrettiği tebliğ...
‘ * '* masını arzu etmiş olan İtalyan hü-
kümetinin mesul (tutulamayacağına işarot olunmaktadır.
Bundan sonra İtalya - Polonya an taşması meselesine temas eden Dıjlg leri Bakanlığının notunda, kasım 1947 de Varşovada akdedilen bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi îtalyaya ithal edilecek olan Polonya kömürünün fiatına bağlı olduğu belirtilmektedir. Kömür fiatlan halen Polonya ve İtalyan teknikçileri tarafından ted kik olunmaktadır. Tebliğde bu işte de Balyanın büyük bir iyi niyet gös terdiği kaydolunmaktadır. Yugoslav ya ile ticaret anlaşmasına gelince, Dışişleri Bakanlığı parlâmento reji -minin bu anlaşmanın tatbikini gecik tirdiği yolundaki İddiayı red etmekte ve iki alâkalı taraf arasında bü -yük ölçüde mübadeleler yapılması imkânını veren bu sonuncu anlaşmanın gerçekleştirilmesi ve yürürlüğe girmesi İtalya İçin bir başan teşkil ettiğine işaret eylemektedir.
Roma 16, (A. A.) - İtalyan hll-kametine» Doğu Avrupada takib cdl-îon siyasetin bir komünist saylav ta. rafından tenkid edllmosl üzerine Dişileri Bakanlığı bir tebliğ neşrederek İtalya ile Avrupanm bu bölgesindeki memleketler arasında mevcud ticarî münasebetler hakkında bir açıklamada bulunmuştur. Tebliğde İtalya ile Sovyetler Birliği arasındaki münasebetlere tomas edilmekte ve İtalya hü kümelinin SoVyetler Birliği ile bir ti caret anlaşması akdine bir ehemmiyet vermiş olmasına rağmenj Sov-yetler Birliği muhtemel Ticaret an laşnıası ile sulh anlaşmasında derpiş) edilen tediye programını ahenkleştir mele arzusunu gösterdiği için şimdi kl hakle iki taraf arasındaki müza -kerelerin durduğa kaydedilmektedir.
Tebliğde, îtalyanın sulh andlaşma sı hükümlerine göre tamirat bedellerini eylül 1949 da ödemesi gerektiğine, bu itibarla anlaşmanın gecikme -sinden daima İtalya ile Sovyetler Bir ligi arası ticarî mübadeleler yapıl-
Yahudi kuvvetler Başkomutanı kim ?
M
• •
bilmediği
k Berimde mahrem müzakereler
-------o --- ■
'ikan kayna larırdın veı , eı haberi, lassı jansı ; l c • ’e zb ett L Jra 16, (A. A.) — Daily Te-1 leg- .rh gazetesinin muharriri bu sa balı, h;_len Berlin li Sovyetler Biniği hükûr eti ile müttefikler arasuıda gizi’, n l.-kereler yap:ldığını yazmak cad;r. 1‘ununla beraber muharrir Sov jret t Amerika m?kamlarının evvel ce bu hvsusda verilin haberleri kati yetle yalanladıklarını hatırlatmakta ve bu müzakerelerin Eenelüks dev -letler ile yakında yapılması derpiş edik-ı görüşmelerin iktisadi cephesine ; belki dc Almanyaıım iktisadi kalkır-nasını alâkadar ettiği nisbet te M ıj-ahall plânına taallûk ettiğini koy atikten sonra netice olarak şöy le demektedir:
ı bir propagandaya rağmen S- vy .ler Birliğinin Avrupaya ikti -s - li _ dırn plânına karşı Moskova -n n kabul ettiğinden çok daha büyük bir alâka gösterdiğine inanmak doğru olur.»
Moskova 16, (A. At — Berlindekl Sovj-T haberler bürosu, Amerikan askeri valiUği siyasî nUbjaviri Robert Miîrphy ile Rus başkomutanı mareşal Sukoloskinin bir temsilcisi arasında Beril o de eereyan eden gizli görüşme ye Cliur Vzşlngtondan gelen haber hakkında lesmt Tass ajansının bir tekzibini diri ncşıetmlşdir.
Vaşlngto.ndan gelen habere gör», Dışişleri Bakanlığı bu görüşmenin bütün tafsilâtından haberdardır.
Rus tekzibi bu haberi ebaştaruba-ça yanlış- olarak vasıflandırmaktadır.
Royter ajmsımn zikrettiği Vaşlng tondaki yetki! kavnaklar görüşme « nln Sovyet teşebbüsü üzerine yapıL d-.ğını beyan etmektedirler.
So'cu profesörlerin itiraz a*ı inceleniyor Ankara 1(, (hususi) — Üniversite ler arası kurulu bugün saat 3 de Mili! Eğitim Bakanı R«şa(l Şemsed-din Sirerin bakanlığında toplanarak Bolcu profesü lerin itirazları tu İncele meye başlanıştır. Toplantının Mrkaç gün süreceği tahmin olunmaktsdır. 1 V

Kim olduğunu ekseri Yahudilerin dahi Baş onıutan, 35 bin kişilik kuvvetinden bahsediyor
Kudüs, 16 çAP.) — Associated Press’in gönderdiği yazılı suallere Hagana teşkilâtı yine mektubla ce vab vermiştir. Yahudi’ Kuvvetleri Başkomutanlığ. bu cevabında, A-rablara karşı hakiki taarruza ancak İngiliz kuvvetleri Filistiııden tamamile çekildikten sonra geçile ceğini bildirmiştir.
Kim olduğu ekseri Yahudiler tarafından bile bilinmeyen Hagana Başkomutan* bu cevabında şöyle demektedir:
- Fakat taarruza geçtiğimiz zaman da, Birleşmiş Milletlerin milletlerarası kuşeti olsun olmasın» Filistinde bir Yahudi devleti muhakkak kuracağız ve bunıı idamo edeceğiz. Milletlerarası kuvvet, şiibbeeiz ki. bizim işimizi biraz daha kolaylaştırır; fakat biz gayemize onsuz da vâsıl olacağımıza e-miniz. Bugün, silâhlı olarak. 35 bin Yahudi vardır ki. Güvenlik Konseyinin bunlara ilâve edeceği birkaç bin kişinin pek büyük rolü olmıyacaktır. Bize, insan kuvvetinden ziyade, silâh lâzım.»
Şam, 16 (AP.) — Suriye Millî Müdafaa Bakanı Ahmed Şerabatî, Associated Press muhabirine verdiği bir demeçte, Arablann, çarpışmak için silâhlı Yahudi kuvvet leri beklediklerini* söylemiş ve bu arada demiştir ki:
bölgesinde bir
«Yukan Ürdün
çok Yahudi'muhacir kampları var dır ki bunlan Siyonistler her türlü himaye ve muhafazadan mahrum bırakmaktadırlar. Makaadla-n, bizi bu muhacirlere karşı taarruza sevketmek, sonra da bunu bir propaganda mevzuu yaparak, müdafaa vasıtası olmıyan zavallı insanlara taarruz gibi alçakça bir harekette bulunduğumuzu dünya umumî efkârı önünde ileri sürmek tir. >
Hayfa, 16 (AP.) — Yahudi kay naklarından verilen malûmata göre, Ürdün ve Lübnandan gelen kuv vetleri Filistin topraklarından içeri sızmalarına mâni olmak için, Yu karı Galile’deki iki köprü Yahudiler tarafından havaya uçurulmuştur. Köprülerden biri Ürdün nehri üzerindeki meşhur Şeyh Hüseyin köprüsüdür; diğeri de Lübnan hu dudunda Metullah mevkiindedir.
Mişei, nişanlısile Amerikaya gidecek
Paris; 16 (AA.) — Eski Runıan-ya kralı Mişei Amerikaya gitmek i-çin vizesini almış bulunmaktadır.
Sanıldığına göre, eski kral annesi kraliçe Helene ve nişanlısı pren ses Anne De Bourbon Parme ile bir İlkte Amerikada yerleşecektir.

(Başmakaleden devam) Ilın vesikası değildir. Halk Par tisinin Demokratlar muvacehesinde mağlûbiyetini itiraf hücceti değildir. öyle olsaydı o tur ili t en beri geçen zaman zarfında Hürriyet Minkinin hükümleri çoktan tahakkuk ederdi. O beyanname bir müddet için yatıştırma ve savsaklama işareti olabilir. Nitekim ndsakın tek bir maddesi dalı! fiiliyata îınkı-lâb etmiş değildir. Adnan Monde* resin İzmir valisinin değişmesinden bir muvaffakiyet gibi bahsetmesini hiç yerinde bulmadık. Geçen giln bir yazımızda temas ettiğimiz gibi değil İzmir valisini, Fransa hükümeti Fas umumi valisini bile halkın temayülünü okşamak için yalnız değiştirmemiş hattâ azletmlştir. Bu durum karşısında şimdi Adnan Menderes Şefik Soyerin Konyaya nakli ile iftihar edebilir mi ve etmeli inidir? Son nakiller ancak çok geç kalmış ve istemiyerek yapılmış basit İdari tedbirlerdir. Yoksa Soyerlerin, Güleçlerin makamları yeni valilikler değil, mahkeme huzurları olmak lâzım gelir.
Demokrat Parti zimamdarları bu kadarcık galebeleri zafer saymak derecesine düşmüşlerse bu kendileri içiıı lehte kaydolunacak bir keyfiyet değildir. Bu memleket halkı Demokratlardan çok büyük şeyler bekliyor. En sıkı zamanların ağır baskılarına valilerin, jandarmaların hepis, nefy ve dayakla rina dayanarak idealleri uğrunda çarpışan geniş lıalk tabakaları bütün demokratik hakların kanunlaş masını istemektedir. Esasen Demokratlara karşı duyulan homurtu ve sızıltıların saiki de bazı kurucuların elde edilebilen kuru vaizlere ve hiç sayılacak neticelere fazla güvenmeleridir ki hu zihniyetin, İzmir nutukla ı tecellisine şahid oluyoruz. Di...»ıt edilecek olursa nutuklarda hep istikbal sıy-gasile konuşulmıya başlanmıştır, bazı antidemokratik kanunlar yakında değiştirilecektir. Bu söz Halk Partililerin ağızlarını hatırlatmaktadır. Halbuki ne seçim kanunu değişmiştir, ne bir şey... Hat tâ değiştirileceği söylenilen polis salâhiyet kanununun nasıl bir kılığa gireceği de yakında görülecektir. Köprülü ve Menderes şu polis salâhiyet kanununır lngilteredeki hale sokabilirlerse ve ona çalışırlarsa, çok daha iyi ederler. îzmlr seyahat ve seferlerinden dalıa mü him olan cihet, Mecliste yann öbür gün bir mevzu konuşulurken büyük bir ciddiyet ve asabiyetle Türk milletinin emniyet ve masun lıığıınıı koruyacak tedbirlerin alın masına çalışmaktır. Yoksa valilerin. idare âmirlerinin keyfî hapis müddetlerini 30 günden 7 güne; ondan da üçe indirmek değil.. Türk hürriyeti ve dokunulmazlığı bir pazarlık mevzuu olamaz. Keyfiyet bir giin ve saat dâvası değil, prensip dâvasıdır.
Receb Peker Matbuat kanununu değiştirdi idi anıma nasıl durumu daha ağırlaştırarak... şimdi polis polis salâhiyet kanunu tâdil olunuyor; fakat prensip tamamile mahfuz kalarak ve yalnız müddetler üzerinde durulmak suretile... yarın n kanunu tâdil olunacak; 'ir ııosıl? Bunlar başan
sayıla. a çok beyhudedir. Köp-
Meclisi 5Ni sana kadar tatil yapacak
Açık Milletvekillikleri seçimi Mayısta yapılacak, Demokrat Partinin bu kısmî seçimlere degirmiyeceği anlaşılıyor
Ankara 16 (hususî) — Büyük MU let Meclisi cuma günkü toplantısında 15 nisana kadar devam etmek üzere kış tatili kararı vereceği anlaşılmak-tadır. ’
Diğer tarafdan açık milletvekillik
lerl İçin kısmî seçim mayısta yapılacaktır. Bu seferki kısmî seçimlere de Demokrat Partinin iştirak etrniye ceği şimdiden muhakkak gibidir. Halk Partisi adaylarını, yeni yoklama talimatnamesine göre seçecektir,
aktüaliteler
Ziraat bankasının çiftçiye sağladığı kredi
Ankara: 16 (Hususi) — Ziraat
Bankası 946—47 yılı İçin çiftçiye 276 milyon liraya yakın bir kredi sağlamış bulunmaktadır. Tarım Koope ratiflerl kalanı İle 946—47 dönemi i Çİnde çiftçiye verilen kredi miktarı İse 127 milyon liradır. Bu kredi 347.000 Kooperatif ortağına açılmıştır. Yine ayni devre İçinde 100 Tarım kredi Kooperatifi kurularak Kooperatiflerin sayısı 833 e yüksel tlLmlştlr. Bu Kooperatiflere dahil bu lunan ortakların saksıda 35O.ujO i aşmıştır. Bankaca Tarım satış Kooperatiflerine açılan kredilerde 40 milyon liraya yaklaşmıştır. Tarım kredi Kooperatiflerinden ayrı olarak bankaca doğrudan doğruya çiftçiye yapılan kredi miktarı da 149 milyon liralık bir hacim göstermek tedir.
Londradaki Bulgarlar
Bunlardan beşi, hudut harici eüiid
Londra: 16 (A A.) — Dun, beş Bulgar, Londra hava meydanında nezaret altında uçağa bindirilmiş tir. Uçak Sofyaya müteveccihen ha reket etmekte idi. Ve bu beş Bulgarin sehayat masrafları da İngi. liz hükümeti tarafından verilmiştir. Bulgar Elçiliğine mensup bir şahsiyet, bu Bulgarların sürgün o] madiğini temin etmiştir. Bunlar, harbin başlangıcından beri gözal tı edildikleri Hlndlstandan gelmiş olan bir hekim ve dört sanatkâı dır. Bu şahısların memleketlerine iade edilmelerinin bu kadar gecikmesine her halde münâkale güçlük lerl sebep olmuştur.
Bununla beraber, Daily Graphlc, bunların, yavancılar hakkındakt ka nunlara riayet etmedikleri İçin memleketten çıkarıldıklarını ve bunun, grev ve kargaşalık çıkarmak maksadile memlekete gelmiş olan yabancı ajanlara karşı mücadele nln ba.şlanmıcı olduğunu yazmakta dır. Yakında yüz kadar sürgün mu amelesinin yapılması muhtemeldir.
riilünüıı ve Menderesin talûkat ve belâgatlerine yazık., bu hünerler dalıa parlak ve ciddî neticeler almaya hasredilınclidir.
YENtSABAH

I[(S ün ün enteresan haberleri]
Denizaltılara karşı koyacak yeni bir yemi Londra: — İngiliz donanmasına, denizaltılara karşı koyacak yeni bir gemi katılacaktır. Bu ge mİ İki bin tnluk bir torpito muhribi. Uzmanların beyanatına göre bu gnmi, ön bacasının arkaya doğru eğik olması ve diğer hususi yetlerl bakımından şimdiye kadar görülen gemilerin en biçimsizi ola çaktır. Gemide, derinliklere ateş e den üç namlulu bir top bulunmak tadır. Bu top sayesinde ateş sistem 11 bir tarzda dağıtılmakta ve her parça 25 kademden bir denlzaltıyj tahrlb edebilmektedir. (AA.)
Altın imâli
* Ncvyork: — Kaliforniya Ünl versltesi profesörleri eski devirlerde, Simya bilginlerinin, âdi maddelerden altın yapmak yolundaki hülyalarım tahakkuk ettirmişlerdir. Elde edilen altın, sonradan ya vaş yavaş kaybolmaktadır. Altın, plâtlnle lridlumun hellum zerrele rile bombardımanı notlceslnde el de edilmektedir. Yalnız, bu suretle elde edilen altın radyo aktlvlte bulunduğundan, bu altın kendi kendine kaybolmakta ye bir takım elektronlarla şualara İnkilâp etmektedir- Bununla beraber, âlim ler, altınların kaybolmasından ga
Fareler 33 milyon ton hububatı ret Bakanı Harrlrnan mümessiller tahrib etmiş
Vaşlngton: — Blrleşmik Mil-letler Gıda ve Tarım teşekkülü ta rafından bugün yayınlanan bir ra pora göre, geçen yıl zarfında 150 milyon İnsanı bir yıl müddetle ya şatmaya kâfi 33 milyon ton ekmek İlk hububat ve pirinç, fare ve böcekler tarafından tahrip edilmiştir.
(AP)
Bir uçak kazası
* Londra; — Çift idare tertibat lı talim uçağı «Majester Hawk» Pazar günü Durhamdaki Craft ala m yakınında düşmüştür.
Darlington havacılık klübüne mensup pilot Clntyre, ölmüş halbu ki yanındaki genç, hafif surette yaralanmıştır. (AA.)
Atlantikten ayrılan İngiliz kruvazörü
* Londra: — İngiliz Amirallik dairesi, 10 tonluk (.Nigar!a» kruva zörünün muvakkat olarak Güney Atlantikten ayrıldığını teytd etmiş tir.
Kruvazör tâyin edilmiş olduğu bu bölgeden gizli bir hareket etmiştir.
İstikamete
(AA.) makineleri
I
Amerikunın ziraat ihracatı
* Vaşlngton: — Amerika Tica
Meclisi tarım komitesinde yaptığı beyanatta 1939 da ceman 68 buçuk milyon dolar olan Amerikan Ziraat makineleri ihracatının 1947 de 317,7 milyon dolara yükselmiş olduğunu söylemiş ve bütün dünya da İstihsalde ulaştırması düşünülen gayeye varmak lçlıı bu makineler den kâfi miktarda stok bulundurul masının ehemmiyetine işaret et miştlr. (a. A.)
Huş parasının kıymeti ve bir Amerikan protestosu Moskova: — İnanılır Amerikan kaynaklarından alman malû mata göre, Rus parasının kıymeti hakkında Sovyet hükümeti tarafın dan alınan kararın şekline dair A merikan hükümetinin protestosu Sovyet Dışişleri Bakanlığı tarafın dan reddedilmiştir. (AP)
Süveyş kanalının istikbali Londra: 16 — Süveyş kanal kumpanyası müdürlerinden Sir A-lan Anderson bugün Plyınountha gelmiş vo yaptığı demeçte, kanal U zerindeki imtiyaz hakkmm 20 sene 3onı-a sona ermesini müteaklb, Süveyş kanalının milletlerarası kontrole tâbi kalması şartının Mı sır hükümetine# red edileceği kanaatinde bulunduğunu söylemiştir.
(AA.)
• •
yet memnundurlar. Zira bu has- o sası sayesinde yeni altın tıbbî a- l raştırmalarda çok mühim bir rol j oynayacaktır. (A.A.) Z
ingilterede cinayet dalgası ? A- Londra: — İngiliz*polis kuv- i vetleri, Scotland Yard tarihinde £ görülmemiş derecede büyük bir cl z nayel dalgasile mücadele etmekte 7 diller. I
Son zamanlarda bir evin nıahze 1 ninde küçük bir kız çocuğunun ve \ polis memurunun öldürülmesinden l başka, birbirini takip eden cinayet £ ler ve fabrikalarda, hususi binalar £ da, depolarda yapılan hırsızlıklar ? yüzünden polis daima tetik bulun / maktadır, )
Halk, mütecavizlere karşı korun J mak için kauçuk sopa ve saire gl J bl müdafaa vasıtaları satın almak I tadır. Bununla beraber, polis ma ( kanılan, cinayet dalgasının şimdi en yüksek noktasında bulunduğu J nu ve bir kaç ay sonra her çeşit suçlarda azalma görüleceğini söv içmektedirler. (AA.)
Japonyanın kalkınması
İV Tokyo: — Japonyada hükümet bu sene memleketin sınaî İs cıhsalâtını yüzde 40 arttırmayı cıu şünmektedir. Japonya tarafından ihraç edilen malların en büyük kıs mmı teşkil emekte olan dokumalar İçiıı hükümet tarafından hazırla nan plânlarda. yPzde 02 ye varan bir artış nazarı itibara alınmakta dır. * (AA.)



Hikmet Bayur’un din mes’etesine aid makalesi
Ankara: 16 (Hususi) — Bugünkü Kudrette Din işleri başlıklı makale sinde Hikmet Bayur: Din. mevzuun da bugüne kadar yapılan mücadele ye temas ederek şöyle demektedir: Bugün ise lâiklik esası en dindar uluslar dahil bütün medenî dünya da olduğu gibi bizde de yerleşmiştir. Saldırgan kör ve cahil laassubda kırılmıştır. Bu şartlar altında din işlerimiz bilhassa her .basamakta din öğretimini şimdiye kadar yapıl dığından daha çok esaslı geniş ve anlay «lı bir biçimde ele almak hai kımızdı istediği kolaylık ve yardım lan sağlamak lâzıın ve faidelldir. ve artık bu yola gitmekte gecikmek zararlı oluro demektedir.
Devlet da ırelerınin pojta te graf mah vereleri *
Ankara; 16 (Hususi) — Öğıendi ğimize göre devlet dairelerinin pos ta ve telgraf muhaverelerini peşin para ile pul yapıştırmak suretile yapmaları tasarruf bakımından iyi neticeler vermiş ve 947 yıh içinde bu yüzden muhtelif devlet daireleri 7 milyon liralık bir tasarruf yepmış lardır.
foaliye Tedfiik Kuru.u üyeleri
Ankara: 16 (Hususi.» — Açık bu lunan Maliye Tetkik Kurulu üyeleri ne Nihat Ali Üçüncü Adnan Çiftçi ve Mehmed Ertuğruloelu tâyin edil mişlerdlr.
Yapı Sistemleri kursumu profesörlüğüne bir tayı (
Ankara: 16 (Hususi» — İstanbul Teknik üniversitesi İnşaat Fakülte} si yapı lüğüne tir.
Keten tohumu ve pamuk ekimin, teşvik
Ankara 16, (hususi) — İyi cins keten mahsulünü teşvik maksudiyle alınan tedbirler neticesini vermek ti 2e redir.
Geçen sene Çukurovada yarım mil yon dekarlık arazide ekim yapılmış -tı. Gelecek sene Çukurova, 30 bin ton luk istihsalle birinci gelecektir.
önümüzdeki yıl pamuk ekimini de teşvik maksadile Tarım Bakanlığı ta rafından Çukurova müstahsillerine bin ton tohumluk tevzi edilecektir.
Merkez bankası ikramiyeleri
Ankara 16, (A. A.) — Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasından bil dirilmiştir:
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Ban kasının elli lira ve daha fazla mevduatı bulunan tasarruf tevdiatı sa -hiblori arasında her Gayda bir dağıt makta olduğu ikramiye 16.2.948 tarihinde Banka Merkezinde 3 üncü no ter ile diğer ilgililer önünde çekilmiş tir.
tneboluda 1535 İfakate bin beş yüz, Akhisarda 1061 lfakata beş yüz Mudanvada 653 Osman Nuriye iki yüz elli, Adapazarında 970 Huriyeye Akşehirde 1532 Kadir^. Ankarada 26287 Fethiyeye, Çanakkalede 2277 Lütfiye, îskenderunda 980 Fikrete, Istanbulda 37932 Seyfullaha, îzmirde 6158 Şevkete, Keskinde 168 Abdulla ha. Kırklarelinde 1977 Necmeddine, M. Kemalpaşada 209 Mineye yüzer li ra çıkmıştır.
Bunlardan başka çeşidli yerlerdeki 190 mevduat sahibi de 10 - 50 lira arasında ikramiye kazanmıştır.
sistemleri kursusu prrfejor Turgan Sabis tâyin edL'miş
Amerikadaki fiat
1 •• •• ı •
düşüşleri
Ncvyork 16, (A. A.) — Amerikanı pazarlarında hububat, pamuk ve yağ fiatlarının düşüşü geçen hafta önlen iniş olmakla berabeıj, mağazalarda satılan yiyecek maddelerinin fiatında düşüldük devam etmiştir. Bununla be raber bu hal daha ziyade büttln doğu devletlerinde şubeleri bulunan baş lıca üç büyük firmanın kendi aralarında girişlikleri rekabet yüzünden hasıl olmuştur. Cumartesi günü perakende olarak libresi 4 şilin 2 pensi ten satılan tereyağı toptancı pazarlarında -1 şilin 4 pens olarak kavde -dilmiştir. Hükümetin İktisat uzman lan, yiyecek maddelerinin aşağı yukarı bugünkü t'lat seviyesinde kalnca ğmı ve yahut bıı Hatların biraz daha düşeceğini vc fakat her halde yaza kadar nlsbeten yüksek hlr seviyedej tutunacağını söylemektedirler.



Dinî tedrisat
ini tedrisat yapılması işinin htf kûmet tarafından ele almdıft malûmdur»
Oın ile devletin münasebetlerinde dört şekil tasavvur olunabiliyor.
Birincisi s Devleti muayyen bir dinf tâbi bulundurmak şeklidir. (Hakiki teokratik sistem) Din, kendi uzuvi? rı haline inkılâb eden umumî otorite iere emreder,
İkincisi: 8irinoi sistemin tamamif? zıddıdır. Bu şekilde devlet dinin da* ğil, din devletin emir vo itaati altım dadır.
Üçüncüsü: Din ile devletin tamamH le birbirinden ayrı ve müstakil olma* sı şeklidir, (lâyık sistem)
3u şekilde, iki makam tamamile bir birinden ayrı ve i t tisalsızdır. Birbiri rile hukukî münasebetleri olmadığı gibi/ hukuki ve fiilî sahalarda birbirlerinden tamamile tecahül etmektedir* ler.
Dördüncüsü: Bu iki makamın bir-birlerile itilâf etmeleri şoklıdir. 3u şekilde, her iki kuvvet yine birbirinden müstakildir, fakat birbirlerini tanır» lar, birbirlerinden tecahül etmezler, Aralarında itilâf suretile meydana ge» miş bir rejim vardır.
Bazan devlet, dinin ve dini idare denlerin masraflarına iştirak eder, f* din hizmetlerini umumi hizmetler e-yanına idhaî eder.
Din ile devletin birbirinden ayn ve müstakil olması şokli, asrımızın r cablarma en ziyade uygun olanıdır. Bu neticeye, devletler, maatteessüf öû çok acı tecrübelerden sonra vâsıl o!> bilmişlerdir. Teşkilâtı esasiye.nue re bizde lâik bir rejim vardır.
Gelelim tedrisat işine: Tedrisatta da üç sistem tasavvur olunabiliyor:
Birincisi: Tedrisatı yalnız dovtel ve âmme hukuku hükmi şa’ı;sî r. /û par ve müdahalede bulynur. (Mcna^aâ şekli mevcuqdur denilir).
İkincisi: Hem devlet vc hem thuju-si teşebbüsler bu anime hizmet in tedvir ederler.
Üçüncüsü: Yalnız hususi .... ler yapar:
Tedrisatın yalnız hususi nıües^c/1 tarafından tonıini sisîeıninc bu ı asri devletler taraftar değil erdir, kiî şahsi teşebbüsün, memıenauc rnak ihtiyacı olanlara kâfi rmkü^ ı mekteb ihzar, edebileceklerinden emen değillerdir. Hasıl olacak boşluk, malûmatlarını inkişaf ettirmek vc hayat- ’ ta oynıyacakları rolü bihakkın ifa e-debileccklerın yetişmelerine mâni ola-

oaktır. Halbuki, tedrisatta devlet monopolü tarafdarı olanlar: çocuğun, cemiyetin malı olduğunu, bu itibarla buna, terbiye ve tahsili vermok hakkının devlete aid bulunduğunu, yâni bir *kelime ile, devletin çocuğa, kendi naili damgasını vurması lâzım geldiği ka-naatindedirler.
Siyasi ve içtimai vaziyet bazı tahdidat ve müdahaleyi icab eden memleketlerde, tedrisat için âmme hizmetleri ihdas ederken, bunların yanı başında şahsi teşebbüslere de todrisat hususunda serbesti verilmelidir. Pek tabiidir ki, bu tesokküller sıkı bir dev let kontrolüne tâbi olacaktır.
*
Oın ve tedrisat hakkında bu izahatı verdikten sonra, bizde devlet dfni tedrisat yapınalı mıdır nıcselcs/ne gelince:
Türk (Jcvloti. din hususunda, Teşkh lâtı esasiye kanununda tojd edildi# veçhile* lâiktir.
Türk devleti, tedrisat rejiminde, hususî teşebbüslerin, tedrisi ânurd hizmetine iştirâkıni kabul etmiştir.
Şu halde, varılacak ilk netice, bı suale ıncnfi cevab vermektir.
Esasen, devletten sonra, çacugur talim ve terbiyesi baba ve anaya aid* dir. Binaenaleyh bu vazifelerini vio danlarmın ikazları dairesindo ila ede* bilmeleri için, kendilorine, din terbiyesi için, çocuklarına müronbi inti-hab edcbilınoleri hürriyeti verilmelidir.
Yâni ana ve babanın ınoktob saatleri haricindo evlâdlarına din terbiyesi vermek vazifeleridir. Bu aile vazifesinin muhakkak surette lâik bir dev letin kendi ınekteblerinde verilmesi şart doğildir.
Maahaza, hükümet, herhangi bir dü şünco ile, çocuklarının din terbiyesi alınasım arzu ediyorsa, bunu doftru-dan doğruya, kendi geliri ılc,
ınektcblerlnde ve kendi hocalarılo ğil, belki başka bir şekil altında mln ottirmolidir.
Cami, iınanı, müozzin, işlerde raşınak vo müstakil büdcesi
mak dolayısile Evkaf idaresi din tedrisatı yapamaz mı?..
İlk todrisatın. yalnız öğleye kadar olmasına göre, diğer boş kalan zaman larda, ilk todrisat ınekteblerindo, Evkafın temin edeceği hocalar vasıtasile, vo hükümetin sıkı bir kontrolü altında bu işi teinin edemoz mi?.. z
Orta yaşta olan münevverler, bu işi her ınânasilo memleket işi telâkki cde-
(Devamı Sa . 5; Su.. 1 ae>
k Midi
do-
te-
uğ-buhın-




)7 ŞUBAT W*
Kazan ; Muzaffer^ Katlar
toplantı ha
Tefekkür tarihimiz n birbirini kovalayan d v Herleri za urî b r sıralanış ifade etmediğine göre biz, “Makine - Adam„a kadar uzayan haz n 1 ır teraJc’ iyi • çok gUkür ’ asla idrâk etmedik. Son günlerde fikir piyasamın tıkay n san ftt â şairler, batıdaki “Bu makne-Ada ı„ ın bir taslağından başka b r ş y regller ir.
olan surrealizm’i bah(n nasıl «tarif ediyor:
•«Sürrealizm, Öyle saf rııhl bir o-tomatlzmdir ki «söz yazı veya herhan gl bir suretle «düşünce» nin gerçek
—------Yalan!--------------
| Nâzım Kemal |
işleyişini iı’ade etmeği gaye bilir. O, her türlü estetik vc ahlâki endîşenin dışında, • shbn icra ettiği her nevi kontroldan müstakil • hürrij’eti demektir.»
Şübhe yok ki zihnî yeti .deliliğe götüren yanı başında maddi plunda iktisadi eşitliği Makine - Adam» ın aşın hürriyetine bağlıyan komünizm, «ger çeği» meebullarda ariyan yeni Hinin insanbğa hediye ettiği sapık iki akidedir..
Yeni ilmin tesiri altında uiçusünU kaybeden insanoğlu, tabıati olduğu kadar kendi iç dünyasının tezadlnrı-nı; kendi egoizmini yeneceğini sanmakla hatâlann en büyüğüne düşmüştür. Gerçeği ararken tablatin ka ranlık dehlizlerinde yolunu şaşıran, tanrılaşmak isterken cücoöğini anlı-yan «Makine - Adam ►, kâinatı kucaklamağa muktedir .olmadığın), anlayınca iflas ettiğini itiraf edecek yerde azimet noktası olan aklı ter-ketmcğl tercih etmiştir/ O artık vardığı son terakki çıkmazında deliliğe medhlyeleı* bile söyliyocaktir. İşte Andrö Breton Makine - Adam» için «aziz- olan hürriyeti deliliğe kadar vardırmakta hiçbir mahzur görmü. yor:
«En düzenli hassa&ytt bile deli-lige kadar uzanmaktan korkmayan muhayyilenin ortaya koyduğu yeniliklerden kendisine bir »pay ayırabilir. Ben, delilerin itirafian*| hayatım boyunca tazelemeği no çok.isterdim! Zira onlar, titiz bir namus telâkkisine sahih kimselerdir. Vc masumiyetleri ancak benimkine eş sayılabilir. Unutmayın ki Kriötof Kolomb Amerikayı keyfetmek için delilerle yola çıkmak zorunda kalmıştı.»
Batıda filozof ve âlimler, tecrübe, ve müşahedelerden hareket ederek kâinatın bütün sırlarmı aklın dar kad rolanna sığdırıp - bilgi ufkumuzu genişletmesine rağmen tehlikeli sayılan. - bir maceraya atılmakla yaset ve sanat sahasında Makine -Adam > m zaferini sağlamışı ardır. Avrupa medeniyetinin çolunc alâmet leri göstermesinin yegâne sebebi, her halde bu cüretli nıa« • ra obsa gerektir.
uzak son haddine gaye bilmiştir, pozitivizm, tahkik gölgede bırakacaZc
t)BHE yok ki dünyamız; bilgiyi sonsuz bir hürriyete vc dışa aid uyuşturucu bir konfora ka daF vardıran «makine - adam» m çılgınlığına ezen bir ölçüsüzlüğe doğ tu gitmektedir. Atonı bombasının yarattığı korkudan dalın büyük bir korkunun bâş * 1 * * * * * 7 döndürücü bir hızla ruhları peşine takıp sürüklediğini görüyoruz. Ve batıda ♦Makine - A-V dam-», - târihi oluşun mantıki bir zarureti şeklinde - bize kendisini kabul ettirmeğe çalışıyor.
«Ratlo» yu tanrılaştırıp dinin vaid «erine küskün bir tavır takınan insan oğlu, tabla te hâkim olduğu vehmine kapıldıktan sonra kendisinde heışeyi yaratabilecek bir kuvvet bulunduğunu fnrzetmoğe başlamıştır. O, yıllarca silâhların ölümünü - alay cı bir gülümseyişle seyretmekten büyüle bir zevk almış vo yaratıcıya hâs aşırı (iç hürriyetini/, her türlü ahlâki endişelerden kadar götürmeği
Diğer taraftan vasıtası olan aklı kadar müşahede ve tecrübenin cazibesine kapılması ve insan idrâkinin «m üten ah İliğin e» tablatin csonsuzlu ğunu» sığdırmağa kalkışmıştır.
Filhakika XIX inci asnn başlangıcından itibaren ilim» kâinatın (gra-nulaire? czerrevt» mahiyetini isbat etmeğe muvaffak olmuş ve bizi l-çinden çıkılmaz bir (diseontinuiU>nin bir «devamsızlığının» gerçeği karşı • smda bırakmıştır. Ayni zamanda cj insanın «tefcâmülcü ►, «dvolotif», «devamlılığını* (continuit6> sini maddenin çıkıntılı ve girintili yapısının karanlık örgülerinde eritmek istemiştir.
Garibdir ki ilmin sebeb olduğu mekanik zafere inanan insanoğlu, «eşya» ile mütemadi alışverişi yüzün-' den soysuzlaşarak aklın kontrolünden kaçan sahada bile üstünlüğünü kaybetmiveceği vehmine düşmüştür. Bu suretle «Makine - Adam» şımarık bir âlimle ihtimaliyetçi bir filozofun çifte görüsü ortasında kendisini bulduğunu zanneden aşın bir hürriyet komplex’t halinde belirmiştir. O artık ilmin zaferini teşkil eden «devam sizliği? «dücontinuft£ yi kendi «con-tinuT »devamlı» oluşu içinde bağdaştırmaktan yorgun: madde ve ruhun inkıtaa uğramış muvazatsızlığının buhranmı bir ilerleyiş hamlesi sayacak kadar sarhoştur.
Makine - Adam» kendi psikolojik bünyesinden farklı bir yapı manzara sı arzeden bir âlemde «sonsuzluğu -mı: yatıracak yer bulamadığı için sahte bir gururun arkasında gizlenerek dünyayı bir çıkmaza soktuğunun farkına varmak istememektedir. O, mikroskoDik bir ölçüde, hassalarının yeteriaW!’rrî telâfi eden bir gerçeğe varmak isterken izafi gerçekler orta smda yolunu şaşırmış ve sonunda şüthe ve ihtimaliyete yol açan bir dfinva görüşünde karar kılmıştır.
İlim, «.anlamağı* gave bilmekle be raber istikbali de keşfetmek İddiasın dad-r. O. tahlil vesrtaslle öyle4 girift ve hurda ba2ı unsurlara kadar inmiştir ki elde ett.ği kananlar, mikroskoptu âlemindeki kanunlardan tamaml-!e farklı bir görünüştedir. Ve artık ♦ araştırma macerası» akil karan -lık bir sahaya kadar götürmüştür..
Gerçekten, akim üstünlüğüne güvenen insanoğlunun, kâinatın sırlarını keşfetmek uğrunda giriştiği «ma cera > her türlü mâniaları devirmiş ve nihayfet gülüne bir «nefis itimadı» şeklinde ortaya çıkmıştır. İşte «Makine - Adam» bu «nefis itimadı» nın kurbanıdır. O. tabiptin şamatacı ve âsi gücünü yenerek aklın dar kadrolarına kâinatı sığdırmağa kalkarken bizzat afili zedelemiştir.
Bugün ilmi felsefe; «gerçeği» tesadüf ve ihtimallerin sının dahilinde tabakken, ettirmekten, sanat ise sakil dan ürkerek (pens6e:> nin yâni otomatik düşüncenin heveslerine ken dişini teslim etmekten çekinmemektedir. Hakikat endişesi; realite kuş-kuşuna sürrealizm’in km-unlulu gö-rüşüno kadar götürmeği en büyük bir muvaffakiyet savmakta vc sanatı (çilgınîarın> tUUntlUÜ bir şarkısı haki ıe sokmağa gayret ctmelctedin
4 'Makine - Adâmo, reûlitc Ue fn-aanın kaypak rüya tarafını birleştirmeğe savaşan garib bir terkibe yer vermekle dünya yüzünü hür İnsanların bir cenneti haline koymağı düşünmektedir.
İşte yeni İlmin karanlık mechullar «Uyarına sürüklediği zengin vö şaşırtıcı «gerçek», bizi surreallzm’in tehlikeli hürriyeti ve bir nevi çılgınlığa benziyen güzelliğile baş ba%.ı bırakmıştır. AndrC Breton, kendi eseri
bir «düğünce»
plânda hiirrl-surroalizm’ln
(


Gıda maddelerinin fiatlan düşüyor
Geçenlerde Amerikada zahire fiyatlarında bir yükselme kaydedilmişti. Fakat şimdi bu fiyatlar düş tüğü için umumi bir memnuniyet baş göstermiştir.
Perakende satış yapan dükkânlara gidçn ev kadınları, un,.yağ ve et fiyatlarının tenzil edilmiş olduğunu görünce nihayet hayat pahalılığının sona erdiğine kanaat getirmişlerdir. Dış memleketler i-çin mübayaatta bulunan misyonlar büyük ölçüde yiyecek maddele ri satın almak mecburiyetinde kal mışlardı. Bu işlerle uğraşan misyonlar, fiyatlardaki tenzilâtın dün ya hububat darlığının zail oluşunu belirttiğini ümid etmişlerdir.
Birlenık Am( rikada önemli vazifelerde bulunan hükümet memur lan ve ikbsadcılan fiyat, seviyesi nin dal* * düşük bir tavan* teşkil edeceğini inmiyorlardı îş adamla* it vo bankerler de »Ameri kan Ban ^i^rler > nia * KealİHtik ol-
mıyan fiyat bünyesi» ismini verdikleri bir durumun tashih edilme sini çok iyi karşılamışlardır. Gerek hükümete ve gerekse İş mühletlerine mensub İktteadeılar bu durumu, yakın bir zamanda onflaş yon sürümünün tamamen sona er diğini belirtecek kadar önemli bir gelişme olarak göz Önünde tutmak tadırlar. 1
Diğer taraftan Mrtisadcflar bu

Muhakkak olan şu kİ batı medeniyetinin «Makine - Adanı* ı, tarihi o-luşuıı hazin bir neticesidir. O, saçma bir varille ta olsa, birbirini ta-manılıyan muhtelif devirlerin devamlı tesir ve aksi tesirlerde meydana çıkmıştır. « Makine - Adam» bir devamlılık ifade eden medeniyetin soy-ri içinde bir durak noktası veya daha çok çıkmaz bir sokaktır.
Bugllıl batının aklı başında mütefekkirleri, Avrupa medeniyetini düz yola kavuşturmak için bütün enerjilerini seferber etmeğe bakıyor ve 4 Makine - Adam» ın çığlıklarına kulaklarını tıkayarak vicdanlarının sesini dinlemeğe çalışıyorlar. Kurtuluş saati çalmak üzeredir ve «Makine -Adam* ın yıkılışı karşısında kalacağımız gün yakınlaşmıştır.
Bize geltnce, tefekkür tarihimizin birbirini kovalı yan devirleri zaruri bir suralanış ifade etmediğine göre biz, «Makine - Adam» a kadar uzayan hazin bir terakkiyi - çok şükür -asla idrâk etmedik. Bizim son günlerde. bilhassa sanat sahasında fikir piyasamızı tıkayan sanatkâr ve şairler, batıdaki bu «Makine - Adam» m bir taslağından başka birşey değillerdir...
Vicdanların satılık bir metâ’ haline geldiği bu karışık dakikalarda inkılâb Türklyeslnln biricik gayesi; iyiyi kötüden ayıran düstura sadık kalmak ve rasyonel metodların aydın lığında kendisine dönerek batının bir 'mukallidi seviyesine düşmekten-sakınmak olmalıdır.
NAsnm Kemal
Orhan Borar-Mithat Fenmen resitâli
Altı senedenberi devamlı bir şekil de ve muvaffakiyetli konserler vererek memleket içinde ve dışında Keman - piyano düosu edebiyatı yapma ya çalışan kıymetli müzik sanatkârla nmızdan Orhan Borar ile Mldhat Fenmen bu yıl da konserlerini 23 şu. bat pazartesi günü 18.3 Oda Ses tiyatrosunda vereceklerdir.
Programda Bach, Beethoven, Sehubertin eserlerinden başka, sanat kârlar geçen sene Yunanistana yaptıkları konser turnesi esnasında kendilerine Yunan millî kompozitörü Pon ridis tarafından hediye ve ithaf olu. nan bir sonad da vardır.
Sanatkârların bu konsleri alâka ile beklenmektedir.


durum hakkında tefsirlerde bulunarak yiyecek maddeleri fiyatlarının düşmesinin sadece bir zaman meseleleri olduğunu belirtmişlerdir. İkinci Dünya Savaşından sonraki tashih 1947 yılında hükümetin dış memleketlere yardımda bu lunmak gayesile yaptığı mübaya-atla ve enflasyonun umumî bir i-lerlemesl neticesinde defedilmişti.
ılifli flitti
Birleşik Amerika Atomik Enerji Komisyonunun idaresi altında tıbbi araştırmalar U-235 ve izotoplar İstihsal eden (hık Kidge fabrikasını görü yorsunu»
**• A. eı
*• 1 r i
ı 1 "r • * la
B'î
Amerikanın atomik tasarılarını hazırlıyan komisyon
solda, Atomik. Enerji Komisyonunun uınunıî idarecisi Caroll Vi'ilson göze çarpınuktıulır. Soldan İtibaren,VVilsondan sonra) diğer üyeler şunlardır: Sunımcr Pike, Robert F. Baclıer, Başkan I)avld E. Lillentludl, Lewis Strauss ve"William Waymack
Enerji komisyonunda -lam
Edward B. Locketl
r
ir yıl evvel Birleşik Amerika milleti dünyanın en önemli bir fen- vazifesi i-çia beş kişi istihdam etmişti. Bu beş şahsiyet atomik enerjinin gelişmekle ve Birleşik Amerikada nüve sahasında gerek araştırma ve gerekse istihsal bakımından bü tün ham maddelerin kontrolde meşgul olacaktı. Beş kişilik bu komisyon Tennessee v&disi projesini idare eden başkan, bir fen adamı, bir başyazar, bir iş adamı ve bir! de gayet esaslı tecrübelere snhib I olan bir hükümet idarecisinden müteşekkildi. Atomik Enerji Komisyonunu teşkil eden bu beş kişi giriştikleri işin azametini çok iyi biliyorlardı. Güneşe bakan bir a-damın gözleri nasıl kamaşıyorsa, I bu işe bakanların gözleri de ayni | şekilde kamaşıyordu. Bunlar inşa- | ata başlıyan bir duvarcı gibi işe . giriştiler. Hatve hatve inkişaf ettirilen bu iş bugün tam mânanile bir olgunluk devresine ulaşmış bu I Innmaktadır. Nitekim, bu teşkilât la uğraşan umumi idarecinin gözlerde belirtildiği gibi Atomik ener I ji komisyonu «cidden çok iyi çalışmağa başlamıştır.»
•Bu komisyonunun en önemli üç' başarısından birini de görülecek işlerin bir plân halinde tanzimi teş kil ediyordu. Bu da başarılacak iş lerin en çetinini teşkil Bu güçlük de tamamen yeni olan bu işi Amerikan Demokrasisinin çerçevesi içine sokabilmek ten ilen geliyordu.
Atomik Enerji Komisyonunun deruhte ettiği foler nelerdir? Pek tabiî olarak bu komisyonun birinci vazifesi yarayabilecek maden filizi malzemesi bulmak, bomba ve diğer atomik silâhlar imal etmekten ibarettir. Göz önünde tutulan ikinci vazife atomik enerjinin endüstride kullanılması bakımından bir programın hazırlanması ve tat bikidir. Bu arada atomik enerjinin daha direkt bir şekilde tatbik edi-lcbilmesi için de esaslı araştııma-lara girişilmiş bulunmaktadır. Bir Atomik Enerji Komisyonu müteahhidi, atomik enerjinin gemilerde tatbik edilmesini tecrübe ederken diğeri de uçakları bu enerjiden faydalandırmak çarelerini araştırmaktadır. Büyük bir önemle göz önünde tutulan üçüncü programın hedefi hastalıkların incelenmesi ve tedavi edilebilmesi bakımından atomik bilginin inkişaf ettirilmesini teşkil etmektedir. Kaıı-

ser ve sair insan öldürücü hastalık lara kargı açılan İnsanî mücadelede radyo-aktif izotoplara değer biçmek gayet zordur. Şimdi, izotop lar elverişli fiyatlar dahilinde ve dünyanın muhtelif kısımlarındaki haatahanelere ve enstitülere gönderilmektedir.
Radyo-aktif malzemelerle meşgul olacak kadın ve erkeklerin du-
(Devamı 6 netd«J
( İBeynelmilel Notlar
Avrupanın vaziyeti ve tehlikeli hurafeler
Yazan: V. N. Ever
I
r Dûğndakl Sovyet Blotcunun / bünyesi süratle inkişaf etmek I’ te ve sağlamlaşmaktadır. Bü tün peyk devletleri birbirine ve hepsini birden büyük ortak lan Sovyetler Birliğine bağlı yan ittifaklar ağı sekilenmek ‘ tedir.
Yugoslav—Bulgar paktı ba? langıcı teşkil etmektedir. Şim dİ Bulgaristan, Sovyetler Birli ği, Çekoslovakya, Macaristan ve Rumanya arasında askerî ittifaklar başlamış, yahut çok yakında başhyacak ve Maca ristan ve Kumanyada ayni şe kilde hareket edeceklerdir. Bundan başka Sovyetler Birli ğl ile Çekoslovakya arasında şimdiden yeni ve tashih edil miş bir müalıede İçin müzake reler yapılmaktadır.
Bu İlkin tabii görülebilir. Çünkü bugünkü Çek—Sovyet paktı Ingiliz—Sovyet Paktile Fransa—Sovyet muahedesini halkamakta ve onlar gibi Al manyanın henhangl bir Akid devlete karşı yeni bir tecavüz
I harbi çıkarması takdirinde,, karşılıklı yardım temin etmek tedir. Fakat yeni muahedeler, yeni bir modelde yapılmış lardır Bunlar yalnız Alman te cavıizünün tekranlanmasına karşı değil ayni zamanda baş ka bir devletin hücumuna kar şı da yapılmıştır. Bunlar, Sov yetleriıı yeni İki kamp doktrl
mnln bir kısmım teşkil etmekte ve Sovyet kampının yakın bir askeri organizasyona, dünyanın mütebaki kısmını karşıla yan bir müttefikler silahlı kampına inkllâp etmektedir.
I Askeri ittifakların kuvvet
Jrnrnesi ile birlikte Batı devlet ferinin ..peni Demokrasiler» a-kyhiue tecavüzler hazırladık Itıra hakkıncle durûuıdan pro payandalar yapılmaktadır. Dışişleri Bakanları konseyin
k de Molotof Büyük Britanya ile
X Birleşik Amerikayı, Doğu Av
7 rupaya karşı sil&hlı macerala V ra girmek İçin Batı Almanya 7 da bir asken üs ve mühimmat j deposu kurmakla itham etmiş § tir.
Felâket kuşu, ne zamandan beri başı ucunda uçuyordu, amma mü cadeleci bir ruh taşıdığı İçin buna pek aldırış etmiyordu. Müdürle, 1-şe girdiğinin hemen ertesi günü zıd geçinmeğe başlamışlardı, esasen o hiç kimse İle İyi geçinemczdl. Bu o nun tabiatı İdi Bundan kendisi bi le şikâyet ederdi, fakat ne yapsın, hisleri ona her bakımdan hâkimdi.
Yağmurlu bir gündü. Daireye g» len güzel bir kız, elindeki —muhakkak kİ tavsiye mektubu İdi— mektubu ona gösterek, mtidür be yin odasını sordu. Ferhat, bir mek tuba, bir de genç kıza baktı. Genç kızın gözlerinde, onun hiçlerini is yan ettiren bir mânâ gizli İdi: O. böyle bir kızın tavsiye mektubu İJe niçin geldiğini daha ilk bakışta an lamıştı.
— Galiba İş arıyorsunuz, Diye sor makta bir mahzur görmedi. Gen-kız, müşkülü halledilmiş İnsanlar.' mahsus bir tebessümle ve ması ■ bir eda İle cevap verdi:
— Evet dedi, İş arıyorum. Mudi bey, uzaktan akrabamız (!) ol Bana bir İş verebileceğini ümid etli yorum. z
Ferpad gayet iyi biliyordu, hatu. başından da geçmişti, böyle tavsiye mektuplarlie iş arayanlar, ke -dilerini mazur göstermek, daha doğrusu bu vasıta ile iş aramanı? bJr suç teşkil etmediğini anlatmaz İçin mektuba muhatap olan müdür leri daima akraba, diye tanıtırlar. Muhakkak olan bir şey varsa, o da ne müdürün genç kızı, nede genç kızın müdür beyi tammad'klarıdu:. Ferhat, derin bir göğüs geçirerek, müdürün odasını işaret etti ve:
— Giriniz, odasında yalnızdır! d© dİ.

Bu acalp ve boş Rus basının da müteaddit defalar takrar lanmı^tır. B. Dlmitrof Bulgar Millet Meclisinde, Akdenlzde A m er ikan harb gemilerinin mev cudlyetinin * Bulgaristan alev hinde bir şey hazırlandığı mîlnâsma geldiğini söylemiş tir. Bütün bu sahada ayni şey ler cereyan etmiştir. Halk yeni bir harbe, Garbden gelecek bir hücuma ait hummalı bir endi şeye sürüklenmiştir. Bunların •aiki daha ziyade dahili olabi lir. Bu, Komünist DiktatÖrlü ğüne karşı bütün muhalefetin İnsafsızca baskı altına alınma sı İçin bahane teşkil etmekte dlr. Fakat bunun neticeleri az felâketli olmıyacaktır. Çünkü böyle bir hava dahilinde —ge çenlerde Mr. Herbert Morris son işaret ettiği gibi— barışı müdafaa ve İnsaniyetin içtima refahını yükseltmek için Sov-yetler Birliği İle faal bir Jş birliği imkânsızlık noktasına kadar güçleşecektir.
Batı devlet adamlarına yapılan vahşi şahsi hücumlar, iş birliğini İmkânsız hale getir mek için hazırlanmış gorüıı inektedir. Sovyet Komünist Partisinin resmi organı İngil tere Başvekilini «yalancı kelimeler» kullanmakla emperyalistlerin Avrupa halkının hür rlyet ve güvenliğine müdahale lerlnl duman perdesi altına gizlemekle İtham ederken iş birliği nasıl mümkün olabilir?
Bu mücadele fena niyetle olduğu kadar sakınılmadan da yapılmaktadır. Meselâ İngiliz Komünist Partisinin gazetesi bu hafta «Mr. Attleeuln, iki sene önce Churclıill’in Ful tonda verdiği şerefsiz nutku gibi Sovyet ı« r Birliğine yjrtj cı bir surette düşmanlık ‘gös terdiğini bildirmiş ve Chur-chillin bu beyanatında öçtkça harb istediğini İlâve etmiştir.
İfadelere dikkât ediniz: Churchlll «açûça harb İstemiş» ve Attlle onun kadar «yırtıcılık» yapmıştır.
(Devamı 6 nctda)
I
Genç kız, teşekkürle mukabele et tikten ve Ferhatın yanmdan ayrık diktan sonra, genç aâaımn içine kemiren bir kurd düpsüştü* Masa bi başma -döndüğü zarnun, artık korkunç akıbetin, günlerce içindç husuraualuk uyandırar kablel vukunun ne olduğunu aniernjşt],
En çalışkan memur k> .ıdiai idi, bu dairede.. Arkadaşları tarafından tevıiij'ordu. yaimz bir kabahati var di, müdürün diktatörce emirlerine tabamm
asabı


öl edemeyerek lsT an etme aiycli.^Her memur, müdürü Allah gl •bl tanır ve emirlerine bovun eğerken. Fcrhadın bu çekiloek hareket ierl elbet teki müdürün onuruna (Ioknuuyordu, anr.na, mm, ır Ferha da birşcyjer söyleyemiyor yulmz bu hareketlerin çogalmas.. ®nnn aley tüne olacakım ve ücretli memur ol du£ıı için ayanını kaydırmanın ko layljgflM İma suretlie anla-ıvordu Ferhad, masası başında .■'turama Hemen koridora geçti ve aşağı vnkan dolaşarak genç’ odadan c-kma^nı beklemeğe başladı. Gnunde bir sürü evrak birikmişti, müdür şu anda teftişe çıkra, işit-'neyeceğl lâf katmıyacaktı. Amma, ?u kmn geıişl ve gelişinin neticesi u öğrenmeyecek olursa n.erakın-den ve fyrsmdan çatlayacaktı.
Aradan yarım saat geçmişti ve ruzel kız mudiır beyin odasından -ala çıkmamıştı. Çaylar, kahveler ^?^erİni Ukjp Firhadm
bu vaziyetler önünde bir kat daha gerginleşmişti. Varir*ına tabiri caizse, elektrikli bir hava hâ-olmuştu.
Nihayet tahammül edemeyerek V -rdl. Fakat sebeb olarak ne aövk ■ndlydl? onu d. bulmuş" ^.■..ban.n kaç gta eunu mraeukt,. Zira s,(.«
e8er
r«n gelmeyecekse, lstecln. iekie,’ '*«**■"■ ŞlUyetle. ba,
memur UtWt.
. udurUn odss,n,n önûae.c..ıIu-i «aman Kürd kapjC1:
~ Begrün eari var. içen hiç kİ o alma dedü: Ç
Ferhad. kap1C|yı dinI.in-.-PreK , Oh ne aJa
m. güzel kızla yan '.&:ıa otn ■ibr k'unrular gbi burur, buruna ^yoriar^. Müdür. Ferhndm iç, nye girdiğini -görünce, aşğruidu sert sert baktı:
- Biraz sonza gej, dedi: he.u 0 e sek kspjcıyı da içeri yol. ■
Bu esnada kap^ı da ic-rt gıraüş
• •
Bu
nı] *

un
— Ulan eşş’ek, sana ne emir ver-nılştim ben!
Kscpid Jkl- butedüm, ne cevap vere eeŞ.'ni düşünüyordu.
— Bak halâ duruyorlar, haydi çı um dışarı!
r rhadın beyni atmıştı Es. n he 11 kkimdî? Kap-.C, Oku. roiZ-n- ] rün ounu söylemeğe hakkı var m y dr?
— Çıkmıyorum işte ere o r-di; burası zevk ve eğlence yerimi, yoksa İş yerimi, bunu öğrenmek u’ tiyorum zatı alilerinden.
Müdür ayağa kalktı, Ferhadm ö-nüne kadar gelmişti. Fcıhad dimdik duruyordu. Kapıcı korktuğun, dan odadan çıkıyordu, müdıı*- kolundan tutarak:
— Dur. dedi; gitme işin var! G dun ve duydun: ki bu haini oana h karet etti- Haugi memur veya müs t.ahdem. amırıre böyle davranır?
»sonra sustu, sinirli sinirli maşa sman başına oturarak bir zabıt tu‘ tu İlk önce kapıcıya, soma da. sigara dumanları arasından bu ko nıik ve heyecanlı hâdiscji öeyreu. a haınm kıza;
— Şeyda, hanım lütfen şunu 2alarmısınız!
Diye zabtı imzalattı.
Ferhat, bir kız önünde, mu.» ağzına gelen her sözü söyledi sonra İstifasını y^-aı-ak müdür ye küfrederek takdim etti.

Ferime!, iki ay kadar iş buıama dan hayatını mahnlle kahvelerinde geçirdi, Kahveler, hep onnu gibi iş siz kimselerle dolu ic'i. çoğu, hep o-nun gibi işten atılmışlardı. Akşam larn işinden çıkan kimseler, gelirdi, bu mahalle kahvelerine ve Perhad gibi işsizler, buniarlı kumar oyna» mak aııvetih bir kaç kuruş dı- Bu aluıklavı onlarm g rlne yetmez.sii, amiaa biç kalive paralarına kil H
Blrğün kahveci, Ferhada kaç arkadaşına ültimatom kabilinde birşeyler söyledi. Kahveci, «arar ediyormuş, daha doğrusu memurla im kotroll.ırmdar. kcrkuyorınuş. Bıı sobeble kahvede ne gece, ne de gündüz kumar (.porı ile oyun» »v ıramak yasakmış!
Kabveothln bö”'e hareket et.uie üeı(w>M 5 ncid»
ire ve be
i ahı hr cçiuıuele
M»'t
FİU.
ve oır




|7 ştiBA' .765
TEN! SABAH
dAYFA fB
islâm Tarihinin En Meraklı Bahisleri |
islâmda mezhehler ve
fırkalar nasıl

(Emir) ve (Entirülnıüjnimn) tâbirleri midir mu

— Aliye biat olunuyor — Dedikodu yeniden başlıyor nin ahlâkî yüksekliği ____________________ 57 _______L
’ — Ciddî bir tehdid Talka ile Zübeyrin duru-— Atinin siyaseti
Ali-
YazantM. KA 1 F OttAN
Sen; oradaM halkın üstünüsüi| ama aeni oraya gönderen senden üstündür. Ulu Tanrı ise, senin âmirinden de üstündür.Ailahm af ve merha metine sığınmaktan aslâ uzak dura* mazsın. Dikkat et. de kendini ulular ulusu Tanrıya karşı geimiş olmaktan koru!
Azamet ve ceberût; ancak Allaha mahsusdur. Tanrı; her cebbarı alçaltır ve her lıilekârı cezalandırır. Allah: kendi kullarına rülmcdene düşman olur, mazlûmlarm sesini işîdicû dir.
. İşleri idarede ortalama yolunu tut. Ferdlerc gösterilecek adalet; umumun hoşnudsuzluğunu celbeder ve umumun hoşnudluğu kazanılmakla adalet, umuma teşmil edilmiş o-lur. Sana lâzım olan; herkesin memnun kalmasıdır. Bir kaç kişinin mem nuniyeti kifayet eylemez.
.....Halkın kusurlarını sana raü-zevvirliyecekleri yanma uğratma, korkaklara danışma ki senin de yüreğin zayıflamasın. Tamahkârlarla konuşma, bövlelerin fikirleri seni hak tızlığa cevkeder.
îyi olanlar ve iyi söyliyenlerle kötü va kara kalblileri bir tutma, ’îvi-
•* lik edicilerin cesaretlerini kırma ve kötüleri koruyarak cüret ve tecavüz lcrini artırma.
...... Bir işrn iç yüzünü araştırma dan. hakikatini anlamadan hüküm vermekte acele etme.
f ...Maiyetindekilere, memurlan -na. irtikâb ve irtişaya tenezzüle mec ır kalmamalarını temin eyliyecek ka dar maaş ve tahsisat ver. diğer ta-rafdan kendi hallerine de bırakma yaptıklarını teftiş ve mürakebeden, iyiliklerine mükâfat, kötü lüleleri ne mücazattan geri kalma.
.....kimsenin senin karşına çı karak derdini anlatmasına mani olma. sözlerini kesme, dediklerini iyice anla..' ' w
Halka namaz kıldırırken, na-mnzı uzaLaraHr v^matc-^ılr.ntı ver -me.
Yunan Tü r kİ er i ne çifte mezalim
«VINBO
....Sözünde dur’ Haksız yere as-
lâ kan dökme.)
Menşur çok uzundur. Büyült kıtada tam altı sahifedLir. Arabcasından alınan parçalar harfi harfine tercüme değil, naldi maal tarıkile özettir.
Bu talimat; şerholunsa yirminci a sırda değil, yüz yirmi bininci yüz yılda dahi tatbik ciyadetiıri eksi it mi-yecelc tam bir (Hukuku Beşer) beyannamesi sayılabilir.
Buna; Hazreti Ahirin gözlerinden bir kaçını daha ekhyeıek mevzu -un diğer kısımlarına geçmek istiyoruz:
Düşmanına galib gelince, şük ranei galebe makamında af ile mukabele et.
En büyük servet; (akıl) dır Düşmanların en büyüğü düşmanlığını saklayandır.
I JL Hak; keskin bir kılıçdır.
Faziletlere çıkmak güç, reza-
letlere inmek kolaydır.
ikbal sarhoşluğu; şarab sar-
hoşluğundan fenadır.
Eğrinin gölgesi de eğri olur. Hakla tevkir eden muvakkar, tahkir eden muhakkar olur.
İnsanlar; babalarının- suretle-rinden ziyade zamanlarının siyretine benzerler.
Şiilerin (birinci İmam) olarak ka bu^ Sünnilerin ise dördüncü halife : ve ashabın büyüklerinden bulunmak havsiyetile saydıkları Aliyi yaptıkları ve sözleri ile anlatmağa çalıştık.
Bu kadar açıklamayı yeterli bulu-;
yor, ancak bu kadarc.k bir ilâveye lüzum görüyoruz ki böyle düşünen- ( ve yaptıkları düşündüklerine ve söyledikleri yaptıklarına bu kadar uvğun gelen bu büyük insana: (Ömer) i öl-
düren (hançer) in zağlanması ve Os rabcr bu paranın Atatürkün hatırası man gibi seksenyaşıhı aşmış 'bir mıuhterem İhtiyarın öldürülmesinde tesir yapması yolundaki küçüklükler atf ve isnad olunabilir mi?
Alinin söz!er indendir:
(Akıl: kemale erince boş sözler zeval bulur.) (
Meclisin dünkü toplantısı

r


Ela okulları açılmae etrahaia
*
fJSoştarafı 1 tncıdc/ izahat vermiştir.
AUİ İHSAN SABİSİN Al i l MASKINDA
’ Bundan sonra Ali İhsan Sabisin affı hakkındaki tasarının müzakeresine geçildi. Sinan TGkelioğhı, Ihsan Sabisin gazetelerde çıkan tavzih mektubuna işaretle İhsan Sabisin Meclisten açıkça af talebinde bulunmuş olduğunu ve onun bü-olaıı
yanında memleket ııaflasına yük yardımları dokunmuş Sırrı Belliğolunun da affının uygun olacağını böyliyerek bu husus ta bir takrir vermiştir.
SIRRI BELLİOGLU HAKKINDA
Başkan Sırrı BeUioğluYıun affının bir kanun mevzuu olabileceğini belirterek bu takriri oya koymadı ve başka söz alan olmadığı için Ali İhsan Sabisin affı hakkın-daki tasarının birinci müzakeresi tamamlanmıştır.
ATATÜKKÜN KIZ KARDEŞİNE •AYLIK BAĞLANDI
Bundan sonra gündemde bulunan Atatürkün kız kardeşi Makbule Ata kana vatanî hizmet tertibinden aylık bağlanması hakkındaki tasarının müzakeresine geçilmiş, büdce komisyonu sözcüsü Muammer Eriş Meclis tatilinin yaklaşmış bulunması sebebile tasarının müstaceliyetle görüşülmesini teklif etti ve bu teklif kıbul olundu.
Söz olan «Ahnıed Tahtakılıç, Atatürkün memlekete yaptığı büyük hiz metlere işaret ettikten sonra bayan Makbuleye Atatürkün vasiyeti mu-
cibince ayda bin lira bırakılmış oldu ( ğunu, hükümetin vatani hizmet tcrtı binden şehid yetimlerine 5 - 60 lira arasında bir para ayırabilirken ba-l yan Makbuleye ayni tertibden bin ti ra verilmesinin doğru bir lıaTeket ol mıyacağ’iru ileri sürerek tasarının reddini istedi. Söz alan İhsan Tigrel de Atatürkün yadigârlarına bakma -1 nin Türk milleti için bir borç olmak' la beraber hükümetin Birinci Büyük Millet Meclisi üyelerinden sağ kalan lara ancak 300 lira ayırabilirken ba yan Makbuleye bin lira vermesinin doğru olmıyacağını söyliyerek bu mikdarın 300 liraya indirilmesini is-tedi. Cemil Barlaş, verilecek miktarın memleketin normal hayat stan -dardına nazaran yüksek olmakla be.




I I
müzakeresine geçilmiş, bu arada söz alan Ahıned Ulus, tasarıya «bayan j Makbulenin evlenmeni halinde bu pa ra kesilir şeklinde bir fıkranın ilâvesini istemiş ve bu teklif gülüşme -lerle karşılanarak tasarı aynen kabul edilmiştir.
AVUKAT STAJYERLERİ TASARISI
Müteakiben avukat stajyerleri hak kındaki kanun tasarısının müstaceliyetle müzâkeresi kabul edilmiştir. Kemal özçoban, staj müddetinin tekildeki bir buçuk yıldan altışar aya indirilmesi?!
ve avukatlık kanunum. ı dakl bilfiil dört yıl hâkimlikte bulu-1 nanlarm avukatlık hakkını alırlar, kavdının îkl vıla indirilmesini iste-;
• •
mis ve avukat yanındaki bir yıllık. staj müddetinin altı aya indirilmesi için bir takrir vermiştir.
Feridun Fikri Düşünsel ve daha; bir çok hatibler söz âlarak tasan lehinde konuşmuşlardır. Feridun Fikri Danıştay sözcü yardımcılarının da
hizmetlerinin avukatlık stajından su yılmasını teklif etmiştir.
Neticede Kemal özçobanın avu -kat yanındaki bir yıllık staj mlldde tinin altı aya İndirilmesi, Danıştay sözcü yardımcılar, nin hizmetlerinin avukatlık stajının mahkeme kısmına sayılması hakkındaki Feridun Fikri -nin teklifleri kabul edilmiştir.
Tasarının, geçici maddelerinin müzakeresi sırasında Nihad Erim deflet daireleri, iktisadi devlet teşekkül leri ve belediye hukuk işlerinde çalışan yardımcıların hizmetlerinin do mahkeme stajına mahstıb edilmesini istemiş ve bu teklif de.kabul edilerek tasarıyA geçici bir madde halin de llftve edilmiştir. Hıfzı Oğuz Boka, ta da henüz tayin edilmemiş olan yar »iç adaylarından istlvenlerin yargıç lık stajlarının avukatlık stajının mah kome kısmına savılmasını teklif etmiş ve bu teklif He birlikte tasan ka bııl edilmiştir.


Parti komisyonunda yapılan fo^îantı İlkokullarda ihtiyarî din dertleri okutulması ve icabındı bir İlahiyat fakültesi açılması isteniyor. Nihaî karar bugün verilecek
Yıınanistanda yaşayan ırkdaşlarımıza, kâh çeteciler tarafından kâh bizzat Yunan hükümeti tarafından e-ziyet ve her çeşıd işkence yapıldığı haklııpda ara^ı kesıLmiyen şikâyet ve haberler geldiği malûmdur. Bun 1 iar.n bir kısmı mübalâğalı ve asıl - I sız kabul edilse dahi kâffesini uydur ma ve esasdan ân olarak telâkki etmeğe manUkan imkân «yoktur. Bu i-tibarla Yunan hükümetinin, Türk -Y ;uan resmî dostluğuna uygun düşmemesi icab eden bu .hallere artık bir son vermesi lâzımdır, hattâ elzem dir. zira- bir dostluk kâğıd üzerinde değil, ancak fiiliyatta kendini gösterir. Gelen mezalim haberlerinin hakikate uygun olmaınasım temenni etmekle beraber, Türk kardeşlerimize reva görüleri haksızlık ve eziyet b ’-c «on bir misal teşkil eden ve 9 şu bat 1948 tarihli İskcçede münteşir Trakya gazetesinde yer bulan bir ya z nın bazı parçalarmı alâkadarların nazarı ıttılaına koymağı da faydadan hâl- bulmamaktayız. Yazı şudur: ;
«'Teessürle söyiiyebiliriz ki en büyük askerler bile Makedonya, ‘Tisal-yrj Hmr, Adalar ve'Peloponezde Türk olmadığını unutarak, eğer Trakyada Tttrkler ol masaymış çetecilik oinuya-cakmış ve eğer Yunan . Türk dest-luĞru-vlmasaymış bu ekalliyetin hali ne olurmuş gibidir kanaat açıklıya-oak k j.iar ileri gitmişlerdir. -Bununla beraber çetelerle silahlı -bıriığf yaımn kuxw buiunmam.’ş. hükümetin makul, gayri makul her ^tiaae itaatsizlik gösteren Türk fiikmam^tır
Ocak ayı idinde yem bir hasıl oldu: Türla^dv artık eteler tarafından alınacak mal .kalmadı rfs,.-
I
İdareci le
'k+thgLf er


Dinî tedrisat
JSaj tarafı 3 üncUte
**■ *»u hıiîusf-tedris^ua vatrfe'-en/Jt-»■'»*n«z mİ?..
^'mdilik bu »«kıiflekı uu^angınM ner memlekette olduğu g,bı *'«ı»tirnıek üzere îerbest bir tlühi ^hJhtebı v “ *
•u huttUuın lnc^|,;nip tedbirler aimması Aiumk «öre iyice tîdkjfc | ...
bir Uarar yerıkVHS» daha
f ( olur 73nnınogyi£(
•»oca
yit
’ieya Faku'len »çıfamaı mil, ---------------------1 osash
ün Otluğuna edibiıaren sonra ou
D*
vet bakımından artık tapi dedik. Şim di de insanlara musallat olunmağa başlandı. Bir kaç yüz kişi dağa kal-l dirildi. Bunlar da dörder, beşer fırsat buldukça silâhlarile kaçmağa baş ladıîar. Ne kaçanlar, ne aileleri, ne de dağa kaldırılmak ihtimali olan -lar artık köylerinde duramazlar. Bun lann hayvan, zahire, ev ve canları tehlikededir. Bununla beraber hiç kimsenin köyden şehire nakledilmesi için bir kolaylık gösterilmediğini, bir kaç*Türkün de bu defa her hangi bir runı evine yerleştılırildiğini duymuyoruz.
Eylül aymdaııberi Çetelerden kaçanların inallarından dkturva alın -maması kararı da birdenbire kaldırıldı. Sebebi ne olursa olsun tanı Türklerin kaçmağa başladıkları bir zamanda bir de okturuva belaaı çıkarmak haklı olarak Hükümet rum lar için başka tedbıg Türkler için başka tedbir alıyor- duygusunu uyan dırmaz mı?
Kâğıt fiyatları
nin zararlaıa kısmen .Bakanlar Kurulunca tesbit edilen -diğer bir fondan ve ı kısmen de tahrikti imletmesin •de alınacak tasarruf tedbîrlerde kar atanacaktır. |
GAZETELERİN VfîRDİĞÎ KARAR
Dışardan kâğıd -ttbaiuırn gün. gek tikçe zorlaştığını ve kâğıd tatihtakuı. de tahdid lüzumunu artıran »ebeble-rm çag&ldığiiu göz önüne alan İstanbul günlük gazete nalübleri dün ‘top Umarak «büyük -kitablan altı, kuçtı.c kıta h lan sekiz sriHfcden fazla çık -manıagû, iade mifcdarmrmuı tahlil’. V’ pazete kâğıdının münhasıran g.ı' ₺ Were-tahsisi âçıo de kendt araların Üa mümkün elan t-dl»ırkt( almağa karar -v-rmi$l>,r(lır

İlan
11/12 (MB tarih ve 18127 numarMı İstanbul birinci Noterliğinin vekaletnamemi ile memuriarinuzdan Nıt rl Akba.-.ı vekil-tâyin etmiştik Nuri Akbn. 14'2'MB tarihinde Şını.’-
nuzdcu uyrjlmı.? ’.>iup hiç abık,
KAİmatnıştır. '
Bıltc» ediııihnejilnl rica ederi-r
R^flk Bıirtıngüz — Süleyman I
Kuşculu ve 3iır.ekA^» I
I
olan kız kardeşinin tedavi masrafları olarak verildiğini belirtti.
Sinan Tekelioğlu, bayan Makbnk ye verilecek olan bin liranın hidenıatı vataniye tertibinden değil de, Ata -türkün millete bırakmış olduğu servetten ayrılması lâzım geldiğini söv İçmiştir.
Büdce ^komisyonu sözcüsü Muammer Eriş Atatürkün emlâkinin nıilie te intikali dolayısile puna imkân olmadığını bildirmiş Vr diğer bazı ha-tiblerüen sonra tasarının reddi ve paranın 300 liraya indirilmesi hakkında ki takrirler red olunarak maddelerin


C, H. P. den ergeç hesap sorulacak (B(Utaran l incide) tına almiF bulunmaktadır. Derin bir hayret duyarak hatırlıyalım ki Halk Partisi hükümetleri bilhassa bayındırlık sahasındaki baganlari-le övünüp durmuşlardır. Bu övünmeler karsısında esefle görüyoruz ki en az muvaffak olunan saha bayındırlıktır. Meslekten bir adam o-larak diyebilirim ki Seyhan nehrinin ıslahı Ankaramn herhangi bir binasının bedelile mümkündür. Neye yarar ki G0 milyon liralık bilmem hp binası inşaatı, 24 bin lira--lık makam otomobili vatan hizmetlerine galebe çalmıştır.
Unutmuyoruz ki bir vali çıktı ekmeğini yediği bir millete karşı i Ben Halk Partisi hükümetinin va lifliyim* d^di. Bir jandarma subayı çıktı bizler için: Onların leşlerini Ankara âafaltlannda sürüyeceğiz* dedi. Bir verimsiz Bakan çıktı biz-ler için İktidarı iki yaşındaki körpe çocuğa bırakamayız* dedi. Arkadaşlar, onların, iki yaşındaki körpe gocuk dedikleri bu parti o haleti ilerideki sarsaktan çok daha iktidara elyaktn>
Kemal Eeytinoglunun sözlerini bu sırada localardan birinde-.otu* ran bir vatandaş kesmiş ve *k'ırıl-dak onlarda ise kaytan da artık bizdedır. Kaytan bizde oldukça ar-tık-onlar dir> diye
Sürekli sözlerden
besine davamla demiştir ki: cArioida^lar, emin alalım ki birim bu «el akışlarmuz ve çelik duvarlarımız kanfisında .hamlelerimizi engellemek için .hiç kimse •mukavemet imkanını bulamaz ve hu-lanuyauaktır. Burada konuşurken Halk Pîirtujine tavsiye etmek üterim kı köhne binanızı onararak an kazındua kendinize barınabileceği-uiz sağlam bir kulübe yapınız. Ak-ni takdirde o bina lıır gün birdenbire çök? :ek ve kendinize külüne .çizi .ınkıiz dn buÎHmı\'ncaksınız.«
Muhterem arkadaşlar, son za-manlanU yeni bir ovun buldular
(Bitarafı 1 incide) yuvasıdır. Çirkef suları kaııalizas yona bağlı değildir. Hülâsa, dünya nin bedevi ve ilimden uzak bir böl gesinde böyle berbat bir hastahane yoktur.»
Tıb âleminin salahiyetli simaların dan biri olan M- Kemal Oke gibi bir şahsa atfedilen yukardaki söz ler, efkârı umumiye üzerinde derin bir heyecan uyandırmış ve çeşitli yorumlara sebebiyet vermiştir. Hâdiseyi bütiiıı çıplaklığı ile ortaya dökmek ve gereği gibi aydnlatrnak içiıı, Operatör M. Kemal Ökeye dün yeniden başvurduk, kıymetli prof£ sor ve Milletvekili; bu hususta, Haseki hastahanesi sertablbi Dı. Hikmet Oktar ve Sağlk müdürü Fa ik Yargıcmm dünkü akşam gazete lerinden birine verdikleri beyanat lara da işaret ederek aynen şunla tı söyledi:
c— Dünkü bir sabah gazetesinde intişar eden beyanatımın bir kısmı .nin yanlış kaydedilmiş olduğunu. Haseki hastahanesinde etüv yoktur, demedim; Beyoğlu hastahanesinde yoktur, dedim.
Meselenin aslına gelince...
Gazete sütunlarında münakaşayı sevmem amma; Sağlık Müdürü ve Haseki hastahanesi başhekimi tarafından beyanatıma —bir akşam gazetesi sütunlarında— verilen cevablar, beni yeniden konuşmaya şevketti. Filvaki, rahatsızlığım sebebile. iiç aydanberi ziyaret lerinde bulunamadığım, bahis nıev zuu hastahanenin; bu uç ay gibi kısa bir zamanda (!) yeni pavyon lar yapılmak ve noksanları ikmal edilmek suretile, tamamen İslah e-dilmiş olmasını işitmek, benim ma nevi İzdırablanmı —çok geç kalmış olmakla beraber— bir parça teskin eder!
Haseki hasta hanesini —üç ay önce— bana gezdiren arkadaşlarım arasında, başhekim Hikmet Bey de vardı Butun pavyonları birlikte gezdik. Onun izdırabına ben de işti râk ettim Bana, butun hastahane nin noksanlarını, dertlerini yana yakıla kendisi anlattı.
haseki hastahanesinde
YAPTIĞIMIZ TAHKİKAT
Diğer taraftan, dun aksam üzeri, durumu ağır ithamlara sebeb olan Haseki' iıastahanesini zıvaret ettik Başhekim Dr. Yusuf Hikmet Oktar İle birlikte butun klinik ve koğuşları birer birer gezdik.
Sayın başhekim, iı-.ı- gezdiriyor hem anlatıyordu:
M. Kemal Oke, memleket ça

î

Diyorlar ki Demokrut Parti muvazaa partiaidir, Peııu>krut arkadaşlar ben bu cılız aeri, o köhne binanın ve o köhne zihniyetin 'bir ça- • tısı olarak, kabul ediyorum. Zirai bu parti milli iradeyi hâkim kıl-1 inak emelde kurulmuş ve milletin teveccühlerine mazhar olmuş bir vatan partisidir. İnkar etmemek lâzımdır ki Demokrat .Purtinin bu güıı gördüğü muhabbet ve alâka : şimdiye kadar ne Tüfkiycde ne de , dünyanın başka bir yerinde hiçbir) partiye nasib olmamıştır.

fırıldak çeviremiyecckkr bağırmıştır.
w
alkımlarla karşılanan hu sonra Zrytinoğlu hita-
partiye nasib olmanmür. Sarsılmaz iman ve kudretle millet işlerini ele ala» Demokrat Parti sîzlerden cesaret alarak hürriyet ve demokrasiyi bu memlekette tesis edecektir. Bugün Mecliste 5-1 üye-! Hİ htfltınan Demokrslt Parti politika hak ve hürriyetlerinin serlıest ligini sağlatmak için mücadeleden hiçbir zaman çekinmiyecektir. 1-ettb ettiği zaman Devkt Bakanının mutbağmda kaynıyım tencereden, çiftçinin sayanına kadar her şevin hesabım soracaktır. Demokrat Par tl memlekette milli iradeyi hâkim İtildiği gün ksyıcfa® şartsız söz mil Betin olacaktır. Milletimiz lâyık olduğu refaha kavuşacaktır. Yükselt huzuruntıada hır kere daha âöz veriyorum ki sîzlerin ıeyile sepilen .millet - '‘killeriniz «izlere hizmet etmek ve «izleri temsile hak kazanmak i()in butun mevcudiyet-lerile çalıca aklardır. Yul umumi millet voludıır.»
I
I

i
pında bir meslekdaşımızdır. Bize if tira ettiğini gözlerinizle görüyorsa nuz. Bu acı sözleri, son rahatsızlığı nrn eseri olsa gerek...
İşte hiç bir koğuş da çift yatan hasta yok! Çarşaflar tertemiz... \e mekler alâ... Hamdolsun hiç bir eksiğimiz yok...
• M. Kemalin biraz daha İnsaflı ol ması gerekti*..»
Gündüz bir kaç arkadaşın daha hastahaneyi ziyaret ettiğini söyledi ler.
M. Kemal Ökenin acı acı şikâyet etmiş olduğu çamaşırhaneye girdik. Mütlıiş bir rütubet. is ve odun kokusu... Ödede beride yarı temia lennıiş yatak çarşafları.. Yerlerde, kıymetli operatörün bahsettiği sular...
Hastahanenin .büyük bir kısmını Üniversiteye ait olan tedavi kliniği teşkil ediyor. Bir de, belediyeye ait olan kısmı var. Koğuş asistanları buraya Prof. Tevfik Remzinin gaze tecilerin girmemesi için emir verdi ğini söylediler. Başhekimin müsaadesi olduğunu bildirdik ve gezdik. Nisaiye koğuşunun ■ Septik > kısmın da yatan 20; üstündeki kısmında.da 43 hasta var!.- .Burada bir yatakta iki hastanın yattığı vâkimidir?. diye sorduk. Başhemşire göz kıp tı «Septik» i gezmemizi söylüyor İn dik ve baktık. Koridorda parava-
> nalarla ayrılmış hastalar göze çarpı yordu.
Savhk Müdürü Dr Faik Yargıcı da bu nıeeelc etrafında şunları söy ledl:
t — Herhalde. Prof. M. K. Öke. son aylarda Haseki hastahanesini görmemiş olacak! Hastahanenin şimdi üç barakası var- Biri, doktor lann yemekhanesi, İkincisi idare, üçüııcüsü eczahane olarak kullanıl maktadır. Cidden, bunlar yıkılma dan önce hastahanede iptidailik gö ze çarpıyordu.
Belediye hastahanelerinin de ya kında devletleıtirlleceğini. sanıyorum.»
Ankara 16 (hususî! — Din Okulları açılması hakkında Fatin Hocanın tasarısını İncelemeye memur parti komisyonu dlln çok tartışmalı bir toplantı yapmıştır. Komisyon tasarının heyeti umumiyesi hakkında ko -nuşmakta olub müzakere lise ve ortaı dereceli olarak açılacak İmam vo Hatib Mektebleri hakkında cereyan etmektedir. * •
Bazı hatibi er İlk mckteblerln son, sınıflarında ders harici ve talebenin notuna tesir etmiyecek surette öğret menler tarafından ihtiyari din dersleri okutulmasına icabında bir İlahiyat Fakültesi açılmasına taraf dar ol (taklarını söylemişler, fakat İmam Hatib gibi meslekî mekteblerin açılmasına itiraz etmişlerdir.
En çok İtiraz dır. Bu hususta da kom işven da yapmıştır. Fatin
eden Remzi Seyhan
Cevad Dursunoğlıi güzel bir konuşma Hoca tasarısını mü


. bcü ha ;k Rtnda Cev'et Eakan îçındarı istifa et'i
(Baştarafı 1 inetaçj taç olduğu yüksek malumunuz bulunan sıhhi durumumun son zamanlarda ki seyri bir müddet mün hat yerlerde oturmamı lüzumlu bir sıhhat emri haline getirmiş bulun maktadır.
Aziz Büyük Cumhurbaşkanımız İnönünün ve Sayın Başbakanınım ve Bakan arkadaşlarımın teveccüh ve muhabbetlerinin unutulmaz de rin tahassüsleri içinde edasına çalıştığım üzerimdeki şerefli vazifenin isterlerini sıhhi durumumun, gösterdiğini arzettiğlm zaruret ile telif imkânsızlığı karş’sında özürlerimi kabul buyurarak hâtırasına bağlı kalacağım kabinedeki vazifem den affımı, derin hürmetlerimle ni yaz ve millet ve memleket hizmetle
■ rinde daima feyizli başarılarınızı dİ leyerek bütün arkadaşlarıma en sa mimi saygı lerim.
duygularımla veda ey
Devlet Bakanı Abdülhâlik Renda Haşan Saka, Devlet
Başbakan
Bakam Abdülhâlik Rendanın mektubuna aşağıdaki karşılığı vermiştir:
Sayın Abdülhâlik Renda
Devlet Bakanı
Aziz Devlet Bakanım
14 Şubat 1948 tarihli mektubunu zu aldım. Sıhhi durumunuzun mün hat yerlerde oturmanız; lüzumlu kılması dolayısile kabineden ayrıl mak mecburiyetini duymuş olmanı za çok üzüldüm. Bu vaziyet karşısında istifanızı kabul etmekle bü yük teessür duymaktayım.
Kabinedeki kıymetli mesainizden dolayı ben ve kabine arkadaşlarınız en samimi teşekkürlerimizi sapylle sunar âcil şifalar dileriz.
Haşan Saka

dafaa ederken imam Hatib okullarının Milli Eğitim Bakanlığınca değil Diyanet İşlen Başkanlığına bağlanma sini istemiş ve bu ^ekteb mezonları için şimdiden bir barem tesbitini ileri sürmüştür. Komisyon yarıiı sabah toplanarak İmam Hatib Okullanmn teşkiline lüzum olub olmadığına teşkiline karar verilirse bu okulların ne reye bağlı olacağını kararlaştıracak tır. ı
Komisyon konuşma neticesini yarınki parti grubuna bildirecek ve partice bir prensib kararma vanlo. çaktır.
Parti grubu vann üçjte toplanacak tır. Yannki toplantıda Fatin Hocanın Din Okulları açılmasına dair teklifi nin konuşulması ve Muammer Erişin ilrtisadî kalkınmamız hakkındaki sorusuna Ekonomi, Ticaret, Tanm Ba kanlarının cevab vermesi muhtemeldir. - » ,
İstanbul ve Moskova Patrikhaneleri
Ortudokslar arasında komünizmi! yayılmasına yardım etmediğinden vo komünist ihtiraslarına âlet olmaktan çekinen Fener Rum Patrikhanesi, Moskova Patriğinin ihtarına maruz kalmıştır.
Maksimos Yunanistandan döndük ten sonra sıhhatinin tekrar bozulması üzerine kendisinin istifa rivayetle ri dolaşmağa başlamış vâ yerine nam zed olarak da Nevyork metropolldl Atiıenegorasi göstermişdi.
Diğer tarafdan komünistlerin hoparlörü vazifesini gören Moskova patrikhanesi, Fener patrikliğine kim geiirse gelsin, muhtariyetini ilân ede ceğini bildirmekde; kuracağı bir ruh ban mahkemesinde gerek Athenego-rası gerekse halen patriklik vazifesini ifa eden Maksimosu yargılayacağını gülünç bir şekilde ileri sürmek tedir.
Bu hususda, kendisile konuşan bi*. muharririmize Fener Ortodoks pat • rikhanesinin tahrirat müdürü Mavrt, şunları söylemiştir:
— Moskova patrikliğinin ihtar m ancak gazetelerde gördüm. Bu husus ta resmî bir şey yoktur. Esasen, Fe ner patrikliğine bağlı bulunması dn, layısile Moskova patrikliği- böyle bir ihtarda bulunmak salâhiyetine sahib değildir, ve bütün bunlar komünist dedikodularından ibarettir.
Fener patrikhanesi daima hür ka Iacak siyasî hâdiselere kanşmayaral» ihtiraslara âlet olmayacaktır.
Patrik Maksimos hakkındaki dv dikodular İse tamamen asılsızdır Maksimos, zaman zaman Patrikhan* yi ziyaret ettiğj gibi büyük âyinlerdi de bulunmaktadır.

Türkiyeye Amerikan yardımı
(^kştarajı 1 UKİde)
için geçen yıl kabul edilmiş olan 400 milyon dolarlık yardımın kullanıbşı-ııa dair sunduğu bir raporda açıklamıştır.
Truman, tatiyecoği munzam tahsi satın mikdıınnı bildirmiştir. Rapor la birlikte kongreye sunduğu mesajda başkan, Yunanistanın «yubuncı nlifu za tâbi bir komünist azınlığın gittik ça artmakta olan tazyiki altında > bu lunmakda olduğunu kaydetmektedir.
Truman, Yunenintana, musavver Avrupa Kalkınma Programı mucibin ce, iktisadi yardım yapılabileceğini j kayıd "ve mesajına şu şekilde etmektedir:
«Bununla beraber, Avrupa ma porgramı, Yunanistan ve yenin muhtaç oldukları her hangi bir munzam askeri yardımı temin etini-yeccktir. Bu munzam askeri vardım, lar, oanıanı gelince, 85 sayıh âmme kanunu mucibince Kongreden istenllc cektü’.v
Başkan Türkiyeye yapılmakda o lan yardımın muntazam bir şeklkhı inkişaf etmekte olduğunu beyan ve şunları kaydetmektedir:
( İhtimamla hazıklanan plânlar vo alınan tedbirler -neticesinde askeri malzemenin teslimine başlanılmış o-lub, bu'teslimatın muntazam bir seyri takiben devanı etmesi beklenilettiiir>
Vaşingtujı 16 (A. P.) — Başkan Truman, Tü. k - Yunan vardım »programının tatbik şelclhıe dair bugün Birleşik . Amerika Kongresine sunduğu raporda, 1947 yılı nihayetine ka dar Türkiye hesabına *19 milyon dolar kıymetindi- askerî malzeme Sipariş edilmiş okluğunu fakat geçen yılın son üç avı zarfında yap*lan acv-kiyatın külüvetli olmadığını belirt 4 m ektedir-
devam
Kalkın
Türki-




I
Çukurova yeni bir sel felâketine uğradı (Baejtarafı 1 inctdr)
P. hükümetleri tarafından arada sırada yapılan beyanatlar olmayıp esaslı fiiliyat olduğu artık anlaşılmalıdır. C. H. P. nin 25 senelik ihmali, Çukurovayı Nûh devri ülkeleri halim- getirmiştir. Felâketzedeler, hükümetten yardım ve alaka ümidini kestiklerinden -yağmur lann dnrmasmı ve suların çekilme sini can ve gönülden temenni ile meşguldürler.
Zara- ve ziyanm derecesini, sular çekilmeden tesbite ‘imkân -görü İçmemektedir. Çükırrovada 50 ye yakın köy sularla çevrilmiş, hariç lc irtibatım Içayhı^tmiş vaziyettedir. Ankara, İstanbul ve birçok kazalarla telefon irtibatı kesilmiştir. Muhaberenin tekrar başlamasının teminine çalışıhnakradır. Bu-1 nun iae, ne zaman mümkün olacağı katiyetle tahmin ohnııtmıvor. Alâ-
• (
kadar nıukamlar, yemden sel felâketine uğrayan vatandaşlara ilk yardımda bulunmağa çalışıyorlar. Bu yeni sel felâketi, yalnız Adana vo civarına-gelmiş.değildir. Bütün Seyhan kazalarile Tarsuo ve Mersin bölgelerinde çie vaziyet aynidir. Yalnız liırsus bölgesinde 350 bin ddkar mazi sular ali t nidadır.
Tarsus *16 tA A.) — Seyhan, Hı-dırlı vc Yenice kuşaklama kanalının yarılmasından husule g*ten seller bu kere ova köylerini tamam eri sarıuış-tır.Anbırköyünüıı durumu çok fenadır ı Dünden beri irtibat kesilmiştir. Seller, Adana -’Mersin caddealr.i ve tren hattını tamamen 'kapladığından dün don beti banliyö seferi >durdurulmuş tıır S«*l sulan üzerinde seyreden ne-kız kamyon dün Mersin yolumla dev. rilmişse'de bı lodivc vurdun ekibi taraf :ml«n kurt arılar şt;r. Hab^r h
lınabllcn vedi kövde ve on bu vak etf



Hikâye £
Asi ruhlu adam
(Bahara/1 4 üncuae/ since kİ hakiki ınaksut bu değildi Zira kahveci, *on gunıerat oniaijj fazla kazanma*arını kıskannuşı uo onun için kumar oynatmayı edivermek İstemişin:
Fernad ve arkadaşları, hep a?..: ruhta ve ayııı karakterde ı.x-sanlardı, emir ve umakkpme tahammül edemezlerdi. Hep^ı bıı~ toplanarak bir karar aldılar. r>uu-dan boyie kahvede beaava otura-caKlarch,mııun telve suyuııuan ya*: Uğır esaı çayıarı kurutup kurutup tekrar tekrar demlediği uoyalı çay
larım ıçmiyeceklerdi. Eğer kahve, oı, polisin müdahalecini talep edeı se, onu belediyeye şikâyet edeceklerdir.
^Netice de kahveci, ültumatomunu geri aldı ve onlar yine eskisi gibi ku m ar oynamağa /başladılar amma Ferhad, üju hayatın sonsuz olduğu nu anlamıştı artık. Ne yapıp yapıp bir İş bulmalıydı
/Belediye, büdcesinde açık olduğu nu, kadrolarında tensikat yapmak karanjru verdiğini düşünürken me-ntur alamıyacagunı cıe van etti.
.Diğer daireler de aşağı yukrjı hep aynı cevabı verince Ferhat» mualu gelinmek Jçhı bir fabrika da amelelik yapmak istedi, amuıa fabrikada (da üç günden fazla çalı şaınadı. Zira kovtılma&na, yıııe us vânkâr ruhu sebeb olmuştu. Aı
anladı ve inandı, kı isyankâr ru-İıunu i41âh etmezse bir 4? salıiuA tua raayaoakâır Şimdi ıFerhad işyoa-►kâr ruhunu ıslâh etmekle meşguldür ilikte ptemı ev ydulvn^jtır. Bir WŞy hnllkı diğer bir küye udNtedHuıiştar. .Şehir ıçiııde yağmurlardan sekiz ev ve bir dükkân yntalnDŞbr. Can k«/ı b. yoktur. BmiHÜn dnlsrah ohnıın* vU zUndcn au flütındalctîtrhşUer dc-aru’oı levle drlfibrî. ~ mini im «can Inıimı -.aa lorıjtf.
SocvinırikKuie gör* eti. • e((( b rl '•♦♦>vie hır tuğyan görü re jr-ıştir
•r
•r

PAYTA: t
Atom enerji komisyonunda tam bir yıl
kısımlanıı edilmiştir, azamî de-bildirmek
re esaslı biı* sureti hal teşkil ettiği için bu kararların diğerleri tarafından tatbik edilmesi şarttır. Usule uygun olacrak bütün karar nn 37 yaşında olan umumî idareci VVilsonun vasıtasile tatbik edilmek tedir. Wiİ8onun omuzlarına düşen vazife komisyon üyelerinden çok daha ağırdır.
Atomik Enerji sahasında yapılan türlü araştırmalar kontroller ve plânlar hakkında tam mâıınsi-le hakikate vakıf olan komisyon üyeleri fevkalâde şeylerin baş gös tereceğine kani olmakla beraber atomik enerji gelişmesi hakkında evvelden haber verme bakımından acele etmekten hoşlanmamak tadır lar. Bununla beraber, Mr. Lilient-hal ve arkadaşları atomik enerjinin gayet olgun bir seviyeye ulaştığını ve endüstride kudret olarak istimal edilebilmesi keyfiyetinin doğrudan doğruya mühendislerin maharetine bağlı bir şey olduğunu samimiyetle açığa vurmuşlardır.
Atamok Enerji Komisyona üyelerini, Birleşik Amerika kongresinin atomik enerji kanununa yazdığı bir cümlenin tahkikatı kadar ikna eder. Hiç bir şey farzedile-mez. O cümle de şudur: «Bugünkü İçtimaî, iktisadı ve siyasî bünyeler dahilinde atomik enerjinin sivil maksatlara kullanılışının tesiri şimdiden tesbit edilemez.»
(Nmıyork Tinıes’dan)
ÎBaşıarafı 4 üncüde) rumJannı emniyete aJnıak için de korunma çarelerinin inkişaf ettiril İneri şarttır. Nüve ilminde tatbik edilen bütün bu faaliyet ve araştırma işlerinin gerisinde iatihealle dJgisi olmıyan lâboratuvar işlerde ide meşgul olmak gerektir.
r Bu vazifeleri yerine getirmek i-jjin Atomik Enerji Komisyonunun Birleşik Amerikada oldukça muğlâk bir organizasyonu mevcuttur. Böyle bir organizasyonu idare etmek için de senelik tutarı 500.000.000 dolar olan bir büdce-den faydalanılmaktadır. Bu orga-1 nizasyona bağlı olan memurlardan 350 si Vaşingtonda çalışmaktadır. Diğer 45.000 de doğrudan doğruya atomik enerji sahasında çalışan o işçilerdir. Birleşik, Ajd( rikada atomik enerji işleri üç şehirde görülmektedir. Bunlardan bin Los Alamos’dıır. New Mexico-(hı 1 ulunan bu şehrin nüfunsu, işçilerin aileh ri de dahil olmak üze-r-, S.000 dir. İkinci ş( bir Vaşing-tondur ve nüfusu 15.000 dir. Ü-çüip ü şehir ise T( nnesseede bulunan Oak Riıigodir. Bu şehrin nüfu-s'-. da 30.000 dir. Bu üç nuntaka savaş devresinde tatbik edilen Me nhattan projesine aid arazidir] ve dün\*anın geri kalan dan tamamen tecrit Emniyet tedbirlerine de recede riayet edildiğini ’lâz imdir.
Bugün, yer yüzünde bilinen do- I kuz Atomik Enerji Komisyonu tesisatı vardır. Atomik enerji işlerinde bazı durumlarda kısmen ve I bazı durumlarda da tamamen işbirliği eden 60 üniversite ve huşu-1 si endüstri mevcuttur. Bu. doğrudan doğruya faaliyet bünyesini teşkil etmektedir. Gizli tutulması lâzım gelen askeri işler haricinde Atomik Enerji Komisyonu bütün işlerini hususî şubeler vasıtasile | görmektedir. Atomik Enerji Ko- I misyonu 100 endüstri ve öğretim I müessesesile direkt kontratı var-1 dır. Bynlar da takriben diğer 300 müessese ile kontrat yapmışlardır.
Oak Ridgede bulunan Clinton milli laboratuvarında büyük atomik zencir reaksiyon yığını var- I dır. Bu yığın ikinci mahsul olarak izotoplar istihsal etmektedir. Han ford fabrikasında plutonium istih-1 sal edilmektedir. Atomik yığınlar üzerinde ileri tetkikat ve araştır- I ma Argonneda yapılmaktadır. Bro okhaveude daha esaslı araştırmalar yapılacaktır. Burada, başarı I sağlıyan üniversite öğrencilerine I de vazifeler tevdi edilecektir. I
Atomik Enerji Komisyonu muhi tinde azami derecede mahremiyeti göze çarpmaktadır. Birleşik Ame-| rikada hiç bir bina Vaşington D.! C. beyaz bina kadar ciddiyetle ve ihtimamla konınmamaktadır. Zira, burası Atomik Enerji Komis-
* I
yonunun merkezidir.
Atomik Enerji Komisyonu her şeyden evvel Birleşik Amerika Kongresinin Atomik Enerji Komitesine karşı mes’uldür. Bu komitenin, her meclisten. 9 kişi olmak ü-zere İS üvesi vardır. Bundan son-ra senelik tahsisat bakımından i-ki kongrenin iki tahsisat komitesine karşı sorumludur. Ve nihayet sözü geçen komisyon Birleşik Ame rika Hariciye Nezaretine karşı so nımludur.
Atomik enerjinin âkibetini ta-vin eden beş kişiden birini teşkil . eden Mr. Lılie-nthal bu hususta şuulan söylemiştir;
Bu komisyonda çalışacak olan üyelerin tam bir mahremiyet için de ve dört duvar arasında faaliyet göstermesi icabetmektedir. Birleşik Amerika hükümetinin en ketum komitesinde yer almış olan kimselerden istenilen şeyler; insan anlayışı, tolerans ve tam mânasi-le esaslı bir disiplindir.
Atomik Enerji Komisyonu yekta bir müessese olduğuna göre, çalışma metodlan da geçmişteki veya halen mevcud olan bütün hü kûmet bürolarından farklıdır. Heri •evden evvel komisyon hemen he-xnen her gün toplanmaktadır. Hat (â bazan 16 saat devam eden günlük toplantıların yapıldığı da nâdir görülen şeyler değildir. Bu top lantılarda münakaşa edilen mevzu lar gayet çeşitlidir. Burada, günlük işlerden fen âleminin gizli o-laylanna kadar her şey konuşulmaktadır.
Atomik Enerji Komisyonunun vermiş olduğu kararları tatbik etmek işi umumiyet itibarile gene ve gayet kabiliyetli elemanlara düşmekledir. Bu gruba da Atomik Enerji Komisyonunun ( ikinci takımı > ismi verilmektedir. Komisyon üyeleri sık sık sehayat etmek ve yakından temaslar yapmak su retile daima ütihsalât ve araştırma sahalarında olup bitenler hak-kında ÇBaslı bilgiye sahib olmalarına rağmen. Atomik Enerji Komisyonunun kararlan gayet tabiî olarak geniş ve atomik meselele-
Beynelmilel Notlar
4 üncüde t demecinde
(Baştaralı
Fakat Ful ton
Churchillin .açıkça harb» is tedlği kuyruklu bir yalandır, öyle bir yalanki halkı inandır mak için müteaddit defalar tekrar edilmiştir.
Çünkü halkın hafızası nok san olduğu gibi Fulton nutku da iki sene eskidir. Hakikat Mr. Churchill bu «şerefsiz de meçinde* ne söylemiştir; O, dinleyicilerine «yüksek vazife ve dersimiz halkın evini Ve yur dunu yeni bir harbin dehşet ve sefaletinden kurtarmak ve korumaktır. Ben yeni bir har bin sakınılmaz vc çok yakın olduğu fikrini reddediyorum.&
O halde Churchill Sovyet ler Birliğine karşı her hangi bir şekilde mulıasemet istemiş midir
Bilâkis o «harb zamanındaki arkadaşım Mareşal St&lin hakkında kuvvetli bir hayranlık duyuyorum» demiş ve . Bü yük Britanyada Rus milletine karşı sempati vc hüsnüniyet ol duğu, bütün güçlükler ve imti nalar içinde devamlı bir dost luğun kurulması için kavi bir azim bulunduğunu ilâve etmiş tir. Onun şiddetle teklif etti ği siyaset • milletler teşekkülü Hün umunu selahiyeti daire sinde şimdiki Rusya ile iyi bir anlayışa varmak vc bu iyi an layışı uzun barış yollan boyun ca devam ettirmek-, olmuştur.
Fulton demecinin umumi mnânâ ve istikameti işte bu-dur.
Buna rağmen, bu Komünist propagandasında «açıkça harb isteme şekline sokulmuştur. Bu umumi mücadelenin ayın cı vasfını teşkil eder. Orada hakikatler ya tahrif edilir, yahutta bunlardan hiç bahse dilmez. Katmerli yalanlar ak siyonı ve mütearife şeklini a-lır; hiç yoktan İngiltere hü kûmetinin Sovyctler Birliğine karşı durmadan husûmet siya seti takip etiği ve Doğu Avru panın «yeni Demokrasiler» a-leyhine harb tuzağı kurduğu hurafelerini ortaya çıkarırlar.
Bugün bütün Avrupa vaziye tinde, buhurafeler en tehlikeli âmil ve bunları çıkaranlar ban şın en tehlikeli düşmanları dır

Bir elektrik ampulünün yüksek evsafını ancak bu ampulü kullanmakla tespit edebilirsiniz. Alacağınız ampulden emin olabilmeniz için daima Pope markasını tercih ediniz. Dünyaca maruf bu ampuller 50 senelik müspet tecrübelerin, yüksek eseridir
50 TULU TECRÜBE - 50 TULU PARLAKLI*
Muhammen İlk teminat kıymeti
L. Kş. L. Kş.
Usküdarda Selâmi Ali mahallesinin Sebilci soka-ğında yeni 46 taj 14 No.lu bahçeli evin 54/120 hissesi 2730
Üsküdarda Icadiye mahallesinin eski çifte büyük kavak yeni İmam Galib sokak 44 No. lu 63 metrekare arsanın tamamı . 70
Üsküdarda Icadiye mahallesinin eski -Kayserli-oğlu yeni Makaadar sokağında 24 ka-pı numaralı 143 metre kare arsanın tamamı &31
Yukarıda yazılı bir evdeki vakıf hisse ile tamamı
11.2.948 gününden itibaren bir ay içinde pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin nüfuz hüviyet cüzdanlarile müracaatları.
00
57
- 91^
vakıf
204
W
5
29
39 iki
99
arsa
Fiatı 2^0
30 Lirası
Bakiyesi:
Lira
Peşin
8 Taksitle
Bu radyo uzun senelerin müsbet tecrübeleriyle meydana gelen eşsiz kıymettir İmâlindeki sağlamlık ve
bir
I
hassasiyet, hatlarındakı zevk ve incelik bu yeni RCA radyosunu hakikaten rakipsiz bir hale koymuştur.
İhtiva ettiği kısa, orta ve uzun dalga sahaları üzerinden tekmil radyo programlarını en açık ve pürüzsüz bir şekilde dinliyebılırsinız,
5 Lâmbalı
Q 103 X
Modeli
DİKKAT: Perokende veyo toksitle sotış münhosıron moğoTolarımızın bulunduğu İstanbul ve Ankora şehir eriyle bayilerimizin bulunduğu mohallerde yapılır.
e
I. ►
11
t-
BAVILAHLAR,ÇARm»,»HİH. BUHRANI (EKENLER
NEVROL CEMAL
DEN 20 DAMLA.ALINCA SİNİRLERİ TATIJIR.DKRNÂL FCRAltLARLAR
•• ’ , / ’ .. ; w
GlaüAük katımı


ve arkadaşlarının sarayda oldukları, na asla ihtimal vermiyordu. Ta İkanın «özlerini blöf addediyordu. Fakat adamlarının vazifelerini daha dikkat li yapmaları için böyle söylemedi faydalı bulmuştu. Talhanııı mühlet hitanımda geleceğini de zannetmiyor du. Bununla beraber, yine korkuyor, arasım soğuk soğuk terler döküyordu.
Nihayet mühlet tamam olmuştu. O gün Talhamn gelmesi lâzımdı. Hac câq muhtelif bahanelerle sarayın her tarafım askerle doldurmuştu. Kendi si de makamında yalnız değildi. Erkânı hükümetle birlikte oturuyor, on larla memleket meseleleri hakkında görüşüyordu. Müzakere sonunda da sabaha kadar devam edecek bir eğlentiye başlanacaktı. Haccftc, bu eğlentiyi, o gece yalnız kalmamak için düşünmüştü. 4 .
O gün. hâdisemiz geçti. Talka, mey dana çıkmadı. Eğlenti başladı, sabaha kadar devam etti, yine gelen gl-
...

u £ ı

t

L>
. * * *

»•

—— 35 Liraya
Hakikî su yeçitmez gabardin t nailiz Trençkot pardesiileri
Ayrıca: Bayanlar için 25 lira satış muhayyerdir
Sultan Hamam Dikranyaa han No. 11-12 Abdurrahman Kalyon


7.29 Açılış ve program.
7.30 M, s, ayan,
7,30 Hafif Parçalar «Pl.j
7.45
8,00
8.20
8.45
9.00
12.29 Açılış ve program
12.30 M- s. ayarı,
12,30 Müzik: Şarkılar.
13.00
13.15
13.45
14.00
17,58 Açılış ve program,
18.00 M. s. ayan, •
18,00 Radyo Dans Orkestrası,
Haberler,
Müzik: (P..) Çeşitli Hafif Müzik.
Müzik: Türküler (Pl.) Kapanış.
A V
Haberler
Radyo Salon Orkestras Müzik: Rumbalar ıPl Kapanış.
18.30 Konuşma.
18.45
19.00
19.00
19.15
19.20
19.45
20.00
20.15
20.30
20.35
21.00
21.15
22.00
22.20
22 45
22 45
2300
Müzik: Hafif Melodiler. M, s, ayarı Haberler.
Geçmişte Bugün Müzik: Mandolin B.iliği. Konuşma
Müzik: Şarkılar. Radyo Gazetesi. Serbest Saat.
Müzik: Şarkılar ve Türküler. Konuşma,
Müzik: Tarihi Türk Müziği.
Müzik: Opera Aryaları (Pl.)
Müzik: Dans Müziği (P1.) M. s. ayar:. Haberler.
Program ve Kapanış
( Af
P. T. T. îst. Bö'ge
Başmüdürlüğünden
Dahili telgraf, telefon ve posta havalesi ile adi ve taahhütlü mek tup kabul etmek ve mesaisi adi günler saat 8—12—14—18 Pazar günleri 9—11 olmak üzere Samsun ilinin Gümenuz köyünde bir P. T. T. iner kezi açılmıştır. Sayın halka ilân olunur. (2021)

İlen idare eden: Yazı işleri müdürü: FATİN FUAD — Dizildiği
Yer: «Yeni Sabah* mürettiphanesi - Basıldığı yer: «Gün Basımevi» İmtiyaz sahibi: A. CEMALEDDlN SARAÇOĞLU • Yazı işlerini fi*
Haccac
..... Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
Yaz»sır Kııharre»! Z. unal
den olmadı. Haccac, kendi kendine söylenmeğe* başladı:
— .Ben bunun böyle olacağını zaten biliyordum. Talka, benim daima uyanık ve tedbirli bulunacağımı hesaba katarak artık katiyen gelmiye. çektir. Düşeyrenln cevahiri de ebediyen bende kalacaktır.
Sonra erkânı (leyle,te dağılmaları için müsaade etti. Fakat sarayın her tarafında fevkalâde bir mı.; gibi dolaşan, nöbet kerlerl dağıtmadı.
Şimcji dördüncü gün
Haccâcı uykusuzdu. Yatıp uvumak İh
hâdise var-bekliyen aa-
başlamıştı.
t iy acında bulunuyordu. Yatak odasına çekildi. Soyunmağa bile lüzum görmeden sırtüstü uza ıdı ve hemen gözlerini kapadı. Çirkin çirkin horlayan ak uyuyor ve rüyamda hep Talha ile meşgul oluyordu. Böyleco saatler geçti. Akşam olup ortalık ka rarmağa başladı. Haltı uyuyan Haccâc. hafif bir öksürük sesi duyarak uyandı ve Talka ile karşılaşarak bağırmak İstedi Fakat buna muvaffak
* ■
olamadı.
Talha, b!r eİile Haccacın ağzını kapamış, diğer elik de tam kalbinin üstüne bir hançer dayamıştı»

Tefrika No. t 23
______ Sakın bağırmağa kalkışma, dedi. Aksi halde hançere yol veririm. Hayatın kendi elindedir. Dört gün ev velki mülakatımızda nasıl konuştuk İse yine öyle konuşalım. Güzelce anlaşalım, hesabımızı görelim, birbirimizden memnun olarak aynlalun. Bu suretle aşk rekabeti macerasına son verip siyasi mücadelemize devam e-delim.
Haccac, uylcu sersemliği ile dbşt'J ğil korkudan kurtularak aklını başına topladı:
— Ağzımı ve göğsümü serbest bı rak Talha, söz veriyorum ki ses çı
karmıyacağun. Tatlı tatlı konuşu-şuruz.
Talha, Haccacı- serbest bıraktı -Konuşmağa başladılar:
— Tekrar geleceğime hiç ihtimal vermiyordu^ değil mi
— Fakat her ihtimale karşı eden tedbirleri almıştım.
— Buna rağmen geldim ve tatlı uykudan uyandırdım. Gerçi tığım bir kabalıkdır. Lâkin buna burdum Şimdi sadede gelelim: Ceva- 1 hir için ne karar verdin. Haccac?
— Hiç bir karar vermedim.
— Benim kararım katidir: Ya ee \ahiri verirsin, yahud ölürsün. Bu hançeri seni öldürmek için sureti mahsıısada yaptırdım.
a
Haccac, birdenbire fırlayıb Tel-hanın üzerine atıldı. Lâkin onp gafil ı avbyamadı. Talha, çevik bir hareketle sıçrayarak yana çekilmiş ve kılıcım sıyırnustı:
'Devamı var)
F-""1 İlan
Bağdat Kurma Cem ye |
Genel Müdürlüğü tarafın- P dajı hurma basdırma ve amba I . laj malzemesi için, tahta san- H dik, sandık çivisi, demir kas I nak, kasnak çivisi, mumlu ve I ya yağlı (kraft) kâğıdı veya S selofan kâğıdı alınacaktır. 3
Münâkaşaya girmek Istlyenl ler. Iraktan veya hariçten, tek fl lif edecekleri, fiyat takdirleri I | ni, taahhüdjü olarak ve mü-1 hürlü zarflar içinde, Bavdat Hur| | ma Cemiyeti Umum Müdürlü güne (Hurma ambalaj malze mesi münakaşası) ibaresini ı lâve ederek göndermelidirler. Münâkaşa müddeti 29 Şu bat 1948 tarihinde pemiyet me sai saati hitamında sona erecektir.
Münakaşanın tafsilâtına sı: F •
şartnameyi, ve istenilen mai I zeme ve münâkaşa şartlarını | öğrenmek isteyenler. Bağd.v. I ve Basradaki HURMA CEMİ i YFTi Umum Müdürlüklerine J veya hariçteki Irak Sefaretle:: i ne. Elçilikler ve Konsoloslukla I nııa müracaatla ücretsiz ola | rak elde edebilirler.
E
4
t
R
5]
1

Yeni Neşriyat:
icab
HAKİMİYET
Haftalık siyasi gazete nıünderecctla çıktı.
Multaka okuyunuz.
İst. Borsasının 16/2/948 Fiyatlar)
Londra
Nevyorl
Paris
Cenevre
Brüksel
Amsterdaır
Prağ
Stokholnı
Lizbon
ESHAM VE TAHVİLÂT
934 Sivas Erzurum 2—7 19.85
941 Demiryolu 1 Demiryolu 6 Kalkınma 1 Milli Müdafaa 3

11.3856
280.—
1.3060
65 7270
6.3887
105.5468
5.60
77 8860
11 2495
%
%
%
%
7
7
6
6
7
20.30 95 45 95.40
20-J0